You are on page 1of 28
YENILESME SURECINDE TURK DiLi Mustafa OZKAN” Turkish Language in the Republican Era Abstract: In this paper developing phases of Turkish is considered in historical sense, Turks experienced a serious alteration with the influence of the. ew cultural envisonment after convesting Islam. Their language was also affected owing to this conversion. However, Turkish authors and poets tried to strengthen Turkish against Persian and Arabic. They partly achieved until 15th ‘century. Neverthless, after this age to Tanzimat an excessive Persian and Arabic linguistic stream damaged Turkish language and Turkish thinking. Tanzimat ‘could be assumed a turning point in all fields of Turkish social structure. Language and views on language has started (0 be more simple and practical after westernization policies. However deep-rooted reforms were carried out during the initial period of republican era, Despite its some extreme practises, and represantatives It could be accepted that Turkish evolved to a unique form. But Turkish is now threatened by Western languages, especially by English, Tanguage of globalisation and technical industrial revolution. Key Words: Turkish, Old Anatolian Turkish, foreign influence on ‘Turkish, Tanzimat, Republican era Girig Kalturiimiziin bugiin en basta gelen meselesi, dil meselesidir. Bu meselenin can alici noktast ise, dilimizi yabanc1 dillerin etkisinden kurtarip alestirmek ve caidas medeniyetin her alandaki kavramlarim anlatabilecek bir duruma getirmektir. Prof. Dr. Istanbul Oniversitesi Edebiyat Fakiltesi Tirk Dili ve Edebiyat BOlimi. 82 Mustafa OZKAN ilkin gunu belirtelim ki dilimizi sadelestirme ve yabanci dillere karst bagumsizhigim koruma istegi, gok eskiden beri mevcut olan bir disiincedir. Daha XI. yiizyilda Kasgarlt Mahmut, Arapga kargisina Tiirkgeyi gikarrken, XU. yiizyilda Karamanoglu Mehmet Bey bir fermanla Farsga’ya kargi ‘Turkcenin istiklalini korumaya caligmmsur. XV. ylizyilda Cagatay edebé dilirin kurucusu Ali Sir Nevai, Tuirkgenin Farsca’ dan tistiinliigiin gésteren Muhake- ‘metit'-lugateyn'i kaleme almistir, Dilimizde Eski Turkce déneminde fazla yabanci kelime bulunmamakla hirlikte, Uygur devresi Tiirkcesinde, Budizm'in etkisiyle Sanskritgeden gegme birgok kelime gortilmektedir. Uzun yillar atli-gigebe killtiir gelenegine sakip olan bir topluluk, yerlesik hayata gecip yerlesik toplumlarla kars: kargiya gelince, bu hayat tarzinin kelimelerini de almak zorunda kalmistt. Ancak Tiirkgenin durulugunu kaybetmesi, XII. yUzyilin sonunda edebt lehgelerin olusmasindan sonracir. ‘Turklerin islam medeniyeti ile karsilagmalan, onlarin sosyal hayatlari ve diigiinceleri tizerinde Gnemli degisikler yapugs gibi, dilleri igin de yeni bir merhale oldu. islam medeniyeti igerisine girilince, 1slam'm kutsal kitabinin Arapga olmasi dolayisiyla, birgok dini ve Islami kavramin yam sira, pek ok Arapga kelime de Tirkgeye girdi. Ote yandan, iran'la olan siki iligkiler sonucunda, edebiyat dili kabul edilen Farsgadan da dilimize pek cok kelime ve gramer sekli gecti Kargi kargiya gelen diller, soyut yapilanyla egit olsalar bile, o dilleri konugan topluluklar egit olmadiklart igin aralarindaki alig verig de her zaman egit olmamaktadir.! iste Turkler, islam killtiir ve medeniyetini iyi tanumak, onun ilim ve diistince hayatim kavramak igin din ve ilim dili olan Arapgayt, edebiyat ili olarak da Farsgay: kabullenerek Turkgenin bir ilim ve edebiyat dili, hatta devlet dili olarak gelismesini ihmal etmislerdir. Giinlik hayatta bu gibi ais verislerin olmast normal, ancak Tiirkgenin ihmal edilerek Arapga ve Farscanin istin tutulmas1 ister istemez, milli duygularin zayiflamasina yo! agmisur.2 Bu bakimdan dil konusu, ylzyillar boyunca milliyetgilik duygusu ve Tiirkluk suuruyla birlikte ele alnmig ve degerlendirilmistir, Bu da dogal bir durumdar. Clink mili kultdrd olusturan unsurlarin basinda dil gelmektedir. Selguklular, islam kiltir alaninm gerektirdigi dini, edebi, ilmi terimleri ve kelimeleri ‘Tiirkgeyle kargilama yerine, Arapga ve Farsgay1 ilim, edebiyat ve hatta devlet ili olarak benimseme yolunu tercih etmiglerdir. Turkce bu dénemde epey zaafa ugramis, ancak edebi bir dil olma yolunda da bitytk bir mticadele vermistir. Bu milicadelede de galip gelerek XIV. yiizyildan itibaren Anadolu'da bir yazi cili 1 Murat Belge, 2 irkge Sorunu I", Yazko Edebiyar, sy. 19 ( Mayis 1982), 6 89 Yusuf Ziya Oksiz, Tirkcenin Sadelesme Tarihi, Geng Kalemler ve Yeni Lisan Hare- keti, Ankara 1995, 8.2. ‘Yenilesme Surecinde Turk Dili 83 halinde tesekkiil etmistir. Arapga ve Farsganin youn baskisina ramen Tilrk- cenin bir yazi dili olarak varligim devam ettirmesi, siphe yok ki; Tiirkgenin {slamiyet'ten once de bir yazi dili gelenegine sahip olmasina baglidir. Eger Tuirkcenin béyle bir tecriibesi bulunmamis olsaydi Arapga ve Farsga onun yerini alabilirdi> Selguklular fran‘a girip miisliman oldular. Yani iran kiiltiri ile dogrudan dogruya, Arap killtirlyle ise Fars kiituird araciligayla temasa geldiler. fran'daki Selguidu hiikiimdan: Muslimanhigi kabul edince, beraberindeki tim Tirkler de kabul etmislerdi, Hukiimdar biitiin franhlarin da hikiimdant olunca, onlar gibi ‘Arapgay: din ve ilim dili olarak tantdi. Farsgay: da bir yazigma dili olarak kabul ettiler, Hatta Selcuklu hiktimdarlan, fran'in inl sairlerini ve edebiyatgrlarim, korumak, cesaretlendirmek suretiyle, Fars dili ve edebiyatunin gelismesine de hizmet etmekten gekinmediler. Fakat su da var ki, Selguklu hikimdarlar, ‘Tlrklerin kendi milli dillerini yasaklayip Farscay1 da zorla kabul ettirmeye kalkismadilar. Buyk Selguklulardan sonra Anadolu Selguklularinda da Arapga din ve iim dili olarak kabul edildi, Farsca da saray ve yazigma dili durumunda kaldi. Turkce ise konusma dili olarak varligunt devam ettirdi.* Tabii Selguklu sultanlanmin Turkceye kari yiiz cevirmeleri, Sarayin gélgesinde yasayan din bilginlerini de, Turkgeyi hafif gormeye itti. Bu gekilde hareket edilmig olma- sini, yalnizca Farsganin islenmis bir edebiyat dili olmasina baglamamak gerek. Bunda, {ranhlari hakimiyetleri alunda bulundurmak ve bu gekilde onlart daha kolay yinetmek gibi siyasi bir diistincenin varligim da kabul etmek gerekir.5 Anadolu Selguklu Devieti’nde I. Alaeddin Keykubad zamaninda (1220- 1237) gliglenen merkezi otorite, onun dlimiinden sonra yeniden bozuldu. Alfeddin Keykubad'in dliimiinden sonra ortanca oglu Izzeddin Kiligarslan ile biyuk oglu Giyaseddin Keyhusrev arasinda amansiz bir miicadele basladi. II. Giyaseddin Keyhusrevin tecriibesiz kisilerle igbirligi yapmast devletin yonetim. mekanizmasinin bozulmasina yol agu. Devletin bu zay:f durumundan yararlanan buyik bir Turkmen kitlesi Babailer isyanim: baslatt.6 Ote yandan Selguklu Devietinin bu zayif durumundan yararlanan Mogollar, 1243 yihinda Késedag Savagi'yla Anadolu Selguklu Devleti’ni yendiler. Bu yenilgi, Anadolu Selcuklularim Mofollara bagli bir devlet haline getirdi ve Anadolu'nun hakimiyeti Mogollarn hakimiyetine gegti. Bundan sonra da Anadolu Selguklu Devleti eski durumuna gelemedi ve II. Giyaseddin Mesud'un 6ltimityle (1308) de son buldu.? 3 Zeki Velidi Togan, Umuwmi Tiirk Tarihine Girig, 1, Istanbul 1970, 8.86. 4 Enver Ziya Karal, "Osmanh Tarihinde Turk Dili Sorunu", Bilim, Kiltair ve Ogretim Dili Olarak Tiirkge, Ankara 1978, s. 22-23 Karal, a.g.m. 5.26. ‘Ahmet Yasar Ocak, Babailer isyant, istanbul 1980. Mustafa Ozkan, Tiirk Dilinin Geligme Alanlari ve Eski Anadolu Tirkgesi, Istanbul 1995, 8.63. 84 Mustafa OZKAN XL yiizyiin sonlarina dogru Mogol baskisinin zayiflamasmdan yarar- lanan Tiirkmen beyleri, yavas yavag Selguklularla miinasebetlerini keserek ken- di adlarma bagimsiz beylikler kurmaya basladilar. Bu beyliklere Anadolu Beylikleri® adi verilmektedir. Bu beylikler igerisinde en giigliisti Karamanojlu Beyligi idi. Selcuklular, Karamanofullarint Ermenilere kargi igel ve Ermenek yéresine yerlestirmislerdi. Karamanogullart zaman zamian Selcuklu-Mogol yonetimiyle miicadele etter. Nihayet Keramanoglu Mehmet Bey, “Cimri" lakabryla taninan Selgukiu sehzadesi Alaeddin Siyavus ile birlikte Selguklularin baggehri Konya'y1 iggal etti (1277). isgal 37 gin siirdi. Cimri "Siyavus bin Keykavus" adiyia tahta oturunca Mehmet Bey’i de vezir yapt.. O sirada, 6zellikle Muintiddin Pervare zamaninda devietin yilksek mevkilerinde Fars asilli kigiler bulunuyordu. Sarayda ve devlet dairelerinde Farsga hakimdi. Mehmet Bey Tirkmen'di, bu ylizden halkin devlet islerinde Tirkge kullanslmast istegini bir buyrukla ildn ett: "Hig kes ba'de'l-yevm der-divan u dergah u bargah u meclis ii meydan citz be- zebain-1 Tiirkt sithan ne guyed"9 10 Zilhicce 675 (15 Mayis 1277), "Bu giinden sonra hig kimse dergihta, bargahta, mecliste ve meydanda Tuirkceden baska dil kullanmayacakur.” Tarihi kaynaklar, Mehmet Beyin fermanm Tuirkcenin devlet dili olugu- nun baslangict olarak kaydederler. Ancak bu fermanin nasil uygulandiga belli degildir. Zira Cimri ve Mehmet Bey’ in saltanati cok kisa sUrmistiir.!9 Ayrica bu Karari Mehmet Bey’in tek bagina almadigi, kararin Selcuklu divaninda alindigi Mehmet Bey'in de bu divanda yer alms olabilecegi ifade edilmek- tedir.!! Yani bu karan tek bir kisi dejil, divam olusturan kisiler almagtr. Bu fermanin ifade ettigi anlam pek biyik olmakla birlikte, bu emri Anadolu'da Tarkgenin devlet dili olugu seklinde degerlendirmek pek de isabetli degildir. Zira bu buyruk dogrudan dogruya Turkgenin istiklali disiiniilerek verilmis bir emirden ziyade, merkezi otoriteye bas kaldirma sonucunda verilmig tepkisel bir davramis olup siyasf bir muhteva tastmaktadir. Zira Turkce, daha baslangictan itibaren Hunlarda, Goktiirklerde, Uygurlarda, Karahanhilarda devlet dili olmustur. Alparsian da Malazgirt Meydan Muharebesi’ nde askerle- rine kars1 herhalde Farsca degil, Tiirkge hitap ediyordu. Nitekim Mehmet Bey’den nce de Turkce Konya sarayinda kendini kabul ettirebilecek bir varliga sahipti. hanlilar zamaninda, Turk ve Mogol boylarma ve orduya yazilan 8 Erdogan Mergil, "Anadolu Beylikleri", DIA, Il, 138-139. 9 Feridun Nafiz Uzluk, "Karamanogullan Hiakkinda Tki Agi 10 tas, "Turkgenin Yenilenmesi ve Yunus", Terciiman 16 Haziran 1972, ut il, “ Turkiye Selguklulan Devrinde Turkge’nin Resmi Dil Olmasint Kim Kabul Bti?”, Belleten, C. LXIV, Nisan 2000, sy. 239, s. 51-57, TDAY-Belleten, 1962, s, 8. Yenilesme Surecinde Turk Dili 85 fermanlarin Turkce olmasi da, Tiirkgenin bir devlet dili olarak kullanildiginin Kamtidir.!2 Selguklu Devleti'nin yikilmas: Anadolu'daki siyast birligin bozulmasina sebep olmakla birlikte, dil ve kiltir agisindan olumlu gelismelere yol agmustir. Selcuklu Devleti'nin yerine kurulan beyliklerde, basta bulunan beylerin Arap ve Fars killtirine itibar etmeyerek kendi milli dillerine deger vermeleri, Tiirk diline doniigii kolaylastirmus ve Turkcenin bir yazt dili halinde filizlenmesine imkén saglamighr. Hele bu beylerin Turkge yazan ilim adamlarm: ve sairleri koruyup tesvik etmeleri, filizlenmeye baslayan bu yaz1 dilinin geligmesine yardim etmig- tir, Aruk Tirkee, hiikiimdar ve beylerin saraylarinda itibar mevkiine oturmus- tur. Boylece Anadolu beylerinin milf ruha baghihklan sayesinde, Selcuklular devrinde ortaya Konan gok az sayidaki Turkce eserlere karsiltk, Beylikler dé neminde Kur'an terctimelerinden tuba, baytarliga varincaya kadar birgok ko- nuda eser meydana getirildi. Bu eserlerin pek gogu da Osmanli Beyligi igeri- sinde ortaya konmustur. Bu dénemde Tiirkce bir edebi dil olarak iyice islenmistir. Beylikler déneminde ortaya konulan eserler, sade Tirkgeden hoslanan beylere sunulmak izere kaleme alindigindan, gayet art bir Tiirkge ile yazslryor- du, Bu, Turkgenin Arapga ve Farsga ile iisigini kestigi anlamina gelmemelidir. Zira yazilan eserlerde Arapga ve Farsga kelimelere de yer veriliyordu, ama bunlar yasayan dilde var olan, halkin rahatga anlayip kullandigi kelimelerdi Yeni edebi dil, halk diline dayandirildiga igin bu eserlerde kullamilan dil de hallan konustugu dildi, Mesela Yunus Emre'nin, Gulgehri'nin, Hoca Dehha- ninin, Asik Pasa'mn, Seyhoglu'nun, Hoca Mes'ud'un, Hatiboglu'nun, Devletoglu'nun eserlerinde kullanilan dil, hep bu nitelikleri tagimaktaydh. Beylikler devri, Turkgenin Arapga ve Farscaya kars1 basanl bir miicadele devrini olugturur. XII. yiizytldan itibaren verilmege baslanan bu miicadelede basariya ulasilmis, Tiirkge hem aydin ztimre, hem de halk arasinda bir ilim, kiltiir ve edebiyat dili olma basarisim kazanmustr, Beylikler igerisinde Osmanl: Beyligi'nin ayrt bir yeri vardi. XIV. yilz- yilin basiarmda, resmien kurulmus olan bu beylik, XV. yéizyilin basinda Ana- dclu'da Karamanogullan ve Candarogullan beyliklerinin diginda, éteki beylik- leri kendi yénetimleri altina alarak bir siyast birlik olusturmuslard:. Ancak Ankara Savasi'nda (1402) Yildimm Bayezid'in Timur'a yenilmesi ve esir diigmesi, Anadolu'da uzun miicadelelerden sonra kurulmus olan Turk birliginin bozulmasina sebep oldu. Ayrica Osmanhi gehzadeleri arasinda baslayan taht 12 Yusuf Ziya Oksz, age. s. 7 ; Zeki Velidi Togan, Umumt Titrk Tarihine Girig, 1, Istanbul 1970, s. 271 Mustafa OZKAN miticadeleleri pek gok yerin elden cikmasina ve kardeg kaninin déktilmesine yol agti.13 ‘Timur'un milsaadesiyle Yildinm'n ogullarmdan Stileyman Rumeli'de, isa Balikesir taraflarinda, Celebi Mehmet Amasya'da yOnetimi ellerine aldilar. Kardesler arasindaki micadelede Gelebi Mehmet dteki kardeslerini bertaraf ederek devletin bagina gegti ve Edime'de kendisini Osmanh Devleti'nin yegane hukumdar: ilan etti.!4 Boylece Celebi Mehmet ve oglu II.Murad zamaninda Anadolu Turk birligi yeniden saglanmaya calisildi, XV. yiizyrln basindaki bu menff olaylar edebt faaliyetlerde bir duralama yaratmadi, Varliklanm: siirdiiren Karamanogullani ve Candarogullan sahalanin- da pek cok eserler yazildigi gibi, Osmanli Devleti sinirlan iginde de cok verimli bir edeb? canlihk vard1. Osmanht saray: Anadolu Beylikleri igerisinde ilim adamlan ve sairler igin éteki beyliklerden gok daha gilli himaye merkezi durumundaydh. Sultan Orhan zamannda (1324-1360) kurulan medreselerden baslayip, Yildirim Bayezid devrinde (1389-1402) olugan saray hayaui ile de edebi faaliyetler igin gerekli alt yapr hazirlanmigt!. Bu bakimdan Osmanh. saray1 edebf hareketler igin bir cazibe merkezi olmustu. XIV. ytizyslda belli sayidaki eser ve sairden ibaret gériinen bu tur faaliyetler, XV. ylizyiléan itibaren birdenbire biiyiik bir artig ve slireklilik géstermeye basladi. Burda sliphesiz, yéneticilerin Gnemli rolii vardir, Yildirim Bayezid'in oglu Emir Sileyman edebiyata ve siire merakh bir kisilige sahipti. Gzellikle Turkge eser yazilmasi yolunda sairleri tesvik etmesi, Silleyman Gelebi'nin Mevlid'i onun zamaninda ve himayesinde yazmasi, Ah- medi ve Ahmed-i Daf gibi devrin biiytik sairlerinin ondan ilgi ve iltifat gér- meleri, Anadolu'da gelisen Turk yazi dilinin gittikge kuvvetlenmesine ve Emit Siileyman'n hikiim siirdigii yerlerde adina pek cok Tiirkge eser yazilmasina sebep oldu, Edebi faaliyetler, Celebi Mehmet devrinde de gelismesini siirdiirdt. Emir Sileyman'n vefaundan sonra birgok sair Celebi Mehmet’e intisap etti ve eserlerini onun adina yazdilar. II, Murat zaman: (1421-1451) ili ve edebi faaliyetler agisindan daha parlak bir devir oldu. Bu dénemde Arabistan, Tirkistan ve Kirim'dan birgok degerli bilgin, Anadolu'ya gelerek burada var olan ilmi hayata canlilik kattilar.15 Anadolu Selguklulan, Beylikler devri ve Osmanh Devleti'nin kurulug caglarna rastlayan bu dénemde Tirkge, gramer sekilleri ve kelime hazinesi 13 Yusuf Halagoglu, "Ankara Savasi", DIA, I, 211. 14 Fehamettin Bagar, "Fetret Devri", DIA, XI, 481. 15 Halil inalesk, "Murad II", iA, VIII, 616. Yenilegme Siirecinde Tiirk Dili 87 bakimindan oldukga sade ve katikstz bir dil durumundaydi. Bu devirde yaztlan bazi eserlerin, yalmzca mukaddime kisimlarinda agir, kilfetli ifadelere rastlanmaktayds. Onun igin XIV. ve XV. yiizyilin baslarinda meydana getirilen ensanath manzum eserlerde bile dil basit ve sade idi. XV. ydzyilin ortalarma dogru Osmanh Devieti'nin simrlarimn genislemesi ve siyasi birligin kurulmasiyla yazi dili birligi de kurulmustu. Turkce bu ylizyilda, buyuk bir imparatorlugun devlet dili, ilim dili olarak kudretini kazanmus, en olgun edebt mahsullerini de vermeye baslamustt. Onceki devirlerde Tirk saraylarnun bulundugu merkezler ile istanbul ve baz1 illerin, bu ylzyilda birer kultir merkezi durumuna gelmesiyle, sarayda Farscanm, medre- selerde ise Arapganin 6nem kazanmasi, sair ve yazarlarmn bu dillere olan ilgilerini arturdi.!© Ayrica edebi anlayista iran edebiyat: modellerine uyulmast yéztinden, Turk saraylarinda yabanci gairlere daha gok deger verildi. Turk Sairleri, fran Omneklerine benzeyen eserler yazmakta deta birbirleriyle yaristlar. Bunun sonucu olarak, iran edebiyatinda kullanilan biittin mazmunlari Tiirk edebiyatina tasidilar. Béylece bu mazmunlara esas olan Farsca kelime ve deyimler Turkceye girdi, Bu durum Turk yazi dilinin gidiginde kisa zamanda biyiik dedisikliklere sebep oldu. Onceki yiizyillarda gértilen sade Tlirkge hare- keti yavasladi; ilim ve edebiyat dilinde Arapga, Farsca kelimeler ragbet gérmeye beslads. Bir eserin Arapga, Farsca yazilmast bir iftihar vesilesi sayslarak Tiirkge kaba ve yetersiz olarak nitelendirildi.!? Ayrica aruz élgtistiniin Tirkgenin yopisina uymamasi da sairleri Arapga, Farsga kelime ve tamlamalan kullanma- ya yneltti, Yabanci unsurlarin oram XV. yiizyilin ikinei yarisindan itibaren iyice arttt. Yaz1 dili, Konusma dilinden uzaklasarak bir aydin 2limre dili halini almaya basladi Dilde Yenilegme ve Sadelegme Arzusunun Belirmesi: Turki-i Basit Hem giir hem nesir dilindeki bu olumsuz gelismeye karsi, yine aruz vezniyle ve divan edebiyat: nazim sekilleriyle olmak tizere, yalniz Turkce kelimelerle giir yazmak geklinde bir arzu belirdi. Dilde bir cesit mahallflegme de diyebilecegimiz bu yenilesme hareketine "Tiirki-i Basit" adi verilmektedir. Tiirki-i Basit hareketinin amact XV. ve XVI. ylizyillarda Arapga ve Farscanin “Tirkgeyi kugatmasina kargi Tick dilini savunmak ve Tirkge kelimelerle de aruz Slglistiyle giirler yazilabilecegini gostermektir. Bu hareketin ilk temsilcisi XV. 16 Zeynep Korkmaz, Titrk Yazt Dilinin Tariht Akist Ieinde Atatiirk ve Dil Devrimi, Ankara 1963, s. 10. 17 Mustafa Ozkan, "Lisammmuz ve Insanimiz", Kubbealn Akademi Mecnwast, yil 17, sy. 2 (Nisan 1988), s. 41-55. 88 Mustafa OZKAN ylizyilda yagayan Aydinh Visali'dir. Fakat Visali'nin giirlerinden higbiri bugiine ulasmamistir, Turki-i Basit XVI. yiizytlda Mahrem ve Edimeli Nazmt ile temsil edilmistir. Mahremf 20 yila yakin Galata'da naiplik ve katiplik gérevinde bulunmus- tur. Kaynaklarda sanatindan dygiiyle bahsedilmektedir. Ayrica Mahremi'ain s6z. ve benzetmeleri tamamen Turkce olan, iginde Arapea ve Farsca ibare bulin- mayan Basitname adinda bir eserinin oldugu da belirtilmektedir. Fakat bu eseri hentz ele gecmis degildir. Yalmz Asik Celebi Basitndme'den imek olarak: Gordiim segirdir ol ala gozlil geyik gibi Diisdiim sagt duzagina ben iiveyik gibi beytini anmaktadir. Mahremtf'nin eserine Basfindme adi verilmesi, eserin sade bir Tirkge ile yazilmg olmasindandir. Tezkire yazarlari Mahremi'nin sade Tuirkge ile bir eser yazmasina kayitsiz. kalmuslar ve hakknda ayrmuh bilgi vermemislerdir. Ancak Képriilii, Mahremf'yi milli dil ve edebiyat akuminin 6ncillerinden biti olarak kabul eder.!8 Turki-i Basit hareketinin XVI. ylizyildaki en giigli temsilcisi, Edirneli Nazmi‘dir. XV. ylzyiln sonlarina dogru Bdirne'de dogan Nazmi, bir yenigeri gocugudur. Yavuz Sultan Selim'in iran ve Misir seferlerinde bulunmustur. Vefati 1559'dan sonradir. Nazmi, pek cok siir yazmus, birgok tarihi hadiseye tarih diistirmiig olmakla birlikte, devrinde fazla taninmamugtir. Nazmi'nin Mecmau'n-nezdir adinda nazireler mecmuast, Divan ve Pend-i Attar terctimesi adh eserleri bulunmaktadr.19 Nazmi'nin sade Turkge ile yazdijh siirler, ayn bir divan halinde olmayip, 45.000 beyitlik divaninmn arasina serpistirilmistir. TUrki-i Basit baslig alunda kaleme alinan bu siirler, yabanct Kelimelerden olabildigince uzak, benzetmeleri ‘Turk zevkine uyan siirlerdir. Konulari bakimindan bazen ahlaki, bazen asikane ve rindane olan bu siirlerin bir kismnda o donemin cesitli olaylarina, bazi nemli kisilerin resmi ve Sze] hayatlarina ait bilgiler bulmak mimkiindr. Ancak kaynaklarin higbirinde Nazmi'nin bu sade manzumelerinden bahis yoktur. Bu durum, belki de tezkire milelliflerinin Nazmi'nin divanim gérme- melerinden veya gérmiis olsalar bile, devrin siir anlayisina uymayan bu manzumelere nem vermeyislerinden kaynaklanmis olabilir. 18 Fuat Kopril, "Millt Edebiyat Cereyaninin tik Mubessrlerinden Edirneli Nazn", Hayat Mecmuast, V/107(1928), 8.42-44. Nazminin hayat ve eserler gin bk. Mustafa Ozkan, “Edirneli Naz ve Turki Bait (Sade Tiirkce) Hareket imé Arattirmalar, 5, (istanbul 1997), s. 183-196. 9 ‘Yenilesme Suirecinde Turk Dili Nazmi'nin Turki-i Basit ile yazdigi siirlerde hangi gairlerin etkisinde kaldigim kestirmek pek kolay degildir. Bununla birlikte, daha nce sade ‘Turkce ile siirler yazan sairlerin etkisinde kalmig olmasi ihtimalini gézden uzak tutmamak gerekir. Baz siirlerinin Yunus Emre tarzinda kaleme alinmus olmasi, bir kisim beyitlerinin Stileyman Gelebi'nin Mevlidindeki baz1 beyitlerle hemen hemen ayn: olmasi, Nazmi’nin bu iki gairden dnemli dlgiide etkilendigini gistermektedir. Basu ahumla dumanh yiice bir daya dénmiisdiir Géziim yasumla su dolmus iki bardaga dénmilgdiir Kara su olup akarch yasum her cag kaygudan Bu cai us kan geliir olup Kiztl Irmaga donmitgditr Beniim bu varligum kim var o yariif yollan itare Ayaklar tozina disiip kava topraga dénmitgditr O serviifi gil yiizi ayruligindan bu beniim befiziim Kisin sol sararup solmus olan yapraga dénmiisdiir Be Nazmt sehriimiiz sol hariye beitzer giizellerle Giizellik birle hiriler dolu ugmaga dénmilgdiir®® Yerli Unsurlarin Dile Yansimasi: Mahallilesme Turki-i Basit hareketinin basanya ulastigi séylenemez. Bunda, devrin Klasik edebi anlayisinin yaninda, hareketi baslatanlarin giiglit birer sair olmayiglari da 6nemli rol oynamisur. Bu ytizden Tiirki-i Basit harekett, kigisel abalar olarak kalmis, stirekli bir akim haline gelememistir. Bununla birlikte, XVI. ylizyil edebiyatinda, halk deyimleri, halk soyleyisleri, yerli ve canli tasvirier daha gok yer tutmaya basladi. Birinci sinif sairlerin giirlerinde bu yerli unsurlar giire hem sadelik hem de gtizellik katryordu. Ayrica XVII. yiizyilda Nabi, XVIII. yuzyilda Sadi Celebi gibi sairler, Tirk dilinin agik ve akict bir dil oldugunu sdyleyerek siirlerinde Turkce sbyleyisi de tercih ediyorlardi, Ozellikle XVUI. yiizyslda Nedimin siirlerinde yerli unsurlar genis 6lglide yer aldh. istanbul'un eglence yerleri, halkan detleri, giyim kusamlan, Tuirkge deyimler ve konusma dilindeki ifade gekilleri de Ne dim‘in siirlerinde bir hayli fazladir. Denilebilir ki Nedim XVI. ylizytldan beri edebiyatmizda gérillmeye baslayan mahallilesme ve yerlilesme diistincesinin 20 Fuat Kopruilu, Millt Edebiyat Cereyaninin lik Milbessirleri ve Divan-1 Tiirkt-i Basit, Istanbul 1928, s. 14. 90 ‘Mustafa OZKAN SS XVIII. yilzyildaki en kuvvetli temsileisidir.2! Bu yerlilesmenin dile de tir yenilik ve sadelik getirmesi kaginilmazdi. Bu bakimdan konusma dilinin giirde genig dlgtide kullanildgi gortmekted Gazel Tahammiil miilkiinit yuktn Hilaga Han misin kafir Aman diinyayt yaktin tes-i sitzan msin kéfir Kiz offlan ndzi ndzin seh-levend avézs avazin Beldsin ben de bilmem ktz misin oglan musin kafir Ne ma'nt gésterir ditsundaki ol dtesin atlas Ki ya'nt gu'le-i cdn-sitz-t hiisn ii Gn masin kéfir Nedir bu gizli gizli @hlar gak-t giribanlar Acep bir sitha sen de aguk-t naan musin kafir Sana kimisi cdnum kimisi canénum deyii sdyler Nesin sen dogru sbyle cn misin canan misin kéfir Sardb-t dtesinin keyfi riyun su'lelendirmig Bu haletle cerdig-1 meclis-i mestan musin kéfir Nigin sik stk bakarsin boyle mir“at-1 miicellaya Meger sen dahi kendi hilsntine hayran musin kafir Nedim-i zi bir kafir estr etmis isitmistim Sen ol cellad-1 din ol diigmen-i tman musin kafir® Gazel Murddin anlar ol gamzenin iz'@rumz vardir Belt siz bilmeziz amma biraz irférumz vardir O sithun sundugu peyméineyi reddetmeziz elbet Anunla boylece ahdetmisiz peyménumiz vardir Milndsibdir sana ey tyf-1 nézim hiiecetin al gel Besiktas'a yakin bir hane-i viréinumuz vardir 21 Hasibe Mazioglu, Nedim, Ankara 1958, s. 64 Mazioglu, a.g.e., 8.140, ‘Yenilesme Strecinde Tork Dili a1 Elin koy sine-i billara rahm et astka zivdt Beydiz itere bizim de pence-ber-fermanumz vardir Giizel sevmekte zahid miigkilin var ise bizden sor Bizim ol fende gok tahktkimiz itkénumuz vardir Kocub her seb miyénun eénna can katmada agydr Behey zélim sen inséf et bizim de cémmuz vardir Sukalma bezme gel bigdne yok da'vetlimiz ancak Nedima bendeniz var bir dahi sultanamez vardir® Ancak, Nedim gibi, Nabi gibi sairlerin dili sadelestirme konusundaki arzulani, agur nesir dilini sadelestirmeye kafi gelmedi. Bunlar kigisel cabalardan 6teye gitmeyen tutumlar olarak kalmisladir. Fakat aydinlarin halka inig egili- minde bulunusu ve buna bag olarak da halkin diline dikkat etmeleri, XVIII. yizyildan itibaren Tiirk yazi dilinde millt benlige déntig ruhunun baglangict olarak diistintilebilir.2* Yenilesme Surecinin Baslamasi; Tanzimat Osmanh imparatorlugu déneminde devletin toplumla iliskisi uzun stire ayni kaldigindan, dil de buyUk bir mesele olarak gortilmedi. Ama devletin me- deniyet degistirme mecburiyetini hissetmesi, dilin de genig olarak ele alinma- sina ve tartisilmasina sebep oldu. Medeniyet degistirmenin, sosyal yapida ve diisiince hayatinda meydana getirdigti yenilik ve degisiklik, dilde ve edebiyatta da kendini gésterdi ve dilde nemli degisikliklere yol act. Tanzimat, dil tartigmalarinin youn bigimde yapildigs ilk dénemdir, denilebilir. Yiizyillarca islam kultir gevresinin ve dillerinin etkisi altinda kalan Turk toplumu, Tanzimatia birlikte Bat. dinyasindaki milliyetgilik akimlari ve bunlarla ilgili fikirlerin etkisi alunda kalmaya baslad:. Bunun dogal sonucu olarak da kiltir ve fikir alaninda birtakim yeni diisiinceler ortaya gikt.. Bu yeni distincelerin ortaya cikisiyla da pek cok yeni kavramin ifade yollart bulunmaya caligild. Baty medeniyetinin Tanzimat edebiyatindaki en belirgin izleri, yeni fikirlerin Tirkiye'de yerlegmesini cabuklastiran nesir alaninda gOrildd. Zaten Baui edebiyatlarindan alinan edebf tiirlerin cogu da roman, hikaye, tiyatro, makale, tenkit gibi nesir cesitleriydi, Bununla birlikte Tanzimat nesrinin ast! uygulama alam gazeteler oldu. Bunu Tanpinar gbyle ifade etmektedir: 23 Mazioglu, age. 6. 130. 24 Yusuf Ziya Oksz, a.g.e. 5.11 92 Mustafa OZKAN irk nesrinde degiisiklik daha ziyade resm‘ dilde ve onun bir kolu gibi gértinen gazete dilinde baslar... Devletin iginde bulundugu siyast giigltik, yabanci devletlerle olan miinasebetleri artirdsgs gibi, zaman zaman olsa bile, hiikimeti efkariumumiyeden milzaheret istemege de sevk ediyordu. Yavas yavas islahat isinin bu mtizaherete ne kadar derinden muhtag oldugunu anlayan hiikiimet, sik sik beyannameler ve fermanlarla halka miracaat ediyordu. Bu suretle ayiklanmis, kolay anlagthr bir yazi tarzina gittikge dalva facla ihliyag gOrultyordu, Bu devirde Babiali memuriyetlerinde yapilan terfilerde hemen daima sade, etraflt, acik bir ifade tarzi meziyet olarak aramyordu."25 Tanpinar'in bu sézlerindeki en Onemli nokta, aruk, devletin halkla bir iletisim kurma ihtiyacin: duymus olmasidir. Yani devlet resmi dilini sadclestiip yenilestirmedikee, kamuoyu ile anlasma saglayamamaktadir. Nitekim ilk Turkge gazete olan Takvim-i Vekayi 1831 yilinda cikmega basladiginda halka devletin ig ve dis isleri hakkmda bilgi sunmak, ézellikle girisilen yenilik hareketlerinin haysrht sonuglarim tanutmak, bu sekilde milleti padisahin icraatina 1sindirmak amacim tastyordu.26 Yani devletin propaganda araci idi. Bu yézden yeni dustinceleri halka acikga anlatmak zorundaydh. Bunun igin de sade bir dil kullanmalar: gerekiyordu, Sadelesme hareketi hiz kazaninca, gazetenin "havadis lisant"nn da buna paralel olarak sadelestigi goriilmektedir.2? Béylece resmi yaz dili sadelesmekte, bu da tabii olarak nesir diline yansumaktaydh. iste Tanzimat edipleri yeni diistince ve edebi hareketleri halka ulastiracak en kisa yo! olan gazetecilikle ige bagladilar, Ancak meveut yazi dili ile yeni fikirleri halka ulastirmak miimkiin degildi, Bu bakimdan, medeniyet degigikliginin miicadele alanlarndan biri olan dil, Tanzimatgilar igin 6nemli dir sorundu, Bu sorun halledilmedikge Tanzimat'in fikir yéniiniin geligmesi imkfnsizdi. Bu ytizden devrin gil yazarlarinin yonettigi gazeteler, dilde Snemli gelismelere sahne oldu, 1839 Tanzimat Fermam'ndan sonra gikan gazete ve dergilerin sayisinda bir hayli ars olur. Cerfde-i Havadis (1840), Terciimén-1 Ahval (1860), Tasvér- i Efkdr (1862), Mecmita-i Fiinin (1862), Muhbir (1867), istanbul Gazetesi (1867), Terakk? Gazetesi (1868), Dagarctk (1871), Musavver Medeniyyet (1874), Sabah Gazetesi (1876) gibi gazeteler, bu dénemde gikan belli baslt gazetelerdir. Bu artis, Tanzimat aydininin yonUni halka déndirmesini sagladh. 25 Ahmet Hamdi Tanpinar, 19. Asi Titrk Edebiyats Tarihi, UI. Basks 1967, s.78 26 Yusuf Ziya Oksitz, ag.e. 5.16 27 Ragip Hulusi Gzdem, "Tanzimattan Beri Yaz Dilimiz, Fikti Nesir Dilimizin Geligme- si", Tanzimat-I, Istanbul 1940, s.859-93 1. . Yenilesme Surecinde Turk Dili 3 Edebi yeniligin Snciisii sayilan Sinasi, Terciiman-1 Ahval'e yazdig mukaddimede: "$62 isteklerimizi ifade etmeye ait bir kudretin hediyyesi oldugu gibi, insan aklinin en giizel icad olan yazmak sanati da sézlin kalemle canlandiriimasindan ibarettir. Bu hakikatin kyymetine dayanarak gittikge bitin halkin kolayca anlayabilecegi seviyede isu gazeteyi Kaleme almak lazim oldugu da makam miinasebeti ile simdiden hatirlaulir" diyerek herkesin anlayabilecegi bir dille yazmak ihtiyacint ortaya koyuyordu. Sinasi, bu diiglnceden hareket ederek hem dildeki Arapga, Farsga kelimeleri azaltms, hem de eski siirin uzun ciimlelerine kargiik kisa ctimleler kullanmistir. Siirlerinde de konugma dilini tercih etmig ve giinlik dilde aullanilmayan kelimelere pek yer vermemistir. Onun bu sekilde davranmasinin sebeplerini, millf kiltir anlayisinda aramak gerek. Sinasi'nin dilde sadelesme konusunda bir Sncti oldugu muhakkaktr, Bu hususu Halit Ziya bir millakaunda syle ifade etmektedir: “.., Lisant yeni ihtiyacdt- medeniyye ve ictimaiyyeye gire sadelestirmek, tabiilestirmek lazim geldi. Tanzimat bize, Avrupa medeniyetine liizim-1 duhuliin perde-i gekki yirtarak, parlak bir giines gibi tahkik ettigini gésteren bir zamandi. Avrupa medeniyetine girip ve medeniyet iginde yasayabilmek icin Avrupa ihtiyacatina elverebilecek bir lisan bulmak icab ediyordu. Bunu g6rip anlamak meziyeti, Avrupa'da uzun middet yasamis olmak itibariyle Sinasi’ ye nasip oldu."28 ‘Tanzimat devrinde dilin sadelestirilmesi konusunu ilk olarak ele alan ve adeta bir sadelesme akimi haline getiren Sinasi’nin ardindan N. Kemal, Sinasi’nin “halka halkin dili Je hitap etmek” yolundaki calismalarim daha genis ‘glide devam ettirdi. Halk igin yazdhgh tiyatrolarda sade ve tabii bir dil kullanan N. Kemal, roman ve makalelerinin buyik bir kismunt da halkin anlayacagt bir dille kaleme aldi N. Kemal, daha cok Divan edebiyatinn zorlama ve yersiz. benzetmelerle gilling bir hal alan diline dokunurken, bu dilin yeni hayat kargisindaki eksiklerini ve yetersizliklerini belirtmeye galigmishr: 28 “Elfazda garabet o kadar muteberdir-ki mesela Nergist gibi milletimizin en meghur bir te’lif-i edibanesinden istihrac-/ meal etmek bize gbre ecnebi~bir lisanla yazilmig clan Gillistan’: okumaktan miiskildir. Turkcenin eoz-y: terkibi olan tig lisan, ki Rusen Esref, Diyorlar ki. stanbul 1918, 5°39. 94 Mustafa OZKAN telaffuzda oldukea ittihat bulmusken, tahrirde hala hey’et-i asliyyele- ini muhafaza ediyor; ekénim-i selase gibi sézde gly mlittehid ve hakikatte zidd-1 kamildir” diyerek Turkge’nin tig ayri dilden olustugunu ifade etmektedir. Ug dilden meydana gelen bir dilin de 8grenilip yazilmasinin da birgok guliikleri vardr. N. Kemal’e gore, bir insamin imlisi ve manast yerinde bir mektup yazabilmesi igin Arap ve Acem dillerini dgrenmesi gerekir. Bunun igin de altt yedi sene gibi uzun bir stire hazitlik yapmaldi. Bu ajir dil insan émriintin buyuk bir kasmini almaktadr. Tanzimat devri yazarlars, Tlirkgenin ilim ve edebiyat dili olarak yeni bir hitviyete girmesi gerektigi tizerinde fikir beyan ettiler. Sinasi ve Namik Kemal’in ardindan Ziya Pasa, Muallim Naci, Ahmet Mithat, Ali Suavi, Semseddin Sami, Veled Celebi, Ahmet Vefik Pasa, Necip Asim, Silleyman Paga gibi Tanzimat aydinlan dil konusu tlzerinde dnemle durdular., Ne var ki ‘Tanzimat aydinlart, Osmankt Tirkgesi’ni bir yana birakip konugulan Tirkgeden modern bir Tiirkge olusturmak yolunu tutmaysp soranu Osmanhi Tirkgesinin Kendi iginde gézmeye galigtilar. Mesela tip terimleri, hukuk terimleri gibi Bati'dan gelen yeni kavramlan kargilamak igin baslica iki yola bagvurdular: Ya Fransizca kelimeleri oldugu gibi kabul ettiler, ya da Arapga, Farsgaya dayali yeni kelime ve sekiller turettiler. Béylece Tanzimat dilinin ligati bir yandan Fransizca kelimelere kapilarin! agarken, bir yandan da Ozellikle Arapca kéklerden tiiretilmig yeni kelimelerle genislemeye basladi. Esasen devrin sartlarma gére Tanzimatgilarin yaptiklart yanlis sayil- mazdi, Batt dillerinin istilasina kars1 dili, hig olmazsa kendi bitiinluga iceri- sinde gelistirmeye calisiyorlards. Cink Turk milleti buyiik bir tarihin ve zengin bir kiltiiriin sahibi idi. Boylesine biiyiik bir zenginlige sahip bir millet, elbette kendi benligini koruyacak ve kiiltirtinli yagatacakt Kisaca belirtmek gerekirse, Tanzimat yillarinda toplum hayatumizda meydana gelen degisikliklere paralel olarak, dilde de bir yenilesme ihtiyaet dofidu. Bu ihtiyag da daha ziyade, sadelesme hareketi geklinde kendini gister Sinasi ile baslayan bu hareket, Osmanlica’y: daha sade ve anlagihr bir dil haline getirme hedefine yéneldi; Tuirkce'nin yapisinda koklti bir yenilesme geKlinde kendini gisteremedi. Tanzimat devri dilde yenilesme hareketi igin bir arayig ve deneme devri oldu. ‘Tanzimat'tan sonra Servet-i Fiinun ve Fecr-i Aticiler bir kenara birakilirsa dildeki esas gelisme II. Mesrutiyet’ten sonra meydana geldi. Tanzimat’la birlikte giiglenen dilde sadelegme diigiincesi, 1911’de Selanik’te Ziya Gbkalp, Omer Seyfettin, Ali Canip ve arkadaslan tarafindan cikariImakta olan Geng Kalemler dergisinde ilk defa sisternli bir sekilde ortaya kondu ve konugulan 1 ile yazi dili arasimt kapatarak sade bir yazi dili meydana getirmek yoluna gidildi. Yeni Lisan hareketinin belli bash prensipleri sunlardi: ‘Yenilesmé Stirecinde Turk Dili 95 1. Yazt dilini konusma diline yaklastirmak, mimkun oldugu kadar Istanbul halkinin konustugu gibi yazmak. 2, Dilimizdeki Arapga, Farsga gramer kurallarin: kullanmamak ve bu kurallarla yapilan isim ve sifat tamlamalarmi- bazi istisnalar diginda- kaldirmak. 3. Dilimizde kullanilan Arapga ve Farsca kelimelerle kurulacak isim ve sifat tamlamalarim Turkce kurallara gére yapmak. 4, Arapga ve Farsga kelimeleri Tuirkcede sdylendikleri gibi yazmak. Dilde kullamlan bitin Arapga ve Farsca kelimeleri atmak getekmediginden, ilmi terimlerle Arapga kelimelerin kullanilmasina devam etmek. 5. Oteki Tuirk lehgelerinden kelime almamak. 6. Turkcelegmis olan ama, sayed, lakin, hemen, henitz, yani gibi edatlar disindaki buttin Arapca ve Farsga edatlari atmak. 7, Bu prensiplerden hareket ederek milli bir dil ve milli bir edebiyat meydana getirmek. Yeni Lisancilarin ortaya atuklar bu gortiglerin yeni yazi dilimizin olugumunda ¢ok Gnemli rol oynadift ortadadir. Ancak, melekesi kazanilmus bir yazi dilinin bitiin geleneklerinden styrilmak santldigi kadar kolay olmadi. Yalmiz gurast muhakkak ki Yeni Lisancilar bu iste biyuk mUcadele verdiler, Osmanlica'y: iyice Turkgelestirdiler ve kisa zamanda yepyeni bir yazi dili olusturmay: bagardilar, Fakat terimler meselesinin ¢&ziimiine dayanan ilim dili, kanun dili, devlet dili alanlarinda sorun o kadar da basit degildi Bitiin bu dil tarusmalari iginde Ziya Gokalp Tarkge tizerinde derinlemesine dilstinerek dil konusundaki gorilsletini Tiirkeiliigiin Esaslart adh, eserinde sistemli bigimde ifade etti. Hatta kendisi de Arapca kéklerden “mefkiire, se’niyet” gibi pek cok kelime tiiretmek zorunda kaldi, Ayrica ilmi terimlerin Turkce’ ye alinmasina da kars1 degildi. Ctinkii Gokalp’a gore énemli olan, dilin arilagmasindan gok, cagdag medeniyetin ortaya crkardigi anlamlar, ifade edebilecek bir kelime kadrosuna ve gce sahip olmastydi.29 iste Tanzimat'tan Cumhuriyet éncesi yillara uzanan dénemde dili sadelestirme gabalart kismen basariya ulasmis olmakla birlikte, istenilen ve beklenilen seviyeye erisilememisti. Bu devrede sadelesme hareketi, miidaha- leden uzak goniilld bir hareket olarak gériinmektedir. Ayrica dil Konusunda da lig farkli girls kendini hissettirmektedir. Bunlar Sileyman Nazif gibi eski “Osmanhica”y: devam ettirmek isteyenler, Yeni Lisancilarin “sade Tiirkce” anlayisim benimseyenler ve Fuat Késeraif”in Sncliluk ettigi “dilde tasfiyecilik” anlayigin savunanlar, 29 Murat Belge, "Turkge Sorunu 1, Yacko Edebiya, sy. 19 ( Mays 1982), , 100. 96 Mustafa OZKAN Atatiirk’tin Dil Politikasi Milli Edebiyat aim, Tiirk dilini yabanci etkilerden kurtarrp onu kendi benligine kavusturacak uygun bir ortam hazirlamigtt. Atatiirk, Tirk toplumunun tarihi ve sosyal degiisimler ile ulastig1 ve icinde bulundugiu sartlan derinlemesine biliyordu. Daha okul siralarinda iken giizel yaz yazmaya kari gosterdigi merak ve Turk edebiyatinin Tanzimat sonrasi Unli sahsiyetlerine kkargi duydugu ilgi, Atatiirk’iin dil sevgisinin ilk belirtileri olarak kabul edilebi- lir. Daha sonra ilk genglik ysllarint Selanik ve istanbul gibi kiltiir merkez- lerinde gegitmiy ulmasi, onun dil devrimindeki tasarisimin hazirlik yillan saytlabilir. Nanuk Kemal‘ idealist gortisleri, Geng Kalemler‘in kendi tilktilerini dile getirmeye gahsan yayinlari, Mehmet Emin'in memleket gerceklerini anlatan siirleri, Ziya Gékalp'n etkisi, onun kafasinda dnceleri sezig halinde yer alms belirtileri gelistirip olgunlastirarak birer tasari haline getirmistir. Atatiirk 1923 yslindan sonra devrim tasarilarim birer birer uygulamaga baslamusti. Ancak, onlant Tlirk milleti igin belirli bir siraya koyuyor ve zaman gelmeden ortaya atmiyordu. Béylece devrim yolunda atilan her adim, ancak kavamina gelmig bir tasarinin uygulanmas: bicgiminde ortaya giktyordu, Bu ikeyi Nutuk'ta gu s6zlerle agiklamistr: "Tatbikan birtakim safhalara aytrmak ve vekdyi’ ve hadisattan istifade ederek milletin hissiyat ve efkarint hazirlamak ve kademe kademe yiiriiyerek halka vasil olmaga calismak ldzim geliyordu." iste bu gergeklerdir ki Atattirk, dil devrimini Gteki devrimlerden sonraya birakmustir. Dil devriminin kendi igindeki ilk baslangict da yazi devrimidir. ‘Tuirkgenin ses ve séyleyis Kurallan g6z 6ntinde bulundurularak hazirlan- mus olan LAtin alfabesi 1928 yihnda kabul edilince, dildeki Arapga ve Farsca kelimelerin atiimast da kolaylagmistir. Ayrica 1 Eyliil 1929'dan itibarea okullarda Arapga ve Farsga dersleri de kaldiriImisu. Béylece yazi devrimi, dil devrimine gecisi kolaylastiran bir képril oldu. Yazi yazanlar miimktn olduga kadar Arapga ve Farsca kelimelerden kaginmak istiyorlardi. Bu durum ve Latin alfabesinin kabul dil konularim su yiiziine gikarmig; memlekette bir sézltige de ihtiyag duyulmustu. Basbakan Ismet Pasa’nn direktifi ile bir toplan yapildi. Bu toplantda bir sbzlgin hazirlanmasi karara baglandi. Ancak bu sézliigiin hazarlanabilmesi igin: a) Dilin sinirlarim belirleyecek siz hazinesinin ortaya konmasi; b) Dilimize ve kabul edilen yaziya uymayan yabanci kelimeleri Turkge kargiliklan ile degistirecek galgmalann yapilmasi gerekiyordu. Daha once alfabe tizerinde caligan ve "Dil Heyeti" adint tasryan komisyon hentiz dagilmamisu. Sézltk isi de bu komisyona birakildi. Ayrica komisyona Celal Sahir (Erozan), Resad Nuri (Giintekin), Ibrahim Aléeddin (Govsa), Besim Atalay ve Ismail Hikmet (Ertaylan) de katildilar. Komisyon tiyeleri, ‘Yenilesme Stirecinde Tiirk Dili m7 Tiirk dili tizerinde 6zel hazirli olan kimseler degillerdi. Uyelerin hemen hepsi bu ise dil sevgisiyle katilmus idealist sair ve ediplerdi. Bu bakimdan bu ilk dénem galigmalan, dileilik Olgtilerine uygun, sistemli bir galigma dénemi olmadi. Dil heyetine, halk ajzindan derlemeler yapmak tizere Ragip Hulusi (Ozden) de katilmisur, Heyetin cahsmalari ve derlenen malzemeler Hamit Zibeyr (Kogay) ve ishak Refet (Isitman)'in kontrol ve ayiklamalarindan gectikten sonra Anadilden Derlemeler I adiyla yayimlandi. Dil heyetinin galigmalant 2 yil siirdii. Bu siire zarfinda bir yandan tarum terimleri Tirkceles- tirilmeye galigilryor, bir yandan da Larousse esas alinarak kimi yabanci kelimelere karsiliklar bulunmaga gayret ediliyordu. Bu caligmalar sonrasinda karpliklar aranan Turkge kelimelerde dil estetigi mi én plana gegecekti? yoksa eklerin gérevieri mi? gibi bazi gértig aynliklan beliriyordu. Bu arada eskimis kimi Arapea-Farsga kelimelerin birakilmasim istemeyenler de vardt, Heyet pek verimli galismalar yapamadiga igin ‘Temmuz 1931'de dagildh, Heyet dagalmustt, ancak dil islerini diizene sokmak igin, bliyiik bir gay- rete ve temelli bir organizasyona ihtiyag vardi. imla, gramer ve terim konulart acil olarak gézilm yollan beklemekte ii. 1930 yilina gelindiginde harf devrimi basarilali 2 yil olmustu, Turk dilinin yiizyillarca kiigumsenmesi ve hor gOrtilmesi, milletin de kendisini kligik gdrmesine ve horlanmasina yo! agmustt. Batililarin tarafsiz gorlige dayanmayan incelemeleri de buna yardim etmisti. Oyle ise Once manevi gic tazelemek ve millete cesaret vermek igin milli benligin tizerinde durarak tarihten yararlanmak gerekiyordu. Ancak bu yolla, gecmisten gelen piiriizler yok edilebilecekti, Tarihe kargi daha okul stralarinda buydk bir saygi ile baglanmig olan Atatlirk 1928'den sonra, Tiirk kiiltiriintin temelini atacak olan Turk tarihine ve ‘k diline merakla efilmis bulunuyordu. Turk tarihinin derinligine incelenme- sini, Turk medeniyet ve kiilturtinin ustunlugind ve buyUkluguni ortaya koyacak arastirmalann yapilmasin bir gérev saytyordu. Ayrica dilimizin tetkik edilerek eksikliginin ve zenginliginin ortaya gikarilmasim istiyordu, Dilimizin sadelegmesini, 6z benligine kavusmasim ve gelismesini Iki edinen Atatiirk, bu konuya duydugu ilgiyi 1930 yilinda Sadri Maksudi Arsal'in Tiirk Dili icin adli kitabina 6n s6z olarak yazdigi gu sbzlerle belirtmektedir: "Mill? his ile dil arasindaki bag cok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olmast, milli hissin inkigafinda baglica milessirdir. TUrk dili dillerin en zenginlerindendir; yeter ki, bu dil suurla islensin. Ulkesini, yiiksek istiklalini korumasin: bilen Turk milleti, dilini de yabanci diller boyundurugundan kurtarmalidir." Atatiirk'iin bu sézlerinde iki 6nemli hususu dile getirilmistir: Bunlardan biri dilin suurla islenmesidir. $uurla iglenme demek dilin geligmesini ve 98 Mustafa OZKAN gegmisini cok iyi bilerek, onu bilimsel metotlarla ele almak demektir. Bu siz~ lerdeki ikinci énemli konu da dili yabanc1 diller boyundurugundan kurtarmak- ur. Bir dilin yabanci dillerin boyundurugunda olmasi demek, o dilin gramer kurallanm ve kendi dilinde karsihg1 olan kelimeleri kullanmak demektir. (Banu birkag drmekle agiklayalm: Turkcede "glines" varken sems, dfitab, mikr, hursid; "su" kelimesi varken md, ab; gece kelimesi varken leyl, seb; "ekmek" kelimesi-varken nan, hubz; "g62" kelimesi varken ayn, gegm kelimelesini kullanmak Arapga ve Farsca'nin boyundurugunda bulunmak demektir.) igtc Atatiirk dil konusunda incclemeler yapmak, yabanct kclimelere kargiliklar bulmak, terimleri Turkgelestirmek, dilimizin tarihi ve kargilasturraalt bliylik sézltik ve gramerlerini meydana getirmek tizere daha nce kurulan Turk Tarihi Tetkik Cemiyetine kardes bir mllessese kurmak istiyordu. I. Turk Tarih Kongresi'nin kapandigi aksam Cankaya kdskiinde yapilan goriismeler sirasinda Atatiirk "Dil iglerini diistinecek zaman geldi, ne dersiniz?" sorusunu ortaya atarak, gOriisleri bu konuya cekmisti. Uyelerin, bu durumu sevingle karsilamalani Uzerine, hemen Tiirk Dili Tetkik Cemiyetinin kurulmasi emrini vermistir. Boylece 12 Temmuz 1932 tarihinde biitiin resmi islemleri tamamlanmis olarak Tirk Dili Tetkik Cemiyeti adinda bir demnek kurulmustur. Dernegin Baskanhigina Samih Rafat, Genel Yazmanhigina da Rusen Esref getirilmistir. Cemiyetin kurulmasi, Tirkce’nin yapisinin ve dzelliklerinin arastiniimast yOniinde atilmis Onemli bir adim oldu. Atatiirk, uyguladigi her inkilapta oldugu gibi, nasil bir caligma yoluna girilmesi gerektigini belirleyebilmek igin, Konunun yeterince olgunlastiritmasi geregini duyuyordu. Ayrica daha 6nceki Dil Heyetinnde oldugu gibi, Tirk Dili Tetkik Cemiyetinin kurucu yeleri de bu alanin uzman kisileri degillerdi. Dil uzmanlarinin sayist bir iki kisiyi gecmiyordu, Bu bakimdan Tiirk dili ile ilgili konularin bir kurultayda tartigilmasi yerinde olacakt. Bunun igin Atatirk, Rusen Esrefe eylul ayinda bir kurultay toplamasi emrini verdi. Birinci Turk Dil Kurultay: 26 Eylil-6 Ekim 1932 tarihleri arasinda toplandi. Kurultayda okunan tezler, yapilan tartigmalar Tuirk tarih tezine uygun bir yOnde yaritilldi ve Kurultay'in son giintinde kabul edilen galigma progra- munda gu Konulara yer verildi: 1. Tirkgenin gerek Siimer, Bti gibi en eski dillerle, gerekse Hint-Avrupa ve Samt dilleriyle karstlastinimast. 2. Turkgenin tariht gelismesi izlenerek kargilasurmalt bir gramerinin yazalmasi 3, Turk lehgelerindeki kelimelerin derlenmesiyle bir lehceler sézluiguiriin, daha sonra da bir biittin Turk dili sézligintin ve deyimler s6zliginin hazarlan- mas! 4, Turkge’nin tarih? gramerinin yazalmas. Yenilegme Surecinde Turk Dili 99 5. Dogu ve Bat tilkelerinde yayrmlanms olan Turk dili ile ilgili eserlerin derlenmesi ve bunlardan gerekli olanlarmin dilimize kazandirilmasi. 6. Dernegin, kendi galigma ve arastirmalan ile dig tlkelerde bu konu ile ugrasanlarin arasturmalannin yayimlanacaga bir dergi cikarimasi, 7. Memleket gazetelerinde dil iglerine ézel bir yer verilmesi. Programda yer alan bu maddelere bakihnea bunlarin, bugiiniin modern dilcilik anlayisina gre de gergeklestirilmesi yerinde olan konular oldugunu gortiriz. 1, Turk Dil Kurultay:'nda Atattirk'din dzellikle tizerinde durmak istedigi konulardan biri de, halk ile aydinlarin dilleri arasindaki ayrilign giderecek; Tirkceyi tz benligine kavusturacak ve her seviyede diizgiin bir anlatim giictine kavusturacak olan galigmalarin yapilmastydh. Kurultayca segilmig olan yonetim kurulu, bir bildiri ile bu hususlart da tig madde halinde tespit etmistir. Bu programa gre: 1. Tiirk dilini millt kiltirtimiiziin eksiksiz bir anlatim araci olabilecek ve caidas uygarligin gerekdlerini kargilayabilecek bir olgunluk seviyesine yiikselt- mek, 2, Bunun igin yaza dilindeki, Turkgeye yabane: kalmis unsurlari atarak halk ile aydinlar arasindaki dil ayrshgami gidermek. 3 Bu igi basarmak igin Halk azindan derlemelere dayanan bir sézllk ile Turk lehgeler i hazarlamak. b) Turkcedeki terimleri, Bat dillerindeki yksek kavramlan kargilaya- bilecek bigimde ortaya koymak. sézl c) Bunlan yaparken de giizel Turkceye bagh kalmak ilkesinden uzaklas- mamak. I, Tark Dil Kurultayinea gizilmig olan bu programin uygulanmasina tarama igiyle baslandi. Dernek bir yandan tarama seferherligini yiiriltirken hir yandan da dilimizde kullanilan yabane1 sizlere, biittin okur yazarlarin ortaklasa aligmalan ile kargiiklar bulabilmek igin bir kargiiklar sorusturmasi agmusti. Boylece elde edilen tarama ve derleme malzemesi, 1934 yilinda "Osmanlicadan Tirkce'ye Séz Kargiiklari: Tarama Dergisi" adiyla yayimland, Atatiirk 1 Kasim 1932'de Meclis'i agis konugmasinda “‘Tiirk dilinin kendi benligine, aslindaki giizellik ve zenginligine kavusmast igin biitiin devlet teski- Iétumizin dikkatli, alakal olmasun isteriz.”30 diyerek devletin bitin 30 Bk. Cumhurbaskanlart, Basbakanlar ve Millé Egitim Bakanlarinin Milli Egitim ile iigiti Séylev ve Demecleri, Ankara 1946, s. 35. 100 ‘Mustafa OZKAN- kuruluslarim ézlestirme igiyle gOreviendirmisti. Bu dénemde, yani 1932-1934 arasinda Kendisi de, yapilan derleme ve tarama isleriyle yakindan ilgilenmis, 62 Tiirkce kelimelerin kullanimasim isteyerek 6zlestirme hareketini bizzat desteklemig, hatta kendi konusmalarinda da 62 Turkce kelimelere yer vermistir. Bunun ilk denemesini de isveg veliahdimn Ankara'ya gelisi dolayistyla yaptz konugmada gergeklestirmistir: “Altes Ruvayal: Bu gece, ulu konuklanmiza, Tiirkiye'ye uur getirdiklerini soylerken, duygum, (kel OzgU bir kavangur. Burada kaldigamz uzca sizi sarmaktan hig durmyacak 1hk sevgi iginde, bu yurtta, yurdunuz igin beslenmig duygularin’ bir yankusunu bulacaksiniz. isveg, Tirk uluslannin kazanmig olduklant utkularin silinmez damgalarim tarih tasimaktadir. Suerdemligi, onu, bu iki ulus, inl, snl, 6zlerinin derinliginde sonsuz. tutmaktadur, Ancak, daha baska bir alanda da onlar erdemlerini 0 denlti yalunkh yéndemle gostermislerdir. Bu yolda kazandiklan utkular, gergekten daha az ézence deger degildir. Avrupa'nin iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarimiz, atag 6zlUklerinin ttim issilan olarak baysak, dntirme, uygunluk kilda- calan olmus bulunuyorlar; onlar, bugiin, en giizel utkuyu kazanmiya aniklamyorlar: baysal utkusu., Altes Ruvayal; Yetmig besinci dogum yilinda oguz babamy biitiin acunda saygilt bir sevginin séyincit ile gevrelendi. Genlik, baysal, icinde ek simenin giici iste bundadir. Uniti babaniz yiiksek kiralimiz Besinci Gustav'in génenci igin en si dileklerimi sunarken, Altes Ruvayal, sizin, Altes Ruvayal Prenses Luiz‘in, sevimli kizinz Altes Ruvaydl Prenses ingrid'in esenlifini; tiiztin isveg ulusunun génencine, genligine igiyorum."3! 1933.34 yillant derleme ve tarama yolu ile elde edilen malzemenin yazida kullamidigi bir dénem oldu. Gerek gazetelerde ayrilmis dil késelerinde, gerekse baska yazilarda yeni kelimelerle denemeler yapihyordu, Ancak bu deneme devresinde, dil malzemesini yaziya gegirerek degerlendirmede tutulan yolun yanlishg ytiztinden, bir sre sonra bilyuk bir uygulama sakathgs dogmus ve zlestirme hareketi bir gikmaza siiriiklenmeye baslamustir: Tarama 31 Agah Sum Levend, Tilrk Dilinde Gelisme ve Sadelesme Evreleri, 3. Baskt, Ankara 1972, s. 425 Yenilesme Surecinde Turk Dili 101 Dergisi’ne yasayan bir Arapga veya Farsga kelimenin yerine birkag "éz Tirkge" Kelime konulmustur. Mesela kalem yerine "cizgic, kamis, kavri, yazgac, yuvas", akil yerine, “ai, bilik, bégiis, kapar, oy, dk, saz, us, uz" gibi kargiliKlar verilmisti. Her kelimeye birden fazla kargilik verildigi igin yazarlar bunlardan istediklerini kullamyor, bu yuzden yazdiklan yazilart halk anlami- yerdu, Bunlani halk anlamadigi gibi, yaziy: yazanlar bile kendi yazilarm. anlamakta gliglik gekiyorlardi, Guinktt bunlar Once normal dille yaz1yor, sonra Terama Dergisine bakarak kelimeleri degistiriyorlardh, ‘Ayrica derlenen malzemeler, Turkiye Tiirkgesi'nin yap: ve isleyis kuralla- nina uygunlugu agisindan da degerlendiriliyordu. Tirk Dili Tetkik Cemiyeti bu iki yil iginde tamamen tasfiyecilik istikametinde faaliyet gosterdi. inkalape: tuzumu icaby, tasfiyecilerin gisterdigi yolda bir denemeye girigen Atatiirktin dil anlayisi da, bu ilk dénemde asin dzlegmeyi hedef alan bir dogrultuda idi. Sonucta tasfiyecilik isinde gok asinyya gidilmis ve dil bir gikmaza saplanmist Dilin bir cikmaza saplandigim gOren Atatirk, Falih Rifka Atay'a "Tiirkge’nin higbir yabanct kelimeye ihtiyact olmadigim sdyleyenlerin iddiasim tecriibe ettik. Dili bir gukmaza saplamisisizdir. Brrakarlar mi dili bu crkmazda? Hayur. Ben de isi baskalarma birakmam. Cikmazdan biz kurtaracagiz."** diyerek dili bu gikmazdan kurtarma yollarin: arasturmaya basladi. 18-25 Agustos 1934 tarihleri arasinda IL. Turk Dil Kurultay1 toplandi. Kurultayda ‘Tirk Dili Tetkik Cemiyeti'nin adi Turk Dili Arasturma Kurumu olarak degisti- rildi, Daha sonraki yillarda da bu ad buginkl sekli olan Tirk Dil Kurumu‘na gevrilmistir. ikinci Kurultaym karar konusu yaptigi en Gnemli hususlar 1932-34 yillari arasindaki caligma tarzinm, Tarama Dergisi'nde meydana getirdigi kengikhg1 Snleyici tedbirlerin alinmasi oldu, Bu kansiklizin giderilmesi igin bir "Kargihklar Kilavuzu"nun hazirlanmasina karar verildi. Bunun igin bir komisyon segildi ve bu komisyon 24 Aralik 1934 tarihinde Ulus gazetesinde celismalarina basladi, Segilen komisyon yabanci kelimelerin Tarama Der- gisiindeki Turkce kargiliklarm: inceleyip, her yabanci kelimeye bir tek Tuirkge kargilik koymakta karar kaldi, Turkce karsiligi bulunamayan Arapga Farsca kelimeler ise birakiyordu. Ayrica Turkce kok ve eklerden yeni kelimeler de tiretiliyordu. Bu caligmalarin sonucu 1935 Haziran'inda Osmanlicadan Tiirkgeye, 26 Eylul 1935 Dil Bayramunda ise Tiirkgeden Osmanlicaya Cep Kilavuzu adlaniyla yayimland:. Kilavuz Komisyonunu olusturan dyeler Falih, Rif kt Atay, Fazil Ahmet Aykag ve Naim Hazim Onat'tan ibaretti. Falih Rufkx Atay komisyon baskant olarak Turk Dili Arastirma Kurumu Merkez Heyeti iyelerini lalavuz Komisyonu disinda tutunea, bu tyeler Atatiirk’e, komisyon iiyelerinin Osmanhca taraftant olduklarim telkine caligmslar; Atattirk de 32 Falih Rufka Atay, Cankaya,stanbul 1998, s. 477. 102 ‘Mustafa OZKAN Merkez, Heyeti iiyelerinin komisyona alinmasim arzu etmisti. Bu iki grup miisterek calismaya baslayinca, miinakagalar da baslamisuir. Uzun miinakasa ve calismelardan sonra iste yukarida adlarim belirttigimiz iki cep kilavuzu ortaya gikmsuir. Bu durumu goren Atatiirk; Falih Rufks'ya "Memleketimizin en bilyitk bilginlerini ve yazarlarin bir komisyon halinde aylarca galistirdik. Elde edilen netice su bir kiigilcitk liigatten ibaret. Bu Tarama Dergileri ve Cep Kilayuzlan ile bu dil isi yiiriimez, Falih Bey, biz Osmanhcadan da Batt dillerinden de istifadeye mecburuz.” diyerek artik ézlestirme iginin gok sinith, kalmast gerektigini ifade etmistir. Bu devrenin sonunda "Oz Turkge" kelime kullanmaktan vazgegerek tabit ve yasayan Turkgeyi kullanmaya baslamustir Atatirk‘in dil anlay:sindaki 2. agama Guines-Dil teorisinin uygulameya konuldugu devredir. Bu da 24 Eylil 1936 yihnda Dolmabahge Sarayr'nda ill. Tiirk Dil Kurultayr'nm toplanmasiyla baslayan ve 1938'e kadar siiren dénemdir. Giines-Dil Teorisiyle Tiirkgenin eskiligi ve dteki dillere kaynakhk ettigi esasi tizerinde durulmustur. Atatiirk bu teori ile dilde irkgihga, tasfiyecilige ve uydurmacihiga son vermek ve Tiirkcelestirme calismalarinda tlm ve orta bir yola dénmek istemistir. Bilimsel bir nitelik tasimayan bu teorinin kabuliinden sonra dil konusunda normal ve orta yola dontilmtstir. Yakup Kadri Kara- osmanoglu bu hususu syle anlatmaktadir: “Atattirk’tin bu teoriyi tam olarak benimsedigini séyleyenlerin yaninda, tam bir Gzlestirmenin olamayacagim anlayinca, isi kestirip atmak igin bu yola basvurdugunu sdyleyenler de olmustur. Atatiirk yetisisi bakimundan en koyu Osmanlica’dan gelmis, yillar yili bu agdalt, terkipli dili kullanmisti. Bunun arkasindan Turkgedeki butiin yabanci kelimeleri atmak isteyen tasfiyecilerin yanim tutmus- ‘u.Giines -Dil Teorisi evresinde ise dil konusundaki tutumuna yeni bir bigim, bir orta yol arama endigesi goriilmektedir.”33 Nitekim daha énce meclisi agis konusmalarinda 6z Turkce kelimelere oldukga fltifat eden Atattitk 1936 yilndaki acig nutkunda Tarih ve Dil Kurum- larinin gérevlerine igaret ederken konusmasim yasayan Turkge ile yapmistir: "Ttrk Tarih Kurumu ile Turk Dil Kurumu'nun her giin yeni hakikatlere ufuklan agan, ciddi ve devamh mesaisini takdirle yad etmek isterim, Bu iki ulusal kurumun, tarihimizin ve dilimizin karanliklar iginde unutulmus derinliklerini, diinya kiiltirtindeki + analiklarim, reddolunmaz, ilmi belgelerle ortaya koydukca, yalnz, ‘Turk milleti igin degil, fakat biitin ilim demi icin dikkat ve intibakt 33° Turk Dil Kurumu, Aratiirk ve Turk Dili, Ankara 1936, s. 110. Yenilesme Sirecinde Tark Dili 103

You might also like