Professional Documents
Culture Documents
1 Kirklareli Egitim GTH
1 Kirklareli Egitim GTH
EĞİTİMİ
Uluslararası Belgelendirme Teknik Kontrol & Gözetim Hizmetleri Ltd. Şti.
İzmir
www.personatr.com www.besateknik.com
İLETİŞİM - YÖNETİM
EĞİTİMİ
Eğitmen:
Sami ERTUĞRUL
İÇERİK
1. KURUMSAL İLETİŞİM
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE BEDEN DİLİ
3. ÖFKE KONTROLÜ
4. MOTİVASYON
5. ZAMAN YÖNETİMİ
6. SORUN ÇÖZME VE ZOR İNSANLARLA BAŞA ÇIKMA
7. YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN TİPOLOJİLERİ
8. HİZMET ALAN KİŞİ TİPOLOJİLERİ
9. MOBBİNG
10. ETKİN VE SONUÇ ODAKLI ÇALIŞMA
11. TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ
1.KURUMSAL İLETİŞİM
KURUM İÇİ İLETİŞİM:
Kuruluşlarda iletişim (genellikle Örgütsel
İletişim terimi kullanılır), işyerinin amaçlarına
yönelik işlemesini sağlamak için işletmeyi
meydana getiren çeşitli departmanlar ve
işyerinin çevresi ile sürekli bilgi ve düşünce
alış verişine olanak sağlayan bir süreçtir ve
işletme yönetiminin en önemli araçlarından
biridir.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
• Kuruluş bir insanlar grubudur, ortak bir amaç için
bir arada çalışan uzmanlardan oluşur. Kuruluşların
var olabilmesi ancak oluşturulan “ kurum içi
iletişim” ile mümkündür. Ortak faaliyetin temeli
iletişimdir. Her organizasyon, bir iletişim sistemine
dayanır. İletişim, etkilemenin ve etkilenmenin
temel bir biçimi ve insani bir deneyimdir. Birisinin
aktif diğerinin pasif olduğu bir dayatma değil, iki
tarafında farklı, ama birbirini tamamlayan roller
oynadığı bir ilişkiler yumağıdır.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
• Kurum içi iletişimi, kurumun amaçları
doğrultusunda işleyişini sağlamak için gerek
kurumu meydana getiren çeşitli bölüm ya da
birimler, gerekse kurum ile çevresi arasında
sürekli bilgi ve düşünce alışverişine dayanan
toplumsal bir süreç olarak ifade edilebilir
1.KURUMSAL İLETİŞİM
– planlama,
– koordine etme,
– yönetme,
– karar verme,
– Güdüleme,
– denetleme
fonksiyonlarının yerine getirilmesinde
önemli bir rol oynar.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
• Kurum içi iletişim, üstün gönderdiği mesajı
asta kabul ettirmesi, çözdürebilmesi ve onu
harekete geçirmesini kapsamaktadır. Ayrıca,
geribildirim yoluyla astlardan öneririler
almak da kurum içiletişimin bir parçasıdır
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Kurum içi iletişimin işlevlerini dört genel başlık
altında toplayabiliriz:
1. Bilgi sağlama işlevi
2. Etkileme ve ikna etme işlevi
3. Birleştirme işlevi
4. Emir verme ve öğretim-eğitim işlevidir.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Bilgi Sağlama İşlevi
• Kurumlar, çevrelerinden amaçları
doğrultusunda bilgi alırlar ve bunları
işleyerek çevrelerine bilgi verirler. Kurum içi
iletişim, bilginin kurum içinde dolaşımını ve
paylaşılmasını sağlar.
• Kurumlarda belirsizliğin azalmasında da
önemli bir işlev üstlenir.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
İkna Etme ve Etkileme İşlevi
• Çalışanların kurumun amaçları doğrultusunda
etkin ve verimli bir şekilde çalışabilmesi, büyük
ölçüde onların kurumun hedeflerini
benimsemelerine, bağlıdır.
• Bu benimseme durumunun gerçekleşebilmesi ise
ikna ya da etkilemeye yönelik iletişim sürecinin
işletilmesini gerektirir. Yöneticinin çalışanlarına
yönetim gücünü kullanarak iş yaptırabilmesi de
etkileyici iletişim gücünü kullanmasını gerektirir.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Emredici ve Öğretici İşlevi
• Bu tür bir iletişim, çalışanlara görev ve
sorumluluklarını bilmelerini sağlar.
• Yöneticiler astlarına verdikleri emirlerle bazı
işlerin yapılmasını isterler ve astlar da yerine
getirdikleri bu görevlere ilişkin bilgiyi sözlü ya
da yazılı raporlarla üstlerine bildirirler.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Birleştirme İşlevi
• Bireylerin kurumsal amaçlar etrafında
birleşmelerini sağlayan iletişim, aynı
zamanda bireyin psikolojik bütünlüğünü ve
dengesini de korumada da önemli bir işlev
üstlenir. İletişim ile bireyler arasında değer,
inanç ve tutum farklılıklarından kaynaklanan
çatışmalar da çözümlenir
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Kurum İçi İletişimin Amaçları
1. Kurumun amaçları, hedefleri ve politikasının çalışanlar
tarafından bilinmesini sağlamak;
2. İş ve işlemlerle ilişkin bilgi vermek ve bu yolla iş ve beceri
eğitimini kolaylaştırmak;
3. Çalışanları günlük yapılacak işlerle ilgili bilgilendirmek;
4. Çalışanların ve bölümlerin faaliyetlerini koordine etmek;
5. Çatışmaları önlemek, müzakereler ve tartışmalar yapmak ve
uzlaşmaya varmak;
6. Duygu ve düşüncelerin özgürce ifade edilmesini olanaklı kılmak;
7. Her türlü mevzuatın çalışanlara vererek hataları önlemeye
çalışmak
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Kurum İçi İletişimi Engelleyen faktörler
1. Kişisel Faktörler
2. Fiziksel ve çevresel faktörler
3. Kültürel Farklılıklar
4. Dil Güçlükleri Ve Yazım Hataları
5. Hiyerarşi Kademelerinin Fazlalığı
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Kurum İçi İletişimi İyileştirme Yolları
• Sonucu İzleme,
• Haber Akışının Yönetimi,
• Empati,
• İletişim kanallarını artırma,
• Sözle anlatımla birlikte, eylemle açıklama
yoluna gitme,
• Etkili dinleme, çok okuma ve gözlem
yöntemlerini kullanma.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
İletişim, modern toplumunun zorunluluğudur.
Hayatımızın her aşamasında büyük önem taşır.
Bir bilgi çağında yaşıyoruz. Çoğu insan iletişimi,
nasıl konuşup yazacağını bildiği düşüncesiyle
garanti gibi görüp basite alırlar. Aslında iletişimi
farkında olduğumuzdan daha fazla
kullanmaktayız ve ona bağımlıyız.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
İletişim; bilginin, fikirlerin, duyguların,
becerilerin, simgeler kullanılarak iletilmesidir.
İnsanın kendini sosyal bir varlık olarak ifade
etmesi için iletişim zorunludur. İnsan, çevresi ile
iletişim kurarak yaşar. Onun her davranışı,
konuşması, susması, duruşu ve oturma biçimi,
kendini ifade etmesi; yani çevresine mesaj
iletmesidir.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
İletişim kurmaktaki asıl amaç, anlaşılabilir
mesajların gönderilmesi ve karşı tarafın tutum
ve davranışlarında değişiklik yapmaktadır. Eğer
davranışlarda değişiklik meydana gelmemişse
ileti var; ama iletişim yoktur.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
İletişimin Öğeleri
• İletişim sürecinin gerçekleşmesi için gerekli olan
iki kişiden biri gönderici yani kaynak, diğeri ise
alıcıdır. Gönderici, ilk olarak göndermek istediği
mesajı fikir olarak zihninde oluşturur ve daha
sonra bu fikri kodlar, yani sözcüklere, rakamlara,
şekillere veya beden diline dönüştürür. İletişimde
buna Sembol Oluşturma denir. Semboller belli
kodlara dönüştürülerek iletişim kanalı vasıtası ile
alıcıya gönderilir.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
İletişim Süreci
• İletişim süreci iki yönlü bir süreçtir.
• Bu süreç, en temel düzeyde üç öğeye
dayanmaktadır.
• Bunlar; iletiyi gönderen (gönderici- kaynak),
iletiyi alıp açımlayan (alıcı) ve de bu ikisi
arasında iletinin gönderilmesinde
kullanılacak bir mesaj (ileti) olarak ifade
edilebilir.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
GÖNDERİCİ MESAJ
ALICI
Kaynak
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
• İletişimin tam olarak gerçekleştirilebilmesi
için, üç temel faktörün bulunması gerekir.
• İletişimin temel faktörleri; kaynak, alıcı ve
mesajdır. Bu üç faktör temel olmakla birlikte
dört faktör daha vardır ki onlar da kanal, kod,
dönüt ve filtredir.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
ÖRNEK
AAA Kurumunu müdürü Ahmet Bey, tüm çalışanlara “Önümüzdeki ay işletmemizde
denetim yapılacaktır, herkes kolları sıvasın”. Şeklinde elektronik posta
(mail)göndermiştir.
Eğer bütün çalışanlar denetim için işlerinde hazırlığa başlamazlarsa, iletişim amacına
ulaşmamış olur.
1. KAYNAK (GÖNDERİCİ)
• Gönderici, mesajın kaynağı, iletişimin başlatıcısıdır. Gönderici
iletişimi başlatan veya iletiyi gönderendir. Gönderici olmadan
iletişim kurulamaz. İletişimde en önemli sorumluluk
göndericiye aittir. İletişim önce göndericinin zihnindeki
düşüncelerle ortaya çıkar. Kaynak, sahip olduğu tecrübe ve
bilgilere göre mesaj olarak iletecek bir düşünce oluşturur. Yani,
mesajı iletmeden önce onu “kod”lar. Bir düşünceyi formüle
eder ve mesaj kanalı kullanarak alıcıya gönderir. İletişimin
başarılı bir şekilde gerçekleşmesinin temel koşullarından biri,
göndericinin uygunluğudur.
• Gönderici mesajı, alıcının zihinsel algı yeteneğine göre
kodlamalıdır. Alıcının algılayamayacağı bir mesaj, sadece bir
gürültüdür.
1.1. KAYNAĞIN TAŞIMASI
GEREKEN ÖZELLİKLER
• İletişim, kaynağın mesajı göndermeye başlaması ile
ortaya çıkar. Kaynak, mesajı ileten kişi veya mesajın
çıkış noktası olarak tanımlanabilir. İyi bir iletişim için
kaynağın taşıması gereken özellikler vardır. Bu
özellikleri kısaca şu şekilde belirtebiliriz:
– Kaynak bilgili olmalıdır.
– Kaynak kodlama özelliğine sahip olmalıdır.
– Kaynak bulunduğu konumdaki rolüne uygun davranmalıdır.
– Kaynak tanınmalıdır. Tanınmayan veya olumsuz tanınan
kaynağın göndereceği mesajlar, alıcılar üzerinde gerekli
etkiyi oluşturmaz.
2. MESAJ (BİLGİ, HABER)
• Mesaj, alıcı için uyaran olarak işlev gören bir
sinyal, ya da sinyaller birleşimidir. İletişim,
kaynağın gönderdiği mesajın alıcı tarafından
algılanmasıdır. Düşünce, duyu ya da bilginin
kaynak tarafından kodlanmış biçimi olarak
tanımlanan mesaj, bir duygu veya düşünceyi
aktarmayı isteyen kaynağın ürettiği sözel,
görsel ve işitsel simgelerden oluşan somut bir
üründür.
2. MESAJ (BİLGİ, HABER)
• Mesaj bir konuşma ise “duyulan”, mesaj yazılı
ise “okunan”. mesaj jest ise “görülen” ve
hissedilen bir mesajdır. Örneğin; işe geç gelen
bir memura kaşlarını çatarak: “Günaydın!”
diyen bir müdür, bir selamın ötesinde bir
şeyler söylemektedir. Göndericinin
sembollerini alıcı tanıyamıyorsa iletişim
gerçekleşmez.
2.1. MESAJIN TAŞIMASI
GEREKEN ÖZELLİKLER
1. Mesaj anlaşılır olmalıdır. Anlaşılamayan söz, deyim ve mimiklerden oluşan
mesajlar algılanamayacak iletişim sağlanmayacaktır.
2. Mesaj açık olmalıdır. Kaynak göndereceği mesajla, alıcıdan ne istediğini
belirtmelidir.
3. Mesaj doğru zamanda iletilmelidir. Mesajın gönderileceği zaman iyi
belirlenmelidir. Ayrıca, alıcıdan beklenen davranış da zamanlı olmalıdır.
4. Mesaj uygun kanalı izlemelidir. Mesaj, uygun yolu izlemeden alıcıya varırsa,
etkinliğini kaybeder; alıcı ile kaynak arasındaki ilişki yetersiz olur. Özel
ilaveler veya davranışlarla, mesaj ek anlamlı hale getirilirse, kaynak
üzerindeki etkisi istenilenin dışında gerçekleşir ve hedefte beklenmeyen
düşünce ve davranışlar oluşturur.
5. Mesaj, kaynak ve alıcı arasında kalmalıdır: Mesaj, kaynaktan alıcıya
ulaşıncaya kadar değişik kişi ve kademelerden geçebilir. Yüz yüze olmayan
iletişim bu tür mesajlara dayanır. Bu durumda asıl mesaj anlamının dışında
algılanır. Çocukların oynadığı kulaktan kulağa oyununu hatırlayınız.
3. KANAL (ARAÇ)
• Kanal, sinyalleri taşıyan herhangi bir fiziksel araçtır.
Kanal mesajın göndericiden alıcıya iletildiği yoldur.
Işık dalgaları, radyo dalgaları, ses dalgaları, telefon
kabloları ve sinir sistemi olabilir. İfade edilen
uygunluk, mesajın türüne göre seçilecek kanalın
uygunluğudur.
• Güzel şekilde inşa edilmiş bir karayolu, bir otomobil
için önemlidir; ancak bir tren açısından hiçbir anlam
ifade etmez. Bu bakımdan iletişimin gerçek anlamda
sağlanabilmesi için mesajın uygun kanalla
gönderilmesi önemli bir unsurdur.
3. KANAL (ARAÇ)
• Örgütlerde iletişim kanalları, resmi ve gayri
resmi olabilir. İşletme içindeki resmi iletişim
kanalları; emir-komuta zinciri, öneri-şikayet
kutuları, kuruluş dergisi ya da kuruluş
toplantıları olabilir. Gayri resmi iletişim kanalları
ise; dedikodu, söylenti haberleridir.
• Kuruluş dışı iletişim ise, iletişim ağları ile
birbirine bağlı olan milyonlarca bilgisayar,
insanlara ve örgütlere çok gelişmiş bir iletişim
olanağı sağlamıştır.
3. KANAL (ARAÇ)
• Ana kural, iletişimin etkili ve verimli
olabilmesi için kullanılan aracın mesaja uygun
olması gerekir. İnsanlar işitsel, görsel ve
duygusal zekalı olabilirler. İletişimde mümkün
olduğu kadar çok çeşitli kanal birlikte
kullanılmalıdır.
4. ALICI (HEDEF)
• Vericinin mesajını algılayan kişi alıcıdır. Alıcı
tek veya çok kişi olabilir, belirli ve belirsiz
olabilir. Ancak, mesaj birisine ulaşmamışsa
iletişim olayı gerçekleşmemiş demektir.
4. ALICI (HEDEF)
• Kodlanmış mesajı alan ve kodunu açan kişi
alıcıdır. Alıcı, mesajı taşıyan sembolleri algılayıp
anlam vererek iletişimi sonlandırır ya da kendisi
bir mesaj göndererek gönderici konumuna geçer.
İletişimin gerçekleşmesi için en az iki kişiye ihtiyaç
vardır. Bunlardan biri kaynak, diğeri alıcıdır. İnsan
kendisiyle kurduğu iletişimin dışında, tek başına
bir iletişim kuramayacağına göre, (düşünme ve
hayal kurma, kişinin kendi kendisiyle kurduğu
iletişimdir) mutlaka alıcı veya alıcılar gerekir.
4. ALICI (HEDEF)
• İletişimde gönderilen mesaj tek olmasına
rağmen, aynı mesajın bir tek alıcısı
bulunduğu gibi, bir çok alıcısı da bulunabilir.
Aynı şekilde bir mesajın bir veya birçok
göndericisi de olabilir. Mesajın alıcısı
çoğaldıkça, mesaj aslından uzaklaşır ve
iletişimde başlangıçta arzu edilen amaç
gerçekleşmez.
4. ALICI (HEDEF)
• Alıcıların, aktif dinleyici olmasını engelleyen
unsurlar ise, alıcının göndericiye karşı olan
tutumu, güveni ve inancıdır. Bunlar mesajın
farklı değerlendirilmesine neden olabilir.
4.1. ETKİN İLETİŞİM İÇİN ALICININ TAŞIMASI
GEREKEN ÖZELİKLER İSE ŞUNLARDIR
• Alıcı mesajı algılayabilmelidir. Alıcı gönderilen mesajı algılayacak
düzeyde olmalı, algılama engeli olmamalıdır.
• Ayrıca alıcının arzulu olması gerekir. Eğer alıcı, kaynağın gönderdiği
mesaja karşı kayıtsız ise, mesaj algılanmayacak; iletişim gerçekleşse
bile etkin iletişim olmayacaktır.
• Alıcı bilgili olmalı ve geri-besleme sistemine sahip olmalıdır.
• Alıcı seçici olmalıdır.
• Alıcı, bulunduğu konuma uyabilmelidir. Örneğin; öğrenci öğretmenin
rehber olduğunu kabul ederse kaynağın isteklerini kabul edebilecek,
ayrıca kendi davranışlarının sınırlarını bilecek ve mesajı etkin bir
şekilde alabilecektir.
• Alıcı kaynak olabilme özelliği taşımalıdır. Zaman zaman alıcı, kaynak;
kaynak ise alıcı durumuna geçer. Bu nedenle alıcının da kaynak olma
özelliğini taşıması gerekir.
5. KODLAMA-KOD AÇMA
• Kodlama, basit bir el hareketinden, karmaşık
bir matematik formülüne kadar çok geniş bir
anlamı kapsayabilir. Bilginin, düşüncenin
duygunun iletmeye uygun, mesaj haline
getirilmesine Kodlama denir.
5. KODLAMA-KOD AÇMA
• Mesajın yorumlanarak anlamlı bir şekilde
algılanması sürecine Kod-açma denir.
• Kodlamada anlam birliğine dikkat etmek gerekir.
Verici alıcının kendisi gibi aynı anlamları vereceği
sembolleri ve hareketleri kullanmalıdır. Örneğin,
bazı ülkelerde başı öne eğmek “hayır” anlamına
sağa sola sallamak “evet” anlamına gelir. Bu
ülkelerin birinde yaşayan insanların ülkemize
turist olarak gelmeleri halinde yanlış
anlaşılmaların oluşması kaçınılmazdır
5. KODLAMA-KOD AÇMA
• Alıcının mesajı yorumlayıp anlamlı bilgilere
dönüştürme süreci kod çözmeyi oluşturur. Bu süreç
alıcının geçmiş tecrübelerinden, sembol ve
hareketlere verdiği kişisel yorumlardan,
beklentilerden ve anlam birliğinden etkilenir. Mesaj
alıcının bildiği bir lisanla yazılmamışsa alıcı bunun
kodunu çözemez. Mesela dilimizde gerçek anlamının
dışında başka anlam ya da anlamlarda kullanılan
sözcük veya cümleler vardır. “Avucunu yala” diyen bir
kişiye, “Hayır, yalamam” demek mesajın
anlaşılmadığını gösterir.
6. DÖNÜT (GERİ BESLEME)
• Dönüt, hedef alıcının kaynağın ilettiği mesaja verdiği
cevap olarak adlandırılır.
• İletişim sürecinin son aşamasıdır. Geri besleme
aracılığıyla kaynak, iletişimin etkin olup olmadığı
konusunda bilgi edinir. Geri besleme ile iletişim süreci
tersine döner ve bu sefer hedef kaynak, kaynak hedef
durumuna geçer. Yüz yüze iletişimde hemen geri
besleme alırız ki, buna Gecikmesiz Geri Besleme denir.
Kitle iletişiminde ise iletişim sürecinde geri besleme
almak belirli bir zaman sonra olduğu için buna da
Gecikmeli Geri Besleme denir.
6. DÖNÜT (GERİ BESLEME)
• Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki tür geri
beslemeden söz edilebilir. Olumlu geri
besleme, kaynağın amaçlamış olduğu etkiye
ulaşıldığını kaynağa bildirirken olumsuz geri
besleme, kaynağa alıcı üzerinde amaçlanan
etkinin sağlanmadığını söyler. Kaynak, bu
noktada amaçladığı etkiyi elde etmek
istediğinde, davranışını ve mesajını, aldığı
olumsuz geri beslemeye göre yeniden düzenler.
6. DÖNÜT (GERİ BESLEME)
• Ancak, bireyler ve kurumlar arasında çoğu
kez tek yönlü iletişim uygulandığı izlenir.
• Daha doğrusu iletişim sürecinin
gerçekleştirdiği düşünülürken ileti süreci
gerçekleştirilir.
• İletişim süreci iki perdelik oyun gibidir. Birinci
perdesi mesajın gönderilmesi, ikinci perdesi
ise, mesajın kaynağına dönüşüdür.
6.1 GERİ BESLEME İLETİŞİM
SÜRECİNE NE KAZANDIRIR?
• İletişimin amacına ulaşıp ulaşmadığını ortaya koyar.
• Mesajın amaçlandığı gibi; doğru zamanda, doğru hedefe, doğru
anlamda ulaşıp ulaşmadığını ortaya koyar.
• Kaynağın başarılı olup olmadığını ortaya koyar.
• Mesajı iletmede kullanılan kanalın doğru olup olmadığını ortaya
koyar.
• Geri beslemenin doğru şekilde, doğru araçlarla alınıp
alınmadığını ortaya koyar.
• Süreç içinde hangi aşamada niçin başarısız olunduğunu ortaya
koyar.
• Bir sonraki iletişim sürecinde kullanabileceğimiz bilgileri sağlar.
• Bir sonraki iletişim sürecini doğru bilgilerle oluşturmamızı sağlar.
7. FİLTRE (ALGILAMA VE
DEĞERLENDİRME)
• Filtre, göndericinin ve alıcının kendine ulaşan
mesajları değerlendirmeleriyle ilgilidir.
• Burada devreye algılama girer. Algı, insanın
çevresindeki uyaranların, ya da olayların
farkına varması ve onları yorumlaması
sürecidir. Algı, kişinin belli bir bilgiyi duyma,
anlama ve değerlendirme sürecidir.
7. FİLTRE (ALGILAMA VE
DEĞERLENDİRME)
• Kişinin içinde bulunduğu durum kişinin
beklentilerini, geçmiş yaşamını, toplumsal ve
kültürel unsurları algılama sürecini
etkilemektedir. Bütün bu unsurlar, kişilerin
aynı mesajı farklı yorumlamasına sebep
olmaktadır. Algılamadaki farklılığı, dışsal ve
içsel faktörler olmak üzere iki unsura
bağlayabiliriz.
7. FİLTRE (ALGILAMA VE
DEĞERLENDİRME)
• Algılamada dışsal faktörler;
– farklılık,
– yoğunluk,
– sıklık, ,
– hareketlilik,
– tekrarlama,
– kontrast,
– yenilik,
– benzerlik gibi faktörlerdir.
7. FİLTRE (ALGILAMA VE
DEĞERLENDİRME)
• Algılamada içsel faktörler;
– kişilik,
– ihtiyaçlar,
– amaçlar,
– motivasyon,
– inançlar,
– Değerler ve tutumlar,
– umutlar,
– beklentiler,
– arzu ve istekler,
– geçmiş tecrübeler ve alışkanlıklar gibi faktörlerdir.
7. FİLTRE (ALGILAMA VE
DEĞERLENDİRME)
• Mesajın tam olarak algılanabilmesi için, kaynak ve
hedefin mesajı kodlayacak ve kodu çözecek
düzeyde bilgi birikimine sahip olması gerekir.
Mevlana’nın “Sen ne kadar bilirsen bil, senin
bildiğin başkasının anladığı kadardır.” sözü
iletişimde algılamanın önemini belirtmektedir.
• Eğer gönderici ve alıcı, sembollere aynı anlamı
vermiyorlarsa, iletişim süreci kusurlu olur, bazen
aynı uyarı farklı kişiler tarafından değişik şekilde
algılanabilir.
SÜREÇ
• İletişim süreci iletmek istediği bir mesajı bulunan
bir gönderici ile başlamaktadır.
• Gönderici iletmek istediği bu mesajı anlaşılır bir
biçimde kodlayarak seçeceği bir kanal aracılığıyla
alıcıya göndermektedir.
• Alıcı mesaj kendine ulaştığında iletilen mesajın
kodunu açmakta, mesajı algılamakta ve
yorumlamaktadır.
• Daha sonra mesaja karşı tepkisini kodlayarak bunu
göndericiye geribildirim olarak göndermektedir.
GÜVENLİK MESAFESİ
ETKİLİ İLETİŞİM
Bir Şeyin...
Enformasyon
Söylenmesi duyulması değildir Bilgi .... Bilmek
Bilgi
Duyulması anlaşılması değildir Teşvik .... Yetenek
Anlayış
Anlaşılması kabul edilmesi değildir İletişim ... İstemek
Görüş
Kabul edilmesi akılda tutulması değildir Katılım ... Derinleştirilmesi
Eylem
Akılda tutulması uygulanması değildir Yürütmek ... İzinli Olmak
Proses
Uygulanması korunması değildir Bilinçlendirmek ... Açığa vurmak
Başvurulabilirlik
BEDEN DİLİNİN ÖĞELERİ
• Beden Duruşu
• Mimikler
• Başın Kullanımı
• Oturmak İçin Seçilen Yer
• Giyim
• Bakım Ve Makyaj
• Jestler
• Göz Teması
• Ayakların Kullanımı
• Oturma Biçimi
• Mesafe
• Kullanılan Aksesuarlar
AĞIZ KORUMAK
AĞIZ KORUMAK
• Ağzı korumak kapatmak ağız koruyucu bir
çocuğunki kadar kolay anlaşılır olan çok az
yetişkin hareketinden biridir. Beyin
bilinçaltından söylenen yalan dolu sözleri
bastırmaya çalışırken el ağzı örter ve
başparmak da yanağa bastırılır. Bazen bu
hareket ağzın üzerine getirilen birkaç parmak
veya hatta kapalı bir yumruktan ibaret
olabilir ama anlamı aynı kalır.
ÜSTÜNLÜK GÖSTERGESİ OLAN
BAŞPARMAKLAR
ÜSTÜNLÜK GÖSTERGESİ OLAN
BAŞPARMAKLAR
• Üstünlük göstergesi olan başparmaklar özellikle kişi
bununla çelişen bir sözel mesaj verdiğinde daha fazla
dikkat çekerler. Örneğin, hakime dönerek Sayın hakimim,
benim naçizane görüşüme göre...... diyen ama bu arada da
baskın başparmak hareketleri yapan ve burnunun
üzerinden bakarak' başını kaldıran bir avukatı ele alalım Bu
hareket hakimde avukatın dürüst olmadığı hatta kendini
pohpohladığı hissini uyandıracaktır. Avukat alçakgönüllü
görünmek istiyorsa hakime bir ayağı ona doğru ilerde,
ceketinin önü açık, avuçları görünür durumda olarak ona
dönmeli ve alçakgönüllülük hatta boyun eğme işareti
olarak da hafif öne eğili durmalıdır
ELİ AĞZA GÖTÜRME HAREKETİ
ELİ AĞZA GÖTÜRME HAREKETİ
• Parmakların kişi baskı altındayken ağza götürüldüğü
yolundadır. Bu da annesinin memesini emen çocuğun
güvenli durumuna dönmek için yapılan bilinçsiz bir
çabadan başka bir şey değildir. Küçük çocuklar meme
yerine başparmaklarını ağızlarına koyarken yetişkinler
bununla da kalmayıp sigara, pipo, kalem gibi şeyleri de
ağızlarına koyarlar.
Çoğu eli ağza götürme hareketi yalan veya aldatma
anlamına gelirse de parmakları ağza sokmak güven
ihtiyacının dışa gösterilmesidir. Bu hareketi gördüğünüzde
karşıdaki insana garanti ve güvence vermek uygun olur.
ALAY VEYA SAYGISIZLIK İŞARETİ
ALAY VEYA SAYGISIZLIK İŞARETİ
• Başparmak ayrıca başka birisini göstermek için
kullanıldığında alay veya saygısızlık işareti olarak da
kullanılabilir. Örneğin, arkadaşına doğru eğilerek karısını
kapalı yumruk başparmak hareketiyle gösterirken
'Kadınlar, hepsi birbirinin aynı' diyen koca karısıyla bir
tartışmaya davetiye çıkarmaktadır. Bu durumda sallanan
başparmak zavallı kadınla alay etmek için
kullanılmaktadır. Bunun bir sonucu olarak başparmakla
göstermeyi pek çok kadın özellikle yapan erkekse itici
bulmaktadır. Başparmak sallama kadınlar arasında pek
yaygın olmasa da bazen kocalarını veya pek
hoşlanmadıkları kişileri göstermek için kullanırlar.
BAŞPARMAKLARIN CEPLERDEN
DIŞARIYA FIRLAMASI
BAŞPARMAKLARIN CEPLERDEN
DIŞARIYA FIRLAMASI
• Başparmakların ceplerden dışarıya fırladığı,
bazen de kişinin baskın tavrını gizleme
girişimi olarak arka ceplerden dışarıya
fırladığı görülebilir
ÜSTÜNLÜK TAVRINI GÖSTEREN
İKİLİ BİR HAREKET
ÜSTÜNLÜK TAVRINI GÖSTEREN
İKİLİ BİR HAREKET
• Diğer bir popüler başparmak hareketi de
kollar kavuşturulmuşken başparmakların
yukarıya bakmasıdır. Bu savunma ve olumsuz
bir tavra (kavuşturulmuş kollar) ek olarak
üstünlük tavrını (başparmaklar) gösteren ikili
bir harekettir. Bu hareketi yapan kişinin
başparmaklarını hareket ettirmesi ve
ayaktayken de ayak uçlarında sallanması
yaygındır.
EL KOL HAREKETLERİYLE AÇIKLIK
VE DÜRÜSTLÜK
EL KOL HAREKETLERİYLE AÇIKLIK
VE DÜRÜSTLÜK
• Tarih boyunca açık avuç gerçek, dürüstlük, sadakat ve teslimiyetle
bağdaştırılmıştır. Pek çok yemin el kalbin üzerindeyken edilirken
mahkemelerde tanıklık ederken avuç havada tutulur. İncil sol elde tutulurken
sağ avuç da mahkeme üyelerinin görebileceği şekilde yukarıda tutulur.
Motivasyon Kaynakları
• Yağmurda yürümek
• Çiçekleri seyretmek,
• Müzik dinlemek,
• Spor yapmak
4.MOTİVASYON
2.Genel Motivasyon
• Çalışma birlikteliği içerisinde devamlı olması
gereken pozitif ve yapıcı davranışlardır.
Çalışanları iki şey motive eder
4.MOTİVASYON
MOTİVASYONA AÇIK OLANLAR
• Hoşgörülü insanlardır.
• Pozitif enerji ile doludurlar.
• Genelde işlerinde başarılıdırlar.
• Pratik zekaları ile duygusal zekalarını birlikte
kullanırlar.
4.MOTİVASYON
MOTİVASYONA KAPALI OLANLAR
• Kötümser insanlardır.
• İşin zorlukları ön plandadır.
• Sorumluluk üstlenmekten kaçınırlar.
• Konuşmalarının içeriği şikayetlerdir.
• Yeniliklere açık değildirler.
4.MOTİVASYON
İYİ MOTİVE OLMUŞ BİR İŞGÜCÜNÜN GETİRİLERİ
• Yükselen verim,
• Esnek uygulamalar,
• Azalan devamsızlık,
• Her zamankinden daha iyi hizmet.
4.MOTİVASYON
• Demotive Davranışlar
1. Sürekli emir vermek
2. Konuşurken dinlememek
3. Duygularını dikkate almamak
4. Olaylara aşırı tepki vermek
5. Yaptıklarında kusur bulmak
6. Hataları ortaya çıkarmak
7. Kötümser olmak
8. İstekleri kasıtlı unutmak
9. İstekleri kasıtlı ağırdan almak.
4.MOTİVASYON
• İdarecilerinizin demotive edici davranışları
nelerdir?
1. Paylaşımı Reddetmek
2. Tutarsız Olmak
3. Övmekten Kaçınmak
4. Elemanları Bilgilendirmemek
5. Kötü Huylu Olmak
4.MOTİVASYON
Motivasyonu sağlayabilmek için öncelikle
motivasyonun önündeki engellerin kaldırılması
gerekir.
Bu engeller;
1. Çalışan İşi Nasıl Yapacağını Bilmiyor
2. Yapmak İstemiyor
3. Hayatı Buna Bağlı Olsa Bile Yapamaz (Kişi,
yanlış iştedir)
4. Dışsal Faktörlerin Etkisi
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Zaman; Yerine konması, geri döndürülmesi,
yenilenmesi, depolanması, satın alınması
mümkün olmayan bir kaynaktır.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
YAPMAYA ALIŞMIŞIZDIR...
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Ertelemek
• Gerçekten önemli ve yaşamsal işlerle
uğraşmaktan alıkoyan erteleme;
- Kişinin kariyerini yıkabilecek, mutluluğunu
bozacak ve hatta hayatını kısaltacak, her alanda
başarıyı önleyen, gizli gizli zarar veren bir
alışkanlıktır.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Fazla İşe Kendini Gereğinden Fazla Adamak
• İşlerimizi verimli bir şekilde yapabilmemiz için fiziksel ve
zihinsel olarak zinde olmalıyız. Bu da ancak düzenli bir çalışma
ile olur.
• Kendini gereğinden fazla işe adayan insanların, ailesine, spora,
gezmeye ve diğer sosyal faaliyetlere ayıracak zamanları yoktur.
• Plansız iş yaptıkları için işe yaramayan işler işkolik insanların
zamanında önemli bir yer tutar.
• En kötü zaman tüketicileri çoğunlukla en çok ve en uzun
çalışıyor görünebilirler.
• Ancak çok etkili değildirler. Çünkü bunlar zamanlarını iyi
yönetmezler.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Acelecilik
• Bazı insanlar zaman baskısından hoşlanırlar.
Bunlar aceleci tavır takınarak kendilerini
sürekli bir şeyler yapmak zorunda hissederler.
• Bunlar “A tipi kişilik” olarak adlandırılırlar.
• Aceleci tavır zaman yönetimine ters düşer.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Kırtasiyecilik ve Verimsiz Okuma
• Çalışma masalarının üzerinde o an çalışılan
konu ile ilgisi olmayan değişik şeylerin
bulunması, dikkati dağıtır ve işin
yavaşlamasına neden olur.
• Rutin ve Gereksiz İşler
• Uzman kişinin yapacağı bir işi, konuya ilişkin
bir fikri olmayan vasıfsız kişiler tarafından
yapılacak hale getirilmesi rutin işlerdir.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Gündemsiz ve Verimsiz Toplantılar
• Yapılan her türlü toplantı zaman alıcıdır.
Sorun,
• Gündemi belirlenmeden yapılan,
• Normal süresini aşan ve Amacına ulaşmayan
toplantılardır.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Kararsızlık
• Zaman ve para kaybına neden olduğu gibi,
moralsizliğe de yol açar.
• Hayır Diyememek...
• Eğer ilgilenebileceğinizden fazlasını üstlenirseniz,
kaliteniz zarar görecektir
• Dağınık masa
• Dağınık masa; Yorgunluk, Verimsizlik, Baş
edememe hissi, Stres ve hakimiyet, yoksunluğu
oluşturur, Ayrıca yaşamınızı kısıtlar.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Başkalarından önce kendimizi yönetmeliyiz.
• Kendimizi yönetmek zaman kontrolünün püf
noktasıdır.
• Bu zaman konusunda etkili alışkanlıklar kazanmak
ve bunları uygulamaktır.
• Hepimizin haftada 168 saati var, siz bu saatleri nasıl
değerlendiriyorsunuz?
• Zamanın yetmediğini, işimizin çok olduğunu söyler
yakınıp dururuz.
• Eğer her gün fazladan iki saat verilse, ne yaparız?
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Zamanı iyi kullanmanın üç yolu
1. Düşük öncelikli işleri veya faaliyetleri
bırakmak.
2. Yaptığınız işte daha etkin olmak.
3. Bazı işleri devredeceğiniz bir insan daha
bulmak.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
Zamanı İyi Değerlendirmenin Bize
Kazandıracakları
1. Kariyer planlaması
2. Okumak
3. İletişim
4. Dinlenme
5. Düşünme
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Öncelikle olağan bir günümüzü not etmeliyiz.
• En azından her yarım saat için faaliyetlerinizi
kaydedin. Detaylı olsun.
• Örneğin ziyaretçilerinizin isimlerini yazın. Süreyi ve
sohbet konusunu kaydedin.
• Her faaliyet hakkında yorum yazın. Bazı şeyler her
zamankinden uzun mu sürdü? Niçin? Yarıda mı
bırakmak zorunda kaldınız?
• Günün sonunda harcanan zamanı toplayın ve
yorumunuzu da ekleyin.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• En İyi Zaman
• Kendimize bir enerji çemberi çizmeliyiz.
• Günün en iyi ve en verimli zamanını tespit
etmeliyiz.
• Öncelik Sırasına Koymak
• Kesinlikle yapılmalı
• Yapılmalı
• Yapılması iyi olur
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Öncelikleri belirlemedeki kriterlerimiz:
• Karar
• Görecelik
• Zamanlama
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Kendimizi Değerlendirelim
• Enerjimin en yüksek zamanını biliyorum.
• Günlük çalışmamı buna göre ayarladım.
• Telefon görüşmeleri
• Sorumluluklarımı kapsayan bir özet yazdım.
• Zamanımı öncelikler sırasına göre planladım.
• Gelecek üç ay için amaç listesi hazırladım.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Uygunsuz ve gereksiz bütün işleri ortadan
kaldırdım.
• Etkinliği artırmak için yollar aradım.
• Her hafta neler başarmak istediğimi planladım.
• Günlük “yapılacaklar” listesi hazırladım.
• Ani işler için zaman bıraktım.
• Her işi yapamayacağımı ve en iyi alternatifleri
seçmem gerektiğini farkettim.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Gecikmelerle Mücadele
• Bitirme tarihini belirleyin.
• İlk önce sıkıcı olan işi yapın.
• Şimdi yapın!
• Ödüllendirme sistemi kurun.
• İşleri küçük bölümlere ayırın.
• Sizi uyaracak biriyle anlaşın.
6.SORUN ÇÖZME VE ZOR
İNSANLARLA BAŞA ÇIKMA
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• Davranışsal liderlik modellerine göre lideri
başarılı ve etkin kılan husus; liderin
özelliklerinden çok, liderin liderlik yaparken
gösterdiği davranışlara bağlıdır.
• LİDERLİK MODELLERİ
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• Blake ve Mouton’un Yönetim Skalası
1.1. Cılız Liderlik (Güvercin):
• İş başarımı ve astların örgüt içi doyumu açısından en az gayret gösteren
liderliktir.
• Bu tür liderin yönetimindeki gruplarda, üst düzeyde üretim sağlanamaz,
çatışmaların önüne geçilemez.
9.1. Görev Liderliği (Goril):
• İşe en çok, kişiye en az ilgilidir.
• Örgütsel hedeflere ulaşabilmek için işyeri koşullarını maksimum
verimlilik sağlayacak şekilde düzenler. Ancak işyerinin sosyal yönünü
dikkate almaz.
• Çalışanları mutlu kılacak hiçbir önleme gerek duymaz. Aralarında çatışma
çıktığında liderlik yetkisini kullanarak bunu bastırır.
• Fikir geliştirmek genellikle lidere aittir, astların fikirleri reddedilir.
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
1.9. Şehir Kulübü Liderliği (Kumru):
• İşe en az, insan ilişkilerine en fazla önem veren liderliktir.
• Bu yöneticiler, eğer insanlar mutlu kılınırsa ve aralarında uyum sağlanırsa
verimliliklerinde artış sağlanacağına inanırlar.
• Üretim çalışanlar arasında sıkı dostluğa ve çatışma olmamasına bağlıdır.
• Liderler, bütün fikirleri eleştirmeden kabul ederek yeniliği cesaretlendirir.
• Bu tarz yönetim biçiminin örgütsel başarı yakalaması zayıf bir olasılıktır.
5.5. Orta Yolcu Liderlik (Tilki):
• Hem kişilere hem de üretime ortalama ölçüde ağırlık veren bir liderlik
biçimidir.
• Lider, çalışanların istekleri ile buna bağlı moral düzeylerini düşürmeyecek
bir etkinlik ve göz önünde tutulamaya çalışılır.
• Üretim artırılmaya çalışılır fakat maksimum düzeye de çıkarılamaz.
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
9.9 Ekip Liderliği (Kaplan):
• Hem göreve hem de kişiye en fazla önem veren liderlik
biçimidir.
• Ekip liderleri, ortak örgüt amacı etrafında sosyal ilişkileri
maksimum düzeyde tutarken, iş başarımının da maksimum
düzeyde olmasını ister.
• Lider, kendini işe vererek başarıya ulaşmayı isteyen bireyleri
işe alarak, örgütsel amaçlar etrafında toplar ve işgörenlerinin
arzu ve hırsları sayesinde hem etkin ve verimli biçimde
örgütsel başarılar elde etmeyi ve hem de insan arzu ve
gereksinimlerini etkili biçimde karşılayarak, karşılıklı güven,
saygı ve dayanışma olanağı sağlamayı arzu eder.
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
İnsan İlişkilerine Dönüklük
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• Çalışan Tipleri
• A tipi ve B tipi kişilik:
• A tipi kişiliğe sahip olanların özelliklerini şu şekilde sıralamak
mümkündür: Rekabetçidirler, sosyal alanda ve mesleğine
hırslıdırlar, dakiktirler, güçlü ve etkileyici bir kişilik yapısına
sahiptirler. Aynı şekilde sabırsızdırlar, aynı anda bir kaç iş
yapmayı severler, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenirler,
onaylamayı beklerler, sorunlu bir dinleme tarzları vardır, daima
telaşlıdırlar, duygularını saklarlar ve kendilerini ve başkalarını
işlerini bitirmeye zorlarlar. Aynı anda iki işi birden yapmaya
çalışır, boşa zaman geçirmeyi sevmez, rakamlara önem verir,
başarıyı kantite ile ölçer, atılgandır, rekabeti sever ve kendisini
devamlı zaman baskısı altında hisseder
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• B tip kişiliğe sahip olanlarda ise şu özelliklerin
daha yaygın olduğu söylenebilir: Rekabeti
sevmezler, sosyal konumundan ve mesleğinden
memnundurlar, sakin bir kişilik yapısına
sahiptirler, sabırlı ve yavaştırlar. Aynı şekilde
onaylamayı beklemezler, periyotlar halinde
dinlenmeyi severler, asla telaşlanmazlar, ev ve iş
dışında yeterli ilgi alanları vardır, duygularını
gösterebilirler ve kendilerine ve başkalarına
yapılan işlerde serbesttirler.
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• İş hayatında azimli, hırslı ve çalışkan
insanların daha çok A tip kişiliğe sahip kişiler
olduğu söylenebilir. Bu konuda güzel bir
benzetme vardır. A tipi kişilik yapı- sı yüksek
devirde çalışan motora benzetilmektedir. Hızlı
ve verimli çalışırlar fakat tükenme payları
yüksektir.
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• A tipi kişiliğin yukarıdaki özellikleri de dikkate alındığında stres
ve strese bağlı rahatsızlıkları daha fazla yaşamalarının sebebi
kolayca anlaşılmaktadır. A tipi kişiliğin bir diğer olumsuz yönü
ise, bu tip kişiliğe sahip bireylerin hızlı tempolarından
kaynaklanan aşırı öfkeli ve sabırsız olmaları ve bu sebeple
karşılarındaki bireylerle çatışma yaşamalarıdır. Ayrıca
örgütlerin orta ve alt kademelerinde A tipi kişiliğe sahip
bireylerin B tipi kişiliğe sahip bireylere kıyasla daha başarılı
oldukları, ancak üst kademede B tipi kişiliğe sahip bireylerin
sabırlı ve etraflı düşünmelerinden dolayı daha başarılı
oldukları tespit edilmiştir. Bir başka bulguya göre ise,
Amerika’daki yöneticilerin %60’ı A tipi kişiliğe, %12’si ise B tipi
kişiliğe sahip oldukları belirlenmiştir.
8. HİZMET ALAN KİŞİ
TİPOLOJİLERİ
• GENEL PLANDA BAHSİ GEÇTİ.
9.MOBBİNG
• İngilizcede “mob” kökünden gelen aşırı
şiddete yönelmiş kalabalık anlamındaki
sözcüğün eylem biçimi olan “mobbing” birine
karşı cephe oluşturma, duygusal saldırıda
bulunma, psikolojik terör olarak ifade
edilmektedir.
• Mobbingin sözcük anlamı ise, psikolojik
şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme
veya sıkıntı verme anlamına gelmektedir.
9.MOBBİNG
• Mobbing kavramının Batı literatürüne yeni giren bir
kavram olması nedeniyle, Türkçe karşılığı konusunda
henüz bir netlik bulunmamakta ve Türkçe
literatürde bir terminoloji sorunu yaşanmaktadır.
• Mobbing üzerine araştırma yapanlar, Türkçe’de
mobbing olgusunu bir tek sözcükle ifade etmek
yerine kavramı; “duygusal taciz”, “psiko-terör”,
“psiko-şiddet” ve çalışanı işyerinde “yıldırma”ya
yönelik her tür psikolojik saldırı anlamında
kullanmaktadırlar.
9.MOBBİNG
• Psikolojik saldırıdır
• Sistematik olarak kişiye karşı yürütülen bir
yıldırma politikasıdır.
• Psikolojik sürekli şiddeti içerir
• Tacizdir
• Psikolojik kuşatmadır
• Aşağılayıcı ve psikolojik travma ile zarar
vericidir
9.MOBBİNG
• İşyerinde gerçekleşen,
• Bir veya daha fazla kişi tarafından,
• Bir veya daha fazla kişiye,
• Sistemli bir şekilde,
• Düşmanca ve ahlakdışı bir yaklaşımla,
• Süreklilik gösteren bir sıklıkla,
• Çok çeşitli sebepleri olabilen,
• Kişiyi sindirme maksadı ile,
• Kişinin özgüvenine uygulanan psikolojik ve hatta
fiziksel saldırgan davranışları ifade etmektedir.
9.MOBBİNG
kurumlara asılmalıdır
9.MOBBİNG
• Avrupa Konseyinin 1996 Tarihli Gözden Geçirilmiş Sosyal
Şartı
• Onurlu Çalışma Hakkı (Madde 26)
“Çalışanların birey olarak işyerinde ya da işle bağlantılı
olarak maruz kaldıkları kınanılacak ya da açıkça olumsuz ya
da suç oluşturan, yinelenen eylemler konusunda
bilinçlenmesi, bilgilenmesi ve bunların engellenmesini
desteklemeyi ve çalışanları bu tür davranışlardan korumaya
yönelik tüm uygun önlemleri almayı; taahhüt ederler.”
İzmir
www.personatr.com www.besateknik.com
TEŞEKKÜR EDERİZ