You are on page 1of 454
ANLASMA MILES HIGH KULUBU SERISi - 2 —TLSWAN= NEFRET HIG BU KADAR POON M UII RINE Pe Bee Giiclityda, kibirliydi ve insanu gileden ikaracak kadar muhte- semdi, Ondan bedenimin her hiicresiyle nefret ediyordum. Cerro tt umeirurir haart ar) cikmak istedigini sdyledi, fore street arceme ton tke era Ce eR Inns UBM NOC r nim cn cata crm CON eeRearrento Sc tec ROL) 2) 00 ieee Pe ania ccc use tld Onan Ciel acc y Cesena Hala kibirli ve gileden cikariciydi ama bu sefer sasirtici dere- or rea Co Bye el yt + Bana baktuginda midemde kelebekler ucusuyordu. PMc yes out z bm O, takum elbiseli bir capkund: bir Brresnea teak ra TP CcUNUEO MBean RC Peirce PheOc uM Vt eeiaezy Neeser bilirdi... ve eam elit ANLASMA Ozgin Adi: The Takeover TL. Swan Geviren Semahat Orhan Editor Zeynep Hilal Kahraman Dazelti : Derya Sevim Son Okuma Merve Mumcu Kapak Tasanm @blacksheep-uk.com Sayfa Tasarim ve Kapak Uygulama : idem Zelal Edin Turi: Yetiskin Romantik Kitap No: 2617 1. Baski: Ocak 2024 ISBN: 978-625-366-111-3 ‘Yayinevi Sertifika No: 12330 Copyright © 2020 by T. L. Swan Bu kitabn Turkce yayin haklari Amazon Publishing, www.apub.com & Kalem Ajans aracihgryla Marti Yayin Dag. San. Tic. A$'ye aittir. Yayinevinden izin alinmadan kismen_ ya da tamamen alinti yapilamaz, hicbir gekilde kopya edilemez, gogaltilamaz, yayimla- namaz. Marti Yayin Grubu Maltepe Mah. Davutpasa Cad. Yilanh Ayazma Sok. No: 8 Zeytinburnu / Istanbul Tel: 0212 483 27 37 - 483 43 13 Fax: 0212 483 27 38 ‘www.martiyayinlari.com info@martiyayinlari.com Baski ve Cilt ‘Turkmenler Matbaacilik Rekl. San. ve Tic. Ltd. $ti Maltepe Mah. Davutpasa Cad. Yilanli Ayazma Sok. No:8/C Zeytinburnu / Istanbul ‘Tel: 0212 67471 61 Sertifika No: 43087 ANLASMA MILES HIGH KULUBU SERISi - 2 =—TLSWAN= 1. BOLUM Masamdaki telefon ¢almaya basladiginda, “Alo,” diyerek ce- vapladim. “Selam, Tristan Miles ikinci hatta seni bekliyor,’ dedi Marley. “Ona mesgul oldugumu séyle.” “Claire.” Duraksadh. “Bu hafta ticiincii arayisi.” “Yani?” “Gok yakinda aramayi birakacak” “Soylemek istedigin sey nedir?” diye sordum. “Séylemek istedigim sey su, bu hafta personele 6demeyi faz- ladan para kullanarak yaptik. Bunu kabul etmeyi istemedigini bi- liyorum ama basimuz dertte, Claire. Onu dinlemek zorundasin”” Derin bir nefes verirken ellerimi yiiziimden gecirdim. Hakli oldugunu biliyordum. $irketimiz Anderson Medya cok zor za- manlardan geciyordu. Baslangictaki alti yiiz kisilik personelimi- zi tig yiiz kisiye indirmek zorunda kalmustik. Hem Miles Medya hem de diger tim rakiplerimiz, izleyerek ve dldiiriicii darbeyi vurmak i¢in miikemmel zamant bekleyerek aylardir etrafimizda kurtlar gibi dolagtyordu. Tristan Miles, sirket ele gecirmelerinin basi ve diinyada zorluk yasayan her sirketin bas diismanydh. $ir- ketleri en kétii zamanlarinda bir siiliik gibi ele geciriyor, ardindan parcalara ayirip sonu gelmeyen sermayesiyle onlari basa- nara déniistiiriyordu. Bir yilan gukurundaki en bityiik yilandi. s Ss Zayifliklan sémirerek, bu ayricalik igin yil boyunca milyonlarca dolar para kazaniyordu. Son derece zeki, acimasiz ve vicdansiz biri olarak din yapmis, zengin ve simarik bir pig kurusuydu. 1s hayat: hakkinda nefret ettigim her geydi. “Sadece ne sdyleyecegini dinle o kadar. Onerebilecegi geyi asla bilemezsin” diyerek rica etti Marley. “Ah, hadi ama,” dedim dudak biikerek. “Ikimiz de onun ne is- tedigini biliyoruz.” “Claire, litfen. Aile evini kaybedemezsin. Bunun olmasina Icim dzantiiyle doldu; kendimi bu durumda bulmaktan nefret ediyordum. “Peki, onu dinleyecegim. Ama o kadar,’ diyerek tes- lim oldum. “Bir toplant: ayarla” “Tamam, harika” “Hemen heyecanlanma,’ dedim sinitarak. “Bunu sadece senin geneni kapatmak i¢in yapryorum, biliyorsun.” “lyi, su andan itibaren genemi resmen kapatiyorum. Yernin ederim” “Keske.” Gilimsedim. “Benimle gelecek misin?” “Evet, elbette. Bay Zippe’nin cek defterini giines gormeyen bir taraflanina sokacagiz” Bu fikir kargisinda kukardadim. “Tamam, anlagtik.” Telefonu kapatarak raporuma geri déndiigiimde, giinlerden cuma olmasin: ve birkag giin icin bile olsa hem Anderson Med- ya hem de faturalar hakkinda endigelenmek zorunda olmamayi diliyordum. Sadece dért gin kalmusts. T. L. SWAN Pergembe sabahi Marley ve ben caddede zorlukla yiiriiyerek toplantimiza dogru ilerledik. “Neden burada buluguyorduk, bir daha sdylesene?” diye sordum. “Tarafsiz bir yerde bulugmak istedi. Bryant Park Grillde bir masa ayirtmis.” ANLASMA “Bu cok garip, randevuya cikmryoruz ki,” diye sdylendim. “Muhtemelen biyik planinin bir parcasi” Yukari kaldirdsgs elleriyle havaya bir kavis cizdi. “Tarafstz bélge” Yalandan gozleri- ni irilestirdi. “Aslinda bizi gétimizden becermeye ¢aligacak” “Yiziinde bir giliimsemeyle” Sunttum. “Umanm en azindan iyi hissettirir” Marley kikirdadiktan sonra yonlendirmelerine geri donerek, “O yiazden stratejimizi hatirla” dedi. Talimat verdigi surada yora- meye devam ediyorduk “Tamam” “Bana bir daha anlat... boylece ben de haturlayayum,” diye ce- vap verdi. Gillimsedim. Marley bir ahmakt: ama komik bir ahmakt. “Sakin kal, sinirlerini bozmasina izin verme; diye cevapladim. “Kesin bir hayir cevabi verme, sigorta olarak onu arka planda oyala” “Evet, bu harika bir plan” “Olmasi gerek, ne de olsa sen buldun.” Restorana varip kose- de durdugumuzda, kiiciik makyaj ¢antam: ¢ikarip rujumu taze- ledim. Koyu renk saclarim yukaridan gevsek bir sekilde topuz yapilmisti. Krem rengi ipek bir bluzla, lacivert bir pantolon ce- ket takim giyiyordum. Uclan kapali yaksek topuklu ayakkabila- mim ve inci kipelerim vardi. Uygun kuyafetler se¢mistim inka beni ciddiye almasim istiyordum. “lyi goriiniiyor muyum?” diye sordum. “Atesli gériintiyorsun.” Yiiziim asilda, “Atesli goriinmek istemiyorum, Marley. Sert go- ranmek istiyorum” Karaktere biriiniirken kaslarini cap sertce bakt. “Tamamen sert” Yumrugunu eline vurdu. “Demir leydi vajinasi stilinde” Géz alict arkadagima dogru sirittim. Parlak kurmuzi renginde- ki cilgin saclani kasa ve punk tarzindaydi. Pembe renk kedig6zii gozliikleri gérkemliydi. Kirmuz: elbisesinin igine parlak san bir Zz T. L. SWAN gomlck giymis, kirmizi kilotlu gorap ve ayakkabilarla tamam- lamist. O kadar modaya uygundu ki bu onun neredeyse rikiiy olmasint saghyordu, Marley benim en lyi arkadagim, sirdayim ve sirketimizdeki en stkt galisanimdi, Son bes yildir yanimdan hig ayrimamisti, Arkadashj benim icin bir hediyeydi, onsuz nerede olurdum bilmiyordum. *Hazir misin?” diye sordu. “Evet. Yirmi dakika erken geldik, buraya ilk gelen ben olmak istedim. Ondan bir adim 6nde olmak” Omuzlan cdktii. “Sana hazir misin diye sordugumda, ‘Ben ha- zur dogmusum, demen gerekiyordu.” Onu itekleyerek ilerledim. “Hadi artik halledelim gu i Omuzlarimizi diklestirip, kendimizi sertlestirerek giris bolii- miine girdigimizde garson giiliimsedi. “Merhaba, hanimlar. Size nasil yardimai olabilirim?” “Ah.” Marley’ye dogru baktim. “Burada biriyle bulusacagiz.” “Tristan Miles mi?” diye sordu. Kaslarumi ¢attum. Bunu nereden biliyordu? “Evet... aslinda oy! “Ust kattaki 6zel yemek salonunu ayirtts” Merdivenleri isaret etti. “Elbette Gyle yapts,” diye minIdandim sessizce. Marley tiksintiyle dudaklarim biizdii, ardindan yukari kata giktuk. En iist kat bostu. Etrafa bakindigimizda balkonda tele- fonla konusan bir adam gérdiim. Ustiine miikemmel bir sekilde oturan lacivert takim elbise giyiyordu. Icinde bembeyaz bir gom- lek vardi. Uzun boylu ve kashydi. Koyu kahverengi dalgali saglari iistlerde daha uzundu. Sanki yilan cukuruna degil de, modellik ekimlerine aitmis gibi yordu. “Hassiktir... adam seksi,” diye fisildadi Marley. “K-Kapa ceneni,’ dedim kekeleyerek. Konustuklarimizi duy- ma ihtimali yiziinden panik olmustum. “Kahrolasi havali dav- ran, olur mu?” “Biliyorum? Kal¢ama vurdugunda ben de ona geri vurdum. 8 . ANLASMA Adam bize dogru dénerek genig bir sekilde giilimsedi ve bi- razdan gelecegim dercesine bir parmagini yukari kaldirdi. Sahte bir gekilde gilimsedigimde gorasmesini tamamlamak icin bize arkasini déndG. Ters ters sirtina bakarken sinirlenmeye basliyor- dum. Ne ciretle bizi bekletirdi. Marley'ye, “Konusma,” diye fisil- dadim. “Islik calabilir miyim?” Arkadagum adam bastan asagy stizer- ken fisildadi. “Ben kesinlikle bu adama islik galmak istiyorum. Asagalik ya da degil” Burun kemigimi siktim. Bu goriisme simdiden felaket bir hal almaya baslamistu. “Litfen, sadece konusma,” diye tekrar hatur- lattum. “Tamam, tamam.” Eliyle dudaklarina fermuar geker gibi ha- reket yapti. Telefonu kapatip bize dogru yardyen adam Gzgiivenin viicut bulmus hali gibiydi. Genis bir sekilde gulimseyerek elini uzatti. “Merhaba, ben Tristan Miles” Tamamen gamzelerden... kare ¢¢- neden... beyaz diglerden ibaretti. Giiglit ve bityik elini sikugum anda carpici seksiligini fark et- tim. Bana verdigi elektrik istemsizce ondan bir adim geri ¢ekil- meme sebep oldu. Onu ¢ekici buldugumu bilmesini istemiyor- dum. “Merhaba, ben Claire Anderson. Tanistigumiza memnun oldum? Marley’yi igaret ettim. “Bu asistanim Marley Smithson.” “Merhaba, Marley” Giiliimsedi. “Tamisuigumiza memnun ol- dum,” Masay1 isaret etti. “Liitfen oturun.” Kalbim bogazimda attija sirada séyledigini yaptim. Gercekten harikaydr. Sanki sinirlerim yeterince bozuk degilmis gibi, bu ka- dar iyi gériinmek zorunda degildi. “Kahve? Gay?” Tepsiyi gésterdi. “Bizim icin sabah cayi siparis ettim” “Kahve, liitfen,” diye cevapladim, “Sadece krema” “Ben de dyle,’ diye ekledi Marley. 9 T. L. SWAN Kahvelerimizi bardaga dikkatlice doldurduktan sonra yanin- da bir tabak kekle bize uzatti. Alayci bir sey séylememek icin genemi kastyordum. En so- nunda karsimizdaki sandalyeye oturdu. Tek eliyle ceketinin diig- mesini agarak sandalyede arkasina yaslandi. Ardindan gézleri bana déndi. “En sonunda sizinle tanismak cok hos, Claire. Hak- kanizda cok sey duydum?” Kizginhikla kasum kaldirdim, boguk sesinin cinselligi gagris- turmasindan nefret etmistim. “Ayni sekilde,” diye cevap verdim. Gézlerimi asagi indirdigimde siyah oniks-altn kol diigme- lerini ve gésterisli Rolex saatini fark ettim. Bu adamla ilgili her sey para diye baginyordu. Tiras losyonunun kokusu aramizda siiziiliiyordu. igime gekmemek icin elimden geleni yapryordum, koku baska diinyaya ait gibiydi. Adama bakarken sapsalca siritan Marley’ye géz attigimda onun tamamen... sersemlemis oldugu- nu fark ettim. Harika. Adam rahat, kendine giivenen, havali ve hesap¢1 bir sekilde arkasina yaslandi. “Haftaniz nasil gecti?” “fyi, tesekkiirler” diye cevap verdigimde sabrim test ediliyor- du. “Bir an énce sadede gelelim, Bay Miles, olur mu?” “Tristan,” diyerek beni diizeltti. “Tristan,” dedikten sonra devam ettim. “Neden benimle bu- lusmay: bu kadar cok istiyorsunuz? Geen ay, haftada bes kez beni aramamizi gerektirecek kadar 6nemli ne olmus olabilir?” Sdylediklerim onu eglendirmis gibi isaretparmagim kalin du- daklarinin iizerinde gezdirdikten sonra gézleri benimkilerle bu- lustu. “Bir siiredir Anderson Medya'yi izliyordum” Kagumu tekrar kaldirdim. “O zaman séyleyin, neler 6grendiniz?” “Her ay personelinizi isten ¢ikarryorsunuz.” “Kiigiilmeye gidiyorum?” “Isteyerek degil?” Bu adamla ilgili bir sey tepemi attinyordu. 10 ANLASMA “Teklif ettiginiz seyle ilgilenmiyorum, Bay Miles” dedim ters- leyerek. Masanin altindan ayak bilegime gelen sert tekmeyle bir- likle actyla irkildim. Ah... bu acitmisti. Marley’ye dogru dondiim Hemen-ceneni-kapat anlamina gelen bir sekilde gozlerini iriles- tirmisti. “Size bir teklifte bulunacagim: nereden biliyorsunuz?” diye sakince sordu. Kim bilir bu konusmay: kag kere yapmisti? “Istemiyor musu- nuz?” “Hayir” Kahvesinden bir yudum aldh. “Sirketinizi satin almak istiyorum ama iccretsiz gecis de sunmuyorum” “Ucretsiz gecigmis” diye séylendim. Marley beni tekrar tekmeledi... of, siktir bu aatmist. Ona pis bir bakis attigimda sahte bir sekilde kocaman gildd. “Mutlu, mutlu,’ dedi sessizce agzimi kipirdatarak. “Ucretsiz gecis derken ne demek istiyorsunuz, Bay Miles?” “Tristan? diye diizeltti. “Size nasil istersem dyle seslenirim” Bunun her anim seviyormus gibi bana yavas, seksi bir giliim- semeyle bakti. “Tutkulu bir kadin oldugunu gorebiliyorum, Clai- re. Bu takdire sayan... ama hadi, ciddi olahm”” Kendimi sessiz kalmaya zorlayarak dudaklarum biizdiim. “Son ii¢ yildir sirketiniz biiyik kayiplar verdi, Her yonden reklam gelirlerinizi kaybediyorsunuz.” Bana bakarken elini saka- gina yasladi, “Finans raporlarinin kabus gibi oldugunu tahmin ediyorum” Gézlerimizi birbirimize dikmis bakarken bogazimda bir yum- ru olustu. “Her seyi ellerinden alabilirim, béylece sen de zor kazanilmig bir ara verebilirsin”” Ofke kanimi kaynatmaya basladi. “Bunu cok severdin, degil mi? Bay Nazik’i oynamayi ve her seyi ellerimden almayi. lizerinde gelerek beyaz bir sévalye gibi giinii kurtarmay:’ -. atinin Bi T. L. SWAN Bakislari benimkilere odaklandiginda yiiziinden bir giiliimse- menin izi gecti. “Yapacagim son sey bile olsa sirketimi elimde tutacagim.” Ye- niden hizh bir tekme hissederek zipladigimda sabrimin sonuna gelmistim. “Beni tekmelemeyi birak, Marley,’ diye tersledim. Gozleri ikimizin arasinda gidip gelen Tristan kocaman bir sekilde gilliimsedi. “Onu tekmelemeye devam et, Marley,’ dedi. “Ona biraz mantik agila” Asistanimin, ayak bileklerimin canin gikarir gibi tekmeleme- sinden utanarak gézlerimi devirdim. Tristan amaci yenilenmis bir sekilde éne dogru egildi. “Claire, bir seyi agikhga kavusturalim. Istedigimi her zaman elde ederim. Ve istedigim sey Anderson Medya. Senden onu, seni koruyacak vir fiyata su anda alabilirim. Ya da-” Siradan bir sey séyliiyormus gibi omzunu silkti. “Tasfiye memurlarinin gelip onu neredeyse hig fiyatuna almasi ve iflas etmen igin alti ay bekleyebilirim.” Iki elini masanin izerinde birlestirdi. “Ikimiz de sonun yakin oldu- gunu biliyoruz.” “Seni kendini begenmis serefsiz,” diye fisildadim. Cenesini yukari dogru kaldinip gururlu bir sekilde giiliimsedi. “Nazik adamlar son sirada gelir, Claire.” Ofkem artarken kalbim ok daha hizhi atmaya baslamisti. “Bunu diigiin” Kartvizitini @kanp masada bana dogru kaydirdi. TRISTAN MILES 212-884-49467 “Sirketini bu sekilde satmayi istemedigini biliyorum. Fakat gercekci olmalisin,” diye devam etti. Gozlerimi ona dikmis bakiyordum. O, soguk ve kalpsiz bir halde karsimda otururken, ben duygularimin tehlikeli bir sekilde kaynayarak yiizeye yaklastigini hissedebiliyordum. Bakaslarimiz birbirine kenetlendi. “Teklifi kabul et, Claire. Sana bu égleden sonra e-postayla bir rakam génderecegim. Se- ninle ilgilenilecek” L ANLASMA Akal sagligimi tutan bant en sonunda koptugunda 6ne dog- tu egildim. “Peki rahmetli kocamin anistyla kim ilgilenecek, Bay Miles?” dedim éfkeyle. “Miles Medya'nin yapmayacagi kesin” fk kez rahatsiz olarak dudaklarim bakta. “Ben ve sirketim hakkinda herhangi bir sey biliyor musunuz?” “Biliyorum? “O zaman bu sirketin, kocamin emeginin irind oldugunu da biliyorsunuzdur. Onu sifirdan inga etmek i¢in on yil calist. Haya~ i onu tig ogluna birakmakt.” Gézlerimin icine bakmaya devam etti. “O yiizden, yiiziinde kendini begenmis bir ifadeyle orada oturup...” Gézlerime yaslar dolarken elimle masaya vurdum. “Beni tehdit etmeye ciiret etme. Ciinkii inan bana... beni neyle korkutmaya ¢alistyorsan onu kaybetmenin yarisi kadar bile kéta olamaz.” Ayaga kalktim. “Goktan cehenneme gidip geri geldim ve zengin, simank bir pi¢ kurusunun kendimi bok gibi hissettir- mesine izin vermeyecegim.” Umursamaz bir sekilde dudaklarim biktii. Sandalyemi geri iterek, “Beni bir daha arama,” diye patladim. “Bunu bir disiin, Claire” “Cehenneme git” Kaprya dogru hisimla yiiriidiim. “Sadece kéti bir giin geciriyor. Kesinlikle diisiinecegiz,” diye utanarak cevap verdi Marley. “Kek icin tesekkiirler, lezizdi” Merdivenlerden asa kosup 6n kapilardan disani gikarken yii- ziimden akan yaslar kizginca siliyordum. Bu kadar profesyonel- lik dist davrandigima inanamiyordum. Gézlerime yeniden yaslar doldu. En azindan ona kafa tutmustum, sanirim. Marley bana yetismek icin kosmak zorunda kaldi. Akilhca davramp sessizligini koruduktan sonra caddede asagi ve yukart dogru bakmaya basladi. “Of, siktir et, Claire, ise geri dénmeye- lim. Onun yerine gidip sarhos olahm” 13 T. L. SWAN A Tristan Pencerenin dniinde dikilmis New York'a bakiyordum. Ellerim ceketimin ceplerindeydi ve garip bir duygu midemde bir delik agayor gibi hissediyordum. Claire Anderson. Gitzeldi, zekiydi ve gururluydu. Toplanumizdan bu yana gegen son iig giinde onu aklimdan ¢1- karmak icin kag kez ugrasirsam ugrasayim basarih olamamistim, Goriiniisi, kokusu, ipek gomleginden belli olan gégiislerinin kvnm. Gozlerindeki ates. Uzun sirredir gérdiigim en giizel kadindi. Kalbinden gelen s6zlerini zihnimde tekrar tekrar duyuyordum. “O yiizden, yiiziinde kendini begenmis bir ifadeyle orada otu- rup beni tehdit etmeye ciiret etme. Ciinkti inan bana... beni neyle korkutmaya ¢alisiyorsan onu kaybetmenin yarist kadar bile koti olamaz. Coktan cehenneme gidip geri geldim ve zengin, simartk bir pig kurusunun kendimi bok gibi hissettirmesine izin vermeye- cegim. Masama gecerek oturdum, séylemem gerekenleri aklimdan gecirirken parmaklarmin arasinda bir kalem déndiirmeye bas- ladim. Onu arayip toplantumizin sonucunu kontrol etmek zo- rundaydim ve bundan édiim kopuyordu. Derin bir nefes verip numarasini tusladim. “Claire Anderson'n ofisi.” “Merhaba, Marley. Ben, Tristan Miles.” “Ah, merhaba, Tristan” diye mutlu bir sekilde cevap verdi. “Claire'i mi arryorsun?” “Evet. Miisait mi?” “Seni direkt baglayayim.” “Tesekkiir ederim” Biraz bekledikten sonra telefona cevap geldi. “Alo, ben Claire?” Sesini duyunca gézlerimi kapattum. Seksi, boguk... bastan ¢1- karic. “Merhaba, Claire, Ben Tristan.” 4 ANLASMA “Ah.” Sessizlegti. Siktir... Marley arayanin ben oldugumu séylememisti. Aliskin olmadigim bir duygu igime yayilmaya baslads. “Sadece toplantimizdan sonra iyi oldugundan emin olmak istedim. Seni iizdiiysem iizgiiniim.” Yiziima burusturdum... Ne yapryorsun? Plan bu degil. “Duygularim sizi ilgilendirmez, Bay Miles” “Tristan,” dedim onu diizelterek. “Size nasil yardimci olabilirim?” diye parladi sabursizca. Akhm durdu... “Tristan?” “Cumartesi aksami benimle aksam yemegine cikmak isteyip istemedigini sormak istiyordum.” Gozlerim dehsetle kapandh.... Ben su anda ne sikim yapryorum? Bir anhgina sessiz kaldiktan sonra saskinhkla cevap verdi. “Bana cikma teklifi mi ediyorsun?” Yiziimii burusturdum. “Tanisma seklimiz hoguma gitmiyor. Yeniden baslamak istiyorum” Kiigiimser bir tonda kakurdadi. “Saka yapryor olmalisin. Diin- yada kalan son erkek bile olsan seninle akmazdim? Ardindan fi- sildayarak, “Para ve dis goriiniis beni etkilemez, Bay Miles,” dedi. Altdudagims tsirdim... bu acitmists. “Toplantimiz kisisel de- Bildi, Claire” “Benim icin gok kisiseldi. Git ve yiyip igmek igin beyinsiz bir kadin bul, Tristan. Senin gibi soguk, ruh emici bir pig kurusuyla sikmakla ilgilenmiyorum,” Telefonu kapatt.. Elimdeki telefona bakakalmistim. Kavgaci sdzleri karsisinda tim sistemime adrenalin dolmustu. Soka mu girmistim yoksa etkilenmis miydim bilmiyordum. Belki ikisinden de birazdi. Daha énce asla reddedilmemistim ve kimse benimle asla bu sekilde konusmamisti. Bilgisayarima dénerek Google'a girdim: Claire Anderson kim- dir? 15 2. BOLUM Alu Ay Sonra Oniimdeki davetiyeyi okudum. ZIHNINE EGEMEN OL. Ah, Tanrum, ne sa¢malik ama. Bundan kurtulmam gerekiyordu, cidden daha kétii bir sey dii- siinemiyordum. “Bence bu senin i¢in harika olacak,” dedi Marley. Beni konfor alanumdan ¢ikarmaya ¢alisirken en iyi satis konusmasini yapan givvenilir en yakin arkadagima baktim. Niyetinin iyi oldugunu bi- liyordum ama bu is fazla ileri gitmeye baslamusti. “Marley, sana tam su anda sdylediklerimde ciddiyim. Eger kafadan catlak bir dolu insanin katildigi motivasyon konferansinin bana yardim edecegini diisiiniiyorsan, bugiine dek fark ettigimden daha fazla ildirmis olmalisin” “Kes sunu, bu harika olacak. Uzaklasacak, kendini gozden ge- cirecek, yeniden odaklanacaksin. Tazelenmis olarak geri déndii- finde ise hem sirket, hem hayatin, hem de diger her sey yoluna girecek.” Gézlerimi devirdim. “Hadi ama en azindan diisiince yapin: degistirmen gerektigi konusunda anlagamaz muyiz?” diye sorarak masama oturdu. “Muhtemelen” Keyifsiz bir sekilde igimi cektim. 16 ANLASMA “Kendini yorgun hissettmen senin sucun degil. Cok sey ya- sadin; kocanin beklenmedik dliimi, ig erkek gocuguna bakmak ve sirketi ayakta tutmaya calismak. Cehennem gibiydi. Gercekci olmamuz gerekirse Wade'in bes yil énceki dliimiinden beri sava- slyorsun.” “Bunlart sesli sdylemek zorunda musin? Kulaga daha da dep- resif geliyor” Yeniden icimi cektim. Biri ofis kapimi tiklatt.. “Igeri gelin} diye seslendim. Kapz agildginda genis bir sekilde gillimseyen Gabriel goriin- di. “Ogle yemegi icin hazir misiniz, hanumefendi?” Gézleri Mar- ley’ye kaydh. “Selam, Marls” “Selam,” diye karsilk verdi Marley sapsalca gilliimserken. Ben de giiliimsedim. “Bay Ferrara.” Saatime g6z attum. “Er- kencisin. Ogle yemegine daha bir saat var. Ikide dedigini sam- yordum?” “Toplantum erken bitti, ayrica acim. Simdi gidelim” Tasarimci elinden ¢ikmis takim elbisesinin i¢indeki gz alic, uzun, esmer ve yalusikh italyan’a bir bakas atm, Gabriel Ferra- ra, New York'ta bir rock yildiziydi ama benim icin sadece yakin bir arkadasti. Rahmetli kocami tanryordu ve her ne kadar Wade hayattayken onunla hig tanismamis olsam da dliimiinden kisa bir sire sonra benimle iletisime gecmisti. Diinyadaki en biyiik medya sirketlerinden birine sahipti, binasi da buradan cok uzakta degildi. Ara sira bana tavsiyeler veriyordu ve yapabildigimiz 2a- manlarda 6gle yemegi yiyerek goriisiiyorduk. Aramuzdakiler ta- mamen platonikti. O, zaman zaman yaslandigim bir kaya gibiydi. “Gabe, Claire’ bu konferansa gitmesi gerektigini séyle” Mar- ley bikkinhikla igini gekti. Gézleri ikimiz arasinda gidip gelen Gabriel kaslarim cattu. “Peki... Claire, bu konferansa gitmelisin,” diye hevessizce tekrar etti. “Simdi yemek yiyelim. Sushi bekliyor’ Marley'nin gézleri benimkileri buldu, “Sadece bir hafta izin 7 T. L. SWAN alip Parise gidemez misin? Kendine biraz zaman ayirsan. Gocuk- lardan uzaklassan, Burada ofiste her seyle ben ilgilenebilirim. $u nakit destegini de aldik, buralarda isler su an igin yolunda. Bu stireyi giiciinii toplamak igin kullan.” Derin bir nefes verdim. Kendimi bu bunalmdan ¢ikarmam gerektiginin farkandaydim. Hayatim o kadar tekdiizeydi ki, her sey icin hevesimi kaybetmistim. Bir zamanlar vahsi ve kaygisiz olan hayatum kinle dolmustu. Bazen Wade beni bu karmasayla bir basuma birakujn igin dyle kizyordum ki sanki beni duyabilir- mis gibi kafamun i¢inde ona agzima geleni séyliiyordum. Sonra da kendimi cok suglu hissediyordum ¢iinkii ogullarinin bityiidit- gana gérmek icin her seyini verecegini ve beni birakmanin asla onun tercihi olmadigim biliyordum. Hayat bazen hig adil olmuyordu. Sadece iyilerin genc dldigiinii sdylerlerdi, peki ya en iyi olan- lar? Onlar neden 6lmek zorundaydi? Marley, “Konferansa git” diye baska yapmaya devam ediyordu. “Bunu kabul edene kadar dgle yemegine gitmiyorsun.” “Acele et, kadin. Evet, kabul edildi. Gidiyor” Gabriel konus- mayt bitirmeye calistyordu. Ben hareket etmeyince, derin bir ne- fes vererek koltuga geri oturdu. “Motive edici sagmaliklant nasil yapacagim: bilmedigimi bili- yorsun.” Ayaga kalkarak dosyalari toplamaya basladim. “Yaptik- lan sagmaliklar, deli zirvasinda yeni bir seviye.” “Bence biraz deli zirvasina ihtiyacin var giinkii delice metelik- siz olmak hic eglenceli degil” Marley yeniden igini gekti. Santtun. “Bu dogru.” Telefonunda gezinen Gabriel giiliimsiiyordu. Etrafi toplamaya devam ediyordum. Bu gergekten dogruydu. Delice meteliksiz olmak kesinlikle olmak istedigim bir sey degil- di. Sandalyemde arkama yaslanarak umut dolu arkadasima bak- tum. “Git, giiciinii yenile. Lanet olsun, konferans Fransa’nin Cham- 18 na ANLASMA pagne bilgesindeki Epernayde. Bundan daha giizeli asla gelmez, Claire. Hem vergi indirimi olacak, yani paray: ya bunun icin 6dersin ya da vergi olarak, segim senin. En kota ihtimalle, her 6gleden sonra masaj yaptirabilir, her gece gurme aksam yemegi- nin yaninda iki litre sampanya icip keyifli bir uyuguklukla yataga girebilirsin” Dikkati baska yerde olan Gabriel, “Epernay giizeldir” diye mi- nildandh. “Sirf konumu icin bile giderdim? “Oraya gitmis miydin?” diye sordum. “Birkag kez. Gecen yaz Sophiayla gittik” diye cevap verdi. “Orayi sever” Kendimi liiks bir otel odasinda hayal etmeye basladim. Her seyden uzaklasmayali o kadar uzun zaman olmustu ki. Ashina ba- kahrsa, bes yil olmustu. “Simdi, gurme aksam yemegi ve sampan- ya... bastan gikanics” “Seyahatinin konferans béliimii sikici olursa ekersin ve Fransada kendine bir hafta aynrsin, Bu molaya ihtiyacin var” dedi Marley. Gabriel ayaga kalkt. “Katihyorum. Gidiyorsun. Acele et, ag- hktan éliyorum? Derin bir nefes verdim. “Bari benim icin gitsen?” Marley elimi tuttu. “Liitfen” Tath bir sekilde giiliimseyerek sirin olmaya calisircasina kirpiklerini larpisturdi. Ah, Tanrm, Bunun pesini birakmayacaku. “Peki” fcimi cek- tim. “Gidecegim? Masamdan ziplayarak kallup heyecanla alkislamaya basladi. “Evet, bu senin igin ok iyi olacak, Claire. Tam ihtiyacin olan sey.” Aceleyle kapiya gitti. “Sen fikrini degistirmeden énce hemen ugak biletlerini rezervasyon yaptiracagim.” El cantam: alirken gézlerimi devirdim. “Simdiden ddim pat- hyor” “Yasasin, cok heyecanhyim. Ellerini iki yanda sallayarak ofis- ten kosarak ¢ikt, T. L. SWAN “Gidiyor muyuz?” diye sordu Gabriel. “Evet ama canim sushi istemiyor.” “Peki.” Eliyle kapiy1 gésterdi. “Sen seg ama hizh olsun. Bayil- mak uzereyim.” A “Tamam. Detaylarin iistiinden gegelim,” diyen Marley ickisin- den bir yudum ald. Yemegimden bir isirik alirken basimla onayladim. Bir resto- randa dle yemegi yiyorduk. Konferansim igin yola ¢ikmadan anceki gindi. “Valizlerin hazir” Ajandasim ¢ikararak listesini okumaya baslamisti. “Hh” Listesindeki ilk kutuya tik koydu. “Saglarin yapildi-tik.” Liste- sine devam ediyordu. “Randevular temizlendi,’ diye kendi kendi- ne murildamrken listesini okumaya devam etti. Bense gelecek hafta icin tamamen heyecansiz hissederek ye- megime devam ediyordum. “Ah” Kaslarim catarak kafasim kaldirip bana bakti. “Lazer yapturdin mi?” Gozlerimi devirdim. “Bu cesit konferanslarda pek cok atesli firsat olur, Claire” “Benimle dalga mi geciyorsun?” Diimdiiz bir sekilde ona bak- tum. “Benim bu konferansa seks yapabilmek igin mi gitmemi is- tiyorsun?” “Sey” Omzunu silkti. “Neden olmasin?” “Marley” Catal ve bicagim: bir tingirtiyla tabaguma biraktim. “Seks, istedigim en son sey. Hala tek bir adamla evliymis gibi his- sediyorum” Yazii asildiktan sonra kagidh ve kalemi birakts. “Ama degilsin, Claire” Masanin iizerinden elimi tuttu. “Wade dldii, tatlim. Bes yil 6nce... ayrica kesin olarak biliyorum ki o da senin sonsuza kadar yalniz yasamani istemezdi.” Gozlerim éniimde duran tabaga indi. “Hayatin: dolu dolu yasamani isterdi... ikiniz igin de.” 20 ANLASMA Bogazimda bir yumru olustugunu hissettim. “Senin mutlu olmani, gerektigi gibi ilgilenilmeni... sevilmeni isterdi” Kucagimdaki parmaklarim: kivinyordum. “Ben sadece...” Se- sim yavasca azaldi. “Sadece ne?” “Hayatima asla devam edemeyecegimi disiniiyorum, Marl,” dedim iizgiince. “Baska bir adam nasil olur da Wade Anderson gibi olabilir?” “Onun yerini asla kimse almayacak, Claire. O senin kocan” Yumusak bir sekilde giiliimsedi. “Sadece birkag randevuya ¢ik- mani séyliiyorum. Biraz eglen... 0 kadar” “Belki,’ diye yalan séyledim. “Alyansini ve nisan yizigina cikanp diger eline gecirmelisin” Diisiincesi bile gézlerimin aninda yaslarla dolmasina sebep oldu. “Higbir erkek yanina yaklasmiyor giinki hepsi evli oldugunu saniyor.” “Ben bundan memnunum” “Wade degil ama. Sana layik oldugunu disindiga birini bu- lunca onu sana génderecek. Fakat sen de hazir olmahsin” Gézyaslarimin arasindan giizel arkadagima bakiyordum, “O hala seninle birlikte. Her zaman seninle olacak. Sana goz kulak olmast icin ona given, Onun gitmesine izin vermen gere- kiyor, Claire” Bakislarim onunkilere odaklandi. “O kazada onunla birlikte élmedin. Yapabiliyorken yasa.” Basimi egip 6niimdeki tabaga baktigimda istahim aniden kay- bolmustu. “Bu dgleden sonra lazer i¢in sana randevu alacagim.” Catal ve bigagimi yeniden elime aldim. “O zaman bir palaya ibtiyaclar olacak. Kocaman bir calilik bityiittiim?” Kikirdadh. “Evet, o karmasa gitmek zorunda.” A 21 T. L. SWAN Arabamt park edip éniimde duran eve baktim. Bizim evimize, Wade'le birlikte insa ettigimiz, iginde yaslanmay! planladigi- miz eve. Long Islandia bize ait cennetten bir parca. Wade, gocukla- mnin yan karsal bir bélgede bilyiimeleri konusunda kararhydi, Kendisi New York'ta biiyiimiistii ve ¢ocuklart i¢in tek istedigi ne zaman isterlerse dzgirr bir sekilde oynayabilecekleri biyik bir toprak parcasina sahip olmalarrydi. Bir arazi parseli satin almis, ardindan evimizi inga etmistik. Ne gosterisli ne de siisliiydii. Bindirme tahtalarla kaplanmisti; késede genis bir verandas1, biryiik bir garaji ve basketbol potast olan bir yaraj yolu vardi. Evin igerisinde dért yatak odasi, iki yasam alam ve rastik tarzda dekore edilmis biiyiik bir mutfak bulunuyordu. Oylesine Wade gibiydi ki... O zamanlar maddi imkénumiz taha iyisine yetiyordu ama is o noktaya geldiginde kahkaha ve -ocuklarla dolu bir tasra evi istemisti. Biz de ona sahip olmustuk. Daisincelerim, polisin kapum: caldigi sabahin o erken saatine kayd. “Claire Anderson siz misiniz?” “Evet” “Cok iizgiiniim. Bir kaza yasandt.” Bunu takip eden saatler hayati derecede nemli ve act doluy- du. Hepsi zihnimde éyle berrakt: ki... nasil hissettigim, ne giydi- gim, sdyledigim kelimeler. Kalbimin lanihist. Morgda izerine egilerek aglayip yiziine diigen saclar: ellerim- le tararken, cansiz bedenine fisildayip sonsuza dek ona bir séz veren halim géziimiin 6niine geldi. “Cocuklarimizi istedigin gibi yetistirecegim. Basladigimiz seyi devam ettirecegim. Tim hayallerini gerceklestirecegim... sana s6z veriyorum. Seni seviyorum, sevgilim.” 22 ANLASMA Yuiziim gézyaslanyla burusurken diisiincelerimi simdiki za- mana gektim. O aninin aklimda oyalanmasina izin vermek bana hig iyi gelmiyordu. Eger kendime oraya gitme izni verirsem, onu en bastan kaybetmisim gibi hissediyordum. Actasla gitmiyordu ama bazi giinlerde beni dldirecekmis gibi hissettiriyordu. Bombos bir kabuktum. Bedenim yapmast gere- kenleri yapip islevini yerine getiriyordu ancak zar zor nefes ali- yordum. Bir sorumluluklar diinyasinda boguluyordum. Oliimiinden saatler sonra kocama verdigim sézlerin bedeli agar olmustu. Geceleri disari cikmiyordum, sosyallesmiyordum, gecemi gindiiziime katmis calisyordum... hem evde hem de ofiste. Wade'in hayallerini gerceklestirmeye kendimi adayarak, ¢o- cuklarinin sevildiginden ve korundugundan emin olarak. Sirke- tini ayakta tutmaya ¢alsarak. Cok zordu, yalnizdi ve lanet olsun, tek dilegim gu sikik kapidan iceri girip beni kurtarmasiydi. Marley’nin bugiin sdyledigi sézler akimdan gecti. “O hala seninle birlikte. Her zaman seninle olacak. Sana goz kulak olmast i¢in ona giiven. Onun gitmesine izin vermen ‘gerekiyor, Claire.” Kalbimin derinliklerinde hak oldugunu biliyordum. Havada asil kalmis bir sarla gibi, sézleri aklimdan gukmuyordu. Hassasi- yetimi parcalara ayinyordu. Bombos bir hiiziin etrafum: sardigunda gézlerimi bosluga dik- mistim... o geri gelmeyecekti. O, asla geri gelmeyecekti. Zamant gelmisti; geldigini biliyordum. Yine de bunun daha az acitmasini saglamiyordu. Onsuz yasamayi hayal edemiyordum. Nasil yaptigimt da bil- miyordum. Ogrenmek zorunda olmak istemiyordum. Basimi egerek yiiziiklerime baktum ve kendimi, diisiinmesi bile kétii olan seyi yapmaya hazirlayarak parmaklarimla alyan- simi tuttum. 23 T. L. SWAN Yaslann arasindan gézlerimi kirpistirdim, ardindan gogsii- miin Gzerinde bogucu bir agurhikla yavasca ylzukleri gikartum, Parmak bogumuma takaldiktan sonra en sonunda kayarak 62gir kaldilar. Elimi yumruk yaptum. Yiziklerimin agirhgy olmadan daha hafif hissettiriyordu. Ciplak parmagumda kalan beyaz sizgiye baktum. Giinesin kaybettigim seye dair haturlaticist. Onun yaziigi olmayan elimden nefret ediyordum. Onun agki olmayan hayatumdan nefret ediyordum. Duygularin altinda ezilmis bir halde kafami direksiyona yas- ladim... ve uzun zaman sonra ilk kez, kendime aglamak igin izin verdim. A Valizimin icine son ayakkabu ciftini de attum. Yarin konferans igin yola @kacakum. “Saninm hepsi bu.” Yatajumin dizerinde, valizimin yaninda yiiziistii uzanan Pat- rick, “Dis firgam aldin mi?” diye sordu. En gen¢ gocugum ayni zamanda en akal olandi. Higbir seyi unutmazdi. “Heniiz degil. Onu hala kullanmam gerekiyor. Sabah gantaya koyacagum.” “Tamam” “Okuldan geldiginizde biiyitkanneniz burada olacak,” diye ha- turlatum. “Evet, evet, biliyorum,” derken gézlerini devirdi. “Ayrica Har- ry yaramazhk yaparsa ya da Fletcher asabilegirse hemen seni ara- mam gerekiyor.” Talimatlarum: ezberden siralarken igini gekti. “Evet, bu dogru.” Kardesleri cok az sey biliyordu ama Patrick aynica benim ispiyoncumdu. Onlar daha yaptiklari seyi bitirme- den benim haberim olurdu. Ug oglum vardi. Fletcher on yedi yasindaydi ve resmi olma- yan kisisel korumam roliini iistlenmisti. Harry on iig yasindaydi, ileride ya Nobel Odiilii kazanan bir dahi olacak ya da bir sekilde hapse girecekti. Cogunlukla okulda bir cesit tehlikeyle karsi kar- siya kalmay: basaran tanidigim en yaramaz insand, 2 = ANLASMA Patrick, benim kiigiik bebegim ise sadece dokuz yasindaydh. Cok tath, nazik, hassas ve erkek kardeslerinin olmadigy her seydi. Ayrica benim en biiyiik endise sebebimdi. Babasi dldiigiinde sa- dece dért yasindaydi ve cogu seyden mahrum kalmisti. Babasini hatirlamiyordu bile. Babasinm fotograflarin: odasinin her yerine asmisti. Ona ta- parcasina hayranlik besliyordu. Hepimiz besliyorduk. Ama Pat- rick'in takintisi neredeyse asiriya kacryordu. Giinde en az iki kere benden babastyla ilgili bir hikaye anlatmamn istiyordu. Ben Wade'le ilgili ge¢mis olaylan ve hikayeleri ona yeniden anlatir- ken giiliimseyerek dikkatle dinlerdi. Restoranlardaki, Wade'in en sevdigi yemeklerin hepsini bilirdi ve her zaman aynilarim siparis vermek isterdi. Babasinin eski tis6rtlerinden birini giyerek uyu- yordu. Bunu ben de yapryordum ama yaptigimi asla belli etmi- yordum. Dirist olmak gerekirse, hikaye zamanlarindan adeta ddim kopuyordu. O anda konustugumuz hatiraya hepimiz giiliiyor, haklanda sakalar yapryorduk. Sonra cocuklar yataklanna gidip keyifli uykularina dalarken, benim zihnim ayn sahneyi art arda gérmeye devam ediyordu. Onu en bastan yasayabilmeyi dileyerek. Wade hala bizimle burada yasryordu, sadece kanh can olarak degildi. Yalniz kalacagim kadar éliiydii... hayatuma devam etmeyi de- neyemeyecegim kadar da hayattaydi. Cennetle cehennem arasinda, tam ortada sikigmistim, Kocamun hayaletine gilginca asiktim. “Tamam, listemi sesli olarak oku,” diye devam ettim. “1...” Patrick okurken kaslarini atti, “ls ki-ya-fet-leri” “Is kayafetleri” “Evet? Neredeyse hepsini dogru okudugu icin gururla giiliimsedi. Uglara dogru dalgah olan koyu renk saclarin: karistirdim. “Tamamdir.” 25, T. L. SWAN Kelimenin yaninda tik koydu. “Gin...” Takilmis gibi kaslarint gat, “Giinlik kayafetler mi?” diye sordum. Bastyla onayladh. “Tamam.” *Pijama” Heyecanla omuzlarin kaldirdh. “Bunu biliyordum.” iiyiimiis de okumaya baslamis su haline bak” Patrick’in disleksisi vardi ve okumak onun icin zordu ama basar- mamuza az kalmist. Valizi kontrol ettim. “Aldim.” Tik koyarak listedeki diger maddeye ge¢ti. “Ayakkabi?” “Tamam” “Sa... sa...” Derin bir konsantrasyonla kaslarim ¢att1. “Sag kurutma makinesi mi?” “Evet” “Aldum” “Elbiseler” Yanaklanmi havayla sisirip gardirobumun icine baktum. “Humm, hangi elbiselerim varmus?” Askidaki kiyafetlerimi g6z- den gecirdim. “Sadece randevuya ¢ikmaya uygun elbiselerim var. Pek de is konferansina uygun kuyafetler degil. Himm...” Siyah bir elbise cikanp dizerime dogru tutarak aynaya baktim. “Bu giizel bir elbise. Onu babamla nereye giderken giymistin?” “Sey” Kaslanim: cattim. Higbir fikrim yoktu ama her zaman yaptigium gibi bir seyler uydurmak zorundaydim. “Pizza yemeye gitmistik, sonra dansa” Sapsalca bir sekilde giliimsediginde ona séyledigim seyi hayal ettigini biliyordum. “Ne cesit pizza yemistiniz?” “Sucuklu.” G6zleri kocaman oldu. “Bu aksam pizza yiyebilir miyiz?” “Eger istersen.” “Evet” Havaya yumruk atti. Odadan kosarak ¢ikarken, “Bu aksam pizza yiyoruz,’ diye abilerine bagirdi. “Babam gibi, ben de sucuklu yiyorum.” 26 ANLASMA Ozgiince giiliimsedim. Eger Wade'in ekstra acil ve anciiezli pizza sevdigini bilseydi, feci sekilde hayal kinkhigina ugrardi ama sucuklu pizzasin: yiiziinde kocaman bir giliimsemeyle yemesine izin verecektim. Elbiselerden birkagini cikarip valizimin icine attim; bunlarla idare edecektim. Baska bir sey satin almak icin vaktim yoktu. Toplanmis valizime bakarken ellerimi kalcalarima koydum. “Tamam, sanirim bu kadar. Konferans, bekle beni geliyorum” Araba, Chateau de Makua'nin biiyiik girisinden gecti. Pence- reden disari bakarken, “Vay be,” diye fisildadim. Neredeyse sekiz saat uctuktan sonra sofériim beni almisti. Arabayla buraya gel- mek bir iig saat daha sirmiistii. Erken baslayan yolculugumun sonunda 6liimiine yorgundum ama aniden heyecanlanmistim. $ofér bagajdan valizimi ¢ikarinca ona bahsis verdim, ardin- dan dniimdeki biiyiik binaya dogru baktim. ZIHIN USTALARI Bu konferansin adh bile giiliinctii. Tekerlekli valizimi cekerek igeri girdim, hemen sonra resepsiyonda sura beklemeye basladim. Bina giizeldi, eski modaydh ve baska bir diinyaya ait gibiydi. Hem liiks hem de gésterisli havastyla zamanda geri gitmisim hissi veriyordu. Giris salonu biiyiiktii ve merkezinde kocaman, daire- sel bir merdiveni vardi. Herkes ileri dogru ilerlerken resepsiyon gorevlisi, “Suradaki?” diye sordu. Sirada Sniimde duran insanlara baktum, Konferansa katuhp katulmadiklarin: merak ediyordum. Barbie bebege benzeyen iki kuz vardi. Kocaman silikon dudak- lar ve devasa giiliing kirpiklerle iyi griindiiklerini nasil disiine- biliyorlardi? Géz kapaklarinda dyle agar bir seyle gézleri acumiyor muydu? Bir tanesinin, kéklerde belli olan kaynaklanyla bel hizasina gelen sariya boyanmus saglani vardh. ly... gergekten cok riikiisti, Digeri ise koyu renkli, kivircik ve giir saclara sahipti. Neredeyse 27 T. L. SWAN higbir sey giymiyor gibi olsalar da sik gériiniiyorlardi. Kendimi ahsilmadhk bir sekilde modast gecmis hissederken atkuyrugumu sikilastinp keten gomlegimi asagrya dogru gektim. Kahretsin, daha sik bir seyler giymeliydim. Sangin olan arkasinda durdugumu fark etti. “Ah, selam. Zihin Ustalar’na mi katilacaksin?” “Evet.” Beceriksizce giiliimsedim. “Sen?” “Evet,” diye ciyakladi. “Aman Tanrim, ¢ok heyecanhyum. Ben Ellie. Ne is yapryorsun?” “Himm.” Aniden ok sikilgan hissederek omzumu silktim. “Claire. Bir sirket icin ¢alsryorum.” “Ben kendi imparatorlugumu yénetiyorum,’ diyen Ellie gézle- rini heyecanla ag¢misti. “{mparatorluk,” diye tekrar ettim eglenerek. “Ne imparatorlu- gut” “Ben bir influencerim” Beynim ayak uydurmaya galisirken ona bakakalmstum. Ah, Tanrim hayxr... cakma zirvaliklari paylasarak para kazanan 0 bu- dalalardan biriydi. “Gergekten mi? Harika” “Diinyay: dolasarak bikini modelligi yapryorum.” Gilliimsedi. “Kendi fotograflarumdan birini paylasirsam, tim diinya oker” Giilimsememi saklamaya calisirken altdudagim: isirdim. Bu kuz gerek miydi? “Ben... eminim ¢éker.” Onun éniindeki koyu renk sacl kiz da bize dogru dénerek gii- limsedi. “Sipsak, arkadasim.” “Aman Tannim... sen de mi?” diye sordu Ellie sokla. Ardindan ikisi de kahkahalara boguldu. Koyu renk sagt kaz, “Ben Angel” diyerek kendini tamitt. “Ben de bir influencer ola- cagim.” “Daha baslamadin mi?” Ellie’nin ses tonu kii¢iimseyiciydi. “Sey” Angel omzunu silkti. “Teknik olarak hayir. Kontratimda hal4 oynamam gereken birkag film kaldi ama onlari bitirir bitir- mez tamamen ige girisecegim, her sey hazir.” 28 ANLASMA “Film mi?” dedi Ellie sasirarak. “Ne cesit filmler?” “Ben bir porno aktrisiyim. En son filmimi gérmiis olabilirsi- niz, Roket Sikli Johnny'yle Anal Sahibe” Ellie'nin gézbebekleri biiyiidi. “Aman Tanrim,” dedi solugu kesilerek. “Seni kesinlikle tamyorum.” {kisi de olduklan yerde he- yecanla giilmeye ve ziplamaya basladh. Ah, lanet olsun. Roket Sikli Johnny’nin onun kagina ne yaptigini merak edi- yordum. Aslinda herhangi birinin baska birinin kicina ne yaptgin me- rak ediyordum. Birinin bana dokundugu zamanin iizerinden o kadar uzun siire gecmisti ki her seyi tamamen unutmustum. Ama o zaman bile, hicbir zaman sert-ve-hizh porno tarzi seks tercih etmezdim. Sevecen ve nazik severdim. Evli insanlarin yaptug) tiir- den seksi. Givenli ve gercekti, anal bir sahibe olmaktan diinyalar kadar uzakti. Marley beni burada ne bicim bir haltin icine sokmustu? Arkamdaki adama dogru déndiim. Bunlari duymus muydu? “Merhaba”” Giliimsedi. “Merhaba” Sarigin ve normal gériinen biriydi. Hos gériniiyordu. “Konfe- rans icin mi buradasin?” diye sordu. “Evet” “Ben de” Benimkini sikmak icin elini uzattu. “Nelson Barrett” “Claire Anderson.” Gilliimsedim. “Ben bilgisayar bilimciyim.” Etrafa bakandi. “Burada konfor alanumin o kadar disindayim ki komik bile degil” “Ben de?” Icim rahatlamist. Normal biriydi. “Medya sektdriin- deyim” “Tanistigimiza memnun oldum, Claire.” “Ben de” Ardindan éniimiize dénerek kizlarin maskaraliklarini izleme- 29 T. L. SWAN ye basladik. Gardltiicd, hareketli ve burada olduklari igin gok he- yecanliydilar. Onlan izlerken guliimsiyordum; coskulari cocuk- su ve izlemesi eglenceliydi. Bu ¢esit bir coskunun yaklasik olarak yirmi sekiz yas yakin- larnda yok oldugu seklinde yararsiz bir gozlem yaptim. Hayat onlan gergek anlamda kiclarindan becermeye baslamadan énce iyi gecirecekleri sadece bes yil kaldigim tahmin ediyordum. Bo- zulan iliskilere ve borclara sahip olacaklardh... Eger bu strada asik olacak dizgin birilerini bulmay: basarabilirlerse. Tiksintiyle basim: iki yana salladim. $u ig karartic halime bakin... belki de gercekten burada ol- maya ihtiyacim vardi. Daha once hi¢ negatif bir insan degildim. Kisiligimin son za- manlarda yizeye cikan bu parcasindan nefret ediyordum. Aruk kendimi tanryamryordum bile. Sira ilerlerken insanlar arkamuzdaki giris salonunda bir yigin olusturmaya baslamisti. Kalabalikta sadece heyecanh girisimciler olan kadin ve erkekler vardi. Nelson: saymazsam, sanirim bura- daki en yash kisi bendim. “Aman Tannm, bu aksam birlikte disari akmaliyiz” dedi An- gel “Evet? diyen Ellie yukan asags zphyordu. “Aman Tanrim. Gok havaya girdim.” Bana ve Nelson’a dndi. “Clara, sen de bu aksam digan gikmahsin? “Bu aksam size ayak uyduramam” Gilimsedim. “Bir dahaki sefere kesinlikle” “Tamam” Angel’a dogru dondi. “Nereye gidecegiz?” Viicudumu Nelson’a cevirerek zoraki bir sekilde giiliimsedim. “Bu aksam kag tane iicretsiz film gekeceklerini merak ediyo- rumy diye fistldadi Nelson. Kikirdadim. “Evet, dyle degil mi? Sansli erkekler. Bundan sag cikamayabilirler” “Kesin olarak biliyorum ki ben ¢ikamazdim,’ dedi alcak sesle. 30 ANLASMA Ayn anda kikirdayarak surada yavasca ilerledik. Kayit sirasi Ellie'ye gelmisti. Yas¢a daha biyuk ve oldukca seckin gorandsli dort adam ar- kamuzdan iceri girdi. Himm, belki de burasi fena degildi. Hep beraber sirada biraz daha sohbet ettik. Arkamuza biraz nce gelen adamlarin uygulama gelistiricisi oldugu ortaya ¢ik- must. $u anda o kadar da aptal gibi hissetmiyordum. Normal in- sanlar da buradaymus gibi goriniyordu. Iceri bir kadin girdiginde tim erkeklerin baslan ona dogru déndi. Sarisin ve giizeldi. Hem sikt hem de modaya uygun gi- yinmisti, tahminimce yirmilerinin sonlarndayds. “Methaba, bu- rasi kayit sirasi mi?” diye bana sordu. “Evet? dedim giiliimseyerek. “Konferans icin mi buradasimz?” “Hh? “Ben de? Elini uzatarak benimkini sikt.. “Ben Melissa” “Merhaba, Melissa. Ben Claire” “Memnun oldum” Sura tekrar ilerledi, kasa bir siire sonra iki otel personeli daha Tesepsiyona gelince hepimiz farkli siralara dogru aynldik. Nelson benim arkamdan gelmisti. “Sonra gorisiiriz. Eger gelmek istersen asagidaki restoranda saat yedide aksam yemegi yiyoruz, Claire” “Ah’ Irkilerek ona dondiim. “Tesekkiir ederim ama yapacak islerim var. Seni yarin gériir miyim?” diye sordum. “Evet, elbette” Giiliimsedi. “lyi aksamlar” Yiiziimde bir tebessiimle resepsiyon gérevlisine déndim. Da- siindiigiimden daha rahat hissediyordum. Bu aslinda gercekten ise yarayabilirdi. A Gésterisli konferans salonunda yiiz yirmi Kisiyle birlikte otu- ruyordum. Salon elektrikle ugulduyordu. Herkes gevezelik edi- yor, not defterleri ve diger kagitlan hazir halde bekliyordu. 31 | T. L. SWAN Buradaki herkes kendisini daha iyi bir hale getirmek igin ¢a- balamaya hevesliydi. Bense... sadece sampanya igmek ve kendim igin bir tatil yap- ma bahanesiyle buradaydim. Ama yine de... yayasin! Tabii bu ko- nuda hevesli olanlar i¢in. Sahneye bir adam ¢iktuginda herkes alkislamaya ve tezahiirat yapmaya basladi. Ellerini kaldiran adam genis bir sekilde giiliim- sedi. Himm... kim oldugunu merak etmistim. Tezahiiratlarin bitmesini beklerken tekrar giiliimseyerek, “Hos geldiniz,” dedi. Gémlegine takilmis kiiciik bir mikrofon var- di. “Zihin Ustalari’na hos geldiniz. Kendinizin daha iyi bir versi- yonunu bulacaginwz bir yer” Sesi sanki bir vaaz veriyormus¢asina yiiksek ve ekoluydu. “Hazir misiniz?” diye bagirdi. insanlar sevincle alkislamaya basladi. Ah, Tanrim... cok abartilrydi. Herkes aklini yitirirken ben de salondaki digerleriyle birlikte alkusladim. Insanlar ayaga kalkms- tt, alkishyor ve kahkaha atiyorlardi. Etrafa bakinirken kaslarim: cattum. Cidden ama... biraz sakin olun millet. Bu lanet bir tarikata benziyordu. Marley icin bu sagmahgi filme almay akiimdan gecirerek te- lefonuma baktim. O bile buna inanmazdi. “Simdi, agils konusmacumuzi sizlere takdim etmek istiyorum. Cogunuzun bu gevrede takip ettigini bildigim birisi. Motivasyon konusmalan diinyasinda bir rock yildizi ve toplumun her kesi- minden insanlarin hayatlarim: degistiren atdlyelerin gelistiricisi. Sadece bir giin icin burada olacak. O yiizden lafi daha fazla uzat- madan, Istediginizi Nast! Alrsimz isimli en son stratejisiyle sah- neye hos geldiniz, Tristan Miles.” Kalabalik gilgina dénerken cigerlerimdeki hava bogaldi. Tristan Miles tasarimci elinden ¢ikmis lacivert takumi ve “az dnce becerildim” diye bagiran koyu renk dalgahi saclanyla sahne- ye ciktu. Kocaman bir sekilde giiliimsedi, ellerini havaya kaldira- 32 ANLASMA rak izleyicilerle birlikte alkisladiktan sonra egilerek selam verdi. Herkes cildirmis gibi bagirip alkislyordu. Gozlerim neredeyse yuvalarindan firlayacakts... bu ne sikim isti boyle? Salondaki herkes kaybolmaya baslarken kalp atislanmi kulak- larimda duymaya basladim. Ofkemin kabardigini hissettim. Onun goriiniisiine bile katla- namuyordum. Sey, aslinda bu tam olarak dogru degildi. Kahrolasi got herif iki ucu keskin bir kilig gibiydi; bakmas1 gz kamastinci ama katlanmasi imkansizd. “Herkese merhabay diyen sesi ayni sekilde ekoluydu. “Tebrik- ler” Salonun sessizlesmesini beklerken giliimsiiyordu. Derin sesi tenimdeki tim tiiylerin iirpermesine neden olmustu. Bir New Yorkluyla karisik, ist tabakaya ait hafif bir aksani vardi. Kulaga seckin ve zeki geliyordu. Ne oldugunu bilmiyordum ama her ney- se feci seksiydi. Of... onunla ilgili her seyden nefret ediyordum. “Hog geldiniz ve geldiginiz igin tesekkiir ederim. Kisisel geli- siminiz igin cok degerli bir adim attunuz.” Konugurken gozlerini salondaki herkeste gezdiriyordu. “Bilhassa ben...” Gézlerimiz kesistiginde konusmayi keserek bana bakti ve sonra gozlerini kir- pistirdi. Siktir. Gabucak toparlandh. “Bilhassa ben, sizler igin heyecanhyim” O konusmaya devam ediyordu ama ben duymuyordum. Du- yabildigim tek sey, kan dolasimimda coskun bir nehir gibi dola- san adrenalindi. En son konustugumuzda Wade'in sirketini ogul- larimdan ¢almaya kararliydi. Burada oturup bu asagihk kan emicinin motivasyon konus- masi yapmasini dinleyecek degildim. O, aile sirketlerini eglencesine mahvediyordu. Ne kadar acinastydh. 33 T. L. SWAN Elbette adi Zihin Ustalan olan bir konferansta sunum yapardi, Bu tam da onun gésterig yapma yoluydu. Kendisinin ast! zihin ustasi oldugunu disiiniyordu... ne sakayds ama. Ayaga kalkarak yanimdaki kisiye, “Affedersiniz,” diye minil- dandim. Benimle ayni sirada koltuklarinda oturan insanlarin ya- nindan ge¢erek ilerlemeye basladim. Sahneden, “Claire Anderson,” diye seslendi. Dehsete diigmiis bakislarim onunkilerle bulustu. “Hemen yerine otur.” “Ben...” Cikisa dogru bir adim daha attum. “Claire,” diye uyardi. Dogruca iizerime sabitlenen yiiz yirmi gift g6ze, ardindan tek- rar ona baktum. “Hemen. Yerine. Otur. Dedim” 34 3. BOLUM Siktir. Sahte bir sekilde giiliimsedim. Bu asagiik got kim oldugunu santyordu? “Hemen. Yerine. Otur. Dedim.” Git de kendini becer, seni koca kiigiimseyici serefsiz. Gézleri- ni dikerek bana baktiginda, tek kasumi kaldirarak tath bir sekilde gilliimsedim. Sonra kasith olarak kaprya dogru yuridim. Gézlerini kis, sonra kendine gelip konugmasina geri déndi. “Az once séyledigim gibi” diye devam etti. Salondan disan gikilan koridora girdim, onun gézlerinden uzakta hala konusmasim dinleyebiliyordum. Séyledigi higbir seye konsantre olamayarak on dakika boyun- ca sessizce 6fkelendim. Bu adamun sirf gériintiisii bile sahip oldugumu asla bilmedi- bim bir asabiyeti ortaya ckanyordu. Késeden bir bakis attgimda onun sahnede ileri geri yiri- digiinii gordiim. Sesi derin ve buyurgandi, Bir eli pahali panto- lonunun cebindeydi, digerini de konusurken heyecanla havada salhryordu, Yakusikhydh, kisiliginde o giiclii sertlige sahipti, fgi odag: olmakta rahatti, ashnda bilyiik ihtimalle her yerde rahatti. 35 T. L. SWAN Her bir kelimesini dikkatle dinleyen kalabalik sessizdi. Notlar ahyor, gerektigi yerlerde giiliiyorlardi, Tam kadinlar husu i¢ginde ona bakip onu istiyorken; biitiin erkekler de o olmak istiyordu. Bense... sadece onun parlak-cocuk suratinin ortasina yum- ruk atmak istiyordum. Her seyin ona kolayca gelmesinden nefret ediyordum. O hak sahibi ailenin iginde dogmustu. Haddinden fazla zengin ve lanet derecede karizmatikti. Bir de bu karigima giiliing derecede yaki- sikh olmasin: eklemek hig adil olmuyordu. Géziimiin 6niine onun ve ayaklarina kapanan kadinlarin bir goriintisii geldi. Tam bir capkin olmaliydi, biiyiik ihtimalle ayn anda bes kadinla gériisityordu. Telefonda yaptigimiz son konusmay1 diisiindiim. “Cumartesi aksamu benimle aksam yemegine gikmak isteyip is- temedigini sormak istiyordum.” “Bana cikma mi teklif ediyorsun?” “Tanisma seklimiz hosuma gitmiyor. Yeniden baslamak istiyo- rum.” “Saka yapryor olmalisin. Diinyada kalan son erkek bile olsan seninle cikmazdim. Para ve dts goriiniis beni etkilemez, Bay Miles.” “Toplantumiz kisisel degildi, Claire.” “Benim icin cok kigiseldi. Git ve yiyip igmek igin beyinsiz bir kadin bul, Tristan. Senin gibi soguk, ruh emici bir pi¢ kurusuyla gtkmakla ilgilenmiyorum.” Bu gok havaliydi. Kendimi bosluga dogru sapsalca giiliimser halde buldum. Bana cikma teklif etmisti. Tristan Miles bana ¢ikma teklif etmisti. Bunu, beni kandirmaya ¢alismak icin yaptigim bilsem de... Kah- retsin, onu reddetmek cok iyi hissettirmisti. “Claire Anderson.” Sahneden gelen sesi duydum. Ha? Kafamu kaldinp dehget iginde sesin geldigi yere dogru baktim. Bekle... bana bir sey mi sormustu? Beni nasi! gérebiliyordu? 36 ANLASMA Tristan yer degistirip baska bir sahneye gecmisti ve su anda goriis acimdaydh. Siktir. Avucu yukarida olacak sekilde elini havaya kaldirmisti, “Lit- fen paylas.” “Affedersiniz.” Kaslarimi cattm. “Soruyu duymadim” Bakislar1 benimkilerle bulusurken yiiziinden bir giiliimseme- nin izi gecti. “Herkesten tatmin olduklarin: hissettikleri bir ani hatirlama- larin1 istemistim. Kendileriyle gercekten gurur duyduklan bir an.” “Ah? Gézlerim irilesti. “Suntmanuzdan yola ¢ikarak, harika bir sey haturladiginizi tah- min ediyorum” Ona bakakaldim. “Liitfen” Abarth bir sekilde elini salhyordu. “Gururunuzu paylasalim”” Got herif. Dik dik ona bakayordum. Bu adam ciddi miydi? Iki elini de ceplerine sokarak sahneyi adimlamaya basladi. “Bekliyoruz, Claire” derken sesi kiciimseyiciydi. Salondaki her- kes cevabim1 beklerken koltuk altlarimin terle isindigin hissede- biliyordum. Aman Tanrim, bu adam insan gileden gikarirdi. “Kendimi tatmin olmus hissettigim son seferde soguk, ruh emici bir pig kurusunun randevu teklifini reddetmigtim, Diinya- da kalan son erkek bile olsa,” diye duyurdum. Gozlerimiz kilitlendiginde tek kasim kaldirdi. Oyun baslasin, got herif... benimle tasak gecme. “Ah... ama Claire, kendi hayat deneyimlerinle ilgili haturladi- gin en iyi seyin baska bir insanla ilgili olmasi ne kadar iiziicii, Sanirim bu, ondan daha cok seninle ilgili bir seyler anlatiyor. Bu Ogleden sonra gercek bir cevap istiyorum. O zamana kadar iize- rinde iyice diisiin” Ardindan hicbir sey olmamus gibi izleyicilere dogru giiliimsedi. 37 T. L. SWAN Kazgin bir sekilde geriye dogru adim attum. Ne cegit bir insan oldugumu diisiiniiyordu ve bu konuda neler égrenecegimi sani- yordu ki? Kim oldugumu biliyordum ve onunla tamamen mut- luydum. Pislik. Bu konferans tam olarak ona goreydi. “Hem ayrica.” Sahnede ileri geri adimlar atmaya devam eder- ken bana yavas, seksi bir giiliimseme gonderdi. “Biiyiik ihtimalle bir giin o ruh emici pig kurusuna sana yeniden gikma teklif etme- si igin yalvaracaksin... kabul edeceginden degil tabii.” Kalabalk giildiigiinde, Tristan yeni kurbanina gecti. “Sen, uzun sar sacl kiz. En gurur duydugun hatiran hangisi? Cevabi gercekten iyi diisiiniip bulman: istiyorum.” Kan basincumin yiikseldigini hissediyordum. Alnim ter dam- lalanyla kaplanmusti. Asagi inip Bay Ziippe’nin kagina tekmeyi basmak ve onu sahneden asagu diisiirmek istiyordum. Lanet olsun ona... hayattan kahrolas: bir hafta uzak kalip kim oldugumu unutamaz miydim? Ne bok yemeye buradaydi ki? Sonraki bir saat boyunca Tristan Miles izleyicileri esir alirken, ona korkung bir éliimle bitecek iskenceler yaptigimm: hayal edip bosluga bakmistum. Koltugumda kalmahydim. Sagmahklarim dinlemek zorunda kaldigum yetmezmis gibi, simdi de ona destek gikmam gerekiyor- du. Su anda cikup gidersem aptal gibi gériinecektim. Bitir ark sunu. Sadece bir giin igin burada, sonra New Yorkia geri dénecek, diye kendime haturlatum. Bana yeniden cikma teklifi etmeyecegini soyleme tatminini ona yasattigim icin kendimi gok kizgindim. Bir insan ne kadar ezik olabilirdi? Tanrum, adamun biiyiik ihtimalle simdiye kadar mutlu bir ev- liligi vardi... Bir siiper model veya Instagram fenomeniyle evli olabilirdi. 38 ANLASMA Bu adamdan nefret ediyordum. Beni bir aptala ceviriyordu. “Simdi kisa bir mola olacak. Bekleme salonunda verilecek cay molasinin ardindan hedef atélyelerimize baslayacaguz. Ik gun- den hedeflerimizi belirleyip, sonra da beginci giin ne kadar iler- leme gésterdigimize bakacagiz” Saatine bakti. “Su andan itibaren Derin bir nefes vererek cay molasi icin bekleme salonuna dog- ru yol aldim. Herkes mutlu bir sekilde sohbet ediyordu. Kendime kahve yapip bir dilim cikolatah pasta alarak kosede dikilmeye basladim ve telefonumu ¢ikardim. Google’a bu bélgedeki masaj salonlars yazdim. Sikerim béyle isi; buradan gidiyordum. Bugiin icin tek hedefim masaj yaptrmak ve iki litre sampanya igmekti. Kahvemi yudumlarken ¢ikan listeye tikladim. Tristan salona girdiginde tiim kafalar ona déndi. Etrafimi sar- malayan giiglii bir auras vardi; ona dogru bakmaktan kendini alamiyordun. Koyu kahverengi saclari arkada ve yanlarda kisa, lstlerdeyse biraz daha uzundu. O mikemmel, “az énce beceril- dim” diyen gériintiiye sahipti. Durusu dik, kare cenesi giicliiydi. Omriimde gordiigiim en kahverengi gézlere sahipti, Salonun diger ucundan bakislari be- nimkileri buldugunda dikkatimi ekti, Etkileyici bakislarinin si- cakligini tenimde hissedebiliyordum. Aramuzda bir elektrik olu- surken, kazgin bir sekilde gézlerimi baska tarafa cevirdim. Bu kadar iyi gériindiigia icin lanet olsun ona. “Merhaba.” Arkamdan bir erkek sesi geldi. “Sana katlmamda bir sakinca var mi?” Ah, bu diin resepsiyonda tanistigim adamdi. Adi neydi ki? “Kesinlikle yok.” Giilliimsedim. “Litfen” “Ben Nelson. Diin tanismistik.” “Evet, hatirhyorum. Merhaba, Nelson. Ben Claire” “Evet, elbette. Séylemem gerek;” dedi kikirdayarak. “Bay Miles orada sana biraz satastu.” 39 T. L. SWAN “Ah! Yerin yanhp beni bir biitiin olarak yutmasin: dilerken kahvemden bir yudum aldim. “Oyle mi? Fark eumemisim.” Bir sey olmamis gibi davranmaya calistyordum. “Yani, ben kimseye yalakalik yapacak biri degilim ama,” dedi coskuyla. “Adamin calismalann: gordin mii?” “Hayir” Kahvemi yudumlarken bagimi kaldinp baktigimda direkt olarak Tristan'la g6z géze geldim. Bakislarimuz birkag sa- niyeligine bulustu, ardindan etrafina disiismiis olan bes kadindan biri bir sey sdyleyince ona odaklandi ve ben de gozlerimi gevir- dim. “Aln farkh lisans derecesi var ve bes dil konusabiliyor” diye devam etti Nelson. “170 1Q’su var. Bu bir dahiden bile daha fazla, bu mentalist’ seviyesinde” Sanki hayat degistiren bilgiler aktan- yormus gibi basin: salad. “Vay be” Zoraki bir sekilde gilliimsedim. Ah, lutfen. Yok daha neler. Gézlerimi irilestirdim... ne bayuk meseleydi ama. Git basmdan, Nelson. Gercekten sinir bozucusun. Ben zaten Googledan masajlara bakmak istiyordum. Mentalist zeki pistikler hakkanda konusmaktan baska yapacak daha iyi sey- Jerim vardi Sarhos olmak gibi. “Ashnda kendimi cok iyi hissetmiyorum, diye yalan soyledim. “Ab, gercekten mi?” Nelson‘in yizi asild. “lyi misin?” “Seieressin tai? “Ab bape” fyi olacegim ama biraz uzanmak zorunda kalabilirim. O yazden bu dgleden sonrayn kacinrsam, nerede oldugumu bilirsin. Yann daha iyi olacagim” “Ebbette, evet” Bir anhgyna ditsiindit. “Ben onlara haber veririm” _ A * Liesed sckieans iallanep tlk wypalavabden, disgince ve davramylan yonlendirme mum (¢8) bi ANLASMA Ug saat sonra, giicli eller omurgamin ortasindan yukan cikti, hemen sonra ciplak kalcalarima dogru yavasca asagiya kaydi. Oda karartulmisti, rahatlatic: mizigin derin ve sehvetli bir rit- mi vardi. Mas6riin turas losyonunun kokusu kadinsi bélgelerime bir seyler yapryordu. Pierre'in elleri surtumda yukan gikarak sicak bir yag serpistir- diginde keyiflenerek gozlerimi kapattum. Simdi... iste... bu daha iyi. Koyu bir Fransiz aksantyla, “Boyle iyi mi?” diye sordu. “Mukemmel, diye fisildadim. Ah, bu miikemmelden de dteydi, bu muhtesemdi. Bunu her gan yapacaktum. Konferansi siktir et. Elleri sirumda dolasirken masaya dogru giliimsedim. Gantamdaki telefonum calmaya basladi. Yiksek ses, diger odalardaki insanlan sinir edebilirdi. “Ah, dzganim” irkildim. “Bir dakikaya susar” Sonuna kadar caldiktan sonra yeniden calmaya basladi. Siktir. “Oziir dilerim” Durmasim bekledik ama yine calmaya basladi. Lanet olsun, ya evde bir sorun olduysa? “Kusura bakmayin, bana gantami uzatir misinw, litfen?” Pierre cantam alarak bana uzattiginda icinde telefonumu ara- yip buldum. Numaray: tanmiyordum. “Alo” dedikten sonra tek- ar yerime uzandim. “Neredesin?” diye hurladi Tristan. “Atélyeleri kagnyorsun” Ah, kahretsin. “Umm...” “Bana yalan soylemeyi aklindan bile gecirme, Claire. Otel odanda olmadigim biliyorum” Ses tonu kaslarmuin catilmasina sebep oldu. Bu adam lanet olas: kim oldugunu zannediyordu? “Affedersin?” “Neredesin?” dedi sinirle. “Ashna bakarsan masaj yapurnyorum” “Ne?” dedi sok olmus gibi. 41 T. L. SWAN “Konferansin ¢ekilir gibi degildi ve tamamen stkicrydt. Yapa- cak daha iyi seylerim var. Hogca kalin, Bay Miles.” “Claire Anderson,” diye beni azarlamaya bashyordu ki, “Aramayi Bitir” tusuna bastim. Telefonumu sessize alarak késedeki sandalye- nin dizerine atum. “Bunun icin tizgiiniim. Nerede kalmistik?” Pierre’in giiclii elleri kaburgalarumdan asagi kalcakemiklerime indiginde, arzulu bir sizinin igime yayildigim hissettim. Gézlerim kapah: bir sekilde giliimsedim. Himm... sirret ol- mak cidden eglenceliydi. Pierre'in elleri karnumin iizerinde geziniyordu. $imdi bu... cidden rahatlatictydh. A Tristan Elimde ickimle barin yaninda dikiliyordum. “Yani sadece 0 reklamdan sonra elli bin yeni takip¢i kazandim;” dedi Saba. “Vay be, bu harika,” diye cevap verdi Melanie. Dart giizel kadinla birlikte duruyordum ama acayip sikalmis- tum. Sabah ilk is buradan gidecektim. Gzlerim odayi tarads. Nerede bu kadin? “Ee, Bay Miles, evli misiniz?” Bakislarim: 6niimde duran sarisina cevirdim. “Bana Tristan de, litfen. Ayrica hayrr, evi degilim” “Kaz arkadas belki?” diye sordu Saba. “Hayir.” I¢kimden bir yudum aldim, “Tamamen bekarim.” “Gercekten mi?” diye soran Saba'nin sesi seksiydi. “Ben de éyle. Harika zamanlama diye buna denir.” Sahte bir sekilde giiliimsedim. “Bekar olmak icin zaman dai- ma harika, dyle degil mi?” ‘Tam kuzlar isaret verilmigcesine giilerken odada etrafa bakin- dum. Eger bu aksam buraya gelmezse, cok sinirlenecektim. “Ben yakin zamanda niganlimdan ayrildim,’ diye cevap verdi Melanie. 42 ANLASMA Ona dogru baktim. Sarisin ve giizeldi, yani her zamanki tipim- di, ligileniyormus gibi davranirken basimi sallayarak onayladim. “Su anda gercekten hedeflerime odaklanmak istiyorum, eski nisanlim ise dogru cevrelerde bulunmuyordu, ne demek istedi- imi anhyor musunuz? Banliydde bir ev ve ig cocuk istiyordu, bense hayattan bundan daha fazlasim bekliyorum,’ diye devam etti, “Kiiresel bir imparatorluk istiyorum? Tim kuzlar, “Ah, kesinlikle” diyerek ayn: fikirde olduklarint belirttiler. “Aymu seyi eski sevgilimle ben de yasadim. Neden bunu anla- muyorlar?” Kizlardan bir digeri konusmustu. Ah, siktir... beni buradan kurtarin. Meslektaslarimdan birine el salladim. “Gidip arkadagimi g6- tecegim.” Uzaklasmak i¢in arkamu déndim. “Tristan,” diye seslendi Saba. Ona dogru déndiim. “Belki bugiin aldigim notlan gézden gecirebiliriz” Seksi bir sekilde giiliimsedi. “Sonra, benim odamda” “Abh..” Balaslarim luzlar arasinda gidip geldi. “Demek istedigim...” Omzunu silkti. “Hepimiz notlanmuzin zerinden birlikte gecebiliriz” Parmaklarin saclarmin iginden gecirdi. “Dért laz olarak biz ve sen. Grup seysi gibi.” Kizlar seksi bir sekilde giiliimsiiyordu. “Harika bir gece olurdu;” diye fistldadi Melanie. “Hig siiphem yok.” Gézlerimi iizerlerinde gezdirirken sint- yordum. “Gecenin nasil ilerledigine bir bakalim, olur mu?” Dénerek diger konusmacilardan birinin yanina yiriidiigiim sirada arkamdan kikirdadiklarini duydum. “Selam? dedi Elouise. “Selam.” ickimden bir yudum aldim. “Tahmin edeyim; hepsi de senin iizerine athyor, degil mi “Hayir” Yiz ifademi diiz tuttum. “Bunu nereden gikardin?” “Ciinkii daha énce kadinlarin bir erkege bu kadar cok asildik- larini hig gormedim” Alayci bir sekilde sirityordu, “Cezbettigin kadinlar resmen utanma nedir bilmiyor” 43 T. L. SWAN Ickimin igine dogru kikirdadim, Elouise, elli ya da elli bes yaslarinda bir psikologtu. Kisilik 6zellikleri testlerini yaptigi igin, gittigim konferanslarin cogunda olurdu. Bu gevrede olan biten neredeyse her seyi goriirdii. “Given bana, Elouise, bir siire sonra cok sikict hale geliyor” Yeniden etrafa bakindigimda, Claire’i k6- sede bir grup adamla konusurken gérdiim. Burada. Konusurken onu izliyordum. Omuz hizasindaki koyu renk salar: dolgundu. Gésterisli veya seksi olmayan siyah bir elbise giyiyordu. Claire, hemen géze ¢arp- mayan biri olsa da duyarhi ve inkar edilemeyecek kadar almliydh. Genelde alisik oldugum kadinlardan cok farkhydi. Gézlerimi vi- cudunda tepeden turnaga dolastirdim. Yas1 benden biiyiiktii ama ne kadar oldugundan emin degildim. Belki de birka¢ yast:? Elouise’le konusmaya devam ediyordum ama gézlerim oda- nin karsisindaki Claire Anderson‘in iizerine sabitlenmisti. Ada- mun biriyle konusup giiliiyordu. Kimdi 0 adam? Himm. Gidip onunla konusacaktim. “Birazdan dénerim,’ diyerek onun oldugu yéne ilerledim. Tam ona yaklastigim sirada biri bana seslendi. “Bay Miles.” Sese dogru déndiigiimde cekici bir sarigin grdiim. Ogle ye- meginde coktan bana asilmist. “Ah, merhaba,’ diye cevap verdi- gimde Claire’in duyma mesafesinde oldugum igin rahatsiz hisse- diyordum. “Melissa,” dedi. “Ogle yemeginde tanismistik” “Evet, haturlryorum, Melissa.” Giiliimsedim. Yaninda duran adam bara dogru ilerledikten sonra Claire ba- kaslarim bize cevirdi. Konustuklarumiz: duydugu agikea belli olu- yordu. ANLASMA “Daha sonra ne yapiyorsunuz?” diye sordu Melissa. “Bir icki igmek icin bulusabilir miyiz?” G6zlerini deviren Claire bize arkasim déndi. Siktir... “Haytr, isle zevki birbirine karistirmam?” Zoraki bir sekilde giliimseyip, Claire’e dogru yiiriimeye devam ettim. “Merhaba” Az 6nce konusulanlar: duymustu ve basin kaldinp ifadesiz bir suratla bana bakt1. “Merhaba.” Umursamaz bir sekilde ickisin- den bir yudum alarak bakuslarin: karstya cevirdi. “Masajin nasil ge¢ti?” diye sordum. “Harika” Tekrar i¢kisinden bir yudum ald. Tannm... cok kabaydi. “Seninle konusurken bana bakacak misin?” diye sordum. Géazleri benimkilerle bulusmak icin déndiigiinde midem bek- lenmedik bir gekilde kasildi. “Ne istiyorsunuz, Bay Miles?” Midemin yaptigi sey yiiziinden kafam kangmis bir sekilde ona bakiyordum. “Tristan. Bana Tristan de” “Hay” dedi diiz bir sesle. “Size Tristan demek, adimula hitap edecek kadar size yakin olmak istedigim anlamuna gelebilir” Dili altdudaginin iizerinden ge¢tiginde bunu kasiklanmda hissettim. “Ve ben bunu istemiyorum” “Claire” “Bana Bayan Anderson deyin” “Neden bu kadar kaba davraniyorsun?” “Kaba davranmiyorum; diirist oluyorum. Yalan séylememi mi tercih ederdiniz?” Eh... bak sen su ise. “Belki de?” diye cevap verdim. Duraksamadan, “Seni gérmek ¢ok giizel, Tris. Bir ara birlik- te takihp, kamp atesi etrafinda ‘Kumbaya” sarkasim sdyleyelim. Yakisiklihgini ve espritiiel cazibeni dzlemisim,” diye cevap verdi. * ‘Kum ba yah izcilikte standart bir kamp atesi sarkasi olan Afro-Amerikan kdkenli halk sarkas. (¢.n.) 45 T. L SWAN Tath bir sekilde galimseyip etkiyi artturmak icin kirpikierini ke. papturds. Surttsp kadehimi onunkiyle tokusturdum. “Serefe. iste bu cat daha iyi. Havaya girmene sevindim” Cenesini “buraya gel” tarz: bir igaretle hareket ettirince, eile rek ne sdyleyecegini beklemeye basladim. “Cekip gidin, Bay Mi les,” diye fisildadi. Uzun zaman sonra ilk kez heyecanlanmus hissederek kakirde- dim. “Hays” Bakislari yeniden Gniine déndi. “Bakryorum da her zaman oldugunuz gibi sinir bozucusunuz” “Sen de hala o sirretlik haplarin alryorsun belli ki.” “Ah, evet.” Icini cekti. “Size olan antipatim icin ilaclan sugla- yalim. Beni tiksindirmeniz igin baska bir sebep olmasi imkansz olurdu, dyle degil mi?” Kaslarim saskinlikla yukari kalkti. Kadinlar benimle bu sekil- de konusmazdh. “Tiksindirmek cok gicla bir kelime, degil mi?” diyerek onun gibi niime bakmaya basladim. “Bence kullanmak istedigin kelime bijyiilemek olacaktu” Dudaklart yukari kivrildiginda giiliimsememek icin cabaladi- gin anladim. “Cekip gidin, Bay Miles,” dedi tekrarlayarak. “Seni bityiiliiyor muyum, Claire?” “Bana Bayan Anderson deyin,” diye fisildadi. “Hem siz de beni biiyiilemek icin gerekli seyler yok” Bakislarimiz bulustugunda bu gece ikinci kez midemin heye- canla kasildiguns hissettim. Onu sarmalayan bir aurasi vard,, tarifi zordu ve cezbediciydi- Otoriterdi. Yatakta kahrolasi bir vahsi olduguna bahse girerdim. Ciplak oldugumuz bir gériinti gézlerimin éniine gelince bacaklarumi0 arasindaki uyarilmanin sizladigin hissettim. Keyiflendigimi sak- lamak igin dudaklarim biizdiim. “Hog¢a kalin” Kalabaligin iginden yiirityerek uzaklasirken af kasindan baktim.

You might also like