You are on page 1of 90

Sabit Protezlere Giriş

Protez; genel bir tanımla, insan


vücudundaki kayıp bir kısmın yapay olarak
telafi edilmesidir. Diş hekimliğinde ise bir
ya da daha fazla diş kaybını çevreleyen
dental ve alveolar yapılarla beraber yapay
olarak telafi edilmesi anlamını
taşımaktadır. Diş hekimliğinde protezler iki
ana grup altında incelenirler:
Dental protezler

Sabit protezler Hareketli


protezler
*Kron protezleri *Parsiyel Protezler
*Köprü protezleri *Tam (total) protezler
Hareketli protezler: Kısmi veya
tamamen dişsiz bir dental arktaki
dişlerin bir kısmını veya tamamını telafi
eden protezlerdir. Hasta tarafından
istendiği zaman takılıp çıkarılabilirler.
Sabit Protezler: Proteze primer desteklik
sağlayan dişler, doğal diş kökleri veya
implantlar üzerine yapıştırma, vidalama,
mekanik olarak sabitleme veya diğer
yöntemlerle sabit olarak tutturulan
protezlerdir. Sabit protezler içinde alt yapı
görevi yapan metalik veya seramik unsurlar
mevcutsa, bunlar alt yapı olarak
adlandırılırlar.
Kronlar
Klinik kronun dış yüzeyini çepeçevre saran
bir kron dışı restorasyondur. Kronlar, doğal
dişin şekil, fonksiyon ve estetiğini iade
ederler. Kalan diş dokusunu korumak da
diğer amaçlarından biridir. Yapıldıkları
malzemeler, bölgeler, kapladıkları diş
yüzeyleri ile daimi ve geçici olarak kullanım
amaçlarına göre çok çeşitlidirler. Temel
olarak iki alt grupta incelenebilirler.
Dişin klinik kron yüzeyini kapladığı alana göre;

Tam kron protezleri Parsiyel (kısmi) kron protezleri


A- Tam kronlar
Tam metal kronlar (full kronlar)

Akril-metal kronlar (veneer kronlar)

Teleskop kronlar

Porselen-metal kronlar

Tam porselen kronlar (metal desteksiz kronlar)


Kron protezlerinin yapımında kullanılan materyalere
göre

1- Full metal kron protezleri;


Dişin klinik kron yüzeyinin tamamının ya da bir
kısmının tamamen metalden yapılmış kron ile restore
edildiği kron protezleridir.
Kron protezlerinin yapımında kullanılan materyalere
göre;

2- Metal destekli kron protezleri

Akrilik estetik metal kron Metal destekli porselen kron


(veneer kron)
Kron protezlerinin yapımında kullanılan materyalere
göre

3- Tam porselen kron protezleri;


Çekirdek (core) yapısı ve üst yapısı porselenden yapılmış her
hangi metal yapı içermeyen kron protezleridir.
B- Parsiyel (kısmi) kronlar
3/4 kronlar

4/5 kronlar

Modifiye parsiyel kronlar

Porselen laminate kronlar


B- kısmi tam porselen kron protezleri (laminate veneer)
Kronların Endikasyonları:

Çürük: En önemli endikasyonlarından biri gibi görünse de,


çürük kron yapımı için genel bir sebep değildir. Diş çürüğü ile
kaybedilen diş dokusu pek çok restorasyonla giderilebilir.
Restoratif seçeneklerin yetersiz kaldığı durumlarda kronların
yapımı düşünülmelidir. Çürük insidansı yüksek bireylerde kron
yapımından önce çürüklerin stabilize edilmesi gerekir.
Kırık dişler: Travma nedeniyle büyük
madde kaybına uğramış dişler veya
travmadan sonra bir restorasyon geçirmiş
dişler ilerleyici bir çürük nedeniyle
kırılabilir. Kırılmış dişlerde dentin kısmı kor
şeklinde yerine konulduktan sonra kron
yapımına geçilmelidir.
Atrizyon, abrazyon ve erezyon:
Atrizyon, çiğneme neticesinde fizyolojik
aşınma ile dişlerin sert dokularının
kaybıdır. Abrazyon, dişin dış etkilerle
aşınmasıdır. Erezyon ise dişin sert
dokularının kimyasal reaksiyonlar sonucu
(asit etkisiyle) harap olmasıdır.
Kalıtımsal ve kazanılmış diş defektleri:
Pozisyon bozuklukları: Dişlerin şekil, boyut ve eğimindeki
büyük değişiklikler ortodontik tedavilerle düzeltilebilir. Kronlar
ile ancak küçük değişiklikler yapılabilir.
Oklüzyon: Dişlerdeki yanlış açılanmalar veya oklüzal ilişkiler
kronlar ile değiştirilebilir.
Estetik
Splintleme: İki veya daha fazla dişin sabit veya hareketli
restorasyonlar veya aygıtlarla sabit bir ünite haline
getirilmesidir.
Köprü ayaklarında Klinik kron kısalığı: Dişlerin gingivo-
oklüzal boyutunun uzatılması gerektiğinde, onlay veya
parsiyel kronlarla yeterli tutuculuğun elde edilemeyeceği
vakalarda.
Bölümlü protezlerde: Kroşe ayağı olarak veya hassas
tutuculu kombine protezlerde destek kron olarak
uygulanırlar.
Sabit protezlerin yapımında gerekli intraoral
ve ekstaoral muayenelerin tamamlanmasının
ardından önce tedavi planı yapılır. Tedavi
planındaki malzeme ve restorasyon türünü
belirleyen temel unsurlar şunlardır:
Diş dokusundaki yıkım miktarı: Eğer kalan diş
dokusu miktarı, dişin restorasyonlarla
güçlendirilip korunmasını gerektiriyorsa
amalgam veya kompozit rezin
restorasyonlardan ziyade endikasyona göre
tam metal, akril-metal kronlar, porselen-
metal kronlar veya tam porselen kronların
yapılması daha uygun olacaktır.
Estetik: Eğer kronla restore edilecek diş görünen bir
bölgedeyse veya hastanın estetik gereksinmeleri sonucunda
restorasyonun kozmetik etkileri de göz önünde
bulundurulmalıdır. Bu durumda yine endikasyona uygun olarak
akril-metal kronlar, porselen-metal kronlar veya tam porselen
kronların yapılması düşünülebilir.
Plak kontrolü: Sabit protezin uzun
dönemde başarılı olabilmesi için iyi bir plak
kontrolü programının uygulanması gerekir.
Çürük insidansı yüksek bireylerde kron
yapımından önce çürüklerin stabilize
edilmesi gerekir. Stabilizasyon sağlandıktan
sonra kron restorasyonlarının yapımına
geçilir.
Finansal durum: Her tür protetik
restorasyonda, bireyin durumuna uygun
seçeneklerin belirlenmesi gereklidir. Çok
uygun bir denge gözetilerek ne bireyin
mali durumunun yetersiz olduğu
düşünülerek tedavi seçenekleri
kısıtlandırılmalı; ne de karşılanamayacak
karışık tedavi planları sunulmalıdır.
Tutuculuk: Restorasyonun türüne göre değişmekle
beraber, tutuculuk, kron restorasyonlarında köprü
protezlerinin tutucularında olduğu kadar önemli değildir.
Yine de klinik kron boyu kısa dişlerde ve bölümlü
protezlerde kullanılacak destek kronlarda göz önünde
bulundurulması gereken bir unsurdur.
Diş PREPARASYONU
Dişler pek çok diğer dokuda bulunan
rejeneratif yeteneğe sahip olmadıklarından,
dentin veya mine dokusu çürük, travma veya
aşınma sebebiyle kaybedildiğinde dişin form ve
fonksiyonunun tekrar kazanılabilmesi için
restoratif malzemelerin kullanılmaları gerekir.
Dişlere sabit protetik restorasyonların
uygulanabilmesi için diş kesimi işleminin
uygulanması gerekir.
Diş kesimi kısaca, dişin üzerine gelecek restorasyonun
kaplayacağı yüzey ve derinlik kadar diş dokularının
kaldırılması olarak ifade edilebilir.
Diş kesimi, dişin konumu, pozisyonu, boyutları,
uygulanacak restorasyonun tipi, kullanılacak malzeme,
kesimin yapılacağı aletler ve kesici uçların tipi olmak üzere
birçok parametrenin etkisi altındadır. Bunlar içerisinde diş
ve çevre dokularını doğrudan etkileyen unsur ise diş kesim
işlemidir.
Preparasyonun iki temel unsuru;
•dişin sert dokuları ile
•kesim aletleri ve kesici uçlar (frezlerdir).
Sonuç restorasyonun başarısının
öngörülebilmesi için diş kesimi esnasında
uyulması gereken temel prensipler vardır.
Diş kesimi esnasında her detaya azami
dikkatin gösterilmesi gerekir.
Diş kesimi prensipleri temel olarak üç alt gruba
ayrılabilir ve optimal restorasyon bu üç faktörün göz
önünde bulundurulmasıyla elde edilebilir.
1- Biyolojik faktörler: Oral dokuların
sağlığını etkiler. Canlı dokuları ilgilendiren
operatif işlemler, gereksiz hasarın önlenmesi
bakımından dikkatli yürütülmelidir. Diş kesimi
esnasında komşu dişler, yumuşak dokular ve
de kesilen dişin pulpası kolaylıkla hasar
görebilir. Eğer yetersiz kesim sonucu yetersiz
kron marjini veya hatalı kron konturu
oluşturulacak olursa, uzun dönemde plak
kontrolü güçleşebileceğinden oral sağlık
sıkıntıya girebilir.
Komşu dişin zedelenmesi çok ciddi ve sık karşılaşılan
bir hatadır ve zedelenmiş diş yüzeyi ne kadar
düzeltilip parlatılsa bile çürüğe daha yatkın olacaktır.
Bu tür bir hatayı önlemek için komşu dişe matriks
bandı uygulanabilir ancak yine de bantı perfore etme
riski mevcuttur. Tercih edilmesi gereken yöntem ise
kesilecek dişin interproksimal yüzündeki minenin
koruyucu olarak kullanılmasıdır.
Dişler, kontak noktalarında, mine-sement
birleşimine göre 1,5- 2 mm daha geniştir ve ince
bir alev uçlu elmas frez bu birleşimden ince bir
mine sırtı bırakacak şekilde geçirilebilir. Bu sayede
aşırı diş kesimi önlenmiş olur.
Yumuşak dokuların korunması için,
diş kesimi esasında ağız aynası,
aspiratör ucu veya özel tasarlanmış
tükürük emiciler kullanılabilir; böylece
dil ve yanaklar korunmuş olur.
Özellikle alt molar dişlerin lingual yüz
kesiminde dilin korunması çok
önemlidir.
Pulpanın korunması da diş kesimi esnasında çok
dikkat edilmesi gereken bir konudur, zira diş
kesiminden yıllar sonra bile diş kesimine bağlı pulpa
dejenarasyonu vakaları bildirilmiştir. Diş kesimi
esnasında oluşabilecek aşırı ısı, kimyasal iritasyon
veya mikroorganizma etkileri sonucu irreversible
pulpitis görülebilir.
Bu tür bir sorundan kaçınabilmek için pulpaya zarar
vermeyecek teknik uygulamaların ve malzemelerin
kullanımı gerekir. Diş kesimi esnasında pulpa odası
hacminin göz önünde bulundurulması gereklidir, bunun
için işlem öncesi alınan radyograflar faydalı olacağı gibi,
genç bireylerde yaşlılara göre daha büyük pulpa
odalarının mevcut olduğu unutulmamalıdır
Diş kesimi esnasında, kullanılan kesici
enstrümanla kesilen diş yüzeyi arasında
sürtünmeye bağlı olarak ciddi ısı artışları olur.
Kesim aletine aşırı basınç uygulanması, yüksek
dönüş hızları, kesim aletinin türü, şekli ve
mevcut durumu ısı artışı sağlayabilir.
Günümüzde kullanılan yüksek hızlı kesim
aletlerinde, dişe çok az basınç uygulandığı
taktirde hem verimli bir kesim işlemi
gerçekleşmiş olur, hem de aşırı ısıdan kaçınılmış
olur.
Ancak ne kadar az basınç uygulansa da su
soğutması sağlanmadığı taktirde, aşırı ısınmanın
önüne geçilemez. Bu yüzden kesim aletinin hava
soğutmasına güvenilmemeli ve su çıkışı devamlı
kontrol edilmeli, eğer tıkalıysa derhal tıkanıklık
giderilmeli ve su akışının kesilen yüzeye
ulaştığından emin olunmalıdır. Eğer suyun kesim
yüzeyine ulaşmadığından şüphe edilirse, düşük
devirli aletlerin kullanılması düşünebilir. Su akışının
bir diğer avantajı da kesim yüzeyindeki artıkların
uzaklaştırılmasının olduğu unutulmamalıdır.
Bazı restoratif malzemelerin özellikle yeni
kesilmiş diş yüzeyine uygulandığında pulpa
için iritan olduğu unutulmamalıdır. Bu zararı
önlemek için kavite vernikleri veya dentin
bağlayıcı ajanlar kullanılabilir ancak bunların
da restorasyonun tutuculuğu üzerinde
olumsuz etkileri mevcuttur. Eskiden kesilen
diş yüzeyini temizlemek ve yağdan
arındırmak için kullanılan bazı kimyasal
ajanlar pulpaya zarar verdiğinden dolayı
kullanılmaları önerilmemektedir.
Sabit restorasyonlar sonucunda pulpada
oluşan bakteri kökenli hasarların, diş kesimi
sonrasında bırakılan veya açılmış dentin
tübüllerinden sızan bakteriler sonucu olduğu
düşünülmektedir. Kesilen dişlerde her ne
olursa olsun çürük diş dokusu bırakılmamalı
ve ileride başarısızlığa yol açabilecek direkt
pulpa kuafajlarından kaçınılmalıdır.
Diş kesimi esnasında dikkat edilebilecek en
önemli faktörlerden biri, diş kesiminin
mekanik ve estetik faktörleriyle mümkün
olduğunca uyum içinde olabilecek en fazla
miktarda diş dokusunun korunmasıdır. Kalan
dentin kalınlığı ile pulpal hasar arasında
doğru bir ilişki vardır.
Diş dokusunun korunabilmesi için dikkat edilecek
noktalar şunlardır:

a) Mümkün olan vakalarda, tam kron


restorasyonları yerine parsiyel kronlar tercih
edilmelidir.
b) Diş kesimi esnasında, aksiyal duvarlar arasında mümkün
olduğunca paralellik sağlanmalıdır. Teorik olarak eğim açısı 0°
olduğu zaman maksimum sabit restorasyon tutuculuğu
sağlanmakla beraber, diş kesiminde ideal olarak 2 ile 6° lik
eğim açılarının elde edilmesi önerilmektedir. 6° den sonraki
eğimlerde hem aşırı diş dokusu kesilmiş olacak hem de sabit
restorasyonun tutuculuğu ciddi şekilde azalacaktır.
c) Oklüzal yüzeylerin kesilmesi esnasında
anatomik yapıya sadık kalınarak sabit
restorasyonun homojen bir kalınlıkta kalması
sağlanmalıdır.
d) Aksiyal yüzeylerin kesimi eşit
miktarda yapılmaya çalışılmalıdır,
gerekirse dişe ortodontik tedavi
uygulanabilir.
e) Diş kesiminin diğer prensipleriyle
uyumlu bir marjinal tasarım seçilmesi.
f) Restorasyonun marjininin gereğinden fazla apikalde
konumlandırılmasından kaçınılmalıdır. Restorasyon
marjinleri diş eti kenarı üzerinde (supragingival), diş eti
ile aynı seviyede veya diş eti kenarı altında (subgingival)
yerleştirilebilir
Mümkün olan her durumda supragingival
marjinler tercih edilmelidir, hem hazırlanmaları
kolaydır hem de hazırlanmaları esnasında
yumuşak dokulara daha az hasar verilmiş olur.
Supragingival marjinlerin diğer avantajları ise
şöyledir;
- Kolaylıkla hazırlanırlar

- Temizlenmeleri kolaydır

- Ölçülerinin elde edilmesi daha kolaydır

- Tüm kontrol randevularında değerlendirilebilmeleri daha

kolaydır.
Ancak her vakada supragingival marjinler
uygun olmayabilir. Aşağıdaki durumlarda
subgingival marjinlerin kullanılması gerekir:
- Çürük, servikal erezyon veya diş eti altına uzanan

restorasyonların varlığında

- Proksimal kontak noktası diş eti hizasına ulaşıyorsa

- İlave tutuculuk gereksinimi varsa

- Estetik gereksinmeler nedeniyle porselen-metal kron

marjininin diş eti hizasının altına gizlenebilmesi için


- Dentin bağlayıcı ajanların uygulanması gibi

konservatif yaklaşımlarla giderilemeyen dentin

hassasiyeti varlığında

- Dişin aksiyal konturlarının modifikasyonu

gerekiyorsa.
Marjinal tasarımlar: Sabit protezlerin
başarısında rol oynayan en önemli
faktörlerden biri diş eti uyumudur.
Marjinal tasarımlar üç temel tipte
sınıflandırılabilirler.
a) Künt basamak kesimi (shoulder-
bizotajlı shoulder): Tam porselen
kronlar ve tam metal kronlar için
önerilmekle beraber, porselenin
hazırlanması esnasında oluşan
büzülmeler sebebiyle bu basamak
türünün köşe açısına tam olarak uyum
sağlamayacağı unutulmamalıdır. Ancak
belli fiziksel özelliklere sahip metal ve
metal alaşımları bu tür basamakla iyi
bir uyum sağlar. Bu tür basamak
hemen hemen tüm kron şekillerinde
kullanılır. Basamak dişi çepeçevre sarar
ve ortalama derinliği 0,5 ile 1 mm
arasındadır
Dişin uzun eksenine dik olduğundan
kuvvetlerin dişe intikalini en iyi
sağlayan tasarımdır. Ucu düz özel
basamak frezleriyle hazırlanır.
Bizotajlı tasarımda, basamak
hazırlandıktan sonra 45- 70°
arasında değişen bir açıyla serbest
diş eti kenarı seviyesinde olan
basamaktan diş eti cebi içine doğru
ince uçlu elmas frezle 0,5 mm
boyutunda açılı bir eğim
oluşturulur .
b) Oluk biçimli marjinal sınır
(chamfer ve bizotajlı chamfer): Bu
tür basamaklar diş eti kenarında
geniş bir açı ile sonlanırlar. Bu tür
bir basamak ile yeterli kenar
kalınlığında ve sağlamlıkta
restorasyonlar elde edilebilmesinin
yanısıra, protezin yapımında farklı
malzemelerin kullanılması da
mümkün olur. Bu basamak bıçak
sırtı basamağa oranla daha geniş
açılı, künt basamak kesimine göre
daha dar açılı olarak hazırlanır.
Bu tür basamaklar, akril-metal kronlar
veya porselen-metal kronlar gibi
kombine kronlarda yeterli kenar
kalınlığı sağlanması bakımından
uygundur.
c) Bıçak sırtı kesim (knife edge): Bu tip
basamaksız diş kesimi, sabit protezlerin
marjinal tasarımları arasında en ince ve
en az kalınlıkta olanıdır. Ancak pinli
protezlerde veya bazı porselen-metal
kronlar ile 3/4 , 4/5 kronların lingual
yüzlerinde kullanılabilir.

Genç hastalarda geniş pulpa odası


mevcudiyeti nedeniyle, mandibular ön ve
arka grup dişlerin lingual yüzeylerinde,
aşırı konturlu dişlerde ve parsiyel veneer
kronlarda da kullanılabilirler ancak alçı
modeller üzerinde net görülememesi
nedeniyle labaratuar çalışmalarında sıkıntı
yaratırlar.
Uyumlu oklüzyon: Yeterli bir oklüzal kesim
derinliği bitmiş restorasyonda uygun bir
oklüzyon elde edilebilmesini sağlar. Ancak
bazı durumlarda devrilmiş veya aşırı sürmüş
dişlerde kesim yapılırken oklüzal düzlem
dikkatlice incelenmeli, bazı durumlarda
endodontik tedavi gereksinimi bile ortaya
çıkmaktadır.
Diş kırılmasına karşı koruma: Dişlerin
kırılmaya karşı korunabilmeleri için diş kesimi
mümkün olduğunca az yıkıcı stresler
yaratacak şekilde tasarlanmalıdır.
2- Mekanik faktörler: Mekanik faktörler üç
gruba ayrılırlar:
a) Tutuculuk formunun sağlanması: Bazı
kuvvetler, örneğin yapışkan bir yiyeceği
ısırdıktan sonra çeneler ayrılrıken simante
edilen restorasyonun çıkma yolu ile aynı
yönde hareket ederler. Tutuculuk formunun
sağlanması, bu kuvvetler ile restorasyonun
yerinden oynamasını önleyen yani
restorasyonun giriş yolundan veya uzun
ekseninden ayrılmasını önleyen özellik olarak
tarif edilir. Tutuculuk formunun sağlanması
şunlara bağlıdır:
- Yerinden çıkarma kuvvetinin şiddeti
- Diş kesiminin geometrisi: Sabit
protezlerin tutuculuğu adezyondan ziyade,
diş kesiminin geometrik şekline bağlıdır.
İdeal olarak 2 ile 6 ° arası bir diş kesimi
eğimi açısı ile yeterli tutuculuk
sağlanabileceği unutulmamalıdır.
- Yüzey pürüzlülüğü: Diş kesimini
pürüzlendirmek tutuculuğu etkilemekle
beraber, ölçü alımını ve takip eden safhaları
zorlaştırır.
- Simanın özelliği ve film kalınlığı: Tutuculuk
hem döküm alaşımı hem de restorasyonun
uygulandığı yüzeyden veya malzemeden
etkilenecektir. Alaşım ne kadar reaktif ise belirli
yapıştırma ajanları ile tutuculuğu o kadar iyi
olacaktır. Bu nedenle kıymetsiz metal
alaşımları, daha az reaktif olan yüksek altın
içeren metallerden daha iyi tutuculuk
sağlayacaktır. Dişin prepare edilen yüzeyini
kavite verniği ile kaplamak tutuculuğu azaltır
ancak pulpayı irite edici yapıştırma simanları
kullanıldığında pulpa sağlığına olan yararları
nedeniyle bu tutuculuk kaybı gözardı edilebilir.
b) Direnç formunun sağlanması: Direnç, apikal
veya oblik yöndeki kuvvetlerin restorasyonun
yerini değiştirmesine, aynı zamanda oklüzal
kuvvetler altındaki restorasyonun herhangi bir
hareketine mani olma özelliğidir. Posterior
dişler arasındaki eksentrik temasta lateral
kuvvetler diş eti marjini çevresinde rotasyona
neden olarak restorasyonun oynamasına yol
açarlar.
Bu rotasyon, diş kesiminin herhangi bir
alanında baskı bölgeleri altında yerleştirilen
direnç alanları olarak adlandırılan bölgelerle
önlenir ve kesim tasarımı bu özellikle
uyumlu olmalıdır
Yeterli direnç şu unsurlara
bağlıdır:
- Yerinden çıkarma kuvvetinin şiddeti ve

yönü: Normal bir oklüzyonda, çiğneme

kuvveti tüm dişlere dağıtılır, bir çoğu aksiyale

yönlenmiştir. Eğer sabit protez dikkatli bir

şekilde uygun oklüzal yüzeylerle yapılmışsa,

bu yük iyi bir şekilde dağıtılır ve uygun

şekilde yönlenir. Sonuç olarak restorasyonlar,

normal aksiyal yönde gelen kuvvetlere

olduğu kadar oblik kuvvetlere de karşı

koyabilecek şekilde tasarlanmalıdır.


- Diş kesiminin geometrisi: Kesim

geometrisi tutuculukta olduğu kadar

direncin sağlanmasında da önemli rol

oynar, diş kesimi aksiyal duvarların

belirli alanlarında kronun rotasyonuna

engel olacak şekilde hazırlanmalıdır.

Kesimin oklüzale doğru incelmesi ve

aksiyal açıların yuvarlatılması direnci

azaltır. Geniş çaplı kısa diş kesimleri


- Yapıştırma ajanlarının fiziksel özellikleri:

Deformasyona karşı direnç, yapıştırma ajanının

kompresif direnç ve elastik modülü gibi fiziksel

özelliklerinden etkilenir.
c) Deformasyon: Restorasyon, fonksiyon
esnasında daimi deformasyona karşı koyacak
yeterli dirence sahip olmalıdır. Aksi taktirde
başarısızlık ortaya çıkacaktır. Bu tür
başarısızlıklar, uygun olmayan alaşım seçimi,
yetersiz diş kesimi veya hatalı metal alt yapı
tasarımı sonucu ortaya çıkar. Kıymetli metal
içeren porselen-metal alaşımlarının sertlikleri
Tip IV altın alaşımları kadarken, nikel-krom
alaşımları çok daha serttir.
Bu tür alaşımlar, bazı olumsuzluklarına
rağmen uzun sabit protezler gibi aşırı
kuvvetlere maruz kalan restorasyonlarda
başarıyla kullanılırlar. Oklüzal yüz kesim
derinliği çalışan tüberküller için 1,5 mm
olarak önerilirken; çalışmayan
tüberküller için 1 mm önerilmektedir.
3- Estetik faktörler: Hastalar dental
restorasyonlarınının mümkün olduğunca
doğal olana benzemesini tercih ederler.
Ancak estetiğin, hastanın uzun süreli ağız
sağlığını veya fonksiyonel etkinliğini riske
atacak şekilde geliştirilmemesine dikkat
edilmelidir. Hastanın görünümü dikkatlice
incelenmeli, gülme ve konuşma esnasında
hangi dişin ne kadar göründüğü not
edilmelidir. Hastanın estetik
gereksinmeleri tartışılmalı ve oral hijyen
ihtiyaçları ile bağdaştırılmalıdır.
Mümkün olduğu ölçüde tam kronlardan
kaçınıp diğer restoratif seçenekler
kullanılmaya çalışılmalıdır. Gerektiği
durumlarda uygun proksimal marjinlerle
hazırlanmış parsiyel kronlar tercih
edilmelidir. Porselen-metal kronlarda
görülebilen kötü görüntü genelde yetersiz
porselen kalınlığı nedeniyle oluşmaktadır.
Yeterli porselen kalınlığı sağlamak için aşırı
kontur oluşturulmasından kaçınılmalıdır.
Bunun yerine yeterli diş kesimi yapılmasına
dikkat edilmelidir.
Labial- bukkal yüzler için genelde iki farklı
düzlemde olmak üzere 1,5 mm kesim
derinliği yeterli olurken, insizal yüzeylerde
doğal mineye yakın şeffaflık elde
edebilmek için 2 mm insizal kesim
derinliği önerilir.
Diş Kesimi Aşamaları
Diş kesimi, kesim prensiplerinin
ışığında belli bir düzen içinde
yapılmalıdır. Ancak dişin anatomisine
mümkün olduğunca sadık kalınması
temel prensiptir. Kesimin bitirilmesinin
ardından dişe bakıldığında eski anatomik
yapısal karakterleri andırdığı görülmelidir.
Kesime hangi yüzden başlanacağı iki ayrı
düşünce ile kararlaştırılır:
1-Aksiyal yüzlerin oklüzal yüzden önce kesilmesi:

Klinik kron boyu hemen kısaltılmadığından,

yüzlerin birbirlerine ve diğer destek dişlere

paralelliği göz ile takip edilebilir.

2- Oklüzal yüzün veya kesici yüzün önce

kesilmesi: Klinik kron boyu uzun olan dişler için

geçerlidir.
Diş kesimi aşamaları aşağıdaki gibidir:
a) Oklüzal yüzeyin veya insizal kenarın
kesimi: Oklüzal kesim dişin,
antagonisti ile ilişkisinin kesilmesi ve
böylece arada yer alacak protez
materyali için gereken miktarda
boşluğun oluşturulması amacıyla
yapılır. Genellikle 1-2 mm’lik bir kesim
derinliği yeterlidir.
Porselen kronlarda bir miktar daha
arttırılması gerekebilir. Hastanın yaşı bu
derinliğin saptanmasında önemlidir; genç
bireylerde pulpa odası büyüktür dolayısıyla
işlem öncesi alınan radyograflar dikkatle
incelenerek dikkatli çalışılmalıdır. Oklüzal
kesim iki şekilde yapılır:
- Tüberküllerin ve fossaların eşit
kalınlıkta kesilmesi ve böylece oklüzal
yüzeyin normal anatomik formuna
sadık kalınması.
•Böylece dişin yüzey alanı
küçültülmemiş olur. Protez üzerine
gelene basınçlar daha geniş bir alana
yayılırlar, dolayısıyla protezler daha
dirençli olurlar.
•Lateral kuvvetlere karşı daha
mukavemetli olurlar.
•Dişin anatomisi takip edildiği için
kesim esnasında pulpanın açılma riski
daha azalır.
- Oklüzal yüzeyin, biri bukkal diğeri
ise lingualde yer alan iki düzlem
şeklinde hazırlanması. Bu kesim şekli
genellikle kron boyu kısa,
interoklüzal ilişkilerin minimal olduğu
dişlerde veya devital dişlerde
kullanılır.Yüzey alanı azaldığından,
proteze etki eden basınçlar
artacaktır. Mümkün olduğunca bu
tarz kesimden kaçınmak gerekir.
Maksiller ve mandibular ön grup dişlerin
insizal kenar kesimleri genelde 1 ile 2
mm kadar olmalıdır. Kesim derinliğinin
kontrol edilebilmesi için genelde rehber
oluklar hazırlanmalıdır
Kesici kenar kesimlerinin yeterli miktarda
yapılması ön grup dişlere yapılacak
kronların estetik kaliteleri yönünden çok
önemlidir.
Bu yüzden labial yüzeylerin insizal 1/3
kısımları labio-lingual yönde 45° lik bir
eğimle hazırlanmalıdır
Tek istisnası “başabaş” kapanış gösteren
abraze dişlerdir.
Kaninlerin kesici kenarları ise normal
anatomik biçimlerine sadık kalınarak,
iki düzlemli yapılır (Şekil 14).
b) Aksiyal yüzeylerin kesimi: Bukkal, lingual
veya palatinal, mezial ve distal proksimal
yüzeylerin kesimleri sonucu, kron protezlerinin
tutuculuk ve direnç kalitelerini oluşturan
aksiyal (eksensel) duvarlar meydana gelirler.
İdeal olarak bu yüzeylerin birbirine paralel
olması gerekmekle beraber 2 ile 6 ° lik bir açı
kabul edilebilir bir eğim açısıdır. Aksiyal
kesimler genelde bukkal yüzde açılan bir
rehber olukla başlanır, daha sonra her iki
taraftaki proksimal temaslar kaldırılır, en son
lingual yüzeyin kesimi yapılır.
Aksiyal yüzeylerin kesiminde dikkat edilmesi
gereken hususlar vardır:
- Diş kesimi sonucunda elde edilen oklüzo-gingival boyut

kron protezi için yeterli tutuculuğu sağlamalıdır. Klinik kron

boyu kısa vakalarda aksiyal yüzeylerin mümkün olduğunca

paralel hazırlanması istenir.

- Aksiyal yüzeyler mümkün olduğunca dişin uzun aksına

paralel olmalıdır. Tek istisnası linguale doğru eğim gösteren

alt molar dişlerdir. Bu dişlerde kesim linguale doğru eğimli

yapılarak aşırı madde kaybı önlenmiş olur.


- Bukkal (labial) ve lingual (palatinal) duvarlar

oklüzal yüzeyin kesimi ile birlikte kron protezlerinin

sonuç bukko-lingual genişliğine izin vermelidir.

- Diş kesimine bağlı olarak kısa aksiyal duvarların

oluşması durumunda ilave tutuculuk kesimlerinden

yararlanılır.
Ön grup dişlerin lingual aksiyal duvarlarının
kesiminde “singulum” bölgesi korunmalıdır. Bu
yüzeyin kesimi iki aşamalı olarak yapılır. Önce
bir fissür frez vasıtasıyla lingual aksiyal
duvarlar oluşturulur; sonra bir lobut frezle
içbükey yüzey hazırlanır. Böylece “singulum”
korunmuş olur. Kaninlerde bu yüzey iki
düzlemli olarak hazırlanmalıdır.
Aksiyal yüzeyler, genelde 1/3 servikal
bölgede birbirine paralel olarak
hazırlanırken, 1/3 orta bölgeden
oklüzal yüzeye doğru daha önceden
belirtilen 2 ile 6° eğimle hazırlanırlar.
c) Tutuculuğu arttırıcı hazırlıkların yapılması:
Klinik kron boyu kısa dişlerde azalmış
oklüzo-gingival boyut ciddi tutuculuk
kayıplarına yol açabilirler. İlave tutuculuk
sağlamak üzere oklüzal- insizal bölgenin
ardından aksiyal kesim yapılır daha sonra da
tutuculuğu arttırmak için oluklar veya pin
yuvaları gibi “intrakronal tutucu” unsurlar
hazırlanır.
d) Yüzeylerin düzeltilmeleri, keskin köşe ve
kenarların yuvarlatılmaları: Diş kesiminde
keskin köşe ve kenarların bırakılması
sonucunda hazırlanan protezin kesilen dişe
uyumu zorlaşır, bu keskinliklerin olduğu
bölgeler ölçüde net oluşmadığından alçı
modeller eksik şekillenirler ve mum modelaj
esnasında mum örnek bu bölgelerde kırılıp
aşınabilir. Bu sebeplerden dolayı keskin köşe
ve kenarlardan kaçınılmalıdır.
Kesim sonrasında pürtüklü yüzeylerin,
andırkatların veya diğer retansiyonlu
bölgelerin kalıp kalmadığı kontrol
edilmeli ve eğer mevcutsa giderilmeleri
gerekir. Son aşamada, önce kağıt
zımpara ve disklerle sonra da lastik möl
veya möletlerle aksiyal ve oklüzal
yüzeyler düzeltilerek, retansiyon
bölgeleri giderilir keskin köşe ve
kenarlar yuvarlatılır.
e) Kole çizgisinin hazırlanması: Kron
protezlerinin diş eti bölgesinde
gösterdikleri uyum ve bunların
periodonsiyumla olan ilişkileri önemle
üzerinde durulması gereen bir
konudur. Kron protezlerinin diş eti
cebi içerisindeki yerleşimleri ve bu
bölgede gösterdikleri morfolojik yapı
özellikleri, sonuç başarılarını
doğrudan etkiler.

You might also like