You are on page 1of 211

T.C.

ANKARA NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS FELSEFE (FELSEFE TARH) ANABLM DALI

BERGSONDA RUH-BEDEN LKS

Doktora Tezi

Levent Bayraktar

Ankara-2003

T.C. ANKARA NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS FELSEFE (FELSEFE TARH) ANABLM DALI

BERGSON'DA RUH-BEDEN LKS

DOKTORA TEZ

Levent BAYRAKTAR

Tez Danman Prof.Dr. ahin YENEHRLOLU

Ankara - 2003

NDEKLER
KISALTMALAR NSZ GR BRNC BLM I-A-1) Ruh-Beden likisi Problematii I-A-2) Ruh-Beden likisi Problematii Kapsamnda Yer Alan Baz Kavramlar I-B. Ruh-Beden likisi Problematii Kapsamnda Yer Alan Belli Bal Felsefi Yaklamlar 15 21 30 6 3 4

KNC BLM II-A. Bergson'un Psiko-Fiziksel Paralelizm Kuramna Ynelik Deerlendirme ve Eletirileri II-B. Bergson'da Ruh-Beden likisi Problematii II-B. 1) Bergson'un Ruh Anlay II-B. 2) Bergson'un Madde ve Beden Anlay II-B. 3) Bergson'da Ruh-Beden likisi Problematii NC BLM III-A. Bergson Felsefesinde Ruh-Beden likisi Problematiinin Yeri III-B. Bergson'da Ruh-Beden likisi Problematiinin Almlar: nsan Problemi SONU ZET ABSTRACT KAYNAKA 165 180 195 204 205 206 69 98 128 54

KISALTMALAR

A.g.e. C. S. s. t.y. .D.D.V. A.D..K. T.F.W. Ed. V.d. Haz. ev. M.E.B. M.S.G.S.B. Trans.

Ad geen eser Cilt Say Sayfa Tarihi yok uurun Dorudan Doruya Verileri Ahlak le Dinin ki Kayna Time and Free Will Editr Ve dierleri; ve devam Hazrlayan eviren Milli Eitim Bakanl Milli Eitim Genlik ve Spor Bakanl Translation

NSZ

Tarihsel ve kltrel her olgu ve olayn belirli bir geliim ve oluum sreci bulunmaktadr. Bir bakma tarih ve kltrn bilinci demek olan felsefe de bundan ayr tutulamaz. Dolaysyla bir filozofu veya onun temel problematiklerinden birini irdelemek ve incelemek; o filozofu hazrlayan birikimi, dnemi, etkileimleri veya bir kelime ile an ruhunu da farketmek ve bir dereceye kadar kavrayabilmek demektir. Bu almada ruh-beden ilikisi prroblematiinden hareketle Bergsonu yeni bir bak ve ele alla deerlendirmek ve onun felsefesi iindeki olas balantlar daha belirgin bir duruma getirmek arzulanmaktadr. Bu yolla lkemizdeki dnsel ortama bir katk ve deiik bir bak as getirilebilmise, bu almann gereklemesi srecindeki btn sknt ve zorluklara deecektir. Hi phesiz bir eserin tamamlanp ortaya kabilmesi iin baz vazgeilmez durum ve koullarn bir arada bulunmas gereklidir. Belki de bunlarn en banda zgr ve demokratik bir alma ortam gelmektedir. ncelikle bu ortamn salanmasnda ve tez konusunun seilmesi, irdelenip incelenmesi ve yazm aamalarnda, karlalan btn glklerde, byk yardm ve desteini grdm ve hocam almann sayn Prof. Dr. ahin

YENEHRLOLUna,

oluum

aamasnda

gerekletirdikleri ynlendirme, eletiri ve rehberlik iin tez izleme komitesi yelerine teekkr zevkli bir grev saymaktaym. Ayrca gerek kaynaklarn temini ve gerekse yorumlanmas

aamalarnda gr ve nerilerini esirgememi olan sayn Do. Dr. lker KTEM ve sayn Yrd. Do. Dr. Erturul R. TURANa ve zor zamanlarda hep yanmda olan eim, ailem ve alma arkadalarmla birlikte dostum A. Cemal KAYA ya da teekkrlerimi sunarm.

GR

nsanolu kuvvetli bir olaslkla, kendisini evren ve doa ierisinde, bilinli bir varlk olarak fark ettii ilk gnden itibaren, nereden gelip nereye gittiini, evrenin ve bu evren iinde kendi varlnn yeri ve anlamnn ne olduunu, nasl bir sre ve sonla karlaacan ksacas, kendisini nelerin beklediini srekli merak etmitir. Evrende insan zne konumuna ykselten de bu ve buna benzer etkinlikler olmutur. nsanolu merak ve bilme arzusunu kendi zerine ynlendirdiinde ilkin canl evrendeki herhangi bir varlk gibi, doum ve lm arasnda bir yaam sreci geirdiini fark eder. Ancak bu fark edi bir bakalam ve dnm srecini de beraberinde getirir. Bu kendisini tanma, anlama ve anlamlandrma srecidir. Bu sre; doa ve kendisi arasnda nasl ve nereye kadar bir iliki ve ortaklk bulunduunu ve nereden sonra, doadan ve doal olandan kopup, bakalatn sorgulamay iermektedir. leriki blmlerde incelenecei zere; nsanolu akp giden ve hereyi deitiren zaman ierisinde kendisini btn bu deime ve oluu farkedip anlamlandrmaya alan bir ben olarak yakalamaktadr. Bu yakalayta anlk bir algnn tesine geerek, meydana gelen olaylar bir oluum sras iinde kavramak ve anlamlandrmak gibi bir yeti ve zellie sahiptir. nsanda hafza kiisel bir birikime sahip olmak, gerektiinde bunu kullanabilmek ve gelecek kuaklara aktarabilmek olana salamaktadr.

yleyse insan varl sadece an yaayan ve onun bilincine sahip bir varlk olmayp, kendisini doadaki dier varlklardan (ve dier insanlardan) ayran, benlik, kendilik, bireylik ve kii olmaklk bilincine sahip bir varlktr. Bu varlk ayn zamanda fizik evren iinde, bu evrenin yasa ve koullarna bal ve uyumlu bir yaam srmesi gerei zerine de bilin sahibidir. Dolaysyla ksaca belirtmek gerekirse insanolu hep bir bilin (ruh) ve beden varl olduunun farkndadr. Evrende bir tek insan varl lml bir hayata niin doduunu, doumdan ncesini ve lmden sonrasn merak edip irdeler, gnlk deyimle bunu dert edinir. te bu tr soru ve sorunlar dert edinmesi insann felsefe ve metafizik denilen insanlk tarihinin en nemli baarlarndan birisini gelitirmesine neden olmutur. nk insanolu kendisine

dndnde, gndelik kayg ve gereksinimlerin yansra bunlarla pek de benzerlikleri bulunmayan bu gn adna felsefi ve metafizik dediimiz soru ve sorunlarla da uratn ve bunlara bir cevap bulmak zorunda olduunu anlamtr. Bu ayn zamanda onun kendisinin doada bitip, yiten (doup, yok olan) herhangi bir varlk olmadn ve olamayacan da kavramas demektir. Genelde felsefenin her alannda zelde de metafizikde ortak soru ve sorunlardan hareket edilse bile, insanolunun yaratc dehas neredeyse snrsz denebilecek eitlilikte farkl ve zengin yaklamlar gelitirebilmitir. Bylece daha zengin ve karmak kuramlar, birbirleriyle diyalektik ilikiler a iinde ekillenmilerdir. Her kuram kendisine gre ncekilerin eksik ve hatal grnen gelerini eletirip deitirerek veya bir st yorum katarak yeni bir

yap sunagelmitir. Bu ileyi, felsefenin zgn ve dinamik motoru durumundadr. Dolaysyla felsefede mucizeye yer yoktur. Onun

varolabilmesi ve varln koruyabilmesi iin; zgr bir dnce ortamnn yarataca dnsel zenginlik ve bu temeller zerine oturan bir gelenek yaratmak zorunluluu vardr. Felsefe etkinlii bu gelenek ierisinde yapld gibi, felsefeyi renmek, retmek veya bir sorunsal irdelemek de bu dnce geleneini dikkate alp olabildiince nfuz etmekle olanakldr. te bu ve benzeri gerekelerle bu almann birinci blm, sorunsaln Bergson felsefesinde alm olduu yeni biimi daha yakndan fark edip

betimleyebilmek iin bir hazrlk evresi olacaktr. nk Bergson setiimiz sorunsala dair grlerini serimlerken sk sk yukarda deinilen gelenee bavurmakta ve hesaplamaktadr. Zaten yeri geldike gsterilmeye allaca gibi; Onun konu hakkndaki temel tezleri, kendisinden nce ileri srlen iddialarn amazlar ve tutarszlklar zerine kurulmutur. Bylece o, deilleme (olumsuzlama) yoluyla belirlemelere ularken Sokratesi yntemi kendi ana tayarak, gelenekle de btnlemektedir. Zira pek ok konuda tezlerini ncellerinin yadsnmas ve eletirisi ekillendirmektedir. 1 Ruh-beden ilikisini irdelerken izledii yntem de bundan farkl deildir. Bergsonda (1859-1941) ruh-beden ilikisi problematiinin

irdelendii bu alma nsz, giri ve ayr blmden olumaktadr.

Chavalier, J., Henri Bergson, s. XIII-XIV ve Topu, N., Bergson, s. 9-10 ve Somar, Z., Bergson, s.17-44

almann

birinci

blmnde

ncelikle

ruh-beden

ilikisi

problematii ele alnacak olup, (I-A-1.) burada genel hatlaryla problematiin felsefi anlam ele alnp amlanmaya allacaktr. Zira bylelikle sorunsaln Bergson felsefesinde alaca biimi daha doru ve net deerlendirebilme olana doabilecektir. Bu balamda olmak zere, ad geen problematiin, felsefenin etkinlik dairesi iindeki yeri de gndeme gelecektir. Ayrca ruh-beden ilikisini herhangi bir filozof veya ekolde irdelemek beraberinde o filozof veya ekoln rtl veya ak insan tasarmn da irdeleyip sorgulamay gerekli klmaktadr. Bu almann dikkat ekmek ve zerine eilmek istedii hususlardan birisi de bu olacaktr. Temelde insan varl ve varoluu bilinebilen en karmak, en yetkin ve en ok boyuta sahip zellikli bir varlktr. Bu zellii dolaysyla btn bilme edimlerinin znesi ve yer yer de nesnesi durumundadr. Konu felsefe olduunda ise zaman zaman zne ve nesne ayrm ortadan kalkmakta; insan kendi ben inden hareketle, kendini ve insanl bilmeye ve deneyimlemeye giriebilmektedir. Bylece bilme edim ve etkinliinin hem znesi hem de nesnesi olabilmektedir. te Bergson gibi kimi filozoflar dorudan doruya kavranabilen asl gereklik olarak bilincin ve benliin dorudan

deneyimledii, sreyi, oluu, yaratmay ve devinimi ele geirmenin peine dmlerdir. yleyse bu noktada ruh, bilin, ben gibi kavramlarn ncelikle genel kullanmlar itibariyle sonra da Bergsonun bunlara ykledii anlam ve ieriklerle ele alnmas uygun ve gerekli olacaktr. Bu itibarla bu almann

10

I-A-2 blm ruh-beden ilikisi kapsamnda gndeme gelebilecek temel kavramlarn irdelenmesine ayrlacaktr. Kavramsal zmlemenin ardndan bu kavramlar a ierisinde rlm olan belli bal felsefi ekol ve yaklamlar ele alnacaktr. Bu balamda I-Bde modern anlamda ruh-beden ilikisi sorunsalnn merkezinde bulunan Descartestan itibaren ardllarnn sorunu zme giriimleri ve bu giriimler ekseninde oluan balca ekoller irdelenecektir. Bu almann ikinci blmnde sorunsaln Bergsonda alm olduu yeni biim ve yaklam irdelenecektir. Bu amala ilkin (II-A.) Bergsonun eletirerek ve yadsyarak kendi dizgesini kurmasna yardmc olan Psikofiziksel paralelizm kuram ele alnacaktr. nk Bergsonun ruh-beden ilikisi problematiindeki zgn tutumunu daha net ve dorudan

kavrayabilmek iin kart bulunduu kuram ve yaklamlar tanmak yararl olacaktr. Bu aamada Bergson felsefesinin geneline yaygn bulunan niceliknitelik, i-d, madde-hayat, ruh-beden arasndaki farkllama daha da belirginlik kazanacak olup, filozofun yer kaplamayan ruh halleriyle, yer kaplayan ve mekanda gerekleen fizik olaylar arasndaki farkll temellendirme arzusuna dikkat ekilecektir. Bylece onun felsefesinin ayrc zelliklerinden olan, dualist yaklam temellendirme eiliminin gerekelerini de bir lye kadar kavrama olana doabilecektir. II-Ada her ne kadar Bergsonun ruh tasarm ve kurgusuna yer verilecek olsa da bu konu

ayrca II-B-Ide zerk bir balk altnda irdelenecektir. nk onun

11

ruh-beden ilikisi sorunsalndaki yaklamnn zgnlnn; getirmi olduu yeni ve zgn ruh tasarmndan kaynakland sav bu almann omurgasn oluturacaktr. Bu itibarla bu blmde; ruh bir tz m dr, ruh, beyinsel ve bedensel srelerle tanmlanabilir mi, bu srelere indirgenebilir mi veya bunlarn epifenomeni saylabilir mi gibi sorulara cevap aranaca gibi, ruh ile hafza ve bilin arasndaki iliki, ruhun beyinsel ve bedensel varoluu akn bir doasnn olup olmad, bedensel varoluu aan bir yan varsa bunun olas felsefi-metafizik yansmalarnn neler olabilecei irdelenmeye ve tartlmaya allacaktr. Ayrca evrensel metafizik planda hayat hamlesi (lan vital) ile insan ruhu arasndaki iliki de gndeme gelecektir. nk her ikisinde de yaratma, olu, yenilik ve devinim esastr. II-B-2 Blmnde Bergsonun madde ve beden konusundaki grleri irdelenerek, ruh-beden ilikisini ele almak iin hazrlk blmleri tamamlanm olacaktr. Bylelikle madde ve hayat, ruh ve beden kartl ve aralarndaki iliki aydnlatlmaya allacaktr. Dolaysyla bu blmde; madde ve hayatn kayna, zellik ve nitelikleri, benzer ve farkl ynleri, tabi olduklar yasallklar, yaratc-dinamik-evrimsel sre yani hayat hamlesinin geliimi ile olan ilikileri sorgulanp serimlenmeye allaca gibi madde ve beden tasarm, madde ve Tanr ilikisi, madde ve bilme yetilerinden zeka ile olan yaknl da bir problem olarak ele alnp, zerine dikkat ekilecektir. Bylece maddi dnya ile evrili olan beden varlnn ontik stats de belirlenmeye allacaktr.

12

Bergsonda ruh-beden ilikisi baln tayan II-B-3 blmnde; ruh ve beden arasndaki dayanma ve farkllamaya dikkat ekilerek bu iliki betimlenmeye allacaktr. Ayrca bu almann yer yer dikkat ekmeyi amalad hususlardan birisi, bu sorunsaln insan anlay balamnda ele alnabileceine iaret etmek olacaktr. yle ki; insan ruh ve beden varl olarak her iki evrenden de bir paradr. Dier bir deyile her iki evrene de aittir. yleyse bu aamada Bergsonun ruhu tzsel bir yap olarak tanmlamam olmasndan hareketle, ruhsal varolu iin bedensel varoluun anlam ve gerei sorgulanmaldr. Bu blmde bedenin ruhsal varolu iin deeri sorgulanarak, ruhun beyinsel ve bedensel varolua indirgenemiyor olmas olgusundan hareketle Bergsonun metafizik kurgusunda varlabilecek olas sonular irdelenmeye allacaktr. Seilen problemin Bergson felsefesi ierisindeki yeri III-A

blmnde ele alnacaktr. Bergson felsefesi dualitelerden rl ve bunlar zerine kurulu bir yap olarak dikkat ekmektedir. almann bu blmnde; madde-hayat, ruh-beden dualitelerinin beslendii genel yapya dikkat ekilerek irdelenmeye allacaktr. Bu blmde ayrca ruh-beden ilikisi problematiinin Bergsonda dizgenin btnyle balant iinde olduu ve onun temel problematiklerinden birisini oluturduu sav temellendirilmeye allacaktr. almann III-B blmnn temel savn, ruh-beden ilikisi sorunsaln irdelemenin, herhangi bir filozofun rtl veya ak olabilecek

13

olan, insan tasarm ve anlay ile btnletiini ortaya koymak oluturacaktr. Bylelikle bu savn Bergson felsefesi zelinde snanmas ve

temellendirilmesine allacaktr. Bunu yaparken Bergsoncu genel metafizik plan ierisinde insan varlnn oluum ve geliim sreci, bu srecin anlam ve bilinci oluu, kendi ileyi ve yaratlaryla olan benzerlik ve ilikiler gndeme getirilip, sorgulanacaktr. Ayrca bu balamda evrensel-yaratc-dinamik ve evrimsel srele insan arasndaki devamllk ve koutluk ilikisine dikkat ekilerek, hayat hamlesinin zgr yaratma ve alm srecinde gelinen en son ve yetkin nokta (rn) olan insan varlnn bu durumdan karmas gereken etik ve estetik sonulara iaret edilmeye allacaktr.

14

BRNC BLM

15

I-A-1

RuhBeden likisi Problematii

Felsefe en geni ve kuatc biimiyle varlk, bilgi ve deer alanlar zerine tutarl ve sistemli dnme etkinliidir. Bu etkinliin znesi insandr. Evrende bir tek insan varl, nereden gelip nereye gittiini,

neden varolduunu, varoluun ve hayatn kkenini, anlamn ve deerini sorgulamakta ve eitli cevaplar vermektedir. <<Ben neyim>> sorusunu sorarken, dnya nedir ve evren nedir sorularn da st rtk bir biimde diyalektik olarak sormaktaym. 2 Bu etkinlik insan olmann en ayrc ve en belirgin zelliklerindendir. Belki de bu yzden o, dnen hayvan, alet yapan ve kullanan hayvan tanmlarnn yan sra metafizik yapan hayvan olarak da tanmlanmaktadr. yleyse metafizik kanlmas imkansz sorular ve sorunlar alan olarak karmzda durmaktadr. Dolaysyla insan sadece evreni ve varl deil, bu evren ve varlk btnl iinde kendi yeri ve konumunu da merak edip, incelemektedir. te problemin bundan sonras atallamakta ve bu aratrmalarn vardklar sonular eitlenmektedir. nk her cevap giriimi belirli bir varlk anlayndan kalkmakta ve bu anlaya
2

Yeniehirliolu, ahin, Felsefe ve Sanat, s.13

16

paralel olarak bir insan kurgulamaktadr. Felsefi binann temeline konulan ontolojik dayanaklar binay ekillendirmekte ve ayakta tutmaktadr.

Dolaysyla bu temel ve dayanaklara bal olarak da felsefe binas insan sorununa kadar ykselmektedir. nsan sorunu ve tasarm ister rtl, ister ak ve dorudan ele alnm olsun varlk, bilgi ve deer alanlarnn zorunlu ve doal bir uzantsn oluturur. Evrende biricik gereklik olarak ruhu, maddeyi veya ideay kabul etmek, yani felsefe binasnn temeline koyduumuz ontolojik kabul ya da tercihlerimiz, insan anlaymz etkileyecek hatta belirleyecektir. Felsefi bir problem ve konu olarak insan incelemek ilkin onun ontik statsn sorgulamak demektir. Bu ise insann nasl bir varlk olduunun irdelenmesini gerektirir. Konuya ve probleme daha derinlemesine inildiinde insan varlnn evrendeki dier varlklardan hemen ayrlmaya balad grlr. O sadece bolukta yer kaplayan, evrendeki dier eyler arasnda (bulunan) her hangi bir ey midir? Sorusu gndeme gelmekte ve cevap beklenmektedir. Bu soruya evet denilebilse belki problem etrefillemeden kapanacak belki de zeri rtlecek ama bir rpda evet de denilemiyor, yleyse geriye hayr seenei kalyor ve neredeyse sonsuz olanaklar ve olaslklar beliriyor. Hayr insan sadece bolukta yer kaplayan her hangi bir ey deildir. yleyse nedir? . Yeniehirlioluna gre; insan olmak demek, hem kendini ve hem de iinde bulunulan ortam, dnyay alglayarak

17

onu renip deitirmek demektir. 3 Felsefi Antropoloji insann nasl bir varlk olduunu ve onu sadece var olmak bakmndan deil hangi bakmlardan ele alp incelemenin olanakl olduunu yle gsteriyor: nsann bilen, yapp eden, deerlerin sesini duyan, tavr taknan, nceden gren ve nceden belirleyen, isteyen, zgr hareketleri olan, tarihsel olan, ideletiren, kendisini bir eye veren, seven, alan, eiten ve eitilen, devlet kuran, inanan, sanat ve tekniin yaratcs olan, konuan, biyopsiik bir yapya sahip bir varlk 4 oluu felsefi antropoloji asndan da incelenmesini hem olanakl hem de zorunlu klmaktadr. Yukarda bir ksm saylan insana zg etkinliklerin

gerekletirilebilmesi iin onun ruhsal ve bedensel yeti ve olanaklara sahip olmas gerekmektedir. En bata insann yappeden bir varlk olmas iin, onun aktif olmas ve yappettiklerini bilmesi gerekir. Ne yapacan bilmeyen bir insan hareket edemez, pasif kalr. Halbuki insan hayat, duraklama, dinme tanmayan bir aktr. 5 Akp giden zaman ierisinde insan bir yanyla

olumakta ve ekillenmekle birlikte bir yanyla da olaylara ve yaantlarna bir yn vermek durumundadr. Olaylara ve yaantlara yn vermek ise niyet, istek, irade ve ideallere baldr. yleyse insan (ayn zamanda) tarihsel bir varlk konumunda bulunmaktadr. nk hayvanlar gibi sadece anda yaamamakta nnde ekillendirmek zorunda olduu bir hayat bulunmakta ve ayrca bu durum zerinde bilin de gelitirilmektedir.

3 4

A.g.e., s.9 Mengolu, Takiyettin, nsan Felsefesi, s.13 5 A.g.e., s.13

18

T. Mengolunun deyiiyle: insann yappetmeleri imdi iinde olupbitmez; onlar zamann boyutlarna yaylmlardr. Onlarn bir dn, bir yarn vardr; insann nemli yappetmeleri bir kesintisizlik gsterir. Fakat bu kesintisizlik kendiliinden meydana gelmez; onu yine insann kendisi, gc yettii kadar gerekletirmek zorundadr. nsan dn balad bir ii bugn veya yarn srdrr. Hatta uzak bir gelecekte de bu ii izler. Bu, insann zamannn boyutlar arasnda bir ba kurmasn, onlar birbirine balamasn gerektirir. Bu da ancak bilen bir varln ii olabilir. Bunun iindir ki, insan tarihsel bir varlktr. 6 nsann tarihsel bir varlk olmas, zaman ierisinde bir srekliliinin olmasn gerektirir. nsan beden olarak deilse bile benlik ve kiilik olarak, zaman ierisinde deimek ve ekillenmekle birlikte, bir sreklilik olarak alglamak olanakldr. Bu sreklilii salayan ey insann tarihsel bir varlk oluu yani hafza sayesinde ansal yaantlarn tesine geip, yaam bir sreklilik olarak alglayabilmesidir. nsann her an olgularla ve durumlarla evrili olarak bir hayat srmesine ramen bunlara teslim olmamas somut realiteyi zamanda ve mekanda aan yeti ve donanmlara sahip olmasyla olas ve olanakldr. yleyse insan biyopsiik bir varlk olmak bakmndan ikili bir yapya sahiptir. Biyolojik yap beden fenomenleri erevesinde kendini gsterirken bedensel olan akn olan yn ise psiik yapy meydana getirmektedir. yleyse insan ruh ve beden varl olmak bakmndan da felsefenin konu ve ilgi alanna
6

A.g.e., s.14

19

girmekte, felsefi antropoloji; metafizik, ontoloji, biyoloji, fizyoloji ve psikolojiyi ayn problem etrafnda bir araya getirmektedir. Ayrca felsefi bir problem olarak ruhbeden ilikisi eitli ekol ve yaklamlara gre farkl biimlerde ele alnmaktadr. nk incelenmek istenilen iliki felsefenin neredeyse en eski ve en kkl problemlerinden biri olan ruh, hayat, canllk, lm, lmden sonraki hayat ve madde, maddesellik, beden veya ksaca ruh ile bedenin ilikisidir. Dolaysyla temelde ruh, zihin, bilin, benlik ve madde ile beden kavramlarnn farkl biimlerde irdelenmesi farkl felsefi ekollerin ekillenmesine neden olmutur. Ruhbeden ilikisi sorunsal en genel ifadesini ruhbeden ilikisi eklinde bulurken, bu iliki zaman zaman zihinbeden, bilinbeden ve hatta bilinbeyin ilikisi biiminde de ifade olunmaktadr. Temelde sorun metafiziin ve zelde zihin felsefesinin ura alan ierisine girmektedir. Ayrca psikoloji ve teolojiyi de ilgilendiren almlar bulunmaktadr. Ancak bu almann ncelikli ilgi odan felsefi ekol ve yaklamlarn sorunu nasl alglayp, ele aldklar oluturacaktr. Sorun neredeyse felsefe tarihi kadar eski olmakla birlikte baz dnem ve filozoflarda yeni ivme ve aamalar kaydedilmitir. Modern Felsefenin kurucusu olarak kabul edilen Descartesla beraber ise problem zne ve znellik alannn kurgulanmas, epistemolojinin n plana gemesi olgusuna ramen neredeyse neminden bir ey yitirmemi hatta yeni gelime ve almlara neden olmutur.

20

Descartesla birlikte ruhbeden veya belki de daha yaygn syleniiyle zihinbeden ilikisi sorunsal zlmesi gereken felsefi bir sorun olarak filozoflarn nnde bulunmakta devam etmitir. Descartes kendince bir zm giriiminde bulunmu ancak bu giriim daha da byk ve etrefil sorunlara yol amtr. te bu zm abalar eitli yaklam ve kuramlar oluturmu ve temsil etmitir. Probleme toparlayc ve kubak bir sadeletirmeyle yaklalacak olunursa, yukarda deinilen bak as veya ekolleri (a) Dualist, (b) Spiritualist, (c) Panteist, (d) Materyalist olarak snflandrmak olanakldr. yleyse imdi, en genel sylenii ile ruhbeden ilikisi

sorunsalnda yer alan ruh, tin, zihin, bilin, beden ve madde gibi felsefi kavramlar irdelemek ve ardndan da bu ilikiler a ierisinde ekillenen yukarda saydmz temel felsefi ekol ve yaklamlar incelemek Bergsonun ruhbeden ilikisi sorunsal ierisinde nerede konumlandn kestirmek asndan gerekli ve yararl olacaktr.

21

I-A-2

RuhBeden likisi Problematii Kapsamnda Yer Alan Baz Kavramlar

Ruhbeden ilikisi sorunsal, daha nce de iaret edildii gibi zihin beden ve bilinbeden ilikisi eklinde de karmza kmaktadr. Bu deiik ele allarn birletikleri nokta ve bu sorunsalla asl ifade edilmek istenen husus; insan varl ve varoluunun bireyselznel yaps ile bedensel nesnel yaps arasndaki iliki, iletiim ve etkileimi irdelemek ve betimleyebilmektir. yleyse imdi burada yaplmas gereken ey; birbirleriyle yakndan ilikili olan ve ska eanlaml gibi deerlendirilen ruh, tin, bilin, ben ve zihin gibi kavramlar gzden geirmektir. Burada yaanan karkln balca sebebi ruh, zihin, bilin ve benlik gibi kavramlarn kesin izgilerle birbirlerinden ayrdedilmelerinin zorluudur. ou zaman bu kavramlar birbirlerine ya ok yakn anlamlar yklenerek kullanlmakta ya da bu nanslar da gz ard edilerek birbirlerinin yerine eanlamlym gibi kullanlmaktadrlar. Hatta felsefe szlklerine bile bu ekilleriyle gemektedirler. Terminolojik adan belirsizlii bir derece olsun giderebilmek iin bu kavramlarn ieriklerinin aydnlatlmas ve olabildiince tanmlanmaya allmas yararl olacaktr. Ancak bylelikle ruhbeden ilikisinin gerek doas aydnlatlabilecektir.

22

imdi burada genel hatlaryla ruh, tin, zihin, bilin, ben, beden ve madde kavramlar sonra da birbirleriyle iliki ve balantlar serimlenmeye allacaktr. Ruh: (Alm. Seele) (Fr. me) (ng. soul) (Lat. anima, animus) (Yun. Psykhe) 1- Bedini etkin klan canllk ilkesi, bedenin yaama gc, yaama soluu. 2- Doalcanl yaam ilkesi; Aristotoleste bedeni canlandran ilke, bedenin entelekhias. 3- Tz olarak: a. lmsz ruh. (Beden yalnzca onun tutsak yeri saylr.) b. Usun, dncenin, tinin yeri. c. Yaln, zdeksel olmayan tinsel tz. 4- znel ilke olarak: a. Usa kar gnl ve isteme ilkesi b. Bireysel kiilik ekirdei. 5- Bilin olaylarnn toplam; benin birlii. 7 Grld gibi ruh kavram canllk ilkesi, bedenden ayr lmsz tz, tinsel tz, kiilik, benlik ve bilin gibi kavramlarla ok yakn anlamlarda kullanlmaktadr. Yine baka bir szlkte: Yaam ilkesi,yaam ve dnce ilkesi, madde d tz 8 olarak tanmlanmaktadr. zetle felsefe tarihinde ruh iki ayr amala kullanlmtr: lkin insanlar, hayvanlar ve bitkileri maddesel nesneler evreninden ayran canlln aklanmasnda ve ikinci srada da bilinliliin yeri olarak. 9
Trkede ruh kavramyla tin kavram yer yer e anlamlym gibi kullanlmakta yer yer de kk nanslarla ayrlmaktadr. rnein Bedia Akarsunun Felsefe Terimleri Szlnde ruh; me ve soul kavramlaryla karlanrken tin; esprit ve spirit kavramlaryla karlanmakta ve nanslandrlmaktadr. Ancak
7 8

Akarsu, Bedia, Felsefe Terimleri Szl, s. 147 Timuin, Afar, Felsefe Szl, s. 409 9 Quinton, Anthony, The Soul, s.393

23

bu haliyle bile kavram ruh kavramnn ierik ve armlarna olduka yakn kalmaktadr. yle ki: tin (Alm. Geist) (Fr. esprit) (ng. Spirit) (Lat. Spiritus) (Yun. Pneuma, nous= soluk, nefes) (es. t. ruh) 1- Evren ilkesi,(.) 2- a. Doal yaam ilkesinden ayr olarak, yksek doast, Tanrsal ilke. b. Tanrnn dolaysz yaratc

etkinlii. 3- a. Dnyann usa uygun dzen ilkesi; b. Zamandan bamsz olann, zaman d olann, zamansz olann ilkesi. c. Ruhun uslu yan. 10 Bu son tanmdan da anlald gibi tin, ruh i ie gemekte ruh, tini de kapsamaktadr. Ayrca ayn yerde tinin u tanmlarna da yer verilmektedir: Yaamdan ayr olarak dnme ve bilin ilkesi. Dnen insann etkinlii; dnce ilkesi. zdee, fizik etkinlie ve igdsel etkinlie kart. Kendini igdlerin belirlenmiliinden kurtaran, zgr olan, deerlere, anlam ieriklerine kendini aan. 11 Akarsuya gre tini (spiritus pneuma) ruhtan (anima psykhe) ayrmak gerekir. Ruh, organik ve duyusal yaamn ilkesidir. (hayvanlarn da ruhundan szedilir) tin ise yalnz insana zg dnme yetisidir. Ancak Trkede ruh szc tin yerine de kullanla gelmitir, rnein Hristiyanlktaki kutsal ruh (le Saint Esprit).
12

yleyse Akarsuya

gre tin ve ruh ok yakn kavramlar olmakla birlikte tih, ruhtan insana zg dnme yetisi (ruhun iinde yer alsa bile) olmak bakmndan ayrlmakta ve nans kazanmaktadr.

10 11

Akarsu, Bedia, A. g. e., s. 173 A. g. e., s. 173 - 4 12 A. g. e., s. 174

24

Bu almada kullandmz dier felsefe szlnde ise tin kavramna yer verilmemekte ve esprit ve spirit kavramlar Trkede zihin kavramyla karlanmaktadr. Bylece yer yer ruh, tin ve zihin kavramlarnn da birbirlerinin eanlamls gibi tanmlandklarna tank olunmaktadr. yle ki: Zihin (fr. esprit; alm. Geist; ing. spirit) ruhun dnsellikle ilgili yan. Dnsel gereklik. Zihin hemen hemen ruhun eanlamlsdr. Ruh dnsel duygusal btnl karlarken zihin daha ok dnsellikle ilgilidir. 13 Anlam karklk ve kargaasn gidermek iin giritiimiz

kavramlarn tanmlanmas ve ieriklerinin aydnlatlmas abasnda bir zorlukla karlatmz burada ifade etmek zorunluluu bulunmaktadr. nk her iki felsefe szlnde de mind kavramna bir karlk nerilmemektedir. Ruhbeden ilikisi problemi kimi filozoflarca ngilizcede soulbody kimi filozoflarca da mindbody eklinde ifade edildii iin biz burada soul yerine ruh, spirit yerine tin ve mind yerine de zihin szck ve kavramlarn kullanarak, biraz olsun bulankl amaya alacaz. Nitekim spiritualism karl olarak tinselcilik kullanlmakta ve yle tanmlanmaktadr: tinselcilik (Alm. Spiritualismus) (Fr. spiritualisme) (ng. spiritualism): Btn gerekliin znn tin olduunu, her gerek olann tinsel olduunu ve cisimsel olann yalnzca tinsel gerekliin bir grn olduunu,

13

Timuin, Afar, A. g. e., s. 526

25

ya da salt bir tasarm olduunu ileri sren fizik tesi reti. (Descartesta) zdekten zce ayr bir ruhun bulunduunu ne sren gr. 14 Dolaysyla tin yerine spirit tinselcilik yerine de spiritualism kavramlar eletirildiinde zihin yerine de mind karlk gelebilmektedir. Aksi halde ruh, tin ve zihin kavramlar arasndaki nans ifade edilememekte ve bu da felsefe etkinlii asndan byk sorunlar ve sakncalar yaratmaktadr. Aslnda sorun biraz da Franszcadaki esprit kavramnn ngilizceye aktarlrken spirit ve mind kavramlarnn eanlamls olarak kullanlm olmasndan kaynaklanmaktadr. Bu durum Larousses French English, English French Dictionary (New York 1966) de daha da ak bir biimde grlmekte ve ingilizcedeki mind ve spirit kavramlar franszcaya esprit olarak aktarlmaktadr. yleyse Trkedeki zihin kavramn mind ile, ruhu soul ile, tini de spirit ile elemek ve karlamak, kavram karkln bir derece olsun giderecektir. Bilin kavram ise Akarsunun szlnde yle ifade edilmektedir: Bilin (Alm. Bewusstsein) (Fr. conscience) (ng. consciousness) (Lat. conscientia) (Yun. syneidesis = birlikte bilme) (es. t. uur): 1- nsann kendisi, yaantlar ve dnya zerindeki bilgisi; ayn zamanda da dnme ve kendini tanma yetenei. a. Benle ilgili btn yaantlarn tm olarak bilin; her trl iten yaamalar; kendi zerinde bilin. b. Bir ey zerinde bilin;

14

Akarsu, Bedia, A. g. e., s. 174

26

nesnel bilin; dnme, alglama, duyma, isteme, bekleme gibi bir erei olan, bir eye ynelen (intentional) edimleri olanakl klan (ey). 15 Timuin ise bilin kavramn yle tanmlar: Benin kendi durumlar ve kendi edimleri zerine sahip olduu az ok aydnlk bilgi. Bir znenin kendi zerine sahip olduu dorudan doruya bilgi. 16 Bilin; zetle znenin kendisi ve yaantlar zerine sahip olduu dorudan doruya bilgi olarak tanmlandnda benle de olduka yaknlamaktadr. yleyse ben terim ve anlam olarak nasl anlalmaktadr sorusu gndeme gelmektedir. Akarsunun Felsefe Terimleri Szlnde ben kavram yle tanmlanmaktadr: ben (Alm. Ich) (Fr. moi) (ng. myself) (Lat. ego) (es. t. ene): 1- Bilinli bireyin kendini bakalarndan ayrmasn dile getiren szck. 2- Bilin edimlerinin taycs. (r. Descartesta dnen varlk, dnen tz; Humeda tasarmlar demeti.) 17 Yaplan bu tanm ve verilen rneklerden de anlalaca zere baz balamlarda ben, bilin ve ruh eanlaml olarak kullanlabilmektedir. nk Descartesn res cogitans yani z dnmek olan tz yer yer bu kavramla (ben, bilin ve ruh) karlanmaktadr. Nitekim ayn kavram Timuinin Felsefe Szlnde ise yle gemektedir: Bireyselliin temeli olan dnen zne. Ben bilginin hem znesi hem de bir nesnesidir. Descartes beni felsefesinin k noktasna, en temele yerletirmiti. Ruhbilimin

15 16

Akarsu, Bedia, A. g. e., s. 22 Timuin, Afar, A. g. e., s. 75 17 Akarsu, Bedia, A. g. e., s. 17

27

kurucular olarak bilinen ngiliz filozoflar David Hume ve John Stuart Mill beni belirgin ruh durumlarnn birbirlerini izleyii olarak tanmlyorlard. 18 Timuin Bergsonun ben anlayna da yer vermekte ve yle demektedir: Bergson ben kavramn zaman kavramyla zdeletirdi. Ona gre zaman bendir, ben sezdiim srenin kendisiyim, bende sre kendisini

sezmektedir. 19 Dolaysyla bu tanmdan hareketle de anlalmaktadr ki Bergsonda ben, bilin, hafza, sre, yaratma, hayat hamlesi gibi kavramlar ok yakn ve sk ilikiler a ierisinde bulunmaktadr. yle ki yaratma, olu, sre ve devamllk hem evrensel planda hem de insan plannda bir gereklik olarak karmza kmaktadr. Dolaysyla Bergsonun insan ve zne tasarm da genel metafizik plana paralel ekillenmektedir. leriki blmlerde bu genel metafizik plandan insana gei irdelemeye allacaktr. imdi beden ve madde kavramlarn da yukardaki kaynaklarda ele alndklar ekilde inceleyerek ruhbeden ilikisi ve trevlerinden en azndan kavramsal ereveleri itibariyle ne anlalmaktadr ona bakalm. Beden (Alm. Leib) (Fr. corps) (ng. body) (Lat. corpus) 1- insan ruhunu bu dnyadaki yaam srasnda iinde tutsaklayan canl varlk. 2(Aristotoleste) Ruhun etki arac ve aygt. Aristotoleste ruh bedenin biimleyici ilkesidir, entelekhelasdr. 3- (Descartesta) Ruhun yan sra insann baka bir bamsz kurucu esi. 4- Ruhsal yaamn doal temeli. 5-

18 19

Timuin, Afar, A. g. e., s. 56 A. g. e., s. 56

28

Yaamn grnen somut biimi. 20 Ayrca canl varlklarn maddesel yan. nsann cisimsel yaps. nsan ruhsallna kart olarak insan organizmas 21 olarak da ifade edilmektedir. Burada beden kavramyla ilgili olarak bir parantez amak gerekirse; ada felsefede Bergsondan da baz etkiler alarak, beden kavramn felsefi adan irdeleyen Maurice MerleauPontyye bir iki satr da olsa yer verilmelidir. nk bu kavram onun felsefesinde kendine zg bir biimde irdelenmekte ve ayrcalk kazanmaktadr. O, bedenim uzamda yan yana gelmi organlarn bir toplam deildir benim iin. Bedenim beni dnyaya aan ve bana durum aldran eydir 22 demektedir. Dolaysyla MerleauPontyde sorun btnsellie doru giderek ileri bir aamaya varmaktadr. Artk insan varl ruhsal yanyla m yoksa bedensel yanyla m tanmlanmaldr gibi sorunlar geride braklarak btnsellik anlay arlk kazanmaktadr. Bedenzne (bodysubject) kavramnda zetledii dncesinin temel dorultusu, bir yandan ikicilik te yandan maddecilik ve davranlk zerinde bir zafer olarak grlr. Ayrca idealizm ve materyalizm arasndaki antitezin tesine geerek sorunu farkl bir biimde ortaya koyar.23 Artk ona gre bedenin iinde ayr bir ruh veya tinin olmas devam ettirilmesi gereken bir problem deildir; zne olarak karma bir varlk betimlenebilir. 24 Bylece

20 21

Akarsu, Bedia, A. g. e., s. 14-15 Timuin, Afar, A. g. e., s. 48 22 A. g. e., s. 48 23 Copleston, Frederick S. J., A History of Philosophy, s. 399 24 A. g. e., s. 399

29

ruhbeden, znenesne ayrm bedenzne kavramyla almakta onun deyiiyle beden olan ey zne 25 olmaktadr. Madde (zdek) (Alm. materie) (Fr. matire) (ng. matter) (Lat. materia, materies) (Yun. hyle): (yaln anlamyla) insann almasyla bir erek uruna biim verdii ya da yararland doal cisimler, nesneler. (Felsefede) 1- Temel zellii yer kaplama olan varlk (Descartes). 2- (Tin, ruh ve dnn kart olarak) Duyularla alglanan cisimleri kuran tz; cisimsel olann paralanmaz bozulmaz tz. 26 Ayrca doal nesneler dnyas. Mekanik bir ktleye sahip olan cisimsel tz, 27 biiminde de tanmlanmaktadr. Kavramsal ve terminolojik bu belirleme abasnn ardndan, bu kavramlar zerine kurulan ruhbeden ilikisi sorunsal kapsamnda yer alan, felsefi ekol ve yaklamlar irdelemeye geebiliriz.

25 26

A. g. e., s. 399 Akarsu, Bedia, A. g. e., s. 138 27 Timuin, Afar, A. g. e., s. 347

30

I-B Ruh-Beden likisi Problematii Kapsamnda Yer Alan Belli Bal Felsefi Yaklamlar Dualizm; ikicilik (alm. dualismus) (Fr. dualisme) (ng. dualism): Birbirinden ayr, birbirinden bamsz, birbirine geri gtrlemeyen, birbirinin yannda ya da karsnda bulunan iki ilkenin varln kabul eden gr, 28 eklinde veya birbirinden bamsz ve ayr, ayrca birbirine indirgenemez iki farkl gerekliin varolduunu iddia eden btn felsefi grler 29 diye tanmlanmaktadr. u trleri vardr: 1- (Dinsel grte) iki Tanrnn (biri iyi biri kt) var olduunu ne sren anlay (Mani dini). 2- (Tanrbilimde) inan ve bilgi, yaratan ve yaratlan kartln savunan gr. 3- (Fizik tesinde) varlk ve oluun, idea ve grngnn, beden ve ruhun, ben ve ben-olmayann, bilin ve cisimler dnyasnn birbirine kart ilkeler olarak var olduuna inanan gr, 30 Bu incelemenin asl ilgi alanna giren dualizm biimi; felsefimetafizik olandr. Ruh ve madde ya da ruh ve beden kartl dncede olduka eski bir ikicilik rneidir, bu ikicilik zellikle Descartes Felsefesinde nemli bir yer tutar. 31 Descartesa gre birbirinden zce, yapca ayr olan biri sonsuz (Tanr), ikisi sonlu (ruh ve cisim) tz vardr. Ruhun znitelii dnme,
28 29

Akarsu, Bedia, A.g.e., s.93 Angeles, A.Peter, The Harper Collins Dictionary of Philosophy, s.76 30 Akarsu, Bedia, A.g.e., s.93-94 31 Timuin, Afar, A.g.e., s.271

31

cismin ise yer kaplama, uzamdr.

Bu iki nitelik de birbiriyle uzlaamaz,

badaamazlar. Cismin temel niteliinin uzam olmas, doa anlaynda Descartes tam mekanist bir fizie vardrmtr; asl gerek hareketlerdir. Hareket bir yer deitirmedir, bu da cisimlerin birbirlerine dorudan doruya arpmalar ve basnlaryla olur. Bu fizikte doa hareket yasalarna gre ileyen bir makineden baka bir ey deildir ve canl da bu makinenin iinde yer alan bir otomattr. Ancak ruhsal olaylarda zce maddeden baka bir tzn grnleriyle karlarz. nsann maddi yn olan bedeni ile ruhu birbirleriyle nasl iliki kurabiliyorlar? Descartes bu ilikiyi bir birlikte alma, bir karlkl etkileme diye aklyorsa da, bu zm iki badamazn bir arada bulunabilmesini anlamak iin inandrc olamyor ve kendisinden sonraya bir sorun olarak kalyor. 32 nk znitelii dnme olan ve mekanda yer igal etmeyen, cisimsel olmayan ruh ile, znitelii yaylm olan madde veya cismin birbirleriyle ilikisi inandrc bir biimde

aklanamamaktadr. A.Denkele gre Descartes, dnen ve uzaml varlk ikiciliini, yine tam bir genellikle benimsedii mekanizmle biraraya getirmi, bylece de tin ile gvde arasndaki ilikiyi bir karlkl nedensel etkileim biiminde kavramtr. 33 Barette gre Descartes, modern bilim ve felsefenin en nemli kurucularndandr. Modern veya yeni bilimi balatmak iin gelitirdii ema da, bilinlilikle d dnya arasndaki zel trden bir ayrla dayanyordu. Zihin -lme ve hesap yapma gibi, son erei doay kullanmak
32 33

Gkberk, Macit, Felsefenin Evrimi, s.53-54 Denkel, A., Dnceler ve Gerekler I, s.200

32

olan- niceliksel amalaryla doay emalatrr, ve ayn zamanda btn bunlar yapan bilinlilik, yani insan znesi, doann karsna konmu olur. Bunun sonucu olarak, zihinle d dnya arasnda ok arpc bir ikilik ortaya kar. 34 Descartesla beraber ortaya kan bu durumu ifade etmek iin kullanlan ikicilik (Dualism) terimi, zellikle ada zihin felsefesi tarafndan Descartesin zihnin cisimsel olmamas doktrinine atfta bulunmak iin kullanlmaktadr. Descartesin ortaya koyduu ekliyle bu ben -yani beni ben yapan ruh- bedenden tamamyla ayrdr ve beden var olmasa dahi kendisi olmaya devam eder.
35

te yandan ikicilik, anlksal (zihinsel) ve zdeksel

(maddesel) olmak zere, iki tr varlk bulunduunu ne srer. Bu kuramn balca sorunu, ayrd varlk trleri arasndaki ilikiyi, onaylanabilir ltlerle zememi olmaktr. 36 Bunu yeteri kadar inandrc ve baarl bir ekilde sonulandramad iin zihin veya beden ya da madde veya ruha yaslanan eitli zm giriim ve deneyimlerine yol amtr. Bu zm giriimlerinden biri olan idealizm, varln yalnzca anlksal olduunu savunan teki bir tutum olarak, fiziksel nitelikleriyle duyumladmz doay anla indirgemek sorunu ile kar karya iken () materyalizmin sorunu da, idealizminkinin tam tersi ynde, aynsdr. Btn varln maddi (zdeksel)

34 35

Magee, B., Yeni Dn Adamlar, s.105 Cottingham, J., Descartes Szl, s.130-131 36 Denkel, A., Dnceler ve Gerekler I, s.281

33

olduunu ne srnden tr, anlksal denilen tm olgunun zdee nasl indirgeneceini gsterebilmek zorunda olmasdr. 37 Ayrca, balca kaygs, Descartesn inandrc olarak zemedii beden-ruh ilikisi sorunu olan bir dier dnr grubu da occasionalist ler (Aranedenciler) dir. Onlara gre bu ilikiyi (ruh-beden ilikisini) kuran Tanrdr; gerek neden o dur. nsandaki ruhtan bedene ulaan bir isten ya da bedenden ruha iletilen bir uyarm, bunlarn ikisi de bu ilikinin kurulmasnda ancak birer ara nedendirler. Bu r sonunda Tanry evrende btn olupbitenlerin tek nedeni yapmtr, yalnz beden ile ruh arasnda deil, tm var olanlar arasndaki ilikiyi kuran Tanrdr. 38 Bu gre gre Tanr evrendeki tek etkin varlktr ve sadece ruh ile beden arasndaki ilikinin deil evrenin btnnde geerli olan her tr fiziksel olayn da dzenleyicisi ve yasa koyucusudur. Bu akmn temsilcilerinden olan Malebranche, Descartesn fizik ve hareket tasarmn dahi bu dorultuda dnme uratarak, evrende tek etkin varln Tanr olduunu, dolaysyla hareketin de mutlak kayna ve nedeninin Tanr olabileceini syler. yle ki: Malebranche, Descartesn etkisi altnda, maddi (zdeksel) bir d dnyann varln yadsmaz. Descartesa gre maddi cisimler devimi yoktan balatamaz. Mekanik yasalarla kendilerine geen devimi yine ayn yasalara gre baka cisimlere aktarrlar. Baka bir deyile cisimler, baka cisimlerin devinmesine, onlara arparak neden olabilirken saltk anlamda etkin varlklar
37 38

A.g.e. s.281-282 Gkberk, M., Felsefenin Evrimi, s.54

34

saylamazlar. Malebranche bu dnceyi tutarlln bozmadan, daha u bir noktaya gtrr. Ona gre maddi cisimler saltk anlamda edilgindir. Devimi, arparak, baka cisimlere aktarmalar da sz konusu olamaz. stelik yalnzca zdeksel/fiziksel tz deil, ayn zamanda tinler de edilgindir. Evrendeki tek etkin varlk Tanrdr. Bundan tr de nesneleri devindiren, yalnzca Tanrsal istentir. 39 Malebranche dncesinde Tanr evrendeki tm deiimi tek bana ynlendirirken belirli bir ekonomi amacyla kimi yasalar koymutur. Evreni devindiriini dzenlemek iin koyduu bu yasalara bal kalmas iin bir zorunluluk bulunmamasna karn, bunlara kendi de uyar ve onlar tek bana uygular. Nedensel iliki iindeymi gibi grnen iki nesne sz konusu olduunda, gerekte bunlardan biri brnn devimine neden olmaz, yalnzca, Tanrnn kendi koyduu yasalar uyarnca onun bu ikinci nesneyi devindirmesine vesile olur; buna ortam hazrlar. kincinin devimine neden olmu gibi grnen nesne, gerekte yalnzca bir aranedendir. Devinimin gerek nedeni Tanrdr. 40 Bu durum, zihin ile beden arasnda gzlemlendii ne srlen nedensel iliki iin de geerlidir. Gerekte ne zihin (anlk) bedende (gvdede) ne de beden zihinde bir etki oluturabilir. Hem beden, hem zihin etki yapyormu gibi grndkleri yerlerde birer araneden den baka bir ey deildirler. Eer zihin, bedende oluan devimin gerek nedeni olsayd, bu
39 40

Denkel, A., I, s.217 A.g.e., s.217-218

35

devimi nasl oluturduunu bilirdi. Oysa insanlar, yaptklar eylemleri nasl gerekletirdiklerini bilmek bir yana, bu eylemleri, ou kez kendiliinden, otomatik bir biimde yaparlar. Demek ki, belirli bir eylemde bulunmay istemek, o eylemin ortaya kmasna vesile olmaktan te bir etkinlik tamaz. Eylemin gerek nedeni, etkinliini kendi yasalarna gre dzenleyen Tanrdr. Buna benzer olarak nesneler de Tanrnn zihni etkilemesine araneden olurlar. 41 Aranedencilik bir tr koutuluktur. Koutuluk, tzler arasnda etkileim olmadn ve olaylarn her tz alannda, brne kout (paralel) olarak gelitiini ne sren kuramdr. 42 Descartes dualizmini amak ve yaratt sorunlar giderebilmek iin ortaya atlan nemli zm giriimlerinden birisi olan Spinozann felsefesi de bir eit koutuluk felsefesidir. Spinoza yle der: Doay ister uzam niteliiyle ister dnce niteliiyle ele alalm, nedenlerin tek bir biimde zincirleniini bulacaz, yleki bunlar birbirlerini karlkl olarak izleyen ayn eylerdir. 43 Spinoza (1632-1677), Descartesn tz anlayn eletirerek yle bir akl yrtme kullanr: Eer Descartes kendi verdii tz tanmn tutarl olarak irdeleseydi, tzn birden ok olamayacan grrd. Tz, Descartesn tanmnda, kendi bana ve baka her eyden bamsz olarak varolandr.

41 42

A.g.e., s.218 A.g.e., s.219 43 Timuin, A., Felsefe Szl, s.333

36

Spinozaya gre de bu bir apak dorudur ve kabul edilmesi zorunlu olan bir tanmdr. Ancak bu tanm Descartesn dndklerinden farkl sonular iermektedir. nk tz saltk anlamda bamszca sonsuz olmaldr. Sonlu olan hibir eyin saltk anlamda bamsz olmasna olanak yoktur. Sonlu olmak, snrl olmak olduuna gre, snrl olan her ey nasl snrn tesinde kalana bamlysa, sonlu olan da kendi dnda kalana bamldr. Bu bamllk, en azndan, dnda kalann kendi yerini almamas veya sonsuz olmamas anlamndadr. Demek ki tzn, tanmlad gibi olmas iin, snrsz ve sonsuz olmas gerekir. Ancak eer tz sonsuzsa bir tek tz varolabilir. Eer birden ok tz olsayd bunlar birbirlerini snrlarlard ve hibiri de sonsuz ve bamsz olamazd. 44 Oysa Descartes, insan varln iki ayr ve farkl tzn birlii olarak grr; beden ve ruh. Beden, evrendeki btn fizik nesneler gibi, fizik ve mekanik evrenin bir parasdr. Ruh bedene her (noktasnda) parasnda balantldr, ancak beyinde bulunan kozalaks bez (pineal gland) araclyla bedene etki eder. Dnme, alglama, isteme (irade), duygulanma, duyumsama gibi zihinsel (mental) olaylar ruh, kozalaks bez zerinden gerekletirir. 45 Spinoza ise tz anlaynda teki (monist)dir. Ona gre tek tz vardr; buna da Spinoza Tanr der, doa da der. Btn varolanlar Tanrnn znden matematik-mantksal bir zorunlulukla tremilerdir; dolaysyla Tanr ile yapt zdetirler (tmtanrclk). Tz (Tanr) kendisini birtakm znitelikleriyle, birtakm gerekleme dorultularyla aar, gsterir. Bunlardan
44 45

Denkel, A., I, s.216 Angeles, Peter, A., The Harper Collins Dictionary of Philosophy, s.76

37

insana ancak cisim ile ruh, tzn bu iki gelime yn aktr. Birbirinden yapca ayr olan bu iki znitelik iinde saysz olaylar vardr ve bunlar birbirlerine zorunlu balarla baldrlar. Bu anlay ile de Spinoza, iinde erekselliin, isten zgrlnn bulunmad mekanist bir dnya grne varmtr. Bu grte evren, sk bir matematiksel-mantksal ballklar dizgesidir. Beden-ruh ilikisini Spinoza, bunlarn kout altklar savyla aklamay denemitir. Bu iki znitelikte olup-biten eyler aslnda tek bir tzde getikleri iin, burada birbirine balanrlar, aralarndaki ayrlk burada ortadan kalkar. 46 Zihin felsefesinde Spinozann kuram ift Veche Kuram (Double Aspect Theory) olarak adlandrlmaktadr. Ortada ruh ve beden olmak zere iki ayr varlk olmayp, tek bir varlk vardr. Ve o, bir ynden ruh, teki ynden beden gibi alglanmaktadr. Veya ona gre ruh ve beden ayn eyin iki farkl grnnden baka bir ey deildir. Bu nedenle de Descartesn iki tz kabulne itiraz eder. Ona gre tz tektir ve tz, tek ve sonsuzsa varlnn nedeni de kendi kendinden baka bir ey olamaz. nk bir nedeni olsayd, varl iin ona baml olmu olurdu. Spinoza u sonuca varyor: Eer tz bamsz, sonsuz ve kendi kendine varolan ise, tz ayn zamanda hem doa hem de Tanrdr; bunlarla zdetir. Bu da demektir ki Tanr ile Doa da zdetir. Grlen, bilinen her ey bu bir tek tzn deiik yanslar, kiplikleridir. Descartes hem fiziksel evreni tinsel olandan ayrrken, hem de
46

Gkberk, M., Felsefenin Evrimi, s.54-55

38

bunlarn Tanrdan geldiklerini sylerken, yanlmtr. Ne tin ne de doa Tanrdan gelmez; bunlar Tanr ile zdetir. Bylece Descartesn

yaradancl, Spinoza iin () bir tmtanrclk olarak deiir. Descartes, fiziksel tzn zniteliini uzam, tinsel tznkini ise dnce olarak belirlerken, Spinozann grne gre bu zellikler, tek tzn sonsuz zniteliklerinden bizce anlalr olan yalnzca ikisidir. Nerede uzam varsa, orada ayn tzn baka bir nitelii olan dnce de vardr. Nesneler ve tinler olarak bildiklerimiz tzn kipliklerinden baka bir ey deildir. 47 Acaba Spinozann panteist (komutanrc) retisinde insan nereye konumlanmakta ve nasl aklanmaktadr? Bu kuram balamnda insan aklamak Spinoza iin sorun deildir. nsan Descartesn sand gibi bileik bir yaratk deildir. O, tzn bir kiplii olarak, br znitelikleri yan sra, uzam ve dnceye de sahiptir. Dolaysyla, iki ayr tzn bileimi sz konusu olmadna gre, etkileim de sz konusu deildir. Anlk da, gvde (beden) de, ayn eyin deiik grnmleridir. 48 Spinozaya gre; dnce ile varlk arasnda tpatp uygunluk vardr. nk eylerin dzeni ve balants fikirlerin dzen ve balantsnn ayndr. Filozof bu hkme Descartes felsefesinin esasnda bir deiiklik yaparak varyor. Modern felsefenin kurucusuna gre ruh ve beden yahut dnce ve varlk iki ayr cevherdir. Spinozaya gre ise onlar tek ve sonsuz cevher olan Tanrnn iki sfatdr. Cevherin bir sfatnda deiiklik olduu zaman, ayn
47 48

Denkel, A., A.g.e., s.216 A.g.e., s.217

39

cevherin teki sfatnda da bir deiiklik olur. Bu deiikliklerden birincisi, ikincisinin veya ikincisi birincisinin sebebi deildir. nk onlar ayn cevherin sfatlar olduu iin, birindeki deime, tekindeki deimeye paraleldir. 49 Bu tarz bir koutuluk (paralelizm), benzer bir anlatmn Spinozann zamanda Leibnizde buldu. Leibnize gre ruh ve beden birbiri zerinde etkili olmayan iki saat gibidir. Onlarn birbirini etkilemeden ayn saati gsteriyor olmalarn salayan ncesel uyumdur. 50 Leibniz, aranedenci olmayan bu koutuluu Geulinexn saat rneinden * esinlenerek gelitirir; Tanry zihin beden elemelerine dorudan kartrmaz. Ona gre, zihin ve beden, doalar gerei varlk ve devimleri kout bir biimde srdrrler. Tanr, balangtan, onlarn doalarn uyumlu olarak yaratmtr. Zihin ile beden arasndaki koutluk, bu nden kurulmu uyum nedeniyledir, iki tz bu uyumu srdrerek Tanrnn istencini yerine getirmektedirler. 51 Leibniz ruh ile beden arasndaki ilikiyi, kendi metafizik kuramnn ierisinde ele alr. Ayrca bu metafizik bir fizikle de desteklenmektedir.
49 50

lken, H.Z., Genel Felsefe Dersleri, s.70-71 Timuin, A., Felsefe Szl, s.333 * Geulinex zihin ile bedenin gerekte birbirini etkilemediklerini, etkinin Tanrdan geldiini ne srerken bunu saat benzetmesiyle anlatr. ki saat dnelim, der. Bunlardan biri zaman gsterirken, br de akrep ve yelkovan sklm olarak, yalnzca saat balarnda gong alsn. Bu iki saate bakarak birinin gong almasna brnn neden olduu dnlebilir. nk bu durumda da, nedensel ilikilerde bulunduu ne srlen btn dzenlilik vardr. Oysa gerekte, bu iki saat birbiri zerinde etkili olmak yerine, nden, eletirilerek kurulmutur. Zihin ve beden, tpk bu saatler gibi Tanrnn batan koyduu ve sonra kendisinin de uyduu yasalara gre deiim geirirler. () Tanr istencimizi zgr brakmtr. Fakat o, istencimizin nasl yneleceini nden bilir. Tanr, bu bilgiyle olaylarn meydana geli srasn belirli yasalara balamtr. te bu yasalara uyarak gelien olaylar, saat rneinde olduu gibi beden ile zihin arasnda bir nedensel etkileim varm izlenimini brakrlar. (Denkel, A., A.g.e., s.219) 51 Denkel, A., A.g.e., s.219,220

40

Leibnizin de k noktas Descartesn zmsz olarak brakt problemlerdir. Bunlar arasnda ikici tz anlay, uzamn ve hareketin doas, mekanizmin olaylar aklay biimi ve ruh ile beden arasndaki ilikinin nasl anlalmas gerektii gibi konular ve sorunlar yer almaktadr. yleyse imdi burada Leibnizin fizii ve metafizii arasndaki gei ve ilikiye deinmek; sorunsaln felsefi dizge ierisindeki yerini grebilmek asndan da yararl olabilecektir. Leibniz felsefesi ilerde Bergsonda karmza kaca gibi mekanizm kart bir felsefe olarak da okunabilir. Nitekim A. Denkel; Leibniz felsefesi iinde mekanizmi ykmtr, 52 diyor. Leibniz, mekanizme kar, bu yaklamn aklayamad olgunun gzleminden yola kar. kici tz kuram iin de temel sorunu oluturan bu gzlem, eylem ile ilgilidir. Eylem fiziksel bedenin devime gemesi olduuna gre, bunun nedeninin ne olduu, etkileimci ve koutu grler arasndaki tartmay balatmt. Ancak eylemin nedeni ister tinsel etkinlik, ister Tanr ya da nden kurulu bir ileyi uyumu olsun, kesin olan, mekanik bir aklamay kabul etmediidir. 53 Leibniz bir paralelist olarak ruhta olan olaylarla bedende vuku bulan olaylar arasnda sk bir balant olduunu kabul eder; fakat balantnn nedensel bir balant olduunu sylemek istemez; nk o, ruhla bedenin nedensel olarak birbirleriyle etkileimde bulunabilmeleri iin son derece farkl olduklarna

52 53

A.g.e., s.221 A.g.e., s. 221-222

41

inanmaktadr. 54 yle ise evrende ve insanda devinimin nedeni nedir? Ona gre; birinin kolu kendiliinden kalkt lde eylem saylabilir. Kol ona bir ey arpt iin devime getiinde ise, bunu zaten eylem saymayz. Leibniz yle der: Descartestaki mekanizmin gerektirdii ve fiziksel evren iindeki toplam devinim niceliinin korunmas ilkesi aka yanltr. nk, pek ok cisim devinimi baka cisimlere aktarmadan duraanla getii gibi, baka bir cismin arpmas gerekmeden devime geen pek ok cisim de gzlemlenebilir. Mekanizmin aklayamad ve aklanmas gerekende bu olgudur. Leibniz, bu amala devime temel olacak bir ilke varsayar. Bu yle bir temel olarak dnlmektedir ki, cisimler devimi yitirdiklerinde bunu yitirmeyecekler, yeniden devime balarken ise bu temelden tr balayacaklardr. Leibniz, bu temeli, cisimlerin devime geme ve -eer devim iindelerse- devimi srdrme eilimi olarak tanmlar. Bu eilime verilen ad ise gtr. G, her varlkta, her tzde bulunur. 55 Bylece Leibniz, tz olmann zniteliini uzamda deil gte bulur. G ayrca bir tek tzde deil, btn tzlerde bulunmaktadr. yle ki, Leibnize gre; tzn znitelii Descartesn ne srd gibi uzam deil gtr. G, yalnzca bir tze zg deil, her tze zgdr; tz olmann zniteliidir. Cisimlerin varl uzama dayanmaz; tam tersine uzamn varl cisimlerin var olmasna baldr. Bir cisim olmadan uzam sz konusu olamaz; oysa cisimler olmadan da g vardr. Demek ki uzam, bamsz olmak bir
54 55

Shaffer, J.A., Bilin, Ruh ve tesi, s.66 Denkel, A., A.g.e., s.222

42

yana, bakalarna indirgenebilir bir niteliktir. 56 Bylece Leibniz, g yani enerjinin uzamdan daha temel ve baka bir eye indirgenemez bir znitelik olduunu sylyor. yleyse artk Descartestaki toplam devinimin evrende ayn kalmas ilkesi, yerini evrendeki toplam enerjinin (g) deimemesi ilkesine brakmaktadr. yle ki, Leibneze gre; g, evrenin mekanik bir ileyie benzer bir biimde devinmesinin temeli ve nedenidir. Eer g diye bir ey olmasayd, cisimler ya da tzler olmazd. Leibniz bu fiziiyle devingen bir evren ngrm olur: Benimsedii gr enerjetizm adyla tannr. Buna gre, Descartestaki toplam devinimin evrende ayn kalmas ilkesi, yerini evrendeki toplam gcn ya da enerjinin deimemesi ilkesine

brakmaktadr. 57 Leibnizin evrendeki toplam enerjinin deimezlii yasas bugn de geerli olan aktel enerji ile potansiyel enerjinin toplam deimez yasasnn kurgulannda nemli bir aama ve gei dnemini oluturur. Nitekim A. Cresson bu durumu yle betimler: Descartes, evrene dalm bulunan hareket miktarnn kitle x srat = m.v deimez olduunu varsaymt. Leibniz, bu formln yanlln ispat iin ok uramad. Kendisine gre deimeyen hareket (devim) deil, canl kuvvet (force vive) dir, yani m.v2dir. () Bu gn kabul edilmekte olan kanun Robert Meyer tarafndan ortaya konmutur. Buna gre aktel enerji ile potansiyel enerjinin toplam
56 57

A.g.e., s.222 A.g.e., s.222

43

deimez. Baka bir deyimle, gzle grnen enerjinin toplam ile, grnmeyen ve molekler deiimlerle kendini gsteren enerjilerin toplam sabittir. Enerji de madde gibidir; kaybolmaz ve yoktan varolmaz. Yalnz bazen bir ekilde, bazen baka bir ekilde bulunur. 58 Leibniz fiziinin metafizik bir temeli ve arka plan olduu konusuna gelince; o, fiziini gzlemler ve aklamalar erevesinde brakmamakta, onu kurgusal bir metafizik dizge zerine oturtmaktadr. () Leibniz, paralara ayrlabilen, ya da zmlenip baka bir eye indirgenebilen eylerin felsefede ilke olamayacan ne srer. Uzam, ite bu anlamda bir bileik kavramdr; giderek klen paralara ayrlabilir. Dolaysyla da temel bir felsefe ilkesi durumunda deildir. Temele konacak gerek bir felsefe ilkesinin tam bir yalnlk tamas, hibir anlamda bileiklik iermemesi gerekir. te yandan, her varln temel nitelii g olmak gerektiine gre, Leibniz aklayc ilkeyi yaln g oda kavramnda bulur. Evrendeki her varln byle blnmez g odaklarndan olutuunu ortaya atarak bu odaklara Bruno*nun felsefesinde bulduu monad adn verir. Ona gre, evrendeki her nesne gerekte bir gler bileimi, biraradaldr. G odaklar ya da monadlar sayca sonsuz olup, her biri bir tz olarak, grnen varlklar meydana

Cresson, A., Filozofik Sistemler, s.48 Monad terimini ilk olarak kullanan kii Giordano Bruno (1550-1600) oldu. Bruno eylerin gelerini monad ya da minima diye adlandrmt. Bir dominiken rahibi olan ve Romada yaklarak ldrlen Bruno, Ptolemaiosun Aristotelesten kalma evren tablosunu ykarken Copernicus dizgesine gre evren aklamalar yapm, dnyann merkezi de, evresi de bulunmadn, uzayn saysz yldzlarla dolu sonsuz bir boluk olduunu bildirmiti. Bu yldzlar evrensel bir gelime ya da evrime boyun emekteydiler. Evren, Tanrnn ta kendisiydi. (Timuin, A., Gottfried Wilhelm Leibniz, Metafizik zerine Konuma, s.47)
*

58

44

getirmek iin bir araya gelirler. 59 Bylece Leibnizin monadoloji kuram olumu olmaktadr. Leibniz, sayca bir sonsuz okluk olan tze monad adn verir. Monadlar, bu kendi ilerine kapal birlikler, tinsel niteliktedirler; kendilerinde tasarm yetenei bulunan etkin g merkezleridir. Btn monadlar ayn bir konuyu, evrenin tmn tasarmladklar iin, bir balant iinde birlemi, kendi balarna olmaktan km olurlar. Ancak her monadn tasarm aklk ve seiklik bakmndan baka trl olduundan, kendisi de teki btn monadlardan baka olur. Bundan dolay bu dnyada birbirine tpatp eit iki ey yoktur. Monadlar tasarmlarndaki akla, belirginlie gre aralarnda sralanrlar: En yukarda her an evrenin tmn ak olarak tasarmlayan Tanr, en aada tasarm bilincinden yoksun madde vardr. Geri kalan varlklar bu ikisi arasnda dizilirler. Etkinlik de tasarm aydnl ile orantldr; tasarm en aydnlk olan Tanr, dolaysyla en etkin varlktr. Birbirlerine alm pencereleri olmayan, bu yzden birbirlerine etkide bulunamayan monadlar arasndaki ilikiyi, Tanrnn bir dzeni olan nceden kurulmu uyum salar. Beden ile ruh ilikisi de bu uyum iinde gerekleir: Beden ile ruh, batan birbirine kout olarak kurulmu iki saat gibi ilerler. 60 Leibnizin monadoloji kuram, spiritalist ve plralist bir yaklam beraberinde sunmaktadr. yle ki; Leibnizin tz okuluu bir tinselci atomculuk biimini alr. Monadlar nesneleri oluturan birer atom, birer birim
59 60

Denkel, A., A.g.e., s.223 Gkberk, M., Felsefenin Evrimi, s.55

45

niteliindedir; ancak, () onlarn uzama sahip olmas dnlemez. Monadlar fiziksel deil, metafizik noktalar olarak kavranmaldr; onlarn boyutu yoktur ve dolaysyla da madde ddrlar. Monadlar hi deimez, yok edilemezler: Onlar tinsel (spiritel) g odaklardr. Monadlarn balca iki yetileri vardr. Bunlardan ilki etkinliktir. Etkinlik, monadlardaki, devimi balatabilme gcdr. kinci yeti ise, tasarmlamadr. Monadlar birbirlerini etkileyemez; ancak her biri tm evreni, yani btn br monadlar tasarmlar. Bu ayn zamanda monadlar bir araya getiren, onlarn balantsn kuran ilkedir. Her monad evreni ayn aklkta tasarmlayamaz, ayn lde etkinlie de sahip deildir. 61 te bundan dolay da, daha nce de ifade ettiimiz gibi, monadlar arasnda, yetkinlik srasna gre bir sradzen meydana gelir. Yine bundan dolay en yksek monad, Tanrdr. Onun altnda, bata insan monadlar olmak zere, sonsuz sayda monad sralanr. En aa monadlar, rnein talar bile yaayan tzlerdir; ancak bu aa tzlerin tasarmlar bulank, etkinlikleri de ok dktr. Onlar koma durumundaym gibi yaarlar. () Monadlarn sralan tam bir sreklilik gsterir. Yksekten aa doru, monadlar, en ince ayrmlara dayanan bir biimde sralanmtr. Leibnizin bu sreklilik ilkesine gre doada hibir atlama sz konusu deildir. Monadlar, hibir zaman zde olmamalar yan sra, birbirlerinden ok kk farklarla ayrlrlar. Ayrlklar, bir derece ayrldr. Dolaysyla evren, bir okluk iinde birlik evrenidir. 62

61 62

Denkel, A., A.g.e., s.223 A.g.e., s.224

46

Buraya kadar anlatlanlar Leibnizin ruh ile beden arasndaki ilikiyi nasl anlayp, aklad ile ilikilendirildiinde, nceden kurulmu uyum kuram ile karlalmaktadr. Zira, daha nce de ifade edildii gibi, ona gre; monadlarn pencereleri yoktur. Birbirleriyle etkileime giremezler. Bundan tr de ruh ile beden arasndaki etkileim, tpk Geulinexin saat rneinde olduu gibi, yalnzca bir grntr. Gerekte durum, nceden kurulmu bir uyumdan baka bir ey deildir. 63 Dier bir deyile; monadlar birbirleriyle uyumlu tzlerdir, Tanr onlarn aralarndaki uyumu daha balangta dzenlemitir. Leibniz bu uyumu ncesel uyum (preestablished harmony) diye adlandrr ve ruh-beden ilikisini de bu uyumla aklar. ncesel uyum bize kkel bir karlkll duyurmaktadr. yle der Leibniz; <<Tanr, evren zerinde sahip olduu deiik grlerine gre eitli tzler yaratr. Tanrnn araya girileriyle her tzn kendine zg doas u zellie sahip olmutur; tzlerden birinde olan bir ey, tm br tzlerde olan biteni karlar, ama tzler birbirleri zerinde eylemde bulunmazlar.>> ncesel uyum ayn zamanda Tanrnn varln gsteren bir kant deeri tar. Leibniz yle der: <<Birbirine tam olarak uyan iki duvar saati ya da masa saati dnn. Bu uyum biimde gerekleebilir. Birincisi, bir saatin br saat zerindeki etkisiyle olur; ikincisi, onlara bakan bir adamn zeniyle olur; ncs, onlarn tam uyarllyla olur.>> Bu erevede birinci durum Descartes felsefesindeki ruh ve beden ilikisini,
63

A.g.e., s.224

47

ikincisi Malebranchen anlayn, ncs de Leibnizin ncesel uyumunu aklar. Leibniz, ncesel uyum kavrayyla hem beden ve ruh ilikisi sorununu, hem de tm tzlerin aralarndaki iliki sorununu zmeye alr. ncesel uyum buna gre monadlar birbirine balayan ya da bir btnde bir araya getiren yasadr. 64 Ruhla beden arasndaki ilikiyi Tanr dzenlemektedir diyen Malebranche, Spinoza ve Leibniz, paralelist kuramlarla problemi amay denemilerdir. Ruh ve beden arasndaki iliki problematii ile ortaya kan sorunlar amaya alan bir dier grup da, daha nce de ifade ettiimiz materyalistlerdir. Materyalizm de, btn varln maddi (zdeksel) olduunu ne sren teki bir tutumdur. lk a materyalizminde (zdekilik) tin ya da anlk, ok ince atomlardan oluan bir varlk olarak dnlmekteydi. Modern a materyalizminde ise Hobbesla birlikte, tin, beyinde meydana gelen bir devinim olarak yorumlanmaya balad. John Toland (1670-1721) bu materyalizmi dn vermez bir biimde savunur. Devinimin maddeye dardan gelmediini, maddenin zorunlu bir nitelii olarak maddeyle birlikte varolduunu temellendirmeye alr. Maddecilik 18. yzylda Fransada, 19. yzylda ise Almanyada yaylm ve etkili olmutur. Ancak pek ok dnrde maddecilik tam bir tutarllkla savunulmaz. ou kez maddenin en yaygn varlk biimi olduu sav yansra etkinlik tamayan ve snrl bir alan
64

Timuin, A., G.W. Leibniz, A.g.e., s.51-52

48

kapsayan maddeden bamsz bir anlksal varlk da onaylanr. Bu son tutum, artk maddecilik deil, maddeye belirli bir nem balayan glgeolguculuk, yani bir tr ikiciliktir. 65 Glgeolguculua gre anlk ya da tin, beynin ilevi sonucunda doan bir yanklanma, bir glgeolgudur. Anlkta olup biten her eyin nedeni, beyindeki fiziksel nitelikli olaylardr. te yandan, anlk edilgindir ve hibir beyinsel ya da gvdesel olaya neden olamaz. zdekilikle glgeolguculuk arasnda gidip gelen bu bir lde belirsiz tutum Hobbesda da gzlemlenir. 66 Hobbes, anlktan sz ederken, bunu beyin iindeki bir devim olarak dnr. Ancak anlksal olaylar, yani bilin durumlarn, deney ierikleri ve anlksal ilemleri, devinimin ilinekleri, brakt kimi grntler, etkiler olarak yorumlar. Bunlar, ne beyinle ne de onda oluan devimle zdetir. Bunlar devim gibi olmayan ve beyinden ayr bir varlk trdr. 67 Barett ise gerekliin birbirinden kopuk; zne-nesne veya ruh-beden ayrm zerinde tasarlanp, kurgulanmasn rahatszlk verici bir durum olarak betimler: Bu hi de rahat bir gr deil, nk bir anlamda, bu grle yaamyoruz gerekte. Sizi, bir bedene ilitirilmi bir ruh olarak grmyorum. imdi sizinle konuurken varlnzn herhangi bir biimde kukulu bir ey olduunu da grmyorum. Bu benim karm yoluyla vardm bir ey. Zihinle d dnyann bu biimde birbirleriyle kar karya bulunduklarn tasarlamak,

65 66

A.g.e., s.282 A.g.e., s.282 67 A.g.e., s.282

49

eylerle ilgili allm duygularmza karttr. Bu yzden, 20. yy felsefesinin zelliklerinden biri olan ikicilie bakaldr, kolaylkla anlalabilir bir eydir. 68 Descartes, yaayan kiinin, iki eyin olduka sk bir birlii olduuna inand; birbirinden tamamen farkl iki eyin. yle ki onlarn doas iki eyin, olabilecek en farkl biimleriydi. Ayrca, Descartesn teorisindeki bir dier nemli nokta da, btn zihinlerin, bedenlerinden tamamen mantksal bamszlklar olduunun onaylanmas idi. Bylece bu durum, bir zihin ve bir beden arasndaki ilikiyi iki fiziki nesne arasndaki ilikiye benzer bir hale getiriyordu. Ya da baka bir seenek olarak; bedeninden, kkten farkl bir doaya sahip zihin sunuluyordu. 69 te bu nokta da Descartesn dualizmini amak iin eitli zm giriimleri ortaya kt. Bunlar arasnda 18. yy da, maddeciliin tam snrnda duran bir glgeolgucu olan Hartley, maddecilikte ok daha tutarl olmu olan Priestley, anl beynin ilevi olarak yorumlam olan Diderot (1713-1784) ve Cabanis (1757-1808) ve yine dn vermeyen maddeciler olan La Mettrie (1709-1751) ve Baron d Holbach (1723-1789) saylabilir. 70 Diderot, Holbach ve La Mettrie gibi maddeciler ayn zamanda deneycilerdir. La Mettrie, deneysel bir temelden, gvenilir gzlemden yola klrsa geerli sonularn maddeci olmas gerektiini vurgular. Tinsel olduu

68 69

Magee, B., Yeni Dn Adamlar, s.106 Watling, J.L., Descartes, s.185 70 Denkel, A., A.g.e., s.283

50

ne srlen btn olaylarn, gvdenin durumlarndan etkilenip ondan kaynaklandklar gsterilebilir. Sonuta La Mettrie, arada bir tinsel olaylarn gvdesel (bedensel) olaylarn sonucu olduunu ne srerse de, bilimsel bir hipotez olarak belirgin bir biimde tinsel olaylar merkezi sinir sisteminde meydana gelen fiziksel olaylarla zdeletirir. 71 La Mettrie rneinde grld gibi ruh-beden ilikisi probleminde ruhu, tini, zihni veya bilinci adna ne dersek diyelim, bedenin veya maddenin bir rn ve sonucu saymak btn bir felsefi sistemimizi etkilemekte ve yeniden ekillendirmektedir. Hatta bu problemin bir taraf olarak ortaya konulmas metafizik ve dini tercih ve kabulleri de etkilemekte veya belirlemektedir. Zira La Mettrie, modern ada tanrtanmazl aka savunan ilk dnrlerden biri olmutur. 72 Ruhun, bedenin veya beynin bir ilevi ya da rn olarak kabul edilmesi ile ruhun bedeni ve beyni akn bir gereklik olarak kabul edilmesi, birbirine taban tabana zt iki felsefi ekolden birine mensup olmay doal olarak beraberinde getirmektedir. Mesela Diderot, Tanrya balanan pek ok insan yetisinin gerekte byle bir varsaym gerektirmediini gstermeye alr. rnein ona gre doru ve yanl dncesi (ahlak deerleri), duyumlardan kaynaklanr. Canllar Tanrnn yaratt savna kar karken, yaamn srdrmekten aciz kalan hantal yaratklar Tanrnn neden yarattnn aklamasnn verilemeyeceini vurgular. leri srd evrimci
71 72

Denkel, A., I, s.283-284 A.g.e., s.284

51

dncesiyle Lamarka ve Darwine esin kayna olmutur. Bir Tanr ya da yaratan kavramyla hibir yeni bilgi ya da aklama salanamadn dnr. () Duyularla tannan evrenin Descartesn aklad gibi mekanik yasalara gre ileyen byk bir maddesel dizge olduunu dnen Diderot, istencin zgrl savn anlamsz bulur. Hartley gibi mekanizmi benimseyerek sk bir belirlenimcilie ynelir: Her olayn bir nedeni olduu gibi her eylem de bir fiziksel nedene baldr, der. 73 nsan salt materyalist adan ele alp deerlendiren ve onun ruhi faaliyetlerini beynin bir fonksiyonu olarak gren bir dier ekol de epifenomenalizmdir. Bir epifenomenalist iin ruhun lmszl ya da dorudan doruya lmszlk diye bir ey sz konusu deildir. Bu gr savunanlara gre, beden lp toz toprak olunca, ruh dediimiz ey de ona bal olarak kendiliinden ortadan kalkacaktr. Dolaysyla ruh-beyin zdeliini savunan bir kimse iin, Tanr, postulat olarak konulmazsa, lmszlk diye bir eyde yoktur. 74 Epifenomenalizm ya da ruh-beyin zdelii kuram olarak da adlandrlan bu gre gre insan; genellikle ok byk ve olaanst llerde karmak beyin gelitirmi bir hayvan olarak telakki edilmektedir. O, bu beyin sayesinde sadece soyunu devam ettirip oalmakla kalmam, ayn zamanda ok zengin bir d kltrel ekiller rgsnde ifadesini bulan bir i dnce dnyas da yaratmtr. te bu i dnyann yeri ve kayna
73 74

A.g.e., s.284 Ko, T., lmszlk Dncesi, s.19

52

durumunda olan bilin, beynin yanstc bir tarzda fonksiyon grmesi olarak telakki edilmekte, bylece de i zihni hayat, beyne ait kalba dklm olaylar srecinden ibaret bir ey olarak grlmektedir. 75

75

A.g.e., s.72-73

53

KNC BLM

54

II-A. BERGSONUN PSKO-FZKSEL PARALELZM KURAMINA YNELK DEERLENDRME VE ELETRLER

Ruh-beden ilikisi problematii kapsamnda yer alan psiko-fiziksel paralelizm kuramnn Bergson felsefesi asndan nemli ve ayrcalkl bir yeri vardr. Zira Bergson, kendisinin ruh-beden ilikisi problematii erevesindeki grlerini ortaya koyarken sk sk bu kurama ve genellikle de kuramn eletirisine yer vermitir. Bu nedenle ksaca sz konusu kuramn ana hatlarn ve Bergsonun bu konudaki deerlendirmelerini ele alacaz. Psiko-fiziksel paralelizm; zihinsel ve fiziki sreler arasnda ilikiyi ifade eden bir teori - ya da alma hipotezi - dir. 76 yle bir varsayma dayanmaktadr: Ruhsal olgularla fiziksel olgular arasnda, her basamakta tam anlamyla bir karlkl iliki bulunur. () Her ruhsal olgu bir fiziksel olguyu karlar, her fiziksel olgu da bir ruhsal olguyu karlar. 77 Bergsona gre psiko-fizikiler duyumlarla duygular, ihtiraslarla cehitler (effort, aba, gayret) gibi bilin hallerinin oalp azalabilir olduklarn kabul etmekte ve hatta bir duyumun ayn mahiyette olan baka bir duyumdan iki defa, defa, drt defa daha iddetli olabileceini 78 iddia etmektedirler. Yine Bergson, psiko-fizikilerin kartlar bile bir duyumun

76 77

Draver, J., A Dictionary of Psychology, s.229 Timuin, A., Felsefe Szl, s.333 78 Begson, H., .D.D.V., s.9 ve T.F.W., s.1

55

baka bir duyumdan, bir cehdin baka bir cehitten iki misli daha iddetli olduunu sylyor, srf iselden olan ruh halleri arasnda nicelik farklar kurmaktan hi ekinmiyorlar; saduyu da bu noktada bir tereddt gstermiyor: Mesela ok scak, veya az scaklk duyuyorum, ok veya az kederliyim derken ok ve az ayrmnn yer kaplamayan ruh olgular alannda yaplmas kimseyi hayrete drmemi grnyor, 79 diyor. Yer kaplamayan ve mekan paralar gibi llemeyen ruh hallerinin azl-okluu veya miktarlar zerine konumak Bergsona hatal grnyor ve felsefesinin genel karakteri olan dualizm burada da; yer kaplayan ile kaplamayann, mekansal olanla ruhsal olann farkllna dayanyor. Bergson bu konuyu ok nemsemekte ve neredeyse her eserinde deiik alardan irdelemektedir. Pozitivizm ve materyalizmi eletirirken de yer kaplayanla kaplamayan, maddesel olanla ruhsal olan birbirinden ayrt etmeyerek, iki farkl realiteyi zde kabul etmelerine yklenmektedir. Oysa ona gre madde ve ruh iki ayr ve birbirine indirgenemez realitedir, bu ikisini irdelemek iin iki farkl yntem ve bilimsel yaklam gereklidir. Yine ona gre psikolojinin imdiye kadar zlenen ve beklenen aamay kaydedememi olmas da, ruh olgusunu, madde/fizik bilimlerinin yaklamlaryla incelemeye ve aklamaya abalyor olmasndandr. Psiko-fizikilere ynelik itiraz ve eletirilerinin ana eksenini de bu husus oluturmaktadr.

79

A.g.e., s.10

56

Bergson, kart olduum paralelizm kuramnn hakkndan kolayca gelebilmek iin beyinsel olaylarla zihinsel olaylar arasnda mutlak bir edeerlik iddia eden varsaymn kendi kendine dt elikiyi

gstermeliyim 80 diyerek ie balar. Zira eer bunlar paralel deil iseler, Bergsonun dedii gibi zihin ile beyin, ruh ile beden, ayr ayr realiteler olarak tannacaklardr. Daha sonraki blmlerde ayrntlar ile deinilecei zere Bergsona gre beyinsel olaylarla ruhsal olaylar arasnda kesin bir edeerlik kabul edilemez nk ruh, bedensel varoluu zamanda ve mekanda akn bir varolua sahiptir. Halbuki psiko-fiziksel paralelizm kuramn ekillendirenlere gre (Fechner ve Delboef gibi) ruh ve beden arasndaki etkileim tek ynl olmakta ve ruhsal diye kabul edilen olaylar ve sreler, fiziksel ve maddesel sre ve olaylara geri gtrlebilmektedir. Oysa Bergsona gre paralelistlerin bir beyin fonksiyonu olarak grdkleri ruhsal olaylar ayr bir gerekliktir. Ona gre beyin, bedenimizdeki dier organlar gibi, sinir sistemi gibi bir organdr ve ruh ile beyin zde deildir. nk beyinde maddi dnyada olandan ve maddi srelerle tanmlanp dile getirilebilir olandan fazla bir ey yoktur. Ayrca beyin, znel yanmzn ifadesi olan hayal ve hatralarn da sakland yer olamaz. Beyin; insann, gndelik hayatn gereklerine uygun hareketleri yapabilmesini salayan bir organdr. Dolaysyla asl yaratc olan ve hayal ve hatralarmz saklayan ve bedensel srelerle aklanamayan yetimiz hafzadr.
80

Bergson, H., uur ve Hayat, s.93 ve Mind-Energy, s.61

57

Bu noktaya deinmekle Bergson, deneyim alannda kalarak, olgulara dayal olarak paralelizm kuramnn geerliliini denetlemek niyetindedir. 81 Hafza olgularnn incelenmesinin bu konuda yeterli malzemeyi vereceini dnr. En basit rnekle; herhangi bir nedenden tr beyninde hasar olumu kimi hastalarn kuvvetli bir uyaran veya heyecan sonrasnda, kaybettikleri sanlan hatralarnn canland grlmtr. Bu tr olaylar, hatralarn beyinde depolanp saklanmadn gstermektedir. Buradan hareketle, beynin hatralar saklayan bir organ olmad, dolaysyla psikolojik hallerin beyin ile belirlenmedii sonucuna ular. En azndan hafzann beyni at kesindir. Bunu yle ifade eder: Beyin olaylarn akn ve takn olan bir hafza vardr. O halde ruh ile beyin arasndaki eitlik ancak duyusal tepkilerde olabilir. nk beyin, tepkiler dndaki yksek, kark, derin zihin hayatn ne ierebilir, ne de dourabilir. 82 Bergsona gre ruh-beden ilikisi konusunda byle bir yaklama gidilmesinin sebebi, fizikte Galileo ve Keplerle hzlanan byk zihniyet devriminin, dikkatlerimizi mekanik ilkelerle aklanabilen bir evren tasarm zerinde younlatrmasdr. Olaylarn fizik ve mekanik determinizm yasalar erevesinde akland byle bir evrende, ruh ve hayat olaylar da bundan nasibini almakta ve fizik evren ile canl veya psikolojik evren arasnda bir snr izilememektedir. 83 te Bergsona gre ruh-beden ilikisi sorunsalnda

81

A.g.e., s.93 ve A.g.e., s.61 Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s.XXX 83 Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 84 ve The Soul and The Body, s. 49
82

58

paralelizm teorisinin sanki biricik aklama modeliymi gibi alglanmasnn sebebi bu mekanist evren anlaydr. Bu gre gre bilinte beyin hayatnda gerekleenlerden ve ruhta da beden hayatnda olup bitenlerden fazlas bulunamaz. Bergsonun itiraz ettii nokta da tam burasdr. Buradan hareketle hafzann beyinden fazla bir ey olduunu gstermek iin Madde ve Hafza adl eserinin nemli bir blmn beyin hasarlar, unutma, afazi rahatszl ve hafza arasndaki ilikinin yaps ve doasn incelemeye ayrmtr. Bergson, paralelistlere gre ruh ile beden asl bir eyin ayr dillerde iki tercmesidir. () Ayrca beyin olaylar zihin olaylarna tamam tamamna doru olarak e deerdir 84 der ve bu grler kabul edildiinde, insanla makina arasnda neredeyse bir farkn kalmayacan dnr. nk insann zgrl ve yaratcl elinden alndktan sonra geriye sadece bir otomat kalmaktadr. Bergsona gre; otomatik hareketlerden hr hareketlere fark edilmez bir aamayla geilir; hr hareketleri otomatik hareketlerden ayran da zellikle araya giren teessr (ac, keder, duygulanm) duyumlardr; hatta btn hareketlerimizin otomatik olmalar bile dnlebilir; kald ki aldklar d uyaranlara kar bilinsiz olarak belirli reaksiyonlar da meydana geliyorsa bu, yaplacak otomatik reaksiyonlara kar gelmeye imkan vermek iin olsa

84

A.g.e., s. 84 ve A.g.e., s. 49

59

gerektir; nk duyumun ya hibir deeri yoktur, yahut hrriyetin bir balangc olacaktr. 85 Bergson, psiko-fizikilerin hatasnn ve sevabnn ayn noktada dmlendiini dnmektedir. Ona gre psiko-fizikilerin yapt sa duyuya ve fizik bilimlerin alma biim ve eilimlerine de yatkn ve yakndr. Ancak ona gre gerek bilim zihniyeti yer kaplayanla kaplamayan, nicelik olarak ifade edilebilir olanla edilemez olan birbirinden ayrmaya mecburdur. Aksi halde varln bir boyutu srf l veya mekan cinsinden ifade edilecek diye kendi doasndan sklp, yabanclatrlr. Bu nedenle Bergson, psikofizikilerin sa duyuya yakn gelen veya fizik esaslara dayal bir psikoloji gelitirme abalarnn da temelsiz ve tutarsz olduunu dnr. Ona gre; psiko-fizik, sa duyuya (sens commun) yabanc olmayan bir anlay aklkla formle etmek ve son neticelerine kadar gtrmekten baka bir ey yapm deildir. Bizler dnr olmaktan ziyade konuur bulunuyoruz; sonra da ortalkta bulunan varlklar geirdiimiz subjektif hallerden ok daha nemlidir, onun iin btn bu hallere onlarn d sebeplerinin tasarmn sokmaya pek dkn bulunuyoruz. Bilgimiz arttka da i olaylarn arkasna d olaylar koymak, niteliin arkasnda nicelii grmek, duyumlarmz miktarlar gibi almak eilimi artyor. hallerimizin sadece d sebeplerini hesaplamakla ykml olan fizikte i hallerle mmkn olduu kadar az uralyor; tek tarafl olan fiziki, i hallerini srekli bunlarn d sebeplerine
85

Bergson, H., .D.D.V., s. 36

60

kartryor. Bylelikle sa duyunun yanlmalarn yalnz bulandrmakla kalmyor, bytyor da. 86 Bergsona gre aslnda btn bu olanlarda arlacak bir ey yoktur, nk; nitelii nicelikle, duyumu uyaranla kartrmaya alm olan ilim gnn birinde d eyleri lt gibi i hallerini de lmeyi aramaya herhalde bavuracakt: Psiko-fiziin konusu da bylelikle meydana kt. 87 nk, yer kaplamayan miktarlardan bahseder olduktan sonra artk bir duyumun dierinden daha kuvvetli olabilecei gerekten kabul edilir. Ayrca bu derece farknn duyumlarn kendinde bulunduu sanlrsa, birinci duyumun ikinci duyumu ne kadar atn ve hatta iddetleri arasnda bir iliki olduunu bulmak da ok doal olur. Bu nedenle, bu iddiaya kar, her trl lnn sadece birbiri zerine katlabilir eylerde mmkn olduunu, yer kaplamayan ve birbirine katlamayan ruh halleri arasnda saysal ilikiler aramann yeri olmadn sylemek gerekir. 88 Bergsona gre sorun ruh hallerinin ve duyumlarn nitelik veya nicelik cinsinden olmalaryla doan bir sorundur ve yeni sorunlarn domasna neden olmaktadr. nk duyumu nitelik olarak deil de nicelik diye tanmlarsak mekan olaylarndan farklln belirleyemez, onu da matematiksel bir olgu gibi tasarlar ve yer kaplayanla kaplamayan veya nitelikle nicelik arasndaki ayrm kaybederek, her olgu ve durumda yalnzca mekansal,

86 87

A.g.e., s. 68-69 ve T.F.W., s. 70-71 A.g.e., s. 69 ve A.g.e., s. 71 88 A.g.e., s. 69 ve A.g.e., s. 71

61

niceliksel ve matematik ilikiler grebiliriz. Fechnerin ortaya koyduu yasada olduu gibi. Fechnerin yasasna gre; uyaran aritmetik bir art gsterdiinde duyum da geometrik bir art gsterir. 89 Bylece ruh bilim fizie indirgenmi oluyor. Ancak bir duyumun younluunun llebilir olduu kukuludur. Bergsonun gsterdii gibi, bir duyumla duyumun d ls arasnda bir lt belirlemek olanakszdr. 90 te tam da bu nokta Bergsonun felsefedeki orijinal duru ve tavr al noktasdr. nk o, psikolojik olgu ve srelerin zerkliini, kendine zgln ve madde ve mekan olgular gibi l ve hesaba gelmediklerini savunmaktadr. Bunu yaparken de temel endiesi, fizik ve matematik bilimleri yadsmak veya onlarn yerine psikolojik veya metafizik bir gereklik geirmek deil; varln farkl katmanlar ve farkl gereklik alanlar ierdiini, birindeki kavram, yntem ve ileyiin deerinde geerli sonu vermediini, yanltc ve zden uzaklatrc olduunu vurgulamaktr. Madde ve fizik bilimlerde geerli olan, niceliksel ve matematiksel ilikiler belirlemek ve bunlar nedensellik ve belirlenimcilik esaslarna gre ifade edebilmektir. Oysa konu ruh-bilin halleri olduunda byle bir eyden sz edilemeyeceini dnr. Paralelistlerin yanlgsnn bu fark gz ard etmek olduunu vurgular. Ona gre, ruhsal olaylar beyinsel olaylarn bir glge olay (epifenomeni *) sayarken

Timuin, A., Felsefe Szl, s. 213 A.g.e., s.213 * Fr. epiphnomne; ng. epiphenomenon: Varl ya da yokluu, gz nne alnan asl fenomenin ortaya kn etkilemeyen olay. (Tokatl, A., Ansiklopedik Felsefe Szl, s.162)
90

89

62

paralelistler, ruhsal ve beyinsel olaylar ayn snfta var sayarak, her ikisini de bir asln eitli dillerdeki iki tercmesi gibi grrler. 91 Bergsona gre beyin ve bilinci ayn hareket ve ilevin iki farkl dile tercmesi olarak anlamak, biyoloji bilgilerimiz de gz nne alndnda, olanakszdr. nk ne doada ne de insan bedeninde tek bir grev iin iki farkl organ bulunmaktadr. Eer bilin ve beyin farkl grev ve ilevler stlenmemi olsalard, ortada iki ayr yap olmazd. Ayrca bilin beynin bir ilevi ve etkinlii olsayd, biyolojiden bildiimiz gereksiz ve ilevsiz organlarn krelmesi ve yok olmas esasna uyarak, insanda sadece beyin kalmal ve bilinten sz edilmemeliydi. Bu fikrini Bergson yle ifade eder: Btn fazla organlarn kreldii, yararszlarn da yok olduu biliniyorken, bilin denilen ey eer fazla bir organ, faydasz ve etkisiz bir ilev yani beynin ikinci bir kopyas olsayd doann bunu oktan ortadan kaldrmas veya kreltmesi gerekirdi. 92 Varsayalm ki bilin naslsa bir defa varolmu; fakat yine biliyoruz ki, bilin gereksiz, fazla bir etkinlik olsayd ortaya kmasndan bir sre sonra alkanlklara dayal eylemlere dnmesi gerekirdi ve btn alkanlklara dayal hareketler gibi mekanikleerek bilin d bir hale gelirdi. Bu kuramsal aklamalar bir yana () ruhsal olgu ve olaylarn tanklklar gz nne

91 92

Bergson, H., Dirilerin Hayaletleri, s. 112 ve Mind-Energy, s. 88 A.g.e., s. 113 ve A.g.e., s. 89

63

alndnda da bunlar paralelizm kuramn ne olumlarlar ne de telkin ederler. 93 Bylece Bergson, biyolojiden dn ald kavram ve yaklamlar da devreye sokarak paralelizm kuramna yeni bir itiraz daha getirmi olmaktadr. Bu itirazn ana ekseni canl doada her organn bir ilev ve grev iin varolduu ve bu ilev ve grev ortadan kalktnda bunlar yerine getirmekle ykml organn da krelip yok olaca esasna dayanmaktadr. Ona gre bilin ve beyin ayr ayr ilev ve grevleri yerine getirirler. Zira birinin varl dierinin varln ortadan kaldrmamtr. Bu nedenle de ruh hayatn anlamak iin sadece beyin ve beden hayatn incelemek yeterli deildir. Bunu anlatmak iin yle bir rnek kullanr; nasl bir piyes szleri olmadan sadece oyuncularn performans ile tamamen anlalmazsa, ruh hayat da sadece beynin faaliyeti, ileyii ve olanaklarna indirgenemez, bunlarla tketilemez ve anlalamaz. Oyuncularn sahnedeki hareketlerini grp de szlerini iitmediimiz bir piyeste, aslnda oynadklar piyese gre oyuncularn btn duru ve hareketlerinde makul bir ahenk ve dzen olduunda kuku yoksa da bu hareketleri doru anlamak ve nceden sezebilmek iin piyes metninin mutlaka bilinmesi gerekir. Metin bilinmedike, yalnz durum ve hareketleri grmek bize piyes hakknda ok az bilgi verir. Takdir edersiniz ki, btn ince piyeslerde durum, iaret ve hareketlerden baka, derin ve zengin daha pek ok

93

A.g.e., s. 113 ve A.g.e., s. 89

64

incelikler ve nkteler vardr. Ruhsal hayat ise en ince bir piyesten daha ok zengin ve renklidir. 94 Bergsona gre; paralelizm teorisinin beyin ile ruh arasnda iddia ettii mutlak edeerlik, olsa olsa her trl karmaklktan uzak ve yalnz beynin rn olan, bir dereceye kadar basit durum ve hareketler iin geerli olabilir. yleyse beyin, btn ruhu, btn dnceyi belirleyip, kuatamaz. Bu durum karsnda dnce veya ruh hi olmazsa ou durumda beyne tabi olmayan zerk bir realite/gereklik demektir. 95 zetleyecek olursak ruh, beynin fonksiyonlarna indirgenemeyecek olan zerk bir realitedir. Oysa psiko-fiziksel paralelizm kuramnda psikolojik srelerin bamszln tanmayp, onlar fizyolojik srelerle aklama ve anlamlandrma abas vardr. Bu noktada Bergson, felsefesinin temel nermelerinden birisini oluturmaktadr. O da psikolojik olgu ve olaylarn ayrca bu alann yasalarnn, fizik olgularla kartrlmamas gereidir. Fizik olgularnn ileyi yasalar, ruh ve hayat alan sz konusu olduunda geerli olamamaktadr. Hatta mekanizm ve determinizm ilkeleri ruh ve hayat olgularn fiziksel gereklie benzeterek anlamaya, tanmaya ve tanmlamaya altklar iin bu alana neredeyse tamamen yabanclamaktadrlar. Oysa Bergson, ruh ve hayat olaylarnda srenin yaratc etkisinin bir realite olduunu ve bu olaylarda tekrarlanma ve geriye dnn sz konusu

94 95

Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 87 ve The Soul and The Body, s. 53 A.g.e., s. 88 ve A.g.e., s. 54

65

olmadn bildirir. 96 Bu nedenle de onu, zamanda ve mekanda lmek mmkn deildir. Bergson, Plateau, Delboeuf ve Fechneri aralarnda ayrlklar olmakla birlikte psiko-fiziin nclerinden sayyor. Ancak kendi konumunu bunlara kart olarak belirliyor. nk psikolojiye ly sokmak ve llebilir olandan hareketle nesnesini tanmak ve bilmek bir hedef ve ideal olmakla birlikte bunlar psikolojiye l sokmaya kalkarken psikolojinin doasna ve nesnesine yabanclamaktadrlar. Oysa Bergson, psikolojik olgu ve durumlarla mekansal olgu ve durumlar arasnada kkten bir bakalk ve ayrm belirler. Mekansal olaylar niceliksel lt ve ifadelerle betimlenebilirken psikolojik olaylarda niceliin yerini nitelik, lmn yerini iddet (intensity) almtr. O, sabit bir ruh halinin iddeti nicelik deil, onun niteliini gsteren bir iarettir. 97 demektedir. Bylelikle Bergsonun, psiko-fizikilere ynelik eletiri ve

deerlendirmelerine, onlarn bilin hallerinde mekan olaylarnda gzlemlenen azalp oalma ve miktar bildiren ilikiler bulma yolundaki zorlamalar konusu da eklenmi oluyor. Bergsona gre bu sorun bir yol ayrmnda konumlanmtr: Ya psikolojik olgu ve olaylarda da mekansal trden niceliksel ilikiler a kurularak matematiksel yoldan ifadeler oluturulur ya da psikolojik olgu ve olaylarn mekan olaylarndan bakal ve onlara geri
96 97

Bergson, H., .D.D.V., s. 141 A.g.e., s. 205 ve T.F.W., s. 224

66

gtremezlii kabul edilerek, bunlarn niceliksel deil nitelie dayal iddetler olduklar sylenir. Bergsonun deyiiyle psiko-fizik bir forml ya olanakldr ya da basit bir ruh halinin iddeti saf bir niteliktir. 98 zetleyecek olursak, Bergson, psiko-fiziksel paralelistlerin ruh ile beden arasndaki ilikiyi aklarken, ruhu bedenin ya da daha zel olarak beynin bir yn olarak grmelerine, her ruhsal olayn fiziksel bir karl olduu, fiziksel bir olaya paralel (kout) olduu grlerine kardr. Ona gre bilin veya ruhun bir beyne bal olduu itiraz gtrmemekle beraber, bu ballktan beynin btn bilin ayrntlarn barndrd veya bilincin bir beyin ilevinden baka bir ey olmad sonucu da karlamaz. 99 Bergson, bu grn desteklemek iin nce ruhsal olaylarn, fiziksel sreler gibi llemediini gstermeye alr. Yer kaplayan bir miktarla yer kaplamayan bir miktar arasnda ortak olan ne olabilir? 100 diye sorar ve ruh hallerinin niceliksel olmadn, zamanda ve mekanda llebilen, determine olabilen fizik halleri ile ayn olmadn ifade eder. Daha sonra, biyolojiden yararlanarak, bilin ile beynin, ruh ile bedenin ayn ey olmayacan tekrar vurgular. Zira yle olsa idi, daha nce de ifade ettiimiz gibi, gereksiz ve fazla olan yok olurdu der. Bergson, bu konudaki itirazlarn glendirmek ve kendi grlerini temellendirmek iin daha sonra hafzay inceler ve hafzann beynin bir ilevi

98 99

A.g.e., s. 206 ve A.g.e., s. 225 Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 81-82, The Soul and The Body, s. 46 100 Bergson, H., .D.D.V., s. 11

67

olmadn, hatralarn beyinde deil hafzada saklandn gstermeye alr. Bunun iin de, hafza kayb, afazi, delilik gibi baz hastalklar inceler. Ona gre; beynin hafza ilemlerindeki rol; gemii saklamak deil, ancak eylem hayatna yarayacak hatralarn belirginlemesini salamaktan ibarettir. 101 Ayrca Bergson hafza gibi, dnmenin de beynin bir fonksiyonu olmadn ifade eder. Hafza ve dnme olaylarn irdeledikten sonra Bergson, alglama etkinliinde de beynin grevini benzer biimde tanmlar. Ona gre; hafza ve dnmede olduu gibi alg alannda da beynimizin rol, eylem ve etkinlikle ilgisi olmayan alglara bilinci kapamaktr. Gerek duyu organlar ve gerek beyin merkezlerinin ilevleri, d uyaranlardan ancak eylem ve etkinlie ynelik olabileceklere yol vermekten ibarettir. 102 Bergson, btn bu incelemeleri sonucunda; alkanlklara dayal hafza ile yaratc hafza, derin ben ile yzeysel ben arasnda daha sonraki blmlerde aklanacak olan ayrmlara ular ve yzeysel benin destekleyici olarak alkanlklara dayal bir hafzaya dayandn; temel benin ise yaratc ve zgr bir hafzaya dayandn savunur. Ayrca derin ben ile yaratc ve zgr hafzann salkl ilev grebilmek iin bir beyne gereksinim duymakla birlikte, beyin hayatn atklarn, hatralarn beyinde deil, yaratc hafzada korunup, sentezlenip yeni ieriklere brndrldn savunur. Btn bu

101 102

Bergson, H., uur ve Hayat, s. 100 ve Mind-Energy, s. 71 Bergson, H., Dirilerin Hayaletleri, s. 117 ve Phantasms of The Living, s. 96

68

savlarnn temel sonucu udur; bilin yani hafza beyinle ayn ey deildir. 103 zetleyecek olursak, Bergsonun ruh-beden ilikisi sorunsalnda zihin felsefesi alannda veya felsefenin z olarak grd metafizik alannda temel kaygs ve ura; insan benlii ve bilincinin beyin ve beden hayatna indirgenip indirgenemeyecei ya da dier bir deyile zihinsel sre ve etkinliklerin beyinsel sreler erevesinde tketilebilir olup olmadn incelemek ve aydnlatmaya almaktr. Bergsonun psiko-fiziksel paralelizm kuramn eletirmesinin ardndan onun karsnda konumlanarak kendi sistemini nasl oluturduunu anlamak iin de, ruh ve beden kavramlarn ve birbirleri ile olan ilikilerini biraz daha ayrntl incelemek gerekmektedir.

103

A.g.e., s. 116 ve A.g.e., s. 93-94

69

IIB1. BERGSON'UN RUH ANLAYII

Bergson'da ruh; manev yetilerimizin bir araya gelmesinin veya bedenimizle iletiim ve etkileim iinde bulunmakla beraber beden faaliyetleriyle aklanp, ifade edilemeyen ynmzn genel addr. Ruhun en genel tanm, bedene ve onun fonksiyonlarna

indirgenememek eklinde yaplabilir. Bergson'a gre ruh, beyin fonksiyonlar ve bedenin tmyle etkileim iinde bulunmakla beraber, bunlarla ayn ey deildir. Hatta ruh varln, beden hayatn akn bir statyle, beden hayatndan sonra da devam ettirebilecek bir mahiyete sahiptir. u durumda; "Bilin beyini; ruh da bedeni aar. yle ise Ruh ve Bilin iin bedenin lm niha son deildir." 104 Bergson'a gre ruhumuzun zn, esasn bilincimiz, bilincimizi hafzamz oluturmakta ve hafza sayesinde de benliimiz olumaktadr. "Ruh denilince hereyden nce bilin kastedilir." 105 Bilincin en belirgin zellii ise hafzadr. Bilin, hafza ile kazanlr. Zengin, fakir, kuvvetli, zayf ne ekilde olursa olsun bir hafza mevcut deilse bilin de yoktur. Bilinsizlik, gemiten hibirey korumamak, kendini her an unutmak ve her an lp yeniden domak deil midir ... o halde bilincin ilk anlam, gemiin imdide saklanmas demek

104 105

Bergson, H. "Dirilerin Hayaletleri" s. 118-119 Bergson, H., Mind-Energy, s. 7

70

olan hafzadr denilebilir. 106

u halde ruhu ve ilevlerini tanmak iin

unsurlarn tanmak gerekecektir. Bergson'a gre ruh, psikolojik anlam ve ilevleriyle incelendiinde temel katmannn bilin olduu grlr. Ancak bilin katman tek bana btn ruhu temsil edemez. nk bilincin varl

ve salkl ileyii iin ona yardm etmesi gereken bilisel ve tinsel dier yetilere de ihtiya vardr. Bunlardan biri ve belki de en nemlisi hafzadr. Hafza, hem bilincimize ieriini verir ve hem de "benlik" veya "ben" bilincine erimemizi salar. Dolaysyla hafza sadece gemi hatralarmzn biriktirilip, yld bir depo olmayp, benliimizi ve kiiliimizi oluturmakta olan, ruhumuzun en nemli katmanlarndan birisidir. Hafzann bilin iin ne kadar derin ve temel bir anlam olduunu vurgulamak iin Bergson; "bilincin ilk anlam, gemiin imdide saklanmas demek olan hafzadr" 107 diyor. Bilinli bir varlk iin varolmak, srekli bir olu ve yaratma iinde olmak demektir. Bu dinamik sre ierisinde hafzadan yoksun olmak demek, ben bilincine ve kiilie sahip olmamak demek olacandan, hafza, benlik ve kiiliimizin de esasn oluturur. Elbetteki Bergson'un burada ifade ettii ey; ruhun bilinten, bilincin de hafzadan ibaret olduu deildir. Ona gre bilincimiz, hayata ynelmi bir dikkattir ve asl aktif olan ksm bilincin ok snrl bir parasdr. Hafza iin de ayn eyi sylemek mmkndr. Yaratc olan ve zr olan asl hafzamz kabuk veya yzeysel hafzann altnda yatan

106 107

A.g.e., s. 7-8 A.g.e., s. 8

71

ksmdr. Zira "iki tr hafza vardr: Biri, hareketleri yeniden meydana getirmek yetisidir, alkanlk kanununa dayanr. Dieri, fikirlerin, olgu veya eylerin hatrlanmasdr. u son hafzann balca ilevi; bir olgu veya bir fikri tanmak ve bunlarn ilikili olduklar dier olgu veya fikirler arasndaki yerlerini mantk olarak belirlemektir. Bergson'a gre sradan tanma denilen bu ilem, hafzann olay, obje yahut fikri yeniden hatrlamak ve bunlar kendine has farklarla gznnde yeniden yaamak imkn demek olan hatralar davet etme (vocation) ileminden ok daha az karakteristiktir." 108 Gndelik hayatn kayg ve gereksinimlerine cevap veren kabuk hafzamz, alkanlklarla almaktan mekaniklemitir. Asl yaratc ve zgr olan bunun gerisindeki canl, dinamik hafzadr. Bu dinamik hafza sayesinde insan, srekli anda yaayan, gemi, imdi ve gelecek arasnda bir devamllk ve balantllk duygu ve algsndan yoksun olmaktan kurtulup, kendisini deien, oluan, srekli yeni ve bilinmeyene doru, deyim yerindeyse akarken devam eden ve ayn zamanda sreklilii olan bir varlk olarak alglar. te bu sreklilik ve devamllk algsdr ki insanolunu benlik ve kiilik bilincine ulatrr. u halde, hafzay incelerken; kabuk hafza, mekanik hafza veya alkanlklarmza gre ekillenen bir yzeysel hafza ile, bunun altnda yatan ama srekli canl ve kaynama hlinde olan yaratc hafzay birbirinden ayrarak incelemek gerekir. Zira, gndelik hayatn kayg ve gereksinimlerine

108

Dwelshauvers, G., Muasr Fransz Psikolojisi, s. 151

72

cevap veren kabuk hafzamz, alkanlklarla almaktan mekaniklemitir. Asl yaratc ve zgr olan bunun gerisindeki canl, dinamik, hafzadr. Bergson'a gre hafzann bir hatralar deposu veya eski eyalarn atld bir ekmece olmad sylenir. Hatralarn saklanmas ve arlmas, u veya bu hatrann, ekmecede saklanm birey gibi, hafzada nce saklanp sonra karlmas deildir. 109 Bergson'un bu fikrine vurgu yaplmasnn sebebi, onun, hafzann yaratcl ve canllna vurgu yapmasdr. nk ona gre bir eyi hatrlamak, hatralar deposuna girip, gemie gitmek deil, hatrlanacak o eyin kendiliinden kopup gelmesi ve imdiki hl ile btnlemesi demektir. Peki bu nasl olmaktadr? Dinamik hafza dinamik bir bilinle beraberdir. Bilin, ihtiyac olan bilgi ve hatray hafzaya bildirir ve hafza da bunlar kullanma sunar yani, bilin seviyesine karr.

Bylece hatrlama etkinliinde ihtiyacmz olan hatra ve bilgiler en canl birliktelikler olarak birbirlerini davet ederler. u halde "hafza, alg (perception) dan farkldr. Bergson bu fark iyice kavratmak iin ustalkl bir karlatrmaya bavurur: iinde bulunduum oday alglyorum; bu duyulardan gelme aktel bir algdr; fakat ben oda duvarlarnn arkasnda imdi algladklarmdan baka dier eyler olduunu ve hatta zenginlii duyumlarm ok aan bir evreni, dnmeye mecbur olmadan bile, biliyorum. Sonra, odann eyalaryla bilinmeyen eyler arasnda bir iliki olduunu da biliyorum; haldeki tecrbemizle nceden yaadmz eyler
109

Bergson, H., Creative Evolution, s.7

73

arasnda ayn trden bir iliki olduunu da anlyoruz; nk gemi, potansiyel olarak daima mevcuttur ve hlen bilin ddr; yalnz btn gemi bizim karakterimizde toplanr ve onu oluturur." 110 Grlyor ki duyulardan gelen alg, sadece kendi cismimizle dier cisimler arasndaki bir iliki deildir. Bu ilikiye bizden birey katyoruz, yani gemii imdide devam ettiren hafzadan birey katyoruz. 111 Hatralar hareketlenip serbest kalnca da gemi, halde, bilincin hizmetine sunuluyor. Bilincimiz incelendiinde ise bilinaltnn bilince kmak iin frsat kollayan, srekli, dinamik ve canl istek, eilim ve niyetlerle dolu olduunu grrz. Bunlar da ou kez bilin seviyesine kamadan kalr ama kaybolmazlar. Bergson, bunlarn kaybolmadn ve srekli bir olu ve canllk ierisinde bulunduklarn gsterebilmek iin ryalarmz inceler veya daha doru bir deyile ryalar incelemesi sonucunda bu sonulara ular. Ryalarda insan, bilincin gndelik hayata ynelmi olan kayg ve kontrolnden kurtulur. Bu kurtulu bilin seviyesine kmak iin frsat kollayan hatralar ve bilinalt eilim, drt ve isteklerin nn aar. Bylece birbirinden renkli ve karmak ryalar meydana gelir. Bu ryalarda unuttuumuzu sandmz birok hatra, drt ve eilim ortaya kar. Bu olgudan hareketle Bergson, hatralarmzn kaybolmadn ve hafzamzn canl ve dinamik bir yapya sahip olduunu savunur ve bu olguyu kendi hafza kuramnn dayanaklarndan birisi olarak

110 111

Dwelshauvers, G., A.g.e., s. 152 A.g.e., s. 151

74

ilan eder. Bergson'a gre "Tabiat bize hafzann ne olduunu gsteren ve rya denilen bir tecrbe yaptrr. (...) D dnya ile beyin arasndaki yollarn ortadan kalkt ryada reelin normal olarak yapt kontrol artk kalmamtr. Buna gre ne gryoruz? Ayn bir duyum muhtelif birok ryalar davet edebiliyor: Bu ryalar yapan hafza, haldeki algy ayor; bir sinirsel uyarm ile bir tasarm arasnda kesin bir karlkllk olmuyor, aksine, d uyarm birok imkanlara yol ayor, ve ryaya ekil veren yalnz yeni hatralar deil, eski hatralar oluyor. Yaadmz btn eyler sanki hafzada mevcut imi gibi grnyorlar. 112 Bergson'a gre, "gemi btn hayatmz hafzadadr. Ve en kk teferruatna kadar burada sakldr, ve biz hibir eyi unutmuyoruz, bilincimizin daha ilk uyanndan beri duyup istediimiz, algladmz ve dndmz btn eyler yok edilemez bir ekilde kendiliinden srekli/devaml olmaktadrlar." 113 Ancak uyankken btn bu hatralar unutuyoruz. Peki uyanklk hli ile uyku hlinin fark nerededir. Bergson'a gre ryada yaratclk yoktur. Uykudaki hatrlamalara ekil veren ve onlar belirleyen hatralardr, yani hafzadr. 114 Ayrca uyanklk halinde uykudan farkl olarak ruhun abas vardr, ve bu aba tek tek fikirler arasndaki arm mekanizmasna asla indirgenemez ve iten da doru giden, derinliine birok bilin

planlarn geen ve bilincin yzeyine nce belirsiz bir tasarm getiren ve sonra

112 113

A.g.e., s. 152 Bergson, H., "Dreams", Mind-Energy, s. 116 114 A.g.e., s. 115-116

75

onu ak bir imaja dntren bir hareketi gerektirir. Alglamak iin, hatrlamak zorundaym; hatrlamak iin de bir dosya gibi iyice sralanm ve etiketlenmi bir imajlar kolleksiyonuna sahip bir hafza kullanmyorum; objenin belirsiz fikrini ve bir tr dinamiini nce getiren bir hareket oluyor ve bu hareket yava yava, canl bir sra dnmler geirdikten sonra bir imajda durup somutlamay, bedenlenmeyi baaryor: Nitekim bireyi ezberlemek (hafzaya almak) iin fikirleri, netlemelerini tesbit etmeye yardm eden bariz birka nokta etrafnda toplamaya alyoruz. 115 zet olarak, "hafza sadece bir mekanizma deildir ve beyinde bir yere yerletirilemez; dinamiktir, uzayan - devam eden gemii ile karakteri oluturur; ayn zamanda hem faaliyettir, hem de bilinaltdr; kendini ifade etmek iin potansiyel olarak birbirlerinin iine girmi olan btn ruh hallerden bazlarnn gereklemesine bal olan bir aba ister." 116 Grlyor ki Bergson'da Ruh - Beden ilikisi problematii, ruhun ilev ve yetiler birliktelii olarak alglanmas sonucu bilin - beden ve hafza - madde ilikilerine dnyor ya da baka bir deyile bunlarla organik balantl bir hl alyor. Bu aamada, bilin - beyin ilikisini aydnlatmak gerekmektedir. Bergson'a gre bu problemi ele almadan nce, bu konudaki bir nyargy incelemek gerekmektedir. "Bilin insanlarda beyine bal olduundan, canllar arasnda da ancak beyin sahibi olanlarda bulunur; yle ise beyinden mahrum

115 116

Dwelshauvers, G., A.g.e., s. 153 A.g.e., s. 153

76

olan hayvanlarda bilin de yoktur" 117 denir. O, ilk bakta salam

gibi

grnen bu delili bir benzetme kurarak rtmeye alr. "Bizde sindirim etkinlii mideye bal olduundan bu eylem ancak midesi olan hayvanlarda mevcuttur; yle ise mideden yoksun olan hayvanlarda sindirim etkinlii yoktur." 118 Bu akl yrtmeyi geerli kabul edersek, byk bir yanlgya deriz; nk midesiz hayvanlarn sindirim yapamayacaklarn iddia etmek byk bir yanlgya dmek demektir. Bergson bu konuya "amip"leri rnek vererek aklk getirmeye alr. Bir protoplazma ktlesi olan "amip" bile sindirim etkinliini pekala midesiz olarak yapmaktadr, diyor. Ayrca mide, sindirim iin zorunlu bir organ deildir; nk o olmasa da sindirim etkinlii olanakldr. Dolaysyla bilinte de ayn durum sz konusudur. nsandaki bilincin reddedilemez bir biimde beyine bal olmasndan, bilin iin beyin mutlaka zorunludur yargs karlamaz. 119 nk Bergson'a gre, hayvanlar silsilesinde aa doru inildike sinirsel merkezler basitleiyor ve topluluktan karak dank bir hle geliyor. Bunun iin en basit organizmalarda bile sinirsel merkezler protoplazma ktlesi iinde yaygn ve belirsiz bir halde mevcuttur. Dolaysyla onlarda da bilin ilkel bir halde de olsa vardr. Ancak bu bilin, organizmann karmaklna paralel olarak, basitten karmaa doru ykseldike, fonksiyon ve yetileri artmaktadr. Bylece Bergson'un varmak istedii sonu yle belirginlik kazanmaktadr: Hayvanlar silsilesinde

117 118

Bergson, H., Mind - Energy, s. 10 A.g.e., s. 10 119 A.g.e., s. 10, 11

77

sindirim iin zorunlu olarak mideye ihtiya duyulmad gibi, bilin iin de zorunlu olarak beyne gerek yoktur. Bu noktadan hareketle o, btn canllarn bilinli olabileceklerini ve esas itibariyle bilincin hayatla e anlaml ve ayn olduunu belirtir. 120 Bergson'un bu argmanlar u amaca yneliktir: Bilin ve hayat arasndaki sk ilikiyi gstermek ve bilincin beyinle olan ilikisinde onun pasif bir sonucu olmadn gsterebilmek. Dolaysyla bu aratrmann yakn sonular bilin-beyin ilikisinde, bilincin beyin fonksiyonlarnn ve beyinde gerekleen srelerin bir sonucu olmadn ve daima beyin ve beden hayatn akn bir ynnn bulunduunu belirlemek ve sonra da ruh - beden ilikisinde insan bedeninde, bedensel ve beyinsel srelerin (biyolojik, fizyolojik veya fizikokimyasal) etkinlik ve ilevleriyle tanmlanamayan bir takm etkinlik ve srelerin bulunduunu gstermektedir. Bylece bu problemin uzak hedefleri, asl problemimizi oluturan Ruh - Beden ilikisinde Bergson'un konumunu aydnlatmaya yneliktir. Bilin, beyin hayatn akn olunca, ruh da beden hayatn akn olmaktadr. Ayrca bu akl yrtmeyi olas ynlere doru uzattmzda, beden hayatyla kaytl ve snrl olmayan ruh hayat, bedensel varoluumuz sona erdikten sonra da olaslk ve olanak dahilinde olarak varlna devam edebilecektir. Bylece Bergson felsefesinin doal bir sonucu eklinde te dnya veya bedensel var olutan sonra baka bir boyut ve biimde varlmz srdrebilme olgusu karmza (bir seenek olarak) kmaktadr. Onun bu sonulara varmasn salayan ey, biyoloji ve
120

A.g.e., s. 11

78

psikolojiden ald verileri deerlendirmesi olmutur denilebilir. Yoksa o, speklasyona dayal srf rasyonel, yani deneyimsel verilere srtn dnm bir ekilde, skolastik zihniyetle metafizik yapyor deildir. O, metafizikle bilimleri buluturmu ve olgularla, deneyimle denetlenebilecek yarglara deer vermeye almtr. Nitekim, bilin-beyin arasndaki ilikiyi anlamaya alrken ve buna paralel olarak mide ve sindirim arasndaki ilikiyi buna rnek olarak ileri srerken hep deneyim sahasndan yarglar kartmaktadr. Ona gre bilincin en belirgin belirtisi semek ve karar vermektir ve bunlar insanda ne kadar ok ortada ise amip gibi ilkel hayvanlarda o oranda belirsizdir. Bilin gemii korumak ve gelecei tasarlamak demektir. Bilin btn canllarda bulunur mu, yoksa sadece insanda m grlr? Bergson'a gre hayvanlarn en basitinden en karmana doru hepsinde hayatla btnleme ve varln koruyup devam ettirebilme istei ve abas vardr. Bu da, derece fark olmakla beraber her canlda bilin olduunu gsterir. Hatta bu bilin uyuklama halinde bile olsa, gizil olarak bitkilerde de bulunur. Bu dnceyi Bergson'un kendi ifadesi ile syleyecek olursak; "bilin semek ve karar vermekten ibaret bir rol oynuyorsa kendiliinden hareket etmeyen ve karara ihtiyac olmayan organizmalarda bilince rastlamak pheli olacaktr. Fakat dorusunu sylemek gerekirse kendiliinden hareket etmeyen hibir canl yok gibidir. Hatta genellikle topraa dikili olarak yaayan bitkiler

79

dnyasnda bile hareket yetisi yok olmaktan ok uyur bir haldedir. Nitekim hareketin yararl olaca zamanlarda bu yeti pekala uyanyor." 121 Hatta Bergson bu fikri daha da ilerleterek, bilin ve hayat ayn kaynaktan geldikleri iin, bitkilerin ve hareket etmeden besinini elde eden asalak yaayan canllarn bile uyuklama halinde de olsa bir bilince sahip olduklarn sylyor. "Bitki ve hayvanlar dahil olmak zere btn canllar kendiliinden hareket gcne doal bir hak olarak, gizil de olsa sahiptirler. Yalnz bunlardan ou, bu hakka gerek duymamak ve yararszlk yznden, edimsel kullanmdan vazgemilerdir." 122 Bilin ve hareket kabiliyeti arasnda, bu yeti arttka ve

karmaklatka, doru orantl bir biimde bilin dzeyi de artmaktadr. Daha ncede belirttiimiz gibi, hareketin snrl olduu asalak yaam formlarnda ve bitkilerde de syleyecek olursak, canllarda bilin krntlar bilin, bulunmaktadr. zetle karmaa ve

basitten

hareketsizden hareketliye gittike artmakta ve iddetlenmekte, tersi durumda yatmakta ve uyuklamaya doru gitmektedir. Ancak insanda bilin, daha nce de ifade ettiimiz gibi hafza ile organik bir iliki iindedir. Bu iliki gz nne alndnda, kiinin psikolojik bir btnlk olduu gerei ortaya kyor. Ayrca bu noktada ifade etmek gerekir ki Bergson'da kii ve kiiliin temelinde bu bilin anlaynn yan sra somut zaman dedii sre anlay da

121 122

A.g.e., s. 14 A.g.e., s. 15

80

yatmaktadr. Zira onun hafza, bilin ve somut zaman, yaanan zaman, veya bilin hallerinin aralksz ak dedii sre birlikte ele alndnda, insanolu bu yetileriyle kendisini akp giden zaman ierisinde bir "benlik" olarak yakalamakta ve srekli kendisini devamllk ierisinde, deierek

oluturmaktadr. Bergsona gre eski felsefe ve bilimin anlad zaman, bir cinsten olan llr mekandan ibarettir. Halbuki somut zaman, bilincimizin bir oluu ve yaratc bir evrimdir. O halde canl zaman ancak bilinte grlebilir. Onun her annda esiz bir deime ve nitelikten ibaret bir yenilik vardr. Srenin llp paralanamamas bundandr. Canl bilincimizin her annda gemiin btn bilin halleri nlar, gelecein sesleri duyulur. Bu sesleri, ruhumuzu tamamiyle kendi haline, samimi sevgi ve nefretlerine braktmz zamanlar iitiriz. Bunun iin btn kiiliimiz de, sevgi ve nefretlerimizde toplanr. 123 Bu tarz bir bak as Bergson felsefesinin egzistansiyalist (varoluu) ve personalist (kiiliki) akmlarla olan

akrabalan artrmaktadr. nk zc felsefede olduu gibi nmzde snrlar izilmi, mahiyeti belirlenmi bir insan varl yoktur. nsan, yaratc, dinamik evrimsel sre ierisinde kendisini bu srecin canl bir aktr olarak bulmak durumundadr. Evrensel yaratc sre, insan varlnn da bu yaratma, eylem ve atlmna katlmasn ve bu sayede hem evrensel dzeni, hem de kendisini anlayp, kavrayp, dntrmesini beklemektedir. nk evrende ve insanda yaratclk; ayn yaratc evrimin ve atlmn eseridir. nsan, yaratlar
123

Tun, M. ., "Yaratc Tekaml"e nsz, s. XV

81

ve dolaysyla kendisini oluturmas, yaplandrmas yoluyla kendisini ve varl (evreni) ortak bir paydada grp, deerlendirebilmektedir. Buradan hareketle, Bergson'un ruh anlaynn cevherci bir anlay olmadn sylemek mmkndr. Bergson'a gre "ruh; ne tek bir cevher (tz) ne de atomlardan yaplm bir mozaiktir. O halde Bergson'un bilin teorisi imdiye kadar yaplan bilin teorilerinden bsbtn ayrlyor demektir" 124 ve bu yeni teoriye gre; "artk bu yle bir bilin ki, kendisinde hem okluk, hem de birlik (unit) var. Ayn zamanda hi bir suretle ne paralanr, ne llr, ne de hesaba gelir bir bilin." 125 Ayrca Bergson'un ruh anlay cevherci bir anlay olmad gibi, ispiritizmac veya gizemci bir ruh anlay da deildir. Onun ruh anlay psikolojiye dayanr. Bu yanyla onun ruhu ele al tarznn bilimsel olduunu syleyebiliriz. Bu, ilk bakta yanltc gibi gelebilir ancak deildir; nk o, ruhu insan beninin birlikli hli olarak alglamaktadr ve insan benini meydana getiren, bilin, bilinalt, hafza, imgelem, zeka, igd, sezgi gibi ne kadar insan ve canl olmamza zg yetimiz varsa, bu yan ile ruhu anlamak ve ifade etmek ister. u halde Bergson'a gre ben, kii anlaymz ile ruh yapmz arasnda bir i ielik sz konusudur. Benimiz ile yaptklarmz ve yaptklarmz ile olduumuz ey arasnda nasl bir i ielik varsa, yukardaki i ielii de byle anlamak gerekir. O bunu yle formle eder; yaptmz, ne

124 125

A.g.e., s.XV A.g.e., s. XV

82

olduumuza bal olduu gibi, ne olduumuz da yaptmza baldr. 126 yle ise ruh kavram yaln bir cevher (tz) ifade etmeyip, psikolojik bir anlam tar. Yani insann kendisini ne olarak alglad ile ilgilidir. nk kiinin kendisini bir "ben" olarak alglamas ve ben bilincine ykselmesi, kendisini akan zaman iinde bir ey olarak farketmesiyle olanakldr. Bu farkedite temel rol, hafzaya aittir. Hafza sayesinde insan kendisini, zaman iinde deimekle birlikte, bir ahsiyet olarak farkeder. Bu farkedi, benliin temelidir. yle ise Ruhun z Ben, Derin Ben, Hafza ve Kiilik'tir. Ruh ile Benlik, psikolojik adan ok yakn kavramlardr. Bergson bunlar bazen zde de kabul etmektedir. Ancak ruh, daha genel bir kavramdr. Ona gre varln z ve alm temelde ruhsal olan bir hayat hamlesinin almas hareketine baldr. (Hatta bu yanyla onu Plotinus'a benzetenler olmutur). 127 Ancak konu varlktan, zel olarak insan varlna kaydnda Ruh kavram sadece psikolojik ve bilimsel armlaryla kullanlmaktadr. Buradan u sonucu kartmak mmkndr: Bergson, ruh kavramn iki anlamda kullanmtr; bir yanyla geleneksel metafiziin iindedir (hayat hamlesinin spiritel yapsn iddia edii ile) te yandan insanda ruhu ele alrken, psikolojik tutumdan hareketle ve kendi zamannn bilimsel verilerinden hareketle bir ruh kavrayna ulamaya almaktadr.

126 127

Bergson, H. Creative Evolution, s. 9 Lamprecht, Sterling P., Our Philosophical Traditions, s. 438

83

Bu fikirden hareketle, ruhun zn tekil eden bilin hakknda sylediklerine geri dnelim. "Bergson'a gre bilincimizin bir kabuk, bir de i ksm vardr. Kabuk ksm, akl, zeka, mantk, bilim tabakasdr. Bu tabaka madde ve toplum hayatlarnn pratik artlarna uymaktan meydana gelmitir. Bu ksmn etkinlii nedensellik yasalarna tamamiyle baldr. Burada zgrlk yok, determinizm vardr. Fakat "i" tarafa gelince, ki Bergson buna "temel ben" demek olan "moi fundamental" der, buras bsbtn baka mahiyette bir bilintir." 128 "Kabuk ben, aksiyon, mantk, determinizm gibi artlara bal iken, "temel ben", bunun tamamen kartdr. Birincisi madde ve topluma uymakla katlam, ve kiisellikten karak mekanlam, donmu, yzeysel bir "ben" olmu, dokusu da tamamiyle fikirden rlmtr. Hem de yle fikirler ki, toplumsallam dilde donmu, ayn zamanda pasif ve canszdrlar. 129 Canl fikirlere gelince, bunlar daim bir kaynama, srekli bir erime ve karlkl bir girime halindedirler. te "temel ben" in yaay bu tarzda srl bir olutur. 130 Bilincin esas tamamiyle orijinal bir kaynama, zerk bir olgunlama olunca, onun gelecekte alaca biim nceden bilinemeyecek demektir. nk daima yeniye, bilinmeyene doru giden bir hareket karsndayz. Bilincin doal hareketi daima gelecee ve yenilie gitmek olunca da, geriye dnme olanakl olmayacaktr. 131 Buradan hareketle, Bergson'a gre bilin hallerinde tekrarlanma ve geriye dnmenin sz konusu
128 129

Tun, M. ., "Yaratc Tekaml"e nsz, s. XVI A.g.e., s. XVI 130 A.g.e., s. XVII 131 A.g.e., s. XVII

84

olmadn syleyebiliriz. Bilin halleri srekli ileriye ve bilinmeyene doru akmaktadr. Dolaysyla bu bilin hallerinin ncesine bakarak sonrasnn elde edilmesi, hesaplanmas, determinizm ve nedensellik esaslarna gre

incelenmesi, asl mahiyetinin gzden karlmas demek olacaktr. Bilin hallerinde geriye dnme mmkn deildir. nk "gemi" gittike arkada byyerek geriye dnmeye engel olan bir tepeyi andrr. Yararl bir bavuru hazinesi olmakla beraber, ayn zamanda byk bir yk olur. Fazla olarak, gemi hergn, her saat "temel ben" in zgr oluumlarndan gelen yeni bir yk kazanmaktadr. O halde gelecekte ne dnp, ne yapacamz bilemeyeceimiz gibi, yalnz gemie bakmakla da, imdiyi gremeyeceiz. nk her annda byyen bir gemiin ne imdimize bir ayna olmas ne de gelecei gstermesi olanakldr. nceden grmek mmkn olmaynca, iradede de determinizm olmayacak demektir." 132 Bergson'un iradede determinizmi kabul etmemesi ve bilin hallerinin gelecekte alacaklar biimin imdiki hallerinin zorunlu bir sonucu olamayaca yolundaki yarglar, onun, zgrl bir gereklik olarak tand anlamna gelmektedir. Zaten ruhta zgrl yadsyanlarn bu yanlgya dmelerine sebep; ruh hallerini determinizme ve nedensellie uymak durumunda olan madde gibi tasarlamalardr. Bergson'un zgrlk hakkndaki grlerinin z de, dier alanlara paralel olarak, hayat ve madde arasndaki bakalk ve
132

A.g.e., s. XVII

85

ayrlkta toplanmaktadr. Determinizm, madde alannda geerli bir yasa, hatta ok nemli ve deerli bir yasa olmakla beraber, ruh ve hayat alanna uygulandnda, bu olgularn kendilerine zg doalarn kavrayp,

aklayamad gibi, zgrl de, tutsakla dntrmektedir. Bu nedenle, Bergson'un realiteyi, ruh - hayat ve madde olarak ayrmas basit bir dalizm peinde olduu iin deildir. Onun amac her iki alanda da doru ve gvenilir bilgiler elde etmek ve varln zne olabildiince nfuz edebilmektedir. Determinizm ve nedensellik, madd evrenin yasa ve ileyiini aa kartmak ve elde etmek iin vazgeilmez ve gerekli olabilir. Ancak btn bir gereklik alanna uygulandnda yani ruh ve madde, hayat ve madde arasnda bir fark grlmediinde ykc olmakta, insan bilgisine ruh ve hayat alanlarnn dorularn katmak yle dursun, bunlarn varlndan bile haberdar edememektedir. Bu grlerinden, onun iradede determinizmi kabul etmedii aka anlalmaktadr. Ayrca o, iradede determinizmi kabul etmedii gibi, onu, hareket drtlerinin bir sonucu gibi grmeyi de kabul etmez. Ona gre "gerek zgrlk ve irade hi de byle deildir. nk ncelikle hareket drts denilen eyler ya imaj (imge) larla fikirler, veya duygulardr. Bunlar ise "Ben"in dnda eyler deildir. "Ben" ne ekilde olursa olsun bir hareket drts ile birletiinde, artk hareket drtsnn grlmesinden nceki "ben" deildir. nk bu hareket drts "ben" e kendi rengini vermitir. Daha sonra buna kart bir hareket drts

86

belirince, bu da ruha yeni bir renk katarak sonunda bsbtn yeni ve baka bir ruh durumu domutur." 133 zetle syleyecek olursak Bergson'un anlad anlamda" irade, ne deterministlerin -yani iradenin fizik sebeplerle aklanabileceini iddia edenlerin- tasarladklar zorunluluk iradesidir, ne de zgrl soyut olarak tasarlayanlarn deyiiyle iki sabit hareket drts arasndaki zerk bir seme iradesidir." 134 Bergson'un iradesinde akl ve zekann basiret ve hesab ile belirlenemeyen, mekanik hareketlere indirgenemeyen tam bir karakter ve ahsiyet vardr. Bu nedenlerdir ki, bilin, bu anlamyla, yani zgrlk olarak yalnzca insanda vardr. Ona gre "insan bilinci ile hayvan bilinci ve hatta en zeki olan bir hayvan bilinci arasnda kkten bir fark vardr." 135 Zira insan, Bergson'a gre, yaratc evrimin en gelimi noktasdr. Ona gre hayat hamlesinin maddeye stn gelen sava yanndan baka bir de sanat yan vardr. Bu zellik, gerek bir sanat eseri denilebilecek bitkilerdeki tr, eitlilik, renklilik ve uyumda gizlidir. 136 Hayat hamlesinin bitkilerdeki bu zenginlii yaratmas ona gre, evrenin etkisiyle aklanamaz ve bu zengin bitki dnyas bir kere meydana geldikten sonra artk kendi varln devam ettirebilmitir. Bu, bitkilerde maddeyle karm bir halde bulunan bilincin gstergesi olmakla birlikte, bu bilin henz seme
133 134

A.g.e., s. XVIII A.g.e., s. XIX 135 H. Bergson, Yaratc Tekaml, s. 339 136 Bergson, H. Mind-Energy, s. 26

87

yetisi seviyesinde

deildir. "Denilebilir ki bilin

burada

madde ile

yorulmu ve onun eseri olmutur. Dier evrim dorultularnda bilin, kendisini maddenin kulluundan biraz daha kurtarmay ve sonuta yle byle bir seme yeteneine sahip olmay baarabiliyorsa da, bu seme yetenei, var olmak ve yaamak zorunluluklar iinde, ancak sa kalmak gereksiniminin basit bir yardmcs olmak seviyesini aamamaktadr." 137 Hayat hamlesi, bitkilerden sonra hayvan trlerini yaratarak byk bir aama katetmi olmakla birlikte, henz asl eserini, yani bilin ve zgrlk demek olan insan ortaya koymamtr. yleyse insan varl, bu dinamik, yaratc evrimsel srecin ulat en yetkin aama olarak

deerlendirilebilmektedir. Ayn zamanda Bergson'un yaratc dinamik evrim modelinde bitki ve hayvan trleri de dahil hibir varlk dzeyi dierinin geliim dorultusu zerinde bulunmadndan, aralarnda derece deil, mahiyet fark bulunmaktadr. Bylece insan varl da hayat hamlesinin eseri olarak, btn canl varlklarla organik bir akrabala sahip olmakla birlikte (canl olmasndan dolay), onlardan bamsz, kendi dorultusunda ilerleyen, yaratc ve zgr bir kolun ifadesidir. nk Bergson'a gre hayat hamlesi en tam, yetkin ve zgr eserini yalnz ve ancak insan boyunda ortaya koyabilmitir. 138

137 138

Bergson, H., "uur ve Hayat", s. 68 Bergson, H. Creative Evolution, s. 289

88

Bergson'a gre bunu sylemek finalizm deildir. nk hayat hamlesi karsna kan engellerin deiik olmas durumunda insan varln ve bilin dzeyini baka bir biim ve beden iinde de yaratabilirdi. Hayat hamlesi yaratm olduu bu insan yaratmak iin yola km olmad iin Bergson onun finalizme tabi olmadn, yani nceden izilmi bir plan uygulamak gibi bir zorunluluunun bulunmadn ifade eder. 139 Bergson'a gre "hayat hamlesinin umulmadk nc patlamas insan meydana getirince, yine iddetli bir srama ve evrim ile, hayat hamlesinde sakl bulunan zgrlk, burada artk btn engelleri ykyor ve zincirlerini kryor. Evrimin bu aamasnda ortaya kan insan beyni, hayvan beynine ne kadar benzese de nemi yoktur. nk insan beyninde, btn alkanlklar ve igdsel eylemleri, tamamen kart olan eylemlere dntrebilecek bir sekinlik vardr." 140 Bergson, hayat hamlesinin temelinde ruhu grd iin, ruh - beden veya ruh - madde ilikisi aratrlrken zorunlu olarak, ruhun hayat hamlesi eliyle meydana getirdii yaptlar, incelememizin durak noktalar olmaktadr. Buraya kadar grdk ki ruh, hayat hamlesinin temelinde bulunarak ona yaratma arzu ve enerjisini vermektedir. Hayat hamlesi de iinde barndrd bu arzu, heves, kuvvet ve istekle ayr dorultu ve boyda hayatn btn

139 140

Tun, M. ., Yaratc Tekaml'e, nsz, s. XLVIII Bergson, H., Mind - Energy, s. 26

89

zenginlik ve gzelliini sergilemektedir. Bunlar bitki, hayvan ve insan boylardr. Hayat hamlesi ve ruhun, hayatn btnnde ve insanda amac srekli yeniyi yaratmaktr. Ona gre en byk mutluluk da yaratmaktan geer. Bu aamada Bergson, evrendeki yaratclk ile insan arasnda bir paralellik kurar ve insan iin de hayatn amac ve ereinin kendi gc orannda yaratmak olduunu belirler. Ona gre hayatta arzu edilecek duygu haz deil, yaratmadan doan sevin olmaldr. "Haz, canl varln kendini korumay temin iin doann bir yapmas olup, hayat hamlesinin atlm olduu dorultuyu gsteren bir niane deildir. Halbuki sevin, asla amayarak, hayat hamlesinin daima baarlarn, fetih ve zaferlerini dile getirir. (...) Hayat hamlesinin bu iaretini dikkate alr ve bu vadideki olgular gznne getirecek olursak, sevincin doduu btn yerlerde mutlaka bir "yaratma" vardr. Bu "yaratma" ne kadar bykse, sevin de o kadar derindir. Oysa sevincin yannda haz pek snktr. stediini yapm bir sanat ile keif ve icatta bulunmu bir bilim adamnn benzersiz sevin ve mutluluklarn bir dnnz!" 141 u halde diyebiliriz ki hayatta yaratclk esastr ve her varlk bu yaratc hamleyle btnleerek, kendisini gerekletirdii lde derinden bir sevin ve mutluluk duymaktadr. Bergson iin ruhun ve hayat hamlesinin doruklarnda bulunan ve yaratlaryla hayat hamlesini insan alanda devam ettiren insan varl iin de hayatn anlam ve amac, gc yettiince yaratmak
141

A.g.e., s. 29-30

90

ve bunun doal sonucu olarak da mutlu olmaktr. Bergson'un dizgesinde buradan karabileceimiz bir baka sonu da udur; bilim, felsefe, sanat ayrm yapmadan, kltr ve insanla yararl katklar yapmak, her bilinli insann grevidir. Buradan ahlk bir dev karacak olursak; bu hayatta yaratc olmal, hazrla ve verili olanla yetinmemeli, dinamik ve evrensel yaratc srele paralel olarak, hayatta daima olumlu deerlere hizmet edilmelidir. Ona gre buradan elde edilecek sevin ve mutluluk, her trl hazdan stndr. Ve ayrca, hayatn anlam ve erei de bu yaratc hamlelerde gizlidir. Gizli olan bu anlam, ancak onunla ayn dili konuan, yaratc kiiliklerin abalarnda ve eserlerinde dile gelebilmektedir. yle ise bu noktadan hareketle, Bergson'da evrensel dinamik yaratc sre veya bunun ifadesi olan yaratc evrim teorisi veya hatta Bergsoncu metafizik, sonunda ahlk ve estetikle de btnlemektedir. Ona gre bu disiplinlerin ortak noktalar, yaratclk ve yaratma okusu ile sevinci toplanmaktadr. Bu ilkeyi felsefenin ve sosyal alann merkezinde btnne

yaygnlatrmak olanakldr. Mesal eitim alannda da rnek insan, kendi yaratma hamleleriyle kendisini oluturabilmi insandr. Bu yanyla da o,

Fransz dncesinde personalist ve egzistansiyalist filozof ve ekolleri cidd biimde etkilemitir. 142 Yaratma eylemi ve dncesi, Bergson'un btn felsefesinin temelinde bulunmaktadr. Hatta onun felsefesinin merkezinde sre ve olu
142

Matthaus, Eric, Twentieth - Century French Philosophy, s. 13-39

91

problemi bulunduunu syleyenler bile asl srenin yaratmayla ilgili ve ancak onun sayesinde anlalr birey olduunu grnce, yaratma olgusunun Bergson iin ne kadar merkez bir neme sahip olduunu teslim ederler. nk ona gre hayatta yaratma esastr ve hakiki zaman ya yaratclktr, ya da ortada sre veya gerek zaman diye birey yoktur." Hayat hamlesinin zaferi, btn etkinlik alanlarnda yaratmak olunca, insan hayatnn varlk nedenini de gcmzn yettii orandaki yaratclk olarak varsaymaya mecbur deilmiyiz? (...) Artk kendimizi kendimizle yaratmak, azdan ok ve hiten birey kartmak abamzla kiiliimizi ykseltmek ve varolana daima yeni birey katmaktan baka bir gcmz olabilir mi?" 143 sorularn sorar. te bu nedenledir ki Bergson, felsefeye alld ekliyle bilgi problemiyle balamak istemez. nk eer bu yol tutulmu olsayd mevcut felsefi gr ve doktrinlerden birisine yaslanmak ve problemi bu adan ele almak gerekecekti. Bu yol Bergson'u tatmin etmiyor ve o felsefeye u sorulara yant arayarak giriyor: Nereden geliyoruz? Biz neyiz? Nereye gidiyoruz? Bergson'a gre "bilgi probleminin analiz ve eletirilerini felsefenin ereklerinden nde tutmak isteyen felsefeciler, insanolunun kken, nelik ve kaderine gelince, yine varlk, imkn, zaman, mekn, ruhsallk, maddesellik gibi genel ve soyut kavramlar zerinde kuramlar gelitiriyorlar ve neden

sonra bu kuramlardan analiz yolu ile bilin, hayat gibi somut eylerin zne ulamak istiyorlar. Halbuki bu felsef kuramlar, soyut bir takm kavramlar
143

Bergson, H., Mind - Energy, s. 31

92

zerinde oyalanmaktan ibaret kalarak, eylere asla temas etmiyor ve sonuta bilin ile hayat, empirik - deneyimsel - olarak aratrlp incelenmeden basit bir takm kavramlar arasnda kalnyor." 144 Bergson'un bilgi probleminden nce varlk problemini ele almas, hayat ve bilinci kavramsal ve soyut erevede ele almaktansa, dorudan doruya ve ampirik olarak yakalayabilmek ve kavrayabilmek iindir. nk bunlar her trl soyutlama ve kavramsallatrmay aan canl ve dinamik realitelerdir. Soyutlama ve kavramsallatrma ise bunlarn zamanla ve olula balarn kopartp, yaplarn bozmaktadr. Byle olunca da, realite diye yakaladmz sandmz ey, realitenin dondurulmu bir an, yani sadece fotoraf olmaktadr. Dolaysyla kavramlar, soyutlamalar ve mantksal karmlar yoluyla realiteyi tanmay bo ve zahmetli bir yol olarak gren Bergson, onu kendi zgr olu ve yarat hamlelerinde yakalamaya alr. Bylece, baka bir deyile bu aba realiteyi mantksal kalp ve kategorilerin eline gemeten ve olula, sreyle balar koparlmadan, onun iine yerleerek deneyimlemektir. Bylece Bergson metafizikte rasyonalist ve entellektalist

yaklamlardan ayrlp, deneycilie balanyor. Onun bu noktada, "dorudan doruya duyulup, bilinene, yaanana balandn ve psikolojik realiteyi,

144

A.g.e., s. 5

93

ilimler ve sosyal hayatta bezendii kavramsal ekiller dnda, dorudan doruya kavramaya" 145 altn sylemek mmkndr. Elbette Bergson, igd, zek, sezgi, hafza, hayal gc, bilin gibi kavram ve yetileri incelemek suretiyle ruhu tanyabileceimizi ifade etmiti. Ancak bu noktada, bu yetileri tanmak iin teklif ettii yntemin bir kavram analizi olmadn gryoruz. Ruhu, ruhsal olann tezahrlerinden tanm oluyoruz. Ruh kavramn ele alrken inceledii bu yetilerden igdnn, ona gre iki eksiklii olduunu hemen belirtmeliyiz. Bunlardan biri evresiyle snrl olmas, dieri kendisi zerine dnememesidir. Bu ise tinsel olmamasndan dolaydr. gd tinsel olmad iin, ona gre, igdnn boluunu zek doldurur. Ancak Bergson'a gre zeknn da eksiklikleri vardr. O da, yaratmay ve oluu deil, statik olan kavramasdr. Dolaysyla dinamik olan hayatn iine giremez, onu kavrayamaz. Zek en iyi bilim alannda i grr. Gemiin, imdinin ve gelecein birlii olan sre ise hafzayla yaanr ve bu hakikat ancak sezgi ile kavranr. Kendi benimizde yakaladmz en temel hakikat olan zgrlk, srenin yaanmasdr ve o sreyi ancak sezgi bize bildirir. "Sezgi, hayat, olmak zere iken kavramak iddiasndadr. (...) sezgi, zihn bir tr sempatidir; bununla, bir eyde bulunan biricik ve ifade edilemez olan eyle hemhal olmak zere o eyin iine girilir." 146

145 146

Dwelshauvers, G., A.g.e., s. 148 A.g.e., s. 149

94

Ruh, madde ve beyinsel imaj ile anlalmaz. Ona gre ruhu aklamak iin fizyolojistler nce bu varsayma bavurdular. 147 Ruh-beden ilikisi

hakknda bilimin felsefeden beklemekte hakl olduu uygun; gelitirilmeye ak ve bilinen olgularn tmyle uyuan bir kuram bilime vermeyi felsefe ya istemedi veya vermesini bilemedi. Bu alanda eli tamamen bo kalan bilim adam da, doal olarak, kendi kendine; mademki filozof benden zihinsel olaylar ile beyin arasndaki iliki hakknda belirli sebep ve olgulara dayanan deliller, pozitif snrlar istemiyor, dedi; o halde ben bu ilikiyi edeerlik ve hatta zdelie kadar vardrarak ruh ile beden arasnda tam bir rtmenin var olduunu geici olarak kabul ederim. 148 Ancak bu aklama abas, daha

nce de deindiimiz gibi, ruhu oluturan hereyi beyin ile zde veya paralel grmekten kaynaklanr. Oysa, ruhun bir paras olan hafza bile, sadece beyinde bir yere yerletirilemez. Bergson'a gre bu paralelizm teorisi, fizyolojiye balangta felsefeden gemi, sonra da oradan bilimselmi gibi geri alnp, tekrar ayn problemin zmnde umut balanlan bir hale gelmitir. 149 Ona gre paralelizm, ister felsefeciler ve isterse fizyologlar tarafndan sahiplenilip, savunulsun, bilimsel deil, felsef bir teoridir.150 Dolaysyla ayn problemin farkl teorilere gre farkl ifade edilmesi olas ve olanakldr. Bu nedenle ona gre bu teorinin yaratt yanl artlanmay gidermek ve yeni aklama modellerinin nn amak gerekmektedir.
147 148

A.g.e., s.150 Bergson, H., Ruh ve Beden, s.83, The Soul and The Body, s.47-48 149 Bergson, H., A.g.e., s.82 ve A.g.e., s.46 150 Bergson, H., Brain and Thought, Mnd-Energy, s.233

95

Bergson'a gre paralelistler, bilin ve beyin olaylar arasnda bir iliki tespit etmiler ancak bunu mutlaklatrma yanlgsna dmlerdir. yle ki, her bilin olay ile buna paralel bir beyin olay tasarlamlar ve buradan hareketle de bilin eittir beyin sonucuna varmlardr. Bergson'a gre de her bilin olaynn bir beyin durumu ile ilgisi vardr. Ancak buradan, bilincin beynin bir fonksiyonu olduu sonucunu kartmak yanltr. Bu noktada; Bergson'un, adn, koymad ancak eletirilerinden kartabildiimiz kendi teorisinin belli bal ilkelerini yle sralayabiliriz: Bilin ve beyin ilikili ancak birbirlerine indirgenemez realitelerdir. Bilin, ruhun en temel katmandr. Bilin hafza ile kazanlr ve bilincin esas da hafzadr. Ancak hafza, mekanik hafza ve yaratc hafza olmak zere iki ekilde ele alnmaldr. Bilin ve hafza, benliimizi oluturur. Ruh hayat beyin hayatn aar, zira insanda srf beden ve beyin ile aklanamayacak yaantlar ve durumlar vardr. Bunlar bilin olarak insan varlnn ve varoluunun, beden hayatndan sonra da devam edebilecei tezini

kuvvetlendirir. 151 Bergson, ruhun yapsn ve mahiyetini aratrrken, bir metafizikiden ok bir psikolog gibidir. O, ruhu bir inan konusu olarak deil, bir aratrma konusu olarak ele alp incelemekten yanadr. Metafizik sonu ve yarglar, bu psikolojik aratrmalara dayanmaktadr. Yoksa, peinen sahip olduu metafizik yarglara, psikolojiden delil getiriyor deildir.
151

Bergson, H., "Dirilerin Hayaletleri", s. 118-119

96

Ona gre, psikolojinin verileri zerine kurulacak bir felsef antropoloji, bize insan btn yetenek ve ynleriyle ele almay salayabilir. yle ise insan, duygu, dnce, irade, inan, eilim, drt, vb. ne kadar zellik ve derinlie sahipse, hepsi ile bir btn olarak tasarlanmaldr. Bu btnlkl ve btncl bak asndan yoksun olan her bak as eksik ve yanltc olacaktr. Ayrca, bilicin incelenmesi ve irdelenmesi ile yetinmeyip, bilinaltnn da benliin oluumunda oynad roln aydnlatlmas gerekir. Bu nedenle Bergson, benliimizin derinliklerini tanmak iin uyku ve rya olgularn inceler. 152 Btn bu aklamalardan hareketle diyebiliriz ki, Bergson, hafza ve bilinci, ruhun en derin katman olarak grr ve onlarn etkinliklerinin de beden ve beyin hayatnn mekanik bir sonucu olamayacan belirtir. Bu anlayn, ruhun bir tz olarak algland ve bedenden tamamen farkl ve ondan bamsz, kendi bana bir etkinlik olduunun sylendii kartezyen felsefenin tzsel ruh anlayndan fark aktr. Bergson, Descartesc dalist cevherci gre saplanmadan, ruhun aknln savunur. Onun, ruh hayatnn beden hayatn akn olduunu sylemesi dolaysyla spiritalizme yaklatn syleyebiliriz. Zira ona gre, hayat hamlesi, madde engeli ile karlamasayd, realite daha fazla spiritel zellikler gsterebilecekti. Burada ifade etmek

gerekir ki, beden de, ruh gibi bir realitedir. Ve ruh, varln srdrmek ve ortaya koyup gerekletirmek iin bir bedene ihtiya duyar. Ancak ruh, beden
152

Bergson, H., "Rya", s. 123-141

97

deildir. Ruh, kendi zgrln yaamak ve kendisini gerekletirmek iin bedeni bir alet gibi kullanr. O halde nedir beden veya madde?

98

II-B-2. BERGSONUN MADDE VE BEDEN ANLAYII

Bergsonda madde yi ya da beden i incelemek demek; zorunlu olarak, madde ve hayat, madde ve ruh, madde ve canllk, madde ve devingenlik, madde ve yaratclk, madde ve hayat hamlesi v.b. arasndaki karlkl diyalektik ilikiler a ierisinde konuyu ele almak demektir. Bergsonda madde problemi, hayat ve hayat hamlesi kavramlaryla kartlk ilikisi iinde konumlanmaktadr. Madde ve hayat ikilii bu felsefenin kendi i dinanizmini oluturmakta ve zorunluluktan zgrle doru bir alm meydana gelmektedir. Madde zorunluluk, hareketsizlik, canszlk, llebilir olmaklk, ngrlebilir ve zerinde hesaplamalar, planlamalar yaplabilir olmaklk gibi zelliklere sahip olarak, ruh, hayat ve canl olmaklk zelliklerinden ayrlr. nk ruh, hayat ve canllk alannda duraanlk ve hareketsizlik yerine devinim ve hareket, llebilir ve nceden kestirilebilir olu yerine llemezlik ve ngrlemezlik, zorunluluk yerine zgrlk, zgnlk ve yaratclk vardr. Hayat denilen ey, soyut bir kavram deil, bir olgudur, ve bu tarzda giden hayat ne mekanizma ile, ne de bundan bir asr nceki vitalistler tarafndan tasavvur edilen bir finalizmle aklanacak gibi deildir. Baka bir deyimle hayatn ekilden ekile, trden tre geii ne zeka, ne ilim, ne de mantkla keif ve tayin olunamaz. Bergson, iten gelen ve yaratan bu cereyana hayat hamlesi (lan vital) diyor. () Hayat hamlesi soyut

99

bir kavram, veya farazi bir cevher deil, bir realitedir. 153 Ancak, hayat ve maddenin nihai doalar birbirlerinden kkten farkldrlar. 154 Bergson bir yandan madde ve hayatn dayanma iinde olduklarn sylerken dier yandan kartlklarn serimlemektedir. Bu nokta bir dereceye kadar anlalabilmektedir ancak u artla: Varln temelinde, Bergsonun adna hayat hamlesi dedii ve yaratc-evrimsel bir sre bulunuyorsa ve bu sre nce maddeyi daha sonra hayat ve ruhu yaratyorsa bu durumda madde, hayat ve ruh, bir ve ayn kkten gelip, deiik ynlere dalan bir enerji gibi tasarmlanabilirler. Ama hayat hamlesi maddeyi karsnda bir engel olarak buluyor ve hayat ve ruhu var edebilmek iin maddeyi organikletirmek zorunda kalyorsa, ancak bu organikletirme etkinliinden sonra madde ile dayanma halinde bulunabilir. Bu aamada da maddenin ncesizlii sorunu akla gelebilmektedir. Acaba madde hayatn ve hayat hamlesinin ncesinde de var myd? Eer yle ise maddenin iinden hayat nasl ve niin kt? Hayat hamlesi madde d bir yapda ise buradan maddi evren nasl dodu? Gibi sorular ve sorunlar daima felsefenin olas gndemini oluturacaktr. Madde ve hayat ilikisi szkonusu olduunda bir olaslk da bunlarn ncelik sonralk ilikisi kurulmadan birlikte varolduklarn sylemektir. Nitekim Bergson son eserinde madde ve hayatn birlikte verildiini ve dayanma iinde bulunduklarn 155 bildiriyor. Bylece Bergson maddeyi ve

153 154

Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s.XXXIII Cory, C.E., Bergsons ntellect and Matter, s.514 155 Bergson, H., Ahlak ile Dinin iki Kayna, s.355

100

hayat birbirine indirgemeden ve birbirinden tretmeden, ayn kaynaktan doan realiteler olarak dayanma ierisinde yorumluyor. Hayat hamlesinin bir havai fiein patlamasna benzetilen kendisini amas, yani canl ve cansz evreni yaratmas, belki de bu gn evrenin oluumuna ilikin kuramlardan Byk Patlama kuramn bile artrabilmektedir. Byle bir kuram madde ve hayat arasndaki ncelik ve sonralk sorunlarn, ikisini de ayn sebebe ve ayn eskilie balayarak zmekte ve ayrca ayn kaynaktan geldikleri iin de aralarndaki dayanma ilikisi de bir dereceye kadar aydnlatlabilmektedir. Fakat yine de madde ve hayat arasndaki dayanmay da, ayrl da grmek ve betimlemek zorunluluu vardr. En genel anlatmyla madde ve hayat birer harekettir. Madde bozulan bir hareket iken hayat kendi kendisini yapan bir harekettir. 156 Yaamsal etkinlik () bozulan bir gereklik ierisinde kendisini yapan bir etkinliktir. 157 yleyse hayat ve madde kurulan ve bozulan birer etkinlik olmak bakmndan birbirlerinden ayrlmakta,

bakalamaktadrlar. zetle syleyecek olursak, Bergsonda madde ve hayatn bir dualite oluturduu sylendiinde, her ikisinin de ayr ayr kaynaklardan m yoksa tek bir kaynaktan m geldikleri sorusu ile karlalmaktadr. Bergsona gre madde ve hayat, evrensel-yaratc-dinamik ve evrimsel srecin bir sonucudur. Dolaysyla her ikisinin de kayna bu sretir. Madde, hayat hamlesinin (lan vital) kendi zgr alm (yaratma) sreci ierisinde geride braklan bir
156 157

Bergson, H., Creative Evolution, s. 270 A.g.e., s. 270

101

artk durumundadr. Dolaysyla hayat hamlesinin canllar meydana getirirken geride brakmak zorunda kald, canl ve tinsel olmayan artn ad maddedir. Ancak madde ve hayat arasndaki btn atma ve kartlklara ramen bir dayanmaya da tank olunmaktadr. Bu dayanma canl varlklarn varlklarn srdrebilmek iin maddeye gereksinim duymalarnda aka rneini bulmaktadr. yleyse madde ve hayat kartlklarna ramen dayanma iindedir denilebilir. 158 Bergsonun deyimiyle; hayat kendi kendini yapan, madde ise kendi kendini bozan bir aksiyondur. Hayat hamlesi maddeye girmedike, madde yerinde sayan bir kasrga gibidir. Hayat, yahut organizm, maddenin bozulma ve rmesini geciktiren bir harekettir. 159 Grlyor ki Bergsonun madde veya daha zel olarak beden konusundaki grlerini anlamak iin onunla diyalektik bir iliki iinde bulunan hayat veya hayat hamlesi hakkndaki dncelerini de anlamak gerekmektedir. Hayat hamlesi ise sre ve zaman fikirlerini beraberinde getirmektedir. Bergsona gre zaman, yalnz i hayatmzn kanunu deil, btn evrende geen, her an etkisi grlen evrensel bir kanundur. Olu yahut sre, btn evrende mevcut ve ondan ayrlmaz bir haldedir. Hakiki zaman, evreni olduu gibi asla brakmaz. nk o, eyay kemiren zerinde dilerini brakan bir hamledir. Evrim, gemiin halde devamdr. Dnya evrim geirirken, btn gemiini hatrlyor demektir. Hayat, gemiini daima gelecee evirerek kullanr. Ruh hayat gibi organik hayat da kesiksiz, devaml
158 159

Bergson, H., A.D..K., s. 355 Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s. XXXIII

102

fakat duyulmaz bir ilerleme iindedir. Bilinte olduu gibi hayatn olularnda da tekrarlan, geriye dn yoktur. Bilincin gelecekteki halleri nceden kefolunamad gibi hayatnkiler de byledir. Hayat durmadan yeni ekiller, yeni trler yaratan bir hamledir. Bunun iin hayatta evrim, yaratclktan baka bir ey deildir. 160 Bergson evrim hakkndaki grlerini aklarken evren ile insan arasnda bir paralellik ve benzerlik kuruyor. Evren srekli bir olu, gelime ve evrim ierisindedir. Buna paralel olarak insan varl da bu evrim hareketinin iindedir. Hatta insan varl ve varoluu, evrensel evrim hareketinin bilinci ve ahidi konumundadr. nsan bilincinde ve evrensel-yaratc-dinamik-evrimsel srete; gemiten gelip gelecee doru akmak, srekli yenilenmekle birlikte, organik olarak gemile balantl olmak bir realitedir. nsan varlnda hafza, bir yandan gemile olan organik bamz simgelerken, te yandan da gelecee ynelen bilincimizin hem ieriini verir, hem de yneli ve hedeflerinde yardmc olur. Bylece evrensel-yaratc-dinamik-evrimsel sreten insan varlna ve varoluuna gemek mmkn olabilmekte ve ayn yaratc srecin izleri srebilmektedir. Evrensel-yaratc-dinamik-evrimsel sre ya da hayat hamlesinin alm veya Bergsonun yaratc evrim dedii sre, maddeyi organiklemeye ve tinsellemeye zorlamtr. 161 Bergson, hayat ve madde arasnda grd dayanmadan btn evrenin mistik ve tinsel bir yorumuna ular. Ona gre evren, akn, sevmek
160 161

A.g.e., s. XXXV Bergson, H., Yaratc Tekaml, s. 237 ve Creative Evolution s. 199

103

ihtiyacnn gzle grlen ve elle tutulan yandr, kainatta bulunan btn varlklar da bu yaratc heyecann neticeleridir, onlar da, bu heyecann kendi tamamlaycsn bulduu canl varlklar ile, bu canl varlklarn meydana gelmesini salayan saysz baka canl varlklar ve sonra da, hayatn domasn mmkn klan sonsuz byklkte maddedir. 162 Bylece Bergson, bir yandan btn evren ve varoluun temelinde bir ak, sevmek gereksinimi, ve yaratma heyecan grrken dier yandan maddenin gerekliini ve evrenin (hatta canlnn) maddesel yann da yadsyp, yok sayma gerei duymuyor. nk o canl doay ve onun ierisinde gelinen en son ve gelimi nokta olarak grd insan varln ve maddeyi bir sreklilik ve dnm ilikisi iinde tasarlamaktadr. Bu noktada ister istemez madde ve hayat ilikisi ierisinde Tanrnn rol ve etkinlii sorusu gndeme gelmektedir. Bergsonda hayat hamlesinin i g kayna olarak betimlenen Tanrnn kendisi de duraan bir biimde tasarmlanamamakta ve evrendeki yaratma, olu ve devinimle balantl ve paralel bir ekilde ele alnmaktadr. Tanr, tam bir olmuluk deil, durmadan devam eden bir hayat, etkinlik, zgrlktr. 163 Bergson, evrimlenen hayatn maddi bir zeminde gerekletiinin de farknda olarak gezegenimiz yzeyinde evrimlenen hayatn maddeye bal olduu bir gerektir 164der. Madde ve hayat daha nce de iaret edildii gibi

162 163

Bergson, H., A.D..K., s. 355 Bergson, H., Creative Evolution, s. 271 164 A.g.e., s. 268

104

birbirlerinden farkl dorultularda hareketlerdir. Madde bir ini hareketi gibi tasarlanrken hayat maddenin indii inii yeniden kan bir aba 165 gibidir. Ayn ekilde, madde, insan varlnda, zihin ile kartlk iindedir. Bergsonun deyiiyle; zihin ve madde kartlk ierisindedir. 166 Zira zihin sre araclyla yorumlanrken, madde mekana dntrlr. 167 Bu nedenle de maddeyi kavramak zekann ii iken hayat anlamak sezgiye der. Bergsona gre zeka, madde alannda kendisini evinde hissederken, hayat ve bilinci kavrayamamakta ve ona nfuz edememektedir. 168 Hatta baz dnrlere gre (rnein C.E. Cory) Bergsonun metafizik dualizmi bilgi trleri arasnda ortaya koyduu kesin ayrma dayanmaktadr. Bu nedenle atl madde, hayat veya bilinten kkten bir ayrlk gsterir ki zeka da ayn ekilde i gdden kkten farkldr. 169 Ksaca aklayacak olursak; hayat hamlesinin nce bitkiler ynnde zafer kazanmas, maddenin ataleti ile uzlamak iindir. Bitkilerin

uyuukluunu paylaan hayat bir sre zgrlk ve hareketlerinden kaybetmise de bunlara karlk maddeyi dorudan doruya zaptetmek ve bu sayede kendisini serbestlie gtrecek ikinci bir patlamaya ulamak imkann hazrlamtr. Bu patlama da bilinli hareket etmeyi kazanmak suretiyle hayvana dnt gibi, bitkilerle olan dayanmay da kaybetmemitir. Birbirlerinden
165 166

ayrlmalarna

ramen

bitkilerle

hayvann,

birbirlerinin

A.g.e., s. 268 ve Yaratc Tekaml, s. 317 Cory, C.E., A.g.e., s. 515 167 A.g.e., s. 515 168 A.g.e., s. 514 169 A.g.e., s. 512

105

tamamlaycs kalmalar her ikisinin ayn kaynaktan geldiklerini, aralarnda sakl kalan dayanma da hayat hamlesindeki zafer hzn gstermektedir. Bitki ile hayvan arasndaki bu deerlendirmeler, hayvan igds ile insan zekas arasnda da ayniyle geerlidir. Bitkinin uyuukluu ile hayvanlarn igdden gelen hareketleri birbirlerinin zdd (kart) olduklar halde nasl birbirlerinin tamamlaycs iseler, igd ile zeka arasnda da ayn iliki vardr. gd, organik aletler yapp kullanan bir yeti ise zeka, maddi aletler yapan ve bunlar kullanmasn bilen bir yetidir. 170 Bergsona gre zeka, madde ile ayn doada olduundan maddeyi alglay, mutlaktr. Elbette ki bu mutlak bilginin snrl ve eksik olmas muhtemeldir. Fakat her eye ramen zekamzla maddi realiteler arasnda grelilik deil, uygunluk vardr. Zekann btn etkinlikleri maddenin realiteleriyle kurulmu ve onlar gibi ilemektedir. 171 Grlyor ki Bergson, insann maddeyi kavramak iin kulland zekann da maddi bir taraf olduunu vurguluyor. Ona gre zekann asl konusu maddedir. () madde ile yorularak pratik ilerden meydana gelmi olan zeka hangi konuya dokunsa onu mutlaka maddeye evirmek ve sonra da paralara ayrmak zorundadr. nk byle yapmasa hi bir ey anlayamaz. () Zeka ancak maddeye hakim olabilir, fakat hayat alannda her halde yaya kalr. nk hayat ile kaynamad gibi, gemite de ona gre yorulmad iin hayat anlayamamakta mazurdur." 172

170 171

Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s. XXXVIII A.g.e., s. XLI 172 A.g.e., s. XLI

106

Bergson, ruh-beden ilikisi problematiinin temelinde ite zekann bu analizci, dondurucu, canszlatrc zelliini etkili grr. nk zeka yneldii konuyu anlayabilmek, onun hakknda bir yargya varabilmek iin onda canl, hareketli ve yaratc olan taraf gz ard etmektedir. Durum, ruhbeden ilikisi sorunsalnda da ayndr. Zeka bu ilikiyi anlayabilmek ve zmleyebilmek iin bedenin maddi determinasyonlarn ve yapsn zmleyerek ruhu da anlayabilecei iddiasndadr. Halbuki insan varlnn maddi yan olan bedeni, daha nce de ifade ettiimiz gibi onun btn varl deildir. Bu ilikiyi en net biim de insan beyninin yani onun maddi yannn, onun ruhu da demek olmad ifadesinde grebiliyoruz. Bergson beyni, hayata ve eyleme ynelebilmemiz iin yaamsal nemde bir organ olarak betimler. D dnya ile anlaml bir iliki kurmamz, eylemlerimizin isabetliliiyle yani evreye ve koullara uygunluu ile dorudan ilintilidir. yleyse eylem ve etkinliklerimizin baars, dnya ile kuracamz salkl iletiim ve ilikide yatmakta ve bunu da insan bedeninde beyin dzenlemektedir. Bergsonun ifadesiyle syleyecek olursak; beynin genel rol ve biricik grevi, ruhun harekete dnebilecek ksmlarna yol vermek, yani ruhu eylem ve etkinlik alanna koymaya arac olmaktr. Bu sebepten daima pratik ve yararl amalar kollayan beyin, kendi eylemlerini etkili klmak iin ruhu da ounlukla kendi bak asnda hapsetmek ister. 173 Grlyor ki Bergson, ruh ve beyin arasnda tamamen mahiyet fark gryor
173

Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 100 ve The Soul and The Body, s. 71

107

ve onlara ayr ayr ilevler yklyor. Ancak ruh aksiyona yani eylem ve etkinlie kmak istedii zaman beyin bu istee uygun koullar salyor veya bu dorultuda aba gsteriyor. Ksacas ona gre; ruh, beyni her taraftan ap taar, ve beyinsel etkinlikte ruhsal etkinliin ancak bir paras bulunabilir. () yleyse ruhsal etkinlik organik etkinliin bir eseri olmaktan ok uzak kalyor. nk ruh ile bedenin ayrlmaz bir biimde birbirlerine bal olduklarn mutlak olarak varsaydracak bir neden kalmad gibi beynin de ruha alet olmaktan baka bir grevi olmad grnyor. 174 Yineleyecek olursak zellikle u iki noktann altn izmek gerekmektedir: nce, ruhsal etkinlik organik bir etkinlik deildir ve ruh, bedeni ve beyni amalarn gerekletirmek iin bir alet olarak kullanmaktadr. Ruh ve bedeninin ortak noktas ise, hayat hamlesidir. Bergson Yaratc Evrim adl eserinde hayatn ve maddenin temelinde hayat hamlesini (lan vital, vital impetus) grrken bunun da bir bilin ya da st-bilin barndrdn syler: Hayatn kkeninde bir bilin veya daha ok st-bilin vardr. Bir roketi (havai fiek) andran bilin veya st-bilincin snm paralar madde olarak der. Bu snen paralardan geerek ve bunlar organizm halinde aydnlatarak rokette devam eden ey de bilintir. 175 Bu aamada Bergsonun hayatn ve maddenin kkeninde hayat hamlesi adn verdii ve yapsnda bilin veya bir st-bilin barndrdn syledii bir gle kar karyayz. Peki Bergson bu gc daha ak bir ekilde nasl
174 175

A.g.e., s. 100 ve A.g.e., s., 71 Bergson, H., Yaratc Tekaml, s. 336-7 ve Creative Evolution s. 284-5

108

betimlemektedir? Ona gre bu g yani hayat hamlesi ve barndrd bilin; bir yaratma isteidir ve ancak yaratmann olanakl olduu yerde belirir. 176 Gelinen bu nokta, Bergsonun hayat ve evrimi mekanizm veya finalizm ile aklanamaz olarak grmesinin akla kavuabilecei yerdir. Bergson, mekanizme kar koymak iin evrende zorunluluktan zgrle doru bir hareket olduunu sylerken, bunun nceden izilmi bir plann gereklemesi eklinde cereyan ettiini de sylemek istemiyor. Onun kastettii ey; dinamik, everensel ve yaratc bir srecin varl ve bu srecin yaratc hamlelerle ilerlerken kendisini bir plana baml hissetmiyor oluudur. Ona gre; evrende nceden izilmi bir dzen ve ahenk tasarlamak alkanl zekamzn pratii gzeten almasnn bir neticesidir. 177 Zeka Bergsona gre cansz maddeye gre yorulmu bulunuyor, onun yapt fizik ve metafiziin birbirlerine pek yakn olmalar da bundan ileri geliyor. O halde hayat incelemeye balaynca canly da ister istemez cansz gibi inceleyecektir. 178 Zeka felsefe ve metafizik yapmaya kalktnda Bergsona gre metafizik bir dogmatizm veya septisizmden birisini kabul etmek gerekecektir. Felsefenin konusu, hakikati grmektir; canl karsndaki durumu da bilimin durumu gibi olamaz. nk bilim yalnz eyaya etki etmek ister. Bunu da hammadde araclyla yapabildii iin geri kalan btn realiteleri hep bu

176 177

Bergson, H., Creative Evolution, s. 285 Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s. XLVIII 178 Bergson, H., Yaratc Tekaml, s. 256 ve Creative Evolution s. 214

109

yzden grmeye bakar. Denecek ki felsefe, madem ki fizik olgular sadece pozitif bilimlere brakyor, biyoloji ve psikoloji olgularn da braksa olmaz m? Olur. Olur ama, maddi ihtiyalardan gelen dncesiz ve hatta bilinsiz, mekanik bir doa anlay ve ayn zamanda bilginin birlii gibi basit bir doktirini de a priori olarak kabul etmek olur. Byle olunca da felsefe artk tamamyla yaplm demek olur. nk, pozitif bilime hibir ey katmayan ve esasen ayn postulaya dayanan metafizik bir dogmatizm ile metafizik bir septisizmden birini semekten baka yaplacak bir ey kalmaz. () Bu felsefelerin trl szlerle syledikleri ey, bilimin canl bir varl cansz bir varlk gibi incelemekte hakl olduu ve kendi kategorilerini, ister maddeye ister canlya uygulasn, zekann elde edecei bilgiler arasnda hibir deer fark olmadnda toplanyor. 179 Buradan hareketle, canl-cansz dualitesinde Bergsonun tutumunun onun u cmleleriyle zetlenebileceini syleyebiliriz: Bize kalrsa () canszla canl arasnda bir ayrlk snr ekmekle ie baladktan sonra greceiz ki canszlar zeka erevesine doal olarak, canllarda ancak yapay olarak giriyorlar. Buna gre canllara kar ayr bir durum almak gerekecek, pozitif bilim gznden baka bir gzle incelenmeleri gerekecektir. Felsefe de bu sayede deneyim alanna girerek imdiye kadar kendisine ait grlmeyen birok eylere karacak, bilim ile bilgi teorisi ve metafizik ayn vadiye gtrlm olacaklardr; bundan dolay da aralarnda nceleri bir karklk
179

A.g.e., s. 257 ve A.g.e., s. 215-216

110

olacak, bu yzden ilk nce her de bir ey kaybettiklerini sanacak, fakat bu bulumann sonunda hepsi de faydalanacaklardr. 180 Bu durumda madde, bir yandan zekann karsnda bir konu olarak bulunan, bilgimin yneldii nesne, bilinecek ey olarak grlrken, dier yandan insan eylemlerinin gereklemesine de ortam hazrlam oluyor. Bergson yle sylyor: Zeka ancak ham madde alannda kendi evindedir. Esasen insan da ancak madde zerinde aksiyonda bulunuyor; aksiyonun, reel olmayan eylerde hareket etmesi de mmkn deildir. 181 Bylece diyebiliriz ki; Bergsona gre madde sanki fen bilimleri tarafndan incelenmek iin yaplmtr ve determinizm ile nedensellik bu alanda mutlak denilebilecek salamlkta bilgi salayabilmektedir. nk her ruhsal ve yaamsal durum; ortaya kt bireye ait olmak bakmndan biriciktir, bireyseldir. Ama maddi olaylar ayn artlar hazrlandnda yinelenebilir olmak zelliine sahiptir. Dolaysyla madde Bergsonda fizik bilimlerinin konusu olan eydir. yleyse madde; somut olarak gzlemlenebilen, lmlenebilen, zerinde mdahale kabul eden, zaman ve mekan kategorileri ierisinde ele alnp, incelenebilen eydir ayn zamanda. Onun bu zellii, bilimsel bilgi ile incelenebilir ve kavranlabilir oluunu da beraberinde getirir. Ancak evrendeki tek realite madde deildir. Bergsona gre evrende en az iki tr realite ve yasa bulunmaktadr. Bir yanda madde ve onun tabi olduu determinizm varsa te yanda ruh, hayat ve zgrlk vardr.
180 181

A.g.e., s.258-9 ve A.g.e., s.217 A.g.e., s.259 ve A.g.e., s.217

111

Nitekim M. Merleau-Ponty Bergsonun zeka ve manta kart olarak sezgiyi, maddeye kart olarak ruhu, mekanizme kart olarak da hayat yeniden yaplandrdn (restore ettiini) 182 sylyor. Tekrar edecek olursak, Bergsona gre; evrendeki baz realiteler, entellektel metotla yakalanamamaktadr. Gerek zaman ve asl ben gibi. nk asl ben, zamann aknda yaar. 183 Oysa beden, maddeden ibaret ve btn varl hlde, imdi de snrldr. Ruh, bedeni alg ve imgelem yetileriyle zamanda ve mekanda aar. 184 Buradan hareketle diyebiliriz ki insan, hayat hamlesinin madde zerindeki en kesin ve stn zaferi olarak da alglanabilir. Yaratma bitimsiz bir sre olduundan insann yaratlar bu srecin dinamik motorunu meydana getirmektedir. Maddenin iine girdikten sonra onu organik ve inorganik olmak zere iki evrene ayran hayat hamlesi, sonunda insan beynini meydana getirmekle her ikisine de egemen olarak ve hepsinin stnde, zgrlkten ibaret olan saltanatn kurar. 185 Ona gre insan varl, hayat hamlesinin bamsz bir sray ve patlayyla yaratlmtr. Hayatlarnda zgr eylem ve seme ansna sahip olan varlklarda bilin ar derecede uyank ve parlaktr. Bergsona gre bu zellii kendi benliimizden de gzlemleyebiliriz. rnein; eylem ve hareketlerimiz iten oan bir halden kp da alkanlklara bal, otomatik olmaya balaynca, bilin tamamen kaybolmuyorsa da ok snyor ve adeta uyur gibi oluyor. Halbuki yeni
182 183

Merleau-Ponty, Mourice, In Price of Philosophy, s.13 Hocking, William Ernest, Types of Philosophy, s.188 184 Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 77 185 Bergson, H., uur ve Hayat, s.68 ve Mind-Energy, s.26

112

renip, yaptmz btn eylerde, bilin asla uyumuyor. nk bu hareketler iten, arzudan geliyor ve bir karar ve semeyi istiyor. 186 Ayrca bilincin cotuu ve tamamen uyank olduu baka durumlar da vardr. Bunlardan biri; i hayatmzn bunalml zamanlardr. Bu zamanlarda, btn geleceimizi belirleyecek, ok nemli bir seim ve karar aamasnda bulunuruz. Bilincin en canl ve cokun dakikalar ite bu anlarda yaanr. yleyse, bilincin iddetindeki deimeler ve farkllklar, verilecek kararn kapsam ve nemi ile ilgilidir. Dolaysyla bilin, gemii korumak, gelecei tasarlamak ve seim yapmak ile e anlaml olmaktadr. 187 Bergson buradan, hayat ve bilin arasnda bir devamllk ve paralellik kurmaya geer ve bylece hayatla kart hareketler olan madde, bu kez de bilinle bir kartlk oluturur. Hayatn aralksz ve paralanamaz ak ile bilin arasnda ok yakn bir iliki vardr. nk ona gre; hayat daha balangcnda gemii saklayarak gelecee hizmet ettirmeye balam ve bylelikle gemii imdiye ve imdiyi gelecee katarak, asla

paralanamayacak gibi kesintisizce devam edegelmitir. te hayatn bu kesintisiz oluu bilinten baka bir ey deildir. 188 Bergsona gre konu insan ve ruh-bilin halleri olduunda, artk bir mekandan, nicelikten, l ve hesap nesnesinden bahsedilememektedir. Ona gre bilin halleri mekan olaylar gibi ncelik-sonralk halinde yaanmayp, srekli bir kaynama ve etkileim

186 187

A.g.e., s.61 ve A.g.e., s.15 A.g.e., s.61 ve A.g.e., s.15 188 A.g.e., s.63 ve A.g.e., s.17

113

halindedirler. Bilin ierikleri birbiri pei sra dizilen matematik saylar gibi tasarmlanamaz. Eer yle olmu olsayd psiko-fizikilere hak vermek gerekebilirdi nk bir nceki duyum bir sonrakini hazrlar hatta nceki duyumdan hareketle sonrakini bilmek veya hesap etmek bile olanakl olabilirdi. Oysa Bergson ayn zamanda bu ardkla ve birbirinin nedeni veya sonucu olmaya da kar kmakta, bu kar k yoluyla kendi kuramn biimlendirmektedir. yle ki; duyumlar, duygular ve bilin halleri dinamik bir btn olutururlar. Bu btn ruh kavram incelenirken gsterilmeye alld gibi hafza tarafndan srekli desteklenir ve bir yandan da hafzaya katlr. yleyse znel duygusal hallerimizde tek ynl bir etkileme veya etkilenme olmayp, bu ift ynl bir etkileimdir. Dolaysyla ister duyumlarda ister bilin ve ruh hallerinde olsun yeni gelen durum, benzetme yerindeyse yamur damlalarnn gle veya denize dp karmalar gibi btn ruha karr. Artk bir nceki duyum kendi bana bir sonrakini etkiliyor diyebilir miyiz? Bergsonun bu yaklam ayn zamanda onu, mekanda tasarlanan, saatle llen zaman ile yaanan znel, yaratc zaman yani sre yi kurgulamaya yneltmi veya srenin asl realite olarak fark edilip ilenmesi, ruhun yaad sre ile mekanda geen, paralanabilen zaman ayrmaya gtrmtr. te bu fikirlerden hareketle diyebiliriz ki Bergson iin maddenin ruhtan yani bedenin bilinten ayrlarak kavranabilecei noktada sreyi ve hayat anlamak gerekir. Zira zaman kavram Bergsonun zne tasarmnn

114

temel kavramlarndandr. Yaayan znenin zaman ile mekanda geen, saatle llebilen niceliksel zaman olduka farkldr ve bu farkllama zne tasarmn da etkilemekte, ekillendirmektedir. Zamann alglan ve yaan biimi Bergsonu iki ayr ben tasarmna gtrmtr. Derin ben ve yzeysel ben ayrm bu farkllamadan kaynaklanmaktadr. 189 Bergson felsefesinde ben yani znenin beden yani madde olan yan ile ilikisini anlamak iin hayat ve sreyi kavramak kadar, mekan ve hareket gibi kavramlar da kavramak gerekmektedir. Zira ona gre mekan fikri bir idol gibi ruhumuza ilemitir. Bu yzden bilin hallerimizi i ie deil de mekanda yan yanaym gibi tasarmlyoruz. O yle sylyor; mekan fikriyle yorulmu, hatta bu fikrin tutkunu olan bizler saf sreye haberimiz olmadan mekan fikrini sokuyoruz; bilin hallerimizi de i ie deil, zamanda olarak alglar biimde yan yana sralyoruz. Ksacas () sreyi mekan ile ifade ediyor, () sreklilii paralar i ie girmeyen, sadece birbirine dokunan bir zincir gibi gryoruz. 190 Bergsona gre psikolojik hallerin mekan paralar gibi yan yana tasarmlanamamalarnn balca sebebi sre iinde oluuyor ve yaanyor olulardr. Bergsonun, zaman, mekan ve hatta hareket kavramlarn irdelemesi, madde ve hafza problemlerine bakn ekillendirmitir. nk o, daha ilk eserinde; hafzann insan varlna katm olduu devamllk bilincinden ve zamann sre olarak yaanmas gerekliinden bahsetmiti.
189 190

Hausheer, Herman, Bergsons Critique of Scientific Psychology, s. 453 Bergson, H., .D.D.V., s. 95-96 ve T.F.W., s. 101

115

Ayn ekilde, hareket olgusunun katedilen mekana indirgenemez bir devamllk oluu da bunun farknda olan bilin ve bilince bu konuda yardmc olan hafza sayesindedir. Mekanla hareketin birbirine kartrlmasn byk bir yanlg olarak deerlendirir. ok kere denir ki, hareket bir mekan iinde olur. () Mekanla hareketi kartrmak mmknm gibi sadece, katedilmi mekan dnlyor 191 diyerek bu fikrini ifade eder. Bergsona gre sre ve hareketin kendisi de lmleri de bakadr. nk sre ve hareket ardk anlarn toplamyla elde edilebilecek olan eyden nitelik olarak fazla bir eydir, doal bir ak ve paralanamaz bir olu, yaratma ve btnlktr. Bergson bu konuya yle nem yklemitir ki komedi ve glme hakkndaki tezini de buraya dayandrmtr. Ona gre bir insan veya bir canl (hayvan) kendi doal ve allm hareketlerini brakp, bir makinann mekanik ve paral hareketlerini taklit etmeye baladnda komik olur. leyen bir makina insanda komik etkisi yaratmazken, makinalam bir insan komik grnr. Bergson buradan eya izlenimi veren bir kiiye her zaman gleriz 192 eklindeki yargsna ular. Bu noktada ifade etmek gerekir ki; Bergsonun estetik konusundaki grleri dier grlerinin, glme adl eseri de dier eserlerinin bir devam niteliindedir. Dolaysyla orada uurun Dorudan Doruya Verilerinin ve Yaratc Evrimin izlerini bulmak olanakldr. Nitekim bu eserinde yle diyor: Hayat bize zamanda bir evrim, mekanda bir karklk gibi grnr.
191 192

A.g.e., s. 103 ve A.g.e., s. 110 Bergson, H., Glme, s. 45

116

Zamanda grlen hayat, durmadan kocayan bir varln srekli bir ilerlemesidir. Bu u demektir ki hayat asla geriye dnmez ve asla yinelenmez. Mekanda grlen hayat, gzlerimizin nne birbirlerine yle sk skya bal, yle birbirleri iin yaplm, birlikte mevcut unsurlar serer ki bunlardan hibiri ayn zamanda iki deiik organizmada bulunamazlar. nk canl her varlk kapal ve dier sistemlerle karamaz bir olaylar sistemidir. Bu varl basit mekanikten ayran d karakterler (gerek veya grnte olsun nemi yoktur); srekli bir deime, olaylarn gerisin geriye dnememesi, kendinde kapanm bir serinin mkemmel bireyliidir. Bu karakterlerin ztlarn alrsak; serilerin tekrarlanmas, gerisin geriye dnme ve birbirlerine gemeden ibaret tarz buluruz. Dikkat edilirse bu tarzlar hep vodvil tarzlardr. 193 Grlyor ki Bergson, komedi trlerinden vodvilleri incelerken bile btn ontolojik sistematiini devreye sokmaktadr. Tpk burada olduu gibi bize komik etkisi yapan hareketlerin tam tersine estetik anlamda en yksek duygulardan olduunu syledii zerafet duygusunu uyandran zarif hareketleri incelerken de ayn ontolojik temele dayanr. Ona gre; aksak hareketlerde zarafetin grlmemesi bunlarn kendi kendilerine

yetememelerinden ve gelecek hareketleri bildirememelerindendir. Zarafetin yuvarlak izgileri krk izgilere tercih etmesi, bu izgilerin kvrak olmasndan, ayn zamanda alnan her yeni istikametin nceki istikamette belli bulunmasndandr.
193

Zarafetin

hareket

kolayl

zamann

yryn

A.g.e., s. 63-64

117

durduruyor, istikbal ile hali birletiriyormu gibi olmaktan doan bir zevk ile karyor. 194 Bergsonun estetik hakkndaki bu fikirlerine ksaca da olsa deinmemizin sebebi, ona gre srenin yaand asl yerin duygu hayatmz olmasdr. Ona gre; duygular da bir canl gibi yayor, nk onlar gelitiren sre, anlar birbiri iine giren bir sredir. 195 Ksaca ifade etmek gerekirse, znenin bir madde gibi davranmas insanda komik etki uyandrrken, hayat hamlesinin ve srenin bir paras olarak davranmas estetik bir duygu uyandryor. Bergson, insan eylem ve edimlerinin bilincin ve benliin ikili yapsndan kaynaklandn dnr. Ona gre derin ben ve yzeysel ben insann yapp etmelerinin birbirinden farkl iki kaynan oluturur. Yzeysel ben, yar otomatlam veya alkanlklara dnm davran ve hareketleri ynetmekte ve bunlara elik etmektedir. Bu davran ve hareketlerin zgrl, ahlaksall veya kiiyi temsil etme zellikleri noksandr. Asl zgr ve ahlaksal diyebileceimiz davran, tutum ve hareketlerimiz; derin benden kaynaklanan, otomatizme ve alkanlklara dnmemi ve onlara indirgenemez olan, ruhun ve benliin derinliklerinden kopup gelen, samimi-gerek ve kiilii yanstanlardr. Bunlarn balca zellii

194 195

Bergson, H., .D.D.V., s. 18 A.g.e., s. 122 ve T.F.W., s. 133

118

ise kar ve yarar gzetmeksizin bir birey-kii * olarak insanlk adna eylenmi olmalardr. Alkanlklar ve otomatizmler yaamn bir gereklii olduuna gre btn anlarda ve eylemlerde zgrlk sz konusu edilemez. yleyse Bergsona gre ne zaman zgrlk olanakldr diye sorulacak olursa o; eylemlerimiz ancak btn kiiliimizden kt, eserle sanat arasnda bulunan o tanmlanamaz benzerlii gsterdii, onu ifade ettii zaman zgr olabiliyoruz 196 diyor. Bergson felsefesinin dier felsefelerden ayrld en nemli noktalardan birisi hi kukusuz yaratmaya, yenilie, olua ve zgrle olan tutkusudur. O, evrende ve evrim olgusunda mekanizmin zgrln nndeki en byk engellerden biri olduunu dnmektedir. nk mekanizm olaylar dizisinde nceliklere bakarak sonrakini tretmekte, bylece yaratma ve yaratclk dncesi yerini, gemie bakarak bu gn ve gelecei buradan karsamaya dnmektedir. Bergsonun mekanizme temel itiraznn onun madde ve fizik bilimlerindeki uygulan ve kabul edili biimine olmadn daha nce de ifade etmitik. Mekanizm, Bergson tarafndan, canl varln sre iinde oluunu yadsyp, onu tpk mekanda geen olaylar gibi tasarmlamas yznden eletirilmektedir. Dolaysyla Bergsonun mekanizme ynelik itiraz ve eletirileri onun felsefesinin btn ve geneli gz nne alndnda bir i

Bu kavramsallatrma Prof. Dr. ahin Yeniehirlioluna aittir. Burada, var olan birey ve kii kavramlarndan hareketle tasarlanan bir st anlam dzeyine iaret edilmektedir. 196 Bergson, H., .D.D.V., s. 157

119

tutarlla sahiptir. nk mekanizm, ruh ve hayat olgularna da yanstldnda onlardaki kendine zg olan yn yani sre iinde zgrce alm ve geliimi, madde ve mekan olaylarna dntrmekte ve bylece hayat, ruh ve madde arasnda nelik fark kalmamaktadr. Oysa bu fark Bergsona gre felsefenin ve hatta bilimlerin bile gzetmesi gereken bir farktr. nk ona gre canl varlkta fiziko-kimyasal srelerle aklanp, tketilemeyecek olan ve srf canlya zg olan zellikler de bulunmaktadr. 197 Bergson mekanizmi sadece sreyi ihmal etmek ve canl varl cansz madde gibi tasarlamak bakmndan deil, ayrca btn ve bu btnn anlamn kavrayamamak bakmndan da eletirir. Sre, canl varla izlerini brakt oranda organizmalar, bu izleri almayan halis ve basit bir mekanizmden o derece aka ayrlrlar. Hele hayatn en aa ekillerinden en yksek ekillerine kadar olan tam evrimin, paralanmaz bir tarih halindeki mahiyeti dnlrse () biz evrim hipotezinin mekanizm grne genel olarak akraba karlmasn anlamyoruz 198 der. Bergson, mekanizmin toptan karsnda veya yannda deildir. O gr matematik ve kesin olarak

reddettiimizi de iddia etmiyoruz 199der. Bergson zihnimizin btnden yapma olarak ayrd sistemler iin mekanistlerin yaptklar aklamalarn elverili olduunu () fakat btnn kendisi ve doal olarak btn eklinde meydana gelmi sistemlerin deney ile dorulanmadan nce, mekanikle

197 198

Bergson, H., Yaratc Tekaml, s. 56 ve Creative Evolution s. 42 A.g.e., s. 57 ve A.g.e., s. 42-43 199 A.g.e., s. 57 ve A.g.e., s. 43

120

aklanmalar kabul edilecek gibi deildir 200 der. nk bu taktirde zaman denilen ey gereksiz, yararsz hatta realitesiz bir ey olarak kalr. (Ona gre) mekanik aklamalarn esas, aslnda, gelecei ve gemii imdiki hale tabi olarak hesap olunabilir gibi deerlendirmek, btnn nceden var olduunu iddia etmektir. Bu varsayma gre gemi ile imdi ve gelecek insanst bir zeka iin bir anda grlebilir ve hesap edilebilir bir mahiyette olacaktr. 201 Bergson bu konuya bilim dnyasndan rnekler de verir. Mekanik aklamalarn evrenselliine ve objektifliindeki kusursuzluuna inanan bilim adamlar, bilerek bilmeyerek, ite bu eit bir hipotez yapmlardr. Daha Laplace bunu olanca aklyla yle ifade etmiti: Doay canlandran btn kuvvetlerle onu meydana getiren varlklarn karlkl durumunu belirli bir anda bilen bir zeka bu durumlar matematik bir analiz altna alabilecek kadar da geni olursa evrenin, en byk cisimlerinden en kk paracna kadar, btn hareketlerini bir formlde toplayabilir; o haldeki bu zeka iin kesinlikle bilinmeyecek bir ey kalmayacak, gelecei de gemi gibi imdide grecektir. 202 Ayn konuda Bergson, Du Bois-Raymonddan u pasaj alntlyor: Dnyann evrensel srecinin matematik tek bir formlle ve btn atomlarnn her andaki hz ve ynn gsterecek hemzaman diferansiyel (Fr.

200 201

A.g.e., s. 57 ve A.g.e., s. 43 A.g.e., s. 57-8 ve A.g.e., s. 42-43 202 A.g.e., s. 58 ve A.g.e., s. 43-4

121

diffrentiel, ng. differential) denklemlerin tek bir sistemiyle doa bilgimizin ifade olunaca bir seviyeye varmas tasarlanamaz bir ey deildir. 203 Bergsona gre mekanistlerin bu grleri dorultusunda dnlrse zamann yaratclndan ve gerek anlamndan sz etmek olanakszdr. Oysa Bergson, fizik dnyada ve zellikle astronomik olaylarda bilimin ngrde bulunabileceini yani olaylar serisinin ncllerine bakarak ileride alacaklar durumun tahmin edilebilirliini tanmakla birlikte, konu insan ve onun iradi eylemleri olunca, bu alanda bir ngrnn mmkn olamayacan savunur. O, birinci durumda ngrnn olanaklln kolaylkla kabul etse de bunun iradi eylemin nceden grlmesiyle hibir ilikisi yoktur 204der. nk ona gre maddi evrenin gelecei bilinli bir varln gelecei ile her ne kadar ayn zamanda iseler de birbirleriyle hibir benzerlikleri yoktur. 205 Bergsonun madde ve hayat, madde ve ruh alanlarnda grd ikilik, bu alanlarda iki ayr zaman realitesinin varl ile sk skya ilikilidir. Bergsona gre bilin hallerinde bir duraklama ve hareketsizlik szkonusu deildir. nk bilin halleri bir ey deil bir ilerlemedir, () onlar yayor, canl olduklar iin de durmadan deiiyorlar 206 demektedir. Dolaysyla canl ve cansz arasnda grlen ikilik temelde iki farkl zaman realitesinin varl ile daha da pekimekte veya zaman ve sre arasnda grlen bakalk madde-

203 204

A.g.e., s. 58 ve A.g.e., s. 44 Bergson, H., .D.D.V., s. 176 ve T.F.W. s. 193 205 A.g.e., s. 176 ve A.g.e., s. 193 206 A.g.e., s. 179

122

hayat, cansz-canl, beden-ruh veya nesne-zne arasndaki ayrm meydana getirmektedir. Grlyor ki Bergsonda sayya indirgenen zaman ile gerek sre nasl farkl ise, zamanda olan madde ve srenin yaanmas olan hayat, maddi yanmz olan beden ile onu aan ruh da farkldr. Ancak bunlar birbiri ile kavrarz. Zira ona gre, beyin olaylar bir ereve ise, ruh olaylar bu erevenin iindeki resimler gibidir. ereve resmi belirlemez ancak belirli bir ereveye o ereveye sabilecek resimler konulabilir. Ruh ile beyin arasndaki ilikiyi bu benzetme yardmyla tasarlamak olanakldr. Bu konuda Bergson yle sylyor: Ben her hangi bir ruh halinin belirli bir beyin haline mutlaka karlk geleceini asla iddia etmiyorum. Beyin hallerini ereve ve ruh hallerini tablo farz edecek olursak rnein filan ereveye herhangi bir ruh halinin tablosunu sktramayacamz kabul ediyorum; fakat ereve denilen eyin iine girebilecek btn tablolar tayin ve tespit edebileceini iddia edebilecek bir kimse olmadna da eminim. Byle bir tespit ancak erevenin ekil ve ebadna mnhasr kalabilir; yani belli ekil ve byklkte bir ereveye yine belli ekil ve byklkte bir tablo konulabilir. 207 Bergson verdii bu ereve ve tablo rnei yardmyla, ruh ve beyin halleri arasndaki ilikiye aklk getirmeye alr. yle ki; ereve, iine konulacak tablo veya resmin ieriini belirleyemez. Ancak snrlarn izebilir, ereveleyebilir. Dolaysyla belli bir beyin halinin erevesi iine eitli
207

Bergson, H., Ruh veBeden, s. 87 ve The Soul and The Body, s. 53

123

nitelikte birok ruhsal durumlar girebilir. te beyin ile bilin arasndaki olas iliki bu eit ilikilerden olsa gerektir. 208 Bergson, beynin fonksiyonunu daha somut biimde anlatabilmek iin srekli bu tip rneklere bavurur. Beynin grevi ile ilgili olarak yine basit bir baka rnek verir. Beyin bir telefon santraline (merkezine) veya tren makasna benzer. Grevi iletiim ve haberlemeyi salamak veya bekletmektir. Bu santral (merkez), aldna hibir ey katmaz. Beyin btnyle gerek bir hareket merkezidir. 209 Bergson, beynin alg ve semenin kendisi olmad ve daha sade bir grevi olduu kansndadr. Ona gre beyinin grevi d uyaranlar seerek u veya bu hareket merkezine balamaktr. Yalnz dikkat edilmeli ki, hareket ve seme organlaryla semenin kendisi ayr ayr eylerdir. Beyin, bir hareket, bir seme organ ise de semenin kendisi deildir. Semeyi yapan, btn bedeninizde yaylm bulunan hayattr. 210 Ksaca zetlemek gerekirse Bergsona gre, bedenimiz bir aksiyon ama yalnzca bir aksiyon aletidir. 211 Bergsona gre, bedenimizin bir alg ve seim merkezi olmad aktr. Yine ona gre dnme denilen olay da bedenin bir faaliyeti deildir. Bize, dnmenin beynin bir fonksiyonu olduu sansn veren de, dnmeyi iten konuma zannetmemizdir diyor Bergson. Ona gre; dndmz zaman kendi kendimize konumadmz nadirdir; fakat bunu yapmakla bilfiil dnmeyi deil, onu ifade edecek telaffuz hareketlerini tasarlyor veya
208 209

A.g.e., s. 88 ve A.g.e., s. 54 A.g.e., s. 89 ve A.g.e., s. 54 210 A.g.e., s. 89 ve A.g.e., s. 54 211 Bergson,H., Matter and Memory, s.225

124

hazrlyoruz ki bu hareketlerden beyinde bir eyin canlanmas (resmedilmesi) mmkn deildir. Bize, beynimizle dndmz sansn veren ite bu hareketlerdir. Yoksa dnmek iin mutlaka gerekli olmayan bu isel telaffuz hareketlerinin arkasnda daha ince yle bir hareket var ki dnmenin kendisi ite budur. Bu hareketler daima domak zere bulunan harekeler olup ruhun dnme halinde takip edecei btn dorultularn simgesel esaslardr. 212 Bylece Bergson, bedenin, yalnzca bir hareket merkezi olduunu, dnmenin, alglamann ve bilincin beden demek olmadn vurguluyor. Bergson felsefesi bu taraf ile de ayn zamanda yapsnda bir mekanizm ve finalizm eletirisi barndrmaktadr denilebilir. Zira bedenin yaps zaman iinde kavransa ve zamann yasalarna uysa bile, bilincimiz onu amaktadr. Bergson, kkten mekanizm denebilecek doktrinde bir metafizik bulunuyor ve bu metafizikte btn realite ezelden mevcut oluyor ve bu realitedeki grnteki sre, btn birden bire bilmeyen bir zekann sadece aczini ifade ediyor. Halbuki bilincimiz iin sre, bundan bsbtn baka bir ey, en az tartma gtren bir deneyimimizdir. Onu tersine doru aktlamayacak ve geriye dndrlemeyecek bir ak gibi duyuyor; varlmzn temeli ve ilikide bulunduumuz eylerin z olduunu kuvvetle duyuyoruz. Yazk ki evrensel bir matematiin manzaras gzlerimiz nnde bo yere parlyor, halbuki

212

Bergson, H., Ruh veBeden, s. 89 ve The Soul and The Body, s. 55

125

deneyimimizi hibir sistemin gereksinimlerine feda edemeyiz, kkten mekanizmi de ite bunun iin reddediyoruzder. 213 Bergson, sra kkten finalizmi irdelemeye gelince; bunu da kkten mekanizm kadar kabul edilemez gryoruz 214 der ve yle devam eder; biliyoruz ki finalite doktrini, rnein Leibnizde grlen son dereceye vardrlm eklinde eya ve varlklarn ezelden mevcut bir program gerekletirmelerini gerektiriyor. Fakat evrende nceden bilinemeyecek hibir ey, hibir yenilik, hibir yaratma yoksa zaman denilen ey burada da gereksiz ve yararsz demektir; nk, mekanizm doktrininde olduu gibi, burada da her eyin nceden mevcut olduu varsaylyor ki bu biimde anlalan bir finalizme, tersine evrilmi bir mekanizm diyebiliriz. 215 Bergson, mekanizm ve finalizm doktrinlerini, zaman (yaratc zaman realitesi olan sreyi) hesaba katmayp, evrenin iinde hayatn kendine zg doasn tanmayp, zekay gereinden fazla nemsemek yanlgsna dmekle suluyor. Ona gre hayat zeka ile aklamak hayatn anlamn ar derecede daraltmaktadr. 216 Oysa hayatn anlamn kavrayabilmek iin zekadan daha kuatc bir yetiye gerek duyulmaktadr. Bergsona gre mekanist tez sadece sebeplerden, finalist tez ise amalardan 217 sz etmektedir. Halbuki ona gre hayatn evriminde evrimin yn, dorultusu, hedefi veya rotas nceden belli olmad gibi, evrim herhangi bir plann alm veya gereklemesi gibi de
213 214

Bergson, H., Yaratc Tekaml s. 59-60 ve Creative Evolution, s. 45 A.g.e., s. 60 ve A.g.e., s. 45 215 A.g.e., s. 60 ve A.g.e., s. 45 216 A.g.e., s. 76 ve A.g.e., s. 59 217 A.g.e., s. 131

126

yorumlanamaz. Evrimin en temel yasas yaratcl ve yeniliidir. Bergsona gre; evrende mutlaka bir yasa aramak gerekirse bu ancak yaratclk olabilir. te Bergsonun deterministlere kar olduu nokta da burasdr.

Onlarn psikolojik alanda belirli yasa ve ileyiler grmelerine kar deildir. Deterministlerde kar kt ey; fizik alanda geerli olan yasa ve ileyileri bu ikinci alanda da geerli sanmalardr. Dolaysyla denilebilir ki, Bergson, temelde madde ile hayat, beden ile ruhu zde kabul etmedii iin, maddenin yasalarnn insan hayatnda da ayn ekilde ilemediini vurgular. Elbette psikolojik hayatn yasasz, ba bozuk veya kaotik bir ileyie sahip olduunu iddia etmiyor, sadece onlarn da kendine zg bir ileyii ve yasall olduunu vurguluyor. 218 Bergsona gre, insan eer d nesnel gereklik gibi determinizm ve nedensellik ilkeleri erevesinde ele alnp tketilebilen ve snrlar izilebilen bir varlk olsa idi zgrln anlam olmazd. Zira zgr eylem kendisini douran sebeple zorunlu olarak belirlenmemi olan eylemdir. Geri Bergsonun zgrlk sorunsalnda temel vurgusu zgrln tanmlanamaz, zmlenemez ve nesne gibi tasarlanamaz oluu zerinedir. Ona gre; zgr eylem akp gitmi bir zaman iinde deil, akmakta olan bir zaman iinde meydana geliyor. O halde zgrlk bir olgudur, hem de olgularn en adr. 219 Ancak zgrln tanmlanmasndaki glk onun sre iinde kavranabilir oluundan meydana geliyor. Tpk insann bedeni dndaki
218 219

Bergson, H., .D.D.V., s. 181 A.g.e., s. 201

127

gerekliinin btnnde olduu gibi. Yaratc-dinamik-evrimsel srecin znesi olan insan, hayat hamlesinin kendisini at zel bir varlk olmakla birlikte bir beden-madde varldr ayn zamanda. u halde, birbirinden bamsz iki gerek olan ruh ile maddenin arasnda sk bir iliki olduunu sylemek mmkndr. Her ne kadar insan ruhunun realitesinden dolay ben kendi bedenimden daha fazla isem de, ben gerekte bedenimle mevcut olurum. 220 u halde diyebiliriz ki, ne ruh bedenden bamsz olarak ne de bedeni ruhtan ve hayattan bamsz olarak tam anlamyla kavrayabiliriz. Dolaysyla bunlar bir de birbirleriyle olan ilikileri asndan yeniden ele alalm.

220

Matthews, E., Bergsons Concept of a Person, s. 126

128

II-B-3. BERGSONDA RUH-BEDEN LKS

Bergson, ruh ve beden kavramlarn incelerken niyetinin, bu kavramlarn kkenlerini ve zniteliklerini irdelemek ve aydnlatmak olmadn, sadece aralarndaki ilikiye dikkat ekmek ve onu incelemek olduunu belirtiyor. Bu fikrini; ne maddenin, ne de ruhun zn ve asln derinletirmek niyetinde deilim. Yapacam ey bunlar birbirlerinden ayrarak aralarndaki ilikiyi olabildiince belirlemektir 221 diyerek ifade ediyor. Ona gre beden, belirli ve snrl bir mekan igal ettii halde ruh, glerinden biri olan alg ve zellikle imgelem (tahayyl) yetisiyle bedeni ap tayor ve hatta yldzlara kadar gidiyor. Zamanda da byle. nk beden maddeden ibaret ve btn varl imdi de tutukludur. 222 Ruhun bedene gre en stn yan olaylarn ve hayatn ak ierisinde btn bu gemiini beraberinde tayarak, gelecei ekillendirme ve deitirme arzusunda olmasdr. Dolaysyla ruhun bedeni zamanda ve mekanda akn olmas, onun imdinin kalplarna smayan doasnda yatmaktadr. Zira beden, gemiten bir takm eyleri koruyup saklasa da bunlar ruhun kuvvetlerinden biri olan bilin hafzasna hi benzemez. nk ruh, gemii zamann akyla zaptetmekten baka bunlar bir gelecek yaratacak gibi kendinden katlayp

221 222

Bergson, H., Ruh ve Beden, s.76 ve Bergson, Mind-Energy, s.37 A.g.e. s.77 ve A.g.e. s.38

129

toplayabilir. 223 Ben veya ruh varl bedeni zamanda ve mekanda akn olan, fizik ortamla kaytlanamayan, srekli kendisini yenileyen bir varlktr. Beden ise zamanda imdiye, mekanda igal ettii yere bal kald gibi, d etkilere de mekanik bir biimde uymak durumundadr. Bergsonun deyiiyle; zamanda imdiye, mekanda igal ettii yere bal kalan ve d etkilere kar mekanik olarak davranan bedenimizin iinde bunu mekanda aan ve zamanda olan ve btn cisimlere mekanik olmayan umulmadk nceden kefolunamaz zgr hareketler ykleyen bir ey duyarz. Bedeni her taraftan aan ve kendisini kendi eylemleri ile daima yeniden yaratan bu varla ben veya ruh deriz 224 zetle syleyecek olursak; beden zamanda imdiye, mekanda da igal ettii yere bal ve kaytl iken ruh ne zamanda imdiye ne de mekanda herhangi bir yere baml veya bu koullarla kaytldr. Bedenimiz bir yandan zamansal olarak imdinin ve mekansal olarak da igal ettii yerin gereklerine uymak ve bunlara cevap vermek durumunda iken, te yandan ayrca bir de irademizin istek, ihtiya ve ynelimlerine cevap vermektedir. Yani bir de ben veya ruhun emrine girmi oluyor. Dolays ile ben veya daha geni ve yaygn deyile ruh varl bedeni zamanda ve mekanda akn bir konumdadr. Ruhu bu akn konuma ykselten ey; irade, imgelem (muhayyile) ve hafza yetileriyle donanm olmasdr. Bylece, kendisine,

223 224

A.g.e. s.77 ve A.g.e. s.38 A.g.e. s.77 ve A.g.e. s.38

130

zaman ve mekanla ilgisini ve balarn koparmakszn ama bunlar tarafndan tamamen belirlenmeden ve snrlanmadan, hedefler, lkler ve amalar koyup, adm adm tasarmlarn gerekletirebilmektedir. Ruh ve beden, gemiten getirdikleri, sakladklar eyler ve bunlar kullanmak bakmndan da birbirlerinden ayrlrlar. Beden zamann etkisini yalanma ve eskime olarak alglarken, ruh bunlar yaratc bir slupla gelecei ekillendirmede kullanabilir. Gemiten gelecee belirli bir niyetle ynelirken, hafza yaratc bir rol oynamaktadr. Hafza birikimlerini etkin bir biimde yeniden retip, ekillendirebilmekte ve bylece ruh veya ben kendi oluumunu yaratc olan hafza ierikleri zerine kurabilmektedir. Bergsona gre madde ile ruhun ilikisi, hafza ile beynin ilikisi sorunudur. Konuyu bu ekilde ele alnca da, balangta u soruya cevap vermek gerektiini dnr: Madde nedir? Ruh maddeden farkl bir ey midir? Ruh ile maddenin birlemesi ne mahiyettedir? 225 Bergson, ruhun ve hayatn maddeden ayr ve bamsz bir gereklik alan olduunu ve ayn zamanda bu alann olgularnn incelenmesinde, bu olgularn doasna uygun yntem ve yaklamlarn kullanlmas gerektiini dnr. Onun bu abasn evrenin imgeleme dayal resmini 226 yapmak olarak deerlendirenler de olmutur. Oysa onun abas, varln her alannda, o alann doasna zg olan doru bilgiyi elde etmektir. Buna ulamak iin de, ortadan kaldrlmasn gerekli grd ilk engel, varln yapsnn sadece
225 226

Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s. XXIII Russel, B., History of Western Philosophy, s. 810

131

maddi unsurdan meydana geldii biimindeki yanlsamadr. Bu engel almadka ruh, hayat ve madde arasndaki gerek iletiim ve etkileim zlemeyecek ve varln kendinde doas bir sr olarak kalacaktr. Bergsonun bilim hakkndaki gr ve yaklamlar ada felsefe akmlar ierisinde pozivitizme ve siyantizme (bilimcilie) kart olmakla birlikte, bilimleri, en az doa ve tin bilimleri eklinde iki temel gruba ayran ve bunlar da anlama ve aklama esaslarna gre snflandran, yaama felsefesi bal altnda toplanabilen anlaya uygundur. 227 nk bu anlaya gre; insanla birlikte ve onun evrene ynelimi sonucu ortaya kan eserleri ve katklar ile beliren bir insani alan, ve onun karsnda kendisinde nasl ise o ekilde olan bir fizik ve madde alan vardr. Bu ayrm tamamen Bergsonun dile getirdii eyle rtmese bile benzer kayglar ifade etmektedir. Bergson, bilim ve varlk anlaynda grlen bu ayrm, ruh ve hayat alannda da ortaya koymaktadr. Buna gre; maddi ve fizik gereklikten baka, insani (kltrel veya ruhsal), yaamsal ikinci bir varlk ve gereklik alan mevcuttur. nsan bedeni, maddenin oluturduu dier eyler gibi ayn kanunlara tabi bir cisimdir. 228 Ancak, d etkilere mekanik bir ekilde

tepkide bulunan bedenin yanbanda, mekanda bedeni aan, zamanda srekli olan bir eyi, iradi hareketleri bedene kabul ettiren veya bu hareketleri

227 228

Akarsu, B., ada Felsefe, s. 44 - 59 Bergson, H; Zihin Kudreti, s.47-50 ve Toku, N., Trkiyede Anti-Materyalist Felsefe, s.36

132

bedenden isteyen bir eyi sezmekteyiz. Bu ey ben dir, zihin dir, ruh tur. 229 Bunlardan madde alannda gemi, imdiyi hem hazrlar hem de sebebini belirler ancak ruhsal olaylarn nedensellik yasas bu ekilde deildir. Ruhsal olaylar da determinizm deil, olumsallk ve zgrlk vardr. Burada gemi, imdiyi hazrlar, fakat nedenini belirlemez, yani imdi, gemii saklamakla beraber bir de kendine gre deitirip, yeniletirir ki bylece ruh, nedenini kendi yaratyor demektir. 230 Ruhsal olaylarn nedensellik yasas olan zgrlk, derin ben imizde duyup yaadmz bir gerekliktir. Ancak bu benliimizden doan davran ve hareketlerimiz btn ierisinde pek snrl bir grubu ifade etmektedir. nk eylemlerimizin ou, gndelik hayatn gereklerine ynelik yar otomatlam veya alkanlklara dayal eylemlerdir. Bu eylemler benliimizin kabuk ksmndan gelmektedir. Dolaysyla zgrlk iin eylemlerin derin benden kaynaklanyor olmalar gerekmektedir. Bu da zgrln mutlak olamayaca anlamna gelmektedir. u halde zgrlk probleminin daha derinden irdelenebilmesi iin Bergsonun ben tasarmnn aklanmas gerekmektedir. Ben iki ksmdan olumaktadr; zgr olan ve kendisinden zgr eylemlerin doduu bir i ksm bir de determinizme bal olan kabuk ksm. Benlik teki bu kabuk ksm, bilinte de sz konusudur. Bilincin zeka dediimiz donmu kabuu madde ve toplum ile ilikiden meydana gelmitir,
229 230

A.g.e. s.47-50 ve A.g.e. s.36 Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s.XIX

133

bunun iin yalnz zekamzla kaldmz zaman hi zgr deiliz. 231 Dolaysyla gerek kiiliimizi meydana getiren zeka olmad iin zgrl zekada deil, temel ben de aramak gerekir. 232 Temel ben denilen bilincin bu i tarafna madde ve determenizm sokulamamtr. Tamamyla zgr olan, madde ve mekanla ilgisi olmayan da bilincimizin ite bu ksmdr. Bergsona gre en zgr eylemlerimiz derin benliimizden fkran merhamet, ak, ihtiras, iman, inan ve estetik duygularmz gibi olanlardr. Bunlar akl, mantk ve madde evrenindeki determenizm ve zorunluluk erevelerine sdrmakta zorlanrz. Bu nedenle karakterimizin samimi bir ifadesi olmayan eylemlerimizde zgr olduumuz da iddia edilemez. zgrlk, ksaca sylemek gerekirse; somut ve temel ben in, yaratt eylemlerle olan bir ilikisinden ibarettir. Hesap ve ngr ile kestirilemeyen ve belirlenemeyen bu eylemler bir cinsten olmayan srekli olulardr. Bunun iin, nesne, yani tekrarlanan madde olaylar zmlenir ve tanmlanabilirse de ilerleme, olu, sre demek olan zgrlk zmlenemez. stikrar bulmam eyler nasl hesaplanabilir ki. Hesabn imkan nesnenin istikrar halinde bulunmas gibi esasl bir arta baldr. Halbuki temel benin hayat bir atalet ve durgunluk hali deildir; kendiliinden gelen srekli bir olutur. 233 Bergsona gre hayat maddeye, zgrl ve nceden

belirlenemezlii katmtr: nceden keifleri mmkn olmayan zgr

231 232

A.g.e, s. XX A.g.e, s. XX 233 A.g.e., s. XXI

134

hareketler dnyaya ancak hayat ile beraber gelmilerdir. Her canl ya seer veya semeye eilimli bulunur. Hayatn dnyadaki grevi yaratmaktr ve bundan baka bir rol yoktur. Dnyann byk bir ksmn oluturan madde bir belirlenim iinde yayorsa bunun bir ksm olan hayat belirlenim ddr. 234 Ona gre, hayatn maddeye doru sokuluunda maddeye dardan bir ey katlmaktadr. Bu ey maddeye ve maddi srelerin kaytl olduu kanunlara uymamaktadr. nk madde, hareketsizlik, geometri ve determinizmden ibarettir. Dolaysyla madde ve hayat birbirlerinden tamamen farkl iki sreci ifade eder. Madde determinizme tabi, fizik yasalarla ileyen, yaratc ve zgr olulardan kopuu simgelerken, hayat nceden kefedilememek biiminde yaratcl, her an yeni oluu ve maddi determinasyonlarla evirili olmakla beraber onlara indirgenemezlii simgeler. Ancak Bergson, bu daliteyi ortaya koyarken, bunlarn ayr ayr birer tz olduunu sylemiyor ve bunlar arasndaki ilikinin tz ve ilinek kavramlar ile incelenemeyeceini dnyor. O, bu problematii deneyim alannda incelemek gerektiini savunuyor. Bylece de problem salt speklatif ve metafizik alandan, olabildiince, deneyim alanna ekilmektedir. Zira ona gre; ruh ile bedenin birlemeleri ve ayrlmalar deneyim alannn olgulardr. 235 Ruh Beden ilikisi hakknda deneyimsel olarak bilinen ey; ruhsal hayat ile bedensel hayat arasnda bir iliki ve etkileimin varolduudur. Ancak bu iliki ve etkileim karlkl olarak birbirlerinin nedeni midir sorusu, deneyimsel ve bilimsel olarak
234 235

Bergson, H., uur ve Hayat, s. 62-63 ve Bergson, Mind-Energy, s. 17 Bergson, H., Mind-Energy, s. 37

135

cevaplanamamtr. Bergson, burada deneyimsel olarak sylenebilecek biricik ey, aralarnda bir dayanma olduudur diyor. Ruh ile bedenin ilikileri

hakknda deneyimin neler sylediini hatrlataym: imdiye kadar deneyimsel olarak bilinen ey ruhsal hayatn (dilerseniz bilin hayat deyiniz) bedensel hayata bal olduu ve aralarnda karlkl bir dayanma bulunduudur ki zaten buna itiraz eden yoktur. Fakat bu doruyu teslim etmek, beyinsel olaylarn zihinsel ruhsal olaylara edeer olduunu ve bilinte olup bitenlerin beyinde okunabileceini asla gerektirmez. 236 Eserlerinin en muhteval ve zoru olan Madde ve Hafzada da Bergson bu meseleyi ele almt ve orada gstermek istiyordu ki, zihin - ki bununla hafzay kastediyordu asla beynin bir rn olarak

dnlemez. 237 Bergson bu fikrini u benzetme ile aklamaya alr: iviye aslm bir ceket ile ivi arasnda bir birliktelik ve dayanma olduu inkar edilemez; nk ivi ekilince ceket der; ivi sallannca ceket de sallanr; ivinin ucu sivri ise ceket delinir. Fakat bu kadarck bir birliktelik ve dayanmadan ivinin btn ksmlarnn ceketin btn ksmlarna karlk geldiini veya ivinin cekete edeer olduunu karamayz. 238 Veya, ivinin ekli, ona aslan elbiselerin eklini belirler ya da onlarn amacn verir, diyemeyiz. Bu rnekte olduu gibi, psikolojik bir olayn, beynin bir durumuna bal olmas

236 237

A. g. e. s. 45 ve Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 81 Kolakowski, L., Bergson, s. 38 238 Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 81 ve Bergson, H., Mind- Energy, s. 45-46

136

olgusundan hareketle de, psikolojik ve fizyolojik iki seri arasnda bir paralellik olduunu kartamayz. 239 Ksaca zetlemek gerekirse, bilim ancak bilin ile beyin arasnda bir ilikinin varolduunu sylemektedir yoksa aralarnda bir zdelik veya edeerlik ispat edilmi deildir. Dolaysyla Bergsona gre, ruhun kendine zg yaps ve doas ortaya karlabilmi deildir ve bu nedenle de ruh-beden ilikisi sorunsalna salkl bir yaklam getirmek mmkn olmamtr. Bergson, bu ilikiyi aydnlatmaya abalamadan nce, ruhun bir kavram deil, realite olduuna iaret etmektedir. Aksi taktirde ruh-beden ilikisi sorusalna ilikin varsaymsal kuramlarn, sorunu aklama aba ve giriimlerine boyun emek gerekecektir. Dolaysyla Bergson, paralelizm ve zdelik kuramlarna, bilim adamlarnn felsefeden yardm gremedikleri iin oluturduklar birer alma hipotezi olarak bakar ve her frsatta bu grlerin ispatlanm bilimsel gerekler olmadklarn, sadece sorunsal alglamak ve tartabilmek iin gelitirilmi modeller olduklarn vurgular. Bu teorilerden paralelizm, Bergsona gelinceye kadar ruh ile beden arasndaki iliki doktrininin en baskn ve hatta bilim adamlar tarafndan bir dogma gibi kabul edilen ekli idi. Bu teoriye gre ruh ile beden, yani ruh olaylar ile fizyolojik olaylar arasnda tam bir paralellik vard. Ruh olaylar ile fizyolojik olaylar ayn eyin baka dillerde olan iki tercmesinden ibaretti.
239

Bergson, H., Matter and Memory, s. 45 ve Kolakowski, Bergson, s. 38

137

Bergson, adeta bilimsel bir dogma haline gelmi olan bu felsefi teoriden ayrlm ve hatta onu inkar etmi denilebilecek bir hkm vermektedir. nk fizyoloji bilimi btn ruh olaylarn beynin bir fonksiyonundan ibaret gryordu. Bergson ise beyni, d dnyadan gelen hareketleri sinirler vastasyla durduran, veya bedenin eitli blgelerine ileten bir telefon merkezi olarak gsterir. Grevini de maddenin hareketlerine yol veren, veya bu yolu kapayan, aldna hibir ey katmayan, sadece bir hareket merkezi olarak grr. 240 Ona gre beden, tasarmlar iin sadece bir seme aletidir. Zihinsel bir durumu dourmad gibi ona sebep de olamaz. 241 Bergson, bu noktada yine bilimsel gzlemlerin sonularna dayanarak, ruh ve bedenin paralellik gstermediini ifade eder. Ona gre, sinir sistemi, organik bir madde olmak itibariyle, dardaki maddi eylerin hareketleriyle ezilir, rselenir ve bunlar hcreleri vastasyla beyne ve buradan da eitli hareket organlarna iletmek yeteneine sahiptir. Fakat hayal ve hatra gibi maddi olmayan znel halleri yaratamaz. Madde evreninin bir paras olan beyinde, btn evrenin hayal ve hatralarn toplayp yanstabilecek bir yeti ve kuvvet tasarlamak parada btnn bulunabileceine inanmak olur. 242 Zira bunun en gzel rnei, beynin zedelenmesi veya hastalanmas durumunda, duran ve bozulan eyin yalnzca hareketler

240 241

Tun, M. S., Yaratc Tekamle nsz, s. XXIV Bergson, H., Matter and Memory, s. 153 242 Tun, M. ., Yaratc Tekamle nsz, s. XXV

138

olmasdr. Hatralar bu bozukluktan asla etkilenmezler. 243 Bergson, beynin insann yaam ve hareketleri zerindeki etkisine ve rolne eilince grlyor ki; beyin zedelenmeleri durumunda veya delilik olaylarnda kii gndelik hayatn gereklerini yerine getiremezken, ok rahat ve salkl bir ekilde en eski hatralarn eksiksiz anlatabiliyor ve tekrar onlarla neelenip,

hznlenebiliyor. Halbuki eer btn zihinsel ve tinsel fonksiyonlarmz beyin hayatmzn neticesi olmu olsayd; beyni zedelenen bir hastann veya bu sebepten delilik rahatszl geiren bir kimsenin hatralarn da kaybetmesi gerekecekti. Oysa yle olmamaktadr. 244 Buradan hareketle Bergson, zihin hayatnn beyin hayatna zde olmadn gstermekte, dolaysyla benliin, bilincin beden hayatn akn bir yn olduunu vurgulamaktadr. Bergsonun hafza anlay, ben ve bilin anlayn tamamlar. Ona gre; hafza sayesinde kendimizi akp giden zaman ierisinde sreklilii olan bir ben olarak alglarz. Gemi kiiliimizin ayrlmaz bir parasdr. O daima oradadr. Ani duygusal oklarla btn gemiine, hatralarna kavuan afazi ve amnezi hastalar bu duruma rnektir. 245 Hafza, gemii saklamaktr ama bir eyi hatrlamak, gemie dnmek ve geriye gitmek demek deildir. nk bilin hallerimiz srekli ileriye doru akmaktadr. Dolaysyla da bilin hallerinde de hafzada da tekrarlan, geriye dn yoktur. Bilin hallerinde asla geriye dn yoktur, nk daima

243 244

A. g. e., s. XXV Kolakowski, s. 41-42 Matter and Memory s. 79 245 Cariou, M., Bergson: the keyboards of forgetting, The New Bergson, s.109

139

byyerek gelecee akan bilin, kayna olan gemie asla dnmeyen bir nehri andrr. O halde imdideki ben, hatrlamak istedii olgular bilince getirmek iin gemie dnmeyecektir. Tersine gemi, ruhsal hayatmzda meydana getirdii tepelerin doal eimlerinden kayarak imdideki bene kendiliinden gelecektir.(...) Dolaysyla hatrlama, gemiin gerektike kendiliinden gelip, imdi ile kaynamasndan ibarettir. 246 Hafzann bu zellii otomatlamam zgr hafza iin geerlidir. zgr hafza, karakterden ibaret dinamik ve yaratc bir hafzadr. Daha dorusu Bergsonun dinamik ve realite halinde iddia ettii zgr hafza, karakterden baka bir ey deildir. Bu nedenle o, ruhun madde ile ilikisi sorununu madde ile beynin deil, madde ile hafza veya karakterin bir ilikisi gibi grr. Beyin, inorganik madde ile saf ruh olan hafza veya kiiliimiz arasndaki pratik uyumay seme aletidir. 247 Bir seme organ olan beyin uykuda almasna ara verdii iin zgr hafza bilince serbeste girerek ryalara sebep olur ve onlara ierik sunar. Bergsonda baka ada psikologlar gibi benlii ve kiilii tanmak iin ryalarn birinci dereceden bir bavuru kayna olduunu dnr. Ona gre ryalar incelemek ve dikkate almak bize asl benliimiz hakknda ok nemli ve deerli bilgiler verir. Uyank olduumuz zamanlarda dikkatimiz, hayata ve pratik kayglara ynelik olduundan, kendimizi dinlemeye ve farketmeye pek frsatmz olmaz. Ama uyku halinde, gndelik hayatn karmaas ve dikkatin darya dnk hassasiyeti benlie evrilir ve
246 247

Tun, M. ., Yaratc Tekamle nsz, s. XXVIII A. g. e. , s. XXVIII

140

asl ruh dnyamzda duyup hissettiimiz eyler, bilin altndan bilin dzeyine karlar. Bylece ryalar psikolojik birer veri haline gelirler. Bergson bunu; gndzleri btn dikkatimiz, d dnyaya ve hayata yneliktir. Halbuki uykuda can evimizdeyiz 248 diyerek zetliyor. Ksacas; doal uykularda d duyular izlenimlere kar asla kapanm deildir. Yalnz u farkla ki duyularn uyankken sahip olduklar aklk ve bilinlilik, uyku halinde mevcut ve mmkn deildir. Buna kar, uyankken duyulmayan bir ok znel izlenimler uykuda duyulurlar. nk uyanklk hayat ortak, toplumsal, nesnel bir hayattr. Uyku hayat ise kendi hayatmzn yani can evimizin dnyasdr. Dardaki eyler bizi yalnz uyankken uratrr; uykuda ise zellikle kendimizle urarz. 249 Bergson uyku ve rya olgularn inceleyerek benliimizin

derinliklerini tanmay amalamaktadr. O, rya konusunu incelerken, kendi psikolojisi ve zihin felsefesinin nemli unsurlarn oluturan bilin, bilinalt, hafza ve bunlarn birbirleriyle olan ilikilerini de belirliyor. Bylece insan btn ynleriyle, uykuda veya uyank, eylerken veya dinlenirken konu edinilmekte ve bu etkinlikleri srasnda hangi zihinsel srelerden gemekte olduu ve bunlarn birbirleriyle iliki, yardmlama ve dayanmas gibi sorunlar da dikkate alnarak incelenmektedir. Bu incelemeler, deiik bakmlardan, hep hafzann dinamik yapsn pekitirmekte, ayrca bilin yetisinin de hafzaya paralel olarak, kendi iersinde srekli bir devinim, olu
248 249

Bergson, H., Rya, s. 128 ve Bergson, H., Mind-Energy, s. 111 A. g. e. s. 128 ve A. g. e. , s. 112

141

ve canllk tadn gstermektedir. Bylece psikolojik hayatmzn kiiliimizin ve benliimizin temelinde olan ve tinsel btnlmz oluturan o ey ruh ise, daha ncede sylediimiz gibi, ruhun en belirgin zellii bilin ve hafza olgusunda yatmaktadr. nk her ikisinin de eylem ve etkinlii zamanda ve mekanda olup bitenleri akn bir yapya sahiptir. Bergson, hafza ve bilinci ruhun en derin katman olarak grerek, onlarn etkinliklerinin beden ve beyin hayatnn mekanik bir sonucu olamayacana dayanarak, ruhun bedensel hayatndan sonra da var olabilecei sonucuna varr. Bu anlay, ruhun bir tz olarak algland ve bedenden tamamen farkl ve ondan bamsz, kendi bana bir etkinlik olduunu syleyen kartezyen felsefenin tzsel ruh anlay deildir. Bergson, Descartesc dalist cevherci gre sapmadan, ruhun aknln savunur. Kartezyen anlamda ruhu ve maddeyi kendi balarna ve kendilerine yeter biimde ayr tzler olarak tasarlamamtr. Yalnzca hem maddenin ve hem de ruhun gerekliini onaylamtr ve bu noktada kendi tabiri ile frankly dualistic
250

yani samimi

bir dalisttir. Bergson iin beden de ruh gibi bir realitedir ve ruh, varln srdrmek ve ortaya koyup gerekletirmek iin bir bedene ihtiya duyar. Ancak ruh, beden deildir. Ruh, kendi zgrln yaamak ve kendisini gerekletirmek iin bedeni bir alet gibi kullanr. Ona gre bedenimiz sadece bir aksiyon aletidir. 251 O da bir tz deildir. Ruh ve beden, ya da ruh ve madde, biricik veya iki ayr ve eit tz olmadklarndan, Bergsonun klasik
250 251

Matthews, E., Twentieth Century French Philosophy, s. 27 ve Matter and Memory, s. 9 Cariou, M., A. g. e. s. 101

142

anlamda bir dalist olmadn syleyebiliyoruz. Ona gre madde; ne mstakil bir prensip, ne de bir cevherdir, ancak hayat hamlesine nispetle anlalr ve kendini ancak aksiyon tabirleriyle ifade eder. Hayat, kendini yapan bir aksiyondur, madde, bozan bir aksiyondur. Madde, hayatn tersine bir aktr. 252 u halde Bergson, madde ile ruhun veya beden ile ruhun ilikisinde ne maddeci ne idealist, ne de ruhu basit ve mkemmel bir cevher sayan eski bir spiritalist tir. Ona gre ruh, kendi kendini ksmen determanizm ve daha ok zgrlk erevesinde yava, yava yaratan ve daima iten da doru gerilme ve genileme eklinde dlamaya doru giden dinamik bir olu, gemiten imdiye ve imdiden gelecee giden kesiksiz ve geriye dnmez bir olu, yaratc bir evrimdir. 253 Ksaca ifade etmek gerekirse; bilin, kendini srekli yaratan bir etkinlik ise madde, srekli bozan ve eksilten bir etkinliktir. Bu nedenle ne bu madde, ne de bilin, kendi balarna kendilerini aklayamazlar. 254 Bergson, bilin ve madde arasndaki kartl daha iyi temellendirebilmek iin, bu iki ayr realiteyi evrensel - dinamik yaratc evrim sreci ierisindeki konumlaryla birlikte ele almay zorunlu buluyor. Bylece evrimin hedef, dorultu ve amac hakknda u belirlemeleri yapyor: Ben yeryzndeki hayatn btn evrimini hayat hamlesinin bir abas, rn gibi gryorum. Bu

252 253

Dwelshauers, G., A.g.e., s. 158 Tun, M. ., Yaratc Tekamle nsz, s. XXX 254 Bergson, H., uur ve Hayat s. 66 ve Mind Energy, s. 23

143

abann amac kendini olabildiince maddenin kulluundan kurtarmak ve sonu olarak kendi zgrln yaamaktr. Nitekim hayat hamlesi amacna hayvanlar silsilesinde ulaamaynca, maddeyi yaratc bir bilince eritirinceye kadar uram ve nihayet bu bilince, insanda, bedenlemi bir zgrlk olarak kavumutur. 255 Ona gre hayat hamlesi, hayatn kaynadr. Btn canllarn ortak sebebidir. Fakat, ancak insanda bilin varln aa karabilmitir. Hayat hamlesi Bergsonun deyimiyle, kendisine nceden bir eylem plan veya alm hatt belirlememi olmakla birlikte, yapt veya yapmak istedii ey maddeye zgrlk katabilmek ve kendisini maddenin esaretinden

kurtarabilmektir. yleyse hayat hamlesinin amac, kendini mmkn olduu kadar maddenin esaretinden kurtarmak ve zgrln yaamaktr. Bergsona gre hayatta zgrlk ile yaratmak e anlamldr. Hayat hamlesinin de en belirgin zellii srekli dinamik - evrimsel ve yaratc bir hareket olmasdr. Hayat hamlesi, maddenin iinden geerek yaratt bilinle, hem kendisini organikletirmi, hem de bu organizmay, maddeden yaplmasna ve determinizme tabi olmasna ramen kendi zgrl iin bir alet olarak kullanmay baarmtr. 256 Hayat hamlesi maddenin iinden geerek bilinci yaratm, ancak bu yaratma esnasnda maddilemi yani bedenlemitir. Bedeniyle determinizme ve maddenin yasalarna bal iken, maddeyi aan bilinciyle bedenine zgrce yn verebilmektedir. Bu durumda bilin, bedeni kendi zgrl iin bir alet
255 256

A. g. e. s. 66 ve A. g. e. s. 24 A. g. e. s. 67 ve A. g. e. s. 25

144

gibi kullanmaktadr. Bilincin, hayat hamlesinin geldii en son ve yetkin varlk olmas ve ayn zamanda bilin ile ruh arasnda grdmz yakn iliki dolaysyla, bilin-beden ilikisi, ruh-beden ilikisinin bir alt baln oluturmaktadr. Bergsonda bilin nedir sorusuna cevap verebilmek iin bilincin oluum srecinin, hayat hamlesinin yaratma sreciyle dorudan ilikili olduu gz nne alnmaldr. Ancak o zaman btn canl varlklarn organik birlii ve anlam ve hatta bu srecin bilin varln yaratarak kendisini zgrletirmesi aklanabilir. Zira ona gre hayat hamlesi bir yaratma mecburiyeti ve ayn zamanda zorunluluktan zgrle doru bir ykselitir. 257 Ancak Bergson, evrende zorunluluktan zgrle doru bir hareket olduunu sylerken, bunun nceden izilmi bir plann gereklemesi eklinde olduunu da sylemiyor. Onun ifade ettii ey; dinamik, evrimsel ve yaratc bir srecin varl ve bu srecin yaratc hamlelerle ilerlerken kendisini bir plana baml hissetmiyor oluudur. Bergson, hayat hamlesi kavramn incelerken ve irdelerken onun maddeden farkn ortaya koyuyor. Bylece hayat ve madde kartl ierisinde maddeyi ve ruhu incelemi oluyor. Bergson bu noktada, bu iki fenomenin ayn yntemle incelenemeyeceini ve anlalamayacan vurgular. Ona gre; madde ierisinde alan ve madde kanunlaryla kavramlar oluturan zeka, hayat fenomenini maddeye benzeterek anlamaya alr ve bylece hayata yabanclar. Bergsona gre zeka, madde ile ayn doada olduundan
257

Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s. XLVIII

145

maddeyi alglay, klasik felsefenin ve zellikle Kantn anlad gibi greli olmayp, mutlaktr. Yalnz bu mutlak bilginin snrl ve eksik olmas muhtemeldir. (...) Zekamzla maddi realiteler arasnda grelilik deil, uygunluk vardr. Zekann btn etkinlikleri maddenin realiteleriyle kurulmu ve onlar gibi ilemektedir. 258 Zekay biricik bilme yetisi olarak kabul eden felsefi grler sra ruhbeden ilikisi ve iletiimini incelemeye gelince fazla yorulmadan ve abalamadan paralelizm grne sapmaktadrlar. Zeka hayat ve ruhu, doas gerei anlayamadndan, bu konularla karlanca onlar anlayabildii eylere benzetmekte, deyim yerindeyse maddeye dntrmektir. Durum byle olunca da ruh ve hayat olgular kendi doalarndan koparlmakta ve bunlara yabanclalmaktadr. Bergsona gre; zeka, bal bana ne hayat, ne ruhu, ne yaratmay, ne oluu, ne sreyi ve hatta ne de evreni anlayabilir. Bunun iin yalnz zeka ve yalnz aklla manta dayanan bir felsefe, bu gnk bilimlerden fazla bir ey yapamaz. Felsefenin grevi bilimsel ve greli hakikatlere varmak olmayp da mutlak hakikatlere erimek ise bunu ya zekadan baka bir yetide aramak, veya felsefeden vazgemek lazmdr. 259 Bu noktada Bergsonun, maddeyi anlamak iin bir ara olan zekann yannda, hayat kavramak iin sezgiyi nerdiini biliyoruz. Ayn ekilde, nasl zeka ve kavramlar, genel metafizik dzeni kavramakta yetersiz kalyorsa, dnmenin kendisini veya kendine zg doasn kavramada da imgeler ve
258 259

A. g. e. s. XLI A. g. e. s. XLII

146

ideler yetersiz kalacaktr. nk bu imgeler ve ideler, dncemizin durak noktalar olup, dnce hareketinin ak ve devingen sreci deildir. yleyse dnme olgusunun gerek doasn kavramak iin onu, sadece imgeler ve idelerden oluan, sabit durak noktalar bulunan bir ey gibi tasarlamamal ve ayrca zekann olu ve yaratmadan koparp kavramsallatrd varlk dzeniyle de kartrmamaldr. Dnme, insan ruhunun zgn bir srecidir ve bu sre dorudan evrensel- yaratc- dinamik- evrimsel srele ilikilidir. Asl dnme bu srele btnleerek, ruhun btn yetilerini devreye sokarak mmkn olmaktadr. Bergsonun kendi ifadesi ile; gerek dnme, hayatn daimi olan oluunun bir bilincidir. 260 Dolaysyla ide ile dnme ayn ey deildir. de veya dnce canl dnme hareketinin ancak duraklardr.
261

Paralanma kabul etmez bir hareket olan dnmenin, yapma bir takm para ve unsurlarla kurulmas mmkn deildir. 262 Gelinen bu noktada Bergson felsefesinin btn gznne alndnda kendi iinde bir btnlk tad sylenebilir. yle ki; Bergson en bata realiteyi, madde ve ruh / hayat olmak zere ikiye ayrm ve bu realitelerin bilgisinin ve bilme ynteminin en az iki olduunu ifade etmitir. Maddi evreni, kavramlarla ve duraan bir biimde zeka ile bilebilceimizi sylerken, hayat ve ruh evreninde bu kavramlarn ve zekann yaklamnn yeterli olamayacan vurgular. Zaten ona gre zeka; ruhu, hayat ve yaratmay anlamak ve bilmek iin kurgulanmadndan,

260 261

Bergs. H., Ruh ve Beden, s. 89 ve Mind Energy, s. 55 A. g. e. s. 89 ve A. g. e. s. 55 262 A. g. e. s. 89 ve A. g. e. s. 55

147

bunlar bilmeye kalksa bile, kendilerine zg doalarn bozarak, paralara ayrarak, donuk, statik hale sokarak tamamen bunlara yabanclar. Bu durum zekann kavramlarla ilemek, almak iin ve ayn zamanda sre ve yaratma sreci dndaki durumlar kavramak iin yaplm olmasndandr. Bergsona gre dnme de duran bir ey olmadndan, hayatn, oluun, yaratmann btnyle paralellik gsterir. Dolaysyla da sadece kavramlar ve idelerle aklanamaz; yaratc dinamik ruhsal / zihinsel srelerin tamamn kapsar. yle ise btn ruhumuz ve ruhsal yetilerimizle bir btn olarak dnrz, ideler ve kavramlar da bu dnmelerin durak noktalarn oluturur demek mmkndr. Bergsona gre; dnmekte olan bir beynin iine girip de orada olan eyleri seyretmek mmkn olsayd greceimiz ey; dnme ve ruhun kendisi deil, ancak dnmeye elik eden ve bunu dlatrmaya yarayan bir takm telaffuz hareketleri olacaktr. 263 Bu aamada Bergson, beyin ve dnce arasndaki ilikinin daha basit ve somut bir biimde kavranabilmesi iin senfoni rnei olarak adlandrabileceimiz bir benzetme kullanlr. Buna gre; beyin bir pandomima organ; evet sadece bir pandomima aletidir. Bu aletin grevi, hem i hem de d hayatn pandomimasn oynamaktadr. Bir orkestra efinin elindeki sopann hareketleri ile, alnan senfoni arasndaki ilikiler ne ise, beyinsel faaliyet ile zihinsel faaliyet arasndaki iliki de ayn eydir. Senfoni kendisini paralara ayran sopann hareketlerinden ok daha
263

A. g. e. s. 91 ve A. g. e. s. 58

148

zengin ve takndr. Ruhsal hayatta beyinsel hayata oranla tpk byledir. 264 Bergsonun bu benzetmeden karlmasn istedii sonu udur; sadece orkestray idare eden efin elindeki ubuu izleyerek senfoniyi dinlemi ve zmsemi olamadmz gibi, yine sadece beyin hayatn izleyerek ve gzlemleyerek de ruh hayat hakknda fazla bir ey anlayabilmi olamayacaz. Zira burada da elde edeceklerimiz, gerek bir senfoniyi dinlemek yerine, sessiz padomimi ile yetinmeye benzeyecektir. Ksacas Bergsona gre; beyin ne dnme, ne duyma (feeling) ne de bilin ve alg organdr. Beynin asl grevi gerek bilin, gerek duygu ve gerek dnmeyi gerek hayata kar gergin ve eilimli bulundurmak ve sonuta etkili eylemler salamaktr. 265 Bu dncelerini; beyin, hayata dikkat organdr 266 diyerek zetlemektedir. Ona gre ayrca beyin, hafza yerine de geemez. Ya da hafza beynin bir fonksiyonu olamaz. yle olsa idi hafza, bedensel srelerin emrinde ve kapsamnda olurdu. Yok eer beynin bir blgesine yerlemiyor ve beyinsel srelerle aklanp tketilemiyorsa, bedensel ve beyinsel olan akn bir yaps olduunu kabul etmek gerekecektir. Bu noktadan hareketle, beyinsel srelerle aklanmaya ve tketilmeye allan aphasie, sz yitimi, rahatszlnn gerekten bu ekilde aklanabilir olup olmadn inceliyor. nk ruhsal yetilerin beyinde belirli yer ve merkezleri olduuna dair varolan iddialardan deneyimsel olarak umut

264 265

A. g. e. s. 91 ve A. g. e. s. 58 A. g. e. s. 91-92 ve A. g. e. s. 59 266 A. g. e. s. 92 ve A. g. e. s. 59

149

verici olan yalnz hafza, zellikle kelime hafzasdr. Zaten yarg, akl yrtme vb. btn ruhsal yetilerimizden hibirisinin beyinde maddi ve belirli hareketlere karlk gelen izleri olduunu varsaydracak bilimsel en ufak bir delil bile yoktur. Yalnz kelime hafzas hastalklarnn (aphasie, sz yitimi) baz beyin kvrmlarnn berelerine karlk geldiinin grlmesi zerine bundan karm yoluyla, hafza sadece beynin bir fonksiyonudur zannedildi, yani beynin kabuu bir fotoraf kliesi veya gramafon pla gibi tahmin edildi ve kelimelerin hatralar ister iitsel, ister grsel, ister hareketli olsun bu klie ve plaklara ileniyor denildi. Halbuki beyin rahatszlklar (yaralanmalar) ile hafza hastalklar arasnda tam bir rtme ve paralellik olduu yanlsamasn veren bu olgular yakndan inceleyiniz, greceksiniz ki bunlar ancak hafza sorunlarna indirgeniyor, ve bu genel sorundan hemen afazinin

yerletirilmesine geiliyor ki ite yalnz bu biim bir yerletirme paralelizm kuram iin szde, deneyimsel delillere dayal bir kaynak oluturuyor. 267 Bergson, eitli eserlerinde ve konferanslarnda bu soruna ska yer vererek zellikle beynin hafzann ilevlerini yerine getirebilecek bir organ olmadn ve olamayacan bildiriyor. eitli afazi olaylar daha derinden incelenince hatralarn beyinde kaznm fotoraf klieleri veya gramafon plaklarna benzetilmesinin olanakszl aka grnr. Bana sorarsanz gemiin hatralarn saklayan beyin deildir 268 diyor. Ona gre; beynin grevi, domakta olan hareket ve durumlar iinden ruhun gerek duyduu hatraya
267 268

Bergson, H., Dirilerin Hayaletleri, s. 113 ve Phantasm of the Living Mind- Energy, s. 89-90 A. g. e. s. 113 ve A. g. e. s. 90

150

ereveye olabilecek bir hareketi bedene verdirmekten ibarettir. Bu ereve ortaya knca hatra kendiliinden gelerek erevesini doldurur. u halde beyin, hatralarn erevelerini hazrlarsa da hatralarn kendisini

salayamaz. 269 Bergson, hatrlama olgusu iin geerli olan durumun, dnme iin de geerli olduunu savunur. Dnmenin, dier fonksiyonlar incelenince bu olaylarn da gsterecei ilk varsaym, zihinsel hayat ile beyin hayat arasnda olduu gibi dnmede dahi beynin grevi ruhun dnd veya durumlar ve gereklerin dnmeye davet ettii eylerin sadece durum ve hareketlerini organizmaya yaptrmaktan ibaret gibi grnmektedir 270 diyor. Bu aamada, Bergsonun beyin iin kulland pandomim aleti benzetmesini hatrlamak, konuyu daha rahat anlamamza imkan sunacaktr. Daha nce de ifade ettiimiz gibi; bir orkestra efi nasl mziin kendisi deil ise ve mziin ancak durum ve hareketlerle ifade olunabilen iskeletini iziyor ise, beyin de ruhun yalnz devinimsel ifadelerini izer. Bunun iin ruhun yksek etkinliklerini beynin kabuu iinde grmek olanakl deildir. Ona gre beyin, zihinsel hayatn yalnz pandomimasn gsterebilir. 271 Fakat Bergson, hemen bu yargnn ardndan, beyne hakszlk etmemek iin u aklamay yapyor: Bu szlerimden beynin oynad pandomimay kk grdm zannedilmesin. Tam tersine bu rol, ok nemlidir. nk gerekliklerle, durum ve gerekliliklerin istedii eylemlere uyum gstermemiz ancak bu

269 270

A. g. e. s. 114 ve A. g. e. s. 91 A. g. e. s. 114 ve A. g. e. s. 91 271 A. g. e. s. 115 ve A. g. e. s. 92

151

sayededir. Bilin, beynin bir ilevi deil ise de, onu iinde yaadmz dnyaya balayp tutan, ancak beyindir. 272 u halde, beyin, bilinle zde olmamakla beraber, bilincin doup yeerebilmesi iin gerekli olan temel organ durumundadr diyebiliriz. Ama yine de vurgulamak gerekir ki; ona gre, bilin veya ruhun, bir beyne bal olduu (beyinle ilikide olduu) itiraz gtrmemekle beraber, bu ballktan, beynin btn bilin ayrntlarn barndrd veya bilincin bir beyin ilevinden baka bir ey olmad yargs karlamaz. 273 Bu noktada tekrar Bergsonun hafza teorisini hatrlayalm. Zira bilin-beyin ilikisinde Bergson, hafzann beyin ile zde olmadn vurgulayarak teorisini destekler. Ona gre, hafza ierikleri beyinde kaznm belirsiz izler olarak anlalamaz. Hafza, btn gemiimizi olduu gibi saklayan bir (realite) gerekliktir. Bu gereklik gndelik hayatta ou zaman gizil ve bilinsiz bir durumdadr. nk dnr olmaktan nce hareket eden pratik bir varlk olduumuz ve daima gelecee, ileriye baktmz iin her an hafzamza bavurmak zorunda deiliz. 274 leriye dnk eylemlerimizi ynlendirmek ve ynetmek iin seici bir ben imiz ve onun emrinde bir beynimiz vardr. Bu ben gndelik hayatn alkanlklara dayal, otomatik hareketlerini gerekletirmek iin alr ve bu ilevinde ona otomat hafza yardmc olur. Tekrarlanan bu hareketlerin

272 273

A. g. e. s. 115 ve A. g. e. s. 93 Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 81-82 ve Mind Energy, s. 46 274 Tun, M. ., Yaratc Tekamle nsz, s. XXVII

152

otomatik hareketlermicesine kolay ve dzenli olmalar daha nceden otomat hafzaya alnm ve korunmu olmalar yzndendir. Ama asl hafza, bu otomat hafza deildir. Asl hafza yaratc ve zgr olduumuz anlarda devreye girer. Bergsonun, asl hafza olarak adlandrd yaratc ve zgr hafzay M.. Tun, yle betimler: bu hafza gizil olarak her zaman vardr. Fakat bilince fiilen mdahalesi ancak gerekli anlarda olur, baka zamanlarda bilin tarafndan kullanlmayp, kendi kendine olu halinde gizli bir hayat yaar. hayat, dnce zevki, yaratma eilimi olmayanlar iin bu hafza bir yktr. Byleleri olabildiince mazisiz ve mekanik yaamak isterler. Hele srf pratik ve grenek hayatyla yorulmu olanlar bu hafzalarn kullanmaya, kullanmaya bsbtn kreltmilerdir. 275 Bergson iin dinamik, yaratc ve zgr hafza bilincin, benliin ve kiiliin esasn oluturmaktadr. Hafzay da beyinden ve ilevinden ayrdna gre; zihinsel, tinsel hayatn beyin ve beden hayatn akn olduunu tekrar belirlemi oluyoruz. zetle; zihin hayat beynin eseri deildir: bunun arkasnda gizil olarak varolan ve iten da doru kmaya hazr, etkinliinde zgr ve frsatlar gzeten bir hafza vardr. Beyin olaylarndan akn ve takn olan da ite bu hafzadr. O halde ruh ile beyin arasndaki

275

A. g. e. s. XXVII

153

eitlik ancak duyusal tepkilerde olabilir. nk beyin, tepkiler dndaki yksek, kark, derin zihin hayatn ne ierebilir, ne de dourabilir. 276 Bu noktada diyebiliriz ki, Bergson, ruh ile beyni zde sayan btn retilerden ayrlr. Ona gre beyin ne dnce, ne duygu, ne de bilin organdr. Beynin grevi btn bunlarn gereklik (realite) dnyasyla ilikide bulunmasna hizmet eden, imdinin zorunluluklarna uymaya arac olan bir alettir. Beyin, insan iinde bulunduu durumun gereklerini yerine getirmeye ynlendiren ve bu gerekler dorultusunda eylemlere ortam hazrlayan bir organdr. 277 Zihin ve madde arasndaki, bilin ve beyin arasndaki bant o kadar yakndr ki bir ok insan bilinci beyinle; ruhu da madde ile eitleme hatasna dmtr.
278

Oysa Bergsona gre; bilin ile madde birbirlerinden esasen

farkl ve hatta kart iki varolu ekli olduklarndan birbirleriyle tamamen kaynaamayarak yle byle yaamaktadrlar. nk madde bir zorunluluk ise bilin, bir zgrlktr. Birbirlerine kart olan bu iki eyi bartrmann yolunu bulan hayattr.
279

Bergson hayat olgusuna bamsz bir realite olmak ve

baka hibir eyle aklanamamak gibi zellikler yklyor. Bylece hayat, maddeyle mcadele ierisinde olan, organik bir varlk statsn temsil ediyor. Bunu iddia etmek, felsefi deyimle vitalist bir bak asna yerlemek ve onu benimsemek demektir. Ona gre hayat maddeye, biyoloji de fizie
276 277

A.g.e. s. XXX A.g.e. s.XXX 278 Chevaler, Jacques, Henri Bergson, s.166 279 Bergson, H., uur ve Hayat, s.63 ve Mind-Energy, s.17

154

indirgenemez. 280 Hayat canl varl meydana getirirken en tam ve yetkin varla insanda ulamtr. nk bilin ancak insanda en olgun dzeydedir. Bilin-beden ilikisinde Bergson, bilinci daima bedensel srelerle

tketilemeyen ve bu srelerle sonuna kadar ifade edilemeyen olarak tanmlad gibi, hayat da maddi srelerle tketilemeyen ve ondan ayr, kendi bana bir realite olarak belirliyor. Biyolojik hayatta, hayatn maddeye stnlne inanan ve bunu savunan Bergson, psikolojik hayatta da ruhun bedene ve bedenin tabi olduu maddi srelere stnln dile getirmektedir. Bu noktada, Bergson felsefesine vitalist- spiritalist sfatnn neden yaktrldn da anlamaktayz. Zira ona gre Ruh ve Hayat en az madde kadar gerek bir realitedir. nsan varl ve varoluu; bilin, ruh veya hafza yetilerinden yoksun olarak tanmlanamaz ve eksik kalr. u halde diyebiliriz ki; Bergson insan realitesini tanmak iin ruhbeden unsurlarn incelemek, anlamak ve tanmak gerektiini dnr. Ona gre insan tanmak, onu beden ve ruh varl olarak incelemekle mmkn olur. Bergson bedeni bir realite olarak tanr ancak ruh hayatn incelediinde onun beden hayatn aan veya ona akn olan yann da grr. O, ruh hayat beden hayatn aar derken beden varln inkar etmez, bedenin konumunu tespit etmi, ilevini belirlemi olur. nk ruh ve ruhun eylem ve rnlerinde maddeyi aan ynler bulunmakta ama madde, madde ile snrl
280

Lacey, A. R., Bergson, s. 177

155

kalmaktadr.Yani ruh madde ile belirlenememekte, srekli onu amaktadr. Bergsonun bu konuyu irdelerken, ruh hayatnn, bizim maddi yanmz olan beyin hayatna akn olduunu ifade ettiini daha ncede belirtmitik. Bergson bu konuyu daha net aklayabilmek iin konuyu, ruh hastalklar ile beyin rahatszlklar arasndaki iliki erevesinde bir kez daha ele alr. Bu aamada olabildiince somut rnekler kullandn gryoruz. Burada inceledii temel problem udur; ruh hastalklar, fizyolojik rahatszlklara indirgenebilir mi? Ona gre; herkes zehirli eylerin bilinci bozduundan ve zellikle beyin hastalklarnn zihinsel hayat zerine olan etkisinden sz edip durur. Fakat bu gibi durumlarda bozulan ey ruhun kendisi mi, yoksa daha ok ruhun d dnyadaki nesneler ile karlamasnn mekanizmas mdr diye phe edip, problemi kurcalayan olmamtr. Nitekim delilerin samalar mantk ve muhakeme (akl yrtme) eksikliinin sonucu olmaktan ok syledii eylerin duruma ve konuma uymamasdr.
281

Bergson, mantksal ve aklsal dnme

yetisinin baz delilik durumlarnda tamamen kaybolmak yerine ar derecede n plana kabileceini de sylyor. Mesela; ldrlme korkusu (persecution mania) ile yaayan delilerden hangisini dinleyecek olursanz bunlarda mantkszlk deil, tersine fazla manta dknlk bulacaksnz. Balca kusurlar yanl akl yrtmek veya samalamak deil, belki rya gren bir kimse gibi (realitelerin) gerekliklerin iinde gerekliklerden kopuk ve onlarn

281

Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 92 ve Mind Energy, s. 59

156

dndaym gibi akl yrtmeleridir 282 Bergson, delilerin pek ala mantki dnebildikleri halde d dnyaya kar dengelerinin bozulduunu, eyleri gerekliinin dnda hatta gereklie aykr grmekten kurtulamadklarn283 syler. Delilik rneini vermekle Bergson, ruh ve beden hayatnn ilikisiz olduunu gstermek abasnda deildir. O bu rnekle delilik olaylarnda zorunlu olarak aklsal ve mantksal dnebilme yetilerinin kaybolmadn gstermek istemektedir. Yani beyinde bir hasar olsa bile mantksal dnebilme yetisi ve hatta hafza zarar grmeyebiliyor. Bu da onlarn beyine zde olmadn gsteriyor. Eer yle olsa idi, beyin hasaryla birlikte hatralarn da tamamen veya ksmen hasara uram olmalar gerekirdi. Bergson, bu olaylar inceledikten sonra, beynin hatralar saklayan bir organ olmayp, onlarn hatrlanmasna yardmc olan bir organ olduunu sylyor. yle ki; hafza hastalklarnn gsterdii olgulara baklrsa, beynin hatralar korumaya deil, hatrlatmaya yarayan bir organ olduu anlalr. Nitekim afaziye uram bir hastann haline dikkat etseniz grrsnz ki, onda istedii kelimenin etrafnda dnp dolat halde dokunulmas gereken belirli bir noktaya parman koyabilecek bir kuvvete sahip olmayan ve bu sebeple istediini hatrlayamadn hissettiren bir adamn hali vardr. Her yerde olduu gibi kuvvetin d belirtisi istenilen eye gvenilir bir biimde ulaabilmektir. Afazi hastasnda kaybolan hatra olmayp, hatray kesin ve gvenilir bir biimde belirleyebilecek olan kuvvet ve direncin kaybolmasdr.
282 283

A.g.e. s. 92 ve A.g.e. s. 59 Bergson, H., Dirilerin Hayaletleri, s. 115 ve Mind Energy, s.93

157

iddetlice bir uyaran, kuvvetli bir heyecan, bu kuvveti bir an iin olsun iade edince hasta, istedii kelimeyi pekala hatrlayabiliyor.() yleyse burada zayflayan beyin makinesinin salamakla ykml olduu duruma uyum yetenei ve zellikle hatray bilinli bir hale getirmek gc ve kuvvetidir. 284 Bergsona gre hatralarn beyinde depolanmyor olmas, hatrlama olaynda beynin ilevsiz olmas anlamna gelmemektedir. Salkl bir zihin ve hafza yaants iin salkl bir beyin ve beden hayat gereklidir. Ancak onun nemle vurgulamak istedii ey; beyin hayatnn ruhsal hayat ve etkinlikler iin yardmc ve destekleyici bir organ olduu ama ruhsal hayat ve yetilerin yerine geemeyeceidir. Beyin ve ruh hayat veya Bergsonun deyimiyle beyin ve hafza ilikisi, afazi rahatszl rnei zerinde ok rahat

incelenebilmektedir. Afazi hastalarnda, gemi hatralarn bilinli hale getirilmesi ve canlandrlmas sorunu yaanmaktadr. Bunlarda zayflayan ey; hatralarn kendisi olmaktan ok, hatralarn bilin dzeyine kmasn ve canlanmasn salayacak olan beyin gc ve etkinliidir. Beynin bu konudaki yardm katlmadka herhangi bir hatray bilinlendirmek mmkn deildir. te afazi hastalarnda zayflayan ey beynin bu yardmc gcdr. Dolaysyla beyinde hafza hcreleri denilen merkezlerin bozukluu afaziyi dourmuyor; olsa olsa hatralarn gizil durumdan etkin duruma gemesini salayacak hareketleri bozuyor. 285 Bergson, afazi rahatszln incelemesinin ardndan

284 285

A.g.e. s. 96 ve A.g.e. s. 65 A.g.e. s. 96 ve A.g.e. s. 65

158

nceden de bildirmi olduu u sonuca ulayor: Beyinsel etkinlik denilen ey, zihinsel etkinliin edeeri olmayp, ancak bir pandomimasdr. 286 Beynin, bir hatrlama organ olmad ve hatralara ev sahiplii yapmad anlalnca, hatralarn nerede ve nasl korunduu sorusu yeniden gndeme gelmektedir. Hatralar beyinde sakl deilse o halde

nerededirler? 287 Bergsona gre soruyu byle sormak bir anlamda eski alkanlklar devam ettirmek yani hatralara fiziksel bir mekan tasarlamak demektir. Oysa artk beynin belli blgelerinde belli hatralarn depo edilip sakland varsaym terk edilmelidir. nk ona gre biz artk bedenden sz etmiyoruz ki <<nerede>> diye sormann bir anlam olsun. Hatralar fotoraf klieleri gibi tasarland zaman <<nerededirler>> diye sorulabilir. nk maddi klielerin saklanmas iin maddi bir kasaya elbette gerek vardr. Halbuki gzle grlemeyen ve elle tutulamayan bir tr hafza iddia edilince, bunlarn maddi bir zarfa ihtiyalar olmayaca apaktr. Ayrca maddi olmayan bir eyin korunmas nasl olabilir? 288 Hatralarn maddi veya cisimsel varlklar gibi tasarlanp, beden ierisinde bir yere yerletirilmeleri Bergsona gre olgularla da elimektedir. Mekansal olmayan varlklarn yerlemek iin bir (yere) mekana ihtiyalar yoktur. Ancak zorunlu olarak hatralarn nerede bulunduu sorusuna bir cevap vermek gerekirse o, yle sylemektedir: Bir zarf, yani bir kasa istenmekte mutlaka srar edilecekse bu,

286 287

A.g.e. s. 98 ve A.g.e. s. 68 A.g.e. s. 98 ve A.g.e. s. 68 288 A.g.e. s. 98 ve A.g.e. s. 68

159

ancak mecazi bir anlamda kabul olunarak denebilir ki; hatralarn kasas ruhtur; yani hatralar ruhta sakldr. 289 Acaba Bergson hatralara yer gstermek zorunda kaldnda, ruhu iaret etmekle, deneyim sahasnn dna m km oluyor diye sorulacak olursa, Bergsonun u cevabyla karlalyor: Bunu sylemekle ne bir varsaym, ne de gizemli ruhsal bir kimlik yaratmak istemiyor; tersine yine deneyim sahasnda kalmak istiyorum. nk bilin kadar gerek ve dorudan bilinen bir hakikat yoktur; zaten insan ruhu bilincin kendisidir; bilin ise her eyden nce hafza demektir. 290 Grlyor ki Bergson bilin ve beyin durumlar arasnda edeerlik veya paralellik kurulmasna kar karken, ruh, bilin ve hafza arasnda sk bir ba ve yaknlk hatta zaman zaman zdelik kurmaktadr. yle ki o; gemi ile imdi arasnda ayrc bir snr izilemeyeceine inanmaktadr. yleyse, yine ona gre, hafza ile bilin arasnda da ayrc bir snr gsterilemez. Bunun iin bilincin nerede bitip hafzann nerede baladnn belirlenmesi olanakl deildir. 291 Bergson, ruh ve hayat arasnda da sk bir iliki grr. ruh ve hayat, mtemadiyen maddenin dar boyutlarn am ve genilemek isteyen bir kuvvet olmutur. () Hayatta ve ruhta atlmak ve genilemek kudreti mevcut

289 290

A.g.e. s. 98 ve A.g.e. s. 68 A.g.e. s. 98 ve A.g.e. s. 68 291 A.g.e. s. 99 ve A.g.e. s. 69

160

olduu iin hayat, kendi zarf olan maddeyi daima mkemmelletirmi, daha elverili bir hale koymutur. 292 Bunlardan hareketle diyebiliriz ki; Bergsona gre ruh ve beden iki ayr tz gibi alglanp, deerlendirilmekten kmtr. Bu, felsefi antropoloji ve ahlak felsefesi asndan da yeni bir insan kavrayna ynelmeyi beraberinde getirir. Artk insan ne bedeni iin ruhunu yadsmak zorundadr ne de ruhu iin bedenini. Yine bedeniyle ortaya koyduu ura ve yaratlarn ruhsal ynnn yaratlarna tercih etmek durumunda olmad gibi, ruhsal yarat ve baarlarn da bedenininkilere tercih etmek durumunda deildir. Artk insan varl ve varoluu ne sadece maddi bir mekanizma veya sreler btn olarak alglanabilir ve ne de saf ruhsal bir varlk olarak. Ayrca artk bu varln, Descartesn birbirleriyle iletiim ve ilikisi sorunlu iki ayr tz gibi alglanmas da sz konusu olamaz. Bylece insan; genel metafizik planda, yaratcdinamik-evrimsel-sre ierisinde madde ve mana, zihin ve beden veya ruh ve beden birliktelii, btnl olarak bir var olu biimi olarak karmzdadr. Gilbert Rylenin Descartesn dualist anlayn eletirmek iin kulland Makinedeki Hayalet
293

benzetmesini dn alp kullanacak

olursak, artk karmzda <<makine>> (beden) ve onunla hibir bant ve ilikisi olmadan kendisine yeter bir varolua sahip olan <<hayalet>> (ruh) diye iki ayr varolu biimi (veya tz) olmayp, ruhun ve bedenin hedeflerine ulamak iin birlikte bir varolua yneldikleri ortaklk sz konusudur.
292 293

lken, H. Ziya, Felsefe Dersleri, Bilgi ve Vcud Nazariyeleri, s. 140 Ryle, Gilbert, Zihin Felsefesi, s. 33

161

Bergson iin ben veya benlik bedenli bir varolu ierisinde, zaman ve mekan ierisinde meydana gelir. Ve bu benlik olumak iin beden iinde bir varolua gereksinim duyar. Benliin bedensiz bir varolu formunda olumas veya ondan bamsz olmas sz konusu deildir. Ancak sonular ve armlar itibariyle Bergsonda ruh-beden ilikisi problematii, metafizii yok saymaz. Ruh- beden ilikisi sorunsalnn zorunlu olarak ulaaca snr; ruhun lmsz bir yap olarak belirlenip belirlenemeyecei, bedensel varoluu akn veya onun tesinde bir varolua sahip olup olamayaca noktasna dayanmaktadr. Bergsonun bu sorunu incelerken nerdii ve incelenmesini istedii ey; ruhun bedensel ve beyinsel srelerle tanmlanabilip

tanmlanamad

ve yine ayn ekilde ruhun insan varlnn btnsellii

ierisinde oynad rol ve yklendii ilevlerin bedenin ve beynin ilevleri ierisinde tketilebilir olup olmad hususudur. 294 Bergson ruhun esasn bilin ve benliin, ve onlarn esasn da hafzann oluturduu kansndadr. Ruh hakknda savunduu tezin esas da budur. Buradan hareketle diyebiliriz ki; ruhun varoluu bedensel varoluu zamanda ve mekanda amaktadr. Bu fikri grebilmek iin onun hafza anlayn hatrlamak yeterlidir. Zira ona gre hafza ve beyin yani hafza ve beden ilikisi gz nne alndnda; hafzann beyinsel ve bedensel bir varoluu bulunmad yani hatralarn beyinde saklanmad gerei karmzdadr. Dolaysyla hatralar beyinde deil btn ruhumuzda saklanyor
294

Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 101 ve Mind - Energy, s. 73

162

ve onunla ortak bir varolu sergiliyor demektir. Durum byle olunca, yani hafzann beyin hayatndan destek grmekle birlikte, onunla ayn ey olmad ve daha ak sylemek gerekirse organik bir yapsnn bulunmad gerei karsnda, bedensel varoluun dalmasyla, hafza ve benlik temelli ruhsal varoluun dalp son bulmasna gerek kalmamaktadr. 295 Bergson ruhun lmszlne ve lmden sonra varoluuna devam edebileceine ilikin tezini kuvvetlendirmek iin problemi tersinden tekrar formle ederek, ruh, bilin ve beynin zde kabul edilmesi durumunda yle bir sonula kar karya kalacamz savunuyor: Ortada etkinlik halinde bulunan bir beyin ile duyan, dnen ve isteyen bir bilin olduktan sonra eer beyinsel etkinlik btn bilince karlk geliyor ve beyinsel olaylarla ruhsal olaylar arasnda tam bir edeerlik (zdelik) bulunuyorsa bilin beyne tabi olacak (uyacak) ve beyin yok olunca ruh da snecek, yani lm her eyin sonu olacaktr. 296 Oysa ona gre beyinsel srelerle ruhsal srelerin zdelii gsterilememitir ve bu noktaya dayanarak metafizik teoriler oluturanlarn ilk nce bu varsaylan zdelii kantlamalar gerekmektedir. nk lm yznden bilincin de sneceine bizi inandracak biricik delil lmle beraber bilincin de dalmasdr. Halbuki bu delil bilin olaylarnn beden olaylarna tamamiyle bal ve edeer olduunun kantlanmasndan sonra geerli olabilir. 297 Halbuki ona gre ruhsal hayat, beyinsel hayat amakta ve beyin

295 296

A.g.e. s. 101 ve A.g.e. s. 73 A.g.e. s. 101 ve A.g.e. s. 72-73 297 A.g.e. s. 101 ve A.g.e. s. 73

163

bilinte geen eylerin ancak bir paracn harekete dntrmeye yarayan bir alet olarak kalmaktadr. 298

298

A.g.e. s. 101 ve A.g.e. s. 73

164

NC BLM

165

III-A. BERGSON FELSEFESNDE RUH-BEDEN LKS PROBLEMATNN YER

Ruh-beden ilikisi problematiinin Bergson felsefesinin geneli ve btn ierisinde nereye konumlandn anlamak iin bu felsefenin temel kavram ve problemlerinin tannmas gerekmektedir. Bergsonun kavramlar ise genellikle karmza dieri ile anlamlanan dualiteler olarak kmaktadr. Zaman ve sre, i ve d, madde ve hayat, sezgi ve zeka, nitelik ve nicelik, ak ve kapal, ruh ve beden gibi. Bergsona gre gereklik, akl ve zekann btn metafizik dorularn elde edebilecei, anlayp, kavrayp ifade edebilecei bir yapda deildir. nk akl ve zeka yaplar ve oluumlar gerei zamanla, olula ve yaratmayla balants kesilmi, donmu, katlam madde zerinde almaya ve hkm vermeye yetkindir, bu nedenle de gerekliin snrl bir ksmn bilir. nk Bergsona gre madde, gerekliin btn deildir. Gereklik, donmu, katlam, olu ve yaratma ile balar kopmu maddeden ibaret deildir. Onun yannda, ileyi ve yasalar ondan (maddeden) tamamen farkl olan ruh ve hayat alan vardr. Ruh ve hayat alannn z ve esas; olu, yaratma, yenilik, tazelik ve bir an dier bir anndan karsanamayacak canllk ve devinim ierisinde olmaktr. 299 Bu nedenle de, gerekliin maddi yn,
299

Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s.XXXV

166

nedensellik ve belirlenimcilik esaslarna gre deerlendirilebiliyorken, ruh ve hayat olaylarndan meydana gelen ikinci ynnde nedensellik bir yere kadar, belirlenimcilik ise ok daha zayf bir biimde geerli olabilmektedir. Bergsonun, ruh ve hayat alann zgrln yaand yer olarak grmesinin sebebi de burada yatmaktadr. 300 Bergsona gre, ruh ve hayat olaylarnda tekrarlan ve geriye dn yoktur. Dolaysyla bu olaylar mekanik ilkelerle aklamak ve imdiki duruma bakarak ileride neler olacan kestirmek, ngrde bulunmak olanakl deildir. Bunlar realitenin/gerekliin ancak maddi ksmnda geerli olan yaklamlar olabilir, ruh ve hayat olaylarnda deil. Bu nedenle Bergson, bu ikinci alann incelenmesi iin yeni bir yntem teklif eder: Sezgi. Sezgi, olmu olan deil, olmak zere olan kavrar ona gre. Sezgi, igdnn zeka ile kaynamasndan meydana gelmitir. Bergson buna, kendisi zerinde bilin sahibi olan igd der. 301 u halde Bergson, gereklii elde etmek iin birbirinden tamamen farkl iki yntem kurgulamaktadr denilebilir. Madde evrenini, akl ve zeka; paralayarak, dondurarak incelerken, yaratma, olu, sre gibi dinamik olgularn bilgisini sezgi verebilir. Sezgi ile kavramaya altmz btne hayat der Bergson. Ve ona gre hayat, zekay aar. 302

Chevalier, J., Henri Bergson, s. 161 Bergson, H., Yaratc Tekaml, s. 231 302 A.g.e., s. 69
301

300

167

u halde, Bergsona gre; gerekliin iki ayr yn vardr, iki ayr gereklik ve bunlar bilmek iin iki ayr yntem bulunmaktadr diyebiliriz. Hayat ve madde alannda grd bu ikilik ise bunlardan birincisinin sre iinde dierinin ise zamanda var olmasndan kaynaklanmaktadr. Ona gre; saf sre, imdiki hal ile nceki haller arasnda bir ayrlk yapmakszn kendini serbeste yaamaya brakt zamanlarda bilin hallerimizin ald bir sreklilik eklidir. 303 Ayrca ona gre; gerek sre, bilincin alglad sre () sadece nitelikler arasnda sralanmak ister, nk hibir zaman nicelik deildir. 304 Bergson, nicelik ve nitelik arasnda grd ayrma dayal ve buna paralel olarak benlik te de bir ayrma gider. Ona gre, derin ben ve yzeysel ben olmak zere benliin iki katman bulunmaktadr. Bergsonun benlik tasarmnda grlen ikili yap; iki tarz zaman ve iki tarz okluk (nicelik ve nitelik) anlayyla birliktelik gsterir. Ona gre; okluun iki eklini, srenin ok farkl iki takdirini, bilin hayatnn iki yzn birbirinden ayrmak 305 gereklidir. Bergsonun btn bu dualitelerin temelinde grd hayat-madde ilikisi, onlarn birbirine indirgenemez ama birbirleri olmakszn anlalamaz olan diyaletik yaps, btn bu sistematizasyonun son noktasnda grlen ruhbeden dualitesinde de ayn ekildedir. Hayat hamlesinin son ve en yetkin

303 304

Bergson, H., .D.D.V., s. 94-95 ve T.F.W., s. 100 A.g.e., s. 99 ve A.g.e., s. 105 305 A.g.e., s. 118 ve A.g.e., s. 128

168

alm olan insan, kendinde hayat ve maddeyi; ruh ve beden olarak tar. nsan ruh ve beden den oluan karma bir varlktr. Bedeni dolaysyla doaya ve fizik dnyaya aittir. Varln srdrebilmek iin bu dnyann ileyi ve yasalaryla kaytldr; onlarn dna kamaz. Ruh varl olmak bakmndan da madde ile kartlk halinde betimlenen canl ve tinsel bir evrene aittir. Bylece ruh-beden ilikisinin temelinde neden madde ve hayat ikiliinin yer ald anlalr. Daha nceki blmlerde ruh, madde, hayat arasndaki ilikilerin nasl olduu irdelenmiti. Burada daha ok, bu ilikinin, Bergsonun sistemindeki yeri irdelenecektir. Bergson, Ruh ve Beden ilikisi problemine ykledii zel nemi belirtmek iin bu konuyu bamsz bir konferansnn * konusu yapmtr. 306 Bergsona gre ruh-beden ilikisi problematiinde saduyunun tutumu olduka salkl ve deneyimlere uygun grnmektedir. Bu anlaya gre btn maddeler gibi ayn yasalara uyan ve itilince ileri, ekilince geri giden; yksekten braklnca yere den bir bedenimiz vardr. 307 te yandan bu gerek yadsnmakszn, mekanik etkilerle ortaya kan hareketlerin yannda bir de, iten gelen znel hareketlerimiz vardr ki, bunlar mekanik olanlardan, nceden kestirilememek, determine olmamak ve iradenin etkisiyle

gereklemek gibi farklarla ayrlr. 308 Bergson bu noktada irad eylemlerimizin kaynan sorgular ve saduyunun verdii cevab incelemeye ve irdelemeye
*

28 Nisan 1912, Paris Bergson, H., Mind-Energy, s. 37 307 A.g.e., s. 38 308 A.g.e., s. 38
306

169

koyulur. Saduyumuza gre irad eylem ve hareketlerimiz ben den, benlik ten kaynaklanmaktadr. Bergsona gre maddi olmayan benlik, maddi bir eylem ve hareketin sebebi konumunda bulunmaktadr. yleyse <<ben>> denilen bu varlkta bedenimizi mekan ve zamanda aan bir ey var 309dr. Bergsona gre Ruh-Beden ilikisi nemli bir problematiktir nk ontolojisinin temeline koyduu hayat-madde dualitesinin son ekli ve anlalabilecei yerdir. Bu dualiteyi ya da baka bir deyile bu diyalektik ilikiyi en net grebildiimiz yer, hayat hamlesinin en gelimi noktas olan insan varl ve ondaki ruh-beden ilikisidir. Ben veya ruh varl bedeni zamanda ve mekanda aan, fizik ortamla kaytlanamayan, srekli kendisini yenileyen bir varlktr. Beden ise zamanda imdiye, mekanda igal ettii yere bal kald gibi, d etkilere de mekanik bir biimde uymak durumundadr. Bergsona gre ruh, btn dier zellik ve belirlenimlerinin /tanmlarnn yannda ayn zamanda bir bilin kuvveti olarak da

tanmlanabilir. 310 Evrene daima yeni bir ey eklemek greviyle ykml gibi grnen bu bilin kuvveti eski deneyimlerden toplanan irademizi hi dnmeyecek tarzda srarl ve daima yeni dorultulara yneltir. Yine ayn kuvvet mekanda umulmadk ve nceden kefolunamaz hareketler izmekle kendi dnda yeni bir takm eyler yaratt gibi, bu kadarla da kalmayarak znel hayatmzda da ayn rol oynar. rnein irademizle karakterimize etki eder ve bu sayede insan hayatnn varlk sebebi ve amac gibi grnen,
309 310

Bergson, H., Ruh ve Beden, s. 77 ve The Soul and The Body , s. 38 A.g.e., s. 77 ve A.g.e., s. 38

170

kendimizi kendimizle yaratmak biiminde bir tr mucize gsterir. 311 te bu nokta, Bergson felsefesinin asl vurgu noktasdr. Buradan hareketle Bergson, insan varl hakkndaki grlerini biimlendirir. Ruh-beden ilikisi problematiinin Bergson felsefesi asndan bir dier nemi de, buradan hareketle bir insan tasarmnn yan sra bir estetik ve etik tasarma da ulalmasdr. Nasl ki hayat hamlesi zgr yaratlarn ortaya koyabilmek iin maddeyi amak zorunda ise, sanat da eserini ortaya koyabilmek iin maddeyi ve teknii amak durumundadr. 312 Elbette Bergson bir estetiki deildir, ancak onun felsefesi estetik alml bir felsefedir. 313 Ayrca Bergsonun sezgi yntemi de bu problematiin bir uzantsdr ve o da sonuta estetik bir anlam kazanr. <<Ben>>, kendini dorudan doruya isellik deneyinde, tm karmakl iinde, bir sanat yaptn sezer gibi sezecektir 314 Bergsona gre. nk daha nce de ifade edildii gibi ben, zeka ile kavranamaz. Bergson felsefesinin z, zekann eletirisinde ve srenin kavranmasnda yatmaktadr denilebilir. Zira zeka insan varln ve varoluunu incelerken onu hep bir aratrma konusu olarak grmekte ve insan madde gibi incelemektedir. Bergsonun zeka eletirisinin, sezgiyi bir yntem olarak nermesinin ve sre kavramnn temelinde de hayat-madde, ruh-beden

311

A.g.e., s. 77 ve A.g.e., s. 38 Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s. XLV 313 Timuin, A., Estetik, s. 75 314 A.g.e., s. 80
312

171

dualitesinin yatt grlyor. Zira insan ona gre, yalnz bir beden varl deil, bir bilin varldr. Bu noktada diyebiliriz ki; insan varlnn doduu gnden lmne dek, zamansal olarak belirlenmesi iki nemli evrensel genin varlna baldr: Birincisi; ontolojik (varlk-bilim) adan, insann biyolojik ve organik gelimesi. kincisi, insan denilen bu biyolojik ve organik varln, ayn zamanda bilin denilen bir ey olmasndan dolay, evrensel ve tarihsel gelimesini dzenli olarak izlemesi. 315 Bergson da bu tarz bir belirleme dnd iin, insan varln ve dolaysyla ruh-beden ilikisi sorunsaln, tp ve biyoloji gibi bilimlerin tek bana btn ynleriyle aydnlatamayacan ifade eder. Ona gre bunu yapmak felsefenin grevidir. Elbette sadece beni bilmek btn realiteleri bilmeye yetmez. Sadece bilinci kabul edip, dier btn eyleri bunun iinde sanmak da Bergsondan beklenemez. 316 Fakat o, beni bilmenin, felsefenin arlk noktas olduunu dnr. Bergson, asl benliimiz hakknda bize nemli bilgiler verdii gerekesi ile, daha nce de deinildii gibi, rya olgusunu inceler. Ona gre, benliimiz ve kimliimiz uykuda serbest kalm ve

gndelik hayatn basklarndan kurtulmutur. Ryalar ise baskdan kurtulan benliimizin zlemlerini, isteklerini veya korku, kayg ve endielerini dile getirir. Bu ryalarn ierikleri ise, ou zaman daha nce bir ekilde karlatmz, okuduumuz, dinlediimiz, grdmz veya tasarladmz
315 316

Yeniehirliolu, ., Felsefe ve Sanat, s. 26 Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s. XXII

172

eylerden oluur. Dolaysyla btn bu duygusal, duyusal ve zihinsel etkinliklerin temelinde hafza yatmaktadr. Hafzamz yaratc bir

karakterdedir ve sahip olduu, koruduu eyleri birbirleriyle ilikilendirme ve birbirine balama yetisine sahiptir. te bu yzden duyduumuz bir koku veya iittiimiz bir melodi bile uykuda bize etki edebilir, eitli armlarla eitli ryalara sebep olabilir. yleyse ryalarmzn nemli bir ksmnn malzemesi; hafzamzda sakl duran, hatta bazen korunduunu bilmediimiz hatra ve izlenimlerden oluur. Bunlar uyankken bilincimizi dorudan igal etmeyen, bilin altna itilmi, duygu, izlenim ve hatralar da olabilir. Uykuda bilincin hafza zerindeki basks geveyip, zayflaynca, bu hatralar, ryalarn malzemesi olmaya uygun hale gelir. Ryalarn dorudan hafza ile ilikisini betimlemek iin Bergson rya; gemiin yeniden dirilmesinden baka bir ey deildir 317 der. Ona gre ryalara konu olan gemi, hatrlayamadmz ve tanyamadmz bir gemi de olabilir. rnein ou ryalar unutulmu baz gemi krntlar, unutulmu sanlan hatralar da olabilir. nk unutulmu sanlan hatralarn ou aslnda unutulmu deil, belki hafzann

derinliklerinde kalmtr. 318 Buradan hareketle diyebiliriz ki, Bergsona gre, hafza, bilin, ben ve kiilik arasnda ok sk balar vardr ve bunlar insann ruh denilen yann olutururlar. Ayrca bunlar, beden ve beyin sreleriyle tketilemezler. Bergson bunu bir kez daha vurgulayarak, bir kez de ryalar rnei ile
317 318

Bergson, H., Rya, s. 129 ve Mind Energy, s. 114 A.g.e., s. 129 ve A.g.e., s. 114

173

destekler. Ryalar da beyin srelerine indirgenemezler ona gre. Oluumlar, dorudan, uykuda bilincin gevemesiyle ortam ve frsat bulan, bilinaltnn ve hafzann etkisi altndadr. Bergsona gre hafzann duraan deil devingen bir yaps vardr. Bu devingen ve canl hafza anlay da yine onun hayatn btnnde sre ve oluu esas alan grne dayanr. Ayrca Bergson, yine ryalar incelerken hafzann ileyii ile ilgili baz sonulara varyor ve burada da zeka ve sezgi, madde ve hayat, ruh ve beden dualitelerini destekleyecek somut rnekler buluyor. Ona gre bilin, ancak hafzann destei ile daha doru ve hzl alabilmektedir. Daha nce de ifade edildii gibi hafza da beyni at iin, bilin de beyni aan bir ileyie sahiptir. yle sylyor Bergson; Gzmz nnde bulunan bir eyde grdklerimizden ve kulamza gelen bir cmlede iittiklerimizden hafzann ekledii eyleri ayracak olursak bu eklemeleri dardan aldmz izlenimlerden ok daha fazla bulacaz. rnein gazeteleri gzden geirdiimiz, bir kitab kartrdmz zaman her harfi gerekten grp okuyor muyuz zannedersiniz? Eer byle olsayd gnde ancak birka sayfa okuyabilirdik. Gerek u ki biz ne her kelimeyi, hatta ne de her cmleyi okuyoruz; okuduumuz ancak bize aasn kefettirecek baz harfler ve baz ayrc izgilerdir. Gerisini grerek okuduk zannederiz; fakat bu zan bir yanlsamadan ibarettir. 319

319

A.g.e., s. 132 ve A.g.e., s. 119

174

Bergson bu grlerini temellendirmek iin, ayn konuda yaplm laboratuvar deneylerinden rnekler veriyor. Deneklere gsterilmek zere, gndelik hayatta hepimizin karlaabilecei buraya girmek kesinlikle yasaktr veya drdnc baskya nsz gibi cmlelerin yazl olduu panolar hazrlanyor ve bunlar karanlk odada bekletilen deneklere anszn k yakp oda aydnlatlarak okutuluyor. Sonra deneklere bu cmlelerdeki hangi harfleri grdkleri soruluyor. Denekler btn harfleri grdklerini iddia ediyorlar nk doru bir biimde btn cmleyi okuyup, anlamn kavradklar bir gerek. Ancak bu deneyi yapanlarn asl lmek istedikleri ey insanlarn ok ksa bir srede bir cmleyi okuyup, anlayabilir olup olmadklar deil, aralarndan harfler karlm olan bir cmleyle anszn

karlatklarnda, eksik harfleri fark edip edemedikleri ve bu harflerin cmlenin anlamn kavramada bir deiiklik yapp yapmaddr. Denemeler deneklerin karlan harfleri fark etmedikleri gibi, cmleyi tam olarak okuyup anladklar iin bu eksik harflerin de var olduunu ve onlar da grdklerini iddia ettiklerini gstermitir. Bergsonun buradan kard sonu udur; bilinalt hafzamz kelimeleri blok halinde korumakta ve hatrlamaktadr. Bylece bir kelimenin eksik harfleri olsa bile hafzamz onu tamamlamakta ve sanki eksiksiz ve doru yazlm bir kelime gibi duraksamadan okuyup, anlamn kavramaktadr. 320 nk gerekten grd harfler denee, hi haberi olmadan karlm harfleri de hatrlatmtr ki ite bu grevi yerine
320

A.g.e., s. 132-133 ve A.g.e., s. 119-120

175

getiren, bilinalt hafzann hatralardr. Bunlar zaten her an gizil durumdan etkin duruma gemeye bir vesile ararlar. () Grlyor ki denek panoda yazlanlardan ok, bilinaltnn hatralarn okumutur. Dolaysyla su gibi okumak dediimiz ey zellikle dsal bir algnn rn olmayp, daha ok, nceden grlm ve hafzaya alnm hatralarn dsal bir sepep ile yeniden hatrlanmalarndan ibarettir. 321 Bylece bir kez daha bilinaltnn ve hafzann yaratc, dinamik yaps karmza km oluyor. nk hem bilinalt hem de bilinalt hafzamz her an bilincin gerek duyabilecei bilgi ve veriyi sunabilmek iin frsat kollamakta ve hazr beklemektedir. Dolaysyla, balangta da ifade ettiimiz gibi, Bergsonun rya olaylarn incelerken yneldii bu hafzann ileyii ile ilgili deney, yani kelimelerin hafzas rnei, bize ruhun, eitli tinsel ve bilisel etkinliklerin merkezi olduunu gstermek iin kullanlmtr. nk ona gre bilin, ancak hafzann ve bilinaltnn destei ile daha doru ve hzl alabilmektedir. te beynin grevi ise bu noktada balar Bergsona gre. Beyin, bir seme organ olduundan, hatralar okluu iinden, iinde bulunulan duruma en uygun ve yararl olan seip, bilincin hizmetine sunmaktadr. Bergson bunu yle ifade eder; beynin grevi, gemiimizin birikimlerine set olmak ve

321

A.g.e., s. 133 ve A.g.e., s. 120

176

bunlardan ancak imdiyi aydnlatmaya elverili olanlar ve eyleme katkda bulunacaklar semektir. 322 zetleyecek olursak, Bergson, btn sistematiini ruh ve beden arasndaki diyalektik iliki erevesinde oluturmutur denilebilir. Zira o, evrenin temelinde yaratc-dinamik-evrimsel sre olan hayat hamlesini grr ve hayat hamlesi kendisini hayat ve madde realiteleri olarak aar. Kendisini at son noktada ise insan varl bulunur. Bergsonun temel kaygs ve hemen hemen btn eserlerinin ulat son nokta ise, insan varlnn madde ile snrl olmad, onun yalnzca bir beden varl olmad, bedeni aan bir bilincinin ve benliinin olduu noktasdr. Hemen hemen btn psikolojik rnekleri, sre ve sezgi konusundaki almalar da hep, byle bir erevede olumutur. Zihinsel srelerin, beyinsel srelerle aklanamayacan, insan beninin bedenini atn anlatmak erevesinde. Tam da bu noktada diyebiliriz ki Ruh-Beden likisi Problematii, Bergsonun temel

problematiklerindendir. Zira sreyi yaayan ve kavrayan insan beni dir ve sezgi, bunu kavramann yntemidir. Yani Bergsonun temel kavramlar, hayat, hayat hamlesi, sre, sezgi, hep bu problematik etrafnda

dnlebilmektedir. nk felsefenin ve hayatn asl znesi insan varldr. nsanolu olmakszn Zaman ve Tarih yalnzca kozmolojik bir olgu olarak dnlebildiine gre: Zaman ve Tarih olmakszn insanolu da kendi evrensel ve nesnel kavramn oluturamaz. nk, tm byk ve nemli
322

Bergson, H., Dirilerin Hayaletleri, s. 116 ve Phantasms of the Living, s. 94

177

deimeler, evrimler, bilimsel bulular, savalar, gerekte insan usunun olaylamasndan baka bir ey deildir. Baka bir deyile, zamann yanstlmas ve zaman tarafndan yanstlmasdr. 323 Bu nedenle insan varln ele almak, btn bir zaman, sreyi ve tarihi ele almaktr. Bu ele al iinde Bergsonun, insan varln ikiye blerek bir akl varl ve bir duygu veya bilin varl olarak ele ald anlalmamaldr. Daha nce de ifade edildii gibi, bunlar ayn btnn, farkl biimlerde ele alnmas gereken, iki ayr yandr. Bergson, insann ruh ve beden denilen bu iki yannn birbirleri ile beraber dnlmekle birlikte, birbirlerine indirgenmemeleri gereklilii zerine kurar bu konudaki sistematiini. Ona gre bu problemde, byle bir yaklamn sonu ve armlar, iinde bulunduumuz dnya ile de snrl kalmayacak ve belki de inan alanna taarak, ruhun varl, yaps, lmden sonraki varoluu, btnsellii (blnmez oluu), zamansal ve mekansal varolu kategorilerine smazl v.b. ile de ilgili bir hal alacaktr. Onun deyiiyle; organizmay aan bir bilincimiz olduu dncesine ne kadar ok alrsak, ruhun bedenden sonra da yaayabilmesini o kadar doal karlarz. 324 nk ona gre; zihinsel olaylarla beyinsel olaylar arasnda yani ruh ile beden arasnda tam bir rtme sz konusu deildir ve metafiziin asl problemi de buradadr. Bergsonun btn aratrmalar da bu yzden bu erevededir. Ona gre; zihinsel

323 324

Yeniehirliolu, ., Tarihsel ve Diyalektik Oluum, s. 79 Bergson, H., Dirilerin Hayaletleri, s. 118 ve Phantasms of the Living , s. 97

178

olaylarla beyinsel olaylar arasnda tam bir rtme ve zdelik varsa yani insan bilinci beyinsel olandan ibaretse bilin ile bedenin ortak bir yazgy paylaacan ve organizmann ld anda bilincin de lm olacan kabul etmekte hi tereddt etmeyiz. Fakat ruhsal olaylar, hibir felsef sisteme tabi klnmayarak, zerk bir biimde incelendiklerinde, zihinsel hayatn beyinsel hayattan ok daha akn olduu ve ruhun bedenden sonra yaayabilecei olasl gleniyor. 325 Gelinen bu noktada denilebilir ki, ruh-beden ilikisi sorunsalnn zorunlu olarak ulaaca snr; ruhun lmsz bir yap olarak belirlenip belirlenemeyecei, bedensel varoluu akn veya onun tesinde bir varolua sahip olup olamayaca noktasdr. Bergson bu noktada; ortada etkinlik halinde bulunan bir beyin ile duyan, dnen ve isteyen bir bilin olduktan sonra, eer beyinsel etkinlik btn bilince karlk geliyor ve beyinsel olaylarla ruhsal olaylar arasnda tam bir edeerlik/zdelik bulunuyorsa bilin beyne uyacak ve beyin yok olunca ruh da snecek, yani lm her eyin sonu olacaktr 326 der. Halbuki ona gre, ruhsal hayat, beyinsel hayat amakta ve beyin, bilinte geen eylerin ancak bir paracn harekete dntrmeye yarayan bir alet olarak kalmaktadr. 327 Bu nedenle de lmle birlikte, bilincin ve ruhun da yok olacana dair bir delil olmadn, buna inanmann ancak bilin ile beynin birbiriyle edeer olduunun kantlanmasndan sonra mmkn olacan syler. Ancak diyebiliriz ki
325 326

A.g.e., s. 119 ve A.g.e., s. 98 Bergson, H., uur ve Hayat, s. 101 ve Mind-Energy, s. 72-73 327 A.g.e., s. 101 ve A.g.e., s. 73

179

Bergson iin bu problematiin asl alm, ruhun lml olup olmamasndan ok, beden varln aan bir ruha sahip insan varlnn belirlenmesidir. u halde, ruh-beden ilikisi problematii, Bergsonun ana kavramlarn oluturan bir ereve olmasnn yan sra, onda rtk olarak var olan bir insan felsefesine doru bir alm olarak da yeni bir boyut ve nem kazanmaktadr. yle ise, bu noktada, nedir Bergsonda rtk olan bu insan anlay diye sormak gerekecektir.

180

III B BERGSONDA RUH-BEDEN LKS PROBLEMATNN AILIMLARI: NSAN PROBLEM

Ruh-beden ilikisi sorununu incelemek ayn zamanda insan varlnn ontik yapsn ve varoluunu incelemek demektir. Ruh-beden ilikisi sorgulanrken kanlmaz olarak insan nedir, insann ontik stats nedir, dier varlklar ierisinde insann yeri nedir gibi sorular da gndeme gelmektedir. u halde herhangi bir sistemde ruh-beden ilikisi problematii irdelenirken, o sistemde gizli ya da ak bulunan insan tasarm da irdelenmi olmaktadr. almamzn konusunu oluturan; Bergsonun ruh-beden ilikisi konusundaki grleri ise hem problematiin bu genel zelliinden dolay hem de Bergsonun sisteminin bu problematik asndan ald zel durumdan dolay, insan problemini incelemeyi zorunlu klmaktadr. nk Bergsonun hem yaratc evrim kuram, hem de dier temel kavramlar, gizil olarak, bir insan tasarmn iaret etmektedir. Bergson insan varln ve varoluunu genel metafizik plan ve ereveden ayr dnmez. nk insan onun sistematizasyonunda yaratcdinamik-evrimsel dzen ve yapnn iinde yer almaktadr. Zira ona gre; hayat hamlesi btn canllarda ortaktr. 328 Ancak hayat hamlesi en tam eserini omurgal hayvanlardan insana kadar uzayan yol boyunca vermitir. Bu
328

Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s. XXXVI

181

bakmdan insan yaratc-dinamik-evrimsel srecin yani hayat hamlesinin geldii en son ve stn noktadr. Bu bakmdan insan bu srecin anlam ve bilinci konumundadr. Bergsona gre; hayat hamlesi balangta () bir btn olmakla beraber, kaynam bir ok eilim ve kabiliyetlerin bir btndr; ilerledike kaynaamayacak bir hale gelince her biri madde iinde kendi eilim ve kabiliyetine, gcne gre bir yn, bir yol aarak sonuta bitkiler, hayvanlar ve insan olmak zere byk yn alr. Bitkiler hayat hamlesinin uyuukluk eilimini, hayvanlar igdsn, insan da zekasn temsil eder. () Bu eilimin hepsi bir balangtan (kaynak) gelmekle beraber ayn ilerlemenin birbirini takip eden derecesi deildir. Yani bitkinin uyuukluu bir derece ilerleyerek hayvan igdsn, igd de bir derece ilerleyerek insan zekasn oluturmu deildir. Ayn hayat hamlesi eitli ynlere ayrlarak her biri kendi ynnde ilerlemitir. 329 Ona gre varlk tekdze, homojen bir yapda deildir. Madde, Hayat ve Ruh, hem ayr ayr hem de beraber varlk sferini olutururlar. Dolaysyla bunlardan birisini asl gereklik, dierini de glge veya sahte bir gereklik olarak tanmlayamayz. Bergson, varln en temel iki katman olarak karmza kan madde ve manay kendi zgnlkleri ierisinde deerlendirir. nsan varlnn zel nemi de, hem madde hem de mana varl olmasndan kaynaklanmaktadr denilebilir. nk insan, somut durumlar ve zaman ierisinde olmakla birlikte kendi bireysel varln oluturma,
329

A.g.e., s. XXXVII

182

gelitirme ve varolu halinde yaama, ksacas kendi zgn ve zgr doasn yaratma yeti ve zorunluluuna sahip bir varlktr. zgrlk Bergsona gre, yalnz insan varlnn bir zelliidir zira somut benin meydana getirdii eylem ile olan ilikisidir zgrlk. 330 nsann zgr bir varlk olmas, bir bilin varl olmasndan kaynaklanmaktadr. Bir bilin varl olarak insan sadece fizik

determinasyonlara uyan veya toplumsal bir varlk ve sonu deildir. Bu noktada Bergsonun varoluu felsefelerle benzerlik gsterdii de ifade edilebilir. Zira amzda varoluu felsefeler insan btnsellii ve somut durumlar ierisinde ele alp, anlatmaktan yanadrlar. Onlara gre; insan varl belli bir dizgeye dayandrlamaz ve indirgenemez. zellikle bu dayandrlma ve indirgeme Usun bir ileviyse. 331 Ayrca Bergson bu tarz bir belirlemeden dolay da yine ayn ekilde dnmektedir. Daha nce de ifade edildii gibi Bergson, bilme yetilerini iki temel gruba ayrr. Birincisi kendi kendisinin bilincine varm olan igd yani sezgi, dieri de zekadr. gd ve sezgi hayata, olua ve yaratmaya dnk yetiler iken, zeka donmu, hareketsiz ve cansz maddeye yneliktir. Ancak zeka madde snrlar ierisinde kalmay becerdii srece getirdii bilgi greli deil mutlaktr. Zekann yanlmas genellikle kendi snrlarn terk etmesi yani madde evreninden kp, hayat, oluu ve yaratmay anlamaya ve zmeye almasyla ortaya kar.

330 331

Bergson, H., .D.D.V., s. 199 Yeniehirliolu, ., Tarihsel ve Diyalektik Oluum, s. 84

183

Oysa zeka bunlar deil, maddeyi zmlemek iin meydana gelmi bir yetidir ve olu, yaratma ve hayat, sezginin bilme snrlar iinde kalmaktadr. 332 Bergsonun, zeka-sezgi, madde-hayat, i-d veya ruh-beden arasnda grd ayrm; sre ve zaman arasndaki bakalkla yatar. te bu nedenle de, birbirleri ile diyalektik ilikileri olan bu temel kavramlar ve problemler, Bergsonun insan tasarmyla yakndan ilgilidir. Zira sre, insanla beraber ve insanda ortaya kan bir olgudur. O, bizim dmzda sre olarak bir ey yoktur333 der. Ona gre; kendi dmzda belli bir anda sadece zamanda durumlar szkonusudur.334 Dolaysyla bilin olaylaryla mekan olaylarn, birincide birbirlerinin iine gemek, srmek ve nerede balayp nerede bittiklerini kestirememek, ikincide ise, sre yerine zamandalklarn getii, ayrtrlabilen olaylar olarak belirlemek olanakldr. Onun deyiiyle sylemek gerekirse; biz bilinte birbirlerinden ayrlmadan srp giden haller, mekanda da srmeksizin ayrlan; biri grnnce dieri kaybolan zamandalklar buluyoruz. Ksacas, bizim dmzda sreksiz bir karlkl dsallk, iimizde de karlkl dsall olmayan bir sreklilik gryoruz.335 Bylece Bergsonun nemle zerinde durduu bir konu olan; d ve i olaylar dizisinde geerli olan zaman kavraylarnn bakal ve farkll da bu erevede ele alnabilmektedir. Bu ayn zamanda fizik bilimlerin kulland astronomik zaman anlay ile isel zaman, znenin yaad asl zaman yani sreyi
332 333

Tun, M.., Yaratc Tekamle nsz, s. XLIV Bergson, H., .D.D.V., s. 207 ve T.F.W., s. 227 334 A.g.e., s. 207 ve A.g.e., s. 227 335 A.g.e., s. 207 ve A.g.e., s. 227

184

birbirinden ayrmak demektir. Bergson zaman sorunu zerinde derinletike, asl zamann yaratcln, znelliini kefeder ve onu saatle llebilen zamandan ayrr. Ona gre asl zaman sredir ve sre, yaratclktan baka bir ey deildir. Srede gemi, imdi ve gelecek birleir ve hayatn paralanamaz akna paralel ve hatta onunla bir ve beraber olarak ilerler. Bu ilerleme saatin gemesi gibi llebilen, mekansal olarak yer deitirmelerin, belirli durak noktalarn katedilmesi gibi bir ey deildir. nk bu asl sre yaanan zamandr, sjenin zamandr, yaratclktr. 336 u halde diyebiliriz ki Bergson, insan ile insann iinde yer ald evren (yaratc-dinamik-evrimsel-sre) arasnda benzerlikler ve devamllklar grmektedir. nsan, evrensel-yaratc-dinamik-evrimsel srecin, Bergsonun zgn ifadesi ile hayat hamlesinin (lan vital) geliim srecinde gelinen son ve en yetkin noktadr ve bu en yetkin varlk olan insann yaratlarnda yaratma, yaratc sre veya hayat hamlesi uzamakta, yoluna devam etmektedir. nsann asl zgrl de bu yaratclndadr ve Bergsona gre; hangi biimde ele alnrsa alnsn zgrlk eer inkar ediliyorsa, zaman ile mekan bir tutulduu iin inkar ediliyordur, () sre ile zaman birbirine kartrld iin tartlyordur. 337 nk ona gre, zgrln temelinde bulunan ve znenin kendi realitesi haline gelen sre, fiziksel zamandan farkldr. Bergson iin asl realite, her an yeni olan, yaratc olan, mekanik ileyi ve yasalarla tketilemez olan bir yaratma srecidir. Dolaysyla
336 337

Bergson, H., Yaratc Tekaml, s. 24 ve Creative Evolution, s. 14 Bergson, H., .D.D.V., s.210

185

realitenin yaps ile insann bu realiteyi alglay ve kavray arasnda bir uyum ve karlkllk olmal ki bu realitenin bilgisi olanakl hale gelsin. Bergson realiteyi dinamik, yaratc ve yeni olularla alm halinde tasarmlarken, insan da ona paralel olarak tasarlar. Evrensel-yaratc-evrimsel olu, insan varln, kendi zgr geliimi ierisinde, iinden kt bu yaratc srecin anlam ve mahiyetini kavrayacak ekilde veya en azndan bu donanma sahip olarak ekillendirmitir. u halde insan varl ve varoluu, doal sreler yoluyla varolmakla beraber; varln sadece doal bir uzants olmayp, onun anlam durumundadr. 338 nsan, evren ierisinde zel bir yerde bulunmaktadr. Bir yandan evrensel-yaratc-dinamik ve evrimsel srecin uzantsnda yer almaktadr, bir yandan da bu sre onun edim, eylem, davran ve baarlarnda uzayp yoluna devam etmektedir. Bylece doada bir tek insan varl yaratc hamle ile btnleip kendinde gizil olarak bulunan yetenekleri yaptlar yoluyla dlatrmakta ve yaratc srece katlmaktadr. te tam da bu noktada Bergsonun insan varlna ykledii etik ve estetik anlam karmza kmaktadr. Hayat hamlesi, yaratc srecine insan varlnda devam ettii iin, Bergsona gre, hayat hamlesi ile en yakn iliki, sanatlar ve ahlak kavramlar tarafndan kurulmaktadr. Bergsonun deyiiyle; hayatn esas ve kendisi olan hayat hamlesi, insanda ve zellikle en iyilerimizde, yoluna engellere taklmadan devam eder ve bu ii yapmak iin, akllara hayret

338

Bochenski, J.M., ada Avrupa Felsefesi, s. 138

186

verecek bir sanat eseri olan insan vcudunda cisimleir ve burada tinsel hayatn yaratc akn snrsz bir biimde srdrr. 339 Bergsona gre hayat hamlesini insani ve ahlaki alanda ilerletenler, metafizik dorularn ermileri dedii ahlak kahramanlardr. Onlar yle anlatr; yaratc ve sade kahramanlklaryla erdeme yeni yollar aan bu byk iyilik adamlardr ki onlar metafizik dorularn ermileridirler. Onlar, evrimin doruuna ykseldikleri gibi ayn zamanda hayatn kaynaklarna da en yakn bulunduklar iin, hayattan gelen en kutsal hamleleri duyulabilir bir hale getirirler. Hayatn ilkelerine kadar sezgisel olarak inmek istiyorsak bu byk adamlar dikkatle takip etmeli ve btn duyduklarn ta iimizde duymaya almalyz. Yerkremizin gizil atei nasl volkanlarn tepesinden fkryorsa, insan ruhunun derinliklerindeki srlar da ancak ahlak kahramanlarnn eritikleri zirvelerde ortaya kyor. 340 u halde diyebiliriz ki insan; Bergson metafiziinde, evrenselyaratc-dinamik ve evrimsel srecin hem en olgun meyvas hem de bu srecin devindiricisi, yani insani ve toplumsal alana yaycs ve hem de anlam durumundadr. Zira evrim ve yaratma hareketi onda devam etmektedir. nsan ruhu kendisini sanatsal yaratlar yoluyla dlatrarak ve nesnelletirerek 341 bu evrimi devam ettirir. Dolaysyla ister maddi, ister manevi/tinsel alanda olsun,

339 340

Bergson, H., uur ve Hayat, s. 73 ve Mind-Energy, s. 31-32 A.g.e., s. 73 ve A.g.e., s. 32 341 Hausheer, H., Bergsons Critique of Scientific Psychology, s. 460

187

btn insanlk baarlar, hayat hamlesinin insan araclyla somutlamas demektir. Bergsonun insan anlaynn temelinde, onun metafiziinin

bulunduunu grmek olanakldr. Evrensel planda yaratma, yenilik ve olu nasl genel bir ilke ise, insanda da bu byledir. Ona gre insan varl hibir zaman olmu bir varlk deildir. Srekli olmakta olan, yaratc hamleyle btnleip yaratmakta olan bir varlktr. Ancak bu yaratma yoluyla kendini gerekletirme saltk anlamda olanakl olmayabilir. Fakat insann nnde bir imkan ve seenek olarak durmaktadr. Toplumsal hayat ierisinde, gndelik hayatn karmaas ve kayglar insan varln kendisi, evresi ve evren zerine bilinli ve dikkatli bir ynelimden ou zaman alkoymaktadr. te bilinli ve dikkatli bu ynelim, Bergsona gre, filozoflarn, sanatlarn, din ve ahlak kahramanlarnn becerebildikleri bir ey olmaktadr. 342 Bergsona gre, sanat ve ahlak alannda, insann yaratc-dinamikevrimsel sreci devam ettirdii grlyor. Bylece insan varl bir yandan, yaratc-dinamik-evrimsel srecin iinde olurken, dier yandan bu srece katklar yapabilen ve bu sreci kendi yaam ve zgr yaratlaryla ekillendirip, zenginletirebilen bir varlk olarak tasarlanmaktadr. Ancak, gerek anlamda sanat eseri yaratabilmek veya olgun bir ahlaki hayat yaayabilmek iin temelde mutlaka zgrlk olmas gerektiini dnr Bergson. Ona gre zgr eylem ise; btn bir ruhtan geliyor ve esas ben ile
342

Bergson, H., A.D..K., s. 351

188

kaynayor 343 olmaldr. Fakat alkanlklarn ve eitli otomatizmlerin ou zaman bunu engellediini 344 syleyerek zgrl tketici anlamda

yaamann insann nnde bir hedef olduunu belirtiyor. Bu ynyle Bergson felsefesi insan varln ister tarihsel ister toplumsal ve hatta ister biyolojik olsun her eit belirlenimin rn veya sonucu sayan grlerin karsndadr. Ona gre evrende ve insanda zgrlk ve yaratclk esastr. Bylece Bergson, ontoloji ve metafizik alanndan estetik ve etik alana gemektedir. nk insan, evrensel-yaratc-dinamik-evrimsel srecin

kendisinde devam ettii bir varlk durumundadr ve o da kendi yaratc hamleleriyle kendini ve toplumu ekillendirecektir. Zira Bergsona gre, hayat hamlesinin iki ayr kolu olan igd ve zeka kendi yollarnda ilerleyerek ulatklar en gelimi noktada, toplumsal bir yaam kurmulardr. Bunu yle ifade eder Bergson; eklemlilerin en yksek evrim noktasnda arlarla karncalar, omurgallarn sonunda da insan vardr. Dikkat ekicidir ki, birbirlerinden tamamen farkl hayat ekillerine varmalarna ve gittike ayrlan yollardan gitmelerine ramen bu iki hayat grubunun vardklar evrim noktas hep toplumsal hayat olmutur. O halde toplum gereksinimi daha batan kendisini hissettirmi ya da hayat hamlesinin asl ve esas, tam manasn ancak toplumda bulmutur. 345

343 344

Bergson, H., .D.D.V., s. 152 A.g.e., s.153 345 Bergson, H., uur ve Hayat, s. 73 ve Mind-Energy, s. 33

189

Bylece hayat hamlesinin yapsnda, gelimi bir yaam biimi olarak toplumsalln bulunduunu ifade etmek olanakldr. u halde, hayat hamlesi, hem ahlaki, hem toplumsal, hem de sanatsal almlar, bir olanak olarak yapsnda barndrmaktadr denilebilir. Bu aamada Bergson, toplum ve birey arasndaki ilikiye de deinir ve toplumun gelimesinin ancak bireye

zgrlk vermekle elde edilebileceini 346 syler. Daha nce de ifade edildii gibi, Bergsonda zgr edim ve eylemin kayna derin bendir. 347 Bu

noktada onun zgrlk kuram ile ahlaki yaayn doruk noktas olarak grd kahramanlk ahlak arasnda sk diyalektik bir iliki olduunu belirtmeliyiz. Gerek anlamda ahlakl olabilmek ve davranabilmek iin samimi olmak gerektii gibi, zgr olarak eyliyor olmakta gerekmektedir. Yine tersinden alnacak olursa, ancak benliin derinliklerinden kopup gelen edimlerin gerek anlamda zgr olabilecekleri sz konusudur. Ksaca ifade edecek olursak, zgrln de ahlakn da kayna derin bendir. Dolaysyla zgrlk ve ahlak karlkl diyalektik bir iliki iinde olanakldr. Herhangi bir eylemin zgrl ve ahlakilii ya birlikte sz konusudur ya da bir yanlsamadr. nk zgr ve ahlaki dediimiz eylem ayn zamanda dierini de yapsnda barndryor olmaldr. yleyse ancak zgr eylemler ahlaki olabilecei gibi ayn ekilde ancak ahlaki eylemler zgr olabilir, denilebilir. Bylece Bergsonun, etik ve estetik tavr, zgrlkle, onu da derin ben

346 347

A.g.e., s. 74 ve A.g.e., s. 33 Bergson, H., .D.D.V., s. 151

190

kavram ile anlamlandrdn gryoruz. 348 Ona gre insan varlnn zgr bir iradeye sahip olduunu kabul etmekle, olmadn kabul etmek, iki farkl insan tasarmn gerektirir. Zira, determenistler (belirlenimciler) belirli ncl sebeplere ancak tek bir eylem karlk olabilir derken zgr irade yanllar ise tersine olarak, ayn sebeplerin ayn derecede olanakl muhtelif birok eylemlere varabileceini
349

savunurlar. Bir yanda insan neden-sonu ilikisi

balamnda ele alarak fizik ve maddi srelerde geerli olan mekanizmalarla aklamak yeterli ve gerekli olurken, dier durumda ncesinden sonrasnn karsanamayaca olanaklar ve olaslklar btn sz konusudur. Grlyor ki, burada da Bergsonun, ruh-beden ilikisi problemine ykledii anlam, belirleyicilik kazanyor. Yani ruh, bedeni akn olduu iin, yani insan, bedeninden fazlas olduu iin, onu anlamak ve anlamlandrmak, determinist bir yaklamla olanakl deildir. Zira Bergsona gre, determinizmin insan deil fizik dnyay anlamak iin gerekli ve yeterli bulunduu daha nce de ifade edilmiti. Bergsona gre insan anlamak, onun zgn ruh halleriyle ortaya koyduu ynelimlerini, yaptlarn, ksacas yaratlarn anlamakla olanakldr. Bergsona gre bu, evrensel-dinamik-yaratc-evrim sreci ierisinde insan madde ve mana, ruh ve beden btnl ve birliktelii olarak grmekle olanakldr. Bu da, Bergsonun varln btnnde, canl-cansz, ruh-madde veya uur-hayat ikiliklerinin temelinde, bir ve ayn kayna hayat hamlesini
348 349

A.g.e., s. 157 A.g.e., s. 159

191

grmesinden kaynaklanr. 350 nsan da ite bu kaynan, hayat hamlesinin en gelimi noktasdr. Ancak insan, bu evrim srecinin bir amac deildir. Zira ona gre hayat iin beeri anlamda bir ama gstermek botur. Bir amatan sz etmek, gereklemekten baka bir ey beklemeyen nceden mevcut bir model tasarlamaktr. Bunu yapmak her eyin ezelden mevcut olduunu, gemiin, imdide okunabileceini varsaymak; hayatn hareketi ve evriminde, zamann dnda yerleen zekamz gibi hareket ettiine inanmaktr. Hayat ise ilerler, srp gider.351 Bu nedenle de hayat ancak, sezgi gibi bir bilme yetisine sahip olan ve srenin znesi olan insan varl anlayabilir ve anlamlandrabilir. Bunu da, hayata katlarak gerekletirebilir. Bergsona gre, insann yaratmasn salayan coku, heyecan, sevin, insan varlnn evrensel-yaratc hamle ile birlikteliini kurar. 352 nsan, bylece sadece sanat yaptlarn deil, evrensel bir ahlak da gerekletirir. Ya da

gerekletirmelidir Bergsona gre. 353 nk insan, deerlerin sesini duyan, olmas gerekeni veya yaplmas gerekeni fark edip, hisseden ve bu uurda eyleyebilen bir varlktr. Ancak, yaplmas veya olmas gerekeni yapmak, toplumsal otomatizm veya alkanlklar dzeyindeki davran ve eylemlerle snrl olmamaldr. Tersine yarar ve kar gzetmeksizin insanlk ve deer adna eylemek gereklidir. 354 te ahlak ve din kahramanlar bu ekilde yaarlar. Kendilerinde, kendinde deeri ve dolaysyla kendinde bir ahlak yaayp,
350 351

Bergson, H., Yaratc Tekaml, s. 348 Bergson, H., A.g.e., s. 75 ve Creative Evolution, s. 58 352 Bergson, H., .D.D.V., s. 23 353 Bergson, H., A.D..K., s. 44 354 A.g.e., s. 49

192

rnek olutururlar. Ancak bu noktada Bergson, bir rnek insan reetesi sunmaz. Ona gre insan, kendisini gerekletirmeli, yaratma srecine katlmaldr. Bunu her insan kendi iinde ve kendine has gerekletirecektir. Elbette ahlak ve dinin byk kahramanlar rnek alnabilir ancak bu, onlardaki yaratc davran rnek almak biiminde olmaldr. Zira onlar, yalnz davranlar ile deil, ilerindeki hayat hamlesi ile bizi kendilerine arrlar. 355 Bergson, buradan hareketle de byle bir insan yetitirmek iin, bireyin kendi deerini grmesini salayacak, onun kendi ruhunun

derinliklerinden kopup gelen duygu ve eilimlerine sayg gstererek, bunlarn esere dnmesine zemin ve imkan hazrlayacak bir eitimi gerekli grr. 356 Yani, yaratcla ve yenilie olanak salayan, kiinin kendisi olabilmesine frsat veren bir eitim anlay tasarlanr. Bylece srekli olu, insann her eyleminde devam edecektir. nk, bilinl bir varlk iin varolmak deimek, deimek olgunlamak, olgunlamak kendi kendini durmadan yaratmak 357 demektir. Bergson, ahlakn ve dinin toplumsalla terk edildii durumlarda, geleneksellemenin, duraanln, otomatizmin ve alkanln byk bir tehlike ve yabanclama kayna olduu grndedir.
358

Hayat hamlesi,

insann zgr-etik yaratlar zerinden insani ve tinsel bir dnm ve alm


355 356

A.g.e., s. 63 Bergson, H., .D.D.V., s. 152 357 Bergson, H., Creative Evolution, s.10 358 Karasan, M., A.D..K.na nsz, s. X

193

gerekletirebilir. 359 Hayat hamlesini, kendinde, bu ekilde, kendi zgr-etik eylemleriyle tamamlama ve insani sahada devam ettirme hareketiyle de insan, btn bir varlksal sradzenin, evrim srecinin, hayat hamlesinin; rn, anlam, gelitiricisi, etik ve estetik dzleme taycs, yorumlaycs, anlamlandrcs, ksacas znesi durumundadr. O zaman, bu varlk bir dizgenin rn olduu gibi, bal bana bir dizge de oluturmaktadr. () Yaratt tm olgular, olaylar, devimler, rnler v.b. yeniden onu etkiler ve yeniden baka bir st dzeydeki oluum devresine ve devinime iter. Bu ilev sonsuza dek, yani insan varl tkeninceye dek srer. 360 Bu noktada Bergsonun insan tasarmnn onu, Tarihsel Diyalektik Olgu 361ya yaklatrdn ifade edebiliriz. Bu nedenle de, evrensel-yaratcdinamik-evrimsel sre ile uyum iinde olan insan varl, bu srecin devamn ve hatta olgunlamasn ve iyiye doru gitmesini salayacak olan varlktr. 362 Ksacas insan, ontik olarak bedenli ve bedensel bir varolu ierisinde olmakla beraber, onu aan ve taan yetilere sahip; yaratc-dinamik-evrimselsre ierisinde bu srecin en yetkin rn ve anlam olan; sreyi yaayan, zgr eylemler ortaya koyabilen, deerlerle yaayan, maddi ve mekanik srelerle tamamen tanmlanamaz ve tketilemez olan, kendisinde hayat ve madde, ruh ve bedeni bir arada ve uyum halinde grebildiimiz bir varlktr.
359 360

A.g.e., s. XV Yeniehirliolu, ., Tarihsel ve Diyalektik Oluum, s. 82 361 A .g.e., s.83 362 Kk, Mustafa, Mistik Dnya Gr ve Bergson, s.201

194

Dolaysyla Bergsoncu dizge ierisinde insan; evrensel metafizik dzenin anlam, taycs, gelitiricisi ve yorumlaycs olan ve bunun zerine etik ve estetik bilin gelitirebilmi zel bir varlk konumundadr. Ruh-beden ilikisi sorunsal bylece etik, estetik ve insan tasarm (Felsefi Antropoloji) ile de btnlemektedir.

195

SONU

Henri Bergson (1859-1941) kendisine zg slup, konu ve yaklamlaryla ada felsefede nemli ve ayrcalkl bir yer edinmitir. Bunun en nemli sebeplerinden biri, hi kukusuz felsefenin pozitivistler ve materyalistlerce daraltlan sorunlar ve alma alanlarn, metafizie getirdii yeni yorum ve heyecanla geniletmi olmasdr. Ayrca dikkat edilmesi gereken bir dier nokta da; Bergson metafiziinin olabildiince

speklasyondan uzak, ayaklar realiteye basan, ann birikimi ve bilgi dzeyini kullanan ve irdeleyen bir zellie sahip oluudur. Bu durum onun matematik, biyoloji, psikoloji ve dier alanlardaki birikim ve deneyimlerini de felsefenin sorgulayc, yaratc, zmleyici ve btnleyici tutumu ekseninde yeniden yorumlayp anlamlandrmadaki becerisiyle birleince; Bergson ad bir ekole dnmtr. Dolaysyla ada felsefede Bergson ve Bergsonculuk denildiinde; pozitivizm ve materyalizm kart, dualist spiritalist ve sezgici olarak betimlenebilecek bir felsefe ile karlalmaktadr. Bergson matafiziinin tamam olmasa bile nemli bir ksmn kapsayan ruh-beden ilikisi sorunsal, bu dizgenin niin dualist spiritalist sfatyla anldn kavramaya yardmc olmaktadr. Bu almann ana eksenini; Bergsonu sezgici sfatyla betimleyen epistemolojik kayg ve sorunlardan ok, ona dualist spiritalist denilmesine neden olan ontolojik ve metafizik grleri oluturmaktadr. Bylelikle onun ruh-beden ilikisi

196

sorunsalndaki yaklamndan hareketle metafiziine ve genel felsefi kavrayna biraz olsun k tutulmaya allmtr. Ruh-beden ilikisi sorunsal Bergson felsefesi ierisinde merkezi denilebilecek bir yer igal etmektedir. O, gereklii madde ve hayat olarak ikili bir yapda tasarmlar. Bylelikle klasik anlamda materyalist ve spiritalist ekollerden ayrlr. Bergsona gre bunlar ayr ayr realiterlerdir ve biri dierinden tretilemez veya baka bir deyile biri dierinin epifenomeni saylamaz. yleyse evrensel planda bir dualite sz konusudur. Bu dualite konu insan olduunda kendisini ruh ve beden biiminde ortaya koymaktadr. Ancak Bergsonda ruh-beden ikilii Descartes anlamda, birbirinden ayr, kendi ilerinde kendilerine yeten ve dieriyle ilikiye gereksinim duymayan tzler olarak tasarmlanmazlar. Bu noktada Bergson, konuyu ele alan btn klasik yaklamlardan (Dualizm, Spiritializm ve Materyalizm) ayrlr. nk ona gre ruh ve beden birbirlerinin sonucu veya trevi olmadklar gibi, birbirlerinden bamsz, kendi ilerinde btnlkl bir yap veya bir tz de deillerdir. Bu yarg onun ruh anlay ile temellenmektedir. Ona gre ruhun esas hafza ve bilintir. Bunlar ise bedensel bir varolu formu ierisinde ekillenmektedir. yleyse tzsel bir ruh ve beden varl sz konusu deildir. Ruhun bedensel bir varolua dayal olarak ve zaman ierisinde hafza ile ekilleniyor olmasndan, onun bedensel varolua indirgenebilecei sonucu da karlamaz. Aksine Bergsona gre ruh; hafza ve imgelem yetileri dolaysyla zamanda ve

197

mekanda bedeninden ve maddeden akn bir konuma sahiptir. Ona spiritalist sfatnn verilmesine neden olan grlerden biri bu iken, maddenin ve hayatn ortak kkeninde bulunan hayat hamlesinin tinsel karakteri de genel metafizik planda onun spiritalist olarak nitelenmesine temel oluturmaktadr. te bu almann iaret etmek istedii hususlardan birisini de bu durum yani evrensel metafizik dzen ve insan arasndaki bu koutluk ilikisi oluturmaktadr. Ona gre evrensel metafizik planda hayat ile madde arasnda bir savam ve stn gelme abas varsa, micro cosmos olarak okunabilecek insanda da ruhun bedenle savam ve onu kendine yaklatrma abas vardr. Bu, evrende ve insanda maddenin tinsellemesi olgusuna karlk gelmektedir. Bergson, bunu, balangta tinsel olan hayat hamlesinin, kendisini aarken srf bilin ve ruh olarak deil, ayn zamanda madde olarak da am olmasna balar. Dolaysyla bu almada metafizik planda evren ve insan arasndaki bu koutluk ve benzerlie iaret etmek ve ruhun evrende ve insandaki seyrine dikkat ekmek arzulanmtr. Bergsona gre ruhun evrende ve insandaki yansmas yaratma, olu ve yeniliktir. Bu yzden yaratma ve olu; Bergsonun kaln izgilerle altn izmek ve nemini belirtip belirginletirmek istedii bir tema ve realitedir. Ona gre filozoflar, sanatlar, ahlak ve din kahramanlar bu yaratc hamle ile btnleip, onu kendi kulvarlarnda ilerletebilen ender ve ansl kiilerdir. Bergson metafizii felsefi adan olduka elverili bir kurguya sahiptir. nk bu ncl ve temellerden hareketle, Bergson dizgesini kendisi

198

aka deinmemi olsa bile etiin, estetiin ve felsefi antropolojinin snrlarna kadar, hatta gnmzde gittike poplerleen evre felsefesi ve etiine kadar yaygnlatrmak olas ve olanakldr. Bu almada Bergsonda ruh-beden ilikisi sorunsal irdelenerek, dizgenin btn iindeki yeri ve daha sonra sorunsaln insan tasarm ile btnleebilecei sav temellendirilmeye allmtr. Bu itibarla almann birinci blm; soransal ve barndrd savlar betimlemek ve

amlayabilmek iin bir hazrlk aamas niteliindedir. Bu nedenle, I-A-1de ruh-beden ilikisi sorunsalnn felsefi anlam ve almlar zerine dikkat ekilip betimlenmesine allmtr. I-A-2de sorunsal daha saydam bir biimde ele alabilmek iin temel kavramlarn ierliklerinin aydnlatlmas ve birbirleriyle olan ilikileri ele alnp betimlenmitir. Bylelikle I-Bde irdelenecek olan Bergsondan nce sorunsal konu edinen felsefi yaklamlara da bir temel ve zemin oluturmak arzulanmtr. Ruh-beden ilikisi sorununu bir st dzeyde sorunsala dntrp irdeleyen ve modern felsefenin gndemine tayan Descartes olmutur. Bu nedenden dolay almann I-B blm sorunsaln Descartes ve ardllar tarafndan nasl alglanp kavrandna ve nerilen zm veya tasrmlara ayrlmtr. Bylelikle Bergsonun sorunsala eildiinde nnde hazr bulduu dualist, materyalist, spiritalist ve panteist zm yollar tantlmaya ve betimlenmeye allmtr.

199

Sorunsal Bergsonda alm olduu yeni ve zgn dizge balamnda ele alabilmek iin gerekli olan bu hazrlk aamasndan sonra, almann ikinci blm (II-A) Bergsonun Psiko-Fiziksel Paralelizm Kuramna Ynelik Deerlendirme ve Eletirileri ile balamaktadr. Burada Bergsonun kendi kuramn kendisinden nceki grleri eletirerek ve yadsyarak oluturduuna iaret edilmektedir. Bylece onun felsefede gelenekten yararlanarak, kimi zaman yadsyarak kimi zaman da benimseyip yeni ve st bir yoruma tad tezi rneklendirilmektedir. nk onun ruh-beden ilikisi konusundaki dizgesini kendisinden nceki kuramlarn ve zellikle de psikofiziksel paralelizm kuramnn eletirisi oluturmaktadr. Kukusuz bir sorunsal irdelemek ve onu yeni bir yorum ve kavraya ulatrm olmak iddias; sadece nceki grlerle hesaplaarak ve onlarn elikilerini gsterip yadsyarak temellendirilemez. Bunun iin; zgn bir yorum ve senteze ulaabilmenin yannda zgn grlere de sahip olmak gerekir. Bergsonun sorunsala getirmi olduu zgn bak ve almn arkasnda da benimsedii ruh tasarm bulunmaktadr. Bu itibarla almann II-B-I blmnde filozofun yeni ve orijinal ruh anlay irdelenmitir. Burada ruh; artk ne bir tz ne de bir rn veya sonutur. Bedensel ve beyinsel varolua indirgenememekle beraber bunlarla dayanma ierisinde varolan ancak beyinsel ve bedensel olan akn bir yap olarak tasarlanmaktadr. Bergsonun bu ruh tasarm metafizik ve dini evrelerce eskatolojik armlara da ak olarak alglanmtr.

200

almann II-B-II blmnde Ruh-beden ilikisinin ikinci ayan oluturan beden ve madde anlay ele alnmtr. Burada sadece beden anlayn deil de beden ve maddeyi birlikte ele almay gerektiren ey; Bergsonun bedeni maddi dnyann bir uzants saymas ve ayn zamanda maddenin tabi olduu yasalla uyar olarak betimlemesidir. Bylece asl ikilik; madde ile hayat ve ruh ile beden arasnda olmaktadr. Dolaysyla bir sonraki blmn (II-B-III) konusu ve problemini de bu ikilik oluturmaktadr. Bergson ruh-beden ilikisi sorununda bir yandan bu ikili arasndaki ayrm ve farkll kurgulayp betimlerken bir yandan da aralarnda bir dayanma grmektedir. Dalaysyla artk eski kuramlarda rastlanan iki farkl tzn iletiim ve etkileimi sorunlar yaanmad gibi birinin asl, deerinin onun glgesi olmas da sz konusu edilmemektedir. Bu sorunsal balamnda Bergsonun madde ile hayat ve ruh ile bedeni ayr ayr realiteler olarak tanmas onu dualist olarak betimlemeyi gerektirmekle birlikte, ruhsal olan beyinsel ve bedensel sreler ierisinde tanmlanp tketilemez olarak tanmlamas spiritalist sfatyla anlmasna sebep olmaktadr. Dolaysyla onun spiritalizmi speklatif bir nkabule dayal olmaktan ok felsefi kurgusunun bir sonucu durumundadr denilebilir. nk ruhun esas ve temeli olarak grd hafzada beyinsel ve bedensel yeti ve sreleri akn olan yanlar belirlemektedir. Bergsonun madde ile hayat ve ruh ile beden arasnda grd farkllk onun felsefesinin btn ile de uygunluk ve uyum ierisindedir. yleki; madde ve hayat (ayn zamanda beden ve ruh) iki farkl

201

nitelik ve nelik sergilemektedir. Madde; lmlenebilir, zerinde hesaplamalar yaplabilir, nceki durumlarndan sonras ngrlebilir olan, ksacas nedensellik ve determinizm yasalar erevesinde ele alnabilip kavranabilir olan, eklinde betimlenebilmektedir. Bu haliyle madde zekann bilme yeti ve snrlar ierisinde tasarlanabilirken hayat ve ruh zekann dondurucu, kavramsallatrc ve niceleyici yapsndan kamaktadr. Bergsonun

deyimiyle zeka, madde alannda kendisini evinde hissederken ruh ve hayat olaylarnn zn yakalayamamakta mazurdur. nk bunlar kavramak iin tasarlanm deildir. Ona gre ruh-beden ilikisi sorunsalnda kendisinden nceki pek ok kuramn yanlgya dmesinin temelinde, zekann

kavrayamad ruh ve hayat olgularn madde ve mekan olgular gibi tasarlamas yatmaktadr. Bylece yaratc zaman realitesi yani sre, yaratma ve olu, asl doalarndan uzaklatrlarak, ieriksizletirilmilerdir. Onun felsefedeki iddias bu ve benzeri pek ok kavrama gerek deerlerini ve ieriklerini kazandrmak olmutur. Dolaysyla bu almann III-A blmn kart kavram iftleri arasndaki diyalektik ilikiler a ve bunun ierisinde ruh-beden ilikisinin yeri oluturmaktadr. Bu almann varmak veya iaret etmek istedii sonulardan birini de; ruh-beden ilikisi sorunsalnn irdelenmesi yoluyla seilen akm, ekol veya filozofda rtk veya ak bulunabilecek olan insan tasarmna da k tutulabilecei hususu oluturmaktadr. almann III-B blmnn tartmak ve irdelemek istedii problem de budur.

202

Ksaca belirtmek gerekirse, Bergson dizgesinde insan; ilkin hayat hamlesinin zgr alm srecinde gelinen en son ve yetkin varlk konumundadr. Bu konum insan varl ve varoluuna etik ve estetik anlamda sorumluluklar da yklemektedir. yleki, insan; evrensel-yaratc-dinamik ve evrimsel srecin btn ile bir benzerlie ve koutlua sahiptir. Dolaysyla yaratc ve evrimsel sre insan varlnn zgr yaratma atlmlarnda yoluna beeri planda devam etmektedir. Bergsona gre hayat hamlesinin ve yaratc srecin sesini duymak ve ona uygun davranp uzatabilmek, yn insannn veya alkanlk ahlakna saplanm, bireyselliini ve kiiliini yitirmi insann ii deildir. Ona gre hayat hamlesinin ve yaratc srecin sesini duyup bu devinime katlmak ancak yaratma ve olu iinde olmakla olanakldr. Bu da btn alanlarda bir birey ve kii (Bu anlamda bir st anlam dzeyi olarak birey-kii kavramsallatrmasnn kullanlabileceine daha nce iaret edilmiti.) olarak insan varlnn kendisini gerekletirmesi ykmllk ve sorumluluunu beraberinde getirmektedir. Dolaysyla insan varln her trl otomatizm ve yabanclamadan uzak tutup, kendisi olmasn ngren bu dizge, ada felsefede personalist ve ekzistansiyalist akmlarla da dnsel bir akrabalk sergilemektedir denilebilir. Ayrca Bergsonun hafza temelli benlik ve ruh anlay bir tzsellik barndrmad gibi, varolutan nce gelen bir z de sz konusu deildir. Yani kii kendi zn yaam ve zaman ierisinde yaplandrmak durumundadr.

203

Bergsonun evrensel ve insani alanda grd yaknlk ve benzerliin temelinde yaratma olgusu yatmaktadr. Onun dizgesinde yaratma kavram neredeyse kutsal bir anlama sahiptir. Dolaysyla evrensel-yaratc-dinamik ve evrimsel srecin yaratmalar; onu fark edip, anlayp, kavrayabilecek ve kendi varlk ve varoluunda ilerletebilecek olan insan iin zel bir deere sahip olmaldr. nk bu dizgede insan evrensel yaratc srecin iinde hem en yetkin rn, hem de bu srecin anlam ve hem de anlamlandrcs ve beeri planda devam ettiricisi konumundadr.

204

ZET

Bergsonda RuhBeden likisi baln tayan bu almada, ruhbeden ilikisi kapsamnda yer alan balca kavram ve ekollerin incelenmesinin ardndan, sorunsaln Bergson felsefesinde ald yeni ve zgn durum, bu durumun onun felsefesindeki yeri ve problemin insan anlayna doru alm ele alnmtr. Bergson sorunu irdelemeye, ruh ve beden varlklarn ayr ayr realiteler olarak kabul etmekle balar. Ancak bu ele al Descartes iki tzclkte olduu gibi klasik bir dualist yaklam olmad gibi, klasik anlamda bir materyalist veya spiritalist yaklam da deildir. nk bu yaklamlarda beden veya ruh ikisinden biri asl, dieri onun glgesi (epifenomen) saylmakta ve birinden dieri tretilmektedir. Bergson bu yollardan hi birine sapmadan kendi ynn izer. O ruhu ve bedeni tz olarak deil, gereklik olarak tanmlar. Artk bir kerede btn zamanlar iin tasarmlanm tzsel bir ruh ve madde sz konusu deildir. Ruh, yaratc ve asl zaman demek olan sre ve bedensel varolu ierisinde dinamik bir yap olarak ele alnmaktadr. Bu ruh, hafza ile dayanma halindedir ve hafza, benliin ve kiiliin temelinde yatan asl unsurdur. Bergsonun hafzann beynin bir ilevi olmad ve olamayaca yolundaki savlar, onu hafzann bedensel varoluu aan bir yaps olduu sonucuna ulatrmtr. Bylece dualist spiritalist bir metafizie ulalmtr. Bergsonda ruh ve beden ayrm iki farkl zaman kavray ile yakndan ilgilidir. nk bedenin iinde bulunduu ve uymak zorunda olduu fiziksel zaman (saatle llen zaman) ile yaratc zaman realitesi olarak adlandrlan sre birbirinden olduka farkldr. Ayrca psikolojik olay ve srelerle, mekan olaylar da ayn trden bir farklla sahiptir. Psikolojik olay ve srelerde determinizm ve nedensellik yasalar ihlal edilmekte, niceliksel ilikiler yerini niteliklere brakmaktadr. Sonu olarak, insan varl ve varoluu maddeye indirgenemez ve fiziksel srelerle aklanp tketilemez zel bir varlk olarak karmza kmaktadr.

205

ABSTRACT In this dissertation that bears the title SoulBody Relation in Bergson, after an analysis of the major concepts and schools regarding the soulbody relation, the new and original dimension of the problematic in the philosophy of Bergson, the place of the dimension in his philosophy and its expansion toward an understanding of human were studied. Bergson began to analyze the problematic by asserting soul and body as separate realities. However, such an investigation was neither a classical dualist approach, which had been the case with Cartesian dualism, nor was it a materialist or spiritualist approach in the classical sense. The reason is that in these approaches, the soul or the body was considered basic and one of them is epiphenomenon of the other, that is, the one being derived from the other. Bergson developed his attitude without maintaining any of these approaches. He asserted the soul and body as a reality without asserting them as substances. In such an assertion, there were no substantial soul and matter conceptualized for all times. Soul was explained as a dynamic structure in a bodily existence and duration which was creative and essential time. This soul was coexistent with memory and the memory was the essential element forming the basis of the self and personality. Bergson claimed that memory was not and could not be a function of the brain and this led him to the conclusion that it had a structure transcending the bodily existence. Accordingly, he arrived at a dualistic spiritualist metaphysics. The body and soul dichotomy were closely related with two different conceptions of time in Bergsons philosophy. Because the physical time in which the body exists and which the body has to comply with is different from the duration that is referred to as the reality of creative time. In addition, there is a similar distinction between the psychological events and processes and spatial cases. In the psychological events and processes, the rules of determinism and causality are violated and the quantitative relations are replaced by the qualitative relations. In conclusion, the human being and existence stands out as a special entity that can not be reduced to materiality and can neither be accounted for nor exhausted by the physical processes as it is transcendental to them.

206

KAYNAKA

Akarsu, Bedia, Felsefe Terimleri Szl, Sava Yaynlar, Ankara, 1984 Akarsu, Bedia, ada Felsefe, M.E.B. Yaynlar, Dn Dizisi 3, stanbul, 1979 Angeles, A. Peter, The Harper Collins Dictionary of Philosophy, First Harperperennial Edition (t.y.) Bergson, Henri, Time and Free Will, An Essay on The Immediate Data of Consciousness, Trans. F.L. Pogson, Harper Torchbooks, New York, 1960 Bergson, Henri, Matter and Memory, Trans. N.M. Paul and W.S. Palmer, Zone Books, New York, 1988 Bergson, Henri, Creative Evolution, Trans. Arthur Mitchell, The Modern Library, New York, 1944 Bergson, Henri, Mind-Energy, Trans. H. Wildon Carr, Greenwood Press, New York, 1975 Bergson, Henri, The Creative Mind, An Introduction to Metaphysics, Trans. M.L. Andison, Replica Books, U.S.A., 1999 Bergson, Henri, Laughter, Comedy, Doubleday Anchor Books, New York, 1956 Bergson, Henri, The Two Sources of Morality and Religion, Trans. R. Ashley Audra and Cloudesley Brereton, Doubleday Anchor Books, New York, 1956 Bergson, Henri, uurun Dorudan Doruya Verileri, ev. M.. Tun, M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1990 Bergson, Henri, Yaratc Tekaml, ev. M.. Tun, M.E.G.S.B. Yaynlar, stanbul, 1986

207

Bergson, Henri, Zihin Kudreti, ev. Mira Katrcolu, M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1989 Bergson, Henri, uur ve Hayat; Ruh ve Beden; Dirilerin Hayaletleri; Rya, Bergson ve Manevi Kudrete Dair Birka Konferans, ev. M.. Tun, stanbul, 1934 Bergson, Henri, Dnce ve Devingen, ev. Mira Katrcolu, M.E.G.S.B. Yaynlar, stanbul, 1986 Bergson, Henri, Glme, ev. M.. Tun, M.E.B. yaynlar, stanbul, 1990 Bergson, Henri, Ahlak ile Dinin ki Kayna, ev. Mehmet Karasan, M.E.B. Yaynlar, Ankara, 1949 Bochenski, J.M., ada Avrupa Felsefesi, ev. Serdar Rifat Krkolu, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1997 Cariou, Marie, Bergson: The Keyboards of Forgetting, The New Bergson, Manchester University Press, 1999 Chevalier, Jacques, Henri Bergson, Trans. Lilian A. Clare, The Macmillan Comp., New York, 1928 Copleston, Frederick S. J., A History of Philosophy, Volume 9, Maine de Biran to Sartre, First Paperback Edition, 1999 Cory, Chas E., Bergsons Intellect and Matter, The Philosophical Review, Volume 22, Issue 5, 1913 Cottingham, John, Descartes Szl, ev. Blent Gzkan, Necati Ilgcolu, Ayhan itil, Aliye Kovanlkaya, Sarmal Yaynevi, stanbul, 1996 Cresson, Andr, Filozofik Sistemler, ev. S.J. Becarano, Gamma Neriyat, stanbul, 1962

208

Denkel, Arda, Dnceler ve Gerekler, Felsefe Yazlar I, Ed. Ahmet Halk Atalay, Gebe Yaynlar, stanbul, 1997 Draver, James, A., Dictionary of Psychology, Penguin Books, Aylesbury and Slough, 1961 Dwelshauvers, Georges, Muasr Fransz Psikolojisi, ev.M.. Tun, Maarif Matbaas, stanbul, 1940 Gkberk, Macit, Felsefenin Evrimi, M.E.B. Yaynlar, Dn Dizisi 2, stanbul, 1979 Hausheer, Herman, Bergsons Critique of Scientific Psychology, The

Philosophical Review, Volume 36, Issue 5, 1927 Hocking, William Ernest, Types of Philosophy, New York, 1939 Karasan, Mehmet, Ahlak ile Dinin ki Kaynana nsz, Ahlak le Dinin ki Kayna, Ankara, 1949 Ko, Turan, lmszlk Dncesi, z Yaymclk, stanbul, 1991 Kolakowski, Leszek, Bergson, Oxford Univ. Press, Oxford-New York, 1985 Kk, Mustafa, Mistik Dnya Gr ve Bergson, Dergh Yaynlar, stanbul, 2001 Lamprecht, Sterling P., Our Philosophical Traditions, New York, 1955 Maggee, Bryan, Yeni Dn Adamlar, Haz., Mete Tunay, M.E.B. Yaynlar, Dn Dizisi I, stanbul, 1979 Matthaus, Eric, Twentieth-Century French Philosophy, Oxford Univ. Press, OxfordNew York, 1996 Matthaus, Eric, Bergsons Concept of A Person, The New Bergson, Manchester University Press, Manchester-New York, 1999 Mengolu, Takiyettin, nsan Felsefesi, Remzi Kitabevi, stanbul, 1988

209

Merleau-Ponty, Maurice, In Price of Philosophy, Northwestern University Press, Third Printing, 1973 Mullarkey, John, (Ed.) The New Bergson, Manchester Univ. Press, Manchester-New York, 1999 Quinton, Anthony, The Soul, The Journal of Philosophy, Volume 59, Issue 15, 1962 Russell, Bertrand, A History of Western Philosophy, Simon and Schuster, New York, 1945 Ryle, Gilbert, Zihin Felsefesi, ev. Sara elik, Felsefe Yazlar Ansiklopedisi, Afa Yaynlar, stanbul, 1995 Shaffer, Jerome A., Bilin, Ruh ve tesi, ev. Turan Ko, z Yaynclk, stanbul, 1991 Shaffer, Jerome A., Philosophy of Mind, Prentice-Hall, Inc., London, 1968 Somar, Ziya, Bergson, Semih Ltfi Kitabevi, stanbul, 1939 Timuin, Afar, Felsefe Szl, Bulut Yaynlar, stanbul, 2000 Timuin, Afar, Gottfried Wilhelm Leibniz, Metafizik zerine Konuma, Cumhuriyet Dnya Klasikleri 41, 1999 Timuin, Afar, Estetik, nsancl Yaynlar, stanbul, 1998 Tokatl, Attila, Ansiklopedik Felsefe Szl, Bilgi Yaynevi, Ankara, 1973 Toku, Neet, Trkiyede Anti-Materyalist Felsefe, Beyan Yaynlar, stanbul, 1996 Tun, Mustafa ekip, Bergson ve Manevi Kudrete Dair Birka Konferans, Ahmet Halit Kitaphanesi, stanbul, 1934 Tun, Mustafa ekip, Yaratc Tekamle nsz, Yaratc Tekaml, stanbul, 1986

210

lken, Hilmi Ziya, Genel Felsefe Dersleri, Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi Yaynlar, Ankara, 1972 lken, Hilmi Ziya, Felsefe Dersleri (Bilgi ve Vcud Nazariyeleri), stanbul, 1928 Watling, J.L., Descartes, A Critical History of Western Philosophy, Ed., D.J. OConnor, The Free Press of Glencoe, New York, 1964 Yeniehirliolu, ahin, Tarihsel ve Diyalektik Oluum, Felsefe Dergisi 3, 1978 Yeniehirliolu, ahin, Felsefe ve Diyalektik, Maya Yaynlar, Ankara, 1985 Yeniehirliolu, ahin, Felsefe ve Sanat, Dayanma Yaynlar, Ankara, 1982

You might also like