Professional Documents
Culture Documents
İlk Yardim Tüm PDF
İlk Yardim Tüm PDF
HİZMETLERİNDE TEMEL
KAVRAMLAR
öğrenebilecek,
• İlk yardımın temel uygulamaları ve ilkelerini
kavrayabilecek,
• İlk yardımcının özelliklerini öğrenebilecek,
• Acil sağlık hizmetlerinin tanımını, önemini ve
amaçlarını kavrayabilecek,
ÜNİTE
• Acil servisin fiziki yapısını anlayabilecek,
• İlk yardım ve acil sağlık hizmetleri arasındaki
farkı ayırt edebileceksiniz. 1
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
İlk Yardım ve Acil Sağlık Hizmetlerinde Temel Kavramlar
Ambulanslar
• Acil yardım ambulansı
• Nakil ambulansı
• Özel donanımlı ambulanslar
• Ambulanslardaki ekipman ve malzemeler
GİRİŞ
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her gün 20‐50 milyon kişi
yaralanmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre de 2012 yılında trafik
kazası nedeniyle 268.079 kişi yaralanmış, 3750 kişi yaşamını kaybetmiştir. Trafik
kazaları dışında, iş kazaları, ev kazaları ve tıbbi aciller yüzünden çok sayıda insan
yaşam tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Yaşamın tehlikeye girdiği anda doğru
ve etkili ilk ve acil yardım hizmetleri son derece önemlidir. Bu nedenle toplumdaki
her bireye ilk yardım bilgi ve becerilerinin öğretilmesini amaçlayan İlk Yardım
Yönetmeliği, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanarak, 22 Mayıs 2002 tarihinde
Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
İlk yardım gerektiren yaralanmaların başında trafik kazaları gelmektedir.
Trafik kazasını endüstri ve iş kazaları, ev kazaları, tarım ilaçlarıyla zehirlenmeler ve
spor kazaları takip etmektedir.
İlk yardımın öncelikli amaçları, yaşam kurtarmayı sağlayan temel
uygulamalardır.
Doğru ve etkili ilk yardım kadar yaralı/hastanın acil sağlık ekibine teslimiyle
başlayan acil sağlık hizmetleri süreci de sakatlıkların önlenmesi ve yaşam
kurtarılmasında son derece önemlidir.
Tıbbi anlamda acil, bireyin fiziksel ya da duygusal yönden tehlike içinde
bulunduğuna inanılarak hasta ve ailesine gereksinim duyduğu tıbbi bakımın anında
verilmesidir. İşlevleri ve bütünlüğü, yaşamı tehlikeye sokacak şekilde bozan etkilere
karşı, vücudun geliştirdiği yanıtların yetersiz kaldığı durumlar, acil tıbbi bakım
girişimleri gerektiren durumlardır.
Doğru, etkili ve yetki dâhilinde müdahalelerde bulunabilmek için öncelikle ilk
yardım ve acil sağlık hizmetlerini ve bu hizmetler içinde yer alan kavramları
tanımlayabilmek, öncelikli amaçları, temel uygulamaları sıralayabilmek gerekir.
Bu ünitenin amacı ilk yardım ve acil sağlık hizmetlerinde yer alan temel
kavramları öğretmektir.
İlk yardımın
CAB’ye Göre İlk Yardım Uygulamaları
CAB’si: Circulation, dolaşımın sağlanması; airway, solunum yolunun açılması;
Circulation: breathing, solunumun sağlanmasıdır. Hasta/yaralının bilinci kontrol edilmeli, bilinç
Dolaşımın
kapalı ise uluslararası standartlarda CAB harfleri ile belirtilen ilk yardım
sağlanması
Airway : Solunum uygulamaları için hasta hızla değerlendirilmelidir. İlk yardım gerektiren durum
yolunun açılması kardiyak arrest durumu is eve hast yere yığılmış ise kişinin CAB değerlendirmesi
Breathing: yapılır. Kişinin dolaşımı (C) yok ise A ve B değerlendirilmeden temel yaşam
Solunumun desteğine başlanır. Ancak ilk yardım gerektiren durum travma, yaralanma ve suda
sağlanması boğulma vb. ise değerlendirme ABC şeklinde yapılır. (Bakınız: Ünite 6).
Acil tıbbi teknisyen: Acil bakım öncesi dönemdeki öncelikleri belirleme görevi
ATT’ye aittir. Acil bakım bölümlerinde ve hastane dışında acil sağlık hizmeti
verilirken ATT’lerden yararlanılır. ATT ani hastaliklarda ve kazalara bağlı
yaralanmalarda, ilk yardımda, hastanın doğru taşınması sırasında acıları
dindirmeye, ölüm oranını azaltmaya yönelik işlevlerde bulunur. Bu durumda
hastanın/yaralının sağlığı, yaşamı ve güvenliği ATT’nin sorumluluğu altındadır.
Bir sağlık profesyoneli olarak ATT hemen her gün bir felaketle karşılaşır.
Hastalık ya da yaralanmanın etkilerini en aza indirmeye çalışma hakkında ani karar
verir.
ATT, durum ne kadar ciddi olursa olsun, yetkili biri olay yerinde veya
hastanede sorumluluğu alana kadar, yapılabilecek olan en iyi acil hizmeti sunmakla
yükümlüdür.
ATT, yetkili biri olay
yerinde veya Ambulans ve acil bakım teknikerlerinin, Bakanlıkça yapılan düzenlemelere
hastanede uygun olarak görevleri şunlardır:
sorumluluğu alana
İntravenöz girişim yapmak.
kadar, yapılabilecek
olan en iyi acil Hastaneye ulaşıncaya kadar, kabul edilen acil ilaçları ve sıvıları kullanmak.
hizmeti sunmakla Oksijen uygulaması yapmak
yükümlüdür. Endotrakeal entübasyon uygulaması yapmak
Kardiyo‐pulmoner resüsitasyon ve defibrilasyon yapmak
Travma stabilizasyonu yaparak hastanın nakle hazır hâle gelmesini
sağlamak
Uygun taşıma tekniklerini bilmek ve uygulamak
Monitörizasyon ve defibrilasyon uygulamak
Kırık, çıkık ve burkulmalarda stabilizasyonu sağlamak
Yara kapatma ve basit kanama kontrolü yapmak
Acil doğum durumunda doğum eylemine yardımcı olmak
Acil tıp teknisyenleri, tıbbi danışman koordinasyonu ve onayı ile Bakanlıkça
yapılan düzenlemelere uygun olarak görevleri şunlardır:
en az 200 mm genişliğinde bir şerit çevreler (Resim 1.1). Ayrıca hilal karakteri ve
“acil yardım ambulansı" kelimesi, kırmızı renktedir.
Nakil Ambulansı
Acil tıbbi müdahale gerektirmeyen hasta veya yaralıların naklini sağlamak
Acil servis giriş amacıyla kullanılan ve yönetmelikte belirtilen teknik ve tıbbi donanıma sahip kara
kapıları otomatik ambulansıdır.
açılıp kapanabilir Hasta nakil ambulansında en az iki personel (ATT ve ATT; ATT ve AABT veya
biçimde olmalı, ATT, şoför) görev yapar. ATT, ATT veya ATT, AABT olarak oluşan ekiplerde
hastalar açmak için personellerden biri sürücü olarak çalışır. Hasta nakli sırasında bir sağlık çalışanı
uğraşmamalıdır. hasta kabininde hastaya refakat eder. Gerekiyorsa ekibe şoför eklenir.
Nakil ambulansları evden hastaneye, hastaneden eve, sağlık kuruluşundan
diğer sağlık kuruluşuna hasta nakli ve tıbbi müdahaleye ihtiyacı olabilecek
hastalara hizmet vermek amacı ile kullanılır. Hasta nakil ambulanslarındaki ki şerit
mavi renkli ve fosforlu özellikte ve en az 200 mm genişliğindedir (Resim 1.2).
Hasta nakli
sırasında bir sağlık
çalışanı hasta
kabininde hastaya
refakat eder. Resim 1.2. Nakil Ambulansı
(Kaynak:
http://mtegm.meb.gov.tr/program/dokuman/modul/ACİL%20SAĞLIK%20HİZMETLERİ/ACİL%20KU
RT ARMA%20TEKNİKLERİ/Ambulanslar.pdf )
Çoklu
ambulanslar,
yaralı sayısının
fazla olduğu Resim 1.5. Arazi Tipi Ambulans
vakalarda (Kaynak:http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber‐19667‐34‐doguya‐kar‐paletli‐
hastaların daha ambulans.html )
hızlı şekilde Çoklu ambulans
taşınmasını
sağlamak amacıyla Yaralı sayısının fazla olduğu vakalarda hastaların daha hızlı şekilde
kullanılır. taşınmasını sağlamak amacıyla kullanılır (resim 1.6). Öncelikle acil yardım veya nakil
ambulansı olay yerine gider. Triaj ekibi, çoklu ambulans talebini belirtmesi
durumunda çoklu ambulans olay yerine gönderilir.
Çoklu ambulans, aynı anda dört hastayı taşıma kapasitesine sahiptir
İçerisinde 5 sağlık personeli görev yapar. Çoklu ambulansta olması gereken bütün
ekipmanlar dört hastaya müdahale edebilecek sayıdadır.
Traksiyon ateli, ve
KED (Kendrick
Excritation Device)
kurtarma yeleği
sadece acil yardım ve
yoğun bakım
ambulanslarında
bulunur. Resim 1.9. KED Kurtarma Yeleği
(Kaynak:http://edutekmarket.com/index.php?route=product/product&product_id=97 )
Resüsitasyon ekipman ve malzemeleri
Tablo 1.1. Ambulans Tipine Göre Bulunması Gereken Malzemeler
10 Kortikosteroid amp. 5 10 10
11 Diazepam amp. 2 5 5
12 Diltiazem 25 mg. amp - 2 2
13 Dopamin 40 amp. - 2 2
14 Dormicum 5 mg. amp. - 1 1
15 Antiemetik amp. 1 2 2
16 Antiepileptik amp. - 2 2
17 Etil chlorıde sprey - 1 1
18 İsoptin amp. - 2 2
19 Jetocaine amp 1 2 2
20 Lasix amp. (furosemide) - 5 5
21 Amiadarone amp - 2 2
22 Analjezik amp 5 10 10
23 Nahco3 amp. 5 10 10
24 Naloksan amp. - 1 1
25 Nitroderm TTS 5 mg. ve 10mg - 2 şer 2 şer
26 H2 bloker amp 2 4 4
27 Serum fizyolojik amp. 5 10 10
28 İnhaler veya nebul 1 İnh. 3 1 İnh. 6 1 İnh.6 Nebul
29 Anestezik pomad 1 2 2
30 Antimikrobial pomad 1 2 2
31 Silverdin pomad 1 2 2
32 Asetilsalisilik asit tb 5 10 10
33 Aktif kömür tüp 1 2 2
34 İsordil 5 mg. TB 1 1 1
35 Kaptoril tb. 25 mg. 1 1 1
36 % 20 Dextrose 500 cc. 1 3 3
37 İsolyte 500 cc. 5 5 5
38 İsolyte P 500 cc. 5 5 5
39 İsolyte S 500 cc. 5 5 5
40 İzotonik 500 cc. 5 5 5
41 Mannitol 500 cc. 2 2 2
42 Ringer Laktat 500cc 2 5 5
43 Magnezyum sülfat 2 5 5
İlk yardım, olay 44 Flumazenil 1 2 2
yerinde, mevcut 45 Paracetamol tablet 10 10 10
imkânlarla, ilk (Kaynak:http://mtegm.meb.gov.tr/program/dokuman/modul/ACİL%20SAĞLIK%20HİZMETLERİ/ACİL
yardım eğitimi almış %20KURTARMA%20TE KNİKLERİ/ Ambulanslar.pdf)
herhangi biri
tarafından; acil
yardım ise olay yeri,
İLK YARDIM VE ACiL SAĞLIK HİZMETLERİ ARASINDAKİ
ambulans veya FARK
sağlık kurumunda
bu konuda eğitim İlk yardım, tıbbi olmayan araç‐gereçlerle olay yerinde, sağlık ekibi ulaşıncaya
almış sağlık dek ilk yardım konusunda eğitim almış kişiler tarafından; acil sağlık hizmeti/ acil
çalışanları yardım/acil tedavi, ise tıbbi araç‐gereçlerle ve tıbbi yöntemlerle olay yerinde
tarafından uygulanabileceği gibi ambulansta ve ilgili sağlık kurumunda, acil yardım ve sağlık
gerçekleştirilir.
hizmetleri alanında eğitim almış sağlık çalışanları tarafından uygulanan yaşam
kurtarıcı girişimlerdir. İlk yardım, acil sağlık hizmetinin başladığı anda sona erer.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi acil sağlık hizmeti uygulamalarından biri değildir?
a) Acil olay yerinde ilk yardım
b) Taşıyıcı ve hastane ile haberleşme
c) Acil bakım bölümüne taşıma organizasyonu
d) Acil bakım bölümünde ilk acil girişim
e) Olay yerinde tedbir
Cevap Anahtarı
1.e, 2.c, 3.b, 4.e, 5.a, 6.b, 7.b, 8.e, 9.a, 10.a
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Candaş, B. (2018). Kazazedenin değerlendirilmesi ve triaj. Gürsoy, A. , Çilingir, D.
(Ed.), Temel ilk yardım bilgi ve uygulamaları içinde (s.1‐8). Çukurova: Nobel
Tıp Kitabevi.
Çayırhan, S. (2010). Acil servis organizasyonu. Erdem, Y., ilhan, S. E. (Eds.). Sağlık
Bakanlığı Acil Bakım Hemşireliği Kurs Kitabı, Ankara: Tedavi Hizmetleri Genel
Müdürlüğü.
Demir Korkmaz, F. (2012). Genel ilk yardım bilgileri. Yavuz, M., Korkmaz, F. D.,
Özbayır, T. (Eds.). Temel İlk Yardım, İzmir: Meta Basım Matbaacılık
Hizmetleri.
Dramalı ve ark. (2003 ) Temel ilk yardım uygulamaları,İzmir: Ege Üniversitesi
Basımevi.
Gündüz, A. , Özer, V. (2018). İlk yardımda temel bilgiler. Gürsoy, A. , Çilingir, D.
(Ed.), Temel ilk yardım bilgi ve uygulamaları içinde (s.1‐8). Çukurova: Nobel
Tıp Kitabevi.
Özer, N. . (2019). İlk yardımda temel kavramlar. Balcı Akpınar, R. , küçükoğlu, S.
(Ed.), Çocuk sağlığı ve ilk yardım içinde (s.229‐246). Ankara: Nobel Akademik
Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti.
Somyürek, İ., Kumaş, H., Kumaş, A. (2003). Genel ilk yardım bilgileri, Tabak, RS.
(Edt). Her yerde Herkes için Uygulamalı İlk Yardım El Kitabı içinde, Ankara:
Palme Yayıncılık.
Sözen, C. (2006). İlk Yardım ve Acil Bakım, İstanbul: Sistem Matbaacılık.
Uçar, M. (2008). Hepimiz için A’dan Z’ye ilk yardım. 3. Baskı, Ankara: Atlas
Kitapçılık Tic. Ltd. Şti.
Sağlık Bakanlığından: İlk yardım yönetmeliği. Resmi Gazete Tarihi: 22.05.2002.
Resmi Gazete Sayısı: 24762. 7.06.2019 tarihinde
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2002/05/20020522.htm#4
adresinden erişildi.
Sağlik bakanliği sağlik eğitimi genel müdürlüğü. (2008) Eğitimciler İçin Eğitim
Rehberi ilk yardim modülleri. 7.06.2019 tarihinde http://www.ilk
yardim.org.tr/dokumanlar/Saglik‐Bakanligi‐Ilk‐Yardim2.pdf adresinden
erişildi.
http://mtegm.meb.gov.tr/program/dokuman/modul/ACİL%20SAĞLIK%20HİZ
METLERİ/ACİL%20KURTARMA%20TEKNİKLERİ/Ambulanslar.pdf (Erişim
tarihi: 23 Aralık 2013)
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin a n
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
2
dağıtımı yapılamaz.
Dünyada ve Ülkemizde İlk Yardım, Acil Sağlık Hizmetleri ve Afetlerde Sağlık Organizasyonu
GİRİŞ
Acil durumlarda ve afetlerde sağlık hizmetlerinin yapılanması ve sunulması
ülkelere göre farklı şekillerde yürütülmektedir. Ülkemizde acil hastalıkların, kaza ve
yaralanmaların sık karşılaşıldığı; bunun yanında başta depremler olmak üzere
trafik kazaları, terör saldırıları, sel, heyelan vb. acil müdahale gerektiren olaylarla
sık sık karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenle acil sağlık hizmetlerinin ve özellikle de
afetlerde sağlık organizasyonlarının önemi giderek artmaktadır. İlk yardım ve acil
sağlık hizmetleri ile afet durumlarında rol oynayan sağlık organizasyonlarının
yapılanması, görev, yetki ve sorumluluklarının bilinmesi bu olağanüstü durumlarda
görev alacak kişiler açısından önem arz etmektedir.
Örnek
•Amerika’da ve Kanada’da 911, İngiltere’de 999, Japonya’da 119,
Acil bir durumda İsrail’de 101 ambulans servislerine ulaşmak üzere kullanılan telefon
numaralarıdır. Avrupa Birliğinin önde gelen ülkesi olan Almanya’da
telefonla yardım 112 İtfaiye ve Ambulansın ortak numarası olarak kullanılırken Polis
istediğinizde, içinde 110’u kullanmaktadır.
bulunduğunuz ülkeye
göre farklı numaralar
ve farklı
organizasyonlarla
karşılaşılmaktadır. AB’ye üye ülkelerde polis, itfaiye ve ambulansın ayrı numaraları
kullanılmakla birlikte AB kararları doğrultusunda telekom sistemleri içinde 112
numara ile ulaşılabilen merkezler de oluşturulmuş ve buraya gelen acil çağrılarda
ilgili merkezlere yönlendirilecek şekilde bir organizasyon yapılmıştır. Sadece
Hollanda, İzlanda, İsveç ve Malta’da 112 tek numara olarak uygulanmakta ve bu
ülkelerin de ortak özelliği nüfuslarının ve acil çağrı sayılarının diğer ülkelere göre
düşük olması ve bu nedenle sistemin tek merkezden yönetilebilirliğidir.
Avrupa Birliği’nin üye ve üyelik başvurusunda bulunan ülkelere tavsiye ettiği
112 numarasının tüm acil durumlar için tek numara olarak kullanılması henüz
hiçbir ülkede tam anlamıyla uygulamaya konulamamıştır.
Örnek
•Sağlık Bakanlığına bağlı Devlet ve Eğitim Hastaneleri
•Üniversite Eğitim Hastaneleri
•Bölge Eğitim Hastaneleri
•Bağımsız vakıf Hastaneleri
•Özel Hastaneler ülkemizde bu tip acil birimleri barındıran
hastanelerdir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde ilk yardım hizmetlerinin başlangıç yılı
olarak kabul edilmektedir?
a) 1911
b) 1935
c) 1960
d) 1970
e) 1985
2. Dünyada acil tıp ana bilim dalı ilk kez nerede açılmıştır?
a) Mısır
b) Prusya
c) Malaga
d) ABD
e) İskoçya
Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.c, 4.a, 5.e, 6.d, 7.b, 8.c, 9.a, 10.e
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Acil Sağlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü (2019). Acil Sağlik Hizmetleri Genel
Müdürlüğü Teşkilat Şeması. 25 Mayıs 2019 tarihinde
https://acilafet.saglik.gov.tr/TR,4185/teskilat‐semasi.html adresinden erişildi.
AFAD, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (2019). AFAD Hakıkında. 31 Mayıs
2019 tarihinde https://www.afad.gov.tr/tr/2211/AFAD‐Hakkinda
adresinden erişildi.
Aslan, Ş. ve Güzel, Ş. (2018). Türkiye'deki hastane öncesi acil sağlık hizmetleri.
Journal of Social and Humanities Sciences Research, 5, 4995‐5002.
Aydın, G.D. (2006). Hastane acil servislerinin organizasyonu ve yönetimi:
Haydarpaşa Numune Eğitim Araştırma Hastanesi Vehbi Koç Acil Tip
Merkezi’nin bu açıdan değerlendirilmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Erkal, T. ve Değerliyurt, M. ( 2009). Türkiye’de afet yönetimi. Doğu Coğrafya
Dergisi, 14,147‐164.
Kızılay (2019). Tarihçemiz. 10 Mayıs 2019 tarihinde
https://www.kizilay.org.tr/Kurumsal/tarihcemiz adresinden erişildi.
MEGEP, Mesleki Eğitim ve Öğretim Sistemini Güçlendirme Projesi (2019). Acil
Sağlık Hizmetleri: Acil Sağlık Hizmetlerinin Yapısı. 31 Mayıs 2019 tarihinde
http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Acil%
20Sa%C4%9Fl%C4%B1k%20Hizmetlerinin%20Yap%C4%B1s%C4%B1.p
df adresinden erişildi.
Paksoy, V.M. (2016). Acil sağlık hizmetlerinde uluslararası uygulama modellerinin
karşılaştırması: Anglo‐Amerikan ve Franko‐German Modeli. İnönü
Üniversitesi SağlıkHizmetleri Meslek Yüksekokulu Dergisi, 4,6‐24.
UMKE, Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (2019). UMKE 12 Mayıs 2019 tarihinde
https://acilafet.saglik.gov.tr/TR,4457/umke.html adresinden erişildi.
ÜNİTE
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
3
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afetlerde Acil Sağlık Hizmetleri
GİRİŞ
İnsanlık tarihi boyunca süregelen afetler, insan ve toplum sağlığını başta
psikolojik ve sosyal açılardan olmak üzere birçok yönden olumsuz etkilemektedir.
Dünyada son yıllarda deprem, sel baskını, hortum, kasırga gibi doğal afetler,
nükleer ve kimyasal kazalar, büyük yangınlar, çevre kirlenmeleri, terör olayları,
savaşlar, salgın hastalıklar, silahlı saldırı, isyan, terörizm ve insanların yer
değiştirmesine ve mülteci konumuna düşmesine neden olan olaylar
afet/olağandışı durumları ortaya çıkarmaktadır. 2016 yılında dünyada meydana
gelen doğa kaynaklı afetlerde 7628 kişi hayatını kaybetmiş ve 411 milyon insan
etkilenmiştir. Dünya Risk Raporlarında Türkiye en yüksek riskli ülkeler arasında 12.
sırada yer almaktadır. “Risk Düzeyi ve Eğilimi” açısından bakıldığında da Türkiye
“riski en yüksek ve artış eğilimli” 10 ülke içinde yer almaktadır. Afet/Olağan dışı
durumlarda oluşan yıkımların ortak noktası, öncelikle insan yaşamı ve sağlığını
tehdit etmeleri, sosyal ve ekonomik kayıplara ve çevresel zararlara neden
olmalarıdır. Afette en önemli unsur insan olup, afetin en olumsuz etkisi can
kaybıdır. Afet, insan ve diğer canlılar için; normal yaşamı ve toplumsal faaliyetleri
kesintiye uğratan, toplumda fiziksel, sosyal, kültürel ve ekonomik kayıplara neden
olan ve etkilenen topluluğun üstesinden gelemediği doğa veya insan kaynaklı bir
olgu olarak tanımlanmaktadır. Afetlerin etkilerinden korunmanın en etkili yolu,
toplum olarak hazırlıklı ve donanımlı olmaktan geçer. Afetlerde görev alacak
kurum ve kuruluşların etkili bir afet planlarının bulunması gereklidir. Afet
planlaması, yerel yerleşim alanlarından genel kamu örgütlerine, sivil vakıf ve
organizasyonlardan devlet kurumlarına kadar her üniteyi içine alacak ve verimli
hâlde işlev görecek şekilde yapılmalıdır.
Bir afetin meydana gelmesinde iki temel faktör rol oynamaktadır. Birincisi
bir tehlikenin bulunması, ikincisi ise bu tehlikenin doğuracağı olaydan riske
girebilecek bir şeylerin ya da bir canlı topluluğunun var olmasıdır. Tehlike
dediğimiz şey potansiyel olarak bulunan güçlü bir afet tehdididir. Bunun afete
dönüşmemesi veya dönüşse bile en az zararla atlatılabilmesi, alınacak tedbirler ve
riskin azaltılması ile mümkün olabilir. Aşağıdaki resimde doğal afet görüntüleri yer
almaktadır (Resim.3.2).
AFETLERİN SINIFLANDIRILMASI
Toplumsal yaşamı derinden etkileyen afetler; doğal ve doğal olmayan olarak
iki grup içerisinde sınıflandırılmakla birlikte karmaşık afetleri de bu sınıflandırma
grupları içerisinde belirtebiliriz. Afetlerin sınıflandırılması aşağıdaki şekilde
gösterilmiştir (Şekil 3.1).
Jeololojik Meteorolojik
Kökenli Kökenli
Doğal Afetler
Doğa olaylarına bağlı ortaya çıkan afetlerdir. Oluşumu ve sonucu açısından
ansızın veya belli bir süreç içinde oluşup yerleşim ve üretim alanlarında
alışılagelmiş yasamı bozarak, genel yasamı etkileyecek ölçüde oluşan, doğal yer ve
hava hareketleridir.
Örnek
vb.
Karmaşık Afetler
Hem doğa hem insan kaynaklı afetlerdir. Örneğin; deprem sonrası oluşan
yangınlar ve orman yangınları, doğal nedenlerle olabildiği gibi insan kaynaklı da
olabilir. Bazı afetler de beraberinde ikincil afet denilen afetleri de getirmektedir.
Teknolojik afetler,
kendi başına
tetiklenebileceği gibi
tabii bir afet tarafından
da tetiklenebilir.
Örnek
•Dünya'da 2003 yılı İran Bam'da ki deprem, 2011 yılı Japonya'nın
kuzeyinde deprem ve oluşan tsunami, 2004 yılı
Endonezya Sumatra adasının batı kıyısı açıklarında ki deprem ve
oluşan tsunami, 2013 yılı Filipinleri vuran tayfun, çok sayıda insanın
ölümüne, yaralanmasına ve yaşam alanlarında büyük tahribata neden
olmuştur.
Örnek
•Türkiye'de 1999 yılı Marmara depremi ve 2011 yılı Van
depremi, çok sayıda insanın ölmesine ve bölge şehirlerinde
büyük çaplı hasara neden olan doğal afetlerdir.
Hazırlık evresi
Afet Acil Yardım Planları, Erken Uyarı Sistemleri, etki analizleri gibi
hazırlıkları içeren bu aşamada, risk azaltma evresinde ortadan kaldırılamayan
risklere yönelik çalışmalar yapılır. Bu risklerin toplumu daha az etkilemesi için
planlar yapılır. Planlarda görev verilen personele görevleri tebliğ edilir. Personel
eğitilir tatbikatlarla planların uygulanabilirliği denenir. Uygulamalarda arama
kurtarma faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasına ağırlık verilir. Alarm ve erken uyarı
sistemleri kurulur. Bir afette haberleşmenin sağlanabilmesi için gerekli malzeme
temini yapılır. Kurumlar arası eğitimlerle personelin birbirini tanıması sağlanır.
İyileştirme evresi
Ülkenin afet planına uygun il afet planları, ilin risk faktörleri ve diğer afet
planı bileşenleri göz önünde bulundurularak uygulanabilir planlama
yapılmalıdır. Planda afette görev alacak birimlerin ve kurumların görevleri
net olarak belirlenmelidir.
Afet hâllerinde kullanılacak donanımlar belirlenmeli, afet tipine göre
Afet sırasında ve standartlaştırılmalı ve iller düzeyinde stoklanmalıdır. Stokların miat takibi
afetten sonra alınan yapılmalıdır.
önlemleri içeren ikincil İl afet planlarında kriz yöneticisi belirlenmeli ve güncelleştirilmelidir. Afet
korunma, aynı zamanda yönetiminde sağlıkla ilgili işler, sağlık kriz yöneticisi tarafından
afet durumlarında acil yönetilmelidir.
tıbbi müdahaleleri de Hastanelerin acil hizmetler bakımından afet durumlarında kapasitelerinin
kapsamaktadır. artırılması için gerekli ‘‘Hastane Afet ve Acil Durum Planları’’ (HAP)
hazırlanmalıdır. Afetin büyüklüğüne göre devreye girecek devlet,
üniversite ve özel hastanelerin isimleri ve ayıracakları yatak sayıları
önceden belirlenmelidir.
Sağlık çalışanı ve afet yöneticilerine afet planları, kurtarma, ilkyardım, acil
yardım, haberleşme, gerilim altında çalışma, triyaj, temel yaşam desteği ve
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi doğal afetlerden biridir?
a) Salgın hastalıklar
b) Endüstriyel/teknolojik kazalar
c) Heyelan
d) Etnik sivil savaşlar
e) Çevre kirliliği
Cevap Anahtarı
1. c, 2.e, 3.e, 4.b, 5.a, 6.d, 7.c, 8.d, 9.c, 10.a
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Afet ve Acil Durum Yönetimi Bakanlığı (2019). AFAD hakkında. 15 Mayıs 2019 tarihinde
https://www.afad.gov.tr/ adresinden erişildi.
AFAD. (2018). Türkiye’de Afet Yönetimi ve Doğa Kaynaklı Afet İstatistikleri.
https://www.afad.gov.tr/upload/Node/35429/xfiles/Turkiye_de_Afetler.pdf. 15
Mayıs 2019 tarihinde adrese erişildi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun. T.C.
Resmi Gazete (27261, 17 Haziran 2009).
Akdur, R. (2001). ‘‘Afetlere Hazırlık ve Afet Yönetimi’’. T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi
Genel Koordinatörlüğü “Afetlerde Sağlık Hizmetleri” Kurs Kitabı, ss:1‐39, Ankara.
Altıntaş, K.H. (2015). “Afetler ve Afet Tıbbı”. Halk Sağlığı Temel Bilgiler 2. Güler Ç ve Akın L
(Ed.), Hacettepe Üniversitesi Yayınları, ss: 1106‐1131.
Dedeoğlu, N. (2011). Afetlerde sağlık hizmetlerinin yönetimi ve organizasyonu. Toplum ve
Hekim Dergisi, 26(5),348‐365.
Eryılmaz, M. (2007). Ülkemizde acil sağlık hizmetleri: İhtiyaca yönelik güncel çözüm
önerileri. Ulus Travma Acil Cerrahi Dergisi, 13 (1),1‐12.
Işık, Ö., Aydınlıoğlu, HM., Koç, S., Gündoğdu, O., Korkmaz, G., Ay, A. (2012). Afet yönetimi
ve afet odaklı sağlık hizmetleri. Okmeydanı Tıp Dergisi,28 (2),82‐123, doi:
10.5222/otd.supp2.2012.082.
Kılıç, D. (2016). ‘’Afetlerde Halk Sağlığı Hemşireliği’’. Halk Sağlığı Hemşireliği Erci B (Ed.),
Anadolu Nobel Tıp Kitabevleri.
Yavuz, C.I. (2011). ‘‘Türkiye'de Afet Yönetiminde Değişim’’. Toplum ve Hekim Dergisi,
26(5),366‐377.
Yazılıtaş, A. (2015). Türk afet yönetim sisteminde risk odaklı yönetimin önemi. Türk İdare
Dergisi, 481, 559‐578.
• İletişimin Önemi
• İlk Yardımda Etkili İletişim
İÇİNDEKİLER
4
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin
alınmadan ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı,
yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz.
İlk Yardım ve Acil Sağlık Hizmetlerinde İletişim
İletişimin Önemi
Öfke Yaşayan
Hasta/Hasta Yakını
ile İletişim
Panik Yaşayan
Hasta/Yaralı ve
Yakını ile İletişim
Özel Durumlarda
İletişim
Kayıp Yaşayan
Hasta/Yaralı ve
Yakını ile İletişim
Özel Gruplarla
İletişim
Travma, Afet ya da
Kazaya Uğrayan
Birey İle İletişim
GİRİŞ
İletişim; tüm insanların deneyimlediği evrensel bir faaliyettir ve insan
yaşamında iletişimin olmadığı bir yer hemen hemen yok gibidir. İnsanlar var olma,
yönlendirme, etkileme, güven duygusu, mutlu olma gibi belli ihtiyaçlarını
karşılamak için iletişim kurarlar. Sağlık çalışanları da hasta/birey ve hasta yakınları
ile kurduğu etkin iletişim aracılığıyla hizmet verir. Sağlık çalışanının iletişim
kurmasındaki amaç; hastayı/bireyi tanımak, anlamak, ihtiyaçlarını karşılanması için
desteklemek ya da ihtiyaçların doğrudan sağlık çalışanı tarafından karşılanmasını
sağlamaktır. Her basamağında insan bulunan sağlık bakım hizmetlerinde, her
birimin kendine özgü yapısının ve her bireyin kişilik özelliklerinin farklı olduğu göz
önünde bulunudurlduğunda sağlık kuruluşlarında kaotik durumların yaşanması da
kaçınılmaz bir durum hâline gelebilir. İletişim esnasında yaşanan iletişim sorunları
günlük hayatta ilişkileri zorlaştırdığı gibi ilk yardım ve acil sağlık hizmetleri
sırasında da anlaşılmazlıklara yol açmaktadır. Kullanılan araç-gereçleri, çalışanları,
tıbbi terminolojisiyle birlikte hastanın yaşadığı anksiyete de eklenince acil
durumlar hasta/yaralı için sorun oluşturmaktadır. Sağlık kuruluşlarına gelen
hasta/yaralıların psikolojik durumları ve sağlık çalışanının yeterli iletişim
yeteneğinin bulunmaması ise acil vakanın /hastalığın seyrini etkiler. Bu nedenle
durumu acil olan bireyle iletişim, müdahalenin önemli bir parçasıdır. Acil
birimlerde çalışan her sağlık çalışanının hasta/yaralı iletişim konusunda yeterli
donanıma sahip olması önemlidir. Acil serviste kurulan iletişim hasta güvenliği ve
memnuniyeti için önemli bir faktör olsa da aslında sağlık çalışanının yaptığı işten
doyum alması için de önemlidir.
İLETİŞİMİN ÖNEMİ
İletişimin etkili bir şekilde sürdürülmesinin önemli olduğu yerlerden biri de
acil servislerdir. Daha önce bilinmeyen ya da bir anda ortaya çıkan Bilinmeyen ya
da ani çıkan yaralanma durumu veya hastalık sağlıklı ya da hasta/yaralı bireyde
daima korku ve anksiyete kaynağıdır. Acil olaylarda yaşanan bu tür gergin
Acil servise başvuran durumlara bir de sağlık personelinin ya da hasta/yaralı bireyin iletişim yetersizliği
hasta/yaralılarla eklenince durum daha karmaşık bir hâl alır.
İletişim kurarken Acil müdahale gerektiren olayın gerçekleştiği yerde ve acil birimlerde
seçeceğimiz
hasta/yaralı ile İletişim kurarken seçilecek sözcükler, cümleler ve beden dili
kelimeler, cümleler
önemlidir. önemlidir. Hasta/yaralı ile iletişimde kullanılan sözcükler ve/veya beden dili bazen
istenmeyen anlamlar kazanabilir. Bu durum sonucunda, hasta/yaralı ile iletişim
koparak hasta/yaralının takip ve tedavisinde aksaklıklara yol açabilir. Acil
müdahale gereken ortamlarda hasta/yaralılar ile konuşma sırasında kesinlikle
emretme veya sert şekilde önerilerde bulunmaktan kaçınmak gerekir. Sert öneri
veya konuşma tarzının özellikle çocukları söylenenin tersini yapmaya sevk
edebileceği ve tedavinin devamında hastaların kontrollerini ihmal etmelerine
neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle iletişim teknikleri konusunda tüm
sağlık çalışanlarının donanımlı olması ve hizmet içi eğitimlerle bu donanımın
geliştirilmesi gerekir.
Olayların çok hızlı geliştiği acil birimlerde etkili iletişim kurmanın mümkün
olamayacağı düşünülebilir. Fakat etkili iletişim için uzun bir zamana ihtiyaç yoktur.
Yöntem etkin bir şekilde uygulanırsa çok kısa sürede de acil servis çalışanları etkili
iletişimi kullanabilirler (Resim 4.1).
Acil servisin karışık ve yoğun durumuna rağmen hasta/yaralı için ayrılan
zamanın kaliteli geçmesi ve etkili kullanılması mümkündür. İçten ve ilgili bir
iletişim ile dakikalar içinde hastaya önemsendiği mesajı verilebilir. İçten ve etkili
yaklaşım hasta/yaralı ve yakınlarının ön yargısını baştan kıracaktır. Bu durum
sonradan ortaya çıkabilecek olumsuz olayların daha kolay çözülmesini
sağlayacaktır.
Acil serviste etkili iletişim geliştirebilmek için:
• Hasta merkezli bir yaklaşım yapmak
• Hasta/yaralının şuuru açıksa kaygısını azaltmak
Acil servislerde • Hasta/yaralı ve yakınının duygu dışavurumuna saygı duymak, empatik
etkili iletişim için yaklaşım sağlamak
hasta merkezli
• Hasta/yaralı ve yakını ile iletişim esnasında göz teması kurmak
yaklaşım
önemlidir. • Hasta/yaralıya tamamen onunla ilgilenildiği mesajını iletmek, kendisinin
güvenli ellerde olduğunu hissetmesini sağlamak
• Kendisini tanıtmak, sorumluluk alanlarından bahsetmek
• Anlatılanları etkin bir şekilde dinlemek
• Hasta/yaralıya saygılı olmak, hakaret etmekten kaçınmak, dalga
geçmemek
• Sağlık durumuna dair detayları paylaşmak
• İleride çatışma yaşanmasını önleme için “önleyici ben dilini” gerekli
durumlarda kullanmak
• Hasta/yaralı ve yakını ile anlaşmazlık yaşanması durumunda mümkün
olduğunca yüzleştirici ben dilini kullanmak
Acil servislerde • Hasta/yaralı yakınlarını yeni her olayda ya da mümkünse yapılacak işlem
etkili iletişim için öncesi bilgilendirmek, gerekli durumlarda onamlarını almak
karar alma
• Yapılacak işlemleri açıklamak ve karar alma sürecine mümkünse bireyin
sürecine hastayı
da dâhil etmek kendisini de dâhil etmek. Yeni bir durumda hastayı/yakınını
önemlidir. bilgilendirmek.
• Gerçekleri gizlemeden hastaya/yakınına dürüst olmak
• İşlemlere bir sağlık çalışanı ile beraber gitmesini sağlamak
• Tedavi uygulamalarında hastanın/bireyin kendisini de karar alma sürecine
dâhil etmek
• Hasta/yaralı ve yakınlarının da bulunduğu ortamlarda profesyonel
olmayan söylemlerden kaçınmak
Hasta
Kaynaklı
Hasta/Yaralının
İletişim
Zorlukları
Sağlık
Çevre
Çalışanı
Kaynaklı
Kaynaklı
İletişim, kişilerarası
ilişkilerin temel Şekil 4.1. Hasta/Yaralının iletişim zorlukları
ögesi olmakla
birlikte kullanılan Hasta Kaynaklı
yanlış kelimeler ya
da hatalı tavırlar • Yaralı/hastanın kendini iyi hissetmemesi (Resim 4.2)
birçok sorunun • Kazanın sebep olduğu panik hâli
oluşmasına yol açar. • Sağlık çalışanının işini engeller diye tereddüt etmesi ve bu yüzden
konuşmaması
• Herhangi bir engel durumunun bulunması
• Düşük eğitim düzeyine sahip olması
• Anlıyormuş gibi davranması
• Kendini açıkça ifade edememesi
sağlık çalışanı etkili iletişim kurmak zorundadır. Acil ortamlar hasta/yaralı yakınları
için kriz oluşturan zeminlerdir. Kriz ve buna bağlı olarak gelişen stres durumu,
hastalık/yaralanma yaşamı tehdit edici olduğunda daha da artar ve hasta/ yaralı
yakınlarının başedebilme mekanizmalarında yetersizliğe neden olur. Bu durum
hasta/yaralı yakınlarının, çalışanlarla iletişim geliştirmesini olumsuz yönde etkiler.
Acil ortamlarda hasta/yaralı yakınları, sağlık ekibinin hastalarıyla hemen
ilgilenmesini beklerler. Hasta/ yaralıda ağrı, kanama, kırık, yaşam fonksiyonlarının
etkilenmesi gibi durumlar söz konusu olduğunda; hasta/yaralı yakınları tarafından
yavaş müdahale edildiği ya da bekletildiği algısı öfkeye neden olabilir. Tıbbi
terimlerin kullanılması, ortamın gürültülü olması ve sağlık çalışanlarının sessiz
kalması hasta/yaralı yakınlarını tedirgin eder. Doğal olarak yaşadığı endişe, korku
ve stres, kişilik özelliğine göre bireyi saldırgan yapabilir.
Öfke
Yaşayan
Hasta/Hast
a Yakını ile
İletişim
Kurma
Travma, Kayıp
Afet ya da Yaşayan
Özel
Kazaya
Uğrayan
Durumlard Hasta/Yara
a İletişim lı ve Yakını
Birey ile
İletişim İle İletişim
Panik
Yaşayan
Hasta/Yaralı
ve Yakını ile
İletişim
Özel durumlarda iletişim konusu dört başlık altında incelenebilir. (bkz. Şekil4.2.)
şikâyetçi, sinirli, öfke ve korku dolu olabilirler. Hasta yakınının öfkeli olmasının
sebeplerinden biri de hasta ve durumu hakkında bilgi edinememesidir.
Özellikle acil servise başvuran hasta yakınları, sağlık çalışanlarının
hastalarıyla hemen ilgilenilmesini isterler. Yaralanma, travma, zehirlenme vb. gibi
acil durumlarda hasta yakınlarının yaşadığı endişe, korku ve panik, hastasının bir
an önce tedavi edilmesine yönelik beklenti içinde olmasına neden olabilir.
Hastanın ağrısı varsa güçsüz, bitkin ve ayakta duracak hâli yoksa saatlerce
hastanenin çeşitli birimlerinde uzun süre beklemiş ise bu durum hasta yakının
öfkelenmesine sebep olabilir. Bu bekleme nedeniyle yaşadığı endişe, korku ve
stres, hasta yakınını olduğundan daha saldırgan duruma getirebilir.
Öfke yaşayan acil hasta/hasta yakınlarıyla doğru bir iletişim kurmak için:
Hasta yakınının
öfkeli olmasının • Öfkeli bireyle iletişim kurarken soğukkanlı olunmalı ve tepkileri kontrol
sebeplerinden biri edilmelidir.
de hasta ve durumu • Hasta ve yakını zarar verici davranıyorsa öfkeli bireyin kişisel alanına
hakkında bilgi girmeden kendisine ya da çevresine zarar vermesi engellenmeli, beden
alamamasıdır.
mesafesi korunmalıdır.
• Öfkeli insanın kendini değersiz hissetmesini artırıcı buyrukçu, küçümseyen
tavır takınılmamalıdır.
• Öfkeli hasta/ hasta yakınları dinlenilmeli ve --duygularına empati
yapılmalıdır.
• Hasta/yaralının durumu acil ise gerekli müdahale hemen yapılmalı, acil
değil ise sakinleşmesi için kendisine zaman tanınmalıdır.
• Sağlık çalışanı hasta yakınına hastanın durumu, yapılan müdahale ve hasta
yakınının yapması gerekenlerle ilgili bilgi vermelidir.
• Hasta yakınlarının sakin olması sağlanmalıdır.
Panik belirtileri: • Hasta yakını ile konuşurken ses tonu yükseltilmemeli, küçümser tavır
Kalp atımında
gösterilmemelidir.
hızlanma,
boğulacakmış hissi, • Heyecanlı, anksiyeteli hasta/yaralı ve yakınını sakinleştirmek için
bayılacakmış gibi kullanılacak en iyi yollardan biri onları duygusal anlamda desteklemektir.
olma, titreme ve
terlemedir. Panik Yaşayan Hasta/Yaralı ve Yakını ile İletişim
Panik; genelde beklenmedik durumlarda ortaya çıkan kişide aşırı bunaltı ve
korku uyandıran bir durumdur. Kişide korku ya da heyecan oluşturan bir
durumdan sonra gelişebileceği gibi psikiyatrik bir hastalığın göstergesi de olabilir.
Kalp atımında hızlanma, boğulacakmış gibi hissetme, bayılacakmış hissi, titreme ve
terleme gibi belirtileri vardır.
Panik yaşayan yaralı/hasta ve hasta yakını ile etkili bir iletişim kurmak için:
• Soğukkanlı olmalı, hastaya emin ellerde olduğu hissettirilmelidir.
• Öncelikle hastanın içinde bulunduğu panik durumunu gidermek için
problemin ne olduğu belirlenmelidir.
• Gerekirse hastaya soru sorulmalı ve geri bildirim verilmelidir.
• Sorun belirlendikten sonra müdahalede bulunulmalıdır.
• Acil birimlerde müdahale için uygun zaman varsa ve çocuğun bilinci açıksa
yapılacak uygulama ve tedavinin gerekliliği çocukla paylaşılmalıdır.
• Çocuklar yalan ve aldatmaların farkına çabuk vardıkları için acil müdahale
sırasında işlemleri kolaylaştırmak amacıyla çocuğa yalan söylenmemelidir.
• Yapılacak olan uygulama çocuğun canını yakacak bir işlemse (enjeksiyon,
kırığın desteklenmesi vb.) çocuk önceden bilgilendirilmeli, acının uzun
sürmeyeceği ve işlemden sonra kendini daha iyi hissedeceği belirtilmelidir.
• Çocuk acil servise oyuncak, biberon gibi sevdiği herhangi bir nesne ile
Eğer, yapılacak getirilmişse elinden alınmamalıdır. Yanında kalmasını istediği kişiye de
uygulama ağrıya müdahale edilmemelidir çünkü tanıdık yüzler korkularını azaltabilir.
neden olacaksa • Ergenlik dönemindeki çocukların cinsel kimliklerine önem verilmeli,
çocuğa yalan mahremiyetlerine en az erişkin bireye olduğu kadar saygı duyulmalıdır.
söylenmemelidir. Eğer giysilerinin çıkarılması gerekirse nedeni söylenmeli, birlikte ya da
varsa bir yakını ile çıkarılması sağlanmalıdır.
• Çocuğun anksiyetesini azaltacağı için yapılan işlemlerin ne olduğu, niçin
yapıldığı ve işlem basamakları ile ilgili sürekli bilgi verilmelidir.
Yaşlılık görme ve
Resim 4.3. Yaşlı bireyle iletişim
işitme problemleri
Genel anlamda, fiziksel ve ruhsal değişimlerin görüldüğü yetişkinliğin bir
gibi çok sayıda
uzantısı olarak yaşam süresinde bir evre olarak tanımlanan yaşlılık, derinin
değişimin yaşandığı
incelmesi ve elastikiyetini yitirmesi, boy uzunluğunun kısalması, kas kuvvetinin
süreçtir.
azalması, kemiklerde kalsiyum miktarında azalmaya bağlı olarak kemik
yoğunluğunun değişim göstermesi, görme ve işitmede problemler gibi çok sayıda
fiziksel değişimin yaşandığı bir dönemdir. Bu değişim sağlıklı bireylerde bile birçok
soruna yol açarken acil durumlarda yaşlı hasta/yaralıya müdahale etmek çok daha
fazla önem arz etmektedir. Yaşlı hasta/yaralı bireyin fiziksel yetersizlikleri, yaşlılığın
senaryolar oluşturun.
• Oluşturduğunuz bu senaryolara uygun ilk yardım
planınızı hazırlayın.
• Hazırladığınız planınızı varsa simülasyon
laboratuvarında yoksa uygun maketler üzerinde
uygulayın.
•İnsan yaşamında iletişimin olmadığı bir yer hemen hemen yok gibidir.
•Sağlık çalışanları da hasta/birey ve hasta yakınları ile kurduğu etkin iletişim
aracılığıyla hizmet verir.
•Sağlık çalışanının iletişim kurmasındaki amaç; hastayı/bireyi tanımak,
anlamak, ihtiyaçlarını karşılanması için desteklemek ya da ihtiyaçların
doğrudan sağlık çalışanı tarafından karşılanmasını sağlamaktır. Her
Özet
basamağında insan bulunan sağlık bakım hizmetlerinde, her birimin kendine
özgü yapısının ve her bireyin kişilik özelliklerinin farklı olduğu göz önünde
bulunudurlduğunda sağlık kuruluşlarında kaotik durumların yaşanması da
kaçınılmaz bir durum hâline gelebilir. İletişimden kaynaklanan sorunlar
günlük hayatta ilişkileri zorlaştırdığı gibi ilk yardım ve acil sağlık hizmetleri
sırasında da anlaşılmazlıklara yol açmaktadır. Acil ortamda bireyin fiziksel,
psikolojik durumu kadar çevresel faktörlerde strese yol açarak etkili iletişimi
olumsuz yönde etkiler. Etkili iletişim karşıdaki bireyin varlığının kabul
edilmesi ve ona ayrılan zamanın etkin bir şekilde kişinin beklentilerine göre
düzenlenmesidir.
•Sert öneri veya konuşma tarzının özellikle çocukları söylenenin tersini
yapmaya sevk edebileceği ve tedavinin devamında hastaların kontrollerini
ihmal etmelerine neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle iletişim
teknikleri konusunda tüm sağlık çalışanlarının donanımlı olması ve hizmet içi
eğitimlerle bu donanımın geliştirilmesi gerekir. Bilinci yerinde iş birliği
yapabilen hasta/yaralı ile etkili iletişimde sakin kalmak çok önemlidir.
Hasta/yaralının bilinci yerinde ise sözlü iletişim kurmak etkili iletişim
tekniklerini bilen ilk yardımcı için kolaydır. Ancak yere ve zamana oryante
olmayan hasta/yaralılar ile iletişim kurmak kadar bilinci yerinde olmayan
hasta/yaralı ile iletişim kurmak da önemlidir. Unutulmamalıdır ki en son
kaybolan duyu işitme duyusudur. Bu yüzden hiçbir hasta/yaralının yanında
duymaması gereken konular konuşulmamalıdır. Acil serviste içten ve ilgili
yaklaşım hasta/yaralı ve yakınlarının direncini en baştan kıracaktır.
•Acil kliniklerde hasta kadar hasta yakını da çok önemlidir. Çünkü hasta
yakınları, hastanın acil servisteki tedavi ve bakımının ayrılmaz parçalarıdır.
•Hasta yakınları hastaya yardımcı olmaya çalışırken, onlarında çeşitli
gereksinimleri ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, sağlık çalışanlarının hasta
yakınlarına yardımcı olmaları ve gereksinimlerini karşılamaları önemli
olmaktadır. Acil servisin karışık ve yoğun durumuna rağmen hasta/yaralı için
ayrılan zamanın kaliteli geçmesi ve etkili kullanılması mümkündür. İçten ve
ilgili bir iletişim ile dakikalar içinde hastaya önemsendiği mesajı verilebilir.
İçten ve etkili yaklaşım hasta/yaralı ve yakınlarının ön yargısını baştan
kıracaktır. Bu durum sonradan ortaya çıkabilecek olumsuz olayların daha
kolay çözülmesini sağlayacaktır. Genel olarak çocuk hasta, panik ve öfke
yaşayan birey ya da kaza, afet gibi travma geçirmiş herhangi bir acil durumda
iletişim esnasında tavsiyede bulunmak, emretmek, bireylerin duygularını
küçümsemek ve sorularına cevap vermemek iletişimi koparan durumlardan
birkaçıdır. İlk yardım ve acil sağlık hizmetlerinde doğru iletişim etkili
müdahale ve tedavinin bir parçasıdır. Bu nedenle ilk yardım uygulayan
herkes ve her sağlık çalışanı doğru iletişim tekniklerini bilmeli ve
uygulamalıdır.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi acil servislerde yaşanan çevreden kaynaklı iletişim
sorunlarından biri değildir?
a) Gürültü ve gizliliği olmayan bir ortamda bulunulması
b) Ortamda uyaranların fazla olması
c) Ayaküstü mesafeli ve rahat olmayan bir ortamda iletişim kurulması
d) Olayın gerçekleştiği yerin son derece olumsuz koşullar taşıması
e) Sağlık çalışanının hızlı konuşması
Cevap Anahtarı
1.e, 2.b, 3.b, 4.a, 5.e, 6.e, 7.d, 8.c, 9.e, 10.e
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Alcan Z., Eren Tekin D., Özbucak Civil S. (2012). Hasta Güvenliği, 1.Baskı, İstanbul:
Nobel Tıp Kitabevi.
Dramalı ve ark. (2003 ) Temel ilk yardım uygulamaları, İzmir: Ege Üniversitesi
Basımevi.
Hacıalioğlu N. (2012). Hemşirelikte Öğrenme, Öğretim ve Eğitim. 1. Baskı, İstanbul:
Nobel Tıp Kitabevleri.
Demiray U., Eroğlu E., Gökdağ D., Tuna Y., Ünlü S., Yılmaz A., Yüksel H.(2010).
Etkili İletişim, 5. Baskı, Ankara: PEGEM Akademi.
Tabak R.S., Sonmaz S. (2009). Sağlık Hizmetlerinde İletişim. 1.Baskı, Ankara:
Songür Yayıncılık.
Cüceloğlu D. (2012). Keşke’siz Bir Yaşam İçin İletişim Donanımları, 40.Baskı,
İstanbul: Remzi Kitabevi.
Özcan A. (2006). Hemşire Hasta İlişkisi ve İletişim. 2.Baskı, Ankara: Sistem Ofset
.............. (2011). T.C Sağlık Bakanlığı Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü HKS Eğitim
Seminer notları, 15 Kasım 2013 tarihinde www.kalite.saglik.gov.tr
adresinden erişildi.
Gürhan, N. & Okanlı, A. (Ed.) (2017). Yaşamın Sırrı İletişim. Ankara: Ankara Nobel
Tıp Kitabevleri
Resim1: Acil servis: https://newsatjama.jama.com/2013/05/29/health-reform-
boosts-young-adult-health-coverage-for-emergency-medical-costs/
Resim2: Hasta kaynaklı iletişim sorunu: https://www.nurseinaustralia.com/drunk-
emergency-patients-attack-staff/
Resim3 : Yaşlı bireyle iletişim:
https://www.evdekibakicim.com/blog/makale/alzheimer-hastasinin-
ihtiyaci-olan-bakim-nedir-10-adimda-hasta-bakim
• Hasta/Yaralının
Değerlendirilmesi
İÇİNDEKİLER
• Hasta/Yaralıyı Değerlendirme
Aşamaları
İLK YARDIM VE ACİL
• Triyaj SAĞLIK HİZMETLERİ
• Olay Yerinin Değerlendirilmesi
Prof. Dr. Fatma
GÜDÜCÜ TÜFEKCİ
aşamalarını bilecek,
• Triyajı öğrenebilecek,
• Olay yeri değerlendirmesini
öğrenebileceksiniz.
ÜNİTE
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
5
Hasta/Yaralının ve Olay Yerinin Değerlendirilmesi
Hasta/Yaralının ve
Olay Yerinin
Değerlendirilmesi
Hasta/Yaralıyı
Değerlendirme Triyaj
Aşamaları
İlk Sınıflama ve
Amaçlar Temel Kurallar Triyajın Evreleri Triyajın Çeşitleri
değerlendirme Kodlama
İnsan Vücudunun
Yaşam Bulguları
Yapısı
GİRİŞ
Çoklu yaralanmalı olaylarda, yaralanmalarda, kazalarda, ölümlerin %75-85’i
ilk 20 dk içinde olmaktadır. Bu durum, genellikle acil tıp sisteminin olay yerine
müdahalesinden önce ortaya çıkmaktadır. Triajın yetersizliği yaralıların sistematik
bir şekilde dağıtımında sorun oluşturabilmekte ve zaten yoğun olarak çalışılan acil
sağlık merkezlerini daha fazla meşgul edebilmektedir (Türkdemir ve ark. 2019).
Olay yerinin güvenli olduğuna kanaat getirdikten sonra, olay yeri yöneticisi
(ambulans hekimi) kazadan etkilenenlerin genel durumlarını saptayarak, triaj
sınıflamasını yaparken, yanında bulunan sağlık görevlisine (Hemşire, sağlık
memuru ve/veya acil tıp teknisyeni) vakaların öncelikli aktarma sıralamalarını ve
yapılacakları bildirmelidir. Sağlık görevlisi triaj kartlarını doldurarak vakaların
üzerine takmalıdır. İlk ambulansın olay yerine varmasını izleyen 2-3 dk içinde diğer
ambulanslar da ulaşmaya başlayacaktır. Sonradan gelen ambulans hekimleri ilk
gelen ekip başkanına gelerek görev istemeli ve onun yönlendirmesi ile öncelikli
vakaların gerekli ilk müdahalelerini yaparak kendi ambulanslarına almalı, yine olay
yeri yöneticisinin komutu ile olay yerinden ayrılmalıdır. Ayrılışını telsiz anonsu ile
Komuta Merkezine ileterek, gidebileceği en uygun hastaneyi sorarak, gelecek
anonsa göre ambulansı yönlendirmelidir. Bu sırada triaj sınıflamasını tamamlayan
olay yeri yöneticisi, ortamı tekrar kontrol ederek, olası riskleri gözden geçirmeli,
risk oluşmadığına kanaat getirdikten sonra önceden belirlenmiş olan sıraya göre
vakaların müdahaleleri için ortamda bulunanların organizasyonunu sağlamalıdır.
En son gelen ambulans, olay yerindeki sonuncu vakayı almalı ve olay yerinde
herhangi bir risk kalmadığına emin olduktan sonra ve komuta merkezinden onay
alarak olay yerinden ayrılmalıdır. Tüm bu olayların gerçekleştirilmesi sırasında
hem komuta kontrol merkezi danışman hekimi ve hem de sahadaki olay yeri
yöneticisi sürekli olarak birbiri ile telsiz bağlantısı ile haberleşerek gereksinim
Hasta/yaralı; duyulan destek hizmetlerini organize ve koordine etmelidir.
yaralanmanın
Vakalar canlı ya da ölü olsun bildirildiği anda kayıtları merkez tarafından
ciddiyetinin, ilk yardım
önceliklerinin, yapılacak kayıt altına alınmalı ve ilgili hastaneler ile bağlantı kurularak hazırlanmaları
ilk yardım yönteminin sağlanmalıdır. Olayların başlamasından itibaren her 30 dakikada bir yazılı rapor ile
belirlenmesi ve güvenli güncelleme yapılmalı ve olay yerindeki risklerin ortadan kalkması ile
bir müdahalenin hastanelerden sonuçlar alınarak olayın durum raporu hazırlanmalıdır. Durum
sağlanması amacıyla raporunda olayın olası nedenleri, gelişmesi, müdahale şekilleri, gereksinimler,
değerlendirilir. yapılanlar, vakaların dökümü (o andaki sağlık durumları) ve eksik kalanlar
konusunda ayrıntılı raporlar hazırlanarak, yerel idarecilere gönderilmelidir.
Hastanın/yaralının yaşamını kurtarmak ve korumak için ilk yardım
önceliklerinin, uygulanacak yöntemin belirlenmesi ve güvenli bir müdahalenin
başarılı bir şekilde uygulanmasında, hasta/yaralının ve olay yerinin
değerlendirilmesi, triyajın bilinmesi önemlidir.
HASTA/YARALININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Hasta/yaralı; hastalığın ya da yaralanmanın ciddiyetinin, ilk yardım
önceliklerinin, yapılacak ilk yardım yönteminin belirlenmesi ve güvenli bir
müdahalenin sağlanması amacıyla değerlendirilir. Bu uygulamaları başarılı bir
şekilde uygulayabilmek için ilk yardımcının insan vücudunun yapısını ve işleyişini
yaşam bulgularını ve değerlendirme aşamalarını bilmesi gerekir.
Vücutta benzer
hücreler birleşerek
Hücre
dokuları, benzer
dokular birleşerek • İnsan vücudunun temel yapı taşıdır.
organları ve organlar • Vücutta yüz milyar kadar hücre bulunmaktadır.
birleşerek sistemleri • Hücre, hücre zarı, hücre sıvısı ve çekirdekten oluşmuştur.
oluşturur.
• Hücre zarı hücre için gerekli olan maddeleri hücre içine, gereksiz olanları
da hücre dışına taşıma görevini üstlenir.
• Hücre sıvısı hücre zarından hücreye giren protein, yağ ve şekerin hücre
tarafından kullanılmasını sağlar.
• Hücre çekirdeği ise hücrenin çoğalmasını gerçekleştirir.
Dokular
• Aynı özellik ve işleve sahip hücre gruplarının bir araya gelmesi ile oluşur.
• İnsan vücudunda dört tip doku bulunmaktadır.
• Epitel doku, koruyucu dokudur. Deri, mukoza ve bezlerden oluşur.
• Bağ dokusu, insan vücudu için destek görevi yapar. Dokuları birbirine
bağlar. Kemik, kıkırdak, tendon, yağ ve kan hücrelerinden oluşur.
• Kas dokusu, hareket işlevlerini gerçekleştirir. Çizgili ve çizgisiz kaslardan
oluşur.
• Sinir dokusu, uyarıları algılama işlevine sahiptir. Sinir hücrelerinden oluşur.
Organlar
• Çeşitli doku tipleri bir araya gelerek akciğer, böbrek gibi kendilerine özgün
işlevleri olan organları oluştururlar.
• Duyu Organları, insan vücudunun dış dünyadaki uyarıları algılama
yeteneğine sahiptir. Beş duyu organı dış dünyanın habercileridir. Duyu
organları tarafından alınan uyarılar sinirler aracılığıyla beyne ulaştırılıp,
değerlendirildikten sonra organizma gerekli tepkiyi gösterir.
Deri
• Cilt, tırnak , ter bezleri ve saçları içerir.
• Vücudu örter ve korur.
Sistemler
Sinir sistem: Bilinç, anlama, düşünme, algılama, hareketlerinin uyumu,
dengesi ve solunum ile dolaşımı sağlar. Sinir sistemi; beyin, beyincik, omurilik ve
omurilik soğanından oluşur.
Hareket sistemi: Vücudun hareket etmesini, desteklenmesini sağlar ve
koruyucu görev yapar. Hareket sistemi; kemikler, eklemler ve kaslardan oluşur.
Dolaşım sistemi: Vücut dokularının oksijen, besin, hormon, bağışıklık
elemanı ve benzeri elemanları taşır ve yeniden geriye toplar. Dolaşım sistemi;
kalp, kan damarları ve kandan oluşur.
Solunum sistemi: Vücuda gerekli olan gaz alışverişi görevini yaparak hücre
ve dokuların oksijenlenmesini sağlar. Solunum sistemi, solunum yolları ve
akciğerlerden oluşur.
Sindirim sistemi: Ağızdan alınan besinlerin öğütülerek sindirilmesi ve kan
dolaşımı vasıtasıyla vücuda dağıtılmasını sağlar. Sindirim sistemi; dil ve dişler,
yemek borusu, mide, safra kesesi, pankreas ve bağırsaklardan oluşur.
Boşaltım sistemi: Kanı süzerek gerekli maddelerin vücutta tutulması, zararlı
olanların atılması görevlerini yaparak vücutta iç dengeyi korur. Boşaltım sistemi;
idrar borusu, idrar kesesi, idrar kanalları ve böbreklerden oluşur.
Yaşam Bulguları
Hastayı/yaralıyı değerlendirmeden önce yaşam bulgularının anlamlarının
bilinmesi gerekmektedir. Çünkü, bu bulguların var veya yok olması yapılacak
müdahaleler için önem taşımaktadır. Yaşam bulguları dendiğinde, hasta/yaralının;
bilinci, nabzı, solunumu, dolaşımı, vücut sıcaklığı ve kan basıncından söz
edilmektedir.
Kan basıncı
Kan basıncı kalbin kasılma ve gevşeme anında damar duvarına yaptığı
basınçtır. Kalbin kanı pompalama gücünü gösterir. Normal değeri 100/50-
140/100mmHg arasında değişir (Tablo 5.1).
Nabız
Kalp atımlarının atardamar duvarına yaptığı basıncın damar duvarında
parmak uçlarıyla hissedilmesine nabız denmektedir. Yetişkin bir kişide normal
nabız sayısı dakikada 60–100, çocuklarda 100–120 ve bebeklerde 100-140’tır
(Tablo 5.1).
Vücutta nabız alınabilen bölgeler: Şah damarı (adem elmasının her iki
yanında), ön-kol damarı (Bileğin iç yüzü, başparmağın üst hizası), bacak damarı
(Ayak sırtının merkezinde), kol damarı (Kolun iç yüzü, dirseğin üstü),
hasta/yaralıların dolaşımını değerlendirirken, çocuk ve yetişkinlerde şah
damarından, bebeklerde kol atardamarından nabız alınır.
Vücut sıcaklığı
Normal vücut ısısı 36,5 C’dir. Normal değerin üstünde olması yüksek ateş,
altında olması düşük ateş olarak belirtilir. 41–42 C üstü ve 34,5 C tehlike olduğunu
ifade eder. 31.0 C ve altı ölümcüldür . Solunum, kan basıncı, nabız ve vücut
sıcaklığı yaşam bulguları değerleri Tablo 5.1’de verilmiştir (Tablo 5.1/Yazar
tarafından oluşturulmuştur).
Hastaya/yaralıya, sözlü
uyaranla ya da hafifçe
omuzuna dokunarak
“İyi misiniz?” diye
sorularak bilinç durumu
değerlendirmesi yapılır.
İkinci değerlendirme
İlk değerlendirme ile hasta/yaralının yaşam belirtilerinin varlığı güvence
altına alındıktan sonra ikinci değerlendirme aşamasına geçilerek baştan aşağı
muayene yapılır.
Görüşerek bilgi edinme: Hasta/yaralı kendini tanıtır, ilk yardımcı
hastanın/yaralının ismini öğrenir ve adıyla hitap eder, hoşgörülü ve nazik
davranarak güven sağlar, hastanın/yaralının endişelerini gidererek rahatlatır,
olayın mahiyeti, koşulları, kişisel öz geçmişleri, sonuç olarak ne yedikleri, kullanılan
ilaçlar ve alerjinin varlığı sorularak öğrenilir.
Baştan aşağı kontrol yapma: Bilinç düzeyi (anlama, algılama), solunum
(sayısı, ritmi, derinliği), nabız (sayısı, ritmi, şiddeti), vücut (ısısı, nemi, rengi)
değerlendirilir.
Baş; saç, saçlı deri, baş ve yüzde yaralanma, morluk olup olmadığı, kulak ya
Baştan aşağı kontrolde: da burundan sıvı veya kan gelip gelmediği değerlendirilir, ağız içi kontrol edilir.
Bilinç düzeyi, solunum,
nabız, vücut Boyun; ağrı, hassasiyet, şişlik, şekil bozukluğu araştırılır. Aksi ispat edilinceye
değerlendirilir. kadar boyun zedelenmesi ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Göğüs kafesi; saplanmış cisim, açık yara, şekil bozukluğu ya da morarma
olup olmadığı, hafif baskı ile ağrı oluşup oluşmadığı, kanama olup olmadığı
değerlendirilmelidir. Göğüs kafesi genişlemesinin normal olup olmadığı
araştırılmalıdır. Göğüs muayenesinde eller arkaya kaydırılarak hastanın/yaralının
sırtı da kontrol edilmelidir.
Karın boşluğu; saplanmış cisim, açık yara, şekil bozukluğu, şişlik, morarma,
ağrı ya da duyarlılık olup olmadığı ve karnın yumuşaklığı değerlendirilmelidir. Eller
bel tarafına kaydırılarak muayene edilmeli, ardından kalça kemiklerinde de aynı
araştırma yapılarak kırık veya yara olup olmadığı araştırılmalıdır.
Kol ve bacaklar; kuvvet, his kaybı varlığı, ağrı, şişlik, şekil bozukluğu, işlev
kaybı ve kırık olup olmadığı, nabız noktalarından nabız alınıp alınmadığı
değerlendirilmelidir. İkinci değerlendirmeden sonra mevcut duruma göre
yapılacak müdahale yöntemi seçilir.
Triyaj
Triyaj; hasta ve yaralıların, yaşamlarını tehdit eden yaralanma derecelerine
Triyaj; hasta ve
ve beklenen yarara göre sıralanmasıdır. Hastaların hangi zaman ve sırada acil
yaralıların, yaşamlarını
yardım alması gerektiğini, nakil hızını ve seçilecek hastaneyi belirleyen kısa klinik
tehdit eden yaralanma
değerlendirmedir. Akıcı ve sürekli değişim gösteren bir süreçtir. Acil tıbbi bakıma
derecelerine ve
gereksinimi olan yaralı sayısı eldeki sınırlı tıbbi imkânları aştığında, en fazla sayıda
beklenen yarara göre
yaralıya acil bakımı verebilmek için tıbbi personel ve acil tıp personeli tarafından
sıralanmasıdır.
kullanılan sistemdir.
Triyaj 1.ve 2. Dünya Savaşı esnasında Avrupa’da savaş alanında çok ağır
yaralı askerlere, ihtiyaçları doğrultusunda acil bakım hizmeti ve önceliği tanınması
amacıyla uygulanmıştır. Fransızca “trier (seçmek, ayırmak)” kelimesinden gelir.
Klinik önceliğin hangi hastada olduğunun belirlenmesidir.
Özellikle savaş, toplu kazalar ve afetlerde eldeki kaynakların düzenlenme
gerekliliği, nüfus artışının, acil başvuru sayısını artırması ve acil olmayan hasta
başvurularının fazla olması nedeniyle acil bakım ihtiyacı olan hastaların ayrılma
gerekliliğinde triyajın önemi artmaktadır.
Triyajın amaçları
Triyaj uygulamasında genel amaç, daha çok hastanın veya yaralının yaşamını
kurtarmaktır.
Triyajın evreleri
Triyajda üç, dört ve beş kategorili sınıflandırma sistemleri kullanılmaktadır.
Var olan kanıtlara dayanan uzman konsensusunda beşli triyaj sistemlerinin
kullanılması önerilmektedir. Beşli triyaj sisteminde hastalar, hemen, çok acil, acil,
yarı acil ve acil olmayan şeklinde beş kategoride incelenir.
Ülkemizde acil servis triyajında Sağlık Bakanlığının önerisi ile kırmızı (çok
acil), sarı (acil), yeşil (acil olmayan) renk kodları kullanılmaktadır.
Etkin bir triyaj sistemi basitlik, zaman etkinliği, doğruluk, güvenilirlik ve en
az yanılma özelliklerine sahip olmalıdır.
Acil servise başvuran hastaların kısa sürede uygun sağlık bakımı almasında
önemli bir yeri olan triyaj sisteminin etkinliği, farklı disiplinlerden profesyonel ekip
üyelerinin varlığı ve hastanın değerlendirildiği, tedavi ve bakım girişimlerinin
başlatıldığı yeterli bir alan ile olasıdır. Triyaj sisteminin diğer bileşenleri kayıt
sistemi, iletişim sistemi ve güvenliktir.
Ülkemizdeki yasal düzenlemelere göre triyaj uygulaması hekim veya acil tıp
teknisyeni, hemşire ve benzeri nitelikteki sağlık personeli tarafından
yapılmaktadır.
Triyaj çeşitleri
Triyaj, başvuru, vaka, olay yeri, müdehale ve nakil triyajı, triyaj hastanesi ve
acil servis triyajı olmak üzere yedi şekilde yapılmaktadır:
Başvuru triyajı: 112 Acil servis hizmetlerine yapılan başvuruların Çağrı
Karşılama Merkezi tarafından aciliyet durumlarına göre değerlendirilerek acil veya
acil değil şeklinde yapılan ayırma işlemidir.
Etkin bir triyaj sistemi
Vaka triyajı: Göreve gönderilecek ekiplerin (acil yardım istasyonları) seçim
basitlik, zaman etkinliği,
doğruluk, güvenilirlik ve işlemidir.
en az yanılma
Olay yeri (saha/alan) triyajı: Herhangi bir olayda birden fazla kişinin
özelliklerine sahip
olmalıdır. yaralanması ve tek ambulans ekibinin kontrol edemediği durumlarda (afet veya
olağandışı durumlar), iki veya daha fazla ambulansın olay yerine gelmesine kadar
yapılan triyajdır. Olay yeri triyaj uygulaması kendi içinde 3 aşamada gerçekleşir.
Primer triyaj: Hasta veya yaralıların solunum, dolaşım ve bilinç durumu hızla
değerlendirilerek yaşam kurtarıcı uygulamaların öncelikle yapılmasını hedefler.
Sekonder triyaj: Hasta veya yaralıların tedavi gereksinimlerine göre
değerlendirilmesi ve ayrılmasının ardından uygun tedavilerin uygulanmasını
hedefler.
Tersiyer triyaj: Hasta veya yaralıların eldeki imkânlar doğrultusunda olay
yerinden nakillerinin önceliklerini belirleyerek hastaneye nakillerini hedefler. Çok
sayıda hasta veya yaralının bulunduğu olaylarda eldeki mevcut kaynakların en
yararlı kullanımı söz konusu ise alanda yapılacak triyaj yöntemi START (Simple
Çok sayıda Triage and Rapid Triatment/Basit Triyaj ve Hızlı Tedavi) algoritmidir.
hasta/yaralının START yöntemi, START yetişkin, jump START çocukta uygulanan triyaj
bulunduğu olaylarda, yöntemidir. Basit ve hızlı triyaj uygulama gerekliliğinin olduğu olaylarda, hekim dışı
eldeki mevcut
deneyimli tıbbi personelin de kolayca uygulayabileceği temel değerlendirme
kaynakların en yararlı
kullanımı söz konusu ise yöntemidir. Olay yerinde gerekli güvenlik önlemleri alındıktan ve triyaj alanı
alanda yapılacak triyaj oluşturulduktan sonra triyaj sorumlusu, START yöntemini uygulamaya başlar.
yöntemi START’tır. START yönteminde bir yaralı için en fazla 30 saniye ayrılır. 30 saniye sonunda
yaralı değerlendirilerek ilgili renk kodu ile işaretlenmelidir.
START yönteminin aşamaları: İlk aşama; START yönteminde triyaj
sorumlusunun yapması gereken ilk iş, otoriter bir tavır ve ses tonuyla olay
yerindeki yaralıların kendine doğru gelmelerini istemesidir. Bu amaçla yüksek
sesle seslenilebileceği gibi megafon yardımı ile de çağrı yapılabilir. Yürüyebilen
yaralıların triyaj alanında oluşturulan yeşil alana gitmesi istenir. Bu yaralılar, yeşil
renk kodu ile işaretlenir.
İkinci aşama; START yönteminde ikinci aşamada yapılması gereken iş, hasta
veya yaralının (bulunduğu pozisyonda) solunumunun olup olmadığının kontrol
edilmesidir. Solunum; bak-dinle-hisset yöntemi ile değerlendirilir.
Triyaj sistematiğinde
yapılan tüm
uygulamalar kayıt altına
alınır.
Her yaralının kısa bir süre içinde sağlık durumu değişebilir ve bir başka triyaj
renk kodu içine girebilir. Özellikle sarı ve yeşil grupta yer alan yaralılar,
bekletildikleri süre içinde sık sık değerlendirilmelidir.
Yaralılar,
sınıflandırmaya uygun
renklendirilmiş triyaj
kartları ile işaretlenir.
Triyaj kartı
Triyajı yapılmış hastanın/yaralının değişik basamaklarda derecelerinin
belirlenmesi amacı ile oluşturulan karttır. Yaralılar, sınıflandırmaya uygun
renklendirilmiş triyaj kartları ile işaretlenir.
Ülkemizde ve uluslararası örneklerde çok farklı dizayn edilmiş triyaj kartları
Triyaj kartının ön bulunmaktadır.
yüzünde, kart Triyaj kartı sudan etkilenmeyen, kolay yırtılmayan ve dikkat çekici olmalıdır.
numarası, il kodu, Kan, serum gibi etkenlerle, taşıma esnasında gelişebilecek takılma veya çekilme
yaralamanın tipi, triyaj gibi olaylarda zarar görmemelidir.
kodu, nakil yolu ve
Triyaj kartının ön yüzünde: Kart numarası, il kodu, yaralamanın tipi, triyaj
pozisyonu, ikincil ve
kodu, nakil yolu ve pozisyonu, ikincil ve birincil nakil bölümleri bulunmaktadır.
birincil nakil bölümleri
bulunmaktadır. • Kart no; “1”den başlayarak devam eden numaralardan oluşur.
• İl Kodu; kullanıldığı ilin plaka numarasını gösterir.
• Yaralanmalar; tespit edilen yaralanmaların ortak simgelerle insan
figürünün üzerine işlenmesidir.
• Triyaj kodu; yapılan değerlendirme sonucu verilen kodun işaretlendiği
bölümdür.
• Nakil yolu; yaralı naklinin kara veya hava yolu ile gerçekleştirileceği
bilgisini verir.
• Nakil pozisyonu; yaralının durumuna göre nakil esnasında verilecek özel
pozisyon söz konusu ise işaretlenecek bölümdür.
• İkinci nakil; sevk edildiği birimden, bir üst birime nakledilmesi durumunda
doldurulur, ana karttan ayrılabilir ve nakil ekibinde kalır.
• Birinci nakil; Yaralıyı olay yerinden alan ekibin dolduracağı bölümdür ve
nakil ekibinde kalır.
Bireysel Etkinlik
•Bu ünitede yer alan bilgiler ışığında, evinizde, senaryo yazıp, bir kaza
ortamı oluşturarak, rol play ile oyuncak bebek üzerinde, hasta/yaralı
değerlendirmesi yapabilir, triyaj uygulayabilir ve olay yeri
değerlendirmesi gerçekleştirebilirsiniz.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi hastayı/yaralıyı değerlendirme amaçlarından biri
değildir?
a) Hastayı/yaralıyı tedavi etmek
b) Güvenli bir müdahale sağlamak
c) İlk yardım önceliklerini belirlemek
d) Yapılacak ilk yardım yöntemini belirlemek
e) Hastalık/yaralanmanın ciddiyetini belirlemek
Cevap Anahtarı
1.a, 2.c, 3.c, 4.b, 5.b, 6.a, 7.d, 8.d, 9.e, 10.e
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Akyolcu, N. (2007). Acil birimlerde triyaj. İ.Ü.F.N. Hem. Der., Cilt:15 (Sayı:58), 7-17.
Dilek, ON. (2003). Hasta ve yaralı değerlendirmesi İlk Yardım Ders Kitabı, Afyon: ,
Afyon Kocatepe Üniversitesi yayını.
Güleç, MA., Akkaya, M., Önen, G., & Çelik, K. (2008). Temel İlkyardım Uygulamaları
Eğitim Kitabı, Ankara: T.C. Sağlık Bakanlığı Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Acil
Ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürlüğü.
İnan, HF., Kurt, Z., &Kubilay. İ. (2011). Temel İlkyardım Uygulamaları Eğitim Kitabı,
Ankara: T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İlkyardım ve Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı.
Kakillioğlu, T., Kurt, K., & Dalkılınç, M. (2002). Temel İlkyardım Uygulamaları Eğitim
Kitabı, Ankara: T.C Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İlkyardım ve Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı.
Oktay, C. (2002). “Afetlerde hastane öncesi müdahale ve triyaj”. STED, Cilt:11
(Sayı:4), ss:136-139.
Türkdemir, AH., Girgin, G., & Önal, E. Olay Yeri Yönetimi ve Triaj. 1 Haziran 2019
tarihinde
https://www.researchgate.net/publication/305273308_OLAY_YERI_YONETIMI_VE
_TRIAJ adresinden erişildi
.....(2011) Acil Sağlık Hizmetleri –Triaj, Ankara, T.C. Millî Eğitim Bakanlığı. 20 Mayıs
2019 tarihinde
http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Triaj.pdf
adresinden ulaşıldı.
6
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Temel Yaşam Desteği
ÇOCUKLARDA VE
ERİŞKİN TEMEL YAŞAM TEMEL YAŞAM DESTEĞİ
BEBEKLERDE TEMEL
DESTEĞİ BİLEŞENLERİ
YAŞAM DESTEĞİ
Bilinç Kontrolü
Bildirme
Defibrilasyon(D)
GİRİŞ
Temel yaşam desteği terimi: solunum yolunun korunmasını, solunumu ve
dolaşımın desteklemesini ifade eder. ilk değerlendirme, hava yolu kontrolü,
solunumun devamı için hava havalandırma (kurtarıcı soluk) ve kalp masajı. Hepsi
bir araya geldiğinde kardiyopulmoner resüsitasyon (CPR) terimi kullanılır. Bu
açıdan temel yaşam detseği kişinin hatyatının devamı için önemlidir.
Solunumu ve/ veya kalbi durmuş kişide, hayatın devam edebilmesi için bir an
önce solunumun ve dolaşımın yeniden sağlanması gerekir. Solunumu ve/ veya kalbi
durmuş kişide suni solunum ile akciğerlere oksijen gitmesini, dış kalp masajı ile
kalpten kan pompalanmasını sağlamak için ilaçsız ve tıbbi malzemesiz yapılan
uygulamalara temel yaşam desteği denir. İlaç ve tıbbi malzeme kullanarak hatta
gerekli olduğu durumlarda cerrahi müdahaleleri de kapsayan solunum ve dolaşımın
Solunumu ve/ veya sağlanmasına yönelik uygulamalara ileri yaşam desteği denir.
kalbi durmuş kişide
suni solunum ile dış Toplum bireylerinin, temel yaşam desteği (TYD) gereksinimi heran her yerde
kalp masajını içeren oluşabilir. Acil bir durumda ilk birkaç dakikada alınan önlemler, gerçekleştirilen işler,
ilaçsız ve tıbbi hasta veya kazazedenin yaşamda kalabilmesi için son derece önemlidir. TYD bu
malzemesiz yapılan hareket planının sınırlarını belirleyip, onları tanımlayarak hayat kurtarır. TYD’nin
uygulamalara temel amacı, kalp durmasının altında yatan neden geri döndürülünceye kadar yeterli
yaşam desteği denir. solunum ve dolaşımın sürdürülmesidir. Bu son derece kritik olan durumda
müdahalenin en iyi şekilde yapılması, bütün bilimsel yöntemlerin gereken zamanda,
gereken sırada ve gereken biçimde uygulanması, uygulamada hiçbir eksiklik veya
hatanın olmaması son derece önemlidir.
Örnek
•Yetenek kişisel yargılara göre belirtilmektedir.
•“Esma’nın dans konusunda yetenekli olması” bir yargıdır ve
kişiden kişiye değişmektedir.
Bilinç açık, cevap veriyor ise güvenli bir pozisyon verilmeli veya bir tehlike
söz konusu değilse olduğu pozisyonda bırakılmalıdır, yardım gelenekadar sık sık
tekrar değerlendirilmelidir.
Bilinç açık, solunum sıkıntılı ise yabancı cisim aspirasyonu düşünülmelidir ve
buna yönelik ilk yardım uygulamaları hemen yapılmalıdır.
Dolaşımı ve solunumu etkili, ancak bilinci kapalı ise hava yolunu açık tutmak
ve aspirasyon riskini azaltmak için derlenme pozisyonu, (Resim 6.2) (Recovery
Pozisyonu) verilmelidir.
Bildirme
Olay / kaza mümkün olduğukadar hızlı bir şekilde telefon veya diğer kişiler
aracılığı ile gerekli yardım kuruluşlarına bildirilmelidir. Türkiye’de ilk yardım
gerektiren her durumda telefon iletişimleri, 112 acil telefon numarası üzerinden
gerçekleştirilir.
Bireysel
Etkinlik
arterden nabız alarak dolaşım durumunu kontrol
etmeyi deneyiniz
Kalp masajı uygulamak için göğüs kemiğinin alt ve üst ucu tespit edilerek
alt yarısına bir elin topuğu yerleştirilir (Resim 6.3. ve Resim 6.4.)
Diğer el, bu elin üzerine yerleştirilerek parmaklar kilitlenir.
Üstteki el ile altta bulunan el yukarıya doğru çekilerek alttaki elin
parmaklarının hasta veya yaralıya temas etmesi önlenir. Aksi durumda
uygulanan güç dağılır.
Dirsekleri bükmeden, omuzlar düz şekilde ve hasta veya yaralının üzerine
tam dik olacak şekilde pozisyon alınır. Omuz ve bel kaslarından kuvvet
Kalp masajında, alınmalıdır.
göğüs kemiğine 5 Basıncı tam uygulayabilmek için hasta veya yaralıya yakın mesafede
cm çökecek şekilde durulmalıdır.
basınç uygulanır. Göğüs kemiğine 5 cm (2 inç kadar) çökecek şekilde basınç uygulanır.
Basınç, aşağı doğru ve dik olarak uygulanmalıdır.
Basınç, sadece göğüs kemiği üzerine uygulanmalı eller sabit tutulmalı ve
hareket ettirilmemelidir.
Göğüs kemiğine basınç uygulama ve kaldırma ritmik olarak yapılmalıdır.
Uygulamaya, 1 ve, 2 ve, 3 ve, … 9 ve, 10 ve, 11 ve,…30 diye sayılarak 30
basınç şeklinde devam edilir. Bu sayede basınç ve gevşeme arasındaki
zaman eşitlenmiş olur.
Kalp masajı, dakikada en az 100 basınç olacak şekilde uygulanmalıdır.
Ardından ikinci nefes verilir. Verilen her nefes sonrası ekspirasyon için süre
verilmelidir. Yetişkinlerde verilecek hava miktarı 500‐ 600 ml, verilen her bir nefesin
hızı da 1 sn.nin üzerinde olmalıdır. Verilen her nefes, doğru bir şekilde verilirse %
16‐ 18 oranında oksijene sahiptir. Eğer göğüs kafesi verilen nefese rağmen
yükselmiyorsa verilen baş çene pozisyonu yeterli değildir, hava yolu yabancı cisim
TYD 30 göğüs ile tıkalıdır ya da daha fazla hacimde nefes vermeye ihtiyaç vardır.
basısı, 2 suni
solunum şeklinde TYD’i 30 göğüs basısı, 2 suni solunum şeklinde koordineli olarak
koordineli olarak uygulanmalıdır.
uygulanmaktadır.
Ağızdan Buruna Suni Solunum: Ağızdan ağza suni solunum yapılamadığında,
örneğin çene kilitlenmesi, ağzında veya alt çenesinde ağır yaralanması olan hasta
veya yaralıda, ağzın açılamadığı durumlarda, yine ağzında diş olmayan kişilerde ağzı
kapatmak mümkün olmadığından, ağızdan buruna suni solunum tercih edilebilir. Bir
el soluk yolunun açıklığını sürdürmek, başın pozisyonunu korumak için hastanın
alnında dururken, diğer el ile ağız kapatılmalıdır. Hasta veya yaralının ağzı tamamen
Maskenin tepe kısmı burun üzerine, yuvarlak olan alt kısmı ise dudak ile çene
çıkıntısı arasındaki çene çukuruna, ağız ve burnunu kapatacak şekilde yerleştirilir.
Maskenin üstteki deliğinden soluk verilir. Diğer işlem basamakları ağızdan
ağıza suni solunum uygulaması ile aynıdır.
Defibrilasyon (D)
Özel bir elektrik cihazı ile kalbe doğru akım vererek kalp kasındaki düzensiz
titreşimleri giderip kalbin normal bir şekilde çalışmasını sağlamaya yönelik yapılan
Nabız ve ritim kontrolü yapılmadan kalp masajına devam edilmeli, iki dakika
uygulamadan sonra nabız ve ritim kontrolü yapılmalıdır. Tekrar cihazdaki ritim
analizi takip edilir. Şok önerilmez ise TYD’ye devam edilir. Şok önerilmesi
durumunda 3–5 kez şok tekrarlanabilir.
Bilinç Kontrolü
Çocuk hasta veya yaralıya hafifçe dokunulmalı “iyi misin?” diye yüksek sesle
sorulmalı, adı biliniyorsa adıyla seslenilmelidir. Bebeğin ise ayak tabanına hafifçe
vurularak bilinci kontrol edilmelidir. Çocuk veya bebek hareketeder, inler ya da
cevap verirse hızla herhangi bir yaralanma ya da tıbbi yardım ihtiyacı olup
Bebeklerde bilinç olmadığına bakılmalı acil yardım sistemi aktive edilmelidir.
kontrolü ayak
Bilinci kapalı, ancak düzenli nefes alıyorsa, travmaya ait herhangi bir kanıt
tabanına hafifçe
yoksa solunum yolunu korumak ve aspirasyon riskini azaltmak için derlenme
vurularak yapılır.
pozisyonu uygulanmalıdır. Hasta veya yaralı bilinci kapalı, tepkisiz ve nefes
almıyorsa ya da anormal soluyorsa KPR’ye başlanmalıdır.
Bildirme
Olay / kaza mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde telefon veya diğer kişiler
aracılığı ile gerekli yardım kuruluşlarına bildirilmelidir. Çocuğun bilinci yoksa ve
çevrede birileri varsa 112 aratılmalıdır. İlk yardımcı yalnız ise 30:2 göğüs basısı ve
suni solunumu 5 tur uyguladıktan sonra 112’yi kendisi aramalıdır.
Kalp masajı: Kalp basıncı uygulamak için göğüs kemiğinin alt ve üst ucu tespit
edilerek alt yarısına bir elin topuğu yerleştirilmelidir. Çocuk yetişkin görünümünde
ise uygulama yetişkinlerdeki gibi çift elle yapılabilir. Dirseği bükmeden, omuz düz ve
çocuğun üzerine tam dik olacak şekilde pozisyon alınmalıdır. Çocukta göğüs kemiği
5 cm yani göğüs ön arka çapının 1/3’ü içe çökecek şekilde bası uygulanmalıdır.
Uygulama şekli yetişkinlerle aynıdır.
Bebeklerde, tek kurtarıcı var ise iki parmak tekniği meme başlarından geçtiği
varsayılan hattın hemen altına yerleştirilmelidir. İki kurtarıcı varlığında ideal
kompresyon yöntemi göğüs kafesinin iki elle kavranarak yapılan baş parmak
kompresyonudur. İki parmak ile dış kalp masajı genellikle iri bebeklerde
uygulanır (Resim 6.11). Çünkü iri bebeklerin göğüs kafesi yeterince kavranamaz.
Basınç derinliği göğüs ön arka çapının 4 cm kadar olmalıdır. Kalp masajı dakikada
100 basınç olarak uygulanmalıdır.
Çocuklarda temel
yaşam desteği iki
kişi ile
uygulanıyorsa; 15
göğüs basıncı 2
suni solunum
şeklinde uygulanır. Resim 6.11. Bebeklerde İki Parmak Ve Başparmak Tekniği İle Dış Kalp Masajı
Çocuklarda ağızdan
ağıza ve ağızdan
buruna suni
solunum teknikleri
kullanılırken,
bebeklerde ağızdan
ağız ve buruna
tekniği kullanılır.
Baş çene pozisyonu verilirken, hava yolunu açmak için bir el çocuk veya
bebeğin alnına yerleştirilmeli, diğer elin parmak uçlarıyla çenesinden tutularak baş
geriye itilmelidir. Bu sayede baş çene pozisyonu verilmiş olur.
Çene itme pozisyonu, boyun travması varlığında sağlık çalışanı tarafından
yapılması önerilir. Ellerin işaret ve orta parmakları çocuk veya bebeğin çene
kemiğinin alt kısmına iki taraflı yerleştirilmeli ve çene öne doğru çekilmelidir.
Solunumun Değerlendirilmesi ( B): Hava yolu uygun bir şekilde açıldıktan
sonra, hava yolu açık tutularak çocuk veya bebeğin solunumu 5–10 sn. içinde
kontrol edilir. Eğer çocuk veya bebekte solunumun olup olmadığına karar
verilemedi ise solunum yokmuş gibi hareket edilir. Bu durumda hemen suni
solunuma başlanması, oksijensizliğe bağlı beyin hasarını önlemede son derece
etkilidir.
Çocuklarda ağızdan ağıza ve ağızdan buruna teknikleri kullanılırken,
bebeklerde ağızdan ağız ve buruna tekniği kullanılır.
Ağızdan Ağıza Suni Solunum: Solunumun olmadığına karar verildikten sonra,
alın üzerindeki elin baş ve işaret parmakları ile çocuğun burun deliklerini hava çıkışı
ve girişi olmayacak şekilde kapatılmalıdır. Arka arkaya 2 etkili nefes verilmeli, aynı
zamanda göğüs hareketleri gözlenmelidir. Her bir solunum 1 saniye de verilmeli, ilk
yardımcı ağzını çocuğun ağzından çekerek verilen havanın pasif bir şekilde dışarı
çıkmasını sağlamalıdır. Çocuklarda verilen hava miktarı, göğsü yükseltecek kadar
olmalıdır, hava çıkışı mutlaka gözlenmelidir. Göğüs yükselmiyor ise hava yolu
açıklığını sağlayan manevralar tekrarlanmalıdır.
Defibrilasyon(D)
OED kullanılması önceden sadece sekiz yaş üzerindeki çocuklar için
önerilirken yeni önerilerde yaş sınırı bir yaşa kadar indirilmiştir. Bir yaş altı
çocuklarda (infant) defibrilasyon için manuel defibrilatör, bir ve sekiz yaş arasında
pediyatrik adaptasyonu mümkün olan OED’lerin kullanılması ve kullanılırken
pediyatrik moda geçirilmesi önerilmektedir. Çocuklarda pediyatrik petler
OED kullanılması kullanılmalıdır, petlerden biri göğsün ön tarafına diğeri sırta yerleştirilmelidir. İlk doz
önceden sadece 2j/kg olarak uygulanmalı, cevap alınamaz ise ikinci doz 4j/kg sonraki şoklarda
sekiz yaş 4j/kg dan uygulanmalıdır. Cihaz ritmi kontrol ederken hiç kimsenin yaralı veya
üzerindeki çocuklar hastaya dokunmadığından emin olunmalı, eğer şok endikasyonu var ise şok
için önerilirken düğmesine basılmalıdır. Önerilen yeni uygulama ise kompresyonların aksatılmaması
yeni önerilerde yaş
için defibrilasyonun hemen arkasından kompresyonlara devam edilmesidir.
sınırı bir yaşa
kadar indirilmiştir. Kompresyonlara devam edilirken şok verilebilecek bir ritim varlığında bir kez şok
uygulanmalı ve kompresyonlara hemen tekrar devam edilmeli, ancak beş turdan
sonra ritim kontrol edilmelidir. İlk defibrilasyon başarısız ise ikincisinin dozu 4 kg/j
olacak şekilde arttırılmalıdır. Erken defibrilasyon hayat kurtarıcıdır. ancak
defibrilasyondan önce KPR uygulanıyor olması defibrilasyonun etkinliğini
artırmaktadır, bu sebeple resüsitasyon defibrilatör hazır olana kadar uygulanmalı,
şoklar arasında da kompresyonlar aksatılmamalıdır.
Bireysel Etkinlik
olan değişiklikleri çevrenizdeki kişlerle tartışınız.
• Yetişkin ve çocuk temel yaşam farkı neler olduğunu
tekraradan gözden geçiriniz.
Tablo 6.1. Yetişkin, Çocuk ve İnfantlar için Anahtar TYD Bileşenlerinin Özeti
Öneriler
Kompanent Yetişkinler Çocuklar İnfantlar
Yanıtsız (tüm yaşlar için)
Solunum yok veya
normal solunum yok Solunum yok veya yalnızca iç çekme
Tanıma (örn: sadece iç çekme)
Tüm yaşlar için 10 saniye içinde palpe edilen nabız yok (yalnızca sağlık
personeli)
KPR akışı C‐A‐B
Bası hızı En az 100/dk
Basınç derinliği En az 2 inç (5cm) En az AP çapın 1/3’ü En az AP çapın 1/3’ü
yaklaşık (5cm) yaklaşık (4cm)
Göğüs duvarı Basılar arasında tam geri dönmesine izin ver.
gevşemesi Sağlık çalışanı kurtarıcılar 2 dakikada bir bası uygulayanları değiştirir.
Basınç kesintileri Göğüs basısı kesintilerini en aza indir. Kesintileri < 10
saniye sınırlamaya çalış.
Havayolu Baş geri‐çene yukarı (sağlık çalışanı kurtarıcı ve travma şüphesi: çene itme)
Basınç‐soluk 30:2
oranı (ileri hava 30:2 Tek kurtarıcı 15:2
yolu sağlanana 1 veya 2 kurtarıcı 2 sağlık personeli kurtarıcı
kadar)
Ventilasyon(
kurtarıcı eğitimi
olmayan veya Yalnızca bası
eğitimli ancak
yeterli değil)
İleri hava yolu ile Her 6‐8 saniyede bir soluk (8‐10 soluk/dk) Göğüs basıları ile
ventilasyon asenkron
(sağlık çalışanı Yaklaşık 1 saniye/soluk Görülebilir göğüs yükselmesi
kurtarıcı)
Defibrilasyon Uygun olur olmaz OED’yi yerleştir ve kullan. Şok öncesi ve sonrası göğüs
basılarındaki kesin tileri en aza indir; her bir şok sonrası derhal basılarla
KPR’ye devam et.
Örnek
resüsitasyon için gereklidir.
•Temel Yaşam Desteği (TYD) herhangi bir ekipman kullanılmaksızın hava yolu
açıklığının, solunum ve dolaşımın devamlılığının sağlanmasıdır. TYD
basamakları sıralamasında yetişkinler ve pediyatrik hastalar için “A‐B ‐C”
uygulaması “ C‐A‐B” (Dolaşım, Havayolu, Solunum) olarak değiştirilmiştir. “C‐
A‐B” sıralamasıyla, kalp masajı daha kısa sürede başlamış olacak ve
ventilasyon çok az gecikmiş olacaktır. “Bak, Dinle, Hisset” uygulaması
faydasız ve zaman alıcı bulunmuş bu nedenle 2010 yılı TYD akış şemasından
Özet
çıkarılmıştır. Temel yaşam yetişkinve çocuklarda farklılık gösterir.
•Yetişkinlerde sağ kalım zinciri halkaları şunlardır:
•1.Halka, Kardiyak arrestin erken tanınması ve acil sağlık hizmetlerinin erken
aktivasyonu,
•2.Halka, Olay yerinde bulunan ilk yardımcının yaptığı temel yaşam desteği,
•3.Halka, Erken defibrilasyonu,
•4.Halka, Etkili yetişkin ileri yaşam desteği uygulamalarını,
•5.Halka, Kardiyak arrest sonrası bakımı ifade etmektedir.
•Çocuklarda sağ kalım zinciri halkaları şunlardır:
•1.Halka, Arrestin ve oluşabilecek zararların önlenmesini,
•2.Halka, Erken kardiyopulmoner resüsitasyonu,
•3.Halka, Acil yanıt sisteminin aktive edilmesini,
•4.Halka, Hızlı pediyatrik ileri yaşam desteğini,
•5.Halka, Kardiyak arrest sonrası bakımı ifade etmektedir.
•TYD gerektiren hastaya yaklaşım, Avrupa Resüsitasyon Derneği tarafından iç
içe geçmiş olan halkalar ile tariflenmiştir.Buna göre temel hedef ,“erken”
yaklaşımıdır. “Erken tanıma ve yardım çağırma”,“Erken Kardiyopulmoner
Resüsitasyon (KPR)”,“Erken Defibrilasyon” u içermektedir.
•Temel Yaşam Desteği uygulama protokollerinde her 5 yılda bir yenilenmeye
gidilmektedir.
•Bilinç kontrolü: Hasta veya yaralı sert bir zemine sırt üstü yatırılmalıdır. Sırt
üstü pozisyona getirilirken baş‐ boyun ve gövde ekseni bozulmadan
çevrilmelidir, ancak baş boyun yaralanma şüphesi varsa çok gerekli
olmadıkça pozisyon değiştirilmemelidir. Hasta /yaralının omzuna yavaşça
dokunulmalı “Nasılsınız?” “İyi misiniz?” diye sorulmalıdır.
•Bildirme: Olay / kaza mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde telefon veya
diğer kişiler aracılığı ile gerekli yardım kuruluşlarına bildirilmelidir. Çocuğun
bilinci yoksa ve çevrede birileri varsa 112 aratılmalıdır. İlk yardımcı yalnız ise
30:2 göğüs basısı ve suni solunumu 5 tur uyguladıktan sonra 112’yi kendisi
aramalıdır.
•Dolaşımın değerlendirilmesi (C): Dolaşımın olup olmadığının anlaşılmasının
en etkin yolu 10 saniye içinde karotis nabzının kontrolüdür. Karotis arterin
lokalizasyonu için, bir el ile başın geriye pozisyonu sürdürülürken, diğer elin
2 ‐ 3 parmağı ile trakea lokalize edilmeli, sonra parmaklar trakea ile
sternokleidomastoid kası arasındaki oluğa doğru kaydırılmalıdır. Her iki
karotis arterin aynı anda palpasyonu, beyin kan akımını etkileyebileceğinden
önerilmemektedir.
•Hava Yolu Açıklığının Değerlendirilmesi (A): Bilinci kapalı bütün yaralılarda
hava yolu açıklığı kontrol edilmeli ve aşağıdaki işlem basamakları
uygulanmalıdır
•Solunumun Değerlendirilmesi ( B): Solunumun kontrolü için “Bak, dinle,
hisset” yöntemi zaman kaybı olarak düşünülmesi nedeniyle
kullanılmamaktadır. İlk yardım uygulayacak kişi kardiyak arrest işaretlerini
belirlemek için bilinç durumunu kontrol ederken kısaca solunumu da kontrol
eder. 30 göğüs basıncından sonra tek kurtarıcı hastanın hava yolunu açar ve
2 soluk verir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Yetişkinlerde dış kalp masajında basınç, hangi noktaya uygulanmalıdır?
a) Göğüs kemiğinin alt ve üst ucunu tespit ederek alt yarısına uygulanır.
b) Sternum alt çıkıntısından 2 parmak aşağısına uygulanır.
c) Kostalar üzerine uygulanır.
d) Sternum alt çıkıntısına uygulanır.
e) Sternum alt çıkıntısından 4 parmak aşağısına uygulanır.
7. Çocuklarda dış kalp masajı iki kişi ile uygulanıyorsa kalp basınçı ve suni
solunum oranı aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
a) 30/2
b) 30/5
c) 15/2
d) 15/1
e) 15/5
Cevap Anahtarı
1.a, 2.a, 3. b, 4.b, 5.d, 6.e, 7.c, 8.e, 9.b, 10.c
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Açıkalın, A., Bozdemir, MN.(2012). Elektriksel tedaviler otomatik eksternal
defibrilatör, defibrilasyon, kardiyoversiyon ve pacing. Hazinski, MF., Field,
MJ. (Eds). Kardiyopulmoner Resüstasyon ve Acil Kardiyak Bakım Bilimi İçin
2010 Amerikan Kalp Derneği (AHA) Kılavuzu, İstanbul: Logos Yayıncılık.
Atıcı, A. (2010). Çocuklarda İleri Yaşam Desteği Programı (ÇİLYAD),6. Baskı. Ankara:
Can Matbaacılık.
Atıcı, A., Hallıoğlu, O., Mert, E. (2011). Çocuklarda Temel ve İleri Yaşam Desteği
Uygulamaları, Adana: Nobel Kitabevi.
Bayrakçı, B. (2006). “Pediyatrik resüsitasyon uygulamalarında gelişmeler”. Yoğun
Bakım Dergisi, Cilt: 6 (Sayı: 4), ss:20‐24.
Dramalı, A., Kaymakçı, Ş., Özbay, T., Yavuz, M., Demir, F. (2003). Temel İlk Yardım
Uygulamaları, İzmir: Ege Üniversitesi Basımevi.
Duran, A., Kaya, H., Akdur, O. (2012). Erişkin temel yaşam desteği. Hazinski, MF.,
Field, MJ. (Eds). Kardiyopulmoner Resüstasyon ve Acil Kardiyak Bakım Bilimi
İçin 2010 Amerikan Kalp Derneği (AHA) Kılavuzu, İstanbul: Logos Yayıncılık.
Fischer, S. (2008). İlk Yardım Kılavuzu, 1. Baskı, İstanbul: Mikado Yayımcılık.
Jerry, N. (2005) 2005 Resüsitasyon Kılavuzu Bölüm 1. Giriş. European Resuscitation
Council (ERC), 67S1: ss:3‐6.
Özköse, Z. (2005). “Erişkinler İçin Kardiyopulmoner Resüsitasyon: I‐ Temel Yaşam
Desteğİ”. Gazi Medical Journal, (Sayı:16), ss:3‐13.
Sözen, C. (2012). İlk Yardım, 1. Baskı, Ankara: Nobel Kitabevi.
Şelimen, D., Özşahin, A., Gürkan, A., Taviloğlu, A.(2008). Hemşire, Tekniker ve
Teknisyenlere Yönelik Travma ve Resüsitasyon Kursu Kitabı, İstanbul; Kuban
Matbaacılık Yayıncılık.
Şener, S., Yaylacı, S. (2010). “Kardiyopulmoner Resüsitasyon ve Acil
Kardiyovasküler Bakım Kılavuzu, İki Kılavuz ve Günlük Pratiğimizdeki Önemli
Değişiklikler”. Turk J Emerg Med., Cilt:10, (Sayı:4), ss:199‐208.
Topal, FE., Özkan, S. (2012). Çocuk temel yaşam desteği. Hazinski, MF., Field, MJ.
(Eds). Kardiyopulmoner Resüstasyon ve Acil Kardiyak Bakım Bilimi İçin 2010
Amerikan Kalp Derneği (AHA) Kılavuzu, İstanbul: Logos Yayıncılık.
Türkçüer, İ., Serinken, M.(2012). KPR’ye genel bakış. Hazinski, MF., Field, MJ. (Eds).
Kardiyopulmoner Resüstasyon ve Acil Kardiyak Bakım Bilimi İçin 2010
Amerikan Kalp Derneği (AHA) Kılavuzu, İstanbul: Logos Yayıncılık.
Umur, F.Y.(2012). İlk Yardım, 2. Baskı, İstanbul: Nakış Ofset.
• Yaralanma
• Yara Çeşitleri ve İlk Yardım
İLK YARDIM VE ACİL
İÇİNDEKİLER
kavrayabilecek,
• Yara çeşitlerini öğrenebilecek,
• Yaralanma durumuna göre ilk
yardım uygulamayı
öğrenebilecek,
• Tetanoz profilaksisi hakkında
bilgi sahibi olabileceksiniz.
ÜNİTE
7
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Yaralanmalarda İlk Yardım
YARALANMA
İlk Yardım
Bölgesel Yaralanmalar
Göz Yaralanmaları
Yüz Yaralanmaları
Göğüs Yaralanmaları
Karın Yaralanmaları
GİRİŞ
İlk yardım, yaralanmaya maruz kalan kişi ya da kişilere acil bakım
sağlanmasıdır. Bu yardım porofosyonel kişi‐kişiler ya da amatör kişi‐ kişiler
tarafından sağlanır. Sonuçta amatör kişi veya kişiler tarafından yapılan ilk yardım
sınırlı olabilir. İlk yardım normalde hastanın yaşam fonksiyonlarını korumak ve bu
fonksiyonların devam ettiğine emin olmak prensibine dayanır. Acil durumlarda,
müdahaleci, hastanın yaşam fonksiyonlarını kontrol ettikten sonra Komuta Kontrol
Merkezi (KKM) aramalı, hasta ve yaralının durumu hakkında bilgilendirilme
yapmalıdır. KKM, Türkiye’de 112 olarak olarak bilinir. KKM arandığı zaman
yaralanmalar, arayanın adı soyadı, nerede kazanın olduğu, hakkında bilgiler vermelidir. Bu
bilgiler yanında kaç yaralının olduğu ve bu yaralıların kaçının ciddi olduğu
anlatılmalıdır. Eğer yaralı güvenli alanda değilse hasta uygun şekilde güvenli alana
taşınmalıdır. Güvenli alan hem hasta hem de kurtarıcı için önemli bir adımdır.
Hasta için yapılacak olan her hareket ve her adım hastanın sağlığını olumlu ya da
sıralarda yer alır.
olumsuz etkileyeceğini bilmek önemlidir. Dünyada ve Türkiye’de yaralanmalar,
çocuklarda ve 45 yaş altı yetişkinlerde ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alır.
Yaralanmaya bağlı ölümlerin % 30’u ilk birkaç saat içerisinde olur ve bu dönem “Altın
Saat” olarak bilinir. Yaralı hastada ölüm ve sakatlığı belirleyen temel etkenlerin başında,
yaralanmadan sonraki birkaç dakika içinde yapılan işlemler gelir. Yaralı hastaların ilk
değerlendirmesinde uygulanacak sistematik yaklaşım önlenebilir ölümlerin ve
mevcut durumun daha kötüleşme riskini azaltmak açısından son derece önem
taşır.
YARALANMA
Yara, bir travma sonucu canlı dokunun bütünlüğünün (vücudun iç ya da dış
yüzeyinde) bozulması anlamına gelir. Travma; ani olarak dıştan mekanik bir etki sonucu
meydana gelen, sağlığı tehdit eden, fiziksel ve ruhsal hasarlara yol açan bir olaydır.
Yaralanma ise travmanın oluşturduğu etkiye bağlı olarak deri veya deri altı dokularının
bütünlüğünün bozulmasına denir. Yumuşak doku, deri altı dokusu, kas, damar, sinir, lenf
ve organlar yaralanma durumundan etkilenebilir.
Yaralanmalarda etkenin önemi kadar yaralanmaya yol açan nedenlerde
önemlidir. Bedende yaralanmaya yol açan nedenler şu şekilde sınıflandırılabilir: Fiziksel
nedenler;
Isı
Radyasyon
Elektrik enerjisi
Travma
Kimyasal nedenler;
Asit
Alkali
İrrite edici gazlar
Biyolojik nedenler;
Mikroorganizmalar
Hipoksi
Anoksi
Yaşlılık
Kişisel nedenler;
Stres
Riskli davranışlar (Merak‐keşif davranışları)
Eğitimsizlik, acemilik
Psikolojik uyumsuzluk
veya deri altı Yorgunluk
dokularının İlaç‐madde kullanımı
bütünlüğünün Kişisel koruyucu kullanmama
Çevresel nedenler;
denir.
Güvensiz çevre koşulları
Yasal düzenlemelerde yetersizlik
Yasaların uygulanması‐denetiminde yetersizlikler
Tehlikeli davranışlara özendirici etkenler
Açık yaralar
Kapalı yaralar
Açık yaralar
Deri ve muköz membran (vücut boşluklarını döşeyen zar) bütünlüğünün
bozulduğu bu tür yaralar keskin aletlerle ya da darbe ile oluşabilir.
Açık yara tipleri
üzere iki gruba
ayrılmaktadır. Derinin sert bir yüzeye sürtünmesi sonucu oluşan yaralara sıyrık yaraları
denir. Epidermisin ve dermisin bir bölümünün kaybının söz konusu olduğu
yaralardır. Yara yüzeyi temiz değildir. Hafif ağrı vardır ve kanama sınırlıdır
(Resim 7.1).
Özel koşullarda çok keskin aletlerle, cerrahinin amacına uygun olarak
istenilen genişlikte ve büyüklükte gerçekleştirilen yaralara kesik yaralar
denir. Yara yüzeyi temizdir.
Kazara ya da keskin aletlerle (bıçak, jilet, ustura, cam, metal vb.) oluşan
yaralara yırtılma yaraları denir. Yara kenarları düzensiz olabilir. Bu
yaralarda doku hayatiyeti kesik yarasından daha fazladır.
Derinin bir parçası tamamen kopmuş ya da küçük bir yerinden bağlı kalmış
olan yaralara kopma yaraları denir. Kanama fazla görülür.
sabitlenir.
Yaralının sağlık kuruluşuna sevki sağlanır.
Kapalı yaralar
Deri bütünlüğünün bozulmadığı, deri ya da muköz membranın (vücut
boşluklarını döşeyen zar) altındaki yumuşak doku yıkımının var olduğu yaralardır.
Bu durumda cilt altındaki hücreler, damarlar ve sinirler zarar görür. Hasarın
derecesi, yaralanmaya neden olan etkenin gücüne göre değişir.
Deri bütünlüğünün
Kapalı yara tipleri;
muköz Kontüzyon: Künt bir travma sonucu görülen yaralanma şeklidir.
membranın Hematom: Mekanik bir zorlanma sonucu kanın damar dışına çıkarak
yumuşak dokular arasında birikmesi ile oluşur.
yıkımının var
Burkulma: Eklem ligamentlerin de ve kapsülünde oluşan zedelenmedir.
olduğu
Bül: İnterstisyel aralıkta sıvı birikmesidir. Yanıklar, donmalar vb.
denir.
durumlarda oluşabilir.
Kapalı yaraların belirti ve bulguları;
baş ve omurga
varsayılmalıdır.
Resim 7.3. Omurga Yaralanması
yaralanması sonrasında saçlı deri ya da yüzde görülen basit bir yara ve kanama,
kafatası kırığının ya da beyin hasarının göstergesi olabilir.
Bel kemiğindeki yaralanmalarda omurgada ani sıkışma ya da ayrılma
meydana gelebilir. Baş ve omurga yaralanmaları felçlere, görme‐ konuşma
bozukluklarına, duyu kayıplarına ve bilinç düzeyinde bozulmalara neden olabilir.
üzerine burun veya kulaktan gelen kandan bir damla damlatılarak anlaşılır.
İki farklı halka (ortada kanlı halka etrafında şeffaf halka) oluşursa gelen
sıvıda beyin‐omurilik sıvısının olduğunu düşünülür, eğer sadece tek halka
oluşursa beyin‐omurilik sıvısının olmadığı düşünülerek müdahale edilir).
Tıbbi yardım ekibi gelene kadar hasta veya yaralının yaşam bulguları takip
edilir.
• Omurgası yaralı olan bir hastanın düz pozisyonda daha güvenli bir
Bireysel Etkinlik
Göz Yaralanmaları
Göz,oldukça hassas olan yapısı itibarıyla,çocukluk döneminde dahafazla olmak
üzere hayatın her döneminde, dış etkenlere ve yabancı cisimlere bağlı travmalardan
etkilenebilir. Göz yaralanmaları gözün dış katmanları ile sınırlı göz dışı
yaralanmaları şeklinde görülebileceği gibi göz İçi yaralanmaları şeklinde
gerçekleşebilir.
Bireysel
Etkinlik
kapatılmasını deneyiniz
Yüz Yaralanmaları
Yüz, çok sayıda özel ve önemli yapılar içerir ve kolayca yaralanan bir
bölgedir. Yüzde yumuşak doku yaralanmaları ve kırıklar meydana gelebilir. Yüz
bölgesi, damar açısından çok zengin bir bölge olduğundan, bu bölgedeki en ufak
bir yaralanma bile aşırı kanamaya sebep olabilir. Yüz yaralanmaları sıklıkla üst
Yüz bölgesi, damar solunum yollarının tam veya kısmi olarak tıkanmasına neden olabilir. Yüzdeki, özellikle
boyun bölgesindeki yaralanmaların, yakınlık nedeniyle solunum yollarını ve omurgaları
da etkileyebileceği unutulmamalıdır.
Göğüs Yaralanmaları
Göğüs yaralanmaları, kalp ve akciğerin doğrudan yaralanma olasılığı yüzünden çok
önemlidir. Her göğüs yaralanması ciddidir.
Göğüs yaralanmalarınınsınıflandırılması
Göğüs yaralanmaları açık ve kapalı olarak sınıflandırılabilir.
Açık göğüs yaralanmaları: Bıçak, kurşun vb. gibi delici cisimler ile oluşabilir.
Göğsün içine giren delici, batıcı cisim, akciğer zarını ve akciğeri yaralar. Atmosfer havası, bu
yaradan rahatlıkla içeri girip çıkarak akciğerlerin büzülmesine neden olur. Batıcı veya delici
cisim, göğüs boşluğunda bulunan kalp, büyük atardamar, toplardamarların yaralanmasına
ve kaburgaların kırılmasına da neden olabilir.
Kapalı göğüs yaralanmaları: Direksiyonun göğse çarpması, bir nesnenin göğse
düşmesi vb. gibi künt travmalar ile oluşabilir ve deri sağlamdır.
olarak yatırılır.
Karın Yaralanmaları
Karın bölgesi, diğer vücut boşlukları gibi kemik doku ile korunmadığı için
yaralanmalara açık bir bölgedir. Bu bölgede yaşamsal öneme sahip organ ve dokular
bulunur. Hasta veya yaralının karın bölgesindeki yarasının boyutları ve derinliği önemlidir.
Delici ve kesici yaralanmalarla oluşan açık yaradan karın içi organlar dışarı çıkmış
olabilir, iç ve dış kanamalar görülebilir.
Karında saplanmış bir cisim varsa cisim, kesinlikle çıkartılmaz. Cismin ileri
ya da geri hareketini engellemek için etrafı temiz bezlerle desteklenerek
sabitlenir.
Ağızdan yiyecek ya da içecek verilmez.
Tıbbi yardım gelinceye kadar yaşam bulguları izlenir.
YARALANMALARDA TETANOZPROFİLAKSİSİ
Deridebasitbirçizikoluşmasıbilederibütünlüğünüvekorumaözelliğini bozması
nedeniyle başta tetanoz etkeni olmak üzere tüm mikroorganizmalar için giriş kapısı gibi
değerlendirilmelidir. Bu durum enfeksiyon riskini arttırmaktadır. Yaralanmalarda
en tehlikeli etken tetanoz mikrobudur.Tetanosmikrobuyara bölgesinden vücuda
girerek hastalık oluşturur. Tetanos etkeni sadece paslı cisimlerde bulunmaz. Bu etkenin
paketinden yeni çıkmış bir jilette de bulunması mümkündür.
Tetanoz;kirli veya ezilmiş, ölüdokuların olduğuveyacam,metalparçası, diken
gibi yabancı cisim içeren bir yaralanmadan 2‐60 gün (ortalama 15 gün) sonra yutma
güçlüğü, çene kilitlenmesi, postür bozukluğu ve özellikle dış uyaranlarla artan ağrılı
kasılmalar ile karakterize bir hastalıktır.
Tetanozdan korunmak için öncelikle tüm yaralara derhâl cerrahi tedavi
uygulanmalı, titiz aseptik teknik kullanılarak tüm ölü doku ve yabancı cisimler
uzaklaştırılmalı, hastaların tetanoz immünitesi değerlendirilerek aşı yapılmalıdır.
Örnek
bandaş uygulanarak kanma durdurulmalıdır.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi, bir travma sonucu deri ya da mukozanın
bütünlüğünün bozulmasıdır?
a) Kanama
b) Burkulma
c) Yara
d) Ağrı
e) Şok
4. Aşağıdakilerden hangisi bıçak, çakı, şiş, kırık cam, kurşun vb. aletlerle
oluşan yaralardır?
a) Ezikli yaralar
b) Enfekte yaralar
c) Delici yaralar
d) Parçalı yaralar
e) Kesik yaralar
9. Trafik kazası geçiren bir yaralıda burun ve kulaktan kan veya açık renkli bir
sıvı gelmesi bize neyi düşündürmelidir?
a) Kafatası ve omurga yaralanması olduğunu
b) Hastanın göğüs travması olduğunu
c) Burun kanaması olduğunu
d) Hastada beyin ölümü olduğunu
e) Hastada enfeksiyon olduğunu
Cevap Anahtarı
1.c, 2.b, 3.e, 4.c, 5.d, 6.c, 7.b, 8.d, 9.a, 10.b
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Baysal, S.U. (2003). “Çocuk güvenliği yaralanmaların ve zehirlenmelerin kontrolü”.
Cantez, T., Eker Ömeroğlu, R., Uğur Baysal, S., Oğuz, F. (Eds.) Çocuk Sağlığı
ve Hastalıkları. 1.Baskı, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri.
Yavuz, M. (2003). Yumuşak doku yaralanmaları. Dramalı, A., Kaymakçı, Ş., Özbay,
T., Yavuz, M., Demir, F. (Eds.). Temel İlk Yardım Uygulamaları, İzmir: Ege
Üniversitesi Basımevi.
Fischer, S. (2008). İlk Yardım Kılavuzu, 1.Baskı, İstanbul: Mikado Yayımcılık.
Gençer, S., Özer, S.(2006). Tetanoz Profilaksisi. Doğan R, Taştepe I, Liman T (Eds.)
Travma. 1.Baskı. Ankara: MN Medikal & Nobel.
Orenstein, WA., Wharton, M., Bart, KJ., Hinman, AR.( 2005). Immunization. In:
Mandell GL, Bennett JE, Dolin R,eds. Principles and Practice of Infectious
Diseases. 6th ed. Philadelphia: Elsevier Churchill Livingstone.
Sözen, C. (2012). İlk Yardım, 1. Baskı, Ankara: Nobel Kitabevi.
Şelimen, D., Özşahin, A., Gürkan, A., Taviloğlu, A.(2008). Hemşire, Tekniker ve
Teknisyenlere Yönelik Travma ve Resüsitasyon Kursu Kitabı, İstanbul; Kuban
Matbaacılık Yayıncılık.
Umur, F.,Y.(2012). İlk Yardım, 2.Baskı, İstanbul: Nakış Ofset.
Yüksel, S., Cücen, Z. (2011). İlk Yardım ve Temel Uygulamalar, 1.Baskı, Ankara;
Nobel Yayımcılık.
İlk yardımda temel uygulamalar. 15. Ekim 2013 tarihinde
http://www.yildirimasm.com/ilkyardim.html adresinden erişildi.
Yaralanmalar. 15. Ekim 2013 tarihinde http://hiziracil.host.sk/yaralanmalar.htm
adresinden erişildi.
Göz yaralanmaları. 15. Ekim 2013 tarihinde http://www.acilveilkyardim.com/
adresinden erişildi.
Omurilik yaralanmaları (Felçler). 15. Ekim 2013 tarihinde
http://www.omurgaomurilik.com/page/omurilik.html. adresinden erişildi.
Göz yaralanmaları. 15. Ekim 2013 tarihinde
http://www.banucosar.net/ic_sayfa.aspx?id=294 adresinden erişildi.
Wounds. 15. Ekim 2013 tarihinde
http://www.segsocial.es/ism/gsanitaria_uk/ilustr_capitulo7/cap7_1_herida
s.htm adresinden erişildi.
• Kanamaların Sınıflandırılması
• Kanamalarda İlk Yardım
• Şok ve İlk Yardım SAĞLIK HİZMETLERİ
Doç. Dr. Gülçin
AVŞAR
• Kanamaları sınıflandırabilecek,
• Dış kanamalarda ne yapılması
gerektiğini öğrenebilecek,
• İç kanamalarda ne yapılması
gerektiğini kavrayabilecek,
• Beden boşluklarından olan
kanamalarda ne yapılması
gerektiğini öğrenebilecek,
• Şokun sınıflandırılmasını ve şokun
evrelerini anlayabilecek, ÜNİTE
• Şokta ne yapılması gerektiğini
öğrenebileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
8
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Kanamalarda İlk Yardım
GİRİŞ
Kalp damar sistemi içinde sürekli dolaşan kan; eritrositler ile oksijen
taşınmasına, lökositler ile korunma mekanizmasına ve trombositler ile hemostatik
denge işlevlerinin yürütülmesine katkıda bulunur. Ayrıca sıvı kısmı ile besleyici
maddeleri, hormonları, pıhtılaşma faktörlerini ve antikorları dokulara veya
eliminasyon yerlerine taşınmasını sağlar. Bu nedenlerden dolayı her türlü kan
kaybı yaşamsal tehlike oluşturabilir.
Kanamalar, kazalarda ölüm oranları arasında birinci sırada yer almaktadır.
Nedeni ve yeri ne olursa olsun durmayan ya da durdurulamayan kanamalar şok,
hatta ölüme yol açabilmektedir. Bu nedenle kanaması olan hastada hayati tehlike
oluşmaması için ya da mevcut hayati tehlikeden uzaklaştırılabilmesi için hızlı bir
şekilde ilkyardım uygulaması yapılması gerekmektedir.
Kanama damar bütünlüğünün bozulması sonucu, kanın damar dışına
(vücudun içine veya dışına) doğru akmasıdır. Yetişkin bir bireyde ortalama olarak
5‐ 6 litre kan vardır. Herhangi bir nedenle ani olarak gelişen kan kaybı toplam kan
hacminin %10’una ulaştığında vücut bunu tolere edebileceği gibi kanamaya bağlı
şok da gelişebilir.
Ani kan kaybı yetişkinlerde 1000‐1200 ml’ye, çocuklarda 200‐300 ml’ye ve
bebeklerde 25‐30 ml’ye ulaştığı durumlarda yaşamsal tehlikenin olabileceği
unutulmamalıdır. Ancak çok yavaş ve uzun sürede ortaya çıkan bir kanama
durumunda, insanların daha fazla kan kayıplarını bile fazla belirti olmaksızın tolere
edebildikleri görülmüştür. Örneğin: kan verme işleminde 500 ml kan, 10 ‐ 15
dakika gibi bir zaman zarfında ve kontrollü olarak alındığından, vücutta herhangi
Ani kan kaybı bir sorun oluşturmamaktadır. Bu nedenle özellikle akut kanamaların derhâl
yetişkinlerde 1000‐ durdurulması gerekir. Kanama ciddiyetini etkileyen birçok faktör vardır. Bunlardan
1200ml ’ye, çocuklarda bazıları;
200‐300 ml’ye ve
bebeklerde 25‐30 ml’ye • Kanamanın hızı: Arter kanamaları gibi kanama hızının fazla olduğu
ulaştığı durumlarda durumlarda, daha fazla miktarda kan kaybedildiği için kanamanın ciddiyeti
yaşamsal tehlikenin artar.
olabileceği
• Kanama bölgesi: Kafa ve göğüs yaralanmalarındaki kanamalar gibi
unutulmamalıdır.
kanamanın hayati organlarda olduğu durumlarda kanama ciddiyeti artar.
• Kanama miktarı: Dolaşımdaki kanın %20’si akut olarak kaybedildiği zaman
kalbin atım hacmi %20‐40 oranında azaltır. Bu nedenle kaybedilen kan
miktarı arttıkça kanamanın ciddiyeti de artar.
• Kişinin yaşı: Bebekler ve çocukların tolere edebileceği kan miktarı daha az
olduğu için bu yaşlarda kanamanın ciddiyeti artar.
KANAMALARIN SINIFLANDIRILMASI
Kanamanın Meydana Geldiği Yere Göre Kanamalar
Dış kanamalar
Deri bütünlüğünün bozulması nedeniyle kanın vücut dışına akmasıyla
oluşan, gözle görülebilir kanamalardır. Yaygın olarak künt travmalar ve kesici /
delici yaralanmalar sonucu görülen kanama türüdür. Örneğin; kol, bacak ya da
parmak yaralanmaları veya kopmaları, açık kırıklar, çeşitli cilt kesilerinde dış
kanamalar oluşabilmektedir. Dış kanamalarda kan görüldüğü için hızlı bir şekilde
müdahale edilebilir. Dış kanamalarda en önemli belirti gözle görülür bir kanamanın
olmasıdır. Kanama, kanamanın olduğu damara göre kesik‐kesik, fışkırır ya da
sızıntı şeklinde olabilir.
İç kanamalar
Damarların herhangi bir nedenle yırtılması ya da zedelenmesi sonucu, kanın
İç kanamalar, gelişmiş damarlardan vücut boşluklarına doğru akması ile oluşan kanamalardır. Örneğin;
tıbbi merkezlerde motorlu araç kazaları, yüksekten düşme, travma, darbe, büyük kemik kırıkları,
tedavi gerektiren ve
bıçak ya da silahla yaralanma sonucu iç kanamalar oluşabilmektedir. Ayrıca var
hayatı tehdit eden
kanamalardır olan bir hastalık sırasında, travmaya bağlı olmaksızın, bir damarın zedelenmesi ya
da hasarlı bölgeden sızıntı şeklinde kanamalar da olabilmektedir. Örneğin; ülser,
böbrek taşı nedeniyle olan kanamalar. Bu tür kanamalar bazen farkında olmadan
tolere edilebileceği gibi, bazen de kanama miktarına göre ölümcül
olabilmektedir. İç kanamalar iki şekilde olur.
Gözle görülebilen: Akciğer, mide, bağırsaklar, böbrek vb. kanamalar.
Gözle görülemeyen: Karaciğer, dalak, pankreas vb. kanamalar.
İç kanamalar, gelişmiş tıbbi merkezlerde tedavi gerektiren ve hayatı tehdit
eden kanamalardır. Bu nedenle iç kanamadan şüphelenildiğinde gecikmeden
yardım çağırılmalıdır. İç kanamalarda, iç kanamanın yerine göre bazı belirtiler
gözlenebilir. Bunlar; kan kusma, ağır vajinal veya rektal kanama, geniş kontüzyon
şişme ve ekimozdur. Ayrıca iç kanamayı düşündüren ve vücut yüzeyinde belli
olmayan belirtiler de görülebilir. Bu belirtiler hipovolemik şoka bağlı bulgulardır.
Bunlar; hızlı ve zayıf nabız, soğuk nemli deri, donuk gözler, susama, huzursuzluk,
bulantı, kusma, kan basıncında düşüklük.
ise, hemoroid, anal fissür, kolon polipleri, kanser vb. nedenlerle gelişebilir.
Sindirim kanalının, değişik yerlerinde meydana gelen kanamalarda kan görünümü
de değişir. Örneğin; mide ve duedonum kanamalarında kan sindirim emzimleri
tarafından sindirilir ve dışkının siyaha yakın bir renk almasına (melena) neden olur.
Kanama ince bağırsakta, kolonlarda ya da rektumda oluşmuş ise kanın rengi
kırmızıdır.
Arter kanamalarında
kan, kalbin sistolüne
paralel olarak kesik
kesik ve kalp atımına
uyumlu şekilde
fışkırarak akar.
Resim 8.1. Arter Kanaması
Ven kanamaları
Venler, hücrelerden dönen kanı kalbe taşıyan ve düşük basınçlı kan akımına
sahip damarlardır. Cilde yakın yüzeysel venler bacak, el ve ayak sırtında kolayca
görülebilir. Venöz kanama yavaş ve aynı şiddette olup (Resim 8.2), kanın rengi
koyu kırmızıdır.
Turnike uygulama
Turnike uygulaması, yaralanmanın distalinde kalan dokunun kanlanmasını
engellediği için geri dönüşümsüz hasara neden olabilmektedir. Bu nedenle
günümüzde çok tercih edilmemektedir.
Turnike uygulanabilecek durumlar:
A B C
Resim 8.10 A: Atel‐ Resim 8.10 B:Havalı Atel‐ Resim 8.10 C:Havalı Karşı Basınçlı Alet
Bireysel
Etkinlik
yerinden oynatılmamalıdır?
İç kanamalar, gelişmiş
tıbbi merkezlerde İç Kanamalarda İlk Yardım
tedavi gerektiren,
hayatı tehdit eden İç kanamanın kontrolü kanamanın nedenine bağlıdır. İç kanaması
kanamalardır. Bu olduğundan şüphe edilen yaralılar/hastalar en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna
nedenle iç kanamadan sevk edilmelidir. İç Kanamalarda;
şüphelenildiğinde
gecikmeden yardım • İlk yardımın temel basamakları dikkatli bir şekilde uygulanmalıdır.
çağırılmalıdır. • Tıbbi yardım, 112 Acil Yardım Merkezinden istenmelidir.
• Gerekliyse temel yaşam desteği basamakları uygulanmalıdır.
• Sağlık ekibi gelene kadar yaralı hareketsiz tutulmalıdır.
• Hastanın vücut sıcaklığını korumak için üzeri örtülmelidir.
• Hasta şok pozisyonuna getirilmelidir.
• Hasta kusuyorsa, hava yolunun tıkanmasını engellemek için başı dikkatli
bir şekilde hafifçe yana çevrilmelidir.
İç Kanamalarda Yapılmaması Gerekenler
• Yaralıya yiyecek ve içecek verilmemelidir.
• Baş, boyun ya da omurgada yaralanma varsa veya hareket ile yaralıda ağrı
oluşuyorsa şok pozisyonundan kaçınılmalıdır.
• Hasta hareket ettirilmemelidir.
Kompanse şok
Şok ilerlemeye neden olabilecek kadar ciddi değil ve dolaşımın
kompazasyon mekanizmaları ile tam olarak düzeliyor ise buna kompanse şok
denir. Yaşamsal organların perfüzyonu korunduğu için fonksiyonları bozulmaz.
Şoktaki tedavi girişimi en çok bu dönemde başarılı olur.
Bu evrede olan hastada aşağıdaki belirtiler görülür:
• Anksiyete ve huzursuzluk
Hipovolemik şok
En yaygın olarak ortaya çıkan şok çeşididir. Hipovolemik şok, dolaşan kan ve
sıvı hacminin azalmasına bağlı olarak gelişen bir tablodur. Kan kaybı hipovolemik
şokun en yaygın nedenidir. Bunun dışında akut plazma kaybı ve akut ekstraselüler
sıvı kaybı da hipovolemik şoka neden olabilir. Hipovolemik şok erken saptanır ve
tedavi erken başlatılırsa hastanın hayatta kalma şansı yüksektir.
Hemorajik Şok: Ağır intestinal kanamalar, aort anevrizması, dış kanamalar
gibi nedenlerle toplam kan hacminin azaldığı durumlarda hemorajik şok artaya
çıkar. Hemorajik şokta dolaşan kan hacminin azalması sonucu venöz dönüş azalır
ve kalbin atım hacmi azalır. Kan kaybı devam ederse kan basıncı düşer ve yaşamsal
organlarda doku perfüzyonu yetersiz olmaya başlar. Hemorajik şokta, kan kaybı ile
ilişkili olarak bulunuduğu evreye göre belirtiler verir. Kan kaybı eğer;
• %15 ise kompanse şok,
• %15‐30 ise hafif derecede şok,
• %30‐40 ise orta derecede şok,
• %40 ve üzeri olduğunda ise irreversible şok gelişir.
Kardiyojenik şok
Kalbin pompalama gücünün akut olarak yetersiz kalması sonucu kalp
debisinin azalması ile ortaya çıkan dolaşım yetersizliğidir. Kalbe gelen kan herhangi
bir nedenle periferik dolaşıma atılamadığında, kardiyak debi azalır. Kardiyak
debinin azalması ile şok tablosu oluşur. Kalp krizi, kalp kapağı hastalıkları, aritmiler,
pulmoner emboli, kardiyak yaralanmalar kardiyak şokun nedenleri arasındadır.
Vazojenik şok
Vasküler tonüsün yetersizliği nedeni ile ortaya çıkar. Kan volümü yeterli
olduğu hâlde damar yatağı genişlediğinden dolayı damarlar yeterince dolamaz ve
perfüzyon bozulur. Vazojenik şokun üç ana tipi vardır. Bunlar;
Kardiyojenik şok, Anafilaktik şok: Genellikle antikor yanıtı ya da hipersensivite reaksiyonu ile
kalbin pompalama ani olarak ortaya çıkan bir durumdur. Bir madde ile temas ettiğinde buna duyarlılık
gücünün akut olarak
kazanmış bireyin, sonraki doz ya da temasta aşırı reaksiyon göstermesi ile oluşur.
yetersiz kalması
Anafilaktik şoka ilaçlar, yiyecekler ve böcek sokmaları neden olabilir.
sonucu kalp debisinin
azalması ile ortaya Nörojenik şok: Spinal şok olarak da isimlendirilen nörojenik şok, vazomotor
çıkan dolaşım fonksiyonun kaybı ile karakterizedir. En yaygın nedeni beyin harabiyeti, derin
yetersizliğidir.
genel anestezi, spinal kord yaralanmaları, spinal anestezi vb. durumlardır.
Septik şok: Tedavi edilemeyen sepsise sistemik bir yanıttır. En yaygın nedeni
enfekte edici mikroorganizmalardır. Septik şoka bu mikroorganizmalar tarafından
salgılanan bir endotoksinin sorumlu olduğu düşünülmektedir. Bu endotoksin
damar yapısını bozarak geçirgenliği artırdığı gibi, ortaya çıkan yaygın
vazodilatasyon ile de dolaşım yetersizliğine neden olur.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Kanamaların kontrolünde aşağıdaki yöntemlerden hangisini en son tercih
edersiniz?
a) Direkt bası uygulama
b) Basınçlı bandaj uygulama
c) Elevasyon
d) Kanayan bölgeye gelen damara direkt bası
e) Turnike uygulama
6. Bacak bölgesinde olan bir kanama için hangi damar üzerine bası
uygulanır?
a) Arteria subclavia
b) Arteria brachialis
c) Temporal arter
d) Arteria femorilis
e) Arteria carotis
9. Yetişkin bir bireyde ani kan kaybı ne kadar olursa hayati tehlike söz konusu
olur?
a) %50
b) %20
c) %5
d) %80
e) %60
Cevap Anahtarı
1.e, 2.e, 3.a, 4.c, 5.c, 6.d, 7.a, 8.c, 9.b, 10.a
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aksoy, G., Kanan N. ve Akyolcu, N. (2012). Cerrahi hemşireliği (1. Baskı). İstanbul:
Nobel Tıp Kitabevleri.
Çınar, S. (2010). Kan ürünleri kan transfüzyonu ve kemik iliği transplantasyonu.
Kardakovan, A., Eti Aslan, F. (Eds.). Dahili ve cerrahi hastalıklarda bakım (1.Baskı).
Adana: Nobel Kitabevi.
Dilek, O.N. (2003). İlk Yardım Ders Kitabı, Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi
Yayını.
Dramalı, A., Kaymakçı, Ş., Özbayır, T. ve Yavuz, M. (1999). Temel İlk Yardım
Uygulamaları (1. Baskı). İzmir: Saray Medikal Yayımcılık.
Yavuz, M. (2003). Kanamalar. Dramalı, A., Kaymakçı, Ş., Özbay, T., Yavuz, M.,
Demir, F. (Eds.). Temel İlk Yardım Uygulamaları, İzmir: Ege üniversitesi
Basımevi.
Erdem, Y. ve Erkan İlhan, S. (2010). Acil Bakım Hemşireliği Kurs Kitabı, Ankara:
Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü.
Erdil, F. (2010). Kanamalar, Erdil, F., Bayraktar, N., Şenol Çelik,S. (Eds.). Temel İlk
Yardım (2. Baskı). Ankara: Efil Yayınevi.
Fischer, S. (2008). İlk Yardım Kılavuzu (1. Baskı). Ataman, S. (Çeviri) İstanbul:
Mikado Yayımcılık.
İnan, F.,Kurt,Z. ve Kubilay,İ. (2011). Temel İlk Yardım Uygulamaları Eğitim Kitabı,
Ankara: T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Yayını.
Thygerson, A., Gulli B., Krohmer R.J. (2008). İlk Yardım (1. Baskı). Karahasanoğlu
Özkan Ç. (Çeviren) İstanbul: Gelecek Atölyesi Yayımcılık Ltd.
Kocatürk, C. (2005). İlk Yardım El Kitabı, (2.Baskı). İstanbul:Tümer Eğitim Yayıncılık.
Markenson, D., Ferguson, J.D., Chameides, L., Cassan, P., Chung K., ve ark.
(2010).
“First Aid: 2010 American Heart Association and American Red Cross
Guidelines for First Aid”. Circulation, Vol:122,(No:18; suppl 3), ss:934 –S946‐
s.936.
Sökmen, S. ve Topgül, K.(2010). Tüm yönleriyle şok (1. Baskı)i İstanbul: Nobel Tıp
Kitapevleri.
Sözen, C. (2006). İlk yardım ve acil bakım (1.Baskı). İstanbul: Göktuğ Basım
Yayıncılık.
Sözen, C. (2012) İlk yardım, İstanbul: Nobel Yayıncılık.
Olgun, N. ve Eti Aslan, F. (2004). Şok, Şelimen D. (Edt.). Acil Bakım (3. Baskı),
İstanbul: Yüce Yayıncılık.
• Derinin Yapısı
İÇİNDEKİLER
• Yanık Nedir?
• Yanığın Ciddiyetini Belirleyen İLK YARDIM VE ACİL
Faktörler
• Yanığın Sınıflandırılması SAĞLIK HİZMETLERİ
• Yanıkta İlk Yardım Doç.Dr. Afife YURTTAŞ
ÜNİTE
9
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Yanıkta İlk Yardım
Yanığın Vücuttaki
Olumsuz Etkileri
YANIKTA İLK YARDIM
Yanığın Derinliği
Yanığın Genişliği
YANIĞIN CİDDİYETİNİ
BELİRLEYEN FAKTÖLER
Yanığın Yeri
Küçük Yanıklar
YANIĞIN
Orta Yanıklar
SINIFLANDIRILMASI
Büyük Yanıklar
Yanık Derecelerine
YANIKTA İLK YARDIM
Göre İlk Yardım
GİRİŞ
Teknolojideki gelişmeler ve hızlı iletişimin yol açtığı yeni davranışlar insan
yaşamına eskiye oranla kolaylıklar sağlamasına rağmen, kentleşme ile ortaya çıkan
yeni yaşam tarzı insanların farklı risklerle karşılaşma olasılığını artırmaktadır. Yanık,
bilim ve teknolojinin gelişmesine, yoğun araştırma ve uğraşılara, toplumda sosyo‐
ekonomik durumun yükselmesine rağmen günümüzde oldukça sık görülmektedir.
Ülkemizde ve gelişmekte olan ülkelerde önemli bir toplum sağlığı sorunudur. İnsan
vücudunun karşılaştığı, maruz kalan bireyi fiziksel ve psikolojik olarak etkileyen en
büyük travmalardan birisi olarak gösterilmektedir.
Bireyin kendi dikkatsizliği, eğitim yetersizliği, çocukların aşırı merakı, ev ve
endüstri kazaları nedeniyle meydana gelen yanık; şiddetli ağrı, beden imajında
bozulma ve uzun süren tedavinin yaşam kalitesini olumsuz etkilemesi sonucu
oldukça önemli bir yaralanma şeklidir. Yanıkların çoğu minör problemlerdir. Fakat
iyi yapılmayan ilk yardım ile yaralanmalar daha ciddi hâle gelebilir. Yanıkların
önlenmesi önemli olup, ‘‘Yanığın tedavisi yanmamaktır.’’ sözü geçerliliğini
korumaktadır.
Yanıkta ilk yardım ve acil bakım uygulamaları, yanık etkeninin yanık
bölgesinde oluşturacağı olumsuzlukları en az indirgemeye yönelik önemleri içerir.
Bu önlemler; toplumun eğitimi, yasal düzenlemeler, ev ve iş yerlerinde güvenlik
önlemlerinin alınmasıdır. Gelişmiş ülkelerin birçoğunda yanmayı önleyecek
tedbirlerin yasal bir zorunluluk olması, yanıkların görülme oranını azaltmaktadır.
Yanığın tedavisi
yanmamaktır. Yanık tedavisi gören hastalar taburculuk sonrası tedaviye ilişkin uyum
güçlüğü yaşayabilmekte ve bu durum sonucunda ortaya çıkan komplikasyonlar
nedeniyle hastaneye tekrarlı yatışlar olabilmektedir.
DERİNİN YAPISI
Deri vücudun en büyük organı olup epidermis ve dermis olmak üzere iki
tabakadan oluşur. Epidermis sert geçirgen olmayan dış tabakadır. Daha kalın olan
dermis, kan damarları, sinir uçları, kıl folikülleri, ter ve yağ bezleri içerir. Dermisin
altında olan yağlı tabaka deri altı dokudur (Resim 9.1). Derinin pek çok fonksiyonu
vardır. Bu fonksiyonlar vücudu dışardan gelebilecek mikroorganizmalardan
korumak, vücut ısısını ayarlamak, sinir uçları aracılığı ile duyuları beyine iletmek ve
vücuttaki su miktarını ayarlamaktır.
YANIK NEDİR?
Yanığın Tanımı
Isı, elektrik, kimyasal maddeler ve radyoaktif ışınlar ile meydana gelen doku
harabiyetine yanık denir. Yanık bireyi, fiziksel, psikososyal ve ekonomik yönden
etkileyen bir travmadır.
Yanık bireyi, Yanık; oluşumu, tedavi süreci ve yara iyileşmesinin tamamlanmasını takiben
fiziksel, pek çok kronik klinik komplikasyonları nedeniyle birey için zorluk arz eden bir
psikososyal ve yaralanmadır. Yanık yaralanması ile derinin yapısının bütünlüğü bozulur. Oluşan
ekonomik yönden hasarlı bölgeler hem mikroorganizmaların geçişine izin verir hem de yanık sonrası
etkileyen bir
nekrotik dokular mikroorganizma üremesi için uygun bir yol oluşturur.
travmadır.
Yanığın Nedenleri
Yanık; fiziksel etkenler, kimyasal etkenler, elektrik yanıkları ve radyasyon
yanıkları sonucu gelişebilir.
Fiziksel etkenler
Kuru Sıcak
Alev
Ateş
Kızgın cisim
Islak Sıcak
Kaynar su, yağ
Sıcak buhar
Soğuk
Kimyasal etkenler
Asitler (Sülfirik ait, hidroklorik asit vb.)
Alkaliler (Potasyum hidroksit, Sodyum hidroksit, sönmemiş kireç)
Fosfor ve diğer kimyasal maddeler
Yanık; derinliği, Elektrik yanığına neden olan etkenler
yaygınlığı ve
Elektrik çarpması
oluştuğu bölgeye
bağlı olarak organ Yıldırım çarpması
ve sistemlerde Radyasyon yanığına neden olan etkenler
işleyiş bozukluğuna
yol açar. Güneş
Röntgen ışını
Radyum, radon, uranyum
Atom bombası
Hidrojen bombası
Yanığın derinliği
Yanığın genişliği
Yanığın yeri
Yanan kişiye ait risk faktörleri
Yanığın Derinliği
Yanığın derinliği, dört düzeyde derecelendirilerek belirlenir.
Yanığın Genişliği
Yanık genişliğinin hesaplanmasında özel tablolar kullanılmaktadır, pratikte
en fazla kullanılan Pulaski ve Wallece’nin ortaya koyduğu DOKUZLAR KURALI’dır
(Resim 9.3). Tedavi için yanık genişliğinin tespitinde dokuzlar kuralına göre yanık
yüzdesi aşağıdaki şekilde hesaplanabilir.
Baş % 9
Kollardan her biri % 9
Bacaklardan her biri % 18
Gövdenin ön tarafı % 18
Gövdenin arka tarafı % 18
Üreme organları % 1
Yanık genişliğinin
hesaplanmasında
pratikte en fazla
DOKUZLAR KURALI
kullanılır.
Yanığın Yeri
Göz, kulak, yüz, el, ayak ve genital bölgenin yanıkları “özellikli bölge
yanıkları” olup deneyimli bir yanık ünite/merkezinde tedavi edilmesi gereklidir.
Solunum sisteminin yanıkları özellikle inhalasyon yanıklarında önemlidir.
Yaş
Yanık; çocuklar, gençler ve 65 yaş üstündeki yaşlılarda daha ciddidir.
YANIĞIN SINIFLANDIRILMASI
Küçük Yanıklar
Erişkinlerde %15 veya daha az 2. derece yanıklar
Çocukta %10 veya daha az 2. derece yanıklar
Orta Yanıklar
Erişkinlerde %15–25 arası 2. derece yanıklar
Çocukta %10–20 arası 2. derece yanıklar
Erişkin veya çocukta %2–10 arası 3. derece yanıklar
Büyük Yanıklar
Erişkinlerde %25 den fazla 2. derece yanıklar
Çocukta %20’den fazla 2. derece yanıklar
Erişkinde veya çocukta %10’dan fazla 3. derece yanıklar
İnhalasyon yanıkları
Elektrik yanıkları
Başka bir travmanın eşlik ettiği yanıklar (kafa travması, karın içi yaralanma,
kırıklar, vs.)
Gebelikte yanık yaralanması
Yanığa ilave risk getiren boyutta yandaş hastalığın varlığı (Şeker hastalığı,
steroid kullanımı, immün baskılanma, vb.)
Göz, kulak, yüz, el, ayak, büyük eklem ve genital bölge yanıkları
Yanan kısım ağrı azalıncaya kadar soğuk su içine daldırılmalı, veya yıkanmış
ütülenmiş bir çarşaf/havlu suyun içine sokulup sıkıldıktan sonra yaralı
kısmın üstüne örtülmelidir.
Yaralı kısım yavaşça kurulanmalıdır.
Büller patlatılmamalıdır.
Antiseptik ilaçlar, yağlar, kremler ve ev yapımı yanık ilaçları
kullanılmamalıdır.
Kuru steril gazlı bez veya temiz bir eşya ile koruyucu olarak sarılmalıdır.
Yanık kolda veya ayakta ise yanan ekstremiteler kalp seviyesinden yukarı
kaldırılmalıdır (Resim 9.5).
Üçüncü derece yanıklar
Yanarak kömürleşen yapışmış eşya parçaları çıkarılmamalıdır.
Yanık bölgesi kalın steril pansuman veya yeni ütülenmiş bir bez veya
yıkanmış ütülenmiş çarşaf, yastık kılıfı, vb. eşya ile örtülmelidir.
Yanık kolda ise kol kalp seviyesinden yukarıda tutulmalıdır.
Eğer ayaklar yanmış ise ayaklar kalp seviyesinden yukarı kaldırılmalı ve
yaralının yürümesine izin verilmemelidir.
Yaralının yüzü yanmış ise yaralı oturtulmalı ve yaralının solunum güçlüğü
olup olmadığı anlamak için yaralı gözlenmelidir.
Eğer solunum problemleri gelişir ise hava yolunun açıklığı sağlanmalı,
gerekirse suni solunum yapılmalıdır.
Aşırı yanmış alan buzlu su veya soğuk suya daldırılmalı, lokal olarak yüz, el
ve ayaklara soğuk uygulama yapılmalıdır.
Yaralı en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna yönlendirilmelidir (Resim 9.5).
Soğuğa maruz kalma sonucu oluşan yanıklarda: Önce yaralının ılık bir
ortama alınması ve soğukla temasının kesilmesi gerekir. Karla ovuşturmak, masaj
yapmak, kumaş parçaları sürterek ısıtmaya çalışmak, sıcak uygulamak, bandaj
yapmak, deriye ilaç sürmek, bireye alkol ya da sigara vermek sakıncalıdır. Su dolu
Güneşe bağlı gelişen yanıklar da bu başlık altında ele alınmış bir diğer yanık
nedenidir. Vücudun normal ısısı 36.5‐37 0C’dir. Dış şartların değişmesi halinde bile
vücut ısısı sağlıklı bir bireyde normal düzeydedir. Yüksek ısı vücut faaliyetlerini
bozar. Sıcak çarpması, aşırı sıcak ortamda bulunulması ile ortaya çıkar. Sıcak
çarpmasında bireyin cildi kuru, sıcak, kırmızı ve vücut ısısı 41‐42 0C’dir. Ani baş
ağrısı, bulantı ve kusma görülebilir. Terleme yoktur ve bayılma hissi ile birlikte
çabuk gelişen bilinç kaybı vardır. Sıcak çapması belirtileri görüldüğünde birey serin
Sıcak çarpmasında
bireyin cildi kuru, bir yere, gölgeye ya da bir odaya alınarak solunum yolu, solunum ve dolaşım
sıcak, kırmızı ve kontrol edilir. Birey sırt üstü yatırılarak kol ve bacakları yükseltilir, giysileri çıkarılır,
vücut ısısı 41‐42 üzerine ıslak havlu ya da çarşaflar konup, hava akımından yaralanılarak
0
C’dir.
serinlemesi sağlanır. Soğuk su banyosu şoka neden olacağından uygulanmamalıdır.
Bireyin kusması yoksa ve bilinci açıksa ağızdan sıvı (içinde bir çay kaşığı karbonat ve
bir çay kaşığı tuz bulunan bir litre su) verilerek sıvı kaybı önlenir. Vücut ısısını
düşürmek için ilaç verilmemelidir. Şok gelişmiş ise şoka yönelik uygulamalar yapılır
ve tıbbı yardım istenir. Kalp hastalığı, hipertansiyon, diyabet hastalığı, kanser,
psikolojik rahatsızlıklar ve börek hastalığı olanlar, 65 yaş üzeri ve 5 yaş altında
olanlar, hamileler, normal kilosunun çok altında ve çok üstünde olanlar, sürekli ve
bilinçsiz diyet uygulayanlar ve yeterli miktarda sıvı içmeyenler sıcaktan daha çok
etkilenirler.
Etkinlik
Bireysel
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi fiziksel etkenler sonucu oluşan yanık
etkenlerinden biri değildir?
a) Alev
b) Ateş
c) Sıcak buhar
d) Güneş
e) Soğuk
Bireyin cildi kuru, sıcak, kırmızı ve vücut ısısı 41‐42 0C’dir. Ani baş ağrısı,
bulantı ve kusma görülebilir. Terleme yoktur ve bayılma hissi ile birlikte
çabuk gelişen bilinç kaybı vardır.
2. Yukarıda verilen tablo hangi yanık durumunda gelişen belirti ve
bulgulardır?
a) Fiziksel etkenlere bağlı yanık
b) Kimyasal etkenlere bağlı yanık
c) Elektriğe bağlı gelişen yanık
d) Radyasyona bağlı gelişen yanık
e) Güneşe bağlı gelişen yanık
Cevap Anahtarı
1.d, 2.e, 3.a, 4.b, 5.c, 6.e, 7.b, 8.d, 9.e, 10.a
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Açıkel, C., Eren, F., Kale, B., Çeliköz, B. (2002). ‘’Yüksek Voltajlı Elektrik
Yaralanmalarında Hasta Profili ve Primer Tedavi’’. Cerrahpaşa J Med. 33. ss.104‐
109.
Aygıt, A.C., Pilancı, Ö., Mercan, E.Ş. (2012). ‘’Yanık Ünitesinde Yatarak Tedavi Olan
0‐12 Yaş arası Çocuk Hastalarda Yanık Yara Enfeksiyonunun
Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi’’. JAREM. 2. ss. 55‐58.
Choiniere, M., Melzack, R., Papillon J. (1991). ‘’Pain And Paraesthesia İn Patients
With Healed Burns : An Exploratory Study’’. Journal of Pain and Symptom
Management. Vol: 6 (No:3). ss. 437‐444.
Çetinkale, O. (2001). ‘’Yanık Yarası ve Tedavisi’’. Cilt Hastalıkları ve Yara Bakımı
Sempozyumu. İstanbul. ss. 89‐103.
Çınar Yastı, A., Kabalak, A.A. (2012). ‘’Yanık Hastalarda Enfeksiyon Etkenleri ve
Mortaliteye Etkileri’’. Yoğun Bakım Derg. 1. ss.1‐4.
Demirel, Y., Çöl, C., Özen, M.(2001). ‘’Ankara Numune Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Yanık Servisinde Bir Yılda İzlenen Hastaların Değerlendirilmesi’’ C.
Ü. Tıp Fakültesi Dergisi. Cilt 23 (Sayı: 1), ss. 15 – 20.
Yavuz, M. (1993). Yanıklar, Dramalı, A., Kaymakçı, Ş., Özbayır, T., Yavuz, M. (Eds.).
Temel İlk Yardım Uygulamaları. İzmir: Saray Medikal Yayıncılık.
Deniz Bulut, H. (2010). Yanık, donma, zehirlenmeler ve bakımı, Erdem, Y., Erkal
İlhan, S. (Eds.). T.C Sağlık Bakanlığı Acil Bakım Hemşireliği Kurs Kitabı,
Ankara: Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü.
Eti Aslan, F. (2004). Yanıklarda acil bakım, Şelimen, Ş. (Edt). Acil Bakım, 3. Baskı,
İstanbul: Yüce Yayım.
İnan, F., Kurt, Z., Kubilay, İ. (2011). Temel İlkyardım Uygulamaları Eğitim Kitabı,
Ankara: T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İlkyardım ve Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı.
Özçetin, B., Tihan, D., Demirci, H., Altıntaş, M.M., Arayıcı V., Taha A., (2012). ‘’Yeni
Kurulan Bir Yanık Merkezinde 2.5 Yıllık Deneyim’’. Ulusal Cerrahi Dergisi.
Cilt 28 (Sayı:3), ss. 146‐148.
Sözen, C. (2006). İlk Yardım ve Acil Bakım, İstanbul: Sistem Matbaacılık.
Uçar, M. (2008). Hepimiz İçin A’dan Z’ye İlk Yardım, 3.Baskı, Ankara: Atlas
Kitapçılık
Yavuz, M. (2012). Yanıklar. Yavuz, M., Korkmaz, F.D., Özbayır, T. (Eds.). Temel İlk
Yardım, İzmir: Meta Basım Matbaacılık Hizmetleri.
Zor, F., Ersöz, N., Külahçı, Y., Kapı, E., Bozkurt, M. (2009). ‘’Birinci Basamak Yanık
Tedavisinde Altın Standartlar’’. Dicle Tıp Dergisi. Cilt 36 (Sayı:3). ss: 219‐
225.
Deri. 14.06.2019 tarihinde http://www.genelsaglikbilgileri.com/deri/ adresinden
erişildi.
Yanıklar ve elektrik çarpması. 14.06.2019 tarihinde
http://atakansurucukursu.com/yaniklar‐ve‐ elektrik‐carpmasi adresinden
erişildi.
Yanık şiddetinin belirlenmesi ve olay yerinde müdahale. 14.06.2019 tarihinde
http://www.tpcd.org.tr/Yanik.270.0.html adresinden erişildi.
Yanıklarda ilk yardım. 14.06.2019 tarihinde
http://www.resimle.net/resim12684.html adresinden erişildi.
Yanıklar. 14.06.2019 tarihinde http://hiziracil.host.sk/yaniklar.htm adresinden
erişildi.
Elektrik çarpmalarında yapılması gerekenler. 14.06.2019 tarihinde
http://www.akelektrikduzce.com/faydali_bilgiler.htm adresinden erişildi
ÜNİTE
10
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Kırık Çıkık ve Burkulmalarda İlk Yardım
Deri Omuz‐
Dirsek‐ Burkulmada
bütünlüğüne İlk yardım
göre ilk yardım Çene
çıkığında
Kemik Köprücük
dokusunun kemiği
özelliğine kırığında
göre
Kaburga
kırığında
Üst kol‐
Dirsek‐ Ön
kol‐ parmak
kırığında
Kalça
kemiği
kırığında
Üst bacak‐
diz kapağı‐
alt bacak
kırığında
GİRİŞ
Teknoloji ile birlikte günlük hayatta yer alan araç gereçler, aktif yaşam tarzı
ve yaşam süresinin uzaması; hayatın her alanında görülebilecek kazalarla birlikte
yaralanmalarda da artışa yol açmaktadır. Bu yüzden travmalar tüm dünyada
kazalara bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada bulunmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2014 yılı verilerinde yaralanma oranı dünyada
73/100.000 iken ülkemizde 39/100.000 olarak belirtilmektedir. Ülkemizde, kırık,
çıkık ve burkulmaların içinde yer aldığı ortopedik travmaların çok fazla görüldüğü
bilinmektedir. ABD’de yılda yaklaşık 20 milyonu kırık, çıkık ve burkulma ile
sonuçlanan ve 8000 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan ortopedik travmaların
meydana geldiği bildirilmektedir. Bu travmaların en önemli nedeni motorlu araç
kazaları, düşme ve spor kazalarıdır. Ev kazaları ve oyun çocukluğu dönemi ve
Kazalar dışında kas iskelet sisteminin hastalıkları kırık, çıkık ve burkulmalara maruz
kalmayı kolaylaştırabilir. Çocuklarda oyun kazaları ve ileri yaşlarda düşmeler; kırık,
çıkık ve burkulma sıklığını artırmaktadır.
Kırık, çıkık ve burkulmalara olay yerinde doğru ve zamanında müdahalede
bulunulmadığı zaman, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilecek aynı
zamanda yaşamsal tehlike oluşturabilecek komplikasyonlar görülebilir. Çok basit,
herkesin yapabileceği doğru müdahalelerle yaşam kurtarmak ve ikincil sorunları,
komplikasyonları önlemek mümkündür. Doğru ve zamanında müdahale
komplikasyonları azaltacağı gibi ölüm oranlarını da düşürecektir. Bu nedenle kırık,
çıkık ve burkulmalarda ilk yardım uygulamaların bilip gereğini uygulamak ve
gereksiz müdahalelerden kaçınmak oldukça önemlidir.
Kırığın Çeşitleri
Deri bütünlüğüne göre kırıklar
Kırık olan kemik ucu, deri ya da mukozayı delerek dışarı çıkar ya da mukoza
içinde kalır. Açık (bileşik) kırık, kapalı (basit) kırık ve komplike kırık olmak üzere üçe
ayrılır.
Açık (bileşik) kırık: Kemik dokusunun dış̧ ortamla temasını sağlayacak şekilde
deri bütünlüğü bozulmuştur (Resim 10.1). Özellikle kas, damar, yağ dokusu ve
deriyi parçalayarak kemiğin özellikle uzun parçası dışarı çıkar. Genellikle doğrudan
travma sonucu meydana gelir. Açık kırıkta semptomlar, daha ağır, kanama ve
enfeksiyon gelişme olasılığı fazladır. Kırıkta zedelenme sadece kemik dokusu ile
sınırlı olmayıp, çevredeki kas, damar, sinir ve eklemlerde de hasar olabilir.
Kapalı (basit) kırık: Doğrudan ya da dolaylı travma ile kemik kırıldığı halde,
kırık üzerindeki derinin bütünlüğü bozulmamış̧ ve kırık kemik uçları deriden dışarı
çıkmamıştır (Resim 10.1). Kapalı kırığa basit kırık da denir.
Komplike kırık: Kırılan kemikle birlikte yakınında bulunan organlar hasar
görmüştür. Hem kemik kırılır, hem de organ kırık kemik tarafından yaralanır.
Örneğin kaburga kırıklarında plevra veya akciğer yaralanabilir.
Kemik uçlarının Kemiğin ortasından düz olarak kırılması sonucu oluşan transvers kırık
birbirinden ayrılma Kemiğin ortadan dik olmayan açıdan kırılması sonucu oluşan oblik kırık
durumuna göre kırıklar; Kırık çizgilerinin kemiği tam olarak çevrelemesi sonucu oluşan spiral
transvers, oblik, spiral, kırık
kopma ve parçalı kırık
Kemikten bir parçanın kopması sonucu oluşan kopma kırığı
olarak gruplandırılır.
Kemikte ikiden fazla parça oluşması sonucu görülen parçalı kırık
Çıkık Belirtileri
Hareket kısıtlılığı
Ağrı (Çıkık bölgesinde oluşan şiddetli ağrı, kemik yerine oturana kadar
devam eder)
Hassasiyet
Şişlik, kızarıklık ve morarma
Çıkığın yer ve tipine göre eklem bölgesinde uzama kısalma tarzında şekil
bozukluğu
Burkulma Belirtileri
Burkulmanın olduğu bölgede ilk anda hissedilip kaybolan, ancak birkaç
saat sonra yeniden başlayan ağrı
Eklem bölgesinde şişlik, kızarıklık ve morluk
Hareket kısıtlılığı
Kırık, çıkık ve burkulma belirtilerini ayırt etmek zordur. Kesin tanı hastane
ortamında yapılan tetkikler sonucunda konur. Röntgen çekilmeden kesin karar
verilemeyeceğinden, burkulmalar daima sanki kırıkmış̧ gibi tespit edilmelidir. Aksi
taktirde kırığa veya çıkığa dönüşebilme ihtimali vardır.
Kalça ile diz arasındaki kırıkların tespiti için bütün bacak çift taraflı destek ile
sarılır. Desteklerden dış̧ tarafta olanı koltuk altına kadar uzanmalıdır. İstenmeyen
hareketlerin de engellenmesi için sağlam bacak da birlikte tespit edilebilir.
Diz kapağı kırığında Resim 10.20. Bacak Düz Durumdayken Diz Kapağı Tespiti
bacak bükülü vaziyette
Bacak bükülü vaziyette bulundu ise;
bulunduysa yaralının
pozisyonu korunarak Yaralının bulunduğu pozisyon korunur.
tespit işlemi uygulanır. Sert tespit malzemesi, bükülü bacağın iki yanına gelecek şekilde
yerleştirilir.
Resim 10.21. Bacak Bükülü Durumdayken Diz Kapağı Tespiti (Kaynak: Kırık Çıkık
ve Burkulmalarda İlk Yardım ‐ mtegm.meb.gov.tr 2011 )
Tespit sırasında:
Tespit işlemine ilk önce ayak bileği çevresinde dairesel sargı ile başlanır ve
üst üste gelecek şekilde iki kez sarılır.
Daha sonra ayak tabanı çevresi bir kez sarılarak tekrar ayak bileği
çevresine getirilir.
Ayak tabanı ve bilek çaprazlanarak dışa doğru sarılır.
Bir önceki sarılan sargının yarısını kapatacak şekilde aşağı yukarı
çaprazlanarak ayak sarılmaya devam edilir.
Tespit işlemi, çok sıkı yapılmamalıdır.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi ayrılmamış̧ kırık türüdür?
a) Oblik kırık
b) Spiral kırık
c) Transvers kırık
d) Parçalı kırık
e) Yaş ağaç kırığı
2. Aşağıdakilerden hangisi, kalça ve alt ekstremite kırık, çıkık ve
burkulmalarında tespit işleminde dikkat edilmesi gereken kurallardan biri
değildir?
a) Ayakkabılar çıkarılmamalı varsa ayakkabının bağları gevşetilmelidir.
b) Kanama var ise durdurulmalıdır.
c) Tespit edilen bölge vücut seviyesinden yukarıda tutulur.
d) Şerit sargılar kırık bölgenin tam üzerine bağlanmalıdır.
e) Açık kırık gelişmiş̧ ise yara temiz bir bezle kapatılmalıdır.
3. Aşağıdakilerden hangisi kol kırıklarında uygulanır?
a) Koldaki şekil bozukluğu düzeltilerek tespit edilir.
b) Yüzük ve saat gibi takı eşyaları çıkarılmaz.
c) Kol bulunduğu pozisyonda iki taraflı tespit edilir.
d) Tespit yapılırken destek uygulanmaz .
e) Sadece kırık kolun alt eklemi tespit edilir.
4. Aşağıdakilerden hangisi, kırık ya da kırık şüphesi olan yaralıya
uygulanmalıdır?
a) Tespit etme
b) Sıcak uygulama yapma
c) Kalp seviyesinin altında tutma
d) Masaj yapma
e) Ovarak ağrıyı giderme
5. Aşağıdakilerden hangisi alt bacak kemiği kırığında tespit için doğrudur?
a) Yaralı acilen olay yerinden uzaklaştırılır.
b) Diz ile ayak arasında ki kemiklerde kırık varsa uygulanacak atelin
boyu topuktan kalçaya kadardır.
c) Yaralının ayakkabıları çıkartılır.
d) ICE uygulaması yapılır.
e) Tespit sonrası kanama durdurulur.
6. Aşağıdakilerden hangisi çıkıkta ilk yardım uygulaması ile ilgili olarak
yanlıştır?
a) Yaralının üzeri örtülerek vücut sıcaklığı korunmalıdır.
b) Çıkık yerine konmalıdır.
c) Çıkık eklem üzerine havlu ya da bir başka materyale sarılı buz torbası
konulmalıdır.
d) Yaralı hareket ettirilmemelidir.
e) Gerekirse 112 Acil Yardım Merkezinden tıbbi yardım istenmelidir.
Cevap Anahtarı
1.e, 2.d, 3.c, 4.a, 5.b, 6.b, 7.d, 8.a, 9.c, 10.e
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Altun Yılmaz, A. (2016). Kırık, çıkık ve burkulmalarda ilk yardım. Yıldırım F. ve
Faydalı S. (Eds), İlk Yardım, 1. Baskı. Ankara: Eğiten Kitap yayıncılık.
Bayraktar., N. (2010). Kırık, çıkık ve burkulmalar. Erdil, F., Bayraktar, N., Şenol
Çelik,S. (Eds.). Temel İlk Yardım, 2. Baskı, Ankara: Efil Yayınevi.
Dramalı, A., Kaymakçı, Ş., Özbay, T., Yavuz, M., Demir, F. (2003). Temel İlk Yardım
Uygulamaları, İzmir: Ege üniversitesi Basımevi.
Gültekin, T. (2018). Kırık, çıkık, burkulmalara yaklaşım. Denizbaşı Altınok A. ve
Onur Ö. (Eds), Yüksekokullar İçin İlk Yardım, 1. Baskı. İstanbul: Yüce
Reklam Yayım Dağıtım.
Gürçayır, D. (2019). Travmalarda ilk yardım. Balcı Akpınar R ve Küçükoğlu S. (Eds).
Çocuk Sağlığı ve İlk Yardım
Özbayır, T. (2012). Kırık, çıkık ve burkulmalar. Yavuz, M., Korkmaz, F.D., Özbayır, T.
(Eds.). Temel İlk Yardım, İzmir: Meta Basım Matbaacılık Hizmetleri.
Özer N. (2014). Spinal travma. Eti Aslan F ve Olgun N. (Eds). Erişkinlerde Acil
Bakım. Ankara: Akademisyen Tıp Kitabevi
Sözen, C. (2006). İlk Yardım ve Acil Bakım, İstanbul: Sistem Matbaacılık. Uçar, M.
(2008). Hepimiz İçin A’dan Z’ye İlk Yardım, 3.Baskı, Ankara: Atlas Kitapçılık
Tabak, R S, Somyürek İ.(2008). Temel İlk Yardım ve Acil Bakım. Ankara: Palme
Yayıncılık
Uçar, M. (2008). Hepimiz İçin A’dan Z’ye İlk Yardım, 3. Baskı Ankara: Atlas
Kitapçılık
Uzun Şahin C. (2018). Kas ve kemik sistemi yaralanmaları. Gürsoy A ve Çilingir D.
(Eds). Temel İlk Yardım Bilgi ve Uygulamaları, 1. Baskı, Adana: Çukurova
Nobel Tıp Kitapevi
Ünlü., H. (2010) Ortopedik ve nörovasküler travmalar. Erdem, Y., Erkal İlhan, S. (
Eds.) T.C Sağlık Bakanlığı Acil Bakım Hemşireliği Kurs Kitabı, Ankara: Tedavi
Hizmetleri Genel Müdürlüğü.
Yüksel S; Cücen Z. (2014). İlk yardım ve Temel Uygulamalar, 3. Baskı, Ankara:
Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık.
Kırık çıkık burkulmalar 28. 12. 2013 tarihinde
http://www.hastamiyim.net/2011/10/26/kirik‐cikik‐burkulma‐tedavi‐
yontemleri/ adresinden erişildi
Kırık, çıkık ve burkulmalarda ilk yardım (Ders 7), 25. 12. 2013 tarihinde
http://www.e‐ilkyardim.org/kirik‐cikik‐ve‐burkulmalarda‐ilkyardim‐ders‐7
adresinden erişildi
Acil yaklaşım ilk yardım 25. 12. 2013 tarihinde
http://www.ttb.org.tr/STED/sted0201/24.html adresinden erişildi.
ilk yardım ders notları 2, 25.12.2013 tarihinde
http://www.drguler.com/pages/news/print.php?id=19 adresinden erişildi.
Kaza sonucu oluşan yaralanmalar ve ilk yardım, 25.12.2013 tarihinde
http://www.ehliyetokulu.com/i8.htm adresinden erişildi.
Kırıklar hakkında genel bilgiler, 25.12.2013 tarihinde
http://www.yusufunal.com/?/kiriklar‐hakkinda‐genel‐bilgiler// adresinden
erişildi.
(2011)Acil Sağlık Hizmetleri Travmalar 1 (2011) ‐ 723H00060, Ankara: T.C. Milli
Eğitim Bakanlığı
Kırık, Çıkık ve Burkulmalarda İlk Yardım (2011)‐ 720S00045, Ankara: T.C. Milli
Eğitim Bakanlığı
ilk yardım, 25.12. 2013 tarihinde http://www.istanbulu‐seviyorum.org/e‐
kitaplik/afet‐kitabı/dilkyar.htm adresinden erişildi.
Kırıklarda verilecek pozisyonlar, 25.12.2013 tarihinde
http://atakansurucukursu.com/kirik‐cikik‐ve‐burkulmalar/ adresinden
erişildi.
ÜNİTE
11
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Sıcak ve Soğuğa Maruz Kalmalarda ve Boğulmalarda İlk Yardım
SICAK VE SOĞUĞA
MARUZ
KALMALARDA VE
BOĞULMALARDA
İLK YARDIM
.
. .
GİRİŞ
Sıcak ve soğuğa maruz kalma, çevresel aciller içerisinde önemli bir yere
sahiptir ve kırsal ve kentsel tüm bölgelerde sıklıkla karşılaşılabilecek durumlardır.
Sıcağa bağlı aciller tüm yaş gruplarını etkilemekle beraber reaksiyonların
şiddeti yaşlara göre değişmektedir. Örneğin, sıcak krampları 17 yaşındakilerde,
sıcak bitkinliği 40 yaş ve sıcak çarpması 60 yaş grubu insanlarda daha sık
görülebilir.
Soğuğa bağlı acillerde ise vücudun bazı kısımlarında veya tümünde
yaralanmalar meydana gelebilir. Soğuğa maruz kalmanın belirtileri 0’ın altında ve
üstündeki ortamlar ve maruz kalma sürelerine göre değişir. Vücutta kimyasal
reaksiyonların gerçekleşebilmesi için vücut sıcaklığı 370C civarında belli sınırlar
içinde korunmalıdır. Ancak aşırı soğuk nedeni ile soğuğa maruz kalınması
durumunda vücut sıcaklığı düşer ve bölgeye yeterince kan gitmemesi ve dokularda
kanın pıhtılaşması ile dokuda hasar oluşur.
Boğulmalar ülkemizde kaza ölümleri arasında önemli yer tutmaktadır.
Boğulmalardan özellikle suda boğulma, kaza sonucu görülen ölümler
arasında 3. sırada yer almaktadır. İki yaşın altında, 10‐19 yaş arası ergenlik yaş
grubunda ve özellikle yaz aylarında daha fazla görülmektedir. Tatlı ve tuzlu suda
boğulmalarda dokularda meydana gelen zedelenme ve olumsuz etkiler birbirinden
farklıdır.
Ancak boğulma ister tatlı suda isterse tuzlu suda olsun başlangıçta yapılması
gereken ilk yardım uygulamaları aynıdır.
Sıcak ve soğuk acilleri ile boğulma vakaları her zaman ve her yerde
görülebilir. Bu durumlardan biriyle karşılaşmış ve zarar görmüş yaralılara uygun
acil yardım yapılarak yaşamsal tehlikeyi ortadan kaldırmak veya yaralının yaşamsal
fonksiyonlarındaki kayıpları önlemek çok önemlidir. Bu ünite sonunda elde
edeceğiniz bilgilerle sıcak ve soğuk acillerinde ve boğulmalarda acil yardım
uygulamalarını öğreneceksiniz.
Vücut değişik ısılara terleme ile tuz miktarını ayarlayarak adapte olmaya
çalışır. Yeterli su kaybetmenin vücudu serinletici etkisi olduğu düşünülmektedir.
Terleme ile sıvı kaybı saatte 1.5 lt’ye ulaşabilir. Normalde insan terlediğinde
kilonun %5’i kadar sıvı kaybını tolere edebilir. Eğer terleme ile aşırı tuz kaybı olursa
ve yerine konmazsa dehidratasyon denilen vücuttan aşırı sıvı kaybı görülebilir.
Sıcak havaya uzun süre maruz kalmak veya çok sıcak bir ortamda bedensel
etkinlikte bulunmak, sıcak ödemi, kramplar, yorgunluk ve sıcak çarpması gibi
durumlara yol açabilir.
Sıcak Ödemi
Kişi aşırı sıcakla karşı karşıya kaldıktan sonra ellerde, ayaklarda ve ayak
bileklerinde üzerine basıldığında iz bırakan ödem oluşur. İklime uyum
sağlayamayan yaşlı ve çocuklarda daha sıklıkla görülür. Birkaç gün sürebilir.
Bu ödem kendiliğinden birkaç gün içinde çözülür hiçbir komplikasyon (yan
etki) olmaz. Sıcak ödemi oluştuğunda;
Ödemli bölge yükseltilmelidir.
Sıcak ortamlardan uzaklaştırılmalıdır.
Sıvı alımı artırılmalıdır.
Örnek
olur.
Sıcak krampları
terleme yoluyla Sıcağa Bağlı Yorgunluk
vücuttan büyük
miktarda sıvı Aşırı sıcak ortamda sıvı ve elektrolit kaybı sonucunda ortaya çıkar. Sıcak
kaybedildiğinde durgunluğu veya bitkinlik de denir. Genellikle aşırı sıcakta bulunan çocuk, hasta ve
meydana gelir. yaşlılarda veya aşırı egzersiz yapan kişilerde görülür.
Hastalar bayılma, baş ağrısı ve baş dönmesi, halsizlik, nadiren bulantı ve
kusma, karında kramplardan şikâyetçidirler. Aşırı terleme sonucu deri soluk ve
nemlidir. Terleme nedeniyle vücut sıcaklığı düşük, normal veya yüksek olabilir
(Resim 11.2).
Sıcak Çarpması
Sıcak etkisi ile oluşan sıcak çarpması erken müdahale edilmediği taktirde
ölüm ihtimali çok yüksek olan bir durumdur. Vücudun ısı düzenleyici
mekanizmaları bozulmuştur. Vücudun sıcaklığı aniden tehlikeli düzeylere çıkabilir.
40 0C ve üzerindeki vücut sıcaklığı hücrelerde ve özellikle beyin hücrelerinde ve
kan damarlarında hasara neden olur. Kalp atım sayısı artar, hastada klinik olarak
nörolojik şok tablosu görülür. Sıcak yaz günlerinde, arabada kilitli olarak yalnız
bırakılan çocuklarda da ölüme yol açabilir.
Sıcak çarpmasından özellikle sıcak hava dalgaları oluştuğunda ileri yaştaki
kişiler, çocuklar, kalp, tansiyon, diyabet, kanser ve böbrek hastaları gibi kronik
hastalığı olanlar fazlası ile etkilenir. Alkolikler, obezler ya da çok zayıf olanlar, idrar
söktürücü ve yatıştırıcı ilaç alanlar da daha fazla etkilenen gruptur. Egzersize bağlı
sıcak çarpması ise genellikle genç ve sağlıklı kişilerde aşırı sıcak ve nemli havalarda
görülür. Sıcak çarpmış kişiler terleyemezler, derileri kuru, çok sıcak (Vücut sıcaklığı
400C’nin üzerindedir) ve kırmızıdır. Kişilerde baş ağrısı, baş dönmesi, konuşma
bozukluğu, halsizlik, bilinç bozulması, bayılma ve hatta koma görülebilir. Bulantı,
kusma, ishal, ve kas krampları da tabloya eşlik edebilir. Sıcak çarpması birçok
sistemi de etkiler. Ciddi vakalarda karaciğer ve böbrek yetmezliği oluşabilir. Ateşin
40 derecenin üzerine çıktığı vakalarda kalıcı hasar gibi ağır sinir sistemi
bozuklukları oluşabilir.
Serinletmek için
yelpaze kullanılmalıdır.
Hipotermi
Hipotermi, merkezî vücut sıcaklığının 35°C altına düşmesidir. Vücuttan
radyasyon, konveksiyon, kondüksiyon, buharlaşma yolları ile ısı kaybedilir.
Radyasyon (Çevreye ısı yayma): Normal koşullarda vücudun en çok ısı
Hipotermide; kaybettiği yol radyasyondur. Hareket hâlinde bu enerji 2‐5 kat daha artabilir. Dış
özellikle beyin, kalp çevre sıcaklığı düştükçe radyasyon yoluyla kaybedilen ısı da artar.
ve böbrek olmak
üzere tüm organlar Konveksiyon (Vücut yüzeyindeki hava hareketi ile): Konveksiyonla olan ısı
etkilenir. kaybıhava hareketinin hızına bağlı olarak arttığı için doğada rastlanan hipotermi
olgularının en yaygın nedenidir. Uygun giyinme bu tip ısı kaybını büyük ölçüde
azaltmaktadır. Rüzgar geçirmez dış giysiler konvektif ısı kaybını ortadan kaldırırlar.
Kondüksiyon: Vücuttan daha soğuk olan bir iletkenle temas edildiğinde ısı
kaybedilir. Su iyi bir iletken olduğundan suya düşmelerde hipoterminin sebebi
kondüksiyondur. Giysiler ıslak olduğunda da kondüksiyonla büyük miktarda ısı
kaybedilir. Bu durumlarda olan ısı kaybı normalin 25 katı kadar olabilir.
Hipotermi düzeyleri
Hipotermide belirtiler vücut sıcaklığına bağlı olarak değişmektedir. Vücut
sıcaklığındaki düşüş ile birlikte ortaya çıkan belirtiler aşağıda verilmiştir.
Hafif hipotermi: Vücut sıcaklığı 32–35°C arasındadır. Cilt soluk ve soğuk,
titreme, nabız artışı, kan basıncı yüksekliği, takipne (hızlı soluk alıp verme) ve uyku
hâli ile seyreder.
Orta derecede hipotermi: Vücut sıcaklığı 30–32˚C arasındadır. Titreme
kesilir, nabız ve kan basıncı düşer. Zihinsel fonksiyonlarda yavaşlama, yutma ve
öksürük refleksi kaybı vardır. Mide içeriği gibi yabancı maddelerin solunum
Hipotermide kişi sistemine gitmesi olarak tanımlanan aspirasyon genel komplikasyondur.
soğuktan
uzaklaştırılmalıdır. Ağır hipotermi: Vücut sıcaklığı 30˚C’nin altındadır. Koordinasyon bozukluğu,
konfüzyon, letarji (Sesli ve ağrılı uyaranlarla uyandırılabilir, bırakınca tekrar uyur.)
ve koma (uyandırılamayan yanıtsızlık hâli) gelişir.
Donma
Donma, dokuların soğuk hava, su, sıvı ya da gaza maruz kalması ile oluşan
yaralanmadır. Donma en ciddi lokal soğuk yaralanmasıdır. Donmada hücrelerdeki
sıvı donarak kristal hâle gelir. Buz eridiği zaman hücrede hasar oluşur veya
kangren oluşarak kalıcı hasara sebep olur. Yaralı halsiz ve uykuludur. Hareketleri
ağır ve ağrılıdır.
Donmaya maruz kalan insanların çoğu açık havada çalışanlar, ruhsal durumu
bozuk olanlar, evsizler ve uzun süre açık arazide yapılan sporla uğraşanlardır.
Yetersiz giyinme, hareketsizlik, daha önceden donma öyküsünün bulunması
kolaylaştırıcı etmenlerdir. Isı ne kadar düşükse ve maruz kalma ne kadar uzunsa
Donma; dokuların
soğuk hava, su, sıvı ya dokuların etkilenmesi de o ölçüde fazladır. Kötü beslenme, enfeksiyon, şeker
da gaza maruz hastalığı, vasküler (damarlara ait) hastalıklar, sigara ve alkol kullanımı doku
kalması ile oluşan zedelenmesini ve işlevlerini etkileyen diğer etmenlerdir. Lokal donmalarda en çok
yaralanmadır. etkilenen bölgeler eller ve ayaklardır. Bunların yanında burun, kulak ve kornea sık
etkilenen diğer dokulardır. Klinik olarak başlıca üç grupta incelenebilir.
Birinci derece donuk: En hafif şeklidir. Erken müdahale edilirse hızla iyileşir. Deride
solukluk, soğukluk hissi olur. Uyuşukluk ve hâlsizlik görülür. Daha sonra kızarıklık
ve iğnelenme hissi oluşur. Ortalama 5‐10 gün sonra deride soyulma görülür.
İkinci derece donuk: Soğuğun sürekli olması ile belirtiler belirginleşir. Zarar gören
bölgede gerginlik hissi olur. Ödem, şişkinlik, ağrı ve içi su dolu kabarcıklar (bül)
Yaralının bilinci yerinde ise ılık, şekerli içinde alkol bulunmayan içecekler
verilmelidir.
Deride oluşan su dolu kabarcıklar delinmemelidir.
Eğer 30 dakika içinde donan yer normal renk ve sıcaklığını kazanmışsa o
yer 400C’lik sıcak suya batırılmalıdır.
Derinin sıcaklığı, rengi ve dokunma hissi 30 dakika içinde düzelmemişse
hemen hastaneye gönderilmelidir.
BOĞULMALAR
Boğulma nefes alamama neticesinde vücuttaki dokulara yeterli oksijen
gitmemesi ve dokularda bozulma meydana gelmesidir. Dilin boğazı tıkaması,
boğazın gıda, su, yabancı maddeyle bloke olması ya da asılma gibi nedenlerle
kişinin boğulmasıdır.
Genel boğulma belirtileri; nefes almada güçlük, gürültülü, hızlı ve derin
solunum, ağızda balgam toplanması ve köpüklenme, yüzde, dudaklarda ve
tırnaklarda morarma ve bayılma olarak özetlenebilir.
Boğulma Türleri
Solunum yolunun tıkanması ile meydana gelen boğulmalar
Her yıl pek çok kişi, yabancı cisim ile hava yolunun tıkanması nedeniyle
kaybedilmektedir. Yetişkinlerde ve çocuklarda boğulmalar genellikle yemek yerken
olur. Ayrıca çocuklarda leblebi, fındık, gibi yiyeceklerle birlikte bozuk para, jeton,
düğme gibi nesneler de boğulmalara neden olabilmektedir. Büyük ve iyi
çiğnenmemiş lokmalar, takma dişler ve aşırı alkol alımı, ağızda lokma veya başka
Suda boğulmak bir cisim varken oynama, koşma, konuşma, ağlama, hapşırma, gülme risk nedenini
üzere olan kişiye oluşturmaktadır.
yaklaşırken ilk
yardımcı kendi Yabancı bir cisme bağlı olarak hava yolunun tam tıkanması durumunda kişi
güvenliğini de hiç nefes alamaz, ses çıkaramaz ve öksüremez. Hava yolu kısmen tıkanmış ise ani
düşünerek girişimde solunum sıkıntısı, zayıf veya sessiz öksürme ve hırıltı ortaya çıkar.
bulunmalıdır.
Suda boğulma
Suda boğulmalar özellikle yaz aylarında çok fazla görülen kaza ile ölüm
nedenlerindendir. Suda boğulmalarda, boğulma sırasında nefes borusu girişinin
kasılmasına bağlı olarak çok az miktarda su akciğerlere girer. Suda boğulanlarda
özellikle soğuk havalarda 20–30 dakika geçse bile suni solunum ve kalp masajına
Asılmış birisini başlanmalıdır.
kurtarırken
Suda boğulmak üzere olan bir kişi var ise kurtaracak kişi önce kendi
öncelikle yaralı
yukarı doğru güvenliğini düşünerek davranmalı, mümkün ise ona ulaşabilecek bir araç
kaldırılmalı ve aranmalıdır. Tekne, kayık yok ise can simidi, bu da yok ise kalas, araç lastiği bile
boyun sabit kullanılabilir.
tutularak
indirilmelidir.
Resim 11. 8. Solunum Yolu Tıkanıklıklarında Sırta Vurma Tekniği ve Heimlich Manevrası
Bir dakika içinde hava yolu açılamazsa ileri yaşam desteği uygulamaları
gerekir.
Suda boğulmalarda ilk yardım
Boğulmuş olan kişinin ilk müdahalesi, olay yerinde, sudan hızlı ve
dikkatlice çıkarılmasıyla başlar. Sudan insan çıkarma ve kurtarma
konusunda eğitimli olunmalı, boğulmakta olan bir insanı kurtarmak
amacıyla suya girilmemelidir. Kurtarıcı üzerindeki ceket, bir dal parçası,
teknedeki can simidi, kürek, halat benzeri malzemeleri kullanarak, kişiyi
sudan çıkarmaya çalışmalıdır.
Hemen 112 Acil Yardım Merkezi aranmalıdır. Boğulan kişide boyun
yaralanması olabileceği akılda tutulmalı ve boynu dikkatlice korunarak,
Boğulmuş olan boyunluk ile hareketsiz hâle getirilmelidir. Olay yerine profesyonel yardım
kişinin ilk gelene kadar boğulmuş olan kişi, sırtüstü sert bir yere yatırılarak Temel
müdahalesi, olay Yaşam Desteği (TYD) uygulamalarına başlanmalıdır. Bunun için havayolu
yerinde, sudan hızlı açıklığı sağlanmalı ve gerektiğinde solunum desteklenmelidir.
ve dikkatlice
Gerektiğinde kalp masajına başlanmalıdır.
çıkarılmasıyla başlar.
Suyun içinde yapılan TYD genellikle etkisizdir ve kurtarıcı için de tehlikeli
olabilir. Bu nedenle sert ve oturmuş bir sırt tahtası olmadan bu işlemin
denenmesi önerilmemektedir.
Suda boğulan kişilerde çok az miktarda su akciğerlere kaçtığından yan
yatırılarak uygulanan baskı ya da Heimlich manevrası gibi hava yolunu
açmaya yarayan hareketlerin suyu akciğerlerden uzaklaştırma ve
oksijenlenmeyi artırma konusundaki yararı tartışmalıdır.
Bireysel Etkinlik
Sıcak ve soğuğa maruz kalma, çevresel aciller içerisinde önemli bir yere
sahiptir ve kırsal ve kentsel tüm bölgelerde sıklıkla karşılaşılabilecek
durumlardır.
Sıcak havaya uzun süre maruz kalmak veya çok sıcak bir ortamda bedensel
etkinlikte bulunmak; sıcak ödemi, sıcağa bağlı kramplar, yorgunluk ve sıcak
Özet
çarpması gibi durumlara yol açabilir. Sıcağa bağlı acillerde kişi bulunduğu
ortamdan daha serin bir yere alınma, ortamı ve cildi havalandırma gibi basit
ilk yardım uygulamaları ile serinletilmelidir. Sıcak etkisi ile oluşan sıcak
çarpması ise erken müdahale edilmediği taktirde ölüm ihtimali çok yüksek
olan bir durumdur. Vücudun ısı düzenleyici mekanizmaları bozulmuştur.
Sıcak çarpmasından özellikle sıcak hava dalgaları oluştuğunda ileri yaştaki
kişiler, çocuklar, kalp, tansiyon, diyabet, kanser ve böbrek hastaları gibi
kronik hastalığı olanlar fazlası ile etkilenir. Kişilerde baş ağrısı, baş dönmesi,
konuşma bozukluğu, halsizlik, bilinç bozulması, bayılma ve hatta koma
görülebilir.
Vücuttaki kimyasal reaksiyonların gerçekleşebilmesi için vücut sıcaklığı 370C
civarında belli sınırlar içinde korunmalıdır. Ancak aşırı soğuğa maruz
kalınması durumunda vücut ısısı düşer ve bölgeye yeterince kan gitmemesi
ve dokularda kanın pıhtılaşması ile dokuda hasar oluşur. Çok soğuk bir
ortamda uzun süre bulunmak hipotermi ve lokal donmalara (soğuk şişliği,
siper ayağı, donma) neden olabilir. Hipotermi, merkezî vücut sıcaklığının
35°C altına düşmesidir. Vücuttan radyasyon, konveksiyon, kondüksiyon,
buharlaşma yolları ile ısı kaybedilir. Hipotermisi olan bireye yaklaşımda ilk
olarak birey soğuktan uzaklaştırılmalıdır. Bulunduğu ortamda rüzgar varsa
etkilenmesi önlenmelidir. Isı kaybı, ıslak kıyafetler varsa kurularıyla
değiştirme, başın örtülmesi, altına ve üzerine vücut sıcaklığını koruyacak
battaniye, havlu, palto gibi şeylerin yerleştirilmesi ile önlenmelidir. Artan
uyuma isteği varsa uyuması engellenmelidir.
Donma, dokuların soğuk hava, su, sıvı ya da gaza maruz kalması ile oluşan
yaralanmadır. Donma en ciddi lokal soğuk yaralanmasıdır. Isı ne kadar
düşükse ve maruz kalma ne kadar uzunsa dokuların etkilenmesi de o ölçüde
fazladır. Kötü beslenme, enfeksiyon, şeker hastalığı, vasküler (damarlara ait)
hastalıklar, sigara ve alkol kullanımı doku zedelenmesini ve işlevlerini
etkileyen diğer etmenlerdir. Lokal donmalarda en çok etkilenen bölgeler
eller ve ayaklardır. Birinci, ikinci ve üçüncü derece donuklar olarak üçe ayrılır.
Birinci derece donuk en hafif şeklidir. Erken müdahale edilirse hızla iyileşir.
İkinci derece donuklarda zarar gören bölgede gerginlik hissi olur. Ödem,
şişkinlik, ağrı ve içi su dolu kabarcıklar (bül) meydana gelir. Üçüncü derece
donuklarda ise dokular geriye dönülmez biçimde hasara uğramasıştır. Canlı
ve sağlıklı deriden kesin hatları ile ayrılan siyah bir bölge oluşur.
Boğulma nefes alamama neticesinde vücuttaki dokulara yeterli oksijen
gitmemesi ve dokularda bozulma meydana gelmesidir. Ölüm oranlarına
bakıldığında her yıl pek çok kişi, yabancı cisim ile hava yolunun tıkanması
nedeniyle kaybedilmektedir. Yetişkinlerde ve çocuklarda bu tip boğulmalar
genellikle yemek yerken olur. Ayrıca boğulmalar özellikle yaz aylarında
sıcaktan bunalma nedeniyle kullanılan havuz veya denizde iyi yüzme
bilinmeme sonucunda oluşabilmektedir. Hava yolu tıkanan kişi soluyorsa,
öksürmeye teşvik edilmeli, başka bir girişimde bulunulmamalıdır. Hastanın
solunum ve öksürüğü zayıflamaya veya kaybolmaya başlamışsa, derhâl sırta
vurma ve heimlich manevrası uygulanmalıdır.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Sıcak ödemi için aşağıda verilenl iafedelerden hangisi yanlıştır?
a) Ödem birkaç gün içinde kendiliğinden çözülür.
b) Hiçbir yan etki gelişmez.
c) Ödemli bölge yükseltilmelidir.
d) Hasta sıcak ortamda tutulmalıdır.
e) Sıvı alımı artırılmalıdır.
I. Kişi serin bir yerde dinlendirilir.
II. Kramp giren bacak hareket ettirilmelidir.
III. Dar giysiler varsa çıkarılır.
IV. Aşırı aktiviteden kaçınılır.
2. Yukarıdakilerden hangileri sıcak kramplarında yapılması gereken ilk yardım
uygulamalarındandır?
a) I ve II
b) I ve III
c) II ve IV
d) I, II ve Iv
e) I, II, III ve IV
3. Aşağıdakilerden hangisi, sıcak çarpmalarında görülen belirtilerden biri
değildir?
a) Kuru, kırmızı bir cilt
b) Konuşma bozukluğu
c) Soğuk bir cilt
d) Bulantı, kusma
e) Bayılma
Dokuların geriye dönülmez biçimde hasara uğramasıdır. Canlı ve sağlıklı
deriden kesin hatları ile ayrılan siyah bir bölge oluşur.
4. Paragrafta verilen tanım aşağıda verilen hangi hastalığın açıklamasını
oluşturur?
a) Siper ayağı
b) Soğuk ısırması
c) Hipotermi
d) Birinci derece donuk
e) Üçüncü derece donuk
5. Aşağıdakilerden hangisi hipotermide yapılması gereken ilk yardım
uygulamalardan biridir?
a) Kazazedeyi ani olarak ısıtmama
b) Masaj yapma veya ovma
c) Sigara‐alkol verme
d) Bandaj yapma
e) Cilde ilaç‐merhem sürme
Cevap Anahtarı
1.d, 2.e, 3.c, 4.e, 5.a, 6.a, 7.b, 8.e, 9.c, 10.e
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Atıcı, A., Hallıoğlu, O., Mert, E. (2011). Çocuklarda Temel ve İleri Yaşam Desteği
Uygulamaları, Adana: Nobel Kitabevi.
Dilek, O. N. (2003). İlk Yardım Ders Kitabı, 1. Baskı, Afyon: Afkon Kocatepe
Üniversitesi Yayını,
Fischer, S. (2008). İlk Yardım Kılavuzu, 1. Baskı, İstanbul: Mikado Yayımcılık.
Girişgin, S., Koçak, S., Gül, M., Cander, B. (2006). “Hipotermi ve lokal donmalar”.
Sted 2006: 15(3);45‐50
Karadakovan, A. (2010). Dermatoloji. Kardakovan, A., Eti Aslan, F. (Eds.). Dahili ve
Cerrahi Hastalıklarda Bakım. 1.Baskı, Adana: Nobel Kitapevi.
Sözen, C. (2012). İlk Yardım, 1. Baskı, Ankara: Nobel Kitabevi.
Şenol Çelik, S. (2010). Yanık, sıcak çarpması ve donma. Erdil, F., Bayraktar, N.,
Çelik, S.Ş. (Eds.). Temel İlk Yardım, 2. Baskı, Ankara: Efil Yayınevi.
TC Milli Eğitim Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Çevresel Aciller 1, 2012, Ankara.
16.06.2019 tarihinde
http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/%C3%87evr
esel%20Aciller%201.pdf adresinden erişildi.
TC. Sağlık Bakanlığı Eğitimciler İçin Eğitim Rehberi, İlkyardım Modülleri, 2008.
16.06.2019 tarihinde http://www.ilkyardim.org.tr/dokumanlar/Saglik‐
Bakanligi‐Ilk‐Yardim2.pdf adresinden erişildi.
Thygerson A., Gulli B., Krohmer R. J. (2008). İlk Yardım. Karahasanoğlu Özkan Ç.
(Çeviren) 1. Baskı, İstanbul: Gelecek Atölyesi Yayımcılık Ltd.
Türk Kızılayı, İlk yardım, Bebekler İçin İlk Yardım, Solunum Yolu Tıkanıklıklarında İlk
Uçar, M. (2008). Hepimiz için A’dan Z’ye İlk Yardım, 3. Baskı, Ankara: Atlas Tic. ve
Ltd. Şti.
User N. Soğuğa Bağlı Acil Durumlar. Kekeç , Z. (Edt). Tüm Yönleri ile Acil Tıp Tanı
Tedavi ve Uygulama Kitabı. 3. Baskı, Ankara, Akademisyen Tıp Kitabevi.
Vano‐Galvan, S., Martorell, A. (2012). “Chilblains”. CMAJ, 184(1): 67.
yardım 2019. 16.06.2019 tarihinde http://www.ilkyardim.org.tr/bebekler‐icin‐ilk‐
yardim.html adresinden erişildi.
Yavuz, M. (2003). Sıcak ve soğuğa maruz kalma. Dramalı, A., Kaymakçı, Ş., Özbay,
T., Yavuz, M., Demir, F. (Eds.) Temel İlk Yardım Uygulamaları, 1. Baskı, İzmir:
Ege Üniversitesi Basımevi.
Yavuz, M. (2012). Sıcak ve soğuğa maruz kalma. Yavuz, M., Korkmaz, F.D.,
Özbayır,T. (Eds.). Temel İlk Yardım. 1. Baskı, İzmir: Meta Basım Matbaacılık.
Yüksel, S., Cücen, Z. (2011). İlk Yardım ve Temel Uygulamalar, 1. Baskı, Ankara;
Nobel Yayımcılık.
• Bilinç Bozukluklarının
Sınıflandırılması SAĞLIK HİZMETLERİ
• Bayılma
• Koma Prof. Dr. Mehtap
• Havale
• Diğer Aciller TAN
• Diyabete Bağlı Acil Durumlar
• Göğüs Ağrısına Bağlı Aciller
12
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Bilinç Bozuklukları ve Diğer Acil Durumlarda İlk Yardım
•Bayılma (Senkop)
Bilinç •Koma
Bozukluklarının •Havale
Sınıflandırılması
GİRİŞ
Bilinç; uyanık olma, çevresel ve kendi vücudundan kaynaklanan tüm
uyarıları algılayabilme, doğru değerlendirebilme ve bunlara uygun, yerinde tepki
oluşturmadır.
Serabral hemorajiler
Bilinç bozukluğuna;
beyin tümörleri, ve Serabral enfarktüsler
apseleri, serebral Epidural hematomlar
hemorajiler, alkol, Beyin tümörleri
ilaç vb. Supdural hematomlar
zehirlenmeler ve
Beyin apseleri
travma durumları
Retiküler aktivatör sistemi baskılayan durumlar:
neden olabilir.
Serebellar abseler
Enfarktüs
Pons ya da serebellar abseler
Tümörler
Örnek
Koma
Yutkunma ve öksürük gibi koruyucu reflekslerin ve dışarıdan gelen
uyaranlara karşı tepkinin azalması ya da yok olması ile ortaya çıkan uzun süreli tam
Komaya neden bilinç kaybıdır.
olabilen metabolik
Komaya neden olabilen durumlar
durumlar; diabet
(şeker hastalığı), Beyin ile ilgili durumlar;
karaciğer,
Kafa travmaları
yetmezlikleri, üre
artması, İnme
enfeksiyonlar, Beyin tümörleri
epilepsi, havale. Beyin zarının iltihaplanması
Beyin kanamaları
Zehirlenmeler;
Metabolik sorunlar;
Belirti ve bulgular
Yutkunma, öksürük gibi tepkilerin kaybolması
Sesli ve ağrılı uyarılara tepkisizlik
Işığa karşı tepkisizlik
İdrar ve gaita kaçırma
Kusma
Çok derin bilinç kaybı
Komada ilk yardım
Bilinç kaybı oluşan bireye, öncelikle bayılmaya yönelik ilk yardım uygulanır.
Bireyin bilinci kısa sürede normale dönmez ise, koma pozisyonu verilir ve tıbbi
yardım istenir.
Tıbbi yardım gelinceye kadar;
3‐5 dakikada bir solunum ve nabız kontrol edilmelidir.
Sıkan giysiler gevşetilmelidir.
Komada tıbbi Ağız içinde yabancı cisim olup olmadığı kontrol edilmelidir.
yardım gelinceye
Solunumu varsa ve herhangi bir yaralanması yoksa koma pozisyonu
kadar; 3‐5
dakikada bir verilmelidir.
solunum ve nabız Koma pozisyonu (yarı yüzükoyun‐yan pozisyon)
kontrol edilmelidir.
Ağız içinde Bireyin döndürüleceği tarafa diz çökülür.
yabancı cisim olup Bireyin karşı tarafta kalan kolu karşı omzunun üzerine konur.
olmadığına Karşı taraftaki bacağı dik açı yapacak şekilde kıvrılır.
bakılmalıdır. Bireyin ilk yardımcıya yakın kolu baş hizasında omuzdan yukarı uzatılır.
Solunumu varsa Birey karşı taraf o m uz v e kalçasından tutularak bir ham lede çev rilir.
koma pozisyonu
Üstteki bacak kalça ve dizden bükülerek öne doğru destek yapılır.
verilmelidir.
Alttaki bacak hafif dizden bükülerek arkaya destek yapılır.
Başı uzatılan kolun üzerine yan pozisyonda hafif öne eğik konur.
Diğer el ile yüz ve çeneye destek yapılır.
Tıbbi yardım gelinceye kadar bu pozisyonda tutulur.
Havale
Havale, aniden anormal nöronal aktivasyaon sonucu başlayan şuur kaybı,
nefes alamama ve kasılma ile seyreden klinik tablodur. Tıp dilindeki adı
konvülsiyondur.
Belirti ve bulgular
Vücut sıcaklığının artması
Titreme
Kaslarda kasılmalar
Bilinç bulanıklığı
Ateşli havalede ilk yardım
Solunum yolu açıklığı sağlanmalıdır.
Öncelikle hasta oda sıcaklığında su ile ıslatılmış havlu ya da çarşafa
sarılarak ateş düşürülmeye çalışılmalıdır.
Ateş bu yöntemle düşmüyorsa oda sıcaklığında bir küvete yatırılmalı ya da
duş aldırılmalıdır.
Tıbbi yardım 112 Acil Yardım Merkezi’nden istenmelidir.
Sara krizi (Epilepsi)
Beyinde ani ve anormal elektrik deşarjına bağlı olarak duyu, hareket,
algılama, bilinç ya da davranış değişikliklerine neden olan kronik tekrarlayıcı
nöbetler epilepsi olarak tanımlanmaktadır.
Belirtileri ve bulgular
Hastada ön haberci denilen normalde olmayan kokuların, tatların ve ses
lerin hissedilmesi, adale kasılmaları gibi ön belirtiler oluşur.
Bazen hasta bağırır, şiddetli ve ani bir şekilde bilincini kaybederek yığılır.
Yoğun ve genel adale kasılmaları görülebilir, 10–20 saniye kadar nefesi
kesilebilir.
Dokularda ve yüzde morarma gözlenir.
Kaslarda kısa ve genel kasılma, sesli nefes alma, aşırı tükürük
salgılanması(bazen ağızdan köpük gelmesi), idrar kaçırma görülebilir.
Hasta dilini ısırabilir, başını yere çarpıp yaralayabilir, aşırı kontrolsüz
hareketler gözlenir.
Son aşamada hasta uyanır, şaşkındır, nerede olduğundan habersiz, uykulu
hâli vardır.
Hastanın başı ve kaslarında ağrı oluşur.
Sara krizinin (epilepsinin) hafif belirtileri
Bir noktaya doğru dalgın bakış ve kişinin hayal alemine dalmış gibi
görünmesi
Örnek
DİĞER ACİLLER
Diyabete Bağlı Acil Durumlar
Diyabet (şeker hastalığı), başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ
metabolizması bozuklukları ile karakterize bir grup metabolik hastalıktan
oluşmaktadır. Bu hastalık insülin salınımında, etkisinde veya her ikisinde
bozulmalar sonucunda gelişir. Yenilen besinlerin çoğu, glikoza (şekere)dönüşerek
kana geçer. Glikoz, vücutta kas ve diğer dokular için enerji kaynağı olarak kullanılır.
Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glikozun
hücrelerin içine girememesidir. Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya
karaciğerdeki depolardan kana salınan glikoz, pankreas tarafından salgılanan
insülin hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve yakılarak enerjiye dönüşür.
İnsülin yetersizliğine bağlı olarak besinlerdeki şekerin enerjiye dönüşememesi ve
kanda yükselmesi sonucu diyabet oluşur. Diyabet hastaları, kandaki şeker
dengesini koruyabilmek için tükettikleri gıdanın kalorisini kontrollü bir şekilde
almaya çalışır ve ilaç kullanırlar. Ancak bazen alınan besinlerin kalorisinin fazla
olması, ilacın yetersiz alınması veya uzun süren açlık gibi durumlarda hiperglisemi
(kan şekeri yükselmesi) ya da hipoglisemi (kan şekeri düşmesi) görülebilir. Her iki
durumda da hastanın yaşamı tehlikeye girebilir ve ilk yardım gerekir.
Hiperglisemi nedenleri
İnsülinin kesilmesi veya yapılmaması
Hiperglisemi, kan
şeker düzeyinin Fazla miktarda yeme
normal sınırın üstüne Stresler
çıkmasıdır. Enfeksiyon
Alkolizm
Gebelik
Belirtiler ve bulgular
Hızlı ve derin solunum
Hızlı ve zayıf nabız
Kuru ve sıcak deri
İçe çökmüş gözler
Nefesinde çürük elma kokusu(aseton)
Hiperglisemi ilk yardım
Bireyin solunum yollarının açıklığı, solunumu ve dolaşımı kontrol
edilmelidir.
Solunumu varsa koma pozisyonu verilerek hemen 112’den tıbbi yardım
istenmelidir.
Glikoz beyin için oksijen gibi sabit olarak gerekli olduğundan kan şekeri
düştüğünde ve uzun süreli olduğunda bilinç kaybı ve kalıcı beyin hasarı hızla gelişir.
Hafif hipoglisemide kan glikozunun düşmesi, beyin dokusu hücrelerinin
başlıca enerji kaynağı olan glikoz azaldığı için merkezî sinir sistemi fonksiyonlarında
bozulma belirtileri ortaya çıkabilir.
Ciddi hipoglisemide merkezi sinir sistemi belirtileri daha ciddidir, hastanın
başka birinin yardımına ihtiyacı vardır.
Nedenleri
En sık rastlanan nedeni aterosklerozdur. Ayrıca aort stenozu, hipertrofik
kardiyomiyopati ve koroner arterit nedenler arasındadır.
Egzersiz, yüksek emosyonel stres, çok sıcak ya da soğuk hava, fiziksel
hareket, fazla ve ağır yemek yeme ya da adrenerjik aktivite miyokardın oksijen
gereksinimini artırır ve ağrıyı başlatabilir. Miyokardın oksijen gereksinimi
karşılanamadığında angina gelişir.
Belirti ve bulgular
Genellikle basınç, ağırlık ya da gastrointestinal rahatsızlık hissi gibi
tanımlanan ağrı
Genellikle göğüs ortasında başlayan, sol kola ve omuza, boyuna, sırta ve
çeneye doğru yayılan ağrı
Sıkıntı hissi, nefes darlığı
Ağrı kısa sürelidir, yaklaşık 3‐5 dk. kadar sürer.
Miyokart
enfarktüsünde, ağrı Ağrı istirahat ve nitrogliserin ile azalır.
dinlenme ile
Miyokart İnfarktüsü (Kalp Krizi)
geçmez.
Akut miyokart infarktüsü (ami), kalp kasının ciddi ve uzun süreli iskemisi
nedeniyle hücre hasarı ve nekrozu sonucu gelişen koroner arter hastalığıdır.
Nedenleri
AMİ’de koroner tıkanma nedenlerinin % 90’nı akut tromboz, % 5 spazm ve %
5’i geçici trombosit agregasyonu, aterom plağı içine kanama ve aterosklerotik
plağın büyümesidir.
Miyokart infarktüsü Koroner spazm,
geçiren kişi yalnız Koroner emboliler,
ise kuvvetli Küçük koroner arter trombozisi,
öksürmesi önerilir.
Polistemia vera, polistemi ile seyreden siyanotik kalp hastalıkları,
Orak hücreli anemi, trombozitozis,
Oksijen gereksiniminin artması,
Özet (devamı)
hipoglisemidir.
•Hiperglisemi (Kan şekeri yükselmesi): Kanda şeker (glikoz) düzeyinin
normal sınırın üstüne çıkmasıdır. (Kan glikoz değerleri >250‐800mg/dl
•Hipoglisemi (Kan şekeri düşmesi): Kanda şeker (glikoz) düzeyinin
normal sınırın altına düşmesidir. Glikozun plazmada 60 mg/dl, kapiller
kan örneğinde 50 mg/dl altına düşmesidir.
•Göğüs ağrısına bağlı aciller: Angina pektoris (Kalp spazmı) ve miyokart
infarktüsüdür(Kalp krizi).
•Angina pektoris miyokardın oksijen gereksiniminin artması ve bu
gereksinimin karşılanamaması sonucu gelişen koroner arter hastalığıdır.
•Akut miyokart infarktüsü (AMİ), kalp kasının ciddi ve uzun süreli iskemisi
nedeniyle hücre hasarı ve nekrozu sonucu gelişen koroner arter
hastalığıdır.
•Bilinç kaybı olanlar ile solunum, dolaşım, kanama vb. problemi olan
bireyler belirlenerek, öncelikle müdahale edilmelidir. Bilinç kaybı olan bir
kişiye önce "Nasılsın?" vb. sorularla sözel ve omuzlarından nazikçe
sarsarak fiziksel olarak bilinç kontrolü yapılır. Bireyin solunum yolları
açıklığı, solunum ve dolaşım kontrol edilmelidir. Olay yeri güvenliği
sağlanmalıdır. Olay yeri güvenliği sağlanabiliniyor ise birey hareket
ettirilmemelidir. Kişinin solunum ve dolaşımı yerinde fakat bilinci
kapalıysa solunum ve dolaşımın rahat sürdürülebileceği yan yatırma
pozisyonuna alınır, profesyonel ekiplerin gelmesi beklenir.
•Birey kendine gelene kadar veya 112 Acil servis ekipleri gelene kadar
yalnız bırakılmamalıdır. Kişiyle konuşurken ulaşılabilecek bir yakınının ev
ya da cep telefonunun numarası alınmaya çalışılır.
•Bilinç kaybı geçiren kişiye bilinci tamamen yerine gelinceye kadar
herhangi bir sıvı ya da katı gıda ağız yoluyla verilmez.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi kan akımı ve oksijenlenmeyi azaltarak beyin ve
beyin işlevlerini bozan metabolik nedenlerden biri değildir?
a) Metabolik ansefalopatiler
b) Alkol, ilaç zehirlenmeleri
c) Enfeksiyonlar
d) Histeri
e) Nöron hastalıkları
Cevap Anahtarı
1.d, 2.a, 3.e, 4.b, 5.d, 6.c, 7.e, 8.c, 9.d, 10.d
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Acar, N., Özkan, E., Kaplan, D., Yıldız, G., Özçelik, H., Gülşin, M., Çetinkaya, O.,
Sevancan, A. (2013). Ev kazaları ve İlk yardım. A.Turgut ve A. Sevancan (Ed.),
Temel Yaşam Desteği içinde, Anadolu Üniversitesi Web‐Ofset.
Badır, A., Demir, F. (2010). Koroner Arter Hastalıkları. A. Karadakovan ve F. Eti
Aslan (Ed.), Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım içinde. Adana: Nobel
Kitabevi.
Bilir, N., Özvarış, Ş.B., Yıldız, A.N. (2004). Eğitici ve Katılımcılar için Temel İlk Yardım
Bilgileri ve İlk Yardım Eğitimi Becerileri Rehberi. Ankara: Hacettepe Halk
Sağlığı Vakfı Yayını.
Demir, G., Bingöl, N., Karagöz, S. (2007). İlk yardım Kaynak Kitabı. Ankara: Türk
Hava Kurumu Matbaası.
Demirkıran, M.K. (2003). İlk Yardım Ders Kitabı. O.N. Dilek (Ed.), Şok: Nörolojik
Aciller, Afyon: Afyon Kocatepe Üniv.
Erdil, F., Bayraktar, N., Çelik, S. (2009). Temel İlk Yardım. N. Bayraktar (Ed.), Diğer
Acil Durumlar içinde. Ankara: Eflatun Yayınevi.
http://www.epinet.org.au/SeizureFirst/Hastanın epilepsi nöbetinde ilk yardım
adresinden erişildi.
http://www.ilkyardım.org.tr/dokumanlar/SağlıkBakanlığı‐İlkYardım
adresinden erişildi.
http://www.megep.meb.gov.tr/mte.pdf/diğeracildurumlardailkyardım
adresinden erişildi.
http://www.saglikbilgisi.com/ Türkçe Sağlık Siteleri. Acil Yardım Bilinç Kaybı
Olan Hastaya Yaklaşım adresinden erişildi.
İlkyardım, (2013). 15 Temmuz 2013 tarihinde
İnan, F., Kurt, Z., Kubilay, İ. (2011). Temel İlkyardım Uygulamaları Eğitim Kitabı.
Ankara: T.C. Sağlık Bakanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
İlkyardım Ve Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı.
Kaptan, G., Dedeli, Ö. (2012). Temel İç Hastalıkları Hemşireliği. (1.baskı). İstanbul:
İstanbul Tıp Kitabevi.
Karadakovan, A. (2010). Bilinç Düzeyi Değişiklikleri. A. Karadakovan ve F. Eti Aslan
(Ed.), Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım içinde, Adana: Nobel Kitabevi.
Milli Eğitim Bakanlığı (2011) Diğer Acil Durumlarda İlk Yardım, Acil Bakım
Gerektiren Hastalıklarda İlk Yardım. 20 Şubat 2018 tarihinde
Nolan, J., Baskett, P. (2005) T.C. Sağlık Bakanlığı, Avrupa Resüsitasyon Konseyi
2005 Resüsitasyon Kılavuzu. A. Çertuğ (Ed.), Avrupa Resüsitasyon Konseyi
2005 Resüsitasyon Kılavuzu içinde. Ankara: Logos Yayıncılık Tic.
Sağlık bilgisi, (2013). 15 Temmuz 2013 tarihinde
T.C. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü (2008). Eğitimciler için eğitim
Rehberi. İlk Yardım Modülleri. 02 Haziran 2019 tarihinde
Tabak, R.S., Somyürek, H.İ. (2008). Hemşireler için temel ilk yardım ve acil bakım.
Ankara: Palme Yayıncılık.
Türkeş, C., Özcan, Ü. (2005). İlk Yardım Eğitimi El Kitabı. İstanbul: Alfa akademi
Ltd.Şti. Aktüel Yayınları.
13
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Zehirlenmelerde İlk yardım
Zehirlenmeler
Karbonmonoksit Zehirlenmesi
İnsektisitlerle Zehirlenmeler
Alkol Zehirlenmesi
Gıda Zehirlenmesi
GİRİŞ
Zehirlenmeler vücuda toksik bir maddenin girmesi ya da toksik olmayan bir
maddenin aşırı dozda alınması sonucunda ortaya çıkan istenmeyen etkilerdir.
Zehirleyici madde vücuda alındıktan sonra vücutta zararlı fizyolojik ve psikolojik
etkiler oluşturur.
Sık karşılaşılan ve önemli bir halk sağlığı problemi olan zehirlenmeler kazara
ya da bilinçli olarak (öz kıyım) meydana gelmektedir. Zehirlenme ani ve çok kısa
sürede ortaya çıkmışsa akut, uzun süreli alım veya temas sonrasında ortaya
çıkmışsa kronik zehirlenmeden bahsedilmektedir. Zehir vücuda sindirim, solunum
ve deri yoluyla vücuda girmektedir. En tehlikeli zehirlenme şekli solunum yoluyla
meydana gelen zehirlenmelerdir.
Türkiye’de en sık görülen akut zehirlenme etkenleri sırasıyla, ilaçlar, tarım
ilaçları ve böcek öldürücüler, ev içi kimyasallar, zehirli gazlar, diğer kimyasallar,
bitki ve besinler ve zehirli hayvan ısırma ve sokmalarıdır.
Zehirler vücuda girdikten sonra kan akımı yoluyla hızla tüm vücuda yayılır.
Zehirlenme olgularında en dikkati çeken temel belirtiler; bulantı, kusma, karın
ağrısı, ishal, göz bebeklerinde küçülme veya büyüme, çarpıntı, tansiyon düşüklüğü,
tükürük salgısında artma ve terlemedir. Solunum zorluğu, kasılmalar veya cilt
Zehirli maddeler değişiklikleri ortaya çıkabilmektedir. Kişide birdenbire gelişen ve hiçbir hastalığa
vücuda sindirim, uymayan ya da aynı anda birçok kişide görülen benzer belirti ve bulgular, öyküde
solunum ve deri yoluyla zehire maruziyet, psikolojik bozukluk ya da intihar girişimi varsa zehirlenmeden
olmak üzere üç yolla kuşkulanılmalıdır. Vakit kaybetmeden ilk yardım uygulamalarına başlanmalıdır.
alınabilmektedir.
Zamanında ve doğru uygulanan ilk yardımın birçok kişinin yaşamını kurtardığı
unutulmamalıdır. Zehirlenmelerin önemli bir bölümü yalnızca destek tedaviye
ihtiyaç duyar. İlk yardım ve acil bakımın temel hedefi yaşam bulgularını stabil hâle
getirmek ve sıkıntılı semptomları rahatlatmak olmalıdır.
ZEHİRLENMELER
Küçük miktarda vücuda alınıp ağız, solunum ve deri yoluyla emildiğinde veya
enjekte edildiğinde organizmada bozukluklara neden olan maddelere zehir denir.
Zehirli maddenin organizmada yapmış olduğu etkiler sonucu ortaya çıkan duruma
da zehirlenme adı verilir. Zehirleyici madde vücuda alındıktan sonra vücutta zararlı
fizyolojik ve psikolojik etkiler oluşturur.
Zehirli madde katı, sıvı ve gaz hâlinde bulunur. Değişik yapıda olan zehirler;
kimyasal maddeler, bakteri toksinleri, hayvan, bitki ve böcek zehirleri olmak üzere
beş ana grupta incelenir.
Zehirlenmeler toksik maddenin kaza veya intihar amacıyla alınmasına,
sanayide çalışanların zehirli maddeye maruz kalmasına ve tedavi amacıyla
kullanılan bazı ilaçların sürekli alınmasına bağlı olarak meydana gelir.
Zehirlenme ani ve çok kısa sürede ortaya çıkmışsa akut, uzun süreli alım veya
temas sonrasında ortaya çıkmışsa kronik zehirlenmeden bahsedilmektedir. Kaza ile
zehirlenmeler daha çok evde ve çocuklarda görülür ve akut bir tablo ile kendini
Belirtiler
Beyin ve kalp gibi yüksek oksijene gereksinim duyan organlar, CO
zehirlenmesi nedeniyle kolayca etkilenir ve bozulur.
Kanda %20 oranında karboksihemoglobin bileşiği olduğu zaman baş ağrısı,
baş dönmesi, kulak çınlaması, bulantı, kusma, siyanoz, bayılma hissi, tansiyon
düşüklüğü, kaslarda aşırı gevşeme ve hareket edememe, bilinç kaybı ve koma
Yüksek oksijene görülmeye başlar. Kanda %40 oranında karboksihemoglobin belirgin şekilde
gereksinim duyan kalp
merkezî sinir sistemini etkiler. %60 karboksihemoglobin taşıyan bir dolaşım sistemi
ve beyin CO
zehirlenmelerinde iflas eder.
kolayca etkilenir.
İlk yardım
Maruz kalan kişi hızlı bir şekilde ortam güvenliği sağlanıp alandan kısa
sürede uzaklaştırılmalıdır.
Uzaklaştırma işlemi sağlanıncaya kadar CO oksijenden hafif olduğu için
etkilenen kişi maruziyet alanında yere yatırılmalıdır.
Hemen suni solunum uygulanmalıdır.
Ortamda zararlı dumanın inhalasyonu kolay olduğundan kurtarıcılarında
kendilerini korumaları önemlidir.
Kişi en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmalı ve oksijen tedavisine
başlanmalıdır.
Asit ve alkalen CO’ ya maruz kalan kişi sıcak ve sakin tutulmalıdır.
maddeler ile Kişinin fiziksel egzersizi, oksijen gereksinimini azaltmak için en az düzeyde
zehirlenmelerde tutulmalıdır.
kusturma ve mide
yıkama işlemi Asit ve Alkalen Zehirlenmesi
yapılmamalıdır.
Bu maddeler doğrudan kimyasal reaksiyonla dokuları tahrip eder. Sülfürik
asit, nitrik asit, hipoklorik asit gibi mineral asitler ve soda, potasyum bileşikleri,
amonyak ve hipoklorid (çamaşır suyu) gibi kostik alkaliler zehirlenmelere neden
olur. Ağız yoluyla alınması durumunda ağız ve yutakta yanıklar oluştururlar.
Belirtiler
Ağız, farenks ve karında şiddetli yanma oluştururlar. Temas eden bölgedeki
ağrının şiddeti kusma ile birlikte artar. Kanlı kusmalar sıktır. İshal, tansiyonda
düşme, ağızda kahverengi, gri‐yeşil lekeler ve yaygın ağrı oluşur. Daha sonra
karaciğer ve böbrek bozuklukları ile zehirlenmenin belirtileri görülür. Akut dönem
atlatıldıktan sonra midede delinme ya da yemek borusunda darlıklar gelişebilir.
Asit buharları veya irritan gazların solunması hâlinde öksürme, aksırma, baş
ağrısı, baş dönmesi ve halsizlik olur. Gözle teması durumunda gözde şişme ve
korneada tahribat olur. Ağrı, gözyaşı ve ışığa hassasiyet görülür.
İlk yardım
Asit ile zehirlenme;
Belirtiler
Baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal, nabzın artması ve tansiyonda düşmedir.
İlk yardım
Kişinin DDT ile teması kesilir.
Solunumun devamlılığı sağlanır.
Kusturma işlemi yapılır.
Kişi sıcak tutulur ve şoka karşı hazırlıklı olunur.
Kişinin en kısa zamanda hastaneye sevki sağlanır.
Organik fosfor zehirlenmesi
Organik fosfor bileşikleri tüm dünyada yaygın olarak tarımda, evlerde,
bahçelerde, veterinerlikte ve ayrıca kimyasal silah yapımında kullanılmaktadır.
Zehirlenmeler tarım işçilerinde ve çocuklarda yaygındır. Kolay elde edilebildikleri
için intihar amaçlı olarak sık başvurulan bileşiklerdir.
Bu bileşikler deri, mukozalar, gastrointestinal sistem, göz ve solunum
Organik fosforun sisteminden hızla emilebilir. Solunum yolu ile zehirlenmelerde belirtiler hızlı
solunum yolu ile başlar. Bireyin ortamdan uzaklaştırılması etkiyi azaltabilir. Deri yolu ile olan
zehirlenmelerinde zehirlenmelerde emilim yavaştır, ancak maruz kalan bireyler hastaneye daha geç
belirtiler hızlı başlar. geldikleri için belirtiler daha ciddi olabilir. Ağız yolu ile ya yanlışlıkla çocuk ve
yaşlılar tarafından ya da intihar amacıyla alınır.
Organik fosforlar kolinestraz enziminin etkisini yok ederek hücrelerde
meydana gelen asetilkolinin parçalanmasına engel olur. Asetilkolin birikir.
Belirtiler
Asetil kolin birikmesine bağlı olarak gözde uyum bozukluğu, bulanık görme,
göz bebeklerinde daralma, nefes almada güçlük, göğüste sıkışma hissi, bronşlarda
salgı artması, öksürük, iştahsızlık, ishal, bulantı, kusma, midede yanma, tansiyonda
düşme, baş dönmesi, baş ağrısı, kulak çınlaması, uykusuzluk, konuşma güçlüğü,
reflekslerin bozulması, solunum kaslarının felci ve kalp durması görülebilir.
İlk yardım
Kişi sakin bir yere alınır.
Sıkı giysiler gevşetilir ve eğer zehirli madde giysilere bulaşmış ise çıkarılır.
Solunum değerlendirilir ve gerekirse suni solunum yapılır.
Eğer zehirli madde deriye bulaşmış ise sabunlu, karbonatlı veya hipokloritli
su ile yıkanır.
Yumuşatıcı olarak fosfor emilimini hızlandırdığı için süt verilmez.
Kişinin en yakın hastaneye sevki sağlanır.
Alkol Zehirlenmesi
Alkollü maddelerin kullanılan iki formu etil alkol ve metil alkoldür. Alkollü
içkiler genellikle zehir olarak ifade edilmemesine rağmen fazla dozda alındığında
çeşitli toksik belirtilere neden olabilmektedir.
İlk yardım
Belirtilerden bir ya da bir kaçı olduğunda erken dönemde ambulans
aranarak kişinin acil servise ulaştırılması sağlanır.
Erken tedaviye başlanması yaşam kurtarıcı olmaktadır.
Acil yardım gelene kadar kişinin açık havaya çıkarılması gerekir. Özellikle
solunum yoluyla metil alkol alan kişiler için bu çok önemlidir.
Bilinci bulanık ve kapalı olan kişilerin giysileri çıkarılır, cilde temas söz
konusu ise sabun ve su ile en az 15 dakika süreyle yıkanır.
Gözle temas varsa üst ve alt göz kapakları kaldırılarak en az 15 dakika
süreyle göz yıkanır.
Etil alkol zehirlenmesi
Toplumda içki olarak kullanılan etil alkol, glikoz ve fruktoz gibi
karbonhidratların bira mayası ile yaptıkları reaksiyon sonucu oluşur. Alkollü
içkilerde çeşitli oranlarda bulunur. Genellikle sindirim yoluyla alınan etil alkolle
akut zehirlenmelere çok sık rastlanılır.
Belirtiler
Hafif, orta ve ağır olmak üzere farklı derecelerde görülür. Genel olarak alkol
alan kişinin yüzü kırmızı, nabız yavaş ve dolgun, solunum düzgün ancak oldukça
derindir. Konuşmada ve yürümede güçlük oluşur. Ağız alkol kokar. Bunun yanında
psikolojik bozukluklarda görülür.
İlk yardım
Kişi kusturulur.
Santral siniri sistemini uyarmak için koyu çay ya da kahve içirilir.
Gıda Zehirlenmesi
Gıda maddelerinin üretim, nakil ve tüketimleri esnasında patojen ajanlarla
kontamine olması sonucu gıda zehirlenmeleri meydana gelmektedir. İki tipi vardır:
bakterinin kendisinin oluşturduğu ve bakteri toksinin oluşturduğu zehirlenmeler.
Örnek
Botilizm zehirlenmesi
Botulizmin klasik formu olarak bilinen gıda kaynaklı botulizm; botulinum
toksini içeren gıda maddesinin sindirim yoluyla vücuda alınması, toksinin sindirim
kanalından yeterli düzeyde emilmesi ile oluşan zehirlenme durumudur. Gelişmiş
ülkelerde gıda kaynaklı botulizme bağlı vaka/ölüm oranının %5 ile %10 arasında
olduğu tahmin edilmektedir. Botulinium nörotoksinlerin sinirlere geriye dönüşsüz
bir şekilde bağlanmalarından dolayı erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir.
Belirtiler
Alınan toksin miktarına bağlı olarak belirtiler 2‐8 saat veya 12‐36 saat içinde
gelişebilir. Botulizmin genel belirtileri bulantı, kusma ve ishal gibi tipik sindirim
sistemi belirtileridir. Bu belirtilere deride, ağızda ve boğazda kuruma, baş ağrısı,
çift görme ve kabızlık eşlik eder. Ölüm kaslarda felce bağlı solunum yetmezliği
sonucu görülür. Hastalığın süresi 1 günden 10 güne kadar devam etmekle birlikte,
bu süre kişinin direncine ve diğer faktörlere bağlıdır. Hastalığın ölüm oranları %30
ile %65 arasında değişiklik göstermektedir.
Gıda kaynaklı botulizmden korunma; gıda maddelerinde etken bulaşın
önlenmesi, bakterinin gelişmesi ve toksin üretiminin engellenmesi, bakteri veya
toksinlerinin elimine edilmesi ve şüpheli gıdaların tüketilmemesi şeklinde
sıralanabilir.
İlk yardım
Toksinin emilmesi ve sinir sisteminin etkilenmesinden sonra bulgular
ortaya çıktığında kusturma ve mide yıkaması işlemi ikinci planda ele alınır.
Solunum kaslarının felcine bağlı olarak morarma gelişirse kişiye suni
solunum yaptırılır.
Aynı yemeği yiyen diğer kişiler araştırılıp erken müdahale gerçekleştirilir.
Bireyler mutlaka yoğun bakım olanakları olan bir hastaneye hızla sevk
edilmelidir.
Stafilokok zehirlenmesi
Stafilakoklar gıda maddesine genellikle gıda üretiminde çalışanlar tarafından
bulaştırılır. Apseler, yara balgam, burun ve boğaz salgıları, toz ve toprakta bulunur.
Gıda maddeleri bunlar tarafından bulaştırılır. Başta hayvansal gıdalar olmak üzere
değişik gıdalar stafilokok gıda zehirlenmelerine neden olmaktadır. Hayvan kökenli
pişirilmiş veya az pişirilmiş gıdalardan sığır, domuz, hindi ve tavuk eti, özellikle süt
tozu ve peynir olmak üzere süt ürünleri, etli patates salatası ve diğer et salataları,
Stafilokok balık ve yumurta, kremalı pasta ürünleri ayrıca süt, şeker ve yumurtadan yapılan
zehirlenmelerine
dondurulmuş soslar bunların başında gelmektedir. Stafilokoklar birçok ülkede
genellikle az pişmiş et
ve ürünleri ile süt yaygın gıda zehirlenmesine neden olan ikinci veya üçüncü patojen olarak dikkati
ürünleri sebep çekmektedir.
olmaktadır.
Belirtiler10
Stafilokok gıda zehirlenmesinde belirtiler 30 dakika ile 8 saatlik bir zaman
arasında ortaya çıkmasına rağmen genellikle 2 ile 4 saat içinde görülür.
Zehirlenme mide bulantısı, kusma, şiddetli kramplar, karın ağrısı ve ishal ile
karakterizedir. Baş ağrısı, baş dönmesi, genel halsizlik, nabızda zayıflık, yüzeysel
solunum ve şok görülebilir.
İlk yardım
Salmonella
Zehirlenen kişi en yakın sağlık kuruluşuna sevk edilir.
zehirlenmelerine
bakterilerle bulaşmış Salmonella zehirlenmesi
etler, süt ve süt Tifo, paratifo gibi bulaşıcı bağırsak hastalığı yapan bakteriler aynı zamanda
ürünleri, çiğ yiyecekler
besin zehirlenmelerine de neden olur. Bakterilerle bulaşmış etler, süt ve süt
ve yumurta neden olur.
ürünleri, çiğ yiyecekler ve yumurta başlıca taşıma araçlarıdır.
Belirtiler
Bakteri ile bulaşmış gıda maddesi yendikten 6‐7 saat sonra şiddetli karın
ağrısı, kusma, ishal ve daha sonra ateşin yükselmesi ve nabız hızında artma
görülür.
İlk yardım
Zehirlenen kişi en yakın sağlık kuruluşuna sevk edilir.
Erken zehirlenme
Mantar zehirlenmesi
yapan mantarlar
Mantarlar; klorofilsiz, parazit veya saprofit olarak yaşayan, sporla üreyen,
daha az tehlikeli
iken geç zehirlenme canlı organizmalardır. Bunlar arasında yer alan yüksek mantarların bazıları
yapan mantarlar yenebilir. Mantarlar orman altları ve çayırlarda yetişirler ve bazıları zehirlenmeye
neden olur. Mantarların 100 kadar zehirli türü vardır; ancak, öldürücü
çoğu kez ölümle
sonuçlanır. zehirlenmeye neden olanların sayısı 10’u geçmez. Amanita Phalloides, amanita
muscaria ve amanita verna gibi mantar türleri çok zehirlidir. Mantar türleri etki
bakımından çeşitlidir. Sinir ve sindirim sistemine etki yapanları vardır. Sonuç olarak
karaciğer ve böbrek yetmezliğine bağlı ölüm gerçekleşir.
Belirtileri
Erken belirti gösteren mantar zehirlenmesi; belirtileri 2‐3 saat içinde ortaya
çıkar. Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, dolaşım sistemi yetmezliği ve depresyon
görülür. Mantarın türüne göre tansiyonda düşme, aşırı terleme, kasılma,
halusinasyon ve koma görülebilir. Ölüm oranı çok düşüktür.
Geç belirti gösteren mantar zehirlenmesi; belirtileri 6‐24 saat sonra veya
daha geç ortaya çıkar (3‐5 gün). Yendikten 6‐8 saat sonra kusma ve ishal görülür.
İshal giderek ağırlaşır su ve tuz kaybına yol açar. Su ve tuz kaybı karaciğer ve
böbrek yetmezliğine neden olur. Kan dokusunda bozulmalar ve konvülsiyonlar
dikkati çeker. Tedavisi güçtür.
İlk yardım
Mantar toksininin yoğunluğunu azaltmak için kişi ilk fırsatta bol su
içirilerek kusturulur.
En yakın zamanda tıbbi tedaviye başlanması gerekir. Bu nedenle
zehirlenen kişi en yakın sağlık kuruluşuna sevk edilir.
Belirtileri
Ağız yoluyla akut zehirlenmelerde şiddetli karın ağrısı, kusma, ishal ve
bağırsaklarda kanmalar ortaya çıkar. Solunum yoluyla akut zehirlenmelerde aşırı
tükürük salgısı, ağız içinde yaralar, ağızda metal tat, ishal, solunum yollarında
irritasyon, pnömoni ve böbrek işlevlerinde bozulmalar görülür. Kan beyin engelini
aştığında santral sinir sistemi belirtileri görülür. Dengede bozulma, baş ağrısı, baş
dönmesi, kaslarda katılık ve kasılmalar görülür.
İlk yardım
Ağız yoluyla zehirlenmelerde kusturma işlemi uygulanır.
Müshil verilerek civa bağırsaklardan uzaklaştırılmaya çalışır.
İlk 3 saat içinde özgül antidotu verilmelidir. Bu nedenle kişinin hemen bir
sağlık kuruluşuna sevki sağlanmalıdır.
Kurşun zehirlenmesi
Kurşun akümülatör yapımında, elektrik kablo kaplamasında, kauçuk ve
oyuncak yapımında ve boyalarda kullanılan bir maddedir. Vücutta biriken ve yavaş
atılan kurşunun sindirim kanalından alınması, solunum yolu ile vücuda bir kere
yüksek miktarda veya düşük miktarda uzun sürede girmesi halinde zehirlenme
belirtileri ortaya çıkar.
Belirtileri
Akut zehirlenmelerde bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı, ağızda metalik tat,
idrar miktarında azalma, dolaşım yetmezliği, hipertansiyon, kasılmalar, felçler,
koma ve ölüm görülebilir. Kronik zehirlenmelerde sindirim sistemi, sinir sistemi
belirtileri, kan hücrelerinde işlev bozuklukları ortaya çıkmaktadır.
İlk yardım
Kurşun, hem akut hem Ağız yoluyla meydana gelen zehirlenmelerde kusturma işlemi yapılır.
de uzun süre maruziyet Mide yıkaması süt ve yumurta akı yapılır. Böylece kurşunun bileşiği
sonucu kronik
değiştirilerek emilimi önlenir.
zehirlenmelere neden
olur. Müshil verilerek bağırsaklardan atılımı hızlandırılır.
İdrar ile atılımın hızlandırılması için damar yolundan sıvı tedavisi yapılması
gerekir. Bu nedenle kişinin en yakın sağlık kuruluşuna sevki sağlanmalıdır.
Bakır zehirlenmesi
Bakır, oksit karbonat ve sülfat hâlinde endüstride sık kullanılır. Bakır
bileşikleri izolasyonda, besin sanayinde ve tarımda da kullanılmaktadır. Öldürücü
zehirlenmeler ve organ hastalıkları yapabilir. Kolay oksitlenen bir metaldir. İyi
kalaylanmamış bakır kaplarda asit ortamlı besin maddesi bulunması hâlinde toksik
bakır bileşikleri meydana gelir. Bu toksik maddelerin besine geçmesi ve o besinin
Bakır öldürücü yenmesi sonucu zehirlenmeler görülür. Aynı kaptan yiyen aile fertleri arasında sık
zehirlenmeler ve organ
sık rastlanır. Zehirlenmeyi besin maddesinde üreyen mikroorganizmalar ve bakır
hastalıkları yapabilir.
kalayındaki kurşun şiddetlendirir.
Belirtiler
Ağız yoluyla alındığında sindirim sistemi belirtileri görülür. Özellikle yeşil
renkte kusma, ishal, kan volümünde düşme, şok, böbrek işlev bozuklukları,
karaciğerde birikimine bağlı hepatit görülür.
İlk yardım
Zehirlenme ağız yoluyla olmuşsa bol su ve süt verilir.
Kusturma işlemi yapılır.
Yılan sokmaları
Dünyada 3000’ den daha fazla çeşit yılan vardır ve bunların beş farklı türden
gelen 375’ i zehirlidir. Ülkemizde ise bulunan 40 tür yılandan sadece 10 türü zehirli
ve iki türü yarı zehirlidir. Bu 10 yılanın %9’ u çıngıraklı engerek yılanıdır. Engerek
yılanı zehrinin önemli enzimleri hyalüronidaz, fosfolipaz‐A ve lokal doku
parçalanmasına neden olan değişik proteazlardır. Yılan sokması sonucu gelişen
ölümlerin %4’ ü ilk bir saat, %17’ si ilk 6 saat ve %64’ ü ise 6‐48 saat içinde
olmaktadır.
Zehirlenme belirtileri Belirtiler
yılanın türüne,
büyüklüğüne, kişinin Lokal belirtiler; ısırılan yerde 1‐36 saat içinde oluşan ödem, ağrı, kanama,
yaşına, ısırılan bölgenin organda fonksiyon bozukluğu ve ısırıldıktan 16‐36 saat sonra doku ölümü
yerine ve derinliğine, gelişebilir.
ısırık sayısına ve enjekte
edilen zehrin miktarına Genel olarak bulantı, kusma, terleme, bayılma, aşırı tükrük salgısı, konuşma
bağlıdır. güçlüğü, görme bozukluğu, kas seyirmeleri, parestezi, burun kanması, idrar, dışkı
veya tükürükte kan, göz kapağında düşme ve nöbetler görülür. Kanama, böbrek
yetmezliği ve şok yaşamı tehdit eden ciddi reaksiyonlardır.
İlk yardım
Yılan ısırığı hayatı tehdit edici ciddiyette zehirlenme bulgularına neden
olabilir. Bu nedenle ilk yardımın hedefi hastaları en kısa sürede en yakın ve sağlık
kuruma götürmek olmalıdır.
Belirtiler
Vücuda giren zehrin miktarı, akrebin türü ve kişinin kilosu gibi faktörler
zehirlenme tablosunun şiddetini etkiler.
Akrepler, zehirlerini bir Akrep zehirlenmesinde sokma yerinde lokal şişme, şiddetli ağrı, göz
ısırışta bırakmazlar yaşarması, aksırık, tükürük salgısında artma ve ishal bulunur. Nörotoksik belirtiler,
ancak yatak ya da hipertansiyon, solunum yetmezliği ve kasılma gibi genel belirtiler görülür.
giysiler içinde
bulunmaları İlk yardım
durumunda sokma Akrep sokmasının olduğu bölge hareket ettirilmez ve suyla yıkanır.
devam ederse tüm
Kişi yatar pozisyonda tutulur.
zehrini bırakırlar.
Ağrıyı azaltmak için yaraya soğuk uygulama yapılır.
Kan dolaşımını engellemeyecek şekilde bandaj uygulanır.
Yara üzerine hiçbir girişim yapılmaz.
Akrep serumu uygulanır. Bu nedenle kişinin en yakın sağlık kuruluşuna
sevki sağlanmalıdır.
Bireysel Etkinlik
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi zehirlenmelerde gereken genel ilk yardım
uygulamalarından biri değildir?
a) Müdahale eden kişi ve hasta için güvenli ortam sağlanmalı
b) Zehirlenmeye neden olan madde hasta ve yakınlarından ayrıntılı bir
sorgulanmayla tespit edilmeli
c) Zehirli madde aldığı tespit edilen birey hemen kusturulmalı
d) Kazazedenin solunum ve nabzı kontrol edilmeli eğer yoksa suni
solunum ve kalp masajı yapılmalı
e) Bilinci olmayan ya da bulanık olan kişiye sıvı içecekler verilmemeli
2. Aşağıdakilerden hangisi zehirlenmelerde ortaya çıkan genel belirtilerden
biridir?
a) Bulantı‐kusma
b) İdrar yaparken yanma
c) Terlemede azalma
d) Tükrük salgısında azalma
e) Tansiyonda yükselme
3. Aşağıdakilerden hangisi karbonmonoksit zehirlenmeleri ve ilk yardım
uygulamaları ile ilgili olarak yanlıştır?
a) Karbonmonoksit hemoglobinin oksijen taşımasını engeller.
b) Karbonmonoksit havadan daha hafif bir gazdır.
c) Kanda %20 oranında karboksihemoglobin olduğunda ölüm olur.
d) Karbonmonoksite maruz kalan kişi ortamdan kısa sürede
uzaklaştırılmalıdır.
e) En kısa sürede oksijen tedavisine başlanmalıdır.
4. Aşağıdakilerden hangisi asit ve alkalen madde ile zehirlenmelerde
yapılacak ilk yardım uygulamalarından biridir?
a) Asit madde ve alkalen madde ile zehirlenen kişi hemen kusturulur.
b) Asit madde ve alkalen madde ile zehirlenen kişinin derhâl midesi
yıkanır.
c) Asit madde ile zehirlenen kişiye 200 cc sirke ile bol su verilir.
d) Alkalen madde ile zehirlenen kişiye yumurta akı, süt ya da zeytinyağı
içirilir.
e) Derideki alkalen yaralar soda ve bikarbonat ile pansuman edilir.
5. Aşağıdakilerden hangisi DDT ile zehirlenmelerde ilk yardım uygulamaları
ile ilgili olarak yanlıştır?
a) Kişinin DDT ile teması kesilir.
b) Solunumun devamlılığı sağlanır.
c) Kusturma ve mide yıkaması işlemi yapılır.
d) DDT emilimini engellemek için soğuk uygulama yapılır.
e) En kısa zamanda hastaneye ulaştırılır.
Cevap Anahtarı
1.c, 2.a, 3.c, 4.d, 5.d, 6.a, 7.e, 8.b, 9.a, 10.b
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Akcan, A.B., & Dursun, O. (2008). “Civa Zehirlenmeleri“. A. Güncel Pediatri, 6, 72‐
75.
Altıntop, L., & Karaaslan, Y. (2003). Acil El Kitabı, 1. Baskı, Ankara: MD Yayıncılık
Eğitim Sağlık Araştırma Tic. Ltd. Şti.
Dramalı, A., Kaymakçı, Ş., Özbayır T., & Yavuz, M. (2001). Temel İlk Yardım
Uygulamaları, 2 Baskı, İzmir: Saray Medikal Yayıncılık.
Gündüz A, Hasanbaşoğlu A, & Topbaş M. (2003). “Yılan sokması”. Akademik Acil
Tıp Dergisi, 1(2), 43‐47.
Güran, H.Ş.,& Öksüztepe, G.(2012).“Gıda Kaynaklı Botulizm ve Önemi”. Fırat
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Veterinerlik Dergisi, 26(3), 191‐195.
Kandiş H., Katırcı, Y., & Karapolat, S.B. (2009). “Karbonmonoksit Zehirlenmesi”.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 11(3), 54‐60.
Karahasanoğlu Özkan, Ç. (2008). İlk Yardım, 1. Baskı, İstanbul: Gelecek Atölyesi
Yayıncılık ve Eğitim Hizmetleri.
Kadayıfçı, A., Karaaslan, Y., &Köroğlu, E. (2008). Acil Durumlarda Tanı ve Tedavi, 3.
Baskı, Ankara: HYB Basım Yayın.
Nuri Dilek, O. (2003). İlk Yardım Ders Kitabı, 1.Basım, Ankara: Afyon Kocatepe
Üniversitesi Yayınları No: 47.
Olgun, N. (2004). Zehirlenmeler. Şelimen, D. (Edt). Acil Bakım, 3. Baskı, İstanbul:
Yüce Yayın.
Sarıkaya, S. (2009). Alanda Acil Bakım (Paramedikler İçin), İstanbul: TC Yeditepe
Üniversitesi yayınları Sayı:1.
Seyahi, A., & Öztora, S. (2002). İlk Yardım El Kitabı, Tamamen Gözden Geçirilmiş
Yeni Baskı, İstanbul: İnkılap Kitabevi Yayın San. ve Tic. Aş.
Sözen, C. ( 2006). İlk Yardım ve Acil Bakım, 1. Baskı, Amasya: Göktuğ Basın ve Yayın
Dağıtım ve Pazarlama.
Süzen, B., & İnan, H. (2005). İlk Yardım, Geliştirilmiş Yeni Baskı, İstanbul: Marmara
İletişim Basın Yayın Dağıtım.
Tabak, S.R., & Somyürek, İ. (2008). Temel İlk Yardım ve Acil Bakım,
Güncelleştirilmiş ve Geliştirilmiş Baskı, Ankara: Palme Yayıncılık.
Uçar, M.(2008). Hepimiz İçin A dan Z ye İlk Yardım, 1. Basım, Ankara: Atlas
Kitapçılık Tic. Ltdi. Şti.
Kurallar
• Beden Mekaniği İlkeleri İLK YARDIM VE ACİL
• Hasta/Yaralı Taşıma Teknikleri SAĞLIK HİZMETLERİ
Doç. Dr. GÜLAY İPEK
ÇOBAN
ÜNİTE
14
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Hasta/Yaralı Taşıma Teknikleri
Sürükleme
yöntemi
Araç içindeki
yaralıyı taşıma
ACİL TAŞIMA
Sedye ile taşıma
TEKNİKLERİ
Battaniye ile
taşıma
HASTA YARALI
TAŞIMA
TEKNİKLERİ
Kısa mesafede
süratli taşıma
GİRİŞ
İlk yardımda hastaya acil müdahalenin yapılmasının ardından
hastanın/yaralının güvenli bir yere veya sağlık kurumuna taşınması gerekmektedir.
Taşımada dikkat edilmesi gereken bir çok kural vardır. Hasta ve yaralının
taşınmasında bu kurallar hayati önem taşımaktadır ve ilk yardım bilgisi olan kişiler
tarafından yapılması gerekir. Hasta ve yaralının uygun taşıma yöntemi ile
taşınması ilk yardım ekibinin sorumluluğundadır. Yanlış yöntemle taşıma hastada
geri dönüşü mümkün olmayan olumsuz sonuçlara yol açabilir.
Hasta/yaralı taşıma sırasında farklı durumlarda farklı taşıma yöntemleri
kullanılır. Örneğin pelvis, omurga, bacak kırığı olan bilinci açık hastalar sırt üstü düz
taşınmalıdır. Akciğer ödemi, astım gibi nefes darlığı yaratan durumlarda başka bir
durum söz konusu değilse dik oturur durumda taşınması gerekir. Hangi durumda
hangi yöntemin kullanılacağı hastanın bilinç durumuna, kazanın yerine, hastanın
pozisyonuna, kaç kişi ile taşınacağına, taşıyıcıların olanaklarına göre belirlenir.
Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın hastanın yaşamına zarar verebilecek
faktörlerin en aza indirilmiş olduğundan emin olunmalıdır. Ayrıca taşıma sırasında
taşıyıcıların pozisyonları da en az hasta/yaralının pozisyonu kadar önem arz
etmektedir. Taşıyıcılar taşıma sırasında beden mekaniği ilkelerine göre hareket
etmelidirler. Hasta/yaralı taşıma sırasında, taşınan yük çok fazla olmasa bile yanlış
tekniklerin kullanılması nedeniyle, taşıyıcıların her zaman kas ve eklemlerini incitme
olasılıkları vardır. Bu nedenlerle beden mekaniği ilkeleri bilinmeli taşıyıcılar taşıma
sırasında hasta/yaralının incinme olasılığı olduğu unutulmamalıdır.
Hasta/yaralı taşıma sırasında, taşınan yük çok fazla olmasa bile yanlış
tekniklerin kullanılması nedeniyle, taşıyıcıların her zaman kas ve eklemlerini
incitme olasılıkları vardır. Bu nedenlerle beden mekaniği ilkeleri bilinmeli taşıyıcılar
taşıma sırasında hasta/yaralının incinme olasılığı olduğu unutulmamalıdır.
Beden mekaniği ilkeleri şunlardır:
Bir cismin dengede kalması, bir cismin orta noktasında bulunan ağırlık
merkezi ile ilgilidir.
Bir cismin taban yüzeyi genişledikçe ağırlık merkezi cismin orta noktasına
yaklaşacağından dengede kalması kolaylaşır.
Cismin boyu küçüldükçe ağırlık merkezine yaklaştığı için denge artar.
İşe ne kadar yakın çalışılırsa o kadar kolay hareket edilir.
Boy uzadıkça denge azalır. Bir cismin yüksekliği arttıkça denge azalır.
Ağırlık merkezi cismin tabanına yaklaştıkça denge artar.
Hasta/yaralı
taşımada ilk yardım
Örnek
ekibinin taşımada • Hastayı yataktan sedyeye alırken taşıyıcı hastanın ağırlık merkezi
kullandıkları olan pelvise en yakın noktada olmalıdır.
tekniklerde kendi
pozisyonları kadar
yaralının pozisyonu
da hayati önem
taşımaktadır. Hasta/yaralı taşımada ilk yardım ekibinin taşımada kullandıkları tekniklerde
kendi pozisyonları kadar yaralının pozisyonu da hayati önem taşımaktadır. Aşağıda
bazı durumlarda hasta/yaralıya taşıma sırasında verilmesi gereken pozisyonlar
belirtilmiştir. Bu pozisyonları bireyi sarsmadan dikkatli bir şekilde verilmesi
gerekmektedir (Tablo 14.1).
Tablo 14.1. Hasta/Yaralının Durumuna Göre Hastaya Verilecek Taşıma Pozisyonu
Boyna asarak sürükleme: Hasta/yaralının iki eli kravat veya bez parçası ile
bağlanır. İlk yardımcı /hasta/yaralının iki elini boynuna geçirir, dizleri ve elleri
üzerinde emekleyerek yaralıyı çeker (Resim 14.7).
Yaralı “Rentek manevrası” kullanılarak taşınır. Kaza geçirmiş yaralı bir kişiyi
eğer bir tehlike söz konusu ise omuriliğine zarar vermeden araçtan çıkarma
tekniğidir. Bu uygulama, solunum durması, yangın ve patlama tehlikesi gibi
olağanüstü durumlarda uygulanır (Resim 14.8).
Kaza ortamı değerlendirilir: Patlama, yangın tehlikesi belirlenerek çevre
Rentek Manevrası,
güvenliği sağlanır.
kaza geçirmiş ve
yaralı bir kişiyi araç Hasta/yaralının omuzlarına hafifçe dokunularak ve “İyi misiniz?” diye
içinden omuriliğine sorularak bilinç kontrol edilir.
zarar vermeden Hasta/yaralının solunumu göğüs hareketleri izlenerek gözlemlenir.
çıkarmada kullanılan Hastanın/yaralının ayaklarının pedala sıkışmadığından emin olunur,
bir yöntemdir. emniyet kemeri açılır.
Hasta/yaralıya yan tarafından yaklaşılır ve bir elle kolu, diğer elle de çenesi
kavranarak boynu tespit edilir.
Baş‐boyun‐gövde hizasını bozmadan araçtan dışarı çekilir.
Yaralı dışarı alındıktan sonra yavaşça yere veya sedyeye konur.
Köprü tekniği: Yaralıya iki taraftan ulaşılması durumunda, dört ilk yardımcı
tarafından yapılır. İlk yardımcılar bacaklarını açıp yaralının üzerine hafifçe
çömelerek yerleşirler. Birinci ilk yardımcı; başı koruyacak şekilde omuz ve
ensesinden, ikinci ilk yardımcı; kalçalarından, üçüncü ilk yardımcı da dizlerinin
altından tutar. Birinci ilk yardımcının komutu ile her üç ilk yardımcı hastayı kaldırır.
Dördüncü ilk yardımcı, sedyeyi arkadaşlarının bacakları arasına iterek yerleştirir ve
yaralı, sedyenin üzerine konulur (Resim 14.10).
inceleyiniz.
Omurilik
yaralanmalarında
n şüphe
edildiğinde,
karşılıklı durarak
kaldırma tekniği
kullanılır ve en az
üç ilkyardımcı ile
uygulanır.
Resim 14.10.
Köprü Tekniği İle Sedye Üzerine Yerleştirme
Kütük yuvarlama tekniği: Bu teknik, yaralının ağır olması ve sert sırt tahtası
vb. olması durumunda, dört ilk yardımcı tarafından uygulanır. Hasta/yaralı
battaniye, çarşaf vb. ile sarılarak sedyeye bağlanmalı. Yaralının başı gidiş yönünde
olmalı. Sedye daima yatay konumda olmalıdır (Resim 14.12).
Neil‐ Robertson sedyesi ile taşıma tekniği: Özel bir tahliye sedyesi olan Neil‐
Robertson sedyesi hasta/yaralıyı yukarı çekme, aşağı indirme, kanal ve tünellerden
çıkarma ve halat ile aşırmada tercihen kullanılır (Resim 14.13). Sedye içine yaralı
yerleştirildikten sonra kayış kemerler ile yaralının başı, vücudu ve bacakları tam
olarak tespit edilir. Bu sedye ile bilinci kapalı yaralılar güvenle taşınır.
Kucakta taşıma;
Bilinci açık olan çocuklar ve ağır olmayan yetişkinler için kullanışlı bir
yöntemdir. Bir ilk yardımcı tarafından uygulanır.
Bir elle yaralı dizlerinin altından tutularak destek alınır.
Kucakta taşıma Diğer elle gövdenin ağırlığı yüklenerek sırtından kavranır.
yöntemi yalnızca Yaralıya kollarını ilk yardımcının boynuna dolaması söylenebilir. Bu
bilinci açık olan yaralının kendini güvende hissetmesini sağlar.
çocuklar ve ağır Ağırlık dizlere verilerek kalkılır (Resim 14.14).
olmayan yetişkinleri
taşımada
kullanılabilir.
İlk yardımcı,
taşıyamayacağını
düşündüğü bir
yaralıyı kaldırmaya
çalışmamalıdır.
Sırtta taşıma;
İki ilk yardımcı ile ellerin üzerinde taşıma (Altın Beşik Yöntemi)
Hasta/yaralının ciddi bir yaralanması yoksa ve yardım edebiliyorsa iki, üç,
dört elle altın beşik yapılarak taşınır.
İki elle: İki ilk yardımcının birer eli boşta kalır, bu elleri birbirlerinin omzuna
koyarlar, diğer elleri ile bileklerinden kavrayarak hasta/yaralıyı oturturlar.
Üç elle: Birinci ilk yardımcı bir eli ile ikinci ilk yardımcının omzunu kavrar,
diğer eli ile ikinci ilk yardımcının el bileğini kavrar. İkinci ilk yardımcı bir el
ile birinci ilk yardımcının bileğini, diğer eli ile de kendi bileğini kavrar.
Dört elle: İlk yardımcılar bir elleri ile diğer el bileklerini, öbür elleri ile de
birbirlerinin bileklerini kavrarlar (Resim 14.18).
Kollar ve bacaklardan
tutarak veya
sandalye ile taşımada
ilk yardımcıların
pozisyonu oldukça
önemlidir. İlk
yardımcıların ikisinin Resim 14.18. İki İlk Yardımcı ile Ellerin Üzerinde Taşıma
de yönü aynı
olmalıdır.
•Taşıma, bir yerden başka bir yere götürme anlamında kullanılır. Hastanın
kaldırılması ve taşınması, acil tıbbi yardım uygulamalarının bir parçasıdır.
Özellikle omurga travması geçirmiş bir hastanın, uygun şekilde yerinden
kaldırılması ve taşınması hayati önem taşımaktadır.
•Hasta veya yaralı taşımada amaç; hastanın güvenli bir şekilde bulunduğu
ortamdan alınıp en uygun şekilde naklinin sağlanmasıdır. Ayrıca beden
mekaniklerine uygun kaldırma ve taşıma tekniklerini uygulayarak taşımada,
Özet
görevli kişilerin kendilerine zarar vermeden güvenli ve hızlı hasta naklini
sağlamaları gerekir.
•Zorunlu bir durum yoksa hasta ya da yaralı yerinden
kımıldatılmamalıdır.Taşınacak kişiye olabildiğince yakın mesafede
olunmalıdır. Hasta/yaralının başı her zaman düz tutulmalıdır. Kalkarken
ağırlık kalça kaslarına verilmelidir. Yavaş ve düzgün adımlarla yürünmelidir.
Omuzlar, leğen kemiği ve omurilik aynı hizada tutulmalıdır. Yön değiştirirken
ani hareketten kaçınılmalıdır. Hasta/yaralı mümkün olduğunca az hareket
ettirilmeli ve baş‐boyun‐ gövde ekseni esas alınarak en az 6 destek
noktasından kavranmalıdır. Hasta/yaralı taşıması ekip işidir, bu ekip için tüm
hareketleri yönlendirecek sorumlu bir kişi olmalıdır. Bütün ilk yardım
uygulamalarında olduğu gibi, hasta ya da yaralı taşınması sırasında ilk
yardımcı kendi sağlığını ön planda tutmalı, kendini riske atmamalıdır.
•Hasta/yaralı beden mekaniği ilkelerine dikkat edilerek ve yerden destek
alınarak taşınmalıdır.
•Beden mekaniği, hareket ederken, yük kaldırırken ve eğilirken; ayakta
durma, oturma ve yatma pozisyonlarındayken bireyin, kas, iskelet ve sinir
sistemlerinin düzenli bir şekilde bir arada çalışması anlamına gelir.
•Hasta veya yaralının taşınmasında beden mekaniği ilkeleri bilinmelidir.
•Hasta/yaralı taşıma teknikleri acil ve acil olmayan taşımateknikleri olmak
üzere ikiye ayrılır;
•Acil yaralı taşıma teknikleri; sürükleme yöntemi, araç içindeki yaralıyı taşıma,
sedye ile taşıma teknikleri, battaniye ile taşıma ve kısa mesafede süratli
taşıma tekniklerinden oluşur.
•Acil olmayan taşıma teknikleri; hasta/yaralının oturtulması, ayağa
kaldırılması, tekerlekli sandalyeye oturtulması ve sedyeye taşınması
ilkelerini içeren taşıma teknikleridir.
•Yaralanmalarda genel bir kural olarak yaralının yeri değiştirilmemeli ve
dokunulmamalıdır. Ancak olağanüstü bir tehlike söz konusuysa taşıdığı her
türlü riske rağmen yaralıyı acil taşıma zorunludur. En kısa sürede yaralılar,
güvenli bir yere taşınmalıdır. Sürükleme yöntemi; özellikle, çok kilolu
kişilerin taşınmasında, dar, basık ve geçiş güçlüğü olan bir yerden
çıkarmalarda herhangi bir yaralanmaya neden olmamak için seçilebilecek
bir yöntemdir. Mümkünse battaniye kullanılmalıdır. Sürüklemede iki
yöntem kullanılabilir; bunlardan biri ayak bileklerinden tutarak sürükleme,
diğeri koltuk altından tutarak sürükleme, battaniye ile sürükleme ve boyna
asarak sürüklemedir.
•Araç içindeki yaralıyı taşımada yaralı “Rentek manevrası” kullanılarak
taşınır. Kaza geçirmiş yaralı bir kişiyi eğer bir tehlike söz konusu ise
omuriliğine zarar vermeden araçtan çıkarma tekniğidir. Bu uygulama,
solunum durması, yangın ve patlama tehlikesi gibi olağanüstü durumlarda
uygulanır.
•Hasta/yaralı taşımada ilk yardım ekibinin taşımada kullandıkları tekniklerde
yaralının pozisyonu kadar kendi pozisyonları da önem taşımaktadır.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi hasta/yaralı taşımada genel kuralların içinde yer
almaz?
a) Baş her zaman düz tutulmalıdır.
b) Kalkarken ağırlık omuz kaslarına verilmelidir.
c) Yavaş ve düzgün adımlarla yürümelidir.
d) Omuzlar, leğen kemiği ve omurilik aynı hizada tutulmalıdır.
e) Yön değiştirirken ani hareketten kaçınılmalıdır.
Cevap Anahtarı
1.b, 2.a, 3.b, 4.d, 5.e, 6.d, 7.d, 8.a, 9.b, 10.e
YARARLANILAN KAYNAKLAR
İnan, H.F., Kurt ,Z., Kubilay, İ. (2011). Temel İlkyardım Uygulamaları Eğitim Kitabı,
Ankara: İlkyardım ve Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı.
Umur, F. (2012). İlk Yardım, İkinci baskı, İstanbul: Nakış Ofset.
Güleç, M.A., Akkaya, M., Önen, G., Çelik, K. (2008). Temel İlkyardım Uygulamaları
Eğitim Kitabı, Ankara: Sağlık Bakanlığı Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Acil ve
Afetlerde Sağlık Hizmetleri Şube Müdürlüğü.
Somyürek, H., İ. , Tabak, R.,S. (2008). Temel İlk Yardım ve Acil Bakım. Ankara:
Palme Yayınları.
Sabunc, N., Özhan, F.Hemşirelik Bakımında Temel İlk eve Uygulamalar. Alter
Yayıncılık. (s:99‐121).
Özbayır, T. (2012). Temel İlk Yardım. Yavuz M, Demir Korkmaz F, Özbayır T. (Eds.)
İzmir: Meta Basım Matbacılık; 161‐184.Süzen, B., İnan, H. (2004). İlk Yardım,
Ankara: Birol Basın Yayın Dağıtım ve Ticaret LTD.ŞTİ.
Eğitimciler İçin Eğitim Kitabı. (2008). Ankara: Sağlık Bakanlığı Yayın No:722, İlkay
Ofset Matbaacılık.
Hasta taşıma ve kaldırma talimatı el kitabı,
http://www.yozgatdh.gov.tr/uploads/37.pdf (Erişim tarihi: 10.09.2013).
Hasta taşıma ve kaldırma talimatı el kitabı
http://www.gemlikdh.gov.tr/userfiles/file/HKS_Talimatlar/T58.pdf (Erişim
tarihi: 10.09.2013).
İlkYardım,(2013).http://www.ekutuphane.teb.org.tr/pdf/tebakademi/ilkyardim/5.
pdf (Erişim tarihi: 10.09.2013).
Milli Eğitim Bakanlığı, (2012). Hemşirelik, Pozisyonlar.
http://www.megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Poz
isyonlar%20(hem%C5%9Firelik, Ankara,(Erişim tarihi: 12.09.2013).
Türkiye Kızılay Derneği,(2013). Adım Adım İlkyardım ve Kurtarma. Ankara: Palme
Yayınları.