You are on page 1of 68

FİZİK hassasiyetinin belli bir sınırı aşamamasından v.s.

Fizik; madde, enerji ve maddenin karşılıklı nedenlerden kaynaklanabilinir. İki farklı tipte ölçme

etkilerini inceleyen bir doğa bilimidir. Çevremizde vardır:

olan bütün olaylarda daima fizik kanunları ve 1. Direkt Ölçme

ilkeleri egemendir. Evrenin sırları ve doğanın 2. Endirekt Ölçme

yasalarını ortaya çıkarma amacı çerçevesinde 1. Direkt Ölçme

fizikçi iki temel yöntem kullanır: teori yapar ve Ölçü aletleri yardımıyla bir özelliğin bilinmeyen

deney yapar. Bu nedenle fizik bilimi denel fizik ve değerini bilinen veya standart aynı cinsten bir

teorik fizik olarak iki ana kola ayrılmıştır. özellik ile karşılaştırmaktır. Örneğin bir cetvel ile

Fizik adı altında okutulan bu ders, ölçümler bir uzunluğun ölçülmesinde olduğu gibi.

elde edilen verilerin değerlendirilmesi ile birimler, II- Endirekt Ölçme

mekanik, ısı ve termodinamik konularını Direkt olarak ölçülen bir veya daha çok özellik

içermektedir. yardımıyla yapılan hesaplamalara dayanır.

Ölçümler kısmında direkt ve endirekt ölçümler Örneğin bir çelik bilyanın d çapı direkt olarak

ve yapılan hatalar incelenerek, verilerin ölçülebilir fakat bu bilyanın hacmi endirekt bir

değerlendirilmesinde fonksiyonlar ile buna bağlı ölçme olarak çapı yardımıyla hesap edilebilir.

grafik gösterimler kullanılacaktır. Birimler kısmında V  r  d


ise temel kavramlar, birim sistemleri, boyut
HATALAR
denklemleri işlenecektir. Mekanik adı altında
statik, dinamik, akışkanlar statiği ve dinamiği Herhangi bir fiziksel özelliğin ölçülen değeri ile

incelenecektir. gerçek değeri arasındaki farka hata adı verilir.


Hatalar basit bir kanuna uymaz ve pek çok
nedenlerden dolayı oluşur.
ÖLÇÜMLER
Ölçümlerde iki genel tip hata söz konusudur:
Fiziksel özelliklerin ölçülmesi fiziğin temelini
1. Sistematik Hatalar (sabit hatalar)
oluşturur. Fizik ölçme ile işe başlar ve sonuçta bu
2. İstatistik Hatalar (belli olmayan hatalar)
ölçümlere birçok hatalar karışır. Laboratuvarlarda
doğrudan doğruya ölçülen değerler veya ölçülen
I- Sistematik Hatalar
özellikler yardımıyla hesaplanan bir özelliğin
Bunlar tayini mümkün sebeplerden ileri gelen
yalnızca değerini bilmek istenmez aynı zamanda
hatalardır. Sistematik (sabit) denilmesinin nedeni,
bu özelliğin ne kadar doğrulukla ölçüldüğünü de
bulunan sonuçların aynı büyüklükte hata
bilmek gerekir.
taşımasıdır. Denemenin tekrarlanması ve
Ölçümlere giren hata kaynakları çok çeşitlidir.
ortalama alınmasıyla bu hatalar düzelmez. Bu tip
Başlıca, deneme yapan kişiden, seçilen metodun
hatalar hatalı veya ayarlanmamış ölçü
mükemmel olmamasından, kullanılan formülün
aletlerinden, kullanılan metodun yanlış
yanlış olmasından, denemede kullanılan aletlerin
olmasından, gözleyicinin alışkanlığından ileri grubun temsilcisi olarak kullanılan üç değer
gelebilir. mevcuttur:
II- İstatistik Hatalar 1. Değerler grubunun ortasındaki değer (median)
Bu tip hatalar gözlemciye, ölçü aletlerine ve 2. Değerle grubunda en çok kullanılan değer
ölçülecek özelliğe etki eden kontrolü imkansız (mod)
şartlar sebebiyle ortaya çıkan hataların 3. Ortalama değer (aritmetik orta)
birikmesiyle olur. Bu hatalar bütün ölçümlere Median değer, artan veya azalan bir sıraya
girerler ve olasılık-istatistik esaslara göre pozitif göre dizilen verilerin oluşturduğu bir serinin
veya negatif olabilirler. Bu hataların etkileri ortasındaki değerdir. Mod ise bir değerler
denemeleri çok kez tekrarlayarak ve bulunan grubunun en çok ortaya çıkan değeridir.
sonuçların ortalamasını alarak azaltılabilir. Bir ölçümler grubunun temsilcisi olarak çoğu
Herhangi bir fiziksel özelliğin ölçülen x değeri zaman kullanılan değer ortalama değerdir. x ,x
ile gerçek x0 değeri arasındaki farka x ın mutlak ,x , ... , x gibi n adet değer içeren bir serinin
hatası denir. aritmetik ortası
Mutlak hata  ± x  x - x
= =
Doğru değer x  x ± x
*Mutlak hatanın işareti belli değildir ve sayıca Bir ölçümler grubunun ortalama değerden olan
değerinin x 'a göre çok küçük olduğu kabul edilir. sapmasının bir ölçüsü olarak standart sapma
Bu tanıma göre özelliğin doğru değeri x - x ile x kullanılır. Standart sapma, ortalama değerden
+ x uç değerleri arasında bulunur. olan sapmaların karelerinin toplamının

(x- x  x  x + x ) kareköküne eşittir.

x hatasını x’ in bir kesri veya yüzdesi olarak Standart sapma =S

göstermekte doğru olmaktadır.


S= =
Mutlak hatanın ölçülen özelliğin gerçek
değerine (gerçek değeri bilmediğimize göre
ölçülen değerine ) oranına ölçülen özelliğin bağıl Endirekt Ölçümlerde Hatalar
hata sı denir.
Belirlenecek z özelliğinin bağımsız olarak
Bağıl Hata = veya ölçülebilen iki (kolaylık için) x,y özelliğine z = f
(x,y) denklemi ile bağlı olduğunu kabul edelim.
Yüzde Bağıl Hata = 100. Burada f, x ve y nin bilinen bir fonksiyonudur. x ve
Bir çok kere ölçmelerle elde edilen değerler y nin belirsizlikleri ± x ve ± y mutlak hataları
grubunun temsilcisi olarak tek bir değerin ile gösterilirse z deki belirsizliği ifade eden ± z
kullanılması doğru olmaktadır. Böyle dağılmış bir hatasını elde etmek için x ve y ‘yi ± x ve ± y
kadar değiştirir, bunlara karşılık gelen z deki ± z
değişimini hesaplarız. Çok zaman kullanılan ölçülen özelliklerin mutlak hataları toplamına eşit
metod ise diferansiyel hesaba dayanır. Yukarıda olur.
z = f (x,y) denkleminin diferansiyeli alınınca z=a+b
ln z = ln ( a + b )
dz= dx+ dy
= +
burada , z nin x’e göre kısmi türevi, sağdaki ilk

terim yalnız x üzerindeki dx hatası sebebiyle z z=a–b


üzerinde oluşan hatadır. , ve yeterince
küçük olmak şartıyla denkleme konulabilir.
2- Hesaplanan z özelliği ölçülen iki özelliğin
= +
çarpımı veya bölümüne eşit olursa z nin bağıl
nin en büyük değeri yani z üzerinde hatası ölçülen özelliklerin bağıl hataları toplamına
yapılan mutlak hatanın üst limiti; eşit olur.
z = a.b
ln z = ln a + ln b
z üzerinde yapılan bağıl hata ise;

z=
olacaktır. Bu denkleme göre her iki tarafın integrali
ln z = ln a – ln b
alınırsa:
ln z = ln f(x,y) olur.
Bu ifadeyi tekrar diferansiyelini alırsak 3- Hesaplanan z özelliği ölçülen bir özelliğin n’inci
d ln z =d ln f(x,y) yazılabilir. üssüne eşit olursa z nin bağıl hatası ölçülen
Bir z fonksiyonu üzerinde yapılan bağıl hatayı özelliğin bağıl hatasının n katı olur.
belirlemek için önce bu fonksiyonun ln ini alırız ve
z=a
sonra bu ln’in her değişkene göre diferansiyelini
ln z = n.ln a
alırız. Diğer bir deyişle bağıl hata şeklinde yazarız.

HESAPLAMADA PRATİK YÖNTEMLER


KURALLAR m pozitif ve a bire göre küçükse;
1- Hesaplanan z özelliği ölçülen iki özelliğin
toplam veya farkına eşit ise mutlak hataları
UZUNLUK
Uzunluk iridyumlu platinden yapılmış bir
* çubuk üzerinde belirtilen mesafe bir metredir. Cd
tayfının kırmızı çizgiye ait dalga boyunun
1553164,1 katı bir metredir. Metrenin katları
latince ön eklerle belirtilir.

= 996000 ÖN EK METRE İŞARETİ ÖN EK METRE İŞARETİ


Deka 10 1
D Desi 10 -1
d
Hekta 10 2
H Santi 10 -2
c
Kilo 10 3
K Mili 10 -3
m
µ
Mega 106 M Mikro 10-6
Giga 109 G Nano 10-9 n
Tera 10 12
T Pika 10 -12
p
Fento 10 -15
f
Atto 10 -18
a

Atom ve çekirdek fiziğinde ve optikte Angstrom


uzunluk birimi kullanılır.

Gök biliminde buna benzer şekilde ışık yılı olarak


ışığın bir yılda kat ettiği yol uzunluk birimi olarak
kullanılır. Bu da,
9,46.10 m’ye karşılık gelir.

KÜTLE
Bir cismin içerdiği madde miktarının bir
ölçüsüdür. Her cismin belli bir kütlesi vardır. Bir
cismin sükunet kütlesi evrenin her yerinde aynıdır.
Uluslararası birimi kilogram (kg) dır. Uluslararası
ölçüler bürosunda saklanan iridyumlu platinden
TEMEL KAVRAMLAR VE BİRİM
yapılmış bir silindirin kütlesidir. 1887 yılında kabul
SİSTEMLERİ
edilmiştir. Ekim 1983 de bir metre ; ışığın,
Fiziğin temel kavramları uzunluk kütle ve
boşlukta 1/299792458 saniyede aldığı yoldur.
zamandır.
Işığın hızı da 299792458m/s'dir.
Atom ve çekirdek fiziğinde atomik kütle
birimi çok kullanılır.
1 akb karbon atomunun kütlesinin
’si olup 1,66055.10 g dır.

ZAMAN
Zaman ölçmek için artarda devamlı ve düzgün
olarak tekrarlanan sabit periyotlu olaylardan
yararlanılır.
1967 yılında saniye tekrar tanımlandı 10 -12 saniye
Arzın kendi ekseni etrafında dönmesinden
duyarlılıkla Cs-133 atomunun 9 192 631 770 defa
yararlanarak güneş günü ve sabit bir yıldızın
titreşim yapması için geçen zamandır.
bulunduğumuz meridyen düzleminden aynı yönde
artarda iki geçişi arasındaki zaman olarak ta yıldız
günü tanımlanır. KUVVET
Yalnız arz güneş etrafında da döndüğü için güneş Cisimlerin hareket hallerinde veya
günü yıl boyunca küçük bir değişim gösterir. biçimlerinde değişiklik yapan etkene kuvvet adı
Güneş günlerinin bir yıllık ortalaması ortalama verilir.
güneş günü olup 86400 de biri 1 saniye olarak Ana kilograma Paris’te etkiyen yerçekimi
isimlendirilir. kuvvetine 1kgk denir. Kutuplara doğru gittikçe
1 yıl =366,2422 yıldız günü artar. Kuvvet ölçmek için onun cisimler üzerindeki
=365,2422 güneş günü etkisinden yararlanılır.
Cisimlerin dönme hızı kütle dağılımına bağlıdır. Örneğin spiral bir yayın uzunluğunu x kadar
Gel-git olayları, dağların aşınması, buz dağlarının arttırmak için gereken kuvvet F=kx dir, k yay
ekvatora doğru hareketi nedeniyle zaman birimi sabitidir. Böyle kuvvet ölçerlere dinamometre
saniye değişme tehdidiyle karşı karşıyadır. 400 denir.
milyon yıl önce 1 gün 22 saat 13 dakika idi. Bu C.g.s. birim sisteminde kuvvet 1dyn dir. 1 gr
nedenle kuvartz kristalinin titreşim periyodunun kütleye 1 lik ivme veren kuvvettir.
dış şartlara bağlı olmamasından dolayı kuvartzlı
saatler yapılmıştır. NH molekülünde N atomu H
atomlarının düzlemine dik doğrultuda düzgün bir
titreşim yapmaktadır

Uluslararası SI birim sistemi 1971'de


tanımlanmıştır.
Uzunluk cm L 10 10 m

Uzunluk metre m Kütle g M 10 10 /9,81 kg

Kütle kilogram kg Zaman s T 1 1 s

Zaman saniye s Alan cm L 10 10 m


S = ab
Elektrik akımı amper A Hacim cm L 10 10 m
Sıcaklık kelvin K V = abc
Hız cm/s LT 10 10 m/s
Madde miktarı mole Mol V= s/t
Aydınlatma şiddeti candela Cd İvme cm/s LT 10 10 m/s
a = dV/dt
Kuvvet g.cm/s MLT 10 10 /9,81 N
F = ma =dyn
İş/Enerji dyn.cm ML T 10 10 /9,81 N.m
W = FS Cos =joule

Güç erg/s ML T 10 10 /9,81 Joule/s


P = w/t = watt
Yoğunluk gr/cm ML 10 10 /9,81 kg/m
= m/V

Özgül dyn/cm ML T 10 1/9,81 N/m


ağırlık
= G/V

Basınç dyn/cm ML T 10 1/98,1 N/m


p =F/S
=bari =pascal

M.k.s. M.kgk.s. BOYUTLAR


C.g.s. ye ye M.k.s.
dönüş dönüş Fiziksel bir miktar sayı ve birimi
verildiğinde tam olarak bellidir. Fiziksel miktarı
içeren bir denklem nümerik olarak ve boyut 1=-2c
bakımından doğru olmadıkça tam değildir. Fiziksel buradan
miktarlar iki gruba ayrılır. Önce az sayıda fiziksel b=0
miktar primer olarak seçilir, sonra diğerleri bu c=-1/2
seçilenler cinsinden ifade edilir. Uzunluk, kütle, a=1/2
zaman, sıcaklık ve elektrik yükü miktarı, kuvvet ve 1 1
 l l
ısı da ilave olabilir. Her bir primer miktar bir harf ile T  k l  m  g
2 0 2 k  2
g g
temsil edilir. L, uzunluğun boyutunu, M kütlenin, t,
zamanın, F kuvvetin, T sıcaklığın ve H ısının
elde ederiz. Deneyle k sabiti 2π olarak bulunur.
boyutu olsun. Sekonder birimlerin boyutu, bu
Diğer örnekler akışkanlar mekaniği bölümünde
miktarların, primer miktarlardan nasıl türediklerini
işlenecektir.
belirtir. Hız L/T veya LT-1 olur.
Cgs sisteminde 3 temel mekanik miktar
İvme LT-2 veya L/T2 dir. Basıncın boyutu
mevcuttur. Kütle, uzunluk, zaman. Kuvvet bu
(kuvvet/ yüzey ) , FL-2 dir. Her bir miktarın boyutu
sistemde sekonder bir miktardır. Bu sistemde
harf köşeli parantez içine alınarak belirtilir.
kuvvetin tarifinde
Herhangi bir R miktarı için:
F=kma ,
[R]=LαMβtγFδTε Hη
K boyutsuz kabul edilir, nümerik değeri de
yazılabilir. α,β γ δ ε η üsleri pozitif veya negatif
1 kabul edilir. Kütle gram, uzunluk santimetre,
tam sayılar, kesirler veya sıfır olabilir. Bir olayı
zaman ise saniyedir. İngiliz sistemi de denen fps
etkileyen faktörleri veya değişkenleri bilirsek bu
sisteminde kuvvette temel birimdir. k boyutlu bir
olaya ait kanunun matematik ifadesini bulabiliriz.
miktardır. Nümerik değeri 1 olmayıp 1/gc ‘ye eşittir.
Çeşitli metodlarla boyut analizi yapılabilir.
gc nin nümerik değeri de keyfi olarak 32,174
Rayleigh metodu, Buckingham pi metodu gibi.
olarak seçilmiştir. Pound-kütle, foot, saniye,
Örneğin bir sarkacın T peryodunu sarkacın L
pound-kuvvet adı da verilen bu sistemde
uzunluğuna, m kütlesine ve g yerçekimi ivmesine
ma
bağlı olduğunu tahmin etmişsek bir boyutsuz k F
orantı katsayısı olmak üzere:
gc
T=k la mb gc yazılabilir. olur. gc nin boyutu,
[g]= LT-2 ma ML
a b -2 c
[ gc ]  [ ]  2  MLF 1t 2
[T]=L M (LT ) F Ft
olur. gc boyutlu bir sabit olup değeri 32,174 ft-
Üstlerin temel nicelikler olarak boyutları her iki lbkütle/lb-kuvvet*s2 dir. Buna Newton kanunu
taraf için aynı olmalıdır. dönüşüm faktörü denir. gc nin 32,174’e eşit
0=a+c seçilmesinin nedeni yerçekimi ivmesinin deniz
0=b seviyesindeki ortalama değerinin 32,174 ‘e eşit
olmasındandır. Buna göre yerçekimi 1 lb’luk kütleleri ölçülmüş olsun. Çizelgeden
kütleye 1 lb-kuvvet’lik bir etki yapar. Nümerik Alüminyum’un kenar uzunluğunun ikişerli artışına
değerinin eşit olması boyutların eşit olmasını karşın, kütlenin üslü olarak arttığı sonucunu
gerektirmez. g yerçekimi ivmesidir ve g/. g c oranı çıkarabiliriz. Çizelgeye işlenen değeler, Kartezyen
1’ e eşittir. Boyutu FM-1 ‘dir. koordinat sisteminde (dik koordinat sistemi)
Cgs fps grafiğe geçirebilir. Grafiğin anlamlı olabilmesi için
Pot. Enerji mgh mgh/gc X ekseninde bağımsız değişken olarak seçilen
Kin. Enerji mv2/2 mv2/2gc veri seti ile Y ekseninde bağımlı değişken olarak
Boyut bakımında homojen bir denklem için seçilen veri seti kullanılmalıdır.
herhangi bir birim sistemi kullanılabilir. Fakat tüm
temel miktarlar için aynı birimler kullanılmalıdır. Al kübün kenar Kütle
uzunluğu (cm) (gr)
Serbest düşen bir cismin t zamanında kat
2.00 21.6
ettiği mesafeyi 4.00 173.0
6.00 583.1
g t2 8.00 1381.0
h  v0t  10.00 2700.2
2
yazabiliriz. Bu formülde bütün terimlerin boyutları, (PSSC Fiziğinden alınmıştır)

L ‘dir. Denklem h ile bölünürse;


Örneğin, Al kübün kenar uzunluğu bağımsız
v0t g  t 2
1  olarak değiştikçe, kütlesi, uzunluğa bağlı olarak
h 2h artar. Grafik üzerinde X ve Y değerleri ile
Her bir terim incelendiğinde boyutsuz olduğu
belirlenen noktalar birleştirilerek eğri veya doğru
görülür. Bu terimlerin her birine boyutsuz grup
çizilebilir. Veri sayısı az olursa, iki nokta arasında
denir.
interpolasyon yapılabilir. Bazen eksik veriler
üzerinde interpolasyon, bizi hatalı sonuçlara
götürebilir. Aşağıdaki grafikte görüldü gibi, daha
sık veri alındığında, iki ayrı tuzluluk artışı ortaya
çıkmaktadır.

VERİLER–FONKSİYONLAR– GRAFİKLER

Deneylerden veya doğada yapılan ölçümlerden


elde edilen veriler önce bir çizelgeye işlenir.
Örneğin, Alüminyum küplerin kenar uzunluğu ve
Bir çalışmanın aylık olarak yapılan örneklemelerle elde ve hacimleri taşan sudan ölçülüyor. Bilye sayısına
edilen tuzluluğun yıl boyunca dağılımı karşı hacımlar grafiğe geçiriliyor. Bilye sayısında
hata olamayacağı için hacımda yapılan hatayı
göstermek üzere “φ” sembolü kullanılmıştır.

Bir çalışmanın 15 günlük olarak yapılan örneklemelerle elde


edilen tuzluluğun yıl boyunca dağılımı PSSC Fiziğinden değiştirilerek alınmıştır.

Aşağıdaki grafikte, 3cm kenar uzunluğu için Al DOĞRU ORANTI VE ÇİZGİSEL


kübün kütlesi interpolasyonla 97.3g bulunmuştur. FONKSİYONLAR
Genelde sık karşılaşılan basit fonksiyonlardan
birisi, doğru orantı y=mx tir. Doğru orantıya bir

= 97,3 cismin hacmi ve kütlesi arasındaki bağlantıyı


örnek olarak verebiliriz. Basit bir deneyde bir
terazi ve bir santimetre ölçeği ile iki ayrı metalin
değişik ölçülerdeki parçalarının ölçümleri yapılmış
ve sonuçlar çizelge 2de ve veri şekil 4’te grafikle
gösterilmiştir.

Bir alüminyum kübün bir kenarının uzunluğunun fonksiyonu


olarak kütlesi. (PSSC Fiziğinden alınmıştır.)

Grafik çiziminde ölçekleri uygun seçmek


gerekir, duyarlı olmayan veriler ile büyük bir grafik
çizmenin anlamı yoktur. Aşağıdaki şekilde, içinde
su bulunan bir mezür içine çelik bilyeler bırakılıyor
ifadesini yazabiliriz. Burada, D maddenin özgül
ağırlığıdır. Bütün doğru çizgileri veren grafikler
doğru orantıyı göstermezler. Bir gazın hacmı,
sıcaklıkla nasıl değişir bunu görelim.

Gaz örneğinin sıcaklık ile hacminin değişimi.


Çizelge 2. PSSC Fiziğinden alınmıştır.

Hacmin fonksiyonu olarak Fe ve Al. Kütleleri. PSSC


Fiziğinden değiştirilerek alınmıştır.

Grafik her iki metal için doğru orantı özelliği


olan ve başlangıçtan geçen iki doğru çizgi
göstermektedir. Grafikten görüldüğü gibi herhangi
bir metal için M/V bir sabittir. Yani M/V= m veya
Yukarıdaki grafiği elde etmek için kullanılan aygıt.
M=mV bir doğru orantı denklemidir. m bir orantı PSSC Fiziğinden değiştirilerek alınmıştır.
sabitidir. Bu grafikten genelleme yaparsak M Yukarıdaki şekillerde gösterilen su banyosunda
maddenin g olarak kütlesini, V maddenin cm³ ısıtılan, ağzında hareketli piston olan bir deney
olarak hacmini belirtiyorsa, herhangi bir demir tüpü ile yapılan deneyin sonuçlarını
parçası için M=7.7 V olduğunu söyleriz. Benzer göstermektedir. Gaz genleştikçe hamcındaki
şekilde Al için M=2.7V’ dir. Herhangi bir homojen değişme pistonun durumundan, gazın sıcaklığı
madde için; termometreden okunmuştur. Grafik bir doğru çizgi
M=D.V olduğundan hacım ve sıcaklık arasındaki
bağıntının doğrusal olduğunu gösterir.
Fakat çizgi orjinden geçmemiştir. 0 0C deki
hacmi, 58cm3 tür ve dolayısı ile bir doğru orantı
değildir. Bu fonksiyonun denklemi,
V=58+0.22t
Hacım ve sıcaklık doğru orantılı olmadığı halde
hacımdaki değişmenin sıcaklıktaki değişme ile
doğru orantılı olduğuna dikkat ediniz. Grafikleri bir
doğru çizgi ile gösterilen fonksiyonlara doğrusal
fonksiyon denir. Genel olarak Y=y0+mx şeklinde
ifade edilir.
Birbirlerinden üç kat daha uzun iki şekil (alan olarak 9 kat
daha fazla). PSSC Fiziğinden alınmıştır.
ÜSLÜ FONKSİYONLAR Bir canlı vücudunun belli ölçekte
Eğer bir nicelik başka bir niceliğin karesine değiştirilmesinde önemli bir etki vücudunun deri
bağlı değişiyorsa başka türde bağıntılar elde edilir. yoluyla ısı kaybetmesidir. Derinin yapısı ve
Kenarı L olan bir karenin alanı ( A ) sıcaklığı gibi faktörler sabit tutulduğunda
A=L² kaybedilen ısı yüzeyle orantılıdır. Alınan gıda hem
olarak verilir. Yarıçapı R olan bir dairenin alanı da; bu ısıyı karşılar hem de hareket için gereken
2
A= π R enerjiyi karşılar. Minimum gıda yüzeyle orantılı
dir. Her iki denklem de alanın uzunluğunun karesi olur. Diğer bir değişle metabolik hız (örneğin
ile değiştiğini göstermektedir. Bütün daireler, solunum olabilir) yüzeyle orantılıdır
kareler benzer şekillerdir. Birbirinin büyütülmüş (Bertalanfy&Krywienezyk 1953).
yada küçültülmüş kopyalarıdır. Tüm şekillerin Balık, memeli ve krustaseler bu kurala uyarlar
büyütülmüş, küçültülmüş kopyaları yapılabilir. (Şekil). Küçük krustase günde %100-300’ü kadar
Bu iki şekil benzer olup büyük şeklin boyutları gıda ile beslenirken büyük balıklar %0,05’i kadar
küçüğün 3 katıdır. Alanların ise 3²=9 kat olduğunu besin ile beslenirler. Çünkü doğrusal boyut 10kat
kontrol ediniz. azaldığında yüzey 100kat azalır fakat hacım (ya
da vücut ağırlığı) 1000(bin) kat azalır. Dolayısıyla
birim hacım başına düşen yüzey 10 kat artmış
olur.

A ve V doğrusal boyutun 10 kat küçülmeden


önceki alan ve hacmıdır.
Doğrusal boyut şekilde 3 kat büyürken alan A bulunur. Bu bildiğimiz yüzey kuralını ifade eder.
α L² olduğu için 3²=9 kat büyümüştür. Denklemin logaritması alınırsa;
Alanlar iki uzunluğun çarpımı olduğuna göre, LogR=logk+2/3 log W olur.
bütün hacımlar 3 doğrusal boyutun çarpımıdır.
Doğrusal boyut n kez büyütülürse hacım n³ kez
büyür. Örneğin bir kütlenin hamcı;

Burada R yarıçaptır. Yarıçapı R’= n.R olan


yarıçapı n kez büyük olan bir kürenin hacmı;
Lebistes reticulatus’un solunum-ağırlık ilişkisi
Bertalanfy&Krywienczyk(1953)’den değiştirilerek alınmıştır.
Benzer şekillerin hacımlarının oranı onların Bazı canlı grupları ağırlığın 3/4üncü kuvvetiyle
doğrusal boyutlarının oranının küpüne eşittir. bağıntılı metabolik aktiviteye sahiptirler.
Üslü bağıntıların genel şeklini; M=b’ W 3/4
y=k.xn şeklinde yazabiliriz. W=a.L³
Bağıntının üssü nedir, bunu grafikten yerine konulursa
bulamayız. Üslü bağıntıyı doğrusal bağıntı haline M=b.L 9/4
dönüştürmemiz gerekir. Bunun için 2 tarafın elde edilir.
logaritması alınır. LogM=logb+2.25logL
Bağıntı; ile doğrusal fonksiyon olarak verilebilir.
Tuzla karidesi Artemia için
(Bertalanfy&Krywienezyk, 1953) solunum ile vücut
şekline dönüşür. Yani doğrusal bağıntı haline gelir uzunluğu arasındaki bağıntının yüzey kuralına
fakat x ve y değerlerinin logaritmaları yeni x ve y uyduğunu göstermiştir. Balıklar, memeliler ve
değerleri olarak kullanılmalıdır ya da çift logaritmik krustasenin bazı grupları yüzey kuralına
grafik kağıdı üzerine normal değerler işlenmelidir. uymaktadır.
Örneğin bir tatlısu balığı Lepistes reticulatus
türünün solunumunun vücut ağırlığı ile değişimi
ağırlığın 2/3 üncü kuvvetiyle bağıntılıdır.
R=K.W⅔
W=aL3 olarak alırsak,
R=k(aL3)2/3=ka2/3L2
R=b.L²
TERS KARE BAĞINTISI VE YILDIZ
UZAKLIKLARI
Eğer küçük bir kaynaktan ışık her
doğrultuya eşit olarak yayılıyorsa ( bir sokak
lambası, yıldız, vb. için böyledir ), bu durum şekil
deki gibi çizilebilir.

Artemia’nın vücut boyu ile solunum hızı arasındaki bağıntı.


Bertalanfy&Krywienczyk(1953)’den değiştirilerek alınmıştır.

Şekilden yola çıkarak eğimi hesaplayalım:


Burada bir P noktasından çıkan ışığın bir çeşit
piramit içinde yayılan kısmı dikkate alıyoruz.
Kaynaktan uzaklaştıkça ışık, daha büyük bir alana
yayılır. Işığın hareket ettiği yöne dik olan bir birim
yüzeyden birim zamanda geçen ışığı, ışığın
TERS KARE BAĞINTISI şiddeti olarak tanımlıyoruz. Şekilde her bir karenin
kenarı P’den olan uzaklıkla orantılıdır. Bu yüzden
her bir karenin alanı, uzaklığın karesi ile orantılı
olur. Uzaklığa d ve ışığın geçtiği alana A dersek
şöyle ifade edebiliriz:
A α d²
Işık hareketi Aynı zamanda bir kaynaktan d uzaklığındaki
Işığın hareket ettiği yöne dik olan bir birim ışığın T şiddeti d² ile ters orantılıdır.
yüzeyden birim zamanda geçen ışığın ışık şiddeti Iα1/d²
olarak tanımlıyoruz. Kaynaktan uzaklaştıkça ışık Ters kare bağıntısı şu şekilde de ifade edilebilir.
daha geniş bir alana yayılır.
Bu bağıntının d´ ve d uzaklığında tek bir kaynak Halbuki b’de x ekseni logaritmiktir ve 320 km ye
için geçerli olduğuna dikkat ediniz. Bu, özdeş iki kadar kullanılabilir.
kaynak ve farklı uzaklıklar için de geçerlidir.

Bu denklem birbirinin aynı iki lamba varken


birinin uzaklığı belli ise ötekini bulmak için
kullanılabilir. Örneğin 10m uzaklıktaki bir lambanın
verdiği şiddet, buna özdeş olan ikinci lambanın (a)
bilinmeyen d2 uzaklığında verdiği şiddetin 16 katı
oluyor.

Üçgenleme ile uzak yıldızların uzaklığını


ölçmede de yararlanılır. Örneğin α Centauri A (b)
yıldızının parlaklığı güneşinkinden 10ˉ¹¹ kadar Şekil 11. Atmosfer yoğunluğunun yükseklik
değişimi.Ertaş(1993)’den değiştirilerek alınmıştır.
küçüktür. Güneşin bize olan uzaklığı L
güneş=1.5.10¹¹metredir.
ÜSTEL FONKSİYONLAR ve YARI
LOGARİTMİK GRAFİKLER
Tek hücreli alglerin çoğalmasını ele alırsak
önce bir adet olan alg 2 ye, sonra 4 e, sonra 8 e
ve sonrada 16 ya çıkacaktır. Genel ifade
Y=y0 akX
olarak α Centauri A yıldızının bize uzaklığı α=2.718 veya 2 alınabilir. 2.718, e hafi ile
bulunur. Bu değer geometrik ölçümlerle bulunan gösterilir. y=y0 ekX şeklinde olur.
değerin aynısıdır.
Üssel fonksiyonlarda grafik çizimi eğrinin
kullanılabilirliği açısından nemlidir. Örneğin
atmosfer yoğunluğunun dünyadan dik olarak
uzaklaştıkça azalışı Şekil 11 deki eğri ile veriliyor.
Bu şekilde ancak 40 km ye kadar en az hata ile
atmosfer yoğunluğunu bulmak mümkün olabilir.
Şekil 12. Üstel fonksiyonlara örnekler
(a)
Biyolojide 2 tabanlı üstel sayılar daha doğru
olmaktadır. Çünkü hücreler 2 ye bölünerek
çoğalırlar. Üstel fonksiyonları yarı logaritmik
kağıtta doğruya indirgeyebiliriz.

Şekil 13. PSSC Fiziğinden değiştirilerek alınmıştır. (b)


Şekil 14 (a,b). Bir algin büyüme grafikleri
SORULAR VEKTÖRLER
1. 300 yapraklık bir tomar kağıt 30mm Vektör: Hem büyüklüğü hem de doğrultusu ve
kalınlığındadır. Kağıt kalınlıkları aynı kabul edilirse yönü olan bir niceliktir ve diğer vektörlerle belirli bir
yaprak sayısı ile kalınlık nasıl değişir grafik çiziniz. kurala göre birleşir.
200, 150, 50 yaprağın kalınlığını bulunuz. Vektör gösteriminin iki önemli özelliği vardır:
2. Bir kap içimde su ısıtılırken sıcaklık her dakika 1. Bir fizik kanununun vektörler cinsinden
ölçülüp aşağıdaki çizelge bulunuyor. a) Zaman formüllenişi koordinat eksenlerinin
fonksiyonu olarak sıcaklığın grafiğini çiziniz. b) seçimine bağlı değildir. Vektör gösterimi
Noktalardan birisi yanlış ölçüm olup bu zamana öyle bir dildir ki bu dilde ifadeler bir fiziksel
uygun sıcaklık ne olmalıydı? c) 3-15 dk sonra içeriğe sahiptir, fakat içinde bir koordinat
sıcaklık ne olacaktır. Tahmin edebilir misiniz? sistemi yoktur.
3. 2cm çapında çelik bir bilyemiz var. Bu bilyenin 2. Vektör gösterimi kısa ve özdür. Bir çok
hacmı nedir? Hacım ile kütle bağıntısında orantı fizik kanununun basit ve açık bir şekli
sabiti 7.7 gr/cm³ olduğuna göre bu bilyenin kütlesi vardır; fakat bu kanunlar belirli bir
ne kadardır? koordinat sisteminde yazıldığında bu
4. Dairesel ve doğru bir silindirin hacmını tayin açıklık görülemez.
etmek için çapı ve yüksekliği, 0.1mm ye kadar Bu gün bildiğimiz vektör analizi geniş ölçüde
ölçebilen sürgülü kumpas ile ölçülerek 19. yüzyılın sonunda Josiah Willart Gibbs ve
d=14.1±0.1m ve h=30.0±0.1mm bulunmuştur. Oliver Heaviside’n yaptığı çalışmaların sonucudur.

Silindirin hacmını ve hacım üzerinde yapılan Bir A vektörü A ile gösterilir ya da kitaplarda
hatayı hesap ediniz. koyu A ile belirtilir. Bir vektörün büyüklüğü ince ve
5. Sarkaç yardımı ile yerçekimi ivmesi düz olarak yazılır.
g=980.97cm/sn² bulunmuştur. g üzerinde yapılan A, A nın büyüklüğüdür. A, ‫׀‬A‫ ׀‬şeklinde de
mutlak hata üst limiti nedir? yazılabilir. Bir birim vektör uzunluğu bir olan
vektördür. A vektörü doğrultusundaki birim vektörü
Ᾱ şeklinde yazacağız ve A çizgi diye okuyacağız.
Vektör gösterimi A≡ᾹA≡AᾹ özdeşliği ile
özetleyebiliriz.
nın uç noktasına gelinceye kadar ’nin kendine
paralel olarak kaydırılması ile tanımlanır. ’nın
başlangıç noktası ile ’nin uç noktası arasında
çizilen vektör nin toplamıdır.
’dır.
Vektörel toplama yer değiştirme özelliğine
sahiptir.
Çıkarmada vektörü tanımlanır ve ile
toplanır.

Vektör toplaması birleşme özelliğine sahiptir.

Sonlu sayıda vektörün toplanması toplama


sırasından bağımsızdır.
ise iki tarafa B ekleyerek

Vektörlerin fizik problemlerine uygulanabilirliği


k bir skaler ise
ve faydası Öklit geometrisine dayanır. Bir kanunun
vektörlerle ifade edilmesi Öklit geometrisinin kabul
Bir vektörün skaler ile çarpımı dağılma
edildiği varsayımını da içerir. Eğri uzay için daha
özelliğine sahiptir.
genel bir dil vardır “ metrik diferansiyel geometri”.
Bu, öklit geometrisinin artık tamamen doğru
olmadığı bir fizik bölgesidir. Vektörlerin Eşitliği
Büyüklüğü olan fakat yönü olmayan bir niceliğe vektörlerinin büyüklükleri ve yönleri

skaler denir. Bir vektörün büyüklüğü skalerdir. aynı olursa bu iki vektör eşittir denir.
Sıcaklık ve kütle skalerdir. V hızı ve F kuvveti birer şeklinde yazılır. Bir vektörün konumu olması
vektördür. gerekmez; bununla birlikte belirli bir konumda
Bir vektör geometrik olarak, yönlendirilmiş bir tanımlanan nicelik vektörle gösterilebilir. Uzay ve
doğru parçasıyla veya bir okla gösterilir. Doğru zamanda değişik noktalarda tanımlanan bir fiziksel
parçasının belirli bir ölçekle ölçülen uzunluğu niceliği ölçseler bile iki vektör kıyaslanabilir. Çok
vektörün büyüklüğüne eşittir. büyük uzaklıklar dışında uzayı, düz ve öklit olarak
vektörünün toplam paralel kenar alıyoruz.
kuralına göre veya üçgen kuralına göre yapılır.
nin toplamı nin başlangıç noktasının Vektörlerin toplanması
İki vektörün toplamının vektör olduğunu
biliyoruz fakat iki vektörün çarpımında farklılık -
olabilir.
Vektörlerin çarpımını tanımlamak için iki yol
vardır. Biri skalerdir, diğeri vektöreldir. Her iki yol
da çarpmanın dağılma özelliğini sağlar.
'nın ile çarpımı ’nın ile ve ile
vektör toplamı
çarpımının toplamına eşittir.
1. Skaler çarpım
ve nün skaler çarpımı; nın büyüklüğü
çarpı nin büyüklüğü çarpı bunlar, arasındaki

vektör toplamı açının kosinüsü olarak tanımlanır. Skaler çarpım


sonucu skalerdir. Nokta çarpım da denir.
( )

A-B≡ABcos(A,B)
Skaler çarpımın yer değiştirme özelliği vardır.

’yi A vektör nokta B vektör şeklinde


okuyoruz.

nin bulunuşu
Vektörlerin çıkarılması
ve yi kurarken her iki vektörü ortak
bir noktaya getiririz.

eşittir.

ile arasındaki açı ile ise


Vektörlerin Çarpımı
ve negatif sayılar verecektir.
= ise =1 dir.
olur. nün yönü sağ el kuralı ile bulunur. dan ye
ve ise doğru döndürülen vidanın hareket yönüdür.
ve vektörleri birbirine diktir deriz.
ise Vektörel çarpım yer değiştirilebilir değildir.
nin doğrultusundaki izdişümünün büyüklüğü
Vektörel çarpım dağılım kuralına uyar.
nın doğrultusundaki izdişümü,

Kosinüs Teoremi
Sinus Teoremi
olsun.
Her iki yanı kendisi ile çarpalım;

Eşitliğin heriki tarafını ile vektörel çarpımını


alalım:

Her iki tarafın büyüklüğü eşit olmalıdır.

Birim vektörler boyutsuz oldukları için bunlarla


çarpılan bölünen vektörlerin boyutlarını
değiştirmeyip işlem sonucunda elde edilen
büyüklüğün vektör olup olmadıklarını ve yönlerini
belirlerler.

2. Vektörel Çarpım
Vektörel çarpımın sonucu vektördür.
vektörel çarpımı ve yi içine alan düzleme dik
ve büyüklüğü olan bir vektördür.
Birim vektörler

1. Skaler çarpım:

2. Vektörel Çarpım:

Sorular
1. Aralarında 60° lik açı yaparak bir noktaya
etkiyen 6kgk ve 6kgk lik iki kuvvetin bileşkesini
çokgen kuralına göre çiziniz ve analitik metodla
hesaplayınız.
2. Durgun suda gemisinin karaya göre hızı 20km\s
olan kaptan, güney batı yönünde 8km\s akıntısı
bulunan bir denizde batıya doğru gitmek isterse
gemisinin başını hangi yöne çevirmelidir? Bu
durumda geminin karaya göre bileşke hızı ne
olur?
Açıklama: Durgun bir su üzerinde bulunan kayık,
motorla sahile dik doğrultuda (MA) hareket
edebilir. Eğer(MB) oku ile gösterilen yönde su
akıntısı varsa kendi haline bırakılan kayık, (MB)
, ve vektörlerine ait büyüklükler
doğrultusunu alacaktır. Motor ilk haldeki gibi
çalıştırılırsa bu sefer kayık MC doğrultusunu
alarak akıntı ile sürüklenmiş olur. Burada kayık
hem sahile demde nehire göre hareket yapar.
Kayığın sahile göre hareketi (Bileşke hareket),
kayığın nehire göre hareketi ve nehrin sahile göre bir hızla aynı anda doğuya doğru hareket ediyor.
hareketinin bileşkesidir. Bu adamlar birbirlerine göre nasıl hareket
3-A hava alanında kalkan bir uçak kuzeydoğuya yaparlar? Bağıl hızları ne olur?
doğru 500 km uçuyor ve bu arada kuzeybatı
yönünde esmekte olan rüzgar tarafından da 50 km
sürükleniyor. Uçağın hava alanına göre yerini
çizimle ve hesapla bulunuz.
4- Aynı düzlem üzerinde bulunan 5 kuvvet bir 0
noktasına etkimektedir. Bileşke kuvveti grafik
metodla bulunuz.
5- Yatayda sağ yukarı doğru 30 derecelik açı
yapan 50 birimlik vektörü yatay ve düşey
doğrultuda iki bileşene ayırınız.
6-Yatayla sağ yukarı doğru 30 derecelik açı yapan
60 birimlik bir vektörden, yatayla sol yukarı doğru
45 derecelik açı yapan 70 birimlik bir vektörü
STATİK
çıkarınız.
7- Aralarında 60 derecelik açı yaparak bir noktaya Fiziğin cismin dengesi ve hareketinden

etkiyen 25 birim ve 40 birimlik iki vektörün bahseden kısmına ‘Mekanik’ adı verilir. Mekanikde

bileşkesini grafik ve analitik metodla bulunuz. kuvvetler etkisiyle cismin dengesini inceleyen

8-Birbirine dik vektörün bileşkesi 5 birimdir. bölümüne ‘Statik’, hareketini inceleyen kısmına

Bileşenlerden biri 3 birim olduğuna göre diğerini ‘Dinamik’ denir.

bulunuz. Statikte kuvvet, moment, ağırlık merkezi ve

9- Durgun suda 10km/st hızla gidebilen bir sandal denge incelenir. Dinamik ise Kinematik ve Kinetik

akış hızı 5 km/st olan bir nehri dikine geçmek olarak ikiye ayrılır. Kinematikte cismin kütlesi ve

istiyor. Sandalın başı hangi yöne çevrilmelidir ve cisme etkiyen kuvvetler dikkate alınmaz. Kinetikte

bu taktirde sahile göre hızı ne olur? ise hareketle beraber hareketli cismin kütlesi ve

10- 72km/st hızla giden bir trenden 30m/s lik bir ilk etki eden kuvvetlerde dikkate alınır.

hızla dikine atılan bir taşın bileşke hızını


hesaplayınız. Kuvvetler, Birleştirilmesi ve Bileşenlere
Aşağıdaki uzunlukların metre cinsinden değerini Ayrılması
üçer anlamlı rakamla belirtiniz (uzunluk değerleri Kuvvet hakkında ilk bilgilerimiz kaslarımız
verilecek). yardımıyla elde edilen hislerimizden
11. Bisikletli bir A adamı 12 km/st lik bir hızla 0 kaynaklanmaktadır. Kas duyumu kuvvetin değeri
noktasından kuzeye ve bir B adamı da 9km/st lik hakkında çok doğru ölçümler vermez. Bir cisim
üzerine etkiyen kuvvet iki etkisiyle kendisini belli c. Paralel kuvvetler
eder. Bu iki etkiye dayanarak da iki ölçüm metodu Kuvvetlerle ilgili statiğin kurallarını şöyle
geliştirilmiştir. sıralayabiliriz:
1. Kuvvetin Statik Etkisi: Kuvvet, etki ettiği a. İki kuvvet bir cismin aynı bir M noktasına tatbik
cisimlerin hacmini veya şeklini değiştirir. Esnek edilirse bu iki kuvvet yerine bu iki kuvvetin cismin
cisimlerin kuvvet etkisiyle uzayıp, kısalmaları bu dengesi üzerindeki etkilerine eşit etki yapacak bir
etkiyi açıklar.Kuvvet etkisiyle camın veya tahtanın tek kuvvet alabiliriz.Bu kuvvet iki kuvvetin üzerine
kırılması ,kurşun levhanın ezilmesi,çelik levhanın çizilen paralel kenarın tatbik noktasından geçen
eğilmesi ve kuvvet etkisi kalkınca eski şeklini köşegenine eşittir. Bu iki kuvvete "bileşen kuvvet",
almasını statik etkiye örnek olarak verebiliriz. Bir bunların etkilerine eşdeğer etki yapan tek kuvvete
çelik yaydan oluşan dinamometreler bu etkiye de ‘bileşke kuvvet’ denir. Bileşke kuvvetin bu
bağlı olarak bulunmuşlardır. şekilde bulunmasına paralel kenar kuralı denir.
Bileşke kuvveti F1 kuvvetini F2 kuvvetinin ucuna
aynı doğrultuda eklersek oluşan üçgenin diğer
kenarı bileşke kuvveti verecektir. Buna üçgen
kuralı denir.

şeklinde yazılır.
Bileşke kuvveti analitik olarak bulabiliriz.
Kosinüs teorem MBC üçgenine uygulanırsa;

Bir dinamometrenin Prensibi

2. Kuvvetin Dinamik Etkisi: Kuvvet duran


cisimleri harekete geçirebilir veya hareket
hallerinde değişimler yapabilir. O halde kuvvet;
“cisimlerin hareket hallerinde ve biçimlerinde
değişimler yapabilen etmen” şeklinde
tanımlayabiliriz.
Bir cisme etki eden kuvvetleri doğrultu ve
yönlerine göre karşılaştırırsak;
nin mutlak değeri hesaplanabilir, doğrultu
a. Kesişen kuvvetler
ve yönü (β açısı) sinüs teoremi ile bulunur (Stevin
b. Aynı doğrultulu kuvvetler
bağıntısı, Lami teoremi)
b. Aynı katı cisme tatbik edilen iki kuvvetin
dengede kalabilmesi için bu kuvvetlerin aynı tesir
çizgisine (doğrultu) sahip değerce eşit ve yönce α = π olursa ( 1800 )
zıt olmaları gerekir. cos1800 = -cos00 = - cos (180 – 0)
c. Katı bir cisme tatbik edilmiş kuvvetlere aynı tesir -cos 00 = -1
çizgili, değerce eşit ve yönce zıt olan iki kuvvetin
daha ilave edilmesi ile bu kuvvetin cismin dengesi
üzerindeki etkisi değiştirilemez.
d. Bir katı cismin M noktasına bağlı bir kuvvet
cismin dengesi üzerindeki etkisi değişmeden, tesir
α = π/2 olursa kuvvetler birbirine dik olur.
çizgisi üzerinde başka bir noktaya kaydırılabilir.
(cos 900 = 0)
e. Aynı düzlemde bulunan 3 kuvvet bir katı cismin
R2 = F21 + F22 + 0 = F12+ F2 2
aynı bir M noktasına etki ettiklerinde bu cisim
dengede kalırsa kuvvetlerden herhangi ikisinin
bileşkesi üçüncü kuvvet ile aynı doğrultuda, zıt tgβ = F1 / F2 = ¾ = 0,75 β=360,52'
yönde ve ona eşit olmalıdır.
Paralel Kuvvetlerin Bileşkesi
Kuvvetlerin doğrultuları birbirine paralel olursa
(tatbik noktaları farklı) bu kuvvetlere "paralel
kuvvetler" denir.
Paralel ve aynı yönlü iki F1 ve F2 kuvveti katı
cismin A ve B noktalarına tatbik edilmiş olsun.
Kesişen kuvvetlerin bileşkesini statiğin 1. Statiğin 3. prensibine göre A ve B noktalarına
prensibi ile açıklamıştık. Aynı doğrultulu dengede bulunan iki kuvvet daha tatbik edelim
kuvvetlerin bileşkesi; (yönce zıt değerce eşit).
R2 = F21 + F22+ 2F1F2 cosα nın özel hali olarak , ve ,
görebiliriz. kuvvetlerini 1.prensibe göre birleştirelim. Elde
0
α = 0 olursa kuvvetler aynı doğrultulu ve aynı edilen F1’ ve F2’ bileşke kuvvetini doğrultularının
yönlü olurlar. Bileşkenin değeri kesişme noktası olan 0’ya kaydıralım ve
R2 = F21 + F22 +2 F1F2 cos 00 = ( F1+F2)2 = R2 bileşenlerine ayıralım.
cos 00 =1 F1 ve F2 (aynı noktaya etki eden iki kuvvetin)’in
R = F1 + F2 β = 00 bileşkesi R = F1 +F2 dir. Üçgenin benzerliğinden
(tatbik noktasını bulmak için)
(1) ve( 2) den aynı yönde etkiyen paralel kuvvetler
ve
ikiden fazla ise;
F =∑Fi
X0 F = ∑( Xi Fi) Y0 F = ∑( YiFi)

Bir kuvvetin bir noktaya göre momenti veya


döndürme momenti

d  OA sin   l sin 
  
Dl F

d  OA sin   l sin 

y2  y1 D  D  F .OA sin   F .d
y  y1  .( x  xi )
x2  x1 D  F .d
Bir kuvvetin bir noktaya göre momenti:
y y
y0  y1  2 1 .( x0  x1 ) Mutlak değeri kuvvet ile moment kolunun
x2  x1
çarpımına eşit bir vektördür. Bu vektöre statik
Doğru denklemi C noktasının koordinatlarını
moment veya döndürme momenti diyoruz.
sağlamalıdır.

(1) (3) (2)

(3) ve (2) den


( X0 – X1 ) ( F1 +F2) = ( X2 – X1) F2
X0 ( F1 +F2) = X1 F1 + X2 F2
X0 F = X1 F1 + X2 F2 Kuvvet momenti vektörünün doğrultusu bu
Y0 F = Y1F1 + Y2F2 momentin etrafında dönme meydana getirdiği
eksene paralel olarak alınır. Saat iğnesi (ibresinin)
hareket yönünün zıttı olan yönde etki eden
momentler + (pozitif), saat ibresi-hareketi yönünde
etki eden momentler "–" (negatif) olarak
alınmaktadır.

Momentler teoremi:
Aynı bir düzlem içinde yer alan kuvvetlerin bu ise
düzlemin bir noktasına göre momentleri toplamı - bileşke kuvvet sıfırdır
bileşke kuvvetin aynı noktaya göre momentine - bileşkenin etki çizgisi AB doğrusudur.
eşittir. ise
kuvvet mutlaka sıfır olmalıdır.
Her iki moment merkezine göre toplam momentler
sıfır ise Sistem dengededir.
Zıt Yönlü Paralel Kuvvetin Bileşkesinin
Bulunması, Kuvvet Çifti:
Verilen F1 kuvvetini kendisine paralel iki
bileşene ayıralım. Bu bileşenler F ve F2 ise
Ertaş(1993)’den değiştirilerek alınmıştır.
   
D  D1  D2  D3
D  D  D1  D2  D3
D  F1d1  F2 d 2  F3d 3
D   Di

Denge Koşullarının Döndürme Momenti


Kavramı ile İfadesi:
     
* Bir noktada kesişen ve etki düzlemleri aynı olan F1  F  F2  F  F1  F2
kuvvetlerin denge koşullarını yazabiliriz. AC  F2  F2
 
* Bileşke döndürme momentinin sıfır olabilmesi AB F F 1 F2
için F 1 F2için
1) Bileşke kuvvetin etki çizgisi moment AC  
merkezinden geçmelidir. olur.
2) Bileşke kuvvet sıfır olmalıdır. Yani eşit,zıt yönlü etki çizgileri farklı iki kuvvet
tek bir bileşke kuvvetle ifade edilemez. Bu iki
kuvvete kuvvet çifti denir.
Kuvvetlerle aynı düzlemde herhangi bir 0
noktası için bileşke momenti bulalım.

Ağırlık Merkezi

d1  OK d 2  OL
d  d 2  d1  KL
D   d1 F  d 2 F
D  F (d 2  d1 )
D  F .d  sabit
Bir kuvvet çiftinin momenti moment merkezinin
yerine bağlı değildir.
Paralel Kuvvetler için Denge Koşulları
Aynı düzlemde ve aynı yönde etkiyen F1, F2, Ertaş(1993)’den değiştirilerek alınmıştır.

F3……………..Fn gibi bir kuvvet sisteminin


G=∑Fi = g∑ ∆ mi
bileşkesini ve bileşkenin etki noktasını veren
Kuvvetlerin şiddetleri ve etki noktaları aynı
denklemleri göz önüne alalım.
kalmak şartıyla doğrultuları daima birbirine paralel
F   Fi olarak değiştirilirse bile C noktasının yeri
x0 F   ( xi Fi ) değişmez. C noktasına paralel kuvvetlerin
y0 F   ( yi Fi ) merkezidir.

ise sistem dengededir (yada bir bileşke


kuvvet çifti vardır).
Herhangi bir A gibi bir moment merkezine göre
ise bu taktirde sistem mutlaka Yerçekimi kuvveti ele alınırsa C ye ağırlık merkezi
dengede olmalıdır. denir.
Bileşke kuvvetin sıfır olduğunu bilmiyorsak AB
doğrusu kuvvetlere paralel olmamak üzere seçilen
B gibi ikinci moment merkezine göre de sıfır ise
sistem dengededir ve kuvvet bileşkesi sıfırdır. Üç boyutlu olarak düşünülürse;
 (D ) 0
A i  (D ) 0
B i
z0 
 ( z m )
i i

 (m ) i

PROBLEMLER
Genel Hal için Denge Koşulları 1) 10 kg lık bir ağırlık 30 cm uzunluğunda bir iple
O noktasına asılmıştır. Bu ağırlık ip düşey

x i 0 y i 0 D
i 0 doğrultu ile 30o açı yapıncaya kadar bir kuvvet ile
çekiliyor.
ve
a) F’ın değerini
b) ipteki gerilimi hesap ediniz.
Sistem dengededir.
2) Ağırlığı 4000 kg olan homojen bir yol silindirinin
Denge koşulları kesişen ve paralel kuvvetleri de
yarıçapı 45 cm dir. Bu silindiri şekilde görülen
bağlar yalnız momentlerle yola çıkarak
durumdaki 6 cm lik bir engel üzerinden çekmek
için gerekli yatay kuvveti bulunuz.
ise sistemin bir kuvvet çiftine indirgenemeyeceği
3) Bir cismin aynı bir noktasına tesir eden 3,4,5
söylenebilir. Sistemin A dan geçen bir bileşkesi
kg lık kuvvetler aralarında 120 şer derecelik açılar
olabilir
yapıyor.Bu cismi sükunette tutmak için tatbik
edilmesi gereken dördüncü kuvvetin değer ve
ise bileşkenin etki çizgisi AB doğrusu olabilir. doğrultusunu bulunuz.
4) Ağırlığı 200 kg ve çapı 2,8m olan silindir
ise bir bileşke kuvvetin olamayacağını sistemin biçiminde bir varil 0,7 m lik bir engel üzerinden
dengede olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü eğer aşırılacaktır.Bu maksatla varil etrafına bir ip
varsa bileşkenin etki seyri hem AB doğrultusunda sarıyor ve şekilde görüldüğü gibi yatay olarak
hem de BC ve AC doğrultusunda olamaz. çekiliyor.Bu engelin A daki kenarı pürüzlü
Bir kuvvet sisteminde bilinmeyen üç büyüklük olduğuna göre ipteki gerilimi ve A daki karşı etkiyi
varsa böyle sisteme statik bakımından belirli bulunuz.
sistem denir. 5) Üzerine bir halka geçirilmiş olan 15 m
uzunluğundaki bir halatın uçları tavanda sabit iki
noktaya bağlanmıştır. Bu noktalar arasındaki
yatay uzaklık 10 m ve yükseklik farkı 2m dir. 60 kg
ağırlığındaki bir adam bu halkadan asılacak olursa
a) halka halatın neresinde durur?
b)Halatın her iki kısmındaki gerilim kuvveti ne
kadar olur?
6) Uzunluğu 60 cm ve kütlesi 3 kg olan homojen
düzgün bir çubuk üzerine 1,2 ve 4 kg lik kütleler
asılmıştır.1 kg lık kütle çubuğun bir ucunda 4 kg
lık kütle diğer ucunda ve 2 kg lık kütle çubuğun sol
ucundan 10cm uzaktadır. Bu sistemin ağırlık KİNEMATİK (HAREKET BİLGİSİ)
merkezini bulunuz.
7) Şekilde görülen farklı yoğunluklu iki düzlem
Kinetik, mekaniğin hareket olaylarını inceleyen
levhanın ağırlık merkezini bulunuz.
bölümüdür. Sabit kabul edilen bir noktaya veya
sisteme göre bir cismin yerinin zamanla
değişmesine hareket denir.
Uzayda yeri sabit kabul edilen noktaya ve
sisteme referans noktası veya sistemi adı verilir.
Hareketli taneciğin uzayda geçtiği noktaları
birleştiren eğriye yörünge denir.
Hareketler 2 gruba ayrılır.
1-Öteleme hareketi
2-Dönme hareketi
Öteleme hareketi yapan bir cismin bütün
noktaları eşit zaman aralıklarında eşit uzunlukta
yörüngeler çizerler. Dolayısıyla cismin bir
noktasının hareketini bilmekle cismin hareketi de
bilinmiş olur.
Dönme hareketi yapan bir cismin noktaları aynı
merkezli çemberler çizerler. Cismin bir noktasının
hareketi bilinirse diğer noktalarınki de bilinmiş olur.

Ertaş(1993)’den değiştirilerek alınmıştır.


vektörü teğetin üzerindedir ve onun uzunluğu
Bir cisim aynı zamanda hem öteleme hem de hızının büyüklüğünü gösterir.
dönme hareketi yapabilir. Böyle bir bileşik hareket
esas bileşenlerine ayrılarak incelenebilir.

HIZ
Şekilde bir eğri boyunca hareket eden bir
Hareketli bir maddesel noktanın (tanecik) birim
taneciğin üç farklı konumda hız vektörleri
zamanda gittiği yola o noktanın hızı denir.
verilmiştir. Hızın yalnızca yönü değil büyüklüğü de
Yolu S, zamanı t ve hızı v ile gösterirsek tanıma
değişiyor. Eğri bir doğru çizgi durumuna gelirse
göre;
(teğetle) hızın yönünü tanımlamaktadır.

 S Bir eğri boyunca hareket eden bir taneciğin
V hızındaki değişmeyi ortaya koymaya çalışalım.
t
Şekildeki ilk iki noktanın vektörlerini ele alalım.
Bu genel bir ifade değildir. Eşit zaman
Hızdaki değişimi vektörlerle gösterecek olursak;
aralıklarında eşit yolar giden bir tanecik için
geçerlidir. Genel olarak ∆S yolunu gitmek için
geçen zaman ∆t ise ortalama hız;

 S
Vort 
t
Herhangi bir andaki hız ise; Noktalı vektöre hızdaki değişme
 S dS diyoruz. Daha iyi anlamak için yönleri aynı olan iki
V  lim ( ) 
t 0 t dt vektörü dikkate alabiliriz.
yazabiliriz.
Tanecik dış kuvvetlerin etkisi altında soldan
sağa hareket ediyor. Nokta ile belirtilen yer ve
zamanda tüm hareketlerin sıfır olduğunu
düşündüğümüzde, eylemsizlik yasasına göre Hızdaki değişme vektörü başlangıcı ilk
hareket düzgün doğrusal hareket olmalıdır. vektörün sonu ve bitişi ikinci vektörün sonudur.
Kuvvet ile hız arasındaki bağlantıyı saptamak
oldukça ilginçtir. Hız eğri boyunca bütün noktalar
için bilinirse kuvvetin her noktadaki yönü anlaşılır
hale gelir. Doğru çizgi boyunca hareketin
Yönü de teğet dediğimiz doğrunun yönüdür ve açıklanmasındaki ipucu basittir. Hızdaki
çizilen vektör belirli bir andaki hızı gösterir. Hız değişmenin sorumlusu kuvvettir. Kuvvet
vektörünün yönü hızdaki değişmeninkinin aynıdır.
Eğri çizgi için de bu aynıdır. İvme: Hızın birim zamanda değişme miktarıdır.
Çok kısa bir zaman aralığı ile birbirinden

 V
ayrılan ve bundan dolayı birbirine çok yakın aort 
t
bulunan konumlara karşılık gelen iki an için hız
ivme vektörel bir büyüklüktür ve yönü dV
vektörü çizilmeli birincinin bitim noktasından
vektörünün aynıdır.
ikincininkine çizilen vektör etki yapan kuvvetin
Ani (anlık) ivme:
yönünü gösterir. Ancak iki hız vektörleri çok kısa
V dV
zaman aralığı ile birbirinden ayrılmış olması a  lim 
t 0 t dt veya
gereklidir. Çok yakın ve çok kısa gibi kavramların
dV d 2 S
kesinlikle belirlenmesi hiç kolay değildir. Newton a  2
dt dt
ve Leibniz bunu başarmaya çalışırken diferansiyel
dV  adt
hesabı buldular. t2

Bir ipin ucuna bağlanan ve yatay düzlemde V   adt


t1
döndürülen bir taş bir çember üzerinde hareket
= 0 hali düzgün doğrusal hareket
eder. Sabit hızla çevrildiğinde her noktada hız
S=V.t
aynıdır fakat yönleri farklıdır. Hareket yasasına
a=sabit hali düzgün değişen hareketler yörünge
göre bu değişimden sorumlu bir kuvvet bu örnekte
doğru ise düzgün değişen doğrusal hareket
taş ile ipi tutan el arasında bir kuvvet olmalıdır.
V  V0  at
Kuvvet çemberin merkezine doğrudur. Hız
değişmesi de merkeze doğrudur. Kuvvet ve hız S   Vdt
değişmesi yönleri aynı olan vektörlerdir.
ve

S  V0t  1 at 2
2
2
V  V0  2aS
2

Düzgün dairesel hareket


Bağıl Hız : Aynı bir referans noktasına göre V1
lal= sabit ve her an hız doğrultusuna diktir.
ve V2 hızlarına sahip iki cisim göz önüne alalım.
Zamanla hızın sayıca değeri değişmez fakat yönü
Bu iki cisimden birinin diğerine göre hızına bağıl
değişir.
hız denir. Referans noktası birinci cisim üzerinde
seçilirse ikincinin birinciye göre hızı
birinci cismin ikinciye göre hızı ise

dir.
˂ ise ve

AB  AB
S V

r V

ω: açısal hız
Hareketli noktayı merkeze birleştiren doğrunun
zaman biriminde süpürdüğü açıya "açısal hız"
denir. ∆t zaman aralığında süpürülen açı
V2 V
olup açısal hız birimi radyan/s dir.  a
r t
d
 V2
dt a
r
birim zamandaki tam devir sayısıdır
V  .r
(devir/s; 1/s; Hz(hertz)).
 2r 2
Tam bir devir süresi T: peryottur. a
r
2
  2f 
T a   2 .r
S r    
V 
t t t Δφ=0o ve ; vektörüne dik olacaktır (üçgenin

V  r.  .r taban açıları ~ 900).

Basit Harmonik Hareket


Küçük açılar için tgφ=φ
AB yolu küçük açılar için doğru kabul edilebilir. Öyle bir hareket düşünelim ki ivmesi yola ve
zamana bağlı olarak periyodik bir değişim
göstersin. Basit harmonik hareket veya sinüzoidal
ve AB yoluna da ΔS dersek
hareket bu hale örnektir.
S
   S  r
r Harmonik harekette ivme yolun bir
Merkezcil İvme fonksiyonudur. a = -kx denge durumuna uzaklığı
V ile orantılı fakat zıt yönde bir ivmeye sahip olan
a
t maddesel noktanın hareketi BHH dir.
∆t zaman aralığında
x : uzanım k: sabit
Düzgün dairesel hareket yapan noktanın OX
doğrusu üzerindeki izdüşümünün hareketi BHH
dir.
PROBLEMLER
1. Dünyanın, sideral (yıldız) gün denilen bir devir
süresi, ortalama güneş gününden 4 dakika (tam
olarak 235,91s=3 dk. 55,91 sn.) daha kısadır.
Buna göre; T=24×60×60 – 235,91 = 86164 s ve
açısal hızı W= 2π/T =2π/86164 =729.10ˉ7
radyan/s
Dönme hareketinin yönü batıdan doğuya
Xo=genlik (maksimum uzanım)
doğrudur. (W’den E’ye doğru) Ekvator yarıçapı
2 a=6378388 m kutup
  2f 
T yarıçapı=6356911,946 m’dir.
x  r sin   r sin t Ortalama yarıçap R=a +c /2 = 6367.7 km,
basıklığı a – c /c= 1/297’dir.
r  x0
Kutuplar eksenine (dünyanın dönme eksenine)
uzaklığı r olan dünyanın bir noktasını alırsak bu
x  x0 . sin t
noktanın teğet hızı
dx
Vx   x0 . cos t V= W×r olacağından ve r bu noktanın coğrafi
dt
dV enlemine tabi olduğundan R yerin yarıçapı ise;
ax    2 x0 . sin t
dt r = R × cos λ dır.
O zaman V = W × R × cos λ

Ekvator şeridinde bulunan bir noktanın hızı ve


idi. Yerine koyarsak;
ivmesi:

a x   2 x λ= 0 R=r= 6378388 m.

V= W × R =729.10ˉ7 × 6378388 m =465m/s α=


x2
Vx  x0 1  sin 2 t  x0 1  = W² × R = 3.39 cm/ s²
R2
 x2  Ankara enleminde (33° doğu boylam ve λ=40°
V   R 1  2 
2 2
 2
kuzey enlemi)
 R 
V 2   2 R 2  x 2  V= W × R × cosλ = 465 × 0.766 = 356 m/s
Kutupta bu hızın değeri sıfıra eşittir.
Ekvatorda maddi bir noktanın merkezcil ivmesi
3.39 cm/s² ’dir. 1 gr.lık kütle üzerine etki eden V  Vx  V y
2 2

santrifüj kuvvet 3.39 dyn olur. Bu kuvvet


yerçekimine tamamen zıttır.  10 200  20t  t 2

İlk hızın bileşenleri ( 100,100) olduğundan


= 289 17²
hareketli ekseni ile 450 yapan bir doğru

üzerinde 0 dan harekete başlar.


İvmenin koordinat eksenleri üzerindeki
= 17² = 17 = 17× bileşenleri ve ivme

Dünya şimdikinden 17 kez hızlı dönseydi ve


ekvatorda cisimlerin ağırlığı olmayacaktı.
ivme sabit, düşey ve daima aşağı yönlüdür.
x= 100 t y= 100t – 5 t² denklemleri ile verilen
hareketi inceleyiniz.
2. Bir cisim periyodu 2π saniye ve genişliği 10cm
Yörünge: Bu iki denklem arasında t yok edilirse
olan bir basit titreşim hareketi yapmaktadır.
hareketin yörüngesi bulunur.
Cismin hareketten 10 sn ye sonraki yerini, hızını
y= x- x²/2000 yörünge bir paraboldür.
ve ivmesini bulunuz.

x=R×sinω×t

x=10×sin × 10 = 10 × sin 10

10 radyan =10×57.3 =573°


x = 10 sin 573° = -10 sin 33° = - 5.4 cm
t= 0 için; x=0 ve y=0 olduğundan hareketli
V= = - Rω cos wt = 10. .cos .t
zamanlar başlangıcında 0’da bulunur.
V = 10.cos573° =-10cos 33° =-8.4cm/s
2) Hızın koordinat eksenleri üzerindeki bileşenleri
ve hız = = -R ω² sin ωt = -R sin. .t

= t.10.sin33°= 5.4 cm /s²


= = 100 = = 100 -
3. Bir basit sinüsoidal hareketin periyodu 0.005 sn
ve genliği 0.06 dır.Cisim maksimum
uzanımdayken ivmesi nedir?
x = x0. sinωt
x=r×sinω×t
0,25 = 0,5. sin
ω= =

r= 0.06

ω.t = π/6 =
= -ω² x0 sin W t= . 0,06
t=1/24 ω= 4π

= . . =9600 cm/s²

= 5,4 cm/s
4. x =5 cos (t +π/6) denklemi ile verilen titreşim
hareketinin genliğini ve periyodunu bulunuz. Bu
denklemi sinüs şeklinde yazınız.
x =5 6. Bir futbol topuna vurulduktan 3 sn sonra topun
tekrar yere düştüğü görülüyor. Top maksimum kaç
W= =1 metre yükselmiştir?

t=
T=2π
x = 5 cos (t+π/6) = 5 sin (t + π/6 +π/2)
=5sin (t+ 2π/3)
x=5 cos (w×t +μ)

5. Bir partikül genliği 0.5 cm, periyodu ½ sn. olan


bir sinüsoidal hareket yapıyor. Hareketli orta
noktadan itibaren: 0.25cm de iken hızını ve
ivmesini bulunuz.

=11,25 m

W=
7. 1440 km/st hızla yerden 1000m yüksekten Sin2 0 ile 1 aralığında değiştiğine göre X
yatay olarak uçmakta olan bir uçağa bir uçaksavar
bataryası uçak tam düşeyinden geçerken ateş maksimum değerini Sin2 =1 olunca alır. Sin2 =1

ediyor. Mermilerin hızının 800 m/s olduğu = sin 90


bilindiğine göre uçağa isabet ettirebilmesi için 0
2
bataryanın namlusunun yatayla yaptığı açı ne
olmalıdır? YATAY ATIŞ
Bir cisim h metre yüksekten yatay olarak V o
hızıyla fırlatılırsa cismin yapacağı harekete yatay
atış denir.
Yatay atış ilk hızsız serbest düşmeye bırakılan
bir cismin dikey bir doğru boyunca yaptığı ivmeli
Uçağa isabet ettirebilmesi için öncelikle uçağın hareketle, x boyunca Voₓ sabit hızıyla ( V0 )
hızının yatay bileşeninin merminin hızının yatay hareket eden aynı cismin bir doğru boyunca
bileşenine eşit olması gerekir. hareketi aynı anda oluşur. Bu nedenle yatay ve
dikey bileşenlerine ayrılarak incelenebilir.
Herhangi bir şekilde fırlatılan bir cisme yatay
doğrultuda hiçbir kuvvet etki etmediğinden cismin
yatay hız vektörü değişmez.

S= × t ile yatay uzaklığını bulabiliriz

S=h = ½ g × t²
x = V0 × t
8. Yatayla α açısı yapacak şekilde yukarı doğru V 0
Bir cisim serbest düşmeye bırakılırsa veya
hızıyla fırlatılan bir cismin atış uzaklığının x =
yukarı yada aşağı doğru atılırsa yapacağı hareket
V0×sin2α / g oldugunu ve buradan maksimum atış
sabit ivmeli bir harekettir. İvme a=g yerçekimi
uzaklığının α =45° iken sağlayacağını gösteriniz.
ivmesi olup daima yermerkezine doğrudur.

h =S = Vo × t ± ½ × g × t²
V = V0± g × t
V² - V02 = 2 . g . h
Hareket yukarı doğru atış ise
V0² - V² = 2.g.h
etkisiyle, bir doğru boyunca yatay sabit hızlı bir
ÖRNEK: Yatayla α açısı yapacak şekilde yukarı hareket yapacaktır. Bu hareketleri aynı anda
doğru V0 hızıyla fırlatılan bir cismin atış uzaklığının yaptığından bir düzlemde eğik atış yapmış
olacaktır. Eğik atış bir bileşik harekettir ve
olduğunu ve buradan maksimum
bileşenlerine ayrılarak incelenebilir.
atış uzaklığının α=450 iken sağlanacağını
gösteriniz.

V y  V0 y  gt
ÖRNEK: 100 gr. kütlede bir cisim yarıçapı 10 cm.
x  V0 x .t  V0 cos  .t
olan bir daire çevresi üzerinde dakikada 60/π
V sin 
V0 y
tucus  2tcikis 2 2 0 devirde düzgün olarak dönüyor. a) T periyodunu
g g
b) cm/s cinsinde V teğet hızını c) W açısal hızını
V sin 
x  (V0 . cos  )(2 0 ) d) a ivmesini bulunuz.
g
2
V a. T = = = π sn
 
 0 .2 sin
g  
 . cos
sin 2

V . sin 2
2
x 0
g b. V = W × R = .R
, 0 ile 1 aralığında değiştiğine göre x
maximum değerini =1 olunca alır.
=1=sin 90 = . 10 cm/s = 20 cm/s
=90
α= 450
c. W = = = 2 radyan/s
EĞİK ATIŞ
Bir cisim yer yüzeyinden yatayla α açısı
d. a= = W² × R = 4. 10 = 40 cm/ sn²
yapacak şekilde fırlatılırsa hızının düşey
bileşeninin etkisiyle, bir doğru boyunca düşey
sabit ivmeli hareket ile, hızının yatay bileşeninin
ÖRNEK: x = t³ - 3t² + 2t denklemi ile verilen x0  5
doğru hareketin hız ve ivmesini veren denklemleri 2
 1
türetiniz. Mesafe, hız ve ivmeler diyagramını T
çiziniz. T  2
Türev alarak;     
x  5 cos t    5 sin  t   
 6  6 2
 2 
 5 sin  t  
 3 

mesafeler diyagramının maksimum ve minimum


3. Bir cisim peryodu 2 saniye ve genliği 10cm
olduğu noktalar diğer bir deyişle hareketin yön
değiştirdiği noktalar olan bir sabit titreşim hareketi yapmaktadır.
V= 3t² - 6t + 2 = 0 uygulanarak köklerinden Cismin hareketten 10 saniye sonraki yerini, hızını
bulunur. ve ivmesini bulunuz.
x  R sin t
2
x  10 sin 10  10 sin 10
Bu değerlere karşılık gelen x 2
10radyan  10 x57,3  5730
değerleri
x  10 sin 5730  10 sin 330  5,4cm
x0 = 0,38 x0 = - 0,38

4. Bir basit sinüsoidal hareketin peryodu 0,005 sn


1. x =5 cos (t + /6) denklemi ile verilen titreşim
ve genliği 0,06 dır.Cismin maksimum
hareketinin genliğini ve periyodunu bulunuz. Bu uzanımdayken ivmesi nedir?
denklemi sinüs şeklinde yazınız.
x  r sin
 w .t
r 1
=5 2 2
w 
T 0,005
r  0,06
a x   2 x0 sin
  wt
x=5cos(ω.t+ ) 1

4 2 24
 6
0,06  10 4 2
25.10 25
2. Bir partikül genliği 0,5 cm, peryodu ½ sn olan
bir sinüsoidal hareket yapıyor. Hareketli orta  9600 2 cm / s 2
noktadan itibaren 0,25 cm de iken hızını ve
ivmesini bulunuz.
DİNAMİK
NEWTON KANUNLARI
Madde, kuvvet ve hareket arasındaki ilişkileri
inceleyen mekanik bölümüne dinamik adı verilir.
Dinamiğin temel ilkeleri İngiliz fizikçi Sir İsaac
NEWTON (1642-1727) tarafından ortaya Newton’un 2. kanununa dinamiğin temel ilkesi
konmuştur. veya kanunu denir. Bu kanun birinci kanunu da
kapsar F=0 ise a =0 olacağından dolayı cisim
1.Birinci Kanun (eylemsizlik ilkesi) hızını doğrultu, yön ve şiddet bakımından
Net bir kuvvet etkisinde bulunmayan bir cisim değiştirmez.
hızını değiştirmez. Burada net bir kuvvet etkisinde fps birim sisteminde F= k m a= m a/g c şeklinde
bulunmayan bir cisim durgun halde ise bu halini tanımlanmıştır. gc boyutlu bir sabit olup değeri g c
değiştirmez. Cisim hareket halindeyse hızını = 32,174 ft-lbkütle/lbkuvvet sn2 seçilmiştir.
değiştirmeksizin düzgün doğru hareketine devam [gc]= [m a/F ]= [M L / F T2]= M L F-1T-2
eder yani doğrultu, yön ve mutlak değer olarak boyutundadır. Buna Newton kanunu dönüşüm
hızında değişiklik olmaz. Bütün cisimler yer faktörü denir. Böyle seçilmesinin nedeni deniz
çekiminin ve diğer cisimlerin çekimini altında seviyesinde yerçekimi ivmesinin değeri 32,1742’e
oldukları için bu kanun ideal bir durumu ortaya eşit olmasındandır. Buna göre 1 lb’luk kütleye 1
koyar. Eylemsizlik ilkesi ilk kez 1638 de Galilei lb-kuvvet’lik bir etki yapar. Bir yerden diğerine 0,1-
GALILEO tarafından ifade edilmiştir. 0,2% değişir. Böylece yerçekimi ivmesi için F=m
g/gc= m olur. Çünkü g nin değri de 32,174 dür.

2.Dinamiğin Temel İlkesi Cgs ve mks birim sistemlerinde kuvvet birimini

Net bir kuvvet serbest bir cisme sabit bir ivme şöyle tanımlayabiliriz:

verir. İvme kendisini oluşturan net kuvvet ile 1 dyn = 1g *1cm/s2

orantılıdır. F kuvvetinin etkisiyle cisim a ivmesi 1 dyn, 1 gram kütleye 1 cm/s2’lik ivme veren

kazanmış ise kuvvettir.

F= k m a 1 newton =1kg*1m/s2

yazabiliriz. Burada k seçilen birim sistemine bağlı 1newton, 1 kg kütleye 1 m/s 2 ‘lik ivme veren

bir katsayı ve m, söz konusu cismin kütlesidir. kuvvettir.

Mutlak cgs ve mks birim sistemlerinde k=1 1N =1kgm/s2= 103 g*102 cm/s2

seçildiği için bu bağıntı =105gcm/s2= 105 dyn.

F= m a veya a= dv/dt
olduğundan
F= m dv/dt şeklini alır.
3.Etki Eşittir Tepki İlkesi toplamı, (tekerleğin ve ipliğin kütlelerinden şimdilik

Kuvvet cisimlerin karşılıklı etkilerinden doğar vazgeçersek ) M=m+m+ Δm dir.

ve bu nedenle daima çift olarak karşımıza çıkar. Sistemi harekete getiren kuvvet, küçük Δm

Bir cisim diğer bir cisme kuvvet uygularsa ikinci kütlesinin Δm g ile gösterdiğimiz ağırlığından

cisim de birinciye aynı büyüklükte fakat zıt yönde ibarettir. Bu durumda dinamiğin temel denklemine

bir kuvvetle karşı koyar. F ve F’ kuvvetleri A ve B göre ivme:

cisimlerinin birbirlerine uyguladığı kuvvetler ise F m  g


a 
F=-F’ dür. F kuvvetine etki kuvveti dersek F’ M 2m  m
kuvvetine F ‘in tepkisi veya kısaca tepki kuvveti olacaktır. Görülüyor ki sistemin ivmesi, serbest
denir. Bu kanunu şöyle ifade edebiliriz. Her etkiye düşme ivmesinden daha küçüktür. m kütlelerini
eşit ve zıt yönde bir tepki vardır veya iki cismin büyütmek suretiyle hareketin ivmesini daha da
birbirlerine karşılıklı etkileri eşit fakat zıt yönlüdür. küçültmek mümkündür. Bu tip bir düzenek ilk
Etki ve tepki kuvvetleri eşit ve zıt yönlü oldukları olarak ATWOOD tarafından hareket kanunlarını
halde birbirlerini dengeleyemezler. Çünkü her biri yavaşlatılmış hareketler üzerinde incelemekte
ayrı ayrı cisimlere etkir. kullanıldığından onun adı ile anılır.

ATWOOD Aleti
Kolayca dönebilen hafif bir makaranın
üzerinden geçirilmiş bir ipliğin iki ucuna birer m
kütlesi asılırsa bu kütlelerin ağırlıkları da birbirine
eşit olacağından sistem dengede kalır.
Kütlelerden birine yapılacak küçük bir Δm ilavesi,
sistemi, tek taraflı ağırlaştıracağından kütleler Atwood Aleti
harekete geçer. Harekete geçen sistemde kütleler
ya geride yada ileride kalmaktadır. Dönemeçte ise alt
yarımız otobüsle birlikte dönerken üst yarımızın
( belkemiği ile eklemli olması sebebiyle ) otobüsün o
andaki hareketine teğet olarak devam etmesinden
dolayı savrulma gerçekleşmektedir. Bu nedenle
Eylemsizlik kuvvetlerine “sanki kuvvet” de
denmektedir.
F’= - m.a bağıntısından görülebileceği gibi eylemsizlik
kuvveti yalnızca ivmeli hareketler sırasında ortaya
çıkar ve ivme ile zıt yönlüdür.

EYLEMSİZLİK KUVVETİ
Dinamiğin temel denklemini:
F – m a =0
Eylemsizlik kuvvetinin doğuşu.
şeklinde de yazabiliriz. F kuvvetinin etkisiyle cisim a
ivmesi kazanmıştır. Yukardaki bağıntının ikinci terimi
Merkezcil ve Merkezkaç Kuvvetler
yerine F’=-ma yazacak olursak bu bağıntı
Düzgün dairesel harekette daima merkeze yönelik
F + F’ =0
bir ivme bulunduğu belirtilmişti. Hareket eden cismin
olur. Buna dinamik denge, F’ kuvvetine de
bir kütlesi olduğuna göre, bu kütlenin merkeze doğru
"eylemsizlik kuvveti" denir. “Bir cisme etkiyen etkin
bir ivme kazanabilmesi için yine merkeze doğru bir
kuvvetlerle eylemsizlik kuvvetlerinin toplamı sıfırdır”
kuvvet etkisinde kalması gerekir. Merkezcil kuvvet
(d’Alembert ilkesi ).
adını verdiğimiz bu kuvvet mevcut olmazsa merkezcil
Duran bir otobüsün harekete geçmesi
ivme de mevcut olamaz ve dönme hareketi
(hızlanması), anında arkaya doğru , düzgün bir hızla
gerçekleştirilemez. Örneğin ipe bağlanarak
hareket etmekte olan otobüsün fren yapması
döndürülen bir taşın dairesel hareket yapması, onu
(yavaşlaması) anında öne doğru ve araç dönemece
iple merkeze doğru çekmekle, yani merkezcil bir
girdiğinde bu dönemecin dışına doğru maruz
kuvvet uygulamakla mümkün olmaktadır. Dönmeyi
kaldığımız gizli kuvvetler eylemsizlik kuvvetinden
sağlayan bu kuvvet ortadan kalkınca, örneğin taşı
başka bir şey değildir. Gerçekte sırasıyla hızlanırken
merkeze bağlayan ip kopunca, taş yörüngeye teğet
otobüsten daha az, yavaşlarken daha fazla yer
olarak fırlar gider. Bir bileyi taşında bıçak bilenirken
değiştirdiğimiz için otobüse göre ya daha geride yada
kıvılcımların taşa teğet çıkması da aynı olayı
ileride kalmamızdandır. İlerde değineceğimiz
gerçekler.
sürtünme kuvvetinden dolayı vücudumuzun koltuğa
değen alt kısmı otobüsle hareket ederken üst kısmı
İp kopmadığı sürece sistem dengede kalarak Dünya üzerinde enlemi φ olan bir yerde bir m
dönme hareketine devam eder. Denge için şart, kütlesinin ağırlığı, dünyanın kendi ekseni etrafında
merkezcil kuvvete zıt yönde ve eşit değerde başka bir dönmesiyle ortaya çıkan merkezkaç kuvvet
kuvvetin etkimesidir ki bu eylemsizlik direncidir. İşte nedeniyle, olduğundan biraz daha az bulunmaktadır.
daima merkezden dışarı doğru yönelmiş olan bu Gerçekten m kütlesine etkiyen F merkezkaç kuvveti,
kuvvete merkezkaç kuvvet veya merkezkaç biri yarıçap doğrultusunda F1, diğeri küreye teğet F2
eylemsizlik direnci adı verilir. Merkezkaç kuvvet, bir gibi iki bileşene ayrılırsa, F1 bileşeninin yer çekimine
cisme dönme hareketi yaptırmak için uygulanan zıt yönde etkiyerek cismin ağırlığını azalttığı ve
merkezcil kuvvete karşı olan bir eylemsizlik dolayısıyla g serbest düşme ivmesini küçülttüğü
kuvvetinden ibarettir. anlaşılır. F2 bileşeni ise cisimlere yatay olarak ve
Merkezcil ivme ekvatora doğru etkimektedir. Bu durumda dünya
a = ω2 r =v2/r üzerindeki bütün cisimler ekvatora doğru
olduğundan, dinamiğin temel denklemine göre, sürüklenmelidirler. Bu kuvvet karalardaki cisimleri
merkezcil kuvvet; yerinden koparacak kadar büyük olmamakla beraber

v2 suda yüzen cisimleri sürükleyecek kadar etkilidir.


F  m  a  m   r  m 2
Kutuplardan kopan buz dağlarının ekvatora doğru
r
olur. Diğer taraftan; sürüklenmesinin nedeni budur. Bu kuvvetin sonucu
olarak tam bir küre biçiminde olmayıp kutuplardan
2
  2  f basık bir elipsoid biçimindedir. Yani kutuplar
T
olduğundan merkezcil kuvveti frekans veya periyot ile doğrultusundaki yarıçap, ekvator yarıçapından daha

de tanımlayabiliriz. Merkezkaç kuvvet ise: küçüktür.

v2
F  m  a  m   r  m 2
r

Eşit hacımlı iki cisme etkiyen merkezkaç kuvvetler bunların


yoğunluklarıyla orantılıdır.
Dünyanın dönmesi nedeniyle cisimlerin ağırlığı değişir ve buz
Ertaş(1993)’den değiştirilerek alınmıştır.
dağları ekvatora doğru hareket ederler. Ertaş(1993)’den
değiştirilerek alınmıştır.
Şekilde görüldüğü gibi, bir çubuk üzerine biri
ağaçtan (A) diğeri mantardan (M) yapılmış aynı
hacimli iki cisim geçirilmiş ve bunlar bir iplikle birbirine dünya etrafında dönebilsin? Burada yörünge boyunca
bağlanmıştır. Çubuk düşey eksen etrafında merkezkaç ivmenin serbest düşme ivmesine eşit
döndürülmektedir. Her iki cisim eksenden eşit kalmasını sağlamaktır. Dünyanın yarıçapı 6,4*108 cm
uzaklığa yerleştirilip sistem döndürülecek olursa ağaç alınabilir.
cismin dışarı doğru kaydığı ve mantarı da birlikte v2
g
sürüklediği görülür. Bu deneme, aynı hacımdaki r
cisimlerden yoğunluğu büyük olana etkiyen v2
981 
merkezkaç kuvvetin daha büyük olduğunu 6,4 108
göstermektedir. Cisimlerin yoğunlukları ρ ve ρ’ ise: v  8 105 cm / s  8km / s
F  V   2 r olarak hesaplanır. 8 km/s den daha küçük hızlarda

F '  V ' 2 r mermi bir parabol çizerek dünyaya düşer. 8 km/s


hızda dünyanın etrafında dönecektir ( hava direnci
yazılabilir. Her iki denklemin taraf tarafa bölünmesiyle
ihmal edilirse). 8 km/s den daha yüksek hıza sahip
F 
 olursa odaklarından birinin dünyanın merkezi olduğu
F' '
bir elips yörüngede döner. 11,2km/s hız ise merminin
elde edilir. Buradan Merkezkaç kuvvetlerin
uzaya kaçma hızıdır. Bu durum genel gravitasyon
yoğunluklarla doğru orantılı olduğu söylenebilir. Bu
kanunu kısmında çekim denklemini enerji denklemine
özellikten, santrifüj aletleriyle farklı yoğunlukta olan
eşitleyerek bulunacaktır.
cisimleri birbirinden ayırmada yararlanılır.
Ayrıca uzay araçlarında astronotların ihtiyacı olan
Bir süspansiyonda katı tanecikleri sıvıdan ayırmada
çekim kuvveti merkezkaç kuvvetlerle sağlanabilir.
yer çekimiyle taneciklerin çökmesi uzun zaman
alabilir. Bunun yerine merkezkaç kuvvetlerden
yararlanarak yerçekimi ivmesini 4000-5000 katına
SÜRTÜNME KUVVETLERİ
çıkararak bu süre çok kısaltılır. Örneğin yer çekimi Yatay bir zemin üzerinde durmakta olan ağırca bir

ivmesini 10000 katına erişmek için yarı çapı 20 cm sandığın yerini değiştirmek isteyelim. Elimizle iterek

olan bir santrifüj aletinin dakikada kaç devir yatay doğrultuda küçük bir kuvvet uygularsak sandık

yapmalıdır? hareket etmez. Halbuki yatay doğrultuda


uyguladığımız kuvveti dengeleyecek başka bir kuvvet
a  104 g   2 r
görünürde yoktur. Çünkü yerçekimi kuvveti düşey
  2   f doğrultudadır. Sandığa uyguladığımız kuvvete eşit ve
104 g  4   2 f 2  r zıt yönlü tuhaf bir kuvvetin karşımıza çıkarak dengeyi

f=111,47devir/s koruduğunu kabul etmemiz gerekir. Tuhaf bir kuvvet,

6688 devir/dk bulunur. çünkü uyguladığımız kuvveti biraz daha artırırsak o

Yerküresine teğet olarak atılan bir merminin hızı da kendiliğinden aynı miktarda artmakta ve hareketi

en az nekadar olmalıdır ki mermi yere düşmeden engellemektedir. Sandığın öbür tarafına geçerek
deneyi tekrarlarsak yine aynı sonuçla karşılaşırız. Bu
kuvvetin aynı zamanda akıllı olduğu da söylenebilir.
Niyetimizi anlıyor ve hemen yön ve şiddet değiştiriyor.
Dışarıdan kuvvet uygulanmasına rağmen sandığın
yatay doğrultudaki hareketini önleyen bu kuvvete
sürtünme kuvveti denir. Uyguladığımız kuvveti daha
da artırırsak belli bir değerde sandık harekete geçer
ve beklenildiği gibi hızlanan bir hareket yapar. Şimdi
kuvveti öyle azaltabiliriz ki sandık ancak hareket
COULOMB’un sürtünme kuvveti ve sürtünme katsayısının
edebilsin. Bu kuvvet ilk harekete geçiren kuvvetten
ölçülmesinde kullanılan düzenek.
daha düşüktür.
O halde duran cisme etkiyen sürtünme kuvveti ve Yatay yüzey ile cismin alt yüzeyi arasındaki
hareket halindeki cisme etkiyen sürtünme kuvveti sürtünme kuvvetini ölçebilmek için masanın
farklıdır. Sürtünme kuvveti daima hareketi önleyici köşesinde sürtünmesiz dönebilen çok hafif bir
yöndedir. Sürtünme kuvveti cisimlerin dış yüzeyi ile makaradan ipi geçirerek bir ucunu cisme diğer ucunu
ilgili ise dış sürtünme, cisimlerin iç yapısıyla ilgili ise iç ağırlıklar bulunan kefeye bağlarız. Kefeye gramlar
sürtünme adını alır. koyarak cisme uygulanan yatay kuvveti artıralım.
Sürtünmeyi Hareket başladığında kefe ve kefedeki gramların
a) statik sürtünme veya tutunma sürtünmesi, toplam ağırlığı statik sürtünme kuvvetine eşittir.
b) kinetik sürtünme veya kayma sürtünmesi ve Hareket ivmeli olarak devam edecektir. Hareketin
c) yuvarlanma sürtünmesi ivmesiz devam etmesi için kefedeki gramların bir
olarak üç grupta inceleyebiliriz. miktarını almak gerekecektir. Bu şartı sağlayan
Yatay bir yüzeyde duran bir cismi ancak harekete gramların ağırlığı kinetik sürtünme kuvvetine eşittir.
geçirmek için üzerinde bulunduğu yüzeye paralel Aynı düzenekle yuvarlanma sürtünmesi de ölçülebilir.
doğrultuda uygulanması gereken minimum kuvvete Dış sürtünme kuvveti, sürtünen yüzeyleri sıkıştıran
statik sürtünme denir. Cismin hareketini küçük fakat normal kuvvetle (dik ) orantılı ve yüzey çiftinin cinsine
ivmesiz bir hızla devam ettirebilmek için sürtünen ve fiziksel durumuna bağlıdır.
yüzeylere paralel doğrultuda uygulanması gereken
kuvvete kinetik sürtünme adı verilir. R, sürtünme kuvveti, N, yüzeyleri birbirine
Dış sürtünme kuvvetleri ilk kez COULOMB sıkıştıran normal kuvvet olarak alırsak
tarafından kullanılan düzenek ile incelenebilir. R= rN
şeklinde ifade edebiliriz. Burada r: sürtünen
yüzeylerin cinsine ve fiziksel durumuna bağlı bir sabit
olup sürtünme katsayısı olarak adlandırılır. Birimsiz
ve boyutsuzdur.
Sürtünme kuvveti sürtünen yüzeylerin büyüklüğüne Örnek: 100 kg lik bir blok yatayla 30⁰ açı yapan bir
bağlı değildir. eğik düzlem üzerine konulmuştur. Eğik düzleme
paralel ve yukarı yönlü bir P kuvveti bu cisme
uygulanmıştır. Statik sürtünme katsayısı 0.20
olduğuna göre
a. Cismin yukarıya doğru harekete geçmesine sebep
olacak P’nin değerini bulunuz.
b. Cismin aşağı doğru hareketini önleyebilecek olan
P’nin değerini bulunuz.
Aynı iki tahta takozun sürtünen yüzeyinin A (1
c. P=40 kg olduğuna görer sürtünme kuvvetinin değer
nolu durum ) ve 2A (2 nolu durum )olduğu durum için
ve yönünü hesap ediniz.
deney. Her iki durum için sürtünme kuvvetlerinin
Cevap:
büyüklüğü aynı bulunur.
a. Blok yukarıya doğru hareket etmek üzereyken
Sürtünme katsayısı eğik düzlemle de ölçülebilir.
sürtünme kuvveti aşağı yönlüdür. Denge şartına göre
Cisim üzerinde bulunduğu düzlemin yatayla yaptığı
F’=Fn =0,2x86,6 =17.32 kg
açı yavaş yavaş artırılırsa belli bir α0 değerinde
hareket başlar. Bu anda cisme etkiyen G=m g ağırlık
kuvvetini şekildeki gibi F ve N bileşenlerine ayırırsak
F=R olacaktır.
N=G cos α0
F=R=G sin α0
Bu değerleri R=rN denkleminde yerine koyarsak
r = tg α0
Statik sürtünme katsayısı bulunur. Cisim hızlanan P=17,32+50=67,32kg
hareket halindeyken eğimi azaltarak hareketi ivmesiz
kılabiliriz. Bu şartı sağlayan açının tanjantı kinetik b. P=F-F’ =50-17,32=32,68KG
sürtünme katsayısıdır.

Eğik düzlemle sürtünme katsayısı belirlenmesi için düzenek.


c. a ve b şıklarına göre 100 kg lik blok P’nin (50-
17.32) ile (50+17.32) arasındaki değerleri için
=
sükunette kalacaktır.
100.sin30 -P-F’ =0 aşağı yönlü olursa,
Ters yazarsak her tarafı
50-40=F’ =10 kg
Yukarı yönlü olursa; P-(100.sin 30 + F’) =0 40- cosünüse bölersek;
50-F’=0 F’ =-10 olmaz. ¼ tg α =tg α –f
f=( ¾)tg α
Örnek: Bir buz parçasının 45° eğimli bir eğik düzlem f=(3/4)tg45
üzerindeki aşağı kayma süresi, 45° eğimli f=0,75
sürtünmesiz bir eğik düzlemdekinin iki katına eşit ÖRNEK: Bir cisimle eğik açısı 45° olan bir eğik
olduğuna göre buz parçasıyla eğik düzlem arasındaki düzlem arasındaki sürtünme katsayısı 0.2 dir. Cismi
kinetik sürtünme katsayısını bulunuz. eğik düzlem boyunca yukarıya doğru 10 m/sn lik bir
hız verilirse ne kadar yüksekliğe çıkacaktır? Cisim ilk
hareket konumuna geri dönünce hızı ne kadar olur?

Sürtünmeli hareket:
F  g (sin   f  cos  )
m
a
m m

Sürtünmesiz hareket:
F  g sin 
m
a
m m

V=a.t

v
t
a
v2  2  a  l
2al 2l
t 
a a
inişte Örnek: Bir bilyanın yeteri kadar hızlı gitmek şartıyla
V²=2ah =2g (sin45-fcos 45).h 032,7 bir parçası daire şeklinde olan düşey bir yolu
düşmeden döndüğü görülüyor. Sürtünmeler ihmal
edilirse bilyenin düşey daireyi dönebilmesi için h>5/2r
olduğunu gösteriniz.
SÜRTÜNME DÖNEN CİSİMLER
Bir dönemeci dönen otomobili üzerine dışarı yönlü
merkezkaç kuvvet ile düşey ağırlık kuvvetinin etki
ettiğini düşünür, otomobilin virajda devrilmemesi için
bu iki kuvvetin bileşkesinin yola dik olması gerektiğini
söyleriz, o zaman sürtünmeye ihtiyaç yoktur.

Cevap: Sürtünmeler ihmal edilirse bilyenin


düşmemesi için dairesel yolun tepesindeki santrifüj
kuvveti bilyenin toplam ağırlığından büyük olması
gerekir.

Buna göre ; şartı

bulunur.Kinetik enerji teoremi A ile D noktalarına


uygulanırsa;
tg
1 2
mv  mg (h  2r )
2
veya
tg
v 2  2 g ( h  2r )
Yola verilecek eğim vasıtanın kütlesine değil hızına V² nin değerini yukarıdaki eşitlikte yerine koyarsak;
bağlıdır.
Örnek: Kütlesi 800 kg olan bir otomobil, yarı çapı 150
m olan dairesel bir yol parçası üzerinde hareketlidir. ÖRNEK : Yarı çapı 60 m olan yatay bir virajda
Otomobilin hızı 65 km/st olduğuna göre, otomobilin lastikler ile yol arasındaki sürtünme katsayısı 0.7
yana kaymasını önlemek için yola verilmesi gereken olduğuna göre bir otomobilin emniyetle dönebileceği
eğim açısını hesaplayınız. maksimum hız ne kadar olmalıdır?

tg
m/s =73 km/st
olur. Bu durumda dinamiğin temel denklemi
F-(R + Rh)= m a
şeklinde yazılabilir. Rh aracın hızının karesiyle
orantılı olarak arttığı için belirli bir hızda yukarıdaki
eşitliğin sol tarafı sıfır olacağından araç artık daha
ÖRNEK fazla hızlanmaz bu sınır hızı ile hareketine devam
eder.
EVRENSEL ÇEKİM ve EVRENSEL ÇEKİM
ALANI
Evrensel Çekim Kanunu( Newton)
Kütleleri m1 ve m2, aralarındaki uzaklık r olan iki
Şekildeki aracı göz önüne alalım. Yol doğrusal ve nokta kütle arasındaki kuvvet,bu kütlelerin çarpımı ile
yatay olsun. Bu aracı ileri doğru ivmelendiren kuvvet doğru ve aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı
nedir? bir çekim kuvvetidir.Bu kuvvet evrendeki evrendeki bu
Böyle bir probleme dinamiğin temel denklemi nasıl kütle partiküllerini birleştiren doğru boyunca tesir
uygulanabilir? Motor gücü arka tekerlere bağlı olsun. eder.
Aracın kütlesi m dolayısıyla Ağırlığı G=mg olur. G
(1)
ağırlığı tekerlek eksenlerine etkiyen N1 ve N2
bileşenlerine ayrılabilir. Motor arka tekerleri G sabitine evrensel çekim sabiti denir. Değeri
çevirdiğinde, bu tekerlekler sürtünme kuvvetleri
G=6,670. din. ²
yardımıyla yola F’ gibi bir kuvvet uygularlar. Terklerle
yol arasındaki sürtünme katsayısı r ise F’=rN2 dir. =6,670. newton.m²/kg².
Etki tepki ilkesine göre F=-F’=rN2 kuvvetini
G’nin değeri 1796 da H.Cavendish tarafından
uygulayacaktır. Aracı ileri doğru ivmelendiren asıl
burulma terazisi metodu ile belirlenmiştir. Bu
kuvvet budur. Motordan hareket gücü almayan ön
denemesi ile Cavendish’in ‘Arzı tartmış olduğu’
tekerlere, yola paralel arkaya yönelmiş R=- rN1
söylenir. Arzın kütlesi M ise;
Sürtünme kuvveti etkir. Ayrıca araç bir v hızı
kazandığında hareketine zıt yönde ve başlangıçta G. = m.g
hızla daha sonra hızın karesiyle orantılı bir hava
direnci ile karşılaşır. Aracın biçimine, harekete dik Bu denklem arzın merkezinden R uzaklığından
kesit alanına, havanın viskozite katsayısına bağlı bulunan bir m kütlesi üzerine arzın uyguladığı
orantı katsayısı k ise hava direnci R h=kv2 olup hız kuvvetin m.g olduğunu ifade eder.
arttıkça artar. Buna göre aracı ileri doğru
ivmelendiren net kuvvet:
ΔF=F-(R + Rh)
Güneş ve arz gibi M kütleli massif bir cismi çeviren
uzaya çekim alanı ( veya gravitas yönel alan ) adı g=G. olur. (1)
verilir. Bu alan içinde bulunan kütle partikülleri
üzerine (1) denklemi ile ifade edilen çekim kuvvetleri Ayın kütlesinin ve yörüngesinin yarı çapının
uygular.
olduğunu kabul edelim. Buna göre ayın merkezine
Uzayın her noktasında deneme kütlesi üzerine etki
yönlü kuvvet = m¹ × V² / R¹ = m¹× ω²×R¹ olur. ω,
eden kuvvet vektörünün doğrultusunu veren eğrilere
Ayın açısal hızıdır. Dünyanın ay üzerindeki
kuvvet çizgileri denir. Her noktadaki kuvvetin
m  M
doğrultusu bu noktadan geçen kuvvet çizgisine ÇekimKuvveti  G
R 2
teğettir. Bir tek M kütlesi halinde kuvvet çizgileri,
olduğundan;
M‘nin merkezinden çıkan doğru çizgilerdir.Kuvvet
çizgileri,gravitasyonel kuvvetlerin değerleri hakkında
değil,doğrultuları hakkında bilgi verir.
m  M
Gravitayonel kuvvetlerin değerleri, çekim alanı m 2  R  G
R 2
şiddeti ile nitelenir.Çekim alanı şiddeti,verilen bir
M
noktadaki bir kütle üzerine etki eden kuvvettir.Yalnız  2  R  G
R 2 (2)
M kütlesi için çekim alan şiddeti (1)denklemine göre
(1) Denklemini (2) denklemine bölersek

R= R 2
g
 2
R
' 2
R
ÖRNEK: Ayın arzın merkezi etrafında bir dairesel veya
yörünge üzerinde düzgün olarak döndüğünü kabul
R3   2
ederek yeryüzündeki yerçekimi ivmesini bulunuz. g
R2
Arzın yarıçapı =6,4 . cm, Ayın yörüngesinin

ω =2π /T = 2π / (27,3 ×24×3600) radyan/s


yarıçapı =3,84 . cm, Ayın dönme periyodu =27,3

gün veriliyor.
CEVAP: Yeryüzünde bir m kütlesinin ağırlığı bu kütle
g= =981 cm/sn²
üzerindeki yerçekim kuvvetine eşit olduğundan;

g.m = G. olur.

İŞ, ENERJİ, MOMENTUM VE KORUNUMU


Buradan;
Bir F kuvveti A etki noktasını A.A¹= d.s kadar
G, genel çekim sabiti; M, arzın kütlesi ve R, arzın yarı
hareket ettirmiş ise
çapıdır.
dW  F  ds  cos 
işini yapar. Döndürme momenti ile iş boyutları aynı fakat
döndürme momenti vektör, iş skaler bir büyüklüktür.

GÜÇ:
Birim zamanda yapılan iştir.

P=

Fiziksel iş F ve ds vektörlerinin skaler çarpımına Güç, işin zamana göre türevidir.


eşittir.

dW  F  ds  F  ds  cos 
P= alırsak ;

F kuvvetin yol doğrultusundaki bileşenidir. P= F. V

Kuvvet sabit ise yol boyunca yapılan toplam iş ; ise P= F.V


W   dW  F cos 0s ds
zamanla değişmiyorsa;

W  F  s  cos 
P= =ML² boyutundadır.
Φ=0° ise ve F sabit ise ; W=F.S
cgs : erg/s
φ =90⁰ ise ; W =0 1erg/s= 1dyn.1cm/s
φ=180⁰ ise ; W=-F.S olur. mks:j/s = watt(W)

1W = 1 J/s =
=ML² boyutundadır.
mkgks =kgm /s
cgs birim sisteminde erg
1erg=1dyn.1cm =1dyncm 1kgm/s = 9,81.

mks birim sisteminde joule


1000 Watt = 1 KW
1 joule=1N.1 m=
75kgm /s = 1 BG (Beygir gücü) = 1HP

= İş birimleri: Watt,saat (W/h) , KWh gücü 1W olan


sistemin bir saatte yaptığı iş : W.h
mkgks birim sisteminde

1kgm =1kgk.1m= ENERJİ:


Bir sistemin iş yapma yeteğinidir. Bir cismin veyea F = k.X ’dir.
sistemin enerjisi, onun yapabileceği toplam işle (k: yay sabiti)
ölçülür. İŞ:
Kinetik Enerji: dW  F  dx
Bir cismin kinetik enerjisi, hızı sıfır oluncaya kadar
yaptığı işe eşittir. W   dW   k  x  dx

V=0 olduğunda S= - / 2a
Korunum İlkesi

Potansiyel Enerji Kapalı sistemde enerjiler toplamı sabittir.


F kuvveti etkisinde bulunan bir cisim Kapalı sistemde enerji değişimlerinin toplamı sıfırdır.

potansiyel enerjisine sahiptir.

Kuvvet yer çekimi ise h yüksekliğinde bulunan bir


cisim, m kütleli, için
Örneğin kütlesi m olan bir cismi yukarıya doğru V 0
hızıyla fırlatalım.
t=0 anında toplam mekanik enerji;
Burada olduğu gibi kendisine etkiyen bir kuvvet
alanında (gravitasyon alanı, manyetik alan, elektrik E=
alanı, çekirdeksel kuvvet alanı gibi) bulunan her cisim
bir potansiyel enerjiye sahiptir.
t=t anında toplam mekanik enerji;

Uzunluğu olan yayın uzunluğunu X kadar

artırırsak kazanılan potansiyel enerji şöyle t anında hız V ise;

hesaplanır:
(1)

V  V0  g  t
Bu hız mermi sandığa saplandıktan sonraki hızdır.
ve
Merminin başlangıçtaki hızına V0 diyelim ve
1
h  V0t  gt 2 momentum değişimi sıfırdır.
2
(1) denkleminde yerine koyar ve düzenlersek: m.V0 = (M 0,045.V0=(10

0,045).1,714
=E
V0=382 m/s
Yani yörüngenin her noktasından cismin toplam
mekanik enerjisi aynıdır. SORU 3: Bir topun kütlesi 4kg dır.Merminin kütlesi
20g dır ve topu 400 m/s hızla terk etmektedir.Topun
SORU 1: Bir adam bir kayıktan sahile atladığında geri tepme hızını;mermi namluyu terk ettiği
kayık sahilden uzaklaşmaya başlar.Bunun sebebi anda,topun ve merminin kinetik enerjisini bulunuz.
nedir? Kayık ve adam başlangıçta sükunette iseler, CEVAP : Momentum değişimi sıfırdır.Yani m1.V1
adam 60 kg ve kayık 100 kg ise ve adam sahile 3 =m2.V2
m/s hızla atlamış ise, kayığın gerilme hızı nedir? 0,02kg. 400m/s=4kg.V
Suyun direnci ihmal edilecektir. a) V =2m/s
b)
CEVAP: Toplam momentum değişimi sıfır olmalıdır
M1.V1 = m2.V2
60x3 =100xV2
V2=1,8 m/s

c)
SORU 2: 1Okg. Kütleli bir kum sandığı hafif ve uzun
bir sicimle asılmıştır. Kütlesi 45 g olan bir mermi
yatay olarak bu sandığa çarpıyor ve orada saplanıp
kalıyor. Sandık,ağırlık merkezi,ilk konumdan itibaren
15 cm yükseliyor.Merminin sandığa çarptığı andaki SORU 4: Bir disk 15 devir/dk hızla düzgün olarak

hızını bulunuz. dönüyor. Disk üzerine dönme ekseninden 83 cm

CEVAP: Çarpma sonrasında sistemin kinetik enerjisi uzağa konan bir cisim tam kayma konumunda

tamamen potansiyel enerjiye dönüşüyor. bulunuyor. Disk ile cisim arasındaki sürtünme
katsayısını bulunuz.
CEVAP: m.ω².r = f.N
(N: normal kuvvet yani mg) toplandığını düşünebiliriz. Asansör yukarı çıkınca
halatın ağırlık merkezi 80/ 2 = 40 m yol almış olur.
W2= 3x 80x40 = 9600 kgm
Toplam iş = W1 + W2 = 9600 + 76000 = 85600 kgm

ω=2π.f

f= 15 dev/dk × 1 dk/ 60 sn = ¼ dev/sn


P = 2140/ 75 B.G = 28,5 B.G

ω= 2π. 1/4 = π/2 raydan/s SORU 7: Bir lokomotif 200 B.G hasıl ediyor ve bir
treni düz bir yolda 60 km/st lik hızla çekebiliyor.
Harekete karşı koyan toplam direnç ( sürtünmeler,
hava direnci ) ne kadardır?
CEVAP:
200 × 75 kgm/s
SORU 5: Bir asansör odasının kütlesi 1000 kg.dır. 60000/ 3600 = 50/ 3 m/s
sürtünme etkileri ihmal edildiğine göre, asansör Sürtünme ve dirençlerin toplamı R ile gösterilsin.
odasının sabit hızla 50 m. Yükseltilmesinde ne kadar Lokomotifin toplam dirence karşı 1 saniyede yaptığı
iş yapılır? iş;
CEVAP: W= F.s = (1000. 9,8) newton . 50 m = 4,90. R × 50/ 3 kgm/s olacaktır.
R × 50/ 3 = 200 × 75 = 900 kgf
joule

SORU 6: Derinliği 80m olan bir maden kuyusunun AKIŞKANLAR MEKANİĞİ


dibinde bulunan bir yük asansörünün ağırlığı 250 kg. Esnek madde dinamiği iki genel sınıfta incelenir
ve içindeki madenin ağırlığı 700 kg.dır. Asansörü birincisi elastiklik ve diğeri akışkanlar mekaniğidir.
çeken tel halatın her metresinin ağırlığı 3 kg.dır. 1) bu Akışkan dendiğinde kayma kuvveti veya kayma
asansörü yer yüzüne çıkarmak için ne kadar iş gerilimine katılarda olduğu gibi hareket olmaksızın
yapılır? 2) bu işi 40 sn.de yapan makinanın gücü direnç gösteremeyen bir maddedir. Akışkanlar Sıvı ve
nedir? gazlar olarak sınıflandırılır. Akışkanların mekaniğinin
CEVAP: 1) toplam ağırlık = 250 + 700 = 950 kg pek çok uygulaması, tüm mühendislik ve uygulamalı
W1 = F.s = 950 × 80 = 76000 kgm bilimsel çalışmalar için temel ve en can alıcı noktayı
Tel halatın ağırlığı nedeniyle de bir iş yapılacaktır. oluşturur. Unutulmamalı ki atmosfer ve okyanuslar
Telin bütün parçaları aynı yüksekliğe çıkmadığı için akışkandırlar. Dolayısıyla meteoroloji, hidroloji ve
halatın bütün ağırlığının ağırlık merkezinde oşinografi’de akışkan ile ilgili çalışmalar temeldir.
Akışkanlar Statiği
Bu bölümde durgun akışkanların genel fiziksel
özellikleri incelenecektir.
Kuvvet etkisinde kalan bir sıvının yeni şeklini
alabilmesi için bir zamana ihtiyaç vardır. Bunun
1 lb/in2 = 1psi = 6,80 10-2 atm = 5,17 torr=6,895 104
nedeni sıvının bir iç sürtünmeye sahip olmasıdır
bari=68,95 mb=6895 pascal
(viskozite ). Sıkışabilirlik katsayısı sıfır olan ve
viskozitesi olmayan bir sıvı küçük bir kuvvetin
Hidrostatik Basınç:
etkisiyle derhal yeni şeklini alır . Böyle bir sıvıya ideal
Durgun sıvıda moleküllerin ağırlığı nedeniyle bir
sıvı denir. Gerçek sıvılarda sıvı yeni durumunu
basınç meydana gelir ve derinlik arttıkça artar. Bu
alıncaya kadar Δt gibi bir zaman geçer. Eğer kuvvetin
basınç hidrostatik basınçtır. Yoğunluğu ρ olan bir
etki süresi Δt den çok küçük ise sıvı yeni şeklini
sıvıda h yüksekliğinde ve S kesitinde bir sıvı sütunu
alamaz ve etkiyen kuvvete karşı bir katı cisim gibi
düşünelim bu sıvı sütununu dengede tutan kuvvet:
davranır.
Basınç
dir.
Basınç birim yüzeye dik olarak etkiyen kuvvettir. Bir
dS yüzeyine dik olarak etkiyen kuvvet dF ise bu
yüzeye etkiyen basınç
P= dF/dS
dir. Eğer kuvvet bir S yüzeyine dik ve düzgün olarak
dağılmış ise bu bağıntı
P=F/S
olur. dF ve dS aynı doğrultuda vektörler olduğu için
Hidrostatik basınç.
basınç skaler bir niceliktir.
Bu durum durgun gaz atmosferi için de geçerlidir
cgs: dyn/cm2 = bari
ve aerostatik basınç olarak adlandırılır.
106 bari =1 bar (b )
10-3 bar =1 milibar (mb )
Kaldırma Kuvveti:
mks : N/m2 = 1 pascal (Pa )
mkgks : kgk/m2 kgk/cm2

1 torr = 1 mmHg
1 atm = 760 mmHg = 760 torr = 76cmHg

1 atm = 76*13,6*980 bari [ ]


Şekilde yan yüzlere etkiyen hidrostatik basınçlar basınç da değişir. Sıvının tüm noktalarında da basınç
birbirini dengeler. Fakat P1 ve P2 basınçları eşit değişir. Fransız bilim adamı Blaise Pascal (1623-
olmadığından yukarı doğru F dengelenmemiş kuvveti 1662 ) tarafından 1653’de pascal kanunu olarak
doğar ortaya konmuştur.
“Kapalı bir kabı dolduran bir sıvının bir

Denklem düzenlenirse: noktasında oluşan basınç değişimi, sıvı molekülleri


tarafından onun her noktasına aynen iletilir”.
Cendereler bu prensibe göre çalışır. Otomobillerin
Cismin hamcı
fren sistemleri, otomobili havaya kaldıran hidrolik
sistemler de bu kanuna göre yapılmıştır.
olduğu için

elde edilir. Bu kaldırma kuvvetidir. Kaldırma kuvveti,


cismin yerini aldığı sıvının ağırlığına eşittir.

basıncı geniş silindire iletilir. Basınç her iki

silindirde de aynı olduğundan olur.

Buna göre su cenderesi iki pistonun dik kesitleri


oranına eşit olan kuvvet artırıcı bir sistemdir.
Pascal İlkesi:

Hava Basıncı:
Gaz molekülleri sıcaklıkla orantılı olarak ortalama
bir hıza sahiptirler ve pistona çarparak ona kinetik
basınç uygularlar, Pk . Pistonun dengede kalması için
Pd dış basıncı uygulamak gerekir. Pistondan h cm
aşağıda bir A noktasında basınç
P= Pk + Ps dir.
Şekildeki piston üzerine P0 gibi bir dış basınç
Ps, h yüksekliğindeki gaz sütununun aerostatik
uyguladığımızda A noktasındaki basınç:
basıncıdır ve: Ps = ρ g h dır. ρ gaz çok küçüktür ve
P= P0 + ρ g h olur. İkinci terim sabit olduğu için ( A
noktası için ) dış basınç değişimiyle A noktasındaki
toplam basınca katkısı azdır. Atmosfer için aerostatik
basınç ihmal edilemez.

Şekil . Aerostatik basınç


Toriçelli atmosfer basıncının 76 cm civa sütununu
dengede tuttuğunu göstermiştir.

Aşağıda bir U tüpünün gri renkli kısmında yoğunluğu


Şekil Toriçellinin atmosfer basıncı deneyi. ρA olan A sıvısı ve U tüpünün kollarında A sıvısı üzerinde
de yoğunluğu ρB olan B sıvısı bulunsun. ρA>ρB olsun. U
Barometre ve Manometreler
tüpünün bir koluna Pa diğer koluna Pb basıncı
Atmosfer basıncını ölçen aletlere barometre, etkimektedir. Pa-Pb basınçları arasındaki farkın sonucu
kapalı bir kaptaki gaz basıncını ölçen aletlere ise olarak U tüpünün bir kolundaki sıvı seviyesi diğerinden
manometre denir. Toriçelli deneyinden yararlanarak daha yüksektir. 5 ayrı seviyede basınçları yazarsak PA-
atmosfer basıncı ölçülebilir ve civalı barometre olarak PB farkı ile Rm nin bağıntısını elde ederiz. Diğer bir
isimlendirilir. Manometrede ölçülecek basınç farkı 10 deyişle Rm yi ölçerek kollar arasındaki basınç farkını
torrdan küçük ise manometre sıvısı olarak civa yerine hesaplayabiliriz.
yoğunluğu ve buhar basıncı mümkün olduğunca
küçük bir yağ kullanılır. Böylece duyarlık 15 kat
artırılmış olur. 1 torr’dan daha küçük basınç farklarını
ölçmek için McLeod manometreleri çok kullanışlıdır.
borusunun v kadarlık hacmına sıkışarak basıncı p
olmuştur. Bu arada 2 kılcal borusundaki civa seviyesi
L kadar yükselerek dengede kalmış olsun. mmHg
veya torr cinsinden p=L olacaktır. Boyle-Mariotte
kanununa göre PV=pv yazabiliriz. Kesiti a olan kılcal
borunun gaz içeren kısmının hacmı
v  a l
olduğu için

PV=L( a  l ) yazılabilir. Buradan:


a l
P( ) L
V
1- bulunur.

2- a l
( )
V önceden belirlendiği için P hesaplanabilir.
3-
Eğer P basıncı bu şekilde ölçülebilecek basınçtan
4- da küçük ise karesel eşel ile kullanılır. 2 borusundaki
5- civa düzeyi, 1 borusunun tepesi ile belirlenen düzeye
kadar yükseltilir. 1 borusuna sıkışan gazın basıncı p,
hacmı v ise
P  PB   Rm g (  B   A )  Rm g (  A   B )
A
PV=pv yazılabilir.
P=h ve v=ah olacağı için
McLeod Manometresi ve Çalışma İlkeleri:
a
Kaptaki gazın ölçülmek istenen basıncı P olsun. 1 P  ( )h 2
ve 2 aynı cam borudan kesilmiş ve dolayısıyla iç
V
bulunur.
çapları eşit kılcal boru parçalarıdır. İkinci kılcal boru, ,
(a/V ) oranı önceden belirli olduğu için P elde
kılcal olaydan kaynaklanacak yanılgıyı önlemek için
edilmiş olur. Balonun V hacmı, kapalı kılcal borunun v
koyulmuştur. Ucu kapalı olan l borusunun bağlı
hacmından milyon kez büyük seçilmiş ise böyle bir
bulunduğu balonun şekilde okla işaretlenen kısma
McLeod manometresi ile 10-7torr’a kadar düşük
kadar iç hacmı V olsun. Civa deposunu yavaş yavaş
basınçlar ölçülebilir. Tabii ki böyle düşük basınçlarda
yukarı kaldırırsak civa solda yükselmeye başlar. Civa
çalışıldığında vanalarda kullanılan yağlar da özel
düzeyi okla işaretli kısımdan geçerken cam balon
olmalıdır.
içine P basıncında ve V hamcında bir miktar gaz
hapsedecektir. Civa seviyesini yükseltmeye devam
ederek 1 kılcal borusunun okla işaretli kısmına
getirelim. P basıncında, V hamcındaki gaz, 1
yerleştirilmiştir. Bu tel çerçeve yüzey gerilim katsayısı
ölçülecek sıvı içine daldırılıp çıkarılırsa ABCD sıvı
zarı meydana gelir. Bu zar mümkün olan en küçük
yüzeyi almak isteyeceğinden AB teli yukarı doğru
harekete geçerek CD ile çakışır. AB telini herhangi bir
konumda dengede tutabilmek için ona yüzey gerilim
kuvvetini dengede tutabilecek bir mg ağırlığı asmak
gerekir. ABCD çerçevesi ile sınırlanmış sıvı
katmanının iki yüzeyli olduğu dikkate alınırsa AB=L
uzunluğuna etkiyen yüzey gerilim kuvveti ile mg
ağırlığı birbirine eşit olmalıdır:
2αL=mg
Buradan yüzey gerilim katsayısını çekersek
m g

2L
bulunur.

Yüzey Gerilim Kuvvetleri:


Moleküller arasında mevcut kohezyon
kuvvetlerinin bir sonucu olarak sıvıların serbest
yüzeylerinde, sanki lastikten bir zar gibi mümkün olan
AB teli AA’ = ΔX kadar aşağı çekilerek serbest
en küçük yüzeyi almaya çalışan bir molekül
bırakılırsa yine dengede kalır. Yani yüzey gerilim
kalınlığında çok ince bir sıvı zarı oluşur. Bu zarı
kuvveti sıvı zarının büyüklüğüne bağlı değildir. Bu,
gergin tutan kuvvetlere yüzey gerilim kuvvetleri,
sıvı zarı ile esnek bir zar arasındaki en önemli farktır.
yüzeyde birim uzunluğa etki eden yüzey gerilim
AB teli A’B’ konumuna gelirken AA’=ΔX yolu boyunca
kuvvetine yüzey gerilim katsayısı denir. Bir sıvının
(2Lα) yüzey gerilim kuvvetine karşı yapılan iş
yüzey gerilim katsayısını ölçmek için kullanılan
ΔW= F ΔX cosϴ= 2Lα ΔX
yöntemlerden biri U biçiminde kıvrılmış bir telin
olmalıdır.
kollarına serbestçe hareket eden bir AB teli
F ve ΔX aynı doğrultuda olduklarından bu iki denklem taraf tarafa bölünürse
ϴ =0 ve cos ϴ=1 dir.
Diğer taraftan
ΔS=2L ΔX sıvı zarının yüzeyindeki genişleme miktarı
olacağından
ΔW= ΔSα
elde edilir. Bu bağıntıdan:
W

S
bulunur. Buna göre bir sıvının yüzey gerilim katsayısı,
onun yüzeyini genişletmek için yüzey birimi başına
yapılan işe eşittir. Birimi ise cgs sisteminde dyn/cm
veya erg/cm2, mks sisteminde N/m veya Joule/m2 dir.
Bir sıvının yüzey gerilim katsayısı sıcaklıkla azalır.
Sonuç olarak iki sıvının yüzey gerilim katsayıları oranı
Sıvı yüzeyle temas eden gazın cinsine de kuvvetle
damla kütlelerine oranına eşittir.
bağımlıdır. Koku alma duyumuzun esası bu özelliğe
dayanmaktadır.
AKIŞKANLAR DİNAMİĞİ
Bu konu altında hareket halindeki akışkanlar ve
Damla Oluşumu ve Tate Kanunu
bu hareketten doğan olaylar incelenmektedir. Önce ideal
Damla oluşumunda yüzey gerilim kuvvetlerinin
bir sıvının akışını inceleyelim. Viskozitesi yani iç
etkisi vardır. Şekildeki küçük yarıçaplı bir cam
sürtünmesi ve sıkışabilirlik katsayısı sıfır olan sıvılara
borudan damlamakta olan sıvı damlaları
ideal sıvılar denir. Küçük hızlarda su alkol gibi sıvıları
incelendiğinde borunun ucundaki zar içine su
ideal kabul edebiliriz. Bir akışta belirli bir kesitten geçen
doldukça şişer ve damla sıvının cinsine bağlı bir
akışkan parçacıklarının hızı her an sabit kalıyorsa akış
büyüklüğe erişince boyun kısmından kopar. Kopma
sanki duruyor gibidir. Bu şekildeki akımlara kararlı akım
anında damlanın ağırlığı, şekilde belirtilen 2π r
denir.
çevresine etkiyen yüzey gerilim kuvvetine eşit
olmalıdır. Bir damlanın kütlesi m ve yüzey gerilim
SÜREKLİLİK DENKLEMİ
katsayısı α ise
Temelde akışkandaki her bir noktadan bir akım çizgisi
m g = 2π r α
(iplikçiği ) çizilebilir. Kararlı bir akışın olduğunu kabul
yazılabilir. Tam kopma anında damlanın boyun
edelim ve sınırlı sayıda akım iplikçiğini içeren bir demet
kısmının r yarıçapının ölçümü zor olması nedeniyle
seçelim bu boru şeklindeki bölgeye akım borusu denir. Bu
deneme aynı cam boruyu kullanarak yüzey gerilim
akım borusunun sınırları daima akışkan partikülleri hızına
katsayısı bilinen bir sıvı ile de tekrarlanır:
paralel akım iplikçiklerinden oluşmuştur. Akım iplikçiği
m1 g = 2π r α1
herhangi bir akışkan molekülünün yörüngesidir ve akım
çizgisi de denir. Kararlı akımda akım çizgileri birbirini
kesmez. A1 kesitinden v1 hızı ile t saniyede geçen sıvı
hacmı A1v1t dir. Sıkışabilkirlik katsayısı sıfır olduğu için
A2 kesitinden de aynı sürede aynı hacımda sıvı
geçmelidir. Ohalde

A1  v1  t  A2  v2  t  sabit
A1  v1  A2  v2  sabit
yazabiliriz.

Süreklilik denklemi denilen bu denkleme göre bir akım


borusunun her noktası için kesit ve hız çarpımı sabittir.
Akım çizgilerinin sıklaştığı yerde hız artmış, seyrekleştiği
yerde azalmış olacaktır.

Sağ tarafı ρ ile çarpıp bölersek değer değişmez fakat


A1V1Δt ρ yerine Δm yazabiliriz. Dolayısıyla sadece
paydada ρ değerleri kalacaktır.

Diğer taraftan kinetik ve potansiyel enerji değişimleri için :

Kararlı akımda akım çizgileri. Ertaş(1993)’den değiştirilerek


alınmıştır.

yazılabilir. Yukardaki 3 denklemi


BERNOUILLI DENKLEMİ
de yerine konursa
Kesiti oldukça küçük bir akım borusunu göz önüne
m m 1 1
alalım. Δt zaman aralığında F1 ve F2 kuvvetlerinin yaptığı P1  P2  m  v22  m  v12  mgh2  mgh1
  2 2
ΔW işi, A1 ve A2 kesitleri arasındaki sıvı miktarının
elde edilir.
enerjisindeki değişmeye yani kinetik ve potansiyel enerji
Denklemin her iki tarafını Δm ‘e bölüp ρ ile
değişimlerinin toplamına eşit olmalıdır.
çarparsak eşitlik bozulmaz ve .
1 1
P1  P2    v22    v12  gh2  gh1
2 2
halini alır.

Düzenlenecek olursa
1 1
P1  gh1    v12  P2  gh2    v22
2 2
sonucuna varılır. Bu eşitlik kısaca
1
P  gh    v 2  sabit
2
şeklinde yazılabilir. Birinci terim dış basınç , ikincisi
idrostatik basınçtır. Bu ikisini statik basınç olarak
nitelersek:
Statik Basınç+Dinamik Basınç = sabit
tarzında belirtebiliriz.
BERNOUILLI denklemi veya kanunu olarak bilinen
Viskozite katsayısının iki komşu tabakadaki hız farkıyla
bu önemli sonucu sözle “Belirli bir kararlı akış
tanımlanması. Ertaş(1993)’den değiştirilerek alınmıştır.
halinde bulunan bir akım borusunun bütün kesitleri
için statik ve dinamik basınçlar toplamı birbirine eşittir η vizkozite katsayısı olup 1 birim uzaklıkta
ve sabittir. birbirine paralel iki sıvı katmanı arasında birim hız
farkı oluşturmak için gereken kuvvete eşittir. Bu
bağıntıya uyan akışkanlar “Newtonsal akışkanlar”dır.
Akışkanın η viskozite katsayısının kendi
yoğunluğuna oranı kinematik viskozite olarak bilinir
(ηk = η/ρ ).
VİSKOZİTE
kinematik viskozite cm2/s=stokes
Gerçek sıvılar ve gazların akışında sürtünme
kuvvetleri ortaya çıkmaktadır. Bu kuvvetleri dış ve iç η dinamik viskozite g/cm.s = poise
sürtünme kuvvetleri olarak ayırabiliriz. Dış sürtünme
kuvvetleri akışkanla akışkanı sınırlayan yüzey
arasında meydana gelir. İç sürtünme kuvvetleri ise
akışkanın molekülleri arasındaki sürtünmeden doğar Suyun poise olarak viskozite katsayısı 0°C’da
ve Bu çeşit sürtünmeye "viskozite" denir. 0,018 iken 20°C’da 0,010 ve 98°C’da 0,003’ e düşer.
Dış sürtünme iç sürtünmeye çok büyüktür ve bu Havanın 20°C ve 99°C daki değerleri sırasıyla
nedenle akışkanı sınırlayan yüzey üzerinde ince bir 1,80*10-4 ve 2,20*10-4 poise’dır.
sıvı tabakası yapışık olarak yüzeyin hızıyla hareket Akışkanların akışını Laminer ve türbülent akış
eder. Bu moleküller komşu moleküllere iç sürtünme olarak iki kısımda inceleyeceğiz.
kuvveti uygulayarak komşu tabakanın da daha düşük
hızda sürüklenmesine neden olur.
1. LAMİNER AKIŞ eksenli iki silindir yüzeyi arasından t saniyede akan

Laminer akışta akım çizgileri birbirini kesmez. Bu sıvı hacmı için

tür akış Fransız hekimi POISEUILLE(1799-1869) ve


Alman bilgini G.HAGEN (1797-1884) tarafından
incelenmiştir. POISEUILLE, uçları arasında
ΔP =P2-P1 basınç farkı bulunan L uzunluğunda ve r
yarıçapındaki kılcal bir borudan t saniyede akan sıvı
Ertaş(1993)’den değiştirilerek alınmıştır.
hacmı için ,

dV= 2 π x dx v. t
yazabiliriz. x yarıçaplı silindir yüzeyi boyunca ilerleyen
bağıntısı bulunmuştur. moleküllerin hızı v ise x+dx yarıçaplı silindir yüzeyi
Burada boyunca ilerleyen moleküllerin hızı v-dv olacaktır.
4
R =8 ηL/πr dv/dx hız gradientini oluşturmak üzere iç sürtünme
büyüklüğünde akış direnci, kuvvetlerine karşı ΔP basınç farkının uyguladığı
Q ( debi ) = kuvvet
F=πx2 ΔP
ise akım şiddeti olarak tanımlarsak POISEUILLE
olup
bağıntısını
v
F  S
Q= x
olarak yazabiliriz. Buna göre akım şiddeti borunun iki Bağıntısına göre:

ucu arasındaki basınç farkı ile doğru, akış direnci ile


ters orantılıdır.Borunun yarıçapına ise 4. dereceden
üssel bağıntılıdır. Kanın damarlardaki akışı
POISEUILLE bağıntısı ile açıklanabilir. Daha fazla integral alınırsa
çalışan iş yapan organa gerekli enerjiyi taşımak için
daha fazla kan gerekir. İnsan vücudu bunu kalbin kan
üzerine uyguladığı basıncı değil ilgili organa giden x=r için olduğundan integral sabitinin değeri
kan damarlarının yarı çapını büyüterek ve atım
olacaktır.
frekansını artırarak sağlar.
Bu değer yerine konursa;
POISEUILLE denklemini teorik olarak şöyle
bulabiliriz: İki ucu arasındaki basınç farkı ΔP olan L
uzunluğundaki bir borudan viskozitesi η olan bir
sıvının aktığını düşünelim. Yarıçapı x ve x+dx olan eş
Hızın bu değeri
yerine konursa
hızı ile hareket ettirmek için uygulanması gereken
kuvvet (sürtünme kuvvetini karşılayıcı kuvvet) ,
F=6π r η v dir.
K=6π r η
çarpanına stokes katsayısı denir. Bir akışkan içinde
POISEUILLE denklemi elde edilir.
düşmeye bırakılan m kütleli bir küre
F= mg- A
kuvvetiyle hızlanır . A küreye etkiyen kaldırma
kuvvetidir. F hız ile artar ve sonunda hızlandırıcı
kuvvete eşit olur. Bu andan itibaren kürenin hızı sabit
kalır. Düşen kürenin erişebildiği bu en büyük hıza “
limit hız “ denir. Kürenin hacmı V, yoğunluğu ρ 1 ve
akışkanın yoğunluğu ρ2 ise
V ( ρ1- ρ2 )g = 6π r η v
yazılabilir.
V ölçülerek buradan η kolaylıkla hesaplanır.
Stokes metodu, viskozite katsayısı ölçmede
kullanılan önemli metodlardan biridir.
STOKES metodu ile viskozite katsayısının
bulunuşu ve sürtünme kuvvetinin (F) boyut analizi ile
belirlenmesi:
F  k    R   v 

  

M  L  T  2  k  M  L1  T 1  L  L  T 1 

M: 1=α α=1
HAREKETLİ BİR CİSME ETKİYEN L: 1= -α+β+χ

SÜRTÜNME KUVVETİ T: -2= - α – χ


-2=-1-χ χ=1
Laminer akış halindeki bir akışkan içinde bulunan
1=-1+β+1 β=1
bir cisme viskozite nedeniyle etkiyen sürtünme
K deneysel olarak 6π bulunmuştur.
kuvveti akış hızı ile orantılıdır:
F  6   R  v
F=k S v
Burada S cismin akım doğrultusuna dik kesitinin F=mg – A

alanı, k ise cismin biçimine ve akışkanın viskozite


katsayısına bağlı bir sabittir. STOKES’a göre r Kuvvetlerin dengesinde F direnç kuvveti, mg

yarıçaplı bir küreyi gerçek bir sıvı içinde sabit bir v bilyanın ağırlığı ve A kaldırma kuvvetidir.
4 V hızı belli bir değeri geçince boya çizgisi
6   R  v    R3 ( '   )  g
3 dalgalanarak su içinde tamamen dağılır. Bu halde su
Bilyanın yoğunluğu ρ’ sıvınınki ρ ‘dur. kargaşalı bir şekilde akmaktadır. Bu akışa türbülent
2g 2 ' akış ( kargaşalı akış) denir.
  R (   )
9v
boyutsuz grubunun değeri
2g 2 '
  R (   )  t
9h < 2100 ise akım laminar
> 2100 < 10 000 ise bazen türbülensli,
bazen laminar
> 10 000 ise türbülent akım oluşur.
Sürtünme mekanik enerjinin kaybolması ile
kendini gösterir. Sürtünmenin olduğu akımlarda

terimleri toplamı bir akım hattı boyunca sabit değildir


ve akım yönünde azalır. Enerjinin korunumu
prensibinden kaybolan mekanik enerjiye eşit ısı
oluşur. Bastırılamayan akışkanlarda denklemin
Bilyanın limit hıza ulaştığında kuvvetler dengesi.
sağına bir terim ilave edilir.

2. TÜRBÜLENT AKIŞ (GİRDAPLI AKIŞ ) =

Reynolds Deneyi a ve b noktaları arasındaki sürtünmenin


tamamını verir. Yani boru buyunca toplam
mekanik enerji kaybıdır.
özel hali için

olur.
Bu ‘e bir anlam kazandırır.
olunca = 0 dır.
Reynolds deneyinde çapı belli bir cam boru
Yani akımı sağlamak için basınç farkına ihtiyaç
içinden akışkan geçirilmektedir. Bu cam boru içine bir
yoktur.
boya deposundan boya akıtılmaktadır. Akış hızı
Gerçekte 0 dür. Bundan dolayı
düşük değerlerde iken boya çizgisi bozulmadan çıkar
olmalıdır. Yani akımı sağlamak için basınç farkı
bu şekilde akışa laminar akış denir.
gereklidir. Bu bir pompa ile sağlanabilir.
Bernoulli denklemine sürtünme ve pompa ilavesi
için: a kesitine pompa gibi mekanik düzenlerden
alınan enerji eklenir. Akım sırasında kaybolan enerji
çıkarılır, türbin gibi mekanik düzenlere harcanan
enerji çıkarılır. Bu enerji toplamı b kesitindeki basınç
yükü, hız yükü ve seviye yükü toplamına eşitlenir.
Veya pompa gibi mekanik düzenlerden alınan enerji a
kesitine eklenir ve kaybolan enerji b kesitine eklenir.

veya

FM

Burada kg sıvı başına Nm olarak yapılan pompa P


Hf 
işi W = Hpompa/m dir . fps birim sistemi olarak 9,981 ‘e 
2
bölünürse kgk m/kg veya sadece m olarak bulunur H   ML
f
FL
3
FL

M
( fps sisteminde g/gc teriminin 1 olması nedeniyle ). 2

Teknikte geçerli olan BG olarak Pompa gücünün H  f 


MLT L
M
bulunması için H  f LT2 2

P= η W*Q
H f  L2T  2
Formülü kullanılır. Burada η % olarak pompa    LT  2
 L  L
verimidir. η W [kgk m/kg ] birimindedir. Q ise [kg/s ]
olarak sıvının debisidir. Çarpım sonucunda kg‘lar
birbirini götürür.Geriye kgk m/ s yani güç birimi
kalır . 1 BG=75kgkm/s olduğundan sonuç 75’e
bölünürse BG olarak pompa gücü bulunur. Funning
eşitliğinden bulunan Hf de m yada kgk m/kg olarak a’ yı bilinen kabul edelim, çünkü 4 bilinmeyen ve 3
bernouilli denkleminde yerine konur. denklem var. O zaman birinci denklemden b= -a ,
Birim boru boyu başına sürtünme kayıpları üzerine 3. denklemden c= -a+2 ve
boyut analizi uygularsak ikinci denklemden diğer ikisi yerine konarak d= -a-1
elde edilir.
üssü a olanlar bir grup, üssü sayı olanlar diğer bir
grup halinde toplanacak olursa

→ funning eşitliği

Ertaş(1993)’den değiştirilerek alınmıştır.

Uçakların havalanması da kanatların alt ve


üstünde dinamik ve statik basınçların farklılığından
Pürüzsüz borularda kaynaklanır. Uçağı kaldıran kuvvet Arşimet statik
kaldırma kuvveti değildir. Bu dinamik kaldırma kuvveti
olarak isimlendirilir.
Laminar akışlar için
Hava akımı içine bırakılan topun etrafındaki akım
çizgileri üst tarafta daha sık , aşağıda daha seyrektir.
Statik Basınç, çizgilerin sıklaştığı yerde daha
düşüktür. Dolayısıyla hava akımına dik olarak bir
Dairesel olmayan borular için eşdeğer
kuvvet etki edecektir. Bu da  P basınç farkı ile topun
bulunmalıdır.
ekvator kesitinin yüzey alanı ile çarpımı kuvveti
verecektir. Böylece top hava akımı içine çekilecektir.
Hidrolik yarıçap

Daire için;

Ertaş(1993)’den değiştirilerek alınmıştır.


Kare için;
MAGNUS OLAYI
Bir akışkan içinde hareket eden bir küre veya
alınır. silindir, aynı zamanda akış doğrultusuna dik eksen
BERNOUİLLİ DENKLEMİ UYGULAMALARI etrafında dönmekte ise akım çizgileri şekildeki gibi
olur. İç sürtünme nedeniyle üst kısımda akım çizgileri
sıklaşmış alt kısımda ise seyrekleşmiştir. Akım , , ,
çizgilerinin sıklaştığı yerde hız ve dinamik basınç
artmış fakat statik basınç azalmıştır. Bu nedenle
kürenin alt ve üst kısımları arasında P statik basınç
b=1
farkı oluşur. Sonuçta cisim hareket doğrultusuna ve
2c – 3b + a = 1 a – 3b + 2c = 1
dönme eksenine dik bir F kuvvetinin etkisinde kalır.
2 – 3.1 + 2.c = 1 -1 + 2c = 1
Bu olaya Magnus olayı denir.
2c = 2
Futbolda falsolu top ve bilardoda falsolu atışlar
c=1
magnus olayının uygulamalarıdır. Vuruş topun kütle
merkezinden geçmemesi gerekir aksi taktirde topda
olarak bulunur.
dönme hareketi gerçekleşmez ( döndürme momenti
sıfır olur).

Ertaş(1993)’den değiştirilerek alınmıştır.

Direnç kuvveti
Boyut Analizi ile bir akışkan (hava gibi ) içinde hızlı
hareket eden cismin üzerine etkiyen direnç kuvvetinin
formüle edimesi nde direnç kuvvetinin havanın
yoğunluğuna, cismin hızına ,cismin harekete dik kesit
alanına ve cismin şekline bağlı olduğunu
düşünürsek:
“k” cismin biçimine bağlı bir katsayı,
“S” tesir kesiti,
“ ” havanın öz kütlesi, VENTURİ
“ ” hız .
1-2 m/sn ise

R=
Yazabiliriz. Her bir değişkenin boyutları:
PİTOT TÜBÜ

A ve B noktaları için Bernouilli denklemini yazarsak B


noktasında hız sıfır, yükseklik farkı ve pompa yoktur.

B:

debi =

You might also like