Professional Documents
Culture Documents
Karl Popper’in Türkçe’ye çevrilen ilk kitabıdır. İlk basımı 1967 yılında , Türk
Siyasi İlimler Dergisi Yayınları’ndadır.
- Değişim ve Durulma
- Doğa ve Uylaşım
- Totaliter Adalet
- Önderlik İlkesi
- Filozof Kral
- Estetikçilik , Yetkincilik , Ütopyacılık
Karl Popper’e göre tarihsicilik eski bir düşünce , gevşekçe birleştirilmiş bir düşünceler
topluluğudur. Tarihsicilik , seçilmiş halk öğretisiyle gözümüzde canlandırılabilir. Seçilmiş
halk öğretisi , Tanrı’nın Kendi iradesinin seçkin aracı olarak bir halkı seçtiğini ve yeryüzü-
nün bu halka kalacağını varsayar. Seçilmiş halk doktrini toplumsal yaşayışın kabile çağında
ortaya çıkmıştır. Bu öğretide tarihsel gelişim yasasını Tanrı’nın iradesi koymuştur. Tanrıcı
biçimi , tarihsiciliğin öteki biçimlerinden ayıran fark budur.
İki modern tarihsicilik çeşidi var :
a- (sağ yan) Irkçılığın yada faşizmin tarih felsefesi
b- ( sol yan) Marksçı tarih felsefesi.
Irkçılık , seçilmiş halkın yerine kendisini koyar , yeryüzünün sonunda kendilerine seçil-
miş ırka kalacağını ifade eder.
Marx’ın tarih felsefesi ise seçilmiş halkın yerine sınıfsız toplumun yaradılışının aracını
koyar , yeryüzünün ise seçilmiş sınıfa kalacağını belirtir.
Herakleitos
Eski Yunan’da tarihselci niteliği açısından seçilmiş halk doktrinine Herakleitos’a gelin-
ceye kadar pek rastlayamayız. Homeros’un açıklamaya çalıştığı şey tarihin birliksizliğidir.
Homeroscu yorumun Yahudilerinkiyle paylaştığı şey yarı belirsiz kader duygusudur. Hesio-
dos , Doğu kaynaklarından etkilenmiştir ve tarih yorumu karamsardır. Altın Çağ’dan sonra
insanlığın gelişiminde beden ve ruhsal açıdan soysuzlaştığına inanır.
Platon’un tarihsiciliği çeşitli öncülerden etkilenmiştir , ancak en önemli etki Heraklei-
tos’unkidir.
Herakleitos , değişim dünyasını keşfeden filozoftur. Onun zamanına kadar Yunan filo-
zofları , Doğu düşünüşünden esinlenerek dünyaya inşa malzemesi maddi şeylerden kocaman
bir yapı diye bakıyorlardı.( 1 )
Herakleitos , “Kosmos , olsa olsa rastgele dağıtılmış bir çöp yığınıdır”( 2 ) der. O dünyayı
yapı olarak değil , devasa bir süreç olarak görmüştür. Felsefenin başlıca sözü ; “Her şey akış-
tadır ve hiçbir şey duruşta değildir.” Herakleitos’un tutucu ve antidemokratik anlayışı şu söz-
lerinden anlayabiliriz : “Halk , şehrin yasaları uğruna , surları için dövüşüyormuş gibi dövüş-
melidir.” Herakleitos’un değişim üstündeki ısrarı , Onu bütün maddi şeylerin alev gibi olduk-
ları teorisine götürmüştür. Herakleitos tipik bir tarihsici olduğu için ,tarihin yargısını bir ahlak
yargısı diye kabul eder( 3 ) ; Ona göre savaşın sonucu her zaman adildir.( 4 ) : “Savaşın her
şeyin babası ve kralıdır.”
Platon istikrarsız bir siyasal çatışma ve savaşlar döneminde yaşamıştır. Karl Popper’e
göre toplumun ve “herşey”’in çıkış halinde olduğu duygusu Platon’un felsefesinin itici gücü
olmuştur. Platon kendi toplumsal denemelerini , ortaya bir tarihsel gelişim yasası koyarak
özetlemiştir. Platon’a göre , bütün toplumsal değişim , bozulma yada çürüme yahut da soysuz-
laşmadır. Platon’un bazı eserlerinde ilkbahar ve yaza karşılık düzelme ve türeme dönemi ,
sonbahar ve kışa karşılık bozulma ve çürüme dönemi olan Büyük yıl düşüncesi vardır.
Platon iki şeye inanmaktadır : Bozulmaya doğru genel bir tarihsel yönelim ve siyaset ala-
nında bütün siyasal değişimi durdurarak bozulmayı önleme düşüncesi. Platon’un uğrunda ça-
lıştığı amaç budur. Değişim kötülüğünden ve bozulmaktan arınmış olan devlet , en iyi , yetkin
devlettir.
Platon her çeşit çürüyen şeye karşılık , çürümeyen yetkin bir şey olduğuna inanmaktadır.
Formlar yada İdealar Teorisi( 5 ) diye anılan , bu yetkin ve değişmeyen şeylere inanç , Platon
felsefesinin merkezi doktrini olmuştur.
Platon’un siyasal amaçları tarihsici doktrine geniş ölçüde dayanmaktadır.
a- Platon’un hedefi toplumsal devrim ve tarihsel çürüyüşte kendini ortaya koyan
Herakleitosçu akıştan kurtulmaktır.
b- Bunu ise tarihsel gelişimin çizgilerine katılmayacak kadar yetkin bir devlet kur-
makla yapabileceğine inanır.
c- Yetkin devletin modelinin veya aslının Altın Çağ’da bulunduğuna inanır. Yetkin
devlet , daha sonraki devletlerin ilk ceddi , büyük atası gibi birşeydir ; bunlar , o
yetkin yada en iyi yahut “İdeal” devletin( 6 ) soysuzlaşmış çocuklarıdır.
Formlar yada ideaların , bozulabilir şeyler gibi , zaman ve mekan içinde oldukları düşü-
nülmemelidir , mekan ve zamanın dışındadırlar (çünkü ebedidirler).
Platon’un ideası , şeyin aslı ve kaynağıdır. Şeyin hikmeti , ideali yetkinliğidir.
Yunan mitologyası ile Formlar yada İdealar Teorisi arasında önemli farklar vardır.Yunan-
lılar , çeşitli aile ve kabilelerin atası diye birçok tanrıya taparlarken , İdealar Teorisi , insanın
tek bir Form yada İdeası olmasını gerektirir( 7 ).
Sokrates’in anlam yada öz arama metodunu , birşeyin gerçek doğasını , Form yada İdea-
sını saptamanın metodu haline getiren Platon olmuştur.
Karl Popper’e göre Formlar yada İdealar Teorisi’nin Platon felsefesinde üç tane görevi
vardır :
a- Çok önemli bir metodolojik araçtır , değişen şeyler dünyasına uygulanabilecek
bilgiyi olanaklı kılar.
b- Çürüme ve değişim teorisine ipucu vermektedir.
c- Toplumsal yapıcılık için yol açmakta ve toplumsal değişimi durdurma araçları
yapmayı olanaklı kılar.
Değişim ve Durulma
Doğa ve Uylaşım
Totaliter Adalet
Platon’un temel istemleri , biri değişim ve durulma üstüne idealist teori , diğeri natüra-
lizm. İdealist formül şudur : Her türlü siyasal değişimi durdur! Değişim kötü , durulma tanrı-
lıktır. ( 10 )
Platon’un siyasal programının başlıca öğeleri :
a- Sınıfların kesinlikle bölünmesi.
b- Devletin kaderinin egemen sınıf kaderiyle özdeşleştirilmesi.
c- Egemen sınıfın askerlik , eğitim vb. şeylerde tekeli vardır. Ancak para kazanmak-
tan men edilmişlerdir.
d- Eğitimde , dinde ve yasamada her türlü yenilik yasaklanmalıdır.
e- Devlet kendi kendine yeterli olmalıdır.
Platon’un sisyasal öğretisi , yurttaşların mutluluğu ve adaletin hükümranlığı gibi amaçları
ile modern totaliterlikten ayrılır. Fakat Karl Popper Platon’un siyaset programının totaliterlik
ile özdeş olduğunu düşünmektedir.
Platon’un “adalet” ile kasdettiği şey ; en iyi devletin çıkarına uygun olmadır.En iyi devle-
tin çıkarı nedir? Katı bir sınıf bölünmesi ve sınıf yönetimi olmasını sağlayarak değişimi dur-
durmaktır. Adaleti sınıf yönetimi ve sınıf ayrıcalığıyla özdeşleştirmiştir.
Platon özgeci bir bireyciliğin var olamıyacağını savunur. Ona göre ya ortaklaşacı olunur
yada bencil. Özgecilikle birleştirilen bireycilik , Batı uygarlığının temeli olmuştur. Hristiyan-
lığın ana öğretisi budur.
Platon siyaset alanında bireyi kötü olanın ta kendisi olarak niteler.
Totaliterlik büsbütün ahlakdışı bir tutum değildir. Kapalı toplumun ahlakıdır ; ortaklaşa
bencilliktir.
Önderlik İlkesi
Filozof Kral
Platon’un ideal filozofu hem herşeyi bilen , hemde yapabilen olmaya yaklaşmaktadır. O
filozof kraldır.
Kan ve Toprak Mithosu : İnsandaki Madenler ve Topraktan – doğmuşluk Efsanesi diye
tanınır.
Platon Kan ve Toprak Mithosu’nun aldatma olduğunu söyler. Mithos iki düşünce getirir :
a- Anavatanın savunmasını güçlendirmektedir.
b- Irkçılık efsanesidir. “Tanrı... yönetme yeteneği olanların hamuruna altın koymuştur
, yardımcılara gümüş , köylülere ve öteki üretici sınıflara da demir ve bakır .” ( 13 )
Bu madenler kuşaktan kuşağa geçer.
Platon’un filozofu bilgili ve hakimdir. Onun istediği şey bilginin hükümranlığıdır. Filozof
kralın ilk ve en önemli görevi şehrin kurucusu ve yasa koyucusu olmalıdır. Eğitim yürütücüsü
niçin filozof olmalıdır? Bunun nedeni yöneticilerin otoritesini alabildiğince artırma gereğidir.
Platon’a göre bir filozof tarafından sürekli yönetilmeyen devlet bir süre sonra soysuzlaşa-
caktır.
MARX’IN YÖNTEMİ
MARX’IN KEHANETİ
- Sosyalizmin Gelişi
- Toplumsal Devrim
- Kapitalizm ve Kaderi
- Kehanetin Değerlendirilmesi
SONRASI
- Bilgi Toplumbilimi
- Falcı Felsefeler ve Akla Karşı İsyan
FALCI FELSEFELERİN GÖZE GİRMELERİ
Aristoteles’in pek yeni fikirleri yoktu , fakat mantığı bulan adamdı. Aristoteles’in düşün-
celeri Platon’un yoğun etkisi altındadır. Aristoteles’in En İyi Devleti üç öğeden oluşmaktadır :
Romantik bir Platoncu aristokrasi , “sağlam ve dengeli” bir feodalite ve demokratik fikirler ;
ancak feodalite ağır basmaktadır.
Aristoteles’in özcülüğünden gelen üç türlü tarihsici öğreti ayırdedilebilir :
a- Bir devletin veya bireyin gizli kalmış özüne ait bilgi ancak onun tarihine bakmakla
elde edilebilir.
b- Değişme , gelişmemiş özde örtük bulunanları açığa çıkararak değişmekte olan nes-
nenin içinde bulunan tohumları , özü ortaya koyabilir.
c- Gerçekleşmek veya ortaya çıkmak için özün kendini ortaya çıkarması lazım.
Aristoteles’e göre bilim ; kanıtlayıcı ve kavrayıcı iki türlü olabilir.Kanıtlayıcı bilgi neden-
lerin , kavrayıcı bilgi ise özsel doğaların bilgisidir.
“Bir şeyi ancak özünü bilmekle bilebiliriz” diyor Aristoteles ( 16 ). Aristoteles bir tanımda
önce öze işaret ettiğimizi , daha sonra onu betimlediğimizi düşünüyor.
Özcü yorumun tanımı soldan sağa okunmasına karşılık , modern bilimde kullanılan tanım
arkadan öne , yada sağdan sola okumaktadır , çünkü modern bilim önce tanımlayanı ele alır.
Toplumbilimin Özerkliği
Marx ,”insanın varlığını belirleyen bilinci değildir – tersine bilincini belirleyen toplumsal
varlığıdır.” ( 19 ) der. Toplumbilimin önemli bir bölümü özerk olmalıdır. Marx ; insanların
toplum hayatının yaratıcıları değil , ürünleri olduğunu düşünür.
Ekonomik Tarihsicilik
Marx her zaman gerçek özgürlüğü savunurdu. Hegel gibi Marx’da tarihsel gelişmenin
amacının özgürlük olduğunu düşünüyordu. Marx insanın ekonomik hayatının anlaşılması
gerekiyor diyor , bu nedenle tarihsiciliğin Marxçı türüne ekonomisicilik denir.
Sınıflar
Marx ; tarihi yürüten ve insanın kaderini belirleyen şeyin sınıflararası savaş olduğunu öne
sürüyor. Kurumsal sınıf çıkarı insanın düşünceleri üstünde belirleyici etki yapar. Marxçılık
sınıfların içinde bağlı oldukları ağa toplum sistemi demektedir. Toplum düzenini belirleyen
sınıf ilişkileri , bireyin iradesinden bağımsızdır.
Marx’a göre hukuk düzeni , ekonomik sistemin üst yapılarından biri olarak anlaşılmalıdır.
Marxçı kurama göre , ilkece her tür hükümet demokratik hükümet bile,yönetici sınıfın yöneti-
lenler üzerinde kurduğu bir diktatörlüktür. Marx’ın devlet kuramı soyut ve felsefei olmasına
karşın çağının aydınlatıcı yorumunu vermektedir. ( endüstri devrimi )
Karl Popper özgürlük paradoksunu şöyle açıklar :Özgürlük sınırsız olursa kendini ortadan
kaldırır , sınırsız özgürlükte kuvvetli zayıfı itip kakmaya başlayacaktır. Bu nedenle devlet öz-
gürlükleri korusun düşüncesi vardır.
MARX’IN KEHANETİ
Sosyalizmin Gelişi
Marx kapitalizm ile ; modern toplumun ekonomil hareket kurallarını açıklamak ve gele-
ceği ile ilgili kehanette bulunmak istemiştir. Marx’ın kehaneti sıkı örgülü bir usavurmadır.
Usavurmanın birinci adımı kapitalizm , ikinci adım , burjuva ve işçi sınıflarının çatışması ile
toplumsal devrim , üçüncü adım sınıfsız toplum sosyalizme geçiş.
Karl Popper Marx’ın usavurmasının üçüncü adımının batıl olduğunu düşünmektedir.
Toplumsal Devrim
İşçiler ile burjuvalar dışında bütün sınıfların ( özellikle orta sınıfların ) ortadan kalkmaya
mahkum olduğunu belirtir , burjuvalarla işçiler arasındaki gerginliğin artması ile işçiler sınıf
bilincine varacak ve gerginliği ortadan kaldırmak mümkün olmayınca toplumsal devrim kaçı-
nılmaz olacaktır.
Toplumsal devrimi Marxçılar iki farklı şekilde yorumlamaktadır :
Köktenci kanat , Marx’a göre her sınıf egemenliğinin zorunlu olarak bir diktatörlük , yani
tiranlık olduğunda ısrar eder ( 20 ).Buna göre gerçek bir demokrasi ancak sınıfsız bir toplumun
kurulmasıyla , kapitalist diktasının devrilmesi sayesinde olur.
Ilımlı kanat , bu görüşe katılmaz ve demokrasinin bir ölçüde kapitalist bir yönetim altında
bile gerçekleşebileceğini , bundan dolayı toplum devrimini barışçı ve kademeli reformlarla
gerçekleştirmenin mümkün olacağını söyler.
Kapitalizm ve Kaderi
Kehanetin Değerlendirilmesi
Marx’ın kapitalizmin yeni bir ekonomik sisteme dönüşmesine yol açacak şeyin işçilerin
birleşmesi olduğunu öne sürmesini Karl Popper haklı görmektedir. Ancak Marx’ın sosyalizm
adı altında , yeni düzeni , araya girmeciliği( 21 ) öngördüğünü doğru bulmamaktadır.
SONRASI
Bilgi Toplumbilimi
Bilgi toplumbilimi , bilimsel düşüncenin , özelliklede toplum ve sigara konusundaki dü-
şüncelerin , toplum tarafından belirlenen bir atmosfer içinde geliştiğini öne sürer. Bilgi top-
lumbilimi , Kant’ın bilgi kuramının Hegelci biçimi sayılabilir. Toplum bilimlerine açık olan
tek çare , temelde bütün bilimler için ortak olan yöntemler yardımıyla çağımızın eylemsel
sorunlarını çözmeye çalışmaktır.
SONUÇ