You are on page 1of 82

USUL-U KF

(Akl ve Cehalet, lmin Fazileti, Tevhid, Hccet)


Sigatu'l-slm Ebu Cafer Muhammed b. Yakub b. shak el Kuleyn (l. h. 329)

Mtercim: Vahdettin nce &Arapa Tatbik: Hamid Turan &Trke metni gzden geiren Prof. Dr. Hseyin Hatemi

LMN FAZLET KTABI

1) LMN FARZ, LM RENMENN VE LM RENMEYE TEVK ETMENN ZORUNLULUU BABI l-(35) ...Abdurrahman b. Zeyd, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini rivayet etmi: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) yle buyurdu: lim renmek her Mslmana farzdr. Haberiniz olsun ki, Allah, ilim rencilerini sever. 2-(36) ...sa b. Abdullah el-Amer Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini rivayet eder: lim renmek farzdr. 3-(37) ...Yunus b. Abdurrahman, ashabnn bazsndan rivayet eder ki: Ebu'l-Hasan (aleyhisselm)'asoruldu: "htiya duyulan bir eyle ilgili soru sormaktan vazgeilebilir mi?" Buyurdu ki: Hayr... 4-(38)...Ebu shak es-Sebi, kendisine anlatan birinden yle rivayet eder: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm)'nyle dediini duydum: Ey insanlar! Biliniz ki, dinin kemle ermesi, olgunlamas ilim renmek ve ilmin gereince hareket etmekle mmkndr. Haberiniz olsun! lim renmek, sizin iin mal kazanmaktan daha gereklidir. Mal, Allah tarafndan aranzda paylatrlm ve garanti altna alnmtr. Mal, adalet sahibi Rabbiniz, aranzda bltrm ve vereceini garanti etmitir. Paynz eksiksiz olarak size verecektir. lim ise limlerin yannda sakldr. Onu ehlinden edinmeniz emredildi. O halde ilmi, ehlinden renin. 5-(39) ... Ebu Abdullah, ashabmzdan birinden merfu olarak Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) yle buyurmutur: lim renmek farzdr. Bir dier hadiste Ebu Abdullah yle der: Reslullah buyurdu ki: lim renmek her Mslmana farzdr. Haberiniz olsun! Allah, ilim rencilerini sever. 6-(40) ...Ali b. Ebu Hamza yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'nyle dediini duydum: Dinde derin anlay kazann; nk dinde derin kavray sahibi olmayan bir kimse bedevidir.1[1] nk Allah,

1[1]- Bedevi: lde yaayan ve eriatn hkmlerini renmek iin aba sarf etmeyen Arap kyls.

kitabnda yle buyuruyor: "Dinde derin ve salam bilgi tahsil etseler ve dndkleri zaman kavimlerini inzr eyleseler (uyarsalar), olur ki saknrlar." (Tevbe, 122) 7-(41) ...Mufaddal b. mer yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'nyle dediini duydum: Size Allah'n dininde derin kavray kazanmay ve bedeviler gibi olmamay tavsiye ederim; nk bir kimse Allah'n dininde derin kavraya sahip olmamsa kyamet gn Allah, onun yzne bakmaz, amellerini ktlklerden arndrmaz. 8-(42)...Eban b. Talib, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'nyle dediini rivayet eder: Ashabmn dinde derin kavraya ulancaya kadar balarna krbalarla vurulmasn isterdim. 9- (43)...Muhammed b. sa, kendisine rivayet eden birinden, o da Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danrivayet eder ki: Adamn biri mam'a sordu: "Sana kurban olaym, bir adam var; imamet meselesini biliyor ve evine kapanm, arkadalarmzdan hi biriyle tanmyor, buna ne dersiniz?" Buyurdu ki: Peki, bu adam, dininde derin kavraya nasl sahip olacak? 2) LMN SIFATI, STNL, LMLERN FAZLET BABI 1-(44)...brahim b. Abdulhamid, Ebu'l-Hasan Musa (Musa b. Cafer aleyhisselm)danyle rivayet eder: Reslullah bir gn mescide girdiinde, insanlarn bir adamn etrafnda kmelendiklerini grd. Nedir bu? diye sorduunda: -"O bir allmedir." dediler. Buyurdu ki: Nedir llame? Dediler ki: Araplarn soylarn, Arap tarihinde yaanan olaylar, cahiliye dneminin nemli gelimelerini ve Arap iirini en iyi bilen adamdr. Bunun zerine Nebi (sallallahu aleyhi ve lihi) yle buyurdu: Byle bir ilmi bilmemek insana zarar vermedii gibi bilmek de fayda vermez.

Ardndan yle buyurdu: Asl ilim ksma ayrlr: Kur'n'dan muhkem bir ayet. Yerine getirilen bir farz... Pratikte yaanan bir snnet... Gerisi fazlalktr...2[2]

2[2]- Bil ki ayat- muhkeme; akli ilimler, hak inanlar ve ilh retilerden ibarettir... Niane anlamna gelen ayet kelimesi akl ve itikad ilimlerle mtenasiptir. Zira o ilimler zat, esma (isimler), sfat ve dier retilerin nianeleridir... Kur'an'da Allah'n varl, esma, sfat ve zat- mukaddesin vcudu veya kyametin keyfiyetleri, gayb lemi ve berzah hususunda ikame edilen delillerden sonra "Bu akl sahipleri ve dnenler iin bir ayettir." buyrulmaktadr... Ama furu-i eriyyeden bir fer veya usul ahlakiyyeden bir asl'dan sonra "bu bir ayettir" denilirse bu bir nevi saflk olur. Bu konu aktr... Muhkem diye nitelenmesi gerek ilim kalbde icad ettii nuraniyet sebebiyle kesin bilgi oluturur ve pheleri yok eder. "Krk gn Allah iin ihlsl olann kalbinden diline hikmet emeleri akar." Fariza-i adile ise: Kalb terbiyesi ve perhizi ile kalbi amellere bal ilimler... Farz kelimesi adalet kelimesi ile nitelenmitir... frat ve tefritten saknmak itikad yoluna koyulmaktr. Cmertlik, israf ve cimrilik rezaletinin arasnda orta yoldur... Akln herhangi bir yolla idrak edebildii eyden ibarettir.

Snnet-i kaime ise zahiri ilimler... Taabudi ilimler (kulluk, tapnma) ve seri edebler... Snnet diye tabir edilmitir ve akllar tr itibariyle bunlar idrak etmekten acizdir... Snnet yolu ile derk (anlama) ve ispat edilebilir. Kaime diye tavsif edilmesi seri vaciplerle mtenasiptir ki, ikame; dier namaz, zekt vb. Seri farzlarda da kullanlmaktadr. Yine de dorusunu ancak Allah bilir. [Krk Hadis erhi, 2/57-65]

2-(45)...Ebu'l-Behter, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Alimler peygamberlerin vrisleridir; nk peygamberler mras olarak dirhem ve dinar brakmazlar. Bilkis, hadislerinden bir hadis miras brakrlar.3[3] Kim bundan bir ey alrsa byk bir kazan elde etmi olur. O halde sahip olduunuz ilmi kimden aldnza bakn. nk biz Ehl-i Beyt'ten her halefin dneminde dil birileri kar, arlarn tahriflerini, btl ehlinin ilerine gelen ksmn alp geri kalann deitirme amal giriimlerini ve cahillerin yorumlarn dinden ayklarlar. 3-(46)...Hammad b. Osman, Ebu Abdullah (aleyhisselm.)danyle rivayet eder: Allah, bir kuluna hayr diledii zaman onu dinde derin kavray sahibi klar. 4-(47)...Reb b. Abdullah, bir adamdan, aleyhisselm)nyle dediini rivayet eder: o da Ebu Cafer (Muhammed Bakr

En byk olgunluk ve keml derecesi; dinde derin kavray sahibi bir lim olmak, felaketler karsnda sabretmek ve israftan uzak dengeli bir geim dzenine sahip olmaktr.

3[3]- Hadis: Zayf. [Allme Meclis, Mir'at'ul-Ukul, c.l, s.103, Daru'l-Kutubi'l-slmiyye, Tahran.] Hadis-i erif, ak bir ekilde ruhan verasete delalet etmektedir. [Krk Hadis erhi, c.2, s.93] "Ana-babann ve yaknlarn geriye braktklarndan erkeklere bir pay vardr; ana-babann ve yaknlarn geriye braktklarndan kadnlara da bir pay vardr. Gerek azndan, gerek oundan (fark etmez; onlar iin) belli bir hisse vardr." (Nisa, 7) ayetiyle genel kural ortaya koyuyor. Buna gre hkm mutlaktr. Hibir durumla, sfatla veya baka bir eyle asla kaytl deildir. Tpk bunun gibi hkmn konusu olan erkekler kelimesi de geneldir, hibir bitiik kelime ile snrlandrlm deildir. Buna gre kkler de bykler gibi pay sahibidirler. Yce Allah arkasndan "Ana-babann ve yaknlarn geriye braktklarndan kadnlara da bir pay vardr."buyuruyor. Bu ifade de bir nceki cmle gibi geneldir, hibir snrlama glgesi tamaz. Buna gre hibir snrlama ve kaytlama olmakszn btn kadnlar ierir.

"Ana-babann ve yaknlarn geriye braktklarndan..."ifadesinde zamir kullanlabilecei hlde byle yaplmayp ak ifade tarznn seilmesi, sarih ifadenin ve belirginletirmenin hakkn tam olarak vermek iindir. Sonra "Gerek azndan, gerek oundan (fark etmez)." denmekle hem aklk amac pekitiriliyor, hem de miras paynda azlk ve kklk yznden gz yummaya yer verilmemesi gerektii vurgulanyor. Sonunda "nasbenmef'rzen=onlar iin belli bir hisse vardr."deniliyor. Bu, nceki "nasb" kelimesinden hldir, nasib pay anlamna gelse bile, onda mastar anlam yatyor. Bu ifade vurgulamay pekitirme ve belirginletirmeyi artrma amac tar. Maksat miras paylarnn kesin ve belirli olduklarn, karkl ve belirsizlii kabul etmediklerini belirtmektir. Bu ayet miras hkmnn, Peygamberimizin mirasn da ierecek ekilde genel olduuna delil gsterilmitir. [el-Mzan, 4/286-287]

5-(48)..smail b. Cabir, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet eder: limler gvenilirdirler. Muttakiler kaleler ve vasiler nderdirler. Dier bir rivayette ise: limler mealelerdir. Muttakiler kaleler ve vasiler nderdirler. 6-(49)...Beir ed-Dehan, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini rivayet eder: Ey Beir! Bizim arkadalardan dinde derin kavray sahibi olmayan kimselerde hayr yoktur. Bizden bir kimse dinde derin kavraya sahip olmaynca onlara (Ehl-i Beyt kartlarna) muhta olur. Onlara muhta olunca da; o, farkna varmadan kendi sapklk kaplarndan ieri sokarlar onu.

7-(50)...es-Sekun, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan o da atalarndan rivayet eder ki: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) yle buyurdu: Sadece u iki adamn yaamasnda hayr vardr: taat edilen lim ve duyduunu anlayan, kavrayan dinleyici. 8-(51)...Ebu Hamza, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)dan yle rivayet eder: lminden yararlanlan bir lim, yetmi bin bidden daha stndr. 9-(52)...Muaviye b. Ammar yle rivayet eder: mam Ebu Abdullah (aleyhisselm)'a dedim ki: "Bir adam var, sizin hadislerinizi rivayet ediyor, insanlar arasnda yaylmasn salyor, onlarn sizin taraftarlarnzn ve dier insanlarn kalplerindeki yerlerini pekitirmeye alyor. Bir adam da var ki, sizin ianzdr ve sadece ibadetle meguldr; ancak sizin hadislerinizi rivayet etmemektedir." Bunlardan hangisi daha stndr? Buyurdu ki: Bizim hadislerimizi rivayet eden, onlarn, imzn kalplerinde pekimesi iin abalayan kimse, bin bidden daha stndr. 3) NSAN GRUPLARI BABI 1-(53) ...Ebu shak es-Sebi, kendisine anlatan gvenilir birinden rivayet eder ki: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm)nyle dediini duydum:

Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi)densonra insanlar gruba ayrlarak her bir grup ayr bir tarafa yneldi. Bir grup, "Allah tarafndan kendisine hidayet bahedilmi, Allah'n bahettii ilimler sayesinde bakalarnn bilgisine muhta olmayan" bir lime yneldi. Dier bir grup, "ilim sahibi olmad halde yannda bulunan eylere aldanarak kendini beenen, dnya tarafndan aldatlm, kendisi de bakalarn aldatan" bir cahile yneldi. Bir grup da, Allah tarafndan hidayet zere bulunan ve kurtulua eren bir limden, "ilim renen biri"ne yneldi. Sonra ilim sahibi olmak iddiasnda bulunan kimse helak oldu, yalan uyduran kimse hsrana urad. 2-(54) ...Ebu Hatice Salim b.Mukram, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'dan yle rivayet eder: nsanlar gruba ayrlr: limler, renciler, sel sularnn zerine biriken r pler... 3-(55) ...Ebu Hamza es-Sumal yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) bana dedi ki: Ya lim ol, ya renci ol ya da ilim ehlini seven ol. Sakn drdnc olma. Yoksa lim ve renci dman olmandan dolay helak olursun. 4-(56)...Cemil yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)n yle dediini duydum: nsanlar gruba ayrlrlar: limler, renciler ve sel sularnn zerine biriken r pler... Biz Ehl-i Beyt mamlar limleriz. imz rencilerdir. Geri kalanlar da r ptr. 4) LMN VE RENCNN SEVABI BABI l-(57) ...el-Kaddah, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'nyle buyurduunu rivayet eder: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Bir kimse, ilim renmek amacyla bir yolu izlerse Allah, onu cennete giden bir yola yneltir. Melekler, honutluklarnn bir gstergesi olarak kanatlarn onun iin yayarlar. Denizdeki bala kadar gklerde ve yerde bulunan btn canllar, ilim rencisi iin balanma dilerler. limin bidden stnl, ayn on drdnde geceleyin ayn dier yldzlardan daha stn olmasna benzer.

limler, peygamberlerin vrisleridirler. nk peygamberler, miras olarak dinar veya dirhem brakmazlar; ancak ilim brakrlar. Kim onlardan ilim alrsa byk birpay elde etmi olur. 2-(58) ...Muhammed b. Mslim, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)nyle dediini rivayet eder: inizden ilim reten kimse, ilim renen kadar sevap alr. Ayrca fazladan da dllendirilir. O halde ilim sahiplerinden ilim renin ve limlerin size rettii gibi rendiklerinizi kardelerinize retin. 3-(59) ...Ebu Basir yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'n yle dediini duydum: Birine bir hayr reten kimse, o hayrla amel eden kimse kadar sevap alr. Dedim ki: Eer rettii kii de bir bakasna retirse ilk kiiye reten, bundan da sevap alr m? Buyurdu ki:Bu hayr btn insanlara retse yine de ilk reten kii ecir alr Dedim ki: lse de mi? Buyurdu ki: lse de. 4-(60) ...Ebu Ubeyde el-Hazzai, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)'danyle rivayet etmitir: Kim hidayet kapsn birine retirse, onun iin bununla amel edenin ald sevap kadar sevap vardr; bununla beraber amel edenlerin sevaplarndan bir ey de eksilmez. Kim de sapklk kapsn birine retirse, onun iin bu sapklkla amel eden kimselerin aldklar vebal kadar vebal vardr ve bu onlarn veballerinden bir ey de eksiltmez. 5-(61)...Ebu Hamza, Ali b. Hseyin (aleyhisselm)' danyle rivayet eder: Eer insanlar, ilim renmenin ne gibi yararlarnn olduunu gerek anlamda bilselerdi yreklerinden kan akmas ve azgn girdaplara dalmak pahasna onu renirlerdi. Allah Tebareke ve Tel, Danyal (aleyhisselm)a yle vahyetti: "En nefret ettiim kulum, limlerin deerini hafifseyen, onlara uymaktan vazgeen cahildir." En sevdiim kulum ise byk sevab isteyen, limlerle beraber olan, arbal, yumuak, insanlara uyan ve hikmet sahibi insanlardan erdemli sz ve davranlar alglamaya yatkn muttaki insandr. 6-(62) ...Hafs b. Giyas yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) yle buyurdu:

lim renen, gereince hareket eden ve onu Allah iin bakalarna reten kimse, gklerin melektunda byk biri olarak arlr ve denilir ki: "Bu adam Allah iin ilim rendi. Allah iin ilminin gerektirdii biimde amel etti. Ve Allah iin onu bakalarna retti." 5)- LMLERN SIFATLARI (nitelikleri) BABI l-(63) ...Muaviye b. Vehb yle aleyhisselm)nyle dediini duydum: rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk

lim renin, onu yumuak huylulukla ve ar ballkla ssleyin. lim rettiiniz kimselere kar mtevaz olun. lim renmek istediiniz kimseler karsnda da mtevaz olun. Sakn zorba limlerden olmayn; aksi takdirde btl zellikleriniz, hak zelliklerinizi yok eder. 2-(64)...Haris b. Muire en-Nasr rivayet eder ki: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) "Allah 'tan ancak lim kullar korkar." (Fatr, 28) ayetiyle ilgili olarak yle buyurmutur: Bu ayette geen limler niteliiyle fiilleri, szlerini dorulayan kimse kastediliyor. Yoksa fiilleri szlerini dorulamayan kimse, lim olamaz. 3-(65) ...Ebu Said el-Kammat, el-Haleb'den, o Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Emir'l-M'minin (Ali aleyhisselm) yle buyurdu: Size gerek fakihin kim olduunu haber vereyim mi? -nsanlarn mitlerini Allah'n rahmetinden kesmeyen. -Allah'n azabndan emin olmamalarn salayan. -Allah'a isyan anlamna gelen fiilleri ilemelerine ruhsat vermeyen. -Kur'n'n bir kenara braklp baka kitaplara ynelmelerine neden olmayan kimsedir. Haberiniz olsun! Anlalmayan ilimde hayr yoktur. Haberiniz olsun! Dnlmeyen okumada hayr yoktur. Haberiniz olsun! Tefekkrden yoksun ibadette hayr yoktur. Dier bir rivayette ise u ifadeler yer alr: Haberiniz olsun! Anlalmayan ilimde hayr yoktur. Haberiniz olsun! Dnlmeyen okumada hayr yoktur. Haberiniz olsun! Fkhsz ibadette hayr yoktur. Haberiniz olsun! Takvas olmayan kullukta hayr yoktur.

4-(66) ...Safvan b. Yahya, Ebul-Hasan er-Rza (Ali b. Musa aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Dinde "derin kavray sahibi" olmann belirtisi, yumuaklk ve sessizliktir. 5-(67) ...Ahmed b. Muhammed el-Berk, ashabnn bazsndan merfu olarak Emir'lM'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm)nyle dediini rivayet etmilerdir: Elenceye dknlk ve aldatclk, limin kalbinde yer edinemezler. 6-(68) ...Muhammed b. Sinan, merfu olarak mam'dan rivayet etmitir ki: Meryem olu sa yle demitir: Ey Havariler topluluu! Sizden bir isteim var. Dediler ki: stein yerine getirilecektir, ey Ruhullah! sa (aleyhisselm) yerinden kalkt ve onlarn ayaklarn ykad. Dediler ki: Bunu bizim yapmamz daha yerinde olurdu ey Ruhullah! sa (aleyhisselm) yle dedi: nsanlar iinde hizmet etmeye en ok hakk olanlar limlerdir. Bu ekilde tevazu gsterdim ki, siz de benden sonra insanlar arasnda bu ekilde tevazu gsteresiniz. Sonra sa (aleyhisselm) yle dedi: Hikmet binas tevazu ile kurulur, kibirle deil. Nitekim ekinler de dz arazilerde yeerirler, sarp dalarda deil. 7-(69) ...Muaviye b. Vehb, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan rivayet eder ki: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm) yle derdi: Ey ilim renen kii! limin, almeti vardr: Bilgi, arballk ve ulu orta konumamak. limlik taslayan kimsenin de almeti vardr: Kendisinden yukar olanlarla gnahla kavga eder. Kendisinden aa olanlara galip gelip zulmeder. Zalimlere destek verir. 6) LMN HAKKI BABI 1-(70) ...Sleyman b. Cafer el-Cafer, kendisine anlatan birinden, o da Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm) yle derdi:

limin senin zerindeki haklar arasnda ona fazla soru sormaman, elbisesinden tutup ekitirmemen, bir meclise girdiinde onun yannda bakalar da varsa nce herkese selm verip ardndan zel olarak ona selm vermen yer alr. Onun karsnda otur, arkasnda oturma. Onunla konuurken ka gz iareti yapma. Ellerinle iaret etme. Sk sk: "Falan adam, falanca kii senin grnden farkl eyler sylyor." diyerek cann skma. Birlikteliinizin uzun srmesinden bkma. nk lim insan, hurma aacna benzer. Dibinde beklersin, ta ondan bir ey zerine dnceye kadar. limin alaca sevap, gndz orulu, gece namazl, Allah yolunda cihad eden gazinin alaca sevaptan daha byktr. 7) LMLERN LM BABI 1-(71) ...Sleyman b.Halid, Ebu Abdullah (aleyhisselm)danyle rivayet eder: M'minlerden hi kimsenin lm, bir fakihin lm kadar blis'i sevindirmez. 2-(72)...bn Ebu Umeyr, ashabnn bazsndan onlar da Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet etmilerdir: Fakih bir m'min ld zaman, slm'da artk kapatlamayacak bir gedik alr. 3-(73) ...Ali b. Ebu Hamza yle rivayet eder: Ebu'l-Hasan Musab. Cafer (aleyhisselm)nyle dediini duydum: M'min ld zaman melekler, yeryznn zerinde Allah'a ibadet edilen mntkas ve amellerinin ykseldii gn kaplar onun iin alarlar. slm'da hibir eyle kapatlamayacak bir gedik alr. nk fakih m'minler, evresindeki surlarn bir kenti koruduklar gibi slm'n kaleleridirler. 4-(74)...Sleyman b. Halid, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: M'minlerin iinden hi kimsenin lm bir fakihin lm kadar blis'i sevindirmez. 5-(75)...Davud b. Ferkad, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini rivayet eder: Babam yle derdi: Allah Azze ve Celle, ilmi yeryzne indirdikten sonra onu tekrar yukar ekmez. Ancak lim lrse ilmi de ortadan kalkar. Onun yerini kaba saba insanlar alr ve bunlar da hem kendilerini hem de bakalarn saptrrlar. Temeli olmayan bir eyde hayr olmaz. 6-(76)...Cabir Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)'dan yle rivayet eder: Ali b. Hseyin (Zeyn 'l-bidin aleyhisselm) yle derdi: "Bizim, yeryzne gelip onu ularndan eksilttiimizi grmediler mi?" (Ra'd, 41)ayetinden biz Ehl-i Beyt'in erken lmlerine veya ldrlmelerine ilikin bir mesaj alglyorum ve bundan evk

duyuyorum, benim nefsime bir ba gibi geliyor.4[4] Ki bu ayetten kast limlerin ortadan kalkmalardr. 8) LMLERLE OTURUP KALKMA VE SOHBET ETME BABI 1-(77) ...Muhammed b. sa, Yunus'tan, o da merfu olarak rivayet eder ki: Lokman (aleyhisselm), oluna yle dedi: Ey Oulcuum! Arkadalarm basiret gznle se. Eer bir topluluun Allah Celle ve Azze'yi andklarn grrsen, onlarla birlikte otur. Eer limsen ilmin sana yararl olur, ayet cahilsen onlar sana ilim retirler. Umulur ki Allah, onlar rahmetinin glgesine alr ve seni de onlarla birlikte rahmetinin kapsamna sokar. ayet Allah' anmayan bir topluluk grrsen, onlarla birlikte oturma. Eer limsen onlarla birlikte oturmandan dolay ilmin sana fayda vermez. ayet cahilsen cehaletini artrrlar. Bakarsn Allah azabyla onlar glgeler de bu azap, seni de kapsamna alr. 2-(78)...brahim b. Abdulhamid, Ebu'l-Hasan Musa b. Cafer (aleyhisselm)'danyle rivayet eder: Bir limle plkte konumak, bir cahille koltuklar zerinde oturarak konumaktan daha iyidir. 3-(79) ...Fadl b. Ebu Kurra, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'danyle rivayet eder: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Havariler, sa (aleyhisselm)a: "Kiminle oturup kalkalm?" diye sordular. - Grdnzde size Allah' hatrlatan, konutuunda size bilgi reten ve amelleriyle sizi ahirete tevik eden kimseyle oturup kalkn. 4-(80) ...Mansur b. Hazm, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Din ehliyle oturmak dnya ve ahiret erefidir. 5-(81) ...Mis'ar b. Kidam yle rivayet eder:

4[4]- "Nefsime bir ba gibi geliyor." ifadesiyle demek istiyor ki: Yce Allah limlerin canlarnn alnmasn kendine nispet etmitir, bakasna deil. Dolaysyla Allah'n elinden olunca veya Ona nispet edilince lm veya ldrlme insana daha sempatik geliyor. [el-Mzan, (Ra'd, 41) Tefsir]

Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)nyle dediini duydum: Gvendiim biriyle oturmak, benim iin bir senelik amelden daha gven vericidir. 9) LME SORU SORMA VE ONUNLA MZAKERE ETME BABI l-(82) ...bn Ebu Umeyr, ashabmzn bazsndan o, (veya onlar) Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'danyle rivayet eder: mam'a sordum: "iek hastalna yakalanan bir adam cenabet olunca tutup ykamlar ve adam da lm." buna ne buyurursunuz? Dedi ki: Adam ldrmler. Sorsalard ya! Bilmemenin ilac sormaktr.

2-(83) ...Zurare, Muhammed b. Mslim ve Bureyd el-cl yle rivayet ederler: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) kendisine bir ey hakknda soru soran Humran b. A'yen'e yle dedi: nsanlar bilmediklerini sormadklar iin helak olurlar. 3-(84) ...Abdullah b. Meymun el-Kaddah, Ebu Abdullah (aleyhisselm)danyle rivvet eder: Bu ilmin kapsnda bir kilit vardr, anahtar da sormaktr. Benzeri bir hadisi, Ali b. brahim, babasndan o, en-Nevfel'den o, es-Sekun'den o, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'danrivayet etmitir. 4-(85) ...Ebu Cafer el-Ahvel, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: nsanlar bilmediklerini sormadka, dinde derin kavraya sahip olmadka ve imamlarn tanmadka ferahla, genilie kavuamazlar. mamn dediklerini tutmalar, takiye ile ilgili olsa bile onlara byk bir genilik, ferahlk salayacaktr. 5-(86) ...Yunus, kendisine anlatan birinden, o da Ebu Abdullah (aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) yle buyurmutur: Her cuma, btn vaktini dier ilerinden uzaklaarak dinine ayrmayan, bunu bir alkanlk haline getirmeyen, dini ile ilgili sorular sormayan adama yazklar olsun! Bir dier rivayette: Mslmanlara yazklar olsun. ifadesi yer almaktadr. 6-(87) ...Abdullah b. Sinan, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder:

Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Allah Azze ve Celle yle diyor: Kullarm arasndaki ilmi mzakere, benim emir ve yasaklarmla ilgili bir sonuca ulat zaman, bu, l kalplerin canlanmasna neden olur. 7-(88) ...Ebu'l-Carud yle rivayet eder: Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)n yle dediini duydum: lmi dirilten kula Allah rahmet etsin. Dedim ki: lmin diriltilmesi nedir? Buyurdu ki: Din ve takva ehliyle mzakereler yapmaktr. 8-(89) ...Abdullah b. Muhammed el-Haccal, ashabnn bazsndan onlar da merfu olarak mam'dan yle rivayet etmilerdir: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Mzakere edin, karlatrma yapn ve konuun; nk konumak kalplerin cilsdr. Kalpler de tpk kl gibi pas tutarlar. Kalplerin cils konumaktr. 9-(90) ...Mansur es-Saykal yle rivayet eder: Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)'n yle dediini duydum: lmi mzakere etmek derstir. Ders, gzel bir namazdr. 10) LM DAITMA BABI l-(91) ...Talha b. Zeyd, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'danyle rivayet etmitir: Ali (aleyhisselm)nkitabnda unlar okudum: Allah, limlerden ilmi cahillere datmalarna ilikin bir sz almadan; cahillerden ilim renmeye ilikin bir sz almamtr. nk ilim, cehaletten ncedir. 2-(92) ...Talha b. Zeyd, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'dan"Kmseyerek insanlardan yz evirme." (Lokman, 18) yetiyle ilgili u aklamay rivayet eder: Ta ki insanlar, ilim asndan senin nazarnda eit konumda olsunlar. 3-(93) ...Cabir Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)dan rivayet eder: lmin zekt: Onu, Allah'n kullarna retmendir.

4-(94) ...Yunus b. Abdurrahman, kendisine anlatan birinden, o Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'danyle rivayet eder: Bir gn Meryem olu sa (aleyhisselm) yerinden kalkt ve srailoullarna hitab etti. Dedi ki: Ey srailoullar! Hikmeti cahillerle konumayn, ona hakszlk etmi olursunuz. Hikmet ehline de konumazlk etmeyin, onlara hakszlk etmi olursunuz. 11) BLGSZCE KONUMANIN YASAKLII BABI l-(95) ...Mufaddal b. Yezid yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) yle buyurdu: nsanlarn helak olmasna neden olan iki zellikten seni men ederim: Allah'a btl zere kulluk sunman. Bilgin olmad halde insanlara fetva vermeni. 2-(96) ...Abdurrahman b. Haccac yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) bana yle dedi: u iki zellikten uzak dur; nk helak olup gidenler bundan helak oldular: nsanlara kiisel grne dayanarak fetva vermekten. Ve bilgisizce kulluk sunmaktan uzak dur. 3-(97) ...Ebu Ubeyde el-Hazzai, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)'dan yle rivayet eder: Kim bilgisiz ve klavuzsuz olarak insanlara fetva verirse, rahmet melekleri ve azap melekleri ona lanet ederler, fetvasna uyan kimselerin gnahlar da ona yazlr. 4-(98) ...Ziyad b. Ebu Reca, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)danyle rivayet eder: Bir ey biliyorsanz syleyin, bilmiyorsanz:"Allah daha iyi bilir" deyin. nk adam var, Kur'n'n bir ayetini btnnden koparmak iin ekitirip durur; bylece gklerle yer arasndaki mesafeden daha uzak bir mesafede burnu st srnr. 5-(99) ...Muhammed b. Mslim, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet eder: Bir lim, kendisine bir soru yneltildiinde bunun cevabn bilmiyorsa: "Allah daha iyi bilir" diyebilir. limden bakas bunu syleyemez. 6-(100) ...Muhammed b. Mslim, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet eder:

Sizden birine bilmedii bir ey sorulduu zaman: "Bilmiyorum" desin: "Allah daha iyi bilir." demesin. Byle syledii zaman arkadann iine bir kuku drm olur. Sorulan kimse: "Bilmiyorum." dedii zaman, soran kii onu sulayamaz. 7-(101) ...Zurare b. A'yen yle rivayet eder: Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)a, "Allah'n, kullar zerindeki hakk nedir?" diye sordum. Buyurdu ki: Bildiklerini sylemeleri, bilmedikleri hakknda da susmalardr. 8-(102) ...Ebu Yakub shak b. Abdullah, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Allah, bilmeden konumasnlar ve bildikleri konularla ilgili olarak kendilerine soru soran kimseleri de cevapsz geri evirmesinler diye Kur'n'daki iki ayeti kullarna tahsis etmitir: "Kitapta Allah hakknda gerekten baka bir ey sylemeyeceklerine dair onlardan sz alnmam myd?" (A'raf, 169)"Bilkis, onlar hakkyla bilmedikleri ve te'vili kendilerine gelmemi olan yalanladlar." (Yunus, 39) 9-(103) ...bn ubrume yle rivayet eder: Cafer b. Muhammed (aleyhisselm)'dan duyduum bir hadis var ki, onu hatrladka kalbim atlayacakm gibi olur. mam buyurdu ki: Bana babam anlatt, o da dedemden dinlemi, o da Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi)'denbildirmitir. bn ubrume der ki: Allah'a yemin ederim ki, babas dedesi adna ve dedesi de Reslullah adna yalan sylememitir. Reslullah yle buyurdu: Kyasa gre amel eden kimse hem kendisini helke srklemitir hem de bakalarn. Nasihi, mensuhu, muhkemi ve mtebihi bilmeden ilimsizce insanlara fetva veren kimse, hem kendini helka srklemi olur hem de bakalarn.5[5]

5[5]- Muhkem ve Mteabih: "Sana kitab indiren O'dur...." (Al-i mran, 7) Yce Allah burada, peyderpey indirmeyi ifade eden "tenzil" kelimesi yerine, bir kerede indirmeyi ifade eden "inzal" kelimesini kullanmtr. nk bu anlatmdan maksat, indirilen kitabn tmnn baz genel niteliklerinin ve zelliklerinin aklanmasdr. Bu nitelik, Allah tarafndan indirilen kitabn bir ksm muhkem ve bir ksm da yine muhkem ayetlere dayanarak aklanabilen mteabih ayetler iermesidir. Kitap bu adan bir btn olarak ele alnmtr. Farkl ve ok paralan olduuna baklmamtr. Dolaysyla tenzil yerine inzal kelimesinin kullanlm olmas daha uygun dmtr.

"Ondan bir ksm ayetler muhkemdir ki, onlar kitabn anasdr. Dierleri ise mteabihtir." (Al-i mran, 7) "H.k.m" maddesinin temeli, bir eyin kendisim ifsad eden, blen ya da bozan eyleri engelleyici bir durumda olmasn ifade eder. "hkam ve tahkim" (salamlatrma), karar verme ve yarg anlamna gelen "hkm," tam bilgi, kesin ve yararl ilim demek olan "hikmet" ve atn dizgini anlamnda kullanlan "hikmet" kelimeleri buradan gelir. Grld gibi bu kkten treyen kelimelerin tamamnda nleyicilik ve salamlk anlam esas alnmtr. yle de denilmitir: Bu kk, yapclk ve slahatlk anlam ile beraber engelleme anlamna delalet eder. Burada, muhkem ayetlerin salamlatrlm olmasndan kastedilen anlam, onlarn ierdikleri anlamda, mteabih ayetlerde olduu gibi, bir benzemenin bulunmaydr. Geri yce Allah bir yerde kitabn ayetleri salamlatrlm bir kitap olarak nitelendiriliyor: "Bu, ayetleri muhkem klnm, sonra hkm ve hikmet sahibi ve her eyden haberdar olan Allah tarafndan birer birer aklanm bir kitaptr." (Hd, 1) Fakat bu ayette, muhkem klnmlktan sonra, birer birer aklanmaktan sz ediliyor ki, bu muhkem klnmlkla, kitabn indirilmeden nceki bir durumunun kastedildiini gsterir. Kitabn bir btn olarak, blnmemi ve ayetler eklinde indirilmemi hali yani. Bununla kitabn blnmeden nceki salaml kastedilmitir. Dolaysyla sz edilen salamlk, kitabn genelinin bir nitelii olarak sunuluyor. Ancak burada, baz ayetlerinin, dier bazsndan farkl olarak muhkem ve salam klnm olmas, yani anlamnda benzeme unsurunun bulunmamas durumu kastedilmitir. Dier bir ifadeyle: "Ondan, bir ksm ayetler muhkemdir ki onlar kitabn anasdrlar. Dierleri ise mteabihtir."ayeti, kitabn ayetlerinin muhkem ve mteabih diye iki ksma ayrld eklinde bir anlam ierdii iin, bundan hareketle, bu muhkemlikle kitabn tamam iin geerli olan ve "Bu ayetleri muhkem klnm bir kitaptr."ayetinde vurgulanan muhkemlikten farkl bir muhkemliin kastedildiini anlam olduk. Yine tefsirini sunduumuz bu ayette sz edilen mteabihlik: "Mteabih, ikierli bir kitap..." (Zmer, 23) ayetinde olduu gibi kitabn geneli iin geerli olan bir nitelik olarak sunulan mteabihlikten farkl bir duruma iaret etmektedir. Muhkem ayetler kitabn anas olarak nitelendirilmi. mm=ana kelimesi, anlamnn asl itibariyle bir eyin dnd yer ve eyi ifade eder. Bu ayetlerin bu ekilde nitelendirilmi olmas, srf mteabih ayetlerin bunlara dndklerinden dolaydr. u halde kitabn bir ksm, yni mteabih ayetler, dier bir ksmna, yani muhkem ayetlere dner. Buradan anlyoruz ki: "mm-l kitap=kitabn anas" cmlesindeki izafe ve tamamlama, "mm-l atfal=ocuklarn anas" cmlesinde olduu gibi "lam" anlamn ifade etmez. Tam tersine, burada ("min" edatn ifade eden) bizim: "Nis-l kavm=kavmin kadnlar" ve "kdema-l fkah=fkhlarn ileri gelenleri" dememiz gibi bir durum sz konusudur. Buna gre, kitap baz ayetler iermektedir ki, bu ayetler dier bazsnn anas konumundadr. Ana kelimesinin oul deil de tekil olarak kullanlm olmas, muhkem ayetlerin birbirlerinden farkl olmadklarn, birbirleriyle uyumlu ve kaynam olduklarm gsterir. "Kitabn anas..." ifadesinin iaret ettii analk kavramnn ifade ettii anlam, fazladan bir zeni kapsamaktadr. Bu da ana kavramnn anlam olarak sunulan "temel" kavramndan daha zel bir anlam iermektedir. nk 'ana' kelimesinde, zel bir ekilde, dne vurgu yaplmaktadr. Treyi ve reme

anadan kaynaklanan bir durumdur. Bu, anann bir parasdr. Dolaysyla, bu ifadeden mteabihlerin muhkemlere dnp dayanan, onlardan bir dal gibi uzanan anlamlar, medlullar ierdii mesaj verilmektedir. Bu da muhkemlerin mteabihleri aklayc olduklar sonucunu getirmektedir. Ayet-i kerimede muhkem ifadesine karlk olarak "Dierleri ise mteabihtir." ifadesi kullanlmtr. Teabh, yni benzeme, birbirinden farkl olan eylerin baz nitelik ve keyfiyette birlemeleri demektir. Yce Allah bir yerde btn kitabn bu ekilde nitelendirmitir: "Allah, mteabih ikierli bir kitap olarak szn en gzelini indirdi. Rablerine kar ileri titreyerek korkanlarn ondan derileri rperir." (Zmer, 23) Burada, kesinlikle kitabn ayetlerinin ifade tarznn gzellii ve slubunun salaml, gerekleri ve hikmetleri aklaycl, apak hakka ynelten zellikte olmas itibaryla tam bir uyum gstermeleri ve benzerlik arz etmeleri kastediliyor. Ayette yer alan baz ifade kaytlar da buna delalet eder. u halde ayette geen mteabihlik btn kitap iin geerli olan bir niteliktir. te yandan, mteabihler, maksatlarndaki benzeme ve belirsizlik durumundan dolay mteabih olarak nitelendirilmilerdir, tevillerinin bulunmasndan dolay deil. nk tevil olgusu, hem muhkem, hem de mteabih iin geerlidir. Bilindii gibi, Kur'an'n bir ksm, bir ksmn tefsir eder. Dolaysyla mteabihlerin de baz ayetler tarafndan tefsir edilmeleri gerekir. Bu da muhkem ayetlerdir... Ama (Al-i mran, 7) ayet[indeki] mteabihlie gelince, bunun karsnda "Ondan, bir ksm ayetler muhkemdir ki onlar kitabn anasdrlar." ifadesi kullanlmtr. Yan sra kalplerinde erilik bulunanlarn fitne karmak ve tevile gitmek iin onlara uyduklarna iaret ediliyor. Btn bunlar gsteriyor ki, mteabih ifadesi ile bir ayetin sadece duyulmas ile dinleyici tarafndan anlalmamas durumu kastedilmitir. Dinleyici, bir o anlam bir bu anlam arasnda gidip geliyor, ta ki kitabn muhkem olan ksmlarna bavurana kadar. Bununla o ayetlerin anlam belirginlik kazanr, akla kavuur. Bylece mteabih olan bir ayet, muhkem olan bir dier ayetin araclyla muhkemleir. Muhkem ayetse, kendiliinden muhkemdir. rnein: "Rahman ara istiva etti." (Th, 5) ayetini bir insan ilk defa duyduunda, anlamn tam olarak kavrayamaz, baz eylerle kartrr. Fakat: "Hi bir ey O'nun benzeri deildir." (ura, 11) ayetine bavurduunda nceki ayetin anlam, zihninde belirginlik kazanr, anlam oturur. Bunun, Allah iin muhal olan cisim olmann bir gerei olarak bir mekna yerlemeksizin ve bir yere dayanmakszn mlke egemen olma ve btn varlklar kuatma anlamnda kullanldn kavrar. Ayn durum "Rabbine bakar" (Kyamet, 23) ayeti iin de geerlidir. Ancak: "Gzler O'nu grmez, ama O gzleri grr." (En'm, 103) gibi bir ayete mracaat edildiinde, bu bakma ile maddi anlamda bir bakmann kastedilmedii anlalr. Ayn ekilde, mensuh bir ayetle nasih bir ayet karlatrld zaman, mensuh ayetten nasih ayetle snrl olan bir hkmn kastedildiini grrsn. Muhkem ve mteabih kavramyla ifade edilen ve u ayetin genelinden alglanan basit anlam budur: "Sana kitab indiren O'dur. Ondan, bir ksm ayetler muhkemdir ki onlar kitabn anasdrlar. Dierleri ise mteabihtir." nk Kur'an'n btnnn mteabih olduu varsaylsa bile, bu ayet muhkemdir. Eer bu ayet de mteabih ise, bu durumda Kur'an'n btn ayetleri mteabih hkmne girer. "Ondan, bir ksm ayetler..." eklinde balayan taksim geersiz olur ve "Onlar kitabn anasdr."

ifadesinin ortaya koyduu sorunu halletme yersiz olur. "Bilen bir kavim iin, ayetleri aklanm Arapa okunan bir kitaptr; bir mjdeci ve uyarc olarak -gnderilmitir- ..." (Fussilet, 3-4) ayetindeki aklama dorulanmam olur. "Onlar hala Kur'an' iyice dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakasnn katndan olsayd, kukusuz iinde birbirini tutmaz birok eyler bulurlard." (Nisa, 82) ayetindeki kant yerini bulmam olacakt. Bunun gibi, Kur'an'n nur, hidayet, aklama, beyan, ak ve zikir olduunu vurgulayan birok ayet, amacna ulamam olacakt. Kald ki, Kur'an' batan sona kadar inceleyenler, onda nesnel bir karl olup da anlamn ifade etmeyen ve maksadn ortaya koymayan bir ayetin olmadndan kuku duymazlar. Tam tersine, nesnel bir karl (madlulu) olmayan herhangi bir ayetten sz edilemez. Bu ya, ifadelerin mahiyetini bilen herkesin alglayaca tek bir karlk ve anlamdr ya da birbirine karm bir ka karlktr. Birbirine karm olan bu karlklarn da ayetin gerek maksadn iermeleri bir zorunluluktur. Aksi takdirde bilindii gibi btn anlam bozulur, bir eye delalet etme zellii ortadan kalkar. Ayetin maksadnn gerek karl olan bu tek anlam ve karlk zorunlu olarak, yaratcnn varl, teklii, peygamberlerin gnderilii, hkmlerin konulusu ve ahiret hayat gibi Kur'an'da kesin bir dille vurgulanan temel prensiplere yabanc olamaz. Bilakis, bunlara uygun olur. nk byle bir anlam tamasn gerektiren, onu ortaya karan ve muhtemel olan deiik anlamlar arasnda gerek maksadn belirginletirmesini salayan bu temel prensiplerdir. Kur'an'n bir ksm, dier bir ksmnn aklaycs, bir ksm, dier bir ksmnn temel dayana konumundadr. Bir kimse bu aklamalardan sonra, Kur'an' incelerken: "Ondan bir ksm ayetler muhkemdir ki onlar kitabn anasdr. Dierleri ise, mteabihtir."ifadesine rastlarsa, muhkem ile Kur'an'n kesin olarak ortaya koyduu temel prensipleri ieren, mtesabih ile de anlam, bu temel prensiplere gre belirginlik kazanan, netleen ayetlerin kastedildiinden kuku duymaz. Eer desen ki: Derinliklere kk salm temellerin ve ondan ayrlan dallarn bulunduu bir yerde dallarn kklere dnk olmas kuku duyulmayan bir gerektir. Bu hem Kur'an iin, hem de baka eyler iin geerli olan bir husustur. Ancak bu durum benzemeyi (teabh) gerektirmiyor. u halde, byle bir kullanmn amac nedir? Ben derim ki: Burada iki amatan biri sz konusudur. nk Kur'an'n sunduu bilgiler iki ksma ayrlr: Bunlarn bir ksm yce bilgilerdir ki maddi duyularn tesindedirler. Sradan anlaylar, onlarla karlatklarnda, maddi cismani hkmle maddi cismani olmayan hkm arasnda gidip gelirler. u ifadelerde olduu gibi: "nk senin Rabbin gerekten gzetleme yerindedir." (Fecir, 14) "Rabbin geldii zaman..." (Fecir, 22) Bu ayetler okunduunda, somut hkmleri alglamaya alm olan zihin, derhal cisimlere zg nitelik ve zellikleri ieren anlamlar alglar ve dnr. Ancak bu durum, konuya ilikin olarak, maddilik ve cismanilik hkmn ortadan kaldran temel prensiplere bavurulduu anda ortadan kalkar. Bu deerlendirme, fizik tesi, duyulardan akn tm bilgiler ve aratrmalar iin geerli olan bir ilkedir. Srf Kur'an- Kerim'e zg bir durum deildir. Yce bilgiler ieren tahrif edilmemi semav kitaplar iin de bu durum geerlidir. Yine felsefenin ilahiyata ilikin aratrmalarnda da bu durum bulunur. Kur'an- Kerim deiik bir slupla bu geree iaret etmitir: "Allah, gklerden bir su indirdi de

dereler kendi miktarnca o su ile alayp akt." (R'd, 17) "Gerekten biz onu, belki aklnz kullanrsnz diye Arapa bir Kur'an kldk. phesiz o, bizim katmzda olan ana kitaptadr; ok ycedir, hikmet sahibidir." (Zuhruf; 3-4) Bir ksm da sosyal yasalara ve ayrnt nitelikli hkmlere ilikindir. Kur'an'n ierdii bilgilerin bu ksm, yasamay gerektirici maslahatn deimesine paralel olarak nasih ve mensuh gibi olgular kapsamna almas bir taraftan, Kur'an'n blm blm inmesi de dier bir taraftan, ayetlerinde teabh ve benzemenin olmasn gerektirmitir. Mteabih olan ayetler, muhkem olanlara, mensuh olan ayetler de nasih olanlara dndrlmek suretiyle, teabh ve benzeme durumu ortadan kalkar. "Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne karmak ve yorumunu yapmak iin ondan mteabih olanna uyarlar."Ayetin orijinalinde bulunan "zey" kelimesi, dorudan sapma demektir. Bu, kalbin huzursuzluunun ve skntlar iinde olmasnn zorunlu bir sonucudur. Ayetin sonundaki, kart tavr izah eden ifadede buna ilikin bir ipucu vardr: "limde derinleenler ise: Biz ona inandk, tm rabbimizin katndandr." nk ayet, insanlarn muhkem ve mteabih ayetleriyle Kur'an karsndaki tavrlarn tasvir etmektedir. Buna gre, baz insanlarn kalplerinde erilik vardr. Bunlar haktan sapma eilimine sahip kalpleri huzursuz olan kimselerdir. Dolaysyla fitne karmak ve olmadk tevillere malzeme bulmak iin mteabih ayetlerin peine derler. Bir ksm insanlar ise, ilimde derinlemilerdir. Kalpleri durulmu, istikrara kavumutur. Tutum ve davranlarna muhkem ayetlerin ierdii ilkeleri esas alr, mteabih ayetlere de inanrlar. Bu arada, yce Allah'tan, kendilerini hidayete erdirdikten sonra kalplerini kaydrmamasn dilerler. Buradan anlyoruz ki: Mteabih ayetlerin peine dmek ifadesiyle, ameli birizleme kastedilmitir, onlara iman etme deil. Dolaysyla, mteabih ayetlere uymaya yneltilen yergi ve eletiri, onlar muhkem ayetlere dndrmeden izlemeye yneliktir. Aksi tekdirde, bu durumda mteabih ayetler deil gerekte, muhkem ayetler izlenilmi olur ve muhkem ayetlere ynelme eletiriye tabi tutulmaz. Fitne karmaktan maksat, insanlar saptrma amacn gtmektir. nk fitne kavram anlam itibaryla saptrma kavramyla yakndr. Dolaysyla bu ayette yce Allah bize u mesaj veriyor: Kalplerinde sapma eilimi bulunan insanlar, mteabih ayetlerin peine dmekle, insanlar Allah'n ayetlerinden saptrmay amalyorlar. Bundan daha da nemlisi, Kur'an'n tevilini ele geirmek ve o konuda bilgi edinmek, helal ve haram hkmlerinin kaynan bilmek ve bylece dinin muhkem ve apak emirlerine tabi olmann gereksizliini vurgulayarak bir adm tede Allah'n dininin btnyle ortadan kaldrlmasn salamay amalyorlar. Aslnda ayetten yola karak mteabih kavramn yle anlamamz gerekmektedir: Bir ayetin ayet olmasn koruyarak, yani bir anlam tamann yan sra, pheli ve deiken bir anlama delalet etmesi demektir. Ancak pheli ve deiken anlam, genel ve mutlak nitelikli bir ifadenin zel ve kaytl bir ifadeye dndrlerek veya benzeri bir ilem yaplarak anlamnn belirginletirilmesi gibi dil ehlinin geleneksel yntemleri asndan zme kavuturulabilen lafzla ilintili olgulardan kaynaklanmamaktadr. Mteabihlik durumu, anlamnn iinde kuku bulunmayan ve mteabih ayetlerin anlamlarnn belirginlemesine yardmc olan "muhkem bir ayetin anlam ile badamamaktan kaynaklanr."

Bilindii gibi, herhangi bir ayetin bu nitelie sahip olmas, ancak uyulmas istenen anlamn, insanlarn genelinin zihinleri asndan allm olmas, yaln zihinlerin zorlanmadan tasdik edebilecei zellikte olmas ya da ayetin kastedilen tevilinin, kavrama gc zayf, akletme yetenei yetersiz bu tr zihinler tarafndan abuk kabul edilebilir zellikte olmas ile mmkndr. Peygamber Efendimizden (s.a.a) sonra, gerek eitli bilgiler ve gerekse pratik hayatn hkmleri balamnda, slam'n ngrd dosdoru yoldan sapan bidat ve heva ehlini, ykc mezhepleri ve sapkn gruplar incelediimiz zaman, birok dayanaklarnn mteabihlere uymak, ayetleri yce Allah'n honut olmayaca bir ekilde tevil etmek olduunu grrz. Bir bakyorsun, bir mezhep, yce Allah'a cisim isnat etmek balamnda, bir takm ayetleri kendi sapkn dncesine dayanak yapm. Bir dieri, yine Kur'an'dan baz ayetleri ileri srerek cebri, yce Allah'n insanlar fiilleri ileme noktasnda zorlamas dncesini savunmu, bir bakas salt tenzih (Allah' noksanlklardan uzak sayma) adna sfatlan inkr etmi, baka bir grup Allah'n sfatlarnn ayn insanlarn sfatlar gibi olduuna ve sfatlarn zattan ayrl adna Kur'an'dan ayetler ileri srm v.s. Btn bunlarn ortak zellikleri, hkimlik ilevini grecek muhkem ayetlere dndrmeksizin mteabih ayetleri esas almaktr. Bir grup diyor ki: Dini hkmler, insanlarn Allah'a ulamalar iin konulmutur. ayet insan bu amaca ulatracak daha kestirme bir yol varsa, bu yolu izleyenler asndan kesinlik kazanan bir yol olur. nk ama, mmkn olan herhangi bir yolla Allah'a ulamaktr. Bir bakas kp unlar ileri sryor: Dini ykmllkler, insann kemal dzeyine ulamas iin konulmulardr. Maksada erimek suretiyle kemal dzeyine ulaldktan sonra, ykmllklerin anlam kalmaz. Kamil insan iin teklif (dini ykmllkler) gereksizdir. Oysa Reslullah'n (s.a.a) zamannda, slam'n ngrd btn hkmler, btn hadler ve dinsel siyasetler egemendi ve uygulanmaktayd. Hi kimse bunlara aykr bir hareket yapamazd. stisnasz herkes bu hkmlerin ve ilkelerin gereini yapmak durumundayd. Ne olduysa, Peygamberimizin vefatndan sonra oldu. slami hkmetler eliyle her gn bir hkm yrrlkten kaldrld. Gn be gn slam'n pratik hayata ilikin hkmleri adeta yontuluyordu. Yrrlkten kaldrlan hi bir hkm, uygulanmayan hi bir had yoktur ki, bunlar yrrlkten kaldranlar, bunlar uygulamayanlar yle bir mazeret ileri srm olmasnlar: Din, ancak dnyann slah ve insanlarn kar iin gnderilmitir. Dolaysyla, dinin karsnda bizim ngrdmz hkm veya tavr, bugn iin insanlarn karma daha uygundur. Gide gide bu tr iddialar ve uygulamalar unu deme noktasna gelip dayand: "Dinin tek amac, dnyann slahdr. Din araclyla dnyann imar edilmesidir. Bugnk dnya konjonktr, dinsel politikalar sindirecek durumda deildir. Tam tersine, bugn iin ada uygarln onaylad kanunlar yapp uygulamak gerekir." Daha ileri gidilerek yine unu da sylediler: "Dini uygulamalar, dinin ngrd amelleri yapmak, kalbin arndrlmas, onun yapc bir dnceye ve iradeye yneltilmesi iindir. Toplumsal eitimden gemi, halka hizmet dncesi ile gelimi nefislerin abdest, gusl, namaz ve oru gibi dinsel arndrma yntemlerine ihtiyac yoktur." Saylar saylmayacak kadar ok olan bu ve benzeri dnceler zerinde dndn ve bir de: "Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne karmak ve yorumunu yapmak iin ondan mteabih olanna

uyarlar."ayetini gz nnde bulundurduun zaman, yukarda yaptmz deerlendirmenin doruluundan kuku duymadn gibi, slam' ve Mslmanlar can evinden vuran onca fitne ve mihnetin ancak mteabihlere uymak ve Kur'an' tevil etmekle mmkn olabildiine karar verirsin. Kur'an- Kerim'in -dorusunu yce Allah herkesten daha iyi bilir- bu konuda zerinde srarla durmasnn ve mteabihlere uymay, fitne karmay amalamay, tevile sapmay, baz ayetleri inkr etmeye gitmeyi ve Allah'n ayetlerini yorumlarken haddi amay, onlar hakknda bir bilgiye dayanmakszn konumay ve eytann admlarna uymay sk skya yasaklamasnn nedeni bu olsa gerektir. nk Kur'an- Kerim'in mesajn asl ynnden saptracak, temellerinden birini ykarak dinin bnyesinin yok olmasna neden olacak hususlarda dier konulardan farkl bir ekilde sert tepki gstermesi, onun ifade tarznn bir zelliidir. Kfirleri dost edinmeyi yasaklarken, akrabalar (Peygamberin Ehl-i Beyti'ni) sevmeyi emrederken, Peygamberimizin hanmlarnn evlerinde oturmalar hakknda baz aklamalara yer verirken, faizle muamele etmeyi yasaklarken ve din zerinde tek sz halinde olunmasnn gereini ve benzeri eyleri vurgularken hep bu iddetli tavrn, bu sert sylemini semitir. Dnyaya balanmaktan, dnyevi deerlere yapp kalmaktan ve hevese uymaktan kaynaklanan kalplerdeki kayma eilimi ve fitne karma arzusu, ancak kyamet gnnn hatrlatlmas ile giderilebilir ve ortadan kaldrlabilir. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "stek ve tutkulara (hevaya) uyma; sonra seni Allah'n yolundan saptrr. phesiz Allah'n yolundan sapanlara, hesap gnn unutmalarndan dolay iddetli bir azap vardr." (Sd, 26) Bu yzden Kur'an' Rablerinin honut olmayaca ekilde tevil etmekten kanan ilimde derinleenlerin szlerinin sonunda buna iaret ettiklerini gryoruz: "Rabbimiz, sen mutlaka insanlar kendisinde asla phe bulunmayan bir gnde toplayacaksn. Dorusu Allah vaadinden dnmez." [el-Mzan, c.3, s.31-67] mam Rza (a.s) buyurur ki: Her kim Kur'an'n mteabihini muhkemine dndrrse doru yola hidayet olmutur. (Bihr, 89/377) Bizden aktarlan haberler iinde de Kur'an'nkine benzer mteabih ifadeler vardr... Kur'an'dakine benzer muhkem ifadeler de vardr. Mteabih olanlar muhkem olan szlerimize dndrerek anlayn. Bizim szlerimiz arasnda mteabih olan ifadelere uymayn ki saptrsnz. (Uyn-u Ahbar-ir Rza, 1/290, h: 39] el-Uyn'da yer alan rivayette, iaret edilen: "Bizden aktarlan haberler iinde de Kur'an'nkine benzer mteabih ifadeler vardr. Tpk Kur'an'dakine benzer muhkem ifadeler de vardr." Szne gelince, Ehl-i Beyt mamlarndan bu anlam destekleyen mstafiz [ok kanall] birok rivayet aktarlmtr. Akl deerlendirme de bunu desteklemektedir. nk hadisler, ancak Kur'an'n ierdii eyleri ierirler. Onlar, yalnzca Kur'an'n iaret ettii eyleri aklarlar. Mteabihlik, szn iaret ettii anlamn niteliidir. Bununla da anlamn hem kastedilene, hem de baka bir eye uyarlanabilir olmas kastedilir. Yoksa mteabihlik, lafzn bir anlama iaret etmek balamnda nitelii deildir. Garip [az kullanldndan dolay anlam gizlilik kazanan] ya da mcmel [birka anlam tadndan dolay kastedilen anlamn belirlenmesi ve anlam balamnda birka ihtimalin sz konusu olduu] bir lafzda olduu gibi. Lafz ve anlamn her ikisini kapsayan bir nitelik de deildir. Dier bir ifadeyle: Hi kukusuz, Kur'an ayetleri iinde bazlar iin benzemelik (mteabihlik) durumunun ortaya km olmas, yalnzca onlarn aklamalarnn, ilh, hak esasl bilgiler asndan birer

rnek konumunda olmas ile ilintili bir durumdur. Bu husus ise, bizzat nakledilen rivayetler iin de sz konusudur. Dolaysyla onlarda da Kur'an'dakine benzer muhkemlik ve mteabihlik durumu vardr. Nitekim Peygamber Efendimizin yle buyurduu rivayet edilir: "Biz, peygamberler topluluu, insanlarla akllarnn kapasitesine gre konuuruz." (Usul-u Kfi, Akl ve Cehalet Kitab, c. 1, h: 15) Tefsir-ul Ayy'de mam Sadk'n babasndan (her ikisine selam olsun) yle rivayet ettii belirtilir: Emir'l M'minin... nsanlara hutbe okurken soru sorana ynelik yle seslendi: "Ey Allah'n kulu; bil ki: phesiz ilimde derinleenler, Yce Allah'n, gayb perdelerinin gerisindeki meselelere girmekten mstani kld kimselerdir. Onlar, rtl gayb kapsamna girip tefsirini bilmedikleri hususlar topluca kabul etmilerdir, onlara inandklarm vurgulamlardr." [c. 1, s. 163, h:5]

Hz. Ali'nin szleri arasnda geen "gayb perdelerinin gerisindeki meseleler"den maksat, mteabih ifadelerle kastedilen, ama halkn genelinin anlayna ak olmayan anlamlardr. Bu yzden Ali (a.s), maksadm ikinci bir cmle ile aklama gereini duymutur: "Tefsirini bilmedikleri hususlar topluca kabul etmiler." dikkat edilirse mam, "tevilini bilmedikleri hususlar" demiyor. Bu incelie dikkat ediniz. [el-Mzan, c.3, s. 107-108]

12) LM OLMADAN AMEL EDEN KMSE BABI l-(104) ...Talha b. Zeyd yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini duydum: Basiretsiz, bilgisiz amel eden kimse, bir yolda olmadan yryen kimseye benzer; hzl yrmesi onu hedefinden uzaklatrmasndan baka bir ie yaramaz. 2-(105) ...Hseyin es-Saykal yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)n yle dediini duydum: Allah, ancak bilgiye dayanan bir ameli kabul eder ve ancak amelle desteklenen bir bilgiyi kabul eder. Kim bilirse, bilgi ona hangi ameli ileyeceini gsterir. Amel etmeyenin bilgisi yok demektir. Haberiniz olsun! mann bir blm dier bir blmnden kaynaklanr. 3-(106) ...bn Faddal kendisine rivayet eden birinden, o Ebu Abdullah (C. Sadk aleyhisselm)'dan yle rivayet eder: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Bir kimse bilgisiz amel ederse, ifsad ettikleri (yktklar) slah ettiklerinden (yaptklarndan) ok olur. 13) LM KULLANMA BABI l-(107) ...Suleym b. Kays el-Hilal yle rivayet eder: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm)dan Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi)'nin yle anlattn duydum: limler iki ksma ayrlrlar: Bunlardan biri limdir, ilmiyle amel edendir; bu kimse kurtulua erer. Biri de limdir; ama ilmiyle amel etmeyi terketmitir; bu kimse helak olur. Cehennemlikler, ilmini terkeden limin kokusundan rahatsz olurlar. Ate ehlinden en ok pimanlk duyan ve hasretlik eken kii: Bir kulu Allah'a davet ettii ve davetini kabul eden kii, bundan dolay Allah'a ibadet ederek cennete girdii halde; kendisi ilmini terk ettii ve hevsnn, uzun dnyevi arzularnn peine takld iin cehenneme giren kimsedir. Hev ve hevese uymak insann hakka ulamasna engel olur. Uzun dnyevi arzularsa ahireti unutturur. 2-(108) ...smail b. Cabir, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet eder: lim amelden ayrlmaz; bilen amel eder, amel eden bilir. lim amele seslenir; eer cevap verirse kalr, aksi takdirde oradan ger.

3-(109) ...Abdullah b. Kasm el-Cafer, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet eder: Bir lim, ilmiyle amel etmiyorsa; tleri kalplerin zerinden kayar gider, tpk yamurun sert kayalarn zerinden kayp gitmesi gibi. 4-(110) ...Ali b. Haim b. el-Berid, babasndan yle rivayet eder: Bir adam, Ali b. Hseyin (Zeyn'l-bidin aleyhisselm)nyanna geldi ve ona baz konularla ilgili bir takm sorular sordu. mam da bu sorularn cevaplarm verdi. Sonra bir daha geri dnd ve yeniden baz sorular sormak istedi. Ali b. Hseyin (aleyhisselm) buyurdu ki: ncil'de yle yazar: Bildiklerinizle amel etmedike bilmediklerinizi sormayn; nk amel edilmeyen ilim sahibinin kfrn ve Allah'tan uzakln artrmaktan baka bir ie yaramaz. 5-(111) ...Mufaddal b. mer, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet eder: Kurtulua eren kii nasl tannr? Buyurdu ki: Eer bir kiinin yaptklar dediklerine uyuyorsa, o kiinin kurtulua erdiine ahitlik et veya kurtulua eren kimse olduunu yay. Bir kimsenin yaptklar dediklerine uymuyorsa, o kimse, bilginin deposu, mahzeni gibidir. Dini sarsaktr. 6-(112) ...Ahmed b. Muhammed b. Halid, babasndan, merfu olarak yle rivayet eder: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm) bir gn minberde hitap ederken unlar syledi: Ey insanlar! Eer biliyorsanz bildiklerinizle amel edin ki, doru yolu bulanz; nk bildii halde bildiklerine gre deil, baka bir eye gre amel eden kimse, cehaletinden syrlamayan akn cahil gibidir. Hatta byle bir kimsenin aleyhindeki kant, akn cahilin aleyhindeki kanttan daha byktr. lminden syrlan bu limin ekecei hasret, akn cahilin cehaletinden dolay ekecei hasretten daha devaml olacaktr. Her ikisi de akn ve gafildir. Tereddt etmeyin, yoksa kukuya dersiniz. Kukuya dmeyin; aksi takdirde kfre saparsnz. Nefsinize, bahanelere snarak ruhsatlar vermeyin; aksi takdirde geversiniz. Hakta geveklik gstermeyin; yoksa hsrana urarsnz. Dinde derin kavray sahibi olmak, hakkn bir gstergesidir. Dinde derin kavray sahibi olursanz aldanmazsnz. Nefsine en ok t veren kimse, iinizde en ok Rabbine itaat eden kimsedir. Kendini en ok kandran kimse de iinizde Rabbine en ok isyan eden kimsedir. Allah'a itaat eden, gvencede olur, mjdelenir; Allah'a isyan eden, hsrana urar, piman olur.

7-(113) ...Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Leyla, babasndan yle rivayet eder: Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)nyle dediini duydum: lmi dinlediiniz zaman, derhal gereince hareket etmeye bakn ve kalplerinizin kapasitesini artrn; nk bir adamn kalbinin kapasitesinden fazla ilim birikirse eytan ona musallat olur. eytan size dmanlk ederse, ona bildiklerinizle karlk verin. nk eytann tuza zayftr. Bunun zerine dedim ki: Bilmemiz gereken nedir? Buyurdu ki: Allah Azze ve Celle'nin gzlemlediiniz kudretiyle ona karlk verin... 14) LMYLE IKAR SALAYAN VE ONUNLA BBRLENEN KMSE BABI 1-(114) ...Suleym b. Kays yle rivayet eder: Emir'l-M'rninin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm)dan yle duydum: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu: ki muhteris doymaz: Dnyay isteyen. lmi talep eden. Kim dnyadan Allah'n hell ettii eylerle yetinirse selmette olur. Kim dnyadan hell olanlarn dndaki eyleri alrsa helak olur; ancak tevbe etmesi veya yaptklarndan vazgemesi baka. Kim ilmi ehlinden renir ve gereince amel ederse kurtulur. Kim de dnyalk elde etmek iin ilim renirse sadece onu elde etmekle kalr. 2-(l 15) ...Ebu Hatice, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'danyle rivayet eder: Kim bizim hadislerimizi dnya kar iin renmek isterse, onun ahirette hibir pay olmaz. Kim de bizim hadislerimizi ahiret hayr iin renmek isterse Allah, ona hem dnyada, hem de ahirette hayr verir. 3-(116) ...Hafs b. iyas, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet eder: Kim dnya kar iin hadis renmek isterse, onun ahirette hayrdan yana bir pay olmaz. 4-(l 17) ...Hafs b. Giyas, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'dan yle rivayet eder: Dnyay seven bir lim grdnz zaman, dininiz asndan onu kusurlu grn; nk bir eyi seven, onu kucaklar, korur. mam devamla yle buyurdu: Allah, Davud (aleyhisselm)'ayle vahyetti: Benimle arana dnya tarafndan batan karlm bir lim koyma. Aksi takdirde bu adam seni, beni sevme yolundan alkoyar. nk dnyay seven limler, beni arzulayan kullarmn yollarn kesenlerdir.

Onlara vereceim en kk ceza, bana yakarmalarnda kalplerinde duyduklar hazz kazyp yok etmenidir. 5-(118) ...es-Sekun, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'danyle rivayet eder: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Fakihler, dnyaya girmedikleri srece resullerin gvenilir adamlardrlar. Orada hazr bulunanlar dediler ki: Ya Reslullah! Dnyaya girmeleri ne demektir? Buyurdu ki: Sultanlara tabi olmaktr. Eer sultanlara uyarlarsa, onlar dininiz asndan sakncal kimseler olarak belleyin. 6-(119) ...Reb'i b. Abdullah, kendisine anlatan birinden, o Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Kim limler karsnda bbrlenmek veya aklszlarla tartmaya girip onlara stnlk salamak ya da insanlarn ilgisini zerine ekmek iin ilim renmeye alrsa, cehennemdeki oturana imdiden hazrlansn. nk liderlik; ancak ona ehil olanlara yarar. 15) LMN ALEYHNDEK KANIT VE NN ZORLUU BABI l-(120) ...Hafs b. Giyas, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivyet eder: mam buyurdu ki: Ey Hafs! Allah, limin bir tek gnahn balayncaya kadar, cahilin yetmi gnahn balar. 2-(121)Ayn rivayet zinciriyle yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) dedi ki: Meryem olu sa -Peygamberimize, li'ne ve ona selm olsun- yle dedi: Kt limlerin vay haline! Cehennem atei nasl da yzlerini yalar... 3-( 122) ...Cemil b. Derrac yle rivayet etmitir: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini duydum: Can buraya dayannca -eliyle boazn gstererek- artk limin (leceini bilenin)6[6]tevbesi kabul olmaz. mam sonra

6[6]- [el-Mizan, c.4, s.360]

u ayeti okudu: "Allah'n kabul edecei tevbe, ancak bilmeden7[7] ktlk edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir. "(Nisa, 17) 4-(123) ...Ebu Basir, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)dan"Onlar ve azgnlar oraya tepetaklak atlrlar." (uar, 94-95)yetiyle ilgili olarak u aklamay rivayet eder: Bunlar dilleriyle adaletten sz eden; fakat davranlaryla aksini yapan kimselerdir.

16) SEME8[8] SZLER BABI l-(124) ...Hafs b. el-Behter, merfu olarak rivayet eder ki: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm) yle derdi: Ruhlarnz hikmetin gz kamatrc gzellikleriyle dinlendirin; nk bedenlerin yorulmas gibi ruhlar da yorulur. 2-(125) ...Ebu Basir yle rivayet eder: Ebu Abdullah Cafer Sadk aleyhisselm)'nyle dediini duydum: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm) yle derdi: Ey ilim renmek isteyen renci! Hi kukusuz ilmin birok stnlkleri vardr: lmin ba tevazudur, ilmin gz, kskanlktan arnmadr, kula, anlamadr, dili doruluktur, koruyucusu aratrmadr, kalbi iyi niyettir, akl varlklar ve olgular tanmaktr, eli rahmettir, ayaklar limleri ziyaret etmektir, himmeti esenliktir, hikmeti takvadr, kalcl kurtulutur, nderi salktr, binei vefadr, silh yumuak szdr, klc honutluktur, yay yumuaklktr, ordusu limlerle konumaktr, mal edeptir, serveti gnahlardan kanmaktr, az marufa uygun hareket etmektir, suyu uysallktr, yol gstericisi hidayettir ve yolda iyilerin sevgisidir. 7[7]- Tefsir-ul Ayy'de yer aldna gre Ebu Amr Zubeyr, mam Sadk'n (a.s): "Allah'n kabuln zerine ald tvbe ancak, bilgisizlikle ktlk yapanlar... iindir."buyurduu sznden unu kastetmitir: Kul, her gnah ilediinde eer yapt gnah bilse bile cahildir. nk kendini Rabbine isyan etme tehlikesine atmtr. Yce Allah, Yusuf un (a.s) kardelerine syledii szleri naklederek "Cahillik dneminizde Yusuf a ve kardeine neler yaptnz hatrlyor musunuz?" (Yusuf, 89) buyurarak Yusufun kardelerine cahillik damgas vuruyor. nk onlar kendilerini Allah'a isyan etme tehlikesine atmlard. (c.l, s.228, h: 62) "Bilgisizlikle" kaydnn aklama amal bir kayt olduunu, daha nce belirttiimiz iki tefsirden birine gre her gnahta cehalet olduunu bildirmektir. [el-Mizan, c.4, s.361-362] (bk. Usul-u Kfi, c.2, Tevbe Bab s.700, h: 2955'in dip notu) 8[8]- Bundan nceki blmlerin ieriklerine uygun ierikleri bulunan eitli hadislerdir bunlar. Fakat sz konusu blmlere dhil etmek mmkn olamad gibi, ayr bir blm halinde sunmak da mmkn olamamtr; nk her birinin, bir tek blmde bir araya gelemeyecek kadar konular farkldr

3-(126)... Hammad b. Osman, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet eder: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: man iin ne gzel vezirdir ilim. lim iin ne gzel vezirdir, yumuak huyluluk. Yumuak huyluluk iin ne gzel vezirdir, efkatlilik ve efkatlilik iin ne gzel vezirdir sabr. 4-(127) ...Abdullah b. Meymun el-Kaddah, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan, o da atalarndan (aleyhimusselm) yle rivayet eder: Bir adam Resulullah'n yanna geldi ve dedi ki: Ya Reslullah, ilim nedir? Buyurdu ki: Susmaktr. -Adam: "Daha?" dedi. -Dinlemek. dedi. -Adam: "Daha?" diye sordu. -Peygamberimiz: Ezberlemek. -"Daha?" diye sordu, -Peygamberimiz: renilen ilimle amel etmek. dedi. -Adam: "Daha var m ya Reslullah?" diye sordu. -Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve lihi): Bilgiyi yaymaktr. buyurdu. 5-(128)Ali b. brahim merfu olarak Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: renciler ksma ayrlrlar. Onlar ve zelliklerini tanyn. Bir grup: Bilgiyi cehalet ve bakalaryla tartmak iin renir. Bir grup: Ykselmek ve bakalarn dolandrmak iin renir. Bir grup da dini anlamak ve akletmek iin renir. Birinci gruptaki cehalet taraftarlar, bakalarna eziyet eder, onlarla kavga ederler, toplantlarda konuma yapar, bilgilik taslar ve arballk niteliine sahipmiler gibi grnrler, takva postuna brnrler. Oysa takvadan tamamen soyutlanmlardr. Allah bylesinin burnunu srtsn ve belini krsn.

Ykselmek ve bakalarn dolandrmak iin ilim renen kimseler hilebaz ve dalkavuk tiplerdir. Kendi dzeylerinde olan kimselere kar stnlk taslar, onlara tepeden bakarlar. Buna karlk kendilerinden daha aa dzeyde olan zenginler karsnda tevazu gsterirler. Bunlar, zenginlerin tatllarn yerler, dinlerini de bozup mahvederler. Allah, bylesinin adn sann unutturur ve eserlerini limlerin eserlerinin arasndan skp atar. Dini anlamak ve akletmek iin ilim renen kimseler ise tasal, hznl olurlar. Geceleri gzlerine uyku girmez. Kabuklarna ekilir, derin dncelere dalarlar. Gecelerini namazla geirirler. badet eder, korkuyla rperir, titrerler, yakarp dua ederler. Kendileriyle urarlar. Zamann insanlarnn zelliklerini bilirler. En gvenilir kardelerinden bile endie ederler. Allah, byle kimselerin temellerini salamlatrr ve kyamet gn onlara gvence verir. Ayn hadisi bana Ebu Abdullah Muhammed b. Mahmud el-Kazvin de anlatt, o aralarnda Kazvinli Cafer b. Muhammed es-Saykal'n da bulunduu baz arkadalarmzdan duymu, onlar da Ahmed b. sa el-Alev'den, o Ubad b. Sheyb el-Basr'den, o da Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'danrivayet etmitir. 6-(129) ...Talha b. Zeyd yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'n yle dediini duydum: Kitabn ravileri ok ama gzeticileri azdr. Hadis hakknda olumlu dncelere sahip nice insan, Kur'n'a haince yaklar. limleri, insanlarn kitab (Kur'n)gzetmemeleri zerken, cahiller rivayetleri ezberleyememekten zlrler. Biri hayatn gzetirken biri de helakim gzetir. Bundan dolay iki grup gzetici birbirinden ayrlr. ki farkl taraf olarak belirginleir. 7-(130) ...Abdurrahman b. Ebu Necran, kendisine anlatan birinden, o Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Bizim hadislerimizden krk tanesini ezberleyen kimseyi Allah, kyamet gn lim ve fakih olarak diriltir. 8-(131) ...Zeyd e-ahham, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)n"nsan yiyeceine baksn." (Abese, 24) ayetiyle ilgili olarak yle rivayet eder: mam'a dedim ki: Nedir insann yiyecei? Buyurdu ki: rendii ilimdir. nsan ilmi kimden aldna bakmaldr. 9-(132) ...Ebu Said ez-Zuhr, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)dan yle rivayet eder: pheli eylerle karlanca durmak, tesine gememek, tehlikenin ortasna dmekten daha iyidir. Salamlndan emin olmadn bir hadisi terk etmen, anlamn kuatamadn bir hadisi rivayet etmenden daha iyidir. 10-(133) ...Hamza b. Tayyar rivayet eder ki:

bn Tayyar, Muhammed Bakr (aleyhisselm)nbaz szlerini Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)a arz eder. Bir yere gelince mam ona: Yeter, sus! der. Sonra yle buyurur: Hakknda bilgi sahibi olmadnz bir szle karlatnz zaman teye gemeyin, bekleyin ve hidayet imamlarna bavurun ki, onlar sizi doruya iletsinler, gremediklerinizi belirginletirsinler, size hakk gstersinler. Allah-u Teal yle buyurmutur: "Eer bilmiyorsanz, bilenlere sorun." (Nahl, 43) 11-(134) ...Sfyan b. Uyeyne yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)n yle dediini duydum: nsanlarn bilgilerinin tmnn u drt hususta toplandn grdm:

Birincisi: Rabbini bilmen. kincisi: Sana ne yaptn bilmen. ncs: Senden ne istediini bilmen. Drdncs: Seni dininden karacak eyleri bilmen. 12-(135) ...Hiam b. Salim yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)adedim ki: Allah'n, kullar zerindeki hakk nedir? Buyurdu ki: Bildiklerini sylemeleri, bilmedikleri hakknda konumamalardr. nsanlar bu kurala uyduklar srece Allah'n hakkm yerine getirmi olurlar. 13-(136) ...Ali b. Hanzala yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'nyle dediini duydum: nsanlarn konumlarn, yaptklar rivayetlerin oran (miktar)nagre tanyn. 14-(137) ...bn Aie el-Basr merfu olarak yle rivayet eder: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm) bir hutbesinde yle dedi: Ey insanlar! Biliniz ki, hakknda sylenen yalan bir szden dolay rahatsz olan kii, akll deildir ve bir cahilin kendisini vmesinden holanan kimse de hikmet sahibi deildir. nsanlar yaptklar iyiliklerle vardrlar. Her insan, yapt iyilik kadar deerlidir. lmi meseleleri konuun ki deeriniz aa ksn. 15-(138) ...Abdullah b. Sleyman yle rivayet eder:

Bir gn yannda Hasan el-Basr'nin: "lmi gizleyen kimselerin karnlarnn kt kokusu cehennemlikleri rahatsz eder." dediini syleyen Basral Osman adnda bir adam bulunduu bir srada mam Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)nyle dediini duydum: O zaman Firavun hanedanna mensup olup imann gizleyen m'min kiinin de helak olmas gerekir! Allah'n, Nuh (aleyhisselm)' gnderdii gnden bu yana ilim, hep gizlene gelmitir. Hasan, ister saa gitsin ister sola gitsin, ilmi bura (Ehl-i Beyt)tenbaka bir yerde bulamaz. 17) KTAP VE HADS RVAYET BABI -Yazmann ve kitaplara bavurmann faziletil-(139) ...Ebu Basir yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)a"Onlar ki, sz dinlerler ve en gzeline uyarlar."(Zmer, 18) ayetini sordum. Buyurdu ki: Burada hadis dinleyen ve dinledii gibi ne fazla ne de eksik, olduu gibi bakalarna aktaran kimse kastedilmitir. 2-(140) ...Muhammed b. Mslim yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)a dedim ki: Senden hadis dinliyorum, sonra buna baz szleri ekliyor, bazlarn da karyorum. Buyurdu ki'. Eer anlam kastediyorsan, bunun bir sakncas yoktur. 3-(141) ...Davud b. Ferkad'dan yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)adedim ki: Sizden dinlediim bir sz ayn lafzlarla rivayet etmek istiyorum; fakat aklma gelmiyor. Buyurdu ki: Bilerek mi unutuyorsun? Dedim ki: Hayr. -Maksadn benim szlerimin anlamn aktarmak mdr? dedi. -"Evet" dedim. Buyurdu ki: Bunun bir sakncas yoktur. 4-(142)...Ebu Basir yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'a dedim ki: Bir hadisi sizden dinliyorum, babanzdan rivayet ediyorum veya babanzdan dinlemiim sizden rivayet ediyorum. Bunun bir sakncas var mdr?

Buyurdu ki: Fark etmez. Ancak babamdan rivayet edersen, benim daha ok houma gider. Sonra Ebu Abdullah (aleyhisselm) Cemil'e unlar syledi: Benden dinlediklerini babamdan rivayet et. 5-(143)...Abdullah b. Sinan yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'a dedim ki: nsanlar yanma geliyorlar ve sizin hadislerinizi benden dinlemek istiyorlar. Hadisleri okumaya baladmda bir sre sonra yoruluyor ve kendimde devam edecek gc bulamyorum. Buyurdu ki: Kitabn bandan bir hadis, ortasndan bir hadis ve sonundan bir hadis oku. 6-(144) ...Ahmed b. mer el-Hallal yle rivayet eder: Ebu'l-Hasan er-Rza (Ali b. Musa aleyhisselm)a dedim ki: Bizim arkadalarmzdan bir adam, bana bir kitap veriyor ve bu kitaptaki szleri benden rivayet et, demiyor. "Bu kitabn ierdii szleri ondan rivayet etmem caiz midir?" Buyurdu ki: Kitabn ona ait olduunu biliyorsan ondan rivayet et. 7-(145) ...es-Sekun, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'dan yle rivayet eder: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm) dedi ki: Bir hadisi aktardnz zaman, onu size anlatan kiiye dayandrn; nk eer bu hadis gerekse sizin lehinize olur. ayet yalan ise onun aleyhine olur. 8-(146) ...Hseyin el-Ahmes, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: Kalb yazya gvenir, mutmain olur. 9-(147) ...Ebu Basir yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini duydum: Hadisleri yazn; nk yazmadka onlar koruyamazsnz. 10-(148) ...Ubeyd b. Zurare yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) buyurdu ki: Yazdklarnz iyi koruyun; nk ileride bunlara ihtiyacnz olacak. 11-(149) ...Mufaddal b. mer yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) bana dedi ki:

Yaz ve ilmini arkadalarn arasnda yay. ldn zaman kitaplarn oullarna miras kalsn. nsanlar yle bir zamana rastlayacaklar ki, fitnenin kol gezdii bu zamanda; ancak kitaplarnda scak bir dostluk bulacaklardr. 12-(150) ...Muhammed b. Ali, aleyhisselm)danyle rivayet etmitir: merfu olarak Ebu Abdullah (Cafer Sadk

Dallanp budaklanm yalandan saknn. Orada hazr bulunanlar: "Dallanm budaklanm yalan nedir?" diye sordular. Buyurdu ki: Bir adam sana bir hadis aktarsa, sen bu adam atlayp onun hadisi ald adam anarak rivayet etsen, bu, dallanp budaklanm yalan olur. 13-(151) ...Cemil b. Derrac yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) dedi ki: Bizim hadislerimizi doru telffuz edin ve dilbilim kurallarna uygun olarak yazn; nk biz dzgn konuan bir slleyiz. 14-(152) ...Hiam b. Salim, Hammad b. Osman ve dierleri yle rivayet etmitir: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini duyduk: Benim szm, babamn szdr; babamn sz, dedemin szdr; dedemin sz, Hseyin'in szdr; Hseyin'in sz, Hasan'n szdr; Hasan'n sz, Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib)inszdr; Emir'l-M'minin'in sz, Reslullah'n (aleyhimusselm) szdr; Reslullah'n sz, Allah Azze ve Celle'nin szdr. 15-(153) ...Muhammed b. Hasan b. Ebu Halid eynule yle rivayet eder: Ebu Cafer-i Sani (Muhammed b. Ali b. Musa aleyhisselm)'asordum: Sana kurban olaym! stadlarmz Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)dan ve Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan hadis rivayet etmilerdir. Ancaksk bir takiye dneminden getikleri iin bunlar sakladlar ve rivayet etmediler. Onlar lnce kitaplar bize ulat. imdi ne yapmamz gerekir? Buyurdu ki: Bunlar anlatn; nk bunlar haktr. 18) TAKLD BABI l-(154)...Ebu Basir yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'a "Hahamlarn ve rahiplerini Allah 'tan baka rabler edindiler."(Tevbe, 31) ayetini sordum, Buyurdu ki: Allah'a yemin ederim ki, hahamlar ve papazlar, Yahudileri ve Hristiyanlar kendilerine tapmaya davet etmediler. Eer onlar kendilerine tapmaya davet etselerdi, onlarn bu

davetlerini kabul etmezlerdi; ancak onlar iin haram olan eyleri hell ve hell olan eyleri de haram kldlar. Dolaysyla farknda olmadan onlara tapar oldular. 2-(155) ...Muhammed b. Ubeyde yle rivayet eder: Ebu'l-Hasan (aleyhisselm) bana yle dedi: Ey Muhammed, siz mi daha ok nderinize uyuyorsunuz, Mrcie mezhebinin mensuplar m? Dedim ki: Biz de nderimize uyuyoruz, onlar da nderlerine uyuyorlar. Buyurdu ki: Sana bunu sormadm. - Bundan daha iyi bir cevap bulamadm. Bunun zerine Ebu'l-Hasan (aleyhisselm) yle buyurdu: Mrcie mezhebinin mensuplar, itaati farz olmayan bir adam tayin ettiler ve ona uydular. Siz de bir adam tayin ettiniz ve ona itaat etmenin farz olduunu savundunuz. Sonra da onu taklit etmediniz. Dolaysyla onlarn nderlerini taklit edileri, sizinkinden daha gldr. 3-(156) ...Ebu Basir yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm), "Hahamlarn ve rahiplerini Allah'tan baka Rabler edindiler." (Tevbe, 31) ayetiyle ilgili olarak yle buyurdu: Allah'a yemin ederim ki, Yahudiler ve Hristiyanlar, hahamlarna ve rahiplerine ne oru tuttular ne de namaz kldlar. Sadece hahamlar ve papazlar, onlar iin haramlar hell ve hellleri de haram kldlar. Onlar da buna uydular. 19) BD'AT, KSEL GR VE KIYAS BABI l-(157) ...Muhammed b. Mslim, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)dan yle rivayet etmitir: Bir gn Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm) insanlara hitab etti ve unlar syledi: Ey nsanlar! Fitnenin balangc hev ve heveslere uyulur olmasdr, Allah'n kitabna aykr hkmlerin uydurulmasdr. Bu uydurma kanunlar sayesinde, adamlarn adamlara egemen olmasdr. Eer btl net ve ak olsayd hibir akl sahibine gizli kalmazd ve eer hak net ve ak olarak belli olsayd insanlar arasnda ayrlklar olmazd. Fakat ondan bir avu undan da bir avu alp ikisini birbirine kartrrlar ve sonra insanlarn nne koyarlarsa, ite bu noktada eytan dostlarn etkisi altna alr. Daha nce Allah'n ltfuna nail olanlarsa kurtulur. 2-( 158)...Muhammed b. Cumhur el-Amm, merfu olarak yle rivayet eder:

Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: mmetim arasnda bid'atlar10[9] ortaya kt zaman, lim olanlarn ilimlerini aa vurmalar gerekir. Kim bunu yapmazsa Allah'n laneti onun zerine olur. 3-(159) ...Muhammed b. Cumhur, merfu olarak yle rivayet eder: Bir kimse, bir bid'atmn yanna gelir, onu tazim edip sayg gsterirse, slm'n yklmas iin alm olur. 4-(160) ...Muhammed b. Cumhur, merfu olarak yle rivayet eder: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Allah, bid'atmn tevbesinden yz evirir. Orada bulunanlar: "Ya Reslullah, bu nasl olur?" diye sordular. Buyurdu ki: Onun kalbine bid'at sevgisi oturmutur. 5-(161) ...Muaviye b. Vehb yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm/m yle dediini duydum: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Benden sonra imana kar komplo kurmak amacyla ortaya karlan her bid'atm karsnda benim Ehl-i Bey-t'imden bir nder bulunur ve o, iman koruyup savunur. Allah'n ilhamyla konuarak hakk duyurur, aydnlatr, dzenbazlarn hilelerini boa karr ve zayflarn dili olur. "Ey basiret sahipleri, ibret aln ve Allah 'a gvenip dayann." (Har, 2)

10[9]- "el-Bid'e" kelimesi lgatte yeni km ve benzeri grlmemi ey anlamna gelir. [el-Mucemu'lVesit, "snnet" kavram] Dinde bid'at ise bir insann eriat sahibine uymadan bir sz sylemesi veya bir ii yapmas anlamndadr. (Mfredat- Ragb, "Bid'e" kavram)

slam eriat, Kitap (Kur'n) ve snnette yer alan veya onlardan istinbat edilen eylerdir. Bid'at ise, her ne kadar itihat, istihsan ve gnmz insanlarnn deyimiyle, "Elastikiyetli slam ve toplumun ihtiyalaryla uyumlu slam." olarak adlandrlsa bile, insann Kur'n ve snnette gemeyen veya onlardan anlalmayan, kendi istei ve zevki uyarnca dine soktuu ey anlamndadr. Reslullah (s.a.a)'nin hadislerinde bid'at ve bid'ati karan kimse hakknda geen eylerin tm bunlarla badamaktadr. [Mealimu'l-Medreseteyn, c.2, s.13-16]

6-(162)...Mesade b. Sadeka, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan, ayrca Mahbub, merfu olarak Emir'l-Mminin (Ali aleyhisselm)'nyle dediini rivayet eder: Varlklar iinde Allah Azze ve Celle, en ok u iki insana buz eder. Birincisi: Allah'n ltfunu keserek kendi nefsiyle ba baa brakt kimsedir. te bu zorbalk yaparak doru yoldan sapan kimsedir. Bu adam bid'at szlerin tutkunudur. Orutan ve namazdan sz eder. Bu yzden onun tuzana decekler iin bir fitnedir. Kendisinden ncekilerin hidayet yolunu yitirmitir. Yaarken de ldkten sonra da kendisine uyanlar saptrr. Bakalarnn hatalarnn sorumluluunu tar; kendi hatalarnn tutsadr. kincisi: Cehaleti, cahil insanlar arasnda kendi temel karakteri haline getiren kimsedir. Bu adam, fitne karanlnn tutsa haline gelmitir. eklen insana benzeyenler, onu lim olarak nitelendirirler. Hlbuki o, bir tek gnn tam anlamyla ilimle geirmi deildir. Sadece erken uyanmtr ve baz eylere fazlaca sahip olmutur; ancak sahip olduu bu eylerin az fazlasndan daha iyidir. Derken kokumu bataklk suyuna kanm ve hibir faydas olmayan eyleri biriktirmi halde insanlar arasnda yarg makamna kurularak, bakalarna karmak gelen meselelerin zmnn gvencesi olarak, kendini gstermitir. Verdii kararlar kendisinden ncekilerin kararlaryla elise de bunda bir saknca grmemitir. Kendisinin ncekilerin yarglar karsndaki tavrnn bir benzerinin kendisi iin de geerli olup sonradan gelenlerin de onun yarglarn geersiz klmasndan emin olamaz. Karsna st kapal ve karmak bir sorun karsa tamamen kendi kiisel gryle zmlemek zere hazr olur. Sonra da salt, kiisel grlerine dayanarak kesin bir hkm verir. Bu ekilde phelere brnmesi, rmcein yapt aa benzer; doru mu yaptn, yanl m yaptn kestiremez. nkr ettii eylerin bilinebileceini hesap edemez. Ulat dzeyin tesinde bir yolun, bir aklamann olabileceini gremez. Bir eyi baka bir eyle karlatrrsa kendi grn yalanlamaz ve eer bir ey kendisi asndan karanlkta kalrsa, kendisinin cahil olduunu bildii iin bunu gizler. Ta ki bir ey bilmiyor, demesinler... Sonra byk bir cretkrlkla kararn verir. Byle bir kimse karanlklarn anahtardr. phe taycsdr. Cehalet karanlklarnda yol alr. Bilmedii eylerden dolay mazeret bildirmez ki, yanla dmekten kurtulsun, ilimde bir metodu ve kat ettii bir mesafesi yoktur ki, pay sahibi olsun. Rzgrn, kuru otlar birbirine katt gibi rivayetleri birbirine katp savurur. Haksz bir ekilde datt miraslar onun elinden alar; hakkn alamayp heder olmasna neden olduu kanlar, onun elinde inlemektedirler. Verdii hkmle haram olan rzlar hell, yine verdii hkmle hell olan rzlar da haram sayar. Kendisine sunulan meselelere verdii cevaplara gvenilmez. Gerek ilme sahibim iddiasyla elde ettii liderlik liykatna sahip deildir. 7-(163)...Ebu eybe el-Horasan yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'nyle dediini duydum: Kyas taraftarlar, kyas araclyla bilgiye ulamak istiyorlar; ancak kyasn onlar haktan uzaklatrmaktan baka bir katks olmaz. Kyas yntemiyle Allah'n dininde isabetli bir sonuca ulalmaz.

8-(164)...Fadl b. Sazan, merfu olarak Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm) ve Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet eder: Her bid'at sapklktr ve her sapklk da atee doru giden bir yoldur. 9-(165) ...Muhammed b. Hkim yle rivayet eder: Ebu'l-Hasan Musa (b. Cafer aleyhisselm)'a dedim ki: Sana kurban olaym. Sizin sayenizde dinde derin kavraya sahip olduk ve Allah, bizi baka insanlara muhta etmedi. Hatta bizden biri, bir mecliste oturduunda, bir kimse arkadana bir soru ynelttii zaman, Allah'n, sizin araclnzla bize bahettii nimet sayesinde bu sorunun cevabn bilir. Ancak bazen karmza bir mesele kabilir ve bu hususta ne senden ne de atalarndan bir aklama gelmemi olabilir. Byle bir durumda aklmza gelen en gzel cevab ve sizden bize ulaan aklamalara en uygun aklamay belirleyip bunu esas alabilir miyiz? Dedi ki: Heyhat! ok yazk! Ey Hkimin olu! Bu yntemi uyguladklar iin, Allah'a yemin ederim ki, birok insan helak oldu. Allah lanet etsin ...... (ona ki:) "Ali yle diyor, ben de byle diyorum." derdi. Muhammed b. Hkim, Hiam b. Hakem'e demitir ki: Allah'a yemin ederim ki, ben yukardaki soruyu, kyas yapmak iin izin almak maksadyla yneltmitim. 10-(166) ...Yunus b. Abdurrahman yle rivayet eder: Ebu'l-Hasan Evvel (Musa b. Cafer aleyhisselm)'a dedim ki: Hangi yntemle Allah- birleyelim? Buyurdu ki: Ey Yunus! Sakn bid'at olma. Kiisel grne dayanarak irk beyan eden helak olur, Peygamberinin Ehl-i Beyt'ini terk eden saptr, Allah'n kitabn ve Peygamberin szn terk eden de kfir olur. 11-(167) ...Ebu Basir yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'adedim ki: "Karmza yle eyler kyor ki, bunlarn cevabn ne Allah'n kitabnda, ne de Peygamberin snnetinde bulabiliyoruz. Byle meseleler hakknda kendimiz bir gr beyan edebilir miyiz?" Buyurdu ki: Hayr, nk isabet etsen sevap almazsn ve eer yanlsan Allah'a yalan isnat etmi olursun. 12-(168) ...Abdurrahim el-Kasir, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet etmitir:

Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Her bid'at sapklktr ve her sapklk atetedir. 13-(169)...Sema'e b. Mihran, Ebu'l-Hasan Musa (Musa b. Cafer aleyhisselm)'dan yle rivayet eder: mam'a dedim ki: Allah, seni slih klsn! Bizler bir araya geliyor ve aramzda bilgilerimiz orannda mzakerelerde bulunuyoruz. Karmza ne karsa, mutlaka onunla ilgili yanmzda yazl bir ey vardr. Kukusuz bu, yce Allah'n sizin araclnzla bize bahettii bir ltuftur. Bazen de kimi kk meseleler karmza kar ve biz, bunlarla ilgili bir aklama bulamayz, birbirimize bakarz. Fakat yanmzda buna benzer bilgiler vardr. Bu meseleyi en gzel bilgilerimizle kyaslayarak cevaplandrmamz doru olur mu? Buyurdu ki: Sizin kyasla ne iiniz var? Sizden nce helak olanlar, bu kyas yznden helak oldular. Ardndan unlar ekledi: Karnza hakknda bilgi sahibi olduunuz bir mesele karsa bildiklerinizi syleyin. Bilmediiniz bir ey karsa karnza -mam elini azna gtrerek- susun. Sonra yle dedi: Allah, lanet etsin (ona ki:) "Ali yle diyor, ben de byle diyorum; sahabeler yle diyorlar, bende byle diyorum derdi." dedi ve unlar ekledi: Onun sohbetine katldn m? -"Hayr. Fakat bu szler onundur." dedim. Sonra unlar syledim: Allah, seni slih klsn, acaba Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) kendi zamanndaki insanlarn ihtiyalarna cevap verecek zmleri sunmam mdr? Buyurdu ki: Evet, ayrca kyamete kadar ihtiya duyacaklar zmleri de sunmutur. Dedim ki: Bundan bir ey kaybolmu mudur? Buyurdu ki: Hayr, bu bilgilerin tm ehli olanlarn yanndadr. 14-(170)...Ebu eybe yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini duydum: bn ubrume'nin11[10] ilmi; "el-Camia" adl kitabn karsnda zayi oldu. Bu kitap Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi)nindikte etmesi ve Ali (b. Ebu Tlib aleyhisselm)'n el yazsyla hazrlanmt. Bu kitap kimseye syleyecek sz brakmamtr. Bu kitapta, hell ve haramlarn bilgisi vardr.

11[10]- bn ubrume, Kufeli air Abdullah b. ubrume'dir; Mansur-i Devanik tarafndan Kfe kadln stlenmiti ve h. 144'de lmtr. (el-Kuna ve'l-elkab, 1/313) [Mealimu'l-Medreseteyn, c.2, s.407]

Kyas taraftarlar, kyasla bilgiye ulamak istiyorlar; ancak bu onlara haktan uzaklamalarndan baka bir katk salamaz. Kyas yntemiyle Allah'n dini asndan doruya ulalmaz. 15-(171) ...Eban b. Tlib, Ebu Abdullah (aleyhisselm)'danyle rivayet eder: Snnet (slmn hkmleri) kyas kabul etmez. Ayba halindeki bir kadnn tutamad orular daha sonra kaza ettii halde, klamad namazlar kaza etmediini bilmiyor musun? Ey Eban! Snnet kyasland zaman din ortadan kalkar. 16-(172) ...Osman b. sa yle rivayet eder: Ebu'l-Hasan Musa (b. Cafer aleyhisselm)'akyas hakknda bir soru sordum. Buyurdu ki: Sizin kyasla ne iiniz var? Allah'a bir eyi nasl hell kld, nasl haram kld sorulmaz. 17-(173) ...Mes'ade b. Sadaka yle rivayet eder: Bana Cafer Sadk (aleyhisselm) babasndan rivayet etti ki: Ali b. Ebu Tlib (aleyhisselm) yle dedi: Bir kimse kyas koltuuna kurulursa, mr yanllklar iinde geer. Bir kimse, kiisel grne dayanarak Allah'a kulluk sunarsa, mr bo ilere dalmakla geip gider. Ebu Cafer (Muhammedi Bakr aleyhisselm) yle dedi: Kiisel grne dayanarak insanlara fetva veren kimse, bilmedii bir hususta Allah'a ibadet etmi olur. Bilmedii bir hususta Allah'a ibadet eden kimse, Allah'a muhalefet etmi olur. nk bilmedii eyleri hell ve haram saym olur.12[11]

12[11]- ALLAH'IN KTABI VE SNNETN APAIK NASSI KARSISINDA HALFELERN THADLARINDAN RNEKLER 1- "Peygamber size ne verdiyse onu aln ve size ne yasakladysa ondan da saknn." (Har, 6) "O hev'dan konumaz. Onun konutuklar kendisine vahyedilen vahiyden baka bir ey deildir." (Necm, 3-4) "Kendilerine indirileni insanlara aklayasn diye sana Zikr'i indirdik." (Nahl, 44) Reslullah'n kendisi de Mslmanlar hadislerini yaymaya tevik etmi, onlar yazmay emretmi ve bu konuyu nemle vurgulamtr. Fakat halifeler itihad ederek Reslullah'n hadislerinin yaylmasn nleyip, yazlmasn yasakladlar ve onlarn bu itihadlar slm bir hkm haline geldi. Daha sonra halifelerin konumunu korumak iin Reslullah'tan hadis yazmn yasakladn rivayet ettiler! Durum bu ekilde devam etti ve doksan ksur yl boyunca Mslmanlar Reslullah'n hadislerini yazmaktan kandlar. Nihayet Emev halifesi mer b. Abdulaziz hilafete geince Reslullah'n hadislerinin toplanp yazlmasn emretti. te o zaman Hilfet Mektebi izleyicileri Reslullah'n hadislerini yazmaya baladlar ve onlardan ok sayda Sihah, Msned ve Musnefler telif ettiler.

2- Allah Tel, "Kazandnz eylerin bete biri Allah'a, Resulne, onun yaknlarna... aittir." (Enfal, 41) buyurmutur ve Reslullah (s.a.a) da humus (bete bir) demeyi snnet hline getirmi ve kendisi de kendi dneminde bunu uygulamaya geirmitir. Fakat halifeler itihad ederek Reslullah ve yaknlarnn hissesini demeyip onu hayvan ve sava malzemeleri temin etmek iin kullanmlardr. Onlarn bu itihad da slm bir hkm hline gelmitir! 3- Yce Allah, "Hac (zamann)'a kadar umre ile faydalanmak isteyen kimse..." (Bakara, 196) buyurarak temett umresi yaplmasn emretmi, Reslullah da bunu bir snnet hline getirmi ve Mslmanlar da Veda Hacc'nda ona amel etmilerdir. Daha sonra halifeler itihad edep temett umresini yasaklayarak haccn ifrad eklinde (umresiz) yaplmasn emretmiler. Onlarn bu itihadlar da slm bir hkm olarak kabul edilmitir. Daha sonra halifelerin bu giriimini onaylamak iin Reslullah'tan haccn ifrad olarak yaplmasn emrettiini ve temett umresini yasaklad ynnde hadis rivayet etmilerdir! Mslmanlar da umresiz hac yapmlar ve hl onlardan bazlar bugne kadar byle yapmaya devam etmektedirler. 4- Allah Tel, "Onlardan faydalanmanza karlk kararlatrlm olan mehirlerini verin." (Nisa, 24) buyurarak mut'a nikhna izin vermi; Reslullah onu snnet olarak iln etmi ve dnemindeki Mslmanlar da bu hkme amel etmilerdir. Fakat Reslullah'tan sonra halifeler itihad yaparak mut'a nikhn haram etmiler ve onlarn bu itihadlar da slm bir hkm olarak kabul edilmitir. Halifelerin bu itihadn desteklemek iin de yine Reslullah'n dilinden mut'a nikahn yasakladna dair rivayetler nakletmilerdir! Bylece Hilfet Mektebi [Ehl-i Snnet] izleyicileri bugne kadar mut'a nikhndan saknmlardr! 5- Allah Tel, "Allah Beytu'l-Haram (saygdeer ev) olan Kbeyi, insanlar iin bir dayanak kld." (Mide, 97) Buyurarak Mekke ve etrafn gvenli bir yer kld ve Reslullah da bunu bir snnet hline getirerek Allah'n hareminin snrlarn belirtti. Fakat halifeler itihad ederek Kbenin saygnln ineyip onu mancnkla ta yamuruna tuttular! 6- Allah Tel, peygamberine hitaben, "De ki: Ben ona (risaletime) karlk sizden yaknlarma sevgi gstermekten baka bir cret istemiyorum." buyurdu, (ura, 23) Reslullah da (s.a.a) Ehl-i Beyt'inin (a.s) hak ve hukukunun gzetilmesini tavsiye etti. Fakat daha sonra halifeler itihad ederek o hazretin torununu ve ailesini ldrp kadnlarn esir ettiler! Buraya kadar kaydettiklerimizin tm sadece birer rnektir; halifelerin Kitab ve snnetin ak nass karsnda itihadlar bunlarla snrl deildir. nk halifelerin, tarihiler tarafndan "evveliyat" (ilkler) diye adlandrlan bunlar dnda dier itihadlar da vard. rnein, Suyut kendi kitabnda Osman'n evveliyat hakknda yle yazmtr: Osman mlk ve emlaki balamaya girien ilk kiidir; nitekim Fedek'i Mervan'a balamtr. Ve yine o umumi otlaklar belli kiilere has klan ilk kiidir; nitekim Rebeze'yi kendine has klmtr.

Muaviye'nin evveliyat hakknda ise yle yazmaktadr: Muaviye oturarak hutbe okuyan, bayram namaznda ezan okuma bid'atini karan ve tekbirlerinin saysn azaltan, mescide kendisi iin zel bir oda yapan ilk kiidir ve yine kendi hayatnda halife diye olu (Yezid) iin biat alan ilk kimsedir. mer talak hkmnde de Reslullah'n (s.a.a) snnetinin aksine bir mecliste " defa talak verdim." szyle kadnn talakla kocasndan boanmasn itihad etmitir! (Sahih-i Mslim, "Talak" kitab, "Talak-i Selase" bab; Msned-i Ahmed, c.l, s.314; Snen-i Ebu Davud, "Talak" kitab, "NashulMuraciat-i Beade Selaset-i Tatlikat" bab; Snen-i Beyhak, 7/336; Mstedrek-i Hakim, 2/196; Snen-i Nesa, "Cenaiz" kitab, "Adedu't-Tekbirat-i Alal-Cenaiz" bab.) Ezanda "Hayya ala hayri'1-amel" denmesini yasaklam ve sabah ezannda "es-salt-u hayru-'nmine'n-nevm" denmesini emretmitir! (Musannef, bn Ebi eybe, Muvatta, Malik, "el-Ezan Ve't Tesbvib" bab ve erh-i Tecrid, "mamet" konusunun sonu) Ve yine itihad ederek musibete urayanlarn llerine alamalarn yasaklam ve Reslullah (s.a.a) kendisini bu iten alkoyduu halde onlar krbalamtr! Hlbuki Reslullah'n kendisi lye alam (Sahih-i Buhar, "Cenaiz" bablar, "el-Buka ndeT-Meriz" bab, "Yu'zebul-Meyyit Bi Bukai Ehlini Aleyhi" bab, "er-Recul-u Yun'a la EhliT-Meyyiti Bi Nefsihi" bab ve "Kavlu'n-Nebi (s. a.a): nna Bike Le Mahzunun" bab; Sahih-i Mslim, "Cenaiz" kitab, "Buka" bab, "Fezail" kitab "Rahmetuhu Mina'sSibyan" bab; Tarih-i Taber; Tarih-i bn-i Esir, "Ebu Bekir'in lm", h. 13 yl olaylarnda; Nesa, "Cenaiz" kitab; Msned-i Ahmed, 1/335 ve 2/333; erh-u NehcuT-Belga bn-i EbiT-Hadid, c.l, s.111) ve Mslmanlardan da Hz. Hamza'ya alamalarn istemiti. (Msned-i Ahmed, 2/40 ve stiab, Hz. Hamza'nn biyografisi.) Yine Reslullah hibir zaman ikindi namazndan sonra iki rekt snnet namaz klmay terk etmedii halde mer onu yasaklamtr. (Sahih-i Mslim, "marifetu'r-rekateyn el-leteyn kane yuselli-huma bead'1asr" bab; Muavtta-i Malik, "fi mevarid-i en-Nehy-u ani's-salt bead's-subh-i ve'l asr"; erh-i Zerkan.) Veya Osman, yolculukta iki rekt klnmas gereken drt rektlk namaz, drt rekt klmtr. (Sahih-i Mslim, "salatu'l-musafirin ve kasruha" kitab; Sahih-i Buhar, "taksir" bablar, "M ce fi't-taksir" bab; Msned-i Ahmed, c.4, s.94; Tarih-i Taber, Tarih-i bn-i Esir, "Osman'a yneltilen eletiriler" blm.) Veya Muaviye'nin, Mslmanlarn btn mescidlerinde, btn minberlerinde Cuma ve bayram namaz hutbelerinde Emir'l-Mminin Ali'ye (a.s) lanet okunmasn emretmesi ve bu irkin snnetin hicretin krknc ylndan mer b. Abdulaziz tarafndan yasaklanncaya kadar devam etmesi gibi. Ya da halife Yezid'in yapt ameller gibi!!! Halifelerin ve Hilfet Mektebi'nin ileri gelenlerinin Allah'n Kitab ve Reslullah (s.a.a)'nin snneti karsnda itihadlar bu ekilde ba alp gitti. ou zaman slm hkmlerini deitirip bu giriimlerini bir defasnda "tevil" ve bir defasnda da "evveliyat" diye adlandrdlar; fakat mehur olan, bunlarn "itihad"

olarak adlandrlmasdr. Hepsinden daha acs, halifelerin amel ve szlerini teyit etmek iin uydurduklar u rivayetlerdir: Halifelerin Yaptklarn Temize karmak in Hadis Uydurmak Mslim, bn Kesir ve dierleri Abdullah b. merle ilgili yle rivayet etmilerdir (ifade bn Kesir'indir): Medine halk Yezid b. Muaviye'yi hilafetten alnca Abdullah b. mer ocuklarn ve ailesini toplayarak onlardan tanklk aldktan sonra yle konuta: Ama sonra; biz bu adama (Yezid'e) Allah ve Resulne biat esas zerine biat ettik. Ben Reslullah'tan yle duydum: "Kim itaat etmekten vazgeerse bu irkin iinden dolay bir mazereti olmakszn Allah' mlakat edecektir! zerinde bir kiinin biati olmadan len kimse de cahiliye lmyle lm olur." O halde sakn aranzdan biri Yezid'i hilafetten almasn veya bu konuda bir giriimde bulunmasn; kim byle yaparsa benden deildir!(Tarih-i Ibn-i Kesir, c.7, s.232; Sahih-i Mslim ve dier kaynaklar...) Yezid'e biat ve itaat etmek Reslullah'n bu buyruunun kapsamna girmez; o hazretin buyruundan maksat, tpk Reslullah'a biat ve itaat etmek gibi doru biat ve hak imama itaattir. Mslim de Huzeyfe'den Reslullah'n yle buyurduunu rivayet etmitir: Benden sonra benim hidayetimle hareket etmeyen ve benim snnetime uymayan imamlar gelecektir. Onlarn arasnda insan bedeninde eytan kalpleri olan kiiler olacaktr." Ben, "Ya Reslullah! Byle bir zamanda yaayacak olursam vazifem nedir?" diye sordum. O hazret, "Srtna krba vursalar ve maln yamalasalar bile itaat et." buyurdu! (Sahih-i Mslim, el-Emru bi Lzumi'l-Cemaat bab, 6/20-22 Bu hadis uydurmadr; Huzeyfe'nin vefatndan sonra uydurulmu ve hicretin otuz altnc ylndan sonra ona isnat edilmitir. Halbuki bu hadisin uydurulduu tarihte Huzeyfe hayatta deildi.) Mslim kendi Sahih'inde u rivayetleri de kaydetmitir: 1- Zeyd b. Veheb'in, Abdullah'tan yle rivayet ettii nakledilmitir: Reslullah (s.a.a), "Benden sonra bencil kiiler i bana geerek irkin iler yapacaklardr!" buyurdu. "Ya Reslullah! Birimiz byle bir gn grrsek ne yapmamz emrediyorsun?" diye sordular. Reslullah, "Sorumluluunuzu yerine getirin ve hakknz da talep edin" buyurdu. 2- Vail el-Hazrem'den yle rivayet edilmitir: Seleme b. Yezid Reslullah'tan, "Ey Allah'n Resul! Eer bamzdaki yneticiler bizim hakkmz gzetmedikleri hlde bizden kendilerine itaat etmemizi isteseler ne yapmamz emredersiniz?" diye sordu. O hazret yle buyurdu: "...Emirlerini dinleyin ve onlara itaat edin. Onlar kendi vazifelerinden sorumludurlar ve siz de kendi vazifenizden." 3- Ebu Hureyre ise Reslullah'tan yle rivayet etmitir: Her kim yneticinin itaatinden kar ve cemaatten ayrlarak lrse, cahiliye lmyle lm olur... bn Abbas'tan da bunun benzeri bir hadis rivayet edilmitir.

4- Avn b. Malik el-Eca'den yle rivayet edilmitir: Reslullah'tan yle duydum: nderlerinizin en hayrls o kimselerdir ki, siz onlar seviyorsunuz, onlar da sizi; siz onlara dua ediyorsunuz, onlar da size. nderlerinizin en kts o kimselerdir ki, siz onlara dman olursunuz, onlar da size dman olurlar; siz onlara lanet edersiniz, onlar da size! Biz, "Ya Reslullah! Bu durumda onlarla savaalm m?" diye sorunca, Reslullah yle buyurdu: "Sizin aranzda namaz kld srece hayr; sizin aranzda namaz kld srece hayr!" Eer birisi birine ynetici olur da onun Allah'a kar gnah ilediini grrse, Allah'a kar iledii o gnahtan dolay onlara yzn eksiltsin! Evet; Allah'a kar iledii o gnahtan dolay onlara yzn eksiltsin! Fakat ona itaat etmekten el ekmesin!(Sahih-i Mslim, "imare" kitab, h: 45, 49, 53, 54, 66) KNC ASIRDAN TBAREN THAD VE HKMLERN SAHABENN AMELLERNDEN IKARILII Hilfet Mektebi'nde itihad: Kiinin kendi grne gre amel etmesidir. Bunun kayna ise ashap ve halifelerin kendi grlerine amel etmeleri ve izleyicilerinin de bu grlerde onlara uymalardr. Devalib (el-Medhal la lmi'l-Usuli'l-Fkh -Muhammed Devalib- Hukuk fakltesinde Roma anayasas ve fkh usul bocas, Paris niversitesinden doktora alm, Halep eriat fakltesinden slmi bilimler belgesi almtr, 1385 hk./1965 m. Beyrut-Melayin Daru'l-lim basm.) bu konuda yle diyor: Bazen sahabe, Allah'n Kitabnda ve Reslullah'm snnetinde ak bir hkm bularak cevaplayamadklar bir olayla karlayorlard. Bu durumda "rey" de dedikleri itihada bavuruyorlard; nitekim bu ii Ebu Bekir de yapyordu... Ayn ekilde mer de byle yapyordu... Devalib halife mer'in ureyh ve Ebu Musa'ya yazd mektubu tank getirerek yle diyor: Sahabenin itihadlarnda belli bal bir kanun ve kural veya herkese bilinen bir l yoktu; onlarn belirttikleri grlerde dayandklar delil eriatin znden ve hakikatinden hissettikleri eylerdi... Daha sonra yle devam ediyor: Onlarn yerine geenlerin de yle hissetmeleri ve hkmleri bilmeleri o kadar kolay deildi... te bu nedenle onlardan sonra itihad ok iddetli ve hissedilir bir deiime urad... tihad, mtehidin yaad ortamdan olduka etkileniyor, mtehidin dnemiyle Reslullah'n veya Kur'an- Kerim'in hkmlerinin ini dnemi arasndaki mesafe arttka fkh hkmleri hakknda ihtilaf ve ilm kavga da bir o kadar artyordu. te bu konu, mtehidleri iitihad konusunda bir takm kanun ve kurallar koymaya ynlendirdi; daha sonra bu kurallara usul-i fkh ilmi denildi. Bu tarihten itibaren, belli bir kanun ve kural erevesine sokulan itihad, eriatin gizli hkmlerini elde etmenin ls sadece kiisel kavrayi olan ilk dnemdeki itihattan tamamen ayrld. (el-Medhal ila lmi'l-Usuli'l-Fkh, s.14-17; biz burada zet olarak naklettik.) Devalib, "Kur'an asndan hkmlerin kaynaklar" babnda yle diyor: Kur'an- Kerim asndan ahkm ve hukukun birinci kayna Kur'an'n kendi ayetleridir. kinci kayna snnettir. Allah Teala buyuruyor ki: "Resl'n size getirdiklerini kabul edin." Ahkm ve hukukun nc kayna ise icma ve itihad gibi snnette kabul edilen eylerdir.(el-Medhal, s.30) Bylece teri/yasama iin drt kaynak veya

temel ilke belirtildi: Kur'an, snnet, icm, itihad. Devalib diyor ki: Bu sylediklerimizden drdnc kaynaa itihad veya rey ya da akl dendii anlalmaktadr. (el-Medhal, s.53) Hulefa Mektebinin tihadn Doruluuna Getirdii En nemli Deliller 1- Muaz'n Hadisi Snen-i Drem ve dier kaynaklarda yle geer: Reslullah (s.a.a) Muaz b. Cebel'i Yemen'e gnderecei zaman ona, "Nasl hkmedeceksin?" diye sordu. Muaz, "Halk arasnda Kur'an'a uygun hkmedeceim" dedi. Reslullah, "Ya hkm Kur'an'da olmazsa?" diye sordu. Muaz, "Reslullah'm snnetine mracaat ederim" dedi. Reslullah, "Peki, Reslullah'm snnetinde de olmazsa?" diye sorunca, Muaz, "Kendi grme gre davranrm ve bu konuda kusur etmem." dedi. Bunun zerine Reslullah eliyle Muaz'n gsne birka defa vurarak, "Elisinin gnderdiini muvaffak edecek olan Allah'a krler olsun." buyurdu.(Mukaddeme-i Darem, c.l, s.60; Msned-i Ahmed, c.5, s.230 ve 276) 2- Amr- As'n Hadisi Amr b. As'tan yle rivayet edilir -ifade Buhari'nindir: Reslullah, "Eer bir hakim hkm verirken, itihad eder de hkmnde isabetli olursa iki ecir alr; fakat itihad eder de yanlrsa bir ecir alr." buyurdu. (Sahih-i Buhar, 2/178, "Ahkm" kitab, "Ecru'l-Hakim" bab; Sahih-i Mslim, "Akziye" kitab, "Beyanu'l-Hakim" bab, h: 15, s.1242; Snen-i bn-i Mce, h: 2314, "Ahkm" kitab, "el-Hakim-u Yectehid-u ve Yusib" bab; Msned-i Ahmed, 2/187; 4/198,204,205'te, "Doru hkmedersen on mkafat alrsn" eklinde geer) 3- Halife mer'in Ebu Musa E'ar'ye Mektubu Halife mer'in Ebu Musa E'ar'ye yazd mektupta yle geer: Kitab ve snnette olmayan bir konuda pheye dtn zaman dn, ardndan ileri birbiriyle kyasla. (Halife mer'e isnat edilen mektup; bunun ayrntlar A'lamu'l-Mukiin, c.l, s.85) Bunlar Hilfet Mektebi'nin itihadn doruluunu ispatlamak iin getirdikleri en nemli delillerdir; bunun dndaki dier delilleri ise, senetlerinin zayf olmas ve maksatlarn ak bir ekilde desteklememesi nedeniyle onlar burada zikredip zerinde tartmamza gerek yoktur. Yukardaki iki hadise ve mer'in Ebu Musa E'ari'ye yazm olduu mektuba gelince Ehl-i Snnet limlerinden bn Hazm bunlar eletirmi, Muaz'n hadisi hakknda yle demitir: Muaz'n hadisi reddolunduu iin bu konuda onu delil olarak sunmak doru deildir. yle ki bu hadis sadece kimlii belli olmayan Haris b. Amr tarafndan nakledilmitir. Buhar de, el-Evsat adl tarih eserinde onun hakknda yle yazyor: "Haris ancak bu hadisiyle tannmaktadr; bu hadis ise doru deildir."

Ayrca Haris hadisini kimliklerini bilmedii Hums halkndan baz kiiler kanalyla nakletmektedir! Ve ilgin olan u ki, byle bir hadisten ne sahabe dneminde kimsenin haberi vard ve ne de tabinin dneminde; sadece Ebu Avn onu bilinmeyen bir kiiden almtr. Sonralar da rey ve itihad taraftarlar u'be'nin yannda byle bir rivayetin olduunu renince, hemen asl olmayan bu hadise sarlp onu dnyann drt bir yanna yaydlar! (el-Ahkm-i bn Hazm, c.5, s.773-775, Kahire basm.) Ibn Hazm peinden yle yazyor: Bu rivayetin uydurma oluunun delili udur: Reslullah'n ona, "Allah'n Kitab ve Reslullah'n snnetinden bir ey bulamazsan?" eklinde bir ey demi olmas imknszdr. nk Reslullah Allah Telnn, "Size Rabbinizden inene uyun." (A'raf, 3), "Bugn size dininizi kemale erdirdim." (Maide, 3) ve "Allah'n snrlarn aan kendi nefsine zulmetmi olur." (Talak: l) buyruunu biliyordu. Ayrca o hazretin dinde gr belirtmeyi haram kld sabittir... Btn bunlara ramen byle bir hadis doru olursa, Muaz'n, "itehidu re'y" (kendi grme gre davranrm.) eklindeki sz, "Hakk Kur'an ve snnetten bulmak iin ben tm abam harcayacam ve srekli onun peinde olacam." anlamna gelir. Ve yine, eer bu hadis doru olursa u iki durumun dinda deildir: Bu hkm ya sadece Muaz'a hastr; bu durumda dierlerinin Muaz'a tbi olmalar gerekiyor; oysa itihad taraftarlar byle bir ey sylemi deillerdir. Ya da bu hkm Muaz'la birlikte dierlerini de kapsyordur; bu durumda itihat edip grn belirten herkes emre uymu olacak ve herkes hakl saylacak, hi kimsenin hakllk konusunda dierlerine bir stnl olmayacaktr. Byle olunca da hak, eitli ve elikili gr ve hkmler arasnda gizli kalacaktr. Bu ise makul olmad gibi onlarn (itihat taraftarlarnn) szlerine de aykrdr; hatta imkansz olduu bile sylenebilir. nk bu durumda her biri dieri gibi itihat sonucu kendi grne uyduu iin hibiri hakl olduuna dair bir delil ortaya koyamayacaktr. Onlarn dayandklar hadiste kendi grnn itihad dnda bir ey gememi ve itihadlardan birine ncelik tanyacak ekilde o hadiste gemeyen bir zelliin ona eklenmesi caiz deildir. Ayrca hi kimsenin de dierine bir stnl yoktur. Ve apak belli ki, Muaz'n hadisi doru olursa, bu hadiste cahillerin dnd gibi kendi grne gre bir helli haram veya bir haram hell edebilecei, bir miras haksz yere balayabilecei ve bir hakk sebepsiz olarak engelleyebilecei bir izin verilmi deildir ona. Bunu hibir Mslman kabul etmiyor ve eriat da bu sylediklerimiz dnda bir ey sylemiyor. (el-Ahkm, bn Hazm, c.5, s.775) bn Hazm, Amr b. As'n hadisiyle ilgili olarak da yle yazyor: Amr b. As'n hadisine gelince; aslnda bu hadisin kendisi onlara kar en byk delildir. nk bu hadiste, mtehid olan hkimin yanlabilecei gibi, isabetli olabilecei de vurgulanmtr. Eer yleyse dinde yanl hkm vermek haramdr ve Allah Tel yanl teyit etmeyi kesinlikle reva gremez. O halde onlarn bu delilleri de geerli deildir. (el-Ahkm, bn Hazm, c.5, s.771) bn-i Hazm, mer'in Ebu Musa'ya yazm olduu mektubu iki senedle naklettikten sonra yle yazyor: Bu da doru deildir. nk birinci senette, hadisi terk edilen, hadisinin itibarsz oluunda icma olan, babasnn da kimlii belirsiz olan Kfeli Abdulmelik b. Velid b. Mi'dal gemitir.

kinci senette ise el-Kerec ile Sfyan'n arasndaki raviler mehuldrler, dolaysyla bu rivayet mursel ve munkatidir (raviler arasnda balant kopmutur). O halde bu hadis de merduddur (kabul edilmez). (el-Ahkm, bn Hazm, c.5, s.1003; A'lamu'l-Mukin, c.l, s.85-86) Hilfet Mektebi'nin tihad Hakkndaki Grlerine Eletirimiz Eletirilerimiz iki konu etrafnda younlamaktadr: 1- tihad teriminin anlam. 2- Hilfet Mektebi'nin itihadn caiz olduu konusunda ileri srdkleri delilin anlam. tihad teriminin hicretin birinci yz ylnda lgat anlamnda, yani her ite "aba harcamak" anlamnda kullanldna deindik. Muaz ve Amr b. As'tan nakledilen rivayetlerin senetleri doru olsa bile itihad kelimesi bu rivayetlerde sadece bu lgat anlamnda kullanlmtr. Dier taraftan bu iki hadisin kullanld yerler sz konusu asl mevzumuzla hibir ilgisi yoktur. nk her iki hadis yargyla ilgilidir; oysa bizim konumuz hkmlerin mtehidler tarafndan teriinin (yaanmasnn) caiz olup olmaydr. Halife mer'e nispet edilen ve delil olarak getirilen mektupta da durum byledir. Yine delil olarak sunulan dier rivayetlerin de durumu ayndr. Senetlerindeki zayf ravileri gz ard etsek bile, ierik olarak uydurma olduklar hususunda hibir pheye yer yoktur. Kald ki bunlar slm hkmlerinin teriiyle deil, yarg ileriyle alakaldr. Hatta kadlk (hkm) verme, konusunda da bu hadisler hkimlerin ihtiya duyduklar konularda istedikleri ekilde hkm koymalarnn teri etmelerinin caiz olduunu gstermiyor. Mesel Muaz'n hadisinin, bu iddialarn ispatladn sanmalar da ancak bir yanlgdan ibarettir. nk bu hadisin ieriinden anlalan, Kitap ve snnette slm hkmlerinin iki ksmdan olumasdr: Bazen bunlarn birinde veya her ikisinde cz bir ey -yani zel bir konu- iin ak hkm verilmitir ve artk bu konuda itihad yapmaya gerek yoktur; bazen de hkm genel bir kural ierisinde verilmitir ki burada hkimin, ihtiya duyduu konuya uyarlayacak ekilde genel hkm tanmak iin aba harcamas gerekiyor. Bu ise itihadn, kiinin ihtiya duyduu hkm elde etmek iin aba harcamasndan ibaret olan lgat anlamdr. Fakat Hilfet Mektebi alimlerinin bu hadisi delil olarak sunma ekillerinden onlarn yle dedikleri anlalyor: Reslullah'n tebli ettii slm hkmleri baz konularda eksiktir; onun iin kadlar, mftler ve hkimlerin slm dininde ihmal edilip hkm verilmeyen konular kendi grlerine gre teri etmeleri gerekir! Hkmlerin, Sahabenin Davranndan Elde Edilii Devalib itihad yle tanmlyor: tihad, zerinde icma edilmeyen bireysel bir grtr; bu itihad zerinde gr birlii salanrsa icm olur; dolaysyla itihad nem bakmndan icmadan sonra yer alr. (el-Medhal le'1-flmi'l-Usul, s.55) Ardndan itihad ksma ayrmtr:

1- Kur'an ve snnetin nasslann tefsir edip aklama yapmak. (el-Medhal le'I-lmi'l-UsuI, s.55) 2-Hkm karmak iin Kitap ve snnetteki benzerlerini esas almak suretiyle kyas etmek. 3- Kur'an ve snnete dayal zel bir nassa deil, tm nasslardaki eriat ruhuna dayanarak kendi gr ve reyini ortaya koymak. nk eriatn asl hedefi maslahattr ve nerede maslahat sz konusu olursa Allah'n hkm de oradadr ve kesinlikle Mslmanlarn iyi olduunu tehis ettii her ey Allah yannda da iyidir! Yine yle diyor: Reslullah'tan sonra sahabenin dneminde vuku bulan en bariz itihad konu slm ordularnn Irak, am ve Msr fetihlerinde savaarak elde ettikleri topraklarn bltrlmesidir. Kur'an'n grmezden gelinmez ak nass, ganimetlerin humusunun (bete biri) beytlmale dnmesi ve "Bilin ki, ganimet olarak aldnz herhangi bir eyin bete biri Allah'a, Resulne, onun akrabalarna yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir." (Enfal, 41) ayetinin tayin ettii yerlerde harcanmas, geri kalan bete drdnn ise Kur'an'n ak nass ve Reslullah'n Hayber savandaki snneti gereince ganimet olarak o savaa katlanlar arasnda bltrmesi eklindedir. Dolaysyla ganimet alan slm savalar Kur'an'n emri ve Reslullah'n snneti gereince mer b. Hattab'a gelerek ayette belirlenen yerlerde kullanlmas iin ganimetin humusunu almasn ve geri kalann da savalar arasnda bltrmesini istediler. Fakat mer, "Gelecek zamanlardaki Mslmanlar, yerin zerinde alan tm iftilerle birlikte bltrldn, nesilden nesile miras alarak onlarn gelirlerini kendilerine has kldklarn grrlerse ne olacak hlleri? Hayr; ben byle bir eyi kabul etmem." diyerek bltrmeye yanamad. Abdurrahman b. Avf ona, "O halde ne yapmamz uygun olur? Sonuta fethedilen yerler, zerinde alan iftilerle birlikte Allah Teala'nn bunlara bir ltfudur. " dedi. mer, dediin gibidir; fakat ben byle grmyorum." dedi. Savaa katlanlar da mer'e itirazda bulunarak, "Sen savaa katlp kl sallamayan kimseler iin Allah'n kllarmz sayesinde bize ihsan ettii ltf karsnda dikilip durmusun...!" dediler. Fakat mer, "Benim grm budur!" dedi. Sonunda onlar da, "stediin gibi olsun!" demek zorunda kaldlar.(el-Medhal le'l lmi'I-Usul, s.91-95, "Envau'l-tihad" bab.) bn Hazm diyor ki: Rey ve gr insann bir delil ve burhan olmakszn isabetli olduunu sand eydir. Ve yine diyor ki: Kyas ise, hakknda ak bir nass gelmeyen bir eyi, hkm olan baka bir eyle kyaslayarak aralarndaki benzerlikten dolay onun hakknda da ayn hkm vermektir, (el-Ahkm bi Usuli'l-Ahkm, bn Hazm- Kahire-Asime, Zekeriyya Ali Yusuf yaynlan, c.l, s.40-41) Devalib ise el-Medhal adl kitabnda istihsan yle tanmlyor: stihsan, delilinin daha gl olmas veya bir maslahat icap edecek ve sknty giderecek ekilde bir zaruretin bulunmas nedeniyle kyasta mehur olan hkmn aksine bir hkm vermektir. (el-Medhal, s.293) Daha sonra Hanefilerin istihsanla ilgili u grn naklediyor:

stihsan, hkm deitirmeyi gerektiren daha gl bir delil olmas nedeniyle benzer konularda bir meselenin hkmnden baka bir hkme geitir. Bu konuda Maliklerden ise yle naklediyor: stihsan, fakihin konunun ayrntlarn aratrrken tm meseleleri kyasn sonucuyla badatrmak zorunda olmay, istihsana dayanarak zarar, sknt, meakkat ve maslahat defetmeyi gerektirse bile kendisi baz genel maslahatlar kyasn sonucuna tercih etmesidir. (el-Medhal, s.296) Devalib daha sonra istislah yle tanmlyor: stislah; bir maslahat nedeniyle bir nevi reye gre verilen hkmdr. (el-Medhal, s.301, sekizinci bab.) kural (kyas, istihsan, ve istislah) arasndaki fark ise yle tanmlyor: Kyas ve istihsann meseleleri dier meselelerle srekli benzerlik ve yaknlk halindedir. nk kyasta, kyas meselelerini, kendisine kyas edilen dier meselelerin hkmyle bir saymak gerekiyor. Hkmlerinin ayn olmamasnn sebebi ise, illet ve nedenlerinin (hikmetlerinin) ayn olmasdr. stihsanda ise, benzer meselelerde verilen hkmden, baz nedenlerden dolay istihsan meselelerine dnmek gerekiyor. Hkmlerin ayr olmasnn nedeni ise, istihsan meselelerinin baz alardan daha gl grnen illet ve sebeplere sahip olmas ve benzerleriyle bir olmamasdr. Istislaha gelince, hkm vermek iin kyas ve istihsan meselelerinde deindiimiz gibi baka meselelerle karlatrma yapmaya gerek yoktur; istislah meselelerinde hkm vermek iin sadece maslahat gz nnde bulundurulur.(el-Medhal, s.304-305, sekizinci bab.) "en-Nusus ve teyiru'l-ahkam bi-tayiri'z-zaman fi er'i-1 slam" babnda ise yle yazyor: Kad ve mftlerden ibaret olan mtehidlerin, eriat sahibi tarafndan neshedilmeyen bir hkm zamann maslahatna gre deitirmelerine izin verilmitir. Ve bu din bu adan dier dinlerden stn olup apak bir ekilde itihadda dnme zgrlnn varln ortaya koymakta, toplumun maslahat iin hkmlerde gerekli yumuakln olmas gerektiini kabul etmektedir. Bylece bu gzel balang, slm teri ve yasamada salam bir kural hline gelerek insanlara apak bir ekilde, iln edildi ki: "Zamann deiimiyle hkmlerin de deimesi inkr edilemez."(el-Medhal, s.317) Daha sonra buna tank olarak bn Kayym'm A'lamu'l-Mu'kin adl kitabndaki szlerini getirerek yle diyor: Bu phesiz byk faydalar ieren bir blmdr... (el-Medhal, s.319) bn Kayym bu alanda eitli rnekler getirmitir; rnein yedinci rnekte yle yazyor: Reslullah ve Ebubekir'in dneminde ve mer'in hilafetinin balarnda bir adam bir defada " talak" szcn kullansayd sahih hadislerde kesinleen rivayetler gereince bir talak saylrd... Daha sonra bn Kayym bu konudaki sahih hadislere deinmi, bu cmleden Rukane b. Abd- Yezid'in bandan geen olaya yer vermitir. Rukane bir defada eine talak verdikten sonra bu iten

pimanlk duyarak durumu znt ierisinde Reslullah'a (s.a.a) anlatt. Hazret ona, "Eini nasl boadm?" diye sorunca Rukane dedi ki: "Ona talak verdim." dedim. Reslullah, "Bir celesede mi?" diye sordu. Rukane, "Evet." diye cevap verince Hazret, "Bu, bir talak saylr. stersen eine rcu et." buyurdu. Rukane de eine geri dnd. Ve yine demitir ki: mer b. Hattab bunun snnet olduunu, Allah Teala'nn kullarn rahatlatmak iin onlara bir ltf olduunu ve talakn farkl oturumlarda ve bir ka defada gereklemesi gerektiini, mkellefin bir defada gerekletiremeyeceini biliyordu. Nitekim lian da byledir. Eer mkellef drt defa syleyeceine bir defada, "Allah' drt defa tank tutuyorum ve yemin ediyorum; gerekten o doru konuanlardandr." derse, bu sadece bir defa saylr. Ayn ekilde yeminde de bir adam: "Elli defa Allah'a yemin ederim ki bu adam katildir." derse, sadece bir yemin saylr... bn-i Kayym bu ekilde konuyla ilgili rnekleri oaltyor ve nihayet yle diyor: Bu Allah'n Kur'an, bu Reslullah'n snneti, bu Arap lgati, bu konuma rf, bu da Reslullah'n halifesi (Ebu Bekir) ve onunla ayn zamanda yaayan ve saylar kesinlikle bini geen o hazretin ashab. Nitekim durum da mer'in hilafetinden yl sonrasna kadar byleydi... Daha sonra yle yazyor: Bundan maksat udur: Eskiden beri Kur'an, snnet, kyas ve icma bu konu iin delil ifade ediyordu ve ondan sonra da onu rtecek bir icma gelmemitir; fakat Mminlerin Emiri mer kendi dneminde bunun Mslmanlarn maslahatna olduunu dnerek bir celesede talakn verilebileceini ilan etmitir! (A'lamu'l-Mukin-i bn-i Kayym-i Cevz, c.3, s.30-36) Devalib icmay tanmlarken onu iki ksma ayrmaktadr: 1- Bahis konusu olan mevzuda mmetin hepsinin deil, sadece ulemasnn icmas. 2-Her yerde deil, sadece Medine gibi o olayn gerekletii mekanda vuku bulan icma. Daha sonra yle diyor: Ashabn dneminden sonra dier alimler gelince, icmay eriatin temel ilkelerinden biriymi gibi kabul ettiler; fakat ne var ki karlarnda snrlar apak belli bir ilke grmediler... (el-Medhal, c.5, s.334, dokuzuncu bab.) *** Buraya kadar tm sylediklerimiz onlarn reye amel etmeyle ilgili szlerinden te bir ey deildir; ister kendi reylerini tevil, ister itihad desinler ve ister dier isimler versinler, hepsi ayndr. nk gerekte kyas, mtehidin iki mesele arasnda grd benzerlikten dolay bir meseledeki bir hkm dier meseleye de uygulamas ve ayn hkmle hkmetmesidir.

stihsan ise mtehidin bir hkmn aksine hkm vermeyi maslahat grd bir yerde meselenin benzerinin hkmn terk etmesidir. stislah da mtehidin kyas ve karlatrma yapmadan maslahat tehis ettii bir konuda itihad ederek sonra grn belirtmesidir. cma ise, herhangi bir konunun hkmnde ulemann veya bir blge halknn gr birliine varmasdr. te Hulefa Mektebi'nde tm itihad kurallar bu ekilde rey ve gr belirtmede noktalanyor. Ayrca onlar kendi kiisel grlerini eri nassa tercih etmekteler! Hatta Kur'an ve snnete aykr olan kendi grleriyle vnmekteler. Halife mer'in sava yoluyla fethedilen topraklarn bete drdn slm savalar arasnda bltrmekten saknmas, bunun en ak rneidir. Oysa bu davran Kur'an- Kerim'in ak nass ve Reslullah'n snnetine aykrdr! Veya ebedi haram olmak iin defada ayr ayr talak vermek yerine bir tek celesede, talak vermenin yeterli grlmesi de Kur'an ve Reslullah'm snnetine aykr olan dier bir rnektir. Haneflerin mam ve Reye Amel Hatib Badad, Tarih-i Badad adl eserinde Yusuf b. Esbat kanalyla Ebu Hanife'den yle rivayet eder: Reslullah'la ben bir dnemde olsaydk, Reslullah benim birok grme uyard! Din, gzel rey ve kiisel grten baka bir ey midir ki?! Yine Ali b. Asim'den yle rivayet etmektedir: Bir defasnda Ebu Hanife Reslullah'tan bize hadis rivayet etti. Sonunda, "Ben bunu kabul etmiyorum?" dedi. Ben, "Peygamberin hadisini mi?" diye sordum. Ebu Hanife, "Evet; ben kabul etmiyorum." dedi! (Tarih-i Hatib Badad, Ebu Hanife'nin biyografisi, c.13; bu hadisin tamam s.387, 390'da " Din rey ve kiisel grten baka bir ey midir ki?!" ibaresine deinilmeden gemitir. Ve Habban-i Best'nin (.354h.) eseri olan Mecruhin, 3/65 Ebu Hanife'nin biyografisinde grebilirsiniz bunu.) shak-i Fezar'den de yle rivayet etmektedir: Savala ilgili bir soru sormak iin Ebu Hanife'nin yanna gittim. Sorumu sordum Ebu Hanife cevap verdi. Ben, "Bu konuda Reslullah'tan (s.a.a) yle ve byle rivayet edilmitir." dedim. Bunun zerine Ebu Hanife, "Bizi kendi halimize brak" dedi!(Ebu shak'n rivayetleri, c.13, s.387) Ve yine yle demektedir: Bazen Reslullah'n baz hadislerini Ebu Hanife'ye sylyorlar ve o da ak bir ekilde kar kyordu! Ve yine, "Ben Seyf i reddetmek iin Ebu Hanife'ye bir hadis rivayet ettim. Fakat Ebu Hanife, "Bu hurafe bir hadistir" dedi! Hammad b. Seleme'den de yle rivayet etmitir: Ebu Hanife rivayetleri alyor, fakat onlar kendi reyine gre reddediyordu! Veya; "Hadis ve snnetleri alyor; ama onlar kendi gr ve reyiyle reddediyordu! (Hemmad'n rivayeti, Tarih-i Badad, 13/390-391; Mecruhin, 3/70'de gemitir.) Vukey de, "Biz Ebu Hanife'nin Reslullah'n (s.a.a) iki yz hadisini apak bir ekilde reddettiini grdk!" diyor. (Tarih-i Badad, c.13, s.390 ve Mecruhin, c.3, s.70)

Salih Ferra ise Yusuf b. Esbat'tan yle duyduunu rivayet eder: Ebu Hanife Reslullah'n (s.a.a) drt yz veya daha fazla hadisini reddetmitir! Ben bu yzden ona, "Ey Ebu Muhammed! Bunlarn tmnn Reslullah'n hadisleri olduunu biliyor musun?!" dedim. Ebu Hanife, "Evet!" dedi. "Onlardan birini syler misin?" dedim. Ebu Hanife, "Reslullah atn iki pay ve savann ise bir pay aldn sylemi. Fakat ben bir hayvann payn bir mminin payndan fazla tayin etmem." dedi! Ve yine Reslullah (s.a.a), "Satc ve mteri muamele toplantsndan ayrlmadka muameleyi feshetme hakkna sahiptirler." buyurmutur. Fakat Ebu Hanife, "Muamele gerekletikten sonra feshetme hakk ortadan kalkar. " demitir! Yine Hammad'dan yle rivayet edilmitir: Mescid-i Haram'da Ebu Hanife'nin yannda oturduum bir srada biri gelerek ondan, "Terliklerini kaybetmesi nedeniyle ayakkab giyen ihraml kiinin vazifesi nedir?" diye sordu. Ebu Hanife, "Kurban kesmelidir." dedi! Bunun zerine ben yle dedim: "Subhanallah! Eyyub bize, Reslullah'n ihraml kii hakknda, eer terliklerini bulamazsa ayakkab giysin ama arkadan topuklarna kadar kessin (topuklar rtl olmasn) diye buyurduunu rivayet etmiti. Oysa sen ayakkab giyip kurban kesmesini sylyorsun! Abdussamed babasndan yle rivayet etmitir: Ebu Hanife'ye Reslullah'n, "Ramazan aynn gndznde hacamat yapan da yaptran da orucunu bozmu olur." buyruunu naklettiklerinde Ebu Hanife, "Bu kafiyeli ve iirimsi bir szdr." dedi! (Abdussamed'in rivayeti iin: Tarih-i Badad, 13/388) Sfyan b. Uyeyne yle diyor: Ebu Hanife, Reslullah'n (s.a.a) hadislerine misaller getirerek reddediyordu! Ona benim, "muamelede feshetme hakk satcyla mteri birbirlerinden ayrlncaya kadardr." eklinde bir hadis rivayet ettiimi haber vermilerdi. O, bu hadisi reddetmek iin srekli, "Peki, satcyla mteri zindanda ya da gemide bir muamele yapm olsalar ne olacak?! Eer bu muamele yolculukta gerekleecek olursa satcyla mteri ne zaman birbirlerinden ayrlacaklar?!" diyordu. (Tarih-i Badad, c.13, s.388-389) *** Yukarda rey taraftarlarnn nderi mtehid Ebu Hanife'den naklettiimiz hadisleri muteber kitaplardan bulduk ve hepsinin Reslullah'dan rivayet edildiini grdk. Daha sonra Ebu Hanife'nin fetvalarna mracaat ettiimizde Reslullah'm (s.a.a) bu hadislerine aykr fetva verdiine tank olduk: 1- Reslullah (s.a.a) at iin iki pay, sahibine ise bir pay tayin etmitir. (Sahih-i Buhar, "cihad" kitab, "sehmu'l-feres" bab, 2/99; el-Meaz, "gazvet-u Hayber" bab, c.3, s.69; Sahih-i Mslim, "Cihad" kitab, "Keyfiyet-u Ksmeti'l-Ganimeti Beyne'l-Hazirin" bab, h:S7; Ebu Davud, "Cihad" kitab, 143, 147. bab; Tirmiz, es-Seyr, 6, 8.bab; Msned-i Ah-med, "Cihad" kitab, s.21; Msned-i Ahmed, 2/2, 62, 80; 4/138) Ebu Hanife'nin bu hadisle muhalefeti bn-i Rd'in Bidayetu'l-

Mctehid'inde gemitir. (Bidayetu'l-Mctehid, 2/411) Ibn Hazm ise yle demitir: Reslullah'n hkmn eletiren bir akla yazklar olsun! (el-Muhall, bn Hazm, 7/111) 2- Reslullah (s.a.a) yle buyurmutur: Mteri ve satc birbirlerinden ayrlmadka muameleyi feshetme hakk devam eder. (Sahih-i Bular, "el-Buyu" kitab, 19, 22, 42, 43, 44, 46, 47. bab-lar; Sahih-i Mslim, h: 43, 46, 47; Snen-i Ebu Davud, 51. bab; Tirmiz, s.63; Nesa, s. 4, 7, 9; Darem, 15. bab; Muavtta-i Malik, s.79; bn Mace, "et-Ticarat" kitab, s.17; Msned-i Ahmed, c. 2, s.4, 9, 52, 54, 73, 135, 311, c.3, s.402, 425, 434, c.5, s.12, 17, 21, 22 ve 23) bn Hazm, Reslullah'n bu konudaki rivayetlerini kaydettikten sonra yle demitir: Ebu Hanife, Malik ve o ikisine uyanlar, btn bu hadislere kar gelerek, "Muamele, satc ve mteri birbirlerinden ayrlmasalar bile, birisine feshetme hakk verilmedii takdirde szle kesinleir." demi ve bu ekilde Reslullah'n kesin snnetine muhalefet etmilerdir. (bn Hazm, Muhall, 8/351-352, 1417. mesele.) 3- hraml bir kii terliklerini kaybederse ayakkab giysin. (Sahih-i Buhar, "hac" kitab, 21. bab; Sahih-i Mslim, h:l-5; Tirmiz, s.19; Nesa, s.52-53, 55, 57-59, 61-63; el-Muvatta, s.8-9; el-Menasik-i bn-i Mace, s.19-20; Darem, s.9; Msned-i Ahmed, 1/215, 225, 228, 279, 285, 337 ve c.2, s.3, 4, 8, 29, 32, 34, 41, 47, 50, 54, 66, 73, 74, 81,111, 119 ve c.3, s.323, 395) bn Hazm bu hkm ayrntl bir ekilde aklam, Ebu Hanife'nin buna muhalefet ettiini kaydetmitir. (el-Muhall, 7/81) 4- Reslullah'tan yle rivayet edilmitir: Hacamet yapan da yaptran da orucunu bozmu olur. (Sahih-i Buhar, "Ulum" kitab, 32. bab; Snen-i Ebu Davud, 28. bab; Tirmiz, 59. bab; Darem, 26. bab ve "Siyam" kitab; bn Mace, s. 18; Msned-i Ahmed, c.2, s.364 ve c.3, s.465, 474, 480 ve c.4, s.123, 124, 125 ve c.5, s.210, 276, 277, 280, 282, 283 ve c.6, s.12, 157 ve 258) Fakat bn Rd: Ebu Hanife ve izleyicileri, "Bu i ne mekruhtur ve ne de orucu batl eder!" demektedirler. (Bidayetu'l-Mctehid, c.l, s.300; el-Muhall, bn Hazm, c.6, s.204-205, mesele: 753) *** Ayrca, onlar Kur'an- Kerim ve Reslullah'n (s.a.a) snneti karsnda kendilerince kyas, istihsan, ve mesalih-i mursele gibi kurallar kararak slm terinde yeni bir blm am, slm hkmlerini karmak iin Kitab ve snnetin yannda onlara mracaat etmi ve bazen de yukarda rneklerine deindiimiz gibi kendi kardklar bu kurallar Kur'an ve snnetten ne geirmilerdir. Reslullah'tan sonra slm hkmleri bylece deiime uram ve btn bunlar slm dinine nispet edilmitir. te bu yzden slm dmanlar, baz Mslmanlar dnda, (rnein Devalib'nin el-Medhal ila lm-i Usuli'l-Fkh kitab.) slm dininin Reslullah'n dneminde eksik bir din olduunu ve daha sonra ilerleyip mkemmelletiini sanmlardr! Tpk Yahudi msterik Goldziher'in "Tetavvuru'l-Akide ve'eriat Fi'l-slm" (slam dininde inan ve yasama deiimi) adl kitabnda dedii gibi. Rey'e haddinden fazla gven yle bir yere varmtr ki baz Hilfet Mektebi mtehidleri benzeri dnyann hibir yerinde grlmeyen, insandan utan terleri aktan "er hileler" diye bir takm hkmler vermilerdir! (el-Muhall, c.ll, s.251-257, 2213. mesele, el-Musteciret-u Li'z-Zina!)

Daha acs, bu mtehidlerin vgsnde bir takm hadisler uydurulup onlarn Reslullah'a isnat ediliidir. Hatib Badad'nin Ebu Hureyre kanalyla Reslullah'tan rivayet ettii Ebu Hanife'yi ven u nakli gibi: mmetimde ismi Nu'man ve knyesi Ebu Hanife olan bir kii gelecek; o mmetimin mealesidir, o mmetimin mealesidir, o mmetimin mealesidir! (Tarih-i Badad, c.13, s.335) Bilemiyorum, h.665 ylnda Msr blgelerinden birinin padiah olan Zahir Bibrus Bendkadar bu gibi itihadlarn kapsn kapatarak slm'a hizmet mi etmitir ihanet mi?!(Huteti'l-Mukriz, 4/161) Fakat her halkrda, itihad ve reye gre amelin kapsn bandan beri Hulefa-i Raidin dneminde Hilfet Mektebi'nde hkim dzen am ve yine sonradan onlara hkim olan g itihadn kapsn kapatm ve gnmze kadar da kapal kalmtr! Fakat Ehl-i Beyt Mektebi'nde itihada gelince; bu mektebin izleyicileri Masum mamlarn izleyerek bu bilimi "fkh" ve bu bilimdeki uzman kiileri ise "fakih" diye adlandrmaktadrlar. Ke, Marifetu'r-Rical adl kitabnda, Ebu Cafer (mam Muhammed Bakr -a. s-) ve Ebu Abdullah (mam Cafer Sadk -a.s-) ashabndan olan fakihlerin tantm blmnde yle yazyor: Bu mektebin ileri gelenleri mam Muhammed Bakr (a.s) ve mam Cafer Sadk'n (a.s) ashabndan olan bu ilk kiilerin fakihliinde ittifak ierisinde olup onlar arasnda u alt kiinin dierlerinden daha stn olduunu sylemektedirler: Zurare, Maruf b. Harbuz, Bureyd el-cl, Ebu Basir el-Esed, Fzeyl b. Yesar, Muhammed b. Mslim et-Taifi. Bunlarn iinde de en fakihi Zurare'dir...(Rical-i Ke, s.238, fakihlerin adlandrlmas blmnde, no: 431) mam Cafer Sadk'n (a.s) ashabndan ismini saydmz bu alt kii dnda dier fakihlerin tantmnda ise yle yazyor: Bu mektebin ilimde ileri gelenleri, yukarda saydmz alt kiinin dnda mam Cafer Sadk'dan sahih olarak naklettikleri eylerin sahih olduunu teyit etme ve aklamalarn dorulamada ittifak ierisinde olup onlarn fakihliini vurgulamaktadrlar. Onlar srasyla unlardan ibarettir: "Cemil b. Derrac, Abdullah b. Miskan, Abdullah b. Bekir, Hemmad b. sa, Hammad b. Osman, Eban b. Osman. Ve daha sonra yle ekliyor: Ebu shak-i Fakih, yani Sa'lebe b. Meymun bunlarn arasnda Cemil b. Derrac'n dierlerinden daha fakih olduunu ve hepsinin mam Cafer Sadk-'n (a.s) ashabndan olduunu sylemitir. (Rical-i Ke, s.375, no: 705) Ke daha sonra mam Musa b. Cafer (a.s) ve mam Rza'nn (a.s) baka alt ashabn tantrken yle yazyor: Ashabn tm bu kiilerin tasdik ettii eyi teyit etme konusunda ittifak ierisinde olup onlarn bilim bakmndan yce bir makama sahip olduklarn ve fakihliklerini itiraf etmekteler. (Rical-i Ke, s.556, no:1050; Hatiraetu'l-Vesail, Emir Bahadr basm, 3/538; el-Usuli'l Asliye, Feyz, s. 56, 57) eyh Saduk (. 381 hk.) Ehl-i Beyt Mektebi'ndeki tm fkh alanlarn kapsayan ve hadise dayanan ilk byk fkh kitab yazm ve onu "Fakihu Men La Yahzuruhu'l-Fakih" diye adlandrmtr. Bu byk fakihin rencilerinden eyh Mufd (: 413 hk.) de Usul-i Fkh kitabm yazmtr.

18-(174)...Hseyin b. Meyyah aleyhisselm)dan yle rivayet eder:

babasndan,

da

Ebu

Abdullah

(Cafer

Sadk

blis, kendisim dem (aleyhisselm) ile kyaslad ve yle dedi: "Beni ateten, onu balktan yarattn." (Sa'd, 76) Eer Allah'n, dem'i yaratt z, atele kyaslasayd, bunun ateten ok daha aydnlk ve nur saan bir ey olduunu grecekti.

Ehl-i Beyt Mektebi fakihlerinin fkha "itihad" demedikleri herkese bilinmektedir. eyh Tus, "elMebsut" adl kitabnn banda yle yazyor: Ben muhaliflerimizden srekli kyas ve itihad kabul etmeyenler birok fkh hkmlerini elde edemeyecekler, dediklerini duyuyorum... Daha sonra itihad ve mtehid terimleri yava yava Ehl-i Beyt Mektebi'nin usul-i fkh kitaplarna ve hocalarn hadis naklinde kendi rencilerine verdikleri icazetlere geti. Bu icazetler ilk bata hocann rencisine Masum Ehl-i Beyt mamlarndan hadis rivayet etmesine izin ve muvafakati anlamna geliyordu; fakat daha sonra deiime urad ve rencinin hocas yannda okuduu veya ondan duyduu hadis kitaplarndan rivayet etme icazeti anlamna geldi. (Biharu'l-Envar, c.107, s.215-216) Sonunda bu icazetler rencinin hocasnn huzurunda okuduu hadis kitaplar ve dier kitaplardan rivayet etmeyi kapsad. te bylece o icazetler mezun olanlara verilen ilm belgeler konumuna geldi. Fakat hicretin sekizinci yz ylnda baz icazet belgelerinde ulemann "mtehidler" diye tavsif edildiklerini gryoruz! Bunlardan biri Allame Hill'nin oludur; Allame'nin olu hicri 741 ylnda eyh Muhsin b. Mezahir adnda bir rencisine verdii icazette babasn, "Babam eyhu'l-slam, mtehidle-rin imam..." eklinde tavsif ediyor. Veya eyh Ali Neyl'nin hicri 791 ylnda bn-i Fehd'e verdii icazette, Allame Hilli'nin olu olan hocasn, "eyhimiz mevla, imam, allame, mtehidlerin sonuncusu... " eklinde anyor. (Biharu'l-Envar, c.107, s.222-225) Nihayet sonraki zamanlarda bu icazetlerden bazlarnda mezun olan kiinin itihad derecesine ulatna tanklk edildi. rnein Merhum Muhammed Bakr Meclisi hicri 1085 ylnda telif ettii eserleri rivayet etmesi iin torunu Hatunabad'ye verdii icazette onun itihad derecesine ulatn vurgulamtr. (Biharu'l-Envar, c.105, s.29) Son zamanlarda ise artk Ehl-i Beyt Mektebi fakihleri bazen rencilerinin itihad derecesine ulatklarn belgeleyen zel bir icazet vermekteler. Bylece "itihad" ve "mtehid" terimleri bu ekilde Ehl-i Beyt Mektebi izleyicilerinin rfne intikal etti. Fakat bu gerekte iki Mektep arasnda isim ortaklndan baka bir ey deildir. Ama buna ramen, bu isim ortakl bile Ehl-i Beyt Mektebi izleyicilerinden olan baz Ahbarleri yanltarak bir takm nadir grlere sevk etmitir.

O halde her iki mektep her ne kadar ayn ismi paylayorlarsa da, ancak bu terimlerin anlamnda aralarnda byk bir ihtilaf vardr. Bunun nedeni ise, Ehl-i Beyt Mektebi fakihlerinin hibir ekilde Hilfet Mektebi izleyicilerinin kendi mtehidlerinin reyi zerine bina ettikleri hibir fkh kaidelere ve usullere itibar etmemeleri, aksine hkmlerin istinbatnda sadece Kur'an ve snnete dayanmalardr. [Mealimu'l-Medreseteyn, c.2, s.479- 486- 369- 390- 487]

19-(175) ...Zurare yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'ahell ve haramla ilgili bir soru sordum, buyurdu ki: Muhammed (sallallahu aleyhi ve lihi)nin hell kld kyamete kadar her zaman helldir. Muhammed'in haram kld, kyamete kadar her zaman haramdr. Bundan bakas olmaz, bakas gelmez. Ali (aleyhisselm) yle derdi: "Bir kimse bir bid'at uydurduu zaman mutlaka bir snneti terk etmi olur." 20-(176) ...sa b. Abdullah el-Kura yle rivayet eder: Ebu Hanife, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyanma geldi. Ebu Abdullah dedi ki: Ey Ebu Hanife! Duydum ki kyas yapyormusun, bu doru mu? - "Evet." dedi. Dedi ki: Kyas yapma; nk ilk kyas yapan kimse: "Beni ateten, onu balktan yarattn." (Sad, 76) diyen blis'tir. blis, atele balk arasnda kyas yapmtr. Eer demin nuraniliini, atein nuraniliiyle karlatrsayd, iki nur arasndaki stnlk farkn anlard, birinin dierinden daha berrak olduunu grrd. 21-(177) ...Kuteybe yle rivayet eder: Bir adam, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)a bir soru sordu, o da bu soruya gereken cevab verdi. Sonra adam, unlar syledi: "Sence yle yle olursa, o zaman nasl bir gr sylemek gerekir?" mam buyurdu ki: Yava ol! Sana bir cevap vermisem, bu Reslullah'tandr. Bizde bir ey hakknda "bence... yledir" demek yoktur. 22-(178) ...Ahmed b. Muhammed b. Halid babasndan mursel olarak yle rivyet eder: Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm) dedi ki: Allah'tan bakasn dini meselelerde gvenilir srda tutmayn. Aksi takdirde m'min olamazsnz; nk Kur'n'n onayladndan baka btn sebepler, soy birlikleri, akrabalklar, srdalklar, bid'atlar ve pheler kesiktir, kopuktur. 20) KTAP VE SNNETE BAVURMA BABI Hell, haram ve insanlarn ihtiya duyduklar her eyle ilgili olarak kitapta veya snnette bir aklama mutlaka vardr. 1-(179) ... Mrazim Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder:

Allah Tebareke ve Teal, Kur'n'da her eyin aklamasn indirmitir. Allah, kullarn ihtiya duyduklar hibir eyi eksik brakmamtr. Bir insan: "Keke Kur'n'da bu hususta bir ayet indirilmi olsayd." diyemez. nk mutlaka onunla ilgili bir yet vardr.13[12] 2-(180) ...mer b. Kays, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)dan yle rivayet eder: mam'n yle dediini duydum: Allah Tebareke ve Tel, mmetin ihtiya duyduu her eyi kitabnda indirmi ve Peygamberine aklamtr. Her ey iin bir snr ve ona dellet eden bir kant koymutur. Bu snr aanlar iin de bir snr (ceza) koymutur. 3-(l81) ...Sleyman b. Harun yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini duydum: Allah'n, yaratt hibir hell ve haram yoktur ki, bir evin snrnn olmas gibi bunun da bir snr olmasn. yle ki yola den ksm yolundur, eve den ksm da evindir. Dolaysyla trmalamann ve onun dndaki saldrlarn, bir krba veya yarm krba vurmann bile cezas belirlenmitir. 4-(182)...Hammad, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)dan yle rivayet eder: mam'n yle dediini duydum: Hibir ey yoktur ki, onun hakknda bir ayet veya snnet kapsamnda bir aklama olmasn.14[13]

13[12]- "Biz, kitapta hibir eyi eksik brakmadk..." (En'am, 38) "Sana bu kitab, her eyi aklayan olarak indirdik." (Nahl, 89)
14[13]- Hkmn Anlam Ve Yalnzca Allah'a Ait Oluu "Hkm" szcnn kk, bir eyin paralarnn blnmeyecek, zlmeyecek, paralara ayrlmayacak, etkisi zayflamayacak ve biimi ortadan kalkmayacak ekilde kaynamas, aklklarn ve aralklarn kapatlmas suretiyle salamlatrlmas anlamn ifade eder. Bu kelimenin "ihkm", "tahkim", "hikmet" ve "hkmet" gibi eitli trevleri, bu anlam zerinde birlemektedirler. nsanlar arasndaki ynetsel ve hukuksal uygulamalarda bu anlamn gerekletiini gzlemlemek mmkndr. nk yneticiler ve bakanlar bir eyi emrettikleri zaman, emirlerine muhatap olan kiilere grevi dmlenmi, onlar bununla balam gibi oluyorlar. Bu dm zmeleri ve bu badan kurtulmalar sz konusu deildir. Falan eyann sahibi veya falan eyde hak sahibi olmak da byledir. Sz konusu kiiyle o eya veya o ey arasnda bir tr kaynamlk ve btnlemilik olur. Bakas onunla, o eya arama girip de o eyada tasarrufta bulunamaz. Veya onunla, zerinde hak sahibi olduu eyin arama girip de hakkn kullanmasna engel olamaz. Bir kimse kalkp, eya sahibiyle o eya hususunda ekiirse, szgelimi eyann kendisine ait olduunu iddia ederse ya da bir ey zerinde hak sahibi olan

kimsenin bu hakknn aslnda kendisine ait olduunu ileri srerek onun hakkn geersiz klmaya alrsa, yukarda iaret ettiimiz salamlk gevemi, muhkemlik zayflam olur. Ardndan meselenin zm iin bavurulan hakem veya yarg mlkiyeti veya hakk taraflardan birine baladnda, aslnda gevemeden sonra bir salamlatrma, fetretten sonra bir glendirme sz konusu olur. Hakemin veya yargcn, "Falan eyann mlkiyeti falan adama aittir. Falan ey zerindeki tasarruf hakk u adamndr." eklindeki sz, ekime ve srtme sorununu ortadan kaldran bir glendirme, pekitirme ilevini grr. Artk malik ve hak sahibinden bakas, onunla mlk ve hakk arasna giremez. Ksacas, emreden amir ve hkmeden yarg, emrinde ve hkmnde emre ve hkme konu olan eyle ilgili olarak bir bant meydana getirerek, bu hususta ba gsteren geveklii gidermi, gszl glendirmi oluyorlar. te hkm dediimiz ey budur. nsanlar bu yolla kararlatrlmal / itibar konulara ilikin hkmlerin anlamm kavram, sonra bunun, yargs ve kaderi balamnda Allah'a izafe edildiinde gerek varlklara da uyarlanabileceim fark etmilerdir. Buna gre, ekirdein toprakta geliip yeermesi, dal ve yapraklara sahip olmas, sonra meyve vermesi, ayn ekilde embriyonun hayat ve duygu sahibi bir bedene dnmesi, btn bunlar, Allah tarafndan verilen hkmler ve kararlar niteliindedir. te hkmn anlamndan anladmz budur: Bir eyin baka bir ey iin ispatlanmas veya bir ey gerekleince baka bir eyin de ispatlanmas. Kur'n'n retilerine esas olarak ald tevhit teorisi, yce Allah'n varlklar zerinde tek ve ortaksz bir etkinlie sahip olduunu ortaya koymaktadr. Geri, bu etkinliin yce Allah'a izafe edilmesi hep ayn tarzda olmaz ve varlklarn farkllklar orannda birtakm farkllklar arz eder. rnein yce Allah'n yaratmay kendine izafe ettiini grdkten sonra, eitli ekillerde bakalarna da izafe ettiini grmemiz mmkndr. lim, kudret, hayat, dileme, rzk ve gzellik gibi olgular iin de ayn durum geerlidir. Ksacas, etki yce Allah'a ait olduuna gre, bir tr etki demek olan hkm de O'na aittir. Bu hususta varolusal gereklere ilikin hkm ile kararlatrlmal/itibar yasal olgulara ilikin hkm arasnda herhangi bir fark yoktur. Bu anlamn u ayetlerde vurgulandn gzlemlemek mmkndr: "Hkm vermek yalnz Allah'a aittir." (En'm, 57) "Haberiniz olsun, hkm yalnz O'nundur." (En'm, 62) "lkte de, sonda da han d O'na mahsustur; hkm de O'nundur." (Kasas, 70) "Allah hkm verir, O'nun hkmnn ardna decek (onu sorgulayacak) yoktur." (Ra'd, 41)Eer Allah'tan bakasnn hkm vermek gibi bir yetkisi olsayd, Allah'n hkmnn ardna dmesi ve iradesine kar kmas gibi bir yetkisi de olurdu. Bir dier ayette yle buyruluyor: "O hlde hkm, yce ve byk olan Allah'a aittir." (M'min, 12) Bunun gibi daha birok ayet rnek gsterilebilir. Bu zel ya da genel nitelikli ayetler, varolusal hkmn yce Allah'a ait olduunu ifade etmektedirler. Yasama nitelikli hkmn de srf Allah'a ait olduunu u ayetten anlayabiliriz: "Hkm, yalnz Allah'ndr. O, yalnz kendisine tapmanz buyurmutur. te doru din budur." (Ysuf, 40) Dolaysyla, bu ayetlerden de anlald kadaryla, mutlak anlamda hkm verme yetkisi, sadece Allah'a aittir ve hi kimse bu hususta O'na ortak deildir. Ancak baz ayetlerde Allah'n hkm, zellikle yasama nitelikli olan kendisinden bakasna izafe ettiini de gryoruz: "inizden iki adil kiinin hkmedecei..." (Mide, 95)

Davud'a (a.s) yle hitap ediliyor: "Biz seni yeryznde halife yaptk. O hlde, insanlar arasnda adaletle hkmet." (Sd, 26) Peygamberimize hitaben de yle buyruluyor: "Onlarn arasnda Allah'n indirdiiyle hkmet." (Maide, 49) "u hlde, onlarn arasnda Allah'n indirdiiyle hkmet." (Mide, 48) "Peygamberler, onunla hkm verirlerdi." (Mide, 44) ... Bu ayetleri nceki ayetler grubuyla birlikte incelediimiz zaman, hkmn ncelikle ve temelde yce Allah'a ait olduu, O'nun dnda hi kimsenin kendinden kaynaklanan bamsz hkm verme yetkisinin olmad anlalr. O'ndan bakas, ancak O'nun izniyle hkm verebilir. Bu yzden yce Allah, kendisini hkmedenlerin en iyi hkmedeni ve en hayrls olarak nitelendirmitir. Bu da temelli oluu, bamszl ve nceliklilii ifade eder: "Allah hkm verenlerin en iyi hkm vereni deil midir?" (Tn, 8) Dier bir ayette de yle buyrulmutur: "O, hkmedenlerin en iyisidir." (A'rf, 87) Grld gibi, yce Allah'n izni ve benzeri bir gerekeyle, O'ndan bakasna hkm vermeyi izafe eden ayetler, kararlatrlmal / itibar konulara zgdr. Varolusal hkm balamnda ise -hatrladm kadaryla- O'ndan bakasna da bunun izafe edileceine ilikin bir ifade bulunmamaktadr. Geri yce Allah'a izafe edilen sfat ve fiillerin anlamlarnn genel olarak izin gibi bir gerekeyle bir ekilde Allah'tan bakasna da izafe edilmesi mmkndr. lim, kudret, yaratma, rzk, diriltme, irade gibi olgular buna rnek gsterebiliriz. Kur'n ayetlerinde de buna ilikin aklamalar oktur ve onlar burada sralamaya gerek de yoktur. Byk bir ihtimalle, varolusal balamda izinle de olsa hkmn Allah'tan bakasna izafe edilmemi olmasyla yce Allah'a sayg unsuru gzetilmitir. nk bu sfatn bir ekilde bamszlk anlam vardr. Dolaysyla, byle bir anlam arac konumdaki sebeplere izafe etmenin hibir yolu bulunmamaktadr. Nitekim varolusal yarg ve emir iin byle bir zellik sz konusudur. Bu balamda Bed' (rneksiz yaratan) Bari' (yoktan var eden) Fatr (yoktan yaratan) lafzlarn da buna rnek gsterebiliriz. nk bu lafzlar bir tr bamszlk anlamn ierirler. Bu yzden de, Allah'n rububiyetine saygdan dolay, O'ndan bakas hakknda bu ifadelerin kullanlmasndan kanlmtr. Yce Allah'n Fiilinin Ve Hkmnn Gerek Anlam Yce Allah'n hkm hakkn kendisidir, hakka uygun veya hakla uyuan deil. Bunu yle aklayabiliriz: Bir ey objeler dnyasnda sabit olduu, somut olarak gerekletii zaman hak olur. Ayn zamanda bunun vehim sonucu uydurulmam olmas, bir zihin tarafndan kurgulanmamas da gerekir. Objeler dnyasnda yer alan bir varlk olan insan, ayn ekilde yeri, onda biten bitkileri ve ondan beslenen hayvanlar buna rnek gsterebiliriz. Bir haberin hak olabilmesi iin de bizim kavraymzdan bamsz olarak kendiliinden sabit realiteyle rtmesi gerekir. Bir hkm ve yargnn hak olabilmesi iin de evrene egemen olan yasaya uygun olmas gerekir. Bir kimse herhangi bir emir verdiinde veya bir yarg bir hkm verdiinde, bu hkmn ve yargnn mutlak ve evrensel hak olmas iin evrene egemen olan yasalar sisteminin znden alglanan mutlak ve evrensel maslahat normlarna uygun olmas arttr. Genel evrensel dzen gz nnde bulundurulmakszn evrenin

baz paralarnn durumlar esas alnarak belirlenen nisp bir uyumluluk sz konusuysa, buna dayal olarak verilen hkm de nisp olarak hak niteliini kazanr. Bir kimse bize adalete uymay ve zulmden saknmay emrettii zaman, onun bu emri hak olur. nk evrene egemen olan yasalar sistemi varlklar mutluluklarna ve iyiliklerine yneltir. Evrene egemen olan yasa, insann toplumsal bir yaay esas almasn ngrmekte ve bireylerden meydana gelen her topluma, paralarn birbiriyle kaynatrmasn ve paralarn birbirleriyle atmasna engel olmasn emretmektedir. Byle olunca toplumun bir taraf dier taraf ifsat edici bir tavr iinde olmaz. O zaman toplum, varolusal olarak kendisi iin ngrlen mutluluktan payna deni alr, bunu bir araya gelmi bireylerinin arasnda da bltrr. nk insan denen canl trnn kar, mutlak olarak ifade edecek olursak, hayatta mutlu olmaktr. Adaleti emretmek ve zulmden kanmak da bu hedefle rtmektedir. nk bunlarn ikisi de haktr. Buna karn adaleti yasaklamak ve zulm emretmek insann evrensel karyla badamamaktadr. nk her ikisi de batldr. Tevhit haktr; nk insan gerek yaay itibariyle mutlulua yneltir. irk batldr; nk insan lmcl bir mutsuzlua ve sonsuz bir azaba srkler. Ayn ekilde, tartan iki taraf arasnda verilen hkmn hak olmas da, verilen hkmn evrensel insan maslahata ya da zel bir ulusun maslahatna ya da belli bir mmetin maslahatna uygun olmasna baldr. Bilindii gibi, gerek maslahat da, mutlak veya nisp olarak evrende egemen olan yasalarn znden alglanan maslahattr. Bundan da anlalyor ki, ne ekilde olursa olsun "hak," zihin dnda bir olgu olarak var olan evrenden, ona egemen olan dzenden ve onun ileyii baznda geerli olan yasalardan alglanr. Hi kukusuz egemen dzeni, yasalar ve prensipleri ile evren ve varlk btn, yce Allah'n fiili konumundadr; O'ndan balayp, O'nunla kaim olup, O'nda son bulur. u hlde, ne ekilde olursa olsun hak ve nasl tasavvur edilirse edilsin maslahat, O'nun fiiline tabidirler, O'nun peinden giderler, O'na dayanmak suretiyle ayakta dururlar. Yoksa yce Allah, fiilleri itibariyle hakka tbi deildir, hakkn peinden gitmez. nk O, bizzat haktr; O'nun dndaki eyler de O'nunla hak olma niteliini kazanrlar. Biz demoullar, kendi serbest seimimizle ilediimiz fiillerle, varlmzdaki eksiklikleri gidermeyi ve yaamsal ihtiyalarmz karlamay hedefleriz. Bu balamda ilediimiz fiiller, bizim iin ngrlen mutlulukla uyuabilirler de, uyumayabilirler de. Bu yzden, ilediimiz fiillerde, daima maslahat olduunu dndmz yn, yani durumumuz asndan yapc ve varlmz asndan mutluluk verici olduuna inandmz yn gzetleme zorundayz. Bunun iin de, insanln evrensel maslahatna uygun, insanlar iin amalanan mutluluk hedefiyle rten birtakm pratik yasalara, genel hkmlere, toplumsal kurallara ve geleneklere uymak mecburiyetindeyiz. Buradan hareketle unu anlyoruz ki: Maslahatlar ve mefsedelerin (dorular ve yanllarn, uygun olanlar ve aykr olanlarn, yararl olanlar ve zararl olanlarn) zihin dnyasnn da, d dnyann da dnda, bilgi dnyasndan da, obje dnyasndan da kopuk bir gereklikleri, bir hakikatleri vardr. Bu maslahat ve mefsedeler, d dnyada olgularn onlarla uyum ierisinde olup olmamasna gre etkinliklerini gsterirler.

ayet fiillerimiz veya hkmlerimiz, zihin ve d dnyadan bamsz olarak gereklikleri olan bu maslahatlarla uyum iinde olursa, onlarda maslahat nitelii belirginlik kazanr ve mutlulukla sonulanr. ayet onlara ters der de ayn ekilde gereklikleri olan mefsedelerle uyum iinde olursa, o zaman da fiillerimiz ve hkmlerimiz, bizi her trl zarara ve ktle gtrr. Dolaysyla bu tr bir gerekliin; gerek, deimez, ortadan kalkmaz bir gereklii vardr. u hlde, gerek maslahatlar ve mefsedeler, ayn ekilde bunlarn gzellik ve irkinlik gibi insan yapmaya veya terk etmeye iten sfatlan, yine yapma veya yapmama gereklilii gibi bu maslahatlar ve mefsede-lerden kaynaklanan hkmler iin yok olmay, geersiz klnmay, deimeyi, bakalamay kabul etmeyen bir tr sabit olu, bir tr gereklik sz konusudur. Bu maslahatlar ve mefsedeler bize egemendirler; bizi u ileri yapmaya, u ileri terk etmeye yneltirler. Akl da, sair evrensel olgular alglad gibi, byle bir sabit olular ve gereklikleri olan bu maslahatlar ve mefsedeleri alglayabilmektedir. Sonra insanlar, ilh hkm ve yasalarn, hkm kavramnn anlam asndan insanlar tarafndan konulan hkm ve kanunlardan ayr olmadn, ayn ekilde fiilin anlam itibariyle yce Allah'n fiillerinin bizim fiillerimizden ayr olmadn gzlemlediklerinden, yce Allah'a izafe edilen hkmlerin ve fiillerin de, gerek maslahatlarla uyuma, gzellik niteliiyle nitelenme asndan tpk bizim hkmlerimiz ve fiillerimiz gibi olduuna hkmetmiler. Buna gre, zellikle de yce Allah'n her eyin hakikatini bildii ve kullarnn maslahatn grd gerei de dikkate alnarak gerek maslahatlarn O'nun fiilleri zerinde bir tr etkinlii, hkmleri zerinde egemenlii sz konusudur. Ancak bunlarn tm ar grlerdir. imdiye kadar yaptmz aklamalardan anlald gibi bunlar, gereklikleri olmayan itibar (kararlatrlmal, anlamal) hkm ve bilgilerdir. Doal ihtiyalar ve sosyal hayatn zorunluluklar, bizi bunlar kararlatrma ve varsayma zorunda brakmtr. Sosyal ortamn dnda bunlarn bir gereklii, bir deeri yoktur. Bunlar, srf yasama ve karara balama ortamnda kararlatrlm eylerdir ki, insan bunlar araclyla kendisi iin yararl olan ilerle zararl olan ileri ayrt eder, kendisi iin yapc olan ykc olandan, mutluluk verici olan mutsuzluk verenden ayrr. slm'n ilk dnemlerinde dinsel bilgileri aratrma amacyla ortaya kan iki ekoln mezhepsel tutuculuu, onlar bu hususta karlkl olarak iki ar tutum iine itmitir. Bu gruplardan biri -mufev-vizekendiliinden gereklii olan maslahatlar ve mefsedelerden, gerek gzellik ve irkinlikten bunlarn deimez, bakalamaz, ezel ve ebed bir sabit olularndan sz ederek bunlarn yce Allah zerinde gerektirme ve yasaklama eklinde hkimiyeti olduunu, Allah'n varolusal ve yasal fiilleri zerinde sakndrma ve izin verme eklinde etkinlikleri bulunduunu sylemilerdir. Bylece yce Allah' mutlak saltanat ve egemenliinden soyutlam, mlknn koulsuzluunu geersiz klmlardr. Dier grup ise -cebriye- btn bunlar olumsuzlam, bir eyin gzelliinin ilh emrin onunla ilintili olmasndan, irkinliinin de ilh yasan onunla ilintili olmasndan kaynaklandnda srar etmilerdir. Onlara gre, varoluun ve yasamann bir hedefi, bir gayesi yoktur. nsan, fiilleri hususunda herhangi bir eye malik deildir. Fiilden nce de onu ileyecek gc bulunmamaktadr. Nitekim birinci grup da, insann kendi fiilini yarattn ve Allah'n bu hususta bir eye malik olmadn ileri srmlerdir.

Grld gibi, bu grlerin ikisi de arln, ifrat ve tefritin somut gstergeleridir. Aslnda ne bu, ne de tekisi dorudur. in gerei udur: Bu ve benzeri eyler, birtakm itibar/kararlatrlmal eylerdir ki, bunlarn gereklii olan bir dayanaklar vardr. O da undan ibarettir: nsan -toplumsal bir yaam srdren dier canl trleri de kendi kapasiteleri orannda benzer bir durumdalar- hayatnn kalclndan ve mutluluu yakalamaktan baka bir amac olmayan hayat yolculuunda eksik ve muhta bir varlktr ki, bilin ve iradesinden kaynaklanan toplumsal nitelikli eylemleriyle eksiklerini tamamlamay, ihtiyalarn gidermeyi amalar. Bu durum onu, mutluluuna ulamak ve mutsuzluundan uzak durmak yolunda yapt ilerin ve bu ilerle ilintili olan olgular da, gerekte d dnyaya ait olgularn nitelikleri olan gzellik, irkinlik, gereklilik, yasaklk, caizlik, mlk ve hak gibi niteliklerle niteleme durumunda brakmtr. Buradan hareketle bunlarla ilgili olarak da bir tr sebep-sonu ilikisi ngrerek birtakm genel ve zel nitelikli kanunlar belirlemi ve bunlar asndan da, gerek olgular iin geerli olan bir tr sabit oluun, bir tr gerekliin sz konusu olduuna inanmtr. Byle yapm ki, bu sayede przsz bir ekilde sosyal hayatn srdrebilsin. Szgelimi, gln gzel olduu gibi, adaletin de gzel olduuna, kokumu bir lein irkin olduu gibi, zulmn de irkin olduuna inandmz grebilirsin. Yine, organlarmzn bize ait olduu gibi, maln da bize ait olduuna, sonucun eksiksiz sebebi asndan gerekli olduu gibi, falanca ii yapmann da gerekli olduuna inanrz. Deerlendirmelerimiz ve nitelemelerimiz bu esasa gre devam edip gider. Bu nedenle de, bu hususla ilgili gr ve deerlendirmelerin eitli toplumlar baznda, toplumsal amalarnn farkl olmasyla orantl olarak farkllklar gsterdiini gzlemleriz. Bir toplumun irkin grd bir eyi bir baka toplumun gzel grdne rastlamak mmkndr. Bir grubun geersiz kld bir hkmn bir baka toplum tarafndan uygulandn grmek de rastlanan bir durumdur. Bir mmetin maruf ve iyi bildii eyi, bir baka mmetin mnker ve kt grdne, birinin irkin grdn brnn gzel grdne rastlayabiliriz. Hatta bir tek mmet baznda, zamann gemesi ve toplumsal yaamn aamalarnn deimesi dorultusunda, yaamn bir gereklilii olarak uygulanan bir yasa terk edilir, sonra tekrar uygulamaya geirilir, ardndan tekrar yrrlkten kaldrlr. Bu, toplumlara gre deien amalar asndan geerli olan bir durumdur. ki kiinin bile ihtilf etmedii toplum, adalet ve zulm gibi genel amalara gelince; bunlarn tad gzellik, irkinlik, gereklilik, yasaklk gibi nitelikler, kesinlikle deiemeyecei gibi, kimse de farkl bir grte olamaz. Bu, meselenin biz insanlara ynelik boyutu. Yce Allah'a gelince; O da, dinini genel sosyal yasalar kalbnda sunduu iin, sosyal yasalar kalbnda biimlenmi olarak sunulan gerek bilgileri aklarken, biz insanlarn hayat yolculuumuzda dikkate aldmz eylere itibar etmitir. Bu dorultuda, sunduu bilgiler zerinde dnmemizi ve bize ilettii gerekleri alglamamz istemitir. Tpk kendi aramzda uyguladmz yaam yasalarn dnp algladmz gibi. Bu balamda, kendisini ibadet edilen Rab, bizleri de ibadet sunan kullar olarak nitelendirmitir. Bu erevede, temel inanlardan ve pratik yasalardan oluan bir dininin olduunu, bu din karsndaki tutumumuzun, sosyal grlerimiz baznda esas aldmz ynteme uygun olarak sevap ya da azab gerektirdiini, ona uymann bizim durumumuzu yapc ynde etkileyeceini, akbetimizin gzel olacan, mutlulua ulaacamz hatrlatmtr.

Buna gre, inanmak ve benimsemek zorunda olduumuz temel inan prensipleri var. badetler, muameleler ve sosyal ilikiler baznda yapmak ve gzetmek zorunda olduumuz grevlerimiz ve ilh yasalar var. Nitekim btn insan topluluklarda ayn ey geerlidir. te inan ya da amele ilikin toplumsal bilgileri aratrdmz gibi, inan ya da amele ilikin dinsel bilgileri de aratrmamza izin veren, ayn ekilde, toplumsal bilgilerde dayandmz gibi dinsel bilgilerde de akl grlere ve amel nermelere dayanmamz caiz klan husus da budur. Buna gre, yce Allah, kullar iin ancak dnya ve ahiret asndan karlarna uygun olan ykmllk ve grevleri ngrr; sadece gzel olan emreder, sadece din ve dnya asndan bozgunculuk niteliine sahip olan irkin eyleri yasaklar. O, ancak akln tercih ettiini yapar ve ancak yaplmamas gerekeni yapmaz. Bununla beraber yce Allah iki eyi bize hatrlatmaktadr: Birincisi: Aslnda mesele, z itibariyle bundan ok daha byktr. nk bu saylanlarn tm, toplumsal grlerin maddelerinden derlenen bilgilerdir. Bunlar da toplumun boyutlarn aamazlar, rnein gksel leme ykselemezler. Nitekim yce Allah bir ayette yle buyurmutur: "Biz, dnp anlamanz iin onu Arapa bir Kur'n yaptk. O, katmzda bulunan ana kitapta olduka ycedir, hikmet doludur." (Zuhruf, 4) Yine verdii bir rnek zmnnda yle buyurmutur: "Gkten bir su indirdi de dereler kendi lnce alayp akt. Sel ste kan kp tad. Ss yahut eya yapmak iin atete yakp erittikleri madenlerde de bunun gibi bir kpk vardr. Allah, hak ile batl byle benzetme ile anlatr." (Ra'd, 17) Peygamber efendimiz (s.a.a) de bir hadiste yle buyurmutur: "Biz peygamberler topluluuna, insanlara akllarnn kapasitesi orannda sz sylememiz emredildi." Bunun gibi gerek kitaptan ve gerekse snnetten birok rnek sunmak mmkndr. Bu aklamadan, yce Allah'n fiillerinden kartlarnn ispat anlamnda gzellik ve maslahata uygunluk niteliklerinin olumsuzlanmas gibi bir anlam karmamak gerekir. Yani, yce Allah'n fiilleri asndan irkinlik ve ktlk gibi niteliklerin ispat veya tpk ocuklarn fiilleri gibi yce Allah'n fiillerinin de akl itibardan yoksun olduu ynne gidilmemelidir. Yce Allah bu tr yaktrmalardan mnezzehtir. Nitekim gz denilen organa sahip olma anlamnda grmenin akl iin olumsuzlanmas, onun kr olduunun ya da kavrama dzeyinde olmadnn ispat anlamna gelmez. Bilkis bunu sylemekle akim bu adan kusurdan tenzih edilmesi amalanr. kincisi: Gzellik ve maslahatla ilgili ynler, bizim aramzda akl hkmler ve amellerin gerekelendirilmesinde l olarak kullanld gibi, yce Allah'n fiilleri ve yasal hkmleri asndan da l olarak kullanlr. Ancak bu iki alan arasnda nemli bir fark vardr. yle ki, bunlar bizim amzdan iradeye hkim ve isteme egemen pozisyondadrlar. nk biz akll varlklar olarak bir fiili gzel ve maslahatmza uygun, onunla elimez grdmz zaman onu ilemeye yneliriz. Ayn niteliklerde bir hkm grdmzde onu yasalatrma hususunda tereddt gstermez, derhal onunla hkmederiz, onu toplumumuzun bir kural hline getiririz.

Bu ynler ve sebepler, yani gzellik ve maslahatla ilgili ynler, varolu yasalarndan ve objeler leminden edindiimiz soyut anlamlardan baka bir ey deildir. Bu objeler dnyas ise, bizim zihin ii dnyamzdan ayrdr. Bizim dmzda, bamsz bir olgudur. Dolaysyla biz, bizim maslahatmza uygun olan gzel amelleri tercih etmekle hayat yolculuumuzda tkezlememeyi, amellerimizin varolu yasalarna uygun olmasn ve gereklik yolu zerinde olmasn amalam oluruz. u hlde bu ynler ve maslahatlar, objeler dnyasndan alglanan, onlarn ayrnts konumundaki anlamlardr. Bizim amellerimiz ise, bu ynlerin ayrnts, bunlarn egemenlii ve etkisi altndadr. Bizim koyduumuz hkmlere ilikin deerlendirme de, tpk bizim fiillerimize ilikin deerlendirme gibi olacaktr. Yce Allah'n fiiline gelince; o, zihin d lemin ve objektif varln ta kendisidir ki, biz gzellik ve maslahat ynlerini ondan alglamaktayz. Dolaysyla bunlar, ondan alglandklar iin, onun ayrntlar konumundadrlar. yleyse yce Allah'n fiili, nasl objeler dnyasnn ayrnts, onun egemenlii ve etkinlii altnda olarak saylabilir?! Ayn ekilde, yce Allah'n yasalatrd hkmler de, realiteyi dourur, realitenin peinden gitmez. Bu adan meselenin znn anlaldn dnyoruz. Bu aklamalardan sonra unu anlyoruz: Gzellik ve maslahatla ilgili ynler, biz akl sahibi varlklarn fiilleri ve hkmleri iin olduu kadar, yce Allah'n fiilleri ve hkmleri iin de geerlidir. Ancak bunlar, bizim fiillerimiz ve hkmlerimiz asndan egemen ve etkileyen pozisyonundadrlar. Dilersen, bunlara saikler ve ereksel nedenler de diyebilirsin. Yce Allah'n fiilleri ve hkmleri asndan ise, bunlar, ayrlmaz gerekliliklerdir. Dilersen, bunlara kesintisiz, srekli, yinelenen faydalar da diyebilirsin. Biz, akl sahibi varlklar olarak bir ey yaptmzda veya bir hkm verdiimizde, onunla hayr ve mutluluu elde etmeyi, henz sahip olmadmz eye sahip olmay hedefleriz. Yce Allah ise, bir ey yaptnda veya bir hkm verdiinde, Allah olduu iin yle davranr. Bununla birlikte bizim fiillerimize terettp eden gzellik ve maslahat, O'nun fiiline de terettp eder. Bir de, bizim fiillerimiz, sorumluluk gerektirir, amalaryla ve maslahatlanyla da gerekelendirilirler. Ama O'nun fiilleri, O'nun iin sorumluluk gerektirmez, sahip olmad bir gaye ile de gerekelendirilmezler. Bilkis O'nun fiilleri, gerekleri ve gerekli nitelikleriyle belirginlik kazanrlar. O, yaptndan sorulmaz; ama insanlar yaptklarndan sorulurlar. Artk meselenin iyice anlalm olduunu sanyoruz. Kur'n'n gsterdii de budur:"O, yaptndan sorulmaz; ama onlar sorulurlar." (Enbiy, 23) "lkte de, sonda da hamd Ona mahsusutur; hkm de Onundur." (Kasas,70) "Allah, dilediini yapar." (brhm, 27) "Allah hkm verir, O'nun hkmnn ardna decek (onu sorgulayacak) yoktur." (Ra'd, 41)

Eer Allah'n fiilleri de, tpk bizim akl esasl fiillerimiz gibi olsayd Onun hkmnn de peine dp sorgulama durumu olurdu. Sadece gzelletirici bir maslahata dayanmas hlinde bu durum sz konusu olmazd. Dilediini yapma gibi bir serbestisi deil, maslahatn gerektirdiini ve "De ki: Allah ktl emretmez. "(A'rf, 28) "Ey inananlar, sizi yaatacak eylere ard zaman Allah'n ve elisinin arsna koun. " (Enfl,24) gibi ilh hkmleri eitli alardan gzellik ve maslahata uygunlukla gerekelendiren ayetlerin ngrdn yapma gibi bir zorunluluu olurdu. [el-Mzan,7/167-179]

5-(183)...Ebu'l-Carud yle rivayet eder: Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm) buyurdu ki: Size bir ey sylediim zaman, bunun Allah'n kitabnn neresinde yer aldn sorun. Sonra baka bir konumasnda yle buyurdu: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi), boboazl, mal bozgunculuk amacyla kullanmay ve ok soru sormay yasaklad. Bunun zerine orada bulunanlar mam'a dediler ki: Ey Reslullah'n olu! Bunlar Allah'n kitabnn neresinde yer alrlar? Buyurdu ki: Allah Azze ve Celle yle buyurmutur: "Onlarn fsldamalarnn bir ounda hayr yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanlarn arasn dzeltmeyi isteyen mstesna." (Nisa, 114) Ve buyurmutur: "Allah'n geiminize dayanak kld mallarnz akl ermezlere vermeyin." (Nisa, 5) Ve buyurmutur: "Aklanrsa hounuza gitmeyecek eyleri sormayn." (Mide, 101) 6-(l84) ...Mualla b. Huneys yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) buyurdu ki: ki insann hakknda ihtilaf ettikleri hibir mesele yoktur ki, buna ilikin "bir temel (asl)" Allah Azze ve Celle'nin kitabnda olmasn. Ancak sradan insanlarn akllar bunlara ermez. 7-(185) ...Mesade b. Sadeka, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'dan yle rivayet eder: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm) buyurdu ki: Ey insanlar! Hi kukusuz Allah Tebareke ve Tel, size Resul (sallallahu aleyhi ve lihi) gnderdi, kitab hak ilkesine dayal olarak indirdi. Kald ki siz, kitaptan, onu indirenden, peygamberden ve onu gnderenden habersiz, okumasz, yazmasz mmi bir topluluktunuz. Allah, peygamberlerin ardnn kesildii, milletlerin uzun bir uykuya dald, cehaletin kol gezdii, yaygnlat, hukuka balln ve hayat dzeni dorultusunda hareket etmenin rafa kaldrld, hak karsnda krln temel bir zellik haline geldii, bakalarna ait haklarn zorbaca gasp edildii, dinin ortadan kalkmaya yz tuttuu, sava ateinin kzt bir dnemde; cihann balarnn sarard, dallarnn kuruduu, yapraklarnn savrulduu, meyvelerinden midin kesildii, sularnn kuruyup ekildii bir zaman diliminde gnderdi elisini. Peygamberini gnderdii srada hidayetin sanca porsumu, alakln sanca ihtiamla dalgalanyordu. Dnya korkun bir ykmla alkalanyordu. Dnya ehlinin yznde kaba bir meymenetsizlik akyordu. Dnya insanlara arkasn dnm, onlara yz vermiyordu. Onlara sunduu meyve, fitne yiyecei, murdard. Dnyann sembol korkuydu. Koruyucu giysisi klt. ryp parampara olmutunuz. nsanlarn gzleri gremez olmutu. Gnleri kapkaranlk idi. Akrabalk balarn kesmilerdi. Pervaszca kan dkyorlard. Kz ocuklarn diri diri topraa gmyorlard. Gzel bir hayat, refah iindeki bir dnyada yaamak, onlardan fersah fersah uzaklktayd. Allah'tan ne bir sevap umuyorlard -andolsun- ne de O'nun azabndan korkuyorlard. Yaayanlar kirli krler ve lleri atete, kurtulu midinden

yoksun... te byle bir zamanda nceki suhuflarn bir nshas, nceki kitaplarn tasdikisi, helli haram kukusundan ayklayan bir kitap onlara geldi. Bu kitap Kur'n- Kerim'dir. Onun konumasn isteseniz, kesinlikle sizinle konumaz. Ama ben size ondan haber veririm. Hi kukusuz Kur'n'da gemi milletlere ilikin bilgiler yer alr. Kyamet gnne kadar gelecek olanlarn bilgisi de. Aranzdaki meselelere ilikinler hkmler yer alr. Aranzda ba gsteren ihtilaflarn aklamas da ondadr. Eer Kur'n- bana sorarsanz sizi bilgi sahibi klarm. 8-(186) ...Abdu'l-A'l b. A'yen yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadkaleyhisselm)n yle dediini duydum: Ben, Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi)nin ocuuyum. Ben, Allah'n kitabn en iyi bilen kimseyim. Kur'n'da ilk yaratl anlatlr. Kyamet gnne kadar olacaklar da aklanr. Gklerin ve yerin haberi onda yer alr. Cennet ve cehennemin haberi de... Bu gne kadar olanlarn, olacaklarn haberlerini vermektedir. Kur'n- avucumun ii gibi bilirim. Allah yle buyurmutur: "Onda her eyin aklamas vardr."15[14] 9-( 187) ...smail b. Cabir Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)danyle rivayet eder: Allah'n kitabnda, sizden ncekilerin haberi, sizden sonrakilerin bilgisi ve sizin aranzda yaanan meselelerin zm yer alr. Bunlar da biz biliriz. 10-(188) ...Sema'e, Ebu'l-Hasan Musa (b. Cafer aleyhisselm)dan yle rivayet eder: mam'a dedim ki: Allah'n kitabnda ve Peygamberinin snnetinde her ey var mdr? Yoksa siz de mi baz aklamalar ekliyorsunuz? Buyurdu ki: Bilkis, her ey Allah'n kitabnda ve Peygamberinin snnetinde yer alr. 21) HADS HTLFI BABI 1-(189) ...Suleym b. Kays el-Hill yle rivayet eder: Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm)adedim ki: Selman, Mikdad ve Ebu Zer'den Kur'n'n tefsiri ile ilgili bir takm aklamalar ve Peygamberimizden aktardklar baz hadisler dinledim. Bunlar, dier insanlarn ellerinde bulunan tefsir ve hadislerden farklyd. Sonra seni dinledim, sen de onlardan dinlediklerimi tasdik eder aklamalarda bulundun. Fakat bu arada insanlarn ellerinde Kur'n'n tefsiriyle ilgili birok aklamalar ve Nebi (sallallahu aleyhi ve lihi)den aktarlan ok sayda hadis olduunu grdm ve siz bunlardan farkl bir yaklam iindesiniz.

15[14]- Bu rivayette mam, ayeti "anlam" olarak aktarmtr. [el-Mzan, (Nahl, 89) Tefsir]

Sizce insanlarn ellerinde bulunan aklama ve hadislerin tm batl mdr? Size gre insanlar bilerek Reslullah adna yalan m sylyorlar, Kur'n- bilinli olarak kendi kiisel16[15] grleriyle mi tefsir ediyorlar? Ali (aleyhisselm) bana dnd ve yle dedi; Bir soru sordun, imdi cevabn iyice anla! Kukusuz insanlarn elinde hak da var, btl da; nesh eden de var, nesh edilen de; genel nitelikli hkm de var, zel nitelikli hkm de; muhkem de var, mteabih de; gerekten orijinalitesi korunanda var, orijinal olduu vehmedilende... Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) hayattayken de onun adna yalan sylenmiti. Nitekim bir gn kalkp yle bir konuma yapma gereini duymutu: "Ey insanlar! Bana isnat edilen yalanlar oald. Kim bilerek bana yalan isnat ederse cehennemdeki meknna, yerine imdiden hazrlansn." Ondan sonra da bir takm yalanlar ona isnat edildi. Size hadisleri u drt kii aktarr, bunun beincisi yoktur. Birincisi: Mnafktr, m'min gibi grnr. Mslmanm gibi davranr, gnah ilemekten kanmaz, Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi)'yebilinli olarak yalan bir sz isnat etmekten ekinmez. nsanlar, onun yalanc bir mnafk olduunu bilirlerse, aktard hadisi kabul etmezler, onu dorulamazlar; ancak insanlar: "Bu adam, Reslullah ile arkadalk yapm onun sahabesidir, onu grm, onu dinlemitir." diyorlar ve aktardklar szleri kabul ediyorlar. Oysa Allah Azze ve Celle, mnafklar Reslullah'a haber vermi, onlarn niteliklerini bildirmi ve yle buyurmutur: "Onlar grdn zaman cisimleri houna gider, konutuklar zaman szlerini dinlersin." (Mnafkn, 4) Mnafklar Reslullah'tan sonra da yaadlar. Ondan sonra sapkln nderlerine ve cehennem davetilerine yanatlar, yalan ve iftira eseri szleriyle onlara destek oldular. Sapklk nderleri de bunlar insanlarn boyunlarna bindirdi. Onlarn desteiyle dnyay yediler. nk insanlar, her zaman krallarn ve dnya malnn yannda yer alrlar, Allah'n koruduklar hari. te bu, drt kiiden biridir. kincisi: Bir adam, Reslullah'tan bir ey dinlemitir; ama onu olduu gibi koruyamamtr. Sadece Reslullah'n sz olduunu vehmettii bir ifadeyi aktarmtr. Reslullah'n sz elinde olduu halde bilinli olarak yalan syleyen biri deildir bu adam. Vehmettii sz elindedir, ona dayanarak gr bildiriyor, onunla amel ediyor, onu rivayet ediyor ve diyor ki: "Ben bu sz Reslullah'tan dinledim."

16[15]- Tevik edilen, Kur'n'n Kur'n yoluyla, ayeti ayetle tefsir etmek. Yasaklanansa, Kur'n'n baka yntemlerle tefsir edilmesidir. [el-Mizan, c.3,s.l35] (Ayrntl tam bilgi iin bk. Usul-u Kfi, c.2, Kur'n'n Fazileti Kitab s. 1012, h: 3580 ve dip notu.)

Eer mslmanlar, bunun vehim olduunu bilseler, bu sz kabul etmezlerdi. Kendisi de bunun Reslullah'n sz olmayp, kendisinin zihninde tasavvur ettii bir vehim olduunu bilse, derhal o sz reddederdi. ncs: Bu adam Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi)'den bir sz dinlemitir ve Reslullah buna uymasn emretmitir; ancak daha sonra bunu yasaklam; fakat bu adamn bu yasaklamadan haberi yoktur. Ya da Reslullah'n bir eyi yasakladn duymu, daha sonra bunu emrettiini bilmiyordur. Dolaysyla nesh edilen bir sz alm; fakat onu nesh eden sz almamtr. Eer yanndaki hadisin mensuh olduunu bilse, derhal reddeder. Eer Mslmanlar ondan dinledikleri hadisin mensuh olduunu bilseler, hemen reddederlerdi. Drdncs: Bu adam Reslullah'a yalan isnat etmez. Yalandan nefret eder. Allah'tan korktuu ve Reslullah'a derin bir sayg duyduu iin byle bir suu ilemeye yeltenmez. Reslullah'tan duyduunu unutmaz. Bilkis, duyduunu olduu gibi muhafaza eder. Hadisi dinledii gibi aktarr, ne eklemede bulunur ne de eksiltir. Nesh edeni bilir, nesh edileni de. Nesh edenle amel eder, nesh edileni bir kenara brakr. nk Nebi (sallallahu aleyhi ve lihi)'ninemirleri de tpk Kur'n gibi nasih, mensuh, zel, genel,17[16] muhkem ve mtebih unsurlar ierir. Peygamberimiz bazen bir sz syler ki, bu szn iki yn olur: Genel ve zel nitelikli olmak. rnein, tpk Kur'n'da olduu gibi. Allah Azze ve Celle yle buyurmutur: "Eli size ne getirdiyse aln onu ve neden vazgemenizi emrederse vazgein ondan ve ekinin Allah 'dan..." (Har, 7) Bu yzden Allah'n ve Resl'nn ne dediini anlamayanlar, anlamlar birbirine kartrrlar.
17[16]- Bil ki, Ehl-i Beyt mamlarndan Kur'n'daki genel ve zel, mutlak ve kaytl ifadelerle ilgili olarak aktarlan rivayetler zerinde uzun uzadya durduun zaman, greceksin ki, bu rivayetlerde ou zaman genel nitelikli ayetten bir hkm, zel nitelikli, yani zelle birlikte genel nitelikli ifadeden de bir baka hkm karlmtr. Genellikle, genel nitelikli ifadeden mstehap hkmler, zel nitelikli ifadeden ise farz hkmler karlmtr. Ayn durum mekruhluk ve haramlk iin de geerlidir ve bylece... mamlardan aktarlan rivayetlerde belirlenen Kur'n tefsiriyle ilgili anahtar yntemlerden biri de budur. Onlardan rivayet edilen hadislerin kabark bir yeknu bu eksen etrafnda dner. Buradan hareketle Kur-'n- bilgilere ilikin iki temel kural belirleyebilirsin: Birincisi: Kur'n'n her cmlesi, hem tek bana, hem de kendisi ile ilgili tm kaytlarla birlikte sabit, deimez bir gerekten ya da sabit, deimez bir hkmden sz eder. u ayette olduu gibi: "Allah, de, sonra brak onlar, daldklar bataklkta oyalana dursunlar." (En'm, 91) Bu ifadede drt bamsz, deimez, sabit anlam vardr. Birincisi: "Allah de." kincisi: "Allah de, sonra onlar brak." ncs: "Allah, de, sonra brak onlar daldklar bataklkta." Drdncs: "Allah, de, sonra brak onlar, daldklar bataklkta oyalana dursunlar." Bu ekilde incelenmesi mmkn olan her ifadede bu yntem gz nnde bulundurulabilir. kincisi: ki kssa veya iki anlam ayn cmle veya ayn ifade ile anlatld zaman, her ikisi de ayn merciye dnk olurlar. Bu iki kural iki srdr ki, gerisinde srlar yatar.

Yol gsterici, hidayet edici Allah'tr. [el-Mzan, c.1, s.368]

Reslullah'n btn arkadalar, ona bir eyler sorup cevabn anlayan insanlar deildiler. Baz sahabeler vard ki, bunlar Reslullah'a soru sorarlard; ancak sylenenleri anlamazlard. Bu yzden bir bedevinin veya yabanc birinin gelip bir soru sormasn ve bylece verilen cevab dinlemeyi ok isterlerdi. Ben ise gnde bir kere ve gecede bir kere Peygamberimizin yanma girerdim, benimle ba baa kalrd. Evin her tarafn onunla birlikte dolardm. Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi)'ninashab, benden baka kimseye bu ayrcaln tannmadn bilirler. Bazen evimde olurdum ve Reslullah yanma gelirdi. Ba baa kalmamz genellikle benim evimde olurdu. Evlerinden birindeyken yanna gittiim zaman benimle yalnz kalrd ve elerinin oradan ayrlmasn salard. Benden baka yannda kimse olmazd. Benimle ba baa kalmak iin evime geldii zaman, ne Ftma'y ne de oullarm dar karmazd. Ona bir soru sorduum zaman bana cevap verirdi. Ben soruyu sorup sustuum zaman, o konumaya balard. Reslullah'a inen hibir ayet yoktur ki, bana okumu olmasn, bana yazdrm olmasn. Ben, o ayeti kendi elimle yazardm, bana ayetin te'vilini, tefsirini retirdi. Nasihi, mensuhu, muhkemi, mtebihi, zel nitelikli olan, genel nitelikli olan retirdi. Yazdrd yeti anlamam ve ezberlemem iin Allah'a dua ederdi. Bana bu ekilde dua ettikten sonra Reslullah'n bana yazdrd hibir ayeti ve bana yazdrd hibir ilmi unutmadm. Allah'n ona rettii btn hell ve haramlar, btn emir ve yasaklar, bundan nce olanlar ve bundan sonra olacaklar, kendisinden nce herhangi bir peygambere indirilen kitab, itaat ve gnah bana bildirdi ve ben de ezberledim. Bir tek harf dahi unutmadm. Sonra Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) ellerini gsmn zerine koydu ve kalbimi ilim, hikmet ve nurla doldurmas iin Allah'a dua etti. Dedim ki: Ey Allah'n Nebisi! Anam, babam sana kurban olsun, bana dua ettiin gnden beri hibir eyi unutmadm, yazmadk hibir ey brakmadm. Yoksa bundan sonra benim unutmamdan m korkuyorsun? Buyurdu ki: Senin andan unutma ve cehaletten korkmam. 2-(190) ...Muhammed b. Mslim yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'a dedim ki: Baz kesimler falan falan araclyla Reslullah'tan bir takm hadisler rivayet ediyorlar. Sizden de bunlarn aksine rivayetler varken neden o kesimler yalanclkla sulanmyorlar. Buyurdu ki: Hadis de tpk Kur'n gibi nesh edilir.18[17]

18[17]- Nesh etmek kaytlamak demektir. lga ve iptal deil. [Hseyin Hatemi] Kur'n- Kerim, kimi ayetlerde kendi iinde eliki barndrmadn vurgulayarak meydan okur: "Hl Kur'n (ayetleri) zerinde dnmyorlar m? Eer o, Allah'tan bakas tarafndan gelmi olsayd, onda birbirini tutmaz ok eyler bulurlard." (Nisa, 82) Evren zorunlu olarak madd niteliklidir, ona egemen olan yasa da dnm ve tekml yasasdr. u hlde, bu evrenin bir paras olarak var olan her ey, aamal bir varolu sreci yaar; zayflktan glle, eksiklikten olgunlua ynelir. Bu yneli, o eyin hem znde ve hem de zne bal unsurlarda, davran ve eylemlerinde sz konusudur. nsan da bu sreci yaar; varoluu, eylemleri ve eylemlerinin sonular itibariyle dnm halindedir, tekml etmektedir. Fikir ve kavray noktasnda da bu kural geerlidir. Aramzda hi

kimse yoktur ki, kendisini bugn dnden daha olgun, daha yeterli grmesin. Yine hepimiz, ikinci anmzda birinci anmzdaki sz ve davranlarmzdaki srmelerimizle karlamaktayz. Bu, bilinli bir insan olarak kendini tanyan herkesin kabul edecei, inkr edemeyecei bir realitedir. Bu kitab, Peygamberimiz dnem dnem insanlara sunmu, yirmi yl boyunca, deiik artlarda, farkl ortamlarda, Mekke'de, Medine'de, zaman zaman gece, zaman zaman da gndz, yolculukta, mukimlikte, savata, barta, zor gnlerde, zafer gnlerinde, gvenli dnemlerde, korkulu anlarda, ilh bilgileri sunmak, stn ahlkn kurallarm retmek, ihtiya duyulan her konuda din hkmleri yasalatrmak amacyla para para insanlara okumutur. Buna ramen benzeen sz diziminde en ufak bir eliki, birbirini tutmazlk sz konusu deildir. Nitekim kendisi, kendisini "(ayetleri) birbirine benzeyen ve tekrarlanan bir kitap" (Zmer, 23) olarak nitelendirmektedir. Sunduu bilgiler, koyduu temel ilkeler ve ahlk kurallar asndan tek bir uyumazlk, birbirini rtme meydana gelmemitir. Tam tersine, ayetleri birbirlerini tefsir eder, birbirlerinin kapal noktalarn aklar niteliktedir. Nitekim Hz. Ali (a.s) yle buyuruyor: Kur'n'n bir ksm bir ksmn destekler, bir ksm bir ksmna tanklk eder. (Nehc'l-Belga) Eer Kur'n Allah'tan bakas tarafndan ortaya konulmu bir eser olsayd, ifade tarznn baz yerleri dier baz yerlerinden daha gzel olacakt, szn vurgusu ve etkinlii bakmndan baz yerleri dier baz yerlerinden daha parlak olacakt. Sunduu bilgiler, koyduu ilkeler ve kurallar da doruluk ve yanllk, salamlk ve rklk noktasnda farkllk arz edecekti. Kur'n- Kerim'deki nesih olgusu, ifade tarz asndan bir eliki olarak deerlendirilemeyecei gibi, bak as ve hkm deiiklii olarak da deerlendirilemez. Bunun aklanmas yledir: Bakarsn, olumlu koullar gerei verilen bir hkm bir gne uygun der de, koullarn deimesi sonucu bir baka gne uygun dmez. Bu durumda, o gnn koullarna uygun den yeni bir hkm yrrle konur. Bunun en ak kant, Kur'n- Kerim'de, ierdikleri hkmleri yrrlkten kaldrlan ayetlerde, szl olarak bu ayetlerin ierdikleri hkmlerin ileride yrrlkten kaldrlacann ima edilmi olmasdr. rnein, hkm yrrlkten kaldrlan bir ayette yle buyruluyor: "Kadnlarnzdan fuhu yapanlara kar aranzdan drt erkek ahit isteyin; eer ahitlik ederlerse, o kadnlar lm alp gtrnceye yahut Allah onlara bir yol ancaya kadar evlerde tutun (hapsedin)." (Nisa, 15) (Son cmlenin ierdii ima dikkat ekicidir.) Bir baka ayette de yle buyruluyor: "Ehl-i Kitap'tan birou, gerek kendilerine apak belli olduktan sonra, ilerindeki kskanlktan tr, sizi imannzdan sonra vazgeirip kfir olmanz istediler. Allah emrini getirinceye kadar, affedin, ho grn." (Bakara, 109) Grld gibi, ifadenin son cmlesi, onlara kar taknlacak tavra ilikin hkmn geici olduunu ima ediyor. "Biz bir ayeti neshedersek veya unutturursak, ondan daha hayrlsn veya onun benzerini getiririz. Allah'n her eye kadir olduunu bilmedin mi?" (Bakara, 106) "Gklerin ve yeryznn egemenliinin yalnzca Allah'a ait olduunu bilmedin mi? Sizin Allah'tan baka bir veliniz ve bir yardmcnz yoktur." (Bakara, 107) Bu iki ayet, "nesih" meselesini ilemektedir.

Fkh bilginleri asndan nesih, bir hkmn geerliliinin sona erdiini, yrrlk sresinin bittiini aklamaktr. Fkhtaki nesih, ayetteki mutlak ifadeden alman, ayetin ayrnts niteliinde bir kavramdr. Anlamn ve ieriini ayetten ve ayetin onunla ilgili iaretlerinden almaktadr. "Biz... neshedersek" Neshetme, giderme demektir. Gne glgeyi ortadan kaldrp yok edince, Araplar, "Nesehat'i-ems'zzille" yani, "Gne glgeyi giderdi (neshetti)" derler. Yce Allah bir ayette yle buyuruyor: "Senden nce hibir resul ve nebi gndermemitik ki o, bir ey arzu ettii zaman, eytan onun arzusu ierisine mutlaka bir dnce atm olmasn. Fakat Allah eytann attn derhl giderir (nesheder)." (Hacc, 52) Bir kitaptan ikinci bir nsha oluturulunca, "kitap nesh-edildi, nshas alnd" derler. Sanki kitap giderilmi, yerine yenisi getirilmitir. Aadaki ayet-i kerimede "nesh" yerine "tebdil" kelimesinin kullanlm olmas bu yzdendir: "Biz bir ayetin yerine baka bir ayet getirdiimiz zaman -Allah ne indirdiini bilirken- 'Sen Allah'a iftira ediyorsun' derler. Hayr oklar bilmiyorlar." (Nahl, 101) Grld gibi, nesh ayetin kendisinin ortadan kaldrlmasn, varoluunun iptal edilmesini gerektirmez. Tam tersine, bu hususta hkm, "ayet" ve "almet" nitelii ile ilgilidir. Ayrca ayet-i kerimenin son cmlesi (Allah'n her eye... bilmedin mi?), nceki cmlede varlan hkmn illetini bildirir niteliktedir. Dolaysyla "nesh", ayetin bir alamet, bir iaret olarak etkisinin giderilmesi demektir. Yani, bir ey zn korumakla birlikte iaret ve almet oluunu elden veriyor. Buna gre, neshetme olaynda ayetin ykmllk ve benzeri etkileri giderilir; ama kendisine, zne dokunulmaz. "Unutturma" ve "neshetme" fiillerinin bir arada kullanlmasndan da byle bir sonuca varabiliriz. Ayetin orijinalinde geen "nunsih" fiilinin mastar olan "in", "nisyan" mastarnn "ifal" kalbna sokulmu eklidir ve "bilme" nin kapsamnn dna karma, "ilim"den giderme anlamna gelir. Nesh ise, gz nnden gidermektir. Bu durumda ayete yle bir anlam vermek gerekir: Bir ayeti gz nnden giderirsek ya da "bilme"nin kapsamnn dna karrsak, ondan daha iyisini veya bir benzerini getiririz. Ayrca bir eyin "ayet" oluu "eylere", "yerlere" ve "cihetlere" gre deiir. Kur'n bir ynyle insanlarn benzerini getirememeleri bakmndan yce Allah'n ayetidir. lh hkm ve ykmllkler de Allah'n ayetleridirler. nk bunlar aracl ile Allah'tan korkma ve O'na yakn olma durumu meydana gelir. Somut varlklar da Allah'n ayetleridirler. nk bu tr olgular kendi varlklar ile yaratclarnn varlna iaret ederler. Varlklarnn zellikleriyle yaratclarnn isim ve sfatlarna tanklk ederler. Allah'n peygamberleri, velileri de ayettirler. Sz ve fiil olarak Allah'a davet ettikleri iin... Dolaysyla ayet, gl ve zayf olabilir. Nitekim yce Allah yle buyuruyor:"Andolsun Rabbinin ayetlerinden en byn grd." (Necm, 18) te yandan bir ayet, bir ynyle ayet niteliine sahip olabilecei gibi, birka ynyle de ayet saylabilir. Dolaysyla bir ayet sahip olduu tek ynyle neshedilip giderilirse, ortadan kalkm olur. Ama eer birok yn bulunursa, neshedilen ynnn dndaki dier ynleriyle yine "ayet" olarak deerlendirilir. Kur'n'daki herhangi bir ayetin, ierdii er' hkmn yrrlkten kaldrlmas, buna karn ayetin belgati ve mucizevlii ile varln srdrmesi gibi.

"Nesh" kavramnn genelliinden algladmz budur. Yce Allah'n u sznde ifadesini bulan jiletlendirme unsurundan da bu sonucu karmak mmkndr: "Allah'n her eye kadir olduunu bilmedin mi? Gklerin ve yeryznn egemenliinin yalnzca Allah'a ait olduunu bilmedin mi?"Bu durumda, konuya yneltilebilecek inkr ya da ayetin ini sebebine ilikin rivayetlerde belirtildiine gre Yahudilerin sergiledikleri inkr, nesh kavramnn anlamyla ilgili olarak iki adan sz konusudur: Birincisi: Ayet Allah katndan geldiine gre, kullarn gerek karlarndan birini koruma amacna yneliktir ve bu kar onun dnda hibir ey koruyamaz. Ayet giderilirse, kar da ortadan kalkar. Artk hibir ey ayetin yerine geip sz konusu kara kalclk niteliini kazandramaz. Yaratklarn yararna ve kullarn karma olan bylece elden km olur. Oysa yce Allah kullarna benzemez. Bilgisi de onlarn bilgisi gibi deildir. nk kullarn bilgileri d etkenlerin deimesi ile birlikte deiiklik arz eder. Bu yzden kul, bir gn herhangi bir kara ilikin bir bilgi edinir ve o bilgi dorultusunda bir hkm verir. Sonra ertesi gn bilginin nitelii deiir, zihinde dn elde edemedii daha deiik bir kara ynelik bir bilgi belirir ve yeni bir hkmde bulunur; eski hkmn yanllna karar verir; yeni bir hkmn konulmasnn gerekliliine inanr. Dolaysyla her gn yeni bir hkm vermek durumunda kalr. Renkten renge girer. Eyadaki yarar unsurunu tm ynleriyle kuatp alglayamayan kullarn durumu bundan ibarettir. Yararl ve zararl eylere ilikin bilgileri deitike, hkmleri ve durumlar da deiir. Bilgi alanndaki deiiklik orannda, az veya ok pratikte de deiiklik olur, yeni oluumlar ba gsterir. Bu da, gcn genel ve snrsz olmayndan ileri gelir. kincisi: G snrsz olsa da, var etme olgusunun gereklemesi ve varoluun fiililemesi ile birlikte deikenlik imknsz olur. nk ey, zorunlu olarak gerekletii durumdan deiiklie uramaz. Bu durum, insann istee bal fiilleri karsndaki konumuna benzemektedir. nk insann istee bal olan fiilleri, pratikte meydana gelmedii srece istee bal fiillerdir. Pratikte meydana geldikten sonra zorunluluk ve kesinlik niteliim kazanrlar ve artk istee bal fiiller olarak deerlendirilemezler. Meselenin bu yn mlkiyetin snrszlnn geersizliini gerektirir ve dizgin elden ktktan sonra kimi tasarruflarn yerine dier baz tasarruflarda bulunmann imkn sz konusu olamaz. Yahudilerin, "Allah'n eli kolu baldr." demeleri gibi. Bu ayetlerde yce Allah birinci duruma u szleriyle cevap veriyor: "Allah'n her eye kadir olduunu bilmedin mi? " (Bakara, 106) Yani; Allah, eskinin yerine daha iyisini veya bir benzerini koymaktan aciz deildir. kinci duruma cevap verirken de yle buyuruyor: "Gklerin ve yeryznn egemenliinin yalnzca Allah'a ait olduunu bilmedin mi? Sizin Allah'tan baka bir veliniz ve bir yardmcnz yoktur." (Bakara, 107) Yani; gkler ve dnya zerindeki egemenlik Allah'a aittir. O, egemenlii altndaki mlknde diledii gibi hareket eder. O'nun dnda hi kimsenin bu mlk zerinde tasarrufta bulunma yetkisi yoktur. Dolaysyla hi kimse, O'nun tasarrufta bulunduu kaplardan birini kapatamaz ya da onun tasarrufuna engel olamaz. Ne balangtan, ne de yce Allah'n temliki ile hibir ey, hibir eye sahip deildir. nk yce Allah'n bir eyi bir bakasnn mlkiyetine vermesi, herhangi birimizin bir eyi bir bakasnn mlkiyetine vermemiz gibi deildir. Bizim kendi aramzdaki uygulamalarda birinci mlkiyet geersiz olur ve ikinci mlkiyet yrrle girer.

Allah ise, tpk sahip olduu dier eyler gibi, bakasnn mlkiyetine verdii eylerin de sahibidir. Meselenin i yzne baktmz zaman, mutlak mlkiyet ve mutlak tasarruf yetkisinin O'na ait olduunu grrz. O'nun mlkiyetimize vermesi ile sahip olduumuz eylere bakarsak, grrz ki, O'ndan bamsz bir mlkiyete sahip deiliz ve O bizim velimizdir. Ayn ekilde, grn olarak bize bahettii bamszla bakacak olursak -ki bu, gerekte zenginlik eklinde beliren bir fakirliktir, bamszla benzeyen uyduluktur- grrz ki, O'nun yardm ve destei olmakszn ilerimizi dzenleyenleyiz. Yardmcmz O'dur bizim. Bu anlattklarmz, "Gklerin ve yeryznn egemenliinin yalnzca Allah'a ait olduunu ..." cmlesindeki hasr ifadesinden de anlalmaktadr. "Allah'n her eye kadir olduunu bilmedin mi? Gklerin ve yeryznn egemenliinin yalnzca Allah'a ait olduunu bilmedin mi?"Bu ifadeler sz edilen iki itiraza cevap mahiyetindedir. ki itirazn sz konusu olduunun kant da, iki cmlenin balasz olarak birbirlerinden ayrlm olmalardr. "Sizin Allah'tan baka bir veliniz ve bir yardmcnz yoktur."ifadesi, iki hususu iermektedir ki bunlar, sz konusu iki itiraza verilen cevabn tamamlaycs durumundadrlar. Yani, eer O'nun snrsz mlkne bakmazsanz, size bahedilen mlke bakn. Bu mlk, bamsz ve kopuk olmadna gre, tek veliniz O'dur. u hlde O, hem sizin zerinizde ve hem de yannzda bulunan eyler zerinde diledii gibi tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Eer mlkiyet hususunda bamsz bir konumda olmadnza bakmaz, yannzda bulunan zahir mlkiyete ve bamszla baksanz, yine de gcnzn, mlknzn ve bamszlnzn tek bana gereklemediini grrsnz. Amalarnz, srf niyetlerinize ve iradenize boyun emenin sonucu olarak gereklemezler. Bunun iin Allah'n yardm ve destei kanlmazdr. O, sizin yardmcnzdr, diledii tasarrufta bulunabilir. Hangi yoldan giderseniz, O, ilerinize karabilir. "Sizin Allah'tan baka bir veliniz... yoktur."ifadesinde "Allah" lafznn yerine zamir kullanlmamtr. nk ifade ayetin genel ak iinde bamsz bir cmle olarak grnmektedir. Yani bu cmle olmadan da cevap tamamlanm saylr. Buraya kadar yaptmz aklamalardan u sonular kyor: a)Nesh, srf er' hkmlere zg deildir. Tekvini fenomenleri de kapsayan genel bir olgudur. b) Nesh, ancak nasih ve mensuhun bulunmas ile sz konusu olur. c) Nasih, mensuhta bulunan iyilik, yeterlilik ve yararllk unsurlarm da ierir. d)Nasih, mensuh ile eliir gibi grnse de, gerekte, her ikisi de ortak bir yaran ierdii iin, arada bir eliki sz konusu deildir. rnein bir peygamber vefat edip yerine bir baka peygamber gnderildiinde -ki bunlar Allah'n birer ayeti konumundadrlar- biri dierini neshetmi olur. Bu durum doa yasasnn hayat, lm, rzk ve ecel gibi prensiplerinin bir gereidir. Ayn ekilde kullar asndan yararl olan unsurlarn alarn deimesi ile deikenlik gstermesi ve bireylerin tekml de bunu kanlmaz klar. Bir din hkm, dier bir din hkm neshetse, yrrlkten kaldrsa, her ikisi de din iin yarar saylacak unsurlar kapsyorlardr. Bu hkmlerden her biri yrrlkte olduu dneme oranla daha elverili, daha uygundur ve mminlerin durumlarna daha yatkndr. Mesel, davet hareketinin ilk yllarnda mminlerin gerekli say ve hazrla sahip bulunmadklar dnemlerde kfirlerle

dalamamay, savamaktan kanmay ngren hkm yrrle konulmutu. Ama daha sonra slm glenince, Mslmanlar yapabildikleri kadar g hazrlaynca ve ayrca kfirlerin ve mriklerin yreklerine korku salacak konuma gelince, yce Allah cihat etmeye ilikin hkm ieren ayeti indirmiti. Bunun yan sra, neshedilen ayetler, ileride neshedileceklerine ilikin iaretler ve imalar da iermektedirler. rnein: "Allah enirini getirinceye kadar, affedin, hogrn." (Bakara, 109) Bu ayet, cihat hkmn ieren ayet tarafndan neshedilmitir. leride neshin gerekleeceine ilikin bir ima ieren bir ayet de udur: "...O kadnlar lm alp gtrnceye yahut Allah onlara bir yol ancaya kadar evlerde tutun." (Nisa, 15) Bu ayet de krbala cezalandrma hkmn ieren ayet tarafndan neshedilmitir. Dolaysyla birinci ayetteki "Allah emrini getirinceye kadar"ile ikinci ayetteki "Allah onlara bir yol ancaya kadar"ifadeleri, sz konusu hkmlerin geici olduklarna, belli bir dnemi kapsamak zere konulduklarna, bir sre sonra neshedileceklerine ynelik iaretler niteliindedirler. e) Nasih ile mensuh arasndaki iliki, genel ve zel, mutlak ve kaytl, st kapal ve ak nitelikli hkmler arasndaki iliki gibi deildir. nk nasih ile mensuh arasndaki grnrdeki uyumazl ve elikiyi kaldran etken her ikisinin arasnda var olan hikmet ve maslahattr. Oysa genel ile zel, mutlak ile kaytl, st kapal ile ak nitelikli ayetler arasndaki uyumazl kaldran etken zel, kaytl ve ak nitelikli ayetlerde bulunan szl belirginliin gcdr. Bu g genel nitelikli hkm zel nitelikli hkmle, mutlak nitelikli hkm kaytl nitelikli hkmle ve st kapal nitelikli hkm ak nitelikli hkmle aklar. Bunun yntemi de fkh metodolojisinde ayrntl biimde akla kavuturulmutur. Muhkem ve mteabih nitelikli ayetlerde de ayn durum sz konusudur. "...Unutturursak..." Bu ifadenin orijinali "nunsiha" eklinde okunmutur. Yukarda da akladmz gibi bu kelime, "hatrdan ve bilgiden giderme" anlamna gelen "in" kalbnn ekimli hlidir. Bu ifade geneldir ya da mutlaktr, srf Peygamber efendimize (s.a.a) zg deildir. Daha dorusu Peygamberimizi kapsamaz bile. nk yce Allah onunla ilgili olarak yle buyuruyor: "Sana okutacaz ve sen unutmayacaksn. Yalnz Allah'n diledii baka." (A'l, 6-7) Bu ayet Mekke inilidir. Nesh meselesini ieren ayet ise, Medine inilidir. Bu yzden, "sen unutmayacaksn." sznden sonra "unutma" olgusunun gereklemesi doru olmaz. fadenin "Yalnz Allah'n diledii baka." eklinde bir istisna iermesine gelince, bu da tpk u ayetteki istisnaya benzemektedir: "Gkler ve yer durduka onlar orada srekli kalacaklardr. Ancak Rabbin dilerse baka. Bu, kesintisiz bir batr." (Hd, 108) Buradaki istisnaya, yapabilirlii vurgulamak amacyla yer verilmitir. Yani deitirme gcnn her zaman kalcln srdrd dile getirilmitir. ayet bu istisna darda kalan farkl bir durumun varln gsterme amacna ynelik olsayd, o zaman "Sen unutmayacaksn." eklindeki minnet bildiren ifadenin bir anlam olmazd. nk hatrda bulundurma ve ezberleme yeteneine sahip tm insanlar ve hayvanlar bir eyi hatrlarnda bulundurabilir ve unutabilirler. Bunlarn hatrda tutmalar ve unutmalar yce Allah'n iradesine baldr. Peygamberimiz (s.a.a) de, "Sana okutacaz..." ifadesiyle kendisine ynelik yaplaca bildirilen okutma ve unutturmama ltfundan nce, bu durumdayd. Bundan nce o da herkes gibi Allah'n iradesiyle hatrlar ve O'nun iradesiyle unuturdu. u hlde ifadedeki istisna, yce Allah'n yapabilirliini vurgulamaktan baka bir amaca ynelik deildir. Yani, biz sana okutacaz ve sen hibir zaman unutmayacaksn. Buna ramen Allah okuttuunu sana unutturma gcne sahiptir.

3-(191) ...Mansur b. Hazm yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'a dedim ki: Bazen sana bir soru soruyorum. Bana bir ekilde cevap veriyorsun. Sonra bir bakas geliyor ve ayn soruyu soruyor, ona da bana verdiin cevaptan farkl bir cevap veriyorsun. Bunun sebebi nedir? Buyurdu ki: Bunun sebebi udur: Biz, insanlara bazen fazla, bazen eksik aklamalar sunarz. Sonra dedim ki: Bana Reslullah'n ashabndan haber ver. Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi)denhaber verirken doru mu sylediler, yoksa yalan m sylediler? Buyurdu ki: Bilkis, doru sylediler. Dedim ki: Peki, niin ihtilafa dtler? Buyurdu ki: Bilmiyor musun ki bazen bir adam, Reslullah'n yanna gelir ve ona bir soru sorard, Peygamberimiz de ona bir cevap verirdi ve sonra nceki cevab nesh eden bir baka cevap verirdi. Hadislerde birbirlerini nesh ederler. 4-(192)...Ebu Ubeyde yle rivayet eder: Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm) bana dedi ki: Ey Ziyad! Bizi dost edenlerden birine takiyye gerei bir fetva verirsek, buna ne dersin? Dedim ki: Sana kurban olaym, sen daha iyi bilirsin. Buyurdu ki: Eer bu dostumuz takiyye gerei verdiimiz bu fetva gereince hareket ederse, bu onun iin daha hayrl olur ve byk bir ecir alr. Dier bir rivayette: Eer fetvaya uygun hareket ederse ecir alr, ayet terke-derse, Allah'a yemin ederim ki gnah ilemi olur. 5-(193) ...Zurare b. A'yen yle rivayet eder: Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)'abir soru sordum, o da bana cevap verdi. Sonra bir adam geldi ve ona ayn meseleyle ilgili bir soru sordu. Bu sefer bana verdii cevaptan "Unutturursak." ifadesinin orijinali "nenseh" eklinde de okunmutur. Fiilin bu ekimi "nesie /nesen" -yani, erteledi- kalbndan gelir. Bu durumda ayetin anlam yle olur: "Biz, bir ayeti gidermek suretiyle neshedersek veya ortaya kn geciktirmek suretiyle ertelersek, ondan daha iyisini ya da bir benzerini getiririz." Ayetler zerinde, ne alma ya da erteleme eklinde beliren ilh tasarruf, bir kemalin veya maslahatn elden gitmesini gerektirmez. Maksadn ilh tasarrufun srekli kemal ve maslahat dorultusunda gelitiini vurgulamak olduunun kant, u ifadedir: "Ondan daha hayrlsn veya onun benzerini." (Bakara, 106) nk hayrllk, ancak var olan eyin mkemmellii ya da konulan hkmn yararll durumunda sz konusu olabilir. Bu durumda var olan ey ya tekisine denk olur ya da hayrllk noktasnda ondan daha ileri dzeyde olur. Artk meseleyi anlam olmalsn. [elMizan, c.l, s.101-103, 353-360]

farkl bir cevap verdi. Sonra bir adam daha geldi, ona da bana ve dier arkadama verdii cevaplardan farkl bir cevap verdi. ki adam knca mam'a dedim ki: Ey Reslullah'n olu! Bu iki adam Irakl idi, sizin inzdandlar. Size bu meseleyle ilgili bir soru sormak iin gelmilerdi; fakat sen her birine brne verdiin cevaptan farkl bir cevap verdin, bunun sebebi nedir? 19 [18] Buyurdu ki: Ey Zurare! Bylesi bizim ve sizin iin daha hayrl ve daha kalcdr. Eer bir gr etrafnda birleirseniz, insanlar bize olan ballnz gzlemlemi olacaklar. O zamanda biz ve siz ok ksa bir sre varlmz srdrebiliriz. Sonra Ebu Abdullah (aleyhisselm)a sordum: ileriniz size ylesine baldrlar ki, eer onlar mzraklara kar yrtseniz ve atein zerine srseniz, kesinlikle dediinizi yaparlar. Buna ramen, yannzdan ayrlrlarken deiik grlerle ayrlyorlar. Ebu Abdullah (aleyhisselm) da babasnn cevabna benzer bir cevap verdi. 6-(194) ...Nasr el-Has'am yle rivayet eder:

Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'nyle dediini duydum: Kim bizim haktan baka bir ey sylemeyeceimizi biliyorsa, bizden rendiiyle yetinsin ve eer bizden rendii eyden aykr bir sz bizden duyarsa, bunun bizim tarafmzdan ona ynelik bir savunma olduunu bilsin. 7-(195) ...Sema'e yle rivayet etmitir: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'a dindalarndan iki adamn ayn meseleyle ilgili farkl rivayetler aktarmasyla karlaan bir adamn nasl hareket edeceini sordum: "Bir adamn aktard rivayette yaplmas emredilirken, dierinin aktard rivayette kanmas emrediliyorsa," nasl hareket etsin? Buyurdu ki: Bu meseleyle ilgili gerek haberi veren biri (zamannn imam) ile karlancaya kadar amel etmeyi erteler. Onunla karlancaya kadar diledii gibi hareket etme serbestliine sahiptir. Dier bir rivayette ise yle deniliyor: Bu rivayetlerden hangisine uyarsan, Peygambere teslim olmu olursun, istediini semek sana kalmtr. 8-(196) ...Hasan b. Muhtar, ashabmzn bazsndan onlar da Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)''dan yle rivayet eder: 19[18]- [Baknz (688.) hadisin dip notu.]

mam bana dedi ki: Bu sene sana bir hadis sylesem, sonra ertesi yl bana gelsen, bu sefer geen senekinden farkl bir hadis sylesem, bunlardan hangisini esas alarak amel edersin? Dedim ki: En son sylediin hadisi... Bunun zerine: Allah sana merhamet etsin. dedi. 9-(197) ...Muall b. Huneys yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'adedim ki: nceki imamdan bir hadis bize ulasa, ardndan sonraki imamdan bir hadis elimize gese, bunlardan hangisiyle amel edelim? Buyurdu ki: Size yaayan imamdan bir aklama gelinceye kadar bunlardan biriyle amel edin. Eer yaayan imamdan bir hadis size ularsa, onun szne gre amel edin. Ardndan Ebu Abdullah (aleyhisselm) yle dedi: Bizler, Allah'a and olsun ki, sizi kaldrabileceiniz bir yoldan bakasna yneltmeyiz. Dier bir rivayette: En son sylenen hadisi esas alnz. belirtiliyor. 10-(198) ...mer b. Hanzala yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)a sordum ki: Bizim ashabmzdan iki adam, bir bor veya miras yznden tartrlarsa ve sonunda sultana veya kadlara bavururlarsa, bu onlar iin hell olur mu? Buyurdu ki: Kim hak veya btl iin onlarn hkmne bavurursa, hi kukusuz tautun hkmne bavurmu olur. Bunlarn verdii hkme dayanarak bir eyi almak, kiinin tartlmaz hakk da olsa, bir haram almak gibidir. nk kii, tautun hkm sonucu onu alm olur. Oysa Allah, tautun hkmne kar gelip reddedilmesini emretmitir: "Tautun hkmne bavurmak istiyorlar. Hlbuki onu inkr etmeleri emredilmiti..."20[19](Nisa, 60) Dedim: Peki, aralarnda ihtilaf bulunan bu iki arkadamz ne yapsnlar? Dedi: O zaman sizden olup da bizim hadislerimizi rivayet etmi, hellimizi, harammz bilmi ve verdiimiz hkmleri tanm kiiye bavursunlar. Eer o kii bir hkm verirse buna raz olsunlar. "Ben onu sizin banza hkim olarak tayin ettim." Bu kii bizim verdiimiz hkm dorultusunda hkm verdii halde ihtilafl kiilerden biri onun verdii hkm kabul etmezse, Allah'n hkmn hafife alm ve bizi de reddetmi saylr. Bizi reddeden de Allah' reddetmi olur ki, bu da Allah'a ortak komak kadar ar bir sutur.

20[19]- Tautlarn hakemliine bavurmann Allah'n kitaplarn geersiz klmak, ilerindeki yasalar yrrlkten kaldrmak demek olmas, bunun yasaklanmas iin yeterli gerekedir. [elMzan, c.4, s.589]

Dedim: Eer bu iki adamn her biri, ashabmzdan birisinin hakemliini istese ve bunlarn verecei hkme raz olacaklarn ifade etseler, sonra bunlar da sizin hadislerinizin ihtilafndan dolay farkl hkmler verseler ne yapmak gerekir? Dedi: En dil, en fakih, hadis rivayetinde en doru ve en muttaki olannn hkm benimsenir, dierinin verecei hkme iltifat edilmez. Dedim: ayet bu iki adam bizim arkadalar tarafndan honutlukla kabul edilen, biri dierinden stn tutulmayacak kadar sevilip saylan kimseler iseler ne yapmak gerekir? Dedi: Verdikleri hkmn dayana olan ve bizden aktarlan hadise baklr. Bu hadislerden dostlarmzn zerinde ittifak ettikleri rivayet esas alnr ve dostlarmz arasnda mehur olmayan, az olan rivayet bir kenara braklr. nk zerinde ittifak edilen bir eyde ihtilaf olmaz. Olgular ksma ayrlr: Birinin doruluu apaktr, uyulur. Birinin erilii apaktr, saknlr. Biri ise, doruluu ve erilii belli olmayacak kadar kark ve iinden klmazdr. Byle bir olgunun bilgisi Allah Azze ve Celle ve Resul (sallallahu aleyhi ve lihi)'yebraklr. Reslullah yle buyurmutur: Hell de haram da aktr. Bu ikisinin arasnda yer alan eylerse phelidirler. pheli eyleri terk eden kimse haramlardan kurtulmu olur. pheli eylere uyanlar ise haramlar ilemek durumunda kalrlar. Bilmedikleri bir ynden helak olup giderler. Dedim: ayet iki hakemin verdikleri hkme esas oluturan rivayetlerin her ikisi de mehur ve ravileri gvenilir kimselerse ne yapmak gerekir? Dedi: Bunlardan hangisi kitaba ve snnete uygun, ammenin (Snni ounluun) grne aykr ise o benimsenir, kitaba ve snnete aykr, ammenin grne uygun olan terk edilir.21[20]

21[20]- mam Cafer Sadk, bunun sebebim raviye yle beyan etmitir: Acaba neden ammenin (hulefa mektebine uyanlarn) grnn aksini kabul etmekle emrolunduunuzu biliyor musun?" Ben (ravi), "Hayr, bilmiyorum." diye arz edince, mam yle buyurdu: Ali'nin (a.s) Allah'n dininin emri ve gerei olarak kabul ettii her konuda mmet ona muhalefet etti. Bylece onun emirliini geersiz klmak istiyorlard. Bilmedikleri bir eyi Emir'l-Mminin Ali'ye sorduklarnda ondan aldklar cevabn tam tersi bir gr ortaya atarlar, bylece insanlarn kafasn kartrrlard. (lelu'-erayi, c.2, s.218) Muaviye'nin tavr ve tutumlarn aratranlar, mam'n bu szn destekleyen yeterli deliller bulurlar. Buna ilveten bu ekoln slm hkmlerini beyanda Reslullah'n snnetinin karsnda itihada dayandna dair birok delil bulurlar. [Bidat Kiisel Gr ve Kyas bab h: 17 dip notu] Yine hulefa ekolnn takipilerinin, halifelerin tutumunu teyit etmek iin nasl hadis uydurduklarn grdk. [nsz, s.XVI] Btn bu bilgiler nda, incelemeye altmz hususta doru olan yle dememizdir: "Birbirine zt iki hadisten hulefa ekolnn (Ehl-i Snnet'in) tutumu ile uyumlu olanm terk etmek gerekir."

Dedim: Sana kurban olaym, her iki fakih verdikleri hkm Kur'n ve snnete dayandrsalar ve biz de rivayetlerden birinin ammenin grne uygun olduunu, dierininse aykr olduunu grrsek, bu rivayetlerden hangisini benimseyelim? Dedi: Ammenin (Snni ounluun) grne aykr olan rivayeti tutun. nk aydnlk, hidayet ondadr. Dedim: Eer iki rivayet ammeden (Snni ounluktan) iki gurubun grne uygun ise bunlardan hangisine uyulur? Dedi: Onlarn hkimlerinin ve kadlarnn hangisine eilim gsterdiklerine baklr ve onlarn "eilim gstermedikleri" gr benimsenir. Dedim: Eer onlarn hkimleri her iki habere uygun gr belirtmilerse ne yapmak gerekir? Dedi: Byle bir durumla karlatn zaman mamn ile karlancaya kadar bir ey yapma; nk pheli olgularn yannda durmak, helak edici badirelere dmekten iyidir. 22) SNNETE UYMA VE KTAPTAN AHT22[21]LER GETRME BABI

Ehl-i Beyt mamlar bu kaideyi koymulardr. Bazen bunun sebebini de bildirmiler ve bazen de sebebini bildirmeksizin beyan etmilerdir. Birok defasnda vuku bulduu gibi hulefa ekolnn takipileri genel toplantlarda Ehl-i Beyt mamlarna birtakm sorular soruyorlard. Ehl-i Beyt mamlar da, hulefa ekolnn itihadna muhalif olan Allah'n hkmn ve Peygamberin snnetini aklayamyorlard. Zira kendilerini ve ilerini korumalar gerekiyordu. Bu yzden bazen istemedikleri hlde soru soran kimsenin cevabn hulefa ekolnn grne uyumlu bir ekilde vermek zorunda kalyorlard. Ancak daha sonra takiyye yapmay gerektiren nedenler ortadan kalknca, o konudaki Allah'n hkmn ve Peygamber'in snnetini beyan ediyorlard. te bu yzden Ehl-i Beyt mamlarndan gelen baz hadislerde bir meselenin hkmyle ilgili farkl aklamalar gzlenmektedir. mam Cafer Sadk (a. s) bu konuya iaret ederek yle buyurmutur: Eer benden, bakalarnn szne benzeyen bir sz iitecek olursanz, biliniz ki onda takiyye yaplmtr. Szlerimin halkn szne benzemediini grrseniz o zaman da biliniz ki onda takiyye yaplmamtr. (Vesailu'-ia, c.18, s.88) Yine mam Cafer Sadk (a.s) yle buyurmutur:

Sizlere birbiriyle elien iki hadis geldiinde onlar Allah'n kitabna sunun; Allah'n kitabna mutabk olan alm ve Allah'n kitabna muhalif olan ise reddedin. Eer onlar Allah'n kitabnda bulamazsanz, onlar Ehl-i Snnetin rivayetlerine sunun; onlara muvafk olan reddedin, onlara muhalif olan ise alm. (Vesailu'-ia, c.18, s.84, h: 29) [Mealimu'lMedreseteyn, c.3, s.342-344] 22[21]- slm ahitlie dier bilgi saklama metotlar arasnda delil olma ayrcal tanr. Dier bilgi saklama metotlarna ise bilgi saladklar oranda itibar eder. u ayetlerde buyrulduu gibi: "ahitlii Allah iin yerine getirin." (Talk, 2) "ahitlii saklamayn. Kim ahitlii saklarsa, onun kalbi gnahkrdr." (2/283) "Onlar ki, ahitlik grevlerini yerine getirirler."(Meric, 33) [el-Mzan, 6/273]

l-(199)...es-Sekun, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'danyle rivayet eder: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Her hakkn tesinde bir hakikat vardr ve her dorunun zerinde bir nur bulunur. Bir ey Allah'n kitabna uygunsa onu aln, Allah'n kitabna aykr ise onu bir kenara brakn. 2-(200)...Abdullah b. Ebu Ya'fur -Ayrca Eban b. Osman- der ki: Bana Hseyin b. Ebu'1-A'l anlatt ki, ben de bn Ebu Ya'fur'un soruyu ynelttii bu mecliste bulunuyordum- yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)abiri gvendiimiz, biri de gvenmediimiz kimseler tarafndan rivayet edilen hadislerin ihtilafl olularyla ilgili bir soru sordum. Buyurdu ki: Size bir hadis geldii zaman, buna ilikin Allah'n kitabnda ve Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi)'ninszlerinde bir tank buluyorsanz, bu hadisi aln. Yoksa o hadisi rivayet eden, kendi rivayetiyle amel etse daha iyidir. 3-(201)...Eyyub b. Hr yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)nyle dediini duydum: Her ey kitap ve snnete gtrlr. Allah'n kitabna uymayan bir hadis (sz), yaldzl, ssl bir yalandan te bir ey deildir. 4-(202)...Eyyub b. Rait yle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) buyurdu ki: Kur'n'a uymayan hadis, ssl bir yalandr. 5-(203)...bn Ebu Umeyr, Hiam b. Hakem ve bakalarndan yle rivayet etmitir: Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm) buyurdu ki: Nebi (sallallahu aleyhi ve lihi) Mina'da Mslmanlara yle hitab etti: Ey nsanlar! Benden rivayet edilip de Kur'n'a uyan bir sz ben sylemiimdir, benden rivayet edilip de Allah'n kitabna uymayan sz, ben sylememiimdir. 6-(204)Ayn rivayet zinciriyle bn Ebu Umeyr, baz arkadalarndan yle rivayet eder:Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'nyle dediini duydum: Allah'n kitabna ve Muhammed (sallallahu aleyhi ve lihi)'ninsnnetine kar kan, aykr hareket eden, kfir olmutur. 7-(205) ...Yunus, merfu olarak rivayet eder ki: Ali b. Hseyin (Zeyn 'l-bidin aleyhisselm) yle dedi:

Allah katnda amellerin en faziletlisi, az da olsa snnete uygun olandr. 8-(206) ...Eban b. Tlib, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)'a bir soru sorulduunu ve onun bu soruya cevap verdiini, ardndan soruyu soran adamn yle dediini rivayet eder: "Ama fakihler sizin gibi dnmyorlar!" mam yle dedi: Yazk sana! Sen bu gne kadar hi fakih grdn m? Hi kukusuz gerek fakih, dnyadan uzak duran, ahireti arzulayan, Nebi (sallallahu aleyhi ve lihi)ninsnnetine sarlan kimsedir. 9-(207)...Cafer, atalarndan, Emir'l-M'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm)'n yle dediini rivayet etmitir: Reslullah (sallallahu aleyhi ve lihi) buyurdu ki: Amelsiz szn bir deeri yoktur. Niyetsiz24[22] sz ve amelin bir deeri yoktur. 10-(208) ...Cabir, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)'danyle rivayet eder: Her insann bir hareketli, cokulu, arzulu bir dnemi, bir de sakin, dingin ve mutmain olmu bir zaman vardr. Kimin sknet dnemi Nebi'nin snnetiyle rtmse, o hidyet zeredir ve kim de bid'at zere karar klmsa, o adam sapmtr. 11-(209) ...Zurare bn A'yen, Ebu Cafer (Muhammed Bakr aleyhisselm)' danyle rivayet etmitir: Bir kimsenin davranlar snnetin dna tayorsa, onun snnet izgisine ekilmesi gerekir. 24[22]- Reslullah mtevatir bir hadisinde: Ameller niyetlere baldr. [Sefinet'l-Bihar, 2/743] buyurmutur. Ortaya kyor ki, amellerin ve ibadetlerin din etkileri ve riyazetlerin ve nefse dnk mcadelelerin etkileri ile insan nefsi arasndaki balant batndir, yani sz konusu iliki bu abalarn batn fonksiyonlar olarak kendini gsterir ve bu ilerden herhangi biri ile megul olmak, nefisle megul olmak demektir. nsann mutlak ilh gce ynelii ne kadar gl olursa, tabi nesneler ona o derece boyun eer. Bu gerei iyi anlamak gerekir. Bu konudaki en geni anlaml sz, mam Sadk'n Niyetin gl olduu hibir ey karsnda beden zayf ve aciz kalmaz. [Bihar'ul-Envar, 70/205, h:14] szdr. Bazlar yle zannedebilirler: Sebep-sonu ilikisi, sz konusu amellerin madd grntleri ile ahirete ilikin beklentiler arasndadr. Rahatlk, gzel rzk ve nimet dolu cennet gibi. Veya bu iliki bu amellerin grnen yanlar ile doal sebeplerin etkili olamadklar, artc dnyev amalar arasndadr. Nefislerin idrakleri ve irade trleri zerinde tasarrufta bulunabilmek, hareket ettirici bir g olmakszn hareketler meydana getirebilmek, kalplerin srlarndan ve gelecein olaylarndan haberdar olmak, ruhanlerle ve ruhlarla balant kurmak gibi. Ya da arada gerek bir balant olmakszn veya belirleyici bir faktr olmadan srf Allah'n mutlak iradesi ile amelleri, sonularn izleyebilecei samlabilir. Fakat bu zanlar doru deildir ve byle sananlar kendilerini aldatmlardr. [el-Mzan, c.6, s.251]

12-(210) ...Sekun, Ebu Abdullah (Cafer Sadk aleyhisselm)'dan, o atalarndan, Emir'lM'minin (Ali b. Ebu Tlib aleyhisselm)'m yle dediini rivayet eder: ki trl snnet vardr. Bir tr snnet farz kapsamna girer. Bu gibi snnetlere uymak, doru yol zere olmak; onlar terk etmek de sapklk zere olmak anlamna gelir. Bir tr snnet de vardr ki, farz alanna girmezler. Bu gibi snnetlere uymak fazilet, onlar terk etmek de gnah saylmaz.

lmin Fazileti Kitabnn Sonu: lemlerin Rabbi Olan Allah'a Hamd olsun. Salt Muhammed'in ve Tertemiz Ehl-i Beyt'inin zerine olsun.

You might also like