You are on page 1of 224

Yazarn nsz

1










!BN ARAB'N!N FUSUS'UNDAK!
ANAHTAR-KAvRANLAR

Toshihiko !zutsu


eviren:

Ahmed Yksel Ozemre












USKUDAR - 1997

Yazarn nsz
2
Y A Z A R ! N O N S O Z U



Bu kitap bn Arab'ye gre Tasavvuf anlay ile Lao-Tsu ve uang-Tsu'ya gre Taoizm
anlayna zg bellibal felsef kavramlarn karlatrmal incelemesini hedef alan bir a-
lmann birinci ksmdr. GR Blmnde de ayrntlaryla aklam olduum gibi, bu bi-
rinci ksm tmyle bn Arab'nin felsefesinin anahtar-kavramlarna hasredilmitir. ncele-
menin ikinci ksm ise, buna benzer ekilde, Tao T ing ile uang-Tsu'nun Kitab'ndaki
anahtar-kavramlar inceleyecektir.

Bundan nceki dier btn eserlerim gibi Keio niversitesi Kltr ve Dil ncelemeleri
Enstits tarafndan yaynlanan bu kitap, varln bu Enstit'nn direktr Prof. Nobuhiro
Matsumoto'nun ltfetmi olduu candan destek ve teviklere borludur. Bundan dolay bu ve
bunu izleyecek olan kitab, kendisine duyduum minnet duygularmla, Prof. Nobuhiro
Matsumoto'ya ithf ediyorum.

Kez Kanada'da McGill niversitesi slm ncelemeler Enstits direktr Dr. Charles
J. Adams'a da ok ey borluyum. Bu cildin tm 1965-1966 ders ylnda oradaki retim
yeliim srasnda Enstit'nn salad fevkalde tevik edici ve rahat ortamnda yazlm
bulunmaktadr. Ayrca, kitabn tm msveddelerini byk bir dikkat ve kritik bir gzle oku-
mu ve isbetli telkinlerde bulunmu, hatlar dzeltmi olan Dr. David Ede'ye de zellikle
minnettrm.



Tokyo, Japonya, Haziran 1966 Toihiko zutsu



* * *















Yazarn nsz
3


Ev!REN!N TAKDN!



Prof. Toihiko zutsu'nun A Comparative Study of The Key Philosophical Concepts in
Sufism and Taoism / Ibn 'Arab and Lao-Tz, Chuang Tz balkl iki cildlik kitabnn bi-
rinci cildi 1966, ikinci cildi ise 1967 ylnda Tokyo'da "Keio Kltr ve Dil Aratrmalar
Enstits" tarafndan yaynlanmtr. Bu kitabn varlndan 1967 ylnda haberdar olmu ve
ayn yl Japonya'dan getirtmitim.

Toihiko zutsu bu kitabnda bir yandan Muhyiddin bn Arab'nin Fuss-l Hikem isim-
li eseri ile Kn'nin bunun hakkndaki tefsrini, dier yandan da Lao-Tz'nun Tao T ing
(ya da Bat'daki bilinen okunuuyla Tao T King) isimli eseriyle uang Tz'nun bunun hak-
kndaki tefsrine dayanarak her iki felsef sistemdeki anahtar-kavramlarn nce bir semantik
analizini yapmaktadr.

Bir kelimenin semantik deerlerinin, yni kelimenin etimolojik
1
lgat mnsnn zerine
zaman iinde eklenmi olan yeni anlamlarn ya da vuku bulmu olan anlam kaymalarnn
tesbiti demek olan semantik analiz, kelimelerin kullanldklar yerde hangi anlamla ykl
olarak neye dellet ettiklerinin aratrlmas, ya da eski deyimiyle "kelimelerin medlllerinin
tehis ve tesbiti" demektir.

Buna bir misl vermek gerekirse eski Roma'daki laicus (lik) kavramnn tarih bo-
yunca ne gibi anlam kaymalarna uram olduuna bir gz atmak yeterlidir. "Lik"in lgat
mns "ruhban snfnn dnda kalan halk demektir". Byk Fransz htill'inden sonra bu
kelime "din ile devlet ilerini biribirinden ayr tutan kimse ya da davran" anlamn yklen-
mitir. Daha sonra da "kiilere vicdn hrriyeti tanyan, kimsenin din tikadna karmayp
dinini istedii gibi yaamasna imkn tanyan kii ya da davran biimi" anlamn yklen-
mitir. Zamanmz Trkiye'sinde ise bu hususta tam bir kavram kargaas yaanmaktadr.
Bugn bz mahfeller ve medyann bz kesimleri tarafndan, Anayasa'da pekok kere zikre-
dilmesine ramen Anayasa iinde bir tanm verilmemi olan "lik" kelimesine: "nsanlarn
slm dinine ve tikdna uygun yaamalarna engel olan kii", ve "liklik" kelimesine de:
"nsanlarn slm dinine ve tikdna uygun yaamalarna engel olunmas gereklilii" anlam-
lar yklenilmi bulunmaktadr. Bundan birka yzyl sonra Trkiye trihine eilecek bir
kimse "lik" ve "liklik" kavramlarnn Cumhriyet'in kuruluundan sonra 1923-1937, 1937-
1950, 1950-1960, 1960-1980, 1980-1996 ve 1996 sonras iin semantik deerlerini tesbit
edemezse Trkiye'nin siys ve sosyal trihi hakknda isbetli tahliller yapamyacaktr.

te Toihiko zutsu da bu eserinde bn Arab'nin ve Tao-Tz'nun biri Arapa, dieri ise
kadm ince olarak kullanm olduklar, herbirinin dnce sisteminin temelini oluturan a-
nahtar-kavramlarn neye dellet ettiklerini aratrp tesbit etmektedir.

Eserin 1. cildi bn Arab'nin Ontolojisi (Varlk Bilgisi) ve 2. cildi de Lao-Tz ve uang
Tz'nun Felsef Dny Gr'ne tahss edilmitir. Yazar bn Arab'nin felsefesindeki a-
nahtar-kavramlar ile Lao-Tz'nun felsefesindeki anahtar-kavramlarn semantik deerlerini

1
Eski yunanca etumos: gerek, ve logos: bilgi, bilim kelimelerinden oluturulmu olan etimoloji kelimesi kelime-
lerin gerek (yni bu kapsamda ilk) olarak neye dellet ettiklerini tesbit eden bilgi trne verilen isimdir.
Yazarn nsz
4
(yni medlllerini) tesbit ettikten sonra: 1) bu kavramlar arasnda bire-bir bir tekbliyetin
var olduunu, ve 2) her iki sistemin de ortaya koymu olduu ontolojinin Varlk lemi'nin
bir silsile-i mertibe (hiyerari'ye) dayal katmanl bir yap ihtiv ettii bir ontoloji olduunu
ortaya karmaktadr.

Biri M.. VI. yzylda in'de dieri M.S. XII-XIII. yzylda spanya'da domu, arala-
rnda yaklak 18 yzyllk bir zaman aral ve yaadklar yerler itibriyle de yaklak 9000
km'den fazla bir uzaklk bulunan, biri ince dieri Arapa konuan bu iki insnn
biribirlerini, Valk lemi'nin yaps hakknda ayn eyleri beyn edecek ekilde etkilemi ol-
duunu iddia etmek bir maymunun bilgisayar klvyesinin bana geip de bir rpda
Mehmed kif'in btn Safhat'n ayn sra iinde eksiksiz ve hatsz yazabilmesi kadar
muhldir.

Kanaatimce Prof. zutsu'nun bu aratrmas, Cenb- Hakk'n (hangi zamanda, hangi ik-
limde ve hangi tikdn mensbu olarak yaam olmasnn hi nemi olmakszn) setii
mstesn nsnlarn gnllerine, Varlk lemi'nin esrrn farkl boyalarla boyanm olsa bi-
le, ayn ekilde ilhm ettiini ok briz bir ekilde ortaya koyan kymetli bir almadr.

Notlarma gre, ben bu eserin 272 sayfalk birinci cildinin tercmesine 17 Ekim 1967
saat 00.10 da balam ve 24 Ocak 1969 trihinde de 120. sayfadan sonra tercmeye yaklak
27 sene kadar ara vermiim. Bu tercmeyi mutlaka bitirmem hususunda Marmara niversi-
tesi lhiyt Fakltesi'nden kymetli dostum Dr. Mahmd Erol Kl'n teviki olmasayd
herhlde bu tercme 120. sayfasnda kalrd. Bu bakmdan kendisine minnettrm. Tercme-
ye son noktay da 20 Aralk 1997 saat 12.03 de koydum.

Aslnda Prof. zutsu kolay ve akc bir ingilizce kullanmaktadr. Bu bakmdan tercme
herhangi bir glk arzetmi deildir. Bununla beraber konuya yabanc olanlarn bz nokta-
lar daha iyi anlamalar ve teknik deyimlerle nsiyet kesbedebilmeleri iin metinde parantez-
ler iinde de aklayc notlar vardr; bunlar italik olarak dizilmilerdir.

Tercme esnsnda btn glk yazarn Fuss'dan yapm olduu alntlarn tercme-
sinde ortaya kmtr. Bu pasajlarn tercmesini elimde bulunan: 1) Nuri Gencosman'n
Fuss l-Hikem evirisi (M.E.B. ark slm Klsikleri No.27, 1962, 2. Bask, s. 40),
2)Ahmed Avni Konuk'un Fussu'l-Hikem Tercme Ve erhi (Basma hazrlayanlar: Mus-
tafa Tahral ve Seluk Eraydn; 1. cild Dergh Yaynlar, stanbul 1987; 2-4. cildler Marmara
niversitesi lhiyt Fakltesi Vakf Yaynlar, 1989-1992) 3) Titus Burkhardt'n La
Sagesse Des Prophtes (Editions Albin Michel, Paris 1955, s. 49), 4) Hans Kofler'in Das
Buch der Siegelsteine der Weisheitssprche (Akademische Druck und Verlagsanstalt, Graz
1970, s. 16), 5) R.W.J.Austin'in Ibn Al 'Arabi/The Bezels of Wisdom (Paulist Press, New
York 1980, s. 67), 6) Blent Rauf, R. Brass, H.Tollmache'in 4 cildlik Ismail Hakk
Bursevi's
2
Translation of and Commentary on Fusus Al Hikam by Muhyiddin Ibn 'Arabi
(Publisher by Muhyiddin Ibn 'Arabi Society, Oxford & Istanbul 1986, 1. cild, s. 210) isimli
eserleriyle karlatrmay prensip ittihz ettim.


2
Dr. Mahmd Erol Kl, bu kitabn isminin byle olmasna ramen sz konusu tefsrin smail Hakk
Bursav'ninki deil Abdullh Bosnav'nin tefsri olduunu, hatt bu yanllk dolaysyla yayncsn da kaz etmi
olmasna ramen yayncnn 1. cildin bu isim altnda baslm olmas dolaysyla dier cildlerde bu yanl d-
zeltmee yanamam olduunu bildirmektedir.

Yazarn nsz
5
Ayrca her bir pasajn Nuri Gecosman'n ve Ahmed Avni Konuk'un kitaplarnda hangi
cild ve sayfalarda bulunduklarn da tesbit edip bunlar dipnotlar olarak takdm ettim. Genel-
likle bu pasajlarn muhtelif mellifler tarafndan verilen tercmeleri biribirleriyle uyumak-
tayd. Ama zaman zaman byk anlam kaymalarna da tesdf ettiim oldu. Bu durumlarda
Ahmed Avni Konuk'un kelimesi kelimesine ama uslbu ok ar olan tercmesi ile Hans
Kofler'in ok sdk bir ekilde yaplm olduu anlalan tercmesini referans olarak aldm.

Bu kitabn 120-272. sayfalarn tercme ederken bana gsterdii bidev sabr ve ta-
hammlnden dolay eim Glsen hanma ok ey borluyum. Ayrca tercmeyi tamamla-
mam hususunda beni cesretlendiren ve kitabn University of California Press tarafndan ya-
ynlanm olan Sufism and Taoism / A Comparative Study of Key Philosophical Concepts
balkl 1983 trihli 2. basksnn
3
fotokopisini ltfetmi olan Dr. Mahmd Erol Kl'a, ilk 11
blmn bilgisayara byk bir titizlikle ekmi olan le Alpay hanmefendi kzma, btn
tercmeyi okuyup isbetli tesbitleriyle yanllarmn asgarye inmesini salam olan Hasan
Alpay beyefendi oluma minnettrm. Cenb- Hakk hepsinden gan gan rz olsun! Hi
phesiz, kitapta farkedilecek olan btn yanllarn, noksanlklarn ve hatt acemiliklerin
sorumluluu ise tammen fakr abd-i cize aittir.


skdar, 20 Aralk 1997 Ahmed Yksel ZEMRE

























3
Kitabn 2. basksnn nsznde yazar, pek byk bir deiiklik yapmam, ancak ilk baskdaki bz hatlar d-
zeltmi olduunu ifde etmektedir. Nitekim 1. baskda verilen bir takm yanl referanslarn bu baskda dzeltil-
mi olduunu ben de tesbit ettim. Bunun dnda yazar II., III., IV., IX., X. ve XI. Blmlerin yalnzca balklar-
n deitirmitir. lk baskdaki balklarn daha isbetli ifdeler olduklarna kanaat getirdiimden ben bu ilk bas-
knn balklarn muhafaza ettim.


Yazarn nsz
6

G ! R !


Balnn ve balk-altnn da belirtmekte olduu gibi
4
bu kitabn esas amac, tmyle,
bn Arab'nin temsil ettii Tasavvuf'un dny gr ile Lao-Tsu ve uang-Tsu'nun temsil
ettikleri Taoizm'in dny gr arasnda yapsal bir karlatrma yapmaktr. Bu trden bir
incelemenin bir takm tuzaklara mruz bulunduunu bilmiyor deilim. Aralarnda tarih hi-
bir ba bulunmayan iki dnce sistemi arasnda sebep-sonu ilikisi ynnden yaplan bir
karlatrma bilimsel kesinlikten uzak bir takm benzerlik ve ayrlklarn yzeysel bir
tesbitinden baka bir sonu dourmayabilir. Byle bir hatya dmemek iin, bu iki dny
gr arasnda herhangi bir karlatrmaya tevessl etmeden nce, bunlarn her birinin te-
mel yapsnn dierinden bamsz olarak ve olabildiince titiz bir biimde ortaya karlma-
sna allmtr.

Bu husus gz nnde bulundurularak bu birinci ksm, tmyle, bn Arab'nin felsef
dny grnn temelindeki bellibal ontolojik kavramlarn ayklanmas ve incelenmesi
gayretine tahsis edilmitir. kinci ksmda ise Lao-Tsu ve uang-Tsu'nun dny gr ile
ilgili, tmyle ayn trden analitik (tahll) bir inceleme yaplacaktr. Bylelikle her iki ksm
biri bn Arab'nin dieri ise kadm Taoizm'in biribirlerinden bamsz incelenmelerinden olu-
acaktr. nc ksm ise, aralarndaki benzerlikler ve ayrlklar gz nnde tutulmakszn
incelenmi olan, bu iki dny grnn ana-kavramlarn karlatrmak ve aralarnda koor-
dinasyonu salamak zere giriilen bir incelemeyi kapsayacaktr.

Her ne olursa olsun eseri bandan sonuna kadar ynlendiren maksat, karlatrmal fel-
sefe ve mistisizm alannda yeni bir gr as getirmek arzusudur. Byle bir mukyese iin
isbetli bir balang noktasn, her iki dny grnn de biri Hakk dieri ise nsn- K-
mil
5
(Olgun nsn) olmak zere iki istinad noktas zerinde temellendirilmi olmas temin
etmektedir. Her bir sistem iin, bu iki kutup arasnda tmyle bir "ontolojik dnce sistemi"
gelitirilmektedir.

Bu ne Tasavvuf'a ve ne de Taoizm'e has bir tutumdur. Bir Dny grnn iki ekseni
olmalar itibriyle Hakk ile nsn- Kmil'in eitli sretlerdeki kartl dnyda ok farkl
yerlerde ve trihlerde gelimi olan pekok mistisizm trnn ortak bir temel motiftir. Ayn
geni ortak motifi paylaan ama hem kken hem de tarih artlar asndan biribirlerinden ay-
rntlarnda farkl olan bir takm sistemlerin mukyeseli bir biimde incelenmesinin, dny-
nn bugnk durumunda cilen ihtiycmz olan, ve Prof. Henri Corbin'in de isbetli bir e-
kilde "tarih-tesi bir diyalog" dedii, geni tabanl bir diyaloun temelinin hazrlanmas ba-
kmndan ok verimli olaca anlalmaktadr.

bn Arab'nin slm dnce hayatnda pekok tartma ve ekimelere sebep olduu ol-
gusuna dikkati eken ve bu durumun da bir yandan "Akl"a dayal gerek" demek olan Hak-
kat ile te yandan da "Vahy"e dayal gerek" demek olan eriat denilen iki tr Gerei sne-
sinde birletiren slm'n kendine has bnyesinden ileri geldiini ifde eden Dr. Osman Yah-

4
Toihiko zutsu'nun bu kitabnn orijinal ismi: "A Comparative Study of the Key Philosophical Concepts in
Sufism and Taoism/bn Arab and Lao-Tsu, uang-Tsu" (Tasavvuf ve Taoizm'deki Anahtar Felsef Kavramla-
rn Karlatrmal Bir ncelemesi/bn Arab ve Lao-Tsu, uang-Tsu)'dur. Biz bu birinci ksm evirirken buna,
ksaca, "bn Arab'nin Fuss'undaki Anahtar-Kavramlar" baln vermei uygun bulduk. (evirenin notu).
5
bn Arab'nin sisteminde Mutlak'a verilen sim Hakk'dr. Taoizm'de ise Mutlak'a Tao ve nsn- Kmil'e de
ng Jn ya da n Jn denilmektedir.
Yazarn nsz
7
y u ilgi ekici mtlada bulunmaktadr
6
: "bn Arab rnei, ne kendi ahsiyetinin serbest-
e geliip alabilecei Taoizm ya da Vedanta gibi saf bir metafizik gelenekte ve ne de, b-
tn cemaatinin kendinini kesin bir biimde reddetmesi mukadder olmas hasebiyle hlinin
mnakaa edilmesinin dahi mmkn olmad, kat eriata ship bir gelenekte bylesine sivri
bir tarzda tartma oda olabilirdi. Ama, slm'n gerek istddn onun ahsnda meydana
karp yaymak zere kader bn Arab'yi bu yollarn kesitikleri noktaya yerletirmek iste-
mitir"
7
.

Lao-Tsu'ya has Tao metafiziinin, kendine has dnce derinlii iinde, bn Arab'nin
Vcd (Varlk) kavramyla arpc benzerlikler arzetmekte olduunu reddetmek mmkn
deildir. Bu eserin ikinci ksmnda Lao-Tsu ve uang-Tsu'nun, Tasavvuf'dan temelde farkl
bir baka mnev gelenein doruk noktasn temsil etmekte olduklarn gstereceimden bu
husus daha da ilgi ekicidir.

Yukarda da dikkati ekmi olduum gibi kendimizi ucuz karlatrmalar yapmaktan ko-
rumamz gerekir ama, yle inanyorum ki, tin ile yrtld takdirde bu trden bir kar-
latrmal incelemenin en azndan kltrler aras bir diyaloun verimli bir biimde tesis edi-
lebilmesi hususunda bize ortak bir zemin temin edeceini de kabl etmeliyiz.

Yukarda izilmi olan genel plna uygun olarak bu ksm, yalnzca, bn Arab'nin dny
grnn ontolojik temelini oluturan anahtar-kavramlarn tahll bir incelemesine tahsis e-
dilmitir. Sylemi olduum gibi bu dny gr, ontolojik bir Nzl (ni) ve Mi'rc
(Ykseli) sretinde, biri Hakk dieri nsn- Kmil olan iki istinad noktas etrafnda dn-
mektedir. Bu lemml sreci tasvr ederken bn Arab her safhada bir takm olaanst
nemi olan kavramlar gelitirmektedir. Bu eserin tahll etmeyi tasarlad da ite bu kavram-
lardr. Bu inceleme, bn Arab'nin mistik felsefesini "varlk" ve "mevcdiyet" ile ilgili bir a-
nahtar-kavramlar sistemi olarak ele almakta ve bu felsefenin eitli vechelerini metodik ve
ontolojik bir biimde tahll etmektedir.

Kabl etmemiz gerekir ki ontoloji bu olaanst ztn dncesinin yalnzca bir
vechesidir. Bu dnce sisteminin, hep birlikte gz nne alndnda, orijinal ve derin bir
dny grn ortaya koyan ve ontolojiden hi de daha az nemli olmayan psikoloji, epis-
temoloji, sembolizm, v.s... gibi daha baka vecheleri de vardr. Fakat Vcd kavram, gre-
ceimiz gibi, onun felsef dncesinin gerek temeli olup Vcd teorisi de hi kukusuz y-
lesine orijinaldir ve ylesine geni kapsaml bir tarih neme shiptir ki bunu tammen ayr
bir yerde incelemek gerekir.

in banda u hususu nemle belirtmek isterim ki bu eser bn Arab'nin btn eserleri-
nin filolojik bir incelemesi deildir. Tersine bu inceleme, yalnzca, onun Fuss-l Hikem
(ya da ksaca Fss) balkl eserine dayanmaktadr. Bu, aslnda, sk sk heseri olarak nite-
lendirilen ve yzyllar boyunca eitli kimseler tarafndan incelenmi, hakknda tefsirler ya-
zlm
8
olan bu mehur eserinde bn Arab'nin gelitirmi olduu bellibal ontolojik kavram-
larn bir tahllidir. Bu bakmdan bu eser herhangi yeni bir ey takdm etmek iddiasnda deil-
dir.

Balangtanberi amacm ayrntlara inmek deildi. Amacm, daha ok, bu byk d-
nrn hayat veren soluuna, canlandrc rhuna ve onun insan nne katp srkleyen fel-

6
Dr. Osman Yahy: "Histoire et Classification de l'uvre d'Ibn 'Arab", 2 cild, 1964, am, "nsz", s. 18-19.
7
Metin iinde asl gibi franszca olarak gemektedir. (evirenin notu).
8
Dr. Osman Yahy Fuss'un 100'den fazla tefsirinin listesini vermektedir. Bk. a.g.e. I. cild s. 17 ve 241-257.
Yazarn nsz
8
sef gcnn gerek kaynana nfz etmek ve, onun gelitirdii ekilde, ontolojik sistemi-
nin tmn adm adm derinliine mtla etmekti. bn Arab gibi bir ztn dncesini an-
lamak iin bu dncenin tmne hayat veren ve onu istil eden rhu kavramak gereklidir;
aksi hlde her ey kaybolur gider. Sath ve dardan retilen btn mtlalarn hedeften u-
zak sonular douraca muhakkaktr. Entellektel ve felsef bir dzeyde dahi bn Arab'nin
dncesini iinden kavramaa ve onu kendi nefsinde gerek bir sempati ile yeni batan in
etmee almak gerekir. Byle bir ama iin ayrntlara inmek, her ne kadar arzu edilirse de
bu, ilk art deildir.

bn Arab yalnzca derin bir dnr deil, ayn zamanda veld bir yazardr da. Bu ko-
nuyu aratrm olan uzmanlarn arasnda bn Arab'nin eserlerinin tam says hussunda bir
uzlama yoktur. Mesel a'rn, 95 cildlik "Tefsri Kebr"ini de tek bir eser saymak sretiyle,
std'n 400 kadar eser vermi olduunu kaydetmektedir
9
. Dr. Osman Yahy'nn yukarda
sz edilen eserindeki genel listesinde ise bir blm std'a atfedilmi ama onun olduu
kesinlik kazanmam olanlar da dhil olmak zere 856 eser zikredilmektedir.

Bunun gibi bir durumda ve bizimki gibi bir ama sz konusu olduunda mellifin her bir
konuda birok yla ayrlan bir sre iinde sylemi ve yazm olduu her bir eyi ve her bir
ayrnty kaydetmee almak yalnzca yersiz deil, ayn zamanda tehlikelidir de. nk bu
durumda insann, bn Arab'nin yzlerce eseri boyunca tam bir dzensizlik iinde dalm
bulunan kavramlarn, sretlerin ve sembollerin o geni okyanusunda rahatlkla boulmas ve
onun eserinin vs yapsnn dayand ana dnce hatlarn ve ynlendirici, ird edici rhu
gzden kaybetmesi iten bile deildir. bn Arab'nin eserinin ana dnce hatlarn ve ird
edici rhunu sembol ve sretlerin ilk bakta dzensiz gibi grnmekte olan kitlesinden a-
yrmak amacyla, onun dncesini en olgun hlinde temsil eden bir eseri zerinde dikkati
younlatrmak hem daha akllca ve hem de belki daha faydal olacaktr
10

11
.

Her hlkrda bu kitap, baz nemli noktalarn aydnlanmas iin std'n daha kk
eserlerinden birine yollama yaptm birka yer hri, yalnzca Fuss-l Hikem'in bir tahl-
linden ibrettir
12
. Yukarda da kaydedilmi olduu gibi Fuss-l Hikem, gemite, ok eit-
li ekillerde birok kii tarafndan incelenmi bulunmaktadr. Ben ise bu eserimde ayn kitap
hakknda sunduum tahllimin, eyh-l ekber diye de mehur olan ve pekok kimse tarafn-
dan da slm leminde gelip gemi dnrlerin en derini ama ayn zamanda da en mul

9
a'rn: "el yevkt ve-l cevhir", Kahire, H. 1305, I. cild, s. 10.
10
bn Arab 1165 ylnda spanya'da Mrsiye'de domu ve 1240 ylnda da am'da veft etmitir. Fuss-l Hi-
kem veftndan on yl nce yazlmtr. Hayatna ve eserlerine, kanaatimce, en iyi giri Seyyid Hseyin Nasr'n
Three Muslim Sages (Cambridge, Mass. 1964, s. 84-121) isimli eserinde bulunabilir.
11
bn Arab'nin hayat ve dnceleri hakknda bavurulabilecek bellibal Trke eserler unlardr: 1) Nihat
Keklik: "Muhyiddin bn'larab, Hayat ve evresi", Byk Matbaa, stanbul, 1966; 2) Ferit Kam ve Mehmet
Ali Ayn: "bn Arab'de Varlk Dncesi", nsan Yay., stanbul, 1992; 3) smail Fenn Erturul: "Vahdet-i
Vcd ve bn Arab", nsan Yay., stanbul, 1994; 4) A.". Aff: "Muhyiddin bnu'l-Arab'nin Tasavvuf Felsefe-
si", eviren: Mehmet Da, Ankara niv. lhiyt Fak. Yay. No. 127, Ankara, 1975; 5) Hsamettin Erdem: "Pan-
teizm ve Vahdet-i Vcd Mukayesesi", Kltr Bak. Yay. No. 1221, Ankara, 1990; 6) Ali pek: "Vahdet-i
Vcd", Tima Yay., stanbul 1992; 7) Sleyman Uluda: "bn Arab", Trkiye Diynet Vakf Yay., stanbul,
1995. Ayrca ok ayrntl bir biyografi olarak: Claude Addes, "Ibn 'Arab ou La Qute du Soufre Rouge",
Editions Gallimard, Paris, 1989, tavsiyeye yndr. (evirenin notu).
12
std'n dny grne felsef bir tutarllk ve dzen getirmek zere sk sk giriilen teebbslere somut bir
rnek olarak metinde pekok kere bn Arab'nin ifdesi yannda Abrrezzk Kni'nin yorumlarn da takdim
etmekteyim. Kn, bn Arab ekolnn en mmtaz ahsiyetlerinden biridir. Bu kitapta yararlandm nsha Ka-
hire'de H. 1321 baslm olan erh-l Kn 'al Fuss-l Hikem balkl edisyondur.

Yazarn nsz
9
saylan bn Arab'nin daha iyi bir biimde anlalmasna katkda bulunacak bir eyler ihtiv
ettiini mid ediyorum.


* * *






































Yazarn nsz
10
!. BOLUN

RUYA vE GEREK



Bizi evreleyen ve bizim de kendisine gerek gzyle bakmaa alkn olduumuz hiss
lemden ibret bu: "gerek" denen nesne bn Arab iin, aslnda, haylden baka bir ey de-
ildir. Bizler hislerimizin araclyla ok sayda eyy idrk etmekte, bunlar biribirlerinden
tefrik etmekte, aklmzla bunlara bir ekidzen vermekte ve bylece sonuta, etrafmzda
muhkem bir ey te'ss etmi olmaktayz. Bu kurduumuz nesneye de "gerek" demekte ve
bunun da gerek ve doru olduundan kuku duymamaktayz.

Hlbuki bn Arab'ye gre bu kabil "gerek", kelimenin tam anlamyla gerek deildir.
Baka bir deyimle byle bir ey, gerei itibriyle Varlk (Vcd) deildir. Uyumakta olup
da eyy rysnda gren bir kimse iin grd ey naslsa bu hiss lemde, gereklii a-
sndan, Varlk da bize o nisbettedir.

"Btn insnlar (bu lemde) uykudadrlar; ancak ldklerinde bu uykudan uyanrlar"
melindeki mehr bir hadsden yararlanan bn Arab u mtlada bulunmaktadr:

lem bir vehim'den ibrettir; onun gerek bir varl yoktur. Bu ise "hayl" ile kastedilen
eydir. Yni sen haylinde zannetin ki bu lem kendi bana buyruk, kendi kendine o-
lumu bir gerektir; mutlak Gerek'den (Hakk'dan) hri bir varlktr. Hlbuki hi de
byle deildir
13
Bil ki senin kendin de bir haylsin; idrk ettiin her bir ey ve "bu
ben deilim" dediin her bir nesne de bir hayldir. u hlde btn varlk lemi de hayl
iinde hayldir
14
.

u hlde eer bizim "gerek" diye kabl ettiimiz, bir rydan baka bir ey deilse yni
Varlk'n gerek ekli deil de vehm ettiimiz bir ey ise, bu takdirde ne yapmamz gerekir?
Vehmimizde yaattmz bu (mevhum) lemi kesinlikle terk edip bunun dnda tmyle
farkl bir lemi mi, yni gerekten de gerek olan bir lemi mi aramamz gerekir? bn Arab

13
Fuss l-Hikem s.117/103/143/II-245. Bundan byle metinde Fuss'dan yaplan alntlar iin ncelikle iki say-
fa numaras verilecektir: 1. Fuss'un Kn'nin de tefsrini ieren H.1321 Kahire basks; 2. Prof. Aff'nin
H.1365/M.1946 Fuss kritik basks (Kahire). nc bir numara verildii zamanlar da bu da Nuri Gencosman'n
Fuss evirisinin M.E.B. ark Klsikleri No.27 olarak M.1965 ylnda yaynlanm olan 2. Basksna ait sayfa
numarasn gsterecektir. Drdnc numaralar topluluu ise Ahmed Avni Konun'uk 1. cildi Dergh Yaynlar ta-
rafndan 1987'de, dier cildleri de Marmara niversitesi lhiyt Fakltesi Vakf tarafndan 1989-1992 arasnda
M. Tahral ve S. Eraydn'n himmetleriyle yaynlanm olan 4 cildlik "Fussu'l Hikem Tercme Ve erhi" ba-
lkl eserinin cild ve sayfa numarasn gstermektedir. (evirenin notu).

14
Fuss, s. 119/104/145/II-250. Burada "hayl iinde hayl ile, idrk ettiimiz ekliyle lemin, geni objektif
hayl alan iinde etkin olan kiisel muhayyelemizin rn olduu kastedilmektedir. Bu son anlamyla Hayl
kavramnn berrk ve ak bir izah iin Henri Corbin'in: "L'imagination Cratrice Dans Le Soufisme d'Ibn
Arab", Paris, 1958 (bn Arab'nin Tasavvufunda Yaratc Muhayyele) balkl kitabna baknz. Kitabn bandan
itibren Prof. Corbin okuyucuyu hayl kelimesinin anlamn herkesin kulland anlamda kabl etmee kar u-
yarmakta ve s.5 de unlar yazmaktr: "Burada, kelimenin herkes tarafndan kullanlan anlamyla, muhayyele sz
konusu edilecek deildir. Muhayyele'den kast ne din ne de din-d muhayyeledir; bu gerek-d ile zde kl-
nan bir hayl reten bir organ da deildir, estetik yaratma organ olarak dnlecek bir nesne de deildir. Bun-
dan kast, kendisine has olan lemde bal ve tmyle objektif bir varla ship olan, ve Hayl'in de buna has
idrk organ olduu, mutlak olarak temel bir fonksiyondur.
Yazarn nsz
11
byle bir tavr taknmamaktadr; nk onun grne gre ry, vehim ve hayl deersiz
ya da yanl eylere deil fakat birer "remiz (sembol) olu"a dellet etmektedirler.

"Gerek" denilen ey hi kukusuz hakik Gerek deildir; fakat bunun bo ve da- yank-
sz bir ey olduu kansna da kaplmamaldr. "Gerek" denilen ey, hakik Gerek'in bizzat
kendisi olmamakla birlikte onun, hayl dzeyinde, mphem ve belirsiz bir yansmas yni
baka bir deyimle Gerek'in bir remiz, bir sembol araclyla sembolik bir temsilidir.
Rylardaki sembollerin ardndaki gerek durumu renebilmek iin nasl bu sembolleri yo-
rumluyorsak, gerekli olan da: Gerek'in hayl dzeyindeki bir yansmas olan "gerek" dedi-
imiz nesneyi de benzer ekilde yorumlamamz, daha dorusu te'vil ederek aslna rc' et-
tirmemizdir.

Yukarda geen: "Btn insnlar (bu lemde) uykudadrlar; ancak ldklerinde bu uyku-
dan uyanrlar" melindeki hadse dayanarak bn Arab: "Peygamber bu szlerle bir kimsenin
bu lemdeki btn grdklerinin ry gren bir kimsenin rys mesbesinde olduuna ve
te'vl edilmeleri lzm geldiine iret etmitir"
15
demektedir.

Ryda grlen bizzat Gerek deil fakat onun var olduu sanlan bir eklidir. Btn
yapacamz i de bunu, orijinal ve hakik durumuna rc' ettirmektir. Ve te'vl de ite budur.
Hadsdeki "lmek ve uyanmak" ibreleri de, bn Arab'nin anlayna gre, byle bir te'vl
icr etmekten baka bir ey deildir. u hlde buradaki "lm" biyolojik bir lm anlamnda
deildir. Bu, bir insnn hislerin ve akln ksteklerini frlatp atmas, doal olaylarn rdkle-
ri ince remizler perdesinin ardn grmesi gibi mnev bir olaya; yni, ksacas, fen denilen
mistik deneyime dellet etmektedir.

Bir insn uykusundan uyanp da gerek gzlerini aarak etrfna baktnda ne grr?
Bu takdirde ne gibi bir senaryo seyreder? te bu hrikulde sahneyi tasvir etmek ve bunun
mhiyetini aklamak bn Arab'nin balca abasdr. Uyank iken grd lemin tasviri
onun dny grn oluturmakta, bu lemin yapsnn ve tabatnn teorik aklamas da
onun felsefesini meydana getirmektedir.

u hlde, olaylarn oluturduklar perdenin ardnda kendini gizleyen ve "Gerek" deni-
len eyi kendine byk lekli bir sembol klarak var olduunu m ettiren Nesne nedir?
std buna derhl cevap vermektedir. Bu Mutlak'dr, gerek olan Gerek ya da Mutlak
Gerek'dir ki bn Arab buna Hakk demektedir. Buna gre "gerek" denilen ey yalnzca bir
rydan ibret olmakla birlikte bsbtn de vehim deildir. Bu ise, Mutlak Gerek'in yni
Hakk'n zel bir grn, kendi zuhrunun zel bir biimi: bir tecell'sidir. Bu, "fizik tesi
(metafizik) bir temele dayanan bir ry'dr. bn Arab: "Varlk ve Olu (Vcd ve Kevn) le-
mi bir hayl olup gerekte bu, Hakk'n bizzat kendisi'dir"
16
demektedir.

Bylelikle, kendisine "gereklik" yaktrlan ve eitli biim, zellik ve hllerden ibret
olan varlk ve olu lemi biztihi ok renkli bir kuruntu ve hayl imlthnesidir; fakat ayn
zamanda da, eer bu farkl biimler ve zellikler ayr ayr bamsz birer varlk olarak deil
de ancak Hakk'n eitli tecellleri olarak gz nne alnrlarsa, bu, gene de Gerek'den ba-
ka bir ey deildir. Bunu byle idrk eden ise, aslnda, Tarkat'n (Allh Tel'ya giden yol-
larn) en derin srlarna erimi bir kimse olur.


15
Fuss, s.200/159/286/III-251.
16
Fuss, s.200/159/287III-253.
Yazarn nsz
12
Peygamberler keif ehli kimselerdir. Tabatlarnn gerei olarak, alelde bir beerin yete-
nei dnda kalan acyip keif ve ilhmlara mazhar olurlar. Bu olaand keifler sdk
ry diye bilinmekte olup bunlarn sembolik bir mhiyeti vardr. Genellikle bir peygamber
kendi keiflerinin araclyla ve bunlarn ardnda lfla ifdesi mmkn olmayan bir eyi,
Hakk'n gerek vechinden (neet eden) bir eyi idrk eder. Bununla birlikte, gerekten de, bir
peygamber iin sembollerle (rmz'la) dolu "rylar" yalnzca bu olaand keiflerden
ibret deildir. Peygambere gre, grd her ey ve hatt gnlk hayatta dah temasta bu-
lunduu her ey bir remze dellet etmee yni sembolik bir mhiyeti haiz olmaa msaittir.
"Her ne kadar (uyku ile uyanklk) hller(i) biribirlerinden hi kukusuz farkl iseler de, Pey-
gamberin uyank iken idrk ettii her eyin byle bir mhiyeti vardr"
17
. Peygamberin (eyy
hayl kudreti ile grd) uyku hli ile (eyy hisleriyle idrk ettii) uyanklk hli arasn-
daki biimsel fark korunmakla birlikte her iki hlde de idrk olunan ey gene de (O'nun in-
dinde) yalnzca sembollerden ibrettir
18
.

u hlde hayatn bylesine olaand mnev bir hl iinde yaamakta olan bir pey-
gamberin, aslnda btn mr boyunca, bir ry iinde ryda olduu sylenebilir: "Btn
hayat bir ry iinde rydan baka bir ey deildir"
19
. bn Arab'nin bununla kastettii u-
dur: (her ne kadar avm bu kevn lemin bir ry olduunun bilincine ship deilse de)
mdem ki bu kevn lemin kendisi gerekte bir rydr
20
, bu genel ry ortam iinde ola-
and sembolleri idrk eden peygamber de bir ry iinde ry grmekte olan bir kimseye
benzetilebilir.

Fakat aslnda bu, durumun en derin anlamda kavranmas demektir. Ve yazktr ki pekok
kimse bu idrke eriemez; zr onlar bu olaylar lemini genellikle madd olarak gerek san-
makta ve bunun sembolik mhiyetinin farkna da varamamaktadrlar. Hatt peygamberlerin
bir blm dah bu konuda berrk bir fehmet shibi deildirler. Bu ancak Hazret-i Mu-
hammed gibi kmil bir peygambere ikr klnm olan derin bir Varlk srrdr. bn Arab
bu noktay, her birine mahsus fehmet fark asndan, Hazret-i Ysuf ile Hazret-i Muham-
med arasndaki tezd rnek alarak aklamaktadr.

Kur'n'da Hazret-i Ysuf'un, kk bir ocuk iken, rysnda onbir yldz ile Gne ve
Ay'n kendisine secde ettiklerini grd anlatlmaktadr (XII/4). bn Arab'nin dncesine
gre bu olay yalnzca Hazret-i Ysuf'un haylinde vuku bulmutur. Hazret-i Ysuf
birderlerini yldzlar, babasn Gne ve annesini de Ay eklinde grmtr. Bundan ok
sene sonra Hazret-i Ysuf Msr'da artk kudretli bir vezir iken birderleri nnde secde et-
tikleri anda kendi kendine: "Bu benim ok nceden grm olduum rynn te'vlidir. Onu
Rab'bim gerek kld" (XII/100) demitir.

bn Arab'ye gre iin buradaki can alacak noktas son cmlede bulunmaktadr:
"Rab'bim onu gerek kld"
21
, yni "hayl sretinde gsterdikten sonra onu his leminde de
aklad"
22
. Hazret-i Ysuf'un anlayna gre bu, rysnda grm olduu eyin hislere
hitb eden bir srette tecessm etmesi vey gereklemesinin en son gerekleme olmasn
gerektirmektedir. Hazret-i Ysuf bylece eynn "ry" blgesini terk ederek "gereklik"
dzeyine ktn dnmektedir.

17
Fuss, s.110/99/135/II-226.
18
Fuss, s.111/99.
19
Fuss, s.111/99/135/II-226.
20
Yni herbiri Hakk'a iret eden bir semboller sistemidir.
21
Arapas: "Kad cealah Rabb hakkan".
22
Fuss, s. 112/101/137-138/II-231.
Yazarn nsz
13

Buna kar bn Arab hiss varlklar bakmndan "ry" ile "gerek" arasnda esasl bir
fark bulunmad dncesini ileri srmektedir; Hazret-i Ysuf'un rysnda grm olduu
daha bandan itibren hislere hitb eden bir eydi, zra "haylin vazifesi hissedilen eylerden
(mahssat'dan) baka hi bir ey retmemekdir"
23
.

Hazret-i Muhammed'in tutumu ise bundan ok daha derindir. Hazret-i Muhammed'in g-
r asndan bakldnda, rysyla ilgili olarak, Hazret-i Ysuf'un bana gelmi olanlarn
doru te'vli yledir. Bir kere ie hayatn kendisinin dah bir ry olduunu bilmekle bala-
mak gerekir. Kendisinin bile aslnda byk bir rydan ibret olduunu bilmedii hayatnda,
Hazret-i Ysuf zel bir ry grmektedir (onbir yldz, v.s..). Ve sonra bu zel rydan u-
yanmaktadr. Yni o byk rysnda bu zel rysndan uyandn grmektedir. Sonra da
kendi kendine bu zel rysn te'vl etmektedir (yldzlar = birderleri, v.s). Aslnda bu
(te'vli dah) o byk rysnn devmndan baka bir ey deildir! O yalnzca byk
rysnda kendi zel rysn te'vl ettiini grmektedir. Dolaysyla bylece te'vl ettii olay
da hisse hitb eden bir keyfiyet olarak gereklemektedir. Buna binen Hazret-i Ysuf da
te'vlinin doru ktn ve rysnn da kesin bir sonuca erimi olduunun zehbna var-
maktadr. Bylece artk kendisinin de rysnn tmyle dnda bulunduunu zannetmekte-
dir. Oysa ki gerekte hl rys devm etmekte ve kendisi de hl ry grmee devm et-
tiinin bilincine mlik bulunmamaktadr
24
.

Hazret-i Muhammed ile Hazret-i Ysuf arasndaki tezd Kn tarafndan, ikn edici bir
ekilde, ylece zetlenmektedir:

Anlay derinlii bakmndan Muhammed ile Ysuf arasndaki fark undan ibrettir.
Ysuf d lemdeki hislere hitb eden sretlere "gerek" gzyle bakmtr. Oysa ki,
gerekte, haylen mevcd olan btn sretler de istisnsz hisler araclyla kavranrlar;
zr hayl zten bir mahssat (hislere hitb eden eyler) hazinesidir. Haylen mevcd o-
lan her ey, her ne kadar bilfiil hislerle idrk edilmese bile, gene de, hisse hitb eden bir
srettir. Muhammed'e gelince O, d lemdeki mevcd hiss sretlere de hayl rnleri
ve bundan baka hayl iinde hayl gzyle bakmaktadr. Zr ona gre, kelimenin tam
anlamyla, yegne "Gerek", tecelllerin mihrak noktalarndan baka bir ey olmayan
hiss sretlerde kendini zhir klan Hakk'dr. Bu nkte de ancak Allh'ta fn olmak
sretiyle bu leme lndkten sonra (aslnda unutkanlk uykusundan baka bir ey ol-
mayan) bu hayattan uyanldnda anlalr.

u hlde, bn Arab'nin felsefesinin hareket noktasn oluturan ve "gerek" denen eyin
yalnzca bir ry olduunu ifde eden hkm bir yandan normal artlar altnda tb olduu-
muz bu lemin biztih Gerek deil de bir vehim, bir hayl, bir "adem-i hakkat" olduunu
telkin etmektedir. Fakat dier yandan bu, asl, hislerimiz araclyla idrk ettiimiz lemin
bsbtn de kuruntudan, tmyle sbjektif (enfs) bir yapdan, insn zihninin da doru
projeksiyonundan baka bir ey olmad anlamna da gelmemektedir. bn Arab'nin gr-
ne gre, eer, "gerek" bir vehim ise bu sbjektif bir vehim deil, fakat objektif bir vehim
yni salam bir ontolojik temele dayanan bir adem-i hakkattr. Bu da bunun, kelimenin hi
deilse olaan anlamyla, tmyle bir vehimden ibret olmadn ifde etmee denktir.


23
Fuss, s. 113/101/138/II-232.
24
Fuss, s. 112-113/101/II-231.
Yazarn nsz
14
Bu noktann akla kavumas iin bn Arab ile onu izleyenlere zg temel bir kavram
olan "Varln be mertebesi" (Hazert- Hamse)
25
kavramna mracaat etmek gerekir. Bu
mertebelerin yapsn Kn ksaca yle aklamaktadr
26
. Mutasavvflarn dny grne
gre Hakk'n kendinden kendine tecelllerinde bir Huzr'unu (hazr bulunuunu) ya da "var-
lk bilgisi bakmndan" (ontolojik) bir mertebesini temsil eden be "lem" vey "Varln be
mertebesi" tefrik edilmektedir:

1. Zt mertebesi vey "mutlak adem-i tecell mertebesi" ki buna Gayb- Mutlak ya da
Srr-s Sr da denir
27
.

2. Sfatlar ve Esm (simler) mertebesi ki buna Ulhiyyet makam da denir
28
.

3. Ef'al mertebesi ki buna Rubbiyyet makam da denir.

4. Emsl ve Hayl mertebesi ki
29
buna lem-i Misl de denir.

5. Hisler ve Mhede (ya da uhd) mertebesi ki buna lem-i uhd da denir.

Alt mertebelerde bulunan nesnelerin daha st mertebelerdekiler iin semboller ya da
sretler mesbesinde olmalar bakmndan Varln bu be mertebesi kendi aralarnda orga-
nik bir btn olutururlar. Kn'ye gre, bylece, (btn bu ilh Hazert'n en alt merte-
besi olan) Hisler ve Mhede kademesinde mevcd ne varsa bunlar Emsl ve Hayl merte-
besinde mevcd olanlarn sembolleri; Emsl ve Hayl mertebesinde ne varsa bunlar da lh
Sfatlar ve simler mertebesindeki eyleri aksettiren birer sret; ve her lh Sfat da lh
Zt'n kendi kendine tecellsindeki bir vechesi olmaktadr.

Bu be mertebe hakkndaki ayrntlar ilerideki blmlerde takdm edilecektir. Burada
yalnzca bn Arab'nin grne gre btn Varlk leminin esas itibriyle bu be ilh tecell
mertebesinden ibret olduunu ve st ve alt tecell mertebeleri arasnda ise, burada tasvir e-
dildii gibi, organik bir ba bulunduunu bilmek yeterlidir. Bu hususu aklda tutarak imdi
meselemize dnelim.

Varln en alt kademesi olan Hisler lemi'nde bulunan her ey ya da burada vuku bulan
her olay, biraz nce sz edilen sebepten tr, "zuhrat"tr; bu yle bir srettir ki bu sretin
iinde daha yksekte bulunan Misl lemi'ndeki bir hl kendisini dorudan doruya ve, e-
ninde sonunda dolayl olarak da, Mutlak Sr kendini if etmektedir. Etrfmzdaki Hisler
lemi'nde bulunan eyya bakp da onlara taklp kalmamay, aksine btn Varln bu
eynn ardndaki niha temelini grmeyi bn Arab keif ya da mistik sezgi diye isimlen-
dirmektedir
30
. Ksaca ifde etmek gerekirse, "keif" hislere hitb eden eyy haiz olduklar

25
Yni (ilh) be huzur. Bunlar Hakk'n be temel "kendinden kendine tecell" tarzdr.
26
Burada sunulan snflandrmann "Varln be mertebesi"nin yegne ekli olmadn hatrlatmamz gerekir.
Kn dah kitabnn baka bir yerinde biraz farkl bir snflandrma daha vermektedir.
27
Bu kavramlar bir sonraki blmde aklanacaktr.
28
VII. Blm'de Ef'al mertebesi ile birlikte aklanacaktr.
29
Bu, Varln bihakkn ilh blgesi olan 1., 2 ve 3. Mertebeleri ile "gerek" denen madd hisler lemi ara-snda
bulunan bir gei blgesidir. Prof. Henri Corbin bunu yle nitelendirmektedir: " misllerin, a'yn- sbite
sretlerinin, (arl olmayan) ltif cisimlerin, "madd yan olmayan madde"nin lemi bir ara lemdir. Bu ara
lem zihn lem ile hisler lemi kadar gerek, objektif, elle tutulur, srekli bir lem olup rhn olan ey burada
cismn, cismn olan ey de burada rhn hviyet kazanr". Bu, organ faal Muhayyele olan lemdir; buras
ilh tecelllerin vuku bulduu, ilhamlarn ve sembolik hikyelerin hakik realiteleriyle arz- endam ettikleri sah-
nedir.
30
Fuss, s. 111/99
Yazarn nsz
15
sembolik deerleri bakmndan ele almak, idrk etmek demektir. Bunu byle yapan bir kim-
se bu lemde ne grp ne duysa her yerde Gerek'in zahir bir grn ile karlam olur.

Bu trden kimseler iin btn grp geirdikleri, lh Varl izhr eden bir sret ve
lh Hakikat'n bir vechesine zg bir semboldr
Buna gre bir Resl uyank olduu saatlerde yakaza hlinde ne trl bir kefe mazhar
olursa olsun bunun mhiyeti uyuduu zaman grdkleriyle ayndr. Hi kukusuz bu iki
hl, biri hislere hitb etmek, dieri ise haylde vuku bulmak hasebiyle biribirlerinden
farkldrlar. Fakat Resln grdnn, bunlarn arkasnda bulunan Hakk'n bir remzi
(sembol) ve bir sreti olmas hasebiyle, her ikisi de ayndr
31
.

Byle bir ruh yapsna ship birisinin gznde btn "gereklik" lemi kendi kendine ye-
ten bir ey olmaktan kar ve ok esrarl bir rmz (semboller) ormanna, bir ontolojik yak-
trmalar sistemine dnr. Ve alelde gereinkinden bir st kademede ortaya kan
rylarn da, hislere hitb eden keyfiyetler olmak ama esas itibriyle bir de sembolik bir
mhiyeti bulunmak hasebiyle, bu gerein ey ve olaylaryla ayn mhiyette olduklar orta-
ya kmaktadr. Bu gr asndan, hislere hitb eden nesneler lemi ile rylar leminin her
ikisi de sembollerin ayn blgesidir. Bu bizim lemimizdeki her ey Allh'n bir zuhrudur;
O'nu if eder. Kn'nin dedii gibi: "Gayb lemi'nden hareketle uhd lemi'nde kendini
izhr eden her ey (kendisini ister hayl anlamnda, isterse de bir misl hlinde izhr etmi
olsun) Allh'dan gelen bir ilhm, bir tlimat ya da bir bildiridir
32
.

Bununla beraber, lemin burada izilmi olan sembolik yapsna ancak pek kstl sayda
kimsenin bilinci nfuz edebilmektedir. Avm (yni halkn ounluu) Varln en alt merte-
besine yni Hisler lemi'ne bal ve onunla snrl olarak yaar. Bu, onlarn karanlk bilinle-
rindeki yegne varlk lemidir. Onlar iin yalnzca bu en alt Varlk mertebesi elle tutulur,
kavranabilir bir mhiyete shiptir. Ve bu kademede dah, onlar, etraflarndaki eynn sret-
lerini "ta'bir" ettikleri vki deildir. Onlar gerekten de uykudadrlar.

Fakat dier yandan avm da muhayyele kudretiyle donanm olduundan zihinlerde, ok
ndir hllerde, baz olaanst haller de vuku bulabilir. En az beklenilen bir nda bunlara
yukardan bir dvet vki olur ve bir imek gibi bilinlerini bir batan bir baa aydnlatr. Bu,
onlarn yakaza hli yaamalarnda ve rylarnda vuku bulur.

ou kere muhayyele, d lemde o nda mevcd olmayan ya da tmyle hi mevcd
olmayan bir eyin zihinde hzr olmasn temin eden melekeye dellet eder. bn Arab'ye g-
re bunun farkl bir anlam vardr. Tabi, onun grne gre de, muhayyele zhiren mevcd
olmayan eyleri zihnen mevcd klma kudretidir. Fakat bu, zihni, hi bir yerde mevcd ol-
mayan eyleri grmee zorlayan lgn bir hly ve vehim deildir. Bu, hayl kudretinin o-
luturduu temelsiz bir hly da deildir. Geri karanlk ve perdeli bir biimde bile olsa gene
de Varln yksek kademesindeki bir durumu grnr klmaktadr. Bunu daha somut bir bi-
imde ifde etmek zere, bunun, "Misl lemi"ne ait bir keyfiyeti hisse hitb eden bir ekil
ve srette takdm ettiini syleyebiliriz.


31
Fuss, s. 111/99/135/II-226.
32
Fuss, s. 110.
Yazarn nsz
16
Misl lemi, ontolojik adan, srf his lemi ile srf ruh leminin yni madd olmayan
lemin ortasnda bir ara temas blgesidir. Bu, Prof. Aff'nin tanmna gre
33
, gerek olarak
var olan bir lem olup bunda eynn sretleri "letfet" ile "cismniyet" arasnda, yni srf
mnevlik ile srf maddlik arasnda bir tavrda bulunurlar.

Varln bu kademesinde var olan her eyin, bir taraftan, his leminde zhiren mevcd
olan eylerle ortak bir yan bulunur; ama, dier taraftan da, bunlar srf idrk leminde
mevcd olan soyut bir biimde "idrk olunabilir" nesnelere benzerler. Bunlar yar hissedile-
bilen, yar da idrk olunabilen zel nesnelerdir. Bunlar hissedilebilirler ama bunlarn hislere
hitb olaanst zayftr. Bunlar aklla da idrk olunabilirler; ama bu kabib bir idrk, nitelik-
leri Efltun'un "dea"larnn idrki gibi saf bir idrk deildir.

ou kere hayl diye isimlendirilen nesne, kendine has sretleri haiz olarak deil de e-
ri, dumanl ve btn btn deforme olmu bir biimde insnn bilincinde zhir olduu ek-
liyle, bu lemden baka bir ey deildir. Bu trl elde edilen hayller, tabidr ki, ontolojik
bir temelden mahrum olup hakl olarak vehimler snfna girer.

Bununla beraber bazen "Misl lemi", hi bir deformasyona uramakszn, alelde bir
insnn bile bilincinde, gerek olarak var olduu oranda zhir olabilir. Bunun en ikr hli
sdk rylarda grlr. "Misl lemi" ezel olarak mevcddur ve her n insnn bilincine
tesir icr etmektedir. Fakat kendi ynnden insn da uyank iken ou kere buna vkf deil-
dir; zr uyank iken insnn zihni d lemin madd kuvvetleri tarafndan engellenmi ve a-
rtlm bulunmaktadr. Zihninin fiziksel melekeleri uykuda iken muattal kaldndan, hayl
melekesi de ancak bu hlde kendine has tarzda faaliyette bulunabilir. Ve sdk rylar byle-
ce husle gelir.

Bununla beraber, bir kimse uykusunda sdk bir ry grse bile bu daima hisse hitb e-
den bir takm hayller silsilesi olarak ortaya kar; ve ta'br edilinceye kadar da anlamsz ka-
lr. bn Arab bunun tipik bir rneini Kur'n ve Tevrd'da naklolunduu vechile olunu kur-
ban eden brhim kssasnda grmektedir.

brhim bir gn rysnda olu shk sretinde grnen kurbanlk bir ko grr. Gerek-
te bu bir sembold. Bu, nemli bir din ibdetin yni bir kurbann Allh'a kurban edilmesinin
ilk defa tesisi iin bir sembold. Ve bu ibdetin de eninde sonunda insnn kendi nefsini kur-
ban olarak takdm etmesinin bir sembol olmas hasebiyle, brhim'in de, rysnda grm
olduunu bu mnev olayn hislere hitb eden hads bir sreti olarak ta'br etmesi gerekirdi.
Fakat brhim bunu "ta'br" etmedi. Ve az kalsn olunu kurban edecekti. imdi bu olayn
bn Arab tarafndan verilen aklamasn izleyelim
34
:

Hall-r Rahmn brhim oluna dedi ki: "Yavrucuum; ben ryda kendimi seni boaz-
larken grdm" (XXXVII/102). Ry ise, gerekte, Hayl kademesine ait bir eydir
35
.
Bununla beraber brhim rysn ta'br etmedi. Hlbuki rysnda grd kendi olu-
nun klna brnm olan bir kotu. Ve brhim rysn zhiren doru zannetti (ve az

33
Fuss erhi, s. 79. Bu erh Fuss-l Hikem'in Prof. Aff tarafndan 1946 (H.1365) Kahire'de yaynlanan bas-
ksnda olup imdiye kadar Fuss hakknda yazlanlarn en iyilerinden biridir. Bana gre Prof. Aff'nin 1938 de
Cambridge'de ingilizce olarak yaynlam olduu "Mystical Philosophy of Muhyid Din Ibnul 'Arab (trkesi:
"Muhyiddn bnu'l-ArabI'nin Tasavvuf Felsefesi", eviren: Mehmet Da, Ankara niv. lhiyt Fak. Yay. No.
127, 1975) isimli eserinden ok daha stndr. Bu eser boyunca bu erh'e hep "Aff, Fus. erhi" diye referans
verilecektir.
34
Fuss, s. 84-86/85-86/98-100/II-102 il 104.
35
Yni bu bir semboldr ve byle olmakla da ta'br edilmesi gerekir.
Yazarn nsz
17
kalsn olunu da kurban edecekti). Fakat Allh "Byk Kurban" ile (yni bir koun kur-
ban edilmesiyle) onu bu vehminden kurtard. te bu, brhim'in rysnn Allh tarafn-
dan "ta'br"i idi ama o bunu bilemedi. O bunu bilemedi; nk Hayl mertebesinde hisle-
re hitb eden bir sret iindeki her tecell, Allh'n bu zel sret ile neyi murd etmekte
olduunu bir insnn anlamasn mmkn klacak olan farkl bir ilime ihtiya gsterir.
Bylece Allh hrhim'e hitpla: "Y brhim! Sen ryn (aynen) tasdk ettin"
(XXXVII/104-105) dedi. Dikkat et ki Allh: "Bunun senin olun olduunu hayl etmek-
le gerei kavradn" demedi. Burada iret olunan hat, brhim'in rysn "ta'br" et-
memi ve grdn harfi harfine gerek saym olmasndan dolay ortaya km bu-
lunmaktadr. Hlbuki btn rylar ta'bre muhtadr Eer onun grd gerek ol-
sayd olunu kurban etmi olmas iktiz ederdi
36
. O, yalnzca, rysn gerekmi gibi
kabllenerek rysnda grd shk' tpatp kendi oluymu gibi dnd. Aslnda,
Allh'n onun olunun sretiyle "Byk Kurban"dan baka bir eyi murd ettii yoktu.
Bylece Allh da shk' srf brhim'in zihninde vki olanlardan tr kurtard. Hlbuki
iin aslnda ve Allh'n indinde kurtarma diye de bir mesele yoktu
37
.
Hiss idrk kademesinde bir kurbanlk hayvan sretine (yni bir ko sretine) brnen,
tpatp, Hayl kademesinde brhim'in olu sretine brnene tekbl etmektedir. (Bu
karlkl mtekbiliyet dolaysyla) eer brhim (bu rysnda olduu gibi olunu gre-
cek yerde) haylinde bir ko grm olsayd bunu olu vey baka bir ey olarak ta'br
etmesi gerekirdi. Bunun zerine Allh: "phe yok ki bu apak bir imtihand"
(XXXVII/106) dedi; ve burada brhim'in Allh tarafndan imtihn da onun bilgisiyle
ilgilidir; yni acaba brhim bir rynn gerek tabatnn mnsip ekilde bir ta'bir ge-
rektirdiini biliyor muydu, yoksa bilmiyor muydu? brhim, hi kukusuz, Hayle ait
eylerin mnsip ekilde bir ta'br gerektirdiini biliyordu. Fakat (bu zel hlde) bunu
yapmay dikkatsizce ihml etti. Bylelikle kendisinden tam olarak bekleneni yapmad ve
yalnzca rysnn harfiyyen bir gerek olduunu kabl etti.

brhim bir peygamberdi. Ve peygamberliin yksek mnev mevkiinde bulunan bir
ztn da bir sdk rynn daha yksek gerekler kademesine ait bir olay iin bir sembol
mhiyetinde olduunu (en azndan teorik olarak) bilmesi gerekir. Hlbuki brhim rysn
ta'br etmeyi unutmutu. Eer peygamberler byle olurlarsa avmdan rylarn ve yaka-
zalarn doru ta'br etmelerini nasl bekleyebiliriz? Bunun iin alelde bir kimsenin, tabatta
vuku bulan bir olayn, buna daha yksek Hayl kademesinde tekbl eden bir baka olayn
sembol olduunu grememesi pek tabidir.

Eyy semboller olarak grmek gibi bir yetenei insn nasl kazanabilir? Eyy rten
madd rtnn izle edilip de bunun ardndaki gereklerin ortaya kmas iin acaba insnn
ne yapmas gerekir?

Bu mesele ile ilgili olarak bn Arab Fuss'un bir yerinde ok ilgi ekici bir metoda iret
etmektedir. Bu, onun, basret gz (ya da mnev gz) diye isimlendirdii bir melekenin ka-
zanlmasna ynelik bir tlim ve terbiye yoludur. Bu, ayn zamanda insnn btn bir dei-
ime uramasn da mmkn klan bir yoldur.


36
Yni Allh onu durduramazd.
37
Bu son cmle unu kastetmektedir: Allh shk' kurbanlk bir kola kurtard. Fakat hakkat udur ki her ey
brhim'e sanki "kurtulu" gibi gzkt. Aslnda "kurtulu" diye bir ey yoktu; nk, daha iin banda, Allh'n
maksad brhim'in olunu kurban etmesi deildi. Maksd yalnzca Byk Kurban'd, baka hi bir ey deil!
Yazarn nsz
18
nsnn bu btn deiimi bn Arab'nin kendi terimleriyle: "ne'et-i dnyeviyye'den
ne'et-i uhreviyye'ye gei" diye ifade ve izah olunmaktadr
38
. Ne'et-i dnyeviyye (dnyya
dnk olma hli) insnlarn ounluunun iinde bulunduu hldir. Bu, insnn, tabi hlinde
tmyle kendi nefsinin egemenlii altnda olmas ve zihn faaliyetinin de, kendi cisminin fi-
ziksel yaps dolaysyla, ksteklenmesiyle belirlenir. Bu artlar altnda insn bir eyler an-
lamaa, gerei kavramaa alsa bile merm zihninde son derece deiiklie uram bir
ekilde belirir. Bu, insnn eynn esas hakkatndan tammen perdelenmi olduu bir
hldir.

bn Arab, bu hlden kurtulmas iin lys ve drs'in balarndan gemi olanlar, ins-
nn, bir kere de kendisinin yaamas ve nefsinde de bu iki isimle sembolletirilen btn dei-
imin mnev yaantsn tatmas gerektiini ifde etmektedir.

Hlbuki lys ve drs tek ve ayn bir ztn isimleriydi. Bu, ayn bir ahsa farkl iki hl i-
in verilmi olan iki isimdi. drs, Nuh'un zamanndan nceki bir peygamberdi. Allh onu
yceltmi, Gne Sems'na (Felek-i ems'e) yerletirmiti. Onun bu yce makamdaki ismi
drs idi. Sonradan bu makamdan Sriye'de Baalbek ehrine bir resl olarak gnderilmiti.
Bu ikinci hlde ise ismine lys denilmiti
39
.

Gn bu yksek semsndan bu ekile Dny'ya irsl edilmi (yollanm) olan lys ya-
r yolda durmam ve tammen "dnyev" olarak Arz'da, kendisindeki bu unsur varlk hlini
en u snrna kadar gtrmtr. Bu ise, ou insnlarn yapt gibi kendindeki insn akl
kaytszlkla bile olsa kullanp uygulamak yerine, kendini insndan daha aa varlk merte-
besinde tabatn unsur haytna adamakll ve bsbtn terk eden bir insn remzetmektedir.

O, bu hlde bulunuyor iken, kendisine acyip bir yakaza hli yaatld. Bu yakaza
esnsnda kendisine Lbnn Da'nn yarlp iinden kendi de eeri de tmyle alevden olan
bir atn kt gsterildi. O bu at grr grmez, yakazada, hemen zerine bindi ve o anda
kendisinden de btn arzu ve ihtiraslar (ehvetler) yok oldu. Bylece kendisi de hi bir eh-
vetin bulaamad saf akl hline dnt. Nefsin arzularna ait hi bir eyle artk ilgisi kal-
mad
40
. Ve lys, Gerei (Hakk') gereinde olduu gibi ancak bu arnm hlde grebildi.

Bununla beraber bn Arab, lys'n erimi olduu yce "Allh bilgisi"nin (lh
Mrifet'in) gene de tam olmad kansndadr. "Zir bunda (yni bu bilgide) Hakk saf tenzh
hlinde idi ki bu da lh Mrifet'in ancak yarsdr
41
. Bu demektir ki fiziksel ve maddesel her
eyden zd olan saf akl, tabat gerei, Allh' ancak tenzh olarak grebilir. Fakat tenzh
Hakk'n temel iki vechesinin ancak biridir. Dier yars ise tebh'dir. Tenzh ile tebhi
tevhd etmeyen (birlemeyen) her lh Mrifet zorunlu olarak tek tarafl olmu olur; nk
Allh'n, ayn anda, hem tenzh ve hem de tebh vechesi vardr. Bununla beraber, kim ken-
di lh Mrifeti iinde bu iki vecheyi bilfiil tevhd edebilmektedir? Bu, III. Blm'de de g-
receimiz gibi yalnzca Hazret-i Muhammed'dir, yoksa ne bir bakas ve ne de lys'dr!

imdi bu aklamalar hatrda tutarak drs-lys meselesinin kademelerinin daha somut,
yni daha az destn terimlerle izlemee alalm.


38
Fuss, s. 234-235/186/363-364/IV-59.
39
Fuss, s. 227/181/350/IV-29.
40
Fuss, s. 228/181/351/IV-30.
41
Fuss, s. 228/181/351/IV-31.
Yazarn nsz
19
Gerekli ilk bir adm olarak Arz'a indirilerek dnyev haytn en alt kademesinde yaa-
maa balayan semv drs'i taklden, varln en alt dzeyine inmek gerekmektedir. Yuka-
rda da m edilmi olduu vechile yar yolda durmamak lzmdr. Bundan sonra btn akl
faaliyetler terk edilmekte, tefekkr melekeleri tl braklmakta ve her insnn varlnn di-
binde duran "hayvanlk" (hayvniyyet) tam anlamyla gerekletirilmektedir. Byle bir kimse
"Akln ksteklerinden kurtulmu ve kendisini doal arzu ve ihtiraslarna terk etmi; artk
tammen hayvan seviyesine inmitir
42
.

Bu katksz hayvanlk mertebesinde insna bir nevi bir mistik sezgi, zel bir eit keif
melekesi ltfedilmitir. Bu keif, bir nevi, srlerin ve vah hayvanlarn doal bir biimde
mlik olduklar sezgiye benzeyen bir keiftir. Bu hayvanlar, Akl melekesine ship olmadk-
larndan ve dolaysyla da Akln kendilerine bir engel tekil etmemesi dolaysyla, bu kabil bir
kefe mliktirler.

drs-lys'n balarndan geeni bizzat yaamaya cidd bir biimde niyet eden bir kimse-
nin, ilk bir kademe olarak her hlkrda, hayvanln eksiksiz olarak kuvveden fiile kar-
mas gereklidir; hem o kadar eksiksiz ki "sonunda, beer ve cinler hri, btn hayvanlarn
doal bir biimde kefettiklerini o da kefeder olsun. te ancak o zaman hayvanln tam
anlamyla kuvveden fiile karm olduundan emn olabilir"
43
.

Bir kimsenin hayvanln bu derecesine erimi olduu grnte iki razdan anlalr;
birincisi onun bilfiil hayvn kefe ship olmas, ve dieri de konumaa muktedir olamama-
s. Bu iki razn ve zellikle birincisinin bn Arab tarafndan verilen aklamas hi deilse
bizim saduyumuz iin olduka mstesn ve gariptir. Fakat bunun bizim zihinlerimizde u-
yandrd gereklik hissinin younluunu inkr etmek de gtr. Bu, kendisi de ok
mstesn bir ehl-i keif olan bn Arab'nin kendine has, yaad bir tecrbenin tasviri olarak
gerektir de.

bn Arab'nin dediine gre hayvn kefi alm olan bir kimsede zuhur eden ilk raz
"kabirlerde kimlerin azab ektiini, kimlerin semv saadete erdiini; lnn diri, susann
konuur, oturann da yrmekte olduunu grmektir". Byle bir kimsenin gzne bizim sa-
lam ve mkl aklmzn tereddtszce zrdelilik gzyle bakaca acyip sahneler grnr.
Byle bir kefe hakl olarak "hayvn" gzyle baklp baklamayaca meselesi ise salkl
akln, hakknda, herhangi bir hkme varmak durumunda bulunmad bir meseledir. Zr bn
Arab burada kendi ahs grg ve yaantsndan sz etmektedir
44
. Fakat hi deilse doal
akln tahakkm edici ksteklerinden kendini tammen kurtam bulunan bir kimsenin zih-
ninde bu akl tarafndan tesis olunmu olan btn vr zvr tefriklerin tam bir karklk iin-
de harb olacaklarn ve dolaysyla da tammen farkl sretlere brnebileceklerini de ko-
layca grebiliriz.

kinci raz da byle bir kimsenin dilsizlemesi ve istese de denese de grdklerini szle
ifdeye muktedir olamaydr. Bu da onun hayvniyetini bilfiil gerekletirmi olduunun
niha bir iretidir. bn Arab burada bununla ilgili olarak yaad olaylarn ilgi ekici bir
tasvirini vermektedir
45
:

42
Fuss, s. 235/186/365/62.
43
Fuss, s. 235/186/365/62.
44
Bundan baka ister aka sylemi olsun, isterse st kapal geitirmi olsun stdn btn beynlar hep
kendi yaantsna dayanmaktadr. Bu da onun (herhangi bir ey hakkndaki) tasvrlerinin niin bu kadar kudretli
ve ikn edici olduunun sebeplerinden biridir.
45
Fuss, s. 235/186-187/365-366/IV-62 il 64.
Yazarn nsz
20

Eskiden bizim bir mrdimiz vard ki kendisi byle bir kefe eriti. Ama (yaadklar
hakknda) dilini tutamad. Bu da hayvniyeti (mkemmel bir biimde) gerekletireme-
mi olduuna dellet etmektedir. Allh beni bu makamda bulundurduu zaman
hayvniyetim tammiyle gerekleti. Bu srada bir eyler grr fakat grdklerimi an-
latmaa bir trl muktedir olamazdm. O hlde iken benimle dilsizler arasnda hi bir
fark yoktu.

Hayvniyet mertebesinin, bylece, en uzak snrna gitmi olan bir kimse eer mnev
tlimine devam edegelirse saf Akl hline kadar ykselebilir
46
. Hayvniyet en aa mertebe-
sine debilmek iin terk ettii akl onun cismine bal olan ve o cismi tarafndan kstekle-
nen bir akldr. Bu kimse bu ikinci makamda yeni bir akl kazanr, vey daha ziyde evvelce
terketmi olduu akl tmyle deiik bir srette tekrar elde eder. bn Arab'nin Akl- Mcer-
red
47
(saf akl, ya da mtad baka bir terimiyle Akl- Med
48
) dedii bu akl, cismn ve fi-
zik hi bir etkenle etkilenmeksizin faaliyet gsterir. Akl- mcerredin cisimle hi bir ilikisi
yoktur. Ne zaman ki bir kimse bu eit bir Akl kazanr da eyy da Akl- Mcerred gzyle
grmee balarsa, onun etrafnda tabattaki ey da ona gerek ontolojik bnyelerini if et-
mee balarlar.

bn Arab'nin kendine has dny gr erevesi iinde bu son ifdenin anlam udur ki
byle kimsenin gznde etrafmzdaki ey bamszlklarn kaybederek kendilerinin stn-
deki varlk kademesindeki eynn eitli zuhru olarak mhiyetlerini if ederler.

(Byle bir kimse) tabattaki maddelerden zde olan saf ve mcerred akl mertebesine e-
rimi olur. Tabat sretlerinde ortaya kan tecelllerin gerek kaynaklar olan eyleri
mhede eder. Ve tabattaki eynn niin ve nasl byle olduklarn da mnev bir
zevkle (bir nevi sezgisel bir bilgi yardmy la) bilir
49
.

Daha somut bir biimde sylemek gerekirse, byle bir kimse artk tabattaki eynn s-
tndeki ontolojik makama erimitir. Sfatlar ve lh simler (Esm'-l Hsn) makamnda
bulunmaktadr. bn Arab'nin varlk bilgisine (ontolojisine) has dile gre, o artk a'yn-
sbite
50
makamnda olup bu ykseklikden aaya his leminin sonsuz eitli eysna bak-
makta ve onlar, bunlarn ardndaki gerekler (hakik) cinsinden idrk etmektedir.

Bu mnev ycelik ve makama erimi olan kimseye rif yni "akn (transandant,
mtel) gerei bilen" denilmekte ve bunun bilgisine hakl olarak hakik bir zevk hli gzy-
le baklmaktadr. Byle bir kimse artk tam olmutur.

Evvelce de iret olunduu vechile drs'in Hakk'a olan vukufu ancak "yarm" bir vukuf-
tu. Byle bir kimse, hi kukusuz, tamdr ama daha henz kmil deildir. Kmil olabilmesi
iin bir adm daha ilerlemesi, kendisini ister a'yn- sbite ister tabattaki ey olsun grd
her eyin ve hatt o anda bunlar idrk etmekte olan kendisinin bile eninde sonunda Zt-
lh'nin farkl varlk dzeyleri arasnda srekli ve sonsuz bir ilh Varlk akmnn gidip

46
Yni akln btn fiziksel engellerden zde olduu mnev bir hle (Kn).
47
Arapa burada biraz karklk meydana getirmektedir; nk hem bir mutasavvfn terketmek zorunda ol-
duu "fiziksel" ya da "doal" akl iin, hem de bundan sonra kazand "mnev" akl iin ayn akl kelimesi kul-
lanlmaktadr.
48
evirenin notu.
49
Fuss, s. 236/187/366/IV-64.
50
A'yn- sbite kavram hakknda XII. Blmde geni bilgi verilecektir.
Yazarn nsz
21
gelmekte olduunu grecek bir noktaya ykseltilmesi gerekmektedir
51
. Ancak byle bir ma-
kamda bulunan kimse nsn- Kmil'dir.

Yukarda sylenenlere, bn Arab'nin bellibal problemlerine bir giri ve felsefesinin ge-
liimini dayandrd tecrb temelin ksa bir aklamas olarak bakmak gerekir. bn
Arab'nin felsefesinin, ksaca, "btn vcd ve varlk leminin nsn- Kmil'in gzne ak-
settii ekilde teorik tasvri olduu" keyfiyeti, umarm, yeterince ak bir biimde ortaya
konmu bulunmaktadr. Olaand bir ztn olaand tecrbesinin bir rn olmas hase-
biyle bu, gerekten de, olaanst bir dny gr tekil etmektedir. Pekiyi acab bir nsn-
Kmil yni tammen uyanm bir kimse lemi nasl grr? te bu mesele bundan sonraki
blmlerin ba konusu olacaktr.

Bununla beraber, bu blm kapatmadan nce geriye doru bir nazarla, deinmi oldu-
umuz bellibal kavramlar bir kere daha gzden geirmek ve bunlarn aralarndaki bant-
lar incelemek hi de yersiz olmayacaktr. Byle yaparken daha hl incelememizin ilkel bir
safhasnda bulunduumuzu ve imdiye kadar yapm olduumuzun da bn Arab'nin ortaya
koymu olduu o muazzam sistemin yapsna yalnzca m etmekten baka bir ey olmad-
n hatrda tutmamz gerekir.

En nce, bu blm boyunca m edilmi fakat aka ifde edilmemi olan ok nemli
bir keyfiyete dikkati ekmek isterdim; yle ki, bn Arab'nin btn felsef dncesi btn o
artc giriftlii ve derinlii ile Varlk (Vcd) kavramnn hkm altndadr. Onun dn-
cesi, esas itibriyle, batan baa ontolojik bir dncedir, yni varlk bilgisine dayanmakta-
dr.

Hem varlk ve hem de vcd anlamndaki Varlk kavram, bn Arab'nin btn dnce-
sine egemen olan, en yksek anahtar-kavramdr. bn Arab'nin felsefesi teolojiktir ama teo-
lojik olmaktan ok da ontolojiktir. te bunun iindir ki slm'da genellikle n plnda gelen
Allh kavram bile burada ancak ikinci plnda gelmektedir
52
. Biraz sonra da greceimiz gi-
bi Allh, daha da balangta bulunan bir ey'in, Mutlak Varln (Vcib-l Vcd'un),
zhir bir sreti ve bir tecellsidir. Varlk kavram bn Arab'nin dny grnn hakkaten
gerek temelidir.

Bununla beraber bu, herkese has bir Varlk kavram deildir. Varlk kavramnn, -
zerinde ok kuvvetli bir teshr icr ettii Aristoteles'in aksine bn Arab'nin felsefesinin hare-
ket noktas d mnda gerein somut dzeyindeki Varlk kavram deildir. bn Arab iin
tabattaki ey bir rydan baka bir ey deildir. bn Arab'ye zg Varlk bilgisi (ontoloji)
saduyu dzeyini nmtenh aan, ve avmn bilinci iin zlemeyen bir muamm olan
Varl en derin ve en gizli srrnda kavrayan bir idrk ile balamakta (ve sona ermektedir).
Ksacas, bu ancak keif denilen tecrbenin aa vurduklaryla harekete geen, tasavvufa
dayal bir ontolojidir.
Bylesine olaand bir tecrbeyle sezgisel bir biimde idrk edilen Mutlak Varlk ken-
dini saysz mertebede izhr eder. Varln bu mertebeleri, bn Arab tarafndan, bu blmde
Varln be mertebesi olarak takdm edilmi bulunan be bellibal mertebeye ayrlr. bn
Arab'nin kendisi de bu Varlk mertebelerinin her birini "Hazret" (hazr olma) diye isimlen-
dirmektedir (Hazert- Hamse). Her bir Hazret, Mutlak Valn (Vcd-i Mutlak'n) kendini

51
Fuss, s. 236/187/366/IV-66.
52
Tabi u artla ki bn Arab'nin kendisinin de sk sk yapt gibi Allh kelimesini Hakk kelimesinin eanlam-
ls olarak almayalm.
Yazarn nsz
22
zel bir srette f ettii bir tecellghtr. Mutlak Varlk, tecell ettii btn sretler dzeyin-
de Hakk kelimesiyle ifde olunmaktadr.

Varln bu be mertebesinden, nmzdeki blmde konumuzu oluturacak olan il-
ki ise mutlakl ynnden ilk olan Gerek ya da biztih Mutlak Varlk, yni Hak'dr. Bu,
kendisini izhr etmee balamadan nceki
53
Mutlak, yni hl-i hzrda en zayf bir tecell
kokusu dah gstermez bir hlde bulunan Mutlak'dr. Dier drt mertebe, Hakk'n mutlakl-
ndan "nzl edip" de daha reel ve daha somut dzeylerde tecell ettii temel formlardr.
Hakk'n bu kendi kendini izhr etme faaliyetine bn Arab tecell adn vermektedir; bunun
szlk anlam ise "bir perdenin ardndaki gizli bir eyi f etme"dir.

imdi u aadaki izelgeye bir gz atalm. Bu, bn Arab'nin lem hakkndaki grn
zetlemektedir:


Adem-i Tecell Birinci Hazret (Gayb- Mutlak)
Tecell kinci Hazret (Allh olarak tecell eden Hakk)
Tecell nc Hazret (Rabb olarak tecell eden Hakk)
Tecell
Drdnc Hazret (yar mnev, yar madd ey
olarak tecell eden Hakk)




H A K K
Tecell
Beinci Hazret (hislere hitb eden lem olarak te-
cell eden Hakk)


bn Arab'nin dny grne gre, bu izelgenin de gsterdii gibi ister mnev ister
madd ister btn ister zahir olsun her ey Hakk'n bir tecellsi olup bundan ancak Gayb-
Mutlak mstesndr ki bu da zten sylemee dah gerek olmad vechile, btn tecelllerin
gerek kaynadr.

Gz nnde tutulmas gereken bir baka husus da bu be mertebenin biribirleri arasnda
organik bir tekbl sistemi oluturmalardr. Buna gre, mesel ikinci Hazret'de bulunan her
ey, birinci Hazret'in belirli bir vechesinin bir zuhru olmasnn bir eseri olmas yannda, her
bir Hazret'e has bir baka sret altnda, dier Hazret'e de ontolojik olarak yansr. Kez ilk
mertebenin tammen saf mnev mertebeler olmalarna karlk beincisinin madd oldu-
unu ve drdncsnn de bunlar arasnda bir snr temsil ettiini hatrda tutmak nemlidir.

Bu ilk bilgiler hatrmzda olarak imdi hemen birinci Hazret'e dnyoruz.


* * *




!!. BOLUN

53
Kesin olarak ifde edilmek istenirse burada "nceki" kelimesi hi de uygun deildir; nk "mutlaklk" za-
mana bal btn bantlarn tesindedir: bu bakmdan ne "nce" ve ne de "sonra" olabilir.
Yazarn nsz
23

D!PS!Z KARANL!K



Felsefe-d terminoloji bakmndan Mutlak ya da Gerek, doal olarak, Tanr ya da Al-
lh kelimeleriyle ifde olunur. Fakat bn Arab'nin kendine zg tam anlamyla teknik ter-
minolojisinde Allh ile, mutlakl bakmndan Mutlak olan deil de bunun zel bir vechesi
murd olunmaktadr. Gerekten de mutlak olan Mutlak yle bir ey'dir ki buna Allh dah
denemez. Bununla beraber, ak bir isim verilmeksizin herhangi bir ey Hakknda da konu-
ulamayacandan, bn Arab de Mutlak' kastederken Hakk kelimesini kullanmaktadr ve
bu da Hakkkat ya da Gerek anlamndadr.

Bylesine bir mutlaklktaki Mutlak ya da, tektanrl dinlere has bir ifdeyle, "biztih Al-
lh" (hviyyetinin gerektirdii gibi Allh'n Zt) hi bir sretle kavranamaz ve yanna da
yaklalamaz. Bu mndaki Hakk, beer zeksnn kavrayabilecei her trl sfat ve balar-
dan mnezzeh olduundan, bize tmyle mehl kalr. Beer, nceden bz sfatlarla nite-
lendirmeksizin ve u ya da bu sretle kaytlandrmakszn herhangi bir eyi ne dnebilir ve
ne de onun Hakknda konuabilir. Bu i'tibrla, kaytsz artsz mnezzeh olmas ve asl
tecrdi bakmndan Hakk, beerin bilgisine ve idrkine konu olamaz. Baka bir deyile mut-
laklnda kald mddete O, bilinmeyen ve bilinmeyecek olan bir ey'dir. O, Gayb- Mut-
lak denilen srdr.

Hakk, bu anlamda "enker-l nekrt" yni belirlenmemilerin en belirlenmemiidir
54
;
zr ne bir sfat ve ne de kendi Zt'nn yannda herhangi bir banty haizdir. Fakat "en-
ker-l nekrt" deyimi ayn zamanda da pek isbetli olarak "bilinmeyenlerin en bilinmeyeni"
(mehllerin en mehl) anlamndadr. bn Arab bu vechesi bakmndan Hakk'a, daha
sembolik bir tarzda, Am' yni Dipsiz Karanlk
55
adn vermektedir.

Dipsiz Karanlk (yni "ltaayyn") hlinde bulunan Hakk'n, bundan sonra bizi epeyi
megl edecek olan lh Tecell bakmndan da, Ahadiyyet (Teklik) mertebesinde olduu
sylenir. Buraya kadar hi bir tecell yoktur ama artk O'ndan tecellnin zuhru beklenmek-
tedir. Bu, henz daha balamam olan tecell faaliyetinin gerek kaynadr. Ve bu hlde,
hlen tecell vk olmadndan, ne bir kesret (yni okluk) ve ne de byle bir kesretin glge-
sini grmek mmkndr. Bu bakmdan Hakk burada Ahad (Tek)'dir. Bu zel anlamda
"Tek" kelimesi kesretin bir btn demek olan "Bir" anlamnda da deildir. Bu, kartlk
kavramnn dah anlamsz olduu mutlak srette kaytsz artsz olan asl ve iptida safla
dellet etmektedir.

Ahadiyyet hli ebed bir sreklilik, ebed bir skndur. Burada en kk bir hareket dah
yoktur. Hakk'n (yni Mutlak'n) kendinden kendine tecellsi henz vki olmaz. Hakkyla
konumak gerekirse, biz, bu mertebede herhangi bir zt tecellden, olumsuz son mertebele-
rinden geriye doru, bu mertebeye baktmzda, Hakk'n zt tecellsinin ademinden (yni

54
Fuss, s. 238/188/370/IV-76. Bu mnsebetle bn Arab'nin baka bir pasajda ayn "enker-l nekrt" deyimi
"ey" kelimesine bal olarak kullandna iret edelim. bn Arab bununla "ey" kavramnn herhangi bir eye
dellet edecek kadar mulk ve mehl olduuna iret etmektedir.
55
"Esm' mertebesinde tecell etmeden nce Ahadiyyet makamndaki Zt- lh dipsiz bir karanlkta bulunmak-
tadr" (Kn, s.31')
Yazarn nsz
24
yokluundan) bahsedebiliriz. Hakk'n tecellsi ancak bir sonraki mertebede, Kesrette Vahdet
demek olan Vhidiyyet (Bir'lik) mertebesinde vuku bulmaa balar.

Hakk'n kendi mutlakl iinde kendini izhr etmesi imknszdr. "Gerek anlamyla Al-
lh' bilenler, Ahadiyyet makamnda asl tecell olamyacan ifde etmektedirler"
56
, nk
yalnzca uhd lemindeki ilme ynelik zevk ve tecrbelerin norml ekillerinde deil, fakat
fen denilen o yksek mistik zevkte dah gren (nazr) ile grlen (manzr) arasndaki fark
daim bk kalmaktadr. Sfler sk sk, vuslat denilen, "Allh ile bir olu"dan bahsederler.
Bununla beraber bn Arab'ye gre tam bir birleme onlarn ve ifdelerini kt seenlerin
vehminden baka bir ey deildir. Eer bir sf kendi ilh vuslat zevkini "Ben Allh' kendi
vstasyla grdm" (nazartuhu bih) yni "Ben kendi varlmdan geip Allh'da fn olarak
O'nu Kendi gzleriyle grdm" diyerek tasvr ederse ve eer bu ifdesi de gerekten de ya-
ad hl bakmndan doru ise, burada gene de grmekte olan kendisi ile grlmekte olan
kendisi arasnda bir fark kalmaktadr.

Eer "Ben O'nu kendi vstasyla grdm" diyecek yerde "Ben O'nu kendi vstamla
grdm" dese bu ifde birleme (Vahdet) hlini tasvr eder mi? Asl! Zr iin iine "ben"in
girmesiyle mutlak Vahdet derhl kaybolmaktadr. Pekiyi, acab "Ben O'nu Kendisi ve ken-
dim vstasyla grdm" (nazarth bih ve b) denirse ne olur? Bu ifdenin de gene yaa-
nan mistik hlin sdk bir tasvri olduunu kabl etsek, bu hlde dah (nazart'deki) "ben"
anlamna gelen "t" zamir taks gene bir blnml m etmektedir. Bu da balangtaki
Vahdet hlinin artk mevcd olmadn gstermektedir. Buna gre de her hl iin fail ile
mef'ul (yni burada grnen nesne) diye iki unsru gerektiren zorunlu bir bant mevcd
olmaktadr. Ve hatt sf byle bir mistik hlde, yalnzca kendini gene kendi vstasyla gr-
se bile bu da ancak Vahdet'in bozulmasna dellet eder
57
.

u hlde, mistik zevkin en yksek derecesi olan vuslatta bile ilk Ahadiyyet zorunlu ola-
rak bozulup ikilie dnmektedir. Baka bir deyile Ahadiyyet mertebesindeki Hakk her
zaman iin mehl kalmaktadr.

Beer bir eye vukuf kesbetmee uratnda, o eyin vstasz bir biimde kavranmas-
na engel olan zel bir bantnn, zel bir artn ortaya kmas beer idrkinin almas
mmkn olmayan kaderidir. Bir fikri olmakszn, belirli bir adan bakmakszn beer her-
hangi bir eyi bilmekten ve ona vukuf kesbetmekten cizdir. Buna karlk, mutlakl bak-
mndan Hakk da btn bu cins bantlardan ve vechelerden tmyle mnezzeh olan Bir
ey'dir.

Buna gre, acab, Hakk hakknda tek bir kelime dah sylenmesi imknsz mdr? Biraz
nce sylenenlerden ikr olduu vechile bu bbda nceden isndda bulunmak mmkn
deildir. Bununla beraber felsef olarak bu mertebedeki Hakk hakknda syleyebileceimiz
tek bir ey vardr. Bu da "Varlk"dr. Hi kukusuz bu, felsef bir gr as olup byle ol-
mak hasebiyle de Hakk' snrlandrp belirlemektedir. Fakat felsef dnce snrlar iinde
"Varlk" en renksiz ve dolaysyla da hatra gelebilecek en az snrlayc isnddr. Bu, doru-
dan doruya Hakk'n gerek zne iret etmekte ve O'nu en yksek derecede "kaytsz-
artszlk ile" tasvr etmektedir.

Bu gr asndan bakldnda Hakk'a bn Arab Zt demektedir. Bu kapsamda Zt,
Vcd- Mutlak'a yni "kaytsz artsz safl bakmndan Varlk"a dellet etmektedir. Mut-

56
Fuss, s. 95/91/114/II-145.
57
Fuss, s. 95/91/114/II-146.
Yazarn nsz
25
lak sfatnn da iret ettii vechile bunun snrl ve belirli bir varlk anlamnda alnmamas
gerekmektedir; bu, snrl bir biimde mevcd olan btn mevcdtn tesinde bulunan, b-
tn bu mevcdtn kayna olup onlar mevcd klan, var eden Bir ey'e dellet etmektedir.
Bu, her eyin niha temeli olan Varlk'dr.

Varlk Bilgisi (ontoloji) bakmndan Hakk kavram btn Fuss'un bandan sonuna ka-
dar hkim olan temel bir tezdir. Fakat bn Arab bu eserinde bununla tam felsef bir konu i-
mi gibi megl olmamaktadr. Onun adna Kn bu fikri en ak bir biimde ifde etmekte
ve felsef anlamda telkki edilen "Mutlak olarak Zt" kavramn aklamaktadr. O bunu, bn
Arab'nin dncesinin gerek temeliyle ilgili bellibal fikrin biri olduunu dnmekte-
dir. Aada, eserinden aktardmz tm pasaj "Ahadiyyet mertebesindeki Zt'n (Zt-
Ahadiy yet'in) gerek mhiyetinin aklanmas" baln tamaktadr
58
:

Ahadiyyet mertebesindeki Zt (Zt- Ahadiyyet) denilen Gerek, mhiyeti itibriyle, Var-
lk derecesinde olduu kadaryla mahz Varlk'dan (Vcd'dan) baka bir ey deildir.
Bu, ltaayyn ile de taayyn ile de kaytlanm deildir; nk O, biztih herhangi bir
sfat ya da isimle nitelendirilemeyecek kadar mukaddestir. O ne bir vasfa shiptir ve ne-
de bir kaytla baldr; O'nda kesretin bir glgesi dah bulunmaz.

Bu ne bir cevherdir, ne de bir raz; zr bir cevherin mevcdiyetten farkl yle bir hvi-
yeti olmas gerekir ki onu btn teki mevcdlardan farkl klsn. Ayn keyfiyet bir raz
iin de geerli olup bunun, bir de fazladan, kendi yannda mevcd olan ve bal buluna-
ca bir yere ihtiyc vardr. Vcb-l Vcd'dan gayr her ey, ya bir cevher ya da bir
raz olacandan Varlk olarak Varlk, ancak Vcib-l Vcd olabilir. Vcib-l
Vcd'dan gayr her varlk, ancak snrll bakmndan Vcib-l Vcd'dan "gayr" g-
zyle baklmaa mstehaktr. (Aslna baklacak olursa) zt bakmndan hi bir ey onun
"gayr" olamaz.

Bu byle olduunda, Vcib-l Vcd bakmndan bunun varlnn onun biztih Zt-
Aslsi olduunu kabl etmek gerekir; zr Varlk olarak Varlk olmayan her nesne hlis
"adem"dir. Ve adem de mahz "yokluk" olduundan, Varlk olarak Varl "yokluk"dan
ayrdetmek zere zel bir nefy (red) ilemine yni nc bir terim iinde mndemi her
iki varln imknnn nefyine
59
bavurmak zorunluluunda deiliz. Varlk asla yokluu
da kabl etmez; aksi hlde yokluu kabl ettikten sonra, bunun, mevcd olmayan bir
varlk olmas gerekirdi. Benzer ekilde saf yokluk da, kendi ynnden, Varl kabl et-
mez. Ve gene, eer bunlardan biri (mesel Varlk) zddn (yni yokluu) kabl etmi ol-
sa bu takdirde, gene bilfiil kendisi (yni Varlk) olarak kalmakla beraber, kendi kendinin
zddna (yni yoklua) dnm olur. Fakat byle bir eyin kendinden baka bir eyi
"kabl etmesi" iin kendinde zorunlu olarak kesret bulunmas gerekirdi. Hlbuki Varlk
olarak Varlk asl kesret ihtiv etmemektedir. Varlk ile yokluu kabl eden: Varlk ola-
rak Varlk deil, lem-i idrk'deki Varlk ile zhir olan ve yoklukla da kaybolan eylerle
bunlarn sbit ahvli (a'yn- sbite'si = ide'si)'dir
60
.

u hlde (somut "gereklik" lemindeki) her ey ancak Varlk vstasyla mevcddur.
Buna gre byle bir mevcd biztih Varlk deildir. Aksi takdirde, bunun mevcdiyete
mlik olduu zaman mevcdiyetinin, kendi fiil mevcdiyetinden nce bile mevcdiyeti
haiz olmu olduunu kabl etmek zorunda kalacaktk. Hlbuki "Varlk olarak Varlk"

58
Kn: Fuss erhi, s.3
59
Zr snesinde hem Varl hem de yokluu cem' edecek daha geni bir kavram olmas mmkn deildir.
60
Bunun anlam bir sonraki pasajda aklanm bulunmaktadr.
Yazarn nsz
26
balangtanberi mevcd olup mevcdiyeti de kendi z, zt- aslsi, cevheridir. Aksi
hlde mhiyeti mevcdiyetten farkl olurdu ve kendisi de Varlk olmazd. Eer bu byle
olmasayd, bu takdirde mevcdiyeti zuhur ettiinde mevcdiyetinin kendi
mevcdiyetinden nce dah kendi z mhiyeti olarak bir mevcdiyete mlik olmu ola-
can kabl etmek zorunda kalm olacaktk. Bu ise abestir.

Buna binen Varlk, zorunlu olarak, herhangi baka bir eyin mevcdiyeti araclyla
deil de kendi z cevheri (zt- aslsi) araclyla mevcd olmak mecbriyetindedir.
Bundan baka her bir baka mevcdu var klan da O'dur. Bunun byle oluunun sebebi
btn dier eylerin hep ancak Varlk (=Vcd) araclyla mevcd olmalar ve O'nsuz
da hi bir ey olmamalardr.

Kn'nin bu pasajda (1) "Varlk olarak Varlk", yni Mutlak Varlk; (2) a'yn- sbite,
ve (3) his lemindeki somut varlklar ya da mevcdt diye varlk kategorisine iret etti-
ine dikkati ekmek gerekir. Bu l blnme bn Arab'nin kendisinin temel dncesini de
sdk bir biimde yanstmaktadr. bn Arab Fuss'da bu meselenin bu zel gr asndan
iyi dzenlenmi ontolojik bir tartmasn takdm etmemektedir. Bununla beraber bu mesele,
onun felsefesinin ana konularndan biridir. Bu meselenin ksa bir sistematik takdmi onun u-
fak rislelerinden birinde, "Kitb- n'- Devir"de bulunmaktadr
61
. bn Arab bu rislede
bu varlk kategorisini ya da kendisinin ifde ettii gibi "mertibi"ni zikretmekte ve bun-
lardan baka bir ontolojik kategori olamyacan da ifde etmektedir. Bunlar: (1) Mutlak
Varlk (Vcd- Mutlak), (2) snrl ve belirli Varlk, ve (3) kendilerine varln da yokluun
da isnd edilemeyecei eylerdir. Bu kategoriden ikincisi hislere hitb eden ey lemi
olup, haklarnda var ya da yok (mevcd ya da ma'dm) olduklar sylenemeyen ncs de
a'yn- sbite lemidir.

leride a'yn sbite ve hisler araclyla idrk edilebilen eynn ontolojik m-
hiyetlerini ayrntl bir biimde tartmak imknmz olacaktr. Bizi imdi ilgilendiren yalnz-
ca birinci Varlk mertebesidir.

Bil ki mevcd olan ey Varlk mertebesi oluturur; ve bundan baka Varlk mertebe-
si de yoktur. Ancak bu bizim ilmimize konu olabilir; zr bunlardan gayrs tmyle
adem olup ne bilinebilir, ne de bilinmeyebilir; ve bunlarn herhangi baka bir ey ile de
hi bir ilikisi yoktur.

Bu idrk ile bu kategoriden birincisinin, biztih Varla mlik olan yni gerek cev-
her-i aslsi bakmndan kendi araclyla (biztih) mevcd olan olduunu ifde etmek
isterim. Bunun mevcdiyeti ademden ileri gelmez; tersine bu, Zt'ndan baka kayna
olmayan Mutlak Varlk (Vcd-i Mutlak)'dr. Bunun aksi hlinde bu eyin (yni kayna-
n) mevcdiyet bakmndan O'ndan nce gelmesi gerekirdi. Gerekte O, mevcd btn
ey iin Varln gerek kaynadr; O, onlar belirleyen, blen, tasarruf eden
Yaratc'lardr (Hlik'leridir). Ksacas O, snrsz ve artsz olan Mutlak Varlk'dr. O'na
hamd olsun! O, Hayy (Hayatn Kayna, Diri) olan, Bk (Ebed) olan, Alm (Her eyi
Bilen), Azm (Her eyden Yce) olan, Kdir (Kudretin Shibi) olan ALLH'dr
62
.

bn Arab'nin bu zikredilen bu pasajn son cmlerinde Mutlak Varl Kur'n'n Hayy,
Bk, Alm, Kdir olan lh'yla yni Allh ile aka zde klmas clib-i dikkattir. Bu bize,

61
H.S. Nyberg: Kleine Schriften, s. 15 ve tesi, Leiden, 1919.
62
a.g.e.
Yazarn nsz
27
onun, szne balad zamanki ontolojik dzeyden, bylece, m'minin yaayan mnna has
din dzeye geiine iret etmektedir.

Evvelce de stnde durmu olduumuz vechile bn Arab'nin felsefesinde, mutlakl
bakmndan Gerek, mutlak srette bilinmeyen bir ey, beer idrkinin eriiminin ok tesin-
de bulunan bir Sr'dr. Bu mehr Kuds Hads'in de isimlendirdii gibi Kenz-i Mahf (Gizli
Hazne) olup bn Arab'nin kendisi de buna bzen Am' (krlk vey dipsiz karanlk) demek-
tedir. Hakkyla konumak gerekirse. Tecell srecinin balangcnda olmasna ve daha sonra-
ki tecell dzeylerine kyasla da, Srr'n iptida karanlndan dar doru hareketinde brn-
d en yce ve en mkemmel sret olmasna ramen, Allh'n isminde, imdiden fil du-
rumunda olan Srr'n kendinden kendine tecellsini grmeliyiz. Bununla beraber, kendi yaa-
d mna dorudan doruya bal hitbet dzeyinde bu tecell Hakknda konuan bir
m'minin gr asndan, Mutlak Varlk Allh'dan baka bir srete brnemez. Biztih
Varlk ise asla din mnn konusu olamaz!

Bu keyfiyet: bizim Mutlak Varlk Hakknda ne sylemek istersek syleyelim ve O'nu
gerekten de naslsa ylece tasvr etmee ne kadar ok alrsak alalm, ister istemez (ve
yalnzca) O'nun tecelllerinin u ya da bu vechesi hakknda konumaa mecbr kaldmz
da aklamaktadr; nk ltaayyn (belirsizlik) mertebesindeki Hakk beerin lisnna asla
smaz. Bununla beraber tecell Hakk'n gr asn temsil etmez. Bu daha ok insann g-
r asdr. Zt- lh'nin kendisi ebediyyen "gizli bir hazne" olarak kalacaktr.

Bu gr asndandr ki bn Arab Mutlak Varl bzen Ganiyy diye isimlendirmekte-
dir. Szlk anlamyla bu kelime "zengin" ve zel anlamyla da "mutlak olarak kendi kendine
yeten" demektir. bn Arab: "Btn zddyetten ve kyasdan mnezzeh olan ve bunlarn etkisi
altnda da kalmayan Zt'n, isbetli bir ekilde, herhangi baka bir eye ihtiya gstermeyen
Ganiyy olarak dnlmesi gereklidir" demektedir
63
.

Fakat bylesine bir mutlak tenzh, hi bir ekilde, Mutlak Varln tmn kuatamaz.
Zr Mutlak Varlk, biztih gizli bir hazne olduundan, ayn Kuds Hads'in bildirdii gibi,
"bilinmeyi arzular". Ve bu ontolojik "arzu" da Hakk'n, her eyden mnezzeh oluunun daha
az doal bir vechesi deildir.

Ve "bilinme" mertebesi yni ilk tecell mertebesi de teolojik olarak Esm ve Sfatlar mer-
tebesidir. Bu mertebede Hakk'da eitli dea'larn bir "zdddiyeti" hsl olur ki bu da, zhir
olduunda, bu lemin somut eys olur. Hakk bu mertebeye nzl ettii vakit artk mutlak
bir srette kendi kendine yeten deildir; zr lemin Allh'a ihtiyc olduu gibi, Allh'n da
kendi tarafndan leme ihtiyac vardr. Bu durumda her ikisi arasnda bir "karlkl ihtiya"
(iftikr) bants vardr. Bu ihtiya bants karlkldr; zr Kn'nin de dedii gibi:
"lem mevcdiyeti bakmndan Hakk'a ve Hakk da tecellsi bakmndan leme muhtatr"
64
.

Ganiyy olarak Hakk, btn Esm ve sfatlarn yni btn bantlarn tesinde kalan
Varln gerek kayna olan Zt'tr. Bu "lh Zt'n kendisi, Btn ismi altndaki Allh'dr;
nk Allh (c.c.) mutlak bir srette kendi kendine yeter (Ganiyy) olup baka hi bir eye
ihtiyc yoktur"
65
. Fakat ayn Hakk, Ganiyy olmakszn vey Mftekir
66
(fakir) olarak
Allh'dr; yni btn Esm ve Sfatlarn dayana olarak "Zhir, Hlik, Metn olan

63
Fuss, s. 183/144/245/III-173.
64
Kn, s.24
65
a.g.e.
66
Bu ifde bn Arab'nin kendisinin ifdesidir. Fuss, s. 24/56/17/I-150.
Yazarn nsz
28
Allh'dr"
67
. leride ayrntlaryla greceimiz vechile lh simler ve Sfatlar ancak bilkuvve
mevctturlar. Ne vakit ki bunlar lem denilen somut zuhur mertebesinde ortaya karlar, bu
takdirde, bilfiil varlklara dnrler. Bu anlamda Gizli Hazne, "bilinmesi iin", bu leme
muhtatr.
Bu i'tibrla meseleye hangi gr asndan yaklarsak yaklaalm sonunda kendimizi
gene hareket noktamz olan ok basit bir kazyyeye (nerme'ye) yni "mutlakl bakmndan
Hakk'n aslnda bilinmedii ve bilinmesinin de mmkn olmad" kazyyesine dnm g-
rrz. Baka bir ifdeyle, Hakk'n btn vechesi her trl tanm abas iin almas mmkn
olmayan bir engeldir. Bu i'tibrla "Hakk nedir?" diye bir soru sorulamaz. Ve bu da Hakk'n
"mahiyet"i
68
olmadn sylemee denktir.
Bununla beraber bu, bir m'minin Allh'n mhiyetinin ne olduunu savunabilir bir bi-
imde sormas imknna da set ekmemektedir. Fakat bu soruya doru cevabn ancak tek bir
ekli olabilir. Ve bu biricik cevap da bn Arab'ye gre, Kur'n'da Ms'nn verdii cevapla
temsil edilmektedir.
Kur'n'da (XXVI/23-24) Firavunun kendisine ynelttii: "lemlerin Rabb'i nedir?" soru-
suna Ms: "Gklerin ve arzn ve her ikisinin arasndakilerinin Rabb'idir" demektedir. bn
Arab, Firavunun Ms'ya sorduu soruyu Allh'n mhiyeti hakknda ve Allh'n bir tanm-
n arayan felsef bir soru olarak mtlaa etmekte, ve bu konuma hakknda olduka orijinal
bir te'vlde bulunmaktadr
69
.
Ona gre Firavun bu soruyu bilgisizliinden tr deil fakat yalnzca Ms'y denemek
istedii iin sormutur. Firavun, gerek bir Allh elisinin Allh hakkndaki ilminin ne dere-
cede olmas gerektiini bildiinden Ms'nn, kendi iddia ettii gibi, gerek bir resl olup
olmadn denemek istedi. Bununla beraber Firavun hazr bulunanlar da aldatabilmek ama-
cyla olduka kurnaz davrand ve soruyu, Ms gerek bir peygamber dah olmu olsa, hazr
bulunanlar Ms'nn Firavun'dan ok daha aa dzeyde bir ilme ship olduu zannna ka-
plmalarn salayacak bir biimde sordu. Zr (sorunun ierii bakmndan) iin daha ba-
langcnda ne Ms'nn ve ne de bir bakasnn bu soruya tatminkr herhangi bir cevap vere-
bilmesi beklenemezdi. Bununla beraber bn Arab bu noktay iyice aklamamaktadr. Onun
adna Kn u aklamay yapmtr
70
.
"Allh nedir?" diye sormak sretiyle Firavun orada bulunanalara Allh'n sanki Varl-
ndan baka her naslsa fazladan bir mhiyeti varm hissini uyandrmtr. Seyirciler, by-
lece "mdem ki Allh'n bir mhiyeti varm u hlde gerek bir peygamber de bunu bilmek
ve bu soruya tatminkr bir cevap vermek zorundadr" diye bir fikre ship olmulardr.
Hlbuki Allh'n mantk anlamda tanm (hadd'i) olamyacandan gerek bir peygamber de
(eer gerek bir peygamber ise, sahtesi deilse) bir tanm biimindeki soruya tatminkr bir
cevap asla veremez. Ve bu duruma vkf olmayanlarn gznde de tanmdan kanan mp-
hem bir cevap, byle bir cevab veren kimsenin gerek bir ilim shibi olmadnn bir delli
olacakt.
Hlbuki Ms'nn cevbnda: "Gklerin ve arzn ve her ikisinin arasndakilerin Rabb'i-
dir" denilmektedir. te bu hlde verilebilecek doru cevap, ve yegne mmkn ve mkem-

67
Kn, a.g.e.
68
"Mhiyet" kelimesi rapada "Bu nedir?" anlamndaki "m hiye"den tremitir.
69
Fuss, s. 259/207-208/422/IV-181.
70
Kn, erh, s.259
Yazarn nsz
29
mel cevap da budur. Bu, bn Arab'nin de syledii gibi, gerekten de konuya vkf birinin
cevabdr. Bylece Ms cevabnda gerekten de ne sylenmesi gerekiyorsa onu sylemi
oldu. Firavun da doru cevabn bundan baka bir ey olamyacan gyet iyi biliyordu. Fa-
kat bununla beraber, yzeysel olarak, cevap gerek bir cevap deilmi gibi gzkt. Byle-
likle Firavun da, seyircilerin zihinlerinde Ms'nn Allh' bilmedii fakat kendisinin ise Al-
lh Hakknda gerek bilgiye ship olduu zehbn uyandrmak bakmndan amacna erimi
oldu.
u hlde, Firavun'un yapt gibi felsef olarak "Allh nedir?" diye sormak acab yanl
bir ey midir? bn Arab bu ekildeki sorunun hi de yanl olmadn sylemektedir
71
. Bir
eyin mhiyeti hakknda soru sormak onun gereklii ya da gerek asl (matlbu) hakknda
soru sormaktan baka bir ey deildir. Allh'n ise bir Hakkat olmas gereklidir. Tam anla-
myla ifde etmek gerekirse bir eyin mhiyeti hakknda soru sormak, (eer tanmn mantk-
sal anlamda alacak olursak) onun tanmn sormakla ayn ey deildir. bn Arab'nin anlad-
vechile, bir eyin mhiyeti hakknda soru sormak bu eyin Hakkat hakknda soru sormak
demektir ki bu Hakkat da tek olup baka bir eyle paylalmaz. Mantk asndan "tanm"
bundan farkldr. Bu, bir cins ile nev'i ahsa mnhasr bir farkdan mrekkep olup bu keyfiyet
de ancak ortak itirke msait olan (yni Tmeller gibi) eyler hakknda dnlebilir.
u hlde ait olduu mantksal bir cinsi bulunmayan herhangi bir ey tanmlanamamakta-
dr ama bu keyfiyet, bu eyin, baka eylerle ortak bir yan olmayan zt hakkatna mlik
olmasna da engel tekil etmemektedir. Daha genel bir tarzda ifde edilecek olursa,
Kn'nin mtlasna gre: "Hi bir ey yoktur ki, dier btn eylerden gayr olarak ken-
disini kendi klan zt hakkatn haiz olmasn"
72
. Buna binen hakkat bilenlerin gznde
"Allh nedir?" sorusu savunulmas tmyle mmkn bir sorudur. Tanm kabl etmeyen bir
ey iin "Nedir?" sorusunun sorulamyacan beyn edenler ancak (bu konuda) gerek ilim
shibi olmayanlardr.
Hlbuki "Allh nedir?" sorusuna Ms: "Eer "eksiz-phesiz" (yakn) bilgi shibi ise-
niz, gklerin ve arzn ve her ikisi arasndakilerin Rabb'idir" demitir. Biraz nce sylenenle-
rin nda acab bu cevap neyi gerektirmektedir? bn Arab bunda byk bir sr (srr-
kebr), yni basmakalp gibi grnen bu cmlede gizli bulunan derin ve kymetli bir hakkat
grmektedir.

Burada byk bir sr vardr. Dikkat et ki Ms Allh'n zt bir tanm iin Firavun'un
vk sorusuna O'nun fiilini
73
zikrederek cevap verdi.
Baka bir deyimle, Ms, Allh'n Zt'nn tanmn kendini lemde zhir kld sretle-
re olan (zt) bantsyla bir tuttu
74
. Buna binen Ms, Firavun'un "lemlerin Rabb'i
nedir?" sorusuna karlk "O, semdan ibret olan en yce lemden itibren arzdan ibret
olan en aa leme kadar sralanm bulunan lemlerin btn sretleri Kendinde zhir
olan ya da, daha ok, bu lemlerin btn sretlerinde Kendini izhr eden Zt'dr" dedi
75
.

Kur'n'n bildirdii vechile, Firavun byle bir cevab ancak Allh' tanyp bilmeyen ya
da Allh hakknda yalnzca yzeysel bir bilgisi olan bir kimseden gelebileceini gstermee

71
Fuss, s. 259-260/208/423/IV-184.
72
Kn, erh, s.260
73
Yni, lemin somut olaylarndaki tecell fiilini zikrederek cevap verdi.
74
Yni, Allh'n trifi yerine Allh'n tecelllerine olan bantsn ikame etti.
75
Fuss, s. 260/208/424/IV-185 il 186.
Yazarn nsz
30
yeltendi. Bu sretle de teba'snn nnde Ms'ya stnln ispata alt. Buna karlk
Ms Allh'n: "Eer akln kullananlardansanz Dou'nun ve Bat'nn ve her ikisinin arasn-
dakilerin Rabb'i" (Kur'n, XXVI/28) olduunu beyn etti.

Ms'nn bu ikinci ifdesi bn Arab tarafndan yle bir tarzda te'vl edilmektedir ki bu
onun kendi varlk bilgisinin (ontolojisinin) det sembolik bir ifdesine dnmektedir. Do-
u gnein zhir olduu yerdir, demektir. Bu Hakk'n tecellsinin gzle grnen, madd vec-
hesini remzetmektedir. Bat ise gnein gzlerimizden kaybolduu yerdir. Bu da Hakk'n te-
cellsinin gze grnmeyen (gayb) vechesini remzetmektedir. Ve, grnen ve grnmeyen
diye, bu iki cins tecell de Allh'n iki byk ismine: Zhir ve Btn isimlerine tekbl et-
mektedir. Grnen tecell somut maddeler lemini (lem-i Ecsm') meydana getirirken g-
rnmeyen tecell de madde-d rh lemini (lem-i Ervh') meydana getirir. Tabidir ki
"Dou ile Bat arasndakiler" de, u ne srf madd ve ne de srf mnev olan ve bn Arab'nin
emsl (misller) ya da hayl mertebesindeki sretler dedii sretlere dellet etmektedir
76
.

Burada bn Arab dikkati, kendine gre kesin nemi haiz olan bir meseleye ekmektedir;
yle ki Ms'nn verdii iki cevaptan biri "eer eksiz phesiz (yakn) bir bilgi shibi ise-
niz"
77
eklinde bir art cmlecii kapsamaktadr. Bu, cevabn yakn ehli kimselere, yni keif
ehli ve "vstasz bir tevhid bilgisine ship olanlara"
78
hitb ettiini gstermektedir. u hlde
Ms, ilk cevabnda, gerek rifler'in ne hakknda yakn kesbettiklerini te'yid etmektedir.
Buna gre Ms'nn burada yalnzca te'yid ettii sylenen bu yaknin acab hakik anlam
nedir? Kn buna yle bir cevap vermektedir
79
:

Meselenin ess, Allh'n Hakkat hakkndaki bir soru ya da herhangi bir bantya ba-
vurmakszn dorudan doruya bir cevap verilememesi keyfiyetidir. Ms (Allh'n)
mhiyeti ile ilgili soruya dorudan doruya cevap verecek yerde (tecellyta ait) fiili zik-
retmektedir. Bylece de Hakk'n btn tahdidin ve tanmn stnde bulunduuna ve, b-
tn lemi Zt'nda hv olduu iin de, ne bir cinse ait olduuna ve ne de bir nev'i ahsa
mnhasr bir fark ile tefrik edilemeyeceine iret etmi olmaktadr.
Bylece (Hakk' tanmlamaa abalayacak yerde) Ms Rubbiyet'in hakkatnn bir a-
klamasna bavurmaktadr. Bylelikle (Allh' aklayacak yerde) O'na izfe edileni a-
klamakla yni O'nun, yce ruhlar leminin, sfl eyler leminin ve bu her iki lem a-
rasndaki btn belirti, bant ve sfatlarn Rubbiyet'ini (Efendilii'ni, Shiplii'ni) haiz
olduunu beyn etmektedir. Allh'n her ey zerindeki Rubbiyet'iyle Zhir, ve ne s-
retle idrk olunmu olursa olsun her eyin gerek zt (asl, z) olmasndan tr her
eyde var olan Hviyet'iyle de Btn olduunu beyn etmektedir. Ms, Allh ile
tahdidsiz olarak her eyin ya da belirli bir eyin arasnda bir bant tesis etmek yolu h-
ri olmak zere, Allh'n tanmnn imknsz olduunu ortaya koymaktadr. Bu son hl,
mesel: "(O) sizin ve atalarnzn Rabb'idir" dedii zaman vuku bulmaktadr.


76
Fuss, s. 260/208-209/424/IV-187. Bununla beraber, bn Arab, "Dou ile Bat'nn arasndakiler" ile yalnzca
"Allh her eyi bilicidir" (=Ve hve bi klli ey'in alm) melindeki yete iret olunduunu beyn etmektedir.
77
"in kntm ykinn"; buradaki son kelime "yakn" kelimesinden tretilmitir. "Yakn" ise eksiz, phesiz bir
bilgiye, salam bir kanaate dellet etmektedir.
78
"Ehl-el kef ve-l vcd". Buradaki "vcd" kelimesi varlk anlamnda deil fakat mistik yaantda vecd hlini
izleyen bir hldir. Sfnin vecdde mnev bir fen hlinde yni kendi benliinin bilincini kaybetmi olduu bir
hlde bulunmasna mukbil "vcd"da Hakk'da bk olduu bilincini tadar. Sf ancak bu hlde gerek anlamyla
Allh' bulur (vecdde). Bk. Aff: Fuss erhi, s. 310.
79
Kn, Fuss erhi, s. 260.
Yazarn nsz
31
Byle bir yapy haiz birinci cevaba karlk ikincisi "Eer akln kullananlardansanz"
80

eklinde farkl bir art cmlecii ihtiv etmektedir. Bu cmlecik, ikinci cevabn: her eyi A-
kl araclyla idrk edip anlayanlara, ya da baka bir ifdeyle, idrklerinde eyy "balayp
tahdid"
81
edenlere hitb etmekte olduuna iret etmektedir. Bu kimseler bn Arab'nin "ba-
layc, takyd ve tahdd ediciler" dedii kimselerdir. Bunlar herhangi bir gerei ancak kendi
akllarnn, yn formel (sr) bantlar vaz etme melekelerinin yaratt deliller araclyla
kavrayan kimselerdir.

Birinci ve ikinci cevabn her ikisinin de z, Hakknda soru sorulan nesneyi (yni Hakk-
') Varlk leminin gerek asl, z olarak tehis etmelerinden ibrettir. Ms, bunu baka bir
tarzda aklamak zere, mutlakln aklamak iin faydasz aba sarfedecek yerde Hakk'
zhir olduu vechiyle aklamaa almtr. Kt niyeti gzard edilecek olursa, bu soruyu
soran Firavun ile ona bu trl cevap veren Ms'nn her biri kendi alarndan hakl idiler.
Firavun ona "Allh nedir" diye sorduu zaman Ms anlad ki Firavunun arad felsef ya
da mantk anlamda bir Allh "tanm" deildir. Bunun zerine de yukarda zikredilmi bulu-
nan cevaplar verdi. Eer Firavunun niyetinin bir tanm aramak olduunu dnm olsayd
soruya hi cevap vermez, buna karlk Firavuna byle bir sorunun abesliini ifde ederdi
82
.

Buraya kadar Ms'dan, Hakk'n mutlakl bakmndan "mutlak bir bilinmeyen" (Gayb-
Mutlak) olduunu ve Hakk'a yaklamann yegne yolunun da O'nu sretlerde zhir olan
vechiyle aramak olduunu rendik. Buna gre acab bizim iin Hakk'n kendini hi deilse
bu son vechede grmek mmkn mdr? Bilinmeyen-Bilinmez olan acab kendini Bilinen-
Bilinebilir olan bir ey'e dntrecek midir? Buna cevabn olumlu olmas gerektii grl-
mektedir. Yukarda da grdmz gibi "Gizli Hazne", "bilinmek istedii" iin kendini iz-
hr ediyorsa tecell de Hakk'n bilinebilir ve bilinen oluundan baka bir eye dellet etme-
melidir.

Ama dier taraftan da bu vechesiyle Hakk, ancak kendini izhr ettii kadaryla Hakk'dan
baka bir ey deildir; artk biztih Hakk deildir. bn Arab'nin dny grnde Varlk -
lemi madd nesnelerden (cisimlerden) ve madd olmayan ya da rhn varlklardan ibrettir.
Bu her iki nevi de Hakk'n brnd tecell sretleridir. Bu anlamda her ey, ister madd is-
terse rhn olsun, kendine mahss bir tarzda Hakk' izhr ve if eder. Bununla beraber, bu
eylerin Hakk' kaln ve nfz edilmeyen perdeler gibi rtmelerinde ve Hakk'n da Zt'n bu
perdeler arkasna gizlemesinde ve biztih grlmez oluunda belirli bir bant vardr. Me-
hr bir hadse gre: "Allh Zt'n yetmibin nr ve zulmet perdesi ardnda gizler. Eer bu
perdeleri kaldrm olsa, Vechi'nin nrunun parlakl ona bakmaa cr'et edenin grnn
bir anda mahveder".

Bu hadsle ilgili olarak bn Arab u mtlade bulunmaktadr
83
.

Allh burada Zt'n madd eyler demek olan zulmet perdeleri ve ltif rhn eyler de-
mek olan nr perdeleriyle (rtlm olarak) tasvir etmektedir; zr lem, kendi kendinin

80
"in kntm ta'kln"; buradaki sonuncu kelime akl kelimesinin de kt ayn kkten gelmektedir.
81
AKL (akala) masdar "akl araclyla anlamak" anlamnda olup etimolojik olarak da "bir devenin bklm
olan bacaklarn uyluuna balamak" demektir.
82
Fuss, s. 260/208-209/425/IV-188.
83
Fuss, s. 22/54-55/21/I-160 il 161.
Yazarn nsz
32
zerinde bir rt oluturacak ekilde "kesif" ve "ltif" eylerden ibrettir. u hlde lem
ancak kendini grebildii cihetle Hakk' mhede edememektedir
84
.
Bu bakmdan hi kalkmayan bir rtyle ebediyyen rtldr. Bunun yannda lem ken-
disini yaratan Hlik'e muhta olduu cihetle O'ndan farkl ve ayr bir ey olan (bir de
bak bir rtyle, O'nun) ilmiyle kapldr. Fakat (bu ihtiyca ramen) Hakk'n vcib oluu
konusunda hibir nasbi (bilgisi) olmadndan bu ilim Hakk' asl kavrayamaz
85

u hlde Hakk, bu sebepten tr, bir Zevk ve hd bilgisinin yardm olsa bile gene
ebediyyen bilinmez kalacaktr; zr hdis olan bir varlkta ona (yni Hakk'n vcib olu-
una) bir geit yoktur.

Burada karmza gene u ebed paradoks kmaktadr: lemdeki madd ve rhn eyler
bir taraftan ilh tecellnin eitli sretleri olmakta; dier taraftan da, tpk, Hakk'n (eksiksiz)
bir zt tecellsine engel olan perdeler gibi davranmaktadrlar. Bunlar Allh' rtmekte ve be-
erin O'nu dorudan doruya grmesine izin vermemektedirler.

Bu son anlamda, mutlak Mutlak ile bants asndan hdis olan leme Kur'n'da "on-
lar" (arapa: hm) zamri ile iret edilmektdir. "Hm", dilbilgisi asndan bir "gaybbet
zamri"dir. Bu o anda mevcd olmayan bir eyi gsteren bir kelimedir. Yni baka bir de-
yimle, yaratklar Hakk'n huzrunda mevcd deillerdir. Ve bu gaybbet de tpk bir "perde"
(arapas: "setr") gibidir.

Kur'n'da tekrarlanan "hm elleziyne kefer" (onlar o kimselerdir ki rtmektedirler)
cmlesi bn Arab'nin te'vline gre bu "gaybbet" hlinden baka bir eye dellet etmemek-
tedir. Kur'n'da "kefere" fiili "mene" (inanmak) fiiline kart olarak bulunmakta olup inan-
mama, man etmeme anlamndadr. Fakat bu fiilin etimolojik anlam "rtmek"dir. Ve keli-
meyi etimolojik anlamnda alan bn Arab iin de "elleziyne kefer" Allh'a inanmyanlar
anlamnda deil "rtp perdeleyenler" anlamndadr. u hlde bu, "gaybbetleri" araclyla
kendi nefislerinin perdesi arkasnda Hakk' rten, gizleyen kimselere iret eden bir ifde
olmaktadr
86
.

Bu gr asndan btn lemin, Hakk' kendi ardnda gizleyen bir "perde" (hicb) ol-
duu ortaya kmaktadr. Bylece, leme Varlk isnd edenler Hakk' bir takm balarla ba-
layarak kaln bir perde arkasna koymu bulunmaktadrlar. Bu, hristiyanlarn "Allh, Mer-
yem olu Mesih'dir" (Kur'n, V/72) diyerek Hakk' ferd bir sretle snrlandrp Hakk'n
mutlakl grn kaybetmeleri rnei gibidir. Bu onlar Hakk'dan gfil klmakta olup on-
lar da O'nu Mesh'in ferd sretiyle perdelemektedirler. te bu anlamdadr ki bu kimseler k-
fir yni "gerei rten" olmaktadrlar
87
.

Ayn ey bn Arab tarafndan baka bir ilgi ekici ekilde daha aklanmtr. Bundaki
kavram tecell'dir. Ve bu konuda bn Arab'nin yararland ana-sembol de, en ok tibar etti-
i sembollerden biri olan, ayna semboldr.


84
Yni bizim Hakk' grebilmemizin tek aresi O'nu "ey" araclyla grmektir; ama dier yandan da bizim
bilfiil ve dorudan doruya grdklerimiz de kendi grmzle Hakk'n arasna giren eydr. u hlde bizim
Hakk' grmemiz dolayl olmaktadr; ve biz dorudan doruya, Hakk' dorudan doruya grmemize engel olan
eyy grrz.
85
Fuss, s. 22/54-55/21/I-161.
86
Fuss, s. 188/148-149.
87
Kn, erh, s. 189.
Yazarn nsz
33
Hakk, "bilinsin diye" kendini leme izhr eder (gsterir). Lkin kendini her ferd eyin
mevcd olan eilimi (istdd) gerei izhr eder. Ve Hakk'n kendini izhr etii odak nokta-
s(mihrak) yni tecellsinin eritii ferd nesne (tecellgh) kendine bir bilin bahedilmi bir
insan ise, bu, nefsinde kendini izhr edenin, aslnda, Hakk olduunu sezgisel bir zevk bilgi-
siyle grr. Ve nihyet bu, kendi zt istddnn emrettii zel bir sretteki Hakk olduun-
dan onun kendi nefsinde grd de Hakk'a yansyan kendi z sretinden baka bir ey de-
ildir. O Hakk'n Zt'n asla gremez. Akl, ona srf burada ilh ayna olmasndan tr ken-
di zt sretinin grnmekte olduunu, fakat btn bu bilincine ramen aynann kendini g-
remeyeceini syler; o yalnzca kendi nefsini grmektedir.

Zt- lh kendini ancak, tecellnin vuku bulduu tecellghn gerek istddnn zorunlu
kld bir srette izhr eder. Bundan baka yol yoktur.
u hlde ilh tecellnin tecellgh, Hakk'n aynasnda yansmakta olduu ekilde kendi
z sretinden baka bir ey grmemektedir. O, Hakk'n Zt'n gremez. Kendi z sreti-
ni yalnzca Hakk'da grmekte olduunun tam bilincine ship olsa bile gene de Hakk'n
Zt'n grmee kdir deildir.
Bu, tpk bu madd lemde bir aynaya bakmakta olan bir kimse misli gibidir. Sen, bir
ayna iindeki sretlere ya da kendi sretine baktnda, bu sretleri ya da kendi sretini
ancak aynada grdn bildiin hlde aynann kendisini gremezsin.

u hlde biz acyip bir keyfiyetle kar karya bulunuyoruz demektir; yle ki: srf g-
rnebilir olduklar iin, eynn ayna iindeki sretleri ya da haylleri bizim nazarmzla ay-
nann arasna girmekte ve tpk gzlerimizden aynay saklayan bir perde imi gibi hareket
etmektedirler.

Allh'n zt tecellsinin tecellgh olan bir kimse, bu tecellde, O'nu dorudan doruya
gremeyeceini bilsin diye Allh bu ayna semboln hassaten uygun bir sembol olarak
izhr etmi bulunmaktadr. Ve (insann) Hakk' mhede(si) ile (Hakk'n) zt tecell(si)
arasndaki bantya bundan daha yakn bir sembol de olamaz.
(Eer bunun Hakknda herhangi bir kukun varsa) ayna iindeki bir hayle bakarken ay-
n anda aynann cismini grmeyi de bir dene! Bunu grmeyi asl baaramyacaksn! O
kadar ki, bunu, bir ayna iinde yansyan hayller asndan (nefislerinde) tadan kimseler
aynada grlen sretin, aynaya bakan kimsenin nazar ile aynann kendisi arasnda hsl
olduunu sanmaktadrlar. Bu da alelde bir idrkin eriebilecei en uzak snrdr
88
.

u hlde, aynadaki haylin aynann kendini gizleyen bir "perde" gibi davrand gr
"alelde kimseler", yni "eyy akl ve idkleri araclyla anlayanlar (avm)", tarafndan
eriilebilecek olan en yksek ilim derecesi olmaktadr. Fakat bn Arab, ayn anda, olaan id-
rk dzeyinin stnde olanlar iin bundan bir adm daha ileri bir dzeyde bir gr olduunu
m etmei de unutmamakta ve maddenin en derin Hakkatnn daha nce Ftht-
Mekkiyye isimli eserinde aklanm olan bir grle temsil olunduunu sylemektedir.

Burada iret olunan "en derin Hakkkat" Kn tarafndan yle aklanmaktadr
89
.
Hakk'n aynasnda grlen ona bakmakta olan insann sretidir. Elbette ki bu Hakk'n in-
sann gzne izhr ettii kendi gerek Zt'ndan baka bir ey deildir. Fakat bu zt te-

88
Fuss, s. 36/61-62/35-36/I-205 ve 206.
89
Kn, erh, s.33.
Yazarn nsz
34
cell Hakk'n Zt'nn sretinde deil de onun (yni insann) kendi sretinde vk olmak-
tadr.
Bununla beraber, Ztullh (c.c.) aynasnda grlen sret, O'nunla gren insan arasnda
bir perde meydana getirmekten uzaktr. Tersine bu, Ahadiyyet mertebesinde kendini in-
sana bu srette izhr eden Zt'tr. Ve gerekten de ayna (sembol) ile ilgili olarak, (gr-
len) sretin ayna ile (onun iinde sreti) gren-insan arasnda bir perde gibi hareket etti-
ini beyn edenlerin grleri sathdir.

Kn bundan baka bunun derin bir idrkinin ancak vstasz nazar ve "keif" ile elde
edilebileceini de eklemektedir. Bu biraz daha teorik olarak ksaca u ekilde aklanabilir.

Hakk'n aynasnda yansyan haylin farkl iki vechesi vardr. Her eyden nce bu, kendi-
ne tecell erimi olann istddna uygun olarak Hakk'n zel bir biimdeki zt tecellsidir.
Fakat bu, kez, kendine tecell erimi olann talebiyle ne kadar fazla tafsil edilmi olursa ol-
sun ilh tecellnin sretidir de. Alelde bir kimsenin kalb gznn bu vechelerden birincisi-
ne perinlenmi olmasndan tr yansyan hayl tpk gizleyici bir perde gibi davranmakta-
dr. Ve ikinci veche de insann bilincinde "keif" araclyla belirir; yansyan haylin de bir
perde olmas bylece sona erer ve insan da artk yalnzca kendi haylini deil fakat kendisi-
nin eklini almakta olan Hakk'n Sretini de grmee balar.

Bu da, bn Arab'nin beynna gre, insan aklnn bundan daha teye geme imknnn
asla bulunmad en yksek idrk derecesidir
90
.

Bir kere bunu tattn m artk mahlk hakknda ondan daha yksek bir derece bulunmayan
en yksek dereceyi de tatm oldun demektir. Buna binen de bu dereceden daha ykse-
ine terakk etmee gayret etme! Zr bundan daha yksek bir mertebe yoktur. Bundan
tesi mutlak yokluktur.

Bu mertebenin nsn- Kmil'e has mertebeye dellet ettiini syleyebiliriz. Hatt nsn-
Kmil iin bile, Hakk', gerekte naslsa yle olarak bilmee muktedir olabilecei, gerek-
lemesi mmkn hibir mnev mertebe yoktur. Elbette ki byle bir insn kendi nefsinde ve
dier eyda, Zt'n izhr ettii ekliyle, Hakk' zten sezgisiyle idrk edebilecek bir durum-
dadr. Bu da "nsn Hakk' hangi vs'atte ve hangi srette bilebilir?" sorusuna verilecek olan
niha cevaptr.
* * *










90
Fuss, s. 33/62/36/I-208.

Yazarn nsz
35
!!!. BOLUN

"NEFS!N! B!LEN RABB'!N! B!L!R"


Bir nceki blmden, biztih Hakk'n asla bilinemeyecei (yni Gayb- Mutlak olduu)
ve nsn- Kmil'e has mistik "keif" ve "zevk"de bile Hakk'n karanlk bir sr olarak kald
anlalm olmaktadr. Hakk, ancak tecelllerinin brnd sretlerde bilinebilir. Ayn key-
fiyet, biraz deiik bir biimde, insann Hakk' ancak O, "Allh" mertebesine nzl ettii
vakit bilmesinin mmkn olduunu sylemekle de ifde edilebilir. Bu blmde, bu bilgiye
vukuf kesbetmenin yaps incelenecektir. Bunun can alacak noktasn da: "Gayb- Mutlak,
nasl ve nerede Allh olarak gzkr?" sorusu oluturmaktadr.

Bu soruya cevap veren bn Arab, bizim iin Hakk' bilip tanmann yegne isbetli yolu-
nun kendi nefsimizi bilip tanmak olduunu kesin bir biimde ifde etmektedir. Ve bu gr-
de "Nefsini bilen Rabb'ini bilir" melindeki mehur hadse dayandrmaktadr
91
. bn Arab
iin bununla m edilen, Hakk' biztih ltaayyn (belirsizlik) mertebesinde bilmee ynelik
olan bo gayreti terketmemiz gerektii ve kendi nefsimizin derinliklerine inerek O'nu, kendi-
ni bu zel srette izhr ettii gibi idrk etmemiz gerekliliidir.

bn Arab'nin dny grnde, yalnzca kendimiz deil fakat etrafmzdaki her ey ilh
tecellnin eitli sretleridir. Ve bu istdd asndan da bu sretler arasnda objektif olarak
hibir fark yoktur. Bununla beraber, sbjektif olarak, kayda deer bir fark vardr. Etrafmz-
daki btn d ey bizim iin ancak, kendilerine dardan baktmz "eyler"dir. Bizim
bunlarn iine nfz edip de bunlarn iinde nabz atan lh Hayt' bunlarn iinden yaa-
mamz mmkn deildir. Biz ancak kendi bilincimizle kendi nefsimize nfz edebilir ve bu-
rada srp giden tecellnin ilh faaliyetini iinden tadabilir, yaayabiliriz. te bu anlamda
"nefsimizi bilmek", "Rabb'imizi bilmemiz"e doru ilk adm saylabilir. Ancak nefsinin, ilh
tecellnin brnd bir sret olduunun bilincine mlik olan, daha da ileri gidebilir ve ki-
natn her yerinde varln belli eden ilh haytn gerek srrnn derinliine dalabilir.

Bununla beraber, insann kendi nefsi hakkndaki btn bilgisi onu, Hakk hakkndaki bil-
ginin en son snrna kadar gtrmez. bn Arab, bu bakmdan, insann kendi nefsi hakknda-
ki bilgisi araclyla Hakk' bilip tanmasnn yollarn kabaca ikiye ayrmaktadr. Birincisi
"Hakk' senin sen olduun gibi bilerek elde edilebilen bilgi"; ikincisi ise de Hakk' senin sen
olduun gibi deil fakat senin O olduun gibi bilerek senin araclnla elde edilebilen bilgi".

Birinci tr bilgi akl ve muhakeme yolu olup, Allh', senden yni yaratlmlardan itib-
ren istidll eder, fehmedersin. Daha somut bir biimde ifde edilecek olursa bu, "sen"in mah-
lk olma tabatna has zelliklerinin bilincine ship olmak ve sonra da akl ve muhakeme yo-
luyla Hakk'n sretini btn eksikliklerden tenzh edip
92
O'na, bunlara zt btn zellikleri
yaktrmak yoluyla Hakk hakknda bir bilgiye erimekten ibrettir. Mesel, kendinde
"huds" (yni sonradan olma) grp Hakk'a bunun zdd olan "kdem"i izfe etmek; kendin-
de "iftikr" (yni fakirlik) grp Hakk'a bunun zdd olan "gn"y (yni zenginlii, kendi
kendine yeterlii) yaktrmak; kendinde srekli "tagayyr" (yni deiiklik) grp Hakk'a

91
"Men a'rafe nefse-h fekad a'rafe Rab'be-h".
92
Yni, mesel mahlklara has olan "mmkn" ve "hdis" gibi sfatlardan tenzh edip...
Yazarn nsz
36
ezel ve ebed sbitlii izfe etmek...ilh... gibi. bn Arab, bu trden bilginin felsefecilere ve
ilm-i kelm'clara (teolog'lara) mahss olduunu ve, her ne kadar bu da bir tr "nefsini bile-
rek Rabb'i bilmek" ise de bunun, Allh hakknda son derece dk dzeyde bir bilgiyi temsil
ettiini sylemektedir.

kinci tr bilgi ise, O'nun "sen"in araclnla bilinmesidir. Fakat bu hlde zerinde -
nemle durulan "sen" deil O'dur. Bu, her ne kadar zel bir ekilde dahi olsa, Hakk'n, insann
dorudan doruya Hakk'n tecellsinin bir sreti olan kendi nefsini bilmek ve tanmak sre-
tiyle bilinip tannmasndan ibrettir. Bu, Allh'n kendini insann kendi nefsinde izhr ettii-
nin bilincine ship olmakla Allh'n bilinip tannmasn salyan bilgi usldr. imdi bunu
bn Arab'nin kendi tasvrinden inceleyelim. Bunda merhale ayrt edilmektedir.

Birinci merhalede insan, Hakk'n kendi lh olduu bilincine varr.

Eer Zt- lh'den btn nisbetler (yni Esm' ve Sfatlar) kaldrlm olsayd O bir ilh
olmazd. Hlbuki (Zt'da tehis edilebilen) btn bu (mmkn) nisbetleri kuvveden fiile
kartan bizim nefsimizdir. te bu anlamdadr ki O, bizim O'na iten ballmzla "lh
olarak Hakk" lh kldmzdr. Bu i'tibrladr ki bizim nefsimiz bilinmi oluncaya ka-
dar Hakk da bilinmez. Peygamber'in "Nefsini bilen Rabb'ini bilir" sz bunu m etmek-
tedir. Bu ise btn insanlar iinde Allh hakknda en yce bilgi shibi olan kimsenin s-
zdr
93
.

Bu paragrafta kastedilen mn udur. Eer kendini sonsuz sayda fakl srette gstermesi
imkn olmasayd, olduu ekliyle biztih Hakk'n mhiyeti ebediyyen mehl ve bilineme-
yen bir ey olarak kalacakt. Genel olarak "Esm" (yni lh simler) ve Sfatlar diye bilinen
eyler, temelde, Hakk'n tecellsinin sonsuz saydaki mmkn sretleri iin kullanlan teolo-
jik bir ifde tarzndan baka bir ey deildir. Baka bir deyimle Esm ve Sfatlar, lemde,
Hakk'n hzr ve kim oluu sonsuz saydaki bant ve nisbetlerin bir snflandrlmasdr.

Hlbuki bu bant ve nisbetler, Hakk'n kendinde kim olduklar srece bilkuvve (yni
zuhru mmkn, potansiyel olarak) mevcddurlar; bilfiil mevcd deildirler. Bunlar ancak
bizde, yni yaratlmlarda, somut sretler olarak gerekletikleri vakit bilfiil mevcd olurlar.
Bununla beraber, simler ferd madd eylerde dorudan doruya deil, nce lh Bilin'de
a'yn- sbite olarak gereklik kazanmaktadrlar. Eer aksi ynden baklacak olursa bu, bi-
zim kendi ahs ztlarmzn (yni sbit ayn'larmzn) Hakk' zhir klp kuvveden fiile -
karmasna dellet etmektedir. te, bylece kuvveden fiile kan Hakk da Allh ismini al-
maktadr. lh tecellnn eritii nesneler ya da odak noktalar (teknik deyimiyle
tecellgh'lar) olarak bizler de bylece "Hakk' Allh klm oluruz". "Biz nefsimizi bilme-
den Allh da asla bilinmez" hkmnn felsef anlam da ite budur.

Hakmlerden bzlar ki Eb Hmid
94
de bunlardan biridir leme nazar etmeden de
Allh'n bilinip tannabileceini iddia ederler. Fakat bu bir hatdr. Evet, (leme nazar
etmeden) ezel ve ebed olan Zt bilinebilir; fakat ayn Zt, lh' mesbesinde olduu
nesne (yni lem) bilinmeksizin lh olarak asl bilinemez; zr lh'n delli zten budur
(yni bu lemdir!)
95
.


93
Fuss, s. 73/81/88/II-56.
94
Eb Hmid Gazl
95
Fuss, s. 74/81/89/II-56.
Yazarn nsz
37
Kn'nin erhi bu noktay iyice aklamaktadr
96
.

bn Arab'nin kastettii, ulhiyyet sfatyla nitelendirildii srece Zt'n, kendini lh'
olarak izhr edecei bir nesne olmakszn bilinemeyeceidir... Hi kukusuz, aklmz Zo-
runlu Varln (Vcib-l Vcd'un) mevcdiyetini yalnzca Varlk fikrinden hareketle
kartabilir ki Zorunlu Varlk zten ezel ve ebed olan Zt'tr; zr Zt' itibriyle Allh
kendi kendine yeten bir varlktr. Fakat lh simler'e kyasla durum byle deildir. Bu
son hlde, ancak O'nun lh' olduu nesne O'nun Ulhiyyetine delil olur.

Bununla beraber, btn bunlar, bilfiil bu hlleri yaadktan sonra dnerek verilmi o-
lan felsef bir aklamadr. Tadlan bu mistik zevkte insan yalnz Hakk'n Allh olduunun
bilincine varr. Yaratlm olan lemin Hakk'n bir tecellsinden baka bir ey olmadnn bi-
linmesi ise ikinci merhaleye aittir. Bu hl de bn Arab tarafndan u ekilde tasvr olunmak-
tadr
97
.

Birinci merhaleden sonra ikincisi gelir ki burada yaadn "keif" sana, (lemin deil)
Hakk'n kendisinin kendisine, ve kendisine Allh diye grnd nesneye delil olduunu
idrk ettirir. (Kez bu hlde iken gene idrk edersin ki) lem, temelde, leme ait eylerin
a'yn- sbitelerinin (ya da cevherlerinin) sretlerinde Hakk'n tecell etmesinden baka
bir ey deildir. A'yn- sbite Hakk'dan bamsz olarak var olamaz. Hlbuki Hakk
a'yn- sbiteye ve bunlarn hallerine uygun olarak eitli sretlere brnmektedir.

Birinci hlde dah Hakk artk mehl ve bilinmez olan bir ey deil fakat "lh'mz" idi.
Lkin, lh olarak Hakk ile (kendini lh olarak kendisine izhr tttii nesne olarak bu) lem
arasnda gene de zorunlu bir gedik vard. Her ikisi arasndaki yegne gerek ba bizim, yni
lemin, bamsz varlklar deil de aslnda Allh'a bal varlklar olduumuzun ve lh ola-
rak Hakk'n muhta olduu nesneler olmak bakmndan lh simler ve Sfatlarn ve dolayl
olarak da Hakk'n delilleri olduumuzun bilincine mlik olmamzd.

kinci merhalede Allh ile lem arasndaki gedik kapanmaktadr. Biz bu merhalede ken-
dimizi Hakk'n bizzt bir tecellsi olarak idrk ederiz. Ve bu noktadan da geriye doru bakt-
mzda, (ilk merhalede) Allh ile, Hakk'n kendisine kendini lh olarak izhr ettii nesne
arasnda bir dell-medll bants diye dndmz eyin, Hakk'n Zhir vechesiyle B-
tn vechesi arasndaki bir dell-medll bantsndan baka bir ey olmadn buluruz. Aa-
da, bu durum hakknda Kn'nin verdii daha felsef bir ifdeyi takdm ediyorum
98
.

Akl Cenb- Hakk'n rehberlii ile, dier btn varlklardan bamsz olarak biztih var
olan Vcib-l Vcd'un (Zorunlu Varln) var olmas gerektii sonucuna eritii zaman,
eer ans varsa kendini lemin zt sretinde izhr eden bu "gerek Vcib-l Vcd"
dan baka bir eyin mevcd olmad ilhmna da eriebilir. Bundan sonra bu Zorunlu
Varln gerek ilk zuhurunun lh Bilin'deki mevcd btn a'yn- sbitenin sretle-
rinin bilkuvve oluturduu Vhidiyyet tecellsi
99
olduunu, ve bunlarn (yni a'yn- s-
bitenin) de Vcib-l Vcd'dan bamsz bir varlklar bulunmadn
100
, fakat bu

96
Kn, erh, s.74.
97
Fuss, s. 74/81-82/89/II-57.
98
Kn, erh, s. 74.
99
Bu, daha nce aklanm olan, Ahadiyyet deildir. Burada Vhid, biribirlerinden bilfiil ayrdedilmelerinden
nce, btn ilh simleri birleik bir biimde kapsayan "Bir"e iret etmektedir. Ksacas bu, lemdeki eylerin
a'yn- sbitelerinin lh lim'deki nesnelerin sretleri hlinde mevcd olduklar lh Bilinc'e mahss "Bir"likdir.
100
A'yn- sbiteler, aslnda, lemdeki eynn bilkuvve sretleri olarak lh Bilinc'in gerek muhtevsndan
baka bir ey olmadklarndan, lh Bilinc'in dnda mevcd olamazlar.
Yazarn nsz
38
Vcib-l Vcd iinde ezel ve ebed bir varlklar olduunu idrk eder. Ve Vcib-l
Vcd'un sonsuz saydaki simleri ya da, daha ok, O'nu tafsil eden taayynler olarak
O'nun btn Sfatlar bu a'yn- sbitelere izfe edilmektedir. u hlde lh simler an-
cak a'yn- sbitelerin zuhuru araclyla zhir olmaktadr. Ve btn bunlar lemin s-
retleri hlinde vuku bulmaktadrlar. Hakk, bu ynden, lemin sretinde (aka belire-
rek) Zhir olan, ve lemin ferd ztnn sretlerinde de (gizli bir biimde belirerek) Btn
olandr. Fakat bu, gene de eitli sretlerde zuhur etmekte olan hep ayn nesnedir. Hakk
burada kendi kendinin delli olarak davranmaktadr. Bylece (birinci merhalede) Hakk'
lh'mz olarak tandktan sonra imdi (bu ikinci merhalede) de kendini eitli ekillerde
tafsil ettiini ve a'yn- sbitelerin ve bunlarn eitli hllerinin gereklerine uygun ola-
rak farkl sretlere brndn, ve aslnda da btn bunlarn Hakk'n (farkl sretlerde)
tecellsinden baka bir ey olmadn renmekteyiz.

Bu ilgi ekici paragrafta Kn "ilk zuhur" (zuhr- evvel), yni Hakk'n ilk tecellsi diye
bir deyim kullanmakta ve bunun da Vhidiyyet mertebesindeki zt tecellsine dellet ettiini
sylemektedir. Gerekten de bu, bn Arab'nin metafiziinde ok nemli bir noktaya, iki ayr
trden tecell arasndaki temel farka iret etmektedir: (1) Gayb'da vk olan tecell (tecell-i
gayb) ve (2) Zhirde vk olan tecell (tecell-i ehdet)
101
.

Bu iki tr tecellden ilki Zt'dan Zt'a vk olan tecelldir. Bu tecellde Hakk kendini
kendine izhr eder. Baka bir deyimle bu, Hakk'n zt bilincinin ilk zuhrudur. Bu bilincin
ierii de, zhir leminde bilfiil ortaya kmazdan nce eynn haiz olduu a'yn- sbite-
lerden, yn lh Bilin'de mevcd olduklar ekliyle eynn ezel sretlerinden olumakta-
dr. leride ayrntlaryla greceimiz gibi, Hakk'n bu trden tecellsine bn Arab "en kutsal
feyiz" (feyz-l akdes) demekte ve feyz deyimini de dima "tecell"
102
ile eanlaml olarak kul-
lanmaktadr.

Bu tecell, gereklii gayb lemine ait bulunan zt tecelldir (tecell-i zt). Ve bu, Zt'n
hviyyetini oluturur. Buna hviyyet izfe edilmesinin hikmeti udur ki (Kur'n'da)
Hakk, kendine H (= O) zamri ile iret etmektedir. Hakkkendisi iin ezel ve ebed o-
larak H (= O)'dur
103
.

una dikkat etmek gerekir ki H, bn Arab'nin de mhede ettii gibi bir "gaybbet"
zamridir. Bu da gyet tabi olarak, her ne kadar tecell vk olmu ise de bu fiilin failinin h-
l "nmevcd" olduunu yni dierlerine grnmez olarak kaldn m etmektedir. Bu ke-
z, H olmas dolaysyla, Hakk'n burada kendini bizzat ikiye ayrm olduunu ve ikinci
kendisini birinci kendisinden baka bir ey olarak tesis etmi olduunu da m etmektedir.
Bununla beraber, btn bunlar yalnzca Hakk'n kendi Bilinc'inde vuku bulmaktadrlar. Bu
durumda O ancak kendi iin O'dur (= H'dur); baka herhangi bir ey iin O (=H) deildir.
Hakk'n Bilinci hl Gayb lemi'dir.

kinci tecell biimi olan tecell-i ehdet bundan farkldr. Bu, lh Bilinc'in ieriini
oluturan a'yn- sbitelerin imkn hlinden zhir "gereklik" lemine kmalar olayna i-
ret etmekte, yni a'yn- sbitelerin somut sretler hlinde kuvveden fiile kmalarna dellet
etmektedir. lkinden farkl olarak bu ikinci trden tecellyi bn Arab "kutsal feyiz" (feyz-i

101
Fuss, s. 145-16/120-121/186/III-8 ve 9.
102
Bu da, feyz (= emanasyon, zuhur, sdr) kelimesinin burada nev-efltun (yeni-pltoncu) anlamda alnmama-
s gerektiini gstermektedir.
103
Fuss, s. 146/121/186/III-8 ve 9.
Yazarn nsz
39
mukaddes) diye isimlendirmektedir. Ve bylece gerekleen Varlk lemi de hislere hitb
eden lemi, yni lem-i ehdet'i meydana getirir.

nsann "nefsini bilerek Rabb'ini bilmesi"nin ikinci hli iin bu kadar aklama yeterlidir.
imdi de yukarda tefrik edilmi olan mertebeden nc ve sonuncusuna geliyoruz.

e, nce, bu nc mertebe hakknda bn Arab'nin ksa bir tasvrini vererek balaya-
lm
104
.

Bu iki mertebeden sonra artk niha zuhur gelir. Bu zuhurda bizim kendi sretlerimiz O'n-
da (yni Hakk'da) yle bir ekilde grnr ki btn hepimiz biribirimize Hakk'da if ol-
mu oluruz. Burada hepimiz yekdierimizi tanrz ve ayn zamanda da biribirimizden
farkl oluruz.

Biraz muamm gibi grnen bu paragrafn anlamn u ekilde iyice anlalabilir klmak
mmkndr. Bu mnev mertebeye erimi olan kimselerin gznde olaanst gzellikte
bir sahne belirir. Byle bir kimse mevcd olan her eyi hem Hakk'n aynasnda grnd
gibi ve hem de biri dierine grnd gibi grr. Bu eyler yle bir tarzda biribirlerinin ii-
ne akar ve nfz ederler ki her biri ahs ferdyetini korumasna ramen bunlar biribirlerine
effaf hle gelirler. te bu, keif denilen mnev tecrbedir. Bu hli yaayan ise "kefe maz-
har olmutur".

Bununla ilgili olarak Kn'nin kefi iki ksma ayrdna da iret edelim
105
.

lk "keif", "Hakk'da fen" mertebesinde vk olur. Bu mertebede gren ile grlen tek
bana Hakk'dr. Buna cem hli de denir. kinci keif ise "fen"dan sonra gelen "be-
k"dr. Bu mertebede, yaratlmlarn (mahlkatn) sretleri zhir olur; bunlar kendileri-
ni biribirlerine Hakk'da izhr ederler. u hlde Hakk burada yaratlmlar iin bir ayna
rol oynamaktadr. Ve Vhid olan varlk da eynn saysz sretleri araclyla kendini
eitlendirmektedir. (Aynann) gereklii Hakk olup (Hakk'da zhir olan) sretler de
mahlkattr. Bu hlin tadlmas esnsnda mahlkat biribirini tanr ve bilir ise de gene de
her biri dierlerinden ayr kalr.

Kn, ikinci "keif" dedii olayla gzleri alanlardan bzlarnn keml mertebesine
eritiklerini ifde ederek szne devm etmektedir. Bunlar "mahlkatn Hakk'dan mhede-
si gzlerini perdelememi ve Hakk'n gerek Vhidiyyet'inin (birliinin) snesinde mahlk
olan Kesret'i (okluu) tanyp teslim etmi olanlardr". Bunlar lh Cell'in gzlerini lh
Ceml'den, ve lh Ceml'in de gzlerini lh Cell'den perdelemedii kmil insanlardr
(ehl-i keml'dir). lk kefin srf bir Ceml hli yaants olmasna karlk ikincisinin daha
ok bir Cell hli yaants olmas ve, bu sebepten tr her iki hlde de, keif ehlinin yal-
nzca beriki ya da teki zerinde durarak zellikle birinin n plna karmas tehlikesinin
mevcd olmas dolaysyla Kn'nin yorumunda bu son nokta zerinde zel bir srarla du-
rulmaktadr.

lk "keif" yalnzca Ceml'i izhr eder. Bu hli yaayan Ceml'den baka bir ey mhe-
de etmez...Bylelikle de Ceml ona perde olur ve Cell'i gremez.


104
Fuss, s. 74/82/89/II-58.
105
Kn, erh, s. 74-75.
Yazarn nsz
40
Buna karlk ikinci kefe mazhar olanlar arasnda da Cell ile perdelenmi olup da Ce-
ml'i gremeyenler de vardr. Bu mertebede bunlar, durumu, Hakk'dan farkl olan mah-
lkat asndan tahayyl ve temsil etme eilimine shiptirler. Ve bundan dolay da mah-
lkatn mhedesi onlara Hakk'n mhedesini perdeler.

Ayn durum bn Arab tarafndan farkl bir biimde u veciz ifde ile tasvr edilmekte-
dir
106
.

Bizden (yni keml ehli kimselerden) bir zmre, bizim hakkmzdaki
107
(yni mahlkat
hakkndaki) bu (yce) bilginin ancak Hakk'da vuku bulduunun farkndadr. Fakat biz-
den baka bir zmre (yni tam kemle erememi olanlar) ise bizim hakkmzdaki bu bil-
ginin vuku bulduu Hazret'in (yni ontolojik mertebenin) gerek mhiyetinin farknda
deildirler. Chillerden olmakdan Allh'a snrm.

Sonu olarak, bn Arab tarafndan "Nefsini bilen Rabb'ini bilir" hadsine verilmi olan
yorumu zetleyelim.

bn Arab yorumuna, insann nefsinin bilinmesinin Rabb'inin bilinmesi iin mutlak sret-
te gerekli art olduunu ve insann Rabb'i hakkndaki bilgisinin ise ancak kendi nefsi hak-
kndaki bilgiden elde edilebileceini vurgulayarak balamaktadr.

Burada nemli olan, bn Arab'nin terminolojisindeki Rabb kelimesinin, kendini belirli
bir sim araclyla izhr eden Hakk anlamnda olmasdr. Bu, her trl kayttan ve bant-
dan mnezzeh olan Zt'a dellet etmemektedir. u hlde "Nefsini bilen Rabb'ini bilir" hk-
m, hibir ekilde, insann nefsini bilmesinin Hakk' Zt'yla bilmesini de mmkn klacan
telkin etmez. Ne yaparsa yapsn ve kefi de ne kadar yksek olursa olsun insann bilgisi asla
Rabb'dan teye geemez. te bu da insan bilgisinin trajik snrllna iret etmektedir.

Fakat buna karlk, insann ayn bilgisi, Hakk' bilmek abas iinde alacak derecede
geni bir alan kaplayabilecek niteliktedir. Zr Zhir ismiyle Hakk, eninde sonunda, faaliye-
tinin son mertebesinde iinde yaadmz lemden baka bir ey deildir. Ve "(bu) lemin
her bir ksm" da lemin kendi ontolojik temeline, yni Rab'bna iret eden bir delldir
108
.
Bundan baka insan, lemin btn czleri arasnda en mkemmel olandr. lemin bu en
mkemmel cz eer nefsini bilmesi ya da kendi bilinlilii araclyla kendini bilecek o-
lursa, hi kukusuz mmkn olan en yksek snra kadar, yni lemde kendini izhr ettii
kadar Hakk' bilmee de muktedr olacaktr
109
.

Bununla beraber, ortada hl hayt bir soru kalmaktadr: Acaba insan nefsini bylesine
derinliine bilip tanmaa gerekten de kdir midir? Bununla beraber, bu izf bir sorudur.
Eer "nefsini bilmek" en kesin anlamnda alnacak olursa bunun cevab olumsuz olacaktr;
ama eer bu daha gevek bir anlamda telkki edilecek olursa, bu soruya olumlu cevap ver-
mek gerekir. bn Arab'nin dedii gibi: "Sen Evet de desen, Hayr da desen haklsn".
* * *

106
Fuss, s. 74/82/89-90/II-59.
107
"Bizim hakkmzdaki bu yce bilgi" deyimi, daha yukarda zikredilmi bulunan, ve her biri kendi tek olan fer-
diyetini muhafaza etmekle berber biribirlerinin iine nfz eden btn mevcdat ile ilgili o olaanst sahneye
iret etmektedir.
108
Fuss, s. 267/215.
109
Bk. Aff, Fuss erhi, s.325.

Yazarn nsz
41
!v. BOLUN

BAT!N OLAN ALLAH vE ZAH!R OLAN ALLAH



Bundan nceki blmlerin aydnla karm olduu hususlar ksaca yle zetle mek
mmkndr:

1. Hakk'n btn ve zhir olmak zere biribirine zt (gibi grnen) iki vechesi vardr.
2. Btn vechesiyle Hakk, srr en yce mertebeden keif ehline dahi perdeli kalan ezel
ve ebed bir Gayb ve Karanlk'dr.
3. Hak, beerin bilgi alanna, ancak zhir vechesiyle o da Allh ve Rabb sretlerinde
girmektedir.
4. Bu iki veche arasnda, haklarnda "hakl olarak, hem var olduklar ve hem de var ol-
madklar sylenebilecek" olan nesnelerin mevcd olduu zel bir blge, yni a'yn-
sbiteler lemi bulunmaktadr.

Bu zet, "varlk bilgisi" (ontoloji) asndan, bn Arab'nin dny grnn ana temel
yapsn takdm etmektedir.
Hakk'n gayb vechesinin bir bilginin ya da bir tasvrin konusu olamamasndan dolay bu
kitabn btn geri kalan ksmnda da, tabidir ki, daha ok O'nun zhir vechesi ile yukarda
sz edilen bu "ara blge" incelenecektir. nsnn idrkinin ok ya da az nfz edebildii bu
alanlar incelemeye balamadan nce, Hakk'n btn ve zhir vecheleri arasndaki bu kkl
zddiyeti (kartl) yeni bir bak asndan tahll olarak mtla etmemiz gerekir. Bu tah-
ll, ayn zamanda, bn Arab'nin dncesinin nemli bir safhasn ortaya koyacaktr.
Bu yeni bak asna gre bn Arab bu btn ve zhir vechelere srasyla tenzh ve te-
bh demektedir. Bunlar geleneksel islm Kelm lmi (Teoloji) terimleri arasndan seilmi
olan iki anahtar-kavram'dr. Her iki terim de, daha balangcndanberi, Kelm lminde ola-
anst nemli bir rol oynamlardr. Etimolojik anlamyla "herhangi bir eyi, bir nesneyi
bulac, pis eylerden uzak tutmak, artmak" anlamna gelen "nezzehe" fiilinden tretilmi
olan tenzh kelimesi Kelm lminde "Allh'n btn eksikliklerden kesinlikle r olduunu
beyn ve telkki etme" anlamnda kullanlmaktadr. Eksiklikler ise, bu kapsamda, en cz
mertebede bile olsa beerinkini andran btn nitelikler ve cismn bir varlk olarak bize be-
eri hatrlatan btn sfatlar anlamndadr.
Bu anlamda tenzh Allh'n yaratlm olan herhangi bir eyle mukyese edilmesinin te-
melde ve kesinlikle mmkn olmadnn, O'nun Varlnn yaratlmlara ait btn nitelikle-
rin stnde oluunun bir beyndr. Ksacas ilh eriilmezliin, aknln bir beyndr. Ve
zten grm olduumuz gibi, biztih Mutlak olan Hakk da kendine yaklamaa ynelik b-
tn beer abalar boa karan ve hangi ekliyle olursa olsun beerin kavrayn hayal k-
rklna uratan bir Gayb (Bilinmeyen) olduundan saduyunun da doal olarak tenzh'e e-
ilimi vardr. Bu, bilinmeyen ve bilinemez olan Hakk'n huzrunda beer aklnn doal bir
tutumudur.
Buna kart olarak "bir eyi baka bir eye benzer klmak ya da telkki etmek" anlamna
gelen "ebbehe" fiilinden tretilmi olan tebh kelimesi de Kelm lminde "Allh' yaratl-
m eylere benzetmek" anlamnda kullanlmaktadr. Daha somut olarak ifde edilecek olur-
sa bu, "Allh'n ellerinin, ayaklarnn, v.s... bulunduunu" m eden Kur'n ifdelerine daya-
Yazarn nsz
42
narak Allh'a cismn ve beer nitelikler yaktranlar tarafndan gerek diye iddia olunan
teolojik bir beyndr. Bunun sonu da olduka doal bir biimde i bir antropomorfizm, yni
Allh'n dorudan doruya beere benzediini iddia etmektir.
Geleneksel Kelm lminde bu iki tutum, radikal bir biimde taban tabana zt olup asl
beraberce bir uyum iinde bulunamazlar. Bylece insn ya mnezzih olur (yni tenzh tara-
fn tutar), ya da mebbih olur (yni tebh tarafn tutarak mesel Allh'n "gzleriyle
grdn", kulaklaryla iittiini, diliyle konutuunu"... syler).
bn Arab bu terimleri olduka orijinal bir biimde anlamaktadr. Bununla beraber bu te-
rimlerin, teolojik kapsamda haiz olduklar anlamlarla hl da belirli bir balants bulunma-
snn nne geilememektedir. Ksacas, bn Arab'nin terminolojisinde tenzh Hakk'n "mut-
laklk" (itlk) vechesine ve tebh de "snrllk" (takayyd) vechesine iret etmektedir
110
.
Bu anlamda bunlarn her ikisi de biribiriyle uyumlu ve biribirlerinin tamamlaycs duru-
mundadrlar; ve en isbetli tutum da bizim bunlarn her ikisini de eit mertebede beyn et-
memizdir. te bu, bu sorunun en can alc noktas olup bu blmn geri kalan ksm da bu-
nun hakknda tam bir aklama takdm etmeyi hedef almtr.
bn Arab zaman bakmndan Hazret-i Muhammed'den nce gelen btn peygamberler
arasnda Nh'u, tenzh tutumunun temsilcisi olarak gstermektedir. Ve Fuss'unda Nh ile
ilgili blme de bn Arab, olduka anlaml bir biimde, "Nh'un ahsnda cem ettii Hik-
met-i Subbhiyye"
111
baln vermitir.
Kur'n'a gre Nh inat ve iddetli bir putperestliin tam anlamyla egemen olduu bir
devirde yaarken putlarn hibir deerleri olmadn beyn etmi ve aka Tek Olan Allh-
'a ibdeti savunmutu. Baka bir deyimle Nh, btn mr boyunca, tenzh ilkesine sk sk-
ya sarlmt. bn Arab'nin grne gre Nh'un yaad devirde kendi kavmi iinde put-
perestlik ylesine ahlanm, azgnlamt ki kavmini, ancak saf ve ar bir tenzhe srekli
bir biimde tevik etmek yoluyla, gerek mana dndrmek mmkn olabilirdi.
Bununla beraber, bu tarih mlhazalar gz ard edilirse, Allh'a kar insnn bir tutu-
munu belirtmek asndan tenzh kesinlikle tek yanldr. Yalnzca tenzhe dayanan herhangi
bir din inan dima kusurlu ve noksan olmaa mahkmdur. Zr Allh' bu denli "artmak"
ve O'nu yaratlm nesnelerle hibir al-verii olmayan bir duruma indirgemek aslnda son-
suz geni ve sonsuz derin olan lh Varl snrlandrmaktan baka bir ey deildir. bn A-
rab'nin de dedii gibi tenzh "hakkata vkf kimselerin nezdinde, Allh' snrlandrp kayt-
landrmaktan baka bir ey deildir"
112
. Bu beyn Kn u ekilde aklamaktadr
113
:
Tenzh Hakk' btn hdis ve madd eylerden, yni tenzhe izin vermeyen her madd
eyden, ayrmak demektir. Fakat, baka herhangi bir eyden ayrlan her ey ancak beri-
kinin niteliiyle (sfatyla) uyumayan bir sfat araclyla ayrlabilir. u Hlde byle bir
ey (yni dierlerinden farkl olan bir ey) ister istemez bir sfatla belirlenmek ve dolay-
syla da bir kaytla kaytlanmak zorundadr. Bu anlamdaki her tenzh kayt altna girmek-
ten baka bir ey deildir.
Burada beyn edilen meselenin rhu udur. Allh' "artan" yni tenzh eden kimse O'nu
btn cismn sfatlardan artmakta ama ayn ilem dolaysyla da (farkna bile varma-
dan) O'nu gayr madd, mnev varlklara tebh etmi olmaktadr. Pekiyi, O'nun kayttan

110
Bk. Aff, Fuss erhi, s.33; Mystical Philosophy..., s. 19-20.
111
Subbhiye sfat yaklak olarak ok tesbih edilen (anlan), Sbhn anlamna gelen lh simlerden
Subbh ya da Sabbhdan tretilmitir. Sabbehe fiili ise, noksanlk ifde eden sfatlardan r bilerek Allh
Sbhnallh diye anmak anlamndadr.
112
Fuss, s. 45/68/51/I-258.
113
Fuss, s. 45.
Yazarn nsz
43
da tenzh edenin hli acaba ne olur? Bu hlde bile o kimse Allh' kaytsz olmak ile (t-
lk ile) gene de kayt altna alm olur. Hlbuki Allh hem kaytlarla bal olmann da
kayttan zde olmann da (takyidt'n da tlk'n da) zincirlerinden berdir (arnmtr,
mnezzehtir). O mutlak biimde Mutlak'dr, Hakk'dr; O, ne bunlarn biriyle kayt altn-
dadr ve ne de bunlardan birini dlamaktadr.

bn Arab, iddial bir biimde, "en utaki ekliyle tenzhi destekleyip uygulayan kimse ya
chilin biridir ya da Allh'a kar edeble nasl hareket edilmesi gerektiini bilmeyen (shib-i
s-i edeb) kimsenin tekidir" demektedir.

bn Arab, "chil" ile kimleri kastettii hakknda bir aklama vermemektedir. Baz yo-
rumcular, ve mesel Bl Efendi
114
, bu kelimenin slm Filozoflarn ve onlar krkrne iz-
leyenleri kastetmekte olduu kansndadrlar. Bl Efendi'nin dediine gre bu kimseler "e-
riat'a inanmayp da kendi teorileri uyarnca, Allh', kendine lyk grd btn sfatlardan
tenzh etmee cret edenlerdir".

"Edeble nasl hareket edilmesi gerektiini bilmeyen"lerin kimler olduu hakknda ise bn
Arab, bunlarn "eriat'a inananlar (yni Mslmanlar) olup, Allh' tenzh edip de bu tenz-
hin tesine geemeyenler" olduklar dncesindedir. Bunlarn, "Allh'a ve Resllere, far-
knda olmakszn, yalanclk isnad etmelerinden tr" edeb d davranmakta olduklar ifde
olunmaktadr. Bununla, herhlde, Allh'n Zt'ndaki Sfatlar reddetmekle mehur Mu'tezile
kelmclar
115
m edilmektedir. Bunlar, mmin olmakla beraber, pervszca kendi akllarnn
gcyle srklenerek bu en u sonuca ulam, ve gerek Kur'n'da gerekse Hadsler'de o ka-
dar ak bir tarzda ifde edilmi olmasna ramen tebh vechesini tmyle ihml etmi olan-
lardr.

imdi yarda kalm olan Nh kssasna dnelim. Nh'un temsil ettii tenzh tarz Akl'a
has bir tutumdur. Kn buna "akl araclyla tenzh" (tenzh-i akl) demektedir. Akl, ken-
di tabatnn gerei olarak, Hakk'n hislere hitb eden bir srete brnerek grnmesini kabl
etmeyi reddeder. Fakat byle yaparken de gyet nemli bir noktay da grmezlikten gelmi
olur. O udur ki, biraz yukarda grm olduumuz vechile, Hakk' btn hislere hitb eden
sretlerden tenzh etmek O'nu yalnzca kayt altna almak demek deil fakat ayn zamanda
akln o kadar nefret etmekte olduu bir nevi tebh iine drmek de demektir.

bn Arab'nin : "(Hakk'n) gze (hiss bir srette) grnd her sefer Akl (bu hayli),
uygulamakdan hi usanmad mantk muhakeme araclyla defeder" melindeki bir ms-
ran yorumlarken, Kn u dnceyi ne srmektedir
116
:

Bu msran anlam udur: (Hakk) her ne zaman hislere hitb eden bir srette tecell eder-
se etsin Akl bunu mantk muhakeme yoluyla reddeder. Fakat bu (hislere hitb eden o-
layn) aslnda (kendine gre ve) hiss lem dzeyinde olduu kadar, bir de biztih
117
bir
gereklii vardr. (Ama) Akl O''nu hislere hitb edici bir nesne olmaktan tenzh eder,
nk aksi hlde (Hakk'n) belirli bir yerde ve dorultuda bulunmas gerekirdi. Akl
Hakk'n bu trden kaytlarn stnde olduuna hkmeder. Amm velkin Hakk (Akln)

114
Fuss erhi, s.47. Bl Efendinin erhi de Fuss'un bu eserde yararlandmz ayn Kahire basksnda yer al-
maktadr.
115
Bk. Aff, Fuss erhi, s.12
116
Kn, Fuss erhi, s.88
117
Yni hiss bir olay olarak deil de Hakk'n tecellsinin hakik bir ekli olarak gereklii iinde. (evirenin no-
tu).
Yazarn nsz
44
kendisini tenzh ettii eyden mnezzeh olduu gibi byle bir tenzhden de mnezzehtir!
Zr O'nu bu ekilde tenzh etmek aslnda O'nu mnev varlklara benzeterek mutlakl-
n snrlandrmak demektir. Akl bylece Hakk' belirli (taayyn etmi) bir ey derekesine
drmektedir.

Nh'un temsil ettii bu tr tenzhin yni "Akl yoluyla tenzh"in yansra bn Arab bir
baka trden tenzh daha kabl etmektedir. Bu da "mnev zevk yoluyla tenzh" (tenzh-i
zevk) olup yukarda ad gemi olan drs Peygamber tarafndan temsil edilmektedir.

Bu iki eit tenzh iki lh sme tekabl etmektedir. Bunlardan biri bu blmn banda
sz edilmi olan Subbh, dieri ise Kudds'dur
118
. Nh'un temsil ettii tenzh Hakk' her
trl erikden ve noksanl gerektiren sfatlardan mnezzeh klmaktadr. Buna karlk ikin-
cisi, bu trden tenzhden fazla olarak, Hakk' bir de (mmkn eylerin eriebildikleri en yk-
sek keml mertebelerini kapsayan) Mmknt'n btn zelliklerinden de, maddyatla olan
btn ilgilerden de ve Hakk hakknda hayl edilebilecek ve dnlebilecek herhangi belirli
bir nitelikden de tenzh etmektedir
119
.

Bu ikinci trden tenzh, Hakk'a en yksek dereceden eriilmezlii atfeden en utaki
tecrd mertebesini temsil etmektedir. bn Arab'ye gre drs Peygamber byle bir tenzhin
tam bir timsliydi. drs'in mitolojik ahsiyetini bu trden tenzhin bir sembol olarak tasvir
eden Kn yle demektedir:

drs kendini tecridde
120
ve "ruhlatrmada" (teverrih'de) ylesine ileri gitti ki sonunda
kendisi de srf rhdan ibret kald. Bylece vcdunu terk ederek meleklere kart, gk
krelerindeki ruhn varlklarla birleti ve Kudsiyyet lemine ykseldi. Bu sretle de ta-
batn doal seyrini am oldu.

Kn, bunun zdd olarak, Nh'un dnyda beer arzular olan alelde basit bir insn
gibi yaadn, evlenip oluk ocuk shibi olduunu sylemektedir. Fakat drs'in kendisi
saf rh olmutu.

Ondan btn arzular uzaklat; tabat ruhlat; vcdunun doal zellikleri yerine rhn
zellikler yerleti. Srekli izledii mnev disiplin tabatn tmyle deitirip onu bir
akl- mcerred'e dntrd. Ve bylece de drdnc semda yce bir makama yksel-
tildi.

Daha az bir mitolojik ifde tarzyla bunun, Nh'un tenzhinin, btn kendi cismn kayt-
laryla yaayan alelde bir insnn Aklnn icr ettii tenzh olmasna karlk, drs'inkinin
cismn artlara bal olmadan mevcd olan saf Akln icr ettii tenzh olmasn gerektirdii
anlalmaktadr.

drs rneinde Akl, bylece, vcd bandan tmyle kurtulmu bir tarzda insnn do-
al mantk dnce melekesi olarak deil de bir nevi mistik sezgi olarak i grmektedir. te
bunun iindir ki onun faaliyetine tenzh-i zevk ad verilmektedir. Fakat bu, aslnda gene de
Akl'n faaliyetidir. Ve bu anlamda tenzh de, her iki ekilde de, bn Arab'nin grne gre
tek yanl ve eksiktir. Bu, ancak tebh ile birletirildiinde insnn Hakk'a kar taknmas ge-

118
bn Arab Nh'daki hikmeti "Hikmet-i Subbhiyye" ve drs'deki hikmeti de "Hikmet-i Kuddsiyye" diye i-
simlendirmektedir. Fuss, s. 60/75.
119
Bk. Kn, s.60.
120
a.g.e. s.60.
Yazarn nsz
45
reken doru ve isbetli tutum olur. Bunun sebebi de, yukarda ou kere iret edilmi oldu-
u vechile Hakk'n kendisinin yalnzca mutlak bir Mnezzeh deil, ayn zamanda kendini -
leme "zhr-Eden" de olduudur.

Hakk'n her mahlkda kendini gsterdii bir vechesi vardr. u hlde O, idrki mmkn
olan her eyde kendini aka belli eden Zhir'dir. Buna karlk O ayn zamanda da, -
lemin "Zhir"
121
isminin tecellsi olarak O'nun Sreti ve Hviyeti olduunu bilenlerin ak-
l hri olmak zere, kendini her akldan silen "Btn"dr da.

Bu pasaj daha ak bir tarzda Kn taratndan yle ifde edilmitir:

Hakk her mahlkta (yaratlmta) bu mahlkun istiddna uygun olarak grnr. Bu kap-
samda O, ferd akln istidd uyarnca idrki mmkn olan her eyde kendini gsteren
Zahir'dir. Ve bu da (yni her akln zel istidd da) O'nun snrdr....
Fakat Hakk kez Btn'dr da; (ve bu kapsamda O) akl iin, kendi istiddnn koyduu
snrn tesinde asla eriilebilir deildir. Eer akl, dnce araclyla kendi doal sn-
rnn tesine gitmek isterse, yni akln kendisinin idrkinden nelerin silinmi olduunu
anlamak isterse, kalp de yolunu arr. Bundan gerek rifler mstesn olup onlarn id-
rkine snr yoktur. Bunlar Allh'n cevherini dnce ve tefekkr yoluyla deil fakat Al-
lh tarafndan anlayanlardr. Bunlarn idrki iin hibir ey btn (yni sakl) deildir. Ve
bunlar, lemin Hakk'n Sreti ya da Hviyyeti olduunu, yni bunun kendisini grnrde
Zhir ismiyle gsteren btn gerei olduunun kendisini grnrde Zhir ismiyle gs-
teren btn gerei olduunu bilirler. Zr lh Hakkat, mutlakl asndan, asla bir
"O-luk" olamaz. Kur'n'da "O Allh'dr, Tek'dir" (HuvAllhu Ahad) szlerinde rnei
grld gibi, "mutlakln" biztih bir kayt olmas hlinin getirdii bir kayt koyma
ise istisna bir hldir.
lh Hakkat olarak lh Hakkat'e gelince bu, her ne kadar lh simlerin koyduklar
kaytlarla (bilkuvve) kaytlanmsa da, her trl kayttan tam-miyle zdedir. (u hlde
bilfiil bir Hviyyet deildir)
122
.

Hak, yalnzca lemdeki her eyde bunun istidd uyarnca kendini izhr etmez, fakat O
ayn zamanda her eyin "rhu", "btn"dr da. Bu da Btn isminin anlamdr. Ve bn Arab'-
nin ontolojik sisteminde de Hakk'n herhangi bir eyin "rhunu" ya da btnn" oluturmas
demek, Hakk'n kendisini bu eyin ayn'nda (ya da ztnda, znde, cevherinde) izhr etmesi
anlamndadr. Bu, zahir tecellden bir gmlek aada bir tecell trdr. u hlde Hakk, bu
grne gre, kendini hem zhiren ve hem de btnen izhr eder.

Hakk zhiren grnen her eyin, btnen, "rhu"dur. Bu anlama gre O, Btn Olan'dr.
Ve O'nun, lemin doal sretlerine olan nisbeti bedeni idre eden rhun bedenin sretine
olan nisbeti gibidir
123
.


121
Fuss, s. 46/68/52/I-261.
122
Kn, Fuss erhi, s. 46-47.
123
Fuss, s.47/68/52/I-261. bn Arab bu frsattan yararlanarak Hakk'n yalnzca mutlakl bakmndan deil fa-
kat tecell vechesi bakmndan da trife smayacan belirtmektedir. Hakk' biztih trif etmenin imknszl
II. Blm'de btn geniliiyle aklanmt. Fakat Hakk tecell vechesi bakmndan da trif olunamaz nk he-
nz grm olduumuz zere bu vechesi bakmndan Hakk ister zhir ister btn olsun her eydir; ve eer biz
de O'nu trif etmek istersek bu trifin o trl ifde edilmesi gerekir ki lemdeki btn eynn triflerini kuata-
bilsin. Lkin ey adet itibriyle saysz olduundan byle bir trif asla verilemez.
Yazarn nsz
46
Bu vechesi bakmndan Hakk kendisini btn eyda izhr eder ve bu anlamda da ey
Hakk'n saysz "snrl" sretleri olur. Fakat eer bizim bununla gzmz kamar da yalnz-
ca tebh zerinde durursak, tpk yalnzca tenzhe bavurduumuz zamanki gibi, gene ayn
tek yanl olmak hatsna dm oluruz. "Hakk' tebh eden kimse de O'nu, srf tenzh eden
gibi, tahdit ederek kaytlandrm olduu iin Hakk' bilemez
124
. Kn'nin dedii gibi
125
:

Hakk' tebh eden bir kimse O'nu belirli bir sretle snrlandrm olur; ve sbit bir sret
iinde tahdit edilmi olan herhangi bir ey de bir mahlkdan baka bir ey deildir. Bu-
radan da grmekteyiz ki bu tahdit edici snrlarn (yni eynn) btn, her ne kadar
Hakk'dan gayr deilse de, gene de biztih Hakk deildir. Bunun sebebi de ferd btn
sretlerde kendini izhr eden Vhid'in btn bu sretlerin bir araya gelmesinden farkl
bir ey olmasdr.

Ancak tenzh ile tebh'i birletirebilene rif-i billh (yni Hakk' tam doru olarak bi-
len) denebilir. Bununla beraber, bn Arab bu durumu bir arta balamaktadr; o da tenzh ile
tebhin bu birletirilmesini (tevhdini) ancak genel ve belirsiz bir ekilde olmak zere yap-
maa almaktr. Zr bunu baka trl yapmak imknszdr. u hlde "rif" bile Hakk' an-
cak genel bir ekilde bilir ve O'nun somut ayrntlar da ona tamamiyle mehl kalr. Eer
insnn kendini nasl bildii dnlecek olursa bu husus kolaylkla anlalr. nsn kendi
hakknda bilgiye ship olsa bile, kendini gene ancak genel bir tarzda bilir; hibir eyi gzard
etmeksizin kendinin btn ayrntlarn kuatabilecek bir tarzda kendi hakknda umll bir
bilgiye ship olmas mmkn deildir. Benzer ekilde, kimse, lemin btn somut ayrntsn
toplayan gerek bir bilgiye ship olamaz; fakat zten Hakk'n tecellsinin vuku bulduu yer-
ler de btn bu sretlerdir. u hlde tebh zorunlu olarak geni ve genel bir srette
(icmlen) olmal; ve asl somut ve belirli bir srette (tafslen) vuku bulmamaldr
126
.

Hakk'n kendini her eyde, yni dmzda ve iimizde mevcd olan her eyde izhr et-
mesine bn Arab Kur'n'dan bir yeti dell gstererek u mtlada bulunmaktadr
127
.

Allh (Kur'n'da): "Yaknda yetlerimizi
128
onlara fakta ve nefislerinde gstereceiz t
ki onlarca da anlalm olsun ki O gerekten de Hakk'dr" (XLI/53) demektedir. Burada
"fak (ufuklar) daki yetlerimiz"den maksat nefsinin dnda mevcd olan
129
her eydir.
Nefsin ile de senin ayn'na
130
(seni sen klan zt cevherine) iret edilmektedir. Ve "O
gerekten de Hakk'dr" cmlesi de senin Hakk'n sreti ve Hakk'n da senin rhun olduu
anlamndadr. u hlde senin Hakk'a olan mnsebetin tpk cisminin nefsine olan mn-
sebeti gibidir.

Btn bunlarn sonucu yukarda sz edilmi olan gr asdr; yni bu konuda izlene-
cek olan yegne doru yolun tenzh ve tebh'i birletirmek olduunu savunan grtr. n-

124
Fusus, s. 47/69/53.
125
Kn, Fuss erhi, s.47.
126
Fuss, s.47/69/53/I-265.
127
Fuss, s. 48/69/54/I-266.
128
"yetlerimiz" yni (Kn'ye gre) "Sfatlarmz".
129
(Kn'ye gre) "taayynleri (yni Hakk'n taayynleri olarak kavranabilecek zellikleri) bakmndan senin
taayynnden farkl olan". Bunun anlam udur: her ne kadar asl bakmndan d lemdeki ey ile nefsin arasn-
da br tefrik yapmak gerekli deilse de "nefsinin dnda mevcd olan ey"in, yni d lemdeki eyya has taay-
yn ekillerinin, "nefsine" yni i leme has olan taayyn eklinde farkl olmasnda belirli bir gereklik pay var-
dr.
130
Kn'ye gre: "yni Hakk'n sfatlar araclyla sende tecell eden. Eer o, bu tecell iin olmasayd sen de
lemde mevcd olmazdn.
Yazarn nsz
47
sn, Hakk' idrk ediinde, yalnzca tebhe bavurursa mriklie dm olur. Tebhi
gzard edip de kuvvetle tenzhi yelerse, bu sefer de btn yaratlm lemin ilh tabatn
inkr etmi olur. lke kabl edilmesi gereken en doru tutum udur: "Sen ne O'sun ve ne de
O deilsin; ve sen O'nu mutlak bir srette kayttan r ve fakat hem de her eyin aslnda, de-
rn cevherinde kaytlanm olarak grrsn"
131
. Bir kere insn bu yce zevke eriti miydi ar-
tk ya cem (birletirme) ya da fark (ayrma) tutumunu taknmakta tammen hrdr
132
. Bu
cem ve fark terimleriyle ilgili olarak Kn unlar sylemektedir
133
:

Cem makamnda bulunmak yaratlmlar gz nnde tutmakszn dikkati yalnzca
Hakk'a yneltmek demektir. Bu hakkniyete uygun bir tutumdur, zr Varlk ancak
Hakk'a aittir ve her varlk da Hakk'n kendisidir.
Fark makamnda bulunmak da, Vhid'in zt isimleri ve taayynleri araclyla Kesret
(okluk) olarak kendini izhr etmesi bakmndan, mahlkatn Hakk'da mhede edilme-
si demektir. Hakk'n mahlk kablinden taayynt ve Hakk'n Hviyyetinin (yni dern
tabatnn) yaratlm olan lemin "ey olmas" keyfiyetini de (yni somut taayyntn
da) ihtas asndan, bu fark makam da hakkniyete uygundur.

Kn tarafndan bu trl akland ekliyle "cem" ile "fark" arasndaki tefrik bn A-
rab'nin varlk bilgisinin (ontolojisinin) can alacak bir noktasyla ilgili ok nemli bir husus-
tur. nceden de bilmekte olduumuz vechile bu tefrik daha ok tenzh ve tebh ile ifde o-
lunmaktadr. imdi ikisi arasndaki tefriki ve banty daha ayrntl bir tarzda ve biraz da
baka bir gr asndan inceleyelim.

bn Arab "O'na benzer hibir ey yoktur; Semi' (itici, iten) ve Basr (Grc, G-
ren) O'dur" melindeki "Leyse ke misli-hi ey'an, ve hve's-semi'u-l basr" (XLII/11) Kur'n
yetini ele alarak bunu orijinal bir ekilde yorumlamaktadr. Bu yorum, eer Allh'a kar en
isbetli tutum iinde bulunmak istiyorsak, tenzh ile tebhin tevhd edilmeleri (birletirilme-
leri) gerektii hususunu her bakmdan ikr klmaktadr.

imdi bu yet, dilbilgisi ynnden, farkl iki yoruma ak olup buradaki can alc nokta
da "ke" (gibi), "misli" (benzer) ve "hi" (O'na) diye kelimeden olumu olan "ke misli-hi"
ibresidir.

Bu kelimeden ilki olan "ke" (gibi) kelimesi szdizimi (nahiv) bakmndan ya (1) faz-
ladan, yni kendisi de benzerlik ya da eitlik ifde eden "misli" kelimesiyle olan terkibinde
biztih zel bir anlam olmayan fazladan bir kelime olarak, ya da (2) byle bir terkibde dah
bamsz bir anlam haiz olan bir kelime olarak yorumlanabilir.

Eer (1) anlamn seecek olursak yetin ilk yars "O'na benzer hibir ey yoktur" anla-
mndadr, ve demek ki, burada, O'na benzer hibir eyin "mevcd olmamas" zerinde srar
edilmektedir. Yni baka bir deyimle bu, tenzh'in en kuvvetli tarzda ilndr. Bu takdirde
yetin ikinci yars olan "ve Semi' ve Basr olan O'dur" cmlesi de iitme ve grmenin insn
zellikler olmas hasebiyle tebh'in bir ifdesi olarak anlalmaldr. u hlde btn yet
tenzh ile tebh'in bir terkibi mesbesindedir.


131
Fuss, s. 49/70/56/I-274.
132
Fuss, s. 98-99/93/119/II-161.
133
S.99.
Yazarn nsz
48
Eer ikinci kk seecek olursak yetin yars "leyse misle misli-hi ey" ile ayn anlam
haiz olacaktr ki bu da "O'na benzer" bir ey nce zihnen tesis edilmekte ve sonra da O'na
benzeyene "benzer" bir eyin varl kesin bir biimde reddolunmaktadr. O'na benzeyene
"benzer" bir eyin varl daha bandan ifde olunduundan bu, tebh'in ilndr. Ve bu
takdirde de yetin ikinci ksmn tenzh'in iln olarak yorumlamak gerekir. Byle bir yoru-
ma cevaz vardr, nk cmlenin bana zne olarak "hve" yni O zamirinin gelmesi ve bu-
nu izleyerek Semi' (itici, iten) ve Basr (Grc, Gren) sfatlarnn da "el-" harf-i trifi
ile belirlenmi olmas bakmndan cmlenin yaps btn Varlk lemindeki yegne itici
Olan'n (ya da iten'in) ve yegne Grc Olan'n (ya da Gren'in) O olduunu gerektir-
mektedir
134
.

bn Arab'nin aadaki u vecz ifdesi biraz nce verilmi olan aklamann yardmyla
olduka kolay anlalabilecektir
135
:

Allh, "leyse ke misli-hi ey" (O'na benzer hibir ey yoktur) demekle kendisini tenzh
etti ve "ve hve-s semi'u-l basr" (iten ve Gren, ya da itici olan ve Grc Olan, O'-
dur) demekle de kendisini tebh etti. Allh, ayn zamanda, "leyse ke misli-hi ey" de-
mekle kendisini tebh etti ya da kendisinin iki vechesi bulunduunu iln etti; ve "ve h-
ve-s semi'u-l basr" demekle de kendisini tenzh etmi ve kendisini Tek olarak iln etmi
oldu.

Bu mnsebetle aklda tutulmas gereken ok nemli olan husus da bn Arab'nin kendi
anlaynda tenzh ile tebh'in ayn derecede olmak zere bir tr "tahdd" olduklar keyfiye-
tidir. bn Arab'nin iret ettiine gre
136
biz Kur'n'da ve Hads'de sk sk Allh' kendisini
zt ekillerde tasvr eder bulmaktayz. Fakat hangi hl olursa olsun ister tenzhi, isterse de
tebhi kastetsin Allh kendisini daima tahdd ile tasvir etmektedir. Mesel kendisini "Krs
zerinde otururken", "en alt ge inerken", "gkte", "arzda", "nerede olurlarsa olsunlar in-
snlarla beraber" ilh... diye tasvr etmektedir; bu ifdelerin hi birisi Allh' tahdd ve takyd
etmekten ber deildir. Hatt tenzh bakmndan "Kendisi hakknda O'na benzer hi bir ey
yoktur
137
derken bile kendisini tahdd etmi olmaktadr, nk belirli her eyden farkl olan,
srf tefrik yznden, kaytlanm demektir. Zr "tam bir ltaayyn (belirsizlik) gene bir tr
taayyn (yni belirlenmi olmak ve bundan tr de kayt altna girmek) demektir".

u hlde tenzh tebhden bir derece daha dk bir tahdddir. uras da ikrdr ki bun-
larn hi biri Hakk'n mkemmel bir tasvrini asla temin edemez. Bununla beraber, kesin ola-
rak ifde edilecek olursa, srf bu bakmdan bu ikisinin birleimi de mkemmel olamaz; zr
bunlar ne trl terkb edilirlerse edilsinler tahddler daima tahddler olarak kalrlar. Fakat
Hakk sz konusu olduunda, O'na insn bakmdan mmkn olan en geni biimde, bu en
temel ve en umll iki tahddi bir arada birletirerek (terkb ederek) yaklamak kbil olmak-
tadr.

Yukarda sz edilmi olduu vechile Nh, insnn Hakk'a kar bu iki temel tutumun-
dan tenzhi temsil etmektedir. Nh, ann en ileri gelen eilimi olan putperestlii yenebil-
mek iin yalnzca tenzh zerinde srar etmitir. Tabidir ki bu, putperestler arasnda memn-
niyetsizlik ve fke dourmaktan baka bir ie yaramam ve Nh'un ars da hi ilgi gr-

134
Yni kim ki bireyi iitir ya da grrse, gerekten de iiten ve gren o kimse deil fakat bu kimsenin sretin-
de iiten ve gren Allh'n kendisidir.
135
Fuss, s. 49/70/56/I-275.
136
Fuss, s. 131/111.
137
"ke" yi fazladan (zait) bir kelime olarak alrsak.
Yazarn nsz
49
memiti. "Bununla beraber, Nh kavmiyle urarken eer bu iki tutumu da birletirseydi
kavmi onun dvetine kulak verirdi"
138
. Bu hususta Kn u dnceleri ileri srmektedir:

Kavminin yalnzca simler'in eitliliine dikkat ederek Kesret araclyla Tek Olan'dan
(Vhid'den) perdelenmi olmak sretiyle had safhada bir tebhe dknlk gstermeleri
bakmndan Nh, yalnzca tenzh zerinde durdu. Hlbuki onlar sk bir tevhde ve kat
bir tenzhe dvet edecek yerde simlerin eitliliini ifde edip de onlar Tek Olan oku
ve Teklik Olan okluu kable dvet etseydi ve Teklii okluk sretiyle rtseydi de
(Peygamberimiz) Hazret-i Muhammed'in yapt gibi tebh ile tenzhi aralarnda birle-
tirip badatrsayd onlar da putperestlikleriyle olan zhir nsiyetlerinin tebhe uygun-
luu nisbetinde ve btn tabatlarnn de tenzhe uygunluu nisbetinde Nh'a kolaylkla
mukbele ederlerdi.

Bu pasajda aka m edildii vechile Nh'un kavminin tapt putlar, bn Arab'nin g-
rne gre, tam doru olarak "simlerin Kesreti" idi; yni bunlar lh simler'in brndk-
leri eitli somut sretlerdi. Bu kapsamda putlar biztih kutsal idiler. Nh'un kavminin ile-
mi olduu putperestlik gnh da, daha ok, onlarn bu putlarn Tek Olan'n (Vhid'in) te-
cellsinin somut sretleri olduundan haberdar olmamalar ve bunlara sanki bamsz ilhlar
imi gibi ibdet etmeleri keyfiyetinden ibretti.

Nh'un savunduu mutlak tenzh trne bn Arab furkan adn vermektedir. Bu, Kur'n
bir terim olup o buna, kendi sisteminde bir ana-kavram rol oynayacak olan orijinal bir an-
lam yklemektedir
139
.

bn Arab'nin yorumunda furkan kelimesi "ayrma" demek olan "fark" kknden gel-
mektedir. Onun bunu, birka paragraf nce sz edilmi olan ve gene tpatp ayn kkten t-
remi olan fark vechesini belirtmek iin kullanmas beklenebilirdi. Hlbuki furkan ile o, as-
lnda, fark'n tersini kastetmektedir. "Furkan" burada, kesin bir biimde, Teklik vechesini
Hakk'n tecellsinin kesret vechesinden "ayrma" anlamndadr. u hlde furkan, tebhden
en cz bir ksma dah izin vermeyen mutlak ve kkl bir tenzh yni tenzhin msmahasz
bir tutumu anlamndadr.

Nh kavmini kkl bir tenzhe dvet ettiyse de onlar onu dinlemediler. Bunun zerine
Nh, Kur'n'a gre, kavminin manszlndan dolay Allh'a biraz yaknarak: "Rabb'im,
dorusu ben kavmimi gece ve gndz dvet ettim; fakat benim dvetim ancak onlarn ka-
malarn arttrd" (LXXI/5-6) dedi.

Bu yet, grnte, kavminin inat mnkirlii karsnda Nh'un ikyetini tasvir et-
mekte ve onlar bu gnahkr tutumlarndan tr cidd bir biimde ithm etmektedir. Onlar
ne kadar saf bir Tek Tanr inancna dvet ederse onlarn da szlerini o kadar sar bir kulakla
dinlediklerini beyn etmektedir. Bu yetin mtad idrki byledir.

Bununla beraber, bn Arab bunun gerekten de ylesine olaanst orijinal bir te'vlini
vermektedir ki, bu muhakkak ki saduyuyu hayret ve aknlkta brakacak bir nitelik
arzetmektedir. Aadaki pasaj
140
onun bu yeti nasl anladn gstermektedir:


138
Fuss, s. 50/70/56-57/I-276.
139
Etimolojisi ne olursa olsun Furkan kelimesi Kur'n'da Kur'n anlamndadr. bn Arab iin onun anlam bu
anlamdan tammen farkldr.
140
Fuss, s. 51/70/57/I-277.
Yazarn nsz
50
Nh'un sylemek istedii, kendi dvetine olumlu cevap verdii takdirde bunun zorunlu
sonucunun ne olacan bildiinden dolay, kavminin kendisine kulak vermediidir.
(Sath bir grle Nh'un szleri ac bir ithm imi gibi grnyorsa da) gerek Tanr
riflari Nh'un kendi kavmini (aslnda) ithmkr bir dille vmekte olduunun farknda-
drlar. Ve bunlarn (yni gerek Tanr riflerinin) anladklar gibi Nh'un kavmi (de ayn
idrkle) kendisini dinlemedi bile; nk kavmi onun bu dvetinin, eninde sonunda,
furkan'a (yni ayrla) dvet demek olduunu biliyordu.

Daha basit bir tarzda ifde edilirse bu u demektir: (1) Nh, kavmine, zhiren sitem et-
mekte, fakat (2) gerekte onu, daha ok, vmektedir. Ve bunlarn tutumlar da yksek bir
vgye lyktr zr bunlar (diyebiliriz ki igdsel olarak) Nh'un kendilerini dvet ettii
eyin saf ve kkl bir tenzhden baka bir ey olmadn ve byle bir tenzhin de Allh'a
kar doru bir tutum olmadn bilmekteydiler. Kkl ekliyle ve en had noktasnda tenzh
insn mutlak srette Gayb olan biztih Hakk'a gtrr. nsn mutlak srette bilinmeyen ve
bilinemeyecek olan bir eye nasl ibdet edebilir?

Eer Nh daha pratik olsayd ve kavmini gerekten de din mnn doru ekline y-
neltmek isteseydi, tenzh ile tebhi terkb etmesi gerekirdi. Tenzh ile tebhin uyumlu bir
terkbine bn Arab Kur'n adn vermektedir
141
. Kur'n insnn Allh'a kar yegne doru
tutumudur.

En doru din yol Furkan deil Kur'n'dr. Ve Kur'n zere olan bir kimsenin de,
Kur'n'n iinde bulunsa bile Furkan'a (dvet edilmeye) kulak asmyaca doaldr.
Kur'n Furkan' tazammun eder ama Furkan Kur'n' tazammun etmez
142
.

bn Arab'nin telkkisine gre, Nh ile kavmi arasndaki ilikinin girift bir i yapya s-
hip bulunduunu bylelikle grm olmaktayz. Gzlemi olduumuz gibi Nh, bir yandan,
kavmini manszlkla ithm etmekte, fakat bu nemli meseledeki doru tutumlar dolaysyla
btnen de onlar vm olmaktadr. Dier yandan ise bilinli bir biimde olmasa bile, Nh-
'un kavmi de gerek ve derin anlamnda saf "Tek Tanr nancnn" (Monoteizm'in), Nh'un
savunduu tenzh trnn zorunlu kld ekilde, Allh' vechelerinden tek bir tnesine irc
etmek olmadn ama gene de Tek bir Allh'a, fakat kendisinin saysz tecellleri olarak, -
lemin btn somut sretlerinde ibdet etmek olduunu bilmektedir. Bununla beraber, bunlar
Nh'un tlerini kabl etmeyi reddetmek ve biribirlerini putperestliin geleneksel eklinden
ayrlmamaa dvet etmekle irkin bir hat iledikleri izlenimini vermektedirler.

bn Arab Nh ile kavmi arasndaki bu ilikiyi "(karlkl) mekir" diye isimlendirmekte-
dir. Bu, "tuzak", "hile", "dzen" ya da "aldatmaca" anlamnda bir kelime olup Kur'n'daki u
yete dayanmaktadr: "Ve pek byk dzenler (mekir) kurmaa giritiler" (LXXI/22). Bu
durum Prof. Aff tarafndan pek berrk bir tarzda aklanmtr
143
.

Nh, kavmini, Allh'a tenzh yoluyla ibdet etmee ard vakit onlar aldatmay de-
nedi. Daha genel anlamyla, kim bakalarn Allh'a bu yolda ibdet etmee dvet ederse
onlar aldatmak iin bir dzen (mekir) kurmaktan baka bir ey yapmam olur. Bu bir
mekir'dir, nk bu dvete mruz kalanlar dinleri ne olursa olsun ve taptklar ey de ne
olursa olsun zten gerekte Allh'dan baka bir eye tapyor deildirler. (Bir putperest

141
bn Arab'nin felsefesinin teknik bir terimi olarak Kur'n kutsal kitap olarak Kur'n deildir. O bu kelimeyi
"terkb etmek" (biletirmek) anlamndaki KR' (ka ra a) kknden tretmektedir.
142
Fuss, s. 51/70/57/I-277.
143
Kn, Fuss erhi, s.39.
Yazarn nsz
51
bile) d lemdeki tecell sretlerinden birinin kisvesi altnda gene de Hakk'a tapmakta-
dr.

Allh'a bu ekilde tapmakta olan putperestleri arp da bunlardan putlara tapmayp
yalnz Allh'a tapmalarn istemek sanki putperestler (putlarda) Allh'dan baka bir
eye tapyorlam gibi yanl bir izlenim dourmaktadr; oysa ki geekte btn -
lemde Allh'dan "baka" hibir ey yoktur.
te yandan Nh'un kavmi de Nh'un tlerine kar koymak iin biribirlerine: "-
lhlarnz terketmeyin!" dedikleri zaman bir mekir (dzen, hile) kurmaktaydlar. Bu
da ikr olarak bir mekir hlidir; nk eer bunlar putlarna tapmaktan vaz gese-
lerdi, bunlarn Allh'a ibdetleri de bu mikdarda azalacakt. Ve bunun sebebi de put-
larn, Allh'n saysz tecelllerinden baka bir ey olmamalardr.

Bu mnsebetle Prof. Aff, bn Arab iin "Ve Rabbb'in kendisinden bakasna tapma-
manz karar klmtr..." (XVII/23) melindeki Kur'n yetinin normal olarak "Allh baka
herhangi bir eye tapmamanz..." deil de, daha ok, "Neye taparsanz tapnz bu sretle (as-
lnda, bilfiil) Allh'dan baka bir eye tapyor deilsiniz"
144
anlamnda olduuna dikkati ek-
mektedir.

Nh'un Allh'a ibdet arsnn niin bir mekir olarak anlalmas gerktiini aklarken
bn Arab "balang" (bidyet) ve "son" (gye)
145
terimlerini kullanmaktadr. Onun amac
"balang" devresi ile "son" devresinin bu hl iin tmyle ayn ve tek bir ey olduudur.
"Balang", Nh kavminin putperest olduu ve Nh'un da onlar inanszlkla knad dev-
redir. Onlar Nh tarafndan bu devreyi terkederek dier uca, yni zerilerine vcib olduu
ekilde Allh'a tapacaklar "son" devresine gemee sk bir biimde zorlanmlard. Hlbu-
ki, her ne kadar putlarn sretleri araclyla da olsa Nh kavmi, daha "balang" devresin-
de bile Allh'dan baka bir eye tapmamaktaydlar. Yni, iin aslna baklacak olursa, Nh'un
onlar birinci devreyi terkedip de son devreye gemelerini tevik etmesinde hi anlam yoktu.
Gerekten de, ortada tefrik edilecek bir ey olmamasna ramen Nh'un "balang" ile "son"
arasnda bir tefrik yapm olmas daha da ikr bir mekir fiili idi.

Kn'nin de iret ettii gibi: "Bir insna, zten Allh ile beraber bulunuyorken, nasl
olup da Allh'a ynelmesi tavsiye edilebilir?". Putperestlere Allh'a tapmaktan vaz geip de
yalnzca Allh'a tapmay sylemek, hlen Allh'a tapmakta olanlara Allh'a tapmaktan vaz
geip de Allh'a tapmay tercih etmei sylemekle tpatp ayn eydir. Byle bir tn
Hakk'n kendini zhir klan vechine kar insnlar kr klmas ihtimlinden tr bu sama
ve hatt samadan da daha ktdr.

Putperestliin bu grm olduumuz srr, Vhid'in ve Kesret'in Hakk'a nisbetle
biribirleriyle uyumalar meselesi olarak da, daha teorik bir tarzda ele alnabilir. Ayn anda
hem Vhid ve hem de Kesret olan Hakk'da eliki yoktur. Kn, bir insnn varlnn zt
birliiyle bir mukayese yaparak bu keyfiyetin iyi bir aklamasn takdm etmektedir
146
.

(Hakk'dan baka, kelimenin gerek anlamyla, mevcd hibir ey olmadndan, gerek
bir rif-i billh) Kesret'te Allh'n vechinden gayr hibir ey grmez, nk bilir ki b-

144
Kn, Fuss erhi, s. 39; bk. Fuss, s.55/72/62/I-295.
145
Fuss, s. 54/71-72/64/I-299 ve 300.
146
Vhid ve Kesret meselesi VII. Blmn konusu olacaktr.
Yazarn nsz
52
tn bu sretlerde Kendi'ni zhir klan O'dur. Buna gre (neye taparsa tapsn) o daima
yalnzca Allh'a tapm olur.
Bunu u ekilde anlamak mmkndr. Tek Olan Varlk iinde Kesret'in biribirlerine ay-
kr olan sretleri y rhn, yni mesel melekler gibi duygu ddr; ya da gkler ile arz
ve her ikisi arasndaki madd eyler gibi zhiren grlp hissedilebilen eylerdir. Birinci-
ler bir insnn vcd snrlar iinde haiz olduu rh melekelere ve sonuncular da onun
vcdunun zsna benzetilebilir. Bir insnda kesretin varl onun zt bir birlii haiz
olmasna engel deildir. (Buna benzer ekilde de, Allh'da Kesret'in var olmas da O'nun
Zt Teklii'ne engel deildir).

Btn bunlardan hareketle eriilmesi gerekli olan sonu udur ki putperestlikte herhangi
bir hat yoktur, nk neye tapnlrsa tapnlsn aslnda o eyin araclyla gene da Allh
Tel'la tapnlm olmaktadr. Fakat, acaba btn putperestler putperestliklerinde hakl m-
drlar? Bu ise baka bir meseledir. Her ne kadar biztih irkin grlecek hibir yan yoksa
da, putperestlik byk bir tehlikeye mruzdur. Putperestlik, ancak, tapan kimsenin tapt
nesnenin Allh'n tecell eden bir sreti olduunun ve, dolaysyla, puta tapmakla Allh'a
tapmakta olduunun farknda olduu srece dorudur. Hlbuki bu temel keyfiyeti bir kere
unutursa, putperest kendi vehmi tarafndan aldatlmak ve (mesel bir odun ya da ta para-
sndan mml olan) puta gerek bir ulhiyyet (ilhlk) atfetmek ve buna da Allh'n yannda
mevcd ve ondan bamsz olarak var olan bir ilhm gibi tapmaa balamak tehlikesine
mruz kalr. Bu noktaya eriirse tutumu, artk, tenzh'e tammen set eken saf bir tebh'den
ibret olmu olur.

Buna gre, bn Arab, putperestlik bakmndan biribirleriyle zt olan iki temel davrann
mevcd olduu dncesindedir: bunlardan biri "en yksek" (a'l) tabakaya, dieri ise "en
aa" (edn) tabakaya has bir davrantr. Bu hususta unlar sylemektedir
147
.

"rif" kendi mbdunun (gerekten) kim olduunu bilir; kez (mbdun kendisine)
hangi zel srette gzktn de bilir. O, ayn zamanda, bu "fark" ve "kesret"in (insn
vcdunun) hiss sretindeki uzuvlar ve (insnn) rhn sretindeki mnev melekeleri
mesbesinde olduunu ve, byle olunca da, tapnlan her mbudun Allh'n kendisindan
baka bir ey olmadnn da farkndadr.
Buna kart olarak "en aa tabakaya mensub kimseler taptklar her mbudda bir
ulhiyyet (yni ilh bir mhiyet) vehmedenlerdir. Eer bu (sapk) vehim olmasayd,
kimse ne talara ve ne de buna benzer eylere tapard. Bundan dolaydr ki (Allh) bu e-
it kimselere: "...bir ad takn onlara..."(XIII/33) (yni, her bir mbudunuzu isimlendirin)
demitir. Eer onlar bunlar gerekten de isimlendirmi olsalard bunlara "bir ta", "bir
aa" ya da "bir yldz" demek zorunda kalacaklard (zr gerekten de bunlarn
mbudlar talar, aalar ve yldzlardan ibret bulunuyordu). Eer bunlara "Kime tap-
yorsunuz?" diye sorulsayd, bunlar "Bir ilha" diye cevap vereceklerdi. Asl "Allh'a!"
ya da hatt "lha'" dahi deyemeyeceklerdi
148
. Bunun aksine olarak "en yksek" tabakaya
mensub kimseler bu cins aldatc bir vehmin kurban deildirler. Bunlar (her putun huzu-
runda) kendi kendilerine: "Bu (Hakk'n) tecell(si)nin somut bir sreti olup bu i'tibrla da
hrmete lyktr" derler; fakat (tecellyi) bu mnferit rnek ile de tahdid etmezler (yni
her eye tecellnin zel bir sreti gzyle bakarlar).

147
Fuss, s. 55/72/62/I-293 il 297.
148
Bu, her putun, bu kimseler iin "bir ilh" yni ulhiyyeti haiz bamsz bir varlk olmasn gerektirir; bu kim-
seler putlarn sretinde eninde sonunda Bir Olan Allh'a tapmakta olduklarnn farknda deildirler.
Yazarn nsz
53

Eer biz Nh'un tne kar kavminin davrann yarglamak durumunda olsaydk,
Nh kavminin bir bak asndan hakl, bir baka bak asndan ise saptm olduunu
sylememiz gerekecekti. Bunlar, (her ne kadar bilin d dahi olsa bile) tecellnin zhir s-
retlerinin gerek ilh mhiyetini desteklemekte olduklarndan dolay haklydlar. Putlarndan
vaz gemeyi iddetle reddederek de bunu gstermi oldular. Fakat bunlar, ayn zamanda,
kendi vehimlerinin kurban olarak her puta bamsz olarak var olan bir ilhm gibi bakp
zihinlerinde (bu) "kk ilhlar"
149
"Byk lh" olan Allh'a irk kotuklarndan dolay da
sapklk iindeydiler.

bn Arab'ye gre tenzh ile tebh'in en gzel birleimi ancak slm'da gereklemitir.
Gerek Kur'n tarihte ilk defa Hazret-i Muhammed ile mmetinin inancnda domutur. Bu
mnsebetle bn Arab unlar sylemektedir
150
:

Kur'n ilkesi btn saflyla yalnz Muhammed ve onun "...beer iinde o zamana ka-
dar meydana km en hayrl mmet..."
151
olan kendi mmeti tarafndan tasdik edilmi-
tir. (Ancak o ve onun mmeti u yetin iki vechesini birden gerekletirebildiler:) "leyse
ke misli-hi ey" (O'na benzer hibir ey yoktur), nk onlar her eyi vahdette cem edi-
cidirler
152
.

Yukarda da grm olduumuz vechile Kur'n, Nh'un kendi kavmini "gece ve gndz"
dvet ettiini hikye etmektedir. bn Arab, buna karlk, Muhammed'in ise kavmini "gece
ve gndz" deil, fakat "gndzde geceye" ve gecede de gndze" dvet etmi olduunu
sylemektedir
153
.

ikrdr ki burada "gndz" tebh'i ve "gece" de tenzh'i remzetmektedir; zr gndz
ferd eynn farkl zelliklerini ortaye karmakta, buna karlk gecenin karanl ise
bu farklar ortadan silmektedir. Bu yoruma gre Muhammed'in durumu tebh ile tenzh'in
tam bir kaynamasn gsterir niteliktedir. Buna karlk, Nh'un durumunu tasvr eden cm-
le onun tebh ile tenzhi biribirinden ayr tuttuuna iret etmektedir.

Acaba Nh, bu tutumunda tammen dallet iinde miydi bn Arab bu soruya hem o-
lumlu ve hem de olumsuz bir cevap vermektedir. Hi kukusuz, Nh zhiren yalnz tenzhi
telkin etmitir. Akl dzeyinde bakldnda bylesine saf bir tenzh, evvelce de grm ol-
duumuz gibi, eninde sonunda insnn Hakk' srf mnev eylerle bir tutmaa eilim gs-
termesi tehlikesine mruzdur. Ve bu kapsamdaki tenzh de bir "tenzh-i akl" (akl yardmy-
la tenzh) olup reddedilmee hak kazanm olur. Bununla beraber, tenzh Nh'un kendi taba-
tndan deildi. Bu, mantk bir dncenin rn olmaktan uzak, derin bir peygamberlik tec-
rbesine dayanan bir tenzh idi. Yalnz ne var ki Nh'un kavmi bunun farkna varamadzr
Nh'un savunduu tenzh onlara, ancak akln alelde dncesiyle eriilen bir tenzhden ba-
ka bir ey grnmyordu.

Gerek tenzh bu eit akl tenzhden olduka farkl bir eydir. Ve bn Arab'ye gre de
tenzhin en doru ekli bilinli bir biimde ilk defa slm tarafindan savunulmutur. Bu eit
tenzh, somut ey dnysn reddederek yalnzca Mutlak Gayb' tasdik etmekden ibret de-

149
Kn, Fuss erhi, s.55.
150
Fuss, s. 51/71/57-58/I-279.
151
Bk. Kur'n III/110.
152
Fuss, s. 52/71/59/I-279.
153
Fuss, s. 53/71/59/I-280.
Yazarn nsz
54
ildir. Gerek tenzh, her Sfat'n bu lemin somut bir eyi ya da olay araclyla bilfiil te-
cell etmesinin sonucu olarak, ve insnn btn lh Sfatlar'n birliinin (tevhdinin) bilinci-
ne ship olmasn mmkn klan (bir) mnev zevk ve tecrbeye dayanaraktan teesss eder.
Daha ak bir ifde tarzyla, gerek tenzh insnn bu lemin ey ve olaylar arasndan bun-
larn ardndak Vhid Olan Allh' mhede etmesindan ibrettir. Allh'n asl Tek Oluu'-
nun bilincine dayanmas asndan bu, hi kukusuz, bir "artma"dr (tenzhdir) ama srf man-
tk ya da srf akl bir "artma" deildir. Bu, dernunda tebhi de kapsayan bir tenzhdir.

slm peygamberi (Muhammed a.s.) zuhur ettiinde (tenzhe) gerek arnn, insnlar,
kendisini Hviyyet'i cihetinden izhr eden Allh'a deil fakat simler'i bakmndan (yni
kendisini kesrette) izhr eden Allh'a dvet etmek olduu (da) ikr oldu. te bu an-
lamdadr ki Allh (Kur'n'da) yle demektedir: "Yevme nahr-l muttakyne iler-
rahmni vefden = Biz o gn saknanlar blk blk Rahmn'a doru (Rahmn'n huz-
runda) toplayacaz" (XIX/85). (Bu yette) Allh'n, (her eyin) en son hedefini iret
etmek iin, ak olarak il (...a doru) kelimeciini kullanm ve (bu son hedef olarak
da) Rahmn' zikretmi olmas anlamldr
154
.

Bu paragraf Hazret-i Muhammed'in uygulad tenzhin, insnlar, lemle hibir iliii
olmayan Mutlak Hakk'ka deil de Rhman Olan Allh'a, yni lemin en son dayana olan,
btn Varln yaratc kayna olan Hakk'ka ar olduunu aka gstermektedir. Bu
i'tibrla btn lh simler'den Rahmn'n zellikle seilmi olduuna da iret etmek gere-
kir. bn Arab iin Rahmn ismi btn lh simler'i kapsayan ve birletiren en mll i-
simdir. Bu i'tibrla Rahmn, Allh ile eanlamldr. Kn bu noktay olduka iyi bir ekilde
aklamtr
155
.

Rahmn'n btn lh simler'i ihtiv etmi olmas dikkat ekicidir; yle ki btn lem
bu smin iinde gizli olup bu isimle Allh ismi arasnda da bir fark yoktur. Bu keyfiyet
Kur'n'n u yetinde apak grnmektedir: "De ki: ister Allh adyla dua edin, ister
Rahmn adyla. Hangi adla dua ederseniz edin (bunun bir fark yoktur, zr) gerekten de
btn en gzel adlar O'nundur..." (XVII/110). Hl byle iken, lemde her insn grubu
O'nun isimlerinden birinin hkm altndadr. zel bir smin hkm altnda bulunan da o
smin hdimidir. Bu i'tibrladr ki Reslullh insnl, simlerin bu farkllndan Er-
rahmn ya da Allh sminin tevhd ve cem ediciliine dvet etmitir.

Bl Efendi
156
ise, Nh mislinin aksine, Hazret-i Muhammed ile mmeti arasnda kar-
lkl hibir mekir bants bulunmadn, zr ne Hazret-i Muhammed'in cihetinden ve ne
de mmeti tarafndan byle bir mekre bavurmak iin hibir sebebin mevcd olmadna
dikkati ekmektedir. Kez, devamla, Hazret-i Muhammed'in hi kukusuz insnlar Tek O-
lan Allh'a ibdet etmee dvet ettiini
157
, fakat O'nun bununla insnlar Hakk'ka Hviyyeti
cihetiyle tapnmaa arm olduunu sylemektedir. Baka bir deyimle Hazret-i Muham-
med, insnlarn tapndklar putlar kaytsz artsz inkr etmemi fakat insnlara, putlara (ya
da, essnda, lemdeki herhangi baka bir eye) doru bir ekilde, yni bunlara bunlarn Al-
lh'n sonsuz tecellleri olarak, tapmay retmitir. slm tenzh, tebhin en doru eklini
hv bulunmaktadr.


154
Fuss, s. 53/71/61/I-288.
155
Kn, Fuss erhi, s. 34.
156
a.g.e., s. 54, dipnotu.
157
Ki, bu zhir olarak srf bir tenzh olarak da telkki edilebilir.
Yazarn nsz
55
Eer insn Hakk' yalnzca Akl'nn gc yardmyla tanmaa kalkarsa o zaman ister is-
temez, dernunda tebhe hi yer vermeyen tenzh ekline ular. Bunun aksine eer yalnzca
Vehm'ini (yni somut hayller araclyla dnme melekesini) iletirse bu sefer de srf te-
bh'e der. nsn maddenin gerek realitesini "keif" yardmyla grd zamandr ki an-
cak tenzh ile tebh bir keml mertebesi'ne eriirler.

Eer Akl baka eylere bal olmakszn ilmi kendi z bilgi gcyle elde edecek ekilde
kendi kendine ilerse, onun Allh hakknda edindii ilim hikukusuz tebh deil tenzh
eklini alacaktr. Fakat Allh, Akl eer Tecellsinin Mrifeti ile sslerse Akln Allh
hakkndaki lmi kemle eriir ve gerektii yerde tenzh ve gerektii yerde de tebh ile
hareket eder. Byle bir hlde bulunan Akl Hakk'n (en ycesinden en basitine kadar) ta-
bi sretleri kendi varl ile istil etmi olduuna ehdet eder. Ve artk Akln, asln
Hakk'n kendisi ile zde klmad hibir sret kalmaz.
te vahyedilmi olan dinlerin (Allh hakknda) getirdii mkemmel ve tam bilgi (ilim,
mrifet) byledir. Vehim dahi bu (mkemmel) bilginin tm zerine hkim tesirini icra
eder (yni Vehim artk doludizgin ve kontrolsz ilemez, aksine Mrifet'i elde etmek iin
Akl ile birlikte alr)
158
.
bn Arab'nin bu paragrafta ifde ettii eyin z yle hulsa edilebilir. Normal artlar
altnda tenzh Akl'n ve tebh de Vehm'in eseridir. Fakat eer "keif" yoluyla zihinde bir
Mrifet belirirse Akl ve Vehim artk mkemmel bir uyum iinde bulunurlar ve tenzh de
tebh de mkemmel bir Allh Bilgisi (Mrifet) iinde birlemi olurlar. Bununla beraber,
byle bir hlde Akl ve Vehim'den sonuncusu daima stn ve sultn durumundadr.
Akln bu ameliyedeki kendi z faaliyeti ve tenzh ile tebhin mkemmel bir uyumunun
elde edilebilecek ekilde Vehmin Akln zerine kontrol edici faaliyetiyle ilgili olarak Bl
Efendi u aydnlatc mtlada bulunmaktadr
159
.
Tam, Akln tenzhe hkmettii yerde Vehim de tebhe hkmetmektedir. Vehim bunu,
ister akl ister madd olsun, Hakk'n nasl btn sretlere yaylm ve nfz etmi oldu-
una ehdet ettiinden tr yapmaktadr. Bu hlde Vehim, Hakk' Aklda teesss etmi
olan tenzhden ileri gelen (soyut, mcerred) bir srette mhede etmekte, ve (yalnzca)
tenzhi ifde etmenin Hakk' kaytlandrmaktan baka bir ey olmadn ve Hakk' kayt-
landrmann da bir eit tebhden baka bir ey olmadn idrk etmektedir. Fakat Akl
kendi tatbik ettii tenzhin Hakk'ka izfe edilemeyeceinin de, tenzh yoluyla dnd
sretlerden biri olduunun farknda deildir.
Bl Efendinin bu szleri bn Arab'nin u mtlsnn kolay anlalmasn temin etmek-
tedir
160
.
te bu durumdan tr ki insn tabatnda Vehim
161
Akl'dan daha byk bir hkme s-
hiptir, nk Akl gelimesinin en st snrna erimi dahi olsa insn, Vehmin kendisine
uygulad kontrolden r deildir; ve Aklyla idrk etmi olduunu da bir srete
rabtetmeden yapamaz.

158
Fuss, s. 228/181/351-352/IV-31 ve 32.
159
Kn, Fuss erhi, s. 229, dipnotu.
160
Fuss, s. 229/181-182/352/II-32 ve 33.
161
Yukarda da sylenmi olduu gibi Vehim kelimesi burada tasavvura dayanan somut hayaller araclyla d-
nme melekesi olarak dnlmelidir.
Yazarn nsz
56
u hlde Vehim bu lemdeki insn zihninin kmil ve olgun tabatndaki en stn hkm
shibidir (sultndr). Ve bu da Allh tarafndan vahyedilmi olan ve ayn anda hem ten-
zhi ve hem de tebhi uygulayan btn dinler araclyla tahkk edilmi bulunmaktadr;
yni bu dinler Akln tenzhi tesis ettii yerde Vehim yardmyla tebhi ve Vehmin teb-
hi tesis ettii yerde de Akl yardmyla tenzhi uygulamlardr. Bylece her ey, ne ten-
zhin tebhden ve ne de tebhin tenzhden ayrlamad sk bir uzv (organik) birlie ir-
ca edilmi olmaktadr. te "O'na benzeyen hibir ey yoktur; ve Semi' ve Basr olan
(yni her-eyi-iiten ve her-eyi gren) O'dur" melindeki yet de bu duruma iret et-
mekte olup Allh burada kendini hem tenzh ve hem ve tebh araclyla tasvr etmek-
tedir.
Bir baka yette de Allh: "Senin, Kudret ve Azametin Rabb'i olan Rabb'in, onlarn va-
sflandrdklarndan mnezzehtir" (XXXVII/180) demektedir. Bunun byle sylenmi
olmasnn sebebi insnn, O'nu, kendi aklnn ilhmyla tasvr etmee yatkn oluudur.
Bylece O kendini burada onlarn gerek tenzhinden mnezzeh klmaktadr; nk on-
lar tenzhleriyle O'nu kaytlandrmaktan baka bir ey yapmamaktadrlar. Akl ise, tabat
gerei, bu trden eyleri idrkden cizdir.
* * *




























Yazarn nsz
57
v. BOLUN

NETAF!Z!K HAYRET


bn Arab'nin telkksine gre, insnn Allh'a kar yegne isbetli ve doru tutumunun
tenzh ve tebh'den oluan henkli bir tevhd (birlik) olduu ve byle bir tevhdin yalnzca
"keif"den doan mistik sezgiye dayanarak gerekleebildii geen blmde, sanrm, yete-
rince aklanm bulunmaktadr.

Beerin, henz daha keifle nrlanmam olan Vehm'ini izledii zaman, her mnferit pu-
tun gerekten de bamsz ve kendi kendine yeterli olan bir ilh gibi tapnld sapk bir put-
perestlie dmesi muhakkakdr. Byle bir ilh beerin zihninde oluan temelsiz bir vehmin
somut bir ahsiyet kazanmasndan baka bir ey deildir. Ve bunun sonucu da, hibir zaman
tenzh dzeyine ykselemeyecek olan i bir tebh olur. te yandan eer beer Allh'a
Vehm'in yardm olmakszn Akl'n ynn izleyerek yaklamay denerse ister istemez so-
nunda soyut bir tenzh'e srklenip kendisi de dhil olmak zere lemde grnen her eyde
cr olan lh Hayat hakknda kr olacaktr.

Ksacas, tenzh ile tebh'i badatran en doru tutum Kesret'de Vahdet'i ve Vahdet'de
de Kesret'i, ya da Kesret'i Vahdet ve Vahdet'i de Kesret gibi grebilmektir. Bu trden bir zt-
larn akmas'nn (yni Bat'nn irfn retisine gre "coincidentia oppositorum"un) ger-
eklemesini bn Arab hayret diye isimlendirmektedir. Aslnda bu, metafizik bir hayrettir;
nk burada Vcd'un (yni varln) Tek mi yoksa ok mu olduuna karar verebilmesi
bakmndan lemde grdklerinin gerek tabat, beere engel olmaktadr.

bn Arab hayret kavramn Kur'n'daki bir yeti orijinal bir tarzda yorumlamakla ak-
lamaktadr. Sz konusu yette: "Gerekte bunlar (putlar) biroklarn doru yoldan kard-
lar" (LXXI/24) denilmektedir. Bu, bn Arab tarafndan, ok sayda putun varlnn insnlar
Tek'in (Vhid'in) kendi zt vecheleri ve bantlar araclyla eitlenmesi bakmndan hay-
rete drd eklinde yorumlanmaktadr
162
.

Bu bakmdan putlar, lemde mhede edilen sretlerin kesretini (okluunu) temsil et-
mektedirler. Ve Kn'nin de dedii gibi, bunlara "tevhd gz" ile yni tenzh'i penen
kabl eden bir gzle bakan herkesin, tecellghlar ile olan ilikileri dolaysyla eitlilik ka-
zanm olan Vhid'in mhedesinde arp hayrete dmesi kanlmazdr. Yukarda sz
edilen yet: "Ey Rabb'im! Sen bu zlimlerin dalletlerinden (= aknlklarndan) baka bir
eylerini arttrma!" eklinde bir ibre ile son bulmakta ve btn cmle de Nh tarafndan if-
de edilmi olmaktadr.

Bu ikinci ibre de bn Arab tarafndan olduka orijinal bir biimde yorumlanmaktadr.
Bu yorum, aslnda, orijinalden de tedir; nk yetten zlim kavramnn, Kur'n'da murd
olunan anlamna tammen zt olan bir kavram karlmaktadr. bn Arab buradaki zlim ke-
limesinin Kur'n'da sk sk geen zlim li-nefsi-hi = "nefsine zulmeden" ibresine edeer
olduunu ifde etmektedir. Oysa, Kur'n'daki cr kullanlna gre "nefsine zulmeden", Al-
lh'n emirlerine itaat etmeyen ve srarla mriklikte sebt ederek kendini helka gtren
inta bir mnkre iret etmektedir. Fakat bn Arab'nin yorumuna gre zlim li-nefsi-hi bu

162
Fuss, s. 55/72/64-66/I-297.
Yazarn nsz
58
lemin btn zevklerinden yz eviren ve kendini Allh'da fn olmaa hasrederek nefsine
zulmeden bir insna iret etmektedir
163
.

Bu yorum bir baka yete dayanmaktadr: "... onlardan kimi nefsine zulmeder, kimi
mu'tedil davranr, kimi de Allh'n izniyle iyiliklerde bulunur..." (XXXV/32). Ve cr olan s-
ralamaya tammen zt olarak, bn Arab "nefsine zulmedenler"i btn bu insn snfnn
en yksei ve en hayrls olarak telkki etmektedir. Dediine gre "bunlar btn insnlarn
en hayrls, Allh tarafndan zel olarak seilmi olanlardr"
164
.

Bu mnsebetle Kn, Trmz'nin Sahh'inden u mealde bir hads zikretmektedir:
"Bu insnlarn hepsi ayn bir mertebededir; hepsi de Cennet'e dhil olacaklardr". Kn bu
hadsin biraz nce sz edilen yetteki insn snfna iret ettiini ifde etmektedir. Bu
snf insn, hadsin de aka belirttii gibi, Cennet'e girilerinin mukadder olmas bak-
mndan ayn mertebede bulunmaktadrlar; fakat Kn bunun, onlarn kendi aralarnda da:
en yksek kademesi "nefislerine zulmedenler", ortas "mu'tedil davrananlar ve en alt kade-
mesi de "iyiliklerde bulunanlar" olmak zere bir silsile-i mertib (= hiyerari) oluturmalar-
na engel olmad kanaatindedir. Bununla beraber bu silsile-i mertib hakknda verdii teo-
rik aklama hi de ikn edici gzkmemektedir. Bizim ynmzden, Prof. Aff'nin yapt
gibi, "nefsine zulmeden kimse" olarak fen makamnda keif shibi olmu olan bir rhnyi
ve "mtedil davranan kimse" olarak da "orta yoldan ayrlmayan kimse"yi anlamann daha i-
sbetli olaca grlmektedir. Buna gre, tabidir ki, "iyiliklerde bulunanlar" da daha hl
seyr-i slk'un ilk ksmlarnda bulunanlar anlamndadr.

Fakat ne olursa olsun, bn Arab iin nemli olan, "nefsine zulmeden"in srf hayret ma-
kamnda bulunmasndan tr en yksek mertebeyi igl ettii kavramdr. Kolaylkla gr-
lecei zere bunun, Nh'un "zlimlerin gitgide dalletlerini (= aknlklarn)" arttrmas i-
in Allh'a yalvard yetin son yarsnn yorumunda nemli rol olmaktadr.

Bu yetin standart yorumunun, Nh'un ilh gazab inat putperestlerden (mriklerden)
oluan en kt topluluk zerine dvet etmesi mhiyetinde olmasna karlk, yukardaki an-
laya gre Nh en yksek tabakay oluturan insnlarn hayretini daha da arttrmas iin Al-
lh'a yalvarmaktadr.

Tammen ayn dn tarz iinde bn Arab, Allh' ve O'na samim olarak inananlar
bo yere aldatmaa kalkan gnahkr topluluu Allh'n nasl mahvettiini tasvr eden
(II/20) yetinde hayretin pek canl bir tasvrini bulmaktadr. Bu topluluk zerine koyu bir ka-
ranlk inmitir. Zaman zaman korkun gk grlemeleri duyulur, ve bir imek ekmesi bun-
larn "gzlerini det krletirecek gibi olur". Ve bunlar "ortalk aydnlandka yrrler; ka-
ranlk bastka durakalrlar".

Bu yet, bn Arab'nin yorumunda, ekseriyetle anlalanndan tammen farkl olan yeni
bir mn kazanmaktadr. bn Arab, her ne kadar bu yeti herhangi bir aklamada bulun-
makszn kaydetmekle yetiniyorsa da bununla ifde etmek istediinin, bunun kendi "hayret"
nazariyesini desteklemek zere delil olarak gstermek olduu apaktr. std adna Kn
bunu u ekile aklamaktadr
165
:


163
Bk. Aff, Fuss erhi. S. 40; Fuss, s. 56/72-73.
164
Bk. Kur'n: XXXVIII/47.
165
Kn, Fuss erhi, s.56.
Yazarn nsz
59
Bu yet topluluun hayretini tasvr etmektedir. Buna gre Ahadiyyet tezhr etti-
inde bunlar "yrrler", yni Allh'n gerek hareketi ile ilerlerler; ve ortalk kararp da
Allh perde arkasnda gizli kalnca ve (Ahadiyyet yerine de) Kesret ortaya knca gr-
leri krleir ve hayrete gark olurlar.

Bu hayret zorunlu olarak dairesel bir hareket eklini alr. bn Arab'nin dediine gre
"hayrete dar olan kimse bir daire izer"
166
. Bu zorunlu olarak byledir, nk byle bir in-
snn "yry" ilh tecell dairesinin tpksn yanstr. Hakk'n kendisi de, ilk Ahadiyyet
hlinden hareket ederek somut varlklar mertebesine nzl edip sonuta gene ilk bataki
Ltaayyn'e ykselmesi bakmndan, ortaya, dairesel bir hareket koymaktadr. Hayret mer-
tebesindeki insn da ayn daireyi izer, zr "Allh ile (m Allh), Allh'dan (anillh), Allh-
'a doru (illlh) yrr ve ileriye doru hareketi de Allh'n kendi hareketi ile zde olur"
167
.

bn Arab bu hareketin kutup adn verdii bir mil, ya da bir merkez etrafnda dnd-
n ve bu kutbun ya da merkezin Allh olduunu sylemektedir. Ve insn da merkez etrafn-
da bir daire zerinde dndne gre ister Vahdet isterse Kesret hlinde bulunsun, Allh'a
olan uzakl hep ayn kalmaktadr. Baka bir deyimle, insn Hakk'a ister ilk Vhidiyyet'i
ynnden, isterse sonsuz sayda somut ey sretinde eitlilik kazanmas (yni Kesret)
ynndan nazar etsin, biztih Hakk'dan dima ayn uzaklkta kalmaktadr.

Tersine olarak, nazar perdeli olduundan gerei gremeyen bir adam ise "doru bir yol
boyunca yryen bir adamdr". Byle bir kimse Allh'n kendinden uzakta olduunu vehme-
der ve Allh' uzaklarda arar. Kendi vehmi onu hayl krklna uratr ve vehmettii Allh'a
erimek iin bo yere rpnr. Byle bir kimse iin "...dan" (arapa: min, yni balang
noktas) ile"...ya" (arapa: il, yni en son hedef) arasnda tabidir ki sonsuz bir uzaklk
mevcddur. Balang noktasnn kendinden ok uzakta olduunu vehmeden o kimsenin
kendisi ile o nokta arasndaki uzaklk da, kendisini Allh'dan ayran uzaklk olarak dnd-
mevhum bir uzaklk olmaktadr. Btn Allh'a yaklamak arzusuna ramen byle bir
kimse, nnde sonsuza kadar uzanan doru yolda yrdke O'ndan daha da uzaklar.

Bir daire zerinde yryen bir adam ile bir doru izgi zerinde ilerleyen bir dieri mi-
sli araclyla bylece formle edilmi olan bu dncenin bizzt kendisi de olaanst bir
derinlii haizdir. Bununla beraber yukarda sz edilmi olan Kur'n yetinin bir te'vli ola-
rak bu, hi kukusuz, konumuzun ieriine tam tamna tekbl etmemektedir. Kendine has
yorum biimini bn Arab, kendi tezi iin niha bir dell ve bedhat olarak zikrettii
168
dier
yetlere de uygulad zaman Kur'n'n te'vlindeki bylesine geni bir serbest daha da belir-
gin bir biimde gze arpmaktadr. Bunlardan birincisi (LXXI/25) yeti olup bu, "nefislerine
zulmedenler" ile ilgili yetten hemen sonra gelmektedir. Meli yledir: "Bunlar (yni z-
limler) gnahlarndan (yni hat't'larndan) dolay sularda bouldular ve atee atldlar. O
zaman kendileri iin Allh'dan baka bir yardmc bulamadlar".

Hat't kelimesi "yanllar" ya da "gnahlar" anlamnda olup hatnn ouludur; Arapa
HT' (ha-ta-a), yni "yanllk yapmak", "bir hat ya da su ileme" anlamndaki kkten t-
remektedir. Bu, belirli bir anlam olan ve bu anlamla sk sk kullanlan bir kelimedir. Bunun-
la beraber bn Arab bu etimolojiyi hi gz nne almakszn bunu "izgiler (hat'lar) ek-
mek", "hudutlarn izmek" anlamna gelen HTT (ha-ta-ta) kknden tretmektedir. Bu
i'tibrla "gnahlarndan" anlamna gelen min hat'atihim kelime grubuna "onlar iin ahsen

166
Fuss, s. 56/73/64/I-297.
167
Kn, Fuss erhi, s. 56.
168
Fuss, s. 57/73/70-75/II-2 il 8.
Yazarn nsz
60
mlik olduklar eyler olarak hudutlar izilmi olanlardan dolay" gibi bir anlam kazandrl-
m olmaktadr. Ve bu da bn Arab iin "bunlarn kendi kiisel taayyntndan", yni "her
kimsenin kendi ego'sundan (nefs'inden)" baka bir ey deildir.

"Ego'lar yni nefsleri dolaysyla", yni bunlarn nefsleri zten taayyn etmi olduun-
dan, bunlarn mnev fen makamna ykselebilmelerinden nce bir defa ummnda "boul-
malar" gerekir.

bn Arab, iinde boulmak gereken bu ummnn Mrifetullh' (= Allh hakkndaki yce
ilmi) remzettiini ve bunun da "hayret"den baka bir ey olmadn ifde etmektedir. Bu
hususda Kn de unlar sylemektedir
169
:

(Bu "hayret"-"ummn") hereyi istil etmi olan ve kendisini eitli sretlerde izhr eden
Vhidiyyet ummndr. Bu, Vhid-i Mutlak'n her eyde belirli ve somut bir sret iinde
zhir olmasna karlk btn olarak (gene de) belirsiz kalmasndan dolay hayrete
drc'dr.Bu (kez), (ayn anda) hem lataayyn (= belirsizlii) ve hem de taayyn
(= belirlilii) dolaysyla hayrete drcdr.

yetin "atee atldlar" melindeki ksm iin bn Arab, sdece, bu yanmann bunlar da-
ha ummnn iinde iken vuku bulduunu sylemekle yetinmektedir. Bunun anlam gene
Kn tarafndan yle aklanmaktadr
170
:

(Burada) "ate"den kast O'nun Vechi'nin, "Mrifetullh" ve Gerek Hayat Ummn'nn
tam ortasnda, btn belirli ekilleri ve a'yn- sbiteyi yakp yok eden azamet Nr'una
duyulan akn ateidir. Ve bu Gerek Hayat yledir ki her ey onunla hayat bulur ama
ayn anda da mahvolur. Hayat ve Mrifet ile "boulmak" ve "yanmak"dan ve ayn anda
da hem fen ve hem de bek bulmay grmenin sebep olduu hayretten daha byk bir
hayret makm da olamaz!

Bylelikle "...bunlar kendileri iin Allh'dan baka hibir yardmc da bulamadlar" n-
k Allh, bu hakm kimselere Zt ile tecell ettii vakit bunlarn hepsi de yanp kl oldular;
ve onlara kendileri iin yegne "yardmc", yni onlara yegne hayat verici olarak Allh'dan
baka hibir ey kalmad. Orada onlara yardm edici olarak yalnzca Allh bulunuyordu; ve
onlar da O'nda ebediyyen mahvolmu oldular (yni Allh'n Zt'nda fen'ya eritiler). On-
larn Allh'da fen bulmalar (yni Fenfillh makamna erimeleri) aslnda onlarn O'nda
hayat kazanmalar, Allh ile bk olmalar (yni Bekbillh makamna erimeleri) idi. Buna
gre fen makam bek makamnn arka yz mesbesindedir.

Eer Allh onlar ummnda mahvedecek yerde boulmaktan kurtarp da Kevnyt'n k-
ysna gerisin geriye yollasayd, yni onlar takayyd (kaytlanma) ve taayyn (belirlenme)
lemine geri dndrseydi, onlar bylesine yce bir makama erimi olamayacaklard; yni
onlar un- kevniye'de (= realitelerin tabi leminde) yaamak ve vehmettikleri kimlikleri
dolaysyla da Allh'dan perdeli olmak durumunda bulunacaklard.

bn Arab btn bunlarn ancak belirli bir gr asna gre
171
doru olduunu kaydet-
mektedir. Daha kesin bir dille ifde edilirse aslnda ne "boulma", ne "yanma" ve ne de

169
Kn, Fuss erhi, s.57.
170
idem.
171
Yni btn bu mertebe farklarnn vcd bulduu lh simler'in gr asndan.
Yazarn nsz
61
"yardm" sz konusudur; nk, balangdan sona kadar, her ey Allh'a ait olup Allh'la-
dr; yalnz bu kadar da deil; her ey Allh'dr.

Kur'n'da (LXXI/27) yetinde Nh, Allh'a yle hitb etmektedir: "phe yok ki, eer
Sen onlar brakacak olursan onlar kullarn dallete drrler (doru yoldan saptrrlar) ve
onlar ancak fcir ve kfir ocuklar doururlar".

bn Arab'ye gre
172
"...kullarn dallete drrler..." ifdesi: "kullarn hayrete dr
ederek onlar kulluk makmndan uzaklatrrlar ve onlar bylece hl-i hzrda gzlerine
perdeli olan gerek makamlarna yni Rabb makmna srklerler. Eer bu vk olacak olur-
sa, kendilerini kul olarak dnenler artk kendilerine Rabb nazaryla bakarlar" anlamnda-
dr. Buradaki hayret iin Kn bunun gerek bir hayret deil, fakat "eytn bir hayret" ol-
duunu ifde etmektedir. Herhlde bu mubalal olsa gerektir. nk bn Arab (zhiren)
173

evvelkisiyle ayn cinsten bir hayretten bahsetmektedir. Onun burada iret etmek istedii
ey, Vcd Srr'n bilenler eer ahliyi eitip idre etmee braklacak olurlarsa sonunda
ahlinin, aslnda, kendi kendilerinin hakknda dndkleri gibi yalnzca kul olmayp ayn
zamanda da Rabb olduklar keyfiyetinin bilincine (byk bir hayret iinde) eriebilmelerinin
mmkn olduudur,

bn Arab'nin sz konusu yetin son ksm olan: "...ancak fcir ve kfir ocuklar dourur-
lar" hakknda ileri srd te'vl ncekinden daha da artcdr. Yalnz urasn hatrda tut-
mamz gerekir ki bu te'vl saduyu iin ok aknlk verici dahi olsa bile bn Arab'nin anla-
yna gre tammen doal ve ikrdr.

Bu yette geen arapa fcir kelimesi, anlam zerinde ittifak edilmi Kur'n' bir terim
olup "gayrmer i yapmak, yni gnah ilemek" anlamndak FCR (fe-ce-re) kknden t-
remitir. bn Arab ise bunu "su iin dar kacak yer yol ya da mahre amak" anlamndaki
bir baka FCR kknden tretmektedir. Ve bu da, buradaki zel anlam dolaysyla, "izhr
eden bir kimse"ye dellet etmektedir. Yni bn Arab'nin grn daha briz bir ekilde
yanstan bir deyimle fcir, Hakk'n tecellgh olmas hasebiyle Hakk' izhr eden bir kimse-
dir.

yette geen arapa ikinci kelime "Allh'a kar nankr, yni inanc olmayan kimse" an-
lamndaki kfir kelimesinin daha kuvvetli ifdesi olan kffr kelimesidir. Fakat daha nce
de grm olduumuz gibi, bn Arab bu kelimeyi yalnzca etimolojik anlam bakmndan
yni "rtmek" anlamnda telkki etmektedir. Buna gre de kffr, "nankr" ya da "inansz"
birine deil de kendisinin somut (mahhas) sretinin perdesi altnda Hakk' "rten", "Perde-
leyen" bir kimseye dellet etmektedir.

Bundan baka fcir ile kfir'in farkl iki kii olmayp tek ve ayn bir ahs olduunu da
unutmamak lzmdr. Bu i'tibrla yetin bu ksmnn anlam una dellet etmektedir: "Bunlar
o trl kimselerdir ki, ayn anda, hem perdelenmi olan izhr ederler hem de zhir olan
perdelerler". Bunun bir sonucu olarak da bu hrikulde mhedeye mazhar olanlar, doal
olarak, "hayret"e dr olurlar.


172
Fuss, s. 58/74.
173
Yazar burada hat etmektedir. Sz konusu hayret, rhunda tecell eden bir mistik tecrbenin dourduu rah-
mn bir hayret deil nc ahslarn uyandrdklar nefsn bir hayrettir. Bu bakmdan eytn bir hayrettir. Z-
r bu kabil bir hayrete dr olanlar fen ve bek mertebelerini bizzat yaamadklar iin yalnzca kendi vehim ve
kuruntularnn etkisi altnda bulunmaktadrlar ki bunlar da eytndir. (evirenin notu).
Yazarn nsz
62
Geri byle bir "hayret"e dar olmak da zten gerek "Mrifet"e erimek iin ilk adm-
dr. Ve buradaki "hayret"in de metafizik bir temeli vardr. Aada bu keyfiyeti, bn Arab'-
nin kendi tasvrine sdk kalarak, daha nazar (= teorik) bir tarzda gz nne alacaz.

Her eyden nce zerinde durmamz gereken husus, bn Arab'nin dny grnde, b-
tn lemin Hakk'n tecellgh (= tecell ettii yer), ve bunun sonucu olarak da lemdeki b-
tn ey ve hdistn da aslnda Hakk'n kendi kendini snrlandrmalar olduudur. Bu
i'tibrla Vcd (yni Varlk) leminin gerek sretini, aslnda bunun "ztlarn bir terkibi" ol-
duu keyfiyetinin dnda idrk etmek mmkn deildir. Biz lemin gerek mhiyetini an-
cak, btn ztlklar ayn anda tasdik etmekle anlayabiliriz. Ve "hayret" de, btn ztlklarn
ayn anda mevcdiyetini kable zorlanmamz dolaysyla idrkimizde doan izlenimden ba-
ka bir ey deildir.

bn Arab zddiyyetin temel ekillerinden bazlarn ayrntl bir biimde tasvr etmekte-
dir. Ve bu "coincidentia oppositorum = ztlarn akmas" olay hakknda verdii aklama
da kendi dny grnn birok nemli noktasn aydnlatmas bakmndan byk bir dee-
ri ve nemi haizdir. Biz burada zddiyyetin en temel iki eklini gz nne alacaz.

Bunlardan birincisi
174
, btn ile zhir arasndaki bantda ortaya kt vechile lemdeki
eynn mhiyetinde sakl olan zddiyyettir. Mesel "nsn" tanmlanmak istenildi miydi,
bunun tanmnda hem btn ve hem de zhiri terkbetmek gerekmektedir. Genellikle kabl
edilmi olan: "nsn akll bir hayvandr" melindeki tnm da byle bir terkbin eseridir;
nk "hayvan" insnn "zhirini", buna karlk "akll olmak" da onun "btnn" temsil et-
mekte, yni birincisi cisme, ikincisi ise cismi yneten rha iret etmektedir. Bir insn r-
hundan soyutlanrsa o artk bir "insn" olmaz, bu takdirde o olsa olsa tpk bir ta ya da tahta
paras gibi insna benzeyen bir sretten ibret kalr. Mecz mnda kullanlmas dnda,
byle bir sret de "insn" ismine mstahak olamaz.

Tpk insnn, ancak rhunun cesedinin iinde olduu mddete insn olabilmesi gibi -
lem de ancak Gerek Olan'n yni Hakk'n lemin d sretinin iinde olduu mddete -
lemdir.

lemin eitli sretleri (sret olarak) ilerinde Hakk bulunmadka asl mevcd olamaz-
lar. Bu i'tibrla, nasl ki rh kavram, biz insn gerek ve yaayan bir kimse olarak anla-
dmz srece, insnn tanmn oluturmaktaysa, ulhiyyet kavram da mecz olarak
deil kelimenin gerek anlamyla, lemin tanmna zorunlu olarak girmek zorundadr.

Bundan baka, Gerek Olan yalnzca lemin btn olmayp onun zhiri de Gerein ta
kendisidir; nk lemin zhiri, nce de grm olduumuz vechile, aslnda tecell sretleri-
dir. Bu bakmdan lemin btn ile zhiri'nin her ikisinin de ulhiyyet ile ilgili olarak tanm-
lanmas gerekir.

Bu noktay tesbit ettikten sonra bn Arab btnn ve zhirin sen'larnn acyib mhiye-
tini tasvr etmee balamakta ve: "Nasl ki insnn zhir sreti kendine has dil ile kendi i-
indeki nefsini sen ediyorsa, lemin eitli sretleri de Allh'n zel tasarrufu araclyla
lemin btn nefsini ayn tarzda sen ederler" demektedir. Acaba insnn cismn sreti

174
Fuss, s. 48/69.
Yazarn nsz
63
kendi iindeki nefsini kendine has dil ile nasl sen etmektedir? Bu, Kn tarafndan u e-
kilde aklanmaktadr
175
:

nsnn cismn sreti: hareketleri, kendine has zellikleri ve olgunluunun tezhrleri
araclyla nefsi sen eder. (Bunun niin bir "sen" olduunun sebebi ise udur). nsnn
cismn uzuvlar, eer nefs olmasa, ne hareket edebilen ve ne de idrk edebilen cansz
nesnelerden baka bir ey deildir; bundan baka cismn uzuvlar cmertlik, elakl, -
licenaplk, utan hissi, cesret, sadkat, drstlk, v.b... gibi hasletleri haiz deildirler. Ve
sen etmek de (bir eyin ya da bir kimsenin) iyi taraflarn zikretmekden baka bir ey
olmadna gre cismn uzuvlar da fiiller aracl ile nefsin hasletlerini ifde ederek nef-
si sen etmi olurlar.
Tpatp ayn ekilde, lemin eitli sretleri de lemin btnndaki nefsi (yni lemi istil
eden Gerek'i) buna has zelliklerle, olgunlukla yni ondan kp gelen her eyle "sen"
ederler. Bu i'tibrla lem "btn"n "zhiri" araclyla sen eder.

Bununla berber bizler, lemin btn sretlerini kuatabilen bir ilme ship olmadmz-
dan, ou kere bunun farkna varmayz. Bu lemml "sen"nn dili, "tpk bir tr-kn bir
hindnun dilini anlamamas gibi"
176
bizim iin anlalmaz kalr. Bu olayn elikili mhiyeti
lemin "zhiri"nin lemin "btn"n sen etmesinde, daha dorusu "zhir" ile "btn"n her
ikisinin de, mutlak olarak, Hakk'n kendisi'den baka bir ey olmad keyfiyetinde sakldr.
Buradan, sende bulunan (msn) ile senda bulunulann (msn'nn), eninde sonunda, ayn
olduu sonucuna varrz.

imdi tasvr etmi olduumuz ve zhir olarak biribirine zt iki sret iinde kendi kendi-
sine senda bulunan Hakk keyfiyeti, Hakk'n beer tarafndan ok daha derin ve ok daha
genel bir keyfiyet olan "coincidentia oppositorum = ztlklarn akmas" eklinden baka
bir tarzda idrk edilmesinin mmkn olmad keyfiyetini tasvr eden somut bir misldir. bn
Arab grn desteklemek zere, IX. yzylda Badat'da yaam sflerden Eb Sad el-
Harrz'n mehr bir szn zikretmektedir: "Allh ancak ztlar terkb etmekle bilinebi-
lir"
177
.

Kendisi dahi Hakk'n pekok vecihlerinden biri ve pekok dillerinden biri olan Harrz,
Allh'n ancak ztlklarn terkb edilmesiyle tannabileceini sylemektedir. Byle olunca
Hakk "Balang Olandr (Evvel'dir)" ve "Son Olandr (hir'dir)"; "Zhir Olan" ve "B-
tn Olan"dr. O zhir olarak ortaya kan "Btndaki Zt"dr; ayn zamanda da O, kendini
izhr ettii anda kendini btnen perdelemi Olan'n Zt'dr.
Hakk', Hakk'n kendinden baka, gren kimse yoktur ve Hakk'n kendisine perdeli oldu-
u kimse de yoktur. O, kendini kendine izhr eden Zhir'dir; ve kez O, kendini kendine
perde klan Btn'dr. Eb Sad el-Harrz'n ya da mmkn dier btn varlklarn isim-
leriyle anlan hep Hakk'dr.
Zhir "Ben" dedii vakit Btn bunu yalanlar. Btn "Ben" dediinde de Zhir bunu ya-
lanlar. Ve bu husus her zt ift iin ayndr. (Her hl iin) konuan Bir'dir ve O'nu dinle-
yenin de ayndr. Bu, Peygamber'in: "... ve nefislerinin onlara syledikleri..." eklindeki
beynna dayanmaktadr. ikr olarak burada nefis hem konuan ve hem de ayn za-
manda konutuunu iiten ve sylediini bilendir. Btn bunda, deiik vechelere b-

175
Kn, Fuss erhi, s. 48.
176
idem.
177
Fuss, s. 64/77/75-76/II-13 ve 14.
Yazarn nsz
64
rnmesine ramen, Zt Bir'dir. Hi kimsenin bunu bilmemesine imkn yoktur. nk
herkes, Hakk'n bir sreti olmak hasebiyle nefsinde bundan haberdardr.

stdn temel tezinin bu noktasyla ilgili olarak Kn, varln kayna ve temeli ba-
kmndan her eyin Hakk olduunu ve lemdeki btn eynn ayn Zt'n brnd eitli
sretlerden baka bir ey olmadn hatrlatmaktadr. Olaylar lemi'nin (lem-i
Kevniyye'nin) bu derecede mtenevv olmas keyfiyeti ise yalnzca lh simler'in, yni lh
tecell sretlerinin kesretinden (okluundan) ileri gelmektedir.

Hakk'dan baka hibir ey mevcd deildir. Yalnz O, vcub hassalarnn imkn has-
salarna olan izaf stnlne ya da tersine imkn hassalarnn vcb hassalarna olan
izaf stnlne uygun olduu kadar simler'in zhiren ortaya kmalar ya da btnen
gizli kalmalarna da uygun olarak zt sretlere ve farkl vechelere brnr; ve bu da baz
eylerde rhun, dier baz eylerde ise maddenin stnl demektir
178
.

bn Arab'nin: "Zhir Ben dedii zaman Btn bunu yalanlar ..." eklindeki beynyla il-
gili olarak Kn u aklamay yapmaktadr:

lh simler'in her biri kendi anlamn te'yid eder; fakat onun te'yid ettii ise hemen daha
o anda kendine has anlamn te'yid eden zt bir sim tarafndan red (ve inkr) olunur. Bu
i'tibrla, lemin bir paras kendine has zellii izhr etmekle kendi benliini
(enniyyet'ini) te'yid etmekte, fakat bunun zdd da hemencecik bu te'yid edilmi olan
inkr ederek kendine has olan ve ncekinin izhr ettiine zt olan bir zellik izhryla bu
berikinin ifdesini hkmsz klmaktadr.
Bu ekilde ikisinin her biri kendi tabatnda ne varsa onu iln etmekte ve dieri de ona
(menf bir tarzda) cevap vermektedir. Fakat iln eden ile cevap veren (asl i'tibriyle, zt
i'tibriyle) tek ve ayn eydir. Buna bir misl tekil etmek zere bn Arab "onlarn nefis-
lerinin kendilerine sylediklerine de cismn uzuvlarnn (herhangi bir fiil ilememi ol-
salar bile) gerekte ne yaptklarna da" tammen rif olan Allh'n insnlarn iledikleri
gnahlar hakkndaki ilmine iret etmektedir. Bu dorudur, zr zaman zaman her insn
kendi kendine (kt) bir ey yapmak istediini ve buna niyet ettiini syler de baka bir
sik dolaysyla bundan alkonulur. Bunun gibi bir hlde insnn kendisi nefsinin kendine
syledii eyin dinleyicisi olur ve icraat bakmndan tereddde dt vakit de nefsinde
faaliyet gsteren zt hassalarn bilincine ship olmu olur.
Byle bir anda insn, ayn anda, hem konuan hem dinleyen olur ve, gene ayn anda,
hem emreden hem de yasaklayan olur. stelik insn btn bunlara rifdir de! Ve dern
aslnn (yni rhunun, ztnn) tek ve ayn olmasna ramen akl, vehim, nefret, arzu,
vb... gibi fiilleri ynetici unsurlarn ve melekelerinin kuvveti araclyla insn nefsinde
btn bu zt hassalar izhr ve cem' etmektedir. Byle bir insn, simler'den ileri gelen zt
vecheleri ve hassalar itibriyle (ezel ve ebed olarak Bir ve Tek olan) Hakk'n bir sre-
tidir.

Ayn durum Tabat bakmndan da mhede olunabilir. bn Arab ie bir soru sormakla
balamaktadr
179
: "Men et-taba' ve men ez-zhir minh?" (Kimdir tabat ve kimdir O'ndan
grnen?). Fakat her eyden nce bu ifdenin acyib ieriine dikkat edilmesi gerekir; yle
ki bn Arab burada "m?" (nedir?) deyecek yerde ahsa dellet eden "men?" (= kimdir?)

178
Fuss, s. 64/77/75/II-12.
179
Fuss, s. 67/78/80/II-26.
Yazarn nsz
65
eklini kullanmaktadr. Baka bir deyimle burada, ikr olarak, Tabat'a bir ahsiyet atfe-
dilmi olmaktadr.

Ne olursa olsun bu beyn melen: "Tabat kimdir ve ondan grnen kimdir?" diye ter-
cme edilmelidir. Kn, bu anlamda Tabat'n, Hakk'n btn gerei olan Bir'in (V-
hid'in) genel bir taayyn araclyla kendi kendisini kayt altna almas anlamna geldii ve
"ondan grnenin" de biribirlerine zt hassalar haiz tabi (yni fizik ve ahs) eyya dellet
ettii mutlasndadr. Ve bu anlamdaki Tabat ile ondan vucda gelen eitli eynn her i-
kisinin de eninde sonunda Hakk'n btn gerei olan lh Ahadiyyet'in kendisi olduunu
eklemektedir.

Prof. Aff daha da ileri giderek Tabat kelimesiyle tam olarak neye dellet edildiini
tesbit etmee almaktadr
180
. Bununla ilgili olarak da Tabat'n Allh'n bir baka ismi ol-
duunu ileri srmekte ve bunu, hem unsr ve hem de gayr unsr eyleri ihtiv eden Vcd
lemi'nin btn iine yaylm olan evrensel (lemml) bir kudret olarak telkki ettii-
miz zaman Tabat'n anlamna en fazla yaklam olacamz savunmaktadr. Bu ekilde
kavranan Tabat, Aff'ye gre, biri felsef ve dieri de tasavvuf olmak zere ayrca iki d-
zeyde daha kavranabilir. Felsef bakmdan Tabat her varla sfatlarn ve zelliklerini veren
ya da her eye kendisine has bir "tabat", bir "mhiyet" veren ve bunu yaparken de kendisi
herhangi bir azalmaya vey deimeye mruz kalmayan kudrettir. Tasavvuf olarak da Ta-
biat Mcid isminin sretinde kendisi'ni izhr ettii ekliyle Zt- lh'dir. Bu anlamda,
Vcd leminde grnen her eyin menei bu "Tabat"tr ya da tercihen vcda gelen her e-
yin, ortaya kanlarla artm olmayan ve zhir olmayanlarla da eksilmi olmayan Tabat'n
kendisi olduunu sylememiz gerekir.

Bu, bn Arab'nin u beynn aklamakadr
181
:

Meydana gelen ondan (yni Tabat'dan) farkl bir ey deildir; ve, te yandan, Tabat da
kendisine atfedilen hassalardan (yni bakasna ait olmayan ve kendine has bir zellii
haiz olan belirli bir sretten) tr ortaya km olan eyin ayns deildir. Buna gre
mesel bu ey souk ve kurudur da u ey scak ve kurudur. Her iki ey de (ortak) kuru-
luk vasfnda "birlemekte" fakat (soukluk ve scaklk gibi) baka vasflarda "ayrlmakta-
drlar". Birletiren ey Tabat'dr ve yalnz o deil. Tabat olu vechesi bakmndan,
(Hakk'n) Zt'nn aynsdr. Buna binen Tabat lemi bir aynada yansyan pekok sret-
ten, ya da diyebilirz ki pekok aynada yansyan sretten ibrettir.

"Btn" ile "Zhir" arasndaki bantya yakn olarak Vhid ile Kesret (Bir ile ok) ara-
snda elikili bir bant vardr. Bu iki cins elikili bant, temelde, tek va ayn bir eydir.
Zr Hakk'n (ya da lemin) Vhid ve lkin Kesret, Kesret ve lkin Vhid hlinde bulunmas
hkm tammen, imdi tasvr edildii gibi, lemdeki sonsuz sayda eitli ve zt eynn
Hakk olan Tek Bir Varln eitli kevn sretlerinden baka bir ey olmadklar keyfiyetin-
den ortaya kmaktadr. (Zhir) fark her hl iin bizim biraz farkl bir gr asndan hare-
ket etmemizden kaynaklanmaktadr.

imdi gz nne alacamz ikinci bantyla ilgili olarak bn Arab biri matemetik, di-
eri de ontolojik olmak zere iki aklama vermektedir. Biz meselenin matemetik veche-
sinden balayacaz.

180
Aff, Fuss erhi, s. 53.
181
Fuss, s. 69/79/81/II-26.
Yazarn nsz
66

Vhid'in eynn kesretinde zhir olduu, ve kesret hlindeki eynn da en sonunda
Vhid'e yni Hakk'a irc olunabildii temel keyfiyetinin bnyesi matematikte btn saylarn
asl kayna olan "bir" ile saylar arasndaki karlkl bantlarn yapsyla zdetir.

(Matematikte) "bir" (yni vhid), bilinen diziler hlinde dier saylar retir. Bylece
"bir" dier saylara vcd verir. Dier saylar ise "bir"i blrler; ve bunlar arasndaki
yegne esasl fark da (hlen mevcd) bir say olan bir "say"nn ancak saylabilen bir
ey(in varl) araclyla byle olduudur
182
.

Evvelce grm olduumuz vechile tek ve biricik olan Zt'n Varln somut kaytlar ve
eitli mertebeleri araclyla eitlenmesi, sonsuz girift bir karmaa hlinde gzlenebilen
eynn ve olaylarn sebebini tekil etmektedir. Bununla beraber, bu olayn temel bnyesi
tmyle basittir. bn Arab'nin dedii gibi, bu tpk, sonsuz saylar dizisinin "bir" saysndan
hsl olmas gibidir. Bu bakmdan matematik "bir" btn saylarn niha kayna olup saylar
da "bir"in tecell ettii eitli ekillerden baka bir ey deildir.

"Bir"in kendisini bir say olarak addetmemek gerekir. O, btn saylarn kayna ya da
tabandr. Her say (tpk, lemdeki btn eynn eitli tecell sretlerinde kendi kendisini
tekrrlayan (Mtekerrr) Zt- Vhid'in
183
eserleri olmas gibi) "bir"in tekrryla vcda ge-
len kevn bir sretidir. Burada nemli olan husus "bir"in tekrryla byle meydana gelen bir
saynn yalnzca bir'lerin bir yn olmayp bamsz bir gerek oluudur. Mesel "iki" says
Kn tarafndan u trl aklanmaktadr
184
:

"Bir" baka bir srette tecell etti miydi
185
buna "iki" denir. Ama "bir"in biztihi bir say
olmamasna karlk "iki", "bir" ve "bir"in biraraya getirilmesi ileminin bnyesinin ve
biraraya getirme ileminin sonucu olan ve kendisine "iki" denen nesnenin de gene "bir"
say olmasna dikkat etmek gerekir. Bylece buradaki esas sret bir'dir, madde bir'dir ve
biraraya getirilen iki "bir" de gene bir'dir, yni bu kendini Kesret (okluk) hlinde izhr
eden "bir"dir. Bylelikle "bir" iki farkl srette tecell ederek "iki" saysn hsl etmek-
tedir. Ayn ey "bir", "bir" ve "bir"in biraraya getirilmesi demek olan "" says iin de
dorudur; ve bunun tekliinin mhiyeti ve yaps da tpk "iki" hlinde olduu gibidir.

u hlde btn saylarn her biri kendine has taayynne (belirleni ekline) ve saylar
dizisinda igal ettii zel srasna uygun olarak "bir"in tecell ettii bir srettir.

Bu sretle vcda getirilmi olan saylarn hepsinin hakik-i mkle yni Akl yard-
myla idrk edilen gerekler olduuna ve bunlarn zhir lemde mevcd olmadklarna -
nemle iret etmek gerekir. Bunlar yalnzca bizim zihnimizde mevcddurlar. Bunlar zhir
lemde ancak saylabilir nesnelerde mevcd olduklar mddete mevcd olurlar. Bu da yu-
karda sz edilen paragrafta bn Arab'nin bir "say"nn ancak saylabilir bir ey araclyla
kuvveden fiile ktn sylemesiyle anlatlmak istenen ey olmaldr. Ve bu durum da tpa-
tp Vcd leminin ontolojik yapsna tekbl etmektedir.


182
Fuss, s. 64/77/77/II-17.
183
Parantez iindeki ifde Kn'ye aittir; s.65.
184
Kn, Fuss erhi, s.65.
185
Burada matematik "bir"in oalmasnn tpk Hakk'n Kesret'teki tecellsi gibi "tecell" olarak tasvr olunduu
dikkat ekicidir.
Yazarn nsz
67
Kn'nin tefsirinde "saylabilen bir ey" (= ma'dd) Kesret'te tecell ve tenevv eden
Hakk' Vhid'e (Tek Olan Gerek'e) iret etmektedir. Fakat bu, ikr olarak, yanl bir tef-
sirdir. Bu mn ile ilgili olarak ma'dd'un zhir lemde mevcd olup da akl tesi "bir"i
somut bir sret iinde izhr eden somut bir nesneye dellet etmesi gerekir. Varln matema-
tik ve ontolojik mertebeleri arasndaki tekblyet bakmndan "bir", Hakk' Vhid'e, akl yo-
luyla anlalabilen saylar a'yn- sbitelere ve nihyet "saylan ey" (ma'dd) da mahlkat
lemindeki eyya tekbl ederler. Bl Efendi bu tekbliyet sistemini artc bir aklkla
ortaya koymaktadr
186
:

Saylarn, Hakk'n eitli sretlerde, ve bu sretlerin zt artlarnn ve bantlarnn ic-
bna uygun olarak tecellsinden zuhur eden simler'in okluuna tekbl etmesine kar-
lk "bir"in sembolik olarak Hakk'n zt hakkat olan btn bir ayn'a tekbl ettiine
dikkat etmelisiniz. Burada sz konusu olan simler'in kesreti lim'deki (yni lh
Bilin'deki) a'yn- sbitenin kesretidir. Netice itibriyle, saylabilen nesneler bu lemin
mahhas (somut) nesnelerine yni tecellnin mahlkt ilgilendiren sretlerine tekbl
etmektedir. Eer bu sretler olmasayd ne isimlerin eitli zellikleri ve ne de a'yn- s-
bitenin fiil (aktel) durumlar bu d lemde somut bir biimde asl ortaya kamazlard.

"Saylan, say ile ifde edilen = ma'dd" kelimesini ancak bu trl idrk ettiimiz za-
mandr ki bn Arab'nin u szlerinin neye dellet ettiini kusursuz olarak grebiliriz
187
:

Say ile ifde olunan eyler hem ademe (yoklua) ve hem de Vcd'a (Varla) katlrlar;
zr ayn bir ey hisler dzeyinde mdum (yok) olabilirken pekl zihnimizde mevcd
olabilir
188
. "Say" da "saylan eyler" de byle mevcd olmaldrlar.
Kez btn bunlara sebeb olan ve bunlarn da sebeb olduu "bir"in de byle mevcd ol-
mas zorunludur
189
. (Ve "bir" ile saylar arasndaki banty da u trl anlamak gere-
kir). Saylar dizisindeki her kademe (yni her say) biztih bir gerektir. (Buna gre her
say kendi bana bir birim tekil eder ve) yalnzca bir yndan ibret deilse bile gene
de bunun, muhakkak ki, cem' olunan "bir"lerden mteekkil olarak baklmas gereken bir
yn vardr. Bylece, (her ne kadar "bir" ile "bir"in terkbi ise de) "iki" bir gerektir;
(T) "" de bir gerektir; ve bu, btn dier saylar iin de byle srp gider. Her say,
bu bakmdan, bir (yni bamsz bir gerek) olduundan her saynn ayn' dier saylarn
aynlarnn (a'yn'nn) ayns olamaz. Velkin "bir"lerin cem'i btn hepsi iin ortaktr.
te bu anlamdadr ki sen btn saylarn tek olma keyfiyetini ayn anda her bir saynn
da tek olduu keyfiyetini tasdk ederek kabl edersin. Bylece de sen biztih reddedil-
mesi gerektiini dndn eyi kanlmaz bir biimde tasdk etmi olursun
190
.

186
Kn, Fuss erhi, s. 65 in dipnotu.
187
Fuss, s. 66/77-78/77/II-17.
188
Yni ayn bir ey hisler dzeyinde mdumdur (yni yokdur) ve yalnz zihin dzeyinde mevcd olur. Fakat bu
"saylan bir ey" olarak hisler dzeyinde mevcd olur. Baka bir deyimle, bir "say"y somut ve hissedilir bir sret
iinde mevcd klan "saylan ey"dir. Ayn ey a'yn- sbitelerle onlar kuvveden fiile karan sretler arasndaki
bantya da uygulanabilir.
189
Yni "saylar"dan ve "saylan eyler"den baka hem saylarn ve hem de saylan eylerin niha kayna olan
"bir"in var olmas zorunludur. Fakat bylece saylara sebep olan ve onlar oluturan "bir"in sebebi de ortaya ka-
rlmas da kez "kesret" olarak bu saylardr.
190
Sizler srf kendisi bakmndan gz nne aldnda reddettiiniz her sayy tasdk etmektesiniz. Bunu daha
somut bir biimde yle aklamak mmkndr. "Bir"in bir sayya duhln (giriini) kabl etmektesiniz; "bir"
btn saylara ortak bir eleman olup bu cihetle de bir nevi cins tekil eder. Fakat dier taraftan siz her sayya ilk
orijinal ekliyle deil de her hl iin zel bir ekilde duhl ettiini de bilirsiniz. "Bir"e cinsden farkl bir nevi tr
gzyle de baklabilir. u hlde, her ne kadar her sayda mevcd bulunuyorsa da "bir" artk mutlakl bakmn-
Yazarn nsz
68

Benim saylarn mhiyeti bakmndan tesis ettiim eyleri, yni bunlar reddin ayn za-
manda da tasdk demek olduunu her kim anladysa, her ne kadar Hlik (Yaratan) ile
mahlk (yaratlm) arasnda bir fark varsa da tenzh gr asndan Hakk'n, ayn za-
manda, tebh gr asndan da Mahlkt olduunu da bilir.
Gerek udur ki biz burada Hlik'i mahlk ve mahlk'u da Hlik olarak grmekteyiz.
Bundan baka btn bunlar hep Zt- Vhid'den zuhur etmektedir. Hatt Zt- Vhid'den
baka hibir ey yoktur ve O ayn zamanda da a'ynn kesretidir.

Bu paradoksun ontolojik derinliini (mistik) tecrbe (ve kef) ile idrk eden bir kimsenin
gznde lem, sradan bir idrkin, asl doru olduuna inanamyaca olaanst bir ekilde
grnr. Byle bir tecrbe norml idrk ve dnce perdelerinin tesindeki "gerek durum"
(= emr) lemine nfzdan ibrettir. rnek olarak bn Arab Kur'n'dan somut iki rnek ver-
mektedir
191
. Bunlardan birincisi brhim'in olu shk' kurban etme giriimi, ve ikincisi de
dem ile Havv'nn evlenmeleridir.

(shak babas brhim'e dedi ki): "Ey babacm! Sana emredilen ne ise onu yap!"
(XXXVII/102). Burada oul aslen babasnn ayndr. yle ki baba (rysnda) kendi
nefsinden baka kimseyi kurban ettiini grmedi. "Ve biz onun (yni shak'n) yerine ke-
silmek zere byk bir ko ihsn ettik" (XXXVII/107). Bu onda (nceden) bir insn s-
retinde grnm olan eyin asl bir ko sretinde grnd. Babann ayn olan kimse de
oul klnda ya da daha dorusu oul hkmnde belirdi.
(dem ile Havv iin de Kur'n'da): "Ey insnlar, (Rabb'iniz) sizi tek bir nefisden yarat-
t. O nefsin zevcesini de ondan (yni dem'den) yaratt..."(IV/1) denilmektedir. Bu de-
mektir ki dem kendi nefsindan bakasn nikh etmedi. Bylece zevcesi de olu da on-
dan zuhur etti. Hakk birdir ama eitli sretlere brnr.

Bu paragraf hakknda Kn nemli bir felsef yorumda bulunmaktadr
192
. zellikle
Hakk'n taayyn (belirlenmesi) bakmndan Kn'nin taayyn-i kll (genel belirlenme),
yni trler kademesindeki taayyn ile taayyn-i cz' (ferd belirlenme) arasnda bir fark g-
zetmekte olduuna dikkat edilmelidir. Bu iki taayyn ayn- sbitenin ve somut eynn on-
tolojik kademelerine tekbl etmektedir.

"Hakk birdir ama eitli sretlere brnr" demek hakkatte tek bir Zt'n kendisi'ni,
taayyntn kesreti iinde pekok ztlara, a'yna blmesi demektir.
Bu taayynt iki cinstir: biri kll olup bunun vstasyla Vhidiyyet hlindeki Hakk,
mesel, "insn" olur; ve dieri de cz' olup bunun araclyla da "insn" (mesel) br-
him olur. Bylelikle Zt- Vhid bu hlde taayyn-i kll araclyla "insn" olmakta ve
sonra da bir taayyn-i cz' araclyla brhim olmakta ve kez baka bir taayyn-i
cz' araclyla da smil olmaktadr.



dan biztih "bir" deildir. Ve ite bu da tpatp Hakk'n her eyde tecell ettii ontolojik duruma tekbl eder, y-
le ki Hakk'n buradaki tecellsi Zt- Mutlak olarak deildir.
191
Fuss, s. 6/78/79-80/II-23.
192
Kn, Fuss, s. 67.
Yazarn nsz
69
H A K K

(T a a y y n i K l l )
"ko"
(Taayyn-i Cz')
"insn"
(Taayyn-i Cz')
bu ko u ko brhim smil

"nsn"n taayyn-i cz''ye tb olmadan nce "byk kurban" olarak kurban etmi ol-
duu, bunun altnda, kendinden bakas deildir. Hakk kendini nce bir taayyn-i
kll ile ve daha sonra da bir taayyn-i cz' ile belirlemektedir. Bir insn (yni brhim)
sretinde grnen ayn Hakk iki ayr taayyn araclyla nce trler dzeyinde ve sonra
da ahslar dzeyinde kendini "ko" olarak izhr etti.
Gerek babada gerekse oulda, insn, nev'ine has birlik dzeyinde mahfz olduundan
(bn Arab) baba ile oul arasndaki ayn farkn ifde etmekden ekinerek "...ya da daha
dorusu oul hkmnde belirdi" diyerek yalnzca hkm farkn ifde etmektedir. Bunu
byle yapmasnn sebebi ikisi arasndaki a'yn bakmndan, yni bunlarn her ikisi de
"insn" olduklar mddete, hi bir fark olmamasdr; fark yalnz srasyla "baba olu" ve
"oul olu"lar bakmndan ortaya kmaktadr.
Ayn ey dem ile Havv iin de dorudur. Onlarn her ikisi de ve ocuklar da "insn
olular" bakmndan birdirler.
Buna binen Hak, Zt'nda tek, fakat eitli taayynleri bakmndan mtenevvdir. Bu
taayynt asl Ahadiyyet ile eliik deildir. Sonu olarak diyoruz ki: Hakk, Kesret s-
retindeki Tek'dir.

Kn'nin, burada, Vhid ile Kesret arasndaki elikili banty Aristo felsefesindeki
cins-tr-fert kavram cinsinden takdim etmi olmas dikkat ekicidir. bn Arab'nin dny g-
rnn gerekten de bu trl bir yorum kabl eden briz bir felsef vechesi bulunduunu
inkr etmek mmkn deildir. Bununla beraber, Vhid ve Kesret problemi bn Arab iin her
eyden nce mnev bir tecrbe ve zevk meselesidir. ahs bir Vahdet-i Vcd (Varln
Teklii) tecrbesine ve zevkine dayandrlmadan felsef bir aklamann bn Arab'nin dn-
cesini hakl gstermesi ve desteklemesi mmkn deildir. Mesel "dem kendi nefsiyle ev-
lendi" eklindeki beyn, bir tecrbe ve zevk meselesine dnnceye kadar Aklmz hayrete
drmekden ve elmekden asl hl kalmayacaktr.

Felsef yorum olsa olsa mistik sezginin (kefin) plak ieriine sonradan uygulanan bir
fikirden ibrettir. plak ieriin kendisi ise felsef lisn araclyla ifde ve nakledilemez.
Kez kefin ieriini dorudan doruya ifde ve nakledebilecek herhangi lisn bir ara da
yoktur. Bu temel keyfiyete ramen eer insn kendisini, bundan dorudan doruya ifde ve
tasvr etmee zorlayacak olursa mecz ve kys bir lisn kullanmak zorunda kalr. Ve ger-
ekten de bn Arab bu amaca ynelik baz mukyeseler takdim etmektedir. Burada Vhid ile
Kesret'in bantsn zellikle aydnlatan iki kyas takdim ediyorum.

Bunlardan birincisi vcdun uzv birlii (vahdeti) ile vcddaki uzuvlarn kesretidir
193
.


193
Fuss, s. 231,232/183-184/357-358/IV-46.
Yazarn nsz
70
Bu sretlerin (yni kevn lemdeki sonsuz sretlerin) hepsi Zeyd'in vcdundaki uzuvlar
gibidir. Zeyd bir insn olarak phesiz ki ahs itibriyle tek bir hakkattr; fakat eli ne
ayadr, ne badr, ne gzdr ve ne de kadr. Bylece o Vhid olan kesrete iyi bir r-
nektir. Sretlerin i'tibriyle Kesret (okluk) ama ahs i'tibriyle de Vhid (bir)'dir.
Ayn ekilde "insn" da, hi kukusuz, birdir amm mer'in Zeyd ya da Hlid veyhut
da Cfer olmad da ikrdr. "nsn"n bu zt bir-liine (vhidiyyete) ramen bunun
ferd rnekleri saylamyacak kadar oktur. u hlde "insn" asl cevher (ayn) bakmn-
dan bir'dir (vhid'dir). Buna karlk gerek sretler (yni belirli bir insnn vcdunun
uzuvlar) ve gerekse ferd rnekler bakmndan okluk'dur ( kesrettir).

kincisi ise bir yamurdan sonra bitkilerin bereketli bir biimde bymeleri kysdr.
Bu, Kur'n'daki: "...sen yeryzn kupkuru grrsn. Fakat ona yamur yadrdmz za-
man harekete gelir, kabarr ve eitli, ifter ifter gzelim bitkiler bitirir" (XXII/5) melinde-
ki yete dayanmaktadr. Bu i'tibrla bn Arab yle demektedir
194
:

Su toprak iin hayat ve hareket kaynadr. "Harekete gelir", topran, iindeki tohumlar-
la birlikte canlanmasna dellet etmektedir. "Kabarr", douma iret etmektedir. Ve,
"eitli, ifter ifter gzelim bitkiler bitirir" de topran yalnz kendisine benzeyen ya da
mhiyet i'tibriyle toprak gibi olan
195
eyler dourduunu ve bylece topran kendisin-
den doanlar araclyla ikilik zelliini kazandn gstermektedir
196
.
Benzer ekilde Hakk da kendi Vcd'unda (Varlnda) kendisinden zuhr eden lem a-
raclyla Kesret zelliini ve eitli zel simler'i kazanr. lemin vcd bulabilmesi
iin lh simler'in kuvveden fiile kp kendilerini izhr etmeleri gereklidir. Ve bunun
bir sonucu olarak da (bylece zuhra gelen) lem araclyla lh simler de ifter ifter
zuhur etmi oldu ve Kesret'in Ahadiyyet'i de (yni lh simler'in hepsi birden) leme
zt olmu oldu
197
. Bu i'tibrla (toprakla bitkiler kysnda toprak da Aristo'nun felsefesin-
deki) heyl gibi asl tek olan bir cevherdir. Ve asl i'tibriyle tek olan bu cevher de, ken-
disinde zhir olan ve aslen kendisinin tad sretler bakmndan ok-vechelidir.
Ayn ey, kendisinden zuhra gelen btn zt tecelller asndan, Hakk iin de geerli-
dir. u hlde Hakk kendisinde lemin btn sretlerinin zuhra geldii fakat buna ra-
men anlalabilen bir-liin hi bozulmadan muhfaza edildii mahal roln oynamakta-
dr. Allh'n sevdii kullarndan ancak bzlarna srlarn at bu lh Eitim bak ne
olaanst bir eydir!

Kevn lemdeki Kesret'in mutlak Ahadiyyet'in tecelllerinin tammen zel sretleri ol-
duu hakkndaki genel ontolojik iddia, bn Arab'nin dny grnde, yalnzca dncesin-
de igl ettii merkez ve temel yer dolaysyla deil fakat ayn zamanda daha zel alanlar-
daki bz meselelerde icr etmekte olduu uzak-eriimli etkilerden dolay da olaanst -

194
Fuss, s. 253/200/402-404/IV-139 il 143.
195
bn Arab burada zevc yni "ift" ya da "cins" kelimesinin zel bir anlamda telkki etmekte ve bunun bir "i-
kinci nsha" ya da "e" olarak almaktadr. Buradaki fikir topran ancak "topraa benzeyen" eyler rettii fikri-
dir. Bunun sembolik anlam bu lemdeki eynn kendi ontolojik temellerini (yni varlklarnn temelini) olutu-
ran ile eninde sonunda gene ayn mhiyete haiz olmalardr.
196
Yni topraktan fkran bu bereketli bitkiler toprakla ayn mhiyeti haiz olmak bakmndan onun det ikinci
bir nshasn oluturmaktadrlar.
197
Bu zor bir blm olup benim burada izlemekte olduum Kahire basksyla Prof. Aff'ninki arasnda dikkati
eken bir fark vardr. Aff'nin metninde: "fe sebete bih ve hlikih ahadiyyet-l kesret" (yni: "bylece Kesret'in
Ahadiyyeti lem ve onun Hlik'i araclyla tesbit olunmu oldu") denilmektedir. Benim burada izlemekte oldu-
um Kahire basksnda ise: "fe sunniyet bih ve yuhlifuh ahadiyyet-l kesret" denilmektedir.
Yazarn nsz
71
nemlidir. Bu iddiann, bn Arab'nin, insnlar arasnda zuhr etmi tarih din ve inanlarla il-
gili olarak savunduu gr zerinde dorudan doruya icr ettii etki zellikle ilgi ekici-
dir.

Bunun hareket noktas, Dny'daki eitli milletlerin dima eitli ilhlara tapm ve
tapmakta olmalarnn bilfiil gzlenmesi olgusunda yatmaktadr. Bununla beraber, eer lem-
deki btn eyler ve olaylar Hakk'n eitli tecelllerinden baka bir ey deillerse eitli
ilhlar da ister istemez Hakk'n kendi'sini izhr ettii eitli zel sretler olarak telkki olun-
mak zorundadrlar.

Btn ilhlar eninde sonunda Tek ve ayn olan Allh'dr; fakat her millet ya da her m-
met O'na zel bir sretinde inanmakta ve tapnmaktadr. bn Arab buna "eitli din inan-
larda yaratlm olan lh" demektedir. Ve bu muhakemeyi en u safhasna kadar yrterek
her kimsenin kendine has bir ilh olduunu ve bu kendi ilhna taptn ve dolaysyla da
bakalarnn ilhlarn reddettiini iddia etmektedir. Her kimsenin kendi ilh olarak bylece
tapt ilh o kimsenin Rabb'i olmaktadr.

Aslnda herkes eitli sretler altnda ayn bir Allh'a tapmaktadr. Bir kimse neye tapar-
sa tapsn dolayl olarak gene de Allh'n kendisine tapmaktadr. Mrikliin ya da putperest-
liin gerek anlam ite budur. Ve bu bakmdan da, yukarda da grm olduumuz vechile,
putperestlik horlanmaya lyk deildir.

Bu nkteyi ispat etmek zere bn Arab, her mslmann bildii farz olunan bir imn
umdesine, yni Kymet Gn Allh'n mminlere eitli sretlerde grnecei keyfiyetine
mracaat etmektedir
198
.

Eer gerek olarak mmin isen bilmelisin ki Allh Kymet Gn'nde (birbiri ardna e-
itli sretlerde) ilk nce tannaca bir srette sonra inkr olunaca deiik bir srette
kendisini izhr edecek ve bundan sonra da kendisinin tannaca baka bir srete brne-
cektir. Btn bu sre boyunca O gene kendisi olarak kalacaktr. Ve hangi srete
brnrsse brnsn O baka birisi deil, gene, kendisidir. Bununla beraber, uras da
muhakkaktr ki bu belirli sret teki belirli sretin ayn deildir.
Buna gre durum, bir tek olan Zt'n bir ayna rol oynad eklinde tasvr edilebilir. O
aynaya bakan kimse onda Allh'n kendi dinine has olan zel sretini grrse O'nu tanr
ve derhl tasdik eder. Buna karlk, eer aynada kendininkinden gayr bir dine has olan
Allh sretini grecek olursa O'nu inkr eder. Bu, tpk, bir aynada nce kendi haylini
ve sonra da baka birinin haylini gren bir kimse gibidir. Her iki hlde de aynann tek
bir cevher olmasna karlk ona yansyan hayaller ona bakan kimsenin gznde
pekoktur. O kimse aynada btn (kl'l) ieren tek bir hayl gremez
199
.

Buna gre gerek aslnda olduka basittir: Allh aynada hangi srette grnrse grn-
sn bu dima Allh'n belirli bir kevn sreti olup bu kapsamda her hayl (yni bir ilh ola-
rak tapnlan her nesne) eninde sonunda Allh'n kendisi'nden baka bir ey deildir. Bunun-
la beraber, bu keyfiyet Akln menzilinin tesindedir. Akl byle bir ierie ship bir mesele
karsnda tammen kudretsiz olup Akln faaliyeti olan muhakeme yetenei de bu olayn

198
Fuss, s. 232/184/358/IV-47.
199
Yni onun aynada grd, dima, aynann karsnda duran belirli bir cismin belirli haylidir. Bu kimse b-
tn belirli haylleri bir birlik iinde ihtiv eden kll hayli asl gremez.
Yazarn nsz
72
gerek anlamn kavramakdan cizdir
200
. Bunu ancak gerek rifler idrk edebilir. bn Ara-
b'nin gerek rif dedii kimse, bu zel hlde Ahadiyyet ile Kesret arasndaki hayrete d-
rc bantnn srrna nfz eden bir "vaktin kulu"dur (bid-l vakt'dir)
201
; yni bu, her an
Allh'n her tecellsine Ahadiyyet'in belirli bir sreti olarak tapan bir insndr.

Meselenin gereine vkf olanlar avmn ilhlar olarak taptklar eitli sretlere kar
grnte menf bir tutum taknrlar. (Fakat bu inkrc tutum daha ok eriat'a uymak ve
man kuvvetlendirmek iindir. Bunlar gerekte kendileri iin byle bir tapmay reddetmez-
ler) nk mnev ilmin yksek mertebesi onlar nn emrine uygun bir biimde davranmaa
sevkeder. te bu anlamdadr ki bunlara "vaktin kullar" ad verilir
202
.

Bu gibi yksek mneviyt shibi insnlarn bilinlerinde her n, hametli bir
tecellghtr. Hlbuki her n kendisini sfatlarndan u ya da bu sfatla izhr etmektedir. Bu
gr asndan bakldnda Hakk yeni bir tecellde bulunmaktan asl hl olmayp ndan
na sretini deitirip durur
203
. Ve gerekten de rif olan kimseler lh Tecell'nin bu srekli
deiken hline esneklik ve uysallkla uyabilenlerdir. phesiz ki onlar byle yapmakla, z-
hiren ortaya kan deiken sretlerin kendilerine deil fakat bu srekli deiken sretlerin
ardnda bulunan Tek Olan Allh'a tapmaktadrlar.

Bundan baka bu insnlar gene de bilirler ki yalnzca kendileri deil fakat putperestler
dahi (idrk etmeksizin) putlarn ardndaki Allh'a tapmaktadr. Bu kimselerin bu bilgileri
putperestlerde, tapnanlarn bilin ve idrklerinden tammen bamsz olarak faal olan "te-
cellnin hne kudreti"ni (Sultn- Tecell'yi) idrk etmelerinden trdr
204
.

Bu bilgiye ramen eer riflerin putperestlie kar grnte inkrc bir tutumlar varsa
bu, onlarn peygamber Muhammed'in izinden gitmek istemelerinden trdr. Reslullh
putperestlii, avmn idrk gcnn derin olmayp sath olduunu ve bunlarn yalnzca "s-
retlere" tapnp onlarn ardna geemeyeceklerini bildiinden yasaklamtr. Bunun yerine de
mmetini ancak ok genel bir biimde bilebilecekleri fakat asl herhangi somut bir sret al-
tnda idrk edemeyecekleri Tek Bir Allh'a tapmaa tevik etmitir. riflerin putperestlie
kar olan tutumlar, hrmeten, Peygamber'in snnetine uymak istemelerinden kaynaklan-
maktadr.

imdi geriye, tekrr hareket noktamza dnelim. Bu blm "hayret" problemi hakknda
bir tartmayla amtk. Btn bu grdklerimizden sonra, sanrm ki, "hayret"in gerek ie-
riini anlamak ve Varln ontolojik yapsnn ne vs'atte gerekten de "hayrete dar edici"
olduunu grmek iin imdi daha msid bir durumda bulunmaktayz. Meselenin bu safhada
ksaca gzden geirilmesi bu blm uygun bir sonula kapatmamza yardmc olacaktr.

Biribirlerinden ak olarak farkl olan ve bzlar ise dierlerinin briz bir biimde ztlar
olan sonsuz sayda nesne, btn farkllklar ve ztlklaryla, aslnda ayn bir nesneden ibret
bulunmaktadrlar. nsnn bu keyfiyeti idrk ettii n bu idrk, akln aknlk veren bir hay-
rete garketmektedir. (Gnl) gzlerini Varlk leminin fizik-tesi (metafizik) derinliine y-
neltmi olanlar iin "hayret" tmyle doal bir hldir. Fakat iyice dnldnde insnn,
aslnda, aklnn yzeysel idrk dzeyinden daha derine nfz edememi olmas dolaysyla

200
Fuss, s. 233/185/357.
201
Kn'nin mtleasna gre, zaman anlamna gelen vakit kelimesi burada n'a iret etmektedir (s.247).
202
Fuss, s. 247/196/392/IV-121.
203
Bu islm Kelm lmi'ndeki atomistik metafizikle kyas edilebilir bir grtr.
204
Fuss, s. 247/196/392/IV-121.
Yazarn nsz
73
bu "hayret"e dar olduu anlalmaktadr. Vahdet-i Vcd'u gerek derinliinde zevken tat-
m olan hakm (bilge) bir kimsenin aklnda artk hibir "hayret"e yer kalmaz. bn Arab bu
kapsamda unlar sylemektedir
205
:

"Hayret" insnn aklnn (biri Ahadiyyet ve dieri de Kesret olmak zere iki zt ynde) ki-
litlenmesinden dolay ortaya kar. Fakat imdi akladm keif yoluyla bilen (kendin-
de ortaya kan) bu (n) ilim art bakmndan dahi artk hayrette deildir. Zr o artk
her eyin, mahallinin ieriinden dolay zuhra geldiini ve her hl iin mahallin de o
eyin a'yn- sbitesi olduunu bilir
206
.
Buna binen Hakk, tecellleri bakmndan eitli sretlere brnd gibi, O'nun insn
tarafndan idrk olunan belirli vecheleri de benzer ekilde deiip dururlar. (Byle bir in-
snn akl artk hayrete dar olmakszn) bu vechelerden her birini kabl eder. Bununla
beraber, gerekte btn bunlar hl bir grnten ibrettir; her bir (farkl) vecheyi ger-
ekten de belirleyen, kendisini onda izhr edendir (Hakk'dr). Ve btn Varlk leminde
de O'ndan bakas yoktur
207
.

Bunun nda Kn metafizik "hayret" ile ilgili olarak niha bir hkm vermektedir.
Onun dediine baklacak olursa bu, daha ok, rhn gelimenin ilk kademelerinde gzlen-
mekte olan bir olaydr
208
:

"Hayret hli" yalnz, Akln faaliyetinin hl snmemi ve dnme perdesinin de hl
bk olduu, balangta ortaya kar. Fakat keif ehli olgunlua, ve vstasz hads ilim
de sfiyetine erdiinde "hayret hli" de, Alm (her eyi bilen) smi'nin gereine uygun
olarak, Kendisi'ni eitli a'yn- sbitelerin sretlerinden izhr eden Ahad'n vstasz
mhede edilmesinden ileri gelen n bir ilim artyla ortadan kalkar
209
.


* * *












205
Fuss, s. 68/78/81/II-31.
206
Bu hlde "mahl" insnn, ezelde kendi a'yn- sbitesi tarafndan taayyn etmi olan mhiyetidir. Buna gre,
vuku bulan her ey hatt "hayret" ve "hayret yokluu" dahi onun o ezel a'yn- sbitesinin tezhrnden baka
bir ey deildir.
207
Btn ahkm, ezel a'yn- sbitenin eitli "kuvveden fiile klar"dr; ve a'yn- sbite de Hakk'n eitli
"kuvveden fiile klar"dr. Bu kapsamda her ey, sonunda, Hakk'dr. Ve "hayret"e de mahal yoktur!
208
Kn, Fuss erhi, s. 68.
209
leride daha ayrntl bir biimde greceimiz gibi a'yn- sbite, lh Bilin'de mevcd olduu ekliyle, -
lemdeki eynn ezel olan asl sretleridir. Bunlar Alm sfatnn gereine uygun olarak hsl olmulardr.
Yazarn nsz
74
v! . BOLUN

HAKK'!N GOLGES!


Bundan nceki blmde Hakk ile lem arasndaki zel bant tartlmt. Hakk ile -
lem eliik bir biimde bir ve ayn eydir. kisi de eninde sonunda ayn eydir ama bu beyn
bunlarn arasndaki bantnn basit bir zdelik bants olduu anlamnda deildir: bunun
anlam, Hakk ile lemin ayn olduu ve ayn zamanda da elikili bir biimde birbirine zt
olduklardr. Yaratlmlar ztiyyet bakmndan Allh'n gayrs olmamakla beraber taayyn
etmi sretleri bakmndan Allh'n ayn olmaktan da uzaktr. Aslnda bunlar Allh'dan son-
suz uzaklkta bulunmaktadrlar.

Evvelce de grm olduumuz gibi bn Arab bu elikili durumu eitli ekillerde tasv-
re almaktadr. "Glge" (zl) de bunlardan biridir. Bu benzetmeden yararlanarak grn:
"lem, Hakk'n glgesidir" gibi temel bir beynla takdm etmektedir. Hakk'n glgesi ola-
rak lem en son ekildir ama sonuncudan bir derece daha aadr.

Bil ki genellikle "Hakk'dan gayr" (siv-l Hakk) ya da lem denilen eyin Hakk'a olan
nisbeti glgenin ahsa olan nisbeti gibidir. Bu anlamda lem, Allh'n "glgesi" olur
210
.

Sz konusu bu pasajla ilgili olarak bn Arab'nin dncesinde, ve kesin konumak gere-
kirse, "Hakk'dan gayr" hibir eyin mevcd olmadna iret etmek gerekir. "Hakk'dan
gayr" lfz daha ok avm bir deyimdir
211
. Fakat bu avm deyim tammen temelsiz de de-
ildir; zr felsef ya da teolojik olarak lem lhi simler'in somut bir kevn sretidir; ve lh
simler de, bir bakma, Zt- lh'ye zttr. Bu i'tibrla lem elbette ki "Hakk'dan gayr"dr.
bn Arab'nin muhakemesi yle devm etmektedir:

(Glgenin ahsa olan nisbeti) tpk lemin Varla olan nisbeti gibidir. Zr glge elbette
ki hiss olarak mevcddur ama o ancak kendisini douran bir ey olduu vakit vardr.
Kendisini douran hibir ey olmad myd glge mevcd herhangi bir hiss srete ba-
lanmakszn ancak akl yoluyla idrk olunabilecektir. Byle bir hlde glge atfedildii
ahsn ztnda daha ok bilkuvve (potansiyel olarak) mevcd olur.

Bu olayn mhiyeti Kn'nin u mlhazasyla daha da vuzuh kazanmaktadr
212
:

Glge olabilmesi iin eyin varl gerekir: (1) glgeye sebep olan uzun boylu bir a-
hs, (2) glgenin dt mahl, ve (3) yalnzca kendisi syesinde glgenin briz bir bi-
imde var olduu bir k.
"ahs" gerek Varla yni Hakk'a tekbl eder. Glgenin dt "mahl" mmkintn
a'yn- sbitelerine tekbl eder. Eer "mahl" olmasayd glge asl hislerle idrk
olunamyacak, fakat tpk bir tohumun iinde gizli olan bir aa gibi aklen idrk edilebi-
len bir ey olarak kalacakt. Yni glgeyi veren "ahs"da imkn hlinde (bilkuvve) kala-
cakt.

210
Fuss, s. 113/101/139/II-234.
211
Kn'nin dedii gibi: fil urf-l amm; bk. Kn, Fuss erhi, s.113.
212
Kn, Fuss erhi, s. 113-114.
Yazarn nsz
75

"Ik" ise Zhir sm-i erf'ne tekbl eder. Eer lem Hakk'n Varl ile temsa gel-
memi olsayd "glge" asl mevcd olmayacakt. Bu takdirde glge de ebediyyen, (ken-
dilerine gerek varlk hlini ltfeden) Mn'leriyle hibir mnsebeti olmakszn, gz
nne alnan mmkintn karakteristik vasf olan ilkel adem hlinde kalacakt. nk
"glge"nin mevcd olabilmesi iin onu yayan ztla bir temsa ihtiyc olduu kadar
"mahl"e de ihtiyc vardr. Bununla beraber Allh, yannda hibir ey olmakszn da
mevcd olmutur, ve bu hlde de btn leme ihtiya duymakszn kendi kendine ta-
mmen yeterli (Samed) idi
213
.

Kn'nin bu yorumu apak gstermektedir ki "glge" dorudan doruya bizim "lem"
diye isimlendirdiimize deil fakat eynn a'yn- sbitesi zerine dmektedir. Yni baka
bir deyimle "lem", bizim aklselmimizin genellikle onun mevcd olduunu dnd d-
zeyden daha yksek bir dzeyde var olmaa balamaktadr. Dorusu sylemek gerekirse,
geri her ne kadar a'yn- sbitenin bizzt kendisi "lem" deil de daha ok "lemin zuhura
geldii mahl" ise de lem, Hakk'n glgesinin a'yn- sbite zerine dt n domu o-
lur.

Bununla beraber glge ancak nrun (n) kuvvetiyle zuhur eder. te lh simler ara-
snda Nr isminin mevcd olmasnn hikmeti budur.

"lem" denilen bu ilh "glge"nin zuhur mahalli mmkintn (zuhura gelii mmkn
olan eylerin) a'yn- sbitesidir. Glgenin (ilk olarak) zerine yayld bu a'yn- sbi-
tedir. Ve glge de, Tek Olan Varln kendisini a'yn- sbite zerine yayd mikdar
uyarnca idrk edilebilir hle gelir. Bununla beraber, bunun idrk edilmesi ancak Nr
smi'ne binen vuku bulur
214
.

"Nr" un anlamn aklarken Profesr Aff
215
bunun, Vcd'da (Varlk'da) gizli olan
yaratc kudretin mhiyetinde mevcd olan ve Varln da srekli bir biimde eitli sretler
eklinde tecellsine ynelttii bir ey olarak, yni bir eit yaratc ilke (prensip) ya da Zt-
lh'nin gerek snesindeki tecellytn zuhura geli ilkesi olarak daha iyi anlalabileceini
sylemektedir.

Eynn arza den glgelerine bakldnda bunlarn daima koyu, siyahms bir renk al-
dklar grlr. Bunun ise sembolik bir anlam vardr. Bu, "glge"nin kaynann Gayb yni
mutlak olarak Bilinemeyen bir Bilinmez olduunu remzetmektedir. Glgenin siyahl, ayn
zamanda, kendisiyle kaynan arasnda bir uzaklk bulunduuna da dellet etmektedir. bn
Arab bu mesele hakknda unlar sylemektedir
216
:

"Glge", mmkintn a'yn- sbitesi zerine yayldka bilinmeyen Gayb' yanstr
217
.
Grmez misin ki glgeler siyahms olurlar. Bu keyfiyet glgelerin, kendileriyle glgeye
sebep olanlar arasndaki ilikide, araya giren bir uzaklk dolaysyla karanla brndk-

213
evirenin notu.
214
Fuss, s. 114/102/140/II-236.
215
Aff, Fuss erhi, s. 108.
216
Fuss, s. 114/102/140/II-236.
217
nceden rendiimiz vechile Gayb'n kendini ezel a'yn- sbitede byle karanlk ve siyah olarak tecell et-
tirmesi Btn isminin kuvveti sonucudur.
Yazarn nsz
76
lerine iret etmektedir. u halde glgeye sebep olan kimse beyaz tenli dahi olsa glgesi
siyahms renkte olur.
Mtad zere Kn bu pasajn dellet ettii eyi daha ontolojik terimlerle yeniden ele
almaktadr
218
:
A'yn- sbite Vcd'un Nr'una olan uzaklklar dolaysyla karanlktr. Karanlkla ka-
rmam olan nr bunlarn zerine yaylnca, bunlarn kendi ademlerinin karanl (zul-
met-i ademiyye) Vcd'un nruna etki edip nrniyet zulmete (karala) dnr. Baka
bir deyimle, Varln nru tpk bir kimse ile glgesi arasnda mnsebette olduu gibi
karanla dnr. zf Varln Mutlak Varla olan nisbeti de tpk bunun gibidir, yle
ki eer mmkintn a'yn- sbitesiyle belirlenmi varl olmasayd mutlak Varlk yle
had bir parlaklkla parlard ki kimsenin onu, nrunun iddetinden tr, idrk etmee g-
c yetmezdi.
u hlde taayyn zulmetiyle perdelenmi olanlarn lemi grdkleri, ama Hakk' ise
"...Allh nrlarn giderip onlar karanlklara terketti; bunlar artk hi grmezler" (II/17)
yeti gerei gremedikleri anlalm olur. Fakat taayynt perdelerinden dar kanlar
Hakk' mhede ederler, zr onlar zulmet perdelerini parampara etmi ve kendilerini
zulmete kar nrla perdelemi, yni kendilerini "glge"ye kar Zt ile perdelemi kim-
selerdir. Bununla beraber bu ikisinden hibiri tarafndan tekine kar perdelenmemi o-
lan kimseler ise Hakk'n Nr'unda mahlk olan lem'in zulmetini mhede edebilirler.

Aadaki pasajda bn Arab a'yn- sbiteyi Hakk'dan ayran uzakln bu berikilerin
zulmn rengini dourmaktaki etkisi zerinde durmaktadr
219
:

Grmyor musun ki dalar gzden uzakta olduklar zaman siyah grnrler. Hlbuki on-
lar gerekte duyularmzn idrk ettiinden farkl renklerdedirler. Ve bu olayn tek sebebi
de uzaklktr. Ayn ey gn mavi grnmesi iin de geerlidir. Gerekten de kl ol-
mayan herhangi bir cisim, gzle o ey arasnda byk bir uzaklk bulunduu zaman duyu-
larmzda ayn etkiyi uyandrr.
Tpatp ayn durum mmkintn (yni mmkn olan eylerin) a'yn- sbiteleri ynnden
de sbittir; zr bunlar da biztih nrn (kl) eyler deildirler, nk ma'dmdurlar
(yni yok hkmndedirler). Gerekten de bunlar lh Bilin'de ezel sebat haizdirler;
ama biztih Vucd ile ilgileri yoktur. nk Vcd (Varlk) Nr'dur.

Uzakln grme hissi zerinde yapt baka bir nemli etki de her nesnenin geree g-
re ok daha kk gzkmesidir. bn Arab iin bunun da derin bir sembolik anlam bulun-
maktadr.

Bununla beraber, kl cisimler bile uzaklkdan tr hissimize kk olarak gzkrler.
Ve bu da uzakln hiss idrk zerindeki bir baka etkisidir. u hlde his kl uzak ci-
simleri dahi ok kk cisimler olarak alglamaktadr. Hlbuki gerekte onlar gzktk-
lerinden ok daha kocaman ve daha cesmdirler. Mesel bilimsel olarak gsterilmitir ki
Gne Arz'dan hemen hemen 166 misli byktr. Hlbuki grne baklrsa bir kalkan
kadar kkm gibi grnmektedir. Bu da gene uzakln dourduu bir etkidir.


218
Kn, Fuss erhi, s. 114.
219
Fuss, s. 114/102/140/II-238.
Yazarn nsz
77
lem, aynen, glgenin idrk edilmesi mertebesinde bilinmekte ve srf glgesine bakl-
makla bir kimse ne kadar mehl kalyorsa, Hakk da srf leme baklmakla o oranda
mehl kalmaktadr.
u hlde Hakk da, (idrk olunabilen ve bilinebilen) "glge" (Hakk'n) "glge"(si) olduu
oranda bilinir. Fakat "glge"nin znde gizli olan ahsn asl sretini bilemediimiz gibi
Hakk da bilinmez kalacaktr.
te bundan trdr ki biz Hakk'n bize bir bakma gre mlm (bilinen) olduunu, di-
er bir bakma gre de mehl (bilinmez) olduunu beyn ederiz
220
.

Bu kyaslama bakmndan Hakk "glge"nin kayna mesbesindedir. Ve Hakk da bu
"glge", yni bu lem, ne kadar mlm ise bize de o kadar mlm olmaktadr. Eer ayn me-
cz dili kullanacak olursak bu, Hakk'n ancak "kk ve siyah" bir ey gibi bize mlm ol-
duunu sylemee denktir. Ve bu "kk ve siyah" ey de genellikle bizim lh'mz ya da
Rabb'imiz olarak anlalmaktadr. Bu "glge"yi dren hakik ey'in ne olduunu tam an-
lamyla bilmemize asl imkn yoktur. bn Arab muhakemesini, her zaman yapt gibi, ken-
dine zg bir tarzda te'vil ettii baz Kur'n yetlerine dayandrmaktadr
221
:

Rabb'inin glgeyi nasl uzattn grmedin mi? Eer dileseydi onu skin klard
(XXV/45.). Buradaki "onu skin klard" lfz "onu (zhir etmez de bilkuvve) imkn h-
linde tutard" anlamndadr.

Allh (bu yette) unu murd etmektedir: Hakk'n, kendisini, (zerinde) "glge"si zuhur
etmeksizin mmkintta (yni a'yn- sbitede) tecell ettirmesi O'nun detine uygun de-
ildir. (Bu hldeki) "glge", det, mtad varlk dzeyindeki mtekbil somut eylerin
zuhuruyla kuvveden fiile henz kmam olan, mmkn eylerin glgeleri gibidir.

Hakk kendisini a'yn- sbitede (ve onlarn kanalyla da somut eylerde) tecell etmeyi
dilerse nce bunlarn zerinde karanlk bir "glge" belirir. "Glge"nin zuhuru kendisine ta-
kaddm etmeden ilh tecell asl vuku bulmaz. Fakat eer Allh dilerse, bu devrede "glge"
de skin klnr", yni ebediyyen imkn dhilinde kalr (ve kuvveden fiile kmaz) ve somut
eylerin dzeyine kadar inmez. Byle bir hlde "glge" de tpk, d lemde mtekbil hibir
gereklikleri bulunmayan a'yn- sbitenin kendileri gibi yalnzca mmkn baka bir varlk
olur. bn Arab devamla yle demektedir
222
:

"Sonra Biz glgeyi gnee dell kldk" (XXV/45). (Glgeye dell olan gne, nceden
de zikretmi olduumuz, Hakk'n Nr ismi olup hislerimiz de buna (yni glgenin delli-
nin Nr'dan baka bir ey olmadna) tanklk eder; nk nrun olmad yerde glge-
lerin de gerek bir varl olamaz.
Senin idrk ettiin her ey mmkn olan varlklarn a'yn- sbitesinde beliren Hakk'n
Vcd'udur. Hakk'n hviyeti cihetiyle O'nun Vcd'u, ve sretlerin farkl oluu cihetiy-
le de mmkn varlklarn a'yn- sbitesi ayn eydir.
Nasl ki "glge" ismi sretlerin farkllna ramen glgede mevcd olmak-dan hl ol-
mazsa, benzer ekilde, "lem" ve "msiv" isimleri de Hakk'da mevcd olmakdan hl
olmazlar.


220
Fuss, s. 114/102/140-141/II-237 il 240.
221
Fuss, s. 114/102/141/II-241 ve 242.
222
Fuss, s. 116/102/142/II-242.
Yazarn nsz
78
"Glge" oluundaki asl vahdet itibriyle O, Hakk'dr; nk O, Ahad ve Vhid'dir.
Ama sretlerin kesreti itibriyle de O, lem'dir.

Bu ksaca, glgenin, a'yn- sbite zerinde yaylmas bakmndan 1) "temel bir vahdeti
muhafaza etme yn" ile 2) "kesret yn" gibi biribirlerine zt iki ynden incelenmee ms-
it olduuna dellet etmektedir. Gerekten de bu lemdeki herhangi bir fizik glge gibi glge
bir'dir; ve bu ynden de kaynana yneliktir. Yhut da bu hadiyyet'in dorudan doruya
yansmas dolaysyla Hakk'n kendisinden baka bir ey deildir. Fakat ikinci yn itibriyle
"glge" zten farkllam olup cisimler lemine yneliktir; yhut da diyebiliriz ki (bu ba-
kmdan) o, lemin ta kendisidir.

Byle telkki olunduunda, genellikle anladmz anlamyla lemin herhangi gerek bir
yan olmayp o, hayl rnnden baka bir ey deildir
223
.

Eer hakkat benim sana anlattm gibi ise lem kendi bana gerek varl olmayan bir
kuruntudur. Ve ite haylin anlam da budur. Baka bir deyimle lem sanki Hakk'dan h-
ri, kendi bana buyruk ve kendi kendine yeter bir eymi gibi gzkmektedir. Hlbuki
bu gerek deildir. Olaan hiss alglaman bile glgenin kendine sebep olan kimseye na-
sl da sk skya bal olduunu ve kendisini bu badan kurtamann tmyle imknsz
olduunu sana gstermiyor mu?
Nasl ki herhangi bir eyin kendi kendisinden kopup ayrlmas mmkn deilse bunun
imknszl da ite byledir.

lem bylece, "glge"si olmas asndan Hakk'a asl gevemeyen aracsz bir bala
baldr. lemin her bir ksm Hakk'n zel bir vechi olup son derece kaytlanm bir biimde
Hakk'dr. Kendisi de lemin bir paras, olmak sebebiyle insn da kendi nefsinde "glge"nin
Hakk'a olan nisbetini dern ve mahrem bir biimde kavrayabilecek bir durumdadr. Bir in-
snn bu ontolojik bantnn bilincine ship olma vs'ati onun Mrifet'deki mertebesini be-
lirler. Tabidir ki buna bal olarak birok mertebe ortaya kmaktadr.

Kendi ayn'n bil! Kim olduunu ve hviyetinin ne olduunu bil! Hakk'a nasl bal ol-
duunu bil! Ne bakmdan Hakk olduunu ve ne bakmdan da "lem" ve "msiv" oldu-
unu bil!
Bunlar rifler arasnda bir takm mertebelerin ortaya kmasna sebebiyet verirler. By-
lelikle bazlar yalnzca rif olur, dier bazlar da daha yksek bir mertebeyi haiz rif o-
lurlar
224
.

riflerin mertebeleri daha somut bir biimde Kn tarafndan erh'inde zikredilmi bu-
lunmaktadr
225
. En aa mertebeyi yalnz taayyn ve tenevv (yni: belirlenme ve eitlen-
me) vechesini mhede edenler temsil etmektedirler. Bunlar yaratlm olan lemi grp de
onun tesinde hibir ey gremeyenlerdir. kinci mertebe, bu sretlerde tecell etmi olan
Varln Teklii'ni (Vahdet-i Vcd'u) mhede edenlerin mertebesidir. Bunlar Hakk'
mhede ederler (ama yaratlm olan lemi unuturlar). nc mertebedekiler her iki
vecheyi de mhede edenlerdir. Mertebe bakmndan drdnc gelenler kll: Zt bak-
mndan tek ve simler bakmndan ok olan, eitli ynlere ve bantlara uygun olarak ken-

223
Fuss, s. 117/103/143/II-245.
224
Fuss, s. 117/103/143/II-245.
225
Kn, Fuss erhi, s. 117.
Yazarn nsz
79
disini mtenevv klan Tek Bir Hakkat olarak mhede edenlerdir. Bunlar gerek Mri-
fetullh'a ship olan Ehlullh 'dr. Fen ve Bek makamlar asndan Kn, mahlkat
gzlerinden silinerek yalnzca Hakk' mhede edenlerin Fen ve Cem' makamlarnda bu-
lunduklarn, buna karlk Hakk' mahlkatta ve mahlkat da Hakk'da mhede edenlerin
ise Fen'dan sonra Bek ve Cem'den sonra Fark makamlarnda bulunduklarn beyn et-
mektedir.

bn Arab'nin kendisi de bu mnev makamlar, renkli cam paralarnn iinden geerken
eitli renklere brnen, tabi olarak renksiz olan bir k ile kyaslamaktadr
226
.

Hakk'n farkl derecelerde kk, byk ya da saf olan zel bir "glge"ye nisbeti bir n-
run kendisiyle bir kimsenin gz arasnda bulunan bir cam parasna olan nisbetine kyas-
lanabilir. Kendisinin bizzat renksiz olmasna ramen nr bu hlde camn rengine brnr.
Ve bu da Rabb'inin gerei ile senin kendi gerein arasndaki bant iin uygun bir k-
yas olarak kullanlabilir.
Eer sen nrun, camn yeilliinden dolay yeil olduunu sylersen haklsn. Buna
ehdet eden senin hiss idrkindir. Fakat eer nrun yeil olmadn ve gerekte de
renksiz olduunu da sylersen gene de haklsn. Bu takdirde de sen, mantk muhkeme-
nin ortaya koyduunu izlemektesin. Ve vardn hkm de Akl'n geree uygun olarak
yrttn faaliyetine dayanmaktadr.
(Havas sz konusu olduunda) nrun (saf ve saydam bir) cama tekbl eden bir "gl-
ge"nin iinden nasl getiini gr! Burada "glge"nin kendisi dahi saydaml hasebiyle
nrla ayn mhiyeti haiz olur
227
.
Nasl ki bizlerden biri nefsinde Hakk' idrk ederse Hakk'n Sret'i onda dierlerine k-
yasla daha fazla zhir olur. (Nefsinde Hakk' idrk eden kimse iki mertebe zere olur:)
birinci mertebedeki bir kimse iin Hakk ile ilgili vahyin rettiine uygun olarak Hakk
onun kula, onun gz ve onun btn dier melekeleri ve uzuvlar olur
228
. Bununla be-
raber, bu hlde dahi "glge" gene de bkdir; zr "onun kula", "onun gz", v.s...deki
ahs zamri insna aittr. kincisi (yni daha yksek) mertebeyi temsil edenler ise bundan
farkldrlar. Bu mertebedeki bir kimse Hakk'n Vcd'una dier btn herkesden daha
yakndr.

Grdmz gibi bn Arab bu ikinci mertebedekilerin herhangi ayrntl bir tasvrini
vermemekte ve yalnzca bunlarn Hakk'a dierlerinden daha yakn olduklarn beyn ile ye-
tinmektedir. Kn bu noktay daha vzh ve daha sarh bir biimde aklamaktadr
229
:

lki, kendi sfatlarndan kurtularak Hakk'n Sfatlar'nda ifn-i vcd etmi ve Hakk'n da
artk kendi sfatlarnn yerini alm olduu (yni Sfat Evliys denilen)
230
kimsedir. kin-

226
Fuss, s. 118/103-104/144/II-246 il 248.
227
Kn diyor ki (s.103): Hakk Emr leminde (yni mnev lemde) saf Rh'larda ve cisimsiz Akl'larda te-
cell ettiinde tecellsi nr mhiyetindedir, nk Hakk'n bu srf rhn blgede tecell eden sretler nrdan bir
"glge"dir. Bu "glge" saydam olup herhangi bir koyuluk arzetmez. Fakat renkli bir camdan geen nr misli
cismn mhiyet boyasyla boyanm bir nefs sretinde zhir olan Hakk'n da bir remzidir (semboldr). Biztih
cismn olmasna ramen nefs-i ntka cismn unsurlarla bulank ve renkli olur.
228
Bu bir Hads-i Kuds'ye gre yni Allh'n birinci ahs olarak konutuu bir hadse iret etmektedir: "M-
min Ben onu sevinceye kadar nfile ibdetlerden vaz gemez. Ve onu sevdiim zaman da Ben onun iiten kula,
gren gz, v.s.... olurum".
229
Kn, Fuss erh, s.103.
230
evirenin notu.
Yazarn nsz
80
cisi ise kendi ztndan kurtularak Hakk'n Zt'nda ifn-i vcd etmi ve Hakk'n da artk
kendi ztnn yerini alm olduu (yni Zt Evliys denilen)
231
kimsedir.
Birincisi, "Hakk'n onun iiten kula, gren gz ilh... olduunu sylediimizde m et-
tiimiz kimsedir. Byle bir insn kendi sfatlaryla icr-i faaliyet eyleyen ve kendi (tabi)
perdeleriyle (yni beer sfatlarnn perdeleriyle) perdeli kalan dier (olaan) mminle-
re oranla, Hakk'a daha yakndr. Bunun Allh'a yaknl "nfile amellerin yaknl"
(kurb-n nevfil) diye tasvr olunur. Bununla beraber, onun "glge"si yni nefsinden
baka bir ey olmayan izf vcdu (varl) onda gene bkdir. Ve byle bir insnda
Hakk'n tecellsi de onun sfatlarna uygun bir ekilde zuhur eder ve mhede edilir,
nk "onun iiten kula", ilh... deki ahs zamri "glge" ile remzedilen zel varla i-
ret etmektedir.
Bu yaknlkdan daha da yakn olan ikinci mertebenin temsil ettii "farz amellerin yakn-
l" (kurb-l feriz)'dir. Bu kategoriden bir insn ztyla birlikte Hakk'da tammen ifn-i
vcd ederek Hakk'da bek bulmu olan birisidir. Bu, onun araclyla Hakk'n duyup
grd kimsedir. u hlde byle bir insn Hakk'n kula ve Hakk'n gz olur. Yalnz
bu deil, o ayn zamanda Hakk'n Sreti'dir de! Allh'n: "..attn zaman sen atmadn fa-
kat Allh att.." (VIII/17) melindeki kelm da ite byle bir kimseye iret etmektedir.

Bylelikle ikr olmaktadr ki her ne kadar iki kategori de kendilerini Hakk'da idrk e-
den insnlar ise de "glge"nin yni beer varln birincisinde salam bir biimde kim ol-
mas ve byle bir kimsenin gznde Hakk ile lemin biribirlerine zt durumda olmalar ba-
kmndan birincisi ikincisinin altndadr. Bu, eriat'n gr asn temsil etmektedir.

Ve bu da aka gstermektedir ki lem, her ne kadar btn olgunluuyla Hakk'n
tecellgh olan bir "mkemmel sret" ise de gene de zarr olarak Hakk'dan bir derece aa-
dadr. nk Hakk'n essnda leme ihtiyac olmamasna karlk, Hakk'n "glge"si ola-
rak lem her an O'na muhtatr ve O'na temelden baldr.

Nasl ki "...ancak, erkeklerin kadnlardan bir stn dereceleri vardr..."(II/229) melinde-
ki lh Kelm'a uygun olarak kadn erkekden bir derece aa ise (Allh'n) sretinde ya-
ratlm olan da, mertebe itibriyle, onu Kendi Sreti'nde vcda getirmi olandan daha
aadr. Onun Allh'n Sreti'nde olmu olmas onu Hlik'inden daha aa bir derece-
de olmakdan kurtamaz. Ve mahlkattan kendisini tefrik ettiren gerek ycelik dolaysy-
la da O btn lemlerden gan olup Fil-i Evvel'dir. Hlbuki "Sret" ancak ikinci kade-
meden bir fil olup yalnzca Hakk'a mahss olan kdeme ship deildir
232
.


* * *









231
evirenin notu.
232
Fuss, s. 273/219/454/IV-352.
Yazarn nsz
81

v!! . BOLUN

!LAH !S!NLER


Ksaca ifde edilirse, bn Arab'nin felsefesi bir lh Tecell felsefesidir ve dny gr-
de lh Tecell asndan bir dny grdr. nk, ayrntlaryla da grm olduu-
muz gibi, Hakk mutlak olarak Hakk kald srece "lem" diye isimlendirilebilecek hibir
ey vcda gelmemekte ve lemin ademinde de (yokluunda da) tabidir ki "dny ya da -
lem gr" fikri btn anlamn kaybetmektedir.

Tecellnin lem bakmndan prensibi istdd (meyil, kbiliyyet) ve Hakk bakmndan
prensibi de lh simler'dir. Bu blmde tecell, daha ok, lh simler asndan ele alna-
caktr.

slm Kelm lmi'nin (Teoloji'nin) tartt temel konulardan biri de bir ismin msem-
ms ile (yni o isim araclyla isimlendirilmi olan ey ile) ayn olup olmad meselesidir.
bn Arab bu teolojik meseleye bir isim ile bunun msemmsnn bir ynden ayn fakat baka
bir ynden ise gayr olduklarn beyn ederek cevap vermektedir.

Bunlarn tek ve ayn bir ey olmalarnn sebebi btn lh simler'in, deimez bir bi-
imde dim Hakk'a iret etmeleri bakmndan, msemmnn kendisinden (yni Hakk'n
Zt'ndan) baka bir ey olmaydr. Her sim Hakk'n, tecell bakmndan, O'na mahss zel
bir vechesi ya da zel bir sretidir. Ve bu anlamda her sim Zt ile zdetir. Baka bir de-
yimle, btn lhi simler "bantlarn (nisbetlerin) gerekleri"dirler (hakik-n nisb)
233
,
yni Tek Olan Hakk'n leme olan nisbetleri (bantlar) olup bu ynden hepsi de lh Te-
cell'nin sebep olduu eitli zel bantlar asndan mhede edilen lh Zt'dr.

Hlbuki Hakk'n lem ile mmkn olabilen bantlar sonsuzdur; yni lh Tecell'nin
sretleri sayszdr. Bunun sonucu olarak lhi simler de sonsuzdur. Bununla beraber, bunlar
snflandrlp belirli bir sayda temel simlere irc olunabilir. Mesel, genel olarak, Kur'n'n
Allh'n 99 smini ihtiv ettii kabl edilmektedir.

ster sonlu sayda isterse sonsuz olsunlar simler, m ettikleri Zt'a bal olmakszn da
biztih gz nne alnabilirler. Baka bir deyimle, bunlara bamsz Sfatlar gz ile de
bakmak mmkndr. Bu trl telkki olunduklar takdirde her sim, kendisini dier
simler'den farkl klan kendi hakkatna mliktir. Ve bu i'tibrla da bir sim msemmsndan
gayr olmu olur.

bn Arab bu hussu mehr batl sf Eb-l Kasm bin Kuss'yi (l. 1151) zikrederek
aklamaktadr
234
.

Hal'-n na'leyn (= nalnlar karp atma) balkl eserinde, her lh smin nefsinde b-
tn lh simler'i ve bunlarn btn zelliklerini ykl olduunu syledii zaman Eb-l

233
Fuss, s. 193/153/348/IV-19 il 21.
234
Fuss, s. 70/79-80/84/II-39.
Yazarn nsz
82
Kasm bin Kuss buna iret etmitir. Bunun anlam udur ki her sim hem Zt'a ve hem
de smi olduu ve smi'nin zellikle zorunlu kld zel anlama dellet eder.
u hlde her bir sim Zt'a dellet ettii srece btn simleri ihtiv eder, fakat kendine
has olan mnya dellet ettii srece de mesel Rabb, Hlik, Musavvir gibi ve bundan
baka btn dier lh simler'den farkldr. Ksacas sim, Zt ynnden msemms ile
ayn fakat kendi huss mns ise msemmsndan fakldr.

Bylelikle lh simlerin en belirgin vasflarnn bunlarn ifte bnyeye mlik, yni her
birinin iki mny haiz olmalar olduunu grmekteyiz. Her sim, bir yandan, Tek Olan Zt'a
dellet ve iret etmekte ve dier yandan da baka herhangi bir sim ile paylamad bir m-
nya dellet etmektedir.

lk gre gre, hepsinin de ayn Zt'a dellet etmelerinden dolay, her sim dier simler
ile birlikte ayn bir eydir. Bu bakmdan (Gafr ve Mntekim, Zhir ve Btn, Evvel ve hir
gibi) biribirlerine zt grnen simler dahi biribirleriyle zdetirler.

kinci gre gre ise, tersine, her sim kendisine has zel bir anlam haiz bamsz bir
eydir. Dierlerinden kesin olarak ayrdr. Bu i'tibrla Zhir, Btn'n ayns deildir. Ayn
ekilde Evvel ile hir arasnda da ne byk bir uzaklk bulunur!

Bu sylenenler sana, her smin hangi anlamda baka biriyle ayn ve hangi anlamda da
kendisinden baka bir ey olmadn aklam oldu. Her sim dierleriyle ayn olmas
ynyle Hakk, dierlerinden gayr olmas ynyle de "Hayldeki Hakk"dr (Hakk-
Mtehayyel'dir). Kendisine gene kendisinin dell olduu ve Varl da gene ancak kendi
Zt'yla bk olan O'nun n ne ycedir!
235


"Hayldeki Hakk", yni lem, somut bir srette kuvveden fiile km olan lh simle-
rin tmnn toplamndan ibrettir. Ve bu da Mutlak Hakk'n yegne delli olduundan sonu
olarak Mutlak Hakk'n delli kendisinden baka bir ey olmam olur. Hakk kendisine gene
kendisiyle dell olur ve O'nun Varl da gene kendisiyle sbit olur. bn Arab bu yapnn g-
zellii ve ihtim karsnda duyduu derin hayranl frenleyememektedir.

V. Blmde Ahad ile Kesret arasndaki banty tartmtk. Bu blmn temel konusu
bakmndan Kesret, simlerin cbna uygun olarak Hakk'n kuvveden fiile km olan sret-
leridir. Kesret "Hayldeki Hakk"tr. Ve bu gr asndan da Ahad, simlerin dellet ettikle-
ri ve kendisine rc' ettikleri Zt'tr. Bununla ilikili olarak bn Arab lh simler'in (yni
Esma'-i lhiyye'nin) tamamlaycs olarak "lemin isimleri" (Esma'-i lem) diye ilgi ekici
bir tbir kullanmaktadr
236
.

Varlk leminde hibir ey yoktur ki Ahadiyyet'e dellet etmesin ve Haylde de hibir
ey yoktur ki Kesret'e dellet etmesin. Kesrete saplanp kalan kimse lem ile, lh sim-
ler ile ve lemin isimleri ile urar. Hlbuki Ahadiyyet'e meyleden kimse ise Hakk'n
yannda olur. Buradaki Hakk Ulhiyyet'i (ilhl) ve onun kevn sretleri ynnden de-
il fakat lemin tmnden gan ve bamsz olan Zt' itibriyle telkki olunan Hakk'tr.


235
Fuss, s. 119/104/146/II-252.
236
Fuss, s. 120/104-105/146/II-252 il 254.
Yazarn nsz
83
bn Arab bu paragrafta Hakk'n Zt' itibriyle tammen "bamsz" olduunu, yni -
lemden (kendine lyk grm olduu Ganiyy ismine uygun olarak)
237
gan olduunu, ona
hibir ihtiyac olmadn ifde etmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken udur ki lemden
gan olmak ile lh simlerden gan olmak ayr eylerdir. Yukarda da gzlemi olduumuz
gibi simler Hakk'n mahlkata destek olduu bantlardr. Bunlarn varl mahlkat sebe-
biyle ve onlarn menfaati gereidir. Zt'n kendisi ise, bu gibi bantlar olmad takdirde
bk olmayacak bir ey deildir. simlere muhta olan Hakk deil, mahlk olan lemdir. Bu-
nunla ilgili olarak bn Arab diyor ki
238
:

Eer Zt btn lemden tammen gan ise bu bamszlk, Zt'n kendisine izfe olunan
simlerden mnezzeh olduu bamszln ayn olmaldr. nk O'na ait simler yal-
nzca Zt'n deil, fakat Zt'tan farkl olan ama O'nun tecelllerini belirleyen msemm-
larn
239
da dellleridir
240
.

u hlde Kesret'e ynelik yanlar bakmndan lh simler kesin olarak Hakk'dan "gayr"
olup Hakk da bunlara kar bamszln muhafaza eder. Fakat Zt'a ynelik yanlaryla l-
h simlerin tm, eninde sonunda Hakk'a irc edilebilmeleri dolaysyla, Tek'dirler. Ve ikin-
ci veche itibriyle de simler mertebesindeki Hakk da tpk mutlakl mertebesinde olduu
gibi Tek'dir (Ahad'dr).

Hlbuki bu ekilde farkl iki mnda Tek vardr
241
:

Bize (yni lemin varlna) ihtiya gsteren lh simler ynyle Allh'n Ahadiyyeti
(Teklii, Birlii) Kesret'in Teklii'dir (Ahadiyyet-l Kesret'dir). Ve bizden ve hatt sim-
lerden dahi tmyle gan oluu ynyle de Allh'n Teklii Zt'nn Tekliidir
(Ahadiyyet-l Ayn). Her iki veche ise Ahad (Tek) smine muhtatr.

Burada bahis konusu olan Kesretin Teklii'ne kez "Ahadiyyet-l Cem'" de denir. Bu,
bundan nce de grdmz ve bundan sonra da daha ayrntl bir biimde greceimiz
vechile bn Arab'nin lem hakkndaki grnde olaanst nemli bir rol oynamaktadr.
Ksacas bu, aslen Tek olan Hakk'da bilkuvve mevcd olan kesreti tasdik eden bir makam-
dr
242
.

Yukarda, Hakk mertebesinde olduu srece Hakk'n simlere ihtiyac olmadn ve on-
lara muhta olanlarn da mahlkat olduunu mhede ettik. Bu beynn son yars yni le-

237
evirenin notu.

238
Fuss, s. 120/104-105/146-147/II-254.

239
Yni, daha somut bir biimde, lemin eitli zel vecheleri olan zel Sfatlarn.

240
Yni simlerin Zt'n yannda, Zt'dan farkl eyler olarak lemin zel vechelerine dellet etmeleri keyfiyeti
simlerin gerek eseri olan mahlk lemin kendisiyle bizzat aka gsterilmi olmaktadr. Bununla m edilen
ey, bu ikinci vechenin (yni simlerin kendilerini lem ya da Hakk'dan gayr bir ey olarak kuvveden fiile kar-
malar ameliyesinin) Hakk olarak Hakk ile hibir ilgisi olmaddr.

241
Fuss, s. 121/105/147-148/II-257.
242
bn Arab burada iki tr Ahadiyyet ayrdetmektedir. bn Arab'nin sisteminde temel bir Ahadiyyet tipi daha
bulunduunu sylemek faydal olacaktr. Bu, "Fiillerin ve eserlerin Bir'lii" anlamna gelen Ahadiyyet-l ef'al
ve-l sr olup Hd peygamberin ismiyle temsil edilmitir. Kn (s.123) bu tr Bir'lie u yolda dikkati ek-
mektedir: "Bir'likte mertebe vardr. Birincisi Zt'n Bir'liidir. (Bu mertebede Allh'a, say anlam dnda,
Ahad yni Tek ya da Biricik denir). kincisi simlerin Bir'liidir. Bu, Ulhiyyet metebesi olup burada Allh'a
Vahid yni say bakmndan Bir denir. nc ise Rubbiyyetin (Rab'ln) Bir'lii ya da "Fiillerin ve eserlerin
Bir'lii"dir. Bu son eit Bir'lik una dellet eder ki bu lemde ne yaparsak yapalm, bu lemde ne vuku bulursa
bulsun, her ey "srt- mstakim" zeredir. Her ey, her olay (Hakk'dan baka bir ey olmayan) Vcd'un kn-
nuna uygun olarak vuku bulmaktadr. Bu anlamda her ey "Tek"dir.
Yazarn nsz
84
min lh simlere muhta olmas, daha felsef bir tarzda, simlerin illyet vey sebebiyet
(nedensellik) zelliini haiz olduklarn sylemekle de ifde edilebilir. Bu bak asna gre
lh simlere muhta olmas, onlar olmakszn lemde hibir eyin mevcd olamyaca ci-
hetiyledir.

lem, hi kukusuz, gerekli olarak pekok sebebe muhtatr. Ve onun muhta olduu
btn sebeplerin en by de Hakk'n illyetidir. Fakat (her hlde) lemin muhta ol-
duu sebep bir lh simdir. lem lh simlerin her birine muhtatr (fakat bu konuda
farkl iki hl vardr): 1) Bir eyin muhta olduu smin o eyin kendisiyle ayn ontolojik
mertebeyi haiz olmas hli, ve 2) Hakk'n kendisi olmas hli. Her iki hlde de O,
Allh'dr, asl baka bir ey deil
243
.

Bu paragraf aka gstermektedir ki, bn Arab'nin dny grnde, eer lem kendi
sebebi olarak zarr bir biimde Hakk'a muhta ise onun Hakk'a olan ihtiyac O'nun
Hakk'l ynnden deil fakat Yaratc'l, Rabb'l, ilh... gibi eitli vecheleri ynnden-
dir. Baka bir deyimle Hakk, simler ynnden lemin vcdunun (varlnn) sebebidir. Bu
paragrafn son yarsnn anlamn da, sanrm, Kn'nin u aklamasndan daha berrk kl-
mak mmkn deildir
244
:

lh simler lemin (sebebleri olarak) muhta olduu eylerdir. (Bu konuda iki hl
ayrdedilir). Birincisi, muhta olunan smin ona ihtiya duyan eye (hemen hemen) ben-
zer olduu hldir: mesel varl, beks ve himyesi ynnden "oul", "baba"ya muh-
tatr. Byle bir hlde muhta olunan eyler Hakk'n simlerinin kazandklar somut s-
retlerden, yni O'nun tecellghlarndan baka bir ey deildir. kinci hl ise muhta olu-
nan eyler (dorudan doruya) Hakk'n kendisi ise vkdir: mesel "oul" kendine has
sret, vecih ve karakteri haiz olmas ynnden Musavvir ve Hlik olan Hakk'a muhta-
tr. Bu ise onun (mesel "baba" gibi) kendisine benzer bir eye muhta olduu (birinci
hlden) farkldr.
Bununla beraber, her iki hlde de muhta olunan sim Hakk'n kendisinden baka bir ey
deildir. (Bu) birinci hlde (pek ak grnmeyebilir, ama imdi takdm edeceim ml-
hazalardan dolay bunun aslnda byle olduu anlalacaktr). Babalk, "baba"nn ayn-
sbitesinde bulunmaz, nk bu sonuncusu (hl-i hzrda) ma'dmdur (yoktur). Babalk,
"baba"nn reel varl, faaliyeti ve kudreti ynnden ortaya kar. Fakat ("baba"nn) reel
varl ise zten belli bir tecell mahallinde zhir olmu olan Hakk'dan baka bir ey de-
ildir; ve faaliyet, sret, ehliyet, kudret, bek ve himyenin hepsi de tabi bir biimde va-
roluun sonulardr: bunlar Hakk'n Sfatlarndan ve Ef'alinden baka bir ey deildir.
"Baba"nn haiz olduu lh Tecelldir; zr bildiiniz gibi daha ok kabl edici durumda
bulunann kesin bir faaliyeti olmaz. Kesin faaliyet ancak, tecellnn mahalli olarak kabl
edici durumda bulunanda kendisini izhr edene mahsustur. kinci hldeki Hakk'n illyeti
(sebep olma keyfiyeti) ise herhangi bir aklamay gerekli klmayacak kadar ikrdr.

Bu kyslamann z uygun bir biimde yle de takdm edilebilir: lemin dorudan
doruya Allh'a muhta olduu ikinci hlde, Allh lemin "sebebi"dir; fakat lemdeki ey-
nn bir sebepler zinciriyle biribirlerine muhta olduklar birinci hlde dahi her eyin en son
"sebebi" gene Allh'tr. Mesel "oul"un "baba"ya muhta olmasnda "baba"nn araclyla
fil olan gene de Allh'tr. Buradan bn Arab u sonuca varmaktadr
245
:

243
Fuss, s. 122/105-106/149/II-259.
244
Kn, Fuss erhi, s. 122.
245
Fuss, s. 123/106/149/II-259 il 261.
Yazarn nsz
85

te Allh bunun iindir ki: "Ey insnlar! Siz Allh'a kar yoksulsunuz; ve andolsun ki
Allh mstan ve hamda lyk olandr" (XXXV/15) buyurmutur. Bizim ise
herbirimizin dierimize muhta olduu ikrdr.
Bu i'tibrla ("baba", "oul" ilh... gibi) bizim kendi isimlerimiz en sonunda Allh'n sim-
leridir, nk (ister dorudan doruya, isterse dolayl olarak yni biribirlerine muhta
olarak Allh'a muhta olmu olsunlar) her ey O'na muhtatr. Ve bizim ztlarmz
(aynlarmz) da gerekte O'nun "glge"sinden baka bir ey deildir; zr (her ne kadar
bir bakma) Allh bizim hviyyetimiz (yni bizde kendisini izhr eden Vhid) ise de
(baka bir bakmdan yni bizim O'nun "glge"si olmamzn dourduu taayynt y-
nnden de) bizim hviyyetimiz deildir.

Bu i'tibrla grmekteyiz ki bu lemdeki her ey ve vuku bulan her olay bir lh smin
kuvveden fiile kmas ve Hakk'n lh sim denilen belirli ve izf bir ynden tecell etme-
sidir. Bundan karlmas gereken sonu udur ki lemde ne kadar ey ve olay varsa o kadar
lh sim mevcddur. Bu i'tibrla lh simler sayca sonsuzdur.

Allh'n simleri sayszdr, nk bunlar kendilerinden zuhra gelen eserleri (sr) ara-
clyla bilinirler ve bu eserler ise sonsuzdur
246
. Bununla beraber bu simler, simlerin
Analar ya da Hazert- Esm' (yni simlerin ontolojik temeli) denilen snrl sayda -
simlere irc edilebilirler.
Gerek udur ki lah simler denilen btn bu bantlar ve izfetleri kabl eden ancak
tek bir Hakkat vardr. Ve bu Hakkat da sonsuz bir ekilde zuhra gelen bu simlerin her
birinin, kendisini dier btn simlerden ayrdettirecek (ekilde) kendine mahss bir
hakkat haiz olmas zorunluluunu gerektirir. Ve sim de (ite) her smi farkl klan bu
hakkat olup btn simlerde ortak olan o ey (yni Hakkat) deildir. Bu durum lh
ltuflarn hep ayn bir kaynaktan olmalarna ramen ferd mhiyetleri itibriyle birbirle-
rinden farkl olmalar keyfiyetine kyslanabilir.
ikrdr ki bu, u'ndan farkldr ve bu farklln sebebi de her simdeki ferd farkta bu-
lunmaktadr. u hlde, ne kadar vs olursa olsun, lah lemde hibir ey tekrarlanmaz.
Bu gerekten de temel bir olgudur
247
.

Grld gibi burada gene "Tek, Kesret'tir ve Kesret de Tek'tir" eklindeki temel hk-
me rc' etmi bulunuyoruz. Yalnz bu hkm burada lh simler ynnden yorumlanm
olmaktadr. Kesret, yni lh simler, "lemde tekrarlanan hibir ey bulunmamas" dolay-
syla, herhangi baka bir eyle ayn olan bir tek ey bile olmadn ifde eden bir gr as
ortaya koymaktadr. Hatt "ayn bir ey" gerekte mtekib iki anda bile ayn deildir
248
.
Genellikle normal olarak ayn addedilen iki ey gerekte "ayn" deildirler. Bunlar daha ok
"biribirlerine benzeyen" eylerdir. Ve hi kukusuz "biribirlerine benzemek" demek
"biribirlerinden farkl olmak" demektir
249
. Bununla beraber, Zt asndan, deil byle
biribirlerine benzeyen eyler fakat biribirlerinden ok farkl olan eyler dahi tek ve ayn bir
eydir.

246
Ahadiyyet olarak Zt, kendisinden sdr eden her bireye olan nisbeti ynnden zel bir simdir. u hlde her
ne vakit bir taayyn vcda gelirse onda bir de bir sim gizlenmi olur. Ve (Zt'n lemdeki ey ile olan) bant-
lar da kaplarn (yni Hakk'n tecellsini kabl eden eynn) ve bunlarn istidatlarnn sonsuz olmas dolaysyla
sonsuzdur. u hlde Allh'n simleri de sonsuzdur. (Kn, Fuss erhi, s.38).
247
Fuss, s. 38-39/65/44-45/I-232 ve 233.
248
Bu daha ileride tartlacak olan "her n yeni yaratl" (halk-i cedd) kavramdr.
249
Fuss, s. 152/124-125/196/III-32.
Yazarn nsz
86

Hakkat bilen rif kii Birlik'de Kesret'i grr; nk bilir ki kendi hakkatlarnn farkl
ve ok olmalarna ramen, lh simlerin hepsi de tek bir asl'n dellidirler. (simler a-
rasndaki) bu (fark) Tek Olan Varln hakkatnda akl bir mhiyeti haiz olan (yni yal-
nzca bilkuvve mevcd bulunan) bir kesrettir. Ve bu (akl kesret de), Tek Olan Varlk (-
lemde) tecell ettii zaman uhd mertebesindeki bir kesrete dnr. Fakat bu ikinci
hlde dahi tecelldeki kesret Tek Bir Gerek iinde mhede ediler.
Bu durum, her "sret"in i yapsna nfz edii nnden Heyul (yni maddenin ilk cev-
heri) kavram araclyla daha da iyi anlalabilir. Kesretine ve eitliliine ramen b-
tn "sretler", eninde sonunda, kendi maddeleri olan tek bir cevhere irc edilebilirler. Ve
bu trl "nefsini bilen" de "Rabb'ini bilir", nk (Rabb) onu Kendi Sreti zere yarat-
m olup hatt O, insnn hviyyet ve gerek hakkatnn da ayndr
250
.

Btn lhi simler tek bir Hakkat'n delli olup bu anlamda da, daha nce grm oldu-
umuz vechile, hepsi de birdir. Bununla beraber bu, btn simlerin ayn bir dzeyde bu-
lunmakta olduklarna dellet etmez. Tersine, bunlar arasnda eksiz-phesiz bir derece ve
mertebe fark geerlidir. Ve bu da tabi bir eydir; zr bn Arab'nin grne gre lh -
simler mevcdiyetlerini eynn cablarna borludurlar. bn Arab simler arasndaki fark u
ekilde aklamaktadr
251
:

O'ndan (yni Hakk'dan) baka, mutlak olarak hibir ey mevcd deildir
252
. Bununla be-
raber, lemdeki lnn (en yksek olann) ve ednnn (en aada bulunann) (gzlenebi-
len) mevcdiyetlerini de hesaba katabilecek belirli bir grn mevcdiyeti de gerekli-
dir. nk ikrdr ki insnlarn arasnda fark vardr; ve bu fark mesel, ilimden (bilgi-
den) ileri gelebilir; geri her ne kadar bilginin temeli tek ise de bu adam u adamdan da-
ha bilgili olabilir
253
. Bu ise Sfatlar arasnda da buna benzer bir mertebe fark bulunmas-
n ve mesel rde ile onun ilgilendirdii ey arasndaki bantnn lim (Bilgi) ile onun
ilgilendirdii ey arasndaki bantdan daha alt dzeyde olmasn gerektirir.

Her ne kadar rde ve lim Allh'n Sfatlar ve bu i'tibrla da bir iseler de rde lim'den
daha aadadr. Fakat ayn rde Kudret'den daha stndr. Bunun sebebi ise, genel olarak
ifde edildii takdirde, irdenin ancak bir ey bilindikten sonra faaliyete gemesi ve irdenin
kudrete yalnzca takaddm etmekle kalmayp ondan daha geni bir alan kaplamasdr. Ta-
mmen ayn trden l-edn bants lh simler arasnda da geerlidir. Bunlarn hepsinin
dell olduklar ey, yni Zt btn nisbet ve kyslarn tesinde bulunur (yni btn bunlar-
dan mnezzehtir). Buna karlk Zt- lh'den gayr eyler ise, bir ksm l ve dierleri de
edn olmak hasebiyle mertebe bakmndan farkldrlar. Zt'n tenzih bakmndan ykseklii
ile ilgili olarak bn Arab yle demektedir
254
:

Kendisi biztih Yce (Aliy) olan varlk O'dur ki btn varlklarn olduu kadar ma'dm
nisbetlerin
255
de gark olduklar (mutlak) kemlin Shibi'dir; yle bir ey ister rf ve dete

250
Fuss, s. 152/124-125/196/III-32 ve 33.
251
Fuss, s. 193/152/269/III-222 il 224.
252
bn Arab'nin bununla ifde etmek istedii udur: mdem ki her ey Hakk'n zel bir sim araclyla bir te-
cellsi demektir, o hlde lemde mevcd bulunan her ey Hakk'dan baka bir ey deildir.
253
Bu misl yalnzca lim denilen tek bir sfattaki mertebelerin mevcdiyeti ile ilgilidir. Fakat bn Arab'nin ger-
ek maksad burada lim'in kendisi ile dier sfatlar arasnda da bir mertebe farknn mevcd olduunu savunmak-
tr.
254
Fuss, s. 69/79/82-83/II-35 ve 36.
255
nceden de grm olduumuz vechile nisbetler (nisb) biztihi aslen ma'dmdurlar (yni fiziksel realiteleri
yoktur).
Yazarn nsz
87
ister akla isterse de erat'a uygun olarak iyi ya da ayn llere gre kt olarak nite-
lendirilmi olsun, btn bu sfatlar gene O'nun kemlinde gizli olur. Hlbuki bu keml
ancak ve ancak Allh ad ile anlan Zt'a mahsustur.

Bu paragraf Kn tarafndan yle aklanmaktadr
256
:

zf deil fakat gerek ve asl yceliin shibi olan Yce Varlk (El Aliyy) btn eyya
ait btn olgunluklar (kemlt) bnyesinde toplayan mutlak bir olgunluun shibidir.
Kuatlan bu olgunluklar geni olup hem kesin olarak mevcd olanlara ve hem de yokluk
(adem) mhiyetinden olan eyler iin geerlidir. Bunlarn bir ksm mmkn btn yn-
lerden iyidirler ve dier bir ksm ise baz ynlerden iyi, dier baz ynlerden de ktdr-
ler. Bu husus olgunluklarn bzsnn aslen izf bir mhiyeti haiz olduklar gz nnde
tutulursa (daha iyi) anlalabilir, tpk avlad hayvana nisbetle aslann deeri gibi. Ve
mutlak olgunlukta da tek bir hussiyetin tek bir vasfn vey tek bir fiilin eksik kalmama-
s gerekir. Aksi hlde o bu ynden dolay eksik olurdu.
bn Arab, byle bir asl ycelik ile mutlak bir kemlin ancak btn simleri cem eden
Bir'lik (Vhidiyyet) mertebesinde ilk taayyn ile taayyn etmi bulunan, Vhid olan
Varla ait olduunu beyn etmektedir. Ve ite bu da Allh smi ile ya da Rahmn
257

smi ile anlan belirli ey olan sm-i A'zam'dr. Bu hlde (lemdeki ey zerinde)
msbet bir etkiye mlik olan btn lh simler kesretleri ynnden deil de bir birlik
olarak telkki olunurlar.

te, btn simleri birletirip kuatan btn olarak, Allh byledir. Allh ismiyle iret
olunann gayrs olan nesnenin, yni Allh olmayan btn eylerin ne olduu hussunda bn
Arab iki ey ayrdetmektedir: 1) tecellnin mahalli olan ey (mecl ya da tecellgh) ve 2)
Allh'da bk olan bir sret olan ey.

Allh smiyle anlandan baka ey olan ya O'nun bir tecell mahalli ya da O'nda bk o-
lan bir srettir. lk hl gz nne alnacak olursa, nasl ki tecell eden ile tecell mahalli ara-
snda mertebe fark mevcd ise, ferd tecell mahalleri arasnda da fark bulunmas gereklidir.
kinci hlde ise sz konusu olan sret ise (nceden de grm olduumuz gibi Yce varla
ait) zt kemlin bir ifdesi olacaktr, nk sret kendisinde tecell edenden (yni Yce
Varln kendinden) baka bir ey olmayp Allh diye anlana ait ne varsa o, kez srete de
ait olmak zorundadr
258
.

Grnte mulk olan bu paragrafn anlam yle aklanabilir. "Allh'dan gayrs"nn
bir tecell mahalline dellet ettii hl sz konusu olduunda Vhid-i Mutlak, lemde eitli
tecell mahalleri olan somut eylerden mhede olunur. Bu takdirde Hakk, teker teker her
eyin tabatna uygun olarak eitli farkl grnler kazanm olur. Ve tecellnin az ya da
ok oluuna gre de bundan eitli mertebe ve dereceler zuhur eder
259
. Fakat "Allh'dan
gayrs"nn Allh'da gizli olan bir srete dellet etmesi hlinde ise Hakk'n kendisinde eitli
sretler mhede edilir. Ve bu hlde de sretlerin her biri Kll'n yni Allh'n mlik oldu-
u zt kemlin aynna ship olacaktr. Allh'n kemle mlik olmasndan, ve sretlerin de

256
Kn, Fuss erhi, s. 69.
257
Allh = Er-Rahmn iin srf bu meseleye hasredilecek olan bundan sonraki iki blme bavurunuz.
258
Fuss, s. 69/79/83/II-38.
259
Mesel eer btn lh simler bir eyde kuvveden fiile kacak olursalar bu, nsn- Kmil olur. Buna kar-
lk eer simlerin byk bir ksm zuhur etmise o zaman olaan bir beer olur. Ve eer zuhur eden simler say-
ca ok az ise bu takdirde de o ey cansz bir cisim olur (Kn, Fuss erhi, s.69).
Yazarn nsz
88
Allh'dan baka bir yerde zuhur etmi olmamalarndan tr, her sret zorunlu olarak ayn
kemle mlik olacaktr.

Eer biribirlerinden varlk asndan (yni ontolojik olarak) mertebece fark eden mevc-
dat bir btn (= kll) olarak ele alnacak olursa, bunlar kendi aralarnda da biztih iyi d-
zenlenmi bir dizi olutururlar. Ve bu ontolojik dizi de lh simlerin oluturduu diziye te-
kbl eder.

Bu teolojik ve ontolojik mertebeler ile ilgili iki ey dikkati ekmektedir. 1) Yksek bir
sim kendisinin altndaki btn simleri rtl olarak (zmnen) ihtiv eder. Bunun tersine,
yksek mertebeli bir varlk da yksek bir smin tecellgh olma hasebiyle nefsinde kendin-
den aa btn varlklar ihtiv eder. 2) Her bir sim, mertip srasndaki mevkii ne olursa
olsun, bir bakma, dier simleri muhtevdir. Ve kez lemin her bir paras lemin dier b-
tn ksmlarn ihtiv eder. bn Arab diyor ki
260
:

lh bir sme yksek bir mertebe izfe ettiin zaman sen onu (zmnen. kendisinin der-
nundaki) btn simler araclyla arm ve ona (kendisinin altndaki btn simlere
ait) btn zellikleri de izfe etmi olursun. Ayn ey lemdeki ey iin de geerlidir.
Her yksek varlk kendi altndaki varlklara ait olan her eyi haiz olma istiddna mlik-
tir.
(te yandan), lemin her bir zerresi (zmnen) lemin klldr; yni her bir zerrenin le-
min teker teker btn zerrelerinin btn hakkatlarn nefsinde toplayp kuatmaya istd-
d vardr. Bylece, mesel, Zeyd'in ilim bakmndan Amr'dan aa olmas hibir ekilde
Hakk'n hviyyetinin Zeyd ve Amr'n asl hakkatlar olmasna engel tekil etmez ve kez
bu, Hviyyetin Amr'da Zeyd'den daha kmil ve daha belirgin olmasn da nlemez.
Bu durum, lh simlerin biribirlerinden mertebece farkl olmalarna karlk tmnn
Hakk'dan baka bir ey olmadklar keyfiyetine tekbl eder. u hlde mesel Allh: A-
lm olduu cihetle, Mrd ve Kdir olmasna gre (bu simlerin ilgili bulunduklar alan-
da) daha mlldr. Hlbuki Allh her hlde gene de Allh'dr.

Saysz lh simlerden en by, en mlls ve en kudretlisi Er-Rahmn'dr. Bu,
dier btn simleri tevhd etmesi bakmndan mll bir simdir. Ve bir tevhd mertebe-
sinde de Hakk'a Allh denilir. Bundan sonraki iki blmde bu iki sim ayrntl bir ekilde
incelenecektir.


* * *











260
Fuss, s. 193-194/153/270-271/III-224 ve 225.
Yazarn nsz
89

v!!! . BOLUN

ALLAH vE RABB


bn Arab'nin Allh hakkndaki dncesinin esasl unsurlarndan biri hem Kelm lmi
(Teoloji) ve hem de Varlk lmi (Ontoloji) bakmndan Allh ile Rabb arasndaki farktr.
Bundan nce de szn etmi olduumuz Nh Sresi'nde (LXXI. Sre) Allh'a hitb eder-
ken Nh "Y Rabb"
261
ifdesini kullanmakta "Y lh" dememektedir. bn Arab bu ifde
tarznda zel bir mn bulmaktadr.

Nh "Y Rabb" (ey Rabb'im) dedi; "Y lh" (ey Allh'm) demedi. nk Rabb sbtu
(deimeme, belirlilik vasfn) haizdir; buna karlk lh, "O her n bir e'ndedir" (O her
n bir realitededir) yeti gereince simlerle deimektedir (hlden hle girmektedir).
Nh, "Rabb" diye hitb etmekle boyann sbtunu (sbitliini) ifde etmei murd etti;
zr zel bir frsata bundandaha uygunu olamaz
262
.

Bu ksa ve biraz da mulk olan paragraf Allh ile Rabb arasndaki fark ve iliki hakkn-
da bn Arab'nin dncesinin zn ihtiv etmektedir. Bunu ylece aklamak mmkn-
dr.

Rabb zel bir sim yoluyla tecell eden Hakk'dr. Hlbuki Allh, simlere uygun olarak
ndan na deimekten asl hl kalmayan Hakk'dr. Rabb, zel bir sim ve Sfat araclyla
taayyn etmi olan Hakk'n zel bir vechesi olmas hasebiyle bir sbtu haizdir. Buradan da
Rabb ile insn arasnda ok huss bir iliki ortaya kmaktadr. O da u ki insn ne zaman
Allh'a dua ve niyz etse dim Rabb'ine ynelmek zorundadr. Rahatsz bir insn Allh'a
mulk ve genel bir tarzda deil fakat f (if verici)'nin sbit sretine dua eder. Ayn e-
kilde lhi Rahmet'i taleb eden bir gnahkr da Gafr'a yalvarr. Bir ey elde etmek isteyen
de Mu't (veren) smine niyz eder
263
, ve ilh...

Bu vey dier benzer simlerin her biri araclyla arlan ve tazarrda bulunulan Al-
lh, zel bir sebeple yalvaran ahsn Rabb'idir. Buna paralel olarak Kn Rabb hakknda u
tanm vermektedir
264
: Rabb, (kendisine yalvaran kimsenin) ihtiya duyduu eyi kendi ara-
clyla elde ettii zel bir Sfat ile kaytlandrlm olan Zt'dr. u hlde bu, btn lh -
simlerden, Allh'a mncatta bulunduu zaman insn harekete geiren mcib iin en uygun
olan simdir. te bu sebepten trdr ki Nh, Kur'n'daki sz konusu yette "Rabb'im" de-
mektedir.

Bu, bn Arab tarafndan kullanlm olan "boyann sbtu" (sbt-l telvn) ifdesinin
anlamn da aydnlatmaktadir. Bu, Hakk'n, bir kimsenin ettii niyzn arkasndaki sike tpa-
tp uygun gelen zel bir srette tecellsine has olan sbta (sbitlie) iret etmektedir. Bu
anlam ynnden Rubbiyyet (Rabb'lk) her bir ferdin Allh ile olan gerek ahs mnsebe-
tine dellet etmektedir.

261
Kur'n: LXXI/5, 21,26.
262
Fuss, s. 57/73/65-66/I-303.
263
Bk. Prof. Aff, Fuss erhi, s. 42.
264
Kn; Fuss erhi, s. 57.
Yazarn nsz
90

Bu ferd mnsebetin ontolojik bir mhiyetinin de bulunduuna dikkat etmek gerekir.
Kur'n'da smil iin: "...ve Rabb'inin indinde rz kazanm olanlardandr" (XIX/55) diye
beyn edilmektedir. Fakat eer biz "Rabb'i" kelimesini bn Arab'nin anlad anlamda anla-
yacak olursak bu takdirde yalnz smil'in deil fakat her varln Rabb'inin rzsn kazan-
m olduunu kabl etmemiz gerekir. bn Arab'nin dedii gibi
265
:

Gerekten de her varlk Rabb'inin rzsn kazanmtr. Bununla beraber, her varln
Rabb'inin rzsn kazanm olmas, mutlak srette, her varln bakasnn Rabb'inin r-
zsn da kazanm olmasn gerekli klmaz. nk Rubbiyyet (ferdin Allh ile olan
ahs mnsebeti olduundan) ancak ve zellikle her bir fert hakknda belirlenmi olup
Allh ile olan ilgisi de Kll'n ferdin istddna tekbl eden bir Vechesi dolaysyladr;
ite bu zel ferdin Rabb'i budur. Hibir zel varln Tek ve Esiz Olan Zt ile bir ilgisi
olamaz.

Kn'nin beyn ettii vechile
266
: "Rabb (yni onun Rabb'i) her bir varlkdan ancak
kendisinde (tabi olarak) zuhura gelen eyi taleb eder; hlbuki o varln kendisi ise, kendi
istddnn gerei Rabb'inden, Rabb'inin (tabi bir ekilde) kendisinden zuhuruna sebep ol-
duu sfat ve ef'alden gayrsn taleb etmez". Baka bir deyimle, Hakk her somut varlkta te-
cell ettii zaman, bu tecellsi o varln istddnn vaz etmi olduu doal snrlar dolaysy-
la ancak belirli bir sim araclyla vuku bulur. Fakat bu da tpatp Hakk'n murd ettii ve
kabn da arzulad ey olup her iki taraf arasnda hibir uyumazlk olmaz. Ve her bir varl-
n kendi Rabb'inin rzsn kazanm oluunun anlam da ite budur.

Burada bn Arab'nin artk bir kimse ile Rabb'i arasnda dua ve niyz fiili ile teesss eden
ahs ilikiden sz etmeyip ilgisini meselenin ontolojik vechesine kaydrm bulunduuna
dikkat etmek gerekir. Gerekten de her mnferid varlk ile Rabb'i arasndaki ahs ilikinin
ontolojik bir yn vardr.

bn Arab'nin hareket ettii dua olaynda her bir sim Hakk'n zel bir vechesi olarak te-
lkki olunmaktayd. Fakat bir lh smin, kuvveden fiile kmas iin, muhakkak bir varla
ihtiyc vardr. Bu kbiliyeti ynnden byle bir varlk o smin tecell mahalli olur. Bu
i'tibrla da kendisinde belirli bir smin izhr olunduu bir mahl olarak her mnferid varlk
da Hakk ile, tpk dua iin de geerli olduu gibi, ayn mnferid ilikiyi srdrr. Fakat bu
sefer bu ayn ilikiyi ancak ontolojik dzeyde srdrr.

Bundan u sonu kmaktadr ki her mnferid varlk ya da ey, her belirli anda, pekok
simden ancak bir tekini seip ayrmakta ve seilen bu sim de tpk onun Rabb'i imi gibi
davranmaktadr. Bu duruma tersinden bakacak olursak, Hakk'n hibir zaman kendisini, -
lemdeki varlklardan herhangi birinde asl Bir'lii (Ahadiyyet'i), yni btn simlerini ihtiv
eden birlik ynnden, izhr etmesinin asl vuku bulmadn syleyerek de ayn eyi ifde
etmi oluruz. bn Arab'nin de dedii gibi
267
:

Hi kimse Hakk ile, O'nun Ahadiyyet'i ynnden bir iliki kuramaz. te bunun iindir ki
Allh'n velleri Ahadiyyet mertebesinde tecellnin vukuunu reddederler...
268


265
Fuss, s. 95/91/113-114.
266
Kn, Fuss erhi, s. 95.
267
Fuss, s. 95/91-92/114-115.
268
Bu paragrafta bn Arab Ahadiyyet kelimesini Vhidiyyet anlamnda kullanmaktadr. Daha nce baka bir
mnsebetle de grm olduumuz gibi, Ahadiyyet'in kendisini simler ile tafsil etmee balamadan nce Zt'n
Yazarn nsz
91

u hlde Rabb'inin rzsna mazhar olan kimsenin mutlak olarak rzya mazhar olmu
olmas imknszdr, meer ki o kimseden zuhur eden her ey onda fil olan ve ondan rz
olan Rab'dan (dorudan doruya) neet ede.

Hakk Ahadiyyet mertebesinde btn simlerin terkbi olup bu i'tibrla da hibir varlk
O'nu ihtiv edemez. Ancak, yekpre bir btn olarak lem simlerin Ahadiyyetini kuvveden
fiile karabilir ve, ona ontolojik bir tamamlayc (mtemmim) olarak, zuhur edebilir. Bunun-
la beraber, bn Arab yukarda sz edilen paragrafn son ksmnda istisna bir hl kabl edi-
yor grnmektedir. Ve Kn de gerekten bunu bu anlamda almakta ve istisnnn nsn-
Kmil hli iin vuku bulduunu sylemektedir. Olaan insnlarn aksine nsn- Kmil tek
bir belirli smi deil fakat terkbleri ynnden btn simlerin kuvveden fiile ktklar bir
tecellghtr. Olaan bir beerden kendi Rabb'i rzdir. Bu onun kendi Rabb'idir, kendinden
baka kimselerin Rabb'i deil. Bu i'tibrla hibir olaan beer Mutlak Rabb (Rabb-l Mut-
lak) ile dorudan doruya iliki hlinde olamaz. Buna karlk, nsn- Kmil kendinde on-
dan kendi Rabb'i olarak deil fakat Mutlak Rabb olarak rz olan Rabb-i Vhid'in btn s-
fatlarnn ve ef'alinin kuvveden fiile kt kimsedir.

Kn'nin kulland "Mutlak Rabb" ifdesi Kur'n'daki "lemlerin Rabbi" (Rabb-l
lemiyn) ifdesine tekbl etmekte olup Rab'larn Rabb'i"ne (Rabb-l Erbb'a) ya da Allh-
'a edeerdir. u hlde, normal hallerde, simlerin herhangi bir tek varlkta orijinal sentezleri
bakmndan asl kuvveden fiile kamayacaklarn ifde etmek, Allh'n bu sfatla herhangi
mnferid bir eyin Rabb'i olamyacan sylemee denktir.

Bil ki Allh smi araclyla iret edilen, Zt'na nisbetle tek (ahad) ve simlere
nisbetle de bir btndr (kll'dr). Her varln Allh'a ball ancak kendisinin zel
Rabb'inin sreti araclyla olur. Herhangi bir varln, orijinal kll sreti bakmndan
dorudan doruya Allh ile ilikili olmas imknszdr...
Ve Rabb'inin kendisinden rz olduu kimse de gerekten de ne mbrektir! Fakat, asl-
na baklacak olursa, Rabb'inin kendisinden rz olmad hibir nesne yoktur nk her
nesne Rabb'in Rabb'lnn beks iin en uygun eyi oluturur. Bu i'tibrla her nesneden
Rabb'i rz olup her nesne de bylece mes'd ve mubrektir
269
.

Bu pasajn son yarsnda her mnferid varlk ile bu varln Rabb'i arasnda karlkl
mahrem bir iliki ifde edilmi bulunmaktadr. Her varln mevcdiyeti bakmndan essen
Rabb'ine bal olduu ikrdr. Fakat Rabb da, bir bakma, Rabb'i olduu mnferid varln
kbiliyetine tbdir
270
. Eer merbb olacak hibir ey yoksa Rabbda hibir zaman Rub-
biyyet'ini izhr edemez. bn Arab, IX. Yzyln tannm sflerinden Sehl-t Tuster'nin u
hkmne mracaat etmektedir
271
:


mutlak hli olmas dolaysyla, Ahadiyyet mertebesinde d tecell olamyaca ikrdr. Bununla beraber, bn
Arab'nin bu paragraftaki gerek amac, Hakk'n "btn simleri ihtiv ve tevhd eden Vhid Allh" olduu vhi-
diyyet mertebesinde bile hibir mnferid varln btn (kll) oluu (btnl) ynyle Vhidiyet'in bir tecell
mahalli olamyacan beyn etmektir. phesiz ki Ahadiyyet mertebesinde dah tecell vardr ama bu tecell an-
cak Hakk'n kendinden kendine olan tecellsidir.

269
Fuss, s. 93-94/90-91/112/II-140.
270
Kn, Fuss erhi, s. 94.
271
Fuss, s. 94/90-91/112/II-141.
Yazarn nsz
92
"Rubbiyyet'in bir srr vardr, ve bu (sr) da senin kendindir; -burada Sehl ("senin ken-
dindir" demekle) her ferd zta hitb etmektedir- eer bu sr if edilmi olsayd
272

Rubbiyyet'in kendi de faydasz (btl) olurdu". Burada Sehl'in gz nne alnan mese-
lenin hl-i hzrdaki imknszln zorunlu klan eer kelimesini kullandna dikkat
etmek gerekir. Baka bir deyimle, bu (sr) asl f olmayacaktr, ve dolaysyla da
Rubbiyyet hibir zaman btl olmayacaktr. Zr herhangi bir ztn kendi Rabb'inin s-
yesinde olandan gayr hibir varl olamaz ve a'yn- sbite dim mevcddur. u hlde
Rabb da her n mevcd olacaktr.

Bir Rabb, ancak, kendi hkm altnda kendisine Rabb'i olarak ibdet eden bir kavim bu-
lunduu zaman Rabb olur. Merbb bulunmazsa artk Rab'dan da sz edilemez. Hlbuki
merbb olan, her eyden nce, fn bir varlktr. Pekiyi ama bu zel varln lmyle bu -
zel Rubbiyyet de mi btl olacaktr? Hayr; nk zel varlk lp gitse bile onun ontolojik
temeli olan a'yn- sbitesi ebediyyen Gayb'da bk kalacak, ve bu a'yn- sbiteden hareket-
le bu zel Rabb'a tammen ayn ekilde kulluk edecek baka bir fert gene varlk kazanacak-
tr. u hlde, fertlerin srekli deiim ve mahvna ramen bu fertlerin a'yn- sbiteleri
ebediyyen hep ayn kalr. Ve buna bal olarak kez Rubbiyyet de ebediyyen bk kalr.

Yukarda ok kere beyn edilmi olduu vechile bn Arab'nin dncesinde "Rabb" iki
dzeyde incelenmektedir: 1) "mutlak", ve 2) "izf" olarak. "Mutlak" dzeydeki Rabb, All-
h'dr. Buna karlk "izf" dzeydeki Rabb ise zel varln Rabb'i olup zel bir smin kuv-
veden fiile km bir eklidir. Rabb kavramnn bizzat kendisi asndan "izf"si en mnsip
hldir. "Mutlak" anlamyla Rabb ise olaanst istisna bir hldir. Bu keyfiyet Kn tara-
fndan u yolda aklanmaktadr
273
:

Rabb hakl olarak izf bir terim olup merbb'u gerektirir. Arapada Rabb kelimesi
anlamda kullanlr: 1) "mlik olan", ship" anlamnda; mesel rabb-d dr (evin shibi),
rabb-l ganem (davar shibi), v.s... gibi; 2) "efendi" anlamnda; mesel rabb-l kavm
(kavmin efendisi), rabb-l bid (kullarn efendisi), v.s... gibi; 3) "yetitirici" anlamnda;
mesel rabb- ab (ocuk yetitiricisi), rabb-t tfl (bebei yetitiren), v.s... gibi.
Rabb kelimesi izf anlamnn dnda ancak btn kinatn Rabb'i iin uygulanabilir. Bu
takdirde de belirli bir harf-i trif araclyla El Rabb= Er-Rabb deriz (ve rubbiyyet'in
nesnesini de zikretmeyiz). Bununla yalnzca Allh kastedilmekte olup zt olarak da
Rubbiyyet yukarda ayrdedilmi olan anlamyla ancak O'na aittir. Hlbuki Allh'dan
baka birine rubbiyyet ancak rz olarak ait olur. Zr "Allh'dan gayrs" onun (yni
Allh'a mahss olan Rubbiyyet'in) tecell ettii bir tecellghdan baka bir ey deildir.
Bu i'tibrla Rubbiyyet tek bir Zt'a (yni Allh'a) mahss olan fakat ("izf"
rubbiyyetler olarak) farkl ekiller altnda tecell eden bir sfattr. Onun tecell ettii
herkes, bu sretle, haiz olduu istdd derecesine uygun olarak kendi mlik olduu ey-
lerin, esrlerin vey ocuklarn zerinde icr edebilecei rz bir rubbiyyete ship olur.
Rubbiyyet sfat, tecelllerinde, tecellghdan tecellgha deitiinden ortaya farkl de-
receler kmaktadr. u hlde (kendi mlik olduu eyler zerinde) bakalarndan daha
sk bir kontrola ship olan bir kimse tabidir ki daha yksek bir rubbiyyete shiptir.

272
Prof. Aff (erh, s. 87) ZHR (zahara): "ortaya kmak", f olmak" kelimesinin her zaman kullanlandan
baka ve ona taban tabana zt bir anlam olduunu tesbit etmee almaktadr. Bunun zla: "gzden kaybolmak"
ya da "yok olmak" anlamnda anlalmas gerektiini sylemektedir. Ve kelimenin bu trl kullanl tarz hak-
knda da eski iirden alnm rnekler vermektedir. Hi kukusuz dil bakmndan bu olduka mmkn olabilir, ve
bu takdirde de Sehl'in ibresinin kolaylkla: "Eer bu sr yok olursa...." ekline girecei ikrdr. Bununla bera-
ber, byle bir yorum Tuster'nin tesis etmek istedii olguyu ykar gibi gzkmektedir.
273
Kn, Fuss erhi, s. 262-263.
Yazarn nsz
93

u hlde grmekteyiz ki ister "mutlak" isterse "izf" olsun Rabb, zerinde kendi
Rubbiyyet'inin icr edecei bir nesneyi gerektirir. Ksacas Rabb asl merbb'suz olamaz.
Ve bu, gz nne alnan Rabb'in Allh'dan baka bir ey olmamas hlinde bile dorudur.
Kendisinden baka hibir eye ihtiyac olmayan tek ey de, bildiimiz gibi, mutlakl y-
nnden Hakk'dr, yni Zt- lh'dir.

lh simler (aslna baklacak olursa) Msemm'dan baka bir ey deildirler. (Fakat
gene de bir fark mevcddur, nk) simler (Zt'n aksine olarak) bizzat rettikleri ger-
ekleri taleb etmekten de hl deildirler. simlerin gerektirdii gerekler ise lemden
baka bir ey deildir. u hlde Ulhiyyet (yni Allh vechesiyle Hakk), tpk
Rubbiyyet'in kendi z nesnesini (merbb'u) gerektirmesi gibi, kendisine Allh olarak
tecell edecei nesneyi (me'lh'u) de gerektirir. lh simlerin baka trl (yni bu "nes-
nelerden" gayr) kendi balarna gerek varlklar yoktur.
lemden mutlak srette ber olan yalnz, Zt' i'tibriyle Hakk'dr. Rubbiyyet byle bir
zellie ship deildir.
u hlde hakkat, sonu olarak, iki vecheye irc edilebilmektedir. Bir tarafta
Rubbiyyet'in gerektirdii eyler ve dier tarafta da, Zt'n leme kar hakk olan tam
bir bamszlk. Fakat (bir adm daha ileri giderek bu iki vecheyi tek birine irc edebili-
riz, nk) Rubbiyyet gerekte (Zt'n kendisinde ancak zihnen ayrdedilebilen eitli
bantlardan baka bir ey olmayp, bu i'tibrla da) Zt'n kendisidir
274
.

Bylelikle Rabb'in bir takm bantlar haiz Zt'dan baka bir ey olmadn anlam
olmaktayz. Bununla beraber, bu bantlarn Zt- lh'de bk gerek eyler olamadklarn
unutmamak gerekir. Bunlar, yalnzca, tabat gerei, ancak kendileri araclyla Zt- lh'-
ye yaklaabilen insn zihnine has, eitli enfs (sbjektif) gr alarndan ibrettir.

Yukarda sz edilen pasajda, rz olarak, bn Arab'nin Ulhiyyet ile Rubbiyyet ara-
snda bir tefrik yaptn grdk. Kn'nin dedii gibi
275
Ulhiyyet, simlerin (yni Allh
olarak idrk olunan simlerin) "Hazret"ini ya da ontolojik dzeyini temsil etmektedir. Bu
dzeyde Hakk (Allh'l ynnden) yaratklar tarafndan ibdetin, hamdin, hunun, Allh
korkusunun, duann ve itaatin hedefidir. Rubbiyyet "Ef'al Hazreti"dir, yni mahlktn bil-
hassa idresinde, rzklandrlmasnda ve gzetilmesindeki lh Ef'al ile ilgili simlerin d-
zeyidir.
* * *












274
Fuss, s. 143/119/183/III-3.
275
Kn, Fuss erhi, s. 143-144.
Yazarn nsz
94

!X. BOLUN

!LAH RAHNET


Bundan nceki iki blm, lh simler arasnda bir mertebe fark bulunduunu ve daha
yksek mertebeden bir smin daha aa mertebeden olan btn simleri bilkuvve kapsad-
n aklam bulunmaktadr. Hl byle ise, bizim iin, bu silsile-i mertibde (hiyeraride) ge-
ri kalan btn simleri ihtiv eden en yce yni en mll bir smin var olduunu kabl et-
mek tabidir. Ve gerekten de, bn Arab'ye gre byle bir sim vardr: bu, Rahmn smidir.
Bu blm bn Arab'nin bu en yce sim, bunun mhiyeti ve icraat hakkndaki dncesinin
ayrntl bir incelenmesine ayrlm bulunmaktadr.

lh Rahmet kavram slm dncesinde bandanberi hkim bir konu olmutur.
Kur'n dim ve her yerde mahlkata kar Allh'n hudutsuz Rahmeti zerinde srarla dur-
maktadr. Gerekten de lh Rahmet vs olup her eyi kaplar. bn Arab'nin kendisi de lh
Rahmet'in snrsz genilii ve yaygnl zerinde srarla durmaktadr. "Bil ki Allh'n Rah-
meti hem zhirinde ve hem de btnnda her eyi istil etmitir"
276
.

Bununla beraber bn Arab'nin Rahmet anlaynda, bu kelimenin allagelmi aklselm
araclyla idrkinden tammen farkl olduu nemli bir nokta vardr. Allagelmi idrkte
Rahmet esas itibriyle hiss bir duruma, merhamete, sabra, acmaya, iyilik ve ihsna v.s...
iret eder. Fakat bn Arab iin Rahmet byle bir hiss durum olmaktan tedir. Bu daha ok
ontolojik (yni varlk bilgisi ile, varlk ile ilgili) bir keyfiyettir. Onun anlayna gre Rah-
met, her eyden nce: "eyy mevcd klma, onlara varlk verme fiili"dir. Bu, hi kukusuz,
fil tarafndan sbjektif, hiss bir tutumla da renklenmi olan bir ihsn, bir varlk vermedir.

Allh, Zt gerei, feyyz- bi-l cd'dur (cmertlikle pek bol vericidir), yni Allh her e-
ye snrsz ve sonsuz vcd vermektedir. Kn'nin de dedii gibi "vcd (varlk, mevcdi-
yet) her eyi istil ettii sylenen Rahmet'in ilk feyzidir"
277
.

Rahmet'in bu tarzda bir idrki genel olarak Kur'n'da ve slm'da nemli bir rol oynayan,
Allh kavramnn ahlk ieriinin yorumuna da ok zel bir renk vermektedir. Bu husus, en
iyi ekilde, bn Arab'nin lh "gazab" kavram iin verdii yorumuyla aklanmtr.

Bilindii gibi Kur'n bir yandan Allh'n Rahmn olduu zerinde srarla dururken dier
yandan da O'nun gazabl ve intikamc (mntekim) olduuna da parmak basar. Kur'n'daki Al-
lh dil'dir. yi kimseler ve inananlar iin hudutsuz muhabbet ve merhamet gstermekte fa-
kat bu, O'nu: kt yola sapanlara, O'na inanmay ve O'na itaat etmeyi reddedenlere acmasz-
ca cez vermekten de alkoymamaktadr.

bn Arab de Allh'n gazabn kabl etmektedir. Bununla beraber, onun iin gazab ola-
an bir hiddet heyecn deildir. Bu tpk, zdd olan Rahmet gibi ontolojik mhiyetli bir
eydir. Fakat Rahmet'e gre ikinci dereceden bir yer igl eder, nk gazabn kendisi de Al-
lh'n snrsz Rahmet'inin bir hedefinden baka bir ey deildir.

276
Fuss, s. 222/177/340/IV-4.
277
Kn, Fuss erhi, s. 222.
Yazarn nsz
95

Gazabn varlnn kkeni Allh'n Gazab'a kar Rahmet'idir
278
.

Bu beynn bir aklamaya ihtiyac olduu grlmektedir. Bu hususda Kn unlar
sylemektedir
279
:

Rahmet, biztih cevd (cmert, bol ihsn eder) olmas dolaysyla Hakk'n Zt'na mah-
sstur... Buna karlk Gazab Hakk'n Zt'ndan deildir. Tersine bu, yalnzca, baz ey-
nn varln etkilerinin ve eitli zelliklerinin kmil bir tecell bakmndan alclk yok-
sunluundan ileri gelen olumsuz (menf) bir zelliidir.
Eynn bir ksmnn Rahmet bakmndan alclktan yoksun olmas ister bu lemde ol-
sun ister hirette olsun (bu eyda) Rahmet'in zuhr etmemesini gerektirmektedir. Ve -
lh Rahmet'in de bu cins bir eye bunun alclktan yoksunluu dolaysyla nfz etmek-
ten men olunmas keyfiyetine de bu zel eye gre Gazab denir.
u hlde Hakk'a nisbetle Rahmet'in Gazab'dan daha nce geldii ikr olmaktadr,
nk Gazab zten Rahmet'i kmil bir biimde kabl edecei varsaylan mahallin hl-i
hzrdaki alclktan yoksun bulunmasndan baka bir ey deildir.

Biz ou zaman err dediimiz eyin olumlu bir ey olduunu, olumlu bir biimde
mevcd olduunu tahayyl ederiz. Fakat "err" biztih adem'den ibrettir. Bu ancak, bir e-
yin zerine lh Rahmet dtnde bunun tabat gerei onu gerektii gibi kabl edip ala-
mamasyla beliren srf olumsuz anlamda mevcddur. Baka bir deyimle "err", Rahmet'i
(varl, varla brnmeyi) tam ve kmil ekliyle alamyan ve dolaysyla da varl tam o-
larak gerekletiremeyen eynn olumsuz durumudur.

lh Gazab'n hedefini oluturan bu eydan baka, ya da daha felsef olarak konumak
gerekirse, uygun srette varla ship olamayan eydan gayr btn geri kalan ve varlk iin
tabi bir biimde alcla mlik olan ey Allh'dan varlk taleb eder. Bu talebe cevap olarak
ortaya kan lh craat da ite Rahmet'tir. Bu i'tibrla Rahmet'in, varl mmkn olan b-
tn eyy kaplam olmas doaldr.

Her ayn (yni a'yn- sbite safhasndaki her ey) Allh'dan varlk (vcd, varla b-
rnme) taleb eder. Buna binen de Allh'n Rahmet'i her ayn'a uzanr ve onu istil eder.
Zr Allh o eynn zerinde icr ettii Rahmet'in kendisi araclyla (arzusunun hl-i
hzrda daha ortaya kmasndan nce) eynn var olmak iin (gizli) arzusunu kabl e-
dip onu yaratr. te biz de bunun iindir ki Allh'n Rahmet'inin her eyin zhir ve
btn hallerini kapladn beyn etmekteyiz
280
.

Henz a'yn- sbite hlindeki her ey, fiilen de var olabilmesi iin btnen bir rabet, bir
arzu besler. lh Rahmet daha henz imkn dhilinde bulunan bu ontolojik rabete bile eri-
ir ve ona varlk baheder. Bu trl kuvveden fiile km olan rabet ise o eyin istddn
(yeteneini) oluturur. Yukardaki pasaj hakknda Kn'nin yapt aklama felsef bakm-
dan byk bir nemi haizdir
281
:


278
Fuss, s. 222/177/339-340/IV-2.
279
Kn, Fuss erhi, s. 222/177.
280
Fuss, s. 222-223/177/339-340/IV-3.
281
Kn, Fuss erhi, s. 223.
Yazarn nsz
96
A'yn- sbite, henz kuvveden fiile kmam hallerinde, (Allh'n lmi'nin konular ola-
rak) ancak aklla idrk olunabilen bir varla shiptir; fiil bir varla ship deildir. Ama
bunlar, fiil bir varlk da arzu eder ve bunu Allh'dan taleb ederler. A'yn- sbite byle
bir hlde iken Allh'n zt Rahmet'i her ayn'a uzanp ona ontolojik bir lh tecell iin
alclk (kbiliyet) verir. Bu kbiliyet, ya da varl kabl etmek hussundaki esas "yete-
nek", tpatp, fiil varlk iin ayn'n gsterdii rabettir.
u hlde zt Rahmet'in bir ayn zerindeki ilk gerek etkisi onun varl kabl etmedeki
doal eilimi eklinde gzkmektedir. Bu eilime "yetenek" (istdd) ad verilmektedir.
Yce Allh bir ayn zerine, daha bunun varlk iin yetenei olmasndan nce bile Rah-
met'ini izhr eder; "En Kutsal Feyz (sdr, zuhr, tecell)" (Feyz-l Akdes) araclyla,
yni Gayb lemi'nde vuku bulan kendinden kendine Zt Tecell araclyla bu yetene-
e varlk baheder. u hlde bir ayn'n yetenei ayn'n zerine lh Rahmet'in icraatnn
bir sonucudur nk, dorusunu sylemek gerekirse, bu ayn bundan nce, kendi yetene-
ini taleb etmesi hli dnda hibir varla ship deildir.

Burada anlatlan lh Rahmet'in faaliyet sreci, Hakk'n bundan nceki sayfalarda sk
sk szn etmi olduumuz kendinden kendine tecell etmesi srecidir. nk Rahmet var-
lk ihsn olup bn Arab'nin anlaynda da Hakk'n lemdeki eyya varlk ihsn etmesi
kendini bu eyda tecell ettirmesiyle tpatp ayndr.

Yukarda szn etmi olduumuz pasajda Kn Rahmet'in zuhrundaki birinci safha-
nn hl-i hzrda fiilen mevcd olmayan eyya varlk yeteneini bahetmek olduunu beyn
etmektedir. Ve bu safhann da ilh "kendinden kendine tecell" teorisindeki "en kutsal
sdr"a tekbl ettiini sylemektedir. Fakat bu, btn konuyu olaanst basitletirilmi
bir biimde takdm ettiinden dolay, biraz yanl bir fikir verir mhiyettedir. lh Rahmet'in
tecell edi srecini bu konuda bn Arab'nin kendisinin sylediklerini yakndan izleyerek ay-
rntl bir biimde yeniden gz nne alacaz. Ne yazk ki bu, Fuss'un en mulk yerlerin-
den biridir. nce btn pasaj takdm edelim ve sonra da bunu Rahmet'in yava yava zuh-
runun, zannmca, byk safhasn temsl eden ksma ayralm
282
:

lh simler de "ey"dandr (yni ey kavram trndendir). Hlbuki bu lh
simler'in hepsi de tek bir ayn'a (ayn- vhide'ye) rcdirler (yni yeni Trke deyimiyle
"indirgenirler") (1).
u hlde, Rahmet'in ezelde kuatp istil etmi olduu ilk nesne de bu ayn'n "ey-
lii"dir. Bu ayn ise zt Rahmet'i araclyla Rahmet'i dourur (2). u hlde ikinci saf-
hada Rahmet'in hedefi simlerin biraz nce sz edilmi olan ey-liidir (3). Bundan
sonra da (nc safhada) gerek bu lemde, gerekse hirette, ister raz olsun isterse
mrekkeb ya da basit cehver olsun sonsuza kadar vcd bulan ve bulacak olan her mev-
cdun eyliidir (4).

lh Rahmet'in zuhrunun birinci safhasna bu pasajda (2) numaral beyn iret etmek-
tedir. Bunu analitik bir biimde u trl tasvr edersek durum iyi anlalabilecektir.

Hakk- Mutlak'n snesinde, veya Dipsiz Karanlk (bk. II. Blm) demek olan 'Am' da
nce Rahmet'in, sz gelimi, bir nsezisi (hissikablelvukuu) belirir. Bununla beraber, Rahmet
kendini olumlu bir ekilde izhr etmee balamadan nce bir adem olduundan ona varlk
bahedecek olan bir eye yni ondan daha nce gelecek olan baka bir Rahmet'e muhtatr.

282
Fuss, s. 223/177/340/IV-4 ve 5.
Yazarn nsz
97
Fakat lh Rahmet'e takaddm edecek hibir Rahmet olamaz. Buna binen yegne imkn,
lh Rahmet'in kendinden kendine tesir etmesidir. Rahmet'in bu zt Rahmet'i Rahmet'in zu-
hrundaki ilk merhaleyi oluturur.

Ayn durum lh Tecell asndan bakldnda, bunu varln bir nsezisinin ilk zuhru
olarak tasvr de edebiliriz. Ve varln bir nsezisinin (ya da imknnn) Hakk- Mutlak'daki
zuhru da Hakk'n kendini varlk (vcd) olarak bilincine ship olmasndan baka bir ey
deildir. Bu, Hakk'n kendinden kendine tecellsidir. Ve yukarda sz edilmi olan "sdr
(ya da feyz)" bakmndan bu merhale Hakk'n "feyz-l akdes"inin (en kutsal tamasnn) ba-
langcn gstermektedir.

Yukardaki pasajdaki (2) numaral beyn bu olayn teorik bir formlsyonu olmaa m-
tuftur. Bu, "Rahmet'in ilk gyesinin Zt'n ey-lii (ey'iyyeti) olup bunun kendi Rahmet'iyle
Rahmet'e varlk verdiine" dellet etmektedir. Bu, kendi zt Rahmet'inin ilk gerek zuh-
ruyla Gayb- Mutlak'n bir "ey" hline geldiini tazammun etmektedir. Ve Hakk'n "ey-lik"
kazanmas yni kendisini bir "ey" olarak tesbit edip tantmas demek de Hakk'n Ztnda ar-
tk bir "kendi-kendini-objektifletirme-sreci"nin balam olmas demektir. Bu, Hakk'n y-
nnden "kendi-kendisinin-bilincine-erime"nin zuhru olup lem iin de varlk (vcd) afa-
nn skmesini haber veren zayf bir n zuhru demektir. Bu durumda hlen Hakk'dan
baka hibir ey mevcd deildir, fakat teolojik bakmdan "yaratl" demek olan varlk
(vcd) ihsn artk durmakszn faaliyete gemi bulunmaktadr.

Rahmet'in zuhrundaki ikinci merhale yukarda sz edilen pasajda (1) ve (3) beynla-
ryla m olunan simlerin ya da a'yn- sbitenin ey-liinin tesbit ve tannmasdr. Bu saf-
hada Gayb- Mutlak' bir "ey"e dntrm olan Rahmet artk btn simlere yaylr ve on-
lara varlk baheder. Bu sretle simlere "ey-lik" verilmi olur; ve artk onlar da "ey"dan
saylrlar.

Tecell ynnden ikinci safha "En Kutsal Feyz"in tamamlanmasn temsil eder. Birinci
safhann aksine, ikinci safha bizi duygusal hayatn d lemine iyice yaklatrr. Fakat bu saf-
hada dahi tecell hric tecell deildir. Bu hl Gayb'da vuku bulan bir olaydr. Ancak Gayb
burada artk ilkel kll semesizlik hlinde deildir; zr mevcdatn esas sretleri artk iyice
tefrik edilebilmektedirler. Gayb'n karanlndaki mevcdatn bu sretleri (sver-l mevc-
dat) lh simler'dir. Ve, daha nce de grm olduumuz gibi, Hakk bu a'ynda tecell ede-
rek kendini kendine izhr eder. te bu lh Bilinc'in kendini izhr ettii niha ekli olup "En
Kutsal Feyz" de bylece tamamlanm olur.

lh Bilinc'in muhtevsn oluturan bu temel sretler mahlkat lemiyle ilikisi ynn-
den Zt'ta zuhr eden ilk taayynat'tr. Ve bu safhada ortaya kan "ey-lik" de a'yn- sbi-
tenin vcdundan baka bir ey olmayp bu i'tibrla da birinci safhann ey-liinden farkldr.
Zr her ne kadar birinci safhaya has zt birlii muhafaza etmee devm ederlerse de bu
safhadaki btn varlklar ayn zamanda bilkuvve tafsil edilebilir olan ztlarn tm olmak
anlamn da haizdirler. Ve bu safhada icr-i faaliyet eden Rahmet de lh simler'in Rahmet'i
(Rahmet-i esma'iyye) olup birinci safhada icr-i faaliyet eden Zt Rahmeti'nden (Rahmet-i
Ztiyye'den) ayrdedilmelidir.

Rahmet'in zuhrundaki nc safha yukardaki pasajda (4) numaral beynda tasvr o-
lunmutur. (kinci safhada) lh simlere varlk bahettikten sonra Rahmet, ferd eynn, -
simlerin somut bir ekilde kuvveden fiile kmalar olarak zuhr etmelerine sebeb olur. By-
lelikle Rahmet'in de ontolojik faaliyeti tamamlanm ve tecell de, kendi ynnden, niha saf-
Yazarn nsz
98
hasna erimi olur. te bu da bn Arab'nin "Kutsal Feyz" (Feyz-l Mukaddes) dedii ey-
dir. u hlde Rahmet: 1) lh Zt'tan hareket ederek 2) e'n (realite) denilen eyin varlkla-
rna yaylmak sretiyle nihyete ermekte, ve 3) bylece de btn lemi kaplamaktadr.

Burada una dikkat edilmelidir ki btn Vcd (Varlk) lemini kaplayp istil eden
Rahmet'in faaliyeti mutlak olarak tarafsz ve semesizdir. Kelimenin tam anlamyla her eyi
kaplar. Onun faaliyetinin mhiyetini anlamaa alrken ona, Rahmet kelimesinin genellikle
izfe ettirildii herhangi beer bir ey atfetmemeliyiz.

Onun icraatnda herhangi bir gyeye erime ya da bir eyin bir maksada uygun olup ol-
mad dncesi yer almaz. ster uygun olsun ister olmasn, lh Rahmet hereyi ve
herhangi bir eyi (ltfettii) varlkla kaplamtr
283
.

Bylesine, fark gzetmeyen ve karlk taleb etmeyen Rahmet'e bn Arab "Rahmet-l
mtinn" (karlksz ihsn Rahmeti)
284
adn vermektedir. Bu, tammen karlksz olup her-
hangi zel bir sebeb olmakszn serbeste ltf olunmaktadr. Yni bu, iyi bir amelin dl
olarak verilmi deildir. Kn'nin bunu tanmlam olduu vechile
285
"Rahmet-i mtinn"
istisnsz btn eyy yaylan zt bir Rahmet'tir. Bu herhangi bir amelin dl olmad i-
indir ki ne olursa olsun her eye yaylr. u hlde ey-lik (ey'iyyet) kazanan her ey bu
Rahmet'i elde eder.

Bu anlamdaki Rahmet, Vcd (Varlk) ile eanlamlddr. Ve "rahmet etmek" de karlk-
sz ihsn yoluyla varlk (vcd) bahetmek demektir. te bu da bn Arab iin Kur'n'daki:
"Rahmetim hereyi kaplamtr" (VII/156) melindeki yetin anlamdr. Bu, Hakk'n her-
hangi bir fark gzetmeksizin her eye varlk bahettiine dellet etmektedir.

Buna karlk bir de tabat gerei daha beer olan yni if edilmi olan belirli bir amelin
dl olarak bahedilen bir "rahmet" tr vardr. bn Arab bu ikinci trden rahmete
"Rahmet-l Vcb" (gereklilik rahmeti) adn vermektedir. Bu kavram da Kur'n'daki: "De
ki ... Allh Rahmet'i kendi nefsine farz kld" (IV/12) melindeki yete dayanmaktadr. Bu,
fark gzeterek yni her kimsenin yapm olduu amele uygun olarak gsterilen Rahmet'tir.
Ontolojik adan bu, her bir varln kendi yeteneine uygun olarak bahedilen Rahmet'tir.

Bu i'tibrla, farkl iki Rahmet var demektir. Bunlara arapada farkl iki isimle ifde olu-
nurlar: bunlardan birincisi Er-Rahmn ve ikincisi de Er-Rahm'dir. Rahmn, "Rahmet-l
mtinn" icr eden ve Rahm de "Rahmet-l Vcb" icr eden anlamndadr
286
.

kinci kategorideki Rahmet fiili, (btn eyya vcd bahetmekten ibret olan) birinci
kategorideki Rahmet'in ok zel bir hli olduundan Rahm smi Rahmn sminin iindedir.
Bu husus bn Arab tarafndan u ekilde aklanmaktadr
287
:

(Rahmet iki trl olup) Rahmn ve Rahm'e (simlerine) tekbl etmek zere Rahmet-i
imtinn (yni herhangi bir amelin karl olmakszn ltf ve ihsn edilmi olan Rahmet)
ve Rahmet-i Vcb (yni belirli bir amel karl olarak gerekli klnan Rahmet) tir.


283
Fuss, s. 224/173/340-341/IV-6.

284
Fuss, s. 227/180/264/III-212.
285
Fuss, s. 227/180/264/III-212.
286
Bu i'tibrla Rahmet-l tminn'a bzen Er-rahmet-r rahmniyye ve Rahmet-l vcb'a da Er-rahmet-r
rahimiyye ad verilir.
287
Fuss, s. 191/151/348-349/IV-23.
Yazarn nsz
99
(Allh) herhangi bir amel karl olmakszn ltf ve ihsn ettii Rahmet'ini Rahmn ad
altnda icr eder. (Buna karlk) belirli bir amel iin icr etmesi vcib (yni gerekli) olan
Rahmet'ini de Rahm ad altnda izhr eder.
Fakat bu trl gereklilik itminnn bir cz' olup bylece Rahm de Rahmn iinde giz-
lidir. Allh Rahmet'i kendi nefsine o trl farz klmtr ki Rahmet, Kur'n'da sz edil-
mi olan iyi amelleri ferden if eden kullarna dl olarak yaylsn. Bu trl Rahmet Al-
lh'n, iyi amelleri dolaysyla bunu hak eden kullarna kar kendini taahht altna sok-
tuu bir gerekliliktir.

u hlde Rahmet-i Vcb keyfiyeti her ahsn if ettii ameller yznden lyk olduu
Rahmet trne iret ediyor gibidir. Fakat bn Arab iin bu, yzeysel idrkden baka bir ey
deildir. Hakkat ehli (Ehl-i tahkk) bir kimsenin gznde iyi bir amel if eden kulun ken-
disi deildir; gerek fil bizzt Allh'dr.

Bu ahvldeki (yni Rahmet-i Vcb'a tammen hak kazanan) kullar yaptklar iyi amel-
lerin gerek filinin kim olduunu bilirler. yi ameller insnn sekiz uzvuna taksim edil-
mitir. Ve Allh da kendisinin, bu uzuvlarn herbirinin Hviyyeti (yni en dern cevhe-
ri) olduunu beyn etmitir. Bu gr asndan gerek fil Allh'dan bakas olamaz.
nsna ait olan, ancak, grnen srettir. lh Hviyyet insnn yni onun "isminin" (yni
onun ahs varlnn) iinde gizlidir. nk Allh zhiren tecell etmi olan her eyin ve
mahlk (yaratlm) diye isimlendirilen her eyin z, asl cevheri, ztdr
288
.

Rahmet-i mtinn bakmndan hatrlanmas gereken en nemli husus bunun istisnsz her
eyi kaplayp istil ettii keyfyetidir. Buna binen tabidir ki lh simlerin kendileri dahi
bu trl Rahmet'e tb olurlar.

Allh: "Rahmetim her eyi kaplamtr" (VII/156) demekle Rahmet-i tminn' btn s-
nrlandrmalarn tesine koymu oldu. Bu i'tibrla bu, lh simleri (yni Allh'n lem
ile olan) mmkn btn ilikilerinin gereklerini de kaplar. Rahmet'in simler zerindeki
etkisi: bizi (yni lemi) retmi olmakdan ibrettir. u hlde biz (yni lem) lh simle-
rin yni Rubbiyyet'e ait ilikilerin (yni Hakk'n Rabb olmas dolaysyla ortaya kan
eitli bant ve nisbetlerin) zerine tesir eden Rahmet-i mtinn'n semeresiyiz
289
.

Rahmet-i mtinn'n bu fark gzetmeyen, kaytsz artsz ve evrensel mhiyeti bn Ara-
b'nin ontolojisinin eynn deerleri ile megl olan blmn tmyle etkisi altna almak-
tadr. bn Arab'nin bu meseledeki tutumu ksaca u cmleyle tasvr edilebilir: "Hayrn da
errin de tesinde!".

Grm olduumuz gibi bu anlamyla Rahmet her eye varlk olarak varlk bahetmek-
ten baka bir ey deildir. Ve bu da Hakk'n kendisini mahlk sretlerde izhryla olmakta-
dr. Bu ontolojik fiilin biztih ahlk yarglarla bir iliii yoktur. Baka bir deyimle, Rahmet-
'in kendisine erimi olduu bireyin hayr m yoksa er mi olduu aslnda nemli deildir.
Ey ancak kendisine evrensel Rahmet yoluyla varlk bahedildikten sonradr ki bunun gibi
ve daha baka deerlendirme zellikleri kazanabilir. Hl-i hzrdaki hayr ve er v.s.. grn-
Rahmet-i Vcb'un faaliyetinin semeresidir; nk bir eyin bu eit zellikler kazanmas
o eyin kendi mhiyeti gereidir.


288
Fuss, s. 192/152/265/III-214.
289
Fuss, s. 193/152/268-269/III-220 il 222.
Yazarn nsz
100
Rahmet-i mtinn varlk bahetmek, vcda brndrmektir. Bu, varl, varlk olarak
ilgilendirir. Bunun varln iyi ya da kt olmasyla ilgisi yoktur. te bu, bn Arab'nin lem
hakkndaki telkkisinin kilit noktalarndan birini oluturur. Ksaca ifde edilecek olursa her
ey Hakk'n bir tecellsidir. Bu anlamda Rahmet her eye srdir; ve her ey de bundan byle
doru yol (srt- mstakm) zerindedir. Bu safhada da hayr ile er arasnda hibir fark yok-
tur.

Gerekten de Allh doru yol (srt- mstakm) zerindedir. Bu yol her yerde grlebi-
lir. Bu, byk ya da kk eyda, geree rif olanlar kadar ona chil olanlarda da idrk
edilebilir. te bundan trdr ki, ister alak ve pespye olsun isterse azametli ya da
hametli olsun, her eyi O'nun Rahmet'i rter.
u hlde (Kur'n'da ifde edildii gibi): "Kmldayan hibir varlk yoktur ki O, onun
pereminden tutmam olsun! Gerekten de Rabb'im dosdoru yoldadr" (XI/56). Buna
binen yeryznde kmldayan her eyin Rabb'in doru yolu zerinde olduu ikrdr.
Bu gr asndan da hi kimse ne "Allh'n gazabna uramlardan" (I/7) ve ne de
"doru yoldan sapanlardan" olur. Gerek "gazab" ve gerekse "doru yoldan sapanlar" an-
cak rz olarak meydana gelirler. Her ey, eninde sonunda, evrensel ve asl olan (ve b-
tn ikinci dereceden ayrntlardan nce gelen) Rahmet-i mtinn'a dner
290
.

Allh her canly bizzat pereminden kavrayp doru yola sevketmektedir. Bu demektir
ki her ey varlk ynnden doru ve hakl olup, nceden de grm olduumuz gibi, Allh'n
bilfiil rzsn da haizdir.

Btn ey Allh'n kendi rehberlii altnda doru yolda bu trl giderken her biri ken-
dine has zelliini izhr eder, yni kendisine has eitli amelleri ferden iler durur. Bu amel-
ler, her varln ahsna mahss Rabb'i mesbesinde tesir icr eden (ztna mahss) smin
somut birer tecellsidir. Baka bir deyimle her ey Rahmet'in ontolojik faaliyeti araclyla
doru yola konulduktan sonra tecessm ettirdii smin ferd zelliine uygun olarak tl bir
biimde kendi ayrdedici niteliklerini izhr etmee balar.

Hakk hri her ey (Kur'n'da tasvr edildii gibi) yeryznde yryen hayvan hkmn-
dedir. nk rha shiptir (z rh'tur)
291
. Ve kendi nefsiyle hareket eden bir ey de yok-
tur. Hareket eden her ey ancak kendi nefsinden gayr bir eyle hareket eder. u hlde
her ey doru yol (srt- mstakm) zere olan eyin hkmne tb olarak hareket eder.
Zr yol ancak zerinde yrnmekle yol olur
292
.

u hlde evvelemirde, her eyin varlk olarak ne hayr ve ne de er olduunun beyn is-
betlidir. Bununla beraber, varln Hakk'n Zt Rahmet'inin dorudan doruya bir tecellsi
olmasndan tr her eye, bu anlamda, biztih iyi (tayyb) demek gerekir. Ne olursa olsun
her ey varl ynnden iyidir. Ancak ne zaman insn kendi nefsn ve izaf gr asndan
hareketle baz eyleri sever, bazlarndan da nefret ederse hayr ile er (iyi ile kt) arasndaki

290
Fuss, s. 123-124/106/150-151/II-270 ve 271.
291
Acaba bn Arab Hakk hri her eyin "rha ship (z rh) olmas zerinde neden byle zellikle durmakta-
dr? Bl Efendi (s. 124) bunun Kur'n'a gre her eyin Allh'a hamdettiini ve hamdn da ancak bir rhdan neet
edebilmesi dolaysyla byle olduu kansndadr. Fakat "rha ship" ibresini "canl" anlamnda da idrk edebili-
riz, sanrm. Nitekim bundan sonraki blmde de greceimiz zere bn Arab'nin dnya grnde her ey can-
ldr (hayy'dr).
292
Fuss, s. 124/106/151/II-272.
Yazarn nsz
101
fark ortaya km olur. bn Arab iin hayr ve er yalnzca izaf gr alar arasndaki bir
meseledir. bn Arab bunu u ekilde aklamakadr
293
:

Sarmsan ktl hakknda Hazreti Peygamber: "O, kokusunu kerh bulduum bir
bitkidir" dedi. (Tutup da): "Benim iin sarmsak kerhtir" demedi, nk bir ey biztih
mekrh olamaz; kerh olmas muhtemel olan ancak ondan zhir olandr.
u hlde kerhet ya rf ve detten tr, ya bir eyin tab'a ve maksada uygun olmama-
sndan tr, ya eriat'n vaz etmi olduu bir kuraldan tr, ya da bir eyin arzulanan
keml mertebesine ulaamamasndan tr olur.
Bu saydklarmdan baka bir sebeb olamaz. Ve lemdeki eyler de iyi (hayr) ve kt
(er) diye iki kategoriye ayrlm olduklarndan tr Hazret-i Mu-hammed de iyiden
holanan ve ktden tiksinen bir tabatta yaratld.
Hazret-i Peygamber melekleri tasvr ederken de, insnn yapsndaki unsurlara has doal
rme ve kt koku salma dolaysyla, insnlarn yaynladklar kt kokulardan bunla-
rn rahatsz olduklarn syledi. nk insn "kuru, ekil ve sret verilmi balktan" ya-
ratlm olduundan (XV/26) kerh kokular yayar.
Bok bcei, ho bir kokusu olan gln kokusundan (mizc dolaysyla) tiksinir. Zr bok
bceine gre gln ho bir kokusu yoktur. Buna benzer ekilde, tabat ve mhiyeti ge-
rei bok bcei gibi olan bir kimse de Hakk'dan tiksinir ve btl ve bo eylerle avunur.
Bu da "..btla inanp da Allh'a kfir olanlara gelince.." (XXIX/52) yetiyle iret olu-
nana uygundur. Ve Allh da bu gibi kimseleri: "... onlardr hsrna urayanlarn ta ken-
dileri" (XXIX/52) diyerek hsrn ile nitelendirmitir. Zr bunlar iyi ile kty (hayr ile
erri) ayrdedemeyen tammen idrksiz kimselerdir.
Reslullh'a ise Allh ancak her eyin iyisini sevmei ilhm etti. Hlbuki, dorusunu
sylemek gerekirse, istisnsz her ey (biztih) iyidir.
Bununla beraber, "Acaba lemde her eyde yalnz iyiyi grp de kty bilmeyen bir
mizcn mevcdiyeti tasavvur edilebilir mi?" diye bize sorulmu olsa biz bunun imkn-
sz olduunu beyn ederiz. nk biz kendisinden lemin zhir olduu aslda yni
Hakk'da dahi byle bir ey bulamadk. Biz Hakk'n kerh bulduu ve muhabbet ettii ah-
vlin olduunu bilmekteyiz. Hlbuki kt (yni habs) olan ancak tiksinilen ve iyi olan
da ancak sevilenden baka bir ey deildir. lem ise Hakk'n sfat (sreti) zere yara-
tlm olup insn dahi hem Hakk'n ve hem de lemin sretleri zere yaratlmtr. Bu
i'tibrla (insnn) lemde her eyin yalnzca bir vechesini (mesel yalnz iyi yann) idrk
edecek ekilde bir mizc bulunmaz. Buna karlk, (sbjektif izlenimle duyulan) zevk
dolaysyla kt olann zevkten sarf- nazar ederek biztih iyi olduunu (idrk edip) bi-
lerek iyi ile kty ayrdeden mizcda (bir insn) mevcd olabilir. Byle bir insn iin
iyi (vechenin) idrki o kadar ar basabilir ki bu ona kt (vechenin) idrkini unutturabi-
lir. Bu tammen mmkndr. Fakat ktnn bu lemden tammen kaybolmas imkn-
szdr.
Allh'n Rahmet'i iyiye de ktye de mildir. Herhangi kt bir ey kendi nefsinin in-
dinde iyididir; ve iyi olan ey de onun indinde ktdr. u hlde varlk leminde, bir ba-
kma, belirli bir mizc hakknda kt olmayan hi bir ey yoktur. Ve bunun tersi de by-
ledir.

Bylesine yksekten bakldnda din anlamda iyi olan ile kt olan eyler bile, yni
t'at ve msiyet bile, sonunda, tek ve ayn bir eyin iki vechesi olmaktadrlar. bn Arab bu-

293
Fuss, s. 276-278/221/460-461/IV-363 il 366.
Yazarn nsz
102
nu Ms'nn Firavun'un huzurunda assn yere atma hikyesinde sakl olan sembolizm ara-
clyla aklamaktadr
294
:

"Bunun zerine o, sopasn yere att" (XXVI/32). Sopa ('as), Firavun'un Ms'nn dve-
tini reddederek isyn etmi ('asa') olmasnn sembolididr. "Ve o da apak ejderh oldu"
(XXVI/32), yni sopa grnrde bir ylana (hayye'ye) dnt. u hlde (burada sz
edilen Kur'n yeti gstermektedir ki) kt bir ey olan msiyet (itaatsizlik), bylece,
"Allh onlarn kt amellerini iyilie dntrr" (XXV/70) hkmnce iyi bir ey olan
t'ata (itaata) dnm oldu.

Firavunun huzurunda Msr saraynn bycleriyle yarrken Ms elindeki sopay yere
atyor. Sopa (arapas: 'as) bn Arab'nin zihninde, fonetik yaknl dolaysyla, "itaatsiz-
lik etmek" ya da "isyn etmek" demek olan ASA' (A Sa A) masdaryla arm yapmakta
ve bylece sopa bir isyn sembol olmaktadr. Sopa Firavun'un Ms'ya isyn etmesi ve d-
vetini reddetmesinin sembol olmaktadr.

Yere atlan sopa hemen bir ylana dnmektedir. Arapada ejderh ya da ylan demek
olan hayye kelimesi, gene fonetik yaknlk dolaysyla, bn Arab'nin zihninde hayt kelime-
sini artrmaktadr. Bu zel anlamda hayt, maddenin derin hakkatnn doru bir
sezgileniinden ileri gelen mnev hayttr. Ve bu da bn Arab iin Allh'a itaat (t'at) anla-
mndadr.

Buna binen Ms'nn yapt, sembolik olarak, ftraten isyankr bir nefis olan Firavun-
'un nefsini itaatkr ve uysal bir nefse dnmesini temsil etmektedir. Burada biri itaatkr, di-
eri ise isyankr olmak zere iki farkl nefis olduunu kaydediniz. Kn'nin de iret ettii
gibi
295
nefis tek bir hakkati haizdir. Fakat bu nefis yerine gre iyi ya da kt olmakta, ayn
bir hakkat farkl iki veche gstermekte ve farkl iki tarzda grnmektedir.

Ms'nn sopas biztih ayn kalmakta fakat husus durumlara uygun olarak, yni kabl
edilen gr asna gre bazan bir sopa bazan da bir ylan gibi gzkmektedir. Benzer e-
kilde, Firavun ne yaparsa yapsn amelinin kendisi ne iyidir ve ne de ktdr. Yegne deien
ey bunun zellikleridir. Firavun'un ayn ameli bazan itaat ve bazan da isyn olmaktadr.

Btn bunlar: "Allh onlarn kt amellerini iyilie dntrr" (XXV/70) hkm gere-
i vuku bulmaktadr. Tabi bu dnm amellerin (ayn' bakmdan deil fakat) sfat (y-
ni hkm) bakmndandr. Hkm burada tek bir ayn'daki farkl iki grn eklinde te-
cell etti. u hlde burada (da) tek bir ayn bazan bir sopa bazan da bir ylan ya da
(Kur'n'n ifde ettii gibi) "apak bir ejderh" olarak grnmektedir. Bu, bir ylan ol-
mas itibriyle dier btn ylanlar ve sopa olmas itibriyle de dier btn sopalar yut-
tu
296
.

bn Arab ayn dnce tarzn tammen teolojik bir bak asndan da lh rde
(Meat) bakmndan da gelitirmektedir.

Bu lemde vuku bulan btn olaylarn, yaplan btn amellerin tek bir istisns ol-
makszn hepsi de lh rde'nin eseridir. Bu bakmdan iyi ile kt, ya da doru ile yanl a-

294
Fuss, s. 261-262/210/428/IV-195 ve 196.
295
Kn, Fuss erhi, s. 261.
296
Fuss, s. 262/210/428/IV-195 ve 196.
Yazarn nsz
103
rasnda (bu bakmdan) bir fark olmaz. Her olay, imdiki hliyle Allh tarafndan bylece
takdr edilmi olduu iin vuku bulur.

Bu bak as filn eyi tasdk edip de falan eyi knayan erat'nkinden tammen fark-
ldr. "Kt" bir kimse bir gnah ileyecek olursa onun ameli erat'a kar olmu olur ama
asl lh rde'ye kar olmu olmaz. nk herhangi bir eyin lh rde'ye kar vuku
bulmas mutlak olarak imknszdr. Bu mesele hakknda bn Arab unlar sylemektedir
297
:

lemde cr olan her bir hkm (yni lemde somut bir olay olarak gerekleen her
ey), eriat ad altnda teesss etmi olan hkme aykr da olsa, ancak Allh'n hkm-
dr. nk lemde her ne vuku buluyorsa bu ancak O'nun hkmne uygun olarak cere-
yn eder. lemde vuku bulan, her ne kadar kendisi dahi lh rde'nin bir rn olsa da
eriat'a (krkrne) deil, yalnzca Allh'n (hkmettii eriat'dan bamsz olan) r-
de'si ile hkmedilmi olana uyar. eriat'n teesss lh rde'ye bal olduundan h-
km de bu ynde gerekleir. Bununla beraber, bu hl iin lh rde yalnzca eriat'n
te'ssinde etkindir, yoksa eriat'n te'ss ettii kurallarn kesinkes gereklemesinde deil.
Bylece lh rde yce bir saltanata mliktir. Bundan dolaydr ki Eb Tlib Mekk ona
"Zt'n Ar" (yni Allh'n Zt'nn Taht) nvann vermitir. nk (deitirilmesi
mmkn olmayan) hkm etkisi lh rde'ye aittir.
u hlde varlk leminde lh rde'nin dnda ne bir ey vuku bulur ve ne de bir ey
eksilir. Ve msiyet (ya da gnah) denilen ey ile lh Emr'e
298
kar gelmi olmak da
tekvin (yaratlla ilgili) emirlerle deil ancak vstal (aracl) olan emirlerle mmkn-
dr. Buna gre hibir kimse Allh'a, O'nun lh rdesi ynnden, aykr bir ide bulu-
namaz. Allh'n emirlerine muhlefet O'nun lh rdesi ynnden deil ancak vstal
(aracl) olan emirleri ynnden olur.

Bu durumda Allh'n rde'si yalnzca tekvn ile yni "vcd verme" (vcda brndr-
me), "varlk bahetme", ya da "yaratma" ile ilgili olmaktadr. Beerin fiilleri asndan rde
belirli bir fiilin ortaya kmas ile ilgili olur. rde, fiilin kimin araclyla vki olduu soru-
suyla dorudan doruya ilgili deildir. Btn fiiller zten zorunlu olarak bireysel ahslar ta-
rafndan meydana getirilmektedir. Bu bakmdan her fert sorumludur (mkellefdir); yni eri-
at asndan belirli ahlk sorumluluklar tayan bir kimsedir. Ve beerin her fiili de kendi bi-
reysel "aracl" dolaysyla "hayrl" (iyi) ya da "er" (kt) olmaktadr.

Demek ki rde'nin Emr'i, yalnzca, bir fiilin kendisinin ortaya kmasna ynelik olup fi-
ilin kendisinden zuhr ettii kimseye ynelik deildir. u hlde sz konusu fiilin mey-
dana gelmemesi tmyle imknszdr. Fakat fiilin zuhruna arac olan kulda bu fiil bazan
(eer bunun ifsn eriat yasaklamsa) lh Emr'e muhlefet, bazan da (eer bunun i-
fs eriat'a uygunsa) lh Emr'e muvfakat (uygunluk) olarak ortaya kar. Bundan t-
r de vki olan olay dolaysyla kulun lmesi ya da yerilmesi (zemmedilmesi) fiile
bal olur.
Durum bizim gstermi olduumuz gibi olunca da her yaratlm olann kibeti, trleri
arasndaki mevcd farkllklara ramen, hep mutlulua (saadet'e) ynelik olur. Allh ite
bu makma iret ederek Rahmet'inin her eyi kapladn beyn etmitir. Ve muhakkak

297
Fuss, s. 206-207/165/303-304/III-276 il 279.
298
"Emir" "rde"den (Meat'dan) farkldr. Grm olduumuz gibi rde mutlakdr ve hkm de asl deiti-
rilemez, iptl olmaz. Burada Allh'n emirlerine muhlefet sz konusu deildir. Emir iki trdr: 1) aracl (bi-l
vsta) ve 2) tekvn (bi-t tekvn). Bu sonuncusu herhangi bir eyin vcd bulmasi ile ilgili olup rde ile zdetir.
Buna karlk ilki eriat ile zde olup buna muhlif davranlabilir.
Yazarn nsz
104
ki Rahmet, lh Gazab'dan nce gelir (sbk'dr). Hlbuki sbk olan daha nce var o-
landr. Buna gre kula Gazab eriip de onu hkm altna aldnda, bu Gazab da ondan
nce gelen Rahmet'in hkmne ve etkisine tb olur. Byle olunca da kul Rahmet'e ka-
vuur. Zr Rahmet'in nne geen hibir ey yoktur.
te bu: "Allh'n Rahmet'i Gazab'n geti" sznn anlamdr. Baka bir deyimle Rah-
met, ona eriene hkmn icr eder; nk Rahmet (her eyi bekleyen) en son amatr ve
her ey de zorunlu olarak bu amaca ynelik hareket eder. Dolaysyla amaca erimek el-
zemdir. Rahmet'e erimek ve Gazab'dan uzaklamak iin baka herhangi bir yol da yok-
tur.
u hlde her eyin durumuna ancak Rahmet'e eriip de mevcd olma statsne kavutuk-
tan sonra (ve o eyin Tabatndan zuhr eden zellikler ve fiiller gz nnde tutularak)
hkmedilir
299
.

Rahmet'in bu tasvri, aka, bn Arab'nin evrensel Rahmet'i farkl iki gr asndan
mtla etmekte olduunu telkin etmektedir. "Allh'n Rahmet'i btn varlklarda yaygn-
dr"
300
sz, ontolojik adan, mevcd olan her eyin Allh'n kendisine varlk bahetmesiyle
mevcd olduu anlamndadr. Bu sz her ne varsa, her eyin lh Rahmet'in himyesi altn-
da olduunu ve bundan tr de her eyin, temelde, mubrek (kutsal) olduunu ve saadet i-
inde bulunduunu (sad olduunu) da haber vermektedir.

Buna gre Rahmet'in zikrettii (yni himyesine ald) her bir kimse muhakkak ki sad
ve mubrekdir. Hlbuki varlk leminde Rahmet'in zikretmedii hibir ey yoktur. Ve
Rahmet'in eyy zikri de onlara vcd vermesinin ayndr. Bylece mevcd olan her ey
Rahmet'in etkisi altndadr.
u hlde ey Dostum, seni Dny'da belya uramlarda gzlediin elemler ile, senin
man ettiin vechile, hiretteki elemler (ve azablar) sana bu sylediklerimizin gereini
perdelemesin. Her eyden nce unu bil ki Rahmet, vcd verme bakmndan, istisnsz
her eye srdir, yle ki elemlerin (zellikle de Cehennem'deki azablarn) cd (yni
vcd bulmas) dahi O'nun Rahmet'indedir
301
.

u hlde bu pasaja gre bn Arab, Rahmet'in rn olarak, iki eit etki
ayrdetmektedir: 1) Rahmet'in ayn dolaysyla hsl olan ontolojik bir etki, ve 2) beerin ta-
lebi zerine hsl olan bir etki. Bu fark bizim daha nce "Rahmet-i mtinn" ve "Rahmet-i
Vcb" arasndaki fark bakmndan tartm olduumuza tekbl etmektedir. Yalnz bu se-
fer bn Arab bu durumu farkl bir gr asndan ele almaktadr.

Rahmet'in muhakkak ki sr (etkileri) ynnden iki vechesi vardr. Bunlarn ilki Rah-
met'in biztih eseridir ki o da Hakk'n mevcdun aynlarn yaratmasdr. Bunu icr eder-
ken O, bir maksadn bulunup bulunmamasna ya da yaratlann (u ya da bu ekilde uy-
gun) olup olmamasna bakmaz. nk O vcdu kabl eden her mevcdun "ayn"na ba-
kar; belki eynn aynlarnn sbtuna bakar.
(eitli dinlerde haylen) "mahlk" olan Hakk sz konusu olduunda Rahmet onu a'yn-
sbiteden (yni bilkuvve mevct) biri olarak temyiz ederek ona varlk baheder. Demek
ki Hakk'n kendi nefsine Rahmet'i cd iledir. Ve ite bundan dolaydr ki biz "Hakk'n
kendi nefsine Rahmet'i dolaysyla cd ettii (yaratp vcd verdii) eylerden sonra,

299
Fuss, s. 207-208/165-166/304-306/III-279 il 282.
300
Rahmetullh fi-l ekvn sriyetn; Fuss, s. 225/177/339/IV-2.
301
Fuss, s. 225/178/341-342/IV-10.
Yazarn nsz
105
gerekten (eitli) inanlarda mahlk olarak gzken Hakk (kavram) Rahmet'e mruz
kalanlarn ilkidir" dedik.
Rahmet'in sz konusu vechelerinden dieri ise yaratlmlarn talebi ynndedir. (Gerek
hakknda) perdeli olanlar (yni gaflet ehli kimseler) kendi inanlarnda yaattklar
Hakk'dan kendilerine Rahmet etmesini taleb ederler. Keif ehli kimseler ise Allh'n
Rahmet'inin kendilerinde kim olmasn taleb ederler. Onlar Rahmet'i Allh ismi aracl-
yla ister ve buna uygun olarak da "Y Allh! Bize Rahmet et!" derler. Ve Allh da ce-
vaben Rahmet'ini onlarda kim klmakdan baka bir ey yapmaz. Ve (riflerde kim o-
lan) Rahmet de onlar zerindeki hkmn icr eder (yni onlar da Rahmet shibi olur ve
Rhim sfatyla Rahmet datmaya balarlar). Zr bir sfat hkmn ancak bir mahal'de
kim olduu zaman icr eder
302
.

bn Arab'nin bu nemli fakat mulk pasajda ne demek istediini iyice kavramaya a-
lmalyz. Rahmet'in burada tasvr olunan etkilerinin iki vechesinden ilkinin anlalmas zor
deildir nk bu, Rahmet'in daha nce Rahmn adyla nitelendirmi ve tartm olduumuz
ontolojik faaliyetiyle ilgilidir. Bu, bn Arab'nin en temel tezlerinden birine yni eynn, her
birinde ezelde belirlenmi olan istdda uygun olarak Hakk'n Zt'nn kendisini bunlara
mahss sretlerde izhr etmesiyle vcd bulduu hakkndaki tezine dayanmaktadr.

bn Arab burada genel teorik tartma dzeyini terkedip ok zel bir hle ait kendi gz-
lemini dile getirmektedir: bu, ait olduu cemaatin dininin snrlar iinde, m'min ile
m'minin inanc arasndaki iliki meselesidir. bn Arab'ye gre Rahmet'in hkm, nce,
m'minlerin varlk kazanmasyle kendisini gstermektedir. Rahmet, bundan sonra, bunlarn
inanlarnn murd ettii eye yni, onun isimlendirdii ekliyle, "eitli dinlerde mahlk o-
lan Hakk kavramna" vcd vermektedir.

M'minlerin kendileri de, ey olmalar hasebiyle, asllar bakmndan a'yn- sbiteler-
dir; ve bu bakmdan da zorunlu olarak ontolojik Rahmet'in hedefleridir. Ama bu m'minlerin
inanlarnn murd olan ilhlar da, aslen m'minlerin a'yn- sbitelerinin iinde drl bu-
lunan (mndemic olan) a'yn- sbitelerdir. Bu bakmdan bu ilhlarn dahi ontolojik Rahmet-
'in hedefi olmalar doaldr. Baka bir deyimle, m'minlere vcd vermi (cad etmi) olan
Rahmet'in hkm m'minlerde "mahlk" Hakk' (ya da Hakk kavramn da) cad etmektedir.

Ontolojik Rahmet'in bu hkmne kar sz konusu ikinci veche ise, Rahmet'in, ahs bir
niyetle hareket eden bir kimsenin Rabb'inden taleb ettii ey ile uyumlu olarak hsl olan -
sr ile ilgilidir. Rahmet'in bu vechesi tlibler'in Tabatyla uyumlu olarak deikendir.

bn Arab "tlibler"i: ") "gaflet ehli" kimseler, ve 2) "keif ehli" kimseler diye iki snfa
ayrmaktadr. lk snfa ait olan kimselerin her biri kendi Rabb'ine "Bana rahmet et!", "Bana
unu ya da bunu ver!" diye dua eder. Bu ise bn Arab'nin gznde hakkata chil olmakdan
doan ahmaka bir davrantr. Allh'n Rahmet'inin, ezelde a'yn- sbite sretinde belir-
lenmi olanlarn dndaki eylerin zerinde herhangi bir hkm yoktur. Bu kimseler ne ka-
dar dua ve taleb ederlese etsinler, ne kendilerinin ve ne de bakalarnn a'yn- sbiteleri de-
iebilir.

Buna karlk, ikinci snfa ait olanlar mtadn dnda bir ey talebinde bulunurlar. Her
eyden nce bunlar, teleblerini herhangi ahs bir Rabb'a deil fakat btn lh simler'i
cem eden Allh'a hitb ederek yaparlar ve: "Y Allh, bize Rahmet et!" derler. Onlarn

302
Fuss, s. 225/178/342-343/IV-11 ve 12.
Yazarn nsz
106
Allh'a kendilerine Rahmet etmesi iin yalvarm olmalarn tpk merhametli bir kimse-
nin dier insnlara merhamet etmesi gibi telakki etmemek gerekir. Bunlarn taleb ettikle-
ri ey Tanr'nn onlar, Allh isminin dellet ettii evrensel Rahmet'in bilincine ship
klmasdr. Bunlarn arzusu merhm (Rahmet'e gark olunmu) olmann etkinlii olma-
yan ahvlinin tesine geerek kendilerini, kendisinden Rahmet zuhr eden ve bundan
dolay da btn simler'in, yni bir bakma kendi sfatlarnn, bilincine ship Rhim du-
rumuna terfi etmektir.

Bu arzu gerekten de tahakkuk etti miydi, Rahmet bu kimselerde onlarn kendi sfat ola-
rak hkmn icr etmee balar. Ve bunlarn her biri merhm (kendisine rahmet edilmi)
makmndan Rhim (rahmet eden) makmna ykselir. Rahmet bu ekilde hkmn icr e-
der; bn Arab yukardaki pasajn son cmlesinde Rahmet'in bu ekilde hkmn icr ettiini
zr bir zelliin gerek srnn, kesin bir biimde, ancak bu zelliin rhn muhtevsnn
belirli bir mahalde mukm olmasyla zuhr etmee baladn ifde etmektedir.

Byle bir mahal, kelimenin gerek anlamyla, Rhim olur. Allh kullarna yalnzca
Rahmet'i araclyla rahmet eder. Ve bu Rahmet de (onlara mahsus bir makm olarak)
nefislerinde teesss ederse bunlar Rahmet'in hkmn kendi mlkiyetleri imi gibi
zevkan tadarlar. Rahmet'in zikrettii ise bizzat Rahmet'in konusu olur. Onun ahvli de
(edilgen bir hli gsteren merhm yni kendisine rahmet edilmi anlamndaki tasvr bir
isim yerine daha isbetli bir biimde) bir ism-i fil olan Rhim ya da Rahm ismiyle i-
fde edilir
303
.

bn Arab byle bir kimsenin, Rahmet'in kendisinin zt hli olarak fil olduunun bilin-
cine ship bulunduunu sylemektedir. Bundan byle o, artk, Rahmet'in kaplayaca bir
"nesne" deil fakat daha dorusu Rahmet'i dier yaratlmlara doru ynlendirip icr eden
bir "fil"dir. O artk Rhim ya da Rahm diye anlmaya lyk bir kimsedir. Rahmet'in ahs-
na mal edilmesiyle insnda vuku bulan bu ahs deimin cidd sonular XV. Blmde n-
sn- Kmil (Olgun nsn) meselesine eildiimiz zaman incelenecektir.

Buraya kadar bn Arab'yi lh simler'den Rahmn ismi hakknda ileri srd dn-
celerini izledik ve bu smin kavramsal z olan Rahmet'in bnyesini aydnlatmaa altk.

Gz nne alacamz bundan sonraki mesele ise "Rahmet'in Hakk'dan nasl hsl olup
yayld" meselesidir. bn Arab bu mesele hakkndaki dncelerini "teneffs" misli arac-
lyla aklamaktadr.

Deneyle bilinir ki nefesimizi bir sre iimizde tuttuumuz zaman gsmzde basn al-
tndaki hava bize tahamml edilemeyecek kadar zahmet verici grnr. Ve bu havay artk
iimizde tutamayacak kadar son snra gelindiinde de gsmzdeki hava bir seferde dar
kar. Gs iinde sktrlm olarak tutulan havann zorunlu olarak bir k yolu aramas
ve sonunda da bir patlamaya benzer bir ekilde iddetle dar kmas doal bir olaydr. te
havann gsten frlayp kmas gibi, basn altndaki varlk da Hakk'n derinliinden
Rahmet sretinde fkrr kar. bn Arab bunu "Rahmn'n nefesi" (en-nefes-l rahmn)
diye isimlendirmektedir
304
.

Rahmet'in nefesinin fkrmasndan nceki hl ise bn Arab tarafndan kerb kelimesi a-
raclyla tasvr edilmektedir. Bu kelime "olaanst yklemek" ya da "doldurmak" anla-

303
Fuss, s. 226/178/345/IV-15.
304
Fuss, s. 273/219/455/IV-354.
Yazarn nsz
107
mndaki bir mastardan tretilmi olup mesel midenin ifrat derecede yiyip imek dolaysyla
atlayacak hle gelmesi hli iin kullanlmaktadr. Bu patlamadan hemen nce, iine ifrat de-
recede ey dolmasnn sebeb olduu olaanst bir gerilim hlidir.

Hakk'n Rahmn ismine nisbet ettii "nefes" ile Rubbiyyet'i ynnden ilk olarak nefes
vererek (tenfs ederek) yaratt ey hakkat cihetiyle Rubbiyyet'in ve btn lh
simler'in taleb ettii lem'i cad etmek sretiyle boaltm olduu nefestir
305
.

Rahmet, yukarda da grm olduumuz gibi, varlk bahetmek anlamndadr. Bylece,
Rahmn'n "nefesinin boalmas" Varlk zuhru iin ya da lemdeki eynn vcda getiril-
mesi iin sembolik bir ifde olmaktadr. bn Arab'nin dny grne has tasvrlerin ere-
vesi iinde bu olay lh simler'in gerek varlk alemine fkrlmas olarak da tasvr edilebi-
lir. Bu tasvrler manzmesi iinde lh simler Hakk'n iinde aslen youn bir basn hlinde
bulunmaktadrlar. Ve dahil basncn en son snrnda simler Hakk'n snesinden "f-
krmaktadrlar". bn Arab bu canl misl araclyla lh simler'in bu lemin sretleri ola-
rak kuvveden fiile kmalarnn ontolojik srecini tasvr etmektedir. Bu, bn Arab'nin felsef
emas iinde, lemin "zhiren var olan eynn tm" olarak dou srecidir. Bu sre daha
kolay anlalr terimler cinsinden Bl efendi tarafndan u ekilde aklanmaktadr
306
:

lh simler d lemdeki varlklarndan nce Hakk'n Zt'nda gizli olarak var idiler ve
hepsi de d lemde varlk kazanmak zere bir k yolu aramaktaydlar. Bu hl nefesini
iinde tutan bir kimsenin hliyle mukayese edilebilir. eride tutulan nefes dar doru
bir k yolu arar ve bu da, bir kimsede, had derecede bir basncn hsl ettii zahmetli
bir his uyandrr. Bu basn bu kimsenin ancak nefesini darya boaltt zaman biter...
Tpk iinde hapsettii nefesi dar boaltmad zaman insnn bunun basncyla zdrab
ekmesi gibi, Hakk da eer lh simler'in talebine uygun olarak leme varlk bahetme-
seydi ayn basncn skntsn hissedecekti.

Buna ek olarak Bl Efendi dikkati, lh "teneffs" olaynn Allh'n leme hitben "Ol!"
(arapa: Kn!) yaratc emrini vermesine benzediine ekmektedir. "Allh teneffs etti"
demek "Allh, Btn'nda bulunan Ol! Kelimesi araclyla zhir kld. Bylece, O'nun ken-
disi de kendi Btn'nda iken bu sefer artk Zhir olarak var olmaa balar" demektir.

Bu mnsebetle gzlenip tesbit edilmesi gereken husus, bn Arab'nin dny grnde
Rahmet'in bu teneffsnn gemite ve bir kereye mahsus olarak vuku bulmu olan bir ey
olmaddr. Aksine, "basn altndaki teneffs" yni Hakk'da gizli olan lh simler'in ken-
dilerine has basndan dolay zuhra doru fkrmas sreci hi kesintisiz ve srekli olarak
vuku bulmaktadr. Ve bu "gerekler" lemini de hlen ayakta tutan ite bu srekli sretir.
Aristo'ya has terminoloji erevesi iinde ifde edilecek olursa, ey hi durmadan bilkuvve
mevcd olma hlinden bilfiil mevcd olma hline dnp durmaktadr. Bu ise Hakk'n Var-
l'nn mahlklarn Varl'na dnt sbit ve ebed evrensel bir kabarp-tama srecidir.
Bylece gerek ve mutlak olan Varlk (Vcd, yni Vcd- Hakk) kendi kendini dur-
durak tanmakszn izaf Varla (Vcd- zf'ye) dntrmektedir. bn Arab'nin bazan
feyz (tama) diye isimlendirdii bu ontolojik dnm, onun grne gre, Hakk'n haiz ol-
duu yaratma potansiyelinin i basncnn sebeb olduu doal ve zorunlu bir harekettir. Eer
bu sbit dnm yni "teneffs" olmasayd, Varlk da kendi iinde en son snra kadar ba-
sn altnda kalm olacak ve Hakk'n Zt'nn durumu da tpk biz nefesimizi iimize hapset-
tiimiz zaman tahamml edilmez bir sknt duymamz hline benzeyecekti.

305
Fuss, s. 133/112/184/III-4 ve 5.
306
Fuss, s. 133.
Yazarn nsz
108

"Rahmn'n Nefesi" olay bundan nceki sayfalarda lh simler ynnden yorumland.
Kez bunu Rubbiyyet asndan idrk etmek de mmkndr. Daha nce de grm oldu-
umuz gibi Rab, Hakk'n lh simler dzeyindeki zel ve belirli sretidir. Hakk mutlak ola-
rak Hakk oluunda tmyle bamszdr; hibir eye ihtiyc yoktur, kendinin dnda hibir
ey aramaz. Ama Rabb olarak Hak, Rubbiyyet'inin maksadna muhtatr; merbb yoksa
Rabb da zhir olamaz.

Ama zten merbb, var olan lemden baka bir ey deildir. Buna binen Rabb lemdeki
eyya vcd bahetmelidir. Ayn ey, din bir tarzda, Rabb olarak Hakk'n aslnda kullarna
efkat etmekte olduu eklinde de ifde edilebilir.

Biribirlerine kart grnen
307
farkl bantlarla tafsil edildii Varlk dzeyinde Allh,
bir Kuds Hads'de, kendisini "kullarna efkat eden" olarak tasvr etmektedir.
(Allh'n) "Rahmn'n nefesi" araclyla Zt'ndan dar ilk frd ey Rubbiyet'tir.
Bunu hemen lemin vcd kazanmas izledi, nk lem Rubbiyyet'in ve onunla de b-
tn (dier) lh simler'in gerektirdii idi. Bu gr asndan Rahmet'in her eyi kapla-
d ikrdr
308
.

Buna gre "Rahmn'n nefesi" Vcd'un ilkesi ya da madd eylerin lemi ile mnev
varlklarn lemine uzayan Vcd'un temeli olmaktadr. Bu ontolojik kbiliyeti asndan
"Rahmn'n nefesi"ne bn Arab Tabat gzyle bakmaktadr.

Bu gr asndan baklacak olursa "nefes" ister madd isterse mnev olsun iinde
Vcd'un btn sretlerinin tecell ettii (Aristo anlamndak lk Madde = Heyl olarak)
bir cevherdir. Bu anlamda Tabat kendisinde tecell eden her srete zorunlu olarak takaddm
etmektedir (ondan nce gelmektedir).

Nitekim evrensel Tabat (Tabat- Kll) kendisinden itibren belirli sretler ile tecell
eden eylerden nce gelmektedir. Hlbuki Tabat- Kll, gerekten de, Rahmn'n nefe-
sidir lemin, en ycesinden en alt kademesine kadar, btn sretleri bu ilh nefesin
zellikle fiziksel cisimler leminin ilk maddesinin (Cevher-i Heyln'sinin) iine ya-
ylmas dolaysyla zhir olurlar. Fakat onun nrn ruhlara ve a'raza yaylmasna gelince
bu baka bir yaylmadr
309
.

Bu pasaja gre Rahmn'n nefesi, adna Heyl denilen ve fiziksel sretleri kabl eden
mahal olan lk Madde'ye yaylmakta ve madd lemdeki cisimlere varlk vermektedir. Ayn
zamanda bu "nefes" nrn ruhlara, yni madd olmayan eylere de varlk vererek rhn
cevherlere de yaylmaktadr. Bu, kez a'razn iine de yaylmakta ve bunlarn sfatlar olarak
var olmalarna sebeb olmaktadr.

Hakk'n Rahmn'n nefesi olarak varlk bahetmesi, bn Arab iin, akla rastgele gelmi
olan bir mcerret mecz deildir. Bu, temelde zorunlu olan bir maczdr. bn Arab'nin g-
rne gre, (sz konusu olan) ontolojik olay fizyolojik teneffs olay ile, her bakmdan, a-
kmaktadr. Buna dayal olarak da insnn nefes alp vermesi ile ilgili btn temel nitelikler,

307
Daha nce de grm olduumuz gibi, lh simler Hakk'n lemdeki ey ile olan ilikileridir. Ve mesel
"Zhir"/Btn", "Evvel"/"hir" gibi isim iftleriyle uyumlu olarak ztlklar Hakk'da bu dzeyde ortaya kar.
308
Fuss, s. 144/119/184/III-4 ve 5.
309
Fuss, s. 273/219/455/IV-354.
Yazarn nsz
109
benzetim yoluyla, Allh'n "nefesi"ne de uygulanabilmektedir. Bu hususu bn Arab'nin ken-
di tasvri araclyla aada aklamaktayz
310
:

Hakk kendisini "Rahmn nefes" ile vasfetti (nitelendirdi). Hlbuki her mevsf (nitele-
nen) iin bir sfat gerekir ki (bu mevsf) bu sfatn icab olan eylerin tmnde ona tb
olsun. Ve sen muhakkak nefesin teneffs eden kimsede neyi gerektirdiini bilirsin
311
. te
bunun iindir ki lh Nefes lemin sretlerine nisbetle tpk bir Cevher-i Heyln gibi-
dir. Ve (bu kbiliyeti asndan da) O, ancak, Tabat'n "ayn"dr.

Bu sebebten tr drt unsur (ansr- erbaa) da, yce rhn varlklar da, yedi gn
ervh (ruhlar) da hepsi Tabat'n "sret"lerinden ibrettir
312
.

Buna gre unsurlar Tabat'n sretlerinden bir srettir. Unsurlarn daha stnde bulunan
eyler de ve bu unsurlardan domu olanlar da kez Tabat'n sretlerindendir. Unsurla-
rn stnde bulunan eyler ise yce ruhlardr. Gklerin ruhlar ile a'yn- sbiteleri
unsrdir (yni unsurlar lemine mensbtur). nk onlar unsurlarn (asl mesbesindeki
ince buhar
313
gibi bir ey olan) duhan'ndandrlar.
Ve her bir gkten ve meleklerden hsl olan eyler de unsrdir. (Gklerin) stnde bu-
lunanlar ise Tabat lemine ait mahlklardr. te bunun iindir ki Allh onlar yni Me-
le-i A'l denilen bu yce ruhlar biribirlerine hasm olmakla nitelendirdi. Zr Tabat
(mhiyeti gerei) kendiliinden karlkl kutuplara ayrlma eilimindedir. (Aslnda
Hakk'n leme balln gsteren) nisbetlerden ibret olan lh simler arasndaki bu
karlkl kutuplara ayrlmann tek sebebi Rahmn Nefes'dir. Sen bu hkmn dnda o-
lan Zt' grmez misin ki O, kendi hakknda, "lemlerden gandir" (lemlere ihtiyac
yoktur) buyurmutur
314
. te bunun iindir ki lem kendini cad eden Yaratc'nn sreti
zere meydana kt. Hlbuki lem lh Nefes'den
315
baka bir ey deildir.
Buna gre lh Nefes'e rif olmay dileyen kimse lemi bilmelidir
316
. nk nefsini bi-
len kimse orada zhir olan Rabb'ini de bilir. Bu demektir ki lh simler'in sonularnn
zhir olmamas dolaysyla hsl olan basnc, Allh'n lh simler'den boaltmasyla bu
lem Rahmn Nefes'de zuhra gelmi olmaktadr. Byle olunca da onu
317
kendi nefesin-
de cad etmekle kendi nefesine (rahmet ve) ihsnda bulunmu oldu. u hlde Rahmn
Nefes'in ilk sr gene Allh'da belirdi. Ondan sonra da lh Emir son varla varncaya
kadar (tedrcen ve sz konusu i basndan kurtulacak ekilde tenfs-i gumm ile yni
skntlar her seferinde) nefes vererek boaltma yoluyla nzil oldu.

bn Arab bu pasaj ksa bir iirle bitirmektedir. Bunun ilk msra: "Nefesin aynnda olan
her ey gece karanlnn sonundaki aydnlk gibidir" eklindedir. Bu durumda btn lem
karanla brnm vaziyettedir. Fakat bu karanlk geceyars karanl deildir, nk artk
herhangi bir anda skmesi beklenmekte olan afan bilkuvve mevcd bulunmaktadr.

310
Fuss, s. 182/143-144/244/III-.
311
nsn teneffs ettii iindir ki onun nefesinin lisanla ilgili sretler olan sesleri ve kelimeleri kabl etmek yete-
nei vardr. (Kn, s. 182).
312
Fuss, s. 182-183/144/244/III-167 ve 168.
313
Buhar (duhn) btn madd sretler iinde en az madd olan ve en incesidir.
314
Zt'n lemin grn ile biztih hibir ilikisi yoktur. Eer lem Zt'n faaliyetinin dorudan doruya bir
sonucu olsayd o zaman iinde hibir kutuplama olmazd.
315
lemin bu tarzda zuhru, zorunlu olarak, Yaratc's olan "Rahmn Nefes"in tabatn da yanstr. lh
simler'deki kutuplamadan tr "Rahmn Nefes" de kutuplamay zorunlu kld iin lem de kutuplara b-
lnmtr.
316
Fuss, s. 185/145/248/III-177.
317
Yni lh simler'inin sretlerinden oluan lemi.
Yazarn nsz
110
Bu msra yorumlarken Prof. Aff yle yazmaktadr
318
: Nefes, iinde btn varlklarn s-
retlerinin tecell ettii madd cevherin (Cevher-i Heyln'nin) semboldr. Bunun ii katk-
sz karanlktr; yni kesinlikle bilinemez. Ama tecell asndan baklacak olursa, karanln
ortasnda lemin btn sretleri belli belirsiz gzlenebilmektedir. Rahmet, hi kukusuz, bn
Arab'nin dnce yapsn belirgin bir biimde karakterize eden anahtar-kavramlardan biri-
sidir. Rahmet'e ok yakn ama ondan belki biraz daha nemsiz baka bir anahtar-kavram ise
Muhabbet kavramdr. Baka bir gr asndan lh Muhabbet de, eninde sonunda, Rah-
met'in aynsdr. Teoloji asndan bu, Allh'n lemi yaratmasndaki temel sikdir; bn Ara-
b'nin ontolojisine has terimlerle de Hakk'n kendini izhr etmesindeki itici kuvvettir. Bu b-
lm kapatmadan nce bu kavram tahll edecek ve bunun bn Arab'nin felsef sisteminde
igl ettii yeri tartacaz.

Muhabbet kavramnn bn Arab'nin dncesinde niin byle bir nemli rol oynadnn
zel bir sebebi vardr. Bunun nemi, bn Arab'nin felsefesinin temeli ve z saylabilecek
olan, u Kuds Hads'den ileri gelmektedir: "Ben bir gizli hazine idim. Bilinmeyi istedim
(ahbabtu = sevdim). Mahlkat yaratp kendimi onlara bildirdim. Onlar da beni bildiler".

Bu Kuds Hads'in de ak bir ekilde bize bildirmekte olduu gibi Sevgi (hubb), Hakk'
lemin yaratlmasna tahrik etmi ilkedir. Bu anlamda da bu "yaratln srr" (Srr- Halk)
ya da "yaratln sebebi"dir (llet-i Halk'dir). Eer bu dnceyi bn Arab'nin daha karakte-
ristik szleriyle ifde edersek, Muhabbet, Hakk'n "Dipsiz Karanlk = Am" hlinden karak
kendisini btn varlklarn sretlerinde izhr etmee balamasnn sebebidir.

Daha genel bir ifdeyle, bn Arab iin "Muhabbet" her hareket"in ilkesidir. lemde vu-
ku bulan (mesel bir kimsenin bir ey yapmas, v.s. gibi) btn hareketlerin hepsi "Muhab-
bet"in itici kuvvetinin eseridir. Bizde ve civarmzda vuku bulan olaylar aklarken dikkati-
miz "Muhabbet"den baka sebeblere
319
ynelmek eilimindedir. Biz yaptmz bir iin sebe-
binin genellikle (mesel korku, fke, sevin, v.b. gibi) bir ey olduunu syleriz. Byle ya-
parken de gerek sebebi, yni btn sebeblerin temel sebebini gzard etmi oluruz. Ama -
riflerin gznde, btn Varlk dzeylerinde, harekete dayanan btn olaylarn sebebi "Mu-
habbet"dir. Eer muhabbetin faaliyeti olmasayd her ey ebed skn yni hareketsizlik h-
linde olacakt. Hareketsizlik hli (skn) ise, var olmama (adem) hlidir
320
.

Bu gr asndan, lemin adem hlinden varlk hline geii byk lekli bir ontolo-
jik harekettir ve bu hareket de lh Muhabbet araclyla kurulmu bulunmaktadr. bn Ara-
b bu kavram u ekilde ifde etmektedir:

Asl olan hareket, lemin iinde (sknette) bulunduu yoklukdan (adem'den) varla
doru hareketidir. Bunun iindir ki lh Emr'in skndan hareket olduu sylenir. Byle
olunca, lemin varlna sebeb olan hareket de bir muhabbet hareketidir. Resulllh,
muhakkak ki, "Ben bilinmeyen bir hazne idim. Bundan dolay bilinmee muhabbet et-
tim" Kuds Hadsi ile buna dikkati ekmitir. u hlde eer bu muhabbet olmasayd -
lem de zuhr etmezdi. Byle olunca, lemin yoklukdan varla doru hareketi de yarat-
cnn muhabbetinin ona doru hareketi olur...

318
Fuss erhi, s.197-198.
319
Yni "yakn sebebler" (esbb- karbet).
320
Fuss, s. 255-256/203/411/IV-164.
Yazarn nsz
111
Zr lem de kendi nefsini varlk ynnden mhede etmeyi sever. Dolaysyla ne yn-
den baklrsa baklsn, sbit olan yoklukdan varla hareketi hem Hakk tarafndan hem de
kendi tarafndan bir muhabbet hareketi oldu
321
.

Btn bunlar da Hakk'n Muhabbet'inin O'nun hem lm'inde ve hem de Vcd'unda
"kmil" olmasndan trdr. Eer Hakk zt mutlaklnda izole edilmi olarak kalm ol-
sayd, ne lm'i ve ne de Vcd'u kemle eriebilirdi. bn Arab bu mnsebetle unlar sy-
lemektedir
322
:

Keml kendi ztnda muhabbet edilen bir eydir. Allh'n kendi Zt' hakkndaki ilmi ise
O'nun lemlerden gan olmas hasebiyle yalnz kendisine mahsstur (yni kadm'dir).
Ancak lemin a'ynndan (olan varlklardan) itibren oluan hdis
323
(sonradan olumu,
ezel olmayan) bir ilimle ilim mertebesinin kemle ermesi kald. Kemlin sreti de, le-
min varlklar vcd bulduu zaman, hem kadm ve hem de hdis ilim ile gereklemi
oldu. Bu bakmdan ilim mertebesi de iki ynden kemle erer. Vcdun kemli de buna
benzemektedir. Zr vcdun dahi bir blm ezeldir, dier bir blm ise ezel deildir
ki ona da hdis denir. Ezel olan, kendi nefsiyle var olan Hakk'n vcdudur. Ezel olma-
yan (hdis olan) ise lemin sretleriyle sbit olan Hakk'n vcdudur ki buna huds
(sonradan olma) denir. nk lemin bir blm dierine byle zuhr eder. Byle olun-
ca lemin sretleri de Hakk'n kendi nefsine zhir olur. Varlk da kemle ite byle erer.

Bylece bn Arab Muhabbet kavram ile Rahmn Nefes kavramn biribirlerine bala-
d bir sonuca varmaktadr
324
:

Demek ki lemin hareketi de kemle ynelik bir muhabbettir. Bu gerei iyi anla!
Sen grmyor musun ki Allh, lem diye isimlendirilen eyin ayn'nda sr (eserleri)
daha zuhr etmemi olan mahlkat, lh nefesiyle lh simlerden nasl da meydana
getirdi? Bu nefes dolaysyla rahat'a ermek O'na sevdirildi. Hlbuki O bu rahata en y-
celerdeki ve en alaklardaki sr varlklar(a sret vermek) sebebiyle erdi. Buradan, hare-
ketin muhabbetten doduu da sbit oldu. Buna gre lemde muhabbete nisbeti olmayan
hibir hareket yoktur.


* * *










321
Fuss, s. 256/203/411/IV-164.
322
Fuss, s. 256/204/412/IV-165.
323
bn Arab Allh'da kadm ilmin yansra hdis ilmin de bulunduunu teslim etmekte ve, bylece, kelmclarn
ouna zt bir gr sergilemektedir.
324
N. Gencosman, s. 412-413/A.A. Konuk, IV-165 il 169.
Yazarn nsz
112

X . BOLUN
TUN ALEN! !ST!LA EDEN !LAH HAYAT


Bir nceki blmde lh Rahmet'in btn ontolojik dzeylerdeki btn varlklar kapla-
yp istil ettiini grdk. Bunun, Hakk'n Vcdu'nun kendilerine "mevcd" diye tasvr e-
dilmek hakk verilmi olan btn varlklar istil ettii olgusunun, ve Hakk'n Sreti'nin de
btn Varlk lemi boyunca grnd olgusunun bir baka biimde ifdesi demek olduu-
nu da biliyoruz. Bu genel ekliyle, bu tez IV. Blm'de tebh anahtar-kelimesiyle tartlm
olanla ayndr.

Bu zel kapsamdaki tartmann balang noktas olarak gz nne alacamz anahtar-
kelime ise kabaca "seyrek", "ince" ve "zarif" anlamlarna ship olan ltf kelimesidir. Ltf'in
kart ise kesf'dir. Bu kelime ise eynn "youn", "kaln" ve "kaba" olmas vasflarna yni
youn bir maddyatla nitelik kazanm olan eyya dellet eder. Bunun semantik kart ola-
rak ltf, madd yanlar olaanst seyrelmi olmak hasebiyle dier eynn iine nfz ede-
bilen ve onlarla serbeste karabilen eynn bu niteliine iret eder. Ltf kelimesinin lh
simler'den biri olmas olgusunun bn Arab iin olaanst nemli bir anlam vardr.

Bu anlamda Ltf ismi Hakk', tpk renklerin cevherleri kaplamas gibi, btn Varlk -
lemine nfz ve istil eden rhn ve gze grnmeyen bir Cevher olarak temsil etmektedir.
Sonsuz deiken olan bu Cevher her eyi istil etmekte ve onlarn ztn tekil etmektedir.
Btn ferd eyler kendilerine has isimleriyle anlrlar ve bu sebepden tr de
biribirlerinden "farkl" bir eymi gibi tefrik edilirler ama bu farklar sdece ve sdece rz-
dirler. Btn leme siryet ederek istil eden o grnmeyen Cevher asndan bakldnda
her ey, sonunda, bir ve ayn eyden baka bir ey deildir. Bu konuda bn Arab'nin mesele-
yi kendine has bir tarzda aklamakta olduu u ifdelerine kulak verelim
325
:

(Allh kendi hakknda): "Muhakkak ki Allh Ltf'dir" (XXXI/16) demektedir. Buna g-
re O'nun, u ya da bu ekilde isimlendirilmi, u ya da bu ekilde tahdit edilmi olan bir
eyde o eyin "ayn" oluu muhakkak ki O'nun letfetinden ve ltfundandr. O her eyde
ylesine hzr ve nzrdr ki her sefer O'na, ancak o eyin olaan anlam ve zel ismi a-
raclyla dellet edilir. Buna gre biz olaan olarak "Bu gktr", "Bu yerdir", "Bu ka-
yadr", "Bu aatr", "Bu hayvandr", "Bu melektir", "Bu rzktr", "Bu yemektir" deriz.
Hlbuki her eyden ve her eyde kendini izhr eden tek bir "Ayn"dr.
Nitekim E'ar'ler de lemin tmnn, tek olan temel Cevheri dolaysyla, farksz oldu-
unu sylemektedirler. u hlde bu, bizim Tek Ayn (ayn- vhide) dediimiz eyin ayn-
sdr. Sonra E'ar'ler lemin a'rzla farkl eyya dnm olduunu beyn ederler ki
bu da bizim (sz konusu Cevher'in kendisini farkllatrarak) "eynn sret ve bant-
larla oalarak biribirinden ayrld" eklindeki tezimizin ayndr. Buna gre de sretin-
den, a'rzndan ya da mizcndan (doal yeteneinden) tr: "Bu, u deildir" denil-
mektedir, ama dier taraftan cevherleri ynnden bu tpk u'nun aynsdr. Artk sen
hangisini beenirsen onu syle. Bunun iindir ki her sretin (ya da a'rzn) ve her miz-
cn tanmnda cevher bizzat gz nnde tutulmaldr.


325
Fuss, s. 239/188-189/371-372/IV-79 ve 80.
Yazarn nsz
113
Bununla beraber, bizim tezimizle E'ar'lerinki arasnda temelden bir fark bulunmaktadr;
nk biz: "Muhakkak ki Cevher Hakk'dan gayr deildir" deriz; (ama E'ar) kelmc-
lar(): Cevher diye isimlendirilen eyin, her ne kadar Hakk ise de o Cevher keif ve tecel-
l ehlinin andklar Hakk'n ayn deildir" derler. te bu da Hakk'n Ltf olmasnn hik-
metidir (derin anlamdr).

Bu pasajda bn Arab'nin kendi tezi ile E'ar ontolojisi arasnda belirli bir dereceye ka-
dar zdelik olduunu teslim etmesi dikkate yndr. E'ar Ekol kelmclar lemin tek bir
Cevher'den ibret olduunu ve ferd ey arasndaki farklarn ise rz niteliklerden doduu
grndedirler. Bununla beraber, bn Arab bu iki ekol arasnda temelde bir fark bulundu-
una dikkati ekmeyi unutmamaktadr. Kn: "E'ar'ler, her ne kadar lemin btn sretle-
rinde zhir olan Cevher'in tekliini iln etmekte iseler de bunun yannda bir daliteyi de, y-
ni lemi kaplayp istil eden Cevher'in Hakk'dan farkl olduunu da, beyn etmektedirler"
demektedir
326
.

imdi, Kur'n Allh'n Ltf olduunu beyn ettikten hemen sonra "Allh Habr'dir" yni
her eyden haberi, bilgisi vardr demektedir. bn Arab iin bunun da ok zel bir anlam
vardr. Eer Ltf, Hakk'n lemdeki mevcd zhir ey ile olan ilikisine yollama yapyorsa
Habr de O'nun btn ile yni bilin shibi varlklarla olan ilikisine dellet etmektedir. Yni
baka bir deyimle, Hakk yalnzca lemde zhirde mevcd olan btn eyya nfz etmemek-
te, ayrca bilin shibi btn varlklarn da btnn istil etmekte ve bylece bilincin faaliye-
tinin de temelini oluturmaktadr.

Hakk Alm'dir (her eyi bilir) ve lmi de ezel ve ebeddr. Buna binen istisnsz her ey
Hakk'a ezeldenberi mlmdur. Fakat bu ezel bilgi trne ek olarak Hakk bilin shibi her
bir varl da nfz edip kapladndan, eyy bu varlklara mahsus bilgi ve tanma uzuvlar
araclyla da bilir ve tanr. Eer konuya kardan yni beer ynden bakacak olursak, bee-
rin grdn ya da iittiini sand her eyin gerekte onun btnnda mukm olan Hakk'n
onun duyu organlar araclyla grp iittii eyler olduunu anlarz.

Bu son trden bilgiye bn Arab, mutlak bilgi'nin (ilm-i mutlak'n) kart olarak, ilm-i
zevk ya da ilm ani-l ihtibr (yni haberden elde edilen bilgi) demektedir. bn Arab'ye g-
re: "And olsun ki, iinizden cihd edenleri ve sabredenleri bilip tanyalm diye sizi hep dene-
riz" (XLVII/31) melindeki Kur'n yeti zellikle bu trden, zevk bir bilgiye dellet etmek-
tedir. Aksi hlde Allh iin "bilip tanyalm diye" demesinin bir anlam olmazd zr Allh
mutlak lm'iyle her eyi balangtanberi zten bilmektedir. Bu yet ise anlamldr nk bu-
rada beyn olunan "zevk" Bilgi ile ilgilidir.

ikr olarak zamana bal (hdis) bir olgu "zevk" Bilgi'nin belirgin nitelii udur ki
elde edilmesi iin zorunlu olarak bir bilgi edinme organn gerektirir. Bununla beraber, Al-
lh'n organ, uzvu olmadndan bilgi edinmesi ancak ferd varlklar organlar araclyla
olur. Zten letfet ilkesinden bildiimiz gibi zhiren beer organlar olarak grnen eyler
aslnda, Hakk'n bizzat brnd eitli kevn sretlerden baka bir ey deildir.

Lokman daha sonra Hakk' Habr sfatyla nitelendirdi; yni O'nu haberden elde edilen
bilgi dolaysyla lim bildi. Bu tr lim ise "And olsun ki, iinizden cihd edenleri ve
sabredenleri bilip tanyalm diye sizi hep deneriz" (XLVII/31) melindeki yette bildir-
dii ilimdir. Bu da zevk bir bilgidir. Bylece Allh her eyin gereini (ezelden) bilme-

326
Kn, Fuss erhi, s. 239.
Yazarn nsz
114
sine ramen kendi nefsini (mutlak olmayan bir biimde) bir bilgiden faydalanyormu
gibi gsterdi... Bylece Hakk Tel zevk ilim ile mutlak ilim arasnda bir fark bulundu-
unu beyn etmi oldu.

Buna gre zevk ilim, bilgi edinme melekelerine baldr. Allh gerekten de kendi
nefsinden haber verirken kendisinin, iin dorusu, kulunun bilgi edinme melekeleri-
nin "ayn" olduunu beyn etti. Bir kuds hadsde: "Ben kulumun sem'i (yni iitme
melekesi) olurum" buyurmaktadr. Hlbuki bu sem'i kulun melekelerinden bir mele-
kedir. "Onun basar olurum" szndeki basar da kulun melekelerindendir. "Onun di-
li olurum" szndeki dil ise kulun a'zlarndan bir uzuvdur. "Onun eli, aya olu-
rum" szlerinde de el ve ayak gene kulun a'zlarndan birer uzuvdur. Byle olunca
Allh trifinde yalnzca kulunun melekelerinden sz etmedi, uzun uzadya a'zlarn
da zikretti. Hlbuki kul btn bu melekeler ve a'zlardan baka bir ey deildir. Bu-
na gre kulun msemmsnn "ayn" (bu kuds hadse gre) Hakk'dr. Ama kulun
"ayn" efendi deildir. nk nisbetler kendi ztlaryla biribirlerinden farkedeler.
Hlbuki bu nisbetler kendisine isnad edilen Hakk ise, farkedilmez. nk varlk -
leminde btn nisbetlerde O'nun "ayn"nn gayrs yoktur. Byle olunca O btn
nisbetlere, btn izfetlere ve btn sfatlara ship olan Tek Ayn'dr
327
.

Hakk, bu anlamda, her eye nfz ederek istil etmitir. Hakk, her bir eyin gerektirdii
geree (yni kendisinin ezelde ship olduu istdda) uygun olarak lemdeki btn varlk-
lardadr. Eer Hakk'n Sret'inin eyya bu nfzu olmam olsayd lem de vcd bulmaz-
d
328
. Zr Kn'nin dedii gibi
329
: "Mmkntn kk ademdir. Ve varlk da Allh'n Sret-
'idir. Buna gre eer Allh, varlk sfatyla varlk olan Kendi Sret'inde zhir olmam olsay-
d, btn lem de saf ademde kalrd".

Ontolojik mmknat hlinde iken, adem hlini terk edip de varlk hline geebilmeleri i-
in, btn varlklarn Vcd'un kendilerine nfz edip istil etmesine mutlak olarak ihtiya-
lar vardr. Bu durum bn Arab tarafndan, zel bir somut eyin herhangi bir sfatnn ya da
niteliinin bilfiil ancak bir Tmel'in ferdlemesi yoluyla mevcd olabilecei dncesine
benzer ekilde mtla edilmektedir
330
. bn Arab'yi tam bir efltuncu gibi kabl etmek
mmkn olmasa da, arz olarak, onun dnce biiminde olaylara efltuncu bir gzle bak-
mak hussunda ikr bir eilim bulunmaktadr. zerinde durmakta olduumuz konu da o-
nun dnce tarznn bu safhasn ortaya koyan bir rnektir. Kn'nin u mtlas bu nok-
tay aklamaktadr
331
:

(bn Arab) lemin varlnn Allh'n Sret'ine asl olarak baml oluunu ferd zellik-
lerin biztih "hayat" ve biztih "ilim" gibi tmel gereklere baml oluu ile mukayese
etmektedir.
Mesel, Zeyd gibi zel bir ahstaki "bilgi"nin varl kendiliinden tmel "bilgi"ye ba-
ldr. Eer tmel "bilgi" olmam olsayd lemde lim de bulunmaz, ve "lim olma" nite-
lii de hi kimseye izfe edilemezdi. Tmyle benzer bir ekilde, belirli her ferd
mevcd Hakk'n Varlna (Vcd'una) baldr zr Varlk Hakk'n "Vechi" ya da Sre-

327
Fuss, s. 239.
328
Fuss, s. 240/189/
329
Kn, Fuss erhi, s. 24.
330
"Eer bu anlalabilir tmel gerekler (yni Efltun'un dea'larna tekbl eden bu hakaik-i mkule-i klliye)
olmasayd u somut ferd mevcdlar (mevcdat- ayniyye) leminde hibir ey zuhura gelmezdi. (Fuss, s.
24/55/23/I-169).
331
Kn, Fuss erhi, s.24.
Yazarn nsz
115
ti'dir. Hakk'n Varl'nn dnda ne bir ey var olabilir ve ne de bir eye varlk izfe edi-
lebilir.

Bu gre gre bir eye ancak Hakk'n Sret'inin kendisini kaplayp istil etmesi hlinde
mevcd denilebilmesi mmkn olduundan, demek oluyor ki btn mevcdlarn Hakk'a te-
melden ihtiyac vardr. Bu ihtiyac her bir mevcdun dernunda mukmdir. Bu, bir eyin ken-
di dndaki bir baka eye ihtiyac duyduu olaan hllerden biri gibi deildir. Bu trden te-
mel bamll bn Arab iftikar
332
(yni, kelime anlamyla: "fakirlik gsterme hli", "ok
byk bir ihtiyac olma hli") diye isimlendirmektedir.

Hlbuki Hakk da, eer lem olmaz ise, lhi simler ve Sfatlar dzeyinde kuvveden fiile
kamamaktadr. Bu anlamda Hakk leme muhtatr. u hlde iftikar karlkl bir bantdr;
lemin Hakk'a iftikar onun mevcd olmas, Hakk'n leme iftikari ise Hakk'n tecellsi y-
nndedir. Bu husus bn Arab tarafndan u ekilde aklanmaktadr
333
:

Biz, bizde O'nunla zhir olan ve bize vermi olduu eyi (yni onun yznden zuhura
gelmi olduumuz varl), O'na verdik. Bylece btn emr (yni iler, olaylar, tecelller)
O'nunla bizim aramzda bllm oldu.

bn Arab Hakk ile mahlk lem arasndaki bu zel banty Sehl-i Tuster'ye atfettii
gd misliyle tasvr etmektedir. Bu hususda Kn unlar sylemektedir
334
:

Hakk varlk ynnden mahlkatn gdsdr; nk, tpk gdnn insn mevcd ve canl
tutmas gibi, varlk ynnden mahlkat da Hakk tarafndan mevcd ve canl tutulmakta-
dr.
Hakk da kendi ynnden (O'na ait simlerin, Sfatlarn, zelliklerin ve Bantlarn
Hakk'daki zuhurunu ancak mahlkatn mmkn klmas hasebiyle) kevn lemin zellik-
leri ve mahlkatn sretleri tarafndan gdlandrlmaktadr.

Eer lem de mahlkat da olmam olsayd lh simler ve Sfatlar zuhur edemi-
yeceklerdi. Mahlkat lh simlerin ve Sfatlarn kemlini izhr ettii iindir ki Hakk', tpk
O'nun "gds" imi gibi, beslemektedir".

Sen (seni belirleyen) ahkm (hkmler, iler) araclyla Hakk'n gdssn. Ve O da sa-
na (bahettii) varlk ynnden senin gdn olur. Bu takdirde sende meydana kan ey
(aslnda) Hakk'da zuhur etmi olur. Buna gre emr (i, vka) Hakk'dan sana ve senden
Hakk'dadr; u farkla ki sana mkellef denir. Hlbuki Hakk ancak kendi hlin ve istd-
dn uyarnca (yni a'yn- sbitene uygun olarak) "Beni mkellef kl!" dediin eyle
mkellef klmtr. Hakk'a ise (ism-i mef'ul = edilgen isim olmasndan tr asla) m-
kellef denmez
335
.

Varlk mhiyetiyle Hakk'n btn mahlkatn gds olduu tezinin, aslnda, saduyu s-
hipleri tarafndan dahi idrk edilmesi olduka kolaydr; ama bu tezin kart olan tezi, yni
mahlkatn Hakk'n gds olduu tezini, idrk etmek o kadar kolay olmamaktadr.


332
Fuss, s. 24/55/17/I-150.

333
Fuss, s. 181/143/243-244/III-164.
334
Kn, Fuss erhi, s. 180-181.
335
Fuss, s. 76-77 /83/93/I-69 ve 70.
Yazarn nsz
116

Kendilerine rzk verilmi olanlarn beslenmesi erzk ile olur. Ve rzk onu yiyenin v-
cduna girince ondan hibir ey geriye kalmakszn bedenine yaylr. nk gd onu yi-
yenin bedeninin her bir cz'ne nfz etmektedir. Hlbuki Hakk'n cz' yoktur. Byle
olunca da lhi simler araclyla yorumlanan bu lh Makmat'n tmne birden....
tahalll etmek (yni, bu kapsamda, nfuz edip ayrarak beslemek) gereklidir. Ve bu en
ulu ve en yksek Zt'n (bu kabil bir gdnn hullnden sonra) bu Makmat dolaysyla
zuhur ve tecellsi de gerekli olmu olur
336
.

Gdnn gd olarak tesir etmesi, yni bedenin her bir cz'ne nfz edip de organizma
tarafndan tmyle zmlenmeden insn beslemesi mmkn deildir. Ama Hakk'n
cz'leri var mdr ki? Eer "cz'" kelimesini madd bir anlamda idrk edecek olursak,
Hakk'n cz'lerinin olmad ikrdr. Hakk'n rhn cz'leri ise O'nun lh simleridir.
Byle bir kavram cidd bir sonuca yol amaktadr; nk Hakk'n lh simler dzeyinde
mahlkat tarafndan nfz ve istil edildiini ve Hakk'da gizli bulunan btn mmkntn da
ancak byle bir nfz ve istil syesinde somut bir biimde varlk kazandn beyn etmek-
tedir.

Bylece lh Tecell'nin, hi de, Hakk'n lemdeki her eye nfz ve istil ederek ken-
dini bu lemin sretlerinde izhr etmesi gibi tek tarafl bir olay olmadn grmekteyiz. Te-
cell, ayn zamanda, lemdeki eylerin Hakk' istillardr da. Bununla beraber lemdeki e-
yy, mhiyet i'tibriyle, Hakk'a nfz ve istil eden ve O'nun tarafndan zmlenen cevher-
ler olarak dnmemizin bile sama olmas hasebiyle bu srecin te yan iin de, yni lemin
Hakk tarafndan nfz ve istil edilmesi keyfiyeti ve Hakk'n lemdeki eylerde tecell etme-
si iin de, dorudur. Tecell srecinde zuhur eden bu biribiri iine yaylma keyfiyeti bir Nes-
ne olarak Hakk ile nesneler olarak ey arasnda vuku bulan bir ey deildir. Bu her iki yn-
den de bir saf Fiil olaydr. Sanrm bu nokta bn Arab'nin tecell kavramnn doru bir bi-
imde idrk edilebilmesi iin olaanst bir neme shiptir; nk, eer bu konuyu isbetli
bir biimde idrk edemezsek koyu bir materyalizme saplanp kalmamz kanlmaz olacaktr.

Konuyu, bn Arab'nin bu karlkl olarak biribirinin iine yaylp istil etme srecini
tasvr ettii birka msran, yanlarnda bununla ilgili erhlerle birlikte, takdm ederek kapat-
mak istiyoruz
337
:

"Binenaleyh, delillerimizin de gstermi olduu gibi, biz Hakk iin varz; ve biz bizim
iiniz". (Biz, yni lem, Allh iin gdyz; nk O'nun somut bir biimde izhr iin
O'na destek olan biziz. Ayrca biz, kendimiz olmak hasebiyle kendimize destek olmamz
bakmndan bizzat kendimizin de gdsyz).
"Ve O'nun iin benim (O'nun sretlerinden biri) olmamdan baka re yoktur; dolaysyla
biz O'nun iiniz (O'nun mlkyz) ve kez biz (a'yn- sbitemizin hkm dolaysyla g-
rnrde bamsz varlk olarak) kendimiz iin varz.
"Buna binen benim bir Hve = O ve bir de Ene = Ben ynm bulunmaktadr. Hlbuki
Hakk'n Benliinin zuhru iin "Ben" sz yoktur". (Somut bir ferd varlk olarak
biribirine kar iki vechim bulunmaktadr. Bunlardan biri benim en dern cevherim yni
hviyyetim olarak Hakk'dr. Dier vechim ise leme ynelik olup benim Hakk'dan farkl
bir mahlk olmam salayan zhir benliimdir. Bylece her mahlk Hakk'dan hem
hviyyet ve hem de enniyyet yni benlik elde eder. Hlbuki Hakk lemden bir Benlik el-

336
Fuss, s. 79/84/94-95/II-75 ve 76.
337
Fuss, s. 79/84/95-96/II-76 il 78.
Yazarn nsz
117
de etmez; nk herhangi bir ferd mahlkun benlii, kendi bana, Hakk'n Ene'sini
yniBen'ini oluturmaz).
"Lkin Hakk'n zuhru benim vcdumdadr. Buna gre biz Hakk iin det bir kab gi-
biyiz".

Bu mtlalardan sonra artk bu blmn esas konusu olan, tm lemin lh Hayat tara-
fndan istil edilmesi olgusuna dnyoruz.

Grm olduumuz gibi bn Arab'nin dny grne gre "vcd" her eyden nce ve
esas olarak Hakk'n dinamik vechi ynyle, yni Fiil olarak, kendisidir. Burada "Vcd"
yalnzca eynn mevcd olduuna dellet etmemektedir. Fiil mhiyetindeki Hakk olarak
"vcd" kavramna bn Arab ok zel bir anlam vermekte ve onu Hayat ile zdeletirmek-
tedir.

Onun iin Hakk'n btn varlklar kaplayp istil etmesi demek lh Hayat'n Varlk -
lemini tmyle kaplayp istil etmesi demektir. Btn evren ezel bir Hayat dolaysyla r-
pnp durmaktadr. Ama bu darabn insnlarn ounun idrki dndadr. Bunlar iin lemin
ancak minik bir blm canldr; yni varlklarn yalnz belirli bir blmnde hayat vardr.
Hlbuki riflerin gznde lemdeki her ey canldr.

"O'nun benzeri olan hibir ey yoktur. iten (Semi') ve Gren (Basr) O'dur" (XLII/11).
Bu yetin ilk yarsnda Allh lemdeki herhangi bir eyle benzerlii yalanlayp reddet-
mekte
338
ama ikinci yarda ise iitme ve grme melekesine ship btn canllar kapsa-
yan, kendine mahss iki Sfat beyn etmektedir. Fakat, gerekte, lemde canl varlklar-
dan baka bir ey yoktur; u farkla ki bu olgu, hiret leminde btn insnlar iin ikar
olacak iken, bu lemde baz kimselerin idrkinden silinmi bulunmaktadr. Bunun sebebi
de hiret'in canllarn meskeni olmasdr
339
.

Varlk-(ya da baka bir deyimiyle)Hayat her eyi istil eder, her eyde seyern eder. Bu
olgunun Varlk-vechesinin idrki herkes iin kolaydr, nk herkes btn "eyler"in
mevcd olduunu zorlanmadan idrk etmektedir. Ama Hayat-vechesi btn insnlarn idr-
kine ak deildir. te bunun iindir ki insnlarn ounluu lemdeki her eyin canl oldu-
unu grememektedir. Bunu grebilmek iin keif ehli'nden olmak gereklidir.

Daha nce de grm olduumuz gibi, Hakk'n tecellsinde yeknesaklk yoktur; aksine
tecell, tecellgha bal olarak, sonsuz deiken ve eitlidir. Buna binen, Vcd'un ya da
Hayat'n her eyi kaplayp istil ettii her ne kadar doru ise de bu, her eyi yeknesak bir bi-
im bir tarzda kaplayp istil etmez. Bu istil ekilleri her hl iin sfiyet ve bulanklk dere-
cesine gre deikendirler
340
. Bunlar unsurlarn karmnn isbetli ve mnsip bir oranda
vuku bulduu ahvle misl olarak hayvanlarn doumunu gstermektedirler. Gene bunlara
gre, unsurlarn uygun bir oranlamasnn artk muhafaza edilemedii bir karm sz konusu
olduunda bitkiler hsl olmaktadr. Unsurlarn isbetli ve uygun orandan iyice uzak bir kar-
m ise mdenleri ya da hareketsiz eylerin huslne yol amaktadr.

bn Arab'nin gr asndan byle bir teori lh Hayat'n lemdeki eyda farkl "sfi-
yet" ve "bulanklk" derecelerinde tecell etmekte olduu olgusuna kr olanlara zgdr. A-

338
Bunun anlam IV. Blmde enine boyuna tartlmt.
339
Kani, Fuss erhi, s. 194.
340
Bunun iin mesel Gazl'nin Maksid-l Felsife'sine baknz.
Yazarn nsz
118
vm gerei ancak hiret'de gzlerindeki "perde" kaldrld zaman grecektir. Fakat keif
ehli havas Hakk'n her eyi kaplayp istil eden Hayat' syesinde her eyin canl olduunu
daha bu lemde iken bile bilmektedir.

bn Arab iin Hayat'n en uygun sembol "su"dur. Su btn doal unsurlarn temelidir
ve lemdeki en kk keye dahi akp nfz edebilmektedir. "Hayat'n srr suda yayld"
341
.
Ve mevcd olan her eyin terkbinde muhakkak "suyumsu" bir unsur bulunur, nk su un-
surlar arasnda en temel unsurdur. Her ey ihtiv ettii su dolaysyla canldr. Btn eyda
farkl derecelerde mevcd olan "suyumsu" unsur ise her eyde bilfiil sr olan Hakk'n
Hviyyeti'ne tekbl etmektedir.

bn Arab'nin "su"yu, bu anlamda, "Eyyb Kelimesindeki Gayb Hikmet" ile ilgili bl-
mn daha banda zikretmi olmas anlamldr. Prof. Aff, bu balamda ve isbetli bir bi-
imde, bn Arab iin Eyyb'un Gayb lemi hakknda ekden pheden vehim ve kuruntudan
uzak yni yakn bir bilgi elde etmee gayret eden kimsenin sembol olduuna dikkati ek-
mektedir. Eyyb'un mruz kalm olduu insn tketen ile ise, bundan tr, fiziksel bir i-
le fakat deil Gayb lemi hakknda "yakn"i elde etmee abalayp da buna ulaamyan bir
kimsenin mnev ilesidir. Ve Eyyb kendinden bu ileyi izle etmesi iin Allh'a yalvard-
nda Allh ona ayaklarnn yanndan akmakta olan suda ykanmasn emretmektedir. Su, bu-
rada, btn mevcdatta sr olan Hayat' remzetmekte, ve "suda ykanmak" da "vcd suyu-
na" dalarak varln gereini idrk etmek demektir
342
.

Bundan byle Hayat "suyu" ezeldenberi her eyde srdir. Her bir ey biztih kendi ba-
na mevcddur ama dier btn mevcdat ile birlikte Hayat'n sonsuz okyanusuna daldrl-
m bulunmaktadr. lk ynyle her ey tek ve mnferiddir; ama ikinci ynyle her ey le-
min tmnde sereyn eden "su"yun iinde kiiliini kaybetmektedir.

Bylece lemdeki her eyin iki farkl vechesi vardr: 1) kendisinin kendisi olarak grn-
d vechesi, ve 2) kendisinin lh Hayat olarak grnd ikinci vechesi. bn Arab her bir
ferd mevcdun mahlk olmasyla ilgili olan birinci yni "beer" ya da ahs vechesine
Nst, ve Hakk'n her bir ferd mevcddaki "ilh" vechesine de Lht adn vermektedir.

Binenaleyh, bn Arab'ye gre "Hayat"n rhn bir mhiyeti vardr. nk dokunduu
her eye canlandrp hayat bahetmek "Rh"un temel zelliidir. Bl Efendi'nin de kaydetti-
i gibi
343
"Hayat" aslnda "Rh"un ilk sfatdr, ve "Rh" da bu sfatyla neye dokunsa derhl
dikkati eker, onu diri klar.

Bilesin ki rhlarn zellii ilgilendikleri ve dokunduklar herhangi bir eyi diri klmalar
ve hayatn onda yaylmasna sebep olmalardr
344
.

Ve bn Arab'ye gre de btn Varlk lemi Evrensel Rh'un dorudan doruya etkisi al-
tndadr. Buna binen, tek bir istisns olmakszn, her mevcd olan ey onunla temas hlinde
olduundan diridir. Yalnzca bunlarn Evrensel Rh'dan etkilenme ekli, her birinin kendine
mahss "istdd"na uygun olarak, birinden dierine deimektedir. Baka bir deyimle, ey
arasndaki farkllk ancak birinden tekine deien Hayat iddeti bakmndan ortaya kmak-

341
Fuss, s. 213/170/319/III-314.
342
Aff, Fuss erhi, s. 245.
343
s. 172.
344
Fuss, s. 172/138/232/III-134.
Yazarn nsz
119
tadr, ama her eyi kaplayp istil eden Hayat'n iinde kendi nefislerini muhfaza etmeleri
asndan hepsi de ayndr.

Buna binen eyda yaylm olan Hayat'n bu blmne Lht (yni ilh veche) deni-
lir. Buna karlk Nst (ya da beer veche) ancak bu rhun kendisinde bulunduu ma-
haldir. Buna gre Nst'a da, srf iinde rhun bulunmas hasebiyle, rh denebilir
345
.

nsndaki Nst ile Lht arasndaki bant "hamur" ile "maya" arasnda mevcd olan
bant ile kyaslanabilir
346
. Her insnda lh "maya"dan bir nebze bulunur. nsn bu mayay
kmil bir srete brndrmei baarrsa "hamur"u da tmyle mayann etkisi altnda kalarak
sonunda "hamur" ile ayn mhiyeti haiz bir eye dnr (yni o da "maya" olur). Ledn l-
mi terminolojisi asndan ise bu, fen diye adlandrlan olaydr.


* * *
































345
Fuss, s. 172/138/232/III-135.
346
Fuss, s. 189/149/257/III-195.
Yazarn nsz
120

X ! . B O L U N

! L A H T E C E L L


Bundan nceki sayfalarda sk sk tecell kavramna deinildi. Ve bu kavram enine boyu-
na pek ok yerde de tahll edildi. Gerekten de tecell kavram bn Arab'nin dnce siste-
minin dayanmakta olduu en temel kavramlardan biridir. std'n lemin ontolojik yaps
hakkndaki btn dncesi hep bu eksen etrafnda dnmekte ve geni-lekli kozmik bir
sistem hlinde gelimektedir. Bu merkez kavram gz nnde tutulmakszn O'nun dny g-
rnn hibir blmn anlamak mmkn deildir. bn Arab'nin btn felsefesi, ksaca,
bir "Tecell Teorisi"nden ibrettir. Ve biz de O'nun dny gr ile ilgili meseleleri tartr-
ken, aslnda, tecellnin baz vechelerine k tutmaya almakdan baka bir i yapm deiliz.
Bu bakmdan bu blmn ana konusu hakknda, imdiye kadar, olduka bilgi edinmi oldu-
umuzu syleyebiliriz.

Tecell biztih gayb (yni mutlak bilinmez) olan Hakk'n kendini gitgide daha somut s-
retlerde izhr etmesi srecidir. Hakk'n bu ilh tecellsi ancak zel ve belirli sretlerde kuv-
veden fiile kabildiinden, tecell Hakk'n kendi kendini belirlemesinden ya da kendi kendi-
ni snrlandrmasndan baka bir ey deildir. Bu anlamda kendi kendini belirleme ya da s-
nrlandrmaya taayyn (etimolojik olarak: "kendini zel bir nesne, bir ayn klma") denilmek-
tedir. Taayyn bn Arab'nin ontolojisindeki anahtar-kavramlardan biridir.

Tecell, geliirken, belirli sayda menzil ya da dzey oluturur. Aslna baklacak olursa
bu merhaleler "zaman" snrlarnn dnda zamana bal olmayan bir yapdr. Ama ayn za-
manda da eynn tb olduu zaman dzeni iine de girmekte ve ona zel bir ontolojik ya-p
da kazandrmaktadrlar.

Fakat, ne olursa olsun, biz bu sreci tasvr etmee kalktmzda ister istemez zaman
dzenini izlemek zorunda kalmaktayz. Ve bu, tecell olayn tasvr ederken bn Arab'nin
kendisinin de doal olarak yapt eydir. Fakat, Hakk'n ilh tecellsinin yalnzca zamana
bal bir srec olduunu zannetmek ne kadar hatl olursa, bunun daha ok bizim lisnmzn
yapsnn sebep olduu bir gereklilik olduunu dnmek de o kadar yanl olur.

Hakk'n tecellsinin, aslnda, ifte bir yaps vardr. Bu, trih-tesi/zaman-tesi bir olay
olduu kadar zaman iinde zuhur eden bir olaydr da. Bunun Varln bnyesinde gzlenen
en byk coincidentia oppositorum (ztlarn akmas) olay olduunu sylemek mmkn-
dr. Ezeldenberi Hakk'dan leme doru ayn tecell sreci tekrarlanm olduu ve
sonsuzadek de tekrarlanaca iin bu zaman iinde vki olan bir olaydr. Bununla beraber,
hep ayn ontolojik model kendini sonsuzadek tekrarlamakta olduundan ve ilk tecell dalga-
snn harekete geer gemesiyle de hemen ikinci dalgann da hsl olmas salanm oldu-
undan dolay, bu srecin tmyle ezel ve statik bir yapya ship olduu ortaya kmaktadr.

Hakk'n bu dinamik-statik tecellsi mertib (mertebeler, dereceler) cinsinden tasvr e-
dilmektedir. imdi nce Kn'nin "mertib"i nasl izah ettiine bir gz atalm
347
.

347
Kn, Fuss erhi, s. 239. Kn'nin biraz farkl bir aklamas iin I. Blm'e baknz.
Yazarn nsz
121

Kn Vcd'da (Varlk'da), yalnzca, Hakk'dan baka bir ey olmayan tek bir ayn ile
Vcd'un gzlenebilir (mehd) vechesi olan hakkat'nn bulunduunu syleyerek ie ba-
lamaktadr. Ama Vcd'un bu gzlenebilir vechesinin tek katmanl bir yap olmadn, bil-
kis bellibal alt katman kapsadn ilve etmektedir.

Birinci katman: Vcd bu dzeyde hl herhangi bir taayynden tmyle bamszdr.
Bu katman hakkat, belirsizlii (l-taayyn) ve "kayt altna alnamazl" (adem-i inhis-
r) ynleriyle temsil etmektedir. Baka bir deyimle bu dzeyde kesinlikle hibir tecell vuku
bulmamaktadr; Vcd burada kevn hakkatn bir blm olmakdan ok hl bizzat ayn'dr.
Ama daha sonraki btn ontolojik merhalelerin balang noktasn oluturmas bakmndan
O'nu kevn hakkatn bir blm olarak da telkki etmek mmkndr. Mutlak Karanln i-
indeki biztih "ayn" deildir.

kinci katman: Vcd burada kendi iinde Vcd'un ilh vechine ait btn faal (aktif)
taayynleri (yni lhi simler) olduu kadar Vcd'un mahlk ya da kevn vechesine ait pa-
sif taayynleri de ihtiv eden bir tecell tryle kendi iinde "belirgin"dir (taayyn etmitir).
Hakk bu merhalede hl Tek kalmaktadr. Bu Tek henz kesrete ayrmamtr; ama gene de
bu blnmenin zayf bir almetini gzlemek mmkndr. Baka bir deyimle, Hakk bilkuvve
(potansiyel olarak) ayrm bulunmaktadr.

nc katman: Bu, btn aktif (fail) ve etkin (messir) tecelllerin birlik iinde bulun-
duu lh Teklik (Ahadiyyet-i lhiyye) ya da Allh merhalesidir.

Drdnc katman: Bu 3. Merhale olan lh Tekliin bamsz taayynlere yni lh
simler'e ayrt merhaledir.

Beinci katman: Bu merhale pasif (infil) yapdaki btn tecellleri birlik iinde ihtiv
eder. Bu kevn lemdeki mahlk ve mmkn btn eylerin birliini temsil eder.

Altnc katman: Burada bundan nceki merhalenin birlii artk fiilen mevcd olan eyle-
re ve zelliklere ayrmaktadr. te bu merhle "lem" merhalesidir. Ne kadar cins, tr, ferd,
blm, arz, bant, v.s... varsa hepsi de bu merhalede kuvveden fiile karlar.

Grdmz gibi Kn'nin lh Tecell'yi ok katmanl bir yapda gsteren bu tasvri
tecell olayn statik yni zamana bal olmayan vechesiyle takdm etmektedir. bn Arab ise
ayn eyi ok daha dinamik bir ekilde takdm etmei tercih etmektedir. O'na gre, daha nce
de szn etmi olduumuz gibi, bellibal iki tip tecell vardr. Bunlar Feyz-i Akdes ve
Feyz-i Mukaddes'dir.

bn Arab'nin, burada, Plotinos'un (M.S. 205-270) felsefesine has feyz kelimesini tecell
ile eanlaml olarak kullandna dikkat edilmelidir. Bununla beraber "feyz" burada,
Plotinos'un dny grnde olduu gibi zincirleme biimde, Tek Olan Mutlak'dan (yni
Hakk'dan) taarak sdr eden bir ey ve daha sonra bu eyden taarak sdr eden bir ikinci
ey, ve il hiri... anlamnda deildir. bn Arab iin "feyz", Hakk'n, az ya da ok somut
farkl sretlerde ve her hl iin ayr bir tecell ile kendini izhr etmesinden baka bir ey de-
ildir. Bu, Tek ve Ayn Olan Gerein kendisini deiken bir biimde belirlemesi ve snr-
landrmas ve kendisini, arac kullanmakszn, farkl eylerin sretinde izhr etmesi demektir.

Yazarn nsz
122
Daha nce grm olduumuz gibi Feyz-i Akdes mutlak srette Gayb (yni Bilinmeyen-
Bilinemeyen) olan Hakk'n "Gizli Hazne" hlini terk ederek bilinmeyi arzuladn beyn
eden mehur Kuds Hadis'de tasvr olunana tekbl etmektedir. "Feyz-i Akdes"in Hakk iin
doal ve de temel bir kprdan olduunu bylece grm olmaktayz.

"Feyz-i Akdes" Hakk'n tecellsindeki ilk kesin merhaleyi temsil etmektedir. Bu, Hakk'n
kendisini bakasna deil gene kendisine izhr ettii merhaledir (Bat felsefesine has) modern
terminoloji asndan bu, Hakk'da kendi hakkndaki bilincin uyandr. Bu trden tecellnin
ezelde vuku bulmu olduuna dikkati ekmek de nemlidir. Nicholson'un da dedii gibi bu,
"Zt'n kendinden kendine vuku bulan ezel tecellsidir"
348
.

Hakk'n kendinden kendine vuku bulan bu tecellsi mmkn btn mevcdatn sretleri-
nin bilkuvve Hakk'n Bilinci'nde zuhurundan ibrettir. Bu olguyu bir baka deyimle Hakk'n,
kendini sonsuz sayda mevcdata bilkuvve ayrm olarak idrk etmesi olarak da ifde ede-
biliriz. Buradaki nemli nokta bilkuvve kelimesindedir. Bu bize, kesrete ayrm olan Hakk-
'n (bu) Bilinci'nin kesinlikle yalnzca mmknat hlinde vuku bulan bir olay olduunu;
Hakk'n bilfiil kesrete ayrm olmadn, ve bundan tr de hl balangtaki Bir'liini
muhfaza ettiini ifde etmektedir. Yni baka bir deyimle bu, bilkuvve Kesret'in hl bilfiil
Bir olduu bir durumdur. inde Kesretin glgesinin dahi bulunmad gerek Tek'lie yni
Ahadiyyet hline kar bilkuvve kesret demek olan bu Bir'lie Vhidiyyet ad verilir.

Vhidiyyet dzeyinde Kesret'in Hakk'n Bilinci'nin (ya da kelmclarn dedikleri gibi "-
lh lm"in) muhtevsnn Kesret'i olmas dolaysyla bu Kesret somut gerek mevcdat deil
saf mkulttr.Bunlar varlk iin (uygun) "kablar"dan baka bir ey deildir. Bunlar, ancak,
varl ahz ederlerse gerek mevcdlar olabilirler. Bu anlamda bu dzeyin Kesret'i mmkn
olan mevcdat ya da bilkuvve mevcd olanlar'dan olumaktadr.

Bu dzeyde bilfiil mevcd olan hibir ey yoktur. lemin kendisi de mevcd deildir.
Bununla beraber mmkn eynn sretleri belli belirsiz vardr. Burada "belli belirsiz" deyi-
mini kullandm ama bu, dardan bakld farzedilen bu ontolojik durum iin, daha ziyde
hayl bir grntr. Gerekte bu sretler Hakk'n Bilinci'nin muhtevs olup bu sfatla da
hibir eyin daha kesin, daha ak ve seik olabilmesi mmkn deildir. Bunlar kelimenin
tam anlamyla "gerekler"dir (hkaik), ve (bu Bilin'deki) "ezel" olan gereklerdir. Bunlar
bizim lemde "gerek" diye baktklarmzdan biztih ok daha gerek olan eylerdir. Bunlar,
Gayb lemi'ne ait olmalarndan tr, bizim gr amzdan belli belirsiz ve puslu grnr-
ler. Mkult kabilinden olan bu gerekler bn Arab tarafndan A'yn- Sbite olarak adlan-
drlmaktadr. Bunlarla ilgili ayrntlar bundan sonraki blmde takdm edilecektir.

Yukarda da deinmi olduumuz gibi feyz bn Arab'nin asndan tammen tecell ile
eanlamldr. bn Arab Feyz-i Akdes'e Tecell-i Zt de demektedir. Bu son terim Kn ta-
rafndan yle aklanmaktadr
349
:

Temel tecell Hakk'n, varlk ahz etmee hazr olan ve bulunduklar mekn da "lim ve
simlerin Hazreti" (yni ontolojik dzeyi) yni Vhidiyyet Hazre-ti olan, a'yn- sbiteler
sretinde zuhurudur. Bu zuhur Hakk'n Ahadiyyet Hazreti'nden Vhidiyyet Hazreti'ne
nzl (inii) ile vuku bulur. te bu, Hakk'n Feyz-i Akdes'idir yni Zt'n lhi
simler'in herhangi birinin bilfiil zuhurundan nceki kendinden kendine tecellsidir. Buna
gre Hakk'n kendinden kendine tecellsinde bilfiil hibir kesret olamaz. Buna akdes

348
R.A.Nicholson, Studies in Islamic Mysticism, Cambridge, 1921, s. 155, N.1.
349
Kn, Fuss erhi, s.10.
Yazarn nsz
123
(kutsaln kutsal) denilmesinin sebebi bunun lh simler'in her bir tecellghn istdd-
na uygun olarak zhir lemde kuvveden fiile kmalaryla vuku bulan tecellye gre da-
ha st derecede kudsiyyeti olmasndandr.

Tecell-i hd (zhir lemdeki tecell) ya da Tecell-i Vcd (ontolojik tecell) de
denilen ikinci tecell merhalesi olan Feyz-i Mukaddes Hakk'n kendini somut Varlk lemin-
de Kesret'in sonsuz deiken sretleri eklinde izhr etmesine iret etmektedir. Daha ak
bir deyimle, Feyz-i Mukaddes'in yalnz cevherler ynyle deil fakat sfatlar, fiilleri ve o-
laylar de gz nnde tutarak hepsini "ey" diye isimlendirdiimiz nesnelerin varlk kazan-
malarna dellet ettiini syleyebiliriz.

Feyz-i Mukaddes, bn Arab'nin kendine has grne gre, Feyz-i Akdes ile varlk ka-
zanm olan a'yn- sbitelerin, idrk olunabilir varlklar (mkult) hlini terkederek, hislerle
idrak olunan eyya nfz edip yaylmalarnn ve bylece de hislerle idrk olunan lemin
bilfiil mevcd olmasnn sebebidir. Bu, Aristo'nun felsefesine has terminolojiye gre de,
bilkuvve mevcd olan eylerin bunlara tekbl eden ama bilfiil mevcd olan eylere dn-
mesi srecidir. Bu aka determinist bir ontoloji demektir; zr, bu dny grne gre, -
lemdeki mevcd her eyin imdiki sreti onun hakknda ezelde tyin edilmi olann niha bir
sonucu olmaktadr. Bu konuda Kn yle demektedir
350
:

lh simler'e uygun olarak ehdet lemi'nde (grnen lemde) vuku bulan tecell, her
hl iin, tecellghn istddna tbdir. Bu trden tecell lh simler'in zuhur ettikleri
tecellghlardan baka bir ey olmayan "kablar"la deiir. Bu bakmdan da bu trden te-
cell hibir eye bal olmayan temel tecellden (yn Hakk'n Zt'ndan Zt'na vuku bu-
lan tecellsinden) tmyle farkldr.

Bu iki tecell arasndaki bant bn Arab tarafndan Fuss'da enine boyuna tartlm-
tr. Aadaki pasajda bn Arab kalb'in varlk kazanmas ile ilgili bir aklama vermektedir.
Bununla beraber, biz kalb yerine herhangi baka bir eyi koyarak bunu, tecellnin bu iki sre-
tinin genel bir teorik aklamas olarak de fehmedebiliriz
351
.

Allh iki srette tecell eder: bunlardan biri Gayb, dieri ise ehdet lemindeki tecellsi-
dir.

Gayb tecellsi ile kalbin istddn verir. Bu tecell, hakkat Gayb lemine ait olan Zt
Tecell'dir. Ve bu gayb tecell de Hakk'n kendi nefsinden haber verdii, (ve Allh'n
kendisini nc ahs tekil "H"
352
yni O zamriyle gsterdii vechile) hakk olan
Hviyyeti'dir. Bu Zt Tecell ezelden ebede kadar Hakk'a aittir.
Binenaleyh kalb iin bu istdd hsl olduu zaman Hakk da ona ehdet lemi'nde
uhd tecell ile grnr. Byle olunca kalb de Hakk' o tecellde grr; ve dolaysyla
kalb kendisine vk olan tecell sretiyle zhir olur.

Bunu teorik ve genel bir biimde yle zetleyebiliriz. Hakk'n ilk tecellsi lh
simler'in, yni Hakk'da gizli olan ontolojik imknlarn tecell eden sretleri olan a'yn- s-
biteye varlk bahetmektedir. Bu a'yn- sbite aslnda bilfiil var olmak iin beklemekte olan

350
Kn, Fuss erhi, s. 10-11.
351
Fuss, s. 145-146/120/186/III-8 ve 9.
352
Allh Kur'n'da kendinden sk sk nc ahs tekil olark bahsetmekte ve "Ben" yerine "O" (H) zamrini kul-
lanmaktadr.
Yazarn nsz
124
"kablar"dr. Bunlar ikinci trden tecell iin mahalleri temin ederler. Her bir mahal, Hakk'n
ilk tecellsinin sonucu olarak ezel ve bozulmayan bir belirli istdda shiptir. Bunu Hakk bi-
le deitirmez nk bu Hakk'n kendini izhr ettii bir srettir. Buna gre, her "kab" ikinci
(hd) tecellsinin bir mahalli (tecellgh) klmakla Hakk kendisini, "kab"n ezel "istd-
d"na uygun bir biimde snrlandrp kayt altna almaktadr. Bu yolla Hakk uhd tecell-
sinde sonsuz deiken sretlere brnmektedir. Bu sretlerin tm ise Kevn lem'i olu-
turmaktadr.

Byle bir tasvr ilk tecell ile ikincisi arasnda bir zaman aral bulunduunu telkin et-
mee msaittir. Bununla beraber, gerekte, her ikisi arasnda herhangi bir takdm-takaddm
(yni ncelik-sonralk) bants yoktur. Her ey ayn anda vuku bulmaktadr. nk bir e-
yin "istdd"nn hsl olduu anda lh Ruh (Rhullh) da ona akarak onu somut biimde
mevcd bir ey olarak izhr eder. Ama aslnda her "istdd" Gayb Tecell'nin ezeldenberi
sregelmesi dolaysyla zten ezeldenberi vardr. Banda da sylemi olduumuz gibi her
iki trden tecell arasndaki bant zamana bal olmakla birlikte ayn zamanda zamana ba-
l olmayan ve hatt zaman d bir yapya shiptir. Bu son anlamda Gayb Tecell ile uhd
Tecell Vcd'un (Varln) temel iki unsurundan baka bir ey deildir.

lh hikmetin gerei olarak Allh herhangi bir mahalli ancak lh Nefes denilen lh
Rhu kabl edecek ekilde hazrlar. Bu ise, hazrlanm olan bu srette, ezelden ebede
kadar sren tecell feyzinin kabl iin istddn hsl olmas demektir
353
.

Burada istdd kelimesinin olaanst nemli bir anahtar-kavram olarak ortaya kver-
diini grmekteyiz. Artk bir eyin "istdd"n onun ayn- sbitesi ile ayn olduunu bilmek-
teyiz. Bununla birlikte her ikisi arasnda gene de kavramsal bir fark bulunmaktadr. A'yn-
sbite ontolojik bir hldir; bu, bilkuvve mevcd olan bir eyin deimeyen ztdr; ve bu an-
lamda da buna o eyde gizli bulunmakta olan Tabat ad verilir. Bu bakmdan bu iki terimin
ship olduklar kavramsal rol birinden dierine olaanst farkldr. Bu husus, "a'yn- sbi-
te" kavramnn ayrntl bir analizine tahsis edilmi olan, bir sonraki blmde daha belirgin-
leecektir.


* * *











353
Fuss, s. 10/49/8/I-109.
Yazarn nsz
125


X!!. BOLUN

A`YAN-! SAB!TE


Ayn- sbite (oulu: a'yn- sbite) nemli birka vecheye shiptir. Bundan dolay ve
a'yn- sbite kavramnn asl yapsn aydnlatabilmek amacyla, bu kavram eitli gr a-
larndan tahll etmek gereklidir. A'yn- sbitenin bu farkl vechelerinin ounun zerinde
bundan nceki blmlerde kimi uzun uzadya, kimi ise ksaca olmak zere durulmu bulu-
nuyorsa da, bu blmde bunlarn hepsini birden fakat daha sistematik bir biimde ele alp in-
celeyeceiz
354
.

(I) A'yn- Sbite'nin "Arada Bulunma" Ftrat

A'yn- sbite hakknda en iyi bildiimiz ey bunlarn "arada bulunma" zellikleriyle ni-
telik kazanan ontolojik ftratdr. Ksaca ifde edilirse a'yn- sbitenin dzeyi, mutlakl
bakmndan, Hakk ile ehdet lemi arasnda bir konuma shiptir.

Bu zel ontolojik konumlarnn bir sonucu olarak a'yn- sbite, hem etkin (fil) ve hem
de edilgen (mef'ul) olmalsn salayan, ifte bir ftrata ship bulunmaktadr. Yni bunlar
kendilerinden daha st dzeye gre edilgen ve kendilerinden daha dk dzeyde bulunan
nesnelere gre de etkindirler. Bunlarn edilgenlii bn Arab'nin a'yn- sbite ile ilgili tasv-
rinde sk sk kulland kbil (kabl edici, ahz edici; oulu: kavbil) kelimesi ile ifde o-
lunmaktadr. Bunlar lh Zt'da bilkuvve mevcd mmknttan baka bir ey olmamalar
hasebiyle kabl edici ve edilgen (pasif) "kaplar"dr. Bunlarn ftrat Zt'n biztih potansiyel
iyaps tarafndan pasif (edilgen) bir biimde belirlenmitir. Fakat srf kendileri asndan
gz nne alndklarnda, bunlar kendi kendilerini belirleyici bir ftrata shiptirler ve lemin
mmkn nesneleri zerinde de belirleyici bir g icr ederler. Bunlar mmkn nesnelerin
cevherleri yni a'yndrlar. Ve btn mmkn nesnelerin her birisi de, kevn lemde, kendi
aynnn icbna uygun olarak kuvveden fiile kmaktadr.

Daha nceden iret etmi olduumuz gibi Hakk, Vcd'un muazzam i basncndan -
tr mutlaka "teneffs" etmeli, yni lh Nefes'i dar karmaldr. Hakk'n kendini izhr
etmek zorunda olmas O'nun ftratnn bir parasdr. Hakk, bu bakmdan, hareketsiz "Tek"
(Ahad) deil kendisini izhr ve tafsl etmeye (ayrmaya) doal bir eilimi olan dinamik bir
"Tek"dir. Hakk zhiren ve eksiz-phesiz "Tek"dir, ama btnen ve bilkuvve Kesret'tir.

Byle olunca Hakk'n kendini izhr tecell'nin hem birinci ve hem de ikinci merhalele-
rinde bz sbit motifler uyarnca vuku bulur. Hakk, ilk tecell merhalesinde, kendini rastgele
deil aksine belirli bir takm dorultularda tafsl eder. Bu dorultular (ya da tecell kanallar)

354
Bir nceki blmde renmi olduumuz vechile a'yn- sbite Hakk'n ilk tecellsinin rn olduundan
bunlarn varlk kazanmas Gayb lemi'nde vuku bulan bir olaydr. Baka bir deyimle bu, Ilh Bilin erevesin-
de vuku sulan bir olay olup bu niteliiyle de a'yn- sbite Allh'dan bakasnn nfz edemeyecei bir Sr'dr.
Bununla beraber, bu olayn insnn aklnn eriebildii bir takm zhir vecheleri de vardr. Bu blm a'yn- sbi-
tenin en nemli bz zhir vecheleri ve bunlarn ftrat ile balantl olarak ortaya kan eitli meselelerle ilgili-
dir.
Yazarn nsz
126
Hakk'n i yapsnn gerei olarak daha ezelde tesbit edilmitir. Kelm lmi asndan bu te-
cell kanallar lh simler'dir. Ve a'yn- sbite de lh simler'in temel sretleridir. Bunun-
la beraber btn bunlar aslnda lh Bilin'de vuku bulduundan, a'yn- sbite de Gayb -
lemi'nde ezeldenberi mevcd olan gereklerdir (hakik'dir).

Ve Hakk'n tecellsinin ikinci merhalesini, yni Hakk'n ehdet lemi'ndeki ferd nes-
nelerde tecellsinin eklini kesin olarak belirleyenler de ite bu hakaikdir. Hakk'n kendini
kevn lemde izhr etmesi, burada da rastgele bir biimde deil fakat ilk tecell tarafndan
retilmi olan ezel gereklere uygun olarak vuku bulur. Mesel a'yn- sbite dzeyinde At
ve Adam'dan baka hi bir ey bulunmasayd bizim lemimizde de yalnzca atlar ve adamlar
olur, baka da bir ey bulunmazd.

A'yn- sbite , bu anlamda, ifte vechelidir. Bunlar bir yandan, varlklarn Hakk'a bor-
lu olmak hasebiyle, temelde O'nun tarafndan belirlenmilerdir. Ama te yandan da bunlar,
kesin bir biimde, Hakk'n kendisini kevn lemde nasl izhr edeceini de belirlemek-
tedirler. A'yn- sbitenin belirleyici kuvveti hakkndaki ayrntlar imdi takdm edilecektir.
Burada a'yn- sbitenin ara durumda olma ftratnn imdi sz edilen bu tuhaf zellikte a-
ka mhede edildiini kaydetmek yeterlidir.

A'yn- sbitenin "arada bulunma" fitratnn zam aklkla gze arpt ikinci nemli
husus da bunlarn mevcd olmayan (ma'dm) varlklardr.

Mmkntn a'yn- sbitesi nurlu deildir. nk onlar ma'dmdur. Ve bunlar her
ne kadar sbt ile nitelik kazanmlarsa da vcddan yana bir nitelikleri yoktur. n-
k vcd Nr'dur
355
.

bn Arab'nin a'yn- sbiteyi mmkntn a'yn- sbitesi diye gstermi olmas, her ne
kadar biztih nemli bir beyn olsa da, bizim zerinde u anda durmakta olduumuz konu
ile ilgili deildir
356
. Burada kaydedilmesi gereken, daha ziyde, onun a'yn- sbitenin
"ma'dm" (nmevcd) olduu hakkndaki hkmdr. Buna benzer bir baka pasajda ise y-
le demektedir
357
:

Kendileri iin adem'in (yokluun) sbit olduu a'yn Vcd'dan bir koku duymaks-
zn yokluk iindedir. Bunlar mevcd eydaki (a'yn- sbitenin somut tecellleri olan)
sretlerin okluuna ramen ebediyyen bu adem hlinde kalrlar.

bn Arab, a'yn- sbite sz konusu olduunda, vcd kelimesini "zhir varlk" an-
lamnda ald iindir ki a'yn- sbitenin ma'dm olduunu beyn etmektedir. Zhir varlk
asndan alndklarnda a'yn- sbite, srekli olarak sbit olmalarna ramen, mevcd de-
ildirler. Sbt ise zhir varlkdan farkldr. Sembolik olarak a'yn- sbite "karanlk"trlar.
Nr olarak Varlk, yalnzca somut ve zhir olarak var olan ferd nesnelere aittir.

bn Arab'nin a'yn- sbitenin mutlak anlamda ma'dm (yok) olduunu kastetmedii -
ikrdr. Daha nce, a'yn- sbitenin lh Bilin'de sbt etmi srekli gerekler olduunu
mhede etmitik. Bunlarn var olmas da tpk kavramlarn insnn zihninde var olmas gi-
bidir. bn Arab'nin sylemek istedii, yalnzca, a'yn- sbitenin zaman ve mekn iinde bir
varl olmaddr. Bu ok zel anlamda lh simler'in de varlnn olmad sylenmeli-

355
Fuss, s. 114/102/140/II-239.
356
Bu husus ileride bu blmn (III) numaral alt-blmnde tartlacaktr.
357
Fuss, s. 63/76/74/II-10.
Yazarn nsz
127
dir. "lh simler'de okluun vcdu vardr; bu ise bantlardr. Hlbuki balantlar(n m-
hiyeti) ademdir. Ve ancak Zt olan ayn vardr"
358
.

Bylece a'yn- sbiteye ma'dm (yok) gzyle bakmann tmyle doru ve isbetli ol-
madn grm bulunuyoruz. Bunlarn ne var ne de yok olduunu ifde etmek daha is-
betlidir. Ve, gerekten de, bn Arab bunu Fuss'un dnda bir baka eserinin ok nemli bir
pasajnda aka ifde etmektedir
359
:

nc
360
ey ise ne vcd (varlk) ile, ne yokluk (adem) ile, ne hdis ve ne de kadm
olmakla nitelendirilebilir. Ama o ezeldenberi Kadm ile birlikte olmutur....
O ne vardr, ne de yoktur ... Ama o, lemin kkdr (yni ontolojik temelidir) ...
nk bu lem bu nc eyden hsl olmutur. u hlde o, lemin btn gerekle-
rinin asl gereidir. O Akl'da bulunan evrensel ve anlalabilir bir gerektir. O
Ezel'de ezel, zaman iinde ise hdis grnmektedir. Eer bu eyin lem olduunu
sylerseniz de isbet etmi olursunuz, Hakk ve Kadm olduunu sylerseniz de isbet
etmi olursunuz. Bu ey iin btn bu beynlar dorudur.
Bylece bu, huds'u da kdem'i de kucaklayan en genel Tmel'dir. Bu, kendisini
mevcd nesnelerin kesretiyle tafsl eder. Ama mevcd nesnelerin blnmesiyle b-
lnmez; anlalabilir eylerin blnmeleriyle blnr. Ksacas ne vardr ne de yoktur.
Bu, lem deildir ama bir bakma lemdir de. Bir "bakas"dr ama bir bakma bakas
da deildir.

Bundan sonra bn Arab meseleyi bir de Aristo felsefesi asndan incelemekte ve bu var
ya da yok olduu sylenemeyen bu nc lemi heyl ile zdeletirmektedir
361
:

Bir eyin leme olan nisbeti odunun: krs, sandk minber tahtrevn, v.s. gibi odun-
dan yaplm eitli eyya olan nisbetiyle; ya da gmn: taslar, srmelikler, kpeler
ve yzkler gibi gmden ml edilmi eyya olan nisbetiyle kyslanabilir.
Byle bir kyas bu (nc) eyin ftratn ve aynn ikr klmaktadr. imdi burada
(odun ile odundan retilmi ev eys arasndaki, varl) telkin edilmi olan banty
gz nne al! Ama bunu gz nne alrken bunun, odundan yaz masas ml edildi-
inde bunun odunda bir azalma hsl etmesinin aksine, nc eyde bir azalmaya se-
bep olduu dncesine de zihninde yer verme! ... Bil ki odunun kendisi "odun-luk"
denilen nesnenin brnd zel bir srettir. (imdi, zihninde bir odun paras ta-
hayyl edecek yerde) dikkatini "odun-luk" diye ifde edilen, yalnz aklla kavranabilen
Tmel (kll) geree younlatr.Bylece "odun-luk" denen nesnenin (odundan ger-
ek ey ml etmenle) azalp blnmediini de grm olursun. Tersine "odun-luk"
btn sandalyelerde ve yaz masalarnda, dim ve hi azalmadan, en bata haiz oldu-
u keml zere kalmaktadr. Kez, "odun-luk" gereinin yannda ve onunla birlikte
ve hepsi de yaz masasnda kendilerine uyan keml zere olmak zere, mesel "uzun-
luk", "drtke-lik", "nice-lik" v.s.... gibi pekok gerein bulunmas olgusuna ramen
odundan bir yaz masasnda "odun-luk" gerei birazck olsun artmaz. Ayn durum
herhangi bir krs ya da minber iin de byledir.


358
Fuss, s. 63/ 76/74/I-10.
359
In'-d Devir, Nyberg edisyonu, s. 16-17.
360
Birincisi Hakk, ikincisi lem ve ncs de a'yn- sbite'dir.
361
a.g.e., s. 19.
Yazarn nsz
128
Ve ite bu "nc ey", tamtamna, herbirine uygun keml iindeki btn bu "ger-
ekler"dir. Buna gre ister ona gereklerin gerei de, ister heyl de, istersen de trle-
rin tr de! Bu nc eyin kapsad btn gereklere de "asl gerekler" ya da "y-
ce trler" de!

Bu balamda zel bir hususa dikkati ekmek gerekir. bn Arab burada a'yn- sbitenin
"arada-olma" ftratn yalnzca bunlarn var ya da yok olmalar ynnden deil, fakat "hdis"
(yni zaman iinde, zamana bal olarak zuhur etmi) ya da "kadm" (yni ezeldenberi
mevcd) olmalar ynyle de mhade etmektedir. Bu bakmdan bn Arab'nin, a'yn- sbi-
tenin ezel olmasna dayanarak, "lem ezeldir" tezine de arka ktn beyn etmek yanl
ya da en azndan fuzl bir basitletirme olur.

Hakk ile Kevn lem (ehdet lemi) arasndaki merhaleyi temsil ettiklerinden dolay
a'yn- sbite bir anlamda "kadm"dir. Fakat bunlar lh Bilin'in ya da Bilgi'nin muhtevs
olarak Hakk'a mukrn (ilintili) olmalar anlamnda da ancak ikinci kademeden ya da dolayl
olarak "kadm"dirler. Bu anlamdaki kdem ise Hakk'n kdeminden asl olarak farkldr.

Genel anlamda ve zellikle de bu trl haller iin, arada olma zelliine ship herhangi
bir eyin gerek ftratn lisan kalplaryla uygun bir biimde ifde etmek imknszdr. nsn
bu gibi hallerde, tpk bn Arab'nin yapt gibi, "bu ne kadm ne hdistir ama hem kadm
hem de hdistir" kabilinden tuhaf ifdelere bavurmaa zorlanmaktadr. Eer bu girift ifde-
nin tmnden yalnzca "a'yn- sbite kadmdir" ibresini ekip alr ve buna dayanarak bn
Arab'nin lemin kadm olduu
362
tezini savunduu sonucunu karrsak ona byk hakszlk
etmi oluruz.

bn Arab Fuss'un, bu lemdeki sebep-msebbib ilikisinin mutlak deimezlii mese-
lesiyle ilgili bir pasajnda, a'yn- sbitenin "kdem" - "huds" konusunu u ekilde tart-
maktadr
363
:

Sebeplerin ortadan kaldrlmasna muhakkak ki hi bir yol yoktur. nk onlarn byle
olmas a'yn- sbitenin gereidir. Ve onlar Varlk'da ancak a'yn- sbitenin ngrd-
ekilde zhir olurlar. nk "Allh'n kelime'leri iin tebdl yoktur" (X/64). "Allh-
'n kelimeleri" ise mevcd varlklarn a'yn- sbitesinden baka bir ey deildir. Byle
olunca da onlara sbtlar asndan "kdem" ve fakat varlk ve zuhurlar asndan
"huds" isnad edilir (yni bunlara Allh'n Bilgisi'nde sbit olmu, sbt bulmu ol-
malar bakmndan kadm, fakat vcd kazanp da ortaya kmalar bakmndan hdis
denir). Nitekim sen: "Bugn bize bir insn ya da bir misfir geldi" dersin. Hlbuki o-
nun ziyreti onun daha nce mevcd olmam olmasn gerektirmez.


(II) Tmeller Olarak A'yn- Sbite

Bir nceki ksmda da kaydetmi olduumuz gibi, bn Arab'nin dncesinde a'yn- s-
bite, teolojik kapsamda, Allh'n Bilgisi'ndeki "gerekler", yni yalnzca lh Bilin'de s-
rekli ve kadm olarak mevcd olan ve ancak akl yoluyla kavranabilen nesnelerdir. Fakat
skolstik felsefe asndan bunlar Tmeller'in (Umr-i Kllyye'nin ya da ksacas Kll'le-
rin) Tikeller'in (cz'lerin) stndeki durumuna benzer durumdadr. lh Tecell'nin kadm

362
"Ibn Arab lemin ezel olduu (kdem-i lem) tezini Me filozoflarndan daha az kesinlikle savunmu de-
ildir" Prof. Aff, Fuss erhi, s. 314.
363
Fuss, s. 263/211/430/IV-199 ve 293.
Yazarn nsz
129
vcd mlknde hangi dorultular boyunca kuvveden fiile kt meselesi ise Tmeller'in
Tikeller yoluyla tafsli meselesinden baka bir ey deildir.

bn Arab'nin felsefesinin bu vechesinin byk lde Platon'un (Efltun'un) felsefesini
andrmakta olduunu kaydetmemiz gerekir. Ne olursa olsun a'yn- sbite bize, bu zel
vecheleri bakmndan, Platon'un dea'larn hatrlatmaktdr.

Fuss'da bu meselenin skolstik felsefe asndan gelitirildii nemli bir pasaj bulun-
maktadr
364
. Bu pasajda bn Arab lim, Hayat, v.s. ... gibi lh Sfatlar'n felsef vechesiyle
ilgilenmektedir
365
. Daha nce sylenenlerin nda bu "Sfatlar Teorisi"nin "A'yn- Sbite
Teorisi" ile zde olduu grlecektir.

Her ne kadar Tmeller'in (Umr-i Kllyye'nin) aynnda vcd yok ise de onlar hi
kukusuz zihinde (yni nce lh Bilin'de ve sonra da beer zihinde) mkul ve m-
lm olarak mevcddur. Bunlar btn olarak kalrlar ve gayb varlk durumunu asla
terketmezler.

Bu pasajn Kn tarafindan verilen aklamas yledir
366
:

Tmel nesnelerin yni Hayat ve lim gibi mutlak olarak madd olmayan nesnelerin, an-
cak Akl'da somut bir varl olur; buna karlk bunlarn d lemde mevcdiyetleri
grnmez. nk d lemdeki varlk, aslnda yalnz Akl'la kavranabilen madde-d
nesnelerin somut ve ferd artlarla belirginlemesinden ibrettir. Ama (d lemde kuv-
veden fiile km bile olsa) madd olmayan bir Tmel gene de yalnz Akl'la kavrana-
bilen bir varlk olarak kalr ve gene de "Btn" isminin mazhardr. Bir Tmel, d -
lemde, asla tmellii ile deil fakat somut bir biimde belirginleen bir sret ile var o-
lur. Ve bir Tmel, ancak istdd dolaysyla, "Zhir" isminin mazhar olur.

bn Arab de unlar sylemektedir
367
:

Tmellerin (Umr-i Kllyye'nin) her bir tikel (ayn) varlkta hkm ve eseri vardr.
Hatt bu Tmeller tikel varlklarn a'yn- sbitesin(in kuvveden fiile km sre-
tin)den baka bir ey deildir. Bu, Tmellerin yalnzca Akl'la kavranabilir olmak -
zelliine asla son vermez. Bu bakmdan Tmeller Akl yoluyla kavranabilir olmak
ynnden btn, tikel varlklar ynnden zhirdir. Byle olunca her bir tikel varlk,
tikel olarak vcd bulmas mmkn olmayan Tmeller'e, akldan kartlmas mm-
kn olmayan ve o tikel varlkla birlikte idrk edilmesini engelleyen bir varlkla da-
yanmaktadr. Bu varln zamana tb olmas ya da zaman-d olmasnda bir fark
yoktur. Zr zamana bal olan varlklarn da zaman-d varlklarn da Akl yoluyla
kavranan bu Tmeller ile bants hep ayn bantdr.

Tmeller ile Tikeller arasndaki bant, bu pasajn telkin etmi olabilecei gibi, tek-yanl
deildir; bu bantnn Tikeller'in Tmeller zerinde belirleyici bir kuvvet uygulad bir
baka yan da vardr. Grm olduumuz gibi bir Tmel, mesel a, b, c, gibi ferd tikeller-
de zhir olduunda ebediyyen hep ayn kalr. Ama bu tikellerin her birinin kendine has bir

364
Fuss, s.16/51/13/I-143.
365
Buradaki sfatlar yalnzca Hakk ile mahlkata, kyas yoluyla, ortak olanlardr. Evvel (ezel) ve hir (ebed)
gibi sfatlar, mahlk lemde asla gereklemediklerinden, doal olarak gz nne alnmamtr.
366
Kn, Fuss erhi, s. 16.
367
Fuss, s. 16-17/51-52-14/I-143
Yazarn nsz
130
tabat bulunduundan Tmel de bunlarda kuvveden fiile kt zaman a, b, c ve tarafn-
dan ister istemez etkilenmi olacaktr. Yni baka bir deyimle Tmel her zel hlde zel bir
boya ile boyanm olacaktr.

u kadar ki, Tmeller'in kendilerine vermi olduu eyden dolay tikel varlklardan
da Tmeller'e bir hkm (emir, etki) rc' eder. Mesel "lim"in lim ve "Hayat"n da
canl ile olan bants gibi. Nasl ki "Hayat" aklla kavranabilen bir gerektir. "lim"
de aklla kavranabilen fakat "Hayat"dan farkl bir gerektir. Nitekim "Hayat" da "-
lim" de biribirlerinden hem farkl ve hem de ayrdedilebilen iki gerektir. Biz Allh
hakknda da: "O muhakkak ilim ve hayat shibidir" deriz. Bylece Allh Hayy ve -
lim'dir. Ve biz bir melek hakknda da ilim ve hayat shibi olduunu syleriz. O hlde
melek de hayy ve limdir. Ve insnn da hayat ve ilim shibi olduunu syleriz.
(Btn bu farkl hllerde) "lm"in de gerei birdir, "Hayat"n gerei de birdir. Biz
Hakk'n lmi hakknda o Kadm'dir, insnn ilmi hakknda ise o hdis'dir deriz. Buna
gre akl yoluyla kavranabilen bu gerekte izfet ihds eden eye bir bak! Ve akl ile
kavrananlarn tikel varlklara nasl balandklarn gr! Hlbuki ilmin, bu ilmle kim
olan kimse zerindeki etkisi o kimsenin lim (ilim shibi) olarak nitelendirilmesi ol-
duu gibi ilimle nitelendirilen kimse dahi hdis olann hdis, ve kadm olann da ka-
dm olduuna hkmetmek sretiyle ilim zerinde hkm (etki) shibi olmaktadr
368
.

Tmeller'in ontolojik stats ile ilgili olarak bn Arab bunlarn ma'dm (yok) olduklarn
ifde etmekle (bunlar yukarda "a'yn- sbite" ad altnda tartm olduumuzda grm
olduumuz gibi) aslnda bunlarn, ftratlar gerei, somut bir vcda (yni tikel bir varla)
ship olmadklarn ifde etmektedir. Ama, artk bildiimiz gibi, bunlar dpedz de ma'dm
deildirler; bunlarn kendilerine zg, yni madd olmayan ve ancak akl yoluyla idrk olu-
nabilen, zel bir trden varlklar vardr.

Bir Tkel, tikel bir nesnede kuvveden fiile kt zaman bu mahlle zg zel bir boya
ile boyanm olur. Ama byle bir durumda kendisi biztih bir ferdiyet kazanm olmad i-
in ferdiyet kazanm nesnelere has olan temyz ve taksim (farkllama ve ayrma) zellik-
leri ile nitelendirilemez. Bu i'tibrla her ne kadar bir Tikel ile bir baka Tikel arasndaki ba-
nt, somut ve madd varln kuvvetli bana dayanmas bakmndan kav bir bant ise de
bundan ok daha asl bir bant olan bir Tmel ile bir Tikel arasndaki bant, bir "adem"
(yokluk) bants olduundan, bundan ok daha gevek bir bantdr. Bu, gerek ve madd
bir bant deil fakat belirli ve sbit bir etkisi olan ilevsel bir bantdr.

Bilinmektedir ki Tmeller, her ne kadar aklda mevcd iseler de, "lemde kendi ba-
na madd bir ey olmak" (yni ayn) ynnden ma'dm (yok), fakat hkm ynnden
mevcddurlar. Nitekim lemde kendi bana madd olarak mevcd olanlarn vc-
duyla kys edildiklerinde onlarn aleyhine hkm olunur. u hlde mevcdun a'yn-
sbitesi de hkm kabl etmekte ama tafsl ve tecezziyi (blnme ve paralanmay)
kabl etmemektedir. nk bu haller Tmeller iin muhldir. Zten Tmeller bu ni-
teliklere ship her eyde ztlaryla zhirdir. Mesel "nsnlk" kavram, zel olan in-
sn trnden her bir ahsta (ahslarn okluuna ramen) artp oalmad da, akl
araclyla idrk olunan bir kavram olmaktan geri kalmad da.

Somut bir varla ship olanlar (tikeller) ile bu kabilden bir varla ship olmayanlar
(Tmeller) arasnda aslnda yokluk (adem) bantsndan ibret bir bant olduu by-

368
Fuss, s. 16-17/51-52-/15/I-146.
Yazarn nsz
131
lece anlalnca, varlklarn bzlarnn dier bzlar ile olan irtibt da anlalm oldu.
Zr her hlde, varlklarn arasnda bir birletirici unsur vardr ki o da "lemde kendi
bana bir ey olan" (ayn) nesnelerin varldr. Dierlerinde ise byle bir birletirici
unsur bulunmaz. Ve muhakkak ki bir birletirici unsurun bulunmamas dahi bunlar a-
rasnda bir irtibta dellet eder. Birletirici mevcd olduu zaman irtibt, hi kukusuz,
hem daha kuvvetli ve hem de daha gerek olur
369
.


(III) Zorunluluk Ve mkn

Daha nce de grm olduumuz gibi bn Arab a'yn- sbiteyi a'yn- mmkint yni
mmkn olan eylerin cevherleri (ya da ztlar) olarak grmekte ve bununla da mmkn olan
eyleri belirleyen deimez cevherleri kastetmektedir. Mmkint (ya da mmkn olan eyler)
kelimesi ise lemdeki mevcd olan somut ve bireysel eylere dellet etmektedir. Bu somut
mevcdat ya da Tikeller biztih varla ship bulunmadklar iin, asl nitelikleri gerei
"mmkn" olmalar hasebiyle, byle bir isimlendirme isbetlidir. Dier yandan da bunlar,
"mmkn" olmalarna ramen, belirgin sbit sretlerde mevcd olmalar sebebiyle daha zi-
yde "zorunludurlar" (vcib). Bu gr asndan ise temelde mmkn olanlarn a'yn- sbite
olduu anlalmaktadr. nk a'yn- sbite, yukarda da aka gsterilmi olduu gibi,
kendi bana herhangi bir ferdiyet kazanmakszn yalnzca akl araclyla idrk edilebilir
kalmaktadr.

bn Arab "akllarnn zayfl dolaysyla" imkn kategorisini reddedip "biztih zorunlu-
luk (vcb-i biz-zt) ve "bakasndan tr zorunluluk" (vcb-i bi-l gayr) diye yalnzca iki
kategorinin mevcd olduunu savunan bz dnrler olduunu sylemektedir. bn Arab
bununla beraber, konunun gereini bilenlerin "imkn" kategorisini de kabl ettiklerini ve
"imkn"n, her ne kadar bir tr "bakasndan tr zorunluluk" ise de, kendisini nc bir
ontolojik kategori klan garip bir zellie ship olduunu bilmekte olduklarn da eklemekte-
dir
370
.

stdn dncesini erh eden Kn ise "mmkn" kavramn u trl tahlil etmekte-
dir
371
. Bir eyin gereinin vcd ile olan bantsna gre btn varlklar: 1) gerei biztih
var olmay gerektiren eyler, ve 2) gerei biztih var olmay gerektirmeyen eyler diye iki
byk kategoriye blnebilirler.

Birinci kategori "biztih zorunluluk" ya da Zorunlu Varlk kategorisidir. kincisine ge-
lince o da iki kategoriye blnmektedir: 1) ftratlar ademi (yokluu) gerektirenler, ve 2) ft-
ratlar biztih ne varl ne de yokluu gerektirenler. Bu kategorilerin ilki "imknsz"n kate-
gorisidir; ikincisi ise "imkn"n kategorisidir. Kn ayrca diyor ki:

Buna gre "imkn", zhiren mevcd olmadan nceki hldir; ve ayn zamanda da Akl d-
zeyine ait olan bir ontolojik hldir (hazret'tir). Mesel "kara"y gz nne alalm. Bu,
yalnzca, Akl dzeyinde olup ne var olmay ne de ma'dm olmay gerektirir. Fakat d
lemde ise ona ya bir sebebin varlndan ya da sebep yokluundan baka bir ey elik
edemez.. Bu ikisi arasnda ise nc bir hl yoktur.


369
Fuss, s.17-18/52-53-/I-147.
370
Fuss, s. 43/67/49/I-242 il 244.
371
Kn, Fuss erhi, s. 43.
Yazarn nsz
132
Sebebin eksiksiz olarak mevcd olmas hlinde "mmkn" eyin varl da "zorun-
lu" olur. Aksi takdirde ise sebebin yokluundan tr bu sefer o eyin ademi de zorun-
lu olur. (Birinci hlde, bu ey "bakasndan tr zorunlu"dur, ama ikinci hlde) "ba-
kasndan tr imknsz"dr.
Bylece gerek varlk hlinde "mmkn"n bir "bakasndan tr zorunlu" olduunu
grm olmaktayz. Fakat biztih, yni kendi bilfiil varlk hlinin dnda, o hl "bi-
ztih mmkn"dr.

Kn'nin "mmkn" hakknda: "bir eyin zhiren var olmasndan nce bizzt bulun-
duu ontolojik bir hl" olarak verdii tanm, ayn zamanda: zhir varla bulamadan nce,
biztih "Akl'da mevcd" yni saf bir mkul olmasndan tr, bir Tmel'in asl ve biztih
olarak bir "mmkn" olduunun da ak bir belgesidir. Kn'nin aklamas, bir tikel sre-
tinde zhir varlk kazanarak tafsl olan bir Tmel'in iki vechesi bulunduunu gzler nne
sermektedir. Bir Tmel, zt bakmndan, zhir varlkta bile gene de bir "mmkn"dr, ama
hlen zhiren mevcd olmas bakmndan da " bakasndan tr olmakta ve bu i'tibrla da
"ontik (vcd) zorunluluk" diyebileceimiz bir zellie ship bulunmaktadr. te bu, zama-
na bal olmas hasebiyle, hdis ya da muhdes dediimiz her eyin gerek ftratdr
372
. Ve on-
tolojik dnme sebep olan, yni "aslen mmkn olan" "zhiren mevcdlar"n alanna ka-
ran ve onu "rz olarak zorunlu"ya dntren de, "aslen zorunlu" (vcb-i has) olandan yni
Hakk'dan bakas olamaz.

Ve hi phesiz hdis olann meydana gelii ve kendisini var edene muhta olmas
onun kendisinde zten mevcd olan "imkn"dan trdr. nk onun varla ship
olmas (zorunlu deil fakat) bakasndan trdr. Byle olunca o, kendisini var ede-
ne iftikar (ihtiya) ba ile baldr.
Ve onun dayandnn da (yni kendisini var edenin, yaratann da) kendi ztnda zo-
runlu olmas ve kendi nefsiyle de kendi varlnda her eyden Ganiyy ve hi bir eye
ihtiyac olmamas gereklidir. O, bu hdis varla kendi ztyla varlk veren Zt'tr.
Bundan dolaydr ki bu hdis varlk (asl olarak) O'na baldr.
Ve O, onun varln kendi Zt' iin gerekli grd zaman o hdis varlk da bundan
tr zorunlu oldu. Hdis, onu kendi Zt' iin kendisinden izhr edene bal oldu-
undan, isim ve sfattan ona nisbet edilen her eyin de kendisine varlk verenin (yni
Hakk'n) sreti zerine olmas gerekli oldu. Ancak "biztih zorunluluk" (vcb-i zt)
bunun dndadr; nk bu, hdis olan bir ey iin geerli deildir. Her ne kadar hdi-
sin varl da zorunlu ise de onun bu zorunluluu bakasndan tr (vcb-i bi-l gayr)
bir zorunluluktur
373
.


(IV) A'yn- Sbite'nin Mutlak Kudreti


A'yn- sbite'nin sbtu ezelde tesbit edilmi olmalarndan ve mutlak srette tdil edi-
lememelerinden trdr. "Allh'n kelimeleri iin tebdl yoktur" (X/64). A'yn- sbite'nin
bu mutlak "tebdl kabl etmezlii" bir anlamda Hakk'n faaliyetini de kstlamaktadr. Byle

372
Dilbilgisi ynnden etken (aktif) bir form olan hdis, bir eyi, "zaman iinde varla kavumakta olan" olarak
temsil etmekte; buna karlk edilgen (pasif) bir form olan muhdes ise "zaman iinde varla kavumu bulunan"
bir eyi temsil etmektedir.
373
Fuss, s.18/53.
Yazarn nsz
133
bir ifde, ilk bakta, kfr gibi grnse de gerekte byle deildir. Zr, kelm ilmi asndan
ifde edilecek olursa, bunlara "tebdl kabl etmezlii" baheden Allh'n Takdri'dir, ve bn
Arab'ye zg terminoloji erevesi iinde bunlar zten Hakk'n (Kendi iindeki) btn ta-
ayynleridir.

lh Takdr'in, a'yn- sbite merhalesinde, tebdl kabul etmez bir ekilde tesbit etmi ol-
duunu deitirmesi sz konusu olamaz. Hatt Allh'n byle bir eyi isteyebilecei bile d-
nlemez. Kur'n'n kfirlerle ilgili: "Eer Allh dileseydi hepinizi doru yola iletirdi (Ve
lev e lehedkm ecmayn)" (XVI/9) melindeki yeti Allh'n vuku bulann aksini de, yni
a'yn- sbite dzeyinde taayyn etmi olann aksini de, dileyebilmesinin mmkn olduunu
m eder gibidir. Bununla beraber bu, bn Arab'ye gre ok basit bir yanl anlamadr. Bu
yetteki "eer" anlamna gelen lev kelimesi hlihzrda vuku bulmas mmkn olmayan bir
eyin farz edilmesinin ifdesi iin kullanlan bir dilbilgisi aracdr. Bune gre bu yet, daha
ok, kfirlerin hepsinin doru yola iletilmesi hakknda Allh'n dileinin mutlak imknszl-
n m etmektedir
374
.

Bir nceki alt-blmde a'yn- sbite'nin "mmknt" olduunu tesbit ettik. Ama a'yn-
sbite'nin tebdl kabl etmez sbitlii hakknda henz grm olduklarmzn altnda
bunlarn "imkn"larnn ok zel bir ierii olduunu da kabl etmeliyiz. Mantk asndan
"mmkn" olan bir ey ya a gibi bir ey ya da bunun zdd olan a-deil (ya da a-nn gayr)
olmak istddna shiptir. Mesel bunu Kur'n'la ilgili bir rnek araclyla ortaya koymak
istersek bir "mmkn" olarak bir insn ya bir "m'min" ya da bir "kfir" olmak istddna,
yni bilfiil ister Allh'n "hidyetini" kabl etmek, isterse "doru yoldan sapmak" istddna
shiptir. Ama aslnda, sz konusu eyin a eklinde mi a-nn gayr eklinde mi kuvveden fiile
kaca daha bandan belirlenmitir. Eer o, a eklinde vuku bulacak ekilde belirlenmi
bulunuyorsa Allh bile onu yolundan evirip de a-nn gayr eklinde kuvveden fiile kart-
maz.

Akl yrtme dzeyinde bir "mmkn", biztih, eyi de onun kartn da kabl edebi-
len bir konumdadr. Ama mantk asndan mmkn olan eylerden biri olarak kuvve-
den fiile kt zaman, biz de, daha a'yn- sbite durumundayken "mmkn" hakkn-
daki takdrin ite bu olmu olduunu bilmi oluruz...

Hlbuki (yukarda zikredilmi olan Kur'n yetindeki kfirler mislinde olduu gibi
ikrdr ki) Hakk bunu dilemedi; onlarn tmne hidyet etmedi, ve etmez de. "Eer
dilerse" sz de byledir. Hi diler mi? Bu olacak ey deildir. Zr Hakk'n dilei (e-
zelde belirlenmi olana uygun olarak) gyesine yneliktir. Bunun sebebi ise O'nun -
rde'sinin O'nun Bilgi'sine, O'nun Bilgi'sinin de "ma'lm"a (bilinen'e) tbi' olma-
sdr. Hlbuki bilinen sensin ve senin (a'yn- sbitenle ezelde belirlenmi olan) ahv-
lindir. Bu bakmdan bilinene tesir eden Bilgi deildir. Belki, bilinen bilene (lim'e) te-
sir eder. Buna gre, bilinen de aynnda sbit olan Hakk'a izfe etmi olur
375
.

Hakk her ferd nesneyi ezel cevheri (yni ayn- sbitesi) itibriyle bilir ve rde'sini de
bu Bilgi'yi temel alarak izhr eder. Ama daha nceden de bildiimiz zere, Hakk'n bir
nesne hakknda rde'sini faal klmas O'nun ona vcd (varlk) vermesiyle ayn eydir. Bu
i'tibrla ve mdem ki Hakk'n varlk vermesi O'nun her bir eyin ayn- sbitesi hakkndaki
Bilgi'sine bal olarak bu tarzda vki olmaktadr, o zaman Hakk'n her bir eye her bir hl
iin dierinden farkl olan zel bir biimde varlk verdiini sylememiz gerekir.

374
Fuss, s, 18/53.
375
Fuss, s. 75-76/82/91-92/II-6 ve 65.
Yazarn nsz
134

Fakat meselenin bir baka vechesi daha vardr. Varlk olduu srece, Hakk'n eyya
ltfettii varlk dima bir ve ayndr. Varlk olarak varln birinden tekine deimesi mu-
hldir. Hakk btn eyya bir ve ayn varl verir, ama ferd "kaplar"n her biri kendi has
tabatna uygun olarak bu varl farkl biimlerde kabl eder ve farkl biimlerde izhr
ederler. bn Arab meselenin bu vechesini yle tasvr etmektdir: Aslnda Hakk varlk ver-
mekten baka bir ey yapmamaktadr; varl tek tek belirleyip snrlandran, ona zel bir
boya atfeden, gene kendi aynnn gereine uygun olarak, insndr.

"Bizim hi birimiz yoktur ki onun bilinen bir makm olmasn" (XXXVII/ 164). Bu
belli makm senin (Hakk'n Bilgisi'ndeki a'yn- sbitenle) sbit olduun zaman onunla
olduun, ve (varlk kazandnda da) onunla zhir olduun eydir. Bu, senin varln
sbit olunca byledir. Ama vcdun sana deil de ancak Hakk'a ait bulunduu sbit
olunca o makm da artk senin olamaz. Ama sen vcdun sana deil de Hakk'a ait ol-
duunu sylesen de hi kukusuz gene de Hakk'dan gelen vcd zerinde belirleyici
bir gcn (hkmn) mevcddur.

Eer byle olmayp da senin varln sbit olacak olursa o hlde hkm hi kukusuz
gene senindir. Ve eer hkim Hakk olacak olursa, bu takdirde de Hakk'n sana vcd
vermesinden baka yol yoktur. Buna gre de senin zerine olan hkm senin iin sbit
olur. u hlde sen de ancak nefsin iin hamdet ya da onu kna. Geriye ise Hakk iin,
sana vcd vermi olmasnn hamd kalr. Zr bu ona aittir, sana deil
376
.

Bu dnce tarz slm dncesi erevesi iinde bir takm etin meselelerin zuhruna
yol aacak niteliktedir. Bunlardan en kayda deeri bunun ahlk deerler alannda hsl ettii
yansmadr.

bn Arab'ye gre btn insnlar, kendi a'yn- sbiteleri onlar ezelde bu trl belirlemi
olduu iin, olduklar gibidirler. ster iyi ister kt, ister m'min ister kfir olsun Dny'da
hi kimse Hakk'n irdesine kar deildir. Allh'n Resl'ne itaat etmeyip de onunla nizya
den birinin rneini gz nne alan bn Arab u delilleri takdm etmektedir
377
:

...Kendisiyle nizya den kimse, daha varlk leminde zuhra gelmeden nce ayn-
sbitesiyle sbt bulduu kendi hakkatndan sapm deildir. Byle olunca da, var-
lk leminde de ancak, onun iin yokluk leminde takdr edilmi olan ey ortaya kt.
Binenaleyh o (Allh'n Resl ile niz ederken) ne (kendi) hakkatn tecvz etti ve
ne de yolundan sapt. imdi bunun niz diye isimlendirilmesi halkn gzlerini rten
bir perdenin sebep olduu rz bir eydir. Nitekim onlar hakknda Hakk Tel: "Ve-
lkin insnlarn ou bilmezler" (VII/187) ve "...Velkin insnlarn ou bilmezler.
Onlar Dny hayatnn grnen yzn (zhirini) bilirler
378
ve onlar iin hiretinden
gfildirler" (XXX/6-7) buyurmutur. Buradaki gfil deyimi maklb yni alt-st edil-
mi (m'ns baka bir kalba sokulmu olan) bir kelimedir. Zr gfil tbiri bu kim-
selerin: "Bizim kalblerimiz glf (perde,klf, muhafaza) iindedir" (II/88) szlerin-
dendir. O glf ise ii gerek mhiyetine uygun olarak idrk edilmesine engel olan bir
perdedir.


376
Fuss, s. 76-77/83/92-93/II-66 il 69.
377
Fuss, s. 157-158/128/205-206/III-60 ve 61.
378
Nuri Gencosman'n Fuss l-Hikem evirisinin M.E.B.nca ikinci basmnda sehven "bilmezler" diye ba-
slmtr.
Yazarn nsz
135
"Niz karan" hakkndaki mnkaa lemdeki her olay iin geerlidir. Beerin bak a-
sndan ister iyi ister kt olsun her ey ezelde kesin ve deimez bir tarzda belirlenmi ola-
na uygundur. Bu anlamda, her ey lh Takdr'in kendisine izmi olduu ynde yol alr ve
onu bu yolundan saptracak hi bir ey yoktur.

Eer iyi ile kt (yni hayr ile er) arasndaki fark yalnzca arz bir mesele ise ve her
ey kendi ayn- sbitesinin belirledii gibi vuku bulmakta ise, slm'n mentsnn en temel
bahislerinden biri olan, "iyi iin dl, kt iin de cez doktrini"nin zorunlu olarak bundan
ar bir biimde yara almas gerekir. Aada bn Arab'nin "dllendirme ve cezlandrma"
(sevb ve ikb) meselesi hakknda ileri srd kendine zg yorumu takdm ediyoruz
379
.

Din adan iyi ile kt arasndaki farkn ortaya kmas, ancak, insnlarn din bir ce-
maate bal olarak bir itima hayat yaadklar dzeyde ortaya kan bir olaydr. Bu dzey-
de, ahlk adan kendisine sorumlu gzyle baklan kiiyi de eriat: mkellef, yni "kendi-
sine sorumluluklar yklenmi kii" diye isimlendirmektedir.

Bu durumda bir mkellef ya eriat'n emirlerine "boyun eer" ya da onlara "itaatsizlik
ederek" eriat'a ba kaldrm olur. Birinci hldeki insna mut' yni Allh'a itaatkr denir.
Ama bn Arab'nin gr asna gre nemli olan husus udur ki, ikinci hl sz konusu ol-
duunda da, insn birinci hldekinden hi de daha az itaatkr deildir. Zr ikinci hl sz ko-
nusu olduunda da insn, sdece, lh rde'nin dorudan doruya bir tezhr olan aynnn
deimez hkmlerine uygun olarak hareket etmektedir.

Bir kimsenin Allh'n emirlerine itaatsizlik etmesi hlinde, hi kukusuz, Allh'n o kim-
seyi affetmesinden ya da cezlandrmasndan baka bir yol mevcd deildir. Ama iin dik-
kate deer yan udur ki Allh da o kimseye "boyun emekte" ve onun fiilinin emirlerine uy-
gun olarak hareket etmektedir. Bl Efendi'nin iret ettii vechile, burada her iki tarafta da
(min at-tarafeyn) boyun eme (inkyd) sz konusudur. Bu ise bn Arab'ye gre slm
(inkyd,teslmiyet) anlamnda olduu kadar cez (lynn karln verme) anlamnda da
dinin dellet ettii eydir.

bn Arab'ye gre din gerekten de "lynn karln vermek"dir. Bir kimse Allh'a
"itaat" edecek olursa O bu kimseye "kendisinin houna gidecek bir eyle" karln verir.
Bir kimse Allh'n emirlerine "itaatsizlik"eder de ba kaldrrsa o zaman da Allh ona "ken-
disinin houna gitmeyen bir eyle" karln verir. Hoa giden bir eyle karlk vermee
"dl", hoa gitmeyen ya da zahmet veren bir eyle karlk vermee de "cez" denir. Sb-
jektif olarak, "dl" ile "cez" arasnda hi kukusuz asl bir fark bulunmaktadr, ve bu fark
da "dl"e ya da "cez"ya mazhar olan kimse tarafndan pek edd bir ekilde alglanr. Bu-
nunla beraber, meseleye objektif bir bak asyla yaklaldnda, bu her ikisi arasnda asl
hi bir fark yoktur. nk her iki hlde de Hakk, a'yn- sbitenin cblarna "uygun" olarak
davranmaktan baka bir ey yapmamaktadr. Belirli bir ayn hi kukusuz bir kimsede belirli
bir davran gerektirmekte ve bu davran da, Hakk katnda, "dl" ya da "cez"y cb et-
tirmektedir.

Buna gre eer bir kimse bir sevb ilerse (ve bunun sonucu olarak bir dle mazhar
olursa) bunu kendisine izfe eden gene kendisidir. Eer bir gnah ilerse (ve bunun
sonucu olarak da bir cezya mazhar olursa) bunu kendisine veren de kendisinden
bakas deildir. Yni kendisine Mn'im olan da (nmetlendiren de) odur, kendisinin

379
Fuss, s.104-105/95-96/128-129/II-190.
Yazarn nsz
136
Muazzib'i de (cezlandrcs da) gene kendisidir. Bylece o erse kendisini sn,
sverse de kendi nefsine svsn! Allh'n insn hakkndaki bilgisinde "...kesin delil
(hccet-i blia) ancak Allh'ndr" (VI/149), nk bilgi (ilim) bilinene (ma'lma)
tbdir.
(Bununla beraber yukardaki gzlem, meselenin yeterince knhne inmemektedir).
Bu trden meselelerin daha da derin bir idrki de yledir. Btn "mmknt"n kk
adem'dedir. (Bunlarn "varl" gzyle baklan ise aslnda) mmkntn a'yn- sbi-
telerine zg eitli varlk sretlerinde kendini izhr eden Hakk'n varlndan baka
bir ey deildir. Ve bu sana gerekte kimin zdrab ektiini idrk ettirir. (Yni bu
demektir ki sevbdan dolay honud olan ya da cezdan dolay zdrab eken insn
deil fakat insnn, aslnda Hakk'n bizzt bir hlinden baka bir ey olmayan,
a'yn- sbitesine uygun olarak kendini zel bir srette izhr eden Hak'dr). Bylece
insnn her bir hlinin ya da fiilinin sonucunun gerekten de ne olduunu anlam ol-
dun. (Yni insnn her bir fiilinin sonucu olan sevb ya da gnah ya da dl vey
cezs aslnda bu fiil tarafndan belirlenmi olan zel sret altnda Hakk'n bir tecel-
lsidir). Aslna baklacak olursa (bir fiilin) herhangi bir sonucu, etimolojik olarak "iz-
leyen ya da hsl olan" ('akaba) anlamnda anlalmas gereken, ikb'dr. Bu anlamda
ikb hem iyi hem de kt sonucu iermektedir ama Arapa'nn mtad kullanlnda
ikb ile yalnzca ("cez" anlamndaki) kt sonu anlalmakta, iyi sonuca ise sevb
denilmektedir
380
.

Eer "iyi" ile "kt"nn, "dl" ile "cez"nn gerek anlamlar biraz nce grdklerimiz
gibi ise o zaman, Allh'n insnlara, grevinin genellikle hayrl ilerde bulunmaya ve erden
kanmaya dvet etmek ve herkesin mutluluu iin gayret sarfetmek olduu retilen "eli-
ler" gndermesinin anlam nedir? bn Arab'nin teorisinin bu ok zel muhtevs gz nnde
tutulduunda, "eli" (Resl) kavramnn da imdiye kadar kabl edilmi olandan ok farkl
olmas beklenmelidir.

Elileri ve "onlarn vrisleri" olan gerek hakm kiileri tabblerle mukayese ederek bn
Arab rislet hakkndaki fikrini yle aklamaktadr
381
:

Ma'lm olsun ki bir tabb hakknda "o tabata hizmet eder" (hdim at-tabat) denildii
gibi Resller ve onlarn vrisleri iin dahi, genel anlamda, "lh Emr'e hizmet eder-
ler" denir. (Bilindii gibi genellikle, Resllerin, nefislerin saln korumakla ve ne-
fisler bir maraza yakalandklarnda da onlar normal salkl hllerine rc' ettir-
mekle grevli olan, nefislerin tabbleri olduklarndan sz edilir).
Hlbuki Resller, aslnda, mmkntn ahvline hizmet ederler (yni onlarn gerek
grevi "hizmet etmek"dir; ve onlar, a'yn- sbite hlindeyken mmkntn cevherleri
neyi gerektiriyorsa tamtamna onun zuhruna gayret ederler). Ama onlarn bu hiz-
meti de biztih kendi a'yn- sbitelerinin gerei olarak onlarn kendi ahvllerinin bir
parasdr. Bunun ne kadar acyib bir ey olduunu grebiliyor musun?

380
Toshihiko Izutsu, kitabnn 1966 basksnda da 1984 basksnda da, bu pasaj iin hibir dipnotu vermemitir.
Pasajda parantez iindeki kendine ait aklamalar hri olmak zere pasajn Kn'den alnm olmas kuvvetle
muhtemeldir. (evirenin notu)
381
Fuss, s. 107-108/97-98/130-131/II-197 ve 198. Bu pasajn tercmesinde Izutsu'nun bir hats vardr. "Ve
tabb Tabat'a ancak hasta bedeni slah etmedii zaman hizmet etmi olur..." Izutsu'da: "He is only a servant of
Nature in the sense that he brings the body of his patient back to health..." eklindedir. Bu konuda Nuri Gen-
cosman'n, Ahmed Avni Konuk'un ve Hans Kofler'in (Das Buch der Siegelringsteine der Weisheitssprche,
Akademische Druck und Verlagsanstalt, Graz/1970, s. 48) tercmeleri birbirleriyle mutabakat hlindedir.
Yazarn nsz
137

Bununla beraber burada kayda deer bir husus vardr. Neye hizmet ederse etsin (yni
ister Tabat'n isterse mmkntn varlk leminde zuhur eden ahvlinin hizmetkr
olsun) burada istenilen hizmet ehli hizmet ettii nesnenin (bu hasta bir kimse de ola-
bilir, ya da bir varlk hli olabilir) a'-yn- sbitesine ya hl ya da sz araclyla v-
kf olan kimsedir (tpk bir tabbin hastasnn cismn durumunu mhede ederek ya
da hastaya bir takm sorular sorarak tedv etmesi gibi).
Buna gre tabb hakknda ancak, hastann hli buna msaitse, Tabat'a hizmet ediyor
(hdim-i tabat) demek doru olur. Zr Tabat hastann bnyesinde yle zel bir
mizc verir ki ona bu sebebden tr hasta denir. Eer tabb bu durumda Tabat'a
(msbet olarak) hizmet ediyor olsa idi (Tabat'n hastaya vermi olduu mizca uy-
gun olarak) onun hastalnn derecesinin daha da artmas gerekirdi. Fakat (tabb has-
tann) sal(n) diledii iin buna engel olur. Hlbuki, bu mizca kart bir mizc
retmek sretiyle elde edilen salk dahi Tabat'tandr.
Bu i'tibrla tabbin genel anlamyla Tabat'n hizmetkr olmad anlalmaktadr (y-
ni tabb btn ahvl ve eraitte srekli olarak Tabat'a hizmet ediyor deildir). Ve
tabb Tabat'a ancak hasta bedeni slah etmedii zaman hizmet etmi olur ve onun mi-
zcn da gene Tabat araclyla deitirir. Byle olunca da tabb Tabat'a umm
ynden deil huss ynden hizmet etmi olur.

Tabb her ahvl ve eritte Tabat'a hizmet ve slah etmek zorunda deildir. Mesel Ta-
bat eer ishl gibi salksz bir hl retmi ise tabb Tabat'n bu faaliyetini ksmaya ve sa-
lkl bir durumun ihdsna gayret etmek zorundadr. Ama bu trl retilmi olan salkl du-
rum da Tabat'n paras olduundan o, bunun ihdsna sebebiyet verirken de, gene ayn Ta-
bat'a hizmet etmi olur. Bu misl ise nefislere tabb olan Resln grevinin mhiyetini de
aydnlatmaktadr.

u hlde tabb (faydal faaliyetini desteklemek bakmndan) Tabat'a hem hizmet eder
hem (tahrb edici vechesine) hizmet etmez. Buna benzer ekilde Resller ve onlarn
vrisleri de Hakk'a hem hizmet ederler, hem etmezler (yni onlar lh Emr'e onun
btn vecheleri ynyle deil yalnzca faydaya taallk eden ynyle hizmet ederler).

Bu ise Resln lh rde'nin deil, yalnzca lh Emr'in bir hizmetkr olduunu gs-
termektedir. lh Emir lh rde ile zorunlu bir biimde akmaz. Aksine her ikisi arasn-
da sk sk fark zuhur eder. rde'nin mutlak ve irde olunann da muhakkak vuku bulaca
bir mhiyeti olmasna karlk Emir itaat edilip edilmeyeceine baklmakszn, yni em-
redilenin vuku bulup bulmayaca gz nnde tutulmakszn, verilir. Emir ile rde arasnda
fark bulunduu zaman Resl rde'ye deil Emr'e hizmet eder. Eer rde'ye hizmet etseydi
Resln, erri engelleyecek yerde, errin faillerini desteklemesi ve onlara kt fiillerde bu-
lunmamay tavsiye etmemesi gerekecekti. Fakat hlen vuku bulduu gibi eer "err"in vu-
kuu lh rde'ye bal ise Resln ona kar onu yeren fiili de lh rde'nin eseridir.

Bundan baka, yukarda da grm olduumuz gibi, bir eyin u ya da bu ekilde vuku
bulmas hakkndaki lh rde bu eyin gerekten de vuku bulmas hakkndaki lh Bilgi'ye
baldr ve o eyin bizzt a'yn- sbitesinin asl mhiyeti ile tayyn etmitir. Ve bu gzle-
min altnda da Resllerin t verme faaliyetinin msbet etkinlii sanki kayboluyor gi-
bidir. Zr a'yn- sbite tarafndan belirlenmi olan deitirmee kimsenin gc yetmez.
Bu konuda bn Arab unu demektedir: nasl ki bir tabb, Tabat'n tahribkr faaliyetini dur-
durmak ve maraz durumu salkl duruma geri dndrmek iin gayret ederken, Tabat'a do-
Yazarn nsz
138
layl olarak hizmet ediyorsa ite bir Resl dahi er faillerinin erlerini men etmee onlarn
hiret'te selmet ve saadete nil olmalarna yardm etmee gayret ederken de lh Emr'e
hizmet eder.

Hi kukusuz, tabbin gayretinin bz msbet tesirleri vardr. Ama Resln engel ol-
maya alt "er" eer ona let olan kimsenin a'yn- sbitesine sklp atlamyacak bir
biimde rabtedilmi bulunuyorsa acaba Resln gayretinin bu takdirde herhangi bir faydas
olur mu?

Bu gr asndan bakldnda, bir "mu'cize"nin te'siri de saduyunun mu'cizeyi alg-
layndan ok daha az etkin bir ekilde grnmektedir. nk bir Resl ne kadar mu'cize
gsterirse gstersin a'yn- sbite tarafndan belirlenmi olan asla bozulamaz. Resller,
mu'cize gstermelerini mmkn klan ve adna himmet
382
denilen zel bir mnev gce s-
hiptirler. Ama Resller bu doa-st hasleti ister izhr etsinler ister etmesinler, sonu gene
de ayn olacaktr; nk olayn inkif a'yn- sbitenin belirledii yoldan asla sapmayacak-
tr.

Resl muhakkak bilir ki (mansz) bir topluluun nnde mu'cize gsterecek olursa
bunlardan bir blm buna inanp kendisine man eder; fakat dier bir blm de zu-
lmlerinden, kibirlerinden ve hasetlerinden dolay bunu bile bile inkr eder. Hatt bir
blm de bu mu'cizeyi sihirden ya da byden sayar. Btn Resller bunun farknda
olup ancak Allh'n kalbini man nruyla aydnlatm olduu kimsenin m'min olaca-
n ve (bir mu'cizeye) man nruyla bakmayan kimseye ise mu'cizenin bir fayda ver-
meyeceini bilirler. Bundan dolaydr ki, te'siri mu'cizeye hid olanlarn gzlerinde
ve kalblerinde umm olmad iin, Resl de mu'cize gstermek hussundaki him-
met'ini azaltr.
Nitekim Allh peygamberler arasnda en stn kemle, en yce bilgiye, hl cihetin-
den de en byk sdka shib Olan"n (yni Hazret-i Muhammed'in) hakknda: "...
Sen sevdiin kimseye hidyet edemezsin, fakat Allh dilediine hidyet eder"
(XXVIII/56) buyurmutur... (Buna ilveten ayn yerde) Allh, (Kendi Zat' iin): "O,
hidyete erecek olanlar en iyi bilendir" (XXVIII/56) buyurmaktadir. Bu u demektir
ki onlar daha henz adem (yokluk) hlinde iken kendilerinin hidyetleri hakkndaki
Bilgi onlarn a'yn- sbiteleri araclyla Allh'da zten bulunmaktadr. Bunlar da
gstermektedir ki Bilgi her zaman bilinene baldr. Binenaleyh, a'yn- sbite
lerinin yaratld zaman ve kendileri henz varlk leminde zuhur etmeden nce
m'min olan kimse varlk leminde de ayn o ekilde zhir olur. Allh o kimsenin
byle olacan ayn- sbitesinden bilir. te bunun iindir ki (Kendi'si iin): "O, hid-
yete erecek olanlar en iyi bilendir" (XXVII/56) buyurmutur
383
.

bn Arab'nin muhakemesinin z Kn tarafndan daha mantk bir ekilde yle tak-
dm edilmitir
384
:

Eynn hakkat hakknda (Resllerin haiz olduklar) kmil bir bilgi, zorunlu olarak,
onlarn Allhu Tel'nn huzrunda byk bir tevzu ile davranmalarn ve eyya di-
ledikleri gibi hkmetmemelerini ya da herhangi bir eye himmet etmemelerini gerek-
tirir. Zr hakkata gerekten de vkf olan kii bilir ki Ezel Bilgi'de bulunandan ba-

382
Himmet hakknda ayrntlar iin XVII. Blm'e baknz.
383
Fuss, s.159-160/130-131-/210-212/III-68 il 72.
384
s. 160.
Yazarn nsz
139
ka bir ey asla vuku bulmaz. Vuku bulaca (Hakk tarafndan) bilinmi olan mutlaka
vuku bulur, ve vuku bulmayaca bilinmi olan da asla vuku bulmaz.
Btn mesele, sonunda, kabn yeteneinin ne olduunu bilen bir Fil ile kendi asl ve
tabi "istdd"ndan baka bir ey kabl edemeyen bir kap arasndaki mnsebete irc
olmaktadr. Ve eer durum byle ise, o zaman bir Resl neye himmet edecektir? O-
nun himmet etmesinin yarar nedir?Zr zaman iinde zuhur edip etmeyecei ezelde
bilimi olan hi bir eyin onun himmeti araclyla deimesi mmkn deildir. Hat-
t himmet, ona ezelde takdr edilmi olan n dahi ne ne alabilir ve ne de geri bra-
kabilir.
Binenalyh kap Fil'in ezeldenberi kabl edeceini bildiinden baka bir eyi kabl
edemedii gibi Fil de, kendi ynnden, kabn asl olarak kabl etmesi gerekenin d-
nda bir icraat yapmaz. Bunun sebebi a'yn- sbitenin, varlk leminde boy gster-
meleri hlinde, kendilerine ezelden ebede kadar ne olacann bizzt belirlenmi ol-
masna karlk Fil-Olan-Alm'in bunu (yni a'yn- sbitenin belirlemi olduunu)
sdece bilmesidir.


(V) Kaderin Srr

Bir nceki blmde srarla iret etmi olduumuz gibi her bir eyin Cenb- Hakk'dan
vcd bulmasnn yolu, kesinlikle, onun kendi "istdd" tarafndan belirlenmektedir. std-
dn belirleyici gc o kadar byktr ki Hakk dahi (Kendi yaratm olduu) bu eyin gerei-
ne uymaktadr
385
.



"stdd"n belirleyici gcnn mutlak olduu tezi tabi ve de asl olarak kader mese-
lesine baldr. Kader meselesi ise slm'n ilk zamanlarndanberi kaz ve kader balklar al-
tnda ortaya konulmu ve hayt nemi haiz bir mesele olarak tartlmtr. bn Arab de ayn
meseleye eilerek bunu a'yn- sbite teorisi erevesi iinde kendine zg bak asyla tar-
tmaktadr.

Bil ki kaz Allh'n ey ile ilgili hkmdr. Ve Allh'n ey ile ilgili hkm de O'nun
eydaki ve ey ile ilgili Bilgi'siyle kesin uyum iindedir. Bu Bilgi ise, ey kendi nef-
sinde hangi hl zere sbit olmusa o hle ait bilginin Hakk'a bildirdii eyle snrldr.
Ve kader'e gelince bu da eynn "ayn"nda (yni eynn kendi nefsinde sbit olan hli
zerine) Hakk tarafndan verilen hkmn (zuhrunun), hi bir ey ilve edilmeksizin, be-
lirli bir vakte braklmasdr (tevkt edilmesidir). u hlde kaz dahi her bireyin kaderi
hakknda hkmederken onun ayn- sbitesine uygun hkmeder. Bu da kader'in srrdr.
Bu gerei idrk etmek (bu lemde olup bitenlere) mhid olduu hlde kalb gz ak
ve (herkesin duyamad bilgece sz ve tlere) kulak veren kimseye mahsstur. Zr
Allh iin (bu hususta) hccet-i blia (apak dell) vardr
386
.

385
Bu kadar byk bir kudrete ship olduu sylenen "istdd"n aslnda Hakk'n ontolojik ahvlinden zel bir
hl olduu dnlecek olursa, saduyuya bir kfrm gibi arpc gelecek olan bu kavramn hi de kfrlk bir
taraf bulunmad anlalr. Ibn Arab'nin dncesine gre btn her eyin, eninde sonunda, Hakk'n bizzt de-
rnunda ezeldenberi faal olan bir tiyatro piyesi olduu hatrlanmaldr. "Allh yarattklarna tbdir", "lem Al-
lh' zorunlu hizmete yneltir" v.s... eklinde "kfr" gibi grnen ifdeler hep bu temel ereve iinde idrk e-
dilmelidir.
386
Bu paragraf T. Izutsu'nun ingilizce tercmesinde bulunmamaktadr. Bk. 1) Nuri Gencosman tercmesi,
M.E.B. Yaynlar, 2. Bask, s.216/satr:1-5, ve 2) Ahmed Avni Konuk'un tercme ve erhi, Marmara niv. Yay.,
cild: III, s. 83.
Yazarn nsz
140
Bu i'tibrla bilge kii (hkim) de, gerekte, meselenin "ayn"na (aslna) tb olup mese-
lenin mhiyetinin zorunlu kld eye gre hkmn verir. Bu durumda, hakknda h-
km verilen (yni mahkm) hkimin zerine kendisindeki istddla egemen olur, yle ki
hkim kendisi hakknda bununla (yni kendindeki istddn gereine gre) hkmetsin.
Ve, gerekten de, bir ey hakknda hkm veren her "hkim", hangi trden hkim olursa
olsun (yni ister Cenb- Hakk olsun, isterse bir beer olsun), hkmettii eyle ve hk-
mettii eyde kendini mahkm klm olur
387
.

Daha nceden de bilmekte olduumuz gibi her eyin asl yaps, geriye dndrlmesi
mmkn olmayan bir biimde, onun ademdeki ayn- sbitesiyle belirlenmitir. O ey aslen
naslsa, Allh bunu ezeldenberi bilir. Bu kmil Bilgi'nin gereine dayanarak Allh o ey hak-
kndaki hkmn verir. Bu hkm ise ite kaz'dr
388
.

Kader ise, kaz tarafndan hkmedilmi olann daha sonra kesin olarak belirlenmesidir.
Baka bir deyile, bir eyde varlk leminde zhir olacak olan her hlin hangi belirli zamanda
vuku bulaca kader tarafndan belirlenmektedir. Kaz herhangi bir zaman belirlemesini
iermez. Her bir olaya ona zg zaman izfe edip belirleyen kader'dir. Ve bu byle belir-
lendi miydi de onu bir dakikack olsun ne alan ya da geciktiren hi bir ey vk olamaz.

Kn bir hadse yollama yaparak kaz ile kader arasndaki bant hakknda ilgi ekici
bir tesbitte bulunmaktadr. Bu Peygamber'in neredeyse kt kecek bir durumda olan bir
duvarn altndan gemesiyle ilgilidir. Birisi O'nu uyarm ve: "Allh'n kaz'sndan kaar
msn, y Muhammed?" diye sormu. Peygamber'in buna cevab: "Ben kaz'dan kader'e ka-
arm" olmutur. Duvarn kmesi, pekl, takdr edilmi bir olay yni kaz olabilir. Ama
duvarn kmesi biztihi kesinlikle nne geilemeyecek bir ey dahi olsa onun gerekte ne
zaman vuku bulaca kaz'nn bir hkm deildir. Bu bakmdan duvarn kader'inden yardm
dilemekle Peygamber'e, en azndan, duvarn kmesiyle ezilmekten kurtulmak iin bir imkn
kalmaktayd.

Burada kaz ve kader arasndaki bant o trl takdm edilmi bulunmaktadr ki bu bize
kaz'nn kader'e takaddm etmekte olduunu telkn etmektedir. Bu tasvre niha olarak
bakmamak gerekir; zr btn meselenin ok daha derin bir vechesi bulunmaktadr.

Biraz nce kader'in kaz'nn zaman iinde zuhur eden bir "sonraki" taayyn olduunu
ifde ettikti. Ama aslnda Allh bir eyin kaz'sn kendi Bilgisi'ne uygun olarak belirlemek-
tedir ve bu Bilgi de, bu sefer, Bilgi'nin muhtab olduu nesnenin yapsna en ince ayrntsna
kadar uymaktadr. Bilgi'nin muhtab olduu nesne ise, yukarda da grm olduumuz gibi,
o eyin ayn- sbitesinden baka bir ey deildir. Ve doal olarak da vaktin taayyn, ya da
bu mesele iin o eyin mmkn olan btn taayynleri, onun ayn- sbitesinin bir paras-
dr
389
. Bu anlamda kader'in kendisini dahi a'yn- sbite belirler. Hatt diyebiliriz ki kader
a'yn- sbitedir
390
.

Bununla beraber bu her ikisi arasnda gene de belli belirsiz bir fark vardr. A'yn- sbite,
biztih, zamann tesinde bir Tmel (Kll)dir. O, lh Bilin'de anlalabilen bir eydir.
Eer bir Tmel zamana bal bir varlk hline geecek olur da ferd bir ey sretinde taayyn

387
Fuss, s. 161-162/131-132/215-216/III-81-86.
388
A'yn- sbitenin Hakk'n ontolojik ahvlinin zhir olan sretleri olmalar dnda, bu srete Hakk'n oyna-
d pozitif bir rol bulunmamaktadr.
389
Fuss, s.162-163/132/220/III-100.
390
Gerekten de Kn, tefsrinin bir pasajnda kader'i dpedz a'yn- sbite ile zde klmaktadr. Bk. s.163.
Yazarn nsz
141
edecek olursa, nce zamann belirli bir nyla irtibatlandrlr ve bylelikle de zamana bal
olarak taayyn etmi olur. Bu duruma ship bir ayn- sbiteye ise kader denir. Baka bir de-
yile, o artk somut bir varlk olmak zere btn hazrlklar tamamlanm olan bir ayn- s-
bitedir. te yandan Allh, a'yn- sbitenin btn durumlarn bilen olduundan, filn aynn
varlk leminde zuhur etmesi iin tammen hazr bir durumda olduunu da bilir. Ve bu Bil-
gi'ye dayanarak da bu aynn filnca zel ey olarak varlk leminde zuhur etmesine hk-
meder. te bu hkm kaz'dr. Bylece kader'in, bu anlamda, kaz'nn ardndan gelecek
yerde ona takaddm ettiini ve kaz'y belirlediini grm olmaktayz.

Her ne olursa olsun kader'in, bir ayn- sbitenin kendisini, somut olarak var olan bir ey-
de kuvveden fiile karmak zere olan son derece hassas bir hl olduu kesindir. Bundan do-
lay da kader'i bilmek Varln dile gelmeyen srrna kaamak bir nazar atfetmekten teye
gidemez, nk Allh'dan leme kadar yaylan Vcd'un (Varln) srr kader'in iinde f
olmaktadr. Bu mnsebetle bn Arab de: "Kader srrnn, Allh'n kmil bir keifle mer-
ref kld ancak pek az sayda insna ltfettii en yce bilgilerden biri olduuna" dikkati
ekmektedir. Eer bir insnn kader'in gerek bilgisine ship olmas nasbinde varsa, bu tak-
dirde bu onu kmil bir i huzruna, fakat ayn zamanda da tahamml edilmez bir zdrba
mruz brakr
391
.

Byle bir ztn bu srad i huzuru, lemdeki her eyin ezelde belirlendii gibi vuku
bulduu bilincinden ileri gelir. Kendisinin ve dier kimselerin bana ne gelirse gelsin o
bundan tammen rz (honut) olur. Kendi istddnda bulunmayan elde etmek iin bouna
mcdele edecek yerde kendisine verilmi olandan memnn ve mes'ud olur. Ama te yandan
da kendi civrnda gitgide artan bir biimde hkm srmekte olan ve adna "hakszlklar",
"ktlkler" ve "zdrablar" denilen eylerin mhedesinden de byk bir ac duyar. Ve bilir
ki lemde bunlar ortadan kaldrmak onun kendi "istdd"nda yoktur. bn Arab bu pasaj
kader'in btn Varlk lemi zerindeki khir hkmrnl karsnda duymakta olduu b-
yk hayranl dile getirerek sonulandrmaktadr
392
:

Byle olunca Mutlak Varlk'da (yni Hakk'n kaz'sna hkmettii zaman, her bir eyin
istdd tarafndan etkilenmi olan Hakk anlamndaki Mutlak Varlk'da) ve mukayyed
(snrl) varlkta (yni kendi a'yn- sbitesinin belirlemi olduunun dnda hi bir eyi
olmayan varlk anlamndaki varlkta) hkmeden bir hakkat (kader'in hakkat) vardr. Ve
eyy ister msbet olarak ve dorudan doruya etkilesin isterse kendi kendine yetsin,
ondan daha tam, ondan daha gl ve ondan daha byk bir ey bulunmas mmkn de-
ildir.

Fuss'da bn Arab'nin kader'in bilinmesi meselesine deindii bir baka pasaj daha bu-
lunmaktadr.std bu sefer de, kader'e olan vukuflarna dayanarak insnlar bir snflandr-
maya tb tutmaktadr.

Yukarda da grm olduumuz vechile kader hakknda bir eyler bilmek aslnda a'yn-
sbite hakknda bir eyler bilmekten baka bir ey deildir. Lkin insn a'yn- sbite hak-
kndaki gerei nasl bilebilir ki? A'yn- sbite derin bir sr olup, bu sr da lh Bilin'in i
yapsn oluturduundan, bunlarn asl hakkat ancak Hakk tarafndan bilinmektedir.

Bu demektir ki insnlarn ou a'yn- sbitenin ve dolaysyla da kader'in sdece chili-
dirler. Bu insnlar snflandrmann en alt tabakasn olutururlar. Bunlar a'yn- sbitenin be-

391
Fuss, s. 163/132/218/III-91.
392
Fuss, s. 163/132-133/218/III-94.
Yazarn nsz
142
lirleyici gc hakknda yni kaz ve kader'in anlam hakknda hi bir ey bilmezler. Cehlet-
leri dolaysyla da Allh'dan unu ya da bunu yapmasn tazarru' ve taleb ederler; duann g-
c syesinde olaylarn ezelde tesbit edilmi olan rotasn deitirebileceklerine de saf saf i-
nanrlar.

Bu mertebenin stndeki mertebeye ait insnlar ise a'yn- sbitenin deitirilemez oldu-
unun farknda olanlardr. Bunlar belirlenmi olduklarn bildikleri eylere kar ya da on-
larn tesinde herhangi bir talebde bulunmazlar.

Allh'n kendileri iin takdr etmi olduu bir kaz'nn var olduunu bilmeleri bu toplulu-
u Allh'a bir dilekte bulunmaktan meneder. Bundan dolay onlarn, Hakk'dan gelen her
eyi kabl eden bir tavrlar vardr. Bunun sonucu olarak da onlar nefislerini ve arzularn
terketmilerdir
393
.

Bu kategoriye mensb insnlar arasnda, kaz ve kader'in belirleyici gcnn kendi
a'yn- sbitelerinin "istdd"larnn belirleyici gc olduunu ayrntlaryla bilenler de var-
dr. Yni bunlar, bir bakma, kaz ve kader'in i yapsn bilenlerdir. Bunlar da Varln srr
hakkndaki bilgileri dolaysyla nc mertebedeki topluluu olutururlar.

Byle bir insn, Allh'n kendisi hakkndaki btn Bilgisi'nin kendisi bu varlk leminde
zuhur etmeden nce, daha ayn- sbite hlinde iken ne olduu hakkndaki bilgiyle
tamtamna akmakta olduunu bilir. Byle olunca da Allh'n kendisi hakkndaki Bil-
gisi'nin nereden hsl olduunu bilir.
Ve Ehlullh arasnda bu mertebeden daha stn ve daha yksek keif shibi kimse yok-
tur. Binenaleyh bunlar kader'in srrna da vkf olurlar
394
.

Fakat bn Arab bu en st mertebeyi de st ve alt mertebe diye ikiye ayrmaktadr. Alt
mertebe kader'in srrn geni ve genel bir biimde bilenler tarafndan temsil edilmektedir.
En st mertebe ise bu srr btn somut ayrntlaryla bilenlerin mertebesidir.

Baka bir yerde de
395
bn Arab "rifler"in bu en st snfnn st ve alt mertebeleri ara-
sndaki bu fark "istdd" ve "kabl" cinsinden aklamaktadr. En st mertebedeki rifler
nce "keif" yoluyla "istdd" bilerek "kabl" idrk edenlerdir. Eer sen kendi "istddn"
btnyle bilirsen btn "kabl" alann yukardan seyredecek bir konumda olur ve takabbl
edecein (yni bana gelecek olan) eylerden hi biri sana artk mehl kalmaz. Baka bir
deyimle sen artk kendi kaderinin hkimi olursun. Buna karlk daha alt mertebedekiler, n-
ce, takabbl etmi olduklar eyin idrkine vararak kendi istddlarn bilenlerdir. Bunlar an-
cak balarna gelenleri idrk ettikten sonra kendilerinin u ya da bu ekilde bir "istdd"a s-
hip olduklarn anlarlar. Bylece de kendi kaderleri hakknda elde etmi olduklar bilgi, ba-
larna gelenlere bal olduundan, zorunlu olarak blk-prk bir bilgi olur. Ayrca,
Kn'nin de iret ettii gibi, istidll'e (tmdengelime) dayanan byle bir bilginin her za-
man isbetli olabilmesi de mmkn deildir.

Bu st mertebedeki farkla ilgili olarak bn Arab una iret etmektedir
396
:


393
Fuss, s. 30/60/32/I-195.
394
Fuss, s. 30-31-/60/32/I-196.
395
Fuss, s. 42/67/48-49/I-242.
396
Fuss, s. 31-32/60-61/33/I-198.
Yazarn nsz
143
Bunlardan biri kader srrn zet olarak, dieri ise ayrntlaryla bilir. Ve onu ayrntlary-
la bilen zet olarak bilenden hem daha stn ve hem de daha tamdr (eksiksizdir). O bu
bilgiyi u iki yoldan biriyle elde edebilir: 1) ya kendi ayn- sbitesinin kendisi hakknda
Hakk'a takdm ettii bilgi uyarnca Hakk'n onu bilgilendirmesiyle, 2) ya da kendisine
(bilkuvve ierdii btn) sonsuz ahvliyle birlikte kendi ayn- sbitesinin kendisine do-
rudan doruya ilhm yoluyla if edilmesiyle. Bu trden bir kimse de yksek bir merte-
beye shiptir zr onun kendisi hakkndaki bilgisi i'tibriyle konumu Allh'n onun hak-
kndaki Bilgisi'nin konumu ile ayndr. nk her iki bilgi de ayn kaynaktan (yni a'yn-
sbiteden) tremektedir.

Bu nemli pasaj eer onu aadaki gibi ekilde yorumlayacak olursak vuzuh kazanabi-
lir.

lemde ne varsa hepsi de ezeldenberi ve srekli olarak kendi a'yn- sbitesi tarafndan
taayyn etmitir (belirlenmitir). Fakat lh Bilin'in bir cz' olmak hasebiyle bu a'yn-
sbitenin i yaps ya da muhtevs nfz edilemeyen bir srdr. Fakat iskandil edilmesi
mmkn olmayan bu srra insnn bir nazar atfedebilecei, tbiri ciz ise, ufack bir gedik
vardr. te bu gedik insnn kendi nefsi hakkndaki bilincidir. ok istisna olarak eer bir in-
snn rhn gc (gzlerinden perdenin kalkmasyla) kefe mazhar olduu zaman olaan-
d bir ycelik kazanrsa ona kendi ayn- sbitesine dorudan doruya tank olma ans veri-
lebilir. Byle bir durumda onun kendi ayn- sbitesi hakkndaki bilgisi, her ikisinin de bir ve
ayn kaynaktan neet etmesi hasebiyle, Allh'n kendisi hakkndaki bilgisinin ayndr
397
. Ve
kendi ayn- sbitesini zhiren deil btnen bilmesiyle de kader'in byk srrna sdece bir
gz atm olur.

Bununla beraber bu, Allh'n Bilgisi ile en yksek mertebeden bir "rif"in bilgisinin
biribirlerine her bakmdan tpatp zde olduuna dellet etmez. Zr bir kimsenin kendi ayn-
sbitesi hakkndaki bilgisi bu ayn- sbitenin imdi haiz olduu sretlerle ve ahvlle zuhu-
runa bal ve onunla snrldr. Bu kimse, imdiki hlde brnm olduu sretlere bir batan
br baa ve hatt bunlarn tesine kadar hkim olaanst bir sezgiyle dahi olsa, ayn- sbi-
tesinin muhtevsna ne kadar bakarsa baksn gene de ayn- sbitesinin varlk leminde zuhu-
ra gelmezden nceki asl hline nfz edemez.

(Keif ehlinin a'yn- sbite hakkndaki bilgisinin Allh'n Bilgisi mertebesinde olaca
dorudur) ama kul tarafndan kazanlan o bilgi de, eninde sonunda, gene kendi ayn- s-
bitesinin ahvlinden bir hl olup o kul hakknda Allh'n byk bir inyetidir.
O keif shibi byle bir inyete mazhar olmu olduunu Allh kendisine ayn- sbitesinin
ahvlini rettii vakit bilir. Zr Allh varlk sretine brnm olan ayn- sbitesini (o
kuluna, inyeti olan keif yoluyla) mhede ettirmitir. Binenalyh, Hakk'n bu a'yn-
sbiteyi bunlarn varlk lemindeki zuhurundan nce de bilmesine ramen kulun buna
imkn olmad ikrdr
398
.

Buradan unu karmamz gerekir ki, her ne kadar, bir kimsenin kendi ayn- sbitesi
hakkndaki bilgisi ile Allh'n onun hakkndaki Bilgisi, bunlarn ayn kaynaktan neet etme-
leri hasebiyle, bir bakma zde olmaktaysa da bu her iki bilgi arasnda, bir ayn- sbite hak-
kndaki beer bilginin yalnzca onun varlk durumuyla ilgili olmasna karlk Allh'n Bilgi-
si'nin onun varlk lemindeki zuhurunun hem ncesine ve hem de sonrasna ait olmas hase-

397
Kn, tefsrinde (s. 32), bunu tasvr ederken ittihd (birleme) deyimini kullanmaktadr.
398
Fuss, s.32/61/33/I-199 ve 200.
Yazarn nsz
144
biyle asl bir fark vardr. Bundan baka, beer bilgi ile lh Bilgi'nin bu ksm zdelemesi
ise Allh'n o kiiye duyduu zel ilginin eseridir.

Bir kimsenin a'yn- sbite hakknda bu trden bir vukuf kazanmay mid edebilmesinin ye-
gne mmkn yolu, bn Arab'ye gre, "mkefe"dir (ya da gznden perdenin kalk-
masdr). Bu "mkefe"nin dnda hi bir ey ve hatt peygamberlere vk olan lh Vahiy
dahi a'yn- sbitenin bu i yaps hakknda bir bilgi veremez. Ama bu, byle bir
"mkefe"ye nil olan bir kimsenin bu meselenin btn srrna da ship olmu olacana de-
llet etmez. bn Arab bu noktada ok temkinli olup bu hususta "mkefe" ehlinin, fevkal-
de zel hllerde, keiflerinin almasyla bu srdan bir blmn bilebileceklerini ifde et-
mekle yetinmektedir
399
.

Kader'in heyet-i ummyesiyle gerek hakkat, lh Hilkat'in yaratlacak nesneyle
temas kurduu ok hassas ontolojik anlar ilgilendirmesi hasebiyle ancak Allhu Tel'nn
nfuz edebilecei bir sr olarak btn srlarn en derini, srlarn Srr olmasdr. Ve bu derin-
likte de "Allh'dan baka hi bir kimse iin ne zevk, ne tecell, ve ne de mkefe vardr".

bn Arab ile karlatrlrsa Kn, rifler'in en st mertebesi sz konusu olduunda,
bunlarn kader'in hakkatn mutlak bir ekilde bilebilme imknnn bile mevcd olduunu
dobra dobra sylemesi asndan olaanst cretkr grnmektedir.

stdmzn bu szlerinde "mkefe" ve "tecell"
400
yoluyla kader'in srrna bir nazar at-
fetmenin imknsz da yasak da olmad hussunda bir telkin bulunmaktadr. Allh iin,
diledii her kimseyi, kader'in srrnn bir blmne ksm bir ekilde nfz ettirmesi
mmkndr.
Fakat acaba bir insnn arta bal olmakszn ve mutlak bir biimde kader srrna vukuf
kesbetmesi mmkn mdr? Hayr, onun insn kald srece buna gc yetmez. Ama
eer bir insn fen mertebesine eriir de Hakk'n Zt'nda yok olur ve kendisinde benli-
inden ve nefsinden hi bir iz kalmayacak kadar ismini ve doal yapsn yni kimliini
tmyle kaybedecek olursa, ancak o zaman kendisinin artk Hakk'la bir ve Hakk olma-
sndan tr Hakk'la birlikte Hakk'n srrna nfuz edip vukuf kesbetmesi mmkn olur.
Tabidir ki byle bir ey ancak en kmil istdda ship kimselere nasb olabilir
401
.

Kader srrna vukufu ister (bn Arab'nin telkin ettii gibi) ksm, isterse (Kn'nin if-
de ettii gibi) tam olsun "zevkan" ya da "mkefe" yoluyla kader srrnn derinliine bir na-
zar atfetmesine msaade olunmu olan bir kimse alelde bir kimse deildir. Bu, XV. B-
lm'de enine boyuna megl olacamz nsn- Kmil'dir.


(VI) Allh le lem Arasndaki Karlkl Teshr

Bir nceki alt-blmde, bn Arab'nin lem hakkndaki telkkisine gre, a'yn- sbitenin
her birinin "istdd" gcnn mutlak srette hkmrn olduunu grdkt. Bu g ylesine
hkmrnd ki Allh'n kuvveti dhil hi bir kuvvet bunu ksamyordu. Nitekim Allh iin,
bunun belirlenmi olan sretini deitirmeyi dilemek dahi muhldi.

399
Fuss, s. 165-166/133-134/219/III-96.
400
Genel anlamda Hakk'n kendini izhr etmesi demek olan tecell kelimesi, burada, bu olayn arka yzne yni
ayn tecell'nin rif'in kendi bilincindeki yansmasna iret etmek zere kullanlmtr.
401
s.167.
Yazarn nsz
145

bn Arab bu durumu Hakk ile lem arasndaki karlkl teshr kavram yardmyla tasvr
etmektedir. Teshr szc ya da onun masdar olan sehhara, mtad Arapa'da, beer ili-
kiler alannda byk bir gle donatlm olan bir ahsn bakalarna hkim olup onlara di-
lediini yaptrmasna dellet eder. Bu i'tibrla burada bn Arab gene, saduyuya kfr gibi
gelen cretkr bir ifde kullanarak, Hakk'n lemi "mecbur tuttuu" gibi lemin de kendi y-
nnden Hak'k "mecbur tuttuunu" beyn etmektedir.

Mlmdur ki kendi mutlak gc araclyla Allh'n lemi, eyy ve insnlar ynettii
ve hereyi diledii eyi yapmaa mecbur ettii fikri Yahudilik'de ve slm'da doal olup her-
hangi bir mklta da yol amaz; ama bunun tersi, yni lemin de Allh' "mecbur tutmakta"
olduu fikri saduyunun idrkinin tesinde kalr. Bu fikir ancak ve ancak bn Arab'nin fel-
sefesinin temel yapsn btn ayrntlaryla bilen ve, dolaysyla da, onun zhiren kfrm
gibi gzken bu ifdesiyle gerekten de ne anlatmak istediini grebilenler tarafndan anla-
labilir ve kabl edilebilir. Bunu ksaca ifde etmek istersek bn Arab her eyin, kendi istd-
dnn gerektirdii ekilde, varl belirlemekte olduunu ya da Hakk'n, her eyde o eyin
ayn- sbitesinin gereine kesinlikle uygun olarak kendisini kuvveden fiile karmakta oldu-
unu ifde etmektedir. Byle formle edildiinde sz konusu fikir daha nceden olduka -
ins olduumuz bir dnceye dnmektedir. Fakat bu, teshr fikrinin bize yeni bir ey a-
klamad anlamna gelmez. Aslnda bn Arab'nin btn felsef sisteminin ontolojik ekir-
dei artc derecede basit ve sbittir; srekli olarak hareketli ve deiken olan ise bunu gz
nnde bulundurduu farkl bak alardr ki bunlar her admda bu ekirdein yeni bir
vechesini aa karmaktadrlar. Her yeni bak as onun hi beklenmedik bir vechesini if-
etmektedir. bn Arab gr alarn birinden tekine deitirip dururken felsefesi de be-
lirli sretler hlinde biimlenmektedir. Ksacas, onun felsefesi de ite bu sretir. Teshr
kavram ise bu felsefenin ok nemli bak alarndan biridir. Bu hussu zihnimizde tutarak,
imdi sz konusu olan zel kavram ayrntlaryla inceleyelim.

Daha nce de mhede etmi olduumuz gibi, bn Arab'nin bak asna gre, lem-
deki mahlkat arasnda farkedilmesi mmkn olan bir takm mertebeler bulunmaktadr. Bu-
nunla ilgili genel kural, daha yksek bir mertebenin daha alt bir mertebe zerinde teshr icr
etmekte olduudur.Bu, yalnzca birka trden oluan cinsler ile trler arasnda deil ayn
zamanda ayn bir trn yeleri arasnda da geerlidir. Tpk bir adamn dier adamlar hk-
m altnda tutup onlar kendisine tbi' klmas gibi.

Bir kimse sz konusu olduunda bu, o kimsenin: 1) "insnlk", ve 2) "hayvanlk" diye iki
farkl vechesi olmasyla mmkn olmaktadr. lk vechesiyle o kimse "kmil"dir ve bu an-
lamyla da byle bir kimse iin Arapa'da kullanlan kelime insn'dr. kinci veche ise o
kimsenin madd ve hayvn yann gsterir ki bunun Arapa'daki karl da beer'dir. O
kimsenin bu vechesiyle ilgili sfat ise nks'dr (yni eksik'dir).

lk veche itibriyle herkes biribirine eittir; aralarnda mertebe bakmndan hi bir fark
yoktur; ve dolaysyla da, bu dzey sz konusu olduunda, teshr'in zuhuru mmkn deil-
dir. Buna karlk ikinci veche sz konusu olduunda kiiler arasnda salk, rtbe, liykat,
zek, v.s... bakmndan "daha stn"/"daha dk" bants vardr. Buna bir de beerin "hay-
vanlk" vasfyla hayvanlarn "hayvanlk" vasf arasndaki mertebe bakmndan da bir fark ol-
duunu ilve etmemiz gerekir. Bunlarn ikisi de her ne kadar srf "hayvanlk" vasf asndan
eit iseler de beerin hayvanl hayvanlarn hayvanlndan daha st bir dzeydedir. Yni
beerin hayvanl hayvanlarn hayvanln zabteder, itaat altnda tutar (onu tasarrufu altn-
da tutar).
Yazarn nsz
146

Allh hayvan beere musahhar klm olduundan beerin hayvanlnn hayvann hay-
vanl zerinde tasarrufu vardr
402
.
Hlbuki hayvanda irde ve kasit vardr. Binenaleyh kendisine tasarruf eden kimseye
kar bzen mukavemet eder. Eer bunu ortaya koyma kuvveti olursa insnn ondan iste-
dii eye kar dikballk izhr edebilir. Ama eer onda byle bir kuvvet olmaz ya da
kendi eilimine uygun derse insnn ondan istedii eylere uslulukla boyun eerek itaat
eder.
Buna benzer ekilde bir insn da, Allh'n yce mertebelere ykseltmi olduu kendisi
gibi bir baka insna, ondan umduu nmetlerden dolay itaat eder. Bu yle bir nmettir ki
bz durumlarda buna "cret" denir. Bu, Kur'n'da: "Ve bir ksm dier ksmna hizmet
etsin diye Biz onlarn bzlarn, derece bakmndan, bzlarna stn kldk" (XLIII/32)
yetiyle de te'yid edilmitir. u hlde birine itaat eden bir kimse ona insnl ynnden
deil ancak hayvanl ynnden boyun emi olur. nk burada (insnlk ynnden
biribirlerine e olan) iki kii biribirinin zdd durumundadr. Mertebesi yksek olan die-
rini mal ya da mevki kuvvetiyle, veyhut da insnlyla teshr eder. Ve teki de ona in-
snlndan dolay deil korkusu, tamah ya da hayvanl yznden itaat eder. nk
ona kendi ei olan kimse msahhar olmaz. Ya (insna bu kadar uslu bir ekilde tb' o-
lan) hayvanlar arasndaki zdlama ve uyumsuzluu grmez misin? nk onlar
biribirine etirler ve e olmak hasebiyle de zddrlar.
te bunun iindir ki Allh: "...Kiminizi kiminizden derecelerle stn klan O'dur"
(VI/165) demektedir.... ve teshr de ite srf bu farkl derecelerden dolay vuku bulmakta-
dr
403
.

bn Arab iki tr teshr ayrdetmektedir. Bunlardan biri tasvr etmi olduumuz trdendir.
Buna teshr bi-l irde yni "irde yoluyla teshr" denilir. Bu, varlk leminin her yerinde gz-
lenen olduka tabi bir olaya yni st mertebeden bir varln daha alt dzeyden bir varla
hkmetmesi eklinde ortaya kan "yukardan aaya doru inen bir teshr"e iret etmek-
tedir.

kinci trden teshr ise, buna zd bir ekilde, alt dzeydeki bir varln daha st dzeydeki
bir varl kendine tb klmas ve ona hkmetmesiyle ortaya kan "aadan yukarya doru
ykselen bir teshr"dir. Bu olayda irde'nin oynad hi bir rol yoktur. Alt dzeyden bir var-
lk irdesini kullanarak daha st dzeyden bir varl kendine tb klamaz. Daha ziyde, st
dzeyden varlk daha alt dzeydeki varln iinde bulunduu tabi hli tarafndan ona tb k-
lnr. Buna da teshr bi-l hl yni "hl ya da durum yoluyla teshr" denir. Burada "tb ol-

402
Fuss, s. 243/193/384/IV-105. Toshihiko Izutsu Fuss'dan bu alnty yaparken nemli bir hat yapmtr.
Bu hat 1984 basksnda da aynen muhfaza edilmitir. "Hrn Fass"na ait olan bu pasaj aslnda Samir'nin al-
tndan dkm olduu buza ile ilgilidir. Izutsu'nun bu alnts yukarda kesmi olduum yerden itibren yle
devam etmektedir: ...Fakat hayvann ontolojik kk (asl) hayvann gayrdr (yni hayvan deildir). Ite beerin
teshr ynnden hayvandan stn olmasnn sebebi budur. nk hayvann gayr olan bir eyin (yni hayvann
ontolojik kk olan cansz bir eyin) irdesi yoktur; o tammiyle, kendisini tasarruf altnda tutann hkm altn-
dadr. Bu hususta Ahmed Avni Konuk'un tercmesi aynen yledir: ... Ve bhuss hlbuki buzann asl hay-
vandan deildir. Binenaleyh hayvandan a'zamdr. Zr hayvann gayrdr. Onun iin irde yoktur. Belki emr,
bil imtin' kendisinde tasarruf eden kimsenin hkmyledir. Kez ayn pasaj Nuri Gencosman'n tercmesiyle de
aynen yledir: ..Hussiyle "hayvan eklinde yaplm olan" buzann asl da hayvan cinsinden deildir. u
hlde teshr hussunda hayvandan daha elverilidir. nk bu (yapmack mahlk) irde shibi olan hayvandan
bakadr. O hi ekinmeden kendisinde tasarruf eden kimsenin hkm ile hareket eder.
Izutsu'nun bu pasaj izleyen paragraftaki yorumu da ayn haty ierdiinden burada bunun tercmesini
vermekten imtin ediyoruz.
403
Fuss, s. 244/193-194/384-386/IV-107 ve 108.
Yazarn nsz
147
mak" alt ve st dzeyden varlklarn biribirleriyle belirli bir mnsebet iinde bulunmakta ol-
malarndan dolay vuku bulur. Bu iki trden teshr arasndaki fark ise bn Arab tarafndan
yle aklanmaktadr
404
:

Ve teshr iki trldr. Birincisi, teshr edileni (msahhar') teshr edenin (msahhr'in)
murd ettii itaat altna alan teshrdir. Her ne kadar insnlk asndan her ikisi de ayn ise
de bu, bir efendinin klesini kendine tb klmas (teshr etmesi) gibidir. Ve kez, insn-
lk asndan biribirlerinin emsli olmalarna ramen, Sultn'n tebeas zerinde icr ettii
teshr de byledir. Sultn onlar mertebesinin stnl hasebiyle teshr eder.
kinci trden teshr ise hl ile (ya da durum dolaysyla) teshrdir. Bu tpk tebeann h-
kmdarn teshr etmesi gibidir ki hkmdar mlknde zulm ortadan kaldrmak,
tebeasn korumak, onlara dmanlk edenlere sava amak, mallarn ve canlarn muha-
faza etmek asndan tebeasnn dileklerine tbdir
405
. Aslnda buna mertebe
406
yoluyla
teshr demek daha isbetli olur, nk hkmdarlk mertebesi bu grevlerin ifsn gerek-
tirmektedir.
Byle olunca hkmdarlardan bir ksm yalnzca kendi nefisleri iin alm, bzs da i-
in gereini idrk edarak anlamtr ki kendisi mertebesi ynnden tebeasnn teshrin-
dedir (yni tebeasnn tbidir). Bu idrk ile onlarn kadirlerini ve haklarn bilmitir.
Byle olunca Allhu Tel da onlar, yalnzca iin hakkatn gerekten de bilen limlere
verilen bir ecirle taltif eder. Ve Allhu Tel kullarnn ilerinde (u'n) hzr ve nzr ol-
duundan bu kimselerin dllendirilmesi de gene Allh'a der. Aslnda lemin tm,
kendisine "tb' olmu" (msahhar) denilmesi (saduyuya gre) mmkn olmayan,
Hakk'n Zt'n teshr etmektedir (musahhir'dir). Ve Hakk Tel da Kur'n'da: "Klli yev-
min hve f e'n/O her gn itedir" (LV/29) buyurmaktadr.

Bu: "... Hakk, mahlkat tarafndan teshr edilmektedir" eklindeki, saduyu asndan
hayl bile edilemeyecek olan beynn muhtevsn aklamaktadr. bn Arab'ye gre bu be-
ynn, Hakk'n kendisini mahlkatnn ilerinde (u'nunda) srekli olarak izhr etmesinden
ve onlara kendi "istdd"larnn artlarna uygun olan her trden vasflar vermesinden baka
hi bir anlam yoktur. Bu yoruma uygun olarak "O her gn itedir" yeti "her gn (yni ebe-
diyete kadar srekli olarak) lh O' (lh O-luk, yni lh Hviyyet) mahlkatn u ya bu
varlk hlinde, her birinin istddnn taleblerine uygun bir biimde, kendisini izhr etmekte-
dir".

Bylelikle, hangi gr asndan hareket edersek edelim, bn Arab dnp dolap gene
"tecell" kavramna rc' etmektedir. Bu balamda teshr de, var olanlarn doal kapasitele-
riyle uyumlu olarak, Hakk'n eitli taayynlerinin tecellsine indirgenmektedir. Gene bn
Arab'nin lem gr iinde kalarak ayn eyi a'yn- sbitenin, her bir eyde kuvveden fiile
kp varlk kazandklar zaman, kendilerinin vaz ettikleri kesin olarak zorunlu ve deimez
kurallara uymak zorunda olduklarn beyn etmek sretiyle de ifde edebiliriz. te teshr de
her bir eyin istddnn icr ettii o yce kudretten baka bir ey deildir.

Tecell her bir "tecell mahllinin" (tecellgh'n) istddna gre deiir. Nitekim, kendi-
sine, Allh'n kullarna ltfettii irfandan (ma'rifet-i billh'dan) ve rif'den sorulduunda

404
Fuss, s. 244/193/386-387/IV-110.
405
Benzer ekilde, bir ocuk da anne ve babas zerinde kendi "hli" dolaysyla bir teshr icra etmekte, onlar
kendisine tb klmaktadr.
406
nk, aslna baklacak olursa, hkmdar itaate sevkeden onun tebeasnn durumundan ziyde kendi "h-
kmdarl"nn durumudur.
Yazarn nsz
148
Cneyd-i Badd: "Suyun rengi kabnn rengidir" demitir. Bu doru cevab Allh', ta-
d hl ile bildirmi oldu
407
.

Suyun kendine zg bir rengi yoktur; o, daha ziyde, iinde bulunduu kabn rengiyle
renklenir. Bu mecz Hakk'n, "Hakk'n Sreti" diyebileceimiz, zel bir sretinin olmadn
ifde etmektedir.Maddenin gerei udur ki Hakk, kaplarn zelliklerine gre, kendisini son-
suz deiik sret iinde izhr etmektedir. Ve kaplarn Hak'k kabl yetenei de aslnda
"renksiz" olan Hak'k "renklendirmek" hussunda belirleyici bir rol oynamaktadr. Esm'l
Hsn'dan El hir ismi Hakk'n bu vechesini ifde etmektedir. "hir" olan yni "yeri, her
eyin arkasnda olan Vhid" Hakk'n her eyin istddn "izledii" bu zel vechesine iret
etmektedir. Bu anlamda idrk edildiinde, mahlkatn Allh' teshr etmesinin hi de kfre
kaan bir yan yoktur. Fakat meselenin bu ekilde idrk edilmesi de herkese nasb olmamak-
tadr. bn Arab, idrk bakmndan ciz bir kimsenin Allh'n tb' olmasna dair bir ifdeyi
msmaha ile karlamasnn mmkn olmadn sylemektedir. Byle bir kimse Allh'n
Her-eye-Kdir olmas kavramn yanl anlamakta ve buna kar, Allh'n her eyi hatt
mmkn olmayan eyleri de yapmaa gcnn yettii kavramn vaz etmektedir. Ve byle
yaparken de Allh' zaafdan ve selhiyetsizlikden tenzh etmekte olduunu vehmetmektedir.

Akl ynnden zayf baz dnrler, kendi tikadlarna gre, "Allh dilediini yapar" -
yetini dell gstererek Allh'n lh Hikmet'e aka ters den eyleri bile yapmasnn
mmkn olduunu iln ettiler
408
.


(VII) Allh'n hsnlar

Artk Hakk'n kendisini izhr etmesinin (tecell'sinin) Varlk vermek demek olduunu bi-
liyoruz. Bu anlamda varlk ya da vcd Allh'n btn mevcdta ihsn ettii (balad,
ltfettii) kymetli bir hediyedir. bn Arab a'yn- sbitenin mhiyetini bu zel bak asn-
dan da tartmakta ve bunlarn oynadklar belirleyici roln zerinde bir kere daha nemle
durmaktadr. Nitekim "lh hsn" teorisi onun felsefesinde olaanst nemli bir yer igl
etmekte olup o da Fuss'da bunun ok ayrntl bir tahllini ortaya koymaktadr.

bn Arab ie Hakk'n ihsnlarn snflandrarak balamaktadr
409
:

Bilinsin ki lemde kullarn nil olduu ihsnlar ile zhir balar iki trldr. Bunlardan
biri Zt ynnden, dieri ise Esm' ynnden nil olunan nmetlerdir. Bunlarn arasnda-
ki fark ise apak bir biimde ancak zevk ehli temyz edebilir.
(lh ihsnlar snflandrmann bir baka yolu daha vardr. Buna gre bunlar snfa
ayrmak mmkndr). 1) hsnlarn bir ksm (zel bir eyle ilgili olarak ifde edilen) be-
lirli bir istein karl olarak vuku bulur. Bu, mesel, bir kimse: "Y Rabbi bana unu,
bunu ver!" diye dua ettii zaman vuku bulur. Burada o kimse diledii zel bir eyi be-
lirtmekte ve onun dnda hi bir ey dnmemektedir. 2) hsnlarn bir ksm da belir-
lenmemi bir talebe karlk olarak verilir. Bu da , mesel: " Y Rabbi benim mnev ve
madd kiiliimin her bir cz' iin, benim herhangi bir belirlemem olmakszn, bana
hayr dokunacan bildiin eyi bana ver!" diyen kimse gibidir. 3) Herhangi bir talebe
bal olmakszn, ister zt olsun isterse Esm' araclyla olsun, ltfedilen ihsnlar.

407
Fuss, s. 280/225/470-471/IV-381.
408
Fuss, s. 42/67/49/I-242.
409
Fuss, s. 27/58/28-29/I-182 ve 183.
Yazarn nsz
149

Bu her iki snflandrmann ilkinin temelindeki lh hsnlar teorisi, aslnda, yeni bir g-
r asndan ele alnan Hakk'n kendisini izhr etmesi teorisinden baka bir ey deildir.
Daha nceki blmlerde, ontolojik "teneffs" kavramn incelemi olduumuz IX. Blm'de
grdmz gibi, Hakk'n Zt btn varlklar istil etmi olup bunlarn hepsinde devern
etmektedir. imdiki blme zg gr asndan bakldnda bu demektir ki Cenb- Hakk
kendi Zt'n btn varlklara ihsn etmektedir. Kez Hakk'n Sfatlar da (vey simleri de)
btn varlklarn sfatlarnda tecell etmektedir. Bu demektir ki Cenb- Hakk kevn leme
kendi Sfatlarn da ihsn etmi bulunmaktadr. Burada dikkat edilmesi gereken husus: bu her
iki ihsnn da yukarda sz edilmi olan ikinci trden snflandrmann 3. kkna tekbl
etmekte olduudur.

Bu karlksz ihsnlar, istenip istenmemesine baklmakszn, Allh tarafndan her eye
ltfedilmitir. Saduyunun idrkine gre Allh, genellikle,bir kimsenin talebi zerine o kim-
seye bir ihsnda bulunur. Yukarda verilmi olan ikinci snflandrmada bn Arab, "taleb"i,
belirli ve belirlenmemi diye ikiye ayrmaktadr.

Bununla beraber ister belirli olsun isterse belirlenmemi bir ekil altnda olsun, bir kimse
Allh'dan herhangi bir eyi taleb ettii zaman tammen kendi "istdd"nn hkm altnda
bulunur. Talebinin bir sonucu olarak elde ettiini de gene onun "istdd" belirler. Hatt onun
herhangi bir talebde bulunmas dahi "istdd" belirlemektedir.

Eer her ey bu minvl zere penen takdr edilmi ise ve eer penen takdr edilmile-
rin dnda hi bir ey vuku bulmuyorsa, o zaman insnlar neden Allh'dan herhangi bir eyi
taleb ederler? Bu soruya cevap verirken bn Arab talebde bulunanlar kategoriye ayrarak
yle demektedir
410
:

Birinci kategoride bulunanlar kendi tabatlarna zg bir acelecilikle talebde bulunanlar-
dr; nk "...insn pek acelecidir" (XVII/11).
kinci kategoridekiler ise, Allh katnda (gene lh Takdr gerei) kulun bir talebi ol-
makszn eriemeyecei eyler olduunu bildiklerinden dolay bir talebde bulunanlardr.
Bunlar: "Hakk'dan taleb ettiimizin bu kabil dileklerden bir dilek olmasn umarz" der-
ler. Byle olunca bunlarn talebi de imkna bal bir ihtiyt olur. (Byle bir kimsenin bu
kabil bir tutum taknmasnn sebebi) onun Allh'n lmi'nde ne bulunduunu da kendi is-
tddnn kendisine neyi kabl ettireceini de bilmemesidir. nk bir kimsenin (hayt-
nn) her nndaki istddna vkf olmak, mlmtn en anlalmaz olanndandr. Ve o
kimsenin istdd Allh'dan bir talebde bulunmasn gerektirmemi olsayd, zten o da bir
talebde bulunmazd. Kendi "istdd"larnn (mull) bilgisine erimemi olan huzur eh-
li
411
kimseler ise, en azndan iinde bulunduklar anda, bu istddlarnn (sahih) bir bil-
gisine eriebilirler. nk, (srekli olarak Hakk'n) huzur(un)da bulunmalarndan tr
bunlar, o anda Hakk'n kendilerine neyi vermi olduunu bilir ve bu bilgiye de gene an-
cak istddlar hasebiyle erimi olduklarn idrk ederler. Bunlar da (kendi aralarnda)
iki snftr
412
. Bunlarn bir snf kendi istddlar hakkndaki bilgiyi kabl etmi olduklar
eyin araclyla elde (istidll) ederler. Dier snf ise istddlar hakkndaki bilgilerinden

410
Fuss, s.28/59/30-31/I-184 il 186.
411
Kn huzur ehli'nin, her yerde ve her eyde Hakk'n tecellsinden baka bir ey grmeyen ve balarna ne
gelirse gelsin bunu yalnzca Hakk'dan bilen kimseler olduunu sylemektedir.
412
Bu mesele daha nce bu blmn (V) numaral alt-blmnde de incelenmiti.
Yazarn nsz
150
dolay neyi kabl edeceklerini bilenlerdir. Bu ikinci snf istdd hakkndaki bilgilerinden
tr hem daha kmil ve hem de daha stndr.
Bu sonuncular iinde (birinci snftaki gibi) acelecilik ve (ikinci snftaki gibi) imkn ba-
kmlarndan deil de yalnzca Allhu Tel'nn: "Bana dua ediniz (dilekte bulununuz) ki
size icbet edeyim" (XL/60) eklindeki emrine uyarak ihsn talebinde bulunanlar vardr
(ki bunlar da nc snf tekil ederler).
te bu gibileri, saf kul olanlardr. Bunlarn belirli ya da belirsiz bir talebde bulunmak hu-
ssunda ahs hi bir siki yoktur. Bu gibi bir kimsenin tek siki Rab'binin emrine itaat
etmekden ibrettir. Binenaleyh, eer (ayn- sbitesinin sebep olduu) istdd kendisin-
den bir talebin zuhurunu gerektirirse bunu kulluunun gerei olarak yapar; yok eer ii
Allh'a havle etmeyi ya da susmay gerektiriyorsa o zaman da susar. Nasl ki Allh Haz-
ret-i Eyyb'a ve daha nicelerine bel ve musbetler verdiinde, bunlar ba-larna gelenle-
rin ortadan kaldrlmasn istemediler; ama baka bir zaman durumlar bunlarn ortadan
kaldrlmasn taleb etmelerini gerekli kldnda bunu Allh'dan taleb ettiler.

te bunlar (Allh'dan bireyler) "dileyenler"in ait olduklar snftr ki her biri zel bir
sik ve zel bir taleb etme tarzyla tasvr olunmaktadr. Ama sik ya da tarz ne olursa olsun
bizzt taleb fiilinin etkin olmasna yer braklmam olduu grlmektedir. Zr balangta
da grm olduumuz gibi, her ey zten ezeldenberi belirlenmi bulunmakta olup herhangi
bir talebin olaylarn kat ve kesin bir biimde takdr edilmi olan aknda en ufak bir dei-
iklik hsl etmesi imknszdr. Nitekim insnn Allh'dan bir ihsn taleb etmesi de Allh'n
ona bunu ltfetmesi de ezelde takdr olunmutur. bn Arab'nin dedii gibi
413
:

Allh'dan istenilenin hemen gereklemesi ya da gecikmesi O'nun, daha ezelde hkmet-
mi olduu kader'den ileri gelir
414
. Eer taleb onun (gereklemesi iin ezelde t'yin edil-
mi olan) vaktine tpatp uymaktaysa bu taleb hemen kabl edilir. Eer bu dilein gerek-
lemesi iin ezelde t'yin edilmi olan vakit dilein ifde edildiinden daha sonra vuku
bulacaksa, o zaman da ister Dny'da ister hiret'de olsun, Allh'n buna icbet etmesi de
gecikir. Yoksa Allh'n: "te Ben buradaym" (lebbeyk) sz ile olan icbeti gecikmez.
Bunu iyi anla!
415


Bylelikle bir kimsenin, ister belirli ister belirlenmemi bir yoldan olsun, Allh'dan bir
ey taleb etmesiyle ilgili durumlar gzden geirmi olduk. Ve btn bu durumlarda "istdd"
ve kader'in icr ettikleri belirleyici gcn yceliini de idrk etmi olduk.

imdi insn tarafndan hi bir taleb vk' olmakszn verilen ihsnlar meselesine dn-
yoruz. Bunun Hakk'n kendine mahsus bir srette tecellsini temsl etmesinden tr, bu
trden bir ihsna mazhar olan eyin hviyetinin btn bu sre zerinde belirleyici bir etkisi
olduu ikrdr. Bu kapsamda biz de bu mesele hakknda bn Arab'nin nasl bir teori kur-
duunu tetkik edeceiz.

bn Arab buna balarken bu zel hl iin "taleb"in yalnzca szl taleb olduuna dikkati
ekmektedir. Aksi hlda, geni anlamyla, her ey u ya da bu ekilde "taleb etme"nin kap-

413
Fuss, s. 29/60/31/I-190.
414
Bu, Kur'n'daki "her eyin aka t'yin edilmi bir sonu (ecel-i msemm's) bulunduu kavramna tekbl
etmektedir.
415
nsan Allh'a ne zaman yalvararak rc' ederse Allh dim Lebbeyk diye cevap verir. Bu onun dileine sz-
le ve derhl icbetidir. Ama onun dileine fiiliyle icbet etmesi her zaman byle deildir.
Yazarn nsz
151
samnda olurdu. Bu i'tibrla "talebe bal olmayan ihsn" lfyla bn Arab, dpedz, szl
bir talebden bamsz olarak ltfedilen ihsnlar kasdetmektedir.

Szsz talebler de ikiye ayrlmaktadr: 1) "hl yoluyla taleb", ve 2) "istdd yoluyla
taleb". Bu iki tr hakknda Prof. Afif u aklamay yapmaktadr
416
. "Hl yoluyla taleb" i-
kinci tip szsz talebe irc edilebilir, nk bir talebde bulunan bir eyin ya da bir ahsn ob-
jektif durumu, eninde sonunda, bu eyin ya da ahsn "istdd"nn mhiyetine baldr. Me-
sel bir insnn hasta olmas hlinde onun hli (mesel if bulmak gibi) bir ey taleb eder
ama hastaln kendisi dahi bu kimsenin "istdd"nn mhiyetine bal bulunmaktadr.
"stdd yoluyla taleb" ise her bir var olann tabatnn arad varla ait olan u ya da bu s-
fat ilgilendirir. Bu, Hakk'n kelimenin gerek anlamyla icbet ettii taleb eklidir. Buna g-
re eer bir eyin u ya da bu olmas ezelde takdr edilmi ise ve eer bu eyin tabat da hak-
knda nceden takdr edilmi olan taleb ediyorsa, bu talebe derhl icbet edilmektedir. Bu
Vcd (Varlk) leminde her ne vuku bulmaktaysa yalnzca bu yoldan vuku bulmaktadr.

Prof. Afif, bu durumun, bn Arab'nin cebriye'cilerden olduunun kesin delli olarak id-
rk edilmesi gerektirdiini ifde etmektedir. u farkla ki bu, mekanik materyalist bir deter-
minizm (cebriye) olmayp daha ziyde Leibnitz'in "nceden teesss etmi henk" kavramna
yakn bir konumdadr.

Ne denilirse denilsin bn Arab bu hususdaki kendi konumunu gene kendine has bir bi-
imde yle aklamaktadr
417
:

Talebe bal olmayan ihsnlara gelince, burada "taleb"den murdm, yalnzca, bir dilein
szle ifdesidir. Aslna baklacak olursa gerekli olan ya szle, ya hlle ya da istddla
"taleb"dir. ("stdd yoluyla taleb" yle bir benzetimle anlalabilir)
418
. Nitekim (Allh'a)
mutlak hamd ancak szle sahh olur; amm velkin bunu hlin de takyd etmesi gerekir.
Binenaleyh seni Allh'a hamdetmee sevk eden ey de sana ya Fiil isimlerinden bir i-
simle ya da Tenzh isimlerinden bir isimle bal olacaktr
419
. Kulun kendi istddna bilin-
ci olmaz da ancak (onu Allh'a hamdetmee sevkeden siki bildiinden) kendi hline bi-
linci olur. Byle olunca da istdd "taleb"in ardnda gizli olarak kalr.

nce "hamd etme" benzetimiyle neyin kastedilmekte olduunu aklayalm. Arapa'da
insnlar Allh'a hamd ederken "el hamd lillh" derler
420
. Herkes bu ayn foml kullanr.
Bu lfz sretinin iinde formln kendisi de hi deimez. Ama eer biz "el hamd lillh!"
diye krnlarn dile getirenlerin psikolojilerine iner de bunu her bir zel hl iin tahll ede-
cek olursak, belki bir A ahs kendi bedeninin salk durumunu dnerek bu salkdan
421

dolay duyduu krnn bir ifdesi olarak "el hamd lillh!" derken, bir B ahs da Allh'n

416
Fuss erhi, s.22.
417
Fuss, s. 30/60/31-32/I-192 il 195.
418
Kendine zg ifde tarz dolaysyla Ibn Arab'nin takdm ettii benzetimi anlamak kolay deildir. Bu pasajn
anlam onu izleyen paragrafta aklanacaktr.
419
Fiil isimleri Hlik, Bri', Mbdi', Musavvir, Muhy, Mud gibi Allh'n yaratclna iret eden isimlerdir.
Tenzh isimleri ise Allh, Al, Samed, Sbbh, Kudds gibi mahlkatnda bulunmayan vasflarna iret eden i-
simleridir. (evirenin notu)
420
Aslna baklacak olursa el hamd lillh "hamd Allh'a (ve yalnzca O'na) mahsustur" anlamnda bir nid
cmlesidir.
421
Ibn Arab bunu "hamd ancak (mesel Hfiz, Vehhb gibi) bir fiile iret eden bir sim araclyla edilir" di-
yerek ifde etmektedir.
Yazarn nsz
152
ululuunun ve kdeminin
422
kendisinde uyandrd derin idrk dolaysyla ayn formlle Al-
lh'a hamd edecektir. Buna gre insn ayn forml kullanmaya sevk eden sik ya da somut
durum her hl iin farkl olmaktadr. te bu zel sikin dourduu duruma hl denir.

imdi eer bu farkl sikler arasndaki banty tersine evirir de ayn forml lh
hsnlar'n artlarna uygularsak bunlarn temel yapsn kolayca anlayabiliriz. lemde her
ey dim kendi "istdd"nn gereklerine uygun "ontolojik" bir ihsn Cenb- Hakk'dan
"taleb" eder. Bu genel ablon her yerde ayndr. Bununla beraber eer her bir ferd zaman bi-
rimini ele alr da onu ayrntl bir biimde inceleyip tahll edecek olursak, "taleb etme"nin her
n bu zel na mahsus somut duruma uygun olarak benzeri olmayan bir sret takndn bu-
luruz. te bu "hl"in gereidir.

u hlde "ahvl"in gerekleri "istdd"n iinde yer alan ve eninde sonunda buna indir-
genebilen somut ayrntlardr. Bununla beraber sbjektif olarak, yni belirli bir kimsenin g-
r asndan, o kimse kendi " ahvlinin aka bilincinde olmasna ramen genellikle kendi
"istdd"nn bilincinde olmaz. Mesel hasta bir kimse (hastalndan dolay duyduu)
zdrab yznden salk talebinde bulunur. Bu kimse, salk talebinde bulunmasna kendisi-
ni sevk eden siki doal olarak bilir. Ama kendi varlyla ilgili olan ve kendisi hakkndaki
her eye hkim durumda olan kendi istddnn bilincinde deildir.

Sradan bir kimsenin istdd gene de bir srlarn Srr'dr. Binenaleyh "istdd yoluyla
taleb", her ne kadar yukarda sz edilmi olan trden "taleb"in en gls ise de aslnda
hepsinin "en gizli" kalandr.

"hsnlar" teorisi ile tecell teorisi arasndaki sk bantya dikkati ekmitik. Filhakika,
daha yukarda da gzlemi olduumuz vechile, bunlarn ikisi de deiik bak alarndan
mtla edilen ayn bir eydir. Bu her iki gr asn da ayn bir yere yerletirdiimizde or-
taya kan zel bir hussu tartarak bu blm kapatmak istiyorum.

Bu alt-blmn balangcnda bn Arab'nin "ihsnlar": 1) zt ihsnlar, ve 2) esm' a-
raclyla ltfedilen ihsnlar diye bellibal iki snfa ayrdn grmtk. Bu iki snfn bi-
rincisi sz konusu olduunda, "zt" kelimesinin kendisi dahi bu iin Zt tecellsi ile ilgili ol-
duunu yeterince telkn etmektedir.

Gerekten de, tecell asndan bakldnda, "zt ihsnlar" lh Zt'n bir tecellsidir.
Bununla beraber una dikkat edilmelidir ki bu, zt tecellnin feyz-i mukaddes diye adland-
rlan zel bir trdr. Bu, feyz-i akdes diye isimlendirilmi olan deildir
423
. bn Arab unlar
ifde ederken ikrdr ki bu farka iret etmektedir
424
:

Zt'dan gelen tecell ancak tecellghnn istddnn sretine gre olur. Bunun dnda
(zt tecell) vk olmaz. Bu takdirde, tecellye mazhar olan Hakk'n aynasnda kendi s-
retinden baka bir ey grmez. Ve Hakk' da gremez. (Nasl ki aynaya bakan kendi s-
retini grrken aynay gremezse) kendi sretini Hakk'n aynasnda grmekte olduunu
bilmekle beraber onun Hak'k grmesi mmkn deildir.


422
Bu da bir kimsenin Allh'a "tenzhe iret eden (mesel Kudds, Kadm gibi) bir sim araclyla hamd et-
mesi hline tekbl etmektedir.
423
Bu iki kavram arasndaki temel fark iin IX. Blm'e baknz.
424
Fuss, s. 33/61/ 35/I-204 ve 205.
Yazarn nsz
153
Bu pasajn anlatmak istediini Kn yle aklamaktadr
425
:

Zt'n sfatlardan arnm vechesiyle herhangi bir kimseye ya da eye tecell etmemesi ha-
sebiyle, sfatlardan arnm olan saf Zt'n tecell etmesi mmkn deildir. Filhakika te-
cell eden Rahmniyyeti vechiyle Zt'dr
426
... hlbuki Zt olarak Zt'n ancak kendinden
kendine tecell etmesi mmkndr. Mahlkata ynelik tecellye gelince bu, yalnzca her
hl iin tecellghn "istdd"na uygun olarak vuku bulur.

Bl Efendi'nin isbetle iret ettii gibi bu tecell tr "feyz-i mukaddes"den baka bir
ey deildir. Bu, Hakk'n, kayna dorudan doruya Zhir isminin Hazreti (yni ontolojik
dzeyi) olan tecellsidir. Hakk'n Zhir ismi btn lh Esm'y ya da Sfatlar bir Vahdet
iinde kucaklayan kapsaml ismidir.

Bl Efendi, buna ek olarak, "feyz-i mukaddes" ile "zt ihsnlar" ve "Esm' yoluyla
ltfedilen ihsnlar" arasndaki banty da u szlerle berrk bir biimde aklamaktadr:

Kayna Zt olan ve tecellghnn sretine uygun olarak uygun bir sret iktisb eden te-
cell "feyz-i mukaddes"dir. (Bu da iki trl olur).
1) Eer tecellnin zuhur ettii mahl (yni tecellgh) Zt'n tecellsini kapsaml smin
(yni Allh isminin) Hazreti'nden kabl ederse Zt da bu tecellghda kapsaml Birliin
Hazreti'nden dorudan doruya tecell eder. Bu kabil bir tecellye "lh
427
tecell" ad ve-
rilir, ve bunun sonucu da "Zt ihsnlar"dr.
2) Ama eer tecellgh Zt'n tecellsini lh simler'in birinin Hazreti'nden kabl edecek
bir yapdaysa Zt kendisini bu zel Hazret'den izhr eder. Buna da "bir Sfat ya da sim
araclyla tecell" ad verilir, ve bundan da "Esm' yoluyla ltfedilen ihsnlar" hsl o-
lur.

* * *


















425
s. 32-33.
426
IX. Blm'e baknz.
427
Bu tecell Allh seviyesinde vuku bulduu iin buna ilh denilmitir.
Yazarn nsz
154

X!!!. B O L U N

Y A R A T ! L ! (H ! L K A T)



(I) Yaratln Mns

Hilkat (yni yaratl), hi phesiz, slm'n dny grnn dayand temel kavram-
lardan biridir. Bu kavram slm'da din dncenin btn vechelerinde nemli bir rol oynar.
Mesel, lm-i Kelm'da huds (yni sonradan peyd olma) ile kdem (yni ezel olma) ara-
sndaki ztla ait btn tartmalarn balang noktas bu kavramdr. Bu lem, lh hilkatin
neticesi olmak hasebiyle, zaman iinde belirli bir balangc bulunan (muhdes) bir nesnedir.
te bu lemin muhdes olmas keyfiyeti de btn islm Kelm lmi sisteminin temelini te-
kil eder.

bn Arab'nin dny grnde de hilkat anahtar-kavramlardan biri olarak nemli bir rol
oynamaktadr. Allh'n yaratc Ol! (Kn!) kelimesinin btn varlklarn varlk olarak zuhur-
larnda kat' bir mns vardr. Bununla beraber daha nce grm olduumuz vechile, bn
Arab'nin ontolojisinde (varlk bilgisinde) en temel kavram tecell kavramdr, ve bu Varlk
lemi de eninde sonunda Hakk'n Kendi tecellsinden baka bir ey deildir. Bu anlamda, -
lemin varlk olarak zuhuru demek olan hilkat de, doal olarak, Hakk'n Kendi tecellsi ile
zde olmaktadr.

Ama bn Arab'nin ontolojisinin Hakk'n Kendi tecellsine dayanmakta olmas ve ortada
da bu tecellden baka bir ey bulunmamas hasebiyle eer hilkatin bn Arab iin, eninde
sonunda, bir metafordan (bir istireden, bir mecazdan) baka bir ey olmad zehbna ka-
placak olursak byk bir hatya dm oluruz. bn Arab'nin hilkat kelimesini kullanm
olmasnn onun islm dncenin yzyllardanberi teesss etmi olan ablonuna uyan bir t-
viz olduunu ve onun bu zt tecellyi an'aneye daha uygun bir terminoloji iinde tasvr etti-
ini dnmek onun dncesinin ok-ynl tabatn grmemezlikden gelmek olurdu.

bn Arab'nin dnce sisteminin en belirgin vasflarndan biri onun tek-ynl, tek-
katmanl olmamasdr. nemli bir mesele sz konusu oldu muydu bn Arab dncesini,
genellikle, zengin bir tasvrler topluluuyla ssleyerek farkl dorultularda ve farkl biim-
lerde gelitirir. Bu, sanrm byk lde, onun dncesine yataklk etmekte olan hltnn
(mistik tecrbesinin kendisine kazandrm olduu deneyim ve hllerin) olaand derinlii-
nin ve dourganlnn eseridir. Mistik yaantnn derinlii ve zenginlii, bu takdirde, ifde-
nin eitliliini de zorunlu klmaktadr.

"Hilkat"in bu blmde incelemek istediimiz teorisi yalnzca bir din metaformu ya da
Kelm lmi'nin an'anev terminolojisine gizlenmi btn bir retiymi gibi telkk edilme-
melidir. bn Arab'nin telkksine gre hilkat de tpk zt tecell kadar gerektir. Ya da daha
baka bir biimde ifde edilecek olursa, bn Arab'nin idrkinde mevcd olan temel bir olgu,
biri hilkat dieri ise zt tecell olarak iki farkl vecheye shiptir.

Yazarn nsz
155
bn Arab'nin hilkat teorisiyle ilgili olarak dikkatimizi eken ilk ey "-llk"
(salsiyye) kavramnn burada oynad nemli roldr. Bu, onun, "zt tecell" teorisinden
farklln ortaya koymaktadr.

Hareket noktas, mtd olduu vechile, gene Hakk'dr. Varln ontolojik temeli, artk
bilmekte olduumuz gibi, Vhid olan Hakk'dr. Ama Vhid, kevn vechesiyle gz nnde tu-
tulacak olursa, farkl veche takdm eder. Bunlar: 1. (Mutlakl ynyle Zt olarak deil
fakat Kendini izhr etmesi bakmndan) Zt, 2. rde ( bu mertebede Hakk irde shibi yni
Mrd olarak Kendini izhr eder), ve 3. Emr
428
(bu mertebede de Hakk bir mir olarak
Kendini izhr eder).

Burada takdm edilmi olduu sralamayla bu veche btn "hilkat" srecini temsil
etmektedir. Bu sreci ksaca u ekilde tasvr etmek mmkndr. nce Vhid olan Hakk'da
zt bilin ya da lim kym eder ve lh Bilin'de a'yn- sbite zuhra gelir. Bu, mmkn
olan Kesret'in douunun iretidir. Ve bylelikle de "Zt Hazreti" (yni Zt olarak Zt'n
ontolojik dzeyi) "lh Olma (lhiyyet, Ulhiyyet) Hazreti"ne nzl eder.

Bundan sonra ikinci safhada, a'yn- sbitenin (bu lh Bilin'de) adem hlinde bulunu-
yorken bu sefer varlk hlinde zuhr etmesinin lmi'ne dayanan rde zuhr eder. Ve en son
safhada da, bu rde'ye dayanan "Ol!" (Kn!) emri verilir ve lem de bylece yaratlm olur.

Bu n kazlar hatrmzda tutarak bn Arab'nin bu sreci tasvr ettii pasaj birlikte oku-
yalm
429
:

Allh seni muvaffak etsin! Bilesin ki hilkat ii ferdiyyet temeli (yni Hakk'n tek olma
vasf) zerine bin edilmitir. Ama bu tekliin l bir yaps vardr (tesls). Buna gre
(hilkatle ilgili ) en kk say ""tr. nk (eer vhidi yni biri btn saylarn teme-
li olmas bakmndan saymazsak) "", tek saylarn ilkidir.

Bu, anlalmas fevkalde g bir pasajdr. bn Arab'nin bu mn ykl ksa szleri aa-
daki ekilde aklanrsa anlalabilir. bn Arab sze "hilkat"in kknde Hakk'n "fer-
diyyet"inin bulunduunu syleyerek balamaktadr. Onun burada, Hakk'dan, "Vhid" olarak
deil de "ferd" olarak sz etmi olmasna dikkati ekmek gerekir. Baka bir deyile, bn A-
rab, Hakk'dan O'nun asl mutlakl iinde Hakk olmas keyfiyeti itibriyle sz etmemekte-
dir. Biz burada Hakk'n, Zt Bilinc'in ya da lm'in shibi bulunduu daha dk bir merha-
lede bulunmaktayz.

bn Arab'ye gre zten "vhid"i (bir'i) saydan addetmemek gerekir; o"iki"den balaya-
rak btn saylarn ilkesi ve dou-mahallidir. Bu sebebden tr de biztih bir say olamaz.
"Vhid" (yni Bir) mutlak olarak btn bantlarn stndedir. O, doal olarak, say kavra-
mnn da stndedir.

Ama "ferd" hi de byle deildir. Zhiren o da "vhid"dir (bir'dir), ama btn yaps i-
inde o "vhid" deildir, zr ferdiyyet (teklik) kavram biztih "bakas" kavramn da ierir.
O, bakalarndan baka olduu srece "vhid"dir. Bu anlamda "ferd" btn olarak, ve onu
bakalar fikrinden soyutlayarak temsl etmenin imknszlndan tr, hem blnebilir ve
hem de blnmtr.


428
Buna Kelime (ya da kavl) de denir.
429
Fuss, s. 139-140/115-116/173/II-332.
Yazarn nsz
156
imdi, "lm'i tecell etmi Hakk olarak" Ferd vasfyla Hakk zarr olarak lim, lim ve
Ma'lm diye nesne ierir. te bu, sanrm, yukarda bn Arab'nin metninde "l yap"
diye zikredilen eydir. Bu l yap, yukarda hilkat srecinin l yaps diye aklam ol-
duumuz l yap deildir. Baka bir deyile, bn Arab l yap iinde l yap tehis
etmektedir.

Ve lem de bu lh Hazret'den (yni Hakk'n Vhid olarak deil de btnen lim-lim-
Ma'lm lsn haiz Ferd olduu ontolojik mertebeden) var oldu. Nasl ki Hakk da:
"Muhakkak ki Bizim bir eye kavlimiz (szmz), onu (yaratlmasn) irde ettiimizde
ona Ol! dememizdir: o da olur" (XVI/40) buyurmutur. Bylece gene Zt, rde ve Kavl
430
ls gerekmektedir. Ve eer bu Zt ile onun bir eyin var oluvermesini dileyen -
rde'si ve var olacak eye ynelik Kn! (Ol!) emri olmasayd o ey de var olamazd.
431


Bu pasaj Fil yni Hakk cihetinden lln yapsn tasvr etmektedir. Ama yalnzca
Hlik (Yaratc) cihetinden llk herhangi bir tesir icr etmemektedir. Hakk'n yaratc fii-
linin gerekten de sonu verebilmesi iin bu irde ve emre muhtab olanda da (kbil'de de),
yni yaratlacak olanda da mtekbil bir lln bulunmas gereklidir. Hilkat ancak va an-
cak aktif (fil) lln pasif llkle mkemmel bir biimde akmas hlinde kuvveden
fiile kabilir.

(Allh'n yaratc Kavli'nin ifde edilmesiyle) yaratlacak olan eyde de l bir teklik
(ferdiyyet-i selse) zuhur eder. Ve bu llk syesinde o eyin de, kendi cihetinden, ya-
ratlmas ve varlkla vasflandrlmas mmkn olur. O nesnedeki llk: 1) onun ey
oluu (ey'iyyeti), 2) onun (Kn emrini) iitmesi (sem'), ve 3) Yaratc'nn onun yaratl-
mas (hilkati, cd) ile ilgili olan emrine boyun emesidir (imtisli'dir). Bylelikle yara-
tlann l teklii Yaratc'nn l tekliine tekbl etmi olur.
Birincisi Yaratc'nn Zt'na tekbl eden, adem hlindeki eyin a'yn- sbite'sinin zt-
dr. kincisi Yaratc'nn irdesine tekbl eden, eyin "Ol!" emrini duymasdr (algla-
mas, idrk etmesidir). ncs ise Yaratc'nn "Ol!" szne (kavline) tekbl eden, o
eyin kendisine varlk veren emri itaatkr bir ekilde kablleniidir.
Bu bakmdan tekvn (yni varlkla vasflandrlmak, varla brndrlmek) yaratlm
olan eye (mtekevvn'e) izfe edilmelidir. nk "Ol!" emrinin zuhrunda eer o eyde
biztih varlk kazanmak kuvveti olmasayd, o ey asl var olamazd. Bu bakmdan, ken-
disini ademden (yokluk hlinden) varla dntrm olan, bizzt o eydir.
432


Burada, yaratl srecinde yaratlacak olan eyin kuvvet'nin vurgulanm olmas dikkat
ekicidir. Bir ey, zannedildii kadar da pasif yni mekanik ya da kuvvetsiz bir biimde ya-
ratlmamakta, aksine kendi yaratlna msbet bir biimde itirk etmektedir. Bu, bizim
bundan nceki blmde tartm olduumuz isti'dd'n byk kuvvetine bir baka bak a-
sdr.

Allh bir eye varlk vermee karar verdiinde ona yalnzca "Ol!" der. Ve o ey de (bu
emrin) cevab olarak varla brnr. Bu srete o eyin tekevvn' (yni varla brnme-
si) Allh'n bir fiili deil, bizzt o eyin bir fiilidir. Meseleye bu trl bak as Kn tara-
fndan yle aklanmaktadr
433
:

430
Arapas: Hzih zt ve irde ve kavl.
431
Fuss, s. 139-140/115-116/173/II-332.
432
Fuss, s. 140/115-116/173-174/II-332-333.
433
s. 140
Yazarn nsz
157

Tekevvn (varla brnme) yni eyin Emr'e uymas o eyin biztih kendisine mahsus-
tur. nk (bn Arab'nin de dedii gibi) tekevvn o eyin kuvvetindedir; yni gizli bir
biimde o eyde bilkuvve mevcttur. te bunun iindir ki Allh (yukarda sz gemi
olan yette) bu varla brnmeyi "...o da olur" diyerek o eye atfetmektedir
434
. Bu be-
yn gstermektedir ki ey ("Ol!" emrini duyar duymaz) bu emre derhl uymakta ve he-
men varla brnmektedir. O eyin byle hareket edebilmesinin sebebi ise, a'yn- sbi-
te'nin aslnda gizli ve btn varlk hli olmas dolaysyla, o eyin zten lem-i Gayb'da
bilkuvve (potansiyel olarak) mevcd olmasnda aranmaldr. Btn her ey, biztih, z-
hir varla brnmek kuvvetine shiptir. Bunun sebebi ise Btn ismiyle isimlendirilen
Zt ile Zhir ismiyle isimlendirilen Zt'n ayn oluu ve (emri kabl eden) kbil'in de
(eninde sonunda) Fil ile ayn oluudur.

te bn Arab tarafndan ortaya atlan orijinal "Yaratl Teorisi" byledir. bn Arab bu
teoride, ksacas, tekvnin (varla brnmenin) Hakk'a deil yaratlan eye atfedilmesi ge-
rektiini kuvvetle vurgulamaktadr. Byle bir iddia, Allhu Tel'y ciz olarak gsterdii
gerekesiyle, hi phesiz ki sradan m'minler tarafndan tenkd edilecektir. Ama tekrar tek-
rar dikkati ekmi olduum gibi, bn Arab'nin dny grnn yapsn gerekten de iyi bi-
lenlerin nezdinde bu ne aalayc bir ifdedir ve ne de kfrdr. Bu dny grne gre
eynn (mahlktn) Hakk'n dorudan doruya mdhalesine yalnzca snrl bir yer tanya-
cak kadar gl-kuvvetli olarak takdm edilmekte olduu bir vkadr. Bununla beraber, daha
derin bir mertebede gz nnde bulundurulduklarnda, belli bir sre iin kendi balarna var-
la brnm gibi telkk edilen bu ey Hakk'n sonsuz saydaki zelletirilmi ve snrlan-
drlm tecelllerinden ibrettir; ve hepsi de Hakk'n Zt'na mahsus "ontolojik bir tiyatro e-
seri", bir "Divina Commedia"dr (lh Komedi'dir).

(Hilkatin son safhas olan) tekvnin Hakk'a deil de eyya atfedilebilmesi bn Arab ta-
rafndan ayrca u ekilde aklanmaktadr
435
:

Allh "tekvn" iinin Allh'a deil (yaratlan) eyin kendisine atfedildiini beyn etmi-
tir. Bu ite Allh'a atfedilen yalnzca O'nun Emr'idir. Allh bu iteki katksn: "Muhak-
kak ki Bizim bir eye kavlimiz (szmz), onu (yaratlmasn) irde ettiimizde ona Ol!
dememizdir: o da olur (yni varla brnr)" (XVI/40) diyerek aklamaktadr. u hl-
de "tekvn", her ne kadar yaratlacak olan ey Allh'n Emr'ine itaatle hareket ediyorsa da
gene de, yaratlan eye atfedilmektedir. Ve (biz bu beyn olduu gibi kabl etmek zo-
rundayz, nk) Allh sznde sdktr. te yandan bu tekvn(in eye nisbet edilmesi
de) hakikatte akla uygundur.
(Nitekim bir misl vermek gerekirse,) kendisinden korkulan ve kendisine isyn edilmesi
mmkn olmayan bir mir eer klesine "Kalk!" (arapas: "kum!") derse, kle efendi-
sinin bu emrine uyarak derhl ayaa kalkar. Onun ayaa kalknda efendisinin ona bunu
emretmi olmasndan baka bir ey yoktur. Klenin bizzt ayaa kalkmas ise efendisi-
nin fiili deil bizzt kendi fiilidir.
Demek ki "tekvn"in asl tesls temeli zerinedir. Yni Hakk (Yaratc) tarafndan ve
mahlk (yaratlan) tarafndan olmak zere her iki ynden de er unsur bu ie katkda
bulunmaktadr.


434
Buradaki nans udur ki Allh bu yette fe yukevvin (yni oldurur ya da varla brndrr) deil de fe ye-
kn(yni o da olur ya da varla brnr) demektedir ki burada cmlenin znesi eyin kendisidir.
435
Fuss, s. 140/116/174-175/II-335-336.
Yazarn nsz
158
Bu bakmdan bn Arab'nin dnce sisteminde islm "yoktan yaratl" ilkesi geerli
olmaktadr. Ama onun tezini sradan "yoktan yaratl"dan farkl klan bn Arab'nin gznde
yokluun tmyle artsz bir adem deil de somut varlk dzeyindeki "adem" oluudur. O-
nun yokluk diye bakt a'yn- sbite (idealar) dzeyinde ya da, ayn ey demek olan, Allh-
'n Bilinci'ndeki "varlk"dr. Onun "yokluk" dedii, ontolojik gr asndan, "mmkn o-
lan"dan yni varla brnebilme kuvvetine ship olandan baka bir ey deildir. "Hilkat"i
bir eit tek kiilik ilh bir piyes gibi gren sradan telkknin meneinde "mmknt"a izfe
edilmesi gereken msbet kuvvetin bilinmemesi (cehli) yatmaktadr. Gizli iken Allh'n onto-
lojik emrine cevap olarak varla brnme hususunda her ey, bn Arab'ye gre, yeterince
g-kuvvet shibidir.

Buna gre yaratlmlarn lemi f'iliyyet'in penesindedir. Ve bu lemi tekil eden ey
da kendi yaratlna msbet bir biimde bilfiil katkda bulunmaktadr.

Kile ekil vererek (anak-mlek gibi) bir takm ey yapan bir sanatkra bakldnda,
sath bir gzlemle, kilin kendisi bakmndan hibir msbet "f'iliyyeti" haiz olmad ve sa-
natkrn houna giden hangi ekil olursa olsun o ekle girdiini mhede etmek mmkn-
dr. Byle bir tehisde bulunan bir kimsenin gznde o sanatkrn elindeki kilin hli mahz
pasiflik, mahz fiilsizliktir. Bu kimse kilin de, kendi ynnden, sanatkrn faaliyetini msbet
bir biimde tyin ettiini farketmemektedir. Hi phesiz bu sanatkr kilden olduka byk
bir eitlilie ship pekok ey yapabilir, ama ne yaparsa yapsn kilin tabatnn kendisine
vaz ettii mahdut snrlarn tesine gemesi mmkn deildir. Baka bir ekilde ifde edecek
olursak, aslnda, kilin kuvveden fiile kan mmkn btn ekillerini tyin eden kilin bizzt
kendisidir. te "yaratl" srecindeki bir eyin durumu da aa-yukar bunu andrr.

Bununla birlikte ayn gzlem aka, her ne kadar ey "f'iliyyet"e ship ise de bunun
asl deil tl olduunu da gstermektedir. Allh' ile lem arasndaki temel fark ite burada
ortaya kmaktadr. Tpk "kadnn, tabat gerei, erkein bir derece altnda bulunmas" gibi
yaratlmlar (mahlkat) da Hakk'n bir derece altndadr. Btn msbet kuvvetlerine ve
isti'ddna (yeteneklerine) ramen eynn asl bir ncelii yoktur.

Allh'n: "Erkekler kadnlara gre bir derece stnle shiptir" (II/228) melindeki ye-
tiyle kadnn erkekden bir derece aada bulunmas gibi Allh'n sreti zerine yaratlan
insn dahi onu kendi sreti zerine yaratan Allh'n derecesinden aadadr.
Hakk'n erkekten farkl ve stn olduu o derece dolaysyla Hakk lemden gan (tam-
men bamsz) ve asl fildir (fil-i evvel'dir). Srete gelince o ikinci dereceden fildir
(fil-i sn'dir), ve dolaysyla da Hakk'a mahsus olan evveliyyet (ncelik, asllik) srette
yoktur
436
.

(II) lemin Yaratlndaki Dii Unsur

Bundan nceki alt-blmn sonunda rz olarak kadnn, tabat gerei, erkein bir de-
rece altnda bulunduuna deinilmiti. Bununla beraber bu, bn Arab'nin kadnn lemin ya-
ratl srecinde oynad rol tl ya da nemsiz bir rolm gibi telkk etmekte olduu an-
lamna alnmamaldr. Aksine btn yaratl sreci, onun grne gre, diilik ilkesiyle
ynetilmektedir.


436
Fuss, s. 273/219/454/IV-352.
Yazarn nsz
159
bn Arab'nin bu mesele hakkndaki dnce tarznn hareket noktas: "Bana sizin dn-
ynzdan ey sevdirildi: kadn, gzel koku ve gzmn nru olan namaz" melindeki
mehr hadstir. Bu hadsde bn Arab "" saysnn (gene llk!) saylan nesneden
gzel koku anlamndaki tyb kelimesinin mzekker (erkil) olmasna ramen sals eklinde
mennes (diil) biimde ifde edilmi olduuna dikkati ekmektedir. Arapa dilbilgisine g-
re eer saylan nesneler arasnda bir tne bile mzekker kelime bulunsa saylanlarn hepsi
birden sanki mzekker imiler gibi mumele grr ve sz konusu nesnelerin says da (mese-
l burada says iin mennes yni diil olan sals kullanlacak yerde, dilbilgisi asndan
daha doru olan mzekker salse kelimesinin kullanlmasnn gerektii gibi) mzekker bi-
imde kullanlr.

Fakat, bn Arab'ye gre, bu hadsde Peygamber bilerek mennes biim olan sals ke-
limesini kullanm bulunmaktadr; ve bunun da bn Arab'ye gre ok derin bir sembolik
mns vardr. Bu, yaratla katkda bulunan btn millerin mzekker olduklarn ve btn
yaratlma srecine, aslnda, diilik ilkesinin (te'ns'in) hkim olduunu telkn etmektedir. bn
Arab dikkatimizi bir erkein varla brnmesi srecine ekmektedir
437
:

Erkek iki mennes arasnda tahakkuk eder. Bunlardan biri (Zt'n isim olarak mennes
olduuna dellet eden) te'ns-i zt dieri ise (gerek mennes olan kadna dellet eden)
te'ns-i hakk'dir.

Btn Varln orijinal temeli olan Zt mennes bir isimdir. Btn varlklarn sretleri-
nin aracsz ontolojik temeli olan lh Sfatlar sz konusu olduunda sfat da mennes bir
kelimedir. Allh'n yaratc kudret'i de mennes bir kelimedir. u hlde yaratlma srecine
hangi vechesinden yaklalrsa yaklalsn hep mennes bir isimle karlalmaktadr.Yunan
felsefesini idrksizce izleyen felsefeciler Allh'n bu lemin varlnn sebebi (illet'i) olduu-
nu beyn ederler. bn Arab, bunun yanl bir kanaat olmakla beraber, yaratl hakkndaki bu
yanl kanaatte bile lemin yaratlndaki niha temel olarak gene de mennes bir ismin (il-
let'in) kullanlm olmasnn anlaml olduuna dikkati ekmektedir.

Btn mesele Kn tarafndan daha skolstik bir uslb iinde yle incelenmektedir
438
:

Her eyin niha temeline (ya da meneine) Ana (arapas: umm) denir, nk ana btn
dallarn kendisinden kt aa gvdesidir. Allh'n: "Ey insanlar! Sizi tek bir nefs'den
yaratan ve ondan da zevce'sini yaratan ve ikisinden de pekok kadn ve erkekleri treten
Rabb'inizden saknn!..." (IV/1) dedii zaman konuyu nasl tasvr ettiini grmyor mu-
sun? Burada da grdn gibi (dem'in) "zevcesi" mennestir ama zevcesinin yaratlm
olduu "nefs" de mennes bir kelimedir
439
.
Tpatp ayn ekilde, artk zerinde hibir eyin bulunmad "mene'lerin Mene'i" de
mennes bir kelime olan Hakkat kelimesiyle ifde edilir... Kez, lh Cevher'i ifde
eden Ayn ve Zt kelimeleri de mennes kelimelerdir.
u hlde, Hazret-i Peygamber'in kadn erkee stn gstermedeki niyeti
440
kendinden
neet eden her eyin menei ve kayna olmak bakmndan kadnn haiz olduu zel -
neme dikkati ekmekti. Ve bu, yalnzca Tabat iin deil fakat Hakkat iin de geerlidir.

437
Fuss, s. 274/320/457/IV-357.
438
s. 274.
439
Her ne kadar dem bir erkekse de onun ilk yaratld nefs mennestir.
440
Burada, Hazret-i Peygamber'in saylan nesneden birinin mzekker olmasna ramen bunlar gsteren
saysn mennes selse kelimesiyle ifde etmi olmas m edilmektedir.
Yazarn nsz
160

Gerekte Hakkat, mutlak f'il olmak hasebiyle, her eyin Baba'sdr (ebb'i- dir). Ama
Hakkat, (pasiflii, ya da arapas infil'i dolaysyla) kez Ana'dr da. Hakkat, kendisi-
ni pasif bir nesne sretinde izhr ettii srece, pasif (mnfail) olacandan tr kendi
ztnda hem fiil ve hem de infil'i birlikte bulunmaktadr. Hakkat'n gerek tabat taay-
yn ile l-taayyn'n tevhdini gerektirir
441
. Binenaleyh Hakkat, bir yandan, btn ta-
ayynler (tecelller) araclyla ta'yin edilmi (tanmlanm, belirginlemi) olmaktadr .
Dier yandan da her trl taayynn stnde (mtel, eriilmez olarak) kalmaktadr.
md, ilk taayynle
442
belirginletii zaman Hakkat, "fiil" ile "infil" (aktiflik ile pasif-
lik) arasnda, "zhir" tecelller ile "btn" tecelller arasnda mkemmel bir mzan ve
denge gerektiren Zt- Vhid olur. Ve bu Hakkat her bir srette Btn olmas itibriyle
"Fil", fakat Zhir olmas itibriyle de "Mnfail" olur
443
.
Hakk'n kendinden kendine tecellsi olarak seyeln eden Taayyn-i Evvel Zt'n mutlak
ve taayyn etmemi olduu keyfiyetini te'yid eder nk l-taayynn, zorunlu olarak,
Hakk'n biztih tecellsinin (taayyn-i bi zti-hi'nin) nnde olmas gerekir. Benzer e-
kilde, Hakkat olarak Hakkat her bir belirginlemi varlkta kuvveden fiile kt vakit
O'nun bu taayynnn l-taayynn ardndan zuhr etmesi de zarrdir. Bundan baka,
hl-i hzr snrll hakkndaki btn mlhazalar gzard edildiinde her bir taayyn
etmi varlk kendi hakkat asndan gz nne alnd zaman Hakk'dan gayr deildir.
Taayyn etmi bir varlk, bu anlamda, (kendinde hzr ve nzr olan) Hakk'a bal olup
O'nun desteine shiptir. u hlde her ey bu mutlak (ontolojik) temel asndan "pasif"
olup bu sonuncusunun bir tecellghdr; buna karlk bu temel "aktif" (fil) olup o nes-
nenin btnnda gizli kalmaktadr.
Buna gre ve taayyn etmi olmas asndan her eyin "pasif" olmasna karlk Hakk'n
tecellgh olmas asndan da zt itibriyle "aktif"tir
444
. Ama sz konusu nesne ise asl
olarak tekdir.... Bu bakmdan nereye giderse gitsin ve nasl zhir olursa olsun Hakkat'n
"aktiflik" (fiil) ve "pasiflik" (infil), ya da "babalk vechesi" (bvvet) ve "analk
vechesi" (mmet) diye iki vechesi vardr. Ve ite bu da Hazret-i Peygamber'in mennes
eklini kullanm olmasn aklar.

"Hilkat"in nih ve gerek menei olan Hakk'n Zt'nda, Zt kelimesinin mennes olma-
snn da gstermekte olduu gibi, bir eit menneslik bulunmaktadr. Bundan baka, yarat-
l srecinin ontolojik yapsn tahlil olarak incelediimizde de, daha ilk "Taayyn-i Evvel"
ya da "Feyz-i Akdes" safhasnda bile, "babalk vechesi" ile birlikte hareket eden "analk
vechesi"ni karmzda bulmaktayz. Ksacas lh Zt, Varln btn sretlerinde hzr ve
nzr olan "pasif" (mnfail) unsuru temsl etmesi bakmndan, her eyin Ana'sdr.





441
"Taayyn" (ya da daha kesin anlamyla "belirginlemi, ta'yin edilmi olma" Hakk'n pasif vechesine, yni
kendini mahhas (belirgin, ta'yin edilmi) bir nesnede tecell eden Hakk'a mda bulunmaktadr. "L-taayyn"
ile de Hakk'n fail vechesine, yni Fail-i Mutlak olarak Hakk'a m edilmektedir.
442
"lk Taayn" (Taayyn-i Evvel) Hakk'n btn Esma'-l Hsn'y tevhd eden (ayn at altnda birletiren)
tecell olarak zt tecellsine iret etmektedir. Hakk burada "Vhid" mertebesindedir.
443
Vhid olarak Hakk bilkuvve btn nesnelerde olmakla beraber bilfiil gene de Bir'dir. Bylece Hakk ne srf
zuhur tecellsi ve ne de srf btn tecellsi hlindedir; ama, tbir cizse, bu iki kutup arasnda mkemmel bir
dengeyi muhafaza eder.
444
Metinde: ve fil bi nefsi-hi.
Yazarn nsz
161
(III) Mebbed Yaratl

imdi bn Arab'ye has yaratl teorisinin en ilgi ekici zelliklerinden birine dnyoruz.
bn Arab'nin teorisinin bu blm, E'ar kelmclarnn atomcu felsefesinin bir tenkdini
tekil etmesi bakmndan da, trih adan byk bir neme ship bulunmaktadr
445


Daha baka meselelerle de ilgili olarak bn Arab'nin dny grnde Hakk'n,
bellibal: 1) "Feyz-i Akdes", 2) "Feyz-i Mukaddes", ve 3) nesnelerin ferden varla brn-
meleri safhalarndan oluan zt tecellsinin btn bu safhalar arka arkaya gelen mkerrer
dalgalar misli kuvveden fiile karlar. Bu ontolojik sre (yni "varla brnme sreci")
sonu olmakszn kendi kendini yineler durur. Her n ve n-be-n, bu ayn srekli ve
mebbed "yok-olu ve yeniden-yaratl" sreci tekrarlanr. Bu belirli nda hem sonsuz say-
da nesne ve hem de sonsuz sayda zellik, varlk kazanr ve hemen bunu izleyen nda ise
bunlar baka bir sonsuz saydaki nesne ve zellikle ikme edilmek zere yok olurlar (ademe
brnrler).

Buna gre iki farkl nda ayn lemi iki kere yaamamz (idrk etmemiz) mmkn deil-
dir. Bizim u nda yaadmz lem bir dim (mebbed) seyeln hlinde bulunmakta, bir
ndan bir na deiip durmaktadr. Ama bu srekli ve mebbed deiim ylesine dzenli bir
ekilde ve ylesine belirli kalplara uygun olarak vukuu bulmaktadr ki bu hdisenin yzey-
sel gzlemcileri olan bizler, etrfmzdaki lemin hep ayn ve tek lem olduunu hayl eder
dururuz.

Eynn bu ebed seyelnn bu blmn merkez konusu olan "yaratl" kavram cin-
sinden tasvr ederken bn Arab lemin her n yeniden yaratlmakta olduunu ifde etmekte,
ve bunu "yeni yaratl" (hakl- cedd) diye adlandrmaktadr. Bu ifdenin, "yeni" yaratln
"eski" yni daha nceki yaratlla tezd tekil edecek bir anlamda anlalmamas gerekir.
"Yeni" kelimesi, bu balamda, "ebediyyen yeni" ya da "n-be-n yenilenen" anlamndadr.
Ksacas, "yeni yaratl" ebediyyen yeni yaratl fiilinin sonsuzadek uzayp giden sreci
demektir.

Zt bir idrkle mcehhez olmas bakmndan insn, "kendisi"nin, yaad mddete n-
be-n hi durmakszn deimekte olduunun bilincine erimesiyle hem dernunda ve hem
de dnda, yni hem zihnen ve hem de cismen, bu "yeni yaratl"n gerek ve canl bir his-
sine ship olabilir. Bununla beraber avm "yeni yaratl" srecinin kendileri asndan dahi
farknda deildir.

bn Arab bu sreci dim terakk olarak adlandrmaktadr. Bu, "yeni yaratl" fikrinin
temeline bir gz atabilmemzi salayan ok nemli bir husustur:

Pek hayret edilecek eylerden biri de insnn dim bir terakk hlinde bulunmasdr. An-
cak perdelerin
446
ltif ve ince olmasndan ve sretlerin de biribirlerine benzemelerinden
tr insn bu terakknin farknda bile deildir
447
.

445
Bu fikir mukyeseli Dou Felsefesi asndan ok nemli ve ilgi ekici meseleyi temsil etmektedir. Bununla
ilgili olarak benim, Seyyid Hseyin Nasr'n editrln deruhte etmi olduu: "Mlanges Offerts Henri
Corbin, Tahran 1977" kitabnda s.115-148 deki "The Concept of Perpetual Creation in Islamic Mysticism and
Zen Buddhism" (slm Mistisizmi'nde ve Zen Budizmi'nde Dim Yaratl Kavram) balkl makleme baknz.
446
Eer bir eye fevkalde ince ve arkasn grmee msaade eden bir nesnenin ardndan bakarsanz sizinle o
ey arasndaki perdenin farkna varmazsnz. Burada "perde" terakk fiilinin izhr ettii zhir srete dellet et-
mektedir.
447
Fuss, s. 151-152/124/195/III-31.
Yazarn nsz
162

Her eyin "ebediyyen yeni yaratl"n kapsamnda olmas keyfiyeti Hakk'n "mmkn"
sonsuz eyda, essen, Kendi'ni izhr ettii anlamndadr. Bu, Hakk'n Varlk leminin nce
a'yn- sbite ve bunu tkiben de "mmknt" gibi alt dzeylerine ontolojik nzl' aracl-
yla vukuu bulur. Fakat "mmknt" asndan bakldnda bu dim "nzl" aslnda bir
ontolojik dim "terakk" olmaktadr. Bu anlamda her ey, Hakk'n onlara nzlyle, aslnda
Hakk'a terakk etmi (ykselmi) olmaktadr.

Baka bir tbirle, eynn terakksi Hakk'n onlara nzlnn arka cephesinden baka bir
ey deildir. Adem hlinde bulunuyorken Hakk'n Rahmeti'ne mazhar olup da varla br-
nen ey, bu eynn gr asndan, Varln orijinal kaynana doru ykseldikleri (terak-
k ettikleri) grntsn hsl ederler. Kn, bn Arab'nin yukarda kaydedilmi olan pasa-
jn yle aklamaktadr
448
:

nsan hakkndaki en mcizev eylerden biri kendi a'yn- sbite'sinin,isti'ddnn ahvli
bakmndan srekli bir terakk iinde bulunmasdr. nk, a'yn- sbite'nin btn ahv-
li (ezeldenberi) bilkuvve tesbit edilmi olarak Hakk'n mlmudur ve Hakk durmakszn
ve dim olarak onlar kuvveden fiile kartmaktadr. Ve ezeldenberi (yni Hakk'n Gayb
mertebesinde) mevcd olan (ve dolaysyla da) yaratlmam olan btn bu isti'ddlar
hl-i hzrda yaratlan sonsuz saydaki mmknt hline dntren de Hakk'dr.
Bylece bu gerek nda her ey, dim olarak yenilenen ilh "varlk tecellsi"ni (vcd
tecell'yi) kabl etmekte ve her tecellde de o ey bir sonraki tecellyi kabl etme husu-
sundaki kbiliyetini arttrmaktadr.
Bununla beraber insan, gzleri perdeli olduu iin ya da, daha ziyde, bu perdenin ok
ince ve seyrek olmas bakmndan bu olayn bilincinde olmayabilir. Ama tecell eer
zihn, hads (sezgisel), hayal ya da mistik zevk sretlerinden birine brnrse insn bu-
nun bilincinde olabilir.

Bylece ontolojik "nzl" ve "terakk"yi ihtiv eden "yeni yaratl" bn Arab'nin dny
grnn dinamik tabatn en ak biimde ortaya koymaktadr. Bu dny grnde hibir
ey sknette deildir; lem btnyle dur-durak tanmayan hararetli bir hareketlilik iinde-
dir. lem tpk bir kaleydoskopun deiimi gibi n-be-n kendisini istihleye tb tutmakta-
dr. Ve btn bu kendini terakk ettirmee ynelik hareketler de, srf Hakk' Vhid'in nz-
lne ait zt ifdeleri olmas itibriyle, aslnda, eynn Hakk' Vhid'e doru terakkye yne-
lik hareketleridir. "Zdlarn tevhdi" (coincidentia oppositorum) ile ilgili nceki blmlerin
birinde ayn meseleye farkl bir gr asndan yaklamtk. Burada ise Kesret'in nasl
Vhdet ve Vahdet'in de nasl Kesret olduunu grmekteyiz. Filhakika "nzl" de "terakk"
de tpatp ayn bir eyi tasvr etmektedir.

("Yeni yaratl"n bir sonucu olarak biz dima biribirine benzeyen sretlerle kar kar-
ya kalrz ama benzer herhangi iki sretten) biri dierinin ayns deildir. Biribirine
benzeyen iki ey bu benzemeleri hasebiyle rif'lerin indinde farkl eylerdir. Tahkk ehli
kimselerse vahdette kesreti mhede eder. Nitekim bu kesretin de lh Esm'nn tecell-
lerinden ileri geldiini; ve bunlarn hakkatlar ne kadar farkl ve ne kadar ok ise de
bunlarn tek bir Asl'dan, tek bir Hakkat'tan neet etmi olduklarn da bilir. Bu, tek olan
aslda (ayn'da) akl yoluyla kavranan bir kesrettir.


448
s. 152.
Yazarn nsz
163
Binenaleyh, tecelldeki kesret de tek bir ayn olarak mhede edilir. Nitekim (eski filo-
zoflarn maddenin cevheri olarak telkk ettikleri) heyul da her bir sretin snr ile s-
nrl olmakla beraber sretlerin kesreti ve farkllklarna ramen gene de her sretteki
cevher gene cevher olarak heyul olan aslna dner
449
.

Bu pasajda bn Arab somut ey arasndaki yatay benzerlik-bantsndan bahseder gi-
bidir. bn Arab "yeni yaratl"n, kevn lemde somut olarak var olan eynn eninde so-
nunda lh Tecell'nin sonsuz sretleri olduu ve hepsinin de sonunda Vhid'e irc edildii
bu zel vechesi zerinde durmaktadr. Fakat ayn ey, bu her n yeni yaratllarn dikey yni
zamana bal bants iin de geerlidir. Grnte bir ve ayn ey olmas bakmndan "yeni
yaratl" (halk-i cedd) her n vukuu bulmaktadr yle ki, biribirini izleyen iki nda gz -
nne alndnda, "tek ve ayn ey" gerekte tek ve ayn deil fakat "benzer" iki eydir. m-
d, btn bunlara ramen, sz konusu ey orijinal tekliini ve kiiliini asl kaybetmeden
muhafaza etmektedir, nk onda vukuu bulan btn bu yeni ve benzer durumlarn hepsi de
zten o eyin kendisine has a'yn- sbitesi tarafndan t ezeldenberi taayn etmi (belirlen-
mi) bulunmaktadr.

"Yeni yaratl"n (halk-i ceddin) bu biri yatay dieri ise dikey vechesi Kn'nin tefs-
rindeki u pasajda aydnla kavuturulmaktadr
450
.

rif olan kimse tek bir ayn'da (cevherde) sonsuz sayda "benzer" sretler olarak zuhr
eden tecelllerin kesretini temyiz eder. Her ne kadar her birinin dierlerinden farkl bir
mns da olsa Kdir, lim, Hlik, Hafz vs.. gibi lh simler'in hepsi de gerekte hep
ayn bir Zt'a, Allh'a iret etmektedir. Bu, lh simler'in mnlarndaki farklln
Ahad'da (temelden Tek Olan'da) mevcd bulunan mkul (akl araclyla fehmedilip
kavranabilen) ve zihn bir kesretten baka bir ey olmadn ve kez bunlarn gerekten
de somut bir biimde mevcd olan bir kesret olmadn gstermektedir. u hlde btn
lh simler'in sretlerinde vukuu bulan tecell tek bir Zt'ta temyiz edilen bir kesretten
baka bir ey deildir. Bu, tek ve ayn bir eyde biribirini izleyerek vuku bulan olaylar i-
in de geerlidir. Biribirine benzeyen ve biribirini izleyen btn tecelller gerekte birdir;
ama ferd tecelller olarak telkk edilirlerse okluk ifde ederler. (std) bunu Heyul
misli ile aklamaktadr. Siz Heyul'y herhangi bir madd sreti trif etmekle zikretmi
olursunuz. Mesel: "Cisim, mikdar olan bir cevherdir", "Bitki byyen bir bir cisimdir",
"Ta ise cansz, ar ve sesi olmayan bir cisimdir", "Hayvan byyen, hisleriyle alglama
yetenei olan, ve irdesiyle hareket eden bir cisimdir", "nsn akln kullanan bir hay-
vandr" dersiniz. Bu yolla da cevheri cismin tanm olarak ve (tanm gerei bir cevher
olan) "cism"i de btn geri kalanlarn tanmlarnda ifde etmi olursunuz. Bunlarn hepsi
de adna cevher dediimiz tek bir geree rc' etmektedir.

Bu olgu ancak keif yoluyla bilinebilir ve her eyi aklc dnce araclyla anlayan
kimselere asl if olunmaz. Bu demektir ki insanlarn ou ve bu arada filozoflar da bu "ye-
ni yaratl"n farknda olmazlar. Bunlar, eynn bir kaleydoskop misli urad btn de-
iimlerin sonsuz gzellikteki manzarasn da grmezler.

Hakk Tel lem, ve her (lh) Nefeste onun tek bir asla (realiteye) ship olarak
ebediyyen yeni yaratl hakknda ne de gzel buyurmutur! (Ama bu, O'nun, Kur'n'da)
bir grup ve belki de insanlarn ounluu iin ifde etmi olduu gibi: "Onlar yeni

449
Fuss, s. 152/124-125/196/III-32.
450
s.152-153.
Yazarn nsz
164
yaratldan (halk- cedd'den) phe iindedirler!" (L/15)
451
. Bundan dolay da onlar em-
rin (ilerin, eynn, varln) her lh Nefeste yenilendiinden habersizdirler
452
.

Ship olduu felsef-tasavvuf sezgiye dayanarak Kn, lemin bu ebediyyen yeni ya-
ratl manzarasn u ekilde tasvr etmektedir
453
:

Btn lem ebed bir deiim iindedir. Ve (lemdeki) her ey n-be-n deimektedir.
Yni her ey, her n, bir n nceki taayynnden farkl bir taayyn ile yeniden taayyn
etmektedir. Bununla beraber biribirlerini izleyen btn bu deiimlerin (ontolojik olarak
dayanmakta olduu) asl hakkat (ayn- vhide'si) hep ayn kalmaktadr. Bunun sebebi
ise bu asl hakkatn, temelde, ilk belirginlemesindeki (Taayyn-i Evvel'indeki) hliyle
Hakk'n zt hakkatndan baka bir ey olmad ve O'nun btn sretlerinin (yni daha
sonra onu izleyen taayynlerinin ise) her n deien ve yenilenen a'rzndan baka bir
ey olmaddr.
Fakat avm bu hdisenin gereini bilmediinden dolay, btn lemde srp gitmekte
olan bu srekli deiim karsnda phe iindedir. Buna gre lem her n ifn olup bir
sonraki nda yeniden doarken, Hakk da Kendi'ni bu biribirlerini izleyen tecelllerle iz-
hr etmektedir.

Kn, bir adm daha ileri giderek, bu ebed yeni yaratln lemin yalnzca somut var-
lklarna deil fakat a'yn- sbite'ye de hkmrn olduunu ifde etmektedir. Tpk bir lm-
bann biribirini izleyen nlarda sonsuzadek srekli yanp snmesi gibi, lh Bilin'de (lm-i
lh'de) a'yn- sbite'ler de bir grnp bir kaybolmakta ve tekrar grnmektedirler. Bu-
nunla ilgili olarak Kn unlar sylemektedir
454
:

Ontolojik sudr (feyz-l vcd) ve Rahmn'n Nefesi, tpk suyun bir nehirden ak gi-
bi, her n yenilenerek lemin btn varlklarnn iinden akp gitmektedir. Benzer ekil-
de Hakk'n (Vcd'un), lh lim'de (yni lh Bilin'de) a'yn- sbite'nin sretleri ola-
rak taayyn de n-be-n yenilenmekden hl kalmaz. (Bu ise u ekilde vukuu bulur).
lk taayyn bir a'yn- sbite'yi bir yere tevdi' eder etmez, ona, bunu izleyen nda baka
bir yerde bunu izleyen bir taayyn balanr. Bu ise, Gayb lemi'nde ve lh lim'de hep
ayn kalmasna karlk, lh lmin tesir shasna ait bir a'yn- sbite'nin ilk yerde ifn
olmasndan sonra ikinci bir yerde yeniden zuhur etmesinden baka bir ey deildir.

Bu tpk derinliklerine varlamayan bir karanln arka plnnda yanp snen milyonlarca
prlt gibidir. Eer dikkatinizi bu parltlardan birinin zerinde younlatracak olursanz bu-
nu izleyen nda bu parltnn kaybolduunu ve bunu izleyen nda da bir baka yerde zuhur
ettiini grrsnz. Ve lh Bilin de sonsuzadek her n yanp snmekte olan btn bu pa-
rltlarn oluturduu girift bir a (ebeke) imi gibi tahayyl edilmektedir. Bu gerekten de
olaanst gzel ve tesirli bir grnmdr. Ama bn Arab, Fuss'da, a'yn- sbite'yi "yeni
yaratl" erevesi iinde bu trl tasvr ediyor grnmemektedir. Onun szn ettii "yeni
yaratl" yalnzca lemin somut nesneleri ile ilgili olan bir husustur.


451
bn Arab, sk sk yapt gibi, burada da Kur'n yetine olduka keyf bir anlam atfetmektedir. Cenb- Hakk-
'n sz konusu yette cez gn vukuu bulacak ve "yeniden dirili" (halk- cedd) olarak idrk edilecek olan
diriliden sz ettii ikrdr. Bu yette sz geen halk- cedd'den (yeniden yaratldan) kastedilenin bn Ara-
b'nin tezinin dayand "srekli yeniden yaratl olmad muhakkakdr (Yazarn notudur).
452
Fuss, s. 153/125/197/III-36.
453
s.153.
454
s.195-196.
Yazarn nsz
165
imdi tekrar bn Arab'ye dnerek onun "yeni yaratl" kavramn kendine mahsus
atomist felsefesi erevesinde nasl gelitirdiini tahlil edelim. bn Arab', Kur'n'daki Seba
melkesi Belks kssasnda Vcd leminde srp gitmekte olan bu kesintesiz ifn (yok ol-
ma) ve ibk (yeniden yaratlma) ile ilgili ok gzel bir rnek bulmaktadr. Bu kssa
Kur'n'da XXVII/38-40 yetlerinde zikredilmitir.

Buna gre gnn birinde Hazreti Sleymn huzrunda bulunan ins ve cin tayfasna Seba
melkesi Belks'n tahtn huzruna getirebilecek biri olup olmadn sorar. Bunun zerine
cinlerden biri: "Ben onu sana, sen daha yerinden kalkmadan, getireceim" der. Ama kutsal
kitaplar hakknda rif olan bir adam ise
455
: "Ben onu sana gzn ap kapayncaya kadar ge-
tireceim" der; ve gerekten de gz ap kapayncaya kadar geen bir zaman iinde Arabis-
tan'n gneyinde bulunan Belks'n lkesindeki taht Hazreti Sleymn'n karsna gelir.

Bu mu'cizeyi bu kimse nasl gerekletirmitir? bn Arab onun sdece "yeni yarat-
l"dan yararlanm olduunu sylemektedir. Aslnda Belks'n taht Seba'dan Hazreti S-
leymn'n huzruna tanm deildir. Gerekten de hibir kimsenin madd bir nesneyi, gz
ap kapayncaya kadar geen bir sre iinde bu kadar uzak bir yere tamaa gc yetmez.
Hazreti Sleymn ile huzurundakiler bir hallsinasyonun, bir vehmin esiri de deildirler. As-
lnda Belks ile birlikte olan taht orada ifn edilmi, ve ayn yerde yeniden yaratlacak yerde,
Hazreti Sleymn'n huzrunda zuhur edecek ekilde ibk edilmitir. Bu bir nesnenin ifn
edildildiini izleyen nda bir baka yerde ortaya kmas bakmndan mu'cizev bir olaydr.
Fakat "yeni yaratl" (halk-i cedd) asndan bakldnda bu olayn hi de imkn d olma-
d anlalmaktadr. nk aslnda bu, eskisinin yerine yaratlm olan yepyeni bir tahttan
baka bir ey deildir.

nsan trnden olup da tasarruf srlarna ve eynn hassalarna lim olan kimsenin cin
taifesinden bir lime olan stnl (onun ihtiyac olan) zamann mertebesiyle belli olur.
(Mesel) bir eye bakmakta olan birinin bakt eyden gzn evirmesi iin harcad
zaman oturan bir kimsenin yerinden frlayp kalkmas iin harcad zamandan daha az-
dr... nk gzn alp kapanmasyla geen zaman, gren ile grlenin arasndaki u-
zakla ramen, gene de gzn grlen eyle ilgilenmi olduu zamann ayndr. Mesel
gz alr almaz insann nazar gkteki bir yldza eriebilir. (nsann, bakn yldzdan
gene kendisine dndrd nda ise bu) idrk durur ve gz gene insana rc' etmi olur.
te (bir fiili icr etmek hususunda kullanlan zaman bakmndan) saf bin Berahy da
fiilinde cinne stnd. nk onun (Belks'n tahtn Hazreti Sleymn'n huzruna ge-
tirmek iin taahht ettii) sz, gz ap kapayncaya kadar geen bir sre iinde (ger-
ekletirmi olduu) fiilinin ayn oldu. Ve o zaman Hazreti Sleymn da Belks'n taht-
n, (taht yerinde kald hlde) onu huzrunda imi gibi tahayyl ediyor olmasn diye
ayniyle kendi huzrunda kurulmu olarak grd.
Bize gre (bu olayda tahtn) tek bir lhzada bir yerden dier bir yere tanmas vki' de-
ildir. Bu, ancak, (ayn anda) yok etmek (i'dm) ile var etmenin (cd) srrna vkf o-
lanlardan (riflerden) baka kimsenin bunun hakknda bir idrkinin olamyaca bir e-
kilde gerekleti. Bu da Hakk Tel'nn: "Onlar yeni yaratldan (halk- cedd'den) p-
he iindedirler!" (L/15) szyle iret ettii husustur. Ve (bu yeni yaratl o kadar hzl

455
Kur'n'da bu adamn ismi bulunmamaktadr. Ama yorumcular bunun saf bin Berahy isimli hakm bir kii
olan veziri olduunu kaydetmektedirler.
Yazarn nsz
166
vuku bulmaktadr ki) onlarn grm olduklar eyi grmekten hli olduklar bir n bile
olmaz
456
.
Ve bu i de bizim sylediimiz gibi olduunda, (lh Nefes araclyla) eynn (her
n) yeniden yaratlna (cdna) uygun olarak, tahtn bulunmakta olduu yerden yok
olmas (i'dm) n ileHazreti Sleymn'n huzrunda zuhur etmesi n biribiriyle ak-
m oldu. Hlbuki hi kimsenin bu iki olay arasndaki zaman farkn hisleriyle idrk ede-
cek gc yoktur.
Hatt bir kimsenin, kendisinin bir nefeste yok olup sonra (yeniden) var olduu hususun-
da bile bir bilinci bulunmaz
457
.
Burada mhede etmi olduumuz vechile bn Arab insann her n yok olup "sonra"
(arapas: smme) tekrar var olduunu yazmaktadr. Ama hemen de ilve etmektedir ki
"sonra" anlamna gelen bu smme kelimesi (doal olarak) bir zaman aralnn (yni bir "s-
re"nin) mevcd olduunu gerektirmemektedir:

Ve sen bizim kullandmz bu "sonra" (smme) sznn bir zaman araln gerektirdi-
ini dnme! Bu doru deildir. Araplar bu sz zel balamda bir st rtbenin takad-
dmne iret etmek zere kullanrlar
458
...
te bundan tr, her Nefes'de vukuu bulan "yeni yaratl"da da eynn adem (yok o-
lu, i'dm) n ile yok olana benzeyen bir eynn yaratl (var olu) n biribirleriyle
akmaktadr. Bu, tpk, E'ar ekolnn a'rzn srekli deiimi (tecdd-l a'rz) tezle-
rindeki gibidir.
Gerekten de Belks'n tahtnn (Hazreti Sleymn'n karsnda) ortaya kmas meselesi
ancak bununla ilgili anlattklarmz rif olanlara mlm olabilen etin bir mesele-
dir.Bundan n, saf'n (bu iteki) yegne fzileti tahtn Hazreti Sleymn'n meclsinde
yeniden yaratlm olmasndan ibrettir...
Belks (daha sonra Sleymn' ziyrete gelip de) tahtn grdnde (kendi lkesiyle S-
leymn'nki arasndaki) uzakln bykln ve bu kadar ksa bir sre iinde tahtn
oradan buraya gelmesinin imknsz olduunun idrkiyle: "Bu, sanki odur" (Ke enne-h)
(XXVII/42) dedi. Belks'n bu beyn benzer srete ship olarak yeniden yaratl fikri
erevesi iinde isbetli bir ifdedir. Hlbuki o taht, o tahttr. (Tahtn Sleymn'n huz-
runa gelmesi) i(i) de gereine uygun (sdk) bir itir. Nitekim sen de yenilendiin nda
gemi ndakinin aynssn
459
.

bn Arab yukardaki pasajda, sras gelmiken, E'ar kelmclarnn atomist tezini de
zikretmekte ve kendisininki ile onlarn atomizmi arasnda baz benzerlikler bulunduuna
dikkati ekmektedir. Ama bizim gyemiz iin esas nemli olan, onun bu pasajda zikretmedi-
i ama Fuss'un baka bir yerinde pekok ayrntsyla aklad, bu iki tez arasndaki farktr.

E'ar ekol atomizminin en briz vasf a'rzn mebbed yenilenmesidir (tecdd-l
a'rzdr). Bu teoriye gre, eynn a'rzndan hi biri iki zaman birimi iinde var olmaa de-

456
Bu yok olup (i'dm) yeniden var olma (cd) ylesine hzl ve ylesine nlk bir itir ki bu iki hdise arasn-
daki geii insann hisleriyle idrk etmesi mmkn deildir. Her ey ona sanki bir sreklilik iinde vukuu bulu-
yormu gibi gelir.
457
Fuss, s. 195-196/155/275-276/III-230-233.
458
"A smme B", baz balamda, B nin sebebi olarak A nn mantkan B den nce gelmekte olduuna dellet e-
der. Bu, A nn mutlaka zaman iinde B ye takaddm etmesi gerektirmez; A ve B ayn zamanda da vukuu bulabi-
lirler.
459
Fuss, s. 197/156-157/277-278 ve280/III-236 ve240.
Yazarn nsz
167
vam edememektedir. Her bir araz (= a'rz'n tekil hli) tam bu nda varla brnmken
onu izleyen nda ona "benzeyen" ama ayn yerde yeni yaratlm olan baka bir araz ile ik-
me olunur. Bu ikr olarak "yeni yaratl" (halk-i cedd) tezidir.

imdi eer bn Arab'nin dncesini E'arlerin bu tezini de gz nnde tutarak incele-
yecek olursak, bu ikisi arasnda dikkate yn benzerlikler buluruz. bn Arab iin her ey
Hakk Tel'nn, kendi ztnda bamsz bir varl bulunmayan kevn bir sretinden ibrettir.
Ksacas, her ey ezel ve ebed bir Cevher'de tecell eden (grnen) ve kaybolan a'rzdan i-
brettir. Baka bir deyimle, Hakk Tel'nn varl da her n saysz yeni elbiseler iinde zu-
hur etmektedir. Hakk'n her yeni Nefesi ile yepyeni bir lem yaratlm olmaktadr.

bn Arab'nin bak asna gre, Varln gerek yapsnn her ne kadar mkemmel tas-
vri olmasa da, E'arler'in atomizmi gene de en azndan gerein nemli bir blmn ihta
etmektedir. bn Arab, E'arler ile birlikte Hisbniyye diye bilinen bir safsataclar grubunu
da birlikte zikrederek bunlar u ekilde eletirmektedir
460
:

E'arler baz varlklar sz konu olduunda bunu iyi anladlar ki o da a'rzdr. Hisbniyye
tifesi ise lemin tm hakknda byle bir bilgiye ship oldu. Fakat teorik speklsyon-
lar yapan kimselerin (ehl i nazar'n, filozoflar'n) tm bu iki tifenin de chil olduklar-
n iddia etti. Aslnda her iki grup da (yni E'ar frkas da Hisbniyye frkas da) hat
etmitir.

bn Arab, nce, Hisbniyye ekolnn safsataclarn tenkid etmektedir. Bunlar, hibir
eyin iki zaman birimi sresince dahi var olarak kalmadn ve ister cevher olsun isterse a-
raz olsun bu lemdeki her eyin bir ndan dier na deiip durduunu iddia etmekte; ve bu-
radan hareketle de objektif anlamda bir Realite'nin (gerein, e'niyyetin) mevcd olmad-
na hkmetmekteydiler. Ancak senin u belirli nda algladn eynn deimeyen seyel-
nndan baka bir eyin mevcd olmas mmkn olmadna gre Realite ya da Hakkat da
ancak sbjektif temelde mevcd olabilirdi
461
.

Hisbniyye'nin hatsna gelince bunlar, btn lemin deiim iinde olduu hakkndaki
inanlarna ramen, btn bu (deimekte olan) sretleri akl yoluyla idrk edilebilen
(akl) tek ve gerek bir asl cevherden (ayn'dan) olduunu anlayamamlardr. Hlbuki
bu akl cevher dahi ancak bu (deimekte olan) sretler araclyla mevcd olmakta (on-
larn araclyla tefekkr edilebilmektedir). Aslna baklacak olursa o (deimekte olan)
sretler dahi o akl cevherle idrk olunabilmektedir. Eer (onlar) bunu bilebilmi olsa-
lard o zaman bu meselede tahkk mertebesinde bir bilgileri olmu olurdu
462
.

Buna gre bn Arab'nin gznde Hisbniyye'nin liykati de liykatsizlii de ikrdr.
Bunlar hakkatn bir ksmn idrk etmi ve lemin srekli bir deiim iinde olduunu tesbit
etmilerdir. Fakat btn bu vukuu bulmakta olan deiimlerin temelinde bulunan Hakkat'n
gerek tabatn idrk edememi, ve bunu her bir ahsn zihninde oluan sbjektif bir m-
mlm gibi telkk ederek meselenin en nemli blmn es gemilerdir.


460
Fuss, s. 153/125/197-198/III-38.
461
Hisbniyye," zannetmek/phe etmek" anlamlarna gelen arapa HSB (hasiba) masdarndan tretilmitir. Bu
ekoln mensublar Realite ya da Hakkat'n u ya da bu kiinin sbjektif deerlendirmesine bal olduunu ve ne-
tice i'tibriyle de objektif evrensel bir Hakkat'n mevcd olmadn iddia etmekteydiler (Bk. Aff, s. 153).
462
Fuss, s. 153/125/198/III-38.
Yazarn nsz
168
E'arler ile ilgili olarak da bn Arab unlar sylemektedir
463
:

E'arlerin hatsna gelince, bunlar da lemin tmnn her n deimekte olan a'rzdan
ibret olduunu bilemediler; nk a'rz (asl) iki zaman birimi iinde deimeden ka-
lamaz.

Bu konuyla ilgili olarak bu sefer de Kn'ye bir gz atacak olursak, o da bu mesele
hakkndaki fikrini yle aklamaktadr
464
:

E'arler lemin gereini yni lemin tmnn, onlarn a'rz dedikleri, btn bu sretle-
rin tmnden baka bir ey olmadn bilemediler. Onlar yalnzca cevherlerin (yni a-
tomlarn) mevcd olduunu idda etmilerdir. Hlbuki bunlarn kelimenin gerek anla-
myla hibir varlklar yoktur. Ve onlar btn bu sretlerde (ya da onlarn dedikleri gibi
a'rzda) kendini izhr eden tek bir Ayn'n varlndan da bu tek Ayn'n Hakk'n
Hviyyyet'inden baka bir ey olmadndan da haberdr deildirler. te bundan dolay-
dr ki onlar (yalnzca) a'rzn (ebed) deiimini beyn edip dururlar.

E'arlerin ontolojisinin temel iddiasna gre lem sonsuz sayda "blnemeyen parala-
ra", yni "atomlara" indirgenir. Bu atomlarn kendilerini dahi bilmek mmkn deildir. Bun-
lar ancak kendilerinde zuhur eden a'rzlar araclyla idrk olunabilirler. Bir araz ise bir
yerde belirli bir nda zuhur eder etmez onu izleyen nda derhl yok olur ve yerine bir baka
araz ikme edilir.

bn Arab'nin bu iddiaya kar savunduu tez ise eitli sretlerde srekli doup yok olan
bu a'rzn, aslnda, Hakk'n tecelllerinden baka bir ey olmaddr. u hlde tpk bir ka-
leydoskoptaki sretlerin deimesi gibi daim bir ekilde deien btn bu manzarann geri-
sinde "ebed" olarak Tek olan bir Hakkat bulunmaktadr. Ve kendisini srekli olarak ve her
seferinde bambaka sretler altnda izhr eden de ite bu Tek Hakkat'tr. Btn a'rzn te-
melindeki bu Tek Hakkat'n varln gremeyen E'arler ise, bn Arab'ye gre, grnp
kaybolan ve asl iki nda ayn kalmayan geici bir takm a'rzn biztih var olan ve uzun bir
sre de var olmaa devam eden eyy oluturmakta olduklar hakknda, kendi iinde tutarsz
ve kendi kendisiyle elikiye den bir iddiaya srklenmi olduklarnn farknda deildirler.

(E'arlerin hats) onlarn eynn trifinde apak ortaya kmaktadr. Gerekten de
bunlar bir eyi trif ettiklerinde trifleri o eyi bir a'rz kolleksiyonuna dntrmektedir.
Onlara gre btn bu a'rz ise nefsiyle (binefsih) kim olan cevherin ayn ve onun
hakkatdr. (Ama, aslnda) cevher dahi kendi hakkatna nisbetle bir arazdan baka bir
ey deildir. u hlde o da kendi nefsiyle kim olamaz. te bunlarn teorisine gre kendi
nefisleriyle kim olamayan a'rz bir araya getirildiklerinde (iddialarn gre) kendi nef-
siyle kim olan bir ey meydana getirmektedir(!)
465


Bu pasaj Kn tarafndan u ekilde aklanmaktadr. E'arler bir eyi trif ettiklerinde
onu daima a'rznn toplam (mecmat-l a'rz) eklinde trif etmektedirler.Mesel "insan"
trif edilecekse bunu: "konuan hayvn" (hayvn- ntk) eklinde trif ederler. Burada "ko-
nuan" (ntk) kelimesi "konuma melekesi shibi" (z-n nutk) demektir. "Bir eyin shibi
olmak" bir bant ifde eder, ve bant da ikrdr ki bir arazdr. te yandan hayvn cev-
herine eklenen "konuma yetenei" de bir arazdr. u hlde insann "konuan bir hayvan" ol-

463
Fuss, s. 153-154/125-126/198-199/III- 38.
464
s. 154.
465
Fuss, s. 154-155/125-126/199/III-39.
Yazarn nsz
169
duunu sylemek aslnda insann "iki arazl bir hayvan" olduunu sylemee demektir. Son-
ra E'arler hayvann "byyen, idrk eden, ve irdesiyle hareket eden bir fizik cisim" oldu-
unu sylemektedirler. Bylece hayvan da bir a'rz kolleksiyonuna dnmektedir. Ayn s-
re hayvann trifinde bulunan fizik cisim kavramna da uygulanmaktadr. Bunun sonucu
olarak insan, tanm gerei, anlk ve geici olan, bir a'rz demetine dnmektedir. Ve so-
nunda da bu demete de kendi nefsiyle var olan (binefsih kim) bir cevhermi nazaryla ba-
klmaktadr.

bn Arab E'arlerin kendi nefsiyle kim nesne olarak telkk ettikleri cevherin tpk "in-
san", "hayvn" ve dier eylerinki gibi tpatp ayn tabata ship olduunun farknda olma-
dklarn ifde etmektedir; bu da bir a'rz demetinden baka bir ey deildir.

Byle olunca (E'arlerin bu teorisine gre) iki zamanda bk olmayan bir ey (yni bir
a'rz demeti) iki ayr zamanda vey eitli zamanlarda bk olmu ve nefsiyle kim ol-
mayan ey de nefsiyle kim olan eye dnm olmaktadr. Hlbuki (E'arler) ilgilen-
dikleri bu konuda tam bir bilin shibi deildirler; ve onlar yeniden yaratl (halk-
cedd) hakknda phe iinde bulunmaktadrlar
466
.

bn Arab' E'arlerin nks gr ile keif ehlinin destekledii "gerek" tez arasndaki
ztl yle aklamaktadr
467
:

Ve keif ehline de gelince, onlar Allh'n her nefeste tecell ettiini grrler. Oysa ki te-
cell (asl) bir daha tekrarlanmaz. Ve kez onlar her tecellnin yeni bir yaratl ortaya
koyduunu ya da eski varl ortadan kaldrdn uhden grrler. Tecellnin bir varl
gidermesi onun gidii nnda varln fn olmasdr.Yni bir varln yaratlmas da ba-
ka bir tecellnin onu meydana getirmesidir.

u hlde, bn Arab'nin telkkisine gre lemde bulunan her ey (ve dolaysyla lemin
kendisi dahi) srekli deimektedir, ama bu deimekte olan nesnelerin btn lemi kapla-
yan bu seyelnnn altnda, ezelden ebede kadar deimeden kalan bir ey bulunmaktadr.
Iskolstik Felsefe'nin deyimini kullanarak bn Arab bu deimeyen, btn deiimlerin da-
yana olan bu ey'e "Cevher" adn vermektedir. Bu zel gr as erevesi iinde (yal-
nzca "a'rz" denilenler deil ama "cevherler" denilenler de dhil olmak zere) her ey, her
n grnp kaybolmakta olan "a'rz "olarak temsil edilmektedirler. lh Tecell teorisinin
skolstik "cevher" ve "a'rz" felsefesine tercme edildiinde nasl bir deiime uramakta
olduunu grmek de ok ilgi ekici olmaktadr.

* * *










466
Fuss, s. 154/126/200/III-41-42.
467
Fuss, s. 154/126/200/III-42.
Yazarn nsz
170

X!v. B O L U N
ALEN-! SAGR (Nikrokozmos) OLAN !NSAN


nceden de iret etmi olduum gibi, bn Arab'nin lem hakkndaki gr iki temele
dayanmaktadr: bunlardan biri Hakk- Tel, ve dieri de nsn- Kmil'dir. Biz, bn Arab'-
nin ontolojik lem grn bundan nceki btn sayfalarda hep ilk temele ait gr asn-
dan inceledikti. Kitabn geri kalan blmleri ise ayn lem grnn ikinci gr as ba-
kmndan incelenmesine hasredilmitir.

(I) lem- Sagr (Mikrokozmos) ve lem-i Kebr (Makrokozmos)

nsn- Kmil kavramn tartmaya balarken bn Arab'nin "insn" iki ayr dzeyde ele
almakta olduuna iret etmekte fayda mlhaza ediyorum. Bu asl fark zihnimizde tutmak
nemlidir; nk eer bunu ihml edecek olursak bu bizi kolaylkla iltibsa sevk edebilecek-
tir.

Bunlarn birincisi kozmik (kevn) dzeydir. Bu dzeyde insn kozmik bir nesne gibi te-
lkk olunur. Avm terminolojide, bu dzeyde sz konusu olann "insnlk" (beeriyyet) ol-
duunu syleyebiliriz. Bu kapsamda mesele ferd bir ahs olarak "insn" deildir.

Bu (kevn) dzeydeki "insn" , Hakk'n Sreti (mago Dei) zerine yaratlm olmas
hasebiyle, lemdeki btn varlklarn en kmilidir. Bu dzeyde "insn" biztih kmildir;
"insn" burada nsn- Kmil'dir. Bu anlamda nsn- Kmil'e: lemin kmil bir icmli (yni
zbdesi ya da hlsas), btn Varlk lemi'nin gerek rhu, lemde tecell etmi olan ne
varsa hepsini de kendinde cem' eden bir varlk nazaryla baklr. Ksacas, bu dzeyde, "in-
sn" lem-i Sagr'dir (Mikrokozmos'dur).

kinci dzey gz nne alndnda ise burada "insn" bir ferdi gsterir. Bu dzeyde in-
snlarn hepsi de eit olarak kmil deildirler. Bu bakmdan da insnlar arasnda bir takm
mertebeler bulunur. Ve bunlardan ancak pek az nsn- Kmil sfatna lyktr.

Bu blm, nsn- Kmil'den, genellikle yukarda takdm edilen ilk anlamnda anlald
ekliyle sz edecektir.

Bir az nce de iret olunduu vechile bu iki dzeyden ilki sz konusu olduunda "in-
sn" btn lemin bir hlsasdr. Bu anlamda da kendisine "cem' edici varlk" (kevn-i cmi')
yni lem-i Sagr (Mikrokozmos, Kk lem) denir.

"nsn"n cem' edici varlk olarak douuyla ilgili olarak Fuss'da pek mehr bir pasaj
bulunmaktadr. Bu pasaj, hepsi de bundan nceki blmlerde enine boyuna tahll edilmi o-
lan, bn Arab'ye has bir sr teknik terimle doludur. bn Arab bu pasajda lh simler'in,
bir yandan 1) lemin yaratlna ve dier yandan da 2) btn leme yaylm olan btn -
zellikleri (hasletleri) kendinde cem' eden bir varlk olarak "insn"n yaratlna yol aan,
Yazarn nsz
171
btnen zorunlu kldklar Hakk tecellsinin esrrengiz srecini tasvr etmektedir. Bu pasaj u
szlerle balamaktadr
468
:

Hakk Subhneh ve Tel saylmalar mmkn olmayan lh simler'inin zuhura gel-
memi olan ayn'larn (btn gereklerini) grmeyi diledi; ya da baka bir ifdeyle, var-
lkla vasflanmasndan tr, vki olan (emr'i) hasretmek yetenei olan "cem' edici var-
lk"da (kevn-i cmi'de) Kendi aynn (btn gereini) grmeyi ve bu grle de Kendi
srrnn Kendine zhir olmasn (aklanm olmasn) diledi...

Pasajn bu giri kelimeleri bn Arab'nin, bundan nceki blmlerde ayrntlaryla ince-
lemi olduumuz ontolojisinin ksa bir zetini tekil etmektedir. Bu tez yle aklanabilir.

bn Arab ie lemin (ve zellikle de insnn) yaratlndaki lh Arzu'nun (meiyyet'in)
Hakk olarak Hakk'dan zuhur etmemi olduunu beyn ederek balamaktadr. Yaratc Arzu
lh simler'in (Esm'-l Hsn'nn) yni lh Sfatlar'n asl batn gayretinden zuhur etmi-
tir. Mutlak bir istin (ihtiyaszlk hli) ile mevsf olan Hakk olarak Hakk kendiliinden ve
kendi iin herhangi bir yaratma fiiline gerek duymaz. lemin varlna, yaratlm leme ih-
tiya duyan (bu lemi gerektiren) hep Esm'-l Hsn'dr. lemin gereklilii Esm'-l Hs-
n'nn tabat iktizsdr, nk Bunlar ancak somut varlklarla kuvveden fiile kabilmekte-
dirler; ve bu somut varlklar olmad zaman da msbet btn anlamlarn kaybetmektedirler.

bn Arab bu durumu tasvr etmek zere: "Hakk Tel, Esm'-l Hsn'nn a'ynn (ger-
eklerini) grmeyi diledi" ya da "Hakk Tel kendi aynn (kendi gereini, realitesini) gr-
meyi diledi" demektedir. Birinci forml daha nceden "Feyz-i Mukaddes" diye bildiimize,
ve ikincisi de "Feyzi Akdes" e tekbl etmektedir. Bu zel balamda bu ikisinin arasndaki
farkn ok nemli olmad ikrdr zr Feyz-i Mukaddes'in zorunlu olarak Feyz-i Akdes'e
bal olduu gibi bu da zten berikine yol amaktadr. bn Arab'nin ifde etmek istedii
Hakk'n lemin aynasnda Kendini seyretmek arzusunun (meiyyet'inin) olduu ve Kendine
has Sfatlar'n tecell sretlerinde Kendini mhede etmek (seyretmek) istemi olduudur.

Bu pasajdaki "varlkla vasflanmasndan tr" deyimi: "Cenb Hakk'n, nsn'n zb-
desini tekil ettii (nsn ile hlsa edilen) lem araclyla Kendisini seyretmesi nasl
mmkn olmaktadr?" sorusuna bir cevap tekil etmektedir. lemin vcdu (varl) vardr
ama bu vcd biztih mutlak Vcd deil bir "izf vcd"dur (vcd-i izf'dir) yni eitli
ekil ve sretlerle belirlenmi ve snrlandrlm olan "vcd"dur. Ama ne kadar belirlenmi
ve snrlandrlm olursa olsun, vcd-i izf de, eninde sonunda, mutlak Vcd'un dorudan
doruya bir yansmasdr. Bu, zt tecelllerinin tecell ettii yerler (tecellghlar) tarafndan
belirlenmi ve zelletirilmi olarak Hakk'n mmkn varlklarda tecell etmi olmasyla
Hakk Tel'nn sretidir. bn Arab'nin pek sevdii bir mecz kullanrsak: "Vcd-i izf,
Vcd-i Mutlak'n izf taayynler aynasndan yansyan sretidir".

Bir aynada grnen hayl, oraya yansyan nesnenin kendisi deildir ama o nesneyi tem-
sl eder. Bu adan bakldnda lem Hakk' Tel'nn srrn f etmektedir. Buradaki srr
kelimesi Vcd'un gizli kalan (yni grnmesi mutlak olarak mmkn olmayan, btn) de-
rinliklerine iret etmekte, ve daha nce zikretmi olduumuz mehr hadisdeki "Kenz-i
Mahf" (Gizli Hzne) ifdesine tekbl etmektedir.


468
Fuss, s. 8/48/7/I-108.
Yazarn nsz
172
bn Arab ayna benzetimi erevesi iinde fikrini gelitirmekte ve iki eit gr (r'yet)
arasndaki farka iret etmekle ie balamaktadr
469
:

Zr bir eyin kendi nefsini kendi nefsi ile grmesi (r'yeti) kendi nefsini ay-
na gibi baka bir eyde grmesine benzemez.

Bu iki eit grten (r'yetten) ilki kendisini kendisinde gren bir varlkla ilgilidir. Ve
ikrdr ki Hakk Tl, kendisi hakknda, bu anlamda bir gre shiptir. Bu durumda Hakk-
'n bir aynaya ihtiyc yoktur. Hakk ezeldenberi biztih Basr olup O'nun btn nazarndan
Zt'nn hibir eyi gizli deildir.

Ama Hakk'n Sfatlar araclyla vasfedilen (nitelendirilen) bir Cevher olmas gibi de
bir vechesi vardr. Ve Sfatlar da ancak kuvveden fiile ktklar (zuhra geldikleri) zaman
gereklik kazandklarndan, Hakk'n kendisini bir "bakas"nda grmesi de zorunlu olmakta-
dr. Bunun iin de, yni Hakk Tel kendisini Zt'nn dndaki sretlerde grebilsin diye,
bu "bakas" yaratlmaktadr.

Allh'n, Kendini iinde seyredebilsin diye, ilk yaratt ey lemdi. Bu zel balamdaki
leme bn Arab nsn- Kebr (Byk nsn, yni Makrokosmos) adn vermektedir
470
. n-
sn- Kebr'in en belirgin vasf ondaki her bir mevcdun Allh'n zel bir ve yalnzca bir
vechesini (smini) temsil etmesidir. Bu temsilde bunun tmnn kesin snrlar, ve parala-
rnn biribirlerine belirgin irtibatlar bulunmaz; ve grn i'tibriyle de yalnzca mnferit
noktalarn oluturduu gevek bir kme gibidir. Sanki bir eit bulutsu bir ayna gibidir.

Buna karlk Allh'n Kendini iinde seyretmek zere yaratm olduu ikinci ey yni
nsn ise her bir nesneyi gerekten de olduu gibi yanstan iyi cillanm kusursuz bir ayna-
dr. Aslna baklacak olursa nsn, daha ok, lem denilen bu aynann biztih cilsdr. B-
tn bu ucu buca olmayan leme yaylm, datlm olan somut nesneler ise nsn denilen
bu noktasal odakta cem' ve tevhd edilmektedirler. Btn girift ayrntlaryla tm lemin ya-
ps apak ve paralar biribirleriyle iyice irtibatlandrlm bir minyatr eklinde nsn'da
yansmaktadr. Bu onun Mikrokozmos oluunun anlamdr. Kn'nin ifdesine gre: nsn
lem-i Sagr, lem ise nsn- Kebr'dir
471
.

lem ile nsn arasnda Allh'n elinde tuttuu ayna asndan zddiyyeti bn Arab u
ekilde ifde etmektedir
472
:

Hakk, iinde Kendinin grnecei bir tecellghn (mahallin) salad zel bir sret al-
tnda Zt'n Zt'na grnr kld. Eer byle bir mahal ve de Hakk'n tecellsi olmasay-
d, O'na bu yoldan grnr olan bir ey asl grnmezdi.
(nsn'n yaratlndan nce) Hakk Tel bu lemin tmn kendisinde rh bulunmayan
bir cesed gibi yaratmt. Bundan dolay da sanki cillanmam bir ayna gibiydi...
Bu durum, lem denilen aynann cillanmasn gerekli kld. Binenaleyh dem de (n-
sn da) bu aynann cilsnn temeli ve bu sretin de rhu oldu.


469
Fuss, s. 9/48/7/I-108.
470
Fuss, s. 11/48/8/I-119.
471
s. 11.
472
Fuss, s. 9/48-49/8/I-108-109.
Yazarn nsz
173
"Cilsz ayna" mecznn ontolojik mnsn ise Kn yle aklamaktadr
473
:

lem-i Sagr olan nsn'dan nce Esm'-l Hsn'nn iktiz ettirdii ekilde lem yni
Makrokozmos yaratlm bulunuyordu. nk dellet ettii eyin kuvveden fiile kmas
her bir lh smin tabat iktizsdr. Fakat hibir sim btn dier simlerin tevhdini
kapsayan asl bir birlie ship olmad iin, btn simleri cem' eden bir varl iktiz
ettiremez. Bundan tr lem varln btn vechelerinin kendi vahdeti iinde izhr iin
efrdn cm bir mahl olma zelliine de ship deildir.

lemin cil grmemi bir ayna oluu olgusu, aynann asl cils olacak olan nsn'n ya-
ratlmasn gerektirmitir.

Bu, nsn'n kozmik lekteki (kevn) anlamn tyin etmek ynnden ok nemli bir be-
yndr. Bunu ada felsef dnce erevesinde yorumlayacak olursak, aynann "cillan-
mas" ile ya da yalnzca "cils" ile remzedilenin nsn'n "uuru" olduunu syleyebiliriz.
nsn'n dndaki her bir varlk Hakk Tel'nn ancak bir vechesini yanstr. Bunlar bir araya
cem' edilip de btn lemi tekil ettikleri zaman ancak Hakk'n Bilinci'ne tekbl eden bir
byk btn tekil ederler. Bu anlamda, hi phesiz, lem "bir"dir ama (biztih) bilinci
olmadndan tam ve gerek bir vahdet tekil etmez. Buna karlk nsn Hakk'n btn var-
lk lemine yaylm olan tecelllerinin sretlerinin tmn sdece tevhd etmekle kalmaz,
bir de bunun stne, bu btnn bilincine de shiptir. te bundan dolaydr ki nsn'da,
Hakk'n vahdetine tekbl etmek zere, hereyi kapsayan gerek bir vahdet teesss etmitir.
Bu mnda nsn Hakk'n Sreti'dir. Ve bu zelliinden tr de, biraz sonra greceimiz
gibi, nsn Hakk'n Yeryzndeki Halfesi olabilir.

nsn'n vahdeti ile Hakk'n vahdeti arasndaki bu tekbliyet hakknda Kn u kazda
bulunmaktadr
474
:

Hakk'n Hazret-i (yni O'na tekbl eden ontolojik dzey) lh simler'in tmn, bun-
larla lh Zt arasnda herhangi bir arac olmakszn, bir araya toplar. nsn'n ontolojik
dzeyi de onlar benzer bir ekilde bir araya getirmektedir. Bunu u ekilde idrk etmek
kbildir. Varlk nce Zt'n her eyi ihtiv eden birliinden lh Hazret'e nzl etmekte
(inmekte) ve oradan da gitgide daha eitli sretlere brnerek mmkn olan btn ey
mertebelerinde seyeln etmek sretiyle nsn'a eritiinde (ontolojik) btn mertebelerin
renkleriyle de renklenmi (telvn edilmi) olmaktadr.
Tpk lh Hazret'in hem Zt' ve hem de lh simler'i ihtiv etmesi gibi, nsn da by-
lelikle bir taraftan zarretin dier taraftan da mmkntn zelliklerini hv bir ara menzil
(berzah) olmaktadr.

Fuss'un yukarda zikredilmi olan pasaj ile Kn'nin bu aklayc kaz nsn'n
en belirgin neminin onun cem'iyyet'i yni ztlklar ve hereyi bir araya cem' etmek zellii
olduunu ortaya koymaktadr. Bu meselenin derinliklerine dalmadan nce ayna mecznn
dier ayrntlarn tahll edeceiz.

Ayna nesneleri(n sretini) yanstr. Bzen onlar gerekte olduklar gibi yanstr.
Ama pekok hlde de aynadan yansyan nesne az ya da ok deimi ya da dnm olarak
grnr.

473
s. 10.
474
s.11.
Yazarn nsz
174

Parlak bir cisim zerinde beliren insann kendi zhir sreti onun gayr deildir. Ancak
u kadar var ki kendi nefsinin sretinin grnd mahl ya da Hazret'in gereinin
(mhiyetinin) yaps gerei o sret insann vechinden deiik olabilir
475
. Nitekim byk
bir cisim dbkey kresel bir aynada kk, ibkey silindirik bir aynada (eer cisim
ayna ile odak dorusu arasnda bulunmakta ise) uzun ve hareket hlindeki bir aynada da
hareket hlinde grnr
476
.
Ayna bzen (yni ibkey bir ayna sz konusu olduunda ve cisim de aynaya aynann
odak noktasndan daha uzak bir konumda bulunuyorsa) kendi zel yapsndan dolay
cismi tepetaklak gsterebilir. Bu takdirde (her ne kadar tepetaklak grnyorsa da) ay-
naya bakann soluna aynadaki sretinin solu, sana da sa tekbl eder
477
. ou kere
ise (sz konusu aynann dzlemsel ayna olmas hlinde) bakann sa, aynada grnenin
solu olur
478


Aynalarn tebdil edici etkileri hakknda bn Arab baka bir pasajda ise unlar sylemek-
tedir
479
:

Ayna sretlere bir cihetten tesir ederken dier cihetten ise tesir etmez. Tesiri byklk,
kklk, uzunluk ve genilik bakmndan deitirdii sreti yanstmaktr. u hlde bu
tesir, aynann yapsna bal olarak, mikdar ynnden byklklerle ilgidir.

u hlde ayn bir cismin mhiyetleri ve yaplar farkl olan aynalardaki yansmalar da
biribirlerinden farkl olacaktr. Burada, ak bir biimde, Hakk'n aynas olarak her bir ins-
nn Hakk'dan baka bir eyi yanstmamasna ramen yansyan sretlerin ferdden ferde ve
her birinin ist'dadna uygun olarak deiecei fikrinin telkn edildiini grmekteyiz.

Dier btn yaratlmlarn tersine, nsn minyatr bir biimde btn lh simler'i ken-
dinde izhr eder ve bu bakmdan da lh simler'in vahdetini olduu gibi yanstabilen mci-
zev bir aynadr. Ama dier taraftan, bir ferd olarak dnldnde insanlar kozmik ayna-
nn cils bakmndan biribirlerinden farkldrlar. Beer uur, ancak rifler'in hass-l havass
sz konusu olduunda, lekesiz yzeyinde, Hakk' gerekte olduu gibi yanstabilir.

Fakat bu gzlemlerde bulunurken biz bundan sonraki blmn konusuna tecvz etmi
olmaktayz. Onun iin buradan geri dnp lem-i Sagr olan nsn hakkndaki tartmamza
devm etmemiz lzmdr.



475
Kayser'nin tefsrinde: tulqi ileyhi bi taqallub min vech.
476
Bu cmlenin tam tercmesi: Nitekim byk ey kk aynada kk, mustatil aynada mustatil ve hareket h-
lindeki aynada da hareket hlinde grnr eklindedir. Ama byk bir cismin dz bir aynada kk grnmesi
iin mutlaka cismin aynann uzanda olmas gerekir; ve bunun aynann kk ya da byk olmasyla bir bant-
s yoktur. Bir cismin her artta kk grnmesinin fizik tek art seilen aynann dbkey bir ayna olmasdr.
Kez bir cismin aynada gerekte olduundan daha uzun olmasnn tek fizik art da sz konusu aynann silindirik
bir ibkey ayna olmasdr. evirenin notu)
477
Kn bu hlin Hakk Tel'nn Kendisini nsn- Kmil sretinde izhr etmesine tekbl ettiini sylemek-
tedir (s. 42). Ancak buradaki tekbliyetin bire-birlik bir tekbliyet olmadna iret etmek gerekir.nk en
azndan aynaya Bakan ile aynada grnen arasnda, mecz mnda deil de cisimler sz konusu olduunda bi-
le, birinin -boyutlu olmasna karlk aynadaki sretin ancak iki-boyutlu olarak tecell etmesi bakmndan b-
yk ve alamas mmkn olmayan bir fark bulunmaktadr (evirenin notu).
478
Fuss, s. 41-42/66-67/47-48/I-237-240.
479
Fuss, s. 232/184/359/IV-47-48.
Yazarn nsz
175
(II) nsn'n "Cem' Etme" zellii

nsn'n lem temelindeki insniyyeti, daha nce de grm olduumuz gibi, onun cem'
etme zellii'ne (cem'iyyet'ine) dayanmaktadr. lem-i Sagr olarak nsn, lemde bulunan
btn sfatlar nefsinde toplar. Bu bakmdan Hakk en mkemmel biimde nsn'da tecell e-
der. Bu tecell de ancak insanlardan nsn- Kmil'de vukuu bulur, nk ancak o Hakk'n en
mkemmel tecellsinin mazhardr.

Aada bn Arab'nin kevn nsn- Kmil kavramn aklad ok nemli bir pasaj
480

veriyoruz. Burada Hazret-i Ms bir misl olarak alnmaktadr. Ms doduu zaman bir t-
bt (sandk) iine konularak "dery"ya (Nil nehrine) braklmt. bn Arab bu hikyenin
remizlerini aklarken nsn- Kmil hakknda da bir teori gelitirmektedir.

Ve Ms'nn tbt iine konularak suya braklmasndaki hikmete gelince "tbt" (asln-
da) onun nst'udur (yni bedeni, cesedi, cismn vcdudur). Su ise onun vcdu ara-
clyla nasbi olan ilimdir
481
. Bu lim onun dnce, his ve hayl kuvvetiyle kazanm
olduu ilimdir. nsan nefsinin bu ve bunun benzeri kuvvetleri ise, ancak, unsurlardan i-
bret bir bedenin varl sebebiyle hsl olurlar.
Nefsin bu cisimde hsl olmas ve bu bedenin tasarruf ve tedbri ile me'mr edilmesiyle,
Allh da btn bu kuvvetleri nefsin kullanaca letler kld. Kendisinde seknet
482
bulu-
nan bu tbtun (hayrl sonulara ulamas iin izlenecek yolda ve) idre edilmesinde ne-
fis, Allh'n kendisinden diledii eye ancak onunla (yni sz konusu ilimle) eriir.
te Ms da, bu kuvvetler araclyla her eit ilmi kazansn diye, deryya tbt ile a-
tlmt. Byle olunca Allh da Ms'ya bildirdi ki rh her ne kadar bedenin sultn ola-
rak onu ynetirse de onu ancak bedenin vstalaryla ynetir. Bu i'tibrla, iret ve hik-
met yoluyla (yni remiz yoluyla ve btn olarak) Allh, "tbt" denilen bu "nst"da
(yni bedende) yerlemi olan btn bu kuvvetleri nefse refik (refkati, mushib, arka-
da) klmtr.
Hakk Tel'nn lemi idre etmesi de byledir. lemi ancak lemle ya da onun sretiyle
ynetir.
ocuun varlnn onu babann hsl etmesine, (bir eye) sebeb olanlarn
(msebbiblerin) kendi sebeblerine, arta bal olanlarn kendi artlarna, illetlilerin kendi
illetlerine, hakknda delil getirilenlerin delillerine ve hakkatlar belli olmu olanlarn
hakkatlarna bal olmas gibi Allh da lemi (ite, ey arasnda byle bir takm ban-
tlar tesis ederek) ancak lemle ynetir. Bunlarn (yni bu bantlarn) hepsi de leme
aittir. te Hakk'n lemi ynetmesinin usl budur. Binenaleyh Hakk Tel'nn lemi
lemle ynetmesi byle olmaktadr.
Yukarda sylediim "... ya da onun sretiyle ynetir" szne gelince bu szden mur-
dm "lemin sreti"dir; ve "lemin sreti" dediim zaman da Hakk'n kendisini isimlen-
dirip vasflandrd Esm'-l Hsn ile Yce Sfatlar'n kasdederim.


480
Fuss, s. 251-253/198-199/398-400/IV-133-137.
481
Bu pasajda dery (yni vs su, deniz; arapas: el yemm) Ms'nn, nsn' dier btn eylerden farkl k-
lan mmkn btn kemlt kazanmas iin, cesedinin atlm olduu lim derysn remzetmektedir.
482
Seknet (brnicede: ekina) lh Huzur anlamndadr. Burada ise nsn'n "lh Vechesi" olan Lht'a tek-
bl etmektedir.
Yazarn nsz
176
Bize Hakk'n kendisini isimlendirdii hangi ismi erimi ise biz o ismin rh ve mns-
n(n tecellsini) muhakkak lemde de grmzdr. Binenaleyh Hakk lemi, ancak yu-
karda ifde edildii gibi, lemin sretiyle ynetmektedir.

Bylece bn Arab lemin Hakk tarafndan ynetimini (tedbirini) ikiye ayrm olmakta-
dr: 1) "lem araclyla", ve 2) "lemin sreti araclyla". Bu birinci ynetim tarz ocukla
baba, sebeb olanla sebeb, vb.. arasnda mevcd olduu gibi zorunlu bantlarla ortaya ko-
nulmaktadr. Bu hlde Hakk Tel lemdeki eyy bir takm zorunlu bantlara rabtederek,
tbir ciz ise, lemin kendi kendisini ynetmesine msaade etmektedir. kinci tarz ynetim
ekli ise bu birincisinden tammen farkldr. Bu, Hakk Tel'nn, lemin srekli deien
kevn sretlerinin Esm'-l Hsn ve Sfatlar yni ezel ve ebed olan sretler araclyla
btnen ynetmesi ve tanzm etmesinden ibrettir
483
. Bu husus Kn'nin Fuss'un sz konu-
su pasaj hakkndaki u berrak aklamasyla daha da byk bir aklk kazanmaktadr
484
:

Burada "lemin sreti"nden kast onun hislere hitb eden ferd sreti deildir. Eer bu
byle olmu olsayd o zaman o (yni ikinci tarz ynetim ekli) birinciye irc edilmi o-
lurdu...
Bundan kastedilen: lemin, Esm'-l Hsn'dan ve bunlarn hakkatlarndan yni Yce
Sfatlardan baka bir ey olmayan, idrk edilebilir olan zel sretidir.
lemin kevn sretleri, lh simler ile Sfatlarn zhiren tecell eden sretlerinden baka
bir ey deildir. Bu lh simler ile Sfatlar ise lemin gerek btn sretleridir. Hislere
hitbeden her ey yalnzca zahir ve ferd sretlerdir. Bunlarn srekli deien izler ve
zahir ekiller olmasna karlk btn sretler ezelden ebede kadar hi deimeden kalr-
lar. Bu ilkler geici ve sath olaylardr; hlbuki sonuncular bunlarn btn anlamlar ve
rhlardrlar.
Hakk'n kendisine lyk grd Hayy, Alm, Mrd, Kdir gibi btn simler lemde
bulunmaktadr. Hakk'n kendisine lyk grd Hayat, lim, rde, Kudret gibi btn
Sfatlar da lemde bulunmaktadr. Buna gre Hakk Tel lemin zhirini btnndan y-
netmektedir.
(Buna gre Hakk'n lemi ynetirken iki tarz bulunmaktadr; bunlardan) birincisi le-
min bz kevn sretlerinin dier kevn sretler zerine olan etkileriyle icr edilen yne-
tim tarzdr. kincisi ise kevn ferd sretlerin bunlarn zel btn sretleri araclyla
ynetim tarzdr. Her ikisi de lemi gene lem araclyla ynetmek demektir.

bn Arab bu konuyla ilgili olarak delillerini ne srmeyi yle srdrmektedir:

...Zt, Sfat ve Ef'al'den (fiillerden) ibret olan Hazret-i lhiyye'nin btn yce vasflar-
n (yni Ztn, Sfatlarn ve Ef'alini) kendinde cem' eden mstesn bir rnek olarak -
dem iin, yaratldnda: "Muhakkak ki Allh demi kendi sreti zere yaratmtr"
buyurulmutur. Burada "sreti" deyimi Hazret-i lhiyye'nin sretinden baka bir ey de-
ildir.
Binenaleyh Allh, (dem ile remzedilen ve) nsn- Kmil denilen bu derli toplu (muh-
tasar) erefli rnekte btn lh simler ile birlikte tafsiltl lem-i Kebr'de (zhiren)
bulunmayan hakkatlar da cad etti.


483
Bu, Hakk'n lemdeki her eyi a'yn- sbite'ler araclyla ynetmekte olduuna denktir.
484
s. 252.
Yazarn nsz
177
Bu pasaj nsn'n "cem' etme zellii"nin anlamn aklamaktadr. Yukarda da grm
olduumuz gibi nsn- Kmil lemde ansr- erbaa'dan (drt unsurdan) mdenlere, bitkilere
ve hayvanlara kadar mevcd ne varsa her eyi nefsinde cem' etmektedir.Ama burada nemli
olan udur ki btn bunlar, nsn'da, kendilerine zg somut ferd sretleriyle deil yalnzca
"realiteleri" (hakik'leri) ile mevcddurlar. Her bir eyin mnev hakkatnn bir sentezi ol-
mas bakmndan, nsn nefsinde lemde ne varsa hepsini cem' eder. nsn- Kmil ise ancak
bu zel anlamda lemin bir zbdesidir (hlsasdr).

Allh nsn- Kmil'i lemin Rhu kld. Sretinin kemlinden tr de ona ulv ve sfl
lemleri msahhar kld. Nitekim lemde Hakk Tel'y hamd ile tesbih etmeyen hibir
ey yoktur. Kez, sretinin hakkat hrmetine, lemde nsn'n msahhar olmayan tek
bir nesne bile yoktur. Nitekim Kur'n'da, (Allh): "Gklerde ve yerde olan eylerin hep-
sini sizlere msahhar kld" (XLV/13) buyurmaktadr.
u hlde lemde ne varsa hepsi de nsn'n teshri altndadr. Ama bu gerei ancak lim
olan nsn- Kmil
485
bilir. Ve bunu bilmeyen kimse de chil kalm olan insn- hay-
vn'dr.
Ms'nn tbt iinde deryya braklmasnn sreti zhir anlamyla helk olmasna de-
lildi. Ama bu, zhirde de btnda da onun iin lmden kurtulu oldu. Bylece, tpk ne-
fislerin cehlet lmnden ilim araclyla kurtulmalar mislinde olduu gibi Ms da
diri klnd.

Yukarya dercettiimiz bu uzun pasaj nsn'n kevn dzeydeki gerek tabatn akla-
maktadr. bn Arab'nin grne gre nsn'n kemli ve ona tahsis edilmi olan yksek
mertebe
486
onun mikrokozmik tabatndan (yni nsn'n lem-i Sagr olmas ynnden ship
olduu hasletlerinden), baka bir deyimle onun "cem' etme yetenei"nden trdr. Ve n-
sn'n "cem' etme yetenei" de "Cem' Etme Hussundaki lh Kudreti" (lh Sentez Kudre-
ti'ni) sdkne bir ekilde yanstabilmesi ve tahakkuk ettirebilmesinden ibrettir.

u hlde lh Sret'de
487
bulunan btn lh simler'in hepsi de nsn'n meydana geli-
inde de tecell etti. Bundan dolay da nsn kendi varl ile her eyi kendinde cem' et-
mek ve kavramak mertebesini haiz oldu
488
.

Hakk'n "Cem' Etme Hussundaki lh Kudreti"ni (Cem'iyyet-i lhiyye'sini) e ayran
bn Arab bunun hakknda u aklamay yapmaktadr
489
:

Bu Cem'iyyet-i lhiyye'nin (yni Hakk'n "Cem' Etme Hussundaki lh Kudreti"nin):
1) (btn Esm'-l Hsn'y hv olmas hasebiyle Allh ismiyle temsil olunduu
vechile) bizzt Allh'a izfe edilen, 2) Hakkatlarn Hakkat'na izfe edilen , ve 3) le-
min, en ycesinden en dibine kadar sralanan isti'ddlarnn dayana olan Tabat-

485
Burada bn Arab'nin nsn' kozmik dzeyre deil, ferd dzeyde gz nne almakta olduuna dikkat edilme-
lidir.
486
Birazdan greceimiz vechile bn Arab'nin grne gre nsn meleklerden daha stn bir makma ship
bulunmaktadr.
487
lh Sret (Sret-i lhiyye) lh simler'in tmne dellet etmektedir.
488
Fuss, s. 14/50/11/I-138.
489
Fuss, s. 12/49/9/I-119/ Bu pasajn tercmesi en zor pasajlarndan biri olduu anlalmaktadr. Zir
Toshihiko zutsu'nun da, R.W.J. Austin'in de, Titus Burchardt'n da, Hans Kofler'in de, Nuri Gencosman'n da ve
Ahmet Avni Konuk'un da bu pasaj iin vermi olduklar tercmeler biribirleriyle rtmemekte ve anlam sapma-
lar gstermektedirler (evrenin notu).
Yazarn nsz
178
Kllyye'nin gerektirdiine (iktiz ettirdiine) izfe edilen (olmak zere) ayr vechesi
bulunmaktadr.

Bu vecheden ilki, ikr olarak, Vahdet'in, lh vechesi yni mutlakl ynnden
deil de, "Allh" ismi ile nitelendirildii ynyle lh Zt'tr. kincisi ise a'yn- sbite'nin
varlk kazandklar, yni Allh'n a'yn- sbite'yi nizma sokup tevhid eden Ulu Yaratc
olarak idrk edildii, ontolojik dzeydir. Buna Hakkatlarn Hakkat (Hakkat- Hakik) de-
nilmesinin sebebi lemin btn gereklerinin bu Hakkat araclyla kuvveden fiile kma-
sndan trdr. nc veche olan Tabat- Kllyye'ye gelince bu, "hakkat"n, lh
simler'in gerekten de ilh ve msbet olarak yaratc olan gerei ile fizik lemin mahlk
ve temelde pasif olan gerei arasnda bir ara konumda bulunan ontolojik blgesidir.

Btn bunlardan hareket eden bn Arab u sonuca ulamaktadr
490
:

te bu sz geene (yni "cem' etme yetenei"ne ship olan kimseye) nsn ve Halfe
ad verildi
491
. Onun byle bir adla adlandrlmas ise yaratlndaki cem' etme ve
hakkatlarn hepsini kuatma yeteneine ship olmasndan dolaydr. Gzbebei insn
iin ne ise nsn da Allh iin odur. Ve (nsn) grmek ile (basar ile) eanlaml tutul-
mutur (nk Arapa'da gzbebeine "gzdeki insn" denilir). te bunun iin "insn"
denilmitir. Zr Hakk Tel yarattklarna onun araclyla bakar ve rahmet eder.

Kevn dzeyde nsn, yni nsn' Kmil, en kmil anlamda "cem' etme yetenei" ile do-
natlmtr. Kendi nefsinde lemde var olan her eyi, ferdiyyetleri dolaysyla deil fakat
klllikleri hasebiyle, cem' etmesinden dolay nsn- Kmil baka hibir ey tarafndan pay-
lalmayan iki zellik izhr etmektedir. Bunlardan birincisi gerekten de ve kelimenin tam
anlamyla Allh'n kmil kulu (abd'i) olan tek varlk olmas. (Bunun sebebi, dier btn var-
lklarn aksine, nsn'n snrl sayda Esm'-l Hsn deil de bunlarn tmn nefsinde
cem' etmesidir). nsn- Kmil'in ikinci zellii ise bir bakma Hakk'n kendisinin olmasdr.
Beerin dndaki varlklar sz konusu olduunda Hakk'n onlarn batn gerei (ayn') oldu-
unu syleyebiliriz ama bu ilikiyi tersine evirip de onlarn Hakk'n batn gerei olduunu
syleyemeyiz; nk bunlar Hakk'n nefsinin ancak ksm tahakkukudurlar. bn Arab'nin u
iki msr nsn'n bu iki zelliini veciz bir ekilde yanstmaktadr
492
:

"Hkkat'de biz kullarz; ve Allh Tel da bizim Efendi'mizdir.
Ama bil ki sen ya da ben nsn dediimiz vakit biz O'nun ayn' oluruz."
Bunun mns udur: bizler kelimenin tam anlamyla kullarzdr nk biz O'na asl
hizmetle, yni Allh'n ontolojik dzeyinde tahakkuk eden en kapsaml cem' edici Vah-
det erevesi iinde, hizmet etmekteyiz. Allh ise btn Esm'-l Hsn's ile bizlere
hkmeden ve ilerimizi ekip eviren Efendimizdir. Bu adan bakldnda da bizler
varlklarn dierlerinden farklyz. Bunun sebebi ise: varlklarn dierleri ancak bz yn-
lerden O'nun kullar; ve Allh'n da (btn Esm'-l Hsn asndan deil de) ancak
bz Esm'-l Hsn ile onlarn Efendileri olmasdr.
Ama insniyyet'i asndan keml zere olan nsn- Kmil'i kasdederek ben nsn dedi-
im vakit bunun anlam Hakk Tel'nn kendini asl Sreti iinde izhr ettii varlk de-
mektir. Bu vechesiyle nsn, Hakk'n hakkatna uyan realitesidir (grnmdr).

490
Fuss, s. 13/49-50/9/I-128.
491
Bununla ilgili olarak aada (III) numaral alt-blmde ayrntl bilgi verilmi bulunmaktadr.
492
Fuss, s. 180/143/ 243/III-159-160. Bu msralar izleyen aklama ise Kn'nindir.
Yazarn nsz
179

bn Arab bundan sonra nsn'n cem' etme yeteneini Zhir-Btn zddiyyeti asndan
ele almaktadr. lh simler'den Zhir ve Btn arasndaki farka tekbl etmek zere nsn'n
da zhiri ve btn arasnda bir fark mevcd olup bu fark syesinde nsn btn lemi kaplar.

Daha sonra da bilmeliyiz ki Hakk Tel nefsini Zhir ve Btn diye nitelendirmitir.
Bundan dolay da lemin kendi gaybmz ile batn ve kendi varlmzla da zhir oldu-
unu anlayalm diye Gayb ve ehdet lemlerini yaratmtr
493
.

u hlde Hakk biri kendi Btn'na dieri de kendi Zhir'ine tekbl etmek zere biri b-
tn dieri ise zhir olmak zere iki lem yaratm ve nsn' ama yalnzca nsn' hem "Z-
hir"in ve hem de "Btn"n mazhar klmtr. Bu gr asndan bakldnda, yalnzca n-
sn Hakk'n gerek Sreti'dir.

imdi dem'in cesedinin yaratlmasndaki hikmeti yni onun zhir sretini ve dem'in
rhunun yaratln yni onun btn sretini de bilmi oldun. u hlde o (yni dem)
hem Hakk ve hem de Halk'dr. Ve ondaki cem' etme vasfndan dolay kendisine lyk
grlen Allh'n Halfesi rtbesini de bilmi oldun
494
.

dem'in ya da bu blmde anlalmas gerektii gibi nsn- Kmil'in durumu Hakk ile
Halk arasnda "orta yerde"dir. dem her ikisini de aksettirir, temsl eder ve ayrca her iki s-
retin de toplamdr (mecm'udur). Onun zhir yan mahlk (yaratlm) olan lemi ve ger-
eklerini izhr ve if ederken btn yan da Hakk'n bizzt Sret'ini ve O'nun simler'ini if
etmektedir. Ve ite bu sentez ve cem' etmedeki kemli dolaysyla da dem'in rtbesi Me-
leklerin rtbesinden stndr.

u hlde lh Sret'de bulunan btn Esm'-l Hsn nsn'da da zuhur etti. Bundan do-
laydr ki nsn, bu varl ile, (her eyi) ihta edip kavramak ve cem' etmek mertebesine
eriti
Allh Tel'nn (dem'i yarattacan meleklere akladnda onlarn itirazlarna kar)
hccetinin temeli de ite budur
495
... Melekler (Allh'n Yeryz'nde Zt'n temsl edecek
olan bu) halfenin yaratl hikmetini anlayamadlar. Hakk'a zt ibdetin
496
neyi gerek-
tirdiini de bilemediler. nk Cenb- Hakk hakknda, hi kimsenin kendi ztnn ken-
disine bilmesine msaade ettii eyden fazlasn bilmesi mmkn deildir. (stelik) Me-
leklerde dem'deki gibi (Hakk'n btn Esm'-l Hsn'sn) cem' etme yetenei de yok-
tur. Ve onlar Allh'n, kendilerinin bilmedikleri (daha pekok) isminin mevcd olduunu
bilemediler ve Allh', yalnzca, kendilerine mlm olan (snrl saydaki) isimleriyle
tesbh ve takds ettiler. Melekler Esm'-l Hsn hakkndaki snrl bilgileri hakknda
sylemi olduum hususun tesiri altnda olup tammen bu konudaki bilgisizliklerinin
hkm altndaydlar.
Bu byle olunca onlar, (dem yaratlaca zaman, kendi) yaratllarnn (her eyi bilme-
lerine imkn vermeyen) zelliinden tr: "Y Rabb! Sen Yeryz'nde fesad karacak
birini mi yaratacaksn?" (II/30) diye sual ettiler. Hlbuki bu (sual bile, hem edeb dyd
ve hem de) Allh ile (bir eit) ekimeden baka bir ey deildi. Bu i'tibrla meleklerin

493
Fuss, s. 21/54/20/I-160.
494
Fuss, s. 25-26/56/24-25/I-171-172.
495
Kur'n: II/30-33.
496
bdet-i Ztiyye, yukarda da grm olduumuz gibi, bir varln nefsinde btn Esm'-l Hsn'nn tecell-
siyle Allh'a kmil ve eksiksiz ibdet etme hli demektir.
Yazarn nsz
180
dem hakkndaki kanaatleri onlarn Allh'a kar (bu kabil bir sual sormalaryla ortaya
kan, bilgisizlik ve vehme dayanan) tutumlarnn bir benzeridir.
Eer meleklerin yaratl onlar byle bir tirazda bulunmaya yneltmeseydi, dem hak-
kndaki bu kabil bir kt zanda da bulunamazlard. Hlbuki meleklerde bilin olmaz.
Eer onlar nefislerini rif olsaydlar (bu hakkat) bilirlerdi. Ve eer (bu hakkat) bilse-
lerdi, (sarf ettikleri bu nks szden de) kendilerini korurlard. Melekler, daha sonra, yal-
nzca dem'i ilerine sindirmemekle kalmadlar, Allh' tesbh ve takdsde (kendilerini
dem'den stn grerek bir de) da'v shibi olmakta ileri gittiler
497
. Hlbuki dem'in
hakkatnda meleklerde bulunmayan lh simler vardr. Bundan dolaydr ki melekler
Rabb'lerini (kendilerinde bulunmayp da dem'de bulunan) bu simler araclyla tesbh
ve takds edemediler
498
.

Kur'n'da: "Allh dem'e btn simler'i retti" (II/31) denilmektedir. bn Arab'ye g-
re bu, nsn'n Allh'n btn simler'ini temsl ettii ve kuvveden fiile kard anlamnda-
dr. Buna karlk melekler simler'den ancak bzlarn izhr edebilmektedirler. Ama onlarn
bu keyfiyetten haberleri bile yoktur.

bn Arab'nin burada tezekkr ettii, insnlarn ve meleklerin Allh'a hamd etmeleri ara-
sndaki fark kez Kur'n'n: "O'nu hamd ile tesbh etmeyen hibir ey yoktur. Ne var ki sizler
onlarn tesbhini anlamazsnz" (XVII/44) yetine de dayanmaktadr.

lemdeki her eyin Hakk' tesbh etmesi hkmnn bn Arab iin ok zel bir anlam
vardr. Hakk Tel kendini, ist'ddlar ve zt snrlar erevesi iinde her bir eyde izhr
etmektedir. Yaratlm olan ey asndan bakldnda, bu, mahlktn eitli snrl sret-
lerde lh Keml'i izhr etmesi olarak yorumlanabilir. lh Keml'in her eyin kendine has
sreti altnda tecell etmesi, ite, bn Arab'nin tesbh ya da takds kelimesiyle murd ettii-
dir.

Yni baka bir deyimle ne kadar ey varsa hepsi de Hakk Tel'y, srf lemde mevcd
olmalaryla tesbh ve takds etmektedir. Ama her bir eyin ancak kendine has bir biimde
mevcd olmas dolaysyla, her bir ey Hakk' dier btn hepsinden farkl bir ekilde tesbh
ve takds etmektedir. Ve bir eyin ait olduu Varlk mertebesi ne kadar yksekse onun tesbh
ve takdsi de o kadar byk ve o kadar muhkem olur; nk daha yksek mertebeden bir
varlk daha alt dzeydekilerden daha ok sayda lh smin tecellghdr. Bu gr asn-
dan nsn lemde bulunan her eyin stnde bir mertebeye shiptir, zr o btn lh
simler'in tecellgh, yni Allh'n btn kemltnn mazhardr.

Bu mnsebetle, avmn hayr ile er (iyi ile kt) arasnda kabl ettii farkla ilgili olarak
daha nceki bir balamda tehis ettiklerimizi hatrlamamz isbetli olacaktr. bn Arab'nin
mtlasna gre beer topluluklarda hayr ile er arasnda gzetilmesi mtad olan fark t-
myle itibr, izf ve tl bir yapdadr. Her eyden nce varln kendisi bizzt Keml'dir ve
varla ait olan (ontolojik) her bir vasf da Keml zeredir. Tpk Allh'a "itaat"in Ke-
ml'den olmas gibi "itaatsizlik" dahi Keml'dendir nk "itaatsizlik", ontolojik bir vasf
olmak yni Varln bir sreti olmak asndan, hi de "itaat"ten daha dk bir mertebede
bulunmamaktadr. "taat"in bir Keml oluunun ahlk adan "iyi (ya da hayr) olmasyla
hibir mnsebeti yoktur; "itaat" Rahm ve Kerm gibi lh simler'in tecellgh olmak ba-

497
"Bizler Seni hamdinle tesbh ve takds edip dururken, Yeryznde fesad karacak, orada kan dkecek birini
mi halfe klyorsun?" (II/30).
498
Fuss, s. 14-15/50-51/11-13/I-137-140.
Yazarn nsz
181
kmndan bir Keml'dir. Ve benzer ekilde, "itaatsizlik" de Mntekm ve Mzill gibi lh
simler'in tecellgh olmak bakmndan bir Keml'dir.

Bu ontolojik olguyu eer gzden rak tutacak olursak bn Arab'nin nsn'n konumunu
niin meleklerin konumundan daha stn tuttuunu anlayamayz. bn Arab'ye gre melek-
lerin tabat yalnzca rhndir; halbuki nsn'nki ise rhn-beden olup bu, Varln en y-
cesinden en dne kadar btn mertebelerini ihtiv eder. Ve ite bu zelliinden trdr
ki nsn meleklerden stn olmaktadr
499
.

Varlk silsile-i mertibinde (hiyerarisinde) nsn'n haiz olduu bu en yksek mertebeyi
gz nnde tutan bn Arab, Kur'n'da, Allh'n dem'i "her iki eliyle yaratm olduu" be-
ynnda derin bir sembolik mn tesbit etmektedir.

Allh Tel dem'i erefli klmak iindir ki onu "iki eli" arasnda cem' etti. Ve bunun i-
in de bls'e: "ki elimle yarattma seni secde etmekden alkoyan ey nedir?"
(XXXVIII/76) diye sordu. Hlbuki dem, lemin sreti ile Hakk'n sreti'i gibi iki s-
retin cem' edilmesinden ibrettir. Ve bu iki sret de Hakk'n iki elidir.
Bunun aksine bls (yalnzca) lemden bir paradr. Onun iin kendisinde byle bir cem'
etme (yetenei) yoktur
500


Fuss'un bir baka pasajnda bn Arab' Allh'n dem'i iki eliyle yaratm olduu keyfi-
yetine tekrar dnmekte ve unlar ifde etmektedir
501
:

Bundan sonra Allh, insn denilen ahsn hamurunu iki eliyle yourdu. Bu eller ise kar-
lkldr.Her ne kadar Allh'n iki eli de sa el iseler de onlarn arasndaki fark gizli de-
ildir. Ve onlar ancak iki el olmak bakmndan biribirlerinden farkldrlar. Zr tabatta,
ancak, tabata uygun olan i tesirli olur; ve bu tesir de karlkl olur. (Demek ki tabat da
biribirlerine kar, ya da zt tesirlere blnmektedir). te bunun iindir ki Allh,
Kur'n'da: "... iki elimle yarattm..." buyurdu. Ne zaman ki Allh dem'i iki elli yaratt,
Kendine izfe edilen "iki el" ile de dem'in mertebesinin lyk olduu mberet (yni,
irdesiyle bir ie girime kbiliyeti) dolaysyla onu beer diye isimlendirdi. Ve bu erefi
insn trne kendi inyeti (ltfu) olarak verdi. Byle olunca dem'e secde etmekden e-
kinen bls'e: " ki elimle yarattma seni secde etmekden alkoyan ey nedir? Kibrinden
mi byle yapyorsun, yoksa (gerekten de) unsurlarn en ycelerinden (ln'inden) mi-
sin? Hlbuki sen byle deilsin!" dedi (XXXVIII/75'e yollama yaplyor). Allh burada
unsurlarn en ycesi (ln) ile, her ne kadar tabi iseler de nrn yaplarnda unsur
olmakdan biztih (ztlarnn gerei olarak) ber olanlar kastetmektedir.
nsn ise, kendisinin dnda kalan dier btn unsur trlere, ancak balktan bir beer
(yni dorudan doruya Allh'n her iki eliyle yorulmu) olmak hasebiyle stndr...
u hlde nsn, rtbesi bakmndan, gklerdeki ve yerdeki meleklerin stndedir. Ama
byk melekler, nass- ilh ile (Kur'n'n bildirmesiyle) insan trnden daha hayrldr-
lar.

nsn- Kmil'in "cem' etme vasf"nn mmkn olan en kmil sretini ifde eden somut
bir rnek olarak bn Arab, Hazret-i brhim'i gstermektedir.

499
Ama nsn, ileride greceimiz vechile, gene de btn meleklerden daha stn deildir.
500
Fuss, s. 22-23/55/22/I-161-165.
501
Fuss, s. 184/144-145/246-248/III-176-177.
Yazarn nsz
182

slm'da Hazret-i brhim Hallullh yni Allh'n mahrem dostu olarak bilinir. bn Ara-
b bu ifdeyi olduka sembolik bulmaktadr. Ama unutmamamz gerekir ki bn Arab hall
kelimesini kendi dnce tarzna has ok zel bir biimde anlamaktadr.

Hallullh deyimindeki hall kelimesi, mtad anlaya gre, mahrem dost anlamndadr.
Fakat bn Arab bunu tamamen farkl bir etimoloji araclyla aklamakta ve bunu "bir e-
yin iine nfz etme", "czlerine ayrarak bir eyin iinde yaylma" anlamndaki tahalll
kelimesinden tretmektedir. nsn- Kmil de, Hakk'n, lh simler ile Sfatlar'n btn
kemltn izhr edecek ekilde btn melekelerinde ve zlarnda yaylm olduu kimsedir.

Daha nce bir mnsebetle, btn varlklarda dalp yaylm olan (siryet eden)
Varlk'dan sz etmitik. imdiki konumuzla ilgili olarak nemli olan husus, bu siryet'in y
da "varlklarn iine yaylp da onlar istil'nn", Kevn'deki her eye mil olduu ama bir
eyden dierine hem iddet ve hem de younluk bakmndan deitiidir.Varln siryet'i,
zirvesine, ancak nsn- Kmil'de ular. Ve Varlk da, yni Hakk Tel'nn btn kemlt
da, nsn'a nfz edip onun hem zhirinde ve hem de btnnda tecell etmi olur. brhim i-
in eref pyesi olan hall ite bu olguyu remzetmektedir. bn Arab de bu hususu yle izah
etmektedir
502
:

Hazret-i brhim'e Hall adnn verilmesi, tpk rengin boyanm bir nesneye siryet edip
yaylmas gibi, Zt- lh'nin kendini vasflandrd btn Sfatlar'nn da brhim'e
dhl edip onda bir araya toplanmasndandr. (Ama Allh'n Sfatlar'nn brhim'deki)
bu yaylma(lar) bir mekn igl eden bir nesnenin o mekna girmi olmasndaki gibi
deildir. Ya da brhim'e Hall adnn verilmesi onun sretinin varlna Hakk'n siryet
edip yaylm olmasndan dolaydr.

bn Arab'nin burada iki eit tahalll bulunduuna dikkati ekmektedir: 1) (Hazret-i
brhim'in remzettii) nsn'n aktif bir rol oynad, brhim'in Hakk'n Sreti'nde grnd-
tahalll, ve 2) Hakk'n aktif rol oynad, Hakk'n brhim'in sretinde grnd tahalll.
Bu fark, daha nce, Varla brnme sz konusu olduunda daha deiik bir adan ince-
lenmiti. imdi incelemekte olduumuz balamda nemli olan, bu ikinci eit tahalll sz
konusu olduunda, Hakk'n kendini "nksalar" da dhil olmak zere Allh'a beer sfatlarn
izfe edildii ferd bir sret altnda tecellsidir
503
.

Bu iki hkmden her biri kendi bana dorudur. nk her hkm iin bir yer ve ma-
kam vardr ki o hkm orada zhir olur ve ondan ileri gemez. Sen grmez misin ki
Hakk sonradan meydana gelmi olanlarn (muhdest'n) sfatlaryla kendini izhr eder,
kendi nefsinden o sfatlarla haber verir, ve nks ve knanm (zemmedilmi) sfatlarla
zhir olur?
504

(te yandan, gene) grmez misin ki yaratlm olanlar da bandan sonuna kadar hep
Hakk'n Sfatlar'yla zhir olurlar? Ve, tpk yaratlanlardaki vasflarn Hakk'da mevcd
olmas gibi, Hakk'n Sfatlar'nn da hepsi yaratlm olanlarda sbittir (yni onlarda bu-
lunur)
505
.


502
Fuss, s. 71-72/80-81/86/II-44-47.
503
Fuss, s. 72/81/86-87/II-47-49.
504
bn Arab burada nce ikici eit tahalll'den bahsediyor.
505
Bu da birinci eit tahalll demektir.
Yazarn nsz
183
Hakk'n btn Sfatlar'nn yaratlm olanlarn (mahlktn) sfatlar olduunu beyn
etmek gerekir; nk yaratlm olanlarn gerei, aslnda, onlarn sretleri altnda kendi
Gerei ile zhir olan Hakk'dan baka bir ey deildir. Buna gre Hakk'n Sfatlar yaratlm
olanlarn sfatlardr. Benzer ekilde, zamanla mukayyet olan btn varlklarn sfatlarnn da
Hakk'n Sfatlar olduunu beyn etmek isbetlidir; nk bu sfatlar Hakk'n eitli hl ve
vechelerinden baka bir ey deildir.Eer zamanla mukayyet olan btn varlklarn vcdu
onlarda tecell ettii ekliyle Hakk'n vcdu ise bu, zamanla mukayyet olan btn varlkla-
rn sfatlar sz konusu olduunda da byledir
506
.

"Tahalll" hdisesinin yapsn gz nnde tutarak bn Arab u aklamay vermekte-
dir
507
:

Bilesin ki bir ey bir baka eye tahalll ederse, birinci ey ikinci eyin iinde bulunur.
Tahalll eden tahalll edilen tarafndan perdelenir (rtlr). Bylece tahalll edilen (y-
ni tahalll edeni pasif bir ekilde kabl eden) zhir olurken (aktif olarak) tahalll etmi
olan da (bu tahalllle rtlm olduundan) btn olur. u hlde tahalll eden de, tpk
yne tahalll eden suyun ona det gd olmas ve ynn su ile artp genilemesi gibi,
tahalll edilenin gds olur.
imdi eer Hakk zhir olacak olursa, halk O'nda mestr (rtl) ve btn olur. Bundan
dolay da halk, Hakk'n btn lh simler'i, O'nun iitme ve grme organlar ve btn i-
likileri ve btn bilgi kazanma aralar olur. Ve eer halk zhir olacak olursa, Hakk da
halkn kula, gz, eli, aya ve btn melekeleri olur.

u hlde ontolojik "tahalll" Hakk ile lem arasnda tammen karlkl olup nsn-
Kmil de bu karlkl "tahalll" en mkemmel ekliyle temsl edendir. brhim aleyhisse-
lm bu hdisenin tipik bir temsilcisidir.


(III) Allh'n Halfesi

nsn- Kmil Hakk'n Yeryz'ndeki ya da Varlk lemindeki Halfesi'dir. Bir m-
nsetle daha nce de bu kavrama deinilmiti. Bu alt-blm bu meselenin daha ayrntl ve
daha youn bir biimde incelenmesine tahss edilmitir.

nsn- Kmil "Allh'n Halfesi" nvnna "cem' etme istdd"ndan tr hak kazan-
mtr. Daha nce birka kere deinilmi olan bu hkm halfelik kavramnn tahlli iin iyi
bir zemin ve hareket noktas tekil edecektir.

Btn lemde yalnzca nsn'n "cem' etme istdd"na (cem'iyyet'e) ship olduunu ifde
ettikten sonra, bn Arab yle devam etmektedir
508
:

Ve bls lemden bir para (cz) olduundan, ona cem' etme istdd verilmedi. Ve hal-
felik, bundan tr (cem' etme istdd olan), dem'e verildi. Eer dem halfelikle y-
kml olduu eyde kendisini halfe klann sretiyle zhir olamasayd (asl) halfe k-
lnmazd. Ve kez, eer kendilerine halfe klnm olduu reysnn (tebaasnn, idresi
altnda bulunanlarn, kendisine msahhar klnm olanlarn) taleb ettiklerinin tm

506
Kn, s.72.
507
Fuss, s. 73/81/87-88/II-53-54.
508
Fuss, s. 23-24/55/22-23/I-165-169.
Yazarn nsz
184
dem'de bulunmam olsayd onlarn zerine (asl) halfe klnmazd. Zr dem'in hal-
fe klnm olduu her eyin dayana ancak gene dem'dir. yle olunca da ihtiya du-
yulan hereyi karlamas gerekir. Aksi hlde (onlara tasarruf eden) bir halfe olamaz-
d
509
.
Allh nsn- Kmil'in zhir sretini lemin hakkatlarndan ve sretinden
510
, btn sre-
tini de kendi Sreti'nden in ettii iindir ki halfelik yalnzca nsn- Kmil iin ger-
ekleti. Bunun iindir ki Allh, nsn- Kmil hakknda: "Ben onun iitme ve grme
melekeleri olurum" dedi. Ama onun gz ve kula olurum demedi. u hlde (zhir ve
btn sretler olan bu) iki sretin arasnda bir fark gzetti.
Ve bu, lemde mevcd olan her ey iin de geerlidir. Her varlk kendi hakkatnn ge-
rektirdii kadar Allh'(n vasflarn) yanstr. Bununla beraber Halfe'deki cem' etme ye-
tenei baka hibir varlkta bulunmaz. Aslna baklacak olursa o da halfelii srf bu ye-
tenei dolaysyla elde etmitir.

bn Arab bir baka pasajda daha nsn'n hilkatindeki bu"cem' etme yetenei" dolaysy-
la Allh'a halfe oluu meselesini mtla etmektedir. Ama bu sefer meseleye bir baka a-
dan yaklamaktadr
511
:

u hlde o, ortaya k daha sonra gereklemi olan Ezel nsn'dr (Ezel nsn- H-
dis'tir). Ebed olan bir daim yenilenitir; ve (zhiri de btn da hem) ayrdedici (ve hem
de) cem' edici bir Kelime'dir. Bundan dolaydr ki lem onun vcd bulmasyla tamma
erimitir. Byle olunca, onun leme olan nisbeti tpk yzn (mhr yerine kullan-
lan) ta gibidir. (Bylece nsn- Kmil) Pdih'n haznelerini mhrledii mhr m-
hr klan yaz ve almetlerin mahalli oldu.
Bundan dolaydr ki ona Halfe
512
ismi verildi. nk mhrn (Pdih'n) haznele-
ri(ni) korumas gibi (Pdih'n) halkn da O korur . Binenaleyh Pdih'n mhr o
haznelerin zerinde bulunduka onlar amaya kimse cesret edemez. (O mhr) ancak
Pdih'n izniyle alr.
Byle olunca Allh da lemin korunmas konusunda onu hlfe kld. Buna gre nsn-
Kmil mevcd olduu srece lem hep korunmu olacaktr. Grmez misin ki eer nsn-
Kmil Dny haznesinden ayrlp gider de mhr de bylece bozulmu olursa Hakk
Tel'nn burada saklayaca bir ey kalmaz. inde ne varsa boalr ve her ey biribirine
karr. Ve i de (bunun sonunda) hiret'e intikal eder. Bu takdirde nsn- Kmil hiret
haznesi zerine de ebed olarak mhrn vurmu olur.

Btn Varlk lemi ya da mkevvent Allh'n ve yalnzca Allh'n "haznesi"dir. Ve n-
sn da Allh'n bu hazneyi korumak zere haznenin bana bizzt diktii muhfz ve vekl-
dir. nsn'n bu mkevvent nizm iindeki konumunu ifde eden tek doru ve isbetli olan
bu dnce, bn Arab'ye gre, "Muhammed mmeti"ne has bir dncedir.


509
Gerekten de bir halfenin, kendisini o makma temsilcisi olarak tyin edenin emirlerini if edebilmesi iin,
onun irdesinin ne olduunu bilmesi gerekir. u hlde eer Allh'n halfesi O'nu btn Sfatlar'yla birlikte tan-
masayd, Allh'n emirlerini de if edemezdi. (Kn, s. 23)
510
lemde mevcd ne varsa bu, nsn'daki ona tekbl eden bir unsur tarafndan da yanstlr.
511
Fuss, s. 13-14/50/10-11/I-130-134.
512
"Hakkedilmi (kaznm) mhr btn lh simler'in en Ycesi yni btn Esm'-l Hsn'y kapsayan Zt-
lh'dir. Bu mhr mhr yznn tayla remzedilen nsn- Kmil'in "kalbi" zerine kaznmtr. u hlde
nsn- Kmil btn iindekilerle birlikte lemin haznesini korumakta ve hepsini de kurulu dzen iinde tutmak-
tadr.
Yazarn nsz
185
mmetini tenzh'e dvet eden Nh aleyhisselm'n aksine Hazret-i Muhammed mmeti-
ni hem tenzh'e ve hem de tebh'e dvet etmitir
513
. Btn lemin Allh'n ve yalnzca Allh-
'n mlk olmas hasebiyle Peygamber mmetini tenzh'e dvet etmitir. Fakat Allh'n kendi
mlkn Halfe'si olan nsn'n ellerine bizzt vermi olmasndan tr de bu mahlk olan
lemdeki beer unsurun deerin ortaya karmak iin de mmetini tebh'e dvet etmitir.
nsn, bu vasfyla, haznenin gerek shibi deil, "vekli"dir
514
. Ve nsn bu yksek rtbesini
btn Varlk lemi'nde Hakk'n btn Esm'-l Hsn'snn ve btn Sfatlarnn tecell etti-
i tek varlk olmasna borludur.


(IV) Hakkat- Muhammediyye (Muhammed'in Gerei)

Hakkat- Muhammediyye bn Arab'nin logos (kelime) felsefesinin en nemli kavramla-
rndan biridir. Ama bu konunun Aff'nin bn Arab'nin felsefesiyle ilgili kitabnda
515
enine
boyuna tartlm olmas dolaysyla burada bunu yalnzca nsn- Kmil meselesinin bir
vechesi olarak tartmakla yetineceim.

bn Arab'ye gre btn peygamberler nsn- Kmil fikrinin timslidirler. Ama Hazret-i
Muhammed btn bu peygamberler arasnda mstesn bir yer igl eder. Hazret-i Muham-
med hakknda zellikle nemli olan, onun belirli bir zamanda Allh'n elisi olarak ba's edi-
len bir peygamber olmasndan ok nce kevn bir varlk olduudur. bn Arab bu kavram
kendisinin kevn bir tabata ship bir varlk olarak tasvr ettii u mehur hadse dayandr-
maktadr: "dem daha henz balkla su arasndayken bile ben peygamberdim"
516
.

Ontolojik adan, ezeldenberi var olan kevn bir varlk olarak Muhammed a'yn- sbite'-
ye tekbl eder ya da a'yn- sbite'nin dzeyini temsl eder. Sz konusu dzey ise, "mutlak
olarak Hakk" ile Hakk'n zhir tecellsi olan lem arasndaki var olduu da olmad da sy-
lenemeyen berzah'n dzeyidir.Bu ara dzey, lh Bilin ile zletirilmesi asndan ilh ni-
teliktedir ama, ayn zamanda da, yalnzca yaratlm lemle ilikili olduu srece temelinde
mahlk ya da beerdir. te Hakkat- Muhammediyye bu son yni beer vechesi itibriyle
bu ara dzeydir. Bu, ayn zamanda kevn (kozmik) dzeydeki nsn- Kmil'dir.

Bu trl telkki edildiinde Hakkat- Muhammediyye a'yn- sbite'nin kendilerinden
ibret deildir. Bu, daha ok, a'yn- sbite'yi cem' eden, a'yn- sbite'nin varlnn kendisi-
ne bal olduu aktif prensiptir. Hakk'n cihetinden bakldnda Hakkat- Muhammediyye,
bizzt Hakk'n yaratc gc ya da mkevventn kendini izhr eden gc olarak Hakk
Tel'dr
517
.

Buna ontolojik olarak "gereklerin Gerei" (hakkatlarn Hakkat, Hakkat- Hakik)
de denilmektedir. Gereklerin Gerei, eninde sonunda, Hakk'dan baka bir ey deildir ama
o balangtaki mutlaklna brnm olan Hakk da deildir; O, Hakk'n kendini izhr et-
mee balamasnn ilk sretidir. Ve bu lh bilin de en sdk tarzda nsn- Kmil'in kendi-
ni idrk eden bilincinde yansmaktadr. Bu ynyle nsn- Kmil Hakk Tel'nn zhirde

513
Bk. IV. Blm.
514
Fuss, s. 53/71/60/I-285.
515
IV. Blm, s. 66-101. Bu islm logos-doktrini ile hristiyan logos-doktrini arasndaki trih ilikinin bir tar-
tmas iin Bk. Arthur Jeffery: Ibn al-'Arabi's Shajarat al-Kawn (Studia Islamica, X, Paris, 1959, s. 45-62).
516
"Knt nebiyyen ve deme beyn el-mi ve-t tyn"
517
Bk. Aff, s.69.
Yazarn nsz
186
tecell eden bilincidir. Bundan dolay Hazret-i Muhammed'e kevn lekte Plotinus'un Akl-
Evvel'i tekbl etmektedir.

Kevn lekte nsn- Kmil olarak Hazret-i Muhammed Hakk'n taayyntnn (tecell-
lerinin) ilkidir. lm-i Kelm asndan da Allh'n ilk yarattdr.

"Allh'n ilk yaratm olduu ey benim Nr'umdu" eklindeki hadse dayanan bn Arab
Hakkat- Muhammediyye'ye Nr-i Muhammed de demektedir. Bu Nr btn yaratlanlar
varla brnmezden nce de mevcddu. Bu i'tibrla bu Nr kadm (yni ezeldenberi
mevcd) ve zaman-d'dr (gayr- hdis'tir). Ve bu ezel Nr da sonuncu ve tarih tecellgh
olan Hazret-i Muhammed'e eriinceye kadar srasyla dem'de, Nh'da, brhim'de, Ms'da,
s'da, vs... tecell etmi bulunmaktadr.

Bu Nr Allh'n her eyden nce yaratt ve bundan hareketle de her eyi yaratt oldu-
undan lemin hilkatinin temelini tekil eder. Bu, Akl- Evvel'den yni Allh Mutlak Teklik
hlindeyken O'nu kendinden kendine tecell ettiren lh Bilin'den baka bir ey olmad i-
indir ki Nr idi. Ve bu Nr ahs vechesi itibriyle Hakkat- Muhammediyye idi.

Hazret-i Muhammed'e Hakk'n taayyn-i evveli (yni ilk belirlenii) ve, dolaysyla, var-
lna da en yce ve en stn cem' etme yeteneine ship varlk olarak bakan Kn bu
hususda unlar yazmaktadr
518
:

Hazret-i Muhammed, Teklik mertebesindeki Zt'n baka tecell sretleri altnda zuh-
rundan nce, kendisini izhr ettii ilk taayndr. Bylece saylar sonsuz olan dier
taaynlerin hepsi de ancak O'nun araclyla kuvveden fiile kmtr. Yukarda da gr-
m olduumuz gibi Hakk'n btn tecellleri yukardan aaya doru bir silsile-i
mertib (hiyerari) uyarnca sralanmaktadr. Buna gre (Hazret-i Muhammed de), hi
birini darda brakmakszn, btn bu taayynt nefsinde toplamtr. Bu bakmdan da
O btn Varlk lemi'nde tekdir; O'na rakb olacak hibir varlk yoktur zr bu silsile-i
mertibde, O'na eit olacak hibir ey bulunmaz. Filhakika, O'nun stnde yalnzca mut-
lak Teklii ile "ister sfat, ister isim, ister tasvr ya da nitelendirme olsun her trl taay-
ynden bamsz olan" Zt" bulunmaktadr.

byle olunca, Hazret-i Muhammed'in insan trnde en mkemmel varlk olmas i-
krdr.

(Muhammed aleyhisselm) insan tr iinde mevcd olanlarn en mkemmelidir. Bunun
iindir ki btn hikye onunla balad ve onunla sona erer. dem daha henz su ile bal-
k arasnda iken bile o peygamberdi. Daha sonra unsur hlinde domasyla da peygam-
berlerin sonuncusu ve mhr oldu...Resl (olarak Muhammed aleyhisselm) Rabb'inin
ilk dellidir. nk O'na btn kelimeler verildi ki bunlar (Allh'n retmesiyle) dem-
'in bildii esm'nn
519
(dellet ettii) msemmlardr
520
.

Daha nce de deinmi olduumuz vechile Hakk'n yaratt ilk varlk olarak Hazret-i
Muhammed Plotinus'un felsefesinde, apak bir biimde, Mutlak Tek'den neet eden "ilk
sdr (emanasyon)" olarak Akl- Evvel'e tekbl etmektedir. bn Arab de Hazret-i Mu-
hammed'in bu vechesini Rh-i Muhammed diye isimlendirmektedir.

518
s. 266.
519
Kur'n II/31 yeti kastediliyor: "Allh dem'e btn esm' (isimleri) retti".
520
Fuss, s. 267/214/441-442/IV-321.
Yazarn nsz
187

Plotinus'un lem grnde Mutlak Tek'den neet eden ilk sdr olan Ns'un iki vechesi
vardr: 1) sdr ettii mahalle ilgili olarak pasif vechesi, ve 2) kendinden sdr edenlerle il-
gili olarak da aktif vechesi. Ns kendinin stnde bulunan Varlk dzeyine kar pasif, ken-
dinin altnda bulunan Varlk dzeylerine kar da aktiftir.

bn Arab'nin felsefesinde bu Plotinus'vr pasiflik (infi'al) kullua (ubdiyyet'e) ve aktif-
lik (fiil) de Rabla (Rubbiyyet'e) dnmektedir. u hlde "Rh-i Muhammed" kendi zu-
hrunun ve tecellsinin kayna olan Hlik ile olan ilikisinde pasif ve kul olarak grnmesi-
ne karlk lemle olan ilikisi asndan hilkatin temeli olmak hasebiyle fil durumundadr.
bn Arab bu hususu irne bir efsne eklinde yle aklamaktadr
521
:

Ne zaman ki Resl (yni Rh-i Muhammed) asleten kul olarak yaratlmtr asl efendi-
lik dvsyla ba kaldrmamtr. Allh Tel O'ndan yaratacan yaratncaya kadar, pa-
sif (mnfail) olmas hasebiyle secde etmeye ve bu durumuna vkf olmaya da devm et-
mitir. Allh da ona (artk) fil olma rtbesini ve ltif bir ara lem (a'rf- tayyibe) olan
nefesler leminde messir olmay ltfetti.

Bu adan bakldnda Hazret-i Muhammed'in "ara-olma-tabat" (berzhiyye'si) kolay-
ca grlmektedir. O Hakk'a kar "kul" ve "pasif" (mnfail), ama leme kar "efendi"
(seyyid) ve aktiftir (fil'dir).


(V) nsn- Kmil ve Allh

Hakk Tel tecellleri ynnden kemle nsn- Kmil ile eriir. Hakk nsn- K-mil'de
en mkemmel srette tecell eder ve bundan ekmel bir tecell de olamaz. nsn- Kmil ayn
zamanda bir mahlk olmasna ramen, bu ynyle, Hakk'dr . bn Arab'nin "nsn Hakk'dr"
dedii zaman neyi kasdettiini artk biliyoruz. nsn'n Hakk olmas onun "cem' etme yete-
nei" ile donatlm olmasndan, ya da bn Arab'nin dedii gibi, Allh'n dem'i ister aktif
olsun isterse pasif olsun btn Sfatlar'yla donatm olmasndan trdr. "dem'in bal-
n yourmak zere" her iki Elini de cem' edip onu bu nev'i ahsna mnhasr yoldan yaratt-
n ifde ettikten sonra bn Arab yle devm etmektedir
522
:

Ondan sonra (yni dem'i yarattktan sonra), Allh Tel ona emnet ettii ey hakknda
kendisini idrk shibi kld. Ve bunu iki eline ald. Bir elinde lem ve dier elinde de
dem ve zrriyyeti ile onlarn mertebeleri vard.

Bu pasaj Kn tarafndan yle aklanmaktadr
523
:

Bu, Allh'n, kendisine emnet ettii ve sonra da ne yaratmsa hepsini de dem'dekiler-
le cem' etmi olduu btn Esrr- lh'yi (yni btn esm' cm olan Allh isminin
ontolojik dzeyinde kuvveden fiile kan btn btn hakkatlar) iki eli arasnda kabze-
derek bunlar nsn- Hakk'nin mhede etmesine msaade etmi olduunu anlatmak-
tadr. Allh daha kuvvetli eli olan sa eline dem'in ve zrriyyetinin hakkatn, yni Al-
lh'n en yce mnev leme ait olan fil Sfatlar ile ( fil) lh simler'ini, ve daha az

521
Fuss, s. 275/220/458/IV-359.
522
Fuss, s. 26/56/25-26/I-175.
523
s. 26.
Yazarn nsz
188
kuvvetli olan sol eline de madd leme ait olan pasif Sfatlar ile (mnfil) lh
simler'ini yerletirdi.
(Aslna baklacak olursa bu kuvvetli ve daha az kuvvetli iki el arasndaki fark asl bir
fark deildir, nk) Rahmn'n her iki eli de aslnda bir sa eldir. (Ve binenaleyh, her
iki trden Sfatlar arasnda da mertebe asndan gerek bir fark yoktur) nk kabl
etme gc asndan kbiliyyet pozitif aktiviteye yni filiyyete eittir. Fil olmak bak-
mndan ise ilki dierinden hi de aa dzeyde deildir.

Mdem ki Allh'n bylece her eyle donatm olduu nsn O'nun mkemmel sreti du-
rumundadr o hlde nsn hakknda penen ne sylenebilirse, en azndan belirli bir anlamda,
Allh iin de sylenebilir. Bu da "nsn Hakk'dr" hkm ile kasdedilen eydir.

Pekiyi ama acaba lem-i Sagr yni nsn- Kmil olan nsn ile Hakk arasnda temelden
bir fark yok mudur? Hi olmaz olur mu; tabi ki vardr ve hem de ok asl bir fark vardr. Bu
fark varln gereklilii (vcbu) cihetiyledir.

Ondan sonra bilmelisin ki, dediimiz gibi, iler (yni zamana bal olarak gelien ey-
ler) muhakkak ki O'nun sretiyle ve O'nun zuhrundan grndkleri iin Hakk Tel da
bizleri, Kendisini tanmak iin, zamana bal olarak zuhur etmi (hdis) olan ne varsa
onlar incelemekle ykml klmtr. yetlerini de bize (fakta ve nefislerimizde) gste-
receini
524
beyn etmitir. Binenaleyh biz de O'nu(n varln, srn, ef'alini ve vasf-
larn) bizim araclmzla istidll etmiizdir. u hlde biz O'nu kendimize ait bir vasfn
dnda bir vasfla vasflandrm deiliz. Bunun tek istisns (yalnzca ama yalnzca O'-
na ait bir vasf olan) Zt'na mahss olan Vcb'dur (Allh'n varl biztihi vcibdir).
Mdem ki biz Allh', bu yoldan, bizim araclmzla bilmekteyiz o hlde bizim kendi-
mize izfe ettiimiz her eyi O'na da izfe etmemiz tabidir. Bu da, Allh Tel'nn m-
tercimlerinin (yni resllerinin) lisnlar araclyla bize bildirmi olduuyla te'yid e-
dilmi bulunmaktadr. Gerekten de Allh nefsini bize bizimle vasfetmitir. Binenaleyh
biz O'nu mhede ettiimizde kendi nefislerimizi mhede etmi oluruz. Ve O da bizi
mhede ettii vakit kendi Nefsi'ni mhede etmi olur.
Biz her ne kadar bizi birletiren tek bir hakkat paylamaktaysak da, hi phe yoktur ki
ferd ve tr olarak (hem) kesret hlindeyiz ve (hem de) hepimizi biribirimizden ayran bir
fark mevcddur. Bundan dolaydr ki ahslarn bzs dierlerinden farkldr. Eer bu
byle olmasayd o zaman tek'de okluk (vhidde kesret) olmazd. Bylece, her ne kadar
Hakk her cihetten kendi nefsini vasfetmi olduu bir eyle bizi vasfetmekte ise de bir
farkn mevcd olmas gene gereklidir. Ve bu fark da, varlk asndan bizim imknmz
dolaysyla O'na ihtiyacmz olmas, ama O'nun ise byle bir ihtiyadan tammen ber
olmasndan ibrettir
525
.

u hlde belirli bir gr asndan, her ne kadar Hakk ile mahlkt ayn iseler de asl
olan bir fark birini dierinden ayrmaktadr; bu da yalnzca ama yalnzca Hakk'a ait bir zel-
lik olan "varln gereklilii"dir (vcb-i vcd'dur). Bu gerekllikden tr Hakk'n baka
hibir eyle paylamad mesel kdem gibi Sfatlar vardr.


524
"Biz onlara yetlerimizi fakta ve nefislerinde gstereceiz ki O'nun Hakk olduu iyice belli olsun! Rabb'inin
her eye hid olmas yetmez mi?" (XLI/53).
525
Fuss, s. 19/53-54/18-19/I-152.
Yazarn nsz
189
Burada bunun, felsef gr asndan, Allh ile yaratlmlar arasndaki tek gerek fark
olmasna ramen gene de asl ve temelden bir fark olduunun kaydedilmesi gerekir. Temele
ait bir fark olarak bu, nsn'n Allh'a kar konumunu da kesin bir biimde belirlemektedir.
nsn Varlk leminde hi phesiz en yce olandr. Ona ontolojik ycelik (ulvv) mertebesi
verilmitir. Ama bu "ycelik", "Hakk'n ycelii" deildir. Hakk'n yceliinin zt bir yce-
lik olmasna karlk nsn'n ycelii ancak tabat itibriyle tl (ikinci dereceden) bir yce-
liktir.

Kur'n'da Allh m'minlere: "Sizler en ycesiniz ve Allh da sizlerle beraberdir"
(XLVII/35) buyurmaktadr
526
. bn Arab'ye gre bu yet Hakk Tel ile nsn'n ayn ycelii
paylamakta olduunu telkin etmekle beraber bu doru deildir. nk Allh Zt'yla nsn
arasnda ycelik bakmndan bir eitlii kesinlikle reddetmektedir.

nsn her ne kadar zel bir anlamda "en yce" ise de ve Allh ile kelimenin genel anlam
iinde "ycelik" mertebesine katlmaktaysa da "yce" kelimesinin dellet ettii mn sz
konusu Allh olunca bu kelime nsn'a tatbik edildii zaman dellet ettii mndan farkldr.
Bir peripatetik filozof ayn a'l (en yce, en ulu) kelimesinin burada secundum prius et
posterius (ilkin ikincisi ve onu izleyen) anlamnda kullanlm olduunu syleyerek meseleyi
basitletirebilirdi. Kn de bunu aynen byle anlamaktadr
527
:

Allh'n zt hakknda beyn ettii "en yce olma vasf"na (nsn tarafndan da) itirk,
nsn'n (Allh ile birlikte) ayn en yce mertebeye itirk etmekte olduu gibi yanl bir
intib brakmaya msaittir. Hlbuki Allh, byle bir itirkin mmkn olabileceini ke-
sinlikle reddederek: "Yce olan Rabb'inin ismini tesbih et!" (LXXXVII/1) demektedir.
Gerekten de mutlak ve asl "ycelik" ancak ve ancak Allh'a aittir. O kendinden baka-
sna nisbetle deil mutlak anlamda kendi Zt'yla ycedir. u hlde btn ycelikler yal-
nzca O'nundur; ve O'nun Ycelii'nin izfe edildii her ey de (yni "yce" olduu sy-
lenen her ey de) Allh'n Al sminin ondaki tecellsinin derecesi kadar "yce"dir.
O'nunla yceliin hakk kaynana itirk eden hibir ey yoktur. Allh'n izf olan
hibir ycelii yoktur, nk dier her ey ancak O'nun Al isminin hrmetine ycelik
kazanr.

bn Arab bundan sonra, nsn (yni nsn- Kmil) her ne kadar btn yaratlm varlk-
larn en ycesi ise de onun yceliinin kendisine deil daha ok ona tahss edilmi olan "me-
kn"a
528
ait olduuna dikkati ekerek nsn'n yceliinin asl olmayan tabatna iret et-
mektedir. Yce olan, nsn'n kendinden ok onun mekndr. te bunun iindir ki Allh
Tel: "Andolsun ki biz onu yce (al) bir mekna ykselttik" (XIX/57 demektedir. Bu yet-
teki al sfatnn nsn' deil mekn' tavsif ettiini iyi idrk etmek lzmdr. Buna benzer
ekilde nsn'n Allh'a Yeryznde "halfe" oluu da yalnzca konum ya da makm asn-
dan ycedir; bu asl bir ycelik deildir.

Btn bunlar bn Arab'nin nsn'n yceliinin zt bir ycelik olmadna dair tezini ye-
terince aklam bulunmaktadr. Ama yceliinin tabat ne olursa olsun, nsn'n yce ve

526
"Ve entm-l a'levne, v'Allhu meakm". bn Arab'nin bu ayet hakkndaki (Sizler en ycesiniz ve Allh' da
sizinle en ycedir) eklindeki tefsiri olduka orijinal bir tefsirdir. yetin iinde bulunduu metin dolaysyla an-
lam ise: "Ey mn edenler, sizler (kfirlerle olan savanzda) muhakkak glib geleceksiniz) nk Allh sizlerle
beraberdir (yni sizin tarafnzdadr)" eklindedir.
527
s. 62.
528
Bu, fizik olerek igl edilen yer olarak mekn anlamnda da madd olmayan yer, konum, makm ya da rtbe
olarak meknet anlamnda da alnabilir.
Yazarn nsz
190
hatt btn yaratlmlarn en ycesi olduu dorudur. Burada bn Arab nsn hakknda ok
artc (paradoksal) bir vkaya dikkati ekmektedir.nsn ideal bir biimde gz nne a-
lacak olursak o, hi phesiz, btn yaratlm varlklarn en ycesidir. Ama eer dikkatimi-
zi "beerin mevcdiyetinin gerek konumuna" evirecek olursak u garib vka ile kar kar-
ya kalrz ki nsn yce ya da ycelerin ycesi olmaktan ok uzak bir ekilde btn Varlk
leminin en aa mahlkudur. Tabidir ki bunu ifde ederken ok zel bir gr asndan
hareket etmekteyiz. Ama bu zel gr asndan bakarken, an azndan, deerler hiyerarisi
de tepetaklak olmu bulunmaktadr. Bu yeni sistemde cansz ey en yksek mertebede bu-
lunmakta, onu bitkiler ve onlar da hayvanlar tkib etmektedir. nsnlar ise bu hiyeraride en
aa dzeydedirler.

Mtad olduu zere, nsn, Akl dolaysyla varlklarn en ycesi olarak addedilir. Ama
aslna baklacak olursa nsn'a has olan bu akl nsn'n etrafnda gitgide ego'ya (nefis'e) d-
nen kaln bir perde rer. te nsn'n, Hakk' O'nun hakkat zere bilebilmesine engel olan
da bu "ego"dur (bu nefis'dir). Srf bu Akl' yznden nsn da ancak Hakk'n sretini tepetak-
lak aksettiren bir "ayna" olmaktadr.

Cemdttan (cansz nesnelerden) yce bir mahlkt yoktur. Ondan sonra da kadir ve
kymet dereceleri itibriyle bitkiler gelir. Bitkilerden sonra gelenler de his shibi olanlar-
dr (yni hayvanlardr). (Bu snf varln) hepsinin de Yaratc'larn kef ile ve (bu
husustaki) delillerin tartlmasyla bildikleri sbittir. Ama "dem" adyla anlan mahlka
gelince, o aklla, fikirle ve mn ba ile baldr
529
.

Cemdt dediimiz cansz nesnelerin nefsi (ego'su) yoktur. Bundan dolaydr ki onlar
Allh'n emirlerine mutlak srette ve kaytsz-artsz itaatkr olurlar. Onlarn Kulluklar
(ubdiyyetleri), bu anlamda, kusursuz ve mkemmel olur. Onlar Allh'n onlarn zerindeki
fiillerine plak bir ekilde tb olurlar; nk onlarla Allh Tel arasnda bir perde yoktur.
Bu gr asndan da Varlk hiyerarisinde en st mertebeyi igl ederler.

kinci srada bitkiler gelmektedir. Bunlar byrler, gdlarn zmlerler ve oalrlar.
Bu kapsamda bunlar kendiliklerinden hareket ederler. Ve bu kapsamda Hakk'a cemdattan
daha da uzaktadrlar.

nc srada ise hayvanlar vardr. Bunlar his shibi olup istek ve irde faaliyeti sergi-
lerler. Hislerle idrk ve istek nefsin bir mikdar faal olduunu izhr eder. Ama hayvandaki
nefis nsn'daki kadar kuvvetli deildir.

Cansz nesneler, bitkiler ve hayvanlar akla ship olmadklarndan Allh Tel'y tabi bir
"keif" ve sezgi ile bilirler. Buna karlk nsn Akl'a shiptir; ve Akl da onun nefsini en u
snrlarna kadar gelitirir; bundan tr de nsn kendi nefsiyle perdelenmi olur.

deal "kulluk" asndan nsn, Varlk sralamasnda, en aa srada yer almaktadr. Bu
sralamada daha ste trmanabilmesi iin, her eyden nce, (aslnda kendisini nsn klmakta
olan) Akl' def etmek ve Akl'dan tremi olan btn zellikleri de sfrlamak zorundadr.
Eer bunda baarl olursa o zaman hayvanlarn mertebesine terfi (!) edebilir. Bundan sonra
da bitkiler ve daha sonra da cansz nesneler mertebesine terfi etmesi gereklidir. Ancak o za-
man nsn (kulluun kemli asndan) Varlk sralamasnda en st mertebede olabilecektir.

529
Fuss, s. 82-83/85/97/II-97-99. Bu pasaj Fuss'daki bir iirden alnmtr.
Yazarn nsz
191
Ne zaman ki kendisinde Akl'n glgesi bile kalmam olursa ite o zaman Hakk'n Nr'u da
onu ilk hametiyle hi azalmadan ve kaybolmadan aydnlatacaktr.

Bu mtlalar bizi bir tasavvur olarak nsn'n biztihi "mkemmel" olduu ve en yce
mertebeye ship olduu ama hlen bulunmakta olduu konumda onun kendine has bu ideali
mkemmel bir biimde gerekletirmekden uzak bulunduu hususlarnda idrk shibi kl-
maktadr. Biz nsn'n lemdeki en yce varlk olduu fikrini ancak nsn idealinin, halih-
zrdaki nsn'da en mkemmel tarzda gereklemi olduunu varsayan felsef antropolojinin
gr asndan mdafaa edebiliriz. Hlihzrdaki nsn ise Akl'a tammen hkim olmakla
beraber, Akl'na bal ve her eyi anlayabilme cehdi iinde Akl'n her yerde ve her zaman
ne karan, onun alemdarln yapan bir varlktr. Aklnn, bylece, her eyin nnde a-
lemdarln yapan ise Varlk leminin esrrna asl nfz edemez.

Ama bu tesbiti yaparken nsn hakkndaki tartmamza balam olduumuz shadan
olduka uzak olduumuzu da idrk etmekteyiz. Biz bu ie, nsn'n biri kevn dieri ise ferd
olmak zere biribirlerinden tammen farkl iki ayr dzeyde gz nne alnabilecei varsa-
ymyla balamtk. Ve bu blmn gyesi de kevn dzeydeki nsn kavramn lem-i
Sagr (Mikrokozmos) olarak aydnlatp aklamakt. Ve bu dzeyde de nsn hi phesiz
yaratlm varlklarn en ycesidir. Bununla beraber son alt-blmde ferd dzeydeki nsn'a
doru bir yaknlamamz oldu. Bu mnsebetle nsn'n, bir anlamda, hayvanlardan da bitki-
lerden de ve cansz nesnelerden de daha alt dzeyde olduunu renmi olduk. Bu dzeyde
ise btn insnlar deil ama bunlardan ancak pek az saydaki zel insn nsn- Kmil olarak
adlandrlmaa lyk olmaktadrlar. Bunlar, nefislerini ldrmek yoluyla, mnev fen ve
bek deneyimlerini yaayarak artk Akl'n kendilerini perdelemesinden kurtulmu olduklar
iin nsn- Kmil olmaktadrlar. Bundan sonraki blm ferd dzeydeki nsn- Kmil fikri-
nin daha ayrntl bir tetkikine hasredilmitir.

* * *






















Yazarn nsz
192
Xv. B O L U N
FERD OLARAK !NSAN-! KAN!L

Bundan nceki blmn sonunda, bn Arab'nin dncesinde, nsn'n kevn ve ferd
olmak zere iki dzeyde idrk edilmekte olduunu ifde etmitim. imdiki blmde bu d-
zeylerin ikincisi zerine eileceiz.

lk dzeyde mantk ynnden bir tr olarak ele aldmzda nsn, Hakk ile lem arasn-
da bir ara-konumda bulunmakta ve bu ara-konumu dolaysyla da mahlkatn en st mevkiini
igl etmektedir. Buna karlk, nsn' ferd dzeyde gz nne almaya balar balamaz
pekok mertebenin mevcd olduunu da gz ard etmek mmkn deildir. Baka bir deyim-
le kevn dzeyde nsn bizzt nsn- Kmil'dir ama ferd dzey gz nne alndnda in-
snlarn hepsi de "kmil" deildir. Aksine bunlardan ancak pek az nsn- Kmil pyesine
lyktr.

ki dzey arasnda bu kadar temelden bir farkn varl acaba nasl mmkn olabilmek-
tedir? nsn kald srece her insnda "cem' etme yetenei"nin kuvveden fiile kmas bek-
lenir; nk ontolojik adan "cem' etme yetenei" beere trnn asl tabatna ait olan bir
zelliktir. Bu adan, herhangi bir istisnnn olmamas gerekir. Yni ontolojik adan bir ferd
ile bir dieri arasnda bu ynden bir farkn bulunmamas gerekir. Ve btn bunlar herhlde
ki dorudur. Ferd farklar, bu asl olgunun bilincini kazananlarn beyinlerindeki berraklk
mertebeleriyle uyumlu olarak ortaya kmaktadr. Btn insnlar ayn ontolojik "cem' etme
yetenei" ile doal olarak donatlmlardr ama insnlarn hepsi de kendilerindeki bu "cem'
etme yetenei"nin bilincine vkf bulunmamaktadrlar. Btn insnlarn bu konudaki bilin-
lerinin dzeyleri, lh simler ile Sfatlarn lh Bilincine ok yakn bir dzeyden balayarak
pratik adan tmyle kapal bir bilin dzeyinin temsil ettii en alt dzeye kadar geni bir
yelpze meydana getirir. Ve insn beyni (bilin bakmndan) ancak en yksek berraklk d-
zeyinde ise "cillanm ayna" rol oynayabilmektedir. Ve ancak bu en yksek berraklk d-
zeyindeki nsn bir nsn- Kmil olabilmektedir. Meselenin rhu da ite budur.

Fuss'un bir pasajnda bn Arab
530
:

Ondan sonra (yni dem'i yarattktan sonra), Allh Tel ona emnet ettii ey hakknda
kendisini idrk shibi kld. Ve bunu iki eline ald. Bir elinde lem ve dier elinde de
dem ve zrriyyeti ile onlarn mertebeleri vard...

demektedir. Buradaki onlarn zamri dem'in zrriyetinin yerini tutmaktadr. Buna gra bu
pasaj: "... Allh Tel dem'de (onun zrriyeti olarak) gizli olan insnlarda, yni nsn t-
rnde, eitli mertebeler bulunduunu aka bildirdi" eklinde de erh edebiliriz.

Ferd olarak insnlar arasnda bu kabil mertebelerin olmasnn sebebi bn Arab tarafn-
dan, daha nce baka bir vesiyle ile de karlam olduumuz, renkli cam benzetmesiyle a-
klanmaktadr. Bir k, farkl renkli cam paralarndan geerken nasl farkl renklere br-

530
Fuss, s. 26/56/25-26/I-175.
Yazarn nsz
193
nrse Hakk Tel'nn ayn Sreti de farkl istddlara shib insnlarda farkl ekillerde tecell
etmektedir
531
.

Hakk Tel kendisinde tahakkuk (tecell) etmi (muhakkik-i bi-l Hakk) olan bir insn
Hakk ile ylesine doludur ki onun btn uzuvlar da Hakk'n bir tecellsi olur. Bu takdirde
byle bir (ehl-i Hakk olan) zt "keif" yoluyla bir bilgi elde edecek olursa bu tek ve ayn bil-
gi de onun ferd uzuvlarnn istddlaryla orantl olarak farkl bir ekilde idrkine yerlemi
olur.

Bilesin ki tahkk ehli olan Ehlullh da husle gelen lh limler'in zevki, (onlardaki id-
rk) kuvvetlerinin deiik olmas bakmndan, (birinden tekine) farkl olur. lh limler
ayn bir kaynakdan kmakla birlikte bunlarn (Ehlullh daki) zuhru (onlarn idrk)
kuvvetlerine baldr. Zr Allh Tel (bir kuds hadsde): "Ben kulumun iiten kula,
gren gz, tutan eli, yryen aya olurum" demitir. Bu szle de kendi Hviyyet'ini
(hepsi birden alndnda kulu meydana getiren) kulun uzuvlarnn yerine koymu oldu.
Hlbuki hviyyet tekdir ama uzuvlar eitlidir. Ve her bir uzva da zevkle idrk olunan i-
limlerden (ulm-i ezvk'den), o uzva mahsus olan (ve dier btn uzuvlarn da zevk i-
limlerini elde ettikleri tek bir kaynakdan kan) bir ilim verilmitir
532
.

Bu pasajda bn Arab tek ve ayn bir kimsede tek ve ayn bir kefin (yni hakkata uygun,
sezgisel bilgi kazanmnn) onun eitli uzuvlarndaki deiimlerini dile getirmektedir. bn
Arab'nin sz konusu ettii, farkl Ehlullh arasndaki keif farkllklar deildir. O burada
yalnzca, bir kaynaktan gelen bir bilginin bu bilgiyi elde etmek iin bir kimsenin kulland
melekeleri tarafndan nasl farkl biimlerde idrk edildiini tasvr etmektedir. Ama eer bir
kiide durum byle ise, bu takdirde farkl kimseler sz konusu olduunda ortaya daha da b-
yk farkllklarn kmas beklenmelidir. Bu pasaj yorumlayan Kn ise konuyla ilgili ola-
rak u beynda bulunmaktadr
533
:

Zevkan elde edilen bilgiler, istddlarn farkll dolaysyla, biribirlerinden farkl olur-
lar; nk Ehlullh 'n hepsi de ayn bir mertebede bulunmaz. Tpk ayn bir kiinin fark-
l melekeleriyle farkl bilgiler elde etmesi gibi... bu da Ehlullh 'n zevkan elde ettikleri
bilgilerde bir farkn domasna sebeb olur. Btn bu bilgilerin Hakk Tel'nn Hviyyeti
olan tek bir kaynaa rc' etmesine ramen, bu farklar (gene de) zuhur eder.

bn Arab de bu fark, tek bir hakkate shib iken farkl lezzetlere shib olabilen su ile
karlatrarak u ekilde aklamaktadr
534
:

Bu (tpk) hakkat tek olan su gibidir ki akt yerlerin farkl olmas hasebiyle lezzeti de
deiik olur. Suyun bzs tatl ve leziz ve bzs da ac olur. Hlbuki o her trl ahvlde
gene sudur. Tad ne kadar farkl olursa olsun, suyun hakkat deimez.

Bu aklama insnlar arasnda vuku bulan farkllklarn ve mertebelerin ontolojik sebe-
bini takdm etmektedir. Buna ek olarak bn Arab, ayn olayn baka bir sebebi olarak teolo-
jik bir sebebini: Allh'n kskanln (gayreti'ni) zikretmektedir.


531
Fuss, s. 118/103-104/144/II-246 il 248. Bu pasajn tmnn tercmesi VI. Blm'de verilmiti.
532
Fuss, s. 125-126/107/152/II-276 il 277.
533
s. 126.
534
Fuss, s. 126/107/152-153/II-277.
Yazarn nsz
194
Allh'n kskan (gayr) olduu dncesi, trih adan, Sm Irk'na mahsus ok eski
bir kavrama rc' etmektedir. Bu dnce Tasavvuf'da da byk bir rol oynamaktadr.

Allh Tel'ya izfe edildiinde "kskanlk" farkl anlamlarda idrk edilmee msaittir.
Mesel Hakk Tel Kendisi ile kullar arasndaki srlarn bakalarna if edilmesi konusun-
da kskantr. Ya da Allh, Kendisi'nden baka bir eye tapnlmas ya da kulluk edilmesi
konusunda kskantr. bn Arab ise lh Kskanlk kavramn lh Tecell kavram cinsin-
den anlamaa almaktadr.

bn Arab, Hakk'n kendisini sonsuz-snrsz bir biimde izhr ettiini, kendi gayb esr-
rn ise kendi istedii biimde izhr edip gsterdiini sylemektedir. Ama, aslna baklacak
olursa, Cenb- Hakk avmn gzlerinden kendi esrrn gizlemek bakmndan da olduka
kskantr. Bu gr asndan bn Arab lh Tecelller'i fevhi olarak nitelendirmektedir.
Arapada fhie lgat mnsyla "utanlmas gereken ey" ya da "r, ayp, kabahat, gnah"
anlamlarndadr (Ama zamanla bu, egzibisyonizm yni gerekli-gereksiz kendini sergileme an-
lamnda da kullanlmaya balanmtr)
535
. std burada meseleye, tbiri ciz ise, Hakk'n
sbjektif asndan bakmaa almaktadr. bn Arab'nin zannna gre Allh'n niyeti, daha
ziyde, esrrn aklamamak ve bunlar ebediyyen kendi Gayb'nda muhfaza etmek olma-
lyd. Beer dzeyde ise insnn gizlemekle mkellef olduu eyleri halkn gzleri nne
sermesi dim utan duygusundan uzak bir fiildir.

Daha sonra bn Arab bu meseleye de, pek sevdii, fonetik eletirmeler metodunu uygu-
layarak devam etmekte ve gayret (kskanlk) kelimesi ile gayr (baka, dier) kelimesini
biribirine balamaktadr. (Bu kapsamda gayret de "baka-lk" olmaktadr).

u bir gerektir ki Allh Tel kendi nefsini kskanlk (gayret = bakalk) ile vasflan-
drmtr. Ve bu kskanlndan dolay fevhii de haram klmtr (VII/33). Hlbuki
fuh zhir olan eyin gayr deildir. Ama btndaki fuh(a gelince, o aslnda) kendinde
fuhun zhir olduu varlk iindir
536
.

Buradaki son cmlenin kendisi de yoruma muhtatr. Burada bn Arab'nin fevhi'i yni
Hakk'n tecelllerini ikiye ayrdn grmekteyiz. Bunlarn ilki somut gereklik leminde bi-
zim hislerimize ikr olan eylerdir. kinci tr ise lh Zt'n, a'yn- sbite'nin sretleri
eklindeki "btn" tecelllerine iret etmektedir. Bu tecelller avmn gremedii tecelller-
dir; ve bu bakmdan da "fevhi"den deildirler. Ama bunlar gene tecell eden sretlerdir; ve
bu i'tibrla da bunlar idrk iin (uygun) gzleri olan kimseler tarafndan grnrler. Bu ba-
k asndan onlar da, benzer ekilde, "fevhi"dendir
537
.

Hakk Tel "fevhi"i haram klmakla szn ettiimiz eyin hakkatn bilmeyi de ya-
saklam oldu. Szn ettiimiz ey ise Hakk'n eynn ayn olmas keyfiyetidir. Bine-
naleyh Hakk bu hakkat "gayret" (kskanlk, baka-lk)
538
perdesiyle rtt. O (Hakkat
rten) gayret (yni baka-lk perdesi) dahi (o) gayrdan (bir cz olan) sensin.

535
evirenin notu.
536
Fuss, s. 130/109-110/158/II- 293.
537
Bk. Aff, Fuss... s.126.
538
Yukarda da belirtmi olduum gibi "kskanlk" anlamndaki gayret kelimesi, bn Arab'nin dil bilincinde,
"baka" anlamndaki gayr kelimesine bal bulunmaktadr. Buna gre: "Allh Tel hakkat gayreti rtt" cm-
lesi yalnzca O'nun hakkat kskanlkla rtm olduunu deil, ayn zamanda da, her biri Hakk'n gayr gibi g-
rnen sonsuz sayda tecellleriyle hakkat rtm olduunu ifde etmektedir. Byle bir grte her ey, Hakk'dan
Yazarn nsz
195
Bunun bir sonucu olarak "gayr" (yni hakkat olduu gibi idrk etmenin yabancs o-
lan): "iten filnca kiidir" der. Ama rif olan: "Filncann iitmesi aslnda Hakk'n i-
itmesidir" der. Bu dier uzuvlar ve melekeler iin de byledir.
Hakk' herkes (ayn mertebeden bir ilimle) bilemez. Bylece insnlar biribirlerinden
farkl ve mertebeleri de (kimisininki daha yksek, kimisininki de alak olmak zere) e-
itlidir
539
:

bn Arab'ye gre en yksek mertebe kendisini, yalnzca diliyle ve kalbiyle deil, t-
myle zikr'e adam olan ve bylece de btn olarak Hakk'a ulap O'nunla tevhde erimi
olan kimseye aittir.

"Zikr"in, bn Arab'ye gre, Allh' yalnzca dille ve kalple zikretmek olmad ve bu ke-
limenin, daha ok, Allh Tel'da ifn-i vcd etmek anlamnda olduu gz nnde tutulma-
ldr. Bu anlamda zikir, bir hl ehlinin tm varlndan geride hibir ey kalmayp Allh'da
yok olacak ekilde btn madd ve mnev glerini Allh'da teksif ettii rhn bir hldir.
Byle bir hl ehli, eer bu hle eriirse, bu takdirde (zihnini bu trl bir noktaya teksif eden)
sje (zne) ile (zerine zihnini teksif etmi olduu) obje (nesne) arasndaki fark doal olarak
kaybolur ve aslen Hakk ile birlik hlinin kefine eriir. Bir kimsenin, varlnn tmyle ie
girimeksizin yalnzca dil ve kalp ile Hakk' zikretmesini esas alan mtad zikir ise bu dene-
yimin en alt dzeyini temsil eder.

Ehlullhda zikrin bu en yksek mertebesi vuku bulduu zaman nsn'n kemli de t-
myle gerekleir ve o, bu lemde dier btn mahlkattan ve hatt meleklerden de daha
yksek bir mevki igl eder.Hi phesiz btn mahlkat kendi zikir mertebesine gre Allh
Tel'ya hamd- senda bulunur ama mahlkatdan, O'nunla tevhdin zirvesine kabilen an-
cak nsn'dr.

Ve bu u demektir ki insnn yaratlnn deerini ancak, kendisinden taleb edilen zikir-
le Allh' zikreden kimse bilir. Zr Hakk Tel O'nu zikredenle birlikte oturur. Hlbuki
zikredenle birlikte oturan (cels), zikreden tarafndan grlr. Eer zikreden Hakk' m-
hede edemiyorsa onun zikri zikir deildir. Zr "Allh zikri" (eer gerek bir zikirse)
kulun her eyine siryet eder. O'nu zikredenin yalnzca diline has bir husus deildir. Bir
vakit olur ki Hakk yalnzca dilde olur. Dilin Hakk' idrk etmesi nsn'n O'nu tm uzuv-
laryla idrki gibi deildir. u hlde gfillerin zikirleri hakkndaki bu srr (iyi) anlamaya
al! Gfillerden zikredenin hangi uzvu zikrediyorsa, hi phesiz, o uzuv Hakk'n (-
nnde) huzrdadr. Hakk dahi o uzuvla beraberdir. Bu takdirde ancak o uzuv Hakk' m-
hede eder. Ve gfil olan (uzuvlar) da bu gafletlerinden tr zikretmezler. Buna gre
de Hakk gfil olan uzuvlarla birlikte deildir. nk nsn muhakkak ki ok ynldr,
tek ynl deildir. Asl hakkat bakmndan tek olan Hakk ise lh simler'den dolay
ok ynldr. Nitekim nsn da czleri asndan ok ynldr. Eer czlerden biri zi-
kirde ise bu, dier cz'n zikrini de gerektirmez. u hlde Hakk yalnzca kendini zikre-
den cz' ile berberdir. Dier czler ise gaflettedir
540
.

Durum byle olunca, Allh Tel'y ve Varln esrrn bilmek istdd ynnden, in-
snlar arasnda pekok mertebe fark bulunacan tahmin etmek hi de zor deildir. Bu ol-

"baka" olduu kadar btn dier nesnelerden de "baka" grnmektedir. Bu "baka-lk" gr Varlk leminin
hakkatn rtmekte ve bu hakkatn avmn gzyle idrk edilebilmesine engel olmaktadr.
539
Fuss, s. 130/110/158-159/II-293 il 295.
540
Fuss, s. 211/168-169/314-315/III-299.
Yazarn nsz
196
guya dayanan bn Arab insnlar eitli yollardan snflandrmaya tbi' tutmaktadr. Bu s-
nflandrmalarn hepsinin de kendilerine mahsus standartlar vardr. Bunlardan birkana da-
ha nce deinmitim. imdi de tipik snflandrma takdm ediyorum.

Birinci snflandrma insnlar iki kategoriye ayrmaktadr: 1) idrkleri hirete ynelik
olanlar, ve 2) idrkleri bu leme ynelik olanlar. Birinci kategori: idrki ve gnl sf olan
ve her trl beden arzu ve hevesden kurtulmu olarak nesnelerin ardndaki batn gerekleri
ve temeli grp kavrayan kimselere iret etmektedir. Byle bir kimse Allh Tel'y Akl
araclyla deil "kefen" ve "zevkan" (yni keif ve zevk yoluyla) bilir. Hi phesiz o da
Akl buna has alan iinde kullanr ama asl onu kendi tabi snrlarnn tesine iteklemez. O,
daha ok, Akln hkmrn olduu blgenin tesine geerek kendi mnev sezgisinin verdii
hkmleri izler. Byle bir kimseye "rif" ve "Rabb'in Kulu" (Abd-i Rabb) denir.

Bunun aksine ikinci kategori: cismn alkalarla bulanm olan idrki, arzu ve heves-
lerinin esri olan ve dolaysyla da eynn ardndaki gerei gremeyen kimselere iret et-
mektedir. Byle bir kimse mantk akl yrtmenin snrlarnda durmay bilemez. Ama, ok
ndir hllerde, byle bir kimsenin bile "keif" dediimiz hdiseden azna bir parmak bal
alnabilir. Bu gibi hllerde onun Akl' mtdn dnda bir hl yaamakta olduunu tehis
eder. Ama o bunu yalnzca Akl'yla bilir, o kadar. Bylece, yaad bu "keif" hli sona erer
ermez, kafas karmakark olarak gene kendisini Akl'n hkmne terkeder. Byle bir kimse
Rabb'in Kulu deil Akl'n Kulu (Abd-i Nazar) olur.

Burada bn Arab'nin Akl'n itibrn bozmaa ve onu takbih etmee almakta olduu
dncesine kaplmamak gerekir. Akl'n kendine mahsus ve erevesi iinde kald srece
de tkr tkr alt bir faaliyet alan vardr. Ama Akl'n, bundan tr, snrlar da vardr.
Gerek bir "rif" Akl'a zel bir yer tahsis eden ve onun bu blgeden darya tamasna en-
gel olandr. Nebler (peygamberler) de Resller de Akl fkaras olan insnlar deildirler.
Aksine onlar en stn ekilde Akl adamdrlar. Ama onlarn, Akl'n snrlarnn ok tesine
taan, hkim olduklar geni bir faaliyet alanlar vardr.

u hlde resllerden daha aklls yoktur. (Ama) onlar (Akl'a ilveten yle baka bir
istdd ile techiz edilmilerdir ki bununla) Allh katndan haber olarak ne getirmilerse
getirmilerdir.
Onlar (hem) Akl'n isbt ettiini isbt etmiler ve hem de idrk edilmesine Akl'n kudre-
tinin yetmedii ama (gene de) kendi kendine imknsz olduunu tehis ederek lh Te-
celller ynnden (gerekliklerine) ikrr ettii hakkatlar da kabl etmilerdir. Binena-
leyh Akl tecellden sonra yalnz bana kaldnda mhede etmi olduu eyden hay-
rete der. Bu durumdaki kimse eer Rabb'in Kulu ise akln Rabb'ine tb klar; ve eer
Akl'n Kulu ise (bu sefer de) Hakk' Akl'nn hkmne tb klar.
te bu (hayret, ya da Hakk' Akl'n hkmne tb klmak keyfiyeti) hiret'e ait ilerden
gfil (perdelenmi) olunduu srece ve Dny'da iken vuku bulan bir hldir.
rifler(e gelince, bunlar da) Dny'ya ait hkmlere tb olduklarndan, Dny'da sanki
Dny sretleri imi gibi zhir olurlar. Hlbuki Allh Tel onlarn btnlarn, hiret'e
ait zelliklerle deitirmitir. Bu (zten) gereklidir. Binenaleyh, onlar bu sretleri y-
nyle tanmak (avm iin) mmkn deildir. Ama onlar Allh'n, kalb gzlerinden per-
deyi kaldrm olduu kimseler iin mehl deildirler. Buna gre rifleri, ancak, bas-
reti ak olanlar idrk eder. rif-i Billh ise, mazhar olduu lh Tecell hasebiyle, bu
Dny'da lmden dirilmi ve mezarndan (karak gerek) hayata dndrlm olarak
hiret'e has bir hl iinde yaar. Byle olunca da o, bu Dny'da Allh Tel'nn bz
Yazarn nsz
197
kullarna ltfetmi olduu bir inyet olarak (baka kullar tarafndan) grlmeyenleri g-
rr ve mhede edilmeyenleri de mhede eder
541
.

bn Arab'nin teklif ettii ikinci snflandrmada ise insnlar: 1) rif'ler, 2) rif olma-
yanlar, ve 3) chiller diye kategoriye ayrlmaktadrlar.

bn Arab'ye gre: "rif Hakk' Hakk'dan, Hakk'da ve Hakk'n gz ile grendir
542
". rif
olmayan ise Hakk' Hakk'dan, Hakk'da ve kendi nefsiyle grendir. Chile gelince bu da
Hakk' ne Hakk'dan, ne de Hakk'da gren ama O'nu hiret'de nefsinin gzyle grebilecei-
ni uman kimsedir.

rif Hakk'da ifna-i vcd etmi (erimi) ve Hakk' Hakk'n gr asndan Hakk'n gz
ile grendir. Hakk' Hakk'n gz ile grdnden Hakk'n btn tecellleri onun gr i-
indedir. Btn Vcd lemi lh Hayat ile zonk zonk atarken o, bu lem'in tandr.

rif olmayana gelince o her ne kadar Hakk' Hakk'da ve Hakk'dan grmekteyse de gr-
d gz Hakk'n deil kendi gzdr. Bundan dolaydr ki idrk ettii hakkat ancak gz-
nn deforme edip tdil ettiidir.

Chil ise Hakk' olduu gibi grebilecek bir konumda deildir. drki had safhada snr-
ldr. Her "chil" Allh'a yalnzca ait olduu dine has bir sret altnda taparak ibdet eder ve
Allh'a ibdet etmenin btn dier ekillerini de reddeder.

Velhsl her ahs iin Rabb'i hakknda bir akde gereklidir ki o inan ile O'na dnsn ve
Rabb'ini o inan erevesinde arasn. O ahs ise (ancak), Hakk kendisine (onun) tikd
erevesi iinde tecell ettii zaman Hakk' bilir ve tasdk eder. Eer Hakk (o ahsa)
kendi tikdndan baka bir tikd erevesinde tecell etse bunu red ve inkr ederek on-
dan saknr. Bunu yaparken Hakk'a kar edeb d davranm olur ama o, kendince,
Hakk'a kar edebli olduunu vehmeder.
Binenaleyh, tikd shibi bir kimse lh'a ancak kendi nefsinin icd olan vehminin er-
evesi iinde inanr
543
.

bn Arab, bu pasajn son paragrafnda, ebed Din ile eitli trih dinler hakkndaki te-
mel tikdn cretkr ve szn saknmaz bir biimde ortaya koymaktadr. Bu tikad onun,
daha nce de bir mnsebetle
544
incelemi olduumuz vechile, her bir dinin insnlar Hakk'a
ok zel ve ok snrl bir biimde ibdet ettirmesi dolaysyla eninde-sonunda btn dinlerin
tek bir dine rc' ettii hakkndaki sarslmaz inancdr. nsn lh olarak neye tapnrsa tapn-
sn bu zel sretin altnda aslnda Hakk'n bizzt kendisine tapnmaktadr zr btn lemde
grnen yalnzca Hakk'n zel tecelllerinden baka bir ey deildir.

Bununla ilgili olarak bn Arab, dikkatimizi Kymet Gn vuku bulacak olanlardan bi-
rini tasvr eden u mehur hadse ekmektedir: "Kymet gn Allh Tel mahlktn kar-
snda garib bir srette belirerek: Ben sizin Ulu Rabb'inizim diyecektir. Halk ise: Hayr; biz
senden Allh'a snrz! diyecektir. Onun zerine Allh Tel onlara kendi dinlerince alkn

541
Fuss, s. 234-235/185-186/363-364/IV-57 il 59.
542
Fuss, s. 135-136/113/167/II-315.
543
Fuss, s. 135-136/113/167-168/II-316 il 317.
544
Ayn fikrin baka bir meseleye, "Metafizik Hayret" meselesine bal olarak incelenmi olduu V. Blm'e
Bk.
Yazarn nsz
198
olduklar srette grnecektir. Bunun zerine halk bararak: Sana hamdolsun Allh'm! di-
yecektir". bn Arab bunun yalnzca Kymet Gn'ne has olmadn nk hlihzr lemde
bunun tpatp aynsnn vuku bulduunu tehis etmektedir.

Buna gre sen halkn Allh hakkndaki bilgisinin mertebelerine bir bak! Bu mertebe on-
larn Kymet Gn Allh' grmelerinin mertebesinin (tpatp) aynsdr
545
.

bn Arab, bu pasaj, bizlere u tarzda bir uyar ve tavsiye ile kapatmaktadr:

Artk ben sana bu mertebe deiikliini gerektiren sebebi bildirmi oldum. Buna gre
sen sakn tikd konusunda zel bir ba ile bal olma ve (eer byle bir ba ile bal i-
sen bile o badan) bakasn da reddedip inkr etme! Aksi takdirde pekok hayrdan
mahrm kalrsn ve hatt iin gereini anlamak iin gerekli olan ilimden dahi mahrm
olabilirsin. Sen kendini btn bu tikd ekillerinin "heyl"s kl! Zr Allh Tel zel
bir tikd iine kapatlamyacak kadar byk ve uludur (evs' ve a'zmdr). nk Allh
Tel: "Nereye dnerseniz dnnz Allh'n vechi oradadr!" (II/115) buyurdu. (Bu hu-
susta) bir yn dier bir yne tercih etmedi. Allh'n Vechi'nin (Vechullh'n) her yerde
olduunu syledi.
Bir eyin vechi(nden kast) onun hakkatdr. Yni Hakk Tel bu kelm ile, Dny ha-
yatnda bir takm engeller kendilerini bu hakkatn idrkinden alkoymasn diye, rif'le-
rin kalplerine (bir) uyarda bulundu. Zr kul, hangi nefesinde can vereceini bilemez.
Bzs bir gaflet nnda lverir. Tabidir ki o, Hakk Tel'nn huzrunda olduunun id-
rkine shib olanla bir olmaz
546
.

bn Arab'nin takdm ettii nc snflandrma da gene kategoriden ibrettir. Bu s-
nflandrmada en alt mertebe: Akl'na gvenen ve bundan dolay da hem Allh' ve hem de
lemi kendi dnce gcyle anlayan kimseler tarafndan temsl edilmektedir. Ortada bulu-
nan mertebe ise Hayl Ehli tarafndan temsl edilmektedir. Bunlar Hakk' peygamberlerin il-
hmlarnn kendine mahsus sretlerini temel alarak anlarlar. Ve en st mertebede de eynn
hakkatn "kefen" ve "zevkan" bilenler bulunur.

imdi en dk mertebeden yni Akl'na gvenen kimselerin bulunduu mertebeden ba-
layalm. Bunlar Akl'a krkrne inanan, gerek diye yalnzca Akl'a uyan eyleri kabl eden
ve Akl ile eliki hlinde olanlar da kabl etmeyi reddeden kimselerdir. Bunlar Akl'n Hakk
Tel ile ilgili meselelerde tammen gsz olduunu ve Varln hakkatnn derinliklerine
asl inemediini bilmezler. Fuss'un farkl yerlerinde, bn Arab kendisine gre beerin bilgi
kazanmak hususunda en yksek ekli olan kef'in zdd olarak Akl'n snrl oluunu ve asl
gszln vurgulamakta, ve Kelm lmi ehlinde (Mtekellimn'da) Akl'na gvenenler
snfnn tipik bir mislini tehis etmektedir.

Bunu izah kabilinden bir misl olarak da Kur'n'daki: "(Y Muhammed!) Sen atmadn at-
tnda, velkin Allh att" (VIII/17) yetini gstermektedir
547
. bn Arab'ye gre bu yet
Hakk ile lem arasndaki asl ilikinin remz (sembolik) tasvrinin en veciz eklidir. yet
Hazret-i Peygamber'in atm olduunun reddiyle ("Sen atmadn" diye) balamaktadr. Sonra
O'nun atm olduunu ("attnda" diyerek) te'yid etmekte ve sonunda da Hazret-i Muham-
med'in atm olduu bir kere daha reddedilmekte ve ("Velkin Allh att" diyerek) gerek a-

545
Fuss, s. 136/113/168/II-318.
546
Fuss, s. 136/113/168-169/II-318 il 319.
547
"M remeyte iz remeyte, velkinnallhu rem".
Yazarn nsz
199
tann bylece Allh olduu da te'kd edilmektedir. Btn bunlar u cmleye irc edilebilir:
"Gerek atc olan Allh'dr ama bu, Hazret-i Muhammed'in kevn sretinde grnen
Allh'dr". Byle anlald takdirde ise bu yet, Hakk'n tecellsi hakkndaki hakkattan
baka bir ey ifde etmemektedir.

Bununla beraber, bu yeti ancak bir rif bu trl yorumlayabilir. Kelm lmi ehli iin bu
yetin gerek mns onlarn idrkinin tammiyle dndadr. Bir idrk peranl iinde,
bunlar bu yeti Akl'n emirlerine uygun olarak keyf bir ekilde yorumlarlar. Bundan dolay
vardklar sonu da bu yeti zevkan idrk edenlerinkiyle ihtilf iindedir. ou sefer bunlar
ilh ilhmn gerek olarak tasdk ettiini imknsz ve sama olarak iln edecek kadar da if-
rta kaarlar.

Bu ve buna benzer yetler, gerektii gibi, ancak sonsuz esnek bir idrke shib kimseler
tarafndan anlalabilir. Sz konusu bu tek yeti temel alarak "Atan Hazreti Muhammed'di"
de denebilir, "Atan Hazret-i Muhammed deildi" de denebilir. Benzer ekilde "Atan
Allh'd" da denilebilir, " Atan Allh deil Hazret-i Muhammed'di" de denilebilir. Bu ekilde
bu yetten grnte biribirleriyle eliik bir sr beyn retilebilir. nk sonu itibriyle
mesele farkl ilikiler ve gr alarndan yalnzca biridir. Tek ve ayn bir olaya mmkn
olan deiik gr alarna uygun olarak farkl farkl bakmak mmkndr. Ve bu deiik
gr alarnn hepsi de mmkn olan her gr asn da kuatan sonsuz bir genilie
shib olan Hakkat'n iinde yer alrlar. Bunlarn hepsi de, eninde sonunda, Hakk'n faaliyeti-
dir. Ama tabat gerei tek-yanl ve kat olan, esneklii ise hi olmayan Akl byle bir gr
kabl edemez.

Akl'n tabi ve asl zaafn uygun bir biimde ortaya koyan iyi bir baka misl olarak bn
Arab "sebeb" (illet) ile "sonu" (ma'll) arasndaki mnsebeti gz nne almaktadr. Her
eyi Akl'n kendilerine anlattnn nda anlamaa alan Kelm lmi ehli ile Filozoflar
"sebeb" kavramn sk sk mnkaa ederler. Hlbuki onlar tammiyle mantk dnceye
bal kaldklar srece "sebeb"in hakkatnn onlara mlm olmas imknszdr.

Akl'n "sebeb"le ilgili olarak verdii "bir sebeb, sebebi olduu eyin sonucu olamaz"
hkm senin nazar Akl'nn zaafna dellet eder. Hlbuki Tecell lmi'nde tahkk yoluyla
geerli olan hakkat ise "sebebin, kendisinin sebebi olan sonucun sebebi olduudur".
Ve Akl'n hkm (kulland mantk kalplarnn iine dklen) fikirden soyutland
zaman doru olur. Ve mantk isbt (yni nazar dell) ile eliik bir durum ortaya kt-
nda da Akl'n bu durum hakkndaki en son ulaabilecei snr: "Bu kesretin kaynann
bir olduu sbit olduktan sonra, kesrete has sretlerden her birini hsl eden bir sebebin
mevcd olmas zelliinden tr, sonuca sebeb olan ey o sonucun kendisi olamaz;
ama belki bu konudaki hkm Hakkat'n sretten srete deimesiyle deimekte, ve
(bundan tr) belki de kendi sonucu iin sonu olmasna ramen (bir sretin) kendi
sonucu da kendisinin sebebi olmaktadr" demektir. Akl shibinin meseleyi olduu gibi
takdr ettii hlde iin knhne kendi akl yrtmesiyle vkf olamad zaman taknaca-
tavr bu olmaldr
548
.

Bu pasajn ikinci paragraf u ekilde aklanabilir. Aslna baklacak olursa, Akl'n iinde
hkmrn olduu iyice snrl bir alan bulunmaktadr. Bu alann iinde kald srece de,
Akl her eyin tek bir Gerek olan Hakk'n farkl bir tecellsinden ibret olduunu tehis
edemez. Ama eer Akl en uzak snrna kadar kendisini zorla ekip uzatacak ve tabi istid-

548
Fuss, s. 233/185/362-363/IV-56.
Yazarn nsz
200
dnn tesine gemee alacak olursa Kesret'in, netice itibriyle, tek ve ayn bir Hakkat'n
deiik sretleri olduunu grebilecektir.

Akl bir kere Kesret'in, yni bu somut gereklik lemindeki btn ey ve hdiselerin,
eninde-sonunda Bir olduunu ve tek bir Hakkat'n brnd kevn sretler olduunu kabl
ettiinde "sebeb" ile "sonu" arasndaki det olduu zere gzetilmekte olan farkn da izaf
bir mesele olduunu, nk bu her ikisinin de tek ve ayn bir eyin yalnzca farkl iki sreti
olduunu da kabl edecektir. Ve bu zel anlamda Akl bir sebebin sonu da olabileceini
kabl edecektir.

Bununla beraber bu safhada bile Akl, gene de, kendi mant ile snrldr. O gene, A gi-
bi somut ve belirli bir eyin B gibi bir baka eyin "sebebi" olduu srece, A nn bir "sebeb"
olarak kalacan ve B nin asl bir "sonuc"u olmayacan beyn etmee devam edecektir. B
nin sebebi olarak A asl B nin sonucu olamaz. A nn B nin sonucu olduu, ancak, eer A ba-
ka bir adan ve baka bir istddla donatlm olarak telkk edildiinde, yni artk
tamtamna A olarak deil de farkl bir C olarak gz nne alndnda sylenebilir.

Mtdn dna tarlan snrlara tanm olsa bile bu, Akl'n, bir sebebin farkl bir m-
nsebet cinsinden gz nnde tutulmad takdirde kendi sonucunun sonucu olamyaca
hakkndaki en son hkmdr. Bu Akl'n Akl olarak kald srece terketmesinin asl mm-
kn olmad apikr temel gerektir.

Bununla beraber eer meseleye mnev zevkle kazanlan sezgi asndan bakacak olur-
sak bir sebebin pekl da (kendi) sonucu olabildii kadar bir sonucun da pekl (kendi) se-
bebi olabileceini derhl grrz.

Bu kavramn temelindeki dnce tarznn bn Arab'nin ok karakteristik bir tarz oldu-
unu vurgulamamzda yarar vardr. Bunun eitli ekilleriyle daha nceki blmlerde de
karlamtk. Mesel mahlktn Allh Tel'nn gdlar olduu kadar Hakk Tel'nn da
mahlktn gds olduu fikri ya da Allh ile mahlkt arasndaki karlkl teshr, yni tpk
Allh'n mahlkt kendisine hizmetkr klmas gibi mahlktn da Allh' kendilerine hiz-
metkr klmas gibi bu ve benzeri cretkr fikirler, yapsal adan, Allh Tel ile mahlkt
arasndaki sebeb-sonu ilikileriyle ayn kategoridendirler.

Pekiyi, u hlde acaba nasl olur da bir "sonu" kendini hsl eden "sebeb"inin zerine
te'sir eder de bu "sebeb"i kendisinin "sonuc"u klabilir? Hlbuki bir "sebeb"in "sebeb olma"
(illyyet) keyfiyeti "sonuc"un (ma'll'n) "sonu olma" keyfiyeti olmakszn idrk edilemez,
ve tersine bu sonuncusu olmadan birincisi de var olamaz. "Sebeb olma" tmyle "sonu ol-
ma"ya baldr. Bu anlamda "sebeb" bizzt "sebeb olma"y ve "sonu" da bizzt "sonu ol-
ma"y ierir. Bununla beraber, bn Arab'nin grne gre btn her ey tek bir Vcd'un
farkl kevn sretlerinden baka bir ey deildir. Bylece her ey bir cihetiyle "sebeb" ve bir
baka cihetiyle de "sonu"tur.

Bu konuda Kn u aklamay vermektedir
549
:

ki ayr sret altnda (yni "sebeb" ve "sonu" olarak) grnen tek bir Hakkat (bizim
sbjektif) gr alarmza gre iki deiik vasf kabl etmee msaittir. Bu demektir ki
o eer bir "sebeb" olma durumunda ise bir "sonu" ve eer bir "sonu" olma durumunda

549
Kn, s. 234.
Yazarn nsz
201
ise de bir "sebeb"olma yetenei vardr. Zr tek olan Hakkat bizzt, her birine ait btn
zellikleriyle birlikte hem "sebeb olma" ve hem de "sonu olma" keyfiyetlerini ihtiv
eder. u hlde tek ve ayn bir ey "sebeb olma"s ynnden bir "sebeb" ve "sonu ol-
ma"s ynnden de bir "sonu"tur. Byle bir ey bu ve benzeri btn vechelere shib o-
lup bunlar zel durumlara uygun bir ekilde izhr eder.
Ayns, tecell iin de geerlidir. Zr kendini tecell ettiren, tecellgh (yni tecellnin
zuhur ettii yer), tecell, bir tecell ettirenin tecell ettiren oluu, bir tecellghn
tecellgh oluu vs... gibi farkllklar aslnda bizim sbjektif gr alarmzn yansma-
larndan baka bir ey deildir. Aslnda grnen bizim sbjektif bakmza uygun olarak
bu eitli imknlarda kendisini izhr eden ve asl olarak Tek olan Hakk Tel'dr. Bunla-
rn hepsi de bizim ayklayc bir filtre vzifesi gren Akl'mzn idrk ettii kavramlardr
ve bunlarn arasndaki farklar da yalnzca Akl'mzda bulunmaktadr. Bunlarn hepsi de
izaf sretlerle ilgili eyler, tek bir Hakkat'dan tremi olan tl mnsebetlerdir. Bu Ha-
kkat ise Bir ve Tek olan Allh Tel'dr. Bu Varlk leminde Allh Tel'dan baka bir
ey yoktur.

Eer "sebeb-sonu" ilikisi zerinde bu kadar uzun durduysak bu, ksmen, bn Arab'ye
has bir sebeb-sonu teorisi olduu iindi. Ama asl gyemiz Akl'n Hakk ve Varlk lemi'nin
derinliklerine nfz etmesi bakmndan tabi yeteneksizliine misl getirmekti.

"Nefsini bilen Rabb'ini bilir" hadsi de bn Arab'nin gzde veczelerinden biridir. O bu
vesiyle ile gene bu hadse yollama yaparak Kelm lmi ehli ile Filozoflar arasnda kendi nef-
sini gerek derinliinde tanm tek bir kiinin bile kmam olduunu beyn etmektedir.

... Resllerin ve ilhiyyt limi olan sflerin dnda kalan ulemdan kimse nefsin ilmi-
ne de hakkatna da eriememitir. Kadm Filozoflar'dan ve Kelm lmi ehli'nden akl ve
dnce shibi kimselerin bu konudaki szlerine baklacak olursa onlarn da nefsin
hakkatna erimi olmadklar anlalmaktadr. Zten mantk akl yrtme kiiyi asl -
rif klmaz. Bu i'tibrla mantk akl yrtenlerden nefsin hakkatna dair ilmin tlibi olan-
lar (tpk) ilii semizlik sanan ve atesiz odunu fleyen kimselere benzerler.
Bunlar, hi phesiz, bu Dny haytnda emekleri yok olup gittii ve hibir ie yarama-
d hlde (hl) ilerinin iyi gittiini vehmeden kimselerdendir. Hlbuki bir meselenin
zmn kendine has zm yolunun dnda arayan bir kimse o meselenin hakkatn
bulamaz
550
.

rifler ile kl shiblerinin arasnda Hayl Ehli bulunmaktadr. Bunlar kendi Neblerinin
ve Resllerinin salam olduklar kalplar yardmyla ve samimyetle Hakk'a yaklamaa
alan kimselerdir. Mesel yukarda sz geen yetteki "atan" ile ilgili olarak bu kategori-
deki bir kimse atann kesinlikle Allh Tel olduuna inanr ama bu yetin derin mns o-
nun idrkinin dnda kalr. Bunlar, Nebleri kendilerine ne retmise kolaylkla kabl eder-
ler ve Akl ile eliik olduunu dndkleri eyi eletirmeye de cr'et etmezler. bn Arab
bunlara mn Shibi Kimseler (Ehl-i mn) demektedir.

mn shibi kimselere gelince, bunlar da Neb ve Resllerin Hakk'dan haber verdikleri
eylerde onlar takld eden mukallidlerdir. (Buna karlk) inkrclar ile ilh haberleri
akl delillere isnad ederek te'vl edenlere uyanlar mukallid deildirler. Buna gre mn
shibleri enbiynn lisnlaryla gelen ilh haberleri Hakk Tel'nn "... ya da kulak ve-

550
Fuss, s. 153/125/196-197/III-33 il 34.
Yazarn nsz
202
ren..." (L/37)
551
ibresiyle iret edilenlerdir. Hlbuki bu kimse, yni kulak veren kimse
tanktr (ehd'dir).
Allh bu yetteki "tank" (ehd) kelimesiyle haylin ontolojik boyutuna (Hazret-i Ha-
yl'e) ve haylin kullanlmasna dikkati ekmektedir. Bu da tpk Hazret-i Muhammed'in
ihsn hakkndaki "hsn, Allh' grr gibi O'na kulluk etmektir" ve kez "Allh namaz
klann kblesindedir" hadslerinde olduu (ekilde hayl kuvvetinin pozitif ynde kulla-
nlmasna iret edilmi olmas) gibidir. Byle bir kimse ite bu sebeblerden tr bir
"tank"tr
552
.

bn Arab'nin yorumuna gre, bu pasajda "Bir tank (ehd) olmak" bir kimsenin hit ol-
duu rhn bir hl, yni kalbiyle Hayl Hazreti'nde bulunmas anlamndadr. Bu yle bir
hldir ki bunu yaamakta olan bir rif'in kalbi sdece Gayb lemi'ne ait olan bz eyleri
hislere hitb eden bir sret altnda idrk eder. rif byle bir hle eriti miydi kalbi kendisini
Hayl Hazreti'nde bulur ve Gayb lemi'nin eitli zellik ve durumlarnn sretlerine tank-
lk eder.

Son pasajn sonlarna doru bn Arab'nin ihsn hakkndaki mehur hads ile ilgili ola-
rak "... Allh' grr gibi kulluk etmek.." ifdesini de iyi kaydetmek gerekir. bn Arab'nin
yorumuna gre bu, burada sz konusu edilmekte olan tankln en alt ve zayf derecesine
dellet etmektedir. Bu, Hayl Hazreti'nde (yni Hayl'e ait ontolojik dzeyde) zihnen
mevcd bulunmann en alt derecesidir, nk ".. Allh' grr gibi..." denilmitir. Bu cmle-
nin lafznn da belirttii gibi insn o nda Allh Tel'y gryor deildir. O nda gerek bir
gr yoktur. Ama insn sanki gerek bir gre mazhar olmu gibi davranmaktadr.

Ama rif'in kalbi kuvvetlenip de bir derece daha yukar ktnda, hl onun cismn
gzne bir ey gzkmese bile, tanklk edilen onun btn gzne (basretine) grnr.

rif'in mertebesi bir derece daha ykselecek olursa artk o tanklk ettii ey hem btn
ve hem de cismn gzne grnr. Ve daha da ykselip, en sonunda, eriilebilecek en yk-
sek mertebeye vsl olacak olursa "tank" (ehd, hid) ile "tank olunan" (mehd) tam-
men birleirler. Bu safhada tanklk eden artk beer kalb deil bizzt kendinden kendine ta-
nklk eden Hakk Tel'dr. Bu safhaya erien vel olur.

Buna gre bir kimse "uyanr" da en yksek mertebe olan velyet mertebesine ykselirse
olaanst bir hdiseye tanklk etmee balar; nk artk rhn gz, daha nceden "ye-
niden yaratl" diye tasvr etmi olduumuz hdisenin gereine alm olur.

u hlde Hakk rif'e gre inkr mmkn olmayan Ma'rf'dur (Bilinen'dir). Binena-
leyh Dny'da (bu Ma'rf ile nsiyet kesbetmi olanlar, yni) Ehl-i Ma'rf olanlar
hirette de Ehl-i Ma'rf olur. Bunun iindir ki Hakk Tel (Kaf sresinin 37. yetinde)
"... kalb shibi olan..." demitir. Byle olunca da o kimse kalbinin ekilden ekile d-
nmesi sebebiyle Hakk'n da sretlerde ekilden ekile dnmesini bilir
553
.


551
Kaf Sresi (L/37): "nne f zlike lezikr limen kne leh kalbn ev elk-s sem'a vehm ehdn" (Muhakkak
ki bunda kalb shibi olan ya da kulak veren iin t vardr; ve onlar tanktrlar).
552
Fuss, s. 149/123/192/III-23 il 24.
553
bn Arab'nin, daha nce pekok kere mhede ettiimiz tipik "etimolojik" dnme tarzna uygun olarak bu-
rada da kalb kalb (yni yrek) kelimesi ile dnm (arapas: kalb) kelimesi yanyana getirilmektedir.
Yazarn nsz
203
Bu i'tibrla rif de kendi nefsin(in ekilden ekile girmesin)den (hareketle) Hakk'n nef-
sini tand. Hlbuki o rif'in nefsi Hakk'n hviyyetinin dnda olan bir ey deildir. Ve
bu olu (yni kevn) leminde Hakk'n hviyyetinin dnda meydana gelen hibir ey
mevcd deildir
554
.

Kalbini bilen gerek bir rif btn (basret) gz ile bu kalbin srekli olarak ne kadar
deitiini ve kendisini de her n saylamyacak kadar ok ve farkl ahvle dntrdn
grr.Ayn zamanda kalbinin Hakk'n tecellsinden ve hviyyetinden baka bir ey olmad-
n da bilir. Hi phesiz, onun kalbi btn lemde i yapsn bir introspeksiyon ile (yni
kendi dernuna rc' etmekle) bilebilecei tek eydir. Ama o, ayn zamanda, dier btn ne
varsa hepsinin de kendi kalbininki gibi bir yapya shib olduklarn bilir. Bylece, kalbini b-
tnndan bilen bir kimse kendini n-be-n lemin mmkn btn sretlerine dntren
Hakk' da bilir.

Byle bir rif'in ait olduu kategori beeriyyet leinde en st mertebeyi oluturur. Bir
sonraki blmde bu kategoriye mensb olanlar inceleyeceiz.

* * *





























554
Fuss, s. 149/122/191/III-21.
Yazarn nsz
204
Xv!. B O L U N

RESUL, NEB vE vEL


Bundan nceki blm, nsn' ferd dzeyde gz nne aldmzda, insnlar arasnda
eitli mertebelerin mevcd olduu keyfiyeti ile kar karya kaldmz ortaya koydu. Ke-
z btn beer mertebeler arasnda en ycesinin de Velyet (Vellik) mertebesi olduunu
grdk. Vel Allh' en iyi tanyandr ve dolaysyla da (bn Arab'nin Dny gr ereve-
sinde de) Varln asl yapsdr. Baka bir ifdeyle Vel, nsn- Kmil'in zirvesidir. Bu b-
lmn merkez konusu ise ite bu"Velyet" kavram olacaktr.

imdi konumuza bn Arab'nin anlayna gre Vel kavramnn hem Neb'yi ve hem de
Resl' ihtiv ettiine dikkati ekerek balayabiliriz. Ksaca ifde edilecek olursa Vel, Resl
ve Neb kavramlarn da ihtiv eden en geni kavramdr; bundan sonra Resl kavramn da
muhtev olan Neb kavram gelmektedir; ve Resl ise bunlar arasndaki en dar kavramdr.
Her Neb bir Resl'dr ve her Neb bir Vel'dir ama bunun tersi doru deildir.

Bu kavram arasndaki ilikiyle ilgili olarak Fuss'da, bn Arab'nin dncelerini ge-
litirdii ok uzun bir pasaj
555
bulunmaktadr. Bu konudaki muhakemesi karmakark ve ol-
duka da artcdr ama bunun esasn aadaki gibi aklamak mmkndr.

Vel hakknda kaydedilmesi gereken ilk husus Vel'nin lh simler'den biri olduudur.
Vel'nin lh simler'den biri olmas onun Hakk'n vechelerinden bir veche olmasn gerek-
tirmektedir. Bu ynyle Vel hem Neb'den ve hem de Resl'den farkldr, nk Neb ve
Resl kelimeleri lh simler'den deildir; bunlar beer varlklara has isimlerdir. bn Arab'-
nin dedii gibi:"Vel Allh Tel'nn isimlerindendir ama Allh kendini ne Neb ve ne de Re-
sl vasflandrmtr; ancak Vel adyla vasflanmtr"
556
.

Vel, lh simler'den biridir. Ama bir kimse eer Allh hakknda en yce bilgiye eriir-
se o kimse de ayn ekilde isimlendirilmeye lyk olur; o da bir Vel'dir. Bununla beraber
kulluunun kesin bilincine ship olan bu beer Vel, herkesin nnde bu isme ship kmak-
tan holanmaz. nk Vel kelimesinin yalnzca Hakk Tel'ya ait olduunu, ve beer bir
varln Vel mertebesine ykseldiinde de kulluu ap Rubbiyyet mertebesine ref edildi-
ini bilir. Ama, houna ister gitsin ister gikmesin, bir Hakk yolu yolcusunun bzen bu kulluk
mertebesini at da bir vkadr. Bu, o Hakk yolu yolcusunun kulluk bilincini kaybederek
btn her eyi ile birlikte Hakk'n Zt'na gark olmas sonucu zuhur eder
557
.

una dikkat etmek gerekir ki Vel bir taraftan Allh Tel dier taraftan da nsn iin or-
tak bir ad olduuna gre Velyet asl mevcd olmakdan hl olmaz. Allh ezelden ebede ka-
dar var olduuna gre Velyet de ebediyyen var olacaktr. lemde Velyet mertesbesine
ykselmi tek bir kii kald srece (ki byle bir kimse muhakkak her ada mevcd olacak-
tr) Velyet de muhafaza edilmi olacaktr.


555
Fuss, s. 160-169/135-136/216-230/III-88 il 116.
556
Fuss, s. 168/135/224/III-107. Mesel Bk. 1) (II/257): "Allh m'minlerin Vel'sidir", 2) (XL/28): "And ol-
sun ki O, Vel ve Hamd'dir".
557
Fuss, s. 167/135.
Yazarn nsz
205
Bu karlk Nbvvet ve Rislet zamana (yni Trih'e) bal olduklarndan srekli olma-
yabilir ve hatt tammen ortadan kaybolabilirler de. Bir vka olarak bizler Nbvvet zinci-
rinin gerek peygamberlerin sonuncusu olan Hazret-i Peygamber ile son bulmu olduunu
biliyoruz. Artk Muhammed Aleyhisselm'dan sonra ayn zamanda da Mteerr' olan (eri-
at getiren) hibir Neb olmayacaktr. Hazret-i Muhammed'den sonra artk devir, bn Arab'-
nin Nbvvet-i mme dedii yeni bir eriat vaz'nn bulunmad devirdir ki bu da
Velyet'den baka bir ey deildir.

Ve bu isim (yni Vel ismi) bk olup Dny'da da hiret'te de Allh'n kullar zerinde
cr olacak olan isimdir. Nbvvet ve Rislet'in sona ermesi sebebiyle Hakk(n adla-
rn)dan gayr, yalnzca kula mahsus klnm bir isim de kalmad. Ancak u kadar var ki
Allh Tel kullarna ltf etti de yeni bir eriat ihds etmeyen (yni ter' yetkisi bulun-
mayan) Nbvvet-i mme'yi onlara ibk etti (yni, deitirmeden brakt)
558
.
Bu pasaj, bn Arab'nin telkkisine gre, ter'in Nbvvet'in belirgin vasflarndan birini
tekil etmekte olduunu aklamaktadr. Bu zel gr asndan hareket eden bn Arab Re-
slleri ikiye ayrmaktar: 1) Nebiyy-i Mteerr' yni yeni bir eriat ihds edenler, ve 2)
Nebiyy-i Merre'leh yni peygamberlik faaliyetleri kendilerinden nce te'sis edilmi olan
bir eriat erevesi iinde icr olunanlar. Birinci kategori, lh Emir mcibince, her biri yeni
bir eriat ihds etmi olan Ms, s ve Muhammed Aleyhimsselm gibi peygamberlerle
temsl edilmektedir. kinci kategoridekilere misller olarak da Hazret-i Ms'nn vaz etmi
olduu eriat'a uyarak peygamberlik etmi olan sril Peygamberleri'dir.

Daha nce de grm olduumuz gibi Vel kavram vs'at asndan en geni ve, Velye-
ti daha nceden te'sis edilmeden kimsenin Neb ya da Resl olamamas asndan da, en te-
mel kavramdr. Neb Velyet'ine, Gayb'a ait nesneler hakknda zel bir bilgi shibi olmas
gibi, ayrdedici bir zelliin eklenmi olduu bir Vel'dir. Resl ise Velyet'ine ve Nbv-
vet'ine, kendisini izleyecek olan kimselere lh Teblileri iletmek hususundaki grev ve ye-
teneinin bilincine ship olmak gibi, fazladan bir zelliin eklenmi olduu bir Vel'dir.

Buradan renmekteyiz ki bir kimsenin nsn- Kmil olmasnn ilk artnn onun Vel
olmas, ve Velyet'in de btn nsn- Kmil tiplerinin en genel vasf olduudur. u hlde
acaba Velyet'in mns nedir?

Velyet, her eyden nce Hakk hakkndaki, lem hakkndaki ve Hakk ile lemin
biribirleriyle mnsebeti hakkndaki niha hakkatlarn kemliyle bilinmesini gerektirmekte-
dir. Velyet mertebesine ykselmi olan bir kimse kendisinin Hakk Tel'nn bir tecellsi ol-
duunun ve bu vasfyla da zt ynnden Hakk ile ayn olduunun berrk bir bilincine ship-
tir. Bu kimse kendi nefsinin i yapsyla bir benzetim yaparak, bu kevn Kesret'in de Hakk'n
tecellleri olduunu ve bu anlamda da ztyyet ynnden Hakk'dan farkl olmadn bilir. Bu
ise Varln Teklii (Vahdet-i Vcd) hakkndaki son ve temel bilince ulam olmak de-
mektir.

O bu Vahdet-i Vcd bilincini ancak Hakk'da ifn-i vcd ederek (varlnn Hakk'n
Varl'nda gark olup tmyle erimesi ve yok olmasyla, yni fen' bulmasyla) elde edebilir.
Bu ifn-i vcd tecrbesini yaamakla o, tbiri ciz ise, tammiyle Hakk'n Btn'na dn-
m olur ve buradan da btn her eyin gereini zevkan grp idrk eder. Bu bakmdan

558
Fuss, s. 167/135/223-224/III-107.
Yazarn nsz
206
fen' kavram Velyet teorisinde olaanst bir rol oynamaktadr. Gerekten de fen' Vel'-
nin temel vasflarnn ilki ( yni "olmazsa olmaz" artdr).

bn Arab fen' konusunu safhaya ayrmaktadr. Birincisi sfatlarn fen' bulmasdr
(ifn-i sfat). bn Arab bu safhaya tahallk adn vermektedir. Bu, Hakk yolu yolcusunun
nefsine ait btn beer sfatlar ifn etmi ve onlarn yerine tpk kendisinmi gibi Hakk'n
Sfatlarn vaz etmi olduuna dellet etmektedir. Bu, Bl Efendi'nin de veciz bir ekilde i-
fde etmekte olduu gibi "kendi sfatlarn Hakk'n Sfatlar'nda ifn etmek" demektir
559
. -
kinci safhaya ise tahakkuk denilmektedir. Bu Hakk yolu yolcusunun kendi ztn ifn etmi
ve kendi ztyla Hakk'n Zt'nn bir ve ayn olduunu tahakkuk ettirmi, bu idrke varm
olmas demektir. Bl Efendi buna da "kendi ztn Hakk'n Zt'nda ifn etmek" demekte-
dir
560
. nc ve sonuncu safha ise ta'allk safhasdr. Ta'allk kelimesi "skskya yap-
mak, iltihk etmek" anlamnda olup, bu balamda, bu hldeki bir kimsenin madd varlk -
leminde ne yaparsa yapsn artk bir daha ondan ayrlmayacak bir biimde Velyet'in temel
zelliine skskya yapm olduuna dellet etmektedir. Bu ta'allk hli hemen fen' h-
linden sonra gelen ve daha ok bek diye bilinen hle tekbl etmektedir. Bu mnev hlde
Hakk yolunun yolcusu ifn etmi olduu ztna yeniden kavuur; ama ona kendi kendinde
deil lh Zt'ta kavuur. Onun tammen nrlanm olan idrkinde artk eski nefsinden hi-
bir iz kalmamtr. Onun ship olduu tek bilin, hayatn kaybettikten (yni nefsinin ve zt-
nn fen' bulmasndan, snmelerinden) sonra artk imdi lh Zt'ta yaamakta olduunun ve
bundan tr de, gerekte, var olann kendisinin deil ama yalnzca Cenb- Hakk olduu-
nun bilincidir. Artk ne yaparsa yapsn bu fiil kendisinin deil Hakk'n fiilidir. Bl Efendi
buna da "kendi fiillerini Hakk'n fiillerinde ifn etmek" demektedir.

Velyet ancak burada tasvr ettiiniz fen'nn yaanm olmasyla tahakkuk etmektedir.
Ve byle bir tecrbeyi yaam olan bir Vel'nin bilinci da, gerekten, ok vsdir. nk o
artk her bir eyin lh Hayt ummnnn sonsuzluundan neet ettiinin insn hayrete gark
eden sahnesine tanklk etmekte ve btn bunlarn da hlihzrda kendisinde vuku bulduu-
nun bilincine ship olmaktadr. Bu mnev hlin zirvesinde Vel'nin bilinci henz daha son-
suz saydaki taayyntna balamam olan lh Bilin ile zdetir. Byle bir kimse rif-i
Billh'dr. Ve byle bir kimse ancak sktu muhafaza eder nk ship olduu derin bilginin
lf kalplarna dklmesi imknszdr.

te Velyet'in varlk asndan temeli byledir. Ve Nbvvet de bu temel zerine ek bir
zellik ile, Rislet ise Nbvvet'in temeli zerine bir baka ek zellikle ile kim olur. Neb
de Resl de hlihzr leme skskya baldrlar; onlarn grevleri bu Dny hayat ile ilgi-
lidir nk bir eriat'n gyesi, dima, insnlarn hiret'te saadete erebilmeleri iin bu Dn-
y hayatn dzene sokmaktr. Buna karlk Velyet'in bu Dny ile bu gibi temel bir ilikisi
yoktur.

Bu i'tibrla Nbvvet de Rislet de (rz olup) izfe edildikleri kiileri terk edebilirler
ama Velyet vasf ya da rtbesi (asl olduundan) izfe edildii kimseyi asl terk etmez. N-
bvvet ya da Rislet rtbeleri kendilerini terk etmi olanlar, derhl, baka hibir ek vasf ol-
mayan Vel'ler konumuna gemi olurlar. Ve hiret leminde herhangi bir eriat'n ihds
sz konusu olmad iin de bu Dny'da Neb ya da Resl olmu olanlar br lemde Vel
olarak var olmaa devm ederler
561
.


559
Fuss, s. 168.
560
Fuss, s. 168.
561
Fuss, s. 169/ 136/226/III-110.
Yazarn nsz
207
Daha nce de dikkati ekmi olduumuz gibi Neb farkl bir vasfn eklenmesiyle (yni
Velyet ve Nbvvet mertebelerini cem' ederek) ortaya kan bir Vel'dir, Resl ise farkl bir
vasfn eklenmesiyle (yni Velyet ve Rislet mertebelerini cem' ederek) ortaya kar. Byle-
ce tescil edilmi mertebe bulunmaktadr. Mesele imdi bu mertebeden hangisinin han-
gisinden daha stn olduu meselesidir. Bu konuyla ilgili en ba artan mesele, bn Arab'-
ye gre, Velyet 'in konumudur. Velyet'in Velyet olarak gerek Nbvvet'ten gerekse
Rislet'ten daha stn olduuna inanan sflere kar bn Arab, Velyet'in hakkniyetle, an-
cak ve ancak bu iki ya mertebenin bir kimsede cem' edilmi olmas hlinde daha st bir
mertebe olduundan sz edilebileceini beyn etmektedir.

imdi sen bir Neb'nin eriat vaz etme (ter') vazifesi dnda bir mesele hakknda ko-
numakta olduunu grrsen (bil ki o) rif bir Vel olmas cihetiyle bu konuda beynda
bulunmaktadr. Buna gre o Neb'nin makm lim bir Neb ve Vel olmas bakmndan
Resl ve eriat vaz edici olmasnn kendine izfe ettirdii makmdan daha tam ve m-
kemmel bir makmdr. imdi eer Ehlullh dan birinin: "Velyet Nbvvet'ten yksek-
tir" dediini ya da ondan byle bir rivyetin nakledilmekte olduunu duyarsan (bil ki) bu
kimse ancak bizim ifde etmi olduumuz bu hakkat kastetmitir.
Ya da gene Ehlullh dan birinin: "Vel, Neb ile Resl'den daha yksektir" dediini ii-
tirsen o bu sz ile tek bir ahs kastetmektedir. Zr o ahsn Vel olmas dolaysyla
makm Neb ve Resl olmas dolaysyla haiz olduu makmdan daha tamdr. Yoksa
Neb'ye tb olan (bir) Vel Neb'den yksek deildir
562
.

Bu pasajn son cmlesi, bu vasfn (yni Vel, Neb ve Resl vasflarnn) tek bir ahsa
deil de ayr ahsa ait olmalar hlinde, Vel'nin Neb'ye ya da Resl'e zorunlu olarak tb
olduuna ve onu izleyeceine dikkati ekmektedir. Bunun sebebi de Resl'n mmetine bir-
likte gnderilmi olduu eriat nizmna (ve bu nizmn nasl uygulanacana, yni "zhir
ilmi"ne) ship olmas ama Vel'nin byle bir bilgisinin bulunmamasdr. Bundan dolay Vel
kendi ann Resl'ne tb olup onun yolunu tkib edecektir.

Buna ramen Vel'nin, gene de, Resl'den daha stn olduu belirli bir konu vardr.
nk Vel Hakk Tel ve eynn hakkat hakknda yalnz mkemmel bir ilme ("btn il-
mi"ne) ship bulunmakla kalmaz, ayn zamanda bu ilme ship bulunduunun bilincine da
shiptir. Ama, ayn bilgiye ship olmalarna ramen, ne Neb ve ne de Resl bunun bilincine
ship deildirler.

Rislet'in farkl unsura dayanmas keyfiyetinden, tabi olarak, Resllerin de mertebe-
leri bakmndan biribirlerinden farkl olduklar sonucu kmaktadr. Bu ise "Resllerin mer-
tebe bakmndan fark" (tefzul-i rusl) kavramdr.

Btn Resller Velyetleri bakmndan eit ve ayn dzeydedirler. Ama bunlar yaadk-
lar memleketin ve an mahhas durumlaryla olan sk balar dolaysyla, gerekte, ister
istemez biribirlerinden farkl olacaklardr. Ayn durum Neb iin de geerlidir. Bir Resl'n
mhiyeti ve mertebesi onun Resl olarak gnderilmi olduu milleti belirleyen madd ve
mnev artlara skskya baldr. Benzer ekilde, bir Neb'nin mertebesi de onun ship ol-
duu bilgiye baldr.

Bilesin ki Resller, Evliy (Vel'ler) ve rifn (rif'ler) olmalarndan tr deil yalnz-
ca Resl olmalarndan tr, mmetlerinin bulunduklar hl mertebelerinde bulunurlar.

562
Fuss, s. 168/135-136/224-225/III-108 il 109.
Yazarn nsz
208
Bu bakmdan da Neb'lerin indinde Nbvvet'lerine ait ilimden ancak mmetlerinin ihti-
ylar ne kadarsa, ne fazla ne de eksik, o kadarlk bir hisse vardr. Hlbuki mmetler a-
rasnda farklar vardr; ve bunlarn bir ksm dier bir ksmna stn olur. Resller dah
mmetlerinin biribirlerinden farkl olmalar dolaysyla Rislet ilminde farkl mertebele-
re ship olurlar. Bu mertebe fark Hakk Tel'nn: "Biz bz Nebleri bzsna stn kl-
dk" (II/253) yetiyle iret ettii farktr.
Ve kez Resller ilim ve hkmlerden kendilerine den eylerde de ist'ddlar dolay-
syla farkl olurlar. te bu da Hakk Tel'nn: "And olsun ki Biz bz Nebleri bzsna
stn kldk" (XVII/55) yetiyle bildirdiidir
563
.

Bir nceki blmde nsn- Kmil'in kevn dzeyde Hakk'n Halfe'si olduunu grm-
tk. Bu nsn- Kmil iin ferd dzeyde de byledir. Ferd ahs dzeyinde nsn- Kmil'i
temsil edenler Vel, Neb ve Resl'dr. Bu de, Yeryz'ndeki en mkemmel ve en eksik-
siz tecellghlar olmak hasebiyle, Hakk Tel'nn Halfe'leridir (Hulef'sdr). Bunlar XIV.
Blm/(IV)'de incelemi olduumuz Hakkat- Muhammediyye'nin mahhas tecellleridir.

Halfe kelimesi, bunun slm mmetinin siys bakanna da dellet etmesi bakmndan,
biraz mulk bir terim gibi grnebilir. Bunu da gz nnde tutan bn Arab iki eit halfe
arasnda kesin bir fark gzetmektedir: 1) Allh'n Halfesi (Halfetullh), ve 2) Resl'n hal-
fesi (Halfet-r Resl). nsn- Kmil anlamndaki Halfe (yni Halfetulluh) slm mmeti-
nin siys ba olan ve ayn ismi tayandan halfeden (yni Halfet-r Resl'den) tammiyle
farkldr.

Hlbuki Allh'n Yeryz'nde kendisi tarafndan nasbedilmi halfeleri vardr; ve onlar
da Resllerdir. Fakat bugn hilfet artk Resller'den neet etmektedir, Allh'dan deil!
Zr bugnn halfeleri ancak Resl'n brakm olduu eriat ile hkmederler; bunlarn
dna kamazlar
564
.

Bununla beraber bir Halfet-r Resl'n, Resl'n ilmini ald ayn kaynakla temas h-
linde olan ve mmeti dorudan doruya Allh Tel'dan ald btn eriat'a gre yneten
istisn haller de vardr. Byle bir kimse zhiren bir Halfet-r Resl, fakat btnen ise
Halfetullh'dr.

Byle bir kimse, tpk s Aleyhisselm'n nzl
565
edip de hkmetmesi gibi, grnrde
hkmlere (Resl'n eriat'na) muhlefet etmemesi dolaysyla (o Resl'e) tb'dir. Ve
Allh Tel'nn: " Onlar (o Nebler) Allh'n hidyet ettikleridir. Sen de onlarn hidyet-
lerine uy!" (VI/90) yetinde bildirdii gibi Hazret-i Muhammed gibidir. Ve o halfe ken-
disine nasl ulatn bildii bilgi hususunda hem onun kendine mahsus olduunu ve
hem o bilgiye uyacan bilir. Bu tpk Hazret-i Muhammed'in kendisinden nce gelmi
olan Resllerin eriat'larndan alp te'yid ettii hkmler gibidir. Bu hkmleri te'yid
etmekle biz de daha nce gelen Neblerin eriat'larna deil ancak onlarn Hazret-i Mu-
hammed tarafndan da te'yid edilmi olmas hasebiyle gene Peygamberimizin eriat'na
uymu olduk. Benzer ekilde Resl, Allh'dan ne alyorsa Halfe'nin al da byledir.


563
Fuss, s. 162/132/216-217/III-88 il 89.
564
Fuss, s. 204/162-163/296/III- 267.
565
Burada Hazret-i s (a.s.)'n hir zamandaki rolne bir yollama yaplmaktadr. slm leminde yaygn olan bir
inanca gre Hazret-i s hir zamanda Cennet'ten bir kere daha Yeryz'ne inecek ve Dny'y slm eriat'yla
ynetecektir. Bu durumda s doal olarak Hazret-i Muhammed'in halfesi olacaktr. lmini ise Hazret-i Muham-
med'in eriat' ald ayn kaynaktan alacak ve bu hliyle de Vellerin Mhr (ya da Sonuncusu) olacaktr.
Yazarn nsz
209
Binenaleyh biz onun hakknda keif lisnyla Halfetullh, zhir lisnyla da Halfet-r
Resl deriz. te bunun iindir ki Hazret-i Muhammed mmeti iinde hilfeti Rabb'inden
alm olanlar olduunu muhakkak bildiinden dolay kimseyi aka halfe ta'yin etme-
den veft etmitir
566
.

bn Arab'nin Velyet teorisindeki anahtar-terimlerden biri de bir dizi eyin sonuncusuna
dellet eden Mhr (htem) terimidir. Her ne kadar bu kavram bn Arab'nin lem gr-
nn ontolojik yapsn aydnlatma gyesini gtmekte olan bu kitabn amacnn ok tesine ta-
an meselelere yol amaktaysa da, bu blm bu gene de kavram hakknda ksa bir mzke-
reyle kapatmak istiyorum.

Htem
567
kelimesi iki terimde gemektedir: 1) Neblerin Mhr (Htem-l Enbiy) ya
da Resllerin Mhr (Htem-r Rusl), ve 2) Vellerin Mhr (Htem-l Evliy). slm'da
genellikle kabl edilmi olduu kullanlyla bunlarn ilki yni Neblerin Mhr dorudan
doruya Hazret-i Muhammed'e dellet etmektedir. Bu deyimin kendisinde bir orijinallik
yoktur; bu, Hazret-i Muhammed'in tarih adan uzun bir Nebler zincirinin son halkasn
temsl ettii ve O'ndan sonra da gerek bir Neb'nin gelmesinin kesinlikle mmkn olmad
hakkndaki ortak bir inanc dile getiren bir deyim olarak kullanlmaktadr.

Bu deyimlerin ikincisi ve daha mulk olan Vellerin Mhr ise, en azndan bu Dny
durduu kadar
568
ve her ne kadar bu konuya Fuss'da bu kadar ak ifde etmemi bile olsa,
byk bir ihtimalle bn Arab'nin kendisine dellet etmektedir. Aff'nin iret etmi olduu
vechile bn Arab eserlerinin pekok yerinde mesel "Velyet-i Muhammediyye'nin Mhr
arab olarak domu, zamanmzda yaamakta olan asl bir kimsedir" kablinden mulk if-
delerle konuya ipucu vermesinin yannda bu konuyla ilgili olarak kendisi hakkndaki dn-
cesini de Ftht- Mekkiyye isimli eserinin bir pasajnda aka: "Hi phesiz Velyet
Mhr, Him'nin (yni Hazret-i Muhammed'in) mras ve Mesh olan benim" diye iln et-
mektedir.

Fakat Mhr ile bn Arab gerekten de kendisini kastetmi olsa da bu konunun bizim i-
in nemi ancak marjinaldir. Bu kitabn ana gyesi bakmndan nemli olan Mhr kavram-
nn kendisidir.

Mesele en st mertebeden rifler'e has olan yce ilmin kayna etrafnda dolanp dur-
maktadr:

Ve bu, ilm-i billh'n lsdr; ve bu ilim ancak Resllerin Mhr ile Vellerin Mhr'n-
de hsl olan ilimdir. Bu ilme ulaan Nebler ve Resller onu ancak son Resl'n (yni

566
Fuss, s. 204-205/164/ /297-298/ III-267 il 270.
567
Htem hem bir eyi tasdik eden mhr ve hem de sonuncu mnlarn haizdir. Bu i'tibrla Htem-l Enbiy
hem btn Nebleri tasdik eden Mhr ve hem de Neblerin Sonuncusu, Htem-l Evliy da hem btn Velleri
tasdik eden Mhr ve hem de Vellerin Sonuncusu demektir (ev. Notu).
568
Burada "Dny durduu kadar" dememin sebebi, yukarda 11 numaral dipnotta da grm olduumuz gibi,
Dny'nn sonuna doru hir zaman durumunda, sret Hazret-i Muhammed'in bir halfesi olarak Hazret-i s'nn
Dny'ya inmesinin ve Vellerin Mhr grevini yklenmesinin beklenmesidir. Velyet-i Muhammediyye'den a-
yrmak iin bu kabil bir Velyet'e Velyet-i mme denilmektedir. Bu ayrmla ilgili olarak Dr. Osman Yahy'nn
editrln yapm olduu "Trmz: Khatm al-Awliy, Beyrut 1965, s. 161, dipnot:53"de bn Arab'nin Fut-
ht- Mekkiyye'sinden alnm olan konuyla ilgili alntlara baknz.
Yazarn nsz
210
Hazret-i Muhammed'in) miktndan
569
aldklar nrla grebilirler ve Veller de ancak
son Vel'nin miktndan aldklar nrla grebilirler
570
.

Bu son cmle bn Arab'nin, burada, iki farkl mikttan bahsettii zehbn uyandrabi-
lir. Bununla beraber gerekte btn bu yksek ilmin elde edildii tek bir niha mikt vardr.
Kn'nin de ifde ettii vechile
571
, btn Resller bu ilmi eer Resllerin Mhr olan zt-
tan elde ediyorlarsa, Vellerin Mhr olmak hasebiyle bu zt dahi onu kendi Srr'nn
miktndan almaktadr, yle ki btn Resller ile btn Veller Nr'larn en sonunda Vel-
lerin Mhrnden alm olurlar
572
.

Resllerin Mhr ile Vellerin Mhr arasndaki izf stnlkle ilgili olarak bn Arab
grn yle aklamaktadr
573
:

Her ne kadar Vellerin Mhr olan zt hkm tibriyle Resllerin Mhr olan ztn e-
riat'na tb' ise de bu onun mertebesi ynnden bir nksa deildir. Ve bu, bizim (yuka-
rda, Resllerin btn ilimlerini Vellerin Mhr olan ztn miktndan almalar husu-
sundaki) dncemizle de elikili deildir. (Bu sdece unu gsterir ki) o (yni Velle-
rin Mhr olan zt) bir bakma (Resllerin Mhr olan zttan) daha alt bir mertebededir
ama bir dier bakmdan da daha st bir mertebede bulunmaktadr.
Ve gerekten de bizim eriat'mzn zhirine gre mer'in Bedir savanda alnan esrler
hakkndaki hkmyle gstermi olduu mnev fazlet de hurma aalarnn ilkh mese-
lesi
574
de hep bizim zannmz te'yid etmitir. Binenaleyh kmil bir zt iin her eyde ve
her mertebede kendisinin en nde bulunmas gerekmez. Resl iin nemli olan onun Al-
lh hakkndaki ilmin mertibinde haiz olduu stnlktr. (Bu Dny'nn ilerine gelin-
ce) onlarn zihinlerde braktklar izlerin (havtr'n) onunla (yni Resl'n Allh hakkn-
daki ilminin mertebesiyle) ilgisi yoktur.

Vellerin Mhr ile Resllerin Mhr arasndaki mnsebet meselesiyle ilgili olarak bn
Arab Hazret-i Muhammed'in kendisini bir duvarn tamamlanmas iin gerekli olan tek ve

569
Mikt: iine lmba ya da kandil gibi eyler konmak zere duvarda yaplan oyuk, hcre. Mikt Tasevvuf'da
Srr'daki lh Nr'u remzeder. Bu lh Nr ise Hakkat- Muhammediyye'den baka bir ey deildir.
570
Fuss, s. 34/62/37/I-209.
571
Kn, s. 34.
572
Yukarda Vellerin Mhr ile bn Arab'nin bizzt kendisini kastettiini grmtk. Ama burada Kn'nin
Resllerin Mhr'nn yni Hazret-i Muhammed'in ayn zamanda Vellerin Mhr olduunu sylemekte olduu-
nu gryoruz. Aslna baklacak olursa bu bir eliki deildir. Daha nce Hakkat- Muhammediyye'yi mzkere
ederken kaydetmi olduumuz gibi bn Arab'nin bilincinda Hazret-i Muhammed yalnzca trih bir ahsiyet deil
fakat ayn zamanda kevn (kozmik) bir hilkat prensibidir de; ve bn Arab O'ndan bahsederken bu iki veche de
zihninde dim diri bulunmaktadr.
573
Fuss, s. 34-35/62-63/38-39/I-211 il 215.
574
Bedir savandan sonra alnm olan esrlere ne gibi bir muamele yaplaca tartlrken mer bunlarn hain
birer slm dman olmalar hasebiyle ldrlmelerini teklif etmi ve Sa'd bin Muz da bu reye itirk etmiti.
Ebbekir ise fidye karlnda salverilmelerini teklif etmiti. Hazret-i Muhammed Ebbekir'in teklifini uygun
bulmutu. Fakat sonra nzil olan (VIII/67-68) yetleri Hazret-i Muhammed'e bir uyar eklinde tecell etti. Bu -
yetlerde, melen: "Yeryznde kuvveti te'sis oluncaya kadar bir nebye esir almak yakmaz. Siz (aldnz fidye-
lerle) Dny maln istiyorsunuz. Allh ise (sizin iin) hiret'i istemekte. And olsun ki Allh Azz ve Hakmdir.
Allh tarafndan yazl bir ey gelmemi olsayd aldnz eyden (yni fidyeden) tr size byk bir azab vk'
olurdu" denilmektedir.
Dier taraftan hurmalarn ilkh sz konusu olduunda ve bunun gerekli olup olmad kendisine sorulduunda
Hazret-i Muhammed: "Bunun gerekli olmadn zannederim" diye cevab vermiti. Buna uyan Ashb hurmalar
ilkh etmekten vaz geince de o sene mahsl fevkalde az olmutu. Bunun zerine Hazret-i Peygamber, yanlm
olduunu itiraf ederek: "Siz Dny ilerini Ben'den daha iyi bilirsiniz" demek sretiyle Ashbnn bu kabil konu-
lardaki stnln kabl etmiti.
Yazarn nsz
211
son tulaya benzettii mehur hadse bavurmakta ve bu hads ile Mekke'de Hicr 599 yln-
da yaam olduu bir yakaza arasnda bir mnsebet kurmaktadr.

bn Arab bu yakazada Beytullh'n yni Kbe'nin altndan ve gmden tulalardan in
edilmi olduunu grmtr. Burada "gm tula" Neb'yi ve "altn tula" da Vel'yi
remzetmektedir. bn Arab Kbe'nin duvarn grdnde bu duvarda biri gm dieri de
altn olmak zere son iki tulann eksik olduunu mhede etmiti. bn Arab yakazasnda
bu iki tulann kendisinden baka bir ey olmadn idrk etmi ve kendisinin bu iki tula-
nn yerine Kbe duvarna yerleip duvar tamamlamasyla da yakazas sona ermiti.

Bir vakitte Hazret-i Neb'ye Nbvvet tuladan yaplm bir duvar eklinde temsl olun-
mu idi. Bu duvarda tek bir tula eksik bulunuyordu. Reslullh ite bu son tula oldu.
Burada nemli olan Reslullh'n (hadste beyn etmi olduu vechile) eksik olan bu tu-
ladan baka eksik grmediidir. Ama Vellerin Mhr (Htem-l Evliy) olan zta ge-
lince bu (kabil bir) ry onun iin de gereklidir. Binenaleyh o da Reslullh'a temsil o-
lunan eyi grr ama (Reslullh'dan farkl olarak bu sefer) duvarda iki tulann eksik
olduunu grr. Bunlardan biri gm dieri ise altn bir tulaya tahsis edilmi olan yer-
lerdir. Buna gre, duvar ikml edecek olan iki tuladan birinin altndan dierinin de
gmten olduunu da grr. Bu takdirde kendisini bu iki tulann yerlerine aklm o-
larak grmesi gerekli olur. Buna gre de Htem-l Evliy bu iki tula olarak duvar da
tamamlanm olur.
Htem-l Evliy'nn onu iki tula olarak grr olmasn gerektiren sebeb de onun zhirde
Htem-r Rusl'n eriat'na tb' olmasdr; ve onun bu tb' oluunun remzi de gm
tuladr. eriat ise zhirdir ve, hkmler sz konusu olduunda, Htem-l Evliy bu e-
riat'a tb'dir. Ama Htem-l Evliy zhirde tb' olduu hkm kendi Srr'nda Allh'dan
alr. Zr o iler (hakkatta) hangi hl zere ise o hl zere grr. yle grmesi de gerek-
lidir. (Ve bu istddndan tr de bu durumu) btnda altn tulann yeri(ne tekbl et-
mekte)dir. O ilmini yle bir kaynaktan alr ki Reslullh'a vahyi getiren melek dahi o ay-
n kaynaktan almaktadr.
Eer sen benim iret ettiim eyi anladnsa bil ki senin iin faydal bir bilgi elde etmi
oldun. dem'in zamanndan son Neb'ye varncaya kadar yaratl gecikmi olsa bile
Nebler'den hi kimse yoktur ki ilminin nrunu Htem-n Neb'nin (yni Hazret-i Mu-
hammed'in) miktndan alm olmasn
575
. nk (Hazret-i Muhammed) kendi hak-
katyla (yni Hakkat- Muhammediyye'siyle hep) mevcddur. Bu da Peygamberimizin:
"dem su ile balk arasnda iken bile Ben Neb idim" eklindeki hadsine iret etmek-
tedir
576
.


575
Ahmed Avni Konuk'un Mustafa Tahral ve Seluk Eraydn tarafndan hazrlanm olan 4 cildlik Fussu'l-
Hikem Tercme Ve erhi'nin 1. cildinde (Dergh Yaynlar, stanbul 1987) 220. sayfada "Htem-n Neb" deil
"Htem-i Velyet" yazmaktadr. Buna karlk: 1) Nuri Gencosman'n Fuss l-Hikem evirisinde (M.E.B. ark
slm Klsikleri No.27, 1962, 2. Bask, s. 40), ve 2) Titus Burkhardt'n La Sagesse Des Prophtes (Editions
Albin Michel, Paris 1955, s. 49), 3) Hans Kofler'in Das Buch der Siegelsteine der Weisheitssprche
(Akademische Druck und Verlagsanstalt, Graz 1970, s. 16), 4) R.W.J.Austin'in Ibn Al 'Arabi/Teh Bezels of
Wisdom (Paulist Press, New York 1980, s. 67), 5) Blent Rauf, R. Brass, H.Tollmache'in 4 cildlik Ismail Hakk
Bursevi's Translation of and Commentary on Fusus Al-Hikam by Muhyiddin Ibn 'Arabi (Publisher by
Muhyiddin Ibn 'Arabi Society, Oxford & Istanbul 1986, 1. cild, s. 210) isimli kitaplarnda ve bizzt Toshihiko
zutsu'nun bu pasajn tercmesinde hep "Htem-n Neb" anlamnda ibreler bulunmaktadr (evirenin Notu).
576
Fuss, s. 35/63/39-41/I-217 il 220.
Yazarn nsz
212
Bu pasajn gerekli kld sonular asndan Kn ilgi ekici bir kazda bulunmakta-
dr
577
. bn Arab'nin bu tasvrinden Htem-l Evliy'nn Hazret-i Peygamber'e stn olduu-
nu gsterdii sonucu kartlabilir nk Hazret-i Peygamber'in durumunun tek bir tula ile
remzedilmesine karlk Htem-l Evliy'nnki biri onun Hazret-i Muhammed'e olan
tbiyyeti dolaysyla gm, dieri de kendi Nr'unu gstermesi bakmndan altn olmak
zere iki tula ile remzedilmektedir. Byle bir muhtemel telkkye kar Kn okuyucuyu
uyarmakta ve, sz konusu hadse gre, Kbe'nin bir tek eksik tulasnn bulunduu ve bunun
da Hazret-i Muhammed ile doldurulmasyla binnn tamamlanm olduuna dikkati ekmek-
tedir. Bu ise Kn'ye gre Hazret-i Muhammed'in, yalnzca bir Neb-Resl olarak zuhur
etmi ve Htem-l Evliy sfatyla deil de bu sfatla ne yapmsa yapm olmas hri, bilfiil
(de facto) Htem-l Evliy olduunun dellidir. Yni, baka bir deyile, Hazret-i Peygamber
Velyet'ini izhr etmemitir.

bn Arab lem-i Hayl'de yaam olduu yakazada Mekke'yi bu trih olguya uygun
olarak teekkl etmi grd. Hazret-i Muhammed bilfiil Htem-l Evliy idi ama kendisini
bu sfatla izhr etmemi olduundan, bir baka ahsn Htem-l Evliy sfatyla trih bir v-
ka olarak zuhur etmesinin zorunluluu hl bk idi. Bir baka deyile, Velyet Hazret-i
Muhammed'de btn, gizli olarak kald. Bu btn Velyet ise ancak Htem-l Evliy'nn zu-
huruyla ikr olmu oldu.

Htem-l Evliy ile geri kalan btn Evliy'nn arasndaki fark gz nnde tutan bn
Arab ilkinde Velyet 'in temel olmasna karlk dier Evliy'da bu vasfn nce kazanlmas
gerektiine dikkati ekmektedir. te bundan dolaydr ki, Kn'ye gre
578
, Htem-l Evli-
y'nn Velyet'ine Velyet-i emsiyye (Gne Velyeti), dier Vellerinkine ise Velyet-i
Kameriyye (Ay Velyeti) denilmektedir.

* * *





















577
Kn, s. 36.
578
Kn, s. 36.
Yazarn nsz
213
Xv!!. B O L U N

!NSAN-! KAN!L'!N TESHR KUDRET!


bn Arab nsn- Kmil'de husus bir sihirli g tehis etmektedir. Buna ise ama mak
gerekir; nk bir rif olarak nsn- Kmil, tanm gerei, sra-d gelimi bir mnev g-
ce ship bir kimsedir. Bu bakmdan onun idrkinin de fevkalde bir faaliyet iinde olmas ta-
bidir.

Bu olaanst gce, younlatrlm rhn enerji anlamnda, himmet denilmektedir.
bn Arab'ye gre bir rif, eer isterse, sdece btn rhn enerjisini zerine younlatr-
mak sretiyle herhangi bir nesneye te'sir edebilir; hatt hlen mevcd olmayan bir nesneyi
dahi varla brndrebilir. Ksacas bir rif herhangi bir eyi kendi irdesine mahkm kla-
bilir. Onda teshr kudreti vardr
579
.

Teshr kelimesi bize Hazret-i Sleymn' hatrlatmaktadr. slm leminde, genellikle,
Sleymn'n Tabat' hkm altnda tuttuu ve onu istedii gibi yn verdii tabat-st bir
kudreti olduu kabl edilmektedir. Mesel istedii herhangi bir istikmette rzgr estirebili-
yordu. Onun grnmeyen nesneleri istedii gibi kontrol altnda tutmaya kdir olduu da ri-
vyet ediliyordu.

Bununla beraber, bn Arab'ye gre, Hazret-i Sleymn Tabat zerindeki bu kontroln
himmet yoluyla icr ediyor deildi. Bu bakmdan Hazret-i Sleymn ok zel bir yer igl
etmektedir. Bu ona rabb'inin ok zel bir ltfuydu. nk mcize izhr etmek iin rhn
enerjiyi younlatrmakla (dolayl olarak) eriilen himmet'e mracaat etmemekteydi. Bunun
iin emretmesi kf idi. Her neye emretse o, bu emre uymak zere hemen harekete geerdi.
bn Arab'nin dncesine gre bu kabilden bir teshr himmet yoluyla teshrden bir derece
daha stndr nk bu kabilden bir teshr nesneye (dolayl olarak deil) dorudan doruya
te'sr etmektedir.

Ve Sleymn aleyhisselm' kendisinden bakalar zerine stn klan ve kendisinden
sonra da hi kimsenin eriemeyecei bir kudret olan teshr'e gelince bu, onun
emr'indedir. Binenaleyh Hakk Tel: "Ona rzgr biz teshr ettik; o, onun emriyle e-
ser" (XXXVIII/36) buyurmutur. Zr Allh Tel, bir ayrm yapmadan, hepimiz hak-
knda: "Allh gklerde ve yeryznde ne varsa hepsini de size teshr etti" (XLV/13) bu-
yurmakla rzgrn, yldzlarn ve bunlarn dnda kalan ne varsa hepsinin de bize teshr
edilmi olduunu bildirmitir. Amm bizler sz konusu olduumuzda bu teshr bizim
emrimizle deil Allh'n emriyle olur. u hlde eer anlayabildinse Hazret-i Sleymn
(hdiseleri ve eyy teshr etmek istediinde) himmete bavurmakszn sdece (byle bir
teshrdeki gyeyi) emretme yetkisiyle donatlm bulunuyordu
580
.

Buna gre adna himmet denen bu rhn kudret acab ne gibi bir eydir? Bunu belki de
bizim hayl etme yeteneimize benzeterek daha kolay anlayabiliriz. yle ki biz, bu d -

579
Teshr: zabt etme, ele geirme, birini mecbr hizmete tb tutma, bir eyi irdesine balama mnlarn haiz-
dir. A'yn- sbite'nin icbr edici kuvvetini tezekkr ederken teshr kelimesiyle Hakk ile lem arasndaki "kar-
lkl teshr" eklinde karlamtk.
580
Fuss, s. 199/158/283-284/III-246.
Yazarn nsz
214
lemde mevcd olmayan da dhil olmak zere, istediimiz her eyi haylen retebilir ve ta-
savvur edebiliriz. Bu yoldan hayl edilmi olan bir nesne de ancak bizim zihnimizde mevcd
olur. Buna benzer bir tarzda Velyet mertebesine erimi gerek bir rif de bir konuya yo-
unlatrd rhn kudretiyle hlihzrda mevcd olmayan retebilir, u temel farkla ki o
bunu haylinde deil realitenin bu d leminde vcd bulacak ekilde retebilir. Bu, ikr-
dr ki bir eit "yaratma"dr (halk'dr). Ama bunu Cenb- Hakk'n hilkatiyle zdeletirme-
mek ve kartrmamak gerekir
581
:

Her insn bu d lemde deil de yalnz kendi haylinde varl olabilen eyi vehim ve
hayl gc ile (kendi zihninde) yaratr. rif ise bunu himmetiyle zihninin dnda yaratr.
Fakat rif'in himmeti o eyi(n varln ancak,, bu himmet devm ettii srece) korur.
Ve onun yni yaratlm olan eyin korunmas da himmetine ar gelmez. Ama bu yarat-
t eyin korunmas hususunda rif'i ne zaman bir gaflet basacak olsa o zaman bu ya-
ratm olduu da yok olur gider. Ama bu, btn Yaratl Mertebeleri'ni (btn
Hazretler'i) kavram, idresi altna alm olan rif'ler iin deildir. Onlar asl gfil ol-
mazlar. Olsa olsa (mhedesi bir Hazret'ten bir bakasna kaydnda, yaratt o eyin
tecellsi de o Hazret'e intikl etmi olur ve bylece) ona mhedesinde bulunduu bir
Hazret gereklidir
582
.

Bu mnsebetle birinci blmde mzkere etmi olduumuz Varln Be Hazreti'ni ha-
trlamamz gerekir. Bu Hazretler'i farkl ekillerde sralamak mmkndr. Birinci blmde
takdm etmi olduumuzdan biraz farkl bir sralama btn Varlk (Vcd) lemi'ni: 1) His-
ler Hazreti (yni hislerle idrk olunabilen hdiselerin vuku bulduu dzey), 2) (lem-i) Mi-
sl Hazreti, 3) Ervh (Ruhlar) Hazreti, 4) Akllar (Ukul) Hazreti ve 5) Zt Hazreti olarak
takdm eden bir sralamadr. Ama Hazretler'in sralanmas bu balamda o kadar nemli bir
husus deildir. Aksine, birinci dereceden nemli olan, Varlk lemi'nin bu kabilden katman-
lar eklinde yaplandrlm olmas ve btn bu katmanlarn biribirlerine organik bir biimde
bal olmalar keyfiyetidir. Bu demektir ki mesel Hisler Hazreti'nde var olan herhangi bir
eyin daha st katmanlarda da, her bir katmana has bir srete brnm olarak, mtekbil bir
varl bulunmaktadr yle ki bu, her eyin sonunda, Hakk'n o eyin ontolojik temeli olan
Zt'na kadar gider.

Varln bu zel yaps sebebiyle rif btn rhn enerjisini bu hislerin tesinde kalan
Hazretler'den birindeki bir nesneye younlatrd takdirde bu nesneyi mahhas realite se-
viyesinde retebilmektedir. Kez daha st dzeyde bir Hazret'teki bir nesnenin sretini rh-
n olarak muhafaza ederek ayn nesnenin sretlerini de alt dzeydeki Varlk dzeylerinde
muhafaza edebilir.

Fakat bu rhn hilkat hayt bir noktada lh Hilkat'ten farkldr. Mesel rif himmetiy-
le hislere hitb eden bir sret altnda bir nesne retecek olsa, bu trl halkedilmi olan nes-
nenin varl ancak rif'in rhn teksfini muhafaza ettii srece var olmaa devm eder.
Dikkati u ya da bu sebebden tr zayflayacak olursa nesnenin hisler dzeyinde mevcd
olmas da sona erer. Bununla beraber en st dzeydeki bir rif sz konusu olduunda bn
Arab rif'in rhn teksfinin Varln btn bu be Hazret'inde de hkmrn olmas dolay-

581
Fuss, s. 90/88-89/106/II-121.
582
Ahmed Avni Konuk bu hususta u aklayc misli takdm etmektedir (III-122): "Mesel rif bir ku halk
ve tasvr murd etse himmeti ile hrite, yni lem-i ehdet'te, ona vcd verir. Ve herkes o kuu grr. Eer
rif lem-i ehdet'in mhedesinden gafletle lem-i Misl'e mteveccih olsa, o ku lem-i ehdet'te ma'dm
(yok) olup lem-i Misl'e intikl eyler. Ve onun sreti lem-i Misl'de mahfz olduu gibi ondan evvelki lem-
lerde, yni lem-i Ervh'da ve A'yn- sbite lemi'nde de mahfz olur. (evirenin notu)
Yazarn nsz
215
syla, dier Hazretler'de zayflam olsa bile, muhfaza edilmekte olduu en az bir Hazret'in
bulunduunu sylemektedir. Byle bir hlde "halkedilmi" olan nesne ok uzun bir zaman
dilimi boyunca muhfaza edilebilir.

Ve ben burada muhakkak bir srr aklam oldum ki Ehlullh bunun gibi bir srr di-
m kskanlkla korumu ve if etmekten kanmlardr. Zr bunda onlarn kendileri-
nin Hakk'dan gayr olmadklar yolundaki da'vlarn reddedebilecek hususlar vardr.
nk Cenb- Hakk gfil deildir. Hlbuki kulun bir eyde gaflet etmesi ya da baka bir
eyde gaflet etmemesi mmkndr.
rif halkettii eyin sretinin muhfaza edilmesi bakmndan "Ben Hakk'm" diyebilir.
Ama o eyin sretinin onun tarafndan muhfazas Hakk Tel'nn onu muhfazas gibi
deildir. Biz bu fark dosdoru olarak beyn ediyoruz: kulun Hakk'dan fark herhangi bir
sretten ve o sretin bulunduu Hazret'ten gaflettir. Hlbuki kulun, Hazretler'in herhangi
birinde bulunan bir sreti gaflette olmad bir Hazret'te muhfaza etmek sebebiyle
Hakk'dan temeyyz etmesi (ayrlmas) tabidir. te bu muhfaza keyfiyeti bylece arta
baldr. Hakk'n kendi yarattn muhfaza etmesi ise byle deildir. O, her sreti ayr
ayr muhfaza eder.
Bu (kullarn ve Hakk'n yarattklarn muhfaza etmeleriyle ilgili) mesele yle bir mese-
ledir ki bu yalnzca bana bildirilmitir. Bunu ne ben ve ne de benden baka bir kimse
(daha nce) hibir kitapta yazm deildir. Bu mesele yalnzca bu kitapta yazlmtr.
(Bundan dolaydr ki bu kitap) bu an biricik incisidir. Bunu aklnda iyi tut! Zr rif-
'in (halkettii bir nesnenin) sretine teksf edilmi olan bilincinin uyank tutulduu Haz-
ret'in misli, Hakk Tel'nn: "Biz bu kitapta hibir eyi eksik brakmadk" (VI/38) me-
lindeki yetiyle iret ettii, vk olmu ve olmam olan her eyin toplu olarak iinde
bulunduu kitabn (yni Levh-i Mahfz'un) misli gibidir. Bizim sylediklerimizin kn-
hn ise ancak nefsinde Kur'n bulunan kimse anlar. Zr Allh'dan ekinen kimseyi Al-
lh Furkn klar
583
.

u hlde himmetini bylesine vs bir ekilde toparlayabilen bir kimsenin, btn Varlk
Mertebeleri'ni (Hazretler'i) umll bir vahdet iinde uurunda toparlamas dolaysyla byle
yapmaya muktedir olduu yeterince aklanm olmaktadr. Byle bir kimse, aklanan tek
bir farkla, Allh'a en yakn olan kimsedir. Ksacas bu fark da furkn'n sonucudur. Ve bu
kimsenin Allh'dan farkl olmasnn tek sebebi de ite bu Furkn'dr.

rif, daha nceden fen tecrbesinden gemi, onu yaam bir kimse olarak, Cenb-
Hakk ile temelde "bir" olduunu bilmektedir. Bunu bilmekle birlikte kendisinin lh
Veche'si (Lht'u) ile beeri vechesi (nst'u) arasndaki, yni Hakk ile mahlk arasndaki
fark temyiz etmektedir. Bu ise ancak Bek bilincine erimi olanlara has bir temyizdir.

imdi bu kavram erevesi iinde Himmet fikrini gz nne alacak olursak bunu u tr-
l idrk etmee doru ynelmi oluruz. Himmeti icr etmekte olan bir rif, bir bakma da,
bir "hlik"dir; bu srada bilincinden kulluu silinmi olur ve o kendisinde zinde ve fil olan
bir "Rubbiyyet" hisseder. Kendinin Rabb olduunu hisseder ve lemdeki her eyin de ken-
disinin kontrol altnda olduunun berrk bir bilincine shiptir. e bu, Kur'n safhasdr.
Bununla beraber bu hl geici ve de kararl olmayan bir hldir, nk zihni bir n bile bu
yksek konsantrasyonunu (teksfini) kaybedecek olursa derhl ne kadar ciz olduunu idrk
ederek kulluu ile kar karya kalr. te bu da Furkn safhasdr.


583
Fuss, s. 91/89-90/107-109/II-124 il 127.
Yazarn nsz
216
Pratikteki vechesi bakmndan: "eynn teshr altna alnmas" demek olmasna karlk
himmetin, bilgi elde etmeye ynelik vechesi bakmndan da, Varln esrrna nfz eden
ama Akln hkmrn olduu blgenin tesinde kalan olaanst bir kudret olduunu da te-
his etmeliyiz. Bu bakmdan, bn Arab'nin Fuss'un bir pasajnda, Varln gerek
Hakkat'nn ancak himmet ile techiz edilmi bir kul tarafndan bilinebileceini beyn etme-
sinin de ok anlaml olduunu syleyelim. Himmet, asl olarak, bir rif'in btn rhn g-
lerini belirli bir noktaya teksf etmesinden ve bu glerin younlat kalbinin de belirli bir
istikmete ynlendirilmesinden ibrettir. Bu fiil biribirinden farkl ama biribirlerine sk sk-
ya bal iki yoldan icr olunur: 1) bir eyin ya da zel bir durumun hislere hitb edecek e-
kilde mevcd olmad bir yerde o eyi ya da zel durumu retmekle, ya da 2) Akln perde-
sini koparp atarak arkasna gizlenmi olan hakkat ortaya karmakla.

Himmet'in tabat-st kudreti bylece tasvr edildikten sonra imdi sormamz gereken
soru: "rif, yni nsn- Kmil, diledii gibi kermet izhr edebilir mi?" sorusudur.

Sflerin nezdinde kabl gren bir inanca gre Velyet mertebesine erimi olan bir rif
mtdn dnda bz eyler yni kermt izhr etmek durumundadr. Byle bir kimse, mtd
olarak, rhn kudretini herhangi bir eye ya da kimseye teksf ekmek sretiyle sz konusu
nesneyi istedii gibi te'sr edip deitiren bir eit insn-st kimse eklinde temsl edilmek-
tedir.

bn Arab bu gr kabl etmemekte ve yle bir muhakeme yrtmektedir
584
.
Kur'n'da, melen: "Sizleri zayf yaratan... Allh'tr" (XXX/54) beynn bulmaktayz. u
hlde insn temelde zayf ve cizdir. ocuk iken de zayftr, ihtiyarlad zaman da zayftr.
Hi phesiz, Kur'n yetinin de beyn ettii vechile, ocuk byrken kuvvet kazanmakta ve
kendi kuvvetinin de bilincine ship olmaktadr
585
. Ama bu, eninde sonunda, geici bir hldir.
nsn ihtiyarlar ihtiyarlamaz eli aya tutmaz olur. Bu arada, hayatnn orta safhasndayken
elde ettii kuvvet ise a'rz bir kuvvettir (kuvvet-i a'raziyye'dir). Bununle beraber bu a'rz
kuvvet kendi rettii bir ey deil Allh'n vaz etmi olduu bir eydir. Gerekte hayatnn
bu safhasnda onun kuvvetli olmasnn sebebi, Kaviyy (yni Kuvvetin Shibi) ismiyle tecell
eden Hakk'n tecellgh olmasdr.

Biztih kaviyy yni kuvvetli olan tek bana Hakk Tel'dr; insnn kuvveti ise sdece
a'rzdir. Yalnzca rif olan kimse kendisinde hissettii (himmeti de iine alan) kuvvetin
kendisinin kuvveti deil, sdece ve sdece Allh Tel'nn kuvveti olduunu bilir.

Ve bunun bilincine ship olduundan dolay da rif bilir ki kendi isteiyle himmet et-
mek kendisi iin doru deildir. Bundan tr de bunun icrsn bunun hakik shibine
terkeder ve kendisi de (tpk yeni domu ocuunki gibi) "mutlak acz" (acz-i mutlak) hline
rc' eder.

Krk yan doldurmadan Allh hibir Resl gndermemitir. Bu ya ise onun zayflk
ve aczinin balad yatr. te bunun iin Lt (a.s): "Benim size kar kuvvetim yetsey-
di..." dedi. (Bu szle) zayflnn varln kabl etmekle birlikte messir bir himmeti de
taleb etmi oldu. imdi sen: "Hazret-i Lt gibi (hem Resl ve hem de rif olan) bir ztn
bu messir himmete ship olmasna engel olan nedir? Hlbuki o kuvvet Resller'e tb'
olanlarda bile vardr. Binenaleyh Resller ona daha fazla lyk deiller midir?" diye so-

584
Fuss, s. 156/127/203-204/III-55 il 56.
585
(XXX/54) yetinin meli: "Sizleri zayf yaratan, sonra zayflnzn ardndan kuvvet veren, ve sonra kuvetin
ardndan da zayflk veren Allh'tr. O, dilediini yaratr. O, Alm ve Kdir'dir" eklindedir.
Yazarn nsz
217
racak olsan ben de sana derim ki: "Doru sylersin ama bu husustaki bilgin eksiktir". Bu
da, muhakkak ki Mrifet'in Himmet iin tasarrufa imkn brakmaddr. nk rif'in
Mrifet'i arttka onun Himmet araclyla tasarruf etmek kudreti de azalr.

Bu da iki sebebden tr olur. Birincisi onun kulluk makmnda hakkate ererek kendi
tabi hilkatinin asln dnmesinden dolaydr kinci sebeb ise tasarruf eden ile kendi-
sinde tasarruf olunan eyin birlik (Vahdet) hlinde olmalardr. Bundan dolay da rif
zerine himmetinin ulaaca kimseyi gremez ve bu, onu himmetten men eder
586
.

Bundan sonra bn Arab rif'i kermet gstermekten alkoyan bir baka sebebin de, daha
nceki bir blmde ayrntlaryla incelemi olduumuz, a'yn- sbite'nin mutlak belirleyici
gc olduunu ilve etmektedir
587
.

rif'in huzrunda Resl'n emirlerine uymayan ve dolaysyla da Allh'n emirlerine
uymam olan bir kimsenin bulunduunu farzedelim. Bu takdirde bu kimseye, doru yola hi-
dyet etmesi iin, rif acaba niin himmet etmez? Bunun sebebi btn lemde, her eyin ve
her olayn a'yn- sbite sretinde ezelde belirlenmi olandan farkl bir ekilde vuku bulma-
snn mmkn olmamasdr. rif bu ontolojik taayynn asl deitirilemeyeceini bilen
kimsedir. Varln yapsnn derinliklerine nfz etmi olan bir kimsenin gznde her ey
Varln tabat gerei tesbit edilip belirlenmi olan yolu izler, onu bu yoldan saptrabilecek
hibir ey yoktur. Bu bilginin altnda Allh'a s bir kimse de gene Allh'n belirlemi
olduu yolda yrr. Ve bir Resl'n byle bir kimseyi doru yola sevketmesi mmkn de-
ildir, nk o kimse zten "doru yolu"ndadr.

Abdldan
588
bz kimseler eyh Abd-r Rezzk'a gelerek dediler ki: "Y Abd-r Rezzk!
Selmmz syledikten sonra eyh Eb Medyen'e de ki: Y Eb Medyen! Nasl oluyor
da bize hi de g gelmeyen (himmet ve kermt) sana g gelmekte (ve sen bu konuda
tam bir zaaf ve acz sergilemektesin)
589
? Hlbuki biz senin makmn gibi bir makma nil
olmak isterdik ama sen bizimki gibi bir makma iltift dahi etmezsin". Bununla beraber,
gerekte, Eb Medyen hem bu makma ve hem de daha nicelerine ship bulunmaktayd.
Bize gelince, biz zaaf ve acz makmnda Eb Medyen'den daha da ileri bir durumdayz.
Byle iken (yni Eb Medyen'in zaaf ve aczi bizimki kadar dahi deilken bile) bu Abdl-
lar ona dediklerini dediler. (Bununla beraber eyh Eb Medyen'in Hakkat hakkndaki bu
derin ilminden dolay himmet ve kermt izhr konusunda zaaf ve acz sergilemesi de)
bu kabilden( bir meseleye apak bir misl tekil etmekte)dir
590
.

bn Arab hatt bu zaaf hlinin ya da kendini himmet etmekten alkoyma hlinin dahi -
rif'in kendi irdesiyle gerekleen bir hl olarak alnmamas gerektiini iddia etmektedir. (Z-
r) rif-i Billh olan kendisini tammen Allh'n yed-i kudretine terk eder. Eer Allh ona
himmet etmesini emrederse o himmet eder, eer ona bunu yasaklarsa o da kendisini bundan
alkoyar ve eer Allh ona her ikisi arasnda bir seim yapmak imknn tanrsa o gene him-
met etmekten kanr.

586
Fuss, s. 157/127/205/III-58.
587
Fuss, s. 157-158/128/205-206/III-60-61.
588
Velyet shibi ztlarn da aralarnda mertebeleri vardr. Bunlardan Ahyr denilen 300 adedinin 7 sine Abdl
denilmektedir (evirenin Notu).
589
Bu, u demektir: "Biz rahata kermt gsteriyoruz, ama zhiren senden bir kermet asl zuhur etmiyor.Biz
senin mnev mertebene erimei ok arzu ediyoruz; senin ise, bizimkine vsl olman hususunda, en kk bir
gayretin yok".
590
Fuss, s. 158/129/208/III-64.
Yazarn nsz
218

eyh Eb Abdullh Muhammed bin Kid, eyh Eb-s Sud bin ibl'ye: "Niin (mnev
ve rhn kuvvetlerini kullanarak himmet ve kermet izhrna mtuf) tasarruf etmiyor-
sun?" diye sordu. Eb-s Sud: "Ben, hakkmda diledii gibi tasarruf etmesini Hakk
Tel'ya terk ettim" diye cevap verdi. O bu cevabyla, Allh Tel'nn: "O'nu (yni Al-
lh') vekl ittihz edin" (LXXIII/9) emrine uymakta olduunu anlatmak istedi
591
...

Eb Sud bin ibl kendisine inanan ihvnna dedi ki: "Allh Tel bana onbe
senedenberi gerekten de tasarruf yetkisi verdi ama ben bunu (O'na kar) zerfet cb
terk ettim". Bu sz nz-niyz ehline yaraan bir dille ifde edilmitir. Bize gelince biz
onu zerfet cb olarak terketmedik. nk tasarruf yetkisini zerfet cb sarf- nazar
edip terketmek (gereksiz) bir cmertliktir. Biz bu yetkiyi ancak Ma'rifet'imizin kemlin-
den dolay terk ettik. Zr Ma'rifet (rif'in) kendi hr seimiyle tasarruf yetkisini kul-
lanmasna mndir. Binenaleyh rif bu lemde ne zaman himmetiyle tasarruf edecek
olsa bu kendi hr seimi ile deil, ancak ilh emre (ve a'yn- sbite'nin gerektirdii)
cebre uymasyladr
592
.

Bir Resl'n kendisini tasarruf yetkisini kullanmaktan alkoymas meselesi ise bir Vel'-
ninkinden biraz daha farkldr
593
. Akas Rislet, Resl'n gerek bir Resl olduunun
mmeti tarafndan idrk edilmesi iin onun himmet etmesini mirdir. nk o gerek dini
ancak mmeti tarafndan bir Resl olarak kabl edilmesi hlinde yayabilecektir. Vel'nin ise,
kendisi sz konusu olduunda, byle bir grevle hibir ilgisi yoktur.

Hazret-i Muhammed bile m'cizt gstermee kalkm deildir. mmetine olan efkati
dolaysyla bir ey iin, himmet izhrndan kanmtr. Rislet'inin kesin beyyinelerini orta-
ya koymak hususunda ar davranmamtr nk bu onlara zarar da verebilirdi. Kendi
Rislet'inin ok kuvvetli kantlarn onlara gstermemi olmakla onlar esirgeyici bir tavr ta-
knm olmutur. Hazret-i Muhammed'in, bunun yannda, kendisinin kermt ve m'cizt iz-
hr etmemek hususunda dier btn Veller ile paylat bir baka sebeb daha vardr; o da
udur ki bir m'cize dahi olaylarn ezelde takdr edilmi olan cereyn tarzn asl deitire-
mez. Bir kimsenin Mslman olup olmayaca ezelde a'yn- sbite'si tarafndan belirlenmi
bulunmaktadr. Bu, bir Resl'n o kimsenin gzleri nnde m'cize gstermesiyle kolay ko-
lay deitirilebilecek bir ey deildir.

Resller'in en kmili (ekmel-r rsl) olan Hazret-i Muhammed bile himmetini izhr
etmi deildir. Aslnda m'cize gstermek iin pratik bir ihtiya yok deildi, ve muhakkak ki
o da byle bir yetki ve kudretle tahkm edilmi bulunuyordu. Ama o gene de bu rhn kud-
retini bu yoldan kullanm deildir. nk o, en yce rif-i Billh olmas hasebiyle, bu ka-
bil m'cizelerin gerekte te'srsiz olduunu herkesten ok biliyordu.

nsn- Kmil'in ideal hli kavranlmas mmkn olmayan derinlikte bir rhn gnl ra-
hatl ve sknettir. O kendisini ve dier her eyi Allh Tel'ya havle ve teslm etmesiyle
tecell eden kmil bir itaatten memnn olan skin bir nsn'dr. nsn- Kmil, muazzam bir
rhn kudretle ve Varlk hakknda da en yce bilgilerle donatlm olan ama derin ve skin
bir ummn intiban brakan bir kimsedir. O'nun byle olmasnn sebebi ise, Hakk Tel'nn
btn lh simler'ini ve Sfatlarn ihtiv edip tahakkuk ettiren Kevn nsn- Kmil'in m-
ahhas bir ferd sret altndaki en mkemmel grnts olmasdr.

591
Fuss, s. 159/129-130/206-207/III-62.
592
Fuss, s. 160/ 131/ 209-210/III-66.
593
Fuss, s. 160/132/210/III-67.
Yazarn nsz
219

KUUK SOZLUK


Bu kitap konuya iyice yabanc kimseler iin intibk edilmesi hi de kolay olmayan, ken-
dine zg bir terminoloji'ye dayanmaktadr. Her ne kadar bu terminolojiye ait deyim ve kav-
ramlar metin iinde enine boyuna tartlarak takdm edilmilerse de gene de nanslar belir-
tebilmek iin nisbeten zengin fakat gndelik hayatn trkesinden farkl bir kelime haznesi-
ne bavurmak gerekli olmutur. Bu Kk Szlk de kitabn okunmasn kolaylatrmak a-
macyla tertb edilmi bulunmaktadr. Bunun iin: 1) Ferit Develliolu, Osmanlca-Trke
Ansiklopedik Lgat, ve 2) Hayat Byk Trk Szl'nden de faydalanlmtr.

* * *

A
Adem-i hakkat : gerein yokluu
Ahz etmek : almak, kabl etmek.
Ahvl : hl'in oulu.
kbet : nihyet, son.
Aklselm : saduyu.
lemml : cihn, lemi kaplayan.
Araz (oulu: a'rz) zt ve ftr olmayp ireti ve deimesi mmkn olan hl ve sfat.
rz : araza ait, geici, ireti.
r : plak, hr, ...sz.
Avm : kaba ve chil halk kitlesi.
Ayn : bir eyin ya da bir kimsenin zt, a'rzndan soyunmu asl.
zde : her kayttan kurtulmu, hr.

B
Bk : 1) daim, ebed, lmsz, geici olmayan, fen bulmaz; 2) arta kalan.
Bedhet : delil ve ispata gerek kalmakszn akla kendiliinden gelme, apaikr olma.
Ber : kurtulmu, pk, temiz, mnezzeh.
Bilfiil : tasavvurda deil de fiil olarak.
Bilkuvve : tasavvurda (potansiyel olarak) mevcd olup henz i hline dnmemi.

C
Cr : geerli olan.
Cesm : 1) cismi olan; 2) iri.
Cevz : msaade edilmi olma hli.

D
Dallet : doru yoldan sapma hli.
Darabn : nabz ya da kalb arpnts gibi olma hli.
Deformasyon : ekil bozukluu.
Yazarn nsz
220
Dell : 1) klavuz, rehber, yol gsterici; 2) bir da'vy isbta yarayan ey, senet, burhan; 3)
nin, almet.
E
Erzk : rzkn oulu.
Fcir : fitne ve fesad karan.
Fn : lml, zevl ve son bulan, geici olan, bk olmayan.
Fehmet : bir meseleyi hemen kavrama yetenei.
Fen : 1) yok olma, zevl bulma, adem; 2) nsn'n ztnn Hakk'n Zt'nda eriyerek aslna
kavumas.
Ftrat : insnn, kimsenin te'siri olmakszn yaratl gerei haiz olduu hasletlerin tm.
Fuzl : fazladan, gereksiz.

G
Gayb lemi : hislerin idrk edemedii batn lem.
Gayb : Gayb lemine ait.

H
Hdim : hizmetkr.
Hdis : 1) ezel olmayp da sonradan vcda gelmi, yaratlm olan; 2) yeni zuhur eden.
Hakm : bilge kii.
Hakmne : bilgelii ortaya koyan bir tavrla.
Harf-i trif : Arapa kelimelerin bana konan ve o kelimenin dellet ettii genel mnnn
mcerred kavram dzeyinde kesin olarak tanmlanmas iin gerekli olan el szc. Misl:
harf-i trifli "El nsn" "insn kavram"na, harf-i trifsiz "nsn" da "insn trnn herhangi
bir yesi"ne dellet eder.
Hasretmek:1) snrl bir yerin iine alma, toplama; 2) ummlikden karp snrlandrma;
3) yalnz bir tek amaca ynelik sarf ve kullanma.
Hiss : duygulara ait, duygular araclyla anlalan.
Hccet : dell, burhan.

I
Iskolstik (Skolstik) : Inanc ve bilgiyi kilise doktrini ve Aristo'nun grleriyle uyutur-
may hedef alan Ortaa felsefesi.
Islah : bozuk, eksik ve eskimi taraflar dzelterek yeniletirme.


Yazarn nsz
221
cab : gerekli olma hli.
dea : Efltun'da a'yn- sbite'nin edeeri olan kavram
drk etmek : alglama.
fn-i vcd : zhir varln ortadan kalkmas.
frat : arlk.
f : gizli tutulan bir eyin gizliliinin kaldrlmas.
hta etmek : 1) kuatmak; 2) kavramak.
ktisb : kazanma.
ktiz : gerekli ya da lzm olma hli.
ltibs: iki ya da daha ok eyin birinin dieri sanlacak ekilde biribirlerine benzemeleri.
m : 1) iret; 2) iret yoluyla ya da dolayl olarak anlatma.
nyet : kerem, ihsn, ltuf.
nkif : gelime.
rc etmek : bir eyi aslna geri dndrmek, indirgemek.
stil : bir yere nfz edip yaylarak kaplama, ele geirme.
rtibat : bir eye bal ve ilikili olma hli.
tibr : gerek ve fiil olmayp faraz olan.
zfe etmek : 1) bir nitelii ya da bir fiili bir eyin araz olduunu dnmek; 2) eklemek,
balamak.

K
Kim : 1) ayakta duran; 2) duran, mevcd, bk; 3) bir eyin yerini tutan, yerine geen.
Keml : olgunluk.
Kemlt : olgunluklar.
Kerhet : irenme, tiksinme.
Kerh : iren, irkin, netret uyandran.
Kevniyyt : 1) evrenbilim; 2) Kint'n iinde zuhur eden olaylar.
Kys : 1) karlatrma, mukyese; 2) Mantk'da, doru olarak kabl edilen iki nermeden
nc bir nerme karma, tasm.

L
Ltaayyn : taayn etmemi, belirginlememi.

M
Mahfz : korunmu.
Mhiyet : bir eyin asl, esas, iyz.
Mahrem : 1) yasaklanm; 2) gizli, sr, herkese sylenemeyen; 3) birinin srlarna in olan
dostu.
Mahz : ancak, yalnz, tmyle.
Mlik : mlk shibi.
Msiyet : slik, itaatsizlik, gnah.
Mazhar : 1) bir eyin grnd, ortaya kt, tecell ettii mahl; 2) kavuma, elde etme,
ereflenme.
Yazarn nsz
222
Mecz : kendi z anlamyla kullanlmamayp benzetme yoluyla bir baka anlamda kullan-
lan sz.
Medll : 1) bir kelimeden ya da bir i retin araclk ettii kavram, bu kelimeden anlalma-
s gereken; 2) dell getirilen ey; 3) dellet olunan, gsterilen ey.
Mekrh : iren, kerh, nefret uyandran.
Merhale : konak, menzil.
Mesbesinde : deerinde, derecesinde.
Meiyyet : istek, arzu.
Mevcdat : var olanlar.
Mevhm : asl olmakszn vehim ve haylde varlk bulan, vehmedilen.
Mevsf : bir sfatla sfatlandrlm olan.
Mihrak : odak.
Mzn : 1) l leti, terzi; 2) akl, anlay, muhkeme kbiliyeti: 3)Kymet' te iyilik ve
ktlklerin tllecei terzi; 4) drt ilemden birinin doru olup olmadn anlamak iin
yaplan kontrol.
Mzac : huy, tabat, karakter.
Muattal : tl yni hareketsiz kalm.
Muhl : mmkn ve kbil olmayan.
Muhayyele : hayl etme melekesi
Muhkem :1) hkm ihtiv eden; 2) salam, metn, kuvvetli.
Mukyese : karlatrma, kys etme.
Mukayyet : 1) bal; 2) kayt altna alnm.
Mukm : oturan, ikmet eden.
Mtad : det olduu vechile.
Mbhem : belirsiz, snrsz, tyin olunamayan, anlam her yana ekilebilen.
Mcehhez : donatlm.
Mebbed : ebediyyetedek.
Mkerrer : tekrarlanan.
Mnezzeh : bir eye ihtiya duymayan, sz konusu eyden arnm.
Mnkir : inkr eden.
Mrekkeb : bileik.
Mstahak : 1) hak kazanm; 2) lyk.
Mhede : gzle grme, gzlem.
Mhid : gzyle grp hid olan.
Mtekib : bir sonraki.
Mtenevv : eitlenmi.
N
Nil olan : bir amaca erien.
Nazar : 1) bak, 2) teori.
Nisbet : oran, izf ba.
Nzl : ini.

R
Rabtetmek : balamak, irtibatlandrmak.
Rabet : 1) istek, arzu, meyil; 2) kabl, tibar.
Yazarn nsz
223

S
Sik : gtren, sevkeden, sebeb,
Silsile-i mertib : alt mertebeden st mertebeye (ya da aksi istkmette derecelendirme.
Sne : gs, gnl.
Sret : ekil, dardan grn, klk.
Sbt : gerekleme, phe ve tereddde yer brakmyacak ekilde ak olma, ortaya kma.


mil : iine alan, kaplayan, evreleyen.
edd : iddetli, sert, kat.
e'n : 1) realite; 2) yeni i, olay.
ehdet : tanklk.
erit : artlar.
uhd lemi : gzle mhede edilen lem.
uhd : gzle mhede etme.
uhden : gzle mhede etmek sretiyle.
un : e'n'in oulu.
ml : iine alma, kaplama, evreleme.

T
Taayyn : belirli klnma.
T'at : Allh'n emirlerine itaat etme.
Ta'bir : 1) ifde, beyn; 2) ryy yorma.
Tdil : 1) adlete uydurma, 2) vasflarn deitirme.
Tafsl : ayrntlaryla etrafl olarak bildirme, uzun uzadya anlatp aklama.
Tahdd : hudud koyma.
Tahll : analiz etme, zmleme.
Takabbl : kabl etme, alma.
Takaddm : srada ncelie ship olma.
Takdm : tantarak arz etme, sunma..
Takyd : kayt alna alma, snrlama.
Tlim : 1)retim; 2) uygulama yaptrarak altrmak
Taklden : takld yoluyla.
Tavsf etmek : vasf izfe etmek.
Tazammun : cb, gereklilik.
Tebdl : deitirme, baka bir ekle brndrme.
Tecell : 1) grnme, aa kma; 2) ilh srlarn aa kmas.
Tecellgh : ilh esrrn aa kt mahl.
Tecessm : cisimleme, varla brnme.
Tecezzi : czlere, paralara blnme.
Tecrd : soyma, ayr bir tarafta tutma.
Tefrik: ayrma, seme.
Tekerrr etmek : tekrarlanmak.
Tenzih : 1) eksikliklerden artma, 2) Allh Tel'y noksan sfatlardan ber tutma.
Terkb : birka eyi birletirerek yeni bir stn meydana getirmek.
Yazarn nsz
224
Tebih : benzetme.
Tevdi' etmek : brakmak, teslim etmek, emnet etmek.
Tevhd : 1) birletirme, birleme: 2) bir sayma, bir gzyle bakma, birliine inanma.
Tezd : zd olma hli.

U,
Ulhiyyet : ilhlk vasf.
nsiyet : alkanlk, lfet.

V
Vcib : zorunlu.
Vkf : bir mesele hakknda etrafl bilgisi olan.
Vs : geni.
Veche : yz, taraf, yan, grn.
Vehim : kuruntu.
Vukuf kesbetmek : bir meselenin btn ayrntlarn kuatan bir bilgi kazanmak.
Vs'at : genilik.

Y
Yakaza : uyku ile uyanklk arasnda bir hl.
Yegne : tek.
Yeknesaklk : tekdzelik.
Z
Zhir : grnen, zuhurda olan.
Zehb : bir fikir ve zannda bulunma.
Zuhrat : grnr hle gelenler.
Zulmn : karanla ait.
Zbde : 1) bir eyin en sekin ksm; 2) hlsa, z, netice.

* * *

You might also like