You are on page 1of 35

TASAVVUF II

VII. YARIYIL GÜZ DÖNEMİ

PROF. DR. AHMET CAHİD HAKSEVER


TASAVVUF II
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TASAVVUFİ KAVRAMLAR VE DEYİMLER
5. HAFTA
 Kerâmet ne demektir?
 Hallâc-ı Mansur Neden ene’l-Hakk demiştir?
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Mucize, peygamberlerin gösterdiği olağanüstü hâdiselerdir.
Mucize, peygamberliğin İlâhî delili olduğu için gizlemeden
açıktan gösterilir. Her peygamberin mucizesi, yaşadığı dönemin
rağbet gören ilim ve sanatındadır
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Allah gönderdiği peygamberlerini inanmayan insanlara karşı
mucizelerle te’yid etmiştir.
 Allah Rasûlü (s.)’nün de en büyük mucizesi Kur’an’dır.
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Kerâmet ise küp veya testi kapağı, itibar, azizlik, şeref, cömertlik
gibi anlamları içeren Arapça bir kelimedir.
Peygamberlerde ortaya çıkan olağanüstü hallere mucize
denirken amel-i sâlih sahibi, inançlı bir mü’minde vuku bulabilen
hâllere kerâmet adı verilir.
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Kur’an’da Kerâmet
 Hz. Meryem’in çocukluğunda Allah tarafından vakti gelmemiş
meyvelerle rızıklandırılması,
 Hz. İsa’yı doğurduğunda annesine “hurma dalını kendine
doğru silkele, üzerine devşirilmiş taze hurmalar dökülsün”
hitabıyla kurumuş hurma ağacından taze meyvelerin
dökülmesi,
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
 Kehf Sûresi’nde peygamber olmayan ledün ilmine sahip zatın
(Hz. Hızır), Hz. Musa (a.s.) ile yaşadıkları,
 Ashâb-ı Kehf ’in üç yüz on yıl uyumaları,
 Hz. Süleyman’ın vezirinin, Belkıs’ın tahtını göz açıp
kapayıncaya kadar getirmesi Kur’an’da peygamber
olmayanların yaşadıkları hârikulâde hâllerdir.
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Hadislerde Kerâmet
 Râhip Cüreyc kıssasında kendine iftira atmak isteyen bir kötü
kadına, doğurduğu çocuğun aleyhte şahitliği,
 Bir sığırın konuşması,
 Yolculuğa çıkıp sağanak yağmura tutulan ve mağaraya
sığınarak orada mahsur kalan üç arkadaşın yaptıkları iyi
amellerle tevessülde bulunup kurtulmaları
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
 Hz. Ömer’in Medine’de hutbe okurken Hz. Sâriye
komutasındaki ordunun durumunu görüp uyarması ve Hz.
Sâriye’nin de bu ikaza göre hareket etmesi,
 Attâb b. Beşir ve Useyd b. Huday’ın karanlık bir gecede Allah
Rasûlü (s.)’nün yanından ayrıldıklarında evlerine varıncaya
kadar yollarının sanki bir kandille aydınlatılması önceki
ümmetlerin ve Ashâbın kerâmetleri arasında zikredilmektedir
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Tasavvufi düşüncede Kerâmet
Tasavvufi düşüncede kerâmet, Allah’ın kullarına bir tür ikram ve
ihsanı kabul edilir. Kerâmet, velâyetin bir şartı değildir
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Kerâmet kevni ve hakiki olmak üzere iki çeşittir. Kevni kerâmet üç
grupta değerlendirilebilir.
1. Havada uçmak, denizde yürümek ve yırtıcı hayvanların itaati
gibi güçle ilgili olağanüstü haller,
2. Duyular ve nazariyatla bilinmesi mümkün olmayan keşif, ilhâm
gibi bilgi türü kerâmetler,
3. Tasarruf ve himmet de denilen, bir şeyin gerçekleşmesi veya
gerçekleşmemesi için Hakk Teâlâ’ya niyazda bulunması gibi dua
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Hakiki kerâmet ise ilim, marifet ve ahlâkla istikamet ehli olup
kötü huyları yok edebilmektir.
Buna manevî kerâmet de denir. Halkın itibar ettiği daha ziyade
kevni kerâmet iken gerçek tasavvuf mensupları, kerâmet
göstermekten kaçınırlar.
Kerâmetin, manevî ilerleme yolunda Allah’ın bir sınaması veya
mekr ihtimaline karşı bunlara itibar gösterilmemesi ve
gizlenmesi gerektiğini ileri sürerler.
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Sûfîlerce kabul edilen kerâmetin en önemli niteliği dine muhalif
olmamasıdır. Yaşayan biri tarafından gösterilmesi ve bir ihtiyaç
sebebiyle zuhur etmesi de kerâmet için öne sürülen özellikler
arasındadır. Kerâmetle şer’i bir hüküm konmaz ve var olan bir
hüküm kaldırılamaz
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Kerâmet sahibi kerâmeti olmayandan daha üstündür diye bir
kural da yoktur. Zira her türlü kemâl, güzellik sadece
Allah’tandır. Üstünlük ve fazilet ölçüsü takvâdır
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Kerâmetin bir diğer özelliği insanın idaresi dışında vuku
bulmasıdır ki mucizeden ayrılan bir diğer yönü budur. Bazı
tarikatların zikir ayinlerinde sergiledikleri şiş, kılıç vb. âletlerin
kesiciliklerini kaybetmesine dair uygulamalar -üzerinde
tartışmalar bulunmakla birlikte- kerâmet değil, ruhun bedene
hâkimiyetinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Kerâmet, şeyhin irşada ehliyetine ya da kemâlâtına delil kabul
edilmese de hârikulâde hâller tarih boyunca insanların ilgisini
çekmiştir. “Şeyh uçmaz, müritleri uçurur” sözü bu mânâda
meşhurdur. Kimi zaman sıradan bir hadise, müritler için kerâmet
olarak algılanabilmektedir.
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
Sûfîlerin kerâmet hakkında belirledikleri genel ilkeler:
 Kerâmete değil şeriata uymak esastır.
 Kerâmet, kötü huyları yok etmektir.
 Tasavvufta kerâmet değil, istikamet esastır.
 Kerâmeti isteyen nefs olabilir; fakat istikameti isteyen ise
Allah’tır.
Kerâmet ne demektir?
5. HAFTA
 Kerâmet, sâliğin maksada ulaşmasında bir perde olabilir.
 Velâyet için kerâmet şart değildir. Velî kemâle erdikçe
kerâmeti azalır.
 Mucize, peygamberliğin ispatı için olduğundan istenilen
zamanda gösterilmesi vacip iken kerâmeti gizlemek esastır.
 Belli bir kerâmeti kabul etme zorunluluğu olmayıp kişiseldir
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Hallâc-ı Mansur’un “ene’l-Hakk” sözü seyr ü sülûkta sekr hâlinin
sahva galip gelmesi, feyz, galeyan, heyecan ile dile getirilen
şathiyyeler arasında yer almaktadır.
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Şatah/şathiyye ya da güncel kullanımıyla paradoksal ifadeler
kalbe doğan mânânın, yaşanan halin galebesiyle bâtından zahire
taşınmasına denilmektedir
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Şatah, Arapça ş-t-h kökünden gelip hareket, kıpırdama, sarsıntı
demektir. Konuşmada şatah, konuşurken ölçüyü kaçırmayı ifade
eder.
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Tasavvuf literatüründe, sekr halinin galebesiyle söylenip, zahiren
tevili mümkün olmayan, içinde bir iddia ve akla aykırılık
bulunan, zahiren ne kabul ne de reddedilen ifadelerdir. Bunlar,
İlâhî müsaade olmaksızın söylendiği için sırrın ifşası olarak kabul
edilmektedir
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Sekr ise sözlükte sarhoşluk verici maddelerin alınması sonucu
akıl melekesinin zayıflaması ya da kaybolmasıdır. Istılahta,
sevgilinin cemâlini müşâhede ile sûfînin hayrete düşmesidir.
Böylece aklın cevheri konumundaki insan rûhâniyeti, sevgilinin
cemâliyle meczup hale gelip akıl ve his kaybolmakta, sûfî çokluk
âleminden uzaklaşmaktadır
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Sûfîler, “Rabbi dağa tecellî edince onu darmadağın etti ve Mûsâ
baygın düştü” âyetinin sekrin kemâliyle yaşanan gaybet hâline
işaret ettiğini söylerler
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Şatahata sebebiyet veren sekr hâli, seyr ü sülûk yöntemiyle
alâkalıdır. Tarikatlarda genel itibariyle “sülûk” ve “cezbe”
şeklinde iki tür manevî eğitim metodu bulunmaktadır.
İlkinde marifetin tahsili söz konusu iken, ikincisinde muhabbet
ağır basmaktadır
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Hallâc’ın “Ene’l-Hakk” sözü, zahirî anlamda ele alındığında “Ben
Hakk’ım, Hakk’la ittihad ettim” şeklinde hulûle, dolayısıyla küfre
götüren bir sonuca ulaşılır.
Ancak Hallâc’ın bu ifadeden kastı “Ben Hakk’ım” demek değildir.
Bunun asıl mânâsı, “Ben yokum, mevcut olan Hakk’tır. O’nun
zatında, fiillerinde tagayyür ve tebeddül yoktur” demektir
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Hallâc’ın yaşadığı sekr hâli, hakikat ile sûret arasındaki farkı ayırt
edememesine sebep olmakta, başka bir ifadeyle asıl ile gölgeyi
aynı zannetmektedir.
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
İmam Rabbânî, sekr halinde paradoksal ifadelere yer veren
sûfîyi, dili yeni öğrenen bir çocuğa benzetir. Sûfî, sülûkunda
ilerledikçe çocukluktan erişkinliğe, yani sekr halinden sahva
geçecektir.
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Bayezid-i Bistâmî’den, sekrin ağır bastığı vakit sudûr eden
“Subhânî…” sözünde kusur kabul edilse bile, daha yukarı
makama terakki ettikçe, kendisi de bu ifadesinin hatalı olduğunu
anlayacaktır.
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Sûfî, içinde bulunduğu durumu aktarmada zorlandığı konularda,
kelime hazinesi bol, günlük dilden farklı yüksek bir dile ihtiyaç
duyar. Dolaylı anlatım özelliğinden ötürü yüksek bir dili, içinde
sembolik dilin de bulunduğu şiir ve edebiyat dilini de kullanmış
olup, “şathiyyât-ı sûfîyâne” şeklinde bir edebî tür de gelişmiştir
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Vecdin sarhoş edici etkisi altında elinde olmadan böyle
konuşmak durumunda kalışı, kendini zapt edememesi ve
yaşanan halin idraki zorlaması, dilin imkânlarının dar veya sınırlı
oluşu, havassın idrak seviyesini muhatap edinme, sûfînin
karşılaştığı zorluklardır
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
İnsanoğlu, birbirlerine benzeyen nesneleri ve deneyimleri
anlatmada birden çok kişi tarafından paylaşılan standartlaşmış
kavramlar kullanmaktadır.
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Dolayısıyla, tasavvufî serüvende yaşanan sıra dışı ve zengin rûhî
tecrübeyi sınırlı dille aktarmaya çalışmak, ifadelerdeki anlam
kaymalarını beraberinde getirmektedir. Anlamlar farklı oldukları
oranda bireyler arasındaki iletişim bozulmakta, toplumun,
şathiyyelere tepki duymasına neden olmaktadır.
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Toplumun tepkisinin bir nedeni, şatahat sahibi sûfîlere özenip ya
da insanların mistik yönünü suiistimal etmek sûretiyle manevî
bir hâl yaşamadığı halde öyleymiş gibi göstererek buna benzer
sözler söyleyenlerdir.
Hallâc-ı Mansur neden “ene’l-Hakk” demiştir?
5. HAFTA
Sûfîler, bu ikisi arasında ayrım yaparlar. Kendisinde dâvâ ve
benlik kokusu bulunan sözleri “tâmmât” ve “türrehât olarak
nitelendirip reddederken, Hallâc ve benzeri sûfîlerin ifadelerini,
vecd halinin bir tezahürü olarak kabul eder

You might also like