You are on page 1of 34

YK GOGOL evirenler : Erol Gney - Orhan Veli Kank - Ouz Peltek NSZ Burada evirisini verdiimiz Burun, Fayton

ve Palto, Gogol'un "Petersburg ykleri"nin en gzelleridir ve Gogol'un dehasnn btn zelliklerini en iyi gsteren rneklerdir. Gogol, Burun'u 1833'te yazmaya balad. 1835'te ilk biimini vererek bitirdikten sonra "Moskovski Nabldatel" dergisine gnderdiyse de derginin ynetmeni, yky baya bulduu iin geri verdi. Ama bu yknn sanat gzelliini, yergi deerini hemen anlayan Pukin, 1836'da, ynettii "Savremennik" dergisinde Burun'u yaymlad. Ayrca yle bir not koydu: "N. V. Gogol uzun sre bu akann baslmasn istemedi; ama biz, bu ykde yle artc, akla smaz, neeli, zgn eyler bulduk ki yknn elyazmasnn bize verdii zevki okuyucularmzla paylamaya raz olmas iin kendisini glkle kandrabildik." 1835'te yazlm olan Fayton'un ana dncesi yaamdan alnmtr. Gogol'un Viergorski adl, dalgnlyla nl bir tand varm. Bir gn Petersburg'daki btn diplomatlar lene arm, ama o gn leni unutarak kulbe yemee gitmi; ge vakit evine dndnde leni anmsam. Ertesi gn zr dilemek iin bir gn nce resmi niformalaryla evine gelmi olan yksek konumdaki konuklarn birer birer ziyaret etmi. Herkes bu adam sevdii, dalgnln bildii iin onu ho grmler. Yalnzca Bavyera Elisi kendisiyle her trl ilikisini kesmi. Pukin, Fayton'u okuduktan sonra Pletnev'e yazd bir mektupta, "Gogol'a yks iin ok teekkr ettiimi bildirin." demitir. yk 1836'da "Savremennik" dergisinde basld. Bu ykde Gogol'un iinde yaad topluluun btn zelliklerini, inceliklerini grme yetenei olduu gibi ortaya kyor. Bu gibi incelikleri her insan, her dakika evresinde grr, ama bunlar ancak bir Gogol ortaya koyabilir." Palto konu, teknik, yergi bakmndan Gogol'un en nemli yksyd. ykc burada Eski Rusya'nn bilgisizliine, adaletsizliine kar duyduu tiksintiyi btn gcyle belirtmektedir. Akakiy Akakiyevi'in tragedyas, XIX. yzylda Rus insannn, btn kk insanlarn tragedyasdr. Belinski hakl olarak Gogol'a "gndelik yaamn airi" demitir. Ama Gogol, Palto'da yalnzca gndelik yaamn airi olarak deil, kk insanlarn, kk yaamlarn airi olarak kendini gsterir. Gogol'un bir ada olan P. V. Annenkov, bu ykdeki ana dncenin nasl doduunu anlatr: "Bir gn Gogol'un yannda ava ok merakl zavall bir memurun yks anlatld. Bu memur, bin bir skntyla biriktirdii 200 rubleyle gzel bir av tfei alm. Yeni tfeiyle ilk ava kt gn bir sandala binmi. Ama tfek naslsa suya dvermi. Memur evine dndnde yataa dm. Byk bir znt iinde gnlerce yatm. Ancak arkadalar, aralarnda para toplayarak ona yeni bir tfek aldklar zaman iyileip yataktan kalkm. Bu yky dinleyenlerin hepsi kahkahalarla gldler. Yalnzca Gogol glmedi; uzun sre dnceli kald. Palto'nun ilk dncesi, ite o gn domutu. Bu yk 1834'te anlatlmt. Gogol bunun zerinde ok alt, aradan sekiz yl getikten sonra Palto yaymland. 1842'de ilk yaymlandnda soylular yky iyi karlamadlar. O zaman, byk bir memur olan Kont Strogov yle demiti: "u Gogol'un 'Palto'su ne korkun bir yk. Bu kprdeki hayalet, hepimizin paltolarmz srtmzdan karr. Bu yky okurken artk durumumu siz dnn." Buna karlk yk, yenilik isteyenler arasnda byk bir ilgi ve coku uyandrd. Rus yaznnn asl zelliklerini oluturan o kk insanlara beslenen sevgi, toplumun rn olan o bo, sama adamlara kar duyulan acma, ilk kez bu ykde grlr. Palto'nun Dostoyevski, Tolstoy ve ehov zerinde byk etkileri olmutur.

YK

BURUN I 25 Martta Petersburg'da pek tuhaf bir olay oldu. Vosneenski Caddesi'nde oturan berber van Yakovlevi (soyad zamanla unutulmutu; dkknnn tabelasnda bile yazl deildi; yz sabunlanm bir adam gsteren bir resmin yannda yalnzca u yaz okunabiliyordu: "Hacamat (1) da yaplr.") o sabah, olduka erken uyand. Uyanr uyanmaz da scak bir ekmek kokusu duydu. Yatanda hafife doruldu; bir de bakt ki, kahve tiryakisi olan sayn ei ocaktan taze pimi ekmekler karyor. - Praskovya Osipovna, dedi, ben bugn kahve imeyeceim. Sen bana biraz soanla biraz scak ekmek ver, yeter. Daha dorusu, ikisinden de vazgeemiyordu. Ne kahveden, ne soan ekmekten; ama bunun olanaksz olduunu da biliyordu. Praskovya Osipovna byle bir eye raz olur muydu hi? Kars kendi kendine, "Ziftin pekini ye, musibet," diye dnd,; "Pek iyi! Kahve bana kalr..." Masann stne bir ekmek att. van Yakovlevi, kibarl gerei, gmleinin stne bir setre (2) geirdi; sonra da kalkt, masaya kuruldu. Biraz tuzla iki ba soan hazrlad. Ba ald, kurumlu bir tavrla ekmei kesmeye koyuldu. Somunu orta yerinden ikiye bld, ortasna bir gz att, iinde beyazmtrak bir ey vard; ard birdenbire. Bayla usulca beyaz eyi kurcalad, sonra, biraz, parmayla dokundu. Kendi kendisine, "Kat bir ey! Ne olabilir acaba?" diye dnyordu. Parman soktu, o eyi kard: - Aaa! Bir burun! van Yakovlevi'in kollar yanna dt; gzlerini outurdu, parmayla bir daha dokundu. Burundu ite; bal gibi burundu. stelik tandk bir buruna benziyordu. van Yakovlevi'in yz dehet iinde kald. Ama bu dehet karsnn fkesi yannda bir ey deildi. Kadn, avaz avaz baryordu: - Nereden kestin bu burunu, canavar? Ahlaksz! Sarho herif! Seni polise, kendim gidip haber vereceim. Haydut herif! imdiye dek kii oldu, gelip bana sylediler; tra ederken burunlarn koparacak gibi ekiyormusun. Ama van Yakovlevi bunlar dinleyecek durumda deildi; imdi o, lmle dirim aras bir durumdayd. Anmsamt nk; bu burun ube mdr yardmcs Kovalev'in burnuydu; pazar ve aramba gnleri tra ettii Kovalev'in. - Sus sus Praskovya Osipovna, dedi, ben imdi onu bir beze sarar bir keye saklarm. Hele birka gn kalsn orada, sonra gtrrm. - Yok, yok, dnyada istemem. Odamda, kesilmi bir burun saklanmasna izin vereceim ha? Hmbl! Ustura bilemekten baka bir ey renmemi ki; hibir ie akl ermiyor. Serseri! Kopuk! Senin yznden polislik mi olacam? Hay kabak hay, hay odun hay! una bakn hele! Al gtr, nereye gtreceksen. Bir daha szn bile duymayaym. van Yakovlevi tam anlamyla serseme dnmt. Dnyor, dnyor, bir trl iinden kamyordu. Ensesini kayarak: - Bu nasl oldu acaba, gel de k iin iinden, dedi. Acaba dn akam eve sarho mu dndm, ayk m? Ama ne olursa olsun, akla durgunluk verecek bir olay! Bir kez ekmek... yle bir ey ki piiyor. Halbuki burun... Bambaka bir ey. Olanaksz! Deli olacam. van Yakovlevi sustu. Dnmeye balad: imdi polisler gelip evinde bu burnu bulacaklar, onu sulu sayacaklard. Bu dnceyle kafas bsbtn kart. Polislerin krmz yakalarn, giysilerindeki ssl ilemeleri, bellerindeki kllar daha imdiden grr gibi oluyordu. Eli aya titremeye balad. Pantalonuyla izmelerini ald, btn ypranm giysilerini giydi. Praskovya Osipovna'nn bitip tkenmek bilmeyen drltlar arasnda burnu bir beze sard; sokaa kt. Bezi bir yere brakmak istiyordu; artk neresi olursa; bir tan alt m olur, yoksa bir kapnn yan m? Ya da bir kede dalgnlklaym gibi drr de baka bir sokaa m dnverirdi? Ama terslie bakn ki, sokaa kmasyla ensesinde bir takm dostlarnn bitivermesi bir oldu. Bunlar hemen kendisini sorguya ekmeye baladlar: "Nereye gidiyorsun?" gibi bir takm anlamsz sorular. yle ki, van Yakovlevi bu durumda hibir

frsat bulamad. Sonunda, elindeki bezi drmeyi baard; ama grld. Uzaktan, bir polis memuru, mzrayla iaret ederek sesleniyordu: "Hey! Bir ey drdn, al onu!" van Yakovlevi ister istemez eildi, burnu alp cebine koydu. Sokakta kalabaln gittike arttn, maazalarn, dkknlarn birer ikier aldn grdke bu iten btn btn umudunu kesmeye balamt. Sonunda, sakiyef kprsne gitmeye karar verdi. Belki orada bir pundunu bulur, burnu Neva'ya atabilirdi. Ama ben yanl yaptm. Birok noktadan sayg deer bir adam olan van Yakovlevi konusunda size daha birka sz sylemeliydim. van Yakovlevi, btn namuslu Rus esnaf gibi, gece gndz ierdi. Her gn yabanclar tra ederdi de kendi sakallarn kesmezdi. Frak (nk van Yakovlevi kaftan giymiyordu) alacal bulacalyd, daha dorusu siyaht da zerinde tarn sars ve kuruni benekler vard; yakas prl prld. dmesi kopmu, yerlerinde yalnzca iplikleri kalmt. Tam anlamyla utanmaz bir adamd. ube mdr yardmcs Kovalev her trata ona "Ellerin de hep kt kt kokuyor, van Yakovlevi!" der, o da, "Neden kokuyor acaba?" diye yantlard, "Ne bileyim, birader, kokuyor ite." Bunun zerine van Yakovlevi, bir tutam enfiye eker, Kovalev'in yzn sabunlamaya balard. Yanaklarn, kulaklarnn arkasn, dudann stn, enesinin altn, ksacas neresi aklna eserse. Sayn yurtta, sonunda, sakief kprsne geldi. lkin saa sola yle bir gz att. Sonra kprnn parmaklna yanat. Orada, kprnn altndan geen balklara bakyormu gibi yapp, beze sarl burnu yavaa rmaa brakt. Sanki stnden bin eki yk kaldrmlard; yrei yle hafifledi ki; gld bile. Mterilerini tra etmeye gidecek yerde, kapsnda, "Her Trl Yiyecek ve ecek" yazl bir dkkndan ieri girdi; bir bardak pun isteyecekti. O aralk, birdenbire, mahallenin polis komiserinin kpr banda durduunu grd. Adamn, geni favorileri, keli apkas, belindeki klcyla, kibar bir durumu vard. Korkudan, berberin her yanndan souk bir ter boand. Komiser, eliyle ona iaret ederek: - Gel bakalm buraya, ahbap! dedi. Yol yordam nedir pek iyi bilen van Yakovlevi, kasketini ta uzaktan kararak komiserin yanna kotu: - Gnaydn, efendimiz! - Hayr, hayr; efendimiz falan yok imdi. Syle bakaym, biraz nce ne yaptn urada? Kprnn stnde? - Vallahi efendim, mterilerimi tra etmeye gidiyordum; yalnzca, biraz durdum da, sular hzl m akyor yoksa yava m, ona baktm. - Yalan sylyorsun, yalan! Bununla yakay kurtaramazsn. Syle dorusunu. van Yakovlevi: - Yce kiiliinizi haftada iki kez; ne ikisi, kez, hi kusursuz tra etmeye hazrm, diye yant verdi. - Hayr dostum, sama eyler bunlar. tane berberim var benim; beni tra etmeyi kendileri iin onur sayarlar; sen onu brak da, ne yapyordun biraz nce urada, onu syle. van Yakovlevi sarard... Ama yk burada kaln bir bulut tabakasyla kapanr. Bundan sonra ne olduu konusunda da hibir ey bilinmez. II ube mdr yardmcs Kovalev, olduka erken uyand. Uyanr uyanmaz da dudaklaryla "Brr... Brr..." yapmaya balad. Nedenini kendisi de bilmezdi ama her uyannda byle yapard. Gerindikten sonra masann stnde duran kk aynay kendisine vermelerini buyurdu. Dnden beri burnunda oluan sivilceye bakacakt. Aynay eline alnca, aknlkla, burnunun yerinde bir dzlkten baka bir ey olmadn grd. Akl bandan giden Kovalev, su getirtti, bir pekirle gzlerini ovalad; gerekten de burnu yoktu. Eliyle bir daha dokundu; sonra, d falan olmasn diye kolunu imdikledi; ama, hayr! Galiba gerekti. ube mdr yardmcs Kovalev yatandan atlad, silkindi: burun gene yerinde yoktu. Hemen giysilerini istedi; doru, merkeze, polis mdrn grmeye kotu.

Fakat bu arada Kovalev iin birka sz sylemek gerek. Birka sz sylemeli ki, okur ne biim bir adamla karlatn anlasn. Diplomal ube mdr yardmclaryla bu meslekte Kafkasya'dan yetimi olanlar, kesinlikle birbirleriyle karlatrlamaz. Bunlar birbirinden tmyle farkl iki snftr. Meslee bilim yoluyla... Yok yok, susaym daha iyi. nk bu Rusya acayip bir lke. Hangi ube mdr yardmcsndan sz edersek edelim, Riga'dan Kamatka'ya dek, btn ube mdr yardmclar kendi zerlerine alnrlar kesinlikle. Ho bu btn meslekler, btn konumlar iin byledir ya. Kovalev, Kafkasya'dan yetime bir ube mdr yardmcsyd. Bu konumu hak edeli daha iki yl olmutu; bundan dolay, bunu hibir zaman unutmazd. Kendisinden sz ederken yle yalnzca ube mdr yardmcs demezdi. Yanna bir de "Binba" (3) katarak kendisini biraz daha ar satmaya alrd. rnein, sokakta gmlek satan bir kadna raslar, ona yle derdi: "Dinle gzelim, git evime dek; evim Sadovaya'dadr. 'Kovalev binba burada m oturuyor?' diye sor. Kime sorarsan gsterir." Eli yz dzgn bir kadn grnce, ona da alak sesle bir ey syledikten sonra, yle srdrrd konumasn: "ekerim, Kovalev binbann evi de, yeter." Onun iin, kendisinden sz ederken, bundan sonra hep "Binba" diyeceiz. Kovalev binbann Nevski caddesinde her gn yle bir dolamak detiydi. Gmleinin yakas her zaman apak, her zaman kolalyd. Favorileri, il ya da ile kadastro memurlarnn, mimarlarn ve asker hekimlerin favorilerine benzerdi. Bu adamlarn hepsi, ayr ayr iler grrler; ama hepsinin, ortak bir yanlar vardr. Hepsi tombalak al yanakldrlar. Hepsi, pek gzel boston oynarlar. Favorileri yanaklarnn orta yerinden balar, ta burunlarna dek gider. Kovalev binba, zerinde birok mhr tard. Bunlarn kimileri armalyd. Kimilerinde de aramba, perembe, pazartesi gibi gnler kazlyd. Petersburg'a i iin gelmiti. Onuruyla uyarl bir konum bulmak iin. Becerebilirse bir vali yardmcl alacak, beceremezse, uygun bir bakanlkta bir ube mdrl falan uyduracakt. Kovalev binba evlilie kar deildi; ama bir koulla: evlenecei kadn, hi deilse iki yz bin rublelik bir eyiz getirmeliydi. imdi okur, binbann o olduka gzel burnunun yerinde bu anlamsz boluu grdnde ne duruma geleceini kendiliinden kestirebilir. Aksi gibi grnrde bir tek araba yoktu. ster istemez yaya gidecekti. Paltosuna brnd; yzn de, burnu kanyormu gibi, mendiliyle kapad. - Belki de bana yle geldi, diye dnyordu. Durup dururken adamn burnu der mi? Bir daha aynaya bakmak niyetiyle bir ekerci dkknna doru yrd. Allahtan, ekercide hi kimse yoktu. raklar ortal topluyor, iskemleleri yerletiriyorlard. Kimi de, daha hl gzlerinden uyku akarak, sepetlerin iinde scak brekleri gtryorlar, masalarn zerinde geceden kalm zerleri kahve lekeleriyle dolu gazeteleri topluyorlard. - ok kr, kimse yok, dedi; imdi iyice bir bakaym suratma. Sklgan bir tavrla aynaya doru yrd, bakt; yere tkrerek: - Allah Allah! diye sylendi; bu ne rktc ey byle! Burun yerine baka bir ey olsa yreim yanmayacak; ama hibir ey yok! fkesinden dudaklarn srarak ekerciden kt. Bugne dek yapmad bir eye, kimsenin yzne bakmamaya, kimseyle konumamaya karar verdi. Anszn, bir evin kapsnda donmu gibi durdu. Gzlerinin nnde anlatlmaz derecede tuhaf bir olay olmutu. Kaldrmn yannda bir araba durdu; kaps ald, iinden niformal bir efendi atlad; iki bklm, hzla merdivenlerden yukar kt. Kovalev, bu adamn tastamam kendi burnu olduunu grnce, korkudan, aknlktan ne duruma geldi, siz dnn artk. Bu rkn sahne karsnda, evresinde, btn dnya frl frl dnd. yle ki, dmemek iin kendisini g tuttu. Bir bunalm iindeymi gibi zangr zangr titreyerek, arabasna dnnceye dek bu efendiyi beklemeye karar verdi. ki dakika sonra, burun yeniden grnd. Efendinin srtnda srma ilemeli, dik yakal bir giysi; ayanda gderi bir pantolon; belinde de bir kl vard. Tyl apkasndan Dantay yesi olduu anlalyordu. Davranlar, her eyi, ziyarete gittiini gsteriyordu. Sana soluna baktktan sonra, arabacya, "Yana!" diye buyurdu; arabaya

bindi ve yola koyuldular. Zavall Kovalev deli olacakt. Bylesi hi bana gelmemiti. Daha dn gece yerinde duran bir burun, yrmez, etmez- nasl oluyordu da bugn niformalar iinde kyordu karsna? Gerekten, nasl oluyordu bu? Yeniden arabann peinden komaya balad. Bereket versin araba pek uzaa gitmemi, Gostini Dvor'un nnde durmutu. Kotu; bir sra yal dilenci kadnn arasndan geti. Kadnlarn bezlerle sarl suratlarnda tek gzlerinden baka bir ey grnmyordu. Bir zamanlar bununla alay ederdi. Sokak sszd. Kovalev'in kafas yle karmakarkt ki, ne yapacan, neye karar vereceini bir trl bilemiyordu. Gzleri fldr fldr, ke bucak, efendiyi aryordu. Sonunda grd. Bir dkknn nnde ayakta duruyordu. Burnun yz, yksek dik yakasnn iinde yitmi gibiydi. Dikkatli dikkatli eyalar gzden geiriyordu. Kovalev: - imdi nasl yanamal? diye dnd. Durumuna, tavrna, apkasna, giysisine bakarsan bir Dantay yesi. Ne yapsam bilmem ki!.. Hafif tertip ksrerek, Dantay yesinin sanda, solunda dolamaya balad. Fakat, burun hi istifini bozmuyordu. Sonunda, Kovalev, o da gbel, btn cesaretini toplayarak: - Efendim!.. diyebildi, efendim!.. Burun, dnerek: - Ne istiyorsunuz? diye sordu. - alacak bir ey, efendim... yle sanyorum ki... Yerini siz bileceksiniz; sizi de anszn grdm; nerede?.. ak syleyin ki... - Af buyurun, ama neden sz ettiinizi anlayamyorum. Aklar msnz? Kovalev "Nasl anlatsam?" diye dnd, sonra kafasn toplamaya alarak: - u kesin ki, diye balad, u kesin ki... nce kendimi tantaym. Bendeniz Kovalev binba. u anda burunsuzum. Benim gibi bir adamn burunsuz gezmesinin ho bir ey olmayacan kabul edersiniz. Voskresenski kprsnde portakal satarak geinen bir kadn iin burun nemli olmayabilir. Ama benim iin yle mi ya? Ben ki, gelecekle ilgili byk dnceleri olan, ayrca, birok nemli ailenin evine girip kan, birok hanmefendiyle tankl olan, rnein Bayan ehtareva ile, o bir Dantay yesinin karsdr, onlarla, ayrca birok hanmefendiyle dp kalkan bir insanm; siz dnn artk... Ne yapacam bilmiyorum, efendim. (Kovalev binba bu sz sylerken omuzlarn kaldrmt)... Balayn... Balayn ama... Biraz da namus ve onur kurallar dnlerek davranlacak olursa... Anlyorsunuz, deil mi? Burun: - Kesinlikle hibir ey anlamyorum, diye yant verdi. Daha ak syleyin. Kovalev btn kurumunu taknarak: - Szlerinizi nasl karlamak gerek, bilmiyorum efendim, dedi. Sorun, sanrm, yeterince ak... Daha m ak syleyeyim istiyorsunuz? Hay hay!.. Siz benim burnumsunuz. Burun, binbay tepeden trnaa szd; biraz kalarn atarak: - Aldanyorsunuz, beyefendi, diye yant verdi; ben kendimim. Hem, sizinle benim aramda hibir sk iliki olamaz. niformamzn dmelerine baklacak olursa, siz Senato'da ya da Adalet Bakanl'nda alyorsunuz, bense Eitim Dairesi'ndeyim. Bu szleri syledikten sonra da arkasn dnd. Kovalev, ne yapacan, ne edeceini tmyle armt. O anda, bir kadn kumann ho hrts iitildi; her yan tenteneler iinde olan yalca bir kadn kendisine doru yaklat. Yannda ince yzl bir gen kz vard. Ak entarisi biimli vcudunu btn gzelliiyle ortaya karyordu. Bana, ty kadar hafif, ak sar bir apka giymiti. Arkalarnda uzun favorili, geni ve yksek yakalkl, uzun boylu bir bey belirdi, ttn tabakasn at. Kovalev biraz sokuldu, patiska gmleinin yakasn biraz gevetti ve kard; altn bir zincir zerinde sral duran

mhrlerini dzeltti. Glmseyerek, fidan boylu gen bayana, dikkatli dikkatli bakmaya balad. Biraz eilerek yryen gen kz bir bahar ieine benziyordu. Alnna gtrd ufak beyaz elinin parmaklar balmumundan gibiydi. Kovalev kzn, apkann altndaki yuvarlak beyaz enesiyle bir bahar goncasna benzeyen yzn grnce, glmsemesi btn btn artt. Ama tela iinde, bir yeri yanm gibi, anszn geriye dnd. Burnunun yerinde hibir ey bulunmadn anmsamt. Gzlerinden yalar boand. Dnd, o niformal adam arad; bir hayduttan, bir dolandrcdan baka bir ey olmadn yzne kar, hem de bara bara syleyecekti. Diyecekti ki, bu Dantay yesi klndaki kii kendi burnundan baka bir ey deildir. Ama burun grnrde yoktu. Kala gz arasnda yitivermiti. Belki de ziyaretlerini srdryordu. Bunu dnen Kovalev yeniden umutsuzlua dt. Stunlu bir kapnn nnde bir dakika durdu; burnu yine gremez miyim diye saa sola bakt. apkasnda bir ty, giysisinde de srma ilemeler olduunu iyi anmsyordu; ama paltosuna dikkat etmemiti. Ne arabann rengini biliyordu, ne de atlarn! Arkasnda uaklar var myd, yok muydu? Varsa ne biim giysiler giymilerdi; bunlarn da ayrmnda deildi. Atlarn koturarak, iki ynden de bir sr araba gelip geiyordu, hepsine birden bakmak ok gt. Ho, bunun g bir i olmadn, arabay da grdn de kabul etsek bile, nasl durduracakt arabay? Hava, ok gzeldi. Her yer gnlk gnelikti. Nevski Alan insanlarla doluydu. Kadnlarn kalabal, Politseisk Kprs'nden Anikin Kprs'ne dek, btn kaldrm bir iek seli gibi dolduruyordu. Kovalev'in, bu kalabaln iinde dolaan bir arkada vard. Mdrd. Barem cetvelinde 7. derecedeydi. Kovalev, yabanclarn yannda, ona genellikle "Kaymakam bey" diye seslenirdi. te bir baka arkada daha geiyordu nnden: Yarijkin. Senato kaleminde ube mdr olan bu arkada, arkadalarnn en iyisiydi. Boston oynad zamanlar, boyuna para yitirirdi. te bir baka mdr yardmcs daha. Bu da konumunu Kafkasya'da elde edenlerdendi. Eliyle iaret edip Kovalev'i yanna ard. Kovalev, iinden, "Patla!" dedi; sonra seslendi: - Hey! Arabac! Beni doru Emniyet Mdrl'ne gtr. Arabaya kuruldu. "Son hzla!" diye de ekledi. Daha kapdan girerken sordu: - Emniyet Mdr burada m? Kapc: - Hayr, diye yantlad, yeni kt. - Hay aksi eytan hay! - Evet, kal da ok olmad. Bir dakika nce gelseydiniz, sanrm bulurdunuz. Kovalev, mendili burnundan ayrmadan, yeniden arabaya dnd, arabacnn yanna oturarak umutsuz bir sesle, "ek!" diye bard. Arabac: - Nereye? diye sordu. - Doru. - Nasl doru? Ke bandayz; saa m, sola m? Bu soru Kovalev'in keyfini kard. Yeniden, dnmek zorunda kalyordu. Onun durumunda bir insan, her eyden nce, polise gitmeliydi. i polislik bir i olduundan deil, derdinin umar orada daha abuk bulunurdu da ondan. Burnun grev yapt yere gitse de hakkn orada arasa nasl olurdu acaba? Her durumda pek nlemli bir davran olmazd bu. nk, herifin biraz nce nasl yantlar verdiini grmt. Adamn sa solu yoktu. Bir kez daha yalan syleyebilirdi; biraz nce nasl sylemiti! Kendisini tanmadn, hibir zaman bir arada bulunmadklarn ileri srecekti. Bu yalanc, bu dolandrc adamn, daha ilk konumalarnda, yle kallee bir tavr takndn grdkten sonra, eline frsat geer gemez bu kenti terk edeceinden kuku duymamak, cahillik olurdu. Bu nedenle bavuraca en uygun yer polis olamazd. Adam bir kaverirse, nerede arar da bulurdu?

Bulsa bile, i, kimbilir ne kadar uzayacakt. Tanr gstermesin, bir ay m srerdi artk. Sonunda aklna uygun bir dnce geldi. Belki de Tanr da acyor, biraz yardm ediyordu kendisine. Doruca gidip bir gazetede bir duyuru bastracak, adamn btn zelliklerini iyice betimleyecekti. Bylece, ona raslayanlar herifi yakalayp getirebilecekler; hi deilse, nerede oturduunu haber vereceklerdi. Bu karar verdikten sonra, arabacya, hemen bir gazete ynetim yerine ekmesini buyurdu; yol bitinceye dek adamcazn durmadan srtn yumruklad. Bir yandan da baryordu: - Ulan kerata, abuk ol, biraz daha abuk be sersem herif! Arabac kafasn sallyor, ayn zamanda, fino kpei gibi tylenmi olan beygirlerini krbalayarak: - Ancak bu kadar olur beyim, diyordu. Sonunda araba durdu. Kovalev, indikten sonra, kk bir kabul odasna girdi. eride gazetenin yal bir memuru vard. Srtnda eski bir frak, gznde gzlk, aznda bir kalem, masa bana oturmu para sayyordu. Kovalev, bara ara, "Burada duyurular kim alr?" diye ieriye dald. Memuru grnce: - Ha! Merhaba! dedi. Kranta memur, gzlerini bir kaldrp bir indirdikten sonra: - Sayglarm sunarm, diye yant verdi. Yeniden meteliklerini saymaya balamt. - Gazetenize bir duyuru vermek... Memur: - zin veriniz, diyerek onun szn kesti; biraz beklemenizi dileyeceim. Sa eliyle bir kda bir rakam yazyor, sol eliyle de abaksten iki yuvarla br yana geiriyordu. Giysisi kordonlu, temiz pak, bu durumu uzun sreden beri kibar bir ailede hizmet ettiinin kant olan bir uak, elinde bir pusula, masann nnde duruyor, inceliini gstermek iin frsat kolluyordu. - Emin olun, efendim, dedi, bu ufack kpek sekiz grivnik (4) etmez. Ben sekiz kapik bile vermem. Ama, bizim kontes baylr, gnah boynuna, bu kpee baylr! Baksanza, sz verdi, kim bulup getirirse yz ruble dl verecek. Aramzda kalsn, bu insanlarn zevkleri de hi birbirine uymuyor. Anlarm, insan merakl olur da be yz ruble verir, bin ruble bile verir, bir taz ya da bir fino kpei alr. Ama gzel bir kpektir; deer. Ar bal memur btn bunlar cidd bir yzle dinliyordu. Bir yandan da gazeteye gelen duyurularn harflerini saymakla urayordu. Yanda, ellerinde pusulalar, yal kadnlardan; iyerlerinin adamlarndan, kapclarndan olumu bir kalabalk bekliyordu. Pusulalarda duyurular vard. Birinde tokgzl bir arabac kirayla almaya gnderiliyor; bir bakasnda 1814'te Paris'ten gelmi ve az kullanlm bir arabann satla karldndan sz ediliyordu. On dokuz yanda, amarclktan ok iyi anlar, ayn zamanda elinden her i gelir bir kz, kle olarak kiraya veriliyor. Bir tek yay krk, ama dayankl bir araba satlyor; 17 yanda, boz benekli, gen bir ata alc aranyor, Londra'dan yeni gelmi taze algam ve turp tohumu bulunduu duyuruluyor; her trl eklentisiyle [mtemilatyla] birlikte sata karlan bir yazlk evin vgs yaplyordu. Evin eklentileri iki ahrdan, bir de ileride, gzel bir am ve kayn orman durumuna getirilebilecek bir arsadan oluuyordu. Bir baka duyuruda, bir kimse, eski kundura peneleri satmak istediini bildiriyor, isteklilerin akamn sekizinden sabahn ne dek bavurmalar gerektiini sylyordu. Kalabaln bekledii oda kkt; havas da iyice bozulmutu; ama Kovalev hibir ey duymuyordu; nk yz bir mendille rtlyd; burnu da, Tanr bilir neredeydi. Beklemekten sabr tkenmiti, dayanamad: - zin buyurursanz, efendim, isteimi sunaym, dedi... im pek vedi de... - imdi! imdi!.. ki ruble, kopek!.. Bir dakika!.. Bir ruble, altm drt kopek! Kranta memur, sonunda, kadnlarn, kapclarn pusulalarndan ban kaldrabildi. Kovalev'e dnerek: "Buyurun!"' dedi. - Sizden ricam... Bir dalavere oldu; nasl sylesem? Bir dolandrclk! Nasl olduunu u ana dek anlayamadm.

Sizden ricam, bunu gazetenize yazmanz. O haydudu bana kim bulur getirirse iyi bir dl vereceim. - Ltfen adnz syler misiniz? - Aman, aman, sakn ha! Adm da ne olacakm? Hem adm syleyemem ki. Bir sr tandm var; Bayan entareva bir Dantay yesinin karsdr; sonra, Bayan Pelagya Grigoriyevna Podtoina, yksek rtbeli bir subayn ailesidir. Ya duyuverirlerse? Aman, Tanr korusun! Siz yalnzca, "Bir ube mdr yardmcs" diye yazn, ya da, daha iyisi, "bir binba" deyin. - Yani, uanz m kat? - Hangi uam? Keke uam olsa! Giden, burun!.. Burun!.. - Ya! Amma da artc bir ad? Peki, bu Bay Burun sizi ok mu dolandrd da gitti? - Burun! Ne olduunu gene anlamadnz ki! Benim burnum, kendi burnum. Yitti; nerde, bilmiyorum. eytann bana ettii bir i bu! - Ama nasl yitti? Sylediklerinizden pek bir ey anlamyorum. - Nasl yittiini anlatamayacam. Yalnzca, nemli olan u ki, burnum, Dantay yesi klnda, u anda kentte dolayor. Size duyuru vermek isteyiim de bu yzden. Kim grrse yakalayp, en ksa zamanda bana getirmesini istiyorum. Bu kadar grnen bir organm eksik olarak nasl yaayabilirim? Bir ayak parma gibi de deil ki!.. yle birey olsa kabul! Ayakkabnn iinde ne olduunu kimse grmez. Her perembe kendisini ziyarete gittiim bir hanmefendi vardr; bir Dantay yesinin karsdr; Bayan ehtareva. Yine, grtm bir bayan daha vardr: Bayan Pelagya Grigoriyevna Podtoina: yksek rtbeli bir subayn ailesidir; ok gzel bir kz vardr. Ayrca birok kibar aileye daha girer karm; siz syleyin, ne yaparm ben imdi? Bu durumumla, tede beride, nasl grnrm? Memur dudaklarn bzd: dnyordu. Uzun sre sustuktan sonra, sonunda: - Hayr, dedi, byle bir duyuruyu gazeteye koyamam. - Nasl hayr?.. Niin koyamazsnz? - nk byle bir duyuru bir gazetenin nn sarsabilir. yle her nne gelen, burnunun yittiini yazdrmaya kalkacak olursa iin sonu nereye varr? Aslnda gazetelerde bir sr sama sapan yazlar ktndan sz edip duruyorlar. - Neden sama sapan oluyormu? Bu ite samaya benzer bir ey gremiyorum! - Siz yle dnyorsunuz; ama bakn, geen hafta bir olay oldu. Bir yksek kii geldi; tpk bugn sizin geldiiniz gibi; elinde de, duyurulmak zere, bir kt. Duyuru creti de, iki ruble yetmi kopek tutmutu. Yaz yleydi: siyah tyl bir fino kpei yitti. Olur a, kpek bu! Yiter yiter... Ama, en sonunda altndan ne kt, biliyor musunuz? Meer i bir maskaralktan baka bir ey deilmi; o fino kpei dedii de, bilmem hangi kuruluta vezne memuruymu. - Ama; benim size verdiim duyuru bir fino kpei hakknda deil ki; z be z kendi burnum hakknda; yani, dolaysyla, kendi hakkmda. - Hayr! Byle bir duyuruyu yaynlayamam. - Peki, ya benim burnum gerekten yittiyse? - Olabilir, ama o hekimin bilecei i. Sylediklerine gre uzman insanlar varm; sanrm, size pek gzel bir burun yapacaklardr. Hem, ben yle sanyorum ki, siz akac bir kimsesiniz; insanlara taklmaktan pek holanyorsunuz. - Deil, vallahi deil! Neyin stne isterseniz ant ieyim. zin buyurun, i bu duruma geldi; o zaman gstereyim size. Memur biraz enfiye ekti: - Zahmet etmeyin, dedi. Sonra, merakl bir davranla ekledi: - Bununla birlikte, zahmet olmazsa, ben ok honut olurum grmekten. Mdr yardmcs, yzndeki mendili ekti. Memur: - Vallahi, dedi, alacak bir ey. Yeri, dmdz; kaymak gibi, evet, dmdz; inanlmayacak derecede dz. - Ya! Grdnz m? Hl direnecek misiniz? Benim duyurumu yaymlamamann olanaksz olduunu siz de anladnz, deil mi? Size bundan dolay zellikle minnet duyacam. Ayrca, bu olayn, bana, sizinle tanmak onurunu balam olmasndan da ok honutum. Kovalev, bu kez aadan almaya karar vermiti. Bu niyeti szlerinden de anlalyor ya... Memur:

- Bu duyuruyu yaymlamak, iin dorusu, nemsiz bir ey. Yalnzca, sizin bundan byk bir yararnz olacan sanmyorum. Siz bu ii kalemi gl bir insana verseniz de o bunu doal bir olaym gibi yazsa: sonra rnein, Kuzey Ars dergisinde (burada biraz enfiye daha ekti) bu makaleyi yaymlasa! Hem genlik yararlanr, (burada da haprd) hem halk ilgiyle okur. Mdr yardmcs, umutsuz bir durumda, gzlerini, masann zerinde duran bir gazetenin alt yanna edi. O ksmda tiyatro haberleri vard. Yz glmeye balad. Gazetede bir kadn sahne sanatsnn adn okumutu. Gzel bir kadnd. Elini cebine soktu, mavi bir kt para aratrmaya balad. O parayla gidilince tiyatroya, kalburst kimselerin oturduu koltuklarda oturulurdu. Fakat burnunu anmsar anmsamaz btn dlemleri darmadan oldu. Kovalev'in bu ackl durumuna memur da zlyor gibiydi. Bu ortakln onun derdini biraz olsun hafifleteceini dnerek birka sz sylemek istedi: "Banza byle bir i gelmi olmasna cidden zldm. Biraz enfiye ekmez misiniz? Hem banzn arsn giderir, hem de zntnz datr; ayn zamanda, basur memesine kar da iyi bir ilatr". Bunlar syleyen memur, Kovalev'e bir tabaka uzatmt. stelik tabakann kapanda apkal bir kadn resmi vard. Memurun bu dncesiz davran karsnda sabr tkenen Kovalev, fkeyle: - Anlamyorum, dedi, nasl hl iin alaynda olabiliyorsunuz? Grmyor musunuz ki, enfiye ekebilmek iin gerekli olan ey yok bende? Yerin dibine gesin enfiyeniz! Deil sizin kt enfiyeniz, enfiyelerin h olsa gzmde yok. Bunlar syledikten sonra, sinirleri bozulmu olarak, gazete ynetim yerinden kt; polis komiserliine doru yolu tuttu. Kovalev tam komiserin uykuya yatmak zere olduu bir srada vard karakola. Uzanan komiser, esneyerek, "yle tadn kara kara, iki saatik olsun bir uyku ekeyim," diyordu. Mdr yardmcsnn zamansz geldii besbelliydi. Polis komiseri sanatl eylere olsun, el sanat rnlerine olsun, ok meraklyd. Ama hazinenin yapt olan papelleri hepsine yelerdi. "yle bir ey ki..." derdi, "... daha iyisi can sal. Ne ekmek ister, ne su. Yer tutmaz, cebe girer; yere dse krlmaz.'' Kovalev'i ok yavan karlad. Ufak yollu da dokundurdu. Yemek stne incelemeye balamann zamansz bir i olacan, doann bile yle buyurduunu, tok karnna biraz dinlenmenin gerekli bir ey olduunu, (Kovalev, polis komiserinin, filozoflarn zdeyilerine pek yabanc olmadn grebilmiti) namuslu bir insann byle zamanlarda burnunu yitirmeyeceini, aktan aa duyumsatt. Komiserin szleri bizim kahramana pek dokundu. Unutmamak gerek ki, Kovalev ok alngan bir insand. Kiiliine yaplan her trl saygszl ho grebilirdi, ama toplumsal konuma ya da rtbeye kar saygszlk edeni dnyada balamazd. rnein tiyatro yaptlarnda kk rtbeli subaylar hakknda ileri geri szler sylenmesini kendi kendine uygun bulabiliyordu da, byk rtbeli subaylara dil uzatmalarna asla dayanamyordu. Komiserin onu byle karlamas yle arna gitti ki, kendisini tutamad; kafasn sallad; elini uzatarak, kurumlu bir tavrla: - Bu saldrgan szlerinizden sonra, ekleyecek hibir eyim kalmyor, dedi; hemen kt. Btn arln bacaklarnda duyarak, evine dnd. Gece oluyordu. Evi btn bu tatsz olaylardan sonra ona son derece pis, son derece i kapayc grnd. Kapdan ieri girer girmez ua van'la karlat. Uak, eski zaman derisinden yaplm minderin stne srtst uzanm, boyuna tavana tkryor, byk bir ustalkla da hep ayn yere nian alyordu. Bu terbiyesizce davran Kovalev'i bsbtn ileden kard. apkasyla uan alnna vurarak, "Sen hep byle aptalca ilerle uraadur," dedi. van bir hamlede yerinden srad; tella efendisinin paltosunu karmaya koyuldu. Binba, yorgun, zntl bir durumda odasna girdi; kendisini bir koltuun zerine att; derin derin birka soluk aldktan sonra: - Ey tanrm! dedi; nedir bu talihsizlik? Elim olmayabilirdi, ayam olmayabilirdi; kulam olmayabilirdi; ama bunlarn hepsi, bugnk durumumdan bin kez daha iyidir. Burunsuz bir adam! Ne demek bu? Ne ku, ne deve.

Burnumu bir savata, bir delloda falan yitirmi olsam, ya da kendim yitirsem yreim yanmayacak. Ama deil! Bir hi uruna! Hem de nasl? Bedava! Bir kopeklik bile karm olmadan. - Dnd - ama, hayr, olamaz! Bir burnun byle dmesi olmayacak ey. Ne trl dnrsen dn, olmayacak ey! Kesinlikle d gryorum; ya da bir dlem bu. Belki de, yanllkla su iiyorum diye tra olduktan sonra yzme srdm alkol itim. Bu van sersemi kaldrmay unutmu olacak. Ben de olduu gibi diktim sanrm. Binba, sarho olmadna iyice inanmak iin bir yerini imdikledi; ama o denli can yanmt ki, kendisini tutamayp bir lk att. imdiin acs, d grmediini, sarho olmadn, ona gereinden daha iyi kantlamt. Usulca aynaya yaklat. Yava yava gzlerini kaydrmaya balad. Belki de burnunu yerinde grecekti. Ama birden bire hzla geri dnd, "Aman Tanrm, ne maskara surat!" diye barmaktan da kendini alamad. Akl sr erecek ey deildi. Bir dme olsa yitirilen ya da bir gm kak ya da bir saat ya da bunlara benzer baka bir ey, ne ise! Ama burun!.. Peki, kim ald?.. stne stelik, kendi evinde! Kovalev, teker teker btn olaslklar gzden geirdi. Akla en yakn geleni, bu iin, o yksek rtbeli subay karsnn, Bayan Podtoina'nn bann altndan km olmasyd. Kzn Kovalev'e yamamak istiyordu. Kovalev de kzla cilvelemekten holanyordu. Fakat iin son aamaya yaklatn grr grmez yan izmeye balyordu. Hanmefendi niyetini biraz daha aa vurunca da btn btn kendisini geri ekiyor, tatl tarafndan tutturarak henz gen olduunu sylyor, grevinde ykselmek, sekinleebilmek iin daha be yl kadar beklemesi gerektiini, o zaman da ancak krk iki yanda olacan ekliyordu. O yksek rtbeli subayn kars, belki de, bunun acsn karmak iin Kovalev'e bir ktlk etmek istemi, bu ktl yapmak zere de parayla byc karlar tutmutu. nk burnun kesilmi olabileceini dnmek olanaksz bir eydi. Odasna kimse girmemiti. Berber van Yakovlevi de kendisini ta aramba gn tra etmiti. O gn akama dek burnu yerindeydi; ertesi perembe gn de. Pek iyi anmsyordu, bundan yana en kk bir kukusu yoktu; hem, bir yara ksa zamanda kapanmaz, byle kaymak gibi dmdz bir duruma gelmezdi. Kafasnda birtakm tasarlar gelitirdi: Bayan Podtoina'y mahkemeye verecek, belki de kendisine gidip ok aalayc bir davranta bulunacakt. O srada kapnn aralklarndan szlen bir k btn dncelerini yarm brakt. Demek ki, van dardaki mumu yakmt. Biraz sonra van, elinde amdan, ieriye girdi. Oda birdenbire aydnlanmt. Kovalev'in ilk devinimi, mendilini alp henz dne kadar burnu bulunan yeri rtmek oldu. Tek bu alk uak, efendisini bu kadar artc bir durumda grp aknlktan azn bir kar amasn. van daha odasna dnmemiti, darda yabanc bir ses iitildi. Biri, "Mdr yardmcs Kovalev burada m oturuyor?" diye soruyordu. Kovalev, kapy amak zere telala yerinden frlad: - Buyurun, diye bard, Binba Kovalev burada. eriye, favorileri ne fazla ak, ne fazla koyu, yuvarlak yzl, alml bir polis memuru girdi; o hani, bu yknn banda, sakiyev Kprs'nde grdmz polis memuru. - Efendim, burnunuzu yitirdiniz mi? - Evet, doru! - Bulundu da. Kovalev: - Ne sylyorsunuz? diye bard. Sevinten dili tutulmutu. Dudaklar, yz, amdann titrek nda prl prl, nnde duran polise bakt; sonunda: - Peki, nasl? diyebildi. - Tuhaf bir raslantyla! O kaarken yolda yakaland. Posta arabasna yerlemiti bile; niyeti Riga'ya kamakt. Pasaportu epey bir zaman nce, bir memurun adna hazrlanmt. En tuhaf da onu bir beyefendi sandm. Bereket versin, gzmde gzlm vard. Onun bir burun olduunu hemen anladm. Bendeniz miyopumdur da. rnein nmde duruyorsunuz, deil mi, yalnzca yznz grebilirim. O yzn stnde ne var? Burun mu? Sakal m? Hibirini ayrmsayamam. Kaynanam da, yani karmn annesi, o da yledir; hibir ey grmez.

Kovalev'in akl banda deildi. - Nerede imdi? dedi, nerede? Hemen koup gideyim. - Tela buyurmayn! Size gerekli olacan dnerek yanmda getirdim. Gariptir, btn i Vosnoenski Soka'nda berberlik eden bir haydudun elinin altndan kyor, kendisi de u anda tutukevinde. Sarholuundan ve hrszlndan epeydir kukulanyordum. gn nce de bir dkkndan bir dzine dme ard. Ama merak etmeyin, burnunuz salamdr; hibir yerine bir ey olmad. Polis memuru, bu szleri syleyerek, elini cebine daldrd; oradan, bir kt parasna sarlm olan burnu kard. Kovalev: - Evet, o! diye haykrd, ta kendisi! Sizi bir ay imeye arsam, kabul buyurmaz msnz? - Bu byk dostluunuzdan dolay size son derece minnettarm. Ama u anda olmaz. Buradan ktktan sonra bir slahevine gitmek zorundaym... u son gnlerde de yaam nasl pahallat. Yanmda da kaynanam var, yani karmn annesi; ayn zamanda ocuklarm da var. Bydkleri zaman adam olacak gibi grnyor; akll olan; gel gelelim okutup bytmek iin param yok. Memur gittikten sonra, Binba, tanmlanamaz bir ruh durumu iinde, birka dakika kprdamad. Neden sonra, o da g bel, grmeye, duyumsamaya balad. Birden bire gelen mutluluk onu ite bu duruma sokmutu. Sonunda, korka korka, bulup getirdikleri burnunu iki avucuna ald; bir daha, dikkatle bakt. - Evet, o! Tastamam kendi burnum! diyordu. te sol yannda da dn gece ortaya kan sivilce... Kovalev, sevincinden nerdeyse glecekti. Ama bu dnyada hibir ey srekli deil; bu nedenle de nee, ikinci dakikada, birincidekinden farkldr; ncde bir derece daha zayflar, sonunda btn btn yok olur, eski durumumuza dneriz; suda genileyen halkalarn, sonunda suyun yzeyiyle bir olup yitmesi gibi. Kovalev dnmeye balad. Sorun henz tmyle bitmemiti. Geri burnu bulunmutu, ama imdi, bir de onu yerine yaptrmak vard. - Ya tutmayverirse? Bunu dnr dnmez, benzi kl gibi oldu. Anlatlmaz bir korku iinde, masaya atld, aynay ald. Burnu arpk yaptrmamalyd. Elleri tir tir titriyordu. zene bezene burnu eski yerine yerletirdi. Felaket! Tutmuyordu!.. Azna gtrd, Hohlayp soluuyla stt, ondan sonra, iki yanann arasndaki dzlk yere yeniden yerletirdi. Bouna! Hibir ey ie yaramyordu. "Ee! Tutsana be ba belas!" dedi. Burun tahtadan gibiydi; masann stne dt, mantar sesine benzer tok bir ses kard. Kovalev'in yz sinirli sinirli krt. Can sklarak, "Hi mi tutmayacak acaba!" dedi. Burnunu birka kez yerine gtrd, ama btn abalar boa kt. Kovalev, van' ard, ayn yapnn en gzel dairesi olan birinci katta oturan doktora gitmesini syledi. Doktor, zarif, yakkl bir adamd. Pomatl favorileri, gen ve din bir kars vard. Her sabah elma yer, azn da grlmemi derecede temiz tutard. Sabahlar eyrek saat suyla alkalar, be eit frayla dilerini ovard. Doktor hemen biraz sonra grnd. Bu ykmn bana ne zaman geldiini sorduktan sonra, Kovalev'in enesinden tuttu; baparmayla, burnu yerine bast. yle ki, Kovalev'in ba hzla geri gitti, kafasnn arkas duvara arpt. Doktor, "Zarar yok!!" dedikten sonra kafasn duvardan ayrd, nce biraz saa evirmesini rica etti; sonra, burun yerine dokunarak; "Hmm!" dedi. Ban bir de sola evirmesini syledi, bir daha dokundu, yine; "Hmm"! dedi, sonra bir fiske vurdu. Kovalev kafasn, dilerine baklacak bir beygir gibi, geri ekti. Doktor o incelemeyi de bitirdikten sonra ban sallayarak, dedi ki: - Hayr! olanaksz! Bu durumda kalmanz en iyisi, nk daha kt olabilir. kukusuz, bu burun yerine taklabilir; isterseniz imdi, hemen takaym. Ama inann, daha kt olacak. - yi! Ama byle burunsuz ne yaparm? Bundan daha kts olamaz ki! Siz bunun ne demek olduunu bilmiyorsunuz. Bu maskara gibi suratla kimin karsna kabilirim? Bir sr tannm dostum var; bugn bile, iki eve, akam ziyaretine gitmem gerekiyor. Birok insan tanr beni. rnein, Dantay yesi ehtarev'in kars, sonra Bayan Podtoina, yksek rtbeli bir subayn ailesi; geri bu olaydan sonra kendisiyle daha ok polis

araclyla greceim, ama... Kovalev sanki yalvaryordu: - Tanr akna! Nasl olursa olsun, pek yakmasa bile zarar yok, yeter ki, tutsun. Ara sra, decek gibi olduu zamanlar, elimle hafife bastrmaya da razym. Dans falan da etmem zten. Bunun iin dmesinden korkum yok. Vizite cretine gelince elimden geldii kadar sizi honut etmeye alrm. - Yoo! Kesinlikle! Ben para canls bir adam deilim. Bu benim yntemime, sanatma aykrdr. -Doktor ne hzl konuuyordu, ne yava; ama szleri yle bir inandrcyd ki!- vizite creti olarak ufak bir ey alrm; o da mterilerimi krmamak iin. Burnunuzu da yaptrabilirim; ama, vallahi, inanmyorsanz ant ieyim, daha irkin olacak. Olduu gibi brakn, daha iyi. Bol bol souk suyla ykayn. Burunsuz olarak da, burunluymu gibi rahat edeceksiniz. Yalnzca, size baka bir ey salk verebilirim. Burnunuzu biraz ispirtoyla birlikte bir kaba koyun; ya da daha iyisi, bir kavanoza iki orba ka votkayla biraz scak sirke... ok para kazanacaksnz. ok para istemezseniz, burnunuzu ben bile satn alabilirim. Kovalev, umutsuz bir durumda: - Hayr! Hayr! Bu trl para kazanmak istemiyorum. Satmayacam. Yitip gitsin daha iyi. - Balayn, dedi doktor; size yararl olmak isterdim... Ama ne yapalm? Grdnz, elimden geleni yaptm. Doktor, ite byle syleyerek, soylu bir tavrla dar kt. Kovalev onun yzne bile bakmad. Bitkin ve perian bir durumdayd, doktorun siyah fraknn kollarndan sarkan, gmleinin kar gibi beyaz, tertemiz kollarndan baka bir eyin ayrmna varamamt. Ertesi gn Bayan Podtoina'ya bir mektup yazmaya karar verdi; dava sorunu iin deil de, nerisine gnl holuuyla raz olacak m, olmayacak m, bunu anlamak iin. te mektup: "Sayn Bayan Aleksandra Grigorievna, u artc davrannza bir anlam veremiyorum dorusu. Byle davranmakla elinize bir ey geeceini ve beni kznzla evlenmek zorunda brakacanz sanyorsanz aldanyorsunuz. Ba dalavereci roln oynadnz burun oyununun u anda bizce tmyle aydnlanm bulunduundan emin olabilirsiniz. Hi beklenmedik bir zamanda yerinden ayrl, ka, klk deitirip bir memur kimliine brnmesi ve sonunda, gene kendi grnyle ortaya kmas, sizin ya da paranzla tutulmu baz kimselerin, cidden ok namusluca yaptklar sihirbazlklardan baka bir ey deildir. Sz konusu burun, bugn akama dek yerine yerletirilmezse, yasal yollara bavurmak zorunda kalacam nceden haber vermeyi kendime bir grev saydm. Yeri gelmiken, sayglarm sunmakla onur duyarm. Hizmetkrnz, Platon Kovalev" "Sayn Bay Platon Kovalev, Mektubunuz beni pek artt. Dorusu ya bu denli haksz saldrlarnza hedef olacam hi sanmyordum. Size nceden bildireyim ki, szn ettiiniz kimseyi, ne kendi klyla, ne de klk deitirmi olarak, hibir nedenle evime kabul etmi deilim. Evime yalnzca Filip vanovi Potanikov geldi. Doru; ama bundan ne kar? O kzmla evlenmek istedi; davranlar kibar, ahlak temiz, ok bilgili bir adamdr, ama gene de ben kendisine bu konuda hibir umut vermedim. Bir de burnunuzdan sz ediyorsunuz. Bununla burnunuza kar glmek niyetinde olduumu sylyorsanz, yani size usulen bir ret yant vereceimi ileri srmek istiyorsanz, bu sznze ayrca aarm. nk ben tmyle tersini dnyorum. Byle olduunu siz de bilirsiniz. Kzmla yasal yolla evlenmek istiyorsanz sizi hemen sevindirmeye hazrm. Bu her zaman iin, benim de en byk isteimdir. Her zaman emrinize hazr olduumu bildirmekle onur duyarm. Aleksandra Podtoina"

Kovalev, mektubu okuduktan sonra: - Hayr! Bu ite onun hibir suu yok, dedi. Bu mektubu yazan insan yle bir su ilemi olamaz. Binba bu trl ilerin ustasyd; Kafkasya'dayken onu birok kez aratrma yapmaya gndermilerdi. - Peki bu durumda, diyordu, byle bir ey nasl oluyor, niin oluyor? Hey Tanrm! Kollar yanna dt. Bu arada, btn kent, artc olayn dedikodusuyla alkalanyordu. yky, en ufak ayrntsna varncaya dek, mal bulmu maribi gibi, iire iire anlatyorlard. Aslnda, o zamann kafalar bu trl olaanst eylere inanrlard. Bir sre nce de halk bir manyetizma merakdr sarmt. Konuennaya Soka'nda dans eden sandalyelerin yks zerinden henz ok zaman gememiti. Bundan dolay mdr yardmcs Kovalev'in burnunun saat sularnda, Nevski Caddesi'nde dolat konusunda anlatlan yklere amamaldr. Merakllar, akn akn, burnu grmeye gidiyorlard. Biri, burnun Yunker maazasnda olduuna antlar iti; onun zerine halk maazaya yle bir saldrd, maazann n yle bir kalabalkla doldu ki, polis, gvenlii salamak iin, ie karmak zorunda kald. Geceleri, tiyatrolarn dalma zamanlarnda, eitli ekerlemeler, rekler satan ve iini ok iyi bilen kibar klkl, favorili bir esnaf, maazann karsna salam tahtadan, kat kat, sralar yapt. Merakllar seksener kopek vererek bunun zerine kp burnu oradan seyredeceklerdi. Emekli bir albay sabahleyin erkenden evinden kt, burnu grmek zere buraya geldi. tile kakla kalabaln iine sokuldu; ama, maazann penceresinde, burun yerine ynden yaplm sradan bir gmlekle ta basmas bir resimden baka hibir ey gremeyince pek fkelendi. Resimde orabn eken bir gen kz vard. Bir de, srtnda n ak bir yelek, ufack sakall genten bir bey, bir aacn tepesinden kza bakyordu. Resim oraya aslal on yldan ok olmutu. Albay, "Bu halk da bu kadar zrva, bu kadar budalaca martavallarla nasl byle coturuyorlar?" diye sylene sylene geri dnd. Derken bir grlt koptu. Kovalev binbann burnu grnmt. Ama Nevski Caddesi'nde deil de Tavride Bahesi'nde. Zaten oktan beri orada olduunu sylyorlard. Husrev Mirza bile, burada oturduu zaman bu artc doa oyunu karsnda aknlktan aknla dyordu. Tp Akademisi rencilerinden birka, oraya inceleme yapmaya gitmilerdi. Yksek tabakadan bir hanmefendi, bahenin yneticisine zel bir mektup yazm, kendisinden, ocuklarna bu az grlr olay gstermesini, ahlaksal aklamalar yapmasn rica etmiti. Bu olaylar kibar takmn epey oyalad. yk daarcklarn tmyle boaltm ve toplantlar hi karmayan kibar beyler, bayanlarn hep bu konudan sz ederek gldrrlerdi. te yandan da, dnen, akl banda insanlardan, kk bir kalabalk pek honut grnmyordu. Bir efendi, fkeli fkeli, bu uygarlk yzylnda, bu trl samalarn, bu anlamsz uydurmalarn yaylmasna, hkmetin bu konudaki ilgisizliine ayordu. Bu efendi, besbelli, hkmetin btn ilere el koymasn isteyen kalabalktan olmalyd. Hani karyla koca arasndaki gnlk kavgalara dek. Ondan sonra... Ama yk burada, yeniden, kaln bir bulut tabakasyla kapanr. Bundan sonra ne olduu konusunda da hibir ey bilinmez. III u dnyada ne olmadk eyler olur! Olaylar da, ou zaman, inanlacak gibi deildir. O, Dantay yesi klnda gezen, kentte bunca grltye yol aan burun, sonunda, nasl oldu bilinmez, eski yerine dnd. Yani Binba Kovalev'in iki yanann tam orta yerine. Bu, 7 Nisan'da oldu. Kovalev, sabahleyin uyanp da aynaya ylesine bir baknca burnunu yerinde grd. Elini gtrd; ite, tastamam kendi burnuydu. "Yaasn!" diye bard; nerdeyse, odann iinde, sevinten yalnayak, oynayp zplamaya balayacakt; ama van'n gelmesi buna engel oldu. van'dan, yzn ykamak iin, su istedi. Ykandktan sonra gene aynaya bakt. - Burun yerindeydi. Bir pekirle kuruland, yeniden aynaya bakt. - Burun gene yerindeydi. - Bak bakalm van, dedi, burnumun stnde sivilcemsi bir ey var sanrm.

Bir yandan da yle dnyordu: "Ya imdi van bana, 'Hayr, efendim, yalnzca sivilce deil, burnunuz da yok!' deyiverirse?" Ama van: - Hayr, sivilce falan hibir ey yok. Burnunuz sapasalam; diye yant verdi. Binba, "Gzeel!" dedi; ondan sonra parman aklatt. O srada, kapdan st dkm kedi gibi, korka korka, berber van Yakovlevi grnd. Kovalev, ta uzaktan: - abuk syle, diye bard, ellerin temiz mi? - Temiz. - Atyorsun! - Vallahi temiz, efendim! - Peki! Haydi bakalm. Kovalev oturdu. van Yakovlevi onun boynuna bir pekir ilitirdi; bir anda btn sakalyla yznn bir ksmn tccar dnlerinde sunulan kremaya benzer sabun kp iinde brakt. Yakovlevi, burnu grnce kendi kendine, "Grdn m?" dedi; sonra eildi, sadan soldan, bir gzel inceledi: "Bak hele!" dedi, "hi belli deil!" Uzun uzadya burnu seyretti. Sonunda, dikkatle, kolayca dnebileceiniz bir zenle ve iki parmayla, ucundan tutacak oldu. van Yakovlevi'in yntemi byleydi. Kovalev: - Yava ol! Yava! Dikkat et! diye bard. van Yakovlevi'in eli yanna dt. Ba dnd; yle ard ki, bu derecesi hi bana gelmemiti. Sonunda, usturay zenle sakaln zerinde yrtmeye balad. Ama elini dayayacak bir burun olmad m, bu i ne kadar g oluyordu? Neyse; baparman kh yzne, kh alt enesine bastrarak, zar zor, iini bitirdi. Her ey hazr olduktan sonra, Kovalev, arabuk giyindi, bir faytona atlad, doru ekerlemeciye gitti. eriye girerken daha kapdan bard: - Garson! Bana bir fincan ikolata! Ayn zamanda da aynaya bakmay unutmad. Burnu yerindeydi. Dnd, gz ucuyla ve alayc bir tavrla, biraz tede oturan iki subay szd. Birinin burnu yelek dmesi kadar ya vard, ya yoktu. Oradan knca Bakanlk zel kalemi mdrlne urad. Bir ii kovalyordu. Vali yardmclna istekli olmutu; vermezlerse, mdr yardmclna razyd. Kabul salonuna girdiinde, bir daha aynaya bakt; burnu hep yerindeydi. Ondan sonra gene bir mdr yardmcs, yani gene binba olan bir arkadan grmeye gitti. Bu adam ok alayc bir arkadat. Onun aka yollu szlerine karlk, Kovalev, hep, "Sen yok musun sen? Ne kfir, eysin!" derdi. Yolda yrrken dnyordu: "imdi binba beni grr grmez kahkahay basmazsa, her ey yerli yerinde demektir." Ama arkada onu hibir ey yokmu gibi karlad. Kovalev, "ok iyi! Pek gzel! ler yolunda!" diye dnd. Yolda, kzyla birlikte, o yksek rtbeli subayn karsna, Bayan Podtoina'ya raslad. nlerinde saygyla eildi. Onlar da ona neeli szlerle karlk verdiler; demek ki, hibir eksii yoktu. Epey konutu. Sonra cebinden bir tabaka kard - bu ii inadna yapyordu-, burnunun iki deliine de enfiye ekti. Kendi kendine yle diyordu: "Ah, kadn milleti! Namussuz millet! Haydi bakalm; almayacam ite kzn. yle bedava yere par amour olmaz.'' Bu olaylardan sonra binba Kovalev, Nevski Caddesi'nde, tiyatrolarda, her yerde sanki hibir ey olmam gibi, dolap duruyordu. Burnu da bir ey olmam gibi hep yznde duruyor, bir zamanlar ayrlm olduunu belli etmiyordu. O gnden sonra Kovalev'i hep neeli grdler. Yznde bir glmseme, durmadan, btn gzel kadnlarn peinde dolayordu. Bir kez, Gostine'deki dkknlardan birinde nian kordelesi alrken bile grld. Niin alyordu, anlayamadk. nk kendisine nian falan verilmi deildi. Geni imparatorluumuzun kuzey bakentinde ite byle bir yk geti. Ancak imdi bu yky yeniden dnnce, iinde olmayacak eyler bulunduunu gryorum. Burnun yerinden ayrlmas, byle birok yerde Dantay yesi klnda dolamas, ne denli anlalmaz bir olay olursa olsun, o konu ayr; ama Kovalev gazeteye bir burun iin duyuru verilemeyeceini nasl anlamad? Duyuru cretlerinin yksekliinden sz etmek istemiyorum; o denli elisk bir insan deilim nk. Ama, bu iin yakksz, irkin bir i olduunu nasl anlayamad. yi ama, nasl oluyor da burun pimi bir ekmein iinden kyor, sonra nasl oluyor da van Yakovlevi?....

Hayr, aklm ermez bu ie. Gerekten, aklm ermez. Ama en ok atm, en ok akl erdiremediim baka bir nokta da, yazarlarn bu trl konular alp ilemeye kalkmalar. nann bana, bu aklanamaz. Akl erdiremiyorum. nce, lkenin bundan hibir yarar yok; sonra... Yarar gene yok. Ne olduunu bir trl anlayamyorum... Ama ne derseniz deyin, baz noktalar... yle ya, hangi iin bir artc yn yok! Gene de insan, biraz dnnce bu ykde bir eyler bulmuyor mu? Ne derlerse desinler, yeryznde bu trl olaylar oluyor; binde bir, ama oluyor!..

FAYTON B*** kasabas *** svari alaynn gelmesi zerine ok enlendi. O zamana dek, insan, orada skntdan patlayacak gibi olurdu. Raslantyla yle bir geip de bask evler arasndaki sokaa ters ters bakan kerpi evlere bir gz atacak olsaydnz, stnze tanmlanamaz bir zn ker, iiniz byk gaflardan ya da kumardaki ar tlmelerden sonra duyulan, o bilinmez i karartc duyguyla dolard; ksaca insan, kendisini iyi duyumsamazd. Yamur, evlerin svalarn bozmu, ak duvarlar alacal bulacal bir duruma getirmiti. Damlarn ou, btn gney kentlerimizde olduu gibi, sazla rtlyd. Belediye Bakan (5) grnmn gzellii iin, epey zaman nce bahelerdeki aalar kestirmiti. Sokaklarda bir tek canlya raslanmazd; yalnzca, zaman zaman bir tek horoz, stndeki bir kar tozla yumuak bir yasta dnm olan yolun bir yakasndan br yakasna geerdi; bir para yamur yasa toz hemen amurlard; Belediye Bakan'nn Franszlar adn verdii iri ba hayvanlar gelip hazla bu amura uzanrlar, burunlarn havaya kaldrarak yle brrlerdi ki, yoldan geen gezginlerin atlarn kamlamaktan baka umarlar kalmazd. Zaten B*** kasabasnn sokaklarnda bir gezgine raslamak da olduka gtr. Kimi zaman, ama o da ok seyrek, srtnda Nankin kumandan yaplm sar bir redingot, kk bir arabada, un uvallarnn zerine kurulmu, on bir kyls olan bir tara soylusunun, peinden bir tay koan doru bir ksra krbalayarak getii grlr. nsan pazar yerinde bile gnln elendiremez. Terzinin evi, pazar yerine yzn deil, kesini vermi, aptal aptal bakmaktadr. Karsnda iki pencereli, n tatan bir yap on be yldr bitirilmemi olarak durur. Sonra, Belediye Bakan'nn o zamann beenisine gre yaptrd kl rengi bir han gelir; o uzak genlik yllarnda (Belediye Bakan, henz le uykusuna yatmay ve akamlar uyumadan nce bir bardak frenkzm erbeti imeyi alkanlk edinmedii zamanlarda) teki yaplara rnek olsun diye bu han yaptrmt; geri kalan yaplar saptan samandand. Alann orta yerini birka esnafn dkknlar kaplar; yle bir bakta gze arpanlar bir tepsi gevrek, krmz ba rtl bir kyl kadn, bir uval sabun, bir iki kilo ac badem, biraz tfek samas, pamuklu kumalar, bir de her zaman kapnn kysnda halka oyunuyla (6) vakit geiren iki memurdur. *** svari alay gelince her ey deiti. Sokaklar daha kl oldu, daha canland. Bask evler, ara sra sokaklardan fidan boylu, ba tyl bir subayn getiini grebiliyordu; bu subaylar, ou zaman gidip teki arkadalarn bulurlar; onlarla oturup meslekte ykselmekten, baka yerlere atanmaktan sz ederler; ttn trlerinden konuurlar ya da, generalden sakl, drokisine (7) iskambil kd ekerlerdi; bu drokiye alayn drokisi demek daha doru olur. O kadar ok elden ele gemitir ki! Bakarsnz bugn bir binbann elindedir; yarn bir temenin ahrna ekilir; sekiz gn sonra bakarsnz o binbann emir eri ayn arabay yalyor. itlerin zeri asker apkalaryla donatlm gibiydi; her zaman birka kapnn iinde kuruni kaputlar asl dururdu; sokak aralarnda, bir ayakkab frasnn kllar kadar gr bykl askerlere raslanrd. Bu byklar, her yerde grnrd. Elinde sepetlerle kadnlar pazara geldi mi, omuz balarnda hemen bir byk biterdi.

O zamana dek, kasabann hepi topu iki kiiden oluan sosyetesini subaylar epey canlandrdlar. Bu iki kiiden biri, bir zango karsyla ayn evde yaayan yarg, teki de Belediye Bakan'yd. Bakan, eni konu akll bir adamd; bir tek eksii vard: sabahtan akama, akamdan da sabaha dek uyumas. Tugay komutan, kararghn B***'ye taynca, bu sosyete hem kalabalklat, hem ekicileti. Ekinlerini, tavanlarn, hanmefendinin smarladklarn dnen, o zamana dein kimsenin grmedii tara soylular, unutmaya baladklar iskambil oyunlarn subaylarla oynayp anmsamak iin kasabaya nem vermeye baladlar. Gzel bir gnd, ne iin olduunu ne yazk ki anmsamyorum, general byk bir akam yemei verdi; len iin mthi hazrlklar yapld. Mutfakta ileyen baklarn akrts, ta uzak mahallelerden duyuluyordu. Pazarda ne varsa, hepsi topland. O kadar ki, yargla zango kars biraz pelte, biraz avdar reiyle yetinmek zorunda kaldlar. Generalin kk avlusu her trl arabayla tklm tklmd. arllarn hepsi erkekti: alayn subaylar ve evreden gelen kimi iftlik sahipleri. Bu sonuncular iinde en ok gze arpan Pitagor Pitagoravi ertokutski'ydi; B *** ilesinin en parlak soylularndan olan bu kii, seimlerde en ok grlt yaratanlardand; generale de gsterili bir arabayla geldi. Bir zamanlar svari alaynn gzde, parlak subaylarndan biriydi; alaynn karargh kurduu yerlerde balolar, toplantlar karmazd. Bu konuda, Simbirsk eyaletlerinin btn tombul gen kzlarndan bilgi edinilebilir. u "kark" dediimiz olaylardan birinin sonucunda mesleinden istifa etmek zorunda kalmam olsayd, n kukusuz teki eyaletlere de yaylacakt: birine tokat m atmt, yoksa birinden tokat m yemiti, pek iyi anmsayamyorum; yalnzca bildiim bir ey varsa, alayndan ekilmesini rica ettiler. Buna karn kendisince deerini pek yitirmedi. Asker biimi dikilmi beli yksek bir giysi giyiyor, byk brakyor, mahmuz takyordu; soylular kendisinin bir zamanlar piyade olduunu sanmasnlar diye! Piyadelerden hi holanmaz, onlara birtakm alayl adlar takard. Panayrlardan eksik olmazd; bu panayrlara btn Rusya, yani nineler, ocuklar, kzlar, iman iftlik sahipleri, insann dnde bile gremeyecei trl trl arabalarla gelir, elenirlerdi. Bir yerde bir svari alaynn karargh kurduunu haber almaz m, hemen oraya giderdi. Subaylarn gzlerinin nnde arabadan aaya ustaca srar, hepsiyle abucak ahbap oluverirdi. Son seimler srasnda, soylulara gzel bir len vermi; kendisini bakan seerlerse hepsinin ilerini pek iyi yoluna koyacan bildirmiti. Ksacas, tara deyiiyle, bir soylu yaam sryordu. Adamakll gzel bir kzla evlenmiti; kzn iki yz can, birka bin ruble de eyizi vard. Alt gzel beygir, yaldzl kilitler, evcilletirilmi bir maymun. Fransz bir vekilhar yznden sermaye hemen kediye yklendi; iki yz kylye gelince: bunlara kendi iki yzn de ekledi, hepsini birtakm ticaret ileri yapmak zere karlk olarak gsterdi. Tek szckle, anl erefli, pek gzel bir iftlik sahibiydi. Generalin leninde baka tara soylular da vard; ama, onlardan sz etmesek de olur. teki arllar, hep alayn subaylaryd, bunlar arasnda bir albayla olduka iman bir binba vard. ri yar, iman bir adam olan general, subaylarn da dedii gibi iyi bir stt; kaln, etkili bir sesle konuurdu. Yemek olaanstyd: en nefis balklar, av etleri, bldrcnlar, keklikler, kukonmazlar, mantarlar; hepsi gsteriyordu ki, dn akamdan beri ahbann gzne bir damla uyku girmemiti; ayrca, drt er ellerinde satrlar, salal ve pelteli yemeklerin hazrlanmasnda btn gece ona yardm etmilerdi. ieler de trl trlyd: uzun boyunlu Bordeaux ieleri, iman karnl Madera ieleri ve olaanst bir yaz gn, ardna dek ak pencereler, masann zerinde buzla dolu tabaklar, oradan buradan dar frlam frak nlkleri, generalin sesinin egemen olduu kardan karya konumalar, ampanya ieleri, ksacas her ey birbirine uygundu. Yemekten sonra midelerinde ho bir arlk duyarak sofradan kalktlar; hemen pipolarn, ubuklarn yaktlar, ellerine kahve fincanlarn alarak taraaya getiler. General, gler yzl, ince tavrl gen yaverine: - te imdi tam zaman, dostum! dedi. Sana zahmet, u doru ksra buraya getiriversene. Siz de dncenizi syleyin beyler -general burada piposundan bir soluk ekti.- Daha yeterince baklamad. Ne yaparsnz, bu

musibet yerde doru drst bir ahr yok ki! Ama ne hayvan... puf, puf... iyi bir hayvandr. ertokutski sordu: - oktan beri mi bu hayvan... puf, puf... zt- devletlerinizde bulunuyor? - Puf, puf, puf... puf, hayr, pek ok olmad. ki yl nce haradan almtm. - Zt- devletleri hayvan burada m eittiler, yoksa eitilmi mi aldlar? - Puf, puf, pu, pu, pu... u... uf; burada, burada. Bu szlerinden sonra, general bir duman bulutu iinde gzden yitti. Tavladan darya bir er frlad; bir nal sesi iitildi; beyaz gmlekli, kapkara bykl baka bir er grnd; rkek bir at, yularndan tutmu, ekerek getiriyordu. Hayvan, sert bir hareket yapt, ban birden kaldrnca yere melmi olan eri byklaryla birlikte havalandracakt. Er, at evin nndeki taraaya doru ekerek: - Yava Agrafena vanovna, yava! dedi. Ksran ad Agrafena vanovna'yd. Gzel bir gneyli kz gibi, hoyrat ve salklyd; nallaryla taraann duvarna vurdu ve birden bire durdu. General piposunu brakarak keyifli keyifli Agrafena vanovna'y seyretti. Albay, taraann basamaklarndan inerek Agrafena vanovna'y burnundan yakalad. Binba geldi, bacan okad. teki arllar, hayran hayran, dillerini aprdattlar. ertokutski de indi, hayvana arkasndan sokuldu. Asker, gemi elinden brakmadan, esas durua geti; arllara, yiyecekmi gibi bakt. ertokutski: - ok gzel at, dedi. Yrynn nasl olduunu sorabilir miyim zt- devletlerinden? - Ooo, yry olaanst!.. Yalnz u aptal salk memuru birtakm haplar verdi de iki gndr hayvan durmadan haprp duruyor. - ok gzel, ok gzel hayvan! Zt- devletlerinin hayvanlarna uygun bir de arabalar vardr, yle deil mi? - Araba m? Bu, bir binek hayvan ama! - Biliyorum, biliyorum. Yani zt- devletlerinin teki atlarna gre bir arabalar olup olmadn sormak istemitim. - Haaa! Dorusu, arabadan yana biraz yoksulum. u kan gezi arabalarndan bir tane almak isterdim. imdi Petersburg'da olan erkek kardeime yazdm; ama gnderip gndermeyeceini henz bilmiyorum. Burada albay da sze kart: - Bana kalrsa, efendimiz, Viyana'dan baka yerde gzel araba bulunmuyor. - ok doru, puf, puf, puf... ertokutski: - Evet efendimiz, bende olaanst gzel bir Viyana arabas var. - Onunla m geldiniz? - Yoo, hayr! Bu, bir ey deil, uraya buraya giderken kullanrm, oysa teki ty gibi hafiftir; iine bir kuruldunuz mu sanki nineniz sizi beikte sallyor sanrsnz. - Yaa, ok rahat demek? - Son derece rahat! Ne yastklar! Ne yaylar! Seyretmeye doyamazsnz! - Pek gzel, pek gzel! - Ayn zamanda da geni! Bir benzerini asla grmedim, efendimiz! Ben askerken ekmecelerine on tane rom iesi, yirmi paket ttn, alt kat niforma, amar, iki tane de ok uzun ubuk koyardm, sandnaysa koca bir kz sar. - Ne iyi, ne iyi! - Drt bin rubleye aldm, efendimiz. - Bu fiyata gre ok gzel olmal. Kendiniz mi smarladnz? - Hayr, efendimiz, iyi bir raslantyla elime geti; ocukluk arkadalarmdan biri satn almt, yaman adamdr. Zt- devletleri kendisiyle ne gzel anlardnz. Onunla karde gibi yaardk, itiimiz su ayr gitmezdi. Arabay kendisinden bir iskambil oyununda kazandm. Zt- devletleri yarnki le yemeini evimde yeme onurunu balarlar m bendelerine? Gelmiken kendilerine arabay da gsterirdim. - Ne diyeyim bilmem ki. Yalnz pek olmaz da... Subay arkadalarmla birlikte gelmeme izin verir misiniz? - Rica ederim, sayn subaylarnz da zellikle aryorum. Sizleri evimde grmekten onur duyacam, efendim. -Albay, binba ve dier subaylar saygyla eilerek, kendisine teekkr ettiler.- Bana kalrsa efendimiz, bir ey satn alnd m en iyisinden alnmal; yoksa paray sokaa atm olursunuz. Yarn buyurduunuzda, size iftliimde yaptm baz yenilikleri gstereceim...

General ona bir bakt ve gene azndan bir soluk duman kard. ertokutski arsndan ok honuttu, iinden trl trl salalar, hamur ileri smarlyor; subaylara neeli neeli bakyordu. Onlar da baklarndan ve selama benzeyen hafif beden devinimlerinden anlalaca gibi kendisiyle yaknlklarn artrdlar. ertokutski serbest bir tavr taknd; sesi derin honutluun belirtisi olarak, yumuad. - Zt- devletleri evin hanmyla da tanacaklar. General, byklarn okayarak: - ok mutlu olacam, dedi. ertokutski ertesi gnk lenin hazrlklaryla uramak iin hemen kp evine gitmek istemiti. apkasn bile almt; ama nasl oldu bilmiyorum, biraz gecikti. Tam o srada whist masalar odaya konuldu; ok gemeden, oynayacak olanlar masalarn evresinde drder drder oturmulard. Mumlar getirtildi. ertokutski whist masasna oturmakta epey duraksad; ama subaylarn diretmesi karsnda, reddederse bunun incelik kurallarna aykr deceini dnd. Oturur oturmaz nnde bir bardak pun grd; dalgnlkla, bir yudumda btn barda yuvarlad. ki el oyundan sonra kolunun altnda bir bardak pun daha grd; yeni bir dalgnlkla, onu da yuvarlad: - Gerekten, baylar, artk benim ekilmem gerek, demeyi de unutmad. Bununla birlikte yeni balayan oyuna girdi. O zamana dek genel olan konuma paralanmaya, kk, dank konumalara dnmeye balamt. Oyun oynayanlar olduka sessizdiler, ama teki arllar, onlarn tersine bir yana ekilmiler, divanlarn zerinde gevezelik edip duruyorlard. Bir kede, bir yzba, dilerinin arasnda bir pipo, altnda bir yastk, can kulayla kendisini dinleyen bir kalabala olduka byk bir kolaylk ve akclkla, bandan geen ak servenlerini anlatyordu. Elleri iki iri patatese benzeyen, son derece tombul bir tara soylusu, tatl tatl bakarak onu dinliyor; arada srada da, ksack kolunu arkasna atarak tabakasn karmaya alyordu. Baka bir kede svari blnn eitimi konusunda ateli bir tartmaya tutumulard. Kz yerine iki defa bacak oynayan ertokutski, ikide bir bu konumaya da karyordu. Sorularnn konuulan eylerle hi de ilgisi olmad halde oturduu yerden baryordu: "Hangi yl?" ya da "Hangi alayda?" Sonunda, yemekten birka dakika nce oyun bitti, oyun stne konumalar gene de sryordu. Oyundan herkesin kafas imie benziyordu. ertokutski epeyce kazanmt; bununla birlikte, hibir ey almadan kalkt; bir sre mendili olmayan bir adam duruuyla bekledi durdu. Sofra hazrland. Pek doal olarak araplar boldu. ertokutski sanda bir ie, solunda bir ie grnce, kendisini, pek de ayrmna varmadan, bardan doldurmak zorunda duyumsad. Sofrada uzun, ama biraz da garip bir konuma balad. 1812 savanda bulunmu olan yal bir iftlik sahibi, asl esas olmayan bir arpma yks anlatt; sonra nedendir bilinmez, bir srahi kapan alp pastann iine batrd. Daldklarnda saat, gece yarsndan sonra bulmutu. Arabaclardan kimileri, efendilerinin kollarna girip, onlar sepet gibi, arabalarna atmak zorunda kaldlar. ertokutski, arabasnn iinde, btn soyluluuna karn, yle bir salland; derin derin selamlar veriyor, komutann yannda ban yle eiyordu ki, byklarnda kalan iki tane dulkadnotunu eve dek getirdi. Eve geldiinde herkes uyumutu; arabac g bela oda hizmetisini bulabildi; oda hizmetisi efendisini ald, salondan geirdi, orada bir hizmeti kadna teslim etti. Onun yardmyla ertokutski, g bela yatak odasna girdi, kar gibi beyaz bir gecelik iinde bsbtn gzel grnen gen karsnn yanna uzand. Kocasnn yataa d onu uyandrmt. Biraz gerindi, kalarn att, gzlerini kez krptrdktan sonra at; yar kzgn, yar glmser bir edayla bakt; kocasnn bu sefer, hi de okamak niyetinde olmadn grnce can skntsyla yeniden te yana dnd, taze yana kolunun stnde, hemen uyudu.

Evin gen hanm, kyde erken denemeyecek bir saatte uyand. Kocas durmadan horluyordu. Kendisinin aa yukar sabahn drdne doru eve geldiini anmsad, bunu dnerek de uyandrmaya kyamad. Kocasnn Petersburg'dan getirdii terlikleri giydi, srtnda bir alayan gibi dklerek vcudunu saran sabahl, tuvalet odasna girdi; orada kendisi gibi taze bir suyla ykand, sonra da gelip aynasnn nne yerleti. Hemen anlamt ki, bu sabah hi de fena deildi. lk bakta pek nemli grnmeyen bu durum onu her zamankinden iki saat daha ok ayna karsnda durmak zorunda brakt. Sonunda kalkt, ok sevimli bir biimde giyindi. Hava almak zere baheye kt. Hava, btn gzelliini, zellikle taknm gibiydi, ancak gzel bir gney gnnde grlebilecek bir hava. Ta tepeye gelmi olan gne, yakan klar gnderiyor; onun scaklyla yanan ieklerden, kat daha baygn bir koku dalyor; koyu glgeli, sk aalarn altnda dolamak insana serinlik veriyordu. Evin gzel hanm vaktin le olduunu, kocasnn ise hl uyuduunu tmyle unutmutu. Bir aralk, bitiik ahrda le uykusuna yatm olan iki arabacyla bir uan horultular kulana alnd. Kendisi byk yola kan glgeli yola oturmutu; dalgn dalgn, ssz yola bakyordu. Anszn uzaklarda beliren bir toz bulutu dikkatini ekti. Bir bakta birok araba grd. nde, iki kiilik hafif bir arabann iinde, kocaman apoletleri gnete prl prl yanan general, onun yannda da albay vard. lk arabay, drt kiilik ikinci bir fayton izliyordu; binba ve generalin yaveriyle teki iki subay bunun iindeydiler. Sonra alayn nl arabas geliyordu; bu seferki sahibi iman binbayd. Arabann arkasndan drt kiilik bir bon voyage (8) grnd; iinde drt subay oturmu, beincisi de tekilerin dizlerine oturmutu. Onun arkasnda da tane ok gzel doru kr atn zerinde ilerliyen subay daha grlyordu. Ev sahibi hanm, "Acaba bize mi geliyorlar?" diye dnd, "Aman, Tanrm! te kprye saptlar!" Bir lk att, kollarn kaldrd, tarhlarn, ieklerin arasndan, doru kocasnn odasna kotu. O hl ml ml uyuyordu. Kadn onu kolundan tutup sarsarak: - Kalk! Kalk! abuk, diye bard. ertokutski gerinerek, hi gzlerini amadan, uyku sersemi: "Ha?.." diye mrldand. - Kalk ekerim, abuk, abuk! Konuklar geliyor! - Konuklar m? Ne konuu?"... Bu szcklerden sonra ertokustki burnuyla anasnn memesini arayan buzann brmesine benzer bir ses kard. - Sevgilim, Allah rzas iin kalk; generalle subaylar bize geliyorlar. Ah! Aman Tanrm! Bynda da dulkadnotu var. - General mi? Ne zaman da kalkm! Peki ama, Allah Allah, niin beni uyandrmadnz? Yemek hazr m bari? - Ne yemei? - Sylemedim mi? - Yooo! Sen sabahn drdnde geldin! Sana bir sr ey soracak oldum, hibirine yant vermedin. Seni uyandrmaya da kyamadm, ekerim; gece hi uyumamtn... Bu son szleri nazl, cilveli bir edayla sylemiti. ertokutski gzlerini at; yldrmla vurulmu gibi bir iki dakika kprdamadan kald; sonunda, terbiyeyi bir yana brakp don gmlek yataktan frlad - Tuh! Olur aptal, olur eek deilim! diyerek kafasna vurmaya balad. Onlar yemee ardm. Ne yapmal imdi? Uzaktalar m daha? - Bilmem... Sanrm imdi gelirler. - Sevgilim sen saklan!... Hey! Kimse yok mu?... Hey kz, git, syle. Korkma, canm! Subaylar gelecek... Onlara diyeceksin ki: "Efendi sabahleyin kt, yarna dek gelmez." Anlyor musun? Btn hizmetileri uyar... abuk, abuk, ko! Bunun zerine, ertokutski sabahln giydi, en gvenli yerin oras olacan dnerek, saklanmak zere, arabala kotu. Ama arabaln kesinde durunca; orada da beni kolayca grrler diye dnd. Birdenbire, "Hah! Buras daha iyi!" dedi. Hemen yan banda duran faytonun basamana bast, kendisini arabann iine att; kapy kapatt; sabahlnn iinde bzld; daha da gvende olmak iin de faytonun krn ve muambasn zerine indirdi.

Bu srada faytonlar da kapya gelmilerdi. General, arabasndan silkinerek indi; arkasnda, apkasnn tyn dzelterek albay, iman binba da, klc koltuunun altnda, arabasndan atlad; sonra bon voyage'daki sska temenlerle dizlerine oturttuklar astemen indiler; sonunda at stnde gelen subay da indi. Kapnn eiinde beliren bir uak: - Efendi evde yok, dedi. - Nasl, yok mu? Ama, sanrm yemee gelir, yle deil mi? - Hayr, gelmemek zere gitti. Yarn bu saatlerde ancak gelir. - Hoppala! Bu nasl olur? Albay glerek: - Amma da i ha. Sze, tatsz bir yzle, yeniden general balad: - Peki ama, ne yapacaz imdi? Bizi kabul edemiyecek idiyse, ne diye ard yleyse? Gen bir subay: - Gerekten efendimiz, dedi, nasl olur da insan byle bir i yapabilir, anlayamyorum. General: - Ha?... dedi. Kk rtbeli subaylarla konuurken hep byle yapmay alkanlk edinmiti. - Diyorum ki efendimiz; byle davranlmamas gerekir. - Elbette... Bir engel mi var, haber verirsin, ya da hi armazsn. - Eee, efendimiz, dedi albay, bize de dnmekten baka yapacak i kalmad. - Evet... Ama durun... Faytonu olsun grebiliriz. Onu da birlikte gtrmedi ya. Hey, ahbap, baksana buraya! - Buyursunlar, efendimiz! - Sen sanrm seyissin, deil mi? - Evet, efendimiz! - Efendinin u son zamanlarda ald faytonu bize gstersene. - Ltfen, benimle birlikte, arabala kadar zahmet ederseniz... Generalle btn subaylar arabala doru ilerlediler. - te, efendim, yalnz... Bir dakika! Biraz karanlkta kalyor. Aydnla karaym da yle grn. - yi, iyi, gryoruz. Generalle subaylar faytonun evresini dolatlar; tekerlekleri, yaylar iyiden iyiye gzden geirdiler. - Ama ben bunda hibir olaanstlk gremiyorum, dedi general; sradan bir fayton. Albay btn btn krkledi: - Her eyi sradan! Gzel bir yan yok. Sze bir gen subay daha kart: - Bana yle geliyor ki, efendimiz, drt bin ruble etmez. - Ha?... - Diyorum ki, efendimiz, drt bin ruble edecek gibi grnmyor. - Drt bin ruble mi? Yars bile etmez... Yoksa iinin deiik zellikleri mi var... Eee, ahbap, kaldr bakalm u muambay... Sabahlnn iinde artc bir biimde, iki bklm, ertokutski ortaya kt. General, ararak: - Aaa! Siz burada msnz? dedi. Sonra, faytonun kapsn vurdu; muambay yeniden ertokutski'nin zerine rtt, subaylaryla birlikte kt gitti. PALTO (*) Bir bakanlkta... Ama hangisinde olduunu sylemeyeyim daha iyi. Dnyada, btn bakanlklarda, alaylarda, dairelerde alanlar gibi, ksacas u memur tayfas gibi alngan insan yoktur. Bugn i o dereceye vard ki, birisi bir aalamaya uramaya grsn, btn topluluun aalandn sylyor. Anlattklarna gre, bir polis bakomiseri, hangi kentten olduunu unuttum, geenlerde gnderdii bir dilekede, hkmet buyruklarnn asla gz nnde tutulmadn, devletin kutsal adnn kk grldn aka kantlyormu. Szlerine kant olarak da bir romantik yaptn kocaman cildini dilekesine eklemi; bu kitapta, her on sayfada bir bakomiser grnyormu, hem de kimi yerlerinde zil zurna sarho olarak. Bu yzden tatsz bir olay kmasn diye, sz geen bakanla, bir bakanlk deyip geeceiz. Evet, bir bakanlkta alan bir memur vard; pek gze arpmayan bir memur; boyu ksa, yz hafif iek

bozuu, kzlms, hafif ipil gzlyd; kafasnn kk bir ksm plak, iki yana da krklar iinde, yz, kara-sar denilen renkteydi. Ama ne are, kabahat, Petersburg'un havasnda. Rtbesine gelince (nk bizde her eyden nce rtbeye baklr); yaamda grp grecei rtbe, yazclkt (9); dili olmayanlara yklenmeyi seven yazarlarn bol bol alaya aldklar yazclardan biri. Soyad skarpinolu'ydu. Bu adn iskarpinden geldii besbelli; ama ne zaman, nasl geldii bilinmiyor. Aslna baklrsa babas, byk babas, yeeni bile, yani btn skarpinoullar izme giyerler, yalnzca ylda kez izmelerine pene vurdururlard. z ad Akakiy Akakiyevi'ti. Okuyucuya bu ad, biraz garip, biraz zentili grnebilir, ama inanr msnz, bu ad yle uzun boylu aranm deildir. yle bir kmaza girdi ki, ona baka bir ad vermeye olanak olmad. Bakn bu, nasl oldu: Akakiy Akakiyevi, martn yirmi ikisini yirmi ne balayan gece domutu. Bir memur kars, ok iyi bir kadncaz olan rahmetli annesi, ocuuna yolu yordamnca bir ad koymaya hazrlanyordu. Anne, henz kapnn karsndaki yatanda yatyor, sanda ok iyi bir adam, senato dzelticilerinden, ocuun vaftiz babas van vanovi Yerokin ile vaftiz annesi, mahalle polisinin eine az raslanr iyi bir kadn olan kars Arina Semiyonovna Belobrukova duruyordu. Lousaya addan birini beenip semesini, ocua ya Mokkiya, ya Sosiya, ya ehit Hozdazata adn vermesini sylediler. Rahmetli, epey dndkten sonra, "Hayr, bu adlar bir tuhaf!" dedi. Ona bir ad beendirmek iin takvimin baka bir yerini atlar; ad daha kt: Strifiliy, Dula, Varahasiy. Bunlar iitince kadncaz, "Nedir bu bizim ilemiz," dedi, "Ne biim ad bunlar, vallahi yaammda bylesini ne grdm, ne iittim. Varadat ya da Varuh olsa neyse, ama Trifiliy, Varahasiy de ne oluyormu!" Takvimden bir yaprak daha atlar, u adlar kt: Pavsikahiy, Bahtisiy. Kadn, "Eh, elden ne gelir," dedi, "Talihimize kselim. yleyse, varsn babasnn adn tasn. Babas Akakiy'di, olu da Akakiy oluversin?" Bylece Akakiy Akakiyevi ortaya kt. ocuu vaftiz ettiler; bu arada ocuk, sanki ileride yazc olacan sezmi gibi, yle bir lk kopard, yzn yle buruturdu ki, sormayn. te btn bu iler bylece olup bitti. Btn bunlar, bu iin ister istemez byle olduunu, ocua baka bir ad koymann olanaksz olduunu okur grp rensin diye anlatyoruz. Ne zaman bakanla girdi, onu ie kim yerletirdi, bugn bunlar kimse anmsamyor. Birok mdr, birok memur deiti, onu hep ayn yazclkta buldular. En sonra una inandlar ki, o niformasyla, dazlak kafasyla bu i iin tmyle hazr olarak dnyaya gelmiti. Bakanlkta onu kimse saymazd. Odaclar, o geerken ayaa kalkmak yle dursun, sanki koridordan bir sinek uuyormu gibi, yzne bile bakmazlard. stleri ona kar souk, sert davranrlard. Herhangi bir ikinci yazc, yle incelik gzetilen dairelerde olduu gibi, "Ltfen temize ekin," ya da "Merakl, ho bir i deil mi?" gibi tatl szler sylemeden karalamalar nne atard. Akakiy Akakiyevi de kimin verdiine, vermeye yetkisi olup olmadna bakmadan bunlar alr, hemen temize ekmeye koyulurdu. Genler olanca memur zeklarn kullanarak onunla alay ederler, yannda kendisiyle yetmilik ev sahibi kadn iin uydurduklar ykleri anlatr, kadndan dayak yediini sylerler, ne zaman evleneceklerini sorarlar, bana kar diye ktlar serperlerdi. Ama Akakiy Akakiyevi, sanki karsnda kimse yokmu gibi azn ap da tek sz sylemezdi; dahas, almas zerinde bunlarn hibir etkisi olmazd; bu hayhuy arasnda, bir tek yanl yapmadan, boyuna yazard. Yalnzca alaylar ekilmez bir dereceye varnca, elini itip iine engel olduklar zaman, "Brakn beni Allahakna, ne diye bana eziyet ediyorsunuz." derdi. Bu szleri sylerken de sesinde garip bir ey duyulurdu. Bu szlerde yle ie dokunan bir eda vard ki, daireye yeni girmi olan ve arkadalarna uyup onunla alay etmeye kalkan gen bir memur, bu szleri iitince, yldrmla vurulmua dnm, o zamandan sonra da gznde her ey deimi, bambaka bir anlam kazanmt. Anlalmaz bir g, onu, ilk tant zaman ince, kibar sand arkadalarndan uzaklatrmt. Aradan uzun zaman getikten sonra da, en neeli zamanlarnda bile, o ufak tefek, dazlak kafal memur gzlerinin nne gelirdi; onun yree ileyen, "Brakn beni Allah akna, niin bana eziyet ediyorsunuz?" szlerini iitir gibi olurdu. Bu szler kimi zaman kulanda, "Ben senin kardeinim," dermi gibi nlard. Zavall gen, yzn elleriyle kapatr, btn yaam boyunca da insanlarn ne denli insanlktan uzak olduunu, ince, renim ve eitim grm kibar denilen kimselerde; inanr msnz, soydan namuslu tannanlarda bile, ne canavarca bir

kabalk bulunduunu grr, tyleri diken diken olurdu. Akakiy Akakiyevi denli memurlukla har neir olmu bir insan var mdr bilmem? Byk bir abayla altn sylemek yetmez; akla, cokuyla alr, temize ekme iinde deiik bir dnya grrd. Yaz yazarken yznde derin bir hazzn izleri belirirdi; baz harfler gzdesiydi; bu harflere gelince, kendisinden geer, glmser, gz krpar, dudaklaryla da kalemine yardm ederdi; denebilir ki, kaleminden kan her harf, yznde okunabilirdi. Bu canla bala almalarna karlk dl alsayd, kendisi de bu ie aadursun, dzelticilie bile ykselebilirdi; ama alayc arkadalarnn uydurup ikide bir yineledikleri gibi o hep yerinde kalmt. Ancak hi dikkati ekmedii de sylenemez. yi yrekli bir mdr, hizmetlerine karlk onu dllendirmek istemi, kendisine bu kk temize ekme iinden daha nemlice bir i verilmesini buyurmu; bu i de, baka bir daireye gnderilmek zere hazrlanan yazlarn balklarn deitirmek, bir iki yerde de eylemleri birinci kiiden nc kiiye evirmekti. Bu i, onun ban derde soktu, kan ter iinde kalyor, boyuna alnn siliyordu; en sonunda, "Hayr, hayr, iyisi mi bana bir ey verin de temize ekeyim," dedi. O zamandan beri yazclkta kald. Onun iin, dnyada, yazlar temize ekmekten baka hibir ey olmasa gerekti. stne bana bakmazd; niformasnn yeili kaybolmu, pas rengi almt. Yakas yle dar, yle ensizdi ki, aslnda uzunca olan boynu daha da uzun grnr, Rusya'da yabanclarn balar zerinde tadklar, kafalar bir ileri, bir geri sallanan aldan yaplm kedilerin boynunu andrrd. Her zaman da giysisinde ya bir p, ya bir saman paras grlrd; bundan baka, sokakta yrrken, tam p dklecei srada pencere altndan gemek gibi, yalnzca ona vergi bir becerisi de vard; bu yzden kavun, karpuz kabuklaryla bunlara benzer abur cubur eyler, apkasnn stnden eksik olmazd. Yaamnda bir gn olsun sokakta olup bitenlere dikkat etmemiti; oysa ou kez gen bir memur, gzlerinin keskinliini yle ileri gtrrd ki, yoldan geen birinin ayakkabsnn altndaki pantalon bann zk olduunu kaldrmn ta br ucundan grr, o anda yznde de eytanca bir glmseme belirirdi. Oysa Akakiy Akakiyevi bir eye baksa bile, orada yalnzca temiz, dzgn yazsnn satrlarn grrd. Ancak nereden kt bilinmeyen bir at kafas omuzuna yasland, burun deliklerinden yanaklarna doru gl bir soluk fkrtt zaman, bir satrn ortasnda deil, bir sokan ortasnda olduunu anlard. Eve dner dnmez masaya oturur, hi tadn almadan orbasn ier, bir ba soanla bir para et yer, btn bunlar zerlerindeki sineklerle, Tanr'nn o anda gnderdii trl eylerle birlikte yer, yutard. Midesinin dolmaya baladn anlaynca, masadan kalkar, mrekkep iesini alr, eve getirdii yazlar temize ekmeye balard. Bu gibi ktlar yoksa, kendi zevki iin yazar, kopyalar karrd. Kopyasn kard yazlarda anlatm gzelliine bakmazd, yeter ki, bunlar ilk kez ya da nemli bir kiiye yazlm olsun. Petersburg'un kurun rengi g bsbtn karardktan sonra btn memur milleti, aylna gre, gcnn yettii ya da cannn ektii eylerle karnn doyururdu. Bundan sonra da, dairedeki kalem czrtlarndan, konumalardan, kendisinin ve bakalarnn gndelik ilerinden ya da daha alkan olanlarn istiyerek yklendikleri fazla ilerden ba kaldran memurlarn, geri kalan zamanlarn hoa geirmek istedikleri saat alm olurdu; daha elence dknleri tiyatroya koarlar, tekiler arda, rnein bir apkaya bakmakla vakit geirirler. Bir bakas, bir gece toplantsnda, kk bir memur evresinin yldz olan ho bir kza tatl szler syleyerek oyalanr. Kimileri de -bunlara daha ok raslanr- nc ya da drdnc katta bir sofa, bir mutfak ve iki kk odadan oluan bir dairede oturan memur kardeine gider -bu evde biraz modaya uymak kaygs grlr, birok zveriyle, yemeklerden, elencelerden kesilerek alnan bir lamba ve bunun gibi daha birtakm eyalar vardr- ksacas btn memurlar, ahbaplarnn apartmanlarna dalrlar, kapiklik biskvilerle ay ierler, uzun pipolarn tttrrler, bir yandan da iskambil ktlar datlrken yksek sosyeteden szan bir dedikoduyu anlatrlar; bu gibi dedikodulardan, ne hikmetse, Rus insan bir trl vazgeemez. Konuacak bir ey kalmaynca

da, bir memur, Falconnet heykelindeki atn kuyruunun kesilmi olduu konusunda yzbaya anlatlan yky kimbilir kanc kez yineler. te herkesin, karnca kararnca elenmeyi dnd bir srada bile, Akakiy Akakiyevi hibir elenceye kendisini kaptrmazd. Hi kimse onu bir gece toplantsnda grdn syleyemezdi. Kana kana yaz yazdktan sonra yataa yatar, ertesi gn dnerek glmserdi. Yarn Tanr temize ekecek ktlar gnderecek ya, sen ona bak. Ylda drt yz ruble tutan aylyla durumuna kretmenin kolayn bulan bu adamn sessiz yaam ite byle geerdi; yalnzca yazclarn deil, dzelticilerin, mdr yardmclarnn, ube mdrlerinin, her trl danmann, kendilerine danlmayanlarn bile, yaam yoluna birtakm ykmlar kmasayd, bsbtn yalanncaya dek byle de srp gidecekti. Petersburg'da ylda eline aa yukar 400 ruble geen insanlarn amansz bir dman vardr. Vcuda ok yarad sylenmesine karn bu dman, bizim kuzey ayazmzdr. Bu ayaz, sabahleyin saat dokuzda, sokaklarn bakanlklara gidenlerle dolu olduu bir srada, tam bu srada, kimseyi gzetmeden, herkesin burnuna yle gl, yle kavurucu fiskeler vurur ki, zavall memurlar, burunlarn nereye sokacaklarn arrlar. Yksek konumdakilerin bile iddetli souktan alnlar szlar, gzleri yaarrsa, zavall kk memurlarn acnas durumlarn artk siz dnn. Onlar tek kurtulu umuduyla incecik paltolar iine bzlrler, be alt soka koar adm gemeye, bakanlk kapsndan girdikten sonra da uzun uzun tepinerek, yolda tmyle donup uyumu olan grev yapma glerini, yeteneklerini yeniden iletmeye alrlar. Akakiy Akakiyevi de, her gnk yolunu elinden geldiince hzla gemeye almasna karn, bir zamandan beri srtnn, omuzlarnn iyiden iyiye dn duyuyordu. En sonunda, 'memin nedeni sakn palto olmasn?" diye dnd. Evde paltosunu iyice gzden geirdi; omuzlar, srt, iki yerinde, bir yanndan br yan grlecek denli incelmiti: kuma yle eskimiti ki, souu, rzgr hi tutmuyordu, astar da lime limeydi. Bu yzden Akakiy Akakiyevi'in paltosu, memurlarn elencesi olmutu; ona o gzel palto adn bile ok gryorlar, ul deyip kyorlard iin iinden. Dorusu bu paltonun artc bir yan vard: yakas, dier ksmlarna yama olarak kullanla kullanla her yl biraz daha klrd, hem bu yamalar, terzinin sanatn pek belli etmeyen geliigzel, kaba saba yamalard. Akakiy Akakiyevi, dnd tand, paltoyu Petrovi'e gtrmeye karar verdi. Petrovi, yan merdivenden klnca drdnc katta oturan bir terziydi; tek gzne, iek bozuu yzne karn ayk olduu, kafasnda eit eit tasarlar kurmad zamanlarda, memurlarn olsun, bakalarnn olsun pantolonlarn, fraklarn onarmakla urar, hem bu ite olduka baar da gsterirdi. Geri bir terzinin uzun uzun szn etmek doru deil ama, yklerde her kiinin zyapsn iyice belirtmek bir kez gelenek olmu, byle olunca ne yapalm, gelsin bakalm Petrovi. Bir zamanlar ad, yalnzca Grigoriy'di. Bilmem hangi efendinin klesiymi, azat edilmi, ilk nce byk yortularda, sonra sonra btn yortularda, takvimde ha iareti grlen gnlerde kafay adamakll ttslemeye baladktan sonradr ki, Petrovi adn alm. Bu ite tmyle byk babasna ekmiti. Karsyla ekiirken, ona "Dar kafal kar; Alman kars," derdi. Karsnn sz getiine gre, onun iin de bir eyler sylemezsek olmaz. Ne yazk ki, bildiklerimiz pek az. Yalnzca uncasn biliyoruz: Petrovi'in bir kars vard, hem de yle bir kadn ki, barts rtmez, apka giyerdi. Gzelliiyle vnebilecek bir kadn da deildi. Dorusu aranrsa, yalnzca koruman [muhafz] erleri, byk burarak, kaba kaba ksrerek, onun apkas altndaki yzne bakarlard. Petrovi'in merdiveninden karken - hakszlk etmemek iin syleyelim ki bu merdiven her zamana slaktr, abur cuburla rtldr. Petersburg apartmanlarnn btn yan merdivenlerinde duyulan gzleri yakan o iki kokusu, basamaklarna iyice ilemitir - ite bu merdivenden karken, Akakiy Akakiyevi terzinin ne isteyeceini dnm, kendi kendisine ta atlasa iki rubleden ok vermemeyi tasarlamt. Kap akt, nk bilmem hangi bal kzartan kadn, mutfa yle dumana bomutu ki, gz gz grmek yle dursun, hamam bceklerini bile grmeye olanak yoktu. Akakiy Akakiyevi, ev sahibi kadna grnmeden mutfaktan geti, sonunda odaya girdi. Petrovi, geni, boyasz ilii zerine bir Trk paas gibi bada kurmu, oturuyordu. Ayaklar, terzilerde alrken gelenek olduu zere, plakt; ilk bakta, Akakiy Akakiyevi'in eskiden beri bildii, terzinin biimsiz trna, kaplumbaann sert, kaln kabuunu andran baparma gze arpyordu. Boynunda biri iplik, dieri ipek iki yumak aslyd, dizlerinde eski psk bir giysi vard. Birka dakikadan beri

iplii inenin deliinden geirmeye alyor, bir trl geiremiyordu. Bunun iin karanla, iplie mthi ierliyor, boyuna hafif hafif homurdanyordu: "Girmiyor yezit, yiyip bitirdin beni Tanr'nn belas!" Akakiy Akakiyevi, Petrovi'in fkeli zamannda geldiine piman olmutu; Petrovi biraz akrkeyif olduktan, karsnn "tek gzl eytan gene kafay ttsledi" dedii durumdan sonra onunla grmeyi severdi. O zaman Petrovi, pazarlkta abuk uyuur; her seferinde yerlere kadar eilir, st ste teekkr bile ederdi. Geri bundan sonra kars, iki gz iki eme gelir, sarho olduu iin ii ucuza aldn sylerdi. Ama ok kez on kapik daha verilince i tatlya balanm olurdu. Bugnse Petrovi sanrm aykt, terslii zerindeydi, hi uyuacaa benzemiyordu; ka para isteyeceini Tanr bilirdi. Akakiy Akakiyevi, bunu hemen anlad, gerisin geriye dnmek istedi, ama artk i iten gemiti. Petrovi, tek gzn ona evirdi, Akakiy Akakiyevi de isteksiz isteksiz, "Merhaba, Petrovi!" dedi. Petrovi, "Merhaba baym," derken bir yandan da nasl bir av olduunu anlamak iin gzn Akakiy Akakiyevi'in ellerine doru kaydrmt. - Ben, sana... Petrovi, buna, ey... unu da syleyelim ki, Akakiy Akakiyevi, konuurken ikide bir, yerli yersiz ekler, ilgeler kullanr dururdu. , gerekten karksa cmlenin sonunu getirememe huyu bile vard. ou kez sze, "ey, bu, gerekten, ok..." diye balar, ama arkasn getiremezdi; sz bitiremediini de unutur, her eyi sylediini sanrd. Petrovi: - Ne var bakalm? diye sordu; bir yandan da tek gzyle yakasndan balayarak, kollarna, omuzlarna, kuyruuna varncaya kadar Akakiy Akakiyevi'in niformasn szyordu; bunlar bildii eylerdi, nk hep kendi iiydi. Ama terzilerin alkanldr; insan ilk grdkleri zaman byle yaparlar. - Ben, Petrovi, ey, sana... Palto ya, kuma... Gryorsun ya... ey her yan sapasalam... Tozlu da eski gibi grnyor, ama yenidir. Yalnzca bir yerinde, biraz.. Arkas... Bir de... bu omzu, bir de u omzu eskimi gibi. ey... Gryorsun ya, bu kadar... Pek ii yok hani. Petrovi, paltoyu alp masann zerine yayd, uzun uzun gzden geirdi, kafasn bir sallad. Pencerenin kysnda duran ttn kesesini almak iin elini uzatt; kesenin zerinde bir general resmi vard, ama hangi general olduu belli deildi, nk yz parmakla delinmi, sonra da stne drt ke bir kt parac yaptrlmt. Petrovi, enfiyesini ektikten sonra paltoyu eline ald, aydnla doru evirdi, kafasn bir daha sallad, sonra astarn evirdi, bir daha kafasn sallad, yeniden yzne kt yaptrlm general resimli ttn kesesini at, burnuna bir tutam daha ekerek keseyi kapatp bir yana koydu, en sonra: - Onarlamaz, dedi. Hayr yok! Akakiy Akakiyevi, bunu iitince beyninden vurulmua dnd. ocuk gibi yalvaran sesiyle: - Canm, neden olmuyor Petrovi dedi. Yalnzca omuz balar eskice... ey, sende birtakm paralar var ya. Petrovi: - Evet, paralar var, var ama gel de dik. Bak, bsbtn rm... ineyle bir dokundun mu dalr, gider. - Dalsn varsn, sen hemen bir yama koyuver. - Yama neye yarar, zerine konulacak bir yer olmadktan sonra... ok eskimi, yalnzca ad kuma. Bir yel esmeye grsn, darmadan olur. - Canm sen bir tutturuver, ey, nasl olur da... Petrovi kesin bir tavrla, "Hayr, olmaz, hibir ey yaplamaz," dedi. "Artk hayr kalmam. yisi mi, k gelince siz bundan bir tozluk yaptrn, orap stmyor ki insann ayan. orap da nedir ki? Alman icad, hep paracklarmz szdrmak iin. (Petrovi, frsat bulunca Almanlar inelemekten holanrd.) Paltoya gelince, yenisini yaptrmaktan baka yol yok." 'Yeni' szcn iitince Akakiy Akakiyevi'in gzleri karard, odada ne varsa hepsi birbirine karmt. Yalnzca Petrovi'i, ttn kesesi zerindeki yz ktl generali seebiliyordu. Hl uykuda gibiydi. - Yenisi, nasl olur, dedi. Hem para nerede? Petrovi, duygusuzca bir susutan sonra: - Evet, dedi, yenisini yapmal. - Peki, yenisi olursa acaba... - Yani kaa m patlar? - Evet. - ellilii biraz ge.

Bu szleri sylerken dudaklarn anlaml anlaml oynatt. Petrovi bu gibi artmalar pek severdi, bir insan birdenbire afallatmak houna gider, sonra da szlerinin etkisiyle karsndakinin aknlaan yzn gz ucuyla szmeye baylrd. Zavall Akakiy Akakiyevi: - Ne, dedi, bir paltoya yz elli ruble ha! Belki de yaamnda ilk kez barmt, dnyaya geleli beri sesi kmaz bir adam diye tannmt. Petrovi: - Evet, dedi. Zerdeva krkyle kukuletasna ipek astar koyarsak iki yz de bulur. Akakiy Akakiyevi, Petrovi'in btn szlerini, btn numaralarn iitmeden, iitmeye de almadan yalvaran sesiyle: - Kuzum Petrovi, rica ederim, sen bir onar, birazck daha giyeyim ne olur, dedi. - Hayr, olmaz. Bu artk bir ie yaramaz. Emee de yazk olur, paraya da. Akakiy Akakiyevi, bu szlerden sonra tmyle bitkin bir durumda dar kt. O knca Petrovi dudaklarn uzun uzun, anlaml anlaml oynatt, iine biraz ara verdi, ii rahat etmiti, yle ya, ne kendisini, ne de sanatn drmemiti. Akakiy Akakiyevi, sokaa karken uykuda gibiydi. Kendi kendine, "Ne i bu be yahu! ey, vallahi hi dnmemitim byle olacan..." diyordu, biraz sonra ekledi: "Hele bakn siz, ne istedim de ne oldu. Hi dnmemitim byle olacan..." Epey sustuktan sonra, "Yaa, byle ite! ey, kimin aklna gelirdi bu... Olur ey deil!" dedi. Bu szleri syleyerek evine gidecei yerde, hi ayrmnda olmadan bsbtn baka bir yol tuttu. Yolda bir baca temizleyicisi ona arparak omuzunu boydan boya kirletti; yeni yaplan bir evin nnden geerken bana bir para har dt; bunun da hi ayrmna varmad. Yalnzca mzran bir yana brakp da boynuzundan nasrl avucuna ttn koyan nokta polisini grnce kendisine geldi. Polisin, "Ne diye suratma doru yryorsun be adam, kaldrm yok mu?" demesi zerine evresine bir baknd, evine doru yolland. Ancak yolda dncelerini bir araya toplayabildi. Ne acnacak durumda olduunu aka, olduu gibi grd. Kendi kendisine konuuyordu; darma dank, ama yine de akllca, aka, insan nemli bir iini en candan bir arkadayla nasl konuursa, kendisiyle yle konuuyordu. 'Yok, yok,' diyordu, 'ey, Petrovi'le bugn konumann sras deildi; terslii zerinde, karsndan dayak yemi olsa gerek. yisi mi bir pazar sabah uramal. Cumartesi keyfinden sonra henz uyku sersemidir, gz de bir tuhaftr, aylmaya alr, oysa kars ona para vermez. te byle bir srada eline bir on kapik sktrrm, o anda yumuayverir. O zaman ey, palto da...' Akakiy Akakiyevi, bunlar dnerek cesaretini toplad; ilk pazar gnn bekledi. lk nce uzaktan gzetledi, Petrovi'in kars dar kar kmaz ieri dald. Petrovi, gerekten tek gzn bir yana kaydrm, kafasn emi, bsbtn uyuuk bir durumdayd; ama iin ne olduunu anlaynca, kendisini eytan drtm gibi birden bire terslendi: - Olmaz, dedi. Ltfen yenisini smarlayn. Akakiy Akakiyevi, kala gz arasnda onun eline on kapik sktrverdi. Petrovi: - Saolun baym, dedi. Salnza biraz ier, kendime gelirim. Yalnzca palto iin bir ey sylemeyin, hayr yok ondan. Size yle yaman bir palto dikeyim de grn. Akakiy Akakiyevi, hl onarm dnyordu, ama Petrovi onun szn keserek: - Ben size kesinlikle bir yenisini dikerim, dedi. Emin olun, bu ie btn abam vereceim. Yakas gm rengi krk paralar altnda aplike olacak. Yeni paltodan kurtulamayacan anlaynca, Akakiy Akakiyevi'in bsbtn cesareti krld. yle ya, paltoyu nasl, hangi parayla yaptracakt? Kukusuz bayramda verilecek ikramiye az ok iine yarayabilirdi, ama bu para oktan yenilip bitirilmiti. Yeni bir pantolon almas gerekmiti; kunduracya, eski pabularna vurdurduu peneden kalan eski borcunu demesi gerekiyordu; szn ksas eline ne geerse hepsini datacakt; bundan baka amar diken kadna gmlekle, sylenmesi ve yazlmas ayp olan eyden iki tane smarlamak zorundayd. Mdr krk yerine krk be, bilemedin elli ruble ikramiye verecek denli eliak davransa bile, elinde yine pek az para kalrd. Bu da paltonun paras yannda devede kulak demekti. Sonra Petrovi'in pek ar paralar

isteme alkanl olduunu bilmez deildi. yle ki, kimi zaman Petrovi'in kars bile kendisini tutamaz barrd: "Aptal herif, sen akln m kardn? Kimi zaman hemen hemen bedavaya alrsn. Bugn damarlarna eytan m girdi ne? Hi yakk almayan yle bir fiyat istiyorsun ki." Akakiy Akakiyevi, Petrovi'in paltoyu seksen rubleye dikeceini biliyordu, ama i, bu paray bulmada. Yars olsa neyse; belki bulunur, belki yarsndan biraz ou bile. Ya geri kalann nereden bulmal? Yalnzca okur, onca parann nereden alnabileceini bilmelidir. Akakiy Akakiyevi'in alkanlyd, harcad parann bir kopeini ayrr, zerinde para atlacak bir delii olan, kilitli kk bir kumbaraya atard. Alt ayda bir biriken bakr paralar bir bir gzden geirir, yerlerine gm paralar kordu. Bu ie balayal epey olmutu. Bylece birka ylda krk rubleden ok para birikmiti. Demek ki istenen parann yars elindeydi, ama geri kalan krk rubleyi nereden almal? Akakiy Akakiyevi, dnd, tand, una karar verdi: Gndelik masraflarn hi olmazsa bir yl ksmalyd; akamlar ay imeyi brakacakt, geceleri mum yakmayacakt, bir ii olursa ev sahibinin odasna gidecek, orann nda alacakt; sokakta, talar zerine, kaldrmlar zerine, dikkatlice, hafife, ayann ucuna basarak yryecek, bylece penelerini abuk eskitmeyecekti; amarc kadna elden geldiince seyrek amar ykatacak, amarlarnn ok kirlenmemesi iin de eve gelir gelmez soyunacak, yalnzca pek eski, ama zamann bile esirgedii pamuklu hrkasn giyecekti. Dorusu ilk nce bu gibi skntlara katlanmak ona zor geldi, ama zamanla yava yava alt; iler yoluna girdi; akamlar a ana yatmaya bile enikonu almt. Ne kar, ruhu besleniyordu; evet, iinde dikilecek paltonun asla silinmeyen dlemi yayordu. Sanki btn yaam, o zamandan beri daha olgunlamt; sanki evlenmiti; sanki artk yalnz deildi; sevimli bir e, yaam yolunda onunla birlikte yrmeyi kabul etmiti; bu arkada da kaln pamuklu, salam, yepyeni bir astar zerine dikilen paltosundan baka bir ey deildi. Akakiy Akakiyevi'e bir canllk geldi, huylar daha salam oldu, artk amac olan bir insand. Yznden, davranlarndan, her trl kuku, duraksama, tek szckle btn kararsz, belirsiz izgiler silinmiti. Kimi zaman gzlerinde bir ate parldar, kafasndan pek atak, pek byk dnceler geerdi. Sahi, yakasna zerdeva krk koydursa nasl olurdu acaba? Bu dncelere dalp kendisini unuttuu olurdu; Bir gn bir kd temize ekerken az kalsn bir yerini yanl bile yazacakt. Olduka yksek sesle "Ah!" diye haykrd, istavroz kard. Hi olmazsa ayda bir Petrovi'e uruyor, paltoyu konuuyordu: Kuman en iyisini nereden almalyd, ne renk olacakt, kaa alnabilirdi? Sonra da, eh, bir gn gelecek, btn bunlar olacak, palto da bitecek diye dne dne, ama her zaman durumundan honut, evine dnerdi. , umduundan daha da abuk oldu. Kimin aklna gelirdi, mdr, Akakiy Akakiyevi'e, krk deil, krk be deil, tam altm ruble ikramiye yazmt. Bir paltoya gereksinmesi olduunu anlad iin mi, yoksa kendiliinden mi bunu yapt, bilmiyoruz. Ama bilinen bir ey varsa, o da Akakiyevi'in elinde yirmi ruble fazla kalm olmasyd. Bylece i abuklat. Yar a yar tok, topu topu iki ay daha geti, Akakiy Akakiyevi'in elinde seksen ruble toplanmt. Her zaman yava atan kalbi, hzl hzl arpmaya balad. Petrovi'le birlikte, doru dkkna gidip ok gzel bir kuma aldlar, bu da zor bir i deildi, alt aydr bunun zerine dnyordu. Dkkna gidip fiyatlar renmeyi bir ay bile karmamt; ite en sonunda Petrovi'in, 'Daha iyisi can sal,' dedii bir kuma, astarlk da hasse aldlar, hasse deyip gemeyin, yle iyi, yle salamd ki, Petrovi, 'peklisi bunun yannda halt etsin,' demiti. ok pahal olduu iin zerdeva krk almadlar, onun yerine gzel bir kedi krk aldlar. yle bir kedi krk ki, uzaktan tpk zerdeva krkn andryordu. Petrovi paltoyla topu topu iki hafta urat. Diki ii uzun srmese, daha da abuk bitebilirdi. Petrovi, on iki ruble el hakk ald, daha aa da olmazd. Hem ipek ipliiyle, hem ift dikile, sk sk dikmiti, her dikie dileriyle basm, bylece kuma zerine eit eit oyalar izmiti.

Petrovi'in, paltoyu hangi gn gtrdn sylemek gtr. Ama o gn, Akakiy Akakiyevi'in yaamnda kuksuz en nemli bir gnd. Petrovi, paltoyu, Akakiy Akakiyevi daha bakanla gitmeden gtrmt. Palto, tam zamannda gelmiti, nk olduka sert souklar balam, souun daha da sertlemesinden korkuluyordu. Petrovi, yol yordam bilir terziler gibi paltoyu kendi eliyle getirmiti. Yznden Akakiy Akakiyevi'in hi grmedii bir gurur okunuyordu. Belki de bu anda Petrovi, yle az buz bir i grmediini biliyor, yalnzca astar deitiren, giysi ters yz eden terzilerle yeni giysi diken terziler arasndaki o byk ayrm seziyordu. amarcdan yeni gelmi olan yazma evresinden paltoyu kard, evreyi katlayp kullanmak zere cebine koydu. Paltoyu kardktan sonra, koltuklar kabara kabara yle bir szd, iki eliyle tutarak olduka ustalkl bir hareketle Akakiy Akakiyevi'in omuzlarna att; eliyle birka kez aa ekti, sonra aaya dek dmelemeden zerine ullad. Akakiy Akakiyevi, yal olduu iin kollarn da giymek istemiti. Petrovi buna da yardm etti. Kollarna da diyecek yoktu dorusu; palto tpatp uymutu. Petrovi, bir ara sokakta tabelasz alt iin paltoyu bu denli ucuza diktiini sras gelmiken sylemek frsatn karmad; yle ya, rnein Nevski Caddesi'nde yalnzca iilik iin yetmi be ruble isterlerdi. Akakiy Akakiyevi, bu konuda tartmak istemedi, Petrovi'in aznda gevelemekten holand o byk paralardan rkerdi. Borcunu deyip teekkr etti, yeni paltosuyla bakanla doru yolland. Arkasndan Petrovi de kt, sokakta durup ona uzun uzun bakt, sonra dar sokaktan, kestirme caddeye geti, paltosuna br yandan da, yani dorudan doruya nden bakmak iin yana ekildi. Akakiy Akakiyevi, bu srada byk bir sevin iinde yzerek yryordu. Her dakika, her an srtnda yeni bir palto olduunu dnyordu; honutluundan birka kez de glmsedi. Gerekten paltonun iki iyi yan vard; hem scak tutuyordu, hem gzeldi. Yolu nasl yrdn anlayamadan, kendisini bakanlkta buldu. Paltosunu aada kard, her yann szd, ayrca dikkat etmesini syleyerek kapcya uzatt. Nasl oldu, bilmiyoruz, bakanlkta Akakiy Akakiyevi'in yeni bir paltosu olduunu, ulunun ortadan yittiini bir anda renmeyen kalmamt. Arkadalar, Akakiy Akakiyevi'in yeni paltosunu grmek iin hep birden askla koutular; kendisini selmlayp kutlamaya baladlar. Akakiy Akakiyevi, ilk nce glmsedi, sonra sklmaya balad. evresini saranlar, yeni paltosunu slatmak iin bir len vermesi gerektiini sylyorlard; hi olmazsa bir akam yemei vermeliydi. Akakiy Akakiyevi, bunu iitince ard, nasl karlk vereceini kestiremiyordu. Aradan birka dakika daha geti, yz kpkrmz kesilmiti. Byk bir saflkla, 'Bu, yeni bir ey deil ki, eski paltodan baka bir ey deil ki,' diye arkadalarn kandrmaya alyordu. Sonunda memurlardan biri, hem de bir ube mdr yardmcs, sanrm pek burnu byk olmadn, kendisinden aa olanlarla dp kalkabileceini gstermek iin olacak ki, "Peki, peki," dedi, "Akakiy Akakiyevi yerine bu akam ben sizi aya aryorum, hem raslantya bakn, bugn benim doum gnm." Bunun zerine memurlar ube mdr yardmcsn alkladlar, neriyi candan kabul ettiler. Akakiy Akakiyevi, mrn krn etmek istediyse de, bunun yakk almayaca, ayp olaca sylenince kabul etmek zorunda kald. Akam st yeni paltosuyla biraz dolamak frsat kacan dnnce sevin bile duydu. O gn, sabahtan akama dek, Akakiy Akakiyevi iin gerekten bir bayram gn oldu. Evine pek mutlu bir insann gnl rahatlyla dnd, paltosunu kard; kumana, astarna, kendisinden geercesine baktktan sonra, duvara dikkatle ast. Sonra ikisini yan yana grmek iin eski paltosunu karp bakt, glecei geliyordu; arada ne byk ayrm vard yarabbi, ne byk ayrm! Yemekte de eski paltosunun durumu gznn nne geldike uzun uzun glmsemekten kendini alamyordu. Neeli neeli yemeini yedi, yemekten sonra hi yaz yazmad. Hava kararncaya dek yatana uzanp yatt. Sonra zaman yitirmeden giyindi, paltosunu omzuna alp sokaa kt. ary yapan memurun nerede oturduunu, ne yazk ki syleyemeyeceiz. Belleimiz bizi sk sk aldatmaya balad. Hem Petersburg'da sokaklar, evler birbirine yle girmi, yle karmtr ki, bunlarn iinden kolayca kp birini doru olarak bulamayz. Yalnzca bilinen uydu: Memur, kentin en iyi yerinde, Akakiy Akakiyevi'e pek yakn olmayan bir yerde oturuyordu. Akakiy Akakiyevi'in nce bo, ssz, yar karanlk sokaklardan

gemesi gerekiyordu, ama memurun evine yaklatka sokaklar daha canl, daha kalabalk, daha kl olmaya, yaya yryenler daha ok grnmeye balad. Arada bir k kadnlarla samur krkl erkekler gze arpyordu. Kyl klkl adamlarn kulland yaldzl ivilerle ssl tahta ereveli kzaklara daha az raslanyor, tersine, zerlerine ay postlar serilmi, prl prl kzaklar sren koyu kadife apkal babacan heriflerle, tekerlekleri karda gcrdayan, arabac yerleri ssl psl arabalar daha sk grlyordu. Akakiy Akakiyevi, btn bunlara hi grmedii eylermi gibi bakyordu. Birka yldan beri akam stleri hi sokaa kmamt. Bir dkknn kl camekn nnde durdu, bir tabloya merakla bakmaya balad; tabloda gzel bir kadn, ayakkabsn karyor, bylece hi de irkin olmayan bacan batan aa gsteriyordu; kadnn arkasnda da favorili, enesinde spanyol biimi gzel, ince bir sakal olan bir adam, bitiik odann kapsndan bakyordu. Akakiy Akakiyevi, ban sallad, glmsedi, sonra yrmesini srdrd. Niin glmsemiti? yice bilinmeyen, ama her insanda yine de iin iin varln duyuran bir eye raslad iin mi? Yoksa birok memur gibi yle mi dnmt: "u Franszlar da yok mu ya! Ne demeli, bir eyi, hani istemeye grsnler..." Belki bunlar da dnm deildi. Bir insann iine girip de nesi var, nesi yok her eyini bilemeyiz ya! En sonunda ube mdr yardmcsnn oturduu daireye girdi. Mdr yardmcs, gsterili bir yaam sryordu. kinci katta otururdu, ama evinin merdiveninde lamba yanard. Hole girince Akakiy Akakiyevi yerde bir sr lastik grd. Bunlardan baka tam ortada kaynayan, buram buram buu tten bir semaver duruyordu. Duvarlarda paltolar, muambalar aslyd. Bunlardan kimilerinin yakas krkl, kimileri de kadifeydi. Duvarn ardndan grltler, konumalar geliyordu. Henz bitirilmi bardaklardan, st gmnden, peksimet sepetinden anlalyordu ki, memurlar toplanal epey olmutu, ilk aylarn bile imilerdi. Akakiy Akakiyevi, paltosunu elceiziyle astktan sonra ieri girdi, o anda gzne mumlar, memurlar, pipolar, iskambil masalar grnd. Her yandan kulana kesik kesik konumalar, yer deitiren sandalyelerin gcrtlar, karma kark geliyordu. Odann ortasnda nasl davranacana karar vermeye alarak aptal aptal duraklad. Ama onu grmlerdi. Kendisini barlarla, arlarla selamladlar, sonra paltoyu yeniden grmek iin sofaya kotular. Akakiy Akakiyevi epey kzarp bozard, ama ne de olsa saf bir insand, herkesin paltosunu beenip vdn grnce honut olmamas elinde miydi? En sonunda onu da, paltosunu da bir yana braktlar; her zamanki gibi vist iin ayrlan masalara ekildiler. Bu grlt patrd, bu masalar Akakiy Akakiyevi'in tuhafna gidiyordu. Ellerini, ayaklarn, vcudunu nasl tutacan bilemiyordu; sonunda oynayanlarn yanna oturdu, iskambil ktlarna, bir ona, bir buna bakt. Bir sre sonra esnemeye, can sklmaya balad. Hem onun yatma saati oktan gelmiti. Ev sahibiyle vedalamaya gitti. Ama brakmadlar, yeni palto onuruna ille ampanya imeli, diye tutturdular. Bir saat sonra yemee oturuldu. Yemekte, vinegert, dana sv, brek, pasta, ampanya vard. Akakiy Akakiyevi'e zorla iki bardak iirdiler. tikten sonra odada her eyi pembe grmeye balamt, ama yine de gecenin on ikisi olduu, evine oktan dnmesi gerektii asla aklndan kmyordu. Belki alkoymaya alr diye ev sahibine bile grnmeden yavaa odadan kt. Sofada paltosunun yerde yattn ii szlayarak grd. Alp silkti, tozlarn temizledi, omuzuna ald, sokaa indi. Sokakta hl klar vard. Kk bakkal dkknlar, hizmetilerin, uaklarn bu deimez kulpleri hl akt. Kapal olanlar da kap aralklarndan uzun bir k izgisi gsteriyor, bylece kendilerinin de bu saatte bile toplantdan yoksun olmadklarn anlatm oluyorlard. Orada belki de birtakm hizmetiler, uaklar, daha 'muhabbetlerini' bitirmemilerdi, bylece nerede kaldklarn bilmeyen efendilerini merakta brakm oluyorlard. Akakiy Akakiyevi, durumundan honut; yryordu. Bilmem nasl oldu, bir ara, yanndan yldrm gibi gelip geen, vcudunun her yan oynak bir bayann arkasndan bile komutu. Ama hemen durdu, her zamanki gibi yava admlarla yrmeye balad; ne vard, birdenbire koacak diye kendi kendine amt, eski durumuna dnd. Biraz sonra karsna, gece deil, gndz bile i kapayc olan ssz sokaklar kt. Bu saatte sokaklar, bsbtn ssz, iine kapanm grnyordu. Fenerler daha seyrekleti, sanrm bu sokaklara daha az ya veriliyordu. Sonra ahap evler, itler balad. Ortalkta in cin yoktu. Yalnzca sokaklardaki karlar parlyordu.

Uykuya dalan bask kulbeler, kapal pancurlaryla hznl hznl, kara kara dnyorlard. Sokan br yannda, glkle seilebilen evlerin, korkun bir l andran koca alanla birletii yere yaklat. Ta uzakta, dnyann br ucundaym gibi grnen polis barakasnn yanyordu. Akakiy Akakiyevi'in, burada neesi iyice kat. Yenemedii bir korkuyla alana ayak bast, iinde hi de hayra alamet olmayan bir rperti vard. evresine baknd; bir deniz ortasnda gibiydi. 'yisi mi, bakmayaym,' diye dnd, gzlerini kapayarak yrd. Alann br ucuna gelip gelmediini anlamak iin gzlerini anca, karsnda, burnunun ta dibinde, birtakm koca bykl adamlarn durduunu grd; bunlarn ne biim adamlar olduu seilemiyordu. Gzleri karard. Yrei kt kt atyordu. Bu adamlardan biri onu srtndan tutarak, gr bir sesle, "Bu palto benim yahu!" diye bard. Akakiy Akakiyevi'in tam, 'Can kurtaran yok mu!' diye baraca bir srada, bir bakas, bir memur kafas kadar byk olan yumruunu, yandan azna doru uzatarak, "Hele bir sesini kar da grrsn gnn!" dedi. Akakiy Akakiyevi, yalnzca srtndan paltosunu aldklarn biliyordu, arkasna bir tekme yiyerek karn iine yuvarlanmt, birka dakika bir ey duymad. Sonra kendisine gelip ayaa kalkt, yannda kimsecikler yoktu, yalnzca kaputsuz olduunu, dn duyuyordu, barmaya balad, sesinin alann br ucuna bile ulaamayacak denli zayf ktn anlyordu. Ama umarszlk iinde, gene boyuna bararak alandaki polis noktasna doru kotu. Noktann yannda bir polis, mzrana dayanm duruyor, bu adamn ne diye uzaktan koa koa, bararak geldiini anlamak istiyormu gibi merakla bakyordu. Akakiy Akakiyevi, onun yanna varnca: - Sen uyuyor musun, hibir eye baktn yok, bir insan soyarlarken nasl grmyorsun? diye bard. Polis: - Vallahi bir ey grmedim, dedi; alann ortasnda iki kii, nne kp seni durdurdular, ama olsa olsa arkadalardr, dedim. Burada bou bouna svp saymak para etmez, yarn sabah doru gider, ii komisere anlatrsn: o, paltoyu kimin alp kimin almadn ortaya karr. Akakiy Akakiyevi, evine perian dnd. Yanlarndaki, ensesindeki bir tutam sa, bsbtn dalmt. Gs, yan brleri, pantolonu kar iindeydi. Kap sert sert vurulunca, ev sahibi yal kadn, yatandan frlad. Telala terliinin yalnzca bir tekini ayana geirebildi, namuslu bir kadn olduu iin bir eliyle gsn, gmleini tutarak kapy amaya kotu. Kapy atktan sonra Akakiy Akakiyevi'in durumunu grnce bir irkildi. i anlaynca da ellerini rparak dedi ki, "Doruca komisere gitmelisin. nk mahalle polisi sz verir, ama ii de srncemede brakr. En iyisi gene komisere gitmektir. Aslnda kendisi de onu tanr. Bir zamanlar, yannda alk eden Finli kadn Anna, imdi komiserin evinde dadlk ediyor, hem kendisi de komiseri, evin nnden arabayla geerken grmt, her pazar kiliseye gider, ama gene de herkese gler yzle bakar." Btn bunlardan anlaldna gre bakomiser, gerekten iyi bir adam olsa gerekti. Akakiy Akakiyevi, kadnn bu dn dinledikten sonra, dnceli dnceli odasna doru yrd. Geceyi nasl geirdi, bunu dnmeyi, kendilerini onun yerine koyabilenlere brakyorum. Sabahleyin erkenden komisere gitti, uyuduunu sylediler. Saat onda gitti, yine uyuduunu sylediler. On birde gitti. 'Bay komiser, imdi kt,' dediler. Yemek zamannda yeniden gitti, yazmanlar brakmak istemediler. Niin, neden geldiini kesinlikle renmek istiyorlard. Akakiy Akakiyevi, yaamnda ilk olarak btn gcn toplayp zyapsnn gcn gstermek istedi. Sz ksa keserek, "Komiserin kendisini grmeliyim," dedi. Bakanlktan resm bir ile geliyordu, bir ikyet etti mi, grrlerdi gnlerini sonra. Yazmanlar buna kar bir ey sylemeyi gze alamadlar. Biri gidip komisere bildirdi. Komiser, bu arlan palto yksn tuhaf karlad. Asl ie bakacak yerde Akakiy Akakiyevi'e, birtakm cehennem sorular sormaya balad. Evine niin byle ge dnyormu, sakn uygunsuz bir yerde taklp kalm olmasnm. yle ki, Akakiy Akakiyevi, adamakll bozuldu. Palto iinin salama balanp balanmadn anlamadan kendini dar dar att. Yaamnda ilk olarak, btn gn daireye uramad. Ertesi gn, solmu, daha da ackl bir durum alm olan eski paltosuyla ie gitti. Birka memur, alnan palto dolaysyla onunla alay etmek frsatn karmadlar, ama ou

durumuna acd. Hemen aralarnda para toplamaya karar verdiler. Yalnzca toplanan para, pek az bir eydi. nk mdrn portresiyle, ube mdrnn nerisi zerine, arkada olan bir yazarn kitab iin memurlardan daha nce de para kesiliyordu, bu yzden toplanan para nemsizdi. Arkadalarndan biri acyarak, adamcaza hi olmazsa iyi bir tle yardm etmeyi dnd. Mahalle polisine gidip de ne yapacak, eflerinin gzne girmek iin polis, belki paltoyu bulur, bulur ama Akakiy Akakiyevi, yasal kantlarla kendisinin olduunu kantlayamazsa, palto, gene poliste kalrd. En iyisi bir byk adama bavurmalyd, bu byk adam, kimlerle grmek gerekirse grr, ne yapar eder, iin yola girmesini salayabilirdi. Yaplacak ey yoktu. Akakiy Akakiyevi, byk adama gitmeye karar verdi. Bu byk adamn grevi, hl bilinemiyor. unu da syleyelim ki, byk adam, sonradan byk olmutu. Daha nce hi de byk deildi. Bugnk konumu da, bakalarnn yannda pek nemli saylmaz. Ama tekilerin gznde nemsiz gibi grnen bir konum, her zaman, her yerde birtakm adamlarn gznde nemli grnebilirdi. Kendisi de konumunun nemini, birtakm davranlarla artrmaya almaktan geri kalmazd. Verdii buyrua gre, daireye geldii zaman, kk memurlar, kendisini ta merdiven banda karlayacakt, kimse kendisine dorudan doruya bavurmayacakt; her i, sk bir sra gdlerek kendisine ulamalyd; kayt memuru yazmana, yazman dzelticiye ya da birine bildirmeli, i, ancak bu dolambal yoldan geerek kendisine gelmeliydi. u bizim mbarek Rusya'da, her insanda bir yanslama hastal vardr. Memur, ille mdrme benzeyeyim, diye tutturur. Anlattklarna gre, bir dzeltici paras, bilmem nerede, kk bir dairenin mdr olunca, ilk i olarak, kendisine bir kabul odas ayrtm; kapya srmal, krmz yakal uaklar dikmi. Bunlar kapnn tokman tutarlar, her gireni ieri alrlarm. Oysa bu kabul odasna yle byle bir yaz masas bile g syormu. Byk adamn yntem ve alkanlklar gsterili, cidd, ama olduka basiteydi. alma dzeni disipline dayanrd, ikide bir 'Disiplin, disiplin, gene disiplin,' der dururdu. Szn bitirirken karsndakinin yzne yle yksekten bir bakard. Ho, byle bakmasna da gerek yoktu ya. nk daire makinesini ileten on memurunu adamakll yldrmt. Onu uzaktan grdler mi, memurlar, ii gc brakp elpene divan dururlar, mdrn gemesini beklerlerdi. Yanndaki kk memurlarla hep sert sert konuurdu. Konumas hemen hemen u cmleyi gemezdi: 'Bu ne cret! Kiminle konutuunuzu biliyor musunuz? Karnzda kim var, biliyor musunuz?' Ama neme gerek, gene de iyi bir adamd; arkadalarna kar iyi davranrd, iyilii severdi. Yalnzca general rtbesi onu bsbtn artmt. Ne oldum delisi olmu, kendisini yitirmiti. Nasl davranacan bir trl kestiremiyordu. Kendi dengiyle konuurken, hi de aptal olmayan, ok kibar bir adam gibi bile davranrd. Ama ondan bir rtbe bile aa olanlarn arasnda sama bir adam olur, ask yzl durumu, insanda acma duygusu uyandrrd. Kendisi de, orada zamann ok daha iyi geirebileceinin ayrmndayd. Kimi zaman ho bir konumaya, bir gruba katlmaya kar iinde gl bir istek belirirdi. Ama bu, kendisine yaramayan bir davran olmasn, senli benlilie kamasn, sakn saygnln sarsmasn dncesi, onu birdenbire durdururdu. Bu gibi dnceler yznden her zaman bir kede sessiz kalr, ancak arada bir tek heceli birtakm sesler karrd, bundan dolay da, her yerde pek skc bir adam diye tannmt. te Akakiy Akakiyevi, byle bir byk adama bavurmutu. Hem de kendisi iin uygunsuz, ama byk adam iin pek elverili bir zamanda. Byk adam, o srada alma odasndayd. Yeni gelmi, birka yldr grmedii bir eski dostuyla, bir ocukluk arkadayla neeli neeli konuuyordu. Kendisine bir skarpinolu'nun geldiini haber verdiler. Birdenbire, sert bir sesle, "Kimmi o?" dedi. "Memurun biri," karln verdiler. Byk adam, "Beklesin, imdi sras deil," dedi. unu da syleyelim ki, byk adam dpedz yalan sylyordu. Vakti vard, arkadayla epey zamandan beri her eyi konumulard. Epey zamandan beri de konumaya sk sk ara veriyorlard. Arada bir hafife birbirlerinin dizlerine vurup, "te byle van Abramovi; ya byle demek Stepan Varlamovi," demekten baka sz bulamyorlard. Ama byk

adam, gene de memurun beklemesini buyurdu. Bylece epey zaman nce hizmetten ayrlp kynde yaayan arkadana, memurlarn kendisini nasl uzun sre beklediini gstermek istiyordu. Sonunda uzun uzun konutuktan, daha dorusu bol bol sustuktan, koltuklara rahat rahat yaslanp purolarn tttrdkten sonra, byk adam, sanki birdenbire anmsam gibi, kapnn nnde elindeki evrakla bekleyen yazmanna, "Orada bir memur bekliyor sanrm," dedi, "Syleyin, gelebilir." skarpinolu'nun gsterisiz grnmn, eski psk niformasn grnce, general rtbesini, bugnk konumunu almadan bir hafta nce, ayna karsnda tek bana konutuu o sert, o kesik sesiyle, "Ne istiyorsunuz?" dedi. Akakiy Akakiyevi, hemen o gerekli olan ekingenliini taknm, olduka da armt. Elinden geldii, dilinin dndnce, her zamandan daha ok 'ey, ey' diyerek anlatt: yepyeni bir paltosu varm. Srtndan insafszca almlar. Kendisine ricaya gelmi, emniyet mdryle ya da baka biriyle grp etsin de paltosunu bulsunlar. Bu dilek, generale nedense pek garip grnd. Kesik sesiyle: - Baym, siz yol yordam nedir bilmez misiniz? dedi. Ne diye bana geldiniz? ler nasl izlenir, bilmiyor musunuz? Bu i iin nce dileke verilecekti; dileke dzelticiye, dzelticiden ube mdrne, ube mdrnden yazmanma gidecek, yazman da bana verecekti. Akakiy Akakiyevi, batan aa kan ter iinde kalmt; bsbtn krlmak zere olan cesaretini toplamaya alt: - Ben, ekselans, ey, sizi rahatsz etmeye yeltendim, nk, yazmanlara, ey, pek gvenilmez de... Byk adam: - Vay, bu ne cesaret! diye kkredi. Bu dnceleri size kim alad. Genler arasnda stlerine, yksek adamlara kar byle saygszca duygular nasl olup da yaylyor? Byk adam, Akakiy Akakiyevi'in elliyi akn olduunu anlamam olacakt. nk Akakiy Akakiyevi'e ancak karlatrma yoluyla, yani 70 yana varan bir kimse yannda gen denebilirdi. - Kiminle konutuunuzu biliyor musunuz? Karnzda kim var, biliyor musunuz? Anlyor musunuz, size sylyorum? Bunlar sylerken yle tepinmeye balam, sesi de yle yksek, yle gl bir tona kmt ki, Akakiy Akakiyevi deil, kim olsa korkuya dmekten kendini alamazd. Akakiy Akakiyevi, yldrmla vurulmua dnd, sendeledi; vcudu batan aa titremeye balad, ayakta duramyordu. Hademeler yetiip kendini tutmasalard, kesinlikle yere decekti; onu kprtsz olarak dar kardlar. Byk adamsa szlerinin umduundan ok etkili, bir insan bayltacak gte olduunu dnerek bsbtn kendisinden gemiti. Bu ii nasl karladn anlamak iin gz ucuyla arkadana bakt, sevinle grd ki, arkada da pek tuhaf bir ruh durumu iindeydi, onun da biraz korkmaya baladn honutlukla grd. Akakiy Akakiyevi, merdiveni nasl indiini, sokaa nasl ktn anmsamyor, elleri ayaklar tutmuyordu. Hibir zaman bir generalden byle bir papara yememiti, hem de yabanc bir generalden. Sokaklarda rzgr esiyordu. Akakiy Akakiyevi, rzgrda az ak, kaldrmlardan ine ka yryordu. Rzgr, - Petersburg'da byledir - her yandan, her sokak bandan, zerine doru esiyordu. Bir an, boazna bir ey tkanr gibi oldu. Bir sz sylemeye gc yoktu, kendisini eve dar att. Her yan imiti, yataa dt. te kimi zaman gerekli paylamalar, byle etkili oluyor. Ertesi gn atei ykseldi. Hastalk, Petersburg ikliminin cmert yardmyla, beklendiinden daha da abuk ilerledi. Doktor, gelip nabzn saydktan sonra, yak salk vermekten baka umar gremedi. O da, hasta hekimliin yksek yardmndan yoksun kalmasn diye. Ayrca da ekledi: "Bir buuk gn ya yaar, ya yaamaz, sonra tahtal ky boylayacaktr. Siz de hanmcm, zaman yitirmeden, onun iin bir am tabut smarlayn. nk, mee tabut ona gre pahalcadr!" Akakiy Akakiyevi, bu om azlnn sylediklerini iitti mi? ittiyse bu szler zerinde gl bir etki yapt m? O anda znle dolu yaamnn acsn duydu mu? Bilmiyoruz. nk bu srada Akakiy Akakiyevi, boyuna sayklyor, ateler iinde yanyordu. Gzleri nnden boyuna birbirinden acayip eyler geiyordu. Gzlerinin nne Petrovi geliyor, ona, iinde hrszlar

yakalayacak bir tuzak bulunan bir palto smarlyordu. Yatann altna boyuna hrszlar giriyordu. Akakiy Akakiyevi, battaniye altndan tutup hrszlar karmas iin durmadan ev sahibi kadn aryor, gznn nnde niin eski paltosunun asl durduunu soruyor, yeni bir paltosu olduunu sylyordu. Kendisini generalin karsnda sanyor, o gerekli paylamay iitiyor, "Balayn, su bende ekselans," diyordu. Bir ara yle sunturlu svgler savurmaya balad ki, ev sahibi yal kadn, ondan hi byle eyler iitmedii, hem de bu szler ekselans sznn hemen ardndan geldii iin, boyuna istavroz karmaya balad. Sonra yle szler, yle sama sapan eyler sylyordu ki, hibir ey anlalmyordu. Yalnzca bu karmakark szler, dnp dolap palto zerine geliyordu. Sonunda zavall Akakiy Akakiyevi, yaama gzlerini kapad. Odasn da, eyasn da mhrlemediler. Bir kez, mirass yoktu. Aslnda kalan miras da varla yok arasyd: bir deste kaz ty, bir paket balkl beyaz kt, ift orap, pantolonundan dm iki dme, bir de okurun bildii palto... Btn bunlar kimlere kald, Tanr bilir. Aka syleyelim ki, yky anlatan da bu ile ilgilenmemiti. Akakiy Akakiyevi'i gmdler. Petersburg, onsuz kald. Sanki bu kentte hi yaamamt. Kimsenin koruyup gzetmedii, yakn saymad, yabanc bir sinei bile ineleyip mikroskopla incelemeyi savsaklamayan bir doa bilgininin bile ilgilenmedii bir varlk, yitip gitmiti; bu varlk, daire alaylarna sabrla katlanm, hibir olaanst i grmeden dnyadan gp gitmiti. Yalnzca ona, son gnlerine doru da olsa, zavall yaamn biraz olsun canlandran palto biiminde nurlu bir konuk gelmiti. Ama bu dnyann gl insanlar zerine ykm nasl kerse, onun zerine de, nne geilmez bir biimde kt. lmnden birka gn sonra, bakanlktan evine gelen odac, u buyruu getirdi: 'Mdr istiyor, hemen gelmeli'. Hademe ister istemez bo dnd. Karlk olarak da artk gelemeyeceini syledi. "Niin?" diye sordular? "Ee, ld de ondan. Gmleli drt gn oluyor." Bylece Akakiy Akakiyevi'in lm, bakanlkta da renildi. Ertesi gn yerine ok daha uzun boylu, ama harfleri dik deil de yatk yazan birisi geldi. Akakiy Akakiyevi iin syleyeceimiz szlerin burada bitmeyecei kimin aklna gelirdi? Kimin aklna gelirdi ki, sanki hi gze arpmayan varlna bir dl olsun diye, lmnden sonra birka gn daha ok grltl bir yaam srmesi onun alnyazs olacakt? Neyleyelim ki, byle oldu. imdi zavall ykmz, birden akla smayan bir yn alyor, ylece de sona eriyor. Petersburg'da birdenbire bir sylenti dolamaya balad: Kalikin Kprs'nde, daha da uzaklarda geceleri, alnan paltosunu arayan memur klkl bir hayalet grlmeye balamt. Bu hayalet, alnan paltosuna karlk, konumuna, adna sanna bakmadan, rasgeldii insann omuzundan, ne biim olursa olsun, paltosunu karp alyor, kedi krkl, samur krkl, pamuklu olsun, tilki, ay krkl olsun, tek szckle insanlarn kendi derilerini rtmek iin kullandklar her trl, deriler ve krklerle kapl ey onun iin kabul edilebilirdi. Bakanlk memurlarndan biri ly gzleriyle grm, Akakiy Akakiyevi olduunu kala gz arasnda tanmt: ama birdenbire yle bir korkuya kaplm ki, var gcn bacaklarna vererek kamaya balam, bunun iin ly adamakll seememi, yalnzca uzaktan parman sallayarak kendisini korkuttuunun ayrmna varmt. Her yandan yaknmalar yamaya balad, yalnzca dzelticilerin olsa neyse, ama mdrlerin bile sk sk paltolar arld iin, srtlar, omuzlar yor diye yaknmalar geliyordu. Polislere, hayaleti l ya da diri yakalayp getirmeleri, bakalarna ibret olsun diye iyi bir cezalandrmalar buyuruldu, ki bu buyruk az kalsn baaryla yerine getirilecekti. Kirkin Soka'nda, bilmem hangi mahallenin bekisi, bir zamanlar flt alan eski bir algcnn srtndan zerdeva krkn karrken ly su st yakalam, hemen yakasna yapmt. Sonra sesi ktnca bararak iki arkadan arm, onlara ly tutmalarn sylemiti. Kendisi de ttn tabakasn karp donmu olan burnunu biraz olsun stmak iin elini izmesine att. Ama ttn yle bir trdendi ki, kokusuna l bile dayanamazd. Polis, eliyle burnunun sa deliini kapatt, sol deliinden ancak yarm avu ekmi ekmemiti ki, hayalet aksrmaya balad; yle aksrd ki, nn de yzleri batan aa sland. Polisler gzlerini uutura dursunlar, hayalet yitip gitmiti. ardlar. Hayaletin gerekten ellerine getiine bile inanacaklar gelmiyordu. Bundan sonra nokta bekleyen polisler, lden yle korkmaya

baladlar ki, canllar bile yakalamaktan ekiniyorlar, yalnzca uzaktan, "Hey bana baksana, yoluna git hele!" diye barmakla yetiniyorlard. l memursa tabansz insanlara olduka korku vererek Kalikin Kprs'nn beri yakasnda da grnmeye balad. Ama biz, o byk adam braktk. Oysa o, yzde yz gerek olan ykmzn tuttuu bu olaanst yolun asl sorumlusu saylabilir. lk nce hakkn yemi olmamak iin syleyelim ki, byk adam, iyice halad zavall Akakiy Akakiyevi'e biraz acmt. Acma, ona hi de yabanc bir duygu deildi. Zaman zaman yreinde birok iyi kprdan duyard; ama konumu, zaman zaman, bunlarn ortaya kmasna engel oluyordu. Daha alma odasndan arkada kar kmaz, Akakiy Akakiyevi'i dnd. Grev srasnda paylamasna dayanamayan zavall memur, o gnden sonra da sk sk gzlerinin nne geliyordu. Akakiy Akakiyevi'i dne dne yle bir kaygya dt ki, bir hafta sonra, nasl olduunu, yitik palto iinde kendisine yardm edip edemeyeceini anlamak iin ona bir memur gndermeye bile karar verdi. Akakiy Akakiyevi'in ateler iinde yana yana, ksa bir zamanda ldn haber alnca arm, vicdan azab duymu, btn gn ii sklmt. Akam olunca, bu rahatsz edici duyguyu biraz unutmak, biraz vakit geirmek iin bir arkadana gitmi, orada olduka byk bir toplulua raslamt. in iyi yan da, orada hemen herkes ayn rtbede olduu iin kendisini zgr duyumsad. Almaya balad, ho konuan, nazik bir adam oldu. Ksacas, vaktini ok gzel geirdi. Akam yemeinde bir iki bardak arap iti. Bilirsiniz ya, bu, insann neesini hi de kt etkileyen bir ey deildir. ampanya, kendisine birtakm garip dnceler verdi: Evine deil, sanrm Alman soyundan olan, dosta duygularla bal olduu Karolina vanovna adl bir bayana gidecekti. unu da unutmayalm ki, byk adam, artk pek gen saylmazd. yi bir baba, saygdeer bir aile bakanyd. Birisi dairede alan iki olu vard. Bir de eri ama sevimli burunlu, her gn, 'Bonjour papa' diyerek elini pmeye gelen on alt yanda ok ho, gzelce bir kz vard. Kars hl taze, hi de irkin saylmayan bir kadnd. lk nce ptrmek iin elini uzatr, sonra da avucunu evirerek kendi elini perdi. Ama byk adam, ev yaamnn rahatlklarndan tmyle honut olmakla birlikte, kentin br yakasndaki bir bayanla dosta dp kalkmay da grg kurallarna uygun buluyordu. Dostu, karsndan daha gen, daha ho bir kadn da deildi. Ama bu olaan eyler zerine yargya varmak doru olmaz. Byk adam, merdivenden inip kzana bindi, arabacya: "Karolina vanovna'ya," dedi. Scack krkne kelli felli bir edayla sarnarak, Rus insan iin daha gzeli dnlemeyen bir tutum taknd: Yani hibir ey dnmyordu, birbirinden daha ekici dnceler, arkalarndan koma zahmetini vermeden, kendiliinden geliyorlard. Neeli neeli geirdii akamn ho ynlerini, o kk topluluu gldren btn nktelerini, bunlarn ounu kendi kendisine hafif sesle yineliyor, gene ilk syledii zamanki gibi gldrc buluyor; yeniden, iinden gelerek glyordu. Ama arada srada hzn artran sert bir rzgr, ona engel oluyordu. Birdenbire, nerden, niin kopup geldii bilinmeyen bu rzgr, yzn sanki ustura gibi kesiyor, yzne kar taneleri serpiyor, paltosunun yakasn yelken gibi savuruyordu, ya da birdenbire, gl bir itile yakay kafasna frlatyor, byk adam da ban karmak iin akla karay seiyordu. Birdenbire birisinin gl bir biimde yakasna yaptn duyumsad; arkasna baknca ksa boylu, ypranm niformal bir adam grd, byk bir korkuyla bu adamn Akakiy Akakiyevi olduunu anlad. Memurun yz kar gibi apakt, tpk bir l gibi bakyordu. Ama byk adamn korkusu bsbtn artt. Hayalet, azn arptyordu. rktc bir mezar korkusu saarak u szleri syledi: "Sonunda, ey, seni... yakana yaptm! te senin palton gerekli bana.... Benimkiyle hi uramadn. stelik de beni haladn. imdi kar bakalm paltonu!" Neredeyse, zavall byk adamn yrei duruverecekti. Dairede, genellikle kendisinden aa rtbedeki insanlar yannda ok gl bir isten gsteriyor, herkes, erkek yzne, boyuna bosuna baknca, "E, yaman adam dorusu!" diyordu, ama u anda, pehlivan yapl grnen insanlarn ou gibi yle bir korktu ki, az kalsn dp baylacakt. Omuzundan ivedilikle krkn kard. Sesi ktnca haykrarak, "Eve," dedi, "Son hzla!" Arabac, her zaman nazik anlarda daha gl kantlarla iittii bu sesi duyunca, ne olur ne olmaz diyerek omuzlarn kaldrd, ban edi, kamsn aklatt,

araba ok gibi yerinden frlad. Byk adam, be alt dakikada evinin kapsna gelmiti. Solgun, korku iinde, paltosuz, krksz, Karolina vanovna'ya gidecek yerde evine gelmiti. Odasna glkle kt. ok rahatsz bir gece geirdi. Ertesi sabah kahvalt ederken kz, "Bugn ok solgunsun baba," dedi. Ama babas boyuna susuyor, kimseye bana gelenleri, nereye gittiini, nereye gitmek istediini anlatmyordu. Bu olay onu ok deitirdi. "Bu ne cret! Kiminle konutuunuzu biliyor musunuz? Karnzda kim var biliyor musunuz?" szlerini bile daha az kullanmaya balamt. Bunlar sylese bile, karsndakini dinlemeden nce deil, iin ne olduunu anladktan sonra sylerdi. En ok dikkati eken bir nokta da, l memurun bir daha grlmemesiydi. Generalin paltosu kendisine sanrm tpatp gelmiti. Hi olmazsa o gnden sonra hibir paltonun alnd bir daha iitilmedi. Ama birok igzar, bu gibi eyleri i edinen adam, bir trl rahat etmek istemiyorlard. Kentin uzak yerlerinde hl l memurun grldn syleyip duruyorlard. Gerekten Kolomenli bir polis, hayaleti bir evden karken gzleriyle grmt. Ama kendisi pek zayf olduu (bir gn bir evden kan bir domuz yavrusu onu devirmiti, evresini saran arabaclar da katla katla glmlerdi. Ho, o da bunun acsn karmakta gecikmedi. Her birinden ttn iin onar kapik ald) pek zayf olduu iin ly durdurmaya kalkmam, yalnzca pei sra gitmiti. Sonunda hayalet, birdenbire arkasna dnp bakt, durdu; "Ne istiyorsun?" diye sordu. Bu szleri sylerken canllarda bile bulunmayan yle bir yumruk kaldrd ki, polis: "Hii!" dedi, gerisin geri dnd. Ama bu grlen hayalet, ok daha uzun boyluydu, kaytan byklar vard; Obuhov Kprs'ne doru yryerek gecenin karanl iinde yitip gitti.

You might also like