You are on page 1of 126

Son Say

i nt ernet dergi s i

ay l k e - d e r g i / y l: 3 Sa y: 12

Dosya:
slami Cemaat ve Organizasyonlarda HEDEF ve YNTEM Problemleri

Nasscln / Kurancln kmaz


Hamdi TAYFUR

slam Felsefesi Nedir?


Abuzer DKAYA

Yeni Kelam, eriatn Snrlar ve Dini Metinlerin Tefsir Teorisi


M. Mtehid EBUSTER

indekiler
EDTRDEN

Son Sayda............................................................................................................ 4

DOSYA: slami Cemaat ve Organizasyonlarda Hedef ve Yntem Problemleri slami Mcadelede Yntem Sorunu /
Yusuf MAMOLU.................................................. Nuri YILMAZ...

6 21 32 48

Modern Dnyada slami Mcadele in Yeni Hedefler ve Yeni Yntemler / Reform, tihad ve Tecdid Balamnda slam ve Hayat / slami Hareketlerde Ahlaki Zafiyetler /

Yasin AKTAY.............................

Ali NER.........................................................

ARATIRMA - NCELEME

Nasscln / Kurancln kmaz / slam Felsefesi Nedir? /

Hamdi TAYFUR......................................................

52 59 65

Abuzer DKAYA.................................................................... Muhsin KEDVER...................

Geleneksel slamdan Kendi iinde Bir Amac Olan slama /

SYLE

Yeni Kelam, eriatn Snrlar ve Dini Metinlerin Tefsir Teorisi /

EBUSTER.......................

77

YUVARLAK MASA

Mantk Tartmalar................................................................................................ 100

DENEME

Helal Sleymana Vah Eyyuba m? /

Latif KINATA......................................................

110

GNDEM

nsan Deitirmenin nsanca Yolu Var / ROMANYA, Farkl Bir Avrupa lkesi /

Metin YILMAZ.................................................

114 121

A. Hamdi ALKAN...................................................

EDTRDEN

Son Sayda
Bir yolculuun planlanm olan sonuna ulam bulunuyoruz. slamiyorum Dergisi, dergiyi oluturan kadronun kendilerine dnk bir okuma ve dnme faaliyeti olarak ortaya kmt. Dergi ekline dnmesi ise bu dnme srecinin baka Mslmanlarla da paylalmasna dnk bir niyeti ifade ediyordu; ola ki dnceleriyle bizlere katk yapacak kimseler kabilir veya bu okumalardan yararlananlar olabilir... Okumalarmz dergiye dntrme meselesi gndem olduunda da baz kayglarmz vard: Var olanlara bir tane daha eklemi olmayalm! Bir farkllk oluturacaksa karalm! Kesinlikle tekrara dmeyelim! Derginin varln srdrmek hedef haline gelmesin, kararnda brakalm diyorduk. Yazlarmz nce kendimiz okuduk. Ekip olarak bir araya gelip tarttk. Her konuda anlaamadk elbette, ama hem bunlar bir zenginlik olarak grdk hem de tartmalarmzla birbirimizin dncesinin glenmesini saladk. Ve artk vaktidir! dediimiz an geldi. Bizler bu sreten kendi admza ok istifade ettik. Farkl fikirlerin bir araya gelmesinin nasl bir zenginlik olduunu ve bir araya gelmeyi baardklarnda nasl bir sinerji doduunu yaayarak grdk. Bizlere bu imkan nasip eden Rabbimize hep birlikte dua ediyoruz. Bu dergi eksiiyle fazlasyla, iyisiyle ktsyle bizim bir aynamzdr. Samimiyetle inandklarmz paylatk. Eksikleri ve yanllar bizim, doru ve gzel ynleri ise hepimizindir. Sr lisan ettik ise affola. *** Bu sayda slamcln yeni hedefleri ve yeni yntemleri baln dosya konusu yaptk. Bizi bu konuyu semeye gtren sebep, slam corafyasnn kar karya bulunduu yeni skntlardr. slam corafyasnda hzl bir deiim yaanyor. Diktatrler yklyor, halklarn esareti bir bir sona eriyor. Fakat sonrasnn nasl olacana dair henz zihin ac bir rnek ortaya kmad. Var olan rnekler, slama uygunluk ynnden Mslmanlar tedirgin ediyor. Aslnda bu problem ok daha derin teorik bir problemin pratie yansm halidir; Geleneksel fkh usulleriyle artk, gncel birok meseleye zm gelitirilemiyor. Bunun anlam slamn artk gnmze syleyecek bir eyinin kalmad mdr? Eer byle deilse modern dnyada slamilik nasl salanacaktr? Sorunu tespit etmek kolay ne var ki zm ortaya karmak kolay deildir. Bunun iin ok ciddi teorik almalara ihtiya bulunmaktadr. Fakat bununla birlikte teorinin ou zaman pratikten sonra geldii gereini de gz ard etmemeliyiz. Pratik sorunlara nispi zm yollar ortaya ktka, bunlarn ierisinden kalc usuller gelitirme imkan da artar. Dolaysyla biz, daha ok pratik sorunlara eilip, bunlara kendimizce zmler retmeye altk. slami grup, cemaat ve sivil toplum kurulularnn, gnmz artlarnda nasl bir zihniyete sahip olmas gerektiini, yeni mcadele anlaynn, yntemlerinin ve hedeflerinin nasl olmas gerektiini tarttk. Ve u sorulara cevap aradk: - Yntem nedir? Nasl oluur? - Fikri yaygnlatrmak iin verilecek mcadelenin metodu fikirlere gre deikenlik gsterir mi? - Fikri yaygnlatrmak iin verilecek

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

mcadelenin metodu dnem ve artlara gre deikenlik gsterir mi? - slamn sabit ve kendine has bir metodu var mdr? - Gnmzde Mslmanlarn sahip olduu hedefler ve bunlara ulama yntemleri

- Bu yntem ve hedefler hangi artlarda ortaya kmtr? - Genelde dnyada, zelde slam corafyasnda ortaya kan yeni gelimeler Mslmanlar nasl bir noktaya getirmitir? - Yeni dnemler iin Mslmanlarn sahip olmas gereken mcadele anlay, hedefler ve yntemler nasl olmaldr? Dosya makalelerinin haricinde sayfalarmz arasnda Geleneksel slamdan kendi iinde bir amac olan slama, Yeni kelam, eriatn snrlar ve dini metinlerin tefsir teorisi, slam felsefesi nedir? ve Nasscln/Kurancln kmaz balkl aratrma inceleme yazlarn da bulabilirsiniz. Mantk ilminin neden felsefeden yaklak 300 sene sonra ortaya kt zerine bir sohbet de bu saymzda yer almaktadr. Gndem yazarlarmz insan deitirmenin insanca bir yolu olup olmadn sorgulama konusu yaptlar. Ayrca Romanya zerine bir deerlendirme ile siz okurlarmzn karsna ktlar. Yce Allahtan hepimize, daha iyi ve daha deerli baka almalar nasip etmesi dileiyle. Muhabbetle kalnz.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

www.islamiyorum.com
5

nelerdir?

Dosya: slami Cemaat ve Organizasyonlarda Hedef ve Yntem Problemleri

slami Mcadelede Yntem Sorunu


Yusuf mamolu
19. yzylda hz kazanan slami gelimenin nemli sorunlarndan biri yntem konusudur. 20. yzyln ikinci yarsndan itibaren sistematik bir nitelik kazanan konunun daha nce kayda deer olmad sylenemez. Aksine yntem, ncesinde de nemli kavramlardan biridir, ama bugn bizim tarttmz biim, ncekilere gre nemli farkllklar ihtiva etmektedir. Hilafetin saltanata dnmesinden sonra kurulan devletlerin slami esaslara dayanmak, slam yaymak, Allahn adn yceltmek gibi iddialar olmasna ramen biimi ve icraatlar sebebiyle zulm irtikp ettiini dnen pek ok slami hareket bu devletlere kar mcadele vermitir. te ilk sultanlkla birlikte balayan bu mcadelelerin iinde yer alanlar da bu mcadeleleri meru saymayanlar da yntem tartmas yapmlardr. Nevin Abdulhalk Mustafann otoriteye kar muhalif tavrlar, sabr, temekkn ve huru olarak snflamas, dnemin yntem konusundaki tercihlerini de ifade etmektedir. Otoritenin, elinde bulundurduu g ve imknlar sebebiyle kyama kalkmann neye mal olaca, baar ansnn ne olduuna dair kanaatler bu yntem tartmasnn en nemli nirengi noktas olmutur. Ayrca yntem, slami ilimlerin de nemli tartma konularndan biridir. Hatta bu konudaki tercihleri sebebiyle eitli ekoller ortaya kmtr. Tartma, kendisini daha ok usul konusunda gsteriyormu gibi grnse de ze ilikin yaklamn teknik boyuttaki uzants olduunu sylemek mmkndr. Hadis deerlendirmelerinde metnin mi yoksa senedin mi, lafzn anlalmasnda zahirin mi yoksa batnn m esas olduu tartmas gibi Hulasa yntem tartmas hepten yeni bir konu deildir, ilk yzyldan beri tartlan bir konudur. Gerek bir anlay/zihniyet oluturma abasnda teorik/ilmi boyutta, gerekse pratik hedeflere nasl ulalaca hatta bu pratik hedeflerin ne olduu gibi eylemsel boyutta yntem tartlagelmitir. Bugn yntem konusu, metodun ilahi olup olmamas, dolaysyla da teklii-okluu, deiebilir ya da deimez olduu, sistem ii aralarn kullanlp kullanlamayaca, demokrasi gibi modern an muhalefete sistem iinde tayin ettii konumlarn meru olup olmad balamlarnda tartlmaktadr. Bunlara bal olarak da eklemlenme, cahiliyenin oyununa gelme, kresel planlarn paras olma gibi karlkl nitelemeler telaffuz edilmektedir. Bu

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

bakmdan kazand sistematik boyut nedeniyle yntem konusu Mslmanlar arasnda gemie gre daha ayrt edici bir boyut da kazanmtr. Konu phesiz ki hedefin/hedeflerin ne olduundan bamsz deildir, aksine hedefle ilgili tespitlerin sonularna sk skya baldr. slami mcadelenin yntemini tartmak elbette yaplacak herhangi bir iin nasl yaplacan tartmaktan ok daha mhim ve de etrefillidir. Yntemin hedefle olduu kadar zle ilikisi de konu zerindeki arln hissettirmektedir. ou zaman ulalan sonutan ok, bu sonuca ilikin sorumluluun nasl yerine getirildii daha nemli bir tartma konusu haline gelmektedir. Ksacas konu, her dnem olduu kadar hatta daha fazlasyla bugnn de nemli bir konusu ayn zamanda zor ve taraflarn birbirlerini ciddi ithamlara tabi tuttuu, ayrlklara neden olan bir konudur. Bu makalede konuya bu tartmalardan btnyle bamsz olmayacak bir ekilde kavramsal bir boyutta yaklamaya alacaz. Yntemin ne olduu, aralarla, taktik ve strateji gibi kavramlarla nasl ilikilendirilebilecei, ze eit olmasnn ne demek olduu ve ynteme etki eden faktrlerin neler olduunu ortaya karmaya alacaz.

Yntemle ilikin olarak taktik-strateji, plan-program gibi baka kavramlar da kullanlmaktadr; en nemlileri saylabilecek bu ikisine ksaca deinmenin faydal olacan dnyoruz. Yunanca asll bir kelime ve askeri terminolojiden devirilmi olan strateji, maddi ve manevi, fiziki ve fiziki olmayan tm kaynaklarn ahenk ierisinde ve etkin bir biimde kullanlmasn salayarak, belirlenen hedefe en kestirme, en etkin ve en verimli yoldan varmak iin kullanlan bir mefhumdur. Taktik ise bu genel belirlemenin pratik hale getirilebilmesi iin admlarn tespitidir. Strateji, hedefe ulamak iin, bir disiplin veya dnce dorultusunda kabul edilmi genel tarz ve prensipleri ihtiva ederken taktik, daha somut ve dorudan uygulanabilir direktif veya belirlemeleri ierir; strateji genel bir dzenleme, taktik ise bu dzenleme erevesinde uygulanacak merhaleleri ve onlarn aralarn tespit etmektir.2 Dolaysyla taktik ancak bir stratejinin varlndan sonra ve onun belirlemeleri, ilkeleri dorultusunda hedefleri gerekletirmek iin evresel artlardan da etkilenerek vcut bulabilen dinamik admlardr. Strateji, bir savan savunma ya da saldr esasna gre belirli admlar eklinde organize edilmesi yahut da be yllk kalknma plannn hedeflerini ve ilkelerini belirlemek gibidir. Taktik ise bu hedef ve ilkelerin fiiliyata nasl aktarlacan tespit etmek, tercih edilen sava stratejisinin baaryla sonulanmas iin yaplacak operasyonlar belirlemek gibidir; strateji savan btnn taktik ise onun iindeki muharebeleri, eitli dnemlerini, kesitlerini hatta anlarn kapsar. kisi arasnda; sabitlik deimezlik, uzun veya ksa vadeli olmak, btncl olmak veya paralar tekil etmek, birbirine tabi olmak, bilineni veya bilinmeyeni ynetmek, tek ve genel olmak veya birden ok olmak gibi hususlarda ters orant vardr. Bir iin nasl yaplacan taktik-strateji kavramsallatrmasndan istifade ederek izah ederken, stratejinin bir retiye gre genel anlamda dzenleme ii, yntemin stratejiye gre izlenen yol veya stratejinin uygulan ekli,
2

Yntem Nedir?
Yntem ya da metot, genel olarak bir ii/eylemi gerekletirirken, hedefe ulamak iin alrken nasl sorusuna verilen cevaptr. Cevdet Saidin de dedii gibi insan eylemlerine esas tekil eden iki temel sorudan biri neden, dieri ise
nasl sorulardr. nk nsan rastgele ve hibir vastaya tutunmadan eylemde bulunan bir varlk deildir. Onun iin insan birinci sorunun izdii ereveden mahrum kalrsa, muhal (gereklemesi mmkn olmayan) bir faaliyete, ayn ekilde ikinci sorunun erevesinden yoksun kalrsa makul olmayan (akl d) bir gayrete girimi olur ve kendine yazk eder. Sonu itibaryla beeri gayretler, kendilerini pratie yanstan metotlardan ayr planlanamayacaklar gibi onlara sebep olan etkenlerden de ayr planlanamazlar
1

Cevdet Said, G rade Eylem, Pnar Yaynlar, 4. Bask, S. 31

http://atifacikgoz.wordpress.com/tag/strateji/

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

tekniin yntemin bir alt basama ve onun

farkl trleri, taktiin ise teknii kullanrken bavurulan kk davran deiiklikleri olarak kullanldn da ifade etmi olalm. Program-plan arasnda da strateji-taktik ilikisine benzer bir iliki vardr. Program, yaplacak ii icabnda eitli ayrntlar da ihtiva edecek ekilde genel olarak belirlemek iken
plan, bu programn hayata nasl aktarlacann

Yntemle Ne Kastediyoruz?
Gnlk birok iimizde olduu gibi slami pek ok konuda da yntemden sz ederiz. Tefsirde veya hadiste belli yntemlerden, Kuran okumann usul/metotlarndan, eitimin nasl bir tarz veya yol takip etmesi gerektiinden ska konuur/tartrz. u yntemin doru olmadna, onunla sonu alnamayacana ama yle bir metot takip edilirse daha verimli sonular alnacana dair deerlendirmelerle her zaman muhatap oluruz. Bunlar slami ilimlerin konusuna giren konularla ilgili olduu gibi dnyalk belli bir iin slami olarak nasl yaplacana ilikin de olabilir. Ksacas bir Mslman olarak hayatn pek ok alannda yntemden bahsederiz. Bu makalenin yntemle ilgili kavramsal bir alma olacan sylerken btn bu alanlarla ilikin ve onlar kuatacak boyutta bir kavramsal ereveyi kastetmiyoruz. rnein hermentik gibi anlam analizi ve usul alanna giren tartmalarn konumuzla alakas dolayl bir alakadr. Alanmz belirleyen genel ereve slami mcadeledir. Yntemden kastmz slamn hayata nasl aktarlaca ile ilgilidir. Ancak bu snrlama, toplumsal hareketlerden ok bireysel abalar, nasl daha iyi bir Mslman olunacan artrmaktadr. Oysa yntem sz konusu olduunda daha ok slamn toplum hayatna nasl mdahale ettiine dair dnceler gndeme gelmekte; bireysel deiim, gelime, sorumluluk gibi konular bu kavram iinde pek zikredilmemektedir. Dolaysyla, yaklam ve kabullere gre; slamn hayata nasl egemen klnaca, toplumun slami dnmnn nasl salanaca erevemizi daha dorudan belirleyen ifadelerdir. Yani bu makalenin yntemle kastettii ey, slamn hayata aktarlma abasnn pratik ve de toplumsal boyutuyla ilgilidir. Bu noktada slamn hayata aktarlmas, hkim klnmas veya yeniden yrrle konulmas amacyla farkl yntemlerin esas alnd/ uyguland malumdur. slam dnyas ile tabir edilen dnya leindeki kesimin byk ounluu, kendini slama nispet ederken belirli bir bilince sahiptir.

zaman, zemin gibi deikenlere bal olarak izelgesini oluturmaktr. Bu durumda plan, program fiil haline getirebilmeyi salayan bir klavuzdur, tasarlanm komutlar zinciridir. Yntemle ilikilendirilebilecek hermentik ve tarihselcilik gibi baka kavramlar da var ve bunlar, ynteme ilikin farkl yaklamlara kaynaklk da etmektedirler. Fakat bunlardan rnein hermentik daha ok dnce, tefsir ve analizlerle yani anlam yorumu ile ilgili bir kavramdr. Bu nedenle bizim yntemden kastettiimiz eyle dorudan ilgili deil. Tarihselcilii ise yntemle ilgili bir kavram olarak deil bir yaklam biimi olarak kabul etmek daha dorudur. Gerek dini, ideolojik konularda gerekse eitim, ekonomi ve sosyal alanlarda dnya ilerini organize ederken yntemle ilgili kavramlar kullanrz. Hatta gnlk ileri yapmak iin bile yntemin, taktiin zaruretinden bahsederiz. Kimi zaman birini dierinin yerine ya da yanl yerde/anlamda kullandmz da olur. Maksadmz bu kullanmlar dzeltmeye almak deil, byk bir plan veya hedefin hayata nasl aktarlacann boyut, kapsam ve deikenlik gibi genel ilkelerine dikkat ekmektir. En genel ilke ve byk hedefleri belirlemekten taktie kadar deiik aama ve boyutlara dikkat ekmek, kanaatimizce yntemle ilgili bir bak as ortaya koymak iin bir balang olmas bakmndan da nemli bir noktadr. Ancak biz yntemi yukardaki kavramlar arasnda getii anlam ve boyutta deil daha genel anlamlarda kullanacaz. nk slami literatrde, en azndan slami mcadelenin nasl bir yol takip etmesi sz konusu olduunda kullanlan terim metot/yntem terimidir, dierleri deildir.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

En azndan bu tercihin ayrt edici bir tercih olduunu dnmektedir. Hatta bunlarn byk bir ksm slamn yeniden topluma hkim olmasn/eriatn gelmesini de istemektedir. Ancak bilin dzeyi, samimiyet, bilgi, bask, asimile edilmi olmak, statkonun nimetleri gibi deiken sebepler nedeniyle istedikleri ey iin bir aba iinde deildirler. Kendilerini, istedikleri eyin znesi deil nesnesi olarak dnmektedirler. Dolaysyla hayatta birok eyin mcadelesini veriyor olmalarna ve bu mcadelelerin kendilerince slami adan da bir anlam olmasna karn bunlar iin slami mcadele ifadesini kullanmak, slami hareket iinde tahayyl etmek doru bir kavramsallatrma deildir.
Tasavvufun, her mistik dnya gr gibi

da dardan tezahr pek grnmeyen srf i dnyalar ile ilgilidir.


ia, inan dnyas bakmndan Snni tasavvuf

dncesine ok benzer zellikler tamasna karn, sosyallii, toplumsal ynetime ilikin hedefleri ve zulme kar tavr ile ondan ayrlr. Klasik iann, zulme kar tavr, takiyye; devlet dncesi ise imamn tek yetkili ynetici olduu eklindedir. mam Humeyninin velayet-i fakihe getirdii yaklam iaya bir kyam ve ardndan da bir devrim imkn salamtr. iann kendi tarihsel sreci, mollalarn toplumsal yap iindeki konumlanma biimi ve rann konjonktrel durumu kyamn ve devrim baarsnn nemli sebepleridir. Ancak bu baar Snni dnyadaki gelimelerden btnyle bamsz deildir. ran da global anlamda Snni Mslmanlarla ortak problemleri yaamakta, zihinsel anlamda benzer srelerden gemekte, tartmalardan onlar da etkilenmekte/ faydalanmaktadr. hvan- Mslimin tecrbesi ve bu tecrbe iinde tartlan yntem konusu devrimin nemli tetikleyicilerindendir. mam Humeyni bir anlamda Benna, Kutup ve Mevdudi tarafndan yrtlen mcadele ve gelitirilen yaklamn ia dnyasndaki tezahrdr. ia, beyan (neriyat) yani bilinlendirme, tebli, fikri anlamda gerekli olgunlua ulama abas ve buna bal olarak hareket (mukavemet) yani cihad, teorik boyutta kalmayp inanc hayata aktarma, zulme kyam etme sralamas bakmndan Snni dnyadaki yaklamlara katlmakta ama slahatlk-devrimcilik, sistem ii olmak-sistem d kalmak gibi konulara ilgisiz grnmektedir. Genel anlamda iann, Afganiden sonraki slami mcadele anlayn benimsediini ama uygulamada kendi i dinamiklerinin daha etkin olduunu syleyebiliriz.
Snni dnyada slami mcadele, Cemaleddin

farkl tezahrleri olmakla birlikte iinde bulunulan halin eletirisinden doduu sylenebilir. Balangc, dnyaya eilimin yaratt problemlere tepkiye dayanmaktadr. slamn yaylmas ve Mslmanlarn birlik ve btnl gibi hususlarda aba ortaya koymu olmasna karn mistik tabiatndan ayrlmayan bir asosyallie sahiptir. Dnya ilerini dnya ehline brakarak zulme rza gsterirken, aslnda ilerin grnd gibi olmadn, iyi adna her ne varsa eyhlerin gizli elleriyle mdahalesinin bir rn olduunu, bu gizli elin her eyi kontrol altnda bulundurduunu savunarak/inanarak bir ironi de yaratmaktadr. Tasavvufun, topluma ilikin deitirmek istedii eyler vardr. Fakat bu, rnein statlarn idareyi ele almas eklinde deil derghn alann, ynetici kesimi de iine alacak ekilde geniletmektir. Bu, ayn zamanda toplumun kurtuluuna ilikin dncesini ve yntemini de ifade etmektedir: Mrid-i kmilin peine taklp hibir eyi sorgulamadan onlardan gelenlere mutlak itaat iinde olmak Halk zerinde sahip olduklar etki alanna, dolaysyla szlerinin sosyal gcne bal olarak yneticilerce zellikle dikkate alnanlar her zaman olagelmitir. Ama sz edilen yntem, toplumsal deiim, kurtulu, toplumun slamn rengine brnmesi iin mmkn bir yntem midir? sorusuna ancak kendileri evet cevabn vereceklerdir. Zira tasavvufun, toplumun deiimine ilikin ciddi hibir hedefi olmad gibi bireye ilikin olanlar

Afganiden sonra daha da belirginlik kazanmaya balarken yntemi konusunda iki farkl yaklam belirmektedir. Afganinin devrimcilikten, Abduhun ise slahatktan yana tutumu gittike belirginlik kazanarak iki farkl yaklama3 brnecektir.
3

hsan Eliak, slamn Yenilikileri, na Yaynlar, 2. Cilt, S. 448

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

Her birisi birok hareket tarafndan temsil edilen bu yaklamlardan slahatlk, var olan slah etmeyi amalamakta; var olann/mevcut sistemlerin iinde yer almakta ve sistem ii aralar kullanmakta bir beis grmemektedir. Devrimcilik ise var olann cahiliye olduunu, dolaysyla kkten deitirilmesi gerektiini, demokratik sisteme ait parti gibi sistem ii aralar kullanmann uzlamaclk anlamna geldiini ifade etmektedir. Genelde yakn dnem slami gelimelerin balang ismi olarak zikredilen Afgani, devrimci tutumuyla biliniyor olmasna ramen slahatln daha eski bir gemie sahip olduunu syleyebiliriz. Zira Batnn ykc saldrlarndan nceki slam devletleri iinde, devrimcilie yakn ierikler yklenmi olsa da slahatlk ok daha baskn bir gelime/ deime yntemi olarak benimsenmitir. Bu iki yaklamn zamanla kendi iinde eitli versiyonlarnn olutuu da bilinmektedir. Sistemle iliki biimi, ksa ve uzun vadeli hedeflerin ierii, Snnetin yntem bakmndan nasl bir anlam ifade ettii gibi konularda her bir yaklamn kendi iinde eitlilik gstermesinin nedeni de budur. ia dnyas ran slam Devrimi ile bir anlamda hedefe ulam, yntem asndan kendisini bir bakma ispatlamtr. Bugn ise Suriye meselesinde olduu gibi genetiinden getirdii problemlerle yzleirken dnya Mslmanlar gznde yeni snavlar vermektedir. Snni dnyadaki devrimci yaklam, ran slam Devrimi ve Sudan gibi baarlarn ardndan gndemi belirlemekte daha baskn hale gelmitir. Sadece bu tr baarlar deil, devrimci yaklamn kendi iinde tad dinamizm ve aba, kendisine slami gelimeleri belirlemede etkin pozisyonlar kazandrmtr. Ve aslnda bu durumun bugn de halen byk oranda devam ettiini syleyebiliriz. Bu etkinlii, nemli lde ynteme getirdii yaklamdan kaynaklanmaktadr. Bu yaklamn belirlenmesinde zellikle Merhum Seyyid Kutubun rol nemlidir. Kutub, yntemin beeri tercihlere braklm bir konu olmadn, kaynak ve hedef gibi Rabbani olduunu ifade etmi, alara ve toplumlara gre deiemeyeceini

savunmutur. Yntemin teferruata ait bir konu deil ze ilikin olduunu, metot zere olmann hedefe ulamaktan daha nemli olduunu ifade etmitir. Bunlarn dnda yntemin tedrici olduu ve buna uygun olarak nc cemaatin nasl davranmas gerektii ve fonksiyonunun ne olduu zerinde de durmutur. Uzlamacla kar olmak, cahiliyenin bnyesinden ayr ve ondan daha gl bir yap teekkl ettirmek, bu yapnn yatay ve dikey genilemesi ile toplumun deiecei, nce ykmak sonra yapmak, fkhn ve sorunlarn zmnn toplumun oluumundan sonra mmkn olaca gibi ifadeleri de yntemle dorudan ilgilidir ve yntemden ne kastettiini belirginletirmektedir. Merhumun metotla ilgili belirlemelerini birbirinden farkl ekillerde hayata aktaranlarn olduu bir gerektir. Snnetten devirilmeye allan bu yaklamdan, gizli ve ak davet, Mekke ve Medine dnemi artlar ve bunlar orijinaline uygun senelik dilimlerle tespit etme, hcresel rgtlenme, tekfir, bamsz koloniler oluturma, iddeti yntem olarak kullanma gibi uygulamalar kmtr. Btn bunlar phesiz ki merhumun almalarna balamak doru olmaz ama ne kastettiini bir uygulama ile ortaya koyma frsatna sahip olmad iin bunlara malzeme olabilecek yanlarnn olduu da hepten reddedilemez. rnein, sistem ii aralarn kullanm konusunda kendisi dorudan bir ey sylememi olmasna ramen, bugn tartmalar uzlamaclk zerinden ona dayandrlarak srdrlmektedir. Tarihsel sreleri, ilikileri ve nispeten sonular hasebiyle deiik yntem anlaylarndan sz etmekle, yntem anlaynn eit ve srelerini irdeleme niyetinde deiliz. Maksadmz, farkl yaklamlarn her zaman var olduuna ve bunlarn her eyiyle belirlenmi bir yntem anlayndan aslnda belli bir yntemin olmadn savunan anlaylara kadar bir yelpaze izdiine dikkat ekmektir. Her birisinin kendisince ciddi delillere/gerekelere sahip olduu bu yaklamlardan, son dnem devrimci yaklamn argmanlar, yntem sz konusu edildiinde yle veya byle dikkate alnmas gereken bir yaklam olmay hak ediyor. Bu makalede de bu yaklamn argmanlarnn arln hissettirmesinin bilinli bir tercih

10

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

olmasnn nedeni budur.

yolun mubah olduu dncesini kesin olarak reddeder, ayrca frsat ve keyfi bir tavr izleyemez. nk bu hareketin her an, her
aamas ilahidir ve ilahi esaslara riayet edildii srece hareket, bir sonuca gtrlmeksizin de amacna ulam saylr.6

Yntemin ze Eit Olmas


Yntemin ze eit olmas, zn yntemle ilikin ilkeler belirlemesinden farkl ve daha te bir eydir. Seyyid Kutubun ifadesiyle yntemin hakikatle zde olmas, kesinlikle birbirinden ayrlamayacaklar anlamna gelmektedir. slami her trl harekette ynteme ballk, nizama ve
akideye ballk kadar nemlidir.4 nk Bu din haddi zatnda nasl Rabbani bir din ise pratikte uygulanan yntemi de ylece Rabbanidir; doal karakteristii ile tam bir uyum halindedir. Bu dinin hakikatini, pratikte uygulanan ynteminden ayrmak imknszdr.5 Din nasl yce yaratc

Toplumsal hareket ya da toplumsal deiim dendiinde sosyalizm, kapitalizm gibi beeri pek ok hareketten sz edilebilir. Fakat bu cahili hareketlerin topluma mdahale biimleri,
karanlkta el yordamyla nesneleri dzenleme giriimleridir. slami hareket ise zgn bir yntemi ve hedefi bulunan bir harekettir.7 Allahn dinini, slam, znden boaltarak eytani mecralara kanalize edilmekten kurtaran ve kendi asli mecrasna, tevhidi ve ilahi bir mecraya aktan, tarihsel aktaki arpklklar, beeri isteklerin oluturduu tahrifat nleyen, hareketin yntemsel zgnl yani nebevi hareket yntemine (hikmete) uygunluudur. Din ancak bu ekilde bir hayat nizam, tevhidi bir esas olma zellii arz edebilecektir. Aksi halde din, uluslarn ya da ynetimlerin ellerinde bir ara ya da mahrum madun kitlelerin afyonu olmaktan teye gidemeyecektir.8 slama yabanc hibir yntem, son tahlilde slamn yeniden yrrle konmas amacn gerekletirmez. slama hizmet adna bizim byle bir yntemi kullanmamz imknszdr.9

tarafndan belirlenmi, beer mdahalesinden arndrlmsa yntem de ayn ekilde belirlenmitir, dine ikin vaziyettedir. Kurann nzul sralamas, dolaysyla olaylara mdahale biimi, takdim ve tehir ettikleri, durduu ve hzland noktalar, ilikilerdeki ynlendirmeleri metodu oluturmaktadr. Kurann indike uygulanmasndan doan sreci belirleyen ini biimi olduuna gre o ini biimini belirleyen Allah, ayn zamanda yntemi de belirlemitir. Bylece, yaayan Kuran, Kurann mahhas biimi, yntemin dier ad olarak da zikredilen Snnetin, Resuln tercihlerinden ve iradesinden bamsz olduu da ifade edilmi olmaktadr. Zira Rabbani, Rabbe ait olan demektir. Oysa Snnetin, Resuln vahyi esas alarak kendisine ait/kendi irade ve tercihleriyle dolu bir yaam biimi olarak anlalmas daha dorudur. Grld gibi, yntemin ze eit/hakikatle zde olmas, birbirinden ayrlamamas, zn Rabbani olduu gibi yntemin de Rabbani olmasna dayanmaktadr. Bu, phesiz ki hedeflerin de Rabbani olmasndan bamsz deildir ve Rabbani hedeflere ancak Rabbani bir yntemle ulalabilir. Beeri yntemlerle bu hedeflere ulamak mmkn deildir. Haddi zatnda bu ekilde Rabbani hedeflere ulamaya almak, slami olmayan bir hayat yaamak anlamna gelmektedir. slami hareket, hedefe ulamak iin yolun nemli olmad ya da her
4

slamn ynteminin kendine zg olmas, bu yntemi terk etme durumunda ortaya kacak hastalklarda kendisini daha belirgin bir biimde ifade etmektedir. En ciddi sorunlar yntem meselesinin askya alnmas durumunda boy gsterecektir. slami hareketin yntemi bir kez
toplumsal bir gerekleim imkn kazanan dinin belki en fark edilmeksizin terk edilen ve fakat en nemli esasdr.10 Bu yntemi gndeme

getirmemek, bilinli ya da bilinsiz unutulmasna


almak, slami sapma ve yozlamann artmas ve evrensel istikbarn glenmesine neden olaca

iin hyanet ve dmanlktr. aba sarf etmeden sahip olunan deerlerin stnlyle avunmak
6

mit Akta, slami Hareket ve Yntem, ra Yaynlar, S. 81 mit Akta, A.g.e. S. 25 mit Akta, A.g.e. S. 37 S. Kutub, A.g.e. S. 53 mit Akta, A.g.e. S. 27

7 8 9

Yoldaki aretler, S. Kutub, Pnar Yaynlar, 7. Basm, S. 53 S. Kutub, A.g.e. S. 49

10

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

11

Allahn rzasn kazandrmayaca gibi nebevi yntemi, ilahi stratejiyi izlemeden zelil ve zayf durumdan kurtulmak da mmkn deildir.11 Yntemin ze eit olmas, belirlenmi olmas anlamna da geldii iin bu, u adan da nemlidir: nyargl yaklamlar sonucu ele
alnan ayetler, sanki bu sapmalar onaylyormu

grnrken bugn Mslman adyla karmza kabilmektedir. Aslnda bugnk Mslman topluluklar da ulhiyet ve rububiyet konusunda ncekilerle ayn cahiliyeyi yaatmaktadrlar. Dolaysyla her dnemde cahiliyeyi slam toplumuna dntrmek iin izlenmesi gereken yntem bugn de ayn ekilde takip edilmelidir. nsanlk bugne kadar yntemin deimesini gerektirebilecek bir farkllama yaamad gibi bundan sonra da yaamayacaktr. Yntem bu bakmdan da sabit ve deimezlik zelliine sahiptir. Yntemin deiebileceine dair kanaatlerimiz kimi zaman vakay, kimi zaman da vakaya hitap eden ayetleri yanl anlamamzdan kaynaklanmaktadr. Cihad konusunu buna rnek olarak verebiliriz: slami cihad hareketi, insan kula kulluk illetinden kurtarma, ulhiyet ve rububiyeti yalnz Allaha has klma, yeryznde insani isteklerin
hkimiyetini ortadan kaldrp yerine, ilahi eriatn egemenliini yerletirme abas olmas nedeniyle

gibi sunulabilir. Oysa Resulullah (s.a.v)in


uygulamas mahhastr ve asla bylesi bir yorumlamaya imkn tanmaz. Nitekim Ali (r.a), Haricilerle mnazara ve ikna iin Abdullah bin Abbas gnderirken, ona unu tavsiye etmitir: Onlarla Kurana dayanarak tartmaya girime. nk Kuran birok yn olan, her tr yorumlarla yorumlanabilecek bir kitaptr. Sen sylersin onlar da sylerler. Onlara snnete dayanarak delil getir, nk ondan kamaya yol yoktur.12 Yntemin ze eit olmasnn zorunlu

sonularndan biri de deimezliidir. Bu


yntem belirli bir aamann belirli bir yapnn ve ilk dnem slam toplumunun doup gelimesine zg, belirli koullarn yntemi deildir. Bu yntem btn zamanlarda, btn meknlarda bu dinin yeniden yrrle konulabilmesi iin, mutlaka kendisine bavurulmas gereken bir yntemdir.13

evrensel bir bildiridir.14 lahi dzenin yaand slam toplumuna, din ve vicdan zgrln tanmas emredilmitir. Ancak kendi dnda
yrrlkte olan siyasal bir otorite varsa onu ele geirip kendi dnya dzenini kurmas iin harekete gemesi istenmi ve bu frsat ona

Yntemin deimezlii, suyun buharlama artlarnn deimemesi gibi bir eydir. Dnya yerinde durduka suyu buharlatrmak iin nasl sabit artlar gerekiyorsa slami mcadelenin yntemi de ayn ekilde deimez bir yntemdir. Nitekim tarihin bandan beri gnderilen peygamberlerin izledii yntemde de bir deiiklik grlmemektedir. Yntemin deimezlii bir taraftan Rabbani olmasna, beer mdahalesinden hatta resullerin tercihlerinden azade olmasna bal iken dier taraftan da iinde yaanan artlarn deimezlii ilkesine dayanmaktadr. Toplumlarn deiimine ilikin olarak sylenebilecek olan eyler gerek anlamda birer deiim deil, yzeysel zelliklerle ilgilidir. Cahiliyenin ne karakteri ne de yaplanma biimi deimi deildir. Deien isimler ve maskelerdir. Dn putperestlik veya Ehl-i Kitap eklinde
11 12 13

tannmtr. Eer Cenab Hak, Mslman bir


cemaate belirli bir dnem iin cihaddan elini ekmesini emretmi ise, bu bir ilke sorunu deil, tamamen bir taktik sorunudur Hareketin o evrede gerekli kld bir mecburiyettir. Koullara uygun

bir ekilde indirilen Kuran ayetleri genel ilkeler nda kavranmaldr. Ancak bylelikle bu
ayetlerin uzun erimde, deimez slami hareket stratejisine iaretleri ile bu hareketin belirli bir evresine olan iaretlerini birbirine kartrp yanl anlama tehlikesinden kurtulmu olabiliriz.15

Buna gre genel ilkeler ve btnlk anlalmad takdirde geici veya istisnai direktifler btn ifade ediyormu gibi anlalabilir. Oysa geici durumlara ilikin hitaplar, taktik gereidir dolaysyla da yntemin deikenliine dair bir ey ifade etmez.
14 15

mit Akta, A.g.e. S. 68 mit Akta, A.g.e. S. 99 S. Kutub, A.g.e. S. 50

S. Kutub, A.g.e. S. 82 S. Kutub, A.g.e. S. 107

12

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

Toparlayacak olursak; yntemin ze eit olmas, yntemin dine/hakikate zde ve ikin olmas, zn Rabbani olmas gibi Rabbani olmas demektir. Dolaysyla tamamen kendine zgdr, evrenseldir, zamann ve zeminin deimesi ile deimez. Yntemi etkileyen faktrlerden biri olarak dndmz ideolojinin kendisi/paradigma konusunda yine gndeme gelecei iin burada ksaca unu belirtelim: Paradigma ile yntem arasnda yle veya byle bir iliki vardr. Her yolu meru sayan bir ideoloji de nihayetinde mubahlk snrlarn bir hayli deforme etmi bir ideolojidir. Oysa erdemli olmaktan, ahlak ve deerlerden sz eden bir dnya gr, yapn da nasl olduu nemli deil demedii gibi slam da kendisinin hayata aktarlmasnn nasl olacan kiilerin keyfine brakmaz. slamn hayata aktarlma biimi zaten dorudan Onun yaanmas anlamna gelmektedir. Sonra veya bir yere/hedefe ulaldnda deil u an olmas gereken bir durumdur. Ancak unu da kabul etmek gerekir ki, yntemin ze eit olduuna dair yukardaki erevede bir sylem, on senede devrim, yirmi senede mkemmellik, Medineyi kurmadan o dneme ait hkmlerle sorumlu olunmad, u an darul-harp fkhnn geerli olduu gibi sonulara ulam, buna gre rgtlenmi, toplumdan ayr koloniler oluturmutur. Peygamberi, yedikleri ve giydikleriyle rnek alanlara kar karken ayn ekilcilii, ekilcilik mantn siyasete aktararak kendisi yapmtr. Bu ekilcilie kar kldnda da cbbesi elinden alndnda dinini kaybedecei korkusuna kaplanlarn korkularn yaamaktadr. Yntemin ze eit olduunu sylemenin en nemli riski Kurann ini srecindeki olan bitenleri zahiri bir bak asyla kalplatrmaktr. Onun iin buradaki nemli soru; yntemi, dinin kendisinden baka belirleyen bir faktrn olup olmaddr. Yntem sadece z tarafndan m belirlenmektedir yoksa belirleyen baka faktrler de var mdr?

ideolojinin kendisidir. Buna bir de d faktrleri

yani vakay ilave edebiliriz. Ancak vakann belirleyicilii ideolojinin kontrol altndadr. Son derece despot, nefes aldrmayan ortam artlarnda olduu gibi d faktrlerin cebri olarak devreye girdii ve yntem zerinde deiiklie yol at durumlar vardr. Fakat byle bile olsa vakann belirleyicilii, vakaya ideolojinin getirdii yoruma bamldr. Kanaatimizce hibir ideolojiyi, kendisini gerekletirecek yntemden bamsz dnmek mmkn deildir. Hedefe gtren her yol mubahtr dncesine sahip bir ideolojide bile bir yntem dncesi mevcuttur. Eer ideolojinin insan eylemlerine hitap eden ilkeleri ahlakla, hakla, adaletle ilgili deerler bakmndan meru/gayrimeru snrlarna kaytsz ise yntem konusunda da ayn serbestlii kullanmas gayet doaldr. Dolaysyla ideolojinin rengi ne ise ynteminde de ayn renk kendisini belli eder. Buna gre dnya grnn yntemi iki
ekilde belirlediini sylemek mmkndr:

Birincisi insan eylemlerine hitap eden


ilkelerinin, kendisini doal olarak yntem

konusunda da gstermesi eklindedir. Buradan yntem, ekil olarak deil de genel prensipler eklinde karlabilir. Bu karmlarn nitelii, ilevsellii ve insan doasyla ilikisi de ideolojinin, hayatn btnn kuatacak bir bak asna sahip olup olamamasna bamldr. kincisi ise yntemin ne olmas gerektiine dair dorudan model, ekil ya da sre belirleme biimindedir. rnein klasik Marksizm, snfsz toplum hedefine nasl ulalacana dair ekli belli bir yntem nermektedir. Aktrlerin kimler olmas gerektii, hangi aamalardan geilecei, bu aamalarn hangi aralarla alaca tespit edilmi vaziyettedir. Ancak bu ekilde yntemin belirlenmesi, deien koullar gzetmekte baarszla ve d dnya ile ngrd deiime zt ilikilerin olumasna neden olma riski tamaktadr. Dnya grnn yntemi belirlemesindeki

Yntemi Belirleyen ya da Etkileyen Faktrler


Yntemin en temel belirleyicisi phesiz ki

nemli bir nokta da hedef konusudur. Hedefe dair belirlemeler yntemi de dorudan etkiler. Klasik Marksizm, belirledii hedefe proletaryann snf bilincine sahip olmas yani i dinamikleriyle

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

13

ulamas eklinde bir yntem belirlemitir. Ancak bunun bu ekilde gereklemedii ortaya ktka hedef, yntem zerindeki arln hissettirmi; Lenin, proletarya adna hareket eden gruplarn oluturulmas dncesini savunmutur. Btn slami emirler iinde en nemlisi olarak grd slami hkmetin korunmasnn dier dini vecibelerden ncelikli olduunu hatta gerekiyorsa bu vecibelerin yasaklanabileceini, camilerin yklabileceini syleyen mam Humeyni de iann mamet inancn savunmutur. rann Suriye konusunda bugn sergiledii tavr da ayn eyi anlatmaktadr. Bu, dorudan doruya hedefin yntem zerindeki arldr. Cevdet Said, hedefle ilikin birer kavram olan hak ve sorumluluk konusunun da yntem zerinde etkili olduuna dikkat ekiyor:
zerimize den grev ve sorumluluklar belirleyen metotla, hak ve hukukumuzu belirleyen metot birbirinden farkl olmaldr. Zira onlarn hepsi grev ve sorumluluklarn aksine, haklarn elde edilmesine alr, toplumu bina etmek yerine devleti oluturmaya nem verir ve ilmi manada anlatma ve ikna etme yerine iddet ve bask slubunu tercih ederler.16 D faktrlere gelince; deoloji ne kadar gl,

geleneksel mirasndan tretilmi uyarc fikirler elik etmelidir.18 Toplumsal dirili projesine nclk edenlerin iine dtkleri en nemli yanllardan biri, geni halk kitlelerinin gerekte toplumsal dirili projesine desteklerini temin edecek olan kitlelerin yaad yakc sorunlar ve onlarn arzularn gndemlerine almakszn, kitleler iin bir anlam ifade etmeyen salt teorik dzeyde olan paradigmaya dayanmalardr.19

Vaka kavramnn iine, bulunduu ortam dntrmeyi neren dnya grnn mntesipleri de girer, dntrlmesi gereken hedef sosyal yap ve mntesipleri de girer. Bunlarn ilikilerinden doan sz konusu ortam da vakann bir parasdr. inde bulunulan ortam ve kar taraf, paradigmaya uygun uyarc fikirler gelitirmeye ve bunlarn uygulanma biimini onlardan bamsz dnmemeye alanlara nispeten d dnya olarak isimlendirebiliriz. D dnya deitirilmek istenen eydir. Yntemin de bir ekilde deitirilmek istenen eyden etkileniyor olmas beklenir. Bu etkilenme, onlara kendi vakalarndan bamsz bir diktatrlk anlayyla hareket etmemek anlamna geldii gibi davetinin aslnda bu vakann bir paras olmasndan da kaynaklanmaktadr. nsanlarn
ani bir deime ile tm cahili davranlardan kopmas beklenemez. Bu ancak kalbi ve zihni bir deimenin akabinde gerekleebilir.20

kuatc, belirleyici ve evrensel olursa olsun yntem, vakadan bamsz deildir. Vaka nihayetinde insani gereklik demektir. Ve nsani
gereklikten kopuk bir idealizm (lkclk), er ya da ge bir tr despotizme dnr. Tpk retim aralar ve glerinin, maddi tezahrlerin kendi dnce ve beklentileri dorultusunda olumadn gren Marksistlerin de, komnist parti diktatrlnde karar klmalar gibi, sonuta idealleri hie sayan kaba ve saldrgan bir mdahalecilik belirir.17

Deimekte olan toplum, geni toplumun bir kesimi de olsa dnmn, her terk ettii kt bir zelliin yerine kazand iyi bir davran koyarak srdrr. Bu sebeple ite bu toplumun zihin dnyas, iinde bulunduu vakadan bamsz almaz. nsanolu eya ve hadiseleri
kltr birikim ve sosyal mirasyla yorumlar. Evreni seyreden iki gznn yannda, grdklerini kendisiyle yorumlad bir basireti vardr. te bu basireti toplum oluturur, insan da onu toplumdan alr.21

deoloji gibi dinin de gelecei kuatmas/ evrensellii, ekilsel kuralclkla deil kuatc ilkelerle mmkndr. Bu da doal olarak ona gnl verenlerin bu ilkeleri vakaya gre ete kemie brndrmesini gerektirir. Hibir
paradigma tek bana geni halk kitlelerini harekete geiremez. Kesinlikle bu deiim projesine, paradigmay referans alan ve onun tarihi
16 17

Yntem konusunda deimezlii ve sabitlii ile en ok tartma konusu olan Resuln Snnetinin de iinde bulunduu vakadan
18

Casim M. Sultan, Toplumsal Dnmn Yasalar, Mana Yaynlar, S. 28 Casim M. Sultan, A.g.e. S. 30 mit Akta, A.g.e. S. 38 Cevdet Said, A.g.e. S. 53

19 20 21

Cevdet Said, A.g.e. S. 13, 14 mit Akta, A.g.e. S. 24

14

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

bamsz deerlendirilmesi mmkn deildir. Ne


nebevi vahy ne de nebevi davran, kar karya bulunduu durumu ihmal edip tamamen soyut genellemelere dalamaz. Allah konuur, Peygamber ise belli bir tarihi balamda hareket eder. Ancak, onun srf bu tarihi balam iin hareket etmedii de kesindir.22 Hedef ve ilkeleri ne kadar evrensel

aralar ise kamuya ak veya gizli toplantlar yapmaktan kitle iletiim aralarna kadar deiiklik gsterebilir. Aralar, yntemin somut hayatiyet vastalardr yani yntem aralardan mteekkildir, onlar olmadan fiili bir durum kazanamaz. Yntem-ara ilikisi hedef teriminden bamsz deildir. Bu bakmdan arka arkaya dizilen hedeflerin byk lekte yntemi ifade ettiini ve aslnda bu hedeflerden her birinin arasal bir nitelik tadn da hatrlamak gerekir. rnein bir kurum oluturmak veya devlet kurmak, kendisine ulamadan nce bir hedeftir ve baarlmas iin ynteme, aralara ihtiya vardr. Fakat bunlarn her birisi adaletin tesisi, siyasi bir hedefin gerekletirilmesi gibi baka hedefler iin ayn zamanda birer aratr. Yntemleri, mantki veya bilimsel bir hedefe ulamak iin para btn ilikisi bakmndan tmdengelim veya tmevarm; incelenen konuya gre bilimsellik bakmndan teorik veya pratik/deneysel gibi eitlere ayrabiliriz. Sosyal bir mcadelede ise ounlukla sistem ii ve sistem d eklinde bir ayrm kullanlmaktadr. Devrimcilik-slahatlk, zora/iddete dayalbarl gibi kavram, ayrm ve snflamalar bu ayrmn iine dhil edilebilir. Doal olarak, tercih edilen, doru/meru saylan yntem ne ise ona uygun aralarn kullanlmas beklenir. Burada, tercih edilen aralarn ynteme uygunluu bir sorun olarak ortaya kar. Ancak ikiye ayrdmz yntemlerden her birine ait olduu sylenebilecek aralarn her zaman kesin izgilerle birbirinden ayrlabileceini syleyemeyiz. rnein sistem d kalmay tercih etmi bir mcadelenin sistem ii olan siyasi partiyi ara olarak kullanmak istemesi, onun sistem ii olduu anlamna gelmez. Eer sistem izin veriyorsa sz konusu hareketin ilkelerine uygun bir siyasi parti kurmas mmkn olabilir. Ancak ayn eyi bu partiyi tercihen oy kullanacak kiiler iin sylemek mmkn deildir. Hareket her ne kadar ilkelerine sadk ve sistemin dayatmalarna kart olarak partiyi bir ara olarak kullanyorsa da oy vermek tamamyla sistem ii bir davrantr. Ve aslnda ilkelerinde srarl olan hareket, tzk ve hedefler konusunda taviz vermemi olsa bile sistem ii

olsa da Snnetin ekillenme biimini ite bu tarihi balamdan bamsz deerlendiremeyiz.


Sahabeler Hz. Peygamberin birok davrann grmler ve dolaysyla onun vazettii gayeler dorultusunda hareket etmilerdir. Sonra gelen nesil de sahabelerin davranna tank olmulardr. Bu sebeple, Nebevi Snnetin, karlkl neri ve eletiriyi ieren bir sre sonucu, nc nesille birlikte, cemaat iinde uygulama olarak yerlemi olduu kabul edilebilir.23

slam gibi belli bir tarihi balamda hayatiyet bulmu bir dnya grnn, farkl toplumlarda ve farkl zamanlarda yeniden ilk indii gnk gibi ynetim mekanizmalar da dhil toplumu dntrmesi iin yntemin dinamizminden bahsedilirken gndeme gelen daha ok yntemin genel iskeletinin sabit kalarak aralarn deimesinin mmkn olaca eklindedir. Yani deimeyen/evrensel bir ekil vardr ancak eer deerlere aykr olmazsa aralarn deimesi mmkndr. Bu nedenle yntem-ara ilikisi, bu noktann biraz daha aydnla kavumas iin zerinde bir miktar durmay hak ediyor.

Yntem-Ara likisi
Yntem veya metot en genel anlamyla, bir hedefin gerekletirilebilmesi iin izlenen yol ya da usuldr. Ara ise bu yntem izlenirken kullanlan vastadr. Yntem bir tarz ifade eder ve kurallar ierir, ara ise soyut ya da somut bir enstrmandr. rnein demokrasi, sosyal bir mcadelenin veya iktidar ele geirmenin bir yntemidir, siyasi parti ve sivil toplum kurulular ise onun aralardr. Devrimcilik bir yntemdir, rgtlenme, yap ve tebli onun aralarndan bazlardr. Tebli de yatay genileme hedefinin bir yntemidir,
22

Fazlur Rahman, Tarih Boyunca slami Metodoloji Sorunu, Ankara Okulu Yaynlar, S. 23 Fazlur Rahman, A.g.e. S. 35

23

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

15

aralar kullandnda bir ynyle sistem ii olmu demektir. Byle bir durum, hareketin sistem d kalmaktaki baars deil, sistemin onu kabul etmekte esnemesi anlamna gelir. Buradaki durumu, somut tezahr ve grnen yz olmas nedeniyle ounlukla yntemle kartrlan aralarn metoda nispeten deiken/deitirilebilir bir yapya sahip olmas balamnda izah edebiliriz. Ayn ara, her zaman ya da her toplumda ayn ilevi icra etmez. Bu da aralarn zamana ve zemine gre deikenlik karakterine sahip olmasndan kaynaklanr. Zira aralar nihayetinde toplumlarn kendileri tarafndan retilip belirli bir anlam ierii ile donatlrlar. Kolay olmas iin yle bir rnek verilebilir: Peygamberden resmi yasaklayan baz hadisler nakledilmektedir. Bunlara bakarak evlerde resim bulundurulup bulundurulamayaca, insan resminin yaplp yaplamayaca tartlmtr, halen de bunlara gre fetva verenler bulunmaktadr. Oysa Resuln resmi yasaklamas, resme o dnemde yklenen anlamla ilgilidir. O dnem resim anlay putperestlikle ve uluhiyet/yaratma konusuyla zdelemi vaziyettedir. Oysa bugn resmin byle bir anlam dnyasyla ilgisi yoktur; varsa da son derece marjinaldir. Ayrca resim o gnk gibi bir ileve sahip olmaktan kp gnlk bir ihtiya haline gelmitir. Bu rnekte olduu gibi aralar zamana ve topluma gre farkl ilevler grebilirler. Aralardaki bu deikenlik, toplumlarn birok bakmdan deien bir tabiata sahip olmasndan kaynaklanmaktadr. Bu deiim, nemli anlamlar yklenen bir olgu, nesne ya da olayla ilgili olabilecei gibi siyasi muhayyile ve yaplanma biimi ile de ilgili olabilir. Dinamik ve kuatc bir yntem anlayndan bu deiimleri dikkate almas beklenir. Eer bu deiimleri eyann tabiatna uygun olarak anlamaz ya da dikkate almazsa donuklar, ortam arlarna uyum salayamayan kat ve statik yaplarn retilmesine neden olur. Bu yaplar, iinde bulunduu ortamla iletiim sorunlar yaad gibi toplumdaki sosyal ve siyasi deiim ya da takibe urama durumlarnda ok abuk kriz yaarlar. nk statik bir yap karakterine sahiptirler. Bu statiklik, toplumsal/ sosyal, siyasi deiimi sabit aralar zerinden

deerlendirmeye eilimli olmalarna, toplumun yaplanma biimindeki deiikliklerin kayda deer olmadn dnmelerine dayanmaktadr. slami mcadelenin 12 Eyll ncesi ve sonrasnda gsterdii farkllk, aralar bakmdan dikkate deer bir farkllktr. ncesinde, iddet, silah ve bunlara dayal rgtl yaplar slami mcadelenin aralar ve biimi olarak grlmtr. Eylem kelimesine imann gerei olan amel anlam yklenmi, atmadan kanan/uzak duranlar soft Mslman veya iman zayf kiiler saylmtr. Bunlarn doruluu veya yanll tartmas bir yana, herkes kabul edecektir ki, ayn aralar bugn kullanmaya kalkmak slami mcadeleyi baltalamak anlamna gelecektir. Bizce, slami mcadelenin iinde yer aldn dnen kesimlerin sistem ii ve sistem d da dhil olmak zere kullandklar btn kavramlar, dolaysyla da aralar gzden geirmeleri gerekir. Sistem anlayndaki deimeler, sistemin/siyasi otoritenin muhalif anlaylara davran tarz, onlara bitii rol, doru ve faydal durularn, pozisyonlarn belirlenmesi iin deerlendirilmelidir. Hzl bir deiim dnyasnda yayoruz. Dn, fkhi tutum, slami mcadele ve hareket kavram karsnda nasl sorunlarn stesinden gelemeyen bir sylem/ara haline gelmise slami mcadele ve hareket adna ortaya kan yaplarn da artk yetersiz kald pek ok yn bulunmaktadr. slam imparatorluklarndan sonra igalci, emperyalist, smrgeci ynetimlerin olumas nasl aralar zerinde etkili olmusa, halkn iradesinin ynetime yansma imkn bulduu yaplarn da aralar zerinde etkide bulunmas beklenir. Peygamber, etrafndaki farkl devletlere farkl ekillerde davrand halde toplumsal yaplanma biimlerindeki deiimleri dikkate almayan anlay, sorunlarn zmne mesafeli durmakta ve gelien slami hassasiyet ve ilgiyi toplamakta baarsz olmaktadr. Halen igalci smrge ynetimleri ya da 12 Eyll ncesi artlarn yaamakta olan yaplar bulmak mmkndr. Deiimin her zaman tehlike/tehdit olarak

16

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

alglanyor olmas nedeniyle belirtmek gerekir ki yoldan kmamay salayacak ey, metodun sabitlii deil ilkelerin salamldr. O ilkelere ne kadar salam tutunursak, yoldan kma korkusundan o kadar emin olabiliriz. lke ve kurallarn yntemle ilikisi bu noktada nemli bir konu olarak karmza kmaktadr.

Bunun gibi davran ve beeri hatta otorite ile ilikilere dair birok kural hatta ilke yntemin nemine, sonularn ynteme bal olarak deerlendirilecei durumlara iaret eder. Ancak buradaki yntemden kast slami mcadelenin genel yntemi deildir. Haddi zatnda yukarda verilen rneklerdeki gibi ynlendirmelerin amac bir yntem izah deildir. Bunlardan sz ederek bir yntem dizgisi oluturmaya almak, aslnda bu ynlendirmeler nda oluturulmu bir yntem deil, zihnimizde mevcut olan bir yntem iin bu ynlendirmelerin uygun yerlere yerletirilmesinden ibarettir. Genel alkanlk ise beeri ilikilere, sorumluluklara ve hatta haklara dair her trl ayetin yntemle kural, ekil/model, hatta ilke olarak ilikilendirilmesidir. Bu alkanlk kendisini Peygamberin her trl davrann, yntemin sabitliine bir delil olarak kullanmakta da gstermektedir. Peygamber davetini, ksa veya grece uzunca bir sre gizli srdrm yani muhataplarn semi sonra herkesin duyaca bir ekilde bir ayrm gzetmeksizin seslendirmitir. nce akrabalarndan ve yaknlarndan balam sonra davet halkasn, btn Mekkeyi, Arabistan, komu lkeleri iine alacak ekilde geniletmitir. Anlatmakla balam, iddetten uzak durmu sonra saldranlara kar savam daha sonra da gvenlik emberini geniletmeye almtr. Uzlama tekliflerini, tavizler karlnda nerilen liderlii, dnml olarak dinin uygulanmasn kesin bir dille reddetmitir. kinin, faizin yasaklanmas, zektn emredilmesindeki gibi izlenen aamal srelerin de bu sreler iindeki paralel bir ileyi olduunu unutmamak gerekir. Btn bunlarda vahyin ynlendirmesi ile hareket etmi, mm Mektum olayndaki gibi hatalarnda ikaz edilmitir. Bedir esirleri konusunda Hz. merin hakl ktn, Hudeybiye Anlamasnda ise neredeyse herkesin Peygambere muhalefet edercesine anlamann imzalanmasn sindiremediini grmekteyiz. Bedirde sava mahallinin tespitinden daha enteresan bir olay ise udur: Peygamber, Hendek Savanda Gatafanlar kar saftaki yerlerinden ayrmak/ savatan vazgeirmek iin Medinenin bir yllk hurma hasadnn te birini onlara vadetmiti. Sad b. Muaz ile Sad b. Ubde, Peygamberin

lke/Kural-Yntem likisi
ounlukla eanlaml kullanlyor almalarna ramen kural ve ilke tam olarak ayn anlama gelmez. Kurallar ilkelerden tretilir ve dorudan davranlara yn verirler. lkeler ise daha ok normatif olup deer ifade ederler; bu yzden baka eylerin kendisinden tretildii ilk madde, temel bilgi olarak tanmlanr; tartmalarn dnda tutulan ncl, yarg ya da temel dnceyi ifade ederler. Prensip terimi de ilke ile ayn anlamda kullanlmaktadr. Hayatmza genel olarak kurallar yn verdii gibi her yntem birok kuraldan mteekkildir/ kurallar ierir, ama bu kurallarn dayand bir de ilkeler vardr. rnein yntemin tedrici/ aamal olmas bir ilkedir. Bu ilkenin nasl uygulanacana dair, gizli davet u aamaya geldikten sonra u ekilde ak davete geilmesi gerekir demek gibi vakay dikkate alarak yaplan belirlemeler birer kuraldr. Buna gre ilkeler kalcdr, ama kurallar deiebilir. Yntemle ilikilendirilebilecek pek ok kuraldan sz edilebilir. Zira Kuran, bireysel hayat ynlendirmekten beeri ilikilere, zulme ve tauta kar durutan Mslmanlar aras ilikilerin niteliine, vahyi anlatmaktan sava meydanndaki davranlara kadar birok konuda kural ve ilkeler barndrmaktadr. Buradaki nemli soru udur: Davranlarmza ve ilikilerimize yn veren her hkm, emir ya da tavsiyeden ynteme ilikin bir sonu, ilke karabilir miyiz? Eer karabilirsek bizim karmmz dorulayan ikinci bir ara var mdr? Sirke helaldir, ama benzer bir srete elde edilen iki haramdr. alarak kazanmak helaldir, ama hrszlk ederek kazanmak haramdr. Evlilik helal, zina ise haramdr. Verilebilecek daha pek ok rnekte helal ve haram olanlar arasndaki farkn bir ynyle yntem farkll olduu sylenebilir.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

17

bu karar/teklifine kar km ve Peygamber de nerisinden vazgemitir.24 Bunlardan yntem adna ne karyoruz? Belli bir slami dnceye ulam topluluun kendisini slamn yegne temsilcisi olarak grmesini, nce gizli rgtlenme, gizli davet sonra topluma almas ve bnyeye dhil olmayan dierlerini kazanmay ana faaliyet konusu haline getirmesini karyoruz. Bunlarn nda Merhum Kutubun Sz konusu topluluk
aktif, organize bir yap kazanarak varln iyice kkletirmeli, alann geniletmeli, varlna kasteden er glere kar topluca direnmeli; btn bu savam ve etkinlikleri cahiliye toplumundan tamamen bamsz kendi zgn slam toplumunun yeni kurulan ynetim ve denetimi altnda gerekletirmelidir.25 eklindeki tespitlerinden

olmalar nedeniyledir. Ama tm olumsuzluklara ramen resuller tevhidi prensipleri aklamak iin ncelikle topluma egemen olmay dnmemiler; hakikat kavgasn iktidar zerinden okumaya ve yrtmeye almamlar; vermi olduklar mcadeleyi bir g kazanma savam haline getirmemilerdir.26 Ayn konuya ilikin olarak

baka bir rnekten yola kan Casim M. Sultan ise yle diyor: Allah Resulnn davet
metodunda toplum deiinceye kadar zincirin halkalar gibi tek tek bireyleri muhatap alan bir slup yoktu. Allah Resulnn hareket stratejisi ve zellikle gc elinde bulunduran unsurlar zerinde younlama gerei hususunda zihin yoran bir kimse iin byle bir iddiann hibir delile dayanmad anlalm olacaktr. Aksine Peygamber, Mekke toplumunun bireysel abalarla deime olanann olmadn anlad iin bir ksm Mslman Habeistana gndermitir. ayet bireylerin deiimde katksnn olacan dnm olsayd bir tanesinin bile katksn zayi etmemek iin Habeistana gndermezdi.27

tam bir rgtlk dncesini karyoruz. Bu anlay izah etmek iin sanyorum u yeterlidir: Her yap slamn varln ve hayatiyetini kendi varl ile slam da kendi ideolojisi ile zdeletirmi vaziyettedir. Kendisini Bedir meydanna km bir ordu olarak grmektedir. Eer bana bir ey gelir de varl son bulursa bu, slamn yeryznden silinmesi anlamna gelecektir. Peygamberin, Mekkenin ileri gelenleriyle ilikilerinden daveti-siyasi otorite ilikisinin modelini karyoruz. Onlarn taviz taleplerine, uzlama nerilerine verilen cevaplardan sistem dlk kavramn karyoruz. Otoriteyi ele geirmeye almann doru bir yntem olmad sonucunu karyoruz, ama dier taraftan siyasi otoritenin ele geirilmesinin slamn tam olarak uygulanmas iin bir zorunluluk olduunu sylemeyi de ihmal etmiyoruz. Peygamberin, ileri gelenleri ikna etmek ve baka kabilelerin himayesini salamak iin bir hayli mesai sarf etmi olmasna karn mm Mektum olayndan, nemli olann taban olduu ekbirin sonraki i olduu sonucunu karyoruz. mit Akta bu durumu yle izah ediyor: Tm
insanlar ilahi hakikatler dorultusunda mcadeleye arrken, zellikle mstekbirlerin karlarna kmalar, bu kimselerin toplumun nnde daveti engelleyen ve insanlar kullatran bir konumda
24 25

mm Mektumlar veya bakalarn da etkileme imknna sahip ve gc elinde bulunduran stratejik hedefler Bizce Peygamber bu iki farkl davet ynteminden birini dierine kurban etmemi, gerekten de hakikat kavgasn iktidar zerinden okumaya ve yrtmeye almamtr. Aslnda Hz. merin iradesi ile gerekleen Kbeye yry (Casim Sultan) hareketinden, krk kiiye ulaldnda daveti aleniletirme kuraln karyoruz. Ondan nceki az saydaki Mslmann btn risalet boyunca fedakrlklaryla ne kyor olmasndan, nc cemaat, beyin takm, liderlik kadrosu gibi hiyerariyi kkletiren sonulara ulayoruz. Elbette ki, Deiimin yasas bireysel deil
toplumsaldr, uhrevi deil dnyevi bir yasadr. Allahn bir toplumu deitirmesi iin nce o toplumun kendi iindekileri deitirmesi gerekmektedir. Ve yine hibir toplumsal deiim, deiimin yasalarn kavram ve sz konusu yasalar nasl ileteceini bilen kadro, dntrc bir organizma olmakszn gerekleemez.28 Birok toplumsal deiim hareketine nclk eden ahsiyetin deiim fenomeni, aralar
26 27 28

mit Akta, A.g.e. S. 19-20 Casim M. Sultan, A.g.e. S. 86 Casim M. Sultan, A.g.e. S. 63

http://www.enfal.de/itarih19.htm S. Kutub, A.g.e. S. 60

18

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

ve gemesi gereken sreler hakknda yeterli bilgiye sahip olmadklar bu sebeple deiimin kendiliinden, ilahi bir etki ile gerekleeceine inanyor olduklar, deyiimin nasl olacan

gerektiinden deil; siyasi otoriteyi bunlar gerekletirebilmenin n koulu olarak kabul edip etmemek ve bu siyasi otoritenin nasl ele geirileceinden doan bir tartmadr. Siyasi otoritenin, toplumsal dnmle de hak/ adalet ve zulmle de mnker ve marufun fiili durumuyla da hem sebep hem de sonu olarak ilgili olduu muhakkaktr. Ancak 20. yzyln bandan itibaren gittike sistemleen yntem anlay, hilafet modelinin halen ideal ynetim biimi olarak tahayyl edilmesi gibi, meydana gelen sosyal deiimleri dikkate almayan, vakay bir anlamda gz ard eden bir tutum sergilemektedir. slamn anlalma biimi nemli, ancak bu durumun nemli bir sebebi de yntemciliin bilim camias ve bilim gelenei iindeki apayr bir itikadi ve ameli mezhep olmas gibi uygun
olduu farz edilebilecek bir ynteme, zneden bamsz olarak g atfedilmesidir.32 Ve bu

bilmedikleri, sadece kesinlikle gerekleeceine inanyor olduklar bir gerektir.29 Fakat bu


ekirdek kadronun, mevcut durumu ve toplumsal yaplar deitirmek iin bir proje iinde almaya girimeden nce belli bir eitim almalar gerektii dncesi, Peygamberimizin yapmad bir eydir. Haddi zatnda ekirdek kadro ile ilgili

btn tanmlamalar Kurann sayd mmin kiinin zelliklerinden ibarettir.


30

slami hareket, toplumsal ve kolektif bir abadan asla kopmaz ve kendisini, toplumdan soyut bir hcresel bir hareket olarak da vazetmez.

Toplumsal ve dnyevi gereklikten/vakadan ne kopar ne de ihmal eder. Bu hareket bir toplumun kendisini tevhidi bir eksende dntrmesi ve ifadesidir. Bu ise, her ne kadar ilmi ve ameli
yetkinlie sahip baz nclerin riyasetini gerektirse de, temelde tm mensuplarnn sorumluluunda olan, toplumsal bir dnm abasdr. mmetin sorumluluk ve yknn bir ncler grubunun omuzlarnda tanmas slami hareketin amac deildir. slami hareketin en ayrcalkl mensubu ve ncs durumunda bulunan Resulullahn dahi bir beer olduu, gayb bilmedii ve bir melek olmad, cahili zan ve beklentileri cevaplamak amacyla Kuranda aklanmtr.31

anlay, irili ufakl saysz slami oluumun, kendisini dnyann kurtarcs olarak gren hiyerarik yaplar retmesine de kaynaklk etmektedir. Biz bu makalede, Kurann ve Snnetin konuyla ilgili ekil, model ve kurallarnn bir hayli gndem edilmesine ramen ilkelerine yeterince kymet atfedilmiyor olmasna dikkat ekmeye altk. Kabul etmek gerekir ki, ekil ve kurallara sk skya ballk dorudan ilkelere riayet anlamna gelmedii gibi onlarn ihlaline bile yol aabilir. Oysa ilkelere ballk, ekilsel ve dnemsel nitelik tayan emir, belirleme, tavsiye ve rnekliklerin arkasnda yatan hakikati ortaya karmaya daha elverilidir. slami mcadelenin nihai hedefi phesiz ki Allahn rzasn kazanmak yani Onun raz olaca bir hayat yaamaktr. Bu da yeryzndeki fitnenin ortadan kaldrlp, hakkn ikame edilmesi, hak ve batln birbirinden ayrt edilmesi gibi pek ok konuda sorumluluklarn farknda olunmasn, gerekli fedakrln gsterilmesini zorunlu klmaktadr. Toplumun dnm, slah, adaletin temini, mnkerin defedilmesi gibi sosyal meselelere gelince. Bizim kanaatimiz, Mslmanlar her halkarda doal
32

Uygulanmakta olan bir yntem doal olarak kurallar hatta ekiller ihtiva eder. Ancak bir de bunlarn arkasnda yatan ilkeler vardr. Bizce ilke/kural-yntem ilikisinde yaanan sorun, kurallar eklinde tebarz etmi olan ilkelerin kurallardan ibaret olarak alglanm olmasdr.

Sonu
Toplumun slami ilkeler dorultusunda deiim ve dnmn, slahn salamak, zulmn ortadan kaldrlp hakkn ve adaletin tesis edilmesi, mnkerin nehyedilip marufun emredilmesi, slami mcadelenin faaliyet alan olarak telakki edilen konulardr. Ancak yntem konusu, bunlarn nasl yaplmas
29 30 31

Casim M. Sultan, A.g.e. S. 92 Casim M. Sultan, A.g.e. S. 107-126 mit Akta, A.g.e. S. 23

Yasin Aktay, Milel ve Nihal, Cilt 5, Say 2, S. 58

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

19

olarak bu hedefleri gerekletirmek iin alr; bunun iin de ilkelere uygun olmas artyla gnn vakasna uygun olan aralar kullanr. Her ne olursa olsun bu aralarla ilgili olarak, Kuran, Snnet ve rnek nesilden devirilecekler konusunda ekiller deil ilkeler esastr. Bu konuda belirleyici olarak en ok gndeme gelen bu fonksiyon, ekil ve kurallar deil ilkeleri belirginletirmektir. Sz konusu sosyal hedeflere ulamak iin, siyasi otorite, olmazsa olmaz bir ara deildir. Bu hedefleri gerekletirmek iin siyasi otoriteyi en salkl, salam, garanti yol olarak grenlerimizin, onu olmazsa olmaz/zorunlu bir ara olarak grmekten doan saysz sorunu gz ard etmemesi ve buna gre davranmas gerekir. Toplumlarn yaplanma biimleri deiebilir. Ynetimin el deitirmesine dair bugnknden ok daha farkl uygulamalar ortaya kabilir/ kefedilebilir. Gn gelir devlet kavram nemini hepten yitirebilir. Btn bu deiimlere ekiller zerinden cevaplar retmeye devam edersek bir sonuca ulamamz da insanln geleceini aydnlatmamz da mmkn olmaz. Oysa ekiller deiebilir, ama ilkeler kalcdr. Geliecek ve deiecek her trl koulda slami mcadelenin bir yntem anlay olacaktr. nk yntem, bir bakma gnn vakasna vukufiyet ve gelecei planlama da demektir. Ancak bu yntem gemii tekrarlamak deil, yolda sabit kalmak iin Peygamberin de taviz vermedii ilkelere sahip kmaktr. Peygamberin sark ve cbbesini giymeyi onu rnek almak olarak gryorsak dier davranlarn da ayn ekilcilik iinde tekrar etmemizde bir saknca yoktur. Snnetin belirleyici bir fonksiyonu vardr. Fakat

20

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

www.islamiyorum.com

Dosya: slami Cemaat ve Organizasyonlarda Hedef ve Yntem Problemleri

MODERN DNYADA SLAM MCADELE in Yeni Hedefler ve Yeni Yntemler


Nuri YILMAZ
Konu balmzn eksenine btn Mslmanlarn zerinde ittifak etmedii bir kavram yerletirmi olduk. Dini baz teolojik kabullere ve ibadete indirgeyen slam yorumlar asndan mcadele diye bir olgudan bahsedilemez. Bu kavram, dini siyasallatrmak isteyenlerin ortaya kard bir bidattir. Modern dnemlerin nmze kard temel sorunlardan biri olan birlikte yaamak problemine, oulculuk veya hogr kavramlaryla zm arayan Mslmanlar iin ise slami mcadele diye bir olgudan bahsedilemez. nk slami diye balayan her ey ister istemez, birlikte yaamay imkanszlatran, dayatma ve zorla kabul ettirme fiillerini gerektirecektir. Dolaysyla dini bir inan manzumesi olarak gren anlay onu hayattan koparrken, oulculuk ve hogr eksenli anlay ise iddiasz hale getirmektedir. Oysa konu balnn da ifade ettii gibi biz, slamn sadece bireyin ruhsal mutluluunu hedef alan bir din olduunu dnmyoruz. Veya herkesin kendisiyle mutlu olaca bir
hakikati var; slamda onlardan sadece biri; kimse kimseye karmasn, herkes mutlu olaca inan ile yaasn diye de dnmyoruz. slamn

belli bir sebebe ve zel bir hedefe dnk olarak indirildiine; hayata dair bir kstas ve bak as ierdiine ve hayata onun iaret ettii ynden bakldnda dnyann daha yaanlr hale geleceine inanyoruz. Dolaysyla slami diye balayan nermelerin gerekliliini ve nemini kabul ediyoruz. Setiimiz konu balnn ilk olarak anlatt ey budur. slam tarihini bir incelemeye tabi tuttuumuzda, slami diye isimlendirebileceimiz tek bir eyin olmad gereiyle karlarz. Bu vaka karsnda Mslmanlarn pek ouna, biri mstesna hepsi cehennemdedir diyerek, kendi slamlarn bayraklatrmak daha kolay ve sempatik gelmektedir. Bu tavr merulatrmak iin yeterli sayda eri delil de bulunmaktadr. Yzeysel (lafzi) bir okumann sonucu olan bu

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

21

delillerin arkasna snan ve kendi anlay dndakilerin hepsine cehennem yolunu gsteren kimseler her dnemde var olacaklardr. Fakat sorunlar, bu tavrla ancak grmezden gelinebilirler; zmlenemezler. nk slam tarihinde slami diye ortaya kan gr ve gelimeler, bir yandan tarih yapclarn tutum ve zihniyetini yanstrken, dier yandan da iinden getii artlarn doal mecrasn izlerler. Tarih yapclar iin kimi durumlarda samimiyet sorgulamas yaplabilecek olsa bile, gelmi gemi btn toplumlarn, btn dnr ve alimlerin art niyetle hareket ettiklerini sylemek ok ileri bir iddia olur. Bununla birlikte farkl dnemlerde ortaya km farkl yorum ve grler hakknda u ortak saptamalar yapabiliriz: 1. Birbirlerinden ne kadar uzak olurlarsa olsunlar, imtihan ve ahiret bilincinin ortaya kard bir Allah rzas aray ihtiva eden her gr, slama dair bir okumadr. 2. Her okuma (bizim kendi okumalarmz da dahil), okumay yapan kiilerin akl, zihniyeti ve dnem artlarnn etkisi altnda oluur. 3. Farkl dnemlere ait okumalar kendi dnemleri iin ok doru ve sorun zen okumalar olabilirler, ama hi bir okuma ve slami yorum son ve kesin yorum olarak grlemezler. Zaten dnem artlarnn deimesiyle birlikte eksiklik ve yanllklar da kendini gstermeye balar. 4. Zihnimizde bir kalp oluturup, dini bu kalplara hapsetmedike, slam, hayatn dinamikliine denk den bir esneklie sahiptir. nemli olan deien artlar ve ihtiyalara gre onu tekrar tekrar okumay baarabilmektir. Deiik dnemlerde veya deiik corafyalarda ortaya km olan okumalar, zamann ruhu ve psikolojik artlarna gre dinin farkl ynlerini n plana karabilirler. 5. Bir okuma ve yorumu slama dair bir okuma olarak grmek baka bir eydir, onu doru bulmak ve kabullenmek baka bir eydir. Gemite ortaya km bir

yorumu bugn yanl bulup eletirebiliriz veya ayn dnemde ortaya km deiik yorumlara kar benzer yaklamlar sergileyebiliriz. Bak as bu olduktan sonra farkllklar zenginlik oluturur. Bir yandan kendi yorumumuzun daha da gelimesine imkan salad gibi, dier yandan insanlarla kendi yorumumuzu ve zmlerimizi paylama isteimizi artrr. te setiimiz konu balnn ikinci olarak anlatt ey budur. Bizler, bugnn problem ve ihtiyalarna zm olacak slami bak asn gelitirmek gibi bir sorumlulukla kar karyayz. zm bulmamz gereken bir mesele de Mslman olarak ve Mslman kalarak yeryzndeki hakszlk ve adaletsizliklerle nasl mcadele edeceimiz, slami deer ve bak asn nasl yaygnlatracamz konusudur. Bugnn sosyolojik ve psikolojik artlar ierisinden, bugnn problem ve ihtiyalarna denk decek bir mcadele anlay gelitirmek zorundayz. Bu makale, slami kayglarla verilecek olan bir mcadelenin, gnmz artlarndaki hedeflerini ve yntemlerini tartmak zere kaleme alnmtr. Bu erevede: - nce yakn dnemlerin mcadele anlayna ve bunun gnmzde yol at skntlara ksaca bak yaplacak - Sonra da deien artlar erevesinde almas gereken yeni ekil zerine neriler gelitirilmeye allacaktr.

Modern dnemlerdeki mcadele anlay nasl ortaya kt?


slam tarihinin kadim ekolleri, slam corafyasnn dier kltrlerle yaknlamasndan doan kelami sorunlara cevap retmeye alrken, pratik hayatn sorunlarna kar da usuller gelitirdiler. Bu usuller sayesinde insanlar, davranlarn ve yaamlarn slami hale getirebiliyorlard. Yeni kan sorunlara, bu usulleri izleyerek zm gelitirebiliyorlard. Fakat bu yaklam tarznn bir de yan tesiri ortaya kt: slam belli alanlara dnk snrl saydaki emir ve nehiyden ibaretmi gibi

22

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

alglanmaya balad. Hakszla, adaletsizlie, zulme itiraz eden yn her geen gn zayflad. Bu gelimelere bir de Mool saldrlaryla balayan d tehdit unsuru eklenince, Mslmanlar daha fazla ilerine kapanp daha fazla korumac hale geldiler. Kendi zalimlerini bakalarnn zaliminden daha deerli grmeye baladlar. Zalim bile olsa sultana itaat ilkesi zerine kurulu siyaset teorileri gelitirdiler. Ynlerini kafire dnp, onu Mslmanlatrmaya odaklandlar. Kendi toplumlarndaki zulm ve hakszlklarla her geen gn daha az ilgilenir oldular. ia zulmle mcadeleyi Mehdinin zuhur edecei gne erteledi, Ehli Snnet ise eriatn uygulanmasna engel olmad srece yneticinin zalim olmasn sorun olarak grmedi. Eskiden dnya artlar gnmze oranla daha yava deitii iin, slam anlaynn geldii olumsuz nokta ilk anda yeterince alglanamad. nk slam corafyas, btn olumsuzluklarna ramen insanln nderi durumundayd ve en zalim sultan bile kendi dnemindeki krallardan daha adil olabiliyordu. Fakat bu durum Osmanl mparatorluunun gerilemeye balad dneme kadar srd. O dneme kadar kfiri kurtarmaya alan Mslmanlar, o dnemden itibaren kendilerini kurtarmak gereiyle yz yze geldiler. e dnk bir muhasebeye, zihniyetleri ve sistemi yeniden yaplandrmaya ihtiya vard. Ancak kendi evindeki zulme ve hakszlklara gz yuman, zalim de olsa yneticiye itaati farz gren din anlay ierisinden; eletirmeye, muhasebe yapmaya ve deitirmeye dnk bir strateji gelitirme imkan oluturulamyordu. Bu kilitlenme ierisinde ortaya kan Hilafetilik, Trklk, slamclk gibi zm nerileri, yeni bir alternatif olmaktan ziyade, sistem ii tadilat hviyetinde idiler. Bu yzden de, ne Osmanlnn ykln engelleyebildiler, ne de farkl bir alternatif olabildiler. Kadim slam ekollerinin eletiri ve muhalefete kapal oluu, Osmanldan sonraki dnemlerde daha byk bir problem haline dnt. Kukla rejimler araclyla esaret altna sokulan halk, mevcut slam dncesi ierisinden bir direni kltr gelitiremeyince, byk bir hzla sol dncelere ynelmeye balad ve slam

corafyasnn hemen her kesinde solcu ulusu direni rgtleri tredi. Ta ki, Mevdudi ve Seyyid Kutubun paradigmay deitirdii ana kadar.

Paradigma deiiyor:
Pakistanl dnr Ebul Ala el-Mevdudi (19031979), 50li yllarn sonlarnda, Kurana Gre Drt Terim isimli kk bir kitap yaynlad. Bu kitapta Kuranda en fazla kullanlm olan, lah, Rab, badet ve Din kavramlar ele alnyordu. Kavramlarla ilgili ayetler bir araya getiriliyor ve ayetlerde ne anlatld, kavramlara nasl bir mesaj yklendii dil tahlillerinden hareketle tespit edilmeye allyordu. Bir nevi, sanki ayetler konuturuluyordu. Uluhiyyet ve Rububiyyetin sosyal ynne dikkat ekiliyor, sadece teolojik kabullere ve ibadetlere indirgenmi bir anlayn tevhid inancn anlatmaya yetmedii ortaya konuyordu. Dinin sadece imana konu baz deerlerden ibaret olmad ve bu deerlerin bir yaam biimi olarak ortaya kmas gerektii tespiti yaplyordu. Zalime ve zulm dzenine itaat, Allahtan bakasna kulluk etmek balamnda deerlendiriliyordu. Geleneksel paradigma sarslyor; snrl saydaki emir ve yasaklara indirgenmi ve bunun tesinde hayata dair (neredeyse) hi bir iddias kalmam olan din yeniden hayat sahasna ekiliyordu. Mslmanlara; slama uygun bir siyasal dzen oluturmak, slama uygun bir hukuk sistemi belirlemek, slama uygun bir ekonomik sistem teekkl ettirmek gibi, hayat iinde faal bir rol sunuluyordu. Kitabn yoruma fazla yer vermeyen farkl slubu, kitabn ilmi dzeyde kabul grmesine yol at. Aslnda ortaya konan fikirler tamamen yeni deildi. Ancak Mslmanlar bu fikirlere, daha nce dile getirildii hi bir dnemde bu kadar muhta duruma dmemilerdi. Sonu olarak, kitabn hacmi kkt ama ortaya kard etki ok byk oldu.
Seyyid Kutub (1906-1966), Mevdudinin Drt

Terim kitabnda ortaya koyduu fikirleri, Yoldaki aretler kitabyla daha da at ve bir hareket fkhna dntrd. Mslman olmak

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

23

ile mcadele arasnda bir zorunluluk ilikisi kurdu.


slam insan yaamn dzenleyen bir hayat grdr. Gnn deien ihtiyalarn gz nnde bulundurmak suretiyle insan pratiine cevap verir; cahiliyenin inan ve dncelerine ise kar koyar. Cahili inan ve dnceleri dzeltmek iin davet ve beyan prensiplerine bavurur. Kuvvet ve cihad tedbirleriyle de, cahiliyeyi ayakta tutan kurum ve otoritelere kar koyar.1 slam hibir zaman sadece kalplerde gizli kalm bir inan olarak ortaya kmay kabullenmez. Dileyenin inan olarak benimsemesini ve bir alkanlk eseri olarak ibadetlerini yerine getirmesini, sonra da yrrlkte olan cahili dzen ierisinde bir uzuv ve bir fert olarak devam etmesini onaylamaz. Zira onlarn bu ekildeki varl, saylar ne kadar ok olursa olsun, slama fiili bir varlk kazandrmaz. Cahiliye cemiyetinin bnyesi ierisine karm teorik ynden Mslman fertler, bu organik toplumun isteklerine uymaya her zaman kesinlikle mecbur kalacaklardr.2

baka ilahlara tapndklar iin de deildir. Fakat bu toplumlar, hayat dzenlerinde, yalnz Allaha kulluk esasna boyun emedikleri iin bu ereveye giriyorlar. Bu toplumlar, her ne kadar dorudan doruya Allahtan baka birini tanrlatrmamakta iseler de, uluhiyyetin en belirgin zelliini Allahtan bakasna vermektedirler. Allahtan bakasnn hkimiyetine boyun emektedirler ve dzenlerini, yasalarn, deer hkmlerini, kriterlerini, adetlerini, geleneklerini ve yaklak olarak btn hayati deerlerini bu yetkisiz hakimiyete dayandrmaktadrlar. 5 Bu yzden bu toplumlar, dier sair toplumlar ile bir tek sfatta birlemektedirler: Cahiliyye sfatnda...6

Bylece, zalim bile olsa yneticiye itaati emreden paradigma, yerini; slam ile zulmn bir arada barnmasn mmkn grmeyen, kimi ibadetleri yerine getirmesine ramen zulmeden yneticiyi slam safnda deil kendisiyle mcadele edilecekler safnda deerlendiren paradigmaya terk etti. Yeni paradigma (doal olarak), kendi dneminin zihniyetinden etkilenmi radikal ve devrimci bir yorumdur. Asr Saadetin yeniden oluumunu salayacak bir slam toplumu hedefiyle ortaya kar. Bu toplum her eyiyle slamn hakim olduu bir toplumdur. Balangta olmasa bile ilerleyen srelerde, cahili olan unsurlarla atr. Onlar yerle bir eder ve sonra da kendi dzenini hakim klar. Seyyid Kutubun bu yaklam, kendisinden sonraki slam anlama ve yorumlama biimlerini derinden etkiledi. Hz. Peygamberin tebliinin devrimci olduu; devrimci bir yntemle mcadele verdii; ve cahiliye toplumunu ykp yerine tamamen farkl bir sosyal yap ina ettii dncesi herkese sempatik gelmeye balad. inizden hayra aran, iyilii anlatp ktlkten
sakndran bir topluluk bulunsun.7 ayeti, slam

Daha sonra Seyyid Kutub, slam toplumu Cahiliyye toplumu kavramsallatrmas yaparak bir hareket fkh oluturdu.
Mslman toplum, bu kaidenin ve tm gereklerinin onda temsil edildii toplumdur. nk bu kaide ve gerektirdiklerini temsil etmeden bir toplum Mslman olamaz. Ona slam toplumu ad verilemez.3 Cahiliyye toplumu, slam toplumunun dnda kalan her eit toplumdur. Objektif bir tarif yapmak istersek deriz ki: Cahiliyye toplumu, sadece Allaha kul olma esasna dayanmayan, bu esasa samimiyetle balanmayan her toplumun addr. Bu kulluk itikadi dncede, ibadet ekillerinde ve kanuni hkmlerde ortaya kar. 4 Bu cahiliye toplumu erevesi ierisine kendilerini Mslman sanan toplumlar da girer! ... Bu toplumlarn cahiliyye toplumu erevesi iine girmeleri, Allahtan bakasnn uluhiyyetine inandklar iin deildir. Allahtan
1

devletinin kurulduu Medinede nazil olmasna karn, nc cemaat fikrine dayanak haline geldi. Leninin nc mfrezeleri, nc cemaat ismini ald. Bylece slam ile devrim zdeleti;
5

Seyyid Kutub. Yoldaki aretler. Allah Yolunda Cihad. Dnya yaynlar. S 66 Seyyid Kutub. Yoldaki aretler. Mslman Cemiyetin Douu ve zellikleri. Dnya yaynlar. S 56 Seyyid Kutub. Yoldaki aretler. La lahe llallah hayat metodudur. Dnya yaynlar. S 94

Seyyid Kutub. Yoldaki aretler. La lahe llallah hayat metodudur. Dnya yaynlar. S 102 Seyyid Kutub. Yoldaki aretler. La lahe llallah hayat metodudur. Dnya yaynlar. S 104 Al-i mran 3/104

Seyyid Kutub. Yoldaki aretler. La lahe llallah hayat metodudur. Dnya yaynlar. S 98-99
7

24

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

Seyyid Kutubun Rabbani metod kavramyla ifade ettii mcadele yntemi devrimci metod olarak anlald ve bylece devrim slami bir hviyet kazand. Yeni yorum ve kavramsallatrmalarla ortaya kan Mslman karakterinin temel zellikleri yleydi: 1. Hayata mdahil, ibadetlerle ve snrl alanlardaki muamelatla yetinmeyen, 2. Zulme ve hakszlklara duyarl, kimden gelirse gelsin zulm ile savamaya kararl, 3. Zulm ynetimine kar bir slami devlet projesi olan, 4. Kendi hareket tarz ile peygamberlerin hareket tarzlar arasnda dorudan irtibat kuran, 5. Ve slam corafyas yeniden Mslmanlarn kontrolne gemedike; mcadeleyi terk etmemekte, baka eylerle vakit kaybetmemekte kararl. Bylece; slam inan, ibadet ve snrl alanlardaki muamelata sktran din anlay yeni bir yoruma kavumu oldu. Ynn kfire dnp, kendi corafyasndaki zalime srtn dnen siyaset anlay mahkm edildi. slam corafyasnn her kesinde slami kurtulu ve direni rgtleri ortaya kmaya balad. Geleneksel slam anlaynn tkanmas sonucu, Solcu - Ulusalc kimlikle kurulan rgt ve hareketler, ok byk bir sratle slami kimlie brnd. Mevdudi ve Seyyid Kutubun fikirleri herkes tarafndan ayn ekilde okunmad. En radikal okuma biimi Takiyuddin Nebhaninin kat merhaleci anlaynn etkisiyle gerekleti; bunlar silahl veya silahsz rgtl mcadele yolunu setiler. Abduh ve Reit Rzann Menar ekol etkisiyle okuma yapanlar sistem d eitim faaliyetleri eklinde zetleyebileceimiz radikal bir yn ierdiler ama yaynevi, dergi, dernek gibi sistem ii aygtlara da ynelmekte saknca grmediler. Selefiliin etkisiyle okuma yapanlarda eriat bir damar geliti; 1400 sene nceki fkhn bugnn Asr Saadetini ortaya

karabileceini savundular. Geleneksel Snni ekoln etkisiyle okuma yapanlar ise zalim yneticiye kar mcadele fkh edinmekle birlikte, bu mcadelede parti de dahil her trl sistem ii aygt kullandlar. Hatta bu tesir o kadar geni kitlelere ulat ki, inan kaideleri ynnden Mevdudi ve Seyyid Kutub ile ayn izgide olmayan cemaatler bile bu tesirin dnda kalamadlar. yle ki arnmann yolunu dnyadan el etek ekmede gren tasavvuf tarikatlar bile (zmnen de olsa), bir devlet ideali ve hedefi dillendirmek suretiyle bu etki kervanna katldlar. Btn bu etki gcnn verdii cesaretle syleyebiliriz ki, Mevdudi ve Seyyid Kutubun fikirleri, alarn doru okumu fikirlerdir. htiya ve problemlere denk den zmler retmilerdir. slam corafyasnn farkl blgelerinde Arapann yerini smrgecinin dili alacak kadar bask yaanm, fakat buna ramen slam, bir hayat tarz ve Hakikatin kayna olma zelliini srdrmekteyse ve bugn o corafyalarda slam referansl iktidarlar ibandaysa, bu gelimelerde bu dnrlerin inkr edilemez bir katks vardr.

Gnn deien artlar ve yeni yaklamlara olan ihtiya


slam referansl bireylerin iktidar olmas, esaretin yaand souk sava dnemlerinin en byk idealiydi. O dnem imkansz gibi grnen eyler, bugn bir bir gerek oldu. u an slam corafyasnn neredeyse tamamnda slam referansl iktidarlar ortaya kt. Peki, bu iktidarlar ne getirdi? Ynettikleri corafyada Asr Saadeti veya onunla idealize edilen mutluluu gerekletirebildiler mi? Ynetim modeliyle, hukuk sistemiyle, ekonomik uygulamalaryla rnek gsterilebilecek bir model ortaya kt m? Ne yazk ki bu sorulara iimizde sknt duymadan evet! diyemiyoruz. Siyasi ve ekonomik olarak ciddi gelimeler gstermi bir Trkiye rnei varsa da, kendisini dayandrd deerler ve o deerler erevesinde takip ettii siyaset, duyarllk sahibi Mslmanlar

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

25

yeterince tatmin etmiyor. nk ortaya kard gelimeler, ounlukla Batdaki uygulamalar aynen taklit etmekten kaynaklanyor. Bu durumda: - Ya yaplmas gereken buydu. slam, Kuran
diyerek ulalabilecek baka bir ey yoktu

btn sorunu zmeye yetmedii aka grlmektedir. Bu durumda hedefleri daha ileri tamak gerekmektedir. Karmzda duran sorunlar yle sralayabiliriz: 1. Yeni ortaya kan sosyal alanlarn, kavramlarn ve kurumlarn slamiliini nasl salayacaz? 2. Gemi dnemlerin iktidar eletiremeyen zihniyetine geri dn nasl engelleyeceiz? 3. Btn corafyalar iin bir sorun niteliinde olan birlikte yaamak sorununu nasl zeceiz? Sorunlarn tespit edilebilir hale gelmi olmas, ilk hedefin de kendiliinden olumasn salamaktadr: Deien artlarn rettii yeni
sorunlara cevaplar retmek.

deyip mevcut duruma teslim olacaz - Ya da slam Kuran diyerek ulalmas gerekenin ne olduunu ortaya koyacaz. Teslim olacaksak, bunu gerekelendirmemiz gerekiyor. Teslim olmayp yeni iddialar ortaya koyacaksak, bunu da artk; slam gelecek dertler bitecek gibi sloganlarla yapamayz, dertleri nasl ve ne yaparak bitireceini ortaya koymamz gerekiyor. Byle bir eikte bulunuyorken hamaseti srarla srdrmek, sorumluluktan kamak ve oturduu yerden ahkam kesmek anlamna gelir. ddiamz ve bizi marjinalletirir. Hep eletiren ama hi zm nermeyen, asla sorumluluk stlenmeyen rahatsz tipler haline getirir. Dolaysyla bugn, slamn evrensel deerlerinden fkran bir yaam biiminin nasl olaca sorusuna cevap reteceimiz
yeni ve farkl bir aamaya gemi oluyoruz. Bu da

Yeni ortaya kan sosyal alanlarn, kavramlarn ve kurumlarn slami hale getirilmesi meselesi bir buzda gibidir; ok derin bir problemin sadece grnen yzn ifade eder. Bu iddiay ortaya koyarken, kimi slami dnce gruplarnn zaman slama uygun hale getirmek konusunda zihinlerinde var olan kolay zmleri gz ard ediyor deiliz; bunlara ramen sylyoruz. nk bu zmler, aslnda zmszl nermektedirler. Kimisi slamn hazr zmleri olduunu varsaymakta ve slamiletirme kavramna bile nyargyla yaklamaktadr. Kimisi kadim geleneimizin bu meseleyle ilgili yeterince zmler ierdiini savunmaktadr. Kimisi ise farkl ideoloji veya dnceleri dini literatrle yeniden ifade edip, isminin bana da slam kelimesini eklediinde sorunun zldn sanmaktadr. slamn hazr zmleri olduunu veya gelenein yeterince zm ierdiini dnenlerin unu grmeleri gerekiyor: slamn nasl bir sosyal yaam ortaya kard meselesi Fkh ilminin domasna sebep olmutur. Zaman deitike ortaya kan yeni problemler, fkh ilminin gelitirdii yntemlerle kuatlmaya allmtr. Fakat bugn geldiimiz noktada Fkh (hkm ve nas) merkezli slam okumalar, verebilecekleri her eyi vermi bulunmaktadrlar. Kuran, snnet, icma ve

hedeflerin ve yntemlerin mevcut aamaya gre yeniden oluturulmasn zorunlu klyor.

Deien artlarn ortaya kard yeni hedefler:


Acil devlet hedefi, Modernizm tarafndan oluturulmu hayata ar derecede mdahil devlet anlaynn ve ilk admda slam corafyasnn smrgeletirildii, ikinci admda ibirliki yerli rejimlerin diktatoryasna terk edildii dnem artlarnn kanlmaz ve zorunlu bir hedefiydi. Hayata dair iddias olanlarn, iktidar gcn ele geirmekten baka alternatifleri kalmyordu. nk hegemonya zihniyeti, farkl grlerin kendini ifade etmesine ve hayatta gerekletirmesine asla frsat vermiyordu. Fakat slam referansl liderlerin iktidar olduu gnmzde, devlet mekanizmasn ele geirmek ve iktidar olmak gibi hedeflerin

26

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

kyas diyerek referans alanlar alabildiine geniletilmi, makasd diyerek bir hkmn benzeri meselelere de uygulanmas salanm, eriat deiebilir diyerek bir dnem uygulanan bir hkmn artlar deitiinde ayn ekilde uygulanmamas meru grlm olsa bile; artk fkhn yeni bir alana, yeni bir konuya syleyecek bir eyi kalmamtr. Gnmzde sosyal hayatn btn alanlar ylesine eitlilik gstermitir ki, geleneksel fkh usuln kullanarak Kurandan, snnetten, icmadan ve kyastan yola kp bu meselelere slami yaklamlar getirmek mmkn deildir. Hatta tarih ierisinde ekillenmi baz anlaylar ve ortaya km kimi usul kalplar, yeni yaklamlar retilmesinin nnde ciddi birer engel durumundadrlar. Dolaysyla bugn hayatmz slami hale nasl getirebiliriz? diye kafa yoranlar; yeni problemler kadar, eskiden miras kalm kimi nkabul ve dogmalarla da uramak zorunda kalmaktadrlar. Dnce veya ideolojilerin bana slam kelimesini koymak ve bunlarn tezlerini slami literatr ile tekrarlamak ise yeni bir ey gibi grlebilir. Ancak Mslmanlar bir fanteziyi gerekletirmekten teye gtrmez. Eer bu dnce veya ideolojiler iinde yeerdikleri toplumlarn problemlerini zm olsalard, insanln mutluluu ve refah iin biz de eyvallah diyebilirdik. Lakin, genel olarak insanln kendisinden memnun kald, gerekten problem ve skntlar gidermi, hakim olduu toplumda adaleti tahakkuk ettirmi bylesine bir beeri dnce ve ideoloji var olmamtr. Bunlarn hepsi baz problemleri zdklerinde te tarafta daha derin yaralar olumasna sebep olmulardr. Bunlarn bana slam kelimesini getirmek ve tezlerini slami literatrle tekrarlamak onlar bakalatrmaz. rettikleri skntlar ortadan kaldrmaz. u halde slamiliin, slama uygunluun yeni bir yntemini ve yeni bir kriterini gelitirmek zorundayz. Bu noktada herkesin bir nerisi olabilir. Fakat slam sz konusu olduunda doru olan, hassasiyet sahibi Mslmanlar ikna etmeyi baaran nerilerdir. Bir icmann/konsenssn olumas ise zm nerilerinin kurumsal yaplar ierisinde olumas veya kurumsal yaplar tarafndan sahiplenilmesidir. Bu durumda slami grup,

cemaat ve sivil toplum kurulular, iktidar ele geirecek erler yetitirmek gibi ksr hedefleri terk edip: 1. Birer akademiye, sivil birer niversiteye dnmeli (o ciddiyetle almal) 2. slam bilen ama hayatn farkl alanlarnda da uzmanlam nesillerin yetimesi iin almal 3. Uzman kadrolar araclyla toplumun sorunlarna slama uygun teorik ve pratik zmler gelitirmeli; sonra da zm nerilerini toplumun desteine sunup, toplumdan aldklar destekle bunlarn uygulanmasn salamaya almaldrlar.

Deien artlarn ortaya kard yeni yntemler ve yeni aralar:


Bu balk altnda birok eyin tartlmas mmknse de, biz bir makale hacminin elverdii belli bal konular gndem etmek istiyoruz. a. Gnn ihtiyalarna denk den toplumsal yaplanma biimi, sivil toplum kurululardr: Toplumsal yaplanmalar doal olarak gnn zihniyetini ve anlaylarn yanstrlar. Mesela gemi dnemlerin sivil slami yaplanmalar; otoriter ve tek merkezli siyaset anlaylarnn bir yansmas olarak, lider merkezli, tepeden aaya doru gl bir hiyerari ieren ve bireyi kendi potasnda eriten yaplanmalardr. Fakat gnmz siyaset zihniyeti tek merkezlilie raz deildir. Ynetim erkini, yasama, yrtme ve yarg eklinde paraya ayrm ve bunlarn birbirlerini denetlemesini salamtr. Farkl fikirlerin kendisini rahata ifade etmesi nemsenmektedir. Bireyi toplum iinde eritmek deil, toplumu oluturan bir unsur olarak bireyi gl klmak ncelenmektedir. Ayrca ynetim erkine kar sivil toplumun organize olmas tevik edilmekte, ynetim erkine ve brokrasiye kar haklarn korumas byle salanmaktadr. Fakat gemi dnemlerin siyaset anlaylarn yanstan tarikat ve cemaat gibi sivil toplum kurulular, hak aray erevesinde sivil toplumu organize etmek iin uygun yaplanmalar

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

27

deildir. Aslnda modern cemaatler toplumsal iddialar tarlar. Ancak liderinin aklyla snrl, farkllklara tahamml olmayan ve neredeyse liderinin mal haline gelmi bir organizasyon ile adil sonulara ulamak mmkn olmaz. Ayrca onlarn iddialarna ulaabilmeleri demek; cemaat grne uymayan dier Mslmanlarn ve gayri Mslimlerin o alandaki haklarn yitirmeleri demektir. Kimsenin iradesini ipotek altna vermeyi tercih etmedii gnmzde, bireyleri bir hedef altnda birletirmeye en uygun yaplanmalar, sivil toplum kurululardr. Bu yaplanmalarda lider (veya lider kadro), sunduu vizyon ve vaatlere gre seilir. Denetime aktr, eletirilebilir ve hesap sorulabilir. Vaatlerini yerine getiremediinde veya daha ileri vaatlerde bulunan kimseler ktnda seimle deitirilebilir. Mntesipler ise bir tebaa deil, irade sahibi bireylerdir. Setikleri kiiyi vaatlerine uygun hareket edip etmediine gre denetler ve gerektiinde ynetime talip olabilirler. Fakat slami sivil toplum kurulular, cemaat zihniyetinin etkisinden henz yeterince kurtulamamtr. Maalesef ou, lideri (veya lider kadrosu) ile zde hale gelmi ve (ayn cemaatlerde olduu gibi) liderinin mal haline dnmtr. Temsil ettikleri zihniyete uymayanlar dlamaktadrlar. Dolaysyla bu kurumlar, kendilerini ortaya karan siyaset felsefesine ters decek ekilde belli bir zihniyetin mcadelesini vermektedirler. Oysa sivil toplum kuruluu, ayn kayglar ve ayn hedefleri paylaan farkl kimseleri bir araya getirebilen yaplardr. Ayrca ynetim erkine kar baarl olabilmek iin gl bir sylem oluturma zorunluluklar vardr. Bu yzden her biri iddialarna uygun bir alanda uzmanlar. slami sivil toplum kurulularnn da artk cemaat zihniyetini terk etmeleri gerekmektedir. Sadece idari yaplanma asndan deil, fonksiyon ve hareket tarz asndan da gnn zihniyetine uygun hale gelmelidirler. Her konuda iddias olan ve her eyi kendi bnyesinde yapmaya alan organizasyonlar, gnmz mant ierisinde hi bir ey yapamamaktadrlar. Belli alanlarda

uzmanlamad takdirde ne toplum ne de ynetim erki tarafndan ciddiye alnmaktadrlar. Bu yzden faaliyet alanlarn en ok sorun olarak grdkleri veya en baarl olabileceklerini dndkleri alanlar zerinde younlatrmal, dier alanlarda kendilerine yakn bulduklar sivil toplum kurulular ile yardmlama iine girmeyi tercih etmelidirler. Eitim iinde baarl olan kurumlarn eitim, yardmlama iinde baarl olanlarn yardmlama, sivil muhalefet alannda baarl olanlarn muhalefet, mesleki alanda yetkinlii olanlarn meslek dernei gibi belirli alanlarda younlamas, sivil toplum kurulularna nemli avantajlar salar. Hem o alan etraflca ele alma, hem de o alanda uzmanlama imkan oluur. ini iyi yapan, sylemi gl ve toplumda bir etki oluturmay baarabilen kurumlar ise herkes ciddiye almak zorunda kalr. b. Gnn davet biimi kurtuluu bir slami sylem deil; gnn sorunlarna kar retilmi slami zmlerin, bireyler ve kitlelerle paylalmas olmaldr: slam, zulmn ortadan kalkmasn ve yeryznde adaletin hakim olmasn hedefler ve mntesiplerine de bu ideali hedef olarak sunar. Zulmn engellenmesi ve yeryznde adaletin yaygnlatrlmas ounlukla g ve iktidar ile irtibatl olageldii iin, bu hedefi gerekletirmeye alanlarn yolu er ge buralardan geecektir. Hele modern dnemlerde devlet, toplum zerindeki ar belirleyici hale gelince; bu dnemlerde yaayan Mslmanlar kanlmaz olarak devlet ve iktidar hesaplar yapmak zorunda kalmlardr. slam corafyasnn esaret altna dt yllarda ise artk bir syleme dnm ve vazgeilmez bir hedef halini almtr. Hatta yle ki, Mslman olmak ile iktidar hedeflemek arasnda dorudan ilikiler kurulmutur. Halbuki devlet dinin bir emri deil, (Mutezilenin hakl bir ekilde syledii gibi) yeri geldiinde kullanlmas gereken bir aratr. ayet zulmn engellenebilmesi ve adaletin yaygnlatrlmas iin baka yollar bulunabiliyorsa, ncelikli bir hedef olarak bile grlmeyebilir. Devlet odakl bir mcadele kanlmaz olarak kurtuluu bir nitelie sahip olmak zorundadr;

28

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

devlet makamnn gasp edildiini, yanl ellerde bulunduunu ilan edip, sonra da kurtarmaya girimelidir. Devlet odakl bir mcadele, kendi zihniyetinin veya liderlerinin hakim olmad btn devlet dzenlerine kar dmanca davranmak zorundadr; aksi halde duruuyla elimi olur. Ve devlet odakl bir mcadele, farkl slam yorumlarnn olduu bir ortamda devleti dier slam yorumlarndan da kurtarmak zorunda kalacaktr. Oysa bugn, kendi slam dncemize uymasa da slamn farkl yorumlar, slam corafyasnn her kesinde bir bir iktidar makamna gelmektedirler. Kurtuluu sylem peinen, o iktidarlar destekleyen Mslman kitleleri dmanlatrmaktadr. Bu tavrn srdrlmesi atma ve kavgadan baka bir yere kmaz. Halbuki kendi grmzn dierlerine gre daha doru olduu gibi bir fikre sahip isek bile, enerjimizi bu deer ve dnceleri anlatmaya younlatrsak; dier taraftan da kendi bak amzla toplumun ihtiya ve sorunlarna zm nerileri gelitirsek; o zaman hakemliini toplumun yapt bir sahaya km oluruz. Toplumu en fazla ikna eden, ihtiya ve sorunlarna en iyi zmler sunan gr en fazla karl bulur ve belki de iktidar makamnda temsil edilme imkan elde eder. Dier grler ise farkl fikir ve nerileriyle muhalefet yaparak, hem bir deneti hem de yedek zm grevi grrler. Tek bir dnceye mahkum olmamak ve farkl grlerin toplumu ikna etmek iin srekli hareket halinde olmas fikir dnyasndaki dinamizmi artrr. Ne hakim gr rehavete kaplp statkoya dnebilir, ne de dier grler bir yenilmilik duygusu iinde olurlar. Her bir gr, toplumda karlk bulabilmek iin srekli rekabet eder ve kendisini yenilemek iin urar. c. Gnn mcadele biimi atma ve kavga deil, insanln problemlerine cevap olabilecek zmlerle iktidarlara muhalefet yapmak olmaldr: Hayatn her alanna mdahil modern devlet; baskc, dizayn edici ve buyurgan olduu

dnemlerde topluma; isyan etmekten, atmaktan ve devrim yapmaktan baka seenekler brakmyordu. Fakat diktatrlerin bir bir ykld, farkl fikirlerin zorla yok edilmeye allmad gnmz atmosferinde, muhalif dnceler iin kavga ve atmadan daha iyi seenekler ortaya km durumdadr. Mevcut artlarda atmac ve dlayc kimlik, artk kimseye sempatik gelmemektedir. Mevcut siyasal atmosferde iktidar ypranma makam haline dnmtr. (Trkiyedeki istisna hari) Dnyann hi bir yerinde, dnem st ste halkn desteini almay baarm bir iktidar mevcut deildir. nsanlk tarihinin belki de hi bir dneminde rastlanmayacak ekilde muhalefetin rol glenmitir. ktidarn yanl veya olumsuz icraatlarna kar sesini ykselten, bunlarn yanll konusunda halk ikna etmeyi baaran bir muhalefet iktidardan daha etkin olabilmektedir. ktidarlara kendi nerisini ve tezini kabul ettirebilmektedir. Mevcut siyasal konjonktrde, bir hayat gr iin en iyi seenek iktidar olmak deildir. Kendisine iman edenler arasndan iktidarlar karabilir! Ama iktidar makamndaki kimseler kendilerinden bile olsa, dnce gruplarna den, muhalefet duruu sergilemek olmaldr. Bu tercihin nedeni sadece muhalifliin mevcut siyaset dzeni asndan daha iyi bir seenek olmas deildir. Ayn zamanda iktidar makamnn statkoculua ve muhafazakarla gtren zehirleyici yan da, muhalif duruu daha nemli hale getirmektedir. ktidar yozlatrr, donuklatrr; muhalefet ise srekli canl tutar ve gelitirir. Dolaysyla yeni dnce ve nerileriyle iktidarlara yn veren bir muhalefet, iktidara odaklanmaktan daha iyi bir seenektir. Fakat muhalefet ile mzmin muhaliflii birbirinden ayrt etmek gerekir. Mzmin muhaliflik, hi bir eyi beenmemek, her eye olumsuz pencereden bakmak, iyilii takdir edememek eklinde kendini gsterir. Bezdirici, ypratc ve kadir kymet bilmez bir nitelii vardr. Tamamyla eletiri zerine kurulmu olan bir zihniyet, hem yapc sonular elde edemez hem de zamanla ikna gcn yitirir. Oysa iddias ve ideali olan, o ideale giden yoldaki iyileri destekler ve artmas iin urar; ktlere ise

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

29

kar kar ve onun yerine neriler gelitirmeye alr. Bunlarn denge iinde yrtlmesi nemlidir. d. Etkin muhalefet kitlelerin desteini alabilmekten geer: Bir fikrin sadece hamasi sylemlerle toplumda karlk oluturmas mmkn deildir. Kitlelerin desteini alabilmenin yolu, onlarn iinde bulunduu sorunlara, onlar ikna edecek zmler bulabilmekten geer. Eer fikir insanlarn hayatnda hi bir eyi deitirmiyorsa, dertlerine derman, problemlerine ifa olmuyorsa, o zaman ilgi de gremez. slam ayak takm olarak grlenlerin ilgi gstermesinden dolay g ve otorite sahiplerinin eletirilerine maruz kalm bir dindir. Yani ezilmilerin, yani aresizlerin, yani sesi kslmlarn dinidir. Bu kitlelerin slama ilgi gstermesine sebep olan ise sorunlarn sahiplenmesi; feryatlarna, isyanlarna ve bakaldrlarna nclk etmesidir. Mesela ou kimse tarafndan Mslman olmayanlarla arasna set ekme ve mesafe koyma eklinde anlalan Kafirun Suresi, tam tersi, mevcut hakim sisteme meydan okuyarak ezilmi halkla btnlemeyi ifade eder. Ayrl ve kopu olarak anlalmasnn sebebi ise ok geni bir anlam yelpazesine sahip olan din kavramnn, nerede ve nasl kullanldna dikkat etmemekten kaynaklanr. Sizin dininiz size, benim dinim bana! derken, btn inan ve deerleriyle slam dini ve kfr dininin kastedildii dnlr. Halbuki Kurann ilk surelerinden olan Kafirun Suresi indiinde, din kavram henz btn anlamlaryla bir btnlk kazanmamtr. Bu surenin yanl okunmas, Mslmanlar hayatn gerekliinden koparan bir rol stlenmitir. ncelikli hedef inanc hakim klmaktr; sorunlarn zm bu aamadan sonra dnlmesi gereken bir itir; inancn hakim olduu toplumda sorunlar ayn ekilde kalmazlar eklinde bir anlay gelitirilerek; 1) Salt inancn hakim olduu bir topluluk oluturmak mmknm gibi bir topyann peine dmler 2) nan hakim olduunda insan sanki ayn insan olmayacak, mesela

fakirlik problemi orada bulunmayacak, gelir adaletsizlii ortadan kalkacak, ekonomik sorunlar bitecek, askeri sorunlar dzelecek, hak talepleri tamamyla sona erecek gibi ksr bir anlaya saplanmlardr. Bylece kendi inanlarndan olmayanlarla aralarna mesafe koyup, halksz/toplumsuz bir deiim hedeflemilerdir. Halka ramen halk iin bir deiim, ancak hayallerde gerekleebilir. Yeryznn gerei ise toplum dilemedike deiimin gerekleemeyecei ynndedir. Toplumda genel bir deiim talebi ortaya kmad halde bir deiim mmkn olsa bile, bu ancak bir dayatmann sonucunda ortaya kar ve dayatmayla ortaya kan deiimler (Komnist devrim, Kemalist devrim ve ran devrimi rneklerinde olduu gibi) er ge kar taleplerle tarihin sayfalar arasna gmlrler. Dolaysyla etkin g/etkin muhalefet kitlelerin desteini alabilmekten geer. Kitleler ise ihtiya ve problemlerine zm ieren fikirlere ilgi gsterirler. Dolaysyla toplumsal alan genelde tm fikirler iin, zelde ise slami iddialar tayan fikir gruplar iin bir snama alandr. Btn fikirler kendi retilerinin taraftar bulmas ve kabul grmesi halinde nasl bir dnyann ortaya kacan gstermek iin yarrlar. Ve toplum hangi dnyay beenirse ona ilgi gsterir. Tabii bu durum kimi fikirlerin hak ettii halde (toplum henz hak edecek duruma gelmedii iin) ilgi grmemesi gibi bir handikab da iermektedir. Ancak bunun zor kullanarak deitirmeye almak deil, hak edecek duruma gelmesi iin topluma dnk bilgilendirme ve eitim faaliyetlerini artrmaktr. ktidarlar ynlendirebilecek gte bir muhalefet geni katlm ile mmkndr. Meydanlara on binler, yz binler toplandnda hi bir iktidar o meydan grmezden gelemez. Geldiinde de kendi sonunu hazrlam olur.

Sonu:
Modern dnyada slamiliin nasl salanaca meselesi ok nemli, ama zm kolay olmayan ok derin bir problemdir. Yzylda bir gelen tebihindeki trden mstesna bir ahs

30

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

kp, sorunumuza gzel bir cevap retebilir. Ancak byle bir ahs var olmad mddete bu sorumluluk hepimize dmektedir. slamn amza nasl hitap edeceini, sosyal hayatn yepyeni gelimelerinin slami hale nasl getirileceini, mesela; gnn ihtiyalarna cevap verecek slami bir ynetimin nasl slami bir hukuk sisteminin nasl retileceini, gnmzn ileyiini kuatacak slami bir ekonomik sistemin nasl vcuda getirileceini hep birlikte dnmek zorundayz. Tabii bu zmlere ulamak ncelikle onlar mmkn klacak bir usuln gelimesine bal olduu iin, ilk olarak bunlarn ortaya kmasn salayacak teorik imkan oluturmalyz. Yani bir usul gelitirmeliyiz. Bunu yapamadmz mddete modern zihniyetin esaretinden kurtulmamz mmkn olmayacaktr. Bunu yapamadmz mddete Batnn felsefi imkanlarn kullanarak slamiliin gerekli olmadn ispatlamaya alan ve bilerek veya bilmeyerek slam, Kuran deersizletirenlere syleyecek bir szmz bulunmayacaktr. Dolaysyla gemi dnemlerin artk grevini tamamlam sylemleri yerine, modern dnemlerin gerek mcadele alann grmeliyiz. Mcadele alannn deimesi, tarznn da deimesini gerektirir. Artk bilgiye gemite olduundan daha fazla ihtiyacmz bulunmaktadr. Esaret dnemleri hzla sona eriyorken, yeni dnemleri yaplandracak donanm ve bilgiyi salamak zorundayz. slami mcadeleyi Mslman olarak varlnn anlam eklinde tanmlayanlar, mcadelenin yeni ekline ve bu ekle uygun donanma uyum salayamadklar taktirde, marjinal gruplara dnmeye mahkumdurlar. Gelimeler karsnda bir nesne olmaktan kurtulamazlar. zne/belirleyen olmann yolu ise belirleyiciliin/ ncln gereklerini yerine getirmeye baldr. oluturulacan, gnn problemlerini zecek

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

www.islamiyorum.com
31

Dosya: slami Cemaat ve Organizasyonlarda Hedef ve Yntem Problemleri

Reform, tihad ve Tecdid Balamnda slam ve Hayat


Yasin AKTAY
Milel ve Nihal, 5 (2), 43-73 dan alntlanmtr.

Modern dnyann hkim ve revataki deerleri balamnda dnldnde, reform kavram son derece olumlu armlar olan bir kavramdr. Eski dnyann khnemi alkanlklarnn dzeltilmesi, yeni ve taze formlarn benimsenmesi, rutinlemi ve rutinletii iin hayatn dinamizmini karlamaktan uzaklam kurumlarnn yeniden yaplandrlmas, modern dnyann tarihsel seyrine paralel gelimelerdir. Modern dnyann balangcna, bilhassa Hristiyanlk tarihi iinde yaanm byk harfli Reformasyon damgasn vurmutur. Belki bu Reformasyon, daha sonra ortaya kacak ve yzyl srecek olan kanl din savalarnn da balangcn oluturmu olsa da, son kertede galip gelen Avrupa modernlemesinin deerleriyle uyumlu bir tarih btnl iinde saygn yerini almtr. O kadar ki, kavramn kk harfli kullanmna bile hep bir olumluluk tad sylenebilir. Oysa ayn kavram

slmla ilikili olarak dnldnde ayn olumlu armlara sahip deildir. Bunda ise kukusuz kavramn Trkiyedeki bozuk sicilinin nemli bir rol vardr. Geri slm dnyasnn genelinde reform kavram balamnda, slmn Hristiyanla benzer bir dnm geirmesine kar bir duyarllk var olmutur. Aktr ki, slmn Hristiyanlk tarihine ait herhangi bir dnm taklit etmesini gerektirecek her trl telkine kar asgari bir Mslman duyarll iin gl teolojik ve kltrel nedenler var olmutur. Ancak reform kavramn Hristiyanlk tarihinden bir miktar kurtararak adalama tarihinin rutin veya olumlu eylemlerinden biri olarak benimsemenin bir ekilde mmkn olduu balamlar da olmutur. te bu balamlara kar bile kavramn Trkiyedeki tarihi gl bir ket vurmutur. Trkiyede slm Reformu olarak gndeme getirilen proje slma ierden bir mdahale gibi, slmn kendi ihtiyalarnn bir sonucu olarak ve Mslmanlarn kendi inisiyatifleriyle karar verilmi bir hamle olarak alglanmam, aksine slma yabanc, hatta slma dman bir

32

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

inisiyatifin bir mdahalesi olarak alglanmtr. 1928 ylnda gndeme getirilen slm Reformu projesi, slm alenen Hristiyanla benzetmeye alan bir yaklamd. Bu yaklamda slmn Hristiyanlktan aada grlmesi ve Batdaki btn teknolojik ve toplumsal gelimelerde bir pay olduu dnlen Hristiyanla slmn da benzetilmesi ngrlyordu. Bu erevede camilere kiliselerdekine benzer bir biimde sralarn konulmas, ezann, dualarn, Kuran okumalarnn veya genel olarak btn ibadetlerin Trkeletirilmesi, yine camilerde kiliselerdekine benzer bir biimde ilahiler okunmas iin orglarn konulmas gibi neriler slmn reform projesi kapsamnda yer alan dzenlemelerdi. Bunlar tabii ki hemen beklenen byk tepkiyi ekmekte gecikmedi. znde kendini tek hak din olarak Hristiyanlktan stn kabul eden slmn Hristiyanlk karsnda aalanmas anlamna gelen bu projeye duyulan fke, ayn zamanda reform kavramnn her trl armna kar da duyarl bir tarihsel bilinci derin bir biimde iledi. Belki tam da bu tecrbenin etkisiyle slm ve reform kavramn bir arada dnmek byk bir vebal stlenmekle edeer hale gelmitir.

yaygn bir kabul grmtr. Gerekte ise bu, ictihad kavramnn ancak ok dar bir tanm benimsendiinde bile dorulanmas mmkn olmayan bir kabuldr. Zira Gazzaliden sonra da slm tarihinde ictihadlar hibir ekilde eksik olmamtr. En basitinden Gazzaliden itibaren dnyann her yannda saysz toplum veya devlet kurmu olan Mslmanlarn buralarda ortaya koyduklar saysz hukuki, fkh, siyasi ve toplumsal tecrbenin hepsinin yine saysz yeni ictihadlar eliinde mmkn olmu olduunu gz ard etmek, beeri tecrbenin tabiatna aykrdr. Bizzat Osmanl imparatorluunun ktaya yaylan tecrbeleri yine her alanda fiilen retilmi ve uygulanm olan saysz itihadn oluumuyla mmkn olmutur. Dorusu bu kadar devasa bir tecrbenin iinde hibir yeni itihadn bulunmadn sylemek akla, manta ve hayatn gereklerine aykrdr. Osmanlnn gerek Bizanstan devralm olduu kurumlar ve uygulamalar, gerekse Anadolu, Balkanlar ve Hicazda karlat bin bir trl meselenin karsnda eski fkh formlarla yetinmi olduunu ve slm hukuk, fkh ve siyaset tarihine hibir yenilik katmam olduunu sylemek mmkn deildir. Bu tecrbeye sadece bu soru eliinde dnp bir daha bakmak bile ictihad kapsnn Gazzaliden beri kapanm olduu dncesinin ne kadar naif ve sama olduunu dndrmeye yetecektir. stelik sadece Osmanl tecrbesi bile yeterince devasa ve her trl fkh ereveyi olduu gibi brakmayarak yeterince zorlayabilecek bir dinamizme sahipken, slm dnyasnda itihadn snrlarn zorlayabilecek ve farkl yorumlarn ortaya kmasn mmkn klacak, dnyann her tarafnda saysz baka tecrbeler vardr. Hindistan, Orta Asya, Uzak Asya, Malezya, Gney, Kuzey ve Orta Afrika, Balkanlar, Endls ve Avustralyada bin yla yakn bir sre iinde yaanan tecrbeler Mslman topluluklarn karsna yine saysz tecrbe karm ve btn bunlarn slmn klasik metinlerindeki karlklar, tabiri caizse kitaptaki yerleri tespit edilmeye allmtr. Vakalarn kitaptaki yerlerinin her zaman bire bir veya kukuya yer brakmayacak ekilde bulunmu olduu elbette ki dnlemez. O yzden Mslmanlarn dini metinleriyle

Kapal Kapnn Berisindeki ctihad


Reform kavramnn ierdii btn yan anlamlaryla birlikte yklendii bu olumsuz armn tek etkisi slmn herhangi bir dorudan reform giriimine kapanmas olmam, ayn zamanda slmn her trl yenidenyorumlamas giriimi de, ta batan byle bir vebalin psikolojik basks altnda ya bastrlm ya da kendini bastrmtr. slmn harici herhangi bir mdahaleyle yorumlanmasna kar gelien refleks slmn ierden herhangi bir yorumlanmasyla ilgili istek veya iradeyi de byk lde bitirmitir. Bu durum ictihad kavramna ilikin geleneksel tutumlar da byk lde belirlemitir. mam Gazzaliden beri ictihad kapsnn kapanm olduuna dair slm geleneine atfedilen, znde tartlabilecek gr, belki de ancak bu tarihten itibaren hem gemie dnk nesnelci bir gr hem de gemi ve gelecee dnk normatif bir ilkeye dnmtr. yle ki Gazzaliden beri ictihad yaplmam olduu gibi bir tespit alabildiine

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

33

yaadklar gerekleri badatrma abalarnn zaman zaman tevil, muvafakat, fetva, ictihad gibi ilemlerden geirilmi olmasnn Mslman hayatnn rutinlerinden olduunu dnmek gerekiyor. Bireysel yaamndan toplumsal ve siyasi hayatna kadar, Mslman, gndelik hayatnda karlat her eye slmi bir yargsal aklla yani bir fkh kodlamayla karlk verir. Karlat her ey ya helal ya da haramdr. Bu ana kategoriler kendi ilerinde mstehap, mendup, mekruh, haram liaynihi, ligayrihi vb. gibi alt kodlamalara tbi olabilir. Mslmann eylemlerinin hi birinin bu kodlamalardan muaf tutulmadn hesaba kattnzda, Mslman hayatnn bal bana bir fkh ve deiik dzeylerde bir ictihad akln gerektiriyor olduunu da takdir edebiliriz. O yzden nl Maripli Mslman dnr Muhammed Abid Cabirnin slm medeniyetini bir fkh medeniyeti olarak nitelemesi ok yerindedir: Yunan medeniyeti iin nasl felsefe medeniyeti veya ada Avrupa Medeniyeti iin Bilim ve teknoloji Medeniyeti diyorsak slm medeniyeti iin de bir fkh Medeniyeti diyebiliriz. Yakn zamana kadar Okyanustan Krfeze dek btn slm corafyasnda, hatta Asya ve Afrikann ok i kesimlerinde fkhla ilgili kitap bulunmayan bir Mslman evi bulmak olas deildi. Baka bir deyile Arapay iyi bilen her Mslmann fkh kitaplaryla dorudan ilikisi vardr. u halde; fkh, Arap-slm toplumunda insanlar arasnda en adil paylalan bir eydir, diyebiliriz (Cabiri, 1997: 133 vd.). Cabirnin niteledii medeniyet hayatn her alann belli bir metni merkeze alarak kodlama olarak dnlebilir. Bu tarz bir niteleme aslnda bir zaman Mslman medeniyetini gereinden fazla metin-merkezlilik gibi bir zaafla malul grmeyi de gerektiriyor. Bunun anlam metnin lafz anlamndan bir dnem iin karlan kurallar manzumesinin dondurulup adna eriat denilmek suretiyle bir kutsallkla nitelenmesi ve btn hayatn ancak bu dondurulmu metinsel ierie uydurulmaya allmasdr. Bu aslnda ak bir fundamentalizm tarifidir ve kabul etmek gerekiyor ki, her zaman slm fkh tarihi iinde byle bir eilim de var olmutur. Ancak eriat zerine dnme tarihi, ayn zamanda eriat btn snrlar ve kodlar nceden belirlenmi

bir kurallar btnl olarak grmek ile eriat her trl ihtimale (olumsalla) haiz bir hayat yolu olarak grmek arasnda her zaman ak kap brakmtr. Belki slm tarihinde Hz. Peygambere atfedilen tecdid hadisi tam da bu donmu slmi anlaylara kar yolun belli aamalarnn iktiza ettii bir yeni ufku, yeni almlar, yeni bak alarn gelitirebilenleri iaret ediyordur. Btn bunlar aslnda slm fkh ve ictihad tarihinin aina sreleridir. Yine de bu srelere Mslman kitlelerin, hatta her dzeydeki Mslman limlerin ayn lde aina olduklarn sylemek mmkn deildir. Aksine Mslmanlarn zaman zaman belli sosyolojik sreler sonucunda ilerine kapandklar ve yaamakta olduklar dinsel ierie metafizik bir anlam atfederek her trl yorumdan sakndklar durumlar olmutur. Bu durumda Mslmanlarn belli bir ezberle nesilden nesile aktarmaya altklar sabit formlar vardr ve bu formlarn zerine herhangi bir katkda bulunmaktan zenle saknlmas bir bakma slmn formel ieriinin belli bir toplumsal pratik ierisinde garantiye alnmas, bilerek veya bilmeyerek temin edilmi oluyor. Bu sabiteler bugn dnyann neresine gidilirse gidilsin, slmn be artnn uygulanmas noktasnda baz nanslar bir kenara braklrsa ok ortak bir pratik, bir habitus olarak nesilden nesile aktarlmtr. Bu habitus, her yerde ayn formel pratikler ile srdrlrken, Mslman topluluklar hem corafi bakmdan (krenin her yanndaki Mslmanlar, mmeti) hem de tarihsel bakmdan ilk zamanlardan son zamanlara kadarki btn Mslmanlar birletirmekte ezamanllatrmaktadr. Birinci yzylda Mekkede yaayan bir Mslmann namaz, oru, kurban veya zekt pratii ile yirmi birinci yzylda Avrupann bir kentinde yaamakta olan bir Mslmann pratii arasnda oluturulan bu ezamanllk, tarihsellik ve modernliin muhtemel etkilerinin nemsizletirilmesi bakmndan kesinlikle dikkate deer bir noktadr. Burada zamann durduu ve Mslman mmetin zamansal olarak eitlendii bir dzeyi idrak etmi oluyoruz. Bugn kurban kesen herkes Hz. brahimin ada oluveriyor; namaz klan herkes ayn zamanda yine Ashab- Kiramn

34

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

ada oluveriyor. Tarih, zaman, ilerleme, adalama denilen btn kibirli kavramlarn bir anda btn anlamlarn yitirdii bir baka zaman algs, kukusuz btn dnyaya bak da etkilemektedir. Yine kukusuz, Mslmanlarn farkl dnemlerde ortaya koyduklar farkl yorumlardan sz edilebilse de, btn bu yorumlarn bu asgari zaman ve mekn koordinatlarnda gereklemi olduunu da kaydetmek gerekiyor. Bu zaman ve mekan koordinatlar, tabii ki sadece belli baz ritel pratiklerle mukayyet olmuyor, yan sra bir dizi baka mukabil dost-dman alglarn veya tipolojilerini de her dem yeniden retiyor. Burada farkl tarih ve corafyalardaki Mslmanlar ezamanl klan bu tr formlar anlamann bir yolu olarak nl Fransz sosyolog Pierre Bourdieunun mehur habitus kavramnn detaylarna mracaat edilebilir, ama sanrm bu kavram bile dini ritellerin temin ettii bu ezamanlln boyutlarn tam olarak yanstmayacaktr. Yine de Bourdieu sosyolojisinde habitus kavram insanlarn paylatklar yaplandrlm toplumsal pratiklerdir ki, bu pratikler uygulandka hem yapy yeniden retirler hem de uygulamaya katlanlarn ortak bir alg ve hissiyat dzeyinde birlemesini temin ederler (Bourdieu, 1990: 52-65). Kukusuz Mslman mmetinin ilk zamanlarndan son zamanlarna kadar ve dnyann her yannda ayn pratikle uygulanan ve hepsinde de hem tarih-tesi hem kresel, hem ezamanllk hem de emeknllk bilinci yaratan btn bu pratiklerin hi bir beeri mdahaleyi kabul etmediini anlamak zor deildir. Bu pratiklerin bir beeri katlmla gereklemesi zorunluysa da, hatta her beeri katlm ve dolaym bu habituslara belli bir etnik, kltrel renk katyorsa da habituslarn zaman ve mekna kar direnen mahiyeti onlar tarihe ve corafyaya kar alabildiine dayankl klmaktadr.1 O yzden tecdid de ictihad da btn bu alanlarn bir tr dzenleyici a priori
1

temel kategoriler olarak iledii bir zeminde gerekleebilir. Aslnda Cumhuriyet dneminde reform kavramnn sicilini bozan tam da bu temel kategorilere dokunulmu olmasdr. Camilere sralarn konulmas bir temel kategori olarak namaza mdahaledir. badetlerin Trkeletirilmesi de dnyann her yannda ortak bir uygulama alanna bir mdahale olarak kabul grmedii gibi, bu mdahale slma yabanc hatta dman bir konumdan yaplan bir saldr olarak alglanmtr. Kavramlar nadiren tarihlerinden bamsz olarak alglanabiliyor. Oysa tarihlerinden bamsz olarak, yani literal anlamda karlandnda tecdid ile reform arasnda ok az fark grlebilir. slm toplumlarnn modern tarihine dair herhangi bir metni ngilizceden okuyanlar (rn. Bkz. Lapidus 2002) Mslmanlarn daha kolay benimsedikleri tecdid kavramnn rahatlkla reform kavram ile karlandn grrler.2 Modernleme ile yzleen btn slm toplumlarnn karlatklar sorunlara kar akllarna gelen ilk zm paketinin iinde mutlaka bir slm reformu da olmutur. Bazen geleneksel slm limlerinin de nayak olduklar bu giriimlerde slm reformu olarak nitelenen ey, aslnda slmn yeniden asl yorumuna ve uygulamasna kavuturulmasndan baka bir ey deildir. O yzden slm reformu, Cumhuriyetin 1928 ylndaki dinde reform projesinde olduu gibi slmda olmayan bir eyin slma deien artlar muvacehesinde sokulmas deil, aksine slmn zaten ierdii dnlen ama zamanla ya unutulmu ya da amacndan ve eklinden saptrlm uygulamalarnn canlandrlmas olarak grlmtr. Dier yandan slmn tarihe ve corafyaya direnen sabiteleri yoruma grece daha ok kapal olmusa da bunlarn, slmn tarih ve corafya ierisindeki serbest dolamn, baka kltrlerle kolayca eklemlenip onlar iselletirmesini engelleyen yaplar olmadn
2

Gerek namazn klnma ekli gerek orucun balama ve bitme zaman veya orucu dzenleyen hkmler, haccn menasiki konusunda mezhep yorumlarna veya bazen ayn mezhebin baka toplumlardaki pratiklerine gre baz farkllklar oluabilse de bu pratiklerin ana ekseni ok fazla deimiyor.

slamn modern dnemdeki toplumsal ve dnsel hareketliliinin sosyolojisini ihya, tecdid, slah, reform gibi kavramlar etrafnda irdeleyen gzel bir analiz iin bkz. Suba, 2003

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

35

kaydetmek nemlidir. Hatta bu sabitelerin dnda kalan alanlarda slmn baka kltr ve tecrbelerle ok abuk kaynaan doas, onun bu kadar hzl yaylmasnn da en iyi aklamasn oluturur. Her ne kadar Mslmanlarn gndelik hayat iindeki her eyi slmn bak asyla isimlendirmek (kodlamak) gibi bir ynelimi (habitus) olsa da, slm eyann aslna ibhat atfediyor ki, bu da hakknda haram olduuna dair bir iaret yoksa her eyin helal saylmasn gerektiren bir ilkedir. Hakknda haram olduuna dair ak bir delil bulunmayan herhangi bir eylemi haram diye nitelemek gnahlarn en byklerinden saylr; bylesi bir tavr dorudan Allahn bir yetkisine ortak olmakla kyaslanabilir bir tavrdr. Bu durum bir zaman sonra tam tersi komplikasyonlar dourmu olsa da, uzun zaman slm medeniyetinin btn almlarnn en nemli teorik dinamiini oluturmutur. Belki modernlemeyle karlaldnda kendi geleneksel snflarn oluturmu olan slm dnyasnn her eye kukuyla bakan, modern dnyadan gelen her eyi znde kt, kerih veya gavur icad gibi olumsuzlayc bak asyla karlayan tutumu, slm fkhnn dinamik dnemlerine nazaran ciddi bir krlma olarak nitelenebilir. Aktr ki slmn yaylma dnemlerinde Mslmanlarn yeniliklere kar daha serbest bir tutumlar vardr. Bunun da en nemli sebebi, yaylma dneminde Mslmanlarn gl bir zgven duygusunu tayor olmalarndan ve tabii ki yol-fetih tecrbesinin doas itibariyle gerektirdii pragmatik akla biraz daha yakn olmalarndan ileri geliyor. Modern dnemde ise Mslmanlar Bat ile olan ilikilerinde hibir zaman seici ve alc olmaktan geri durmam olsalar da, gerileme dnemlerinde daha muhafazakrtutucu tavrlar benimsemilerdir. Buna ramen Mslmanlarn kresel lekte siyasi bir odaktan mahrum kalmalarnn modern dnyada yenilikleri karlayp yeni durumlar deerlendirme konusunda onlar ok daha ataletli bir duruma soktuu aktr. ctihad kapsnn kapanm olduuna dair negatif anlatnn bilhassa bu dnemlerde biraz daha rabet bulmu olduunu kaydetmek nemlidir. Mslmanlarn siyasi ve ilmi bir merkezilikten yoksun kalmalar doaldr ki bal bana

bir btnlk duygusu, bir siyasal bedenin varln gerektiren ictihad mekanizmasn da mnasebetinden yoksun brakmtr. slm adna veya Mslmanlar adna ictihad yapmak iin organik bir topluluk olarak buna ihtiya duyuyor olmak lazmd. Oysa slm, hilafetin ilga edilmi olduu bu yeni siyasi dnemde her eyden nce itihad anlaml ve mnasebetdr klabilecek bir bedensel varlk veya btnlkten yoksundu. Belki tam da bundan dolay Said Nursi, ictihad kapsnn almasyla ilgili tartmaya frtna altndaki kulbe metaforuyla bilinen tarihi cevabn vermitir. Said Nursi, bu soru muvacehesinde ictihad kapsnn almasna alt engel sayarken bu engellerden birincisini, slm toplumunun mevcut durumunu frtnaya yakalanm bir kulbe benzetmesine bavurarak aklar: Nasl ki kta, frtnalarn iddetli olduu bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir; yeni kaplar amak, hibir cihetle kr- akl deildir. Hem nasl ki byk bir selin hcumunda, tamir iin duvarlarda delikler amak, gark olmaya vesiledir. yle de, u mnkert zamannda ve dt- ecnibin istilas nnda ve bidalarn kesreti vaktinde ve delletin tahribat hengmnda, ictihad namyla, kasr- slmiyetin yeni kaplar ap, duvarlarndan muhariplerin girmesine vesile olacak delikler amak, slmiyete cinayettir (Nursi, 1984: 213) Frtna hline, bir metafor olarak daha nceden bavurulmu mudur bilmiyoruz, ama Mslmanlarn halifesizletikleri, herhangi bir siyasal veya toplumsal btnlkten yoksun kalm olduklar, baka bir ifadeyle savrulmu ve darmadank olduklar bir ortamda durumlarn ok iyi ifade eden bir metafordur. Ayn zamanda bu, slmclarn Cumhuriyet dnemiyle birlikte ekillenen yeni siyasal artlarla ilgili alglarn en iyi ifade eden benzetmelerdendir (Aktay, 1997; 2004). Ancak Said Nursinin de katkda bulunmu olduu bu kapal ictihad kaps sylemine ramen, fiili durumda ictihad kapsnn kapanm olmas mmkn deildir. Dnyann her tarafna yaylm, belki darmadan hale gelmi, dolaysyla bir bakma da iyice eitlenmi Mslman mmetin, ictihad konusunda bitmek tkenmek bilmeyen bir kendiliinden retimde bulunduunu tahmin

36

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

etmek zor deil. Belki yaplan bu itihadlarn birou fetva kltr iinde kendine bir alan am, belki birou ictihad niyetine bile yaplmamtr, ama Mslmanlarn halifesonras artlardaki fiili pratikleri, sonuta ictihad kavram zerinde bile yeniden dnmeyi gerektirecek bir alan amtr. Hatta belki Said Nursinin frtna mecazna bavurarak ictihad kapsnn kapalln ilan etme gayretinin kendisi bile bir ictihad insiyakna tbi olmutur. Kukusuz Said Nursinin bu esnada zihninde var olan slm fkh bnyesine uyumlu ictihad kavramnn artlar burada konutuumuzdan biraz daha farkl olduunu da hesaba katabiliriz. Bu artlar tam da slmn tarihe ve corafyaya direnen bu iki eksende Mslman mmete ayn ada ve ayn meknda organik btnlk hissi veren dinin corpusuyla ilgilidir. Oysa halifesonras durum tam da dinin o corpusunun da byk lde etkilendii ve o alandaki birok etkinliin de balamn ve mnasebetini yitirdii yepyeni artlar ortaya karmtr. Buna ramen bir siyasal beden olarak hilafetin ilgasyla bir savunma refleksi olarak ictihad kapsn kapatt dncesine sahip olmusa da mmet dnyann her tarafna yaylm saysz tecrbeleriyle ictihaddan geri durmamtr. Daha ak bir ifadeyle, ictihad Mslman aklnn alma biimidir ve kim olursa olsun birilerinin kapand demesiyle kapanabilecek gibi deildir. Belki siyasi veya ilmi bir odaktan yoksun olmaktan kaynaklanan bir durumdan dolay herkesi balayacak ekilde kabul gren keyfiyette bir ictihad klliyatndan bahsedilemiyordur. Ancak yeni (halifesonras) artlarn dnyann her tarafnda farkl durumlarda brakt Mslmanlarn bu durumlarna uygun bir fkh gelitirmekten geri durmadklar anlalyor. rnein ilk defa halifesiz kalm, ilk defa gayrimslim toplumlarda aznlk olarak, gayrimslim lkelerin vatandalar olmak durumunda kalm olan Mslmanlarn maruz kaldklar artlar, fkhn eski kodlaryla kolayca karlanamamtr. Yeni durum yeni ictihadlar gerektirmitir. Mslmanlarn byk ksm bu yeni durumlar iin belki ilan ederek veya adn koyarak deilse bile yeni ve kk ictihadlarla yeniden deerlendirmilerdir. Buna her biri kendi ulus-

devlet snrlar iinde, ama Mslman, smrgesonras veya Batl bir lkede yaamakta olan Mslmanlarn durumunu rnek olarak sayabiliriz.

Adn Koymadan ctihad Olur mu?


Aslnda bu soru tam da ictihad mekanizmasnn modern dnemlerdeki bir mahiyetini ortaya koymaya yarayan bir sorudur. Gerekten de aada yntem ve ictihad ilikisini anlatacamz blmde syleyeceimiz gibi, ictihad iin ngrlen geleneksel artlar, itihad neredeyse imknsz klan artlardr ve aslnda biraz dikkatle bakldnda gemiteki ictihad rneklerinin birounda da bir araya gelebilmi artlar olmamtr. Belki unu sylemek bu amada biraz daha kolay olabilir: Pratii takip eden ictihadlar, hayatn dinamiini alglayp onu dinin fkh kodlar kapsamna alan bir deerlendirme, itihadn daha mnasip bir tarz olmutur. Esasen tpk hibir sosyal teorinin hayatn btn dinamiklerini tketip kuatamayaca gibi hibir fkh kodlama da hayatn btn dinamiklerini nceden grp kodlayamaz. Dolaysyla, itikatta kapatlm olduunu farz ettii halde slm mmeti ictihad kapsn srekli ak tutmaya devam etmitir. ou kez ictihadlar slm adna merulatrlan bir hayat biimi, modern hayat iinde benimsenen bir pratik, Mslmanlarn verili bir durumda izledikleri siyasi stratejilerde mndemitir, ama ad yine de ictihad olarak konmaz bunun. nk itihadn her naslsa sadece snrlar izilmi bir alanda, dini bir alanda yaplabilecei dnlr. Oysa ictihad tam da belli bir durumu kodlamakta yetersiz kalan ezberlerin ald siyasi bir akl yrtme ve eylem biimidir; bir tr pratik akldr ve bu pratik akl tarih boyunca Mslman mmetin de en belirgin vasf olmutur. Bu yanyla da slm aslnda yola kt ilk andan itibaren iine ald, iselletirdii veya ihata ettii saysz kltr veya toplumsal hayat biimleri dolaysyla aslnda fiilen kesintisiz bir reform srecinden de gemi saylabilir. Bir hilafet rejimi olarak balam olan slm siyasi dzeni, otuz yl sonra bir saltanata, ardndan da bir imparatorlua

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

37

dnm, bu esnada karlat btn kltrlere de uyumlu bir siyasi ve felsefi formlar da retmekten geri durmamtr. slmiyt Dergisi slm tarihinin farkl dnemlerde yaad byk karlamalar arasnda, Arap dnyas, Yunan felsefesi (Bizans ve Helenizm), Endls ve modernlemeyi saym ve bu her bir karlamann slmi kltr ve medeniyet birikimine katt her biri dierinden bir hayli farkl yorum ve anlaylarn altn izen zel dosyalar yaymlamt. Gerekten de btn bu karlamalarn sonucunda ortaya her biri kendi eilim ve akl yrtme biimlerine sahip slm felsefesi, kelam, tasavvufu ve fkhn karmtr. Bu farkllklar yine saysz siyasi tecrbeyle birlikte farkl tarih ve corafyalardaki saysz tezahrleriyle slm siyasi ve toplumsal modellerinin eitliliini beslemitir. Kukusuz bu eitlenme, Hristiyanln zellikle bir Dou dini olmaktan Romayla kurduu ittifak yoluyla teslisilie dnt byk tecrbeyle karlatrlabilir. Ama Hristiyanlk byk Reformasyonunu kendi iinde ve neredeyse alabildiine farkl bir din ortaya karacak ekilde yaamtr. Kukusuz bir din olarak Hristiyanln da slmda yaam olduuna benzer kendiliinden reformlardan masum olduunu sylemek mmkn deildir. Kltr, tarih, hayat her zaman etkisini dine kendi formlarn benimsetmekten, damgalarn vurmaktan geri durmamlardr. Oysa belki btn dinleri ayn anda vuran bir byk etki olarak modernleme btn dinler zerinde tamamen dntrc bir etki yapmken, slmn kendinden pek bir ey kaybetmeden hatta ilk yorumlaryla alabildiine tutarl ve sreklilie sahip bir yorumunun glenmesine daha da fazla yol amtr. nl antropolog Ernest Gellnerin kaydettii gibi, modernlemenin rasyonelleme dinamii btn dinlerin neredeyse olmazsa olmaz mitolojik unsurlarn, mucize inanlarn byk lde inandrclktan yoksun brakrken, belki bir tek slm bu andrc by-bozumundan muaf kalmtr. Tamamen mucizev bir inanca dayanan Hristiyanlkla ve Budizmle kyaslandnda slmn rasyonel-uyumlu z modern dnyann deerleri ve srelerinden fazla etkilenmeden hatta daha da fazla glenerek kma ansna sahip olmutur. Ancak Gellner, slmn

bu ansnn ancak kendi iindeki mistik ve rasyonel, ifahi ve kitabi, mitolojik ve fkh tartmay ikinciler lehine bitirmesi lsnde kullanabileceini de kaydetmeyi ihmal etmiyor (Gellner, 1981). Modern dnya gerekten de dier dinlerin hayatiyetine ancak onlar tmyle dntrerek, yer yer radikal anlamda reforme ederek imkn tanrken, slm bu sreten kendi iindeki bir yoruma, yani kitabilie, muhakemeye daha fazla vurguyla glenerek kmtr. zetle, ictihad kapsnn kapanm olduu dncesi, slm dnyasnda genel bir kabul grmse de bu kabul fiili durumda kesintisiz ileyen bir kapnn grmezden gelinmesini gerektirmitir. Bugn dnyada yaamakta olan bir buuk milyara yakn Mslmann fiili gndelik hayat pratiinde bir ekilde besmeleye tbi tutularak iselletirilen yeni formlar, belki slmn znde bir reform deilse bile Mslman hayatnda ak bir reformu iaret ediyor. Dorusu bu iselletirmeyi yapabilmek ve yeni bir slmi hayat pratiini ortaya koyabilmek iin slmn ne itikadnda ne de dini znde bir reform yapmak gerekmiyor. Buna karlk genellikle smrge sonras artlarda Mslmanlarn ortaya koyduu direni hareketlerinin dili ile slm arasnda kurulan zdelikler, bu dilden genellikle rahatsz olanlar bata olmak zere slm ile terakki (modernleme, demokrasi, insan haklar) arasnda bir uyumsuzluk olduu dncesini fazlasyla beslemitir. Buna mukabil slmn geleneksel znn acil bir reform gerektirecek kadar iddete eilimli, cihadist, fundamentalist kat bir formalizme tbi olduu dnlmtr. Bu erevelerde ortaya konulan slm reform sylemlerinin hepsini bir kalemde tketmek tabii ki hakszlk olur, ancak ounun slmn uluslararas ilikiler kuram (darul harp, darul slm kavramlar), bu kuramda dini nceleyen iliki modeli, slmn ceza hukuku, kadnlara eitlik ve sair konular etrafnda baz modernletirme taleplerini ierdii grlr. Dorusu bu alanlardaki tartmalar ya slmn kendi iindeki ictihad snrlarn amay gerektiren talepler iermiyor veya ou slma kar harici oryantalist (Clement, 2002; Roberson, 2003) veya iselletirilmi

38

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

oryantalist epistemolojiden (Naim, 1990) yola kar. Genellikle slmn ictihad imknlarn tketmeksizin giriilen bir yol olarak reformla aslnda gze kestirilen yol Mslmanlarn kolaylkla benimseyemeyecekleri ve yine slm dsal bir mdahale olarak alglanabilecek projelerdir. Ayrca slmn modern aa uymayan boyutlaryla bir reformdan ziyade, sunaca bir farka, ama gerek anlamda bir farka insanln ihtiyac vardr, tabii ki ncelikle bu farkn hikmetinin anlalmas sorunu da vardr. slmn her halkarda uyumlu ve hi sorun karmayan bir din olduunu kim syleyebilir ki? slmn ars sadece onu drt gzle bekleyenlere bir umut oluturmuyor, ayn zamanda onun arsna kulak verilmesiyle rahat bozulacak, yerleik konforu alt st olacak tabakalara da bir korku kayna oluturur. Reform kavramyla ilgili konularn nemli bir ksmnn da bu erevede deerlendirilmesi mmkndr.

ve paragraflar arasnda neyin doru neyin yanl olduuna younlasanz, belki de yanl diye iaret edebileceiniz bir ey bulamazsnz. Sylenen hibir eye itiraz edemezsiniz. Metnin asl byk zaafn da bu oluturuyor. Kimsenin itiraz edemeyecei cmleleri sralarken, tek bana alndnda yanllanabilecek, dolaysyla zerinde tartlabilecek bir cmle olmuyor. Ama tam da uygun bir yntem iin gerekli olan znenin tarif edilme biiminin kendiliinden tbi olduu bir ideoloji vardr ki, bu da bir tr Kartezyen, yntemci ideolojidir. Yntemcilik, bilim camias ve bilim gelenei ierisinde apayr bir itikadi ve ameli mezhebi oluturuyor. Sorun, uygun olduu farz edilebilecek bir ynteme, zneden bamsz olarak atfedilen gtr. Hermentii, yani anlama srecini bir yntem konusuna indirgemeye eilimli olan Dilthey ve Rickerttan sonra bu sahadaki fikriyat ok daha ileri gtren Heidegger, Gadamer ve Paul Ricour gibi Alman ve Fransz dncesinin iinden kan dnrlerin katklar grmezden gelinerek, bugn bir yntem tartmas yaplamaz artk. Bu dnrlerin fikirlerinin slmi bilimlerdeki yntem tartmalar zerinde dnrken de gerekli teemml derinliine nemli katklarda bulunabileceklerini syleyebiliriz.3 Sz konusu ettiim Heidegger ve Gadamerin bir zellii, abalarnn mevcut yntemlerin doru bilgiye ulamaktaki zaaflarn tespit edip daha yksek performansl bir alternatif yntem ortaya koymaya almaktan ziyade bir yntem eletirisi yapmalardr. Yani daha basit
3

Yntem ve ctihad
ctihad kavramnn geleneksel anlam, metnin yeni artlara uygun bir yorumu olarak dnlr. Geleneksel slmi ictihad teorisi ise byk lde yntem kavramyla i ie gelimitir. Bugn slmi dnce veya pratiin yeniden teekkl ile ilgili tartmalarn nemli bir ksmnda sadece metnin daha iyi anlalma yntemi deil, ayn zamanda metni daha iyi anlama ynteminin de yine bir anlama yoluyla bulunmas bir sorun olarak kendini hissettirir. Metni gnmzn artlarna gre daha iyi anlamann yntemi, sahi nedir? Yeni ve canl, dinamik, uygun bir yntem edebiyat olaan bir yenilenme sylemidir. Ancak bu sylem erevesinde dile getirilen btn nerilerin bir temenniyi ifade etmekten teye gidemediini syleyebiliriz. Temenniler, tabii ki ok deerlidir, salt temenni olmaktan dolay da byk umutlar tevik edip canl tuttuu iin, bazen yitip gitme ihtimalinden korktuumuz, muzdarip olduumuz bir hevesi, bir enerjiyi ihtiva etmesi ve ifade etmesi asndan ayrca deerlidir. Ancak bu temenninin ierdii bir kendiliinden ideoloji vardr ki, bunun altn da ayrca izmek gerekiyor. Yani metnin cmleleri

Kukusuz bu tr referanslarn her verildii ortamda, slami gelenein daha gl ve daha verimli isimlerinin bulunup bulunmad sorusu, ou kez hakl olarak, ou kez de gereksiz bir laf uzatma giriimi olarak ileri srlyor. Ben bir referansn baka bir referans dlamadn, bir referansn da vahiy olmad srece mutlak olarak ve mnhasr bir referans oluturmamas gerektiini syleyerek bu itiraz savuturmak istiyorum. Ayrca modern bir vasatta yrttmz bir tartmada bu isimlerin bu zamana ve bu balama ait olarak balattklar bir tartmay, bizim de bu zamanda ve bu balamda karlarken bu referanslarla bir ie balamamzn iin doasnda kanlmaz bir ey olduunu dnyorum. Hermentikle ilgili tartmalar iin bkz. Gka vd. 1995; Tatar, 1999.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

39

ifade edelim: Bu isimler alternatif bir yntem ortaya koymaya almadlar, aksine yntem dncesinin kendisini eletirdiler. Alternatif yntem araylarmz esnasnda postmodern dnrlerden veya eilimlerden pekala ilham alabileceimiz de sylenebiliyor. Oysa postmodern eilimin biraz esinlendii bu isimler (kendileri postmodern saylmazlar elbet) tam da yntem dncesini yadsyacak bir tutumun iinde bulunmulardr. Bilim ve yntem alanndaki postmodern eilimin elebalarndan biri olan Paul K. Feyerabendin en nemli kitab, Feyerabendi Feyerabend yapan kitap, Trkeye Ynteme Hayr: Bir Anarist Bilgi Kuram olarak evrildi. Feyerabendin kitabnda bilim tarihi hakknda ok zengin ve gl gzlemler var. Bu gzlemlere dayanarak bilim tarihinde ilerin nasl yrdne dair karmlarda bulunuyor. Bilim nasl olmaldr gibi normatif cmleler kurmadan nce, bilim tarihinde bilim faaliyeti bilim adamlar tarafndan zaten nasl yaplmtr, bunu bulup tespit edelim diyor ve gerekten de bunu baarl bir biimde yapyor. Hepimiz akademisyeniz, az ok bilim adamyz ite. Ne yapyoruz? Genellikle bilim faaliyetlerimiz esnasnda byk atlmlar ancak baz yntemsel prosedrleri kusursuz bir biimde uygulayarak gerekletirebileceimiz iddiasna kar, bu gzlemleri gzmzn nne sokarak diyor ki Feyerabend: bilim tarihi iinde gereklemi olduunu bildiimiz byk atlmlar, devrimsel nitelikli byk bulular, sramalar bizim bilimsel yntemler dediimiz o kurallar toplamnn ya bilinli olarak ihlal edilmesiyle veya bilinsizce ihmal edilmesiyle olmutur, yani bir bakma tesadfen olmutur. Burada hatrlayn bilim tarihinde karikatrize edilmi baz sahneleri: Arshimed, hamamda, plak, bir kvet dolusu su, suyun zerinde yzen bir tas ve birden bire buldum diye bararak frlamas. Newton, aacn altnda, dinleniyor, birden bir elma dyor, huzurunu bozuyor, ama o sadece bir anlk huzurun bozmuyor, jetonlarn da dryor. Birden bire yer ekimi kanununu kefediveriyor. Bu kadar basit mi olmutur bu? Gerekten bilemiyoruz. Dorusu bugnden bu kadar eski bir olay dorulayp yanllama ansmz da yok, ama

iin doasnda o zamana kadar su tasnn suyun zerinde durduunu, elmalarn aatan hep dtn biliyoruz. Kimse de kalkp ne suyun kaldrma kuvvetinden ne de yerin ekim gcnden bahsetti. En azndan bunun formln kurmad. Burada geleneimizde bir yeri olan aramakla bulunmayan, ama bulanlarn hep arayanlar olduklar mehur ilkesini hatrlayabiliriz tabi. Feyerabendin verdii asl gzel ve ispatlayabildii rnek Galile ile ilgilidir. Bir sr marifetinin yan sra Galilenin bir buluunu da teleskop olduunu biliyoruz. Soruyor Feyerabend, Ne Galileyi ne de teleskop diye bir aleti bilmediimizi farz edelim bir an iin. Bugnden dndmzde, yani bu bilimsel yntem ideolojisinin etkisi altnda dn dmzde, bir bilim adamnn teleskop gibi bir aygt kefedebilmesi iin neyin gerekeceini dnebiliriz? Herhalde diye cevap veriyor biraz optik, biraz fizik gibi bilimleri en azndan bilmesi gerekiyor, deil mi? Oysa, diyor Feyerabend, Galile optik falan bilmezdi. Hatta ilk teleskop denemeleri ok abuk sabuk veriler ortaya koyuyordu, neye benzedii belli olmayan sonular ortaya koyuyordu. Bu gibi rneklerden yola karak Feyerabend, bilim tarihine aslnda metotu bir disiplinin deil, aksine dzensizliklerin hkim olduu karm yapyor. Yani bilim tarihine hkim olan kural dzen deil kaos, anari olmutur. Aslnda byle bir tezi bugn niversitelerde bilfiil yaamakta olan birileri olarak en iyi biz takdir edebiliriz sanrm. yi tezlerin nasl ortaya kt hakknda yeterince gzlemim olduunu sanyorum. Genellikle iyi tezler baz geleneksel yntemlerin ok iyi takip edilmesiyle ortaya kmyor. Tezi yapanlarn tek sorunu iyi yntem takibi deil, aksine tezi yapanlarn kiisel zellikleri, yaratc muhayyileleri, zeklar, kiisel ve edebi becerileri ok belirleyici oluyor. Yoksa ok iyi dil bilmek, sahasnda yaplm btn tezleri bilmek, sahasnn btn bilimsel birikimine vakf olmak, u veya bu lde metin filemesi yamak, u veya bu miktarda kaynak okumak, u kadar rneklem toplamak, bu kadar sre okuma yapmak gibi ne srlen baz artlar. Tabii ki dier zellikleri yerine zaten getirmi biri iin bunlar ok faydal olabilir, oysa yine de tek balarna bir anlam ifade etmiyor. Bunlarn hi biri, iyi bir tezin ortaya kmas srecinde etkili

40

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

olan daha kiisel yaratc muhayyile ve tesadf etkenler olumadnda, tek balarna belirleyici olamyorlar. Tam bu noktada ictihad tarihinde de durumun bundan farkl olmadn iddia edeceim. ctihad tarihinde de byk ictihadlar metodolojik baz prosedrlerin dzenli olarak izlenmesi sayesinde deil, aksine yine baz parltlarn, baz kiisel zelliklerin ok belirleyici olduu kaotik bir dzeyi iaret ediyor. Mesela itihadn artlar veya bir mtehitte aranacak artlar konusunda ortaya konulmu maddeleri bir hatrlamak bile aslnda itihad nasl hayatn gereinden koparan artlarn tasviriyle kar karya kaldmz ok iyi rnekler. ok iyi Arapa bilmek, mkemmel bir Kuran bilgisi hafzlna sahip olmak. Kuran ilimlerinin hepsini, genelini, zelini, nsihini mensuhn bilmek, belli bir miktar (ama genellikle ancak ok dahice ve stn bir abayla bilinebilecek kadar ok) sayda hadis bilmek, kiisel olarak faziletli biri olmak, hatta yetmiyor, kendisinden nceki btn mtehitlerin ictihadlarn da biliyor olmak< ctihadla ilgili literatre bakldnda, mtehit iin art koulan zelliklerden sadece bir ksm bunlar. Oysa ictihad tarihinde bu artlarn hepsini haiz bir tane mtehit var mdr acaba? Byk mtehitlerin ounda btn bu zelliklerde byk zayflklar, buna mukabil birok baka konularda baz stnlkler bulunmaz m? Zaten bu artlarn hepsini haiz bir insan neredeyse bu dnyaya ait biri deildir ki. Byle biri bu dnyada kalabilir mi? Bu zelliklere sahip birinin gerek bir ahsiyet olamayaca rahatlkla sylenebilir. Gerek bir ahsiyet olamayan, bu dnyada olmayan biri de zaten ictihad yapamaz ki. ctihad bu dnyayla ilgili bir ey nk. Dolaysyla ictihad tarihinde bile, diyorum, atlmlar ve baarlar, byk ictihadlar, ou kez yntemsel prosedrlerin bilinli veya bilinsiz olarak ihmal veya ihlal edilmesiyle olumutur. Bilgi dediimiz ey budur, byle ilerliyor. Ne yapalm, insan bilgisi mlul bir eydir. Buradan tekrar yntemle ilgili sorunlara dneyim. Dorusu gerekten de bu konuda her trl iyimserlii boa karacak bir etkide bulunmak istemem. Bir nokta vardr

ki, gerekten her eye ramen bir yntem araymzn olmas gerekiyor. Bu konuda ciddi sorunlarmzn olduu dncesine sonuna kadar katlyorum. Benim bu balamdaki eletirim, yntemle ilgili nerilerimizin Kartezyen bir paradigmann snrlarnda kalma ihtimaline kardr. Yani bir yntem lazm, ne yaplacak bu yntemle? Uulacak m, bilgi mi retilecek, nedir? u kadar bilgi sorununu kim ekecek, bunlar kim zecek? Bu ite koulacak olan bir insan yok mudur? Bu insann zellikleri bilinmeden, bu insann sonuta tarihin ve belli bir toplumun iinde olan gerek bir ahsiyet olduunu bilmeden genel geer ilkeler ortaya koymann anlam ve faydas nedir? Kt zerinde btn bu artlar oluturabiliriz. Oysa metodolojinin sorunu daha nce de zikrettiimiz gibi, bilen insanla bilinen nesne arasnda brakt mesafedir. Bilen zne ile bilinen nesne arasnda kurulan bu mesafe dier bilimler iin bile bir sr sorun yaratrken, slmi bilimler iin ne kadar ilevseldir? Sanki rendiimiz alan, bildiimiz alan bizim dmzdaym ve biz de o alan zerinde istediimiz tasarrufa sahipmiiz gibi dnrz. Oysa yle bir ey yok. Bilen insan bildii dnyann bir parasdr. O dnyaya ait bir eydir. O mesafeyi oluturduumuz zaman ne oluyor? Bir vehme kaplabiliyoruz. Tabiri caizse, bir eit istina duygusu oluturuyor. Bilen znenin bildii ey zerindeki tasarrufunu, kontroln, egemenliini (egemen-zne) farz ediyor. Yine akademik dnya iindeki bireysel servenlerimize yle bir gz atmaya davet ediyorum. yi bir tez yapmayla ilgili deerlendirmeler nasl yaplyor? Genellikle bireysel kendini-kantlama, rekabet ve sair srelerin devrede olduu (pekl dini terminolojiyle olduka nefsan karlanabilecek bir tutum) bir orijinallik aray, akademik hayat tayin ediyor. Akademik bir dzeyde sorunsallatrlan bir konu, bir dindar insann hayatnda hibir makese sahip olmayabilir. Oysa slmi ilimler sahasnda Mslman insanlarn da iine yarayabilecek bir sorunsallatrma ileminin akademik bir deeri olmayabilir veya tersi. slmi bilim hangi dnyann bilimidir? Mslman bir dnyann bilimi midir yoksa Kartezyenist bir akademik dnyann bu dnya

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

41

hakkndaki bir bilimi midir? Bunun ayrmn ok iyi yapmak gerekiyor.

yerine getirerek Kuran sorunsuz bir ekilde anlayacan varsaymak, Kuran metninin kendi zel etkileme yollar olduunu ve bu yollarn genellikle sadece bu artlar yerine getirmekle ald bilgisini gz ard etmek anlamna gelir. Bu erevede zellikle yeni anlama yntemleri gelitirerek veya var olan yeni anlama yntemlerine bavurarak Kuran daha iyi anlayacamz beklentisi zerinde durmak gerekiyor. Burada bir yeni anlama yntemi olarak ska zikredilen hermentik konusundaki bir yaygn yanl (galat- mehuru) dzeltmek gerekiyor. Hermentik okumak veya hermentii bir metne yaklam yolu olarak benimsemek Kuran daha iyi anlamay salamaz. Ama tabii ki sadece hermentik okumu olmann insan zellikle Kuran anlamaktan uzaklatrd da hi sylenemez. Bu balamda, sylenebilecek olan Kuran anlamayla ilgili tecrbelerin hermentik okumalarndan grece bamsz bir ekilde, Kuran okumann kendine zg yollaryla gelitiidir. Kukusuz insann yaad her trl tecrbe, bilgi birikimine katlan her unsur onun her konudaki anlamasna etki eder, onun anlamasna zel bir boyut, zel bir renk katar. Hermentik okumu olmann baka faktrler sfrland takdirde bu tr bir renkten daha fazla bir katks yoktur. stelik bu okumalarn u gerei daha grnr klma ihtimali yksektir: Hi kimse hermentik okuyarak Kuran daha iyi anlamann sihirli formllerini ele geirmi olmaz. Hermentik olsa olsa Kuran okumakta olan bir insann okumayla ilgili, okuduunu anlamayla ilgili tecrbeleri zerinde durup dnmeyi salar. Bu da dorudan Kurann deil, Kuran anlayan kiinin anlalmasn salayabilir. Kendini anlayan kiinin Kuran veya bakalarn daha iyi anlayacandan hareketle, hermentikin Kurann anlalmasnda dolayl bir etkisi olduunu syleyebiliriz. Ama daha iin banda Kurann anlalmasyla ilgili btn sorunlarmz zecek beklentisiyle hermentii bir anlam dekoderi olarak dnmek yanltr. Dolaysyla hermentii okumaktan tevellt eden en nemli fayda, insann insan tanmas, kendini tanmasdr. nk bu hermentik, anlayan kii, anlayan zne zerinde dnr. Anlamasna etki eden faktrlerin metnin anlalmasna nasl etkide bulunduunun

Hermentik slmi limlerin Arad Yeni Yntem midir?


nl Alman filozof Heideggerin bilimlerin doasna yapt ok ilgin bir eletiri vardr. Der ki: btn bu bilimler doann bilimi olma, doay yanstma, aklama, anlalr klma iddiasyla yola karlar, ama giderek kendi ilerinde bir syleme dnrler. Kavrayacaklarn iddia ettikleri nesnelerinden iyice koparak kendi ilerinde bir monologa dnrler. Bilimlerin doay anlamak ve aklamak zere rettikleri teoriler ve sylemler ksa bir sre sonra doay orada ylece brakr kendi aralarnda nesnesinden kopuk mantksal bir tartma yrtmeye balarlar. Bu aslnda nesnelliin tabiatnn zorunlu olarak ard bir kopukluk, bir varl unutma halidir. Gerekliin dorudan tecrbe edilmesi dzeyinden kopan bilim, kendi iindeki monologunu srdrdke, kavramlar, teoriler ve hipotezler arasnda sren bir monologdan baka bir anlam ifade etmez. Bugn Kuran veya herhangi bir dini tecrbe hakkndaki akademik konumann da byle bir duruma dme riski her zaman mevcuttur. Kurann doru anlalmas hakknda retilen teoriler veya yrtlen tartmalarn ou, Kuran anlamay nesnel prosedrlere baladka, Kuran anlamann aslnda her zaman ak olan dorudan tecrbesinden gittike uzaklama istidad tayorlar. Giderek Kuran bir kenara brakan ve Kuran hakknda konuan, Kuran nesneletiren bir syleme dnmektedirler. Bunun basit sebebi, Burhanettin Tatarn da dedii gibi, Kuran anlamann bir yntem sorununa indirgenmesidir. Genel olarak btn metinler iin geerli olan bu sorunun Kuran metni iin bilhassa nemli olduunu kaydetmek gerekiyor. Zira Kuran metni kendi okuma kurallarna uyulmad srece kendini amayacan syleyen ve ok zel bir etki etme tarz olan bir metindir. Kurann anlalmas diyebileceimiz bir sonuca ancak bu tarzn etkisini srdrebilmesiyle ulalabilir. Herhangi bir insann dil, tarihsel bilgi, semantik gibi baz teknik artlar

42

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

farkna vardrmaya alr. Oysa anlayan kiinin kalbi mhrlenmise bin bir trl hermentik okuma da yaplm olsa, metin, hele ilahi metin anlalmas gerektii gibi anlalmaz. Metot bilgisi de varp bu soruna dayanyor. Belli bir standart varsayyor. Sanki insanlar belli prosedrleri uyguladnda baz donanmlara sahip olduunda her eyi anlayabilirlermi gibi. Daha iyi tefsir yapabilirler, daha iyi hadis bilgisine vakf olabilirler veya daha iyi bir kelam bilgisine ulaabilirlermi gibi. Sonuta, zellikle slmi ilimler sz konusu olduunda, slmi ilimler alannda samimi olmak her eyin badr. Allaha kendini amak her eyin badr ve bu, yokluu halinde metodolojik herhangi bir donanmla telafi edilebilen bir ey deildir. Tabii ki genel olarak hermentii azmsamak veya onunla ilgilenmenin gereksiz olduunu sylemek istemiyorum. Aksine, belki de hermentikle ilgilenmenin en nemli getirisi, Kuran anlama sorununun tabiat hakknda edinilen bilinle, Kuran anlamann baz bilimsel veya yntemsel prosedrlerin ii olmadnn ayrdna varmaktr. Tatar, Kuran anlama ve yorumlamayla ilikilendirilebilecek birok yaklam sraladktan sonra, hi birinin Kuran ve hadisleri anlama konusunda kendilerine atfedilen yardm beklentilerimizi karlayamayacan sylyor. nk Tatara gre sorun ne bir dili, ne bir tarihsel balam veya ortam, ne bir takm yorum geleneklerini, ne de yazar veya yorumcuyu anlamakla stesinden gelinebilecek trden deildir. Kald ki btn bu unsurlar veya yaklamlar anlamakla ilgili sorunlarmz Kuran okuyup anlamakla ilgili sorunlarmzdan daha ciddidir. rnein tarihsel balam veya ortam dediimiz ey yorumcunun kurduu ve icat ettii bir ey midir, yoksa gerekten de orada hazr bulunan ve kefedilmeyi bekleyen bir ey midir? Veya dili anlama ile bir dilin iinde anlama arasndaki gerilim bize nasl bir dil tesi eletiri yapabilme ans tanr? Veya metnin yorumcu tarafndan keyfi retilmesini ve kontrol edilmesini engellemek isteyen niyetselciler son kertede yazarn kontroln de yorumcunun eline vermi olmuyorlar m, gibi can alc sorularyla metin anlamalarnda hermentiin bir teknik veya bir yntem seti olarak alglanmas bizi nasl bir

kmaza srklyor? Oysa esas sorun kendini anlama sorunudur ve bu da birka yntem sorununun zlmesiyle halledilemeyecek kadar ciddi bir eydir (Tatar, 2004). Gerekten de hermentiin muhtemel en nemli katks da insann kendini anlamasna yardmc olmasdr. Genellikle hermentik yntemin veya yan sra baka baz yeni yntemlerin uygulanmasyla Kuran veya hadislerin daha iyi anlalabilecei ynnde bir beklenti var. Bu byk lde son zamanlarda hermentiin kazand poplerlikten kaynaklanyor olabilir. Ancak bu beklentinin biraz naife olduunu kaydetmek gerekiyor. Zira ne hermentik ne de baka herhangi bir bilgi disiplini Kuranla ilgili sorunlarmz tek balarna zemezler. Esasen Kurann btn insanlar iin ve btn zamanlar iin btn anlam sorunlarnn giderilmesine dair bir beklentinin de izleri var bu tr yorumlarda. Oysa byle bir an da olmaz. Kuran sahip olduu metinsel zellikler dolaysyla ve kendisine giderilemeyen yaklam farkllklar dolaysyla her zaman iin baz insanlara kendini aacak baz insanlara da kendini grece kapatacaktr. Bunu sylemenin grecelie prim tanmakla alakas da yoktur. Bunu bizzat Kuran da sylemektedir, ama hermentik incelemeler, metne yaklam farklarnn mtekabil sonularn iyi grr. Hermentiin bir metin incelemesi olarak Kuran bir metne indirgedii, dolaysyla da onu kutsiyetinden, vahye dayal mahiyetinden arndrdna dair baz eletiriler vardr. Bu eletirilerde hermentik bir zle doktrin olarak dnlyor, oysa ncelikle belirtmek gerekiyor ki, Kuran bir metin olarak almak ile onu vahyedilmi bir sz olarak almann birbirine aykr, birbiriyle elien eyler olmadn da yeri gelmiken sylemek gerekiyor. Ayrca Kurann bir metin olarak grlmesi, onun Allah tarafndan vahyedilmi bir sz olduu gereine veya bilgisine hibir halel getirmez. Metin hakkndaki ancak ok zel ve zorlama bir tanm, onun Kurann tabiatyla eliik grlmesini salayabilir. Hermentik, spesifik bir doktrinin ad deildir. Onu bir doktrin btnlnde ve yekpareliinde grerek ona ne bir keramet atfedilebilir ne de bu dzeyde karlanarak eletirilebilir. Hermentik gelenek

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

43

ierisinde yntem dncesine iddetle kar kanlar olduu gibi, romantik bir hermentik anlayla, metinde bulunacak bir hakikati doru bir yntemle bulup ortaya karabileceimizi savunanlar da vardr. Kendi ierisinde epeyce eitlenmi ve zenginlemi bir bilim veya felsefe disiplinine dnm olan hermentik, zorunlu olarak tarihselcilik gerektirmedii gibi, zorunlu olarak grecelik de gerektirmez. O yzden hermentik hakknda konuurken ierdii btn eitlilikleri gz ard ederek tek bir doktrinmi gibi konumamak gerekir. Bilhassa Gadamer ve Heidegger izgisinde gelimi olan felsefi hermentik, herhangi bir metin hakknda nihai bir karar vermeye kar okuru srekli daha mtevaz olmaya yneltirken, okuyucuya odaklanan dikkatleriyle, metne veya varla kalp kula ve kalp gz ak bir kayg durumunu ne kartrlar. Bu durumda bir metni anlamak, ondan ie yarar belli sonular karmann bir yntem sorunu olmaktan te bir ey olduu anlalyor.

idari ve sosyal reformlarnn yavalad, buna mukabil, kltrel etkilenmenin gittike artt bir dnemdir. Etkilenme edebiyatta, sanatta ve giderek dini anlayta bile oluyordu. Avrupaya gidip gelime karsnda bylenmi olarak geri dnen Mslman seyyahlar veya renciler, teknik adamlar, bu dnemin entelijansiyasn oluturmu ve Jn Trkler denilen hareketi balatmlardr. Bu hareket daha sonra slmclk, Trklk ve Osmanlclk gibi akmlarn da ilk inisiyatifini oluturacaktr. Bu dnemden itibaren btn slm dnyasnda da sorulan can alc soru gndemdedir: slm dnyas niin gerilemitir? Veya niin Avrupa ilerlerken slm dnyas geri kalmtr? Sre iinde Batll iyice iselletirmi kesimler bu soruyu aka dini, yani slm sorumlu tutarak cevapladlar. Oysa modernist veya modernist olmayan Mslmanlar bu soruya son derece naif bir cevap yetitirdiler. Cevap Mslmanlarn dinden uzaklam olmas idi. Bu durumda Avrupallarn nasl oluyor da Hristiyan olduklar halde ilerleyebildikleri sorusuna bir cevap bulmak gerekiyordu. Bu cevap da ayn derecede naifti: nk onlar da Hristiyanlktan uzaklatlar; onun iin ilerleyebildiler. Yani Hristiyanlarn kendi dinlerinden uzaklamalar onlarn ilerlemelerine yol aarken, paradoksal olarak Mslmanlarn gerilemesine slmiyetten uzaklamak sebep oluyordu. nk Mslman reformculara gre slm z itibariyle ilerletici iken Hristiyanlk geriletici idi ve Mslmanlar ilerletici olan deerlerden uzaklaarak gerilerken, Hristiyanlar da ayak ba olan dinlerinden uzaklaarak ilerleyebiliyorlard.4 Burada grlmesi gereken ey gerek ulema gerek modernist olarak nitelenen Mslman aydnlarn modernlemenin temel faraziyelerini, rnein deiim ve ilerleme dncesini paylayor olmalaryd. O adan din ile modernlik arasnda bu dnemde aslnda ok kayda deer bir uzlamazlk sorunu yoktur. Batl kurum ve tekniklerin benimsenmesi dini adan gerei kadar merulamtr. nk bu kurumlar bir slm lkesi olan Osmanlnn gl olmas iin gerekli grlmektedir. Bunu unun
4

Alnz lmini Garbn


Merhum Mehmet Akif Ersoyun slm modernlemesi, akl, ictihad gibi konularda gnmzn birok slmcsndan daha ak fikirli olduu sylenebilir. Hatta onun bilhassa Alnz ilmini garbn... diye balayan msralar ile Dorudan doruya Kurandan alp ilham, asrn idrakine syletmeliyiz slm msralar genellikle Mslmanlarn modernlemeye kar tutumlaryla ilgili neriler olarak birok slmc dnr tarafndan hayli naif bulunmutur. zellikle Batnn ilmini almakla ilgili tartmaya ilikin sorular mevzu her gndeme geldiinde bir ezberden boalarak pe pee sralanr: Baty paralayp istediiniz ksmn alp istediiniz ksmn brakabilir misiniz? Teknolojisini alp kltr ve ahlkn brakabilir misiniz? Batnn ahlk hakknda biz de bir tr oksidentalizm mi yapyoruz? Yani Batnn ahlk o kadar kt m? Tartmann tarihsel ve sosyolojik balam aslnda 19. yzyln son gnlerine kadar gidiyor ve burada Mslmanlarn modernlemeyle karlatklarnda sergiledikleri tutumlarn bir gzden geirilmesi asndan nemli bir vesiledir. 19. yzyln nc eyrei, Osmanlnn askeri,

Tartmann tarihsel ayrntlar iin bkz. Turner, 1997.

44

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

iin sylyorum. Genellikle din ile modernlik arasnda varsaylan uzlamazlk aslnda ok ge bir faraziyedir. slmn deiime kar muhafazakr bir tepkiyle zdelii biraz da iselletirilmi oryantalist bak asnn bir beklentisidir. Bu bak as Trkiyedeki Batc modernistlerin iktidar devralmasyla birlikte dini her halkarda gerici bir unsur olarak gren bildik Aydnlanmac gr olarak yaygnlk kazand. Ama dorusu deiime kar diren, bu deiim Osmanlnn siyasi yarar iin baz Batl tarzlar benimsemeyi gerektirdii durumlarda, slm adna yetkin bir biimde hareket edebilen ulemann tipik tavr deildi. Hatta yn verici motif devletin bekas olunca, ilk modernleme iradesinin ulema tarafndan balatld bile bir gerektir. Ksacas, modernleme ve dinin kart olduu dncesi ge bir faraziyedir ve Cumhuriyet sonras dinle ilgili politikalarn merulatrlmasna hizmet etmek zere beslenmitir. Bununla birlikte bu modernlemenin muhtevasnda Frenk dnyasna, Hristiyan dnyasna dini ve kltrel adan yknme sz konusu olduunda ayn ulema ve slmc evreler buna kar tepkisiz kalmamlardr. O yzden modernleme konusunda slmc evrelerle dier evreler arasnda yaanan gerilim, modernleme srecine kar olmak veya ondan yana olmak arasnda deil, aksine bu modernlemenin kltrel boyutuyla veya onsuz olmas eklinde iki seenek arasnda cereyan ediyordu. Ayn zamanda modernlemenin kr krne bir Bat taklidi ve hayranlna dnmesi slmc tepkiyi daha kolay harekete geiriyordu. Osmanlnn son sadrazamlarndan, ayn zamanda slmc dncenin de en nemli temsilcilerinden Prens Sait Halim Paann analizleri, mesela, Batl kurumlarn Trk toplumundaki farkllklar gz nnde bulundurulmadan motamot tercmeyle kr krne taklit edilmesine kar idi. Anayasacln Trk toplumuna neden uymadn anlatt yazlar, modernlemeye deil modernlemenin tarzna bir itiraz ifade ediyordu. Ban Mehmet Akif Ersoyun ektii slmc Sebilrread evresi bu konudaki zm olduka basit bir formlle ifade etmiti bile: Batnn tekniini ve ie yarar bilgilerini alp

kltrn onlara brakmalydk. Sonradan bu forml yetmili yllardan sonraki slmc entelekteller tarafndan ok eletirildi. Eletirilerin temelinde teknik ile kltrn bir birbirinden ayrtrlamayaca, teknii bir kltrn yaratt ve teknik alnd takdirde kltrn de zorunlu olarak gelecei varsaym vard. lk bakta ok k grnen bu tezin bir avantaj, Trk modernlemesinin sonraki seyrinde ampirik olarak gerekleen olaylarla desteklenebiliyor olmasyd. nk zamanla teknikle birlikte sonuta Bat kltr de alnm bulunuyordu. Bugn Trk modernlemesi sadece Batl teknikleri ve kurumlar almakla yetinmemi, Batl ideolojik deerleri ve gndelik hayat tarz ve kltrn de olduu gibi ithal etmitir. Oysa Trkiyenin Batl deerleri benimsemesi baz Batl teknolojileri ithal etmi olmasnn zorunlu bir sonucu deildi. Cumhuriyetin kurulmas ile birlikte zaten Sebilrreadlarn tezlerinin snanma zemini veya imkn kalmamt. nk Cumhuriyet bir siyasal irade olarak modernlemeyi topyekn bir Batllama projesi olarak benimseyenlerin dierlerini tasfiyesiyle sonuland. Bu saatten sonra zaten artk kltrsz bir teknoloji ithali seeneini takip edebilecek bir siyasi irade kalmyordu. Cumhuriyeti kuran kadrolarn modernleme program, Batl deerler arasnda fazla eleyici bir seim yapmyor, aksine, btn Batl deerler, kurumlar, hatta giyim kuamn bile topyekn ithalini ngryordu. Hi kukusuz bu sre Akif ve arkadalarnn nerdikleri tercihli veya semeci (bir tanma gre eklektik) nerileriyle tamamen alakasz bir ekilde iliyordu. Cumhuriyetin kurulmasyla birlikte modernleme ve din ilikisine yeni bir iliki yaktrlmaya baland. Cumhuriyet kendini merulatrabilmek iin gemiteki dini glerin deiim ve yenilik adna ne varsa kar kan mrteci bir imgesini zenle iledi. Dorusu, Cumhuriyetin dine kar tutumu, dindar evrelerde bir reaksiyon da dourdu. Bu reaksiyonla modernleme ve yenilie kar eskiden olmayan muhafazakr bir bak benimsendi. Her eyi alp gtrmeye yz tutmu modernlemeye kar sergilenen ok anlaml bir refleksti bu.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

45

Cumhuriyetin kurulmasyla Kemalistler Trk modernlemesinde radikal anlamda yeni bir evre balatm oldular. Trkiyenin Arap dnyasndan ve slm leminden radikal anlamda koparlmas iin alfabenin Arap harflerinden Latin harflerine dntrlmesini de kapsayan bir dizi reform yaptlar. Trk modernlemesinin tek amac topyekn Batllamak olunca, dindar kesimin bunu benimsemesi tabii ki beklenemezdi. Kemalistler Trkiyeyi Batllatrmak iin doululuktan uzaklatrmak durumunda kalyorlard. Bu uzaklamann gerektirdii mcadele aslnda Trkiyenin doululuunun altn daha fazla izen bir dizi nlemi gerektiriyordu. Bu yzden Batllamak aslnda paradoksal olarak ok daha fazla doululama sonucunu douruyordu. Kemalist devrimlerin her zaman bir miktar da anti-batc bir gen tamasnn sebeplerinden biri de belki bu olmutur. Bu eliki, laik Cumhuriyetin kurulmasyla birlikte nfus younluu olarak Anadolunun daha fazla Mslmanlamasyla devam etti. Bu gerekten bir paradokstur. nk laik vatanda mefhumunu zenle ileyecek olan Cumhuriyet, savaa girerken yzde 30a yakn gayrimslim olan Anadoluyu Balkan lkeleriyle giritii mbadele anlamas yoluyla yzde 99a yakn bir oranda Mslmanlatrd. Ancak burada Mslmanln, yaanan bir din ve hayat tarz olarak Mslmanlktan ziyade bir etnik aidiyet olarak ilemesi sz konusuydu. Yani Cumhuriyet yeni lke ve milletin uyruu olarak artk sadece Mslmanlara gvenecekti. Ama Mslmanlarn da hayat tarz olarak Mslmanl devam ettirmeleri arzulanan bir durum deildi. Yzyla yakn bir sredir uhdesindeki btn unsurlarla milliyeti gerilimler yaamaktan usanm olan Trkiyede Mslmanlk, etnik ve milli aidiyeti salayan en gl ba olarak grlecekti, ama rol onunla bitmeliydi. Daha fazlas Kemalistlerin Batllama programlarn sekteye uratrd. Cumhuriyetin ilk yllarnda Batyla btnleme o raddeye ulat ki, dinin Protestan formlar taklit ederek reforme edilmesi bile dnld. Yukarda da deindiimiz gibi bu yolda dnlen admlarn birou atlamad, ama dnlen reform programnn, ezann Trke

okunmas ve Kurann Latin harfleriyle yazlmas ve okunmasn ieren maddeleri bir sre uygulamaya konulabildi. Sadece akim kalm bu teebbs bile reform kelimesine kar dindar kesimde kutsal bir antipati gelimesine yol at. Normal pratii itibariyle din, aslnda kendiliinden srekli olarak yeniden yorumlanmaktadr. Hi kimse mdahale etmese bile bir dnemde anlalan ve uygulanan din ile bir sonraki dnemde anlalp uygulanan din arasnda kendiliinden bir fark olumaktadr. Bu deiim bazen dinin yetkili kii veya kurullarnn birikimsel yorumlarnn bir sonucu da olabiliyor. Ancak reform kavramnn Mslmanlarn hayatna bu ekildeki mtecaviz girii, dindarlarn bu kavrama antipati duymalarna ve bu yolla dini konularda son derece muhafazakr bir tutum gelitirmelerine yol at. Sonuta bu ekilde dinin ictihad kapsnn kapanmas bu sre iinde de bir kez daha kendiliinden bir refleks olarak geliti. Bu da din zerinde herhangi bir dncenin geliimini sekteye uratt. Ksacas, Akifin alnz ilmini garbn sznn geersizliini kantlayacak bir gelime olmamtr Trkiyede. Garbn teknolojisini ald iin kltr kendiliinden girmi deildir. Aksine gardrop devrimcilii eletirisini hak edecek ekilde, teknolojisi Trkiyede byle bir kltr ithalini zorunlu olarak gerektirmedii halde garbn kltr, btn tarihsel ve sosyolojik artlar zorlanarak ithal edilmitir. Bu da artk byle bilinmelidir.

Kaynaka
Aktay, Yasin, 1997, Body, Text, Identity: Islamist Discourses of Authenticity in Modern Turkey, Yaynlanmam doktora tezi, Ankara: ODT. Aktay, Yasin, 1999, Trk Dininin Sosyolojik mkan: slm Protestanl ve Alevilik, stanbul: letiim Yaynlar. Aktay, Yasin, 2004, Halife-Sonras artlarda slmcln z-Diyar Algs, Modern Trkiyede Siyasi Dnc: slmclk, 6. Cilt (ed. Yasin Aktay) stanbul: letiim Yaynlar. Bourdieu, P., 1990, The Logic of Practice, translated from the French (1980) by R. Nice,

46

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

California: Stanford University Press. Cbir, M. A., 1997, Arap Aklnn Oluumu, ev. brahim Akbaba, stanbul: z. Clement, W. R, 2002, Reforming the Prophet: the Quest for the Islamic Reformation, Canada: Insomniac Hress. Feyerabend, Paul, K, 1089, Ynteme Hayr, nam, Ankara: Ara Yaynlar Gellner, Ernest, 1981, Muslim Society, Chicago: University Press. Gka, Erol, Abdullah Topuolu, Yasin Aktay, 1995, nce Sz Vard: Hermentik zerine Bir Deneme, Ankara: Vadi Yaynlar. Lapidus, Ira M. 2002, A History of Islamic Societies, 2nd edition, Cambridge: University Press (Trkesi, Yasin Aktay, slm Toplumlar Tarihi 2 Cilt, 2002, 2009, stanbul: letiim Yaynlar). Naim, Abdullah Ahmed, 1990, Toward an Islamic Reformation: Civil Liberties, Human Rights, and International Law, Syracusse: University Press. Roberson, B.A 2003, (ed.) Shaping the Current Islamic Reformation, London: Frank Cass Publishers. Suba, Necdet, 2003, hya, Tecdit ve slahn Modern kullanmlar, tezkire, say 33, ss. 130-153. Tatar, Burhanettin, 1999, Felsefi Hermentik ve Yazarn Niyeti, Ankara: Vadi Yaynlar. Tatar, Burhanetin, 2004, Ayrmlarn eiinde Anlama, Gncel Dini Meseleler Birinci htisas Toplants (Tebli ve Mzakereler, 02-06 Ekim 2002) Ankara: DB Yaynevi, ss. 413-438. Turner, Bryan S., 1997, Max Weber ve slm: Eletirel bir Yaklam, ev. Yasin Aktay, 2. Bask, Ankara: Vadi Yaynlar.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

www.islamiyorum.com
47

Bir Anarist Bilgi kuramna Doru, ev. Ahmet

Dosya: slami Cemaat ve Organizasyonlarda Hedef ve Yntem Problemleri

slami Hareketlerde Ahlaki Zafiyetler


Ali NER
Mslmanlarn bugn iinde bulunduklar durumun nedenlerinin en nemlisi, ilerini kemiren ve onlar yiyip bitiren ahlaki zafiyetlerdir. Bu ahlaki zafiyetlerden dolay inanm olduklar deerleri ya tam anlatamamakta ya da anlatt eyde inandrc olamamaktadr. Bugn slami bir alma iinde olan ve bunu belli bir metot iinde gerekletiren gruplarn her biri slami yaplanmaya gitmekte ve kendileri farkl isimlendirilse dahi gelip dayand ana eksen slamclktr ya da slami Harekettir. Onun iin biz ok ayrntya girmeden, baln attmz yaznn her bir kavramnn szlk anlamn verdikten sonra ana konuya geeceiz. slamclk; bu kavram her tanmlayan bulunduu yer ve artlara gre tanmlam ya da tanmlanmaktadr. Said Halim Paa (slamlamak) slamiyetin inan, ahlak, yaay ve siyasete ait esaslarnn tam olarak uygulanmas olarak tarif ederken; Hamza Trkmen Trkiyede slamclk ve zeletiri kitabnda bunu farkl dncelerin baklaryla tarif ediyor ve kendisi slamcl; Hayat, gayb, slam kltrn Kurann muhkem llerine gre deerlendiren, nas temelinde aklanan slah, ihya ve itihad abalarn nemseyen, sorgulayan ve emperyalizme kar, mmet bilincini oluturan ve direnii rgtleyen olarak tanmlamaktadr. Ahlak genel anlamda; insann yaratlndan gelen ve toplum iinde yaanarak kazanlan iyi ve gzel huylar olarak grlmektedir. slami manada ahlak ise; insan yaratlnda gelen hususiyetler ile Kuran- Kerim ve Snnet-i erifte snrlar izilen, insanlarn iyiliini ve mutluluunu hedef alan kaidelerin hayata geirilmesiyle kazanlan iyi ve gzel davranlar btn. Zaaf; zayflk, dermanszlk ve irade zayfldr. nanlan deerin gereklerini yerine getirme konusunda gsterilen zayflk, ahlaki yetersizlik. Sylemin davranlarla olan uyumsuzluu, yapmadnn sylemini gelitirmektir. Hayatta tezatlk ve kendi inand deerle elikiye dmek. Ahlaki olana ihanet etmektir. Bu tanmlamalar erevesinde hareket ettiimizde, ahlaki zafiyetlerin yeni olmad ortaya kmaktadr. Hz. Muhammed (sav)in vefatndan sonra iktidar hrs ve mala olan dknlkle kendini gsterdi. Hz. Osman (rh)

48

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

zamannda bu ahlaki zafiyetler daha da ykseldi. Emeviler dneminden balayp gnmze kadar geldi. Belki bir dnem zalimde olsa grece bir slami hakimiyet sz konusu olduundan bu zafiyetler fazla gndem bulamad ya da ok dar alanlarda kendini ifade etti. Fakat bu da topluma yansmad. Bu ahlaki zafiyette ilk bakaldrann Hz. Ebu Zer Gfari (rh) olduunu da unutmamak gerekir. Batdan balayan corafi keifler sonras slam dnyasnn Bat tarafndan nce ticari, sonrasnda balayan fiili igali, sanayi devrimi sonras gelimeler ve slam topraklarnn emperyalistlerce kalc ekilde igali, Mslman toplum iindeki ahlaki zafiyetlerin onlar ne duruma soktuu dncesi tartmalar beraberinde getirmitir. Bunlardan kurtulmak iin kafa yorulmu ve bu felaketler karsnda zm yollar aranmtr. Mevcut duruma baktmzda ok ciddi gelimeler grnse de bu zafiyetlerden kurtulmak iin daha ok almamz gerektii ortaya kacaktr. Mslmanlar o dnem iinde bulunan duruma areler aram ve zm yollar sunmulardr. Bunlarn banda da Cemalettin Afgani gelmektedir. Afgani g odaklaryla gidiat durduran ve zm reten grmeler yapmasna ramen bir sonu alamamtr. Ama Mslmanlarn zmm Kuran- Kerimde aramalar gerektii dncesi gnmze kadar gelmitir. Ayn ekilde Said Halim Paa Buhranlarmz dillendirmitir. Fakat sarlk, krlk ve dilsizlik btn bunlarn duyulmasna, grlmesine ve anlatlmasna engel olmutur. Mslmanlarn iinde bulunduu atalet durumu onlar topyekun kuatm ve vurdumduymazlk ban alp gitmitir. Mslmanlar kskanlk, ekemezlik ve ihtiras nedeniyle dinin kendilerine buyurduu btn gzellikleri unutmaktadrlar. Benciliklerinin ve hrslarnn peinde koup durmaktan kendilerini alkoyamamaktadrlar. slami Hareketlerin/yaplanmalarn liderinin benlik denizinde boulmaktan kendini kurtaramamaktadr. Hareket lideri, ou zaman para kaynann boyunduruu altnda ve bu kaynan belirledii szleri syleme acziyetini gstermektedir. Onun iin ou harekette ilim deil para konumaktadr. Hareket ne olursa

olsun da benim olsun hrs ou lideri esir alm durumdadr. Parasal ilikiler kirlilik derecesinde girifttir. Hareket iindeki ou ilikiler kara dayaldr. Nefsani arzulara dknlk, ikinci e meselesi ou hareketin yok olup gitmesine neden olmutur. Hareketin tebaasnn okluu beraberinde g ve tek sz sahibi olmay ve adaletsiz davranmay beraberinde getirmitir. Btn bunlar bir mminde bulunmas gereken hasletlerin yok olmasna, bununla beraber dnyevileen ve Kuran dillerinde olmasna ramen kursaklarndan inmeyen, yapmadnz eyleri neden sylersiniz uyarsn da kulak ard eden bir hal almtr.

Liderin Zaaflar
slami yaplanmalarn ounda hrs ve iktidar akyla tutuanlar liderlik yapmaktadr. lim, gcn emrine amadedir. stiare ve meveret sadece dostlar mecliste grsnden baka bir anlam ifade etmez. Yani liderlik doal deildir. Sylediini yaayandan ok, az iyi laf yapan, tabi olanlarn nasl balayacan iyi becerenlerin; yani halkla ilikiler konusunda uzman kiilerin yrtt bir mekanizma eklinde yrmektedir. Yap iindeki ilikiler ince hesaplar zerine kuruludur. Ballar hem bulunduklar yer itibariyle Allahn dinine hizmet ettiklerini dnmekte hem de dnyalarn kurtarmann zevkini yaamaktadr. Burada g, taplacak kadar nemlidir. Daryla kurulan tm ilikiler a cemaatin/yapnn karlar gzetilerek srdrlmektedir. Hesaplar dnyalktr. Allahn hesab ise burada grmek ya da hatrlamak mmkn deildir. Liderin benlik duygusu o kadar gelimitir ki, kendini yeryzndeki Allahn temsilcisi olarak grmekte ve tamas gereken adil, ahde vefa, doru konuma gibi vasflarn hi birini karlar sz konusu olduunda grmezlikten gelebilmekte bir sorun grmemektedirler. Bunu da cemaatin geleceine balamaktadrlar. Bencillik ve hrs onun gzn kreltmi ve dier Mslmanlarla kurmas gereken ilikileri kabul etmemektedir.

Para Kayna
slami Hareketlerde/Yaplarda en fazla sesi kanlar, yaplara parasal yardmda

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

49

bulunanlardr. Neredeyse hareketin gizli lideri konumundadrlar. Lider neredeyse onun sznn dna kmamaktadr. Onun iin ou yapda konuan ilim deil, paradr. Parann gr sedas tm yap zerinde baskndr ve eletirilmezdir. Para kayna lideri besleyerek kendine manevi olarak borlandrmaktadr. Onun iinde lider onun isteklerinin dna kamamaktadr. Hareket iindeki ilikiler an da o dzenlemekte ve liderin rahat iin tm imknlar seferber ederken dier tarafta da onun ailesine de ayn imkanlar salayarak arln tam olarak hissettirmektedir. Bu durum doal olarak ilikiler an kardelik ekseninden kar eksenine kaydrmaktadr. Kardeler aras a bile bir sre sonra kar ilikilerine dnebilmekte, kar ilikilerindeki kopma, hareketten de kopmay beraberinde getirebilmektedir. Bugn bu kadar ok yaplanmann olduu yerde bunu sadece dnsel ayrla balamak kendini kandrmaktan baka bir ey deildir. Bugn slami yaplanmalarn iktidarla ilikilerini yine bu balamda okumak gerekir. Daha ok hizmetin daha ok paraya baland bu dnemde salkl bir slami mcadelenin yrtlmesini zorlatrmaktadr. slamclk da yine bu parasal g zerinden okunmaktadr. Tam burada yle bir soru sorulabilir mi acaba? slamclk ka para? Muhterem! Derneklerimiz, vakflarmz, okullarmz birer kazan merkezine dntrlerek, slamclk yaplmaya allyor. Yaz okullarmz, teki dediimiz insanlarn koyduklar ederlerin stne km durumdadr. nk deerler eitimini veriyorlar. Bugn birok Mslman, ocuklarn zellikle byk ehirlerde slami renmek iin yaz okullarna paraszlktan dolay gnderemeyip ikyet ediyorsa bu sorunun ok doal durduunu dnyorum. Yaama dokunan zellikle bu tarafn paraya evirilmesi, slamclk tartmalarnn hangi rzgrna havale edilmelidir? sorusu doal bir soru olarak karmza kacaktr. Birok yardm kuruluu ve vakf, dernek bu almalarda bulunan kii ve kurulular destekleyerek bu sorunun giderilmesi iin hangi abalar iinde

olduu tartlmad srece, ka para tartmalarnn olmas kanlmaz olacaktr. Bir de sistem iine giren insanlarmz vard dnen, her ne kadar Ali Bula; Bunlar zaten slamc deillerdiyi sylese de g istencine gark olmu olan bu zevatta, bir zamanlar bu lkeye komnizm gelecekse onu da biz getiririz zihniyetinin tasavvurlarn fazlasyla grmek, slamclk tartmalarn farkl bir boyuta tamaldr. Onun iin yaplandrmalarmz, yapmadnz eyi neden sylyorsunuz uyarsn dikkate alarak yeniden kendi inalarna girimeleri gerekir. Bylece biz, g ve paraya dntrlm ve dntrlmeye allmakta olan slamclk anlayndan kurtulalm.

kar/G likileri
Hareket iindeki ou ilikiler kara dayaldr. Samimi olanlar her zaman en alt tabakadadrlar. nk onlarn bir beklentileri yok, kendilerine ne grev verilirse can gnlden onu yerine getirirler. Ama hibir zaman istenen noktada olmazlar. Daha ok attklar admn hesaplarn yapanlar, hareketin belli noktalarna abuk ykselirler. Zamanla bu samimi Mslmanlar yap iindeki bu iliki biiminden rahatsz olmaya baladklar grlmektedir. Bu rahatszlklar onlar kendi kelerine ekilmelerini beraberinde getirirken, yapnn teorik ve pratiine ciddi katklar olacak bu kiilerin kayb harekete de ciddi gerilemeyi salamaktadr. Yap iindeki ilikiler ann kapall, ilerin yrtlmesindeki eletirileri de grmezden gelinmesini salar. Bylece yap iindeki hiyerarinin neye gre belirlendii tartmas ou zaman kopmalar beraberinde getirmektedir. G istenci, zamanla kendini her eyin stnde grmeye gtrmektedir. G, hakimiyet alannn genilemesini buyurmaktadr. Bu, bazen para olurken, bazen de kar cins olabilmektedir. Nefsani arzulara dknlk, ikinci e meselesi ou hareketin yok olup gitmesine neden olmutur. Bu durum birok hareket liderinin dt bir tuzak olmu, hem kendilerini

50

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

hem de tm hareketin dalmasna neden olmutur. Oysa hareketin lideri nefsine, arzu ve isteklerine gem vurabilmeyi bilmelidir. Allaha kar sorumluluun bilincinde olmayan birinin bir yapy ve tabilerini ynlendirmesi beklenmemelidir. Dnya, kirli alarn daha ok kadn ve ikisiyle alarna drmektedir. Bu noktada birok yaplanmann lider kadrosu kaybetmi durumdadr. para zerinde yrtmektedir. nsanlar bu

Sonu
Bu ve bunun gibi birok ahlaki zaaflarmz vardr. Bunlar amadmz mddete ve Allahn ipine art niyetsiz ve samimi bir ekilde sarlmadmz mddete baarl olmamz mmkn deildir. Yoksa bize sunulacak olan slam, Allahn indirdii slam deil, arzu ve heveslerimizin anlad ve ona gre insanlar ynlendirdii adaletsiz bir slamdan bakas olamayacaktr. Allah adna zlm eden insanlardan yine Allaha snmak gerekir. Bugn slami yaplanmalara baktmzda Allahn bunlarn errinden, yalanclndan, hak yiyiciliinden, menfaatiliklerinden, benciliklerinden, ahde vefaszlklarndan sana snrm demekten kendimizi alamaz duruma gelmi bulunmaktayz.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

www.islamiyorum.com
51

Aratrma - inceleme

Nasscln / Kurancln kmaz


Hamdi TAYFUR
Son yldan beri yazdm yazlarda, Kurani bak asyla bir duru sergileme abas iinde olan ve bu durularyla gnmz dnyasnn sorunlarna zm retmeye alan slami perspektif sahiplerinin iine dt kmazlar aklama abama akletme kavram zerinden bir giri yapmaya altm. Akletmenin nndeki muhtelif engelleri rneklerle akladm. Aslnda konuyu getirmeye altm nokta; Mslmanlarn tartlmaz kaynak olarak grdkleri Kuran ve onunla birlikte bir dizi dini kaynakla ilikilerinde ortaya kan problematiin boyutlar ve iine dlen kmazd. Bu yazda sz konusu problematie bir giri yapmaya alacam. Bu, tekil bir problem olmaktan te; zihinsel, sosyal, zamansal ve mekansal boyutlarda derinlii olan ve i ie birok problemi ierdiinden, problematik kelimesini zellikle kullanyorum. Balkta kullandm nassclk kelimesi, tarihten veya gelenekten bize aktarlan tartlmaz kaynak metinleri, tarih st bir mantkla, her trl probleme uygulama abas anlamndadr. Bunu uygularken metinlerin verdii imkn, literalist bir tarzda sonuna kadar zorlanmakta ve retilen sonular ilahi hkmler veya dini kaynaklardan elde edilen zmler olarak dayatlmaktadr. Kuranclk kelimesi ise nasscln daha zel bir eklidir. Nassclk, tartlmaz kaynak olarak grlen; Kuran, hadis, sahabe szleri, icma ve bazen fakihlerin itihatlar gibi nceki dnemlerden tevars edilmi tm kaynak metinleri kapsarken; Kuranclk bu ii, Kuran zelinde yapmaya alr. Kurancln Hint alt ktasnda ortaya kan Kuraniyyun akmyla veya Trkiyedeki mealcilik akmyla kartrlmamas gerekir. Kastettiim onlarla ilikili olmasna ramen sadece onlar deil. Daha genel bir yaklamdan bahsediyorum. Bu yaklam, gnmz slam dnyasnda pek ok akm etkisi altnda tutmakta, hatta onlar belirlemeye devam etmektedir. Nassclk, tarihi itibariyle slam tarihinin ilk yzylna kadar giden kadim bir yaklam biimi iken, Kuranclk, rnekleri nceki zamanlarda da grlmesine ramen nispeten daha yakn zamanlara ait bir olgudur. Kurancl ortaya karan zihinsel forml u ekilde ifade edebiliriz: Kuran, korunmu Allah kelam olmas hasebiyle insanln gelmi ve gelecek tm sorunlarna ilikin zmleri ierir. Kuran tarafndan ierilen zmlerin kapsam ve bunlarn Kurandan nasl istinbat edileceine veya devirileceine ilikin yaklamlar farkl olmakla birlikte, hemen hemen tm akmlar Kurann belli konularla ilgili gizli veya ak zmler ierdii konusunda mutabktrlar. Soru udur: Kuran tm alarn sorunlarna

52

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

ilikin bir problem zme veya hkm verme kitab mdr, yoksa indii ada insanlarn en azndan belli bir ksm tarafndan bilinen ve onaylanan baz evrensel bilgi, ahlaki ve sosyal ilke ve dini inanlara bir ar ve hatrlatma mdr? Kuranda sosyal, siyasi, iktisadi, medeni ve cezai baz hkmler mevcuttur. Bunun tesinde Kuran, bir dini vaz ediyor olmasnn normal sonucu olarak; ibadetler, haram ve helallere ilikin baz hkmler ierir. Bu tr ibad emirler, haram ve helallere ilikin hkmler dinin birer paras olmas hasebiyle tartmamzn dndadr. Bunlarn hemen hemen hepsi de bireysel uygulamalarla ilgilidir. Ama iin sosyal, siyasi, medeni, iktisadi ve cezai hkmler ksmna gelince unu syleyebiliriz: Kuranda olduka az sayda yer alan bu hkmler evrensel hkmler deildir. Ancak kendi zgn koullarnda uygulama ve zm olma deerleri vardr. Kurann ini yntemine uygun olarak, dini ve dnyevi ayrm gzetmeksizin muhatap olduu tm soru ve sorunlar cevapsz brakmayan Kuran, uygulamada olan zmlerden en uygununu insanlara nermi ve bylece hibir sorularn cevapsz brakmad gibi, onlara yapt nerileri nasl hayata geireceklerine dair rnekler de vermi olmutur. Daha sonralar meydana gelen gelimeler, Kuranda var olan zmlerden yola karak Kurann her derde deva, her soruna zm, her hastala ifa olaca gibi bir sonu kartmalarna yol amtr. Bylece ayetlerin kelimeleri arasndan bir tr anlam kazyclna girimiler ve Allahn kastetmedii, indii dnemdeki muhataplarn hi akllarna gelmeyen anlamlar ve hkmleri Kurana ykleyerek Kurani zmler retme abasna girimilerdir. Bir t/hatrlatma, hidayet, tavsiye, mjdeleme ve ihtar etme kitab olan Kuran, bu nitelii ile sadece cami krslerindeki dinlenmeyen vaazlarn konusu olurken, ateli cemaat ve mezhep taraftarlar Kurandan siyasi amalarna uygun hkmler kartmakta olduka istekli davranmakta ve her ayet, anlam mensuplarnca retilen bir dayatma aracna dntrlmektedir.

Kuran; mezhep, frka ve cemaatlerin amacna uygun olarak, bazen Aliden ve Ali evlatlarndan ve imamlardan bahsetmekte, bazen cifr ve benzeri hesap yntemleriyle gelecekten haber vermenin arac klnmakta, bazen bilimsel bir kefin iareti saylmakta, bazen kendisini Asr Saadetle zdeletiren gruplarn hareket yntemlerine ilikin karmlara alet edilebilmektedir. Kurandan devlet sistemi kartmaktan, iktisadi nazariyeler retmekten, psikolojik teoriler retmekten tutun da; eitim yntemlerine kadar pek ok karmn yaplabileceine ilikin derin inan gl bir ekilde varln srdrmektedir. Oysa Kuran bunlarn hibirini yapmak iin inmemitir ve bunlarn hibirisini iermez. Kurandan ne siyasi ve iktisadi bir sistem, ne bilimsel bir teori, ne bir hareket yntemi, ne de tekil problemlere ilikin bir zm kar. Oysa belirttiimiz gibi farkl tonlarda da olsa gnmz Mslmanlarnn hemen hemen tmnn zihninde bu dorultuda bir anlay hkimdir. Akl konusunda yazdm yazlarn derlenmesiyle oluan Akletme zerine isimli almamn sonu blmnde bu soruna iaret etmi ve demitim ki: Gnmz slam dnyasnn en temel sorunlarndan bir tanesinin Kurann ve bunun yan sra snnetle birlikte gelenek de dhil olmak zere dier dini bilgi kaynaklarnn (anlam kazcl yntemiyle) tketilmesi olduunu dnyorum. Oysa bata Kuran olmak zere sz konusu kaynaklarn tm dertlerimize ifa olacana olan inan, varln gl bir ekilde devam ettiriyor.1 Kitabn sonu blmnde bu algnn tarihte nasl ortaya ktna ilikin baz bilgiler vermitim. Burada o bilgileri de kullanmak suretiyle, problemin ortaya k tarihinden, ortaya kan alglardan ve bunlarn rettii sonulardan ksaca bahsederek bu giri makalesini tamamlayacam. Sonraki makalelerde ise konuyu farkl boyutlaryla derinletirmeyi dnyorum.
1

Hamdi Tayfur, Akletme zerine, sf.227

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

53

Nasscln/Kurancln Ortaya k Sreci


slam tarihinin ilk yzyllarndan itibaren bu algnn ortaya kmas ve yerlemesi aslnda kaynaklarn mahiyeti ile ilgili sorunlu bir srece iaret ediyor. Peygamberin vefatndan itibaren arkadalarnn birok problemle yz yze gelmeleri, bu sorunlar zme konusunda aba gsterirlerken derin yaralarn almas, aslnda Kurann, Peygamberin hemen vefatnn ardndan ortaya kacak sorunlara bile zm iin inmediini ve hadislerin bu amala sylenmediini ortaya koymaktadr. Peygamberin vefatndan sonra kar karya kaldklar siyasi sorunlara kendi tecrbeleri, o gne kadar bildikleri zm yntemleri ve akllaryla zm bulmaya alan sahabelerin de Kurandan ve Peygamberin szlerinden byle bir beklenti iine girmediklerini gelen rivayetler bize ak bir ekilde sylemektedir. nk uzun sre Peygamberle birlikte yaayan sahabeler, Kurann ve Peygamberin szlerinin daha o hayattayken nasl bir fonksiyon icra ettiini bilmekteydiler. Kuran onlar iin bir t, hatrlatma, uyar ve gerek inanlarndaki gerekse sosyal hayatlarnda var olan bozukluklarn nasl dzeltileceinin rneklerini veren bir rehberdi. Tek tek hkmler vermekten ok nasl hkm verileceini, ayrntl zmler retmek yerine zmlerin yntemlerini retiyordu. Bu nedenle Peygamber vefat eder etmez, tereddde dmeden sorunlarna tecrbeleri ve akllaryla zm retmeye altlar. Kuranda bu konuda bir ayet var m, Peygamberin bu konularda syledii hadisler var myd gibi sorular kendilerine sormadlar. Peygamberin baz akrabalarnn dnda ondan kendisinden sonraki siyasi sorunlara zmler nermesini talep eden olmad. Peygamberin bu akrabalar ise bunlar dini amalar gzeterek deil, dorudan siyasi ve kabilevi amalarla talep etmilerdir. Bu taleplere gerek Peygamber, gerekse onun yakn arkadalar iddetle kar kt. nk hem Peygamber hem de onun yakn arkadalar, Peygamberin ad ve szlerini kullanarak dier insanlarn zerinde tahakkm kurmann tehlikesinin farkndaydlar.

Peygamberden sonra sosyal, siyasi ve hukuki alanda cari olan yasa bir tr yazl olmayan yasayd. Kuranda yer alan ok snrl saydaki hkm istisna edersek ki onlar da cari Arap geleneinin ihya edilmi ekilleriydi- toplumsal sorunlara bu yazl olmayan yasalar araclyla zmler bulunuyordu. Buna da snnet ismi verilirdi. rnein Medinelilerin snneti denildiinde anlalan ey Medine ve civarnda buna genel olarak Hicaz blgesinin tmn dhil edebiliriz- Cahiliye dneminden beri srekliliini devam ettiren, ama gerek inen Kuran ayetleri, gerekse Peygamberin kiisel reyleri ile dzene sokulmu, menfi ynleri giderilmi toplumsal dzende geerliliini srdren yazl olmayan yasalar kastedilirdi. Bu nedenle Peygamberden sonra hicretin ilk yzylnda Hicaz blgesinde yaayan Mslmanlar sosyal, siyasi, hukuki, iktisadi sorunlarna zm ararken mutlaka bir hadis bulma veya bir Kuran ayetinden hkm karma abas iine girmezlerdi. Cari olan snnete -Medinelilerin snneti- gre hkm verirler ve zm retirlerdi. Bu cari snnet sabitlenmi bir anayasa olmaktan ok, dinamik bir karaktere sahipti. Toplumsal kabule bal olarak yeniden retilmeye akt. Fetihlerle birlikte geni bir blgeye yaylan Mslmanlar, gittikleri blgelerde yeni sorunlarla karlatlar. Ayn zamanda yeni blgeler yeni snnetler demekti. Her blgenin kendi zgn koullarna uygun, tarihi gemii olan yazl veya yazl olmayan yasalar veya bir snneti vard. Fakat bu yeni blgelerin snnetlerinin Hicaz blgesinden bir fark vard. Kuran bu blgelere inmediinden ve Peygamber onlarn arasnda yaamadndan onlarn cari snneti el dememi, slah edilmemi bir halde duruyordu. Medine ve civarndakiler bir sre daha slah edilmi cari snnetleri ile idare edebileceklerken dier blgelerin snnetlerinin, rflerinin, yazl olmayan yasalarnn acil slaha ihtiyac vard. Bu nedenle oralardaki sorunlar daha bykt. Bu blgelerden kan limlerin ou zgrce hareket ettiler. Kurann ahlaki retilerini, neri ve hatrlatmalarn, haram ve helallerini dikkate almak artyla, hakknda hkmn bulunmad alanlarda kendi reylerini kullanmaktan

54

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

ekinmediler. Ayetlerin lafzlarndan bin bir zahmetle delil kartmaya almadlar. Hatta bazen Peygamberden bir-iki ravi ile gelen hadisleri bile gz ard etmeyi tercih ettiler. Bu yntem retkenliin nn at. Ancak ayn srete, slam dnyasnda yeni bir davran ekli geliiyordu. Peygamberin vefatndan sonraki ilk yllarda ok az rastlanan bu tutum, ortaya kan siyasi ve toplumsal atma ve tartmalara paralel olarak yaygnlk kazand. Bu yeni adet uydu: Siyasi, toplumsal ve akidevi tartmalarda Kurann lafzna snlarak yorumlar delillendiriliyor ve ayetler rakiplerine kar bir silah gibi kullanlyordu. Tek tk rnekleri daha nce de grlmesine ramen bu ii sistematik olarak ilk yapanlar Haricilerdi. Kurann toplum nezdinde kabul grm stnl, dncelerin meruiyetini salamak iin kullanlyordu. Ayn eyi Ehli Hadis, hadisleri kullanarak yapmaya balad. Peygamberin vefatndan epey sonra merin halifelii zamannda vuku bulan bir olay zerinde durulmay hak etmektedir. Olay Hayri Krbaolunun Kadn Konusunda Kurana
Yneltilen Balca Eletiriler isimli makalesinden

21) yetlerini okur. Bunun zerine Hz. mer: Allahm beni bala, herkes dini merden daha iyi biliyor! der ve dnp tekrar minbere karak yle der Ey insanlar; ben sizlerin kadnlarn mihirlerini drt dirhemden fazla artrmanz yasaklamtm. Ancak kim malndan, istedii kadar vermek isterse versin. Baka bir rivayette ise Bir kadn mere itiraz etti ve onu susturdu-veya kadn doru syledi mer ise hata etti demitir.2

ounlukla kadnn slamdaki deerini veya Halife merin faziletlerini anlatmak iin anlatlan bu olayn konumuzla olduka yakn bir ilikisi vardr. ncelikle olay Kuran ayetlerinden delil getirerek savunu yapma konusunda tarihteki ilk rneklerden birisidir. kincisi; merin veya etrafndaki arkadalarndan birisinin ayetten haberdar olmamas zayf bir ihtimaldir. Eer merin Kurandan bu konunun zmn nasl kartabilirim diye bir yaklam olsayd, mutlaka ayeti bulur, buldurur ve ona gre hkm verirdi. Oysa mer Kuran yerine cari uygulamalara bakarak ve halen canl olarak bilinen (Peygamber hayattayken de uygulanan) uygulamalar hatrlatarak, ykselen mihirler nedeniyle bekrla mahkm olan fakir genlerin sorunlarna zm retmek istemitir. Gnn artlarn dikkate aldmzda doru olan hkm budur. Oysa itiraz eden kadn mihirlerin dk kalmasndan zdrap duymaktadr ve ayet tam da onun zdrabna aredir. Tarih st, literal yntemi kullanr, ayeti zdrabna ila eder ve mere itiraz eder. merin itiraz karsndaki aresizlii ve teslimiyeti, muhtemelen henz filizlenmeyen sorunun yeteri kadar farknda olmamasndan kaynaklanyordu. Alinin karsnda Haricilerin yapt gibi problem merkezi bir soruna dnm olsayd muhtemelen mer bu sorunu tespit edip zerine giderdi. Nitekim sorunun iyice aa kt dnem Alinin halife olduu dnemdir. Ve Hariciler hibir n koul olmakszn sadece lafza dayanarak ayetleri ideolojilerinin arac haline getirdiler. Hkm ancak Allahndr ayetini bir slogana dntrdler. Alinin onlarla grmek iin gnderdii elisine Kurandan delil getirmek
2

aynen aktaralm:
Birgn Hz. mer halka hitap ederek Kadnlarn mehirlerini niye yksek tutuyorsunuz? Hz. Peygamber ve ashab dneminde mihir miktar drt dirhem veya daha aa idi. Mihri oaltmann Allah nazarnda takva veya iyilikle bir ilgisi olsayd, onlar bunu sizden nce yaparlard. O halde bir erkein herhangi bir kadnn mihrini drt dirhemden fazla verdiini duymayaym! der. Minberden iner inmez Kureyten bir kadn kendisine itiraz eder ve Ey mminlerin emiri insanlarn kadnlarn mihirlerini drt dirhemden daha fazla vermelerini yasakladn, demek! der. Hz. mer Evet yle yaptm deyince kadn: Sen Allahn ne dediini duymadn m? der. Hz. mer Ne diyor? deyince de kadn: ayet hanmnz boar da baka bir hanmla evlenmek isterseniz, onlardan birine yklerle mihir vermi olsanz dahi, hibir eyi geri almayn. Siz iftira ederek ve apak bir gnah ileyerek onu geri almak m istiyorsunuz? Bir zamanlar bir birinizle har-neir olduunuz ve onlar da sizden salam bir teminat alm olduu halde onu nasl geri alrsnz? (4/20-

Hayri Krbaolu, Kadn Konusunda Kurana Yneltilen Balca Eletiriler slami Aratrmalar (Kadn zel Says), V (1991), say: 4, s. 276-277

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

55

yerine cari olan snnetle konumasn tavsiye etmesi ise ilgintir. Bu rneklerden karttmz sonu udur ki; Hicaz blgesinde Peygamberin ardndan dorudan Kurann lafzlarndan yola karak hkmler kartmak eklindeki bir gelenek yerine cari olan snnete gre hkm verme deti yaygnd. Fakat zamanla artan ekilde Kuran siyasi, ideolojik veya kiisel grlerin dayana haline getirilmeye baland. Hicretin ilk yzylnda Hicaz ve evresindeki durum bu iken, ilk yzyl ve ikinci yzylda Hicaz dndaki blgelerde ounluu Mevali olan limler reyleriyle sorunlarna zm retmeye alyorlard. Onlarn reyi kullanmadaki becerileri bu blgelerde hem dncenin, hem de toplumsal gelimenin nn ayordu. Siyasi merkezin Hicazdan daha kuzeye (imdiki Irak ve Suriye blgelerine) kaymas, devletin ve topraklarn bymesiyle birlikte sorunlardaki karmaa, bu konularda daha yetkin olan Arap d toplum mensuplarnn, ynetimin halifeden ve askeri komutanlktan sonraki kademelerde daha etkin olmalarna yol ayordu. Tabii ki ounluu Mevali olan limlerin rey yntemiyle elde ettikleri geni alann onlara verdii zm retme imknnn da bunda byk rol vard. Bu gelime ister istemez siyasi ve toplumsal alanda Araplarn gerilemesine, Mevalinin ise daha n plana kmasna yol ayordu. Siyasi ve brokratik kademelerin en st noktalar hari dier kademeleri Mevalinin kontrolne gemiti. Mevali-Arap atmasnn epistemolojik alana yansmamas mmkn deildi. Mevalilerin rey silahna kar Arap limlerin kendi zihin yaplarna da uygun yeni bir usul gelitirmeleri kanlmazd. Bu gizli gerginliin bir tarafn hadis taraftarlar olutururken, dier tarafn da rey taraftarlar oluturuyordu. Hadis taraftarlar artk Peygamberin snneti haline getirilen ve byle ifade edilmeye balanan Medinelilerin snnetini rivayetler ve hadisler haline getirerek rey taraftarlarna kar kullanyorlard. Ama bunun da bir snr vard. Bu snra gelindiinde hadisler uydurulmaya baland. lk dnemlerde baz limlerin kendi topladklar hadis kitaplarnda mevcut olan hadislerin saysnn birka yz gemedii rivayet edilir. Ama aradan

bir yzyl gemeden hadislerin says yz binlerle ifade edilmeye baland. Bu hadislerden bir ksmnn Peygambere ait olmas mmkndr. Ama bunlarn ounluu Araplara ait szlerin Peygambere hamledilmesinden ibaretti. Yaayan snnetle balantl olan adetler ve uygulamalar da hadisletirilerek, Peygamberin snneti olarak kaynaklara ve rivayetlere geirilmeye baland. Medinelilerin veya sahabelerin zerinde ittifak ettikleri hususlar ise icma olarak isimlendirildi. Ehli Hadisin karsnda yer alan rey taraftarlarnn tamamna yakn ise Mevaliden oluuyordu. Bunlar rey, istihsan, kyas gibi yntemleri zgrce kullanyorlard. Bu srete hadis taraftar Arap asll afii nemli bir rol stlendi. Hadislerin tkanmas ve reyin zgrce kullanlmasndan duyulan rahatszl ortadan kaldrmak iin bir taraftan rey taraftarlarnn zgrce kullandklar kyas yntemine bir snr getirmeye alt. Dier taraftan da dizginlenmi kyasn kullanlmasnn kapsn tamamen kapatmayarak ayetler ve hadisler zerinden yeni hkmler retilmesinin imknn oluturdu. stihsana kar gnmze kadar ulamayan bir risale yazarak bu yntemi tmyle reddetti. Kaynaklar; Kitap, snnet, icma ve kyas eklinde drt adet olarak belirledi. Kyas bir akl yntemiydi. Ama bu kyas afii tarafndan rey taraftarlarnn kulland ekilde zgr bir yntem olmaktan kartlmt. Hakknda hkm bulunmayan her problem, hakknda hkm bulunan bir meseleye kyas edilerek zlmeye baland. Kyas mantki kyas deildi. Yani iki nclden, ncllerin orta terimi aracl ile nc bir hkm karmak eklinde yaplmyordu bu kyas. Kyastan ok analoji, yani benzetme yntemi kullanlyor ve hkm belli bir problemin delaleti, hkm belli olmayan problemin delaletine benzetilerek -kyas edilerek- ayn hkm ona da uygulanyordu. Asllara kyastan ok ferlerin ferlere kyas yaplyordu. Tm bu kyasn olmazsa olmaz art ise, kendisine kyas edilecek hkmn Kurann lafzlar, Peygamberin hadisleri, sahabeden gelen rivayetler veya icmadan kartlmak zorunda olmas idi. Oysa rey taraftarlar hakknda hkm bulunmayan bir meselede

56

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

zgrce akllaryla hkm veriyorlar, bu mesele zm olan baka bir meseleye benzetilebilir mi diye bir aba iine girmiyorlard. afii tarafndan sistemletirilen bu yntem maalesef reyin taraftarlarn malup etti. Onlarn yntemlerinin kullanlmasnn nn kapatt. slam tarihinin ilk dnemlerinde akletmenin ald bu darbe slam toplumunun kaderini de belirledi. Snrsz sorunun, snrl saydaki ayetlerin lafzlar ve hadislerle zmenin getirdii kmaz, gelien dnyann karsnda bazen zmszlklere yol aarken, bazen de var olan zmlerin diniletirilmesi iin yeni sentezlerin retilmesi zorunluluunu ortaya kard. Akletmeye nem veren, Kurann asl fonksiyonunun insanlk tarihi boyunca karlaaca sorunlar zmekten ok ahlaki ve temel esaslarn belirlenmesiyle ilgili olduunu bilen az saydaki ekol ise; arkasn siyasi iktidara, kutsal imamlarn otoritesine dayayan ve tm insanlarn zgrce hareket edecei alanlar Kuran ve hadisler araclyla ancak kendilerinin zeceini iddia eden ekollere malup oldu. Earinin Mutezileye , Gazalinin felsefeye vurduu darbeler bunun tipik rnekleridir. Birazck mit veren Endls deneyimi ise bizden ok Avrupadaki reformlarn yaplmasnda ie yarad. Tesirleri slamn ana topraklarna kadar ulamad. Nasscln tarihte zaferini ilan etmesinin ardndan yzyllar boyunca ayn klasik fkhi yntemler kullanlarak sorunlara zm retilmeye alld. Ama sorunlarn sonsuz sayda, kendilerine mracaat edilen Kuran ve hadis metinlerinin snrl olduu dnldnde, problemlerin doru zmlere ulatrlmas gittike imknsz hale geldi. slam tarihinde birok devletin ynetiminde eri ve sultani olarak iki ayr yasann yrrlkte olmas Kuran ve snnetin lafzlarndan istinbat edilerek retilen eri yasalarn ne kadar yetersiz kaldnn bir gstergesidir. Sultan Sleymana Kanuni denilmesinin sebebi, eri yasalarn yan sra Sultani yasalar koyma konusundaki baarsdr. eri yasalarn temsilcisi ulema ounlukla sultani yasalarn onaylaycs veya

meru hale getiren fetvalar verme fonksiyonunu ok iyi yerine getirmitir. Modern aa gelinceye kadar zamann ileyiindeki yavalk veya slam medeniyetini ciddi bir ekilde tehdit edecek baka bir medeniyetin ortaya uzun sre kamamas bu sistemin ileyiini bozmamt. Ama modernizm, slam dnyasnn kaplarna dayandnda artk sorunlara kutsal metinlerin lafzlarndan/nasslardan kartlan hkmlerle cevap vermek neredeyse imknsz hale geldi. Ama bu metinlerin her derdimize deva olacana dair inan devam ediyordu. st ste alnan malubiyetler ve Bat karsndaki gerileme, modern dnem Mslmanlarnn bu kaynaklar zerinden tekrar yeni zihni karmlar retmelerine yol at. Buna gre tm sorunlarn arkasnda slam toplumunun Kurandan uzaklamas yatmaktayd. Asr Saadetteki byk gelime ve deiim sadece Kurann o topluma yapt tesir sayesinde mmkn olmutu. yleyse are yeniden ze, yani Kurana dnmekten geiyordu. Yeni bir Kuran Nesli, yeni bir rnek nesil, yeni bir Asr Saadet retmek tm sorunlarmzn aresi olabilirdi. Nitekim bu sylem zerinden retilen hareket tarzlar ve yaplanmalar son bir-iki yzylda slam dnyasnn en belirgin vasf oldu. Dorudan Kurandan alarak ilham, asrn idrakine slam yerletirmeye alan cemaatler, gruplar ve rgtler her eye damgasn vurmaya alt. Ama sorun varln devam ettirdi. Kuran, cemaatlerin ve blgesel hareketlerin kurtulu sylemleri iin yeteri kadar ilham kayna olurken; ondan tm insanln kurtuluu, bar, sorunlarnn zm iin nasl bir sonu kartlabileceine ilikin gl ve etkili bir sylem, teori ve paradigma retilemedi. retilen sylemler ise tepkisel ve hamaset yklyd ve kuatc deildi. Byle bir talep zaten imknsz talep etmek olurdu. nk Kuran bunun iin gelmedi. Problem Mslman zihinlerin bunun ayrdna varamamasnda yatyordu. Yaadmz gnlerde de ayn klasik sylem varln srdryor. Herkesin dilinde Kuran ve snnet sylemleri var. Cemaat liderleri Kurandan yaptklar karmlar dzenli olarak

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

57

yaptklar derslerde ballandra ballandra anlatmaya devam ediyorlar. Kuran cemaat mensuplarn bir arada tutabilmek iin en iyi malzeme olarak kullanlyor. Kurann tm dertlere ifa, kyamete kadar tm sorunlara zm olduu sylenip duruyor. Kurandan siyasi, iktisadi, hukuki teoriler karlmaya allyor. Kurann hakknda hi bir iddiada bilimsel alanlarda iddialar gndeme getiriliyor. Herkes Kuranc oldu. Oysa bu yeni bir hayal krklnn da balangcn oluturuyor. Arap Bahar ile birlikte tek tek deien iktidarlarda Selefiler tarafndan temsil edilen Kuranclk/hadiscilik ve Modernistler tarafndan temsil edilen aklclk/insanln tecrbesine sahip kma gerilimi yaanyor. Eer Kuran bir yerlerde sorunlara zm iin ortaya konulursa, sonuta bunun retecei hayal krklnn, dinin tmn sorgulamaya yol amamas iten bile deildir. erdii tm hkmler aslnda nasl hkm verileceinin bir modelini ortaya koymaktan baka bir zm zelliine sahip olmayan Kuran, insanlara hkmetmeleri iin ok geni bir alan brakt. Bu alanlara almak yerine kendilerini Kuranla snrlayanlar, Kurana Kuranda olmayan zellikleri ykleyenlerdir. zm Kurann alannn snrlarn fark etmek ve bu alanlarn dnda kalan geni mubah alanda aklederek, mevcut tecrbelerden de yararlanarak yeni zmler retmektir. bulunmad siyasi, hukuki, ekonomik ve

58

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

www.islamiyorum.com

Aratrma ve nceleme

slam Felsefesi Nedir?


Abuzer DKAYA
Bir slam felsefesinin var olup olmad ve varsa bu felsefenin mahiyetinin ne olduu sorusu uzun zamandr etrafnda olduka hararetli tartmalarn yaand bir konudur. Acaba slam felsefesi nedir? diye bir soru sormak anlaml ve doru mudur yoksa slam ve felsefe yan yana gelemeyecek iki eliik kavram mdr? Doal olarak her iki anlay savunanlar da bulunmaktadr. ncelikle bir hatrlatma ve uyar ile balayalm. slam felsefesi nedir? sorusuyla Mslmanlar tarafndan yaplm bir felsefe var mdr? sorusu birbirinden tamamen farkl olan iki alana tekabl etmektedir. nk birinci sorunun cevabnda henz ittifak salanamamken ikinci sorunun cevabnn evet olduundan kimsenin phesi bulunmamaktadr. Bu ikinci soruya cevap verebilmek iin mellifi Mslman olan binlerce felsefe kitabna bakmak yeterlidir ve bunun iin baka bir delile ihtiya yoktur. Dolaysyla tartma konusu olan birinci sorudur, ikincisi deil. slam felsefesi nedir? sorusuna makul bir cevap verebilmek iin bu terkibi oluturan kavramlarn ne anlama geldiinin aka ortaya konmas ve sonrasnda da bunlar arasnda bir atf ilikisi bulunup bulunamayacann tespit edilmesi gerekir. Terkibin ilk kelimesini oluturan slamdan ne kastedildii ok aktr. slamdan tabi ki bir din kastedilmektedir. Ve bu dinin kaynaklarnn ne olduu zerinde herhangi bir tartma bulunmamaktadr. Ancak terkibin ikinci kelimesini oluturan felsefenin ne anlama geldiini sorduumuzda, buna herkes tarafndan kabul edilebilecek bir cevap verebilmek pek de mmkn grnmemektedir. Acaba felsefe beeri bilginin bir trne mi tekabl etmektedir? Acaba felsefe bize varlk lemi hakknda bir eit bilgi mi vermektedir? Pek ok kii felsefi nermelerin totolojiden ibaret olduunu ve dolaysyla da bize herhangi bir ey hakknda gvenilir herhangi bir bilgi vermediini iddia etmektedir. Tabi bu son yaklam ve iddia daha ok felsefe ile metafizik ayn anlamda kullanldnda ileri srlmektedir. Yani sylenmek istenen metafiziin bir ilim olmad ve bu yzden de bizlere herhangi bir bilgi vermedii ynndedir. Pozitivist dayanaklar olan bu yaklamn temel tezi duyulur olann tesinde hibir eyin olmad ve doruluk veya yanll tecrbe yoluyla ortaya konamayan nermelerin de ya anlamsz ya da totoloji olduudur. Felsefe, metafiziktir. Bu yzden eer metafizii felsefeden alacak olursak geriye felsefe diye anlmaya hak kazanacak hibir ey de kalmaz. Bu etrafnda hararetli tartmalarn yaand bir konudur. Bu yzden herhangi bir kii felsefe yapmaya balamadan nce bu nemli meselede nasl bir tavr taknacana karar vermelidir. Aksi taktirde felsefe yapmak yerine her trl duru ve gr doru diye savunabilecek speklatif bir silaha sahip olmaktan baka bir kazanc olmayacaktr ki, bu da Sokrat ncesi Sofistik dnyaya geri dnld anlamna gelir. Yani hakikat diye bir ey yoktur, varsa da bilinemez, bilinse bile bakalarna aktarlamaz savunan dnya! Yukardaki iddial cmlemize ramen

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

59

felsefenin metafizik olup olmadnn ciddi bir ekilde ele alnmas gerekir. Peki, felsefe metafizik midir? yleyse, metafiziin bizlere syleyecei bir eyi var mdr, yoksa metafizik kelimelerle oynamaktan ibaret olduu iin bizlere varlk lemi hakknda dolaysyla da hakikat hakknda herhangi bir ey sylemez mi? Peki, metafizik nedir? Bu her insann hayatnda u veya bu ekilde cevap vermesi gereken nemli bir sorudur. nk farknda olsun veya olmasn her insan hayatn metafizik sorular tarafndan belirlenmi bir dnya iinde yaar. Bunun aksi zaten mmkn deildir. Metafiziin bu doal hali tpk ayranda bulunan ya gibidir. Oradadr ama grlmez. Veya grebilmek iin ayran belli ilemlerden geirmek ve iinde bulunan ya ondan ayrmak gerekir ki, herkese ite grnmyordu ama ya ayrann iinde bir ekilde vard denebilsin. Yani pek ok kii tarafndan grlmemi ve ne olduu hakknda ak bir tasavvura sahip olunmasa da metafizik hayatn iinde ve onu belli dorultularda ynlendirmektedir. Onu hayatn iindeki doal halinden karmak ve herkese ite budur diyebilmek iin filozof olmak ve varlkla felsefe diliyle konuabilmeyi bilmek gerekir. Bu yzden insanlarn ounun metafiziin ne olduuna dair somut cevaplar yoktur ve olmas da beklenmemelidir. Metafizik zordur. Akll olan hibir insann ondan mstani olmas dnlemez. Pek ok insann metafiziin ne olduunu bilmeden hayatna devam ettii sylenebilir. Ancak bu hakl bir itiraz deildir. Yukarda da sylediimiz gibi metafizik hayat iinde ayrandaki ya gibi bulunur ve insanlarn ou tarafndan grlmedii iin bilinmemesi de ok normaldir. nsan akl ancak almaya balayp kendisiyle dier var olanlar arasnda makul ilikiler kurmaya baladnda metafizik ona grnr olmaya balar ve ite o zaman artma ilemi balam olur. Dolaysyla akl faal olan bir insann metafizikten mstani olabilecei asla sylenemez. Varlk veya var olmak nedir? dediimizde insan zihni etrafn kuatm olan eylere ynelmeye balar. Etrafnn ad duvar, aa, masa, toprak ve ta olan pek ok eyle evrili olduunu grr. nsan asndan btn bunlar vardrlar. Var, var olmak, bu ey vardr. Acaba bu varlk ve var olmann gerek anlam mdr? Aa vardr, masa vardr, duvar vardr, l vardr, da vardr

ve daha benzeri pek ok ey vardr. Btn eylere yklem olan bu var olmak da nedir acaba? Varlk nedir? Baka bir deyile kavram asndan en ak ve en kolay anlalr olan bu varlk ve var olmann anlam nedir? Varlk ve var olmak kavram o kadar apaktr ki bundan daha kolay anlalr bir kavram daha olmadn sylersek abartm olmayz. Gerekte herkes kendi dilinde var olmann ne anlama geldiini rahatlkla anlayabilir. Ama btn bu basitlik ve kolaylna ramen gerekte hi kimse varlk ve var olmann tam olarak ne olduunu idrak edemez! te sorun da tam olarak burada balamaktadr. Bize masa var mdr? diye sorduklarnda hepimiz bir azdan vardr deriz. Ama buradaki vardr ne demektir? Yani onu gryor ve dokunabiliyoruz. u halde grdmz ve dokunduumuz her ey vardr ve eer bir eyi gremiyor ve dokunamyorsak da yoktur mu diyeceiz? Vardr yani ardr ve hacmi vardr ve yer kaplamaktadr. Acaba var olmak bu zelliklere sahip olmak anlamna m gelmektedir? Baka bir deyile hacmi, arl ve yer kaplayan her ey vardr ve bunlara sahip olmayan da yoktur mu diyeceiz? Masa vardr cmlesinin; biz onu gryoruz, eyalarmz onun stne koyuyoruz, karmzda duruyor, hacmi var, yer kaplyor ve tarafmzdan kullanlyor gibi bir anlam m bulunmaktadr? Eer byleyse grnme, dokunulma, hacmi olma, yer kaplama ve kullanlmann tesinde varlk ve var olma sfra tekabl etmekte ve sonuta byle bir ey yoklua m mahkm olmaktadr? Peki, ben varm gerekte ne anlama gelmektedir? Bu mesela benim u kadar kilom var, iki elim var, iki ayam var, siyah salarm ve ela gzlerim var ve ben bunlardan ibaretim anlamna m gelmektedir? Eer btn bu saydklarm olmasayd ben diye iaret ettiim benliim de olmayacak myd? Baka bir deyile kendimizden bahsederken veya herhangi bir eyi kendimize nispet ederken ben diye iaret ettiimiz hakikatimizin kayna nedir veya neresidir? Bu benim bedenimdir, yani ben bir bedene sahibim. Ben beden miyim yoksa ben bir bedene sahip olan mym? Hem hakikatte hem de dil asndan ben bedenim diyemeyeceimiz ok aktr. Bunun yerine doru olan benim bir bedenim var ya da ben bir bedene sahibim demek olacaktr. Bir bedene, ellere, ayaklara, kiloya, salara, gzlere ve daha benzeri pek ok eye sahip olan bu ben nedir ki btn bunlara sahip olabilmektedir?

60

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

Bylece varlk veya var olmann ne olduuna dair bir akl yrtmenin bizi ister istemez metafizie doru gtrecei ok aktr. nk bizler varlk veya var olmak nedir zerine kafa yorarken sadece tecrbeyle cevap verilemeyecek sorular alanna adm atm oluruz. te bu yzden metafiziin bizlerin gnlk dilimizin bir paras olduu ve herkes tarafnda farknda olunsun veya olunmasn bir ekilde kullanld ortaya kmaktadr. nk ben kimim sorusu insanlarn bizzat kendi varolularyla ilgilidir ve bir insann bu sorudan mstani olduunu iddia etmek aslnda insann kendi kendisinden kaabilecei anlamna gelmekte ve bu yzden de hibir geerlilii olmayan bir safsataya dnmektedir. Metafiziin konusu ite budur. Herkesin gnlk yaamnda kar karya olduu ben kimim meselesidir bu! Bu ben varln daha dorusu var olmann srrdr ve bu yzden nefsini bilen Hakk bilir denmitir. nk var olmak btn mevcudata yklem olmakta ve bu yzden onun anlamn bilen de her eyin varl ve var olmasnn ne anlama geldiini anlayabilmektedir. te bu, Sokratesin binlerce yl nceden haberini verdii eydir. Kendini Tan! Zira bu olmadka baka herhangi bir eyi tanyabilmek mmkn deildir. Bu kadar ak ve anlalr olmasna ramen bu meselenin ok az insan tarafndan fark edilmi olmasnn sebebi de yine bu apakln iddetinde yatmaktadr. Ben kimim? felsefi ve dolaysyla da metafizik bir sorudur. Bu soruya tecrbeden hareketle cevap verebilmek mmkn deildir. Bu yzden mesela bir insan meydana getiren btn hcreler, mikroskobun altnda grlse ve buradan hareketle bir insan sfrdan ina edilebilse bile yine de insann ne olduu sorusuna bir cevap verildii iddia edilemez. Sylenemez, nk insan meydana getiren btn hcrelerin toplam ben kimim? sorusuna bir cevap tekil etmez. Bu durumda ancak insan u kadar hcreye sahiptir denebilir ki buradaki nispetin bir taraf olan ben yine de mehul olarak kalmaya devam eder. Onun hakikatine baka bir yntemle ulamaya almak gerekir, mikroskop veya benzeri tecrb eylerle deil! Dolaysyla akll insan nefes alp vermeye ne kadar ihtiya duyuyorsa ayn ekilde metafizie de ihtiya duymaktadr. nk varlk nedir?, ben kimim, nerden geliyorum yani balang

nedir?, nereye gidiyorum yani son nedir?, zorunluluk nedir?, imkn nedir?, ben zgr mym yoksa mecbur mu?, eer zgrsem bu zgrlm zorunluluktan m kaynaklanyor yoksa bu da ihtiyari mi? ve benzeri pek ok hayati sorular birer metafizik meseledir ve insan tr bu tr sorulara makul cevaplar vermeden hayatna devam edemez. Btn felsefe tarihinin bu temel sorulara makul ve gerekelendirilebilir birer cevap bulma aba ve gayreti olduu rahatlkla sylenebilir. Bunlar anlam arayndaki akll varlk olan insann grmezlikten gelemeyecei temel meselelerdir. Bu yzden de her trl felsefi ve metafizik sistemin varlk sebeplerini olutururlar. Baka bir deyile eer insan bu tr sorularn cevabnn peinde komuyor olsayd veya bunlarsz da hayatna devam edebilseydi, bugn adna felsefe veya metafizik dediimiz bir ey de hibir ekilde var olmayacakt. u halde asl mesele felsefe veya metafiziin ne olduu veya ne yapmaya altyla ilgilidir. Felsefe yapmakla teberrz etmi gerek bir filozofun yapaca ey, bu temel sorulara verilen cevaplar akl kstasna vurarak bunlardan hangilerinin makul ve hangilerinin de hayal ve vehmin rn olduunu ortaya koymak olacaktr. Bu yzden eer bizler ok genel olarak felsefe ve filozofun ne yaptn veya yapmaya altn bilirsek slam felsefesi nedir? sorusuna kar da daha makul ve savunulabilir bir cevap verebiliriz. Baka bir deyile buradan hareketle bu soru bizler iin anlaml ve anlaml olduu lde de cevap verilebilir bir hal alacaktr. Acaba slam felsefesi derken metafizik olan bir felsefeye mi yoksa ahlak felsefesi, hukuk felsefesi veya bilim felsefesi gibi ikincil felsefe yapma tarzlarna m gndermede bulunuyoruz? Cevap verilmesi gereken ilk soru ite budur. Bu slamn bir din olarak belirleyici ve etkin mi yoksa pasif ve belirlenen mi olduu sorusunun da cevab olacaktr. nk birinci durumda slamdan hareketle ortaya farkl felsefi sistemler konabilecekken, ikincisinde ise slamn kendisi felsefenin konusu haline gelmekte ve nihayetinde elde edilen ise herhangi bir din felsefesinden baka bir ey olmamaktadr. slam felsefesi terkibini gramer asndan ele alacak olursak bunun bir isim tamlamas deil bir sfat tamlamas olduunu sylemek gerekir.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

61

Arapa karl el-felsefetl slamiyye olan bu terkip bir sfat tamlamasdr ve bu yzden de dorudan yaplan felsefenin mahiyetinin slami olduuna gndermede bulunmaktadr. Dolaysyla slam felsefesi eer varsa ahlak felsefesi veya bilim felsefesi gibi ikincil bir felsefeye tekabl etmemektedir. Bu zerinde ahlak, hukuk ve bilim felsefeleri yaplabilecek bir metafizik zemin ve imkna tekabl etmektedir. Baka bir deyile slam felsefesi tamlamas bir din olarak slamn felsefesini deil ki bu durumda salt bir din felsefesi olurdu, slamn sunduu ontolojik, epistemolojik ve deerler alanndaki imknlardan hareketle Mslman dnrler tarafndan ortaya konmu olan Felsefi, kelami ve irfani dnce ve ekollere gndermede bulunmaktadr. slam felsefesinin bin yldan fazla bir gemii bulunmaktadr. Aristo ve Yunan felsefesi kelimenin gerek anlamyla nasl felsefeyse slam felsefesi de ayn lde felsefedir. nk felsefe esasnda insann varlk ve hakikatle konuma biimine tekabl etmektedir. Aristo bu konumay nasl Yunan kltrne gre yapmsa, Mslman dnr ve filozoflar da bunu slamca veya slama gre yapm ve bu yzden de sonuta ortaya kan slam felsefesi olarak adlandrlmtr. te bu yzden aralarnda bulunan farkllklara ramen hem Aristonun yapt hem de bn Sina, Farabi ve Gazalinin yaptklar felsefedir. Tpk farkl gelenek ve kltrlerden beslenen sanatn btn farkllklara ramen sanat olmakta ortak olmalar gibi. Bu adan felsefe tpk sanata benzemektedir. Mslman filozoflarn, Yunan ve dier kadim gelenek ve kltrlerin felsefi ve bilimsel birikimini okuduklarn biliyoruz. Ancak onlar bunun yannda baka bir eyi daha okumulardr. Bu da benliklerini ve bir btn olarak evrene bak alarn belirleyen vahiy yani slamdr. te Mslman filozoflar dier felsefi gelenekleri byle bir zihinle okudular ve sonunda varlkla ilikiye girerek insann hayatn devam ettirebilmek iin gerekli olan cevaplar bulmaya altlar. Gnmzde adna slam felsefesi denen ey, ite bu abann sonuncunda ortaya kmtr. Ve byle bir adlandrmay da sonuna kadar hak etmektedir. slam felsefesinin mahiyetini veya ne olduunun cevabn, felsefi sistemlere kaynaklk eden metafiziksel sorularda arayanlar yanlmaktadr. Zira insann insan olmasndan kaynaklanan

anlam arayna tekabl eden bu tr sorular, aa be yukar btn gelenek ve kltrlerde ayndr. Bu yzden eer mmknse, felsefenin slamilii sorularda deil cevaplarda aranmaldr. Mesele hem Aristo hem de bn Sina Tanr nedir? sorusunu sormaktadr. Bu soru ikisinde de ayn ekilde ortaya konmutur. nk bu balangcn ne ve nasl olduuyla ilgili temel bir sorudur. Ancak ikisinin bu soruya verdii cevaplar arasnda yerden ge kadar fark bulunmaktadr. te bu farklln kayna nedir diye sorduumuzda aldmz cevap bize slamiliin neye tekabl ettiini gsterecektir. Hem Aristo hem de bn Sina ayn yntemi kullanarak bu soruya cevap vermeye altklarna gre bu farklln baka bir yerde aranmas gerekir. Nasl oldu da Aristonun pasif ve atl ilkesi olan Tanr, bn Sinada dinamik ve her eyi belirleyen bir varlk ve ilkeye dnt. Bu tr rnekleri artrmak mmkn olsa da imdilik bu kadaryla iktifa ediyoruz.

slam Felsefesi; Mmkn M Deil Mi?


Burada Mslmanlarn yapt felsefeden eer mmknse slam felsefesine gemenin objektif felsefi zemininin ne olabilecei zerine biraz akl yrtmek istiyoruz. nk bu ikisinin birbirinden ok farkl olduu ortadadr. Yukarda da belirttiimiz gibi, Mslmanlar tarafndan yaplan bir felsefenin varlndan kimse phe etmemektedir. Var olan zgnlk tartmalarna ramen bundan batllar da herhangi bir phe duymamaktadr. Onlar sadece Mslmanlar tarafndan yaplan felsefenin Kadim Yunann bir devam olduu iddiasndadr. Dolaysyla biz slam felsefesi mmkn mdr derken ortada yaplm bir felsefe olup olmadn deil, yaplm olan bu felsefenin hangi artlarda gerek anlamda slami olarak adlandrlabileceini tartmak istiyoruz. slam felsefesi; mmkn mdr deil midir? sorusuna verilecek cevap nasl bir ontoloji, epistemoloji ve deerler anlayna sahip olduumuzla dorudan ilikilidir. Mesela bu alanda da bir ekilde nceden belirlenmi eyleri esas alarak felsefe yaplmas gerektiini savunuyorsak, sonuta elde edilecek eye slami veya baka bir sfatn getirilemeyecei ok aktr. Ayrntlara gemeden nce slami sfatnn nerde devreye girdiine veya girebileceine dair bir aklama yapmak da

62

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

olduka faydal olacaktr. Yukarda yaptmz l tasnifi yani; ontoloji, epistemoloji ve deerler alanlarn esas alacak olursak bunlardan hangisinin slami sfatn alabileceini belirlemek gerekir. Aktr ki mutlak anlamyla ontolojinin yani bizden bamsz olarak var olan varlklar leminin slami veya gayri slamiliinden bahsedilemez. Bu adan bir ey ya vardr ya da yoktur. Bunlarn dnda bir sfat alabilmesi mmkn deildir. Dolaysyla slamilik eer mmknse epistemoloji ve deerler alannda devreye girebilecektir. Bu iki alanda da slamiliin mmkn olup olmadn, ontoloji alanndaki tavrmz ve kabullerimiz belirleyecektir. rnein, Descartese kadar ki klasik felsefi paradigma asndan bizim bu yazda kastettiimiz anlamyla bir slamilikten bahsedilemez. nk bu paradigmada felsefe varlk bilimden ibarettir. Baka bir deyile felsefe bizden bamsz olarak var olanlarn bizdeki bilgisinden ibarettir. Biz isteyelim ya da istemeyelim, bilelim ya da bilmeyelim eyler vardr. Bizler onlar karsnda sadece bir ayna gibiyizdir. Onlarn nceden belirlenmi mahiyetlerini zihnimizde yanstabiliriz. Hepsi bu! Baka bir deyile, bu felsefe yapma teknii asndan insann ne varlk lemine ne de onun bilgisine hibir ekilde mdahil olabilmesi mmkn deildir. Bu yzden klasik paradigma iinde yaplan felsefeye slam felsefesi denmesi tamamen lafzidir ve bu felsefeyi yapanlarn Mslman olduundan baka bir anlama gelmemektedir. Bu dier felsefeler gibi bir felsefedir ancak yapanlar Mslman olduu iin bugn slam felsefesi olarak adlandrlmasnda herhangi bir saknca grlmemektedir. Dolaysyla bu tamlamann gerek bir kavram olabilmesi iin yani felsefenin mahiyetine slami sfatn ekleyebilmemiz iin klasik olandan farkl bir ontoloji, epistemoloji ve deerler anlayna sahip olmamz gerekir. nk slamilik nce felsefe yapann bir vasf ve ikincil olarak da bu slami znenin ortaya koyduu ontoloji, epistemoloji ve deerler anlaynn bir sfat olacaktr. Bu da ancak bu zne bu srelere kendisinden bir eyler katabilirse mmkn olacaktr. Peki, felsefe yapan znenin kendisinden bir eyler katabildii bir ontoloji, epistemoloji ve deerler anlay nasl mmkn olabilir? te bu sorunun cevab gerek anlamda bir slam felsefesinin olup olmadn da ortaya

koyacaktr. Bu soru ne kadar nemliyse ona tatmin edici bir cevap verebilmek de o kadar zordur. nk eer bizler, felsefenin slami ve benzeri sfatlar alabileceini kabul ediyorsak bu ister istemez tamlamadaki felsefenin sabit bir mahiyetinin olmadn sylemek anlamna gelecektir. Bu tamlamadaki felsefe dorudan metafizie tekabl ettiine gre sonu, metafiziin cevabn arad sorularn ayni karlklarnn belirlenmi birer mahiyetlerinin olmad olacaktr. Yani zerinde speklasyon yaplabilecek bir varlklar alemi! lk bakta bu, olduka tedirgin edici bir durum olarak grnmektedir. Ancak meseleyi derinlemesine ele aldmzda, bu tedirginliin yerini gl bir imkna brakt rahatlkla grlecektir. Byle bir belirsizliin bize bir imkn olarak dnmesinin anlam insann ontoloji, bilgi ve deer retimine aktif katlm olacaktr. te slam felsefesi var mdr, yok mudur veya mmkn mdr, deil midir gibi sorular ancak insann bilgi ve deer retimine bu aktif katlm felsefi olarak gsterilebildikten sonra anlaml hale gelecektir. Dolaysyla mezkr sorumuz asndan ilk yaplmas gereken insandan bamsz bir ontoloji, epistemoloji ve deerler sisteminin olamayacann gsterilmesi olacaktr. Bu yapldktan sonra slami vasfn alan bir felsefenin mmkn olduunu gstermek hi de zor olmayacaktr. Peki, byle bir ey nasl mmkn olabilir? Yani kayna insan olacak olan bir ontoloji, epistemoloji ve deerler sistemi nasl ortaya konabilir? Dahas yaplsa bile byle bir ey bizi peinde olduumuz hakikatten uzaklatrp greceliliin belirsizliine drmez mi? Felsefi adan varlk lemini iki ekilde tasavvur edebilmek mmkndr. Birinci tasavvura gre varlk lemi mahiyetleri sabit olan eylerden olumaktadr. Buna gre hakikat de bu sabit mahiyetlerin ne olduunun bilinmesinden ibarettir. Yani insan bu sabit mahiyetleri bildiinde peinde olduu hakikate de kavumu olmaktadr. Byle bir hakikat ve varlk anlay karsnda insann tamamen pasif olduu ok aktr. Burada insan bir ayna gibi karsnda bulunan eyi yanstmakta ve bunun dnda herhangi bir ilev ve etkisi bulunmamaktadr. Bu evren ontolojik olarak illiyet ilkesinden kaynaklanan zorunluluk kategorisinin egemenlii altndadr. Bu zorunluluk, insann bilme aktivitesini de hkimiyeti altna almakta ve

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

63

mutabakat kategorisiyle insan bilgisini aslnda beeri olmaktan karmaktadr. Byle bir evrende yaplacak felsefenin dolaysyla ortaya konacak ontoloji, epistemoloji ve deerler sisteminin hibir ekilde slami veya baka bir sfat alamayaca ok aktr. Burada ancak bu sistemlerin doruluundan veya yanllndan bahsedilebilir, ama hibir ekilde slamiliinden bahsedilemez. kinci tasavvura gre ise evren, zerine farkl resimler izilebilecek bo bir kt veya kara tahta gibidir. Bo bir tuvale benzeyen bu evren zerine birbirinden farkl tasarmlar yani ontolojik, epistemolojik ve deersel sistemler izebilmek mmkndr. Burada bilgi d lemde bulunan sabit mahiyetlerin insan zihnindeki yansmas deil, evrenle insan arasndaki ibirliinden oluan bir aklama ve tasarmdr. D lem sabit mahiyetler yerine kavranmay ve adlandrlmay bekleyen etkinlikler toplamndan olumakta ve bunlar da bir zne olarak bizden ne olup bittiine dair felsefi ve bilimsel teoriler retilmesini talep etmektedir. Baka bir ifadeyle d lemde tarafmzdan kavranmay bekleyen bir etkinlik ve faaliyet bulunmaktadr. Burada kavranmak adlandrlmakla yani var olunmakla veya varla kmakla ayn anlama gelmektedir. Byle bir evren tasavvurunda asl olan zorunluluk deil sreklilik kategorisidir. Bunun sonucu olarak epistemolojiye egemen olan temel kategori de mutabakat deil tutarllktr. Yani etkinlikler btn olarak evren, bizden tutarl olacak aklamalar yapmamz istemektedir. Byle bir evrende felsefe yapan insan hem bilginin hem de deerlerin olumasna aktif olarak katlmaktadr. Burada evrenle insan arasnda adeta bir ibirlii bulunmaktadr. Ne evren tarafndan insana ne de insan tarafndan evrene tek tarafl herhangi bir dayatma yaplmamaktadr. Bunun yerine ikisi arasnda gerekleen ibirlii sonucu ortaya ontoloji, epistemoloji ve deerler sistemi veya sistemleri kmaktadr. te slam felsefesi ancak bu ikinci evren tasavvurunda mmkn olabilir. Ontolojik ve epistemolojik olarak zorunluluk ve mutabakat kategorilerinin egemen olduu birinci tasavvurda gerek anlamyla slam felsefesinden bahsedebilmek mmkn deildir. nk byle bir evren tasavvurunda felsefi zne olarak insann herhangi bir etkinlii sz konusu deildir. Ancak imkn, sreklilik ve tutarllk kategorilerinin egemen olduu bir

evren tasavvurunda, insann bir etken ve belirleyici olarak bilgi ve deer retme srecine katlmas mmkn hale gelmektedir. te tam bu noktada felsefe yapann kim olduu, nasl bir inanca sahip olduu ve ne gibi aksiyomatik dorulardan hareketle felsefe yapt sorusu btn hayatiyetiyle ortaya kmaktadr. Ksaca zorunluluk kategorisinden sreklilik kategorisine, mutabakattan tutarlla ve vacip kavramndan mmkn ve imkn kavramlarna geilmedike gerek anlamyla bir slam felsefesinden bahsedebilmek mmkn deildir. te kanaatimizce bunlar bir slam felsefesini mmkn klacak felsefi zemini oluturacak temel unsurlardr. Ve byle bir dnm gereklemedike slam felsefesinden bahsedebilmek de hibir ekilde mmkn olmayacaktr. Bu da klasik olandan farkl olan bir ontoloji, epistemoloji ve deerler anlayna geilmesi gerektii anlamna gelmektedir. te bu noktaya ulanca, karmza kan bir dier temel soru da udur; acaba Mslmanlar tarafndan bugne kadar byle bir ey yapld m, yoksa yaplmad m? te cevab verilmesi gereken nc nemli soru budur. Bu da inallah baka bir yaznn konusunu oluturacaktr.

64

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

www.islamiyorum.com

Aratrma - nceleme

Geleneksel slamdan Kendi iinde Bir Amac Olan slama


Muhsin KEDVER
slami Yorum in eviren:

Fatih Peyma

Bu makale 2011 ylnda Die Welt des Islams (Say 51) isimli slami bir akademik dergide yaynlanmtr.

randa dini dncenin geliimi zellikle son yzylda byk bir art gstermitir. Bu, slamn geleneksel grnden kendi iinde bir ama olan bir slami gre gei olarak da yorumlanabilir. Geleneksel slam derken, slam dncesi iin sabit, kutsal ve idealletirmi bir ereve olarak vahyin indii dnemin zamann, yerini ve kendine has zel artlarn ihtiyalarn ve o kltrnn egemenliini kastediyorum. slamn gerek ekli ve grnts, vahyin indii dnemdeki grnts ve ekliymi gibi dnlyor ve ne kadar, o kutsal gemiten ve o tarihsel artlardan uzaksak o kadar gerek slamdan

uzakmz gibi alglanyor. En iyi artlar Peygamberin dnemine ait olanlardr ve imann diriliinin o ilk bataki artlarn, ihtiyalarn ve erevenin yeniden yaplandrlmasndan baka bir anlam yokturdeniliyor. Dier yandan, kendi iinde bir ama olan slam, iinde dinin ortaya kt an geici ve evresel artlar grmezden gelerek, dindarl, vahyin hedeflerinin ve din ruhunun bilinmesi ve gereklemesi yoluyla ele alnmas gerektiini savunur. Bu gre bal olarak, slamn ruhu ve vahyin amac ve hedefi ile teorik ve pratik olarak uyuma, dindar olmann kstasdr. Ve bu, vahyin indii dnemin zel geici ve evresel ekillerine ve yzeyselliklerine tam bir riayetle gerekleecek bir ey deildir. slam yamur kadar durudur, tarih yatanda ve eitli topraklarda akp gittike elbette ald

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

65

bu unsurlarn ou, vahyin indii dnemi ve zamana ait unsurlar olsa da eitli geleneklerin kokusunu, tadn, rengini almtr. mann asl idrakine ulamak ve onun emirlerini farkl zamanlarn ve evrelerin eitli etkileimlerinden arndrmak iin, din limleri ve slam bilimiyle uraanlar tarafndan mterek abalar olmutur. Baka bir deyile bu kiiler, imann ebedi kstaslarn ve byk hedeflerini gerekletirmek iin geici meseleleri terk ederek ve meselenin znn kaybolduu, sadece ekillerin ve grnlerin kald emirler snfndan ve imann yce hedeflerine artk hizmet etmeyen anlamsz ekillerden slam arndrarak dinin zne, ieriine ve hedefi zerine vurgu yapmlardr. Toplumumuzda, slam bilimiyle uraanlarn ve dini almalarn artmas bununla uyum iindedir, bu gelime ve tamamlama sreci dindarln lehinedir. Bu, dinin faaliyet alann/ kapsamn azaltyor gibi grnse de o aslnda byk oranda dinin gerek alanna yaklatka onu derinletirmektedir ve gnmzn akn insanolu, bu dindar dncelerin derinliinde onun kaybettii eyi aramaktadr. Din, muhtelif ve entelektel meselelere ne kadar dalarsa onun gereklii, etkinlii, alan ve ondan beklenen ey, o kadar daha iyi ve o kadar kesin bir ekilde ayrt edilmi olur. Bu arada modernite bir dnm noktasndadr. Mslmanlarn modernite ile karlamalarndan nce (ki toplumumuzda ilk kez anayasal hareketle beraber ortaya kmtr) dindar insanlar dindarlklaryla alakal baz zorluklar yaamlardr. Baka bir deyile onlar inanlarn, ahlak kurallarn, dini kanunlarn ve eriat sorunsuz olarak grmler ve muhtelif sorunlarla karlarken herhangi bir zorluk yaamamlardr. Modernitenin ortaya kp dnyann modernlemesi nedeniyle ve yeni an sylem ve kstaslar ile Mslmanlarn tedrici tanklyla beraber, modernite ve dindarlk arasndaki iliki gnmz Mslmanlarn en nemli sorunlarndan biri olmutur. Problem yeni medeniyetin meydana getirdikleriyle, kesin dini ifadelerin uyumamas

ile balad. Bu uyumamann alan yava yava geniledi. slamn, etki-kontrol alanlar arasnda, bu uyumazlklar etik, fazilet, iman, slam inancnda olduundan daha ok eriatta, fkhta ve slamn pratik emirleri iinde art gsterdi. Modernitenin meyveleri ve yeni medeniyetin ortaya koyduu eyler yava yava an ortak kullanmna dntnde ya da daha teknik tabirle bu an Akil nsanlarn Uygulamalarna (sratul-ukala) dntnde ve baz dini ifadeler bu metotla ve baz dini ifadelerle elimeye baladnda, bu sorun daha da ciddi boyutlara ulat. Dindarlarn ilk reaksiyonu yeni sorunlara ve kstaslara saldrmak oldu. Modernite, dinin temelini yok etmek iin yaplandrlm organize bir aba ve eytani bir komplo olarak algland ve moderniteye kar lkenin kaplarn kapamak dini bir grev olarak grld. Fakat bu cephe alma olay arttka, bu selin bir ta parasyla engellenemeyecei aklk kazand ve artk baka bir zm yolu bulmak gerekli hale gelmiti. Baka bir grup, bambaka bir tefrite yneldi ve tamamen teslim bayra ekip moderniteye kaytsz artsz teslim olmadaki refah fark etti ve bunun akabinde dini, insan hayatnn en gizli kelerine, kapal kaplar ardna hapsetti. Bunlar, ar derecede stat ve imaj deitirmeye dalp hibir zaman ilerlemenin-geliimin zne ulaamadlar. Bu iki ar eilimden uzak durarak, bir insann ne moderniteden kaabileceine ne de dinden ve gelenekten vazgeilebileceine inanan gerek dindarlarda vard kukusuz. Burada u soruya cevap bulmak gerekmektedir. Bir insan nasl hem slami gelenei muhafaza edip hem de modernite anda yaamn idame ettirebilir? Bu trden sorulara nemli cevaplar verilmitir. Bu cevaplar modern an ihtiyalarna slamn nasl cevap vermesi gerektii ile ilgili sorunun zmnde dindar limler tarafndan yaplan byk abalarn en nemli gstergeleri olmutur. Bu cevaplar gl ve ikna edici deildir, yine de bunlar bu mesele ile ilikin olarak dini limlerin konuyla ne kadar alakal olduklarn gstermesi bakmndan nemlidir. Biz burada tartmamz ranl Mslmanlar tarafndan verilmi cevaplarla snrl tutacaz.

66

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

Bu dnrler ounlukla eriatn kapsam ierisinde din ve modernite arasnda bulunan uyumazlklar; az da olsa iman ve inan, fazilet ve etik alanndaki uyumazlklar saptamlardr. Ortaya koyduklar zmler, bir yandan eriatn ya da fkhn ya da slamn uygulamal emirlerini ve dier bir yandan da modern dnyann alan arasnda elikileri zme ynnde olmutur. Gnmz rannda, Mslman limlerin saptadklar en nemli zmler bak as altnda snflandrlabilir. Bu, bak as unlardr: Sabit ve deikenbak as, maslahatfkh bak as ve kendi iinde bir ama olarak slamn bak asdr.

Birinci kategori, her zaman ve her yerde insan hayatnn menfaatlerini-ihtiyalarn koruyan kanunlar. nsann Allaha kar ibadetini kuatan trden kanunlar. Baz inanlar ya da insanlarn daima uygulama ihtiyac duyduklar sosyal yaam ve hayatn ihtiyalarn koruma, evlilik, barnma, yiyecek gibi insan hayatnn prensipleriyle alakal olan kanunlar.

kinci kategori, geici ya da yerel ya da zel karaktere sahip olan emirler ve kurallar. Yaam tarzndaki farkllklarla alakal olan emirler ve kurallar. Elbette, bu emirler deikendir ve toplumun zelliklerinin deiimi, ehirleme, sosyal deiimin ve uygarlamann tedrici geliimiyle ya da yeni yeni yaam ekillerinin ortaya kp eskisinin terk edildii durumlarla beraber deiebilir. Bylece slam kurallar sabit ve deiken olarak iki blme ayrlabilir; birincisi (ki salam bir ekilde insanln hilkati ve bu hilkatin belli bal zelliklerine dayanmaktadr) slam inanc ya da eriattr ve insan refahna yol gsteren bir ktr.Sen yzn hanif olarak dine evir. Allahn insanlar yaratm olduu ftrata ki onda bir deiiklik bulamazsn. (Rum, 30/30)
Bu arada, deiebilir kurallardan oluan ve muhtelif geici ve evresel ihtiyalarla uygunluk iinde deiiklik gsterebilen ikinci ksm, siyasal iktidarn ya da dier bir ifadeyle devlet bakanlnn (velayet-i amme) bir belirtisi olarak, Peygamberin, onun haleflerinin ve onun atadklarnn grne baldr ve zamann ve evrenin ihtiyalar gz nnde alnarak sabit dini kurallar nda belirlenecei ve uygulanaca dikkatlerden kamamaldr. Aktr ki bu kurallar ilahi emirler ve eriat olarak bilinmezler ve dini stlahta din olarak adlandrlmazlar.

Birinci Bak As: Sabit ve Deiken


Sabit ve deiken gemi yzyln en popler bak asdr. Bu bak asna gre, slami emir olarak bilinen emirler iki eide sahiptir: Sabit ve deiken. Sabit emirler deimez ve sonsuzdur ve eriat metinlerini ekillendirir. Deiken emirler snrldr, zuhur ettikleri zamann ihtiyalar tarafndan ynetilirler ve geicidirler. Sabit emirler vahiy olarak Allah tarafndan bize gelen emirlerdir, fakat deiken emirler yani sabit emirlerin etkisi altndaki insanlar tarafndan ortaya atlm olan emirler, dini toplum ierisinde mecburi olmasna ramen dini metinlerin paras olarak dnlmezler. limler deiken emirleri ortaya koyanlar ve yasallatranlar hakknda iki gre sahiptirler.

Gr 1: Dini Liderler, Deiken Emirlerin Kanun Koyuculardr lk gre gre, merhum Allame Muhammet Hseyin Tabatabai (1892-1981) ve onun takipileri deiken emirleri belirleme grevinin bir slam toplumundaki dini liderin sorumluluunda olduunu savunmulardr. Velayet-i Fakih teorisine gre, slama ait deiken emirler kesinlikle Mslmanlarn ihtiyalarna ve menfaatlerine hizmet etmek iin belirlenmi resmi ve yasalara dayal emirlerdir. El-Mizann yazar Tabatabaiye gre slami kanunlar ve emirler iki belirgin kategoriye ayrlrlar:

Ey nananlar! Allaha itaat edin, Peygambere ve sizden buyruk sahibi emirler ve kurallar durumunda, bizler burada idarecinin ncelikleri adyla anacamz bir ilkeye sahibiz.
Bu, toplumun ihtiyalarn giderirken slamn sabit kurallarn terk etmeden ve inemeden, her zaman ve her yerde insanlarn deien ihtiyalarna cevap veren bir ilkedir. slami bak asna gre grev verilmi bir dini lider (Ayetullah) kendi hareket alan iinde kurallar koyabilir, genel velayeti ve slam

olanlara itaat edin.(4-59) slamda bu trden

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

67

toplumunun dnce yapsn ynetebilir ve her bireyin duygularna ve iradesine odaklanan siyasal iktidar (vilayet-i amme) gz nnde tutarak kamu hayatn ilgilendiren alanlarda deiiklikler yapabilir. Ksaca, toplumun sosyal yaamnda ilerleme iin faydal olacak ve Mslmanlarn ve slamn menfaatine sonulanacak her yeni kural dini liderin otoritesi dhilindedir ve bu trden kurallar belirlemede ve onlar uygulamada hi bir yasak yoktur. Elbette, bu trden kurallarn uygulanmas mecburidir ve ayn zamanda grevi onlar belirlemek ve uygulamak olan dini lidere uyulmas da zorunludur, ama buna ramen Onlar slamn ve ilahi emrin bir paras olarak dnlmezler. Bu trden kurallarn meruluu doal olarak onlar gerekli yapan ve onlar meydana getiren ihtiyatan dolaydr. Bu menfaat ortadan kaybolur kaybolmaz bu kurallarda ortadan kaybolur.

a. nsanln deiken ve evresel menfaatlerini korumalar. b. Deiken, geici ve iptal edilebilir olmalar. c. Sabit dini kurallar nda ve geici menfaatleri/ihtiyalar gz nne alarak dini lider tarafndan iptal edilmi, belirlenmi ve aklanmtr. d. slamda mecburi olmalarna ramen, eriat ya da ilahi emirler olarak grlmezler. Sabit ve deiken bak asnn yorumu aadaki sorularla kar karyadr: 1- Kurandaki ve snnetteki btn eriat emirleri sabit emirler olarak m grlmelidir? 2- Eer Peygamber ve on iki imam tarafndan belirlenmi emirler arasnda ayn zamanda deiken emirler varsa, bir insan hangi kstasa gre deiken emirden sabit emri ayrt edecektir? 3- Eer slam inanc sabit emirlerle snrlysa ve deiken emirler, mecburi olmalarna ramen, eriatn ve ilahi emirlerin bir paras olarak grlmyorsa, nasl ikinci snfa ait deiken emirler slami kurallar olarak grlebilir? 4- Deiken emirlerin siyaseti, kstaslar ve snrlandrmalar nelerdir ve dini lider nasl bir kstasa gre onlar belirleyecektir?

Dini lider, halka eski emrin ortadan kaybolduunu ve o emrin halefinin ortaya ktn ve eski emri sildiini bildirir. Fakat eriat metnini ekillendiren ilahi emirler sabittir ve sonsuza kadar sabit kalacaktr ve Ayetullahdhil hi kimsenin geici ihtiyalar yznden onlar deitirmeye ya da iptal etmeye hakk yoktur. Sabit ve deiken hakknda Tabatainin yorumunun bak as aadaki gibi aklanabilir: 1- slami emirler, kanunlar ve kurallar iki belirgin snfa ayrlabilir. 2- Birinci snfn zellikleri unlardan oluur: a. nsan trnn yaam menfaatlerini/ ihtiyalarn korumak. b. Sabit ve deimez olmak ve ortadan kaldrlmas imknsz olmak. c. Kanun koyucu (ari) tarafndan konulur. Yani ya Allah tarafndan Peygambere vahyedilmi olmaldr yaPeygamber tarafndan ya da Peygamber tarafndan konulduunu bildiren 12 imam tarafndan konulmu olmaldr. d. slam inancnn ve eriatn hedefi zellikle bu snftaki emirlerdir. 3- kinci snf kurallarn zellikleri unlardr:

kinci Gr: Deiken Emirleri Milletvekilleri Belirler


Birinci bak as hakkndaki ikinci gre gre, belli bal artlara bal olarak emirler ortaya koymak, milletvekillerinin sorumluluudur. Burada bu bak asnn iki yorumu vardr.

Birinci Yorum: Ayetlerle Sabit Olmayan (Gayr el-Mansus) Emirler


Birinci yorumda, Mirza Muhammed Hseyin Nainiye(1861-1936) gre deiken emirler kesinlikle ayetlerle sabit olmayan emirlerdir, zamann ve menfaatlerin ihtiyacna ve istiare ilkesine gre bal olan bu emirleri belirleme grevi mecliste milletvekillerine emanet

68

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

edilebilir. Onun dncesine gre, eriata uymak, sabit ve mansus emirlerle snrldr. NainiTenbihel-mmetveTenzihel-Millet adl kitabnda yle demektedir: lkeyi, sistemi ve mmeti ilgilendiren konular korumaya dair grevler, ister insani grevlere dair temel emirler iinde yer alan asl/birincil grevler olsun ister sabit emirleri ihlal edenlerin cezalandrlmasn kapsayan ikinci derecedeki grevler olsun iki eitten daha fazla konuyla alakal deildir. Onlar ya mansusdur (ki uygulamaya dayal ykmllk kesin olarak belirlenmitir ve emrin eriattaki yeri sabittir) ya da mansus deillerdir (ki uygulamaya dayal ykmllk belirli deildir ve kesin bir kstas altnda bulunmadndan velayetinin tercihine ve takdirine braklmtr. u aktr ki birinci snf, eitli zamanlarda ve meknlarda deitirilemediinden ve kyamet gnne kadar zorunlu olarak tasavvur edildiinden ibadet olarak takip etmekten baka bir seenek yoktur. kinci snf ise zamann ve evrenin ihtiyalaryla alakaldr ve her ada deiiklik gsterebilir.
Sonu olarak bu ilkeye dayanan siyasi kkenlerin aadaki gibi olaca gayet aktr:

tarafndan gelen uygulamalar da bu ikinci snf gerekli hale getirmitir. Drdnc: Genel siyasetin byk bir ksm ikinci snfa aittir ve 12. imamn ve onun gaybubet-i Sugra ya da gaybubet -i Kbra vekillerinin ve onlarn idarelerinin velayeti ve onlarn uygulamalar konu balna dhildir. Ve ia istiare ilkesi bu nedenle eriat kapsamnda bulunmaktadr ve mevcut artlar altnda iyilii emredip ktlkten sakndrma ilkesi sorumluuyla hareket etme grevi ve onun kabulnn askya alnmas ve yrrle konulmas ran Meclisine aittir. Daha nceden de akladmz gibi bu, milletvekillerinin tam bir yetkisiyle, imza ve yetki tayan herkesin izniyle olur ki onlar bu sayede pheleri ve eksiklikleri giderebilsinler, en uygun ve meru olan eye ulaabilsinler. Beinci: Genel siyasetle alakal olarak ikinci snfn anlay eitli ihtiyalar kabul ettiinden eriatta mansus olarak yer almam fakat fikirleri otoriter olanlarn (yani dini liderlerin) tercihine ve dncesine emanet edilmitir. Muhakkak ki bu snftan bahseden kanunlar alar boyunca halkn ihtiyalarn ve menfaatlerinin farkl bak alarn temsil edecektir. Sreklilik ve kesinlik kuralna dayanan, birinci snf gibi olmayacak, iptal ve deiiklikten kurtulamayacak ve muhtemelen deiecektir. imdiye kadar yle grnyor ki bu trden kanunlar ister istemez bu snf kanunlarnn zellii olduu iin ya iptal edilecek ya da deiecektir. Naininin sabit ve deiken hakkndaki fikirlerini yle zetleyebiliriz: 1-Siyasi emirler ve daha dorusu btn sosyal emirler iki trdendir: a. Mansus emirler b. Mansus olmayan emirler 2- Mansus emirler: a. Sabittir ve deimezler. b. ptal edilemezler. c. Fakihler tarafndan aklanabilirler. d. Pek ok siyasi emirler bu snfta
mme (Genel Naipler) denmektedir.

Birinci: Korunma ve dikkatle, eriatla uyumlu hale getirilecek olan emirler ve kurallar mansus emirlerle snrl olacaklardr. Bu konunun ikinci snfla ilikisi yoktur. kinci: Kurana, snnete dayanan istiare ilkesi ikinci snfa aittir ve daha nceden de ifade edildii gibi birinci snf bu konunun dndadr ve istiarenin kesinlikle bununla hi bir ilikisi yoktur. nc: Nasl Peygamberin ve imamlarn yaadklar an ve hatta Peygamber (veliyikll)tarafndan tayin edilmi idarecilerin ve yetkililerin uygulamalar ikinci snf gerekli hale getirmise, benzer ekilde de gaybubet dneminde genel naiplerin(nvvab- amme)1idareleri ya da yetki verilmiler
1

Nvvab- Amme:Byk Gaybetin balamasndan bu yana Masum mamlar tarafndan belirlenen genel kaideye gre hareket ederek naip olanlara da Nuvvab-

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

69

deildirler. 3- kinci snfaaitemirler: a. Mansus deildir. Yani onlarn zel bir kstas yoktur ve eriat metinlerinde belli bir standard yoktur. b. Geici ve evresel menfaatleri ve ihtiyalar takip ederler. c. Deikendirler, sonludurlar ve iptal edilebilirler. d. Bu emirlerin stats slami idarecinin sorumluluudur. e. Bu emirler ehil uzmanlarla istiareden sonra belirlenebilir. f. Dini lider, mecliste bu emirleri belirleme grevini milletvekillerine devredebilir. g. eriat bu snftan emirlerle uyumlu hale getirmek konu ddr ve yeri yoktur. h. Pek ok siyasi emirler bu snfa aittir. i. Bu emirler dini olarak mecburidir. Naininin yorumunu bir nceki yorumdan ayran eyler unlardr: 1- Sabit ve deiken arasndaki iliki mansus olana ve olmayana baldr. 2-Mansus olmayan emirleri belirlemede istiarenin gereklilii. 3- eriatla mansus emirleri uyumlu hale getirme ihtiyacnn gereksizlii. 4- Mecliste vekillere mansus olmayan emirleri belirleme grevini teslim etmek. 5- Siyasi daha dorusu sosyal olan pek ok emir mansus olmayan emirler snfndadr.

eer bu emirleri belirlemede istiareye ihtiya varsa ve eer bir insan onlar fakih olmayan vekillere emanet edecekse o zaman dini liderin bir fakih olmasna ne lzum vardr? 3-Bu emirleri dini lider yerine belirlemek ya da bu emirlerin sosyal dzen ile uyumlu olmasnn rasyonel gerekliliinden ayr bir ey olarak eriata gre uygulanmas bir gereklilik midir? 4- Eer pek ok sosyal emir, mansus olmayan emirler arasndaysa,bir insan nasl ve ne anlama dayanarak dini siyaset, dini hkmet vs. gibi eylerden bahsedebilir?

kinci Yorum: htiyari Alann Emirleri


Seyyid Muhammed Bakr Sadr (1935-1980, Irakl ama ran ulemas zerinde byk bir etkisi olmutur) ilk defa kendisinin ortaya koyduu ihtiyari alan tabiriyle, deiken emirlerin eriatta izin verilebilir konular alanyla snrl olduu grndedir. En son ortaya att grlerden birine gre , kamu menfaatini takip etmeye dayanan ihtiyari alanda emirler belirlemek yasama meclisindeki milletvekillerin sorumluluu olmal demitir. Bunun yan sra Sadr milletvekilleri dine ilikin tartmal konularda kanunlar yaparken, fakihlerden oluacak olan bir heyette sistemin refahna en ok uygun den gr (vekillerin grleri arasndan) semelidir demitir. Sadra gre: slam eriat, Anayasann ve ortak kurallarn kaynadr. nk konulmu btn kanunlar, aadaki belirtilen balklara dayanmaktadr. Bunlar; 1-eriatn sabit emirleri ki bu emirler zerinde fakihler arasnda hi bir ihtilaf yoktur. Onlar kanun metninde yazsa da yazmasa da Anayasann srekli parasdr. Bu gruptaki emirler, sosyal hayattaki ilikilerine bal olarak kanun metnini kapsasalar da kapsamasalar da anayasann srekli paras iinde yer alr. 2-Mtehitler arasnda srekli ihtilafa ak olan, bu yzden eriat ats altnda onlar hakknda tek bir ortak gr olmayan ve bu nedenle dnmlerin makul olduu srekli emirler. Yasama kurulu, halkn ihtiyalarn gz nnde

Sabit ve deiken bak asnn Naini asndan yorumu ile alakal olarak aadaki sorular gndeme gelmektedir: 1- Bir insan btn mansus emirleri sabit ve silinmez olarak dnebilir mi? Peygamber ve imamlar tarafndan konulmu deiken bir emrin mansus emirler arasnda bulunmas mmkn deil midir? 2- kinci snf emirler eriat balamnda zel bir kstasa sahip deilse, eer onlar eriat ile uyumlu hale getirmek gereksiz ve konu d ise,

70

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

tutarak, bu saysz gr arasndan en uygun alternatifi semekle mkelleftir. 3-inde hibir yasak ve zorunluluk emrinin Allah tarafndan ortaya konulmad alan ve iinde gr seeneinin kanun koyucular tarafndan yasal temsilcilere verildii alan. Bu alann ad ihtiyari alandr. Kanun koyucular, kamu yararn gzeterek ve anayasaya tezat dmeden, bu alanda zorunlu olan emirleri belirlemekle mkelleftir. Seyyid Muhammed Bakr Sadrnsabit ve deiken perspektif hakkndaki yorumunu yle zetleyebiliriz: 1-slami kanunlar snfa ayrlr: a. Hibir tartmaya maruz kalmayacak emirler. b. Fakihler arasnda tartmaya ak emirler. c. htiyari alana ait emirler, eriat altnda yasaklamann ya da ykmlln hi bir emrin olmad alan. 2-Fakihler arasnda tartmaya maruz kalmayan dini emirler srekli olarak grlecek ve gerekli fkhi zaruret alannda baki kabul edilecektir. 3-Tartmal dini emirlerde, emirler arasnda kamu menfaatine en uygun olann semek milletvekilin sorumluluudur. Bu alanda, zel bir fakihin fetvasnn (hatta o kii en byk mtehit ya da dini lider olsun) uygulanmas kanun iin gerekli deildir. Bu emirler, ayn zamanda srekli kabul edilirler. 4-Bu ihtiyarialanda karar vermek kanun koyucu (ari) tarafndan yasal temsilcilere devredilecektir. Milletvekilleri bu alanda mecburi emirleri saptamakla sorumludur ve milletvekillerinin sorumluluu anaysa erevesinde ve kamu menfaatine uyumlu hareket etmesi gerekmektedir. u aktr ki bu alann emirleri deiken olarak kabul edilecektir. Aadaki noktalar Sadrn grlerini Nainiden ayran hususlardr: 1- Srekli mansus emirleri tartlan ve tartlmayan diye ikiye ayrmak.

2-Tartlan srekli mansus emirler arasndan kamu menfaatine uygun olan emrin milletvekilleri tarafndan belirlenmesini kabul etmek. 3-htiyari alandaki deiken emirlerin belirlenmesini milletvekillerine devretmek. 4-Vekillerkanunkoyarkeneriat ihlal etme ihtimallerine karn bir grup fakihin onlar denetlemesi. Sadrnsabit ve deiken bak as yorumu hakknda u yorumlar gndeme gelmektedir: a. Bir insan hem tartlan hem de tartlmayan btn mansus emirleri eriat ats altnda sabit ve deimez olarak grebilir mi? Bu ayn mansus emirlerden bazlarnn Peygamber ve imamlar tarafndan bildirilmi deiken emirler arasnda olmas mmkn deil midir? b. Eer ihtiyari alanda, eriat ats altnda yasaklama ve zorunluluk emri yoksa, bir fakihin milletvekillerinin kararlar zerinde gzetimi ne anlama gelebilir? Naini ile ayn fikirde olan bir insan, milletvekilleri kararlarn eriatla uygunluunun yersiz ve sama olduunu savunamaz m? c. htiyari alanda ve tartmal mansusemirler iinde kamu menfaatinin ne olduunu belirlemenin eriat ve dine gre bir kstas olabilir mi?

Sabit ve Deiken Bak Asnn Kritii


Her eye ramen, bir insan sabit ve deiken bak asnn bu yorumunda enine boyuna ele alndndan phe edemez. Yine de, bu modele dair bu yorumun her birinde baz sorunlar bulunmaktadr: 1-Birinci yorumdadeiken emirlerin neolduunubelirlemedehibir kstas sunulmuyor. Ayn zamanda dier yorumda da btn mansus emirlerin neden sabit olduu belirtilmemi. Peygamberler ve imamlar tarafndan bildirilmi geici ve deiken emirlere ne oldu? 2-Dini emirlerin modernite ile uyumazlnn zorluu mansus ve sabitemirler alanndadr. Bu sorun bu bak asnda zlmemi

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

71

kalmaktadr. 3-Eer din ve eriat sabit ve mansus emirlerle snrlysa, o zaman deiken emirler ya da ihtiyari alanda olan emirler, dini olarak dnlemez ya da eriata bal deildir. Bu, hibir dini kstas kamu menfaatini ayrt etmek iin sunulmadndan byledir. 4-Mansus olmayan emirler ve ya da deikenler iin zel bir kstas olmadn, eriatla uygun hale getirmenin gereksiz ve yersiz olduunu ve bu trden emirleri belirlemede istiarenin gerekli olduu gz nne alndnda; a. Ayetullaha ya da slami bir otoriteye bu kurallar belirleme grevini vermenin bir anlam yoktur. b. eriat ihlal ederler diye fakihlere onlar zerinde gzetim yetkisi vermenin herhangi bir mant yoktur.2 Bu zorluklar sabit ve deiken bak asn etkisizliine ve farkl bir bak as belirlemenin gerekliliine yol amtr.

hareket etmenin toplumu sadece kmaz sokaa sokaca ve medeniyetin kne sevk edecei grn savundu. O, bu yzden, zamann ve meknn karar verici pozisyonun deiken dini emirlerinin kkeniyle snrl olmadn fark ederek, itihatta zamann ve evrenin ok ciddi bir rol olduunu fark etti. Ve nceki modelde sabit olarak dnlen emirlerde bir tr dzeltmeyle yeni bir model gelitirdi. Bu aklama da, zamann ve meknn ihtiyalarn incelemek, eriatn ya da daha dorusu dinin, modernite ile uyumuyla sonuland. Ya da en azndan pek ok elikileri bu sayede azald. Bu konuda Humeyniye gre dini emirler kendi ierinde bir ama deildir. Kendi iinde bir ama olan ey slami devlet tarafndan adaletin yaylmasdr. Bir amaca vasta olan ey hedefi gerekletirmek iin deitirilebilir. Eer hkmete ait otorite kutsal ikinci emirlerin erevesi iindeyse, slam Peygamberine emanet edilmi olan ilahi hkmet ve mutlak velayet anlamsz ve bo bir fikir olurdu. Allahn elisinin mutlak velayetinin bir dal olan bir hkmet, slamn en temel emirlerinden biridir ve btn ikinci emirlerden hatta ncelik bakmndan namazdan,orutan ve hacdan bile nce gelir. Dini lider bir soka bloke eden bir evi ya da camiyi (yani Mescid-i Drar) ykabilir ve bunun karlnda o evin sahibine para verebilir. Dini lider uygun grrse camileri kapatabilir ve onun zarar onu yok etmeden giderilmeyecek gibiyse o zararl camiyi ykabilir. Hkmet, slamn ya da lkenin menfaatleri karnda olduu takdirde insanlarla yapt dini akitleri tek tarafl ispat edebilir. Bu byle olduu srece ayn hususta slamn menfaatine kar dindar olsun ya da olmasn herhangi bir eyi engelleyebilir. Hkmet slam lkesinin menfaatlerine kar olduu takdirde ok nemli bir ibadet olan hacc geici olarak askya alabilir.
Ekin paylam sistemi olan mukatay, komanditer ortaklk ve benzeri konularn bu otorite tarafndan iptal edilebilir iddiasna gelirsek, ben aka bu iptalin doru olduunu dnyorum. Bu hkmetin yetkisi dhilindedir. Zaman ve mekn, itihatta iki karar verici

kinci Bak As: Maslahat Fkh


kinci bak as, maslahat fkh bak as Ayetullah Humeyninin getirdii bir yeniliktir. Bu bak as toplumun idaresi ile dinin uygulamal karlamasnn sonucudur ya da daha dorusu, modern ada sosyal ve dini zorluklar arasndaki karlamann sonucudur. Humeyni, birinci bak asnn eksikliklerini belirleyerek, tedricen bu bak asna ulamtr. Balangta O da, birinci bak asn destekleyen fakihler gibi, deiken emirlere ve yneticilerin glerini ve idari emirleri ele ald ve bu alan derinletirerek ve genileterekihtiya unsurlarilkesine ulat. Bunun yannda, hkim fkhn zamanmzn zorluklarn zemediini ve onlarla uyum iinde
2

Naini, eriattaki mansus olmayan emirler iinde milletvekillerinin kanun tasarlarnn denetlemek iin bir mcteditler topluluunun olmasn gerekli grmemitir. in aslna baklacak olursa, Naini milletvekilleri arasnda dini otoriterlerin birincil izninin ve baz fakihlerin bulunmasnn yeterli olacan dnmtr ve hatta bunun bile zorunluluk olmadn sylemitir. (Tenbih el-mmet ve tanzih el-millet, sayfa 79)

72

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

faktrdrler. Gemite bir hkme sahip olabilen bir sorun farkl bir zamann ve farkl bir siyasi ve sosyal durumun balamnda tamamen farkl bir hkm gerektirebilir. Konu ayn kalmasna ramen, sosyal, politik ve ekonomik alandaki bulgular ve derin ve kesin bilgi ayn eski konuyu yeni bir hkm gerektiren yeni bir eye evirebilir. Mtehit kendi zamannn meselelerinin gerekli bilgilerine sahip olmaldr. Gnmz dnyasnn alkantl meselelerini zerken itihatta ve bizim karar mekanizmamzda yer alan zamann ve meknn rol ilkesini kullanmalyz. Hkmetin irke, inanszla ve i ve d sorunlara gs germede benimsedii uygulamal siyaset ylesine kusurludur ki, medreselerde rencilerin teorik tartmalar, sorunlar zemeyecei gibi bizi de anayasann ak bir ihlaliyle sonulanacak bir kmaza srkleyecektir. Sizlerin gelenekler ve emirlerle ilgili alglarnz yanl buluyorum. Snneti ve rivayetleri algladnz ekle gre hareket edecek olsak modern medeniyet tamamen ortadan kaybolmal ve insanlar ebediyen llerde ve maaralarda yaamaldrlar.

slamn en temel ve btn ikinci dereceden emirlerinden ve hatta namaz, oru ve hacdan bile daha nceliklidir. 5-Fkhn zerinde velayet, halkn ihtiyalarn gvence altna almada ve adaleti yaymada fakihe geni kapsaml otorite verir. Dini lider, zamana ve evreye hitap etme zelliini kaybetmi eriat hkmlerinin ya da sistemin menfaatlerini gvence altna almayan eriat hkmlerinin hepsini iptal edebilir ve geici ya da evresel ihtiyalar ya da sistemin menfaatleri salamak iin gerekli emirler koyabilir. 6-Dini emirler bir amaca hizmet vastas olduu iin dorudur ve kendi iinde bir ama deildir, nihai hakikat adaleti yaymak iin slami bir hkmet kurmaktr.

Maslahat Fkhi Bak Asn Deerlendirmek


Sabit ve deiken bak asyla alakal olarak bu bak asnn gl noktalar aadaki noktalarda anlalabilir: 1-Moderniteyle dini emirlerin uyumama problemi birinci bak asnda zmsz kalm olmasna ramen, bu bak asnda btn emirlere uygulanm olan zaman ve meknn ihtiyalar ve fkh konusunda dini liderin mutlak otoritesi dncesi tarafndan zlmtr. 2- Gerek u ki bir fakih, slami sistemin ve halkn ihtiyalarnn savunucusu sfatyla uygun grd her hangi bir emri kanun olarak belirleyerek ve bu trden ihtiyalarla uyumadn dnd her hangi bir emri iptal ederek, eriat gncellemek adna bu modele zel imtiyaz verir. Buna ramen, bu bak as glklerle ve belirsizliklerle kar karyadr: 1-Bu bak asnda, zamann ve meknn ihtiyalarn belirlenmesinde, neyin kstas olduu dile getirilmemi. En nihayetinde, geici ve evresel artlarn ihtiyalarn belirlemede dini liderin sorumlu olduunu ve btn dini emirlerin varln srdrmesinin Onun anlayna bal

Gerek bir mtehide gre, hkmet insan hayatnn her alannda fkhn pratik felsefesidir. Hkmet btn sosyal, siyasi ve kltrel meselelerle yzlemede fkhn pratik ynn ortaya koyar. Fkh beikten mezara bireysel ve sosyal idarenin gerek ve noksansz teorisidir. Bu bak as aadaki noktalarla zetlenebilir: 1-Mevcut fkh ve geleneksel itihat, zamanmzn sorunlarna kar aciz kalmaktadr. u aktr ki bu acziyet sabit emirlerin yanl alglanmasnn bir sonucudur. 2-Zamann ve meknn ihtiyalarna kar gsterilen dikkat, btn dini emirlerde etkili bir itihat iin gereklidir. 3-Fkh beikten mezara bireysel ve sosyal idarenin gerek ve noksansz teorisidir. slam toplumunun ve daha dorusu btn insan toplumlarnn siyasi, ekonomik, sosyal, kltrel ve askeri zorluklarna kar mutlak zm ancak fkhtan beklenebilir. 4-slami hkmet insan hayatnn her alanna hitap eden fkhn uygulamal felsefesidir. Hkmeti korumak nihai zorunluluktur. Hkmet

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

73

olduunu gz nne aldmzda, her emrin ya da pek ok emrin, dini liderin deimesini uygun grdnde, deimeyeceinin ne garantisi vardr? 2-Nasl byle bir bak as bizi dine ulatrabilir? Bu bak asnn geerliliinin, gvenilirliinin ve meruluunun kstaslar nelerdir? Zamann ve meknn ihtiyalarn ya da sistemin menfaatlerini ya da insanlarn refahn belirlemek rasyonel meselelerdir ve dini bir kontekste zoraki aranp bulunacak eyler deildir ve belki de bulunsa bile deiimle din birbirine ayak uyduramayacaktr. Kamu yararnn ne olduuna karar verme ya da zamann ve meknn ihtiyalarn belirleme makamna yalnzca ve yalnzca fakihi oturtmak demek, onun anlaynn ve algsnn dini olaca garantisini tamamaktadr ve eer o kii bu iki meseleyi anlamada kendini dini olmayan bir eye dayandrrsa nasl dind bir ey, dini anlamada ve izah etmede bir kstas olabilir? 3-Fkh zerinde dini liderin mutlakvelayetini ve otoritesini, gz nne aldmzda, dini emirler, bir bakma, hkmetin menfaatlerini takip edecek, siyasi gc izleyecek ve dnyalk ilerle dopdolu olacaktr. Bu bak asnn sonucu en nihayetinde devletibirdin olacaktr. Devleti bir din, dolaysyla, dini inanc, maneviyat yok edecektir. 4-Bu bak asnda, beklentiler insanlktan beklenmesi gerekirken dinden ve fkhtan ykselecektir. a. Bu bak asnda, insanln btn sosyal, siyasi, ekonomik, kltrel ve askeri sorunlar zebilecek ve bylesine byk beklentileri karlayabilecek bir bilimin olmas imknszdr. b. Bu trden beklentiler yani toplumun idaresi ve dnyay dzene koymak dinden beklenmez ve baka trlsn iddia edilirse de bunun iin kant gerekir. c. Eer sosyal ihtiyalarn belirlenmesi ve zamann ve meknn ihtiyalarna karar vermek rasyonel meselelerse ve dini meseleler deilse ve genel olarak mevzu ise neden btn meseleler bir fakihe emanet edilsin ki?

nc Bak As: Kendi inde Bir Ama Olarak slam


Bu ciddi eksikler kendi iinde bir ama olarak slam adyla adlandrlan nc bir bak asnn ortaya kmasna yol amtr. Bu bak as nceki iki bak asnn gl yanlar seilerek ve eksik yanlarn ortadan kaldrarak oluturulmu bir bak asdr. Birka nokta bu bak asnda not edilmelidir: 1-Din din olarak kalmaldr. 2-Daha nceki iki modele nispetle dinin alan daha kktr, fakat daha derindir. 3-Gnmzde ondan beklenen alan iinde dinin gc artmtr ve yeni sorunlarla pek ok uyumazlklar onun alannn dndadr. slam inanc Allah tarafndan Muhammed bin Abdullaha gnderilmitir. slam hikmetli, adil ve rasyonel emirlere ve erdemlere, kurallara dayanan, btn zamanlar ve meknlar kapsayan bir inantr. man ve inan meseleleri, etik ve ahlaki deerler, ibadete dayal fkhi emirlerin ve muamelat fkhndaki ilkelerin bazlar, zaman ve mekn aan dinin byk paralardr ve sonsuzdur. Fakat muamelat fkh yani ibadetle alakal olmayan emirler, zamann ve evrenin ihtiyalar konusunda ok nemli unsurlara sahiptir. Ceza hukuku, medeni kanun, uluslararas ilikiler ve temel hukuk ile ilgili btn emirler(ki bazlarnn snnette ve Kuranda kkleri mevcuttur) muamelat fkhnn alannda olduu dnlr. Btn bu emirler zuhur ettikleri o gnlerde mutlak surette hikmetli, adil, ahlaki ve mantklyd. Bu emirlerin tek bir tanesi bile vahyin geldii ada Aki lnsanlarn Uygulamalarnda baskc, iddetli, ahlaksz ya da mantksz olarak dnlmemitir. Bir insan, insan meselelerinin, zellikle de sosyal ve insan topluluklarn alannda insani toplumlarnn rfnn iddetli ekilde deiime uradn ve gemi yzyllarda adil, ahlaki, mantki ve normal olarak dnlen pek ok eyin Akil nsanlarn Uygulamalarna zt, anormal, ahlaksz, baskc olarak dnldn

74

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

inkr edemeyebilir. Genel kanunun sylevinden daha ok uluslararas kanun sorunlar, ceza hukuku kanunlarndan daha ok genel kanun sylevi, sivil kanun sylevinden daha ok ceza hukuku sylevi bu deiikler ve deiimler tarafndan derin bir ekilde etkilenmitir. Aka ibadete dayal fkh bu deiimlerin etkisine maruz kalmtr ve fkhn dier alanlarndan daha az etkilenmitir. Mademki adalet, din iin ve akl da muamelat iin bir kstastr, bir insan, fkhi emirlerin; adaletin ihtiyalarn giderdii srece ve akil insanlarn uygulamalar ile elimedikleri srece meru ve nihai olduunu sonucuna varabilir. Bir insan adalet dininde, adalet kstaslarn saf d brakan ve akil insanlarn uygulamalarn ihlal eden emirlerin, dini emirler olduunu dnebilir mi? Bir emrin Akil insanlarn uygulamalaryla kesin bir ekilde uyumamas, ya da o emrin adalet kstasn saf d brakmas ya da fayda yerine zarara yol amas o emri baki deil geici klacaktr. Baka bir deyile, bu trden emirler, Allahn srekli ve sabit yasamasndan deil vahyin geldii an ihtiyalarna uygun olan yasalardan gelmektedir. Kuranda ve snnette bu tr emirlerin var olmasnn sebebi onlarn vahyin indii dnemde ve ona benzer zamanlardaki problemleri zmede gerekli olmalarndandr. Eer Allah bu trden emirleri (o dnemdeki insanlarn zorunlu ihtiyalarna ramen) yasa olarak koymasayd insanlar, peygamberlere zg misyonu tanmayacaklard/ fark edemeyeceklerdi. Ve eer vahyin indii dnemin geici ve evresel ihtiyalarna bal olan bu trden emirlerin sonsuz ve sabit slami emirler olduunu dnselerdi onlar slamn ruhunu, vahyin amacn, dinin anlamn anlamam olacaklard. Kendi iinde bir ama olarak slam, slamn zne ve dinin yce hedeflerine en iten dikkat anlamna gelir. Baka bir deyile slam, bizlerin uygulamal emirleri ve ekilleri dinin zerinde olarak grmememiz ve bir amaca vasta olan emirleri kendi iinde bir ama olduunu kesinlikle savunmamz anlamna gelir. eriatn emirleri imann yce hedeflerine varmada bir yoldur ve her yol hedefe bizi ulatrdka

merudur. Eer bizler bir emrin nihai hedefe ulatrmadna dair inancmzdan eminsek, o inan meruluunu kaybeder ve o ycelie ulamak iin yeni bir emrin dnlmesi gerekecektir. Elbette, bu ibadetle alakas olmayan fkh emirlerinin fiilen (ipsofacto) gayri meru olduu anlamna gelmez. Bilakis, bu iddia, adalet dininin kstaslarna dayanan evre ve zamann ihtiyalarna doru ciddi bir ynelmeye ve ihtimale, Kuran ve snnet retilerinin bundan baka bir anlama gelmediine delalet eder. Dahas, fkh emirlerinin devam, kesinlii, yasall iin kstaslar iki nemli snavdan baaryla kar: birincisi, onlar adaleti ihlal etmezler. kincisi onlar akil insanlarn yolunu ihlal etmezler. Her iki kstas da, sonunda tek bir kstasa dner. Adalet, ayn zamanda akil insanlar tarafndan salanr. Fakat adaletin nemi dier mantkl kstaslar zerinde, ona ehemmiyet vermemizle sonulanmtr. Ek olarak, nceki bak alarnn aksine, daha nce bahsedilmi nemli snavlardan baaryla kmam olan emirler deiken emirler olarak grlrler ve baz durumlara baldrlar. Fakat ihtiya olma zelliini kaybettiinden ya da aklla ya da adaletle elitiinden, bizler bu emrin yasallnn miadn doldurduunu, bunun geici bir emir olduunu fark ederiz. KanunyapmasadeceAllaha ve peygambere aittir her hangi bir emir yapma/belirleme bir fakihe ya da dini lidere teslim edilemez. Bilakis, zamanla ortaya kan deiken emirlerin yerine, halkn iradesiyle belirlenen mantkl kanunlar konulur ve onlar hibir ekilde dine atfedilmezler. Ayrca hi bir yeni deiken emir ve kanun tek bana arinin ellerine braklmaz. Dnyevi mantk(akl-i rfi) vastasyla emirler belirlemek ve onlar dine ve eriata atfetmek yanltr. Dahas Kuran ve snnetteki dini emirleri, adil ve rasyonel kesin emirlerlesnrlamak, zanni akln ve onun sonularna itimat tuzana bizleri dmekten kurtarr. Bu metodu kabul ederek, fkhn alan srekli klmesine ve eriatn emirlerinin

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

75

bazlarnn srekli olmad tedricen daha da aklk kazanmasna ve bu yzden hali hazrda itiraz edilen deiken emirler olarak snflandrlmasna ramen, dinin geni boyutlar sayesinde, dindarlar iman derinletirmek ve daha geni bir hikmet tesis etmek iin frsat buldular. Kendi iinde bir ama olarak slam bak asn kabul ederek, slamn gerek retileri; adalete, mantkl insanlarn yoluna ve moderniteye kar olarak grlmeyecektir. Dahas eriatn emirleri adaletin yaylmasna, halkn menfaatinin savunulmasna ve makul olan kstaslarn gereklemesine giden bir yol olacak, ne fkhi emirlerin kendileri tek bana tartmal olacak ne de fkhn ekli ya da grnts kutsal kabul edilecektir. Ve bu yzden, eriata gre herhangi bir emir, dini hedefleri baarmak iin bir vasta olma zelliini srdrd mddete hayatta kalr. Fakat o vasta olma zelliini kestii an, o dini emirlerin emberinin dna kar ve deiken emirler mzesini boylar. eriat emirlerinin fakihlerle deil, adalet kstaslaryla ve mantkl insanlarn uygulamalar ile uyumlu olup olmadn ayrt etmek, dini limleri ve slam ilimleriyle uraanlarn sorumluluudur. Bylesine byk bir sorumluluk iin gerekli olan eyler (dini metinlerde byk bir liyakat ve bilgi sahibi olmann yannda) zamann ihtiyalarnn, akil insanlarn uygulamalarnn tannmas ve adaletin kstas bilgisidir.

emirleri arasnda olduu kefedilecektir. 3-ari olan sadece Allah ve Resuldr. Ehlibeyt imamlar, Peygamberi bilginin ve o kanunlarn mutahhar ileticileridir. Baka hi kimse dini yasama bildirmek iin sorumlulua sahip deildir. Adil ve makul olmayan emirler, dini emirler alannn dndadr ve hibir dini emir adil ve makul olmayan emirle yer deitiremez; bilakis, bu gibi durumlarda, bir insan dini metinlere bavurmak yerine makul kanunlara gre hareket eder. 4-Bu bak asnda, dinin alan ve derinlii ve etki alan artarken fkhn ve eriatn alan tedricen azalr. Dini amaca bir yol olma zelliini her ne kaybederse o deerini yitirir. Dini yol Allahn ve Peygamberin belirttii yoldur. Farkl yollar vastasyla bu nihai hedeflere varmak iin edinilen yol kapaldr. Belki de adaletin ve akla yatknln yan yana anlm olmas tutarsz grnebilir. Fakat bu iki kstasn snrlar insan dncesinin ve hikmetin snrlardr ve biz insanlar vahyi anlamak iin olandan baka hibir eye sahip deiliz. Her hangi bir durumda, kendi iinde bir ama olarak slamn bak as modern ada slam ve dini savunmak iin en az sorunlu olan, en salam, en kesin yoldur nceki bak alaryla ilikindir.

Sonu randa son 150 ylda Mslman ii dnrler tarafndan ortaya atlm modernite ile slamn uygunluunu ele alan yaklam asn vardr. Onun Naini, Tabatabai ve Seyyid Muhammed Bakr Sadr tarafndan farkl yorumlarndan sabit ve deiken bak alarna ramen, modernite ve slamn en mehur bak alarnn drt ciddi problemi vardr. Humeyninin ihtiya fkh (ki ran slam Cumhuriyetinin resmi politikasdr) onun esneklii bir yana drt problemle karlamaktadr. Kendi iinde bir ama olarak slamn bak as benim savunduum nc yaklamdr ki drt avantaj vardr. slamn ruhuna, Kurann hedeflerine, Peygamberin snnetine ve ehlibeytinin snnetine dayanan modern dnyada slam fkhnn yeni bir yorumu sunma kapasitesindedir. Ben inanyorum ki kendi iinde bir ama olarak slam modern dnya iin mkemmel bir bak asdr.

Kendi inde Bir Ama Olarak slamn Boyutlar


Kendi iinde bir ama olarak slamn bak as aadaki gibi zetlenebilir: 1-Her zaman eriat iin kstas, adalet ve o zamann akil insanlarn uygulamalar ile uygunluk kstasdr. 2- Vahyin geldii ada dini emirler adildi, ahlakiydi, mantklyd ve normaldi. Bu kstaslar, ayn zamanda, onlarn neshedilmi olmalar ya da dini olarak kalmas iin artlardr. Bu ada yukardaki kstaslar ihtiva etmeyen her hangi bir emir fiilen(ipsofacto) dinin emberinin dndadr, geici ve dinin srekli olmayan

76

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

Sylei

Yeni Kelam, eriatn Snrlar ve Dini Metinlerin Tefsir Teorisi


Muhammed Mctehid EBUSTER
Yazarn, Mana yaynlar tarafndan baslan; Hermentik, Kuran ve Snnet isimli kitabndan alntlanmtr

Hovze Dergisi: Bu
alanla ilgili yaptnz n almalar gz nnde bulundurarak, bize Yeni Kelamn dnsel altyaps, nasl ekillendii ve kapsamnn ne olduunu aklar msnz?

gelen kkl dnmlerki artk az ok dier toplumlara da sirayet etmitir felsefi, kltrelsiyasi, ekonomik ve endstriyel deiimler eklinde ortaya kmtr . Felsefi deiim daha ok John Locke, David Hume ve Immanuel Kant gibi filozoflar insann bilme srecini ele alp eletirdiklerinde ortaya kt. Bu eletiriler sayesinde dnce dnyas bir seri yeni mesele ile tanm oldu. Bylece yzyllar boyunca en doru dnme yntemi olarak kabul edilen ve dini felsefenin de temeli olan Aristocu dnme eklinin temel kavram ve kategorilerinin gvenilirlik ve geerlilii tartlmaya baland. Daha sonra gelen deneyci filozoflar ile analitik felsefe taraftarlar da Aristo felsefesini baka alardan ele alp eletirmeye baladlar . Bu gelimeler yaandnda dindarlar da yeni bir sorunla kar karya kalm oldu. nk o ana kadar Tanr, nbvvet, mead ve benzeri

Mtehid ebusteri: Yeni Kelamdan bahsetmek ancak son birka yzylda Bat dnyasnda meydana gelen yeni felsefe ve dnceleri gz nnde bulundurursak anlaml olacaktr . nk ancak ortaya kan bu yeni felsefe ve dnceler birer realite olarak kabul edilirse yeni kelamdan bahsetmenin bir mant ve alan olacaktr . Aksi takdirde yeni kelamdan bahsetmenin de hibir anlam ve nemi olmayacaktr . Son drt yzylda bat dnyasnda meydana

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

77

dini meseleleri Aristo felsefesinin kavram ve kategorilerini kullanarak anlatyorlard. imdi bu kavram ve kategorilerin geerlilii tartlmaya balandna gre mezkr dini meseleleri hangi felsefi kavram ve kategorileri kullanarak temellendirip anlatacaklar meselesi ortaya km oldu. Dolaysyla yukarda zikrettiimiz dini meseleleri klasik felsefenin kavram ve kategorilerini kullanarak izah etmenin mmkn olmad anlaldnda bunlar anlatmak iin baka felsefi ve kelami yollar bulunmakta mdr, diye sorulmaya baland. Bat dnyasnn yaad kltrel ve siyasi dnm insanlar klasik kltrel ve geleneksel kurumlarn yeniden ele alp deitirdiklerinde ortaya kt. Tabi bu yeniden ele alp gzden geirme insanlarn gemiini tamamen sildii anlamna gelmez. Yaanan ey insanlarn gemileriyle aralarna tarihsel bir mesafe koyarak onu eletirmeye balamas ve bunlara dardan bakabilmeleri olmutur . Son asrlarda meydana gelen en nemli kltrel deiim olarak grlen bu tarihi mesafe koyma, her ne kadar znde kltrel bir dnm olsa da amac geleneksel istibdat ynetimlerini ortadan kaldrmak olan siyasi deiimlerle birlikte gerekleiyordu. te zgrlk ve karar alma mekanizmasna herkesin katlm, eitlik, ve insan haklar gibi kavram ve kategoriler bu dnemde ortaya kt. Btn bu deiimler insanlarn, iinde bulunduklar klasik sosyal ve siyasi kurumlarn artk tamamyla ykldna ve bundan sonra kendi seim ve katlmlaryla yeni bir sosyal ve siyasi yap ina etmeleri gerektiini dnmelerine sebep oldu. Bu kkl deiimler meydana gelmeden nce insanlar doal dzenin bir paras olan sosyal bir yap ierisinde yaadklarna inanyorlard. Bu yzden de zc bir yaklamla iinde bulunduklar bu yaplarn yaratl dzeninde nceden ngrldn, dolaysyla da bunlara tabi olmalar gerektiini dnyorlard. Bundan mantksal olarak bu kurum ve yaplarn deiim kabiliyetine sahip olmad sonucunu karyorlard. Ancak doal olduklarna

inanlan bu ereve kurum ve yaplarn geerlilik ve itibar kaybolduunda sosyal ve siyasi yaam iin gerekli olan unsurlarn insanlarn seim ve tehisiyle oluturulmas gerektii dncesi ortaya kt. te btn bu deiimler yaandnda zgrlk, eitlik, insan haklar, milli egemenlik ve benzeri kavram ve deerlere dayanan temel bir yasa olarak Anayasa hazrlamak anlaml hale geldi. Baka bir deyile batl toplumlarn dnrleri, sosyal ve siyasi yaam iin insanlarn tabi olaca yeni dzenlemeler yapmak iin kollar svadlar . Bylece sosyal ve siyasi yaamn ynetim ve kontrol tamamen insann eline gemi oldu. Bu, bat dnyasnda meydana gelen nemli bir deiimdir . nk bu kkl deiim meydana gelene kadar sosyal ve siyasi yaamn tabi olaca ereve dzenleme ve kstaslar kilise babalar tarafndan belirleniyor ve bu yzden de bunlar kutsal ve deimez kabul ediliyordu. Dini bir kayna olduu iin de bu kurum ve yaplarn doal varlk dzeninde bir karl olduuna inanlyordu. Baka bir deyile dini mahiyetlerinden dolay bunlarla varlk dzeni arasnda tam bir uyum ve mutabakat olduu kabul ediliyordu. Ancak bu kkl deiimler meydana geldiinde kilise ve ortaya koyduu sosyal-siyasi kurum ve yaplar ar bir darbe yemi oldu. nk o gne kadar kilise tarafndan vazedildii gerekesiyle sosyal ve siyasi yap kutsal kabul ediliyor ve kilisenin bekilik ve koruyuculuunu yapt bu sistemin Tanr ve yaratl dzeniyle irtibatl olduuna inanlyordu. Ancak bu deiimler yaandktan sonra sosyal ve siyasi sistemin zerine ina edilecei kstaslar makul bir ekilde belirlemesi gerekenin bizzat insann kendisi olduu ve kilisenin bunda herhangi bir rolnn olamayaca dncesi ortaya kt. Bu ayn zamanda bu yaplarn dini bir mahiyetinin de olmadnn kabulu anlamna geliyordu. Son birka yzylda batda meydana gelen dier bir nemli deiiklik de endstriyel, ekonomik ve bilimsel alanda yaananlardr . Bu sre iinde meydana gelen burjuva, kapitalizm, sanayi devrimi, bilim ve teknolojinin ok hzl geliimi gibi olgular batl toplumlarda olduka karmak yaplar olan kurum ve

78

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

rgtlenme biimlerinin ortaya kmasna sebep oldu. Doal olarak bu tr olgular nemli kltrel sonular da beraberinde getirdi. Bu kkl deiimler batl toplumlarn geleneksel dnce biimlerini ykarak yeni felsefi ve bilimsel ufuklarn almasn salad. Bu deiimler ilk nce bat dnyasnda meydana gelmi olsalar da orayla snrl kalmayp gl bir dalga eklinde batdan taarak neredeyse tm dnyaya yayld. Sonuta pek ok toplumda bu dnm ve deiimin etkileri ortaya karak geleneksel dnce ve kltrn temellerini ciddi olarak sarsmaya balad. Dnyada bu nemli deiimler yaandnda zellikle Hristiyan dindarlar ile baz Mslman dnrler arasnda hem felsefi hem de kltrel, siyasi, ilmi, endstriyel ve ekonomik alanda meydana gelen bu gelimeler karsnda din ve dini meselelerden nasl bahsedilmesi gerektii sorunu ortaya kt. Baka bir deyile bu yeni dnce atmosferinde hangi kavram ve kategoriler kullanlarak dini meseleler halka arz edilmelidir eklinde bir sorunla kar karya kalnd. Bu nemli soruya cevap verme sadedinde nce Hristiyan sonra da Mslman dnrler arasnda iki yaklam ortaya kt. Birinci grup, eer gemiin siyasi dnce ve kurumlarn koruyamyorsak bari kaynan ilahi deerlerin oluturduu klasik dnya grn muhafaza edelim demeye balad. Buna gre zorunlu olduundan gemiin siyasi miras terkedilecek ama felsefe ve kltr korunacakt. Bu dnceyi savunanlara gre btn bu modern gelimeler gerekte insanlar doru yoldan uzaklatran bir faciadr . Bunlar iin modernizm stesinden gelinmesi gereken bir ba belasdr . Bu yzden gemite olduu gibi gnmzde de Aristo veya Eflatunun kavram ve kategorileriyle dnp konumamz gerektii konusunda srar etmektedirler . Dolaysyla Hume, Kant ve daha sonraki epistemolojik aratrma ve incelemelerin klasik kavram ve kategorilerin yetersizlii hakknda syledikleri her eyin batl ve yanl olduuna inanmaktadrlar . Bunlar tam bir dogmatizm ile gnmzde de Aristo paradigmasna gre hareket edilmesi gerektiini savunmaktadr .

Bu birinci grubun tam karsnda yer alan dier baz dnrler ise son yzyllarda felsefi, kltrel, sosyal ve siyasi alanlarda yaanan btn bu kkl deiim ve dnmleri kt ve er olarak grmeyip bunlarn dnce tarihinde meydana gelen birer realite olarak kabul edilmesi gerektiini savundular . Bunlar zellikle epistemoloji alannda yaplan bu yeni felsefi aratrmalarn, klasik felsefe iin ciddi ve nemsenmesi gereken sorunlar ortaya kardn ve bu yzden de amzda dini meselelerden tutarl ve makul bir ekilde bahsedebilmek iin geleneksellemi olanlardan farkl olan yeni kavram ve kategorilerin aratrlarak bulunmas gerektiini savunmulardr . Bylece bu insanlar iin bugn adna yeni kelam dediimiz bir olgu ortaya km oldu. Konuyu birka rnek vererek aklamaya alaym: Gemite Tanrnn varln ispatlamak iin hepsi de klasik felsefede bulunan vcud, vcup-imkn, cevher , araz, kadim-hadis, illet-malul ve daha benzeri pek ok kavram ve kategorinin kullanld burhan ve deliller ileri srlyordu. Buna karlk yeni kelamda Tanr meselesiyle ilgili merkezi konum dini tecrbeye verilmektedir . Baka bir deyile klasik kavram ve kategorilerin yerini yeni kelamda dini tecrbe almtr . nk modern felsefi ve epistemolojik aratrmalar Tanrnn varl meselesinde klasik kavram ve kategorilere dayanan delillerin kullanlamayacan ortaya koymutur . Bu yzden de yeni kelam Tanr meselesini dini tecrbeyi esas alarak aklamaya almaktadr . Bylece yeni kelam, Tanr ve inayetini ispat edilebilen deil de tecrbe edilebilen birer hakikat olarak ele almaya balamtr . Bu isel ve der3uni tecrbenin insan zerinde somut ve gzlemlenebilen etkileri olduundan bilimsel yntemlerle bundan bahsetmek mmkn hale gelmektedir . Yani Tanr meselesi teorik bir mesele olmaktan kp insan zerindeki etkisi vastasyla tecrb dolaysyla da bilimsel olarak aratrlabilir hale gelmitir . Bu dini tecrbeden mesela aratrlabilir olmas, kuatclk ve bilgide model kurmaya imkn salamas gibi kstaslarla bahsedilmektedir .1 Ayrca Tanr
1 Bu tr abalarn bir benzeri Bilim ve Din kitabnda

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

79

meselesinin insann kendisinden hareketle de incelenebilecei ve Tanrnn varlnn insann insanlnn bir tahakkuk art olarak ele alnabilecei sylenmitir . Grdmz gibi yeni kelamda aslolan sonu gelmez teorik tartmalar yapmak deil, tecrb kaynak ve temellerini bulmak artyla dini meselelerden tutarl ve makul bir ekilde bahsedebilmektir . Bu yzden klasik felsefenin teorik kstaslar yerini modern dncenin tecrb yntem ve ilkelerine brakmtr . Son yzyllarda ortaya kp yeni bir kelam soruna sebep olan gelimelerden biri de bilim-din ilikisidir . Klasik dnem asndan bugnk anlamyla bir bilimin varlndan bahsedilemez. nk gemite bilim adamlar aratrma ve incelemelerini dinden bamsz bir ekilde yapmyorlard. Gemite bilim ya dini inanlarn ispatna hizmet etmeliydi ya da temel inan ve iddialarna ters dmeyecek bir ekilde ilerlemeliydi. Oysa mezkr deiim ve dnmlerin nemli sonularndan biri de bilimin dinden bamszla olmutur . Bu yzden son yzyllarda ortaya kan en nemli olgulardan biri de bilimin tamamen mstakil bir kurum haline gelerek bamsz bir ekilde ortaya kmasdr . Artk bilim adamlar bilimsel aratrma ve incelemelerinin nerede ve nasl sonulanmas gerektiine dair dini veya baka bir kayt altnda deillerdi. Dolaysyla bilimsel veri ve sonular dindarlar tarafndan kabul m yoksa ret mi edilecek gibi kayglardan kurtulmulardr . Doal olarak din ve bilimin birbirinden bamszlat byle bir atmosferde bilim adamlaryla din adamlar birbirinden farkl olan sonulara varabilecektir . te burada din ve dindarlar asndan ortaya yeni bir sorun kmaktadr; bu da birbirinden bamszlaan bu iki kurumun yani din ve bilimin aratrmalarnn devamnda birbiriyle elien sonular ortaya ktnda ne yaplmas gerektiiyle ilgilidir . Baka bir deyile bilimsel veri ve sonularla dini olanlar birbiriyle atp elitiinde ne yaplmas gerekecektir? rnein dini metinlerde yeryz ile gkyznn nasl bir yapya sahip olduuna
grlebilir. yen Barbur, tercme, Behauddin Horremahi, niversite Yaynlar.

dair baz bilgiler bulunmaktadr . Buna karlk bu alanlarda yaplan bilimsel aratrmalar mezkr bilgilerden farkl veriler sunmaktadr . Bu durumda ister istemez bir kartlk ve atma meydana kmaktadr . Ayn ekilde insann yaratlmas, nasl bir doaya sahip olduu ve toplumla ilgili de dini metinlerde baz aklama ve bilgiler bulunmaktadr . Oysa modern sosyal ve insani bilimler bu konularda farkl ve bazen de kart sonular ortaya koymaktadr . Dier taraftan mesela sosyoloji sosyal olgularn birbiriyle olan ilikisini inceleyerek sosyal kanunlar kefetmeye almaktadr . Buna karlk din ise belirli sosyal artlar gz nnde bulundurmadan emir vererek ykmllkler belirler ve muhataplarndan hangi artlarda olurlarsa olsunlar bunlar yerine getirmesini ister . Nerdeyse birbirine zt olan bu iki farkl bak as nasl bir araya getirilebilir? Neredeyse bu durum insanlarn bireysel davranlar asndan da geerlidir . Psikoloji, ahlak eitim ve kltrn rn olarak grmektedir . Oysa dini emir ve kurallar kiilerin eitim ve gemilerini gz nnde bulundurmadan gayri ahlaki olan btn davranlar kaytsz artsz terk etmelerini istemektedir . Bu iki bak as nasl uzlatrlabilir? Yine modern bilimde evren, sebep sonu ilikilerinin hkim olduu kapal bir sistem olarak tasavvur edilmekte ve bu ilikiler zincirini ihlal edebilecek herhangi bir gelimeye bu yap ierisinde yer verilmemektedir . Ancak dini metinlerde olaanst olay ve mucizelerden bu doal dzeni ihlal eden olgular olarak bahsedilmektedir . Ayrca geleneksel dini dncede nbvvet meselesi belli bir tarih felsefesi anlayna dayanmaktadr . Ama eer tarih asndan herhangi bir nbvvet felsefesinden bahsedilmeyecei veya genel olarak tarih asndan makul bir felsefe vazetmenin imknsz olduu kabul edilecek olursa bu durumda nbvvetin gereklilii nasl temellendirilebilir? Bu kartlk dini duygu asndan da grlmektedir . nk sosyoloji ve psikolojiye dayanan baz teorilere gre insan asndan dini duygu bir tr yabanclamadr . Oysa dini metinlerde din ve dini duygunun ftri

80

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

olduundan bahsedilmektedir . Birbiriyle elien bu iki yaklam nasl bir araya getirilebilir? Dolaysyla yeni kelamn en nemli ura alanlarndan biri de modern felsefi ve ilmi teorilerle dini metinler ve karmlar arasnda bulunan ak eliki ve kartlklarn nasl zleceidir . Dini metinler ve teorilerle elitikleri iin bu felsefi ve ilmi teoriler bir kenara m braklmaldr yoksa dinin anlalmasnda klasik olandan farkl bir yntem benimseyerek bunlar arasnda bulunan ihtilaf halledilmeye mi allmaldr? Belki de din dili ile felsefe ve bilim dilinin birbirinden farkl olduu teorisine dayanarak bu durumlarda aslnda ortada bir eliki ve kartlk olmadndan bahsetmek gerekir . Zira bu durumda dinin birinci amac d lemle ilgili bilgi vermek deil insann ontolojik sorularna cevap vermek olacaktr . Ya da bunlardan farkl olan baka bir yol bulmak gerekecektir . Konuyla ilgili nemli bir noktay akla kavuturmak gerekir . Felsefi ve bilimsel teorilerle dini olanlar arasnda bir atma ve kartlk olduu sylendiinde bazlar bunun insanlarn aklyla anladyla Tanrnn syledii ey arasnda meydana geldiini sanmaktadr . Bu yzden de hi tereddt etmeden eer insanla Tanr arasnda bir atma meydana gelirse insann kendisini kenara ekip Tanrnn syledii haktr demesi gerekir , demektedirler . Bu akl yrtmede nasl bir mugalta bulunduuna dikkat etmek gerekir . nk buradaki mesele insanla Tanrnn kar karya gelmesi veya anlamazln beeri olanla ilahi olan arasnda olmas deildir! Aksine teruz ve atma yine insanla insan arasnda yaanmaktadr! Yani burada atma insanlardan bir ksmnn gryle dier bir ksmnn grleri arasnda vuku bulmaktadr! nk dini metinlere mracaat ederek elde ettii verileri dini teoriler eklinde vazedip bunlar Allaha nispet eden bizzat insandr . te atma ve elime bu dini teorilerle felsefi ve bilimsel olanlar arasnda meydana gelmektedir . Dolaysyla meydana gelen anlamazla yakndan baklacak olursa bunun dini

metinlere bavuran bir grup insanla felsefi ve bilimsel verileri esas alan dier bir grup arasnda yaand grlecektir . te meselenin asl astar budur! Modern dil felsefesi ve dil bilim tarafndan ortaya konan modern baz teorilerde yeni kelamda zerinde durulan baz meselelerin ortaya kmasna sebep olmutur . nk dille ilgili yaplan bu almalar gemite yoktu ve bu yzden modern olgular olarak din ve dindarlar arasnda baz meselelerin gndeme gelmesine vesile olmulardr . Gnmzde szn anlam ve delaletiyle insanlar arasnda iletiimin nasl salanabildiiyle ilgili olarak her birinin nemli lde taraftar olan farkl teoriler ortaya atlmaktadr . Gemite dindarlar anlam, delalet ve iletiim meselesiyle ilgili olan zel bir dil felsefesini benimsemi ve buna dayanarak dini metinleri anlayp tefsir etmeye alyorlard. Ancak bu alanla ilgili modern teoriler ortaya knca dini metinlere mracaat eden mminler iin bunlardan hangisine dayanarak kendi dini metinlerini anlayp yorumlayacaklar sorusu gndeme gelmi oldu! Kesin olan, dille ilgili bu felsefi teorilerden herhangi biri tercih edilmeden srann dini metinlerin tefsirine gelmeyeceidir . Usl ilmindeki lafzlar ve delaletleri ksm artk bu alanla ilgili teorilerden sadece biri haline gelmitir . Oysa imdi bunun yannda baka pek ok teori daha bulunmaktadr . Fakih veya mfessirin ilmi deerlendirmelerinde bunlardan birini semesi gerekir . Dille ilgili olan bu yeni teoriler hakknda yeterli bilgi sahibi olanlar byle bir tercihte bulunmann ne kadar zor ve sonularnn ne kadar nemli olduunu bilmektedir . Modern epistemolojik aratrmalarn yeni kelam asndan ortaya kard dier bir mesele de fakih ve mtehidin dnya gr ve sahip olduu dini olmayan kabul ve inanlarnn itihat zerinde nasl bir etkisi olduudur . Baka bir deyile zihni bir sre olan itihat ne gibi etkenler altnda gereklemektedir? te bu modern epistemolojinin yeni kelam asndan ortaya kard temel bir sorundur . Bu, usl veya fkh kitaplarnda ele alnan itihat ve taklit konusundan farkldr . Bu zihni bir

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

81

faaliyet ve dini bir bilgi olarak ictihadn nasl gerekletiiyle ilgilidir . Bu soru nda fakihin benimsedii felsefe ve dnya gr, bilgisi ve farkndalklar, sosyal, siyasi ve ekonomik kabulleri, psikolojik durumu, kiisel tecrbeleri ve benzeri konular gndeme gelmektedir . nk bunlarn her biri bir ekilde fakihin itihat eklinde ortaya kan dnme srecine olumlu veya olumsuz olarak etki etmektedir . Bu yndeki aratrma ve incelemeler fakihin Kuran ve Snnetle deil felsefe, sosyal ve insani bilimlerle ilgili olan kabullerinin nasl dorudan veya dolayl olarak ictihadn bir paras haline geldiini ortaya koymaktadr . Kuran ve Snnetle ilgili olmayan bu kabullerin iin iine giriyor olmas itihat ve fetvalarn nem ve deerini hibir ekilde azaltmaz. Aksine bu tr sorular gz nnde bulundurarak bunlarn itihat ve tefekkuha [bir eyin knhne vakf olmay salayacak ekilde derin dnme] olan etkisini dikkate almak itihat olgusunun kavramsal olarak daha iyi anlalmasna yardmc olacaktr . imdi asl soru udur: Kayna Kuran ve Snnet olmayan bu kabullerin neler olduu bilinmekte midir? an artlar gz nnde bulundurularak bunlar revize edilmi midir? Bunlar her durumda ayn m kalmakta yoksa zaman ve mekna gre nicelik ve nitelikleri deimekte midir? Yeni kelamda ele alnan konulardan biri de din ile insan haklar arasnda bulunan ilikidir . Acaba genel olarak dinlerde zellikle de slam ile Hristiyanlkta bugnk anlamyla insan haklarndan sz edilmi midir? Acaba gnmzde ortaya kan insan haklar anlay Tanr merkezciliin yerine insan merkezciliin getii anlamna m gelmektedir? Belki de bu meselenin baka bir ekilde ele alnp yle denmesi gerekir: Her ne kadar dinler asndan aslolan ykmllklerin yerine getirilmesiyse de bunun sonucunda bir grup insann karlar teminat altna alnmaktadr ve gnmzde bunlar insan haklar bal altnda ele alnarak muhafaza edilmeye allmaktadr . Belki de konunun bambaka bir ekilde ele alnp zlmesi gerekmektedir . Mslman dnrler tarafndan son dnemlerde ele alnan slamda klelik, kadn

haklar, zimm haklar, ii haklar ve benzeri konular savunmac bir ierie sahip olsa da daha ok yukarda zikrettiimiz bu sorulara cevap verme sadedinde ortaya konmutur . nk btn bu soru ve sorunlar batda ortaya kp ekillenen insan haklaryla ilgilidir . Bu konular bugnk anlamlaryla daha nce ne Mslmanlar ne de Hristiyanlar arasnda bulunmuyordu. Dolaysyla yeni kelam da bunlar ele alp dinle olan ilikilerini ortaya koymaya almaktadr . Daha nce de sylediimiz gibi yeni kelam ancak son yzyllarda ortaya kan yeni felsefi, bilimsel, sosyal, siyasi ve endstriyel gelimelerin varl gz nnde bulundurulduunda szkonusu olacaktr . nsan hayatn btn ynleriyle kkl bir ekilde deitiren bu yeni gelimeler kabul edilmedike yeni kelamdan bahsetmenin hibir anlam olmayacaktr . Dolaysyla yeni kelamdan bahsetmenin ilk art meydana gelen bu kkl deiimleri kabul edip bunlarn felsefi ve bilimsel birer deerleri olduunu gz nnde bulundurmaktr . Bu yzden eer biri, son yzyllarda meydana gelen btn bu deiim ve dnmleri mutlak anlamda kt olarak kabul ederse onun iin yeni kelam diye bir ey de sz konusu olmayacaktr . Hovze: Havzann kltrel ve bilimsel
mahfillerde ciddi ve etkili bir ekilde var olabilmesi iin ne gibi aralar kullanmas gerekir?

Cevap: Havza, halkn diliyle konuabildii iin onlarn arasnda nemli bir yere sahiptir . Bu yzden de gerektiinde halk kolayca ynlendirebilmektedir . Ancak ayn havza ilmi mahfillerde etkin bir varlk gsterememektedir . Tabi ben fiziki bir var olmadan bahsetmiyorum. imdi havzann ilmi mahfillerde neden etkili bir ekilde bulunamadn sormak gerekir? Bunun sebebi havzada tartlan meselelerle ilmi ve akademik ortamda konuulan konular arasnda makul bir ilikinin kurulamam olmasdr . Havza, iinde bulunduu kapal ilmi atmosferde yle kategori ve kavramlar kullanmaktadr ki bunlar ne lke ii ne de d ilmi ve akademik mahfillerde bulunmaktadr .

82

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

Havza eer bu mahfillerde ciddi ve etkili bir ekilde bulunmak istiyorsa iki hususu dikkate almaldr: Birincisi havzann unu iyice anlamas gerekir ki bu ilmi ve kltrel mahfillerde bulunmak demek buralarda yaygn olan bilgi ve bilimlere mdahale etmek demek deildir . Dolaysyla havzann niversitelerde bulunmas sosyoloji, psikoloji, tecrb ilimler ve benzerlerine mdahale edip bunlar asl mahiyetlerinden uzaklatrmak iin olmamaldr . nk btn bu bilimler kendilerine has olan yap, konu, yntem ve amalara sahip olup bunlarla hareket etmektedirler . Eer bu yap ve yntemlerin birbirine mdahalesi sz konusu olursa esasnda bu bilimler artk bilim olmaktan kp asli ilevlerini yerine getiremez. Gnmz dnyasnda insanlk hem din hem de bilim ile yol almaktadr . Modern insan bu iki olgudan hibirinden vazgeemez ve her ikisine de ihtiya duyar . Dolaysyla havza ancak slamn evrensel insani mesajn bu bilimleri ynlendirecek bir ekilde anlalr kategori ve kavramlarla ortaya koyabildiinde bu ilmi ve akademik mahfillerde etkin bir ekilde var olabilir . slamn mesajnn taycs olacak bu yeni kavram ve kategoriler doal olarak klasik felsefenin o kadim kavram ve kategorileri olamaz. slam dini ile slam felsefesini birbirinden ayrmak gerekir . Havza, ilmi ve akademik evrelerde etkin almalarda bulunmak istiyorsa bir din olarak slamla slam felsefesi arasndaki fark kabul etmelidir . slam, slam felsefesi demek deildir . Tpk Hristiyanln da Hristiyan felsefesi olmad gibi. Pek ok kii bu iki farkl olguyu birbirine kartrmaktadr . Bu yzden de niversitelerde slam felsefesi okutulduunda her eyin zleceini savunmaktadrlar . Yani bu insanlara gre slamn niversitelerde temsil edilerek bu evrelerin slami hale getirilmesinin anlam slam felsefesinin buralarda okutulmas ve yaygnlatrlmasdr . Ama hayr , asl mesele kesinlikle bu deildir . Bu yzden havzann bu mahfillerde var olabilmesi iin pek ok yeni kavram ve kategoriden yardm almas gerekir . Aksi takdirde bu bulunmann fiziki olmann dnda felsefi ve bilimsel bir anlam olmayacaktr .

Havza tarafndan gz nnde bulundurulmas gereken ikinci mesele de dinin insan yaam asndan tad pratik deerdir . nk gnmzde din baz dini nermelerin teorik olarak ispat edilmesi olmaktan karak insanlar iinde bulunduklar nihilizm kmazndan kurtarabilecek bir hakikatin arz edilmesine dnmtr . Yani gnmzde dini hakikat sadece teorik doruluuyla deil pratik adan sorun zc olabilmesiyle de tanmlanmaktadr . Dolaysyla insanlara dini hakikat ad altnda arz edilen bu olgu hem insanlar kar karya bulunduklar hilik kmazndan kurtarmal hem de hayatlarna anlam katmak suretiyle bu yaam daha katlanlr ve yaanlr klabilmelidir . Baka bir deyile gnmzde dinin bu sunumu hem nihai bir hakikatin aklanmas hem de insan dnyevi yaamna devam edebilmesi iin daha gl klma ilevine sahip olmaldr . nk amzn felsefi ve bilimsel kazanmlarndan haberdar olan insanlarn dinden bekledikleriyle havzannkiler birbirinden ok farkldr . Havzadaki insanlar sadece teorik baz hakikatlere ulamak iin aba gstermektedir . Bu nazari dorular elde ettiklerinde ise dinle ileri bitmektedir . Ancak gnmzn felsefi, ilmi ve siyasi evrelerinde dinden beklenen hem nazari bir hakikate hem de bu dnyevi hayat evirip evirebilmeyi mmkn klacak pratik bir yetkinlie ulalabilmesine yardmc olmasdr . Gnmz dnyasnda aslolan, teorik bir hakikat olarak ortaya konan dinin insann dnyevi yaam zerinde nasl bir etkiye sahip olduudur . Reel bir olgu olarak din, modern insann psikolojik sorunlarnn zlmesine nasl katk sunabilir? Din barn m yoksa yeni atma alanlarnn m kaynadr? Modern insan iin kanlmaz olan endstriyel yaamla din arasnda nasl bir iliki bulunmaktadr? Modern yaama tarzn ret mi yoksa kabul m etmektedir? Eer din bu modern yaama tarzn reddediyorsa bunun yerine nasl bir yaama tarz nermektedir? Veya sadece bu endstriyel yaam kanaat gibi dini kavramlarla slah etmeye mi almaktadr? Ya da dinin bu seeneklerin dnda baka bir nerisi var mdr? Dini hakikat olarak arz edilen eyin modern anlamyla evrenin korunmasndaki

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

83

olumlu ya da olumsuz rol nedir? Dinin teorik hakikatleri toplum tarafndan kabul edildiinde bunlarn insan kiilii ve haklar asndan karl ne olacaktr? Herkes bu nazari hakikatlere tabi olduunda bunun sosyal ve siyasi ilikilerdeki karl ne olacaktr? Bu teorik hakikatlerin sosyal ve siyasi karl istibdat m zgrlk m yoksa eitlik mi olacaktr? Dini olan bu teorik hakikatlere gre ekillenmi bir toplumda gnaha eilim mi yoksa ondan saknma m daha ok ne kar? Kayna din olan bu teorik hakikatler dnyada nemli bir sorun olan fakirlikle nasl mcadele etmekte ve bunun zm iin ne gibi hal areleri sunmaktadr? Ayn ekilde gnmz insan asndan nemli sorun alanlar olan siyaset, smr, istismar , cehalet ve benzeri olgulara kar nasl bir duru sergilemektedir? Birer realiteye dnm olgular karsnda nasl bir duru sergilemekte ve insanlar bunu benimsediklerinde nasl sonular ortaya kmaktadr? Bu teorik hakikatlere tabi olunduunda hangi olay ve olgularn says artarken hangilerinin ki azalmaktadr? te btn bu ve benzeri sorular dinin pratik rolnn ortaya konmasna ynelik olarak sorulmakta ve bunlara makul cevaplar verilmeye allmaktadr . Gnmzn felsefi ve bilimsel evrelerinde teorik deerinden daha ok dinin pratik nem ve ilevine vurgu yaplmaktadr . Oysa bizim geleneimizde ve maalesef gnmzde de dinin bu pratik ynyle ilgili yaplm alma says ok ama ok azdr . Bizde daha ok dinin teorik yn zerinde durulmakta ve dini nermelerin nazari doruluu ispat edildiinde maksada ulald sanlmaktadr . Oysa din gibi nemli bir olguya iki adan bakmak ve yaklamak gerekir: Teorik ve pratik adan. Eer ilmi mahfillerde gndeme getirilen bir dini teori veya fetvann pratik sonular arzu edildii ve beklendii gibi olmazsa bunun modern felsefi ve ilmi evrelerde kabul grmesini beklemek beyhude olacaktr . nk temel amac insann kar karya olduu teorik ve pratik sorunlar zmek olan gnmzn felsefi ve bilimsel evrelerinde bu iki ileve sahip olmayan dini teori ve fetvalar hakknda u temel sorgulama yaplmaktadr: Din ve

ona nispet edilen eylerin pratikte insann zararna sonular dourabilmesi nasl mmkn olmaktadr . nk eer bu doruysa aslnda insan daha gl klmak iin gnderilmi olan din, sorunlar karsnda onu daha zayf ve aciz klyor demektir! Dolaysyla dinin hem akli hem de duyular tatmin ederek insan yaamna g ve canllk kazandrmas gerekir . Bu yzden herhangi birisinin pratik sonularn gz nnde bulundurmadan sadece teorik doruluu esas alarak dini bir teori ileri srmesi veya fetva vermesi gnmz asndan kabul edilemez. Bugn dinin siyasetten ayr olmad syleniyor . Biz de ayn eyi sylyoruz. Ancak bu szn gerekte ne anlama geldiine bakmak gerekir . Mesela eer gnmzde havza doru karar alma ve dzenlemelere engel olmadan siyasi yaama yn vermek amacyla siyasi olgu ve realiteyi gz nnde bulundurarak siyasetle ilgili dini bir teori ortaya koyarsa bu durumda din ile siyaset birbiriyle ilikili hale gelmi olacaktr . Ama eer dini ilimler havzas yaanan realite ve pratii gz nnde bulundurmadan siyasetle ilgili teorik dorular vazedip sonrada bunlara uyulmasn talep ederse doaldr ki bu tr teori ve fetvalarn hibir anlam ve deeri olmayacaktr . Zaten istense de byle salt teorik dorularla amel edilebilmesi mmkn deildir . nk bunlarn herhangi pratik bir ilevi yoktur . Gnmz insan devasa sorunlarla boumaktadr . O, devasa bir makinenin iinde skan vida ve somun gibidir . Bu yzden de dinin kendisi ve toplum iin nasl bir mesaja sahip olduunu bilmek istemektedir . Dahas bu mesajn kendi yaad gereklikle makul bir ilikisinin olmasn beklemektedir . Dolaysyla bu mesajn yaanan gereklik ve realite gz nnde bulundurularak insanlara sunulmas gerekir . Eer lkemizdeki dini ilimler havzas byle bir ereve iinde hareket etmek istiyorsa ki bence baka bir ans da yoktur , ister istemez modern felsefe ve bilimin ortaya koyduu kavram ve kategorilerden yararlanmak zorundadr . Bu olduunda da dini mesaj ulatrmak iin kullanacaklar kalp ve ifade biimleri deiecek ve daha nce gndemlerinde olmayan pek ok yeni meseleyle uramaya balayacaklardr . Havza, gnmzde bulunan realite ve gerekleri bilerek konuursa

84

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

aklamalar da ilmi ve akademik evreler tarafndan daha anlalr hale gelecektir . Havza dinin mesajn anlalr bir ekilde insanlara ulatrdnda grevini doru bir ekilde ifa etmi demektir . Bylece havza ile niversite arasnda olmas gereken iliki de kurulmu olacaktr . nk havza ile niversite arasnda bulunmas gereken iliki farkl olan iki olgu ve dnce arasnda bulunmas gereken trdendir . Bu yzden de havzann bu alanla ilgili tedvin edilmi dnceler retmesi gerekir . zellikle slam devriminden sonra dinin pratik nemiyle ilgili baz sorular gndeme getirilmitir . nk devrimden sonra iinde yaamak istediimiz yeni bir toplum kurmak iin almaya baladk. Bu yzden de dinin bu yeni toplumun ayrlmaz unsurlar olacak olan endstri, insan haklar, bilim, felsefe, yatrm, ilerleme ve kalknma gibi kavramlarla nasl bir ilikisi olduunun ortaya karlmas gerekiyordu. Bu konularda mitvar olmamz gerektiren derin ve kkl bir fikri dnm yaanmaktadr . Ancak bu konularda aceleyle sorulmu ve yantlanm olsa da nemli olan sorular dini ilimler havzas dikkate almamaktadr . Bu yzden sre ona ramen ilerlemekte ve havza gn getike kendi eliyle kendisini tarihin dna atmaktadr . nk havza yaanan bu kkl deiimlerin teorik kabul ve temellerine bakmadan sreci yzeysel aklama ve tepkilerle geitirebileceini sanmaktadr . Toplumumuz bir eit davranln etkisinde kalarak sorunlarn yzeysel ve geici olarak zlmesi hastalna mptela olmutur . Zaruretler ve maslahatlkla sorunlarn geici olarak halledilmesiyle yetinilmekte ve yaanan bu deiimin teorik temellerine dikkat edilmemektedir . Sonuta tedavlde olan kavram ve kategorilerin teorik temellerini yeterince aratrmadan kolaycla saplmaktadr . rnein topraklarn iftilere verilmesi veya i kanunuyla ilgili bir sorun ortaya ktnda maslahat gerei bir karar alnarak mesele bu aamada braklmaktadr . Bu yzden de sra istismar ve ii haklar hakknda ciddi ve teorik deeri olan bir tartma yapmaya gelmez. Dolaysyla bu tr meseleleri tartrken ne gibi teorik kabullerden hareket etmemiz gerektii konusu almadan

kapanm olur . te btn bunlardan dolay temel ve kurucu teorileri ele alp bunlarn dini kavram ve kategorilerle nasl bir ilikiye sahip olduunun ortaya konmas gnmzde kar karya olduumuz en nemli meselelerden birini oluturmaktadr . zc olan ise havzann bu tr konular ele alp ilgili teorik meseleleri gndeme getireceine ilgisiz ve kaygsz bir ekilde bunlar uzaktan seyretmesidir . Sonuta ister istemez bu tr konular havzann dnda yer alan ilmi mahfillerde tartlarak bir neticeye varlmaya allmaktadr . Hovze: Siz, ia kelamnda bulunan baz
konularn daha ok aratrlmas gerektiine inanyorsunuz Bu meselelerin neler olduu hakknda bize bilgi verir misiniz?

Cevap: ia kelam ve dncesinde gnmz asndan aratrlmaya deer olan pek ok mesele bulunmaktadr . Bunlardan bir ksmna zet olarak deinelim: ia dncesi ilk mesele siyaset felsefesiyle ilgilidir . Bu, Hz. Peygamberden sonra kimin halife olmas gerektiiyle ilgili bir meseledir . Buna gre ia Peygamberden sonra ideal bir yneticinin btn zelliklerine sahip olduunu iddia ettii mam Ali gibi bir ahsn halife olmas gerektiini savunmaktadr . nk mam Alinin dierlerinden farkl olan bir ynetim anlay vardr ve ia bu anlay siyaset felsefesinin merkezine koymutur . Bazlar sosyal yaam asndan dzenin kanlmaz olduundan hareketle devlet ve kurumlarn muhafaza edilmesini dier her eye ncelemitir . Bu anlaya gre gerektiinde dier btn deerler devleti ve sistemi ayakta tutabilmek iin feda edilebilir . nk sosyal yaamn ancak bu ekilde salkl devam edebileceine inanmaktadrlar . Doal olarak eer bir ynetici devlet ve siyasete byle g ve iktidar merkezli bakacak olursa toplumun ynetilmesinde zlmesi zor sorunlarla karlatnda kolayca deer ve hukuku reel gereklere feda edecektir . Byle bir ynetici devlet ve ynetimin tehlikede olduunu dndnde zaruretler haram mbah klar ilkesine uygun olarak hareket edecektir .

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

85

Dolaysyla kendisini hibir ahlaki ve hukuki deerle kaytl grmeyecektir . Byle bir ynetim anlay halk yaanan realiteye mahkm ederek yneticilere mutlak bir dokunulmazlk salamaktadr . Oysa mam Alinin siyaset ve ynetim anlay bu tarz bir dncenin tam kartn oluturmaktadr . mam Ali ynetmeyi sadece ilahi ve insani deerleri iin kabul etmitir . Bu deerleri koruyarak yneticilik yapamayacan dnd iin yaklak yirmi be yl bu grevi stlenmekten ekinmitir . nk onun siyaset felsefesinde, adalet ve kst gerekletiremeyen bir ynetim, kurumu kei derisinden bile daha deersizdi. te bu yzden srarla halifelii kabul etmesi istendiinde greve gelme artlarn ortaya koyup bunlar halka aka ilan etmitir . Ne kadar ac da olsa hak olan icra etmekten kanmam. Zulmle alnm olan mallar, kadnlarn mihri olmu olsa bile geri alacam. Ynetim anlayn adalet zerine bina etmenin anlam belli bir dnemdeki uygulamalarn btn zaman ve meknlar iin adaletin tek ayni karlklar olmas demek deildir . Doal olarak bu nemli kavramn ayni karlklar sosyal ve siyasi artlarn deimesiyle deiecektir . Burada nemli olan iann da takipisi olmakla vnd Hz. Alinin siyaset ve ynetim anlaydr . Bu da deerlerin gereklere feda edilmeden yaatlmasdr . Bu yzden yaplmas gereken bu deerleri zaman ve meknn ihtiyalarna cevap verebilecek yap ve kurumlar somutlatrabilmektir . Bylece bu deerler insan yaamnn btn boyutlarna hkim hale getirilebilir . ia dncesi asndan nemli olan bir dier mesele de kyas, istihsan ve benzeri ilkelerin ahkmn istinbatnda delil olarak kabul edilmemesidir . ia fkhnda sadece Kuran, Snnet ve akl delil olarak kabul edilmektedir . Dolaysyla ia fkhna gre Kuran, Snnet ve akldan elde edilmeyen bir ey, dini ykmllk olarak kabul edilemez. Buna gre kayna ancak Kuran, Snnet ve akl olan bir hkm dini bir deere sahip olabilir . Bu yzden temeli insanlarn zan ve sezgileri olan kyas

ve istihsan gibi delillerle Allahn hkmne ulalarak insanlar iin dini bir ykmllk ihdas edilemez. Dolaysyla bir amel veya olgu hakknda Kuran, Snnet veya akla dayanan bir hkm bulunmuyorsa bu alanlarla ilgili eri bir hkmden bahsedebilmek mmkn deildir . Bu durumda yaplmas gereken rasyonel bir teoriden yararlanarak bu olguyla ilgili gerekli dzenlemeyi yapmaktr . Doal olarak bu tr dzenlemelere kaynaklk edecek olan rasyonel teoriler zaman ve mekna gre deiecektir . te bu yzden de bunlara dayanlarak alnan karar ve yaplan dzenlemeler dini bir hkm olarak kabul edilemez. Bu yzden de bunlara uyulmamas dini anlamda bir gnah tekil etmez. Eer bu tarz bir dnme ekli Mslmanlarn geneli tarafndan kabul edilecek olursa slam kltr ve medeniyetinin nnde yepyeni ufuklar alaca muhakkaktr . nk eer bizler zamansal ve meknsal dokularndan dolay hatal olma ihtimalleri bulunan rfi ve rasyonel kazanmlarmz eri ve dini birer hkm olarak grrsek aslnda din olmayan bir eyi dinin yerine geirmi oluruz ki bidat da kelimenin gerek anlamnda ite budur . Byle byk bir hatann doal sonucu toplumun deiim ve gelimesinin nne gemek olacaktr . Ancak eer akli ve rfi kazanmlarmzn alann eri ve dini olandan doru bir ekilde ayrabilirsek yolumuz aydnlanacak ve deime imknmz daha da artacaktr . Bylece bir yerde doru ve faydal bir dnce grdmzde alabilir ve bu sayede yzyllardr duar olduumuz dogmatizmden kurtulabiliriz. zetle insan yaamnn rfi ve rasyonel tedbirlerle dzenlenen ksmna hibir zaman dini bir renk vermemek gerekir . Mesela ia fakihleri muamelatla ilgili konularda Kuran ve Snnette herhangi bir delil bulunmad durumlarda insan dncesinin rn olan uygulamalar eri birer ykmllk olarak grmemilerdir . Bu yntemden dolay iada sosyal ihtiyalara cevap verebilen bir muamelat fkh ortaya kmtr . Dier taraftan Mslman toplumlarn ynetimini ellerinde bulunduranlar kimsenin onlara kar kmamas iin yaptklar her eye dini bir renk veriyorlard. Bu durum Abbasiler dneminde

86

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

daha belirgin bir ekilde grlmektedir . Onlar ynetimlerine tamamen dini bir renk verebilmek iin yaptklar her eyle ilgili olarak zamanlarnn mft ve fakihlerinden fetva istemilerdir . Bunlar da Kuran ve Snnette fetvaya dayanak olacak bir ey bulamadklarnda kyas ve istihsana bavuruyor ve bylece szde halifelerin yapmak istedikleri her eye dini bir renk vermi oluyorlard. Bu akm zamanla Mslman toplumlarda dnce ve pratiin gerilemesine sebep oldu. Hilafet sistemine bal olan baz mftler sistemle uyumayan her trl fikir ve yaklam tekfir ediyorlard. Bylece o gnn zalimane ve adaletsiz iliki ve uygulamalarn ilahi iradeye intisap ettirmek suretiyle meru gsterip insanlara dayatyor ve zavall insanlar da her trl zulm ve istibdad hilafet ad altnda dini bir renge brnm olarak sineye ekiyorlard. nsanlar asrlarca din adna yaplan bu zulm ve aldatmalara tahamml ederek yaamak zorunda kaldlar . ia kelam ve dncesinde zerinde nemle durulmas gereken meselelerden biri de icma deliline kar taknd tavrdr . Ehl-i Snnet vel-Cemaat mmetim hata zerinde birlemez hadisine istinat ederek mmetin veya limlerin icmasn delil olarak kabul etmitir . Bu gre gre eer belli bir dnemde yaayan btn Mslman veya Mslman limler bir teori ya da amel zerinde ittifak ederlerse bu icma yani bir araya gelme konuyla ilgili dini hkmn ortaya karld anlamna gelmektedir . Dolaysyla icma tpk dier ilahi hkmler gibi kutsaldr ve bu yzden ona kar gelinebilmesi mmkn deildir . ia bu anlamyla icma deliline kar karak yle dedi; Hccet ve delil olan Kuran veya hata yapmaktan beri olan masumun szdr . Dolaysyla bir konuda mmetin btn limleri bir araya gelmi olsa bile bunlar masum olmadklarndan zerinde ittifak ettikleri ey dini bir hkm olarak kabul edilemez. Bu yzden hakknda icma bile yaplm olsa baka biri buna kar karak aykr bir fikir ileri srebilir . Baka bir deyile bir konuda icmaya ulaan kiiler hata yapm olabilecekleri iin bunlara kar kan tekfir edilerek grn sylemesinin nne geilemez. te bu da

milletlerin gelimesinde nemli bir role sahip olan fikir ve dnce zgrldr . Tabi Ehl-i Snnetin icmay dini hkmn elde edildii bir kaynak olarak kabul etmesinin baz siyasi sebepleri vard. Bylece slamn ilk dneminde meydana gelen baz siyasi olaylar aklamak istiyorlard. Ancak icma daha sonra epistemolojik bir teori ve ilke haline dnerek fkh uslnn en temel dayanaklarndan biri haline geldi. Baz dnemlerde muhalifleri susturmak ve yeni fikir ve teorilerin ortaya kmasn engellemek iin icma delili bir bahane olarak kullanld. Gerek anlamyla icma slam tarihinde hibir ekilde tahakkuk etmemitir . zetle farkl siyasi ve kelami sebepleri de olsa ia icmay asl bir ilke ve teori olarak benimsememitir . Hovze: Ama iann kyas ve istihsana
bavurmamasnn sebebi imamlar araclyla ellerinde bulunan bolca rivayetler deil miydi? Yani iay kyas ve istihsana bavurmaktan alkoyan bu zengin malzeme deil miydi?

Cevap: ia kyas ve istihsana biz her eyi rivayetlere mracaat etmek suretiyle zmeliyiz diyerek kar kmamtr . Hayr , iann bunlara kar kmasnn asl sebebi bu deildir . Bu sylediiniz ibadetler sz konusu olduunda gerekligeerli olabilir . Ama muamelat fkhn mtaalaa ettiinizde dierlerinin kyas ve istihsanla zd meseleleri iann rasyonel, rf ve fukahann vazettii kurallara gre zdn grebilirsiniz. Bazen de bu alanlarda Kuran ve Snnette bulunan genel ilkelere gre hareket edilmitir . Bu konuyla ilgili ok sayda rnek gsterilebilir . Hovze: Beeri toplumlarn ynetilmesinde
dinin rol ve yeri nedir? Dinle kyaslandnda akl ve bilim bunda nasl bir rol oynamaktadr?

Cevap: Bu soruya cevap verebilmek iin iki meselenin zerinde ciddi bir ekilde dnmek gerekir . Bunlardan birincisi acaba akl olmadan din anlalabilir mi? kincisi de beeri yaamda akl ve dinin alan nedir? Yani hangi durumlarda dine ve hangisinde akla ynelip sorularmzn cevabn isteyeceimiz meselesidir bu.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

87

Dinin anlalmasyla ilgili unu syleyebiliriz: slam dini tarihin belli bir dneminde belli bir yerde (Arap Yarmadasnda) Hz. Peygamber tarafndan insanlara tebli edilmitir . Bu anlamyla slam dini tarihi bir olgudur . Yani tarihin belli bir dneminde belli bir corafyada ortaya km bir olguya tekabl etmektedir . Ayn ekilde Hz. Peygamberin getirdii kitap olan Kuran Kerimde tarihi bir olgudur . yleyse slam dininin anlalmas, aslnda tarihi bir olgunun anlalmasndan ibarettir . Kuran okunduunda veya slam Peygamberi bir sz sylediinde muhataplar Tanr, nbvvet, ahiret, insan ve benzeri konularda sahip olduklar nkabul ve tasavvurlarla tarihi olan bu olguyu anlamaya alyorlard. Araplar arasnda bulunan bu nkabul, tasavvur ve kavramlarn temellerinin neler olduu ve bunlarn ne kadarnn nceki dinlerden kald ne kadarnn da kendi kltrleriyle alakal olduu baka bir konudur . Ne olursa olsun aralarnda vuku bulan bu olguyla ilgili genel de olsa bir tasavvurlar vardr . Aksi takdirde vahyi hitabn anlalmas mmkn olamazd. Bu nkabul ve dnceler Peygamber dneminde yaayan insanlarn Kuran ve Snneti anlarken bavurduklar aralar mesabesindeydi. Daha sonraki dnemlerde vahyin tefsir edilebilmesi iin pek ok dnce ve teori ortaya kt. Mesela Mutezile vahiy ve nbvveti ilk dnem Mslmanlarndan farkl nkabul ve kavramlarla anlamaya alyordu. Mutezile kendine has akli ilke ve kavramlarla ortaya yeni soru, dnce ve teoriler atyor daha sonra da bunlara cevap veriyordu. Bylece kendilerine has bir tefsir anlay ortaya koydular . Mutezile bu tefsir anlayn ilahi kelamn mahlk olup olmad, tevhid ve adalet, lemde olup bitenler bir hikmet ve maslahata dayanmaktadr , evren makul olan bir i dzene sahiptir ve insann ahlaki fiilleri akli iyi ve kt kstaslaryla tartlarak deerlendirilmelidir gibi ilkeler zerine ina etmitir . Doal olarak bunlarn hepsi Mutezilenin vahyi anlamak iin bavurduu nkabul ve tasavvurlar oluturmaktadr . Bunlar bu yntem ve tarzlaryla Mutezile kltr ve ekoln meydana getirmilerdir .

Ayn ekilde Mslman filozoflar da kendilerine has nkabul ve kavramlarla tarihi birer olgu olan vahiy ve nbvveti anlamaya almlardr . Doal olarak filozoflarn sahip olduu nkabul ve kavramlar Mutezileninkilerden ok farklyd. Mslman filozoflara gre vahiy Peygamberin faal aklla ittisal etmesinden ibarettir . Bu vahyin d lemdeki gerekliklerden nasl haber verdiini anlatmaya alan filozofa bir aba ve urat. Bu, vahiy ve nbvvetin epistemolojik bir adan aklanmasyd. Baka bir deyile Mslman filozoflar bu teoriyle, vahyin nasl varlk lemi hakknda doru bilgiler ihtiva ettiini aklamaya alyorlard. Filozoflar bu yntemlerini kullanarak Kuranda bulunan dier konular da nkabul ve kavramlar dorultusunda tefsir edip akladlar . nsan nefsinin soyut olduu, saadet ve ekavet ynlerinin bulunduu, slamn Tanrsnn varl zorunlu olan anlamnda vacibul vcud olarak tavsif edilmesi ve benzeri kavram ve kategoriler filozoflarn vahyi anlamaya alrken kullandklar kabulleri oluturmaktadr . Doal olarak bu kavram ve kategorilerin hibiri slamn ilk dneminde bulunmuyordu. Arifler de irfani hud ile elde ettikleri kabul ve kavramlarla vahye ynelmi ve onu anlamaya almlardr . Bunlar Kuran ayetlerini irfani olan kavram ve kategoriler ierisine yerletirerek tefsir etmeye alm ve bu bak asyla irfan slam iinde temellendirmeye gayret etmilerdir . Btn bu iddia ve teorilerin slama nispet edilmesi de bunlarn slamn snrlar iinde kalarak vahyi tefsir etmek kastyla ortaya konmu olmalarndandr . Eer bu abalar vahiy olgusu gz nnde bulundurulmadan yaplm olsayd, bunlara slami bir renk ve koku verilebilmesi mmkn olmazd. slami sfatnn bu teorilere uyuyor olmas da bunlar araclyla slami vahyi anlamaya almalarndan kaynaklanmaktadr . Dolaysyla eer birisi sadece kendi isel tecrbelerine dayanarak bunlar slami vahyin ieriiyle ilikilendirmeden Kurani ve Nebevi hitapla bir ii olmazsa bunlara gene de irfani keif denilebilirdi. Ancak bu durumda artk bunlar slama nispet etmek mmkn olmazd. slam kelam ve felsefesiyle ilgili olarak da ayn

88

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

durum geerlidir . Bu analiz slam tarihi boyunca vahiy olgusunun daima akl ve irfani kefin nda anlalmaya alldn ortaya koymaktadr . lgin olan u ki Kuran ve Snnetin anlalmasnda hibir nkabul ve vastaya bavurmadklarna inanan Hadis ehli ve Eariler bile kendilerine has felsefi ve kelami kabullerden hareket ediyorlard. amzda felsefi ve bilimsel pek ok deiim meydana gelmi ve yeni bilgi trleri ortaya kmtr . Bu ada yaayan biz Mslmanlar ortaya kan bu yeni bilgi trleriyle vahiy arasnda nasl bir iliki olduu sorusuyla kar karya bulunmaktayz. te bu soruya cevap vermeye almak daha nce bahsettiimiz yeni kelamn ta kendisidir . Yunan felsefesi tercmeler yoluyla slam dnyasna aktarldnda bir dizi yeni kavram ve kategori de slam dnce ve kltr havzasna girmi oldu. Bu kavram ve kategoriler yeni bir zihniyet ve dnme ekli ortaya kard. O gnlerde Mslmanlarn ou bu zihniyet ve nkabullerle vahyi anlayp tefsir etmeye alyordu. Ayn ey gnmzde de meydana gelmi ve sosyal bilimlerde yaanan gelimeler yeni felsefe ve bilgi trleri ortaya karmtr . Yaanan bu olgu biz Mslmanlarn sahip olduu kavram, kategori ve nkabulleri zerinde hatr saylr bir etki yapmaktadr . Ama tabi eer btn bu kkl deiimlerden haberi olmayan biri varsa o baka. Bu anlattklarmzdan slam dininin anlalmasnn her zaman akln ve irfani zevkin nda gerekletii sonucu ortaya kmaktadr . Bu durum gnmz asndan da yzde yz geerlidir . Dolaysyla akl-vahiy ilikisini acaba akl m yoksa vahiy mi ncedir eklinde aktaranlar bu meselenin derinliini anlayamam olan kiilerdir . nk mesele bunlardan hangisinin nce hangisinin sonra olduu deildir . Asl mesele akl tarafndan kabul edilmi bir dizi nkabul ve tasavvur olmadan naklin yani vahyin anlalmasnn mmkn olmamasdr . Dolaysyla yukarda da aktardmz gruplarn birbirlerinden fark sahip olduklar nkabul ve beklentilerde yatmaktadr . Yoksa birilerinin vahyi dierlerinin de akl ve

tekilerin de irak ncelemelerinde deil. Hovze: Din ve akln kendilerine has alanlaryla
ilgili olarak hangi durumlarda akldan ve hangi durumlarda dinden yardm alnmas gerektiini aklar msnz?

Cevap: Kuran ve Snnete mracaat ettiimizde muhataplarndan baz eylerin yaplmasn bazlarnn da terk edilmesini talep eden bir dizi emir ve yasak olduunu gryoruz. Bu emir ve yasaklar biz Mslmanlara yneltilmitir . Dolaysyla bizlerin bunlarla amel etmesi istenmektedir . Bu trden emir ve yasaklar ibadet, muamelat, sosyal, siyasi ve ekonomik durumlarla ilgili olabilir . Yani btn bu alanlarla ilgili baz emir ve yasaklarla kar karya bulunmaktayz. Dini inancmz asndan her nerede Allahn ak bir emir ve yasayla karlap bunun bizim iinde bulunduumuz durumu da kapsadndan emin olursak buna itaat etmemiz gerektii konusunda da herhangi bir phe ve tereddt bulunmamaktadr . Ancak temel meselemiz ncelikle belli bir durumla ilgili olarak Allahn bir emir ve yasann bulunup bulunmad ikinci olarak da eer varsa bunun bu ada yaayan bizleri de kapsayp kapsamadnn nasl tehis ve tespit edebileceiyle ilgilidir . Kuran ve Snnette bulunan emir ve yasaklarn hukuki veya ahlaki olmalar, sadece Hz. Peygamber dneminde bulunan insanlara has olmas veya bizleri de kapsamas mmkndr . Hukuki olan emir ve yasaklar bir dizi eri ve dini ykmllk vazeder ki bunlarn inenmesi gnah ve sutur . Ancak ahlaki ve iradi olan emir ve yasaklar belli bir dnemde maruf ve iyi olarak bilinen eylere ynlendirip tevik ederler ve bu yzden de bunlara kar gelinmesi gnah ve dolaysyla da hukuki anlamyla su deildir . Byle durumlarda insan kendi tercihiyle baka bir yoldan gitmeyi seebilir . Baka bir deyile eer Kuran ve Snnette bulunan emir ve yasaklar hukuki ise artk insann bir tercih hakk bulunmaz ve her durumda bunlara uymak zorundadr . Ama eer bu emir ve yasaklar ahlaki yani iradi ise insana bir seme hakk tannr ve o da bu dorultuda hareket eder . Ayn ekilde eer Mslmanlar asndan eri birer ykmllk icad eden

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

89

hukuki emirlerin bizlere amil olmad herhangi bir delille sabit olmusa doal olarak bizim iin hibir ykmllk ortaya kmayacandan yine istediimiz gibi hareket edebiliriz. Baz fakih ve uslclerin dini ykmllklerin zaman ve mekn ayrm yapmadan btn Mslmanlar kapsad ynnde bir icma bulunduunu iddia ettiklerini biliyoruz. Ancak bu icma iddiasnn nbvvetle ilgili Mslmanlar arasnda bulunan bir dizi felsefi ve kelami nkabul ve varsayma dayandna dikkat etmemiz gerekir . Bu iddia son peygamber olarak Hz. Muhammedin kendisinden sonraki btn alar iin gerekli olan teklif ve ykmllklerin hepsini belirlemesi gerektii temel kabulne dayanmaktadr . te kyamete kadarki btn teklif ve ykmllklerin peygamber tarafndan belirlenmi olmas gerektii beklentisi Kuran ve Snnette bulunan emir ve yasaklarn btn insanlara amil olarak kabul edilmesine sebep olmaktadr . Dolaysyla bu kabul ve beklentilerle Kuran ve Snnete mracaat edildiinde orada bulunan emir ve yasaklar bunlarla uyumlu olacak ekilde anlalmakta ve belli sonularn ortaya kmasna sebep olmaktadr . Nebevi eriatn alanyla ilgili olarak da durum bu minval zeredir . Eer benimsedii felsefi ve kelami ilkeler gerei birisi, insan hayatnn dua ve ibadetler de dhil muamelat, siyaset ve iktisatla ilgili btn boyutlarnn Nebi tarafndan dzenlenmesi gerektiine inanrsa bu durumda Kuran ve Snnette bulunan btn emir ve yasaklar hukuki olarak kabul edecektir . nk ancak bu ekilde tmel veya tikel olsun her duruma terettp eden bir hkm bulunmu olacaktr . Ancak yine benimsedii felsefi ve kelami kabuller gerei birisi, nebilerin asl rolnn ahlaki deer ve ilkelerin neler olduunun belirlenmesi olduuna inanrsa bu durumda Kuran ve Snnette muamelat, siyaset, iktisat ve benzeri konularla ilgili olarak sadr olan pek ok emir ve yasa ahlaki yani iradi olarak kabul edecektir . Byle bir kii bu tr emir ve yasaklar belli bir dnemde yaygn olan rasyonel anlayla ilgili grecek ve bu yzden de kendisine baka bir yoldan gitme hakk tanyacaktr .

Ne olursa olsun gerek; felsefi, kelami ve irfani kabullerin nbvvetle ilgili belli bir anlay ortaya kard ve buna uygun olarak da eriatn devam veya devamszl ynnde ne gibi snrlara sahip olduunun ortaya konduudur . eriat nasl anlayacamz belirleyen bu felsefi, kelami ve irfani kabul ve beklentiler hakknda ok daha derin dnlmeli ve an ihtiyalarna gre bunlar gzden geirilmelidir . Nbvvetle ilgili kabul ve beklentiler de hibir ekilde bu genel kaidenin bir istisnasn oluturmaz. Bu yzden bunlarn da daima gzden geirilerek revize edilmeleri gerekir . Zira ancak daimi bir inceleme ve gzden geirme sayesinde insann nbvvet, eriat ve akln snrlar gibi konularda sahip olduu kabul ve beklentiler revize edilebilir . Bu yzden de bu doru drst bir ekilde yaplmadka eriat ve akln snrlar ile insanlarn bunlardan beklentilerini makul bir ekilde belirleyebilmek mmkn olmayacaktr . Doal olarak bu kabul ve beklentiler deitiinde snrlarn tayin edilmesi de bunlarla doru orantl olarak deiecektir . Tabi hangi felsefi, kelami ve irfani kabul ve beklentilerin doru olduu ve bunun tespiti tamamen baka bir konudur . Bu konuda ok ciddi ve derin aratrma ve incelemelerin yaplmas gerekir . Maalesef hlihazrdaki fkhi tartmalarmz bu nemli soru ve sorunlar gz nnde bulundurulmadan mevcut kabul ve varsaymlarn mutlak ve eletirilemez olduundan hareketle yzeysel bir ekilde yaplmaktadr . Dolaysyla bu meseleyle ilgili genel kaide akladmz gibidir . imdi Mslman bir toplumun planlama yaparken gelecekte nasl bir siyasi ve iktisadi sisteme sahip olacana karar vermek istediini farz edelim. Ziraata m yoksa sanayiye mi ncelik vermelidir? Zorunlu dzenlemeler olsun mu olmasn m? Bakanlklar nasl dzenlensin? Dzenli ordusu olsun mu olmasn m? Yneticinin yetkilerini snrlasn m yoksa yetkileri mutlak m olsun? Yasama yetkisine sahip bir meclis olacak m olmayacak m? Kuvvetler ayrl benimsensin mi benimsenmesin mi? Kalknma programlar be yllk m yoksa on yllk m olacak? Madenleri kim ve nasl karacak?

90

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

Ekonomi daha ok petrole mi yoksa tarma m dayanmal? Modern anlamyla bir iktisadi kalknma hedefine sahip olunmal m yoksa olunmamal m? Uluslararas sistemi kabul etsin mi etmesin mi? Daha bu trden pek ok soru ve soruna cevap bulmak istediini dnelim bu slami toplumun. Eer birileri bu tr konularda Kuran ve Snnete mracaat ederek fetva almamz gerekir derse biz de hangi kabul ve beklentilerle bu kaynaklara mracaat ettiklerini sorma hakkna sahip oluruz. nk hangi kabul ve beklentilerle hareket ettikleri Kuran ve Snnetten elde ettikleri sonucu dorudan belirlemektedir . Bu sorgulama sonunda eer bunlarn fetva verirken dayandklar temellerin zayf olduu ortaya karsa ki kacaktr artk bu tr fetvalarn hibir dayana kalmayacaktr . Dolaysyla her fakihin fkhi ictihadn dayandrd felsefi ve kelami kabul ve beklentilerin titiz bir ekilde incelenmesi gerekmektedir . Bazlar Kuranda bulunan her ey i in bir aklama olsun diye gibi ayetlere dayanarak karlatmz her soru ve sorunun cevabn Kuran ve Snnette aramamz gerektiini sylemektedir . Bu yaklama gre gelmi ve gelecek btn sorularmzn ayrntl cevaplar Kuran ve Snnette bulunmaktadr . Byle bir yaklam byk bir hatadr . nk ey kelimesinin her durum ve ortamda farkl bir anlam bulunmaktadr . Bu yzden de Kurann her ey i in bir aklama olmas da kendisine has durum ve ortamlar asndan doru ve geerlidir . Dolaysyla hi kimse bu eyi genelletirerek mesela Kuranda matematik ve fizik de olduunu iddia edemez. Tabi ki Hz. Peygamberin grevi olan hidayetin anlam ve ayrntlar Kuran ve Snnette bulunmaktadr . Ancak Hz. Peygamberin grevi olan hidayetin anlam ve alannn ne olduuna bakmak gerekir . te bu nemli mesele de ancak yukarda iaret ettiimiz felsefi-kelami kabul ve beklentiler akla kavuturulursa zlecektir . Btn bunlar gz nnde bulundurduumuzda slam bizim dnyevi saadetimizi de temin eder mehur cmlesinin dnyevi yaamla ilgili btn genel ve tikel bilgi ve aklamalarn slamda bulunduu gibi bir anlama gelmedii

anlalm olur . Aksine bu cmlenin doru anlam bir din, daha iyi bir dnyevi yaamla ne kadar ilgili olabilirse slamn da o kadar ilgili olduudur . Bunun da slamn bu dnyevi yaama anlam, dinamizm, canllk ve muhabbet bahetmesinden baka bir anlam yoktur . te bunu slam kesinlikle en iyi ekilde yapabilir ve yapmtr da. Ama dnyevi yaamn btn boyutlarn hem de btn zaman ve meknlar asndan dzenlemi olmak slamda dhil hibir dinden beklenebilecek makul bir ey deildir . Mesela eer daha iyi bir dnyevi yaam zulm, su, cinayet, fakirlik, cehalet ve hastalklar azaltmak ve mmknse tamamen ortadan kaldrmakla olacaksa slamn byle bir eye kar olmas bir yana aksine bu ynde atlacak her trl adm destekleyerek bu abaya manevi bir anlam ve boyut da kazandrr . Ama byle bir yaam ancak aklla ina edilebilir . Bunu mmkn klacak plan ve programlar da bilimin uhdesindedir . Dinin bunlarn hibirisiyle dorudan bir ilikisi yoktur . Tabi uhrevi saadet asndan durum farkldr . Istlah anlamyla bilimin de bu alanla dorudan bir ilikisi yoktur . Bu ancak dinin stesinden gelebilecei bir konudur . slamn ahlaki ilke ve kurallarnda da durum byledir . Yani ahlaki ilke, kanun ve kurallar byle bir yaamn ina edilmesiyle ne kadar alakalysa bunlarda ayn oran bu durumla ilikilidir . Baka bir deyile byle bir yaamn ina edilebilmesi iin ahlak ve iyi kurallarn etkisi ne kadarsa slamn ahlaki ilke ve kurallarnn etkisi de bu kadar olacaktr , kesinlikle daha fazla deil. Bu yzden slamn bu ynnden gereinden fazla bir ey beklememek gerekir . nk bilimsel plan ve programlarla elde edebileceimiz eyleri ahlaki ilke ve kurallarla elde edemeyiz. Bu ikisinin durumu tamamen birbirinden farkldr . Bu yzden sapla saman birbirine kartrmamak gerekir . Hovze: Baz yazlarnzda fakihin fetvasnn
dierleri iin bir kutsalla sahip olmadn sylyorsunuz Fetvann kutsal olmadn sylerken ne kastediyorsunuz?

Cevap: Bu szle iki eyi kastediyorum. 1- Eer birisi bir fakihin herhangi bir fetvasnn

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

91

kutsal bir gcn rn olduunu sylerse, byle bir sz kesinlikle doru olmayacaktr . Zira hepimizin bildii gibi pek ok konuda birbiriyle elien fetvalar bulunmaktadr . Hal byleyken herhangi bir fetvann kutsal bir gcn rn olduu nasl sylenebilir . nk fetvalarn birbiriyle elimesi halinde bunlardan biri vakaya gerekten de mutabk olabilir . Ancak biz bunun hangisi olduunu bilemeyiz. Hangisinin gerekten Allahn hkm olduunu bilmediimize gre teorik olarak btn fetvalarn eletirilebilmesi mmkndr . Bu yzden de belli bir fetvann zayf olduuna dair deliller ileri srebilir ve bizi tatmin edecek baka bir fetvann peine debiliriz. Zaten itihat kapsnn ak olmasnn anlam da budur . u halde fetvalarn bir kutsalla sahip olmamasnn anlamlarndan biri teorik olarak her fetvann eletirilebilir olmasdr . Dolaysyla bu kstaslar lsnde her fetva kabul de red de edilebilir . Bu yzden hi kimse belli bir konuda bir fakih fetva verdi diye dier herkesin susmas gerektiini syleyemez. nk istisnasz btn fetvalar insanlara ait olan gr ve itihatlardan ibarettir . Bu yzden de dier btn gr ve itihatlar gibi eletiriye sonuna kadar aktrlar . Tabi fetvann onu veren mtehit iin bir delil oluturmas baka bir konudur . Btn fetvalar birer teori olduklar iin bunlar hakknda neden ve nasl diye sorulabilir . Fetvalarn dini konularda veriliyor olmas onlara hibir ayrcalk kazandrmaz. 2- Fetvann kutsal olmamasnn ikinci anlam ise tek bana bir fetvann insanlar iin balayc olmamas gereidir . Bir fetva ancak insanlar bunun gerekten de Allahn hkm olduuna kanaat getirirlerse onlar iin balayc olur . Dolaysyla ne itihat ne de ihtiyat edenler iin mtehit bir fetva verdi diye bununla amel etmek zorunlu hale gelmez. Bir fetva ancak birisi bu fetvann gerekten de Allahn hkmn beyan ettiine kani olursa balayc hale gelir . Bu durumda sz konusu kii nedennasl diye sormadan mezkr fetvayla amel edebilir . Ama eer kiide byle bir itminan ve gven hsl olmam ise mtehidin fetvasnn hibir kutsallk ve balaycl sz konusu olamaz. Bu gvensizlik ve itminan eksiklii ister mtehidin adalet vasfna haiz

olup olmamasyla ilgili isterse de fetvann ncllerine ynelik olsun fark etmez! Her iki durumda da fetvann kii asndan balaycl ve kutsall kalmaz. Veya baka herhangi bir gereke ile bu gven salanmas ise yine fetvann balayclndan sz edilemez. Dolaysyla fetvann kutsallnn olmamas bu iki anlam da kapsamaktadr . Bunlardan ilki hibir fetvann eletiriye kapal olmamasdr . Dieri de hibir fetvann sadece fetva olduu iin kimse iin dini bir ykmllk icat etmemesidir . Bu iki mesele ok nemlidir . nk bu yzden slam dnyasnda hibir dini teori dier bir dini teoriye dayatlamaz. Hibir dini teori bask ve dayatmalarla geerli olan tek teori olarak ilan edilemez. Baka bir deyile btn dini teorilerin dayatmalardan tamamen arndrlm bir atmosferde sunulup tartlmalar gerekir . Hovze: Siz Hristiyanln inan ve dnce
dnyasndan haberdar olduunuz iin bize Hristiyan dnyasnda ne tr inansal ve fikri eilimler olduundan biraz bahseder misiniz?

Cevap: Dini dnce Hristiyan dnyasnda son drt yzylda kkl bir deiim yaamtr . Bu kkl deiime sebep olan amiller daha nce yeni kelamn ortaya kmasnda zikrettiim etkenlerle yaklak olarak ayndr . Modern dnyada yeni felsefi ekoller , dnceler , modern sosyal ve doal bilimler ortaya ktnda Hristiyan dnyas zellikle de Katolik dnyas bu gelimeler karsnda iddetli bir muhalefet gsterip btn bu gelimeleri yenilikilik ve modernizm ad altnda reddetti. Tabi Protestanlar arasnda muhalefet bu kadar iddetli olmad. Zaman iinde Protestanlar bu yeni duruma kar farkl cevaplar retmeye baladlar . Bu yzden de sre iinde Protestan ilahiyat ile Katolik ilahiyat arasnda nemli ve ciddi farkllklar meydana geldi. Katolik dnyasnda hala, bir eit Tanrbilim ve ontolojinin hkim olduu bir dnya gr daha ok kabul grmektedir . Ancak Protestanlar arasnda byle yaklam ve dnceleri kabul edebilecek kii says olduka azdr ve gn getike daha fazla azalmaktadr . Protestan ilahiyatnda baskn olan eilim, Tanrbilimin sadece sa eklinde tecelli eden

92

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

vahiy yoluyla olabileceidir . ok genel olarak Hristiyan dnyasnda modern felsefi ve bilimsel gelimeler karsnda iki farkl eilim ortaya kmtr . 1- Birinci eilime gre Modern Felsefe ve Bilimin rn olan gnmz insannn dnce dnyas grmezlikten gelinmeli ve Hristiyan daveti ile kelami meseleleri gemite egemen olan metafiziksel kavram ve kabullerle sunulmaldr . Eer byle bir sunum ve beyan gnmzn modern insan anlamyorsa, bu artk onun bilecei bir eydir . Biz grevimizi yerine getirdikten sonra insanlarn anlayp anlamamas veya kabul edip etmemesi bizi ilgilendirmez. Bu eilimin taraftarlar eer modern felsefe ve bilimin kavramlaryla konumaya balarlarsa kendi asli kavram ve kategorilerini kaybedeceklerine inanmaktadr . 2- Gnmz Hristiyan teolog ve kelamclar zellikle de Protestan kelamclar arasnda daha yaygn olan ikinci eilime gre ise yeni nesillere din arz edilirken modern insann dnce ve deerler dnyasn oluturan felsefi ve bilimsel altyap da gz nnde bulundurulmaldr . Modern insann dnce ve deerler dnyasn oluturan bu felsefi ve bilimsel zemin sekler ve laik bir mahiyete sahip olsa da yine de din arz edilirken bu unsur grmezlikten gelinemez. Aksi takdirde modern insana Hristiyanln mjdesini ulatrmak mmkn olmayacaktr . Modern insann dnce ve deerler dnyasn oluturan bu sekler ve laik zemin yle bir mahiyete sahiptir ki orada bilim hibir eye bal olmadan kendi syleyeceini sylemekte, felsefe hibir boyunduruk altna girmeden kendi szn sylemekte ve kltrel meseleler de yine hibir st yapya bal olmadan olduklar gibi kendilerini ortaya koyabilmektedirler . Byle bir ortam ve dnyada din, insan yaamnn dier pek ok boyutunun yannda sadece boyutlardan biri haline gelmi ve artk felsefi ve kelami olarak dier boyutlara kendi rengini verme stnln kaybetmitir . Modern insann bu sekler bak ne dinin ne felsefenin ne de bilimin yaamn btn boyutlarna hkim olabilecek bir hal almasna izin vermemektedir . Bu yzden bunlardan hibiri dier alanlar kendi iinde eriterek onlarn nasl tefsir edileceine karar verememektedir . Dolaysyla

din, felsefe ve bilimden hibirinin byle bir hakk yoktur . Bu yzden de dnce ve amel dnyasnn gnmzde birka boyutlu hale geldiini sylemektedirler . Bu kutuplar din, felsefe, bilim ve kltrdr . Modern Batl insan yle bir zihni yapya sahip olmutur ki evrenin btncl bir tasavvur ve tasvirine ulamaktan acizdir . nk elinde tek bir ilke ve kuatc bir dnce bulunmamaktadr . Dolaysyla btncl bir tasvirden yoksun evren algsna sahip gnmz modern insannn dnce ve deerler dnyasndan yani byle bir zihni arka plandan sekler ve laik zemin olarak bahsedilmektedir . Klasik dnemde olmayan bu yeni zeminin sebep olduu ya da rettii dnce ve deerler dnyasnda din, insan yaamnn dier btn boyutlar zerinde gzetmen ve ynlendirici olma vasfn kaybetmi ve felsefe, bilim, kltr ve edebiyat gibi unsurlarn yannda sadece bir unsura dnmtr . te son birka asrdr bat dnyasnda egemen olan dnce tarz budur . Bu yenilikler karsnda ikinci eilimi benimseyen Hristiyan grup, gnmzde Hristiyanln hakikatinin sunulabilmesi iin modern insann bu zihni yapsnn yani bu sekler dnce ve deerler dnyasnn da gz nnde bulundurulmas gerektiini savunmaktadr . Bylece Hristiyan ilahiyatna yeni kavram ve kategorilerin girmesinin nn am olmaktadrlar . nk byle sekler bir ortamda Hristiyanln hakikati klasik dnemde geerli olan kavram ve kategorilerle sunulamaz. Byle yapldnda bu modern insanla konuamamak anlamna gelecektir . Sonuta bunlar Hristiyanln arznda modern insann sahip olduu kavram ve kategorilerin kullanlmas gerektiini gndeme getirmilerdir . te Hristiyan dnyasnda alan bu gedikten yryenler modern bir ilahiyat yani yeni kelam ortaya karmlardr . Biz Mslmanlar bu ikinci grubun modern dnceyle kar karya kalmaktan dolay ortaya koyduklar kavram ve kategorilerden yararlanabiliriz. nk bunlar Marksizm, Materyalizm ve dier modern felsefi ve bilimsel ekollerle atp hesaplaarak olduka deneyim kazanm ve ortaya yeni kavram ve teoriler koymulardr . te bu tecrbe bizim amzdan da ok ufuk ac ve

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

93

ynlendirici olabilir . Hovze: Size gre ahlaki ilke ve hkmlerin


dini bir temel ve dayana var m yoksa bunlarn kayna da akl mdr? Eer bunlarn kayna da akl ise eriat sadece akln bu hkmlerinin teyit edilmesi sadedinde mi gelmitir?

alanla snrlysa bu durumda dinin eksiksiz ve tam olmasn nasl tefsir etmek gerekir?

Cevap: Bu tartmann banda nce dinin ne olduu zerinde bir uzlaya varlmal ki daha sonra bu tanma gre dinin eksiksiz ve tam olmasndan ne anlalmas gerektii konusu zerinde konuulabilsin. Eer din Allahn peygamberler araclyla insanlara bildirdii hakikatten ibaret ise bu durumda dinin tam ve eksiksiz olmasnn anlam; Allahn irade edip insanlara ulatrmak istedii her eyi gndermesi ve Peygamberin de bu hakikatin hepsini insanlara tebli etmesi, olacaktr . Buna gre dinin kemali yani kusursuzluu ve mkemmellii Allahn insanlara ulatrmak istedii her eyin peygamber tarafndan ilan edilmi olmasdr . Baka bir deyile Allahn vahiy araclyla insanlarn bilmesini istedii btn hakikatler peygamber tarafndan eksiksiz olarak insanlara bildirilmitir . Dolaysyla bu yaklama gre dinin tam ve eksiksiz olmasnn anlam her eyin dinde bulunmas demek deildir . nk byle kabul edilirse dinde herhangi bir ey bulunmadnda din eksik ve kusurlu olmu olacaktr . Byle bir kemal, deil din asndan hibir ey asndan vaki olmu ve olabilecek bir ey deildir . Baka bir deyile dinin tam ve tamamlanm olmasnn anlam dinin insanlarn sanatsal, bilimsel ve felsefi ihtiyalarnn hepsine cevap vermesi gerektii deildir . Bu yzden de her eyin dinde bulunmas gerektiini savunan dnce, ayn zamanda dinin akl, bilim, felsefe ve sanatn yerini almas gerektii anlamna da geleceinden din ve dindarlar iin olduka tehlikelidir . nk bu tarz bir dnce bir yandan dindarlarn fikri ve rasyonel gelimelerinin nne geerken dier yandan da insanlar dnyevi yaamlarnda dinde olmayan bir olguya rastladklarnda imanlar sarslacak ve sonuta dini eksik olmakla itham etmemek iin dinin tefsirinde gereksiz zorlamalarla kar karya kalmalarna sebep olacaktr . Dinin byle zorlamalarla tefsir edilmesinin de doal olarak hibir felsefi ve ilmi deeri olmayacaktr . Zira byle bir eyi savunabilmek mmkn deildir . u halde dini gnderenin hangi eyleri din olarak adlandrdna bakmak gerekir . Bunu iyice anladktan sonra din adna ilan edilmesi

Cevap: Ahlak felsefesinin alanna giren bu nemli mesele Mslman kelamclar arasnda olduka uzun bir gemie sahiptir . Bir grup Mslman kelamcya gre insann ihtiyar eylemleri akli iyi ve kt kstasna veya kendi zatlarnda iyi ve kt vasflarna sahiptirler . Bunlar dinin ahlaki ilke ve emirlerinde de akln hkmnn bunlar teyit edici veya iradirad edip ynlendirici olarak grmektedir . Bildiiniz gibi slam dnyasnda bu gr savunan Mutezile olmutur . Dier bir grup ise akli iyi ve kt anlayn inkr etmi ve hkmlerin sadece eri bir temeli olabileceini savunmutur . Bu ikinci gruba gre din tarafndan vazedilen hkmler ilahi olduklar iin bunlara uyulmas farzdr; eer Allah ahlaki deerleri bizim iin aklamam olsayd kendi bamza mutlak olan hibir deere ulaamazdk, demektedirler . Bu kelamclara gre ahlaki deer ve hkmlerin kayna akl deil eriattr . Bildiimiz kadaryla slamn ilk dnemlerinde Mslmanlarn genelinin gr de buydu. Yani Mslmanlarn kahir ekseriyeti balarda ahlaki deer ve hkmlerin kaynann eriat olduuna inanmaktayd. Baka bir deyile Mslmanlarn ounluu deerleri koyan ve aklayann Allah olduuna inanyorlard. Buna gre Allah bize zulme kar direnin, adaleti egemen kln, iyilik ve doruluk zere yaayn diye emir vermekte ve Mslmanlar da bu emirlere itaat etmek suretiyle grevlerini yerine getirmektedirler . Doal olarak mmin olan bir kii durum ne olursa olsun deerleri Allaha nispet edecektir . Ancak toplumsal yaamda ahlaki ya da gayri ahlaki yaamn zeminini oluturan etkenlerin neler olduunun tehis ve tespiti genel olarak sosyal ve insani bilimlerin alanna girmektedir . Hovze: Eer dinin akln ve bilimin cevap verdii
alanlarla bir alakas yoksa ve dini emirlerin alan da akl ve bilimin idrakinden aciz olduu

94

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

gereken her eyin eksiksiz ve tam olarak insanlara ulatrlm olduuna iman etmek hi de zor olmayacaktr . Bu gn dininizi size tamamladm ayetinin anlam da Allahn din olarak kabul ettii hibir eyi eksik brakmam yani insanlarn bilmesinde maslahatlar olan her eyi peygamberleri araclyla onlara bildirmitir , olacaktr! Hovze: Acaba dinin kemalini insanlarn
ihtiyalarna m yoksa Allahn bildirmek istedii eylere gre mi tartmak gerekir? Siz ise dinin kemalini beerin btn ihtiyalarna cevap verebilmesiyle deil tebli edilmeye ilikilendirdiniz!

etmeliyiz. Sahip olduu bu zgrlk sayesinde insan isterse bu ihtiyalarn temin edecek istemezse de bunun sonularna katlanacaktr . Hovze: Felsefi ve kelami kabullerin insann
dncesini etkileyip belirli beklentilerin ortaya kmasna zemin hazrlad hususunu gz nnde bulundurarak bu kabul ve beklentilerin dinin doru anlalmasna yani Allahn istedii gibi anlalmasna engel olduklar sylenebilir mi? Eer byle bir tehlike bulunuyorsa bu kabul ve beklentilerin dinin doru anlalmasnn nnde birer engel ve perdeye dnmemesi iin ne yaplmas gerekir? Baka bir deyile u nemli konu ya birbiriyle nasl cem edebiliriz? 1Dinin anlalmas felsefi ve kelami olan baz nkabul ve beklentiler olmadan mmkn deildir 2Bu nkabul ve beklentilerin deimesiyle dinin anlalmasnda da deiikliklerin meydana gelmesi kanlmazdr Ve 3Dinin muhtevasn bizler ihtiyalarmza gre belirleyemeyiz bunu ancak A llah belirleyebilir ve bizim de sadece Allah tarafndan din olarak belirlenmi eyi anlamaya almamz gerekir.

Cevap: Kemal her durumda dinin tebliine taalluk eder veya etmelidir . nk din Allahn insanlara ulatrmak istedii hakikatlerin toplamdr . Ve bu hakikatleri Allah, peygamber araclyla tam ve eksiksiz olarak insanlara bildirmitir . Dolaysyla biz bu bildirilen eyi kendi ihtiyalarmzla kyaslayp tam m eksik mi olduuna karar veremeyiz. Baka bir deyile, biz kendi ihtiyalarmz zerinden dinin bir tanmn yapp ona bir snr ve ierik belirleyemeyiz. Ancak btn varlklarn yaratcs olan Allah dinin ne olduunu belirleyebilir . Bizim kesin olarak bildiimiz ise dinin tbb bilgi ve keifler , mimari bir tarz ve slup olmaddr . Din, teknik retme yollarn, nasl iftilik yaplaca bilgisini ve geim yollarnn nasl olacan da gstermez. Ama bizler btn bunlarn insanln vazgeilmez ihtiyalarndan olduklarn biliyoruz. u halde bizim nce btn ihtiyalarmz belirleyip sonra da din btn bu ihtiyalara cevap vermelidir ve bunlara cevap veremeyen bir din de eksik olduu iin gerekte din deildir , demeye hakkmz yoktur . Dolaysyla bizim, sz konusu din olduunda Tanrnn bizim iin din olarak belirledii eyden raz olup teslim olmaktan baka bir seeneimiz yoktur . Bu yzden de eer din sadece baz ihtiyalarla ilgili konumusa, dinin risaletinin sadece bu ihtiyalara cevap vermek olduunu kabul etmemiz gerekir . Bu evrende istediini yapan celal ve cemal sahibi Allahn beerin baz ihtiyalarnn karlanmasn da insann aklna brakm olmasnda bir maslahat grdn ve bu meyanda insana bir zgrlk verdiini kabul

Cevap: Bu ok nemli bir soru! ncelikle bu konudan hi birisinin dierini geersiz klmadn syleyeyim. Gereklikle ilgili olan ilk iki soru epistemolojik adan dinin anlalma mekanizmasnn nasl altn gstermektedir . Ancak nc soru kelami ve itikadi olan bir meseleyle ilgilidir ve btn bu snrlamalar ierisinde bulunduu halde insandan, Tanr dinin ne olduunu anlamasn istemektedir . Baka bir deyile nc soru insandan ilk iki sorudaki snrlamalara ramen Tanr dinin ne olduunu anlamas ynnde onu tevik etmekte ve cesaretlendirmektedir . Hi tereddt etmeden btn bu snrlamalarn insann dini anlayn etkilediini syleyebiliriz. Ancak bu etkileme insan bu nkabul ve beklentilerini sistematik bir ekilde revize ettii takdirde Allahn dinini hi anlayamama seviyesinde deildir . Aksine btn bunlar Allahn dininin beerin takati nispetinde anlald ve dinin kendisini insann bu snrlar ierisinde aikr kld anlamna gelmektedir . Dolaysyla bu mahdudiyetler ierisinde insan dine dair ayrntl ve her eyi kuatan deil ancak gelen bir bilgiye sahip olabilir .

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

95

Bu durumda endieye mahal yoktur . nk bizim d lem hakkndaki felsefi bilgimiz de ayrntl ve kuatc deil genel ve icmali bir bilgidir . Bu yzden de d lem hibir zaman net ve olduu ekliyle bizim avucumuzun iine girmez. Dolaysyla insann nkabul, beklenti ve ihtiyalarn Kuran ve Snnete tahmil ederek sadece bunlara cevap vermelerini beklemek doru bir yntem olmaz. Ne yazk ki arif, filozof ve kelamclardan bazlar bunu yapmtr . Ancak byle bir tefsir yntemi kabul edilebilir deildir . nk byle bir yntemi benimseyenler farknda olsunlar veya olmasnlar Kuran ve Snnete mracaat etmeden nce ilahi kitabn ieriini akl, felsefe, irfan, bilim ve dier nsel bilgi ve beklentileriyle belirlemek istemektedir . Byle bir ey bizim ilahi dinin anlam ve ieriiyle ilgili olan imani ve itikadi kabul ve temellerimizle uyumamaktadr . Merhum Tabatabainin el-Mizan isimli tefsirinin giriinde hakl olarak belirttii gibi; byle bir ey Allahn kelamn anlamak iin gsterilmi bir aba deildir . Bunun yerine insann kendi dnce, kabul ve inanlarn ilahi kelama dayatmasdr . Yanl olan dier bir yntem de insann nce beerin ihtiyalarn belirleyip daha sonra da sadece bunlara cevap bulma beklentisiyle Kuran ve Snnete mracaat etmesidir . Bu yaklamn da doru olmad ok aktr . Byle bir yntemi benimseyip kullanan kii, ilahi dinin yani Kuran ve Snnetin muhtevasn kendisinin ulat ihtiyalarla snrlam olmaktadr . Kendileri farknda olsun ya da olmasnlar bu yanl yntemlerle dini anlamak isteyenler hmanizm/insan merkezcilik tuzana dmlerdir . Bunlar iin asl nemli olan kendi istedikleri eye kavumaktr . Bu yzden kendi bilgi, birikim ve ihtiyalarn dinin muhtevas olarak belirlerler . Bunlar Kuran ve Snnetin de onlar gibi dnmesini istemektedir . Oysa iman insann ne sylediini duymak iin Allaha kulak verip dinlemesi anlamna gelmektedir . Baka bir deyile dinin ve imann znde aslolan Allahn ne dediini anlamaya almaktr . Bu aklamalarmzda birbirinden farkl olan iki konunun bulunduuna dikkatinizi ekmek istiyorum. Epistemolojiden alnd iin bilgisel olan bir konu ile imana dayand iin

kelami olan bir mesele. Biz insann sahip olduu nkabul ve beklentilerin ilahi kelamn nispi bir ekilde anlalmasndaki rolnn epistemolojik sonularn kabul etmekle birlikte Allah ve vahye olan imanmz sayesinde insann ilahi kelam anlama makamnda dikte edici deil de dinleyici olmas gerektiini beyan ediyoruz. nk bu ilikide insann dinleyici olmak yerine dikte edici olmas bizim vahiy hakkndaki inancmzla rtmemektedir . Bu cevabn tamamlanarak daha iyi anlalabilmesi iin bizim ilahi kelamn hak olduuna dayanan dier ilkenin de aklanmas gerekmektedir . 1- Anlamak iin ilahi kelama mracaat eden kii sistematik bir ekilde revize ediyor olsa da sahip olduu nkabul ve beklentiler hakknda dogmatik bir tavr iinde olmamaldr . Baka bir deyile bu kiinin bu nkabul ve beklentileri de ilahi kelama sunmas gerektiini ifade etmeye alyorum. Yani Kuran ve Snnete bavuran kii zihnindekilerin deiebilecei ihtimaline ak olmaldr . Bu durumda mesela Kuran ve Snnetin bu kiiye; senin insann asli meselesi ve ihtiyac olarak belirlediin ey doru deildir , nk insann asli meselesi ve ihtiyac baka bir eydir , demesi mmkndr . Ayn ekilde Kuran ve Snnet bu kiiye; senin nbvvet, vahiy ve insann hakikatine dair sahip oluun ey olduka yzeyseldir , gerekte ise durum bundan ok daha derin ve bakadr da diyebilir . Ya da Kuran ve Snnet bu kiinin nkabul ve beklentilerinde deiiklik yapmasna sebep olacaktr . Yani belli bir kabul ve beklentinin ne ekilde revize edilmesi gerektiini kii Kuran ve Snnete mracaat ederek de anlayabilir . Dolaysyla ilahi kelamn doru anlalmasnda nemli olan ey insann, zihni verilerinin Kuran ve Snnet tarafndan deitirilebileceine hazr olmasdr , yoksa Kuran ve Snnet karsnda zihninin tamamen bo olmas deil ki byle bir ey zaten mmkn de deildir . nk herhangi bir metne yaklamada bir zihnin tamamen bo olabilmesi mmkn deildir . Bu yzden bu yolda faydasz ve sonusuz bir abann iine girmemek gerekir . te insan Allahn kelam karsnda byle bir teslimiyet iine girdiinde yani Allahn ne sylediini anlamak iin kulak

96

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

kabarttnda ilahi kelamn grece doru olan bir anlalmas meydana gelebilir . u halde insan ile ilahi kelam arasnda perde haline gelen ey insann kendi zihni kabul ve beklentileri zerindeki srar ve inatldr , baka bir ey deil! nk doal olan hibir ey insan ile ilahi olan arasna giremez. Zira insan bu ekilde yani snrl olarak yaratan Allahtr ve ona bu snrll iinde hitap etmektedir . Dolaysyla engel insann inat ve srar sonucu bir benmerkezcilie saplanmasdr . te ilahi kelamn anlalmas iin terk edilmesi gereken ey budur! 2- Pek ok teolog ve arifin tecrbelerine gre insan ancak kendi doal snrlarnn farkna vardnda ve bunu bir dua eklinde dile getirdiinde ilahi kelamn anlamn kavrayabilir . Baka bir deyile bunlara gre insanda bulunan bu dua ve kesintililik hali onun ilahi ve kalc olan aramasna zemin hazrlamaktadr . Yani insan doru bir ekilde beeri akl ve bilginin onun en nemli olan varolusal meselelerine cevap vermek iin yeterli olmadklarn ve bunlarn ona veremeyecei bir yitiinin bulunduunu anladnda ilahi kelama bir kap aralam olmaktadr . Baka bir deyile akl ve beeri bilginin snrlar insana ilahi olann kapsn amaktadr . nk insanda bu beeri aletlerle cevap veremeyecei baz varolusal soru ve sorunlar bulunmaktadr . te insanda bulunan anlamlandrma itiyak ve lmsz dert insann ontolojik varlnn zn oluturan bu dua ve kesintinin esasn oluturmaktadr . 3- lahi kelamn anlalmas iin gerekli olan btn ncller yani insann sahip olduu nkabul ve beklentiler revize edildikten sonra ilahiya kelam araclyla her trl sosyal deiim ve kendini yeniden ina etmek iin hazrlkl olmak gerekir . Bu dua ve kesinti haline ulaldnda ilahi kelamn ayrntl deil ama genel anlalmas meydana gelebilir . Bu anlama Allah tarafndan insann zerine ldayan bir nurdur . te Tanr kelamnn doru bir ekilde anlaldnn bu nurdan baka bir kefil ve ahidi bulunmamaktadr (Gazali rnei). nk ilahi kelam ancak Kelamn Tanrsallnn insana aikr olmas durumunda gerekten anlalm olur . Ve bu Tanrsallk yine Hakk tarafndan bir iaret ve gsterme olmadan

beeri imknlarla anlalabilecek bir ey deildir . Hccetl slam mam Gazalinin Allahn kalbime att bir nurla aydnlandm, derken kastettii ey ite budur! Bu ilahi gsterme ve iaretin yani nurun ortaya kmasyla insan kendisini Allahn muhatab olarak tecrbe eder . Ancak bu ilahi irakn dahi muhatabn kapasitesini tamamen doldurmadn bilmek gerekir . Yani bu ilahi iraktan sonra bile ilahi kelamn anlalmas ayrntl deil genel ve icmalidir . raktan sonra gerekleen bu anlama bir ynyle beeri ncllere dayandndan ister istemez bunlarn rengini ve kokusunu tamaktadr . Bu da anlamn ieriinin tamamen ilahi olmasn engellemektedir . Dolaysyla bu ilahi nur sadece bu nispi anlamn doruluunu garanti etmektedir , tamln ve eksiksizliini deil! Sonuta elde edilen ey; ilahi kelamn insani ve beeri bir algsdr ve bu insan hibir zaman mutlak olarak kendi snrllndan kurtulamaz. Durum bu minval zere olduu yani bu anlama her zaman insani ve beeri olma halini koruduundan bu anlamann zerine ina edildii nkabul ve beklentilerin zaman ve meknn ihtiyalarna gre revize edilmesi zerinde byk bir ciddiyet ve titizlikle durmak gerekmektedir . Sz konusu olan bu revize etmenin de insann felsefi ve ilmi verileri nda srekli olarak gzden geirilmesi gerekir . nmzde bundan baka bir yol bulunmamaktadr . Bunu yapmadmzda ise kendi nispi anlamlarmz mutlaklatrp insanlara dnyay zehir etmekten baka bir seenek kalmaz nmzde. Ltfen dikkat edin! Mesele herkesin her istedii nkabul ve beklentiyle Kuran ve Snnete mracaat edebilecei veya ilahi kelamn her eit anlamnn doru ve makul olduu deildir . Esasnda meselenin asl byle bir eyle ilgili bile deildir . Evet, gerekli olan btn bu hazrlk aamalar doru bir ekilde kat edildiinde bile ilahi kelamn anlalmas genel ve icmali olduundan birden ok muteber alg ve anlaytan bahsedilebilir . Bylece ilahi kelamn anlalmas deiken ve mtekmil bir ekilde grlebilir . Ancak byle olsa bile bu deikenlik ve mtekmillik her zaman ilahi kelamn genel ve icmali anlamn iinde barndrm olacaktr .

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

97

Bu nispilii gereki ve doru klan daha nce bahsettiimiz ilahi nurun ahitlii ve kefaleti olacaktr , herhangi bir akli veya bilimsel veri ya da delil deil! lahi kelama ynelik olan bu anlama ift tarafl daimi bir diyalogun hikyesidir . Bu insan ile Tanr arasnda gerekleen diyalektik, heyecanl ve cokun bir tecrbedir . Bu diyalogda insan nkabul ve beklentilerinden oluan naiz sermayesi ile ilahi kelama ynelerek onu anlamaya almaktadr . Bu srete ilahi bir k onun zerine parlamakta ve bylece insan doru yolda olduundan emin olabilmektedir . Sonuta insan bu diyalogdan elde ettii eyi yani ilahi kelamn anlamn kendi insani ve beeri kavram ve tabirleriyle anlalr hale getirip beyan etmektedir . Bu kavram ve tabirlerin insani ve beeri bir renk ve kokusu olduundan bunlarn doruluundan emin olabilmek iin insann elinde bulunan imkn ve aralarla bunlarn daimi olarak eletiriye tabi tutulmas gerekmektedir . Ancak bu eletiri ve incelemeler sonunda bu kavram ve tabirler kabul edilebilecek makul ieriklerini kazanabilirler . te bu kavram ve tabirlerin nihai ekil ve ierikleri ikinci merhalede insann yeni sermayesi haline gelerek onun bu aamadaki nkabul ve beklentilerini oluturmaktadrlar . nsan elindeki bu yeni sermaye ile yine ilahi kelama ynelir ve yine ilahi k ve nur onun zerine bir kez daha parlar . Bu k ve nur yeni kavram ve tabirler eklinde beyan edilmeye allr . te bu aamada iin iine insani ve beeri olan unsurlar karmaktadr . Bu yzden de bu yeni kavram ve tabirler de daha ncekilerde olduu gibi eletiri ve incelemeye tabi tutulup makul hale getirilmelidir . nsan bir kez daha elindeki bu yeni sermaye ile ilahi kelama ynelir . Tanr ile insan arasnda gerekleen bu daimi diyalog evrenin en benzersiz hikyesini oluturmaktadr . te vahyin tefsiri bu ekilde gerekleir ve bu yzden de bu anlama ve tefsir olgusunun herhangi bir sonu bulunmamaktadr . Tanryla insan arasnda gerekleen byle bir ilikide insan kendi ontolojik bamszln koruyarak hibir zaman Tanrnn mutlakl karsnda hkmsz hale gelmez. Baka bir deyile bu diyalog srecinde insan daima Tanrnn

muhatab olarak kalmaya devam eder . Grlyor ki ilahi kelamn anlalmas yle bir defada olup bitecek bir olay deildir . Bu ilahi hitabn anlalmas devamllk ve srekliliin ta kendisidir . Ben hayatmda bundan daha gzel ve etkileyici bir hikye duymu deilim. Bu yle gzel bir hikyedir ki insann hakikatinine tekabl eder . Yani bizzat bu hikyenin kendisi insann hakikatini oluturmaktadr . Baka bir deyile insann hakikati Allahn muhatab olmaktr . Dolaysyla burada meselenin doru ekli, ilahi hitab anlamann nasl olduudur . Baka bir deyile zerinde konutuumuz temel mesele Kuran ve Snnette tecelli etmi olan ilahi hitabn nasl anlalacadr . Yani bu, dinin nasl anlalaca veya bizim ondan beklentilerimizle ilgili bir konu deildir . Tabi ben burada size vahyin mminler tarafndan nasl anlalacan anlattm. Dolaysyla gnmz dnyasnda bulunup imani bilginin itibar ve temellerini tehdit eden pek ok epistemolojik teori karsnda bizim hangi delil ve mekanizmalarla imanmz beyan edip onun asalet ve itibarn koruyacamz meselesi tamamen baka bir konudur . Bu hlihazrda ilahiyatlarn en nemli meselesini oluturmaktadr . Ve maalesef bizim ilmi mahfillerimiz gerektii gibi ciddi bir ekilde bu tr meselelerle ilgilenmemektedir . Bu gibi meselelerde salam bir teorik zemine sahip olmadan btn abalarn fkhn furuatla ilgili ksmna harcamaktadrlar . Hovze: Siz baz yazlarnzda mesajla onun
ekli arasna fark koyuyor ve mesaj evrensel ve ebedi olarak ekli tarafn ise deiken ve geici kabul ediyorsunuz Ltfen bize mesajla ekli arasnda bulunan fark ve snr aklayabilir misiniz?

Cevap: zninizle bu konuyu iki rnek vererek aklamaya alaym: Mslman dnr ve limler Onlara (dmanlara) kar gc nz yettii kadar kuvvet ve c had i in balanp beslenen atlar haz rlayn, onunla Allahn dmann, sizin dmannz ve onlardan baka sizin

98

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

bilmediiniz, Allahn bildii (dman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanz size eksiksiz denir, siz asla hakszla uratlmazsnz. (Enfal 60) gibi ayetlerden Hz. Peygamber dneminde savunma iin bulunan imkn ve aralarn kastedildiini ancak bu ilahi kelamn ruhunun onlar iin gcnz nispetinde kuvvet hazrlayn olduunu sylemilerdir . Buna gre yukardaki ayetin btn zamanlar iin geerli olan mesaj savunma iin en gl hazrlklarn yaplmasdr . Doal olarak gelimi uaklarn, bilgi salayan uydularn bulunduu zamanmzda kimse bu ayetin bizden besili atlar hazrlamamz istediini sylemeyecektir . nk bunlar gnmzde gelimi her toplumun savunma iin bavurduu aralardr . Bu yzden de hi kimse ayetin zahirine Mslmanlar kendilerini savunmak i in besili develer ve atlar bulundurmaldr diyemez. nk ayetin mesaj bu deildir . Bu sadece bu ayetin mesajnn dnemdeki ara ve imknlar bunlardan ibaretti. kinci rneimiz ise infakla ilgilidir . Dier dinlerde olduu gibi Kuran Kerimde infak imann rknnden saylmtr . Btn dinlerde dua ve infak imann erknndan kabul edilir . Dolaysyla infakla ilgili Hz. Peygamber dneminde yaplm olan zel bir dzenleme ve eklin mesela zektn belirli mallardan belirli oranlarda alnmas gibi, o gnn sosyal ve kltrel artlaryla ilgili olduunu sylememiz mmkndr . Buna gre eer bir toplumun sosyal, siyasi, ekonomik ve kltrel artlar deiirse bu infak emrinin ekli de doal olarak deiecektir . Gemite baz fakihler de mesajn kendisiyle iinde tahakkuk ettii ekli birbirinden ayrm ve baz durumlarda eklin deiebilecei ynnde fetva vermilerdir . Ayn fakihler baz durumlar asndan da dinin mesajyla eklinin ayn olduunu kabul etmi ve hibir artta bunlarn deitirilemeyecei ynnde hkm vermilerdir . imdi baz durumlarda fakihlerin mesajn kendisi ile ekli arasnda fark grmelerinin kaynann ne olduunu grmek gerekir . Mesela hkmn konusunun hususiyetinin ilga edilmesi gibi grleri ile hkmle konunun uygun olmas gerektii, hkmn illetine dair ilmin revize edilmesi, o dnemdeki gerekleme eklidir . nk o

ortak saduyu ve benzeri eyler ki bunlar mesajn eklinin deitirilmesinde genellikle istinat edilen eylerdir . Veya nassn varl, fetvann hreti ya da eer bu kap alrsa yani mesajn eklinin deiebilecei kaps alrsa her eyin birbirine karaca ve yeni bir fkhn gerekli olaca gibi konular ciddi olarak konuulup tartlmaldr . Bu yzden de bu konularda aceleyle karar verilip tartma ve aratrmann n kesilemez. Bu tr akl yrtmelerin temelini oluturan felsefi, kelami ve ilmi aksiyomlarn gzden geirilip revize edilmesi gerekmektedir .

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

www.islamiyorum.com

99

Yuvarlak Masa

Mantk Tartmalar
Mantn, Neden Felsefe Ortaya ktktan Yaklak Yzyl Sonra Tedvin Edildiine Dair Yaplan Yuvarlak Masa Toplants
Abuzer Dikaya: Merhaba arkadalar. Bugn mantk ilmiyle ilgili ok az kiinin zerinde durduu bir meseleyi ele alacaz. Bu konudaki temel sorumuza ve sizlerin deerli cevaplarna gemeden nce msaadenizle hatrlatma mahiyetinde olan ksa bir giri yapmak istiyorum. Hepinizin bildii gibi felsefe M.. Altnc yzylda Yunanl bir filozof olan Thales ile balamaktadr. ok genel anlamyla insanln hakikat arayna tekabl eden felsefenin temel amac, varlk lemi hakknda denetlenebilir doru bilgiyi insanlarn hizmetine sunmaktr. Bu yzden doru ile yanl birbirinden ayrt etmesini salayacak ok salam bir kstas veya alete ihtiyac bulunmaktadr. Yine sizlerinde bildii gibi felsefeye byle esiz bir hizmet sunan ilim, mantk olmutur. Dolaysyla ilk aklmza gelen ey, felsefeyle mantn ayn zamanda ortaya km ve sistematik hale gelmi olmalar gerektiidir. Ancak bizler alacak ve belki de hayret edilecek bir ekilde mantn felsefe ortaya ktktan yaklak 300 yl sonra baka bir Yunanl filozof olan Aristoteles tarafndan tedvin edildiini biliyoruz. Bugn masaya yatrmak istediimiz konu ite budur. Yani mantn neden felsefe ortaya ktktan 300 yl sonra tedvin edildiini sorgulamaya ve bu zamansal boluu makul bir ekilde doldurmaya alacaz. imdi sz daha fazla uzatmadan sizlere brakmak istiyorum. Bu nemli soru ve mesele Ali Haim iman: Hepinize merhabalar. Bugne kadar bu konuyla ilgili derinlemesine dnmediimi itiraf ederek sze balayaym. Bu yzden izninizle belki ilk bakta laf kalabal olarak alglanabilecek birka krnty sizlerle paylaaym. Bu ifadeyi mezkr soru ve mesele hakknda yeterli bilgi sahibi olmadm iin rahatlkla kullanabiliyorum. Soruyu basitletirerek kendime evirmeye altmda, yapp ettiklerimize herkes gibi mantksal bir aklama getirmeye hayat boyunca bir ekilde gayret ettiimizi; ama mantmzn kkenini aratrmadmz; mantk ilmi ile megul olma ihtiyacn duymadmz grebiliyorum. Bir sistem olarak mantn Thalesten 300 yl sonra ortaya kn burada bulabilir miyiz, yoksa o devri bu bakla incelemek ok mu basit olur, bilemiyorum. nsann olduu her yer ve zamanda felsefenin olduu kabul ediliyorsa, kendi durumumuzla ilegemitekiler arasnda doal bir ortaklk olduunu varsaymak ne kadar doru olur? kinci olarak da farkl disiplinlerin birbirinden faydalanarak olumas ve derinlemesinin byle bir ihtiyac ge ortaya karm olabileceini dnebiliriz. Matematik ilminin ieriini, tarihini hakknda neler syleyeceinizi gerekten merak ediyorum.

100

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

bilmesem de Thales zamanndaki filozoflarn devrinde var olduunu hatrlar gibiyim. Anmsamam doruysa matematik ve felsefe alanlarnn alverii neticesinde, mantn neden Aristotelese kadar tedvin edilmediine dair bir aklama yolu bulunabileceini dnyorum. Bu alveri nasl ortaya kt? Matematik sayesinde reddedilemez ltlere eriebiliyoruz. Acaba, Aristotelese kadar sren birikim, ierisinde filozoflarn farkl dncelerinden doan bir kargaa ortamndam gerekleti, bunun skntsyla m hareket edilebildi mantk alannda? Eer, byle bir kargaa varsa, bunun nne geilebilmesi iin, belirli ltleri olan, kurallara bal bir dnme ynteminin gelitirilmesi ihtiyac duyuldu ve matematikten faydalanld m? imdilik aklma gelenler bunlar. Buradan hareketle bir yere varlabilir mi dorusu bilemiyorum. Sanrm benim bu sorunun nemini anlayabilmem de epey zaman alacak. Sabrnzdan dolay teekkr ediyorum. Abuzer Dikaya: Teekkrler Ali. Gerekten bence ok nemli bir noktaya temas ettin. Kovalanrsa buradan tatmin edici pek ok veri elde edebileceimizi dnyorum. Basit bir akl yrtmeyle mantn felsefe ortaya ktktan 300 yl sonra tedvin edilmesinin iki temel sebebi olduunu syleyebiliriz. Bunlardan birincisi bu srede manta ihtiya duyulmam olmasdr ki, eer yleyse bunun sebebinin ne olduu zerine derinlemesine kafa yormak gerekir. kincisi de bu srete mantn ilevini baka bir disiplinin yerine getirmi olabileceidir. Sanrm sen zmnen bu ikinci kkn daha doru ve makul olabileceini sylemi oluyorsun. Yani mantk tedvin edilene kadar onun grevini matematik yerine getiriyordu. Bence bu ok nemli bir nokta. Rahatlkla senin iaret ettiin bu noktann nmzde yeni ufuklar ama potansiyeline sahip olduunu syleyebilirim. Sizlerin de bildii gibi Eflatunda bilginin konusu sabit olmak zorundadr. Bu yzden Eflatun tecrbe dnyasn oluturan tikel eylerin srekli deiim halinde olduklar iin yakini bilginin konusu olamayacan sylemiti. Ona gre bilginin konusu hibir deiime tabi olmayan idealardr. Matematiin ele ald matematiksel eylerin de byle bir sabitlie sahip olduunu dnrsek sevgili Alinin iaret ettii noktann

ne kadar nemli olduu ortaya kyor sanrm. Matematiin bu neminden dolay Eflatunun akademisinin kapsna matematik bilmeyen ieri giremez yazdn biliyoruz. Dolaysyla bilginin konusunun sabit idealar olduu bir felsefi gelenek ve sistemde matematiin rahatlkla Aristo tarafndan tedvin edilen mantn yerini tuttuunu syleyebiliriz. Bu da bizi zorunlu olarak Aristoteles ile birlikte felsefe yapma tarznn deitii ve bilginin konusunun baka bir ey olarak ortaya konduu sonucuna gtrmektedir ki yeri olmad iin bu nemli meseleyi baka bir frsatta ele alabilmeyi umuyorum. Bu nemli katkdan dolay teekkrler Ali. Gerekten ok ama ok nemli bir noktaya temas ettiini dnyorum. Hamdi Tayfur: Merhabalar. Abuzer Dikayann anlatt ksa felsefe tarihindeki bilgilerden ve bu dneme dair nceden zihnimde kalan bilgi krntlarndan yararlanarak bir-iki yorum yapmaya alacam. Yapacam muhtemel bilgi hatalarnn bilen arkadalar tarafndan dzeltilmesini zellikle talep ediyorum. Herkesin bildii gibi Sokrat, Platon ve Aristo tarafndan temsil edilen dneme gelinceye kadar Yunan felsefesine tabiat felsefesi hkimdi. O dnemin ncesinde ise varln aklamas mitoslar yoluyla yaplyordu. Tabiat felsefecileri baklarn mitoslardan duyulur leme yani tabiata evirerek varln kkeninde neyin olduuna yine duyusal verilere bavurarak cevap vermeye alyorlard. Tarihte hibir dnemin kendisinden nceki ve sonraki dneme ait zelliklerden yzde yz oranda soyutlanm olmas mmkn olamayacandan, birinci dnem felsefesi mitos dneminden izler tad gibi ikinci dnemin zelliklerine de zemin oluturduunu syleyebiliriz. Sokrates, Platon ve Aristo tarafndan temsil edilen ikinci dnem felsefesinin konusu iine tabiatn yan sra metafizik de girmi oldu. Metafizik ise sadece duyularla zmlenebilecek bir konu deildi. nk duyularn alan, duyumsanabilir alan yani tabiattr. Grdmz, duyduumuz, dokunduumuz eyler hakknda konuurken, duyularla elde ettiimiz veriler ie yararken, duyulabilir alann dna ktmzda duyular daha az ie yarayacak veya birinci

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

101

derecede ie yarayan eyler duyusal alana ait tecrbelerimiz olmayacaktr. Burada ie yarayan ey akli karmlar olabilirdi. Akln iletilmesiyle retilen kurgular, varln znde neyin olduuna dair bize baz cevaplar verecektir. Ama orada da bir sorun var. Akl tarafndan retilen metafizik cevap ve aklamalarn doruluu veya kendi iindeki btnl ve elimezlii nasl llecek? Biz akli bir aklamay veya nermeyi nasl tartabiliriz? Hangi lye vurarak bunlar hakknda dorudur veya yanltr diyebiliriz? te burada mantk nemli bir alet ilmi olarak devreye giriyor. lkeler ne srerek; eer akli bir karmmz varsa, karmlarmz bu ilkelerle elimemeli, diyor. Bilinenden bilinmeyene uzayan srete, bilinenin bilinmeyene kyas edilmesinde hangi kurallara gre davranlacann kurallarn koyuyor. Ama byle bir ihtiya tabiat felsefesinden metafizie veya duyulardan akla gei olmadan pek ortaya kmad. Bu yzden Yunan felsefesinin ikinci dnemi olan M.. 3. yy.lara kadar mantn sistemli bir bilim olmasna ok ihtiya olmad. Bu bir neden olabilir. Bir de yle bir yaklam da makul olabilir: Mantk, sistemli bir alet ilmi olmadan nce de insanlar mantksz deildiler. Mantkl davran ve kurallar Aristodan nce de vard. Ama bunun bir alet ilmi olarak sistemletirilmesi iin gereken ihtiya Aristoya kadar kmad. Pek ok ilmin ortaya kmas srecinde bu kural geerlidir. Sosyal Bilimlerin insanlk tarihinin daha ge bir dnemde ortaya kmas gibi. Veya gerek cahiliye dneminde, gerekse slamn ilk dnemlerinde Arapa sarf ve nahiv gibi nemli dil bilim dallarnn ortaya kmamas gibi. Gramere dair bilimlerin ge ortaya kmas dilin kuralsz olduuna iaret etmez. Gramer dili belirlemez, tersine dilde var olan kurallar zerinden gramere dair bilimler ortaya kar. Ayn eyin ben mantk bilimi iin de geerli olduunu dnyorum. nsan aklnn ftraten sahip olduu kurallar mantk bilimi tarafndan sistemletirildi. Mantk kural koymad, akln zaten kullanmakta olduu kurallar formle etti. Ben insanlk tarihinde, doal olarak i ie olduumuz ve tabii olarak veya bir alkanlk halinde kullana geldiimiz hallere dair aklamalar yapan bilimlerin hep gecikerek olutuunu dnyorum. Mesela dil

bilimleri, sosyoloji, psikoloji gibi bilimler biraz byle. Mantk da bence biraz byle. Akl belli kurallarla iliyor veya o kurallar ihlal ettiinde doru ilemiyor. Ama biz onunla hep i ieyiz. Aristodan nce de Yunan felsefesinde manta dair belli kurallarn formle edildiini gryoruz. Physagor saylar zerinden yrd. Mantk olmadan matematik olmaz. Aristodan ok nceleri baz Yunan filozoflar hem duyularla elde edilen verilerin, hem de akli nermelerin doruluuna-yanllna ilikin deerlendirmeler yaptlar. Mantki kurallara mracaat etmeden bu mmkn m? Bence deil. nsan yanlmadan koruyacak veya yanl yaptnda da bunu aa karacak bir dayanaa ihtiya varsa, manta dair ilkeler zerinde durmaktan baka bir kar yol var myd? Parmenidesin bu ekilde ilkeler kullandn kaynaklar yazyor: Bir ey ayn zamanda hem var hem de yok olamaz. Varlk vardr, yokluk yoktur Bunlar Aristonun elimezlik ve zdelik olarak formle ettii ilkelere karlk geliyor. Gerek Sokrat gerekse Platon mant kulland. Demek ki Aristo ncesinde de mantk tabii olarak kullanlm ve bu Aristonun sistemletirdii mantk biliminin ortaya kmasna uygun zemini hazrlamtr. Konuyla ilgili son yaklamm da yle: Mantn bir bilim halinde ortaya kndasofistlerin ok gl bir tesirlerinin olduunu dnyorum. M.. 5. yy.dan sonra etkili olan sofistlerin yaklamlar doru ve mutlak bilgi kavramnn altn oyuyordu. Oysa dier filozoflar, zellikle ikinci dnem filozoflar, felsefenin herkes iin geerli dorular ve deerler ortaya koyduunu iddia ediyorlard. Sofistlere gre ise mutlak anlamda bir doru yoktu. Herkesin kabul etmesi gereken genel hakikatler yoktu ve doruluk dediimiz ey, tek tek insanlara gre deien bir eydi. Benim iin doru olan bir bakas iin yanl; iyi olan kt olabilir. Sofistlerden nceki felsefe, insan bilincinin dmzdaki dnyaya, yani nesnel dnyaya dayandn; bu nesnel dnyann btn bilgilerimizin kayna olduunu kabul etmiti. Oysa sofistler, bilincin ve znenin d dnyaya deil; d dnyann bilince ve zneye bal olduunu ne srdler. Yani, her eyin ls insandr, dediler. Bu ise o gne kadarki felsefi paradigmay temelden sarsan bir eydi. Sofistler, dncelerini sadece ortaya atmakla yetinmiyor, bunlar yaymak iin her

102

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

taraf gezerek nutuklar atyor ve gl hitaplarla rakiplerini susturuyorlard. O gnlerde neyin doru olduunun bir ls de tartmalarda gl hitaplarla kimin daha iyi ve etkili bir sz syleyebildii idi. Bu retoriksel yntemi ok iyi kullanan sofistler en sama nermeleri bile savunarak rakiplerini susturuyorlard. Sokrates diyalektik ve mantk yntemleri kullanarak sofistlerle mcadele etti. Sonrasnda Platon ve Aristonun karsnda da bu sofistler vard. te Aristo, mant sistemletirerek, sofistlerin gl sylem ve hitabetlerle herkes zerinde etkili olan grlerinin ne kadar sama, akl d birer safsata olduunu ortaya koymaya alt. ok uzattm. yaklamm zetleyerek bitireyim: 1. kinci dnem felsefenin konularna metafizik de dhil oldu. Bu duyularn yan sra akln da gl bir ekilde kullanlmasn gerektiriyordu. Dolaysyla mantk gibi bir alet ilmine ihtiya dodu. 2. Mantn bir bilim olarak Aristo tarafndan sistemletirilmi olmas ondan nce manta dair hibir eyin olmad anlamna gelmez. Bu bir geliim idi ve mantk gelierek Aristoda zirveye kmtr. 3. Daha zel bir sebep olarak sofistlerin etkisini krmak iin mantk bilimine ihtiya vard. Uzattm iin hakknz helal edin. Abuzer Dikaya: Teekkrler Hamdi. Olduka ayrntl ve tatmin edici bir aklama oldu bu. ncelikle Aristodan nce felsefenin ana ilgisinin maddi doa olduunu sylemen ve bunun da mantk ilmine olan ihtiyac azalttn belirtmen olduka ufuk ac. nk hepimizin bildii gibi somut eylerle ilgili yarglarmzn doruluk veya yanlln snamak iin soyut ilkelere fazla ihtiyacmz yoktu. Mesela ben imdi sizlere darda yamur yayor dediimde bu nermenin doru mu yoksa yanl m olduunu anlayabilmek iin hibir akli ve mantki ilkeye ihtiyacmz yoktur. Bunun iin tek yapmamz gereken ey perdeyi ekip dar bakmak. te hepsi bu. Buradan hareketle senin de iaret ettiin gibi Aristoya kadar ki felsefe tabiat

felsefesi olduu iin aslnda gerek anlamyla mantn tedvin edilmesine gerek olmamt. Zira tabiata dair yarglarmzn doruluk ve yanllklarnn gsterilebilmesi iin doal olarak herkeste bulunan doal mantktan istifade etmek yeterlidir. Bunun iin gerekli olan tek ey aklselimle biraz da dikkat, baka bir ey deil. kinci olarak iaret ettiin nokta da kanaatimce olduka nemli. Yani Aristoyla birlikte tabiat felsefesine metafizik konularn da eklenmesi ve bunun da mantn tedvin edilmesine olumlu katks olduunun sylenmesi, olduka gereklik pay olan bir durum. nk hepimizin bildii gibi metafizik bir nermenin doruluk veya yanll, hibir ekilde tecrbe yani duyulardan yararlanlarak gsterilemez. Bu da kanlmaz olarak doruluk ve yanllk olgusu iin baka bir eye ihtiya duyulduu anlamna gelmektedir. Ki bu ihtiya Aristo tarafndan mantk tedvin edilerek giderilmitir. Sofistlerin mantn tedvin edilmesine dair katklarna gelince ise. Burada nemle zerinde durulmas gereken nokta sofistlerin bu etkisinin olumsuz olduudur. nk sofistler ok genel olarak doru bilginin imknn reddediyorlard. Ve onlarn bu imha edici saldrsndan felsefeyi klasik yntemlerle savunabilmek mmkn deildir. Bu saldrya ok daha gl bir ekilde cevap verilmesi gerekiyordu. Geri Sokrat doru tanmdan hareketle Sofistlere cevap vermeye almt ancak bu yeterli ve tatmin edici olamamt. Buna karlk Eflatun da hikmet ve felsefeyi Sofistlerin amansz saldrlarndan koruyabilmek iin hakikatler lemini srekli deiim halinde olan duyulur lemden ayrmak zorunda kalmt. Ancak Eflatunun bu hamlesinin, ie yaramak yle dursun aksine Sofistik iddiay daha da glendirdii sylenebilir. nk bylece felsefenin en yetkin ismi tarafndan maddi lemle ilgili doru bilgi elde edilemeyecei tescillenmi oluyordu. te Aristo bu srelerden sonra ortaya km ve mant tedvin ederek Sofistlere kar kesin bir zafer kazanmtr. Zira bylece hem Sofistlere hem de btn insanlara doru bilginin nasl elde edileceinin herkese bilinebilecek ve kontrol edilebilecek yollarn gstermitir. Aklamalarnla ilgili olarak una da iaret ederek sz dier arkadamza brakmak

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

103

istiyorum. Mantn Aristodan nce de bir ekilde var olduuna dair yaptn saptama da tabi ki doru. Zaten dikkat edilirse sorumuz da mantn yoktan ortaya kmas deil de tedvin edilmesiyle ilgiliydi. Zaten Aristoya gre mantk, insann ontolojik varlnn bir paras olduu iin doal olarak btn insanlarda zaten bilkuvve olarak bulunmaktadr. Bu adan nemli olan insann bu doal halinden uzaklamadka, baka bir deyile kendisiyle arasna yabanc bir ey girmedike ki konumuz asndan bu dncede hatann vuku bulmasdr, kendisine kapanp ontolojik zellikleri zerinde kafa yormaddr. Biz de zaten bu durumun neden hsl olduunu ve neyin insani byle bir ilmin tedvinine muhta hale getirdiini anlamaya alyoruz. zetle, Aristodan nce tabi ki mantk vard ancak doal ve insann ontolojik varlnn bir sfat veya zellii eklinde vard, yoksa bir ilim olarak ve tedvin edilmi olarak deil. Tekrar teekkrler bu ayrntl ve ufuk ac grler iin. Nuri Ylmaz: Bence mantk ilmini ortaya karan ihtiyalar u ekilde sralayabiliriz: 1) Dnme srecinde bazen hatalara duar olunmas, 2) Bu hatann farkna varlmas ve 3) Bu hatann yapsal olmamasdr. Tabiat felsefesi duyulur olan zerine anlama abasn ifade eder ki; somut nesnelerin sureti, dnmeye fazla ihtiya olmadan zihinde oluabilir. Dncenin devreye girdii asl alan metafiziktir. Bu alanda bilgi retebilmek iin ise ncelikle kavram bilgisine ulamak gerekiyordu. Sokrates bu imkn oluturunca, bundan sonraki aba, bu bilginin uzayn anlamaya dnk olmutur. Platon bilgiyi ulalamaz bir uzayda tasavvur edince, mantksal olarak (mutlak manada) ona ulamak da imknsz hale gelmitir. Ama ne zaman ki Aristo tarafndan bilgi ulalabilir hale getirilmi, o zaman ulalabildii halde neden hata meydana geliyor? Ve bu hatalar gidermenin yollar nelerdir? sorular anlaml hale gelmitir. Abuzer Dikaya: Eyvallah. Sen de ok nemli bir noktaya temas ettin. Senin de ok hakl olarak iaret ettiin gibi duyulur olann sureti yani bilgisinin zihinde meydana gelmesi ok

kolaydr. Bu da doal olarak duyulur evrenle ilgili meydana gelen hatalarn yine duyulara bavurularak giderilebilecei sonucuna gtryor bizi. Sen tam olarak byle ifade etmesen de sanrm sylemek istediin ey bu. Bylece bir ilim olarak manta Aristoya kadar neden ihtiya duyulmadn anlamamz kolaylatryor. Bu veciz katk iin teekkrler. Hamdi Tayfur: Abuzerin zerine vurgu yapt noktadan zihnimi biraz zorladmda yle bir ey kyor: Sofistler hari (belki baka pheciler de vard bilmiyorum) o dnem filozoflarnn temel iddias mutlaklk iddias idi. Felsefe ile elde edilen bilginin mutlak anlamda doru olduunu iddia ediyorlard. e metafiziin karmad dnemde bu iddiann dorulanmas olduka kolayd. nk zaten grnr bir lem zerinde fikir yrtyorsunuz. Herkes duyular araclyla sizin fikirlerinizi test etme imknna sahip. nk herkes gryor, iitiyor, dokunuyor Her eyin kkeninde toprak var diye bir iddia atldnda bunu destekleyecek ve herkese gsterecek duyusal veriler veya deliller retmekte zorlanmyorsunuz. Btn bitkiler topraktan kyor, madenler topraktan kyor, topraa gmdnz eyler eriyip topraa karyor vs. gibi argmanlar sunduunuzda herkesin gzlemleyebildii bu deliller iddianzn geerlilii iin yeteri kadar geerli kantlar olabiliyor. Ama i metafizie geldiinde artk i duyulur lemden gayb lemine, yani duyularnzla ahit olmadnz bir leme gei yapyorsunuz. Ama dier taraftan metafizik alanda rettiiniz bilginin kesin bir bilgi olmas gerekiyor ve rakiplerinizin rettii bilgileri de tam bir kesinlikle yanllayabilmelisiniz. rnein Aristonun lk muharrik, cevher ve srf fiildir tarzndaki metafizik nermesini ele alalm. Byle bir iddiay duyularmzla test edebilme imknmz yok. nsanlara ilk muharriki gsterip Bak gryorsunuz ilk muharrik, cevher ve fiilden ibaret deme ansna sahip deilsiniz. Bir taraftan iddianzn tam kesin bir gerek olduunu syleyeceksiniz, dier yandan da bunu insanlara gsteremeyeceksiniz. te burada insanlarn duyulur alandan metafizik alana geiini temin edecek, gaybi alan ahadet alanna kyas etmemizi temin edecek bir ara ilme veya alet ilmine ihtiya var. te bu ilim de

104

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

mantk oldu. Abuzer Dikaya: Evet daha nce de iaret edildii gibi maddi lemle ilgili yarglarn snanmas ok kolaydr. Bunun iin salam duyulara sahip olmak yeterlidir, fazlasna gerek yok. En azndan felsefenin konusu tabiat olduu srece btn insanlarda bulunan doal mantn salam ve gvenilir bilgi elde etmek iin yeterli olduunu, byle durumlarda ara sra ortaya kan hatalarn da biraz dikkat ve zenle giderilebildiini syleyebiliriz. Senin de iaret ettiin gibi sz konusu metafizik nermeler olunca daha salam ve denetlenebilir kstaslara ihtiyacmz bulunmaktadr. Bu kstaslarn duyular yoluyla elde edilemeyecei ok aktr. te bylece senin de ok yerinde belirttiin gibi bir ara ilme yani fizikle metafizik arasnda bulunan boluu, daha dorusu fiziki olandan metafiziki olana sramay mmkn klacak bir eye ihtiya hsl olmu ve Aristo mant tedvin ederek bu nemli ihtiyaca cevap vermitir. Murat zbay: ncelikle bu zamana kadar herhangi bir felsefe ve mantk dersi almadm (lisedeki etkisiz eleman mahiyetindeki dersleri saymazsak) veya bu konularla direkt alakal kitaplar okumadm belirtmek isterim. Benim iin tamamen yeni bir deneyim oluyor bu yuvarlak masa toplantlar ve bunda emei geenlere teekkrlerimi sunarm. Mezkr soruya cevap verirken iki yol takip etmenin uygun olacan dnyorum. Birincisi, bu soruya verilen cevaplar grmeden dolaysyla etkisi altnda kalmadan kafamda ilk canland ekliyle cevaplamak. Tabii ki ok basit ifadelerle olacak bu. kincisi de arkadalarn yorumlarna dair yapabileceim bir deerlendirme. ncelikle insanolu kendi tabiat/ftrat gerei, kendisini evreleyen doay, evreni ve varl anlayabilmek, olan bitene bir aklama getirebilmek adna felsefeye ihtiya duymu ve kendisini aydnlatabilecek ve kendisine bir yol gsterecek bilginin peine dmtr. Tabiat, evren, varlkla ilgili onu anlamaya dnk sorular retmi/gelitirmi ve bunlara cevap bulmaya almtr. Yani bu srete/ya da ilk srete bilgi retme veya bilgiye ulama abas, evrendeki her eyin bir tekamlle/aama ile gereklemesi

zelliinden hareketle insan adna yeterli bir abayd; ama sonrasnda, ortaya kan bilginin dorulanmas ihtiyac hasl olduundan artk mantk ilmine gereksinim duyulduunu dnyorum. Kanaatimce 3 asrlk srede, bilginin doruluu-yanllndan ok kendisinin bir ekilde ortaya karlmas ihtiyacyla urald ve bu doal sre tamamlannca da bunun doruluunun ispat arayna baland. imdilik bu kadar. Abuzer Dikaya: Teekkrler. Ksa da olsa olduka ufuk ac bir deerlendirme oldu bu. Sanrm bilginin pratik ihtiyalar karlamaya ynelik olarak ilk dnemlerde elde edildiini ve doruluk ve yanllnn da pratikte bir ie yaramas olup olmadyla deerlendirildiine iaret etmek istedin. Bu ok nemli bir nokta ve sanrm u ana kadar dier arkadalar tararndan bu noktaya hi iaret edilmedi. Bu noktann nemi burada manta alternatif oluturabilecek bir kstasla kar karya bulunuyor olmamzdr. Bu tecrb kstas dorultusunda yani pratikte ie yarama ve sorun zme miyar nda mantn temel amac olan doruluk ve yanlln yerini ilevsellie braktn syleyebiliriz. Baka bir deyile buna gre herhangi bir bilgi, insanlarn pratik bir sorununu zyorsa geerli kabul edilecek, aksi durumda da geersiz kabul edilerek yeni bir bilgi elde edilmeye allacaktr. Bu deerlendirme ile Alinin bata yapt deerlendirme arasnda bir benzerlik ve ortaklk bulunmaktadr. O da, farkl olsalar da Aristoya kadar mantn ilevini yerine getiren baka bir eyin bulunduu tespitidir. Aliye gre mantk tedvin edilene kadar bu grevi matematik yerine getirmiken, Murata gre de bu grevi pratikte ie yarama ve sorun zme ifa etmitir. Ve kanaatimce bu iki yaklam da ok doru. Sorumuzun gittike genilediini ve nmze yeni ufuklar ve imknlar atn grmek olduka sevindirici. Tekrar teekkrler. Metin Ylmaz: Herkese merhaba. Benim zihnimde sorunun cevab yle ekillendi: Felsefenin ortaya kt ilk alan doa felsefesidir. Bu bir nevi fizik felsefesidir. Fizik bilimi deil. Konusu varlktr, ama varln

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

105

metafizik boyutudur. Mesela ilk problem olan arkhe problemi metafizik bir problemdir. Felsefe mitolojiye itirazla balad. Aslnda bu akl dla, mantkszla kar bir itirazd. Her filozof tezini ispatlamaya, kar tarafn aklna yatacak bir mantkla izah etmeye alt. leri srd fikirler, yorum olduu ve akl yrtmeye dayand iin de eletirilmesi ve baka bir alternatifin getirilmesi mmkn oldu. Ve felsefe bu yolda ilerledi. Felsefenin ilgi alan zaman iinde geliti. Doa felsefesiyle balad, varlk ve olu problemleri tartld. Sonra srasyla bilgi, etik, tanr, insan, devlet felsefenin ilgi alanna dhil oldu. Konular hem derinleti, derinleirken karmaklat, hem de oald. Platon ve Aristoda sisteme dnt. Bu sre her ne kadar bir ilerleme, gelime ierse de git-gelli bir sreti. Bir yandan akl dlktan aklilie varlmt, fakat akllar bir yntem dorultusunda almad iin varlan sonular ortak bir kstasla deerlendirilemiyordu. Bu da eliik felsefi sistemlerin ortaya kmasna sebep oluyordu. Bu durum yeni sorunlar ortaya kard. Sofistler mevcut duruma bir tepki olarak ortaya kt. Bu gelime felsefi dnce izgisini kesintiye bile uratabilirdi. uraya varmaya alyorum: 1-Metafizik Aristoyla deil felsefeyle balad, (fizie akli yaklamlar) 2- Mantk en batan itibaren iin iindeydi, (doal mantk) 3-Problemler oaldka, eitlendike, derinletike mantk daha da bir ihtiya haline geldi. Mantk da kendi iinde problemlere paralel olarak geliti. Felsefi sistem kuran bir filozof tarafndan da sistemli hale getirildi. 4-Ve gelinen noktada felsefenin nn kesme, iki eyi st ste koymann imknn ortadan kaldrma, anlamszlatrma giriimleri (sofistlerce) ortaya kmt ki nlerinin kesilmesi gerekiyordu. 5-Mitolojiden kurtulmak mmkn olmutu, fakat tam anlam ile de bir istikamet de kazanlamamt. Bir ynteme ihtiya vard, daima ileri gtrecek. Hem felsefe yapmay mmkn klacak hem dorulamay ya da yanllamay mmkn klacak hem de dnceyi

disipline edecek. te bu ihtiyac fark eden Aristo tarafndan, daha nce ortaya konanlar gelitirilerek felsefi dnceyi mmkn klarak gelitiren ve geri dnmeyi de imknsz klacak bir yol olarak ortaya kondu, mantk. Abuzer Dikaya: Evet genel olarak sylediklerine katlyorum. Ancak meselenin daha da iyi anlalmas asndan baz aklamalar yapmak sanrm zorunlu. ncelikle meselemizi daha da sadeletirelim. Eer mantk felsefeyle birlikte tedvin edilmi bir ilim olarak ortaya kmadysa ki kmadn tarihi verilerden biliyoruz, bu ya ortaya kana kadar ona ihtiya hissedilmemi olmasndan ya da tedvin edilene kadar onun grd ilevi gren baka bir ilmin veya aracn bulunmu olmasndan kaynaklanm olabilir. Bu her iki kka da u ana kadar arkadalar tarafndan temas edildi. Mesela Ali ve Murat ikinci kka iaret ederken Nuri ve Hamdi de doa felsefesinden hatann vukuu ve giderilmesinin kolay olmasndan dolay mantk ilmine bir disiplin olarak ihtiya duyulmadn sylediler. Senin metafizik Aristoyla deil felsefe ile balad demen doru ancak bu cmlenin erhe ihtiyac bulunmaktadr. Bu tpk mantn Aristodan nce olup olmamas meselesi gibi bir durum. Yani bizler Aristodan nce de doal ve ontolojik haliyle mantn bulunduunu ve varlk lemi zerine kafa yoran herkesin bir ekilde bu doal ilkelere uygun hareket ettiini biliyoruz. te kanaatimce metafizikte de durum bu minval zeredir. Yani herhangi bir konuda bilgiye ulamann tecrb olmayan ilke ve formlar anlamnda metafizik elbette felsefeyle birlikte ortaya kmtr. Ki zaten baka trl olmu olmas da dnlemez. nk en genel anlamyla metafizik, tecrb olmayan demektir. Ki bu tanm hem ontolojide hem de epistemolojide dorudur. Bu yzden fizik evrenle ilgili bilgiye ulaabilme imknn oluturan tecrb olmayan ilke ve formlarla fizik lemi birbirinden ayrmak gerekir. Ancak btn bunlara ramen bir ilim olarak metafiziin yine Aristo tarafndan ortaya konduunu da inkr edemeyiz. Burada artk metafizik sadece bilgi retmenin tecrb olmayan imkn deil

106

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

ayn zamanda fiziksel olmayan bir evren ve onun bilgisini elde etme ilmi olarak da ortaya kmaktadr. Dier taraftan eer her iki anlamyla da metafiziin felsefeyle birlikte ortaya ktn varsayarsak, ite o zaman mantn bir ilim olarak tedvin edilmeyi neden 300 yl beklediini aklamak ok daha zorlaacaktr. Bu zorluktan kurtulabilmek iin Aristodan nce mantn doal haliyle bulunduunu sylemek de yeterli olmayacaktr. nk mantk Aristodan nce olduu gibi ondan sonra da doal haliyle bulunmaya devam etmektedir. Bunun mantksal sonucu da mantn hibir zaman tedvinine ihtiya duyulmamas gerektii olacaktr. Ki yine tarihi bilgilerimizden bunun byle olmadn ve sistematik felsefe balaynca ok gemeden mantn da tedvin edildiini biliyoruz. Bu yzden metafizik felsefeyle birlikte vard demek, kanmca sorumuza makul bir cevap bulmadan bizim iimize ok da fazla yaramamaktadr. Buradaki nemli nokta, sanrm bir eyin konumuz asndan bu bir ilim, doal durumuyla tedvin edilmi ve sistematik hale getirilmi eklinin birbirinden ayrlmas gerektiidir. Ya da bir ilmin mutlak anlamyla mukayyet anlam arasndaki fark ok iyi grebilmek gerekir. Mesela bu adan mutlak anlamyla mantk, hakla batl arasnda insan tarafndan bilinebilecek bir farkn bulunduu anlamna gelirken; mukayyet anlamyla mantk ise bu fark ortaya koyacak kstas ve kriterlerin neler olduuyla ilgili yani tedvin edilmi ve sistematik hale getirilmi bir ilme tekabl etmektedir. Sizlerin de kolayca tahmin edebilecei gibi herhangi bir insann herhangi bir gerekeyle mutlak anlamyla manta kar kabilmesi mmkn deildir. nk byle bir ey hakla batl arasnda hibir farkn bulunmadn sylemek anlamna gelecektir. Ve akl banda olan hi kimse byle bir teebbste bulunamaz. nk her eyden nce kendi kar kn batan geersiz klm ve hibir ekilde hakl olamayacan sylemi olur. Ancak ikinci anlamyla manta kar kmak mmkndr ve zaten dnce tarihi byle kar klarla doludur. Bu durumda yaplan mutlak anlamyla manta kar kmak deil, hakla batl birbirinden ayran kstas ve ltn ne olduu

zerinde anlaamamaktr. te slam dnyasnda Aristo mantna kar yneltilen eletiri ve retleri de bu ikinci anlamyla manta yneltilen eletiri ve kar klar olarak okumak gerekir. Yoksa mutlak anlamyla manta kar kmak diye bir ey sz konusu dahi deildir. Abdullah Yein: Merhabalar. Soru uydu: Mantn ortaya k felsefenin ortaya kndan yaklak 300 yl sonrasna tekabl ediyor. Bunun sebebi ne olabilir? Yani neden mantk ortaya kmak iin o kadar zaman bekledi? Kanaatimce ncelikle u durumu aa kavuturmakta fayda var: Burada felsefe derken kastedilen ey varlkla ilgili dnmek olmad gibi mantk derken de akl yrtme kastedilmiyor. Kastedilen bir sistem olarak bu kavramlarn ortaya kdr. Yani bir bakma bu kavramlarn ontolojik karlklarn deil epistemolojik anlamlarn konuuyoruz. Yoksa ilk anlamyla her ikisi de ellerini kullanan insandan beri var olan eylerdir. Hal byle olunca da felsefe bir sistem olarak ortaya ktnda mantk zaten kullanlyordu ve ilk felsefeciler de tabii ki bunu kullandlar. Mantn bir sistem olarak felsefeden daha ge ortaya kmas meselesine gelince Burada ncelikle u nerme nemlidir: bir eyin ortaya kmas ona duyulan ihtiyala ilgilidir. Bu durumda ben soruyu yle soruyorum: Neden o ana kadar manta ihtiya duyulmad? Bu sorunun cevab, mantk ilminin bir ilim olarak ortaya kmasna kadar geen sre ierisindeki felsefenin macerasnda bulunabilir. Yani felsefe o 300 yl ierisinde neleri konutu ve nasl konutu? Bu sorunun cevab iin felsefenin ilk 300 yllk yksne ok ksaca baktmzda bu zaman dilimini kabaca Sokrattan nce ve sonra olmak zere ikiye ayrmak gayet mmkn grnyor. Tek cmleyle zetlenecek olursa bilindii zere Sokrat ncesi dnem tabiat felsefesi adr. Yani tabiatta olan ve tecrbe edilebilen durumlarla ilgilenmitir felsefe. Bir baka deyile tecrb yarglar felsefenin o dnemki konusudur. Ve tecrb yarglar mantk ilminin konusu deillerdir. Dolaysyla da felsefenin bir

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

107

sistem olarak ortaya kndan Sokrata kadar geen zaman dilimi ierisinde mantk ilminin ortaya kmamasnda alacak bir ey yok. O halde bata sorduum soruyu zamann daha da daraltarak soruyorum: Neden Sokrattan Aristoya kadar geen zaman dilimi ierisinde bir sistem olarak mantk ilmine ihtiya duyulmad? Bence asl kafa kartrc olan budur. nk Sokrat ile birlikte esas olarak mantk ilminin ilgilendii konular felsefe tarafndan ele alnmaya baland. Burada karmza nemli bir grup kyor: Sofistler. Genel kabul u yndedir ki Sofistler Mantn ortaya kmasnda ok etkili olmulardr. Tabi bu etki olumsuz manadadr. Yani mantk ilmi sofistlerin sylemlerine kar gelimi bir sistemdir. Belki mantkl gelmeyecek ama ben tersini dnmenin de mmkn olduunu dnyorum. Yani mantk sofistler sayesinde ortaya kmad, tersine sofistler mantn ortaya kmasn geciktiren unsurlar oldular. Burada ilk nermemize yani sistemin ihtiyatan dolay ortaya kt fikrine geri dnelim. Mantn bugn ilgilendii konular Sokrat zamannda felsefenin konusu olmusa o zaman doal olarak Sokrat zamannda Manta ihtiya olduu sonucu kar. Bu da mantk ilminin Sokrat ile birlikte ortaya kmasn gerekli klar. O halde bir etken mantk ilminin douunu geciktirmitir. Ben bunun Sofistler olduu kanaatindeyim. nk mantk ok yaln haliyle neyin bilgi olduuyla ilgilenir. Oysa Sofistler bu sorunun sorulmasna engel olmular ve uzun bir mddet felsefecileri neyin bilgi olduu konusundan uzaklatrp temel olarak bilginin mmkn olup olmadyla uratrmlardr. Bu yzden de mantk esas ortaya kmas gereken zamandan 150-200 yl sonra ortaya kma imkn bulabilmitir. Yani bana gre mantk ilmi sofistlerin sylemlerine kar gelimi ve dolaysyla da Sofistler olmasa belki de ortaya kmayacak bir sistem deil, tersine Sofistler yznden ortaya k geciktirilmi ve onlar olmasa Sokrat zamannda ortaya km olmas gereken bir ilimdir. Abuzer Dikaya: Eyvallah. Bu gerekten farkl ve ufuk ac bir perspektif oldu. Sanrm

u ana kadar buna temas edilmedi. Tabi daha nce baz arkadalar sofistlerin mantn ortaya kmasnda ki rollerini tarttlar ancak bu adan mesele ilk defa senin tarafndan ele alnyor. Dncelerinle ilgili baz deerlendirmeler yapmadan nce sana teekkr etmek istiyorum. ncelikle Aristodan nceki dnemi de ikiye ayrarak meseleyi ele alman ok yerinde. Bylece soruyu farkl bir adan sorma ve grme imkn elde edebiliyoruz. Yani madem gerek anlamda ihtiya hsl olmadan mantk da dhil herhangi bir ilim ortaya kamyor. Doal olarak tedvin edilmeden nce manta ihtiya olmad iin ortaya sistematik bir ilim olarak kmad rahatlkla sylenebilir ve bu ok da doru bir saptama olur. Bunu da zaten o dnemde felsefenin ele ald konulardan hareketle rahatlkla temellendirebiliyoruz. ok basit olarak amac ve hedefi tecrb bilgiye ulamak olduundan ve tecrb yarglar da mantn konusu ve ilgi alanna girmediinden bu dnemde manta neden bir ilim olarak ihtiya duyulmad rahatlkla sylenebilir. Ancak Sokrat ile birlikte felsefe, mantn ilgi alanna giren konular ele almaya balad halde neden mantn Sokratla deil de Aristoyla ortaya ktna dair sorduun soru olduka nemli ve meselenin bambaka bir vehesini gzler nne seriyor. Bu da bizleri Sofistlerin oynad rol ele almaya gtryor ki sen bunu ok gzel ve doru bir ekilde ortaya koydun. Bu benim de katldm bir gr. Yani sofistlerin, mantn ortaya kmasn geciktirdikleri meselesi. Sanrm bu konuda ok daha ayrntl ve derin aratrmalar yapmak ortaya ok faydal ve ufuk ac bilgilerin ortaya kmasn salayacaktr. Evet, sofistlerin ortaya kmas filozoflar asl rotalarndan karm ve znde ama olmayan eylerle uramalarna sebep olmutur. Bu dnemde bilginin mmkn olup olmad meselesi, neyin bilgi olduu veya hak ve dorunun kstasnn ne olduu meselesinden daha ok filozoflar uratrmtr. Ancak kanmca bu ok nemli saptama Sokratn neden mant tedvin etmediini aklasa da bu iin neden Eflatun tarafndan yaplmadn cevaplamyor. nk Sofistik meydan okuma Sokrat tarafndan byk oranda savuturulmutu ve eer isteseydi veya ihtiya hissetseydi Eflatunun mant tedvin etmesinin

108

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

nnde herhangi bir engel bulunmuyordu. Ama Alinin aklamalarndan bu sorunun cevabnn ne olduunu da artk rahatlkla tahmin edebiliriz. Eflatunun manta ihtiyac yoktu nk onda mantn ilevini yerine getiren baka bir ey vard ve o da matematikti. nk Eflatunun idealar lemi asndan matematik, mantktan daha doru ve gvenilir sonular elde edilmesini salyordu ve bu yzden O, akademisinin kapsna matematik bilmeyen ieri giremez yazsn yazmt. Evet, arkadalar, mantn bir ilim olarak neden felsefe ortaya ktktan yaklak 300 yl sonra tedvin edildiine dair ok verimli ve ufuk ac bir tartma gerekletirdiimize inanyorum. Bata da belirttiim gibi bu tr sorularn iki kere iki drt eder gibi kesin ve net bir cevaplar yoktur. Bu tr sorular asndan aslolan aradaki zamansal boluu kendimize bir perspektif gelitirebilecek ekilde makul bir ekilde doldurabilmektir. Ve ben bu amacmza fazlasyla ulatmz dnyorum. Bu yzden bu tr tartmalarn byle temel soru ve meseleler etrafnda yaplmaya devam etmesini byk bir itenlikle umuyorum. Ksaca zetlemem gerekirse sizlerin aklama ve deerlendirmelerinden u nemli sonularn elde edildiini syleyebilirim. ncelikle Aristodan nce mantn tedvin edilmemesinin sebeplerinden biri, belki de en nemlisinin felsefenin konusundan ki bu o dnem asndan maddi tabiattr, kaynakland sylendi ki bu ok doru bir tehis ve saptama oldu. nk maddi doa hakknda sahip olduumuz bilgilerin kayna tecrbedir ve sonuta tecrb yarglar elde ederiz. Bu tr yarglar iki sebepten dolay manta ihtiya duymazlar. Birincisi bunlarda meydana gelen hatay fark etmek ok kolaydr ve ikincisi de bu hatay gidermek iin gene tecrbeden yararlanlr. Her iki durumda da biraz dikkat ve zen doru bilgiye ulamak iin yeterlidir. kinci olarak da baz arkadalarn iaret ettii sebep gelmektedir. Buna gre mantn tedvininin gecikmesinin sebebi bu sre ierisinde bu grevi yerine getiren baka aralarn bulunmasdr. Aliye gre bu grevi matematik yerine getirirken, Murata gre ise bunu pratikte ilevsel olma olgusu yerine getirmektedir. Bu

yaklamlardan Alinin aklamas mantn neden Sokrat ve zellikle de Eflatun tarafndan tedvin edilmediini aklarken, Muratn iaret ettii nokta da mantn neden Sokrata kadar tedvin edilmediini ok gzel ve ikna edici bir ekilde ortaya koymaktadr. nc olarak da Sofistlerin oynad menfi roln mantn ge tedvin edilmesinde bir sebep olabilecei, dier pek ok arkadala birlikte farkl bir vehesiyle Abdullah tarafndan ortaya kondu. Buna gre aslnda Sokratla birlikte tedvin edilme zeminine kavuan mantk, sofistlerin filozoflar ana mecralarndan saptrmalarndan dolay ancak Aristo tarafndan tedvin edilebilmitir. Son olarak da pek ok arkadamzn iaret ettii metafizik meselesi gelmektedir. ok doru olarak bunun da mantn tedvininde etkili olduu sylendi. Buna gre Aristodan nce metafizik olmad iin esasnda manta ihtiya da yoktu. Ama ne zaman ki metafizik konular felsefenin ilgi alanna girdi, ite o zaman doru ile yanl birbirinden ayracak bir alet ilmi olarak manta ihtiya ortaya kt ve bunun sonucunda da mantk tedvin edilerek bir sistem olarak doru bilgiye ulamak isteyenlerin hizmetine sunuldu. Deerli aklama ve katklarnzdan dolay hepinize ok teekkr ediyorum. Kendi adma yaplan deerlendirme ve aklamalardan olduka faydalandm belirtmek isterim. Bunun devamnn da gelmesini dileyerek bugnk toplantmz sona erdiriyorum. Vellahu elem. Selamn aleykm.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

109

Deneme

Helal Sleymana Vah Eyyuba m?


Latif Knata
slam kltrnde yaplan her i, yazlan her eser iin aba bizden baar Allahtandr sz -bazen yapmack bir tevazu ifadesi olarak kullanlsa da- esasnda Allah-insan-hayat arasndaki ilikide tevhidi dnce ve bak yanstan veciz bir ifade olsa gerek. Sylenmek istenen udur: Her varlk kendine gerekeni ve stne deni yapar. nsan insan olmann, Allah da ilah ve rab olmann gereini. nsana den, yaptklarn kmsemeden ama yetersiz grerek sonucunu Allahtan bekleyerek almaktr. Allah, sonu tayin etmek gibi tanrsal bir grevi bir insana bir kula uygun grmez. Onun iin, mntesibi olmayan veya ok az olan elilerini sulamamtr. nsanlarn, arsna kulak vererek evresinde topland son eliye u hatrlatmay yapmtr: Allahn rahmeti sayesinde onlara yumuak davrandn; ayet kat ve kaba davransaydn dalp giderlerdi. Allahn rahmeti sayesinde fadesiyle, Peygamberin, insanlara davran biimi olan merhamet ve yumuakll dahi Allah kendisine nispet etmitir. Sen istediini doru yola iletemezsin, Allah dilediini doruya iletir. fadesiyle de ne kadar istenip abalansa da, hidayetin ve sonucun Allaha ait olduu vurgulanmtr. Varl, kazanc ve baary kendine mal etmek tipik bir Firavni tavrdr (Ey halkm u grdnz yerler yurtlar benim deil mi?!). Kula den ve yakan ise, yeryzn imar, kedisini ve evresini slah iin etkin bir iyilik mcadelesi ve adanm bir yaamdr. Ne zaman leceini dahi belirleyemeyen ve her an lm muhtemel olan insana uygun tavr, ancak Allahn kabuln gzeten, iten ve adil abadr. Bu abay insan kendi g ve imknlar nispetinde ortaya koyar ve baarmay hedefler. Baardnda sevinir baarsz olduunda zlr. Fakat sonucu belirlemede tek etken ve mutlak g olmadnn bilincinde olan kimse bata ortaya koyduumuz temel ilkeyi korur. Ancak yllarca toplumsal mcadelelerin iinde olup da nicel lekte bariz ve tatminkr bir baarya eriemeyenler bir yenilgi psikolojisine girebiliyor. Her bireyin ve topluluun ESD ve DD (eylem sonu deerlendirme ve durum/dnem deerlendirmesi) yapmas elbette doal ve hatta kanlmaz. Ancak bu deerlendirmelerde belirleyici olan, sonu deil deerler kriteri olmaldr. Sonu nemli olsa da ama ve ilkelere uygunluk kriteri srekli baat olmaldr. Aksi halde Vah Nuha; o kadar uzun bir mcadelenin rn, olunun dahi katlmad bir gemilik yaam!, Vah Yunusa; inanmayan halkn kzarak terk edip maceral bir deniz seyahatinden sonra yapayalnz bir kyya terk edilen!.. Vah Eyyuba, Yahyaya, Huda, Luta ve nicelerine! ve Helal Sleymana; kral

110

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

olmu!... deme noktasna geliriz. Oysa biz, Onun elileri arasnda hibir ayrm gzetmeyiz. (2/286) Her birine inanrz; hepsi de itenlik ve zveriyle grevlerini yapmtr. nsan olarak hata yaptklar ve Allah tarafndan uyarldklar olmutur. Ancak ne tufan belasn hak edecek kadar aymazlk iinde olularnn esas sorumlusu Nuhtur, ne de sahip olduu mlk ve grkemin gerek sahibi Sleymandr. Kim birinin bireysel ve yntemsel baarsn dierinin de baarszln iddia edebilir?! Sonu, bizim alglarmzda zafer veya hezimet olabilir. Ne olursa olsun her iki durum da bizim denge ve dncemizi bozmamaldr. slami/insani deerleri korumada zafiyete drmemelidir. Gerek u ki, esas yenilgi zaferden sonra esas zafer de yenilgiden sora balar. Kuranda hikayeleri rnek verilen Ashab- Kehfe ve Ashab- Uhduda bakalm. Amansz takibata urayp rtlen (maaraya kapanan) veya ate ukurlarnda yok edilen bu kk topluluklardan -toplumsal/nesnel bir baarlar grlmedii halde- vgyle sz edilmiyor mu?! Bunlar Allahn bize sunduu tarihi rneklikler deil mi?! Uhut yenilgisinden sonra, Allahn Gevemeyin, zlmeyin; inanyorsanz stn olan sizsiniz (3/139) hatrlatmas nesnel sonular deil inan ve deerleri korumann gerek baar ve stnlk olduunu gsterir. Maddi dzlemde yenilgi ve baarszlk gibi grnen bir eylem veya bir mcadelenin nasl deerlendirilmesi gerektii ve nasl sonu karlp ibrete dntrlmesi gerektii bu ayetle ortaya konurken, zafer ve baar durumlarnda izlenmesi gereken tavr ve tutum da Nasr Suresinde yle tleniyor: Allahn yardm ve zaferi geldii zaman Ve insanlarn dalga dalga Allhn dinine girdiklerini grdn zaman, Rabbini hamd ile tesbh et, balanman dile. nk O, gerekten tevbeleri oka kabul edendir. Nasr Suresi Baar ve zaferden sonra nmek yerine Allah vmek, zafer lklar yerine balanma dilemek, kendini yceltip byk grmek yerine Allah yceltmek... Olduka ironik olan bu hatrlatmalarn altnda insan doasna ve

sosyolojisine dair derin gerekler yatmaktadr. - nsan zayf ve etkilere ak bir varlktr. - nsan yakalad baarlarla bbrlenmeye ve marmaya yatkndr. - Maddi ve saysal okluk bu nmeye meydan verir. - Olay meydana getiren tm bileenleri kuatamad halde insan sonucu kendinden bilebilir. Baarnn bysne kaplmak ile baarszln eziklik ve umutsuzluunu yaamak; her ikisi de dramatik ve travmatik olaylara gebe bir ruh halidir. Bireysel ve toplumsal varolu mcadelesini salkl bir ekilde srdrmek iin hem zafer ve yenilgiyi doru anlamak hem de yenilginin sknts ile zaferin sevinci arasndaki yol ve yasay iyi bilmek gerekir. Toplumlarn deiiminde esas olan tabii ki Allahn snnetidir. Deiimin yasalarn zmek/ bilmek ve uygulamak ise toplumsal baarya ulamann artdr. Her bir yasann kefi ve idraki kendi bana bir baardr. Buna gre insani aba elbette kanlmazdr. Bu abay verimli hale getirmek iin imar ve icatta bulunmak, aralar kullanmak ve en etkin-en yararl ara ve yntemleri aramak zorunlu bir grevdir. Ancak sebepleri gz ard etmekle sebepleri amalatrarak kutsamann ve deerlerin yerine geirmenin sonucu, bireysel ve toplumsal mcadelede ifrat ve tefrittir; ya kr kadercilie ya da toplum mhendisliine sebep olmaktadr. Bu yasalarn ve sebeplerin gz ard edilmesi ya toplumsal sorumluluktan, mcadeleden uzaklamay ve bireysellemeyi beraberinde getirmekte ya da toplumsal mcadelede arabesk tarzlar oluturmaktadr. Bunlarn determinist bir zihinle alglanmas ise halk adna halk iin igzarlna ve toplum mhendisliine gtrmektedir. Bu yaklamn nasl bir yozlamaya gtrdn, insani/slami deerleri nasl erozyona urattn evremizdeki birok rnee bakarak daha iyi anlayabiliriz. Bireysel ve toplumsal mcadelede bu, iki farkl tavr/ yntem olarak karmza kar: Sekincilik ile

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

111

dknclk.

Sekinciliin karsnda reaksiyon olarak gelien dknclk de nebevi yntemle badatrlamaz. Fakirlere, miskinlere yardm etmek ve yanda olmakla dkncl bir yntem haline getirmek farkl bir eydir. Sekinler ile dknler arasndaki uurum belki bugn bilimsel gelimenin de sunduu imkanlarla- en st dzeye kmtr. Bir tarafta ulalmaz imkanlarla oluturulmu ulalmaz mekanlar ve makamlarda yer alanlar, dier tarafta toplumsal snflarn en alt katmannda dahi yaam alan kalmam ve vahi orman yasasna/yaamna itilmi olanlar. Birinciler yaam ve yasalarn dknlerin iler acs dramlarn grmemek ve (sesli-sessiz) lklarn duymamak zerine kurgularken, ikinciler sekinlerin gazap ve iddetine uramadan kyda kede yaama ve tutunmaya almaktadrlar. Uurumun boyutunda farkllklar olsa da bunlar tm alarn ve toplumlarn sorunudur. nsanlk iinde snflama, tarih boyunca var olagelmi sosyolojik bir gerekliktir. Bu snfsal gereklik grmezden gelinemez. Ancak benim mensubu olduum din, bu snflardan herhangi birinin dini deildir. Daha dorusu slam snflara hasredilemez; snflar kuatr. Belli bir snf batan dman ilan etmez veya yok saymaz. Herkesi muhatap alr ve akl, vicdan sahibi herkesin kabul edebilecei ortak ilahi ve insani deerlere arr. Allahn kitabnda muhataplar asndan 3 sesleni kipi vardr, ki bunlar snfl ortadan kaldrr; Ey insanlar, Ey inananlar ,Ey kitap ehli Ey insanlar, zenginiyle fakiriyle, klesiyle efendisiyle, sekiniyle dknyle, siyahyla beyazyla ve btn tonlaryla herkes! te vahyin evrensel dili, Rahmann rahmet dili kuatc ve kucaklayc sesleni kipi budur. lk ekirdek slam toplumunda mozaii oluturan her kesimden insann dinleyip itaat etmesini salayan insani sylem Peygamberin veda hutbesindeki sesleni kalb da budur; snfsal ayrma meydan vermeyen, insana zn hatrlatan, kapsayc ve kucaklayc hitap tarz. Nebevi yntemin z attrc deil

Sekincilik ile Dknclk Arasnda slam


Zahiri ve somut baary yakalama hrs baz cemaatlerde sekinci bir yaklam dourmutur. Glenmek ve mevzi kazanmak iin davet ve ilikilerde sekinlere ynelmektedirler. Okullara renci mi alnacak? Zengin, bakan, bakan ocuklarn semektedirler. Bir dernek veya vakf ats m oluturacaklar, iftar m verecekler? Yine ayn zmre. (Ancak tantm amal olarak baz zeki ve parlak gariban ocuklara yer verebilirler.) Bir an nce glenerek baarya ulamak adna uygulanan bu strateji, insani/slami deerlerin nne geerek esas ilkelerin yerini alr ve sekinci-elitist dnce bu bireylerin zihninde yava yava yerleir. Baar odakl bu faaliyette varsllar vazgeilmez gibi grlrken yoksullar ayak ba ve engel gibi alglanr. Varsllar honut etmek ve elde tutmak iin byk aba harcanp byk tavizler verilirken, yoksullar unutulur, gz ard edilir ve onlara kar insanlar ilgisiz ve duyarsz hale gelir/getirilir. Zayf bir oluumun glenmek istemesi ve bunun iin de stratejik olarak byle bir ncelik gzetmesi ve uygulamas belki doal karlanabilir. Benim kabul edilemez grp gndemletirmek istediim ey, baar adna bu stratejilerin insani/slami deerlerin nne gemesi ve esas ilkelerin yerini almasdr. Temel deerler feda edilerek, kiilikler erozyona uratlarak ve kimlikler unutularak elde edilecek baar aslnda bir yenilgidir veya kanlmas gereken bir baardr. Byle bir oalma, byme ve iktidar reddedilmelidir. Abese Suresi, Ashab- Uhdud ve Ashab- Kehf kssalar bana bunu tlyor. Sekinler snf yerine, peygamberlere genellikle ayak takmnn meyletmesi/uymas, yanlarnda yer almak iin bunlarn kovulmas artn ileri sren sekinlere o onurlu elilerin taviz vermemesi gereinden de ben bunu anlyorum. Toplumlardaki kahir ekseriyeti oluturan dknler grmezden gelinerek veya onlara srt evrilerek iyilik mcadelesi verilemez. Sekinci yaklam ve yntemlerin nebevi yntem olmad ok aktr.

112

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

dntrcdr. Toplumsal dnm gerekletirirken, bunu zer ve zor ile deil, beyan, burhan, tatmin ve tercih esasna dayal gnlllk ve honutluk ilkesi ile salar. Kuran elbette toplumdaki bu yakc sorunlara ilgisiz kalmaz. Yapsal bozukluklara, sosyalsiyasi-ahlaki arpklklara srekli vurgu yapar. bask ve zulme kar adaleti ngrr. Snflar arasndaki uurumu kapatmay hedefler. Ancak bunu yaparken Marksizmin yapt gibi snflar attrarak bir sonuca varmaya almaz. Veya Robin Hood yntemini salk vermez. nsan iin ancak altnn karl vardr ayetinden hem haksz kazancn eletirisi, hem de emek verilmeyen kazanca ortak olma abasnn eletirisi anlalmaldr. Servetin dalmndaki arpkla kar kmak kadar, retimsizlie ve verimsizlie de kar klmaldr. Hatta ayetin retimsizlik ve verimsizlik eletirisi daha vurgulu okunabilir. Kurandan ne sekincilik kar ne dknclk; ne kapitalizm kar ne de sosyalizm. Kurandan ancak vasat mmet kar. nanta vasat, ibadette vasat, mcadele ynteminde vasat, sosyal ve siyasi yaamda vasat... Bu duru ekonomiye de yansr; servetin tek elde toplanmasn nler, belli bir zmrenin ondan mahrum braklmasna, belirli bir zmrenin de onu tekelinde tutarak devlet olmasna kar kar. Sosyal devleti, sosyal ve kurumsal adaleti hedefler, nebevi yntemi esas alr; zorbalkla deil, iman ve gnlllk ilkesiyle gerekletirir. nfak ilkesiyle paylamn nn alabildiine aar ve yaygnlatrr. Snflar iindeki bireyleri bencillik, kin, nefret, atalet, tamah ve tekebbrden arndrarak ve onlar kardelik, zveri, kanaat ve cehdle donatacak bir iman ile yeniden ina ederek bar ve gven toplumunu kurar. u halde slam, amalarn salt slogan ve hamasetlerle gerekletirme yoluna gitmez. Srekli bir abay ve basiretle daveti ngrr. Bu ise bence doru bir projeye ve onun uygulamasna tekabl eder. Projeden kastm, davetten devlete tm toplumsal ilikileri ve sreleri kapsayacak ekilde idareyi salayacak teorik erevedir. Uygulamadan maksat ise

proje sahiplerinin onu pratik hayata tama abas ve onu sahiplenmesidir. Bu ise tam bir sorumluluk demektir.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

www.islamiyorum.com
113

Toplumsal yozlama ve ke kar slah,

Gndem

nsan Deitirmenin nsanca Yolu Var!


Metin Ylmaz
Deiim, bir halden baka bir hale geitir. zerinde bulunulan halde, belli bir sre ierisinde baz zelliklerin azalmas veya hepten kaybolmas ile ya da artmas veya olmayann eklenmesiyle gerekleir. Deienin, akl ve irade sahibi olup olmamas srecin niteliini belirler. Eer deien irade ve akl melekelerinden yoksun ise, deiim bir deitirene tabi olarak gerekleir. Deiimin znesi, deitiren olur, deiimin yn ve rotasn, miktarn, biimini o belirler. Deien deitiinin farknda bile deildir. nsann dier canllar, doa ve hayvanat ile arasndaki ilikide ortaya kan durum budur. Bakarsan ba olur bakmazsan da atasz bu gerein bir ifadesidir. nsann vahi hayvanlar evcilletirmesi, onlara eitli eitim yntemleri ile muhtelif beceriler kazandrmas ve gtmesi, etinden, stnden, dilediince istifade etmesi her an gz nnde duran rnekleridir. Din ve ideolojilerde, devlet, cemaat, tarikat gibi toplumsal/kurumsal yaplarda da deiim insan eli ile gerekleir. Mesela hibir din/ideoloji kendi kendine var olamad gibi, kendi kendini gelitirip/deitirip gncelleyemez, yenileyemez de. Ayn durum toplum ve toplumsal kurumlar iin de, devlet ve cemaat gibi kurumsal yaplar iin de sz konusudur. Deien ya da deimesi gereken akl ve irade sahibi bir varlk olduunda -ki bu insandrise deiim, deitirene deil deiene bal olarak gerekleir. Deien ve deitiren ayrm ortadan kalkar. Deien ayn zamanda deitiren olur, kendi kendini deitirir. Bakarsan ba, bakmazsan da olur ifadesi, nefsini artana/fenalklara gmene, kendinde olan deitirene dnr. Deimeye kendisi karar verir, sahip olduu akl ile neyi, neden ve ne kadar deitirmesi gerektii bilgi ve bilincine sahip olur, deiimin yn ve rotasn, miktar ve biimini belirler, iradesi ile de karar verir ve trl engellerin varlna ramen kararnn arkasnda durup deiimin gereklemesini salar. nsan kendini deitirme g ve imkanna sahiptir. Onun sahip olduu deerler, dnceler, inan esaslar, yaam biimi, huy ve alkanlklar, davran ve tutumlar deien ve deitirilebilen zellikleridir. Bu zelliklerini diledii ynde ve ekilde deitirerek, her an yeni bir insan olmas, hayatna yeni bir yn ve rota kazandrmas, kendini arttrmas ya da eksiltmesi mmkndr.

114

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

Her ne kadar atalar can kar da huy kmaz, insan yedisinde neyse yetmiinde de odur gibi insann deimeyeceine dair szler sylemi olsalar da, bunu doru istikamette deiimin zorluuna dikkat ekmek iin sylediklerini dnmek gerekir. Zira insann deiimi, u veya bu gerekeyle, her an yaanan, her an gerekleen bir durumdur. Ancak bu deiim, her zaman ayn ynde, ayn ekilde, ayn tempoda gereklemez, her an her istikamette gerekleebilir. nsann, kt halini iyi ile deitirmesi mmkn olduu gibi iyi halini kt ile deitirmesi de mmkndr. phesiz bu deiime etki eden birok unsurdan bahsetmek mmkndr. inde yaad sosyal ortam, muhatap olduu din ya da ideoloji, rnek ald insan ya da insan topluluu, bayra altnda yaad devletin politikalar pekala ona etki edebilir. Fakat hi biri onu deitirmeye g yetiremez, istemezse hi biri ona etki edemez ve onu deitiremezler. nsan, deimeye kendi karar verir, deimek ister, kendi kendini deitirir. Deiiminin tek znesi kendisidir. Yukarda saylan unsurlar ancak kendilerini takdim ve teklif edebilir, bir alternatif olarak sunabilirler. Bu gerek gz ard edildiinde; insani deiim insan deitirilebilir eklinde okunduunda, yaanan deiim, insani bir deiim olma zelliini kaybeder. Bir kere muhatap adam yerine konmaz, akl ve iradesi yok saylr, kiilik ve tercihlerine, dnce ve dorularna deer verilmez. nsana bir koyunmu gibi yaklalr. Ve saman, kaval ve sopayla, yani bask ve zorla, telkin, dayatma ve beyin ykamalarla hizaya sokulmaya allr. nsann deime, kendini deitirme imkan elinden alnr. Deiiminin znesi olmas gerekirken nesnesi haline gelir. Ve insanlna yakmayan yntemlere maruz kalr. nsan, insan olarak muhatap almadan gerekletirilmeye allan deitirme giriimleri; Zulm retir. Deime srecinde insan, insanlna yakmayan uygulamalara maruz kalr, kandrma abalar ve bann zerinden sopa/giyotin hi eksik olmaz. Deiime direnenlerin ve deimek istemeyenlerin ise ortadan kaldrld katliamlar yaanr.

Kiiliksizlik retir. Deiimde asl olan insann istemesi ve benimsemesi, ne olmak istediine kendisinin karar vermesidir. Ve bu ancak onun ikna olmas/karar vermesi ve irade ortaya koymas ile gerekleir. Nereden gelirse gelsin, basknn, zorlamann ve dayatmann her eidi, kiiliin oluum ve olgunlama srecini etkiler/ engeller ve ikiyzll, mnafkl tevik eder. Mutsuzluk retir. Kendi olma hakk elinden alnan insan hep bir bakasnn istediini olmak zorunda kalr. stelik sayg da grmez, adam yerine de konmaz. Bu artlar altnda insan ne kadar mutlu ve huzurlu olabilir ki? slam, insan iin insanca bir deiim ngrr. slamn insanla, insann yaad hayatla ve dnyayla ilgili iddialar ve idealleri vardr. dealleri dorultusunda mevcut olan deitirmeye taliptir. Adalet ve selamn gereklemesi iin hep daha iyinin, daha hayrlnn ve daha gzelin peindedir. O kalplerde kalan bir inan, kafalarda kalan bir fikir, belli zaman ve mekanlarda gerekletirilen ibadet ve ayinler manzumesi deil, bir hayat tarzdr, bir insan modelidir, bir toplum biimidir, bir dnya dzenidir. Hem de Allahtan gelme zellii ile esiz ve benzersizdir. Bu dinin muhatab insandr. Hangi insan? u veya bu insan deil, her insan. Tek art, muhatabn akln kullanabilme zelliine sahip olmasdr ki, akl olmayann dini de yoktur. Akl sahipliinin nemi dnmeyi, doru ile yanl fark etmeyi salamas ve yaplan/ tercihi bilinli hale getirmesi asndandr. Bu din akl sahibi muhatabyla, onun akli melekelerini sonuna kadar kullanmasn ngren bir iliki tesis eder. Kendini anlatr, delillerini, dayanaklarn ifade eder, sadece nasl deil, neden ve niin sorularna da cevap verir. unu yap, yle inan demekle kalmaz, neden yle yaplmas ve inanlmas gerektiini de ortaya koyar. Muhatabn anlayaca dil ve argmanlar kullanr. Dnmeye ve akletmeye davet eder. Amac ncelikle anlalmak, kabuln de reddin de bilerek, anlayarak gereklemesini salamaktr. Mesela, Allahn varln kabul etmeyen ya da Ona ortak koanlar bask ya da beyin ykama gibi yollarla zorla ikna etmeye almak yerine,

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

115

kendinden ve hakllndan emin bir yaklamla, zgrce dnmeye arr. Kim ne derse desin Allah bir ve tektir. Ama muhatabn bu sonuca kendi hr iradesi ile ulamas nemlidir. Ve sre balar. Bir yandan Allah anlatlr te yandan putlar. Sorular sorulur, hangisi gerektir, hangisi tanr olmaya layktr. Allahn birliinin delilleri ortaya konur, onlardan da iddialarn ispatlanmas istenir. Haydi, gsterin delillerinizi denir. elikiler, tutarszlklar gzler nne serilir. Doru dnmenin gereklemesi iin gerekli yol, yntem, aralarn hepsi ortaya konulur. Ya sonra. Sonras tamamen muhataba aittir. Neye, nasl inanacana, inanp inanmayacana o karar verir. Bu din Hak ve gerek olmasna, insan tabiatna uygun olmasna, hem dnyada hem de ahirette huzur ve saadet ona bal olmasna ramen, kendini, muhataba bask ve zorla dayatmaz, bo vaatlerde bulunarak kandrmaz. Kendini ifade eder sadece. Sonra, sonra durur bekler. O hak ve gerek olan ortaya koymutur bir kere, artk karar muhataba aittir. Akl ve vicdanndan baka bir g onu kabule zorlayamaz. Zira bu din Allah tarafndan kullarna yaplan ilahi bir tekliftir. Ve slamn muhatab insanla iliki biimi teklif esasna dayanr.
Deki, gerek Rabbinizdedir. yle ise dileyen iman etsin, dileyen inkr etsin.1 Biz ona doru yolu gsterdik. O ise ya kredici ya da inkr edici olur.2 Ey Muhammed! Sen t ver. Esasen sen sadece bir tsn. Sen onlara zor kullanacak deilsin.3 Sana den sadece duyurmaktr,4 tebli etmektir.5

adalet taleplerinin geliip glenmesini menfaatleriyle elitii iin istemezler. Bu fikrin dillendirilmesinin, kabul edilmesinin nne gemeye alrlar. Ve bu yolda her trl zorbala bavururlar ki, tarih bu zorbalklarn rnekleriyle doludur.
Firavun yle dedi: Ben size izin vermeden ona inandnz ha?6 Eer bu iten vazgemezseniz, and olsun sizi talarz. Ve bizden size mutlaka fena bir ktlk dokunur. dediler.7 Ama hakk inkar eden toplumlar, elcilerine yle dediler: Ya bizim yolumuza (dinimize) dnersiniz, ya da kesinlikle sizi lkemizden srp karrz.8 uaybn kavminden byklk taslayan ileri gelenler dediler ki: Ey uayb! Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize dnersiniz ya da mutlaka seni ve seninle birlikte inananlar memleketimizden karrz. uayb; stemesek de mi? dedi.9

Evet, bu dinin kabuln engellemeye alanlarn her trl tuzak, bask ve zorlarna karn kabul iin yaplabilecek tek ey onu ortaya koymaktr, gzelce anlatmaktr. Muhatab mesajla kar karya getirmektir. phesiz dilese idi Allah, insanlarn hepsine boyun edirir, iman etmelerini salard.10 Ancak O, insan imtihan etmeyi diledi ve bu yzden gerekli uyar ve ikazlar yapp tercihlerinde serbest brakt. Hayatn her bir safhasnda nne tercihler koydu. Kapsn her zaman kullarna ak tuttu. Dinini insanlara ulatrmada arac kld Resulleri sen sadece bir t vericisin. Sen onlara zor kullanacak deilsin diyerek tekrar tekrar uyard. Ve dinde zorlama yoktur hkmyle de Mslmanlara dini nasl ortaya koymalar gerektiini retti. Mslmanlarn vazifesi, bu dini ak ve net olarak anlatmalar, sz en gzel ekilde sylemeleri, uyarmalar, t vermeleri, rehberlik etmeleri ve model olmalardr. Ne resuln ne de Mslmanlarn; Mslman yapmak, iman edilmesini salamak,
6 7 8 9

Bu dinin kabul edilmesinin nnde -insan nefsinden kaynaklanan engelleri bir kenara braktmzda- harici birok engeller bulunmaktadr. Kullar kendilerine kul kle edinenler tevhidi dncenin, zalimler adalet fikrinin, smrgeci gler sosyal
1 2 3 4 5

Taha, 20 / 71 Yasin 36/18 brahim, 14/13 Araf, 7/88 Rabbin dileseydi, yeryznde bulunanlarn hepsi inanrd. (Yunus 10/99)

Kehf 18/29 nsan 76 ura 48 Gaiye 2122 Rad 40

10

116

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

iman edeni de istemedii halde iman zere tutmak gibi bir vazifesi yoktur ve hibir zaman da olmamtr. Kuran bir ttr, dileyen t alr. slam bir tekliftir, dileyen kabul eder. Bu din bir ardr, isteyen icabet eder. Bu din bir uyardr, dileyen kulak verir. Bu din hidayeti gsterir, isteyen o ynde ilerler. Bu din bir yaam biimidir, dileyen yaar. Dileyen nefsini artr, dileyen de rter. Dileyen de istedii zaman dinini de deitirir, inancn da. Allahn serbest brakt iradeleri herhangi bir yolla ipotek altna almaya hibir kulun hakk yoktur. Davetinin btn gc, davetinin gcnden ibarettir. Davetin gc de hak ve gerek olmasyla, ftrata uygunluuyla, dertlere deva, sorunlara zm olmasyla ilgilidir. Gerek sanlandan ok daha gldr, kar konulamaz bir cazibesi vardr. Hak batl, gerek yalan, doru yanl her zaman yener. Hak, hak oluundan baka bir gerekeyle muhatab tarafndan kabul edilmeye asla raz olmaz. Hak olmayan bir sz sonuca bakp kabul edileyim de nasl olursa olsun diyebilir. Hak olmad halde sureti haktan grnerek, yapamayaca vaatlerde bulunarak, syleyen az kutsallatrarak, bask ve zorbalkla kabul grmeye razlaabilir ki bu onun acziyetinin ve kendine gvensizliinin bir gstergesidir Hak sz ise kabul ettirilmek deil kabul grmek, benimsetilmek deil benimsenmek, dayatlmak deil tercih edilmek ister. stelik acelesi yoktur, bekler. slam, hak ve gerek oluundan baka bir gerekeyle muhatabn ikna etmeye ve onun tarafndan kabul grmeye asla almamtr. Bu dinin davetileri muhatap olduklar her trl bask ve iddete ramen insanlarn karsna hak ve gerek olan davetleriyle kmlardr. Ondan g almlar ve onun gcne inanmlardr. Ve her platformda onu insanlara anlatmlardr. Onlar, kendilerini asla ne karmaya almam, gizli bir gce sahip olduklarn,

beeri olmayan meziyetlerle donandklarn ve gizli hazinelere sahip olduklarn iddia ederek muhataplarnn gzn kamatrmak gibi yollar izlememilerdir. (Enam: 50 ) En zayf ve aresiz kaldklar dnemlerde bile kk tavizlerle (Kalem 68/9) ya da vaatlerle, mesajn kabul edebilecekler olduu halde, bu yollara asla ynelmemilerdir. Allahn Resul Mekkeye hac iin gelen kabilelerden Amr Bin Sasa Oullarna giderek onlar Aziz ve Celil olan Allaha davet eder. lerinden biri Resulullaha vgler sraladktan sonra Allah seni muhaliflerine kar muzaffer kldnda bize ne var? Senden sonra hkm bizim kalacak m? diye sorar. Cevap ok aktr. Hkm Allahndr, onu diledii yere koyar11 Ya gl olduklar dnemlerde; o dnemlerde de, akl ve vicdanlarn karsna gleriyle kmamlar, insan irade ve zgrlklerini snrlama giriimlerinin her zaman karsnda durmulardr. Mslmanlarn Necran ve yresini fethetmelerinden sonra, Reslullah yre halkna nasl davranlacana dair yle bir ferman deklare etmitir: Necran ve civarda yaayanlarn canlar, mallar, inanlar Allahn ve Reslnn teminat altndadr... Burada bulunanlar, bulunmayanlar ve dierlerine, onlarn rf, det ve ibdetlerine karlmayacak; haklar ve imtiyazlar ellerinden alnmayacak; ne bir piskopos piskoposluundan ne bir rahip manastrndan, ne de bir papaz papazlndan uzaklatrlacaktr. Herkes, byk, kk, bundan sonra da iine aynen devam edecek; hibir ha tahrip edilmeyecek; onlara zulmedilmeyecek, onlar da zulmetmeyecekler; cahiliye devrinde olduu gibi kimse kan davas gtmeyecek; onlardan r alnmayacak ve birlikleri tehiz etmek iin pay istenmeyecektir.12 Yine Hz. mer, babasnn Msr valisi olmasna gvenerek bir kiiyi dvmesi zerine Amr b. el-Asn oluna, Ne zamandan beri analarn hr dourduunu kleletiriyorsunuz? diye kmtr. Bu rnekliklerin nda Mslmanlar akllarn, vicdanlarn karsna tankla, topla, tfekle,
11 12

te slam, Seyyid Kutup Kutub, Muhammed, Siret Ansiklopedisi, nkilb Yay., 1996, kinci Bask, I, 212. Kr. bn Sad, Muhammed, Tabaktul-Kubra, Beyrut, trs., II, 357.

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

117

kutsal glerle, mucizelerle, unvanlarla, etiketlerle, menfaat vaatleriyle deil sadece Allahn sz ile kacak, onu da en gzel ekilde sylemeye alacaklardr. Olmas gereken mesajn korkudan, kaygdan, baskdan, menfaatten dolay deil de bilerek, farkna vararak, isteyerek kabul edilmesidir.
(Btn insanl) hikmetle ve gzel tle Rabbinin yoluna ar ve onlarla en gzel, en inandrc yntemlerle tart, phesiz, Onun yolundan kimin saptn en iyi bilen senin Rabbindir ve yine doru yola erienleri de en iyi bilen Odur.13

deil, bilerek, isteyerek gerekleen akli ve kalbi bir tasdiktir. Ve ancak ikna ile itminan ile gerekleir. Zor ile iman, bask ile iman, kandrma ile iman, menfaatle iman yan yana gelmez, bir arada olmaz. man ettirilmez, iman edilir. man edip etmeyeceine kii, sadece ve sadece kendisi karar verir. Zorla kabul ettirilen iman hali asla gerek bir hal deildir, sadece bir grntdr. Byle bir iman zerine, ne salam bir yap kurmak ne de kiilik ina etmek mmkn deildir. Buradan olsa olsa iki yzllk/mnfklk hastal kar. Bartsnn dayatld bir lkeyle ilgili paylalan u gzlem, anlatmak istediimize gzel bir rnektir. Bir keresinde Mslman bir lkenin havaalanndaydm. Btn bayanlar kapalyd. Fakat uak kalkar kalkmaz btn rtller bartlerini at.16 stelik alternatifin olmad yerde yaplann dini ve ahlaki bir deeri yoktur. Ahlakilik zgrlkten ayrlamaz. Ancak hr fiil ahlaki fiildir. Ayrca sorumluluk da zgrlkle direkt ilgilidir. zgrl olmayann sorumluluu da yoktur. Yapmak zorunda kalnd iin yaplan, yapan yanstmaz. Bu artlar altnda yaplandan kii sorumlu da tutulmaz. Yaplann makbul olan yapmama seeneine ramen yaplandr. Batla ramen hakk seebilmek, yanla ramen doruyu tercih edebilmek, tembellie ramen almay, biriktirebilecein halde vermeyi baarabilmek esastr, nemlidir. Hz. Ali ne gzel sylemi.Kle ruhlular korkuyla, tacirler bir cret umarak, zgr insanlar akla Tanrya iman ederler. mam Ali Siz muhataplarnzn, neden teklifinizi kabul etmesini, neden ve nasl inanmasn istersiniz? nansn da nasl olursa olsun diyen bir yaklam insani ve slami bir yaklam deildir ve sonu olarak da salkl sonular ortaya karmaz. Karar muhataba brakmak ise, ite olmas gereken o. *** slam, insann zgrlk alann alabildiince geni tutar. Bir kere slam, kendisi ve mminleri iin
16

slamn temel esaslarndan biridir, mesaj ile muhatab ba baa brakmak. Mslmanlarn da sorumluluklarndan biridir, insan ve toplum zerindeki baskc unsurlarn basksna son vermek, iradeler zerindeki ipotekleri (maddi ya da manevi) kaldrmak, zorla insanlarn kleletirilmesine, inandklar gibi yaamalarna mdhale edilmesine engel olmak. Kendi basklarn kurmak ve ya kendilerini dayatmak iin deil, zgr tercihin nndeki engeller kalksn diye, insanlar inandklar gibi yaama imknna kavusun diye. Dileyen, isteyen Mslman olsun diye. Dileyen dilediini gerekletirsin diye. slam insani deiimi onun kendini deitirmesi olarak okur ve tamamyla insann kendisine brakr. Onu deitirmek ister, ancak bu deiimin onun kendini deitirmesi eklinde gereklemesini nemser/esas alr. nsann iindeki dinamikleri harekete geirerek onun kendini deitirmesini temin etmeye alr.
Nefsini ktlklerden arndran kurtulua ermi, onu ktlklere gmen de ziyan etmitir.
14

Bir kavim kendi durumunu deitirmedike Allah onlarn durumunu deitirmez.15

slamn insan hayatnda ngrd deiimler, zorla baskyla gerekleecek deiimlerde deildir zaten. Muhataptan istenen iman etmesidir. man ise bir bakasnn dayatmasyla gerekleecek kuru bir kabul, gstermelik bir ikrar ve gsteri iin yaplan ibadetler
13 14 15

16/25 ems 91 Rad 13/4

http://islamiyorum.com/index. php?sayfa=makaledetay.php&mkid=351&sayi=75

118

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

istediini baka dinler ve o dinin mensuplar iin de ister. Grmek istedii saygy onlara da gsterir. Onlar kmsemez, onlara kar alay eden, hor gren, rencide eden slup ve yaklamlara rza gstermez. Bask ve zora bavurulmasna, zgrlk alanlarnn kstlanmasna izin vermez. Nasl kendinin ifade edilmesini nemsiyor ise baka din, fikir ve dncelerinde kendini ifade etmesini nemser. Onlarn da kendilerini anlatma haklarn teminat altna alr. slamda dnce suu diye bir kavram yoktur. nsanlarn, Mslman olmay seme zgrlkleri gibi Mslman iken din deitirme haklar da vardr. steyen iman eder, mmin olarak yaar, isteyen de hi iman etmez, iman eder sonra imandan gerisin geriye dner. Mmin iken mnkir olur. Bir insann Mslman olmasnn engellenmesi ne kadar yanl ise, Mslman olmaya zorlanmas ne kadar yanl ise, Mslman olarak kalmaya zorlanmas ve baka bir dini tercih etmesinin nnn kesilmesi de o kadar yanltr. Dine giri kaps girmek isteyenler iin olduu gibi kmak isteyenler iin de her zaman aktr. man etme zgrl kadar inkar etme zgrl de nemlidir. Dinini deitirmek isteyeni hibir g dinde kalmaya zorlayamaz. Hem insanlar kendini kabule zorlamayan bir din, terk etme noktasnda neden zorlama yapsn? Kendine gvenen, hak ve gerek olduunu iddia eden bir din ya girme, girersen de kma gibi bir syleme niye bavursun? Aksine bu din, tam bir zgvenle insanlara: gir, bak, bir daha kmak aklnn kesinden bile gemeyecek der. Bu konuda Hz. Peygamberin Dinini deitireni ldrnz hadisini l alanlarn atlad ey, bu szn dinden dnme olaynn Mslmanlara kar gelitirilen zel bir taktik olduu ve dininden dnenlerin, otomatik olarak Mslmanlarla sava haline getikleri bir ortamda sylendii gereidir. Onlar, sz sylendii balamda dnmedikleri iin genel bir ilke halinde anlamakta, konjonktrel siyasi bir karar dini bir ilke haline dntrmektedirler. Hem de Kuran dinden

dnenleri Allaha havale ettii halde.17 Peki, bu din kendini nasl gerekletirir? Mslman olmay tercih eden insann geliimini nasl temin eder? slam, akl ve iradesiyle muhatap kabul ettii insann bu sreci de kendiliinden, isteyerek, iinden geldii gibi yaamasn nemser. Kendisinin, dardan bir baskyla, zorla yaatlmaya allmasna asla raz olmaz. Bakalarnn hakkna tecavz ieren gasp, hrszlk, ldrme, iftira, fitne, tecavz gibi sular dnda cezai meyyidelere bavurmaz. Anlayarak, idrak ederek, bilerek yaamay yntemletirir. Ve ne kadar yaayacan muhatabna brakr. Kim ne kadar isterse dini o kadar yaar. steyen ok yapar isteyen az. Dileyen ok verir, dileyen az. Ama kimse bir bakasnn ne kadar yapacana/yaayacana karar veremez, belirleyemez, daha fazlasn dayatamaz, yapmayan, yapmak istemeyen iin yaptrmlar koyamaz. Daha fazlas iin yaplacaklar, t, tevik, tavsiye, uyar vb. olay insan iradesine brakan ve bir bakasnn insan zerinde bekilik ya da avuluk yapmasn engelleyen yaklamlardr. Mslmanlarn sahip olduu g/devlet, dinin kabuln ve yaanmasn dayatmak iin deil, zgrlk ortamnn korunmas iindir. Kuran, ibadetleri emrettii halde, bunlar yerine getirmeyenlere uygulanacak herhangi bir dnyev cezay n grmemektedir.18 slam insann zerindeki her trl basky kaldrr, bata dini tercih konusunda serbest brakt insan, Mslman olduktan sonra da
17

Ey iman edenler, iinizden kim dininden geri dner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onlar sevdii, onlarn da kendisini sevdii, mminlere kar alak gnll, kafirlere kar ise gl ve onurlu, Allah yolunda cihad eden ve knaycnn knamasndan korkmayan bir topluluk getirir. Maide 5/54

phesiz ki, kendilerine doru yol belli olduktan sonra, arkalarna dnenleri, eytan srklemi ve kendilerine mit vermitir. ..Allah onlarn ilerini boa karmtr. Muhammed 47/27-28 Sizden kim dininden geri dner ve kafir olarak lrse, artk onlarn btn amelleri, dnyada da ahirette de boa kmtr ve onlar atein halkdr, onda srekli kalacaklardr.Bakara 2/ 217
18

http://ilahiyat.erciyes.edu.tr/bilimname/2005_1.pdf

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

119

yapacaklar konusunda serbest brakr. Kii dinle/Allah ile ba baadr. Bu din yaplmas gerekeni syler, yapmann ve yapmamann neye mal olacan neden yaplmas gerektiini aklar, ly koyar, sonucu bekler. Kim Allah katnda nasl bir karlk bulmak istiyorsa ona gre davranmakta, grmek istedii karla gre yol ve i tutmakta serbesttir. Kim ne bimek istiyorsa onu ekecek, nasl bir karlk bulmak istiyorsa ona gre davranacaktr. Dierlerine den ise Asr Suresinde ortaya konan Hakk ve sabr tavsiye etmekten ibarettir. Asra andolsun ki, insan hsrandadr. Yalnz iman edip salih amel ileyenler, bir de birbirlerine hakk ve sabr tavsiye edenler mstesna. *** lkeler ve uygulama bu kadar ak. Ama vakamz, yaklam ve imajmz o kadar farkl ve o kadar bu gereklerden uzak ki. Ne hal zerinde olduumuzu, nereden nereye geldiimizi lhami Gler yle ifade ediyor: Dorularmz kutsallatrdk. nce Kurann merhametle yorulmu Rahim/ Adil/Hakim ve insanla dost (Veli) Allah, hikmetinden sual olunmayan Mutlak Gce; nsanlarn akllarn altrmaya gelmi olan Kuran (43/3), dogmatik ve el srlmez kutsal bir otoriteye; Mslmanlar iin canl bir rnek (usve) olan Hz. Muhammed, mutlak bir taklit merciine (Snnet); Kuran ve Hz. Muhammedin hayatn yorumlayan alimler, almaz mezhep imamlarna; Biat (szleme) ile bizim admza kamusal (siyasi) ileri deruhte edecek devlet ricali, Tanrnn yeryzndeki glgesine; Tasavvuf ulular Allahn Rububiyyet sfatn paylaan kutuplara gavslara, velilere, eyhlere dnm Ve btn bu otoriteler altnda insan ezilmi, clzlam, kavrulmu ve z grleememitir.19
19

Aliya zzet Begovi de bu mantkla oluturduumuz gelenei yle anlatyor: Aslnda, asrlardr, birinci kaynaktan gelen slam fikrin anlalamamasnn neticesi olarak biz, genliimizi yanl eitiyoruz... Mslman deil, tebaa... Mkemmel, sakin, tam tebaa Neredeyse uaklar eitiyorduk (veya topluyorduk) Hakkn yiyorlar o susuyor. amar vuruyorlar o karlk vermiyor, sadece bunun iyi bir ey olmadn ortaya koymaya alyor. Tek kelimeyle o karnca bile ezmeyenlerdendir vs. Fitne, esaret ve adaletsizlik dolu bir dnyada, genlie saknmasn, sakin olmasn, itaat etmesini tlemek ayn zamanda kendi halknn ezilmesi ve esir edilmesinde ortak olmak deil midir?20 Olmas gerekenin bir ayan yine Aliyadan dinleyelim: (unun bunun yolundan deil) Kendi yolundan gidecek ve bunun iin kimseden izin istemeyecek eref sahibi bir nesil, nk hep aklmzda tutalm: slamn ilerlemesini -her trl ilerlemeyi- sakin ve teslimiyeti kimseler deil, cesur ve itirazc (isyankr) ruhlu kimseler gerekletirecektir. Dier ayak ise udur: Her trl dayatmaya kar kan bu onurlu nesil, kendini dayatmaya da kalkmayacaktr. Dinde zorlama yoktur ve Hakkn Hak olduu iin kabul edilmelidir. Dileyen kabul eder, dileyen de inkar eder, btn sorumluluk hakk ortaya karmaktan, bir alternatif olarak insanln nnde var olmasn salamaktan ibarettir. Mslmann sorumluluunun bittii yer, muhataplarn sorumluluunun balad yerdir.

lhami Gler, Sz ve Adalet Dergisi, Say 2, shf: 26 Trklerde Otoriteryenliin ve taatkarln Dini ve Kltrel Kkleri
20

Aliya zzet Begovi, slam Deklarasyonu

120

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

Gndem

ROMANYA
Farkl Bir Avrupa lkesi
A. Hamdi ALKAN 1998 ylnn 30 Austos gn maa aile Romanyaya gitmek zere Kapkule snr kapsndan kmz dn gibi hatrlyorum. O gnk hissiyatm, ruh halimi bugnden analiz etmek ok kolay olmasa da ne yaptn bilen bir insan kararllnda hareket ettiimi dnyorum. Daha nceden hi yurtd tecrbesi yaamam, sadece bir kez yine Romanyaya birka gnlne gelmi ve dnm birisi olarak beni ve ailemi nasl bir srecin beklediini tam olarak bilemememe ramen, yine de belli bir gven duygusu ve yeryz corafyasna gerektiinde hicret kavramnn stlahi boyutuna istinat eden bir bakmzn olmas gereklilii dncesiyle kararl bir kla snrdan Bulgaristana girdik. stanbul Romanya aras kara yoluyla muhtelif gzerghlara gre deiiklik gsterse de ortalama 650 kmlik bir mesafe ve bunun neredeyse yars stanbul Kapkule snr kaps aras. Bulgaristan ierisinde yaklak 310 km giderek lkeyi kuzey gney ynnde ortadan kestik ve Romanya snrna ulatk. Ve nemli bir sorunla karlamadan snra yaklak 80 km mesafedeki bakent Bkree ulatk. Yaklak 15 yl oldu. Kendimizi izole etmeden, Romanya halknn iine kararak gecen 15 yl. Bugn bu uzun surecin sonunda bu corafyada yaayan halk insan ftrat ve bu ftrata yaratc tarafndan kodlanm zellikler balamnda yazya dkmek iin younlatmda grdm ki, aslnda bu toplumu doru bir tanma ve tanmlama gerekletirme noktasnda yeterli bir aba ve tefekkr gerekletirememiim. Belki bu alma, bu anlamda sz konusu konuyla alakal ilgi alanlarmz yeniden gzden geirmemize yardmc olur. ncelikle Romanya neresidir, kkeni nereye dayanr, tarihi ve corafi zellikleri nelerdir, ksaca bunlardan bahsedelim. 238,391 kmlik bir alana yaylan Romanya, Avrupann en geni yz lmne sahip 12., dnyann 82. lkesidir. Avrupa Birlii yesi olan lke birlik lkeleri iinde 7. byk yz lm, 9. byk nfusa sahiptir. Bulgaristan ile olan snrnn tamam, Srbistan ile olan snrnn ise byk ksm Tuna Nehri ile izilen Romanyann, Tunann bir kolu olan Prut Nehri ile de, Ukraynann gneyi ile olan snr ve Moldovann tamam ile snr izilir. Tuna Nehrinin, Karadenize dkld Deltann byk ksm Romanyadan gemekle beraber lkenin gneyi, gneybats, bats ve kuzeydousu bu nehir ve kollar ile evrilidir. Ayrca Tuna Nehrinin kolu olan Tisza, Romanyann Ukrayna ile olan snrnn bir ksmn izip Macaristan topraklarna girmektedir. Ksacas Tuna Nehri lke topraklar iin paha biilemez bir neme sahiptir. lke topraklar gney ve douda kalan yerler hari Avrupann en dalk alanlarndan biridir. Dalar lkenin kuzeyi ile bats arasnda bir yay izerek uzanr. En nemli dalar Karpat Dalar olmakla birlikte lkede ykseklii 2,000 metreyi geen krktan fazla da bulunmaktadr. 2007 nfus saym sonularna gre lke nfusu 22,276,506 kiidir. Bu nfusun %89.5ini Romenler oluturur. Macarlar %6.6 ile nfus iinde ikinci byk rktr. Bugn lkede 535,250 Roman yaamaktadr. Geri kalan %1.4 nfus ierisinde en nemlileri; Ukrainler, Almanlar,

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

121

Lipovanlar, Trkler, Tatarlar, Srplar, Slovaklar, Bulgarlar, Hrvatlar, Yunanlar, Ruslar, braniler, ekler, Lehler ve talyanlardr. Romanya laik bir devlettir ve resmi bir dini yoktur. lkenin %86.7si Ortodokstur. Bunu %4.7 ile Katoliklik, %3.7 ile Protestanlk ve %1.5 ile Pentekostallk (Protestanlk bnyesindeki bir akm. Yeni protestanlk -neoprotestanizmolarak da adlandrlmtr. Romanyada bu inana pokaizm, ballarna da pokait deniyor. Bunlar ikiyi, kumar, zinay, krtaj, boanmay, ar giyim kuam gnah sayarlar, dinlerine son derece ballardr) izler. slam, Romanyada tarihi bir din olmasna ramen sadece Dobrucada yaayan 67,500 Trk ve Tatarlar arasnda yaygndr. Kendini Mslman olarak tanmlayan Romanya vatandalarnn gerek saysnn 200.000 civarnda olduu resmi olmayan kaynaklar tarafndan iddia edilir. Bkre, Romanyann bakenti ve en byk ehridir. Nfusu 2007 saymlarna gre 1,931,838 kiidir. Bu nfus metropolitan alan da eklenince 2.1 milyona kmaktadr. Romanyann dier byk ehirleri Ya, Cluj-Napoca, Timioara, Kstence ve Craiova eklinde sralanabilir. Toplam ehir says 42dir. lkenin ayrca nfusu 200.000i geen 5; 100.000i geen 13 kenti bulunmaktadr.

Eflak ve Bodan halk, Avusturyallar, Ruslar, Tatarlar, Kazaklar ve Lehlerden ibaret blgedeki dier ordulara kar Osmanl ordusunun yannda yer aldlar. 1679da Eflak Derebeyi olan erbann yerine 1688de yeeni Kostantin Brincoveanu geti. Bu srada Bodan Derebeyi Dimitri idi. Bu iki derebeyi 1711 ylnda Osmanl-Rus sava esnasnda isyan ederek, Deli Petroya yardm ettiler. Bunda, stanbuldan Balkanlara g eden Yunan asll gruplarn tesiri bykt. Bunlar Eflak ve Bodann idari hayatna nfuz etmilerdi. Yaklak bir asr Trk idaresinde bulunmu olan derebeyliklerin bu isyanlar ve huzursuzluk karmalar zerine Eflak ve Bodan tahtlar voyvodalk ad altnda yeni bir sisteme konuldu. Bu sralarda Osmanl Devletinde duraklama devri balamt. 18. yzyl sonlarna doru Rusya, Osmanl Devletine olan dmanln arttrd. 1774 Kk Kaynarca Antlamasyla Rusya, Osmanllardan baz haklar elde ederken bu arada bu iki derebeyliin i ilerine mdahale etme yetkisini de kazand. Her ne kadar kontrol Osmanllarda kaldysa da, birok ticari imkanlar kaybedildi. Bir yl sonra Bukovina, Avusturyaya brakld. 1812 ylnda Besarabya da elden kt. 1828-1829 Osmanl-Rus savandan sonra 1834 ylna kadar Eflak ve Bodan, Rusya hegemonyas altna tamamen girdi. Kont Pavel Kiselev, Rusyadan destek grerek, Osmanl medeniyetini ortadan kaldrmaya alt. 1859 ylnda iki eyalet birleti ve 1861 ylnda Romanya olarak anld. 1877 ylnda Romanya, Berlin Antlamasyla Trk hakimiyetinden uzaklat. Bamszlktan sonra, 1878de krallk oldu. 1881de I. Carol Romanyann ilk kral oldu. 1886 ylnda Romanya, tek meclisli anayasal monarik idari sistemine dnd. Romanya snrlan dnda, zellikle Transilvanyada birok Romen yaamaktayd. I. Dnya Sava balaynca ngiltere, Fransa ve mttefikleri, kendilerine katlmas durumunda Romanyaya Transilvanyay vereceklerine sz verdiler. 1916da Romanya Mttefiklere katld, ama yenilgiye urad ve Alman birliklerince igal edildi. 1918de Almanya ve AvusturyaMacaristan mparatorluu yenilgiye uraynca Romanya Transilvanyay, Avusturyann eyaleti

Tarihesi
Bir Hint-Avrupa grubu olan Trakyallar, Romanya topraklar zerinde yaam ilk insanlar olarak bilinir. Bunlarn bir kolu olan Dokyallar M.. 800-300 yllar arasnda Burebista liderliinde Transilvanya merkez olmak zere, Dakya Devletini kurdular. M.S. 106-271 yllar arasnda Romallar topraklar istila ederek insanlar Romallatrdlar. 1394te Dovin, 1456da Belgrad, 1475te Vaslui, 1476da Schera seferleri Osmanllarn Avrupaya ilk adm atma dnemi savalardr. 16. yzyl Romanya snrlar ierisindeki Eflak ve Bodan, Trk hakimiyeti altnda birer derebeylik oldular. Askeri ve diplomatik adan Osmanl Sultannn emrine gre hareket eder ve yllk vergi verirlerdi. darecileri Osmanl Padiahlar tarafndan tayin edilirdi. Zaten bunlarn derebeyleri kendi tebaalarn Avrupallarn saldrlarndan korumak iin Osmanl idaresinde kalmay arzu ediyorlard.

122

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

olan Bukovinay (Moldavyann kuzeyi) ve Basarabyay ele geirdi. Bylece lkenin yzlm iki katna kt, ama bu kez de nfusunun drtte birini Macarlar, Almanlar, Bulgarlar ve Ukraynallar oluturdu. 1930larda lke ekonomik bakmdan skntl bir dnem geirdi. 1940ta II. Dnya Savanda Almanyann yrngesine giren Romanyann topraklarnn byk bir blm SSCB, Macaristan ve Bulgaristan tarafndan igal edildi. lk kraln torunu olan Kral II. Carol, Romanyann paylalmasna engel olamad ve taht olu Mihaiye brakarak ekildi. Carolun lkeyi terk etmesinden sonra General Ion Antonescu Romanyada askeri bir diktatrlk kurdu. 1941de Romanya eski topraklarn geri almak umuduyla Almanya ile birlikte SSCBye saldrd. 1944te demokratik gler Romanyadaki Alman yanls diktatrle kar ayaklanarak ynetimi devirdi ve Almanyaya sava at. Savan sonunda Mttefikler Romanyann eski topraklarndan Transilvanyay geri almasna izin verdi. Romanya topraklarna giren SSCB birlikleri Kral Mihaiyi tahtn brakmaya zorladlar. SSCB yanls bir ynetim ibana geldi ve 1948de Romanya Halk Cumhuriyeti kuruldu. 1965 ylna kadar bu ekilde gelen lke bu yl yaplan yeni Anayasaya ile artk bir halk cumhuriyeti olmaktan km ve bir sosyalist lke durumuna gelmiti. Bu gelimeden rahatsz olan baz evreler 1966da Rusyaya kar bir bamszlk hareketi gelitirmeye altlar. 1970 ve 1973te Romanya Devlet Bakan Nicolai avuesku ABDyi ziyaret etti. ABD ile 1976 ylnda 10 yllk bir ticari anlama imzalanarak, nispeten Rusyadan uzak durulmaya alld. Dou Blou lkelerinin, kapitalist bloun yeni pazarlar kazanma abalarna direnemeyip sarsld 1989 yl, Romanya iin de karklk ve sknt yl oldu. Gerek sebepleri Romen Halk tarafndan bile hala net olarak anlalamayan gsteriler ba gsterdi. Yaanan olaylar Trkiyede 1950lerin sonlarna doru Demokrat Parti iktidarna kars giriilen operasyonla ok ciddi benzerlikler gsterir. O dnemde Trkiyede, hak arayan niversite rencilerinin katledildii, kyma makinelerinde paraland ve cesetlerinin asfaltlara gmld yalanlaryla

kamuoyu oluturulmaya allm ve darbeye zemin oluturulmutu. Benzer bir durum, 1989 ylnn son gnlerinde, bir niversite ehri olan Timisoarada gsteri yapan rencilerin ordu tarafndan katledildii haberinin Bkree ulamasyla, Romanyada yaand. ocuklarnn akbetlerinin ne olduu hususunda bilgi almaya alan halk maniple edilerek bu durumdan bir halk devrimi karld. Gsterilerin kanl biimde bastrlmas, lke apnda gerginliin artmasna sebep oldu. Ordunun, ayaklanan halkn yannda yer almas zerine, lkeden kamak isteyen avuesku, yakalanarak hanm ile birlikte yarglandktan sonra kuruna dizildi. Yerine avueskunun sa kolu dnemin Ya ehri valisi Iliescunun getirilmesi dahi, aslnda halk ayaklanmasnn doal olarak gelimediini, doal bir muhalif hareket olmadn, halkn menfaatlerinin deil global aktrlerin merkeze alndn ortaya koymaya yeter. Ayaklanmay yneten Ulusal Kurtulu Cephesi ok partili parlamenter sisteme geileceini aklad. 20 Mays 1990da yaplan lke tarihinin ilk zgr seimlerinde Ion Iliescu nderliindeki Ulusal Kurtulu Cephesi ounluu kazand. Ilml bir siyasal izgi izlemekten yana olan Iliescu, devlet denetimindeki sosyalist ekonomi yerine, aama aama piyasa ekonomisine dnleceini aklad. Cumhurbakan Ion Iliescu ve Ulusal Kurtulu Cephesi (UKC) hkmeti artan ekonomik sorunlar ve Macar aznln zerklik istekleri karsnda ok gemeden sertlemeye yneldi. Ynetimde eski komnistlerin arlk kazanmasn protesto amacyla Haziran 1990da Bkrete balayan eylemler, zel trenlerle getirilen eli sopal madencilerin estirdii terrle bastrld. Birok aydn ve gen lkeden kaarken, muhalefetteki gler bir cephe oluturmaya alt. Bununla birlikte Babakan Petre Romann uygulad hzl ekonomik reform program Bat dnyasyla ilikilerin gelimesini salad. Reformlara bal olarak trmanan enflasyon Eyll 1991de zellikle iiler arasnda honutsuzluun artmasna yol at. Bkre zerine yryen madencilerle gvenlik gleri arasnda kanl atmalar kt. Bunun zerine istifa eden Romann yerine

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

123

Theodor Stolojan adl partisiz bir teknokrat getirildi. Stolojan, en byk orta Ulusal Kurtulu Cephesi olan bir koalisyon hkmeti kurdu. lkenin grece istikrara kavumasyla aamal olarak yeni dzenlemelere gidildi ve yabanc yatrmlar hzland. Mart 1992de Ulusal Kurtulu Cephesinden ayrlan muhalif grup Demokratik Konvansiyon adl bir cephe oluturdu. Eylldeki parlamento seimlerinden Demokratik Konvansiyon cephesi kazanl kt. Ama bu durum Iliescunun ikinci kez cumhurbakan seilmesini engellemedi. Yar bakanlk sisteminin cari olduu lkede, bakan ve hkmetin farkl siyasi eilimlerde olabilmesi olasl lkedeki istikrar sorununu ortaya kard ve lke devrimden gnmze kadar puslu bir ortamda gelime salamaya alt. Bugn bakan Demokrat Liberal bir eilimde iken babakan sosyal demokrat bir gre sahiptir ve bu durumdan doan siyasi kemeke zellikle son yldr lkenin nnde ciddi bir engel olarak durmaktadr.

karlm, 89daki devrime kadar da baml olmayan petrol rnleri endstrisi bugn bir litre benzin dahi retemeyen bir konuma gelmitir. Petrol kaynaklarn ileten yabanc firma ham petrol ihra edip yerine bitmi rn ithal etmektedir. nk petrol ilemek iin kurulmu rafineriler hurdaya karlm, lke bu sektrde de tamamen darya baml bir konuma drlmtr. Ksacas Romanya her boyuttan hazr tketmeye zorlanm, ellerindeki imknlar kullanmalar uygulanan politikalarla deersizletirilerek darya bamllk lke ekonomisinin temelini oluturur bir duruma gelinmitir.

Halkn nan Yaps


Romanya Halk farkl etnik kkenleri balamnda kozmopolit bir yapda olmalarna karn ok deiik inan gruplarnn varlndan sz edemeyiz. Arlkl olarak Hristiyan Ortodoks -yaklak %70- olduklar sylenebilir. avueskunun iktidar olduu dnemde otoritenin din konusundaki tutumuna baktmzda, her trl inan grubuna kars ayn mesafede durmaya alan bir anlay grrz. Toplum zerinde bu boyutta, dier dou blou lkelerindeki bask ve yldrma politikalarnn uygulandn syleyememekle beraber tam bir serbestlikten de sz edilemez. Merkezi otorite hedef alnmad srece halkn inancn renmesine ve yaamasna mdahale edilmemi, ama gelitirmesi iin de ok fazla imkan oluturulmamtr. Bu sebepten olsa gerek, kiliseleme daha ok AB yelii sreci olan 2000den sonra balamtr. nsanlar hangi kilisede vaftiz edildilerse o kilisenin kaytl cemaati saylmaktadrlar, ancak bugn bu durumun pratik hibir deeri kalmamtr. nk halkn kiliseyle ilikisi dn, vaftiz ve cenaze trenlerinin tesine geememitir. Sembolik btn uygulamalar hassasiyetle yerine getirilirken, kilisenin allagelmi yaant biimine mdahale etmesine asla msaade edilmez. Parlamento, okullar, al veri merkezleri, fabrikalar papazlarn dualar eliinde alr, ancak kilisenin siyasi ve ekonomik konularda gr beyan ettiine hi rastlanmaz. Bu durumun avuesku dneminde izlenen mesafeli durula ilgisi olduu

Corafyas ve Gelir Kaynaklar


lkenin byk blm engebeli, sulak, verimli ovalarla kapldr. Kuzey blmn Karpat Dalar keser. Yugoslavya ve Bulgaristanla gney snrn oluturan Tuna Irmann deltas Romanyann Karadeniz kysnda yer alr. 2000li yllarn balarna kadar bu verimli ve sulak topraklar zerinde her turlu tarm rn (tahl, keten, kenevir, meyve, sebze, ttn, zm vs.) retilmekte iken ABye tam yelik bavurusu ile balayan srete retmek yerine hazr tketme mantalitesi yerletirilmitir. Romen Halk son derece alkan ve retken bir tarm toplumundan gelirini son kuruuna kadar byk al veri merkezlerinde harcamaya konsantre bir tketim toplumuna evrilmitir. Avrupann hayvanclk alanndaki en byk reticilerinden biri iken tavuk etini dahi ithal eder bir konuma gelinmitir. lkenin her yanndaki zengin doal gaz, tuz, demir-elik, kmr kaynaklar zelletirilerek bata Avrupal uluslararas irketler olmak zere elden karlm ve retmeyen ancak sadece kendine sunulan tketen bir topluluk ortaya karlmtr. lkenin kendi ihtiyacn karlayacak hatta ihracat dahi yapabilecek miktardaki petrol kaynaklar elden

124

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

sylenebilir. Syle ki, baskyla oluturulmam, dayatlmam bir din anlay, kendine muhalefet edecek yaplar da pasifize edebilme yeteneini kazanabilir. Kaybetme ihtimalinin dk olduu durumlarda koruma duygusunun zayflayacan dnecek olursak, Romanya Halknn inanlarn koruma bilincini ncelikli bir mesele olarak alglamadklarn sylemek ok yanl olmaz. nk onlarn kiliseleri, kilisenin hayatlarnda oynam olduu snrl rol her dnemde konumunu muhafaza etmitir. Bu durum dier inan gruplar iin de sz konusudur. Mesela Katolikler, Protestanlar, Yahudiler ve Mslmanlar gibi. Burada Mslmanlara dair daha detayl bir deerlendirme yapmann gerekli olduunu dnyorum. nk devrimden sonra ve AB surecinde Romanya mozaiinde en fazla Mslman nfusun farkllatn ve gelime kaydettiini sylemek mmkn. Bu doal olarak byledir, nk doruya doru bir evrilme abasndan sz ettiimizde en dinamik alternatif g hakikatin takipisi olma gayretindeki Mslmanlardr.

bavurulmaktadr. Mslman halkn yaad blgelerdeki camilerin imamlarnn oluturduu bir kurul tarafndan seilen mft, daha sonra kendini seen kurulu oluturan imamlar tayin etmekte, bylece formaliteler yerine getirilmi saylmaktadr. Pratikte ise Mslman olarak tanmlanan ve aznlk haklar muvacehesinde farkllklarnn korunduu iddia edilen bu insanlar, Romanya corafyasnn belki de en az gelimi, geri braklm blgesinde halkn geri kalanndan farkl bir yaam srmemektedir. Mslman olarak isimlerinden baka ayrc bir durumlarnn olmadn sylemek ok da yanl olmaz. Siyasi olarak ise Trk Birlii ve Tatar Birlii isimleri altnda oluturulan iki sivil yap, kardklar birer aday ile merkez tarafndan kendilerine tannan iki milletvekillii ile parlamentoda temsil hakkn kullanmakta, ancak bu yaplar da angaje olduklar siyasi partilerin politikalar dorultusunda hareket etmenin tesine geememektedir. 1989 devriminden sonra lkenin dier dnya lkeleriyle ilikilerinde salanan rahatlama, gerek yukarda zikredilen Orta Dou kkenli niversite rencilerinin gelmesi ve gerekse slam corafyasnda faaliyet gsteren baz organizasyonlarn Romanyadaki Mslman halktan okutmak maksadyla renci gtrmeleriyle slama bak farkl bir boyut kazanmaya balad. En azndan dnya genelinde slama ve Mslmanlara dair gelimeler bu halkn da gndemine tanmaya baland ve kendilerini tanmlamak iin kullandklar inanc yeniden kefetmeye baladlar. Birinci Krfez krizi baladnda, kriz blgesiyle ticaret yapan Trkiyeli Mslmanlar da alternatif olarak bu corafyay tercih edince, blgenin Mslman nfus mozaii ciddi biimde zenginleti. Bu blgenin tercih edilme sebepleri arasnda, Romanyann Trkiyeden vize istemeyen tek Avrupa lkesi olmasnn ok nemli bir yeri vardr. Bugn, arlkl olarak bakent Bkre olmak zere Kstence ve civaryla, daha az miktarda olsa da btn lke genelinde dnya zerinde mevcut slami oluumlarn arlkl bir ksm bir biimde temsil edilmektedir. Bu temsil, Mslman Romen vatandalarna dnk olmakla, en azndan byle iddia edilmekle

Mslman Nfus
Romanyada yerleik Mslman nfus arlkl olarak 13. yzyldan itibaren deiik vesilelerle blgeye g eden Trk ve Tatar aslllarla, sosyalist rejimin hakim olduu 1959-1989 aras Orta Dou corafyasnda iktidarda olan Baas Partisi iktidarndaki lkelerden niversite eitimi iin gelen Arap aslllardan olumaktadr. 1877deki Romen stiklal Savandan sonra izlenen Mslman nfusun ge zorlanmas hedefine dnk politikalar, zellikle Kstence ehrini de iine alan Dobruca blgesindeki Mslman Trk nfusun saysal arln nemli lde azaltmtr. Bugn aznlk haklar erevesinde kendilerine tannan bir ksm imkanlardan istifadeyle varlklarn srdrmektedirler. 2007 ylndaki ABye tam yelik sonrasnda sahip olduklar ayrcalkl durumlar hukuki bir altyap da kazanmtr. Merkezi hkmetin Mslman aznlk olarak tanmlamasna bal olarak onlar temsilen bir mftlk ihdas sz konusudur. Mft, merkez tarafndan Mslman Romen vatandalarnn resmi temsilcisi olarak tannmakta, Mslman halk ilgilendiren konularda grsne

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

125

birlikte daha ok dardan gelmi Mslman nfusu nemseyen bir faaliyeti merkeze almakta, mesela Trkiyedeki Mslmanlara ait yaplanmalar, Romanyadaki ubelerinde buradaki Trkiyeli Mslmanlar hedef kitle olarak grmektedir. Bu durum her ne kadar varolu amalaryla eliki arz etse de realite maalesef bu ekildedir. Bunun temel nedeninin Romanyada 2009 ylndan itibaren ba gsteren ve gittike derinleen ekonomik krize kadar ngrlemeyen bir biimde gelien rant ekonomisinin olduunu dnmek yanl olmaz. Bu corafyadaki ekonomik kaynaklar kullanarak finansman oluturan pek ok yap sz konusudur. Ranta konu olan bu ekonomik faaliyetlerin ne kadar meru yollardan yapld meselesi, yukarda zikredilen oluumlarn aklama ya da helalletirme operasyonuna zemin oluturmakta, insanlar dnyada istedikleri yksek standartlarda yaarlarken ayn zamanda ahirette de kolay hesap verme ayrcaln kazandklarn vehmetmektedirler. Bu temel anlay ve inanma sorunu belli bir idealin ikamesi iddiasyla ortaya km yaplarn kapital avcl noktasnda uzmanlamalar sonucunu dourmakta, hakikati yaama ve tama keyfiyeti gndeme bile gelememektedir. Oysa Romen toplumu, belki de btn Avrupa uluslarndan farkl olarak gerek tarihsel hafzalar ve gerekse mevcut kozmopolit yaplar ierisinde son derece sakin bir hayat srmelerinin onlara kazandrd bir ahlak sebebiyle yabanc uyruklu ve farkl inanlara mensup insanlara kars nyarg beslemeyen nadir toplumlardandr. Elbette istisnalar vardr, ancak Romen milliyetiliinin bu corafyada hibir zaman toplum mhendislii balamnda bir deer tamadn ve gelecekte de tamas iin gerekli zemini bulmasnn son derece zor olduunu tespit etmek gerekir. Bu itibarla, Romanyada yaanan 15 yl, hangi ekonomik sonular dourduuna bakmakszn, hem Trkiye mozaiini daha iyi anlamak, hem yine Trkiyede son yllarda yaanan toplumsal deiimlerin daha kk ve youn, Trkiye insanlarnn oluturduu yaplar nasl etkilediini grmek acsndan -Trkiyeden Romanyaya gelen insanlar dier gurbetilerden farkl olarak Trkiye ile ilikilerini ok daha youn bir biimde srdrdklerinden dolay yaanan gelimelerden

birebir etkilenmektedirler- ve hem de dnya corafyasnda varolu gayemizin ikamesi anlamnda bir aba ortaya koyabilmek iin verimli bir dnem olarak grmekteyim. Toplumla ikinci nesil olarak ta gelitirebileceimiz mnasebetlerin bu abay doru bir istikamet zere destekleyeceine inanyorum. Tevfik Allahtandr.

126

w w w . i s l a m i y o r u m . c o m

You might also like