Professional Documents
Culture Documents
askeri yapıları
Yusuf Toyhan Tuvanç
Giriş
● Sümerler
● Askeri yapı
● Kullandığı silahlar
● Savaş taktikleri
● Asurlular
● Askeri yapı
● Kullandığı silahlar
● Savaş taktikleri
● Mısırlılar
● Askeri yapı
● Kullandığı silahlar
● Savaş taktikleri
● Hititler
● Askeri yapı
● Kullandığı silahlar
● Savaş taktikleri
● Persler
● Askeri yapı
● Kullandığı silahlar
● Savaş taktikleri
● Romalılar
● Askeri yapı
● Kullandığı silahlar
● Savaş taktikleri
Sümerler
Sümerlerin askeri yapısı
● Sümer Krallarının başlıca görevi vatanı düşman saldırısından korumak, toprağını ve
idaresini genişletmekti. Bu da askeri güce dayanıyordu. Bunun için askeri iyi organize
etmek, savaşta önder olmak ve askerlik kurallarını ve politik kuralları bilmekle yükümlülerdi.
● Sümerler zengin ve uygarlıkta ileri olduklarından sık sık saldırıya uğruyorlardı.Dışardan
gelen bu saldırılardan topraklarını ,halkını ve ülkelerini korumak için Orduya ve Askerliğe
önem vermişlerdir.
● Sümerlerde eli silah tutan her erkek asker sayılırdı.
● Ordunun bir kısmı Piyade diğer kısmı Savaş Arabalı Süvarilerden oluşuyordu.
● Ordu; Çiftçilerden, Çobanlardan ve Tapınak Çalışanlarından oluşuyordu.
● Sümerlerde Düzenli Ordu bulunmamaktaydı. Güçlü Ordulara karşı koyamayıp
egemenliklerini kaybetmelerinin sebeplerinden birisi buydu.
● Sumer Ordusunda; Erlere ERİN Komutanlarına ise UKUS denilirdi.
Sümerlerin kullandığı silahlar
Daha çok hıza ve çevikliğe önem veren sümer askerleri daha çok zırh kuşanmadan, sadece bir
kumaş forma ve bir miğfer ile savaşa çıkarlar.
Daha çok mızrak kullanan sümer askerleri aynı zamanda bir kalkanda
kullanabilirler. Tabii ki balta,hançer ya da kısa kılıç kullanan sümer askerleri de
bulunmaktadır. Bu silahları daha çok yedek olarak taşıyıp mesela mızraklarını
düşürdüklerinde ya da kırdıklarında savaş alanında daha aktif olabilmek için
taşırlar. Aynı zamanda Atlı araba kullanan Sümerler rakiplerinin içerisinden hızlı
manevralar yaparak rakiplerinin çoğunu öldürebilir ve savaş alanında kesinlikle
daha üstün bir role sahip olabilirler. Ama bu bahsettiğimiz atlı arabanın büyük bir
sorunu var, hiç aerodinamik değil. Yani büyük ihtimalle savaş alanında beklediğimiz
kadar aktif olmasada yinede bir atlı araba bir atlı arabadır. Hemde o zamanları
düşünürsek gayet iyi bir saldırı metodu. Atlı arabanın yanı sıra binici askerlerin
bulunduğu Sümer ordusunda bu görev için kullanılan hayvanlar at ve garip olsada
koçdu. Her ne kadar türkler gibi at üstünde ok atamasalar bile bir binici birliğinin
oluşması hem savaşta at arabasının ulaşamadığı çevikliğe sahip olmasına ve at
arabasından daha hızlı bir şekilde hareket edilmesine yol açar.
Sümerlerde savaş taktikleri
Falanks
Falanks düzeninde hoplitler, omuz omuza dizilmiş saflar oluştururlar ve arkaya doğru en az dört sıra halinde düzen alırlar. Bu tertiplenişte hoplitler, kalkanlarını
birbirlerine kilitlerler, bu sırada en öndeki askerler mızraklarının öne doğru tutarlar. İkinci sıradaki askerler de birinci sıradakilerin üzerinde mızraklarını öne doğru
uzatırlar.Her asker, sağ eliyle kavrayıp kaburgaları ve dirseği arasına sıkıştırdığı kargıyla düşman sıralarına koşarak ilerler ve düşman sıralarındaki kalkan
boşluklarına saplamaya çalışırdı. Bu şekilde ileri uzanmış mızraklar, bir elin parmaklarını andırdığından, bu savaş düzenine falanks denilegelmiştir. Falanks,
Latince bir tıp terimidir ve parmak kemikleri anlamındadır. Kalkan, vücudun sol yanını örttüğü için her asker, sağ yanını güvene alabilmek için sağındaki askere
iyice sokulmak zorunda kalıyordu. Bu yüzden falanks sıraları ileri hareketleri anında hafifçe sağa kayardı. Bu tarz bir taarruz, düşman hatlarının dağıtılmasına
yöneliktir. Düşman hatlarının düzeni bozulduğunda, yakın çatışmada kullanılması olanaksız olan mızraklar bırakılarak kılıçlarla savaşa devam edilirdi. Falankslar
cephe saldırılarına karşı çok iyi savunma sağlasa da yanlardan ve geriden savunmasızlardı. Kendisi gibi falanks düzeninde savaşmayan düşmanlar eğer hızlı
hareket edebilirse falanks bu manevralara cevap veremeden bozguna uğratabilirdi. Falanks sisteminin iyi bir koordinasyona sahip olması vazgeçilmezdir. Ayrıca
zorlu saha koşulları nedeniyle falanks yapısı halinde ilerlemeye izin vermeyen yerlerde savunmasızdır. Falanksta en önemli olan en ön sıradaki askerlerin
başarısı olduğu için ölen ya da yaralanan askerin yerine yenisinin derhal gelmesi ve aynı başarıyı sergilemesi önemlidir. Ayrıca düşmanın savunmasını kırdıktan
sonra ardından takip edecek destek birlikleri bulunmayan falankslar kazandıkları başarıyı kalıcı kılamayacaktır.
Asurlular
Asurluların askeri yapısı
Eskiçağ dünyasında devletler sürekli bir etkileşim halindeydi. Kimi zaman ticari ve kültürel ilişkiler
halinde olsa da çoğunlukla birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi içerisindedirler. Bu mücadelede en
önemli unsur ordu idi. Bu açıdan bakıldığında Asur, küçük bir şehir devleti iken kurmuş oldukları güçlü
ordularla geniş bir egemenlik sahası kazanmış ve büyük bir imparatorluk halini almıştır. Bu süreçte Asur
ordusu, asker temini, ordu düzeni, strateji, haberleşme ve savaş araç gereçlerinde sürekli gelişmeler
göstererek çağının en büyük ve en güçlü ordusu olmayı başarmıştır. Asurlularda ilk düzenli birlikler ve
teşkilatlanma Orta Asur Döneminin başlarında ortaya çıkmıştır. III. Tiglat-pileser ile birlikte kalıcı orduya
geçilmiştir. Asur devleti, özellikle Sargonidler dönemiyle birlikte tam anlamıyla bir imparatorluk halini
almış ve geniş bir coğrafyada egemenlik sürmüşlerdir. Bu dönemde Asur ordusuna sadece yerel güçler
değil, Asur’un egemenliği altındaki halklar da katılmışlardır. Asurlular, geliştirdikleri sistemle birlikte
orduyu onluk birimlere ayırmışlardır. Bunun dışında, özellikle yazıtlar ve rölyeflerden, ok, kılıç, hançer,
mızrak ve sapan gibi birlik türlerini kurmuş olduklarını öğrenmekteyiz. Geliştirdikleri verimli kuşatma
teknikleri ve araçlarıyla, şehir ve kale kuşatmalarında başarılı sonuçlar elde etmişlerdir.
Kaynakça: https://dergipark.org.tr/tr/pub/tariharastirmalari/issue/47748/603121
Asurluların kullandığı silahlar
Hafif silahlar: Ok, yay, balta, bıçak, mızrak, kılıç, sapan vb.
● Yay çok eskiden beri kullanılan bir silahtı Mezopotamya'da. Uzak mesafeler için işlevliydi. Görselini; silindir mühür, rölyef ve kudurrularda çok görürüz.
● Balta; temel bir silahtı ve dini ritüellerde de kullanılıyordu. Ormanlık bölgelerde, engebeli arazilerde askerlerin işini oldukça kolaylaştırıyordu.
● Sapan; Mezopotamya'da sapan kullanımı geç bir döneme tekabül etmiştir. Kısa mesafeler için işlevliydi.
● Kılıç; yakın dövüşler için olmazsa olmazdı. Ve Mezopotamya'da çok eski dönemlerden beri kullanılmıştır.
Eğer general büyük bir güç avantajı olduğunu biliyorsa, sıklıkla piyadeleri ile düşmanın cephesine saldırır ve süvarisini kanatlarda tutardı. Bu
manevra piyadenin gerisinde güven altında tutulan okçular ve kuşatma araçları tarafından düşman üstüne birkaç vole atıştan sonra yapılırdı.
Bu atışlar düşmanı yumuşattıktan sonra piyade ilerler ve düşman hattına hücum ederdi. Piyade yakın dövüşe girip düşmanın dikkatini üzerine
topladıktan sonra sağ-sol kanatlardan saldıran süvari düşmanı kuşatma altına alır ve geri çekilmek için bile olanak vermeden kırıp geçerdi.
Eğer generalin avantajı çok değilse düşmanı bozguna uğratmayı seçebilirdi. Bozguna uğrayan birlikler daha az örgütlü olduğundan
öldürülmeleri daha kolay oluyordu. Bunu sağlamak için düşmanın zayıf birliklerine güçlü piyade birlikleri ile saldırılıyor, içlerinden çoğu
katlediliyor ve bozguna uğraması sağlanıyordu. Bir birliğin bozguna uğradığını gören diğer birlikler paniğe kapılıp kaçmaya daha meyilli
oluyordu. Daha büyük bir başarı ise düşman generalinin iradesini kırmak ve hatta onu öldürmekti. İradesi kırılan düşman generali ve fedaisi
kaçmaya başlıyor, geride kalan birliklerine de onu izlemekten başka seçenek kalmıyordu. Bu taktik, domino etkisi başlatarak karşı kuvvetin
tamamının savaş alanından kaçmasıyla sonuçlanıyordu. Düşman kuvvetinin tamamı bozguna uğratıldıktan sonra süvari kullanılarak kaçan
kuvvetlerin çoğu yok ediliyor ve düşman daha da zayıflatılıyordu.
Kaynakça: https://tr.wikipedia.org/wiki/Antik_%C3%87a%C4%9F%27da_sava%C5%9F#Taktik
Hititler
Hititlerin askeri yapıları
Hitit ordusunun temel gücü yaya askerlerden oluşmaktaydı. Bunların büyük çoğunluğu ülke
halkından sağlanıyor, bir bölümü de vasat krallıklardan yardım olarak gelmekteydi. Yaya
askerlerin yanında, hızlı hareket edebilen ve vurucu güç bakımından daha etkili olan
birlikler ise, arabalı savaşçılardan oluşmaktaydı. Bu iki sınıfın sayısal büyüklüklerinin,
devletin gelişmesi ve topraklarını genişlemesi ile orantılı olduğu yazılı belgelerden
anlaşılmaktadır. Arabalarını hızla ve bir anda hareketlerini sağlamak, atların manevra
yeteneklerini yükseltmek, uzun mesafeleri yorulmadan alabilmelerini ve gece yürüyüşlerine
dayanıklılıklarını arttırmak, doğal olarak proğramlı ve sürekli bir eğitimi gerektirmektedir.
Bunu yapabilmek üzere at yetiştirme yönetmelikleri vardı. Kikkirli adlı ve Hurri kökenli biri
tarafından yazılmış, bir sıra böyle yönetmelik bulunmaktadır. Bu metinlerin içinde geçen
teknik terimlerin ise, indo-ari (=kabaca:Hint) kökenine bağlanması ayrıca ilgi çeken bir
konudur.
Kaynakça: https://www.turkcebilgi.com/hititler_-__askerlik
Hititlerin kullandığı silahlar
Hitit ordularının donanımını incelemek için, savaş sanatını hareket yeteneği, saldırı gücü
ve savunma gücü olmak üzere her üç alanda da düşmana üstünlük sağlama çabası
olarak niteleyen yakın tarihli bir tanımdan yola çıkabiliriz. Hitit tarihine baktığımızda,
Hititlerin gücünün temeli, güçlü krallar tarafından önemli savaş teçhizatları ile (savaş
arabaları, güçlü silahlar) kazanılan zaferler, çok iyi organize edilen askeri güçler ve
casusların yardımıyla izlenen zekice stratejilerle birleştirilen savaş zaferlerine
dayanmaktadır. Hititlerdeki bazı silah ve savaş teçhizatları: Savaş Arabaları, Yay ve Ok,
Okluk/Sadak, Mızraklar, Kalkanlar, Zırhlar, Miğferler, Kılıçlar, Baltalar.
Kaynakça: http://sobild.ankara.edu.tr/index.php/sobild/article/view/824#:~:text=Hititler'deki%20baz%C4%B1%20silah%20ve,%2C%20Mi%C4%9Fferler%2C%20K%C4%B1l%C4%B1%C3%A7lar%2C%20Baltalar.
Hititlerin savaş taktikleri
Hitit ordusu her ne kadar sağlam bir eğitimden geçse ve iyi bir askeri teçhizata sahip olsa da savaş meydanında
iyi bir strateji uygulanmadığı takdirde elindeki silahların ve asker sayısının hiçbir fonksiyonu yoktur. Çivi yazılı
metinler aracılığıyla Hitit ordusunun kullandığı bazı savaş stratejileri öğrenilir. Örneğin, Kral II. Muršili döneminde
yapılan batı seferi sırasında, Puranda kentine kaçan düşman önce kuşatılır, ardından bu dağlık bölgeyi besleyen
su kaynakları kesilerek zafer kazanılmaya çalışılır. Ayrıca Hititli komutanların uyguladığı taktikler arasında gece
baskınları, gizlice yapılan gece yürüyüşlerine, sahte geri çekilmelere (sahte ricat) ve düşman hareketlerinin
izlendiğine dair bilgiler de yer alır. Hitit çivi yazılı belgelerin verdiği bilgilere göre, ele geçirilen şehirlerin, krallarının
ya da yöneticilerinin de kağnıya koşularak cezalandırıldığına ve küçük düşürüldüğüne dair bilgiler de mevcuttur.
Ben, Yüce Kral, Haššuwa’yı ve Hahha’yı yıktım, ateşle yaktım, çıkan dumanı gökyüzünün Fırtına Tanrısı’na
armağan ettim. Haššuwa ve Hahha krallarına kağnıları çektirdim. Bu bilgilerin yanı sıra zorla ele geçirilen
kentlerin sıkça yakıldığı, teslim olan kentlerin ise bağışlandığı öğrenilir. Çivi yazılı belgelerden Hitit ordusunda
görevli komutanlara ait bazı rütbelerin adları da öğrenilmekteydi. Bunların arasında “muhafızların başı”, “onbaşı”,
“atların beyi”, “arabalı savaşçıların başı” gibi unvanlar yer almaktaydı. Tüm bu verilerden anlaşıldığı kadarıyla
Hititlerin oldukça düzenli, hiyerarşik, iyi organize olmuş ve büyük bir orduya sahip olduğu söylenebilir.
Kaynakça: https://aktuelarkeoloji.com.tr/kategori/bir-uygarlik/hititlerde-dis-politika-ve-savas-diplomasi
Persler
Perslerin askeri yapıları
Kyros döneminde askeri birlikler her askerin kendi donanımını sağladığı belli bir serveti önkoşan bir ordu olarak düşünülmelidir.
Bu birlik için Persçe “kara” kelimesi kullanılmaktaydı. Egemenlik alanının genişlemesinden sonra Persli kara, büyük kralın
ordusunun temelini oluşturdu ancak içinde özellikle Medlerin ve Doğu İran kavimlerinin temsilcilerinin bulunduğu sürekli bir
orduya (hareket ordusu) dönüştürüldü. Koşullar gerektirdiğinde diğer uyruktan halklar bu çekirdek birliği tamamlıyordu. Sürekli
Orduya Medce “spada” adı verildi ve bu ordu savaşa arabaları savaşçılarının yanı sıra at üzerinde ve deve üzerinde
süvarilerden, mızrak taşıyıcılardan ve ok atıcılardan oluşmaktaydı. Bunlar özel durumlarda özel düşmanlara karşı kullanılırlardı.
Ksenophon’a göre Persler M.Ö. 401’de her askerin 1 altın darikos aylık ücret aldığı Yunanlı paralı asker birliklerini de hizmete
almıştır. İskender Dönemi’nde bu birlikler tümüyle kralın ordusu ile kaynaştırıldı ve onların Yunanlı komutanları imparatorluğun
üst tabakalarına yükseldiler. Pers ordusu onluk sisteme göre, yani subaylarıyla onlu, yüzlü ve binli birliklere göre ayrılmıştı. 1000
adamdan oluşan birlik bir binbaşı (hazarapatiş) önderliği altında bulunuyordu. Daha yüksek rütbeli subaylar ve başkomutanlar
Pers ve Med yüksek soylularından alınıyordu hatta kısmen büyük kralın ailesinin üyeleriydi. Kralın ordusu içinde en ünlüsü
ölümsüz onbinler ordusu idi. İçlerinden biri öldüğünde yerine hemen yeni biri takviye edilir böylece asker sayısında azalma
olmazdı. Araştırmacıların çoğunluğu onbinler ordusunun adlarının Yunanlıların bir yanlış anlaması sonucu oluştuğunu ileri
sürmektedir. Buna göre Yunanlılar onların asıl isimleri olan eski Persçe “anuşiya” (maiyetteki kişiler) kelimesini yine eski Persçe
bir kelime olan “anauşa” (ölümsüzler: Yunanca “athanatoi”) sözcüğü ile karıştırmışlardır. Ancak bu görüş rağbet görmemektedir.
Susa ve Apadana’daki kabartmalar üzerinde betimlenenler seçme birliklerin mensuplarıdır.
Kaynakça: https://www.arkeo-tr.com/pers-askeri-yapilanmasi.html
Perslerin kullandığı silahlar
Antik çağda savaşların galibiyet ya da mağlubiyetini belirleyen en önemli unsurlardan biri şüphesiz ki orduların etkin
saldırı ve savunma silahlarına sahip olmalarıdır. Savaşlardaki galibiyet yalnızca sayıca üstünlüğün sonucu değildir.
Galibiyete aynı zamanda taktiksel anlamda kıvrak bir zeka ve günün şartlarına uygun kuşatma, saldırı ve savunma
silahlarının profesyonellikle kullanılması ile ulaşabilmiştir. Bu çalışmada gerek antik Hellen ve Roma kaynakları
gerekse arkeolojik verilerden edinilen bilgiler aracılığıyla Pers ordusunda kullanılan silahlar belirlenerek incelenmeye
çalışılmıştır. Pers toplumunda, askerlik, soylu sınıfından köle sınıfına kadar zorunlu bir görev olarak benimsenmiştir.
Başta antik Hellen yazarı Herodotos olmak üzere Strabon ve Ksenophon gibi yazarlar Pers çocuklarının küçük
yaşlardan itibaren uzun ve zorlu eğitimlerden geçerek eğitildiğini bildirmektedir. Bu eğitimlerde özellikle ata binmek, ok
atmak ve mızrak kullanmak gibi kişinin fiziksel açıdan kendini güçlendirdiği antrenmanlar öne çıkmaktadır. Zorlu
süreçlerden sonra ordu içinde aktif görev alan Pers askerleri temelde ok, yay, kısa kılıç ve mızrak gibi hafif ancak
hareket kabiliyetini kısıtlamayan silah ve teçhizatlarla donatılmışlardır. Egemenlik alanı geliştikçe gerek savaşla
gerekse olağan süreç içerisinde karşılaştığı toplumlarla ilişkiler kuran Persler, bu toplumlara ait silah ve ekipmanlardan
esinlenmiş ve bunları kendilerine uyarlayarak yeni formlar ortaya koymuşlardır. Akinakes, sagaris ve kopis gibi
örneklendirebileceğimiz bu silahlar, Pers ordusundaki askeri birlikler tarafından uzun süreçler boyunca kullanılmıştır.
Kaynakça: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1703632#:~:text=Pers%20askerleri%20m%C4%B1zrak%2C%20balta%20ve,hafif%20m%C4%B1zrak%20gibi%20silahlarla%20donat%C4%B1lm
%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1r.
Perslerin savaş taktikleri
Birlikler çoğunlukla yay-ok, kısa mızrak, kılıç ya da balta ile silahlanmış olup hasır bir kalkan taşıyorlardı. Askerler deri bir
göğüs zırhı kullanmışlardır. Fakat yüksek sınıftan kişiler daha iyi korumalı olarak metal göğüs zırhı kullanmaktadırlar. Pers
ordusu başta kitlesel ok atışıyla düşmanlarını yıpratmak, ardından sonuç alıcı darbeyi indirmek için mızrak ve kılıçlarla
göğüs göğüse çatışmaya girmek şeklinde bir savaş tarzı izliyorlardı. Pers piyade oluşumlarının sparabara olarak
adlandırılan ilk hattı ok ve yay taşımaz, daha büyük hasır kalkan ve daha uzun (2 metreye yakın) bir mızrak taşırlardı. Pers
ordusunun bel kemiğini oluşturan bu oluşum ön hatta bir "kalkan duvarı" oluşturarak diğer birlikleri karşı tarafın ok
atışlarından korumaktaydı. Fakat asıl işlevleri, "düşman"la ilk göğüs göğüse çatışmaya girecek olan birlikler olmalarıdır.
Pers süvarisi ise çoğunlukla okçu süvariden oluşan hafif süvariydi.
Kaynakça: https://tr.wikipedia.org/wiki/Pers-Yunan_sava%C5%9Flar%C4%B1
Romalılar
Romalıların askeri yapıları
Antikçağın en büyük bürokratik yapısı olan, Roma imparatorluk ordusunu Augustus kurmuştu. Augustus’un
ordusu, 150.000 lejyoner, eğitimli ağır piyade ve istihkamcı ile birlikte, lejyonerleri tamamlayıcı olarak görev
yapan ayrıca 150.000 yardımcı askerden oluşuyordu. Yardımcı askerlerin yarısı her türde süvariden oluşuyor.
Bu 300.000 askerin her biri, günde yarım litre şarap ve yılda yaklaşık 350 kilo mısır tüketirler. Silah
imalathaneleri, idari binaları ve eğitim tesisleriyle, imparatorluktaki en büyük üretici ve tüketici konumundalar.
Kişilerin, ancak Roma vatandaşı olduklarını belgeledikten sonra (iyi bir referans, tıbbi inceleme veyaş, zeka,
görme ve boy konusunda standartlara uygunluk) asker olmalarına izin veriliyordu. Tabii imparatorluğun umutsuz
son yıllarında bu standartlardan vazgeçilmişti. Roma’daki personel burosunda, her subay ve centurion’un kişisel
kayıtları saklanır, komutanlar ve bürokrasi tarafından düzenli olarak denetlenir. Generaller, seferler sırasında
askerlerin yüklerini kontrol eder, gereksiz eşyaları atardı; imparatorlar ise sınırlardaki birlik ve kaleleri teftiş
ederdi.Lejyonda her biri 30 askerlik iki yarım centuria dan oluşan genellikle 10 maniple hastati, 10 maniple
principes ve 10 maniple triarii bulunur, bunlara ilave olarak yaklaşık 1200 velites ve her biri 30 askere sahip 10
birlikten oluşan toplam 300 süvari görev yapardı.
Kaynakça: https://medium.com/@merentastan/roma-i%CC%87mparatorluk-ordusu-553c25d4a7c