You are on page 1of 8

HELLEN TOPLUMUNDA BESLENME VE SAĞLIK

Ayşe ÇETİN

Özet
İnsanların yaşaması için hava, su ve yiyecek çok önemli bir gereksinimdir. Antik
Çağ’da yiyeceğe ulaşmak hayli zor olmaktaydı. İlk zamanlarda bitkisel besinini bulup
toplayan, hayvanları izleyip avlayan insanlar giderek bazı buluşlar yapmaya beslenme
uğraşları bakımından diğer canlılardan ayrılmaya başlamıştır. Ateşi bulan insanoğlu önce
bununla ısınmış, sonra aydınlanma gereksinimini karşılamış ve yine ateşle yiyeceğini
pişirmiştir. Gittikçe besin yaratma konusunda deneyime sahip olan insanoğlu, besinini sadece
karnını doyurmak için değil, aynı zamanda farklı tatlar denemek için de pişirmiştir. Bir
yandan ticaret yoluyla değişik besin maddeleri elde edilirken, diğer yandan da yeni malzeme
birleşimleri ve yeni pişirme yöntemleri denenmiştir. Hazırlanan yemeklerin kimyasında
coğrafi etkenler özel bir rol oynamış ve yöresel mutfaklar ortaya çıkmıştır. Böylece ortaya
çıkan sofra adetleri zaman, mekan ve dış etkenlere bağlı olarak tüketilen yiyecek ve içecekler
kadar farklılaşmıştır. İnsanlığın kadim gereksinimlerinden biri olan beslenme alışkanlıkları
hem Eski Çağ’da hem de günümüzde araştırmacıların ilgisini çekmiş ve birçok çalışmaya
konu olmuştur. Hellen Uygarlıkları’ nın denize yakın coğrafik yapıda olmaları, ticari, savaş ve
deniz yoluyla gelişmeler gösterilmesine daha sonrasında yiyeceğin içeceğin şekillendirmesine
kadar önemli bir bağa sahip olmuştur. Hesiodos, Hellen beslenme tarzını keçi, dana, kuzu
etlerinin tercih edildiğini, bunlara kabarmış ekmek ve keçi sütünün beraber yenildiğini,
Byblos şarabı içildiğini dile getirmiştir. Bu çalışmada kültürel anlamda Hellen toplumunun
yeme-içme alışkanlıkları kültürü bir arada ele alınmıştır.
Hastalıklar her dönem var olduğundan, insanlar ilk çağlardan itibaren hastalıklarla baş
etmeye çalışmış ve hastalıktan kurtulma yollarını aramışlardır. İlkel dönemden başlayıp
zaman içinde gelişen hasta ve hastalık kavramı, insanların ilk zamanlarda hastalığın
kendilerine tanrının cezası olarak verilmiş olduğuna inanmalarından dolayı insanları büyü ve
sihirle tedaviye yönlendirmiş, ampirik tedavi yöntemlerinden başlayıp, bitkisel ilaç tedavileri
ve zamanla cerrahi müdahaleler şeklinde devam etmiştir. İlk Çağ medeniyetleriyle tıp
kavramı Mezopotamya, Mısır, Hitit, Yunan ve Roma’da gelişimini sürdürerek bugünkü tıbbın
temellerinin atılmasına yön vermiş ve hekimlik mesleğinin doğmasını sağlamıştır. Yunanlar,
Sümerliler gibi bir zamanlar gerçekten yaşamış olan hekimleri tanrılaştırmışlardır. Onların ilk
büyük tanrısı Askulapius’tur. Aesculapius, tanrı Apollon ve bakire Coronis’ten, Epidaurus’ta
doğmuştur. Sanatını kentaur chiron’dan öğrenmiştir. Kendisi ve oğulları Machaon ve
Podalirius, Homer’in eserinde bahsedilmektedir. Sağlık amaçlı bazı bitkilerden
faydalanmışlardır.
Anahtar Kelimeler: Apollo, Asklepion, Beslenme, Coronis, Helen, Sağlık

Giriş
Yeme içme kültürü her toplumda var olan belirleyici bir unsurdur. Coğrafya, yemek
kültürünün gelişmesi konusunda önemli bir yere sahiptir. Hellen Uygarlıkları’nın denize
yakın coğrafik yapıda olmaları, ticari, savaş ve deniz yoluyla gelişmeler gösterilmesine daha
sonrasında yiyeceğin içeceğin şekillendirmesine kadar önemli bir bağa sahiptir. 1 Helen
kültüründe beraber yenen yemekler önemliydi. İlklerinden biri symposiumlardır. Symposium,
etimolojik olarak içki partisi anlamlarına gelen, dilimize sempozyum şeklinde geçen bir
kelimedir.2 Symposion eğlenceleri MÖ 5.yüzyıla ait attika vazolarında sık rastlanan bir
konudur. MÖ 480 yıllarında Foundry ressamının boyadığı bir kyliksin dış yüzeyinde
uzanarak şarap içen konuklar ve çifte flüt çalan genç kız figürü yer alır. Bu symposiomlarda
önemli konular konuşulur ve toplantı özelliği taşırdı. Yemekler insanlar arasındaki sosyal
bağları kuvvetlendirmesi yönüyle önemliydi.3 Symposium Antik Hellende erkeklerin katıldığı
bir şölendi. Erkek grupları bu törenlerde içkiler içer ve eğlenirlerdi. Kadınlar bu törenlere
katılmazken, hizmet eden ve eğlendiren kadınlar törenlerde hazır bulunuyordu. 4 Geç antik
çağda yemek kültürünün aktarılması açısından Plutarchos (Sympotica), Petronius (Satyricon),
Athenaeus (Deipnosophistae), Apicius yazarların verdikleri bilgiler dikkat çekicidir.
Yazarlara göre yemeğin türü ne olursa olsun toplumsal işlevi önemliydi. 5 Sofrayı paylaşmak,
yemek etrafında toplanmak, birlikte yemek yemek Hellenlilerin en sevdiği adetlerdendi.
Şehrin yakınlarında prytaneion denen yerler bulunuyor bu yerlerde toplu yemek yerlerdi.
Evlerde ise yemek odaları bulunurdu. Antik Hellen’de bu yemek odalarına andron denilirdi. 6
Sıradan topluma ait olan bir ailenin sofra anlayışı ile soylu sınıfa ait sofra anlayışı birbirinden
farklı oluyordu. Dundabin bu konuyla ilgili şunları söylemekte: “Arkaik dönemin sonlarında,
uzanarak yemek yeme geleneği, daha geniş bir sosyal sınıfın karakteristiklerinden birine
dönüştü. Uzanarak yemek yeme geleneği ve symposium, Yunanlılarla ticaret ve iskân
nedeniyle bağlantısı olan diğer insanlara da sıçradı. Bu gelenek "barbar dünyada Yunan
etkisi" olarak tanımlanıyordu. Daha çok aristokrasi içinde yaygın olan bu adette, daha aşağı
sınıfların da öykünmesiyle, Yunanistan'da olduğu gibi Roma'da da toplumda dikey bir
yayılma oldu. Hellenistik geleneği miras alan Roma sanatı ile yemek/şölen sahneleri
çeşitlendi ve yeni unsurlar eklendi.”7
Beslenme
Helen tarımda Sicilya ve Güney İtalya’yı keşfettikten sonra yeme içme alışkanlıklarını
bir sanata dönüştürme olanağı bulmuştur.8 Helen toplumu tarıma dayalı beslenme, ekmekle
birlikte kızarmış et yiyip, şarap içen bir toplumdur. 9 Hesiodos’un adını verdiği “Maza” bir
çeşit yufka ekmeğidir. En basit maza’nın yapımında arpa unu suyla yoğurulur, elde edilen
hamura yuvarlak ve yassı bir biçim verilerek pişirilir ve kurumaya bırakılır. Yenmeden önce
hafifçe ıslatılması gerekir. “Ulusal yiyecek” niteliğini taşıyan maza geç zamanlara dek
toplumun alt katmanının temel besin kaynağı olmayı sürdürmüştür. Hesiodos, Hellen
beslenme tarzını keçi, dana, kuzu etlerinin tercih edildiğini, bunlara kabarmış ekmek ve keçi

1
Koştu,2019,s.35
2
TDK,2019,s.589
3
Koştu,2019,s.22
4
Larsen,1998,s.81
5
Koştu,2019,s.22
6
Koştu,2019,s.22
7
Dundabin,2003,s.29
8
Bober,2003,s.96
9
Grimm,2008,s.65-68
sütünün beraber yenildiğini, Byblos şarabı içildiğini dile getirmiştir. 10 En çok ekmek, et ve
yağ tüketiliyordu. Tüketilen besinler mevsimlere göre değişiklik gösteriyordu. Yazın bol
miktarda taze sebze ve meyveler, kışın da kuru meyve tüketiliyordu. Kışın ayrıca
depoladıkları elmaları yerlerdi. Peynirlerini yaz mevsiminde yaparlardı. Geç dönemlerde
mürekkep balığı ve kabuklu deniz mahsulleri gibi pek çok deniz canlısıyla besleniyorlardı. Et
ise, görünüşe göre sadece soylu kesimin yiyeceğiydi.
Eski Yunan uygarlığının erken evrelerine birçok yönden ışık tutan Homeros’un İlyada
ve Odysseia adlı destanları, Geometrik dönemde beslenmenin ete dayandığı izlenimini verir.
Destandaki kahramanlar şölen sahnelerinde et ve ekmekle karınlarını doyururlar. Sıradan halk
bundan farklı olarak sebze, tahıl ve tahıl yapılan lapa ile beslenmişlerdir .11 Başlıca kesim
hayvanları sığır, koyun, keçi ve domuzdur. Beslenme konusuna ışık tutan bir diğer kaynak
grubunu, sanat ürünleri oluşturur. Yunan vazo resimleri, besin maddelerinin satışı,
yiyeceklerin hazırlanması ve şölenler hakkında bilgimizi artırır. Arkaik Döneme tarihlenen
pişmiş toprak figürinlerde yiyeceklerin hazırlanmasına ilişkin ayrıntılar bulmak mümkündür.
Duvar resimleri ve mozaiklerde betimlenen natürmortlar ve günlük yaşamdan sahneler,
Hellenistik Dönem den başlayarak Roma imparatorluk dönemi sonlarına dek benzer temaları
ve özellikle besin maddelerinin çeşitliliğini sergiler. Mezar kabartmaları ise, ölü yemeği
sahneleriyle şölen bağlamında, ölüyü iş başında gösteren sahnelerle besin maddelerinin
üretimi ve satışı bağlamında aydınlatıcıdır. Bütün bu kaynakların yardımıyla, Yunan
toplumunda beslenme alışkanlıkları, bazı eksikliklere rağmen, ayrıntılı bir biçimde ortaya
çıkmaktadır.
Şölen: Hellenlerin şölenlerde konuklarına ve masa düzenine önem verdikleri bilinmektedir.
Vitruvius’a göre, yemek odası otuz altı kişiliktir. Daha önce yalnızca yemek yemeye ayrılmış
bir odanın bulunmadığı Yunan evinde, Klasik Çağ ile birlikte gelen yeniliklerden biri
“andron”dur. Evin erkeğinin gelen konuklarla kline de uzanarak yemek yerlerdi. MÖ 7.
Yüzyılın ikinci yarısında ozan Alkmaonis’e ait dizelerde uzanarak yemek yediğine ilişkin ilk
bilgileri ediniriz. Burada yedi kline ve sehpa olduğu anlatılmaktadır. MÖ 6. Yüzyılda
başlarının altına bir yastık koyarak şarap içmekten söz etmektedir. MÖ 7. Yy. sonu-6.yy.
başına ait Korinth vazolarını süsleyen şölen sahneleri klinelerde uzanan figürler ilk sanat
eserleridir. Üzerinde 3 veya 4 kline de birer erkek uzanır, ellerinde Lyra ve çifte flüt göze
çarpmaktadır. İlyada’da anlatılan birçok şölen gibi Akhilleus’un Odysseus ve arkadaşları için
hazırlattığı yemek de kızarmış et, ekmek ve şaraptan oluşur. Bu yemekte kahramanlar koyun,
keçi ve yağlı bir domuz sırtını tercih etmiştir. Etler şişlere geçirilip odun ateşinde pişirildikten
sonra doyasıya yenilmiştir. Destanlardaki kahramanların tercih ettiği etler arasında öküz
filetolarının ve buzağının da adı geçer, ayrıca Hektor’un oğlu Astyanaks’ın ilikle ve koyun
yağıyla beslendiği dile getirilmiştir.12
Şarap: Eski Yunan toplumunda şarap yegâne içecek durumundadır. Bu yüzden bağcılık ve
şarap üretimine büyük önem verilmiştir. Yunanlılar üzümleri ayakla ezer ve elde ettikleri
şırayı pithoslarda mayalanmaya bırakırlar. Şaraba hoş bir tat ve koku vermesi amacıyla,
pithos kapakları çam kozalakları ve baharatlı otlarla ovulur. Pithoslar belli aralıklarla açılarak,
içerikleri kontrol edilir. Şıranın yüzeyinde biriken köpük toplanıp atılır. Bazen şıraya pekmez
de eklenir ki böylece şarabın ağırlık kazanması sağlanırdı. Bu gibi şarapları yunanlılar daima
10
Eyüboğlu-Erhat,1991,s.585-596
11
Güveloğlu,2009,s.259
12
Güveloğlu,2009,s.258
suyla karıştırarak içerlerdi. Karma oranı şarabın türüne, yoğunluğuna ve isteğe bağlı olarak
değişirdi. Hesiodos, yoğun Byblos şarabının yirmi ölçü suyla karıştırılması gerektiğini
söylemiştir.13
Sirke: Sirkeyi, şarabı açık havada ekşiterek elde ediyorlardı. Adı ofcms’tu (Ruslar hâlâ,
Yunanca kökenli uksus sözcüğünü kullanır). Sirkenin ne kadar meşhur olduğunu,
Yunancadaki çok sayıda sözcük bileşimi ve türetmesine bakarak görebiliriz: “Sirke şişesi”
“sirke tüccarı”, “zeytinyağı ve sirke karışımı”, “ballı sirkeli içecek”, “sirke tadında olmak” ve
benzeri; suratını ekşitmiş bir insana oksynes denirdi. Turşu yapımında da kullanılırdı sirke,
zeytinyağı da öyle. Eski Çağda olan diğer konserve yöntemleri ile tütsüleme, tuzlama ve
havadan yalıtma yapılırdı.14
Meyveler: Apollon’un kutsal ağacı defne, Dionysos’unki sarmaşık, Aphrodite’ninki ise mersin
ağacıdır. Mersin ağacı, en eski çağda bile gelinlerin süsüydü, ama hazmı kolaylaştıran bir
madde olarak da çok tüketiliyordu. Sosların vazgeçilmez bitkisi, günümüzde de olduğu gibi
defne idi. Yunanlılarda meyve veren ağaçlar arasında yalnızca zeytin, üzüm ve incir ağaçları
ekonomik açıdan büyük bir öneme sahipti. Elma ve armut pek yetişmiyordu. Paris’in elması
gerçekte bir nardı. Bu bile daha çok göz zevkine hitap ediyordu, çünkü nar, sıkça övülen o
tadına yalnızca doğu yörelerinde erişilebilirdi. Erik ile kiraz ıslah edilmemişti. fındık bile
çoğunlukla yabaniydi.
Sofra Adetleri: Destanlarda üç öğün söz konusudur. En önemli öğün deipnon denen öğle
yemeğidir. Kahramanlar üç öğünde de bir masa çevresindeki sekilere oturarak ve elleriyle
yemek yerlerdi. Arkaik Dönem’de günün ana öğünü akşam yemeğidir. MÖ 7. yüzyılda
Yunanlılar kline denen yataklara uzanarak yemek yemeğe başlarlar. Kadınlar erkeklerden
önce yemeğini yerdi ve böylece erkek yemeğini yerken kadınlarda onlara hizmet ederdi.
Mutfak Eşyaları: Kazılarda yaygın olarak çıkan, şarap karıştırma kabı krater, şarap soğutma
kabı psykter, şarap dağıtma kapları oinochoe gibi sürahilerle kyathos denen kepçeler ve şarabı
içmek için kullanılan kablar kylix, rython ve bardaklardır. Bu parçalar symposionun Yunan
mutfak kültüründe çok önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Genel olarak, pişmiş
toprak kablar kullanılmıştır. Symposionlarda madeni kaplar çok önemliydi. Çünkü
symposionlar soylulara atfedildiğinden ucuz kap kullanılmaması gerekiyordu. Pişmiş toprak
kaplar, daha çok orta halli kişiler için bir kullanım aracıdır ki bunları üretmek ucuz ve seridir.
Yemekler için genellikle kaseler, tepsiler, lekythoslar kullanılmıştır. Lekythoslarla zeytinyağı
dökülüyordu. Mutfaklarda pişirmek için sabit ocaklar kullanılmıştır. Geometrik ve Arkaik
dönemlerde en sık karşılaşılan pişirme kabı üç ayaklı kazandır.15
Sağlık
Hastalıklar her dönem var olduğundan, insanlar ilk çağlardan itibaren hastalıklarla
mücadele etmiş ve hastalıktan kurtulma yollarını aramışlardır. İlkel dönemden başlayıp zaman
içinde gelişen hasta ve hastalık kavramı, insanların başlangıçta hastalığın kendilerine tanrının
cezası olarak verilmiş olduğuna inanmalarından dolayı insanları büyü ve sihirle tedaviye
yönlendirmiş, ampirik tedavi yöntemlerinden başlayıp, bitkisel ilaçlar, yara tedavileri ve
zamanla cerrahi müdahaleler şeklinde devam etmiştir. 16 Antik çağ Yunan medeniyetinin
13
Aksu, Antik Çağ’da Mutfak Kültürü
14
Friedell,2011,s.32-33
15
Aksu, Antik Çağ’da Mutfak Kültürü
16
Altunay.2019,s.
mitolojisinde ve felsefe, edebiyat, bilim çalışmalarında etkili olan temel eser Homer’in İlyada
ve Odyseia isimli eserleri ile dönemin sonlarında yaşadığı tahmin edilen Hesiodos’un Teogoni
ve İşler Günler adlı yapıtlarıdır.17 İlyada ve Odyseia’da yüz kırktan fazla yara ve bu yaralara
yönelik açıklamalar yer almaktadır. Bu konu üzerine araştırmalarda bulunan Alman bir yazara
göre bu yaralanmaların yüzde yetmişinden fazlası ölümle sonuçlanmakta ve en tehlikeli
yaralar ise kılıç, mızrak gibi savaş aletleriyle Antik Çağ Yunan medeniyetinin mitolojisinde
ve felsefe, edebiyat, bilim çalışmalarında etkili olan temel eser Homer’in İlyada ve Odyseia
isimli eserleri ile dönemin sonlarında yaşadığı tahmin edilen Hesiodos’un Teogoni ve İşler
Günler adlı yapıtlarıdır.18 İlyada ve Odyseia’da yüz kırktan fazla yara ve bu yaralara yönelik
açıklamalar yer almaktadır. Bu konu üzerine araştırmalarda bulunan Alman bir yazara göre bu
yaralanmaların yüzde yetmişinden fazlası ölümle sonuçlanmakta ve en tehlikeli yaralar ise
kılıç, mızrak gibi savaş aletleriyle oluşanlardır. 19 Helenistik öncesi dönemde tıp kavramı iyi
tanımlanmamış, hastalık ilahi bir ceza olarak kabul edilmiştir. Tıbbi uygulamalar pratik
deneyimlere ve Mısır tıbbından gelen bitkisel ilaçlara dayanmaktadır. İnsan doğası, hastalığın
kökeni ve iyileşmesi konusundaki görüşler Asklepios’un antik rahipleri tarafından uygulanan
Yunan tıbbının temelini oluşturmuştur.20 Gerçek anlamda rasyonel tıbbın ortaya çıkışı
insanüstü güçlerden, şeytan ve tanrılardan kurtulması Eski Yunanistan’da olmuştur.
Yunanistan kültürü diğer medeniyetlerde de olduğu gibi Mezopotamya, Anadolu ve Mısır
kültürlerinden etkilenerek oluşmuştur.21
Yine bu dönemde dinin gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası olması sebebiyle
Tanrıların çoğunun şifa verme gücüne sahip olduğu inanış hakim olmaktaydı. Aphrodite,
Artemis ve Hera’ya doğum, Eileithyia’ya ebelik tanrıçası olarak tapınılmaktaydı. Homeros
çağında, Podaleiros ve Makhaon adlı cerrah oğulları ile birlikte iyileştirme gücüyle şöhret
kazanmış ve Trikkalı (Teselya) bir hükümdar olarak tanınan Asklepios, şöhretinin
yayılmasıyla mitolojik bir kimliğe bürünerek Apollon’un oğlu ve hekimlerin tanrısı olarak
kabul görmüştür.22
Asklepios bol üyeli bir aileye sahiptir. Onun İki oğlu olmuştur. Roma ordusunda görev
almalarına rağmen tarihte isimleri pek bilinmezdi. Buna karşın kızları Panaceia ve Hygeia
efsanevi nitelikleriyle bilinirler.23 Bunun dışında Asklepios’un daha başka çocukları farklı
kaynaklarda farklı sayılarda geçmektedir. Sanatını kızı Hygieia ve Asklepiades diye sıkı bir
lonca düzeni içinde birleşen hekimlerin aracılığıyla ilk çağ sonuna dek sürdürmüş bir tanrıdır.
Öyle ki, hepsi halefleri, rahipleri, oğulları sayılan yaşamış hekimler bile onun efsanelik
kişiliğinden faydalanmışlardır.24Neredeyse tüm medeniyetlerde yılan şifanın sembolü olarak
gösterilmiştir. Toprağa yakın yaşadığı için bütün şifa verici maddeleri bildiğine inanılmıştır.
Derisinin değişebilmesi özelliği de onun ölümsüzlüğü ve yenilenebilmesi ile
özdeşleştirilmiştir. Bazı kültürlerde yılanların bu gücünü kendileri de elde etmek isteyen
büyücü doktorlar yılan yemişlerdir. Asklepios’ın ismi dahi Yunanca yılan anlamına gelen
askalabos’tan geliyor olabilir.25
17
Yalman,2004,s.18
18
Yalman,2004,s.18
19
Bishop,1995,s.46
20
Santacroce vd.,2017,s.1
21
Sınık,2012,s.17
22
Bayat,2016,s.103
23
Kremers and Urdang’s,1963,s.14
24
Erhat,1993,s.62
25
www.Imu.edu/fjust/Asclepius.htm
Bitkiler

Yunanlı tarihçi Herodot, Libyalı göçmen birçok ailenin çocukları dört yaşına
geldiğinde çocuklarının kafa derilerini koyunların yünlü yağlarıyla tapınaklarında yaktırmış
olduklarından bahsetmekte ve bu işlem sayesinde çocukların büyüdüklerinde balgamdan
etkilenmediklerini söylemektedir. Yine İskenderiye'deki Yunanlı cerrahların, göz
hastalıklarının tedavisinde alnı derin bir şekilde kazıdıklarını ve kafa derisine koterizasyon
işlemi uygulamış olduklarını anlatmaktadır.26
Aşağıda belirtilen antik dönemde sağlık amacıyla yaygın olarak kullanılan bitkilerden
bazılarıdır.
Hint Yağı Bitkisi (Ricinus communis): Bitki zehirlidir ancak yoğun ve kalın yağı güçlü bir
laksatif (bağırsak gevşeticisi) ve pürgatiftir (bağırsak temizleyicisi).
Doz: akşamları bir ila iki çay kaşığı.
Rezene (Foeniculum vulgare): Maydanozgiller ailesinin bir üyesi olan rezenenin sapları
besin olarak yenilirken tohumları stomaşik (midevi) ve karminatiftir (bağırsak gazlarını
giderici). Karaciğer hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olduğu için çok yararlıdır. Aynı
zamanda tadının güzel olması nedeniyle diğer karaciğerle ilgili bitkisel karışımların acılığını
azaltmak için bu karışımlara eklenir.
Doz: bir kap suda 1 çay kaşığı.
Keten tohumu (Linum usitatissimum): Bağırsak gevşetici, öksürük kesici ve balgam
söktürücü olarak kullanılmıştır. Yanıklarda lapa yapımında kullanılmıştır.
Şeytanotu (Ferula asafoetida): Köklerinden bir zamk elde edilir. Spazm çözücü, balgam
söktürücü ve bağırsak gazlarını giderici etkisi vardır. Histeriyi çözmekte, besin alerjisinde ve
adet öncesi sıkıntıları gidermekte kullanılmıştır.
Doz: günde iki ila üç kez 0.3 ila 1 gram.
Ardıç (Juniperus communis): Meyveleri idrar söktürücü, antiseptik, bağırsak gazlarını
giderici ve iltihap engelleyicidir. Kronik sistit, sırt ağrısı ve romatizmada kullanılır.
Doz: bir çay kaşığı dolusu ezilmiş meyveler kaynamış bir bardak suyun içerisine konur.
Soğuyana kadar beklenir. Günde üç kez alınır.
Safran (Crocus sativus): Bu yumrulu bitkinin dişi organlarından boya elde edilebildiği gibi
bağırsak gazlarını giderici, kan dolaşımını artırıcı etkilerinden de yararlanılır.

KAYNAKÇA
Akaydın, A., Bolat, N., Kars, N., Sirer, E., (2020) Antik Çağdaki İlk Tedavi Merkezi:
Asklepion, Engellilik tarihi yazıları.

26
Bishop,1995,s.25
Akça, T., (2013) Bergama Asklepionu’nun Tıbbi Bakış Açısı ile Değerlendirilmesi. Doktora
Tezi Çukurova Üniversitesi.
Aksu, H. Antik Çağ’da Mutfak Kültürü.
Altunay, D., (2019) Antik Dönem Tıp Aletleri.Yüksek Lisans Tezi,Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü,Konya.
Basmacı, L. T., Antik Yunan, Alfa yayın 2. baskı
Bayat, A. H., (1992) Türk-İslam Cerrahi tarihinde Sünnet (Circumcision) I. Türk Tıp Tarih
Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler, İstanbul 17-19 Şubat 1988, Ankara: Türk Tarih
Kurumu Basımevi.
Bayat, A. H., (2016) Tıp Tarihi. İstanbul: Pınarbaşı Matbaacılık
Bishop, W. J., (1995) The Ancient East, Greeks and Romans, The Early History Of Surgery.
NewYork: Barnes & Noble Books.
Bober, P. P., (2003) Sanat, Kültür ve Mutfak, Çev. Ü. Tansel, İstanbul.
Can, Ş., (2011) Klasik Yunan Mitolojisi, Ankara: Ötüken.
Candur, H., (2019) Antik Çağda Agora. Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi ).
Cömert, B., (1999) Mitoloji ve İkonografi, Ayraç Yayınevi, Ankara.
Çiçek, Ü., (2006) Antik Dönem Sağlık Merkezleri. İzmir: İzmir Ticaret Odası.
Delemen, İ., Eski Yunan ve Roma Uygarlıklarında Beslenme (yüksek lisans tezi).
Elliott, J. S. (2007) Outlines Of Greek and Roman Medicine. London: Nabu Press.
Erhat, A., (1993) Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitapevi İstanbul.
Erdal, Y. S., (2008) Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu’na 65. Yaş Armağanı. Perge’den Bir
Trepanasyon: Olası Nedenleri. İstanbul: Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma
Enstitüsü Yayınları.
Erdem, Z. K., (2005) Arkeolojik Bulguların Işığı Altında Antik Çağda ve Anadolu’da
Asklepios Hekimliği. 38. Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi Bildiri Kitabı, Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayınları.
Erdemir, A. D., (1994) Tıp Tarihi ve Deontoloji Dersleri. Bursa: Uludağ Üniversitesi
Basımevi.
Erdemir, A. D., (2015) Prehistorik ve İlk Çağlarda Tıp. İstanbul: İstanbul Tıp Kitabevi.
Eyüboğlu, S. ve Erhat, A., (1991) Hesiodos, İşler ve Günler, Çev. Ankara.
Friedell, E., (2011) Antik Yunan’ın Kültür Tarihi, Dost Kitapevi Ankara.
Friedell, E., (1999) Antik Yunan’ın Kültür Tarihi , Dost Kitapevi Ankara.
Güveloğlu, A., (2019) “Antik Çağ’ın Damak Tadı Düşkünü Yazarları” Tarih ve Gelecek
Dergisi.
Grimm, V., (2008) Antik Yunan ve Roma Dünyasının Damak Tatları, Yemek: Damak
Tadının Tarihi, Haz. Paul Freedman, Çev. N. Elhüseyni, İstanbul.
Hornblower,S. & Spawforth, A., (1998) The Oxford Companion to Classical Civilization,
New York.
Kremers & Urdang’s (1963) History of Pharmacy London.
Larsen, L., (1998) Christian Meals and Slavery, Early Christian Meals and Slavery, Meals in
the Greco-Romen World Consultion, AAR/SBL Annual Meeting: Atlanta.
Mimir Türk Ansiklopedisi. (2020). mimirbook.com: https://mimirbook.com/tr/7f44117f1a4
adresinden alındı.
Ronan, C. A., (2003) Bilim Tarihi Tübitak, Ankara 2003 (Çev Eklemeddin İhsanoğlu Feza
Günergün).
Sanemoğlu, O., (2016) Antik Yunan Siyasal Düşüncesinde İnsan ve Toplum Anlayışı, Platon
ve Aristoteles İnsan & İnsan.
Santacroce, B. C., Santacroce L., Charitos, I. A., (2017) Greek Medicine Practice at Ancient
Rome: The Physician Molecularist Asclepiades. Medicines.
Sevinç, H., (2014) Yunan’ın Çağdaşı Uygarlıklarda Toplumsal Gelişmeler, Siyasal Ve Dinsel
Düşünüş. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi.
Sınık, B., (2012) Laodikeia Antik Kenti Tıbbi Alet Buluntuları ve Günümüz Tıbbi Aletleri ile
Kıyaslanmaları. Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Denizli.
Tekin, O., (2008) Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş: İletişim.
Yalman, H., (2004) Alternatif Tıp Yöntemleri. İstanbul: Kurtiş Matbaası.
http://www.mehmetakinci.com.tr/antik-asklepion-saglik-merkezi-bergama.html
www.Imu.edu/fjust/Asclepius.htm
http://dergipark.gov.tr/jhf

You might also like