You are on page 1of 13

TARIH VAKFI

V
Türkiye
Ekonomik ve Toplumsal TarihVakfı TARiHSEl SOSYOlOJi
Yayınıdır
BLOCH'TAN WALLERSTEIN'E
Yıldız Sarayı Arahacılar Dairesi GÖRÜŞLER VE YÖNTEMLER
Barbaros Bulvan
80700 Beşiktaş/İstanbul
Tel: (0212) 227 37 33- Faks: (0212) 227 37 32
EDİTÖR
Özgün Adı
Visian and Method in Histarical Sociology THEDASKOCPOL

©Cambridge University Press, 1984


Yeniden basımlar:
1985, 1986, 1987, 1989, 1991, 1993, 1995
@Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999 Çeviren
Yayıma Haz~layan Ahmet Fethi
Nurettin Pirim

Kapale Resmi
Vbabit dıboı-logere Gravür, 18. yy. başı.

Kitap Tasarımı
Haluk Tunçay
Uygulama
MYRA Yayıncılık Ltd. Şti.

Baskı
Numune Matbaacılık
(0212) 629 02 02
K U R A M 4
İstanbul, Mart 1999
ISBN 975-333-092-8 TARiH VAKFI YURT YAYI~LARI72
iÇiNDEKilER

Q)sOSYOLOJİNİN TARİHSEL İMGELEMİ


Theda Skocpol 1

II. MARC BLOCH'UN TOPLUMSAL VE TARİHSEL MANZAKASI


Daniel Chirot 22

III. EKONOMİST YANILGININ ÖTESİ: KARL POLANYİ'NİN


H OLiSTİK TOPLUM BİLİMİ
Fred Block ve Margaret R. Somers 47
IV. TARİHTE KONFİGÜRASYONLAR: S. N. EISENSTADT'IN
TARİHSEL SOSYOLOJİSİ
Gary G. Harnilton 85

V. REINHARD BENDIX'İN KARŞILAŞTIRMALI SOSYOLOJİSİNDE


TEORİK GENELLEME VE TARİHSEL TiKELLİK
Dietrich Ruescheıneyer 130

VI. MUKADDER YOLLAR: PERitY ANDERSON'IN TARİHSEL SOSYOLOJİSİ


Maıy Fulbrook veTheda Skocpol 170

~~I) E. P. THOMPSON: TARİHİN SÜRECİNİ AYARLAMAK


Ellen Kay Triınberger 210


1
• ~I,~ CHARLES TILLY'NİN KOLEKTİF EYLEMi
r:ynn Hunt 244

~)IMMANUEL WALLE.RSTEIN'İN DÜNYA SİSTEMİ: TARİH OLARAK ._,


SIYASET VE SOSYOLOJI '
Charles Ragin ve Danicl Chirot 276
~ bLGULARIN VE D EGERLERiN KEŞFİ: BAlUUNGTON MOORE'UN
TARİHSEL SOSYOLOJİSİ
Dcnnis Smith 313'
(xı. TARİHSEL SOSYOLOJİDE YENİ GÜNDEMLER VE YİNELENEN
STRATEJiLER
Theda Skocpol 355

KAR.ŞILAŞTIRMALI VE TARİHSEL SOSYOLOJİNİN YÖNTEMLERİ


ÜZERİNE AÇIKLAMALI KAYNAKÇA 390

BİRİNCİ BÖLÜM

SOSYOLOJiNiN T ARiHSIEL iM GELIEMi


THEDASKOCPOL

Her sosyal bilim -ya da daha iyisi, iyi düşünülmüş her sosyal inceleme- tarih-
sel bir kavrayış genişliğini ve tarihsel malzemenin tam kullanımını gerektirir.
C. Wright Milisi
Temel anlamda sosyoloji, her zaman tarih temelinde ve yönelimindeki
bir girişim olmuştur. Bilge yonımcular, bütün modern sosyal bilimlerin,
özellikle de sosyolojinin, esasında, Avrupa'daki kapitalist ticarileşmenin ve
sanayileşmenin eşi görülmemiş sonuçlarıyla ve kökleriyle bağıışma çabaları
olduğuna tekrar tekrar işaret etmişlerdir. Öteki uygarlıklarla karşılaştırıldı­
ğmda Avrupa, başka kesimleriyle karşılaştırıldığında Avrupa'nın bazı kesim-
leri neden daha dinamikti? Toplumsal eşitsizlikler, siyasal çatışmalar, moral
değerler ve insan yaşamları ekonomideki eşi görülmemiş değişikliklerden
nasıl etkilendi? Sanayileşmektc olan kapitalist toplumlar parçalanacak mıy­
dı, yoksa kendi üyeleri için yeni dayanışma ve tatmin biçimleri mi üretecek-
lerdi? Avrupa'daki genişlemenin etkisi altmda dünyanın geri kalan kısmında
değişiklikler nasıl bir yol izleyecekti? Modern sosyolojinin kurucuları olarak
görülen kişilerin başlıca eserleri, özellikle Karl Marx, Alexis de Tocqueville,
Emile Durkheim ve Max Webcr'in eserleri bu tür sorularla boğuştuJar.2

C. W. Mills, The Sociological lmagination (New York: Oxford University Press,


1959), s. ı 45.
'!9
2 Bkz. Anthony Giddens, Capitalism and Modern Social Theory (.Cambridge, U. K., ve
New York: Cambridge University Press, ı971); Philip Abrams, Histarical Sadology (lt-
hoca, N. Y., Cornell University Press, ı 982), bölüm 1-4; Robert Nisbet, The Sociologi-
cal Trodition (New York: Basic Books, 1966); Gianfranco Poggi, lmages of Society: Es-
says on the Sociological Theories of Tocqueville, Marx, and Durkheim (Stanford, Cal if:
Stanford University Press, ı97ı); Neil J. Smelser veR. Stephen Werner, Sociologico'
Theory: Histarical and Formal (Morristown, N. J.: General Learning Press, ı 976), bö('
Hepsi, toplumsal yapıların ve toplumsal değişimin hakiki tarihsel çözüm- nıculardan hiçbiri kendini tamamen Icendi başına bir evrensel evrim felse-
lemesinde şöyle ya da böyle kullanılmasını amaçladıkları kavramlar ve fesine, biçimsel bir kavramlaştırmaya ya da teorik soyutlamaya vermedi.
açıklamalar önerdiler. Her biri kendini modern Avrupa'nın toplumsal yapılarını ve değişim sü-
Hakiki tarihsel sosyolojik incelemeler, aşağıdaki karakteristilderin hep- reçlerini tekrar tekrar bir yere oturtmaya ve açıklamaya adadı.
sine ya da bazılarına sahiptirler. En temel olarak, zamana ve meldna so-
TARIHSEL SOSYOLOJININ KlSMI GÖLGELENMESI
ımıt bir şekilde yerleşmiş olduğu anlaşılan toplumsal yapılar ya da süreç-
J_eı!erle ilgili sorular sorarlar. İkincisi, süreÇknz;i!nan içinde ~le aldıkiarı Sosyoloji, kökleri kurucuların eserlerinde olmasına rağmen, II. Dünya
gibi, so~~uçlann nedenlerini açıklamada zamansal ardışıldığı da ciddiye Savaşı'ndan sonra akademik bir disiplin olarak Amerika Birleşik Devletle-
alırlar. Uçüncüsii, pek çok tarihsel çözümleme, bireysel yaşamlarda ve ri'nde tam anlamıyla kunımlaştığında, tarihsel yönelimi ve duyarlıkları los-
toplumsal dönüşümlerde niyet edilen ve edilmeyen sonuçlann açığa çık­ men gölgede kalmıştı. Robert Bellah, Reinhard Bendix ve Seymour Mar-
masından anlam çıkarmak için, önemli eylemlerin ve yapısal bağlamların tin Lipset gibi önemli bilim insanları doğrudan kurucuların geleneğinde
etkileşimine dikkat eder. Son olarak, tarihsel sosyolojik incelemeler, özgül tarihsel çalışma yapmaya devam ettiler;4 _t~~~_g1 itil;>i'Wı.teorik ve_anıpirik
türden toplumsal yapıların ve değişim kalıplarının tikel ve değişik özellik- ... Rara_dig!}:ı_alar gelenekten ls()ptu. C. Wright Mills, 1950'lerin Amerikan
lerini aydınlatırlar. Zamansal süreçlerin ve bağlamların yanı sıra, toplum- sosyolojisindcki yerleşik eğilimlerden tamamen ayrıldığı The Sociological
sal ve kültürel r:1rklılıklar da tarihsel yönelimli sosyologların asli ilgi alanı­ Iınagiııation)da, "büyük teori" ve "soyut ampirisizm"in brşı tarihsiciliği­
dır. Dünyanın geçmişi onlara bir-biçimli bir gelişme öyküsü ya da stan- nin yasını tutuyordu.s Mills, sosyal sorunlar üzerinde yapılan niteliksel so-
dartiaşmış bir ardışıklıklar kümesi olarak görünmez. Aksine grupların ya ruşturmaların zaman ve yapı bağlaıniarına aynı derecede kayıtsız kalabile-
da örgütlenmelerin geçmişte değişik yollar tercih etmiş olduklarını ya da ceğine işaret etmişti, ancak ampirisist karşı tarihsicilik Mills'in anlatımında
bu yollara kaza eseri girdiklerini kabul ederler. Daha önceki "tercihler" özgül toplumsal kalıpların niceliksel incelenmeleriyle örnekleniyordu; bu
2 ise, yeri geldiğinde önceden belirlenen bir sonuca yönclmeksizin, daha toplumsal kalıplarda o andaki ABD gerçeklikleri, adeta sarÇa kendi bağ­
sonraki değişimlere hem alternatif olanaldar açarlar, hem de bu olanaldarı lamları dışına çıkarılarak insanın bütün toplumsal yaşamının yerine geçirili-
sınırlarlar. yordu. Mills'in kendi dönemindeki sosyoloji pratiğinin kar~ıt, t:1kat ta-
Kuşkusuz, sosyolojinin kurucularından bazıları, tarihsel olayların tikel mamlayıcı ucunciaTse-büy~il< teorinin karşı tarihsiciliği, Mills'e göre, Tal-
ardışıklıklarını açıklama üzerinde diğerlerinden daha çok durniuşlardır. cot_t__f~s'ın__ !_?_Ş_l'_~e_yayımlanan The Social Systendnda zirvesine çıkı­
Bazı kurucular ya da onların izleyicileri de, tarih ötesi genellemeler ve tele- )~~·du.C> Bu prestijli çalışma, zamana ve ıncidna aldırmaksızın toplumsal
olojik şemalar biçimlendirmeyc diğerlerinden daha kolay yönelmiştir. Bu
yüzden, doğrusumı söylemek gerekirse, Tocqueville ve Weber-ve mevcut
"Comparative Methods içinde, ed. 1. Vallier, s. 49-74; Leonard l<rieger, "The Uses of
olaylarla ilgili denemdcrinde Marx- sıraladığım anlamlarda Durkheim'dan Marx for History," Political Science Quarterly 75 (1960), s. 355-378; E. J. Hobs-
ya da daha felsefi yazılarında Marx'tan daha r:1zla "tarihsel"diler. Yine de bawm, "Karl Marx' s Contribution to Historiography," ldeology in Social Science: Re-
kuruculardan her biri, kendi çağımn temel değişimlerinden ve karşıtlıkla­ adings in Critica/ Social Theory içinde, ed. Robin Blackbum (New York: Vintage Bo-
aks, 1973), s. 265-283; Reinhard Bendix, Max Weber: An Inte/leetual Portrait (Gar-
nndan anlam çıkarmaya o kadar bağlıydı ki, en azından sözü edilen temel
den City, N. Y.: Doubleday Anchor, 1960); Gunther Roth, "Max Weber's Comparative
ölçürlerin bazılarına göre tarihsel yöndimli bir toplum analizcisiydi.3 Ku- Approach and Histarical Typology," Comparative Methods içinde, ed. 1. Vallier,
s. 75-96; David Zaret, "From Weber to Parsons and Schutz: The Eclipse of History in
3 Durkheim, çoğunlukla tarihselliğin dışında sayılan bir kurucudur; fakat bkz. Robert Modern Social Theory," American Journal of Sociology85 (5) (1980), s. 1180-1201.
Bellah, "Durkheim and History," American Sociological Review 24 (4) (1959), s. 4 Bkz. Robert N. Beli ah, Tokugawa Religion: The Values of Pre-(ndustrial Japon irıos­
447-461. Tarihsel yönelimli analizciler olarak öteki kuruculada ilgili tartışmalar için ton: Beacon Press, 1970; orij. 1957); Reinhard Bendix, Work and Authority in ln-
bkz. özellikle Melvin Richter, "Comparative Political Analysis in Montesquieu and dustry (Berkeley: University of Colifornia Press, 1974; orij. 1956); Seymour Martin
De Tocqueville," Comparative Politics 1 (1969), s. 129-160; Neil Smelser, "Aiexis de Lipset, Agrarian Socialism (Berkeley: University af California Press, 1950).
Tocqueville as Comparative Analyst," Comparative Methods in Sociology içinde,
ed. Ivan All ier (Berkeley: University af California Press, 1971 ), s. 19-48; R. Stephen 5 Mi lls, Sociologicallmagination, böl. 2 ve 3.
Werner, "The Methodology of Marx' s Camparative Analysis of Modes af Praduction", 6 Talcatt Parsons, The Social System (Giencoe, lll. Free Press, 1951 ).
yaşamın bütün yanlarının aynı cvrcı'iscl teorik terimieric sınıtlandırılıp söz- kendine özgü teknolojik düzeyiyle ve bununla bağlantılı sınıf egemenliği
de açıklanabildiği bir soyut kategoriler ağını öne çıkarmıştı. ve sınıf çatışmasıyla bir üretim tarzıydı. Uluslar sınıfsız bir "sosyalist" dü-
The Social System toplumsal değişim görüngülerine ancak geÇerken zene doğru ardışık aşamalardan geçecek ve eninde sonunda çatışnıasız bir
değinen, toplumun denge durumlarını açıklamaya adanmış görkemli bir "komünist" ütopyaya ulaşacaktı.
teorik yapı geliştirdi. Yine de Parsons'ın kendisi toplumsal dönüşüm ko- Niçinini ve nasılını ayrıntılı tartışmanın yeri burası değil. Yine de,
mılarına doğrudan girişmcyccck kadar büyük bir tcorisyendi, bir dünya 1950'ler ilc l960'lar arasında, yapısal işlevsekiliğin hem statik, hem geliş­
görüşü ve bir bilimsel çalışma yaklaşımı olarak yapısal işlevselcilik ise yine med versiyonlarındaki örtük dünya görüşleri, Birleşik Devletler'in için-
aynı konuya girişıneyccck kadar iddialıydı. 1950'lcrin sonunda ve deki ve bütün yeryüzündeki siyasal çatışmaların yankılarıyla biraz anlam-
1960'larda evrimci "gelişme" ve "modernleşme" teorileri mantar gibi ço- sız hale geldiler. Ekonomik-determinist ve doğrusal cvrinıci Marksizm

ğaldı; hepsi de bütün toplum tiplerini sınıtlayıp düzenlemenin ve gele- okumaları da pek çok Batılı entelektücl için çekiciliğini yitirdi. Ne var ki,

neksel toplumsal düzenlerden modern toplumsal düzenlere dönüşümleri bu arada Marksist düşüncelerin sınıf bilincini, tarihsel süreci ve değişik
açıklamanın ana anahtarı olarak "toplumsal t:.u-klılaşma"yı ele alıyordu? kültürel ve siyasal yapıların rolünü vurgulayan f:.1rklı vcrsiyonları, sosyal
Birleşik Devletler'in II. DünyaSavaşı'ndan sonra uluslararası hegemonya- bilimlerdeki ortodoks akımları elcştirmcnin yollarını arayan daha genç bi-
sı ve Birleşik Devletler ilc Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş çekiş­ lim insaniarına çekici gelmeye başladı. Tarihsel yönelimli Batılı Marksist
nıesi dikkate alındığında, modernleşme olarak toplumsal değişim teorile- teorisyen Antonio Gramsci muazzam bir popülerlik kazanmakla kalmadı,
Marx'ın kendi yazıları da, bilinç ve siyasal mücadele konularını ele almak
rinin, normal gelişen bütün ulusların cr geç girecdderi standartiaşmış de-
ğişim çizgilerini anlatmaları herhalde şaşırtıcı değildi. Bütün uluslar za- üzere, kaynakların aslını anlamak için seçici bir şekilde yeniden incelendiY
man içinde, Birleşik Devletler'in 1950'lerdc ve 1960'ların başında algıla­ Aynı dönemde, Alexis de Tocquevillc'in ve (özellikle) Max W eber'in
düşünceleri de toplumsal değişim ve karşılaştırmalı toplumsal yapılar araş­
nan durumuna bcnzeycccklcrdi: ekonomik bakımdan genişleyen ve yeni-
likçi, yüksek eğitimli ve başarı yönclimli, siyasal bakımdan çoğulcu ve tırmacıları için yeni bir ilgi uyandırdı. İnsanlar, sosyokültürel çeşitlilik, za-
pragmatik olarak ideolojik olmayan. mansal süreç, somut olaylar ve önemli eylemler ile yapısal belirleyicilerin
Bu arada Sovyetler Birliği'ndc, Marksist büyük teorinin Stalinİst oku- diyalektiği gibi konuları makro-sosyolojik açıklamalara ve araştırmaya ye-

maları, bu evrim ci şemanın çarpık bir aynadaki imgesini zaten yerlcştir-. niden soknıalarına en iyi yardım edebileccl~ çalışmalara ya da klasik sosyo-
nıişti. Modernleşmenin Sovyet versiyonunda, ekonomik ilerleme bütün logları okıınıaya yöneldiler. Bu amaçlar için Max Weber'in yöntembilinı­

ulusları kaçınılmaz olarak sabit aşamalardan geçiriyordu.ll Her bir aşama, sel düşünceleri ve tarihsel çalışmaları özellikle uygundu; bu nedenle,
1982 ve 1983 'tc Anıerikan Sosyo! oj i Birliği'nin Karşılaştırmalı ve Tarihsel
Sosyoloji'yi geliştirmeye adanmış yeni bir seksiyonunu kuran küçük bir
7 Başlıca örnekler için bkz. Neil J. Smelser, "Mechanisms of Change and Adjustment sosyologlar grubunun, ilk çabasını Max Webcr'in bilimsel çalışmalarında­
to Change," lndustrialization and Society içinde, ed. Bert F. Hoselitz ve Wilbert E. ki temalan yeniden değerlendirmeye adamış olması t:.1zla şaşırtıcı değildir.
Moore (Lahey, Mouton, 1963), s. 32-54; Marian J Levy, Jr., Modernizetion and the
Structure of.Societies (Princeton, N. J.: Princeton University Press, 1966); Talcott
Persons, "Evolutionary Universals," American Sociological Review 29 (1964), s.
339-357; Talcott Persons, Societies: Evolutionary and Comparative Perspectives
(Englewood Cliffs, N. J.: Prentice-Hall, 1966); Karl W. Deutsch, "Social Mobilizetion 9 Perry Anderson'ınConsiderations on Western Marxism'i (Londra: New Left Books,
and Political Development," American Political Science Review 55 (1964), s. 493- ı 976), 20. yüzyılda Batılı Marksist teorilerin gelişimini tartışır. En popüler Batılı
5ı4; Gabriel A. Almond, "A Developmental Approach to Political Systems," World Marksist metinlerden biri için bkz. Antonio Gramsci, Selections from the Pri'9on
Politics 16 (1965), s. ı83-2ı4; Gabriel A. Almond ve G. Bingham Powell, Jr., Cam- Notebooks, çev. Quentin Hoare ve Geoffrey N. Smith (New York: International Pub-
parative Politics: A Developmental Approach (Bostan: Little, Brown, ı 966). lishers, ı97ı). Genç sosyologlar arasında Marksist düşüncelerin canlanması üzerine
bkz. Michael Burawoy, "lntroduction: The Resurgence of Marxism in American So-
8 Sovyet "modernleşme" teorisinin ortodoks bir ifadesi için bkz. Joseph Stalin, Dialec-
ciology," American Journal of Sadology'nin 88. sayısının eki, Marxist lnquiries: Stu-
tical and Histarical Materialism (New York: International Publishers, 1940); daha
önceki bir habercisi için bkz. Nikolai Bukharin, Histarical Materialism (Ann Arbor: dies of Labor, Class, and States, ed. Michael Burawoy ve Theda Skocpol (Chicago:
University of Michigan Press, 1969; orij. ı921). University of Chicago Press, 1982) içinde, s. 1-30.

L.,
IŞIN ÖZÜ KLASIKLERIN DIRILIŞI MIDIR?
sürmekte olan ekonomik ve jeopolitik dönüşümlerin, cemaatlerin, grup-
Weber'in yeniden değerlendirilmesi, çağdaş sosyolojide tarihsel yöne- ' Iann ve çeşitli tipte örgütlenmelerin kaderiyle ilişkisi gibi konuları doğru­
limli teorileştirmcyc ve araştırmaya artan ilginin özü idiyse, bu ilgi basitçe dan soruşturması gerekmez. Dahası, makroskopik sorunlara ilgi gösteren
bir entelektüel canlanma olarak ele alınabilirdi. Weber'in tarihsel yazıları­ birçok bilim insanının bu sorunları tarih karşıtı tarzda ele almaya kalkış­
na yeniden ilgi duyulması sırasında, Weber'in düşünceleriyle ilgili anlayı­ tıkları anlar da kesinlikle olmuştur. Her şeyi kapsayan bir toplum teorisi
şımız da Parsons'ın etkilerinden uzaklaşıyördu ki bu, özünde Anthony olarak Parsonsen yapısal işlevselciliğin kısa süren güvenilirliği, böylesi an-
Giddens ve Randali Collins'in anlamlı çabalar sarf ettikleri türden bir pro- lardan biriydi.
jeydi. ı o Demek ki, makro-sosyolojik açıklama asasını Durkhcim ve Par- Fakat modern toplumsal yaşamın gerçeklikleri cemaatlere, dinlere,
sons'dan dcvralırkcn, bazı bekleyen neo-Marksistlerin kollarını da boş uluslara ve bir büti.in olarak dünyada sürmekte olan çatışmalara o kadar
bırakan Webcrci bir tarihsel yorum çağından söz edebiliriz. Başka da laf temelden kök salmıştır ki, sosyologlar, toplumsal yapıların çcşitliliğini, ça-
edilemez. ğın değişim sınırlılılclarını ve alternatif değişim olasılıklarını, yapısal bağ­
Sosyolojide tarihsel çalışmaya duyulan yaygın ilgiyi böyle anlamayı sa- lamlar ile grup deneyimlerinin kesiştiği noktaları ve olayların zamanla açı­
vunan yetenekli yorum cu lar vardır. ı ı Başkaları da, tarihsel sosyolojinin ğa çıkışını aydınlatan yeni teoriler ve yorumlar geliştirmeye ara vermedi-
Webcrci mirasla bu özdcşleştirilmesinc alternatif ya da tamamlayıcı ola- ler, verınde de istemeyeceklerdir. Gerçekten de, bir bütün olarak dünya
rak, Durkheimci ya da Marxçı tarihsel sosyolojilcr inşa ederek yanıt verc- için, -ekonomik gelişmenin ve jeopolitik çatışmanın daha önceki evrele-
cekti. ı 2 Bana göre, tarihsel sosyoloji, büyük ölçekli yapıların ve temel de- rindeki liderler ve galipler için, ve yanı sıra çevresel ve yeni sanayileşmektc
ğişim süreçlerinin doğasın,!__~~~ ct[s_!lcrini anlamaya adanmış sürekli, 1-lep·);~: olan uluslar için- mevcut eğilimlerin ve ilişkilerin gelecekte sürüp sürme-
yeceğinin belirsiz olduğu dönemlerde, sosyolojide tarihsel yönelimli çö-
nilcnerıl5rı·iu::~ş.nmi;1 __ g~1e.rıs;ği_...olarak.._daha iyi ~r. Bur:{cE1"'irTci güç,
klasiiCfEorri~ paradigmalar değil, tarihsel tem · li sorulara yanıt verme ar- zümlemelerin özellikle çekici olması kaçınılmazdır. Geniş kapsamlı olarak
zusudur. Kuşkusuz, tarihsel temelli, ma croskopik sorular sorınayan ya da tasarlanan tarihsel çözümlemeler, geçmiş kalıpların ve yörüngelerin bu- 7

bu sorulara yanıt aramayan sosyologlar her zaman olmuştur ve olacaktır. günkü tercihler bakımından uygun olup olmayacağını anlamaımza olanak
Hiç kimsenin yapısal ve tarihsel· bağlamları göz ardı etmeye gücü yctmese verirler. Bu yüzden yetkin tarihsel sosyoloji, gerçek yaşamın konularını
de, bütün sosyologların kapitalizmin ve ulus-devletlerin kökeni ve gelişi­ "politikaya uygunluk"la övünen ve dar ampirisist incelemelere odalclanaı;
mi; ideolojiterin ve dinlerin yayılması; devrimierin nedenleri ve sonuçları; sosyolojidcn daha anlamlı bir şekilde dile getirebilir. ı 3
TARIHSEL SOSYOLOJIDE ARAŞTIRMA GÜNDEMLERI
10 Bkz. Giddens, Capitalism and Madem Social Theory; Randali Collir:ıs, "Weber' s Last
Theary af Capitalism: A Systematization," American Sociological Review 45 (6)
Weber'in, Marx'ın, Tocquevillc'in, Durkhcim'm ve diğerlerinin klasik
(1980), s. 925-942; Randali Callins, Conflict Sociology: Toward an Explanatory Sci- soru ve yanıtları, tarihsel sosyolojide yaşamaya doğal olarak devam edi-
ence (New York: Academic Press, 1975). yorlar. Çünkü kurucuların kendi zamanları ve daha önceki zamanlar hak-
ll Bkz. özellikle Charles Ragin ve David Zaret, "Theory and Method in Camparative kında sorduldan önemli sorulara verdilderi yanıtlar her zaman doğru, ya
Research: Two Strategies," Social Forces 61 (3) (1983), s. 731-754. Bu kitabın sonuç da tam olmayabiliyor. Ve çünkü, kurucuların düşünceleri, birçok sosyolo-
bölümünde Ragin ve Zaret'in tutumunu dohc ayrıntılı tortışıyorum. jik tcorileştirme için verimli ölçü olarak iş görmeye devam ediyor. Yine de
12 Robert Bellah ve onunla birlikte çolışanlar, fiilen bir tür Durkheimcı tarihsel sosyalo- kurucuların ruhuının olmasa bile kelimelerinin ötesinde, sosyologların
jiyi izliyorlar ve Jeffrey Alexander'ın Theoretical Logic in Sociology'si, 4 ci lt (Berke-
ley: University of California Press, 1982-1984), bu türden başka bir girişimin temeli- ,.
ni atıyor olabilir. Marxçı tarihsel sosyolojiler, diğerlerinin yanı sıra şu kişilerce savu- 13 Örneğin, Charles Sabel'ın 19. yüzyıldan bugüne kadarki sınai iliŞkiler tarihsel sosyo-
nulmuştur: Eric J. Hobsbowm, "From Social History to History of Society," Histari- lojisi, şu anda Birleşik Devletler dahil ileri kapitalist demokrasiler için canlı bir alter-
cal Studies Taday, Daedalus 100 (1971), s. 20-45; Gareth Stedman Jones, "From natif politika olasılığı duygusu verir. Bkz. Charles Sabel, Work and Politics: The
Histarical Sociology to Theoretical History," British Journal of Sociology 27(3) Division of Labor in lndustry (Cambridge, U. 1<. ve New York: Cambridge University
(1976), s. 295-304. Bazıları, Charles Tilly ve arkadaşlarını Marksçı tarihsel sosyoloji- Press, 1982) ve Michael Piore ve Charles Sabel, The Second lndustrial Divide (New
niri belirli bir türünün uygulayıcıları sayabilirler. York: Basic Books). •
toplumsal yapıları ve dönüşümleri kendi zaman ve mekanlarının elverişli lanmaya değer Avrupa ve Fransız teadal kalıpları üzerinde yoğunlaşır. S.
açılarından anlamak için yeni sorunları ve düşünceleri eş bir vizyon ve ira- N. Eisenstadt, lımnanuel Wallerstein ve Barrington Moore, Jr., üç tarldı
deyle ele alıyor olmaları, tarihsel sosyolojinin 20. yüzyılda da, bugün de biçimde, Batılı olmayan örnekleri Batı tarihiyle birlikte aynı kavramsal te-
canlılığmm sürdüğünün işaretidir. rimlerin içine sokmaya ve açıklamaya çalışırlar. Eisenstadt'm en önemli ki-
Çalışmaları ve başlıca projeleri bu kitaptaki bölümterin konusunu tabı The Political Systenıs of Enıpiı-es [İmparatorlnkların Siyasi Sistemleri]
oluşturan doluız bilim insanının tümü, kmucularla aynı alan üzerinde fi1- bütün dünya tarihindeki tarihsel bürokratik imparatorluklarm ortaya çı­
aliyet yürütür. Marc Bloch'un Feıtdal Society)si [Feodal Toplum] ve kışlarını ve uzun vadedeki kaderlerini çözümler. Wallerstein kapitalist
French Rıwal Histrwy)sinden [Fransa Kırsal Tarihi] Barrington Moore'un dünya ekonomisinin kökenini, yapısını, tarihini ve gelecekte tasarlanan
Social Origins of Dictatorship and Deınocracy)sine [Diktatörlüğün ve De- yok oluşumı araştırır. Moore tarım devletlerinin modern dünyaya alterna-
mokrasinin Toplumsal Kökenleri] ve Karl Polanyi'nin The Great Tı·ans­ tif geçiş yollarının ahlaki önemini ve kalıplarını derinlemesine inceler. Bu
j'rl1'rnation)ından [Büyük Dönüşüm] Iınmamıel Wallerstein'ın The lvfo- büyük konular Eisenstadt'ı, Wallerstein'ı ve Moore'u, Marx'm ve (hatta)
dimı Wrwld System)ına [Modern Dünya Sistemi] kadar, burada tartışılan Weber'in Batı'nın özgül dinamizmiyle ilgili savl:ırına karşılaştırmalar yo-
bilim insanlarının başlıca eserlerinin pek çoğu, Avrupa'nın özgün kapita- luyla geçerlilik kazandırmak için esas olarak Batılı-olmayanı kullanma
list ve demokratik devrimlerinin öncellerini, doğalarını ve sonuçlarını stratejilerinin epeyce ötesine iter.
araştırır.l4 Bununla birlikte, ele alınan özgül sorunlar çoğunlukla kurucu- Sonraki bölümler, dokuz bilim insanının araştırdığı belirli sonıniarı ele
ların ele aldıklarından üırklıdır ve kuşkusuz yeni yanıtlar sunulm. :ılır; zira onların savları ve yöntemleri, sorduldan sorulardan ve onları bu
Denilebilir ki, İngiliz sanayileşmesi, Fransız Devrimi ve Alınan bürok- sonılan sormaya götüren bireysel nedenlerden ayrı anlaşılamaz. Bu neden-
ratikleşınesi, kurucuları meşgul eden olaylar ve süreçlerdi. Kurucuların te- le yazarlar, sadece kendi bakış açılarıyla yazdıkları için değil, daha temel
mel ortak kaygısı, kapitalist endüstriyalizmin ve demokrasinin ayrıldığını olarak her önemli tarih sosyologu kendi özgül, yaşam boyu sürecek araş­
ve dinamiklerini öteki toplumsal yaşam düzenleriyle karşıtlık içinde kav- tırma gündemini oluşturup t;U'klı bir sorun kümesiyle ilgilendiği (ve ilgi-
l)

ramsallaştırm:ıktı. Burada incelenen bilim insanlarından Reinhard Bendix,


lenmiş olduğu) için de konuları tarldı biçimlerde derinliğine incelerler. Yi-
Perry Anderson, E .. P. Thompson ve Charles Tilly hem sorularını, hem ya- ne de bu bilim insanlarının paylaştığı özgül nitelikler ve araştırmalarında
nıtlarını neredeyse bütünüyle klasik gündemden alırlar. Bendix ile Ander-
ve yazılarında karşı karşıya kaldıkları benzer teorik ve yöntembilimsel zor-
son, Weber'in siyasal rejimierin dönüşümü ve bürokratikleşmeyle ilgili sav- . luklar hakkında bir tlkir veren bazı önemli ortak temalar da ortaya çıkar.
Ianna dayanırlar. Thompson, İngiltere'de işçi sınıfının oluşuımı ve sanayi-
leşmeyle ilgili en kusursuz Marksçı düşünceleri yeniden işler. Tilly, Dmk- BÜYÜK DÜŞÜNMEK IÇIN EL VERIŞ Ll KONUMLAR
heim'ın ve Marx'ın Avrupa devrimlerine eşlik eden değişik grup çatışması
20. yüzyılda Batısosyal bilimleri üniversitelerde ve meslek birliklerin-
biçimlerine, devlet oluşuımına ve kapitalist gelişmeye getirdikleri açıkla­
de merkezileşti. Kendilerinin de dediği gibi, hem araştırma, hem öğretim,
ım1lar arasındaki gerilimleri derinlemesine yoklar. Öyle de olsa, bu çağdaş
uzmanlaşmış bir disiplinler yelpazesi biçiminde kurumlaştı ve çoğunlukla
tarih sosyologlarından her biri, bir yandan da klasik savların yeni karışımla­
disiplinlerin içindeki çok dar ya da teknik olarak akademik olan kompart-
rını sunar ya da onlara yeni ezgiler katar. Her biri, teoriler ile tarihsel ol-
manlarda odaklandı. Öyle de olsa, burada incelenen dokıız kişiden her bi-
gular arasında dolayım kurmak için kendi tarldı yöntemini kullanır.
Bu dördünün dışında, 20. yüzyıl bilim insanları soru sorarken ve sav- rinin uzmanlık dışı önemli eserleri, akademik sosyal bilim kurumlarında
larını belirlerken yeni çığırlar açarlar. Karl Polanyi'nin The Great Trans-
takdir görmüştür. Meslek birlikleri en yüksek ödüllerini Bendix'in, Ei-
senstadt'ın, Aııderson'ın, Wallerstein'ın ve Moore'un kitaplarına verd~er
Jiwmation\ sadece kapitalist piyasa topluımınun İngiltere'de yerleşmesini
değil, 20. yüzyılın başından ortalarına kadar piyasa düzeninin ulusal ve
ve hem lisans, hem lisansüstü okuma listeleri, Bloch'un 'Feudal Society>si-
uluslararası krizlerini de ele alır. Marc Bloch'un tarihsel gündemi, açık- ne, Pol:ınyi'nin The Great Transforırıation)ına, Eisenstadt'ın The Political
Systenıs ·of Empires)ına, Bendix'in Worlı and Aıtthority in Iııdıtstry)sine

14 Sözünü ettiğim kitapların tam künyeleri, her yazarla ilgili bölümlerin notlarında ve
[Sanayide İş ve Otorite], Anderson'ın Lirı.eages rifthe Absolutist Stateine
kaynakçalarında veriliyor. [Mutlakıyetçi Devletin Soyu], Thompson'ın The lvialıing rif the EngUsh
Wodıing Class)ına [İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu], Tilly'nin The Ven- ti.in temalarını bir araya toplayan kitap" olan The Gı-eat Tı-arısformatirm\
dce)sine ve birçok teorik ya da niceliksel makalelerine, Moore'un Social "II. Dünya Savaşı sonrası dünyanın şeklini etkilemek için ... bilinçli bir
Origirıs of Dictatorship and Denıocracy>sine tekrar tekrar yer verdiler. müdahale" olarak yazdı. lS Polanyi bu başyapıtı, ekonomik antropolojidc
Dahası, bu bilim insanlarından birçoğu akademilerde büyük kurumsal daha uzmanlaşmış bir akademik mevki elde etmeden önce tamamlamıştı.
nüfuz elde etmeye çalıştılar ve ettiler: Bloch uluslararası itibara sahip Anderson hiçbir anlamda düzenli bir akademik Icariyer peşinde koşma­
Fransız Amıales okulunun kurulmasına yardım etti ve Fransa'nın akade- dı. Benim ve Fulbrook'un vurguladığımız gibi, tarihsel sosyolojide "to-

mik yaşamında en çok imrenilen ödülü, Paris'te profesörlük kürsüsü ödü- talleştirici" soruları ve yanıtlarını, Britanya'daki devrimci sosyalist entelek-

lünü aldı. Eisenstadt Hebrew Üniversitesi'nde Germanilc araştırmalarına tücl yaşama New Left ReJJiew aracılığıyla yeniden yön verme çabalarıyla
hakim, Batı dünyasının en itibarlı üniversitelerinde konuk protesörlük ya- birlikte torn1i.ile etti. Benzer şekilde, Kay Timberger'in belirttiği gibi, E.
pıyor, netes kesici geniş ilgi alanlarıyla bağlantılı her önemli uluslararası P. Thompson bir üniversiteden mezun olarak tarihçi olmadı. Bütün
konferansa katılıyor. California Üniversitesi'nde protesör olan Bendix, önemli bilimsel projelerini düzenli bir Icariyerin seyri içinde değil, yetişkin
saygın sosyologlar, siyaset bilimciler ve tarihçiler tarafından onudandırılı­ işçilerin eğitimine katılarak ve Komünist Parti'den kopup İngiliz Yeni So-
yar ve Amerikan Sosyoloji Birliği'nin başkanlığına seçilecek kadar mesleki lu'na katılımın izlediği ve nükleer silahsızlanma hareketlerine geri dünüşle
sonuçlanan ı 946- ı 956 Komünist Tarihçiler. Grubu aracılığıyla tasarladı.
bir ün kazandı. Tilly'ye yıllarca büyük miktarda araştırma tonları verildi,
Genel olarak bu yörünge Thompson'a, yoğun bir şekilde hissedilen, siya-
Michigan Üniversitesi'nde önemli bir araştırma merkezi kurdu ve üç ya
sal bakımdan uygun konuları, polemik tadıyla ve dar akademik gelenekle-
da dört disiplinde mesleğin koruyuculuğunu yapıyor. Wallerstein, Eisens-
re meydan okuyan bir uımırsamazlılda izleme özgürlüğünü tanıdı. The
tadt'ınkine eş bir uluslararası itibara sahiptir ve Binghamton'daki New
Making of the English Wodıiııg Class hem büyük tasarımıyla, hem ayrıntılı
York Eyalet Üniversitesi'nde bir araştırma merkezi ve dergiyle, Birleşik
savlarıyla bu özgürlüğü yansıtır.
Devletler'in her tarafına yayılmış üniversite birimlerinde yıllık konterans-
}(} Polanyi, Anderson ve Thompson'dan tarklı olarak Immanud Wallers- ll
larla ve Amerikan Sosyoloji Birliği'nin yıllık toplantılarının birçok oturu-
tein akademik bir Icariyer sürdürdü; bu yüzden, onun durumu, belki de,
mumı kontrol eden bir seksiyonuyla kendi dünya-sistemi perspcktitlni
solcular arasındaki marjinalliği en iyi gösteren öyküdür. Ragin ile Chirot,
oturtınayı başardı. Wallerstein'in kapitalizmin modern dünya sistemini kavramsallaştırıp in-
Ana akım akademik ve mesleki başarıları gösteren bu kanıtiara rağ­ celemesindeki niyetinin temelde siyasal olduğunu savunurlar. Wallerste-
men, dokuz bilim insanımızın her biri bir anlamda marjinal olmuş ve or- in'ın moderleşme teorisinden ve ampirisizmden adım adım uzaklaşıp,
todoks akademik çalışma tarziarına karşı çıkmıştır. Marjinallikleri ya da dünya sistemi perspektifinde cisimleşen daha holistik ve tarihsel yaldaşıma
ımıhalitlikleri, hem neden, hem sonuç olarak, pek çok sosyal bilimcinin doğru hareketinin büyi.ileyici öyküsünü anlatırlar. Wallerstein, doktora te-
düşlediğinden daha büyük sanılar sorımı yetenekleriyle bağlantılıydı. Bü- zi ve ilk kitapları için, sömürgecilikten kurtulan Afrika uluslarının ilk
yük sorular sormak, onları, genel teorileştirme, totalleştirıne ya da karşı­ umutlarını ve sonra çektikleri eziyeti incdedi; ardından, ı960'ların Ame-
laştırmalı tarihsel çözümleme ile bağlam ayrıntılarına ve zaman süreçleri- rikan öğrenci ayaklanmasının en yoğun kimi çatışmaianna katıldı. Aynı
ne duyarlılığı çeşitli biçimlerde harmanlamaya yöneltti; bilimsel başarıları­ zamanda, Columbia üniversitesinin sadık yüksek lisans öğrencisi rolünü
nı bu kadar çekici kılan da budur. bırakıp, Yeni Solcu öğrencilere aşırı sempati duyan (Columbia'nın yerle-
Bilim dünyasının ana akımlarina sahidcn muhalif bir marjinallik ve bü- şik bakış açısına göre) genç bir yardımcı profesör konuımına geçti. Tam
yük sorular sorup yanıtların peşinde koşmanın ortodoks olmayan yollarını d<~. dünya sistemi vizyonuna ulaşıp başl!ca tarihsel projelerini başlattığı ve
bulma arasındaki bağlantı, en çok, aynı zamanda siyasal olarak solcu da "Uçüncü Dünya'nın devrimci ideolojilerinin arkasında y;ıtan dünya taırhi
olan bilim insanlarında belirgindir; sonraki bölümde bu en açık biçimde vİzyonunun akademik sözcüsü ve geliştiricİsİ olma görevine soyundu"ğu
aydınlatılıyor. Pcrry Anderson, E. P. Thompson ve Immanııci Wallerste- cntelektücl aşamada, Wallerstein 'ın Columbia'daki üniversite yaşamı "gi-
in, yerleşik herhangi bir komünist ya da sosyalist partiyle sürekli bütünleş­
mcmiş olmalarına karşın, şu ya da bu türden sadık sosyalistlerdir, Karl Po- 15 B~~~k ve ~~mers'ı~. yazdığ~ Polanyi ile ilgili bölümden yapılan alıntılar için, di~er
Ianyi geçmişte öyleydi. Bloch\t ve Somcrs'a göre Polanyi, "bir ömrün bü- bolumler ıçın de, kunye belırtmeye gerek görmüyorum.
derek daha t~1zla tatsızlaşma"ya başladı ve oradaki görevini bıraktı. ne var ki Fransız tarihi ile niccl sosyolojiyi harmanlaması yüzünden, Har-
1975 'ten itibaren, Wallerstein 'ın siyasal olarak so le u büyük düşüncesi ile vard'dan mezun olduktan sonra (ki Harvard'da o sırada Talcott Parsons'
akademik ve mesleki yaşamın en ortodoks merkezleri karşısında nürjinal ın hakimiyeti sürüyordu, ama Tilly, Georges Homans ve Barrington Mo-
olması arasındaki belki de kaçınılmaz ilişki, Binghamton'daki Braudel ore'un yanında çalışmıştı) ancak önemsiz bir bölümde iş bulabilmişti.
Merkezi'nde ve Amerikan Sosyoloji Derneği'nin Dünya Sisteminin Siya- (Daha sonra, Harvard Tilly'i kadrosuz proJ-Csör olarak aldı; t:1kat büyük
sal İktisadi Seksiyonu 'nda inşa ettiği yarı -çevresel imparatorluğuyla açıkça üzüntü duyulduğu halde kadro bulup Tilly 'yi elinde tutamadı.) Tilly, bu
it:1de edilmiştir. kitapta değerlendirilen bütün bilim insanlan arasında tam bir akademik
Bilimsel çalışmayı açıkça solcu siyasetle birleştiren bilim insanlarından Icariyer sahibi bilim insanı olmaya en yakın kişi olmuştur. Yine de, ente-
ayrılıp, akademi dışı uğraşları (Blo ch 'un Fransız direniş hareketindeki ça- lektücl Icariyerinin ta başından itibaren, birden fazla disiplinde merkezi
lışmasını düşünün) kendi yerleşmiş ulusal akademik kurumları için kabul olan konuları ve yöntemleri birleştirme çabası, kendisini ve öğrencilerini
edilebilir biçimler almış olan bilim insaniarına döndüğiiınüzde, akademik son yirmi yılın Amerikan sosyal bilimcilerinin en yenilikçileri arasına so-
ortodoks düşüncelerden ne kadar uzaktaşıldığı konusu, birçok yönden da- kaı-lcen bile, Tilly'yi hem sosyolojinin, hem tarihin disiplin olarak kıyıla­
ha da ilginçtir. Meşru ulusal olağanüstü durumlarda hükümet hizmetine nnda tutmuştur.
girmek ya da askeri t:1aliyetlere katılmak, entelektüel gazeteciliğe girişmek Hami!ton ve Rueschemeyer, Eisenstadt ve Bendix'in biyografileri ve
ve o sırada eğitimli kamuoyunun ilgisini çeken konularda komışmalar yap- Icariyerleri hakkında fazla birşey anlatmazlar; bu iki kişinin yapısal işlevsel­
mak, her şeyden önce, bütünüyle saygın akademik siyasal uğraşlardır. Kuş­ cilik karşısında geliştirdikleri eleştirel entelektüel duruşlar üzerinde, kendi
kusuz, belirli bir bilimsel ve geniş vizyon getirirler; t:1kat Bloch'un, Eisens- enteldctüel kuşaklarında Amerikan makrososyolojisine egemen olan para-
tadt'ın, Bendix'in, Tilly ve Moore'un ulaşmış oldukları özel elverişli ko- digma üzerinde yoğunlaşmayı tercih ederler. Hem Eisenstadt, hem Ben-
ımmlar hakkında yeterli bir fikir vermezler. Bana öyle geliyor ki, bu bilim dix, kuşkusuz, kadrolu profesör oldular; t:1Icat yine de, Talcott Parsons'u
12
insanlarından her biri için değişik t:1ktörler etkili olmuştur. eleştirmdc üzere Weber'in kavramlanndan ve karşılaştırmalı tarihsel ince-
Marc Bloch ile Charles Tilly'nin kariyerleri, yerleşik üniversite mer- lemelerden yararlandılar. Eleştirel duruşlarının köklerini ararken, ikisinin
kezlerindeki kolektif araştırma gündemlerini başarıyla biçimlendiren iki de Avrupalı Yahudi kökenli olmaları olgusunu göz ardı etmememiz ge-
bilim insanı bakımından alışılınaınış düşünce dünyasının özel sonuçlarını rektiğini düşünüyorum. Öteki Orta Avrupalı Polanyi gibi, Eisenstadt ve
açığa vurur. Bloch, sonunda, üniversite eğitimini aldığı Paris'te bir protc- Bendix de II. Dünya Savaşı'ndan önce Batı'daki yüksek kültürün en uy-
sörlüğe "ulaştı." Fakat, Alsace kökenli Yahudi bir aileden gelen Bloch, gar alanından gelen göçmenlerdi. İkisi de kozmopolit ve geniş kapsamlı
daha önce Alınan sisteminde olduğu gibi Fransız sisteminde de oldukça Avrupa tarzı yüksek eğitim görmüştü. Bu nedenle Eisenstadt ve Bendix,
çevresel sayılan bir Alsace üniversitesi olan Strasbourg Üniversitesi'nde Avrupai düşünceleric ve tarihle ilgili kendi anlayışlarını uluslararası sosyo-
profesör olurken, tarih yazımıyla ilgili ortodoks olmayan düşünceleri ve lojik tartışmalara taşıdılar. Dahası, Eisenstadt'ın sürekli çalıştığı başlıca
ortaçağ Avrupa'sı incelemelerinde alışılmaınış ölçüde kozmopolit ve ulus- üniversite, olağanüstü derecede kozmopolit ve Batılı ortodoks düşünede­
ötesi alan anlayışı da filizleniyordu. Dahası, Bloch, tarihsel sorular ve açık­ re uyımış, bütün dünya tarihinin büyük, çekirdek uluslarda yapılmadığı­
lamalar gündemini genişletmek için sosyolojik düşüncelerden de yararlan- nın tarlcında olan entdektüellerin yurdu İsrail'deydi.
dı (Chirot'nun gösterdiği gibi seçici bir şekilde ve ihtiyatla). Son olarak Barrington Moore, uluslararası ·oh ir göçmen değildi; t:1kat
Lynn Hunt'ın ustaca ileri sürdüğü gibi, Charles Tilly, yıllar sonra Bir- bir anlamda başka tür bir mülteci oldu. Ayrıcalıklı bir geçmişin, elit üni-
leşik Devletler'de, Fransız tarihini incelemek için arşiv yöntemlerini ve versitelerle güvenli bir bütünleşmenin, Yunan ve Latin olanlan dahil,:ıkla­
sosyolojik hipotezleri sınamak için nice! istatistik tekniklerini eş zamanlı siklerde gördüğü eğitimin beslediği bir tür özgüvene dayanan Moore bö-
kullanarak, alışılmamış ölçüde geniş ve zamansal bakımdan anlaşılması lüm başkanı olmayı, kendi araştırma merkezini kurmayı, öğrencilerinin
zor bir gündem biçimiendirecek ve yeni bir kolektif siyasal şiddet teorisi Icariyerlerini geliştirmeyi, dergilerin ve meslek birliklerinin gündemlerini
geliştirecekti. Gerçi Tilly bir süre sonra önemli bir Amerikan üniversite- biçimlendiı'meyi istemiş olması halinde sahip olabileceği mesleki nüfuz-
sinde ve önde gelen bir sosyoloji bölümünde araştırmalarını yürütecekti, dan bilinçli bir şekilde vazgeçerek, Amerikan üniversitelerinde mesleğini
sürdürmenin rahatsızlıklarından kaçan bir iç mülteci oldu. Harvard'da Eisenstadt, Bendix, Anderson ve Thompson 'la ilgili bölümler, bu bi-
ders vermesine ve emekli oluncaya kadar bu üniversitenin Rus Araştırma­ lim insanlannın tarihsel çeşitliliği ve tikelliği büyük teorilere solona çabala-
lan Merkezi'nde üslenmiş olmasına karşın, Moore Sosyal İlişkikr Bölü- nndaki paralellikleri büyüleyici bir şekilde gösterir. Eisenstadt ile Bendix
mü 'nü yıllar önce terk etti ve hükümetle sadece is men bağlantılı kaldı. yapısal işlevsekiliğe yönelirken, Anderson ilc Thompson Marksist ekano-
Moore'un Harvard'daki üniversite eğitimiyle tck kalıcı bağı, modern top- mizmin ve cvrimciliğin eleştirisine girişirler. Özellikle ilginç bulduğum
lumsal teorinin klasiklerini -Marx, Wcber, Durkheim ve Freud- öğreten şey, bu çiftierin kendi içlerindeki benzerlikleri değil, bir yanda Eisenstadt
(Chicago Üniversitesi 'nde programın birçok kurucusuının ders verdiği ile Anderson, diğer yanda Bendix ile Thompson arasındaki paralclliklerdir.
kurs, "Toplumsal Bilim 2" benzeri) elit bir disiplinler arası onur progra- Eisenstadt yapısal işlcvsekiliği, Anderson Marksizmi dostça eleştirir.
mı olan Toplumsal İncelemeler Programı'ydı. Bunun dışında Moore her İkisi de geniş ölçekli yapıları ve uzun erimli gelişmeleri açıklamak için te-
zaman ödünsüz bir özel yaşamda ısrar etmiştir. mel teorik perspektitl kullanmaya kararlıdır; ikisi de teorinin aşır: genel
Dennis Smith'in gösterdiği gibi, Moore'un bilimsel çalışma gündemi, okumalarını dcştirmek için dünya tarihine ait belgeleri eşit ölçüde kulla-
kapsayıcılığının yanı sıra, aralıksız tutarlı cııtelektüel ve ahlaki kaygılar pe- nırlar. Tesadüf değildir, Eisenstadt, geleneksel toplumlan modern top-
şinde koşma.sıyla da dikkat çekici olmuştur. Moore'un kitapları, sadece lumların karşısına koyan basit bir modernleşme çerçevesine t:1zla uymayan
Elisabeth Moore'un ve çok az birkaç dosttın ya da arkadaşın eleştirisiyle, "tarihsel bürokratik imparatorluklar"ı kavramsallaştırmayı ve açıklamayı
derin bir yalnızlık içinde yazılmıştır -örneğin Maine sulannda bir yatta. tercih eder. Benzer şekilde Anderson da, Marksistlerin feodal mi, yoksa
Kendisini bürokratikleşmiş bir araştırma çağında cntdektüel bir zanaatkar kapitalist mi olduğuna karar veremedikleri için bir anlaşmazlık kaynağı
sayan Moore, sadece dikkatle seçilen lisans ve yüksek lisans öğrencilerin­ olan "mutlakıyctçi dcvlet''le uğraşır.
den oluşan tck bir grupla ya da küçük gruplarla çalışmıştır. Onlara bir te- Her iki bilim insanı da, Gary Hami! ton 'ın yerinde olarak "tarihteki
oriyi ya da bir yöntemi değil, kendi bilimsel zanaatldrlığının titiz stan- kontlgürasyonlar" dediği tikel tarihsel dönemleri ve siyasal rejimleri kav- iS
1-1
dartlarını ve büyük, insani bakımdan anlamlı sorulara azimle yanıt bulma ramsalinştırmaya geçer. Bunlar, Eisenstadt'a göre "t:ırklılaşma düzeyleri"
arayışının zihnindeki tek gerçek sorun olduğuna dair anlayışını iletmiştir. ve "toplumsal bütünleşme tarzları" bakımından, Andcrson'a göre "üre-
tim tarzları" ve "sınıf egemenliği ve sınıf mücadelesi" modelleri olarak ta-
IŞLEVSELCILIGIN, EKONOMIZMIN VE EVRIMCILIGIN
nımlanan sistemik inşalardır. Bu kavramsal çalışma yapıldıktan sonra,
TARIHSEL ELEŞT)RISI
dünya tarihinin pc,chelcrini, işlevsekiliğin ya da Marksist teorinin olumla-
Büyük düşünmek ile toplumsal çözümlemeyc tarihsel yaklaşımm bir- dığı yapılar ve dinamikler açısından açıklamak olanaklı olur. Eisentadt
likte gitmesi elbette gerekmez. Dokuz bilim insammızın çalıştığı yıllarda, önemli bir sosyopolitik rejim tipini, bürokratik imparatorluğu açıklar. An-
Parsonsen yapısal işlevsekiliğin, liberal iktisadın ve ekonomik-determinist derson Batı Avrupa tarihinin öteki tarihlere karşıt merkezi, dinamik yö-
Marksizmin büyük paradigmaları, ayrıca bunların modernleşme teorileri rüngesini açıklar. Bununla birlikte, bütün dünya tarihinin bir tek toplum-
ve Marksist evrimcililc yoluyla gelişme sorunlarına uygulanmaları, toplum- sal aşamalar şemasına ya da bir tek üstün değişim mantığına hapsctilebile-
sal yapılar ve sosyoekonomik değişimle ilgili akademik söylemin çoğuna ceğini ne Eisenstadt, ne de Anderson iddia eder.
egemendi. izleyen bölümlerde, burada tartışılan bütün belli başlı bilim Reinhard Bcndix ile E. P. Thompson tarihteki öznel anlamlara ve kül-
insanlarının, kendi savlarını kısmen ~'a da e:t-İci ölçüde, bu bakış açıların­ türel çeşitliliğe alışılmamış ölçüde duyarlı olduklan için, tarihsel modelleri
dan birini ya da birkaçını savunanların sunduğu soyut geneliemelere eleş­ açıklamada yapısal işlevseki ve Marksist teorilerin yararlılığı konusunda
tiı·el bir yanıt arayarak nasıl şekillendirmiş olduklarını tekrar tekrar göre- Eisenstadt ve Anderson'dan daha kuşkucudurlar. Yine de ben, Bendiı-:ııile
ceğiz. Mevcut büyük teorilerle girilen diyaloglar, bu bilim insanlarından Thompson'ın söz konusu büyük teorilere yakından yöriclimli kaldıklarını
çoğumın tarihsel incelemelerinin biçimini anlamlı ölçüde belirlemiş gibi ileri sürcrdim. Onlar, yapısal işlevseki ve Marksist kavram ve önermeleri
görünüyor. Diğerleri için ise genel olarak tarihsel sorunlarla ilgilenmek toplum tipleri ile uzun erimli değişimi açıklar hale getirmek için zekice
öncelikliydi ve genel teorilerle eleştirel diyalogları, buna uygun olarak da- yeni yollar bulmaktan çok, tikel tarihsel vakaları teorik kavramlardan aşır­
ha nüanslı olmuştur. tarak ilerlerlcr.
'' . .B~ndi~'i.n ç;~lı·ş~:u~ı, Di~trich Rueschcmcycr'in gösterdiği gibi, tarihsel
yeterince kapsanamadığına dair iddialar oldu. Ben, bu bilim insanlanndan
1 V,l~<,ll.:r·ı' bc~~~1::cyı~ı bır ş~kılde k;:rşılaştırmayla gitgidc daha t:1zla ilgilendi.
Bcndıx e g~ı c, Y:lpısal ışlcvselcı ve modernleşme tcorileri, ctnosantrik hiçbirinin, yeni bir açıklayıcı genellemeler kümesi üretmek için mevcut te-
ol~~1 ve ~atı da bılc herhangi bir ülkenin tarihinin tüm tikclliğini kaçınıl­ ori ilc tarihi karşı karşıya getirme yoluna gitmemiş olduğunu savunurdum.
m,lz ola ı ak y;:kalayamayan kavramlan (çoğunlukla W eber'in kavramlan- Immamıcl Wallerstcin ve Charles Tilly, mevcut büyük teorilerle, biraz

nın soyı:t vcrsıyonlarını) uygulayarak yapı ve değişim modellerini asırı ge- önce tartışılan dört bilim insanı kadar yakın eleştirel diyaloga girmiştir.
n~ll-~ştıı;~ı:l.~r. ,Bu nedenle Bendi:, teorik düşünceleri ideal tipiere -~ptimal Ne var ki, bu tarih sosyologları yeni teorik savlar tiretmek için teori ilc ta-
obı,lk, sozleşmeyc dayalı otorıte" karşısındaki kisisel "sadakat" gibi kt. rihi karşı karşıya getirme yoluna gitmişlerdir.
tu~s~I .'.'ka~şı~.kavra):ış." çi~lerin~- dön~iştürnıeyi s;~vunur. Böylesi kav~an~­ Wallcrstcin, inanırlığını yitirmiş eski paradigmaların yerine geçirmek
1Iaı, t.uıhscl · . orneklerı . dogru nıtclcndırmc)'C )'·ıı·dıı11··ı alı; n o"] çu"] er gı'b'ı üzere yeni bir büyük paradigma üretmek amacıyla, hatta neredeyse sırf bu
' ~
<ullanılabılır. Bu şekılde Bcndix, teorik düşünceleri sadece tck tek tarihsel amaçla, modernleşme teorilerine ve Marksist cvrimciliğc yönelik tarihsel
vaka t;~rtışmalanna duyarlaştıncı aygıtlar olarak kullanma lehine, aşırı gc- eleştirileri kullanmıştır. Ragin ve Chirot'nun Wallcrstcin'ın kapitalist dün-
nellcştırmcden kaçınır -ve aslında bu haliyle açıklamayı öncmsizlcştirir. ya sisteminin tarihsel sosyolojisiyle ilgili değerlendirmelerinden çıkan re-
. Oldı~~<7a benz~ı~ ş~kildc ~· P. Tho:npson da, The Malıing rifthe Eng- sim budur. Toplumsal değişimi bütün ulusların geçtiği bir aşamalar dizisi
lısh Wmh.ın.g ClasJ ıncelemesınde
. teorıl< dt'ı'şı··ıı1cel erı
· · o"I çu.. o ı ara<ı ım 11 anır. olarak kavramsallaştıran gcncllcştirici teorileri yerinden etmeye kararlı
Thomps~n ekonomık-determinist sınıf nosyonlannı ya da çalışan insanla- olan, t:1kat idiogratik tarihe ya da habcrciliğc teslim olmak da istemeyen
~ın ,~an~lyıl.cşmed~n etkilcı.1m~ .şc~<ill.criyl~ ilgili dar ekonomik savları ortaya Wallcrstcin, kapitalist dünya sistemini tekil bir bütünlük olarak olumlar.
ko) ,1~, .'H~ıacı bu savların Ingılız ışçı sınıfını hem oluşturan, hem de sınıtİn Bu bütünlük, cşzamanlı bir şekilde yapısı ve dinamikleri tcorileştirilcrck
J(ı
kendısını oluşturmasına yol açan olayların kültürel, siyasal ve öznel bo- ve bir bütün olarak sistemin tarihini erken modern zamanlarda ortaya çı­
yut.larını yakala~ramad:kl~nnı anlatmaktır. Thompson eski genel teorilerin kışından bugüne kadar izlcnerck aniaşı lacaktır. Wallcrstcin 'a göre, bölge-
yerıne dah;: kcsın yenı bır teori geçirmeye çalışmaz; zira kendi teorik kav-
17
lerin, ulusların, sınıt1arın ve halkların değişik tarihleri de, onun zihnindc
ı:a~11hl.n~11 bı~~:..l~eı;, tarihsel anın tikcl~iğini aydınlatmak için_"_esnelC<ı)~gıt­ modernleşme teorisiyle bağlantılı olan uluslar-arası nedensel çözümleme
l.1Lol.lrak-goı.uı. ~Bu kavramlar] bır kural dayatmazlar; t:1kat, her vak~­ yöntemleri kullanılarak değil, bütün soımıtlukları ve çeşitlilikleri içinde
nın, şu ya da bu tıkelde kuraldan ayrıldığı sık sık bulguianmış olsa bile tam olarak araştırılmalıdır. Aksine, Ragin ve Chirot'nun belirttikleri gibi,
kanıtın. soruştun:Imasını hızlandırır ve kolaylaştınrlar." ı Cı Benzer seki Id~ bu tarihieric ilgili soruşturmalar ve karşılaştırmalar bir bütün olarak "dün-
K:~_Tnı~1b~~~·cr'ın Thoı:1.p.son'ı:1 "diyalektik" savlarıyla ilgili değerlendir­ ya sisteminin genel özelliklerini aydınlatmaya" yararlar. Wallcrstcin için,
mcsı, ~c.ndıx ın karşıt egılımlerın tikel örneklerinin bileşimlerine duyarlı tarihsel gcnelleme ile tarihsel çözümleme arasındaki çatışkının üstesinden
olmak ıçın karşıt kavrayışlan kullanma tercihini anımsatır. dünya sistemi perspektifiyle gelinir.
Demek ki, bir yanda Eiscnı;tadt ve Anderson, diğer yanda Bendix ve Charles Tilly'nin son yirmi yıldaki tarihsel sosyolojisinin öncelikli çiz-
Thompson, mcvc.ı~t büyük teoriler ilc tarihsel çeşitliliği ilişkilendirme zor- gisi, Durkhcim'la ve onun modern cntelcktüel ardıllanyla, yapısal işlevsel­
luldarına altcrnatıt şekıllerde
d"· tT11 ·.. .. ..
tepki göstcrmislerdir. Bumıı 1 J. t · ·]']
. ~ ,ı )llt<tc,
b
u ciler ve "görcli yoksunlaşma" tcorisyenlcriylc bir tartışma olarak anlaşıla­
~>ıt )J ~1 11~~,1nının buyuk teonlerle yakın diyaloglarını si.irdürdüklerine bilir. Tartışma ticarileşme, sanayileşme ve kcntlcşmc gibi uzun crimli sü-
~ıi~I~at.~dın. Oy!~ y~kından diyaloga. girdiler. ki, tarihsel sonınlarla ilgili gc- reçler ilc ulusal devletlerin doğuşu ve şiddet eylemleri de dahil kolektif
lıştıımış olduklaıı s.wlar ya yapısal ıslevsclcı ve M"ı·Icsı'st dı"s" I ·
ı~ unce en n ta-
. > , " eylemin değişen biçimleri ve amaçlan arasındaki bağlantı üzerinedir. Baş­
nıınlanmaları
. " ve
. yenıden
.". . ~ sckillendirmelcri oldtı )''l d t· ··ı
, a ,u ı 1sc an arın ıcar-
ı ı
ka bir it:ldcylc, Wallcrstein gibi Tilly de kendi zamanının standart so~o­
maşıklıgının, tıkellıgının ve öznel anlamının söz konusu büyük teorilcrcc loji bilimine karşı koymaktadır. Fakat bu işi kuşkusuz' t:ırklı bir şekilde
yapmıştır. Lynn Hunt'ın anlattığı gibi, yeni bir büyük teorik paradigma
Thomps~n, "The Poverty of Theory," The Poverty of Theory and Other Essa
16 E. P.
(FLotnh~rAo:IMeyrlın Prless, 1978) içinde s. 237. [Türkçe basımı, Teorinin Sefaleti çev
e ı, an ayın arı, 1995] ' ·
r
5

·
öne sürmek ve bu paradigmanın kavramsal dayatmalarma göre yeniden
tarihsel yorumlar yapmak yerine, Tilly tarihsel zamanın, özellikle Fransız
tarihsel zamanının uzun dilimleri için nice! veri tabanlarını bir araya töp-
~~

lamıştır. Ardıııdan, bazıları amaçlı bir biçimde Durkheinıci öncülerden ve


1

eelilde benim sonın-yönelimli diyeceğim şekilde yapar. Öncelikli ama~ ne


modernleşme öncüllerinden çıkarsanan, bazıları bizzat Tilly'nin kendisi- mevcut bir teorik perspektifi yeniden biçimienelirmek ya da uygulanamaz-
nin tasarladığı (kısmen Marksist öncüller temelinde) kolektif eylemi açık­ lığını açığa çıkarmaktır, ne de böyle bir perspektifi gözden düşürmek için
lamak için "siyasal hareketlenme" modelinden hareketle geliştirilen alter- alternatif bir paradigma üretmektir. Aksine, öncelikli amaç, süreçte yararlı
natif nedensel hipotezlcrle bu. veri ta,banlar.ını bombardımana tutmuştur. ve geçerli görünen bütün kanıtlan kullanarak tarihsel kalıplardan anlam
Tilly, özellikle son birkaç yılda, modernleşme teorileriyle de büyük bir çıkarmaktır.
teorik savaş yürütmüştür -en azından bir adlandırmalar ve kavramlar sa- Bloele ve Somers'ın aniartığına göre, Karl Polanyi'nin bilimsel çalışma­
vaşı. İster uluslar için olsun ister dünya sistemleri için olsun, genel olarak sının büyük bir bölümü, liberal iktisadın ya da belirli Marksistlerin ekono-
toplumsal değişim diye bir şey olmadığında ısrar etmeye başlamıştır. Da- mik determinizminin aşırı genellemelerini elcştirnıeye ve tarihsel olarak
ha çok, son birkaç yüzyılda modern dünyayı yeniden meydana getirmiş değişen ekonomik kurumları, içinde işlev gördükleri bütünsel toplumsal
olan devlet oluşuımı ve kapitalist birikim süreçleri gibi çağsal süreçler var- bağlamlar içinde çözümlemeye olanak sağlayacak kavramlar geliştirmeye
dır. Tarih sosyologunun işi, bu çağsal süreçler arasındaki ilişkileri çözünı­ adanmıştır. Ne var ki, Bloele ve Samers'ın Polanyi'nin tarihsel sosyolojiye
lemek ve bunların grup eylemi biçimleri bakımından sonuçlarını derinlc- en önemli katkısı dedikleri The Great Tmnsformationıda, açıklama nesne-
nıesine incdcmektir.ı 7 Ne var ki, şimdiye kadar Tilly'nin kendisi, sadeec si özgül bir dünya tarihi süreciydi, Britanya merkezli 19. yüzyıl kapitalist
bir tek ulusal tarih için buna kalkışmıştır. Tilly'nin kendisi, kolektif eyle-
"piyasa topluımı"nun ortaya çıkışı ve sonraki krizleriydi. Wallerstein gibi
min nedenleriyle ilgili geneliemelere ulaşmak için grupların, bölgelerin ve
Polanyi de, t~uklı bir ölçekte de olsa, tekil bir durumu, tekil bir yapı ve
zaman dönemlerinin uluslararası karşılaştırmalarını kullanması gibi, nıak­
süreç bütünlüğünü açıklama zorluğuyla yüz yüzeydi. Block ve Somers,
roskopik yapılar ya da eğilimler hakkında karşılaştırmalı tarihsel çözümle-
meler yoluyla genelleme yapmamıştır. Polanyi'nin piyasa toplumunun ortaya çıkışını ve krize girişini kavrams:ıl­
laştırmada kendisine yardımcı olması için "organik yanlış gelişme metafo-
/8
incelediğimiz altı bilim insanına geri dönüp bakarsak, yapısal işlevsel­ /!)
ru"nu kullandığım anlatırlar. Bununla birlikte Polanyi'nin Britanya'daki
cilerk ve modernleşme teorileriyle ya da ekonomik-determinist ve evrimci
Marksistlerle girdikleri tartışmaların çalışmalarına nasıl baştan sona nüfuz ve uluslararası sahnedeki tarihsel olayların tikel ardışıklıkianna işaret ede-
ettiği çarpıcı bir şekilde ortaya çıkar. Bu tarih sosyologlarının hepsini ha- rek metafordan somut nedensel savlara gidip geldiğini de belirtirler. Zira
, . d
rekete geçiren, değişik biçimlerde de olsa, teoriydi. Herhalde en çok Ei- Polanyi (Biock ve Somers'ın it~ıdeleriyle) şunu biliyordu: "Metafor sa eec
senstadt, Anderson ve Wallerstein içi!1 bu açıktır. Fakat, mevcut büyük bir bulgulayıcı (heıtristic) olarak işe yarayabilir;" Wallerstein 'ın dünya-sis-
teorilerle tartışmak için seçtikleri tai·zlar Tilly>i nice! veri çözünılemeye, temi modelinin sık sık yaptığı gibi, "s~wı desteklemek için kullanılamaz."
Bendix'i ve Thompson 'ı tikel tarihierk ilgili anlamlı nitelendirmeler ve Ne var ki, Wallerstein'ın bedeti modernleşme teorisini yerinden etmek
yonınılar lehine açıklayıcı genclleme yapmaktan vazgeçmeye itmiş olması­ için bir üst paradigma geliştirmek olduğu halde, Polanyi'nin The Gı'eat
na karşın, bu dunıımın ötekiler için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Transjiırmationıdaki heddinin somut bir kurumlar ve olaylar kümesinden

Anderson, Bendix, Eisenstadt, Thonıpson, Tilly ve Wallcrstein, hepsi, ta- birleşik bir anlam çıkarmak olduğunu kavradığımızda, Wallerstein ile Po-
rihsel incelemelerini çağdaş sosyolojinin hakim makro-teorik paradigma- lanyi arasındaki karşıtlık kolayca anlaşılabilir. .
larıyla eleştirel de olsa yakın ilişki içinde yürütmüşlerdir. Bu kitabın birinci ve son bölümlerinde tartışılan Marc Bloch ıle Bar-
rington Moore, tarihsel çalışmalarının ruhu ve yöntemleri bakıı~11.n.dan
TARIHSEL KALlPLAR IÇIN AÇIKLAMALAR GELIŞTIRME
Polanyi'ye ve özellikle birbirlerine benziyorlar gibi geliyor bana. Ilcısı de
Karl Polanyi 'nin, Marc Bl oc h 'un ve Barrington Moore, ]r.'ın çalışma­ teorik olarak bilgili ve cklektiktir: Chirot, Bloch'un Durkheim'ın sosyolo-
sında da tarihsel olmayan büyük teorilerle eleştirel diyalog önemlidir. Fa- jik düşüncelerini ve sınıtlarla ilgili Marksist düşünceleri bildi~inc ve .b.ı~ı_ı­
kat, bu üç bilim insanından her biri, tarihsel toplumsal çözümlemeyi, ön- lardan yararlandığına işaret eder. Smith, Moore'un yapısal ışlevsclcılıgın
ve evrimciliğin yanı sıra, (daha açık olarak) Marx'tan ve W eber'den dü-
17 Bkz. özellikle Charles Tilly, Big Structures, Large Processes, Huge Comporisons şünce ödünç aldığını anlatır. Dahası, bütün öteki bilim insanları gibi
(New Yorl<: Russell Sage Foundation, ı 989). Bloch ve Moore da, aşırı soyut ve tek-t~ıktör-determinist teorilere k~u;şı
eleştireldirlcr. Yine de ne bu tür teorilerle tartışmak için, ne de onları yer-
Hem Bloch, hem Moore açıklayıcı geneHemeler geliştirmeye ya da
lerinden etmek için tazla çaba harcamazlar. Bunun yerine ikisi de önemli onlardan yararlanmaya Bendix ya da Thompson'dan daha çok ilgi göste-
tarihsel gerçekliklerden anlam çıkarmaya bağlı kalırlar; hangi biçimde rir; yine de, onların yaklaşımından elde edilen olası teorik kazançlar, söz
olursa olsun, bütünüyle yararsız teorileri büyük ölçüde göz ardı ederler. gelimi Wallerstein ya da Eisenstadt'ın ulaştıklarından çok daha müteV<lZI
Tar~hc iyi sorular sorabilmek ve çeşitli kanıtları yanıtlar tasadamak için ve sınırlı görünebilir. Bu görüntü yanıltıcı olabilir. Daniel Chirot, Marc
keşfetmek amacıyla hem Bloch, hem Moore başkalarından ödünç alabil- Bloch 'un çok gizemli bir tarihsel sorun gibi görünen şeyle -"kral doku-
dikleri ya da kendi teorik sonışturmalarının seyri içinde kendilerinin tasar- nuşu," krallara atfedilen hastalıklan sağaltına yeteneğiyle ilgili Avrupa içi
ladığı bütün teorik önermelerin yardımını kabul ederler. İkisi de hipotez- inanç varyasyonları- ilgili karşılaştırmalı incelemesiyle "toplumsal değişi­
leri incelemenin ve tarihselnedensclliği ;1raştırmanın öncelikli tekniklerin- min önemli bir genel kuralı"nı gösterebildiğini ileri sürer. Bloch'un savı
den biri olarak karşılaştırmalı tarihsel çözümlemeyi kullanır. "catcat1ı teori inşa etmeye bulaşmamış" olmasına karşın, diye ileri sürer
Bloch 'un işi, diye yazar Chirot, "bize neyin gerçekleştiğini anlatmak ve Chirot, "bir karizmayı rutinleşti rm e örneği üzerine [en] namusltı incclc-
nedenini açıklamaktı." Bir tarihçi olarak, ortaçağ Avrupa toplıımunu an- me"dir. Chirot, bu incelemenin genelleştirilcbilir sonuçlarının "başka dö-
lamlı bir bütünlük olarak anlamak ve nispeten dayanıklı ve düzenli ekono- nemleri ve zamanları inceleyenlere ilginç sorular sorma ve kararsız yanıt­
mik, toplumsal, siyasal ve kültürel yaşam kalıplarının geçerli olduğu zaman ları gösterme olanağı" verebileceğini vurgular. Kuşkusuz, iyi bir makro-
ve mek:ln sınırlarını bulmakla ilgilenir. Bloch 'un görüşüne göre, teorilerin sosyolojik teorinin yapınası gereken şey de budur. Her zaman yapılması
işi, tarihçiler tarafindan genelde kullanılmayan kaynaklardan gelen kanıtlar arzu edilen tek şey bu olabilir.
dahil "tarihçilerin geçmişle ilgili sadece daha iyi kanıtlar aramalarına yar- Son hesapta, Marc Bloch ve Barrington Moore gibi sorun-yönelimli
dım etmek"ti. Bölgesel ya da ulusal kalıpların karşılaştırılması, birden tazla tarih sosyologları, toplumsal yapılar ve toplumsal değişim hakkında, üst
211 örneğe uygulanabilen geçerli nedensel genellemeler üretmek için olduğu teorik paradigmaları yeniden biçimlendiren ya da onlarla tartışan tarih
kadar, sahte genel açıklamalan reddedip verili durumlara özgü doğru bir sosyologlarından f..'lzlasını bize anlatabilirler. Bu kitapta tartışılan bilim in- 21

nedensel ardışıklıklar anlayışına ulaşmak için de yararlı olabilir. sanlarının başarılarının karşılaştmlmasından öğrenilccek en önemli ders-
Disiplin gereği bir tarihçiden çok bir sos)rolog olarak Barrington Mo- lerden biri de bana göre budur. Ne var ki, her okuyucu izleyen bölümleri
ore ise, doğal olarak, gene savlar geliştinnele için tarihsel kanıtı kullanma- okurken, kendisi için verimli teorileştirme ile inandırıcı tarihsel çözümle-
ya Bloch'tan daha t;ızla ilgi gösterir. Örneğin, tanmcı devletlerden mo- menin nasıl en iyi birleştirildiğini değerlendirme tirsarı bulacaktır. Değer­
dern dünyaya giden alternatif "yollar"la ve adil olmayan toplumsal du- lendirmeler ne kadar değişik olursa olsun, onların güçlü ve zayıf yanları
rumlara insanın gösterdiği tepkilerle ilgili genellemeler bulmaya çalışır. anlaşılabilir; birazdan tanışacağımız olağanüstü bilim insanlarından her
Fakat sözü edilen ikinci konu gibi oldukça soyut bir soruşturma konusu- bir-i bu meydan okumayla yüz yüze kalmıştır. Ve her biri, bu meydan
nu ortaya koyduğunda bile, Moore hızla somut tarihsel örneklere geçer. okumaya dikkate değer bir başarıyla karşılık vermiştir. Bir bütün olarak,
Bloch gibi o da, vaka tarihi araştırmalarından, benzer ve t:1rklı vakaların il- "tarihsel kapsamlı bir kavrayışa ve tarihsel malzemeden tam yararlan-
gili vcçhelerinin karşılaştırılmasından tikel ve genel nedensel bağlantılar ma"ya dayanan sosyolojik araştırma geleneğini ölçülemez derecede zen-
ginleştirmişlerdir.
aı~layışını çıkarır. Den n is Smith şunu belirtir: Social Ori._qins of Dictatm·s-
hıp and Dcmoc1'acyıdc "Moorc'un her ulusal durumla ilgili değerlendir­
mesi, öteki toplumlara ayrıntılı ve ineeliidi çapraz göndermelcrle kesintiye
uğrar. Bu göndermclcr, salt bir süs olarak değil, okuyucunun gözleri
önünde inşa edilmektc olan bir savın özsel malzemesi olarak sunulur."
Moore, ortaya çıkmakta olan kendi savmın açısından özellikle güç bir du-
nımla karşılaştığında, diğer analizcilerin yapabileceği gibi bunu önemse-
ınemek ya da göz ardı etmek yerine, bunun için daha fazla zaman harcar
-örneğin, Social Originsıdc Hindistan konusunda olduğu gibi.

You might also like