BOYUT KTAPLARI / DN YAZILARI DZS 3 HLM YAVUZ: III Yazn, Dil ve Sanat Boyut Kitaplar Yayn Ynetmeni Uur Bke Sanat Ynetmeni Murat ne}
Tamer Kaya Dzelti Asl Ulusoy
Kapak Fotoraf Kamil Frat Bu kitabn her trl yayn hakk Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereince Boyut Yaynclk A.J.'ye aittir. Tantm amacyla yaplacak ksa alntlat dnda, yayncnn yanl izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz. ISBN 975-52 1-04 7.4 1. Basm Kasm 1996 2. Basm Mays 1999 Bask Boyut Matbaaclk A.. Yazma adresi: Boyut Yaynclk A.. Yzyl Mah. Matbaaclar Sitesi No. 115 34560 Bagclat - STANBUL Tel.: (0 212) 629 53 00 (Pbx) Faks.: (0 212) 629 05 74-75
Yazn, Dil ve Sanat Hilmi Yavuz
BOYUT KTAPLARI BOYUT YAYIN GRUBU
indekiler Yazn, Dil ve Sanat Roman Yazlar Romann Temel Sorunlarna likin Notlar i 5 Gerekilik Sorunu zerine 25 Betimleme ve deoloji 29 Romanda Tp Sorunu zerine, 1 33 Romanda Tp Sorunu zerine, II I 37 Romanda Tp Sorunu zerine, III 39 Burjuvazi ve Roman zerine 43 Trk Romannda Brokrasi ile Hesaplama 47 Romanda Trk nsan Sorunu 53 Nahid Srr rik ve Tarihsel Roman, I 57 Nahid Srr rik ve Tarihsel Roman, II 61 Romanda Nesnel Tarihsel Zaman 65 Edebiyat ve Yapsalclk-^ 71 Postmodernizm ve Roman Gelenei 75 'lmeye Yatmak' ve Kadn zgrl 77 'Yksek Gerilim' ve Diyalektik 83 'Apartman': Kentleme ve insan 87 Krsal Toplulukta Trelerin atlay:'Beyaz Trk' 91 iki Roman ve Bir yk Kitab zerine Ksa Notlar 95 'Trk Romanna Eletirel Bir Bak' zerine 99 iir Yaklar iir in Kk Tractatus 107 iir ve Logos 109 ki iirsel Izlek i 113 iir ve Harfler 115 Divan iiri, Simgeci Bir iir mi? : 121 Yahya Kemal ve Dil 125 Yahya Kemal ve Mehmet Akif 129 Ahmet Him: Bellein airi i 133 Oktay Rfat'n iirinde Evre: Nesne, mge, Dil 137 Asaf Halet elebi'nin Sem'- Mevln' iirini Yeniden-Okuma Denemesi i 141 Necatigil'in Da iirini'Yeniden-lna'Denemesi 153 Necatigil'in Kareler'i: Ak Yapt 163 Bir Davurumcu iir Temellendirmesi 169 Kpk ve Dure 175 Dil Yazlan
Dilin Dili Olsa i 185 'Estetize Edilmi Yaam': Benjamin ve Oskay evirisi zerine 191 Bir Freud evirisi zerine iyice Ksaltlm Notlar 195 Koptagel-llal'e Hznl Bir Yant 201 Bir Goldman evirisi 'Kant Felsefesi Giri' zerine 205 'Tasavvufun Boyutlar' evirisi zerine Notlar 211 Roland Barthes'in nemli Bir Metni: 'Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giri' 215 Sanat Yazlar Bir Sanat Semiyoloj isinin Felsefi Temelleri zerine 221 Dou ve Bat Sanatlarnda Gelenek Sorunu 227 'Grme Biimleri've J. Berger 233 Fotoraf ve Kuram 237 Bir Zenaatkr: Mahmut Cuda 241 Neet Gnal'n Resimleri zerine Notlar 245 Trk Resminde Dnce Gelenei 249 Epik Bir Ressam: Nedim Gnsr 253 ki lm Yazs Borges: Ayna ve Labirent Aragon: Sevi ve Balanm 259 263 yok cihanda, bilmezem, syler mi yok? kinci Basma Sunu i\fazn, Dil ve Sanat', basmlar ok nceleri yaplm olan iki I kitabmn, Yazn zerine (1987) ile Dilin Dli'ndeki (1991) yazlarn toplamna, bu kitaplara girmemi yeni yazlarn eklenmesiyle olutu. 'Yazn ^erine'nin ilk basmna yazdm 'Suru'ta da belirttiim gibi 'Roman Yazlar' blmnde romann kuramsal sorunlar arlk tayor. 'iir Yazlar' ise, belirli bir iir geleneini srdren ve zellikle bu ynleriyle beni ilgilendiren airlerin (Behet Necatigil, Asaf Halet elebi, Ahmed Muhip Dranas) ne ktklar bir blm. 'Dil Yazlar' ve 'Sanat Yazlar'na gelince bunlarn neredeyse tm 'Dilin Dili'ndeki yazlardan oluuyor. zellikle 'Dil Yazlar', yaymlandklarnda, biemlerindeki ironiden dolay byk tepkilere neden olmulard. Bu tepkilerin bir bln kitabma almay dndm, ama sonunda bunun doru olmayacana karar verdim. 'Yazn, Dil ve Sanat' benim kitabmd ve doallkla kitapta salt benim yazlarmn yer almas gerekirdi! Kukusuz dileyen, biraz merak ederse, o yazlar bulup okuyabilir. Ayaspaa, 1 Eyll, 1996 Hilmi Yavuz kinci Basma Sunu i\7azn, Dil ve Sanat', basmlar ok nceleri yaplm olan iki I kitabmn, Yazn zerine (1987) ile Dilin DiVndeki (1991) yazlarn toplamna, bu kitaplara girmemi yeni yazlarn eklenmesiyle olutu. 'Yazn ^erine'nin ilk basmna yazdm 'Sunus'ta da belirttiim gibi 'Roman Yazlar' blmnde romann kuramsal sorunlar arlk tayor. 'iir Yazlar' ise, belirli bir iir geleneini srdren ve zellikle bu ynleriyle beni ilgilendiren airlerin (Behet Necatigil, Asaf Halet elebi, Ahmed Muhip Dranas) ne ktklar bir blm. 'Dil Yazlar' ve 'Sanat Yazlar'na gelince bunlarn neredeyse tm 'Dilin Di'ndeki yazlardan oluuyor. zellikle 'Dil Yazlar', yaymlandklarnda, biemlerindeki ironiden dolay byk tepkilere neden olmulard. Bu tepkilerin bir bln kitabma almay dndm, ama sonunda bunun doru olmayacana karar verdim. 'Yazn, Dil ve Sanat' benim kitabmd ve doallkla kitapta salt benim yazlarmn yer almas gerekirdi! Kukusuz dileyen, biraz merak ederse, o yazlar bulup okuyabilir. Ayaspaa, 1 Eyll, 1996 Hilmi Yavuz Yazn, Dil ve Sanat Roman Yazlar hilmi yavuz Yazin, dil ve sanat Romann Temel Sorunlarna likin Notlar 1Gereki yazarla doalc yazar arasndaki ayrm, genellikle gzard edilir; ou kez Doalclk Gerekilik sanlr. Lu-kacs'n 'Gerekilik yanlsamas' diye adlandrd olgu bu. ncelikle belirtilmeli: Gereki romanc, gereklii, belirli bir dnyagr iinde 'yeniden retmek' durumunda. XIX. yzyl Avrupa romannda Gerekilik, somut gerekliin burjuvazinin dnyagr dorultusunda yeniden-retilmesi demekti. Dnyagr, romancnn gereklii yeniden-retme biimini belirlediine gre, gerekliin kendisi, romana belirli bir dnme uratlarak girecekti elbet. Baka bir deyile, dnyagr gerekliin hangi dnme uratlacan belirliyor; ama bu dnmn roman balamnda nasl gerekletirileceini gstermiyor. Romanc bunu nasl yapacak? Romanda bu dnm gerekletirecek anlat kipi ne olmal? Tiplerin ve karakterlerin ortaya konulmasndan betimlemelere varncaya dek biem zelliklerinin nasl olmas gerekiyor? Romanc bu sorularn yantlarn bulmak zorunda. Bir rnekle aklamaya alaym. Henry James, ngiliz burjuva dnyagrnn tipik bir romancs. nsana, doaya ve topluma ilikin gereklikler, bu dnyagr dorultusunda 'yeniden-reti-lir' James'in romanlarnda. James, dnyagrn anlat tekniiyle btnletirir. Onun romanlarnda anlat, belirli bir kiinin anlatdr: Dnme uratlarak romana giren somut gereklikler, bir tek kiinin bilincinin 'iinden' verilir. Anlat tekniindeki bu dolaym (gerekliin bir kiinin bilincinden 'verilmesi'), dorudan doruya HLM Y a v Henry James'in dnya grnn anlat dzeyinde dilegeli kipidir. ngiliz Empirisist felsefe gelenei, gereklii bireysel algnn gerekliine indirger. Henry James de romanda anlatnn, bir tek kiinin bilincinden 'verili' kipiyle tekilletirilmesi tekniini kullanarak, dnyagrn bu teknikle btnletirir. Tzvetan Todorov'un dedii gibi, 'bir anlatc olarak, yntemini felsefi bir kavramn iine diker' Henry James.1 Anlatnn duyumculuu, gerekliin yeniden-retilmesinde grlen Empirisist-Duyumcu dnyagryle btnleir. yleyse u: Henry James'in romanlarnda anlat teknii, romancnn dnyagryle elimiyor. James, gereklii yeniden-retir-ken ne lde duyumcuysa, yeniden-retilen gereklii anlatrken de o lde duyumcu bir yazar olarak kyor karmza. yle de diyebiliriz: Henry James'in romanlarnda ngiliz burjuva dnyagr-nn Empirisist-Duyumcu zellii, anlatlann ieriinde bir 'tavr' olarak nasl beliriyorsa, anlatnn biiminde de bir 'biem' olarak ylece beliriyor. Henry James rnei nemli. undan: Gereki romanclarmzn ounda gereklik sorununun ya bir bana 'dnyagr sorunu' ya da bir bana 'biem sorunu' olarak ele alndn gryoruz. Fakir Baykurt birinciye; Ouz Atay da, ikinciye rnek. Bu tavr, Fakir Baykurt'u Gerekilikten ok, kaba bir Doalcla, Ouz Atay' ise, deyim yerindeyse, ince bir doalcla gtryor. George Ste-iner, Zola'y anlatrken yle der: 'Zola'nn yan ayrntlara, vakit cetvellerine, demirba eya izelgelerine kar doymak bilmez bir tutkusu vard. Bir borsa fiyatn romana sokuturmaktan kendisini alamyordu'.2 Atay'n Tutunamayanlar'm, ya da Tehlikeli Oyunlar'm (1) Tzvetan Todorov, The Structural Analysis of Literature: The Tales of Henry James (Structuralism'de ed. David Robey, Clarendon Press, Oxford, 1973 ('What is the origin of this idea of James's? In a sense all he has done is to erect his method as a narrator into a philosophical cencept', s. 79). <2) George Steiner, Gyrgy Lukacs ve eytan'la Anlamas, Trk Dili Eletiri zel Says'nda, 234, Mart 1971, s. 668 Z1N, DL ve sanat okurken onda da bu trden bir 'tutku' grmek olanakl. u farkla: Zola'da nesnel olgularn insansal balama ilikili olsun ya da olmasn ardarda sralanma ya da betimlenmesi, dnyagrne bamldr kukusuz. Arthur Koestler yle rnekliyor: 'Homeros iin denizde frtna Poseidon'un fkesini simgeler; gndoumunda ufukta grnen pembelik de gl parmakl Aurora'nn gkyzne dokunduunu belirtir; Vergilius ise doay sakin, mutlu ve esenlik iinde grr'.3 Bu, Homeros'un da Vergilius'un da doay, yaadklar an egemen ideolojilerinin (dnyagr) iinden betimlediklerini gsteriyor. Gerekiliin lt, doann ve eyann, olduu gibi betimlenmesi deil yleyse. Betimleme, doay ve eyay olduu gibi kopya etmez; betimleneni, egemen ideolojinin iinde yeniden-retir. Vergilius doay, Roma mparatorluu'nun mutlu ykseli anda, sakin ve esenlik iinde grp yle betimlemise, onu o yllarda talya'da hi mi frtna olmad, diye eletirmek gerekmiyor: Gereki betimleme, bir yanstma deil nk... Burada, bilinen bir ayrm, roman gereklii ile doa gereklii ayrmn bir kez daha vurgulamakta yarar var. Bu ayrmn bir 'arkeolojisi' olduu unutulmamal: Dil'le Doa (Foucault) ya da Yaamla Anlam (Lukacs) bir btnlk iindeyken, rnein Homeros'un yaad ada, sanatsal (?) gereklikle doal gereklik ayrmndan szedilemiyor. Homeros'un doa gerekliinin insan gereklii ile btnletii, doann ve eyann insan'dan henz yabanclamam bir dnemde yaadn biliyoruz, tlyada ve Odysseia' da doa ve eya betimlemelerinin, kanlmaz olarak, insansal bir balam olmas bundan dolay. Homeros'ta nesnelerin dinamizmi, onlarn insan btnleyen bir ilevi olmasndandr. Steiner de sylyor bunu: 'l-yada'da kl, savann kolunun bir uzants, bedeninin bir paras olarak' grnr. Arthur Koestler, Literature and the Law of Diminishing Returns, Encounter, Mays, 1970. Hilmi Yavuz 2. Doaya ve eyaya, egemen ideoloji balamnda bakma sorunu, Trk yazn gelenei iinde yeterince aydnla karlmad henz. Bu konuyla ilk kez ilgilenen, Gzin Dino oldu. Tanzimattan Sonra Edebiyatta Gerekilie Doru adl incelemesinin ilk blmnde Dino, zellikle Ahmet Mithat Efendi'nin gerekilik anlayna deiniyor ve onun bir romanndaki ev ve oda betimlemelerini aktardktan sonra yle diyor: 'Balzac'n bu yolda yapt bina ve oda tasvirlerini hatrlayacak olursak (Grandet'nin mahallesi, evi, evinin ii; Goriot'nun pansiyonu v.s.) Ahmet Mithat'taki noksan daha iyi sezeriz. Balzac haric eya veya realitenin (ev, sokak, oda, elbise, vs.) psychique veya sosyal bir ifade tadn syler ve bunu eserlerinde, btn bir devrin madd, manev mnasn ifade ederek anlatmtr. Goriot Baba, Grandet, Baron Hulot, Cousine Bette'in evleri, eyalar, elbiseleri, tavrlar, h; reketleri Balzac'n bu gayesinin ifadesidir, yani Balzac'n eya ve d dnyaya verdii nem, eserinde organik bir rol oynar'.4 Dino'nun, 'btn bir devrin madd, manev mnas' diye belirttii olgu, yazarn (Balzac'n), doay ve eyay ann egemen ideolojisinin (burjuva ideolojisinin) iinden yeniden retmi olduudur. Steiner'e dnelim. Doann ve eyann insansal balamda betimlenmesinin en yetkin rneini Tolstoy vermitir ona gre: Anna Karenina'nn giysileri, Bezukhov'un gzlkleri, van Ilyi'in yata, betimlemelerindeki salamlklarn ve varolu gerekelerini, hep romann 'insansal' balamndan almaktadr. Steiner bu anlamda Tolstoy'u Homeros'a yakn buluyor; Sava ve Bartan rnekler vererek kantlamaya alyor bu savn.5 Roman tipleri ve karakterleri kadar, doa ve eya betimlemelerinin insansal balamda tad ilevi ne karan rnekler bunlar. Romanda insan, doa ve eyayla btnlemedike gereki bir yazndan szedilemiyor nk. " Gzin Dino, Tanzimattan Sonra Edebiyatta Gerekilie Doru, A Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi Yaynlar, 94, Ankara, 1954, s. 22 'George Steiner, Tolstoy or Dostoievsky, Penguin Books, Londra, 1967, s. 52 1 18 \ Y A z 1 n fj i l ve sanat 3 Roger Garaudy, 1964 ylnda dzenlenen Felsefi Maddecilik ve Artistik Gerekilik konulu sempozyuma sunduu bildiride, bir sanat yaptnda biimle ierik arasndaki dzmece, sahte kartln alabilmesi iin, nce, yaptn konusunu, onun ieriiyle bir tutmamak gerektiini belirtir, onun ieriiyle bir tutmamak gerektiini belirtir. Gerekten de, bir romanda ya da ykde, konuyla ieriin ou kez, zde sayldn, bylelikle de birbirine kartrldn biliyoruz. Genellikle iyi okur olmayanlarda ska grlen bir yanlg bu. Bu tr okur iin romann konusu, romann kendisidir. Bu yzden de romann gerekiliine, ou kez, konunun gereklie uygun olup olmamasna baklarak karar verilir. Bir rnek vereyim: Vedat Trkali'nin Bir Gn Tek Berna'sn okuyan biri yle demiti: 'Bir insan, salt sevgilisi ondan polis diye kukuland iin intihar edebilir mi? Bu, bana gereki grnmyor.' Okuyanlar bilirler: Bir Gn Tek Bana'da Kenan, romann sonunda sevgilisi Gnsel'in ondan polis diye kukulandn rendiktan sonra intihar eder. Dikkat ettiyseniz, 'Kenan sevgilisi onu polis sand iin intihar etti' demedim; 'Kenan sevgilisinin onu polis sandn rendikten sonra intihar etti', dedim. Gerekten de, bu iki olgu (Gnsel'in kukusu; Kenan'n intihar) arasnda, bir nedensellik {causalit) bants deildir szkonusu olan; salt zamansal bir bitiiklik (contigut) szko-nusudur. Hume'un ortaya koyduu gibi, insan zihni, zamansal bitiiklikle nedensellii kolayca birbirine kartrmaya yatkndr; insan zihninin, birbiri ardnca gelen iki olgudan ncekini neden, sonrakini de sonu saymak gibi bir koullanmas vardr. Post hoc, ergo proc-tor hoc. Bir Gn Tek Bana'da Kenan'n intiharyla, Gnsel'in kukusu arasnda nedensellik bants kuran, bundan dolay da bu intihar inandrc bulmayan okur da olaylarn birbirini izlemesine (zamansal olarak bitiik olmalarna) bakyor; baka bir deyile, roman salt konu dzeyinde kavryor; gereklii, nedensellie indirgiyor; Kenan'n intiharn, Gnsel'in kukusuna balayp, 'bir insan sevgilisi onu polis sand diye intihar eder mi? Bu, bana gereki grnmyor', diyor. Oysa, roman ierik dzeyinde kavramak, bu iki olay arasndaki 19 Hilmi yavuz ilikiyi bir nedensellik bants olarak deil, salt zamansal bitiiklik bants olarak kavramak demektir: Ne ilki sonrakinin nedeni, ne de sonraki ilkinin sonucudur. Romann ierik olarak kavranmasnda gereklik, bir olayn tekinin gerekten nedeni olup olamayaca sorununda deil, somut 'verili' gerekliin yeniden-retilmesin- deki btnselliktedir. Romann gerekliini, olgular arasndaki nedenselliklerde aramak yerine, bu anlamda bir btnsellikte kavramak gerekir. Ne var ki, bu ikilii romanclarn felsefi tavrlarnn dolayl bir sonucu olarak grmek yanl olmaz. Roman gerekliini nedensellie indirgemek, somut gereklie analitik, bir btnsellik olarak te-mellendirmekse diyalektik bir yaklam ierir. Nedensellik aklamay (ya da betimlemeyi), btnsellik ise anlatmay ngrr. Nitekim, Vedat Trkali'nin, Kenan'n intihar nedenini 'aklamak' gibi tikel bir sorunu ne karmak istediini sanmyorum; tersine, Kenan'n intiharn, ideolojik bir balam iinde tmel bir sorun anlatmak istediini dnyorum. Lukacs, Moskova Yazlar'nda roman'n Feodalizme kar Burjuvazinin verdii ideolojik mcadelelerden doduunu belirtir. Burjuva romannn btnsellii de, bu ideolojinin kendisidir. Ama Lukacs, zellikle 1848'lerden, yani egemen bir snf olan burjuvazinin 'maskesini yznden atmasndan sonra', burjuva romanclarnn kendi snflar iinde 'tecrit' edildiklerine dikkati eker ve romanclarn, somut gereklii 'yaamadklar'n, onu 'gzlemlemekle' yetindiklerini belirterek yle der: 'Burjuva romanclar, artk anlatmyorlar, betimliyorlard'.6 Lukacs'n bu iki anlat kipi arasndaki ayrm somutlamak iin, biri Gereki (Tolstoy), biri de Doalc (Zola) iki yazar semesi nemli: Neden nemli? Bu baka bir yaznn konusu.7 (6,Georges Lukacs, Ecrits de Moscou, Editions Sociales, es/ouvertures, Paris, 1974, s. 63-78 (7) Bu konuda, bu kitaptaki Gerekilik Sorunu zerine ve Betimleme ve ideoloji adl yazlarmza baklabilir. yazin, dil ve sanat 4. Tarih'le Yazn arasndaki bant nereden kaynaklanyor? Bu, tek yanl bir belirlenim bants m? Tarih, yazn belirliyor mu srekli olarak? Yoksa, ok yanl bir belirlenim yaps m sz konusu burada? Soruna, yaznsal metnin ne olduunu saptayarak girmek gerekiyor. Nedir yaznsal metin? Bir yarat m, bir rn m? Pierre Macherey, Pour une Thorie de la Production Littraire adl yaptnda, yazn urann, tarihsel olarak nceden verilmi gerelerle yeni bir 'rn' ortaya koymak olduu kansndadr.* Yazar, demeye getiriyor Macherey, zerinde iledii gereleri yaratmaz; tarihsel olarak nceden belirlenmitir o gereler. Deerleri, mitleri, simgeleri, ya da genel deyile, ideolojileri (ki bunlar, Macherey'e gre, yaznsal yaptn gereleridir.) yazar, tarih dzleminde belirlenmi olarak 'hazr' bulur. Macherey, yazarn zerinde alarak oluturaca yaptn, kendisine, deyim yerindeyse nceden verilmi olan bu gerelerine, 'yanlsamalar adn veriyor. yleyse yazarn ura, bu gereleri yapta dntrmektir. Yazar, szgelii bir otomobil fabrikasnn montaj blmnde alan bir ii gibidir: nceden hazrlanm paralar (gereleri), belirli bir tasarma gre biraraya getirir. Yazar, diyor Macherey, bu anlamda bir iidir, yaznsal yaptsa, bir rn. Yaznsal yaptn 'rn' olmas nemli; nk bu Yaznla Tarih arasndaki banty temellendirmede kuramsal bir tutamak. Terry Eagleton'n Marxism and Literary Criticism adl yaptnda da belirttii gibi, yaznsal yaptn bir 'rn' olmas Marx'i sistemin bir gerei.9 Althusser'in genelde, 'pratik' olarak adlandrd da bu: Belirli bir hammaddeyi (gereci), bir dntrme srecinde belirli bir 'rn' durumuna getirmek! Yazn, 'dilin ve deneyimin gerelerini belirli bir rne' dntrmek oluyor. Pierre Macherey, A Theory Of Literary Production, Routledge and Kegan Paul, Londra, 1980, s. 66-68 Terry Eagleton, Marxism and Literary Criticism, Methuen, Londra, 1976, s. 59 vd. HLM Yavuz Burada, vurgulanmas gereken u: Yaznsal metnin gerelerinin Tarih dzleminde belirlenmi veriler olmas, Yaznla Tarih arasndaki bantnn olumsal {contingent) olmadn ortaya koyuyor. Bu bantnn zorunlu olmas, yaznsal yapt bir 'yarat' olmaktan karp, bir 'rn' durumuna getiriyor. Yaznsal yaptn 'rn' olmas, yaptn biemine ve tekniine ilikin sorunlarn (Tarihsel olarak 'verilmi' gerelerin, yaznsal yapta nasl dntrleceine ilikin sorunlardr bunlar) ne kmasna yol amaldr. Ayor da! Gerekten bir metni yaznsal klan, gerelerin dntrlmesindeki biem ve tekniklerdir. Nitekim Fransz Boas, ilkel sanattan sz ederken belirli bir retimde teknik beceri ile artistik etkinlik arasnda sk bir iliki olduunu belirtir.10 Demek ki yaznsal metnin zel oluunu, yaznsalln belirleyen biem ve teknikler ('biim'); genel oluunu ise tarihselliini belirleyen deerler, mitler, simgeler, kasaca ideolojiler ('ierik') ortaya koyuyor. Bu, yaznsal metindeki (rndeki) diyalektik birliin, zel'le genel'i, biim ve ierik dzleminde gerekletiren bir btnsellik olduu anlamna gelir. Bu Tarih'le Yazn'n da diyalektik birliidir. 5. Romann yapsna ilikin teknik kurgu elerinden biri de, kompozisyon. Kompozisyon, romanda gelitirilen durum ve eylemlerin dzenlenmesi anlamna geliyor. Bu dzenlemenin dayand ilke de, denge ilkesi. yle de diyebiliriz: Romanda kompozisyon, belirli bir denge ya da dengesizlik durumundan, buna benzer bir duruma gei demek. Bu tanm, Tzvetan Todorov'un. Todorov Bocca-cio'nun yklerini kompozisyon bakmndan incelerken11 bu yklerin bir denge durumunun vurgulanmasyla baladn, bunu bir dengesizlik durumunun izlediini, sonunda da yknn yeni bir denge durumunu vurgulayarak bittiini belirtir. Todorov, bu denge ve dengesizlik durumlarn, yk kiileri arasndaki yapsal ilikilere dayandryor. rnein, De/cameron'da ilk 'denge' durumunu, genel (10)Fransiz Boas, Primitive Art, Dover Publications, New York, 1955, s. 19 Tzvetan Todorov, Grammaire du Decameron, Mouton, The Hague, 1969. 22 P 1 L VE SANAT olarak iki yk kiisi (genellikle kar-koca) arasndaki evlilik ilikisi belirler. Todorov bu dengenin, kadnn kocasna ihanet etmesiyle bir 'dengesizlik' durumuna dntn gsterdikten sonra, bu dengesizliin iki n, aldatlan kocann cnden kurtulmak iin kamalaryla srdn ortaya koyuyor. Bunu, Todorov'un deyimiyle, zinann bir 'norm stats' kazanmasyla belirlenen yeni bir denge durumu izliyor. Todorov, kompozisyonla ilgili bu yapsal zmlemesine, Henry James'in romanlarna ve yklerine de uyguluyor; nceki 'denge' durumunun, sonra ortaya kan 'denge' durumuyla zde olmadn da nemle belirtiyor. Todorov'un bu zmlemesine bakarak, romanda kompozisyonun, genel olarak, bu tr bir 'denge/ dengesizlik/ yeni denge' evri-miyle belirlendii sylenebilir. Ama burada, zerinde durulmas gereken bir nokta var: Bu denge ve dengesizlik durumlarnn, roman ya da yk kiileri arasndaki zel ve tikel ilikiler zerine kurulmu olmas: rnein, Delcameron'da evlilik ilikisi, zina ilikisi. Todorov'un belirttii gibi, bu zel ve tikel evlilik ilikisi, son 'denge' durumunda, aile kurumunun deil, ama belirli bir aile tipinin eletiri-siyle sonulanr. Kukusuz, bu genelleme ideolojiktir. Baka bir deyile, kompozisyonun temelinde belirli bir ahlak (ideoloji) varsay-maya dayanr. Todorov'un 'norm stats' dedii de bu: zel ve tikel bir ilikinin, sonunda, ahlaksal bir norm'la vurgulanmas. Oysa, toplumcu roman kuram balamnda kompozisyon, bir 'denge/ dengesizlik/ yeni denge' evriminde okunsa bile, bu denge ya da dengesizlik durumunu belirleyen, zel ve tikel ilikiler deil; nesnel, genel ve tarihsel ilikilerdir. Baka bir deyile, kompozisyonun 'denge/ dengesizlik/ yeni denge' evriminin her evresi, 'tez/ antitez/ sentez' sreleriyle karlkl-bamllk iindedir. Bu da, kompozisyonun diyalektikle btnlemesiyle, kompozisyonun diyalektik srelere 'tekabl etmesi'yle gerekleir. DL VE SANAT Gerekilik
Sorunu zerine anatla gereklik arasndaki bant, genel olarak iki ayr dz vj/lemde ele alnr. Biri, sanatn ister i, ister d gereklik olsun, gereklii dorudan yansttdr. Buna 'Yanstma Kuram' deniyor. kincisi, sanatla gereklik arasndaki bantnn dorudan ve basit bir bant olmad, karmak ve dolaynd bir bant olduudur. Buna da 'Dolaym Kuram' deniyor. imdi, ksaca bu dzlemleri aalm. Yanstma Kuram, empirik bir yanlgdan kaynaklanr. Bu yanlg, 'gereklik, grntedir' nermesiyle zetlenebilir. Oysa bilim bize, grnle gerekliin rtmediini gsteriyor. yleyse, gerekliin bilgisine varabilmek iin grnten yola kmak szkonu-su deil. Gerek nesne ile bilginin nesnesi farkl (Althusser). Bu fark, sanatn nesnesi iin de geerli. Sanat alannda da grnn 'yanstlmas' bize gereklii vermiyor. Yanstma Kuram bu yzden yetersiz. Dolaym (mdiation) Kuram ise, somut gerekliin artistik olarak yeniden-retilmesini ieriyor. Bu yzden dolaym, dntrme demek. Neyi dntryor? Empirik dzeyde, ya da grn dzeyinde verili olan, somutu dntryor. Nasl dntryor? Bu dntrme, bir retim (daha dorusu, bir 'yeniden-retim') ise, bunun belirleyicileri neler? nmzde duran soru, bu. Gyrgy Lukacs, Gerekilikle Doalcl birbirinden ayrr. Ona gre, Gerekiliin belirleyici kategorisi, tipiklik ya da temsil olan'dr. Lukacs, bunu XIX. yzyl roman (zellikle Tolstoy ve Bal- Hilmi Yavuz zac) ile rnekliyor. Bu iki romancda belirleyici olan, olaylarn, nesnelerin, durumlarn insansal bir balamda sunulmalar; bir baka deyile, bunlarn roman tipleri ve karakterlerinin yaamlarna ikin olmalardr. Lukacs, Tolstoy'un Arna Karenna'sndaki at yar blmn rnek veriyor.1 At yar, diyor Lukacs, Anna, Vronsky ve Karenin'in bireysel tarihlerinde byk bir dnm vurgulamaktadr. Yarn, iin de, ayr ayr, yaamsal anlam vardr. Bylece bir olay (at yar) ile insansal olan, bir yklemede (narration), at yarnn yklenmesinde btnleir. Lukacs'a gre, gereki yazar nesneleri, olaylar, durumlar sadece betimleyen, grn en ince ayrntlarna kadar sralayan biri deildir. Bunu, doalc yazar yapar, diyor Lukacs. Gereki yazar ise, betimlemez, ykler. yklemeyi betimlemeden (description) ayran, grnn arkasndaki insansa-l, dolaysyla da ikin anlam tayan semektir. Ksaca, diyor Lukacs, doalc yazar sralar ve betimler; gereki yazarsa seer ve ykler. Bylece Lukacs, Gerekilii, Betimleme-Oykleme kartlnda temellenen bir sorunsal olarak gryor. Dikkat edilirse, Lukacs'n 'artistik gerekilik' dedii, grnn arkasndaki 'anlam'n (buna 'ikin anlam da diyebiliriz) yklen-mesidir. Gereklik, bir anlam sorunu olarak kyor karmza. Ama bu, dil-ii 'metin okuma' dzleminde beliren bir anlam deildir. Lu-kacs'ta gereklie tekabl eden anlam, gnlk insan yaamnn belirlenimlerinin 'tipik' kld bir toplumsal balam sorunudur. yle de diyebiliriz: Anna Karenina'daki at yar blmn salt metnin iinde kalarak okumak bize bu blmn roman kiileri iin tad ikin anlam vermez, veremez. Bu blmn anlam (gereklii) ancak insann toplumsal pratii iinde kavranabilir. Lukacs, bu savn pekitirmek iin, daha da ileriye giderek yle diyor: 'Nesnelerle onlarn somut insan deneyimlerindeki ilevleri arasndaki bantnn kaybolmas, artistik anlamn da kaybolmas demektir'. ok George Lukacs, Writer and Critic, Merlin Press, Londra, 1978, s. 110-148 -1 26 I- Y A z i n d|l ve sanat nemli bir nokta bu. Lukacs burada 'meta fetiizmi' gibi bir kuramsal kavramdan yola karak, 'eyleme'nin ('rification') insanlarla nesneler arasndaki 'saydam'l ortadan kaldrdn; gnlk deneyimin (yaam pratii iinde nesnelerin insanlar iin tad anlam) yok olduunu belirtir. Hegel'in diliyle sylemek gerekirse, nesneler dolaymsz (dorudan) verilmemilerdir artk. nsanla nesneler arasndaki bu saydamlk ve btnsellik kaybolunca yazar ya pasif bir gzlemci, bir betimleyici olarak kalmak ya da nesneye ikin olmayan simgesel anlamlar dardan vermek durumunda kalacaktr. Nesne, simge olmaktadr. te bu noktada Doalclk ile nesnelerin simgeletirilmeleri anlamnda Formalizm arasnda bir fark kalmaz. Doalclk da nesneyi eksen yapar, Lukacs'a gre. yleyse, sanat yaptyla gereklik arasndaki bant, ancak, Lukacs'n 'epik younluk' dedii durumlarda sahih olarak kurulabilir: Sanat, gereklii temellendirebilmek iin nesneye deil, insann dntrc, bilinli eylemlerine (praksis) ncelik vermelidir. XIX. yzyl romanlarnn bykl ve ycelii buradadr. Nesne ile insan arasndaki bantlarn yokolduu 'saydam' olmayan toplumlarda, ideoloji sorunu birincil nem kazanyor. Marx'in eretilemesini kullanrsak, 'k geirmeyen' (opaque) toplumlarda saydaml ortadan kaldran, ideolojilerdir. yleyse artistik retimde ideoloji ne kertede belirleyicidir? rnein, 'Balzac kralcyd, ama XIX. yzyln ilk yarsnda Fransz toplumundaki nesnel belirlenimler, Balzac' aristokratlar deil, Jakobenleri daha sahih tipler olarak kurmaya gtrmtr,' demek yeterli midir? Gerekliin artistik retimi srecinde retim aralarnn, tekniklerin, kullanlan gerelerin ve, -asl nemlisi- yazarn kurmacaya ilikin tasarmnn da belirleyiciliini gzard etmemek gerekiyor. Balzac'n gerekilii, hi kukusuz, ak kralc ynelimlerine karn, aristokratlar deil de, Jakobenleri yceltmesi olgusuna indirgenemez. Balzac'n betimleyici deil, yklemeci olmas; nesnelerle (bunlara, durumlar, olaylar da katabiliriz) insan arasndaki bantlar, insann dntrc etkinliine ncelik vererek kurmas: te onu gereki klan eler... Aristokrasiyi eletiren ya da Jakoben- 1 27 1 HLM Y A V leri ycelten her yazarn Balzac ohmamasmn znde, artistik retimin bu zgl belirlenimleri var... Lukacs'n savunduu anlamda belirli bir balama gnderme yapan yaptlar, roman tiplerinin, u ya da bu ideolojiye karn, nesnel belirlenimleri 'gsteren' tipler olduklar yaptlar deildir. stelik, ideolojinin, nesnel belirlenimleri dolay imli bir biimde ortaya koyabilme gibi (Balzac rnei) 'olumlu' bir anlam varsa, gereklii nesnel belirlenimlerden koparan ya da arptan ('yanl bilinlilik') 'olumsuz' bir anlam da vardr. Sanat, ideolojik dzlemde bir yeni-den-retim olarak tanmlarken, ideolojinin bu 'olumsuz' yann da gzard etmemek gerekir. Bunu, ideolojik konumun zorunlu olarak nesnel belirlenimleri 'gsterecei' gibi, yanl bir okuma anlayna dlmemesi iin sylyorum. Sanatn bir yeniden-retim olmasnda, ideolojinin hem olumlu hem de olumsuz belirlenimleri olacaktr. Benim vurgulamak istediim, sanatsal retimin, salt ideolojinin belirlenimlerin indirgenemeyecei. N D|L ve SANAT Frederic Jameson, Marxism and Form, Princeton University Press, New Jersey, 1971, s. 165 vd. 1 29 I Betimleme ve deoloji Betimlemenin yaznsal metin iindeki ilevine, felsefi ierme-leriyle birlikte ilk deinen, sanrm Lukacs'dr. (Erzhlen oder beschreiben? Internationale Literatur, 11, 1936. Dilimize, 'Oy-kleme mi, Betimleme mi?' diye evrilebilir.) Burada, sorunun felsefi iermeleri nemli: Yoksa daha nce de betimleme zerinde durulduunu; rnein Balzac'n Stendhal'in Parma Manostr'n eletirirken, bir kurmaca kipi (mode of fiction) olarak betimlemenin ilevini vurguladn biliyoruz. Oysa Lukacs betimlemenin, epik'ten sonra XIX. yzyl romannda yeniden ilev kazandn belirtir. Epik'te (burada, Lukacs Ho-meros'u dnmektedir) betimleme, yklemenin kendisidir; epik ykleme, nesneyle edim ya da daha genel bir deyile, 'gnlk yaamla anlamllk arasnda' kartln bulunmad bir 'saydaml' imler. Jameson'un dedii gibi, bu tr toplumlara zg sanat yaptlar, somut'tur; daha bandan btn eleri anlamldr nk. Yazar, kullanr bu eleri, ama anlamlarn nceden ortaya koyma gereini duymadan!1 Yineleyelim: Hegel'in diliyle sylersek, bu elerin bir dolayma gereksinmeleri yoktur. Bu yzden epik yklemede betimlemeler, zorunlu olarak, gnlk yaama ikin'dirler. Lukacs, epik yazn'n ayrdedici zelliinin, nesnelerin iirsellii hilmi y a v u l olduunu syler. Nesnelerin iirselliiyse, insanlarn yaamlarna balandklarnda gerekleir. Bu nemli noktaya, ilk kez Lessing'in deindiini biliyoruz. Laokoon'da yle der Lessing: 'Homeros, salt edimleri betimler. Tekil nesneleri ve insanlarysa, onlarn edime katldklar lde betimlemeye deer bulur.' Lukacs'n 'epik younluk' dedii de budur.2 Epik sanat betimlemez gerekte: i betimlemek deil, yklemek'tir onun. yklemede nesnelerin betimlenmesi, ayrntlar, edimin somut grnlerini ileten aralardr. Ama bunlar, edimden ve karakterlerden bamsz bir anlam kazanrlarsa, karakterlerin betimlenen durum ya da nesneyle bir ilikisi kalmaz. Bylece, diyor Lukacs, karakterlerin yaam, artk, salt nesnelerin bir dizi grntsn birbirine balamaya yarayan gevek bir ilmekten baka birey deildir: Nesneler fetilemilerdir. Bu durumda betimleme, romann kompozisyonunda baat bir kurmaca kipi olur; betimleme, epik anlamn yerini alr. Zeraffa, nesnelerin (meta'larn) fetilemesini ieren mlkiyet ilikilerine tekabl eden kurmaca kipine, Alain Robbe-Grillet'nin romanlarn rnek gsteriyor. Buna karlk Goriot Bafra'da Vauquer Pansiyonunun betimlendii blme bakalm. Zeraffa, Balzac'n metninin toplumsal gereklii, pozitivist ve tarihsel dnce kipi ile verdiini belirtiyor. Burada insanlar, sahip olduklar (sahip olmak, yaadklar pansiyonun yatak ve yemek cretini demek anlamna gelse bile), hatt baktklar nesnelerle temsil edilmektedirler. Bu insanlar ve bu nesneler, diyor Zeraffa, aslnda deiim-deerinden baka birey olmayan kullanm-deeri ile, birbirlerinden zorunlu ve kanlmaz olarak, uzakta durmaktadrlar.' Balzac romannn belir- 'G. Lukacs, Writer and Critic, Merlin Press, Londra, 1978, s. 110 -148. Bu yaznn banda sz edilen yaznn lngilizcesi (Narrate or Describe?) bu kitaptadr. Lessing'in Loofeoon'undan alnt da iinde olmak zere Lukacs'tan tm alntlar, bu yazdan yaplmaktadr. Lessing'in Homeros'ta betimlemenin ilevi konusundaki grleri iin ayrca, bkz. George Steiner, Tolstoy or Dostoievsky, Penguin, Books Londra, 1967, s. 51 Michel Zeraffa, Fictions, Penguin Books, Londra, 1976, s. 51 i 30 1 , w dil ve sanat y a z 1 n ' gin bir zelliidir bu: nsanlar nesneler temsil eder. Oysa daha sonra rnein Alain Robbe-Grillet'de ise, insanlar nesnelerle temsil edilmezler; insan, nesnenin kendisi'dir artk... Bu balamda Vauqu-er Pansiyonu betimlemesinin, snflarn ve karlarn rtt bir ara-konumu var: Goriot, Vautrin, Rastignac burada, bu pansiyonda birlikteler nk... Lukacs XIX. yzyl romanna gelinceye dein, betimlemeden s-zedilemiyeceini syler. rnein, bir yzyl ncesinin, XVIII. yzyln romanlarnda (Le Sage'n, Voltaire'in romanlarnda) betimlemelere hemen hemen hi rastlanmadn, olanlarnsa ikincil ve nemsiz bir rol oynadklarn belirtir. Bunun temelli nedenleri var elbet. Ama Lukacs'n saptad u: Le Sage'n Gi! Blas'nda olduu gibi, karakterlerin d grnne ya da kiisel zelliklerine yaplan sradan, yzeysel bir gnderme, bireyin toplumsal konumunu belirlemeye yeterken, XIX. yzylda bu artk yetmemeye balyor. Roman karakterinin bireyselletirilmesi, onun edimleriyle ya da olaylara gsterdii tepkilerle dolaymsz belirleniyordu. Le Sage rneindeki gibi... Lukacs yle der: 'rnein Rastignac, Gil Blas'tan ok farkl trden bir servencidir. Rastignac gibi zgl bir servenci tipini btn gereklii ile kavrayabilmek iin, onun salt edimlerini deil, ama iinde yaad evreyi de bilmek gerekiyor artk; bu yzden Vauquer Pansiyonu'nun pisliini, kokularn, yemeklerini ve yemek servisini inceden inceye betimlemek gerekiyor. Gran-det'nin evinin ya da Gobseck'in apartmannn da, ayrntlaryla betimlenmesi gerekli: Birey olarak, ya da toplumsal tip olarak ikisi de, birbiriyle kartlaan iki farkl tefeci tipi nk...' Aslnda, yazmn banda belirtmeliydim, ama buraya dein sylediklerimden anlalm olmal: Lukacs'n betimlemeye deil, be-timleyici kurmaca kipine itiraz var. Romann kompozisyonu ile ideoloji arasndaki bantlar szkonusu burada. ykleme ve betimleme, kurmaca kipleri olarak, belirli tarihsel koullara tekabl ederler. ykleme, romanda 'epik younluu', nesneyle edim arasndaki dolaymsz ilikiyi temsil eden kurmaca kipi'dir. Lukacs yle der: 'Nesnelerle onlarn somut insan deneyimindeki ilevleri ara- ] 31 ^ hilmi YAVUj snda varolan karlkl bantlarn ortadan kalkmas -ki bu, yk-lemenin ortadan kalkmas demektir-, sanatsal (artistik) anlamn yokolmas demeye gelir. Oykleme nesneyle edim arasndaki banty kurarak, okuru katlmc klar. Oysa betimleme, edimden ba-mszlam, zerk bir kurmaca kipi olarak okuru, olsa olsa, gzlemci klabilir.' Lukacs, betimlemeci yazar: gzlemci (edilgin) okur sorunsaln ieren kurmaca kipinin (Zola'da bu kip baattr) yaz yazma iinde zellemi bir uzmanla tekabl ettiini de sylyor. Kapitalist iblm anlamnda bir zelletirmedir bu. Oysa yklemeci yazar: katlmc (etkin) okur sorunsaln ieren kurmaca kipinde (Bal- zac'ta bu kip baattr), bu dorultuda bir zelleme szkonusu olmuyor. Oykleme ve betimleme, bu yzden, Kapitalizmin iki ayr evresine (ve doallkla, ideolojisine) tekabl ediyor. Lukacs sylyor: 'Yeni biimler, gerekliin temsilinde yeni yollar, eski biim ve bi-emlere bal olsalar da, artistik biimlerde ikin bir diyalektikten kmazlar. Her yeni biim toplumsal ve tarihsel olarak belirlenmitir.' Bylece oykleme Gerekiliin, betimlemeyse Doalcln (ve onun bir tr olan Formalizmin) kurmaca kipi oluyor Lukacs'a gre. deoloji ile betimleme bants zerinde durmal burada. Lukacs'n syledii udur: 'Bir yazarn ideolojisi, onun deneyimlerinin btnnn belirli bir soyutlama dzlemindeki bireimidir. deolojinin anlam, yleyse, yaamdaki elikileri dzenli ve yararl bir balam iinde grme olana vermesindedir. Doalc (dolaysyla, Formalist) yazarn bu anlamda bir ideolojisi yoktur: Gzlem ve zerk betimleme, yaamda dzen kavramnn yerini almtr nk...' n , dil ve Sanat Romanda Tip Sorunu * zerine, I Amacm, romanda tip sonununu irdeleme alannda deiik bir yaklam nermek. Ama nce, tip'e dayal roman nedir, bu soruyu amak, tip'in 'verilmi' ya da 'yaanmlna ilikin bir ayrm getirerek, sorunun kuramsal balamn belirlemek istiyorum. 'Tip' romann, belirli bir tip ortaya koymak, bu tipin bireysel tarihini de, 'verilmi' deil, 'yaanm' bir tarih olarak sunmak anlamnda kullanyorum. Burada, 'verilmi' ile 'yaanm' bireysel tarih arasnda ngrlen ayrm amak gerekli. Bir tipin 'verilmi' olmasndan, belirli insan ynsemesinin en son kertesine vardrlarak anlatlmasn anlyorum. rnein, kzlarna duyduu sevgiyi en son kertesine gtren Goriot Baba, bu anlamda 'verilmi' bir tiptir. Go-riot Baba, ar sevginin belirlenmesiyle birlikte, nceden 'verilmi' bir tip olarak ortaya konur. Bu yzden en son kertesine kadar srdrecei, bir 'veri' olarak nceden bellidir. unu demek istiyorum: Tipin, karakteristik insansal konumunun daha bandan belirlenmi olmas, onun bireysel tarihini nceden 'verilmi' klar. Goriot Baha'y okurken, Goriot tipinin belirli bir durum karsnda nasl davranaca, nceden 'verilmi'tir adet. Bu yzden de roman okurlarnn 'Goriot Baba ne yapacak, nasl davranacak?' diye deil ama 'Bakalm bundan sonra daha neler yapacak?' diye dndklerini sanmak yanl olmamal. Goriot Baba'nn insansal ynsemesinin dorultusu, bu ynsemenin en son kerteye ulaacan gsterir, aradaki bireysel tarih kesiti bir tr 'dolgu' niteliindedir. yle de diyebiliriz sanyorum: Abartlm ve karakteristik ynsemesi nceden veril- \ 33 \ HLM YAVUZ mis bir tipin bireysel tarihinin, daha 'yaanmadan', kanlmaz olarak yaanacak bir bireysel tarih diye sunulmas; - tipin 'verilmi' olmasndan bunu anlyorum. Tp'in 'yaanm' bir bireysel tarihe dayandrlmas ise, belirli bir insansal ynsemeyi (rnein, Goriot'da 'sevgi'; Grandet'de 'cimrilik') son kertesine kadar yaayacann nceden 'verilmemi' olmasdr. Burada tipin temellendirilii kadar, ama ondan da nemlisi, romanda, yaanacak olann, gerek yaamdaki kadar deiik, artc ve izgisel olmayan bir sahihlik tamasdr. Tipin 'verilmi' deil, ama 'yaanm' olduu roman, belki de, belirli bir insansal ynseme-nin son kertesine kadar gidecekmi gibi grnrken buraya varmad, bir yerlerde takld, giderek tersine dnmler gsterdii bu tr bir sahihlik kavrayn ierir.1 Tiplerin 'verilmi' ya da 'yaanm' olmasndaki lt, tipin gereklik kavray'n deil ama, sahihlik kavraym getirmi olmasdr. Bu kavray tipin 'verildii' deil, 'yaand' romanda, anlatlan bireysel tarih kesitini, nceden varsaylan son kerteye ulalmay amalayan bir 'dolgu' olmaktan karr. Lukacs, Kafka'dan szederken bu durumu yle somutlar: 'Kendisinin [Kafka'nn] zgnl, herhangi, yeni bir anlatm yolu bulmasnda deil, yaratm olduu dnyay ve kiilerinin bu dnya karsndaki tepkilerini son derece inandrc, fakat ayn zamanda da her zaman artc bir ekilde sunmasndan ileri gelir'2 (ab). Aslnda, tipin 'verilmi' olmasnn temelinde, belirli ve karakteristik insansal ynsemenin (rnein, ar cimrilik, ar sevgi, vb.) felsefi bir kategori yanll yatyor. Bu kategori yanll, insann bu karakteristik ynsemesinin onun zn oluturduu; baka bir deyile bu ynsemenin dorudan onun zn belirledii varsay- n,Bu tr bir 'sahihlik' kavraynn, baz romanlarda nedensiz edimlerle (actes gratuits) ne karldn syleyebiliriz. Nedensiz edimlerin felsefi iermeleri konusunda Sartre'n olumsuz tavrn Maurice Cranston Sartre'da (Oliver and Boyd, Edinbutg ve Londra, 1962, s. 70) iyice vurgular. Bu konu Romanda Tp Sorunu, Il'de, ayrntl olarak ele alnmtr. (2,G. Lukacs, ada Gerekliin Anlam, (ev. C. apan), Payel Yaynevi, stanbul, 1969, s. 88 - N f) | L VE SANAT mndan yola klmasndandr. Bu insansal ynseme tipin zn be-Hrliyorsa, bu zn son kertesine kadar yaanacann nceden 'verilmi' olmas doallar. Daha somut bir biimde sylemek gerekirse bu kategori yanll yle konulabilir: Goriot Baba'nn kzlarna ar sevgi duymas, onun insansal zn (essence) oluturmaktadr; Goriot Baba, yaamnn herhangi bir kesitinde bu sevgiyi gstermezse, Goriot Baba olmaktan kar, o artk baka biridir. Bu yzden de baka trl davranmas olasl yokur. lk bakta doru gibi geliyor bu yarg. Ama Grandet Baba yaamnn bir kertesinde cimri olmamay seerse, ya da Goriot Baba yaamnn bir kertesinde kzlarna artk sevgi duymamaya balarsa, Grandet ya da Goriot olmaktan kp bir baka insana m dnr? nsan deimez, dural (statik) bir zle belirlemek, onu (insan), yaplan bir nesneye (Sartre'n verdii rnekle, mektup amaya yarayan bir baa) indirgemek anlamna gelmez mi? Demek ki, en kesin anlamda isellemi insan ynsemeleri bile, tipin (dolaysyla, insann) zn btnyle belirlemiyor. Tipin zn, bu dorultuda bir karakteristie indirgemek, onu sahihlikten uzaklatryor. Roman tipini belirleyen ar sevgi, ar cimrilik, vb. gibi, isel-letirilmi karakteristik ynsemeler, tipin zyle mi ilgilidir, yoksa ilineksel (accidental) nitelikler midir? Bat romannda bu tipin felsefi temellendirilmesi nasl yaplabilir? imdi bu sorunu ele almak istiyorum.
D|L VE SANAT Romanda 'tip' sorununu irdelerken 'verilmi' tiplerle, 'yaanm' tipler arasnda bir ayrmdan szetmi, 'verilmi' tipin roman iindeki btn durum ve edimlerde nceden belirlenmi bir konumu olduu anlatmaya almtm. 'Verilmi' tip, belirli bir insansal ynsemenin abartlm bit biimde ortaya konmas olduuna gre, bu ynsemenin, en son kertede belirleyici olmas da kanlmaz oluyor. rnein, Goriot Baba, bu anlamda 'verilmi' bir tip. Goriot Baba'nn btn durum ve edimlerini, en son kertede, onun bu abartlm insansal ynsemesi (kzlarna kar duyduu ar sevgi) belirliyor. Goriot Baba'nn bu anlamda bir gereklik kavray getirdiine kuku yok. Balzac'n bu romann okurken, byle bir insan olmaz, olamaz diye dnmyor, bu yzden de Goriot Baba tipini gereklikten uzak bulmuyoruz. Ama, Goriot Baba gibi 'verilmi' tiplerin daha bandan hangi dorultuda davranacan, kar karya kald durumlarda yapaca semeyi, onun bu abartlm insansal ynsemesinin belirleyeceini de biliyoruz. Gereklik, sahih-lik'ten ite bu noktada ayrlyor. Gereklik dzleminde kavranan, ama sahihlik dzlemine kavranamayan bir tip Goriot Baba. Burada, temel bir felsefi kategori yanllna deinmek gerek. Bu yanllk, iki dzlemde gerekleiyor: Birincisi, insann zn (essence), belirli ve abartlm bir insansal ynsemeye (Goriot Baba rneinde olduu gibi, ar sevgiye) indirgemek; ikincisi, bu abartlm insansal ynsemeyi, btn durum ve edimlerde, son kertede belirleyici klmak. Bu, doada ve insanda* zn, birbirinden farkl Romanda Tip Sorunu zerine, II hilmi yavuz olmad dncesini ieren bir felsefi kategori yanll. Bir kere insan'n z, herhangi bir doa nesnesi (rnein, aa) gibi, belirli bir zellie indirgenemiyor. kincisi, byle bir zellie indirgense bile, bu zellik insanda son kertede belirleyici olmuyor. Aslnda Bal-zac'n yaad XIX. yzyln ilk yarsnda Fransa'da egemen olan felsefi dnce, Katolik eleri ieren bir tr objektif idealizme dayand iin, Balzac'n, tip sorununu bu erevenin dnda kavramas, elbette szkonusu olamazd. Baka bir deyile, Goriot Baba gibi, Grandet Baba gibi tipleri, Balzac bu dncenin varlk ve gereklii deimez, mutlak bir ze balayan ideolojik balam iinde kurmak durumundayd. Bat romannda 'verilmi' tipten, 'yaanm' tipe gei nemlidir ve bu geiler, felsefe dncesinde grlen dnmlerle dorudan bantldr. Balzac, 'verilmi' tiplerin romancsdr. Ama Fransa'da felsefi dnce, objektif idealizmden (zellikle, doabilimleri ile in-sanbilimleri arasndaki ayrm belirginletike) sezgici bir idealizme dnrken, 'tip' sorununu da dnme uratr. Bu dnm, tip sorununu, rnein Andr Gide'de ikili bir dzlemde somutlatrr. Andr Gide'de tipler, Balzac'ta gzlemlediimiz lde izgisel 'verilmi' tipler deildir. Gide, Fransz dncesinin Bergson'la birlikte ald dnemetedir: Gide'de 'verilmi' tipler (Dar Kap'daki Alissa) kadar, 'yaanm' tipler (Vatikan'n Z'ndanlar'nda Lafcadio) gzlemlenir. Lafcadio'nun zgrln kantlamak iin giritii nedensiz edimler (actes gratuite), onu 'verilmi' deil, 'yaanm' bir tip klar. Bu dnm, tipleme asndan Sartre'da dmlenir: Sartre'da 'tip' sorunu, btn btne ortadan kalkmtr. nk Sartre, insann kendi zn srekli olarak yeniden kurduunu dnmektedir ve bu srekli deiim iinde, 'verilmi' tip yle dursun, 'yaanm' tip bile szkonusu olamaz. Sartre'n romanlarnn tiplerden deil, karakterlerden olumas da buna baldr. pll ve sanat Romanda Tip Sorunu zerine, III Aragon La Mise Mort'da aa yukar yle der: 'Tarihsel kiilerin bir gn olumlu kahramanlar, ertesi gnse olumsuz karakterler olarak nitelendirilebilmesi olasl, gereki roman yazmn olabildiince gletirir.' Belirli bir tarihsel dneme ilikin gerekliin tmyle bilinmesinden sonra, o dnemin gereki dzlemde yaznsallatrabileceini vurgulamak istiyordu Aragon bu szlerle. Ama bana yle geliyor ki, Aragon'un deindii glk, roman yazmnda 'tipiklik' sorununun, en azndan, tarihe baml olduunu aklkla ortaya koymaktadr. yle: Tp, gereki yaznn tarihselliini ieren bir kategori. Lu-kacs' izleyerek tip'i, bir tarihsel dnemin zgl elikileriyle belirlenmi bir varolu kipi olarak tanmlayabiliriz; ya da Adorno'yu izleyerek belirli bir tarihsel dnemin 'diyalektik imge'si olarak... Demek ki tip, roman metnini tarihe, somut tarihe eklemleyen bir dolaym: Gereki roman ancak, rettii tiplerle tarihsellik ediniyor. Dolaysyla, Frederic Jameson'un belirttii gibi, rnein bir Balzac karakteri bir snfn ya da kuramsal tarihin tipii deil, belirli bir tarihsel dnemin, somut tarihin tipii'dir. Jameson, somut tarihin dnda, o tarihe akn bir kk burjuva tipiinden deil, olsa olsa belirli tarihsel srelere tekabl eden farkl kk burjuva tiplerinden szedebileceini vurguluyor. yle diyor Jameson: 'Balzac'da akn bir kk burjuvadan deil, Napoleon'dan Louis-Philippe ynetiminin son gnlerine kadar uzanan somut tarihin dnmlerine tekabl eden ve rnein giyim kuam stilinden evindeki mobil- HLM Y A V u
oil ve sanat A Z l N nceden 'verilmilerdir. Bu, roman metni ile gereklik arasndaki dolaymn somut tarihle deil, soyut kuramla gerekletii anlamna gelir. Zola'nn Doalcln soyut kuram somut tarihe yelemi olmasnda aramaldr. Bu balamda, rnein Don Quixote'nin, yklmakta olan Feodaliteyi temsil eden bir tip olarak tanmlanamayacan sylemek bile gereksiz; nk somut tarihin dnm sreci, retim tarzlarn deimez ve akn kategorilerle birebir bant iine sokmaya elvermiyor. Sartre'n da eletirdii budur: Tipleri toplumsal snflarn ematik temsilcileri olarak grmek, bu kategorileri deimez birtakm Form'lara indirgemektir. dealizmdir bu Sartre'a gre, Platon'culuk-tur. zellikle Franois Mauriac' eletirirken Sartre'n bunlar dndn biliyoruz. Mauriac'n La Fin de la Nuit romannda romancnn kendini Tanr yerine koyduunu syler Sartre: 'There-se'in [romann kahraman] edimleri, budalaca bir inatla duvara trmanan bir hamambceinin edimlerinden daha fazla ilgilendirmiyor beni.' Mauriac'n nyazg (predestination) anlay, olacak olan hereyin nceden kestirilebilir olmas ilkesine dayanr Sartre'a gre. Dolaysyla, roman metni gereklikten kopar, Therese de bir 'tip' deil, 'verilmi' bir karakter olur. nceden belirlenmiliin tipiklik olamayacan, Sartre da kesinler bylece.4 Tipiklik, simgecilik de deildir. Lukacs'n simgecilie ynelttii eletirileri yinelemenin yeri deil buras. Ancak u nemli: Bir durum simgeye indirgendiinde de somut tarihin anlam nceden ve dardan 'verilmi' olur. Bu bakmdan tip, 'verilmi'liin, nceden belirlenmiliin karsndadr. Trk romannda tipiklik sorununu da bu balamda irdelemek gerek. ou kez belirli abartlarn son kerteye vardr-ld karakterlerin tip sayldna tank olduk. rnein, Orhan Kemal'in Murta-za's gibi; ya da Tanpnar'n Saatleri Ayarlama Enstts'ndeki Halit J. P. Sartre, Cnaues Uuera.es (Situations 1 ), Idees, Gallimard, 1947, s. 43-69 1 41 1 yaya, dilinden dnyaya bakna dek farkl kk burjuva tiplerinden szetmek olasdr'.1 Lukacs da romanda tipikliin, belirli snflar temsil eden karakterler olmadn srarla ne srer. Nitekim Lukacs'tan Jameson'a kadar biroklarnn vurguladklar gibi tipiklik, ou kez, aykr karakterlerde somutlanr. Lukacs'n srekli olarak Balzac ile Zola'y karlatrmakta niye bu denli srarl olduunu anmsamal burada: Balzac'n kahramanlar 'romantik abartlaryla, gerekd grotesk-likleriyle Zola'nn ematik, ama ilk bakta gerekiliin amalarn daha uygun gibi grnen karakterlerine oranla ok daha tipiktirler'.2 Ama abarty, tipiklik iin her zaman geerli bir lt de saymamal. Daha nce de yazdm: Tip'in bireysel (somut) tarihinin 'yaanm' bir tarih olmas gerekli, 'verilmi' bir tarih olmas deil... Bir karakterin 'verilmi' olmasndan, nceden belirlenmi olmasn anlyorum. Belirli bir insan ynsemesi (bir sevgi, bir tutku, vb.) son kertede abartlarak sunulursa, bunun her zaman deilse de, ou kez 'verilmi' bir karakter oluturduunu biliyoruz.3 Bana sorarsanz, rnein, kzlarna kar duyduu sevgiyi son kerteye dek vardran Goriot Baba, bu anlamda 'verilmi' bir karakterdir. Abartlm, evet; grotesk, evet, ama Lukacs' anlamda 'tipik' deildir Goriot Baba... Bireysel (somut) tarihi nceden bilinmektedir, neredeyse Hob-bes'cu bir karakter... Burada 'verilmi' olmay, varoluu anlamda, 'znn varlndan nce gelmesi' anlamnda kullandm belirtmeliyim. unu demek istiyorum: 'Tipik' olan, salt son kerteye vardrlm abatmalarda aramamal. Bu abartmalarn, karakteri 'verilmi' olana dntrmesi sakncas her zaman var. Abartma, karakteri somut tarihin dna itmemeli. O zaman romanla gereklik arasndaki dolaym kurulmam demektir. Genelde, Jameson'la birlikte yle sylenebilir kansndaym: rnein, Zola'da karakterler, '"Frederic Jameson, Marxism and Form, Princeton University Press, New Jersey, 1971, s. 195 a)a.g.y., s. 194 <3) Bkz. Bu kitapta Romanda Tp Sorunu zerine, I, II.
, m dil ve Sanat Y a z 1 Burjuvazi ve Roman zerine IOndokuzuncu yzyln ilk yarsnda Bat Avrupa'nn top- lumsal tarihi, Burjuvazinin egemen bir snf olmak iin verdii savamlarn tarihidir. Burjuvazi bu savamlardan yengiyle kararak, egemenliini kkl bir biimde gerekletirdikten sonra, yaznda da byk bir dnm grlr. Bu dnm, zellikle roman alannda ortaya kmtr. Bat Avrupa roman, Bat Avrupa'nn toplumsal tarihiyle birlikte, ona kout bir dnm izler. nsan, Doa ve Topluma ilikin somut gerekliklerin, bu toplumsal tarihin belirledii bir bilinlenmeyle kavranmas, dnmn ne kan yandr. Roman, toplumsal tarihin yeniden-rettii somut gereklikleri, roman gerekliine dntrr. Bat Avrupa yaznnn en byk romanlarnn, zellikle bu dnemde, XIX. yzyln ilk yarsnda ortaya kmalar rastlant deil. XIX. yzyln ilk yars, roman alannda, nitelik asndan olduu kadar, nicelik asndan da Bat Avrupa'nn toplumsal tarihiyle dolaysz bir koutluk gsterir. Raymond Williams, The English Novel adl incelemesinde,1 Dickens'in Dombey ve Olu, Emily Bronte'nin Rzgrl Bayr, Charlotte Bronte'nin ]ane Eyre, Anne Bronte'nin Wild-fell Hall iftisi, Thackeray'n Vanity Fair gibi byk romanlarnn 1847-1848 yllarn arasnda yaymlanm olduu olgusu ze- (1)Roymond Wiliams, The English Novel, Paladin, Londra, 1974, s. 9 1 43 [ h 1 l m ! y a v u rinde dnlmesi gerektiini belirtir. Williams, ngiliz romannn bu nemli yaptlarnn, yirmi ay gibi ksa bir sre iinde, birbiri ardnca yaymlanm olmalarn, temelde bir 'kentsel kltr' sayd liberal burjuva ideolojisinin yaygnlk kazanmasyla aklyor. Bu yaygnlk, bir yandan kentsel rgtlenmenin yapsndan doan gereksinmelerden, te yandan da basm teknolojisinde grlen gelimelerden dolay ortaya kan bir durum. Nitekim Williams, 1820-1860 yllar arasnda ngiltere'de, bir ylda yaymlanan kitaplarn saysnn 580'den 2600'e ykseldiini; bu ykselite romanlarn satnda byk bir artn grlmesinin nemli bir pay olduunu belirtiyor. Demek ki XIX. yzyln ilk yars, romann hem nitelik hem de nicelik bakmndan gelitii bir tarihsel dnem. Bat Avrupa romannn burjuvaziyle bu bants, burjuvazinin kendi iindeki dnmn de izler. Alan Swingewood'un The So-ciology of Literature'nda da belirttii gibi,2 XIX. yzyl romannn kaynakland deerler, hmanist ve rasyonel deerlerdir; romanlarda insan yaam, anlaml ve yaanmaya deer olarak sunulur. Romancnn yaam karsnda 'belirsiz' bir tavr taknmasnaysa, ok seyrek rastlanr. Burjuvazinin dnmyle birlikte, genel anlamda yaam karsndaki bu hmanist ve rasyonel tavr ieren Bat Avrupa romannn da kkl bir deiime urad grlyor. Artk ne kan, yaamn anlaml ve yaanmaya deer olduu deildir; giderek romancnn yaam karsndaki tavr belirsizleir, sorunsallar (Bu, E. Knight'n, A Theory of The Classical Novel adl aratrmasnda szn ettii iki romanc, Stendhal ve Turgeniev, iin geerli; Stend-hal'de bu belirsizlik, onun burjuvaziyi egemen bir snf olarak kabul etmek istemeyiinden; Turgeniev'de ise, arlk Rusyas'nda gl bir burjuvazinin yokluundan; yani Stendhal'de znel, Turgeniev'de nesnel koullardan doar). ^ SW'ngeW00d' m Pa,adln, Londra, 1 44 L > 2. Klasik burjuva romanndaki dnmler bu kadarla kalmyor. Giderek, romann zgl bir tr olup olmad bile sorgulanyor artk. Lukacs'n ngrs (Lukacs, 'roman burjuvazinin kyle birlikte yok olacaktr' diyordu), daha nceden gereklemie benziyor. Peki ne oluyor yleyse romana? Sorgulamaya buradan balamak gerekiyor. nce u: Batl romanclarn birtakm deneylere giritiklerini, bu deneyleri sonunda da romanla rportaj, romanla otobiyografi, romanla an, romanla felsefi deneme3 arasndaki klasik ve kat snflarn silinmeye, belirsizlemeye baladn gryoruz. Szgelimi, Os-car Lewis'in Sanez'in ocuklar'm alalm: Roman m sayacaz San-ez'in ocuklar'm, rportaj m, yoksa toplumbilimsel bir aratrma m? Bu tip yaptlar oalyor gitgide. Doris Lessing'in Golden Note-books'u yaymlandnda George Steiner unlar yazmt: 'Bu kitab ne sayacamz bir trl kestiremiyorum. Roman m bu, siyasal bir deneme mi, otobiyografi mi, yoksa bir ruh hekiminin notlar m?'4 Romanda felsefi deneme arasndaki ayrmn belirsizlemesine ilk rnek, kukusuz, Hermann Broch. Onu, Milan Kundera izliyor. zellikle Varolmann Dayanlmaz Hafiflii'nde Kundera Harmann Broch'la balayan romanla felsefeyi badatrma deneyimini, deiik bir dzlemde gerekletiriyor. Kundera romanla felsefe metinlerini badatrmaya, roman yer yer bir felsefe metni gibi kurmaya giriiyor. Kundera'yla birlikte ilk kez yaznsal metinler ile felsefi metinler arasndaki ayrdedici snr izgisi ortadan kalkyor. Bu, byk bir dnm. kincisi, (aslnda, birinciye bal) Kundera, Heidegger'den yola karak, gnlk yaamda kullandmz sradan szcklerin bile, derin bir felsefi soruturmaya konu edilebileceini gsteriyor. Roman ilk kez, deyi yerindeyse, gnlk yaamn felsefesini bu kitapla kavram oluyor. ncs, kendisi de bir mziki olan Kundera'nm Varolmann Dayanlmaz Ha-fiflii'ri bir tr mzik metni gibi kurmaya almasdr. Olaylar kronolojik deil, tematik bir diziye birbirlerine eklemleniyor. Bu, roman kompozisyonu asndan da byk bir dnm. (Bu konuda bkz. George Steiner, Language and Silence, Literatre and Post History, Penguin Books, Londra, 1969, s. 342 George Steiner, Language and Silence, Literatre and Post History, Penguin Books, Londra, 1969, s. 34 \ 45 I- \ H I L M I Y JjjM Bunlar yazn'n ilevinin ne olduunu sorgulamaya gtryor. Oscar Lewis, Sanez in ocuklarnda bir baba ve drt ocuktan kurulu Meksikal bir ailenin yaamn banda almt. Simone de Beau-voir, Fransa'da dzenlenen bir ak oturumda bu yapttan szederken yle diyordu: 'Kendi kendime dndm: Bize kentlerin, kylerin, deiik evrelerin, dnyann birbirinden farkl kesitlerinin gizliliklerini veren Sanez'in ocuklar trnden yaptlar oalrsa -ki bu, teknik adan olaslk tamaktadr- yazn'n bir ilevi kalr m?'5 Unutmamak gerek: Bu dnmler kitle iletiim aralar teknolojisinin byk gelimeler gsterdii sanayi- sonras toplumlarda, baka bir deyile 'tketim toplumlan'nda gereklemektedir. Kitle iletiim aralar teknolojisinin gelimesi, klasik burjuva romancsnn amalad ilevin, yaznd olanaklarla da gerekleebileceini gstermitir. 3. Trk romannn ise bu dnmlerden getiini nesrmek zordur. Sylemek bile gereksiz: Trk romancsnn yaam karsndaki tavr, kendine ve Dnyaya ilikin gereklikleri kavray tarz, 1950'lere gelinceye dein belirli bir snf syleminden uzaktr. 1950'lerden sonra grlense udur: Trk roman Bat'da Tarihle Roman arasndaki bantlarn ardzamanl dnmnden gemeden, bu dnmleri aktarmakla yetinir. Balzac, belirli bir tarihsel dnemin romann retir, Gide bir baka tarihsel dnemin, Robbe-Gril-let bir baka tarihsel dnemin... ngiltere'de burjuvazinin dnm, bir tarihsel dnemde Dickens'i, bir baka tarihsel dnemde ise Joyce'u karr. ngiltere'de toplumsal tarihinin dnm, Dic-kens'n Joyce'den nce Fransa'da toplumsal tarihin dnm ise Gide'in Robbe-Grillet'den nce geliini belirler. Oysa, Trk yaznnda durum farkldr: Yaar Kemal'le Ouz Atay, rnein, ezamanl olarak ortaya kabiliyorlar, ayn tarihsel dnemde roman retebiliyorlar. Bununsa anlam u: Trk romannn bir tarihi yok... Simone de Beauvoir, Yves Berger, Jean-Pierre Faye, Jean Ricardou, Jean-Paul Sartre, Jorge Semprun: Que Peut La Littrature? 10/18, Paris, 1965, s. 75 YAZ,N. D.L VE SANAT Trk Romannda Brokrasi ile Hesaplama Cumhuriyet tarihimizin byk siyasal dnmlerini konu alan romanclarn, bu dnmleri temellendirirken ortaya koyduklar tiplerden bazlar zellikle nem tayor. Bunlar, byk siyasal dnmlerin temelindeki gereklii, somut bir btn olarak kavrayamayan, ya da kavramamakta direnen 'brokrat' tiplerdir. Yaanan somut btnn yorumlanmasn, bu btnn ancak bir blmn kavrayarak eksik, tek yanl ve arpk bir biimde yapan 'brokrat' tiplerin belirgin nitelikleri, onlarn ideolojik dnmler karsndaki trajik durumlardr. Bu trajik durum, Lucien Goldmann'n deyii ile, 'bir yandan yaanan gerei, bir yandan da bu gerei tarihsel olarak deitirmeyi reddetmekten'1 douyor. Baka bir deyile, brokrat tiplerin trajik konumlar, hem siyasal dnmleri olumsuzlamak, hem de bu dnmlerin bilimsel olarak te- mellendirilmesine kar koymaktan ileri geliyor. Cumhuriyet dnemi Trkiye'sinde gzlemlenen dnmlerin temelindeki geeklii bir btn olarak kavrayamadklar iin, bu tr bir trajik konumda bulunan brokrat tiplerin iki somut rneini, Kemal Tahir'in Yol Ayrm'ndaki Ramiz Hoca'da ve Samim Kocagz'n Izmirin /inde'sindeki emekli albay Nafiz Tnaztepe'de gryoruz. Yol Aynm'nda Ramiz Hoca, Ulusal Kurtulu Sava'na katlm, bu sa- <1) Lucien Goldmann, The Hidden God, Routledge, Kegan and Paul, Londra, 1975, s. 142-150 I 47 \ HLM Y A yj vata yedeksubay olarak arpm, Cumhuriyetin kurulmasndan sonra da yaamn lise retmeni olarak srdrm bir Kuva-y Mil-liyecidir. Yol Aynmt'nda Kemal Tahir, 1930'larda, Serbest Frka'nn kuruluuna ilikin politik dnm temellendirir. Ramiz Hoca 'btn eski Kuva-y Milliyeciler gibi' Serbest Frka'nn kuruluuna 'nceleri hi nem vermemi'tir; 'Fethi Bey de yabanc deil'dir; 'byklerimiz bizden iyisini bilmez mi? Bir gerei olmasa elbet kurulmaz Serbest Parti... Demek vardr yarar!' diye dnmektedir:2 'Fakat gnler aylar geip zmir'deki kanl olaylarla iin dankl de smayaca anlalnca, Ramiz Efendi de teki Kuva- y Milliyeciler gibi kendisini toparlamak iin 'n'oluyoruz' diye davranmaya' abalar: 'Orta halli esnaflarn, fukara takmnn Halk Partisi'ne bu kadar dman olmalar, Ramiz Efendi iin akl alr bir ey deildi. Btn gerek Kuva-y Milliyeciler gibi, bir tek soruya sarlmt Ramiz Efendi de smsk... 'Millet' ne istiyordu kurtarclarndan, hem de kurtarlan gvur zmirliler neyi alp veremiyordu? Anadolu'da particilik yznden yaralananlar, hatt lenler vard. Millet ikiye blnm, Cumhuriyetten sonra glkle kurulan devlet dzeni, i gven, ksas, birlik, silinip sprlmt (...) Delirmek iten deildi'.3 Ramiz Hoca'nn 'milletin ikiye blnm olmasnn altnda yatan somut gereklii kavrayamamaktan ilerigelen bu ideolojik tavr, gerekte, Kemalist ideolojinin ulusun snf gerekliklerine gre ayrmn reddeden blnmezlii ilkesine dayanr ('mtiyazsz, snfsz, kaynam bir ktleyiz.') Ramiz Hoca, bir yandan Serbest Frka'nn getirdii politik dnm kesinlikle olumsuzlarken, bir yandan da umut balad Halk Frkas'ndan yava yava kopmaktadr. Ona gre, Halk Frkas'nda bir 'toparlanma' belirtisi yoktur; orada da sorumlular 'yalan dolanla, palavrayla ileri idareye' almakta, 'gerei grmemek iin deta gzlerini smsk' yummaktadrlar. Kemalist ideolojinin siyasal rgt olan Halk Frkasndan da umudu kesmek ze- *> Kemal Tahir, Yol Aynm, Sander Yaynlan, stanbul, 1971, s. 145 Jbid. 48 L n D I L v e sanat e olan Ramiz Hoca, akn ve kskndr. Eski bir Kuva-y Milliyeci olarak, onun iin, Halk Frkas'ndan baka bir seenek szkonusu deildir; ama bu yozlam durumuyla Halk Frkas da bir seenek olmaktan kmtr. Ramiz Hoca'nn iinde bulunduu trajik konumu, bu ikili ve eliik ideolojik ynseme belirler. Serbest Frka deneyi, gerekte, egemen brokrat evrelere baml olarak gelien bir tr arpk burjuvalamaya (ki Kemal Tahir, Falih Rfk Atay'n ankaya'snda kulland deyimle, bu eilimi 'aferizm' olarak nitelendirmektedir) kar bir tepki zellii tar. Bu tepki, brokrat evrelere baml olarak kendine bir yol amaya alan burjuvaziyi, brokrasiye baml olmaktan karmak; brokrasiden tikel ve somut ilikiler kurarak yararlanmak yerine, bunu, brokrasiye btnyle elkoyacak tmel ve soyut bir ilikiye kaydrmak dorultusundadr.4 Ksaca sylemek gerekirse, Serbest Frka deneyi, brokrasiye baml bir burjuvaziden ('a/eri?rn'den), liberal ('laissez-faire'ci) bir burjuvaziye geiin, politik dzeyde rgtlenmesi anlamn ierir. Yol Ay-nm'nda bu gereklii kavrayan gazeteci Murat olur. Ramiz Hoca'nn olu Kadir'le konuurken yle diyecektir gazeteci Murat: 'Bana lzm olan hrriyet, Fethi Bey'in getirecei hrriyet deil. Bu hrriyet, braknz yapsn, braknz gesin hrriyeti'.5 Murat konuyu biraz daha aacak ve Serbest Frka deneyinde 'aferistler takm'nn rolnn (4) Bu konuda bkz. erif Mardin, Din ve deoloji, SBF Yaynlar, Ankara, 1969. Prof Mardin 'aferizm'i, Osmanl 'arpalk'(prebendiel) sisteminin bir devam saymakta ve yle demektedir: 'Bu devam dolaysyladr ki, baz yazarlar Trkiye Cumhuri-yeti'nin iktisadi siyasetini yeni kurulan burjuva snfna yardum etmi olarak deerlendirirler. Aslnda bunu (...) ayr srete toplamak mmkndr: 1) Devlet katnda olan kimseler, devletin iktisadiyata bankalar, demiryollar yoluyla girmi olmas dolaysyla i hayatna kolaylkla atlabiliyorlard 2) adamlar, salt adam olarak, devletten bir yardm grmeden, ona kaplar atrmadan i yapa-myorlard. Bundan dolay rvet imknlar akt. Nihayet 3) Devletin kendisi memleketin iktisadi yapsnn hkim noktalarn bir mddet sonra eline almaya balad. hayatnn bu ekillenii ok garip bir ekilde Osmanl mparatorluunda grdmz davranlar hatrlatmaktadr' (s. 118). ' Kemal Tahir, a.g.y., s. 110 ] 49 1 HLM Y A v] byk olduuna deinerek 'bence bu hrriyet, madrabazlarn devleti ele geirmek atlm hrriyetidir. Ekiya hrriyeti...' diyecektir. Gereklii somut olarak kavramasna karn, gazeteci Murat bunu salt empirik bir gzlem olarak deerlendirdii, bilimsel bir zmlemeye gidemedii iin, bir btn olarak kavrayamamakta, Ramiz Hoca'nn iinde bulunduu trajik konumu o da paylamaktadr. Yol Aynm'nda Ramiz Hoca'nn Serbest Frka karsndaki trajik durumunu, Samim Kocagz'n tzmirin iindesinde, ondan otuz yl sonra, ama bu kez Demokrat Parti karsnda, emekli albay Nafiz T-naztepe yaayacaktr. Burada dikkate deer olan, her iki tip'in (Ramiz Hoca ile Nafiz Tnaztepe'nin) Ulusal Kurtulu Sava'na katlm drst ve edremli eski subaylar olmalardr. 1950'lerin emekli albay Nafiz Tnaztepe'si tpk 1930'larn Kuva-yi Milliyeci'si Ramiz Hoca gibi, siyasal blnmenin nitelisini eksik ve tek yanl olarak kavramakta, zmn brokratik ideoloji dorultusunda yapmaktadr. Ramiz Hoca'nn 'milletin' Serbest Frka ile Halklar arasnda 'ikiye blnmln' knamas gibi, albay Nazif Tnaztepe de ulusun Demokratlarla Halklar arasnda 'ikiye blnmlnden' ya-knacaktr. Tnaztepe yle der: 'Osmanl'dan beri brokratlar, onlarn emrindeki kk memurlar, halk ezmitir. Atatrk, elinden geldiince halka yaklat, halka kendini sevdirdi. Onun lmnden sonra Osmanl yneticilii yeniden hortlad: Atatrk'n, 'mtiyazsz, snfsz kaynam bir ktleyiz!', 'Sen, ben yokuz, bir varz!' 'Kyl memleketin efendisidir' gibi sloganlarn alaya aldlar. Yklendiler halkn stne, ismet Paa'nn gnah hanesine bunu da yazacaz... E, ne oldu sonra? Menderes, kurnaz adam, halkn bu brokmtlsra kar ezilmiliini istismar etti. zgrlkle, saygszlkla orba edip, halk kkrtan esnafn nne koydu. Halk oy iin smrmek, zgrln adna saygszlk demekle mmkn oldu. Oysa bizim halkmz birbirini sever, sayard. Ne oldu sonunda, kylerde Demokratlarn kahvesi, Halklarn kahvesi diye insanlarmz ikiye bld'.6 Samim Kocagz, Wm inde, Sinan yaym'lan, stanbul, 1973 s. 223 n|T VE SANAT | A t I N Samim Kocagz'n ustalkla sergiledii emekli albay Tnaztepe tipi yukarda yaptmz alntdan da anlalaca gibi, tipik bir brokrattr. Albay Tnaztepe Osmanl brokrasisini eletirirken, brokrasiye karym gibi grnen, gerekte, politik dzlemde partilere blnmeyi bile hogryle karlamayan tipik, tek partici brokrat ideolojiden yanadr. Ama o, bunun bilincinde deildir. Tnaztepe, Ramiz Hoca gibi CHP'den umudu kesmi gibidir; o da CHF?yi Kemalist ideolojinin politik rgt olduu iin bir seenek sayma^ ama Kemalist ideolojiden dn verdii iin de seenek saymama gibi trajik bir elikiyi srdrr. Demokrat Parti'nin getirdii siyasal dnm kavrayamaz bu yzden. Oysa Demokrat Parti, 1930'larda, altyapda Serbest Frka'nn eksik brakt dnm gerekletirmi. DP iktidar ile aferizmden liberal kapitalizme geilmitir. Prof. erif Mardin'in Cumhuriyet yneticilerince 'sosyal bir tip' olarak benimsenmediini belirttii7 tccar tipi, DP ynetiminde geliip serpilme olanan bulmu; lueral burjuvazi arln duyurur olmutur. Yol Aynm'nda Ramiz Hoca 'orta halli esnafn' Halk Frkas'na kar Serbest Frka'y desteklemesini, iz-mirin iindesinde albay Tnaztepe 'esnafn' halk kkrtmasn olumsuz birer gelime olarak eletirirken, tccar 'sosyal bir tip' olarak benimsemeyen brokrat ideolojiyi bir baka ynden somutlam olurlar. Oysa Demokrat Parti ile birlikte egemen gler arasna girmi olan liberal burjuvazi de, 1960'lara doru byk ve hzl deiimler yaamaktadr. Bu dnem, burjuvazinin tabakalat ve tekelci sermayenin hzl oluumunun gerekletii yllardr. zmirin /nde'de burjuvazinin bu tabakalamasn, iki tccar karde, Hidayet ve Hamdi Kor-yrek tipletirir. Hamdi Koryrek'in irketin i, Hidayet Koryrek'in de irketin d ileriyle uratklarnn vurgulanmas, rastlantsal deildir. Hamdi Koryrek burjuvazinin 'babadan dededen nasl grdy-se' yle ticaret yapan Anadolu tccar kesimini, Hidayet Koryrek ise tekelci sermayeye dayal batc, liberal kesimini tipletirir. erif Mardin, a.g.y., s. 116 I 51 \ HLM y J 2** donmIyer dlkhn kadar, bu donmler ka " "J^^ine) vurgul -ekte direnen brokrat.al^eT Ve ^in ^ ^rbirlerinf btnlerler. ^ ^ getrdikle" eletirel tat"la 52 L_ z n P | L VE SANAT Romanda Trk nsan Sorunu Bundan bir sre nce nl bir eletirmecinin, bir toplant srasnda yle bir konumasna tank oldum: 'Bay X'in romanlar, amz Trk insannn umutlarn ve korkularn dile getirdikleri iin byk romanlardr'. Dorusunu sylemek gerekirse beni yadrgatt bu yarg; anlayamadm nl eletirmecinin ne demek istediini. Geri son yllarda baz romanclarmzn, iledikleri roman tiplerinde 'Trk insan'na yneldikleri, 'Trk insan'nn aratrlmas ve byle bir tipin temellendirilmesi konusuna eildikleri ne srlmeye balanm; 'Trk insan' tipinin z kaynaklarmza dnmekle yaratlabilecei sylenir olmutu. Ama gerekten byle bir tip, bir 'Trk insan' prototipi yaratmann olasl var mdr? Trk insan korkular, umutlar, sevinleriyle, szgelimi bir Fransz insanndan deiik nitelikler tayor mu? Umudun, korkunun, sevginin kayna ve nesnesi deiebilir ama, z', insan gereine vergi olan z' deiebilir mi? Ama insan belirli bir toplumsal snfa bal bir kii olarak dnrsek, elbette i deiiyor. Gene de ben bu anlamda, bir 'Trk kyls', bir 'Trk emekisi', bir 'Trk memuru' tipinden bile sz amann olaslk tamadn syleyeceim, insann bal olduu toplumsal snf, onun umutlarnn ve korkularnn kaynan ve nesnesini belirler. ehov'un 'Memurun lm' yksndeki erviakov tipini ele alalm. Tiyatroda aksrp, n srada oturan sivil generalin stn ban berbat edince, zr dilemek iin ne yapacan bilemeyen dlek 'kk memur'un gln olduu lde patetik yk- 1 53 1 HLM Ya sdr bu. erviakov'un saplantya dnen korkusunun kaynan, kat bir brokrasi dzeninin o dzene bal bir kk memurun bi-lindnda basklanan ileyiinde aramak gerekir. erviakov'un kuruntular, bir yandan brokrasinin akld (irrationnel) niteliini, te yandan da bunun bilindnda basklanmasn temsil eder. Bir tip olarak ehov'un ervinkov'u da, Dostoyevski'nin Yeralt nsan da, Kafka'nn ato'sundaki Bay K. da, brokrasinin kk memurun bilindnda basklayarak oluturduu korkunun, birbirinden deiik bir biimde ortaya kn gsterirler. erviakov'da bu korku sama bir kuruntu, Dostoyevski'nin Yeralt /nsan'nda gsz ve ylgn bir bakaldrma, Bay K. da ise -Lukacs'n deyimiyle- 'varl yneten hiliin bir yansmas' olarak belirlenir. Bu insan tiplerinin tmnde korkunun kayna, brokrasi dzenidir. Ama gene de birbirlerine benzemezler bunlar; -herbiri ayr tip'lerdir... Durum byleyken bir 'Trk insan' tipinden sz etmek bir soyutlama olmuyor mu? Belirli bir toplumsal snfn kiileri bile, o snfn 'ideolojisinin bilin dzeyine kabilen yanlar ile ayr birer insan tipi olutururlarken (erviakov, Yeralt nsan, Bay K.), nasl oluyor da, birbirinden farkl toplumsal snflarn dnda ve stnde bir 'Trk insan' tipinden sz edilebiliyor? Nitekim belirli bir toplumsal snfa bal insanlarn, bu snfn 'ideolojisinin bilin dzeyine kabilen yanlar ile bir tek tip oluturmadklar gerei Stalin'ci estetii tedirgin etmi ve 'olumlu tip' ad altnda emekinin dnda ve stnde ayr bir kategori 'icad etmek' gerei duyulmutur. 'Olumlu tip' gibi, 'Trk insan tipi' ad altnda yeni bir insan kategorisini yapay olarak zorlamak, bana Prof. Gilbert Ryle'n 'kategori yanll' olarak adlandrd durumu anmsatt.1 Birey olarak insanlarn dnda ve stnde bir 'Trk insan', bir 'Fransz insan' tipi nermek, -Prof. Ryle'n verdii rnekle- bir niversitenin fakltelerini, snflarn, okuma odalarn, v.b. gezen birinin 'btn (1) Gilbert Ryle, The Concept of Mind, Peuguin Books, 1966, s. 18 vd. VE SANAT D 1 L bunlar grdm ama, niversitenin kendisini gremedim, nerde niversite? Ben onu grmek istiyorum' demesine benziyor. Nasl ki fakltelerin, snflarn, okuma odalarnn v.b. dnda ve stnde niversiteyi aramak bouna bir abaysa, birey olarak Trk insanlarnn dnda ve stnde soyut bir 'Trk insan' tipi aramak, o lde kmaz bir yoldur; byle bir insan tipi yoktur nk. Bir romanc iin nemli olan, 'Trk insan' tipini ya da 'olumlu insan' tipini temellendirmek deildir. Bir kategori yanllnn sonucu olmaktan tede bir anlam tamayan bir tip nasl temellendi-rilir? Romancnn gerek devi, 'insan' tipi yaratmak olmaldr. Horneros da, Balzac da, Tolstoy da, Dostoyevski de, Gid de, Camus da 'Yunan insan', 'Rus insan', 'Fransz insan'n deil, sadece 'insan' tiplerini yarattklar iin sresizlik kazanmadlar m? Burada Lukacs'n, bilgelik dolu u szlerini anmsyorum: 'Btn insan'n temsili ancak tip yaratmakla olur. Bu da, znel insan ile (l'homme priv) ile toplumsal insan (l'homme publique) arasndaki kopmaz ilikilerin var olduunu kabullenmek demektir'.2 . flection Maspero, 1967, s. 12 P I l ve sanat Nahid Srr rik ve Tarihsel Roman, I Gyrgy Lukacs, Tarihsel Roman adl byk yaptnda, Sir Walter Scott'la balayan tarihsel roman geleneinden s-zederken, bu eski ve klasik tarihsel romanlarn 'bugnn (imdinin) somut tarih ncesini' gsterdikleri iin 'tarihsel' sayldklarn belirtiyor. 'Buna karlk ada baz romanclara gelince,' diyor Lukacs, 'bunlar, bugnn somut tarih ncesini deil, bugnk sorunlarn tarihsel yansmalarn yazyorlar'; baka bir deyile 'bugn bizi uratran problemlerin soyut tarih ncesini yazyorlar'.1 Lukacs'n bu szleri, romanda ideolojik ieriin hangi durumlarda tarihsellik kazanabileceini gstermesi asndan nemli. Bu yzden de onun eski ve yeni tarihsel roman arasndaki ayrm ortaya koyan sav zerinde durmak gerekiyor. lkin, 'bugnn somut tarih ncesi' kavramndan neyin anlalmak istendiini belirtmek zorunlu. Bugnn somut tarih ncesi, Lukacs'a gre, insann pratik ve gnlk yaam iindeki etkinliinde belirir. Bugnn somut tarih ncesi, romanda insan bir 'nesne' olarak deil, bir 'zne' olarak, dahas, etkin bir zne olarak konumlandrmak demektir. Lukacs, Gus-tav Regler'in Tohum adl romann rnek gsteriyor. XVI. yzyl Alman kyl ayaklanmalarn ileyen bu romanda, ayaklamann nderlerinin kyllerle kurduu ilikileri zmleyen Lukacs yle di- (1> Gyrgy Lukacs, The Historical Novel, Penguin Books, Aylesbury, 1969, s. 16 --1 57 I- z 1 N HLM y . 1 yor: 'Ayaklanmann savunucular ve nderleri olarak, roman kiilerinin kyllerle kurduklar ilikilerde, ezilen kylln aclar da ortaya konur. Ama bu aclar srekli olarak devrimci propagandann nesneleri, ya da devrimci taktiklerin sorunlar olarak gsterilir. [Oysa] propaganda ve taktikler, ezilen ve smrlen kylln yaamndan karlamazlar'.2 Grlyor ki Lukacs, gnlk pratik yaam iindeki insann yerine, bir idea'y koyarak tarihsel romana balamann, bugn bizi uratran sorunlarn soyut tarih ncesini verdii kansndadr. Buna karlk, rnein Tolstoy'un Sava ve Barzs'nn, gene Lukacs'a gre, somut tarihten, ya da insann somut tarih ncesinden karak ortaya konulmu bir 'tarihsellii' vardr. Lukacs, bu tarihsellii, Sava ve Bans'n kiilerinin zihinsel ve pratik etkinliklerinde buluyor. Somut tarihsel bir olgunun (rnein, Fransz Ordularnn Rusya'y igalinin), roman karakterlerinde gerekletirdii durumlar birbirinden farkldr: galin roman karakterlerinin yaamnda meydana getirdii dnmler, onlarn duygularnda dilegelir. 'rnein', diyor Lukacs, 'Borodino Muharebesinden nce Bolkonski ile Bezukov arasndaki konumada Bolkonski'nin kuramsal dnceleri bile, onun znel duygularnn genelletirilmesinden baka bir ey deildirler'.3 yleyse u: Tarihsel romanda, bugnn somut tarih ncesi, ancak, insann somut ve pratik etkinlii balamnda gereklik kazanyor. Romanda, insan etkinliinin yerine soyut kuramlarn konulmas, bireysel etkinliin yerini soyutlamalarn almas, romann gerek ta-rihselliini saptran, bozan, deitiren bir yaklam oluyor. ite bu balamda, Nahid Srr rik'in Sultan Hamid Derken adl romannn, bugnn somut tarih ncesini iermesi bakmndan gerek bir tarihsel roman olduunu syleyebiliriz sanyorum. Sultan Hamid Dserken'in tarihsellii, onun Osmanl tmparatorlu-u'nun kn oluturan siyasal ve toplumsal koullarn soyut ve <2>a-g.y.,s. 358 (3)a-g.y.,s. 346 58 d|l ve sanat \ 59 [ t N k amsal olarak temellendirilmesinden ileri gelmiyor. Kukusuz, ro-ann tarihsel balam budur. Ama Nahid Srr rik, II. Meruti-etin ilnndan Hareket Ordusu'nun stanbul'a geliine kadarki dnemde yeralan toplumsal ve siyasal gelimeleri, tpk Tolstoy'un Sava ve FJan'nda yapt gibi, roman karakterlerinin bilincinde meydana getirdii dnmlerin iine yerletiriyor; bu dnmlerin bireyin duygularnda znellemesini nekaryor. Mehmet Sahabettin Paa'nn, bir lttihad ve Terakki hkmeti olaslndan duyduu korku ve tedirginliinin karsna, Paa'nn bu tehlike savuturulduktan sonraki iktidar tutkusunu koyarak, bu duygusal dnm lkedeki nesnel siyasal ve tarihsel koullarn dnmn te- mellendirmekte kullanyor. Burada soyut bir zmleme deil, somut bir temellendirme var. Nahid Srr, toplumsal ve politik dnmlerin ok hzl ve dengesiz bir gelime gsterdii bu tarihsel dnemi Mehmet Sahabettin Paa, Nimet ve binba efik Bey'in birer tarihsel zne (sujet) olarak gsterdikleri somut etkinliklerde, onlarn duygu, davran ve edimlerinde ortaya koyuyor. Bu politik dnm younluu iinde Mehmet Sahabettin Paa'nn kz Nimet'in bir roman karakteri olmaktan kp bir roman tipine dnmesine tank oluyoruz. Bu, Nahid Srr rik romannn gerekten byk bir tarihsel roman olduunun ayrdedici zellii. ki Merutiyet arasnda domu, kimlik oluumu Abdlhamid'in mutlak egemenlii sresinde tamamlanm olan Nimet, politik olaylar Abdlhamit ynetiminin getirdii normlar balamrda kavramaya alm olan Nimet, II. Merutiyet'le birlikte politik yaamn iinde etkin bir rol benimsemeye balyor. ki Merutiyet aras politik yaama, sadece babasnn anlattklaryla pasif ve dolayl olarak katlmtr. Kurallar Abdlhamid'e saptanm bir politik ortamda, eski deyimle kuv-ve'den fiile kmam, kmasna da olanak bulunmayan tutkular, Nimet'i II. Merutiyet'in gnden gne deien politik koullarda, zellikle de efik Bey'le evlenmesinden sonra, korkun ve lgnca bir iktidar zlemine itecektir. Nahid Srr rik, kurallar belirlenmi somut bir tarihsel dnemden srekli deien somut bir tarihsel dneme geii, Nimet'in (somut) bireysel tarihiyle temellendirir. H 1 L M ] y ki Merutiyet aras dnemde sradan, alelade ve herhangi bir paa kz olan Nimet, bu somut tarih iinde, aklalmaz lde tutkulu ve hrsl (kocasn Abdlhamid'den sadrazamlk istemeye sevkedecek kadar) bir Balzac ya da Dostoyevski tipine dnr. Birka hafta ncesine kadar Rumeli'de bir binba olan efik Bey'in, Abdlhamid'den sadrazamlk istemeye varan bu creti, tikel bir olgu deil kukusuz: Nahid Srr Orik, binba efik'in, gene birka hafta ncesine kadar hayal edilmesi bile olanaksz bu istei gerekletirmeye kalkmasyla bugnn somut tarih ncesini verir. Bu bakmdan roman, ikinci Merutiyetin tarihsel balamn aarak bugne kadar gelir. Sultan Harrud Derken, Lukacs'n deyiiyle bugnn sorunlarn, 'tarihi, dekoratif bir gere kullanarak deil, bu sorunun somut tarih ncesini ortaya koyarak' temellendirir. 1 60 L p | L ve SANAT Nahid Srr rik'in Sultan Hamid Dserken'ini zmlerken, romann somut bireysel tarihler zerine kurulduunu, belirli bir dnemde yaanan nesnel ve toplumsal dnmlerin, bu somut bireysel tarihler balamnda ortaya konulduunu belirtmitik. Bu somut bireysel tarihler, romann kuatt tarihsel dnem (II. Merutiyetin ilan ile Hareket Ordusu'nun istanbul'a gelii arasndaki dnem) iindeki dnmlerin ideolojik temelini de ortaya koyuyor. Nahid Srr Orik, roman kiilerinin somut bireysel tarihlerini toplumsal dnmn soyut ve nesnel ideolojik yapsyla btnletiriyor. Somut bireysel tarihi kuran insansal ilikilerin, bu ideolojik yaplarla belirlendiini gsteriyor. Bylece romanda somut olanla soyut olan bir btnlk kazanyor. Bu yaklamn tipik rneini romann sonlarna doru, II. Ab-dlhamid'in, efik Bey'e kar taknd tavrda grmek olanakldr. Kars Nimet'in srar zerine sadrazamlk istemeye gelen efik Bey'e kar II. Abdlhamid, bunun, bir yandan ttihatlar tarafndan dzenlenmi bir 'dankl d' olabileceinden kukulanrken (nk efik Bey, eski bir ttihatdr.), te yandan 'bir tredinin tahakkm altnda saltanat srme' anlamna geleceini dnmektedir. Burada II. Abdlhamid, deyi yerindeyse, bir tr aristok-ratik onurluluk balamnda gsteriliyor. efik Bey gibi, 'ne id belirsiz' birinin 'hakikaten samimi olup taht ve tacn muhafaza edeceine kat bir emniyet duymu olsayd bile' II. Abdlhamid, 'karsna kan bu son frsat yakalamak cesaretini' kendinde bulacak de- 1 61 [ Y A Z 1 N ' Nahid Srr rik ve Tarihsel Roman, II HLM Y . 1 ildir; nk 'bir tredinin [efik Bey'in] tahakkm ve minnetleri altnda saltanat srmek ok ac, altm alt senelik bir mrden ve otuz senelik bir saltanattan sonra dayanlmayacak kadar ac bir ey' olacaktr. Nahid Srr Orik, II. Abdhamid'in yapt bir semeyi (efik Bey'e sadrazamlk vermeyi reddetmesini), aristokratik onurluluk balam iinde gsterirken, sultann ideolojik konumunu da belirlemi oluyor. Daha doru bir deyile, II. Abdlhamid'in ideolojik konumu, efik Bey'le yapt konumada, kendiliinden beliriyor. Nahid Srr Orik bu konumay, salt diyalogla vermiyor. II. Abdlhamid'in szleri, o srada aklndan geen dncelere kout olarak verilirken, dnceyle sz arasndaki kartlk vurgulanm oluyor. yle de diyebiliriz: Nahid Srr, II. Abdlhamid'in, efik Bey'in sadrazamlk istei karsnda duyduu, ama sz'le dlatrmad ruhsal durumunu (fke, kuku, ac), bir tr betimleme gibi kullanyor. Bu durumlarn bir 'betimleme' zellii tamas da, onlarn d-latrlmam olmalaryla salanyor. Bu da duygulara, deta bir nesne ilevi yklyor; duygular nesneleerek, II. Abdlhamid'i, dardan betimleyen bir zellik kazanyor. fkenin szle ya da edimle dalatrlmam olmasnn salad bir anlatm kipi bu. II. Abdlhamid gibi, romandaki teki tiplerin ideolojik konumlar da kar karya bulunduklar durum ve eylemlerden kendiliinden kyor: Mehmed Sahabettin Paa, romanda, geleneksel Osmanl brokrasisinin son dnemini tipletirir. Bu dnemde 'nazrlar ve devlet kademelerindeki yksek mevki sahipleri byk irketlerin Osmanl lmparatorluu'ndaki ubelerinin idare meclislerine dahil olmadklar zaman bile, bu irketlerin simsarlar durumundadr. Mesela Harbiye Nzn M. Rza Paa servetini Krupp'la olan ilikilerine borludur; Hariciye Nzn Noradungyan Efendi, Osmanl Banka-s'na bal genel sigorta irketinin idare meclisi bakandr. Padiahn ahsi ktiplerinden Nuri Bey ttn rejisinin idare meclis yesidir. Sadrazamlk mevkiini igal etmi bir Sait Paa, Beyazt-ili arasndaki tnel inaatnn imtiyazn bir Alman irketine vermek iin, Deutsche Bank'tan 15 bin Osmanl altn rvet istemektedir. Padi- . i VE SANAT D 1 L , t,ytn yaknlar ve Saraya girmi kiiler de, ayn ekilde lkece faaliyet gsteren yabanc sermayeli irketlerde u ya da bu lde yksek mevkiler igal ederler'.1 Binba efik Bey'in ideolojik konumu, onun iradesiz ve oportnist kimliiyle vurgulanr. te yandan efik Bey'in Mehmet Sahabettin Paa tarafndan verilen mcevher ilemeli sigara tabakasn reddetmesi, daha sonra Nimet'le evlenerek daha byk bir servete konma amacyla aklanmaktadr ki, Nahid Srr rik bu sigara tabakasn, romanda bir im olarak kullanr: Talt Bey'i yemee ardklar gece, efik Bey bu tabakay cebinden kararak karsna sigara tutacaktr. Sigara tabakas, burada, efik Bey'in, artk yksek Osmanl brokrasisi iinde yer aldn imlemektedir. Okur bu sigara tabakasnn Mehmet Sahabettin Paa'ya, bir yabanc lkeye salanan ayrcalk zerine verildiini bilmektedir ve bununla eski ittihat efik Bey'in de Osmanl brokrasisinin ideolojisiyle btnletii anlatlmak istenir. Sultan Hamid Dserken'in sorunsal Ittihad ve Terakki ile geleneksel Osmanl brokrasisi arasnda gerekte bir fark olmaddr. 'Ittihad ve Terakki Cemiyeti'yle ordu, yava yava, ihtiyatla eski brokrasinin yerini alacak ve emperyalizm karsnda selefiyle ayn bamllk durumuna decektir'.2 efik Bey ve Mehmet Sahabettin Paa, bu durumu tipikletiren birer bireysel tarih olarak konumlanrlar. Ama bu iki bireysel tarih arasnda, nemli bir fark vardr: II. Abdlhamid'in onurluluu, efik Bey'in onursuzluu ile kartlasn aslnda Sultan Hamid Derken bu iki tipin, daha bandan kar karya getirilmesini kanlmaz klacak dorultuda geliir. Mehmet Sahabettin Paa, Nimet ve teki karakterler, bu iki kart tipin arasnda konumlanrlar. Mehmet Sahabettin Paa, belirli lde onurluluu iinde tasa da, Nahid Sim rik onun yksek brokrat ide- - Stefanos Yeras.mos, A, O** Srednie M* Gzlem Yayadan, istanbul, 1975, cilt: 2, s. 938 (2,a.g.3.,cilt.2,s. 1065 \ 63 [ D I l v E SANAT Romanda Nesnel Tarihsel Zaman omanda 'Zaman' sorununun kuramsal olarak nasd ortaya Lvkonabileceini irdelerken nesnel Tarihsel zaman'n kuramsal balamnn Burjuva gereki (Eletirel gereki) ve Sosyalist gereki roman'da farkl olduunu belirtmek gerekiyor. Burjuva gereki romanc, 'Gemi Zaman/imdiki Zaman' sorunsaln gemiin bugnden daha iyi, ya da bugnn gemiten daha kt olduu gibi bir 'ahlk' sorunu olarak ele alr. Sylemek gereksiz belki: Kategoriler iinde temellendirmek, Burjuva gereki romanclarn ideolojik tavrlarnn bir gerei. Balzac gibi, Thomas Mann gibi, Eletirel gerekiliin byk romanclar, nesnel Tarihsel zaman', romanlarnda ahlk kategorileri dzeyinde temellendirmilerdir. Trk romann-daysa bu tavrn tipik rnei, Ahmet Hamdi Tanpnar'dr. Tanpnar'a gre, Gemi Zaman/imdiki Zaman, 'iyi'lik, ya da 'kt'lk gibi ahlk kategorileri dzeyinde kavrandklar lde gereklik tarlar. Burjuva gereki romanclarn, romanda 'Zaman' sorununa bundan farkl bir tavrla yaklamalar sz konusu deil. Ama Sosyalist gereki romanclarda.bunun byle olmamas gerek. Sosyalist gereki romanc iin, 'Gemi Zaman/imdiki zaman' sorunsal, gemiin bugnden daha m iyi yoksa daha m kt olduu dorultusunda, bir ahlk sorununa indirgenemez. Sosyalist Gereki romanc, 'gemi Zaman/imdiki Zaman' sorunsaln, Tarih'li toplumlarn retim tarzlarna gre geirdikleri dnmlerin balam iinde irdelemek; 'Zaman' sorunu karsndaki tavrn, dnyagrnn kuramsal balamna ilikin bilimsel kategoriler dzeyinde belirlemek durumunda. HLM V 1 A Ama burada, doallkla, ortaya u soru kyor: Sosyalist gereki romanc, 'Zaman' sorununu, Tarih'li toplumlarn dnmlerine gre temellendirerek de, ahlk bir tavr benimseyebilir. Marx' tarihsel dnm sistematii, bize Tarih'li toplumlarn deiik retim tarzlarndan getiklerini gsteriyor: lkel komnal topluluk, (Asya retim Tarz) Antik Kleci toplum, Feodalite, Kapitalizm, Sosyalizm. Marx' Tarih bilimi, bu sistematik iinde Kapitalist retim tarznn, Feodal retim tarzna gre, diakronik olarak, sonraki st evrede bir toplumun retim tarz olduunu vurgular. Durum byleyken, 'Zaman' sorununu, retim tarzlar balamnda nesnel Tarihsel zaman olarak ele alan bir sosyalist gereki romanc, Feodalizmin Kapitalizmden daha iyi ya da daha kt olduu dorultusunda bir tavr alabilir mi, ya da almal m? Soru, budur. Bu soruya, rnein yle de bir yant verilebilir: 'Feodalizme gre Kapitalist retim tarz, Marx tarih sistematiinde daha sonraki bir evreyi belirliyor, o halde Feodalizmle Kapitalizm'i romannda 'Gemi Zaman/imdiki Zaman' sorunsal olarak temellendirmeye kalkan Sosyalist gereki romanc, Feodalizme gre Kapitalizmi iyi, Kapitalizme gre de Feodalizmi kt bulduu srece, bir saknca yoktur'. Ama, rnein, ya bunun tersini yapar da Feodalizm'e gre Kapitalizmi kt, Kapitalizme gre de Feodalizmi iyi bulursa? Bu durumda romanc, Sosyalist gereki saylmayacak m? Sotuyu byle yantlamak Marx' Tarih anlayn ok dar, s, mekanist bir 'baya sosyoloji' olarak grmek demektir. Bu neden byledir, bir rnekle aklamaya alalm. Okuyanlarnz bilirler: Yaar Kemal'in Yusufuk Yusuf roman, ukurova'da Feodal retim tarznn, yerini yava yava, Kapitalist retim tarzna brakmakta olduu tarihsel sreci, 'roman zaman' olarak seer. Bu romanda 'gemi zaman', Feodal retim tarznn baat (dominant) olduu tarihsel sretir. Baka bir deyile, Yusufuk Yusuf ta 'Zaman' sorunu, son zmlemede, ahlaksal bir sorun olarak deil, Marx'c Tarih biliminin erevesini belirleyen retim tarzlar balamnda ele alnr. Ama Yusufuk Yusuf ta insanyla, doasyla ve toplumsal ilikileriyle bu 'gemi zaman'n (Feodal retim tarznn baat olduu dnemin) tarmda kapitalistlemeyle belirle- 1 66 j- P I L VE SANAT nen 'imdiki zaman'a gre, ok daha iyi olduu izlenimi ar basar, feodal dzeni tipletiren Dervi Bey, Kapitalist dzeni tipletiren Mahir Bey'den daha onurlu, daha drst, daha yiit, daha salam karakterli vb.'dir. ukurova'da doas ve insanyla hereye, 'maddi servet' asndan bakan Mahir Bey ise ikiyzl, yreksiz, sahtekr, onursuz ve zayf karakterli biri olarak verilir. Byle olunca da Feodal retim tarznn baat olduu 'gemi zaman'n, Kapitalist tetim tarznn baat olmaya balad 'imdiki zaman'dan daha 'insan, dolaysyla ok daha 'iyi' olduu, anlatlmak istenir. Bu durumda Yaar Kemal'in Yusufuk Yusuf'ta nesnel Tarihsel za-man' ahlk kategorileri (Feodalite: iyi/Kapitalizm: Kt) iinde temellendirerek bir tr dealizm'e dm olduu sylenebilir mi? Yusufuk Yusuf, 'Zaman' sorununu, Marxci tarih'in yapsal (metaforik) bantlar iinde (Feodalite: Gemi zaman/Kapitalizm: imdiki Zaman) ele alm olmasna karn, gemiin bugnden daha iyi olduu tavryla karmza karak, 'Feodal dzen Kapitalist dzenden daha iyidir' demeye getirmiyor mu? Kanmca, hayr! Aslnda ilk bakta doru grnen bir soru bu! Burada, zerinde nemle durularak vurgulanmas gereken Sosyalist gereki tavr, Marx Tarih bilimi asndan Kapitalizmin, belirli tarihsel koullarda alncaya kadar Feodaliteden daha devrimci olduunu belirtmektir. Sosyalist gereki romann 'Gemi Zaman/imdiki Zaman' sorunsalnn (metonimik sorunsal) karsndaki tavrn nesnel olarak belirleyen lt budur. Sosyalist gerei romanc, son zmlemede, bu tavr vurguluyorsa, 'Gemi Zaman/imdiki Zaman' sorunsaln, tarihsel adan doru olarak koymu demektir. Feodal dzende insan, doa ve toplum ilikilerinin Kapitalist toplumdakine gre daha 'insan', dolaysyla da daha 'iyi' saylabileceinin vurgulanmas ise, romancnn 'Zaman sorununa, ahlaksal kategoriler asndan yaklat anlamna gelmez. Nitekim, Marx '1844 Elyazmakm'na, feodal senyrle, topranda alanlar arasnda, dorudan siyasal bir iliki olduunu, bu ilikinin daha 'iten', dolaysyla da daha 'insanca' olduuna deinir. Marx, ayrca yle der: 'Toprak sahibiyle toprak arasnda, topran sadece maddi servet saylmasnn tesinde, daha yakn (intimate) bir iliki \ 67 [ HLM Y A J grnm vardr'.1 Feodal toplumda toprak sahibinin serfle olan ilikilerinin (Kapitalist topluma gre) daha 'insanca' bir yan olduu, Marx tarafndan aka belirtilir. Burada Marx'in kulland 'grnm' szc ok nemli. nk Marx'in szn ettii 'insanca' grnmn arkasnda, smr gereklii yatyor. Demek ki, romann btnselliini oluturan devrimci tavr, (yani bir yandan Kapitalizmin, onu da aacak bir tarihsel dnmle 'gerici' bir nitelik kaza-nncaya kadar insanlk tarihinde 'devrimci' bir aama olduu; te yandan da feodal toplumda, ilikilerin 'insanca' grnmleri arkasnda smr gerekliinin yatt) vurguland srece, Marx'in sz ettii bu 'insanca' grnm, romanda bir tr ideolojik katman olarak kullanmak, yazar sosyalist gereki bir romanc olmaktan karmaz. Yaar Kemal'in Yusufuk Yusuf u, bu bakmdan ok salam kurulmu bir ideolojik yapya sahip. Oysa, rnein 'Yusufuk Yusuf'ta ele alnan Tarihsel/Nesnel zaman kesitini, tpk Yaar Kemal gibi 'Gemi Zaman/imdiki Zaman' sorunsal olarak, roman zamanna dntren William Faulkner'in 'Absalom, Absalom'u iin, yukarda sylediklerimiz geerli deil. Michel Zeraffa'nn Fctions'da belirttii gibi, 'Absalom, Absalom', gemi dzene zlemi, modern topluma duyulan nefreti dile getiren' bir roman.2 Faulkner, bu romannda, Amerika Birleik Devletleri'nin gneyinde tarmsal kapitalistleme ncesi dzenin soylu ycelii anlatrken, 'Gemi Zaman', Tarih biliminin kuramsal erevesi iinde, Nesnel/Tarihsel bir zaman olarak deil, znel bir zaman olarak, ahlaksal kategoriler iinde temel-lendirir. Bu yzden de, Faulkner'in, tarmda kapitalistleme karsndaki tavr, btnyle ktmser ve reaksiyoner'dir. Oysa Yaar Kemal, ukurova'da dzen deiikliini anlatrken, 'o iyi atlarn, o iyi insanlar' alp gittiklerini; ama ne kadar soylu ve 'insanca'da olsa bu gidiin kanlmaz olduunu, romann sonundaki 'rm, yllanm, kokmu ar suyun, yeni alm topra doldurarak akmas' eretilemesiyle ve nemle vurgular. Ayn nesnel Tarihsel za- (1) K. Marx, 1844 Felsefe Elyazmakr, Payel Yaynlar, stanbul, 1975, s. 59-60 <2) M. Zeraffa, Fictions, Penguin Books, Londra, 1976, s. 8
nl ve sanat lk kez 1977 ylnda Roman Kavram ve Trk Roman'nda (Bilgi Yaynevi) yaymlanan bu yaznn ele ald soruna Prof. Dr. Berna Moran da deinmitir. Pof. Moran, Yaar Kemal'de Yozlama Mitosu balkla yazsnda (B. Moran, Trk Romanna Eletirel Bir Yaklam, Cilt II, letiim Yaynlar, stanbul, 1990) 'Yaar Kemal ilerici bir yazar olarak kylnn smrld despotik derebeylik dzeninin karsnda yer almak ve Marks tarih grne gre daha ileri bir aama olan kapitalizme geii olumlu bir gelime saymak zorunda deil mi? Ama tam tersi oluyor romanda, derebeyliin kmesi ve yerini kapitalizme btakmas bir yozlama olarak deerlendiriyor. Bildiim kadaryla bu soruna ilk kez parmak basan Hilmi Yavuz olmu ve 'Romanda Nesnel Tarihsel Zaman' adl yazsnda Yaar Kemal'in zaman' ahlaksal kategoriler iinde deil, sosyalist gereki bir romancdan bekledii gibi retim tarzlar kategorisi iinde nesnel tarihsel zaman olarak ele aldn sylemiti. Geri Yaar Kemal'in gemi zaman, imdiki zamandan daha 'insani' olma anlamnda daha 'iyi' olarak nitelendirdii kabul ediyor Hilmi Yavuz, ama bu tutumun yaptn sosyalist gereki bir yapt olmasna engel saylamyaca kansnda. nk 'insani'gr-nmn arkasnda smr gerekliinin yattnn fakndadt Yaar Kemal' diyor ve unlar ekliyor: 'Doru, derebeyliin k ve kapitalizm gelii Yaar Kemal'e gre kanlmazdr ve bir anlamda 'zaman' retim tarzlar kategorisi iinde ve nesnel tarihsel zaman olarak alr ele. Ama kanlmaz olarak grd bu deiiklii iyimser bir bakla olumlu olarak yorumlad sylenebilir mi?' Prof. Moran romanda 'gemi zaman karsnda kuramsal dzeydeki tutumla, duygusal dzeydeki tutumun' ayn olmadn, nk Yaar Kemal'in 'kafasyla derebeylie kar olsa da yreiyle ondan yana' olduunu belirtiyot ve yle diyor; 'Baka ekilde sylersek Yaar Kemal'in sorunu, gemi feodal dzene zlemle, ilericilii badatrmak' (a.g.y., s. 120-121). Sn. Moran'n grleri iin bu ilgin yaznn tmnn okunmas gerekir. \ 69 I- y a z ' N ' man karsnda Faulkner ne kadar ktmser ve ahlksalsa, Yaar Ke-mal o kadar iyimser ve tarihseldir. Yusufuk Yusuf ta feodal ilikilerin 'insanca' grnmn kullanlmas, Yaar Kemal'in 'gemi zaman' sorununa salt ahlaksal kategoriler asndan bakt anlamna gelmez; Yusufuk Yusuf a ideolojik bir sahihlik (authenticit) katar. Yaar Kemal Yusufuk Yusuf la, ukurova'nn toplumsal tarihini, tarmda kapitalistlemeye kadar getirir ve orada brakr. Orhan Kemal'in Bereketli Topraklar ^erinde'si ise, ukurova'nn Nesnel/Tarihsel diyakronisini, Yaar Kemal'in Yusufuk Yusuf unun brakt zamandan balatr. Bu iki roman, ukurova'nn toplumsal tarihinin 'Gemi Zaman/imdiki Zaman' sorunsaln, Marxi tarih tipoloji-sinin kurumsal balam iinde btnler gibidir.3 _,. , ve sanat 1 71 \ Edebiyat ve Yapsalclk ada toplumbilimin, belirli bir toplumsal olgunun temel-lendirilmesi alannda uygulad bir yntem var: Bir olguyu toplumun btnselliinden bamsz olarak ele almamak; onu, bal olduu sistemin balam iinde yorumlamak. lk kez Durkhe-im'in nerdii bu yntemin, toplumsal bir olgunun irdelenmesine yapsalla ilikin perspektifler getirdiini biliyoruz, Durkheim, Les Formes Elmentaires de la Vie Religieuse adl yaptnda bu yntemi yle saptyor: 'Toplumsal olgular, bir blmn oluturduklar sisteme gre deiirler; bu olgularn bal olduklar sistemden bamsz olarak anlalmalar olanakszdr. Bu yzden, birbirinden farkl iki topluma ilikin iki olgu, salt birbirlerine benziyorlar diye karlatrlamazlar; bu trl bir karlatrma iin olgularn deil, toplumlarn birbirine benzemesi zorunludur nk.' Durkheim'in ortaya koyduu yntemin zerinde durulmas gereken yan, toplumsal olgularn bal olduklar sistemden bamsz olarak anlalmalarnn olanakszldr. ki toplumsal olgunun benzerliklerinin saptanmas -bu olgular bal olduklar sistemlerin yapsndan soyutlanarak ele alndklar srece- bir anlam tamyorlar demektir..Durkheim'in toplumsal olgulara ilikin olarak nerdii bu yntem, giderek dilbilim aracl ile felsefe ve insanbilim (antropoloji) alanlarnda da geerlik kazand. Wittgenstein, Tractatus'unda szcklerin ancak kullanldklar tmcenin balam iinde imlemi olabileceini belirtti; Lvi-Strauss da yabanlarn dnce yapsn temellendirirken totem olgularn bal olduklar sistemden soyut- hilmi Y layp yorumlamann olanakszln kantlad bu yntemle. Bilim ve felsefe alannda yapsal zmlemeyi hazrlayan bu yntem, edebiyat alanna, zellikle karlatrmal edebiyat alanna, bugne dein geerli olan yntemleri tepetaklak eden perspektifler getirmitir. Bu perspektif, edebiyat rnlerinin karlatrlmasnda onlarn birbirine benziyor olmalarn deil, bal olduklar sistemlerin yapsal olarak birbirine benziyor olmalarn aratrmaktr. Klasik anlamda karlatrmal edebiyatn yntemi, edebiyat rnlerinin yapsal ilikiler asndan deil, tematolojik ve genolojik benzeimler asndan yorumlanmas biiminde gelimitir. Edebiyat rnleri, ya edebiyatlarn birbirlerinden aldklar tema'lar (tematoloji), ya da edebiyat trleri ve sluplarnn karlkl etkileimleri (genoloji) perspektifinden karlatrlmlardr. Bu yntem tarihsel ilikileri saptama ynnden yararl olabilir; ar a yapsal dorultuda bir yorumu getirmez. Edebiyat rnlerinin temellendirilmesi ancak yapsal yntemle, baka bir deyile, bu rnlerin bal olduklar sistemlerin balam iinde irdelendikleri srece gerekletirilebilir. Levi-Stra-uss'un deyii ile bu temellendirme, dsal benzeimden (external ana-logy) isel balama (internal homology) geilince salanabilir (Totemisin). sel balam, yzeydeki benzeimlerin deil, tersine, yzeydeki farklarn kkenindeki yapsal ilikileri saptamak, yorumu bu ilikiler asndan temellendirmek demektir. Yapsal zmlemeye aykr den karlatrmalar, zellikle Yunus Emre konusunda ortaya kyor. Karlatrmaclar Yunus Emre'nin iirlerini bu iirlerin yapsal olarak bal olduu sistemden (tasavvuf sisteminden) soyutlayp ele alyor, karlatrmalarm dsal benzeimlere dayanarak srdryorlar. Dikkat edilirse, bu dorultudaki karlatrmalarda, yoruma, sistemin yapsndan karlan bir sonu olarak varlmamakta; tersine, belirli bir yorum bu karlatrmaya, dardan ve nceden, yklenmektedir. Bu aykrl rneklerle aklamakta yarar vardr. Szgelimi, Sabahattin Eybolu, Yunus'un ktm erik dalna anda yedim zm dizesiyle balayan athiyye'sini bat humanizmasnn belirleyici ni- |n> dil ve Sanat -I 73 } teliklerinden biri olan 'glen dnce' (humour) saymakta, bu at-hiyye'yi 'glen dncenin, kltrl akann, artarak dndt-menin ve dndrc samalamann en gzel rneklerinden biri' olarak yorumlamaktadr.1 Oysa yapsal sistem zmlemesi asndan Yunus'un athiyye'sinin humour'u rneklendirmesi ya da bu athiyye'nin 'glen dnce' dorultusunda yorumlanmas sz konusu deildir. Eybolu burada, athiyye'yi, onun 'tasavvuf rumuzuna lyikiyle in olanlarca pek sarih bir mns' olduunu2 dikkate almadan, dsal benzeim yoluyla yorumlamaktadr. Baka bir deyile Yunus'un athiyye'sine (dolaysyla, genel olarak athiyye'ye) tasavvuf sisteminin yapsal balamndan soyutlanm bir yorum, dardan, ve nceden, adeta empoze edilmektedir. Oysa, daha nce de belirttiimiz gibi, bir edebiyat rnnn yorumu, onun isel balam yoluyla temellendirilmesinden sonra ortaya kar. ki edebiyat rnnn karlatrlmas, onlarn kendi yapsal sistemleri iinde ayr ayr irdelenmesinden sonra beliren anlamlarnn, belirli bir yapsal btn oluturup oluturmadklar asndan yaplabilir. Eybolu'nunkine benzer bir aykrla Cevdet Kudret'te de tank oluyoruz. Kudret de Yunus'un bu athiyye'sini Oktay Rfat'n Peremli Sokak'ndaki dizelerle karlatryor ve u sonuca varyor: 'ktm erik dalna anda yedim zm msrann kuruluundaki mantk ile Telgraf tellerinde gemi leleri msrann kurulu mant arasndaki yaknl sezmemek mmkn deildir'.3 Burada, daha deiik bir yorum getirilmekle birlikte, gene de, dsal benzeimin l olarak alnd bir deerlendirme sz konusudur. Cevdet Kudret'i bu karlatrmaya gtren, athiyye'deki dizelerin lojik kuruluu ile Peremli Sokak'taki dizelerin lojik kuruluu (1) Sabahattin Eybolu, Yunus Emre, Cem Yaynlan, 1970. <2) Fuat Kprl, Trk Edebiyatnda tik Mutasavvuflar, 1966. "'Nevzat Yesirgil (Cevdet Kudret), Yunus Emre, Yeditepe Yaynlar, 1958. HLM Y A J arasndaki 'yaknlk, ya da benzeimdir. Yapsal zm yntemi dizelerin lojik temelini oluturan simgeler sisteminin btnselliine, Le-vi-Strauss'un deyii ile, bu simgelerin sistemin yapsal balam iinde bulunan teki simgelerle olan ilikilerine bakmadan bir 'mantk yaknl' kurmann olanakszln ortaya koyuyor. 'Levi-Strauss'a gre, 'ilkel toplumlarn bilgilerini organize etme' (ya da simgeler arasndaki ilikileri yapsal olarak btnleme) abalar 'bricolage (er p birletirme) adn verdii bir srele oluyor. 'lkel adam tabiatn olaylarnn modelini tabiat iinden kard dier ekillenmi 'ey'lere dayandryor. rnein, ilkel adam 'benim kym bir tavus kuudur' gibi bizce anlamsz bir cmle ile ortaya kt zaman kynn tavus kuunun ekline benzer bir ekli olduunu veya kendi klnndaki aile ilikilerinin tavus kularnn hayatnn belirli bir ynne benzediini belirtmek istiyor. Bu adan kaplumbaa etinin yendii bir toplumda bir yerlinin Levi-Strauss'a syledii u cmle son derece anlamldr: 'Kaplumbaa yemek iin deil, dnmek iin yararldr'. Baka bir anlamla bu yerli iin kaplumbaa kainat modelini hatrlamasn mmkn klan ifreyi zerinde tamaktadr'.4 Bu perspektiften baklnca Yunus'un aduyye'sini ve Oktay Rfat'n Peremli Sokak'm oluturan simgelerin dizelerin kuruluundaki dsal benzeime karn, birbiriyle uzaktan ya da yakndan ilikili olmayan sistemleri temellendirdii kolayca anlalr. Yazmzn banda Durkheim'den yaptmz alnty biraz deitirerek sz balayalm: Edebiyat rnleri, bir blmn oluturduklar sisteme gre deiirler; bu rnlerin bal olduklar sistemden bamsz olarak anlalmalar (yorumlanmalar) olanakszdr. Bu yzden birbirinden farkl iki sisteme ilikin iki edebiyat rn, salt birbirlerine benziyorlar diye karlatrlamazlar; bu trl bir karlatrma iin edebiyat rnlerinin deil, sistemlerin birbirine benzemesi gerekir. Levi-Strauss'un paradoks gibi grnen u szn anmsayalm: 'Gerekte benzeimler deil, farklardr birbirine benzeyen.' Prof. erif Mardin, Din ve ideoloji, S.B.F. yaynlar, 1969. p l ve Sanat Once malumu ilm: Trk roman gelenei, Bat romannn bir varyantndan te bir ey deil! Ve bu, yine herkesin bildii gibi, ardzamanl! 19. Yzyl Balzac'n, 20. yzylda Balzac gibi yazmaya zenen Trk romanclar izliyor. Bu, klasik romann ard-zamanll!.. Modern romanda da durum farkl deil. 20. Yzyln banda 'Ulysses'i yazan Joyce'u, neredeyse elli yl sonra Modernist Trk romanclar izlemekte. Ardzamanllk, evet! Bu, bizim roman geleneimizin ayrdedici zellii. Ama Postmodernizm iin durum byle mi? Postmodernist anlat (daha nce de syledim: Postmodern roman olmaz!), kurmaca dzyaz geleneimizi, tpk Klasik ve Modernist roman gibi, ardzamanl olarak m dntryor? Hemen belirteyim: Postmodernizm, anlat geleneimizi, ardzamanl olarak deil, tersine, ezamanl saylabilecek bir dzlemde dntryor. Orhan Pamuk, Thomas Pynchon'la ayn zamanda yazyor. Peki bunun anlam ne? Anlam u: Batya ardzamanl deil de, ezamanl olarak dnm bir anlat geleneiyle eklemlenmek, Trk dzyaz edebiyatnn, evresel (periferik) bir edebiyat olmaktan kmas demek... yle dnyorum: lmmanuel Wallerstein'in Dnya-sistemi kuramn (ya da perspektifini!), bir Roman- sistemi kuram nesre-rek uyarlayabiliriz. Wallerstein, genelde 16. yzyldan balayarak dnya ekonomisinin ticaret araclyla dnmesini ve buna ba- \ 75 \ z n postmodernizm ve Roman Gelenei HLM Y ^ v| ml olarak dnyann eitli yrelerinde ortaya kan dnm biimlerini inceler. Bu kapitalist dnm, Osmanl mparatorluu'-nu 'Avrupa (Merkez) pazarlar iin hammadde reten ve bu pazarlardan sanayi mallar alan' bir evreye dntrmtr. Huricihan Islamolu'nun da belirttii gibi, 'Onaltnc yzyl sonras tarihi, Osmanl'nn dnya sistemi tarafndan ierilmesi ya da evrelemesi-nin' yksdr'.1 Roman gibi, Kapitalizmin entellektel dilegeli formlarndan birinin, belki de en temelli olannn, Wallerstein'den yolakarak bir merkez/evre bants ierisinde temellendirilebilmesi bana pekl olanakl grnyor. Osmanl ekonomisi Dnya-Sistemi ierisinde nasl evreleiyorsa, sanrm, Osmanl (dolaysyla da Trk roman) Dnya Edebiyat-sistemi ierisinde ylece evreleiyor!.. Basit, hatta mekanik bir ema sunduumu biliyorum. Ama bu basitliin, kuatc, hatta kkrtc bir aklama potansiyeli var. Trk romannn Balzac ya da Joyce dolaymndaki ardzamanll, kurmaca dzyaz geleneimizin, Merkez ya da Bat Edebiyat Sisteminin dnm ierisinde evrelemesinden kaynaklanyor. Post-modemizm, Frederic Jameson'un deyiiyle, ge Kapitalizmin rn. Ge Kapitalizmin ekonomide merkez/evre farkllamasna son vermesi ne anlama geliyorsa, Postmodernizm de, anlatda metkez/ev-re farkllamasnda tastamam o anlama geliyor. Postmodern anlatnn ezamanll, Trk anlat geleneini, (Bat) Edebiyat sisteminde evre'den Merkez'e itiyor; Trk anlat gelenei, postmoder-nizmle birlikte evrelemeden (periferilemeden) kurtuluyor... W raS13111Sam8lU' Srmnh /m*"<"^ Devlet ve Kyl, letiim Yay.nla- 76 1 H p l ve sanat 'lmeye Yatmak' ve Kadn zgrl Adalet Aaolu'nun lmeye Yatmak', 1930 yllarnda doan Trk aydnlarnn roman. Batc cumhuriyet ideolojisinin temellendirilmeye alld yllatda eitim grm, bu ideolojinin dnmleri karsnda kyl ya da kk kasabal ailelerin geleneksel yaam biimlerini deitirmemekte direnmelerinden doan elikileri yaam bir kuan roman da denebilir. Aaolu romann bakiisi olan Aysel tipinde, eitim dzeyinde ortaya konan Batc modem cumhuriyet ideolojisi ile aile dzeyinde ortaya konan geleneksel ideolojiyi kar karya getiriyor. Romancnn, Trk toplumunun bu iki kurumunu (aile; eitim) birbiriyle elien iki toplumsal kesit olarak semesi rastlantsal deil. lmeye Yatmalc'ta temel-lendirilmek istenen kadn zgrl sorunu, belirli bir tarih dzeyinde, aile ve eitim kufumlar arasndaki bu elikide somutlan-yor; geleneksel ideolojiyi davuran aile kurumu ile modern (Batl) cumhuriyet ideolojisini davuran eitim kurumu, kadn zgrl sorununun trajik bir olgu olarak kavramasn olanakl klacak bir biimde eliiyor, ieriin dayand bu yapsal eliki, Aysel'de tikellesin Aysel geleneksel ideoloji ile modern cumhuriyet ideolojisi arasndaki bu elikiyi btnyle yaarken, Dndar retmen (Aysel'in ilkokul retmeni) somut gerekliin bir yann, cumhuriyet ideolojisi'ni; Salim Eferdi de (Aysel'in babas) somut gerekliin teki yann, geleneksel ideoloji'yi yaarlar. Bu iki eliik ideolojinin belirledii durumu tek yanl olarak kavrayp teki yann kesinlikle grmezlikten gelen tiplerin okul ve ailede yetkeyi (otoriteyi) HLM V . J a v temsil eden 'retmen' ve 'baba' olarak belirlenmesi, daha romann banda, ieriin dayand yapsal elikiyi kesin izgilerle ortaya koyar: Salim Efendinin dkknna giden Dndar retmen, 'olunuzdan, kznzdan aydnlk haberler aldnz umarm. Sizi bu ilede herkese gzel bir rnek olarak gstermekten en byk sevinci duymaktaym. Sa olun, var olun. Beni krmadnz. Kaymakammz krmadnz. Aysel'i ortaokula gnderdiniz. Bu benim aln ak yaamama elverir' derken, Salim Efendi'nin retmen gittikten sonraki ruh durumunu romanc u szlerle belirtecektir: Aysel'i bakente yollamadan da boulmaktayd Salim Efendi. Olu okur-yazar olduundan bu yana boulmakta. Kaymakam mahfellerde, bayramlarda, kalknan kl bir lkeden sz ettike boulmakta (...) Kimin kimden yana olduunu karmadka boulmakta. Memurinin gittike dna dtn, hiletiini grerek boulmakta. Boulduka nemrutlamakta. Nemrutlatka yenilik, uygarlk adna ne grnrse ortalkta, topuna birden soukluk duymakta, hatta kin toplamakta...' (s. 51). Bu perspektiften deerlendirilirse lmeye Yat-mak'm Aysel'den sonra iki nemli kiisi, yapsal elikinin iki yann temsil eden Dndar retmen ile Salim Efendi'dir. Bunlar, somut gereklii deiik ltlerde kavrayarak bir uzlama ya da bakaldrmaya giden teki karakterler izler. (Aydn, Bahire, lhan vb.). lmeye Yatmak'ta okur, nceleri toplumu bu elikiden kurtaracak doru zm yollarn Aysel'in gstereceini sanrsa da, romann sonlarna doru bunun byle olmadn anlalr. Acaba doru zm yolunu, Aysel'in devrimci rencisi Engin mi gsterecektir? lmeye Yatmak'ta bu durum, kesinlikle belirtilmez, soru yantsz kalr. lmeye Yatmak'n getirdii temel sorun, Aysel'in niin doru zm yolunu gsterememi olmasnda dmleniyor. Aysel aile dzenine egemen olan geleneksel ideolojinin, kadn kstlayc ve kat normlarndan her naslsa kendine bir yol aarak niversite doentliine kadar ykselmi aydn bir cumhuriyet kadn. Ama 40 yana yaklamken bir gn intihara kalkyor, 'lmeye yatyor'. Grnte Aysel'i 'lmeye yatmak'a gtrecek bir bunalm sz konusu deil: 1 78 l VE sanat Mutlu bir evlilik yapm, toplumda saygn bir yeri var: Batc cumhuriyet ideolojisinin 'zgr kadn' ltlerine tpatp uyuyor yaa-ml. yleyse intihar neden? Aslnda Aysel, ilkokuldan bir erkek arkada ile parkta oturmay bile balanmaz bir su sayan geleneksel ideolojinin kat normlarna kar bakaldrmamtr; tam tersine, bu normlarn iinde kapal kalm, yaptrmlarn kendisine uygulanmasn gerektirecek cezalandrc durumlardan uzak durmay semi, renimini ancak byle davranarak tamamlayabilmi, dolaysyla da zgrlnn bakaldrmaya bal olduunu srekli olarak gzard etmitir. Aysel, zgr olmadnn bilincine ok daha sonra varacaktr: 'Syle bana Engin: imdi hayran hayran ve gvenle yzne baktn kadn zgr m? zgrleti mi hi? Syle Engin, kurtard m bir eyleri? Bu mmkn m? Tek bana kurtulmak ve kurtarmak mmkn m?' (s. 354). Modern cumhuriyet ideolojisinin 'kadn zgrl'ne ilikin varsaymlar, Aysel'in somut yaam pratii karsnda soyut sloganlar olarak grnr: 'Neden bu denli yalnz koymuuz erkeklerimizi? Niye inandramamz kendimize? Ata'mzn ruhu zerimizde hep kol gezip dururken, 'kadn zgr olmayan lkenin erkei de zgr deildir' deyip dururken ve O'na lyk olmak iin ka milyon Trk kadnna srtmz evirip bamzn aresine bakmak zere kck gvdelerimizi nelere, ne trelere siper etmiken, niye?' (s. 320). Aysel geleneksel ideolojinin kadna evlenip aile kurmaya yarayan cinsel bir 'nesne' olmak dnda varolu olana tanmayan normlar karsnda, 'aydn' olmay seer. Wilhelm Reich' anmsa-mal burada.1 Reich, nevrozlarn kkeninde, geleneksel ideolojinin kadn 'cinsel bir nesne sayan' deer yarglarnn bulunduunu syler. Aysel de, kadnln bask altnda tutmu, geleneksel ahlkn kurallar ile atan cinsel isteklerini, srekli olarak bilin dna itmitir. Bu itiin (re/otdement) bir nevroz'a dnmesi ise, kadnn > Wilhelm Reich, la Revolution Sexuelk'den aktaran j. M. Palmier ('Wilhelm Reich'), Union Generale d'Ed.tions: 10/1; Paris, 1969, s. 94 ve devam,. 79 1 N HLM y ancak, cinsellik dnda bir baka alanda kimliini onaylatmasy ertelenebilir. Aysel ise, geleneksel ideolojinin normlarna ve yasaklarna bakaldrmadan (nk, renimini srdrebilmesi ancak bununla salanabilir), kendisini bir 'kadn' olarak deil, ama bir 'aydn olarak onaylatmay baarabilmitir. Aysel'in 'aydn'l, soruna kkl bir zm getirmiyor oysa. Aysel 'aydn'ca konumalarda bile, erkein ona bir 'dii' olarak baktnn bilincine varr: 'Metin'in btn fikirlerine akll akll, bilgili bilgili; karlklar verebildiim ve kar durabildiim bir srada ite byle dncelerimi gzel gzel savunurken; yle ite kendi gzmde ycelip dururken, soluk solua aha kalkm bir ksrak gibi ycelirken kendi gzmde ve fikirlerimi dinlediini, dinleyip dncelerimden etkilendiini sanp dururken 'ne gzel dudaklar!' diye birden stme atlay' (s. 320). Aaolu, bununla, geleneksel ideolo-ji'nin znesi olarak kadnn temel niteliinin 'diilik' olduu gereinden kurtulamadn im eder. Geleneksel ideoloji ile cumhuriyet ideolojisi arasndaki tmel eliki, Aysel'in bilincinde, 'kadn' olmakla 'aydn' olmak arasnda tikel bir eliik olarak yaanr. Aysel kadn iin 'aydn' olmann, ona bireysel ve toplumsal dzeyde zgrln kazandracak bir zm ya da kurtulu yolu getirmediini anlar. Aaolu'nun soruna yaklam, bu noktada D. H. Lawrence'nin Lady Chatterley'in Sevgilisi romanndaki yaklamn anmsatyor. Bu romanda Constance ile Mellors arasnda kurulan iliki, kadnn gerek mutluluunun onun 'disi'liinde olduu; erkekle entellektel dzeyde eitlik savamnn kadnn temel nitelii olan 'dii'liini yitirmesiyle sonulanaca savna dayandrlmtr.2 'Aydn' bir kadndr Constance Chatterley (tpk Aysel gibi); 'aydn' olmakta onunla boy lemeyecek bir erkekle (Mellors'la) yatar; bu yat Constance' bir 'dii' olarak gvdesinin bilincine vardrr. Aysel de, T^rsT"'3' SWngeWd' m S0dloSy /L~e. Paladin books, Londra, 1 80 [ p 1 L VE SANAT Constance gibi, ondan bir aydn olarak aa dzeyde 2-Lrisi Engin'le yatacak ve yle dnecektir: 'O saba! tlpk Constance gibi, ondan bir aydn olarak aa dzeyde bulunan rencisi Engin'le yatacak ve yle dnecektir: 'O sabahtan balayarak ilk kez gvdemin elle tutulur, bakp grlr somut birey olduunu anladm. Ama o sabah henz ekingendim. Kllar alnrken bile kendi gzmde bir kadn gvdesi olduu uzun yllr unutulmu, kocamla seviirken bile hep bir fikir yn haline gelmi bu ba, boynu, bu kollar, bu bacaklar hemen yeniden var saymakta bocaladm. Ellerimi belime, kalalarma koydum. Giyinirken ylece nden, arkadan seyretim kendimi. Bir an soyunup aynann karsnda rlplak durmak istedim. Bu isteimi aynadaki grntm azarlayarak yendim. Yine salarma sndm. Salarm yeniden ve bir dolu fraladm' (s. 184). Aysel tipinin gelitirilmesinden anlalyor ki, bir aydn olan kocas mer'e kar Engin'le yatmas, onun iin bir bakaldrma giriimi, 'zgr' olduunu kendi kendine kantlamay amalayan bir edimdir. Constance Chatterley'in 'aclarla kvranan modern kadn kafas'nn tedirginlikten kurtulamay gibi, Aysel de gvdesinin ('diiliinin') bilincine varmann getirdii ksa bir mutluluktan sonra, gene eski skntlarn yaamaya balar. Engin'le yatmas bir kurtulu olmamtr; 'bilmek adna, anlamak adna evin iinde rlplak dolatrd' delikanl da bir zm yolu getitmemitir. Aysel bir baka kurtulu yolunu dener: ntihar. Bu da, tpk Engin'le yatmas gibi, bir bakaldrma giriimi, zgr olduunu kendi kendine kantlamay amalayan bir edimdir. Aysel, tikel dzeyde 'aydn' olmakla 'kadn' olmak arasnda beliren bu elikinin, tmel dzeyde geleneksel ideoloji ile modern cumhuriyet ideolojisi arasndaki yapsal elikiye bal olduunu grr; bu yapsal elikiyi aabilecei zm yollarn kuramdan pratie dntrecek zgrlkten yoksun olduunu anlar. 'zgr' olduunu kantlayacak edimleri (Engin'le 'yatmas'; lmeye 'yatmas'), bireysel ve kksz birer deney, rasyonel amalara dayanmayan birer 'act gratuit' olmaktan teye gidememek-tedir nk. Aaolu'nun, 'lmeye Yatmalc'ta deiik roman tekniklerini (belirli bir toplumsal durumu belirginletirmek iin kulland 'montaj' 1 8i 1 HLM y 'bilin akm' ya da yen^^T^ ^ gulays., biim olarak romana da^K Vararlanma tek^') uy- benzer. Doa.l.kla buradal"^ le olan kurgusal ilikilerinin anTai d erik' gereklest,rmesd,r. AaoglT V^ ifte ilevini biliyor. 85 tekn.kler.n romandaki bu H 82 L p)L ve sanat 1 83 1 'Yksek Gerilim' ve Diyalektik lmeye Yatmak adl romanyla cumhuriyet ideolojisinin belirli toplumsal yaplardaki elikilerini somutlatrarak Eletirel gereki Trk romannn, hi kukusuz, en baarl bir ka rneinden birini veren Adalet Aaolu, Yksek Gerilim'deki ykleriyle, bu kez, eletirel dzeyi aan Sosyalist bit sotunsalla kyor okur nne. Aaolu Gereklii arpk ve tek yanl grnleriyle ortaya koyan ideolojik elikiler karsnda eletirel bir tavr almakla yetinmiyor; bu elikileri aarak Gereklii, btnsellii iinde kavtayan bir Dnyagr dorultusunda temellendirmeye giriiyor. yle de diyebiliriz: lmeye Yatmak'ta Adalet Aaolu cumhuriyet ideolojisinin elikilerini yaayan 'tip'leri anlatmt; Yksele Gerilim'deki yklerinde ise, Gereklii bir btn olarak kavrayan 'durum'lar anlatyor. Adalet Aaolu'nun Yksek Gerilim'deki yklerinde ortaya koyduu sorunsalda tip'lerden durum'lara grnen bu ama, Eletirel gereki dzeyden Sosyalist gereki dzeye geii belirleyen bir kesik ('coupure') niteliindedir. Tip'lerin deil, durum'larn vurgulanmas, Sosyalist gereki edebiyatn ne kan zelliklerinden biri, giderek balcas. Friedrich Engels, Minna Kautsky'ye yazd bir mektupta (26 Kasm 1885), belirli bir (ideolojik) ynsemeyi ieren edebiyatn ('tendenzliteratur') ematizmin tuzaklarna dmemesi iin u yolu nerir: Ynseme (ya da yazarn 'yan tutmas'), 'durumdan ve edimden kendiliinden kabilmeli'dir. Aaolu'nun kitabndaki yklerin tm, bu trden, durum'lar ve edim'ler zerine HLM ya kurulmutur. Tp'lerin vurgulanmas, bilerek, geriye itilmi; buna karlk insanlarn karlkl gerek ilikilerini vurgulayan durum'lar ve edim'ler ne karlmtr. Baka bir deyile, Eletirel gereki edebiyatn tip'leri temellendirmede ulat en son aama, yani insan bir 'kendinde-son' (fin en-soi), ya da bir ama gibi temellendir-meye ynelmi metafizik kavray almakta ve insan, bir durumun belirlenmesine ya da bir edimin gerekletirilmesine, pratik yaam etkinliiyle katkda bulunan bir zne olarak arlmakta'dr. Adalet Aaolu'nun Yksek Gerdim'deki hikyelerinin sorunsal buna dayanr. Tip-yks' yerine 'durum ve edim-yks'n getiren bu sorunsal, yazar genel olarak, anlaty artistik dzeyde dnttrecek biimler aramaya gtrmelidir. Bu, anlatlarn allegori ya da simgelerde dilegetiriliyor olmasdr. Allegori, ykde eretileme ('metaphor') dzeyi ile, szck ('literal') dzeyi arasnda bire-bir-tekabl ilikileri kurar (Onvell'in Hayvan iftlii'nde olduu gibi); simgeci ykde ise bu iki dzey srekli olarak birbiriyle bire-bir tekabl ilikisi iinde bulunmaz. Aaolu, 'Yol' yksnde allegoriyi, 'Duvar Oyk-s'nde ise simgeyi bir anlatm arac olarak kullanlr. 'Yol' ile birlikte kitabin en iyi yklerinden biri olan 'Duvar yks', szck dzeyinde ('literal level') yal bir duvarn iine girerek onu kerten kk bir andz tohumunun masals yksdr (Doa'nn dnm); eretileme dzeyi ('metaphorical level') ise, Tarihin dnmn imler. Burada u noktay nemle belirtmek gerekiyor: Doal srelerle allegorik yoldan tarihsel sreleri imlemeye (ya da En-gels'in Minna Kautsky'ye yazd mektuptaki deyile: 'Toplumsal atmalarn gelecekteki tarihsel zmlerini anlatmaya) ynelmek, byk tuzaklar tayan bir anlatm biimi. nsan tarihindeki sreleri, doal srelere indirgenmi (gibi) gsterme sakncasn birlikte getiren bir yaklam bu. Ama Adalet Aaolu, 'Duvar y-ks'nde, bu tuzaa dmyor. 'Duvar yks', 'bir tohumdan daha devingen olduunu bilmenin' gveniyle, insann bu etkinliin bilincine varmasyla bitiyor: Yolcu, kazmasn topraa saplayp bir an durdu. Aacn tutsaklna bakt. Dnd. Sonra dallardaki par- 1 84 l n 1 L ve SANAT avralar iplikleri, bez paralarn dmlerinden teker teker zmeye koyuldu. Her bir paray birbirine dolatrmamaya ve aacn yeni srgnleri ucundaki sar ieklerin dl yataklarn incitmemeye zen gstererek zmeye koyuldu. zldke paralar, paralarn dokunduklar iplikleri daha yakndan tand. Bylece, bu ipliklerin dokunduu paralar, bu paralarn rd duvar ykmak iin o da kendi kavgasnn yollarn rendi. Kula, yuvarlak ve yumuak yapraklarn esen yelde usul usul anlatt duvar yksnde ve bir tohumdan daha devingen olduunu bilmenin gvenliiyle eildi topraa; kazmasn srtlad'. Bu ykde yolcu, 'aacn tutsakl' ile imlenen doann durall karsnda, insann pratik yaam etkinliiyle ortaya konulan devingenliini belirtir. Ama bu devingenliin bilincine varabilmesi iin, deyim yerindeyse, uzun bir yolu izlemesi gerekir insann: Bu 'yol' da, insan toplumlarnn tarihsel dnm'dr elbet... 'Duvar yks' zerinde bu kadar uzun uzadya durmann nedeni, Adalet Aaolu'nun bu ykde (John Cruickshank'n Albert Camus'nn Veba's iin syledii gibi), 'somut ile soyutu organik olarak zorunlu bir iliki biiminde' birletirmi olmasdr. Cruicks-hank, Camus'nn Veba's iin yle diyordu: 'hem szck dzeyi, hem de eretileme dzeyinin birbirine iyice girmi olmas, her iki dzeyin de okuyucu tarafndan hemen anlalm olduunu ve her ikisinden de ayr ayr haz duyduunu gsterir. yknn kendisi srekli bir allegori ile ilenerek ar derece gerilmemitir. Okuyucunun simgeyi yorumlamas kesintisiz bir sre deildir. Bir dzeyden tekine gei, ancak kesik kesik olur. yknn szck anlam dnda kalan yn daha inandrcdr. nk bu yn her zaman deil, ancak aralklarla ortaya kar'.1 Bu zmleme, 'Duvar yks' iin de geerlidir. Adalet Aaolu roman, yk ve oyunlarnn devrimci bir sorun- j. Cruickshank, Albert Camus and the Literatre of Revoh, Oxford University Press, Londra, 1960, s. 168 \ 85 [ HLM v j 1 A sal tamasna ne lde nem veriyorsa, bu ieriim belirli anlatm teknikleriyle uyumlanmasna da o lde nem veren, sayl birka yazarmzdan biri. Belirli bir durumu, anlatm temposunu yavalatp abuklatrarak , gerilimlerden ve gevemelerden yararlanarak veriyor. Szgelimi, 'Gn U Dakika' yks, sabrszlkla beklerken bir haberin ('af haberi'nin) getirdii duygusal tedirginlii, kesik, staccato bir anlatm temposuyla iler. Ama, te yandan da szgelimi, 'Bileyici' yksndeki o ar, kapank ve belirli bir sonuca ('bileyicinin mteahhidi ldrmesi') doru gittii belli olan olaylarn balants, kesiksiz ve yava yava sertleen bir tempoyla verilir. j 86 L p|L VE SANAT Demirta Ceyhun'un iki uzun yksnden ('Apartman' ve 'Kurana Ana') oluan kitabnda yazann, belirli bir balam iine oturmaya alt sorunlar ve tipler ne kyor: Genel anlamda 'Kentleme olgusu (Apartman/gecekondu sorunsal) ve bunun dcmm! Burada insansal ve Trajik olan' yakalamak ya da gecekondu ile gecekondu insanlar arasnda belirli yapsal koutluklar kurmak, bu kitabn nemli zellii gibi grnyor. Kukusuz, Demirta Ceyhun'un ilk kez bu dorultuda bit yaklam getirdiini sylemek istemiyorum. Memduh evket Esendal'n 'Ayal ve Kiraclar' ile Yakup Kadri Karaosmanolu'nun 'Kiralk Konak', Trk Toplumunun belirli dnm evrelerinde insan tipleriyle konut tipleri arasnda koutluklar kuran romanlar saylabilir. M. . E. olsun, Karaosmanolu olsun, salt bu dorultuda koutluklar saptamakla yetinmemiler; bu tarihsel olgudan bir anlatm gereci olarak yararlanabilmek iin belirli bir konut tipini, yaanan dnmn simgesi olarak kullanmlardr. 'Ayal ve Kirac!an'nda oda oda kiraya verilen apartman, cumhuriyetin ilk yllarndaki kentlemeyi hazrlayan toplumsal tabakalamalarn; 'Kiralk Konak' ise, stste gelen deiiklikler dolaysyla kopan aile ilikilerinin anlats olur. Demirta Ceyhun da 'Ayal ve Kiraclarnda olduu gibi (ama oda oda deil, bu kez daire daire) kiraya verilen bir apartman Kapitalistleme-nin simgesi olarak kullanyor: 'Apartman', bir devir simgesi olarak kullandm. Apartman, bence toplumumuzun kendine zg bir olgusu deildir. Bat emperyalizminin zorlamasyla oluan o bozuk (Yves 1 87 1 Y A ' 'Apartman': Kentleme ve insan HLM Y A J Lacoste'un deyimiyle, 'pilemi') kapitalist dzenin btn hastalklarn bnyesinde tayan ok tipik bir simge (...) Apartman olgusunun toplumumuza ne denli yabanc olduu, insanmzn bu olguya bir tepkisi diye yorumladm gecekondu gereinden de anlalmaktadr bence. Gecekonduyu insanlarmzn bilgisizlii, paraszl vb. gibi nedenler yznden domu bir gerek eklinde deerlendirmemek gerekir. nk sanayi toplumlartnn bir eseri olan apartman biz, tepeden inme getirmi ve bir eit ember gibi insanlarmz cendereye sokmuuz. Yani bir apartman ahlki yokken kr ahlk ile apartmanlarda yaamaya balamz. Bu nedenle de, apartman, iinde yaadmz nn bence tipiidir'. 'Apartman' yks bu balamda geliir: Bir solcu aydn (aktr), snfszlatrlm bir kyl (kapc), (arpk) kapitalist gelimenin ortaya kard arac tipi (gmrk komisyoncusu kirac) ve bir Osmanl paazadesinin (ev sahibi) oluturduu insanlar arasndaki ilikiler zerine temellenen olaylar, dnyagrleri (daha doru bir di-legetirile, 'ideolojileri') asndan yorumlanr. Ancak yknn an-lksal (zihinsel) kurgusu, btnyle bu ematik ilikiler dzenine dayand iin, insancl ve trajik elikiler kesin izgilerle belirgin-leip ne kmaz; Ceyhun'un, kapcnn ihbar zerine apartmanda saklanan bir gen iftin yakalanmas olgusuyla vurgulamak istedii trajik gerilim, bu yzden, salt yzeysel ve betimsel bir gerilim olarak kalr. Buna karlk, ykde Ceyhun'un, belki de, sorunsal yklemek istemedii bir tip, ister istemez, ne karak trajik bir kimlik kazanyor: Ev sahibi Esat Bey! Eski bir Osmanl paazadesi olan Esat Bey, mparatorluun k dnemindeki byk kent dzenine (ve doallkla, bu dzeni belirleyen toplumsal yapya), gemiin konaklar ve kklerde geen byk ve blnmemi aile yaamna derin zlemlerle baldr. Abdlhak inasi Hisar ya da Nahid Srr rik'in romanlatrd tipler gibi... Esat Bey, bu yzden, apartmanlara kar kklerinden koparlm bir dnyaya duyduu irenmeyi duyar. Buraya kadar Esat Bey tipinde bir olaanstlk, ya da trajik bir yan yok. Ama Esat Bey, bu yknn trajik tipi olarak (ve yk- , L VE SANAT t 1 H nn kurgusuna karn) ne kveriyor ite... (Burada Lucien Gold-mann'n 'trajik dnce, insanla onun toplumsal ve tinsel dnyas arasndaki derin elikiden doar' szn anmsayalm). Aslnda Demirta Ceyhun trajik olan, olaylarn duygusal geriliminde (nicel olarak) deil, tiplerin iinde yaadklar derin bunalmlarda (nitel olarak) 'temellendirmeyi denese ve szgelimi yky, Esat Bey'in 'toplumsal ve tinsel dnyas' zerine kursayd, 'apartman'n bir simge olarak ematik olmaktan kurtulmasn salard. Nitekim, 'apartman' salt Esat Bey balamnda (deyim yerindeyse, konak ve kk kltrne bal Osmanl paazadesi balamnda) bir elikiyi imledii iin dinamik'tir; teki kiiler iinse dural (statik)... Oysa Ceyhun Esat Bey balamnda bir insan tipi ile bir konut tipi arasndaki ilikiyi bir eliki olarak ortaya koyduysa, gmrk komisyoncusu Rza Bey balamnda da bunu bir btnleme olarak ortaya koyabilir, bylelikle ykye derinlikli bir zihinsel yap kazandrabilirdi. Kitabn teki yks 'Kurana Ana'da, Demirta Ceyhun, 'a-mosan'daki yklerinden balayarak konu edindii 'aydn sonmlu-luu' problemini temellendirmeye yneliyor. Gecekondusu yklmak zere olan yal bir Anadolu kadn, Kurana Ana, kyls olan bir avukata (avukat Mithat) giderek bu ykmn durdurulmasna araclk etmesini ister. Oysa, avukat solcu bir aydndr ve Kurana Ana'nn istei 12 Mart dnemi aydn kymnn srd bir dneme rastlamaktadr. Kurana Ana'nn bu isteini yerine getirebilmesi iin avukat Mithat'n sk ynetime gitmesi gereklidir. Ama ya onu orada tutuklarlarsa? yknn duygusal ierii, avukat Mithat'n bu ikilemi zerinde geliiyor. Demirta Ceyhun, 'Apart-man'da, Esat Bey asndan zihinsel dzeyde koyduu trajik ikilemi, bu kez, avukat Mithat asndan duygusal dzeyde yerine oturuyor; bir kuruntuya dayansa da, korku ile sorumluluk arasndaki tinsel elikiyi somut bir tarihsel balam iinde yerine oturtabiliyor. Bir anmsatma: Ceyhun, bu elikinin temellerini soyut,allegorik ve genelletirilmi bir balam iinde, 'amur' yksndeki aydn tipinde de temellendirmeye almt. Son bir nokta: Trk edebiyatnda, zellikle, ky edebiyatnda 89 I---: ., . - ' HLM v . ne kan Trk-Anadolu insan tiplerinden biri de, yal Anadolu kadn tipi'dir. Kemal Tahir'de (Emey Ana), Yaar Kemal'de (Mer-yemce Ana), Fakir Baykurt'ta (Irazca Ana) grdmz yal kadna, Demirta Ceyhun'un yklerinde de sk rastlanr. Kurana Ana, (yknn zihinsel yaps, onun zerinde deil de, avukat Mithat'n temel ikilemleri zerinde gelise bile), torununun elinden tutup hakkn arayan bir Anadolu kadn niteliiyle arln duyuruyor. Avukat Mithat'ta solcu bir aydn olarak sorumluluk duygusunun ar basmasnda, Kurana Ana'nn bu niteliinin, tipik bir Trk insan olmasnn byk pay vardr. unu da eklemek istiyorum: Eer avukat Mithat'a bavutan Kurana Ana deil de, daha baka bir tip olsayd, yknn kurgusu bu lde inandrc olamazd. 1 W l Y O l ve Sanat Krsal Toplulukta Trelerin atlay: 'Beyaz Trk' Bekir Yldz'n ykleri, birbirinden ilk bakta ayrlan, ama son zmde btnleen iki ayr dzlemde geliir: Gneydou Anadolu Blgesi insannn tinsel yaamna kat, acmasz ve giderek iddete (violence) varan bir disiplinle egemen olan trelere s-kskya bal toplumsal yaama biimini irdeleyen ykler; bu toplumsal yaama biiminden Almanya'ya g ederek deiik bir toplumsal rgtlenmenin getirdii, gene sert ve acmasz, ama baka bir dzeyde gerekleen kurallara ayak uydurmaya alan insanlar ileyen ykler. Baka bir deyile, Bekir Yldz'da Krsal topluluun treleri ile Kapitalist toplumun kurallar, Anadolu insannn tinsel yaamna egemen olan yaama biimleri olarak eklemlenmi grnrler. Birinci dzlemdeki yklerinde insanlar, edimlerinin dorultusunu nceden belirleyen 'yaban' toplumsal rgtlenme biimin trelerine skp kalmlardr. 'Kara arafl Gelin'de Genzua Kz, babasnn ldrd adamn ailesine verilir; 'Akyavuz'da Ak-yavuz, kaaklar ele veren 'mzevir'i ldrr; 'Hamu'ta ise kendisine cinsel saldrda bulunmaya yeltenen, ama teslim olmamak iin adam ldren karsn, 'lekelendi' diye vurur ahap... Gene de Yldz'n insanlar, tinsel yaamlarna kuatc bir biimde egemen olan trelerin buyruklarn bilinsizce kabullenmek durumunda deildirler. Bekir Yldz Trk ykclnde, ancak son on yllarda belirmeye balayan bir yaklamla, Anadolu insannn treler karsndaki tavrn zmler. Bu trelere bakaldrmayan ya da hi deilse deitirilmesi dorultusunda bir aba gstermeyenler, kadnlardr. 1 91 | | N HLM Y A y Bekir Yldz'n yklerinde, tre buyruklar karsnda kadn ve erkein farkl tavrlar, son derece nemlidir. Yldz, ataerkil ve yaban krsal topluluklarda kadnn, gvencesiz ve gsz kaldn, trelerin gereini yerine getirmekten baka bir kar yol bulamadn gsterir. 'Kara arafl Gelin'de, kzn kocasnn ldrd adamn ailesine vererek 'kann balatan' kadn bu gvencesizlii imler. Buna karlk, treleri zorlayan, deitirmeye alanlar, erkeklerdir. 'Barutu Maho'da yaban krsal topluluun treleri, Nalac Hseyin'e, yeenini ldren Tayyar' vurmasn buyururlar; ama Hseyin yeenini vuran deil, vurduran ldrmek isteyecek, trelerin dna kacaktr. 'Barutu Maho', krsal ve geleneksel topluluklarda retim ilikilerinin deimesiyle birlikte trelerin de zorlasnn, yer yer atlaynn bilincini imler. Beyaz Trk'de, bence zerinde nemle durulmas gereken iki yk var: 'Tahir Usta' ve 'Celp'. 'Tahir Usta'da, retim ilikilerinin dnm srecinde insan ilikilerinin geirdii dnme tank oluruz. Tahir Usta, kk kardeinin ivereni olduu bir kutu atel-yesinde ii olarak almaktadr. Hafta sonunda iveren karde bir sipariin parasn alamad iin aabeysi Tahir Usta'nn fazla mesai cretini vermeyecektir. Yldz, bu ykde iiyle iveren arasndaki ilikinin yaps ile (Kapitalist ilikiler), iki insan (zellikle iki karde) arasndak ilikinin yapsn (Akrabalk ilikileri) birbiriyle karlatrarak ne karr. Tahir Usta, iidir; kardeine olan tresel, saf ve karlksz sevgilisi azalmamtr. Oysa iveren olan kardei iinde yaad (yeni) ilikiler gerei, deimekte ve sistemin acmasz ve insanszlatrlm mantna uymaktadr. 'Celp' yksnde ise Yldz, Almanya'ya g ederek yeni bir toplumsal rgtlenme dzenine geen Anadolu insann 'tipik' bir zelliinden yakalar: Kars gece mesaisine kald iin evdeki bebei beslemek durumunda kalan Mu'lu ii, biberonu kullanmasn bilmedii iin ocuunun lmne neden olur. Bu ykde nemli olan, yeni toplumsal rgtlenme dzeninde aile iin ataerkil iblmnn deimesi olgusudur. Bebein lm, erkein tresel toplum iinde kadna ait olan bir grevi stlenmesinden ve bu grevin na- 1 92 [
1 M D 1 L V e sanat sil yerine getirilebileceini bilememesinden ileri gelir. Bekir Yldz'n Trk ykclne getirdii, bir oklarnn sand gibi, Gney Anadolu'dan kesitler vermesi deildir. Bekir Yldz'n yklerini, krsal toplumun insanlarnn baland trelerin betimsel bir yaklamla ele alnd etnolojik bir gere yn saymak yanltr. Tam tersine, Bekir Yldz bu gerelerden toplumsal rgtlenme biiminin varyantlar olarak, Anadolu insannn iinde bulunduu temel sorunlar imleyen durumlar kurmakta yararlanmaktadr. Treler, Bekir Yldz'n yklerinde kendi balarna bir ama olarak deil, birer ara olarak vardrlar. ] 93 r dil ve Sanat y A * 1 H ' ki Roman ve Bir yk Kitab zerine Ksa Notlar 1'Aks Olmayan Sular', Pnar Kr'n ykyle roman arasn- da rahata dolaabildiini gsteriyor. Ama u var: Uzun-y-kler mi bunlar, yoksa kolaylkla romana dnebilecek kurgulary-la ksa-romanlar m? Ne olursa olsun, roman bir etki sorunu: ykyle roman arasndaki ayrd edici izgiyi, bu etki oluturuyor. Althus-ser'in 'Lire Le Capital'indeki kavramsal izlei yaygnlatrarak unu diyebiliriz: Kr'n yklerinde bir leffet roman var. 'Bir Deli Aa'-tan bu yana Kr'n ykleri, bu etkileriyle okuru onlar bir roman olarak almlamaya gtryor. Dahas var: Kr'n ilk metinlerinde ('Yarn Yarn', 'Kk Oyuncu') yaznsallk kadar bu yaznsall kuatan (yoksa, 'snrlayan' m demeliydim?) somut tarihten yola kyor olmas ar basyordu. Bu, romanlar biyografi ve toplumsal eletiri zellikleriyle ne karmaktayd. Oysa Kr, yklerindeki yaznsallkla bu leffet roman' vermekle kalmyor, yaznsalln kuatlmasna ya da snrlanmasna da olanak vermiyor. Goldmann' izleyerek yle diyebiliriz sanyorum: Romanlarnda, bu snrlanmadan dolay, karakterlerinin bilincini aamyordu Kr. Oysa yeni metinlerinde, yklerinde yapyor bunu: Karakterlerinin bilincini ayor. Kr'n yklerinin belirli bir iro-ni'yle yazlm olmas da bundan. Belki yeri deil ama, rnein Ouz Atay'da da, bu amann getirdii bir ironi'den sz edilebilir. Bir farkla: Atay'n romanlarnda ya da yklerinde ironi, kendini alabildiine ortaya koyan, davuran bir ironi'ydi. Pnar Kr'de ise 'ben ironiyim' diye barmyor ironi, kurgunun kendisi oluyor. HLM v 2. 'Sess? Ev', Orhan Pamuk'un ikinci roman. Roman, karakterlerin 'anlatan' ('anlatc') olarak grndkleri episodlardan kurulu. Sadece devrimci torun Nilgn ve l dede Dr. Selahattin Darvno-lu, 'anlatlanlar' olarak grnrler: Dr. Selahattin, kars Fatma'nn anlatm nesnesi olmakla snrl; Nilgn ise, bir anlatlan olarak, neredeyse btn metne yaylyor. Bu dzlemde okunursa, Sessiz Ev Dr. Selahattin'le Nilgn'n anlats saylabilir: Dr. Selahattin roman baladnda oktan lmtr; Nilgn'se roman biterken lecektir. Bu iki anlatlan' birbirine balayan, lm'dr. (te yandan, Anlatanlar dzleminde Hasan 8, Fatma 7, Recep'le Faruk 6'ar, Metin'se 5 kez anlatan olarak grnrler.) Bir baka dzlemdeyse Sessiz Ev, Ha-san'la Nilgn'n anlats: Hasan, ldren, Nilgn'se ldrlen. Burada da anlatan'la (Hasan) anlatlan (Nilgn) lm birbirine balyor. Recep (cce) ve smail'le (topal), bu 'lm' izlei (romann izlei bu, bence!) bir sylen'in yapsna yerleiyor. Sessin Ev, ada bir sylen. Romanda bir sylen yapsnn bantlarn gryoruz: Hasan, ldrd Nilgn'n vey amcasnn kz olduunu bilmiyor rnein. Orhan Pamuk, Sessiz Ev'de Henry James'in, bir karakterin teki karakterlerin bilincinden almland anlat tekniini kullanyor. Bu teknik zellikle Fatma'nn 'anlatc' olarak grnd episodlar-da uygulanyor. Fatma'nn Dr. Selahattin'den ve ona duyduu korkun nefretten tede bir varoluu olmadn anlyoruz. Ancak bu anlatdaki i konuma ok dzenli. Okur, '90 yandaki bir kadn nasl oluyor da bu kadar mantksal dnebiliyor' demekten kendini alamyor. Orhan Pamuk, gecikmi bir Aydnlanmac'y, Dr. Sela-hattin'i ve onun bilim tutkusunu ne kararak Batllama sorunsalnda farkl bir tip kuruyor. Madame Bovary'deki eczac M. Ho-mais'yi anmsatsa da Dr. Selahattin bu yzyln bandaki pozitivist tbbiyeli Osmanl'nn tipletirilmi bir rnei. Sonunda kendini alkole vurduunu (doallkla Fatma'nn anlatsndan) reniyoruz. Ama ilgin olan u: Olu Doan da alkole tutunacak, onu da olu Faruk izleyecektir. Orhan Pamuk, bu kez tarihsel boyutta 'lm'n romann temel izlei olduunu belirtiyor bize. 3. 'Berci Kristin p Masallar', Latife Tekin'in roman. Roman-
P l ve Sanat \ "7 1 ja ilk dikkati eken, Tekin'in dili. Btnyle somut bir dil anlatya egemen. Gndelik dildeki eretilemeli (metaforik) kullanmlar, somut ve dz bir kullanma dnyor. rnein, romann bitimine doru 'iektepeli kadnlarn yznde derin aknlk izleri kal-d'ysa, bu 'izlerin rtlmesi' iin 'kadnlar gzlerinin etrafna boya svyor'lar. Dilin somutlanmas, Doa olgularnn insana zg edimlerle dilegetirilmesinde de {'Pathetic Fallacy') kendini belli ediyor: Trk 'yoruluyor', rzgar 'geziyor', sabah 'haber yayyor'. Dilin somut ve antropomorfik kullanm, anlatnn temelini kuran hurafe ve btl inanlar sylemini yaplanmasna olanak salayan bir sahihlik kazandrm Berci Kristin p Masaan'na. Bruno Snell, The Discovery of Mind'da Homeros'un dilinin de somut ve eretilemesiz bir dil olduunu vurgular. Tekin Homeros'a yknyor bir bakma, onu oaltyor. Bedeni bir btn olarak kavratmyor; bedenin yapp etmelerini dardan anlatyor. rnein gzler 'glerek uuyor, iekli kumaa konuyor'. Bedene ilikin edimler, edilgin kullanmlaryla bu 'dardan betimlemeyi destekliyor. Hurafe sylemini kurabilmek iin dili iyice yabanllatryor Latife Tekin. Tekin, bir gecekondu mahallesinin kuruluunu (tpk Dnya'nn kuruluuna ilikin kozmogoniler gibi) anlatyor. Gecekondu, bir kurmaca olarak hurafe syleminde yeniden retiliyor Berci Kristin p Masallan'nda... Nedensellik bantsn kasten zayflatarak, arptarak ya da yer yer tarihsiz toplumlarn rf ve detlerinden yararlanarak yapyor bunu: Kara Hasan'n grev kutlamas, bir iiden ok bir amann davranlarn andryor. Grevciler dileklerini beze yazp grev yerine asyorlar ya da sendikaya adak adyorlar. Bu tip yerdeitirmelere sk sk bavuruyor Latife Tekin: Sendikayla bir yatr'a yer deitirtiyor. Tekin, bir anlatc olarak sk sk mdahale ediyor anlatya. Hurafe syleminin somut dile yaslanan ierden anlatsna karyor; yazarn sz'nn hurafe syleminin dnda kaldn vurgulamak istiyor sanki. Berci Kristin p Masallar bir bakma sosyologlarn 'Halk Dini' adn verdikleri, Resmi Din'in altnda ikincil bir kurum olarak basit imgelere dayal Volk slam'nn bir anlats da saylabilir. D1L ve sanat 'Trk Romanna Eletirel Bir Bak' zerine hmet Mithat Efendi'den Ahmet Hamdi Tanpnar'a kadar ./Vsekiz romancnn 'Trk romanna hangi ynlerden katkda bulunduklarn, gelitirdikleri teknikleri ve ounda ortak olan Ba-t-Dou sorunsalna yaklamlarna roman trn ne denli baaryla kullandklarn' saptamak. Berna Moran, Trk Romanna Eletirel Bir Balcs'n1 nsz'nde amacn byle aklyor. Hemen belirteyim ki, Trle Romanna Eletirel Bir Bak, Trk romann belirli bir sorunsaln dnm balamnda ele alan nemli bir yapt. Dahas, kitap, kendi trnde imdiye dein yaplm incelemelerin en yetkini; buna hi kuku yok. Ne yazk ki burada kitabn ancak ksa bir tantmas yaplabilecek; kitapta nesrlen dncelerin ayrntl bir irdelemesine girilmeyecek. Bu, kukusuz, ok daha geni kapsaml bir almann konusu. u kadarn nceden belirtmekte yatar var: Trle Romanna Eletirel Bir Bak, bata edebiyat retmenleri olmak zere, edebiyatla yakndan ilgisi olan herkesin mutlaka okunmas gereken bir bayapt bence. Trk Romanna Eletirel Bir Balcs'n bir bayapt olduunu sylemek, kukusuz, bu kitapta bulduum ayrntya ilikin baz eksiklikleri vurgulamama engel deil. Bu eksikliklerden birincisi, 'Divan Edebiyatnn Saray merkezli bir edebiyat' olduu (s. 26) gr. Bu ,1) Berna Moran, Trk Romanna Eletirel Bir Bak, letiim Yaynlar, stanbul, 1983. HLM y . 1 A yarg doru, ama eksik: Divan Edebiyat, salt 'Merkez'e (Saray'a) dayal bir edebiyat deil nk. Prof. Dr. Sabri Ulgener, XVI. yzylda yazlm bir Terkib-i Bend (Badadl Ruhi'ninki) ile XIX. yzylda yazlm bir Terkib-i Bend'i (Ziya Paa'nnki) karlatrarak, bu iki yaptn Merkez'de (Saray'da) ve Periferi'de (burada, 'Tara' anlamnda) 'radikal bir zihniyet ve norm fark' gsterdiini belirtir. Demek ki, Divan edebiyatnn periferilemesi de szkonusu.2 kinci eksiklik (buna eksiklik denebilir mi, bilmiyorum) Bat'da ve bizde ilk romanclarn geleneksel anlat trlerinden yararlanmalarna ilikin. Bat'da romanstan, bizde ise k hikyelerinden ilk romanclarn bir kompozisyon modeli olarak yararlandklarn biliyoruz. Romanslar Moran'n deyiiyle, 'genellikle mutlu biten bir ak yksn dile getirir; olay rgs ve episodlar belli kalplar tekrarlar. Kiileri de siyah beyazdrlar, ya iyi ya kt' (s. 26). Bat'da romans, bu yaps ile romann kompozisyonunu nasl belirlediyse, bizde de k hikayeleri ilk romanlarmz zerinde o kertede belirleyici olmutur. Buna kuku yok. Ama romans trnn (dolaysyla, k hikayelerinin) de indirgenebilecei; yineleme yapsnn belirli bir tr anlatya, mit'e ama onun da belirli bir kesimine zg olduu belirtilmeli burada. Doallkla mit'te, bir anlatnn episodlarn kuran bantlarn yinelenmesinden szediliyor, yoksa romanslarda ya da k hikayelerinde olduu gibi farkl anlatlarda ayn kalplarn yinelenmesinden deil! (Burada, Berna Moran'n aynlk/tehlike/bir-leme biiminde btn romans ya da k hikayelerinde yinelendiini syledii kalplarn, Todorov'un Grammaire du Decameron'da daha farkl bir izlek balamnda, denge/'dengenin bozulmas/yeni denge olarak zmlediini de anmsamal).3 Benim szkonusu ettiim 'yineleme', mitlere ilikin. Lvi-Strauss ksa evrimli mitlerde episodlarn kartlk yapsyla (structure d'opposition) deil, yineleme yapsyla (structure de rduplication) (2) Sabri F. lgener, Zihniyet, Aydnlar, tzmler, Der Yaynlar Ankara, 1983, s. 30-38 131 Bu konuda bu kitaptaki 'Romann Temel Sorunlarna likin Notlar' adl yaznn 5. blmne baknz. 1 loo l ^ dil ve Sanat C. Lvi-Strauss, L'Origine Des Manires De Table (Mythologiques), Pion, Paris, 1968, s. 70-106 \ 101 [ temellendiini belirtir. Byle bakldnda, ksa evrimli mitlerle tefrika roman arasnda bir edeerlik olduunu syler Lvi-Strauss. Tefrika roman da mutlu son'u arar: 'iyinin dllendirilmesi ve ktnn cezalandrlmas ile tefrika roman, bu tr mitin kapal yaps-nn belirsiz ve karikatrs bir edeeri olur. Ahlk dzeni, Doa dzeninin yerine almtr burada'.4 Bu sorun zerinde bu denli durmamn nedeni u: Grlyor ki, burada 'yineleme yaps' episodlar arasnda deil, ama ykler arasnda anlatnn konstrksiyonunu belirliyor. Lvi-Strauss tefrika romanlarda da 'yineleme yaps'nn belirleyici dzey olduunu sylyor. Bunun bizim amzdan nemi urada: lk trk romanclar, romanlarn 'tefrika' edilmek zere yazmlardr. Dolaysyla, ilk romanlarmzda tefrika' olgusu ile, 'yineleme' arasnda bir bant olabilir; bu bir. kincisi, yine 'tefrika' ile, kiilerin iyi ya da kt olmas, ksaca Doal dzenin yerini alan Ahlk dzeni arasnda da bant olabilir. Sorun bu balamda ele alnnca, durum ilginleiyor. rnein, psevdi'de tefrika edilmi olmasna karn 'mutlu son' yok! Tam tersine psevdi, Lvi- Strauss gibi sylersek 'Lojik ve Doal Olan'a dn' imleyip Ahlk dzenini olumsuzlamasyla tefrika roman yapsna hi uymuyor. Bana yle geliyor ki, Lvi-Strauss Hseyin Rah-mi'yi okusayd, onun byk romanc olduunu dnrd herhalde... Sadece Yasalar ve Ahlk' Doa'ya aykr bulduu iin deil, ama ayn zamanda, Berna Moran'n deyiiyle, 'bir bakma tarihten soyutlanm bir toplumun geleneklerini, rf ve detlerini' betimledii iin! Sz Hseyin Rahmi'den almken, eksik bulduum bir baka soruna da deinmem gerekiyor. Moran yle diyor: 'Grpnar Kokotlar Mektebi'ne yazd nszde de, istedii eyleri aka yazamadndan, yasalarn elini kolunu baladndan ac ac ikayet eder. Bundan tr kendisini gvenceye alabilmek iin bulduu are, HLM y a 'Tehlikeli' sayd dnceleri serserilere, olumsuz karakterlere ya da kaklara syletmektir'. Moran, bu yntemin Hseyin Rahmi'ye zg olmadn elbette bilir. Shakespeare'in oyunlarnda (zellikle, Kral Lear) kimsenin sylemeye cesaret edemedii dorular, bu tiplere (Fool: Saray Soytars) syletilir. Moran, nedense, sorunun bu yanna deinmiyor. Bu o kadar nemli deil! Ama nemli olan, bu yntemin bizim anlat geleneimizin iinde de zgl bir yeri olmas. (Bu, nemli; nk Moran k hikayeleri, meddahlk, ortaoyunu ve karagz gibi geleneksel anlat trlerinin ilk romanclarmz tarafndan nasl kullanld sorunu zerinde zellikle duruyor.) Halkn grlerine uymayan ileri fikirlerin 'meczub' ya ada 'divane' diye anlan kiilere syletilmesi, bir tr anlat olarak fkra ve mesel geleneinin bir paras. Feridddin-i Attar'n Utumame'sinde radikal ve aykr fikirlerin niin bu tiplere syletildiini Helmut Ritter gereince aklyor: 'Bu divanelerin teki insanlarla olan ilikilerini belirleyen, bu tr kaklara tannan zgrln korumas altnda, normal insanlarn sylemesine izin verilmeyen eyleri sylemeleri ve yapmalardr. Bu yzden bu divaneler, yneticilerin, trl dinsel safsataclarn en keskin eletirmenleri olarak grnrler'.5 Dolaysyla Hseyin Rahmi fkra ve meselden bu tr yararlanyla da anlat geleneine balanm oluyor. Trk Romanna Eletirel Bir Bak zerine ok ey sylenebilir. Bunlardan biri de, Trk roman zerine olduu kadar, romann genel sorunlarna ilikin, yeri geldike yaplan aklamalarn da Mo-ran'n kitabnn deerini bsbtn arttrddr. Nitekim okur, 'anlatma' ve 'gsterme' teknikleri arasndaki; tip, karakter ve soyut simge arasndaki; ii monolog ile bilin akm arasndaki farklar Moran'dan reniyor. Moran, yine sras geldiinde, daha nce yaplm olan baz yorumlarn kofluunu da ortaya koymaktan ekinmiyor. Bence kitabn retici yan, eletirel yaklam kadar nem- H. Ritter, Muslim Mystics Strife With God, Oriens, Cilt: 5, Sayt: 1, Leiden, 1950. -1 102 |- V e sanat , 1 f amas kimlii kazanyor.
\ 103 I-
. dil ve Sanat I n < 1 iir Dil deildir, Sz'dr.. 1.1. iirin tarihi Dil'den Sz'e dorudur (Historisizm). 1.2. iirin tarihi, kopma'larla belirlenir. Mallarme'nin iiri, ondan ncesiyle yerdeitirmi bir iirdir. 1.3. iirin gelenei, onun tarihi deildir. 2. iir Dil iken kapal, Sz iken 'ak yapt'tr. 2.1. iir Dil'den arndka, anlamdan da arnr. 2.2. iirin gsterilen'i kavram deildir, imge'dir. 2.3. Bir tanm: iir, dnyann zihinsel imgesidir. 2.4. yleyse, zneldir iir: Bir imgenin iki ayr zihinde birbirine benzer olup olmadklarn denetlemez: 'Si duo idem faciunt non est idem'. 2.5. 'Gne bir altn gldr' dizesinin zihinsel imgesinin, her zihinde ayr bir 'resmi' vardr. 3. imgenin nasl almlanabilecei konusunda okura yol gsterilebilir mi? Bu yol gstericiliin pratik bir yarar var m dr? Bu yol gstericilie karn, gene de okurun airin zihnindeki imgeyi (eer, byle bir imge varsa! Olmas gerekmez nk...) almlayp almlamad denetlenemez. 3.1. imgenin almlanmas iin iirsel metnin kendisine konulacak yol gsterme eklentileri, metni iirsel bir metin olmaktan karr. Neden? 3.2. air, iirine 'ey okur bu imgeyi yle almla!' diye bir yol gs- 1 i? 1 iir in Kk Tractatus (Tractatus: Poetico-philosophicus) hilmi Ya terme eklentisi yapamaz. Oysa mziksel metinlerde bu trl yol gsterme eklentileri (Elgar, Stravinsky) oktur ve bu eklentiler, metni mziksel bir metin olmaktan karmaz. Neden? 3.3. Mziksel metinde yol gsterme uyarlar icracya yneliktir. iirsel metin asndan byle bir dolaym yoktur. 3.4. Mzikte icrac, deyim yerindeyse, bu tr eklentileri 'szer'. 3.5. Buna karlk Karlheinz Stockhausen, Klavierstuck XI'de bir dizi mziksel yap nerir. crac bu yaplardan herhangi birini, balang iin zgrce seebilir (bkz. Umberto Eco). Necatigil'in Kareler'de yapt bu deil midir? 3.6. Bir imgenin nasl almlanmas gerektii konusunda okura yol gstermek, o imgeyi 'imge' olmaktan karar, 'kavram'a dntrr. iir de, Sz olmaktan km, Dil olmutur artk. 3.7. 3.1.'deki sorunun yant 3.6.'dadr. 1 108 l dil ve Sanat iir ve Logos Anlatrlar: Rilke, uzun sre iir yazamamaktan yakndnda, yontucu Rodin, 'azizim Rilke', demi, 'niin gidip nesnelere bakmyorsunuz? iir de resim gibi yaplr nk...'1 Rilke'nin bu de uyup Paris'in o ok nl hayvanat bahesine gittiini, orada, kafesinde dolanan bir panteri uzun uzun seyrettikten sonra, oturup Panter iirini yazdn biliyoruz. Rilke, Rodin'e hak vermi olmal: Demek ki, nesnelere baklarak resim ya da yontu yaplabildii gibi iir de yazlabiliyor! yleyse, resim ya da yontu retme eylemi iin kullandmz 'yapmak' fiilini, iir retme eylemini gstermek iin de kullanamaz myz? Edip Cansever'in eski iirlerinden birinde, 'yaplan bir eydir iir'2 diye bir dize vardr. Bugn Bat dillerinin ounda 'iir'i gsteren szck, Grek dilinden 'poiema'dan geliyor. 'Poiema', 'yaplan ey' demek. Eski Greke'nin bir zellii de, bugn bizim 'gzel sanatlar' diye adlandrdmz artistik etkinlikleri gsteren bir szcn bu dilde bulunmamas. Eski Greke'de hem gzel sanatlar hem zenaatlar hem de beceriye ilikin etkinlikleri gsteren bir tek szck var: 'Techne' szc. Demek ki, Eski Greke'de bir airin, bir J. B. Leisman, Rilke, Selected Poems, Introduction. Penguin Modern Eupean Poets dizisi, Penguin Books, Londra, 1964, s. 15 <2) Edip Cansever, Btn iirleri (Yeniden), Cem Yaynlar, stanbul, 1981, s. 26 (bkz. 'Kaybola' adl iir.) 1 109 [ HLM Y A y yontucunun etkinlii ile, rnein bir mlek yapmcsnn etkinlii, znde, birbirinden ayr saylmyor.3 airin yapc deil 'yaratc' olduu dncesinin gemii ise daha eskidir. airin yaratc olduunu dncesinin, onun bilicilii ya da yalval ile bants olmal. E. R. Dodds, The Greeks and the Ir-rational adl yaptnda4 bir yalva ya da bir bilici olarak air imgesinin, 1. O. V. yzyldan daha da eskiye ait bir imge olduunu belirtir. lon'da5 iyi airlerin, iirlerini yazarken, akllarnn banda olmadn syleyen Platon'un da, byk bir olaslkla, bu imgeden yola kt dnlebilir. iirle akld arasndaki bantnn slam ncesi Arap ve Trk yazn balamnda da kurulabildiini gryoruz. Fuad Kprl, Trk Edebiyat Tariru'nde6 'Bah-Ozan'larn dinsel trenlerde kendilerinden geerek tepinip sradklarn, bu arada da iir sylediklerini yazyor. 'air' szcnn, Arapa'da 'bilici', tantc' anlamna geldiini de gene, Kprl'den reniyoruz. Dnyay akld olandan arndrma eylemini stlenen Platon'un iiri kentinden kovmasna armamal. Gzel iirler, ancak aklbanda olmayan airlerce sylenebiliyorsa, gzel iiri sokmayacaz kente!.. Ama ya aklbanda airler gzel iirler yazabiliyorsa? Platon bu olasl dnmedi: Ona gre iir'le logos badamyor nk; air sylediklerini aklayamad, ne dediini bilmedii srece logos'un dnda kalmak durumunda: Logos, 'belirsiz imge'lerle () Bir yontucu ya da bir mleki, ura el emeine dayand iin btn bir Antik Dnya'da (zellikle de Yunanistan'da), airden daha aa bir konumda saylmtr. Bu konuda bkz. Arnold Hauser, The Social History of Art, 1, Routledge, Kegan and Paul, Londra, 1968, s. 102-103 (4) E. R. Doods. The Greeks and The Irrational, Routledge, Kegan and Poul, Londra, 1957, s. 82 ,5) Platon, lon, 534 A. airler 'akllar balarndan gitmi (katekomenia), esrimeye dalm bir halde, st ve bal eken Bakkant'lara benzerler'. (Burada, Ion'un Maarif Vekaleti, Yunan Klasikleri: 22 evirisinden yararlandk.) 161 M. Fuad Kprl, Trk Edebiyat Tarihi, tken Yaynlar, stanbul, 1980, s. 67-68 O L VE SANAT (eikasia) gereklemiyor; 'kt imgelerle dilegetirilen' (eikaze t'is ka-kos to logo) iirse hibir eyi aklamyor. Sanrm Platon bir noktada yanlyor.7 iir'le dnyann akla dayal aklamas yaplamaz; ama iirin de bir logosu yok mu? air yaz-dklaryla dnyay aklayamasa bile, ne yazdn aklayabilemez mi gerekten? Savunma'da Sokrates airlerin 'bir sr gzel eyler syleyip de ne demek istediklerini bilmeyen' kiiler olduunu syler, biliciler ya da yalvalar gibi. iirle logos badamyor, iirle dnyaya ilikin aklyrtmeler olanaksz, Platon byle dnyor. Oysa dnyaya ilikin aklyrtmeler beklenmiyor iirden. stelik, iirin ii deil bu. Dnyaya ilikin aklyrtmeyen iir, zorunlu olarak, airi ne sylediini, ne yaptn bilmeyen biri de klmyor. airden, yalvalk ya da bilicilik beklenmiyor artk. Yaratc sayld srece biraz yalva, biraz bilici gzyle baklan air, ne demek istediini bilmedii iin balanrd belki, ama imdi balanmyor. iiriyle dnyay aklamasn, ama iirini aklasn isteniyor. Ksaca, ne yaptn bilsin isteniyor... Ne yaptn bilen air, yaratc deil, yapcdr. iir nceden ta-sarlanabiliyorsa, bu, iirin ex nihilo yaratlan bir nesne deil, yaplan bir nesne olduunu gsterir. 'Yapmak' eylemi, bir tasarm ierir nk. Varoluu dille sylemek gerekirse, bir nesne olarak iirin tasarm ya da z, varlndan nce gelir. Dolaysyla, Edip Canse- ver hakldr: 'Yaplan bir eydir iir*. iirde, belki de genel olarak btn sanat alanlarnda tasarmn, dolaysyla bu tasarm pratie dntrecek tekniklerin belirleyicilii de buradadr ('teknik' szcnn Greke'deki 'techne'den geldiini anmsayalm). Mayakovski, iir Nasl Yazdr'da 'rastlanty, sa- 171 Platon, zellikle Devlet'te (534b ve devam), dnyaya ilikin aklyrtmenin di-yalektikinin ii olduunu belirtir. Diyalektiki, her eyin 'varlnn aklamasn (Logos tis ousias) ister. Bu Logos'u veremeyenin, kavray (nos) eksiktir, der Platon. Ayrca Platon'un sadece airleri deil, matematikileri de, nesrdkleri varsaymlar 'aklayamadklar' (logon didonali) iin serte eletirdiini unutmamak gerekiyor. HLM rn, ,ap,lan bir nesne 2T'" ^ H' * b'' gos'u, onun tasannu, il tu S TT' 'erit iirin L-* gzel s,,, ya2ab,livoriaf ip ,ty *;f^ b. PL ve sanat ki iirsel zlek Yaama sevinci ve yaama azab: Bu iki izlein Trk iir gele-neindeki yeri gereince irdelenmi deil. Yaama sevincinin Garip iiri ile birlikte, bir izlek olarak grnd belirtilir. Bir lde yledir de: iir, Garip'ilerle birlikte kla dolar. air Doa'nn yenidendouu karsnda bir cokuyu yaamaktadr. Orhan Velinin Deli eder insan bu dnya Bu gece, bu yldzlar, bu koku Bu tepeden trnaa iek am aa dizeleri geceyi bile aydnlatan bu cokunun iiridir. 'Yaama sevinci'nin Trk iirindeki tarihinin mitik (mythique) bir tarih olduunu belirtmeliyim burda. Bu, bir Yenidendou mi-ti'dir. Bir izlek olarak 'yaama sevinci', topluluun ortaklaa yaad bir cokuyu ve esrimeyi imler. zlein taycs olan air, bir 'birey' deildir burada: Yenidendou mitini yeniden-reten bir topluluk adna konumaktadr. Baka trl sylersek, 'yaama sevinci', bir 'varlk sorunu' olarak konulmaz Trk iirinde. yleyse unu kesinleyebiliriz: Orhan Veli'nin insan 'deli' eden 'Dnya's ile, rnein Nail'nin 'mestane' baklan 'Alem'i arasnda bir ontolojik ayrm vardr; Naili Mestne nuku-i suver-i leme baktk Her birini bir zge tem ile getik derken, Orhan Veli gibi aatan, yldzlardan, ieklerden, ksaca 1 US \ h L M ! y A v nesnelerden (eylerden) deil, naklardan ('nuku'), ya da bir baka deyile, nesnelerin imlerinden szeder. Ama her iki iirde de vurgu, seyretme ediminin verdii cokuda, esrimededir. Evren, birini 'deli' eder, tekiniyse 'mestne' kendinden geirir. Naklardan (imlerden) somut nesnelere geilmise, bu dil'in simge- dil'den im-di-li'ne dnmesindendir. Vurgununsa edim'de (bu edimin simge-dil-deki karl temasa [contemplation], im-dilindeki karlysa bak-ma'dr), ya da edim'in nesnesinde deil, ama edimin getirdii cokuda olmas olgusu deimemitir. 'Yaama azab' izleiyse, sanki daha temelli bir sorunmu gibi grnyor. Tanpnar, Akif Paa'nn 'Adem Kasidesi'ndeki dilteng'i hes deyiini, 'yaama azab' ('angoisse') diye evirir ve iirin, 'bu kelime veya tabir gzden karlmadan okunmasn' salk verir. Tan-pnar'a gre dilteng-i hest, teki kavramlarda birlikte ('varlk', 'yokluk') bir felsefi sorunu imler: 'ferd meselelerin bu tarz bir nev felsefi azaba yol aacak kadar plan deitirmesi, eski edebiyatmzda ilk defa grlen bir vakadr', der Tanpnar.1 Hemen belirteyim: Tanpnar yanlyor. Akif Paa'da yaama azab, Tanpnar'n sand gibi, 'bireysel' (ferd) bir sorun olarak ne-kmaz. Kaside, Akif Paa'nn bu sorunsal bireysel deil, dinsel bir sorun olarak kavradn gsterir. Burada da air, bir cemaat syleminin iinden konumaktadr. Yaama sevinci izlei ne denli mitik (mythique) ise, yaama azab o denli dinsel bir izlektir burada: Trk iirinde birey yoktun iir ister mitik, ister dinsel olsun, her iki dzlemde de, bir cemaat sylemi olmak konumundadr. iirde birey olmad iin, felsefede yoktur. A. H. Tanpnar, i 9 uncu Asr Trk Edebiyat Tarihi, alayan Kitabevi, 5. bask, stanbul, 1982, s. 98 1 n DL VE SANAT iir ve Harfler 1. Yanlmyorsam, 'szn simyas' zerinde ilk kez ayrntl a olarak duran, Platon'dur. 'yleyse V harfi ile balyalm' der Sokrates, Kratyios'ta, 'bu harf bana her trl eylemi bildirmek iin kullanlan bir ara gibi geliyor. (...) nce rhein (akmak) ve rhoe (aknt) szcklerinde dorudan doruya bu harfle eylemi yanslyor; sonra tromos (titreme), daha sonra trakhs'te (sert); bunlardan baka krouein (arpmak), thrauein (krmak), ereikein (paralamak), thrptein (ufalamak), kermetizein (para para etmek), rhmbein (evirmek) gibi fiiller. (...) Bu adlar koyan kimse, konuurken dilin bu harfe gelince hi durmayp en ok titrediinin farkna varm olmal. (...) T ise, hereyin arasndan kolayca geip gidebildiinden olacak, btn ince eylerde iine yaryor. (...) Ad koyarken 's'; 'ps', 'ph' harfleriyle souk'u (pskhron), 'slk alan' (seon), sallanmak' (se-iesthai) ve genel olarak 'sarsnt'y (seismos) yanslyor. nk bu harflerde soluk vardr. (...) te yandan dili sktran ve aaya basan 'd' ve 't' seslerinin zellii, ona 'balama' (desmos) ve 'durma'y (statis) yanslamada yararl grnm olmal. Sonra (1) harfini sylerken dilin pek ok 'kaydn' (olisthanein) grdnden, bu benzerlikten 'dz u (leion), asl 'kayma'nn (olisthaein) kendisini, 'ya-l'y (poran), zamk gibi 'yapkan' (kollodes) ve btn buna benzer szckleri yaparken yararlanmtr. G'nin etkisi, dilin kaymasna kar koyduundan, bu sesle 'yapkan' (gliskhron), 'tatl'y, (glk) ve 'am sakzn andran' (gloides), yanslamtr. te yandan, n'nin bir i ses kardnn ayrdna vararak harflerle olaylar tasta- 115 HLM y A v mam ortaya koyduu dncesiyle 'ite' (endon) ile 'iinde' szcklerini ona gre koydu. Sonra 'a'y 'byk'e (megalo) ve e'yi 'uzun-luk'a (meke) verdi; nedeni bu iki harfin uzun olmasdr. 'Toparlak' (gonglon) anlatmak iin 'o' harfine gerekseme duyduundan, bu adn hamuruna en ok ondan kartrd'.1 2. Jakobson da, dilde seslerin duyumsal niteliklerinden dolay belirli anlamlar iletebileceklerini belirtir; bir 'ses sembolizmi'nden sz eder. Ses sembollerinin deiik duygu trlerine, zellikle de iitim ve grmeye bal nesnel ilikiler olduunu ne srer. Bu yzden de, 'sz zincirindeki hibir paraya indigenemeyen ve gsteren dzleminde yer alan, brnsel (prozodik) nitelik tayan vurgu, titremleme (ertonasyon), sre ve durak gibi para st birimler (supraseg-mental units) nem kazanr. Jakobson, bu alanda ses dokusuna ilikin olarak yaplacak aratrmalarn bileik fonemik birimlerden deil, onlarn bileenlerinden yola klarak gerekletirilmesini nerir. Tiz ve pes nller arasndaki fonemik karolum'a dikkati eker Jakobson, yle der: 'i'inin mi, yoksa u'nun mu daha koyu (sombre) olduunu soralm. Bazlar bu sorunun bir anlam olmadn syleyeceklerdir; ama hibiri 'i'nin daha koyu olduunu syleyemeyecektir'. Ancak, burada, nemli bir olgunun altn izmek gerekiyor: Bu harfleri ieren szcklerin, dile getirdikleri anlam, kukusuz, ok farkldr. Seslerin duyulara gnderme yaparak kurduu anlam (buna, Jakobson'dan yola karak lsynestezik anlam diyebiliriz), tpk mzikte olduu gibi clz ve belirsizdir: Szcklerle betimlenebilir, ama szcklerle evrilemezler; szel anlamdan (verbal meaning) farkl eylerdir nk.2 3. R. Wellek-A. Warren da, Jakobson gibi bir 'ses sembolizmi'nden sz ediyorlar: 'Birka duyguyu birden etkileyen synestetik ve ok arml szckler btn dillerde vardr. Bunlar da, airler-ce iyice kullanlmlardr. Rimbaud'nun nllerle (wovels) renkler l1> Platon, Kratylos, Maarif Vekleti Yaynlar, Ankara, 1944, s. 426-427d. (2) R. Jacobson, Linguistics and Poetics (T. Sebeok'un [ed.] Style in Language'nda. j DL VE SANAT Y A * ' arasnda birebir bant kuran, o ok bilinen 'Les Voyees' iirinde, 'e' ve 'i' gibi n-nller (damaksllar) ile ince, hareketli, parlak, ak nesneler arasnda; te yandan da 'o' ve 'u' gibi art- nller (art-damaksllar) ile hantal, yava, canskc (donuk) ve karanlk nesneler arasnda baz bantlar kurulabilir'. Wellek ve Warren byle dnyorlar.3 4. Trk yaznnda, benim bilebildiim kadaryla 'ses semboliz-mi'den ilk sz eden Mehmet Kaplan olmutur. Kaplan, zellikle A. I. Trannoy'tan yola karak Tevfik Fikret'in iirinde 'armoni' sorununu irdeler ve iirde armoni'nin ya alliterasyon ya da assonans yoluyla salandn belirtir. Kaplan'a gre, 'alliterasyon nszlerin (consonnes), assonans nllerin (voyelles) bir ya da birka dizede yinelenmesi' anlamna gelir. Kaplan, Tevfik Fikret'in ikisine de bavurduunu syler.4 Kaplan da Y nszn nemsiyor, yle diyor: V konsonu, Fikret'in iirlerinde gh yumuayarak,gh sertlee- rek akan, fakat hi dinmeyen bir nehir gibidir'. Fikret'in 'r' nszn birka anlamda badatrdn belirtiyor Kaplan ve 'bazan devaml bir grlt intiban uyandrd'n; 'bazan yumuak, kadifem-si ve kaypak hareketleri' anlattn; 'bazen de ok yava, tembel ve zevkperest hareketlere refakat ettiini sylyor, 's'nin Fikret'in iirlerinde 'serinlik, sknet, sabah tazelii, parlaklk, dini huu' anlamlaryla armonize edildiini; ''nin 'iddet, grlt, parlaklk, nee intibalar' verdiini: 'n'nin 'hznl veya neeli, iddetli veya sakin bir tannaniyet (tn) saladn; Tnn (umumiyetle hayali, geceye ait ve uzak eylerin izlenimlerine elik ettii; 't' nin, 'sertlik, iddet, bazen de titreklik' izlenimi verdiini belirtiyor. nllere gelince, Kaplan, kaln nllerin, zellikleri yuvarlak olanlarnn (yuvarlak olanlarn incesinin de), genellikle 'karanlk bir atmosfer ve ruh haleti' uyandrmak iin kullanldn; 'u', ''nn bazan 'a', 'e', 131 R. Wellek-A. Warren, Theory of Literature, Penguin University Books, Londra, 1973. s. 162 (4)M. Kaplan, Tevfik Fikret ve iiri, Trkiye Yaynevi, 1946, stanbul, s. 149-159 1 117 [ HLM Y A yW 'i' ile 'fasllandrlarak, bir raks, bir dalgalanma' izlenimi verdiini; 'e' ve 'i'nin ounlukla 'neeli, hafif yahut ince, gaml' duygulara elik ettiini sylyor. 5. Dr. Hasan Cebi, Necip Fazl zerine yapt almada5 'bilindii gibi'diyor, 'iirde armoniyi salayan, msra rgsndeki seslerdir. (...) Daha umumi bir syleyile, sesli ve sessiz harflerin msra-lardan meydana getirdii mzik ve ahenktit armoni...' Necip Fazl iirinin neredeyse tmnde 'b' nsznn 'kendisini ilk anda belli eden' seslerden biri olduunu belirtiyor Cebi ve 'b'nin 'd' ile birlikte iire yumuaklk verdiini sylyor. ''nin, yumuak nszlerden 'm' ve'n' birlikte, ou zaman 'daha fazla dini, metafizik konularda' yazlm iirlerde grldn sylyor, 'r'nin ince ve zarif aknn, 'm' ve 'n' nsz ile'airin dilinde akc, lirik duygular ifade eden bir edas' olduunu syledikten sonra yle diyor: 'Suyun akndan tutun da yalnzln verdii melankolik havaya kadar her hisse bir ifade vastas olur'. Cebi, 's' nsz iin de u yargya varyor: 's', Necip Fazl'n iirinde ses, ahenk, armoni ve mzik iin bavurulan en mhim konsonlardan biridir, (p, , k, ) sesleriyle birletii kelimeler sessizlik, serinlik, sisli duygular ifade ettii gibi, sknt ve buhranlarda da ayn derecede kullanlr.' 6. Dilbilim'de Nkhet Gz, Fe'tes Gakmtes'a ilikin yazsnda, hem 'ses sembolizmi'ne gnderme yapyor hem de Verlaine ile rnekliyor6 Fetes Gakmtes'daki iirleri bekte topluyor N. Gz: Karamsar, kayg dolu, hzn verici iirler', 'tasasz, alay ieren iirleri' ve 'her iki izlein de yer ald, alay, zlem, giderek biraz da hzn tayan iirler'. Gz'e gre, 'birinci bekte yer alan iirlerin ortak niteliklerinin belki de en nemlisi, uzun ve pes seslerin, ksa ve tiz seslerden ok daha fazla yer almas'dr. yle diyor: 'Ayrca genizsi nller ve nszlerin iitim sresini uzatan nllerle pekitirilmi iki tr nszden yararlanlmtr: Grltl, uyumsuz sesler; nlye ya- (5) Hasan Cebi, Btn Ynleriyle Necip Fazl Ksakrek'in iiri, Kltr ve Turizm Bakanl Yaynlar, Ankara, 1987, s. 98 vd. 161N. Gz, iirsel lev ve Yapsal zmleme, Dilbilim, VII. 1987. 0 1 L VE SANAT kn yumuak ezgisel sesler. nllerin skl, iirlerde dizemi {rhm) yavalatr. Genizsi sesler, titremleme, pes sesler zerine den vurgular, hzn tar. (...) Seslerin kartl belirgindir. Pes, uzun, zayf seslerin varl, giderek okluu, iirlerdeki nee verici, ksa tiz, gl sesleri, ses dizgelerini ikincil klp, kart hzn tayc bir dizem getirir, keder havasn veren seslerin banda 'minr' sesleri (/oe:R/,/U:R/) sayabiliriz'. Tasasz, alay ieren iirlerdeyse, ksa ve tiz seslerin ounlukta olduunu sylyor N. Gz: 'ounlukla akc sesler gze arpar: /R/ ve /I/. Vurgular (...) tiz sesler zerine der. Tiz/Pes kartlnn sk sk yinelenmesi neeli, alayc bir ezgi havas verir iirlere'. ] 119 [ dil ve Sanat z n . Divan iiri, Simgeci Bir iir mi? Divan yaznndan szeden yazn tarihileri, bu yaznn kuralc, soyut, yaamla ilikisi neredeyse yok kertesinde olan kitab bir yazn olduunda birleiyorlar. Divan yaznnn, zellikle de Divan iirinin, srekli yinelenen bir mazmunlar sistemi olduu da syleniyor: Yaamdan kopuk, kitab ve mazmuncu... Bu eletirilere bir de Divan iirinin bir Saray yazn olduu; biemi ve sylemiyle saray ve ona bal sekinler iinde, byk halk ynlarna kapal kald eletirisi de eklenmitir. imdiye dein sorguya ekilmemi, verildii biimiyle onaylanm yarglar... Yadrgamamak gerek: Resmi Tarih, ideolojik bir tarihtir; btn ideolojik tarihler gibi olumsuzlaycdr. Yazn tarihi de, Resmi tarihin iinde yer alyor. Osmanly olumsuzlayan bir tarih, onun iirini de olumsuzlayacak-tr kukusuz. Divan iirinin yaamdan kopuk olmas ne demektir? Sormal: Hangi yaznsal yapt, yaamn kendisidir? Divan iirinin yaamdan kopuk olduunu ne srenler, kukusuz, yazn'la yaam arasnda dolaymsz bir bant var sayyorlar. Gene sormal: Acaba bu bantlarn dolaynd olabileceini dndler mi? Belki sorunu bu dzlemde alrsak Divan iirinin gerek yaamla bantlarn yzeyde deil, ama derin yapda ortaya koyabiliriz. stelik, rnein Agh Srr Levend bile, 'Mazmun ve mefhum edebiyat' dedii bu yaznn, her yazn gibi, 'kendi devrinin hususiyetlerini, zevklerini, sanat telkkilerini, hurafelerini, itikadlarn, hakiki ve batl btn bilgilerini' tadn sylyor; 'hayatla alkas ne kadar az' olsa bi- 1 121 1 HLM y a le...1 Anlalr gibi deil: Hem yaamla ilikisi az olacak hem de kendi dneminin btn zelliklerini tayacak! Yazn'n yaamn kendisi olmad, olamayaca yle dursun (yaznsal yapt, kurma-ca'dr nk), bir yazn ana tanklk ediyorsa, onun yaamla ilikili olmad nasl sylenebilir? Divan iiri, simgeci bir iir (Simgecilii, bir yazn akm olarak deil, dilbilimsel bir terim olarak kullanyorum burada). Evet, simgeci: mazmunlar sistemi, burada szckle onun gsterdii kavram arasnda nedensel bir bant olduunu koyuyor ortaya. Buhur-u meryem iei, dourganl simgeliyor rnein. Mazmunlar sistemi, nedenli benzeim bantsna dayanan terim iftlerinden oluuyor. Sa deyince ylan'n, yz deyince ay'n, kirpik deyince ok'un terim iftlerini oluturmalar mazmunlar sisteminin eretileme do-laymnda kurulduunu gsteriyor. Divan iirinin kuralc olduu doru: Sistemi deitirmiyor; tersine srekli yineleyerek mazmun-latryor. Yineleme yoluyla, saymaca bir nitelik kazanyor bu sistem. Bunda gatipsenecek bit yan yok: Antropoloji bize, by ve mit yaplarnn, eretileme dolaymnda kurulan bir simgecilie dayandn gsteriyor. Bilim-ncesi toplumlarn dnyay kavramada, (nesnelerin bilgisini edinmede) kurduu simge yapsn, Divan iiri de kullanyor; ama temelli bir farkla: By ve mit, bizim 'benzeyen' ve 'benzetilen' diye iki ayr varlk olarak dndmz eyler arasnda ontolojik bir ayrm gzetmez. Culler'n syledii gibi:2 Doa ile, Doa'ya ilikin olarak sylenen arasnda bir ayrma gereklemi deildir; 'benzeyen' ve 'benzetilen', dzdeimece ile birbirlerine balanmlardr. Byde olduu gibi, resim, resmedilenin yerini alabilir. Leach'i izleyerek sylersek, byde bir eretileme bant- A. S. Levend[Divan Edebiyau, Enderun Kitapevi, Istanbul, 1980, s 7 Jonathan Culler, 'The Linguistic Basis of Structuralism' Structuralism^ (ed. D Robey), Clarendon Press, Oxford, 1973, s. 27 1 122 1 [N DL VE SANAT 1 123 1 s olan bu bant,3 sanki bir dzdeimece bantsym gibi konulur. Mitlerde de byledir bu: gkyznde akan bir imek, bir ylann kvrml grnne benzetilmekte kalmaz, ylan sanlr.* Sorun burada: benzeyenle benzetilenin bir ve zde varlklar olmadnn anlalmasndan sonra (iirle bynn, iirle mit'in birbirinden ayrld kopma byle gereklemitir), eretilemenin srmesini nasl aklamal? Tanpnar, mazmunlar sistemini Saray eretilemesi evtesinde toplar. Gne, gl, padiah ve sevgili arasndaki eretileme bantsn Osmanl toplumsal yaamnn Saray evresinde odaklanmasyla aklar. Bana yle geliyor ki, Saray ile Doa arasnda birebir bir tekabl bantsndan szetmek mazmunlar sisteminin yinelenme zelliini aklamyor. Bu srekli yinelenmeyi, belki de, Osmanl toplumunun kapal ve kendi kendine yeterli ky yaamnn, retim tarz iindeki belirleyici konumuna balamak daha doru grnyor. yle sanyorum ki, bu yap sadece krsal sanat deil, Saray sanatn da belitlemi olmaldr. (Geleneksel kyl sanatnda stilize edilmi motiflerin srekli yinelendiini anmsamal burada.) Bu varsaym doruysa, Divan iirini halk sanatndan ayrmann yapay ve yzeysel, Resmi tarih dorultusunda yaplm bir ayrm olduunu sylemek; Divan iirini de formel bantlar asndan, derin yapda bir krsal sanat saymak gerekecektir. Krsal sanat, motifleri yineliyordu; Divan iiri ise eretilemeleri yineleyerek, onlar saymaca klarak mazmunlatryor. Yineleme, eretilemenin mazmuna dnmesi iin zorunlu bir nkoul oluyor. Mazmunun, bir stilizasyon olmas da bundan. Bir baka deyile, geleneksel kr sanatnda yinelenen motifler ile, Divan iirinde yinelenen eretilemeler (mazmunlar) arasnda bir ilevdelik (fo- (3> Edmund Leach, Culture and Communication, Cambridge University Press, Cambridge, 1976, s. 31 141 Ernest Cassirer, The Power of Metaphor, Mythology'de (ed. P. Maranda), Penguins Books, 1972. Cassirer yle diyor: 'Eer imek'in grnen imgesi, dilde saptand biimiyle, 'ylans'lk (kvrmllk) zerinde younlarsa, bu, imek'in bir ylan olmasna (to become a snake) neden olur'. Y A V mology) szkonusu- Mazmunl, tullandabilirnesneVe;,;,,^8 T """ ml""Va somu, b Herb^m bir zge tems tie getik. Dil VE SANAT Yahya Kemal ve Dil Trk yazmda iirin bir dil 'problemi' olduunu kefeden ilk air Yahya Kemal'dir demek, bilmem yanl olur mu? Hi sanmyorum. Daha 1905'te Paris'te gen bir renciyken, iirde bir yere varabilmenin, 'hlis iir'in, ancak 'hazr dil'i olumsuzlayarak gerekleebileceini dnen o deil miydi? yleyse, rahatlkla unu ne srebiliriz: Yahya Kemal'in iirinin tarihi, onun iiri bir dil'e dntrme abasnn tarihidir... Yahya Kemal'in 'hlis iir'in (la posie pure), 'hazr dil'le sylenemeyecei vurgulamas ok nemli. Sanyorum bunun, Yahya Kemal'in yazn geleneimizdeki konumunu ortaya koymakta belirleyici bir arl var: 'Hlis iir'in 'hazr dil'e uzakln kesinlemek, klasik Divan iirimizin belagat (loquence) geleneini olumsuzlamak demektir. Ama o, klasik iirimizi bu dzlemde olumsuzlarken, bir baka dzlemde de kesinleyecektir: klasik iirimiz liriktir -ve gelenei bu dzlemde kesinler Yahya Kemal. (Lukacs, Bela Bartok zerine yazd bir yazda lirizmin, toplumsal muhalefet ya da protesto olanaklarnn bastrld dnemlere zg olduunu belirtmiti.1 Bu doruysa, bizim klasik Divan iirimizin batan sona lirik olduunu sylemek yanl olmayacaktr!). 'iirle mzik', der Brmond, 'ayn eydir'.2 Yahya Kemal de, asl iirin lirik iir olduunu syler ve lirik <1,G. Lukacs, Bela Bartok, New Hungarian Quarterly, 41. <2) H. Brmond, La posie pure, Grasset, Paris 1926, s. 23. ('Le Pote n'est qu'un musicien entre les autres. Posie, musique, c'est mme chose'. i 125 1 HLM y iiri, tpk Brmond gibi, mzik olarak dnr; 'lirik iir eski Yu-nan'dan beri tekml ede de sazn brakm, yalnz name kesilmitir'3 Ne var ki, klasik Divan iirimiz bu lirizmi ('name'yi) ya da Yahya Kemal'i izleyerek sylersek, 'cokunun dile dnmesini, kendi estetiinin buyruuna fazlaca girerek yitirmi gibidir. Belagat (loquence) iirselliin (potique), mazmun da terkib'in yerini almtr. Eski iirimizde terkip yok, sadece msralar, beyitler vard. Yahya Kemal'in gerek bykl de burada kendini gsterir: Klasik Divan iirimizin belagat (ve mazmun) estetiini aacak, dizeyi byk bir terkibin (kompozisyonun) mzik tmcesine dntrerek lirizmi deyi yerindeyse, yeniden baat klacaktr. Belagat geleneini (zellikle Nbi'den sonra giderek kendini daha ok duyuran bir gelenektir bu) olumsuzlayarak lirik gelenei kesinlemek! Tanpnar bunu yle anlatyor: 'Yahya Kemal'in byk mazhariyeti, eski iirin asl hususiyetini veren, bize ait lirizmin esas olan bu sesi bulmasdr'.4 Yahya Kemal'in 'hlis iir'in ardna dnn tarihinin 1905'te baladn biliyoruz. Anlarna baklrsa, o yl eski Yunan airlerinin Lecomte de Lisle tarafndan Franszca'ya yaplan evirilerini okumutur, hem de hayranlkla! Syrakusal Theokritos'u, onun izinden giden hemehrisi Moskhos'u, izmirli Bion'u... 'Onlar okuduktan sonra kendi ana dilim, gzme beyaz bir mermer gibi grnd' diyecektir. Sras gelmiken syleyelim: Yahya Kemal, dil iin 'beyaz' ve 'plak' sfatlarn sk sk kullanr. Trke'nin de, Yunan sanat gibi, 'beyaz ve plak gzelliini' belirtecek bir iir yazmak istemektedir. Ama, onu dndren bir sorun vardr: bu iir, Arap ve Iran etkisinden uzaklap Latin ve Yunan 'edebi terbiyesine' balanmakla m gerekleebilir? Balangta, onun byle dndn biliyoruz. 'O zaman genlik harareti ile, Trke'de i&TS"9:emal'Yahya Kemal,i *r*-^ 2*2 \ 126 [ n il ve Sanat I n (5) Yahya Kemal, Edebiyata Dair, s. 272. Ayrca, N. S. Banarl, Yahya Kemal'in Hatralar, Yahya Kemal Enstits Yaynlar, stanbul, 1960, s. 95 <6)a.g.y., s. 21. Yahya Kemal yle diyor: 'Dern ahenk terkibinin Trke'de ilk defa 1912'de kullanlm olduunu zannederim; (...) lkin bu terkibe Franszca'da, ben ancak 1920'de, yni (...) sekiz sene sonra, Rahip Brmond'un hret alm olan z iir mubhasesinde tesadf ettim. Bana yle geldi ki Rahip Brmond'la aramzda bir tevrd olmutur ve onun rythme intrieur terkibi, bizim dern henk'den sekiz on sene sonradr'. Ayrca, N. S. Banarl, Yahya Kemal'in Hatralar, s. 97 ,7)a.g.y.,s. 272 \ 127 [ ]sjev-Yunan dediimiz bir enide, Trkemizin gzelliini belirtecek bir r tecrbe ediyoum' diyecektir.5 Sonra Mallarm'yi okur. Mallarm'nin iir tanm, gen Yahya Kemal'i alt st edecektir. Mallarm, 'iir szcklerle yazlr, fikirlerle deil-' demitir. Bu, Yahya Kemal iin, dil'in artk bir fikrin, bir imge'nin, bir duygunun, ksaca, onun kulland anlamda bir mazmunun anlatm olmaktan kurtulmas demektir. Klasik Divan iirimizde, diye dnr, dize ierdii mazmunla (bir fikir, ya da bir imgeyle) o mazmunun buyruuna verilmi dilden kurulmutu. Oysa as-lolan, Mallarm'nin tanmn izleyerek sylersek, ritmin ('derun ahenk', diyor Yahya Kemal)6 'dil haline' gelmesi; dizenin bir 'mzik cmlesine' dnmesidir. (Yeri gelmiken belirteyim: Yahya Kemal, 'hlis iir'in tanmlarnda, 'dil haline gelme'yi, ayrdedici bir lt olarak kullanr: 'evkin' dil haline gelmesi, 'hissin' dil haline gelmesi; 'ritmin' dil haline gelmesi, vb.) Yahya Kemal, szcklerle kurulan ritmin dile dnmesini, konuma dilinin 'edasnda kefeder. Bir konumasnda 'hissettim ki' diyecektir, 'asl Trkeyi 900 seneden beri yaza yaza deil, syleye syleye yaratmz.7 Onun bu geree, yine Fransa'dayken, Verla-ine'in Ftes Galantes'n okuyarak vardn biliyoruz. Verlaine, bu iirleri XVIII. yzyl Franszcasyla, hatta o yzyln Sarayda konuulan soylular diliyle (Yahya Kemal, 'bir eit terifat dili' diyor) sylemektedir. O yzylda yaayan, konuulan bir dildir Ftes Galan- HLM Y A y tes'm dili. Oysa Yahya Kemal'in kendinden ncekilerden devrald dil, iirde belagatin egemen olduu bir dil'di. Dzyazda ise, Namk Kemal'le balayan 'edebi dil', Yahya Kemal'in deyiiyle, bir 'kitabet lehesi'! Btn bir Tanzimat yazn bu kurumlam, resm yaz diliyle retilmiti. Kitabliin barok haviyle, yani gereksiz ve tumturakl yinelemelerle kurumsall imleyen, dpedz bir 'kraat' metni! Neredeyse Barthes'n 'okumalk (lisible) metin' kategorisine rnek gsterilebilecek bir dzyaz tipi... Tanpnar yle diyor: 'Byk edebiyatlar daima nesirle teekkl eder. O arar, yoklar, kefeder, insan iinde ve dnda deitirir. Eski iirimiz nesrin bu yardmndan mahrumdu'.8 Klasik yaznmzn iki byk kolunun, iirle dzyaznn, kesinkes kart bir dorultuda gelitiini vurgulamann tam sras: Nedim ve eyh Galip dnda, Klasik Divan iirimiz, XVIII. yzyldan balayarak, neredeyse zdeyi ya da 'hikmet' sylemeye varan bir sz tutumluluuna (belagat'e) giderek daha ok saplanrken, dzyaz sz iyice uzatan bir laf kalabalna (haviyata) srklenmektedir: Bir yandan kurumlam ve haivli dzyaz dili, te yandan belagate dayal iir dili. iir, tam bir kmaza girmitir. Ne iir dili ne de dzyaz dili yardm edebilir bu kmazdan kurtulmaya. Yahya Kemal, ite burada, bu kmaz dile, deyim yerindeyse mdahale eder. 'Yaayan milletin canl lehesi'yle ritmi, ya da ed'y, dile dntrr. Dil, nceden verilmi bir ara olmaktan kar Yahya Kemal'de, ritmin dnmesiyle varlan bir erek, bir telos olur. Yahya Kemal'in gemie ilikin iirlerinin (zellikle de gazellerinin), gemie dn neren bir tarihsel ya da politik bildirisi olmadn da burada kesinleyelim. Bu gazellerde Yahya Kemal, gemi zaman ardnda, reaksiyoner bir tarih anlayn imlemiyor. O, Tarih'in deil, Dil'in kendi kendini imlemesinin ardndadr: Tabii, o byk ve tutkun Dionysos 'nevesi'yle... A. H. Tanrpnar, Yahya Kemal, s. 111 -1 128 \ n dil ve sanat \ 129 { Yahya Kemal ve Mehmet Akif Yahya Kemal, Sermet Sami Uysal'la yapt Sohbetler'de Mehmet Akif'ten szeder bir ara: 'Akif, der slam ahlak ve akaidinin airidir, lslamn iirinin airi deildir, lslamn iirinin airi olsayd vaiz gibi deil, air gibi iirler yazard'.1 lmnn 50. yldnmnde Mehmet Akif'i anarken, Yahya Kemal'in tanklna m bavurmak gerekirdi, diye sorulabilir. Yahya Kemal'in Akif'in iirini nemsemediini, hi nemsemediini biliyoruz. Akif, 'Sa/anat'mda iir aryorsan, arama!..' demitir ya, Yahya Kemal, onun air olmadn kantlamak iin bu sze bavurur sk sk.2 Ne var ki, Yahya Kemal'in Akif iin syledii 'O, islam dogma'-snn airidir' sz zerinde durmak gerekiyor. Yahya Kemal'in Akif'i air deil, vaiz saymasnn gerekesi budur nk. Kukusuz, Yahya Kemal de szcn tam anlamyla Mslman bir airdi. Ama o, bir air olarak slam'n dogma'sn deil, estetiini ne karmaktan, slam' byk bir 'medeniyet' olarak rettii artistik ve 'dern' deneyimlerle tanmlamaktan yanayd. Daha nce de sylemitim, bir kez daha yineliyeyim: Yahya Kemal'le Mehmet Akif arasndaki ayrm, slam'a ilikin kavramlara verdikleri farkl anlamlarda te-mellendirmek gerekir. Eski deyimle, 'medlul bir, fakat mns 111 Sermet Sami Uysal, Yahya Kemal'le Sohbetler, Kitap Yaynlar, stanbul, 1959, s. 28 HLM v 1 A" muhtelif kavramlarda... rnek mi istiyorsunuz? 'Cami' kavramn alalm. 'Cami', Mehmet Akif'te Mslman cemaatin toplanp Allah'a ibadet ettikleri bir mekndr. Yahya Kemal'de ise, slam mimarlnn plastik yetkinliini dile getiren bir simge. Akif'te ahlaka ve imana dayal olan slam, Yahya Kemal'de estetime edilmi bir slam olatak kar karmza. Tanpnar'n Mahur Beste'sinde Molla Bey'in szlerinde Yahya Kemal konuur gibidir: 'Gene anladm ki, bizim ark, mslmanlk, u bu diye tebcil ettiimiz eyler, bu toprakta kendi hayatmzla yarattmz ekillerdir. Bize ulhiyetin ehresini veren Hamdullah'n yazs, Itr'nin Tekbir'i, kim olduunu bilmediimiz bir iinin yapt bir mihraptr'.3 Yahya Kemal'le Mehmet Akif arasndaki bu derin ayrm, yle anlalyor ki, slam' birbirinden farkl sylemler, kurumlar ve pratikler (Foucault'nun deyiiyle, 'dispositif'ler) olarak ele almalarndan kaynaklanyor. slam, Akif'le birlikte bir cemaat sylemi, Ke-lam'n ve Fkh'n rettii eriat kurumlar ve ibadete ilikin pratikler olarak belirirken, Yahya Kemal'de kiisel ve isel bir sylem, tasavvufun rettii kurumlar ve artistik pratikler olarak ne kar. slam, iki ayr dispositif olarak, Akif'te ve Yahya Kemal'de iki farkl anlam sistemi kurar. Denilebilir ki bu iki dispositif i Yahya Kemal'le Akif'ten daha iyi temsil eden baka iki rnee raslamak zordur. Sylemek bile fazla: Bu durum Akif'in iirinin epik bir iir olmasn gerektirir. Cenab ahabeddin'in, Akif'i bir 'destan airi'4 saymasnda, alacak bir yan yok. Cemaat sylemine, eriat kurumlarna ve dinsel ibadet pratiklerine dayal bir dispositif in iiri, hi kukusuz, anlamn dolaymsz iletimini belirler. Sleymaniye Krs- s'nden cemaate seslenen air, elbette dolaymsz bir dille konuacakt. Hegel'in terimiyle sylersek, bu anlatmn bir dolayma gereksemesi yoktur. Oysa Yahya Kemal, dolaynd bir dilin iinden ya- llf Tanpinv' ^ Yd Yaynlarl- istanbul, 1975 s 124 -Engnun, Yem Trk Edeblyatl Ara^ ^ ^ i 130 L p 1 L VE SANAT z N zar; cemaatin deil, tekil insann; sylevin deil, i monologun iiridir onunkisi. Bu yzden de, iiri liriktir Yahya Kemal'in. Akif'in slam insan, bir 'gazi' tipini betimler. Bat'nn bilim ve 'fenn'i karsndaki tavr da (Akif'in 'Garpl' da) rtk bir gaz ve cihad syleminin iinden belirlenmi gibidir. Dolaysyla rnein Tevfik Fikret'in bu anlamda Batclndan ayrlr. Fikret iin 'Garbn ilmini almak' Batllamann, Akif iinse (Hristiyan) Bat karsnda, slam kalabilmenin nkoulu olur bylece.5 Yahya Kemal'in slam insann ise, Tanpnar betimliyor bize. Bu, aktif sava bir 'gazi' tipi deil, daha ok bir 'rind' ve dervi tipidir. Bir byk uygarl, ierden yaayan, iselletiren ve 'din telakkisini enelhak felsefesine doru derinletiren'6 bir rind... (5) B. Ayvazolu, M. Akif'le T. Fikret'in 'Garbn ilmini almak' konusunda, 'ayn fikri' savunduklarn ne srmektedir. Ona gre 'lim sz konusu olduu zaman, mesel Mehmed Akif, Abdullah Cevdet, yahut Ziya Gkalp'ten farkl birey syleyebilecek durumda deildir. Baka bir ifdeyle, Fikret'in olu Halk ne derece Promete'yse, Akif'in Asm' da o derece Promete'dir; bu estir kahramann gkten 'deh-y nr' almas gibi, gidip batdan ilmi ve fenni getireceklerdir'. (Beir Ayvazolu, Yahya Kemal Eve Dnen Adam, Birlik Yaynlar, Ankara, 1985, s. 47) Oysa bu grn geerli olmadn rahata syleyebiliriz. Fikret'te batllama bir ama, Akif'te ise Bat karsnda slam'n varoluunu srdrebilmesi asndan bir ara'tr. <6) A. H. Tanpnar, Yahya Kemal, Yahya Kemali Sevenler Cemiyeti Neriyat, stanbul, 1963, s. 44 -I 131 \ n L V E SANAT Ahmet Him: Bellein airi ilke, Duino Elejileri'nin Lehe evirmenine yle der: 'Biz, .Lvgrnmeyenin arlaryz. Grnenin baln, lgnca devi-ririz; onu grnmeyenin altn kovanna toplamak iin'.1 Rilke'nin 'biz' dedii, airler elbet. Bu eretilemeyle Rilke, neredeyse bir gizemciliin, Grnen'den Grnmeyen'e (Zhir'den Btn'a) ulanan bir esoterisme'in altn iziyor gibidir. Gizemcilik, Grnen/Grnmeyen sorunsalnn temelindeki zgl birlii vurgular. Rilke'de olsun, ok farkl bir balamda slam tasavvuf iirinde olsun, bu sorunsal iirin derinletii, iirle felsefe dncesinin rtt bir alan. Abdlhak inasi de Ahmet Haim'i anlatrken, 'an' mecazn kullanr: 'airler dnya ve hayat iinde, bahar iine yaylm arlar gibi, muttasl ararlar ve bulduklar, topladklaryla bir bal yaparlar ki biz ona iir diyoruz. Ahmet Haim hayatta daima bir nevi uultu duyar, ve, buna k olan ar, her eyi icmal eden bir bal yapmak isteyerek, her iee konarak, ruhuna iirine yarayacak bir tat, bir renk, bir ahenk toplard ve her eyi hulasa ettiini duyarken, kendisine hibir ey ifade etmedii sylenince buna aar ve kzard'.2 Eric Heller, The Disinherited Mind (Rilke and Nietzsche) Penguin Books, Lond-ra, 1961, s. 148 Abdiilhak inasi Hisar, Ahmet Hajim Siiri ve Hayatt, Hilmi Kitabevi, Istanbul, 1963, s. 191 1 133 h HLM Ya airlerin arya, iirin de bala benzetilmesi Platon'un Ion'undan' beri biliniyor (Sokrates syler: 'Lirik airler Musa'larn bahelerinde, aal vadilerinde, arlar gibi oraya buraya uutuklarn, bal pnarlarndan bal aldklarn, iirler koparp bize getirdiklerini sylerler') Ama Rilke'nin Grnen'in baln Grnmeyen'in altn kovannda toplayan an's ile Abdlhak inasi'nin an's farkl. Haim'in iiri Grnen'in tesindeki Grnmeyen'e uzanmaz. Grnen'in tesinde bir Grnmeyen yoktur Haim iin. iiri, nesnelerin g- rnmezletii yerde susar. Bu yzden gizemli ya da esoterique deildir onun iiri, sadece mphem'dir. Ibham ise, Grnmeyen ve akn (traracendent) olana gnderme yapmaz; grnen nesneleri belirsiz-letirir sadece. Grnen'in belirsizlemesi, onun nesnelerden kendine, kendi Tn'ine dnmesidir. Ibham ya da belirsizlik, bir iedn-tr: Dnyadan Tin'e geitir. Nesneler, artk grndkleriyle deil, andrdklaryla varolurlar. air, Gl Saatleri'nin Mukaddimesinde syledii gibi, 'ekl-i hayat', 'bir havz- hayalin sularnda' seyreder. Soruna byle baknca, Haim'in hangi anlamda simgeci bir air olduu daha kolay anlalyor. Haim'de simgeler, nesnelerin kendileridir: Gnderme yaptklar akn (transcendent) ya da Grnmeyen bir te-alan yoktur. Simgecilik, burada, her trl aknln karsnda yer alr. Bu yzden kavramsallamaz Haim'in iiri; deyi yerindeyse, ikonlamaz. Herey, Grnen ve Grnen'in bellekte antrdklardr. Tanpnat syler: 'Haim gzleriyle, galiba biraz da derisiyle yaard'.4 Tanpnar, Haim'in 'hayatn kasden datlatrmaktan' holandn da belirtir. Dorusuysa, Haim'in hayat daraltt deil, iirin Eflatun, lon 534 A-C, Maarif Vekaleti Yaynlar, Ankara, 1942, s. 11-13. Platon'un (Eflatun) lon'da (534 B) szn ettii air, Simonides'tir. Suidas Lexicon da, Simonides'ten 'Melikertes' diye sz ediyor. ('Biemin tatll nedeniyle o'na Melikertes dendi'). 'Melikertes' (Greke'de meli, 'bal') szcnn deiik kullanmlar var (rnein 'Melikerton': 'bal erbeti' iin bkz. Odysseia 10.519) Ahmet Hamdi Tanpnar, Yaadm Gibi, Trkiye Kltr Enstits Yaynlar, stanbul, 1970, s. 129 ] 134 1 |n, dil ve sanat i5> Michael Riffaterre, Semiotics of Poecry, Indiana University Press, Bloomington, 1978, s. 6 vd. "'Julian Roberts, Walter Benjamin, Macmillan, Londra, 1982, s. 176-177, Erfahrung yle tanmlanyor: 'Proust'u memoire involontaire'in ierii; insan zihnini, kokularn ve seslerin beklenmedik ve rastlantsal armlaryla deneyimin unutulmu ve ilevsiz kklerine gtren anmsama.' \ 135 [ matrislerini daralttdr. Burada, Riffaterre'i izleyerek, Haim'in i-irindeki matrislerin 'akamlar hznldr', 'sonbahar gamldr', 'ocuklar yalnzdr' gibi birka tmceye indirgenebileceini syleyebiliriz sanyorum.5 Yinelenen bu daraltlm mattislere karn, onun iirini derinletiren nedir? Bu soruyu yantlamak kolay grnmyor. Belki de, iirin yaryarya bilind bir bellek yaantsna (Benja-min'in 'Erjahrung' dedii) ak bir iir olmasndan... Haim, Proust'u izleyerek sylersek,6 belki de Trk iirinde, istensiz bellei (memo-ire involontaire) yeniden-reten tek airdir (Ahmet Muhip ve Fazl Hsn de Haim'e eklenebilirdi. Ama ikisi de, Haim lsnde bellek deneyimine girimemilerdir); ya da, belleiyle yazan tek air... Ek: Haim'de simgelerin, gemie gmlm bellein anlatm olmas, onun iirini yer yer arketipsel de klabiliyor. Haim'de rastladm bir benzetmenin ('ser-i maktuu andran gne'), rnein Apollinaire'de ('Adieu, adieu, soleil cou coup') ve Nzm'da ('Gnein boynunu vurup/kann gle akttlar') da grlmesi bana bunu dndrtyor. N DL ve Sanat Oktay Rifat iirinin srekli yeniliklerle deien bir iir olduu sylenir teden beri. Dorudur. Gelgelelim, bu deiimin kuatc ve toparlayc ats belirtilmedii iin, iirin 'yenilikiliinden sz edilirken, ou kez dzensiz, rastgele deien, daldan dala atlayan, neredeyse maymun itahl bir airle kar karya olduumuz izlenimi ortaya kmtr. Oysa Oktay Rifat iirinin, temelli bir okumayla -ve Dil'le ilikisine baklarak, birbirinden farkl, para-digmatik evreden getii saptanabilir. Dolaysyla, bu evrelerin ayrdedici snrlar izilmedike, Oktay Rifat iirinin geirdii dnmlerin kavranmas olanakszdr. 1. Bu evrelerden birincisi, Oktay Rfat'n Dil'i, Gereklik'in betimlenmesi iin, salt onun iin kulland Gereki evre'dir. 'Garip' dnemiyle balayp Peremli Sokak'a (1956) kadar srer bu evre. iirlerinde Gereklik'in betimlenmesini ne karr; Dil, Gereklik'in edilgin bir aracdr. Verili olan' standart bir dille, verili dil'in deyimleri, tekerlemeleri, syleyim kiplikleriyle dilegetirir. 'Garip' iirinin, nkteli ve talamal sylemi, Oktay Rifat'n bu evredeki iirlerinin de baat sylemidir. Bu evredeki 'Yeniliki'liini Oktay Rifat, 1945 ylnda yaymlanan 'Gerek Peinde' balkl bir dzyazsnda ortaya koyar:1 'Yeniler, dnyay kar kar fethe kan eski zaman ,1) Oktay Rifat, Gerek Peinde, Ulus Gazetesi, Gzel Sanatlar Sayfas, 13. 5. 1945 1 137 f- y A Oktay Rifat'm iirinde Evre: Nesne, imge, Dil hilmi y . 1 A y gemicilerine, macerac gezginlere benziyorlar. lerinde tutuan bu macera hrs nereden geliyor bilinmez, ama bu atele yandklar muhakkak. ounun iddias gerei ele geirmektir (ab, H. Y.). (...) Yenilerin olaylar nndeki durumunu yle aklayabiliriz: Yeni, elindeki btn vastalara bavurarak, akl, duygular, duyular, hayal kurma gcn, uur altn araya koyarak gerein btn belirtilerine dokunmak, gerein btn belirtilerini elden geirmek istiyor'. Jules Supervielle'in, 'vazgeemediimiz u dnyay temsil etmek (ab, H. Y), iirin devidir'2 szn andktan sonta unlar ekliyor Oktay Rifat: 'uras var ki, Baudelaire'e kadar air duygularn, olaylarn, fikirlerin dndadr. Baudelaire'den sonradr ki, iir, kendi i olaylarmzn ve bylelikle insann iine vuran d gerein topyekn ifadesi oluyor'.3 2. Oktay Rifat'n bu Gereki sorunsaldan kopuu, Peremli So-kak'la gerekleiyor; bu kitapla, Oktay Rifat iirinin ikinci evresi balam oluyor. Behet Necatigil'in dedii gibi, Oktay Rifat'n 'kargalar, tilkiler tuzandan' kurtulmasdr bu!.. air, Peremli So-kak'la, Gereklik'ten, nesnelerin dolaymsz dilegetiriliinden mge'ye geiyor: Dil'in Gereklik'e birebir tekabl ettii varsaym geriye itilmi, Dil'in imgesel kullanm ne km, Nesnenin yerini mge almtr. Peremli Sokak'm nsznde, bir anlam kuramndan yola karak, imgeci sorunsal savunur Oktay Rifat. yle: 'Bir dili kullanmak, kelimelerin bizde uyandrd grntlerin (imge: hayal) yardmyla birey anlatmak demektir. O eye anlam diyoruz. Bir szn anlam, ou zaman o szn gzmzn nne getirdii grntden baka birey deildir. (...) Bir szn gzmzn nne gelen grnts, olabilecek bir eyse o sze anlaml, olmayacak bir eyse o sze anlamsz deriz. Ahmet Dt, sznn bir anlam vardr, nk Ahmet debilir. Lambann salar slak sznn bir anlam (2) Orhan Veli'nin, o ok nl 'Vajgeemediim'iirinin, Supervielle'in bu sznden esinlenerek yazldn sanyorum. <3> Baudelaire'den nce ve sonra ayrm, Andre Suares'indir: 'II est une faon de sen- tir avant Baudelaire, et une faon de sentir apres lui'. 1 138 1 ,n, dil ve Sanat yoktur, nk lambann sa olmaz'4 Oktay Rifat, Gereklik'in gndelik dzeninin deitirilemeyeceini, ama 'kelimelerin konuma dilindeki gndelik dzeninde' deiiklik yaparak, Gereklik'e bakmzda 'yeni bir aya' sahip olabileceimizi savunur. Bu, ona gre 'gerein unuttuumuz yz'dr. Aka grlyor: Oktay Rifat, bu ikinci evrede, bir szcn anlamn, imlemledii nesnede deil (bu onun birinci evresinin ltdr), onun imgesinde temellendirmeyi amalyor. Bu, onun da kesinledii gibi, Gereklik'ten kesin bir kopuu deil, olsa olsa, 'Gereklik'in unuttuumuz yz'nn ortaya kmasn salayacaktr. Dolaysyla, birinci evreden ikinciye doru grlen dnm, bir coupure potique (iirsel kopma) saymak szkonusu olamyor. Hemen kesinlemeliyim: Anlam mge'ye indirgeyen bu kuramn, felsefi hibir tutana yoktun Oktay Rifat, daha sonra, Asaf Halet elebi'nin de yineleyecei gibi, felsefi bir tutarszlktan bir 'poetika' retmeye alyor:5 Bir eyin anlksal imgesi (image men-tale) ile, bu imgenin anlam (kavram) apayr eyler nk!.. yle de sylenebilir: Bir kavramn bir yarg nermesi iinde kullanlmas, zerine yargda bulunulan eyin anlksal imgesinin bir kopyasnn orada (anlkta) bulunmasn gerektirmez.6 Gerektirseydi, o zaman aziz Augustinus'un da belirttii gibi, 'ac', 'hzn' vb. szckleri kullanma konusunda belirli bir ekince duymamz szkonusu olurdu. Her kullanmzda bu szckler, imlemledikleri tatsz deneyimlerin soluk tasarmlarn (imgelerini) anlmzda canlandrm olurlard nk... Byle olmad iindir ki aziz Augustinus, rnein, 'ac', 'hzn' gibi szcklerin kavranmasna (anlamlandrlma-larna) ilikin anlksal edimler iin 'notiones' terimini kullanr; bunu da 'imagines'ten zenle ayrr. 3. Oktay Rifat'n imgeci sorunsaln iinden iir yazd ikinci (4) Oktay Rifat, Peremli Sokak, Yeditepe Yaynlar, stanbul, 1956, s. 7-8 (5>Bu konuda, bu kitapta Asaf Halet elebi'nin Sem'- Mevln iirini 'Yeniden Okuma Denemesi' yazsna baklabilir. (6) Peter Geach, Mental Acts, Routledge Kegan and Paul, Londra, 1964, s. 108 \ 139 r H i L M I y evre, 1969'a, o yl yaymlann iirler kitabna kadar srer. Bu kitabyla Oktay Rifat, tastamam bir coupure potique gerekletirir: Bu evrede artk, Nesne ya da mge deil, Dil'in kendisidir ne kan. Dil, kendisinden baka, kendisinin dnda bir eyi imlemleyen bir kullanm nesnesi, bir ara olmaktan kmtr iirin bir Dil sorunu olduunu, bu nc evresinde kavrar Oktay Rifat. Gerekliin (nesne ya da imge) kullanmna baml olmaktan, standart ya da verili dil'den kurtulmutur. Behet Necatigil bunu yle anlatyor: 'Gnn eilimi bizi kolaya ayartr; gn nedir, gn, ufkun byklnde yatat. Oktay Rifat bunu anlad; iirin uzun yzyllar boyu bir mecaz ii olduunu, gncel ve gndelik yaantlarmzn ancak mecaz potasnda sonraki zamanlar iin dayankllk kazanacan, po-lat boyutlat kazanacan biliyor. iir, zamana mecazla meydan okur. Mecaz denen, Trkesi bile henz tek szckle verilemeyen bu ok ynl hazineyi Oktay Rifat cmert usta balyor. Ben onun 1969'da km son kitab rfer'deki srl pitoreski, oturmuluu dnerek byle konuuyorum'.7 zetlersek, ayr evresi var Oktay Rifat iirinin. lk evrede nesneler, ikincisinde imgeler, ncsnde ise Di! ne kyor. Unutmamal: Oktay Rifat byk iirini, 1969'dan sonra yazd. Baz airler gerekten talihli oluyorlar. Hep dnrm: Oktay Rifat, iirler'i yaymlandnda, 1969'da 55 yandayd. Eer 50 yanda lseydi rnein, iirler'i, Yeni iirler'i, oban! iirler'in 'Kap' blmndeki iirleri yazmam olacak, belki de orta halli, haydi haydi iyice bir air olarak anlacakt. Oysa asl, 1970'lerden sonra yazdklaryla, asl onlarla yarna kalacak Oktay Rifat. Necatigil ne kadar hakl: 'nk asl iirler bekler baz yalan'. '-1 140 |- . || , dil ve Sanat Asaf Halet elebi'nin 'Sem'- Mevln' iirini Yeniden-Okuma Denemesi IAsaf Halet elebi, istanbul Dergisi'nde yaymlad bir dizi yazda, zellikle 'mcerred iir' (soyut iir) ve 'mahhas malzeme' (somut gere) bants zerinde durur ve yle syler: 'Sanatkarn mahhas (concret) malzeme ile ina edecei iir lemi bizim kafamzda mcerred (abstrait) hayallere yol aar. iir bize tpk hayatta olduu gibi mahhas malzeme ile mcened bir lem yaratr'.1 Bir felsefi sav bu: elebi soyut'a somut'tan gidileceini, d dnyann somut eylerden (eya'dan) kurulduunu, 'kafamzda birtakm mcetred hayaller' oluturabilmek iin, bu 'mefhum'larn (elebi, 'mcerred hayal' ile 'mefhum'u eanlaml kullanyor) 'saysz defalar gzlerimizin nnden geip gitmesinin lazm geldiini' sylyor, 'birok tekrarlardan sonradr ki mcened ortaya kabilmitir'2 diyor. elebi'nin burada, bilginin kaynaklar konusunda ngiliz deneycileri (Locke ve zellikle Hume) gibi dndn syleyebiliriz snyorum. Konu nemli: elebi'nin iiriyle, ne srd felsefi savlar arasnda bir bant olup olmadn gsterebilmek iin, bu savlarn irdelenmesi gerekiyor nk... Srdrelim elebi'den yaptmz alnty: 'Mesela 'keder' mefhumunu ele alalm', diyor elebi, ' Hangi neviden bir kederdir? (...) Keder lakrdsn dndmz zaman gzmzn nne kederli bir yz gelecektir, ve bu yz hitap <1) Asaf Halet elebi, Benim Gzmle iir Davas, stanbul dergisi, Temmuz-Aralk 1954'den aktaran Semih Gngr, Asaf Halet elebi, Suffe, stanbul, 1985 (?), s. 111 wa.g.y.,s. 112 ] 141 [ HLM YA ettiimiz ahsn muhayyilesinde muayyen bir kederli yz canlandracaktr'. elebi, geerlilii son kertede kukulu bir felsefi sav dile-getiriyor: Tpk Hume'un yapt gibi, 'mefhum' (Hume'da 'idea') teriminin iki anlamn birbirine kartryor. Bir eyin zihinsel imgesi (mentol image) ile bu imgenin kavramnn bir yarg nermesi iinde kullanlmas, apayr eyler oysa. yle de sylenebilir: bir kavramn bir yarg nermesi iinde kullanlmas, zerinde yargda bulunan eyin zihinsel imgesinin bir kopyasnn orada (zihinde) bulunmasn gerektirmez.3 Gerektirseydi, o zaman Aziz Augustinus'un da belirttii gibi, 'ac', 'hzn' ve benzeri szckleri kullanm konusunda belirli bir ekince duymamz szkonusu olurdu. Her kullanmzda bu szckler, imledikleri tatsz deneyimlerin soluk tasarmlarn (imgelerini) zihnimizde canlandrm olurlard nk... Aziz Augustinus, rnein, 'ac', 'hzn' gibi szcklerin kavranmasna ilikin zihinsel edimler iin 'notiones' terimini kullanr, bunu da 'imagines'ten ayrr.4 yleyse elebi'nin: 'Sanatkrn mahhas malzeme ile ina edecei iir lemi, bizim kafamzda mcerred hayallere yol aar. iir bize tpk hayatta olduu gibi, mahhas malzeme ile mcerred bir lem yaratr' sznn bir felsefi geerlilii yoktur. elebi, iirinin semantik yapsn, geersiz ya da yanl temellendi-rilmi bir deneyci felsefe sorunsalndan karsamaya kalkyor. iirin semantik yapsnn, elebi'nin nerdii sorunsaldan yola klarak temellendirilemiyeceini syledik. Semantik yap, zihinsel imgelerle (elebi'nin deyiiyle 'mefhumlar'la ya da 'mcerred ha-yaller'le) deil, im'lerle kurulur nk. Evet ama, hangi imlerle? 2. Riffaterre, iirin semiyotik birliinin bir matrisin varyant olduunu syler. Bu matris, bir szck ya da bir tmce'dir. iir, bu matrisin bir metne dnmesidir ona gre. Bu dnme srecinde birtakm temsil imler retilir; bunlardan bir bl de iirsel im'lerdir. Riffaterre'in deyiiyle im'ler, 'daha nce varolan bir sz <3) Peter Geach, Mentol Acts, Routledge and Kegan Paul, Londra, 1964, s. 108 ,4,feid. 1 142 1 |N DL VE SANAT \ 1*3 [ beine gnderme yaptklarnda' iirsel im'e dnrler. nceden varolan bu sz beklerine Riffaterre 'hipogram' adn veriyor. Hi-pogram bir klie, bir alnt ya da dilde konvansiyonel olarak birara-da bulunan benzetmeler olabilir.5 imdi, elebi'nin bize nerdii gibi zihinsel imge'lerden deil, iirsel im'lerden yola karak onun Sem'- Mevln iirinin semantik bir zmlemesine girieceiz. Sem'- Mevln tennure giymi aalar ak niyaz eder mevln iimdeki nigr baka bir nigrdr iimdeki sem'a nece yldzlar akar ben dnerim gkler dner benzimde gller aar gneli baelerde aalar halaka-ssemvti-vel'ard'h ylanlar ney havalarn dinler tennure giymi aalarda emen ocuklar mahmur caan seni aryorlar yolunu gaybeden gnelere brakp glmserim ben uanm gkler uar6 l5) Michel Riffaterre, Semiotics of Poetry, Indiana University Press, Bloomington, 1978, s. 2-23 ,6) Asaf Halet elebi, Om Mani Padme Hum, Adam Yaynclk, stanbul, 1983, s. 40. hilmi y A 3. nce u: Asaf Halet elebi: 'imdiye kadar hakkmda yaplan birok tenkidlere ve itirazlara ramen', diyor, 'hi korkmadan ve ekinmeden iirlerimde mistisizmin byk bit rol aldn itiraf ediyorum'. Bir ok iirinde 'var olmak uurunun eridiini' ve 'sonsuz bir temaadan ibaret' kaldn sylyot elebi, 'tabii', diyor, 'bu mertebeye eren ruh iin zaman ve mekan bahis mevzuu deildir'.7 elebi'nin 'sonsuz bir temaadan ibatet' kaldn belirttii iirlerinden biri de Sem'-! Mevln. Sem- Mevln'y elebi bu hl'e rnek gsteriyor.8 elebi, Sem-t Mevln iirine bir baka yazsnda da gnderme yapyor. Bu yazda elebi, mevlev sem'n anlatrken yle diyor: 'Sem edenin ba hafife sa tarafa eilir ve yz sola evrilir. Gzleri geirdii vecd ve haletin tesiriyle szlr. Yzne deta glmseyen bir hl gelir, artk onun 'benzinde gller aar', nk 'iindeki nigr baka bir nigrdr', o cn artk baka bir lemden 'arldn duyar', 'yalnz kendisinin utuunu deil, yldzlar ve gnele-riyle gklerin utuklarn'grr'.9 Sem'- Mevln iirini zmlemeden nce, bu zmlemeye yardmc olarak baz tasavvuf terimlerinin aklanmas gerekiyor: 'Tem', 'sem', 'vecd' ve 'fena',10 Bu aklama, iirin semantik yapsnn zmlenebilmesi asndan nemli nk. Ancak biz burada, iirin He'deki (1942) yazmna uyduk. elebi He'de 'bahe' szcn 'bae', 'kaybeden' szcn de 'gaybeden' biiminde yazmtr. Om Mani Padme Hum'un ilk basmndaysa (Yeditepe Yaynlar, 1953), bu szckler Adam Yaynclk basmndaki gibidir. ' Semih Gngr, Asaf Halet elebi, s. 121-123. elebi, burada, Goldziher'den yararlanm olmaldr. Goldziher, Mevln'nn bir beytini anarak yle diyor: 'L'espace et le temps eux-mmes cessent d'tre pour sa conscience les catgories de l'existence'. (Ignaz Goldziher, Le Dogme et La Loi de l'Islam, Librarie Paul Geut-her, Paris, 1920, s. 128) ' Semih Gngr, a.g.y., s. 124 1 Asaf Halet elebi, Mevln ve Mevlevlik, Turgut Atasoy ve Orta Matbaaclk ti., stanbul, 1957, s. 191 " R. A. Nicholson, slam Sufileri, Kltr Bakanl Yaynlar, Ankara, 1978, s. 51.: 'Su-filerce az ok 'extase' karl olarak yaygn bir ekilde kullanlan mecazi terimleri arasnda fena, vecd, sema (...) ve hl deyimleri'nin bulunduuna dikkati ekiyor. 1 144 1 ,n, dil ve Sanat nce 'sem' alalm. Sem'n birok anlam var. 'Mevln dneminde ise zellikle yar din mahiyette sazl ve arkl ziyafet'11 anlamna geliyor. Biz burada sem', 'gzel ses dinleme ile bunun neticesinde elde edilen vecd ile vcudun uzuvlarn harekete getirme (raks) anlamnda12 ele alacaz. Her ne kadar Arapa'da (mzik) dinleme ve dans anlamna gelen 'sem' ile 'gkyz' anlamna gelen 'sem' ayr biimlerde yazlyor iseler de, szcn bu anlamn da gzard etmemek gerekiyor. 4. Burada bir ayra aarak unu da belirtelim. Sem'da (Mevlev dans anlamnda) gvdenin devinimi Barthes'n, ada danslar konusunda syledii gibi, 'bireyin, evresindeki gvdelere aldrmadan kendi iselliini coturmaya' ynelmitir:13 elerle yaplan ikili danslarda (iftlerin dans) olduu gibi, gvde 'dsal bir etki' yaratmak durumunda deildir. Barthes srdryor szlerini: 'rnein bugnk danslarda gvdenin sergilendii sylenemez. Yzlerce delikanlyla gen kzn topland bir dans salonunu dnn: herkes yalnz kendisi iin dans eder gibidir. ki kii arasnda bir olay deil artk dans; herkes kendi bana, gvdesini iinden yayor sanki (...). Bunu bir tr esrime, kendinden geme de (un option extatique) sayabiliriz. Eski topluluklardaki yinlerin havasna girerek kendi kiiliinden syrlmaya alyor birey'.14 Barthes'n ada kitle-dans-lar (danse-fouk) iin syledikleri, sem' ile nemli benzeimler gsteriyor. Kitle-danslarnda kii, 'birey olarak bsbtn yalnz kalm, kaybolmu kitlesel bir biz (une sorte de nous massif) iinde, bir 'dans- biz' (danse-nous) iinde eriyip gitmitir'.15 Barthes bu olguya dayana- (11) Tahsin Yazc, Mevln Devrinde Sem', arkiyat Mecmuas, V, istanbul, 1964, s. 135 <12)a.g.y.,s. 138 <13) Critique, 423 - 424, Aot-Septembre 1982. Un Texte Indit de Roland Barthes, Encore Le Corps, s. 652. (Bu metnin Trke evirisi iin bkz. ada Eletiri, yl 3 Ocak 1984) ,14,ibid. (15,bid. \ 145 [ hilmi YA rak. gvdenin yalnzln kazandn, ama bir kollektivitenin (Bart-hes, buna 'bir tr biz' diyor) iinde kendini yitirdiini belirtiyor. 5. Sem', bir kollektivite iinde yitmek anlamnda deilse bite, yine de bir yitii imler. Sem'da zne, teki zneler yn iinde deil, Allah'ta yitmeye (onda son bulmaya: Fen'ya) ynelmektedir. Ziya akir'in syledii gibi 'Sem' esnasnda msivy tamamen unutarak lhut lemin cezbesine garkolmak arttr'.16 Bir baka deyile, 'hareket halinde (Sem'da) olan insann kainatta Allah'n cemlinden baka birey grmemesi lazm'dr. Sem', 'sem' edenin Allah'a olan akn, kuvvetli arzusunu, evkini harekete getirir, pekitirir ki, bundan da hller doar. Bu hller ateleri ile kalbi yakar, onu pisliklerden temizler. Bu temizlikten sonra insanda mahade ve mkefe hsl olur'.17 Sem' srasnda semzenlerin edimlerinin tasavvuf simgeciliinde ayr birer anlam vardr: 'Dnmek, Tevhid'i gsterir'. Tevhid (Allah'n birliini onaylamak) makamnda 'arifler her cihette mahbub ve matlub'u (Allah') grr ve dndkleri her tarafta bir feyze nail olurlar. Sem'da 'sramak ve oynamak, (...) Allah'tan gayr hereyi alt ettiini' gsterir. El sallamak ise 'visalin husulnden hasl olan sevince, kemal mertebesine ynelmeyi' simgeler.18 Birey, 'kendi kiiliinden syrlr', bir vecd (esrime, extase) iinde Allah'n kendisini yakn (kesin bir bilgi olarak, H. Y.) gzyle mahede eden'19 gerek bir m'min olur. Mevln'nn sem' srasnda byk bir vecd iinde hereyde Allah' grdn sylediini, evresindekilere gzlerindeki Allah nurunu seyretmelerini buyurduunu Eflaki'den reniyoruz.20 'Tem' ise, 'Allah'tan baka hibir eyi grmemek'tir. elebi'nin 'var olmak uurunun erimesi' olarak niteledii 'Fena', 'Fen'nn son mertebesi de varln Ai- (16,Ziya akir'den aktaran A. H. elebi, Mevln ve Mevlevilik, s. 191 (17)Tahsin Yazc, Mevln'dan Sonra Sem', s. 138-139 (18,a.g.y.,s. 142 (19)R. A. Nicholson, slam Sufileri, s. 51 1201 Ahmed Eflaki, Mana/ab el - Arifin (Ariflerin Menkbeleri). Trk Tarih Kurumu Yaynlar, Ankara, 1959- 1961, s. 104 1 146 [ , n , dil ve Sanat lah'ta srdrme, 'Beka'dr. Prof, Annemarie Schimmel'in belirttii gibi, 'Fena' ve 'Bek' (Allah'ta hileme ve Allah'ta ebedi yaam), 'Mevln ve onu izleyenlerce anlald anlamda, mistik dans (sem') devinimlerinde temsil edilmektedir'.21 6. imdi elebi'nin iirlerindeki imleri iirsel im'e dntren hipogramlar grebiliriz. elebi'nin Mevln'dan evirdii An mutrib-i name-i rin-dehen med diye balayan gazeldeki22 'Arz denilen bu kuyuya dm bir ok ruhlar, evvelce yollarn kaybetmi olduklar halde imdi vatanlarna geldiklerini sanyorlar' dizesi, Sem'- Mevln'daki 'yolunu gaybeden gneler' imini iirsel bir ime dntrr. 'Yolunu gaybeden gneler', Sem'da, Prof. Dr. Schimmel'in deyiiyle 'domayan ve batmayan gne (burada, Allah, H. Y.) evresinde dnen zgr ruhlar' imler. Yine bu gazelde, 'Btn aalar sabrettiler, ayrlk bir kuyu, sabr da ip gibi idi' dizesi, elebi'nin evirdii bir baka gazelin23 'Karanlk suyun dibinden gne kuyuya douyor', ve 'Yusuf gibi yzlerce gne kuyuya dndler' dizeleriyle birlikte okunduunda, henz vecd ile 'Allah'n kendisini yakn gzyle mahede etme' durumuna gelmemi, Allah'tan (Lht Evreni'nden) ayr dm, Nst'taki (nsanlk Evren) m'- minleri imler. Mevln'nn, elebi tarafndan evrilen, Biy biy ki tui cn- cn- cn- sem' matla'l gazelindeki24 1211 Annemarie Sc^immel, Mystical Dimansions of slam, The University of North Carolina Press, Chapel Hill, 1975, s. 184. (Bu blmn Trkesi iin bkz. A. Schimmel, Tosawu/un Boyuttan, Adam Yaynclk, stanbul, 1982, s. 164) (22) A. H. elebi, Mevln ve Mevlevlik, 87, XXXIII. Gazel. i23)a.g.y., s. 72, IV. Gazel. I24,a.g.y.,s. 71, II. Gazel. \ 147 [ HLM y 'Yzbin yldz seninle gnln aydnlatr' dizesi, elebi'nin 'iimdeki sem'a nece yldzlar akar' dizelerini iirsel ime dntren bir hipogram grevini yerine getirir. te yandan, elebi'nin evirdii Mest ve k vu cvn vu cins-i n matla'l gazelinde25 Mevln'nn 'Gnller, ilerindeki in dilberlerini gsterdiler' dizesi, Sem'- Mevln'daki 'iimdeki nigr Bir baka nigrdr' dizelerini iirsel ime dntrr.26 Sema-i Mevln'da geen 'emen ocuklar' imi ise, Divan yaznmzn mazmunlarndan biri. Mevln'dan elebi'nin evirdii Ey baban ey baban med hazan ender hazan matla'l gazelinde27 'serviler, lale ve yasemenler nerede emenlerin yeil giyinen ocuklar nerede?' dizeleri var. Bki'nin emen etfalinn uyhularn uurd yine Subhdem gulgule-i fahte glbank- hezar beytinde 'emen etfal' ('imen ocuklar') geiyor. imen ocuk-,25)a.g.y.,s. 84. XXIX. Gazel. (26) Ahmet Cafer elebiler, Asaf Halet elebi zerine Robert Kolej'de yazd bir term-paper'de (A. H. elebi: An Alienated Mystic, Robert College Library, Baslmam Tez, 1968), 'nigr- in'in elebi'nin 'Ayna' iirinde Ak', lml insandan ayran byk uzakl simgelediini sylemektedir. <27> A. H. elebi, Mevln ve Mevlevlik, s. 192 1 148 f- |n, dil ve Sanat 1 149 [ lan' mazmunu, eretileme yoluyla 'iekler'i imliyor.28 Yukarda szn ettiimiz An mutrib-i ho name-i rin-dehen med matla'l gazelde geen 'ieklerin ruhlar sonbaharn verdii uyuukluktan uyanyordu' dizesi de 'emen ocuklar'nn niin 'mahmur' olduklarn gsteriyor bize: ilkyaz gelmitir nk; -iekler, yeni uyanmlardr!.. 7. imdi bu hipogramlar (Tasavvuf metinleri ve Mevln'nn gazelleri) balamnda Sem'- Mevln'daki iirsel imleri, belirli bir semiyotik birlii oluturmak zere eklemleyebiliriz artk. Sem'- Mevln, ilk bakta, hem ilk yaz (Doa'nn Yenidendouu'nu) hem de 'vecd', 'tem', 'fena' ve 'bek' balamnda ruhlarn Allah'ta Yenidendouu'nu (fen'dan bek'ya) gsteren iki dzeyden olumaktadr. Hemen belirtmeli: Bu dzeylerin ikisi de allegorik dzeyler. Bir baka deyile, elebi bize sem' anlatrken ilkyaz (ya da, ilkyaz anlatrken sem') anlatmak istemi deil. Sem'-! Mevln, bu iki dzey birbirleriyle yer deitirebilecek biimde kurulmu. Bu iki dzeye ilikin iirsel imleri 'ylanlar ney havalarn dinler tennure giymi aalarda' dizeleri eklemliyor. elebi'nin Mevln ve Mevlevilik adl kitabnda tennurelerin al ile ilgili szleri bu balamda ok nemli. yle diyor elebi: 'Sima' eden sol ayann baparmann mihveri etrafnda sa ayayla tam yz seksen derecede bir arh atarken geni tennurelerin etekleri de o zaman hakikaten iekler gibi alr' (altn ben izdim: H. Y.).29 Semazenlerin dn' ile ilkyazda ieklerin yeniden yaama dn'n (Yenidendou'u) imleyen 'tennute giymi aalar', Trk yazn'nn gerekten benzersiz iirsel imlerinden biri. <28) Haluk ipekten, Baki, Atatrk niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi, Edebiyat Blmleri Ders Notlar, Teksir, Erzurum, 1984, s. 61 (29) A. H. elebi, Mevln ve Mevlevlik, s. 192 HLM Ya 'Tennure giymi aalar', iirsel ime dntren hipogramlar neler? Bunun iin Sema'- Mevln'daki bir nceki dizeye 'ylanlar ney havalarn dinler' dizisine bakmak gerekiyor. Ney taksimi, Mevlevilik'te srafil'in sur'unu temsil eder: 'Taksimin sonuna doru hafifleyen ney sesine baka bir ney, yahud baka neyler dem tutarlar. Derviler birden iddetle ellerini zemine vurup ayaa kalkarlar. Bu hareket sur'u duyan canlarn kyamet gnnde dirilmelerini temsil etmektedir'.30 Demek ki ney sesi, srafil'in sur'u dolaymnda 'canlarn Kyamet G-n'nde (yeniden) dirilmeleri'ni imliyor. Yenidendou ya da Yeni-dendirili... elebi'nin deyiiyle 'cn'larn yeniden tenlere girii (Kyamet Gn'nde), Mevln'nn ilkyazda ruhlarn tenlere girdiini syleyen 'Baharlarda btn ruhlar tenlere giriyorlar'.31 dizesi dolaymnda, lkyaza eklemleniyor: ruhlar tenlere, aalar tennurelere giriyorlar.32 imdi, Sultan Veled'in Maarifinden u blm alntlayabiliriz: 'Fakat o Peygamber 'Bildir!' surunu azna koyup ard vakit, srafil'in surunun nefesi gibi bu dalm olan paralar, mezar gibi olan bedenlerde, canlanp bagsterdiler. (...) Sen grmyor musun? Bu cansz, donmu toprakta, bu lm ve fena bulmu taneler, srafil gibi olan bahar, Hamel burcundan, bu yok olmu mezar gibi olan tanelere, veyahud tabut gibi olan aa dallarna (...) eritii zaman, hepsi kazmasz, kreksiz ve kimsenin yardm olmadan ba-gsterip karlar ve o mahpesten kurtulurlar'.33 yleyse israfil'in sur'u ile canlarn Yenidendou'u ve ilkyazda ieklerin amas (Doa'nn Yenidendou'u), Sultan Veled'in metni bir hipogram (30)a.g.;y.,s. 188 m>a.g.y., s. 87. XXXIII. Gazel. <32) Burada, ten/tennure sesbenzeimini gzard etmemek gerekiyor. (33) Sultan Veled, Maarif, Tercman 1001 Temel Eser, istanbul, 1984, s. 139. Ayrca srafil'in Sur'u iin bkz. Kur'an Taha, 62; Yasin, 56; Zmer, 110. 1 150 1 1 H D.L VE SANAT olarak alndnda, 'tennure giymi aalar' imini, iirsel bir ime dntrm oluyor. Kukusuz, Bek (Allah'ta yenidendou), bu dolaymda iire eklemleniyor. yleyse Sema'- Mevln'da iki deil, dzey olduunu syleyebiliriz: iirsel imler Hipogramlar mleyen mlenen Kur<an,~MW (Sulum Veled) W a, 'Sem' Gazeller (Mevlana) an'larn yeniden dirilii (Klarnet Gn) AlLah'ta^ndinlisfBek') Gazeller (Mevln) 'Tennure giymi Doa'nn yeniden dirilii aalar' : (lkyaz) Ney, Tasavvufta srafil'in sur'unu temsil eder, ama nsan- K-mil'in de simgesidir.34 zellikle Mevln'da byledir bu. Kmil insan ise, seyr-i slk'ta yedi nefs mertebelerinden geerek arnan kiidir. Bu mertebelerden ilki, srekli ktle eilimli olan nefs-i emmare'dir. Mevln, Mecs- Seb'a'da nefs-i emmare'yi 'ylan' diye adlandrr.35 Ylanlarn (nefs-i emmare'nin) ney sesini (nsan- Kmil'i) dinlemesi, Tasavvuftaki nefs mcadelesini, dorudan ya da dolayl yoldan Mahede makamna gidii imler. Bu da, Mevlevilik'te Sem' ile salanr. imdi Sema'- Mevln'nn matrisine gelebiliriz. Bu iirin matrisini Tasavvuftaki Devir retisi oluturur: Alem-i Gayb'dan Alem-i uhud'a inen varlk, nce cemd (canszlar), sonra nebat (bitkiler), sonra hayvan, en sonra da insan suretinde tecelli eder. yleyse insann cesedi, bu suret'e brnmeden nce 'Alemde dank bir halde idi. Onlardan nce de drt unsurda (anasr- erbaa), toprak, hava, su ve atete ve drt tabiatta (soukluk, scaklk, yalk, kuru- 1341 A. Glpnarl, Mesnevi erhi, Babakanlk Kltr Mstearl Kltr Yaynlar, stanbul, 1973, cilt: I, s. 33 (35> Mevln, Meclis-i Seh'a'dan aktaran, A. H. elebi, Mevln ve Mevlevilik, s. 136 -1 151 |- H I L M | y luk) idi. Bu drt unsur ve drt tabiat ise gklerin dnmesinden meydana gelmektedir. nsan btn bu evrelerden getikten, insan mertebesine ykseldikten sonta 'asl hakikatinden haberdar olmak ve aslna dnmek'36 gereksemesini duyar. Ondan sonra da derece derece ykselerek Hakk'a ular. Sem' Mevln iirinde, 'Ben dnerim gkler dner' dizeleri, Sem'daki dn dolaymnda insann yaradln (Seyr-i Nzul: ni), 'Ben uarm gkler uar' dizeleri ise, insann unsurlarndan ykselerek aslna kavumasn (Seyr-i Uruc: Ykseli) imler. Dolaysyla, Sem'- Mevln iirinin matrisi, 'Herey aslna dner' tmcesidir. Bylece iir, bu matristen yolakarak, hem Tasavvufun Devir (Dn) retisini, hem Beka retisini, hem slam eskatolojisini (Kyamet retisi), hem de Do-a'nn Srekli Yenidendou retisini (ki bu ok bilinen, Etemel Retour Miti'dir) kuatan byk bir iirdir. 1361 Sultan Veled, Maarif bk? \A a l /hb.M.AmharcIog,u.nun'Alk,amalar,bIm l 152 ( |N, l ve Sanat Necatigil'in Da iirini 'Yeniden-lna Denemesi 1Necatigil'in iirini iki dnemde dnmek gerekiyor. lk dnem, Kapahar, evre, Evler ve Eski Toprak'tan oluuyor. kinci dnemi ise, (bana gre) Yaz Dnemi ile balyor. Arada ise, Dar a ile birlikte, bit ara-dnem, Necatigil iirinde bir arakesittir. Bu iki kitab birarada dnrsek (ki dnmememiz iin bir neden yok) Arada, gerekten arada bir kitaptr ve Necatigil iirinde bir gei'i belirler. iirinin dnemselletirilmesini Necatigil de onaylyor. En/ Cam'n yaymlanmasndan sonra Kamuran ipal ile yapt bir konumada (bu konuma 28 Temmuz 1970 gnk Yeni Ga^ete'dedir) Necatigil, 'eletirmen ve okuyucu sizin iir serveninizi izleyebiliyor mu? Eski Toprak'tan sonra hikayeyi braktnz. Neden?' sorusuna u yant veriyor: 'iirimde hikayeyi, narration'u asgariye indiriyorum. Hikayeyi nasl soyutladm anlatacam. Hikayeyi frenlemek iin kendimizi zorluyoruz. Ama Divan iirinde olduu gibi, iirde de gizlemeler, saklamalar, kendini bir kelime ile ele verir. Bugnk iirim Eski Toprak'tan sonra balad.' ipal Sorar: 'Eski iirlerinizi inkr m ediyorsunuz?' Necatigil yantlar: 'Evet' Necatigil'in deyiiyle, 'iirde hikayeyi, narration'u asgariye indirmek', onun iirinin Yaz Dnemi ncesi ve sonras olarak dnemsel- 1 153 1 H I L M I v A V o letirilmesinde ayrdedici bir snr izer. iiri hikayenin, ykleme-nin tesinde kurmak, Necatigil'de pratik bir sorundur. Bunu belirleyen ise, kuramsal bir sorun: iirde anlam. Necatigil, yklemeyi en az'a indirgemeyi, iirde anlam sorununu zmleyebilmenin bir nkoulu olarak grmtr. 2. Bu yaz, ite bu sav kantlamay ngryor. yleyse yaplacak olan, Necatigil'in Yaz Dnem'nden nce ve sonra yazd iki iiri rnek olarak almak, bu iki iirde (ya da, daha geni dzlemde, iki dnemde) 'anlam' sorununu nasl temellendirdiini ortaya koymak olacak. Bu iirlerden ilki, Yaz Dnemi ncesinde yazlm 'Gizli Sevda' iiridir. Han bir sevgilin vard Yedi sekiz sene nce Dn yolda rasladm Sevindi beni grnce Sokakta ayakst Konutuk ordan bur dan Evlenmi, ocuklar olmu Bir kz, bir olan Seni sordu Hi deimedi, dedim, Bildiin gibi.. Anlyordu. Mesutmu, kocasn sevi^ormus Kendler'nmmij evleri.. Bir sulu gibi ezik, Sana selm syledi. 'Gizli Sevda' daha ilk okuyuta belli ki, anlam verili, standart dil ('standart dil' terimi, Mukarovsky'nin) dzleminde kuruyor. iiri, gereklie yapt gndermelerle anlamlandrmaya baml kl- 1 154 f. i N/.' D 1 L v E Sanat yor okuru. Buysa, iirin bildiriim amacyla gnderme ilevini ne-karyor: iirdeki im'leri, gereklikte gnderme yaptklaryla zde klyor. Dil, konvansiyonel balamndan uzaklam deil. Okur, bu iir karsnda, kurallarn bildii bir oyunu izliyor gibi. Bir belirsizlik (Empson'un 'ambiguity', Riffaterre'in 'ungrammaticality' dedii) szkonusu deil bu iirde. Ksaca, bir ykleme bu iir; hikaye anlatyor. iirde dil'in kendisi, sz-ediminin kendisi deil, gereklik ne-kyor ('nekma' terimi, Mukarovsky'nin: eke 'actualisace'yi, ngilizce'de 'foregrounding'i karlyor). 3. imdi de Yaz Dnemi sonrasnda yazlm bir iiri alalm: 'Da' iirini: Ette czrt keyy Bir kuzgunun indii birline dedii Bizi hep o aalar Barnda her dakika keyy Bu hangi ocaktr tav, akam ez Srdrr hastal iyi etmez Tahta perde sevgililer Yaslanr bakarz zlemle uzaklara Aalara dnlr sonra kararr bahe Bolukakta ey Dnce midir krlr dal ince Akam en/cam ve keyy lk okuyuta ayrdna varyoruz: 'Da', 'Gizli Sevda'ya benzemi-yor-hi benzemiyor! Belli ki anlam verili, standart dil dzleminde kurmuyor. iiri, gereklie yapt gndermelerle anlamlandrmak nekmyor bu iirde. Dolaysyla, bildiriimin gerekletii bir gnderme ilevi bulamyoruz. iirdeki im'ler, onlarn gereklikte gnderme yaptklaryla zde deiller nk. Dil, konvansiyonel balamndan uzaklam 'Da' iirinde. iirde dil'in kendisi, sz-ediminin kendisi nekyor -gereklik deil... Okur bu kez, bu iir karsnda kurallarn bilmedii' bir oyunu izliyor gibi, iirde belirsiz- 1 155 1 HLM v . 1 A likler var. Ksaca, bir oykleme, bir narration deil bu iir; hikaye anlatmyor. 'Da', Jakobson'un deyiiyle, dilin gnderme ilevinin deil, iirsel ilevin (ya da, Mukarovsky'nin deyiiyle, 'iirsel dilin ile-vi'nin) nekt bir iir. iirsel ilev ise, dilin bildiriim amacyla kullanmn dta brakyor. Dolaysyla iirin 'yaznsal'l (terim Jakobson'un) onun yk anlatmamasndan, Necatigil'in deyiiyle, 'hikayeyi, narration'u asgariye' indirmesinden ileri geliyor. iirsel ya da estetik ilevin nekmasyla da iir, gnlk (standart) dili bozuyor, 'gnlk dile rgtl bir iddetle'1 yneliyor. Burada nemli bir soru var: iir bildiriim dzeyinde gnderme ilevinin nekt durumlarda m anlam iletir sadece? Eer yleyse, estetik ilevin, iirsel ilevin ne kt metinlerde ('Da' iirinde olduu gibi) anlamsz mdr iir? 4. Michel Riffaterre Semiotics ofPoetry'de okuma balamnda iki anlam dzeyi ayrdeder: mimetik anlam ve hermeneutik anlam.2 Mi-metik anlam dzleminde okur, dilsel imleri, birincil olarak, gndermeleri ile kavrar. Jakobson'un iirde gnderme ilevinin nekt-n syledii durumdur bu: Okur, gndermeler dzleminde kavrayabildii srece sorun yoktur. Ama, ya birtakm belirsizlikler szkonu-suysa? Ya, bildiriim gereklemiyorsa? Daha somut sylersek: ya, im'lerden bir bl, gndermeler dzleminde anlamlandrldkla-rnda, garip ya da eliik sonular veriyorlarsa? Dahas, iir gnderme ilevini ne kertede gerekletirirse gerekletirsin mimetik okuma (anlam) dzeyinin baz sorunlar olacaktr iirin bir ses (uyak, ritm) dzeni, bir ls ya da baz retorik eleri vardr -kukusuz, bunlar birer im olarak, gnderme dzleminde anlamlandrma szkonusu deildir. Dolaysyla, iiri te bir dzeyde, hermeneutik dzeyde okumak ve anlamlandrmak gerekiyor. (1) Victor Erlich, Russian Formalism: History- Doctrine, The Hague, Mouton, 1965, s. 214 121 Michael Riffaterre, Semiotics of Poetry, (ndiana University Press, Bloomington, 1978, s. 6 , n , dil ve Sanat Riffaterre, yaznsal olgunun metin ile okur arasnda bir diyalektik bant kurduu dncesindedir. Okur, iirde anlamn dorudan deil, dolayl olduunu bilecek, iirin bir 'btnl' olduunu kavrayacaktr. Okuma, iirde bu btnln aratrlmasdr. yleyse, diyor Riffatetre, okur bu btnl kavrayabilmek iin gnderme dzlemindeki ak anlam bir yana brakmal, iirdeki im'lerin dolayl olarak dile getirdikleri btnletirici etmeni kavrayabilmeli-dir.3 5. Burada bir ayra aarak, Necatigil'in yukarda szn ettiim konumasna dnmek istiyorum. ipal soruyor: 'Bir eletirmen EnlCam' okuyucuya aklayacak, onu sevdirecek mi? Yeterince sizi onlara iletecek mi?' Necatigil yantlyor: 'yi niyetliyse, angaje taraf yoksa, bu kitap zerine dnrse, bir eskizaman hayvann kemiklerinden ina eder gibi, onu yeniden kuracaktr.' imdi, Necatigil'in deyiiyle, iiri 'yeniden kurmak' ya da 'Da' Riffatene'in hermeneutik dzleminde anlamlandrabilmek iin, bir yeniden-okuma deneyimine girimek istiyotum. Bu amala da Riffatene'in kuramsal kavramlarndan yola kacam: matris, hipog-ram, betimleme bei, iirsel im.* 6. Riffaterre'e gre iir, bir szcn ya da bir cmlenin bir metne dnmesidir. Bir metne dnen szck ya da cmle ise, o iirin (metnin) matrisi'dir (Matris, eer bir szck ise, Riffaterre o szcn iirde grnmeyeceini belirtiyor). Demek ki iir, matris'in dnmdr. Matris bu dnm srasnda baz temsili im'ler retir -ki, bu im'lerden bir bl, 'iirsel im'lerdir. te yandan, bir szck ya da tmce (phrase), daha nceden varolan bir szck beine gnderme yapyorsa iirsel im'e dnr. Daha nceden varolan bu szck beine Riffaterre 'hipogram' diyor. Hipogram bir alnt, bir (4)a.g.y. Ayrca J. Culler, The Pursuit of Signs, Routledge and Kegan Paul, London, 1981, s. 80-99 \ 157 \ " 1 L M | y slogan, bir klie-sz, ya da konvansiyonel olarak biraraya gelmi bir bek olabilir. Riffaterre, konvansiyonel olarak biraraya gelmi bir bek olarak hipograma 'betimleme bei' adn veriyor. Hangisi olursa olsun hipogram, gemiteki yaznsal ve semiotik pratiin rndr. Bir im'in daha nceden varolan bu tmceye ya da bee yapt gndermeyi kavrayan okur, bu im'i bir 'iirsel im'e' dntrm olur. Riffaterre'e gre, metinde iirsellik nekacaksa bir hipograma gnderme yapan im'in (iirsel im'in), metnin matrisinin bir varyant olmas gerekir.5 7. imdi, bu kuramsal balamda 'Da', 'bir eskizaman hayvann kemiklerinden ina eder gibi' yeniden kurabiliz. 'Ette cyrt': iirin adndaki 'Da' imi'nin bir yzey ekli olarak da'a deil 'dalamak'a gnderme yaptn ortaya koyuyor. 'Czrt', dalamann ette kard sesin yanslamas. 'Keyy': Belirsizlik, bu szckle balyor. nemli: nk iirde kez geiyor 'Keyy'. Szlk-anlamlar bir tutamak vermiyor. 'Keyy'i bu iir balamnda bir iirsel im'e dntren metin, bir tp incelemesi: Akil Muhtar zden'in 'bni Sina Tbbna bir Bak'.6 Bu metinde yle deniyor: 'Key, pek faideli bir usuldr. Kzgn bir aletle yakmaya denir. Hastaln dalmasna menfaati olur.' Bylece 'Keyy' 'Da(lama)': 'Ette czrt'dan oluan betimleme bei'ne gnderme yaparak iirsel im'e dnyor. 'Kuzgun' : Bu szck, sessel olarak 'Kzgn' szcn artryor. Jakobson'un da belirttii gibi,7 iirde eretileme salt analoji alannda (rn.: kuzgun, kartal) deil, ses alannda (rn : Kuzgun, Kzgn) benzerliklere dayanabiliyor. yleyse 'Kuzgun'u da, 'kzgn' szc dolaymnda, betimleme bei'ne katabiliriz: ^Intn^T" Byk TTk ^ * TTK Yay.n, ls. 80-81 ' StructUTabsm d Semiotics, Methuen, London, 1977, s. * M , dil ve sanat Ette czrt: Da(lamak): Keyy: Kzgn (Kuzgun) } Hipogram 'Barnda her dakika': Bu tmce, Tevfik Fikret'in Promete iirine gnderme yapyor. Fikret'in iiri Kalbinde her dakika u ulv tahassrn Minkar- ateinini duy, daima dn diye balyordu. Necatigil, 'Kalbinde her dakika'y 'barnda her da- kika'ya eviriyor. Fikret'in 'minkar- ten'i ('ateten gaga') ile betimleme bei daha da geniliyor. 'Ateten gaga' hem 'Kalbinde her dakika'y betimleme beine eklemliyor, hem de 'kuzgun'la bir dz-deimece bants kuruyor. 'Bu hangi ocaktr tav': Bu tmceyi de betimleme bei iinde dnmek gerekiyor: Da(lama) ileminde kullanlan madeni aletin, bir ocakta kzgn akkor durumuna gelip tavn bulmas szkonusu burada. 'Srdrr hastal iyi etmez': Necatigil, sonunda iirin matrisine gnderir bizi: Yaam, bir azaptr. Kayg, korku, znt ile yaam, kzgn bir demirle dalanm gibi, barmzda duyarz. Gerekten Necatigil, 1941 ylnda yazd bir iirin ('Yeldeirmenleri') ilk dizesini ('Yaamak azaptr ok zaman'), 'Da' iirine bir matris olarak almtr.8 Tevfik Fikret'in Promete'sine gnderme yaparak da Promete'yi yenidenretir. Fikret'in Promete'si bir mit kiisi'dir: Ulkleti-rilmi, yceltilmi bir kahraman simgesi. Necatigil'in Promete'si ise, 181 Necatigil, Bile/Yazd'da (s. 113) 'yaamak azaptr ok zaman' bal altnda yle diyor: 'Bu bir ruh yaps sorunudur, sonucudur. Ben ilk kitabma o msrayla balarken, elbet bilemezdim deimez dorultunun bu olacan, olduunu. Belki bir tesadfn yze kard, demek ki bilin altnda vard, yeerdi, kk sald. 'Yaama azab', klasik Divan iirimizin de matrislerinden biri. A. H. Tanpnar, 19. Asr Trk Edebiyat Tarihi'nde (s. 96) Akif Paa'dan sz ederken, onun Adem Kaside-si'ndeki 'di/leng-i hesti' terkibine dikkati eker ve kasidenin, felsefi bir balam kurabilmesi Necatigil'in bu iiriyledir. 'Da' karlmadan' okunmasnda srar eder. Ancak yaama azabnn felsefi bir balam kurabilmesi Necatigil'in bu iiriyledir. 'Da' geleneksel bir matrisin, st-dil dzeyinde nasl yeniden-rctildiini de gs-tetir. \ 159 r HLM Y A v yiit ve soylu bir edimden dolay deil, salt yaad iin azap eken, sradan bir insandr. Fikret'in lkletirdiini, Necatigil, herkes'leti-rir. Kayglar, tasalar ve zntleri ile yaama azab eken 'her-kes'ten biri. Bu anlamda Necatigil'in insan, Heidegger'in 'her-kes'idir ('Dos Man'). Herkes, ya da gerek olmayan bir varolu... 'Tahta perde sevgililer': 'Tahta perde' bir dermeatmal imler. (Jakobson, 'iirde gsterenler, birer gstetilen olmulardr' diyordu). Necatigil, tasa ve azaptan, ak gibi dermeatma, blk prk yaam deneyimleriyle kurtulunamayacan vurguluyor. Gerekten 'tahtaperde', salt bir gsterilen de deil, iiri ikiye blen bir im. iirin anlam uzamn da ikiye blerek birbirinden ayryor: Birinci drtlk, yaam azaptr matrisinin iirsel metne dnmesiydi; son drtlk ise lm kanlmazdr matrisini iirsel metne dntryor. Akn dermeatmalnn imlendii ara-matris ise, 'tahta perde' imiyle, iiri ikiye blyor: ilk 6 dize } Mattis 1: 'Yaam, azaptr' 7.,8. dizeler ]} Ara matris:'Ak, bir zm deildir J tahta perde son 4 dize 1} Matris 2:'lm, kanlmazdr'. .'Aalara dnlr...': 3. drtlk bu tmceyle balyor. Bu drtlk, biti yine bir betimleme bei, tekiyse bir alnt olan iki hipog-rama gnderme yapyor. Betimleme dizgesi: {bahe, aa, dal}; alnt ise Yahya Kemal'in bir rbaisidir: Her rind bu bezmin nedir encam bilir Dnyamz ngh zlm rtebilir Bir bitmeyecek evk verirken beste Bir tel kopar, ahenk ebediyyen kesilir i 160 1 . vj DL VE SANAT Yahya Kemal'in rubaisinde encam: zlm (karanlk) telin kopmas ile, Necatigil'de ise en/cam: karanlk, daln krlmas ile eklemlenir. lm, Yahya Kemal'de 'bir telin kopmas' ile imleniyordu; Necatigil'de ise bir 'daln krlmas' ile imleniyor. Ama krlma, en/cam'm cam'yla eklemlenerek, iiri anlamca daha da younlatryor: Yahya Kemal: encam: karanlk: tel'in kopmas. Necatigil: en/cam: karanlk: dal'n krlmas. 'Boluk': hem yaamn bo'luuna hem de gmtn boluuna gnderiyor bizi. 'Akta her ey' ise, lmn kanlmazl kavrandnda hereyin apak anlalacana! Necatigil, 1. matris ('yaam azaptr') balamnda Heidegger'in Das Man ('herkes') kategorisini yenidenretiyorsa, 2. matris ('lm kanlmazdr') balamnda da Heidegger'in Sein zum Tode ('lme kendinden nde yrme') kategorisini yenidenretiyor. Sein zum Tode, bireyin ('Dasein') lmle hep gzgze olduunun bilincinde olursa, gerek bir varolua sahip olabilecei anlamna gelir Heidegger'de.9 Bylece 'Da' iiri, iki ayr matris balamnda bir st-dile, felsefe diline de gnderme yapyor. 'Da' derin bir felsefi ierik de kazanyor. Joseph P. Fell, Heidegger and Sartre, Columbia University Press, New York, 1979, s. 341-351. Ayrca, Lucien Goldmann, Lukacs and Heidegger, Routledge and Kegan Paul, Londra, 1977, (Glossary blm); yine ayrca, Macit Gkberk, 'nsannn Gereklii', Cumhuriyet, 12 Haziran 1976. -1 161 i- ,N, DL VE SANAT 'Da doble luz a tu verso, Para leido de frente Y al sesgo'1 Antonio Machado NecatigiPin Kareler'i: Ak Yapt Behet Necatigil'in Kareler'i, Trk yaznnda tekil bir yapt olma zelliini koruyor. Gerekten benzersiz bir yapt Kareler ('benzersiz', tekillii vurguluyor burada, yceltmeyi deil). Tekillii, iirde anlam sorununa zgl bir zm getirme deneyimi olmasndan. Hemen sylemeli: Necatigil iiri, zihinsel iermeleri olan bir iirdir. Bu da, onun iirini, felsefi bir iir klyor. zellikle de Ka-reler'de belirgin bu zihinsel iermeler. Anlam sorununun nasl zmlendiine ilikin bir yaklam, bu iermeleri gzard etmemek zorunda. Kareler'e ilikin ilk ierme u: Kareler'deki iirlerin tm, birer ak yapt'tr. Nedir 'ak yapt'? Umberto Eco'yu izleyerek, bunun okura belirli bir yorumu kabul ettirmeye almayan yapt olduunu syleyebiliriz. 'Tpk' diyor Eco, 'ada atonal mzikte olduu gibi... cracya zgrlkler tanyan algsal kompozisyonlardr bunlar'. Eco, Karlheinz Stockhausen'in Klavierstek XI'ini rnek veriyor. Bestecinin, nceden verilmi direktifleri yoktur bu mzikte: Stockhausen, salt bir dizi mzikal yap nerir. crac, balang iin (1) iirine ifte anlam ver Hem nden okunsun (soldan saa) Hem apraz The Poem itsel/, (ed. Stanley Burnshaw, Penguin Books, Londra, 1964, s. 173 1 163 \ y A z HLM Ya bu yaptlardan dilediini, sonrakilerin ardkln belirlemek zere seebilmektedir. Ksaca, bitmi kesin bildiriler, nceden belirlenmi formlar iermiyor 'ak yapt'lar.2 Atonal mzik, gerekten ak yapt'n betimlenebilmesi iin iyi bir rneke. Kukusuz, tonal mzikte de icracy bir lde zgr brakt dnlebilen besteciler var. rnein, Handel. Ode on St. Cecilia's Day'n bir yerinde organ ad lib diye yazar Handel, icracy (orgcuyu) o blm deitirmek ya da atlamakta zgr brakr. (Bu durumun tersi de var elbet: Elgar ve Stravinsky gibi bestecilerin ya-ptlarysa, bu yaptlarn nasl alnmas gerektii konusunda, icraya ilikin direktiflerle doludur). Gelgelelim, Handel'in mzii izgisel-dir; soldan saa okuma'da boluklar brakan, ya da boluklar deerlendiren bir yorum zgrldr icracya braklan. Atonal mzik-teyse, icracnn balang iin bir dizi mzikal yapdan dilediini seebildii kompozisyonlar, okumann (burada, elbet, nota oku-ma'nn) dzeyi (yukar-aa, aa-yukar) ve konumu (sa-sol, sol-sa) ile bantldr. Webern, Hildegarde Jone'a yazd bir mektupta atonal notalandrmay, nl bir antik formlden yola karak bulduunu belirtir. Bu Kareler'in semantik yapsn kavramamz asndan nemli: Webern'in szn ettii antik forml, yukardan aa--aadan yukar; sadan sola-soldan saa okunduunda deimeyen szck dizilerinden kurulmutur: SATOR AREPO TENET OPERA ROTAS 'Bir dizi (12 ses dizisi) buldum', der Webern bu mektupta, '12 sesin kendi aralarnda isel bantlar olan bir dizi bu: nce yatay olarak (soldan saa-sadan sola), sonra da dikey olarak (yukardan aa- <2) Umberto Eco, L'Oeuvre Ouvene, Seuil, Paris, 1965, s. 15-37 1 164 1 , Jj , DL VE SANAT ****'\J d Btan Escrkn 6 (D^br 2), Cem Yaymevi, stanbul, 1983, <*' Behet Necatigil, Butun enen s. 520 1 w S (iirler 3), Cem Yaynevi stanbul, 1982 s. 12 <*> Behet Necatigil, Btn Eserler, 3 (.rler (6)a.g.y-,s. 13- \ 165 1- ya-aaya yukarya).' Eco gibi sylersek, 'kendini, iinde hibir ayrcalkl ynn bulunmad bir kme olarak sunan ses dizisi'.3 Necatigil'in, Webern'i ve atonal mzii izlememi olsa da, iir iin tastamam byle dndn biliyoruz. Rauf Mutluay'la bir konumasnda Kareler iin yle diyecektir: 'Bu iirlere beni z zorlad; zn iki bal deil, -drt ynl oluu. O iirlerin sadan sola, yukardan aa, merdiven basamaklar gibi inili kl; okunmak istenileri'.4 Necatigil, bu okuma kipini 'yolculuk' eretileme-siyle anlatr; iiri de 'tren tarifeleri' eretilemesiyle: Ka ynde trenler istasyon nerde yukardan aa aadan yukar hangisi saa sola hangi saatlerde doru yolcu katarlar5 Stockhausen, Klavierstck XI'de balang iin icracy zgr brakyorsa, Necatigil de yolcuyu ('okuru) tarifenin ('iir'in) nasl okunmas gerektii konusunda zgr brakr. Kark Tarife iiri yle biter: imdi siz syleyin gideceiniz yeri ne zaman ve nasl nerelerde olmal kolay m grmek ynleri ayn anda nce baz eyleri okumasn bilmeli6 yleyse imdi soruyu sorabiliriz: Necatigil, 'bu iirlere beni z zorlad' derken ne demek istemiti? Yant yine Necatigil veriyor. yle: 'Szcklerin aralarn atm, szcklerden deiik kombinezonlarda baka baka anlam dizileri karmay denedim. Bir deniz fenerinin tek odaktan yayd ve nesnenin trl yanlarn, gr- HLM y nmlerini gsteren n demetleri gibiydi bunlar'.7 lgin bir homo-loji: Webern iin (Eco'nun deyimiyle), 'tonal bir merkez'in bulunmad bir ses dizisi neyse, Necatigil iin de semantik bir merkez'in bulunmad bir anlam dizisi, o! Demek ki, z'n zorlamas, Necati-gil'de metafizik deil, semantik bir problem olarak, anlam sorununa deiik bir zm nerme zorunluluu olarak beliriyor. Burada bir ayraz amalym: Hi kukusuz, Necatigil, Henri Bre-mond'un La Poesie Pure'ndeki savlar (ki bu savlar, Haim'in iir Hakknda Baz Mlafuz<:alar'nda da yeralr), yani bir iiri, okunmas gerektii gibi okumak (iirsel okuma) iin, onun anlamn kavramann gerekli olmadn; stelik, zor bir olaslkla kavransa bile, bunun iirsel 'okuma' iin yeterli olmadn biliyordu. yleyse niin anlam sorununu ne karyor Necatigil, niin 'anlam dizileri' karmak istiyor?8 Sanrm, sorunun dm de buradadr: Necatigil, ne denli sz'e dayansa da, iirin, dil'in imleyici karakterinin dnda kalabilmek gibi bir sorunu olduunu da biliyordu. Bunu biraz amak gerekli: 'imlemleme', szckle onun gsterdii nesne arasndaki bantdr, 'imleme' ise, szckle onun anlam arasndaki bant.9 Barthes de be- (7)Bahet Necatigil, Btn Eserleri 5 (Dzyazlar I), Cem Yaynevi, stanbul, 1983, s. 57 ,8) Tahsin Ycel de, Kareler'den szeden bir yazsnda, Necatigil'in bu iirlerinin 'eski biimlere kartlklaryla birer te-iir' saylabileceklerini belirttikten sonra 'ama dzyazya kartlklar daha da kesindir, nk, belirttiimiz gibi, dzyazda dnlmesi bile olanaksz olan birtakm iirsel kurallar ierirler' diyor. Ycel, unlar da ekliyor: 'Necatigil, bir dzyazda tasarlanmas hile zor olan bu zgn okuma biimini getirirken, dzyaz diline kart bir iir dilini kesinlemekle kalmaz, iirsel anlamn zn de gn na karr, onun tekil deil oul, izgisel deil btnsel olduunu bir kez daha kantlar'. Tahsin Ycel, Yazn ve Yaam, ada Yaynlar, stanbul, 1976, s. 100-101 " Bu ayrm Wittgenstein'dan. Wittgenstein Tractatus'ta 'imlemek'i (bedeuten) 'im-lemek'ten (bezeichnen) ayrr. Bu, bir lde Frege'nin sinn (anlam) ve bedeutung (imlem) ayrm zerinde temellenir. Tractatus: 3.3. Jakobson'da ise denatation'un (dolaysz anlam) imlem'e connotation'un ise (yananlam) anlam'a tekabl ettii dnlebilir. ngilizce felsefe metinlerinde de imlem iin re/erence, anlam iinse sense terimleri kullanlmaktadr. 1 166 1 zlN, DL VE SANAT lirtir: yaznsal metinler imlemleyici deil, sylemsel'dirler.10Bu, yaznsal yaptlarda bir dzey olarak, imleme'nin baat olduunu gsterir, imlemleme dzeyinin ortadan kalktn gstermez. Bu durumda dilin imlemleyici karakteri, iris Murdoch'un Sartre'a dayanarak syledii gibi, 'aire tedirginlik verici bir engel gibi grnmeye' balayabilir.11 air imlemeyi nasl baat klacak, sylemsellii nasl nekaracaktr? 'Kullanr*: bir sz ama hangi anlamda?' te Necatigil'in iir siyasas... Necatigil, szckle imlemledii nesne arasndaki dolaysz bant ortadan kalkmasa bile, imleme dzeyinin baat klnmasnn ardna dmt. Bu da Jakobson'u izleyerek sylersek, 'sanatn ilevinin iletiim ilevine stnl' demektir. Bu stnlk 'iletiimi (yani, dolaysz anlam, denotation'u) ortadan kaldrmaz; ancak onu birok anlama gelebilecek (ambigu) bir biime sokar'12 Necatigil'in istedii buydu! Sartre'n da Jakobson gibi dndn biliyoruz: imlemleme dzeyinin ortadan kaldrlmas olanakszdr; Mallarm denemitir bunu: 'Mallarm, dili, hibir eyi imlemlemeyen bir varlk klmay baaracak, olanaksz ve gzpek bir eylemin ardndayd. Rimbaud ise, tersine, dil'i imlemlere tkabasa doldurarak, onun imlemleyici karakterini zayflatmaktan yana olmu'tu.13 Oysa hemen belirtilmeli: Necatigil'in sorunu, imlemleme dzeyiyle deildir. Mallarm ya da Rimbaud gibi, szc 'im' olmaktan karp, onu Sartre'n deyiiyle bir 'nesneye dntrmek istemez Necatigil. Kareler sanki, dilin imlemleme dzlemi yokmu gibi, imleme dzeyini oaltmaya koyulur. Szckleri ne imlemlerle tkabasa ykler, ne de imlemler-den arndrmaya giriir: anlam, gndermeye deil, okumaya balar. Kareler'i Trk yaznnda tekil klan da budur. 101 Roland Barthes, 'L'effet de rel', Littrature et Realite"de, Seuil, Paris, 1982, s. 81 vd. Barthes gereklik balamnda rfrentiel (imlemleyici) olan, discursive'den (sylemsel) ayrr. (11,lris Murdoch, Sartre, Collins, Londra, 1967, s. 36 vd. (12) Roman Jakobson, 'Qu'est ce que la posie', Poe'tique'de say: 7, s. 277 (13) Iris Murdoch, a.g.y., s. 36 vd. \ <" i- i. Bir Davurumcu iir Temellendirmesi 1Felsefe ile resim arasnda, grece zerk alanlar olsalar da, belirli birtakm koutluklar kurulabiliyor. Bu, bilinen bir olgu. Felsefe, Dnyay kavramsal olarak yeniden-kurma'nn; resim ise, teki Grsel sanatlarla birlikte Dnyay resimsel olarak yeniden kurma'nn alan. Felsefe, Dnya'y kavramsal olarak yeniden- kurarken, bu ilemin temel-koyucu esinin ne olduunu (olmas gerektiini) sorgulayarak ie balar. Ya da, en azndan, Dnya'y ye-niden-kurma'ya bu soruyla balayan dizgeler var... Bu temel-koyucu ge, D Dnya'da varolduklarn kesinlediimiz, onayladmz ey'ler olabilir; ey'lerin olguya dayanan duyumlar olabilir; ya da ey'lerin ve duyumlarn dnda, bir z (eidos; essentia) olabilir. Baka biimde sylersek: Gereklik ey'lerde midir, duyum'larda mdr, yoksa saltk Ylerde mi? Aristoteles dizgesinin temel-koyucu esi, tek tek eyler; Mach ve Avenarius dizgesinin temel-koyucu esi, duyumlar; Husserl dizgesinin temel- koyucu gesiyse, z, eidos... Felsefe tarihini bu dorultuda okuduumuzda, Ortega'nn deyiiyle,1 'garip bir koutluk' gryoruz felsefe ile resim arasnda. Resim tarihi de, resmin Dnya'y resimsel olarak yeniden-kurarken, bu ilemin temel-koyucu esinin ne olduunu (olmas gerektiini) sorgulayarak ie baladn gsteriyor. 'Garip koutluk' burada ite: Jose Ortega Y Gasset, The Dehumanisaaon of Art, A Doubleday Anchor Book, NevvYork, 1956, s. 117 vd. 1 169 1 HLM Ya Resimde de bu temel koyucu ge, D Dnya'da varolduklarn ke-sinlediimiz, onayladmz ey'ler, durumlar, ya da bir eidos (essentia) oluyor. Naturalist resim gelenei iin Gereklik, D Dnya'da-ki ey'lerdedir. zlenimci resim gelenei Gereklik'i duyumlar'da te-mellendiriyor. Davurumcu resim geleneiyse Gereklik'i eidos'ta, z'de aryor. Bu balamda bir 'paralel metin' olarak okunduunda Felsefe tarihi ile Resim tarihi arasndaki birebir bantlar ak-se-ik grlebiliyor. Aristoteles'le Giotto Naiv Realizm'de ve Natra-lizm'de; Mach'la Manet Duyumculuk ve zlenimcilik'te; Husserl'le Kokoschka ise Fenomenoloji ve Davurumculuk'ta, ne kardklar Gereklik balamnda ilikilendirilebiliyorlar. 2. Husserl'in Fenomenolojisi ile Davurumcu sanat arasndaki bant, teden beri biliniyor.2 Ama nce u: Davurumcu sanat, ey'lerin Dnyas'n (D Gereklik) yadsmyor; D Gereklik'ten kopuk bir mistisizmi imlemiyor. Husserl'in Fenomenolojisi de yle, Fenomenolojinin de, eyler dnyasn olumsuzlamak gibi bir sorunu yok! eyleri yadsmyor; ama onlarn Gereklik'le bir ilikisi olduunu da dnmyor. Davurumculuk, eylerin 'en asl z'ne ulaabilmek iin onlar iinde bulunduklar sahte gereklik'in zerine karmakta; onu gereksiz ayrntlardan ayklamaktadr.3 eylerin 'rastlantsal zelliklerini paranteze almak, onu empirik gerekliin zerine karmak iin' Davurumcu sanat, 'fenomenolojik indirge-me'ye bavurur. Bylece Fenomenoloji ile Davurumcu sanat arasnda bir koutluk kurulmu olur.4 3. Felsefeyle resim arasnda kurulan koutluk, felsefe ile iir arasnda da kurulabiliyor. Trk iirinin, belki de tek Davurumcu airi, bu anlamda Behet Necatigil olsa gerek. Necatigil'in iiri, Husserl'in deyiiyle, iinde yaadmz 'hergnk yaam dnyamz' <2) Bu konuda Trke'de bkz. ismail Tunal, Feke/enin Inda Modern Resim, Remzi Kitabevi, stanbul, 1981, s. 149-161 <3) K. Sha Ergand, Ekspresyonist Edebiyatta ki Farkl Tavr, Baslmam Doktora Tezi, istanbul, 1988, s. 34-45 'KA \ 170 \ |n, dil ve sanat , at rn Yavnevi, stanbul 1982, s. 66 i n Fserleri 3 (iirler 3), Cem Yaynevi, > Bahet Necatigil, Butun Eserleri u ______I 171 1--- (unsere alltagliche Lebenszeit) btn eyleriyle paranteze alan ve onlar bal grndkleri rastlantsal (ilineksel) balardan syrtmay deneyen bir iirdir nk... Necatigil, iirlerinde (zellikle de Kareler Aklar, Beyler ve Sylerizde) kendi gndelik yaam dnyasn kuran eyleri, empirik ve ilevsel balamlarndan, bu balamlar paranteze alarak kendi asl z'lerine, eidos'larna indirger. rnein: Bir dosya, bir ila kutusu, bir su deposu, bir saat, bir yrr merdiven, bir yol antas, bir tren tarifesi vb., paranteze alndktan sonra kendi e- dos'larn, asl z'lerini imlemeye balarlar. Hergnk yaam dnyamz, naturalist ya da empirik gerekliin dnt bir dnyay te-mellendirir. 4. imdi bu dnm Necatigil'in bir iiri balamnda izleyelim: Yaz Gerei Yarmdr tam ka yan Yazn -ne demeye geldii Hznn keyfini sr! Sizi tutuyorlar brakrlar bkarlar Acmaszdr uzak Yakn, gecikme, kendini sr! incelikler ne isterler Bilmezden gelelim gelelim Gerek ok zaman rtldr Bazan da yakn kollar uzak anlar Vakit, srncemede dosya Balanr, al gtr!5 Necatigil, bu iirde bir dosya imi'nden yola kyor. nk ey- HLM v Y A v ler Dnyas'yla, hergnk yaam dnyamtz'la ilgili tek im, 'dosya' bu iirde. te yandan, 'dosya' imi ile de ilikilendirilebilecek bir tek im var: iirin adnda geen 'yaz' imi... nce bu imle imlemlenen dosyann, gnlk yaam-dnyamzda tandmz dosya ile bir bantsnn olmad grlyor. Bu bantszlk, hergnk yaam-dnyamzdan tandmz dosyann, bir 'ey' olarak paranteze alnmasndan ileri geliyor. iir, dosya'nn, iinde yer alabilecei balamlardan (ilevsel, empirik) hibirine bir gndermede bulunmuyor. Dosyann, 'srncemede', olduunu ve balanarak alnp gtrleceini biliyoruz; o kadar! Bu yzden 'dosya', eyler dnyasna ait zelliklerinden syrlr syrlmaz, fenomenolojik indirgeme yoluyla, neredeyse Kafkaesque diyebileceimiz bir Dnya'nn iirsel imlerinden birine dnyor. 'Dosya', bir karabasan gibi lm', hilik'i imlemeye balyor. 'i bitmi' katlarn, 'yaz'larn srncemede braklmadan balanp gtrlmesi, o hereyin ayrdnda olduunun ayrdnda olan Transandantal Ego'yu, bu dosya'nn eidos'uyla yzy-ze getiriyor; dnyasal ieriinden arndrlm Dosya, hilik'in imi oluyor: 'Dosya', burada, 'tabut'la, dosyann iindeki yazlar da, 'l beden'le yerdeitiriyor. Bu, gerekten mthi bir yerdettirmedir. Hilik gibi, Yaam ve lm gibi insan kuatan kavramlar, Brokratik bir Dnya'nn sradan ve gndelik efleriyle eretilenerek di-legetirilmi oluyor. 5. Burada bir ayra aarak Yaam/lm sorunsalnn Davurumcu sanatta nemli bir yer kapladn da belirtmek gerekiyor. rnein, nl bir Davurumcu air, Georg Trakl, birok iirinde 'gz' ve 'akam' imlerinden yolakarak Ben'in aclarnn, yalnzlnn, hznnn temellendirmesini yapar; bu iki im araclyla dorudan doruya insan varoluuyla bir bant kurar. Bu iki im, Trakl'n iirlerinde ykl, yok oluu ve lm' dilegetirir.6 yle de denebilir sanyorum: Dnyaszlatrlm eyler, Transandantal (6)K. Sha Ergand, a.g.y., s. 66 1 172 L |N D I L VE SANAT ggo'ya bir Yaama Azab ykler. Davurumcu Alman iirinin temel izleklerinden biridir Yaama Azab. Necatigil'in, baz iirlerini Trke'ye evirdii Trakl'da bu izlein ne ktn biliyoruz. Onun 'Akama Dal' (Abendgang) iirinde u iki dize, bu balamda zellikle dikkati eker: Vergiss, vergiss, uas die Seele der trbt Das Werdende sei dein Schmerz. (Unut, unut nesi donuklatrdn ruhunun Bir zdrab olduunu varolounun)7 Necatigil de Bile/Yazd'da 'Yaamak Azaptr ok Zaman' bal altnda yle der: 'Bu, bir ruh yaps sorunudur, sonucudur. Ben ilk kitabma o msrayla balarken, elbet bilemezdim deimez dorultunun bu olacan, olduunu'.8 6. Fenomenolojik indirgemeyle paranteze alnan dosya'nn ei-dos'una ilikin bir te-yorum daha var burada; - Dosya'nn ve Ta-but'un soyut Geometrisi: Dosya'nn ve Tabutun dikdrtgen biimlilii, Fenomenolojinin geometrik biimlerle eidos arasnda kurduu ilikiyi de dndrtr. 'Yaz Gerei' iirinin, Necatigil'in Kareler Aklar kitabnda yer aldn anmsamal burada: Kitabn adndaki 'Kareler' imi'nin bu balamda da okunabilmesi szkonusu olabilir elbette. Necatigil, ey'lerden uzaklamay, ya da eyler Dnyas karsnda benimsenebilecek (Husserl'in deyiiyle) btn 'doal tavr-lar'dan (natrliche Einstellung) vazgemeyi dile getirmek istemi olabilir, 'Kareler' imini seerek! 7. Necatigil, 'Yaz Gerei' iirinde Gerek ok zaman rtldr dizesiyle neredeyse bir fenomenolojik program sunuyor bize. Ger-ek'in 'rtl' olmas, onun ancak 'paranteze alndktan' sonra, bir (8) Bahet Necatigil, Bile/Yazd, Ada Yaynlar, stanbul, 1978, s. 113 -1 173 |- HLM y . A eidos olarak ortaya kmas demektir. Paranteze alma, Necatigil'de 'rtnn kaldrlmas' anlamna geliyor. Kukusuz, burada Necatigil'in bavurduu iirsel imlere de bakmak gerekiyor: 'i bitmi' bir dosyann kapa nasl kapatlrsa, bir tabutun kapa nasl kapatlrsa, ya da bir gmtn st nasl rtlrse, Gereklik de onlar gibi 'rt'ldr. 'rt' kaldrlnca da Gerek, olanca plaklyla ortaya kacaktr: 'Peki, biz insanlar da dahil, btn dnya iin iinden karldktan sonra geriye ne kalyor? Dnya-btn genel olarak varolan eylerin btn deil midir? Geriye ne kalyor diye sormann bir anlam var mdr? Tabii-normal hayatta salamca bastm varl olduu gibi aparan epoche, bizleri 'hilie' mi gtrd?" Husserl'in de onaylad gibi Fenomenolojinin canalc sorularndan biridir bu ve Necatigil 'Yaz Gere'nde bu durumun altn iziyor. 8. 'Yaz Gerei' Fenomenoloji ile Davurumcu Sanatn rtt- bir kesiti daha ortaya karyor: Dnyada yaanan trajedilerin, bireye ilikin zel trajediler olmad, Yaamn kendisinin, yukarda belirttiim gibi, bir 'zdrap', bir 'azap' olduu... Edschmidt'in, Davurumcu sanatnn 'belli bir zihniyetin, fikrin, acnn, znel trajedinin tutsa olmadn' belirtirken dilegetirmek istei de, tastamam, budur.10 K. Sha Ergand, a.g.y., s. 41 1 174 L dil ve Sanat ITrk dncesinde iirle bant kurma'dan, ne yazk ki, kolay kolay sz edemiyoruz. Ya da, sz edilse bile, dizgeli bir bantnn temellendirilmesi szkonusu olamyor. Akas, Trk iiri, felsefi dncenin kuatc, yolac ve temellendirici desteinden yoksun. Bir temellendirme yle dursun, iirin felsefi sylemin iinde 'okunmas' olanaklarnn bile, gereince kurcalanmad, ir-delenmedii, sorgulanmad apak. Hlderlin, Trakl ve Rilke'nin, Heidegger'in okumalaryla felsefi bir ierik kazandklarn kim yadsyabilir? Ya da, Sartre'n Mallarm okumalaryla? Trkiye'de felsefecilerin (filozof zaten yok!), bir iki istisna dnda, iirle, zellikle de Trk iiriyle ilgilendiklerini syleyemiyoruz ksacas. stisna, Hilmi Ziya lken. lken'in Asaf Halet elebi'nin ve Rfk Mell Meric'in iirlerini belirli bir felsefi sylemin iinden 'okumaya' altn biliyoruz. Meric'in rubailerini 'erh' ettii bir de kck kitab var lken'in. Halil Vehbi Eralp, Yahya Kemal'in onca yaknnda bulunmu olmasna karn, onun iirinin felsefi ierlemelerine ilikin hibir ey yazmam. Yinelemekte yarar var: Trkiye'de iir, dncenin (burada elbette, felsefi dnce szkonusu) desteinden yoksun... 2. Bununla birlikte Trk yaznnda genel anlamda felsefeyle yazn arasnda dizgeli denilebilecek bir ilikiden, Dergh dergisi dola-ymnda szedilebilir sanyorum. Bu bakmdan Dergh, tekil bir rnek. Felsefi dnce, Dergh'lar iin, (derginin ilk says 16 Nisan 1921'de yaymlanm; 42 say km) dnyay anlksal dzlemde so- ] 175 \ Kpk ve Dure (A. M. Dranas'n Bir iiri zerine Yeniden-Okuma Denemesi) yut ve tmel bir kavray olmaktan ok, yaama yn verecek bir dnyagr olarak gndeme geliyor. Dergh, Kurtulu Sava'm Bergson'cu bir lan vital olarak kavryor; bu da, felsefenin bir dnyagr, bir praxis olarak kullanmn imliyor. Bu, kukusuz, nemli. Ama, belki de daha da nemlisi, Yahya Kemal'de, Ahmet Hamd Tanpnar'da -ve hi sz edilmedii halde Ahmet Muhip Dra-nas'ta Bergson dncesinin Dure kavramnn bir felsefi matris olarak kullanlmasdr. Bu yaz, szkonusu kullanm Ahmet Muhip Dranas'n 'Kpk' iirinden yolakarak gstermeyi amalyor. 3. Bergson, Dure'nin temel ayrdedici zelliinin, deimek ve yenilenmek olduunu syler: 'Ne kadar yaln olursa olsun her saniye deimeyen hi bir ruh durumu yoktur; nk belleksiz bir bilin olmad gibi, imdinin duyumsanmasna gemi nlarn ansn eklemeksizin de hi bir devam olamaz. te Dure budur (...) Dure, gemii, imdi iinde uzatan bir bellein kesiksiz yaamdr; (...) Gemiin imdi'nin iinde bu devam olmakszn Dure'e olamaz, sadece ezamanllk olur'.1 Derghlar, bu kavramdan yolakyor (Yahya Kemal, Dure'yi 'imtidd' szc ile karlyordu), ve Dure'yi bir kltrel kimliin temellendirilmesi iin kullanyorlard. Gemi'le hesaplamak m, gemiin bir devam olmak m trnden sorular, Derghlar bu kavrama gndermekteydi. Yahya Kemal'in 'Kk mazide olan tiyim' dizesinin, ya da Tanpnar'n 'Bugnn rzgarnda ykanan mazi gl1 dizesinin Dure'yi (imtidd') imledii biliniyor. Tanpnar'n, Ne iindeyim zamann Ne de bsbtn dnda Yekpare, genij bir nn Paralanmaz aknda dizeleri, Bergson'un Bilincin Dolay imsiz Verileri (Les Donnes Imme- "'Ziya Somar Benson, Semih Ltfi Kitapevi, stanbul 1939 . . "e , Bergson un U Pen,, * U Mndan yaptl, j 176 \- ,n, dil ve Sanat diats de la Conscience) adl nl almasndaki Ben ve Dure arasndaki bantlar zerine sylediklerini, neredeyse szc szcne yineler gibidir: 'Ben'in kendi kendisini yaamaya brakt zamanlar, gemile gelecek arasnda hibir ayrlk amakszn, olduu gibi, zamann btnl iinde, paralanmaz bir akla akt nlardaki o Dure'dir.2 4. Ahmet Muhip Dranas da 'Kpk' iirinde Dure'yi temellen-dirmeye giriir; ama Tanpnar gibi, Bergson'u szc szcne aktararak deil!.. Dure'yi bir felsefi matris olarak alr Dranas, ve bu matrisi betimleme bekleriyle dntrerek iirsel imlerle yeniden kurar.3 'Kpk' iiri, bir szcn, Bergson'un Dure'sinin, bir metne dnmesidir. Dolaysyla, Dure, bu iirin hermeneutik anlamn kavrayabilmek iin bir (felsefi) matris oluturur. Riffaterre'nin belirttii gibi, matris baz temsil imler retir ki bunlar, ancak bir hi-pograma (burada betimleme bei) gnderme yaparak iirsel imlere dnrler. Riffaterre, altn izerek syler: 'iirin matrisi bir sz-ckse, o szck iirde asla grnmez!' imdi 'Kpk' okuyalm: Oyun bitti ve her ey yerini buldu Akamla ebedi kzlar anne oldu Aynalara bakma, aynalar fenalk Denizi, sonsuz olan dn artk Bir gn beni hatrlayabilirsin ancak Gzelsem soyabilirsin rlplak Oradaym hep ben, orada derinde, Gemilerin ihtiyar kpklerinde 5. 'Kpk' bir matrisin dnm olarak okuyabilmek iin betimleme beklerini (konvansiyonel olarak biraraya getirilmi szler) yapfg. eviriden sadele^rilerek^ (3) Bu konuda bu kitapta bkz. s. 1 W-1W ] 177 [ H I L M I y ' a ayrdetmemiz gerekiyor. Betimleme beklerini, bu iirde ikili kar-olumlar (binary oppostions) olarak ele alacaz ve bu ikili karolum-lardan oluan betimleme beklerinin, matrisin rettii temsil imleri iirsel imlere nasl dntrdn ortaya koymaya alacaz. lk bakta, iirde temel anlksal edim'i (menta! act) ayrdet-mek gerekiyor: Bakmak, Dnmek, Hatrlamak. Bakmak'n nesnesi ayna, Dnmek'in nesnesi deniz, Hatrlamak'n nesnesi de Ben (-Kpk) Bakmak ---, Ayna Dnmek Deniz Hatrlamak Ben (=Kpk) te yandan 3. dizede Riffaterre'in deyiiyle 'gramere aykrlk' (ungrammaticality) var: 'Aynalar fenalk'. Fenalk' szcnn bu dizedeki konumu, Trke szdizimini zorlayan bir kullanm imliyor. 'Fenalk' szc, genellikle 'yapmak', 'etmek' gibi yardmc fiillerle kullanlr Trke'de. Burada byle bir kullanm yok; dolaysyla 'fenalk' bir belirsizlii ieriyor. Bu belirsizlik, 'fenalk' szc 'ktlk' anlamnda deil de, Arapa'daki fena (son) anlamnda alnrsa ortadan kalkyor [kukusuz, fena szcnn tasavvuf sylemiyle Osmanlca'ya da girdiini unutmuyorum]. Bylece 'fenalk', bir sonraki dizede geen 'deniz'le, 'sonsuz olan'la kartlatrlabiliyor: Ayna Sonlu Deniz Sonsuz
j 178 f. N DL VE S A N A T Bakmak Dnmek Hatrlamak Ayna Deniz Ben (-Kpk) ------- ve Ayna Deniz Sonlu Sonsuz ^V V . , , c i^j:, Ovleyse; Bilin V (Dure) " Bellek -- Ben Ayna: Deniz: Kpk _ - Sonlu: Sonsuz: rM_____ (Dure) f Hatrlamak r^km^ Dnmek: Hatrlamak (4)a.g.>. s- 168-169. Som viriden sadeletirerek. J 179 \ HLM y A y Bu durumda Ayna: Deniz: Kpk/Sonlu: Sonsuz: ( )/Bakmak: Dnmek: Hatrlamak, bir metaforik bek; Ben (=Bilin): ( ): Hatrlamak (=Bellek) ise bir metonimik bek olutururlar. Bylece Dure'yi bir felsefi matris olarak ieren 'Kpk' iiri, bu matrisin rettii temsil imleri (bu iirde: 'Ben', 'Hatrlamak'), bir betimleme beine (burada: metonimik bek) gnderme yaparak iirsel imlere (burada: metaforik bek)dntrr. Bu dntrmenin lojii de, parantez iindeki boluklarn Bergson'cu balamda Dure ile doldurulmasn ierir. Ama, Lvi-Strauss'u izleyerek sylersek, bu iirin anlamnn kavranmas, salt bu dntrmeyle tamamlanmaz. Bundan sonra yeniden verili bee, metonimik dzeye, dnmek ve verili bei bu dntrmenin altnda yeniden okumak gerekir, mler, ancak bundan sonra, verili olduklar ilk (metonimik) dzeyden ok daha farkl olarak kavranabilirler. \ 180 \ ,n dil ve Sanat 1Boazii niversitesi retim yelerinden Dr. Arda Dan- kel'in, Boazii niversitesi'nce bir kitab yaynland: Anlama: Anlatma ve Anlama. Kitap, 'letiim zerine Bir Felsefe Ara-trmas'dr. Dr. Denkel'in bu kitabndaki temel savlardan biri de, 'dilin iletiim amacyla ortaya ktn ve ana ilevin de iletiim olduunu' ortaya koymak... Dr. Denkel bir felsefeci, hem de uzmanlk alan dil felsefesi olan bir felsefeci!.. Szn ettiimiz kitap, Trke yazlmtr. Bunu, zellikle belirtmekte yarar var. nk bir dil felsefecisinin, hele kitabnn 'nsz'nde felsefe dili olarak Trke'nin 'kavramsal fakirliinin yol at kmazlar'dan sz eden bir felsefecinin, iletiim ve anlam bantlar konusundaki felsefi bir aratrmann stesinden nasl geldiini merak ediyorsunuz. Bu yzden de dil felsefesi uzman, zellikle anlamn nasl iletildii sorunu zerine bir doktora almas yapm olan Arda Denkel, bize Trke'de nasl felsefe yapldn gsterecek herhalde, diye dnyorsunuz. Onsz'de 'Trke mevcut szlk karlklar kaypaklk veya belirsizlik ynnden uygun bulunmadndan', yeni szckler nerme yolunu tuttuunu belirttiine gre, Dr. Denkel'den Trke'nin 'kavramsal fakirlii'nin ortadan kaldrlmas yolunda byk ve nemli katklar bekliyorsunuz. Dr. Denkel de sizi hayal krklna uratmyor, Trk felsefe diline 'ynletim' terimini armaan ediyor. Dr. Denkel 'ynletim' terimini armaan ediyor. Dr. Denkel 'ynletim'i dil felsefesinde (zellikle Frege, Russell, ve Wittgenstein'da ok temel bir terim olan 're- \ 185 \ y a z Dilin Dili Olsa HLM V . 'Av ference'm karl olarak neriyor. Ama bir nokta var: Trk dilbil-gisinde '-im' ekiyle ad retmek, bu ekin fiil kkne bititirilmesiy-le yaplr: 'Girimek'ten 'giri+im', 'ulamak'tan 'ula+m' gibi... Dr. Denkel ya Trke'de 'ynletmek' diye bir fiil olmadndan haberli deil, ya da Trke'de ad retmenin belli kurallar bal olduunu bilmiyor. nemli deil, diyorsunuz, ama bunu demeye kalmadan Dr. Denkel'in Trke'de fiilerin nasl kullandndan haberli olmadn gryorsunuz. rnein, yine 'nsz'de, szc szcne yle diyor Dr. Denkel: 'Bu szc bu anlamda kullanrken TDK Szl'nn 1974, altnc basksn izledim.' zlemek', Trke'de 'seyretmek' ya da 'takip etmek' anlamnda kullanlr. Dr. Denkel 'yararlandm' diyebilirdi; demiyor tabii, dilimizin 'kavramsal fakirlii' karar vermi bir kere, yeni szckler tretmek iin szlk 'izliyor'... Szlk nde Dr. Denkel arkada, onu izlerken brakalm, diyorsunuz, ama ne mmkn! Hemen 'baz szcklerin Trkelerinin iyi tannmadn' syleyerek sizi bsbtn artyor Dr. Denkel. Bunu okuyunca Dr. Denkel'in, kendisini iyiden iyiye dil hafiyeliine vurduunu, 'iyi tannmayan', yani kt hretli szcklerin ardna dtn anlyorsunuz. Dilimizin 'kavramsal fakirliinin nedenlerinden birini de, gene 'nsz'de 'toplumumuzda felsefenin az yaplyor olmas, az felsefeci bulunmas'na balyor Dr. Denkel, 'Az felsefeci'olmaz kukusuz; 'az sayda felsefeci' demeliydi, diye dnyorsunuz, demiyor! Ama bakn baka birey sylyor Dr. Denkel: 'letiim szcnn baz ilgilenmediimiz anlatmlarn yolumuzdan syrmalyz'. Hangi birini dzeltmeli? 'Baz ilgilenmediimiz anlamlar' deil, 'ilgilenmediimiz baz anlamlar' ya da, daha iyisi 'bizi ilgilendirmeyen baz anlamlar' demeliydi, diyorsunuz. O bir yana, Dr. Denkel, 'kavramsal adan fakir' zavall Trke'ye dehetli katklarda bulunmay srdryor ve bize 'yoldan syrmak' deyimini (s. 1) armaan ediyor! Dr. Denkel'in Trke'ye nemli(!) katklarndan biri de, ngilizce'deki 'to satisfy the criteria' deyimini 'ltleri baaryla doyurmak' biiminde evirmesi oluyor. Dr. Denkel yle diyor: 'Anlamllk burada, doal anlamllk anlamnda kullanlm olmakta ve Grice'n J 186 f. I N , DL VE SANAT -I 187 \ ltlerini baaryla doyurmaktadr' (s. 14). Szkonusu olan, ae-vinde pilav st kuru'yla karn doyurmak deil; glkle anlald gibi, anlamlln Grice'n ltlerine uygun olduunu belirt-mek'tir. Neden 'baaryla doyurmak'? nk, 'to satisfy the criteria'y olduu gibi Trke'ye eviriyor Dr. Denkel; hani 'sabah sabah nereye gidiyorsun'u 'Moming moming <where are you going' diye evirmek gibi!.. 2. Dil felsefesi uzman Dr. Denkel, Trk dilinin 'kavramsal fa-kirlii'ne karar verdi ya, yeni fiiller tretme iini srdryor; tpk bu kitabn ngilizce olarak yazd doktora tezinden 'tretmesi' gibi! To intend fiilini 'niyetlemek' (s. 43) diye eviriyor. Dncenin bir senteze vardndan m sz edecek Dr. Denkel, 'sentez edilen dnce' (s. 55) diyor. 'Dnceyi sentez ettirerek' dile ettii yetmiyormu gibi, kitabn bir baka yerinde 'sentezlemek' (s. 50) fiilini kullanyor. 'Dnceyi sentezlemek'le dnceyi 'sentez etmek' arasnda bocalarken, bir bakyorsunuz Dr. Denkel 'yaratc birleim (sentez)'den (s. 46) sz ediyor! Bu kez ne yapacan iyice aryorsunuz. Trke'ye 'sentezlemek' fiilini armaan eden Dr. Denkel, bu arada 'birleim' szcn kullanyor. Bunun da 'birleim' deil, 'bireim' olduunu sylemek zereyken, 'sembol' szc giriyor devreye. Kitabn 8. sayfasnda 'simgesel'i 'ikonik' anlamnda kullandn belirten dil felsefesi uzman Dr. Arda Denkel, 'sembolik'i, 'temsil' anlamnda (s. 18) kullanyor. Tabii, kitabnn 'nsz'nde belirttii gibi, Trke'nin 'yalnzca artlm, dolaysyla da fakirletirilmi bir dil' olduuna inand iin yapyor bunu! Oysa daha ilkokulda retirler: 'Milletvekilleri bizi temsil eder, bayrak ise ulusumuzun simgesidir', lkokul ocuklar, 'simge' (symbol) ile 'temsil' (representation) arasndaki ayrm nasl biliyorlar dersiniz? Dr. Den-kel'e bakarak, bu soruyu 'dil felsefesi uzman olmadklar iin!' diye yantlamak gerekiyor. imdi 'sembol' hangisi?: 'Ikon' mu, 'simge' mi, yoksa 'temsil' mi? Srdrelim Dr. Denkel'in Trke'sini 'izle-me'yi. rnein, 'elektriin yandn dmeyi evirerek reniriz' mi deriz, yoksa Dr. Denkel'in dedii gibi 'dmeyi evirerek lambalarn yanaca bilgisini reniriz' mi? (s. 45). 'Bu tanm kullanma- HLM y A v ya gerek yoksa da salt soruna yeterli aklk getirmek iin belirtmeyi yararl grdk' m deriz, yoksa Dr. Denkel'in dedii gibi 'her ne kadar bu tanm kullanmaya gerek olmayacaksa da tam bir doyum salamas amacyla bildiriyoruz' mu? (s. 41). 'Bu balamda nemli bir ayrm gerekiyor' mu deriz, yoksa Dr. Denkel'in dedii gibi, 'Bu iliikte nemli bir ayrm gerekiyor' mu? (s. 5) 'Ryle ile bir alp veremediimizin olmamas gerekir' mi deriz, yoksa Dr. Denkel'in dedii gibi, 'Ryle ile bir alp vermediimizin olmamas gerekecei dnlebilir' mi? (s. 59). rnekler oalyor, oaldka da Wittgens-tein'in deyiiyle 'zihinsel kramplar' balyor okuyucuda. Ama sabr, ey okuyucu! Sra, dil felsefesi uzman Dr. Denkel'in, -dilinden getik- felsefeciliine, felsefi kavramlar arasndaki ince ayrmlara nasl yaklatna geliyor. Kitabnn 'nsz'nde Trke'nin, 'kavramsal fakirlii'nden dolay rnein, ingilizce'deki to think ile to consider arasndaki ince 'semantik ayrm' vermediinden yaknan Dr. Denkel'in, ngiliz felsefecilerinden yapt alntlarda bu tr kavramsal incelikleri Trke'ye nasl aktardn merak ediyorsunuz. 3. Bir de bakyorsunuz ki, Grice'den yapt bir alntda Dr. Denkel 'ierme' terimini kullanm (s. 10). Bir mantk terimi olarak 'ierme', ngilizce'deki implication teriminin karldr; oysa Grice, sz edilen alntda entailment terimini kullanyor. Dr. Denkel'in daha nce de implcation'u 'ierme' diye aktardn bildiiniz iin duraksyorsunuz: 'erme' implication mu, entailment mi? Mantksal anlamlar asndan birbirinden ok farkl olan bu iki kavram ('implication' ve 'entailment') tek bir terimle ('ierme' ile) karlayan Denkel'in, kavramsal incelikten sz etmeye hakk olup olmadn dnmeye balyorsunuz. bu kadarla kalsa, yi! Dil felsefesi uzman Dr. Denkel'in Geach'ten yapt bir alntda 'Dnce ile tmceler arasnda nemli bir ayrlk'tan (s. 23) da sz ediliyor. 'Tmce', Trke'de, sentence karldr; oysa Geach, ngilizce metinde speech diyor. Dil felsefesi uzman Dr. Denkel, speech ile sentence arasndaki 'semantik ayrma', herhalde, dilinin ve gnlnn zenginliinden dolay yz vermiyor! Dahas da m var demeyin. Geach'ten yapt o ufack alnty, dil felsefesi uzman Dr. Denkel, 'Bir 188 l zlN, DL VE SANAT dncenin arka arkaya gelmi kavramlarn toplam olarak grlmesi olanakszdr' diye eviriyor (s. 23). Oysa, ngilizce metinde 'kavram' demiyor Geach, 'idea' diyor, burada da 'kavram'la 'dn', 'concept'\e 'idea' arasndaki ayrm, dpedz gme gidiyor... 4. Negation'un karl Dr. Denkel'in dedii gibi, 'yadsma' mdr, yoksa 'deilleme' mi? Denial'n karl 'yadsma' m, yoksa Dr. Denkel'in dedii gibi 'yokumsama' m? Grice'n belief dediini, Dr. Denkel 'dnce' diye evirmekte bir saknca grmedii gibi, inten-tion'u da bir rpda 'ama' yapveriyor (s. 34). Stimulus'u 'veri' szcyle karlarken (s. 50), datum ne oluyor diye dnyorsunuz? stelik Dr. Denkel, felsefi terimler konusunda tutarl da deil: 'Neden' terimini 'reason' karlnda kullanrken (s. 70), birka sayfa sonra cause ve reason arasndaki farktan sz edebiliyor (s. 74). Sonunda yeniden 'zihinsel kramplarnz balyorken u tmceleri okuyor ve artk ne yapacanz bilmiyorsunuz. 'letiim amacnn sergilenmesinin tannmas olgusunun bir tanmn gelitirdikten sonra, imdi, sylenimin anlalmasnn zerinde younlaabiliriz' (s. 53); 'Bir davrann, duruma, nceden karlkl konuma olmu olup olmadna, ve kiinin ne lde konukan ve yardmc (cooperative) oluuyla kout biimde, deiik grnmleri olabilecektir' (s. 39); 'Syleyenin, uyandrd dnceyi dinleyene yneltmi olmas, bunu aka aktaryor, iletiyor olarak grlmesini istiyor olmas da gerekmektedir' (s. 35). O noktadan sonra ipin ucunu karyor, kitaba dilerinizi geirip garip sesler karmaya balyorsunuz. Boazii niversitesi Felsefe Blmnn Dil Felsefesi Uzman Dr. Arda Denkel'in, Anlama: Anlatma ve Anlama adl bu yaptnn 'baarl' olduunu syleyebiliriz. nk Dr. Denkel, kitabnn 49. sayfasnda szc szcne, yle diyor: 'Syleyen birey meramn doru drst anlatamasa bile, onun, doru drst anlatamad dinleyence anlalabilmise iletiim baarlmtr.' \ 189 [ jH dil ve Sanat 'Este t ize Edilmi Yaam': Benjamin ve Oskay evirisi zerine Walter Benjamin, pek bilinmiyor lkemizde; sava ncesi Avrupas aydnlar arasnda -oysa, yaptlar 1950'lerden sonra yaynlanabildi- belirgin bir konumu var; yaznsal metinle Tarih arasndaki zgl bantlara ilikin almalar (Alman Barok tragedyas Trauerspiel'in kkenleri zerine; Fransa'da kinci imparatorluk ve Baudelaire zerine almalar) buna tanklk ediyor. Ye-ni-Kantln yorumsamac (hermeneutic) ynteminden yola karak Siyonizme, oradan da Marx'la varan dolambal bir yolun temel izleidir Tarih. Tarih Felsefesi zerine Tezler de Benjamin'in getii btn bu entellektel uraklardan izler tayan bir son yapt... Benjamin'in, zellikle estetiin ideolojiye eklemlenmesine ilikin kuramsal dncelerinin Tarih'le olan bantlar da belirtilmeli burada. Bu eklemlenmede, dolaym (mediation) sorunu, Adorno ile olan yazmalarnda somutlanyor. (styapya ilikin tekil zellikleri, Benjamin'in dolaymsz olarak altyapya balamasn 'metodolojik bir talihsizlik' sayyordu Adorno). 19. yzyl Paris'inin egzotik eya satan dkknlarnn bulunduu byk pasajlarn (Arcades) Bonapartizmle; Paris'in byk caddelerinde amasz dolaan d-nrgezerin (flneur) kk burjuvaziyle; teknolojinin baskc devletle olan ilikileri, zellikle 1930'lardan sonra, Benjamin'in temel izlekleri. Estetik, Perry Anderson'un da belirttii gibi, Aydnlanma andan beri, 'felsefenin somut dnyayla en yakn kpry kurduu' alan. Gelgelelim, Benjamin'in, estetii, nce allegorik, sonra da 1 191 1 HLM Y a politik bir sorunsal olarak ald vurgulanmal burada. Barok dramn (Trauerspiel) melankolik yazar ya da ikinci imparatorluun Paris'inin caddeleri dolaan dnrgezeri Benjamin iin allegorik bir sorunsal. Dnrgezer, meta retiminin yok ettii 'aura'y, baklaryla yakalamann ardndadr. Aura, nesneleri Benjamin'in deyiiyle, 'Kullanm azabndan' kurtarmakta, nesneyi estetik bir nesne klmaktadr. (Terry Eagleton, dnrgezerin, kenti, bakyla estetize ettiini sylyor). Ayrntlara girmeye gerek yok: Benjamin'in Tarih anlay, belirli kopmadan nce, 17. yzyl Barok dramndan, Baudelaire'e uzanan allegorik bir Tarihtir. Bu Tarih, bir yandan Kapitalizmin soyut ve saymaca kld nesnelerin byl bir anlam kazandrlarak estetize edilmesinde Erfahrung nosyonuna; te yandan da meta retiminin somut ve empirik srecine (teorik bir kavram olarak 'meta fetiizmi'ne deil!) dayand iin Adorno tarafndan eletirilen Tarih'tir. Nitekim Adorno, 'By ile Pozitivizm arasnda' skp kalm olmakla sular Benjamin'i. Bu eletiriler, onu sorunlara daha temelli bakmaya yneltecek; Benjamin faizmin, estetii politik yaamn t iine soktuunu grecektir. Benjamin, nesnelerin aura ile estetize edildii allegorik sorunsaldan, Faizmin siyaseti estetize ettii politik sorunsal'^ geer bylece. Yukarda da belirttim: Benjamin'in dncesinde temelli bir kopma bu: Allegoriden politikaya doru grlen bu kopma, 'Mekanik Yeniden retim anda Sanat Yapt' adl denemesinde belirgindir. Marinetti'nin Futurist Manifestosu'ndan 'Sava Gzeldir!' slogann alarak, faizmin siyaseti 'estetize' ettiini syleyecektir Benjamin; -ya da, daha genel anlamda Art Nouveau'nun, yaam estetize ettiini!.. Oskay'n, Estetime Edilmi Yaam', kendi yazlarn ('Walter Benjamin zerine; Walter Benjamin'de Tarih, Kltr, Fantazya'), Benjamin'in baz yazlarn ('Alman Faizminin Kuramlar; Tarih Felsefesi zerine Tezler') ve Ansgar Hillach'n 'Siyaset Estetii' adl yazsn kapsyor. Hemen belirtilmesi gereken u: Oskay, bu yaz ve evirilerde dil asndan eine az rastlanr bir sorumsuzluk rnei veriyor; savruk ve aburcubur bir szdaaryla okuru, deyim yerindeyse, bir dil fesad'ha uratyor! 'Katastrof, 'impotans', 'projekte edilmi erek', I 192 [ ! m , DL VE SANAT ] 193 1- 'partener', 'konfigrasyon', 'trans figre', 'enerjistik ilikiler syndrome'u, 'sekanslar topluntusu' gibi, zensiz bir daarn yansra 'itial', 'tereddi', 'telfi', 'ikame', 'istinad', 'mnezzeh', 'kefalet', 'mrur-u zaman', 'meftuniyet' gibi Osmanlca szcklere; 'filolojist', 'mozelyum', hele hele 'kotasyon' (bu ne id belirsiz szck, kitap boyunca sk sk yineleniyor 'alnt' karlnda. Ne id belirsiz; nk ngilizce'si 'guotation'dir ve 'koteyn' okunur; Franszca's ise 'ctatton'dur, 'si-tasyon' okunur. Oskay'nki ngilizce szc Franszca gibi okumak oluyor!) gibi yabanc szcklere yer veriliyor. Oskay'n ztrke konusunda da kurald tretmelerini rneklemek gereksiz. Bir bilim adam iin balanmas olanaksz savrukluk rneklerini, zellikle alntlarda sergiliyor Oskay. Gerek kendisinin, gerekse Anslach'n yazlarndaki Tarih Felsefesi zerine Tezlerden yaplan alntlarla yine kitapta yer alan Teflerde bunlar karlayan tmceler, birbirini tutmuyor (rnek: s. 16'daki alnt ile s. 169'daki metin; s. 136'daki alnt ile s. 170'deki metin; s. 138'de-ki alnt ile s. 168'deki metin; s. 140'daki alnt ile s. 179'daki metin; s. 143'deki alnt ile s. 171 'deki metin), sanki ayr metinlermi gibi okunuyor; ayn ngilizce tmce, bir sayfadaki alntda baka, metnin kendisinde baka bir biimde evriliyor. Tmceden getik, szckler de birbirini tutmuyor ou kez (Bir rnek: s. 140'ta XVI. Telden yaplan alntda 'laf daarc' diye evrilen szck, s. 179'daki Tez'in kendisinde 'umumhane' diye evriliyor!.. Olur ey deil! Yine s. 140'ta 'Tarihin devamlln itiale uratabilmek' diye evrilen ifade, s. 179'da 'Tarihin srenginliini (?) iinden infilak ettirmek' oluyor'...) Oskay, alntyla asl metindeki blmn ayn olduunun farknda deil! evirideki tutarszlklar, metinde alnt dnda da gze apmak-ta. Terim yanllklar, zerinde durulmaya deer boyutlara varm. 'Correlate' 'kout' deildir; 'Cycle', 'dnem' deil, 'evrim'dir; 'need', 'tutku' deil, 'gerekseme'; 'wisdom', 'basiret' deil, 'bilgelik'tir. Uzatmak gereksiz. Salt terimler deil, anlam bozan, tepetaklak eden vahim yanllklardan da geilmiyor. (rnein s. 40'ta Schriften s. 416'dan yaplan alntda; ya da s. 158'deki alntda olduu gibi). Tu- Um, =SC;' bir dlpnotta. Oysa bu h n?, yaZ,S'ndan Vararland^n,.b7 -deyse Ne evIn ne telif ne de derleme o, U Sad'k ka,a" bir ya Sunmayan bir yararlanma'u7 ^ ni^nd,nlmesne ^ Y A v o2 194 j n , dil ve Sanat Bir Freud evirisi * zerine yice Ksaltlm Notlar Sigmund Freud'un Psikanalize Giri'V ('Vorlesungen Zur E'n-fhrung in die Psychoanalyse'), Prof. Dr. Gnsel Koptagel-llal tarafndan dilimize evrildi. Prof. Dr. Koptagel-laFin, uzun yllar retim yelii de yapm bir Freud uzman olduu biliniyor. yleyken, eviride teknik terim ve deyimler (Koptagel-llal, nsz'de, birinci basmdan bu yana geen on yl iinde 'psikanaliz dilinde yerine oturmu olan teknik terim ve deyimlerin' dzeltilmi olduunu vurguluyor) asndan olduu kadar dil, anlatm ve eviri asndan da ciddi, giderek vahim bozukluk ve yanllklardan geilmiyor.2 O kadar ki, teknik terimler ya da Freud'un kuramsal kavramlarna ilikin yanllklar ve savrukluklar, evirinin bir uzmanca yapld konusunda ciddi kukular yaratyor okurda. 1. Sylemek bile fazla: Freud'un dizgesi, kuramsal kavramlar arasndaki bantlarla temellenen bir dizge. Bu kavramlarn ya da onlarn eklemlenmelerinin yaps kavranamazsa, Freud'un anlalabilmesi gleir giderek - olanakszlasn.. Koptagel-Ilal'nsa bu konuda zenli ve dikkatli olma abas yok: Kuramsal kavramlar, daha nce nasl bir karlk bulduunu hesaba katmakszn, diledii gi- <1,S. Freud, Psikanalize Giri, Altn Kitaplar Yaynevi, 3. basm, Ocak 1984. 121 Bu eviriyi, Freud'un, ngilizce (The Standard Edition'dan The Pelican Freud Library'ye alnan 1. Introductory Lectures On Psychoanalysis adl yapt; eviren: James Strachey) ve Franszca (Introduction la Psychoanalyse, Petite Bibliothque Payot, 1967, eviren: Dr. S. Jankelevitch) evirileri ile karlatrdk. "I 195 1 HLM y a v bi eviriyor. Okurun sabrn tarmadan rnekler vermeye balayalm. Displacement, Freud dizgesinde bilindnn temel srelerinden birini imleyen kuramsal bir kavram. Koptagel-llal bu kavram, nce 'kaydrma' (s. 34 ve 42) ile karlamken, daha sonra 'yer deitirme' (s. 87) yapveriyor. Dil bilmeyen bir okur, her iki szcn de displacement'i karladn nereden bilecek? Phantasy'yi bir yerde 'dnce' (s. 34) diye, bir baka yerde 'd' (s. 97) diye evirdii gibi, mental'i de 'dnce' (s. 61) ile karlyor. Koptagel-llal iin psychical, 'dnsel' (s. 114-125); parapraxis, 'yanllk' (s. 23) anlamna geliyor! Dahas var: Koptagel-llal 'hezeyan' (delusion) ile 'san-r'y (hallucination) eanlaml sanyor! (s. 31) inanlr gibi deil! Haydi, instict'i bir yerde 'igd' (s. 104), bir baka yerde 'drt' (s. 117) olarak evirmesini Freud'un trieb szcne ykledii anlamn belirsizliine verelim;3 fixation'un bazen 'saplanma' (s. 59), bazen de 'taklma' (s. 61, 139) ile karlanmasna da gz yumduk diyelim; symptom'un arasra 'belirti' (s. 66), ya da 'semptom' (s. 65) olmasn evirmenin dikkatsizliiyle aklayalm; peki component-ins-tmcts'in hem 'bileik igdler' (s. 109), hem 'blmsel igdler' (s. 122) hem de 'blmsel drtler' (s. 123-124) diye evrilmesine ne demeli? nsan, gerekten ok aryor!.. 2. Kavramsal savrukluk, salt Psikanalize ilikin kuramsal kavramlarn evirisinde deil... rnekler ok: Koptagel-llal function szcn, sk sk 'alma' (s. 123-137) diye evirdii gibi, process szcn de yer yer (s. 66) 'alma' diye evirmekte bir saknca grmyor! Experience szc, bir yerde 'anlar' (s. 24) ile karlanrken (?), baka bir yerde 'deneyim' (s. 34) oluyor. 'Niteliksel' (s. 85) ne zamandan beri descriptive'! karlamakta? Distinction ne zamandr 'ayrcalk' (s. 83, 102) diye evriliyor? Asl nemlisi, 'ensest' (incest), ne zamandan beri 'akraba sevgisi' (s. 133) anlamna geliyor? nanlr gibi deil! Koptagel-llal 'ensest' iin, akraba sevgisi'nin (3) Gerekten de Freud'un kulland trieb szc ngilizce'ye instinct diye evrilmitir. Oysa drive, drt'ye daha yakndr. Bu konuda bk. Prof. Dr. Engin Getan, Psikanaliz ve Sonras, Maya Yaynlar, s. 19 1 196 L j |D , DL VE SANAT yansra, 'akraba aras bir sevgi' (s. 131), 'akraba-aras cinsel iliki' (s. 134) karlklarn da, hi ekinmeden kullanyor. Koptagel-lal'n antropolojiye katklar (!) bu kadarla da kalmyor: Freud, dn gecelerinde bardak, tabak gibi nesnelerin krlmas geleneinden sz ederken, erkeklerin krlan paralardan birini aldklarn, bunun da simgesel olarak, gelin zerindeki haklarndan vazgetikleri anlamna geldiini syler. Koptagel-Ilal'da 'erkekler', 'herkes' oluyor: Bu durumda gelin zerindeki haklarndan herkes, dolaysyla kadnlar da (!) vazgemi oluyorlar! (s. 51) Dahas var: Freud, bu gelenein tekelilik ncesi ('before the establishment of monogamy') bir gelenek olduunu belirtir; Kaptagel-llal, bunu 'tek kiiyle evlenme (monogami) tresiyle birlikte domu bir alkanlk' diye evirmekte bir saknca grmyor! 3. rnekleri srdrelim: Freud 'Zedelenmelerde Saplanma: Bi-lind' adl konferansnda, adn vermeden, nl hastas Anna O.'dan szederken, onun salkl olmasna karn 'bir kadnn normal kadnlk ilevlerini' yerine getirmediini belirtir. Koptagel-llal, ngilizce metinde, 'she remained healthy and efficient, but avoided the normal course of a vjoman's life' (Franszca metinde: 'tout en ayant re-couvre la sante et laccomplissement normal de toutes ses fonctionnes, elle s'est soustraite au sort normal de laf emme') diye geen cmleyi, inanlr gibi deil, tastamam yle eviriyor: 'Bu kez iyiletikten sonra da yaamdan bir dereceye kadar uzak kalm, salkl ve hareketli olduu halde bir kadnn normal i grevlerini yklenmemiti' (s. 60). 'Normal kadnlk ilevleri', Koptagel-llal'de 'normal i grevleri' (ne demekse?) oluyor... Freud, Psikiyatri ile psikanaliz arasndaki ayrmlardan szederken Psikiyatri iin, 'it omits to make any inferen- ces from the content of the delusions' diyor: Koptagel-llal ise bunu 'Psikiyatri, hezeyann iindeki kapsamna nem vermez' (s. 36) diye eviriyor. 'indeki kapsam' deyiinin ne anlama geldiini dnyorsunuz ve evirmen Koptagel-llal'in Freud'u anladndan iyice kukulanmaya balyorsunuz. nk Freud, 'Ego'nun bastrma amacna ynelimi' derken, Koptagel-llal, 'bastrlm Ben eilimi' (s. 186) diyor. Freud, 'olupbiten herey, kayg duyulmasayd da naslsa olacak, ] 197 [ HLM y A belki de ok daha iyi olacakt' diyor; Koptagel-llal, 'eer korku olumazsa yaplmas gereken herey daha gzel ve kukusuz ki daha iyi yaplacaktr' diyor (s. 199). Ama en gzeli u: Freud, Oidipus kompleksinden szederken, Tanrlar arasndaki ilikilerde ensest'e izin verildiine dikkat eker. Koptagel-llal ise bunu, Tanrlarn insanlar arasnda ensest'e 'hi dnmeden izin verdikleri' biiminde anlyor (s. 131)! Hangi birini sylemeli: Freud'un devout (fr. croyant) dediine, Koptagel-llal 'saygdeer'i yaptryor. Freud 'zooloji' diyor; Koptagel-llal bumu 'hayvanat bahesi' diye Trkeletiriyor( ! ) (s. 266). Yetmez mi? Hayr! Bu konuyu kapatmadan nce iki rnek daha vermek gerekli. Koptagel-llal, Almanca angst (ing. anxiety; fr. anxit) terimi iin 'kayg'y neriyor. Buna bir diyecek yok. Bu ad tayan konferansn evirisine dt dipnotta (s. 197), Koptagel-llal angst'n Almanca'da 'korku' anlamna geldiini sylyor. Dolaysyla, metinde de angst karlnda bazen 'kayg', bazen de 'korku' kullanlyor. Gelgelelim, Freud'un kendisi bu kanda deil. Koptagel-llal'n evirisiyle Freud, tastamam yle diyor: 'Kanmca kayg (anksi^ete) bir duruma ait olup nesneyle bir ilikisi yoktur, oysa 'korku' (Freud, Almanca metinde 'korku'yu angst'-la deil, Furent szc ile karlyor) szcnde dikkatler dorudan doruya nesneye ynelmitir' (s. 200). Aslnda Freud'un ngilizce evirmenlerinin dt bir hata bu: Koptagel-llal da ayn yanll yapyor. kincisi, Freud'un ngilizce evirmeni James Strachey'in beset-zung'u karlamak zere nerdii cathexis terimi ile ilgili. Freud'un bu eviriye baz itirazlar ynelttiini biliyoruz.4 Cathexis, 'bir nesne-tasarmna ya da bir anlksal yapya balanan enerji nicelii' diye tanmlanabilir.5 Koptagel-llal, herhalde, Almanca'da beset^ung'un (4) Bu konuda zellikle bkz. Octave Mannomi, Freud: The Theory of Unconscious, New Left Review Editions, Londra, 1971, s. 138 "'Charles Rycroft, A Critical Dictionary of Pyschoanalysis, Londra, 1972. (Bk. Cathexis maddesi) 1 198 L N D 1 L VE SANAT szlk anlamyla 'yatrm' demek olmasndan yola karak, cathexis'i 'yatrm' diye eviriyor (s. 229). Bu kadarla kalsa iyi: ngilizce metinde 'object-cathexis' diye geen terimi ne hikmetse, 'nesne kaplamlar' diye evirmekte (s. 229) bir saknca grmyor! 4. nanlmaz eviri yanllaryla (biz sadece ok az bir blmn aktardk) dolu olan Psikanalize Giri'te bozuk ve dk cmlelerden de geilmiyor, (s. 101'de 2. paragrafn 3. ve 5. cmleleri; 103. sayfann 6. cmlesi; 110. sayfada 2. paragrafn 2. cmlesi; 107. sayfada ilk paragrafta sondan bir nceki cmle vb. vb...). Ya u anlamsz cmleye ne demeli: 'Bunun gibi, baar da llere verilen adla llmez' (s. 39). Koptagel-llal'in dilbilgisi dehet verici: 'Okamalar kendi bedeninde kullanmak' (s. 225); 'sua atamak' (s. 127); 'uygunluun ka- rarlatrc olmas' (s. 113) gibi inanlmaz deyilerden geilmiyor. Sz, dilden almken evirmenin szdaarna da bakalm. Koptagel-llal, 'yastamak' (s. 99, 100, 113, 132); 'saynma' (s. 40); 'abay' ve 'abaylamak' (s. 24) 'kanm' ve 'kanmlamak' (s. 24); 'yo edilmek' (s. 71) gibi szckler kullanyor. Bu szcklerin karlklarn Trke S^k'lerin hibirinde bulamadk. Ancak, 1935'te Trk Dili Aratrma Kurumu'nca hazrlanan ve 'Trke'den baka denilen dillerin de aynen Trk kaynandan olduu'nu savunan Cep Klavuzu imdadmza yetiti. Hani u 'belediye'nin 'uray', 'toplamann 'cumlama', 'dayanma'nn 'cusundahk', 'Meclis'in 'Kamutay' olduu dnemden kalma Cep Klavuzu... Dileyen, bu Klavuz'a bakabilir.6 Peki ya atlamalara ne demeli? Koptagel-llal, skt yerde atlyor. rnekler verelim: s. 61'de 3. satrdan sonra; s. 65'te 11. satrn sonunda, s. 110'da 2. paragrafn 1. cmlesinden sonra... Yazko Edebiyat Dergisi'nin Ocak-ubat 1984 tarihli 39-40 saysnda Ece Ayhan'n 'Yine Gmlk m' balkl gnlklerinden tastamam yle deniyor: 'Gnse-li'den de 'yastamak' szcnn anlamn, Almanca'sn soruver. Gnseli, Fre-ud'dan evirdii 'Psikanalize Giri' kitabnda iki- yerde bu 'yastamak' szcn kullunm' Ece, Koptagel-llal'den bu konuda bir yant ald m, bilmiyoruz, ama szn ettiim Gne- Dil Teorisi art Cep Klavuzu'nun 319. sayfasna bit bakversin!.. \ 199 ^
V a kuram' 'L-.___i. ---- ulr > s- ''t/de cnw ' >, rime', 'evrir ' cvnr'"c,s. zrte'belir-r 't, i. ., ' ujte'ev. t**' - * S ;an';rl;.!, 'f* o* - ; J. W* 'Sinirle.. * 'biimlel WW, a|n51m. olaca|[ "/'lit 21-23, 21-28; .lor* Z|N, DL VE SANAT 1 201 [ Koptagel4lal'e Hznl Bir Yant Bu yazy istemeye istemeye ve, ne yalan sylemeli, biraz da hznle yazyorum. Sayn Koptagel-tlal'in yantn okuduktan sonra, evirinin doru mu yoksa yanl m olduu ikincil, nemsiz bir soruya dnyor nk; ok daha baka sorularn sorulmas gerekiyor. Sayn Koptagel-llal'e imdi syleyeceklerimi sylemek durumunda kalmak!.. Bu, bana gerekten hzn veriyor. Burada tartlan, bir Freud evirisidir. Koptagel-llal vahim, ciddi, zellikle de uzmanlndan kukuya drtecek kertede nemli yanllar yapmtr. stelik bunlar, braknz bir psikiyatr, yabanc dil bilen herhangi birinin kolaylkla -evet kolaylkla!- saptayabilecei trden yanllklardr. Sayn Koptagel-tlal'in anlayabileceini dnerek, salt sormakla yetindiim baz sorular, bu kez burada daha ak ve seik bir biimde dile getirmeye alacam. Hemen belirtilmesi gereken u: Sayn Koptagel-tlal'in evirisini karlatrrken, zgn metinden deil, ama zellikle Dr. S. Jankele-vitch tarafndan yaplan Franszca eviriden (ve James Strachey'in Standard Edition diye bilinen basmndan) yararlandm. Dr. Jankele-vitch'in evirisi, Freud tarafndan onaylanm bir eviridir ve kitabn ilk sayfasnda bu nokta nemle belirtilir. Dolaysyla, evirinin zgn dille, Almanca ile karlatrlmas zorunlu olmuyor. mdi, Sayn Koptagel-tlal'in dediklerine bakalm. Once displacement konusundaki szleri. yle diyor sayn evirmen: 'ngilizce'de displacement olarak getiini syledikleri 'kaydrma' szc Almanca orijinalde verchicbung'dur. Ancak kimi yerde de olayn nite- HLM Ya ligi asndan 'yer deitirme' deyimi uygun dmtr.' Bense disp-lacement'in Freud dizgesinin temel kuramsal kavramlarndan biri olduunu belirtmi; bundan dolay da bu kavramn bir tek terimle karlanmasnn zorunlu olduundan sz etmitim. Dahas, unu da vurgulamtm: Freud dizgesinin kavranmas, bu kuramsal kavramlarn bir biimde korunmasna baldr. Bu tutarllk titizlikle korunmadan, Freud'u kavramak olanakszdr. Sayn Koptagel-llal'e bunu aklamak zorunda kaldm iin gerekten zgnm. Bilimsel metinlerin evirisi ile yaznsal metinlerin evirisi arasndaki ayrdedici izgi de burada izilebilir. Ksaca Freud'u, rnein bir Hemingway evirir gibi eviremezsiniz! Dizgenin kuramsall evirmene terimlerin olduu gibi korunmasn, deyim yerindeyse, empoze eder. Bu yzden de Freud dizgesinin temel kuramsal kavramlarndan birinin, displacement'in, bir yerde 'yer deitirme', bir yerde 'kaydrma' olarak kullanlmas szkonusu olamaz. 'Uygun dt', ya da 'ben yle uygun grdm' demek, evirmenin bu vahim savrukluunu balamamza yetmiyor. Kald ki, sayn Koptagel-llal, Freud'un ngilizce ve Franszca evirmenlerinin de 'uygun dt' diye verschiebung'u niin farkl szcklerle karlamadklarn dnmek zorunda. Onlar (yani, Dr. Jankelevitch ve James Strachey), sayn Koptagel-llal kadar konunun gerekten yetkili uzmanlar deiller mi yoksa? Sayn Koptagel-llal, parapraxis teriminin de Almanca metinde olmadn belirttikten sonra (sanki ben, bu szck Almanca metinde geiyor, demiim gibi!..) 'yanllk' diye evrilmesinde srar ediyor. Ne yazk ki, psikiyatri uzman olduu savnda olan evirmenin bu konuda ne srd gerekelerini kesinlemek olanaksz. Freud, fehlleistung terimini (Fr. actes manques; lng. parapraxis) Trke'de 'srme' diye karlayabileceimiz (dil srmesi, kalem srmesi) edimleri de iine alan, ad unutma, eya yitirme, yanl okuma vb. gibi bilind srelerin tm iin kullanr. Dolaysyla, 'yanl-lk'n, fehlleistung'u karlamas sz konusu deil! stelik 'yanllk', bilinli de olabilir: Yani, yanll yapan, bunu niin yaptn kendi kendine bulgulayabilir (rnein, bir matematik probleminin - -I 202 L z I N , DL VE SANAT zmnde olduu gibi). Oysa, Freud'da fehlleistung, btnyle, bilind sreleri imler. Phantasy szcne gelince, sayn Koptagel-llal beni kastederek yle diyor: ' Bu szcn ille 'd' diye evrilmesini istemeleri olduka gariptir'. Benim eletiriyi okuyanlar greceklerdir: 'lle d diye evrilsin' diyen yok! Sadece, phantos^'nin bir yerde 'd', bir yerde 'dnce' diye evrildiini; te yandan mental'i de 'dnce' ile karladn belirterek, bunun bir kavram kargaas yaratacan anlatmaya almtm. Sayn Koptagel-llal anlamam grnyor. Doaldr. Mantk sylemlerimiz farkl nk! Sayn Koptagel-llal'e gre phantasy sc, 'kiinin o olay kimi yerde kafasnda dnerek yaratt gerekesiyle, 'dnce' szc ile karlanabilir'! Bu esiz mantndan (!) dolay sayn Koptagel-Ilal'i yrekten kutlamak gerek: nk bu manta gre, kii kimi yerde kafasnda dnerek yaratt iin, rnein 'simge' yerine 'dnce', 'an' yerine 'dnce', 'inan' yerine 'dnce' vb. dememiz gerekecek... Gerekten inanlr gibi deil!.. Sayn Koptagel-llal'in mcest'i akraba sevgisi' diye evirdiini belirtmitim. Bu durumda, rnein insann daysn sevmesi, Koptagel-llal mantna gre, 'ensest' oluyor! Sayn uzman psikiyatr evirmen, artk beni gerekten artmayan bir mantkla 'ne deseydik yani? Kzlbalk m deseydik?' karln veriyor! Bunu sayn Koptagel-llal'e anmsatmak zorunda kaldm iin gerekten zgnm: Burada tartlan, neyin sylendii'dir; neyin sylenmedii deil!.. Ben incest, 'akrabalk sevgisi' diye evrilmitir; bu, kargalar bile gldrr, diyorum; Sayn Koptagel-llal 'kzlbalk m deseydim?' yantn veriyor! Sayn psikiyatr evirmen, incest'i 'akrabalk sevgisi' diye evirdii iin (ya da, 'kzlbalk' diye evirmedii iin!) neredeyse, bizden kendisini kutlamamz istiyor! Bu, bir kiiyi ldrd iin yarglanan sulunun, kendini 'ama iki kiiyi ldrebilirdim, ldrmedim!' diye savunmasna benziyor. Kald ki, mcest'i karlayan bir ok szck var. Ama sayn evirmen, aratrma zahmetine katlanmyor. Dedim ya, doaldr. Sayn Koptagel-llal'le mantk sylemlerimiz farkldr nk. -I 203 [ V A y Sayn Koptagel-llal'in 'sanr' ile 'hezeyan'n 'psikoloji ile psikiyatride hayli zamandr' eanlaml olarak kullanldklar konusundaki aklamalarna teekkr ederim. Ama unu da hemen ekleyerek: Acaba hangi psikiyatri szl, 'kadnlk fonksiyonlar'n 'normal i grevleri' diye karlyor? Acaba hangi szlk, 'erkekler'in 'herkes' diye evrilmesine izin veriyor? Bir de unu: Acaba niye, rnein Prof. Dr. Gke Cansever gibi, Prof. Dr. Engin Getan gibi konunun gerek uzmanlar, 'hezeyan' yerine 'sanr' demiyorlar? Son bir nokta: Sayn Koptagel-llal, Psikanalize Giri evirisi iin imdi eletiri yazmam nedense anlaml buluyor. Galiba, benim bu eletiriyi zel amalarla, rtk kt niyetlerle yazdm sanyor! Yantm basit: eviriyi yeni okudum, o kadar!.. (Bir de, 'ar motivasyon iinde olduumdan sz ediyor sayn Koptagel-llal. Dorudur. Bu eletiriyi yazarken, gerekten ar bir 'motivasyon' szkonusuy-du benim iin: Trk okurunu, zellikle de tp rencilerini, sayn Koptagel-llal trnden evirmenlerin tasallutundan kurtarmak!..) Peki ama bu ar evhamn nedeni ne ola? 'Doru ve gerek olmayan, fakat kiinin yle sand durumlarn' Psikiyatride bir ad vardr sanyorum; ama ben uzman olmadm iin elbette bilemem bunun ne olduunu. Onun iin yant bir bilene brakyorum. j 204 L zN. dil ve Sanat Bir Goldmann evirisi 'Kant Felsefesine Giri'
zerine Lucien Goldmann'n Kant Felsefesine Giri adl yapt, Afar Timuin tarafndan evrilerek yaynland.1 Timuin, daha nce de Goldmann'n iki yaptn ('nsan Bilimleri ve Felsefe', 'Diyalektik Aratrmalar') evirmiti. Bu yaz, szkonusu eviriler balamnda Goldmann'n dncesine genel bir yaklam iermedii gibi, Kant Felsefesine Giri balamnda bir tantma yazs olma savn da iermiyor. Bu yaz, ad geen evirideki tutarszlklar, yanllklar ve eksiklikleri szkonusu ediyor. 1. Hemen belirtmeli: Bir felsefeci, felsef metinlerin kavranmasnda terimlerin ne kertede nemli olduunu bilmek zorunda. Ama, Kant Felsefesine Giri, salt eviri bir metin olma dzleminde incelenince, aka anlalan u: Timuin, terim tutarllnn -zellikle bir felsef metin szkonusu olduunda- neminin farknda grnmyor! Bir dedii tekini tutmuyor! Dolaysyla, evirmenin bir 'felsefeci' olduunu dikkate alarak, terimlerdeki tutarszln gsterilmesine ncelik vermek gerekiyor. Terim tutarszlklar, neredeyse savruklua varyor Timuin'in evirisinde. rnein, u talihsiz 'belirleme' terimini alalm. Bu te- (1) Lucien Goldmann, Kant Felsefesine Giri, eviren: Afar Timuin; Metis Yaynlar, Mays, 1983. Bu kitabn Franszcas, nce, La Communaut Humaine et L'Univers Chez Kant adyla (Presses Universitaires de France, Paris, 1948), sonra da Introduction La Philosophie de Kant adyla yaymlanmtr. Biz, eviri metni, zgn metnin ilk basmyla karlatrdk. -| 205 \ hilmi y a v rim 100. sayfada hem affirmation hem dtermination (affirmation ise, 111. ve 183. sayfada bu kez, 'varsama' ile karlanacak), 112. sayfada dveloppement, 118. sayfada indication, 126. sayfada ise dmonstration karlnda kullanlyor. Dtermination ise 100. sayfada 'belirleme' ile karlanmken, 67. sayfada 'gerekirlik'le karlanyor. Dahas var: 111. ve 183. sayfalarda 'varsama' diye evrilen affirmation, 100. ve 164. sayfalarda 'belirleme' ile karlanmken, 141. sayfada bu kez, 'belirlenim' diye evriliyor. Timuin, ii tam arapsana evirmek istercesine 'belirlenim'i, 181. sayfada md'carion'u, 193. sayfada apprciation'u ve -sk durun!- 194- sayfada dtermination'u karlamak zere kullanyor! Bu yetmiyormu gibi, Timuin 204- ve 224- sayfada da remarque'i 'belirleme' diye eviriyor! Tutarszlklar salt bunlarla bitmiyor: Communaut 29., 31. ve 91. sayfalarda 'topluluk'; yine 29. ve 129. sayfalarda 'toplum' diye evriliyor. 70. sayfada 'uzam', espace karlnda kullanlrken, bu szck 119. sayfada bu kez, e'tendue'y karlyor. Antinomi, Kant dizgesinin temel lojik kavramlarndan biri. 'atk' terimi, 204- sayfada antinomi'yi karlamak zere kullanlm. 'Ne iyi!' diyorsunuz; ama sevinciniz kursanzda kalyor: Timurin'in 'atky 131. ve 170. sayfalarda, antagonisme; 76. sayfada ise conft'yi karlamak zere kullandn anmsyorsunuz nk... rnekleri srdrelim: Raison, 67. sayfada 'neden', 71. sayfada 'us' diye evriliyor. Timuin'e gre pistemologie bir yerde 'bilgibilim' (s. 70), bir baka yerde (s. 55, 56, 60) 'bilgi kuram'dr. Action, hem 'edim'dir (s. 132) hem de 'eylem' (s. 177)... Visionnaire hem 'hayalci'dir (s. 92, 93) hem de 'ngrr kii' (s. 92, 93)... Ama asl elencelisi u: 'lksel' 98. sayfada id-ologique'i, 101. sayfada ise idal'i karlyor. Fait'yi 'olgu' diye eviren (s. 125) Timuin, daha nce 'olgu'yu phnomne karlnda kullandn (s. 72) unutuyor! Savrukluk saymakla bitmiyor: 'Erek' 143. sayfada /in'i, 145. sayfada but' karlyor. (Fin ise 150. sayfada 'a-ma'la karlanyor. Ayn sayfada final ise, 'sonusal' oluyor!..) Forme categorical 130. sayfada 'en genel biim', hemen bir sayfa sonra ise 'kavramsal biim' oluyor. nemli bir felsefe terimi, occasion, 45. sayfada, -ne hikmettir bilinmez!- 'raslant' diye evrilmiken, 'ras- -) 206 (- Z,N, dil ve sanat tlant', daha sonra (s. 64) accident karlnda kullanlyor. (Timuin'in neresini dzeltmeli? Rastlant' ile karlad accident, aslnda 'ilinek' demek'), Existence bris 47. sayfada 'gnl krk', 48. sayfada 'yaral kii' oluyor. Timuin'in felsefe daarna diyecek yok: 'zerk' anlamnda autonome'u, 'ayr' (s. 7, 39); 'kesinlemek' anlamnda af-firmer'i 'nermek' (s. 50) ve 'varsama' (s. 163); 'yanlsama' anlamnda illusion'u, 'yanl' (s. 50) ve 'yanlg' (s. 162) diye eviriyor! 'Bilgelik' anlamnda sagesse'i, 'erdem' (s. 80); 'zel' anlamnda special'i, 'zgl' (s. 81) diye evirmekte saknca grmeyen Timuin, biograp-hie'ye 'yapt' (s. 47), thologie'ye (tanrbilim) 'dinbilim'i, impossibiU-t'ye, 'olas olmay' (s. 139) yaktrveriyor! Btn metin boyunca Timuin'in possibilit ve probabilit arasndaki farkn farknda olmadn gryorsunuz. Timuin possible'i, srekli olarak, 'olaslk' diye eviriyor (s. 147 dnda) nk... Dplacement, Timuin'e gre, 'dalm' (144); ternit, 'lmszlk' (s. 198); existence 'yaam' (s. 37); existante ise 'varolu' (s. 55)... Felsefeden biraz nasibi olan biri, hypostase', 'nitelik' (s. 125) diye evirmez! -Timuin bunu da yapyor... 'Esin', ayn sayfada (s. 125), hem illumination'u hem de inspiration'u karlyor. 'Kkel', Timuin'de hem radikal'm (s. 151) hem de originaire'in (s. 149) karl oluyor. Haydi contemplative'i, 'gzlemci' (s. 46); clair'i, 'kesin' (s. 77); contestable'i, 'benimsenebi-lir' (s. 84) diye evirmesine gz yumduk diyelim; ama bir felsefeci iin unu balamak olana yok: Timuin, Empirisist felsefenin temel kavramlarndan biri olan association des images' 'imge ortakl' (s. 42) diye eviriyor!.. Dehete dyorsunuz! Timuin, bu tamlamadaki association'u, bir hukuk terimi sanm olmal!.. evirmenimiz, burada assocat'on'un 'arm' anlamna geldiinin farknda grnmyor. Haydi, bir iki elenceli rnek verelim: Franszca'ya yeni balayanlar bile table'n 'masa' anlamna geldiini bilir. Timuin o kadar savruk ki, table' 'tablo' diye eviriyor (s. 128). Franszca'da 'trivial' 'kaba', 'baya' anlamna gelir, Timuin, szcn bandaki 'tri'yi grd ya, trivial'i 'l' diye eviriyor (s. 59). Hele, teorik'in, herhalde teolojik diye okunduu iin 'dinbilimsel' diye evrilmesi (s. 107) savrukluktan baka nedir? La lettre de la loi, hukuksal bir deyim \ 207 l H 1 L M 1 Y A v olarak, 'yasann lafz' demektir; Timuin, 'yasann yazs' (s. 153) diye evirmekte bir saknca grmyor!.. 2. Gelelim eviri yanllarna: ki elenceli rnekle balayalm. Franszca metinde 'le romantisme du sentiment protestant au nom de la libert de 'l'individu', diye geen cmle-parasn Timuin, buradaki protestant szcn 'Kalvinci' anlamnda 'protestan' sanyor olmal ki, 'prostestan duygusuna dayal duyguculuk, bireyin zgrl adna... kar karak' (s. 118) diye eviriyor! Oysa, buradaki protestant szcnn, protestanlk'la ilgisi yok; 'protesto eden', 'kar kan' anlamna geliyor. Timuin, protestant' iki anlamda da evirerek, iinden klmaz bir savrukluk rnei veriyor. Timuin'in Goldmann'n anna nasl ot tkadnn bir rnei de, Franszca metindeki 'Si es visions individualistes du monde ont mis l'homme en tant que tel au centre de 'l'intrt' cmle-parasn, 'bireyci dnya grleri insan insan olarak karn ortasna yerletirdiler' diye evirmesi (s. 157)! 'karn ortasna yerletirmek' ne demeye geliyor, diye sormayn. ok basit: Timuin, centre de l'intrt szcn, 'kar' sanyor; -oysa 'ilgi' demek! Cmle-paras 'ilginin merkezi yaptlar' (ilginin oda yaptlar), diyor, Tmuin'se 'karn ortas'!.. 'Ben diyorum bayram haftas, sen diyorsun mangal tahtas' dedikleri bu olsa gerek!.. rnekler oaltlabilir: Franszca metinde 'ce qui est nouveau c'est l'ide exprime dans le passage suivant' cmlesi, 'Bu yazda yeni olan deneysel fikirdir ve u parada aklanr' (s. 110) diye evriliyor. 'Deneysel fikir' de ne oluyor, demeyin! Timuin, exprime'yi exprience sanm olmal... Dolaysyla, 'deneysel fikir' glnlnn kayna anlalyor. Oysa l'ide'e exprime, 'ifade edilen', 'ifadesini bulan fikir' demektir; ve cmlenin dorusu udur: 'Bu yazda yeni olan, u parada ifdesini bulan fikirdir'. Yanllar o kadar ok ki, insan hangisini aktaraym diye dnyor. rnekleri srdrelim. Franszca metinde 'sur ce point Goethe semble tre la seule exception vritable, mais si l'on pense sa fuite en Italie et la manire dont il nous a dcrit dans le Tasse la vie du pote gnial la Cour, cette exception mme devient tout la fait problmatique' cmlesinin Timuin evirisi I 208 [ z 1 N , DL VE SANAT yle: 'Bu noktada Goethe tek gerek ayrcallk gibidir, ama bu dhi airin talya'ya ka ve Tasse'de sarayda yaayn anlat biimi dnlnce bu ayrcallk da iyice sorunlu duruma gelir' (s. 47). Hangisini dzeltmeli? Timuin 'dhi air' ('le pote gnial') nitelemesini Goethe iin kullanlm sanyor. Oysa metinden kolayca anlalaca gibi, bu, Tasso'yu (Timuin, Tasse diye yazyor) niteliyor. Timuin evirisinden, Tasso'da (Goethe'nin nl oyunu) saraydaki, yaay anlatlann Goethe olduu anlam kyor. Oysa bu oyunda anlatlan, Tosso'nun saraydaki yaaydr. Franszca metinde 'cette peine ne devait pas tre perdue' ifadesi, Timuin'de 'zahmete demezdi' oluyor (s. 93); oysa, 'bu aba boa gitmemeliydi' denmek isteniyor. Franszca metinde, 'Kant est enfin devenu professeur et chappe ainsi aux soucis matriels les plus pressants' cmlesi, Timuin evirisinde, 'Kant ok ge profesr olmu, en ar maddi glklerle kar karya gelmiti' (s. 106) oluyor. evirmenin Franszca bilgisinden ciddi biimde kukulanmaya balyorsunuz. nk enfin burada, 'ok ge' deil, 'nihayet', ya da 'nnde sonunda' demektir. Hadi buna gz yumduk diyelim, 'chappe ainsi aux soucis matriels les plus pressants'in 'en ar maddi glklerle kar karya gelmiti' diye evrilmesine ne demeli? Goldmann, 'Kant profesr oldu ve bylece en ar maddi glklerden (kayglardan) kurtuldu' diyor; Timuin ise, 'Kant' maddi glklerle kar karya' brakyor. Franszca metinde, 'mais ce caractre pathologique du corps social permit justement au lments progressifs de la bourgeoisie allemande d'accder une connaissance philosophique beaucoup plus claire et plus profonde que dans le reste de l'Europe' cmlesini Timuin, 'Ama toplumsal yapnn bu hastalkl zellii Alman burjuvazisine br Avrupa lkelerinden daha aydnlk ve daha derin bir felsefi bilgiye ulama yolunda ilerletici eler kazandrmt' diye eviriyor (s. 114). 'Toplumsal yapnn hastalkl zellii' Alman burjuvazisine 'ilerletici eler' kazandrtmyor oysa; 'Alman burjuvazisinin ilerici elerine' 'daha derin ve daha aydnlk bir felsefi bilgiye ulama olana' kazandryor. Son bir rnek verelim: Franszca metinde 'Kant visiblement tient la deuxime ventualit pour la plus probable et croit que les \ 209 [ HLM y a espoirs ne sont que des reveries' cmlesi, Timuin'de 'Kant hu iki olaslk arasnda dten baka birey olmadna inanr' (s. 97) oluyor. Oysa dorusu yle olmal: 'Kant, aka ikinciyi en olas sayar ve umutlarn dten baka birey olmadklarna inanr'. 3. Timuin evirisinde birok atlamalar ya da evrilmeden geitirilmi blmler de var. 65. sayfadaki dipnotun son cmlesindeki 'atomcu' szc; 76. sayfann 2. paragrafndaki sondan bir nceki cmlenin 'pantheiste' szc; 77. sayfann 3. paragrafnn son cmlesindeki 'soyut' szc atlanm. te yandan sayfa 98'in sondan ikinci satrndaki 'elli yldaki', 'yz elli yldaki'; sayfa 107'nin 16. satrndaki 'bir dnr zerindeki'; 'bir dnrn teki zerindeki'; sayfa 127'nin 6. satrndaki 'kuramsal bir yeti', 'kuramsal bir bilme yetisi'; sayfa 177'nin 7-8. satrndaki 'bu sorunu ortaya koyduu zamanki kadar ak olmad', 'bu so-unu ortaya koyduu zamanki kadar ak bir biimde trajik olmad' olacak. 194- sayfann son paragrafndaki 'nk' diye balayan blmde de ayrca nemli bir atlama var. 4. Son olarak evirmen kadar, yaynevinin savrukluuna da deinmek gerek. Kant Felsefesine Giri, dizgi yanllarndan (yoksa deil mi?) geilmiyor. nemli bulduklarm, bu kitab alan okurlara duyduum sayg gerei, belirtmek istiyorum. Sayfa 60, 22. satrdaki 'yana', 'yola'; sayfa 77 sondan ikinci satrdaki 'nitelik', 'nicelik'; sayfa 90, 22. satrdaki 'badar', 'badamaz'; sayfa 92 dipnottaki 'dnlmemeli', 'dnlmeli'; sayfa 93 satr 8'deki 'yetinmemek', 'yetinmek'; sayfa 106, 11. satrdaki '1881', '1781*; sayfa 119, 29. satrdaki 'dramatik', 'dogmatik'; sayfa 120, 20. satrdaki 'niteliksel', 'niceliksel'; sayfa 128, 31. satrdaki 'bamsz', 'baml'; sayfa 144, 14. satrdaki 'nicelik', 'nitelik'; sayfa 149, 13. satrdaki 'syleme', 'ey-leme'; sayfa 155, 25. sattdaki 'bilmeleri' ise, 'bilmemeleri' olacak. i 210 l ,,k, dil ve sanat Annemarie Schimmel'in Mystical Dimensions of Jslam (The University of North Carolina Press, 1969) adl yapt, Tasavvufun Boyutlar adyla yaymland. Yazar, Trkoloji ile uraanlarn yabancs deil; zellikle tasavvufa ilikin almalar biliniyor. Prof. Schimmel'in bu alandaki Trke ve Almanca almalarn burada saymak gereksiz: Bunlar, Tasavvufun Brryut/ar'nn arkasna konulmu olan geni bibliyografyada yer alyor. Burada bibliyografyada yer almayan bir yaptn analm: Dinler Tarihine Giri. Bu kitap, Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi Yaynlar arasnda km (1955). Prof. Schimmel'in, 1950'lerde, istanbul dergisinde Cemile Kratl adyla edebiyat yazlar yazdn da anmsayanlar olabilir. Prof. Schimmel, bu yzyln ilk eyreinde rn veren Nichol-son, Massignon, Horten gibi nl msterikler kuann ardndan, onlarn brakt byk kalt deerlendirmeye ynelenlerden biri. Bat dncesi, slam mistisizmini zellikle Nicholson, Massignon, Horten ve Ritter'in incelemelerinden tanmtr. Nicholson'un Mevln'ya, Massignon'un Hallac'a, Ritter'in Attar'a ynelik almalarnn bugn bile ald sylenemez. Prof. Annemarie Schimmel de Tasavvufun Bcryutian'nda, ana kaynaklardan olduu kadar, bir nceki msterikler kuann monografilerinden yararlanyor. Tasavvufun Bo^utlan'n Trke'ye Ender Grol evirmitir. evirmenin byt iyiniyetine karn, evirinin yer yer olduka savruk ve dikkatsizce yapld izlenimini edinmemek olanaksz. Dikkatsizlikler, evirmenin tasavvuf terminolojisini yeterince bilmemesin- -I 2i 1- 'Tasavvufun Boyutlar' evirisi zerine Notlar hilmi y a v den kaynaklanyor byk lde. Bunlardan nemli grdklerimizi sralayalm: Grol, yazarn intimacy ve respect szcklerini 'ns' ve 'huu' diye eviriyor (s. 19); oysa respect'in tasavvuf terminolojisindeki karl, 'heybet'tir. Terim tutarszl, evirmenin respect'i bu kez 'sayg' szcyle karlamasnda (s. 94) grlyor. Dahas, yazarn ngilizce metinde italikle 'hayba' biiminde yazd szck, Trke metinde 'heybe' oluvermi (s. 122). Oysa dorusu, yukarda da belirttiimiz gibi, 'heybet'tir. Biame, terim olarak 'melmet' ile karlanmak gerekirken, 'taksirat' (s. 48) oluyor. Trke metinde ngilizce yazmla 'Jsharat' diye braklm olan szck (s. 60), bildiimiz 'iaret'; 'da' olarak braklm szck (s. 115 vd.) 'rza'; 'hazal' olarak braklm szck (s. 275), 'hezl' olacaktr. evirmen, ngilizce metinde 'majdhub' biiminde yazlm olan szc, srarla (s. 29, 263), 'mecnun' diye yazyor. Tasavvuf terminolojisini yeterince bil-memezlik bu: 'Majdhub', 'mecnun' deil, 'meczub'dur. Trke metinde 'Rumeli Seluklular' diye geen tamlama (s. 268), hi kukusuz 'Anadolu Seluklular' olacaktr. 'Kaj Klah' (s. 29) 'kec klah'; 'rukh' (s. 259), 'ruh' (yanak anlamnda) olmaldr. Hucviri'den yaplan bir alntdaki (s. 93) lav szc 'buyruk'; truth szc ise 'gerek' olarak evrilmitir. Dorusu law karl 'eriat', truth karl da 'hakikat'tir. Ayn alntda infidel, evirmenin sand gibi 'mnkir' deil, 'kfir'; heretic ise 'kfir' deil 'mlhid' olacaktr. Ha-giography, 'evliya tezkeresi' (s. 162) deil, olsa olsa 'menkb' diye evrilebilir. Ender Grol, eviride olduka savruk davranyor, demitik. yle: Ascetic szc bazen 'ileci', bazen 'zhid' (s. 42); predestination szc bazen 'yazg', bazen 'kader' (s. 175); truth szc bazen 'gerek', bazen 'hakikat' (s. 93, 94) olarak karlanyor. Hallac'n nl 'Enelhak' sz ise, bir yerde 'Ben Mutlak Doru olan'm' (s. 73), bir baka yerde 'Ben mutlak Hakkn kendiyim' (s. 66) diye evrilmitir. eviride ok elenceli iki yanla da dikkati ekelim. Ka-ratay Medresesi'nden sz edilirken (s. 269), duvarn zerinde, 'stnde Kur'an'dan ayetler bulunan bir davulun' ykselmekte olduu belirtiliyor. evirmen tambour szcn 'davul' diye evirmi; oy- A z i n , dil ve sanat sa tambour, burada bir mimarlk terimi olarak kullanlyor; dolaysyla, 'kubbe kaidesi' ya da 'kubbe kasna' diye evrilmeliydi. teki de u: ngilizce'de, in a nutshell, 'ksaca', 'zetle' anlamna gelir. evirmen, onu 'fndk kabuunun iinde' diye eviriyor (s. 65) ve yle bir tmceyle kar karya brakyor okuru: 'Attar tarafndan anlatlan bu hikye, bir fndk kabuu iinde Hallac'n hayatn, akn ve lmn iziyor. Gerekten nemli bir yanllk da u: '(Allah) 'Ben sizin rabbi-niz deil miyim?' diye sormu onlar (insanlar) da 'Elest bi Rabbi-kum' diye cevaplamlar: 'Evet tanz (Rabbimiz olduuna) (bal hidnY (s. 34). Kur'an'n Araf Suresi'nin 172. ayetinde yer alan bu tmcede 'Elestu bi Rabbikm', eviride olduu gibi, insanlarn Allah'a verdikleri yant deil, Allah'n insanlara sorduu sorudur. Dolaysyla, doru tmce yle olacaktr: 'Allah 'Ben sizin Rabbiniz deil miyim?', 'Elestu bi Rabbikm' diye sormu, onlar da 'evet tanz (rabbimiz olduuna) ('bal hidn') diye cevaplamlardr.' Alntlarda da dikkatsizlikler grlyor. Nizami'den yaplan alntda (s. 253) 'kehribar arar myd saman?' sorusu, tam tersine 'saman arar myd kehribar?' olacaktr. Azm'nin iirinde de (s. 286) nemli bir yanllk var. Metinde, cehennem ateinden yaknan airin, Allah'a 'Hamamc msn, klhanbeyi mi?' diye seslendii belirtiliyor. Oysa iirin aslnda bu dize, 'Hamamn m var, klhanc msn?' biimindedir. evirmen 'klhanc'y 'klhanbeyi' yapvermi! Dizgi yanllarn (rnek: A. Halet elebi'nin s. 166'daki Sem'- Mevln iirinde, inanlmaz dizgi yanllar var!), atlamalar (rnek: s. 182'de son paragrafn ilk tmcesi evrilmemitir); zel adlarn yazmndaki yanllklar (rnek: Sari es-Sakati deil, Se-riyy's Sekati) ayrntl biimde sz konusu etmiyoruz; ayrca burada aldmz yanllklar nemli grdklerimizden sadece bir blm. \ 213 \ AziN, dil ve Sanat Roland Barthes'n nemli Bir Metni: 'Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giri' Gerek Yaynevinin balatt Yeni Dizi'nin ikinci kitabn Ronald Barthes'n Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giri ('Introduction Lanalyse Structurale des Rcits') adl metni oluturuyor. evirenlerin nsz'nde de belirtildii gibi, Barthes'n bu metni, ilk kez Communications Dergisi'nin 8. saysnda (1966) yaynlanmtr. (Belirtmekte yarar var: Communications Dergisi, Paris'teki nl Ecole Pratique des Hautes Etudes'e bal Kitle letiimi ncelemeleri Merkezi'nin yayn organdr). lk yayn tarihine baklrsa, olduka eski bir metin! Gene de, bu metnin Barthes'n, daha sonra yaynlanan iki kitabnda yer ald da belirtmek gerekiyor. ncelikle unu sylemeliyim: Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giri, anlat incelemelerinin (deyi yerindeyse) tekniine ilikin bir alma. Dolaysyla Barthes'n, rnein Mythologies'i (1957) gibi, daha ok deneme trne girebilecek 'popler' metinlerinden deil; -zellikle uzmanlar ilgilendirecek bir inceleme... Bir de u: Bence bu metin, ilk kez yaymland Communications Dergisi'nin o saysnda yer alan teki almalarla, (zellikle de Greimas'n, Br-mond'un, Umberto Eco'nun, Todorov'un ve Grard Genette'in yazlaryla) birlikte okunursa, daha temelden kavranabilir. Dahas, Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giri, Communications 8'in iindeki ilk yaz. Bunun byk nemi var. Bu, Barthes'n sz konusu metni, belirli bir izlek, Anlatnn Yapsal zmlemesi evresinde birara-ya getirilen yazlara, editrn 'sunu' yazs gibi kurmu olduunu gsteriyor. Yaz da zaten, Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giri ad- \ 215 [ HLM Y A V u ni tayor. stelik Barthes'n bu metinde sk sk Communications 8'de yaymlanan teki metinlere gndermeler (rnein, s. 17, 29, 36, 46, 50, 58 vd.) yaptn da hesaba katarsak, bu metnin bir 'sunu' ya da 'giri' yazs olarak kurulduunu aka grebiliyoruz. Gene de, ok zgn ve ok nemli bir metin Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giri... Ama dorusu, Communications 8'de yer alan teki 'semiyolojik aratrmalar' balamnda, yani Greimas'n, Genette'in, Todorov'un ve Brmond'un yazlaryla birlikte evrilip yaymlan-sayd ok daha iyi olurdu, diye dnmeden edemiyor insan. Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giri, ok zgn ve ok nemli bir metin, dedim. Barthes, nce anlat zmlemesinin yntemi zerinde duruyor: Anlatlarn sonsuz okluu karsnda tmevarmn, bir 'topya' olduunu, bu yzden de tmdengelim ynteminin seilmesi gerektiini belirtiyor. Tmdengelim iinse, bir 'Kuram' gerekli: Ancak bir 'Kuram'dan yola klarak tmden gelinebiliyor... yleyse Kuram ne olacak? Barthes'a gre, bu 'Kuram', Dilbilim olacak... Dilbilim ise, bir 'Kuram' olarak, anlatnn yapsal zmlemesine kuramsal bir kavram sunuyor: Betimleme dzeyi (Niveau de description). Geri 'dzey', zellikle sylem zmlemesi alannda, teden beri bilinen bir kavram: Retorik, bir sylem dilbilimi olarak, elocutio (syleyi) ve dispositio (dzenleyi) gibi iki betimleme dzeyi belirlemiti (Barthes bu metinde, Todorov'un Communications 8'deki Les Categories du Rcit Littraire adl yazsnda yapt yanl, 15 nolu dipnotta, ad vermeden dzeltir: Todorov, bu dzeyleri dispositio ve inventio olarak belirler nk). Aslnda, ortaa reto-rik'inden de nce, kkleri Platon'a ve Aristoteles'e kadar uzanan bir dzey ayrtrmasndan szedilebiliyor: rnein, Platon'un lexis (syleyi biimi) ve logos (sylenen, sz) ayrm gibi... 'Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giri'te ise Barthes, ayr betimleme dzeyi ayrt ediyor: 'levler' (Functions) Dzeyi, 'Eylemler' Actions) Dzeyi ve 'Anlatma' (Narration) Dzeyi. Bylelikle de Barthes, Todorov'un (ve daha sonra da ondan esinlenen Genette'in), Benveniste'den ald 'yk' (Histoire) ve 'Sylem' (Disco- ] 216 l zin, DL ve sanat urs) dzeylerinden yola klarak yaplan zmlemelere de bir alternatif getirmi oluyor. Bu alternatif araynn 'Kuram'n Dilbilgisi mi, yoksa Dilbilim mi olmas gerektii konusundaki anlamazlkla ilgili olduunu sanyorum. Todorov ve Genette'in zmlemeleri, Dilbilim (Linguistique) deil, Dilbilgisi (Grammaire) kkenli zmlemelerdir. Dolaysyla, Barthes'n betimleme dzeyli zmleme rnekesi, kendi alannda tekil bir rneke olma ayrcaln koruyor. Sadece 'tekil' deil, ayn zamanda 'btnleyici' de: nk bu betimleme dzeyi, Barthes'a gre, 'Kendi aralarnda giderek artan bir btnleme (un mode d'intgration progressive) biimine gre balant' kuruyor: Anlatsal yapttaki 'ilevler' dzeyi, Propp ve Brmond'un benimsedikleri anlamda; 'eylemler' dzeyi Greimas'n eyleyenler'i (octants) anlamnda; 'anlatma' dzeyi ise, Todorov'un 'sylem'i anlamnda teki dizgeleri de kuatan bir nitelik kazanm oluyor. 'Anlatlarn Yapsal zmlemesine Giris'te baz eviri ve dizgi yanllklarna deinmeden geemeyeceim: evirmenlerin 'narration' karlnda niin 'ykleme'yi semediklerini anlamak g. Sadece s. 19'daki bir dipnotta, 'ykleme de denebilir'; denmi. Oysa, 'ykleme', 'narration'un karl olarak yerlemi bir terimdir. Homologie, bir yerde 'eilevlilik' bir yerde 'ilevdelik', olarak verilmi. Sayfa 44'n sondan ikinci satrndaki 'yardm', 'yardmc' olmalyd. Ayn sayfada yine alttan 12. satrda 'iin' ile 'onun' arasna, 'bile olsa' eklenmeliydi. Ama, bence asl nemlisi, evirmenlerin Barthes'n metnine, zellikle Communications 8'deki teki metinlerle ilikili olarak aklayc dipnotlar koymam olmalar... Bu o kadar gerekli ki... rnein Barthes, Todorov'un anlat kiilerinin girebilecekleri byk bantya ikikin temel yklemleri (Les predicates de base) 'sevgi', 'bildiriim', 'yardm' olarak gsterir. Aslnda Barthes yanlmaktadr; nk bu 'temel yklemler' Todorov'da 'istek', 'bildiriim' ve 'katlm'dr. Bir dipnotla, Barthes'n yanl anmsad belirtilebilirdi, rnein. \ 21T \ C/3 g I azin. dil ve Sanat Bir Sanat Semiyoloj isinin Felsefi Temelleri zerine 'Sanat yaptlarnda yetkin dzeyde bulunan bu yanltc kopyalarn rnekleri oktur. Zeuxis'in resmetmi olduu zmler. Antikiteden bu yana bir sanat aheseri olarak anlm ve doann yknlmesinin bir zaferi olarak kabul edilmitir; nk pek ok gvercin bu zmleri yemee gelmilerdir (...) Genel olarak yknmeden doan ve onunla yetinen bir sanatn doayla yanamayacan ve bunun tersinin bir kurtuun srnerek bir fili yknmesine benzediini sylememiz gerekir.' G. W. F. Hegel (Aesthetik, 1, s. 71-74'den aktaran N. Bozkurt, Seme Metinler, Remzi Kitapevi, 141-142) 'Senatr (Pokokrante): -O iki tablo, Rafaeo'nundur. Birka yl oluyor, salt une-yim diye, ok yksek bir fiyata aldm onlar. talya'da en gzel eylerin bunlar olduklarn sylerler, ancak hi houma gitmiyorlar: Renkler pek karanlk, ehreler gerei kadar deirmi olmayp iyice ortaya kmyorlar; giysilerin kumaa benzer hibir yan yok. Tek kelimeyle, ne derlerse desinler, bu tablolarda doa'nn gerekbir yanstln gremiyorum. Bir tabloda gerek doay grebildiimde seveceim o tabloyu (...) dedi. Voltaire (Kandd ya da yimserlik stne, ev. Server Tanilli, Say Yaynlar, s. 120) 1 22i 1 HLM ya 1. Claude Lvi-Strauss, resim sanat balamnda sanat yaptnn konumu nedir? sorusunu, sanat yaptnn nesne (Doa) ile dil arasnda, bir ara-konum'da olduunu belirterek yantlat 'Sanat yapt', der Lvi-Strauss, 'Doann tam bir yanslamas olamaz: Modelle yapt zde iseler, Sanat Doay (mekanikbiimde) yeniden- oalt-mtr. Bir baka deyile, retilen ey, sanat yapt deil, bir nesne'dir'.1 te yandan bir sanat yaptnn, bir Dil gibi yaplanmas da szkonusu deildir. Dil, Ferdinand De Saussure'n belirttii gibi, 'gstermeye alt eylere hibir maddi ilikisi olmayan bir gstergeler sistemi'dir. Gsterdii eylerle maddi illikisi olmayan (De Saussure, bu durumu gsteren'le gsterilen arasndaki ilikinin 'nedensiz' olduu biiminde dile getiriyor) bir ey, sanat yapt deil, dilbilimsel bir gsterge olurdu. Bylece dorudan doruya u sonuca varyor Lvi-Strauss: Sanat yapt, ne Doa'y yeniden-oaltr ne de Dil'i yeniden-oaltr!.. Sanat yapt, ne bir nesne retir (ortaya koyar) ne de dilbilimsel bir gsterge!.. yleyse sanat yapt, nesne (Doa) ile Dil arasnda ara-yerde'dir. 2. Sanat yaptnn Dil ve nesne (Doa) arasnda konumlandrlmasnn, sorunun kuramsal dzlemde kavranmas balamnda byk nemi var. Lvi-Strauss'un bu temellendirmesi, bir yandan Doalc (Natralist) sanatn, bir baka deyile, Doa'y yanslayan sanatn (Mimetik sanat), niin sanat olmadn gsteriyor: retilen (oaltlan) ey, nesne'dir; sanat yapt deil!.. Kukusuz, Doalc Sanat', nesneyi kopya ettii, onu yeniden oaltt iin sanat saymamak anlalabilir bir konumdur. Ama, Sanatn bir Dil olmadna ilikin olarak Lvi-Strauss'un ne srd dnceleri amlamak gerekiyor. Sanat Dil'in alan iinde konumlandrmaktan, acaba soyut sanat m anlalmal? Soyut sanat, Lvi-Strauss iin, bir ssleme'dir. yle diyor: 'Soyut resmin bana ekici gelen ynleri var; ama ne G. Charbonnier, Conversations With Claude Lvi-Strauss, Cape Editions Londra 1969, s. 108 -| 222 [ ZIN, DL VE SANAT yapsam, onun sslemeci ynn aklmdan karamyorum. Bence sanat yaptnn en nemli zellii yoktur onda: Semantik (anlambi-limsel) bir tr gereklik sunmak'.2 3. Grlyor: Lvi-Strauss'un soyut sanata ynelttii eletiri, soyut sanatn anlam iletmeyiinden kaynaklanmakta. Soyut sanatn ortaya koyduu semantik sorun da, tastamam burada beliriyor: Sanat yapt, Geteklik'le olan bantlarn tmyle koparm (De Saussure'n deyiiyle, 'gsterdii eylerle maddi ilikisi olmayan') biimler ve simgelerle kurulmaz. Gereklikle bantlarn koparm bu biimler ve simgeler, 'kendi balarna anlaml eler' deillerdir nk... Bu adan bakldnda, soyut sanat hem gsterdii eylerle maddi ilikisi bulunmayan (De Saussure'n deyimiyle, 'nedensiz') hem de saymaca (verili ve herkesin onaylayp kabul ettii) olmayan bir gsterge ( ?) retmi olmaktadr. yleyse, burada Lvi-Strauss'un sylediini bir kez daha yineleyebiliriz: Soyut sanat, semantik (anlambi-limsel) bir gereklik sunmaz bize. Ya da yle: Soyut sanat, hem bir dilbilimsel gsterge gibidir (gsterdii eyle maddi ilikisi olmamas asndan: Ksaca, nedensiz'dir) hem de ilikinin, verili ve herkese bilinen bir iliki olmamas asndan: Ksaca, saymaca deil'div). Dolaysyla, soyut sanat, tastamam bit dilbilimsel gsterge retmiyor. Lvi-Strauss, sanat yaptlannda semantik ilevin (anlam iletme ilevinin) azalmasnn (i) bireysellemenin artt ve (ii) yanslamann (mimesis'in; taklidin) anlamn yerini ald durumlarda ortaya ktn sylemektedir. 'Bireysellemede, diyor Lvi-Strauss, 'dile-getirme ilevi, semantik ilevi geride brakr'. Somut mzik ya da soyut resim gibi ar durumlarda, yaptn tm, Lvi-Strauss gibi sylersek, 'herhangi bir semantik kuraln dnda, gerekleir. 'Bir anlam szkonusuysa', diyor Lvi-Strauss, 'bu, raslantsaldr'. Dil'de ve (dolaysyla) sanatta bir enin, belli bir semantik deeri vardr. Baka bir deyile, bir dizgedeki ayrdedilebilir birimleri ma.g.y., s. 100 ] 223 \ HLM Y a v u balayarak (ilikilendirerek) bir semantik dzlem kurabiliriz. Lvi-Strauss, salt yansdamann (mimesis; taklit) hibir anlam iletmediini (non-semantic) belirtir: nk, bir nesnenin ya da kavramn temsili (representation), o nesnenin (ya da kavramn) kendisi olacaktr. Yanslamada, o nesnenin ya da kavramn baka birimlerle kodlanmas szkonusu deildir. Bunun gibi, salt dilegetirme de (expression) hi bir anlam iletmez (soyut sanatta olduu gibi)... Yani, salt dilegetirme, tpk salt yanslama gibi, anlam iletmez. Burada da, gsteren'in baka birimlerle kodlanmas szkonusu olmuyor. James Boon, salt dilegetirmenin anlam iletmeyiini yle anlatyor: 'Kod'la kodlanan arasnda baz isel ilikiler (sanatta bir lde du-yumlanabilir bir iliki olsa da) zorunlu ya da mmkn olduu iin deil, ama herhangi bir anlamn ortaya kabilmesi iin deiik dzlemdeki oul gsterge dizgeleri (ses-imgeleri, grafik, kavramlar) zerinde nceden toplumsal olarak bir uzlama varlm olmak gerekir. Salt dilegetirmeyle, byle bir uzlam (saymaca bir iliki) kurulmu olmaz'.3 yleyse, sanatta anlam iletme, nesneyi yeniden-o-altma (mimetik sanat) ile rastlant (soyut sanat) arasndadr. Bu alan da, De Saussure'n simge alan'dr. Yani, simge soyut sanat gibi, Dil'le nesne (Doa) arasnda yeralr; ama nemli bir ayrmla: Simge, nedenli olduu iin nesneye (Doa'ya), soyut sanat nedensiz olduu iin Dil'e; yine simge, saymaca olduu iin Dil'e, soyut sanat saymaca olmad iin nesneye (Doa'ya) yakndr. 4. Bu aklamalardan Lvi-Strauss'un, sanat, De Saussure'n simge alan olarak (Dil'le Doa arasnda) belirledii blgede konumlandrdn syleyebiliriz. Baka bir deyile, Lvi-Strauss'ta Dil ve nesne, mimesis'le ssleme arasnda konumlandrlan sanat, De Saussure'n Simge alan ile rtr.
James Boon, From Symbolism to Structuralism, Basil Blackwell, Oxford, 1972, s. 84 -| 224 [ Yazin, dil ve sanat De Saussure _ \ Lvi-Strauss DL SANAT DOA Dilegetirme ilevi Yanslama levi Grlyor ki, Lvi-Srauss, burada: Doa, Dil ve Sanat, ya da baka trl sylersek: Doal, uzlamsal (conventionnel) ve sanatsal (artistique) imler arasndaki bantlardan kurulan bir strktr betimlemi oluyor. Bir formel strktr koyuyor ortaya. Bu strktre bir felsefi temellendirme yaplabilir mi? imdi ksaca bunu irdeleyelim. 5. Varsayalm ki, artistik imlerin ontolojik alann belirleyip snrlarn izebilmek iin, Lvi-Strauss'un bavurduu ilem, bir fenomenolojik indirgeme olsun. Unutmayalm, bu sadece bir varsaymdr. Bu varsaym doruysa, bu indirgeme, yani, Doa'y ve Dil'i 'paranteze alma', bizi strktr dzleminde brakmayacak, strktrn bilgisini temellendirecek, ya da strktrn anlamn onu oluturan bantlar aan, transandantal bir temele oturacaktr. Oysa Lvi-Strauss'un yapt ilem, aslnda bantlar yeniden- tanmlayarak gerekletirilen bir dntrmedir. Uygulanan ilem bizi, strktr temellendirmeye gtrmediine gre, fenomenolojik balamda bir \ 225 \ hilmi yavuz 'paranteze alma' ilemi olamaz. Baka trl sylersek, Levi-Stra-uss'un yukarda dilegetirdiimiz ilevi, sanatsal/artistik im'i kuran strktr, bantlar an ortaya karmaktadr. Yoksa, bu strkt-r semantik dzlemde temellendirecek bir transandantal zneyi deil!.. Ricoeur'n, Lvi-Strauss'un strktralizmini nitelemek iin kulland u deyi, bu balamda tastamam geerli: Strktralizm, yani transandantal znesi olmayan bir Kant'lk!.. zetle sylemeli: Lvi-Strauss iin bir temellendirme sorunu yoktur; bir strktr ve onun dnmleri vardr. Bantlarn nasl dizildiklerine, dzenlendiklerine bakar o, anlamn nasl retildiine, strktrn bilgisinin hangisi derin dzlemde dorulanabilir olduuna deil!.. Kendi de syler bunu: 'Benim yntemim' der, 'bir szckle karakterize edebilir: Semantie kar sentaksn seilmesi...' ('Je characterise un mot la methode: c'est un choix la syntaxe cont-re la semantique'). Sylemek bile fazla: Lvi-Strauss iin anlam, her zaman ikincil ve indirgenebilir bir fenomendir. Dolaysyla, Lvi-Strauss ncelii strktre, yani indirgenemez olana verir. Bu adan baklrsa Lvi-Strauss'un dizgesinin, bir felsefi temel-lendirmeye ak olmayan bir dizge olarak kurulmu olduunu rahatlkla syleyebiliriz. Yukardaki analizde de grld gibi strktr betimlemek, eler arasndaki bantlar gstermek yetecektir. Daha derin bir dzlem, bir felsefi dzlem iermez Lvi- Strauss'un dizgesi. yleyse bir temellendirme de yaplamaz. -I 226 ( zin. dil ve Sanat Dou ve Bat Sanatlarnda Gelenek Sorunu 1Sanatta Gelenek sorunu ve bu sorunun temeli olan dn- m srecinin btnln ortaya koyacak dizgeletirme, ncelikle soyut ve anlksal (zihinsel) bir 'yeniden-retim' sorunudur. Bat sanatnn ikonografik zmlemesi, resim alannda simgesel (symbolique) olandan temsil (reprsentative) olana doru dnm gsteren bir ema sunar ve emann hangi somut tarihsel koullarla belirlendiini ortaya karmak ise, elbette, ikonografik zmlemeden farkl, soyut ve anlksal bir dizgeletirmeyi ngrr. Demek ki bu dizgeletirme, figrle simge arasndaki ilikinin bulgulanmas anlamna gelmiyor. (Bu bulgulama, ikonografinin alanna girer). Dizgeletirme, figrle simge arasndaki saymaca (conventionnel) ilikiyi, ya da Panofsky'nin deyiiyle, 'belirli tarihsel koullarda belirli temalarn ya da kavramlarn nesneler ve olaylarla ifadelendirilmi biimi'ni k noktas olarak ele alan ikonografik zmlemeden te bir temellendirme demektir. Panofsky'ye gre ikonografi, bir zmleme yntemi. Oysa, somut bir kltr verisi olarak resmin anlksal ve soyut 'yeniden-re-tim'i, ikonografiden btnyle farkl bir yntemi gerektiriyor. Bu ynteme Panofsky, 'ikonolojik yorumlama yntemi' adn veriyor. Ona gre, 'ikonografi, salt betimsel (descriptif), ou kez de, istatistik bir yntem ya da yaklamdr. Dolaysyla, nasl etnoloji insan rklarnn betimlenmesi ve snflandrlmas ise, ikonografi de imgelerin betimlenmesi ve snflandrlmasdr; snrldr, ve belirli temalarn hangi belirli motiflerle nerede ve nasl grselletirildii konu- I 227 (- hilmi yavuz sunda bizi aydnlatan ikincil bir incelemedir. Bize, szgelimi, sa'nn nerede ve nasl drt iviyle, nerede ve nasl iviyle armha gerildiini bildirir. Buna karlk ikonoloji, belirli tema'larn ve kavramlarn nesneler ve olaylarla anlatl deil, insan anlnn (zihninin) temel ynsemelerinin, deiik tarihsel koullarda belirli te- ma'lar ve kavramlarla anlatldr.1 Grlyor: konografik zmleme ynteminde kavramlar ve tema'lar birer ama, ikonolojik yorumlama ynteminde ise birer ara'trlar. Birincisinde, kavramlarn ve tema'larn nesneler ve olaylarla nasl dilegetirildikleri aratrlrken, ikincisinde insan anlnn temel ynsemelerinin kavramlar ve temalarla nasl dilegetirildiklerine baklmaktadr. Kavramlarn birer ara nitelii kazanmas 'somutun anlksal ve soyut olarak yeniden-retilmesi' demek olan dizgeletirmenin bir gerei. Bu dizgeletirme, kavramlar ve temalar araclyla ve yaanan deiik tarihsel koullarnn zgll iinde siyasal, dinsel ve felsefi dncelerin ksaca, 'ideoloji'nin, (ya da, Panofsky'nin deyiiyle, 'kltrel semptomlar'n) ulat btnln kavranmas demektir. Panofsky'ye gre, ancak bu btnln kavranmasyla sanat yaptnn 'isel anlam' (intrinsic meaning) bulgulanm olacaktr. Sanat, yaptnn tad isel anlam'n bilincinde olmayabilir (Panofsky, 'isel anlam'n, sanatnn bilinli olarak amalad anlamdan kesinlikle farkl olabileceine dikkati ekiyor); bu dnce, yaplarn dsal benzeimlerde deil, isel eilevlerde (internai ho-mology) aranmas gerektii konusunda Lvi-Strauss'un ne srd grlerin bir trevi gibidir. Simgeyle figr arasnda saymaca (conventionnel) ilikide -ki bu, dilbilimsel (linguistique) bir ilikidir- anlam, dsal bir olgu niteliiyle kavranr. De Saussure'n dedii gibi, simgenin zellii, onun hi bir zaman btnyle 'keyf' olmamasdr: 'Simge, bo deildir; gsteren ile gsterilen arasnda (burada, simge ile figr arasnda) doal bir ba izine rastlanr: 'Ha' figrnn Hristiyanln; 'terazi' fig- l1) Ervin Panofsky, Meaning in the Visual Arts, Penguin Books, Londra, 1970, s. 51-67 \ 228 [ yazn, dil ve Sanat rnn Adaletin simgesi olmas gibi'.2 Bat Hristiyan sanatnda dinsel tasvirler, bu anlamda, btnyle saymaca bir zellik tarlar: Belirli kavramlar (Tanrsallk, Erdemlilik, vb.) ya da temalar (isa'nn ge k, vb.) araclyla grselletirilmilerdir. Rnesans sanatna gelinceye kadar Bat Hristiyan sanat, 'saymaca anlam' dzeyinde, Simgesel bir sanat olarak kalr. Yukarda szn ettiim, Simgesel olandan Temsil olana doru dnm, Bat Hristiyan sanatnda 'saymaca anlam'dan 'isel an-lam'a doru bir dnm imler. Genel olarak toplumsal, siyasal ve felsefi yaam son kertede belirleyen maddi yaamn retim tarz deiiklie uram, yeni ve daha ileri retim ilikileri ortaya kmtr. Feodal retim tarznn, yerini, Kapitalist retim tarzna brakmasyla deien tarihsel koullarn biimlendirdii insan tipi (Birey) ve topluluk tipi (Ulus), bu deimenin zgllne dayal anlksal yaplar oluturmaya balamtr. Bu dnm, Bat Hristiyan sanatnda Gerekilik'i temellendirir. Saymaca anlamdan isel anlama, Simgesel olandan Temsil olana doru dnmn Gerekilik ile olan balantsn Herbert Read'in verdii u rnekte bulabiliriz: 'Vincenzo Foppa'nn National Gallery'de bulunan (...) resmini ele alalm. Meryem ok asil ve arbal ideal bir kadn olarak canlandrlyor; krallar hrmet, yiitlik ve kahramanlk rneidirler; seyis ve uaklar bile kendilerine gre sevimli veya asildirler. imdi, Flaman okulunun ayn konuyu nasl ele aldn grelim: National Gallery'de Mabuse'nin tannm akar resminde lkse dkn bir devrin arad btn zenginlik ve taknlk vardr. Fakat buna ramen Meryem, artk ideal bir tip olmaktan kp bir Flaman ev kadn halini almtr; krallar asildir; fakat modelden alldn gsteren hatlarda gndelik hayat kaygular grlr; mukaddes grubun zerinde tapnan melekler uuurken aada tam nde, deme kr ve birisi bir kemik dileyen iki kpek grlr'.3 (2) Berke Vardar, Ferdinand de Saussure ve Dilbilim Kavramlar, Yeni insan Yaynlar, istanbul, 1971, s. 66 (3) Herbert Read, Sanatn Anlam, T. Bankas Kltr Yaynlar, stanbul, 1974, s. 69 \ 229 [ hilmi yavuz Sylemek bile fazla belki: Szgelimi Meryem, Feodal Bat Orta-a'nn dinsel tasvirlerinde Erdemliliin simgesi iken, deien tarihsel koullarla birlikte, erdemli bir kadn (bir Flaman kadnn) temsil etmeye balamtr. Bat Hristiyan sanatnda resmin 'isel anlam' temsil dzlemde temellenir. Bat resminde Gelenein yaps, ancak, bu ilikilerin btnlyle aklanabilir. 2. Dou sanatnda ise bu dorultuda bir dnm grlmyor. Dou sanatnda Simgesel olanla Temsil olan, tarihsel koullar gerei bir srete birbirini izlemezler. Simgesel olanla Temsil olan arasnda bir diakron den sz edilemez. Tersine belirli bir tarihsel kesitte, birbirinden bamsz olarak bir arada bulunurlar (senkroniktirler) Dou sanatnda, ok daha dikkat ekici ve kendine zg bir dnm grlr: Burada simge ile figr arasndaki ikonografik iliki, Bat sanatnda olduu gibi, nceden belirlenmi ve saymaca bir iliki deildir. Bir figr, bir toplumdan teki topluma, salt kompozisyon asndan belirli sluplatrma farklaryla, ncekinden btnyle ayrlan bir baka dnceyi simgelemek zere, aktarlr. Szgelimi, 'Boa'yla Den Arslan' figrn ele alalm. Willy Hartner ve Richard Ettinghausen, bu figrn 3000 yllk gemii sresince, bir toplumdan tekine, deiik simgesel anlamlar kazanarak getiini belirtirler;4 ilk Pers, Elam ve Mezopotamya uygarlklarnda Boa'yla Den Arslan figrnn, yln dnemlerini belirten gkbilimsel bir simge olduunu; milattan sonra XII. yzyl Anadolu'sunda, Diyarbakr'daki Ulu Camiin giriinde grlen bu figrn, bu kez Seluklu mparatorluu'ndaki feodal beyler arasndaki mcadeleleri belirten siy asal/askeri bir simge nitelii kazandn; ve sonunda XVIII. yzyla ait bir resim-yazda ise ayn figrn dinsel bir simge olarak ortaya ktn gsterirler. Dou sanatnda Simgenin, Bat'da olduu gibi, belirli bir tarihsel dnemde ilevini yerine getirdikten sonra ortadan kaybolmas, Gelenein yapsnn temellendirilmesi asndan (4> W. Hartner, R. Ettinghausen, The Conquering Lion, The Life Cycle of a Symbol, Oriens Dergisi, eilt 17, 1964. 230 Yazin, dil ve Sanat byk nem tar. Figr, birbirinden deiik (simgesel) balamlarda sregider; sonunda simgesel balamdan da syrlp salt artistik bir biim olarak ssleme nitelii kazanr. Marshall G. S. Hodgson'un dedii gibi, simgesel figrler, 'tarihin geliimi iinde yaar ve deiirler; bir balamdan tekine kayar, deiik amalar iin kullanlabilirler'.5 Burada, Hodgson'un simgesel figrn balam deitirmesini, Dou sanat asndan ele aldn unutmamak gerekir. Dou sanatnda Temsil resim (rnein, minyatr), Batl anlamda temsil resim deildir; 'insan anlnn temel ynsemelerini' kavramlar ve temalarla, grsel olarak dilegetirmekten yoksundur. Dou sanatnda minyatrn temel zellii onun kavramsal deil, antsal oluudur. Simgesel Dou resminde olduu gibi Temsil Dou resminde de isel anlamdan yoksunluk, Gelenek asndan ister istemez ierikten ok, biim sorunlarn ne karr. Dou sanatnda Gelenein yaps, ierie bal bir dnmde deil, ama kompozisyon ve sluplatrma gibi biime bal bir dnmde aranmaldr: yleyse, unu kesinleyebiliriz: Dou sanatnn ikonografisi olabilir, ama ikonolojisi olamaz!6 G. S. Hodgson, slam and Image, History of Retigions, III, 1964. Bu yaz zerine Bedreddin Cmert bir eletiri yaynlad ve benim Panofsky'ye dayanarak ne srdm baz savlar eletirdi. Cmert yle dedi: 'Panofsky, bir yaptn bilimsel aratrma yntemleriyle gerek bir yorumunu yapmak anlamna gelen ikonolojiye varabilmek iin, n-ikonografik betimleme ve ikonogtafik zmleme evrelerini hem gerekli hem de ikonolojiyle iice grmtr. Byle bir anlaya kar kan grler de vardr. Ama u gerek ki, Panofsky bir resim yaptnn tam olatak alglanp tadlabilmesi iin, bu evre'nin 'doru' bir biimde almasn art koar ve n-ikonografiye 'betimleme', ikonografiye 'zmleme' dedikten sonra sezgi gcn de gerektiren, birletitici bir ilem olan ikonolojiye 'yorum' i 231 ^ HLM YAVUZ adn verir. Ama, ikonolojidir. Yaptn tm verilerin nda yorumudur; bunun iin de n-ikonografi denilen betimleyici bir evreyle, ikonografi denilen zmleyici bir evre gereklidir. (...) Eer bir rn sanatsal nitelikte bit yaptsa, ikonolo-jik yotumu kesinlikle vardr, yoksa ne sanatn tarihinden en de eletiriden sz edilebilir. rnein, Canaletto'nun Venedik manzaralatnn n-ikonografik betimlemesi vardr, ikonografisi yoktur; fakat ikonolojik yoromu mutlaka olmak zorundadr. El Greco'nun Laocoon tablosunun hem n-ikonografik betimlemesi hem iko-nografik zmlemesi hem de ikonolojik yorumu yaplmak gerekir; nk ikonolojik yorum Panofsky'ye gre, ikonografik zmleme yaplmadan gerekletirilemez, yani zmleme yaplmadan bireime varlamaz.' (Yeni Halk, 21 Ocak 1976) Cmert'i, bu katksndan dolay, bir kez daha zlemle anyorum. | 232 [ zin, dil ve Sanat | 233 ( 'Grme Biimleri' ve J. Berger 1Grme Bimien'nde John Berger'n, sanat yaptnn iinde retildii toplumsal ve tarihsel koullarla belirlenmesine ilikin snrl bir sanat sosyolojisi ile yetinmedii anlalyor. Bir yanl anlamay nlemek iin hemen belirteyim: Grme Biimieri'nde baat olan yntem, elbette, sanat yaptn nesnel belirlenimleriyle ne karan bir yntem. 'Berger bununla yetinmiyor' derken, unu sylemek istiyorum: Sanat yaptn bir nesne, deyim yerindeyse, salt snfsal bir nesne olarak konumlandran snrl bir sanat sosyolojisi, bu nesneyi almlayan 'zne'yi, bu znenin edimini sylem d brakr. Berger zneyi, sanat yapt zerine retilebilecek bir sosyolojik sylemin kurucu elerinden biri olarak gryor; 'dndklerimiz, ya da inandklarmz, nesneleri grmz etkiler' diyor. yleyse, sanat yaptn hem tarihsel belirlenimleriyle bir nesne hem de bu nesneyi almlayan bir zne olarak kuatan bir sylem szkonusu burada. Pierre Bourdieu, sanat yaptn salt sanfsal bir nesne olarak kavrayan 'Sanat sosyolojisi/yerine, 'Algnn Sosyolojisi', ya da 'Gzn Sosyolojisi' (Sociologie de l'oeil) terimini kullanyor. John Berger'n da Grme Bmler'nde byle bir sylemi temellendirmeyi amaladn sanyorum. Frederic Jameson'n Benjamin iin kulland bir deyimle sylersek, bir tr 'Marksist yorumsamac' (hermene-utic) bir sylemdir bu! Berger, bu sylemin felsefi temellerini aklkla belirtiyor: 'Dnyann bugnk durumu salt nesnel bir gereklik deildir, buna bilinlilik de katlmtr'. 2. Grme Biimleri, yedi ayr denemeden oluuyor. Yedi deneme,
Hlm! Yavuz diyorum; Berger, salt resimlerin eklemlenmesine dayanan, yazsz iki blmn de okunabilirliini savunuyor nk. Bir anlamda da bir protestoyu da ieriyor bu yazsz denemeler: Gnmzde resmin 'sylenen szleri, szsel yetkeleri dorulamak iin bir alnt olarak' kullanlmasna kar kyor Berger. Berger'a gre 'her imgede bir grme biimi yatar'. Bir imgeyi alglaymz, 'grme biimimize' baldr. Grme biimleri nasl ya da neye gre deiiyor yleyse? Berger, ilk olarak perspektifin imgeyi ya da grme biimini deitirdiini belirtiyor. 'Perspektif diyor, 'bir tek gz, grnenler dnyasnn merkezi yapar'. Baka bir deyile, nesnelerin kendilerini insana (seyreden Tek'e) grlmek zere sunduklar bir dnyay betimler perspektif. Bu, anamalcln (Kapitalizmin) dnyasdr. Bu dnyada nesneler salt grlmek iin deil, satm alnmak iin de sunarlar kendilerini. 'Mlke ve alverie kar edinilen yeni durumlarla belirlenilen dnyay grme biimleri, grsel anlatmlarn' yalboyada bulurlar. 'Anamaln toplumsal ilikilerde yapt etkiyi, yalboya, resim grntlerinde yapar' diyor Berger. 3. Perspektif ve yalboya, fesim sanatnda Kapitalizmin belirlenimleri olarak deiik 'grme biimleri' retirler. Berger'n yalboya zerine syledikleri burada anlmaya deer: 'Yalboya resimde nesneler, ou kez olduklar gibi gsterilir, gerekte bunlar, satn alnabilir nesnelerdir'. Burada benim ok nemli bulduum bir ilikiye de deiniyor: Bir nesneye sahip olmakla, o nesnenin (yalboya resimde) grntsne sahip olmak arasndaki benzerlie! Bu benzerlik, nesnenin kendisi ile onun resimdeki grnts arasndaki metafor (eretileme) bantsn kurar. Resmi satn alansa, nesneyle grnts arasndaki bu banty, sanki birbirleriyle yer deiebilir-lermi gibi tasarladndan, bir metonimi (dzdeimece) olarak kavramaktadr. Tpk by nesnesi ile, bylenmek istenen kii arasndaki bantnn kavranmas gibi!.. Leach'in by balamnda ortaya ktn syledii bu yanlg (metafor bantsnn, bir metonimi bants olarak kavranmas), yalboya resimde nesneyle onun grnts balamnda da geerlidir. Berger pek zerinde durmuyor ama, resmin zellikle Quattrocento'da, yani Berger'n yalboya ge- yazin, dil ve sanat ] 234 \ ] 235 I- leneinin balang tarihi olduunu syledii 1500 ylndan nce, ressamla resmi smarlayan kii arasnda yaplan szlemelerden de bu yanlgy karsamak mmkndr. M. Baxandall, Painting and Exprience in Fifteenth Century ltaly adl yaptnda bu tr szlemelerin metinlerini yaymlamtr. lgin olan udur: Resmi smarlayan kii, szlemeye ressamn hangi renk boyay, hangi kalitede boyay, nerede kullanmas gerektii konusunda maddeler koydurmaktadr, rnein Ghirlandaio'nun L'Adoration des Mages adl yaptn smarlayan resim sahibi, bu tabloda ak mavi boyann 'ons'u 4 florin olanndan kullanlmas' gerektiini szlemeye koydurmutur.1 Burada resmin sahibi grnty nesnenin kendisiymi gibi gryor kukusuz. Belki de, yalboya resmin, deyi yerindeyse toy's buradadr. Kukusuz, Berger'n Benjamin'den yola karak belirttii gibi, yeniden-canlandrma'dan nce, (evirmen, bu szc, 'rprodksiyon' karlnda kullanyor) yalboya resmin aura's, onun anlamnn biri-cikliinde ya da 'biricik olarak sylediinde'dir. Yeniden- canlandr-ma ile resim, 'aura'sn yitirmi, onun yerini, resmin deiim-deeri-nin getirdii yalanc 'aura' almtr. Ama unu da unutmamak gerekiyor: Resimdeki nesnelerle, onlar istenilir (arzu edilir) klan grntleri arasndaki bantnn, tpk byde olduu gibi bir metonimi olarak kavranmas (yani, grntnn, nesnenin yerini almas) da aura's olan bir grme biimi'dir. 4. Sylemesi bile fazla: Berger'a gre, perspektif ve yalboya, resim sanatnda Kapitalizmin belirlenimleri olarak ortaya karlar. Berger burada, deyi yerindeyse, bir tr Kapitalizm fenomenolojisi yapyor ve bize, Kapitalizmin dnmesiyle bu belirlenimlerin de dntn sylyor. Fotoraf makinasnn icad, perspektifin getirdii tek bakas diye bir eyin bulunmadn gsterir. Fotoraf, resmin imgelerinin biricikliini yok etmi, resmin anlamn deitirmitir. Berger, 'fotoraf makinas yznden, imdi resim, seyirciye gitmektedir, seyirci resme deil' diyor. M. Baxandall, Painting and Exprience in Fifteenth Century ltaly, Oxford Univer-sity Press, Londra, 1985. Hilmi Yavuz 5. Grme Biimleri, sanat tarihinde 'kadn' imgesinin grnme biimi zerinde de duruyor. Burada zellikle 'grnme biimi' deyimini kullanyorum; nk Berger'a gre kadn, kendini bir nesneye, 'zellikle de grsel bir nesneye -seyirlik bir eye' dndrmektedir. Dolaysyla erkek-egemen bir toplumda kadn, hi durmadan 'kendini seyretmek zorunda'dr. 'Her zaman', diyor Berger, 'kadn, kendi imgesiyle birlikte dolar'; kendini istenir klmaya ynelik bir grme biimi deil, grnme biimi edinir. Kadnn nesnelemesi bundandr. Berger, nesneyle kadn arasndaki Kapitalist bantlara girmiyor. Oysa ok ilgin sonular retilebilirdi, diye dnyorum... Bunun yerine Berger, n ile plaklk arasndaki ayrm zerine derinletiriyor sylemini. Ve nemli yerlere varyor. 1 236 | ziN, DIl ve Sanat Fotoraf ve Kuram Roland Barthes'n, nl Le Photograp/e'da Angelo Schwarz ile, fotoraf zerine bir konumas yaymland. Schwarz, fotorafn bir 'dil' olduu konusunda yaygn bir kannn bulunduunu sylyor, 'bu tanm biraz bulank bir tanm deil mi?' diye soruyordu. Barthes'in yantysa aa yukar yleydi: 'Fotorafn bir dil olduu hem doru, hem de yanltr. Yanltr; nk fotoraf imgesi, gerekliin analojik bir oaltmasdr; bu yzden de fotoraf imgesinde, im sayabileceimiz herhangi birey yoktur. (Dil, bir imler dizgesi olduuna gre, fotorafn rettii imgede im yoksa, fotoraf bir dil olamaz, demek istiyor Barthes. H. Y.) Baka bir deyile, fotorafta szck ya da harf'e tekabl eden bir edeer yoktur. Dorudur; nk bir fotorafn kompozisyonu ve stili, betimlenen gereklik ve fotorafnn kendisine ilikin bireyler syleyen ikincil bir mesaj gibi ilev grr: te bu, yananlam'dr (connotation), ki dil'dir. Fotoraf, her zaman dzanlam (denotation) dzleminde gsterdiinden ok daha farkl bireylere, yananlam olarak gnderme yapar. Ksaca fotoraf, stil olarak, salt stil araclyla bir 'dil' olarak kendini gsterir.' Barthes, fotorafn resim gibi bir 'sanat' olamayacan da belirttii bu konumasnda, fotorafla resmin farklln yle temellen-diriyordu: 'Fotoraf, sanat yanslayabilir, ya da kopya edilebilir. (Sanat, kltrn kodlanm biimlerinden biridir.) Sanat kopya edebilir, ama sanat gibi iyi kopya edemez; nk imlem'i, yani, fotorafn ektii obje, o fotorafa bakanlar tarafndan gereklik olarak almlanr; (bir im olarak deil! H. Y.) te yandan, bu objenin | 237 [ Hilmi yavuz Yazin, dil ve Sanat fotoraf tarafndan seildiini de unutmamak gerekir. Kamerann optik dizgesi, Rnesans'n getirdii perspektifin kalt olan, olas dizgelerin arasndan seilmitir. Btn bunlar, temsil edilen objeyle bantl olarak, ideolojik bir tercihi ierir. Ksaca, fotoraf, kendini doal birey olarak sunan objenin saf ve yaln bir transkripsiyonu olamaz. (...) Ayrca, mekanik olarak kopya ettii iin de, bit sanat deildir fotoraf. Dolaysyla, herhangi bir fotoraf kuram, bu zorlu elikiden yola kmak zorundadr'.1 Barthes'n aklamalar, bir Fotoraf Kuramnn postulatlarn di-legetirme savn deil ama, fotorafn kuramsal alann snrlayc bir yaklam ieriyor. Snrlayc; nk Barthes, fotorafnn objeye mdahalesinin, ancak o objeyi semekle (Barthes'n deyiiyle: 'ide-objik tercih') snrl olduunu belirtiyor. Doallkla seme, salt fotoraf objesinin ne olacan deil, onun (objenin) hangi baklacsndan sunulacan da ierir. Daha dorusu, fotoraf zorunlu olarak, obje karsndaki yerini, konumunu da belirlemek durumundadr. Objeye mdahale, objenin uzamsal konumuna mdahale biiminde de gerekleebilir ayrca: Fotoraf, rnein, k vb. koullar gerei, objenin yerini deitirebilir. Ama bunun tesinde, objenin gereklik olarak almlanmasn engelleyebilecek bir mdahale, Bart-hes'a gre, objenin obje olarak deil de bir im olarak almlanmasna neden olacaktr. Buysa fotoraf, fotoraf olmaktan karacak, onu, gerekliin imlerle kodlanm dizgelerinden birine (rnein, resme) dntrecektir. Sanrm, Barthes'n sylemek istedii budur. yle grnyor ki, Barthes fotoraf ekenin objeye mdahalesini kstlayarak objenin im'e dnmesini nlemenin, fotorafn kuramsal snrlarn izdii kansndadr. Objeyi im'e dntrmek, bir kez daha yineleyelim, objeye dardan mdahaleyle deil, salt objenin seimiyle ('ideolojik tercih') gerekleir. Dolaysyla, fotoraf objesi dzanlam olarak Gereklik, yananlam olarak da lm'dir. Ya (1)Le Photographe, ubat, 1980. Bu konumann ngilizce'si iin bkz: The Grain of the Voice, Hill and Wang, New York, 1985, s. 353-354 da Lvi-Strauss'un sanat yapt iin sylediini fotorafa uyarlarsak, fotoraf, gereklikle Dil arasnda, ara- konum'dadr, diyebiliriz. Kukusuz, bu grn kendi iinde tutarl olup olmadn tartmak gerekiyor. Fotorafn Barthes'n belirledii bu ara-konum'u, ne kertede kesin bir arakonumudur? Fotoraf, objesini semek ve ona nereden bakacan belirlemekle yetinmeyip, daha radikal mdahalelerde bulunmaya kalkarsa, o zaman ne olacaktr? rnein fotoraf, objesini (diyelim ki bu obje, bir insandr), kendi diledii gibi giydirmi olsun. Giyim, hi kukusuz, kltrn kodlanm biimlerinden biridir. yleyse objeye, belirli bir giyim stili empoze ederek, onun simgesellii daha da belirginletirmek ya da vurgulamak isteyemez mi fotoraf? ahin Kaygun'un portrelerini anmsyorum burada. Bu tr bir mdahale, objenin Gereklik olarak almlanmasn engellemedii varsayld iin mi onaylanabiliyor? Barthes, bu soruya 'kukusuz, evet!' yantn verecektir. Diyelim ki, varsaym dorudur. Ama fotoraflkta, objeye mdahalenin dnda, baka mdahale tarzlar da vardr elbette. rnein, fotorafnn, verili fotoraf teknolojisine mdahalesi de szkonusu olabiliyor. Burada da snr, gereklik duygusu ile belirlenmi oluyor. Ama asl sorgulanmas gereken, kukusuz, verili teknolojinin gereklii belirledii konusundaki saymaca (conventionnel) yaklam... Bunu gzard etmemek gerekiyor. Galiba sorun da burada dmleniyor. Gerekten, Fotoraf Kuramnn snrlarn Barthes'n nerdii kesin izgilerle mi izmeli? Barthes, sanrm, koyduu bu kuramsal snrlarn a priori deil, saymaca olduunu, birtakm nkabullere bal olduunu dnmyor. Bilimle ideoloji arasndaki snrlarn kuram-baml olduklarn anlalmken, niin fotorafla resim arasndaki ayrdedici snr izgilerinde, bu izgileri korumada diretelim? Ayrca bir de u var: Niin bir 'Fotoraf Kuram'? Barthes, arabay atn nne kouyor burada: nce snrlar koyuyor, sonra da bunlarn bir kuramn (?) snrlar olduunu sylyor. Snrlar kuramlar belirlemez oysa; tersine, kuramlar snrlar belirler; doru olan da budur. ] 238 f- j 239 I- YAZIN D I L V E Sanat Bir Zanaatkar: Mahmut Cuda ranz Boas, Primitive Art adl yaptnda, sanatta formel gele- r ri incelerken zellikle bir olguyu dikkatimizi eker: lkellerin sanat retiminde teknik virtuosit ile artistik dzey arasnda karlkl bir bant vardr: 'Kaliforniyal kzlderili kadnlarn hasr r-mecilikte ya da Pueblo Kzlderilileri'nin mlek yapmnda gsterdikleri byk ustalk derinlemesine incelenirse grlecektir ki', diyor Boas, 'teknik beceri yetkinlii, artistik faaliyetin gerekletirilme srecinden bamszlam deildir.' lkel sanatnn form ve yzey rntlerinde (pattern) grlen uyumlu yaplanma, Boas'a gre, teknik bilgi ve beceri olmadan gerekletirilemez.1 Boas'n gsterdii dorultuda bir karlkl bant sz konusuysa bu, bizi u varsayma gtrecektir: Zenaatkrlk olmadan sanat olunamaz! Buna yle geliyor ki, artistik etkinlik alanlarnn tm iin geerli olan bir bantdr bu. Artistik ura alannn tekniklerindeki incelikleri yeterince renmemi bir sanatdan byk yaptlar beklenebilir mi? Dorusu hi sanmyorum. Kukusuz, burada sz konusu edilen, benzetme ustal, ya da kaba yanslamac (mime-tik) yaklam deildir. Herkes bilir ki, Michelangelo, Mantegna, Raffeallo insan bedeninin doal formuyla dilediklerince oynamlardr; Giotto'nun figrlerinin doal gerekile uyduklar da syle- F. Boas, Primitive Art, Dover Publications Inc., New York, 1955. s. 16-22 1 241 [ hilmi yavuz nemez. yleyse u saptamay yapabiliriz sanyorum: Form'un bilgisi olmadan, form'u yeniden-retebilme olana yok! Artistik alanda ise formun bilgisi, teknie ilikin pratik bilgi ve beceriden ayr dnlemez. Mahmut Cuda, ada Trk resminde teknik bilgi ve becerisini form anlayna en ak ve en etkin biimde geirmi ressamlarmzdan biri. Bir zenaatkr Mahmut Cuda; -gerek anlamda bir zenaat-kr!.. yle de diyebiliriz: Mahmut Cuda, snrl bir nesneler evreninde, srekli olarak snrsz yzey rntleri kurmaya alyor. Snrl nesnelerle snrsz rntler kurmak! te Mahmut Cuda'nn zenaatkr sanatl... Bir kilim ustasnn bir ya da birka motifi kullanarak gerekletirdii rntlerde yeni anlam dzeyleri retebilmesi gibi, Mahmut Cuda da zellikle son natrmortlarnda, sayca ok snrl nesnelerle deiik yzey rntleri kurmakta direniyor. Niye natrmort? Cuda 'adm natrmortuya kt. kar ya, en ok ilediim konudur. Peyzajla portre az' diyor, ama niin natrmort yaptn aklamyor. yleyse biz soralm bu soruyu: Niin natrmort? Bana kalrsa Cuda, natrmortun nesnelerine (portakallara, ieklere vb.) birer nesne olarak deil, birer motif olarak bakyor. Bir kilimdeki rnein, stilize edilmi motifler rnts, Cuda'nn natrmortlarnda stilize edilmemi nesneler rntsne tekabl ediyor. Nesneler, Cuda'nn natrmortlarnda birer motif sim-gesellii kazanyor. Cuda bu simgesellii, natrmortun dzenlemesine allmadk nesneler yerletirerek vurguluyor: Bir gnye, bir tabebek, bir oyuncak eek! Bu nesneler, klasik natrmort nesnelerinin (ieklerin, meyvelerin vb.) de simgesel balamda kavranmas iin yol gsteriyor. Teknik beceri/teknik virtuosit, dedik. Cuda'nn natrmortta direnmesi bundan. Srekli olarak ayn szcklerle ayn kalplar iinde yeni anlam olaslklar aratran bir air gibi davranyor da denebilir. Ahmet Him gibi rnein... Cuda'ya niin natrmort diye sormak, aslnda Him'e niin gl, karanfil ve akam diye sormak gibi... Cuda, simgecilii Haim'in yolundan giderek, 'teksif ] 242 \ Yazin, dil ve Sanat yoluyla gerekletiriyor: Somut'ta soyut olan, nesnede im'i aratryor. Bu da, deimeyen nesnelerle deiik yzey rntleri kurmaya gtryor onu. Teknik virtuosit, derken sylemek istediim, bu... Cuda'nn teknik virtositesini somutta grmek isteyenler, onun, alfabe almasn incelemelidirler. Bu almada bir zenaatkrn, byk bir incelikler ustasnn dnyay 'bir zge tem' ile seyreden, kendi halinde bir ftvvet erinin sabr ve titizlik dehs, ylesine apak grnyor ki... (1980) -| 243 |- azn, dil ve Sanat Neet Gnal'm Resimleri zerine Notlar eorges Charbonnier ile yapt nl konumalar dizisinde V^J Lvi-Strauss, sanat yaptnn ontolojik konumunu, 'sanat yapt Dil ile Doa arasnda ara yerdedir' diye belirliyor.1 Gerekten de Doay yanslad, Doa'y oaltt lde nesneye yaklaan sanat yapt, Doa'dan koptuu lde de Dil'e yaklar. Bu, Doalclk (Natralizm) sanat yaptn nesneye ne kertede yaklamyorsa, soyut sanat da yapt Dil'e o kertede yaklatryor anlamna gelir gibi grnyor. Ama, yle deil! Sanat yapt, ne nesnenin kendisidir, diyor Lvi-Strauss, 'ne de gnderme yapt nesneyle saymaca olmann tesinde hibir bants olmayan bir ey...' Bu, bize sanat yaptn sanat yapt olmayandan ayrdetme balamnda kesin bir lt salamaldr. nk, Voltaire'nin Candi-de'indeki senatr Pococurante gibi, Doa'y birebir yanslayan kaba bir Doalcl resmin anlam iletmesi iin biricik lt sayanlar kadar, resmin Doa'dan btnyle koptuu lde anlam iletebildii-ni savunanlar da vardr. Bu tavr, sanat yaptn ya Doa'dan btn btne koptuu ya da btn btne Doay yanslad bir ontolojik konumda grmek demek oluyor. Lvi-Strauss'un kar kt tavr, bu tavrdr... Bkz. Bu kitapta, 'Bir Sanat Semiyolojisinin Felsefi Temelleri zerine' balkl yazmz. Gnal'n, alntlanan dnceleri iin Sezer Tansu'un, Be Gereki Trk Ressam'ndan (Geliim Yaynlar, stanbul, 1975) yararlanlmtr. \ 245 \ HlLMi Yavuz Neet Gnal, Akademi'de resim renmeye balad yllarda doann en byk retici olduu formlnden yola ktklarn belirtir ve yle der: 'Bu, bizi Doay taklid yolu ile resim renmeye gtrd. Doayla bilinli bir iliki kurmadm. Doann gerei ile resmin gerei arasndaki ayrm sonralar anlamaya baladm.' Gnal'n, Leopold Levy'den rendii 'Doay taklid et, yeter!' ilkesinden yola karak resme baladn biliyoruz. Kaba bir Doalclk gen Neet Gnal', nesne rettiinin ve sanat yapt retmediinin bilincine vardrmtr. Ama bu durum Gnal'da soyuta doru bir alm da getirmemitir. Oysa, Gnal kua Trk resminde grlen eilim, Ressamlarn genellikle Doa'y yanslamayla ie baladklar; ama, ortaya koyduklar yaptn, Doann dntrlmemi bir uzanmdan baka birey olmadn anladktan sonra, soyut resme yneldikleridir. Sanki soyutla Doalc figratif resim arasnda, ara yerde bir 'resimsel alan' yokmu gibi davranlm, soyut resimle Doalc figratif resim, birbirini dtalayan kartlk biiminde konulmutur. (Bunda, kukusuz, Worringer trnden idealist sanat dnrlerinin byk pay var. Gelgelelim, Bat resmini bu tr ikili kartlk balam iinde grmek gibi bir mistifikasyon, sorunun zelde Trkiye'ye aktarl ile ilgilidir. Yoksa, Bat'da dealist sanat tarihi geleneinin dnda, resmin ontolojik konumunu bu iki kartlk balamnda grmeyenler de vardr.) Gnal, kendi kuann resim anlaynda grlen bu mistifikas-yonun tuzana dmemi ender ressamlarmzdan biri. Resmin bir anlatm sorunu olduu ilkesi (bu ilke tartma gtrse bile!), biime ilikin problemleri ikincil problemler durumuna getirmez. Gnal biliyor bunu ve sylyor: 'Resim sanatnn bir anlatm sanat olduu temel ilkesinden hareket ederken amaladm anlatmn biim zo-runluunu da beraber getireceini, anlatmn somut niteliinin ancak biim yolu ile belirlenebileceini bildiimi sylemek isterim.' Ama biim sorunu nasl zmlenecektir? Ne soyut ne doalc olmann formel zm, stilizasyondan m geiyor? Gnal'n bu soruya verdii yant, bana yle geliyor ki, daha ok Dali'nin, bir kertede de Leger'nin yantdr. Dali, dlemi deforme ediyordu; Gnal nesnel ] 246 r yazin. DL ve sanat Dnyay deforme ediyor. Deformasyon, Gnal'da gizli bir deformas-yondur; kendini aka belli etmez ve bir stil (slp) sorunu deil, bir kompozisyon sorunu olarak grselleir. 'Toprak Adamlar' dizisinden bir resmi alalm: Elinde yabasyla bir toprak insan, ayakta durmakta, aa kovuu ile desteklenerek derme atma bir adra benzetilmi rtnn altnda, biri hamakta, biri yerde, iki ocua bakmaktadr. ocuklarn zerinde adr grevi gren rtnn biimi, Dali'nin dlemsel bir uzamda, scaktan gevemi saatlerine benzer. Gnal'da-ki hnerli, sanki yokmu gibi grnen deformasyon, belli ki, gnderme yaplan nesnelerle ilgili: Resim, Dlem'i deil, Gereklii temsil etsin istiyor Neet Gnal! Ama resim yaps, nesneler farkl bile olsa, Dali'nin resminin yapsdr. Altnda biri iri karnl ve oturan, teki yatm iki kk ocuun bulunduu korkuluk, hem gvdesi, hem de zerindeki kuma ile neredeyse dlemselin snrlarn zorlar; sanki Gnal, bu resminden sonra dlemsel, Dali'sel resimler yapacakm gibi bir izlenim brakr. (Gnal'n resminde rtler ya da kumalarn, ikonografik eler olduunu, bu arada, belirtmek gerek). Gnal'n resminde insanlarn, zaman zaman, bir fotoraf maki-nas nnde poz verirmi gibi istiflenmi olmalar da dikkati ekiyor. Bu resimlerde insan figrleri, dorudan ressama bakmaktadrlar. Ressam figrlerin bakt yerde duruyor. Ama sadece ressam m? Seyirciler de bu dural (statik) ereve iinde onlarn baktklar yerde deil mi? Dolaysyla, ressamla seyirci, resmin dnda, ezamanl olarak birbirlerinin yerini almas olanaksz bir dizge olutururken; ardzamanl (diakronik) olarak birbirlerinin yerini alabilen bir dizgeye dnyorlar. Seyircinin ya da ressamn, aradaki uzaklktan tr, resimdeki figrlerle yer deitirebilen, metonimik eler olarak bir dizge oluturmalar olanaksz. Ressamla seyirci ardzamanl olarak yer deitirebilirler, ama her iki durumda da insan figrleriyle kar kayadrlar. Bu kartlktan nereye gidilebilir? Resmin durall, bize kartln almaz olduunu imliyor. Seyirciyle insan figrleri arasndaki kartlk ('kar karya'lk) figrlerin, cepheden, adet poz verircesine istiflenmelerini gerektiriyor. Kompozisyona ilikin bu gereklilik ise, resmi dural klyor. i 247 [ hilmi yavuz gisi ne nesnenin grnmnde, ne de onu aan kavramndadr; onlarn diyalektik birliindedir! Bylece soyutla figr, nesneyle form arasndaki bant, bir stil sorunu olmaktan kyor, bir epistemolo-jik sorunsala dnyor. Bat resim tarihi, dnemsel olarak, bu dealist epistemoloji zerinde temellenmi stillerin tarihi. Trk resim tarihi ise, epistemolo-jik temellerle stiller arasndaki bantnn kurulamad bir tarih! Daha dorusu, tarihsiz bir tarih. te tastamam bu yzden soyut resimle figratif resim ynsemeleri, Trk resim geleneinde, episte- molojik dayanaklarndan yoksun, ksr ve evrimsel ekimeye dnyor. Nesnenin epistemolojik konumuna ilikin dizgeletirilmi dnce gelenei eksikliinden kaynaklanan bir ekime bu! Bir stil ekimesi! Bat'da, rnein zlenimci resim Duyumculukla, Davurumculuk Fenomenoloji ile olan bantlar kavranmadan temel-lendirilemiyor. Ortega Y Gasset, rnein, Velasquez'in Descartes' dnceye, Davurumcularn ise Husserl'e neler borlu olduklarn anlatr uzun uzun. Ama bu stiller, -buras ok nemli- dizgeletirilmi bir Felsefe gelenei olmayan Trk toplumuna, epistemolojik karlklar olmadan aktarld; -aktarlmaya devam ediyor? Demek ki, soyut resim/figratif resim ikilemi, gerekte, yzeysel bir ikilem. Yapsn temelde, hep o deimeyen epistemoloji belirli-yor. stelik, Batl stiller, onlar karlayan epistemolojik balamdan yoksun bir dnce geleneine aktarlyor. Bu, soyut resim/figratif resim kartln daha da younlatran, daha da uzlamaz gsteren, bir 'stil kartl'na dnyor. Trk resim tarihinin bu amazna nasl bir zm getirilecek? Sorun bu! Nuri lyem'in resmi, ite burada byk nem kazanyor. yem, uzun yllar soyut resimle figratif resmi, birbirini dtalayan bir kartlk olarak, bir stil sorunu olarak ele almken, son yllarda bu kartln yapayln kavram bir resme yneldi. yem giderek, bu iki stili btnletiren bir dnce geleneinin resmini yapyor. Bunu yaparken de, bir stil yanllna dmyor: rnei, minyatr Trk resminin dnce geleneiyle bant kurabilmek iin bir model olarak almyor, iyem, burada, stil geleneine deil, nesneyle for- | 250 f. yazin, dil ve sanat mun, soyutla figr'n rtt bir dnce geleneine yaslanyor. Minyatr, nesnenin akn ve kavramsal yann ne karr; islam dnce geleneini ierden belirleyen bir varlkbilimsel (ontolojik) tavra tekabl eder. Bunu reddediyor yem. Figr yineleyerek ve yzeyde bylterek motifletiriyor. Bylece figr, belirli bir zaman ve uzam bants iinde, bir ikon'a dnyor, lyem'in figrleri, deyim yerindeyse, varlkbilimsel ve akn balamlarndan arndrlm, din d ikon'lardr (rrwdonnalar). yem, bylece simgesel olanla temsili olan, figrle kavramsal' btnletiriyor. Soyutla somutu ezamanl olarak dolaysz bir biimde kavratyor: Ne figrn kavramsall ne de salt grnm! Trk resminde deta bir epistemolojiyi yaplandryor iyem. Soyutla somutun diyalektik birliini temellendiren bir epistemolojiyi... (1981) 1 251 |. zin, dil ve Sanat \ 253 [ Epik Bir Ressam: Nedim Gnsr Nedim Gnsr, bir konumasnda, simgeyi bir anlatm arac olarak kullanmaya kar olduunu belirttikten sonra yle diyor: 'Oysa sanatn kendi doasnda simge esi vardr. (...) Benim yaptlarmda kendi gerekliklerini aan biimler olduunu sylyorsunuz. Bundan doal ne olabilir? Bu durum, yaantnn, gerekten sanatsal dzleme getiini aklamaz m?' Gnsr, bu szleriyle, kendi resmi balamnda nemli bir olguyu vurguluyor: Bir nesneye, dardan kendi geekliini aan, simgesel bir anlamn eklemlenmesine kar olduunu belirtiyor. Gnsr'e gre, nesneye dardan bir anlam yklemek, sanatn 'kendi doasn-daki' simge esinin dta braklmas oluyor. Gnsr'n simge anlay nesnenin, resmin btn iinde kazand anlam zerine kurulu: Bir nesnenin, resmin anlatt yapy oluturan bantlar iinde ikin bir anlam tamas baka, o nesneye nceden belirlenmi bir simgesel anlamn dardan eklemlenmesi ise baka!.. Byle bakldnda, Nedim Gnsr epik bir ressam... Gnsr'n 'grsel ideolojisi'nin epik kurgusunu ise, Hadjinicolaou'nun, bir tanmndan yola karak 'insanlarn iinde yaadklar koullarla, kendi yaamlar arasndaki ilikiyi akladklar biimsel ve tematik elerin zgl bileiminde' aramak gerek. Gnsr'n resimlerinde nce sluba (Hadjinicolaou, slup yerine, 'grsel ideoloji' diyor), yani resmin 'biimsel ve tematik elerin zgl bileimine'1 bakalm. Nedim Gnsr neleri resmediyor? Gecekondular, krdan kente gler, bayram yerleri... Mehmet Er- hilmi yavuz gven'in de belirttii gibi, bunlar Gnsr'n deiik dnemlerde yeniden ileme gereini duyduu konular... Bu tematik alan iinde ilk dikkati eken renk, hacim, k vb. gibi biimsel eleri yaplandrmakta Gnsr'n 'devinim' (hareket) ilkesini temel ald. rnein, bir tepenin zerine serpitirilmi kk noktalar halindeki gecekondular, Mondrian'n baz resimlerindeki kk geometrik lekelerde olduu gibi, devinimin neredeyse z 'ne, soyut ve derin yapsna kadar uzanyor ve orada, figratif zelliklerinden kopmadan, srekli bir kmldan iinde grnyorlar. Bu, devinimin Gnsr resminin temel ilkesi olduunu gsteriyor. Gnsr'de biimsel elerin dzenlenii, bu elerin soyut geometrisine (Mondrian'da olduu gibi) indirgenmeden, figratifle soyut arasndaki snr blgede kalyor; devinim somutla soyut arasnda belirleyici snr izgisi oluyor. Gnsr'n, resmin konusuna ilikin tematik nesneleri seerken de, soyutla figr arasndaki bu snr blgede kaldn, srekli olarak bu blgenin olanaklarn aratrdn gryoruz: Bayram yerlerinin dnme dolaplar, uurtmalar, balk alar, trenler, bayraklar... Bu nesnelerle, devinimin somut grntlerini veren dzenlemeler (insan figrlerinin sralan; gecekondularn sralan) arasnda derin bir yap birlii grlyor. Gnsr, bize, grnteki duyumsanr devinimin arkasnda empirik olarak alglayamadmz, kavramsal devinimin yapsn veriyor. Devinim, epik younluun temel ilkesi. Gnsr'n resimlerindeki biimler ve temalar, bize devinimin belirledii bir anlatmn zgl bileimini veriyor. Baka bir deyile, Gnsr'de biimsel ve tematik eler yle bir dzenleme iindeler ki, anlam devinimin bir ilevi olarak ortaya kyor. Bylece de, anlam ve devinim, gerek bir epik younluk oluturacak bir btnlk kazanyor. Gnsr'n resimlerinde anlamla devinim (ya da eylem) arasnda dolayl deil, ancak dorudan bir belirlenim bantsndan sz edilebiliyor. (1,N. Hadijinicolaou: Histoire de L'Art et Lutte des Classes, Franois Maspero, Paris, 1978, s. 105 vd. 1 254 ^ yazn, dil ve sanat Anlamla devinim arasndaki bu bant, Gnsr' epik klan temel zelliklerden biri. Nitekim, ancak bu bantya dayanarak nesnelerin Gnsr'de ikin bir anlam kazandklar sylenebilir. Sanrm, Gnsr'n sanatn 'kendi doasnda' bir simgecilikten sz etmesinin gerek anlam da budur. Devinim ilkesi, Gnsr'n grsel ideolojisinin de temelinde yatar. Burada, yine Hadjinikolaou'dan yola karak, Gnsr'n grsel ideolojisinin zelliklerine bakacaz. nce devinimin Gnsr'de 'kavramsal' bir nitelik tadn bir kez daha vurgulayalm. Onun resminde devinim, belirsiz bir 'fikir', bir nosyon deil, birok belirlenim ve bantlardan oluan bir kavram! Bu devinim, Gnsr'n resminde, bilinli ve dntrc bir eylem, bir praksis olarak beliriyor. Gnsr'n grsel ideolojisinin ayrdedici zellii de, bu dntrc eyleme en uygun plastik anlatm oluyor: Davurumculuk... Ama, klasik anlamda bir Davurumculuk deil bu: Renk, k, hacim gibi biim eleri ile Gnsr resminin zgl tematik eleri, ne izlenimcilikte olduu gibi, birincilerin (biim elerinin) belirledii, nesnenin kendi iindeki deviniminin ritmini; ne de klasik Davurumculuk'ta olduu gibi, ikincilerin (tematik elerin) belirledii, znenin kendi iindeki deviniminin ritmini vermektedir. Yineleyeyim: Gnsr'n Davurumculuunda devinim nesne ile znenin karlkl etkileiminden doan dntrc bir eylem, bir praksis nitelii tar: Nesne, ancak insan figr ile karlkl bir etkileim iindeyse, anlam kazanr. Gnsr'le, bir resmini gerekletirme sreci iinde yaptmz bir konumay anmsyorum. Resimde, bir sahil kasabasnda denize inen bir sokak, evleri, aalar ve btn ayrntlaryla ilenmi, ancak resme henz insan figrleri yerletirilmemiti. Gnsr, resminin 'insansz' bitmi saylmayacan syledi, Gnsr'n resmi balamnda bu, nemli bir aklama.. nk evler, sokak, kap nne braklm bir sandalye, ya da penceredeki saks ne kendi balarna ne de dzenleni biimleri gerei, bir anlam iletmezler. Anlam, ancak insanla ve onun eylemiyle btnleince ortaya kar Gnsr'n resminde. Onu epik klan da budur! ] 255 \ HLM Yavuz YAZIN D i L v e Sanat Borges: Ayna ve Labirent mberto Eco'nun o artk ok nl 11 nome delki rosa (Gln V^J Ad) romannda Baskervle'li ngiliz kei William ile yardmcs Melk'li Adso'nun (Sherlock Holmes ile Dr. Watson mu yoksa?) bir italyan manastrnda ilenen bir dizi cinayetin gizini nasl zdkleri anlatlr. Anlatc, bu olayn latinee yazlm bir ortaa yazmasnn XVIII. yzylda Franszca'ya, ondan da talyanca'ya yaplm evirisine dayandn syler. Melk'li Adso'nun azndan yklenen bu elyazmasn dorulayacak kantlar gerekir anlatcya. O da bu kantlar ieren bir kitab, Buenos Aires'in Corrientes caddesindeki bir sahafta bulduunu syler. Corrientes caddesindeki sahaf!.. Bu sahaf, Borges'in Tln, Uqbar ve Orbis Tertius yksnde, Carlos Mastronardi'nin 'Uqbar' maddesini ieren Anglo-Amerikan Ansi/dopedisi'nin 'kara ve altn renkli ciltlerini' bulduu sahaf olmasn sakn? Az kalsn unutuyordum: Eco'nun romanndaki italyan manastrnn bir de kitapl vardr (Ortaan en byk kitapldr bu) ve bu kitapln yneticisinin ad, Jorge'dir -Jorge de Burgos!.. Sylemek bile gerekmez belki: Ne Ortaadan kalma bir Latince elyazmas vardr aslnda, ne de evirileri!.. Buenos Aires'in Corrientes caddesindeki sahaf da gereklikte olmayabilir - olabilir de! Ama btn bunlarn gerelikte varolmas (ya da olmamas) deildir ki sorun- nemli olan, metinleraras bir bantnn kurulmasdr. Eco'nun metniyle, o rktc yazarn, Buenos Aires'teki Biblioteca Nacional' (Ulusal Kitaplk) uzun sre ynetmi olan Jorge Luis Bor- 1 259 t HLM YAVUZ ges'in metinleri arasnda kurulur bu bant. Bu bantyla da gereklik, nesnel gereklik olmaktan kar, yaznsal gereklie dnr. Yaznsal gereklik, ya da kurmaca! Jorge Luis Borges, hi kuku yok, gelmi gemi en byk kurmaca ustalarndan biri. Btn teki sylemler gibi, kurmaca sylemi de, kendi gerekliini kendisi retir: Dsel ya da imgesel olann nesnel gereklikle yerdeitirdi-i bir sylemdir bu. Borges'in Tn, Uqbar ve Orbis Tertius yksnde bir kfire sylettii u sz ne kadar anlamldr: 'Aynalar ve babalk tiksintir; nk her ikisi de bu evreni oaltp datrlar!' Kurmaca syleminin rettii gereklik, bundan daha ak seik betim-lenemezdi sanrm. Aynalarn oaltt imgelerle, babaln (iftlemenin) oaltt gereklik arasndaki ayrm kaldryor Borges, aynalar ve iftlemeden, sanki oalttklar arasnda ontolojik bir ayrm yokmu gibi szediyor. Elbette yle szedecek! Kurmaca syleminde byle bir ayrm yok nk... Jorge Luis Borges, kurmaca syleminin snrlarn son kertesine dek zorladndan olmal, ancak altmndan sonra, oktan haketti-i ne kavuabilmiti. 'Tpk krlk gibi, n de bama yava yava kt' diyor, Dopdolu Yllar adl otobiyografik denemesinde.1 Ste-iner'in Extraterritoria'da aktardna gre2 Borges, 1932'de yaymlad bir kitabnn, topu topu 37 tane satlabilmi olmasndan yaknmak yle dursun, tersine sevinmi gibi durur. 'Bu kitaplar satinaran insanlar gerekti' demi Borges, 'herbirinin bir yz, bir ailesi vardr, oturduu bir soka vardr.' Peki, ama 37 deil de, rnein 2000 tane satsayd ne olurdu? 'Sanki hi satlmam gibi olurdu' diye ekliyor Borges, '2000 ok byk bir rakam, imgelemin kavrayabileceinden ok daha byk... rnein, 17 tane satabilirdi, hatta belki, en iyisi 7 tane...' Sonunda Samuel Beckett'le birlikte For-mentor dl'n kazanyor, 1961 ylnda. Bunu (dolaysyla, nlenmesini), kitaplarnn Franszca'ya evrilmi olmasna balyor. (1) Jorge Luis Borges, Dopdolu Ydlar (deneme), ev. Bertan Onaran, Yazko eviri, l (Temmuz-Austos 1981), s. 31 (2,George Steiner, Extraterritorial, Penguin Books, Londra, 1972, s. 33 \ 260 [ YAZIN, DL VE SANAT 'nk', diyor, 'yaptlarmn Franszca yaymlanmasndan nce hemen hemen hi bilinmeyen bir yazardm - yalnz yabanc lkelerde deil, kendi yurdumda, Buenos Aires'te bile. Bu dln ardndan kitaplarm bir gn iinde Bat dnyasna yaylverdi.' Borges'in kurmaca syleminin yinelenen nesneleri, aynalar ve labirentler. Angelo Rinaldi'nin sylediine gre,3 Marguerite Yourcenar, lmnden ksa bir sre nce onu Cenevre'de grmeye gittiinde yle demiti: 'Borges, labirentinizden ne zaman kacaksnz?' Niin labirent?4 Kurmacann anlats bir labirenttir de ondan... Borges'in o benzersiz lm ve Pusula yksn anmsayalm. Bir dedektif yksdr bu: Pierre Macherey'in dedii gibi, Lonn-rot'un (dedektifin ad budur) zme doru att her adm, bir st-sorun'un varln bildirir bize: Giz'i zmek, giz'in bir parasdr; tuzaa dmemek iin gerekletirilen her edim, tuzan kendisine grtr Lonnrot'u. Anlatnn bir labirent gibi kurulduuna, dilimize Yuvarlak Tapnan Kalntlar adyla evrilen yksnde de tank oluruz. Bu ykde bir insan dleyen biri, kendisinin dlendiini anlar: 'Rahatlayarak, aalanarak, korkarak anlad ki, kendisi de bir imgedir; kendisini de baka biri dlemektedir.' (Bence bu yk, 'Dngsel Kalntlar' adyla evrilmeydi!) Peki ya ayna? Ayna da, anlatnn kendi kendini yanstan bir kur- l3) Angelo Rinaldi, La premire vie de Jorge Luis Borges, L'Express Dergisi, 27 Haziran 1986. <4) Niin labirent? sorusunu, belki de en iyi Terry Eagleton yantlamtr. Eagle-ton'un Benjamin zerine yazd Walter Benjamin or Towards a Revolutionary Criticism (Verso Editions, Londra, 1981 ) adl kitabnn nsz yle balar: 'Bir leden sonra, Walter Benjamin, Saint Germain des Pres'deki Deux Magots kahvesinde otururken, birden yaamnn bir emasn izme konusunda, nne geilmez bir istek duydu. Bunu isterken, nasl izilmesi gerektiini de tastamam bili-yordu. Bir ema izdi ve her zamanki kt rastlantlardan biri sonunda, bir ya da iki yl sonra bu emay kaybetti: ema, hi amamak gerek, bir labirent'ti...' unu da eklemeli: Roland Barthes'n 1978 - 1979 ders ylnda, Collge de France'da dzenledii bir seminer 'La mtaphore du Labyrinthe' (Labitent eretilemesi) ko-nusundayd {Critique, Aout-Septembre 1982, 423-424, s. 793). 1 261 [ Hilmi Yavuz gu olduunu gsterir bize. Klcn izi yksnde bir ihanet ya da ele verme olay anlatlr: Ama ele veren, ele verildiini syleyen kiidir: 'Ben' derken 'O'nu, 'O' derken de 'Ben'i gsterir anlatc. Ya da Don Quixote Yazar Pirre Menard yksndeki gibi: 'O (Pierre Menard), baka bir Quixote yazmak deil -bunu yapmak kolaydr- Don Quixote kitabnn kendisini yazmak istiyordu. Sylemeye gerek yok, zgn eseri kelimesi kelimesine yeniden yazmay aklndan bile geirmiyor-du; onun amac kopya etmek deildi. Onun akllara durgunluk veren amac, Miguel de Cervantes'inkilerle -kelime kelime satr satr-rtecek birka sayfa yazabilmekti.' Hem kendisi hem de teki olan bir anlatdr Pierre Menard'n Don Quixote'u: Tpk aynadaki grntnn, hem grntlenenin kendisi hem de teki olmas gibi... Bor-ges ve Ben adl ksack yksnde de sylyor: 'Ben kum saatlerini, haritalar, onsekizinci yzyl basklarn, kahvenin tadn ve Steven-son'n dzyazlarn seviyorum. teki (Borges) bu beenileri benimle paylayor, ama (...) sahtekarlkla yapyor bunu.' Bylece, Borges'te okuma sorunsalna gelinmi oluyor. Okuma, yazan znenin bir yanssndan te birey olabilir mi? Yine Borges ve Ben yksn analm. yle diyor Borges: 'te Borges byle yaratyor yaznn ve bu yazn benim (Borges'in) varoluumu doruluyor.' Onun o ok nl, 'Ben yaamadm, okudum' zdeyiini de, bu balamda anlamal bence. Borges'in tutkunu olduu Kabbala gizemcilii de Dnya'nn bir kitap (ya da 'bakalarnn deyiiyle, Kitaplk') olduunu sylemiyor muydu? yleyse okumak, varolmaktr ona gre. Borges, neredeyse Descartes'in formlasyonunu deitirerek u bildiriyi sunar gibidir: 'Okuyorum, yleyse varm! Uzun yaamnda edindii bu byk ve snrsz bilgi daaryla rktr bizi Borges, ama bir yanyla da glmsetir. Steiner'in aktardna gre bir Fransz eletirmen yle demitir Borges iin: 'Cehaletin kol gezdii bir ada, ok iyi bir eitimden gemi olanlarn bile stnkr bir klasik ve felsefi bilgiye sahip olduklar dnlrse, bu snrsz bilgi, gerekten bir fantezi gibi durmaktadr.' te bir fantezi: Borges ld! Bu, 'Borges, artk okumuyor' demektir... (1985) Yazin, dil ve Sanat Aragon: Sevi ve Balanm O on kitabnn ad, Les Adieux. Sanrm, 'bu dnyadan gider' V^/olan byk airler, 'kalanlara selam olsun' demeden edemiyorlar. Aragon da yle. Gariptir, Sartre'n da lmnden nce Simone de Beauvoir ile yapt konumalarn yaymland kitabn ad La Crmonie des Adieux idi. Sartre'la Aragon arasndaki yaknlk salt bu rastlantya bal deil. Bu yazda, yeri geldike farkl balamlarda bu yaknlklara deinilecek. Aragon'u Trk okuru nce air olarak Elsa'nn Gzleri (eviren: Orhan Veli) adl nl iiriyle biliyor. Bu doal; Aragon nce air nk. Dadac, sonra Gerekstc, sonra da Gereki air. Tza-ra'nn Dada's hereyi olumsuzlayan ykc bir bakaldryd. Gen Aragon da, ilk iirlerini Tzara'nn Littrature dergisinde yaymlad: Derginin ad Littrature (Edebiyat) idi ama, ama edebiyat yerle bir etmekti. Bu olumsuz bakaldry Gerekstclk izledi. Ara-gon'un bu dnemi 1918-1931 yllarn kapsar. Gerekstclk, yeni bir gerein aratrlmasyd. Bunun iin de yeni bir yazma yntemi gerekiyordu, bulundu da: L'Ecriture Automatique, ya da bilin-dn yazmak. Bu, Gerekstcleri dnyay betimlemekten kurtaracak, onlar bilind dlemlerine gtrecekti: 'Yalana kar dten te neye gvenilirdi ki?' (Aragon, daha sonra, Gerekstc dnemine, Le Roman lnachev'de byle gnderme yapacakt.) Unutmamak gerek: Aragon Gerekstclerle birlikteyken tam bir balanm iinde deildi. Gerekstclerin dzyazy, dolaysyla roman bir tr olarak tutmadklar, gereki betimlemelerin L'Ec- H 263 \ Hilmi Yavuz riture Automatique ile badamad gerekesiyle roman kmse-dikleri bir dnemde, 1921'de Aragon ilk romann yazacakt: Ani-cet. kinci roman Le Paysan de Paris ise 1926 ylnda yaymland. Romann izlei, Aragon'un yaad kentti: Paris. Betimlenen gerek bir kentti, ama anlatm lirik ve gerekstcyd. Gerekle gerekstnn birliktelii, Aragon'un, 1931 ylndaki kesin balanmna dein srecek bir ikiliktir. Ama Aragon'un izleklerini (bala-nml bir yazar olarak) imlemesi bakmndan, onun gelecekteki yazarlk yaamn belirleyecek bir yapttr bu. Roger Garaudy, -ki Aragon'un yakn arkadadr- Aragon zerine yazd kitabnda Le Paysan de Paris'i, idealizmin, idealist yntemler kullanlarak ald bir roman olarak niteliyecektir. Aragon'un sosyalizme geii kolay olmad. Tours Kongresi'nden sona bir grup sosyalist, partiden ayr'arak Fransz Komnist Parti-si'ni kurmutu. Aragon, arkada Andr Breton'la birlikte yeni partinin merkezine gidecek, orada karlat parti grevlilerinin 'bayal' Aragon'u rktecektir. Aragon, partiye giriini 'alt yl erteleyen' bu rky nasl atn Les Yeux et la Mmoire adl iir kitabnda anlatr. 192 7'de partiye girer; ama Gerekstclerle ilikileri srmektedir. 1927-29 yllar arasnda yazd La Grande Gait, Aragon'un yaamn, Adereth'in de belirttii gibi,1 siyasal ve iirsel iki ayr 'blme'ye ayracaktr. Aslnda, yukarda deindiimiz ikiliin sregitmesidir bu: 'Balanm, tm kimliini kuatmamtr henz.' Tam bir balanm, varoluun gerek anlamnn kavranmas savamdr. Varoluun gerek anlam!.. Aragon, Sartre ve Camus'den 20 yl nce, dnyann 'samaln vurgulayacak ve bireyin salt bir kez yaayacan, baka bir yaam olamayacan anlad andaki durumunu, yine garip bir rastlantyla, Sartre'n yllar sonra kullanaca 'bulant' szcyle anlatacaktr. Tpk Sartre gibi Aragon da, ok M. Adereth, Commitment in Modern French Literature, Schocken Books, New York, 1968, s. 88 \ 264 \ yazn, dil ve sanat farkl koullarda ayn eyi bulgular: Trait du Style'de bu 'samalk' karsnda intiharn bir zm yolu olmad sonucuna varr. Ama Venedik'te gezideyken Aragon'un intihar giriiminde bulunduunu ok az kii bilmektedir. Bu olaydan iki ay sonra da Paris'te Rus asll bir gen kzla karlar Aragon. Eisa Triolet'dir bu; Mayakovski'nin ei Lili Brik'in kzkardeidir. Elsa'nn Aragon'un yaamna giriini fazla abartmamak gerekir. Jean Sur'e gre Aragon 'umutsuzlua gml' deildir Elsa'yla tantnda;2 'tanmasaydm susardm' (je me serais tu) demitir; ama gerekte, 'tu'den sonraki ''yi yazmak istemedii iin, 'kendimi ldrrdm' (je me serais tu) mi demek is-temitit? Bu, bilinmiyor; ama Sur'n belirttii gibi Eisa, teki insanlarn varoluunu kabul etmesini salayacak gerek sevgiyi, tam zamannda sunmutur Aragon'a. 1930'da Sovyetler Birlii'ne gider. 1935'de yaynlanan Pour une Ralisme Socialiste'de, bu geziyi cokuyla anlatacaktr. Rusya dn tam balanml bir yazardr artk. Yazn'la siyasetin ayr tutulmasnda direten Getekstclerden kopmutur Aragon. 1932'de ba belya girer. Front Rouge adl iirinden dolay 'anarizm propagandas' yapt, 'ordunun ve ulusun moralini bozduu' gerekesiyle sulanr. 'L Affaire Aragon' diye bilinen bu olay Aragon'un Gereks-tc bir arkada protesto edecektir: Breton, 'iir yasalarn dndadr' der; yazn ayr, siyaset ayrdr... Bu savunuyu reddeder Aragon; Gerekstclerle yol ayrmna gelinmitir. Balanml bir yazardr artk; propaganda ilerine verir kendini; L'Humanite"de yazar, Commune dergisini ynetir. Balanm, roman dzleminde de srdrcektir bundan byle. Le Monde Rel bal altnda bir dizi romana balar. Bu dizinin nc kitab, Les Voyageurs de Llmpriale (1943), adnn yapt gndermeden de anlalaca gibi, toplumsal olaylarn dnda durmay yeleyen balanmz yazarlarn 'yukardan bakn' eletirir. Romann bakiisi Pierre Jean Sur, Aragon, Le Re'afame de LAmour'dan aktaran M. Adereth. a.g-}., s. 91 HLM YAVUZ Mercadier, -ki Aragon, Franois Cremieux ile yapt konumalarda3 Mercadier'i yazarken gerek yaamdan bir kiiyi, bykbabasn rnek aldn belirtecektir- zgrlk adna balanm olumsuzlar. Tpk, daha sonra Sartre'n Les Chemins de La Liberts indeki Mathieu Delarue'nn yapaca gibi!.. Le Monde Rel dizisi siyasal bir balanmn kanlmazlna karn, bireysel zerklii yceltir; Ta-rih'e kar bireyin zerkliini... Jean Sur, Tin'in gizleriyle Tarih arasndaki bantlar ortaya koyduu iin Aragon'u Aziz Augustinus'a benzetecektir.4 Les Cloches de Ble, Le Monde Rel dizisinin ilk kitabdr (1934), bildirisi ise u: Anamal evreninde gerek sevi yoktur!.. Aragon bu roman Elsa'ya okuyacak, Eisa beenmeyecek ve soracaktr ona: 'Kimin iin yazyorsun?' Sartre da, ok sonra Edebiyat Nedir'de bu soruyu sorar. (Aragon, Commune dergisinde bir anket konusu yapar Elsa'nn sorusunu; ama kendi yantn romanlarnda verecektir.) Bu romann ikinci blmnde Aragon, 'kadn sorunu'na eilir. Yazn tarihinde ilk feminist romandr bu ve Clara Zetkin'in kadnn gerek kurtuluuna ilikin syleviyle biter. Les Beaux Quartiers skc tara evresinde, tipik bir 3. cumhuriyet politikacs olan babaya bakaldran iki kardein romandr; bu dizinin en nemli yapt ise, kukusuz, Aurlien. Romann bakiisi Aurlien Leurtillois, Aragon'un deyiiyle, 'kendisi olmakszn deien bir dnyaya atlm'tr; sivil yaama ayak uyduramayan bir eski askerdir Aurlien. Gndelik yaamn dnda, onu bir bogezer olarak izleyen biri. Yaamla arasndaki 'akl' bir seviyle kapatmay umut etmektedir. Brenice'e tutulur, ama bu kez yaama ilikin grlerinin ortaya kard 'aklk'lar girer araya. Brnice, bir 'bu-lant'y yaamaktadr. Aurlien, Aragon'un neredeyse arketipsel izle-i olan sevi'yi yeniden gndeme getirir. (Aragon, Jean Sur'e 'her roman bir zm nerir; bu zm, sevidir' diyecektir). Les Communistes ile Le Monde Rel dizisi sona erer. (3) L. Aragon, Entretiens arec Francis Cre'rm'eux'dan aktaran M. Adereth, a.g.y., s. 95 (4)Jean Sur, a.g.y.'dan aktaran M. Adereth, s. 91 \ 266 [ YAZIN. DL VE SANAT Sava ve nazi igali, Aragon'u yeniden iir yasmaya yneltir. Ulus bilinci'dir artk Aragon'un izlei; bu bilin gerek bir yurtseverin iirlerinde anlatmn bulur. 1939-1945 yllar arasnda yaymlanan iir kitaplar, igalci nazilere kar verdii savamn iirleridir. Le Crve Coeur (1941) iin yle diyecektir: 'nanyorum ki polis korkusuyla bu iirleri yazmasaydm, insanlk onurundan vazgemeyi kabullenseydim, yaayamazdm; evet, yaayamazdm!' Le Crve Coeur'un en gzel iirlerinden bir Les Lilas et Les Roses'dur ('Gller ve Leylaklar' adyla Trke'ye lhan Berk evirmitir bu iiri): te ts yok, dman karanlkta dinleniyor Birden bire Paris dt diyorlar bu akam Dnyada ne o yitirdiimiz ak bir daha Ne o gller ne de o leylaklar unutamam Le Yeux D'Elsa'da yurdu ve Elsa'dr anlatlan. Le Muse Grevin ibirliki Ptain rejimiyle Broceande ve En Franais Dans Le Texte 'de igalci nazilerle alay eder. La Diane Franaise ise zaferin iiridir. iir kitaplar ya gizlice 'yeralt' basks olarak kacak ya da tarafsz svire'de baslacaktr. En Franais Dans Le Texte'in ad anlamldr: Aragon, igalci Vichy propagandasnn resmi diliyle (Fransa'nn gerek ve ulusal karlarna kar kullanlan Franszca'yla), yurdunun bamszln savunan iirlerinin dilinin (Aragon'un 'gerek Franszca' dedii Franszca'nn) ayrmn belirtmek ister. Burada, Aragon'un iir diline ilikin dncelerini sylemenin tam sras: Aragon'a gre iir, kendi deyimiyle, bir 'bel canto'dur. air, ark syleyendir, dolaysyla mzik, iirin ieriinden ayrlmaz. Chroniques du Bel Canto'da (1947), Goethe'yi izleyerek, iiri 'koul-lar'n belirlediini syler. Bu, iirin gerekliin bir yanyla bantl olmas demektir: Koullar bilmiyorsanz, iirin anlamn kavraya-mazsnz, demek ister Aragon. Bu yzden de iir kitaplarn aklayc notlarla donatr, iirin bir ;yapm olduunda da diretir.5 Bir zenaat- <5> L. Aragon, Les Yeux D'Eisa, Collection des Chahiers du Rhne, Neuchtel, 1942'de, yle der: 'L'histoire d'une posie est celle de sa technique...' (Bir iirin tarihi, onun tekniinin tarihidir). Bu konuda, ayrca bkz. bu kitapta iir ve Logos adl yaz.
HLM YAVUZ nn aralarn, bir ressamn fralarn kulland gibi, airin de kendine zg aralarn kullanmasn ister. Ama iirin bykl, ona verilen emekle belirlenmemitir: byk air yaptnda bu emei duyulmayandr. Adereth, bunun diyalektik sre olduunu belirtiyor: air, iirinin formunu semekte zgrdr (bu, ilk evre'dir); ikinci evre, iyi iirin belirli bir emekle yazlmasdr ki bu zgrln olumsuz-lanmasdr. nc evre, seme zgrlyle stn iilii birletiren, daha st dzlemde bir zgrlktr. Aragon'un iir kitaplarnda, rastlantyla yazlm bir tek dize bulamazsnz', diyor Adareth.6 Sava sonras yaptlarnda Aragon, gemi zaman ardndadr, o yzden de bu yaptlarn ou otobiyografiktir. Les Yeux et La Mmoire (1951), Le Roman Inachav (1956), Eisa (1959) adl iir kitaplar bu balamda ele alnmaldr. 1960'da yaymlanan Les Potes de, kendinin ve teki airlerin deneyimlerinden yararlanarak iirsel yaratmn 'gizlerini' bulgulama ilemine giriir. 'Gerek tutkum' der Aragon, 'bu servenler, bu ykmlar, bu atmalar anda iirsel imgeleri szcklere, szckleri iirsel imgelere dntrmenin b-ysdr, dilin bysdr.' Garaudy'nin 'amzn epii' dedii Le Fou D'Elsa (1961), 1492 ylnda Granada'nn Ispanyollar'n eline geii srasnda geer. Burada Granada, insan yaamnn simgesi olur. Kitabn adndaki 'Fou' szc, aslnda 'Mecnun' diye evrilmeli: Bu byk epik iirinin kiilerinden biri, Mecnun'dur nk... Aragon'un Mecnun'u, drt-buuk yzyl sonra doacak olan Elsa'ya tutulmutur. Mecnun, bu derin tutkusundan dolay kfr ile sulanr: nk Allah yerine, domam bir kadna tapmaktadr. Le Fou D'Elsa, Aragon'un temel izlei olan 'sevi' sorununa, kadnla erkein bir 'ift' olarak birlikteliini vurgulayan bir zm getirir. Kadnla erkein birlikteliinin ycelii... Marx, 'insan, insann geleceidir' demiti; Aragon 'kadn, erkein geleceidir' demektedir. M. Adereth, a.g.y., s. 218: 'From Le Crve coeur to k Fou d'Eisa, there is hardly a line of his left to chance.' i 268 L H I l M I Y A V U gon'un mezar tana yazlr m, bilemeyiz, ama bu yazy, o 'yaz' ile bitirelim (eviri: Orhan Veli): 'Dostlarn kk kzlar halka oldular Sana elenkler rdler Ufack yalanlarnla Sana kat getirdim Ve ok iyi bir kalem Ebediyette iirler yazacaksn Koruyucu melek seni teselli eder Kravatn balar Ve sana glmesini retir Artk beni unuttun Allah benden ok daha gzeldir.'