You are on page 1of 8

ESER ANALİZİ

İng: Starry Night


Tarih: 1889,
Orijinal Boyut: 73,7 x 92 cm,
Yer: Museum of Modern Art, New York.
Tablo sarsıcı bir enerji alanını temsil etmektedir. Patlayan yıldızların altındaki köy ise sakin
ve düzenlidir. Dünyayı ve gökyüzünü birbirine bağlayan, geleneksel olarak mezarlıklar ile
ilişkilendirilen bir ağaç olan Selvi ise bir alev yumağı gibidir. Sanatçı, tecrübesini kardeşi
Theo’ya şöyle yazar: “Bu sabah penceremden bakarken güneş ışıklarını bana çok büyük
görünen sabah yıldızından başka hiçbir şey olmadan doğarken gördüm.” Bu sabah yıldızı
veya Venüs olabilir.
Tabloda merkezin hemen solundaki büyük beyaz yıldız. Öte yandan, kilise kulesi Van
Gogh’un ana toprakları olan Hollanda’yı çağrıştırmaktadır. Dikey eksen ağaç ile, yatay eksen
ise köy ve dağlarla oluşturulmuştur. Böylece gökteki kıvrımlı alanlar tablonun odak
noktasını oluşturmaktadır.
Gökyüzündeki girdaplarda, renklerin her biri yıldızların ve ayın etrafındaki bulutlarla
yuvarlanır ve Selvi ağacı üzerinde dalların eğrisi ile bükülürler. Bütün etki bir rüya izlenimi
verir. Tepeler kolayca aşağıdaki küçük köye iner. Buna karşılık, kasaba fırça darbelerinin
Vincent Willem Van Gogh Yıldızlı Gece
akışını kesen sert çizgilerle yapılmıştır. Küçük küçük ağaçlar kasabanın esnekliğini
yumuşatır. Bu resmin en çok ilgi çeken noktalarından biri, tamamen Van Gogh’un hayal
gücünün eseri olmasıdır. Manzaralardan hiçbiri Saint-Paul’ü çevreleyen alanla veya
penceresinden gördüğü manzarayla uyuşmaz. Gördüklerini resmeden bir adam olarak, Van
Gogh’un normal çalışma tarzına göre oldukça farklı bir tablodur.
Eser, Van Gogh’un dindar bir evde büyümesinden
kaynaklanan bir nefes alma isteğini de yansıtmaktadır.
Resmi üç parçaya böldüğümüzde gökyüzü ilahidir. İnsan
anlayışının ötesinde ve erişemeyeceği yerdedir gerçek dışı
kısmı sembolize eder. Selvi, tepeler ve yerdeki diğer
ağaçlara doğru indikçe bükülmeler ve kıvrılmalar
gökyüzündeki düzenle uyum sağlayan yumuşak açılara
dönüşür. Son kısım ise köy. Düz çizgiler ve keskin açılar
onu resmin geri kalanından ayırır, görünüşte gökyüzü ya
da gerçek dışılıktan ayırır. Bununla birlikte, köyün içinden
geçen ağaçların ve kilisenin gökyüzüne uzanışı sayesinde
sanatçı sanki Tanrı’yı köye getirmektedir.
Vincent Willem Van Gogh Yıldızlı Gece Bu eser, empresyonizmin gerçeklik algısı, doğa gözlemciliği
ve yoğun renk anlayışını bırakarak, sonraki tüm
ekspresyonist eserler için bir mihenk taşı niteliğindedir.
Vincent Willem van Gogh Yıldızlı Gece tablosunu Fransa
yakınlarındaki Saint-Paul-de-Mausole’de yaptı ve birkaç ay
sonra kendi kulağının bir kısmını bir jiletle kesti.
Leonardo Da Vinci Mona Lisa
Tarih: 1503 – 1506,
Teknik: Ahşap Panel üzerine yağlı boya,
Orijinal Boyut: 77 x 53 cm,
Yer: Musée du Louvre, Paris.
Mona Lisa tablosunun anlamı
Tam 1 milyar doları aşan değeriyle Mona Lisa, Louvre Müzesi’ndeki
Rönesans dönemine ait eserlerin belki de en kıymetlisi. İtalyanlar bu tabloyu
La Gioconda adıyla, Fransızlar ise La Joconde olarak biliyorlar. 15. ve 16.
yüzyıl Rönesans resim sanatını temsil eden bu tablo, portre sanatı adına tüm
zamanlarda yapılmış tabloların genellikle en güzeli olarak kabul ediliyor.
Dünyanın en ünlü tablosu olması dışında Mona Lisa, Leonardo’nun diğer
tüm eserleri gibi imzasız ve tarihlenmemiştir. Tablonun adı, 16. yüzyılda
Manerist ressam Giorgio Vasari’nin (1511-74) yazdığı ve 1550 yılı civarında
yayınlanan Leonardo biyografisinden gelmektedir. Kitapta yazdığına göre bu
tablo, Floransa’lı zengin ipek tüccarı Francesco del Giocondo’nun karısı Lisa
Gherardini’ye aittir. Vasari’nin bahsettiğine göre Leonardo tabloyu yaparken
modelinin yüz ifadesini canlı tutmak için müzisyen ve ozanlar çalıştırmıştır ki
bu bilgi belki de tablodaki o çekici ve gizemli gülüşü açıklayabilir.
Leonardo Da Vinci Mona Lisa tablosu | La Gioconda
Leonardo’nun genelde yaptığı şekilde tabloyu epey uzun bir
zamanda bitirdiği, özellikle modelinin ellerinin duruşuyla ilgili
olarak tablo bittikten sonraki 20 yıl içinde çalışmaya devam
ettiği biliniyor. Mona Lisa günümüzde o kadar ünlü ve ulaşılmaz
bir tablo ki Louvre’da sıcaklığı sürekli kontrol edilen korumalı
kutusunda, yansıma yapmayan bir camın arkasında sırlarıyla
oturmakta ve sadece kısa bir an o meşhur gülümsemeyi
ucundan görebilirseniz, kendinizi şanslı saymalısınız.
Tabloda model bir sandalyede dik bir şekilde, hafif yan
oturmaktadır ve yüzü ile göğsü ressama doğru dönüktür.
Model, oturan bir Madonna gibi görünmesi için piramit
benzeri bir duruş ile resmedilmiştir. Modelin sağ kolu,
sandalyenin kol dayaması üzerinde duran sol kolunu
kavramıştır. Modelin kollarının hafifçe kapalı duruşu, model
ile ressam arasında bir mesafe olduğu izlenimini
uyandırmaktadır. Arka planda görülen manzara, ufuk çizgisi
sisli mavilikler içine gizlenmiş bir şekilde hava perspektifi ile
yapılmıştır. Bu da kompozisyona güçlü bir derinlik
kazandırmış, hatta sağ tarafta bulunan kayalık bölge ile
solda uzanan düzlük arasında bir kontrast ortaya çıkarmıştır.

Bu kontrastın da resme sürreel bir atmosfer kattığını


söyleyebiliriz. Mona Lisa’nın bir başka sürreel tarafı da
modelin kaş ve kirpiklerinin olmayışıdır. Sanatçının bunu
kasıtlı olarak yapmadığı biliniyor, zira taramalarda bunların
resmin orijinal halinde bulunduğu görülmüştür. Bu yüz
bölgelerinde renk pigmenti kullanılmış olması sonucu
zamanla solmuş olması veya temizlik sırasında yanlışlıkla
silinmiş olması muhtemeldir. Mona Lisa, Leonardo’nun
yağlıboya resim sanatına katkısı olan Sfumato tekniğinin
ustaca bir örneğidir. Bu teknikte renk alanları ve ton farkları
arasındaki geçişler öylesine ince ve yumuşak bir biçimde
yapılmıştır ki neredeyse farkedilemez.
Resmin tümünde uygulanmış olan Sfumato tekniği özellikle Lisa
Gherardini’nin yüzünde, gözlerinin ve ağzının çevresindeki yumuşak
konturlamada görülebilir. Bu teknik sanatçının daha önce yaptığı eseri
Kayalıkların Bakiresi’nde de büyük bir başarıyla uygulanmıştır. Mona
Lisa tablosu, gizemli bir hava ile pekiştirilmiş kuvvetli bir sükunet
duygusu uyandırır. Tablodaki sükunet, sakin ve yumuşak renk
paletinden gelmekte, Sfumato tonlamaları ve geçişleri yumuşaklığı
pekiştirmekte, modelin piramit şeklindeki silüeti ile sade tül örtüsü
resme bir harmoni katmaktadır.
Gizem ise şu faktörlere dayandırılabilir: Öncelikle modelin belli belirsiz çekici tebessümü,
sanatçının sağ tarafına doğru bakışları ve neredeyse gerçek değilmiş ya da başka bir vücuda
aitmiş gibi görünen elleri. Mona Lisa, sanatın tarihini yazan büyük ustalardan Leonardo da Vinci
tarafından yaratılmış, 16.yüzyıl yüksek rönesans estetiğinin kusursuz bir örneğidir ve zaman
içinde batı kültürünün güçlü bir simgesi haline gelmiştir.

You might also like