Professional Documents
Culture Documents
ISBN 978-975-01104-0-5
7
Allah öðretilerinin adaletli oluþu, her insanýn kendi kararýna býrakýlmýþ
olmasýdýr. Kendi kararýný vermek ve buna göre yaþamak, ancak insanýn
kendisinin okumasý ve kendi iradesi ile düþünmesiyle oluþabilir. Ýnsanlarýn,
kendilerine verilen ‘düþünme’ yeteneði ile oluþturacaðý en kuvvetli silah,
kuþkuya yer býrakmayan doðru bilgi üzerine kurulmuþ ideolojidir.
...
8
GÖK TEÑRÝ
Var Eden, ‘bir’ olmasý dýþýnda Kendisi’yle ilgili baþka birþey bilinmesini
istemiyor olsaydý, Kur’an’da Kendi özelliklerini anlatan adlarýný, isimini,
ve anlamlarýný öðretmezdi. Göklerin ve yerin, ve var ediliþimizin sebepleri-
ni açýklayan ayetler üzerine derin derin düþünülmesini istemezdi.
9
Allah’ýn varlýðý, Allah katýndan yere indirilen kitaplar sayesinde bilin-
miþtir. Eðer üzerinde yaþadýðýmýz yere indirilmiþ bilgiler olmasaydý, bugün
insan toplumlarý Allah’ýn varlýðýný ve bir olduðunu bilememiþ, tüm
yaþamýn bir raslantý sonucu oluþtuðunu kabul etmiþ olacaklardý. Ya da
insanlar farklý þeyleri ilâhlar olarak kabul edeceklerdi. Allah’ýn yeri niçin
var ettiði ve var ettiði varlýklardan beklediði þeylerin ne olduðunu öðretmesi,
yere indirdiði kutsal kitaplar ve gönderdiði elçiler sayesinde mümkün olmuþ-
tur. Sadece doðayý gözlemlemekle ve doðanýn gizemlerinin farkýna varmakla
cennet ve cehennemin var olduklarý bilinmez, Var Eden’in kâinatý niçin var
ettiði ve amacýnýn ne olduðu anlaþýlamazdý.
Göklerin ve yerin var edilmesinin ilk adýmý olan ve sözde ‘Big Bang’ adýyla
tanýmlanan ‘Büyük Patlama’, bir ortamýn tersine dönmesi, ters yüz olmasý
gibi bir durumdur. Sözde büyük patlamaya dahil olmuþ olan madde, patlama
sonrasý gözle görülmez olmuþ, ilk önce dört temel yapý taþý haline bölünerek
ortamýn ters dönmüþ olan halinde (vakum/emme ortamýnda) kütlesiz olarak
akmýþ, bir araya gelmeleriyle atomlar ve sonrasýnda madde oluþmuþtur.
10
GÖK TEÑRÝ
Farklý zaman boyutlarý, zamanýn daha hýzlý ya da yavaþ aktýðý yaþam boyut-
larý demek deðildir. Sürekli hareket/titreþim halinde olan temel yapý taþlarý
bir arada kalmak için doðal þartlar altýnda hep ayný miktarda enerji har-
carlar. Bu nedenle de enerjinin harcanma miktarý, bir anlamda zamanýn
akýþ hýzý her boyutta aynýdýr. Farklý zaman/yaþam boyutu demek; mad-
denin, tekrar oluþtuðu anda sahip olduðu toplam enerji miktarýnýn, daha
uzun ya da daha kýsa sürede tükenmesinin ortaya çýkardýðý farktýr. Yani,
ayrýþma sonrasýnda farklý akýþ süreleri boyunca ayrý kaldýktan sonra
yeniden oluþan madde yapýsýnda kalan toplam enerji miktarýnýn tükenmesi
için geçmesi gereken toplam süreler arasýndaki farklardýr. Ýçinde bulunulan
varlýk alanýndaki maddenin sahip olduðu toplam enerji miktarýna baðlý
olarak, maddenin daha uzun veya kýsa ömürlü olmasý demektir, fark budur.
11
16. NAHL (BAL ARISI) SURESÝ
12
GÖK TEÑRÝ
‘Zaman’ adý; somut, fiziksel bir olay tanýmlamaz, hayalidir. 60 saniye de bir
dakika kabul edilebilir, 80 saniye de. Sabit olan; belirli bir zaman aralýðýn-
da maddenin enerjisini harcama miktarýdýr. Altmýþ saniyenin bir dakika,
altmýþ dakikanýn bir saat, yirmi dört saatin bir gün kabul edilmesi matema-
tiksel hesaplama ve gösterim bakýmýndan kolaylýk ve tam sayýlar olmasý
için seçilmiþ deðerlerdir. Zaman kavramý, yaþamý kolaylaþtýrmak için uygu-
lamaya konulmuþ bir sayýsallaþtýrma sistemidir. Zaman; dördüncü boyut
deðil, bir tanýmlamadýr.
Ayný zaman boyutunda yolculuk diye birþey de söz konusu deðildir. Madde
yapýsýnýn geri döndürülmesi ya da ayný zaman boyutunda henüz yaþan-
mamýþ bir ana gitmek olasý deðildir. Mümkün olan; sahip olunan madde
enerjisini koruyarak daha geç yaþlanmak veya enerjiyi daha hýzlý tüketerek
daha çabuk yaþlanmaktýr.
13
47. Ayet (EHY meali)
Bir de senden acele azap istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla
beraber Rabbinin katýnda bir gün, sizin sayacaklarýnýzdan bin sene gibidir.
14
GÖK TEÑRÝ
15
Türük; baþta dil yapýsý olmak üzere, kültür ve medeniyet alanýnda ortak
deðerler sergileyen bir millete verilen isim. Türlü Türk kabilelerinin ortak
adý olmak üzere Urqun yazýtlarýnda T-Ü-R-ÜK yazýlarak kullanýlmýþ
bulunuyor.”
Nura, yani ýþýða verildiði söylenen vücut, dört temel yapý taþýnýn tekrar bir
araya gelerek atomlarý oluþturduklarý anda açýða çýkan ýþýk ýþýnlarýdýr.
Kur’an’da, ‘... nura vücut vermiþtir.’ olarak tanýmlanmýþ, göklerin ve yerin
var edilmesi baþlangýcýnda ortaya çýkmýþ olan fiziksel olay budur.
Atomlarýn bir araya gelmesiyle elementler ve onlarýn çeþitli þekillerde bir
araya getirilmeleriyle oluþan farklý maddelerden de canlý cansýz varlýklar
meydana getirilmiþtir/oluþturulmuþtur.
16
GÖK TEÑRÝ
Kur’an’da bizlere öðretilen ve sadece Var Eden’e ait olan adlarýn anlamlarý
bu durumu açýklamaktadýr.
Hayy: Sürekli diri. Hayatýn kaynaðý. Kendisi için ölüm söz konusu olmayan.
Hiçbir þey yoktan var edilmemiþtir. Ortada en küçük yapý taþlarý da dahil
olmak üzere hiç birþey yokken herhangi birþeyi var etmek olanak dýþýdýr.
Var Eden, Kendisi dýþýnda hiçbir varlýðýn olmadýðý ‘bir varlýlýk’ durumun-
dan kâinatý ve tüm canlýlarý Kendi fiziksel varlýðýndan var ederek ‘çok var-
lýlýk’ durumuna geçmiþtir. Bu nedenle, herþeyin yoktan var edildiðini kabul
etmek; kâinat var edilmeden önce Var Eden’in de var olmadýðýný kabul
etmek olur ki bu yanlýþtýr. Kâinatda, Var Eden’in fiziksel varlýðýndan baþka
madde yoktur ve var edilen tüm varlýklar; Var Eden’in Kendi fiziksel var-
lýðýndan meydana getirdiði farklý farklý ‘þekillenmeler/tecelliler’ dir.
17
52. TÛR (TÛR DAÐI) SURESÝ
Burada altý çizilmesi gereken nokta; dýþarýdan bir ýsý, ýþýk veya kuvvet et-
kisi olmadan sadece gözlendiklerini fark ettiklerinde yapýlarýný deðiþtiriyor
olmalarýdýr. Bu ancak bilinçlerinin de olmasýyla mümkün olabilir. ‘Çekin-
gen bir yapý sergilemelerinin’ anlattýðý manevi yapýyý lütfen bir düþünün.
* EN KÜÇÜK PARÇACIÐIN PEÞÝNDE www.focusdergisi.com.tr/bilim
18
GÖK TEÑRÝ
19
Bu noktada Var Eden’in þu andaki fiziksel yapýsýnýn özelliklerini anlatan ve
bizlere öðretmiþ olduðu isimlerini ve anlamlarýný hatýrlamakta fayda var.
Hayy: Sürekli diri. Hayatýn kaynaðý. Kendisi için ölüm söz konusu olmayan.
‘OQ’, ‘+’, simgelerinin anlamý ‘Kuantum’ dur; sudan var ediþin ‘fizik’
ilimidir.
20
GÖK TEÑRÝ
Var edilmiþ yedi gök ayrý ayrý deðildir. Ýç içe bir bütün halindedir. Bu
durum, ilimin bugün ‘parelel evrenler’ olarak adlandýrdýðý kavramdýr. Bir
biri tarafýndan görülemeyen yaþam boyutlarýnýn ayný ‘yer’i paylaþmasýdýr.
Paralel evrenlerin ilimine insanlar eriþemeyecektir. Eðer bunun ilimine
eriþmesine izin verilirse, insanlar boyunu aþacak iþlere kalkýþacaktýr.
Varlýklar nasýl var olmuþtur? Temel yapý taþlarý önce atomlarý, elementleri
ve varlýklarý ortaya çýkarmak/oluþturmak için doðru þekilde bir araya
gelebilmeyi nasýl bilebilmiþlerdir? Onlarý elleriyle bir araya getirebilecek
varlýklar henüz var edilmemiþken bu nasýl mümkün olmuþtur? Çamurdan,
topraktan ve sudan var edilen insan vücudu, ve diðer varlýklar nasýl can-
lanmýþtýr?
21
* “Ýnsan DNA’sý biyolojik bir internettir ve yapay olandan birçok açýdan
daha üstündür. Var olan her þeyin temelde atomdan oluþtuðu sanýlmak-
taydý. Þimdi fizikçiler süper sicim diye isimlendirilen sicim þeklindeki
sürekli titreþim halinde olan cisimden oluþtuðunu söylemektedirler. Yani
atomda sicim olarak adlandýrýlan cisimden oluþmuþ bir parçacýk. Fizikçiler
atomun içindeki protonu bölüp ikiye ayýrmak istediklerinde rast gele
hareket ettiðini, bazen yok olduðunu ve ne zaman ‘þurada mý acaba’ diye
düþünseler orada ortaya çýktýðýný görerek hayret etmiþler. Böylesine ma-
tematik ve geometriye dayanan bir evren varken nasýl olurda atom altý
parçacýklarýnda bu derece rast gelelik ve atom altý parçacýklarýn insanýn
düþüncesinden etkilenme durumu olabilir diye hayrete düþmüþlerdir. Var
olan her þeyin bir olmasý ve birbiri ile baðlantýda olmasýnýn nedeni budur,
temelde her yeri kaplayan boþluk bile süper sicimdir. Yeni bir araþtýrmada,
Stanford üniversitesi fizik profesörü Dr. William A. Tiller, bilinçli düþün-
celeri standart 1 mikro vattan daha az güç yayan bir elektronik alete yük-
leyip bununla gelecekte bir canlýyý etkileyebileceðini ispat etmiþdir. Ame-
rika’nýn çeþitli laboratuarlarýnda birçok deney uygulamýþ, küçük aletleri ile
belirli bir niyet yükleyip istediði etkiyi elde etmiþdir. Sistemi kullanarak PH
solüsyonunu deðiþtirip sinek larvalarýnýn geliþimini %15 hýzlandýrmýþtýr. Su
ve hava derecelerini deðiþtirmiþ ve karaciðer enziminin alkalin fosfat
aktivitesini yükseltmiþtir. Tiller, araþtýrmalarýný 4 güçlü meditasyon uzma-
nýnýn niyete 15 dakika odaklanýp zihinsel olarak mühürlenmesiyle gerçek-
leþtirmiþtir.
Dr. Jacques Benveniste 2 Nobel ödülü alan tek insandýr. 1991 de suyun
hafýzasý olduðunu keþfettiði ve 1998’de de bu buluþunu dâhice kullandýðý
için ödüllendirilmiþtir. Benveniste yaptýðý araþtýrmalarda DNA hücre-
lerinin belli bir frekansta foton(ýþýk) yaydýðýný ve farklý hücrelerin farklý
frekansta titreþtiðini, farklý titreþimdeki iki hücre yan yana geldiðinde yeni
bir frekans oluþturup birlikte bu frekansta titremeye baþladýðýný ve elektro
manyetik dalgalar ile bir çaðlayan yaratýp ýþýk hýzýnda yolculuk ettiðini
keþfetmiþtir. Bunun dýþýnda suyun hafýzasý olduðunun da kâþifidir.
1980’lerde baþlattýðý çalýþmalarýnda suya bir madde yüklemiþ ve bunu bir
* www.tillerfoundation.com/sience, www.livingthefield.com
22
GÖK TEÑRÝ
milyon kez sulandýrmýþ özel bir alet ile aþýrý hýzda sallayarak yapýlan deney-
de maddenin yok olmadýðý gözlemlenmiþtir. Ne kadar çok sulandýrýlýrsa
sulandýrýlsýn, ki bu defa on milyon kez daha sulandýrýlsa bile suyun içine
koyulan maddenin hâlâ var olduðu tespit edilmiþtir. Hatta daha da ileri
giderek suya zehirin kendisini deðil de frekansýný yüklemiþ ve aynen zehirin
kendisi koyulmuþçasýna suyun sinekleri öldürdüðü gözlemlenmiþtir. Daha
sonra emin olmak için dünyanýn deðiþik ülkelerindeki laboratuvarlarla
anlaþýlýp hýzlý karýþtýrýcý aleti göndererek buralarda da deneylere devam
edilmiþ, ancak Belçika’da ki bir laboratuvarda bir türlü doðru netice elde
edilememiþtir. Benveniste bizzat kendisi gittiðinde deneyi sürdüren bilim
kadýnýnýn, elektro manyetik alanýnýn deneyi etkileyip bozduðunu
anlamýþtýr.
Buradan çýkarýlacak ilk ders þudur; internet aracýlýðý ile ulaþan sesli hiçbir
mesajýn dinlenmeden silinmesi gerekebilecektir. Bir melodi veya sözle
iletilen titreþimin ne zaman neye sebep olacaðý anlaþýldýðýnda çok geç ola-
bilir. Cep telefonlarý da bu amaç için kullanýlmaya uygundur.
23
“Titreþimlerin su moleküllerinde sebep olduðu deðiþiklikler, Japon bilim
adamý Masaru Emoto’nun bilimsel çalýþmalarý ve fotoðraflarý ile birlikte
yayýnlanmýþ olan “The Message from Water” isimli kitabýnda bulunuyor.
24
GÖK TEÑRÝ
25
Heavy metal müzik Sen beni hasta ediyorsun Adolph Hitler
seni öldüreceðim
26
GÖK TEÑRÝ
27
bilirler ancak bunun bilimsel olarak da ispat edilmesi yolumuza daha da
somut bir ýþýk tutmakta.
28
GÖK TEÑRÝ
Ýstenilen bir þeyin oluþmasý için yapýlanýn sadece ‘ol’ demek olduðu belir-
tilmiþtir. Allah bir þeyi istediðinde emreder, bizde yaparýz denilmemiþtir.
Yapýlan; olmasý istenilen þey için gerekli kelimelerin doðru sýrayla ve sesle
söylenmesidir. Allah, kelimelerle maddeye hokum etmektedir.(Arapça
doðru okunuþu ‘hokum’dur, ‘hüküm’ deðil.)
29
Yukarýdaki ayetlerden anlaþýldýðý üzere herþey gibi, canlandýrmak ve can
almak da sadece gerekli kelimelerin söylenmesiyle oluþan ses titreþim-
lerinin fiziksel etkisi sonucu oluþan durumdur.
2. BAKARA(SIÐIR) SURESÝ
30
GÖK TEÑRÝ
31
36. YÂSÎN SURESÝ
32
GÖK TEÑRÝ
33
49. Ayet (EHY meali)
Onu Ýsrailoðullarýna Peygamber olarak gönderecek; onlara diyecek ki: "Ben, size
Rabbinizden bir mucize ile geldim. Ben, size çamurdan kuþ biçiminde bir yaratýk
yaparým, içine üflerim; Allah'ýn izniyle hemen bir kuþ olur. Yine Allah'in izniyle,
anadan doðma körü ve abraþý iyi eder, ölüleri diriltirim ve size evlerinizde yedik-
lerinizi ve biriktirdiklerinizi haber veririm. Eðer iman edecekseniz, þüphesiz bunda
size bir delil vardýr.
8. ENFAL SURESÝ
21. Ayet (YNÖ meali)
O sýrada Allah, iki gruptan birinin kesinlikle sizin olacaðýný vaat ediyordu. Ve siz,
güçsüz ve silahsýz olanýn size düþmesini arzu ediyordunuz. Allah ise hakký kendi
kelimeleriyle tam bir biçimde ortaya koymayý ve küfre batmýþlarýn ardýný-arkasýný
kesmeyi istiyordu.
34
GÖK TEÑRÝ
Allah’ýn kudreti ve hokum eden olmasý, maddeye istediði her þeyi yaptýra-
cak olan ilime, yani kelimelerin bileni, sahibi olduðu içindir. Allah, verdiði
emre hokum eder. Bu da kelimelerle, canlý cansýz tüm varlýklarýn fizik-
sel/maddesel yapýlarýna hokum ettiði içindir. Ýþte yenilmez, karþý konulamaz
güç budur. %75’i su olan insan bedeni de, akýl ve þuuruna raðmen titreþim-
lere karþý koyamayacaðý için, Allah’ýn hokumu önüne geçilemez olandýr.
Allah’ýn emri kesinlikle yerine gelir.
35
Ýnsanlar beynini deðil, akýlýný, doðarken belirlenmiþ kapasitelerde iþletebile-
cek farklýlýkla var edilmiþlerdir. Eðer insanlara her þeyin ilimine ulaþmasýna
yetecek kapasite/ruh verilirse Allah’a rakip olmaya kalkýþacaklardýr.
2. BAKARA SURESÝ
36
GÖK TEÑRÝ
37
Sað ve sol elinizi, parmaklarý ayný yöne bakacak þekilde üst üste getirmeyi
deneyin. Getiremezsiniz! Eldiven teklerini de ayný þekilde üst üste getire-
mezsiniz. Sað ayaðýnýzý sol ayakkabýnýzýn içine sokamazsýnýz. Buna ‘ayna
simetrisi’ denir. Pekala, bir örnek daha; dýþ görünüþ bakýmýndan tamamen
özdeþ iki tür salyangoz vardýr; ama bunlar evlerini ‘ayrý’ biçimde yapar.
Birinin kabuðunun kývrýmý saat yelkovaný yönünde, ötekininki ters
yöndedir. Doða þaþýrtýcýdýr. Sað ve sol olmak üzere iki tür þeker vardýr ve
bu salyangozlar yalnýzca bu þekerlerden birini yer. Umarým artýk inan-
mýþsýnýzdýr! Bu özellikte birçok molekül vardýr. Bunun harika örnekleri de
yalnýzca kimyada (organik kimyada) vardýr.
...
Karþýtmadde kavramý Leibniz’e, 18.yy’a gider. Leibniz, Newton’un çað-
daþýdýr ve ondan baðýmsýz diferansiyel ve ve integral hesabýnýn keþifçisidir.
Ýkili arasýndaki tartýþma, þu þekilde anlatýlabilir; eðer bir cismi veya bir tür
fiziksel süreci doðrudan doðruya veya aynada izlersek, cismin veya sürecin
doðrudan veya yansýmýþ görüntüsünün hangisinin doðrudan, hangisinin
yansýmadan görüldüðünü ayýrt edemeyiz. Bir þeyin gerçeði ile aynadaki
görüntüsü arasýndaki tek fark; sað ile solun yer deðiþtirmesidir. Bunun
sonucunda tüm varlýklar ve süreçler, sað ve sol deðiþmelerine karþý eþit
olasýlýkla oluþmuþlardýr. Bu mantýksal kural, çekirdek ve elektromanyetik
etkileþmeler için deneylerle kanýtlanmýþtýr.”
38
GÖK TEÑRÝ
Yeri uzatýp döþeyen ve onda oturaklý daðlar ve nehirler vücuda getiren O'dur.
Bütün meyvelerden kendi içlerinde ikiþer çift yaratmýþtýr O. Geceyi gündüze sarýp
bürümektedir O. Bütün bunlarda derin derin düþünecek bir topluluk için elbette
ayetler vardýr.
Ýki çift dört eder, iki erkek iki diþi. Bu durum madde oluþumunun deðiþmez
özelliðidir ve var edilen her varlýðýn ayna simetrisi benzerinin var olmasýn-
dandýr. Kýyamet günü diriltilecek olanlar bu benzerlerimizdir. Kýyamet
günüyle ilgili hiçbir ayetde ‘tekrar var edilme’ ifadesi kullanýlmamýþtýr. Hep
diriltilmenin bilgisi verilmiþtir. Þu anda yerde paralel boyutta bir ölüm/bir
uyku halinde bulunan benzerlerimiz, kýyamet günü þu an içimizde bulunan
ruhlarýn o benzer bedenlerimize girmesiyle dirilme meydana gelecektir.
39
24. NÛR (IÞIK) SURESÝ
40
GÖK TEÑRÝ
41
2. BAKARA SURESÝ
Allah, diriltilmeyle ilgili verdiði örnekte niçin iki, üç veya beþ deðil de dört
tane kuþ ile örnek vermiþtir? Çünkü iki çift dört eder. Maddenin varolma
þartlarýndan biri olan karþýtmadde oluþumu nedeniyle,varedilen her var-
lýktan ayna simetrisi þeklinde benzerleri de var olmaktadýr. Ýki erkek ve iki
diþi, toplamý dört eder.
42
GÖK TEÑRÝ
43
88. Ayet (EHY meali)
Sor onlara ki: "Kimdir herþeyin mülkiyeti ve yönetimi kudret elinde olan, kayýrýp
da kendisine kayýrýlmaz olan; söyleyin, biliyorsanýz?"
Yukarýdaki ayette, ‘her þeyin aslý-esasý elinde olan’ denilmiþtir. Her þeyin
bilgisi ya da ilimi denilmemiþtir. Bugün üzerinde yaþadýðýmýz yerde karþýt-
maddeden daha çok madde vardýr ve fizikçiler bunu nedenini çözmeye
çalýþmaktadýrlar. Fakat anlaþýlan þu dur ki; aslýnda, esas/asýl olan fizikçi-
lerin karþýtmadde olarak adlandýrdýklarýdýr. Asýl olanda Allah’ýn elindedir,
kýyamet günü görünür olacaklardýr.
44
GÖK TEÑRÝ
Bilgi çok deðerlidir. Fakat sadece bilgi, koca bir hiç’tir. Bilginin doðru olarak
kullanýlmasýna olanak veren ve kuvvet olmasýný saðlayan akýlý iþletme özel-
liðidir.Akýlýn bilgiyi doðru kullanmasýyla ortaya çýkan kuvvet; ilimdir. Fakat
ilim de yalnýz baþýna bir hiç’tir. Ýlimle istenilen bir þeyin oluþturulabilmesi,
yapýlabilmesi, istenilen bir eylemin oluþmasý için ‘enerji’ gerekir. Enerji
olmadan duvara bir çivi çakmak bile mümkün deðildir. Her varlýðýn temel
45
yapý maddesi enerjidir. Ýnsan adlý varlýk, vücudumuzun þu andaki þekli
oluþturularak, gerekli kelimelerin söylenmesiyle canlanmýþtýr. Ama hâlâ
açýklanamayan bir þey vardýr; ruh. Ruh da, içinde yaþadýðýmýz tabiatýn
kendi düzeninin oluþturabileceði bir varlýk deðildir.
Materyalist düþünce, ruhun insan beyni ve kalbi arasýnda oluþan bir elek-
triklenmeden dolayý göðüs boþluðunda toplanan ve insan vücudunun ken-
disinin oluþturduðu bir enerji birikimi olduðunu iddia etmektedir. Böyle
olamayacaðýný da yine ilimin kendisi ispat etmiþtir. Ölmek üzere olan 9
hastanýn, çok hassas elektronik tartý olarak hazýrlanmýþ olan yataklarda
ölüm öncesi ve sonrasý yapýlan aðýrlýk ölçümlerinde tüm bedenlerin aðýr-
lýðýnda 21 gr. fark ettiði tespit edilmiþtir. Eðer ruh, iddia edildiði gibi insan
vücudunun ürettiði bir enerji olsaydý, her insanýn içindeki ruhun, insan-
larýn fiziksel yapý ve metabolizma farklýlýklarýna göre deðiþik miktarlarda
oluþmasý gerekirdi. Ayrýca ruh böyle bir enerji olsaydý, aðýrlýklarý bir anda
21 gr. fark etmez, bir yakýt gibi zamanla azalýr ve sonunda tükenirdi. Ayný
ölçüm hayvanlarda yapýldýðýnda, ölüm öncesi ve sonrasý aðýrlýklarý hiç
deðiþmemiþ ve hayvanlarda ruh olmadýðý da ispat edilmiþtir. Eðer ruh, akýl
ve bilinç doðanýn kendi düzeni içinde kazanýlan ve kendiliðinden artan bir
yapý olsaydý, yerde insanlardan çok önce yaþamaya baþlamýþ canlýlar âlemi-
nin ve de özellikle evrimini tamamlamýþ olan köpek balýðýnýn insanlardan
çok daha üstün bir akýla sahip olmasý gerekirdi.
Bir hayvan veya ruhu olmayan bir insan vücudu sürekli ateþin içinde tutu-
lursa hissedeceði sadece acýdýr. Niçin orada olduðunun þuurunda olmadan
sadece acý hisseder. Cehennem cezalarýn en korkunç olanýdýr ve þuura
sahip olmadan sürekli orada olmanýn hiçbir anlamý olmayacaktýr. Cezanýn
amacý, piþmanlýk duygusunu yaþatmak ve bir daha ayný yanlýþlarýn yapýl-
masýný önlemektir.
Ýnsan bedeni öldüðünde ruh ölmez, kaybolmaz, yok olmaz. Hesap verme
gününde tüm ruhlar benzer bedenlerine sahip olacak, kimileri cennete
kimileri de cehenneme konuk olacaktýr. Cehenneme gidecek olanlarýn
46
GÖK TEÑRÝ
47
50. KAF SURESÝ
48
GÖK TEÑRÝ
Kýyamet günü bir ilim aracýlýðýyla, yani daha önce kayýt edilmiþ olan tüm
yaptýklarýmýz, söylediklerimiz, gördüklerimiz, düþündüklerimiz, herþey
önümüzü konacaktýr. Her günün sonunda bizler uykudayken o gün yaptýk-
larýmýzýn kayýtlarý bir ilim aracýlýðýyla meleklere, onlarda Rab’bimiz Allah’a
iletmektedirler ki yaptýklarýmýzdan ve dualarýmýzdan haberdar olmaktadýr.
6. EN’AM SURESÝ
49
70. Ayet (EHY meali)
Sizi, Allah yarattý, sonra O, sizi öldürür; içinizden kimi de bildiklerinden hiçbir þey
bilmez olsun diye, ömrünün en kötü çaðýna kadar yaþatýlýr. Þüphesiz ki, Allah
herþeyi bilendir, her þeye gücü yetendir.
50
GÖK TEÑRÝ
Yerde genç yaþta veya kazalarda ölenlerin, hakkýnda ölüm hokumu veril-
miþ olanlar dýþýndakiler kendileri için belirlenmiþ olan süreye kadar yeni
bir bedenle tekrar yere, yeni bir hayat için döndürülmektedirler. Allah’ýn
tekrar hayat vererek ayný ruhlarý yere geri göndermesinin sebebi; o ruhlar
için sýnav sürecinin henüz tamamlanmamýþ veya yeni bir görev verilecek
olmasýdýr.
51
Ruh halimizi deðil, duygusal/manevi yapýmýzý belirleyen genlerdir ve duy-
gusal deðiþikliklere sebep olan yine farklý genlerin harekete geçmesidir.
Eðer duygusal özelliklerimiz ruhun yapýsýnda olsaydý, sakinleþtirici, rahat-
latýcý veya insanlara cesaret veren ve kanýmýza karýþan ilaçlar, ruhu etkile-
meyeceði için davranýþlarýmýzda hiçbir deðiþikliðe sebep olmamasý gerekir-
di. Bu nedenle duygularýmýz/manevi yapýmýz, vücudumuzun kimyasal
yapýsýnda bulunan genlerin harekete geçmesi veya durdurulmasý ile
deðiþiklik göstermektedir. Ruhumuzla ilgili bir deðiþim deðildir.
2. BAKARA SURESÝ
Ýnsanýn iyiye ve güzele yönlendirilmesi çok basit bir iþlemdir. Fakat insanýn
bunu kendi akýlýyla kendisinin de istemesi ve bu yönde yaþamasý þarttýr.
Çünkü insanýn kendi akýlýyla ikna olarak yaptýklarý ve seçmiþ olduðu
yaþam biçimi kalýcýdýr. Zorla güzellik olmaz ve zorla ya-pýlan kalýcý deðildir.
Ýnsan, karþýlaþtýðý þartlarý istediði gibi deðiþtirmeye güç yetiremediðinde,
içinde bulunduðu þartlar deðiþene kadar buna uyum saðlar. Ama zorunlu-
luk durumundan kurtulduðu anda derhal eski haline döner. Ýnsan, akýlýný
iþletemeyen bir varlýk deðildir. Bu nedenle iyiyi ve güzeli kendi akýlýyla
seçmesi kalýcý ve güvenilir olandýr. Bundan sonraki yaþam boyutunda da
içimizdeki ayný ruhla/ayný iradeyle yaþama devam edileceðine göre, insanýn
cennetin konuklarýndan olabilmesi için kendisinden beklenilen; içinden
52
GÖK TEÑRÝ
6. EN’AM SURESÝ
144. Ayet (YNÖ meali)
Ve deveden iki, sýðýrdan iki. De ki "Ýki erkeði mi haram kýldý, iki diþiyi mi, yoksa
iki diþinin rahimlerince kuþatýlaný mý? Yoksa Allah size bunu önerirken siz de
tanýklýk mý ediyordunuz?" Ýlim dýþý bir þekilde insanlarý þaþýrtmak için yalan düzüp
Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Allah, zulme sapan bir topluluða
kýlavuzluk etmiyor.
53
7. A’RAF SURESÝ
54
GÖK TEÑRÝ
Sizin ilâhýnýz ancak o Allah'týr ki, O'ndan baþka ilâh yoktur. O, ilmi ile herþeyi
kuþatmýþtýr!" dedi.
Allah’ýn var etmiþ olduðu kâinatýn, tabana doðru geniþleyen bir yönetim
biçimi ve düzeni vardýr. Tüm kâinat ve hokumu, Var Eden’e aittir. Allah,
oluþturduðu varlýklara görevler ve yetkiler vermiþtir fakat hokum, yani her
þeyin son kararý sadece Allah’a aittir. Böylesine büyük olan kâinatýn yöne-
tim sisteminde doðal olarak yönetim kurulu olmalýdýr ve Kur’an’da ‘yüce
konsey’ olarak tanýmlanmýþ olan da bu kuruldur.
55
8. Ayet (YNÖ meali)
Onlar ne kadar çýrpýnsalar da o yüce konseyi dinleyemezler. Ve her taraftan atýþa
tutulurlar;
8-9. Ayet (EHY meali)
Onlar yüce meclisi dinleyemezler. Kovulmak için her taraftan sýkýya (ateþ mer-
miye) tutulurlar. Onlara ayrýlmaz bir azap vardýr.
Rab adýnýn anlamý, Allah deðildir. Anlamý; ‘besleyip, terbiye edip eðiten,
var ettiklerini belirlediði bir programa uygun olarak, bir takým hedeflere
götüren, tekamülü (deðiþimi/evrimi) programlayýp yöneten.’dir. Rab,
kurulmuþ olan bir düzeni yöneten/yönetici demektir, hokum eden deðildir.
Hokum; Allah’a aittir. Rab; anlamýndaki eylemlerin/becerilerin ilimine
sahip olan yönetici demektir. Sahip olunan ilimi ve yetkiyi belirleyen bir
addýr. Yüce konseyi oluþturanlar Rablerdir/Yöneticilerdir. Allah, Rab
kelimesinin anlamýndaki iþleri yapabilmeleri için gerekli ilimi yüce konsey
üyelerine öðretmiþ ve bunlarý yerine getirmeleri için görevlendirmiþtir.
Þunu hemen belirtmek gerekir ki, Rablerin hiçbirinin hokum ve Allah’ýn
hoþnut olmadýðý varlýklar için þefaat etme (birisine yardýmcý ve destek
olma) durumu ve yetkisi yoktur. Hokum ve þefaatýn sahibi Allah’dýr.
Rab kelimesine gelen eklerin üstten virgül ile ayrýlarak Allah’ý ifade ettiði
durum, ‘âlemlerin Rabbi’ tanýmlamasý geçen ayetlerdir. Âlemlerin Rab’bi,
56
GÖK TEÑRÝ
57
75. Ayet (EHY meali)
Melekleri de Arþ'ý etrafýndan donatmýþ olarak Rablerine hamd ile teþbih ettikleri-
ni görürsün. Halk arasýnda adaletle hüküm verilmekte ve âlemlerin Rabbi Allah'a
hamdolsun!" denilmektedir.
6. EN’AM SURESÝ
58
GÖK TEÑRÝ
Allah, tüm âlemlerin ve yüce konsey üyeleri de dahil olmak üzere þuurlu
þuursuz tüm varlýklarýn Rab’bidir. Rab kelimesinin ayrý kullanýldýðý tüm
ayetlerde Allah’dan ve sadece O’nun yapabildiklerinden bahsedilmiþtir.
Ayette, ‘... affeden Rab’ denilmemiþtir, ‘... affeden bir Rab’, yani affetme
yetkisine sahip olan Rab bir’dir, O’da Allah’dýr, bilgisi verilmiþtir.
2. BAKARA SURESÝ
59
di de onunla sizin için meyvelerden/ürünlerden bir rýzýk çýkardý. Artýk bilip dur-
duðunuz halde Allah"a ortaklar koþmayýn.
Ýlk var eden, var ediþe baþlayan, çoðaltmanýn ilimini öðreten Allah’dýr.
‘... onlarý ilk kez yaratandýr ...’ denilmiþtir, ‘... tek yaratan’ denilmemiþtir.
Tüm Rableri/Yöneticileri de var eden Allah’dýr. Ýlk var edilmiþ olandan
diðerlerini var etmenin/çoðaltmanýn ilimini Rablere/Yöneticilere öðretmiþ
ve onlarda Allah’ýn hokumu altýnda varlýklarý çoðaltmýþlardýr. Yaptýklarý
sadece kendilerine öðretilenlerle verilen görevleri yerine getirmeleridir.
60
GÖK TEÑRÝ
Her var edilen ve de hokum; herþeyin son kararý sadece Allah’a aittir ve
Rabler de Allah’ýn yönetimi altýndadýrlar.
6. EN’AM SURESÝ
61
125. Ayet (YNÖ meali)
"Bal'e yalvarýp yakarýyor, yaratýcýlarýn en güzelini býrakýyor musunuz?"
125. Ayet (EHY meali)
Yaratanlarýn en iyisini býrakýp da Ba'l'e mi taparsýnýz? demiþti.
Göklerin ve yerin var ediliþ bilgisi, sadece Allah’a aittir ve hiç bir kuluna
öðretmemiþtir.
62
GÖK TEÑRÝ
7. A’RAF SURESÝ
63
10. Ayet (EHY meali)
Andolsun ki, sizi yeryüzünde yerleþtirdik ve sizin için onda birçok geçim kay-
naklarý yaptik. Siz, pek az þükrediyorsunuz.
64
GÖK TEÑRÝ
65
Bizim, herhangi birþey için sözümüz onu murat ettiðimiz zaman, yalnýzca ona:"Ol!"
dememizdir. O da hemen oluverir.
7. A’RAF SURESÝ
66
GÖK TEÑRÝ
Kavram olarak anlamlarý yanlýþ bilinen veya yanlýþ öðretilmiþ olan diðer iki
tanýmlama da ‘Allah’ ve ‘Tanrý’ adlarýdýr. Allah ve Tanrý adlarý, Var Eden’in
fiziksel yapýsýný tanýmlayan adlar deðildirler. Var Eden; var edilmiþ tüm var-
lýk âlemlerindeki fiziksel yapýlarla birlikte, Ruh’unun birer parçasý olan
ruhlarýmýzýn hepsinin, gaybda hokumdarlýk kurmuþ olan varlýðýyla bir
araya gelmesi durumunda ortaya çýkan ‘bütün’dür. Yani gözle görünen ve
görünmeyen tüm maddi varlýklarýn bir araya gelmesiyle ortaya çýkacak
olan ‘bütün’dür. Ya þu andaki gibi, Var Eden’in Kendi fiziksel yapýsýndan
var ettiði tüm varlýklar gözle görünür ve Var Eden’in Kendi fiziksel yapýsý
bütün olarak görülemez, ya da tüm varlýklarýn bir araya gelmesi durumun-
da oluþan, Var Eden’in gözle görülebilir fiziksel varlýðý ortaya çýkar/görünür
olur. Fakat böyle bir durumda da O’nu görebilecek, O’nun dýþýnda canlý ve
cansýz baþka hiç bir varlýk var olmaz. Var Eden, bizler de dahil olmak üzere
tüm kâinatý Kendi fiziksel varlýðýndan var ettiði için, hiçbir zaman ‘bütün’
hali görülemez.
Bütün bir somun ekmek düþünelim. Ýlk önce onu ufalayarak tekrar un
haline getirip sonra bu unu kullanarak birçok türde tatlý tuzlu pastalar
yapalým. Artýk o somun ekmeðin tam ve bütün hali görülemez ve ancak bu
undan yapýlmýþ ürünler görülebilir. Kâinatýn þu andaki durumu da ayný bu
þekildedir. Var Eden, herþeyi kendi varlýðýndan var etmiþtir. Somun ekmeðin
tekrar oluþmasý, ilk önce tüm yapýlmýþ ürünlerin tekrar un haline gelmesi ve
tüm unla ekmeðin ‘bütün’ olarak tekrar oluþmasýyla mümkündür. Sadece bir
67
pasta dýþarýda kalsa, somun ekmek eski hali gibi tam ve bütün durumuna
ulaþamaz. Ayný þekilde Var Eden, ‘bir’ varlýk haline döndüðünde ortada onu
görebilecek baþka hiçbir varlýk kalmayacaktýr. Ýþte Var Eden’in fiziksel
yapýsýnýn durumu, ilimin bugün ‘hologram’ olarak adlandýrdýðý durumdur.
Kendi fiziksel varlýðýndan canlý cansýz tüm varlýklarý var etmiþ olan ‘Var
Eden’in, fiziksel ve manevi özelliklerinin tümünü tanýmlayabilen bir isim
veya ad yoktur. Bu nedenle O’nun fiziksel ve manevi özelliklerini anlatan
tüm adlarý, isimi ve anlamlarý Kur’an da öðretilmiþtir.
Kur’an’da ‘var etmek’ eylemi için farklý fiiller kullanýlmýþtýr. Ýlk kez var
etmek, var edilmiþ bir maddeden bir varlýk oluþturmak veya oluþturulmuþ
olaný deðiþtirerek yeni bir varlýk türetmek gibi farklý fiziksel olaylar için
farklý fiiller kullanýlmýþtýr. Kur’an’da ‘cailun’ olarak kullanýlmýþ olan fiilin
Arapça’da sadece bir anlamý vardýr; ‘icat etmek’. Ýlahiyatçýlar ya ‘icat’
sözcüðünün anlamýný bilmediklerinden ya da çekindikleri için ‘yaratmak’
olarak Türkçe’ye çevirmiþlerdir. ‘Ýcat’ sözcüðü erken Türkçe’deki iki
tamðadan oluþur; ‘ÝÇ’ ve ‘AT’; ÝÇAT. Bu iki sözcüðün anlamý beþ bin yýldýr
deðiþmemiþtir. * ÝÇ; iç/sahiplik/dahili/mensup, AT’ýn anlamý; var etme’ dir.
‘ÝÇAT’ kelimesinin anlamý; ‘içte var etmek’dir. Bu da, Var Eden’in tüm
kâinatý/canlý cansýz tüm varlýklarý Kendi fiziksel yapýsýndan, Kendi içinde
var etmiþ olmasý fiziksel olayýný tanýmlamaktadýr. Ýnsanlar, kendi fiziksel
yapýlarý dýþýndaki maddeleri kullanarak ‘keþifler’ yapmýþlardýr, içat deðil.
68
GÖK TEÑRÝ
69
Elif Lâm Mîm 2/1 (2. sure, 1. ayet)
Tâ Sîn 27/1
Hâ Mîm 46/1
Kaf 50/1
Nûn 68/1
Elif
ÖK : Rab/Yönetici (En üst seviyedeki Yönetici olan, Arþdaki yüce kon-
seyin hokumdarý Rab’býn/Yönetici’nin/Allah’ýn ünvaný)
70
GÖK TEÑRÝ
Mîm (mim)
ATA-AT : Var Eden’in Kendi fiziksel yapýsýndan kâinatý var etmesi fiziksel
olayýný tanýmlayan kelimenin ÝÇAT, ve ‘AT’ tamðasýnýn anlamýnýn var
etme olduðunu hatýrlanýrsa, ATA-AT’ýn anlamý ‘var edilen varlýk’ demek-
tir.
Sâd (sad)
AP : Görünme/Görünür olma (Ýngilizce’deki ‘appear’ bu tamðadan türetil-
miþtir)
Râ (re)
OÞ : 1. Biçim, þekil 2. tecelli
Kâf (kef)
OZ : Ozma/Teþekkül etme, bir halden diðerine geçme ÖZ: ozmuþ
Hâ (he)
IN : Hokum altýna alma ÝN : Hokum altýna alan/alýnan
Yâ (ye)
AW : Çevrilme, halinden ... a çevrilme
Ayn (ayýn)
ÖG : Rabler (Arþdaki yüce konseyi oluþturan ve her biri ayrý bir varlýk
grubunun Rabbi/Yöneticisi ve ilâh olmayan Rablerin ünvaný, 6 adet)
Tâ (te)
Ü:O
Sîn (sin)
US : Vücut
71
Ha (ha)
UÇ : Lider
Kaf (kaf)
AD : Eylem; oluþturma/yapma ËD: geçmiþ zaman hali; yapýlmýþ/bitmiþ
eylem (Ýngilizce’deki ‘do/did’ bu taðmalar ve bu mantýkdan türetilmiþtir.)
Nûn (nun)
OQ : Kuantum; sudan var ediþin fizik ilimi (göklerin ve yerin var ediliþi).
72
GÖK TEÑRÝ
Tâ Sîn (27/1)
Ü US: O(Allah) vücutdur. (ÖK varlýk alanýnda bir vücutdur. Tüm Kâinatý
Kendi fiziksel varlýðýndan var etmiþ olan Var Eden’in ‘bütün’ fiziksel yapýsý/
varlýðý deðildir.)
73
olarak oluþturan/var eden/meydana getiren ÖK’dür; fiziksel varlýðý var
edilen Allah’dýr; içindeki Ruh ile Var Eden’in varlýk alanýndaki Kendisi’
dir.)
74
GÖK TEÑRÝ
Biz onu akýl erdirebilesiniz diye. bir Kur'an olmak üzere Arapça olarak indirdik.
Elif : ÖK
Lem : OY
Lamelif : OS/Gök-Gökler
He : IN
75
ALLAH adý, AL-ÝLÂH’dan oluþur. * ‘AL; herþey’ demektir (Ýngilizce’deki
All; tüm, herþey, bu sözcükten türetilmiþtir). AL-ÝLÂH; herþeyin ilâhý
demektir.
Var Eden’in, baþka hiçbir varlýðýn olmadýðý zamanda iradesini varlýk alaný-
na taþýmak/Kendisi’ni varlýk alanýnda görünür kýlmak için var ettiði varlýk;
Allah (gökleri hokum altýna alan ÖK); Teñri’dir. Ýlâh sadece Teñri/Allah/
ÖK’dür. Varlýk alanýndaki canlý cansýz tüm varlýklarý ilk var eden, varlýk
alanýnýn hakimi olan/hokum altýna alan, vücudu var edilen varlýktýr.
UDGH5XKRODUDNNLQDWº.HQGLIL]LNVHOYDUOººQGDQ.HQGLL¤LQGHYDUHWPL»
RODQ9DU(GHQâLQYDUOºNDODQºQGDNL.HQGLVLâGLU
* AKINIÞ MEKANIÐÝ ALTI YARIQ TÝGÝN, Kazým Mirþan,1978, MMB
76
GÖK TEÑRÝ
‘Var Eden’ adýnýn Erken Türkçe ile yazýlýþý ‘ËM AT’ dýr. ‘Sahip’ anlamýn-
da da kullanýlmýþtýr. Tüm kâinatýn/mülkün ve hokumun sahibi’ dir.
Kâinatda Kendi varlýðýndan/fiziksel yapýsýndan baþka hiçbir madde yoktur.
Kâinatý Kendi fiziksel varlýðýndan Kendi içinde var etmiþtir. Erken
Türkçe’de O’nu ifade etmek için kullanýlan ad; * ‘ÝÇÜ APA; içinde görü-
nen’ dir. * ‘AL-APA; herþeyde görünen’ adý da Var Eden’i/ËM AT’ý taným-
lamak için kullanýlmýþ olan addýr. Arapçasý Zahir : Herþeyde tecelli eden.
Tüm yarattýklarýnda, kendisinden görünebilir izler, iþaretler bulunan.
* AKINIÞ MEKANIÐÝ ALTI YARIQ TÝGÝN, Kazým Mirþan,1978, MMB
77
21. ENBÝYA (PEYGAMBERLER) SURESÝ
“ Kur’an yedi nüans üzerine indirildi. Onun hiçbir harfi yoktur ki, bir zahir,
bir de batýn manâ taþýmasýn.” Hz.Muhammed
78
GÖK TEÑRÝ
Kaf: ËD; yapýlmýþ/bitmiþ eylem (baþta olmasý pasif anlamda : ... tarafýndan
yapýlmýþ)
Elif: ÖK
79
ulaþtýrarak gözle görülemez 4 temel yapý taþýna(atom altý parçacýklara)
ayýrmýþ, bunlarýn tekrar farklý kombinasyonlarla bir araya getirilmeleriyle
atomlar, elementler ve bir çok farklý madde var edilmiþtir; bu fiziksel olay-
la var ediliþin adý kuantumdur. Allah’da bu maddelerden, ÖGler/Rabler de
dahil olmak üzere tüm varlýklarý var etmiþtir. Kur’an’da verilen bilgiler
dahilinde, Allah’ýn varlýk yapýsý gibi doðrudan sudan var edilmiþ sadece bir
varlýk toplumu vardýr. (Son bölümde, göklerin ve yerin var ediliþinin
‘büyük patlama’ denilen olayla meydana gelmediði, suyun ýþýk hýzýna nasýl
ulaþtýðý, ilgili formüllerle kanýtlanmýþtýr.)
Dal; AB:su,
Ye; AW: çevrilme, halinden ... a çevrilme
Nun; OQ: kuantum
Allah; ÖK gökleri hokum altýna alan demektir. Teñri; sahibi olduðu Ruh’la
kâinat içinde hakim olan/hakimiyet kuran varlýk demektir ve bu adlar
sadece O’na ait özellikleri/O’nun yapabildiklerini anlatmaktadýr.
80
GÖK TEÑRÝ
81
26. Ayet (EHY meali)
Onun sonu misktir, iþte ona imrensin artýk imrenenler!
‘Tesnîm’ isminin erken Türkçe tamðalarý ile tam yazýlýþý ‘ATËSEÑËM’ dir.
‘AT’; var etme/varlýk, ‘ËS’; yetkinin sahibi, ‘EÑ’; akýlý iþletme sistemi-
nin/Ruh’un sahibi, ‘ËM’; zamirdir. Tesnîm adýnýn anlamý; ‘yetkinin ve
Ruh’un sahibi olan varlýðým’ demektir. AL-APA’nýn vücudunu oluþtur-
82
GÖK TEÑRÝ
83
22. Ayet (EHY meali)
Yerde. Gökte Allah' tan baþka tanrýlar olsaydý bunlarýn ikisi de mahvolup gitmiþti.
O Arþ'ýn Rabbi olan Allah onlarýn yakýþtýrdýklarý vasýflardan münezzehtir, beridir.
‘... Rabbinin emrini ...’ þeklinde tanýmlanan, arþýn Rab’bi Allah olan
Teñri’dir, yüceler yücesi Tesnîm’dir, ÖK’ümüzdür.
84
GÖK TEÑRÝ
91. ayetde ‘bu beldenin’ olarak tanýmlanan yer arþdýr, Teñri katýdýr. ‘Ben’
olarak seslenen varlýk Kur’an’ý Hz.Muhammed’e indiren Ruhul Kudüs/Hz.
Cebrail’dir ve sadece, arþýn Rab’bi Allah’a/Teñri’ye kulluk etmekte
olduðunu, diðer yaþam yerlerinin Rablerine/Yöneticilerine kulluk edilme-
sinin söz konusu olmadýðý belirtilmektedir. Yani yüce konsey üyesi
Rablerin/Yöneticilerin kulluk edilecek ilâhlar olmadýklarý bilgisi veril-
miþtir.
92. ayette, ‘.... böylesine de ki: ...’ sözünden, 91. ayetteki sözlerin de
Hz.Muhammed tarafýndan söylenmesi isteniyormuþ þeklinde bir anlam
çýktýðý düþünülebilir. Þayet, ‘... böylesinede de ki: ...’ þeklinde söylenmiþ
olsaydý, yani bir tane daha ‘de’ takýsý olsaydý, 91. ayetteki sözlere ilave
olarak 92. ayetteki sözlerin de Hz.Muhammed’den söylemesi isteniyor
anlamý o zaman çýkardý. 91. ve 92. ayetlerin tümünün üstten týrnak içine
alýnmýþ olmasý da bu sözlerin Hz.Cebrail’e ait olduðunu göstermektedir.
Hz.Muhammed’den söylemesi istenilen söz ayrýca týrnak içine alýnmýþtýr.
85
57. HADÎD SURESÝ
Ýlim,ruh ve temel yapý taþlarý gözle görülmez, ama hep vardýr. Görülebilen;
ilimle var edilmiþ ve oluþturulmuþ varlýklardýr. Ýlimin sadece fiziksel boyut
kazanmýþ hâli görülebilir. Bizim gördüklerimiz AL-APA’nýn fiziksel
86
GÖK TEÑRÝ
yapýsýnýn bir bütün/tam olan hali deðil, Kendi varlýðýndan var ettikleridir
ve kendi görüntümüzde dahil olmak üzere gördüðümüz tüm varlýklar, AL-
APA’nýn varlýðýnýn çok az miktarlarý olarak farklý þekilleniþleri/görünüþ-
leridir. AL-APA, Kendi varlýðýndan var ettikleriyle Kendisi’ni, Kendi
içinde oluþturduðu varlýk alanýnda/kâinatda göstermiþ, görünür kýlmýþtýr.
Ýlim ve yapý taþlarý koklanamaz. Ama ilimle var edilmiþ olan binbir çiçeðin
kokusu vardýr. Tüm bitkilerin kokusu AL-APA’nýn binbir çeþit kokusudur.
AL-APA, var ettiði tüm çiçeklerin, yaðmurun, çimenin, topraðýn kokusuy-
la Kendisi’ni, kokusu duyulur kýlmýþtýr.
Ýlimin ve akýlýn kendi sesi yoktur. Ancak ilimle yapýlmýþ bir müzik aletinin
sesi duyulur veya var edilmiþ iki varlýðýn birbirine çarpmasýyla ses oluþur.
Rüzgârýn, yaðmurun, ýrmaðýn veya binbir çeþit kuþun sesi AL-APA’nýn
sesidir. AL-APA, var ettiði tüm varlýklarýn sesiyle, Kendisi’ni varlýk alanýn-
da duyulur kýlmýþtýr.
87
AL-APA’nýn varlýk âlemlerini var etmeden önceki fiziksel yapýsýnýn büyük-
lüðünü anlamak ve tanýmlamak, sahip olduðumuz kavramlarla yapýlabile-
cek bir iþ deðildir.
(Riba: Ana parada meydana gelen her türlü haksýz artýþ. Kur’an riba kelimesini bu
anlamda kullanýr. Faiz, bu haksýz artýþýn görünümlerinden sadece biridir.)
88
GÖK TEÑRÝ
89
geçmiþ manâlar/bilgiler þeklinde anlatýlmýþtýr. AL-APA ve var ediliþ ile
ilgili ilimsel bilgilerin verildiði ayetlerin doðru anlaþýlmasý da, insanlarýn
ulaþtýrýldýðý ilim seviyesiyle paraleldir.
Varlýk âleminde en üste yüceler yücesi Tesnîm; arþýn Rabbi Allah vardýr.
Yüce konseydeki diðer 6 Rabbin hiç birisi insan toplumlarýnýn Rabbi/
Yöneticisi deðildir. Ýnsanlarýn ÖK’ü; arþýn Rab’bi Allah, AL-APA’nýn var-
lýk âlemindeki Kendisi olan yüceler yücesi Tesnîm’dir. Kur’an’da; ‘Rab’bim!
Affet, merhamet et.’ þeklinde söylenmiþ olan sözlerin yanlýþ olmamasý için
böyle olmasý þarttýr. Çünkü diðer varlýklarýn yüce konseydeki Rablerinin/
Yöneticilerinin, Allah’ýn izini olmadan affetmeye, yardým etmeye, yani
kendi baþlarýna hokum vermeye yetkileri yoktur. ‘Rab’bim Allah’ denilerek
baþlanan dualarla Allah’a ortak koþma durumuna düþülmüþ olunma-
masýnýn nedeni; insanlarýn Rab’bi/Yönetici’si; arþýn Rab’bi Allah, yüceler
yücesi Tesnîm olmasýndandýr. Ýnsan toplumlarýnýn Rab’bi/Yönetici’si; AL-
APA’nýn, ‘irade’ anlamýnda varlýk alanýndaki Kendisi; Teñri’dir.
Varlýk âlemindeki her þeyin ilimi arþda/Allah katýndaki bir kitapda yazýlýdýr.
90
GÖK TEÑRÝ
91
16. NAHL SURESÝ
Kur’an’da, iblisin ve ona uyan cinlerin, yüceler yücesi Tesnîm ile birlikte
ilâh olarak kabul ettiði ve yüce konseyi oluþturan altý Rabbin/Yöneticinin
de isimleri verilmiþtir.
92
GÖK TEÑRÝ
93
44. Ayet (YNÖ meali)
De ki: "Þefaat, tümden ve sadece Allah'ýndýr. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi
O'nundur. Sonunda O'na döndürüleceksiniz."
44. Ayet (EHY meali)
De ki: "Bütün þefaat Allah'a aittir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra hep
döndürülüp O'na götürüleceksiniz!"
94
GÖK TEÑRÝ
Melek adýnýn erken Türkçe ile yazýlýþý ËMËLÖK’ dür. ‘ËM’; birinci tekil
þahýs zamiri, ‘ËL’ in anlamý ‘iletme’, ‘ÖK’; yüceler yücesi Tesnîm’dir.
ËMËLÖK adýnýn anlamý da; ‘ÖK’e/Teñri’ye ileten’ demektir. Biz bugün
melek olarak telaffuz ediyoruz. Doðrusu ‘melök’dür.
Cin adýnýn erken Türkçe aslý ÖCÝN’dir. ‘ÖC’ ün anlamý; ‘kendi, kendisi’,
‘IN’ýn anlamý; ‘hokum altýna alma’, ÝN; hokum altýna alan/alýnan’ dýr.
(Sözcük içindeki yerine baðlý olarak. IN tamðasýnýn þekli ‘)’ dir ve bugün
matematikte de ‘kapsamak’ olarak kullanýlmaktadýr). CÝN adýnýn anlamý,
‘kendisi hokum altýna alýnan’ demektir. Biz bugün cin olarak telaffuz
ediyoruz.
Ýnsan adýnýn erken Türkçe aslý ÝNASAÑ’ dýr. ÝN; hokum altýna alan(bura-
da ‘ÝN’ tamðasý baþta, ÖCÝN adýnda sondadýr), AS’ýn anlamý ‘yetki’ dir.
*AÑ’ýn anlamý ‘düþünme ve hissetme sistemi, yani akýlý iþletme sistemi ve
þuur’dur (ruhun özelliði akýlý iþletmesidir, akýlý iþleten/düþünen sistemdir,
bilgisayardaki iþletim sistemi ile ayný iþleve sahip fiziksel yapýdýr. Öðrenile-
rek akýlý oluþturan bilgileri/ilimi kullanarak daha önce bilinmeyen çözüm
ve fikir oluþturan sistemdir ruh; iradedir). ÝNSAÑ adýnýn anlamý, ‘akýlý
iþletme yetkisiyle; ruhuyla hokum altýna alan, demektir. Hokumun sahibi
deðildir, yetki/bir þans verilmiþtir.
95
2. BAKARA SURESÝ
‘Ýman’ kelimesinin Türkçe aslý ‘ËMAÑ’dýr. ‘ËM’ birinci tekil þahýs zamiri,
‘AÑ’ýn anlamý ‘akýlý iþletme’dir. Ýman adýnýn anlamý ‘akýlýný iþleten/düþü-
nen’ demektir. Akýlýný iþleterek Allah’dan baþka ilâh olmadýðýna, O’nun
ilimine ve ilimiyle/kelimeleriyle dilediði herþeyi var edecek ve oluþturacak
sýnýrsýz kudrete sahip olduðunu bilmek, ulaþtýrýlan ilim seviyesiyle
Kur’an’da verilmiþ olan bilgileri ikna olarak anlayýp bilir hale gelerek,
Allah iradesi dýþýna çýkýlamayacaðýnýn, yani; ahlâklý, adaletli, barýþtan ve
yardým etmekten yana yaþamanýn dýþýnda bir yaþam tarzýnýn kabul
edilmeyeceðinin, bu deðerlerin dýþýna çýkýldýðýnda kýyamet günü büyük bir
acý ve ýzdýrapla cezalandýrýlacaðýnýn þuuruna sahip durumda yaþamak,
adaletin çiðnenmesine ve zulme boyun eðmemektir.
96
GÖK TEÑRÝ
97
olmuþlardýr. Allah'ýn hizbi iþte bunlardýr. Dikkat edin, Allah'ýn hizbi, baþarýya
ulaþanlarýn ta kendileridir!
‘Doðru’, belki baþka hiçbir yerde bu kadar açýk ve ilimin ulaþtýðý seviye
kanýt olarak kullanýlmýþ þekilde anlatýlmamýþtýr, Teñri oluru ve yardýmýyla.
Doðruyu anlayabilmek için gerekli olan bilginin su üstüne çýkmýþ ve bu bil-
ginin ilimle kanýtlanabilir olmasý, bugün artýk herkesin Allah iziniyle iman
edebilmesi için en büyük þanstýr. Ön yargýlarýn ve bugüne deðin doðru
olduðu sanýlan bilgilerin yönlendirmesinden kurtularak düþünmeye baþla-
mak, atýlacak ilk adýmdýr. Beklenilen ‘inanýlmasý’ dýr, herkesin tamamýný
hemen ‘anlamasý’ deðil. Çünkü bu durum Allah izinine tabiidir. Bu izine
eriþebilmek de önce inanýp bu þuurla derin derin düþünürken, ayný zaman-
da, inanmýþ olmayý gerektiren ilkelere uygun yaþamakla mümkündür.
Yerdeki sýnav halâ devam etmektedir. Yerdeki bu yaþantýsýnda gözüyle
görmeden Kur’an’da verilmiþ olan bilgilere inanan ve bunlara uygun
yaþayan her insan, kýyamet günü ‘doðru’yu gördükten sonra zaten bir daha
asla isyan etmeyecek, Teñri’ye ortak koþmayacak ve düzenin bozulmasýna
sebep olmayacaktýr. Bu nedenle de bir cezaya maruz kalmadan doðrudan
cennete geçebilecek, orada yaþamýna devam edecektir.
Allah, iziniyle iman etmiþ insanlarýn dost olarak kabul edilmesini ve onlar-
dan yüz çevirilmemesini öðütlemiþtir.
98
GÖK TEÑRÝ
5. MAÝDE SURESÝ
99
Sadece varlýk yapýsýný anlamak, AL-APA’nýn varlýðý konusunda emin
olmamýzý saðlar. ÖK’ümüzün oluruyla bugün ulaþýlmýþ olan ilim seviyesi;
kuantum fiziði bilgisi, AL-APA’nýn Kendi varlýk yapýsýndan nasýl var
edildiðimizin, ikna olarak öðrenilmesini saðlamýþtýr. Bizlere vermiþ olduðu
nimetler ve kusursuz adaleti, sadece O’na hamd edilmesinin ve
þükredilmesinin sebepleridir. Allah’ý anmayla birlikte, AL-APA’yý gözü-
müzle görmüþçesine içten sevebilmek ise, ancak Kendisi’ni anlayarak taný-
makla mümkündür.
Kâinat, yaþamýþ veya yaþayacak olan, akýlýný en fazla iþletebilecek insaný bile
sürekli meþgul edecek bilinmeyenlerle doludur. AL-APA herþeyi bilen ve
dilediði herþeyi yapabilecek ilime sahip olandýr. Böylesine sýnýrsýz ilim ve
kudrete sahip, Ruh’a/akýlý iþletme sisteminin tamamýna sahip olan AL-
APA’nýn/Allah’ýn hiç birþey yapmadan boþ durabilmesi imkânsýzdýr. Bu
durum, O’nu anlayabilmemiz için Kur’an’da verilmiþ olan en önemli bilgidir.
Birçok ayetde verilmiþ olan diðer bilgiler yan yana konduðunda da þu özel-
likleri ortaya çýkmaktadýr. AL-APA’nýn irade anlamýnda varlýk alanýnda
Kendisi olan Allah; ‘baðýþlar’, ‘azap eder’, ‘affeder’, ‘öc alýr’, ‘merhamet
eder’, ‘darýlmaz’, ‘yardým eder’, ‘teþekkür eder’, ‘sever’, ‘sevmez’, ‘korkmaz’,
‘sabreder’, ‘sözünü tutar’, ‘yalan söylemez’, ‘uyarýr’...
100
GÖK TEÑRÝ
4. NÝSA SURESÝ
AL-APA, Kendi varlýðýndan, Kendisi için, Kendi fiziksel yapýsý içinde var
ettiði tüm varlýklarla birlikte sonsuz olan yaþamý paylaþmak için kâinatý var
etmiþtir (Saadet vaadedenlerin insanlarý kullanmak ve ortak koþmaya
sürüklemek için söylediði gibi, Hz.Muhammed için var etmemiþtir). Bu
durumu oluþtururken, her varlýðýn mutlak ihtiyacý olan þeyleri ve haz alýp
mutlu olarak yaþamasý için gerekli olanlarý da var etmiþtir. Toplum dilinde
nereden çýktýðý bilinmeyen ‘yalnýzlýk Allah’a mahsusdur’ sözü doðru
deðildir. Herþeyi bilen, herþeyi yapmaya güç yetiren AL-APA’nýn,
101
Kendisi’nden baþka hiçbir varlýðýn olmadýðý bir durumda varlýðýný yalnýz
sürdürmesi ve bu durumun sonsuz olmasý, böyle üstün ve Âlim olan için
katlanýlacak bir durum deðildir. Allah sadece ödüllendiren veya ceza-
landýran deðildir, duygularý da vardýr. Duygularýn anlamý ve deðeri de
ancak paylaþýldýðýnda ortaya çýkar ve mutluluk verir.
102
GÖK TEÑRÝ
4. NÝSA SURESÝ
125. Ayet (YNÖ meali)
Güzellikler sergileyerek ve özü-sözü doðru bir halde Ýbrahim'in milletine uyarak
yüzünü Allah'a teslim edenden daha güzel dinli kim olabilir! Allah Ýbrahim'i dost
edinmiþti.
125. Ayet (EHY meali)
Din bakýmýndan o kimseden daha iyi kimdir ki, özü iyi olarak yüzünü Ýslam ve
Allah'a tutmuþ ve muvahhid olarak Ýbrahim'in dinine uymuþtur. Allah ki,
Ýbrahim'i dost edinmiþti.
Dost demek sadece sevilen/sevgi’li olan demek deðildir. Dost ayný zaman-
da arkadaþ olan demektir. Görüþülen, birlikte sohbet ederek vakit geçirilen
demektir. Hz.Ýbrahim’i dostu olacak mertebeye yükseltmiþ olan; Allah/
gökleri hokum altýna alan ÖK/yüceler yücesi Tesnîm, yani AL-APA’nýn
varlýk âlemindeki Kendisi’dir. Ýçat ediliþimizin baþlangýç sebebi; içten, sevgi
dolu dostluktur, sevgiyle sonsuz olan yaþamý paylaþmaktýr, yalnýzlýðý sona
erdirmektir.
103
72. Ayet (EHY meali)
Evet Biz, o emaneti göklere, yere ve daðlara sunduk da onlar onu yüklenmeye
yanaþmadýlar ve ondan korktular da insan yüklendi onu. O gerçekten çok zalim,
çok cahil bulunuyor.
104
GÖK TEÑRÝ
Adem cahil olduðu, yani var ediliþ ile ilgili doðru bilgiye sahip olmadýðýn-
dan akýlý iþletme özelliðiyle omuzlarýna yüklenecek sorumluluðu kavraya-
madan bu yükü almýþtýr. Ýblis/þeytan/kadýn bir cin olan Ýsrael, Allah’a ortak
koþmasýna, Allah’a itaat etmeyerek Hz.Adem’in önünde secde etmeme-
sine raðmen hemen cezaya çarptýrýlmamýþtýr. Bunun sebebi, varlýk alanýn-
da ‘bütün’ olarak görülemez AL-APA’nýn varlýðýný anlayabilmesi için
sahip olmasý gereken akýlý iþletme sistemine/ruha sahip olmamasýdýr.
105
Ancak gördüklerini anlayabildiðiden, Allah, doðruyu ona anlatabilmek ve
arþdaki yüce konsey üyesi Rablerin/Yöneticilerin ilâh olmadýklarýný gör-
erek ikna olmasý için Ýsrael’in gözü önünde gökleri ve yeri yapmýþtýr/mey-
dana getirmiþtir. Diðer Rabler bunu yapamýyor olmasýna raðmen Ýsrael
onlarý Allah’a ortak koþmaya devam etmiþtir. Bunu üzerine ÖK’ümüz, yine
Ýsrael’in gözleri önünde, insaný var etmiþ ve yerde yaþam vermiþtir. Tüm
bunlar gözleri önünde yaþanmýþ olmasýna raðmen Ýsrael, Allah’a ortak koþ-
maya devam ettiði için, ÖK’ümüz/Rab’bimiz Allah, Kendi elleri ile toprak-
tan Adem’i var etmiþ, gözleriyle görmeden de anlayabileceðini ve itaat
edeceðini göstermek için Ruh’undan üfleyerek akýlý iþletme özelliðini ver-
miþ ve bir çok isimin, adýn anlamýný anlatarak öðretmiþtir.
Aþaðýdaki ayetlerde Hz.Adem’in yerde bir halife olmasý için var edildiði
bilgisi verilmiþtir.
2. BAKARA SURESÝ
106
GÖK TEÑRÝ
7. A’RAF SURESÝ
107
14. Ayet (YNÖ meali)
Dedi: "Ýnsanlarýn diriltileceði güne kadar bana süre ver."
14. Ayet (YNÖ meali)
Ýblis: "Dirilip kaldýrýlacaklarý güne kadar bana mühlet ver!" dedi.
‘... siz bir insan türü oldunuz ’ denilmiþtir. Sadece bir tür olsaydý ‘insan türü
oldunuz’ þeklinde ifade edilirdi.
108
GÖK TEÑRÝ
Üzerinde yaþadýðýmýz yerde 6-7 farklý boyuta ve yapýya sahip insan kemik-
leri bulunmuþtur. En sonuncusu 2004 yýlýnda bir adada bulunmuþ olup, 80
cm boyundadýr. Ýlim insanlarý buna ‘hobit’ ismini vermiþlerdir ve bu bir
pigme deðildir. Cevabýný bulamadýklarý soru ise; daha eski dönemlerde
yaþamýþ olan insan toplumlarý vahþi olarak yaþayýp akýl emaresi göster-
mezken, Ýngilizce’de ‘Homo sapiens’ (sapiens; düþünen) adý verdiði bizlerin
nasýl olup da düþünebildiðidir. Ýlim, niçin bu insan toplumunun bir anda
akýlý iþleten/düþünen hale geldiðini çözememiþtir. Bunun sebebi þudur;
Allah, Kendi Ruh’undan içine üfleyerek, insanýn Adem soyunu akýlý
iþletme sistemiyle donatýp düþünen varlýklar olarak meydana getirmiþ ve
meydana getirdiði birçok varlýktan üstün kýlarak yere yerleþtirmiþ olmasýdýr.
Fizikçi Albert Einstein bir sözünde þöyle demiþtir; “Din olmadan bilim
eksiktir, bilim olmadan din kördür.’” Ýlimin eksiklerini ve çözümleyemedik-
lerini ayetlerde verilen bilgiler tamamlamaktadýr. Var ediliþimizle ilgili
ayetlerde verilen ilimsel bilgilerin anlaþýlýr olmasý da ilimin ilerlemesiyle
mümkün olmuþtur. Akýlý iþletmenin, akýlý tembellikten kurtarmanýn ilk
adýmý sorgulamaktýr. Öðretilen herþeyin doðru olduðunu kabul etmek,
kandýrýlmanýn ve de yanlýþ yollara çekilmenin, yanlýþ ve sonu hüsranla bite-
cek amaçlara hizmet ediyor duruma düþürülmenin sebebidir.
109
memesi olabilir. Fakat, henüz gökler ve yer, ve de insan var edilmeden
önce, arþdaki yüce konsey üyesi Rableri Allah’a ortak koþmasýnýn, onlarý
da ilâh kabul etmesinin sebebi nedir? Bu iddasýnýn sonucunda ulaþmak ya
da sahip olmak istediði nedir? Ýsrael, diðer Rablerin bunlarý yapamadýðýný
görmesine raðmen; göklerin ve yerin, sadece yüce konseyin ve arþýn
hokumdarý olan ÖK’ümüz tarafýndan var edilebildiðini görmüþ, ve henüz
Adem var edilip onun üstünlüðünü kabul etmesi kendisine emredilmemiþ-
ken, bu davranýþýnýn sebebi her ne ise, halâ daha Allah’a ortak koþmasýný
sona erdirmemiþtir. Bu sebep nedir? ÖK’ümüzün, doðrudan ve adaletten
yana sözlerinin Kur’an’da tamamlandýðý belirtildiðine göre, bu durumun
bilgisi de Kur’an’da verilmiþ demektir.
Þimdi, Kur’an’da farklý ayetlerde verilmiþ olan bilgileri bir araya getirelim
ve Ýsrael’in isteðinin ne olduðunu gün ýþýðýna çýkaralým, ÖK’ümüzün olu-
ruyla. Ýlk bilgi; arþda olan, yerdeki ve göklerdeki herþeyin bilgisini içinde
barýndýran kitapdýr. Bilirsiniz, bilgi kuvvetdir. Ýsrael kuvvete sahip olmak
istemesinden dolayý, yüceler yücesi Tesnîm’den/Allah’dan baþka ilâh
olmadýðýný gözleriyle görerek öðrenmiþ olmasýna raðmen iddiasýný sürdür-
müþtür. Peki Ýsrael’e, bu kitapdaki bilgilere ulaþabilme yolunu açan sebep
nedir? Kur’an’da verilmiþ olan diðer bir bilgi de, ‘Kitap’a mirasçý olmak’
sözüdür. Bu noktada çok derin bir anlam ortaya çýkmakta ve ‘Allah
nurunu tamamlayacaktýr’ sözünün ne anlama geldiði de anlaþýlýr olmak-
tadýr. Birilerinin mirasçý olabilmesi için, kendisine ait olan birþeyi geride
býrakacak ve artýk orada olmayacak birisinin olmasý gerekir ki geride
kalanlar mirasçý olarak adlandýrýlabilsinler. ÖK’ümüz, yerdeki ve göklerde-
ki herþeyin bilgisini/ilimini içinde barýndýran bu kitabý niçin hazýrlatmýþtýr?
Unutulabileceðini mi düþünmüþtür, yoksa geride kalanlarýn gerektiðinde
kullanabilmesi için mi hazýrlanmýþtýr?
110
GÖK TEÑRÝ
taþýmaktadýr. Bugün de bilinir ki, fiziksel olarak bir yükü en güvenli taþý-
manýn yolu, ince birçok liften oluþmuþ halatlardýr. Allah, Ruh’undan
insanlara küçük parçalar vererek bu yükün aðýrlýðýný hafifletmiþtir, daha
kolay taþýnýr hale getirmiþtir. ÖK’ümüzün Kur’an’da ‘çoðalýn’ diye yol
göstermiþ olmasýnýn sebebi budur. Daha fazlasýný daðýtabilmek ve her
iradeyi sýnavdan geçirmek. Akýllý bir varlýðýn, kendi akýlýný iþleterek kendi
iradesiyle doðru yolu seçmiþ olmasý güvenilir olandýr. Kur’an’da,
Ýsraeloðullarý hakkýnda ‘Onlar ekini ve insanlarý yok etmeye koyuluyor-
lardý’ sözünde verilen bilgi de bu durumla ilgilidir. Allah’ýn nurunu tamam-
lamasýna engel olmaya çalýþmak ve insan toplumlarýnýn mirasçý olmasýný
engelleyebilmektir.
Elbet, Allah dilediði anda insan toplumlarý da dahil olmak üzere tüm var
ettiklerini yok eder, yerine yenilerini meydana getirir ve Ruh’undan onlara
daðýtabilir. Fakat bu durum da, herþeyin yeni baþtan yaþanacak olmasý,
yeni varlýklarýn sýnavdan geçirilmesi demektir. Bir varlýk, akýlý iþletebilme
özelliðine sahip olduðu anda artýk kendi iradesine sahiptir. Akýlýný,
kötülükten ve þahsi çýkardan yana yaþama yolunda da iþletebilir, ya da
olmasý gerektiði gibi adaletten, merhametten ve barýþtan yana iþleterek
yaþayabilir, iþler yapabilir. Bunu görmekte ancak bir sýnav ile mümkündür.
111
Kader; kendi iradelerimizle verdiðimiz kararlar, seçtiðimiz yaþam ilkeleri-
miz sonucu olarak karþýmýza çýkan ‘son’lardýr. Kader; yaþam ilkelerimize
baðlý olarak Allah’ýn bizlerle ilgili verdiði hokumlardýr, baþýmýza gelenlerdir.
Akýlým halâ ‘miras’ adýnda kaldý. ‘Miras’ adýnýn erken Türkçe tamðalarla
yazýlýþý ‘ËMËRAS’ dýr. ‘ËM’; zamir, ‘ËR’; eriþme, ‘AS’; yetki’dir. Yüceler
yücesi Tesnîm’in, Adem’i halife/vekil olarak tanýmladýðýný hatýrlarsak,
‘Miras’ kelimesinin anlamý ‘eriþen yetkili/vekil’ dir. Yani Allah katýna; arþa
eriþecek/ulaþacak vekil anlamýna gelmektedir. Hali hazýrda herkesin kendi
yaþantýsýyla kendi sonunu(sonsuz yaþama nereden ve hangi þartlarla
baþlayacaðýný) belirleyecek olan sýnav devam etmekle birlikte Allah insaný
seçtiði için, Kitap’a insan toplumlarýnýn mirasçý olacak olmasý, insanlarýn,
sonsuz olan yaþama ve arþa eriþecek varlýk grubu olacaðý bilgisini vermek-
tedir. ‘Mirasçý’ adýnýn, geride kalacak/varis olmakla ilgisi yoktur. Bu durum-
da ‘Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktýr’ sözünden þu
anlam çýkmaktadýr.
112
GÖK TEÑRÝ
113
‘Kitap’a mirasçý’ olmak sözünün anlamý ‘Belirerek görünen ÖK’e, yani
Allah’a eriþen vekil’ demektir; AL-APA’nýn varlýk alanýndaki Kendisi’ne;
arþdaki Allah’a eriþmek, arþa kavuþabilmek demektir. Ýþte, yerdeki toplum-
lar ile halklar arasýnda süre gelen mücadelenin baþlangýç sebebi budur.
‘Bilenden deðil çekenden sor’ sözünün anlamý ve deðeri birkez daha ortaya
114
GÖK TEÑRÝ
115
Belki de inkâr eden cinler kendilerine þu soruyu hiç sormadýlar. Eðer,
Allah’dan baþka ilâh olsaydý, arþdaki yüce konsey üyeleri, hazýr ilâhlar
olarak da kabul edilmiþken, niçin kendilerinin de hokumu altýnda olduðu
Allah var ve ilâh O’dur desinler? Eðer ilâh olmayan Rablerin de hesap
verdikleri Allah/ÖK olmasaydý, ýsrarla, sadece bir ilâh vardýr denilmesini
gerektiren þey; hokum eden ‘bir ilâh’ Allah’ýn varlýðýdan baþka ne olabilir-
di ki? Bu sorulara verilecek doðru cevaplar, yerdeki mücadelenin, sonsuz
olan yaþama eriþebilmek için halklarýn, insan toplumlarýný kandýrmasý ve
yok etmesi üzerine süre gelen bir mücadele olduðunu kanýtlamaktadýr.
116
GÖK TEÑRÝ
Ýnkâr eden iblis/Ýsrael ve ona uyanlar, göðün bir bütün olarak kurulmasýna
ve insanýn kuru çamurdan var edilmesine gözleriyle þahit olduklarý halde
inkârlarýna ve Rableri/Yöneticileri de ilâhlar kabul ederek Allah’a ortak
koþmaya devam etmiþlerdir.
Allah, yere elçiler ve semavi kitaplarý indirmek yerine niçin ‘os’da sonsuz
yaþamýn görüntüsünü oluþturup herkesin þüphesiz inanmasýný saðlama-
maktadýr? Ýnsanlarla iletiþim kurmanýn en sýk kullanýlan yolu olan rüyalar-
da bilgiler niçin açýkça verilmek yerine dolaylý yollardan aktarýlmakta ve
bir yoruma gereksinim duyulmaktadýr? Bunun sebebi þudur. Akýlý iþletme
sistemine/ruha sahip olmayan iblisin/Ýsrael’in, gözüyle görmediði AL-APA’
nýn varlýðýný anlayamayarak Allah’dan mülk ve hokumdan pay istemesi
sonucunda, kendisine akýlý iþletim sistemi/ruh verilen insan adlý varlýðýn,
gözüyle görmeden sonsuz yaþama inanýp, tüm kâinatý kendi fiziksel var-
lýðýndan var eden ve varlýk alanýnda ‘bütün’ olarak görülemez olan AL-
APA’nýn varlýðýna ve Allah’ýn/ÖK’ümüzün, AL-APA’nýn varlýk alanýnda-
ki Kendisi olduðunu anlayarak ortak koþmadýðýnýn gösterilmesi sonucun-
da, ruh/akýlý iþletim sistemi verilerek var edilen insan adlý varlýðýn, cin adlý
varlýk grubundan üstün olduðunun kanýtlanabilmesidir. Rüyalarýmýzda
yapýlan yardýmýn dolaylý yollardan anlatýlýyor olmasý da, akýlýný iþleten bir
varlýðýn, olacak bir olayý veya bir bilgiyi birebir görmeden düþünerek anla-
masý, böylece yerdeki mücadelede insanlara, bu mücadelenin ilkeleri çið-
nenmeden yardým edilmesidir. Akýlý iþletme özelliðiyle/ruhla donatýlan
insan adlý varlýk, bu özelliði olmayan cinlerden üstün müdür, deðil midir?
Tüm mücadele budur. Üstünlük kanýtlandýðýnda, Ýsrael’in, Allah’a isyan
ederek Adem’in üstünlüðünü kabul etmemiþ olmasýnýn af edilecek bir
bahanesi kalmayacaktýr. Bu mücadelede Ýsrael’in, Ýsraeloðullarý’nýn ve
Beniisrael halkýnýn silahý sadece insan toplumlarýný kandýrabilmektir.
117
Cinlerden olan iblis/þeytan(Ýsrael), Hz.Adem’in önünde eðilip onun
üstünlüðünü kabul etmeyerek sonsuz yaþamda, akýlý iþletme özelliðiyle
yüceltilen insanýn yönetimi altýnda olmayý reddetmesi ve isyan etmesi
üzerine kovulmuþtur. Bunun üzerine Ýsrael, insaný da, gözüyle görmediði
için itaat etmeyen duruma düþürerek kötü ve rezilce yaþamanýn içine çeke-
ceðini ve çok azý hariç insan toplumlarýný hokumu altýna alarak insanýn,
önünde eðilecek üstünlükte olmadýðýný ispat edeceði iddiasýyla süre
istemiþtir. Kendisine kýyamet gününe kadar süre verilen Ýsrael’in, Adem ve
eþini (Kur’an’da Havva ismi öðretilmemiþtir) bir cennet bahçesinde,
kendilerine yasak edilenle kandýrmayý baþarmasýyla yerdeki yaþam, akýlýný
iþleten insan adlý varlýklar için artýk sýnav olarak baþlamýþtýr.
...
118
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Kur’an ayetlerinde hiçbir varlýk, toplum, halk, eylem ve kavram için iki
farklý ad veya isim kullanýlmamýþtýr. Ýsraeloðullarý, Beniisrael halký ve
Yahudi toplumu, ilerleyen sayfalarda göreceðiniz gibi, sadece ayný soydan
gelmeyip, farklý maddelerden var edilmiþ varlýklardýr.
Yerde ilk önce, kendilerine akýlý iþletme özelliði verilmeyen insan toplumlarý
yaþamýþtýr. Sonra Adem soyu ile, Allah’a ortak koþmuþ olan Ýsrael ve ona
uyan cinler yere indirilmiþ, birlikte yaþamýþlardýr. Daha sonra yerdeki cin-
lerden türetilmiþ olan Ýsraeloðullarý, Adem soyundan sonra var edilmiþ iki
farklý insan toplumu ve Ýsraeloðullarý’nýn yok edilmesiyle yeni bir varlýk
grubu olarak var edilen Beniisrael halký ile birlikte bugüne deðin gelinmiþtir.
Tüm bunlar yaklaþýk olarak son beþ bin yýl süre içerisinde yaþanmýþtýr.
119
Þimdi sýrayla, üzerinde yaþadýðýmýz yerde ne olup bittiðine bakalým.
7. A'RAF SURESÝ
120
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
2. BAKARA SURESÝ
121
37. Ayet (YNÖ meali)
Bunun üzerine Âdem, Rabbinden bazý kelimeler öðrenip belledi de O'na yöneldi.
O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O, Tevvâb'dýr, tövbeleri
cömertçe kabul eder; Rahîm'dir, rahmetini cömertçe yayar.
37. Ayet (EHY meali)
Bu ara Adem Rabbinden bir takým kelimeler belleyip O'na yalvardý. O da tevbesi-
ni kabul buyurup ona yine baktý. Gerçekten tevbeyi çok kabul eden ve çok mer-
hamet eden ancak O'dur!
Adem ve soyu ile birlikte yere indirilen cinler ile insanlar arasýnda baþlayan
mücadele bugüne deðin ayný amaçla sürmüþtür. Ýnsanlarýn da kendi göz-
leriyle görmediði bir þeye; sonsuz yaþama inanmayacaklarý, hesap verilecek
güne; kýyamet gününe inanmadýklarý için her türlü yanlýþýn ve rezilliðin
içine çekilmesi, bu mücadelenin son hamlesi olarak da insan toplumlarýnýn
adeleti çiðneyen ve zulmedenlere boyun eðdirilerek hokum altýna alýn-
masýyla, kendilerine verilen ruhun insan adlý varlýk grubunu cinlerden
üstün ve deðerli bir pozisyona yükseltmediðinin gösterilmesi mücadelesidir.
Tarihte yaþanmýþ olaylarýn tekrar etmesi, mücadele amacýnýn hiç
deðiþmemiþ olmasýndandýr ve insanlara karþý mücadelede edenlerin en
büyük silahý yalan söylemek, kandýrmak olmuþtur. Akýlý iþletme özelliðine
sahip bir varlýðýn içine düþmemesi gereken; düþerse, akýlý iþletmenin bir
üstünlük olmadýðýnýn gösterilmesine alet olmak ve insanlýðýn bu mücade-
leyi kaybetmesine sebep olunacak hatadýr.
122
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
123
17. Ayet (EHY meali)
Cinlerden, insanlardan ve kuþlardan ordularý Süleyman'ýn huzurunda toplandý.
Bunlarýn hepsi (Onun tarafýndan) sevk ve idare olunuyorlardý.
124
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
125
4. NÝSA SURESÝ
Ayný þekilde Kur’an’da; ana, baba, evlat, adam, kýz ve toplum tanýmla-
malarý insanlara, ebeveyn, oðul, çocuk, erkek, diþi ve halk tanýmlamalarý
Esrailoðullarý ve Beniisrael’e özgülenmiþtir.
126
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
bir cin olan Ýsrael’in) devamý olarak Ýsraeloðullarý’nýn var edilmesini gerek-
li kýlmýþtýr. Bunun yapýlmamýþ olmasý isyan eden cinlere, ‘Adem soyunu
meydana getirmek yerine bizi akýlýný iþletebilen varlýklar haline getirseydin
biz de doðruyu anlar ve isyan etmezdik’ diyetek itiraz edecekleri ve de özel-
likle hesaba çekilebilmeleri için, Ýsraeloðullarý cinlerden türetilmiþ ve idrak
etme özelliði ile donatýlarak kendilerine bir þans daha verilmiþtir.
127
30. Ayet (YNÖ meali)
Biz onlarý imtihan ediyor idiysek de bunda elbette ibretler vardýr!
30. Ayet (EHY meali)
Ýþte bunda birçok ibretler vardýr ve gerçekten Biz, pek sýnavcýyýzdýr.
128
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
129
anlamý; ‘ÖG(Bal) halký idrak edebilen vücut’dur. Cinler bu özelliðe sahip
deðilken cinlerden/Ýsrael soyundan türetilmiþ olan kiþi oðullarýna, yani
Ýsrael oðullarýna idrak etme özelliði verilmiþtir. Elleri beþ parmaklý olmuþ,
ayaklarý insan ayaðý þeklini almýþtýr ve yine kuyruklarý vardýr. Bu arada
uzun sakal adetinin nereden geldiðini görebildiniz mi? Hacý veya inanan
olmakla hiçbir ilgisi yoktur.
Umuð olarak verilen kitapda þu ifade geçmektedir; ‘OT-OZ rengi olan kýzýl
renk (bio-enerji rengi)’. Kýzýl renk OT-OZ’lara/Kiþi Oðullarý’na/
Ýsraeloðullarý’na özgüdür. ‘Kýzýl Elma’ nýn ne anlama geldiðini/iç yüzünün
Türk ýrkçýlýðý olmadýðýný siz düþünün. Ayrýca ‘ÖGÜL’ sözcüðüne dikkat
ederseniz ‘GÜL’ adý buradan türetilmiþtir. GÜL; ‘ÖG/Bal halký’ demektir.
‘Kýzýl Gül’ tarikatýný kuranlar da, Ýsraeloðullarý’nýn atalarý olduðunu sanan,
kandýrýlmýþ Yahudiler’dir.
130
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
131
Ýlahlarý bir tek ilah mý kýlmýþ? Bu gerçekten þaþýlacak birþey, çok tuhaf!
2. BAKARA SURESÝ
132
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Bir de dediler ki: "Bize sayýlý bir kaç günden baþka asla ateþ dokunmaz." Siz de:
"Allah'tan bir teminat mý aldýnýz? Böyle ise Allah kesinlikle sözünden caymaz,
yoksa Allah'a karþý bilemeyeceðiniz þeyleri mi söylüyorsunuz?"
7. A'RAF SURESÝ
41. Ayet (YNÖ meali)
Onlar için cehennemden bir döþek/beþik ve üstlerinde kýlýflar vardýr. Zalimleri
böyle cezalandýrýrýz biz.
133
Hiç kuþkusuz, Rabbin, onlar arasýnda, tartýþýp durduklarý þeyle ilgili olarak
kýyamet günü hüküm verecektir.
17. Ayet (EHY meali)
Bu emirden onlara açýk deliller de vermiþtik. Þimdi ihtilaf etmeleri sýrf kendileri-
ne ilim geldikten sonra aralarýndaki düþmanlýk ve ihtiraslarý yüzündendir. Muhak-
kak ki Rabbin onlarýn ihtilaf edip durduklarý þeyde kýyamet günü aralarýnda hük-
münü verecektir.
134
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
6. EN’AM SURESÝ
135
Yukarýdaki resimde soldakiler ve aþaðýdaki resimde de sol baþtaki erkek ve
ortada olan küçük çocuk Beniisrael’dir. Erken Türkçe’de BU-ÖK olarak
adlandýrýlan halkdýr. Ýnsan görünümünde olmakla birlikte gen yapýsý
farkýndan dolayý insan toplumlarýndan deðillerdir. Bu nedenle insanlarý
yok etmek için, kendilerinin de Yahudi soyu olduðuna dair Yahudiler’i
kandýrarak (aslýnda yaþamýn ve hokumun Teñri’ye ait olduðunu inkâr
etmiþ Yahudiler’ le iþbirliði yaparak) sürekli mücadele etmiþlerdir.
136
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
2. BAKARA SURESÝ
137
13. Ayet (EHY meali)
Yine bunlara: "Ýnsanlarýn inandýklarý gibi inanýn." dendiði zaman: "Biz de o
budalalarýn inandýklarý gibi mi inanalým?" derler. Doðrusu budala kendileridir,
fakat bilmezler.
4. NÝSA SURESÝ
138
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
2. BAKARA SURESÝ
139
Þimdi aþaðýdaki ayetlerde verilmiþ bilgilere dönelim ve resmi tamamlayalým.
2. BAKARA SURESÝ
140
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
141
lerinizi unutuyor musunuz?’ ifadesinde Beniisrael halkýnýn insan toplumu
olmadýðý açýkça vurgulanmýþtýr. Yine, 2/83. ayetde, Beniisrael halkýna
kendilerinin nasýl davranmalarý gerektiði söylenerek ‘Ýnsanlara güzeli ve
güzelliði söyleyin’ þeklinde ayrýca yol gösterilmiþtir. ‘Diðer insanlara veya
kendiniz dýþýndaki insanlara da güzeli ve güzelliði söyleyin’ denilmemiþtir.
Bu þekilde Beniisrael halkýnýn insan toplumu olmadýðý bilgisi verilmiþtir.
Kuyruklu Ýsrailoðullarý, Hz.Muhammed zamanýnda yaþamadýklarýna göre,
eðer bir insan toplumu olmayan Beniisrael halký da Hz.Muhammed’in
yaþadýðý dönemde olmasaydý, ‘Söyle onlara’ þeklinde söz söylenemezdi.
7. A’RAF SURESÝ
142
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Mûsa'ya, "Asani tasa vur!" diye vahyettik. Taþtan, on iki göze fiþkýrdý. Her oymak,
su içecegi yeri belledi. Onlarýn üzerlerine bulutlarý gölgelik yaptýk, kendilerine
kudret helvasý ve býldýrcýn indirdik. "Yiyiniz size verdiðimiz rýzýklarýn temiz-
lerinden." Onlar bize zulmetmediler, ama öz benliklerine zulmediyorlardý.
160. Ayet (YNÖ meali)
Bununla beraber Biz onlarý oniki kabileye, o kadar ümmete ayýrdýk ve Musa'ya -
kavmi kendisinden su istediði vakit- söyle vahyettik: "Vur asan ile taþa!" O zaman
ondan on iki pýnar akmaya baþladý. Halkýn her kesimi kendi su alacaðý yeri belirle-
di. Bulutu da üzerlerine gölgelik çektik, kendilerine kudret helvasý ile býldýrcýn
indirdik ve: "Size rýzýk olarak verdiðimiz nimetlerin temizlerinden yiyin!" dedik.
Bununla beraber onlar zulmu Bize yapmadýlar, ancak kendi nefislerine zulmediy-
orlardý.
143
48. Ayet (EHY meali)
Ona hem yazýyý, hem hikmeti, hem Tevrat'ý, hem Ýncil'i öðretecek.
144
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
145
42. ÞÛRA SURESÝ
146
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
147
Willendorf Venüsü, Çatal Höyük TEÑRÝKÝN figürleri de bu tipi can-
landýrmaktadýr. Solutrè(Fransa), Ofnet (Nördlingen-Almanya), Borreby
kiþileri de hep ayný bir ýrktan olmalýlar”
Aramýzda dolaþýp barýþ getiriyoruz diyerek savaþlar baþlatan, semavi kitap-
lar insanlar tarafýndan yazýlmýþtýr diyen Beniisrael halkýndan/Ýbrani olan
birkaç kiþinin fotoðrafýnda burun baþlangýcýndaki çukurluðu ve saða-sola
geniþleyen burun deliklerini görebilirsiniz. Onlarýn çeneleri * eminence’
sizdir. Onlar Yahudi olmadýklarý gibi bir insan toplumundan da deðillerdir.
148
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
149
Yahudiler, ne zaman ve nasýl Ýsraeloðullarý’nýn soyu olduklarýna veya
Beniisrael halkýnýn/Ýbranilerin de Yahudi olduklarýna dair kandýrýlmýþlar-
dýr? Bunu araþtýrýp bulmak Yahudiler’in görevidir. Unutmayýn, en tehlike-
li düþman; unutulmuþ olandýr.
5. MÂÝDE SURESÝ
150
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
4. NÝSA SURESÝ
151
O yahudi olanlardan kimileri kelimelerin yerlerini deðiþtirip, dillerini eðip büke-
rek, dine dokunarak "Dinledik, isyan ettik." , "Dinle dinlenilmez olsaydýn." ve "Bizi
güt." diyorlar. Böyle diyeceklerine "Dinledik, itaat ettik.", "Dinle ve bizi gözet."
deselerdi elbette haklarýnda daha hayýrlý ve daha dürüst olurdu. Fakat inkârlarý
yüzünden Allah kendilerini lanetlemiþtir. Onun için pek azý dýþýnda imana gel-
mezler.
4. NÝSA SURESÝ
152
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
153
kudurganlýðýný artýrmaktan baþka bir katký saðlamýyor.
60. Ayet (EHY meali)
Unutma ki, vaktiyle sana: "Bil ki Rabbin o insanlarý kuþatmýþtýr." dedik. Sana gös-
terdiðimiz (Mirac) temaþasýný ve Ku'ran'da lanetlenmiþ aðacý sadece insanlara bir
imtihan için yapmýþýzdýr. Biz onlarý tehdit ediyoruz; ama bu onlara büyük bir
taþkýnlýðý artýrmaktan baþka netice vermiyor.
154
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Her senenin baþýnda edilen bu duanýn amacý þudur. Beniisrael halký son-
suz yaþamýn ve hesap gününün þuuruna tabii ki sahiptir. Cinlere/Ýsrael’e
hizmet ettikleri için insanlarý rezil bir duruma düþürmeye çalýþmaktadýrlar
ki, isyanlarýnýn haklý olduðunu ispat ederek sonsuz yaþamda insanlarýn
yönetimi altýna girmesinler, cehennemden kurtulmuþ olsunlar, dahasý
tamamen yok edilmesinler. Kendilerinin ‘sýnav aracý’ olarak gönderildik-
lerini bildikleri gibi, kendilerinin de Yahudi olduðuna dair nasýl Yahudiler’i
kandýrmýþlarsa, Yahudiler’i de bu göreve ortak etmiþlerdir. Sene boyunca
bu amaca hizmet etmek için söyledikleri her yalaný, zulümlerini, Teñri’nin
bir’liðine ve dinine ettirdikleri sövgüleri ‘biz sadece insanlarý kandýrmak
için böyle yapýyorduk’ savunmasýný yapabilmek için bu dua kandýrýlmýþ
Yahudiler’e öðretilmiþtir ve her senenin baþýnda bu duayý etmektedirler.
Peki bu iþin baþýndaki Yahudiler kandýrýlmýþlar mýdýr, yoksa?
155
47. MUHAMMED SURESÝ
23.MÜMINÛN SURESI
156
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
157
De ki: "Allah katýnda ceza olarak bundan daha kötüsünü size bildireyim mi?
Allah'ýn lanetlediði, üzerine gazap indirdiðidir o. Allah böylelerinden maymunlar,
domuzlar ve taðut/þeytan uþaklarý yapmýþtýr. Ýþte bunlardýr yer bakýmýndan daha
kötü, yolun denge noktasýný kaybetme bakýmýndan daha þaþkýn olanlar."
158
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
2. BAKARA SURESÝ
7. A’ RAF SURESÝ
159
Her ne kadar sýnýrlar kâðýt üzerinde belirlenip haritalar hazýrlanýrken
Ethopya’nýn Doðu’suna, Ethopya ile deniz arasýna, Somali adýnda uydurma
bir devlet sýkýþtýrýlmýþ olsa da, Ethopya açýklarýnda, deniz dibinde antik bir
yerleþim alaný olduðuna þüphe yoktur. Çok geliþmiþ medeniyet diye uydu-
rulan Atlantis olabilir mi?
Bunca zamandýr bilinenlerin yanlýþ olduðunu kabul etmek elbet zor ola-
caktýr. Bugün en acý verecek olan da, Beniisrael halkýnýn/Ýbranilerin
Yahudiler’in atalarý olmayýp siyonizmin, Yahudi milliyetçiliði olmadýðýný
anlamak olacaktýr. Fakat henüz hiç birþey için geç kalýnmýþ durum yoktur.
Yanlýþýn neresinden dönülse, Allah affedendir. Bu sayfalardaki bilgileride,
WX]DÃDG¹Ë¹U¹OP¹ËOHULQNHQGLOHULQLNXUWDUPDODUÅL¤LQQDVLSHWPL»WLU
160
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Äsrael ve ona uyan cinlerin cennetten kovulduklarý andan itibaren hiç vaz
geçmeden, Ýsraeloðullarý ve Beniisrael halklarýyla devam edip Yahudiler’i
de amaçlarýna alet ederek üzerinde çalýþtýklarý iþ; insan toplumlarýný da
kendi durumlarýna; Allah’a itaat etmeme durumuna düþürebilmek ve
mümkün olduðunca çok insaný öldürebilmektir. Ahlâksýzlýðýn, zulmün ve
inkârýn içine sürüklemek, sonunda da tüm insanlarý hokumlarý altýna ala-
bilmek ya da yok edebilmektir. Bunu baþarabilirlerse kýyamet günü Allah’a,
“önünde secde etmemizi istediðin insan toplumunu rezilliðin içine çektik
ve hakimiyetimiz altýna aldýk, iddiamýzý baþardýk. Artýk bizi cehenneme
atamaz, insanlarýn üstünlüðünü kabul etmemizi isteyemez ve bizi yok ede-
mezsin” diyebilmek için uðraþmaktadýrlar.
161
ilk adýmý olan Kudüs merkezli Ýsrael devletinin kurulabilmesi için gerekli
Yahudi nüfusunun orada toplanmasý amacýyla, Avrupa’da yaþayan
Yahudiler’i can tehlikesiyle kaçýrtabilmek için ikinci dünya savaþýný baþla-
tanlar ve siyonist olmayan binlerce Yahudi’nin yine bir Yahudi olan Hitler
(Adolph Schickelgruber) tarafýndan öldürülmesini saðlayanlar, Beniisrael
tarafýndan kandýrýlmýþ olan siyonist Yahudiler’dir. Bunun sonucunda, ikin-
ci dünya savaþý öncesi Filistin topraklarýnda yüz otuz bin civarýnda olan
Yahudi nüfusu, can korkusuyla Avrupa’dan kaçýrtýlan Yahudiler’le sekiz
yüz bin civarýna ulaþtýrýlmýþ ve Ýsrael devleti kurulabilmiþtir. Siyonistlerin
soy kýrým iddialarý ile aðlamalarý büyük bir sahtekârlýktýr. Hýristiyanlýk
âlemi ise ekonomik güç elde edecekleri, son savaþtan sonra Ýsa mesih gele-
cek inancýyla Beniisrael halkýnýn/Ýbranilerin oyununa düþmüþ, evlatlarýný
haksýz ve kaybedecekleri bir savaþta kullanmalarý için, sözde dünya krallýðý
kurulma amacý sandýklarý siyonizmin emrine vermiþ durumdadýrlar.
Siyonizmin amacý; tüm insanlarýn hokum altýna alýnmasýyla iddialarýný
baþarmak veya olabildiðince çok insaný, mümkünse tümünü öldüre-
bilmektir. Bunu baþarabilmek yer üzerindeki yaþam ile ilgili bir amaç
deðildir, kýyamet günü içindir. Allah’ýn, akýlý iþletme özelliði ile yücelttiði
insanýn üstünlüðünü kabul etmelerini istemesinin aksine, tüm insan
toplumlarýný hakimiyetleri altýna almaya ve karþýlarýnda diz çöktürmeye
çalýþmaktadýrlar. Ýnsanlara, yine bir insan toplumu, Yahudiler kandýrýlarak
tuzak kurulmuþ durumdadýr.
2. BAKARA SURESÝ
162
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Ýnsan, cinlerden sonra var edilmiþtir. Sonsuz yaþam söz konusu olduðuna
göre yeni var edilmiþ insan vücudunun da evrimini tamamlamasý gerek-
mektedir ki hastalýktan ölüm söz konusu olmasýn. Ýnsan ömrü de bedenin-
den baðýmsýz olmalýdýr. Yerdeki hayatýmýzda denenen sadece ruhlarýmýz
deðildir. Yeni bir varlýk olarak var edilen vücudumuzun evrimini tamamla-
masý da gözlenmektedir. Bu tamamlandýðýnda artýk ‘Yer Projesi’ görevini
tamamlamýþ ve istenilen elde edilmiþ olacaktýr; evrimini tamamlamýþ ve
daha sonsuz yaþamý gözleriyle görmeden hokumun sadece Allah’a ait
olduðuna ve ahiret hayatýna inandýðý için, cinler gibi isyan edip düzeni boz-
mayacak, barýþ içinde, bir daha ölümün söz konusu olmadýðý sonsuz olan
yaþamýn mirasçýlarý olacak varlýk; ‘insan’. Bunun önüne geçebilmek için
insan vücudunun genetik yapýsýnýn evrimini bozmaya, amaçlarýna ulaþýn-
caya kadar kendilerince kýyamet gününü ötelemeye çalýþmaktadýrlar.
163
leri gerçeðe uygun ve belirli bir süre için yaratmýþtýr. Bununla beraber insanlardan
bir çoðu Rablerine kavuþmayý inkâr ederler.
Kýyamet günü rastgele seçilmiþ bir tarih deðildir. Gökler, yerler ve arasýn-
dakiler ‘belirli bir süreye baðlý olarak var edilmiþtir’. Bu bað; yeni bir varlýk
olarak var edilen ve akýlýný iþletme özelliði verilmiþ olan insan toplum-
larýnýn vücud yapýsýnýn geliþimini/evrimini tamamlamasý ve bu süre boyun-
ca ayný zamanda ruhlarýn/iradenin eðitilmesi ve denenmesi için gerekli, ve
tamamýna yakýný geçmiþ, yaþanmýþ olan süredir.
164
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
165
ve suyunun etkilerini de eklerseniz Avrupa’nýn gýda bakýmýndan aslýnda
sýnýfta kaldýðý görülmektedir.
Bu iþin ticari boyutudur. Diðer boyutu ise korkunç olanýdýr. Genetik bili-
mi çok geliþmiþtir ve artýk son derece tehlikelidir. Sadece bir ýrkýn genetiði
üzerinde etkili olan biyolojik silahlar yapabilmek mümkündür. Buna göre
bir milletin genetik haritasý çýkarýldýktan sonra sadece bu millete mensup
olanlarýn etkileneceði virüsler üretilebilmektedir. Bu konuda bir akýl
yürütmesi yapýlýrsa, diyelim ki erkeklerdeki sperm sayýsýný azaltan bir
madde bazý gýda ürünlerine katký maddesi olarak karýþtýrýlsýn. Bu madde
genetik olarak tasarlandýðýndan içinde sadece bir milletin erkeklerini etki-
lesin. Yani bu gýda maddesini yiyen bir grup insan arasýnda sadece tek bir
millete ait olan fert bu maddeden etkilenirken diðerleri hiçbir þekilde et-
166
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
167
tisinin kurucusu; Franklin Stahl adýnda yine siyonist bir Yahudi’dir. Fransýz
ihtilalinde baþý çekenler, ABD’yi ve eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliði’ni kuranlar hep siyonist Yahudiler’dir. Þöyle geriye çekilip
bakýldýðýnda, geliþmiþ doksan civarýnda devletin yöneticilerinin hep
Yahudi olduklarý, siyonizmin denetiminde, kontrolünde ve de emrinde
olduklarý görülmektedir. Teknoloji üretmek adýna insanlarýn saðlýðýný boza-
cak þekilde yaþadýðýmýz yeri kirletmiþ, savaþlar çýkarmýþ, sözde dünya kral-
lýðýný kurma amacý olarak öðrettikleri siyonizmin hedefine ulaþmasý için
hep Yahudiler’i kullanmýþlardýr. Osmanlý dönemi de dahil olmak üzere yur-
dumuzda siyonizmin iradesi altýna girmemiþ lider Atatürk’dür. Sözde ata-
larýna vermiþ olduklarý sözle, vadedilmiþ topraklarda devlet kurma rüyasýy-
la kandýrýlmýþ olan Yahudi yöneticilerin aslýnda nasýl bir amaca hizmet
ettiklerini görüp, insan adlý varlýk grubundan olarak yolun doðrusunda bir-
leþilmesi zorunluluðunu artýk onlar da anlamalý ve uyanmak zorundadýrlar.
Siyonizmin hedefi, buzul çaðýna gireleceði ve bu nedenle yeraltý zenginlik-
lerine/enerji kaynaklarýna el koyarak kontrolü ele almak, tüm milletleri
yönetmek sevdasý deðildir. Zaten maddi deðerlerin çok büyük bölümü ve
baþta geliþmiþ ülkeler olmak üzere birçok devletin yönetiminde Yahudiler
vardýr. Siyonizmin nihai amacý; Yahudi milletinin kullanýlmasýyla tüm
insanlarýn hokum altýna alýnmasýný saðlayarak iddialarýný baþarmýþ bir
þekilde, varlýk alanýndan yok edilmelerinin önüne geçebilmektir. Bunu
baþarabilirlerse, sonrasý, onlara kanmýþ, Allah’a ortak koþmuþ ve siyonizme
hizmet etmiþ insanlar için çok kötü þartlarýn oluþacaðý bir durumdur.
Þeytan adý Ýbranice dilinde ‘satan’ olarak yazýlýr. Bu adýn anlamý ‘ana krali-
çe’ dir. Þeytan; insanlar, cinler veya melökler gibi Allah’ýn var etmiþ olduðu
olduðu baþka bir varlýk deðildir, bir ‘ad’dýr. Þeytanlýk da; kýyamet gününe,
yani bir gün tüm yaptýklarýmýzýn hesabýný vereceðimiz güne inanýlmamasý
durumunda ortaya çýkan yanlýþ yaþam biçiminin tanýmýdýr. Kötülükten,
ahlâksýzlýktan, zulümden ve sapýklýktan yana seçilmiþ yaþam biçimidir.
ÖK’ümüz kötülüðü, sapýklýðý yaþayacak ve zulmedecek þeytan adýnda bir
varlýk var etmemiþtir. Ýnkâr etme durumunda oluþan, kabul edilmez ilke-
lerle yaþamaktýr.
168
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Tüm melökler insanýn önünde secde etmeyi kabul etmiþken, þeytan buna
karþý çýkmýþtýr. Þeytanlar; inkâr eden, Allah’a ortak koþan, kötülüðe,
çirkin olana yönlendiren ve bir kadýn olan Ýsrael’in yolundan gidenleri
tanýmlayan bir addýr.
169
Ýsrael, cinlerin isyanýný baþlatan þeytan, þeytanlarýn baþýdýr. Ýsrael, erkek
deðil, kadýn olan bir cindir.
4. NÝSA SURESÝ
‘Dul kadýn’ veya ‘kara dul’ þeklinde ifade edilen kadýn Ýsrael’dir. Þeytan/
Ýsrael, Adem ve eþini bir cennet bahçesinde kandýrdýktan sonra Adem ve
eþinin cinsel organlarý görünür olmuþ, Ýsrael, Adem’i tahrik ederek onunla
birlikte olmuþtur.
170
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
171
çocuktur. Cinlerin vücudunda ruh, yani akýlý iþletme sistemi olmadýðý için
Ýsrael, akýlý iþletebilme özelliðine ve þuura sahip bir çocuðu olmasý ümidiyle
bu çocuðu istemiþtir. (Birileri halâ daha ruhun Allah tarafýndan verilip
verilmediðini araþtýra dursunlar.)
Latince adý ‘Latrodectus Mactons’ olan örümceðin adý ‘Saatli Karadul’ dur.
‘Saatli’ demek belirli bir süresi olan demektir. Cennetten kovulduðunda
Ýsrael’e kýyamet gününe kadar süre verilmiþtir. ‘Dul kadýnýn çocuklarý’ da
Ýsraeloðullarý’dýr. Beniisrael halký ve Yahudi toplumu deðildir.
172
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
* www.biblicalhebrew.com
173
Siyon kelimesi Ýbranice’de 3 harften oluþmaktadýr.
Ýbranice harfler :
Bu harflerin isimleri : Sin Yodh Nun (siyon/cion)
7. A’RAF SURESÝ
174
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
175
Yukarýda verilmiþ olan ‘Yodh/the Lord/tanrý’ ile ilgili açýklamada iki ilginç
bilgi vardýr. Sözde tanrýlarýnýn adýný dört harfle yazmýþ ve yazýlýþýndan fark-
lý þekillerde telafuz ederek onun adý geçtiðinde kim hakkýnda konuþtuk-
larýnýn anlaþýlmamasýný istemiþlerdir. Diðeri ise, sözde tanrýlarýyla ilgili
olarak ‘iç doðasý gizli olduðu için’ þeklindeki bilgidir. Bunlarýn anlamý
nedir?
Ýlkel insanlarda þahsýn ismi ile ruh arasýnda kuvvetli bir bað vardýr. ÝsmÝ
deðiþtirilen Afrika ve Avustralya yerlisinin ruhu da deðiþmiþtir, artýk ayni
insan deðildir. Anne ve baba bazen çocuðu deðiþik isimlerle çaðýrýrlar. Bazi
toplumlarda ikizlerin almaya mecbur olduklarý isimler vardýr. Ýkizlerden
birinin ölmesi üzerine, Ölüm Meleðini þaþýrtmak için sað kalanýn ismi de-
ðiþtirilir.
Bu tür inançlarýn doðal sonucu olarak birçok kavimde ismin gizli tutul-
masý, yalnýz birkaç yakýnýn bilebileceði gizli ve gerçek ismin yanýnda,
herkesin kullandýðý ikinci bir "sahte" isim verme geleneðinin geliþtigi izlen-
mektedir. Gerçek isim bazen o kadar gizli tutulur ki, yeni doðan bebeðin
* C.E.
176
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
177
miþ, böylece Ra'nin kudretine sahip olarak tanrýça mertebesine yükse-
lebilmiþtir.
178
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
179
Bal sözcüðünün Ýbranice harflerle yazýþý;
Bal :
Bu harflerin isimleri : Beth ‘Aleph Lamedh (Bel)
180
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Cumhuriyet 05.012006
Sayfa ON
Cumhuriyet 01.12.2005
Sayfa ON
181
Cumhuriyet 21.03.2005 Cumhuriyet 27.03.2005
Sayfa 5 Sayfa 12
182
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Hepsinin ayný iþareti yapmýþ olmasý rastlantý mýdýr? Kendileri ile ilgili
yapýlan bu haberlerde, ayný iþareti yaptýklarý görüntülerinin kullanýlmýþ
olmasý rastlantý mýdýr? Yabancý liderlerin bu fotoðraflarýnýn, ‘Dýþ
Haberler’e ayrýlan sayfalardan ON’uncu sayfada yayýnlanmasý rastlantý
mýdýr? Ýbranice lisanýnda ON’uncu harf ‘Yodh’ dur ve sözde tanrýlarý,
Bal’ýn simgesidir. Ýngiliz baþbakanlarýnýn çalýþma ve özellikle, yabancý
devlet liderlerini kabul ettikleri ofislerinin adresi; Downing (yenme,
tüketme, aþaðýlama, sýrtýný yere getirme) sokaðý, kapý numarasý ON’dur.
Tüm bu fotoðraflarýn ayný gazetede yayýnlanmasý da mý raslantýdýr?
183
29. Ayet (EHY meali)
Ýçlerinden her kim: "Ben O'ndan baþka ilahým!" derse, Biz ona cehennemi ceza
olarak veririz; zalimleri Biz böyle cezalandýrýrýz.
184
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Ýngilizce’de, ‘she’ sözcüðü kýzlar için ‘o’ demektir ve okunuþu ‘þi’ dir. Antik
Ýbranice’deki ‘þin’ den gelir (21. harf) ve Ýsrael’i simgeler. ‘He’ sözcüðü
erkekler için ‘o’ demektir, okunuþu’hi’ dir. Antik Ýbranice ‘deki 5. harfin
adýdýr; ‘he’; ‘Bal/Bell’i simgeler. Allah adýnýn anýlmasý yerine, sürekli
Ýsrael’in(she) ve ‘Bal’ýn(he) anýlmasý tuzaðýný kurmuþlardýr. Türkçe’mize
de onlarýn anýlmasý için yerleþtirilmiþ bir çok kelime vardýr; bal, bel, bellek,
belde, balkon, balon, belki, belli, yahut, þiþe vb.
Arapça’ da, telaffuz edilmesiyle ‘hu’ olarak seslendirilen bir harf yoktur.
‘He’ gibi ‘Hu’ sesi de Bal’a özgülendirilmiþtir. Ya Rab demek gibi, Ya Hu da
(bu da geçer Ya hu, yok Ya hu) Allah’a ortak koþmaktýr. Allah Kur’an’da
Kendisi’ne ‘Rab’bim Allah’ denilerek seslenilmesini öðretmiþtir, Ya Rab
þeklinde deðil. Yahudi adýnda da bu ‘Ya Hu’ sesi vardýr. Ayný þekilde ‘Hele
þükür’ sözü de Allah’a deðil, ‘He’le, yani ilâh kabul ettikleri Bal’e þükret-
mektir, Allah’a ortak koþmaktýr. Anlamýþ olduðunuz gibi ‘Hu’ çekmek de
ilâh olmayan Bal’ý anmak, Allah’a ortak koþmaktýr. Artýk ‘bilmiyorduk’
diyemezsiniz. Ýnternetde bazý Ýslami sayfalarda kelime-i þahadet þu þekilde
öðretilmektedir; ‘Eþhedü en la ihale illallah ve eþhedü enne Muhammeden
abduhu ve rusuluhu’. Kimse uyanmadý mý, yoksa ilahiyatçýlarýmýz da mý
þirke ortak? Allahu Ekber’e, Allahutela sözüne ne demeli? Ýngilizce’de de
‘insan’ anlamýnda kullanýlan ‘human’ ve anlamý ’Kim’, okunuþu ‘hu’ olan
‘who’ sözcükleriyle ayný tuzak kurulmuþtur. Hepsi Allah’a ortak koþmaktýr.
185
Ýbranice’de ve Ýngilizce’de ‘Bal’ adý ‘Bel’ olarak telaffuz edilmektedir.
Siyonist bilge hahamlarýn kurgusu uydurma bir dil olan Ýngilizce lisanýnda
‘çan’, ‘bell’ sözcüðü ile tanýmlanmýþtýr ve okunuþu ‘bel’ dir. Siyonist
hahamlarýn bir küfrü olan diðer bir tuzaklarý da; kilise çanlarýnýn çalýn-
masýyla/sözde tanrýlarýnýn çaðýrmasýyla, Hýristiyan’larýn/insanlarýn, onlarýn
sözde tanrýlarýnýn/Bel’in sesine kulak vererek Bel’in emriyle toplanmasý/ona
itaat etmeleri tuzaðýný kurgulamýþ olmalarýdýr.
ABD para birimi ‘dolar’ üzerinde yazýlý olan ‘IN GOD WE TRUST' sözü,
siyonizmin asýl yüzünü, nihai amacýný anlatan sözdür. Uydurulmuþ Ýngilizce
lisanýna göre 'Allah'a güveniyoruz' denildiði sanýlmaktadýr. Herþeyden
önce Allah'a ait adlardan hiçbiri 'god' deðildir. Erken Türkçe, Ýbranice,
Arapça gibi dillerin saðdan sola yazýlýp okunduðu hatýrlanýrsa, ki konuþma
dilinin yazýlmasý ve okunmasýnýn doðrusu saðdan soladýr, 'god' sözcüðünü
saðdan sola/tersten okuduðumuzda ortaya çýkan sözcük 'dog' olur ve
Ýngilizce'deki anlamý 'köpek' dir.
IN ÖG OT AW AT ËR US AT
186
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
OT : Ateþ
AW : Çevrilme, halinden ... a çevrilme
AT : Var etme/varlýk
ËR : Eriþme
US : Vücud
‘IN GOT WE TRUST’ sözüyle verilen nihai mesaj;(sözde) ‘Bal, Teñri ola-
cak’ dýr ve iþte bu, siyonizmin nihai amacýdýr; Bal’ý ilâh/Teñri seviyesine
187
yükseltebilmektir. Þimdiden Bal’a ‘AK-EK’ ünvanýný yakýþtýrmýþlardýr.
Siyonizm, dünya krallýðýný kurarak yerde tüm milletleri yönetmek deðildir.
Allah, insan toplumlarýný arþa eriþecek vekiller olarak seçtiði bilgisini
Kur’an’da vermiþtir, cinleri veya cinlerden türetilen Ýsraeloðullarý’ný deðil.
Umuyorum ki artýk uyanýr, yanlýþ tarafý; hali hazýrda kendilerine cennetin
kapýsý kesinlikle kapanmýþ olanlarý desteklediðinizi anlarsýnýz. Peki son
savaþý siyonizm kazanýr ve Türk milleti de onlarýn hakimiyeti altýna girerse
Ýsrael ve oðullarýnýn ödülü ne olacak? Bal hangi ‘yer’de ve kimleri, gökleri
hokum altýna alan ÖK’ümüzden, sözde baðýmsýz olarak yönetecek?
188
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Çatalhüyük VI Yazýtý
Resmin üzerine Erken Anadolu Türkçesi ile yazýlmýþ olan sözün anlamý;
Çatalhüyük’ün çok renkli duvar resimlerinde çoðu kadýn olmak üzere elli-
den fazla ‘sýn(mana ifade eden görünüþ)/figür’ bulunmuþtur. Tarihi yazýt-
larda baþsýz figür, akýlsýz/akýlýný kaybetmiþ, ruhu bedeninde olmayan var-
lýklar için kullanýlmýþtýr. Buradaki figürde, ruhu olmadýðý için akýlsýz/akýlýný
iþletemeyen bir kadýn olan Ýsrael’in resmi baþsýz olarak çizilmiþtir. Dikkat
edilecek olursa bu baþsýz kadýn vücuduna çizilmiþ harflerden bir tanesi
‘w’dir, Ýsrael’in/þeytanýn simgesi olarak seçtikleri tamðalardan bir tanesidir.
189
Uydurduklarý Ýngilizce’de ‘ý’ harfini kullanmadýklarý için siyonist bilgeler
bu ‘sýn’ sözcüðünü ‘sin (antik Ýbranice’de ‘þin’dir)’ olarak yazmýþ ve ilk
isyan edip günahý iþleyen Ýsrael olduðu için bu kelimenin anlamýný ‘günah’
olarak belirlemiþlerdir. Yukarýdaki resimde verilmiþ olan baþka önemli bil-
giler de vardýr. Çýplak bir beden olarak çizilmiþ olduðu halde ayaklarý par-
maksýz ve toynak þeklinde çizilmiþtir. Göðüs uçlarý yuvarlak çizildiði halde
göbek deliði farklý ve büyük resmedilmiþtir. Elleri de dört parmaklýdýr.
Bunlar; kadýn bir cinin beden yapýsý hakkýnda bizlere bilgi vermektedir.
190
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
2001 yýlýnda Hür ve Kabul Edilmiþ Masonlar Derneðine üye olmuþ birisi
olarak, Kur’an’da verilmiþ olan bilgilerin farkýna varmamla birlikte arada-
ki baðlantý kurulmuþ olup, masonluðun iþaret ve hareketlerinin felsefesi ve
ne anlamlara geldiði bilinir olmuþtur.
191
larsa, ilk önce þahsýmý bu sýnýfýn içine koymalarý gerekir. Farkýna varýl-
malýdýr ki, 1400 yýldýr Kur’an’da yazýlý olan bilgilerin anlaþýlmasý bir mason
derneði üyesine nasip olmuþtur. Kimin inançlý olup olmadýðýna Allah adýna
karar vermek; haddi aþmaktýr.
192
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
90’lý yýllarda masonik bir ‘mabed çalýþmasý’ basýna açýk olarak yapýlmýþtýr. Bu
çalýþmaya katýlmýþ olanlar oradaki iþaretleri ve hareketleri hatýrlayabilirler.
Mabed çalýþmasý, Hz.Musa’nýn Firavun’a Allah elçisi olarak gittiðinde
yaþanmýþ olan olaylarýn temsilidir.
193
19. Ayet (YNÖ meali)
Buyurdu: "Yere at onu ey Mûsa!"
19. Ayet (EHY meali)
"Býrak onu, ey Musa!" diye buyurdu.
7. A’RAF SURESÝ
194
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Özet olarak siyonistler, insana beyaz eldiven giydirerek Allah elçisi olan
Hz.Musa’yý canlandýrýp, önlük taktýrarak kendilerine hizmet eden görün-
tüsü verdikleri dernek üyelerini, otur otur, kalk kalk diye emir verilen
hizmetkârlar haline getirerek insan toplumlarýyla ile hem alay ettikleri,
hem de ‘insanlar bizim hizmetkârýmýzdýr’ mesajý verdikleri simgesel bir
tiyaro kurmuþlardýr.
Mason derneði üyelerinin birbirlerine hitap þekli olan ‘kardeþim’ sözü bile
bilge siyonistlerin, birçok oyuna alet edip yerdeki tüm insanlarla alay ettik-
leri bir ‘sesleniþ’ olarak kullanýlmýþtýr.
195
10. Ayet (EHY meali)
Müminler ancak kardeþtirler, onun için iki kardeþinizin aralarýný düzeltin ve
Allah'tan korkun ki, rahmete layýk olasýnýz!
9. TEVBE SURESÝ
196
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Mabedlerde siyah beyaz renklerde birbirini takip eden þekilde yere döþen-
miþ olan karolar da, birbiri peþi sýra gelen gece ve gündüzü temsil etmek-
tedir. Siyonizm, Musevi, Hýristiyan ve Ýslam ayýrýmý yapmadan birer
ayet/kanýt olan gece ve gündüz, temsilen insanlara çiðnetilmektedir.
197
edilmekten kurtarmaya çalýþmaktadýrlar. Bu amacýn bugüne kadar
gelebilmesi, ‘tek dünya krallýðý’ amacý olarak öðretilmiþ olan siyonizm ile
mümkün olabilmiþtir. (OK-ÖK. AK-EK. Tek; OTEK; ateþ EK;Bal, kendi-
lerince ÖK’ümüzle ayný seviyede gördükleri ‘ateþ Rabbi’ demektir.) Allah’a
ortak koþuyor duruma düþmek istemiyorsanýz, ‘tek’ sözcüðü de kullanma-
manýz gereken sözcüklerdendir, artýk biliyorsunuz.
Masonluðun iki ana felsefesi vardýr. Kâmil insan olabilme yolunda çalýþ-
mak ki bu Kur’an’da da belirtilmiþ olan, insan olmanýn dördüncü ve en üst
basamaðýdýr. Diðer amaç ise insanlýk mabedini kurmaktýr. Fakat bu insan-
lýk mabedi kurma felsefesi artýk çökmüþtür. Daha doðrusu inanýrlýðýný kay-
* O. A.
198
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
* “XV. PROTOKOL
Bu arada, biz krallýðýmýzý kuruncaya kadar geçecek olan süre içinde þöyle
bir yöntem izleyeceðiz. Dünya üzerindeki tüm ülkelerde Hür Mason
199
Localarý kuracaðýz ve çoðaltacaðýz. Bu localara sosyal ve kamusal alanlar-
da þöhret yapmýþ ve þöhret kazanabilecek herkesi çekeceðiz. Çünkü bu
localar bizim baþlýca haber alma kaynaklarýmýz ve etkileme araçlarýmýz ola-
caktýr. Bütün bu localarý bizden baþka kimsenin bilmeyeceði, Siyon büyük-
lerimizden oluþan bir Merkezi Ýdare Heyeti çatýsý altýnda toplayacaðýz. Bu
localarýn her birinin kendi temsilcisi olacak ve bu temsilciler yukarýda
belirttiðim Merkezi Ýdare Heyeti’nin gizli kalmasýný saðlayacaklar. Bu
localarda tüm devrimci ve liberal unsurlarý birbirine baðlayacaðýz. Bunlar
toplumun her kesiminden bir araya getirilmiþ kiþiler olacaktýr. En gizli
siyasi planlar tarafýmýzdan haber alýnacak ve bu planlar daha plan-
layýcýlarýnýn düþündükleri gün bizim ellerimize düþeceklerdir. Uluslararasý
polis teþkilatlarýnýn hemen hemen tüm ajanlarý bu localarýn üyeleri arasýn-
da olacaktýr.
200
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Mason derneðine üye olan her adam dernekteki ilk gecesinde yurdumuzu
her türlü tehlikeye karþý koruyacaðýna dair yemin eder, and içer. Kâmil
insan olabilmenin erdemleri arasýnda en önde gelenler ahlâk, onur ve þeref
olduðuna göre, þimdi, yurdumuzu korumak için ettiði yemini tutarak
mason derneði üyelerinin onurlu ve þerefli birer adam olduklarýný veya
olmadýklarýný ispat etme zamaný gelmiþtir. Kaçmak, korkaklarýn iþidir. Her
derneðin gücü üyelerinden geçer. Bunca doðru bilgi ortaya çýktýktan sonra
akýlýný iþletebilen ve þerefi olan her üyenin, kandýrýlmýþ bilge siyonistlerin
hazýrlamýþ olduðu oyunun ve hüsranla bitecek son’un bir parçasý olmaya
devam etmesi, zavallý korkak duruma düþürülmesine göz yummasýndan
baþka birþey deðildir. Vakit, namusu ve þerefi olan, ve korkak olmayan
adamlarýn bir adým öne çýkma vaktidir. Kâmil insan olma yolunda ilerleme
201
çabalarý üç beþ sene bekleyebilir, kimse erdemlerini unutmayacaktýr. Kaldý
ki, Kâmil insan olabilmek için tüm simge, iþaret ve söylemleri insanlarýn
düþmaný olanlar tarafýndan kurgulanmýþ bir derneðe insanlarýn ihtiyacý var
mýdýr? Yoktur.
Mustafa Kamâl Atatürk’ün bir mason olduðuna dair söylem doðru deðildir.
Bir mason derneði üyesi, ‘Atatürk ve Masonluk’ baþlýklý araþtýrma çalýþ-
masýnda þu bilgiyi vermiþtir. Atatürk, cumhuriyetin kurulmasýndan önceki
bir tarihte Ýstanbul’da mason derneðine davet edilmiþtir. Bu toplantýya
giden Atatürk, orada bulunanlarýn Ýngiliz mandasýný mý yoksa Amerikan
mandasýný mý kabul etmenin daha iyi olacaðýný tartýþtýklarýný görünce
toplantýyý terketmiþ ve bir daha gitmemiþtir. Gazi Mustafa Kamâl Atatürk,
bir mason deðildir.
Cinlerin Rabbinin/Yöneticilerinin adý olan Bal, arý sütü olan yiyeceðe bi-
linçli olarak verilmiþtir. Aradaki baðlantý; arý toplumunun kraliçe arý
tarafýndan yönetilir olduðudur. Herþey onun içindir. Tüm diðer diþi ve
erkek arýlar onun hizmetkârýdýr. Adýnda ve ambleminde bal, petek ve arý
gibi kelimelerin ve sembollerin geçtiði sosyal, siyasi ve eðitim kurumlarý,
perde arkasýnda siyonizmin kontrolü altýnda olan oluþumlardýr.
202
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Su molekülü, Allah’ý ve
Yüce Konseydeki 6
Rabbi/Yöneticiyi temsil
etmektedir. Ýsrail
Devleti’nin bayraðý ise
ortasý boþ olacak þekilde
sadece ilahlar kabul
ettikleri 6 Rabbi/Yöne-
Altýgen Kolonun Kesiti ticiyi temsil etmektedir.
Rahmetli Turgut Özal’ý, kendi amaçlarýna ters düþen bir iþe; Türk olan mil-
letlerin birliðini saðlama amacýna kalkýþtýðý için, en son yurd dýþý gezisinde
kimlerin kalp krizine sebep olacak bir ilaçla öldürttüðü anlaþýlmýþtýr. Bir
haftalýk yurd dýþý gezisinden dönen bir baþbakan, ertesi sabah kalktýðýnda
spor yapmaz. Gezisindeki zehirleme olayý da içerden biri olmadan yapýla-
maz. Bu tür olaylarýn deðiþmez kuralýdýr; ilk gelen hain olandýr. Rahmetli
Özal’ýn ölümünün, ‘spor yaparken kalp krizinden öldü’ þeklinde açýklan-
masý fikrini ilk ortaya atan kimse, hainde o’dur.
6. EN’AM SURESÝ
203
Kur’an’da, hiçbir þey ve hiçbir kavram için iki farklý ‘ad’ kullanýlmadýðýný
hatýrlarsak, ‘er’ adýnýn adam anlamýna gelmediðini de anlamýþ oluruz. Ýlk
önce ayetde verilmiþ bilgiler üzerinde daha dikkatli düþünmemiz gerekiyor.
‘... bir melek kýlsaydýk kuþkusuz onu bir er kiþi yapacaktýk’ .
‘Kiþi’ ifadesi, cin ve melek gruplarýndan olanlar için kullanýlan bir taným-
lamadýr. Biz insanlar için kullanýlmasý yanlýþtýr. ‘Ër’ sözcüðünün anlamý ise
‘eriþme’dir. Melekler kanatlý, uçabilen varlýklardýr. Eðer gönderilen
peygamber bir melek olsaydý, uçarak eriþen/uçan bir kiþi olacaktý ‘ve içine
yuvalandýklarý kuþku ve karmaþayý onlarýn üzerlerine giydirmiþ olacaktýk.’
Karþýlarýnda ‘uçan’ bir ‘kiþi’ görselerdi, hiçbir þüphelerinin kalmayacaðý bu
ayette verilmiþ olan bilgidir. Bugün de bu olay meydana gelse, ayný etkiyi
yapacaðýna þüphe yoktur. Cenaze namazýnda imamlara ‘er kiþi niyetine’
sözünün söyletilmesinin amacý, ilerleyen sayfalarda açýklanmýþtýr.
204
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
205
taçda da 7 tane sivri çýkýntý vardýr. Yüceler yücesi Tesnîm ve ilâhlar kabul
ederek O’na ortak koþtuklarý diðer 6 Rabbi/Yöneticiyi temsil etmektedir.
Kitabýn saklanan levhalarý da bu anýtýn sol elinde taþýdýðý, temsilen ‘insan
haklarý beyannamesi’ olarak tanýmlanan tabletlerin içindedir. Böyle olmasý
þarttýr ki kýyamet günü Allah’ýn huzurunda toplanýldýðýnda ellerinde kanýt
olsun ve ‘biz herþeyi onlarýn gözü önünde yaptýk, madem insanlar akýllarýný
iþletenler olarak bizden üstündü, düþünerek anlasalardý’ diyebilmek için
tuzaklarý ve yalanlarý hep göz önündedir. Hep göz önünde saklanmýþlardýr.
206
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
207
Oysaki onun, onlar üzerinde hiçbir sultasý yoktu. Sadece biz; âhirete inananý,
onun hakkýnda kuþkuya düþenden ayýrmak için böyle yapýyorduk. Rabbin herþey
üzerinde Hafiz'dir, kollar, korur, gözetir.
21. Ayet (EHY meali)
Halbuki onun, onlarýn üzerinde hiçbir hakimiyet gücü yoklu; fakat Biz ahirete
imaný olan belirleyecek, ondan þüphe içinde bulunandan ayýrt edecektik. Öyle ya,
Rabbin herþeyi koruyup gözetendir.
208
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
209
Bugün ayný film tekrar sahneye koyulmak üzeredir; siyonizm ve bunun
sonucundaki asýl hedef; Ýsrael devleti düþmanlýðý. Tüm yurdlarda
baþlatýlmýþtýr ve tabii ki baþlatanlar yine kandýrýlmýþ siyonist Yahudiler’dir.
Sýra Türkiye’dedir. Bunun temelleri 80’li yýllarýn baþýnda atýlmýþtýr. 1970
sonrasý devrimciden çok sosyalisti, ülkücüden çok milliyetçiyi oynayan
siyonist Yahudiler, 80 sonrasýnda Ýslam perdesinin arkasýna geçmiþlerdir.
Bugün yurdumuzdaki Ýslami gruplaþmalarýn baþýný çekenlerin çoðu siyo-
nist Yahudi’dir ve siyonizm/Ýsrael devleti düþmanlýðýný baþlatmak için
Kur’an’ý ve inananlarý kullanmaya baþlamýþlardýr. Bunu yapabilmek için de
inananlarý, Kur’an’daki ayetlerle yönlendirmeye çalýþmaktadýrlar.
2. BAKARA SURESÝ
4. NÝSA SURESÝ
210
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan dost edinmeyin; aldýrmaz-
larsa bulunduðunuz yerde kendilerini yakalayýp öldürün ve onlardan ne bir dost,
ne de bir yardýmcý edinin!
9. TEVBE SURESÝ
211
bildiðince çoðunu öldürme fýrsatýný ele geçirecekler. Yukarýdaki ayetleri
dikkatlice okuyun, hep ‘onlar’ þeklinde hedef gösterilmiþtir. ‘Onlar’;
Beniisrael halkýdýr/Ýbraniler’dir. Yahudiler deðildir.
Kur’an bir bütündür. Allah, sadece cana bir kasýt ve yurda bir saldýrý
olduðunda savunma ve öldürme izinini vermiþtir. Dahasý, tövbe kapýsý
kapanmamýþtýr ve her hangi birisi için kötüdür, cehennemliktir kararýný
vererek saldýrmak, Allah’ýn sözünün ve iradesinin önüne geçmektir. Allah,
Kendisi’ne inanmayanlarý affetmeyeceðini söylememiþtir. Allah’ýn kesinlik-
le affetmeyecek olduklarý; kendisine ortak koþan müþriklerdir. Yüce kon-
seydeki Rableri/Yöneticileri de ilâhlar kabul edenler ve zulmedenlerdir.
9. TEVBE SURESÝ
212
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
213
madýðýnýz için çiðneyeceðiniz ve bu bilgisizlik yüzünden üzüntü ve kýnayýþla
karþýlaþacaðýnýz inanmýþ erkeklerle inanmýþ kadýnlar olmasaydý, iþ baþka türlü
olurdu. Böyle olmasý, Allah'ýn, dilediðini rahmetine sokmasý içindir. Onlar birbir-
lerinden ayrýlmýþ olsalardý, inkâra sapanlarý acýklý bir azapla cezalandýrýrdýk.
Ýkinci sebep ise, Ýsrael’in, kendisine kýyamet gününe kadar süre verildiðin-
de yapacaðýný iddia ettiði son amaç; ‘Ýyi kullarýn müstesna, insanlarýn
tümünü hükümüm altýna alacaðým’. iddiasýdýr.Tüm toplumlarýn hokum
altýna alýnabilmesi de içlerine sýzmaktan, onlarýn yöneticileri olmaktan
geçer. Bugün, doksandan fazla ve de geliþmiþ ülkenin siyasi yönetiminde
siyonist Yahudiler vardýr. ‘Dünya krallýðý’na itaat etmeleri için her milletin
baþýnda kendileri yönetici olmuþlardýr. Siyonist bilge hahamlar, hem diðer
milletlerin arasýna karýþýp kendilerini korumak hem de tüm milletleri
hokum altýna alabilme amacýný baþarmak için binlerce yýldýr Yahudiler’i
yerde her yere yaymýþlardýr. Yahudiler’in binlerce yýl bir devlet kurama-
malarýnýn sebebi budur. Beniisrael halkýnýn toplu halde yerleþik hayatta
kalarak bir devlet kurmalarý, hem topyekün Allah’ýn gazabýndan korun-
malarýný hem de tüm milletleri hokum altýna alma amaçlarýný engelleye-
ceði için, kendi akýllarýnca doðrusunu yaptýklarýný düþünmüþ, ama aslýnda
Allah’ýn kendilerine yüklediði sýnav aracý olma görevini icra etmiþlerdir.
214
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
Buraya kadar okudunuz, hiç düþündünüz mü? Hesap verme günü yaþan-
mayacak olsa ve sonrasýda sadece ruhlar âlemi olsaydý, yerde siyonizm bu
denli güç kazanmýþken ve de Allah’ýn hokumu her an geçerli olmasaydý, bu
çalýþmanýn yapýlmasýnýn ne anlamý, ne faydasý olurdu?
Yahudi toplumu, kendiniz için þunu görmelisiniz! Son viraja girdik. Artýk
uyanma, doðruyu öðrenme ve geleceðinizi kurtarma zamaný geldi; aydýnlan-
ma çaðý. Bunu baþarmak; doðruyu, ilimin bugün ulaþmýþ olduðu bilgi seviye-
siyle ikna olarak anlayýp inanmaktan; adaleti her zaman dimdik ayakta
tutarak, hýrsýzlýk, ahlâksýzlýk, sapýklýk yapmadan yaþayýp insanlara yardým
215
etmekten ve saldýrý baþladýðýnda yurdumuzu ve milletimizi koruyarak,
Teñri’den baþka kimseye boyun eðmeyeceðimizi ispat etmekten geçer.
Yer, sýnavýn ilk basamaðýdýr. Allah, her insaný iyiden ve güzelden yana
yaþayacak, kendi iradesi olmayan varlýklar haline getirebilir. Hatýrlayýn ki
cinler, akýlý iþletme özelliði/ruhlarý/iradeleri olmamasýndan dolayý gözle
görülemez AL-APA’nýn varlýðýný anlayamadýklarý için yüce konseyin
hokumdarý yüceler yücesi Tesnîm’e/ÖK’e/Allah’a ortak olmak istemelerin-
den dolayý sistem zarar görmüþtür. Bu durumun alternatifi olarak devreye
insan adlý varlýk ve iþin içine ruh/akýlý iþletme sistemi/irade girince,
herkesin kendi akýlýyla/iradesiyle ÖK’ümüzün öðrettiði yaþam ilkeleriyle
yaþamayý seçmesi gerekmektedir ki tutarlý ve güvenilir olsun. Böylece
sürekli denetim altýnda tutulmamýzýn gerekmediði huzurlu ve barýþ içinde
216
ÝSRAELOÐULLARI VE BENÝÝSRAEL HALKI
6. EN’AM SURESÝ
217
eðmemektir. O gün ve sýra size geldiðinde ÖK’ümüzün, ‘Benden kork-
madýnýz da benim var ettiklerimden korkup onlara boyun mu eðdiniz’
sorusuna muhatap olmamaktýr.
...
218
RESULLER ve PEYGAMBERLER
219
26. ÞUARA SURESÝ
2. BAKARA SURESÝ
220
RESULLER VE PEYGAMBERLER
4. NÝSA SURESÝ
221
64. Ayet (EHY meali)
Biz herhangi bir peygamberi gönderdikse, sadece Allah'ýn izniyle itaat edilsin diye
gönderdik. Eðer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelip günahlarýna
maðfiret dileselerdi, peygamber de onlarýn baðýþlanmasý için dua ediverseydi,
elbette Allah'ý tevbeleri kabul eden ve merhametli bulacaklardý.
4. NÝSA SURESÝ
222
RESULLER VE PEYGAMBERLER
4. NÝSA SURESÝ
157. Ayet (YNÖ meali)
"Biz, Allah'ýn resulü Meryem oðlu Ýsa Mesih'i öldürdük" demeleri yüzünden.
Oysaki onu öldürmediler, onu asmadýlar da; sadece o onlara benzer gösterildi.
Onun hakkýnda tartýþmaya girenler, onunla ilgili olarak tam bir kuþku
içindedirler. Onlarýn, ona iliþkin bir bilgileri yoktur; sadece sanýya uymaktalar.
Onu kesinlikle öldürmediler.
223
21. ENBÝYA SURESÝ
224
RESULLER VE PEYGAMBERLER
2. BAKARA SURESÝ
225
Teñri, peygamberlere dahi böyle bir yetki ve sorumluluk vermemiþken,
günümüzde bazý insanlarýn inanç konusunda hesap sorma yetkisi verilmiþ
gibi insanlarý etraflarýnda toplamalarý ve bir lidermiþ gibi yaþamalarý, insan-
larýn inançlarýný ve ibadetlerini sorgularcasýna söylemlerde ve davranýþlar-
da bulunmalarý, tamamen Teñri’nin iradesine karþýt bir tutumdur.
226
RESULLER VE PEYGAMBERLER
4. NÝSA SURESÝ
4. NÝSA SURESÝ
227
Tevrat ve Ýncil ancak ondan sonra indirildi. Bunuda mý kavraya mýyorsunuz?
2. BAKARA SURESÝ
4. NÝSA SURESÝ
228
RESULLER VE PEYGAMBERLER
4. NÝSA SURESÝ
9. TEVBE SURESÝ
229
Ýbrahim'in, babasý için af dilemesi, sadece ona verdiði bir söz yüzündendi. Onun
Allah düþmaný olduðu kendisi için açýklýk kazanýnca, ondan uzaklaþtý. Þu bir
gerçek ki, Ýbrahim baþkalarý için gamlanýp ah eden ince yürekli, yumuþak bir
insandý/tam bir evvâhtý.
230
RESULLER VE PEYGAMBERLER
231
Aþaðýdaki ayetde, ‘Ýbrahim’in dinine uy’ ve ‘Ýbrahim’in milletine uy’ þek-
linde iki farklý meal vardýr. Hangisi doðrudur? Bunu bulabilmek için ‘din’
kelimesinin ne anlama geldiðini bulmamýz gerekmektedir. Erken Türkçe
tam yazýlýþý ‘ADÝN’ dir. ‘AD’; eylem, ‘ÝN’; (sonda olduðu için) hokum altýna
alýnma’dýr. ‘ADÝN/DÝN; hokum altýnda olan eylem’ demektir. Tüm sözleri-
miz ve davranýþlarýmýz Allah’ýn hokumu altýndadýr. Bir insanýn ‘dinsizim’
demesi için ölmüþ olmasý gerekir, eylem yapmýyor olmasý gerekir. Din;
yaþamýmýzýn kendisidir. Varlýðýmýzýn ve tüm eylemlerimizin toplamý ‘din’ dir.
Dua etmek ve ibadetler, yaþamýmýzýn ‘inanç’ kýsmýdýr. Ýnançlý olma sonucu
yapýlacak eylemlerdir. ‘Ýnançlýyým’ veya ‘inançsýzým’ diyebilirsiniz ki zaten
bu, verilmiþ olan yaþamlarýmýzla içinden geçirildiðimiz sýnavýn, üzerine
kurulduðu kýsýmdýr. Ýnanarak ve inanmaya uygun olarak yaþayanlar/eylem-
ler yapanlar; Allah’ýn dinine; Allah’ýn öðrettiði yaþam ilkelerine uygun
yaþayanlar sýnavý geçecek olanlardýr. Yaþýyor olduðunuz sürece ‘dinsizim’
diyemezsiniz. ‘Ýnanmýyorum’ sözüyle ifade edebilirsiniz. Din/yaþam
Allah’ýndýr. Din; ÖK’ümüz Teñri’nin hokumu altýnda olan var oluþun/
yaþamýn kendisidir.
232
RESULLER VE PEYGAMBERLER
2. BAKARA SURESÝ
233
Hani Rabbi, Ýbrahim'i bazý kelimelerle imtihana çekmis, o da onlarýn hakkýný ver-
miþti de Rab þöyle demiþti: "Seni insanlara önder yapacaðým." Ýbrahim, "Soyumdan
birilerini de" deyince Allah: "Benim ahdim zalimlere ulaþmaz." buyurdu.
Daha önce belirtilmiþ olduðu gibi Kur’an’da insan soylarý için ‘toplum’,
cinlerden türetilmiþ Ýsraeloðullarý (OT-OZ/ÖGÜL UQUS) ve cývýk balçýk-
dan var edilmiþ Beniisrail(BU-ÖK) soylarý için ‘halk’ ifadeleri kullanýlmýþ-
týr. Beniisrail halkýndan olan Hz.Ýbrahim için kullanýlan ‘Ýbrahim’in milleti’
ifadesindeki ‘millet’; Hz.Ýbrahim’in kuzey Suriye ve güney Doðu Anadolu’
da/Urfa’da birlikte yaþadýðý Türkler’dir. Bugün ‘Kürt’ olarak tanýmlanan,
orta Asya’dan gelmiþ ve bir Türk boyu olan Kürt’lerdir. Türk milletinin
yaþam ilkelerine uyulmasý istenilmiþtir, Beniisrail halkýnýn deðil. Ayetde,
‘Ýbrahim’in halkýna uy’ denilmiþ olsaydý, bu durumda Teñri’, zalimler olarak
tanýmladýðý Ýbraniler’e uyulmasýný istemiþ olur ve bu da çakýþma olurdu.
234
RESULLER VE PEYGAMBERLER
2. BAKARA SURESÝ
(Allah’ýn insanlarý üzerinde yarattýðý fýtrata çevir: insanlarýn var ediliþ sebebine
uygun olan yaþam þekline yüz çevir.)
235
yor, onlarý temizleyip arýndýrýyor, onlara Kitap'ý ve hikmeti öðretiyor. Oysaki
onlar, bundan önce açýk bir sapýklýðýn tam içindeydiler.
236
RESULLER VE PEYGAMBERLER
237
daha önceki kitaplarda verilmiþ olan bilgileri tamamlayýcý olarak yere
indirilmiþtir.
6. EN'AM SURESÝ
238
RESULLER VE PEYGAMBERLER
239
Ayetdeki sözlerden anlaþýlan þu dur ki; Allah’ýn istediði, insanlara kesin bir
þekilde doðru ve yanlýþ olarak öðrettiði þeyler dýþýndaki tüm konularda her
toplumun kendi örf ve adetlerine göre, ve ayný zamanda ahlâklý, adaletli,
barýþa ve yardým etmeye yönelik yaþanmasýdýr. Allah Kur’an’da birçok
konu için 20’den fazla ayette ‘örfe uygun olarak ...’ diyerek yol göstermiþtir.
Fakat Hz. Ýbrahim’in içinde yaþadýðý Türk milletinin dininin/yaþam biçi-
minin, örf ve adetlerinin, Arap milletinin yaþam biçimine; örf ve adetleri-
ne kýyasla doðru olduðu anlaþýlmaktadýr. Bu nedenle Allah, Arap mil-
letinin Türk milletine uymasýný/tâbi olmasýný istemiþtir.
7. A’RAF SURESÝ
240
RESULLER VE PEYGAMBERLER
241
Teñri, insanlarýn var edildiði günden beri neler yaptýðýný izlemektedir.
Bilinçli ya da bilinçsiz olarak yapýlan tüm yanlýþ þeyleri de bilmektedir.
Dinin/yaþamýn, Allah’ýn hokumu altýnda olduðunu ve böylece hesap vere-
ceðimizi inkâr edenlerin Tevrat ve Ýncil’de yaptýklarý deðiþiklikleri görmüþ,
Hz. Musa ve Hz. Ýsa’nýn söyledikleri sözlerin nasýl deðiþtirildiðini, kendileri-
ne ait olmayan sözlerle toplumlarýn ve halklarýn nasýl kandýrýldýðýný gözlem-
lemiþ ve bu durumu Kur’an’da nasýl bizlere bildirmiþse, ayný þekilde Hz.
Muhammed’in sözlerinin de deðiþtirileceðini, söylemediði sözlerin ona ait-
miþ gibi aktarýlacaðýný bilmiþtir. Bu nedenlede yukarýdaki ayetlerde
‘hadislere/sözlere’ deðil, sadece Kur’an’a uyulmasýný öðütleyerek yanlýþ bir
yoldan gitme ve küfre sapma/doðrunun örtülmesi, yanlýþ öðretilmesi tehlike-
sine karþý bizleri uyarmýþtýr. Teñri, cezalandýrmak istemediði için bizlere
doðru olaný öðretmiþ, uyarmýþtýr. Yanlýþlar sürekli affedilirse, ne yerde ne de
sonsuz olan yaþamda, huzuru ve barýþý saðlamak mümkün olamaz.
242
RESULLER VE PEYGAMBERLER
243
19. Ayet (EHY Meali)
Þimdi þunu bil ki, Allah'tan baþka hiç bir ilah yoktur. Bil de günahýna, inanan
erkeklere ve inanan kadýnlara baðýþlanma dile. Allah, dolaþtýðýnýz yeri de bilir,
durduðunuz yeri de.
244
RESULLER VE PEYGAMBERLER
245
74. Ayet (EHY Meali)
Ve eðer Biz sana sebat vermemiþ olsaydýk, sen onlara nerede ise meylettindi.
7. A’RAF SURESÝ
246
RESULLER VE PEYGAMBERLER
247
De ki: "Bütün þefaat Allah'a aittir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra hep
döndürülüp O'na götürüleceksiniz!"
2. BAKARA SURESÝ
248
RESULLER VE PEYGAMBERLER
2. BAKARA SURESÝ
249
onlarý Allah'ý sever gibi seviyorlar. Ýman edenler ise Allah için sevgice daha
kuvvetlidirler. Haksýzlýk edenler azabi görecekleri vakit bütün kuvvetin gerçekten
Allah'ýn olduðunu ve Allah'ýn gerçekten çok çetin azabý oldugunu görseler...
Aþaðýdaki ayetde verilen bilgiden, Hz. Nuh’un kendi oðluna bile þefaat
edemediði anlaþýlmaktadýr.
250
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Þefaat yalnýz Allah’ýndýr. Hiçbir aracý þefaate sebep olamaz. Ýnsan sadece
kendi yaþantýsýyla þefaate; baðýþlanmaya ve yardýma layýk olabilir. Ýnsanlar
akýlýný iþletmeli, her hangi bir resulden ya da peygamberden yardým ve
þefaat dilemenin Allah’a ortak koþmak olduðunu görmelidir.
251
kavuþmayý arzu etmeyenler: "Bundan baþka bir Kur'an getir veya bunu deðiþtir!"
dediler. De ki: "Onu kendiliðimden deðiþtirmem benim için olacak þey deðildir!
Ben ancak bana vahyolunana uyarým. Rabbime isyan edersem þüphesiz büyük bir
günün azabýndan korkarým."
252
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Ayný ruh, önce, vücudu Allah katýnda var edilmiþ ve yere indirilmiþ
olduðundan bir resul olan Hz. Ýsa olarak, daha sonra da yerde doðmuþ
olduðu için bir peygamber ve kendisine kutsal kitap vahiy edildiði için de
nebi olan Hz. Muhammed olarak yaþamýþtýr. Hz. Muhammed’in bedeni
yerde var olduðu için peygamber, ruhu ise, bedeni Allah katýndan yere
indirilmiþ olduðu için bir resul olan Hz. Ýsa’nýn içinde yaþamýþ olanla ayný
ruhtur. Ýlerdeki sayfalarda Hz. Ýsa’yý, Hz. Meryem’in doðurmadýðýnýn bil-
gisini veren ayetler verilmiþtir.
Yerde, Hz. Ýsa ve daha sonra da Hz. Muhammed olarak yaþamýþ olan ruh
Hz.Musa döneminde de baþka bir beden içinde yerde yaþamýþtýr.
253
kýyamet gününe ve ahiret hayatýna da inanmalarýný engellemek içindir.
Çünkü ayný ruhun, fiziksel olarak yeni bir vücutla yeniden hayat bulmasý
yerde olabildiðine göre, bu þüphesiz hem kýyamet gününün, hem de her
insanýn yeni bir bedenle dirilerek kendi hesabýný vereceðinin en büyük
kanýtlarýndan birisidir. Allah’ýn, üzerinde yaþadýðýmýz yerin bir benzerini
var etmemiþ olmasý için akýlýnýza gelen bir sebep var mý?
6. EN’AM SURESÝ
254
RESULLER VE PEYGAMBERLER
6. EN’AM SURESÝ
255
þey vahyetmemiþtir." dediler. De ki "Mûsa'nýn insanlara bir ýþýk, bir kýlavuz olarak
getirdiði kitabý kim indirdi? Siz o kitabý birtakým parþömenler yapýp ortaya sürü-
yorsunuz, birçoðunu da saklýyorsunuz. Size, sizin de atalarýnýzýn da bilmediði þeyler
öðretildi." "Allah!" de, sonra býrak onlarý saplandýklarý batakta oynayadursunlar.
256
RESULLER VE PEYGAMBERLER
saðlamýyor.
5. Ayet (EHY meali)
Bir hikmet-i baliða (hedefe ulaþmanýn en yüksek derecesine ermiþ bir hikmet)
fakat uyarýlar fayda vermiyor.
257
64. Ayet (YNÖ Meali)
Bu Kitap'ý sana yalnýz þunun için indirdik: Hakkýnda ayrýlýða düþtükleri þeyi onlara
iyice açýklayasýn ve Kitap, iman eden bir topluluk için kýlavuz ve rahmet olsun.
258
RESULLER VE PEYGAMBERLER
2. BAKARA SURESÝ
259
gayba inanýrlar, namaz kýlarlar ve insanlara yardým ederler. Diðerleri de
inananlar gibi ayný þekilde gayba inanmaya, namaz kýlmaya ve insanlara
yardým etmeye tekrar çaðýrýlmýþlardýr. (Gayba inanmak, kâinatý kendi var-
lýðýndan var etmiþ olan AL-APA’nýn varlýðýna inanmaktýr.)
7. A’RAF SURESÝ
260
RESULLER VE PEYGAMBERLER
261
2. Ayet (EHY Meali)
Biz onu akýl erdirebilesiniz diye bir Kur'an olmak üzere Arapça olarak indirdik.
262
RESULLER VE PEYGAMBERLER
5. MÂÝDE SURESÝ
Beniisrail halký ile iþ birliði içinde olan siyonist Yahudi bilgeler bu mesajý
çok iyi anlamýþlar fakat Tevrat’ýn da ayný bilgileri veren ayetlerini sakla-
maya ve Yahudi milletini aldatmaya devam etmiþlerdir.
263
197. Ayet (EHY meali)
Beni Ýsrail bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir delil deðil mi?
‘Emet’ adýnýn;
Emet olarak okunan ‘AMET adý, ‘ËM AT’; ‘Var Eden’ dir. (AT ËM/Adem;
var edilen’ demektir).
264
RESULLER VE PEYGAMBERLER
265
45. Ayet (YNÖ Meali)
Bir de, melekler söyle demiþti: "Ey Meryem! Allah seni, kendisinden bir kelimeyle
muþtuluyor. Adý, Meryem'in oðlu Ýsa Mesih'dir. Dünya ve âhirette yüz akýdýr.
Allah'a yaklastýrýlanlardandýr."
45. Ayet (EHY meali)
Melekler þöyle dediði vakit: "Ey Meryem, haberin olsun, Allah seni dünya ve
ahirette itibarlý biri ve kendisine yakýn olanlardan olarak tarafýndan bir "kelime"
ile müjdeliyor! Adý, Meryem oðlu Mesih Ýsa'dýr."
Hz. Ýsa, Hz. Adem gibi topraktan var edilmiþ ve Hz. Meryem’e indirilmiþtir.
266
RESULLER VE PEYGAMBERLER
267
23. Ayet (YNÖ meali)
Nihayet doðum sancýsý onu, bir hurma aðacýnýn kütüðüne götürdü. "Ah dedi,
keþke daha önce ölseydim, keþke unutulup gitseydim."
23. Ayet (EHY Meali)
Derken sancý onu bir hurma dalýna götürdü ve: "Keþke bundan önce ölmüþ olsay-
dým da unutulmuþ gitmiþ olsaydým."
268
RESULLER VE PEYGAMBERLER
269
59. Ayet (EHY Meali)
Doðrusu Allah katýnda Ýsa'nýn durumu Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan
yarattý sonra da ona: "Ol!" dedi. O da hemen oluverdi.
Hz. Ýsa’nýn, elçi olmasý dýþýnda sadece Hz. Adem ile ortak olan özelliði ne
olabilir? Hz. Ýsa’nýn durumu niçin Hz. Muhammed veya diðer elçilerin
durumu gibi deðildir de Hz. Adem’in durumu gibidir? Çünkü Hz. Ýsa da
Hz. Adem gibi Allah katýnda topraktan var edilmiþtir. Ortak noktalarý
budur ve Hz. Ýsa, yere, Hz. Meryem’e indirilmiþtir.
4. NÝSA SURESÝ
5. MÂÝDE SURESÝ
270
RESULLER VE PEYGAMBERLER
271
19. MERYEM SURESÝ
Sonuç olarak; Hz. Ýsa, Beniisrail halkýna Allah katýndan gönderilmiþ bir
resuldür ve Yahudi deðildir.
272
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Bugünlere kadar gelen diðer bir yanlýþ bilgi de Hz.Ýsa’nýn ateþin içinden
OSa(göke) yükseldiði bilgisidir. Ateþten kurtarýlan kiþi; Hz.Ýbrahim’dir.
Allah, Hz.Ýbrahim’i, gönderdiði Beniisrail halkýnýn zulmünden kurtarmýþtýr.
5. MÂÝDE SURESÝ
41. Ayet (YNÖ meali)
Ey resul! Kalpleri inanmamýþ olduðu halde aðýzlarýyla "Ýnandýk" diyenlerin küfürde
yarýþýrcasýna koþanlarý seni üzmesin. Yahudilerden bazýlarý yalancýlýk etmek için
dinlerler; huzuruna çýkmamýþ olan baþka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine
oturmuþ kelimeleri, yapýlarýný bozup deðiþtirirler. "Size þu verilirse alýn, eðer o ve-
rilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptýrmak isterse sen onun için
Allah karþýsýnda hiçbir þey yapamazsýn. Bunlar o kiþilerdir ki, Allah kalplerini
273
temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardýr onlar için; âhirette de büyük bir
azap var onlara.
274
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Siyonizmin bir diðer simgesi de yedi baþlý þamdandýr. Yüceler yücesi Tesnîm
ile birlikte diðer altý Rabbin/Yöneticinin de ilâh olduðunu vurgulayarak
Allah’a ortak koþmayý sürdürmek için hep yedi adet mum yakýlýr.
Kiliselerde Hz.Ýsa’nýn önünde de hep yedi adet mum yakýlmaktadýr. Hatta
bazý kiliselerde(Fransa’da) altý mumun ortasýnda çarmýða gerilmiþ Hz. Ýsa
sembolü vardýr. Hýristiyanlýk âlemi bu tuzaða da düþürülmüþtür. AK Parti
(AKP)’nin amblemi olan ampulün etrafýnda da 7 adet pýrýltý/ýþýk simgesi
vardýr. Halâ akýllarýnýzý iþletmeyecek misiniz? Niçin ‘Pamuk prenses ve 7
cüceler’ ?
275
‘)‘ hilâl þeklinin anlamý; hokum altýna alma’dýr, Beþ köþeli yýldýz; siyonist
bir Yahudi olan Da Vinci’nin, elleri ve kollarý yanlara doðru açýlmýþ þekilde
çizmiþ olduðu insan vücudu þekli hatýrlanýrsa, insaný simgeler, Yahudiler de
dahil olmak üzere tabii. Osmanlý ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
bayraðýndaki hilâl ve yýldýzýn anlamý; insanlarýn kan gölü içerisinde(kýzýl
rengin temsil ettiði ÖGÜL UQUS/Ýsraeloðullarý/siyonizm tarafýndan)
hokum altýna alýnmasýdýr. Bu, Ýsrael’in cennetden kovulduðunda
yapacaðýný iddia ettiði iþlerin sonuncusudur. Yahudi toplumu!, sizleri de
hedefi içine almýþ olana, Allah’ýn Kur’an’da, sizlerin de düþmaný olduðunu
söylediði ve bir cin olan Ýsrael’e/satan’a/þeytana ve oðullarýna hizmet edip
kullanýldýðýnýzý artýk görebildiniz mi? Ýslam, Hýristiyan ve Musevi ve tüm
milletlerin ortak bayraðý; gök mavisi zemin üzerinde beyaz hilâl ve sekiz
köþeli yýldýzdýr. Bu bayraðýn anlamý; ‘tüm gökler/üzerinde yaþam olan sekiz
varlýk alaný, sadece Allah’ýn hokumu altýndadýr’; deðiþmez olan durumdur.
5. ZÜMER SURESÝ
20. Ayet (YNÖ meali)
Hayýr, kurtaramazsýnýz! Rablerinden sakýnanlara gelince, onlar için üst üste bina
edilmiþ odalar var; altlarýndan ýrmaklar akar. Allah'ýn vaadidir bu, Allah vaadine
ters düþmez.
Cennetlerde yaþanan bilgi ve ilim çaðýdýr. Çardaklarýn altýnda boþ boþ otu-
rulan bir yer deðildir. Bin dört yüz yýl önce Kur’an’da, ‘cennetde gökdelen-
ler var’ denilmiþ olsaydý kim ne anlayabilirdi ki?
276
RESULLER VE PEYGAMBERLER
277
deðiþtirmek yanlýþtýr. Ezelden beri kullanýlan adlarý deðiþtirmek; söylen-
meleriyle oluþan titreþimlerinin genler aracýlýðýyla manevi yapýmýza
yapacaðý olumlu ve yapýcý etkilerden mahrum kalmaktýr. Dahasý, kötü
anlamý olan sözcükleri telaffuz ederek vücudumuza zarar verecek titreþim-
lere sebep olmaktýr.
278
RESULLER VE PEYGAMBERLER
5. MAÝDE SURESÝ
279
Tabii siyonizmin tepe örgütlenmesi bu kadar deðildir. Arþdaki yönetim
biçimini taklit ettikleri için bir de ‘yüce konsey’leri vardýr. Konsey baþkaný
ve üzerinde yaþam olan 6 kýtayý (Afrika, Asya, Avrupa, Avustralya, güney
ve kuzey Amerika) temsil eden/bu kýtalarýn Rableri/Yöneticileri sýfatýnda
kabul ettikleri toplam 7 üyeden oluþur.
4. NÝSA SURESÝ
280
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Cinsel organ vücudun dýþa açýk yerlerinden birisidir. Binlerce yýl doðal
281
ortamlarda yaþamýþ insan vücudunun bu organý, mikrop kapmaya karþý en
savunmasýz bölgesidir. Sünnet edilmemiþ durumda her idrar sonrasýnda o
bölgede birkaç damla kalýr. Ýdrar güçlü bir antibiyotikdir ve mikroplarý
öldürme özelliðiyle vücudu hastalýk kapmaktan koruma özelliðine sahiptir.
Ayrýca beden yapýsýndaki sinir sistemi sürekliliði saðlar ve bir bütündür.
Sünnet ile bu kýsýmdaki sinirler kesilip atýlmaktadýr ve böylece bu bölgede-
ki sinir uçlarýnýn görevleri de sonlandýrýlmýþ olmaktadýr. Bizlerin fazlalýk
olarak gördüðü kýsmýn da görevi düþünülerek var edilmiþtir. Sünnet ile bir-
likte, bir saðlýk sorunu veya kaza sonucu gerekli olmasý dýþýnda, tüm estetik
ameliyatlar da Teñri’nin var ettiðini deðiþtirmektir. Ýsrael bu iddiasýnda da
malesef baþarýlý olmuþtur.
Madem ki adam için Ýslamiyeti kabul etmesinin bir þartý sünnet olmak,
niçin Kur’an’da hiç sözü geçmemiþtir? Niçin Hz.Muhammed’e ilk
vahyedilen ayetlerden deðildir? Hz. Muhammed ve onun döneminde
yaþayanlar sünnet olmuþ mudurlar? Sünnetin, Hz. Muhammed’in sözü
olduðu söylenen bir sözde/hadiste geçiyor olmasý mý güvenilir kaynaktýr,
yoksa Allah’ýn katýndan indirilmiþ olan Kur’an mý?
Bin yýldan daha fazla süredir doðru olduðuna inanýlarak yapýlan sünnetin,
Allah’ýn var ettiðini deðiþtirmek olduðu görülmelidir. Yanlýþýn dönüldüðü
her nokta kârdýr. Allah, affedendir.
282
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Bu ayette, Kur’an için ‘... Musa’dan sonra indirilen ...’ denilerek Kur’an’ýn
da Tevrat gibi Allah katýndan indirilen bir kitap olduðu belirtilmiþken,
Ýncil için, Kur’an’dan önceki kitap olduðunu belirten ‘... kendinden
öncekini ...’ tanýmlamasý yapýlmýþtýr. Eðer Ýncil’in de tümü yeni bir kitap
olarak Allah katýndan indirilmiþ olsaydý, Kur’an için; “Ýncil’den, veya Ýsa’-
dan sonra indirilen ..” þeklinde bir tanýmlama yapýlýrdý, ‘... Musa’dan sonra
indirilen ...’ þeklinde deðil.
283
De ki: "O halde eðer doðru söylüyorsanýz, Allah katýndan bu ikisinden daha doðru
bir kitap getirin ben de ona uyayým!"
284
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Maalesef bugün Ýncil’lerden hiç biri Hz. Ýsa’nýn insanlara seslendiði sözler
deðildir. Dört Ýncil’den hiçbiri kelime kelime Allah’ýn sözleri ve öðretileri
deðildir. Hepsi Hz. Ýsa’nýn yerden ayrýlýþýndan yüzlerce yýl sonra
yazýlmýþlardýr. Orjinal Ýncil, sadece sözel olarak, o da 30-40 yýllýk bir süre
boyunca dilden dile dolaþmýþtýr. Yýllar sonra, Hýristiyan rahipler bu söylem-
leri ve aktarýmlarý kâleme almýþ ve toplamý yüzlerce dökümana varan eser-
ler ortaya çýkarmýþlardýr. Birbiri ardýna yeni Ýncil’lerin türemesi söz konusu
olmuþtur. Bu yüzden M.S. 325 yýlýnda Hýristiyanlarýn ileri gelenleri Ýznik
Konferansý’nda buluþmuþ ve kaos boyutlarýndaki bu duruma son vermek
için toplanmýþlardýr. Sonunda, bunlarý 4 Ýncil’e indirgemiþ ve sýnýrlamýþlar,
resmi Ýncil’leri; ‘Matta, Markos, Luka ve John (Yuhanna)’ olarak adlandýr-
mýþlardýr. Yani bugün elimizdeki Ýncil, insanlarýn yorumlarý eklenmiþ ve
Teñri’nin, Hz.Ýsa’ya öðretmiþ olduðundan farklýdýr.
5. MÂÝDE SURESÝ
285
68. Ayet (YNÖ meali)
De ki: "Ey Ehlikitap! Siz, Tevrat'ý, Ýncil'i ve Rabbinizden size indirileni tam uygu-
lamadýkça hiçbir þey deðilsiniz." Rabbinden sana indirilen, onlardan birçoðunun
küfür ve azgýnlýðýný elbette artýracaktýr. Küfre batan topluluk için tasalanma artýk.
68. Ayet (EHY Meali)
De ki: "Ey kitap verilenler, siz Tevrat'ý, Ýncil'i ve Rabbinizden size indirileni uygu-
lamadýkça hiçbir þey deðilsiniz." Andolsun ki, Rabbinden sana indirilen -bu
Kur'an-, onlardan birçoðunun azgýnlðýný ve küfrünü artýracaktýr. O halde kâfirlere
acýyacaðýn tutmasýn!
(Bid’at: Dine sonradan sokulan þey. Vahye aykýrý dinsel gelenek ve kabuller.)
286
RESULLER VE PEYGAMBERLER
tir. Ýnsanlarýn üslup ve özelliklerini içerir.” (Is The Bible the Word of God?
(Ýncil Allah’ýn sözü müdür?), Dr. W. Graham Scroggie, Moody Bible
Institute, Chicago, sayfa 17)
2. BAKARA SURESÝ
287
9. TEVBE SURESÝ
Olacak olan þu dur ki; sonunda, Allah’ýn dinini, yani öðrettiði yaþam
ilkelerini kabul edenler; ahlâklý, adaletden, barýþtan ve yardým etmekden
yana merhamet ederek yaþayanlar kazanacaktýr. Herkes kendi iyiliði için
akýlýný iþletip, tövbe kapýsý kapanmadan doðru tarafta yerini almalýdýr.
288
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Hiç bir kitap, sýrf kaç sözcük ve harften oluþuyor diye meraktan sayýlmaz.
Kuran'ýn ilk ayeti Besmele 19 harftir. Kuran 114 (19x6) sureden oluþur.
Kuran'da, numarasýz Besmeleler dahil 6346(19x334) ayet vardýr. Bu
sayýnýn rakamlarý 6+3+4+6= 19 'dur. Besmele, 9. surenin baþýnda
* ÜZERÝNDE 19 VAR, Edip Yüksel, Ozan Yayýcýlýk, 2002
289
bulunmaz. Fakat bu kayýp Besmele 19 sure sonra, iki Besmele'ye sahip 27.
surenin 30. ayetinde tamamlanýr. Böylece Kuran'daki Besmele tekrarlarý
114 (19x6) olmaktadýr. Kayýp Besmele'yi tamamlayan 27. sure numarasý
ve bu suredeki toplam ayet sayýsý (30) toplamý 19'un katýdýr, 27+30=57
(19x3).
Vahid (Tek) 19
Zulfadlil Aziym (Büyük lütuf sahibi) 2698
Mecid (Yüce) 57
Cami (Toplayan ve yayan) 114
290
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Kuran, bu 30 tam sayýya ek olarak 8 kesirli sayý içerir: 1/10, 1/8, 1/6, 1/5,
1/4, 1/3, 1/2, 2/3. Demek ki, 30 tanesi tam sayý ve 8 tanesi kesirli sayý
olmak üzere Kuran'da 38 (19x2) adet sayý bulunur. Her suredeki ayetlerin
toplam sayýsýndan sonra o suredeki ayetlerin numaralarýný tek tek yanyana
yazarak Kuran boyunca bunu sürdürürsek elde edeceðimiz 12692 rakam-
dan oluþan uzun sayý 19'un tam katýdýr. Rakamlarýn sayýsý olan 12692
(19x668) sayýsý da 19'un tam katýdýr.
Kuran'ýn ilk suresi Açýlýþ'ýn yapýsýndaki matematiksel sisteme bir kaç örnek
verelim. Sure numarasý olan 1 rakamýndan sonra ayetlerinin numarasýný
sýrasýyla yanyana koyarak elde edeceðiniz 11234567 sayýsý 19' un tam
katýdýr. Ayet numaralarý yerine bu ayetlerdeki harflerin sayýsýný yanyana
koyduðunuzda oluþan 119171211191843 sayýsý da 19'un tam katýdýr.
Ayetlerin harf sayýsýndan sonra ebced deðerlerini yerleþtirirseniz elde ede-
ceðiniz 38 rakamlý 11978617581126181124119836181072436009 sayýsý
da 19'un katýdýr. Bu sayýya her ayetin numarasýný da yerleþtirirsek
111978621758131261841124151983661810727436009 sayýsýný elde
ederiz ve bu da 19'un tam katýdýr. Açýlýþ suresinin numarasýndan sonra
toplam ayet sayýsýný, toplam harf sayýsýný ve toplam ebced deðerini yanyana
yazdýðýnýzda elde edeceðiniz 1713910143 sayýsý da 19'un tam katýdýr. 29
surenin baþýnda 14 harften oluþan 14 deðiþik harf kombinezonu bulunur.
29+14+14 = 57 (19x3)”
291
etmelerinin aksine Kur’an’ ýn, Hz.Muhammed tarafýndan yazýlmýþ olama-
yacaðýný ispat etmektedir. Sizce, Kur’an’da verilen ve anlamlarý bugün
anlaþýlabilmiþ ilimsel bilgileri ve geçmiþte yaþanmýþ olaylarý bir biriyle
çakýþmayacak þekilde Hz.Muhammed’in kendisi biliyor olabilir miydi?
292
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Peki ne denilseydi? 1400 yýl önceki bilgi seviyesine, ‘Kur’an Allah katýnda,
çok geliþmiþ veri tabanlý bilgisayar kayýtlarýndaki ana dosyadaki bilgilerin
bir kýsmýdýr’ mý denilseydi? Sormazlar mýydý o zaman ‘Muhammed, veri
tabaný nedir? Bilgisayar nedir?’ Ýlimini kuþatmadýklarý/bilmedikleri
ifadelere inanmalarý çok daha zor olmaz mýydý?
293
Müslüman olmak; Allah’ýn/Teñri’nin ‘bir’ olduðuna inanmýþ olmaktýr ama
mümin olmak deðildir. Mümin olmak; Allah’dan/ÖK’den baþka ilâh
olmadýðýna,tüm resul ve peygamberlerin Allah’ýn elçileri olduðuna, semavi
kitaplarýn Allah katýndan indirildiðine inanarak bu kitaplarda öðretilen-
lere uygun yaþamaktýr.
Allah, sahibi olduðu din ile/kabul ettiði yaþam ilkeleri ile ilgili son sözünü
söylemiþtir.
294
RESULLER VE PEYGAMBERLER
Peki ‘Ýslam’ adýnýn anlamý nedir? ‘Allah katýnda din/yaþam Ýslam’dýr’ bil-
gisinin anlamý nedir? Ýslam sözcüðünün erken Türkçe tamðalarla tam
yazýlýþý ‘ÏSALAM’dýr. ‘ÏS’; ruh, AL; ‘herþey’, ‘AM’; sevgi demektir. Ýslam;
ruh herþeyi sever/ruhu,iradesi olan herþeyi sever, demektir. ‘Kim Ýslam'dan
gayri bir din ararsa artýk o, ondan asla kabul edilmeyecektir.’ sözünün
anlamý, ‘ kim herþeyi seviyor olmaktan baþka din=yaþam þekli ararsa bu
durum ondan asla kabul edilmeyecek’ demektir. ‘Hýristiyanlar ve Musevi-
ler Allah katýna kabul edilmeyecek’ demek deðildir. Fakat Tevrat ve Ýncil
siyonistler tarafýndan bozulmuþ, birçok yanlýþ öðretilerle doldurulmuþ
durumdadýr. Bu nedenle tüm insan toplumlarýnýn Kur’an’ýn öðretilerinde
buluþmasý doðru olandýr. ‘Allah katýnda din islamdýr’ sözünün anlamý da
‘Allah katýnda yaþam herþeyi sevmektir’, demektir. Niçin yerde veya cen-
netde din Ýslam deðildir de sadece Allah katýnda din Ýslamdýr? Çünkü
orada bulunan her varlýðýn sevilmeye layýk olduðu yer sadece Teñri katýdýr.
295
hali hazýrda zaten inançsýz olan, hiçbir semavi kitabý okuyup düþünmeden
Hýristiyan olmayý uygar olmak gören, Hýristiyan olmaktan maddi çýkar,
ekonomik güç ve mevki bekleyen insanlardýr. Böyle insanlar için yurdu-
muzun bütünlüðü, sömürge haline gelip gelmediði de umursadýklarý deðer-
ler deðildir. Önemsedikleri ve takipçisi olduklarý þey; bu geliþmelerin
kendilerine saðlayacaðý çýkarlardýr. Böyle insanlarýn Hýristiyan olmalarýnýn
bize bir zararý yoktur, onlara da bir faydasý olmayacaktýr.
...
296
ÝNSAN TOPLUMLARI
Bu ayetde sözü edilen sýkýntý ve zorluk, insanýn nasýl var edileceðine dair
gerekli olan ilimin/kelimelerin bilinmemesi deðildir. Ýnsanlardan önce var
edilmiþ olan cinlerin, Allah’a ortak koþarak isyan edip sisteme zarar ver-
melerinden dolayý karþý karþýya kalýnan ve de çözülmesi gereken sýkýntýdýr.
Ýnsan adlý varlýk, bu problemin aþýlmasý için var edilmiþtir.
297
* “ËD-AT ve ÝT-AT terminleri bize proto-prototürklerden miras kalan
felsefi kavramlardýr.” (proto-prototürkler; ilk Türk toplumu)
Kur’an’da, ‘var etmek’ ile ilgili farklý fiiller kullanýlmýþ olmasýnýn sebebi,
varlýklarýn var ediliþleri anýnda oluþan fiziksel olaylarýn farklý olmasýdýr.
Ýlk bölümde verilmiþ olan bilgileri hatýrlarsak, ËD; yapýlmýþ eylem, ÝT;
beliren, AW; halinden .... haline çevrilme, OZ; ozma/teþekkül etme/
ozarak bir halden diðerine geçme’dir. KURAN: ËD OÞ ÖK OQ : ‘ÖK’ün
tecellisi kuantum ile yapýlmýþtýr’ ve ‘ÖKÝTAP; ÖK belirerek görünendir’
bilgilerini de bir araya getirdiðimizde þu sonuca ulaþýlmaktadýr. ‘ÝT’;
belirme, gözle görünmeyenlerin (atom altý parçacýklarýn/temel yapý
taþlarýnýn) bir araya getirilirken ýþýk ýþýnlarý çýkararak atomlarý oluþturmasý
ve bu atomlarýn bir araya gelmesiyle(kuantum fiziði) oluþan bir varlýðýn
belirmesi, gözle görünür olmasý olayýnýn adý’dýr. Yani ‘ÝT’, oluþan kuantum
fizik olayý deðil, bir varlýðýn, sudan kuantum fizik ilimi ile var edilmesi
olayýný tanýmlayan ad’dýr. Çalýþmanýn son bölümünde, göklerin ve
yerin/içinde yaþadýðýmýz Güneþ sisteminin ‘büyük patlama’ denilen fiziksel
olay ile deðil, suyun serbest düþüþüyle oluþan kuantum fizik olayý sonucu
var edildiði, Einstein’ýn ve Newton’un ulaþtýðý bilgi ve formüllerle kanýt-
lanmýþtýr.
‘OZ’, hali hazýrda var olan bir varlýðýn fiziksel bir ilimle deðiþtirilerek yeni
bir varlýk türetilmesi olayýný tanýmlayan ad’dýr. Meselâ Hz.Adem ile birlik-
te yere indirilmiþ olan cinlerin bir ilim ile deðiþtirilerek(Hz.Nuh tufanýn-
dan sonraki dönemde) Ýsrailoðullarý’nýn(OT-OZ halkýnýn) türetilmesi
olayýný tanýmlayan ad; OZ’ dur. Ayný þekilde, Allah’ýn, cumartesi günü
balýk tutma yasaðýna uymayan bir kýsým Beniisrael’in maymuna ve domuza
döndürülmesi olayýný tanýmlayan ad; ‘OZ’dur. Bu deðiþimin ilimi deðildir.
298
ÝNSAN TOPLUMLARI
Sonuç olarak, her var ediliþ fiziksel olayýný ilk ‘yapmýþ’ ‘bir’ varlýk vardýr.
Teñri’nin/Allah’ýn varlýk yapýsýný kuantum fizik ilimi ile sudan var eden
AL-APA’dýr ve bu fiziksel olay ‘ÝT-AT; belirerek var edilen’ ifadesiyle
tanýmlanmýþtýr. AL-APA’nýn, varlýk alanýna iradesini taþýmak için var
ettiði ve Ruh’unun içine girdiði fiziksel varlýk olan Teñri’nin/Allah’ýn/
ÖK’ün, varlýk alanýnda farklý fiziksel olaylarla var ettiði varlýklar da ‘ËD-
AT; yapýlarak var edilen’ ifadesi ile tanýmlanmýþtýr.
Ýnsan toplumlarý kuru çamur, toprak ve sudan var edilmiþ olarak 3 farklý
maddeden var edilmiþlerdir.
299
Üçüncü grup insan toplumu sudan var edilmiþtir.
300
ÝNSAN TOPLUMLARI
301
Özet yapmak gerekirse;
OT-OÐ : Dumansýz parlak ateþten var edilen cinler (ËD-AT)
OT-OZ : Cinlerden türetilmiþ Ýsraeloðullarý, kiþi oðullarý(Oðuz Türkleri
olarak yutturulanlar, ËD-AT)
* BÜ-ÖK : Çamur ve toprakdan var edilen insan toplumlarý (ËD-AT)
* BU-ÖK : Balçýktan var edilen Beniisrael halký (ËD-AT)
* TÜR-ÖK : Sudan OQ(kuantum fizik ilimi) ile belirerek var edilen insan
toplumu (ÝT-AT)
Ýnsan toplumlarýný var ediliþ amacýnýn aksine yoldan çýkarmak için kötü ve
yanlýþ olaný, güzel ve doðru gösterebilmek adýna Ýsrael’in ve soyunun her
yolu kullanmýþ olmasý, Allah'a da insan toplumlarýna doðru yolu göster-
mesi durumunu oluþturmuþtur. 'Durumunu oluþturmuþtur' çünkü bu; hem
Allah’ýn kusursuz adaletinin hem de yerdeki yaþantýmýzýn, kötü ve yanlýþ
olanla inanç üzerine kurulu bir mücadele olmasý sebebinin gereðidir. Akýlý
iþletmek için ise ilk önce ilim sahibi olmak gerekir. ÖK’ümüz Teñri, bizleri
sorumlu tutarak sýnavdan geçirmek için önce öðretmiþtir. Ýlim olmazsa
akýlýn iþletiminde kullanýlacak birþey de olmaz. Öðrendiklerimizi kulla-
narak, karþýlaþtýðýmýz yeni durumlar karþýsýnda Allah’ýn hokumu altýndaki
irademizle akýllarýn iþletilip herkesin kendi kararýný kendisinin vereceði
þekilde doðru yolda yürümemiz, bizden beklenilendir. Ýnsandan önce var
302
ÝNSAN TOPLUMLARI
303
canlandýrmasýyla ortaya mucizeler koymuþ olsalarda, küfre sapanlar/
doðruyu örtenler, “bunlar çok güçlü büyücüler” diyerek insanlarý kandýr-
mayý baþarmýþlardýr. Bugün, ilimin ulaþtýðý seviye sebebiyle kimse böyle þey-
lerin büyücülükle ilgisi olmadýðýný bileceði için yerde mucizeler
görüldüðünde inanacaklardýr ama daha önce inanmamýþ olduklarý için
bunun artýk faydasý olmayacaktýr. Sadece kendi iyiliðiniz için akýlýnýzý
iþletin ve yaþantýlarýmýzdan hesaba çekileceðimize inanýn.
9. TEVBE SURESÝ
126. Ayet (YNÖ meali)
Görmüyorlar mý ki, her yýl bir veya iki kez imtihan ediliyorlar. Hâlâ ne tövbeye yel-
teniyorlar ne de öðüt alýyorlar.
Günlük yaþamýmýzdan da biliriz ki, eðer bir sýnav varsa sorularýn önceden
hazýrlanmýþ olmasý gerekir.
304
ÝNSAN TOPLUMLARI
305
Kur’an’da belirtilen temel ilkeler, yani içinde bulunduðumuz sýnavýn doðru
cevap anahtarý; öncelikle ahlâklý olmak üzere, adaletli ve merhametli
olmak, barýþa ve yardým etmeye yönelik iþler yapmak, yaþamaktýr. Hem
beþeri hem de ticari iliþkilerimizde tüm davranýþlarýmýzýn, sözlerimizin ve
vermiþ olduðumuz kararlarýn bu temel ilkelere uygun olmasý, bunun dýþýna
çýkýlmamasý istenilmektedir ki zaten bunlarda, akýlýyla ‘insaným’ diyen
herkesin kabul etmiþ olmasý ve içinde yaþamasý gereken doðrulardýr.
306
ÝNSAN TOPLUMLARI
307
belalarla imtihan edeceðiz. Haberlerinizi de eleyip tarayacaðýz.
(Gafur: affeden.)
308
ÝNSAN TOPLUMLARI
Eðer sonraki yaþam, altýndan ýrmaklar akan, yeþillikler içindeki bir ortam-
da tembel tembel yaþamak olsaydý, hangimizin daha güzel iþ yapacaðýnýn
ve üretkenliðinin belirlenmesi gerekmezdi.
Çok net bir þekilde anlaþýlmaktadýr ki, içinden geçtiðimiz sýnavýn sonu-
cundaki deðerlendirmede, her insanýn davranýþlarýnýn temel ilkelere
uygunluðunun önemi yanýnda, bunu tamamlayan ve sýnav sonucundaki
baþarýmýzla bir daha ölümü tatmayacaðýmýz sonsuz olan yaþama baþlama
yerimizi ve þartlarýmýzý belirleyen; yerdeki yaþamýmýzda sergilediðimiz
gayret ve üretkenliðimizdir. Yere indiðimizde doðarken belirlenen kapa-
sitemizi, yeteneklerimizi ve irademizi ne þekilde kullandýðýmýz, sosyal ve
ticari iliþkilerimizde nasýl bir iradeyle davrandýðýmýzýn gözlemlenmesidir.
Belirleyici olan hâl ve tavýrlarýmýzdýr.
7. A'RAF SURESÝ
309
23. MÜMÝNÛN SURESÝ
Bugün yerde yaþayan her insan ayný hýzda koþabilseydi atletizm yarýþmalarý
yapýlmazdý. Farklý kapasitelerde var edilmiþ olmak, yerdeki yaþamýn bir
sýnav olabilmesi için þart olan durumdur.
6. EN'AM SURESÝ
310
ÝNSAN TOPLUMLARI
311
57. HADÝD SURESÝ
312
ÝNSAN TOPLUMLARI
4. NÝSA SURESÝ
313
üretmeden ve özellikle ihtiyacý olanlara yardým etmeden geçirilen bir
ömürün de Allah katýnda deðeri yoktur.
6. EN'AM SURESÝ
Yukarýdaki ayetde verilmiþ olan çok önemli bilgi; tövbelerin artýk kabul
edilmeyecek olduðu zamanla ilgilidir. ‘Yerde bazý mucizeler görüldükten
sonra’ faydasý olmayacaktýr. Hiç kimse bu bilginin verilmediðini söyleye-
mez ve hiç kimsenin elinde, ‘ben tövbemin hangi zamandan sonra artýk
kabul edilmeyeceðini bilmiyordum’ diyebilme þansý yoktur. Kur’an ‘oku’
diyerek baþlar.
314
ÝNSAN TOPLUMLARI
315
Kur’an’da, cenneti anlatan ayetlerin hiç birinde, oradaki yaþamýn tekrar
maðara devrinden baþlanacaðýna dair bir bilgi verilmemiþtir. ‘Oraya bak-
týðýnda, nereye göz atsan büyük bir nimet, büyük bir mülk ve yönetim
görürsün.’ þeklinde tasvir edildiðine, insanlarýn ipek giysiler içinde olup, üst
üste odalarda, yani yüksek binalarda yaþadýklarý bilgileri verildiðine göre, bu
hayatýnda kendi iradesiyle seçmiþ olduðu yaþam ilkeleriyle oraya gitmeyi
baþarabilen herkese asgari þartlarda bir yaþam ortamý ve imkânlar verildiði
anlaþýlmaktadýr. Olmasý gereken de budur. Soru iþareti; sonsuz yaþama
baþlangýç imkânlarýnýn adaletli bir þekilde daðýtýmýnýn nasýl yapýlýyor
olduðudur.
2. BAKARA SURESÝ
316
ÝNSAN TOPLUMLARI
Güç ilimdir. Ýlimin tamamýna sahip olan ve doðal olarak kuvvetli olanda;
Teñri'dir. Hangimizin akýlý, ilimle saðlanmýþ böylesine büyük bir kuvvetin
ve ilkelerinin, ve de kurmuþ olduðu düzenin önünde eðilmeye karþý çýka-
bilir. Kimsenin bu konuda her hangi birþeyi iþine gelmediði için sorgula-
masý ve de iþine geldiði gibi yorumlamasý haddine deðildir. Hepimizin,
karþýmýzda kim olduðunu, nasýl sýnýrsýz bir kudrete karþý çýkýlmaya
çalýþýldýðýný tekrar bir düþünüp, o övündüðü akýlýný baþýna toplamasý
gerekir. Kaldý ki akýlý iþletme sistemini/ruhu veren de zaten Teñri'nin
Kendisi'dir. Kim'in ruhu Kim'e karþý kullanýlmaya çalýþýlmaktadýr?
317
netlerdeki yaþam ortamlarýna gidebilmesi de mümkündür. Tabii halâ akýl-
larýný kullanmazlarsa, ilk önce cehennemin konuðu olacaklar da hiç az
deðildir.
318
ÝNSAN TOPLUMLARI
Savaþ, yerde sýnavýn baþladýðý dönemden beri var olan bir durumdur.
Savaþlarýn sebebi her zaman adaletin çiðnenmesi ve zulüm olmuþtur.
Unutulmamasý gereken; savaþýn, savunma durumu için verilmiþ bir onay
olduðudur.
319
uðratýldýlar. Allah onlara yardýma elbette kadirdir.
320
ÝNSAN TOPLUMLARI
Dedi ki: "Þu benim üzerime üstün kýldýðýn kiþiye baksana!" Yemin ederim ki eðer
beni kýyamet gününe kadar yaþatýrsan, ben onun zürriyetini pek azý hariç kesin-
likle kumandam altýna alacaðým."
2. BAKARA SURESÝ
321
kazanýlan bir savaþ, yerdeki yaþam ve kavramlar adýna bir baþarýdýr. Asýl
baþarý ise; sonsuz yaþamdaki yerimizi belirleyecek olan mücadeleyi ver-
mektir. Allah’ýn dininin/öðrettiði yaþam ilkelerinin düþmaný olan siyoniz-
min önünde boyun eðmeyerek onlarýn hakimiyeti altýna girmeyi kabul
etmediðimizi, herkesin kendi ruhu/iradesi için Teñri’ye kanýtlamasýdýr.
8. ENFÂL SURESÝ
322
ÝNSAN TOPLUMLARI
9. TEVBE SURESÝ
18.Ayet (YNÖ meali)
Allah'ýn mescitlerini; ancak Allah'a, âhiret gününe inanan, namazý/duayý yerine
getiren, zekâtý veren ve Allah'tan baþka kimseden korkmayan kiþiler onanýr. Ýþte
bunlarýn, hidayete erenlerden olmalarý beklenir.
18.Ayet (EHY meali)
Allah'ýn mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namaza devam eden,
zekatý veren ve Allah'tan baþkasýndan korkmayan kimseler imar eder. Ýþte bun-
larýn baþarýya ermiþlerden olmalarý umulur.
323
4. NÝSA SURESÝ
324
ÝNSAN TOPLUMLARI
9. TEVBE SURESÝ
8. ENFÂL SURESÝ
325
16.Ayet (YNÖ meali)
Her kim böyle bir günde, savaþmak için baþka bir yer tutmak yahut baþka bir bir-
liðe katýlmaya gitmek dýþýnda onlara arkasýný dönerse, Allah'tan bir gazaba
çarpýlmýþ olur.Varacaðý yer cehennemdir onun. Ne kötü varýþ yeridir o!
16.Ayet (EHY meali)
Her kim böyle bir günde onlara - dönüp çarpýþmak için pýrlanmak (kaçar gibi yap-
mak) veya diðer safta mevzilenmek halleri hariç- arkasýný dönerse, muhakkak
Allah'tan bir gazaba uðramýþ olur. Ve varacaðý yer cehennemdir, o ise ne kötü aki-
bettir!
2. BAKARA SURESÝ
326
ÝNSAN TOPLUMLARI
327
9. TEVBE SURESÝ
328
ÝNSAN TOPLUMLARI
Yerden ayrýlmýþ olanlar için, özelikle þehitler için üzülmek; inanç zayýflýðýdýr.
Sevdiklerimize, bildiðimiz yüzleri ve bakýþlarýyla kavuþacaðýmýz bilgisi
Kur’an’da verilmiþtir. Var ediliþimizin fiziksel bir kuralý da budur.
7. A’RAF SURESÝ
329
inanç olan sýnav yönüdür. Fakat insanlar yalnýz deðil toplum olarak yaþar-
lar ve semavi kitaplarýn tüm insanlarý ortaklaþa ilgilendiren kýsmý, tarif
edilmiþ olan yaþam ilkeleridir; ahlâklý, adaleti dimdik ayakta tutarak barýþ-
tan ve yardým etmekten yana yaþamak. Bir millet olarak Allah’ýn
dinini/öðretilerini korumak, insanca yaþam hakkýmýzý korumaktýr. Zulüm
edecek, adaleti ve ahlâklý yaþamý ortadan kaldýracak olanlara karþý boyun
eðmemektir. Temelinde, insanca yaþam þartlarýnýn korunmasýdýr. Türkler
tarih boyunca Teñri’den baþka ilâh olmadýðýna inanmýþ olarak kendi örf ve
adetleriyle yaþayýp hakimiyet altýna girmedikleri gibi, bu konuda birçok
millete yardým da etmiþlerdir. Cihad ederek Allah’ýn dinini korumak;
zulümün olmadýðý insanca yaþam þartlarýna sahip çýkýp, barýþ ve adalet
içinde yaþama þartlarýmýzý koruyarak Allah’ýn öðretmiþ olduðu yaþam
düzenini istediðimizi ve böylece, Allah’ýn ve O’nun iradesinin taraftarý
olduðumuzu ispat etmektir.
2. BAKARA SURESÝ
330
ÝNSAN TOPLUMLARI
331
Allah’ýn, Kendisi’ne ortak koþmuþ ve isyan etmiþ olan Ýsrael’i ve soyunu,
onlardan türetilmiþ olan Ýsraeloðullarýný ve onlarýn yerden yok edilesiyle
var edilmiþ ve doðruyu örtmeye bugüne deðin devam etmiþ olan Beniisrael
halkýný yok etmek için biz insan toplumlarýna ihtiyacý yoktur. Mesele;
yerdeki yaþamýn bir sýnav olmasýdýr ve onlar sýnav aracýdýr. ‘Bir’ ilâhýn
Allah, Allah’dan baþka Teñri olmadýðýna, ve ahiret hayatýna gözleriyle
görmeden inananlarýn, insan toplumlarýnýn düþmaný olan siyonizme boyun
eðmeyerek bu inançlarýný ispat etme meselesidir.
5. MÂÝDE SURESÝ
332
ÝNSAN TOPLUMLARI
333
lýþlarýmýza raðmen merhamet eden, affedendir. Korkulacak olan/caydýrýcý
olan; bugün mahkemelerde de olduðu gibi, yaþantýmýzdan hesaba çekil-
dikten sonra tartýmýzýn hafif gelmesi sonucunda verilecek olan cezadýr.
...
334
ÝBADETLER
Dua olmasa namaz, namaz olmasa camî, camî olmasa ezan olmazdý. Dua,
ibadetler, sinegoglar, kiliseler ve camîler olmasaydý bugün kimse ne Allah’ýn
varlýðýný, ne cenneti, ne de özellikle cehennemi hatýrlardý. Camîlerden üç
beþ ay ezan sesi duyulmasýn. Ýnsanlarýn nasýl namazý unutmaya baþladýðýný
göreceksiniz. Bir de bin dört yüz senedir ezan olmadýðýný, kilise ve sina-
goglarýn hiç olmadýðýný düþünün; bugün herkes tüm yaptýklarýndan hesaba
çekileceðini çoktan unutmuþ olurdu. Bu durumda bu güne deðin yerin nasýl
bir fesada uðrayacaðýný, nasýl bir yaþam ortamýnýn içinde olacaðýmýzý bir
hayal edin. Tüm ibadetlerin amacý; insanlarýn, yine kendi mutluluk ve
huzurlarý için birer hatýrlatma ve öðretidir.
335
Üç aþaðý beþ yukarý denk iki kuvvet olur. Biri diðerine üstünlük saðlar ve
bu ona haz verir, gurur verir. Allah’ýn meydana getirdiði ve O’nun gücü
karþýsýnda bu denli aciz olan biz insanlarýn kýldýðý namazýn Allah’a verdiði
bir haz veya bir üstünlük duygusu yoktur. Allah zaten kudretli olandýr.
Ýbadetlerin amacý; insanlarýn sonsuz olan yaþama iyi bir baþlangýçla adým
atmasý için yardým etmekdir.
336
ÝBADETLER
Bilinçli olarak, insanlarýn yaþamýn ilkelerini yanlýþ anlamasý için yine yan-
lýþ öðretilmiþ bir söz de; ‘niyet ettim Allah rýzasý için sabah/akþam/...
namazýný kýlmaya’ sözüdür. ‘Allah rýzasý’ demek; Allah’ýn sevgisini kazan-
mak demektir. Ýbadetler ile, Allah’ýn sevgisini kazanmanýn uzaktan yakýn-
da alâkasý yoktur. Sevilmeyi saðlayacak olan nasýl yaþýyor olduðumuzdur.
Yaptýðýmýz, söylediðimiz her þeyden ÖK’ümüzün haberdar olduðunu hatýr-
layarak, ahlâksýzlýktan, adaletsizlikten uzak, barýþtan ve yardým etmekten
yana yaþam yolunu seçebiliyorsak ibadet etmenin önemi ve faydasý vardýr.
Namaza baþlarken edilecek dua “Rab’bim Allah/ÖK’üm Teñri, kýyamet
gününü unutturmadýðýn için þükrederim. Nimetlerini saðlýkla birlikte nasip
eylemeni, dualarýmý kabul eylemeni niyaz ederim” dir. Kýyamet günü kimse-
ye, ‘Hangi millettensin’, diye bir soru sorulmayacaktýr. Hesabý verilecek
olan; ‘nasýl yaþadýn? Allah’a ortak koþmadan cennetteki dine/ yaþam þek-
line uygun yaþayabildin mi? ‘Ýnanarak ibadetleri yerine getirseydin hesap
vereceðini unutmaz ve yanlýþlardan uzak kalýrdýn’ denilecek.
337
2. BAKARA SURESÝ
4. NÝSA SURESÝ
338
ÝBADETLER
7. A’RAF SURESÝ
339
Cuma namazýnýn önemi, inananlarýn kardeþ olduklarýnýn hatýrlatmasýdýr.
Hep birlikte kýlýnan Cuma namazý baþlamadan önce herkesin sað ve sol kolu
yanýndakiyle temas edecek kadar yanyana gelinir, sýralar sýklaþtýrýlýr. Ýnancý
olan herkes o anda bu fiziksel temas sonucunda hiç tanýmadýðý insanlara
büyük bir yakýnlýk duyar ve kardeþi gibi hisseder. Bu durum; Allah’ýn
müminlere kardeþ olduklarýný ve bunu fark ederek birbirlerine bu þuurla
davranmalarýný hatýrlattýðý bir öðretidir. Birlik olmanýn çaðrýsýdýr.
5. MÂÝDE SURESÝ
340
ÝBADETLER
...
341
342
ARAPÇA BÝR KURAN
343
4. Ayet (YNÖMeali)
Ve o, bizim katýmýzdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir.
4. Ayet (EHY Meali)
Ve gerçekten o Bizim nezdimizdeki Ana Kitapta. Çok yüksek, çok hikmetlidir.
344
ARAPÇA BÝR KURAN
345
44. Ayet (EHY Meali)
Ve eðer Biz onu yabancý dilde bir Kur'an yapsaydýk diyeceklerdi ki: "Ayetleri
geniþçe açýklansaydý ya! Arab'a yabancý dil (öyle) mi?" De ki: "O iman edenler için
bir rehber ve þifadýr, iman etmeyenlerin ise kulaklarýnda bir aðýrlak vardýr ve o,
onlara karþý körlüktür. Onlara uzak bir yerden haykýrýlýr.
Eðer Kur’an’ýn amacýna ulaþmasý için baþka bir topluma indirilmesi gerek-
seydi, bugün Kur’an’ýn yazýlmýþ ilk hali, indirildiði toplumun konuþtuðu
dilde olurdu.
346
ARAPÇA BÝR KURAN
6. EN’AM SURESÝ
Ýnanç veya baþka bir konu olsun, önemli olan; insanýn ne dediðini biliyor
olmasýdýr. Aðzýndan çýkan sözlerin ne anlama geldiðini bilmesi herþeyden
önce insanýn ne istediðini, neyi söylediðini yine kendisinin belirlemesini
saðlar.
4. NÝSA SURESÝ
347
Bu ayette ‘... ne söylediðinizi bilinceye kadar ...’ sözünden anlaþýldýðý gibi
Allah’ýn öðrettiði yol; kendimizi, ne söylediðimizi bilmediðimiz bir duruma
düþürmemektir. Bunun sebebi sarhoþluk veya bilmediðimiz bir dille konuþ-
mak olabilir. Allah’ýn uyardýðý konu sebebin ne olduðu deðil sonuçtur; ne
söylediðimizi biliyor olmamýzdýr. Bir insanýn ‘ne söylediðini’ doðru bilmesi
de ancak kendi dilinde ya da çok iyi bildiði baþka bir dilde ve de doðru
sözcüklerle konuþmasýyla mümkün olur. Allah, Arapça konuþan bir
topluma bile ‘... ne söylediðinizi bilinceye kadar ... namaza yaklaþmayýn’
diyerek seslenmesiyle, duanýn Arapça olmasýnýn gerekliliðini deðil, insanýn
ettiði duayý anlayarak herkesin ne söylediðini bilmesinin, asýl istenilen
olduðunu belirtmiþtir. Kutsal olan; Kur’an ayetleridir, yani Allah’ýn söz-
leridir, Arapça lisaný deðildir.
Ýsrael’in yapacaðýný iddia ettiði þeylerden biri de; insanlarý, Allah’ýn sözlerini
anlamýný bilmeden okumaya sevk etmektir. Siyonizm bunu da baþarmýþtýr.
4. NÝSA SURESÝ
348
ARAPÇA BÝR KURAN
6. EN’AM SURESÝ
349
155. Ayet (EHY Meali)
Bu ise indirdiðimiz tam, çok mübarek bir kitaptýr. Bundan böyle buna uyun ve
korunun ki, rahmetimize eresiniz.
43 ZÜHRUF SURESÝ
350
ARAPÇA BÝR KURAN
Kur’an’da dua sözleri þeklindeki ayet sayýsý çok azdýr. Kur’an’ýn tamamýna
yakýn kýsmý bilgidir. Kur’an Allah katýndan, doðru bilginin öðretilmesi için
yere indirilmiþtir. Kur’an’da verilmiþ olan bu bilgilerin farkýna varmak,
ancak ilimin ilerlemesi ve keþiflerle mümkün olabilmiþtir. Bu bilgileri
öðrenmek yerine, evlatlarýmýza anlamadýklarý bir dilde Kur’an’ý okutmak;
Allah’a karþý yapýlmýþ en büyük ihanetlerden birisidir; Kur’an’ýn amacýný
boþa çýkarma giriþimidir. Kur’an, insanlara her konuda bilginin doðrusunu
öðretmek için indirilmiþtir.
2. BAKARA SURESÝ
6. EN’AM SURESÝ
351
94. Ayet (YNÖ Meali)
Yemin olsun, sizi ilk yarattýðýmýzdaki gibi yapayalnýz/teker teker bize geldiniz. Size
verip hayaline daldýrdýðýmýz þeyleri de sýrtlarýnýzýn arkasýnda býraktýnýz. Sizinle
ilgili hususlarda ortaklar olduklarýný sandýðýnýz þefaatçýlarýnýzý da yanýnýzda gör-
müyoruz. Yemin olsun, koptu aranýzdaki tüm baðlar ve uzaklaþýp kayboldu
yanýnýzdan o bir þey sandýklarýnýz.
Kör ve saðýr olmak; bir þey göremeyip, bir þey duyamamaktýr. Bu nedenle
de hiçbir þeyi öðrenememek, bilememek ve anlamamaktýr. Ayetlerin
anlamýný bilmeden onlarýn üzerine kapanmanýn, ne öðrettiðini, ne
352
ARAPÇA BÝR KURAN
...
353
354
ÝÇKÝ ve KUMAR
2. BAKARA SURESÝ
355
219. Ayet (EHY Meali)
Sana þarap ve kumardan soruyorlar. De ki: "Bu ikisinde büyük bir günah ve insan-
lara bazý yararlar vardýr. Ancak günahlarý yararlarýndan daha büyüktür.” Yine
sana neyi baþkalarýna vereceklerini soruyorlar. De ki: "Sizi sýkmayanýný.” Allah,
düþünesiniz diye, ayetlerini size böylece açýklýyor.
Ýlk akla gelen yararlarý eðlenmek olabilir ama bu durumda insandan insana
deðiþir. Herkes içki içmekten veya kumar oynamaktan keyif almaz. Ayette
‘... insanlara ..’ denilerek genelleme yapýldýðýna göre tüm insanlar için
geçerli ve tüm insanlara faydasý olacak baþka bir sebebi olmalýdýr.
Bugün týp ilimi hergün içilen bir kadeh þarabýn insan vücuduna faydasý
olduðunu keþfetmiþtir. Üzümün kaný temizleme özelliði vardýr. Bu özelliði
ile þarap, ki 1400 sene önce bugünkü alkollü içecekler yoktu, insan saðlýðý-
na faydalýdýr. Ayette bahsedilen ve tüm insanlar için söz konusu olan yararý
budur. Ayet þu þekilde devam etmektedir; ‘.. ama onlarýn kötülüðü/
günahlarý yararlarýndan daha büyüktür’. Az miktarýnda insan için fayda
olan birþeyin hangi özelliðinden dolayý kötülüðü/zararý/günahý insan için
daha çok olabilir?
356
ÝÇKÝ VE KUMAR
Bu uyarý sadece içki için de deðildir. Uyuþturucu özelliði ile insanýn kon-
trolünü kaybetmesine sebep olan her türlü madde için geçerlidir. Ýçkinin
fazlasý herþeyden önce insanýn saðlýðýna zarar verir ki, bu sadece insanýn
kendisiyle ilgili bir durumdur. Bundan daha önemlisi, insanýn kontrolünü
kaybedecek kadar çok içki içtiði zaman çevresine vereceði zararlardýr. Bu
haldeki bir insan kolayca çevresini rahatsýz ederek kavga çýkarabilir, kendi
ailesine kötü ve sert davranabilir ya da bu halde araç kullanarak baþkalarý-
na zarar verebilir. Bu nedenle ayette de söylendiði gibi, içkinin yararýndan
daha çok sebep olacaðý kötülükler/kötü sonuçlar bunlardýr. Bu nedenle de
uzak durulmasý öðütlenmiþtir.
4. NÝSA SURESÝ
357
Sorun; insanýn kontrolünü kaybetmesi ve bunun sonucunda geçerli olma-
yacak bir þekilde ibadet etmesi, ibadete yakýþmayacak yanlýþ/saygýsýz
davranýþlarýn ortaya çýkabilecek olmasýdýr.
Ýçkinin diðer aylarda günah olmayýp sadece ramazan ayýnda günah olmasý
diye birþey de olamaz. Ramazan ayý, özellikle eski tarihlerde yaþayan insan-
larýn sürekli ibadet ettikleri ay olmuþtur. Ýnsanlar sahur vaktine kadar
camilerde ibadet etmiþ, dua etmiþlerdir. Bu þekilde yaþayan insanlarýn, ne
dediklerini bilmeyecek halde dua etmelerinin, namaz kýlmalarýnýn kendi-
lerine bir faydasý olmayacaðý ve de saygýsýzlýk olacaðý için ramazan ayýnda
hiç içki içilmemesi yapýlan en doðru þey olmuþtur. Kaldý ki inanç, bu boyut-
ta bir ibadet olsun ya da olmasýn, böyle mubarek bir ay boyunca hiç içki
içilmemesini ve kendimizi, aðzýmýzdan çýkaný bilmeyecek hale düþürmemeyi
gerektirecek tedbire ve saygýya da fazlasýyla layýktýr.
Ayetde belirtilen; kumarýn azýnda yarar, çoðunda kötü olan durum nedir?
Bu, ‘az kazanýr ya da az kaybederseniz faydasý vardýr ama kazanç ve kayýp-
larýnýz çok olursa bu iyi deðildir/günahtýr’ demek deðildir. Kumarýn insan-
lara verdiði keyif heyecan vermesindendir. Kazanma/kaybetme beklentisi-
nin verdiði heyecandýr. Süratli araba kullanmak, kayak yapmak, paraþütle
atlamak gibi kumar oynamak da insana heyecan verir. Týp iliminin keþfet-
miþ olduðu gibi, sebebi ne olursa olsun, heyecan durumunda insan vücudu
adrenalin adýnda bir sývý salgýlar. Bu sývý hem mutluluk verir hem de vücut
saðlýðý açýsýndan faydalýdýr. Ayette bahsedilen ‘insanlar için çýkarlar vardýr’
denilen durum budur. Kumarýn tutku halini almasýnýn sebebi de vücudun,
mutluluk veren bu kimyasal sývýya alýþmasý ve ihtiyaç olarak hissetmesin-
dendir.
358
ÝÇKÝ VE KUMAR
5. MÂÝDE SURESÝ
359
Bu konunun geçtiði surelerin iniþ sýralarý dikkate alýndýðýnda; 2.BAKARA
SURESÝ (iniþ sýrasýna göre 92. suredir), bu suredeki ayette Allah, ‘Sana
uyuþturucuyu/þarabý ve kumarý sorarlar. De ki: "Bu ikisinde büyük bir
günah vardýr; insanlar için çýkarlar da vardýr. Ama onlarýn kötülüðü yarar-
larýndan çok daha büyüktür. ....’ diyerek, az da olsa insanlara faydalarý
olmakla beraber, içki ve kumarýn sebep olacaðý kötülüklerin çok daha
büyük olduðunu belirtmiþtir. 4.NÝSA SURESÝ (iniþ sýrasýna göre 98.
suredir), bu suredeki ayette Allah,'Sarhoþken ne dediðinizi bilinceye kadar
... namaza yaklaþmayýn’ diyerek, içkinin haram olduðunu deðil, sarhoþken
namaz kýlýnmamasýný söylemiþtir. 5.MAÝDE SURESÝ (iniþ sýrasýna göre
110. suredir), bu suredeki ayette Allah, yine içki ve kumarýn haram
olduðunu söylememiþtir. Ýnsanlar arasýnda sebep olduðu kötü durumlarýn
ne olduðunu tekrar belirtmiþ ve ‘Artýk vaz geçiyorsunuz deðil mi?’ diyerek,
insanlarýn bunlar yüzünden kendilerine ve sosyal yaþam düzenine verdik-
leri zararlarý artýk fark etmelerini ve kabul etmediði bu duruma düþmekten
kendilerini kurtarmalarýný istemiþtir. Yerdeki yaþamýnda adaleti çiðneyen,
huzuru bozan, devamýnda da ayný þeyleri yapar ve buna izin verilemez.
360
ÝÇKÝ VE KUMAR
...
361
362
ZÝNA
Zina olayý; insanýn bir baþkasýyla eþini aldatmasý, insanlýk tarihi kadar
eskidir. Ýnsanlar bu aldatýlma olayýnýn engellenebilmesi için tarih boyunca
çeþitli önlemler almaya çalýþmýþlardýr.
Zina olayýnda yanlýþ olan olayýn cinsel iliþki boyutu deðildir. Bir insanýn bir
baþka insaný aldatmasýdýr. Hem de bir ömür boyu seveceðine, hep yanýnda
olacaðýna söz verdiði insaný aldatmýþ olmasýdýr.
363
Ýþin ilginç tarafý, ticaret hayatýnda yapýlan bir aldatmacada aldatan tarafýn
çeþitli þekillerde cezalandýrýlmasý normal karþýlanýrken, bir insanýn eþini
aldatmasý durumunda bir ceza gündeme geldiðinde kimi insanlarýn buna
karþý çýkýyor olmasýdýr. Halbuki zina konusunda da suç oluþturan durum;
ortada ‘aldatýlmýþ’ bir insan olmasýdýr. Fakat bu insanýn zarar gördüðü konu
maddi olmadýðýndan sanki bu durum normal ve bir insanýn maddi konu
dýþýnda aldatýlmasýnýn doðal karþýlanmasý gerekiyormuþ gibi bir tavýr
sergilenmektedir. Hakaretin bile suç sayýldýðý bir ortamda, bir insanýn
kandýrýlmasýnýn umursanmamasý istenilmektedir. Aslýnda bu istekteki
mantýk, ‘isteyen istediðiyle birlikte olabilir, bundan kime ne’ mantýðýdýr.
Tabii ki insanlarýn kiminle birlikte olacaðýna karýþmak kimsenin haddine
deðildir. Ama zina olayýnda bir suç vardýr ve bu suç cinsel iliþki deðil, orta-
da aldatýlmýþ ve maðdur duruma düþürülmüþ bir insan olmasýdýr.
Akýl saðlýðý yerinde, insan olmanýn onurunu taþýyan bir insan, eþi tarafýn-
dan aldatýlmayý kabul edebilir mi? Kendisinin kabul etmeyeceði bir duru-
ma eþini düþürmeli midir?
Suç unsuru, her hangi bir sözün ya da davranýþýn en az bir diðer kiþiye zarar
vermesiyle veya böyle bir duruma teþvikiyle oluþur. Zina olayýnda bu
durum oluþmaktadýr. Aldatýlmýþ, kandýrýlmýþtýr bir ‘taraf’ vardýr.
Ýlgili kanunlarla herhangi bir suça verilen cezanýn nedeni intikam almak
deðildir. Herþeyden önce maðdur olmuþ ve haksýzlýða uðramýþ tarafa, hak-
larýnýn korunduðu bir toplumda ve ülkede yaþadýðýnýn gösterilmesidir.
Toplumu, ayný suçun tekrarýndan korumaktýr ve cezalarýn gerekliliði, cay-
dýrýcý olmasýndandýr.
364
ZÝNA
Her suç için olduðu gibi, zina olayýnýn da önlenebilmesinin doðru yolu;
cezayý artýrmak deðil, suçun oluþmasýna sebep olan nedenleri ortadan
kaldýrmaya çalýþmaktýr. Adalet kelimesinin anlamý, suçlularýn cezalandýrýl-
masý ya da ayný suçu iþleyen insanlara ayný miktarda cezanýn verilmesini
saðlamak deðildir. Suçun oluþmasýna neden olan sebeplerin oluþmayacaðý
siyasi, ekonomik ve sosyal yaþam düzenini kurabilmektir.
Tesettür, içki, kumar ve diðer tüm sosyal yaþam ile ilgili konularda Allah
Kur’an’da hep ‘daha hayýrlýdýr’ þeklinde öðütler vermiþtir. ‘Hayýrlýdýr’
demek, ‘sevaptýr’ demek deðildir. Ýnsanlar için ‘hayýrlý’ olan; sonuçlarý,
insanlarýn mutlu, huzurlu ve barýþ içerisinde yaþamasýný saðlayacak
davranýþ ve yaþam biçimleridir.
365
mýþtýr.’ denilerek zina, putperest olmayla eþ tutulmuþtur. Putperest olmak,
yani Allah’a ortak koþmak kesinlikle affedilmeyecek en büyük yanlýþtýr.
Zina da bununla ayný boyutta bir günah/yanlýþ kabul edilmiþ ve haram
kýlýnmýþtýr. Allah’a ortak koþan Ýsrail’in, Hz.Adem’i kandýrarak zina etmiþ
duruma düþürmesi de unutulmamalýdýr.
366
ZÝNA
Allah insanlara seslendiði tüm sözlerinde her zaman insanlar için en iyi
/doðru olaný söylemiþ, barýþý, bireysel ve toplumsal mutluluðu koruma yol-
larýný göstermiþtir. Kur’an’da Ýslam dininin, yani öðretilmiþ olan; sevmek
üzerine kurulu yaþam ve davranýþ þeklinin dýþýnda bir din/yaþam þekli
seçilmesi durumunda, bunun kabul edilmeyeceði açýkça söylenmiþtir.
6. EN’AM SURESÝ
367
33. AHZÂB SURESÝ
7. A’RAF SURESÝ
368
ZÝNA
...
369
370
TESETTÜR
Âlim; En Ýyi Bilen Allah Adýyla...
Tesettürün ilk ne zaman insan hayatýnda yer aldýðý kesin olarak bilin-
memektedir. Ýnancýnýn bir gereði mi, yoksa sosyal yaþamýn bir ihtiyacý ya da
mecburiyeti olarak mý baþladýðý konusunda kesin bir bilgi yoktur.
7. A'RAF SURESÝ
371
30. Ayet (EHY meali)
Mü'min erkeklere söyle, gözlerini sakýnsýnlar ve ýrzlarýný (apýþlarýný) korusunlar.
Bu, onlar için daha temizdir. Muhakkak Allah, bütün yaptýklarýndan haberdar dýr.
Bir sözde yapýlmasý istenilen þeyi ifade eden kelime, söz içerisinde, eylemi
tanýmlayan sözcükdür; fiil’dir. ‘Örtülerini/baþörtülerini göðüs yýrtmaçlarý-
nýn üzerine vursunlar.’ cümlesindeki fiil; ‘vursunlar’ dýr. Neyi vursunlar;
‘baþ örtülerini ’. Nereye vursunlar; ‘göðüs yýrtmaçlarýnýn üzerine’. Yani
göðüs yýrtmaçlarýný kapatsýnlar. Ýstenilen göðüs yýrtmacýnýn kapanmasý,
göðüslerin gözükmemesidir. ‘Baþýnýzý örtün de böylece göðüs yýrtmacýnýzý
da örtebilirsiniz’ denilmemiþtir. Gösterilen yol; baþýn örtülmesi deðil, göðüs
yýrtmacýnýn örtülmesidir. Kendinize þu soruyu sorun; eðer bin dört yüz sene
evvel o dönemde yaþayan kýzlarýn baþ örtüsü kullanmalarýný sebebi teset-
tür olsaydý, özellikle ayrý bir ayetle uyarýlmayý gerektirecek kadar giysi-
lerinde göðüs yýrtmacý olabilir miydi? Her zaman göz önünde olmadýðý için,
adamlarý tahrik edip fuhuþa ve zinaya çeken bu durumun ortadan kaldýrýl-
masý istenilmiþtir. Eðer baþ örtülerinin sebebi tesettür olsaydý, uyarý gereke-
cek kadar açýk elbiseler giyiniyor olamazlardý. Baþ örtülerinin sebebi; yýka-
narak temizlenme imkânýnýn çok kýsýtlý olduðu yaþamlarýnda, saçlarýný
uçuþan çöl kumundan ve yüksek sýcaktan korumak istemelerinden dolayý
baþlarýný ve hatta yüzlerini de örtmüþ olmalarýdýr, týpký Arap ve Yahudi
adamalarý gibi, týpký bugün çöl ortamýnda yaþayanlarýn yaptýðý gibi. Çöl
372
TESETTÜR
373
Allah’ýn, doðru davranýþ þekillerini öðretmiþ olmasý yanýnda, bizler kendi
akýlýmýzla da ahlâklý ve terbiyeli davranmanýn doðru ve deðerli olduðu
konusunda ayný düþüncede deðil miyiz? Bizlere düþen görev; ayetlerde,
Allah'ýn kabul edeceðini belirttiði ve bizlere öðretmiþ olduðu yolun ne
olduðunu doðru anlayabilmektir.
374
TESETTÜR
mecbur býraktýðý bir çözüm önerisidir, yani bir ahlâk ve terbiye sorunudur.
Eðer cennette de kýzlar tesettürlü olarak yaþýyorlarsa, bu davranýþ için Kur'an
da 'daha hayýrlýdýr' denilmesi yerine tesettür farz kýlýnmaz mýydý? Ve kapan-
mayan kýzýn cehenneme gideceðine dair Kur'an da uyarý olmaz mýydý?
375
Bu yaþamýmýz bir sýnav olduðuna göre, sýnav süresince içinden geçiril-
diðimiz ve denendiðimiz her durum, Allah'ýn cennet olarak adlandýrdýðý ve
sýnavý geçebilenlerin doðrudan eriþebileceði yerdeki yaþamlarýnda da
karþýlarýna çýkacak demektir. Bu hayatýmýzda denendiði durumlar karþýsýn-
da kendi irade ve seçimleriyle, akýlý iþletme özelliðine sahip bir varlýktan
beklenilen þekilde davranabilen ve yolun doðrusundan yürüyebilenler
sýnavý geçebilecek, doðrudan cennetdeki sonsuz yaþama dahil olacaklardýr.
Ayetlerde cennetteki yaþam þekli ile ilgili bilgiler verilirken, oradaki güzel-
liklerden, yiyecek ve içeceklerden, oradakilerin nasýl barýþ ve huzur içinde
yaþadýklarý örneklerle anlatýlýp ince ipek ve parlak giysilerden bahsedilirken,
kýzlarýn baþörtülü olduklarýnýn haberi de özellikle verilmez miydi? Sadece
ahlâklý, adaletli, barýþa ve yardým etmeye yönelik yaþayanlar doðrudan
cennete gidebilecek denilirken, sadece tessettürlü kýzlarýn cennete gide-
bileceði de ayrýca belirtilmez miydi? Eðer cennette de tesettür var ise
Kur’an’da bunun belirtilmemiþ olmasý eksiklik ve hata olmaz mýydý?
376
TESETTÜR
377
11. Ayet (EHY meali)
Herkes için önünden ve arkasýndan takip eden melekler vardýr, onu Allah'ýn
emriyle gözetirler. Muhakkak Allah bir topluluða verdiðini -Onlar nefislerindekini
bozmadýkça- bozmaz! Bir topluluða da Allah bir kötülük irade buyurdu mu artýk
onun geri çevrilmesine çare bulunmaz. Onlar için O'ndan baþka bir vali de yoktur.
Adamlar ve kýzlar karþý cinsi tahrik etmeyecek bir biçimde giyinmeye dikkat
etmelidirler. Yukarýda verilmiþ olan ayetlerde de görüleceði gibi Allah, bu
konuda 'daha hayýrlýdýr' diyerek özellikle kesin bir ifade kullanmamýþtýr.
Uyulmasý gereken tamamen kapanma gibi kesin bir þekil tarif etmeyerek,
örfe göre deðiþebilen, ancak temel prensip olarak cinsel tacize yol açmayarak
toplumsal ahlâkýn ve de böylece ailevi ve toplumsal huzurun korunmasýný
saðlayacak olan bir yol göstermiþtir.
378
TESETTÜR
onlarý cennete diðer kýzlara nazaran bir adým daha fazla yaklaþtýrmadýðýný,
ve tesettüre; bin dört yüz sene önce ÖK’ümüzün, kendilerine ‘Hz.Ýbrahim ’in
dinine/yaþam þekline uyun’ diyerek yol gösterdiði, ahlâk seviyeleri düþük
Arap ve Yahudi toplumundaki adamlarýn bakýþlarýný yere indirmemeleri-
nin ve teþhirci hanýmlarýn sebep olduðunu anladýklarý zaman derim.
Hanýmlarý tesettüre mecbur býrakan, Allah’ýn ‘takva giysisi sizin için daha
hayýrlýdýr’ sözüne sebep olan durum; teþhircilik ve bakýþlarýyla þehvet
duygularýný kýzlar üzerinden çekmeyen adamlardýr. Keþke tesettür ve hacý
sakalý, insaný cennete bir adým daha yaklaþtýrsaydý.
“Kýzýlay Derneði yararýna 31 Aralýk 1931'de Ankara'da ilk defa bir kýyafet
balosu verilecekti. Ben de böyle bir baloyu ilk defa görecektim. Bu neden-
le herkes gibi heyecanla ve merakla güzel bir kýyafet seçmek için aylar önce
hazýrlýklara baþladým. Sonunda altýma bir þalvar, üstüme bir sim iþlemeli
antika bir bluz giyip, üzerine de bir gömlek almýþtým.
379
Bu kýyafetim þimdiki ölçülere göre bayaðý kapalý, o zamanki ölçülere göre
açýk sayýlabilecek bir kýyafetti. Balo pek neþeli geçiyor, ben de kocamla
gayet güzel eðleniyordum.
Bir ara Atatürk, beni ve kocam Tekçe Pasa'yý yanýna çaðýrdý. Birlikte
amerikanbara doðru yöneldik. Fakat Atatürk biraz sinirli gibiydi. Bara yak-
laþýnca Atatürk, "Oðlum bizlere birer þampanya" dediler. Garson içkileri
doldurup Ata'ya ikram etti. Atatürk içki kadehini alýrken bana,
"Hanýmefendi buyurmaz mýsýnýz?" dediler. Ben de kadehi almak için bara
uzanýnca, bana eðilerek, "Bir daha böyle açýk saçýk bir kýyafet giymeyiniz."
buyurdular.
Büyük Atatürk, çok yogun çalýþmalarý arasýnda bizleri bile her yerde kon-
trol eder, hareketlerimizi ve hatalý kýyafetlerimizi böyle uyararak düzelt-
tirmeye çalýþýrlardý.
“Atatürk çok dikkatli bir insandý. Herhangi bir yere girildiðinde etrafa
þöyle bir göz atar, bütün eksiklikleri hemen görürlerdi. Gezilerde ve toplan-
týlarda bizleri bile kontrol eder, kýlýk kýyafetimiz ve hareketlerimizle
ilgilenir, hatalý bir tutumumuzu görünce daha sonra uyarýr, düzettirirlerdi.
Bazen öyle þeyleri ikaz ederdi ki, biz ve arkadaþlarýmýz bile o þeyin farkýna
380
TESETTÜR
Ben bu fýrsattan istifade ederek hanýmý salonun arka taraflarýna doðru bir
köþeye dans ederek götürdüm. Zaten bekârdým. Orada biraz þakalasmak
istedim. Fakat gitmemizle Atatürk'ü karþýmda görmem bir oldu. Bana
kýzgýn bir þekilde, "Herkesin sizi takip ettiðini görmüyor musunuz? Çabuk
yerinize dönünüz." deyip, geçip gitti.
Muzaffer Kýlýç'tan
Atatürk'ten hiç yayýnlanmamýþ anýlar
Sayfa:161-162, Prof. Dr. Yurdakul Yurdakul.”
381
Her güzel ve deðerli olan eylem; ahlâklý olmanýn sonucudur. Allah'ýn isteði
ve rýzasýný kazanacak baþarý kýzlarýmýzý örtmek deðil, cennette olduðu gibi
tesettüre mecbur býrakmayacak þekilde ahlâk seviyemizi yükseltmek ve
ahlâklý nesiller yetiþtirmektir. Doðrudan cennete giden yola ilk adýmý ata-
bilmek, ilk önce ahlâk sýnavýndan geçmekle baþlar.
...
382
AHLÂK
383
Susamýþken kana kana su içebilmek, kýzgýn Güneþ’in altýnda bir aðaç göl-
gesi bulabilmek, özlediklerini bir anda karþýsýnda görebilmek gibi, insanýn
saðlýðýna veya sevdiðine kavuþmasý da yaþanacak ayrý ayrý mutluluklardýr.
Ýnsandan insana deðiþen mutluluk kavramý için bir genelleme yapmak
gerekirse, ‘mutluluk, insanýn o anda ihtiyacý olan madde veya manâya
kavuþmasý, sahip olmasý’ olarak tanýmlanabilir. Keyifli bir yemek yemek
aileyle, derin bir sohbete dalmak dostlarla, el ele yürümek sevilenle. Tüm
bu mutluluklarý doya doya yaþayabilmek için gerekli olan þey; insanýn önce
kendisiyle, doðayla ve bunlarýn sonucunda da yaþamla barýþýk olmasýdýr.
Ýnsanýn iç huzuru olmadýkça yaþayacaðý sadece anlýk mutluluklardýr.
384
AHLÂK
Sevmek gibi, ahlâklý olmak da öðretilebilir insanlara. Fakat bu, sözle veya
yazýp çizmekle deðil, ancak kendi davranýþlarýmýzla örnekler teþkil ederek
mümkündür. Kendimize yapýlan saygýsýz ve ahlâksýz bir davranýþ, bizlere
ayný þekilde karþýlýk verme izinini vermez ki bu da; insan olduðumuzu
göstermenin en iyi yoludur. Ahlâklý olmayý aktarabilmek, ahlâký taþýyan bir
araç olmakla deðil, ahlâkýn sahibi olabilmek amacýnda büyük bir gayret
içerisinde yaþamakla ancak mümkün olabilir.
...
385
386
ATATÜRK VE DÝN ÝNANCI
“Kardeþim Fuat,
Mektubunu aldým. Cenab-ý Haktan evliliðinin mesut ve mübarek olmasýný
bütün saflýðýmla dilerim.
...
387
Rasim, Hamdi ve diðer arkadaþlar ne âlemdeler? Vataný kurtarmak için
þimdiye kadar olduðundan ziyade gayret ve fedakarlýk lazýmdýr. Endülüs
tarihinin son sayfalarýný okuyunuz.
...
Allah nasip ederse mücadele sahasýnda birleþiriz. Eðer Allah öyle takdir
etmiþse ahrette buluþuruz. Allahaýsmarladýk Fuat’ým.
(Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt I, s.38)
388
ATATÜRK VE DÝN ÝNANCI
389
inanmak; Allah’ýn öðretmiþ olduðu yaþam ilkelerini kabul etmektir. Eðer
Kur'an'la bir devlet yönetilebilseydi bugün ne Ýran'da, ne de Suudi
Arabistan'da insanlarýn yazmýþ olduðu yüzlerce kanun ve yasalar olmazdý
ve hatta Kur'an yeterli olmuyormuþçasýna insanlarýn ilave kanunlar yaz-
masý da inançsýzlýk olurdu. Ýnsanlarý kendi çýkarlarý doðrultusunda yönete-
bilmek, istemedikleri ve iþlerine gelmeyen sorularý cevaplandýrmak iste-
meyen zihniyetler, insanlýk tarihi boyunca Allah'ýn sözlerini ve öðütlerini
saptýrmýþlar ve Allah korkusuyla yönetmeye çalýþarak insanlýðý maddi ve
manevi olarak sömürmüþlerdir. Semavi kitaplar; Allah’ýn, tüm insanlýða
seslendiði ve siyasi yönetim biçimleri de dahil olmak üzere her türlü sosyal
iliþkide insanlara barýþ ve adalet için yol gösteren öðütleridir, yönetici
olmak isteyenler için siyasi söylem malzemesi deðildir.
390
ATATÜRK VE DÝN ÝNANCI
Allah’ýn ilimiyle var ettiði doðanýn kanunlarý ile tabiatdaki varlýklar nasýl iç
içe ve uyumlu iseler, nasýl doðada bir çatýþma, uyumsuzluk yok ise, insanlarýn
koyduðu kanunlar da eðer Allah’ýn kutsal kitaplarda öðrettiði ilkeler/
Allah’ýn iradesi temel alýnarak oluþturulursa ayný düzen, huzur ve uyum
toplumlarýn yaþamlarýnda da saðlanacaktýr. Bu irade; ahlâklý, merhametli,
adaletli, barýþa ve yardým etmeye yönelik yaþamak ve yönetmektir. Siyasi
yönetim biçimleri de dahil olmak üzere bir iþi Kur'an'a uygun ve Allah adýy-
la yapmanýn doðru ve þahsi çýkar peþindeki insanlar tarafýndan saptýrýlmamýþ
olan anlamý budur.
4. NÝSA SURESÝ
391
59. Ayet (EHY Meali)
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin, peygambere de itaat edin, sizden olan yet-
kililere de. Sonra bir þeyde anlaþmazlýða düþtünüz mü, hemen Allah'a ve
Peygamberine arz edin onu, eðer Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan
müminler iseniz. Bu hem hayýrlý hem de netice itibariyle daha güzeldir.
Bir dernek, vakýf, siyasi parti veya herhangi bir sistemin kuruluþunda söz
konusu olduðu gibi, bir devletin kuruluþunda da kurucu'nun ilkeleri
temeldir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Mustafa Kamâl
392
ATATÜRK VE DÝN ÝNANCI
393
sebebi uzun vadeli bir planýn en önemli ilk adýmlarýndan biridir. Bu ‘biri-
leri’; devletimizin, Atatürk’ün ölümünden yýllar sonra parçalanabilmesi ve
‘büyük Esrail devleti’ nin kurulmasý sandýklarý siyonizmin amacýna ortak
olmuþ insanlardýr. Atatürk’ün ölümünden sonra ülke yönetimini ele almýþ
ve ülkemizi bugünkü durumuna getirmiþlerdir. Ýstenilen, Atatürk’ün inanç
düþmaný olduðunun Türk milleti tarafýndan kabul edilmesi ve bunun
sonucunda tam baðýmsýz Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Gazi Mustafa
Kamâl Atatürk ile Türk milletinin gönül baðýný koparmaktýr. Bizleri,
O’nun ilkelerinin ve kurmuþ olduðu devletin devamýnýn takipçisi ve
koruyucusu olmayan bir millet haline getirmektir. Bu durumu oluþturarak,
Kurtuluþ Savaþý gerektirecek bu günlere gelindiðinde, Türk milletinin
yeniden bir yumruk olmasýný engellenmeye çalýþmaktadýrlar. Çünkü,
Atatürk’ün devletimizi kurduðu siyasi irade, siyonizme hizmet edenlerin
Türk milletini boyunduruk altýna alma ve kapý kullarý halinde rezillik
içinde yaþatma amaçlarýnýn gecikmesine sebep olmuþtur. Kuvay-ý Milli
ruhunun silinmesine, Çanakkale savaþýnda ortaya konan inanç birliðinin
ve yurdumuzu topyekün savunma kararlýlýðýnýn tekrar oluþmamasýna çalýþ-
maktadýrlar. Ama sadece çalýþmaktadýrlar... Çünkü ‘doðru’ her zaman ‘su
üstüne’ çýkmýþ, kendisini görünür/bilinir kýlmýþtýr ve kan görevini, her
zaman yapmýþtýr.
394
ATATÜRK VE DÝN ÝNANCI
Osmanlý Devleti’nde 1400 ile 1730 yýllarý arasýnda yani yaklaþýk 300 yýllýk
bir dönemde telif olarak 14 tefsir, 48 fýkýh, 25 akit ve kelam, 11 ahlâk ve
sadece 1 tane de hadisle ilgili, yani kýsaca dini içerikli olmak üzere toplam
99 eser yazýlmýþtý. Ayrýca “Funun’ý Aliye” ibaresinden dini nitelikli olduk-
larý bilinen 30 ve sayýlarý belirsiz en az 14 çalýþma yapýldýðý görülmekteydi.
Toplam 234 telif eserden 143’ü dini nitelikli idi.(Fahri Unan,
Medreselerinde Ýlmi Verimi ve Ýlim Anlayýþýný Etkileyen Amiller”, Türkiye
Günlüðü, s.58. Kasým-Aralýk 1999, s.98). Bu tablo dinsel nitelikli bir
imparatorluk olarak tanýmlanan Osmanlý Devleti’nin 300 yýllýk sürede dini
eser yazýmý ve basýmý konusunda oldukça kýsýr olduðunu ortaya koymak-
tadýr...
395
baþta olmak üzere birçok dinsel nitelikli eser tefsir ve tercüme ettirerek
halkýn dini konulardaki kitabi bilgi eksikliðini gidermeye çalýþtý.
396
ATATÜRK VE DÝN ÝNANCI
397
varlýðýný korumaya hakký yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini
hükümlere uygun hareket etmiþ olmazlar. Bizde ruhban sýnýfý yoktur.
Hepimiz eþitiz ve dinimizin hükümlerini eþit olarak öðrenmeye mecburuz.
Her kiþi dinini, din iþlerini, imanýný öðrenmek için bir yere muhtaçdýr.
Orasý da okuldur.”(Din nedir, Ne deðildir?, Bütün Dünya, Þubat,
S.2001/02,s.48-53)”
398
ATATÜRK VE DÝN ÝNANCI
“Bir gün Ýslam ülkelerinin birinden baðýmsýzlýk davasý için çalýþan liderler-
den biri Atatürk’ü görmeye gelmiþti.
- Bizim hareketin de baþýna geçmek ister misiniz? diye sordu.
Mustafa Kemal:
- Yarým milyonunuz bu uðurda ölür mü? diye sordu.
Adamcaðýz yüzüne bakakaldý.
399
- Fakat Paþa Hazretleri yarým milyonun ölmesine ne lüzum var? Baþýmýzda
siz olacaksýnýz ya... dedi.
Mustafa Kemal:
- Benimle olmaz beyefendi hazretleri, yalnýz benimle olmaz. Ne zaman
halkýnýzýn yarým milyonu ölmeye karar verirse o vakit gelip beni ararsýnýz.
diye sözünü tamamladý. (Atay, Çankaya,Cilt I,s.204-205)”
400
ATATÜRK VE DÝN ÝNANCI
401
Mustafa, ‘f’ harfinden dolayý Türkçe bir isim deðildir.
ÖK; Allah/Teñri
AM; sevgi
ËL; iletme
ATA; var edilen
TÜR-ÖK/TÜRK; bir insan toplumu (ÝT-AT)
...
* Günümüzde Atatürkçülük, Prof. Dr. Ýsmet Giritli, Der Yayýnlarý, 2000
402
T ÜRK MÝLLÝ BÜTÜNLÜÐÜ ÝÇÝNDE DOÐU ANADOLU
AÞÝRETLERÝNÝN SOSYO-EKONOMÝK VE KÜLTÜREL
YAPILARI VE BÖLÜCÜLÜK MESELESÝ
403
Devleti yakýn çevresindeki ülkelerden birleþmiþ Milletlere kadar uzanan
bir dostluk politikasý takip etmeye çalýþtý. Zaman zaman bu politikasýnda
baþarýlý da oldu. Ancak, II. Dünya savaþýndan sonra sýcak savaþýn yerini
alan soðuk savaþ, bütün sinsi, kahredici ve yýkýcý metotlarý ile Türkiye
baþta olmak üzere geliþme çabasýndaki ülkeleri tehdit etmekte gecikmedi.
Bu tehdidin mahiyeti ne idi?
•Etnik Bölücülük,
•Dini Bölücülük.
Zaman zaman her iki bölücülük faaliyetlerinin ayný gaye altýnda yapýldýðý
da müþahede edilmektedir. Aralarýnda çeþitli farklýlýklarý görülen aþiret-
lerin Kurmanç ( Kurdaçi ) aðzý etrafýnda toplanarak Doðu ve Güneydoðu
Anadolu bölgemizde sun’i bir millet yaratma çabalarý ile ayný bölgede
tamamen “Alevi” inançlý vatandaþlarýmýz hedef alýnmak suretiyle yapýl-
maya çalýþýlan dini bölücülük ayný gayeye yöneliktir.
404
KÜRÜT TOPLUMU
405
sebeplerle menfaatleri olan XIX. yy. Avrupalý emperyalist devletlerin bu
aþiretlere “Kürt” olduklarý, bölgede ayrý bir etnik unsur olduklarý þuuru
kazandýrýlarak ayrý bir devlet kurdurma çabalarý “Kürtçülük” hareketinin
temelini oluþturmaktadýr. Ýster ilmi nitelikli isterse propaganda nitelikli
“Kürt varlýðýný ispat gayretleri” hiçbir ilmi temele dayanmamaktadýr. Bu
tespit bizzat bu türden eserler yazan Batýlý bilim adamlarýnca da vurgulan-
maktadýr. Basile Nikitin’in eserinde1 önsöz yazan Lois Masignon bu gerçeði
þu þekilde itiraf etmektedir:
“ Kürt konularýyla uðraþan bir dizi uzman yarým yüzyýldan beri bu konular-
da metodik bir incelemeye giriþmiþ olmakla birlikte, Kürdistan’ýn ne
olduðu henüz iyice bilinmemektedir.
Hiçbir zaman tarihte bir Kürt devleti var olmamýþsa da bir Kürt meselesi
vardýr.
406
KÜRÜT TOPLUMU
O halde ayný noktadan hareketle bir durum tespiti yapmak uygun olacaktýr.
Günümüzde Kürt adý verilen topluluklar Türkiye, Ýran, Irak, Suriye ve çok
az miktarda olmak üzere Sovyetler Birliði’nin Kafkasya bölgesinde yaþa-
maktadýrlar. Aralarýnda dini, kültürel ve siyasi farklýlaþmanýn bariz olarak
görüldüðü bu topluluklar “Kürt” adý altýnda toplanmakta ve nüfuslarý
hakkýnda deðiþik rakamlar verilmektedir. Zikredilen bölgedeki 15 milyona
kadar çýkarýlmakta, bu nüfus daðýlýmý da % 34’ü Türkiye, % 26’sý Ýran, %
24’ü Irak, % 11’i Suriye olmak üzere verilmektedir.³ Ayrýca Sovyetler
Birliði’nde bir Kürt azýnlýðýnýn mevcudiyetinden de bahsedilmektedir.
Ancak, bu rakamlar Sovyet istatistiklerinde daha büyük oranlara ulaþ-
makta, günümüzdeki Batý kaynaklarý da herhangi bir tetkike ihtiyaç duy-
madan bu istatistikleri esas almaktadýr.4
407
mamýþtýr. Doðu bölgesi Kürt topluluklarý sima olarak Ýranlýlarla benzerlik
göstermesine raðmen “brakisefal” topluluklardýr. Anadolu’da Adýyaman
çevresindeki aþiretlerde Kafatasý indisi 74-76 olan gruplara rastlanmak-
tadýr. Yani bu gruplar dolikosefaldýr. Batý gruplarý brakisefal ve Türkmen
tipindedirler. Bu hususlarý deðerlendiren B.Nikitin, Kürdü fizik yapýsý
bakýmýndan ele alýrsak, bugün daha mükemmel bir baþka örnek bulu-
nacaðý þüphelidir” 5, diyerek ýrki bakýmdan bir ortaklýðýn olmadýðýný kabul
etmektedir. Bölgede yapýlan diðer araþtýrmalarýn tespiti, Kürt etnik tipinin
çok karýþýk bir karakterde oluþu 6 yanýnda “Kürt tipi için ortak bir formül
bulma düþüncesinin bir hayal olduðu” 7 gerçeðidir.
Diðer taraftan tarihi bir realite vardýr. Bu hakikat “Kürt” terimi ile taným-
lanan topluluklarla ilgili bilgilerin ilk defa X. yy. da ortaya çýkmýþ
olmasýdýr. Keza “Kürdistan” terimi de ilk defa Büyük Selçuklu Sultaný
Sançar (ölm.1157) zamanýnda yazýlmýþ olan Ýslami eserlerde zikredilmekte
ve adý geçen bölge Zaðros daðlarýnýn güneyini ihtiva etmektedir. Bütün
bunlara raðmen siyasi amaçlarla “Kürt meselesi” gündeme getirilmekte ve
gündemde tutulmaya çalýþýlmaktadýr.
408
KÜRÜT TOPLUMU
Minorsky’nin tezinden hareketle Kürt tarihi ile ilgili ortaya atýlan iddialarý
iki grupta toplamak mümkündür.
Karduklar’ýn ülkesi olarak zikredilen bölge Dicle Nehri (Tigre) ile Cudi
Daðý (Djudi) arasýnda Beth-Quarda olarak bilinmektedir. Ksénefon
(Xénophen)’da adý geçen kardukhoi’ler bugünkü Bokhtan (eski adý
Carduque) yataklarýnýn bulunduðu bölgede yaþamaktadýrlar12. Quardu
kelimesi Sami menþeli olup “kuvvetli, kahraman” anlamýndadýr.
W.Minorsky bu kelime ile Urartular’a verilen bir ad olan Qald (Khald) ve
Gürcüler’in atalarý kabul edilen Kharthli adý ile de bað kurabileceðini ileri
sürmektedir.13
409
Ortaya atýlan bu görüþler kýsa sürede çürütülmüþtür. Th.Nöldeke,
M.Hartmann, Webisbach gibi þarkýyatçýlar, Kürt terimi ile Kardu terimi
arasýnda etimolojik olarak her hangi bir bað bulunmadýðýný ilmi olarak
ispat etmiþlerdir.14
410
KÜRÜT TOPLUMU
Kürt tarihi ve Kürt menþei ile ilgili diðer iki iddia daha vardýr. Bunlardan
ilki Kürt’lerin Arap menþeli olma meselesidir. Bu iddia X.yy. Ýslam coðraf-
yacýlarýndan Mesudi’de ileri sürülmüþtür. Ve bir daha konuyla ilgile-
nilmemiþtir. Ancak sýrasý geldiði için belirtmek gerekir ki , tarihte ilk defa
“Kürt” terimini kullanan da Mesudi olmuþtur. Yani günümüzdeki ifadesi
ilk Kürt terimi ilk defa X.yy.’larýn eseridir. Mesudi’nin ileri de görüleceði
üzere “konar-göçer topluluklarýn adý Kürt adý” ile zikrettiði bu topluluk-
lardan çaðdaþ (X.yy.) Ermeni kaynaklarý, “Hazar’ýn doðusundan gelen
Türk topluluklarý” þeklinde bahsetmektedirler.
411
temel kelimeleri ihtiva eden diller þeklinde baþka bir tasnife tabi tutula-
bilirler. Burada dil olma özelliði yalnýzca büyük kültüre ait dillerde görülür.
ortaya koymaktadýr ki, Kürtçe diye bir dil mevcut deðildir ve bünyesinde
birden fazla dil grubunun varlýðý söz konusudur.
412
KÜRÜT TOPLUMU
Gerçekler bu noktada iken, Kürtçe diye bir dilin varlýðýný ispat edebilmek-
ten öte yaratabilmenin çalýþmalarý yapýlmýþtýr ve halen de yapýlmaktadýr.
Arapça ilk alfabe denemesinden sonra 1922 yýlýnda ilk Ermenice alfabe
hazýrlanmýþtýr. Ermenice olarak hazýrlanan bu Kürt alfabesi Tiflis’de ki
Kürt okulunda kullanýlmýþtýr. 1927 yýlýnda A. Samilov, Sovyet Kürt tarzý
Latin harfleriyle hazýrlanmýþ ikinci bir Kürt alfabesi hazýrlamýþ ve bu alfabe
1928-1929 ders yýlýndan itibaren okullarda kullanýlmaya baþlanmýþtýr.
Ayný þekilde 1945 yýlýnda Kril harfleriyle yeni bir Kürt alfabesi hazýrlanmýþ
( A. Gindi tarafýndan hazýrlanmýþtýr ) ve 39 harften ibaretti. Ayrýca, Suriye
tarzý Latin harfli, Ýran tarzý Latin harfi olmak üzere alfabeler hazýrlanmýþtýr
413
19. Bütün bu çalýþmalarýn amacý “Kürtçe’nin bir dil haline getirilmesidir”.
Bunu saðlamak için ise bu alfabelerle hazýrlanmýþ edebiyat oluþturmaya,
þiir, roman, folklorik denemeler yapýlmaya çalýþýlmaktadýr.
414
KÜRÜT TOPLUMU
Gene günümüzde “Kürt bayraðý” kabul edilen bayraktaki renkler yeþil, fes kýr-
mýzýsý ve beyaz renkler olup, bu da Ýranlýlarýn Zerdüþtlük inancýyla ilgilidir.
Görüldüðü üzere, Kürt meselesi ile ilgili olarak ortaya atýlan iddialar ilmen
tutarsýzdýr. Bunu ispat edebilmek için yapýlan bazý çalýþmalar ve
sonuçlarýný burada belirtmek gerekiyor.
415
Ýbn-i Rusta 24, Avrupa’daki Lombart topluluklarýnýn yaþama þeklini
anlatýrken, onlarýn B. Latis (Pavie? ) ovasýnda “aynen Kürtler gibi yaþadýk-
larýný” vurgulamaktadýr.
Yukarýdaki hususlar apaçýk bir þekilde Kürt teriminin bir ýrki yapýyý ifade-
den daha çok Sosyo-ekonomik hayat tarzýný ifade ettiðini ortaya koymak-
tadýr. Ayný þekilde Strabon’da geçen Persisli Kyrtioiler, Mardesler ve
Ermenistan denilen bölgedeki çeþitli gruplarýn birbirleriyle her hangi bir
ýrki baðlýlýklarý olmadýðý halde yaþadýklarý hayat tarzýndan dolayý Kürt
olarak zikredildikleri bilinmektedir. Minorsky, bunlarýn Kürtçe denilebile-
cek ortak bir dillerinin olmadýðýný da itiraf etmek zorunda kalmýþtýr 28.
Mesela, bunlardan Kuh-Gilu ve Bahtiyari göçebeleri Araplara göre “Kürt’e
benzer aþiretlerden meydana gelmiþtir”. Ancak bilindiði üzere bunlarýn dil-
leri Kürtçe adý verilen her hangi bir dil olmayýp Farsça’dýr 29.
Kara yýðýný, çýð, dallarýndan yay, kamçý, deðnek gibi þeyler yapýlan bir çeþit
kayýn aðacý; ayva aðacý 30, Kürüd þeklinde yazýlaný ise, Merih yýldýzý demektir 31.
416
KÜRÜT TOPLUMU
Uygur Türkçe sinde de, manasý anlaþýlmayan bir Kürdüþ kelimesi vardýr 32.
Beyþehir Gölü kenarýndaki “Kürtler Köyü”nde (Türkmen Köyü) kelime,
“süpürge otu” manasýna gelmektedir.
Kürtük: Kar sürüklemesi, derin kar veya benzerleri. Ýlk ses net deðildir.
Kuzeydoðu dil grubunda körtük, körtik diye kullanýlýr. Merkez kuzey dil
grubunda körtük/kürtük diye; kuzeybatý dil grubunda kürtik tarzýnda kul-
lanýlýr. Kuzeydoðu dilinde ise daha kýsa olarak Kürt tarzýnda kullanýldýðý da
görülmektedir.
417
yarak eðlenmektedirler. Kars ve çevresinde de diz boyuna veya atýn bata-
mayacaðý þekilde sýkýþýk ve sert olan kara “kürtük”denilmektedir. Diðer
yandan yaz aylarýnda aniden bulgur kýrmasý büyüklüðünde donmuþ olarak
yaðan kara da “kürt yarmasý” adý verilmektedir 36. Ayný anlamda olmak
üzere Hatay bölgesinde çokça kullanýlan bir atasözünde “kürtün” kelimesi
geçmektedir: “Eþek kaçtý, kürtün düþtü”37. Ayný þekilde Bilecik ilinin
Söðüt ilçesine baðlý “Küre” köyünde kalýn kara veya çok kar anlamýna
“kürt atkýný” tabiri görülmektedir. Görüldüðü üzere kürtün, kürtük, kürt,
kürtkü þeklinde kar yýðýnlarýný ifade için kullanýlan terim Anadolu’da
oldukça yaygýndýr.
Kürt adýyla bilinen bir Türk aþiretine Macar milletini oluþturan gruplarda
görmekteyiz. Bilindiði üzere, Macarlar önce “Beþ-oður” daha sonra “On-
oður” Türk konfederasyonuna dahil olmuþ tarihi baþlangýçlarýnda Türk
olan bir topluluktur. Macar milletini oluþturan iki ana grup vardýr:
Macarlar ve Türkler. Macarlar Nyek ve Megyer olmak üzere iki boydan
ibarettir. Macarlar’la birleþen Türk boylarýnýn sayýsý ise yedidir. Bunlar
sýrasýyla, Kabarlar, Kürtler, Gyarmatlar, Taryanlar, Yeneler, Kerler,
Kesailer”di 40. Görüldüðü üzere Macar milletini meydana getiren Macar ve
Türk boylarýndan birisinin adý Kürt boyu idi.
418
KÜRÜT TOPLUMU
419
Buna benzer diðer bir tabir de “ekrâd-ý Türkman” olup, “Türkmenlerin
konar-göçerleri” anlamýný ifade etmektedir 45. Ekrâd kelimesinin “konar-
göçerleri” ifade ettiðine dair baþka kayýtta Tapu Kadastro Müdürlüðü’nde
171 numarada bulunan “Kilis Livasý Mufassal Defteri”ndedir. Burada
Osmanlý Kanunnamesi’nde, Kürt deyimiyle, “yürükler”in anlaþýldýðý
açýkça görülür.
“Ekrâd taifesi kýl eviyle kadimi kýþlak ve yurtlarý olan nahiye-i Con ve
etrafýnda Halep ve Maraþ eyaletlerinde vaki olan yaylaklara kýl eviyle
konar-göçer yürük makülesi olduklarýndan..”46. Ayný defterde Ekrâd adý
verilen cemaatlerde, “Kulaksýzoðlu” gibi Türkçe aþiret adlarý yanýnda
Aydýn, Burdak, Göçeri, Korkmaz, Tanrýverdi vb. gibi þahýs adlarýnýn da
çoðunlukta olduðunu görüyoruz.
420
KÜRÜT TOPLUMU
421
bir çözüm bulmak isteyenlerin ortaya koyduklarý husus “Kürt” teriminin
bir ýrk veya millet anlamýný ifade etmediðini göstermektedir. Bu husus bizi
ister istemez Türk, Arap ve Fars kaynaklarýnda bu terimin ifade ettiði
anlamý araþtýrmaya sevk etmiþtir. Ýlmi neticeler, bu terimin bazý Türk
topluluklarýnýn hayat biçimlerinden kaynaklandýðýný göstermektedir.
Bilindiði gibi her milletin dil, edebiyat, sanat, fen ve sosyal teþkilat gibi elde
etmiþ olduðu çeþitli müesseseler kadar, o milletin hayat felsefesi, inançlarý,
ananeleri gibi ruhunun akislerini bulabileceðimiz tutum ve davranýþlarý o
milletin kültürünü meydana getirir. Bu açýdan baktýðýmýzda Doðu
Anadolu insanýnýn, Türk kültür bünyesinde ayrýlmaz bir parçasý olduðu
görülür.
422
KÜRÜT TOPLUMU
423
Türk içtimai yapýsýnda tarih boyunca çatýþmalara sebep olan bu iki hayat
tarzý (þehirli ve konar-göçer) Türk Kültürünün iki ana kolda yürümesine
de sebep olmuþtur. Ýki zümre birbirlerinin hayat tarzýný, kültürünü beðen-
mez ve aþaðý görür bir davranýþ içine itilmiþlerdir. Tarihten buna birkaç
örnek vermek gerekirse, Timur-Beyazid çekiþmesinde Timur Osmanlý’yý
Türkmen, Beyazid de Timur’u Tatar olarak küçük görmekte idiler. Fatih-
Uzun Hasan çekiþmesinde de yerleþik kültüre geçmiþ Osmanlý hanedaný
ile konar-göçer kültürün temsilcisi Akkoyunlular’ýn birbirlerine tahakküm
etme arzusu yatar.
424
KÜRÜT TOPLUMU
425
kimselere kastedilmektedir. Doðu ve Güney-Doðu Anadolu’nun Van
Diyarbakýr, Erzurum gibi kültür merkezlerinde bu anlayýþ hakimdir. Bunun
çeþitli folklorik örneklerini görmek mümkündür.
426
KÜRÜT TOPLUMU
ri’nin yaþadýðý Söðütlü köyünde Aþýk Ömer’in kýz kardeþinden derlediði bir
þiirde de Avþar, Mürseloðlu, Göceloðlu, gibi Türkmen boy ve aþiretler
“Kürt” olarak ifade edilmiþlerdir. Daha doðru bir ifade ile Türkmenler’in
daðlýsý, kanun-nizam tanýyan anlamýnda kullanýlmýþtýr 61.
427
“Aslýný sorarsan Kýlýçlý Kürdü,
Zarýna duramadý beþ büyük ordu,
Kanrýldý paþaya bir cirit ordu,
Geçti yamacýna güldü Bozgedik.” 66
Buraya Batý Trakya Türkleri arasýndaki bir ifadeyi de ilave etmekte fayda
vardýr. Genellikle Batý Trakya Türkleri, üst-baþlarý giyim-kuþamlarý þehirli
olmayan Türk köylüleri için “Kürt elbiseleri giymiþ” þeklinde bir ifade kul-
lanmaktadýrlar.
Bütün bu açýklamalardan sonra akla þöyle bir soru gelmektedir: “Acaba bir
Kürt kimliðinden bahsedilebilir mi?”.
428
KÜRÜT TOPLUMU
429
bilmiþ, ne de bulunduklarý ülkelerin millet bünyelerine dahil ola-
bilmiþlerdir. Olayýn bu kadar kýsa zamanda meydana gelmesi günümüz
haberleþme teknolojisindeki geliþmeler sebebiyledir. Orta zamanlarýn
imkânlarý nispetinde Türkmenlerin Kürtleþmesi yavaþ ve zaman içinde
geliþmiþti. Evliya Çelebi Erzurum bölgesini anlatýrken orada rastladýðý üç
nesil arasýndaki farký belirtmek suretiyle Kürtleþme olayýna ýþýk tutmak-
tadýr: “Dede Türkçe konuþmakta, oðul hem Türkçe hem de Kurmanç’a
konuþmakta, torun ise yalnýzca Kurmanç’a konuþmaktadýr”. Mesele
görüldüðü gibi tersine iþleyen bir çark durumundadýr. Temelinde ise
“eðitim ve kültür”yatmaktadýr.
430
KÜRÜT TOPLUMU
VIII. SONUÇ
Görüldüðü üzere, konu artýk tamamen bir ideolojik mesele haline
dönüþmüþtür. Ýdeolojiye karþý ancak daha güçlü ideolojilerle mücadele
edilebilir. Bunun dýþýnda alýnacak tedbirler yeterli olamaz. 1984 yýlýndan
beri yapýlmakta olan konuyla ilgili yetersiz neþriyat bile, yurt dýþýndaki
Bölücü örgütlerin dikkatini çekmiþ ve kendilerini rahatsýz etmiþtir.
Komkar’ýn 1980 yýlýnda Türkçe olarak yayýnladýðý “Kürdoloji’nin 200
Yýllýk Geçmiþi” adlý eser dahi bunun tipik bir örneðidir. Eserin Türkçe
olarak neþredilmesi ise bölücü tarafýn ilmen ne kadar zayýf olduklarýný
göstermektedir. Çünkü ulaþmak istedikleri insanlarýn dili olan Türkçe ile
yazmak zorunda kalmýþlardý. Yazacaklarý kendilerine göre Kürtçe bir eseri
Doðu ve Güneydoðuda yaþamakta olan vatandaþlarýmýzýn anlamasý
mümkün deðildir.
431
Atatürk döneminde lise son sýnýflarda okutulan “Coðrafya Ders
Kitabý70”nda devlet politikasý açýk ve seçik olarak ortaya konulmuþtu.
Kitaptan aldýðýmýz alýntýlar Atatürk’ün milli politikasý’ný ortaya koymak-
tadýr; “Türkiye bugün yalnýz Türklerin yerleþmiþ olduðu araziden
mürekkeptir. Türk olmayanlar, Türklüðe yabancý olanlar vatan haricinde
kalmýþ veya çýkarýlmýþ, bu suretle milli birlik temin edilmiþtir. Fakat birçok
Türk vatandaþýmýz da Lozan Muahedesi’yle çizilen yeni hudutlarýmýz dýþýn-
da kalmýþtýr. Türkiye’de ekalliyet teþkil eden unsurlar Rumlar, Ermeniler
ve Museviler’den ibarettir...
432
KÜRÜT TOPLUMU
433
istenen sun’i bir millet yaratma çabalarý açýkça belirtmek gerekir ki tama-
men dýþarýdan desteklenmektedir. Bunun açýkça ortaya konulduðu Kasým
1931 tarihinde Irak’taki Ýngiliz Hava Kuvvetleri Karargahý’ndan Londra’ya
gönderilen mesaj 71 , bu türden ihanetler için küçük bir örnektir. Mesajda
Ýngiliz istihbarat elemanlarý Ýngiltere’nin Orta-doðu ve Türkiye üzerindeki
geçmiþteki politikasýný deðerlendirirken özellikle “Kürt denilen gruplarla
ilgili” þu itirafý yapmaktadýrlar. “Kürt milliyetçiliði Ýngiliz politikasýnýn bir
çocuðudur... Kürtler, bir grup olarak Araplarý hakir görmektedirler.
Türkler’e hakim ýrk olduklarý için saygý beslemekte, fakat Araplar’a saygý
duymamaktadýrlar... Kürtler’in kendi baðýmsýzlýk mücadelelerinde
Ýngiltere’nin yardýmýna güvenilemeyeceðini anlamalarý son Þeyh Mahmud
isyanýnda ortaya çýktý”.
Bir insan bir defa tuzaða düþer ikinci defa düþerse bu aptallýktýr. Görülen
odur ki, tuzak ayný, tuzaða düþenler ayný, figüranlar ile senaristler farklýlýk-
lar göstermektedir. Olanlar ise bölgedeki masum Türk halkýna olmaktadýr.
434
KÜRÜT TOPLUMU
Kürtler, Orta Asya’dan gelen safkan bir Türk boy’u olmasýna Türk boyu’-
dur da, bugüne kadar yaþananlarýn sebebi nedir?
435
koparýlmaya çalýþýldýðý bu günlerde, bunu saklayanlar, tabii amaçlarý halâ
aksi deðilse, ortaya çýkarmanýn zamaný geldiðini görürler. Atatürk’ü savu-
nan ve sözde koruyanlarýn, Atatürk’ün yapýlmasýný söylediði doðru istek-
lerine nasýl seyirci kaldýklarýný artýk biliyoruz. Ama ayýplamayacaðýz, hesap
da sorma yacaðýz. Tüm milletlerin ortak ‘tek’ düþmaný olan siyonizm/
Beniisrael halký karþýsýnda birleþmek, bunlarýn didiþmesine girilmeyecek
kadar önemlidir. Türkiye’yi bugünkü durumuna getiren zihniyetin,
Atatürk’den hemen sonra gelenler olduðunun milletimiz tarafýndan da
anlaþýlmasý, bunu saklayanlarý da koruyacaktýr.
436
KÜRÜT TOPLUMU
Ýsrael devleti bugün artýk aracý bir ülke kullanmadan kendisi Kürtler ile iliþ-
ki içindedir. Bugün Kürtler bizzat þeytanla dans etmektedir. Kürdistan
yalanýný satarak Kürt gibi görünmeye çalýþan Yahudi’lerin peþinden koþan
Kürtler, þu soruyu kendilerine sormalýdýrlar.
437
Rahmetli Üzeyr Garih Yahudi asýllý bir yurddaþýmýzdý. GAP bölgesinde
büyük bir yatýrým yapmayý planlamýþtý. Bu, o bölge insaný için büyük bir
imkân ve baþlangýç olacaktý. Bunun ardýndan doðal olarak baþka yatýrým-
lar da gelecek, bölgedeki iþsizlik ve yoksulluk sorunu sona erecek, terör
bitecekti. Madem Yahudiler’in bugün uydurduklarý gibi Kürtler Yahudi
soyundan geliyordu ve o bölgede harcadýklarý paralar kadar çok Kürt
toplumunun iyiliðini istiyorlardý da, Doðu Anadolu’nun birçok problemini
de çözecek yatýrýmý yapmak isteyen ve bir Yahudi olan Üzeyr Garih’i niçin
siyonistler býçaklayarak öldürmüþ ve bir mezarlýða býrakmýþlardýr? Kürt
toplumunun iyiliðini istemek bu mudur?
Artýk þunu görün. Üç-dört bin yýl önce orta Asya’dan gelip Anadolu’ya
yerleþenler Türkler olmayýp Çinliler olsaydý, bugün PKK deðil ÇKK olur-
du. Anadolu’nun güney Doðu’su, vadedilmiþ topraklar üzerine kurulmak
istenilen, sözde dünya krallýðýnýn sözde sýnýrlarý içerisine dahil edildiði için
bu olaylar baþlatýlmýþ ve halâ bilinçli olarak bitirilmemiþtir. Nihayi amaç
Kürdistan devleti kurmak olmadýðý gibi, sözde büyük Ýsrael devletini kur-
manýn da mümkün olmadýðýnýn farkýndadýrlar. Devletimizi emanet ettik-
lerimize hazýrlatýlan PKK ve ‘Kürt sorunu’ diye adlandýrýlan olaylarýn sebe-
bi; son savaþtan önce Türk milletinin birliðinin bozulmaya, zayýflatýlmaya,
birbirine düþürülmesi gayretidir. Kötü olduðunu düþündüðümüz her olayda
bir ‘iyi sebep’ vardýr. PKK ile yapýlan savaþý hiç yaþamamýþ olsaydýk, son
savaþa beþ kala bugün halimiz nice olurdu? Derin derin düþünün. Allah’ýn
hesabý herkesin hesabýnýn üzerindedir ve Teñri oluru olmadan hiçbir þey
hiç kimseye, hiçbir topluma ulaþmaz.
Bir Türk boy’u olan Kürtlerin bugüne kadar yaþananlardan sonra Türkiye
Cumhuriyeti devletine güveni kalmamýþ olabilir ki yapýlanlarýn amacý da
budur. Ama artýk doðruyu onlarýn da görmesi gerekmektedir; silahlý
kuvvetler ve sivil, hepimiz kandýrýldýk. Tüm milletler kandýrýldý. Þahsi
menfaat peþinde koþanlarý ilk önce baþ’lar yaptýlar, sonra da bu baþ’larý,
‘atalarýmýza verdiðimiz söz’ diyerek amacýný yanlýþ öðrettikleri siyonizme
hizmet ettirerek insaný insana kýrdýrdýlar.
438
KÜRÜT TOPLUMU
439
5 B.Nikitin, “a.g.e.”, S.19.
6 B.Nikitin, “a.g.e.”, S.20.
7 .Nikitin, “a.g.e.”, S.21.
8 A.Bennigsen, a.g.m. S.516.
9 Wiladimir Mironsky, “Les origines des Kurdes”, “Du XX.e Congres International Des Orientalistes,
Brukcelles”, 5-10 Semtembre 1938, S.144.
10 Wiladimir Mironsky, “Kürtler”,”Ýslam Ansiklopedisi”, C.VI.S. 1089 – 1114.
11 Xénophon, “Anabasis ( Onbinlerin Dönüþü )”, trc. Hayrullah Örs, Ýstanbul 1939 S.105.
12 W.Minorsky, “Les origines des kurdes” S.143-144
13 W.Minorsky, “les oringines Des Kurdes”, S.144.
14 Basile Nikitin. “Kürtler”. S.1091.
15 W.Minorsky. “ Kürtler”. S.1091.
16 W.Minorsky, “les Origines des Kurdes”, S.145.
17 W.Minorsky, “les Origines des Kurdes”, S.145.
18 A.Bennigsen, “a.g.e.”, S.514-51
19 A.Bennigsen, S.516.
20 Daha fazla bilgi için bknz. Tuncer Baykara, “Anadolu’nun Tarihi Coðrafyasýna Giriþi I.,
Anadolu’nun Ýdari Taksimatý”, Ankara 1988.
21 Daha fazla bilgi için bknz.Abdulhaluk Çay, “Türk Ergenekon bayramý Nevruz”,IV. Baský Ank.1991
22 Hamza Isfahani, (s.151’den) W.Minorsky, “Les Origin..., s.144.
23 Hamza Isfahani, (s.151’den) W.Minorsky, “Les Origin..., s.144.
24 Ibn Rusta (s.128’den), W.Minorsky, “Les Origin..”, s,144.
25 Ibn Rusta (s.221’den), W.Minorsky, “Les Origin..”, s,144.
26 Maqaddasi (s.471’den), W.Minorsky, “Les Origin..”s.144.
27 Tabari’den W.Minorsky, “Les Origine..”,s.144,
28 W.Minorsky, “Les Origine..”,s.145.
29 W.Minorsky, “Les Origine..”,s.145.
30 Kaþgarlý Mahmud, “Divan-ý Lügat’it Türk”. C.I., Haz., Besim Atalay s.343.
31 Reþid Rahmeti Arat, “Kutadgu Bilig. C.III. Indeks”, Ýstanbul 1979, S.303.
32 Ahmet Caferoðlu, “Eski Uygur Sözlüðü”, Ýstanbul 1968, S.123.
33 Martti Rasenen, Versuch eines etymologischen Wörterbuchs der Türksprachen”, Helsinki 1969, s.311
34 Sir Gerard Clauson, “An Etymological of Pre-Thirteeth Century Turkish”, Oxford 1972, s.738-739
35 Kaþgarlý Mahmud, “DLT.,III.,Ýstanbul 1940, s.183,
440
KÜRÜT TOPLUMU
36 M.Fahrettin Kýrzýoðlu, “Kars Ýlinde Yel-Bulut-Yaðmur-Kar ve Buz Adlarý”, “Folklor Postasý”, Sayý17
(Haziran 1946), S.5.7.
37 “Cumhuriyet’in 50.Yýlýnda Hatay,1973 Ýl Yýllýðý”,?/?, s.159.
38 Hüseyin Namýk Orkun, “Eski Türk Yazýtlarý”, C.III.,Ýstanbul 1940, S.183.
39 Cengiz Orhonlu, “Kaþgaylar”, “Türk Kültürü”, Sayý:54 ( Nisan 1697 ), S.424-425.
40 Ahmet Zeki Velidi Togan, “Umumi Türk Tarihine giriþ”, Ýstanbul 1970, S.157-158.
41 Mahmut R.Gazimihal, “Merak Oyunlarý ve Senem”, “Türk Folklor Araþtýrmalarý”, Sayý:121
(Aðustos1959),S.1958-1959.
42 A.Zeki Velidi Togan, bu Türk gruplarýndan Ekrâd-ý bilâsagun” olarak bahsetmektedir. Terimin
gerçekte “Ekrâd-ý bilâ Sükkân”yani “Ýskan edilmemiþ Kürtler” anlamýnda kullanýlmýþ olmasý gerek-
mektedir. Ekrâd-ý bilâsagun için bknz.”Azerbaycan Etnoðrafisine Dair”, AzerbaycanYurt Bilgisi, s.49.
43 “Defter-i Mufassal-ý Diyarbakýr nam-ý Diðer Amid”, Tapu Kadastro Genel Müdürlüðü Kuyud-ý
Kadime Arþivi, Nu:155.Vr.100/b.
44 Ayný Defter.vr.123/b.
45 Defter-i Mufassal-ý Canik-i Bayram, B.A.Nu.13.
46 Kilis Livasý Mufassal Defteri, Tapu Kadastro Müdürlüðü , Nu:171,Vr.7/a
47 Defter-i Mufassal-ý Liva-i Erzurum(h.100/m.159). Tapu Kadastro Genel .Müd. Nu:41, Vr.93/b vd.
48 Gaziantep Þeri Mahkeme Sicilleri, Cilt: C.s.223
49 Abdulhaluk Çay, Türk Ergenekon Bayramý Nevruz, s.32.
50 Gaziantep Þeriye Sicili Cilt: VIII, S.100.
51 Gaziantep Þeriye Sicili, Cilt: XCIV. S. 123.
52 Emir Kalkan, “Kayseriye Yerleþen Türk Topluluklarý”, Türk Dünyasý Araþtýrmalarý,
Sayý:17(Nisan1982),S.86-102.
53 Cevdet Türkay, Baþbakanlýk Arþivi Belgelerine göre Osmanlý Ýmparatorluðu’nda Oymak Aþiret ve
Cemaatler, ,Ýstanbul 979,s.15.
54 Abdulhaluk Çay, “Anadolu’da Türk Damgalarý, Koç Heykel-Mezar Taþlarý ve Türkler’de Koç
Koyun Meselesi”, Ankara 1983
55 Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefküresi Tarihi, Ýstanbul S.184.
56 Cenap Osmanoðlu, “Elazýð’da Þeyh Sait Ýsyaný”, “Yeni Fýrat”, Sayý: 18 (Aralýk 1963), S.13-17.
57 Eski Hatay Cumhurbaþkaný Tayfun sökmen Mürseloðlu ailesindendi.
58 Þammar, Güneydeki Arap aþiretlerindendir. Þiirde geçen Tecerli, Cerid ise Türkmen aþiretleridir.
59 Kerimoðlu, Bozdoðan Türkmen aðalarýndan birisidir.
60 Ali Rýza Yalgýn, “Bozdoðanlýlar arasýnda Dadaloðlu”, Tanrýdað. Sayý: 10 (Temmuz1942), S.13.
441
61 Mehmet Eröz, “Kürtlerin Menþei ve ,türkmenler’in Kürtleþmesi”, Ýstanbul 1966, S.19-20.
62 Barut dumanýn olduðu yer, savaþ meydaný.
63 Avþar Türkmenleri’nin asayiþsizlik sebebiyle mecburi olarak iskana tabi tutulmalarý kastediyor.
64 Silah anlamýndadýr.
65 Atýn döþüne konulan gümüþ savat.
66 Naci Kum, “Türkmen, Yürük ve Tahtarýlar Arasýnda Tetkikler Görüþler, II.” Türk Folklor
Araþtýrmalarý, Sayý:6 (Ocak 1950).S.91.
67 Maarten Martinus Van Bruineses, “Agha Shakh and State”, Urech 1978. S. 358-359.
68 Peter J.Bumke, “Kýzýlbaþ-Kunden in dersim (Tunceli, Turkei)Marginalitat und Heresie”,
”Anthropos”, Volume: 74 (1979), S. 549.
69 Peter J. Bumke, “Kýzýlbaþ Kurden..., S.540. Ayrýca bilgi için bknz. Michael M. Gunter. “The Kurdish
Problem in Turkey”, “The middle East Journal”, Midde, East Institute Vol. 42 (Summer 1988 ), S.389-406.
70 Faik Sabri (Duran), “Türkiye Coðrafyasý”, Lise Kitaplarý: III. Sýnýf. Ýstanbul Devlet Matbaasý 1929,
S. 177-178,207-208.
71 PRO/AIR/23419/120883
...
442
SON SAVAÞ
türk quyaþ ïdi; güneþ güçlü idi (yani, öðle Güneþ’i idi)
türk üzüm ïdi; üzümler olgun idi
türk yiðit; cesur yiðit
cümlelerinde ‘türk’ sözünü : ‘kuvvetli’, ‘olgun’ ‘cesur’ anlamlarýnda kul-
lanýyor. Elbette, Rab türü kuvvetli, olgun ve cesur olacaktýr.
443
Hoço Kentinde bulunmuþ ve Mani ortamýnda yazýlmýþ olan bir yazýtta,
EVANGLIUN NOM (Ýncil) hakkýnda þöyle deniliyor: “Türk burqanlarýn-
dan(kanunlar/yasalar) sonra indiniz”.
ÏL; toplum
* ERKEN-TÜRK DEVLETLERÝ VE TÜRÜK BÏL, Kazým Mirþan, 1999
444
SON SAVAÞ
ÖK; Teñri/Allah
UR; hakim olma ÜR; hakim olan/hakimiyet kuran, hakimiyetin sahibi olan
2. BAKARA SURESÝ
445
Erken dönemlerde çok geniþ bir alanda devletler kurmuþ insanlar olarak
ayný adýn; Türk adýnýn ortak ad olarak kullanýlmýþ olmasýnýn sebebi budur;
sudan var edilmiþ insan soyudan gelen insanlar olmalarýdýr. Bugün yer
üzerine yayýlmýþ durumda, “... çeþitli dil yöre ve aðýzlarla 488 farklý þekilde
yazýlan Türk adý kullanýlmaktadýr.” (SÝYON-TÜRK ZELDA, Cengiz Özakýncý,
2006, filika yayýnlarý)
Ýlk önce çok geniþ bir alanda ve farklý zamanlarda devletler kurmuþ olan
Türk toplumlarýnýn nasýl yaþadýklarýný öðrenelim.
446
SON SAVAÞ
"Bundan baþka þunu söylemek istiyorum ki Türkler bir þatoyu veya kaleyi
aldýklarý zaman her þeyi ve resimleri bulduklarý gibi aynen býrakýyorlar,
onlarý tahrip etmek gibi bir âdetleri asla yoktur. (Belon, s. 90)"
"Ýsteyen Türk, gerek cuma, gerekse bayram namazýnda, cami içinde veya
avlusunda, cemaat ortasýnda, düþmaný kim ise ondan af diler. Affý yaþ ve
makamca küçük olan ister. Muhatabý, kesin þekilde ve cemaat önünde
affettiðini söylemeye mecburdur. Sonra elini öptürür ve kucaklaþýrlar. Bir
kere barýþmýþ olan iki düþman, eski anlaþmazlýklarýndan dolayý birbirlerine
kötülük edemezler. Böyle bir þeye cesaret eden kiþi, hem toplumla, hem
Allah’la alay etmiþ sayýlýr ve lanetlenir; fena muamele görür, kendisine
inanýlmaz. (Villamont, s. 252)"
447
Yýlmaz Öztuna'nýn Tarih Sohbetleri'nden (s. 286-290) derlediðimiz yukarý-
daki satýrlar XVI. yüzyýlda Türkler arasýnda bulunup da anýlarýný veya
raporlarýný yazan kimi seyyah, kimi diplomat, kimi asker, kimi esir gayri
müslimlere aittir. Düþmaný olduklarý bir toplum hakkýnda kendi milletleri-
ne karþý dürüst davranýp sahih bilgiler vermeleri, hiç þüphesiz Türkler
hakkýnda iyi niyet beslemelerinin deðil, objektif davranmalarýnýn bir sonu-
cudur. Nitekim ayný yazarlar kitaplarýnýn bazý yerlerinde garazkâr ifadelere
de yer vermekten kaçýnmamýþlardýr. Burada dikkatinizi çekmek istedigimiz
husus, Türk milletinin toplumsal ahlâk ve sosyal düzeninden bahsedilir-
ken, hemen bütün kaynaklarýn ittifak ederek benzer þeyleri söylemek
zorunda kalmalarýdýr.” *
448
SON SAVAÞ
"Türkler ölmeyi biliyorlar, hem de iyi biliyorlar. Ben de ölmeyi bilen bir
milletin yenilmeyeceðini bilecek kadar tecrübeliyim. Burada hiç yoktan
ordular kurmak ve bu ordularý ölüme sürüklemek mümkün. Bu imkanlar-
dan bol bol faydalanýyorum. Fakat, meydana getirdiðim ordularý
sendeleten bir engel var: Türklerin yaþayan hatýralarý! Üç-dört yüzyýl önce
her kudreti ve her milleti yenen Türkler, þimdi de silinmez hatýralarýyla her
teþebbüsü sendeletiyorlar. Hemen her yürekte bu korkuyu seziyorum.
Demek ki yalnýz Türkleri deðil, onlarýn tarihini de yenmek lazým. Bu
durumda ben, Türklerin düzinelerle milleti idare etmelerindeki sýrrý da
anlýyorum. Onlar milletleri bir kere yeniyor fakat kazandýklarý zaferleri
ruhlara ve nesillere nakþedebiliyorlar."
M. Montecuccoli - Avusturyalý Komutan
449
“Türk, asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösteriþi bulunmayan bu pek yüce
asalet ona tabiatýn hediyesidir.”
Pierre Loti
“Türklerin yalnýz sonsuz bir cesareti deðil, iradeleri sersemleþtiren bir sihir-
baz zekâsý vardýr. Ýþte Türk, bu zekâsýyla zafer kazanýr, uygarlýklar yaratýr
ve insanlýk dünyasýnda en þerefli hizmeti baþarýr. Zaten Avrupa'nýn yarýsýný
yüzyýllarca boyunduruk altýna almak baþka türlü mümkün olamazdý.”
Çarnayev - Rus Komutan
450
SON SAVAÞ
451
“Türkler muhakkak ki Avrupa tarihinin ve yakýn Asya tarihinin bildiði en
halis efendi millettir.”
Kayzerling
Türk korkmaz, korkutur. Bir þey isterse onu yapmadýkça vazgeçmez. Hangi
iþe el atarsa baþarýr.
Semame Ýbn-i Esres
“Türkçeyi öðrenmek benim için büyük bir mutluluk oldu. Çünkü Türk'ü
anlamak için kendisiyle mutlaka tercümansýz konuþmalýdýr. Tercüman,
ýþýðý örten zevksiz bir perde oluyor.”
Gelland - Fransýz bilgini
“Türk toplumunda kiþisel nitelik ve deðer dýþýnda hiçbir þeye önem veril-
mez.” Baron Büsbek
452
SON SAVAÞ
“On ulusun, on yiðit adamýnýn gücü tek bir kimsede toplansa yine bir
Türk'e bedel olmaz. Türklerin en çok konuþtuðu þey savaþtýr, zaferdir.
Eðlenceleri ise attýr, silahtýr. Türklerin doðruluklarý ve namuslu oluþlarý ne
kadar övülse yeridir.”
Charles Mcfarlene
453
“Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri baþka hiçbir ulusta bulamazsýnýz.
Yalnýz ona iyi bir komutan gerektir.”
Mulman
454
SON SAVAÞ
455
deðerlere sahip milletler ve yaþam þekli oluþmuþtur. Yerdeki yaþamýn,
ÖK’ümüzün öðrettiði ilkelerle sürmesi için mücadele eden insanlarýn özel-
likleri Kur’an’ da verilmiþtir.
5. MÂÝDE SURESÝ
456
SON SAVAÞ
457
Sonuç olarak, Türk gibi olabilmek, Türk milleti olabilmek, dýþ görünüþ
benzerliði ve ayný soydan olmak deðil, ortak deðerlere sahip olmayý
saðlayan ayný genlerin baskýn olduðu kan baðýdýr. Atatürk’ün ‘Ne mutlu
Türküm diyene’ ve, Ankara þehri caddelerinde duvarlara yazýlmýþ olan
‘Dünya Türk Olsun’ sözleri, mecazi veya havada deðildir. Fiziksel olarak
oluþabilecek bir durumdur. Kendi iradeleri ve gayretleriye tüm milletlerin
Türk gibi olmalarýnýn kapýsý açýktýr. Ayetde verilmiþ olan, ‘Bu, Allah'ýn,
dilediðine yönelttiði bir lütuftur.’ bilgisi, Musevi, Hýristiyan veya Ýslam,
yanlýþlar içermeyen þekliyle Teñri’ye ortak koþmadan, ahlâklý, adaletli,
barýþtan ve yardým etmekden yana yaþayabilen, adaleti çiðneyen ve zulme-
denlerin önünde boyun eðmeyen herkese nasip olabilecek bir lütufdur.
Osmanlý hanedanlarý kadar yerde yaþamýþ daha rezil bir yönetici soyu yok-
tur. Ýçki, uyuþturucu ve þehvet için yaþamýþlar, tahtý kaybetme korkusuyla
on yaþýndan küçük evlatlarýný öldürtmüþlerdir. Üç kýtaya seferler yap-
malarýnýn yegâne sebebi; saltanatlarýný sürdürmek için gerekli olan hazine,
458
SON SAVAÞ
459
Bilirsiniz, insanlar insanlara güvenmemeyi, insanlara güvenerek öðrenirler.
Belirleyici olan; kimin ne dediði deðil, söz söyleyeni nasýl bildiðinizdir. Siz
gelin, Mustafa Kamâl Atatürk’e gözü kapalý inanýn.
Bu insanlara kýzmak yerine bir þans daha vermek þarttýr. Çünkü bilmiyor-
lar, doðruyu bilmiyorlar. Bilmeyen insana kýzamazsýnýz. Önce sabýrla
öðretilmesi gerekiyor, tabii bu da bir vakte kadar. Umarým, içlerine sýzmýþ
ve Yahudi sandýklarý Ýbraniler’in onlara ne iþler yaptýrdýðýný, kendilerinin
de nasýl uçuruma sürüklendiðini artýk anlayabilir, yolun doðrusuna gelirler.
Artýk açýn gözlerinizi. Altý yüz sene Osmanlý, seksen beþ sene Türkiye
Cumhuriyeti Devleti. Yedi yüz senedir bu topraklara, yurdunu ve milleti,
milletin kendisinden daha çok düþünen, namusa sahip, imtiyazsýz adaletle
söz söyleyip iþ yapan lider, sadece Mustafa Kamâl Atatürk gelmiþtir.
460
SON SAVAÞ
Soru þudur; ne oldu da, þüphe duyulmaz inancýný ve yurd sevgisini sözleri-
ni yazdýðý Ýstiklâl Marþý’mýzla tarihe kazýmýþ olan Mehmet Akif Ersoy gibi
Türk olmayý baþarabilmiþ bir insaný içinden çýkarabilen WUÇUZÝL’e men-
sup yöneticiler birden deðiþti ve devletimiz bugünkü durumuna düþtü?
461
Birleþik Devletleri’nin yardýmýyla Yahudiler’in kazanmasýyla, Ýsrael devle-
tinin ayakta kalabileceðine inanýp, siyonizmin ‘vadedilmiþ topraklardaki
büyük Ýsrael devleti’ kurma yalanýna inanmýþ, atalarýmýza verdiðimiz sözü
sonunda tutacaðýz tuzaðýna düþmüþler. Bu tarihten sonra da T.C.’nin birliði
ve bütünlüðünden vaz geçip, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tasfiye etme-
ye karar vermiþler, sanki sadece kendilerinin karar verebileceði bir konu
gibi. Bir devleti yýkabilmek için, kendi içindeki birliðin ve birliðe olan
baðlýlýðýn yýkýlmasý gerektiðini çok iyi bildikleri için ilk önce, 70’lerde,
kimileri solcu kimliðine bürünmüþ, kimileri ülkücü. Bu arada Yeþilçam’ý,
ahlâki çöküntünün yolunu hazýrlamak için kullanmýþlar. Ýlk önce sað-sol
olaylarýný týrmandýrýp ihtilâli getirmiþler. Kenan Evren de Anayasa’mýzýn
içini iyice boþaltýp Turgut Özal’ý getirmiþ. O’da ‘serbest ekonomi’ tuzaðýný
ve ‘benim memurum iþini bilir’ zihniyetini. Hem Atatürk'ün, hem yüzbin-
lerce þehitin üzerine bir bardak su içip milleti, köprüden geçinceye kadar
ayýya dayý durumuna düþürmüþler. Süleyman Sami Demirel’de ‘dün
dündür, bugün de bugün...’ demiþ. Gider ayak bir taraftan yurdumuz
soyulmuþ, diðer tarafdan da Ýslam kimliðine bürünülmüþ. Bugün de Recep
Tayyip Erdoðan baþbakan olmuþ. Ama gelin görün ki, gökte(osda), düþe-
cek üç elma diye bir þey de zaten yokmuþ. O, bir’miþ. Ve O’nun hesabý,
herkesin hesabýnýn üstündeymiþ.
462
SON SAVAÞ
Ýkinci cephe ise savaþtýr. Savaþýn insanlar üzerine yazýlmýþ olmasýnýn bir
sebebi vardýr. Allah’ýn, ahiret hayatýna þüphesiz inananlarý, sonsuz olan
yaþam sisteminde doðrudan Firdevs cennetine yerleþtirmek üzere, þehitleri
seçmesidir.
463
167.Ayet (EHY meali)
hem de münafýklarý belli edeceði için ki, bunlara "Gelin, Allah yolunda savaþýn
veya savunma yapýn!" denilmiþti. Onlar: "Savaþmayý bilsek arkanýzdan gelirdik"
dediler. Onlar, o gün imandan çok küfre yakýndýlar, aðýzlarýyla kalplerinde
olmayaný söylüyorlardý, Allah onlarýn kalplerinde ne sakladýklarýný en iyi bilendir
2. BAKARA SURESÝ
464
SON SAVAÞ
Teñri oluru ve yardýmýyla ortaya çýkan bilgilerle birlikte anlaþýlan o dur ki,
ahiret hayatýný bildikleri halde yalan söyleyen ve baþta Yahudi milletini
kandýran Beniisrael halkýnýn sonu gelmiþtir; siyonizm yerden kazýnacaktýr.
2. BAKARA SURESÝ
465
sizinle savaþmadýkça siz de onlarla savaþmayýn! Fakat sizi öldürmeye kalkýþýrlarsa,
hemen onlarý öldürün. Kâfirlerin cezasý böyledir.
191. Ayet (EHY meali)
Onlarý (size karþý savaþanlarý) yakaladýðýnýz yerde öldürün. Sizi çýkardýklarý yerden
siz de onlarý çýkarýn. Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da
onlar sizinle savaþmadýkça, siz de onlarla savaþmayýn. Eðer onlar size karþý savaþ
açarlarsa siz de onlarý öldürün. Ýþte kâfirlerin cezasý böyledir.
4. NÝSA SURESÝ
466
SON SAVAÞ
Onlarýn ilimi Teñri’nin iliminden üstün deðil ya? Bize düþen iþ; gerekli tüm
hazýrlýklarý yapmýþ olarak zamanýnda cephelerde toplanmýþ olmak ve cihad
etmek, Türk milleti olarak top yekün savaþmaktýr.
9. TEVBE SURESÝ
467
olmayan Beniisrael halký ile bir çýkar birliðine girmiþ, bir anlaþma da yap-
mýþlardýr. Peki, kýyamet gününe kadar süre verilmiþ ve kendileri ile ilgili
son kararýn kýyamet günü verileceði bilgisi Kur’an’da verilmiþ olan Ýsrael,
oðullarý ve Ýbraniler’in bu mücadelenin sonundaki beklentisi nedir?
‘Kýyamet günü kendileri hakkýnda hüküm verilecek’ bilgisi, verilebilecek en
az iki karar olduðunu göstermektedir. Bu kararlardan bir tanesi onlarýn
cehenneme gitmesi veya yok edilmesidir, ya diðeri? Ýnsan toplumlarýna
yapacaklarýný iddia ettikleri þeyleri baþarýrlarsa ne elde edeceklerdir?
468
SON SAVAÞ
4. NÝSA SURESÝ
Akýlýmda yerine oturmayan bir taþ var. Ýsrael, arþdaki yüce konseyin
hokumdarý olan ÖK’ümüzün/Allah’ýn/Teñri’nin, sudan gökleri ve yeri var
ettiðini, Kendi iki eliyle Adem’i topraktan var etmesini gözleriyle görüyor,
ve diðer Rablerin bunlarý yapamadýðýný da. Ýsraeloðullarý’na, ölmeden
sürekli ateþin içinde canlý kalacak ve böylece acýyý sürekli çekecek bir var-
lýk, gönderilen bir resul ile kanýt olarak indiriliyor. Hz.Musa, Hz.Ýsa,
Beniisrael halkýna yine ÖK’ümüzün oluruyla mucizeler sergiliyorlar. Peki
onlar bir kez olsun ilâh kabul ettikleri Bal’dan bir mucize, bir kanýt görmek
istememiþler mi? Acaba doðru mu yapýyoruz, Bal ilâh mý?, diye hiç merak
etmemiþler mi? Bu soru da, cevabý da ‘hu’yu bekleyenlere yeter.
469
size öðretilecek iþleri yapan hizmetkâr ‘kiþiler’ olarak mý? Acele etmeyin,
çok az da olsa vakit var karar vermek için. Fakat biraz çabuk düþünün.
470
SON SAVAÞ
hazýrlýklar deðildir. Irak’ýn güneyinden baþlayan istilada yüz kýrk bin asker-
le daha Irak kontrol altýna alýnamamýþken, konvansiyonel silahlarla ne
Ýran, ne Suriye ve ne de Türkiye ile baþ edip hokum altýna alamayacak-
larýnýn hesabýný yaptýklarýna; sözde büyük Ýsrael devletinin kapladýðý alan-
larý zapt edecek ordularý olmadýðýna göre, siyonizmin izlediði yol, olmasýný
istediði þey nedir?
Ýsrael devleti, nükleer bombayý ilk kullanan taraf olmayacaðýna dair tüm
milletlere garanti vermiþtir. Zerre kadar þüpheniz olmasýn ki, bir baþka ülke
kendisine karþý nükleer bomba kullanmadan, kullanmaz. Bunun sebebi
namuslu veya vicdanlý olmalarý deðildir. Ýsrael devleti bir inanç devletidir.
Nükleer savaþ baþlarsa, bunun sonucuda, yerde neredeyse tüm insanlarýn
* Behiç Gürcihan, www..acikistihbarat.com
471
ölmesi demektir. Siyonizm, böyle bir hataya düþmez. Kendisinin baþlata-
caðý bir nükleer savaþ, siyonizmin, binlerce yýllýk tüm çalýþmasýný boþa
çýkarýr. Öldürmek, sadece savunma durumunda verilmiþ bir izindir. Kur’an;
Tevrat ve Ýncil’den sonra içinde ihtar ve tehdit bulunaný olarak yine
Ýbraniler için indirilmiþtir. Ýsrael devleti Beniisrael halkýnýn/Ýbraniler’in
yönlendirdiði bir ‘inanç’ devletidir. Ýnsanlarý yok edebilmek için siyonizmin
ihtiyacý; ‘önce insanlar saldýrdý’ kanýtýdýr.
472
SON SAVAÞ
Son dönemlerde yaptýklarý; yerdeki her yurda yayýlacak þekilde nükleer bir
savaþ baþlatabilmek adýna, Ýsrael devletine ilk nükleer bombayý atmasý için
Ýran’ý hazýrlamaktýr. Önceki yöntemleri göz önüne alýnýnca, bunun
senaryosunun hali hazýrda þu þekilde hazýrlanmýþ olduðu görülmektedir.
Bildiðiniz gibi, hele böyle büyük hamlelerde asla bir taþla bir kuþ vurulmaz.
2008 sonbaharýnda ABD’de siyasi seçim var. (2006’da Türkiye’de oluþan
en büyük süpriz olarak, Nato’dan baðýmsýz silahlý kuvvetlerimiz olan
Jandarma Genel Komutanlýðýna getirilen Koþaner paþanýn sessiz sedasýz
2007’de Genel Kurmay Baþkaný olacak olmasý ne tesadüf? Yüzünde
maskeyle dolaþan sahte bir mümin de Cumhurbaþkaný olursa, ki bilirsiniz,
Cumhurbaþkaný ‘baþ kumandan’dýr, bundan sonrasý bataklýk.) Amaç;
Condolezza Rice’ý, ‘kara dulu’ baþa geçirmektir. Büyük oranda destek kay-
betmiþ olan Bush’un yardýmcýsý durumunda olan Rice’ýn, bu gidiþle
seçilmesi mümkün deðildir. Bir þeyler yapmak lazým gelir. Bu sefer, 11 Eylül
ikiz kuleler saldýrýsýný tasarlayan ve uygulatan MOSSAD, ABD’de, Irak’ýn
istilasýna ve devam eden savaþa en çok tepki gösteren eyalette, muhteme-
len Kaliforniya’da, küçük çaplý bir nükleer bomba patlatacaktýr. FBI hava
yollarýný çok sýký kontrol ettiðine göre bu seferde deniz yolunu kullan-
473
malarý makûldür. Bazý sinema filmlerinde ve CNBC-E kanalýnda ‘24’ adlý
dizide geçen sene bu konu iþlenmiþ, bu iþi yapanlar hali hazýrda Ýran’lýlar
olarak bilinçlere yerleþtirilmiþtir. MOSSAD bu olayý gerçekleþtirdikten
sonra, o civarda bir yerlerde birkaç Kur’an ve Ýran pasaportu bulacaklardýr.
(Tecrübelerimizden bildiðimiz gibi; Ýslam ülkeleri, pasaportlarýný özel bir
madde ile kaplýyor olsalar gerek, hiçbir terör olayýnda yanmazlar, hep kanýt
olarak bulunurlar. Böyle bir durum var, o kadar yani.) Obez hastalýðý tuza-
ðýna düþürülerek gen yapýlarý bozulmuþ olan Amerikan topluluðu, korku ve
galyana getirilmeleriyle, ‘intikam’ sesleri eþliðinde Rice’a oy verecekler ve
birinci kuþ vurulmuþ olacak. Fakat bu durum, halâ daha Ýran’a büyük çaplý
nükleer bomba misillemesi yapýlmasýna yeterli olmayacaðýndan, Amerika
basýnýnýn bilinçli kýþkýrtmasý ve Ýsrael devletinin de saldýrgan sert
çýkýþlarýyla, yurdlarýna nükleer bomba saldýrýsý yapýlacaðý korkusu ve tehdi-
ti altýnda yaþatýlan Ýran’lýlarýn, zaten o güne kadar Ahmedinecad’ýn, ‘Ýsrael
yerden kazýnacak’ söylemleriyle yeterince galyana gelmiþ olmalarýyla, önce
biz saldýralým ki hiç olmazsa biz biteceðiz, inancýmýzýn gereðini yapýp Ýsrael
devletini de bitirelim diyerek meþhur kýrmýzý düðmeye ilk önce basacaklar.
Ýkinci kuþ vurulmuþ olsa iyi, herkes gidecek. Bu sorun deðil de; siyonizme,
amacýna ulaþma ve ‘her son yeni bir baþlangýçtýr’ deme imkânýný vermek
kabul edilemez, tabii ruhunuz/iradeniz olmadan cinlerin hizmetkârlarý
olarak yaþamak istemiyorsanýz. Zafer; insanlýk adýna doðru amaç uðrunda
herkesin ölmesi deðildir; amacý hayata geçirmek, iþi bitirmektir.
474
SON SAVAÞ
mýþtýr. Amerika’ya nükleer bomba atmasý için kuzey Kore önceden belirlen-
miþtir. Amerika’sýz cümbüþ olur mu? Canlarý çeker sonra. O kadar bomba
yaptýrdýktan sonra sonucunu merak etmeleri doðal deðil mi?
ABD’nin, 1990 Körfez krizi sýrasýnda savaþtan kaçan mülteci Irak hal-
kýnýn, o tarihte on yaþlarýnda olan evlatlarýný toplayarak, ‘sizlere kendi
devletinizi kurduracaðýz’ söylemleriyle güney Kýbrýs ve Malta adasýnda
yetiþtirmiþ, Türkiye üzerinde geçirmek için ‘teskere’ istemiþ olduklarý ve
bugün kuzey Irak’ta, sayýlarý yüz bin civarýnda olan orduyu, topladýklarý bu
insanlardan oluþturduklarýna hepimiz inandýrýlmýþtýk.
475
sözde teskere beklemiþlerdir. Hazýrlamýþ olduklarý süpriz ordu budur.
Mültecilerden topladýklarýyla oluþturulduðu sanýlan ordu; bu þuursuz var-
lýklardýr. 1 Mart teskeresinin reddedilmesi, siyonizmin isteði olmuþtur.
Çünkü sözde müttefiði olan Türkiye’den kuzey Irak için geçiþ izini iste-
nilmemesi þüphe oluþturacak, dikkat çekecek, merak uyandýracak bir
durumdur.
476
SON SAVAÞ
9. TEVBE SURESÝ
477
zaman göðüs göðüse savaþamayacak kadar korkak olmuþlardýr. Tarih
boyunca hep yer altýna saklanmýþlardýr.
478
SON SAVAÞ
479
30. Ayet (YNÖ meali)
Artýk onlardan yüz çevir ve bekle! Zaten onlar da bekliyorlar.
30. Ayet (YNÖ meali)
Þimdi onlardan yüz çevir de gözet, çünkü onlar da gözetiyorlar.
480
SON SAVAÞ
481
17. ÝSRA SURESÝ
482
SON SAVAÞ
Ýhanet; Allah katýnda da, cennetlerde de, yerde de ihanettir ve cezasý bili-
nendir. Az kalmýþ olan o gün geldiðinde, bu yurd sevgiyi þefkatle, cesareti
itibarla, ihaneti intikamla karþýlayacak. Hatýrlayýn, Teñri de intikam alýr.
“Vazifeyi ihmale götüren merhamet, yurda ihanettir.” Gazi Atatürk
Fakat;
Tövbe kapýsý kapanmamýþ ve doðru yola girmek için henüz geç kalýn-
mamýþtýr. Kur’an’da öðretildiði gibi; uyarý, hatýrlatma olacak. Biz Türkler
de zalimler deðiliz.
483
“ Türk genci, inkilaplarýn ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunlarýn lüzu-
muna ve doðruluðuna herkesten çok inanmýþtýr; rejimi ve inkilaplarý be-
nimsemiþtir. Bunlarý zayýf düþürecek en küçük veya en büyük bir kýpýrtý ve
hareket oldumu; "Bu memleketin polisi vardýr, jandarmasý vardýr, ordusu
vardýr, adliyesi vardýr.." demeyecektir, hemen müdahale edecektir: elle,
taþla, sopa ve silahla.. nesi varsa onunla, kendi eserini koruyacaktýr. Polis
gelecektir, asýl suçlularý býrakýp suçlu diye onu yakalayacaktýr. Genç,
"Polis, henüz inkilap ve Cumhuriyetin polisi deðildir" diye düþünecek,
fakat asla yalvarmayacaktýr. Mahkeme onu mahkûm edecektir. Yine
düþünecek. Demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek
lazým!… diye düþünecektir. Onu hapse atacaklar. Kanun yolundan itira-
zlarýný yapmakla beraber, bana, Ýsmet Paþa'ya, Meclis'e telgraflar yaðdýrýp
haklý ve suçsuz olduðu için tahliyesine çalýþýlmasýný istemeyecek ve diye-
cek ki: "Ben inancýmýn ve kanaatimin icabýný yaptým. Müdahale ve
hareketimde haklýyým. Eðer buraya haksýz olarak gelmiþsem, bu haksýzlýðý
meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!…
Ýþte benim anladýðým Türk genci ve Türk gençliði!…” 5 Þubat 1933
Bursa, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Hiç düþünmüþ müydünüz; Atatürk niçin ‘Ey Türk Milleti’ sözüyle deðil de,
‘Ey Türk Gençliði’ diyerek seslenmiþtir?
484
SON SAVAÞ
Hiçbir yurddaþýmýz için yer üstünde sýðýnacak, korunacak baþka bir Türkiye
yoktur.
...
485
486
BÝTERKEN
487
Kur’an’da çok aðýr bir söz vardýr. Namusu ve þerefi olana, yüreðinde sevgi ve
vicdaný olana, lafýn kýsasý insan olana çok aðýr gelecek bir sözdür; insanlar
çok nankördür...
488
BÝTERKEN
Türk milleti, GÖK TEÑRÝ oluruyla nankörlerden olmadýðýný bir kez daha
ispat edecek!
...
489
490
ÝLAVE BÖLÜM
492
GÖKLER ve YER, GECE ve GÜNDÜZ
493
Ýnsan toplumlarýnda önce var edilen varlýklar, arþda yaþamlarýný sürdürür-
lerken, az bir kýsmý hariç cinler, yüceler yücesi Tesnîm ile birlikte yüce kon-
seydeki Rablerin(ÖGlerin) de ilâh olduðunu iddia ederek 6 Rabbi, bir olan
Allah’a ortak koþmuþ, sadece Allah’ýn ilâh olduðunu inkâr etmiþlerdir.
Allah, arþýn ve oradaki varlýklarýn raslantý olarak kendiliðinden var
olmadýðýný ve tüm var edilenlerin Kendi isteði ve iradesi altýnda ilim ile var
edilmiþ olduðunu, ilk var ediþin ve hokumun sadece Kendisi’ne ait olduðu
ve ortaðý olmadýðýný isyan eden cinlere göstermek için gökleri, yeri ve
arasýndaki tüm varlýklarý var etmiþtir.
Canlý ve cansýz tüm varlýklarda var olan ortak özellik; AL-APA’nýn var-
lýðýndan ilimle ve O’nun hakimiyeti altýnda var edilmiþ olmalarýdýr. Her
zaman her þeyde bir ilim vardýr, bizlerin yaptýðý sadece zaman içinde onun
farkýna varmaktýr. Bilgi azalmaz, çoðalmaz. Yeni bir ‘bilgi’yi keþfetmekle
sadece yeni bir ‘bilgi’ nin, var ediliþin yeni bir ‘iliminin’ farkýna varýlmaktadýr.
Eðer tüm bunlar bir rastlantý sonucu oluþtuysa, yaþamýn oluþmasý için
gereken þartlar, akýl almaz büyüklükte olduðu söylenilen uzayýn içerisinde
toz zerresi kadar bile hacmi olmayan üzerinde yaþadýðýmýz yerde oluþup,
yerin çok yakýnýnda olan Ay’da niçin oluþmamýþtýr?
En küçük bir davranýþýmýzýn bile bir sebebi varken, yerin ve tüm varlýklarýn
hiçbir amaca hizmet etmeksizin boþ yere ya da geçici bir hevesle var
edildiðini ve de Allah’ýn bu düzeni kendi haline býraktýðýný düþünmek, akýl
ve ilimle ulaþýlacak bir sonuç deðildir.
Arþ, yani Allah katý; ilk var edilen en büyük yaþam yeridir ve su üzerinde
kurulmuþtur.
494
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
495
taþýyan varlýklar da canlý ama þuursuzdurlar. Þuurlu olmayan melökler
tarafýndan taþýnmaktadýr. Taþýma, yani havada tutma söz konusu olduðuna
göre, maddenin aþaðýya doðru yönelme eylemi içerisinde olduðu da anlaþýl-
maktadýr.
496
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Ayetlerde göklerin sayýsý yedi olarak net bir þekilde verilmiþken, yerlerin
sayýsý açýk bir þekilde bildirilmemiþtir. Bu yedi gök, üzerinde yaþadýðýmýz
yerin ve altý cennetin üzerindeki göklerdir.
497
Cennetler arasýnda en güzeli Firdevs’dir. Buna ulaþmak ise mümin olmanýn
yanýnda yardým etmeye ve barýþa yönelik iþler yapmakla mümkündür.
Üzerimizde var edilmiþ yedi yol, yerden ilk cennete ve ondan diðer cen-
netlere giden yollardýr/geçiþlerdir. Yedinci ve son yol da, Allah katýna yani
arþa yükselebilmektir. Bu durum; herkesin seçmiþ olduðu yaþam biçimiyle
kendi yerini kendisinin hak edebileceði bir sýnav sürecidir.
498
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
499
Ayetlerde yer ve arz þeklinde adlandýrmalar olmakla birlikte, var edilen yer
sayýsý ile ilgili bilginin verildiði sadece bir ayet vardýr.
Ýlk akýl edilen soru; niçin ‘yedi göðü ve yedi yeri yaratmýþtýr’ þeklinde
açýkça belirtilmemiþ olduðudur? Ayetdeki ‘onlarýn’ ifadesi çoðul olduðu
için bu söz yedi göðü tanýmlamaktadýr. Fakat ‘benzerlerini’ denilmeyip
‘benzerini’ þeklinde tekil olarak ifade edildiði için yedi tane de yer var
edilmiþtir anlamý da çýkmamaktadýr. Eðer ‘benzerini’ kelimesiyle göklerin
sayýsýnýn kastedildiði kabul edilirse o zaman yer ve altý cennet olmak üzere
toplam yedi yer vardýr. Fakat ‘benzer’ olma durumu sayýlar için kullanýlan
bir tanýmlama deðildir. Bir sayý diðerinin ya aynýsýdýr ya da baþka bir sayýdýr.
Burada kullanýlan ‘benzerini’ tanýmlamasý, var edilen iki yerin fiziksel özel-
likler ve görünüþ olarak benzer olduklarýný anlatmaktadýr. Göklerin ve
yerin var edilmesiyle üzerinde yaþam oluþan iki ‘yer’ var olmuþtur ve bu
durum da ancak karþýtmadde ve paralel evrenler kavramý ile açýklanabilir.
500
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Doðu ve Batý’nýn ikiþer tane olmasý, göklerin ve yerin var edilmesi anýnda,
üzerinde yaþam oluþan yer sayýsýnýn da iki olduðunu anlatmaktadýr. Yerin
benzeri olan, yani üzerinde yaþam olan diðer yer cennetdir. Cennet de bir
‘yer’ olarak, üzerinde yaþadýðýmýz yerin, karþýtmadde oluþumu þartý olarak
var olmuþ olan karþýlýðýdýr/benzeridir. Altý cennet; üzerinde yaþamakta
olduðumuz yerin benzeri olan ‘yer’i/ ‘cennet’i, birbirlerini göremeyecekleri
þekilde, altý farklý boyutta paylaþan yaþam ortamlarýdýr, paralel evrenlerdir.
Bu ayette cennetin, eni göklerle yer arasý kadar geniþlikte bir yer olduðu
bilgisi verilmiþtir. Bu büyüklüðün, var edilen maddenin ‘karþýtmadde’ özel-
liði gereði, üzerinde bulunduðumuz yerin de ilk var edildiði andaki
geniþliðine (çap’a deðil) eþit olduðu bilgisini vermektedir.
501
13. RA’D SURESÝ
Var edildiði günden bu yana yerde meydana getirilmiþ doðal olaylarla kýta-
lar kýsmen veya tamamen yükseltilen su seviyesinin altýnda kalmýþlardýr.
Doðal olarak kýtalar birbirlerinden ayrý kara parçalarý deðildir. Yer bir
bütündür ve su seviyesi yükseldikçe bir kýsmý daha su altýnda kalmaktadýr.
Yer, deve kuþu yumurtasý þeklinde var edilmiþ (ilimin bugün Pangae adýný
verdiði kaya), daha sonra yayýlarak kýtalar ortaya çýkarýlmýþtýr. Bir yumur-
tanýn masa üzerinde durabildiði þekilde uzayda durmaktadýr. Üzerinde
yaþadýðýmýz yer, uzayda, bir top gibi küresel durumda deðil, yatay bir ‘yer’
olarak durmaktadýr.
502
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Ayetde ‘... arþý da su üzerinde idi.’ denilirken ‘da’ eki ayrý yazýlmýþtýr. Yani
yer de arþ gibi su üzerindedir. Üzerinde yaþadýðýmýz yer de arþ gibi taþýn-
maktadýr.
503
21. ENBÝYA SURESÝ
Bulutlarýn sabit bir yörüngesi yoktur. Kaldý ki sadece daðlar yeri ifade
etmez. Daðlarýn geziyor olmasý; yerin var edildiði günden beri devam
etmekte olan, kýtalarýn hareket halinde olmasýdýr. Yer sabitdir, ne Güneþ
etrafýnda ne de kendi düþey ekseni etrafýnda dönmemektedir.
504
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
daha yüksek bir hýzla yer etrafýnda dönmektedir. Ay, Güneþ’in gerisinde ve
Güneþ’i izlemektedir.
Güneþ batarken ilk önce alt kýsmý, yarýsý ve sonra da tamamý gözden kay-
bolur, ve Güneþ’in bu görünüþleri ufuk çigisinde yatayda oluþmaktadýr
(þekil A). Eðer üzerinde yaþadýðýmýz yer, bir kürenin yüzeyi durumunda
olsaydý, Güneþ karþýmýzda ve, ortamýn aydýnlýk ve karanlýk oluþunun sebe-
bi yerin kendi etrafýnda dönmesi olsaydý, Güneþ’in bu görünüþleri; meselâ
yarýsý doðmuþken veya yarýsý batmýþken, bu durumu, Güneþ’in düþeyde yarýsý
olacak þekilde gözlemlememiz gerekmez miydi?(þekil B).
Þekil A Þekil B
YER YER
Madem ‘yer’ de Güneþ ve Ay gibi küresel, niçin Ay’ýn ‘yarým Ay’ halini
yazýn düþeyde yarýsý, kýþýn yatayda yarýsý olacak þekilde görüyoruzda,
Güneþ’i batarken hep yatayda yarýsý olacak þekilde gözlemliyoruz?
505
Ayrýca eðer yer, uzayda yatay olarak deðilde bir kürenin yüzeyi gibi duru-
yor ve Güneþ karþýmýzda olsaydý, herkes Güneþ’i karþýsýnda ve yerde bulun-
duðu bölgeye göre farklý seviyelerde ama gün boyunca, doðuþundan batýþý-
na kadar, yatayda hep ayný hizada gözlemlerdi. Güneþ’in yükseldiði ve
sonra alçaldýðý gözlenmezdi. Güneþ’in her hangi bir yerde ilk görüldüðü
anda, düþeyde o yere olan dik uzaklýðý (Güneþ’in yerden yüksekliði),
batana kadar deðiþmezdi. Kuzey kutbunda yaþayanlarýn Güneþ’i görmek
için baþlarýný göðe kaldýrmalarý gerekmezdi, karþýya bakmalarý yeterli olur-
du. Güney kutbunda yaþayanlarýn da Güneþ’i hep baþ aþaðý durumda
görmeleri gerekirdi. Üzerinde yaþadýðýmýz yer uzayda yatay durumda dur-
duðu için, Doðu’dan Güneþ’in yükselmesi ve Batý yönünde aþaðýya doðru
kayýp batmasý gözlenmektedir.
Doðru olan durum þudur; yer sabittir. Güneþ ve Ay, uzay boþluðunda yatay
olarak durmakta olan yerin etrafýnda, Doðu’dan Batý’ya, farklý uzunlukta-
ki yörüngelerinde dönmektedirler.
506
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
507
61. Ayet (EHY meali)
Allah O'durki, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi yarattý, göz açýcý olarak da
gündüzü! Doðrusu Allah, insanlara karþý bir lütuf sahibidir. Fakat insanlarýn çoðu
þükretmezler.
508
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Gece ve gündüzün birbirleri içine girmeleri, birer varlýk olan ruh ve bedenin
birbirleriyle olan iliþkileriyle eþ tutulmuþtur. Gece ve gündüz de var edilmiþ
birer varlýktýrlar.
509
6. Ayet (EHY meali)
Gece ile gündüzün birbiri ardýnca deðiþip durmasýnda ve Allah'ýn göklerde ve
yerde yarattýklarýnda sakýnan bir kavim için elbette birçok deliller vardýr.
Yukarýdaki ayetlerde gece ve gündüz, var edilmiþ olan diðer varlýklarla bir-
likte anýlarak gece ve gündüzün de var edilmiþ olduklarý bilgisi verilmiþtir.
510
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
511
29. Ayet (EHY meali)
Görmedin mi Allah geceyi gündüze sokuyor gündüzü de geceye sokuyor. Güneþ
ile ayý da emrine amade kýlmýþ. Herbiri belirli süreye doðru akýp gidiyor. Gerçekten
Allah yaptýklarýnýzdan haberdardýr.
2. BAKARA SURESÝ
512
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
513
86. TÂRIK(TÂRIK YILDIZI, TOKMAK GÝBÝ VURAN) SURESÝ
514
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Bu ayetde, birer yörüngeye sahip olan gece, gündüz, Güneþ ve Ay’ýn sýrala-
masý verilmiþtir. Doðu’dan Batý’ya olmak üzere Güneþ, Ay, gündüz ve gece
sýralamasý ile yörüngelerinde dönmektedirler. En üst seviyede Güneþ, aþaðý
bir seviyede Ay, atmosferin hemen üzeride gündüz ve gece perdelerinin
yörünge seviyesidir. Ne üzerinde yaþadýðýmýz yer ne de Ay kendi etrafýnda
dönmemektedir. Kutup bölgelerinde geceleri gökte meydana gelen parýltýlý
ýþýklar, Güneþ yerin alt tarafýndayken gece perdesinden sýzan/teðet geçen
Güneþ ýþýklarýdýr.
515
36. YÂSÎN SURESÝ
516
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
6. EN’AM SURESÝ
Bu ayette özellikle ‘yerde veya, gökler ve yer arasýnda yer alan herþey’
denilmemiþtir. Gecenin ve gündüzün içinde yer alan herþey denilerek
ayýrým yapýlmýþtýr. Gece ve gündüzün, birer varlýk olarak var edilen göðün
yapýsýnýn içinde yer alanlar; bizlere, en uzak olduðu söylenilen yýldýzlardýr.
Yýldýzlar osun yapýsý içindedirler, uzay boþluðunda deðil. Atmosferin üzeri-
ne, uzaya çýkýldýðýnda yýldýzlar gözükmemektedir. Uzayýn, bir uzay aracý için-
den çekilen hiçbir fotoðrafýnda ve, Güneþ battýktan hemen sonra bile uzayýn
derinliklerine ulaþabilen teleskoplarla gözlem yapýldýðýnda dahi yýldýzlar
görülmemektedir. Gece perdesi üzerimize gelmeden yýldýzlar da üstümüze,
görebildiðimiz osa gelmemektedirler.
517
6. Ayet (EHY meali)
Bakýnýz Biz o dünya göðünü (yakýn göðü) bir zinetle, yýldýzlarla donattýk.
518
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
ortamda göke bakýldýðýnda görünen tüm yýldýzlarýn ayný seviyede düz bir
hat boyunca görülmesi gerekirdi. Sözde o kadar uzakta olan yýldýzlarýn
daðýlýmý/yerleþimi kubbesel þekilde görülmezdi. Yani, milyonlarca kilomet-
re uzakta olduklarý söylenen yýldýzlar, gök kubbenin þeklini takip ederek
ufuk çizgisine kadar iniyor gözükmezdi. Düz bir hat boyunca ayný seviyede
gözükürdü, söylendiði kadar uzakta olsaydýlar. Yýldýzlar, Doðu’ dan Batý’ya
doðru hareket ederler, Güneþ ve Ay gibi. Eðer yer küresel þekilde olup
kendi ekseni etrafýnda dönüyor olsaydý, bizler de yer ile birlikte sözde
döndüðümüz için, yýldýzlarýn, yatayda dairesel bir yörünge boyunca hareket
ettiklerini gözlemlememiz gerekmez miydi? Yýldýzlar uzay boþluðunda
olmayýp göðün yapýsý içinde olduklarý için, gökle birlikte Doðu’ dan Batý’ya
doðru, þu an gözlemlediðimiz gibi düþeyde dairesel bir yörünge boyunca
hareket etmektedirler. Ayrýca eðer yýldýzlar sabit ve yer dönüyor olsaydý,
gece boyunca ayný yýldýzlar görülemezdi. Sözde üzerinde durduðumuz
küresel olan yer dönmesiyle görüþ alanýmýzý deðiþtireceði ve yýldýzlar sözde
küresel þekildeki dünyanýn arka tarafýnda kalacaðýndan, bizlerin gece
boyunca sürekli ayný yýldýzlarý görmesi mümkün olamazdý. Yer küresel
þekilde ve dönüyorsak, nasýl oluyorda güney kutbunda yaþayanlar da gece
boyunca kutup yýldýzýný görebilmekteler? Yer küresel þekilde olmayýp yatay-
da bir ‘yer’ olduðu için, tüm yýldýzlar gece boyunca görülebilmektedir.
519
Eðer yer küresel þekilde olup, Ay yerin etrafýnda dönüyor ve Güneþ’ ýþýn-
larýný yansýtýyor olsaydý, gündüz Güneþ gökteyken Ay da ayný anda gökte
Güneþ’in Doðu’sunda pýrýl pýrýl görülmezdi. O anda tümüyle aydýnlýk
göründüðüne göre Güneþ ýþýnlarýný tam karþýdan alacak þekilde sözde küre-
sel þekilde olan ‘dünyanýn’ arka tarafýnda olmalýydý, Güneþ ile ayný tarafda
deðil. Ya da, yere daha yakýn olduðu için arkasýnda kalan Güneþ’le birlikte
gökte görünen Ay’ýn bize bakan yüzünün en azýndan bir kýsmýný karanlýk
veya koyu gölge halinde görmemiz gerekirdi. Eðer Ay’ýn gündüz vakti bu
þekilde aydýnlýk gözükmesinin sebebi söylendiði gibi yerden yansýyan
Güneþ ýþýnlarý ise, yerden yansýyan Güneþ ýþýnlarý niçin Güneþ tutulmalarý
baþladýðý andan itibaren Ay’ý aydýnlatmýyor ve bizler Güneþ tutulmalarý
süresince Ay’ý hep karanlýk görüyoruz?
520
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Bir vakit Yusuf babasýna: "Babacýðým, ben rüyada onbir yýldýzla güneþi ve ayý
gördüm. Gördüm ki, onlar bana secde ediyorlar.''dedi.
521
gesindeki hareket yönü Doðu’dan Batý’yadýr, Güneþ gibi. Eðer Güneþ
tutulmasýna Ay sebep olduysa ve Ay kendi yörüngesindeki hareketine de
devam ettiðine göre, bu tutulmadan altý yedi saat sonra, havanýn da karar-
masýyla birlikte Ay’ý ilk olarak Batý’da ufuk çizgisine yakýn bir seviyede
görmemiz gerekmez miydi? O gece Ay yine ilk önce Doðu’da, olmasý
gereken yerde görüldü. Ay, Güneþ tutulmasýna sebep olduktan sonra,
yörüngesinde geriye doðru harekete geçip, Doðu’ya, olmasý gereken yere
geri mi döndü?
13. gezegen Marduk deðildir. O ilk günden beri buradadýr. Bir ýþýk kaynaðý,
ýþýðý yansýtacak bir yapýsý ve de Ay gibi bir ‘nur/parýltý yayan’ olarak var
edilmediði için görünmemektedir. Ay ve Güneþ tutulmalarýna sebep olan
13. gezegendir. Ay’ýn yarýçapý büyüklüðünde ve Ay’ýn yere uzaklýðýnýn
yarýsý uzaklýkta, Batý’dan Doðu’ya doðru olan yörüngesinde yer etrafýnda
dönmektedir.
522
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
523
57. Ayet (YNÖ meali)
Yaklaþmakta/yaklaþacak olan yaklaþtý.
57. Ayet (EHY meali)
Yaklaþan yaklaþtý.
Böyle bir zamanda yaþanacak olanlar, doðal olarak yerdeki herkesi etkile-
yecektir. Doðrularý anlayanlara düþen; bunlarýn yaþanacaðý günlerde de
sabretmek, millet olarak da artýk kendimizi toplayarak Allah’dan yardým
eriþecek þekilde, Allah’ýn öðrettiði yaþam ilkeleriyle yaþamaktýr.
8. ENFAL SURESÝ
524
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
525
topraktan var etmiþtir, Arþimet gibi onlardan olan Darwin maymundan
türediðimiz yalanýný uydurmuþtur. Kur’an’da ‘gemileri yüzdürüp sizin
hizmetinize veren bizleriz’ denilmiþtir, onlar ‘suyun kaldýrma gücü var’
demiþlerdir. Kur’an’da ‘oku’ denilmiþtir, onlar ‘çok okuyan deðil çok gezen
bilir’ demiþler, insanlarý araþtýrmaktan, düþünmekten, sorgulamaktan ve
doðru bilgilere eriþmekten uzak tutmaya çalýþmýþlardýr.
Gel-git olayý; Ay’ýn veya Güneþ’in sözde kütle çekim kuvvetleriyle sebep
olduðu, denizlerin alçalýp yükselmesi deðildir. Sebebi bu olsaydý, denizlerle
hiçbir baðlantýsý olmayan göllerde de suyun hareketlenmesi gerekirdi.
Oluþan durum; etrafý ve altý suyla kaplý olan yerin, suya batýp çýkmasýdýr.
Gel-git olayýnýn en belirgin gözlendiði bir sahilde, meselâ, Atlas okyanusu
kýyýsýnda (Vendee) Saint Jean de Mont kumsalýnda veya Kanada’nýn
Fundy körfezi de olur, elbet Akdeniz sahillerimizde de bu durum gözlem-
526
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
lenebilir. Sahilde kuma bir çubuk gömün ve gölgesini takip edin. Sular yük-
seldiðinde, yani yer suya battýðýnda, Güneþ ýþýklarýnýn daha dik açýyla geldiði
bir durum oluþtuðu için çubuðun gölgesinin kýsaldýðýný, yerin tekrar suda
yükselmesiyle(sular geri çekildiðinde) gölgenin tekrar uzadýðýný gözlemleye-
bilirsiniz. Sebep Ay’ýn kütle çekim kuvveti olsaydý, gel-git olayý esnasýnda
herhangi bir cismin gölgesinde uzama kýsalma durumu gözlemlenmezdi.
9. TEVBE SURESÝ
527
için bunlar hakkýnda kendinize zulmetmeyin; müþrikler sizinle topyekün savaþtýk-
larý gibi siz de topyekün savaþýn ve bilin ki Allah, korunanlarla beraberdir.
Bir ay süre, Ay’ýn yer etrafýnda tam bir tur atmasý için geçen süre deðildir.
Ay da Güneþ gibi hergün yer etrafýnda tam bir tur atmaktadýr. Güneþ’in iki
kez doðuþu arasýndaki süre bir gündür. Bir ay süre de; Ay’ýn ayný iki hâli
arasýnda geçen süredir. Meselâ Ay’ýn hilâl olarak göründüðü ilk gün ile
tekrar hilâl olarak görünmesi arasýnda, Güneþ’in toplam doðup batma
sayýsý kadar gün; bir aydýr. Ay’ýn ayný iki halinin oluþmasý arasýnda geçen
süre, 29 gün 14 saatir.
Böylece;
Bir ay : 29,583333 gündür.
Bir yýl : 12 x 29,583333 = 355 gündür.
Allah’ýn gökleri ve yeri var ettiði günkü baþlangýç gününe göre þu an 2007
yýlý deðil, 2007+56,5 = 2063 yýlý ortasýndayýz demektir.
528
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Karbon 14 metodu.
Prensip basittir. Uzaydan gelen kozmik tanecikler yukarý atmosferde bulu-
nan karbondioksit (CO2) gazý moleküllerinden bazýlarýyla karþýlaþýrlar ve
bunlardaki yaygýn, olaðan ve kararlý (radyoaktif olmayan) karbon 12 atom-
larýný sürekli olarak bombardýman ederler. Karbon 12 atomu yapýsýna iki
nötron alarak radyoaktif özellikteki karbon 14 hâline gelir. Bu sonuncusu
hemen bozulmaya (desintegration) baþlar ve belli bir süre sonra azot 14
gazýna dönüþür. Bu arada karbon 14 ve karbon 12 önce CO2 yoluyla bitki-
ler (fotosentez), ardýndan da hayvanlar tarafýndan asimile edilir ve beslen-
me zincirine girer. Herhangi bir bitki veya hayvan için, karbon 14 atomu-
nun dünya üstünde tabiî olarak bulunan yaygýn ve olaðan karbondan (kar-
bon 12) farký yoktur; canlý her iki atomu da sürekli olarak bünyesine alýr
529
ve bunlarýn birbirlerine nisbeti bellidir. Bitki ve hayvan öldüðünde dýþarý-
dan karbon alýþý durur. O anda organizmada ölünceye kadar almýþ olduðu
karbon 12 ve radyoaktif karbon 14 bulunmaktadýr. Organizmadaki karbon
12 miktarý sabit kalýrken, radyoaktif karbon 14 bozulmaya devam ettiðin-
den karbon 12'ye göre oraný azalýr. Yaþ tayini için alýnan örnekteki karbon
14 miktarýný belirlemek için, bir gram karbonda dakikadaki bozulma
sayýsýný hesaplamak gerekir. Karbon 14'ün yarý ömrü 5.700 yýl olarak kabul
edildiðinden (yani karbon 14 atomlarýnýn yarýsýnýn bozulmasý için 5.700 yýl
geçmesi gerektiðinden) analiz edilen organizmanýn ölüm tarihi buradan
bulunur. Radyokarbon nisbeten nâdir bulunur; bir bitki veya hayvanýn
yapýsýndaki toplam karbon miktarýnýn sadece çok küçük bir kesri
radyokarbondur. Yaþ tayini için kullanýþlý olan bu küçücük kesrin önemi
Libby'nin iddiasýna göre þuydu: radyokarbonun olaðan karbona oraný
dünyadaki bütün canlýlar için daima aynýydý ve bu kolayca ölçülebilen
birþeydi.
530
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Problemler baþlýyor.
Üniformitaryen jeolojiye (jeolojik zamanlar boyunca tabiattaki þartlarýn
deðiþmediðini kabul eden görüþe) göre, Dünya, rezervuarýn dolmasý için
gereken 30 bin yýldan binlerce defa daha yaþlý olduðundan, radyokarbon
miktarý milyarlarca yýl önce dengeyi yakalamýþ ve insanýn yaratýldýðý gün-
531
den bugüne kadar da bu sabit deðeri korumuþ olmalýdýr. Teorinin bu kýs-
mýný test etmek için Libby, radyokarbonun hem oluþma hem de bozulma
oranlarýyla ilgili ölçümler yaptý ve önemli bir çeliþki belirledi. Buna göre,
radyokarbon atmosferde bozulup ortadan kalkma hýzýna göre % 25 daha
hýzlý oluþuyordu. Libby, bu sonucu deney hatasý olarak kabul etti.
532
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Darwinci teori diyetiyle beslenip yetiþtirilmiþ birisi için, veya standard bir
jeoloji ders kitabýný açan lise veya üniversite öðrencisi için, hayatýn Dünya
üzerinde 10.000 yýl gibi kýsa bir geçmiþi olabileceði fikri, kaçýnýlmaz olarak
mantýksýz gözükür. Acaba radyokarbon metodu yaþý bilinen nesneler için
test edilip doðruluðu tamamen gösterildi mi? Acaba bu teknik, mükemmel
sonuçlarla arkeolojide geniþ bir kabul gördü mü? Acaba kullanýlan metod-
da yýllar önce herhangi bir kusur bulunmuþ muydu?
533
bon yaþlarýyla ilgili yakýn zamanda yapýlan araþtýrmalar, karbon 14'ün
atmosferdeki tabiî konsantrasyonunun hesaplanan yaþlarý belli dönem-
lerde önemli ölçüde etkileyecek kadar deðiþmiþ olduðunu gösteriyor.
Deðiþim miktarý teorik olarak tahmin edilemediðinden, karbon 14 ile
gerçek takvim arasýnda korelasyon yapabilecek mutlak kesinlikte paralel
bir yaþ tayin metodu bulmak artýk zorunlu olmuþtur."
534
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Sonuçta, bilimde bugün "doðru" olarak bilinen bir bilginin yarýn daha
saðlýklý ve soðukkanlý deðerlendirmelerle çürütülebileceði gerçeðini bir
535
defa daha görmüþ bulunuyoruz. Buna, jeolojik geçmiþte meydana gelmiþ ve
bir daha tekrar edilmesi mümkün olmayan hâdiseleri çözmeye çalýþýrken
bilhassa dikkat etmeliyiz. Bilimin sýnýrlarý var, fakat bilimle iþtigal eden-
lerin bunu anlamasý da en az onun kadar önemli. Evrim teorisi ise,
Uranyum-Kurþun yaþ tayininde olduðu gibi, Karbon 14 metodundaki
problemlerden dolayý da, dayanmaya çalýþtýðý destekleri bir bir kaybediyor.
Böylece, bir teori olmak için gereken þartlarý saðlamamasý bir yana, sadece
ideolojik bir dayatma hüviyeti taþýdýðý da giderek daha açýk gözüküyor.
Kaynaklar :
- Milton, R. 1997 - Shattering the Mythes of Darwinism. Park Street Press,
Vermont. - Bourdial, I. 2001
- Une faille dans le carbone 14. Science & Vie. No: 1007, Août, Paris.”
Burada biraz ara verip, her zaman olmasý gerektiði gibi, ilimin ulaþtýðý bil-
gilerle, halâ hazýrda Kur’an’da verilmiþ olan bilgilerin uyuþup uyuþmadýðýný
teyid etmemiz akýlýmýzýn gereksinimidir.
536
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Niçin üç beþ gün deðil de on gün? Bizim saydýklarýmýzla bin yýlýn, Allah
katýndaki bir güne eþit olduðu bilgisi Kur’an’da verilmiþtir. Göklerin ve
yerin var edilmesi ile kýyamet günü arasýndaki süre; yani doðrunun, yüce
konseydeki Rableri Allah’a ortak koþanlara gösterilmesi, insanýn var
edilmesi ve denenmesi için hazýrlanmýþ olan bu proje, bizim saydýðýmýz
zaman kavramýyla toplam olarak on bin yýl süreli bir projedir.
Ve Allah dedi: “Gök altýndaki sular bir yere biriksin ve kuru toprak görün-
sün;” ve böyle oldu. Ve Allah kuru topraða “Yer” ve sularýn birikintisine
537
“Denizler”, dedi; ve Allah iyi olduðunu gördü. Ve Allah dedi: “Yer ot,
tohum veren sebze ve, yer üzerinde tohumu kendisinde olup, cinslerine
göre meyva veren aðaçlar hasýl etsin;” ve böyle oldu. Ve yer ot, cinslerine
göre tohum veren sebze ve, tohumu kendisinde olup, cinslerine göre
meyva veren aðaçlar çýkardý; ve Allah iyi olduðunu gördü. Ve akþam oldu,
sabah oldu, üçüncü gün. (Üç bin yýl bitti)
Tevrat’da verilmiþ olan bilgiye göre, ilk iki bin yýl bittikten sonra, üçüncü
bin yýlýn içinde bitkiler oluþturulmuþtur. Carbon 14 methodunun ulaþtýðý
doðru sonuçlardan birisini hatýrlayalým; “Alýnan aðaç örneklerindeki belli
diziler incelenerek yapýlan yaþ tayinleri Ferguson'a günümüzden 8.200 yýl
öncesine uzanan bir ana kronoloji inþa etme imkâni vermiþ ve bu da
radyokarbon yaþlarýndaki deðiþimlerin doðruluðunu test etmekte kul-
lanýlmýþtýr. Hans Suess, üzerine ana kronolojinin bina edildiði bristlecone
çam örneklerinin yaþýný bir de radyokarbon yöntemiyle tayin ederek bir
sapma cetveli hazýrlamýþtýr. Bu cetvel teoride radyokarbon metodunun
yanlýþlýklarýný 10.000 yýl öncesine kadar düzeltme imkâný vermektedir.”
Takvim yýllarýnýn 355 yerine 365 gün olarak hesaplanmýþ olmasý hatasýný
da göz önünde tutarak, üzerinde araþtýrma yapýlmýþ olan söz konusu
Bristlecone çamý, yerde kendi var oluþ baþlangýcýný 8200 yýl geriye taþý-
maktadýr (Bu süre, 8200x10/355= 230 yýl hatalý olup, aslýnda 8430
yýldýr). Bu süreyi 10000 sene olan toplam süreden çýkarýsak 10000-8430=
1570 sene kalýr. Yani baþlangýçtan sonra 1570 senesine tekabül eder ki,
bitkiler 2000-3000 seneleri arasýnda var edildiðine göre bu yanlýþ olur. Bu
da demektir ki 10000 senelik yer projesinin tamamlanmasýna en az 2000-
1570=430 sene vardýr, eðer üzerinde carbon 14 testi yapýlan aðaç ikinci
günün baþlangýcýnda, yani 2001 senesinde var edildiyse. Kimse nasýl olsa
ölmüþ olurum diye sevinmesin. O gün herkes dirilecek. Kýyamet günü;
yerde yaþanacak doðal felaketler demek deðildir, hesap verme günümüzdür.
538
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Ve Allah dedi: “Yer, cinsine göre, canlý mahlüklerý, sýðýrlarý ve sürünen þey-
leri ve, cinslerine göre, yerin hayvanlarýný çýkarsýn!” Ve böyle oldu. Ve
Allah yerin hayvanlarýný, cinslerine göre, ve sýðýrlarý, cinslerine göre, ve
toprakta sürünen her þeyi, cinsine göre, yaptý; ve Allah iyi olduðunu gördü.
Ve Allah dedi: “Suretimizde, benzeyiþimize göre, insan yapalým; ve denizin
balýklarýna, ve göklerin kuþlarýna, ve sýðýrlara, ve bütün yeryüzüne, ve yerde
sürünen her þeye häkim olsun. Ve Allah insaný kendi suretinde yarattý; onu
Allah’ýn suretinde yarattý; onlarý erkek ve diþi olarak yarattý. Ve Allah
onlarý mubarek kýldý; ve Allah onlara dedi: “Semereli olun, ve çoðalýn, ve
yeryüzünü doldurun, ve onu tabi kýlýn; ve denizin balýklarýna, ve göklerin
kuþlarýna, ve yer üzerinde hareket eden her canlý þeye häkim olun. Ve Allah
dedi: “Ýþte, bütün yeryüzü üzerinde olup, tohum veren sebzeyi ve, ken-
disinde aðaç meyvasý olup, tohum veren her aðacý, size verdim; size yiyecek
olacaktýr; ve yerin her hayvanýna, ve göklerin her kuþuna ve, kendisinde
hayat nefesi olup, yeryüzünde sürünen her þeye, bütün yeþil otu yiyecek
olarak verdim.” Ve böyle oldu. Ve Allah yaptýðý her þeyi gördü ve, iþte, çok
iyi idi. Ve akþam oldu, sabah oldu, altýncý gün. (Altý bin yýl bitti)
539
Ýnsan türü altýncý gün içerisinde; 5001-6000 yýllarý arasýnda var edilmiþtir.
Kur’an’da ilgili ayetlerde verilmiþ olan ve ilimin ulaþtýðý bulgularla kanýt-
lanmýþ bilgiler ýþýðý altýnda, Hz. Adem’den önce, akýla sahip olmayan insan
toplumlarýnýn þu an üzerinde yaþadýðýmýz yerde yaþadýðýný biliyoruz. Allah,
Hz. Adem’i halife/vekil olmasý için var etmiþ, bu nedenle de akýlý iþletme
özelliðiyle donatmýþtýr. Hz.Adem ’in cennetten kovulduðu ve yerde yaþa-
maya baþladýðý tarihi kesin olarak bilmek mümkün deðildir. Fakat, toplam
on bin yýllýk süreyi ve insanýn altýncý gün içerisinde(5001-6000 yýllarý
arasýnda) var edilmiþ olduðunu bilmemiz, bize, insanýn var edilmesinden
yolun sonuna, yani kýyamet gününe kadar kalan sürenin azami beþ bin yýl-
lýk bir süre olduðunu kesin olarak bilme imkânýný vermektedir.
* Yaradýlýþ skäläsý:
540
GÖKLER VE YER, GECE VE GÜNDÜZ
Adem’den Sam’in ölümüne kadar 2158 sene, Hz.Ýsa’nýn milad kabul edili-
þinden bu güne deðin 2062 sene. Toplamý 4220 sene yapar. Bu miktarý
insanýn, baþlangýçtan 5000 sene sonra (altýncý günde) var edilmiþ olduðunu
bilerek, kalan azami süreden çýkarýrsak; 5000- 4220= 780 yýl kalýr. Adem’in
altýncý gün içerisinde, yani 5001-6000 seneler arasý dönemde, tam olarak
hangi senede var edildiðini bilmediðimiz için sûra’nýn üfleneceði güne kaç
‘yýlcýk’ kaldýðýný da tam olarak bilemeyiz, ki bu da normaldir. Ýnanan için o
muhteþem günün yaþanacaðýný bilmek önemlidir, tam zamanýný deðil. Ama
önce son savaþ ve sonra buzul çaðý. Carbon 14 testinin verdiði sonuç; 430
sene civarýnda süre kalmýþ olmasý güvenilir bilgidir, ilimsel sonuçtur.
541
Kur’an’da sýkça kullanýlmýþ olan ‘küfr’ sözcüðünün anlamý sövmek deðildir,
‘doðru bilginin örtülmesi/saklanmasý’dýr. Söylenen tüm yalanlarýn sebebi;
doðruyu örtmek ve yaþamýn uzayda bir raslantý olarak meydana geldiðine
insanlarý inandýrmak çabasýdýr. Bir gün hesap verileceðine inanýlmazsa
insanlarýn çoðu güçleri yettiðinde hiçbir kötülükten, zulümden geri dur-
mazlar, yere bir daha mý geleceðiz düþüncesiyle her zaman ahlâklý ve
adaletli yaþamak için bir gerekçe görmezler. Bu duruma düþüldüðünde de,
küfre sapanlarýn/doðru bilgiyi örtenlerin kendisine hizmet ettikleri Ýsrael
amacýna ulaþarak, cennetden kovulduðu andaki iddiasýný baþarmýþ, ve
böylece yok edilmekten kurtulmuþ olacaktýr. Þeytanýn peþinden gidenler/
satanistler, siyonizme hizmet eden insanlar, ruhlarýný kaptýrýp hizmetkâr
durumuna düþecekleri sonsuz bir yaþama mahkûm olmaya doðru dört nala
koþmaktadýrlar.
...
542
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
Âlim; Tüm bilgilerin kaynaðý olan, herþeyi gereðince bilen
Allah Adýyla…
Hiç bir gezegenin kendi kütlesinden kaynaklanan özel bir çekim kuvveti
yoktur. Arþ da melekler tarafýndan taþýnýyor olduðuna göre, tüm kâinatda
aþaðýya yöne doðru gitme eðilimi söz konusudur fakat bu durum, her geze-
genin kendi kütlesine baðlý olan farklý çekim kuvvetine sahip olmasýndan
deðildir. Arþimet ve Darwingillerden olan Newton’un baþýný uf yapan
elmanýn aþaðýya doðru düþmesi, üzerinde yaþadýðýmýz yerin kendi kütle
çekim kuvveti deðildir. Uzayda da olan ve tüm kâinat için geçerli, aþaðý
yöne doðru ‘Gravitation; gitme/yönelme’ eylemidir. Bu eylem; fiziksel
olarak maddeye dýþarýdan etkiyen bir çekim kuvveti olmayýp, (su’yun akýla
ve þuura sahip olduðunu hatýrlarsanýz) maddenin þuura sahip atom altý
parçacýklarýnýn kendi isteðiyle aþaðýya doðru gitmek istemesidir, manevi
istek sonucu oluþan bir eylemdir. Çekim gücü deðil ‘yönelme’dir. Herþey
aslýna, AL-APA’ya geri dönmek ister.
* “Sýcak bir akþam vakti Newton bahçede dolaþýrken, Ay týpký on dört yýl
önceki bir yaz akþamýnda olduðu gibi doðmaya baþladý. Newton, Ay'ý
neden çok yüksek bir aðaçtan yere düþen bazý elmalar gibi düþmediðini
göstermek için yaptýðý bir hesaplamayý anýmsadý.
543
Dünyanýn yerçekimi kuvvetinin Ay'ýn kendi merkezkaç kuvvetiyle denge-
lenmesi yüzünden Ay'ýn yere düþmediðini hesaplamýþtý; bunu çocukluðun-
da, halka olup dönme kuvveti olarak adlandýrdýðýný anýmsadýðýnda kendi
kendine gülümsedi.
Ikincisi, ipin uzunluðuydu. Çok uzun bir ip, kýsa bir ipin etkisinden daha
büyük bir etki yaratýyordu. Daha büyük bir çember üzerinde dönen ipin
ucundaki adam doðal olarak çok daha büyük bir baþ dönmesi deneyimi
yaþýyordu.
2
Merkezkaç Kuvvet= sabit x m x d / T 1
Sözcüklerle ifade etmek gerekirse, çok kýsa bir sürede, uzun bir ipin ucun-
da hýzla döndürülen kütlesi büyük bir adam veya cisim büyük bir
merkezkaç kuvvet yaratýyordu; yani büyük kuvvet, büyük bir m'nin büyük
bir d ile çarpýlýp, küçük bir T'nin karesine bölünmesinden elde ediliyordu.”
Hareket halinde olan bir kütlenin belirli bir mesafeyi kat etmesi için geçen
süreyi(T’yi) belirleyen; kütlenin hýzý ve kat ettiði mesafenin miktarýdýr.
544
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
‘T’ süresini belirleyici olan deðiþkenler; kütlenin hýzý ‘ν’ ve kat edilen yol
miktarý ‘x’ dir. Newton, yerin çevresini bilemediði ve buna baðlý olarak
Ay’ýn hýzýný hesaplayamadýðý için, Ay’ýn iki hilal hali arasýnda geçen
sürenin ölçülebilir olmasý sebebiye (ki bu süreyi 1 ay olarak Ay’ýn dünya
etrafýnda bir tam tur atmasý için geçen süre olarak yanlýþ düþünmüþtür),
hýz ve mesafenin belirlediði zaman ölçüsünü, ‘T’yi kullanmýþ olmalýdýr.
ν hýzýyla dairesel hareket eden kütlenin hýzý; kat ettiði mesafenin, tam bir
tur atmasý için geçen süre miktarýna bölünmesiyle bulunur. Dairesel
hareket yapan bir kütlenin bir tam turunu tamamladýðýnda kat ettiði
mesafe de dairenin çevresidir.
T : Dairesel hareket yapan kütlenin/cismin bir tam tur atmasý için geçen süre, s
d : Dairesel hareketin yarýçapý, m
ν : Ay’ýn dairesel hýzý, m/s
ν=2πd / T 2
T=2πd / ν 3
2
Merkezkaç Kuvvet= sabit x m x d / (2πd/ν) 4
Sadeleþtirmelerden sonra,
2 2
Merkezkaç Kuvvet= sabit x mν / 4π d 5
545
Newton’un formülü ise, ipin ucundaki cismin bir tam tur atmasý için
gerekli süre ‘T’ azaldýkça (yani hýz arttýkça) merkezkaç kuvvetin arttýðýný,
ki bu doðrudur, ve ipin uzunluðu ‘d’ arttýkça merkezkaç kuvvetin yine art-
týðýný söylüyor ki bu, yanlýþtýr. 3 nolu formülde görüldüðü gibi, d arttýkça T
de artmakta ve 1 nolu formülde T paydada olduðu için merkezkaç kuvvet
azalmaktadýr, Newton’un söylediði gibi artmamaktadýr.
Biri diðerinin iki katý uzunlukta iki ayrý ip alýp, bir ucunu yuvarlak bir
direðe, diðer ucunu kendinize baðlayýn. Süre tutarak, uzun iple attýðýnýz
turu, kýsa iple attýðýnýz bir tam tur süresinin iki katýnda tamamlayýn.
Böylece hýzýnýz iki durumda ayný olmuþ ve sadece farklý uzunluklardaki
iplerde oluþan merkezcil kuvvet farkýný gözlemlemiþ olursunuz. Ýki durum-
da da vücudunuzda hissedeceðiniz merkezcil kuvvete dikkat edin. Ýpin kýsa
olduðu durumda hissedeceðiniz merkezcil kuvvetin yarýsýný, uzun iple
attýðýnýz turda hissedeceksiniz. Bunun sebebi, ipin kýsa olduðu durumda/
yarýçapýn kýsa olduðu durumda, dönüþlerin daha keskin olmasý ve vücudu-
nuzun/kütlenizin kendisini bu savrulmaya karþý dengelemek için oluþtur-
duðu karþý kuvvetin, ip uzunluklarýnýn oraný katý büyük olmasýdýr. Sonuç
olarak; yarýçapla merkezcil kuvvet ters orantýlýdýr ve Newton’un formülü
bu fiziksel hareketin sonuçlarýyla uyuþmamaktadýr, yanlýþtýr.
3
T 2= sabit x d
2
AY’IN MERKEZ KAÇ KUVVETÝ = yeni sabit x m / d
546
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
* “Bir baþka deyiþle, o korkunç veba salgýnýnýn yaþandýðý 1665 yýlýnda genç
Newton en parlak keþfine ulaþmýþtý. Dünya’nýn etrafýnda dönerken Ay'ýn
etkisinde kaldýðý merkezkaç kuvvet (sabit dýþýnda) yalnýzca iki þeye baðlýy-
dý. Ay'ýn kütlesi m'ye ve onu Dünya’ya baðlayan hayali ipin uzunluðu d'ye.
547
2 7
DÜNYANIN KÜTLEÇEKÝMÝ KUVVETÝ = G x M x m / d
Yerde, uzaydan farklý olarak, bir kütleye etkiyen tek doðal kuvvet; havanýn
sebep olduðu sürtünme kuvvetidir. Uzay mekiðini (Challenger) yerden
uzaklaþtýrmak için gerekli kuvvet miktarýný hesaplarken halâ Newton’un
‘yerin kütleçekimi kuvveti’ formülünü kullanýyor ve buna göre yakýt ihtiya-
cýný hesaplýyorlarsa, boþ yere aðýrlýk ve israf yapýyorlar demektir. Eh.. para
zulümle elde edilirse, elbet havaya savurmasý da kolay olur.
548
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
Kütle çekim kuvveti diye bir kuvvet olmadýðýna göre, Ay, nasýl oluyor da
yerden uzaklaþmadan yerin etrafýndaki dairesel hareketine devam ede-
biliyor?
Fsinα=mg 8
F=ma
masinα=mg 9
2
a=ν / r
549
2
mν sinα / r=mg
½
ν=(gr / sinα) 10
F=ma
2
F=mν /r
½ 2
F=m [(gr/sinα) ] / r
F= mg / sinα 11
Bu sonucun sözlü ifadesi; yerle açý yapan bir ipin ucunda dairesel hareket
yapan bir m kütlesininin ipte oluþmasýna sebep olduðu merkezcil kuvvet,
ipin yerle yaptýðý açýya baðlý olduðudur.
F ′=Fcosα
F ′=mgcotα 12
550
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
Ýpin yer ile yaptýðý açýnýn 90° olmasý durumunda, yani dairesel hareketin
yere dik, düþeyde dairesel bir hareket olmasý durumunda;
B noktasýnda,
Fsinβ=mg
masinβ=mg
2
mν sinβ / r=mg
½
v= (gr / sinβ) 13
F=ma
2
F=mν /r
½ 2
F=m [(gr/sinβ) ] / r
551
F= mg / sinβ 14
F ′=Fcosβ
F ′=mgcotβ 15
A noktasýnda;
F - mg=0
F=mg 16
552
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
F ′=Fcosα
α=0
F ′=F 17
F=mg/sinα
α=0
F=mg / 0
F=∞ 18
553
Bir fikrin yanlýþ olduðunu göstermek iþin yarýsýdýr. Ýþi tamamlamak için
yapmamýz gereken, merkezkaç kuvvet olarak tanýmlanan bu kuvvetin ne
olduðunu doðru olarak tanýmlamaktýr.
554
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
x=2rsin(α/2) , y=2πrα/360 19
νx= x / tx , νy= y / ty
tx=ty=∆t=t
νy / νx=πα/sin(α/2)360 21
νx=νy sin(α/2)360 / πα 22
555
Vektörel gösterimi;
→ → →
F x+F sk=Fy
→ → →
F sk=Fy - F x 23
→
F =ma→
→
a→ =∆v /∆t
→ →
F =m∆v /∆t
→ → →
F ∆t=m(vy - vx)
→ →
F ∆t=I ; itme 24
→ → →
I =Py - Px ; momentum deðiþimi 25
→ → → →
I =F ∆t=m(vy - vx)
556
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
→ →
vx= vysin(α/2)360 / πα 22
→ → →
F ∆t= m(vy - vysin(α/2)360 / πα)
→
vy=2πrα / (360ty) 20
→
F ∆t=m(2r/ty)(πα/360 - sin(α/2))
∆t=tx=ty=t
Fsk=m(2r/t2)(πα/360 - sin(α/2))
t=2πrα / 360ν
2 2
Fsk=(m/2)(ν / r)(360/πα - (360/πα) sin(α/2)) 26
2
Fsk =(m/2π)(ν / r)
2
a=ν / r
Fsk=ma / 2π 27
557
Biz yine gözlemlerimiz sonucu elde ettiðimiz bilgilerle ve yöntemle, yere
paralel dairesel hareket yapan bir m kütlesinin, aþaðý doðru gitme eylemi
sonucu oluþan kuvveti yenmesi ve havada asýlý kalmasý için sahip olmasý
gereken asgari hýzý ve ivme büyüklüðünü, havanýn sebep olduðu sürtünme
kuvvetini ihmal ederek bulalým. Bu sonuçlar, Þekil 3’deki hareketde
oluþan belirsizliðin de çözümüdür.
Fsk=mg
Fsk=ma / 2π =mg
a=2πg 28
½
ν=(ar)
½
ν=(2πgr) 29
Bu hýza sahip, kütlesi, düþey ve yatay eksenleri boyunca simetrik olan, yani
kütle merkezi tam merkezinde olmasý þartýyla yere paralel dairesel hareket
yapan her cisim (uçan daire gibi) havada asýlý kalabilir, dairesel hýzý art-
týkça m kütlesi yükselmeye baþlayacaktýr. Baþka bir deyiþle, yerçekimi
ivmesinin 2π katý ivmeye sahip, kendi kütlesi düþey ekseni etrafýnda yere
paralel dairesel hareket yapan tam simetrik her cisim havada asýlý kalabilir.
Bu hýzý saðlayacak olan kuvvetin adýný da ‘Türk Kuvveti’ koyalým;
FTÜRK=2πmg
Eskiden panayýrlarda yapýlan bir gösteri vardý. Çapý 6-7 m, yüksekliði 7-8
m olan silindir þeklindeki ahþap bir yapýnýn içerisinde, motorsikletli bir
adam, önce sislindirin içinde yerde dairesel hareket yapmaya baþlar, sonra
silindirin duvarlarýna belli bir açýyla týrmanýr, en sonunda da silindirin
duvarlarýnda yere tam paralel þekilde dönerdi. Hýzý arttýkça yükselirdi,
bizlerde yukarýdan seyrederdik. Ýþte bu fiziksel hareket; dairesel hareketle,
aþaðý doðru yönelme eyleminin etkisinden (sözde yerçekimi kuvvetinden)
kurtulmanýn bilinen en eski uygulanýþýdýr.
558
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
Bir topu, bir tahtanýn veya herhangi düz bir cismin üzerine koyun. Topun
kütlesi ‘m’, top ile topun üzerinde durduðu cisim arasýndaki sürtünme kat-
sayýsý ‘µ’ olsun. Topun üzerinde durduðu cismi, yere paralel yönde
FTürk=2πmg/µ büyüklüðünde bir kuvvetle hýzla çekerseniz, yere(uygu-
lanan kuvvete) dik yönde top havaya yükselir.
Sürekli dairesel hareketle, havada asýlý kalabilen veya çok ani olarak
doðrusal hareket yapabilen uçan dairelerin hareket ilkeleri; ipin ucunda
çevrilen bir kütle ve, merkezle fiziksel bir baðlantýsý olmadan bir þeyin
etrafýnda dairesel yörüngede hareket eden bir m kütlesinden farklýdýr.
Uçan dairelerin kendi kütleleri, kendi düþey ekseni etrafýnda dairesel bir
hareket yapmaktadýrlar. Gövdelerinin tam simetrikliði ve sürekliliðinden
ötürü, dairesel hareketlerinden dolayý ve her yönde eþit olarak oluþan
savurma kuvveti bir birlerini dengelemektedir, yani toplamlarý sýfýrdýr.
Uçan dairelerin bir anda ok gibi saða sola fýrlamalarýný saðlayan, hareket
ettikleri yönde büyük bir kuvvet oluþturabilmeleridir. Dairesel hareketleri
sonucunda oluþan savurma kuvvetlerinin toplamýnda, hareket ettikleri
yönde oluþan dengesizlik bunu saðlayabilmektedir. Bu dengenin bozula-
bilmesi de, uçan dairenin kütle merkezinin yerinin ani olarak deðiþmesiyle
mümkün olmalýdýr. Civa gibi aðýr ve akýcý bir maddenin, uçan daire
gövdesinde, yönelmek istedikleri doðrultuda bir anda toplanmasý, kütle
merkezini bu yöne kaydýracak ve bu durum, toplam savurma kuvvetinin
kütle merkezinin kaydýðý yönde oluþmasýný saðlayacaðý için, diledikleri yöne
doðru böylesine büyük bir hýzla doðrusal hareket edebiliyor olmalýdýrlar.
559
jinin, benzer korunum yasalarýný saðlayan, yok edilemez olgular olduklarý
zaten biliniyordu; þimdi ise Einstein, bu iki olgunun tam olarak ayný þek-
ilde davrandýðýný keþfetmiþti -yani, her ikiside ayný çarpanla artýyor ve aza-
lýyordu. Einstein, kütle ve enerjinin ayýrt edilemez ve birbirinin yerini ala-
bilir olduðu sonucuna varmýþtý. Bunlar, farklý kýyafetler giyen ya da saçýný
farklý þekillerde tarayan tek bir kiþiye benziyordu; kýsacasý, bunlar organik
açýdan ayný görünüyordu.
...
Ancak bu tablo, enerjiyle kütleyi, farklý ülkelerin para birimleri gibi ele
alarak konuya bir ölçüde açýklýk getirilmesine yardýmcý oluyordu. Farklý
görünmekle birlikte, alýþveriþte kullanýlan bir para olarak farklý para birim-
leri özünde ayný þeydi. Paralarýn deðerleri farklý olsa da, birbirleriyle olan
iliþkilerini gösteren bir formül, yani ku oraný vardý. Ayný þekilde,
Einstein’ýn da karþý karþýya bulunduðu soru þuydu: Kütle ile enerji arasýn-
daki kur oranýný veren formül neydi?
Einstein bu sorunun cevabýnýn, son bir kez daha Starlight Express’e binil-
erek elde edilebileceðini keþfetti. Bu son gezi sýrasýnda aklýndan çýkarma-
masý gereken tek þey, teorisine göre, Express’in kütlesinin hýzdaki artýþa/
azalýþa baðlý olarak artacaðý/azalacaðýydý.
2 2
Eksiltme çarpaný, bir tam niceliðin 1/2 v / c oranýnda azaldýðýný belirt-
menin matematiksel bir ifadesinden baþka bir þey deðildi. 250 santime-
treküplük bir kolonya þiþesindeki kolonyanýn 1/5 oranýnda azaldýðýný düþü-
nürsek, bu durumda dökülen kolonya miktarý 250 x 1/5 santimetreküp,
yani 50 santimetreküp olacaktýr.
560
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
2 2 2
KÝNETÝK ENERJÝ / c = M x 1/2 v / c = KÜTLE KAYBI
2
ENERJÝ / c = KÜTLE
Öte yandan, 6/2 = 3’ü nasýl 6 = 3 x 2 yazabiliyorsak, yukarýdaki ifadeyi
de:
2
ENERJÝ = KÜTLE x c
biçiminde yazabiliriz.
2
E=mxc
Ýþte, aradýðý çok önemli kur oraný formülü buydu. Einstein rahatlamýþ ve
çok mutlu olmuþtu, çünkü kütle ile enerji arasýndaki iliþkinin basit ve zarif
bir iliþki olduðu ortaya çýkmýþtý. Bütün tuhaflýðýna raðmen Einstein’ýn
göreli evreni, eskisine göre felsefi açýdan çok daha basitti.
561
Örneðin, kütle ve enerji birbirlerinin yerini alabildiði için, bilimin artýk iki
ayrý korunum yasasýyla uðraþmasý gerekmeyecekti. Kütle yok edilip kütleye
dönüþtürülebiliyordu. Sadece, Evren’deki bütün enerjilerin ve bütün
kütlelerin nihai toplamý her zaman deðiþmez bir sabit olarak kalýyordu;
yani birleþtirilmiþ tek bir Kütle-Enerji Korunumu Yasasý vardý.”
Büyük patlama, bir topun ν ilk hýzýyla havaya atýlmasý ile ayný fiziksel olay-
lardýr. Topun hýzýnýn, aþaðý yönde etkiyen çekim ivmesinin etkisiyle azal-
masý ve bir noktada durmasý gibi, sözde Büyük Patlama sonrasý temel yapý
taþlarý haline gelen madde, ýþýk hýzýyla harekete geçmiþ, uzayda da olan
aþaðý doðru yönelme eyleminin (g ivmesinin) etkisi ile hýzý azalmaya
baþladýðýnda gazlar, durduðunda da sözde kütle/gökler ve yer var olmuþtur.
562
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
2 2
M2= 1/2 ν /c M1 , ν=c ; ýþýk hýzý
M2= 1/2 M1
2
1/2(1/2 M1)ν = M2gh 31
2
1/4 M1c = 1/2 M1gh
2
c = 2gh 32
ν(=c) ilk hýzý ile yükselen m kütlesinin t zamanýnda kat edeceði mesafe;
2 33
h= νt - 1/2gt
ν=c
2 32
c = 2gh
2 2
c = 2g(ct - 1/2gt )
2 2 2
c = 2gct - g t
2 2 2
t - (2c/g) t + c /g = 0 34
2 ½
∆= (b - 4ac)
563
2 2 2 2 ½
∆= (4c /g - 4c /g ) = 0
t1,2= (-b ± 0 ) / 2a
veya,
a= ∆ν/∆ t = (ν2 - ν1) / (t2 - t1) = (0 - c) / (t - 0) = - c/t = g
t= c/g 35
6 2
c= 300x10 m/s , g= 10 m/s
6
t= 300x10 / 10 s (saniye)
5
t = 300 x10 s
5
Sözde büyük patlama anýndan, kullandýðýmýz zaman birimiyle 300x10
saniye sonra enerji tekrar kütle haline dönüþmüþtür.
2
h= ct - 1/2gt
6 5 2
h= 300x10 x 300x10 - 1/2 x 10 x (300x105)
15
h= 4.5 x 10 m 36
564
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
2
M1gh=M2ν , M2= 1/2 M1
2 6
h=ν / 2g , ν=c=300 x 10 m/s
15
h= 4.5 x 10 m (36 nolu denklemde bulananla ayný sonuçtur)
E=mc2=2mgh
565
Nun: OQ; kuantum: sudan var ediþin fizik ilimi
Ol: Nun Ye: OQ AW : Kuantum ile ... varlýk haline çevril emiridir. Herþey
sudan var edilmiþtir.
Su, boþlukta 4,5 trilyon km serbest düþüþü sonucunda ýþýk hýzýna ulaþ-
masýyla gözle görülemez atom altý parçacýklarýna ayrýlmýþ, ÖK’ümüzün
emiri ile tekrar bir araya gelerek yarýsý, içinde bulunduðumuz Güneþ sis-
temini oluþturmuþ, diðer yarýsýyla da karþýt madde/benzer varlýklar var
edilmiþtir. ‘Kütlenin (enerjinin) Evrensel Korunumu’ yasasýna göre, ayrýþým
sonrasý bir yarýsý parelel evrene/boyuta akmýþ olan su’yun þu an görün-
meyen yarýsý; maddenin deðiþmez özelliklerinden olan karþýtmadde, yani
‘benzer’ yapýyý oluþturan maddedir.
566
NEWTON’UN YANLIÞ TEORÝSÝ
...
567
568
UMUÐLAR
569
1965 yýlýnda Eskiþehir’de yere geldim. Aslen Erzurum’luyum. Ýlk ve orta
eðitimimi Erzurum ve Burdur þehirlerinde tamamladým. Ýzmir Atatürk
Lisesi’nden 1981, Ortadoðu Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi,
Ýnþaat Mühendisliði bölümünden 1988 yýlýnda mezun oldum. 1992 yýlýndan
itibaren mesleðimle ilgili serbest olarak çalýþmaktayým. Umut Ýnsan Derneði’
nin kurucu üyelerinden olup dernek baþkanlýðý görevimi yürütmekteyim.
570