You are on page 1of 224

İLETİŞİM - YÖNETİM

EĞİTİMİ
Uluslararası Belgelendirme Teknik Kontrol & Gözetim Hizmetleri Ltd. Şti.

İzmir

www.personatr.com www.besateknik.com
İLETİŞİM - YÖNETİM
EĞİTİMİ
Eğitmen:
Sami ERTUĞRUL
İÇERİK
1. KURUMSAL İLETİŞİM
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE BEDEN DİLİ
3. ÖFKE KONTROLÜ
4. MOTİVASYON
5. ZAMAN YÖNETİMİ
6. SORUN ÇÖZME VE ZOR İNSANLARLA BAŞA ÇIKMA
7. YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN TİPOLOJİLERİ
8. HİZMET ALAN KİŞİ TİPOLOJİLERİ
9. MOBBİNG
10. ETKİN VE SONUÇ ODAKLI ÇALIŞMA
11. TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ
1.KURUMSAL İLETİŞİM
KURUM İÇİ İLETİŞİM:
Kuruluşlarda iletişim (genellikle Örgütsel
İletişim terimi kullanılır), işyerinin amaçlarına
yönelik işlemesini sağlamak için işletmeyi
meydana getiren çeşitli departmanlar ve
işyerinin çevresi ile sürekli bilgi ve düşünce
alış verişine olanak sağlayan bir süreçtir ve
işletme yönetiminin en önemli araçlarından
biridir.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
• Kuruluş bir insanlar grubudur, ortak bir amaç için
bir arada çalışan uzmanlardan oluşur. Kuruluşların
var olabilmesi ancak oluşturulan “ kurum içi
iletişim” ile mümkündür. Ortak faaliyetin temeli
iletişimdir. Her organizasyon, bir iletişim sistemine
dayanır. İletişim, etkilemenin ve etkilenmenin
temel bir biçimi ve insani bir deneyimdir. Birisinin
aktif diğerinin pasif olduğu bir dayatma değil, iki
tarafında farklı, ama birbirini tamamlayan roller
oynadığı bir ilişkiler yumağıdır.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
• Kurum içi iletişimi, kurumun amaçları
doğrultusunda işleyişini sağlamak için gerek
kurumu meydana getiren çeşitli bölüm ya da
birimler, gerekse kurum ile çevresi arasında
sürekli bilgi ve düşünce alışverişine dayanan
toplumsal bir süreç olarak ifade edilebilir
1.KURUMSAL İLETİŞİM
– planlama,
– koordine etme,
– yönetme,
– karar verme,
– Güdüleme,
– denetleme
fonksiyonlarının yerine getirilmesinde
önemli bir rol oynar.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
• Kurum içi iletişim, üstün gönderdiği mesajı
asta kabul ettirmesi, çözdürebilmesi ve onu
harekete geçirmesini kapsamaktadır. Ayrıca,
geribildirim yoluyla astlardan öneririler
almak da kurum içiletişimin bir parçasıdır
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Kurum içi iletişimin işlevlerini dört genel başlık
altında toplayabiliriz:
1. Bilgi sağlama işlevi
2. Etkileme ve ikna etme işlevi
3. Birleştirme işlevi
4. Emir verme ve öğretim-eğitim işlevidir.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Bilgi Sağlama İşlevi
• Kurumlar, çevrelerinden amaçları
doğrultusunda bilgi alırlar ve bunları
işleyerek çevrelerine bilgi verirler. Kurum içi
iletişim, bilginin kurum içinde dolaşımını ve
paylaşılmasını sağlar.
• Kurumlarda belirsizliğin azalmasında da
önemli bir işlev üstlenir.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
İkna Etme ve Etkileme İşlevi
• Çalışanların kurumun amaçları doğrultusunda
etkin ve verimli bir şekilde çalışabilmesi, büyük
ölçüde onların kurumun hedeflerini
benimsemelerine, bağlıdır.
• Bu benimseme durumunun gerçekleşebilmesi ise
ikna ya da etkilemeye yönelik iletişim sürecinin
işletilmesini gerektirir. Yöneticinin çalışanlarına
yönetim gücünü kullanarak iş yaptırabilmesi de
etkileyici iletişim gücünü kullanmasını gerektirir.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Emredici ve Öğretici İşlevi
• Bu tür bir iletişim, çalışanlara görev ve
sorumluluklarını bilmelerini sağlar.
• Yöneticiler astlarına verdikleri emirlerle bazı
işlerin yapılmasını isterler ve astlar da yerine
getirdikleri bu görevlere ilişkin bilgiyi sözlü ya
da yazılı raporlarla üstlerine bildirirler.
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Birleştirme İşlevi
• Bireylerin kurumsal amaçlar etrafında
birleşmelerini sağlayan iletişim, aynı
zamanda bireyin psikolojik bütünlüğünü ve
dengesini de korumada da önemli bir işlev
üstlenir. İletişim ile bireyler arasında değer,
inanç ve tutum farklılıklarından kaynaklanan
çatışmalar da çözümlenir
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Kurum İçi İletişimin Amaçları
1. Kurumun amaçları, hedefleri ve politikasının çalışanlar
tarafından bilinmesini sağlamak;
2. İş ve işlemlerle ilişkin bilgi vermek ve bu yolla iş ve beceri
eğitimini kolaylaştırmak;
3. Çalışanları günlük yapılacak işlerle ilgili bilgilendirmek;
4. Çalışanların ve bölümlerin faaliyetlerini koordine etmek;
5. Çatışmaları önlemek, müzakereler ve tartışmalar yapmak ve
uzlaşmaya varmak;
6. Duygu ve düşüncelerin özgürce ifade edilmesini olanaklı kılmak;
7. Her türlü mevzuatın çalışanlara vererek hataları önlemeye
çalışmak
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Kurum İçi İletişimi Engelleyen faktörler
1. Kişisel Faktörler
2. Fiziksel ve çevresel faktörler
3. Kültürel Farklılıklar
4. Dil Güçlükleri Ve Yazım Hataları
5. Hiyerarşi Kademelerinin Fazlalığı
1.KURUMSAL İLETİŞİM
Kurum İçi İletişimi İyileştirme Yolları
• Sonucu İzleme,
• Haber Akışının Yönetimi,
• Empati,
• İletişim kanallarını artırma,
• Sözle anlatımla birlikte, eylemle açıklama
yoluna gitme,
• Etkili dinleme, çok okuma ve gözlem
yöntemlerini kullanma.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
İletişim, modern toplumunun zorunluluğudur.
Hayatımızın her aşamasında büyük önem taşır.
Bir bilgi çağında yaşıyoruz. Çoğu insan iletişimi,
nasıl konuşup yazacağını bildiği düşüncesiyle
garanti gibi görüp basite alırlar. Aslında iletişimi
farkında olduğumuzdan daha fazla
kullanmaktayız ve ona bağımlıyız.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
İletişim; bilginin, fikirlerin, duyguların,
becerilerin, simgeler kullanılarak iletilmesidir.
İnsanın kendini sosyal bir varlık olarak ifade
etmesi için iletişim zorunludur. İnsan, çevresi ile
iletişim kurarak yaşar. Onun her davranışı,
konuşması, susması, duruşu ve oturma biçimi,
kendini ifade etmesi; yani çevresine mesaj
iletmesidir.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
İletişim kurmaktaki asıl amaç, anlaşılabilir
mesajların gönderilmesi ve karşı tarafın tutum
ve davranışlarında değişiklik yapmaktadır. Eğer
davranışlarda değişiklik meydana gelmemişse
ileti var; ama iletişim yoktur.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
İletişimin Öğeleri
• İletişim sürecinin gerçekleşmesi için gerekli olan
iki kişiden biri gönderici yani kaynak, diğeri ise
alıcıdır. Gönderici, ilk olarak göndermek istediği
mesajı fikir olarak zihninde oluşturur ve daha
sonra bu fikri kodlar, yani sözcüklere, rakamlara,
şekillere veya beden diline dönüştürür. İletişimde
buna Sembol Oluşturma denir. Semboller belli
kodlara dönüştürülerek iletişim kanalı vasıtası ile
alıcıya gönderilir.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
İletişim Süreci
• İletişim süreci iki yönlü bir süreçtir.
• Bu süreç, en temel düzeyde üç öğeye
dayanmaktadır.
• Bunlar; iletiyi gönderen (gönderici- kaynak),
iletiyi alıp açımlayan (alıcı) ve de bu ikisi
arasında iletinin gönderilmesinde
kullanılacak bir mesaj (ileti) olarak ifade
edilebilir.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ

GÖNDERİCİ MESAJ
ALICI
Kaynak
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
• İletişimin tam olarak gerçekleştirilebilmesi
için, üç temel faktörün bulunması gerekir.
• İletişimin temel faktörleri; kaynak, alıcı ve
mesajdır. Bu üç faktör temel olmakla birlikte
dört faktör daha vardır ki onlar da kanal, kod,
dönüt ve filtredir.
2. İLETİŞİM TEKNİKLERİ VE
BEDEN DİLİ
ÖRNEK
AAA Kurumunu müdürü Ahmet Bey, tüm çalışanlara “Önümüzdeki ay işletmemizde
denetim yapılacaktır, herkes kolları sıvasın”. Şeklinde elektronik posta
(mail)göndermiştir.

Bu iletişimde öğeler şunlardır:


1. Kaynak (gönderici) : Ahmet Bey,
2. Alıcı (hedef) :Tüm çalışanlar,
3. Mesaj (bilgi, haber) : denetimin yapılacağı,
4. Kanal (araç) : İnternet
5. Kod : Herkes kolları sıvasın!
6. Dönüt (Geribildirim): Herkesin sıkı bir şekilde denetime hazırlanması
7. Filtre (algı) : Herkes denetime hazırlansın!

Eğer bütün çalışanlar denetim için işlerinde hazırlığa başlamazlarsa, iletişim amacına
ulaşmamış olur.
1. KAYNAK (GÖNDERİCİ)
• Gönderici, mesajın kaynağı, iletişimin başlatıcısıdır. Gönderici
iletişimi başlatan veya iletiyi gönderendir. Gönderici olmadan
iletişim kurulamaz. İletişimde en önemli sorumluluk
göndericiye aittir. İletişim önce göndericinin zihnindeki
düşüncelerle ortaya çıkar. Kaynak, sahip olduğu tecrübe ve
bilgilere göre mesaj olarak iletecek bir düşünce oluşturur. Yani,
mesajı iletmeden önce onu “kod”lar. Bir düşünceyi formüle
eder ve mesaj kanalı kullanarak alıcıya gönderir. İletişimin
başarılı bir şekilde gerçekleşmesinin temel koşullarından biri,
göndericinin uygunluğudur.
• Gönderici mesajı, alıcının zihinsel algı yeteneğine göre
kodlamalıdır. Alıcının algılayamayacağı bir mesaj, sadece bir
gürültüdür.
1.1. KAYNAĞIN TAŞIMASI
GEREKEN ÖZELLİKLER
• İletişim, kaynağın mesajı göndermeye başlaması ile
ortaya çıkar. Kaynak, mesajı ileten kişi veya mesajın
çıkış noktası olarak tanımlanabilir. İyi bir iletişim için
kaynağın taşıması gereken özellikler vardır. Bu
özellikleri kısaca şu şekilde belirtebiliriz:
– Kaynak bilgili olmalıdır.
– Kaynak kodlama özelliğine sahip olmalıdır.
– Kaynak bulunduğu konumdaki rolüne uygun davranmalıdır.
– Kaynak tanınmalıdır. Tanınmayan veya olumsuz tanınan
kaynağın göndereceği mesajlar, alıcılar üzerinde gerekli
etkiyi oluşturmaz.
2. MESAJ (BİLGİ, HABER)
• Mesaj, alıcı için uyaran olarak işlev gören bir
sinyal, ya da sinyaller birleşimidir. İletişim,
kaynağın gönderdiği mesajın alıcı tarafından
algılanmasıdır. Düşünce, duyu ya da bilginin
kaynak tarafından kodlanmış biçimi olarak
tanımlanan mesaj, bir duygu veya düşünceyi
aktarmayı isteyen kaynağın ürettiği sözel,
görsel ve işitsel simgelerden oluşan somut bir
üründür.
2. MESAJ (BİLGİ, HABER)
• Mesaj bir konuşma ise “duyulan”, mesaj yazılı
ise “okunan”. mesaj jest ise “görülen” ve
hissedilen bir mesajdır. Örneğin; işe geç gelen
bir memura kaşlarını çatarak: “Günaydın!”
diyen bir müdür, bir selamın ötesinde bir
şeyler söylemektedir. Göndericinin
sembollerini alıcı tanıyamıyorsa iletişim
gerçekleşmez.
2.1. MESAJIN TAŞIMASI
GEREKEN ÖZELLİKLER
1. Mesaj anlaşılır olmalıdır. Anlaşılamayan söz, deyim ve mimiklerden oluşan
mesajlar algılanamayacak iletişim sağlanmayacaktır.
2. Mesaj açık olmalıdır. Kaynak göndereceği mesajla, alıcıdan ne istediğini
belirtmelidir.
3. Mesaj doğru zamanda iletilmelidir. Mesajın gönderileceği zaman iyi
belirlenmelidir. Ayrıca, alıcıdan beklenen davranış da zamanlı olmalıdır.
4. Mesaj uygun kanalı izlemelidir. Mesaj, uygun yolu izlemeden alıcıya varırsa,
etkinliğini kaybeder; alıcı ile kaynak arasındaki ilişki yetersiz olur. Özel
ilaveler veya davranışlarla, mesaj ek anlamlı hale getirilirse, kaynak
üzerindeki etkisi istenilenin dışında gerçekleşir ve hedefte beklenmeyen
düşünce ve davranışlar oluşturur.
5. Mesaj, kaynak ve alıcı arasında kalmalıdır: Mesaj, kaynaktan alıcıya
ulaşıncaya kadar değişik kişi ve kademelerden geçebilir. Yüz yüze olmayan
iletişim bu tür mesajlara dayanır. Bu durumda asıl mesaj anlamının dışında
algılanır. Çocukların oynadığı kulaktan kulağa oyununu hatırlayınız.
3. KANAL (ARAÇ)
• Kanal, sinyalleri taşıyan herhangi bir fiziksel araçtır.
Kanal mesajın göndericiden alıcıya iletildiği yoldur.
Işık dalgaları, radyo dalgaları, ses dalgaları, telefon
kabloları ve sinir sistemi olabilir. İfade edilen
uygunluk, mesajın türüne göre seçilecek kanalın
uygunluğudur.
• Güzel şekilde inşa edilmiş bir karayolu, bir otomobil
için önemlidir; ancak bir tren açısından hiçbir anlam
ifade etmez. Bu bakımdan iletişimin gerçek anlamda
sağlanabilmesi için mesajın uygun kanalla
gönderilmesi önemli bir unsurdur.
3. KANAL (ARAÇ)
• Örgütlerde iletişim kanalları, resmi ve gayri
resmi olabilir. İşletme içindeki resmi iletişim
kanalları; emir-komuta zinciri, öneri-şikayet
kutuları, kuruluş dergisi ya da kuruluş
toplantıları olabilir. Gayri resmi iletişim kanalları
ise; dedikodu, söylenti haberleridir.
• Kuruluş dışı iletişim ise, iletişim ağları ile
birbirine bağlı olan milyonlarca bilgisayar,
insanlara ve örgütlere çok gelişmiş bir iletişim
olanağı sağlamıştır.
3. KANAL (ARAÇ)
• Ana kural, iletişimin etkili ve verimli
olabilmesi için kullanılan aracın mesaja uygun
olması gerekir. İnsanlar işitsel, görsel ve
duygusal zekalı olabilirler. İletişimde mümkün
olduğu kadar çok çeşitli kanal birlikte
kullanılmalıdır.
4. ALICI (HEDEF)
• Vericinin mesajını algılayan kişi alıcıdır. Alıcı
tek veya çok kişi olabilir, belirli ve belirsiz
olabilir. Ancak, mesaj birisine ulaşmamışsa
iletişim olayı gerçekleşmemiş demektir.
4. ALICI (HEDEF)
• Kodlanmış mesajı alan ve kodunu açan kişi
alıcıdır. Alıcı, mesajı taşıyan sembolleri algılayıp
anlam vererek iletişimi sonlandırır ya da kendisi
bir mesaj göndererek gönderici konumuna geçer.
İletişimin gerçekleşmesi için en az iki kişiye ihtiyaç
vardır. Bunlardan biri kaynak, diğeri alıcıdır. İnsan
kendisiyle kurduğu iletişimin dışında, tek başına
bir iletişim kuramayacağına göre, (düşünme ve
hayal kurma, kişinin kendi kendisiyle kurduğu
iletişimdir) mutlaka alıcı veya alıcılar gerekir.
4. ALICI (HEDEF)
• İletişimde gönderilen mesaj tek olmasına
rağmen, aynı mesajın bir tek alıcısı
bulunduğu gibi, bir çok alıcısı da bulunabilir.
Aynı şekilde bir mesajın bir veya birçok
göndericisi de olabilir. Mesajın alıcısı
çoğaldıkça, mesaj aslından uzaklaşır ve
iletişimde başlangıçta arzu edilen amaç
gerçekleşmez.
4. ALICI (HEDEF)
• Alıcıların, aktif dinleyici olmasını engelleyen
unsurlar ise, alıcının göndericiye karşı olan
tutumu, güveni ve inancıdır. Bunlar mesajın
farklı değerlendirilmesine neden olabilir.
4.1. ETKİN İLETİŞİM İÇİN ALICININ TAŞIMASI
GEREKEN ÖZELİKLER İSE ŞUNLARDIR
• Alıcı mesajı algılayabilmelidir. Alıcı gönderilen mesajı algılayacak
düzeyde olmalı, algılama engeli olmamalıdır.
• Ayrıca alıcının arzulu olması gerekir. Eğer alıcı, kaynağın gönderdiği
mesaja karşı kayıtsız ise, mesaj algılanmayacak; iletişim gerçekleşse
bile etkin iletişim olmayacaktır.
• Alıcı bilgili olmalı ve geri-besleme sistemine sahip olmalıdır.
• Alıcı seçici olmalıdır.
• Alıcı, bulunduğu konuma uyabilmelidir. Örneğin; öğrenci öğretmenin
rehber olduğunu kabul ederse kaynağın isteklerini kabul edebilecek,
ayrıca kendi davranışlarının sınırlarını bilecek ve mesajı etkin bir
şekilde alabilecektir.
• Alıcı kaynak olabilme özelliği taşımalıdır. Zaman zaman alıcı, kaynak;
kaynak ise alıcı durumuna geçer. Bu nedenle alıcının da kaynak olma
özelliğini taşıması gerekir.
5. KODLAMA-KOD AÇMA
• Kodlama, basit bir el hareketinden, karmaşık
bir matematik formülüne kadar çok geniş bir
anlamı kapsayabilir. Bilginin, düşüncenin
duygunun iletmeye uygun, mesaj haline
getirilmesine Kodlama denir.
5. KODLAMA-KOD AÇMA
• Mesajın yorumlanarak anlamlı bir şekilde
algılanması sürecine Kod-açma denir.
• Kodlamada anlam birliğine dikkat etmek gerekir.
Verici alıcının kendisi gibi aynı anlamları vereceği
sembolleri ve hareketleri kullanmalıdır. Örneğin,
bazı ülkelerde başı öne eğmek “hayır” anlamına
sağa sola sallamak “evet” anlamına gelir. Bu
ülkelerin birinde yaşayan insanların ülkemize
turist olarak gelmeleri halinde yanlış
anlaşılmaların oluşması kaçınılmazdır
5. KODLAMA-KOD AÇMA
• Alıcının mesajı yorumlayıp anlamlı bilgilere
dönüştürme süreci kod çözmeyi oluşturur. Bu süreç
alıcının geçmiş tecrübelerinden, sembol ve
hareketlere verdiği kişisel yorumlardan,
beklentilerden ve anlam birliğinden etkilenir. Mesaj
alıcının bildiği bir lisanla yazılmamışsa alıcı bunun
kodunu çözemez. Mesela dilimizde gerçek anlamının
dışında başka anlam ya da anlamlarda kullanılan
sözcük veya cümleler vardır. “Avucunu yala” diyen bir
kişiye, “Hayır, yalamam” demek mesajın
anlaşılmadığını gösterir.
6. DÖNÜT (GERİ BESLEME)
• Dönüt, hedef alıcının kaynağın ilettiği mesaja verdiği
cevap olarak adlandırılır.
• İletişim sürecinin son aşamasıdır. Geri besleme
aracılığıyla kaynak, iletişimin etkin olup olmadığı
konusunda bilgi edinir. Geri besleme ile iletişim süreci
tersine döner ve bu sefer hedef kaynak, kaynak hedef
durumuna geçer. Yüz yüze iletişimde hemen geri
besleme alırız ki, buna Gecikmesiz Geri Besleme denir.
Kitle iletişiminde ise iletişim sürecinde geri besleme
almak belirli bir zaman sonra olduğu için buna da
Gecikmeli Geri Besleme denir.
6. DÖNÜT (GERİ BESLEME)
• Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki tür geri
beslemeden söz edilebilir. Olumlu geri
besleme, kaynağın amaçlamış olduğu etkiye
ulaşıldığını kaynağa bildirirken olumsuz geri
besleme, kaynağa alıcı üzerinde amaçlanan
etkinin sağlanmadığını söyler. Kaynak, bu
noktada amaçladığı etkiyi elde etmek
istediğinde, davranışını ve mesajını, aldığı
olumsuz geri beslemeye göre yeniden düzenler.
6. DÖNÜT (GERİ BESLEME)
• Ancak, bireyler ve kurumlar arasında çoğu
kez tek yönlü iletişim uygulandığı izlenir.
• Daha doğrusu iletişim sürecinin
gerçekleştirdiği düşünülürken ileti süreci
gerçekleştirilir.
• İletişim süreci iki perdelik oyun gibidir. Birinci
perdesi mesajın gönderilmesi, ikinci perdesi
ise, mesajın kaynağına dönüşüdür.
6.1 GERİ BESLEME İLETİŞİM
SÜRECİNE NE KAZANDIRIR?
• İletişimin amacına ulaşıp ulaşmadığını ortaya koyar.
• Mesajın amaçlandığı gibi; doğru zamanda, doğru hedefe, doğru
anlamda ulaşıp ulaşmadığını ortaya koyar.
• Kaynağın başarılı olup olmadığını ortaya koyar.
• Mesajı iletmede kullanılan kanalın doğru olup olmadığını ortaya
koyar.
• Geri beslemenin doğru şekilde, doğru araçlarla alınıp
alınmadığını ortaya koyar.
• Süreç içinde hangi aşamada niçin başarısız olunduğunu ortaya
koyar.
• Bir sonraki iletişim sürecinde kullanabileceğimiz bilgileri sağlar.
• Bir sonraki iletişim sürecini doğru bilgilerle oluşturmamızı sağlar.
7. FİLTRE (ALGILAMA VE
DEĞERLENDİRME)
• Filtre, göndericinin ve alıcının kendine ulaşan
mesajları değerlendirmeleriyle ilgilidir.
• Burada devreye algılama girer. Algı, insanın
çevresindeki uyaranların, ya da olayların
farkına varması ve onları yorumlaması
sürecidir. Algı, kişinin belli bir bilgiyi duyma,
anlama ve değerlendirme sürecidir.
7. FİLTRE (ALGILAMA VE
DEĞERLENDİRME)
• Kişinin içinde bulunduğu durum kişinin
beklentilerini, geçmiş yaşamını, toplumsal ve
kültürel unsurları algılama sürecini
etkilemektedir. Bütün bu unsurlar, kişilerin
aynı mesajı farklı yorumlamasına sebep
olmaktadır. Algılamadaki farklılığı, dışsal ve
içsel faktörler olmak üzere iki unsura
bağlayabiliriz.
7. FİLTRE (ALGILAMA VE
DEĞERLENDİRME)
• Algılamada dışsal faktörler;
– farklılık,
– yoğunluk,
– sıklık, ,
– hareketlilik,
– tekrarlama,
– kontrast,
– yenilik,
– benzerlik gibi faktörlerdir.
7. FİLTRE (ALGILAMA VE
DEĞERLENDİRME)
• Algılamada içsel faktörler;
– kişilik,
– ihtiyaçlar,
– amaçlar,
– motivasyon,
– inançlar,
– Değerler ve tutumlar,
– umutlar,
– beklentiler,
– arzu ve istekler,
– geçmiş tecrübeler ve alışkanlıklar gibi faktörlerdir.
7. FİLTRE (ALGILAMA VE
DEĞERLENDİRME)
• Mesajın tam olarak algılanabilmesi için, kaynak ve
hedefin mesajı kodlayacak ve kodu çözecek
düzeyde bilgi birikimine sahip olması gerekir.
Mevlana’nın “Sen ne kadar bilirsen bil, senin
bildiğin başkasının anladığı kadardır.” sözü
iletişimde algılamanın önemini belirtmektedir.
• Eğer gönderici ve alıcı, sembollere aynı anlamı
vermiyorlarsa, iletişim süreci kusurlu olur, bazen
aynı uyarı farklı kişiler tarafından değişik şekilde
algılanabilir.
SÜREÇ
• İletişim süreci iletmek istediği bir mesajı bulunan
bir gönderici ile başlamaktadır.
• Gönderici iletmek istediği bu mesajı anlaşılır bir
biçimde kodlayarak seçeceği bir kanal aracılığıyla
alıcıya göndermektedir.
• Alıcı mesaj kendine ulaştığında iletilen mesajın
kodunu açmakta, mesajı algılamakta ve
yorumlamaktadır.
• Daha sonra mesaja karşı tepkisini kodlayarak bunu
göndericiye geribildirim olarak göndermektedir.
GÜVENLİK MESAFESİ
ETKİLİ İLETİŞİM
Bir Şeyin...
Enformasyon
Söylenmesi duyulması değildir Bilgi .... Bilmek

Bilgi
Duyulması anlaşılması değildir Teşvik .... Yetenek

Anlayış
Anlaşılması kabul edilmesi değildir İletişim ... İstemek
Görüş
Kabul edilmesi akılda tutulması değildir Katılım ... Derinleştirilmesi
Eylem
Akılda tutulması uygulanması değildir Yürütmek ... İzinli Olmak
Proses
Uygulanması korunması değildir Bilinçlendirmek ... Açığa vurmak
Başvurulabilirlik
BEDEN DİLİNİN ÖĞELERİ
• Beden Duruşu
• Mimikler
• Başın Kullanımı
• Oturmak İçin Seçilen Yer
• Giyim
• Bakım Ve Makyaj
• Jestler
• Göz Teması
• Ayakların Kullanımı
• Oturma Biçimi
• Mesafe
• Kullanılan Aksesuarlar
AĞIZ KORUMAK
AĞIZ KORUMAK
• Ağzı korumak kapatmak ağız koruyucu bir
çocuğunki kadar kolay anlaşılır olan çok az
yetişkin hareketinden biridir. Beyin
bilinçaltından söylenen yalan dolu sözleri
bastırmaya çalışırken el ağzı örter ve
başparmak da yanağa bastırılır. Bazen bu
hareket ağzın üzerine getirilen birkaç parmak
veya hatta kapalı bir yumruktan ibaret
olabilir ama anlamı aynı kalır.
ÜSTÜNLÜK GÖSTERGESİ OLAN
BAŞPARMAKLAR
ÜSTÜNLÜK GÖSTERGESİ OLAN
BAŞPARMAKLAR
• Üstünlük göstergesi olan başparmaklar özellikle kişi
bununla çelişen bir sözel mesaj verdiğinde daha fazla
dikkat çekerler. Örneğin, hakime dönerek Sayın hakimim,
benim naçizane görüşüme göre...... diyen ama bu arada da
baskın başparmak hareketleri yapan ve burnunun
üzerinden bakarak' başını kaldıran bir avukatı ele alalım Bu
hareket hakimde avukatın dürüst olmadığı hatta kendini
pohpohladığı hissini uyandıracaktır. Avukat alçakgönüllü
görünmek istiyorsa hakime bir ayağı ona doğru ilerde,
ceketinin önü açık, avuçları görünür durumda olarak ona
dönmeli ve alçakgönüllülük hatta boyun eğme işareti
olarak da hafif öne eğili durmalıdır
ELİ AĞZA GÖTÜRME HAREKETİ
ELİ AĞZA GÖTÜRME HAREKETİ
• Parmakların kişi baskı altındayken ağza götürüldüğü
yolundadır. Bu da annesinin memesini emen çocuğun
güvenli durumuna dönmek için yapılan bilinçsiz bir
çabadan başka bir şey değildir. Küçük çocuklar meme
yerine başparmaklarını ağızlarına koyarken yetişkinler
bununla da kalmayıp sigara, pipo, kalem gibi şeyleri de
ağızlarına koyarlar.
Çoğu eli ağza götürme hareketi yalan veya aldatma
anlamına gelirse de parmakları ağza sokmak güven
ihtiyacının dışa gösterilmesidir. Bu hareketi gördüğünüzde
karşıdaki insana garanti ve güvence vermek uygun olur.
ALAY VEYA SAYGISIZLIK İŞARETİ
ALAY VEYA SAYGISIZLIK İŞARETİ
• Başparmak ayrıca başka birisini göstermek için
kullanıldığında alay veya saygısızlık işareti olarak da
kullanılabilir. Örneğin, arkadaşına doğru eğilerek karısını
kapalı yumruk başparmak hareketiyle gösterirken
'Kadınlar, hepsi birbirinin aynı' diyen koca karısıyla bir
tartışmaya davetiye çıkarmaktadır. Bu durumda sallanan
başparmak zavallı kadınla alay etmek için
kullanılmaktadır. Bunun bir sonucu olarak başparmakla
göstermeyi pek çok kadın özellikle yapan erkekse itici
bulmaktadır. Başparmak sallama kadınlar arasında pek
yaygın olmasa da bazen kocalarını veya pek
hoşlanmadıkları kişileri göstermek için kullanırlar.
BAŞPARMAKLARIN CEPLERDEN
DIŞARIYA FIRLAMASI
BAŞPARMAKLARIN CEPLERDEN
DIŞARIYA FIRLAMASI
• Başparmakların ceplerden dışarıya fırladığı,
bazen de kişinin baskın tavrını gizleme
girişimi olarak arka ceplerden dışarıya
fırladığı görülebilir
ÜSTÜNLÜK TAVRINI GÖSTEREN
İKİLİ BİR HAREKET
ÜSTÜNLÜK TAVRINI GÖSTEREN
İKİLİ BİR HAREKET
• Diğer bir popüler başparmak hareketi de
kollar kavuşturulmuşken başparmakların
yukarıya bakmasıdır. Bu savunma ve olumsuz
bir tavra (kavuşturulmuş kollar) ek olarak
üstünlük tavrını (başparmaklar) gösteren ikili
bir harekettir. Bu hareketi yapan kişinin
başparmaklarını hareket ettirmesi ve
ayaktayken de ayak uçlarında sallanması
yaygındır.
EL KOL HAREKETLERİYLE AÇIKLIK
VE DÜRÜSTLÜK
EL KOL HAREKETLERİYLE AÇIKLIK
VE DÜRÜSTLÜK
• Tarih boyunca açık avuç gerçek, dürüstlük, sadakat ve teslimiyetle
bağdaştırılmıştır. Pek çok yemin el kalbin üzerindeyken edilirken
mahkemelerde tanıklık ederken avuç havada tutulur. İncil sol elde tutulurken
sağ avuç da mahkeme üyelerinin görebileceği şekilde yukarıda tutulur.

Gündelik karşılaşmalarda insanlar iki temel avuç konumunu kullanırlar.


Birincisinde avuç yukarı dönüktür ve yiyecek veya para dilenen dilencinin tipik
hareketidir. İkinci harekette ise avuç sanki bir şeyi tutuyor veya
kısıtlıyormuşçasına aşağıya dönüktür.

Birinin açık ve dürüst olup olmadığını anlamanın en anlamlı yollarından biri


avuç hareketlerine bakmaktır. Nasıl bir köpek teslimiyet veya yenilgiyi
belirtmek için boynunu gösterirse insan denen hayvan da aynı tavır veya
duyguyu belirtmek için avuçlarını kullanır. Örneğin, insanlar tamamen açık
veya dürüst olmak istediklerinde her iki avuçlarını da karşılarındaki insana açık
tutarak "Sana karşı tamamen dürüst olacağım" gibi bir şeyler söylerler
EL KOL HAREKETLERİYLE AÇIKLIK
VE DÜRÜSTLÜK
EL KOL HAREKETLERİYLE AÇIKLIK
VE DÜRÜSTLÜK
• Birisi açılmaya veya gerçeği söylemeye başladığında avuçlarının
tamamını veya bir kısmını karşısındakine açmaya başlar. Vücut
dilinin çoğu öğeleri gibi bu da tamamen bilinçsiz olarak yapılan ve
sizde karşıdakinin doğruyu söylediği hissini uyandıran bir
harekettir.
Bir çocuk yalan söylediğinde veya bir şeyi gizlediğinde avuçlarını
arkasına saklar. Benzer şekilde arkadaşlarıyla dışarıda bir gece
geçirdikten sonra nerede olduğunu söylemek istemeyen bir erkek
de nerede olduğunu açıklamaya çalışırken avuçlarını ya ceplerine
saklayacak ya da kollarını kavuşturacaktır. Böylece gizlediği
avuçlarından karısı doğruyu söylemediği hissine kapılacaktır.
Pazarlamacılara, müşteri satılan malı neden alamayacağını
anlatırken onun avuçlarına bakmaları öğretilir. Gerçek nedenler
sadece avuçlar açıktayken söylenir.
AÇIK VE KAPALI AVUÇLAR
KANDIRMA AMAÇLI AVUÇ
AÇIK VE KAPALI AVUÇLAR
KANDIRMA AMAÇLI AVUÇ
• "Yani avuçlarımı göstererek yalan söylersem insanlar bana inanır mı?" diye
sorabilirsiniz. Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayırdır. Avuçlarınız açık
olarak yalan söylerseniz dürüstlükle ilgili hareketlerin çoğu eksik olacağından ve
yalanla ilgili olumsuz hareketleri de açık avuçlarla çelişkili biçimde
yapacağınızdan samimi olmadığınız anlaşılabilir.

Profesyonel yalancılar sözel olmayan işaretlerinin sözel yalanlarıyla uyuşması


sanatını öğrenmiş insanlardır. Profesyonel yalancı yalan söylerken dürüstlükle
ilgili sözel olmayan işaretleri ne kadar etkili olarak kullanırsa işini o kadar daha
iyi yapar.

Ancak başkalarıyla iletişim kurarken açık avuç hareketlerini kullanarak kendinizi


daha inandırıcı kılmanız mümkündür. Buna karşılık açık avuç hareketleri
alışkanlık halini aldıkça doğruyu söylememe eğilimi de azalır. İlginçtir ki çoğu
insan avuçları açıkken yalan söylemekte zorlanırlar ve avuç işaretlerini
kullanmak başkalarının vereceği yanlış bilgilerin azalmasını sağlayabilir. Bu ayrıca
size karşı daha açık davranmalarını da teşvik eder
BOYUN KAŞIMA
BOYUN KAŞIMA
• Bu durumda yazı yazarken kullanılan elin işaret
parmağı kulak memesinin altını veya boynun yan
tarafını kaşır. Bu hareketle ilgili gözlemlerimiz ilginç
bir durumu ortaya koymuştur: kaşıma işlemi yaklaşık
beş kez yapılır. Kaşıma sayısının beşten az veya fazla
olduğu çok ender görülür. Bu hareket bir tür şüphe
veya emin olmama işareti olup 'Sana katıldığımdan
emin değilim' diyen kişiye özgü olan bir harekettir.
Sözel dille çeliştiğinde, örneğin kişi bu hareketi
yaparken 'Kendini nasıl hissettiğini anlıyorum' diyorsa
özellikle dikkat çeker
KULAK OVUŞTURMA
KULAK OVUŞTURMA
• Bu aslında dinleyicinin elini kulağının çevresine getirerek
kötü şeyleri duymaktan kaçınmasından ibarettir.
Ebeveynlerinin azarlarını duymamak için her iki kulağını da
elleriyle kapatan küçük çocuk hareketinin sofistike yetişkin
versiyonudur.

Kulak ovuşturmanın diğer versiyonları arasında kulağın


arkasının ovuşturulması. parmak ucunun kulağın içerisinde
döndürülerek ileri geri götürülmesi, kulak memesinin
çekiştirilmesi veya kulağın tamamının kulak deliğine doğru
çevrilmesi sayılabilir. Bunlardan sonucu dinleyicinin yeterince
dinlediği veya konuşmak istiyor olabileceği anlamına gelir.
İŞARET PARMAĞI YUKARIYA DOĞRU
OLARAK YANAĞA DAYALI
İŞARET PARMAĞI YUKARIYA DOĞRU
OLARAK YANAĞA DAYALI
• Değerlendirme, genellikle işaret parmağı yukarıya doğru olarak yanağa
dayalı duran kapalı bir elle gösterilir . Karşınızdakinin ilgisi azalmaya
başlamışsa ama nezaketen ilgili görünmek istiyorsa konumu biraz
değiştirecek böylece avcun alt kısmı başı destekleyecektir. Genç ve
yükselmekte olan yöneticilerin sıkıcı bir konuşma yapmakta olan şirket
müdürüne saygı göstermek için bu ilgi hareketini kullandıkları sayısız
yönetim toplantısını katıldım. Ancak şanssızlıklarına bakın ki elin herhangi
bir şekilde kafayı desteklemeye başladığı anda mesele anlaşılmakta ve
müdür genç yöneticilerden bir kısmının pek içten davranmadığını ya da
yaltakçılık yaptığını hissedebilmektedir.
Elin kafa desteği olarak kullanılmayıp yanakta durduğu durumlarda gerçek
ilgi gösterir. Müdürün hepsinin ilgisini çekmek için uygulayabileceği kolay
bir yöntem 'Hepinizin dikkatle dinlediğine çok sevindim çünkü biraz sonra
soru sormaya başlayacağım!' gibi bir şey söylemek olurdu. Bu da sorulara
cevap verememek korkusuyla dinleyicilerin dikkatinin artmasını sağlar.
İŞARET PARMAĞI YUKARIYA DOĞRU
OLARAK YANAĞA DAYALI
• İşaret parmağını dik olarak yanaktan yukarıya bakması ve
başparmağın çeneyi desteklemesi durumunda dinleyicinin konuşmacı
veya konuyla ilgili olumsuz veya eleştirel düşünceleri var demektir.
Sık rastlanan bir durum olumsuz düşünceler devam ederken işaret
parmağının gözü çekiştirmesi veya ovuşturmasıdır. Davranış konumu
kişinin tavrını da etkilediğinden hareket ne kadar devam ederse
eleştirel tavır da o kadar sürer.

Bu hareket konuşmacının ya söylediklerine dinleyici de katarak ya da


konuşmayı bitirerek hemen bir şeyler yapması gerektiğini gösterir.
Duruşunu değiştirmesini sağlamak için konuşmacıya bir şeyler
vermek gibi basit bir hareket tavrını değiştirmesini sağlayabilir. Bu
hareketin ilgi işareti olarak yanlış anlaşılmasına sık rastlansa da
destekleyen başparmak eleştirel tavrı ortaya koyar
CAN SIKINTISI
CAN SIKINTISI
• Dinleyici başını desteklemek için elini kullanmaya başladığında bu can sıkıntısının
başladığı ve eliyle başını destekleme nedeninin aslında uyuyakalmamak için olduğuna
dair bir işarettir. Dinleyicinin can sıkıntısının derecesi kol ve elinin başını ne kadar
desteklediğinden anlaşılabilir. Kafanın el tarafından tamamen desteklendiği durumda
aşırı can sıkıntısı ve ilgisizlik gösterilir ve bunun son noktası da başın masanın üzerine
düşmesi ve kişinin horlamaya başlamasıdır.

Parmakların masa üzerinde davul çalması ve ayakların yere vurulması profesyonel


konuşmacılar tarafından can sıkıntısı işaretleri olarak yorumlanırlarsa da bunlar
aslında sabırsızlık işaretleridir. Konuşmacı olarak bu işaretleri fark ettiğinizde
parmaklarıyla davul çalan veya ayaklarıyla yere vuran dinleyici konuşmanıza dahil
ederek diğer izleyiciler üzerindeki olumsuz etkisini engellemek için stratejik bir
hareket yapmanız gerekir.

Hem can sıkıntısı hem de sabırsızlık belirtileri gösteren dinleyiciler konuşmacıya


konuşmasını bitirme zamanının geldiği mesajını verirler. Parmak veya ayak vurmanın
hızının kişinin ne kadar sabırsızlandığını gösterdiğini belirtmekte de fayda var vuruşlar
ne kadar hızlıysa dinleyici o kadar sabırsız demektir.
BASKIN VEYA SALDIRGAN
KADINLAR
BASKIN VEYA SALDIRGAN
KADINLAR
• Başparmakların ceplerden dışarıya fırladığı,
bazen de kişinin baskın tavrını gizleme
girişimi olarak arka ceplerden dışarıya fırladığı
görülebilir. Baskın veya saldırgan kadınlar da
bu hareketi kullanır. Kadın hareketi onların da
erkek hareket ve davranışlarını kullanmalarını
sağlamıştır. Tüm bunlara ek olarak başparmak
hareketlerini yapanlar daha uzun boylu
görünmek için ayak uçlarında sallanırlar
İŞTE AVUÇ GÜCÜ
İŞTE AVUÇ GÜCÜ
• En az fark edilen ama en güçlü sözel olmayan işaretlerden bir tanesini
avcumuzla yaparız. Doğru kullanıldığında avuç gücü kullanıcıya bir otorite
ve diğerlerinin üzerinde sessiz bir iktidar sağlar.

Üç tane temel avuçla kumanda hareketi vardır: avuç yukarıya bakıyor,


avuç aşağıya bakıyor ve avuç kapalı parmak ilerde konumu. Üç konumun
farklarını şu örnekle gösterebiliriz: birisinden bir kutuyu kaldırıp aynı
odadaki başka bir yere taşımasını istediğinizi varsayalım. Aynı ses tonu,
aynı sözcükler ve aynı yüz ifadesini kullandığınızı ama sadece avuç
konumunuzu değiştirdiğinizi varsayalım.

Avcun yukarı bakması sokaktaki dilencinin dilenme hareketini andıran


şekilde edilgin ve tehdit etmeyen bir harekettir. Kutuyu taşıması istenen
kişi bu isteğin baskısını hissetmeyecek ve normal ast/üst ilişkisinde bu
talebin kendisini tehdit ettiğini düşünmeyecektir.
İŞTE AVUÇ GÜCÜ
GÖZ OVUŞTURMANIN ANLAMI
GÖZ OVUŞTURMANIN ANLAMI
• Akıllı maymun Hiçbir şey görmedim der ve bu hareket de beynin gördüğü
bir aldatma, yalan veya şüpheli durumu dışarıda bırakmak veya yalan
söylediği kişinin yüzüne bakmaktan kaçınmak hareketidir. Erkekler
genellikle gözlerini bayağı güçlü bir biçimde ovuştururlar ve eğer
söyledikleri yalan büyük bir yalansa normalde yere doğru olmak üzere
bakışlarını kaçırırlar. Kadınlarsa ya kaba hareketler yapmaktan
kaçınmaları öğretilerek yetiştirildiklerinden ya da makyajlarını bozmak
istemediklerinden gözün hemen altında hafif bir ovuşturma hareketi
yaparlar. Dinleyicinin bakışlarından tavana bakarak kaçmaya çalışırlar.

Dişlerinin arasından yalan söylemek yaygın olarak kullanılan bir deyimdir.


Bu da kenetlenmiş dişler, sahte bir gülümseme ve göz ovuşturma
hareketiyle bakışları kaçırmadan oluşan hareket grubundan bahseder. Bu
hareket aktörler tarafından içten olmayan birisini göstermek için
kullanılırsa da gerçek hayatta çok ender karşımıza çıkar
BURNA DOKUNMA
NE İFADE EDER
BURNA DOKUNMA
NE İFADE EDER
• Burna dokunma hareketinin kaynağıyla ilgili bir açıklama olumsuz
düşünce akla gelince bilinçaltının ele ağzı kapatma talimatını
verdiği ama son anda belli etmemek için elin yüzden uzaklaşmaya
çalışarak sonuçta çabuk bir burna dokunma hareketine dönüştüğü
yolundadır.

Başka bir açıklama ise yalan söylemenin burundaki hassas sinir


uçlarının kaşınmasına yol açtığı ve sürtme hareketinin de bu hissin
önüne geçmek için yapıldığıdır. 'Peki ya sadece adamın burnu
kaşınıyorsa?' diye sık sık sorulur. İnsanlardaki burun kaşınması
genellikle burna dokunma hareketinin hafif dokunuşlarından çok
farklı bari/ bir sürtme veya kaşıma hareketiyle geçer. Ağzı koruma
hareketi gibi hem yalan söyleyen konuşmacı hem de karşıdakinin
yalan söylediğini düşünen dinleyici tarafından kullanılabilir.
ÇATI ŞEKLİNDEKİ ELLER
ÇATI ŞEKLİNDEKİ ELLER
• Bu büyüleyici hareket konusundaki gözlem ve araştırmalarım genellikle
üst/ast etkileşimi içerisinde kullanıldığını ve kendine güven veya 'ben her
şeyi bilirim' tavrını gösteren bağımsız bir hareket olduğunu göstermiştir.
Yöneticiler genellikle astlarına talimat veya tavsiyelerde bulunurken bu
hareketi kullanırlar ve hareket özellikle muhasebeciler, avukatlar,
yöneticiler ve benzeri mesleklere mensup kişilerde yaygındır.

Hareketin iki biçimi vardır: birincisi hareketi yapanın fikir veya


düşüncelerini belirttiği ve konuşmayı yapan olduğu durumlarda kullanılan
yüksek çatı (soldaki). Alçak çatı (sağdaki) hareketi ise normalde hareketi
yapanın dinleyici olduğu durumlarda kullanılır. Nierenberg ve Calero
kadınların alçak çatı hareketini yüksek çatı hareketinden daha sık
kullandıklarına dikkat çekmişlerdir. Yüksek çatı hareketi geriye atılmış
baş .hareketiyle birlikte yapıldığında genellikle ukalalık veya kibir ifade
eder.
ÇATI ŞEKLİNDEKİ ELLER
ÇATI ŞEKLİNDEKİ ELLER
• Çatı hareketi olumlu bir işaret olsa bile hem olumlu hem de olumsuz
durumlarda kullanılabildiğinden yanlış yorumlanabilir. Örneğin, potansiyel bir
alıcıya ürününü tanıtan bir pazarlamacı konuşma sırasında alıcının birkaç
olumlu hareketini gözlemlemiş olabilir. Bunlar arasında açık avuçlar, öne
eğilme, başın yukarıda tutulması gibi hareketler sayılabilir. Satış sunuşunun
sonuna doğru müşterinin çatı hareketlerinden birini yaptığını varsayalım.
Çatı hareketini, pazarlamacı alıcıya sorunun çözümünü gösterdiği sırada yapılan
bir dizi başka olumlu hareket izliyorsa satıcıya sunuşu bitirerek sipariş verilip
verilmeyeceğini sorması ve satışı yapmayı umması iletiliyordun Öte yandan çatı
hareketini kol kavuşturma, bacak bacak üzerine atma, bakışlarını kaçırma ve
çeşitli eli yüze götürme hareketleri gibi olumsuz hareketler izliyor ve alıcı çatı
hareketini satış sunuşunun sonuna doğru yapıyorsa alıcı malı almayacağından
veya pazarlamacıdan kurtulacağından emin olabilir. Her iki durumda da çatı
hareketi kendine güven anlamına gelse de birinin pazarlamacı için olumlu
sonuçlan diğerininse olumsuz sonuçları vardır. Sonucun belirlenmesinde
önemli olan çatı hareketinden önce gelen hareketlerdir.
ELLER ARKADA BİLEĞİ
KAVRAMIŞ
ELLER ARKADA BİLEĞİ
KAVRAMIŞ
• İngiliz Kraliyet Ailesi'nin bazı önde gelen erkek üyeleri başları yukarıda,
çeneleri çıkık ve bir avuçları arkada diğer ellerini tutarak yürüme
alışkanlıklarıyla tanınırlar. Bu hareket sadece İngiliz Kraliyet Ailesi'ne
özgü değildir, çoğu ülkenin Kraliyet Aileleri arasında yaygındır. Daha
yerel bir düzeyde bakacak olursak bu hareket, devriye gezen polisler,
okul bahçesinde yürüyen okul müdürü, üst düzey askeri personel ve
otorite sahibi diğer kişiler tarafından kullanılır.

Öyleyse bu hareket bir tür üstünlük / kendine güven hareketidir. Aynı


zamanda kişinin bilinçaltı bir korkusuzluk ifadesiyle karın, kalp, gırtlak
gibi hassas yerlerini diğerlerine göstermesine de olanak tanır.
Deneyimlerimize göre gazetecilerle röportaj sırasında veya diş hekiminin
bekleme salonundaki gibi yüksek stres yüksek durumlarında bu hareketi
yaparsanız kendinizi oldukça rahatlamış, kendine güvene ve hatta
otoriter bulabilirsiniz.
ELLER ARKADA BİLEĞİ
KAVRAMIŞ
ELLER KENETLİ
ELLER KENETLİ
• Bu hareketi kullanan kişiler genellikle gülümseyip mutlu göründüklerinden başlangıçta
bu hareket bir güven hareketi gibi görünür. Ancak bir sefer, henüz kaçırdığı bir satışı
anlatan bir pazarlamacıyı izledik. Hikayesi ilerledikçe sadece ellerini kenetlemekle
kalmadığını ve parmaklarının sanki birbirlerine yapışmış gibi beyazlaşmaya başladıklarını
gördük. Buna göre bu hareket hayal kırıklığına uğramış veya saldırgan bir durumu
göstermekteydi.
Nierenberg ve Calero kenetlenmiş eller üzerine yaptıkları araştırmalar sonucunda bunun
kişinin olumsuz bir yaklaşımı dizginlemeye çalıştığını gösteren bir hayal kırıklığı hareketi
olduğuna karar verdiler. Hareketin üç ana konumu vardır:
eller yüzün karşısında kenetlenmiş , otururken eller masanın üzerinde ,veya kucakta ve
ayaktayken eller apış arası hizasında
Ayrıca ellerin tutulduğu yükseklikle kişinin olumsuz duygularının derecesi arasında da bir
ilişki varmış gibi görünmektedir. Yani eller yüksekteyken kişinin kontrol edilmesi alçaktaki
konuma göre daha zor olabilir. Tüm olumsuz hareketler gibi saldırgan yaklaşımın ortadan
kalkması için kişinin ellerini çözerek avuçların ve vücudun ön tarafının açık olacağı
duruma getirilmesi için bir şeyler yapılması gerekmektedir. ayaktayken eller apış arası
hizasında kenetlenmiştir.Buna göre bu hareket hayal kırıklığına uğramış veya saldırgan
bir durumu göstermekteydi.
ELLER KENETLİ ÖNDE
ELLER YÜZÜN KARŞISINDA
KENETLENMİŞ
ELLERİ OVUŞTURMAK
ELLERİ OVUŞTURMAK
• Ellerini ovuşturmak insanların olumlu beklentilerini
ilettikleri sözel olmayan yollardan biridir. Zar atan
kazanma umudunu göstermek için zarı ellerinin
arasında ovuşturur, tören düzenleyici ellerini
ovuşturarak izleyicilere 'Bir sonraki konuşmacıyı
dinlemeyi uzun süredir istiyorduk' der ve heyecanlı
pazarlamacı satış müdürünün odasına dalar ve ellerini
ovuşturarak 'Büyük bir sipariş aldık, patron!' der. Ancak,
akşamın sonunda ellerini ovuşturarak masanıza gelen
ve 'Başka bir arzunuz var mı?' diye soran garson, sözel
olmayan yollarla size bahşiş beklediğini bildirmektedir.
ELLERİ OVUŞTURMAK
ELLERİ OVUŞTURMAK
• Kişinin ellerini ovuşturma hızı beklenen olumlu sonuçların kimin yararına
olacağını düşündüğünü gösterir. Örneğin, bir ev almak istediğinizi ve
emlakçıya gittiğinizi varsayalım. Nasıl bir ev istediğinizi dinledikten sonra
emlakçı ellerini hızlı hızlı ovuşturarak 'Tam size göre bir yerim var!' der.
Emlakçı sonucun sizin için olumlu olmasını beklediğini göstermiştir. Ama
eğer ellerini yavaş yavaş ovuştururken sizin için ideal evi bildiğini
söyleseydi kendinizi nasıl hissederdiniz?

Bu durumda büyük olasılıkla üçkağıtçı veya çıkarcı birisi gibi görünecek ve


sonuçların sizden çok onun iyiliğine olacağı hissine kapılacaktınız.
Pazarlamacılara müşterilerine ürün veya hizmet tanıtımı yaparken ellerini
ovuşturacak olurlarsa alıcının savunmaya geçmemesi için hareketi hızlı
hızlı yapmaları söylenir. Öte yandan alıcı ellerini ovuşturarak
pazarlamacıya "Neleriniz var bir bakalım?" derse bu alıcının iyi bir şey
görmeyi umduğu ve satın alma olasılığının yüksek olduğu anlamına gelir.
ADAM GİBİ EL SIKIŞMA
ADAM GİBİ EL SIKIŞMA
• Birisiyle ilk kez karşılaştığınızı ve geleneksel bir el sıkışmayla
selamlaştığınızı varsayalım. El sıkışmayla üç temel tavırdan biri
iletilir. Bunlar hakimiyet: "Bu insan üzerimde egemenlik kurmaya
çalışıyor, temkinli olmalıyım", edilgenlik: "Bu insanın üzerinde
egemenlik kurabilirim. Ne istersem yapar" ve eşitliktir: "Bu
insandan hoşlandım. İyi anlaşacağa benziyoruz." tavırlarıdır.

Bu Gördüğünüz Şekil , İki baskın kişinin el sıkışması durumunda her


ikisi de karşısındakinin avcunu edilgen konuma getirmeye
çalışacağından sembolik bir savaş yaşanır. Sonuçta her ikisi de
birbirlerine saygı duygularım iletirken her iki avuç da dikey olarak
mengene gibi bir el sıkışma yaşanır Bu mengene gibi dikey avuç
kavrama babanın oğluna "adam gibi el sıkışmayı" gösterirken
öğrettiği el sıkışmadır.
HAKİMİYET KURMAK İSTEYEN
HAKİMİYET KURMAK İSTEYEN
• Egemenlik , Hakimiyet Kuran El Sıkışmadır ki , Avcunuz doğrudan
yere bakmamalı ama karşınızdakinin avcuna göre aşağıya bakmalıdır.
Bu da ona gerçekleşecek görüşmede denetimi ele almak istediğiniz
mesajım iletir. Başarılı elli dört üst düzey yönetici üzerinde yapılan
incelemeler bunların kırk ikisinin sadece el sıkışmayı başlatmakla
kalmayıp aynı zamanda egemen el sıkışma denetimini kullandıklarını
göstermiştir.

Birisiyle ilk kez karşılaştığınızı ve geleneksel bir el sıkışmayla


selamlaştığınızı varsayalım. El sıkışmayla üç temel tavırdan biri iletilir.
Bunlar hakimiyet: "Bu insan üzerimde egemenlik kurmaya çalışıyor,
temkinli olmalıyım", edilgenlik: "Bu insanın üzerinde egemenlik
kurabilirim. Ne istersem yapar" ve eşitliktir: "Bu insandan hoşlandım.
İyi anlaşacağa benziyoruz." tavırlarıdır
EL SIKIŞARAK TESLİMİYET
İFADESİ
EL SIKIŞARAK TESLİMİYET
İFADESİ
• Köpeklerin teslimiyetlerini sırt üstü dönüp
gırtlaklarını ortaya çıkararak göstermeleri gibi
insanlar da karşıdakine teslimiyetlerini
avuçlarım yukarıya çevirerek gösterirler . Bu
hareket özellikle denetimi karşınızdakine
bırakmak veya onun kendini durumu kontrol
ediyor olarak hissetmesini istediğinizde
etkilidir.
BAŞPARMAK GÖSTERME
BAŞPARMAK GÖSTERME
• El falcılığında başparmaklar karakter güçlülüğü ve egoyu
gösterir ve başparmakların sözel olmayan kullanımları da buna
uyar. Başparmaklar egemenlik, üstünlük hatta saldırganlık
gösterirler. Başparmak hareketleri ikincil hareketler, bir hareket
grubunun destekleyici kısmıdırlar. Başparmak gösterme olumlu
bir hareket olup astlarının yanında 'serinkanlı' görünmeye
çalışan tipik yönetici durumunda görülebilirler. Flört eden bir
erkek bu hareketleri potansiyel bir dişi eşin yanında kullanır ve
bu hareketlere yüksek statülü veya prestijli giysiler giyen
insanlarda sık rastlanır. Yeni çekici giysiler giyen kişiler
başparmak hareketlerini eski, modası geçmiş giysiler giyen
kişilerden daha sık kullanırlar.
???
????
3. ÖFKE KONTROLÜ
ÖFKE NEDİR?
Bireyin herhangi bir engellenme, adaletsizlik ya da kendi
benliğine yönelik bir tehdit hissettiğinde yaşanan duygudur.
• Temel duygulardan biri ve tüm türlerde görülür
• Sosyalleşme ile birlikte şekillenir
• Normallik düzeyi değişkendir
• Belli bir düzeyde normal kabul edilir
• Öfkenin doğuştan geldiği, erken yaşlarda görüldüğü,
cinsiyet farklarının erken yaşlarda olmadığı, daha çok
sosyo-kültürel olarak beslendiği bilinmektedir.
3. ÖFKE KONTROLÜ
Neden Öfkeleniriz?
1. Çıkmazda hissettiğimizde
2. Anlaşılmadığımızı hissettiğimizde
3. Engellendiğimizde
4. Tehdit algıladığımızda
5. Benliğimize direkt saldırıldığında
6. Bizim için önemli olan şeylere saldırıldığında
3. ÖFKE KONTROLÜ
Öfkenin Ortaya Çıkmasına Yol Açan Pek Çok Duygu Vardır.
1. KISKANÇLIK,
2. ÜZÜNTÜ,
3. MERAK,
4. YALNIZLIK,
5. İTİLMİŞLİK,
6. KAYGI,
7. HAYÂL KIRIKLIĞI,
8. HAKSIZLIK,
9. ANLAŞILAMAMAK
3. ÖFKE KONTROLÜ
• Her bireyin öfkelendiği durumlar farklıdır.
• Ayrıca bir birey aynı konuya bazen
öfkelenirken bazen öfkelenmeyebilir.
• Öfke bazen de reddedilebilir.
3. ÖFKE KONTROLÜ
• Öfke de tıpkı üzüntü ve mutluluk gibi bir
duygudur. Bu yüzden inkâr edilmemeli.
• Olumlu ya da olumsuz her duygu gibi öfkenin
de bir ömrü var; bu ömür tamamlandığında
kayboluyor.
3. ÖFKE KONTROLÜ
• Öfke de her duygu gibi gerekli bir duygudur.
• Öfke duygusunu kontrollü yaşamak
önemlidir.
• Öfke insanı davranışa iter, motive eder
(güdüler).
• Örneğin size birisi hakaret ettiğinde
öfkelenmeniz normaldir. Böylece kendinizi
savunabilirsiniz.
3. ÖFKE KONTROLÜ
• Öfkeye neden olan problemlerin bireyde
devam etmesi, öfkenin uygun olmayan
yöntemlerle ifade edilmesi sonucunda bir
süre sonra bu duygu kişinin ; fiziksel ve
bedensel sağlığını tehdit eder.
3. ÖFKE KONTROLÜ
ÖFKE TÜRLERİ
1. SÜREKLİ ÖFKE
2. DURUMLUK ÖFKE
3. ÖFKE KONTROLÜ
SÜREKLİ ÖFKE
1. Öğrenme ve pekişme sonucu olabilir.
2. Kişilik bozukluğu olabilir ( anti sosyal kişilik )
• Sürekli öfkeli kişiye durumu fark ettirmek onu
daha da öfkelendirir.
• Öfkesini kabul ettirmek bir hayli güçtür.
• İncinmeden çok, incitmeyi tercih edebilir.
• Burada öfke patolojik boyuttadır, bir ruh sağlığı
çalışanından yardım alınmalıdır.
3. ÖFKE KONTROLÜ
DURUMLUK ÖFKE
• Öfke olaya ya da kişinin o anki duygularına
bağlıdır. Özel durumlar karşısında ortaya
çıkar.
• Kişi öfkeli olduğunu kabul ederse, öfke
kontrolü kolay olur.
• Öfkenin kontrol edilmemesi sonrasında,
utanma duygusu oluşabilir.
3. ÖFKE KONTROLÜ
ÖFKE YÖNETİMİ
1. FİZYOLOJİK UYGULAMALAR
2. DÜŞÜNCE DÜZENLEME TEKNİĞİ
3. PROBLEM ÇÖZME YÖNTEMİ
4. İLETİŞİM YÖNTEMİ
5. MİZAHA BAŞVURMA
6. ÇEVRE DEĞİŞİKLİĞİ
3. ÖFKE KONTROLÜ
1. FİZYOLOJİK UYGULAM ALAR :
• NEFES EGZERSİZİ
• GEVŞEME EGZERSİZİ
• YOGA
• SPOR
Bu teknikleri her gün pratik yaparak
ezberlerseniz, daha sonra karşılaşacağınız gergin
ortamlarda otomatik olarak uygulayabilirsiniz.
3. ÖFKE KONTROLÜ
2. DÜŞÜNCE DÜZENLEME TEKNİĞİ
- Bu strateji en basit anlamıyla düşünme tarzınızı
değiştirmek demektir.
- Bazen kızgın insanlar düşüncelerini küfrederek,
bağırıp çağırarak ifade etme eğilimindedirler.
- Kızgın olduğumuz zaman genellikle düşüncelerimiz
gerçeği yansıtmaz, olayların abartılmış ve çarpıtılmış
bir şeklini algılar ve onu yansıtırız.
- Bu tür düşünceleri fark edin ve yerine daha mantıklı
olanları yerleştirin.
3. ÖFKE KONTROLÜ
ÖRNEĞİN
• Kendi kendinize, “eyvah, her şey mahvoldu!”
Gibi bir şeyler söylemek yerine, “dünyanın sonu
değil ve buna şimdi öfkeleniyor olmam bu olayı
olmamış hale getirmeyecek.” Diyebilirsiniz.
• Her iki düşünceyi de zihninizden geçirerek
deneyin.
• Öfkenizin hangi düşünceyle arttığını ya da
azaldığını görün.
3. ÖFKE KONTROLÜ
• Mantık öfkeyi yener, çünkü öfke haklı bir nedene bağlı olsa
da, çok çabuk mantık sınırlarını aşabilir.
• Bu yüzden öfkelendiğinizi hissettiğinizde mantığınıza sığının.
• Kızgın ve öfkeli insanlar talepleri karşılanmayınca, hayal
kırıklıkları engellenme duygusuna, o da öfkeye döner..
• Bu insanlar, düşünceleri üzerinde çalışıp onları yeniden
yapılandırırken, bu talepkâr özelliklerinin farkına varmalı ve
“beklentileri”ni, değiştirmelidirler.
• Diğer deyişle, istediği herhangi bir şey için, “bana verilmeli”
ya da “benim olmalı” demek yerine, “bana verilmesini
isterdim.” Diye düşünmenin daha sağlıklı olduğunu
görmelidirler.
3. ÖFKE KONTROLÜ
Özet olarak “düşünce biçimimizi” değiştirerek
• “Olumlu düşünceye” ve
• “Duygularımızı paylaşmaya”
Daha açık hale getirebiliriz.
3. ÖFKE KONTROLÜ
3. PROBLEM ÇÖZME YÖNTEMİ
• Öfke, özenle dikkate alınması gereken bir ‘işaretçi’dir.
• Neye işaret ettiğine gelince; öfkelenen kimsenin
hakkı yeniyor, gereksinimleri ve istekleri
karşılanmıyor, değer ve inançlarından ödün veriyor
ya da gelişme ve yeteneklerini ortaya koyma şansı
elinden alınıyor olabilir.
• Böyle durumlardaki en yararlı tutum; önce durumu
değiştirip değiştiremeyeceğimizi araştırmaktır.
3. ÖFKE KONTROLÜ
• Değiştirebileceğimiz bir şeyse çözüm yolları
araştırılabilir.
• Değiştirilemeyecek bir durumsa, çözüm için
uğraşmak yerine, yapılacak en iyi şey sorunla
yüzleşmektir.
3. ÖFKE KONTROLÜ
Ayrıca aşağıdaki soruları kendimize sorarak
öfkemizin gerçek kaynaklarına odaklanmayı
öğrenebiliriz:
• "Bu durumda beni öfkelendiren şey ne?"
• "Ne düşünüyor ve hissediyorum?"
• "Ulaşmak istediğim şey ne?“
• "Kimler nelerden sorumlu?“
• "Değiştirmek istediğim şey tam olarak ne?“
• "Yapabileceğim ve yapamayacağım şeyler ne?"
3. ÖFKE KONTROLÜ
4. İLETİŞİM YÖNTEMİ
• Öfkeli insanlar genellikle düşünmeden yargılama ve bu
yargıları yönünde davranma eğilimindedirler. Bu yargılar da
bazen çok gerçek dışı olabilmektedir.

Eğer çok hararetli bir tartışma içine girdiyseniz, ilk yapacağınız


şey ;
• Yavaşlayıp gösterdiğiniz tepkileri gözlemek olmalıdır.
• Aklınıza gelen ilk şeyi söylemeyin, yavaşlayın ve asıl söylemek
istediğinizi düşünün.
• Aynı anda karşınızdakinin de söylediklerini duymaya ve
anlamaya çalışın. Hemen cevap vermeyin.
3. ÖFKE KONTROLÜ
BEN DİLİ / SEN DİLİ
• Öfkenin ifade ediliş biçimi de kaynakları kadar önemlidir.
• Yukarıdaki "sen dili" adı verilen ve saldırganlık niteliği
taşıyan ifadeler yerine “ben dili” ifadeleri kullanmalıyız.
ÖRNEK :
• Sen Dili : Beni incitmekten zevk alıyorsun.
• Ben Dili : Bu davranışın beni çok incitti.
• Sen Dili : Zaten bana hiç zaman ayırmazsın, hep çok işin
vardır.
• Ben Dili : Bana daha çok zaman ayırırsan mutlu olurum.
3. ÖFKE KONTROLÜ
a. Ben öfkeliyken nasıl yürürüm ?
b. Ben öfkeliyken nasıl konuşurum ?
c. Ben öfkeliyken nasıl nefes alıp veriyorum ?
d. Ben öfkeliyken nasıl görünüyorum ?
gibi sorulara vereceğimiz cevaplarla daha iyi
iletişim kurmada kendimizi geliştirmemizi
sağlayabilir...
3. ÖFKE KONTROLÜ
5. MİZAHA BAŞVURMA
• Mizah, çeşitli yollarla öfkenizin
yoğunluğunun azalmasına yardımcı olabilir.
Her şeyden önce daha dengeli bir bakış açısı
sağlar.
3. ÖFKE KONTROLÜ
Mizah kullanırken iki noktada çok dikkatli olmak
gerekir.
• Öncelikle mizah kullanmanın, sorunlarınızı gülerek
geçiştirmek demek olmadığını, tersine onlarla
yapıcı bir şekilde yüzleşebilmeniz demek olduğunu
bilmelisiniz.
• İkincisi de mizah kullanayım derken, alaycı ve
aşağılayıcı mizaha başvurmaktan kaçınmalısınız.
Çünkü bu da sağlıksız öfke ifadesinin bir başka
yoludur.
3. ÖFKE KONTROLÜ
6. ÇEVRE DEĞİŞİKLİĞİ
• Bazen, sinirlenip öfkelenmemize yol açan
“şeylerin” yakın çevremizde olduğunu farkederiz.
• Biraz ara verin. Gün içinde özellikle stresli
olacağını bildiğiniz saatlerde, sadece kendiniz için
kullanacağınız bir zaman ayırın.
Örneğin çalışan bir anne, eve geldiğinde kendisine
ayıracağı bir 15 dakikalık süre olursa, çocuklarının
isteklerine, parlamadan daha iyi yanıt verebilir...
3. ÖFKE KONTROLÜ
7.ÖFKENİZİ KONTROL ETMEDE BİRKAÇ İPUCU
a) ATILGANLIK ( KENDİNİ İFADE ETME ) :
• Öfkeli kişilerin saldırgan olmak yerine atılgan
olmayı öğrenmelerinin gerektiği doğrudur. Ama bu
konudaki yaklaşımların çoğu, kendilerine kızgınlık
yaşama iznini vermeyen insanlar içindir.
• Bu tür kişiler ortalama bir insandan daha sessiz ve
pasiftirler, diğerlerinin kendilerini sürekli olarak
ezmelerine izin verirler. Öfkelerini kontrol
edemeyen kişiler genellikle bunu yapmazlar.
3. ÖFKE KONTROLÜ
• Unutmayın kızgınlığı yok edemezsiniz,
edebilseniz bile bu çok iyi bir fikir
olmayacaktır. Tüm çabalarınıza rağmen sizi
kızdıracak olaylar olacaktır.
• Ama bu olayların sizi etkileme biçimini
değiştirebilirsiniz. Kızgınlık ve öfke
tepkilerinizi kontrol ederek, uzun vadede
onların sizi daha mutsuz kılmasını
önleyebilirsiniz.
3. ÖFKE KONTROLÜ
b) ZAMANLAMA :
• Eğer sevdiğiniz kişiyle belli konuları belli
saatlerde konuşuyor ve bu konuşmalar da
hep tartışma ile sonuçlanıyorsa,
• Bu tür konuları konuşma saatinizi değiştirin.
Belki yorgun, dikkatsiz oluyorsunuzdur ya da
bu sadece böyle bir alışkanlık haline gelmiştir.
3. ÖFKE KONTROLÜ
c)KAÇINMA:
• Eğer çocuğunuzun odasındaki dağınıklık
odanın önünden her geçişte “kafanızın tasını
attırıyorsa”, kapıyı kapatın. Sizi öfkelendiren
şeylere bakmaktan kendinizi alıkoyun. “Ama,
öfkelenmemem için çocuğumun odasını
temiz tutması gerekir.” Demeyin. Konu şu
anda bu değil. Konu kendinizi olabildiğince
sakin tutabilmektir.
3. ÖFKE KONTROLÜ
d)ALTERNATİFLER BULUN:
• Eğer her gün işinize gittiğiniz yoldaki trafik,
sizi engellenmişlik ve öfke duyguları içinde
bırakıyorsa, bunu çözmeyi bir iş edinin.
• Elinize bir harita alıp aynı yere farklı, belki
daha uzun ama daha rahat, manzaralı, hoş bir
yoldan gitmeyi ya da evden daha erken/geç
çıkmayı deneyin.
3. ÖFKE KONTROLÜ
e) DANIŞMANLIK
• Eğer kızgınlık ya da öfkenizin, kontrolünüz
dışındaki yoğunluklara çıktığını
düşünüyorsanız, ilişkileriniz ve hayatınızın
önemli boyutları bu duygudan etkileniyorsa,
belki onu daha iyi yönetebilmek için
profesyonel birinin danışmanlığına
başvurabilirsiniz.
4.MOTİVASYON
MOTİVASYON
• İnsan davranışlarının temelinde ihtiyaç vardır.
• Bu ihtiyaçlar insanı harekete geçiren itici gücü
oluşturur.
• Bu itici güce “GÜDÜ” adı verilir.
4.MOTİVASYON
Güdü döngüsü şu şekilde meydana gelir:
1-İhtiyaç hissedilir
2-İhtiyacı gidermeye yönelik davranış oluşur
3-ihtiyaç giderilir
Gereksinme – Uyarılma – Davranış – Doyum
(amaç)
4.MOTİVASYON
• Motivasyon insanı harekete geçirmektir.
• Coşkusunu artırmak, gücüne güç katmaktır.
• Kişilerin belli bir ihtiyacı ya da amacı
karşılamak üzere istekli davranmalarıdır.
• Motive edilen insanın performansı yükselir.
4.MOTİVASYON
• Motivasyon Teorileri
Maslov’a göre ihtiyaçlar hiyerarşisi şöyledir.
1- Fizyolojik ihtiyaçlar
2- Güvenlik
3- Yakınlık/Sevgi
4- Saygınlık
5- İdeallerini ve yeteneklerini gerçekleştirme
ihtiyacı
4.MOTİVASYON
• Motivasyon konusunun önem kazanması,
işletmelerde insana verilen değerin artması
ile başlamıştır.
• İşletme işgörenden yaratıcılık ve zeka
isterken, işgören de güvenlik, eğitim, gelecek
güvencesi ve ekonomik kaynaklar bekler.
4.MOTİVASYON
Kişisel Olarak İkiye Ayrılır
1.Self Motivasyon
2.Genel Motivasyon
4.MOTİVASYON
1.Self Motivasyon
İnsanın kendi kendini motive etmesidir.

Motivasyon Kaynakları
• Yağmurda yürümek
• Çiçekleri seyretmek,
• Müzik dinlemek,
• Spor yapmak
4.MOTİVASYON
2.Genel Motivasyon
• Çalışma birlikteliği içerisinde devamlı olması
gereken pozitif ve yapıcı davranışlardır.
Çalışanları iki şey motive eder
4.MOTİVASYON
MOTİVASYONA AÇIK OLANLAR
• Hoşgörülü insanlardır.
• Pozitif enerji ile doludurlar.
• Genelde işlerinde başarılıdırlar.
• Pratik zekaları ile duygusal zekalarını birlikte
kullanırlar.
4.MOTİVASYON
MOTİVASYONA KAPALI OLANLAR
• Kötümser insanlardır.
• İşin zorlukları ön plandadır.
• Sorumluluk üstlenmekten kaçınırlar.
• Konuşmalarının içeriği şikayetlerdir.
• Yeniliklere açık değildirler.
4.MOTİVASYON
İYİ MOTİVE OLMUŞ BİR İŞGÜCÜNÜN GETİRİLERİ
• Yükselen verim,
• Esnek uygulamalar,
• Azalan devamsızlık,
• Her zamankinden daha iyi hizmet.
4.MOTİVASYON
• Demotive Davranışlar
1. Sürekli emir vermek
2. Konuşurken dinlememek
3. Duygularını dikkate almamak
4. Olaylara aşırı tepki vermek
5. Yaptıklarında kusur bulmak
6. Hataları ortaya çıkarmak
7. Kötümser olmak
8. İstekleri kasıtlı unutmak
9. İstekleri kasıtlı ağırdan almak.
4.MOTİVASYON
• İdarecilerinizin demotive edici davranışları
nelerdir?
1. Paylaşımı Reddetmek
2. Tutarsız Olmak
3. Övmekten Kaçınmak
4. Elemanları Bilgilendirmemek
5. Kötü Huylu Olmak
4.MOTİVASYON
Motivasyonu sağlayabilmek için öncelikle
motivasyonun önündeki engellerin kaldırılması
gerekir.
Bu engeller;
1. Çalışan İşi Nasıl Yapacağını Bilmiyor
2. Yapmak İstemiyor
3. Hayatı Buna Bağlı Olsa Bile Yapamaz (Kişi,
yanlış iştedir)
4. Dışsal Faktörlerin Etkisi
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Zaman; Yerine konması, geri döndürülmesi,
yenilenmesi, depolanması, satın alınması
mümkün olmayan bir kaynaktır.
5. ZAMAN YÖNETİMİ

Yapılacak her iş için bir zaman


gereklidir.
Zaman pahalıdır.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
Zaman Tuzakları
1. Plânsızlık
2. Öncelikleri belirleyememek ve sıralayamamak
3. Ertelemek
4. Kendini gereğinden fazla işe adamak
5. Acelecilik
6. Kırtasiyecilik ve verimsiz okuma
7. Rutin ve gereksiz işler
8. Açık kapı politikası (hayır diyememek)
9. Gereksiz telefonlar
10. Gündemsiz ve verimsiz toplantılar
11. Kararsızlık
12. Yetki verememek
13. Dağınık masa ve büro düzeni
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Bahaneler
1. Plan yapmaya vaktim yok.
2. Neler yapmam gerektiğini zaten biliyorum.
Neden plan yapmaya zaman harcayayım.
3. Plan yapmak bana fayda getirmiyor. Günüm
çok fazla bölünüyor.
4. Uzun bir iş listem olduğunda kendimi
kısıtlanmış hissediyorum.
5. Doğru dürüst plan yapmayı bilmiyorum.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Öncelikler Belirleyememek ve Sıraya
Koyamamak
• Hoşlandığımızı • Hoşlanmadığımızdan
• Çabuk bitecek olanı • Uzun sürecek olandan
• Kolay olanı • Zor olandan
• Bildiğimizi • Bilmediğimizden
• Acele yapılanı • Önemli olandan
• Başkalarının isteğini • Kendi seçtiğimizden

YAPMAYA ALIŞMIŞIZDIR...
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Ertelemek
• Gerçekten önemli ve yaşamsal işlerle
uğraşmaktan alıkoyan erteleme;
- Kişinin kariyerini yıkabilecek, mutluluğunu
bozacak ve hatta hayatını kısaltacak, her alanda
başarıyı önleyen, gizli gizli zarar veren bir
alışkanlıktır.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Fazla İşe Kendini Gereğinden Fazla Adamak
• İşlerimizi verimli bir şekilde yapabilmemiz için fiziksel ve
zihinsel olarak zinde olmalıyız. Bu da ancak düzenli bir çalışma
ile olur.
• Kendini gereğinden fazla işe adayan insanların, ailesine, spora,
gezmeye ve diğer sosyal faaliyetlere ayıracak zamanları yoktur.
• Plansız iş yaptıkları için işe yaramayan işler işkolik insanların
zamanında önemli bir yer tutar.
• En kötü zaman tüketicileri çoğunlukla en çok ve en uzun
çalışıyor görünebilirler.
• Ancak çok etkili değildirler. Çünkü bunlar zamanlarını iyi
yönetmezler.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Acelecilik
• Bazı insanlar zaman baskısından hoşlanırlar.
Bunlar aceleci tavır takınarak kendilerini
sürekli bir şeyler yapmak zorunda hissederler.
• Bunlar “A tipi kişilik” olarak adlandırılırlar.
• Aceleci tavır zaman yönetimine ters düşer.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Kırtasiyecilik ve Verimsiz Okuma
• Çalışma masalarının üzerinde o an çalışılan
konu ile ilgisi olmayan değişik şeylerin
bulunması, dikkati dağıtır ve işin
yavaşlamasına neden olur.
• Rutin ve Gereksiz İşler
• Uzman kişinin yapacağı bir işi, konuya ilişkin
bir fikri olmayan vasıfsız kişiler tarafından
yapılacak hale getirilmesi rutin işlerdir.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Gündemsiz ve Verimsiz Toplantılar
• Yapılan her türlü toplantı zaman alıcıdır.
Sorun,
• Gündemi belirlenmeden yapılan,
• Normal süresini aşan ve Amacına ulaşmayan
toplantılardır.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Kararsızlık
• Zaman ve para kaybına neden olduğu gibi,
moralsizliğe de yol açar.
• Hayır Diyememek...
• Eğer ilgilenebileceğinizden fazlasını üstlenirseniz,
kaliteniz zarar görecektir
• Dağınık masa
• Dağınık masa; Yorgunluk, Verimsizlik, Baş
edememe hissi, Stres ve hakimiyet, yoksunluğu
oluşturur, Ayrıca yaşamınızı kısıtlar.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Başkalarından önce kendimizi yönetmeliyiz.
• Kendimizi yönetmek zaman kontrolünün püf
noktasıdır.
• Bu zaman konusunda etkili alışkanlıklar kazanmak
ve bunları uygulamaktır.
• Hepimizin haftada 168 saati var, siz bu saatleri nasıl
değerlendiriyorsunuz?
• Zamanın yetmediğini, işimizin çok olduğunu söyler
yakınıp dururuz.
• Eğer her gün fazladan iki saat verilse, ne yaparız?
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Zamanı iyi kullanmanın üç yolu
1. Düşük öncelikli işleri veya faaliyetleri
bırakmak.
2. Yaptığınız işte daha etkin olmak.
3. Bazı işleri devredeceğiniz bir insan daha
bulmak.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
Zamanı İyi Değerlendirmenin Bize
Kazandıracakları
1. Kariyer planlaması
2. Okumak
3. İletişim
4. Dinlenme
5. Düşünme
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Öncelikle olağan bir günümüzü not etmeliyiz.
• En azından her yarım saat için faaliyetlerinizi
kaydedin. Detaylı olsun.
• Örneğin ziyaretçilerinizin isimlerini yazın. Süreyi ve
sohbet konusunu kaydedin.
• Her faaliyet hakkında yorum yazın. Bazı şeyler her
zamankinden uzun mu sürdü? Niçin? Yarıda mı
bırakmak zorunda kaldınız?
• Günün sonunda harcanan zamanı toplayın ve
yorumunuzu da ekleyin.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• En İyi Zaman
• Kendimize bir enerji çemberi çizmeliyiz.
• Günün en iyi ve en verimli zamanını tespit
etmeliyiz.
• Öncelik Sırasına Koymak
• Kesinlikle yapılmalı
• Yapılmalı
• Yapılması iyi olur
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Öncelikleri belirlemedeki kriterlerimiz:
• Karar
• Görecelik
• Zamanlama
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Kendimizi Değerlendirelim
• Enerjimin en yüksek zamanını biliyorum.
• Günlük çalışmamı buna göre ayarladım.
• Telefon görüşmeleri
• Sorumluluklarımı kapsayan bir özet yazdım.
• Zamanımı öncelikler sırasına göre planladım.
• Gelecek üç ay için amaç listesi hazırladım.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Uygunsuz ve gereksiz bütün işleri ortadan
kaldırdım.
• Etkinliği artırmak için yollar aradım.
• Her hafta neler başarmak istediğimi planladım.
• Günlük “yapılacaklar” listesi hazırladım.
• Ani işler için zaman bıraktım.
• Her işi yapamayacağımı ve en iyi alternatifleri
seçmem gerektiğini farkettim.
5. ZAMAN YÖNETİMİ
• Gecikmelerle Mücadele
• Bitirme tarihini belirleyin.
• İlk önce sıkıcı olan işi yapın.
• Şimdi yapın!
• Ödüllendirme sistemi kurun.
• İşleri küçük bölümlere ayırın.
• Sizi uyaracak biriyle anlaşın.
6.SORUN ÇÖZME VE ZOR
İNSANLARLA BAŞA ÇIKMA
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• Davranışsal liderlik modellerine göre lideri
başarılı ve etkin kılan husus; liderin
özelliklerinden çok, liderin liderlik yaparken
gösterdiği davranışlara bağlıdır.
• LİDERLİK MODELLERİ
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• Blake ve Mouton’un Yönetim Skalası
1.1. Cılız Liderlik (Güvercin):
• İş başarımı ve astların örgüt içi doyumu açısından en az gayret gösteren
liderliktir.
• Bu tür liderin yönetimindeki gruplarda, üst düzeyde üretim sağlanamaz,
çatışmaların önüne geçilemez.
9.1. Görev Liderliği (Goril):
• İşe en çok, kişiye en az ilgilidir.
• Örgütsel hedeflere ulaşabilmek için işyeri koşullarını maksimum
verimlilik sağlayacak şekilde düzenler. Ancak işyerinin sosyal yönünü
dikkate almaz.
• Çalışanları mutlu kılacak hiçbir önleme gerek duymaz. Aralarında çatışma
çıktığında liderlik yetkisini kullanarak bunu bastırır.
• Fikir geliştirmek genellikle lidere aittir, astların fikirleri reddedilir.
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
1.9. Şehir Kulübü Liderliği (Kumru):
• İşe en az, insan ilişkilerine en fazla önem veren liderliktir.
• Bu yöneticiler, eğer insanlar mutlu kılınırsa ve aralarında uyum sağlanırsa
verimliliklerinde artış sağlanacağına inanırlar.
• Üretim çalışanlar arasında sıkı dostluğa ve çatışma olmamasına bağlıdır.
• Liderler, bütün fikirleri eleştirmeden kabul ederek yeniliği cesaretlendirir.
• Bu tarz yönetim biçiminin örgütsel başarı yakalaması zayıf bir olasılıktır.
5.5. Orta Yolcu Liderlik (Tilki):
• Hem kişilere hem de üretime ortalama ölçüde ağırlık veren bir liderlik
biçimidir.
• Lider, çalışanların istekleri ile buna bağlı moral düzeylerini düşürmeyecek
bir etkinlik ve göz önünde tutulamaya çalışılır.
• Üretim artırılmaya çalışılır fakat maksimum düzeye de çıkarılamaz.
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
9.9 Ekip Liderliği (Kaplan):
• Hem göreve hem de kişiye en fazla önem veren liderlik
biçimidir.
• Ekip liderleri, ortak örgüt amacı etrafında sosyal ilişkileri
maksimum düzeyde tutarken, iş başarımının da maksimum
düzeyde olmasını ister.
• Lider, kendini işe vererek başarıya ulaşmayı isteyen bireyleri
işe alarak, örgütsel amaçlar etrafında toplar ve işgörenlerinin
arzu ve hırsları sayesinde hem etkin ve verimli biçimde
örgütsel başarılar elde etmeyi ve hem de insan arzu ve
gereksinimlerini etkili biçimde karşılayarak, karşılıklı güven,
saygı ve dayanışma olanağı sağlamayı arzu eder.
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
İnsan İlişkilerine Dönüklük
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• Çalışan Tipleri
• A tipi ve B tipi kişilik:
• A tipi kişiliğe sahip olanların özelliklerini şu şekilde sıralamak
mümkündür: Rekabetçidirler, sosyal alanda ve mesleğine
hırslıdırlar, dakiktirler, güçlü ve etkileyici bir kişilik yapısına
sahiptirler. Aynı şekilde sabırsızdırlar, aynı anda bir kaç iş
yapmayı severler, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenirler,
onaylamayı beklerler, sorunlu bir dinleme tarzları vardır, daima
telaşlıdırlar, duygularını saklarlar ve kendilerini ve başkalarını
işlerini bitirmeye zorlarlar. Aynı anda iki işi birden yapmaya
çalışır, boşa zaman geçirmeyi sevmez, rakamlara önem verir,
başarıyı kantite ile ölçer, atılgandır, rekabeti sever ve kendisini
devamlı zaman baskısı altında hisseder
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• B tip kişiliğe sahip olanlarda ise şu özelliklerin
daha yaygın olduğu söylenebilir: Rekabeti
sevmezler, sosyal konumundan ve mesleğinden
memnundurlar, sakin bir kişilik yapısına
sahiptirler, sabırlı ve yavaştırlar. Aynı şekilde
onaylamayı beklemezler, periyotlar halinde
dinlenmeyi severler, asla telaşlanmazlar, ev ve iş
dışında yeterli ilgi alanları vardır, duygularını
gösterebilirler ve kendilerine ve başkalarına
yapılan işlerde serbesttirler.
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• İş hayatında azimli, hırslı ve çalışkan
insanların daha çok A tip kişiliğe sahip kişiler
olduğu söylenebilir. Bu konuda güzel bir
benzetme vardır. A tipi kişilik yapı- sı yüksek
devirde çalışan motora benzetilmektedir. Hızlı
ve verimli çalışırlar fakat tükenme payları
yüksektir.
7.YÖNETİCİ VE ÇALIŞAN
TİPOLOJİLERİ
• A tipi kişiliğin yukarıdaki özellikleri de dikkate alındığında stres
ve strese bağlı rahatsızlıkları daha fazla yaşamalarının sebebi
kolayca anlaşılmaktadır. A tipi kişiliğin bir diğer olumsuz yönü
ise, bu tip kişiliğe sahip bireylerin hızlı tempolarından
kaynaklanan aşırı öfkeli ve sabırsız olmaları ve bu sebeple
karşılarındaki bireylerle çatışma yaşamalarıdır. Ayrıca
örgütlerin orta ve alt kademelerinde A tipi kişiliğe sahip
bireylerin B tipi kişiliğe sahip bireylere kıyasla daha başarılı
oldukları, ancak üst kademede B tipi kişiliğe sahip bireylerin
sabırlı ve etraflı düşünmelerinden dolayı daha başarılı
oldukları tespit edilmiştir. Bir başka bulguya göre ise,
Amerika’daki yöneticilerin %60’ı A tipi kişiliğe, %12’si ise B tipi
kişiliğe sahip oldukları belirlenmiştir.
8. HİZMET ALAN KİŞİ
TİPOLOJİLERİ
• GENEL PLANDA BAHSİ GEÇTİ.
9.MOBBİNG
• İngilizcede “mob” kökünden gelen aşırı
şiddete yönelmiş kalabalık anlamındaki
sözcüğün eylem biçimi olan “mobbing” birine
karşı cephe oluşturma, duygusal saldırıda
bulunma, psikolojik terör olarak ifade
edilmektedir.
• Mobbingin sözcük anlamı ise, psikolojik
şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme
veya sıkıntı verme anlamına gelmektedir.
9.MOBBİNG
• Mobbing kavramının Batı literatürüne yeni giren bir
kavram olması nedeniyle, Türkçe karşılığı konusunda
henüz bir netlik bulunmamakta ve Türkçe
literatürde bir terminoloji sorunu yaşanmaktadır.
• Mobbing üzerine araştırma yapanlar, Türkçe’de
mobbing olgusunu bir tek sözcükle ifade etmek
yerine kavramı; “duygusal taciz”, “psiko-terör”,
“psiko-şiddet” ve çalışanı işyerinde “yıldırma”ya
yönelik her tür psikolojik saldırı anlamında
kullanmaktadırlar.
9.MOBBİNG
• Psikolojik saldırıdır
• Sistematik olarak kişiye karşı yürütülen bir
yıldırma politikasıdır.
• Psikolojik sürekli şiddeti içerir
• Tacizdir
• Psikolojik kuşatmadır
• Aşağılayıcı ve psikolojik travma ile zarar
vericidir
9.MOBBİNG
• İşyerinde gerçekleşen,
• Bir veya daha fazla kişi tarafından,
• Bir veya daha fazla kişiye,
• Sistemli bir şekilde,
• Düşmanca ve ahlakdışı bir yaklaşımla,
• Süreklilik gösteren bir sıklıkla,
• Çok çeşitli sebepleri olabilen,
• Kişiyi sindirme maksadı ile,
• Kişinin özgüvenine uygulanan psikolojik ve hatta
fiziksel saldırgan davranışları ifade etmektedir.
9.MOBBİNG

Mobbing ile asıl hedeflenen


Kişinin onur ve saygınlığıdır.
9.MOBBİNG
• Mobbing ne değildir?
1. İş hayatında yaşanan her çatışma bir mobbing
vakası değildir.
2. Mobbing bir çözümsüzlük içermez, doğru tespit
edildiği durumda; belirsizlik taşımaz.
3. Mobbing vakalarında; ilgili sosyal çevre ve toplum
artık duyarsız değildir.
4. Bu tür bir saldırıya uğrayan kişi yalnız değildir.
5. Konuşulmaması gereken ve sindirilmesi gereken
bir durum hiç değildir.
9.MOBBİNG
Mobbing Çeşitleri

a- Düşey Psikoşiddet (Mobbing): Sadece üst


yönetimden alt kademelere yöneltilmiştir.

b- Yatay (Fonksiyonel) Mobbing: Genelde eşit koşullar


içinde bulunan çalışanların çekememezlik, rekabet,
kişisel hoşnutsuzluk gibi gerekçelerle birbirlerine
uyguladıkları psikolojik şiddettir.

c- Dikey Psikoşiddet: Çalışanın yöneticiye psikolojik


şiddet uygulamasıdır.
9.MOBBİNG
Mobbing;
• özellikle hiyerarşik bir yapılaşmanın olduğu
gruplarda güçlünün zayıfa,
• yönetim ya da komuta kademesindekilerin alt
kademedekilere,
• bazen aynı titre sahip olanların ve alt
kademedekilerin bile bir çalışana psikolojik
yollardan baskı yapması
• genellikle nitelikli kişilere karşı niteliksiz
üstlerin uyguladığı bir yöntem
9.MOBBİNG
• Mobbinge uğrayanların özellikleri;
1. İşini çok iyi, hatta mükemmel yapan,
2. İlişkileri olumlu olan ve çevresindekilerce
sevilen,
3. Çalışma ilkeleri ve değerleri sağlam, bunlardan
ödün vermeyen,
4. Dürüst ve güvenilir, kuruluşa sadık,
5. Bağımsız ve yaratıcı,
6. Duygusal zekası yüksek,
7. Zorbanın yeteneklerinden üstün özelliklere
sahip olan kişilere yönelmektedir.
9.MOBBİNG
Mobbing uygulayanlar (saldırganlar, tacizciler)
• Pasif saldırgan
kötü davranışlarını örtmek için uygun
ortamlarda anlayışlı ve samimi davranışlar
sergilerler
• Aktif saldırgan
ima ve alayla, karşısındakinin toplumsal
itibarını düşürmeye yönelik saldırgan bir
ortam yaratarak kişiyi işten ayrılmaya zorlar
9.MOBBİNG
Mobbing uygulayanların özellikleri
1. patron olarak yaptıklarını hak görmesi,
2. şişirilmiş benmerkezcilik,
3. narsist kişilik,
4. çocukluk travmaları,
5. güç konusunda hırslı,
6. o kurum ya da birim için vazgeçilmez olduğunu düşünen,
7. ayrıcalıklı olmak isteyen,
8. kendine güven ve benlik değerlerinde boşluklar olan,
9. başkaları üzerinde kontrol kurarak otoriter hissetmeye
ihtiyaç duyan,
10. aile yaşantılarından memnun olmayan,
11. mesleki deneyimleri oldukça iyi ancak teorik bilgi eksiklikleri
bulunan kişiler
9.MOBBİNG
• Mobbingin yaşandığı sektörler
• Medya
• Sağlık
• Eğitim
• STK vb. organizasyon ve ticari amaçlı olmayan
kuruluşlar
• Kamu kurum ve kuruluşları
9.MOBBİNG
• İşyerinde En Çok Uygulanan Psikolojik Şiddet Davranışları
1. Yapılan yanlışlardan sorumlu tutulma,
2. Kişiye mantıksız görevler verilmesi,
3. Yeteneğinin eleştirilmesi,
4. Birbiriyle çelişkili kurallara itaat ettirilme,
5. Görevin kaybettirileceğine ilişkin tehditler,
6. Küçük düşürülme ve hakarete uğrama,
7. Başarının olduğundan az gösterilmesi,
8. İşten çıkarılma (ayağının kaydırılması)
9. Bağırılma,
10. Şerefinin lekelenmesi
9.MOBBİNG
• Mobbingin iletişimsel aşamaları
1. Çatışmanın İlk Belirtileri (sözel, işitsel, cinsel,vb)
2. Çatışmanın Çözümlenmeyişi (iletişimin kopması)
3. Mobbingin Başlaması (Ruhsal ve fiziksel olumsuz etkilerinin
4. belirmesi)
5. Mobbingin Şiddetlenmesi (birey üzerindeki gözle görülür
6. etkisinin artması)
7. Mobbingin Yoğunlaşması, frekansının artması (işine devam
8. edemez hale gelerek, toplumsal iletişim kanallarını da
9. kapatması)
10. Hastalık-İstifa-Kovulma vs. Krizin tırmandığı en üst nokta
9.MOBBİNG
• Mobbingin kişisel etkileri
Şiddetin süresi ve sıklığı, kişilerin yetişme şekilleri, geçmiş deneyimler,
tolerans ve genel koşullar göz önüne olarak kişiler üzerinde yarattığı
etkilere göre;

• Birinci Derece Mobbing: Ağlama, zaman zaman uyku bozuklukları,


alınganlık, konsantrasyon bozukluğu. Henüz sosyal ilişkileri
etkilenmemiştir.
• İkinci Derece Mobbing: Direnememe, kaçamama, geçici veya uzun süreli
zihinsel ve / veya fiziksel rahatsızlıklar.
• Üçüncü Derece Mobbing: Mağdurun işgücüne geri dönememesi. Fiziksel
ve ruhsal zarar görme, rehabilitasyonla bile düzeltilememe. Tıbbi ve
psikolojik yardıma ihtiyaç duyma.

Başta mobbinge uğrayan birey olmak üzere, bireyin ailesi ve çalıştığı


kurum da yaşanan mobbing sürecinden etkilenmektedir.
9.MOBBİNG
• Mobbing toplumsal açıdan neye yol açar
1. İş hayatına soru işaretleriyle bakan yeni generasyon
yaklaşımına
2. İlgili kurumun itibarının azalmasına
3. Sosyal hayatta; genel güvensizliğe
4. Hiyerarşik yapılarda, genel bir meydan okumaya
5. Şirket içi organizasyon yapılarında sallantılara
6. Genel işgücü kalitesinin düşmesine ve verimliliğin
doğrudan düşmesine
7. Personel üzerinde psikolojik olumsuz etkilere
8. Personel sadakatinin azalmasına
9.MOBBİNG
• Mobbingi Önleme
Asıl olan Mobbingin olmadan önlenmesidir.
• Birincil önleme: Ortaya çıkmadan mobbingin
önlenmesi, daha çok örgütsel konulara
yöneliktir.
• İkincil önleme: Acil durumlara yöneliktir.
• Üçüncül önleme: Rehabilitasyon gibi uzun
erimli, bakıma, ruhsal sorunları azaltma ve
desteğe yöneliktir.
9.MOBBİNG
• Mobbingi Önleme
Kişiler;
• Hem özel, hem de mesleki yaşamında insan ilişkilerine özen göstermelidir.
Kendi sınırlarını çizmeli, başkalarının kendileri için çizdikleri sınırlara saygı
göstermelidir.
• Kendisinin ve başkasının güçsüz yanlarını kabul etmelidir.
• Başkasının sesi olunmamalı, kendisinin sesi olma başarılmalıdır.
• Başkalarının sözüne göre konuşulmamalı ve davranılmamalıdır.
• Kurumlar da “Bizim işyerimizde böyle bir şey olmaz” dememelidir.
• Diyalog teşvik edilmeli, eleştiriye hak tanınmalı, eleştiren
işaretlenmemelidir.
• Süpervizyon hizmeti ile duygusal yüklenişler azaltılmalı, nedenleri birey ve
grup tarafından daha iyi anlaşılmalı, çözüm birlikte aranmalıdır.
• Sporda olduğu gibi, iş yaşamında da kurallar net ve adil olmalıdır.
9.MOBBİNG
İşyerinde;
• Bireysel saygıya dayalı işyeri kültürü geliştirilmeli
• Açık, anlaşılır, şeffaf bir politika izlenmeli
• Farkındalık arttırılmalı
• İşyeri sürekli izlenmeli ve değerlendirilmeli
• Rapor ve tüm olayların kayıt altına alınmalı
• Çalışanların düzenli geri bildirimi sağlanmalı
• Periyodik olarak ortak yönetim-çalışan toplantıları
gerçekleştirilmeli
• Yönetim planının düzenli aralıklarla gözden geçirilmesi
sağlanmalıdır.
9.MOBBİNG
• Personel Hakları Bildirisi
1. Saygı görme hakkı,
2. Hata yapma hakkı,
3. Hayır deme hakkı,
4. Bir başkasının kötü davranışlarından dolayı sorumlu
tutulmama hakkı,
5. Kızgınlığını gösterebilme hakkı,
6. Kendi fikirlerine sahip olma hakkı,
7. Duygusal destek isteme hakkı,
8. Adaletsiz davranışlara karşı koyma hakkı,

kurumlara asılmalıdır
9.MOBBİNG
• Avrupa Konseyinin 1996 Tarihli Gözden Geçirilmiş Sosyal
Şartı
• Onurlu Çalışma Hakkı (Madde 26)
“Çalışanların birey olarak işyerinde ya da işle bağlantılı
olarak maruz kaldıkları kınanılacak ya da açıkça olumsuz ya
da suç oluşturan, yinelenen eylemler konusunda
bilinçlenmesi, bilgilenmesi ve bunların engellenmesini
desteklemeyi ve çalışanları bu tür davranışlardan korumaya
yönelik tüm uygun önlemleri almayı; taahhüt ederler.”

• 22 Mart 2007 tarihinde Türkiye tarafından onaylanmıştır


(5547 sayılı -Gözden geçirilmiş- Avrupa Sosyal Şartının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun)
9.MOBBİNG
TCK’da Suç olarak Düzenlenmiş Mobbing Aracı Olarak Kullanılan Fiiller
• Kasten Yaralama MADDE 86
• Eziyet MADDE 96
• Cinsel Saldırı MADDE 102
• Tehdit MADDE 106
• Şantaj MADDE 107
• Siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi MADDE 114
• İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme MADDE 115
• İş ve çalışma hürriyetinin ihlali MADDE 117
• Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi MADDE 118
• Haksız arama MADDE 120
• Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi MADDE 121
• Ayırımcılık MADDE 122
• Hakaret MADDE 125
• Haberleşmenin gizliliğini ihlal MADDE 132
• Mala Zarar Verme MADDE 151
• Görevi kötüye kullanma MADDE 257
• Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme MADDE 281
• Suçluyu kayırma MADDE 283
10. ETKİN VE SONUÇ ODAKLI
ÇALIŞMA
“ÖRNEK PLAN” ÇALIŞMASI
A-GİRİŞ:
• Amacı belirleme, kapsamı belirleme
B-ÇEVRENİN İNCELENMESİ VE HİPOTEZLER :
• Fiyatların genel seviyesi, enflasyon oranı,
krediler ve sermaye piyasası, hükümet
programları, kalkınma planları, iş kolunun
durumu ve ekonomideki yeri, ithalat,
hammadde fiyatları, vergiler vb.
“ÖRNEK PLAN” ÇALIŞMASI
C- ANA HEDEFLERİN BELİRLENMESİ
• % ... Büyüme hedefine varmak
• Dönem sonunda net karı ......................TL’ ye
çıkartmak
• Hedeflerin gerekçelerinin kısa izahı vb.
D-TALİ HEDEFLERİN BELİRLENMESİ:
• Müşteri ilişkilerinin belirlenmesi, kalitenin
iyileştirilmesi, mali bünyenin borç ödeme
kapasitesinin kuvvetlendirilmesi vb.
“ÖRNEK PLAN” ÇALIŞMASI
E- KUVVETLİ YÖNLERİN TESPİTİ-BELİRTİLMESİ
Performans:
• Yönetim, elinde mevcut tüm kaynaklarıyla 5-10 sene
arasında hangi performans seviyesine ulaşmıştır?
Hissedarlara hisseleri üzerinden ve çeşitli yatırımlardan
ne kadar gelir sağlanmıştır?
Pazarlar:
• Şirket hangi pazarlara, hangi miktarda mamul ve hizmet
arz etmektedir? Hangi pazarın trendi nedir? Her
mamulün kendi pazarındaki hissesi nedir? Her mamul
kullanım süresi bakımından hangi safhadadır?
“ÖRNEK PLAN” ÇALIŞMASI
Kaynaklar:
• Para, insan, malzeme ve tesis imkanları
• Her bir mamul veya faaliyete bu kaynakların ne
kadarı tahsis edilmiştir?
• Maliyetleri nedir?
• Gelirleri giderlere oranlayarak her mamulün veya
hizmetin nisbi net karını bulabiliriz.
Verimlilik:
• Şirket kaynakları ne kadar değerlendirilebiliyor? İsraf,
nerede ve ne kadar miktardadır.
“ÖRNEK PLAN” ÇALIŞMASI
Organizasyon:
• Şirket nasıl organize olmuştur?
• Şirket amaçları departman amaçları olarak
belirlenmiş midir?
• Departman amaçları teker teker herkes için
kişisel amaçlar olarak belirlenmiş midir?
• Kalite ve teknik üstünlükler saptanmış mıdır?
“ÖRNEK PLAN” ÇALIŞMASI
F- ZAYIF YÖNLERİN TESPİTİ-BELİRTİLMESİ:
• Satış ve karda mevsimlik oynamalar, satış ve karın
hangi ürünlerden elde edilebildiği, yönetimde bilgi
akış eksikliği, imalatta teknoloji zayıflığı, personel
zayıflığı, iade oranları.
G- ANA FAALİYET SONUÇLARININ ÖZETLENMESİ:
• Satışları faaliyet grupları ve yıllara göre dağılımı,
mamullere göre karlılık, vergi öncesi karı, vergiler,
temettü ve ihtiyat gibi değerler, karlılık, verimlilik ve
ana faaliyet rasyoları
“ÖRNEK PLAN” ÇALIŞMASI
H- STRATEJİLERİN İZAHI:
• Strateji konuları ( Genel, Mamul, Pazarlama,
Finansman, Yetki ve Sorumluluk) Durumlar
değişik olduğu hallerde alınacak stratejik
kararlar, rakiplerin kararları ve karşı
stratejilere göre uygulanacak kararlar.
PLANLAMADA 10 ADIM
• Hedefi Tanımlayın
• Hedefi Dilimlere Ayırın
• Dilimleri Detaylandırın
• Detayları Öngörülen Termin İçinde Zamana Bağlı Ve Alternatifli
Olarak Belirleyin
• Zamanlı Detayları Esnek Zamana Tabi Tutun
• Şans Faktörüne Asla Yer Vermeyin
• Eldeki Kaynakları Gerçekçi Olarak Belirleyin
• Olası Aksiliklere Karşı Tedbirli Olun
• Planları, İşi Fiilen Yapacak Kişilere Net Bir Şekilde Anlatın
• Planlamada Detayları Belirlerken Detaya Boğulmayın Ancak
Önemli Detayları da Gözden Kaçırmayın
11. TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ
Uluslararası Belgelendirme Teknik Kontrol & Gözetim Hizmetleri Ltd. Şti.

İzmir

www.personatr.com www.besateknik.com

TEŞEKKÜR EDERİZ

You might also like