You are on page 1of 47

DERS : MALZEME BİLİMİ

KONU : KRİSTALLEŞME ve
KUSURLAR
Hazırlayan: Prof. Dr. Mehmet GAVGALI

1
Kristalleşme (katılaşma) mekanizması
 Kristalleşme; sıvı halden katı hale geçiş olup, çekirdeklenme ve
çekirdeklerin büyümesi aşamalarından meydana gelir.
 Sıvı içerisinde atomlar belirli bir düzende bulunmazlar, ancak
bazı atomlar belirli zamanlarda katı durumdaki uzay kafesine
karşılık gelen konumlarda bulunabilirler.

 Kristalleşmeyi başlatan en küçük katı oluşumlara çekirdek denir.

2
 Malzeme içerisindeki atomlar hem kinetik hem de potansiyel
enerjiye sahiptir.
 Kinetik enerji atomların hareket hızı ile ilgili olup, tamamen
sıcaklığa bağlıdır.
 Sıcaklık artıkça atomlar aktif, yani hareketli duruma geçer ve
kinetik enerjileri artar.
 Atomların potansiyel enerjileri ise aralarındaki uzaklığa bağlıdır
ve atomlar arasındaki uzaklık artıkça potansiyel enerjileri de
artar.

3
 Bir metalin sıvı halden katı hale, yani eriyikten kristalli duruma
geçebilmesi için çekirdek oluşumu mutlaka gereklidir.
 Eriyik haldeki metalin atomları çekirdek etrafında toplanmaya ve
çekirdeği büyütmeye başlar.
 Başlangıcı çekirdek tarafından yapılmış olan katılaşma bölgeleri
büyüyüp sıvı metalin tamamen katı hale geçmesini sağlar.
 Kristal veya tane adı verilen aynı yön ve düzen içindeki katı metal
adacıkları, eriğin çeşitli noktalarından yani çekirdeklerinden
büyüyüp tüm metalin kristalleşmesini sağlar.

4
 Katılaşma noktasında bulunan saf metali ele alalım.
 Katılaşma noktasında sıvı ve katı fazların her ikisi aynı sıcaklıkta
bir arada bulunur.
 Bu noktada sıvı ve katı fazların içerisinde bulunan atomların
kinetik enerjileri aynı olur, ancak potansiyel enerjileri farklıdır.
 Katı faz içerisindeki atomlar, sıvı içerisindeki atomlara göre
birbirlerine göre çok daha yakındırlar.
 Bu nedenle katılaşma sırasında enerji açığa çıkar.
 Sıvı durum ile katı durum arasındaki bu enerji farkına gizli ısı
veya ergime ısısı denir.
 Ancak katı ve sıvı arasında bir yüzey oluşturmak için enerji
gerekir.

5
 Katılaşma noktasında bulunan saf metallerde gizli ısı ile kararlı
bir sınır oluşturmaya yetecek ölçüde enerji açığa çıkmaz.
 Bu nedenle kararlı bir çekirdek oluşturmak için her zaman bir
miktar aşırı soğuma gerekir.
 Aşırı soğumanın ardından dışarı verilen gizli ısı sıcaklığı tekrar
katılaşma noktasına çıkarır.

Sıcaklık T (°C)
 Aşırı soğuma miktarı, gerekli Sıvı
A

yüzey enerjisini azaltan katı Katılaşma


Ergime yada
Katılaşma sıcaklığı Katılaşma
katkı maddeleri veya safsızlık Başlangıcı Bitişi
D
elementleri ile azaltılabilir. B

C
Aşırı soğuma

Saf metalin soğuma eğrisi; Katı Katılaşma Durak E


• ABDE ideal soğuma eğrisi Noktası
• ABCDE gerçek soğuma eğrisi
Zaman t (sn)

6
 Sıvı metalin sıcaklığı katılaşma noktasının altına düşünce, sıvı
içerisindeki değişik nokta ve konumlarda kararlı çekirdekler
oluşur.
 Bu çekirdekler kristalleşmeye merkezlik yapar, yani kristalleşme
bu çekirdeklerin etrafında meydana gelir.
 Soğuma devam ettikçe daha çok sayıda atom ya mevcut
çekirdeklere bağlanır yada kendileri yeni çekirdekler oluştururlar.
 Her çekirdek sıvı fazdan atom çekerek kendi uzay kafesi
içerisinde büyür.
 Kristal büyümesi üç boyutlu uzayda büyümeye devam eder ve
atomlar belirli doğrultularda, genellikle büyüme ekseni boyunca
birbirlerine bağlanırlar.

7
 Bu büyüme olayı dentrit denilen ve ağaç dalına benzeyen
karakteristik bir yapının oluşmasına neden olur.
 Her çekirdek tesadüfen oluştuğundan kristal eksenleri gelişi
güzel sıralanır ve dolayısıyla dentritler farklı yönlerde büyürler.
 Sıvı miktarları azaldıkça dentrit kolları arasındaki boşluklar dolar
ve dentritlerin büyümesi komşu dentritler tarafından engellenir.
Böylece dentritler veya kristaller düzensiz biçimde görülür.
 Kristallerin birbirine temas etmeleri sonucunda oluşan çizgilere
tane sınırları denir ve bu sınırlar taneleri birbirinden ayıran ara
yüzeyleri gösterir.
 Tane sınırlarındaki atomların belirli bir yerleşim düzeni
olmadığından bu bölgelerde kristal olmayan (amorf) yapılar
oluşur.

8
Çekirdekleşme ve dentrit büyümesi şeklinde
meydana gelen kristalleşmenin şematik gösterimi

9
Kristal Yapı Kusurları
 Malzemelerin iç yapısı mükemmel değildir. Atomlar arasında yer
yer kusurlar bulunabilir. Bunlara yapı kusurları denir.
 Malzemede yapı kusurlarının bulunması her zaman zarar verici
bir durum oluşturmaz, aksine yapı kusurları sayesinde örneğin
metallere daha kolay şekil verilebilir, mukavemeti artırılabilir,
yarı iletkenlik ve tam iletkenlikleri kontrol edilebilir.
 Bir metalin teorik mukavemeti, o metalin komşu atomları
arasındaki bağları koparmak için gerekli gerilmenin
hesaplanması ile bulunur. Metallerin gerçek mukavemeti, teorik
mukavemetin 1/100 ila 1/1000 arasında değişir. Bu büyük fark
kristal yapı içerindeki kusurlardan kaynaklanır.
 Hatasız bir iç yapı diğer deyişle ideal kristal gerçekte yok sayılır.

10
Yapı kusurları başlıca dört grupta toplanabilir:

 1.Noktasal Kusurlar: Boyutsuz kusurlardır. Örneğin atom


boşlukları, fazla elektron veya elektron boşlukları…
 2.Çizgisel Kusurlar veya Dislokasyonlar: Tek boyutlu kusurlardır.
 3.Düzlemsel Kusurlar: İki boyutlu kusurlardır. Örneğin istif
kusurları, tane sınırları, faz sınırları…
 4.Kütle Kusurları: Üç boyutlu kusurlardır. Örneğin kaynak
hataları, malzeme içerisindeki çatlaklar, poroziteler,
segregasyonlar…

11
Noktasal Kusurlar
 Noktasal hatalar atomik boyutlu olup, genellikle kalıntı atomun
varlığında, ana atomun kafeste yerinde bulunmamasından veya
yanlış yerde bulunmasından meydana gelir. Noktasal kusurlar
katılaşma esnasında, deformasyon sırasında ve yüksek
sıcaklıklarda meydana gelebilir. Noktasal kusurlar:
 1. Atom boşluğu (Boş nokta kusuru)
 2. Arayer kusuru
 3. Yer alan atom kusuru
 4. Frenkel kusuru
 5. Schotty kusuru

12
1. Atom boşluğu (Boş nokta kusuru):
 Bir atom bulunması gereken yerde bulunmuyorsa buna atom
boşluğu kusuru denir.
 Atom boşlukları katılaşma sırasında atomların hatalı yerlere
yerleşmesi, bazı kafes pozisyonlarını doldurmamaları nedeniyle
ve katı fazda yüksek sıcaklıkta termal titreşimler nedeniyle bazı
atomların kafes yerlerinden fırlamaları, plastik şekil verme ve
yüksek enerjili parçacıkların çarpması nedeniyle oluşabilir.
 Boşluğu çevreleyen
atomlar birbirine
yaklaşarak kafes
düzlemlerinin
çarpılmasına neden
olurlar.
13
Atom boşluğu konsantrasyonu artıkça;
 Metalin öz direnci (elektriksel) artar.
 Akma mukavemeti artar.
 Boyut büyümesi oluşur (Nedeni kafeste ayrılan atomun dış
yüzeylere yerleşmesi).
 Oksitlenme eğilimi artar (karasız yapı)
 HMK da akma noktası kaybolur, YMK da akma noktası keskinleşir.

Atom boşlukları hareketlidir ve enerji durumuna göre yer değiştirebilirler.

14
2. Arayer kusuru:
 Atomun kristal kafesteki yerinden ayrılıp atomlar arasındaki bir
boşluğa yerleşmesiyle oluşan kusura denir.
 Yarıçapları 1°A’an küçük olan H, N, B, O ve C atomlarının ana
metalin atomları arasına girmesiyle oluşur.
 Ara yer atomları kendilerini çevreleyen atomları iterek kafes
düzlemeni çarpıtabilirler.

15
3. Yer alan atom kusuru:
 Bu kusur, yer alan katı çözelti içerisindeki çözünen element
atomlarının çözen elementin atomlarının yerini almasıyla
meydana gelir.
 Yer alan katı çözeltisinin oluşması için çözen ve çözünen
elementlerin atom çaplarının birbirine yakın olması gerekir.
 Bu kusur da malzemelerin kafes yapılarında az da olsa
çarpılmaya neden olur.

16
4. Frenkel kusuru:
 Bir iyonun normal kafes konumundan bir ara yer konumuna
atlaması ile oluşan boş kafes noktası- ara yer atomu çiftidir.
 Radyasyona maruz kalan metallerde görülür.

5. Schotty kusuru:
 Bu kusur iyonik bağlı malzemelerde boş nokta çifti şeklinde
meydana gelir.
 Bu tür malzemelerin kristal yapıları içerisinde eşit elektriksel
yükün korunması için kafesten bir anyon ile katyonun ayrılması
gerekir.
 Bunun sonucunda da schotty kusuru oluşur.

17
 İyonik bağlı malzemelerde elektriksel yönden nötrlük sağlanmak
zorunda olduğu için noktasal kusurlar farklılık gösterir.
18
 Noktasal kusurlardan bazıları malzemelerin kafes düzlemlerini
çarpıtarak dislokasyon hareketinin zorlaşmasına veya
engellenmesine yol açar.
 Dislokasyon hareketinin engellenmesi de malzemenin sertlik ve
mukavemetinin artmasına neden olur.
 Bu kafes kusurları yalnız katılaşma esnasında değil, malzemenin
ısıtılması ya da yüksek hızlı nükleer parçacıklar ile bombardımana
tabi tutulması sonucunda da meydana gelebilir.

19
Çizgisel Kusurlar

 Kristallerde düzensizlik merkezi bir çizgi boyunca yer almaktadır


ve çizginin her iki tarafında kristal kusursuz olabilir.

 Dislokayon; bir kristalin mükemmel iki bölümü arasında yapı


düzeni bozulmuş bir bölge anlamına gelir ve kristalin kaymış
bölgesi ile kaymamış bölgesi arasında sınır oluşturan çizgisel
kusur olarak tanımlanır.

 Dislokasyonlar kenar, vida ve karışık olmak üzere üç çeşittir.

20
 Bir dislokasyonun, dislokasyon çizgisi ve Burger vektörü olmak
üzere iki karakteristik büyüklüğü vardır.
 Burger vektörü (b) hareket eden dislokasyonun hareket
doğrultusunu ve miktarını gösterir.

21
 Mükemmel bir kristalde paralel doğrultularda eşit adımlar
gidilip, bir çevrim tamamlanınca başlangıç noktasına gelinir.
 Ancak, dislokasyon içeren bölge çevresinde aynı işlem yapılırsa
Burger çevrimi kapanmaz.
 Başlangıç ve bitiş atomları arasındaki atomlar arası uzaklık kadar
bir açıklık kalır ve bu açıklık b ile gösterilir ve Burger vektörü
adını alır.

22
1. Kenar Dislokasyonu:
 Mükemmel bir kristale bir yarım atom tabakasının ilavesiyle veya
bir kristalden bir veya iki sıra atom tabakasının çıkartılmasıyla
oluşan dislokasyonlardır.
 Malzemenin şekillenmesini sağlayan kuvvetin geldiği yöne dik
olarak oluşur.
 Ek yarı düzlem, kayma düzleminin üzerinde kalan kristal bölgenin
sıkışıp çarpılmasına neden olmaktadır.
 Dislokasyon çizgisi (CD doğrusu), ek yarı düzlemin kayma
düzleminde yer alan atomlarını birbirlerine bağlayan doğrudur.
Ek yarı düzlemi, kayma düzleminin üzerinde yer alan
dislokasyonlara pozitif kenar dislokasyonu (⊥), altında olan
dislokasyonlara negatif kenar dislokasyonu (Τ) denir.

23
 Burger vektörü kenar dislokasyon çizgisine diktir.
 Kenar dislokasyonu kayma yönünde hareket eder.

Kayma
düzlemi

Kesme
gerilmesi

24
2. Vida Dislokasyonu:
 Paralel düzlemlerin helisel bir düzlem parçası oluşturacak şekilde
eklenmesiyle oluşan kafes çarpılması ile ilişkili kristal yapı
kusurudur.
 Vida dislokasyonun Burgers vektörü, dislokasyon çizgisine ve
şekillendirme kuvvetine paraleldir.
 Vida dislokasyonu kayma yönüne dik olarak hareket eder.

25
26
3. Karışık Dislokasyonu:
 Vida ve kenar dislokasyonun beraber bulunduğu haldir.

27
 Dislokasyonlar, enerjiyi küçük tutmak için en sıkı istif edilmiş
doğrultudaki yani en küçük Burgers vektörünü tercih eder.
 Dislokasyonların faydaları:
• Plastik şekillendirmeyi ve deformasyonu kolaylaştırır.
• Dislokasyon hareketi engellenerek mukavemet arttırılabilir.
• Malzemelere sünek özellik kazandırır.
 Dislokasyon çizgisi dislokasyonun üst
kısmında çekme gerilmeleri, alt kısmında
ise basma gerilmeleri oluşturur.

28
Kayma düzlemi, bir halı ile odanın tabanı arasındaki
temas yüzeyine benzetilebilir. Halıyı bir ucundan düz
taban üzerinden çekersek bütün sürtünme
kuvvetini de yenmek gerekir. Fakat halıyı bir
ucundan kaldırır ve dalgalandırırsak halı sadece
birkaç yerde tabanla temas eder. Böylece halı
kolayca çekip kaydırabilir. Metallerin nispeten kolay
şekillendirilebilir olması kayma düzlemleri boyunca
halının dalgalanmasına benzer şekilde, atomların
dislokasyon hareketi olarak arka arkaya ve teker
teker atomlar arası bağları yenip birbiri üzerinden
tırmanması sayesinde olur.

29
 Peierls-Nabarro Gerilmesi: Bir dislokasyonu kayma düzleminde
hareket ettirmek veya kayma olayını başlatmak için gerekli
gerilmeye denir.
 b değeri ne kadar küçükse gerilme değeri de o kadar küçük olur.
 Dolayısıyla en sıkı istiflenmiş düzlem ve doğrultuda kayma olur.
 Yani burger vektörü küçük ise kayma gerilmesi de küçük olur.

2w

 P  2Ge b

30
Düzlemsel (Yüzeysel – İki boyutlu) Kusurlar
Düzlemsel kusurlar bir malzemeyi aynı kafes yapısına sahip,
ancak farklı doğrultularda yönlenmiş değişik bölgelere ayıran
yüzeylerden oluşur. Bu yüzeyler kesit üzerinde sınır biçiminde
gözükür.
Düzlemsel Kusurlar;
 Serbest yüzey olarak bilinen katı ile sıvı arasındaki ara yüzey
 Tane sınırı
 Fazlar arası sınır
 İstif kusurları
 Domain olarak bilinen, elektronik yapının değiştiği fakat ortam
düzeninin değişmediği ara yüzey

31
1. Tane Sınırları:
 Malzemenin, aynı atom düzenine sahip olan her bir parçasına
tane denir. Her tanedeki atomsal düzen ve yönlenme farklıdır.
 Tane sınırları, taneleri birbirinden ayıran yüzeylerin metalografik
kesitler üzerindeki çizgisel görüntüleridir.
 Tane sınırlarındaki atomlar düzgün sıralanmadıklarından kararlı
bir düzene sahip değildirler.
 Tane sınırlarında atomlar arası mesafe tane içerisine göre büyük
ve küçük olabilir.
 Tane sınırlarında atomlar arası çekme kuvveti her yönde aynı
olmayabilir, bu düzensizlik fazla enerji demektir.

32
Tane, kendi içinde nispeten homojen ve kafes sistemi aynı, kayma
düzlemleri benzer karakterli, kimyasal yapısı aynı olan katı maddeye
denir. Faz ise kendi içerisinde homojen kimyasal ve/veya fiziksel yapısı
etrafındakilerden farklı olan mikro ve makro yapıya denir.

33
 Metal malzemelerin özellikleri tanelerinin boyutuna göre değişir.
(Tane boyutu katılaşma koşullarının değiştirilmesi, alaşımlama ve
ısıl işlemle değiştirilebilir.)
 Tane boyutu azaldıkça, tane sayısı ve tane sınırı artar. Tane
sınırları dislokasyon hareketlerini engellediğinden tane boyutu
azaldıkça malzemenin sertlik ve mukavemeti artar.
 Bir malzemenin tane büyüklüğü ile akma mukavemeti arasında
Hall-Patch bağıntısı ile belirlenir. Burada σa akma mukavemeti, d
ortalama tane büyüklüğü ve σ0 ile k malzeme sabitidir.

𝜎 𝑎=𝜎 0 +𝑘𝑑−1 / 2

34
 Taneler arasında yönlenmeye bağlı olarak küçük açılı ve büyük açılı
olmak üzere iki çeşit tane sınırı vardır.
 İki tane arasındaki açı 10° den küçük ise küçük açılı tane sınırı 10°
den büyük (genellikle 20-30°) ise büyük açılı tane sınırı söz
konusudur.
Dar açılı tane sınırı dislokasyonlar
tarafından oluşturulur ve komşu
kafesler arasında küçük miktarda
yönlenme farklılığına neden olan
dislokasyon dizisidir.

Tane-2
Tane-1
Kenar dislokasyonu tarafından
oluşturulan küçük açılı tane
sınırına eğme sınırı, vida
dislokasyonları tarafından
oluşturulan küçük açılı tane
sınırına da bükme sınırı denir.
35
2. İstiflenme (Yığılma) Kusuru:
 Atom düzlemlerinin istiflenmesi esnasında, istiflenme sırasının
bozulmasıyla oluşan 2 boyutlu kusurlardır.
 Bu kusur YMK yapılı metallerde olur ve sıkı düzenli düzlemlerin diziliş
sırasını değiştirir.
 Özellikle ikiz teşekkülünde, faz dönüşümlerinde ve sürünmede
önemlidir. Gerilme ve dislokasyon hareketleri oluşturur.
 Ör: YKM yapıda atom düzlemlerinin ABCABCABC sıralanması
yerine ABCABABCABC sıralanması.

36
3. İkiz Sınırlar:
 İkiz sınırı, kristal kafes yapısındaki atom düzenlerinin simetrik
olarak farklı doğrultularda yönlenmesi sonucunda birbirinin ayna
görüntüsü şeklinde oluşan iki bölge arasındaki düzlem olarak
tanımlanır.
 İkiz sınır boyunca etki eden bir kayma kuvveti atomların yerini
değiştirerek bir ikizlenmeye neden olur.
 İkizlenme bazı metallerin plastik deformasyonu veya ısıl işlemi
sırasında meydana gelir.

37
 İkiz sınırları, plastik deformasyon mekanizması olan kaymayı
zorlaştırarak metallerin mukavemetini arttırır.
 İkiz sınırlarının hareketi, metallerin plastik deformasyona
uğramasına neden olur.

38
Kütlesel (Hacimsel – Üç boyutlu) Kusurlar

Üç boyutlu kusurlar olup, iki sebepten oluşur;


 Malzemenin üretimi sırasında: PŞV’yi olumsuz etkileyen metalik
olmayan kalıntılar (oksit, nitrür, sülfür...)
 Malzemenin döküm, dövme, hadde gibi şekillendirmesi esnasında:
Döküm kusurları (çekilme boşlukları, gaz boşlukları), biçimlendirme
kusurları (çatlaklar) ve kaynak kusurları

39
Katı Çözelti (Katı Eriyik)
 Katı çözelti; iki veya daha fazla elementin tek fazlı bir yapı
içerisinde çözünmesiyle oluşan ve belirli bir kristal yapıya sahip
olan katı malzemedir.
 Katı çözelti katı durumdaki çözelti olup, farklı türdeki atomların
aynı kafes yapısında bir araya gelmesi ile oluşur.
 Bir çözelti, çözen ve çözünen olmak üzere iki bileşenden oluşur.
 Çözeltinin yüzde oranı yüksek olana çözen, oranı düşük olanda
çözünen adı verilir. Şekerli su örneğinde olduğu gibi su çözen,
şekerde çözünendir.
 Sabit basınç altında, herhangi bir çözen içerisinde çözünen madde
miktarı sıcaklığa bağlıdır ve sıcaklık artıkça çözünme oranı artar.

40
 Bir çözelti için doymamışlık, doymuşluk ve aşırı doymuşluk olmak
üzere üç durum söz konusudur.
 Bir çözen, uygulanan bir sıcaklık ve basınç altında çözebileceği
miktardan daha az bir miktarda madde çözerse doymamış çözelti,
çözen sınır değerine kadar madde çözerse doymuş çözelti oluşur.
 Denge koşullarında çözebileceğinden daha fazla madde çözerse
aşırı doymuş olur. Bu çözeltiyi karıştırmakla yada yüksek sıcaklıktan
hızlı soğutmakla elde edilir. Aşırı doymuşluk kararsız bir durum
olup, çözeltiye yeterli enerji ya da zaman verilirse çözünen fazlalık
element ya dışarı atılır ya da çökeltilir. Böylece doymuş (kararlı)
çözelti elde edilir.

41
 Çözeltinin katılaşma sıcaklığı çözünen saf elementlerin katılaşma
sıcaklıklarından daha yüksek veya düşük olabilir.
 Katı çözeltiler yer alan ve arayer olmak üzere ikiye ayrılır.
 Katı çözeltiler, genellikle sabit sıcaklıkta değil, belli bir sıcaklık
aralığında katılaşırlar.
Sıcaklık T (°C)
Sıvı (%50Sb+%50Bi)
Sıvı çözelti
Bi sıvı içerisinde oluşan Sb
ce zengin katı çekirdekler

504 Bi sıvı içerisinde büyüyen


Katılaşma Sb ce zengin dentritler
Aralığı Sıvı + Katı çözelti
350
SbBi50 katı alaşımına
ait üç adet tane
Katı çözelti
SbBi50 katı çözeltisinin
soğuma eğrisi

Zaman t (sn)

42
Yer alan katı çözelti
 Çözünen element atomlarının çözen element atomlarının yerini
alması ile oluşan katı çözeltidir.
 Atomlarının birbirinin yerini alması, çözen elementin kafes yapısı
içerisinde oluşur.
 Yer alan katı çözeltinin çözünme aralığını kontrol eden (yani kayda
değer bir çözelti için gereken) faktörler Hume-Rothery tarafından
belirlenmiştir.

Çözünen elementin atomu

Çözen elementin atomu

43
Hume-Rothery Kuralları:
 Kristal yapı faktörü: İki elementin birbiri içerisinde çözünebilmeleri
için kristal kafes yapılarının aynı olması gerekir.
 Atom büyüklüğü faktörü: Çözen ve çözünen elementlerin atom
yarıçapları arasındaki farkın ±%15’den az olması durumunda katı
çözeltinin oluşumu kolaylaşır. Eğer %15’den büyük ise kafes
yapısındaki çarpılmadan dolayı katı çözelti oluşumu zorlaşır.
 Kimyasal çekicilik (elektronegativite) faktörü: İki metalin birbirine
karşı elektronegativitesi arttıkça katı çözelti oluşturma durumları
zorlaşır ve bileşik oluşturma meyli artar.
 Relatif valans faktörü: Valans değeri düşük olan metal yüksek
olan metali daha fazla çözer. Bir başka değişle, bir metalin değerliği
kendinden daha fazla değerliği olanı çözmeye daha yatkındır.

44
Ara yer katı çözelti
 Yarıçapları küçük olan atomların, çözen elementin atomları
arasındaki boşluklara girmesiyle oluşur.
 Yarıçapı ancak 1°A’dan küçük atomlar ara yer katı çözeltisi
oluşturabilir. Bunlar H, B, N, C ve O atomlarıdır.
 Karbonun demire ilavesi sonucu oluşan ara yer katı çözeltisi için iyi
bir örnektir. (Atom Yarıçapları= C’nun 0,071 nm, Fe’nin 0,124 nm)

Çözen elementin atomu

Çözünen elementin atomu

45
Katı çözeltiler ile metaller arası bileşikler arasındaki farklar:
 Metaller arası bileşikler belirli formüllerle gösterilebilir, katı
çözeltiler ise gösterilmez.
 Metaller arası bileşikler çok dar bir bileşim aralığında meydana
gelir, katı çözeltiler ise çok geniş bileşim aralığında meydana gelir.
 Bileşikler içerdiği elementlerin özelliklerinden farklı özelliklere
sahiptir, katı çözeltiler ise kendilerini oluşturan elementlerin
özelliklerine benzer özellikler sergiler.
 Metaller arası bileşiklerin erime veya katılaşma sıcaklıkları genelde
sabittir, katı çözeltiler ise belirli sıcaklık aralığında katılaşırlar
(ergirler).
 Metaller arası bileşikler genelde katı çözeltilerden çok daha sert
ve gevrektir.

46
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN
…TEŞEKKÜRLER…

47

You might also like