C.U. Ilahiyat Fak. Dergisi 2005-5-1

You might also like

You are on page 1of 313

UKUROVA NVERSTES

LHYAT FAKLTES
DERGS

ukurova University

Journal of Faculty of Divinity

Cilt 5

Say 1

Ocak - Haziran 2005

UKUROVA NVERSTES

LAHYAT FAKLTES DERGS


ISSN: 1303-3670
Sahibi
Dekan Prof. Dr. M. Salih KIRKGZ
Yayn Kurulu
Prof. Dr. A. Osman Ate (Bakan),
Do. Dr. Hasan Kayklk, Yrd. Do. Dr. Asm Yapc
Yrd. Do. Dr. Nuran Ylmaz, Yrd. Do. Dr. Nebahat Geri
Bu Saynn Hakemleri
Do. Dr. Ahmet Gner, Prof. Dr. Ali Osman Ate, Yrd. Do. Dr. Ali Kuat, Yrd. Do. Dr.
Bayram Akdoan, Do. Dr. Cneyt Kanat, Yrd. Do. Dr. Fatma Adile Baer, Prof. Dr. Halife
Keskin, Prof. Dr. Halis Albayrak, Do. Dr. Hasan Kayklk, Prof. Dr. Hsamettin Erdem, Prof.
Dr. smail Yiit, Prof. Dr. . Hakk nal, Prof. Dr. Kerim Yavuz, Do. Dr. Levent ztrk, Prof.
Dr. M. Cihan Can, Prof. Dr. M. Zeki Duman, Do. Dr. Mehmet Emin zafar, Prof. Dr. Mehmet
Paac, Prof. Dr. Mehmet eker, Do. Dr. Osman Bilen, Prof. Dr. mer Dumlu, Prof. Dr. Recep
Yaparel, Prof. Dr. Rza Sava, Prof. Dr. Turan Ko, Prof. Dr. Veysel Uysal, Prof. Dr. Yusuf
Ick, Prof. Dr. Ziya Kazc.

Redaksiyon ve Dizgi
Yrd. Do. Dr. Asm Yapc, Suat Aslan

Yazma Adresi
ukurova niversitesi, lahiyat Fakltesi 01330 Balcal / Adana
ilahiyat@cu.edu.tr
Makalelerin bilim, dil ve hukuki bakmndan sorumluluu yazarlarna aittir.
. . lahiyat Fakltesi Dergisi hakemli bir dergi olup ylda iki defa yaymlanr.
Bu say ukurova lahiyat Eitimini Destekleme ve Gelitirme Dernei tarafndan
yaymlanmtr.

NDEKLER
Do. Dr. Hasan KAYIKLIK - Yrd. Do. Dr. Asm YAPICI
Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi: ukurova
niversitesi rnei 5
Yrd. Do. Dr. Mustafa ZTRK
blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair- 39
Yrd. Do. Dr. Abdulhamit SNANOLU
slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar 67
Dr. Fatih Yahya AYAZ
Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels (. 693/1294) 91
Dr. Fatih Yahya AYAZ
Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri 123
Dr. Abdurrahman ALY
Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man 157
Dr. Ahmet Hakk TURAB
lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl (. 804) 177
Dr. Ali OLAK
Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve Norm
Oluturmada Hadisin nemi 195
r. Gr. Mehmet ALIKAN
Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi 215
Abdullah PO
Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923) 243
Kenneth I. PARGAMENT / ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi MEHMETOLU
Ac ve Tatl:
Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme 279

III

IV

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi:


ukurova niversitesi rnei
Do. Dr. Hasan KAYIKLIK* - Yrd. Do. Dr. Asm YAPICI**
zet: Dinin bireye ve sosyal ilikilere tesiri sonul etki kavramyla ele alnmaktadr.
Dindarlkla n yargl olma arasndaki iliki de bu kapsamda aratrlmaktadr. Bu
konuda yaplan almalardan elde edilen bulgular dindarlkla n yargl olma arasndaki ilikinin tek ynl ve tek boyutlu olmadn ortaya koymaktadr. nk baz
almalarda dindarlkla n yarg arasnda pozitif, bazlarnda ise negatif bir iliki
tespit edilmitir. Bu makalede de mslman genlerin dinsel hayatlaryla n yarg
dzeyleri arasndaki iliki aratrlmtr. ukurova niveristesinde gerekletirilen
anketten elde edilen sonulara gre, dindarlkla dinsel ve sosyo-kltrel n yarglar
arasnda anlaml bir iliki vardr (p<.05). Ancak kiisel hogrszlkle dindarlk
arasnda anlaml bir iliki tespit edilmemitir (p>.05).
Anahtar Kelimeler: Dinsel Hayat, teki, Dinsel Partiklarizm, Dinsel Dogmatizm,
Sosyal mesafe, Hogrszlk.
The effect of religious life in Youths to the Attitudes towards the Another:
A Case Study of Cukurova University
Abstract: The effect of religion on individual and social relationship is expressed by
the concept of consequence. The correlation between religiosity and prejudice is
studied in this context, too. Studies about this subject bring up that correlation between
religiosity and prejudice is not of one dimension and of one direction. Because in some
studies a positive correlation and in some other studies a negative correlation between
religiosity and prejudice is established. In this study, the correlation between
religiosity and the prejudice level of Muslim youths was evaluated. According to the
*
**

. . lahiyat Fakltesi Din Psikolojisi Anabilim Dal. hkayiklik@cu.edu.tr


. . lahiyat Fakltesi Din Psikolojisi Anabilim Dal. asimyapici@cu.edu.tr

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

results of the study, there is a positive correlation between religiosity and religious,
socio-cultural prejudices (p<.05). On the other hand, there was not found a positive
correlation between the religiosity and the individual intolerance (p>.05)

Key words: Religious life, Another, Religious Particularism, Religious Dogmatism,


Social Distance, Intolerance.

Giri
Din insanla bulutuu andan itibaren, znel bir yap kazanr. nk dinin
retileri bulutuu insann doutan getirdii ve sonradan kazand donanmlarla
birleerek hayata gemek suretiyle bir deer, anlam ve biim kazanr. nsan bir dine
inanp onun retilerini yaamaya balad anda, bu retilerle insann bireysel ve
sosyo-kltrel zellikleri birbirlerini karlkl olarak etkileyerek bireyin yaamna
yeni bir yn, ekil ve ivme vermeye balar. te tam bu noktada bir yandan insanla
biimlenen dinin, te yandan insann davranlarn biimlendirici bir etkiye sahip
olduu sylenebilir. Din psikolojisi alanyaznnda dinsel yaayn, insann dinsel
nitelikli olmayan dier davranlar zerinde oluturduu tesirlere dinin etkileri
denilmektedir (Beit-Hallahmi, 1989: 62-63). Bu etkilerden biri de insann dier
insan ve gruplarla ilikilerinde grlmekte ve sosyal psikoloji alanyaznnda
tekine ynelik tutumlar olarak kavramlatrlmaktadr.
Bu balamda din ve dindarln teki olarak kabul edilen kii, grup ve
kategorilere ynelik tutumlar zerinde nasl bir etkide bulunduu meselesi sosyal
psikolojik din psikolojisi almalarnda nemle zerinde durulan konulardan birisi
olarak karmza kmaktadr. zellikle dinin etki boyutu zerinde younlaan
aratrma gelenei, inancn bireylerin gnlk hayatna ve sosyal ilikilerine nasl
yansd zerinde odaklanmaktadr. Bu erevede gerekletirilen bu alma,
bireyin dinsel yaantsnn tekine ynelik n yarg ve hogrszl ne ynde ve
nasl etkiledii meselesini tartmaya amak istemektedir.

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

Kuramsal ereve
Bilindii zere, dinsel hayatn boyutlarn be snfta deerlendiren Stark ve
Glock (1969; Glock, 1998) dinin etki boyutu zerinde nemle durmaktadr. Sz
konusu bu boyut ise duygusal, dnsel ve davransal olmak zere ksmda
deerlendirilebilir. nk dinin gnlk hayata ve sosyal ilikilere ynelik etkisini
hissetme, u ya da bu ekilde, dinsel tutumlarn davranlara yansmasn iermektedir. Klasik yaklamla bir tutumun duygusal, dnsel ve davransal eilim
olmak zere temel esi olduu dnlecek olursa (bk. Katba, 1999;
Peker, 2003), dinin etkisinde de bunlarn varln bulabilmek mmkndr. Genel
anlamda dnlecek olursa, dinsel partiklarizm, dinsel dogmatizm ve hogrszlk duygusal ve dncel adan dinin bireysel etki boyutu ierisinde, dinsel
gruplara ynelik sosyal mesafe tercihleri ise davransal eilimi ierdii iin dinin
sosyal etki boyutu ierisinde yer almaktadr. Ancak unutmamak gerekir ki, bireysel
etki sadece bireyin i dnyasnda cereyan etmemekte, u ya da bu ekilde gndelik
hayata ve sosyal ilikilere de yansmaktadr. Bu sebeple biz bu almada dinin
etkisi derken gndelik sosyal hayata yansyan bireysel etkileri de bu kapsamda ele
alyoruz.
Gndelik hayat ierisinde dinin gruplar aras ilikiler zerinde nasl bir etki
yapt sorusuna cevap arayan aratrma gelenei erevesinde yaplan almalarda
birbiriyle elien sonularla karlalmaktadr.
Batda ilk yaplan almalarda, zellikle dzenli olarak kiliseye devam
edenlerin, etmeyenlere; samimi dindarlarn da dindarlklar yzeysel olanlara oranla
daha az n yargl olduklar tespit edilmitir (Beit-Hallahmi & Argyle, 1997;
Gorsuch, 1998; Sezen, 2002). Bu tr bulgulardan hareketle dindarln zellikle
dinin kendilerinden istedii ibadetlere samimiyetle katlan bireylerin dinsel
yaaylarnn onlarda hogrl zihinsel bir yapy, bunun da insan sevgisine dayal
bir dnya grn beraberinde getirdii ileri srlmtr. Ancak bu tr bulgular
genelleme hususunda dikkatli davranmak gerekir. Zira hogr ve hogrszlk
pek ok sebeple birlikte ortaya kan bir olgudur. Dinlerin dnyaya baklar ve
7

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

mensuplarna sunduu hayat anlaylar birbirlerinden ciddi bir biimde farkllk


gsterdii iin (Wach, 1995; Gnay, 1998) tekine ynelik olumlu tutumlarla her
trl din ve dindarlk arasnda pozitif bir ilikinin olduunu sylemek pek mmkn
grnmemektedir. Nitekim Allport (& Ross, 1967) bir dine bal olan, hatta o dinin
mensuplarndan talep ettii din pratikleri yerine getiren kiilerin eitli rk, din
veya sosyal grup mensuplarna kar daha fazla nyargl olduunu ortaya koyan
aratrma sonular bulunduunu rapor etmektedir. Mesela, erif (& erif, 1996: II,
665)in verdii bilgiye gre, yaplan eitli aratrmalarda, kiliseye dzenli
gidenlerin, dzensiz gidenlere ya da hi gitmeyenlere gre daha fazla n yargl
olduklar tespit edilmitir. erif bu durumun uyma davranyla aklanabilecei
kanaatindedir. nk ona gre srekli bir ekilde kiliseye gidenlerin byle bir tavr
ierisinde olmalarn onlarn kiliseye dzenli gidip gitmemeleri veya orada okunan
kutsal metinlere gerekli saygy gsterip gstermeleriyle aklamaya almak
yeterli deildir. Nitekim Batda yaplan eitli almalarda dindarlk leinden
yksek puan alanlarn, dk puan alanlara oranla Yahudilere ve zencilere kar son
derece olumsuz tutumlara sahip olduklarnn tespit edildii almalar bunu destekleyici mahiyettedir (bk. Allport, 1954; Batson & Ventis, 1982; Beit-Hallahmi &
Argyle, 1997; erif & erif, 1996). Amerikal Katoliklerin, inanszlara gre daha
yksek dzeyde nyargl olma eilimi gsterdiklerini ortaya koyan Adorno ve
arkadalar (1950) ile Rokeachn (1960) almalar da bu balamda deerlendirilebilir (Argyle, 2000: 34-35). zetle syleyecek olursak, Bat bilim evrelerinde
dindarlkla n yargl olma arasndaki ilikiyi konu edinen ok sayda alma
yaplm, bunlarn bir ksmnda her iki olgu arasnda negatif, bir ksmnda da pozitif
ilikiler tespit edilmitir. Bu da dindarlk ile n yargl olma arasndaki ilikinin
dorusal deil, erisel olduu anlamna gelmektedir. Ancak, konu ile ilgili lkemizde yaplan almalar deerlendirecek olursak, dindarlkla n yargl olma arasnda
genelde dorusal bir ilikinin tespit edilmi olduunu sylemek mmkndr. Mesela Katbann (1972) aratrmas bu anlamda ilgi ekicidir. Zira dinsel davranlardan (ibadetler) ayrt ettii ve ideolojik bir anlam ykledii dindarl, bireyin
dnya grn kuvvetli bir biimde etkileyen ve onun sosyal davranlarn
8

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

ynlendiren bir etken olarak kabul eden Katbann bulgular dinin nyargl ve
hogrsz davranlarla pozitif bir iliki ierisinde olduu eklinde yorumlanabilir.
Kayklkn (2001) meslek gruplar zerinde gerekletirdii almasnda elde
ettii bulgular da dindarln ve ibadetlere devamlln hogrszl engellemediini ortaya koyacak mahiyettedir. nk bu aratrmada imam-hatiplerin (din
grevlilerinin) hogrszlk leinden en fazla puan alan grup olduu tespit
edilmitir. Yapcnn (2004) niversite rencileri zerinde gerekletirdii
aratrmada ise hem ilahiyat fakltesi rencilerinin hem de dini kendileri iin
nemli ve ok nemli kabul edenlerin dinsel partiklarizm ve dinsel dogmatizm puanlarnn yksek olduu, dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe tercihlerinde
ise daha kapal bir tutum ierisinde bulunduklar ynnde bulgular elde edilmitir.
Hatta Yapc ve Zenginin (2003) birlikte yrttkleri bir almada ilahiyat
fakltesi rencileri arasnda bile znel dindarlk alglar arttka dinsel partiklarizm ve dinsel dogmatizm dzeyinin ykseldii grlmtr. e ve da dnk
dinsel eilimle n yarg ve hogrszlk arasndaki ilikiyi konu edinen Grses
(2001) ile Yapc ve Kayklkn (2005) almalarndan elde edilen bulgular da
ortaya koymaktadr ki, Bat bilim evrelerinde kavramsallatrlan dindarlk biimleriyle n yargl tutum ve davranlar arasnda tek ynl ve tek boyutlu bir iliki
sz konusu deildir. Dolaysyla dindarlkla n yargl olma arasndaki ilikiyi konu
edinen almalardan elde edilen bulgular yorumlarken ihtiyatl davranmak gerekir.
nk Pettigrewin (1958) de vurgulad zere, zellikle geleneklere daha ok
deer veren toplumlarda grlen teki gruplara ynelik hogrsz tutum ve
davranlar, orada yaayan bireylerin kiilik yapsndan ziyade, iinde bydkleri
sosyo-kltrel evrede yaygn olarak bulunan normlar ve deerleri iselletirmelerinden kaynaklanm olabilir (bk. Billig, 1984; Leyens, Yzerbyt & Schadron, 1996;
Yzerbyt & Schadron, 1996). Nitekim Beit-Hallahmi (1989: 63) dindarlk ile n
yargl olma arasnda tespit edilen pozitif ilikiyi dindarln zel bir etkisi ve sonucu olarak dnmemek gerektiini, bu durumun daha ziyade sosyolojik sebeplerden
beslendiini sylemektedir.

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

Btn bu aklamalar gsteriyor ki, eitli din ve etnik gruplara ynelik n


yargl tutumlarn ortaya kmasnda din ve dindarlk u ya da bu ekilde, fakat
nemi azmsanamayacak bir hisseye sahiptir*. Buradan hareketle tekine kar n
yargl tutumlarn tezahrnde dinin eitli dzey ve ekillerde etkili olduu sylenebilir. Dinin bu husustaki etki ve ynlendirmesi ise genelde dinsel retilerin
muhtevas, dinin bireylerin dnyay anlamalar konusunda bir izafet erevesi sunmas ve btn bunlarn etnosantrik eilimlerle birlemesinden kaynaklanmaktadr
(Allport, 1966; Argyle, 2000; Dittes, 1969; Yapc, 2004). Esasen bundan dolay
dinsel inanlaryla zdeleme dzeyleri yksek olanlarda teki olarak kabul
ettikleri kii ya da gruplara kar daha fazla nyargl davranma eilimi gzlenmektedir.

Aratrma ve Yntem
Ama ve Snrllk
Bu almann amac, bireyin kendisine ynelik dindarlk algs ve dine ne
derece nem verdii ile birlikte dinsel ibadetleri yerine getirip-getirmeme durumuna
bal olarak dinin bireysel ve sosyal hayata ynelik etkisini tespit etmeye almaktan ibarettir. Ancak dinin etkisi kavram ierik bakmndan ok geni bir alan
kapsad iin biz burada sadece teki olarak adlandrlan ve bize kar onlar
eklinde ifade edilen gruplarla ilikilerin belirlenmesi hususunda dinin nasl bir
etkide bulunduu meselesini n plana karmak istiyoruz. Bu erevede dinsel
hayatla ilgili eitli bamsz deikenlerin dinsel partiklarizm, dinsel dogmatizm,
dinsel gruplara ynelik sosyal mesafeler ve belirsizlik karsnda hogrszl ne
ynde ve nasl etkiledii meselesi aratrlmak istenmektedir. almamz belirli bir
*

Din ve dindarln n yargl olma ile ilikisi hususunda daha fazla bilgi iin Allport (1954,
1960; 1966), Allport & Ross, (1967), Arglye (1965; 1999), Argyle & Beit-Hallahmi (1975),
Beit-Hallahmi & Argyle (1997), Batson & Ventis (1982), Dittes (1969), Gorsuch (1998),
Kayklk (2001), Grses (2001), Hkelekli (1993), Payette (1970), Sezen (2002), Vergote
(1999), Yapc (2002; 2004); Yapc & Kayklk (2005).

10

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

alanla snrldr. nk uygulama, sadece lisans seviyesinde eitim-retim gren


renciler zerinde gerekletirilmitir. Dolaysyla elde edilen bulgular tm topluma genelletirilmeden rneklemin spesifik zellikleri erevesinde yorumlanmaldr.
Hipotezler
almada znel dindarlk algs, dine nem verme dzeyi, namaz ve
oru ibadetini ifa edip etmeme durumu olmak zere drt bamsz; dinsel
partiklarizm, dinsel dogmatizm, dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe ve
hogrszlk olmak zere drt de baml deiken kullanlmtr. Buna gre:
1- Genlerin znel dindarlk alglarna gre; (a) dinsel partiklarizm, (b)
dinsel dogmatizm ve (c) dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe dzeyleri anlaml bir
ekilde farkllaacak, (d) hogrszlk dzeylerinde ise anlaml bir farkllk tespit
edilmeyecektir.
2- Genlerin dine nem verme dzeylerine gre; (a) dinsel partiklarizm, (b)
dinsel dogmatizm ve (c) dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe dzeyleri anlaml bir
biimde farkllaacak, (d) hogrszlk dzeylerinde ise anlaml bir farkllk
ortaya kmayacaktr.
3- Genlerin namaz klp klmama durumlarna gre; (a) dinsel partiklarizm,
(b) dinsel dogmatizm ve (c) dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe dzeyleri farkllaacak, (d) hogrszlk dzeylerinde ise anlaml bir farkllk grlmeyecektir.
4- Genlerin Ramazan aynda oru tutup tutmamalarna gre; (a) dinsel
partiklarizm, (b) dinsel dogmatizm ve (c) dinsel gruplara ynelik sosyal mesafeleri
farkllaacak, (d) hogrszlk dzeylerinde ise anlaml farkllk grlmeyecektir.
Evren ve rneklem
Aratrma ukurova niversitesine bal alt farkl blmde lisans dzeyinde
renim gren ve basit tesadfi yntemle seilen 138i kz (% 54.8), 114 erkek
(% 45.2) olmak zere toplam 252 renci zerinde 2003-Kasm aynda gerekletirilmitir. rneklemin ya ortalamas 21.46 olup (ss: 1.99), ya aral 17-29dur.

11

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

Tablo 1: rneklemin Faklte/ Blmlere Gre Dalm


1
2
3
4
5
6
7

Faklte / Blm
lahiyat Fakltesi
Tp Fakltesi
Ziraat Fakltesi
Mimarlk-Mhendislik Fakltesi
ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi
Eitim Fakltesi
Dier
TOPLAM

n
28
23
46
49
41
56
9
252

%
11.1
9.1
18.3
19.4
16.3
22.2
3.6
100.0

Veri Toplama Aralar


Aratrmada Yaparel (1987) tarafndan gelitirilen ve daha sonra Kkta
(1993) ve Yapc (2004, Yapc & Zengin, 2003) tarafndan kullanlan dinsel
partikalarizm, Rokeach (1960) ve Katbana (1973) dayanarak Yapc (2002,
2004; Yapc & Zengin, 2003) tarafndan gelitirilen ve uygulanan dinsel dogmatizm ve Bogardustan (1925) hareketle yine Yapc (2004) tarafndan gelitirilen
ve uygulanan d dinsel gruplara (Hristiyanlara, Yahudilere ve Hindulara)
ynelik sosyal mesafe lei ile Martin ve Wastinin gelitirdii Gldnn (1998)
Trkeye kazandrd ve Kayklk (2001) tarafndan da kullanlan hogrszlk lei olmak zere drt farkl lek kullanlmtr. Sz konusu leklerin
geerlilikleri baka almalarda test iin yeniden geerlilik analizine tabii tutulmam, sadece gvenirlilikleri llmek iin alpha deerlerine baklmtr. Tablo
2deki alpha deerleri leklerin gvenilir olduunu gstermektedir.
Tablo 2: leklerin Gvenilirliini Gsteren Alpha Deerleri
Dinsel partiklarizm
Dinsel dogmatizm
Hogrszlk
teki din gruplara ynelik sosyal mesafe lei

12

Madde says

Alpha

3
16
6
15

.83
.89
.79
.92

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

Verilerin zmlenmesinde Kullanlan statistiksel Teknikler


Drt farkl lek kullanarak elde edilen veriler tek ynl varyans analizi
(ANOVA) teknii ile zmlenmitir. Farkllklarn hangi gruplar arasnda
olduunu tespit edebilmek iin de post hoc (scheffe) analizi yaplmtr. Ayrca
bamsz deikenlere gre farkllaan lek puanlar betimsel bir analize tabii
tutulmu, bu erevede leklerden alnan ortalama puan ve standart sapmalara da
baklmtr.

Bulgularn zmlenmesi
I. Dinsel Partiklarizmle lgili Bulgular
Dinsel partiklarizm, inanan insann mensup olduu grupla duygusal adan
zdeleme dzeyine iaret eden bir kavramdr ve etnosantrizm olarak kavramlatrlan olguyla yakndan ilikilidir. Bu da insanlarn kendilerini ait hissettikleri
gruplar yceltme ve deerli grme, bunun dnda kalanlar ise farkl seviyelerde
olmak zere deersizletirme eilimi ya da igdsel olarak byle bir hareket tarz
ierisinde olduklar varsaymna dayanmaktadr (bk. Billig, 1984; Giddens, 2000;
Klineberg, 1967; Rose, 1951). Esasen bu varsaym destekleyen pek ok veriyi,
gndelik hayat ierisinde sosyal ilikilerde gzlemleyebilmek mmkndr. Etnosantrik duygular, dinsel kimlikle ilikili olarak ifade edildii zaman buna dinsel
etnosantrizm ya da dinsel sosyosantrizm de denilmektedir. Bunun doal bir sonucu
olarak da dinsel partiklarizm denilen olgu ortaya kmaktadr. Bu ise, kiinin kendi
inancn dier inanlardan stn grmesi ya da kendi inancnn en doru inan
olduuna inanmas anlamna gelmektedir (Kota, 1995; Kkta, 1993, Yaparel,
1987, Yapc, 2004; Yapc & Albayrak, 2002; Yapc & Zengin, 2003). Dinsel
partiklarizm, zellikle inanan insanlarn teki inan gruplaryla ilikilerinin nasl
ve ne ynde gelieceini belirleyen bir faktr olarak karmza kmaktadr. nk
dinler, mensuplarna onlar tekilerden farkllatran saygn bir sosyal kimlik
verirlerken, ayn zamanda hem psikolojik ve sosyolojik, hem de metafizik anlamda

13

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

yceltici sylemleri ile bu kimlii n plana kartmaktadrlar. Yegane kurtulu


yolu, en gerek, tek gerek, en mkemmel din tanmlamalar ve buradan
hareketle o dine mensup olanlarn kendilerini stn grmeleri, dier din ve inan
gruplaryla ilikilerini bu erevede gelitirmeleri dinsel partiklarizmin bir sonucu
olarak deerlendirilebilir. Aslnda bu durumu doal karlamak gerekir. nk her
din varln koruyabilmek ve devam ettirebilmek amacyla, doas gerei, mensuplarna belli bir dzeyde etnosantrik eilimler kazandrd iin, o dine inanan
bireylerde az ya da ok dinsel partiklazimin grlmesi olasdr. Hatta sz konusu
eilim, farkl faktrlerin etkisiyle olduka katlap tekine ynelik tutumlarda hogrszle ve ayrmcla da sebep olabilir. Bu noktada yksek renim rencilerinin dine ynelik tutumlarnn bu olguyu ne ynde etkiledii bir problem olarak
dnlebilir. te bu dnceden hareketle, genlerin znel dindarlk alglarnn
dinsel partiklarizm dzeylerini etkileyecei, yani bireyler kendilerini ne kadar ok
dindar alglarsa, dinsel partiklarizm dzeylerinin de buna paralel olarak artaca
ngrlmtr (Hipotez: 1-a).
Tablo 3: znel Dindarlk Algsna Gre Dinsel Partiklarizm
Grup
1
2
3
4

Kendinizi ne kadar dindar alglyorsunuz?


Hi dindar deilim
Biraz dindarm
Dindarm
ok dindarm
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
156.474
902.805
1059.279

sd
3
243
246

Kareler
Ort.
52.158
3.715

n
24
108
103
12
247

x
4.58
6.72
7.27
7.92
6.80

ss
1.84
2.06
1.80
1.88
2.08

Farkllk

14.039

.000

1 ile 2, 3, 4
arasnda

Tablo 3deki verilere gre dinsel adan en fazla partiklarist olanlar, kendilerini ok dindar olarak alglayanlardr (ort: 7.92). Bunlar srasyla dindarm
(ort: 7.27) ve biraz dindarm (ort: 6.72) diyenler takip etmektedir. Hi dindar
14

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

deilim diyenler ise en dk puan almlardr (ort: 4.58). Tek ynl ANOVA
sonular gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farklln olduunu, post
hoc (scheffe) analizi ise bu farklln hi dindar deilim diyenlerle biraz
dindarm, dindarm ve ok dindarm diyenler arasndaki farkllktan kaynaklandn ortaya koymaktadr. Hipotez 1-ann desteklendii anlamna gelen bu
sonuca dayanarak, genlerin znel dindarlk alglarnn dinsel partiklarizm dzeyleri ile ilikili olduu, bu erevede znel dindarlk algsnn dinsel partiklarizmi
etkiledii sylenebilir.
Tablo 4: Dine nem Verme Dzeyine Gre Dinsel Partiklarizm
Grup
1
2
3
4

Din sizin iin ne kadar nemlidir?


Hi nemli deil
Biraz nemli
nemli
ok nemli
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
222.902
831.568
1054.470

sd
3
243
246

Kareler
Ort.
74.301
3.422

n
10
25
79
133
247

x
4.30
4.88
6.54
7.49
6.79

ss
1.42
1.99
1.97
1.78
2.07

Farkllk

21.712

.000

1 ile 3 ve 4
2 ile 3 ve 4
arasnda

Tablo 4e gre dinsel partiklarizm leinden en yksek puan alanlar din

benim iin ok nemli diyenlerdir (ort: 7.49). Bunlar dini nemli (ort: 6.54) ve
biraz nemli (ort: 4.88) bulanlar takip etmektedir. Bu lekten en dk puan
alanlar ise dini kendileri iin hi nemli bulmayanlardr (ort: 4.30). Tek ynl
varyans analizi (ANOVA) gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farkllk
olduunu, post hoc (scheffe) analizi ise bu farklln din hi nemli deil diyenlerle nemli ve ok nemli; biraz nemli diyenlerle nemli ve ok nemli
diyenler arasndaki farkllktan kaynaklandn ortaya koymaktadr. Bu ise genlerin dine nem verme dzeylerinin dinsel partiklarizm dzeylerini etkileyeceini
ifade eden 2-a nolu hipotezin destek bulduu anlamna gelmektedir. nk elde
15

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

edilen bulgular genlerin dine nem verme dzeylerine gre dinsel partiklarizmlerinin de anlaml bir art gsterdiini, dolaysyla dine nem verme dzeyi
azaldka bu eilimin de anlaml bir azalma gsterdiini ortaya koyacak mahiyettedir.
Tablo 5 Namaz badetine Ynelik Davranlara Gre Dinsel Partiklarizm
Grup
1
2
3

Gnlk namazlar klar msnz?


Hi namaz klmam
Zaman zaman namaz klarm
Namazlarm dzenli olarak klarm
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
158.807
895.662
1054.470

sd
2
244
246

Kareler
Ort.
79.404
3.671

n
55
130
62
247

x
5.33
7.08
7.48
6.79

ss
2.18
1.84
1.82
2.07

Farkllk

21.631

.000

1 ile 2 ve 3
arasnda

Tablo 5teki verilere gre dinsel partiklarizm leinden en yksek puan


alanlar namazlarn dzenli olarak klanlardr (ort: 7.48). Namazlarn zaman zaman klanlar ise buna yakn bir puan alm grnmektedir (ort: 7.08). Dinsel
partiklarizm puan en dk olanlar ise hi namaz klmayanlardr (ort: 5.33). Tek
ynl ANOVA sonular gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farklln
var olduunu, post hoc (scheffe) analizi ise bu durumun namazlarn dzenli olarak
ve zaman zaman klanlarla hi namaz klmayanlar arasndaki farkllktan kaynaklandn ortaya koymaktadr. Bu sonular ise, hipotez 3-a ile uyumludur. Ancak
burada u hususu belirtmekte fayda vardr ki, namazlarn dzenli olarak klanlarla
zaman zaman namaz klanlar arasnda anlaml bir farkllk bulunmamaktadr.
Farklln hi namaz klmayanlarla dzenli ya da dzensiz olarak namaz klanlar
arasnda ortaya kmas (dindarlk algs ve dine nem verme dzeylerine gre
dinsel partiklarizmin kuvvetlendii ynndeki bulgularda olduu gibi) bu olgunun
dinsel bir temelde gelitii anlamna gelmektedir.

16

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

Tablo 6:Oru badetine Ynelik Davranlara Gre Dinsel Partiklarizm


Grup
1
2
3

Ramazan aynda oru tutar msnz?


Hi oru tutmam
Zaman zaman oru tutarm
Engelleyici bir durum yoksa dzenli
olarak orucumu tutarm
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
237.533
821.786
1059.319

sd
2
245
247

Kareler
Ort.
118.766
3.354

ss

31
36
181

4.52
6.03
7.35

1.82
1.95
1.81

248

6.80

2.07

Farkllklar

35.408

.000

1, 2 ve 3
arasnda
karlkl olarak

Tablo 6da oru ibadetine ynelik davranlarla dinsel partiklarizm arasndaki iliki grlmektedir. Buna gre engelleyici bir durum yoksa dzenli olarak
oru tutarm diyenler dinsel partiklarizm leinden en yksek puan alanlardr
(ort: 7.35). kinci srada ise Ramazan aynda zaman zaman oru tuttuunu ifade
edenler yer almaktadr (ort: 6.03). Dinsel adan partiklarizm dzeyi en dk
olanlar ise hi oru tutmayanlardr (ort: 4.52). Tek ynl varyans analizi gruplar
arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farkllk olduu, post hoc (scheffe) analizi ise
bu farklln her grup arasnda karlkl olarak var olduunu gstermektedir.
Buna gre 4-a nolu hipotez desteklenmitir. Bu da ibadet olgusunun dinsel partiklarizmi artrc bir ileve sahip olduu biiminde deerlendirilebilir.

II. Dinsel Dogmatizm ile lgili Bulgular


Dinsel dogmatizm insanlarn dinsel konularda psikolojik bir tutuculuk ierisinde olmalar anlamna gelmektedir. nan sistemi asndan kapal bir dnce
yapsna sahip olan dogmatik kiiler alg, yarg ve deerlendirmelerinde tek tip tepki verme eilimindedirler. zellikle Rokeach (1960) tarafndan bilisel adan anlam ierii doldurulan dogmatizm; yetkeci, baskc ve hogrsz bir biimde baz
inan ve uygulamalarn bakalarna dayatlmas sonucunu ortaya karan bir srece
iaret etmektedir. nk dogmatik zihinsel yapya sahip olanlar; olaylara, kiilere
ve fikirlere nesnel olarak bakamayan, yeni gelimelere tamamen kapal, d dnyay
17

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

siyah-beyaz, inanlar ve uygulamalar da doru-yanl olmak zere sert ve


kesin bir biimde ikili bir tarzda alglayan, dolaysyla ara tonlar gremeyen kiilerdir (Argyle, 2000; Leyens, Yzerbyt & Schadron, 1996; Vergote, 1999; Yapc,
2002, 2004). Empati yetenekleri son derece zayf olan bu tr bireyler inandklar ve
balandklar grn dnda bir baka yaklamn asla doru olmad/
olamayaca kanaatini tadklar iin, zihinsel adan ciddi bir artlanmlk ierisindedirler. Esasen onlarn bu durumu gelecee ynelik kayglarndan beslenmektedir. Bu arada u hususu da belirtmek gerekir ki, dogmatik zihinsel yap hem dindar
olanlarda, hem de dine kar tutum taknanlarda grlebilir. nk zellikle
Rokeach (1960) dogmatizm derken bireylerin zihinsel yapsnn katln ve kapal
olmasn kastetmektedir. Ancak biz burada din kart dogmatizmi deil de dinsel
dogmatizmi aratrma konusu yaptmz iin meselenin sadece bu ynyle ilgilenmekteyiz. Dolaysyla dindarln dogmatizmin temel kayna olduu veya dogmatizmin bizzat dinden kaynakland gibi bir iddia ciddi bir biimde tartmaya ak
bir konudur (Hkelekli, 1993; Grses 2001; Vergote 1999; Yapc, 2002, 2004).
Bununla birlikte muhafazakarlkla dogmatizmi de birbirinden ayrarak, dinin
dogmatik deil, fakat muhafazakar bir yapy beraberinde getirdiini ve bunu tevik
ettiini syleyebiliriz.
Tablo 7: znel Dindarlk Algsna Gre Dinsel Dogmatizm
Grup
1
2
3
4

Kendinizi ne kadar dindar alglyorsunuz?


Hi dindar deilim
Biraz dindarm
Dindarm
ok dindarm
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
3643.017
15284.005
18927.021

sd
3
231
234

Kareler
Ort.
1214.339
66.165

18

ss

24
104
97
10
235

28.67
39.08
41.38
46.40
39.28

9.18
8.69
7.20
8.13
8.99

Farkllk

18.353

.000

1 ile 2, 3, 4
arasnda

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

Tablo 7de znel dindarlk algsna gre genlerin dinsel dogmatizm dzey-

leri yer almaktadr. Bu tabloya gre dinsel adan dogmatizm dzeyi en yksek
olanlar, kendilerini ok dindar olarak alglayanlardr (ort: 46.40). Bunlar sras
ile kendilerini dindar (ort: 41.38) ve biraz dindar (ort: 39.08) olarak alglayanlar izlemektedir. Dinsel adan dogmatizm dzeyi en dk olanlar ise hi dindar
deilim diyenlerdir (ort: 28.67). statistiksel ilemler, gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farklln olduunu, bunun ise hi dindar deilim diyenlerin
biraz dindar, dindar ve ok dindarm diyenlerden farkllamasndan kaynaklandn gstermektedir. Bu da almamzn banda ileri srdmz hipotezin
(2-a) desteklendii anlamna gelmektedir.
Tablo 8: Dine nem Verme Dzeyine Gre Dinsel Dogmatizm
Grup
1
2
3
4

Din sizin iin ne kadar nemlidir?


Hi nemli deil
Biraz nemli
nemli
ok nemli
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
5307.009
13734.516
19041.525

sd
3
232
235

Kareler
Ort.
1769.003
59.200

ss

10
23
73
130
236

25.90
33.83
35.95
43.22
39.32

8.77
8.42
7.88
7.37
9.00

Farkllk

29.882

.000

1 ile 2, 3, 4;
2 ile 4;
3 ile 1 ve 4
arasnda

Tablo 8deki sonulara gre en dk dinsel dogmatizm puanna sahip olanlar din benim iin hi nemli deil diyenlerdir (ort: 25.90). Dinsel adan en fazla
dogmatik olanlar ise dini kendileri iin ok nemli kabul edenlerdir (ort: 43.22).
Dini biraz nemli (ort: 33.83) ve nemli (ort: 35.95) kabul edenler ise bu iki grup
arasnda yer almaktadr. Tek ynl varyans analizi gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farkllk olduunu, post hoc (scheffe) analizi ise bu farklln din
benim iin biraz nemli ve nemli diyenler hari dier varyanslar arasndaki
farkllktan kaynaklandn ortaya koymaktadr. Bylece hipotez 2-b desteklenmi
olmaktadr.
19

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

Tablo 9: Namaz badetine Ynelik Davranlara Gre Dinsel Dogmatizm


Gru
p
1
2
3

Gnlk namazlar klar msnz?

ss

Hi namaz klmam
Zaman zaman namaz klarm
Namazlarm dzenli olarak klarm
Toplam

53
125
57
235

32.17
40.08
44.23
39.30

9.20
7.62
7.64
9.02

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
4154.842
14864.707
19019.549

sd
2
232
234

Kareler
Ort.
2077.421
64.072

Farkllk

32.423

.000

1, 2 ve 3
arasnda
karlkl

Tablo 9a gre namaz ibadetini dzenli olarak yerine getirenler dinsel


dogmatizm leinden de ortalama 44.23 ile en yksek puan alanlardr. Zaman
zaman namaz kldn ifade edenler ise ortalama 40.08 puan ile ikinci srada yer
almaktadr. Hi namaz klmayanlara gelince, bunlar ortalama 32.17 puan ile dinsel
adan en az dogmatik olan grubu oluturmaktadr. Tek ynl ANOVA sonularna
gre gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farkllk mevcuttur ve her
grup birbirinden farkllamaktadr. Kukusuz bu sonu almann banda ileri
srlen hipotezi (3-b) destekler mahiyettedir.
Tablo 10: Oru badetine Ynelik Davranlara Gre Dinsel Dogmatizm
Grup
1
2
3

Ramazan aynda oru tutar msnz?


Hi oru tutmam
Zaman zaman oru tutarm
Engelleyici bir durum yoksa dzenli olarak
oru tutarm
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
3866.903
15174.623
19041.525

sd
2
233
235

Kareler
Ort.
1933.451
65.127

20

ss

29
36
171

30.38
35.28
41.69

8.92
7.98
7.94

236

39.32

9.00

Farkllklar

29.687

.000

1 ile 3;
2 ile 3
arasnda

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

Tablo 10da Ramazan aynda oru tutup tutmamaya gre genlerin dinsel
dogmatizm dzeyleri yer almaktadr. Buna gre, hi oru tutmayanlar ortalama
30.38 puan ile dinsel adan en az dogmatik olan grubu oluturmaktadr. Ramazan
aynda ara sra oru tutanlarn lekten ald ortalama puan 35.28dir. Engelleyici
bir durum olmad srece Ramazan aynda dzenli olarak oru tuttuunu syleyenler ise ortalama 41.69 puanla dinsel adan en fazla dogmatik olan grubu oluturmaktadr. statistiksel ilemler, mevcut puanlara gre gruplar arasnda p<.05
dzeyinde anlaml bir farklln olduunu ve sz konusu farklln hi oru tutmam ve zaman zaman oru tutarm diyenlerle engelleyici bir durum yoksa dzenli
olarak oru tutarm diyenler arasndaki farkllktan kaynaklandn gstermektedir.
Bu da hipotez 4-bde ngrlen grn destek bulduu anlamna gelmektedir.

III. Dinsel Gruplara Ynelik Sosyal Mesafelerle lgili Bulgular


Gerek dinsel partiklarizme gerekse dinsel dogmatizme bal olarak ortaya
kan dinsel gruplar aras sosyal mesafeler dinin etki boyutunun rahatlkla gzlenebilecei bir alan oluturmaktadr. Esasen dinsel partiklarizm duygusal, dinsel
dogmatizm de zihinsel bir srece iaret ettii iin, tekine ynelik hogrsz
tutumlarn davranlara nasl yansyabilecei meselesi zmlenmek istendii
zaman gruplar aras sosyal mesafelere bakmak gerekmektedir. nk sosyal mesafeler dinsel gruplarn birbirine ynelik yaknlk ve uzaklk tercihlerini yanstmaktadr. Farkl dinsel gruplarn birbirlerine ynelik hogrsz ve n yargl tutumlarnn grup iindeki normlardan beslenerek ekillendii olgusundan hareket edilecek olursa, erif (& erif, 1996, II: 649-650)in de vurgulad zere, gruplarn sosyal mesafe tercihleri temelde grup normu olarak deerlendirilebilir. Dolaysyla bu
normlarn dinsel gruplarn birbirine ynelik tutumlarn belirledii sylenebilir.
Bunun da tesinde iki dinsel grup arasndaki ilikinin dosta ya da dmanca olmas
onlarn birbirlerini nasl bir sosyal mesafede algladklar, yargladklar ve buna
gre tavr gelitirdikleri ile ilgilidir (erif & erif, 1996; Yapc, 2004). Sosyal mesafe normlar bir yandan gruplar aras ilikileri etkilerken bir yandan da sz konusu
ilikiler mevcut sosyal mesafelerden etkilenmektedir. Dolaysyla burada karlkl
21

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

ve ift ynl bir etkileim sz konusudur. Bilimsel olarak Bogardus (1925) tarafndan gelitirilen bir lekle aratrlan sosyal mesafeler, grup yelerinin cevaplarndaki arpc benzerliklere dayanarak tespit edilmektedir. Bylece sadece yakn
ya da uzak durulan gruplar deil, sempati ve antipati duyulan gruplar da belirlenmi
olmaktadr. Bununla birlikte dinsel gruplar arasndaki dinsel-kltrel kkenli normatif deer yarglarndan beslenen sosyal mesafelerle, patolojik zihinsel yapnn
rettii kiisel sosyal mesafeleri birbirinden ayrmak gerekmektedir. Esasen, yukarda temas ettiimiz grup yelerinin cevaplarndaki ortak vurgular bu sebeple nemli bir hale gelmektedir. nk grup yelerinin byk bir blmnn kiisel sebeplerle teki gruplar belirli bir sosyal mesafeye yerletirmeleri sz konusu olmaz.
Ancak erif (& erif 1996: II, 649)in de belirttii gibi bireyler, iinde yetitikleri
gruplarda yaygn olan sosyal mesafe normlarn o kadar iselletirirler ve ego sistemlerine ylesine mal ederler ki, tekine ynelik sosyal mesafeleri kiisel bir tercih
olarak alglayabilirler. Bu durumda birey tekine ynelik davranlarn gruptan
hareketle deil, kiisel tercihleriyle gerekletirdiini iddia edebilir.
Byk oranda dinin etki boyutunun bir yansmas olan dinsel gruplara
ynelik sosyal mesafeleri etkileyebilecei dnlen dinsel faktrleri zmlemek,
sz konusu olgunun ne oranda dinden beslendiini anlamamza yardmc olabilir.
Bu erevede ilk olarak znel dindarlk algsyla dinsel gruplara ynelik sosyal
mesafeler arasndaki ilikiye bakmak istiyoruz. Hipotez (1-c), genlerin kendisini
dindar olarak alglama dzeyleri arttka d dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe
tercihlerinin de olumsuz ynde farkllaaca ynndedir.
Tablo 11: Dindarlk Algsna Gre Dinsel Gruplara Ynelik Sosyal Mesafeler
Grup
1
2
3
4

Kendinizi ne kadar dindar


alglyorsunuz?
Hi dindar deilim
Biraz dindarm
Dindarm
ok dindarm
Toplam

22

ss

24
103
99
11
237

26.83
21.55
21.05
17.27
21.68

4.48
4.58
4.13
2.37
4.70

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
891.910
4323.719
5215.629

sd
3
233
236

Kareler
Ort.
297.303
18.557

Farkllk

16.021

.000

1 ile 2, 3 ve 4;
2 ile 1 ve 4;
3 ile 2 ve 4
arasnda

Tablo 11e gre dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe leinden en dk


puan alanlar kendilerini ok dindarolarak alglayanlardr (ort: 17.27). Bunlar
srasyla; dindarm (ort: 21.05) ve biraz dindarm (ort: 21.55) diyenler takip etmektedir. Dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe leinde en yksek puan alarak
tekine en yakn mesafede duranlar ise hi dindar deilim diyenlerdir (ort:
26.83). Ortalama puanlardaki bu farkllk, tek ynl varyans analizine gre p<.05
dzeyinde anlamllk seviyesine ulamaktadr. Post hoc (scheffe) analizi ise bu
durumun biraz dindarm ve dindarm diyenler hari, dier gruplar arasndaki
farkllktan kaynaklandn gstermektedir. Hipotezimizi (1-c) destekleyen bu
sonuca dayanarak, bireylerin kendisini dindar olarak alglamalaryla dinsel gruplara
ynelik olarak gelitirdikleri sosyal mesafe tercihleri arasnda anlaml bir ilikinin
olduu sylenebilir.
Tablo 12: Dine nem Verme Dzeyine Gre Dinsel Gruplara Ynelik Sosyal
Mesafeler
Grup
1
2
3
4

Din sizin iin ne kadar nemlidir?


Hi nemli deil
Biraz nemli
nemli
ok nemli
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
1212.683
4046.946
5259.629

sd
3
233
236

Kareler
Ort.
404.228
17.369

23

ss

10
24
73
130
237

28.40
23.91
23.27
19.81
21.65

4.12
5.26
4.31
3.86
4.72

23.273

.000

Farkllk
1 ile 2, 3 ve 4
2 ile 1 ve 4
3 ile 1 ve 4
arasnda

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

Tablo 12deki verilere baklacak olursa; sosyal mesafe itibariyle tekine en


yakn seviyede bulunanlar din benim iin hi nemli deil diyenlerdir (ort: 28.40).
Bunlar srasyla dini kendileri iin biraz nemli (ort: 23.91) ve nemli (ort: 23.27)
bulanlar takip etmektedir. Dini ok nemli grenler ise dinsel gruplara en fazla uzak
durma eilimi gsteren grubu oluturmaktadr (ort: 19.81). Tek ynl varyans analizi (ANOVA) gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farklln olduunu
sylemektedir. Post hoc (scheffe) analizine gre ise bu farkllk; hem din hi nemli
deil diyenlerle, biraz nemli ve nemli ve ok nemli, hem biraz nemli diyenlerle
hi nemli deil ve ok nemli diyenler, hem de nemli diyenlerle hi nemli deil
ve ok nemli diyenler arasndaki farkllktan kaynaklanmaktadr. Grld zere,
znel dindarlk algsnda olduu gibi dine nem verme dzeyine gre de dinsel
gruplara ynelik sosyal mesafelerin yn ve iddeti farkllamaktadr. Bu da hipotez
2-cnin desteklendiini gstermektedir.
Tablo 13: Namaza Ynelik Tutumlarla Dinsel Gruplara Ynelik Sosyal
Mesafeler
Grup
1
2
3

Gnlk namazlar klar msnz?


Hi namaz klmam
Zaman zaman namaz klarm
Namazlar dzenli olarak klarm
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
1016.322
4243.307
5259.629

sd
2
234
236

Kareler
Ort.
508.161
18.134

n
53
125
59
237

x
25.26
21.18
19.41
21.65

ss
4.95
4.27
3.48
4.72

Farkllk

28.023

.000

1, 2 ve 3
arasnda
karlkl
olarak

Tablo 13e gre teki dinsel gruplara en uzak sosyal mesafede bulunmay
tercih edenler gnlk namazlarn dzenli olarak klanlardr (ort: 19.41). En yakn
sosyal mesafede olanlar ise hi namaz klmam diyenlerdir (ort: 25.26). Zaman
zaman namaz klanlar ise bu iki grup arasnda yer almaktadr (ort: 21.18). Tek ynl varyans analizine gre gruplar arasnda var olan puan farkllklar p<.05
24

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

dzeyinde anlamllk seviyesine ulamaktadr. Post hoc (scheffe) analizi ise sz


konusu bu farklln hi namaz klmam diyenlerle zaman zaman namaz klarm
ve namazlar dzenli olarak klarm diyenler arasnda var olan farkllktan kaynaklandn gstermektedir. Bu sonular da hipotezimizin (3-c) destek bulmu
olduu anlamna gelmektedir.
Tablo 14: Oru Tutma Davranna Gre Dinsel Gruplara Ynelik Sosyal
Mesafeler
Grup
1
2
3

Ramazan aynda oru tutar msnz?


Hi oru tutmam
Ramazan aynda zaman zaman oru tutarm
Engelleyici bir durum yoksa dzenli olarak
orucumu tutarm
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
988.766
4271.289
5260.055

sd
2
235
237

Kareler
Ort.
494.383
18.176

ss

30
35
173

26.23
23.51
20.48

4.18
5.06
4.1

238

21.65

4.71

Farkllk

27.200

.000

1, 2 ve 3
arasnda
karlkl
olarak

Tablo 14te genlerin oru tutma davranlarna gre dinsel gruplara ynelik
sosyal mesafelerinin nasl bir ekil ald grlmektedir. Buna gre; hi oru tutmayanlar teki dinsel gruplara en yakn sosyal mesafede (ort: 26.23), dzenli olarak
oru tutanlar ise en uzak sosyal mesafede bulunmay tercih etmektedirler (ort:
20.48). Gruplar arasndaki bu farkllk istatistiksel ilemlere (ANOVA) gre p<.05
dzeyinde anlamllk seviyesine ulamaktadr. Post hoc (scheffe) analizi ise bu farklln hi namaz klmayanlarla zaman zaman ve dzenli olarak namaz klanlar
arasnda ortaya ktn gstermektedir. Hipotezimizle de (4-c) uyumlu olan bu
sonuca gre dinsel ibadetlere katlm ile teki dinsel gruplara ynelik sosyal mesafelerin yn ve iddeti arasnda anlaml, fakat ters ynl bir ilikinin olduu
sylenebilir.

25

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

IV. Hogrszlkle lgili Bulgular


Daha nceki zmlemelerimiz ortaya koymutur ki, dinsel partiklarizm,
dinsel dogmatizm ve dinsel gruplar aras sosyal mesafe dzeyi, inanan insanlarn
tekine ynelik tutumlarn ifade etmede nemli bir gstergedir. Bunlar, ayn zamanda, bireylerin tekine ynelik hogr-hogrszlk dzeyleriyle de yakndan
ilikilidir. Bu anlamda Kayklka (2001: 125) dayanarak syleyecek olursak, bireyin dinsel yaayyla ilikilendirilen olgulardan birisi olan hogr-hogrszlk
tekine ynelik tutumlar etkileyen nemli faktrlerden birisi olarak karmza
kmaktadr. tekinin dnce, inan ve yaama zgrlne tahamml edememe,
hatta bu hususlarda engelleyici tutum ve davranlar ierisinde olma anlamna gelen
hogrszlk bireyin dinsel inanlarnn kuvvetli olmasyla ilikili olabilecei gibi
zayf olmasyla da izaha allmtr. Bu ise bize Rokeachn (1960) dogmatizm
konusunda yapt aklamalar hatrlatmaktadr. nk o, hogr ve hogrszln temelde ak ya da kapal bir zihinsel yapya sahip olup olmamann doal bir
sonucu olduu kanaatindedir. Dikkat edilirse burada sz konusu edilen hogr ya
da hogrszlk patolojik bir zihinsel srece iaret etmektedir. Bu anlamda bunu
sosyo-kltrel normlardan ve deerlerden beslenen n yarg ve hogrszlkten
ayrmak gerekir. nk eer tekine ynelik olumsuz tutumlar bireyin ruhsal ve
zihinsel dnyasnda cereyan eden psikolojik skntlardan kaynaklanyorsa, bunlarn
patolojik karakter arz ettii genellikle kabul edilen bir grtr. Ancak birey, iinde
doup byd ve sosyalletii kltrel evrede yaygn olan hogrsz tutumlar
sosyal renme srecinde kazanmsa, bu durumda bunlar bakalar tarafndan kltrel anlamda patolojik kabul edilse de bireysel anlamda patolojik olarak deerlendirilemez. Pettigrewin (1958) almalar bu konuya k tutucu mahiyettedir. nk o, kiisel hogrszlk ve n yargyla grup normlarndan kaynaklanan hogrszlk ve n yargnn farkl sebeplerden beslendiini sylemektedir. Bu
erevede, dinsel hayata ynelik eitli bamsz deikenlerin bu hususu ne dzeyde etkilediini aratrmak bizi anlaml sonulara ulatrabilir. Eer dinsel hayatla
kiisel hogrszlk arasnda bir iliki ortaya karsa, bu durumda srecin asl

26

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

sorumlularndan birisinin de bizzat din olduu sylenebilir. Ancak dinsel partiklarizm, dinsel dogmatizm ve dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe dzeylerinde
olduu gibi sosyo-kltrel normlara ve deerlere dayal olarak ekillenen ve hogrszl de iine alan tutumlarla, burada sz konusu edilen kiisel hogrszlk dinsel adan benzer bir etkiyi ortaya karmyorsa, bu durumda Pettigrewin
(1958) yaklam bizim toplumumuzda da geerli demektir. Bundan dolay ilk olarak znel dindarlk algsyla hogrszlk arasndaki ilikiye bakmak istiyoruz.
Hipotezimiz (1-d) ise, znel dindarlk algsnn farkllamasna gre hogrszlk
dzeyinin farkllamayaca, yani sz konusu iki olgu arasnda anlaml bir ilikinin
olmayaca ynndedir.
Tablo 15: znel Dindarlk Algsna Gre Hogrszlk
Grup
1
2
3
4

Kendinizi ne kadar dindar alglyorsunuz?


Hi dindar deilim
Biraz dindarm
Dindarm
ok dindarm
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
63.674
3226.367
3290.040

ss

24
110
102
11
247

12.88
14.11
14.32
15.55
14.14

4.29
3.87
3.27
3.08
3.66

sd

Kareler Ort.

Farkllk

3
243
246

21.225
13.277

1.599

.190

Tablo 15e gre en fazla hogrszlk puanna sahip olanlar kendilerini


ok dindar (ort: 15.55) olarak alglayanlardr. kinci srada dindarm (ort:
14.32), nc srada ise biraz dindarm diyenler yer almaktadr. Hi dindar
deilim (ort: 12.88) diyenler ise en fazla hogrl ya da en az hogrsz olanlardr. Gruplar arasnda grlen sz konusu farkllklar ise, tek ynl varyans analizine gre anlamllk seviyesine ulamamaktadr (p>.05). Hogrszlkle dindarlk
alglar arasnda anlaml bir ilikinin olmad eklinde deerlendirilecek olan bu
sonuca dayanarak hipotez 1-dnin destek bulduunu syleyebiliriz.

27

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

Tablo 16: Dine nem Verme Dzeyine Gre Hogrszlk


Grup
1
2
3
4

Din sizin iin ne kadar nemlidir?


Hi nemli deil
Biraz nemli
nemli
ok nemli
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
46.471
3243.569
3290.040

sd
3
243
246

Kareler
Ort.
15.490
13.348

ss

10
25
78
134
247

13.40
13.92
13.64
14.53
14.14

4.74
4.27
3.16
3.71
3.66

Farkllk

1.161

.325

Tablo 16daki sonular, genlerin dine nem verme dzeyine gre hogrszlk seviyesini gstermektedir. Buna gre dini kendileri iin ok nemli kabul
edenler hogrszlk puan itibariyle en stte yer almaktadr (ort: 14.53). Bu grubu srasyla dini biraz nemli (ort: 13.92) ve nemli (13.64) bulanlar takip etmektedir. Din hi nemli deildir diyenler ise son srada yer almaktadr (ort:
13.40). Grld zere buradaki ortalama puanlar birbirlerine ok yakndr. Nitekim tek ynl varyans analizi de sz konusu farkllklarn anlamllk seviyesine
ulamadn ortaya koymaktadr (p>.05). Bu sonular da bu yndeki hipotezin (2d) desteklendii anlamna gelmektedir.
Tablo 17: Namaza Ynelik Tutumlarla Hogrszlk
Grup
1
2
3

Gnlk namazlar klar msnz?


Hi namaz klmam
Zaman zaman namaz klarm
Namazlarm dzenli olarak klarm
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
114.297
3174.545
3288.842

sd
2
244
246

Kareler
Ort.
57.149
13.010

28

ss

55
131
61
247

13.11
14.76
13.82
14.16

3.79
3.57
3.52
3.66

Farkllk

4.393

.013

1 ile 2
arasnda

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

Tablo 17deki verilere gre, hi namaz klmayanlar en az hogrsz /en


fazla hogrl olan grubu oluturmaktadr (ort: 13.11). En fazla hogrsz olanlar ise zaman zaman namaz klarm diyenlerdir (ort: 14.76). Namazlarn dzenli
olarak kldn syleyenler ise bu ikisi arasnda yer almaktadr (ort: 13. 82). Tek
ynl ANOVA sonular gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farkllk
olduunu, post hoc (scheffe) analizi ise bu farklln hi namaz klmam diyenlerle zaman zaman namaz klarm diyenler arasndaki farkllktan kaynaklandn
ortaya koymaktadr. Bu da hi namaz klamayanlarda olduu gibi namazlarn
dzenli olarak klanlarn da hogrsz olmadklar anlamna gelmektedir. Bu sonu hipotez 3-dnin destek bulmadn gstermektedir. Zira namaz ibadetini ifa
etmekle kiisel hogrszlk arasnda iliki olmayacan dnyorduk. Ancak
namazlarn dzenli klanlarla hi klmayanlar arasnda hogrszlk asndan bir
farkllk olmasa da, hi namaz klmayanlarla zaman zaman namaz klanlar arasnda
anlaml bir farklln ortaya kmas hipotezimizin ksmen desteklenmediini
ortaya koymaktadr. Niin byle bir sonucun ortaya ktn yorumlamak ise olduka zordur. Sonucun rastlantsal bir ekilde olutuu dikkate alnabilecei gibi,
ibadetin kiilere kazandrd manev disiplinin zaman zaman namaz klanlarda
gerei gibi gelimedii de dnlebilir. Bu durumda da hi namaz klamayanlarn
neden hogrl olduklarn aklamak glemektedir.
Tablo 18: Oruca Ynelik Tutumlarla Hogrszlk
Grup
1
2
3

Ramazan aynda oru tutar msnz?


Hi oru tutmam
zaman zaman oru tutarm
Engelleyici bir durum yoksa dzenli olarak
oru tutarm
Toplam

Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam

Kareler
Top.
60.689
3232.790
3293.480

sd
2
245
247

Kareler
Ort.
30.345
13.195

29

n
31
36
181

x
13.30
15.17
14.09

ss
3.35
3.63
3.68

248

14.15

3.65

Farkllk

2.300

.102

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

Tablo 18deki veriler gstermektedir ki, en ok hogrl olanlar hi oru


tutmayanlardr (ort: 13.30). Zaman zaman oru tutarm diyenler ise, en fazla
hogrsz olan grubu oluturmaktadr (ort: 15.17). Engelleyici bir durum olmad
takdirde oru ibadetini dzenli olarak ifa ettiini syleyenler ise bu iki grup
arasnda yer almaktadr (ort: 14.09). Her ne kadar sz konusu grubun lekten
aldklar puanlar arasnda ksm farkllklar olsa da, tek ynl ANOVA sonular bu
durumun anlamllk seviyesine ulamadn ortaya koymaktadr (p>.05). Bu da
oru ibadetini ifa edip etmemenin hogrszlk zerinde ak bir etkide bulunmad anlamna gelebilir. Bu bulgu ise hipotez 4-d ile uyumludur. Buna gre oru
ibadetini yerine getirip getirmeme ile kiisel hogrszln farkllamad,
dolaysyla her iki olgu arasnda herhangi bir iliki olmad dnlebilir.

Tartma ve Sonu
niversiteli genlerin dinsel hayatlaryla tekine ynelik tutumlarnn aratrld bu almada, 3-d nolu hipotez hari, dier hipotezlerin tamam desteklenmitir. Bu balamda rencilerin znel dindarlk alglar, dine nem verme
dzeyleri ve namaz klma-oru tutma gibi dinsel davranlarnda ortaya kan farkllklarla dinsel partiklarizm, dinsel dogmatizm ve dinsel gruplara ynelik sosyal
mesafe tercihlerinin yn ve iddeti arasnda istatistiksel adan anlaml ilikiler
tespit edilmitir. nk genlerin znel dindarlk alglar, dine nem verme seviyeleri ve ibadetleri ifa etme dzeyleri arttka duygusal olarak ait olduklar dinsel
grupla ve Mslman kimliiyle zdeleme dzeyleri de artmakta ve bu durum
p<.05 dzeyinde anlamllk seviyesine ulamaktadr. Buna gre bir yandan i grup
birlikteliini kuvvetlendiren dinsel partiklarizmin, bir yandan da tekine ynelik
dlayc tavrlar artrc bir ilev stlendii grlmektedir. Her dinin, hatta her
sosyal grubun mensuplarna belli oranda etnosantrik duygular kazandrd (Dittes,
1969; Klineberg, 1967) olgusundan hareket edilecek olursa, atmalara sebep
olmayacak seviyedeki dinsel partiklarizmin normal karlanmas gerektiini
sylemek mmkndr. nk Wattn (2002: 84) da dedii gibi hibir kimse bizzat

30

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

hakikati temsil ettiine inanmad bir gruba kolay kolay mensup olmaz. Bu da
temelde dinsel partiklarizmin sadece tekine ynelik dlaycl iermedii, ayn
zamanda dinsel kimlikle zdeleme durumuna da iaret ettii gereiyle ilikilidir.
almamzda dinsel partiklarizmle ilikili olarak ortaya kan bulgularn
hemen hemen aynsn dinsel dogmatizm konusunda da grmekteyiz. nk burada
da ister algsal, isterse bizzat ibadet boyutunda olsun, dine nem verildike dinsel
dogmatizm puanlarnda art ortaya kmakta ve bu durum p<.05 dzeyinde anlamllk seviyesine ulamaktadr. Bununla birlikte en yksek 64, en dk 16,
ortalama ise 40 puan alnmas muhtemel bir lekten dinsel hayatla daha yakndan
ilikili olanlarn ortalama 35.00 ile 45.00 arasnda deien puanlar* almalar bunlarn yermeli (pejoratif) anlamda dogmatik olmadn, dinsel hayattan uzak olanlara gre ksmen dogmatizm eilimleri daha kuvvetli olsa da, genelde muhafazakarlk izgisi ierisinde yer aldklar dnlebilir. Bununla birlikte dinler Tanr,
insan ve toplum anlayna bal olarak beraberlerinde getirdikleri dnya grnn
ve bu erevede mntesiplerinden talep ettikleri emir ve yasaklarnn ok farkl
etkenlerle birleerek baz dindarlarda muhafazakar, bazlarnda ise dogmatik bir
zihinsel yapnn gelimesine zemin oluturabilirler (Yapc, 2002).
Dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe tercihlerinin ekillenmesinde de
benzeri bir durum sz konusudur. nk burada da d dinsel gruplarla yakn ve
scak ilikiler kurma hususunda znel dindarlk algs, dine nem verme dzeyi ve
ibadetleri yerine getirme durumu p<.05 dzeyinde anlaml biimde farkllamaktadr. Baka bir deyile mevcut deikenlere bal olarak dinsellik arttka
dinsel gruplara ynelik sosyal mesafeler katlamakta, dinsellik azaldka da yumuama gstermektedir. Dinsel gruplar aras sosyal mesafelerin daha ziyade dinsel
*

Dinsel dogmatizm leinden dindarm diyenler ortalama 41.38, ok dindarm


diyenler ortalama 46.40; dini kendileri iin nemli bulanlar ortalama 35.95, ok
nemli bulanlar ortalama 43.22; zaman zaman namaz klanlar ortalama 40.08,
namazlarn dzenleri olarak klanlar ortalama 44.23; Ramazan aynda ara sra oru
tutanlar ortalama 35.28; Ramazan aynda dzenleri olarak oru tutanlar ise 41.69
puan almtr. Bk. Tablo: 7, 8, 9, 10.

31

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

normlardan ve deerlerden kaynaklanabilecei dikkate alnrsa, bu tr sonular


doal karlamak gerekir. nk tekiyle ilikinin nasl olaca sadece kiisel bir
tercih deil, grup normunun birey tarafndan u ya da bu ekilde benimsenmesiyle
ekillenmektedir (erif & erif, 1996). Bu da grup normu olarak ortaya kan n
yarg ve ayrmclkla, kiisel gerekelerle n yargl olma ve ayrmc bir tavr
ierisinde bulunmann arasn ayrmay ve her iki durumu farkl deerlendirmeyi
gerektirmektedir. Esasen her iki durumun birbirinden farkl iki ayr srece iaret
ettiini Pettigrew (1958) de ortaya koymaktadr. Baka bir deyile dindar bir
Mslman erkein bir Yahudi, Hristiyan veya Hindu ile evlenmek istememesi ya
da kz kardeinin bunlardan birisiyle evlenmesine izin vermemesi inand dinin
kendisinden talep ettii davran kalplaryla uyumludur. Kukusuz bu davranlar
zamanla ylesine iselleir ki erif (& erif, 1996, II: 649)in de vurgulad zere,
kii bunu bireysel bir tercih olarak alglayabilir. Her ne kadar o bunu bireysel bir
zeminde aklamaya alsa da, dinsel gruplar aras sosyal mesafe tercihlerinin
olumas temelde dinsel gerekelerden ve bunlardan beslenen sosyo-kltrel sebeplerden kaynaklanmaktadr. Belki de bundan dolay Beit-Hallahmi (1989: 63)
dindarlarn daha fazla n yargl olduu ynndeki eitli bulgular dinin etki
boyutu erevesinde deerlendirirken sz konusu ilikiyi dinin zel bir etkisi olarak
deil de, sosyolojik bir sonu olarak ele almann gereklilii zerinde durmaktadr.
Dinsel partiklarizm, dinsel dogmatizm ve dinsel gruplara ynelik sosyal
mesafeler hususunda bu almada elde edilen bulgularn yine niversite rencileri
zerinde gerekletirilen baka almalarca da desteklendiini sylemek mmkndr. zellikle dine nem verme dzeyinin her olgu ile anlaml bir biimde ilikili olduu Yapcnn (2004) almasnda tespit edilmitir. Yksek seviyede din
eitimi alan ilahiyat fakltesi rencilerinin bu tr tutumlarnn dinden beslenebileceini ortaya koyan Yapc ve Zenginin (2003) aratrmalarn da burada anmak
gerekir.
Bu almadan elde edilen sonulardan en dikkat ekeni ise gerek dorudan
dinsel, gerekse dinsel bir renge brnm sosyo-kltrel bir temeli olmayan, byk

32

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

oranda kiisel sebeplerden beslenen hogrszln, hi namaz klmama ile


zaman zaman namaz klma durumu hari, din ve dindarlkla ilikili olmamasdr.
Zira dindarlk algsna, dine nem verme dzeyine, namazlar dzenli klma ve
Ramazanda da ara sra ve dzenli olarak oru tutma davranna gre genlerin
kiisel hogrszlk dzeyleri farkllamamaktadr. Bu da dinsel hayatla kiisel
hogrszlk arasnda ilikisel bir yapnn olmad eklinde deerlendirilebilir.
Beklentilerimizle uyumlu olan bu sonu ortaya koymaktadr ki, genlerin tekine
ynelik olarak ifade ettikleri ve belli bir dzeyde n yarg ieren sosyal mesafe
tercihleri; temelde kiisel bir tavr deildir. nk bunlar, daha ziyade, dorudan ya
da dolayl olarak dinden beslenen sosyo-kltrel deerlerin grup ierisinde kuralsal
(normatif) veya bilgisel (enformatik) sosyal etkinin* doal yansmalardr.
Kayklkn (2001) meslek gruplar zerinde gerekletirdii almada elde
ettii bulgular hatrlayacak olursak, orada imam-hatiplerin dier meslek mensuplarna oranla daha hogrsz bir tutum ierisinde olduklar tespit edilmiti. Bizim
bu almamz meslek gruplar zerinde gerekletirilmedii ve meslee hazrlk
olarak kabul edilebilecek farkl fakltelerin ayr ayr zmlemesi yaplmad iin,
burada Kayklkn (2001) bulgularyla karlatrma yapma imkanmz bulun*

Aratrmaclar sosyal etkiyi iki ksma ayrmaktadrlar: Birincisi kuralsal (normatif) sosyal
etki olup burada kii grup ierisinde, genellikle de, grup basks sonucu uyma davran
gsterir. Baka bir deyile birey grubun normlarna itaat eder. Bilgisel (enformatik) sosyal
etki ise normatif sosyal etki sonucu oluan uyma davrannn zamanla birey tarafndan
iselletirilerek benimsenmesiyle meydana gelmektedir (bk. Katba, 1999; Sakall,
2001; Yapc, 2004; Yapc & Zengin, 2003). Mesela kii iinde bulunduu toplumsal
yapnn hassasiyetleri erevesinde kz kardeinin mslman olmayan birisi ile
evlenmesine izin vermiyorsa burada kuralsal (normatif) bir sosyal etki sz konusudur. Bu
sebeple o kii farkl bir sosyo-kltrel evrede daha deiik bir tutum gelitirebilir. Ancak
dinin bu yndeki talebini bireysel olarak benimsemi olan kii hangi ortamda olursa olsun
kz kardeinin bir baka din mensubuyla evlenmesine izin vermeyecektir. Burada ise
grubun normlarndan hareket eden deil, bu normlar benimsemi bir kiinin bilinli bir
tercihi sz konusudur ki, buna bilgisel (enformatik) sosyal etki denmektedir. Bu aklama
zaman ierisinde insann tutumlarnda bir deime yaanabilecei gereiyle elimez.
nk her iki sosyal etkiyi ayran temel farkllk, tutum ve davran deiikliklerinin
zaman ierisinde deil, ayn zaman diliminde, fakat grubun etkisinin hissedildii veya
hissetmedii ortamlarda bulunmaya gre nitelik deitirmesidir.

33

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

mamaktadr. Ancak imamlarn namaz ve oru ibadetini en azndan varsaymsal olarak dzenli bir biimde ifa ettikleri dnlecek olursa, ibadet faktrnn hogrszl artrd ileri srlebilir. Byle bir dnceden hareketle de Kayklkn
(2001) elde ettii sonularla bu almada elde edilen sonularn birbiriyle elitii
dnlebilir.
Batda yaplan almalarda eitli boyutlaryla din ve dindarln tekine
ynelik olumsuz tutumlarla ift ynl bir iliki ierisinde olduklar, yani baz
almalarda dindarln n yarg ve hogrszl artrd, bazlarnda azaltt
dikkate alnrsa (bk. Sezen, 2002) bu almadan elde edilen sonular iki ksmda
deerlendirmek gerekir: Birincisi, dinler mntesiplerinden talep ettii tutum ve
davranlar erevesinde, zellikle mensuplarn tekinden farkllatran zgl
(spesifik) bir din kimlikle ilikili hususlarda n yarg ve hogrszl artrc bir
ilev stlenmektedir. kincisi ise birinci maddede sz konusu edilen hususlar dnda
kalan yerlerde, yani kiisel hogrszlk alannda dinin belirleyici bir etkisinin
olmad sylenebilir. Bununla birlikte u hususu da belirtmek gerekir ki, btn
dinler temelde mensuplarna bar, kardelik ve hogrl olmay emretmektedir.
Buna ramen dindarlarn n yargl ve hogrsz olmalar onlarn dinin retilerini gerei gibi zmseyememi olmalarndan kaynaklanabilir. Nitekim baz aratrmalarda dinsel retileri tam bir itenlikle yaayanlarn inanp da, samimi bir
ekilde dinini yaamayanlara gre daha hogrl ve daha n yargsz olduklar
tespit edilmitir (Beit-Hallahmi & Argyle, 1997). Bununla birlikte Beit-Hallahmi
(1989: 40); dindar psikologlarn, dini savunucu bir tarzda bu tr bulgular daha fazla
n plana kartarak gerek dinde n yarg ve ayrmcln olamayacan iddia
ettiklerini sylemektedir. Kukusuz gerek din ile alglanan ve bu erevede
yaanan din arasnda ciddi farkllklar olabilir. Ancak inanan her insan gerek
dini kendisini kuatan sosyal evrenin sunduu ekilde ve kendi znel ynleriyle
harmanlayarak alglad iin farkl din anlaylar olumaktadr. Bu da n yargl
tutum ve davranlar olumlu ya da olumsuz ynde etkileyen bir husus olarak karmza kmaktadr. nk Dittesin (1969: 632-633) dedii gibi, dinsel gelenekler

34

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

ve bunlardan beslenen dinsel ideolojiler bireylerin zihinsel srelerini etkileyerek


grup kimliklerini kuvvetlendirebilir. Bu ise tekine ynelik olumsuz tutumlar
artran bir husustur. Bu srete Argylenin (2000: 193) de vurgulad zere dinin
temel retileri de etkin bir rol oynayabilir. Ancak u hususu zellikle hatrlatmakta
fayda vardr ki, tekini olumsuz alglama ve n yargl bir tavrla dlamann tek
sorumlusu dinsel sebepler deildir. Esasen bireysel, sosyal, kltrel, ekonomik,
siyasal vb. nedenler tekine ynelik tutumlarn olumasnda daha belirleyici bir rol
oynamaktadr (Allport, 1966). Mesela Beit-Hallahmi ve Argyle (1997) n yargl
davranlarn nedenlerini aklarken baz dinsel gruplarn iddet ve saldrganlk ieren eylemleri zerinde durmaktadr. Biz buna ek olarak sz konusu eylemlerin
yannda bu durumun baz lkelerin yaylmac ve smrgeci politikalarndan
kaynaklanabileceini de syleyebiliriz.
Grld zere, din ve dindarln, bireyin tekine ynelik tutumlar ile
nasl bir ilikiye sahip olduu meselesi tartmaya ak bir konudur. Dolaysyla bu
hususta elde edilen verilerden hareketle genellemeler yapma hususunda aceleci
olmamak gerekir. Zira farkl rneklem gruplar zerinde farkl tekniklerle almalarn yaplmasna ihtiya vardr. Bu sebeple elde edilen sonular sz konusu aratrmann yntemi ve seilen rneklemin kendine has zellikleriyle deerlendirmeye
almak bilimsel ve nesnel bir tavr olacaktr. Ayrca Batda yaplan almalarda
ortaya kan Ortodoks, Katolik ve Protestan, yani genel anlamda Hristiyan dindarl ile n yargl ve hogrsz tavrlar arasndaki pozitif ya da negatif ilikileri,
dier dinlere zellikle slam dindarla genelleme hususunda da ihtiyatl davranmak gerekir.

35

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

Kaynaka
Adorno T. W., Frenkel-Brunswik, E., Levinson, D. J. & Sanford, L. N. (1950). The
authoritarian personality. New York: Harper-Row.
Allport, G. W. & Ross, J. M. (1967). Personal religious orientation and prejudice.
Journal of Personality and Social Psychology 5, 432-443.
Allport, G. W. (1954). The nature of prejudice. Cambridge: Addison Wesley.
Allport, G. W. (1960). Personality and social encounter: Selected essays. Boston:
Beacon Press.
Allport, G. W. (1966). The religious context of prejudice. Journal for the Scientific
Study of Religion 5, 447-457.
Argyle, M. & Beit-Hallahmi, B. (1975). The social psychology of religion. London &
Boston: Routledge & Kegan Paul.
Argyle, M. (1965). Religious behaviour. London: Roudledge & Kegan Paul.
Argyle, M. (1999). Din psikolojisi alanndaki yeni gelimeler. (ev., T. Kkcan),
Dini Aratrmalar II (4), 195-208.
Argyle, M. (2000). Psychology and religion: An introduction. London: Routledge.
Batson, D. C. & Ventis, L. W. (1982). The religious experience: A social-psychological
perspective. Oxford: Oxford University Presses.
Beit-Hallahmi, B. & Argyle, M. (1997). The psychology of religious behavoir, belief
and experience. London & New York: Routledge.
Beit-Hallahmi, B. (1989). Prolegomena to the psychological study of religion. London
& Toronto: Associated University Presses.
Billig, M. (1984). Racisme prjugs et discrimination. In: S. Moscovici (Ed.),
Psychologie Sociale, (pp. 449-472), Paris: PUF.
Dittes, J. E. (1969). Psychology of religion. In: G. Lindzey & E. Aronson (Eds.), The
Handbook of Social Psychology 5, (pp. 602-659), London: Addison-Wesley.
Giddens, A. (2000). Sosyoloji. (Yay. Haz. H. zel ve C. Gzel). Ankara: Ayra
Yaynlar.
Glock, C. Y. (1998). Dindarln boyutlar zerine. (ev., M. E. Kkta), Y. Aktay, M.
E. Kkta (Der.), Din Sosyolojisi iinde (ss. 252-274), Ankara: Vadi Yaynlar.
Godin, A. (1986). Psychologie des expriences religieuses: La desir et la ralit. Paris:
Le Centurion.
Gorsuch, R. L. (1998). Din psikolojisi. Erciyes niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi
10, 226-248.

36

Do. Dr. Hasan Kayklk - Yrd. Do. Dr. Asm Yapc

Gld, . (1998). Ar ularda siyasal tutumlara sahip niversite rencilerinin baz


psikolojik deikenler asndan karlatrlmas. Baslmam yksek lisans tezi,
Ankara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Ankara.
Gnay, . (1998). Din sosyolojisi. stanbul: nsan Yaynlar.
Grses, . (2001). Klelik ve zgrlk arasnda din: niversite rencileri zerinde
sosyal psikolojik bir aratrma. Bursa: Arasta Yaynlar.
Hkelekli, H. (1993). Din psikolojisi. Ankara: Trkiye Diyanet Vakf Yaynlar.
Karba, . (1999). Yeni insan ve insanlar: Sosyal psikolojiye giri. stanbul: Evrim
Yaynclk.
Katba, . (1972). Sosyal deimenin psikolojik boyutlar: zmir lise rencileri
zerinde bir inceleme. Ankara: Sosyal Bilimler Dernei Yaynlar.
Katba, . (1973). Genlerin tutumlar: Kltrler aras bir karlatrma. Ankara:
ODT Yaynlar.
Kayklk, H. (2001). eitli meslek gruplarnda dinsel eilim ile hogrszlk
arasndaki iliki. ukurova niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi I, 124-135.
Klineberg, O. (1967). Psychologie Sociale. (Traduction de R. Avigdor-Coryell), Paris:
PUF.
Kota, M. (1995). niversite genlerinde dine bak. Ankara: Trkiye Diyanet Vakf
Yaynlar.
Kkta, E. (1993). Trkiyede din hayat: zmir rnei. stanbul: aret Yaynlar.
Leyens, J.-P. & Yzerbyt, V. & Schadron, G. (1996). Strotypes et cognition sociale.
(Traduction de: G. Schadron) Sprimont: Mardaga.
Payette, M. (1970). Religion et prjug. Psychologie Franaise 15, 263-277.
Peker, H. (2003). Din psikolojisi. stanbul: amlca Yaynlar.
Pettigrew, T. F. (1958). Personality and socio-cultural factors in intergroup attitudes: A
cross-national comparison. Journal of Conflict Resoulition 2, 29-42.
Rokeach, M. (1960). The open and closed mind. New York: Basic Books.
Rose, A. M. (1951). Lorigine des prjugs, Paris: UNESCO
Sakall, N. (2001). Sosyal etkiler: Kim kimi nasl etkiler? Ankara: mge Kitabevi.
Sezen, A. (2002). Dinin nyarglar zerindeki ift ynl etkileri. Baslmam Yksek
Lisans Tezi, Dokuz Eyll niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, zmir.
Stark, R. & Glock, C. Y. (1969). Dimensions of religious commitment. In: R. Robertson
(Ed.), Sociology of Religion (pp. 253-261), New York: Penguin.
erif, M. ve erif, C. W. (1996). Sosyal psikolojiye giri I-II, (ev., M. Atakoy, A.
Yavuz), stanbul: Sosyal Yaynlar.

37

Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi

Vergote, A. (1999). Din inan ve inanszlk. (ev., V. Uysal), stanbul: Marmara


niversitesi lahiyat Fakltesi Vakf Yaynlar.
Wach, J. (1995). Din sosyolojisi. (ev., . Gnay), stanbul: Marmara niversitesi
lahiyat Fakltesi Vakf Yaynlar.
Watt, W. M. (2002). Dinlerde hakikat: Sosyolojik ve psikolojik bir yaklam. (ev. A.
V. Tatan, A. Kuat), stanbul: z Yaynlar.
Yaparel, R. (1987). Yirmi krk ya aras kiilerde din hayat ile psiko-sosyal uyum
arasndaki iliki zerine bir aratrma. Yaynlanmam doktora tezi, Ankara
niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Ankara.
Yapc, A. & Albayrak, K. (2002). tekini alglama balamnda dini gruplar aras
ilikiler. Dini Aratrmalar 5 (14), 35-59.
Yapc, A. & Zengin, Z. S. (2003). lahiyat fakltesi rencilerinin dinin etkisini
hissetme dzeyleriyle psiko-sosyal uyumlar arasndaki iliki. ukurova niversitesi
lahiyat Fakltesi Dergisi 3 (2), 65-127.
Yapc, A. & Kayklk, H. (2005). Dinsel eilimler n yarg ve hogrszlk
arasndaki ilikiler zerine psikolojik bir aratrma. ukurova niversitesi Sosyal
Bilimler enstits Dergisi 14 (1), 143-426.
Yapc, A. (2002). Din yaayn farkl grntleri ve dogmatik dindarlk. ukurova
niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi 2 (2), 75-117.
Yapc, A. (2004). Din-kimlik ve n yarg: Biz ve onlar. Adana: Karahan Kitabevi.
Yzerbyt, V. & Schadron, G. (1996). Connaitre et juger autrui. Grenoble: Presses
Universitaires de Grenoble.

38

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

blisin Trajik Hikayesi


-Allah, eytan, nsan ve Ktle DairYrd. Do. Dr. Mustafa ZTRK*
zet: blis, eytann zel ismidir. Mslman filologlar bu kelimenin, Allahn rahmetinden tmyle mit kesmek anlamnda b-l-s kknden tremi olduu kanaatindedirler. blis Allahn dman ve/veya sadece Dman diye de isimlendirilir.
Fakat genellikle eytan diye anlr. blis Kuranda lemin yaratlyla ilgili olarak
iki noktada karmza kar. yle ki Allah Ademi amurdan yaratr ve ona hayat
nefesini fler. Ardndan meleklere bu ilk insana sayg gstermelerini (secde) emreder.
Fakat blis, Ben kararm bir amurdan yarattn bu insana sayg gstermem diye
itiraz eder. Bunun zerine Allah, Defol oradan. Artk sen kovuldun. Kyamete kadar
sana lanet olsun (al-Hijr 15/33-35) der. Bu arada blis, cezasnn kyamete kadar tehir
edilmesini ister. Allah onun bu talebini kabul eder ve ona gerek iman ve ibadet sahibi
olmayan herkesi saptrma gc baheder. Evet, Allah blise kyamet gnne kadar
insanlar ayartma izin verir; ancak onun Allaha gerekten kulluk edenler zerinde
hibir nfuzu yoktur. blis ilk olarak Adem ve Havvay Allahn emrine kar gelme
hususunda ayartp onlar lmszlk aacnn meyvesinden yemeleri iin kkrtr. blis
kyamet koptuktan sonra kendi yandalar ve gnahkrlarla birlikte cehenneme atlr.
Anahtar Kelimeler: blis, eytan, Cennet, Cehennem Atei, Kyamet gn.

Tragi(cal) Story of Iblis


Abstract: Iblis is a proper name of the devil. The Arab philologists consider that Iblis
derives from the root b-l-s, because Iblis has nothing to expect (ublise) from the mercy
of God. He is also known as Aduww Allah (The enemy of God) and al-Aduww
(The Enemy). Finally he is given the common name of al-Shaytan. In the Quran he
appears at two points in the story of the beginning of the world; when God he created
Adam from clay and had breathed into him spirit of life, He ordered the angels to bow
down before the first man, but Iblis refused to bow down before this mortal created
from malleable clay, and God cried, Then go thou forth hence, thou art accursed,
*

. . lahiyat Fakltesi Tefsir Anabilim Dal.

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

and my recejtion shall be thy due until the Day of Judgement (al-Hijr 15/33-35). At his
own reguest, the punisment promised to Iblis is then deferred until the Day of
Judgement, and he is given power to lead astray all those who are not faitfull servants
of God. Thus until the Day of Judgement God allows Iblis to tempt men, but not the true
believers the servants of God. The first of his misdeeds was to tempt Adam and Eve in
the Garden to incite them to disobey God, and to eat the fruit Tree of immortality.
And the end of time Iblis is to be thrown into the fire of hell, with his host and with the
damned.
Key Words: The Evil One, The Demon, The Garden, The Fire Of Hell, The Day of
Judgement

Giri
Kurandaki anlatma gre blis-eytan, insann kozmik kaderinde ok esasl
bir unsurdur. nk o, insann etin imtihannda saptrc, ayartc bir rol istemi;
Allah da buna msaade etmitir. Nitekim ilk denemesinde baarl olup dem ve
einin cennetten kovulmasna vesile olmutur. lh msaadenin sresi kyamet
gnnde dolduu iin blis-eytan ve zrriyeti hlen i bandadr. Bu yzden,
insan kadim dmanna kar her dim tetikte olmal, onun errinden ve
fitlemesinden Allaha snmaldr. nk o daima Allahn inkr edilmesini ister,
insana bo vaatlerde bulunur, gnahlar cazip klar, iki ve kumar gibi kt
alkanlklarla insanlarn arasna dmanlk ve nifak sokar.
Hsl, insan aldatma ve ayartmaya mezun olduu iin eytan srekli olarak
ktl empoze eder. Ama onun sz -ancak- rabbiyle ilikisi ya tamamen kopuk
veya zayf olan insanlara geer. O, dnyadaki yoldalarn ahirette terk eder ve
uhrev finalde yle der: Gerek u ki, Allah size gereklemesi mukadder bir sz
vermiti. Bense [her frsatta] size birtakm vaatlerde bulundum, ama [sonunda] sizi
yzst braktm. Sizin zerinizde hibir nfuzum yoktu. Ben sizi sadece [ktle]
ardm; siz de bu arya icabet ettiniz. Bu yzden beni sulamayn, yalnzca
kendinizi sulayn. [imdi] ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni. Dorusu ben,
sizin vaktiyle beni Allaha ortak komanz [da] reddetmitim. 1
1

14/brahim 22.

40

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

Kuranda zikri geen blis ve/veya eytana ait hususiyetlerin zeti budur.
Ancak bu zet, onun hikayesinin -tabiri caizse- gelime ve sonu ksmna aittir.
nk blisin trajik hikayesi Allahn, deme secde edin 2 emrine kar kla
balamaktadr. Hikayenin balangcyla ilgili Kurn ifadeler zhir mansna
hamledildiinde bilhassa kader veya ilh takdir temelinde baz teolojik problemler
ortaya kmaktadr. Hal byle iken tefsir literatrnde konuyla ilgili ayetlerin
genellikle literal anlam dzeyinde yorumland grlmekte; ayrca hemen btn
mslmanlarn Allah-blis diyalogunu ieren pasajlar ya gerekten vuk bulmu
bir konuma olarak algladklarna ya da gerek man ve mahiyetini anlamadklar
halde anlam gibi davrandklarna tank olunmaktadr.

Kuranda Allah-blis Diyalogu


Muhtelif surelerde esasa mteallik olmayan baz nanslarla yedi kez
tekrarlanan blisin hikayesi, Allahn meleklere deme secde edin hitabyla
balar. Meleklerin tm bu ilh emre uyar, fakat blis bbrlenip rabbinin emrine
kar kar.3 Bu arada Allah blise, Ben emrettiim halde seni [deme] sayg
2

2/Bakara 34 ve konuyla ilgili dier ayetlerde geen secde kelimesinin szlkteki asl
anlam, eilmek ve ba emektir. Nitekim Araplar, fazla meyveden dolay eilen
hurma aacn, nahle scide diye nitelendirmiler; yine onlar, zerine binilecek hayvann
yere kmesi iin de secede veya escede fiillerini kullanmlardr. Arap airin, Orada
greceksin ki, kk tepeler atlarn toynaklarna secde ediyorlar (teral-kme fh
scceden lil-havfir) eklindeki dizesinde de secde kelimesi tezelll (boyun emek)
mansnda kulla-nlmtr. Bu kelimenin szlkteki bir dier asl anlam da itaat etmek
ve sayg gster-mektir. 55/Rahmn 6 ve 16/Nahl 48-49. ayetlerde bu manda kullanlan
kelime, selam vermek ve aln yere koymak gibi anlamlar da iermektedir. 2/Bakara
34. ayette geen, deme secde edin! ifadesindeki secde hakknda, tm mslmanlar
bu secdenin ibadet olmadnda hemfikirdirler. nk ibadet maksadyla Allahtan
bakasna secde etmek kfrdr. diyen Fahreddn er-Rz (. 606/1209) buradaki
secdenin deme sayg gster-mek ve onu selamlamak anlamna geldiini belirtir. Ksaca,
dem-blis balamnda zikre-dilen secde kelimesi, namaz esnasndaki malum pozisyona
delil, deer verme ve sayg gstermeye delalet eder. Eb Abdillh Fahreddn Rz,
Mefthul-ayb, Beyrut 1993, II. 231-232.
3
2/Bakara 34.

41

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

gstermekten alkoyan nedir? diye sorar. blis, Ben ondan daha stnm. nk
sen beni ateten, onu amurdan yarattn. diye cevap verir. Bunun zerine Allah,
Defol git oradan/cennetten. Senin orada byklk taslaman sz konusu olamaz.
k git! Artk sen aalanm bir varlksn. buyurur. blis bu ilh paylamann
ardndan, Bana insanlarn tekrar dirilecekleri/diriltilecekleri zamana kadar mhlet
ver. diye msaade ister. Allah, Peki sana mhlet verildi diyerek blisin isteine
icabet eder. Ayrca blis, Beni sen azdrdn diye sitem eder ve bu azdrmaya
mukabil kendisinin de insanlar yoldan karmak iin elinden geleni yapacana dair
yemin eder: Beni azdrmana karlk ben de onlar saptrmak iin senin dosdoru
yolunun zerinde konulanacama and ierim. Onlarn nlerinden, ardlarndan,
salarndan, sollarndan sokulacam ve sen onlarn pek ounun kreden kullar
olmadn greceksin.4
blisin bu serzeniine karlk Allah, imdi yerilmi ve kovulmu olarak
oradan/cennetten k git! Andolsun ki insanlardan her kim sana tbi olursa
tmnz cehenneme dolduracam buyurur ve ok ciddi bir tehdit ieren bu
hitabn ardndan dem ve eine dnerek cennette diledikleri gibi yiyip imelerini,
sadece bir tek aaca yaklamamalarn, aksi halde kendilerine yazk etmi
olacaklarn syler. Derken, eytan ilk icraatn gerekletirir. dem ve einin edep
yerlerini birbirlerine gstermek iin vesvese verir ve Rabbiniz size bu aac birer
melek olursunuz veya ebed kalrsnz diye yasaklad der. Bu szlerini, Ben
gerekten size t vermekteyim diye teyit eder. 5 20/T-h 120. ayete gre, Ey
dem! Sana ebedlik aac ile sonu gelmez bir saltanat gstereyim mi? diyen
blis, sonunda dem ve eini ayartarak kendisiyle birlikte onlarn da cennetten
kovulmalarna vesile olur. 6
Kssann Hicr suresindeki varyantnda, Ben kuru bir amurdan, kokumu
kara balktan yaratlm insana sayg gstermem diyen blisin kyamet gnne
4

7/Arf 11-17.
7/Arf 18-21.
6
20/T-h 121-123.
5

42

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

kadar lanetlendii belirtilir. Ayrca blis, kendisini bizzat Allahn azdrd


iddiasn burada da tekrarlar.7 blisin hikayesi, 17/sr 61-65. ayetlerde daha ksa
bir ekilde anlatlr ve hikayenin bu versiyonunda blis, Ben amurdan yaratm
olduun bir varln karsnda saygyla eileceim yle mi?! dedikten sonra daha
da kstahlaarak, Benden stn kldn u varla bak! ayet bana kyamete kadar
mhlet tanrsan, and ierim, onun zrriyetini -pek az hari- kendime rm edeceim iddiasnda bulunur. Allah, Defol git! nsanlardan her kim sana uyarsa,
tmnzn cezas kesinlikle cehennem olacaktr der ve ekler: Onlardan gcnn
yettii kimseleri davetinle yoldan kar. Svarilerinle ve yayalarnla onlar istila et.
Mallarna ve ocuklarna ortak ol. Onlara vaatlerde bulun. Ne ki, eytan, insanlara
ancak bo vaatlerde bulunur. Hem sonra u muhakkak ki samimi kullarm zerinde
senin hibir nfuzun olmayacaktr. Vekil (koruyucu) olarak rabbin yeter.8
Kssann 38/Sd 71-85. ayetlerdeki varyant da dierleriyle hemen hemen
ayndr. Zira burada da Allah blise, Ey blis! ki elimle yarattm bu varla
secde etmekten seni alkoyan nedir? Kibre mi kapldn, yoksa ok mu yceldin?
diye sorar. blis ise, Ben ondan daha hayrlym. nk sen beni ateten, onu
amurdan yarattn diye cevap verir. Bu diyalogun ardndan Allah blise cennetten
kovulduunu ve kyamete kadar lanetlendiini bildir. blis kyamete kadar mhlet
ister ve Allah onun isteini kabul eder. Nihayet blis, ihlasl kullar dnda tm
insanlar azdracan syler; Allah da buna karlk blisi ve ona uyanlarn tmn
cehenneme doldurmakla tehdit eder.

Diyalog zerine Birka Mlahaza


blisin Kurandaki hikayesine muttali olduktan sonra, bu hikayedeki
ilgin diyalogun gerekten vuk bulup bulmad meselesini tartmak gerektii
kanaatindeyiz. Mfessirlerin yazdklarna baklrsa Allah ile blis karlkl konu-

7
8

15/Hicr 28-40.
17/sr 63-65.

43

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

mutur. Hatta mfessirler Allahn blis ile bizzat konutuuna o kadar inanmlar
ki, bu konumann ne anlama geldiini kavramak iin zihinlerini epeyce yormulardr. Mesela Fahreddn er-Rz (. 606/1209) kendince ok nemli olan u soruyu
cevaplamaya almtr: Byk peygamberlerden hibiri blisin konutuu kadar
Allahla konuamamtr. Oysa Allah Musay, Ne zaman ki Musa belirlediimiz
vakitte geldi ve rabbi ona hitap etti. (7/Arf 143) ve Allah Musa ile konutu
(4/Nis 164) demek suretiyle ona kendisiyle konumasndan tr deer atfetmitir.
Allah ile konumak byk bir eref-onur sahibi olmak anlamna geliyorsa, bu
byk onur niin en yksek dzeyde blise verilmitir? Yok eer bu byk bir
erefe niliyet deilse, Allah bunu niin Musa iin tam bir terif sadedinde zikretmitir?9
Rz hikayeyi gerekten vuk bulmu bir diyalogun aktarm olarak telakki
ettii iin ister istemez unlar da sylemek zorunda kalmtr: blisin deme
sayg gstermeye yanamamas ve ona dmanl sebebiyle lanetlenmesinden dolay dem blisi ok iyi tanmasna ramen nasl oldu da ayn yer ve ortamda
blisin szne kand ve nasl oldu da rabbi ve yardmcs olarak bildii Allahn
szne kulak asmad? Her kim bu mesele zerinde kafa yorarsa derin hayretlere der ve sonuta kssann u gerei vurguladn idrak eder: Delil (klavuz-akl) ne
kadar ak ve gl olursa olsun, Allah takdir etmedike hibir fayda salamaz.10
blisin hikayesi lafzen yorumlandnda Raznin ulat sonu mukadderdir. Fakat, kullukla snanma tecrbemizin startn ilh iradenin tamamen keyf tasarrufuna irc etmek, dolaysyla blis ve demi irade ve eylem ynnden grnte hr ama gerekte mecbur olan birer piyon mesabesinde grmek ve nihayet
iin iinden kamayp, Ne yapalm, Allah byle takdir etmi demek, hem insan
zavall bir varlk durumuna drmekte, hem de bu dnyadaki varolu tecrbemizi
anlamsz klmaktadr. Oysa hakikat byle deildir. Daha akas, ibadet ve ubdiyetle imtihanmzn menat, Allah ile blis arasnda cereyan eden polemie indir9

Rz, Mefthul-ayb, XIV. 38.


Rz, Mefthul-ayb, XXI. 127.

10

44

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

genebilecek kadar basit ve yzeysel olmamaldr. Bu sebeple, sz konusu kssa/


hikaye literal dzeyde anlalmamaldr. Aksi halde blisin, adeta bir Bekt mantyla rettii u etin sorulara cevap bulma zarureti hsl olur:
blis [meleklere]: Ben Allah Telnn hem benim hem de insanlarn
ilah olduunu, Onun [her eyi] bildiini ve her eye gcnn yettiini,
kudret ve meetinden sual olunmadn, bir eyi yaratmay dilediinde
ona sadece Ol dediini ve o eyin vcut bulduunu ve Onun hikmet
sahibi olduunu kabul ettim. Ancak Allahn hikmetine ilikin baz sorularm var. deyince melekler, Sorularn nedir ve ka tanedir? diye
karlk verir. Bunun zerine blis yedi tane der ve yle devam eder:
1) Her eyden nce, Allah, yaratmadan nce ne yapp edeceimi bildii
halde beni niin yaratt? Beni yaratmasndaki hikmet nedir?
2) radesinin muktezasnca beni yaratt. Peki, [Allah asndan] itaatimin
bir faydas, isyanmn da bir zarar olmad halde beni niin kendisini
bilip tanmak ve itaat etmekle mkellef kld? Byle bir mkellefiyetin
hikmeti nedir?
3) Beni yaratt ve mkellef kld. Ben de mkellefiyetim gerei Onun
[ulhiyyetini] tandm ve itaat edilmesi gerektiini anladm. Peki yleyse beni niin deme secde etmekle ykml kld? Benim Allah bilip
tanmama hibir katk (ziyadelik) salamad halde byle bir zel teklife muhatap olmamn hikmeti nedir?
4) Beni yaratt ve genelde [kendisini bilip tanmakla] mkellef, zelde
de deme secde etmekle mkellef kld. Peki deme secde etmeyince
beni niin lanetledi ve cennetten kovdu. Tek gnahm (!) Senden baka
hibir varla secde etmem demek olduu halde Allahn beni lanetleyip cennetten kovmasnn hikmeti nedir?
5) Beni yaratt ve hem genel hem de zel olarak mkellef kld. taat
etmeyince de lanetleyip [cennetten] kovdu. Peki yleyse beni niin ikinci kez cennete girip deme ulamama ve onu vesvesemle aldatmama
izin verdi? Eer beni cennete girmekten men etseydi, dem kesinlikle

45

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

benden yana rahat eder ve orada ebed yaard. Byle olmadna gre
bu iin hikmeti nedir?
6) Beni yaratt ve hem genel hem de zel olarak mkellef kld. Beni
lanetledi ve ardndan [tekrar] cennete girmeme msaade etti. Kapatlmas gereken hesap dem ile benim aramda iken niin onun evladna
beni musallat etti? Hem de yle bir musallat etme ki, ben onlar
[insanlar] beni grmedikleri yerden gryor, onlara vesvesemle tesir
ediyorum. Buna karlk onlar, sahip olduklar g ve kuvvetle bana hi
bir tesirde bulunamyorlar. Allah insanlar kendilerini aldatacak/ayartacak bir varln bulunmad bir ontik dzlemde selim ftrat zere
yaratsa ve onlar da tamamen itaatkar kullar olarak yaasayd, bu durum
elbette ok daha hikmetli olurdu? Byle olmadna gre bu iin hikmeti
nedir?
7) Tut ki btn bunlar, yani Allahn beni mkellef klmasn, kendisine
itaat etmeyince lanetleyip cennetten kovmasn, cennete girmek
isteyince oraya girmeme msaade etmesini, deme ilimeme imkan
vermesini, onun evladna musallat etmesini anladm ve kabul ettim.
Peki yleyse ben izin isteyince niin bana mhlet verdi ve ben,
nsanlarn diriltilecekleri gne kadar bana mhlet ver deyince bana
niin, Sen bilinen vakte/kyamet gnne kadar mhlet verilenlerdensin diye mukabele etti? Beni u an yok ettii takdirde dem ve dier
insanlarn derin bir oh ekeceine, lemde ktlkten eser kalmayacana ve dahi lemin bekas da hayr ve gzelliklerle dolu bir
nizamla kim olduuna gre, [benden sdr olan] ktlklerin kol
gezdii bu lemin mevcudiyetindeki hikmet nedir?11

blisin kssasnda lafz manya itibar edildiinde bu sorulara -ki bu sorular


gerekte insanoluna aittir-12 verilecek yegane cevap, Ben kdir-i mutlak Allah
11
12

Ebl-Feth e-ehristn, el-Milel ven-Nihal, Beyrut 1997, I. 23-24.


Mesela Alev-Bekt edebiyatnda Azmi Babaya atfedilen bir drtlkte u ifadeler yer
alr: Sekiz cennet yaptn sen dem iin/demi cennetten kardn nin/Adn byk
bala onun suun/Buday nene lazm harmanc msn Bu ve benzeri serzeni ve
sitemler iin bkz. Metin zdemir, slam Dncesinde Ktlk Problemi, stanbul 2001,
s. 39-41.

46

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

olarak yapp ettiklerimden hi kimseye hesap vermem eklinde olur. Nitekim


ehristn de (. 548/1153) bu pasaj naklettii yerde Allahn aynen byle bir
cevap verdiini belirtmitir. Hi kuku yok ki, bu cevap Allahn deil, slm
gelenekte Allah mutlak kudretle zdeletiren Er kelamclarna aittir. Zira
Earlere gre iyilik ve ktlk aklla deil, nakille (sem-vahiy) bilinir. Buna gre
iyi ve kt gibi deerler ancak Allahn beyanyla sabit olur. Szgelii Allah, zina
etmek gzeldir; hrszlk yapmak fazilettir deseydi, zina ve hrszlk bu ilh beyan
zere pekla hasen (gzel) olurdu. Onun kudreti hibir snr tanmad iin
fiillerinde sebeplilik (hikmet, illet) yoktur. Yapp ettiklerinden hi kimseye hesap
vermedii ya da Onu hesaba ekecek hibir merci bulunmad iin, szgelii,
cenneti hak etmi bir mmini cehennemde yakabilir. Adalet, cenneti hak edeni
cennete gndermek deil, Allahtan sdr olan fiilin kendisidir. Yani O ne yapyorsa
adalet odur.13 Nitekim sk bir Ear taraftar olan Fahreddn er-Rz de Bakara
suresindeki dem kssasnn tefsirinde blisin yukardaki sorularna cevap
meyannda aynen byle sylemektedir. Bu konuyla ilgili szlerine, Gemi ve
gelecekteki tm insanlar bir araya gelip iyilik ve ktln (hsun-kubuh) aklen
bilinebilir olduuna hkmetseler, yine de [blisin dile getirmi olduu] phelerden
kurtulacak bir snak bulamazlar. ifadesiyle balayan Rzye gre bu pheleri
bertaraf etmenin tek forml, Allahn blise verdii cevaptaki, Ben, kendisinden
baka hibir ilah bulunmayan Allahm ve yaptklarmdan dolay sorgulanmam (l
sel amm efal) cmlesinde sakldr. Zira Allah nasl ki vcibl-vcut (varl
zorunlu) bir varlktr; yani varl kendinden olup bir bakasna muhta deildir;
ayn ekilde fiillerinde de her trl messir ve mreccihten bamszdr. Byle
olmas hasebiyle Onun fiillerinde sebeplilik (hikmet, illet, ment) sz konusu

13

Ebl-Muzaffer el-sferyin, et-Tebsr fid-Dn, nr. Kemal Ysuf el-Ht, Beyrut 1983, s.
155; Fahreddn er-Rz, el-Erban, nr. A. Hicz es-Sekka, Kahire 1986, I. 350.

47

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

olamaz; neyi niin, ne maksatla yaratt sorgulanamaz ve hibir itirazda bulunulamaz. Hsl, Allahn ulhiyyeti Mutezilenin akl terazisinde tartlamaz.14
Son cmleden Mutezileye cevap verme gayretinin rn olduu anlalan
bu gr, ne yapt ve ne yapaca belli olmayan bir tanr tasavvurunu telkin
etmesi ve ayn zamanda mutlak cebr ve kadercilik (fatalizm) fikrini irap etmesi
hasebiyle asla makul ve makbul grlemez. Kald ki, iyilik ve ktlk (hsun ve
kubuh), esas itibariyle aklla bilinebilir bir mahiyete sahiptir. Yani adalet, ihsan,
fazilet gibi kavramlarn hasen (gzel); zulm, nankrlk, haksz yere adam ldrme
ve yalan syleme gibi fiillerin kabih (irkin) olduu, aklen zorunlu bilgilerle sbut
bulur. te bu anlay savunmakla deerleri grecelikten kurtaran Mutezile, akl ve
dinin fiillere deer yklemediini, sadece onlarda mevcut olan asl ve zt nitelikleri
beyan ettiini sylemitir. Buna gre, iyilik ve ktlk bir eyin mahiyetine dahil
olup onun zsel bir vasfn tekil eder. lh adalet prensibi bunu iktiza eder. nk,
sz konusu prensibe gre insan hr iradeye sahip bir varlktr ve bu iradesini iyilik
ynnde kullanabilmesi iin akl yetisiyle iyiyi ktden ayrt etmesi gerekir.
Ayrca, akln deerlere ilikin bilgisinin kesin ve gvenilir bilgilerden saylmas iin
bu deerlerin, ait olduklar fiillerin deimez nitelikleri olmas gerekir. zetle, iyi
veya kt olarak nitelendirilen bir ey, srf Allah emredip yasaklad iin deil, o
eye ait zsel bir vasftan dolay iyi veya ktdr.15 ayet, iyi ve ktnn illeti
ilh emir ve nehiy olsayd, Allah insaf ve adaleti nehyettii zaman bu iki erdemin
kt (kbh) olmas gerekirdi. Keza, Allah, yalan ve zulm emrettiinde bunlarn da
iyi olmas iktiza ederdi. nk illet her ikisinde de ayndr. Oysa hepimizce malumdur ki, din d bir hayat tercih eden insanlar (mlhidler), ilh yasaktan ve yasaklayandan bihaber olduklar halde zulmn ve yalann kt olduunu pekla bilmektedirler.16
14

Rz, Mefthul-ayb, II. 257-258.


Ebl-Hasen Kd Abdlcebbr, el-Muht bit-Teklf, nr. mer es-Seyyid Azm-Ahmed
Fud el-Ehvn, Kahire trz., s. 234-240; lyas elebi, Hsn-Kubuh, DA, stanbul
1999, XIX. 61.
16
Kd Abdlcebbr, erhl-Uslil-Hamse, nr. Abdlkerm Osman, Kahire 1965, s. 311.
15

48

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

Mutezile, adl prensibi kapsamnda insann kendine ait fiilin yaratcs


(muhdis) olduu ve Allahn insanlara irade zgrl tand fikrini de savunur.
Buna gre adl prensibi, insana ait kt fiillerin sorumluluunu Allahtan insana
havale etme amac tar. nk ilh adalet, gnah ileyeni cezalandrmay, iyilik
yapan da mkafatlandrmay gerektirir. Dier bir deyile, adil olan Allah, mmine
verdii sznde sdk olmak, kafire ynelik azap tehdidini de tahakkuk ettirmek
zorundadr. Bu, ilh adaletin gereidir. Ancak, bu adaletin fiilen gereklemesi iin
insann yapp ettiklerinde hr olmas, dolaysyla kendi fiilinden mesul tutulmas
gerekir. Bunun aksi dnld, yani insann yapp etme kudreti nefyedildii
takdirde onun sevab ve ikba mstehak olmasndan sz edilemez. Kald ki, yapt
ilerde hr iradesi bulunmayan bir varl Allahn cezalandrmas apak bir
zulmdr. Hlasa, insann zgrl ile Allahn adaleti, maden bir parann iki
yz gibidir. Bunlardan birini yok saymak, zorunlu olarak dierini de yok saymay
gerektirir ve bu durum hem beer varln hem de ilh fiilin abeslemesi gibi bir
sonuca mncer olur. 17
Btn bu mlahazalardan sonra bir kez daha belirtelim ki blisin Kurandaki hikayesini kesinlikle temsl addetmek gerekir. Kanaatimizce, insann doasnda zaten mevcut olan iyilik ve ktlk drts (takva-fcur yahut hayr-er) 18
arasndaki dim atmaya iaret eden bu hikaye ilk hitap evresindeki kltr, bilgi
ve alg dzeyine uygun ekilde kompoze edilmi olup gerekte tamamen sembolik
ve/veya metaforik bir karaktere sahiptir. Hi phesiz, Kuran mahz hak ve hakikattir; fakat onun bize sunduu hakikat, Allah katndaki gayb hakikatin ancak bir
grngs ya da solgun bir glgesi olabilir. Baka bir deyile, Kuran vahyi insan
idrakinin kavrayabildii kadar tamdr; ne ki insan dilinin, konuma yetisinin ve
kavramlarnn yetersizlikleriyle mall bir varlktr. Bu yzden, Allah insana hitap
ederken, bizim iyiliimizi isteyen Melek ve bizi ktye sevk eden eytan gibi
17
18

Nasr Hmid Eb Zeyd, el-ttichul-Akl fit-Tefsr, Beyrut 1983, s. 215-216.


91/ems 8.

49

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

kavramlar kullanr. blis ve/veya eytan gerekte bir metafordur. Onun ne yapp ettiini biz ancak psikolojik deneyimlerle anlarz. blisin deme secde etmeyi
reddetmesiyle ilgili hikaye, akln emirlerine boyun eme tutkusunu reddetmenin bir
metaforu olarak da anlalabilir. blis insan Allahtan uzak tutan ve gerekte bizim
kendi gnahmzdan ibaret olan mniann kiiletirilmesidir.
Kald ki blisin hikayesi Kurana zg de deildir. nk buna benzer
hikayeler kadim Mezopotamyadaki mitoloji edebiyatnn yansra Yahudi ve
Hristiyan geleneinde de mevcuttur. Mesela Hristiyan kltrne ait bir metinde
geen hikayeye gre Mikail, melekleri deme secde etmeye arr. Fakat blis
demin kendisinden daha aa ve daha toy bir varlk olduunu ileri srer ve
yandalaryla birlikte secdeyi reddeder. Bunun zerine blis ve yandalar yeryzne srlr. Yine Hristiyan geleneine ait bir hikayeye gre Allah deme
btn mahlukat zerinde hakimiyet baheder. Bunun zerine tm melekler ona
secde eder; fakat blis onu kskanr ve Aslnda onun bana secde etmesi gerekir;
nk ben k ve havaym; halbuki o sadece topraktr diyerek secdeyi reddeder.
Bu kstah tavr yznden yandalaryla birlikte cennetten kovulur ve o zamandan
itibaren eytan, cin vb. adlarla tesmiye olunur.19

blis ve eytan Kelimelerinin Kkeni


Kuranda blis kelimesi onbir ayette geer. 20 Bu ayetlerin tmnde tekil
olarak zikredilen kelimenin orijini tartmaldr. Mfessirlerin ekseriyetine gre
gayri munsarif bir kelime olan blis Arapada mit kesmek anlamna gelen ibls
kknden tretilmi bir isimdir.21 Buna karlk Eb Ubeyde (210/825), bnlEnbr (. 328/940) ve Zeccc (. 311/923) gibi baz filolog mfessirler kelimenin

19

Bkz. A.J. Wensinck, blis, A, stanbul 1993, V/II. 691.


Bkz. 2/Bakara 34, 7/Arf 11, 15/Hicr 31-32, 17/sr 61, 18/Kehf 50, 20/T-h 116,
26/uar 95, 34/Sebe 20, 38/Sd 74-75.
21
Eb Cafer Muhammed b. Cerr et-Taber, Cmiul-Beyn, Beyrut 1999, I. 264-265; Eb
Abdillah el-Kurtub, el-Cmi li Ahkmil-Kurn, Beyrut 1988, I. 203.
20

50

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

Arapa kkenli olmadn sylemilerdir.22 Baz Batl aratrmaclara gre ise bu


isim kar kmak, engellemek yahut sulamak anlamna gelen branca bir
kelime kknden tretilmitir. Jeffrey Burton Russele gre Hz. Muhammedin
muhtemelen Aramca konuan Hristiyanlardan rendii blis kelimesi,23 Yunancaya hasm anlamna gelen diabolos szcyle evrilmi, oradan Latinceye
diabolus, Almancaya teufel ve ngilizceye de devil szckleriyle aktarlmtr. Bu
kelime esas itibariyle rakip anlamna gelir ve bu asl anlamyla Eski Ahitte
birka kez cins isim olarak geer.24
Kuranda kimi zaman blise, kimi zaman da er reten tm cin ve insanlara
atfen kullanlan baka bir isim daha vardr: eytan (oulu: eytn). Batl baz
aratrmaclara gre kelimenin tarihsel ve dilsel kkeni slam ncesi Yahudi ve
Arap kaynaklarna uzanmaktadr. Buna gre kelime habs (kt) anlamnda branca kkenli, insanst varlk anlamnda da Arapa kkenli olmaldr.25 Mslman dilciler, Kuranda genellikle insanlar aldatma ve ayartma ile balantl
olarak blisten daha sk geen eytan kelimesinin kkenine dair iki ihtimal zerinde
durmulardr. lkine gre eytan, uzak veya rak olmak anlamndaki -t-n kelimesinden tremi ve hayrdan yahut ilh rahmetten uzak mansnda zel isim
olmutur. Kuranda eytann sfat olarak geen ve kovulmu anlamna gelen
racm kelimesi bu ihtimali glendirmektedir. kinci ihtimale gre ise kelime
yanmak veya fke ateiyle yanp tutumak anlamndaki -y-t kknden tretilmitir. Bu ihtimal, eytann ateten yaratlm olduunu bildiren ayetlerle teyit

22

Eb shk ez-Zeccc, Menil-Kurn ve rbuh, Beyrut 1988, I. 114; Ebl-Ferec


bnl-Cevz, Zdl-Mesr f lmit-Tefsr, Beyrut 1987, I. 65.
23
Jeffery Burton Russel, Lucifer: Ortaada eytan, ev. Ahmet Fethi, stanbul 2000, s. 58.
24
Jeffrey Burton Russel, eytan: Antikiteden lkel Hristiyanla Ktlk, ev. Nuri Plmer,
stanbul 1999, s. 219. Eski Ahitteki atflar iin ayrca bkz. I. Samuel 29/24; II. Samuel
19/22; I. Krallar 5/4; Mezmurlar 109/6.
25
Bkz. Gerald Messadie, eytann Genel Tarihi, ev. Ik Ergden, stanbul 1998, s. 500.

51

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

edilmitir. Ancak Mecduddn bnl-Esr ilk ihtimalin daha doru olduuna dikkat
ekmitir. 26
eytan, slm ncesi Arap toplumunda mevcut olan bir kavramdr. Zira ilgili
kaynaklarda chiliye dneminde eytanlarn erkek ve diisinin bulunduuna ilikin
bir inancn mevcudiyetine iaret edilmi; ayrca Cessse Hadisi diye bilinen bir
rivayette, dii bir eytan olduu dnlen, vcudu kllarla kapl ok garip bir
yaratktan sz edilmitir. Yine chiliye dneminde Araplar, kan damarlarn kesmeden hayvan boazlamay, eytan yarmas diye nitelendirmilerdir.27
eytann Kuranda hem insanlar hem cinlere ait bir sfat olmas ve ok kere
oul ekliyle kullanlmas, bunun nesnel gereklii bulunan bir varla iaret
etmekten ziyade, soyut ktcl gleri ve/veya ktlk reten eitli unsur ve
faktrleri imlediini dndrmektedir. Eb Ubeydenin, cin, insan ve hayvan
trnden btn azgn varlklarn ortak ismi olarak tanmlad eytan, ayn zamanda insandaki her trl kt huy iin de kullanlan bir isimdir. Nitekim bir hadiste,
Kskanlk eytandr, fke eytandr (el-Hased eytnun vel-adabu eytnun)
denmitir.28
Eb Hill el-Askernin (. 400/1009dan sonra) u izah da eytann aslnda
bir ktlk imgesi olduuna iaret etmektedir: eytan, gzle grlmeyen bir
ktcllktr. Bu yzden er reten insana eytan denir ama bu tr bir insan cinn
olarak nitelendirilmez. nk eytan lafz ktlk mans ierir. Oysa cinn, sadece
gizli oluu ifade eder. Bu nedenle, Allah eytan lanetledi dendii halde, Allah
cini lanetledi eklinde bir ifade kullanlmaz. nk cin bir cins isimdir, eytan ise
bir sfattr.29

26

Mecdddn bnl-Esr, en-Nihye f arbil-Hads, Beyrut trz., II. 475.


Ali Osman Ate, Kuran ve Hadislere Gre eytan, stanbul 1996, s. 104-195. lgili
hadisler iin ayrca bkz. Mslim, Fiten 119; Eb Dvd, Edh 17.
28
Mecduddn el-Frzbd, Basiru Zevit-Temyz, nr. A. et-Tahv, Beyrut trz., III. 319320.
29
Eb Hill el-Asker, el-Furkul-Luaviyye, Beyrut 2000, s. 309.
27

52

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

Baz mfessirler, blisin isyan etmesinin bir sonucu olarak eytan adn
aldn, bazlar ise Allah ile ilikisinde blis adnn, insanlarla ilikisinde ise eytan
sfatnn kullanldn ileri srmlerdir. Buna gre blis ve eytan ayn varl
imlemektedir. Nitekim 2/Bakara 34. ayette Allahn secde etme emrine kar gelen
varln ismi blis olarak gemekte, ayn surenin 36. ayetinde ise dem ve einin
cennetten kovulmasna vesile olan varln ad eytan olarak zikredilmektedir.
Sonu olarak, blis ve eytan, bilincimizin dnda alglanan dman ya da ktcl
bir gcn veyahut ykcln kiiletirilmesi, nesnelletirilmesidir. Buradaki kiiletirmenin insan tarafndan alglanabilen somut bir karl olmasa da ktln
ontolojik gerekliini inkar etmek mmkn deildir. Bu itibarla, eytan eski moda
bir figr deil, insan ruhunda kendisini hissettiren etkin ve srekli bir g
olgusudur.30 Kurandaki hikaye ise bu olgunun mitik bir dil dizgesi iinde tasvir
edilmesinden ibaret olsa gerektir.
blisin Mahiyeti
Kurandaki anlatnn zhirine gre blis objektif gereklii bulunan bir
varlktr. Ancak onun ontik hviyeti ok ak deildir. Geri 18/Kehf 50. ayette
blisin cinlerden olduu belirtilir. Ancak, Allah-blis diyalogunun aktarld btn
pasajlarda, onun deme sayg gstermemesi Allahn meleklere ynelik emriyle
ayn balamda sz konusu edilmektedir. Buradan hareketle denebilir ki blis aslnda
bir melektir. Fakat, blisin ateten yaratldn bildiren ayetler (7/rf 12, 38/Sd
76) ile cinlerin ahlk ikircikliine mukabil meleklerin gnahsz olduklar ve
Allahn emirlerini harfiyen yerine getirdikleri dikkate alndnda, onun bir melek
olmad sonucuna varlr. Bununla birlikte, meleklerin nrdan (k) cinlerin
nrdan (ate) -ki bu iki kelime hem ses hem de etimoloji bakmndan birbiriyle
ilikilidir- yaratldna ilikin bilgiler esas alndnda, ontik bir hsmlktan sz
edilebilirse de problem yine de tam olarak zmlenmi olmaz. nk Muhammed

30

Russel, eytan, s. 32-33.

53

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

Abduh ve Reid Rzann da dikkat ektikleri gibi, melekler ile cinleri zsel olarak
birbirinden tefrik-temyiz etmemizi mmkn klacak bir delile sahip deiliz. 31
Nitekim Yunan-Roma felsefesi, Yahudilik ve Hristiyanlkta olduu gibi slamda
da eitli ruhlar ve ruhn varlklar arasndaki ilikiler olduka bulanktr. 32
Buna mukabil, ounluk slam ulemas blisin melek tifesinden olduu
kanaatindedir. 33 bn Abbasa isnat edilen bir rivayete gre onun asl ad Azzldir.
Balangta drt kanatl byk bir melek iken Allahn emrine kar ktktan sonra
bu konumunu kaybetmi ve eytan diye adlandrlmtr. Sahabe ve tbinden
gelen rivayetler arasnda blisin asl isminin Hris olduu, cennette bekilik
yapt, dnya semasnda grevli meleklerin reisi olduu, yahut yeryznde meskun
bulunan cinlerden biri olduu ve genlik anda Allah tarafndan gnderilen azap
meleklerince esir alnarak gklere gtrld, Allah tarafndan cinlere hakem
veya ynetici olarak tayin edildii ve bu grevini bin yl srdrd, sonra gurura
kaplp bin yl boyunca cinler arasnda fesat kard, Allahn cinleri yok eden bir
ate gndermesinin ardndan blisin ge iltica ettii ve demin yaratlna kadar
ok sdk bir kul olarak kald, meleklerin en alkan ve en bilgilisi olduu, bu
nedenle gkyz ile yeryzndeki tm varlklar sevk ve idare ettii, nihayet btn
bu stn meziyetlerinden dolay kibre kaplarak Allahn emrine itiraz ettii ve
bylece rabbinin rahmetinden kovulmu bir eytan sfatyla mnev-rhn lemden
yeryzne srld yolunda da bilgiler mevcuttur. 34
blisin bidayette yksek rtbeli bir melek olduuna inananlara gre, blis
cinlerdendi bilgisini ieren 18/Kehf 50. ayet, onun asl tabiatnn bir melek olduunu nakzetmez. yle ki, bn Abbasa gre blis aslnda melek familyas iinde
yer alan bir kabileye mensuptur. Cin diye adlandrlan bu kabile zehirli ateten,

31

Muhammed Reid Rz, Tefsrul-Menr, Beyrut 1999, I. 220.


Russel, Lucifer, s. 61-62.
33
Eb Muhammed bn Atyye, el-Muharrerl-Vecz, Beyrut 2001, I. 124.
34
Bkz. Taber, Cmiul-Beyn, II. 262-264; Ebl-Fid bn Kesr, Tefsrul-Kurnil-Azm,
Beyrut 1983, I. 75-77; a. mlf., el-Bidye ven-Nihye, Beyrut 1977, I. 61 vd.
32

54

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

dier melekler ise nurdan yaratlmtr. 35 Dolaysyla, melekler ve cinler, hsmlk


dereceleri tam olarak bilinmemekle birlikte, en azndan soyut-ruhani varlklar olmas hasebiyle birbirine yakndrlar. Nitekim nr ve nr arasndaki benzerlik de bu yaknla iaret etmekte, ayrca cin kelimesinin en genel erevede gzle grlemeyen gayri madd varlk anlamna gelmesi, melek ve cin arasndaki bir dier
ortak yn imlemekte ve muhtemelen bu sebeple blis, 2/Bakara 34. ayette meleklere hitap balamnda anlmaktadr. 36
Ne var ki, slam alimleri, cinlerin son tahlilde meleklerden ayr olduuna
dikkat ekerek cin kelimesinin insan ve meleklerden ayr bir varlk trnn, yani
duyularla idrak edilemeyen, insanlar gibi irade sahibi olan, ilh emirlere uymakla
mkellef klnan bir varlk trnn ad olarak kullanlmas gerektiini belirtmilerdir. Bilindii gibi, muhtelif ayetlerde cinlerin dumansz ateten (alev) yaratld bildirilmitir. 37 15/Hicr 27. ayette ise cinlerin, insann varlk lemine kmasndan nceki bir zamanda zehirli ateten yaratld belirtilmitir. Bu beyanlar
son devirdeki baz mslman aratrmalar, cinlerin mahiyet itibariyle karbon
asidinden, nlardan, enerjiden, ufolardan yahut mikroplardan ibaret olduuna
ilikin birtakm teoriler gelitirmeye sevk etmitir. 38
Haddizatnda cin, farkl isimlendirmeler altnda kadm Smer medeniyetinden bu yana varln srdren bir kavramdr. slam ncesi muhtelif din ve kltrlerde edimmu, utukku, daimon-demon, genius, kuei, deva, kara neme-yek,
leviathan, dibbuk gibi ok farkl isimlerle anlan cinler, slam ncesi Arap toplumunda da ok yaygn bir inana mevzu tekil ediyordu. Bu inanca gre baz talar ve aalarda, kuyu, maara ve benzeri yerlerde insan hayatna tesir eden

35

Taber, Cmiul-Beyn, II. 261; bn Kesr, Tefsrul-Kurn, I. 75.


Benzer grler iin bkz. Ebl-Ksm Rb el-sfahn, el-Mfredt f arbil-Kurn,
stanbul 1986, s. 139; Rz, Mefthul-ayb, II. 233-235, XXI. 137.
37
7/Arf 12; 38/Sd 76; 55/Rahmn 15.
38
A. Saim Klavuz, Cin, DA, stanbul 1993, VIII. 9.
36

55

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

varlklar mevcut idi. Ruhlar leminin iyi ve faydal olanlarn meleklerle cinlerin bir
ksm, kt ve zararl olanlarn da eytanlar ve cinlerin dier ksm tekil ediyordu.
Chiliye dnemi Araplar cinleri yeryznde oturan ilahlar olarak kabul ediyor,
birok olayn onlar tarafndan gerekletirildiine inanyorlard. Ayrca, Allah ile
cinler arasnda nesep ba kuruyor, cinleri Allaha ortak kouyorlard. Yine cahil
Arap kltrnde cinlerin de kabile ve gruplar hlinde yaadklarna, birbirleriyle
savatklarna, frtna gibi baz tabiat olaylarnn cinlerden kaynaklandna inanlyordu. Ayrca, cinlerin insanlar ldrdkleri, baz cinlerin ise insanlara yardm
ettikleri ve hatta cinlerle evlenen insanlar olduu dnlyordu. Btn bunlarn
yannda cinlerin ylan bata olmak zere eitli hayvanlarn suretine brndklerine, genellikle karanlk ve izbe yerlerde yaadklarna, insanlar gibi yiyip
itiklerine, hastalklarn onlardan kaynaklandna ve nihayet delilerin cinlerin
istilasna uram kiiler olduklarna inanlyordu.39
Cinlerle ilgili bu inanlarn hemen tamamyla Anadolu Trk-slam kltrnde de mevcut olmas ok dikkat ekicidir. Oysa Kuranda cin kavram daha
ziyade din-ahlk bir erevede ele alnm ve bu balamda cinlerin de insanlar gibi
Allaha kulluk etmeleri iin yaratldklar, kendilerine peygamber gnderildii ve
fakat bir ksmnn kfr tercih ettii bildirilmitir.40 Bunun yannda, ilk hitap evresindeki insanlarca bilinen kimi efsaneleri hatrlatmak maksadyla da cinlerden sz
edilmi, ayrca, gkten haber alma meselesinde olduu gibi, baz ayetlerde de
chil Arap kltrnn cinler hakkndaki birtakm yanl inanlar tashih edilmitir.
Buna mukabil, cinlerden sz eden hadislerde slam ncesi Arap kltrne ait birok
inana yer verilmitir. Zira her insann yannda bir cin bulunduu, cinlerin ekil
deitirdii, mminin namazn bozmaya alan cinlerin olduu, hatta Hz. Peygamberin namaz bozmaya alan bir cini yakalad ve onu ashaba gstermek iin

39

Geni bilgi iin bkz. Ali Osman Ate, Kuran ve Hadislere Gre Cinler ve By, stanbul
2003, s. 21-26; M. Sreyya ahin, Cin, DA, stanbul 1993, VIII. 5-8.
40
Cinlerin zellikleriyle ilgili ayetlerin yorumu iin bkz. Sleyman Ate, nsan ve nsanst,
stanbul 1985, s. 37-42.

56

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

bir yere balamak istedii, ancak bu kararndan -her nedense- vazgetii, bir cinin
mealeyle Hz. Peygamberin yzn dalamak istedii, Nusaybin cinlerinin Hz.
Peygambere bir heyet gnderdikleri, evlerdeki plerin cinlerin toplant salonu
mesabesinde olduu, cinlerin de evlenip oluk ocua kartklar gibi bilgiler, 41
ksmen de olsa slm ncesi Arap kltrndeki cin telakkisini yanstmaktadr.
Dier taraftan zellikle blisin kimliiyle ilgili tefsir rivayetlerindeki bilgiler
de byk lde Yahudi ve Hristiyan kltrnden tedarik edilmitir. Mesela
blisin asl adnn Azzl olduuna ilikin bilgi aslnda Yahudi geleneine aittir.
Zira Kuranda ve muteber hadis kitaplarnda zikredilmeyen Azzil (Azzil) kelimesi brancada Tanrnn kuvvet verdii anlamna gelmekte ve bu konuyla ilgili
en eski rivayet, mevsuk saylmayan Enoch (Hanok veya dris) kitabnda yer
almaktadr. Bu rivayette Azzil ismi, insan trnden olan kzlarn gzelliine
kaplarak yeryzne inmi iki yz melein reisleri arasnda zikredilmektedir. Muhtemelen bu hikaye, Tekvinin altnc babndaki Allahn Oullar kssasyla ilgilidir. Bu kssaya gre insan trnden olan kzlar ile birlemelerinden peyda olan
devlerin (Nefilim) yeryzne satklar ktlkler yznden tufan sular dnyay
kaplamadan nce Allah bu melekleri cezalandrm, bu arada Azzilin ellerini ve
ayaklarn byk meleklerden Rafaele balatarak Dudaeldeki bir ukura attrmtr.Yahudiler arasnda mevcut olup sriliyyt edebiyat vastasyla chiliye dnemi Araplar arasnda da yaylan, karanlk gecelerde yolculara trl eziyetler eden
saysz l cinlerinden birinin Azzil olduuna dair inan da muhtemelen yine bu
kssaya dayanmaktadr.42
zetle blis, Azzil ya da Mastema, Yahudi kltrnde Bene-ha-elohimden
(Tanrnn oullar) biridir ve dolayl da olsa Tanrnn bir tezahrdr. Bene-ha-

41
42

Bkz. Ate, Cinler ve By, s. 41 vd.


G. Vajda, Azazil, The Encyclopaedia of Islam (EI2), new edition, E.J. Brill, Leiden
1979, I. 811; Russel, eytan, s. 221-224; A. Cami Baykurt, Azzl, A, stanbul 1993, II.
90; Salih Tu, Azzel, DA, stanbul 1991, IV. 312.

57

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

elohim Tanrnn panteonunu oluturur. Ancak bu panteondaki meleklerden bazlar


cismn arzu ve gurur nedeniyle gnah ilemiler ve bu yzden cennetten srlmlerdir. Daha sonra gnahlarnn cezasn ekmek zere derin ukurlara atlmlar ve bylece ya yeryznde (topran altnda) ya da gklerin karanlklarnda
tutsak edilmilerdir. Bu gnahkar melekler yalnzca gnah ilemekle kalmazlar, insanl da gnah ilemeye kkrtrlar. Kimi zaman btn gnahlar srgndeki meleklerin lideri olan Azzile atfedilir. Tanr Yehova ona dnya zerindeki ktlklerini srdrme hakk tanmtr. Buna gre Azzil ilh rzadan ne denli uzak grnrse grnsn, son kertede Tanrnn hizmetkar ve silah olup Onun bir ynn
temsil etmektedir. 43

blisin Azma Sebebi veya Azdrma Fiilinin Gerek Faili


blisin hikayesiyle ilgili ayetler literal dzeyde yorumlandnda karmza
kan problemlerden biri, 7/Arf 16 (fe-bim aveyten) ve 15/Hicr 39. (rabbi bim aveyten) ayetlerde geen iv (azdrma, saptrma) fiilinin gerekte kime ait
olduu meselesidir. blisin szne baklrsa azdrma-saptrma fiilinin fili Allahtr.
yleyse blisin azmama gibi bir ans hi olmamtr. Snn ve bilhassa Ear
mfessirler, ilgili ayetleri zhir mansna hamlettiklerinden blisin Allah tarafndan bir piyon olarak kullanld fikrini teyit eden yorumlar retmekte hibir saknca grmemilerdir. Mesela Fahreddn er-Rz blisin, [Rabbim,] beni azdrmana
karlk szn tefsir ederken unlar sylemitir:
Bilmelisin ki, biz bu ayette geen iv kelimesiyle saptrmak anlamnn kastedildiini sylemekle mbalaa etmi olmuyoruz. nk bizim szmzn z blisin hccet mesabesindeki szne rcidir. Biz,
blisi saptran znenin Allah Tel olduu hususunda birtakm akl
deliller de sunabiliriz. yle ki, hareket eden varln bir muharriki,
sakin olan varln bir durdurucusu ve hidayete ermi olann bir hidayet
edicisi bulunduuna gre, doru yoldan sapan bir varln da mutlaka
bir saptrcsnn mevcut olmas gerekir. blis azp saptna gre onu
43

Russel, eytan, s. 229.

58

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

saptran birinin bulunmas gerekir. Onu saptran ya bizzat kendisi, ya


baka bir mahluk ya da Allahtr. Birinci k yanltr. nk aklselim
sahibi bir varlk, bile bile azgnlk ve sapknl tercih etmez. kinci
seenek de yanltr. Aksi halde teselsl ve/veya fasit dng kanlmaz
olur. Doru seenek ncsdr. [Yani blisi azdrp saptran Allahtr]. Vallhu alem.44

Kurtub de (. 671/1273) buna benzer ekilde unlar dile getirmitir: Ehl-i


Snnetin gr udur: Allah onu [blisi] saptrm ve onda kfr yaratmtr. Bu
yzden iv (azdrma-saptrma) fiili Allaha nisbet edilmitir ki, dorusu da budur.
nk varlk leminde Allahn mahlku olmayan ve Onun iradesinden sudr
etmeyen hibir ey yoktur. mmiyye, Kaderiye (Mutezile) ve dier baz mezhepler
bu gre kar ktlar. Ne ki onlar, akl hocalar blisin kendilerine tezyin ettii
her hususta ona itaat ettikleri halde bu meselede itaatten ark ederek yle dediler:
blis yanl yapmtr. Her ne kadar azdrma fiilini rabbine nisbet etmi olsa da -ki
Allah bundan mnezzehtir- o bilerek-isteyerek hata yapmtr. Sz konusu mezheplerin bu iddiasna yle cevap verilir: Diyelim ki blis bilerek ve isteyerek hata
yapt; peki mkerrem ve masum bir peygamber olan Nhun (a.s.) kavmine sylemi olduu u sz hakknda ne buyurursunuz: Eer Allah sizi azdrmak (iv)
istiyorsa ben size t vermek istesem de, dmden sizin iin hibir fayda hsl
olmaz. O sizin rabbinizdir ve nihayet Ona dndrleceksiniz. (11/Hd 34). Bir
rivayete gre Mescid-i Haramda Tvusun yanna kaderi reddetmekle itham edilen
ve byk fkhlar arasnda gsterilen bir adam gelir. Adam meclise gelip oturunca
Tvus ona, Ayaa kalkyor musun yoksa kaldrlyor musun? [Sen, yapp ettiklerinde gerek zne misin yoksa nesne misin?] diye sorar [ve bu sz zerine adam
ayaa kalkar.] O srada Tvusa, Sen bu soruyu fakih bir adama m soruyorsun?
denir ve bunun zerine Tvus, blis bu adamdan daha fakih olduu halde, Rabbim

44

Fahreddn er-Rz, Mefthul-ayb, XIV. 40.

59

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

beni azdrmana karlk dedi. Bu adam ise, Kendi kendimi azdran-saptran benim
diyor.45
Grld gibi, kssay zhir anlamna hamleden Snn mfessirlere gre
blisi azdran zne bizzat Allahtr. Nasl olmasn ki, Allah mutlak g ve kudretle
zde bir varlktr. Bu anlay, Allah balayan hibir ahlk ilkenin bulunmadn
ve dolaysyla Onun -blis rneinde olduu gibi- diledii her eyi yapmakta
serbest olduunu varsayar. Bu konuda ahlklii n planda tutan Mutezil gelenek
ise Allah her trl irkin fiilden tenzih etmek gerektii prensibinden hareketle
yukardaki yoruma iddetle kar kar. Nitekim Zemaher (. 538/1143), Tvusa
isnat edilen rivayetin bir dzmece olduuna dikkat ektikten sonra Mcebbira olarak tavsif ettii Ehl-i Snnetin (Earyye) azdrmak ve hakikatten saptrmak
gibi son derece irkin fiilleri Allaha izafe edecek ve Hz. Peygamber, sahabe ve
tbin ulemas adna birok iftira (uydurma hadis) retecek kadar gz dnm
olduunu syler.46
Mutezil alimlere gre Rabbim beni azdrmana karlk ifadesi Allahn
deil, blisin szdr. blis inkar ve cehaletin Allah tarafndan yaratldna
inand iin byle sylemi olabilir ama onun bu sz kesinlikle hccet deildir.
Bir baka tenzihi yoruma gre blisteki azgnlk ve sapknlk, Allahn deme
secde edilmesi emriyle birlikte zuhur etmitir. Dolaysyla, iv fiili, azgnln
ortaya kmas mansnda Allaha izafe edilmitir. Nitekim Seni dvmemi gerektiren bir hareket yapma anlamnda, Beni sana dayak atmaya zorlama demek de
tpk bunun gibidir. Bir dier yoruma gre ise buradaki iv, helak etmek mansndadr. 11/Hd 34. ayetteki, Eer Allah sizi azdrmak (iv) istiyorsa ifadesinde
geen iv da yine ayn anlamdadr.47 Netice itibariyle, btn bu Mutezil yorumlar
da blisin hikayesini lafz manya hamleden bir anlayn rndr; ama en azndan Snn yorumdan ok daha tutarl ve makuldr.
45

Kurtub, el-Cmi, VII. 113.


Ebl-Ksm ez-Zemaher, el-Kef an Hakikit-Tenzl, Beyrut 1977, II. 70.
47
Fahreddn er-Rz, Mefthul-ayb, XIV. 40.
46

60

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

blis, Ktlk ve Teodise Sorunu


Ktlk sorunu, Yahudilik ve Hristiyanlkta olduu gibi slamda da ikin
ve yaygn bir sorun olmakla birlikte her din gelenekte de ktln tanm ve
buna bal olarak kayna ve gerek mahiyeti gibi temel konularda farkl yaklamlar mevcuttur. Bu farkllk aslnda ktln alglanndan kaynaklanmakta
ve bu yzden tatmin edici bir biimde tanmlanamamaktadr. Haddizatnda ktlk
insan tarafndan nasl alglanyorsa yledir. Yine ktlk hibir zaman soyut deildir ve bu yzden insann ektii ac temelinde kavranmas gerekir. Bu bakmdan,
ktlk aslnda iyiliin yokluu ya da hiliktir gibi skseli mlahazalarn dikkate
alnacak bir taraf yoktur. nk ktlk, Russelin deyiiyle, gerek ve dolaysz
olup,48 esas itibariyle, hissedebilen ya da ac duyan bir varln incitilmesidir.
Burada nemli olan, acnn kendisidir. Ktlk dolaysz bir biimde zihin tarafndan kavranr ve yine dolaysz bir biimde duyusal olarak yaanr. Ktln
varl bunun dnda bir kant gerektirmez.49
Ktlk, ou toplumda amal bir g olarak alglanmasna kout olarak
kiiletirilir. Muhtemelen bu tr bir kiiletirme olan blis ya da eytan,
Kurandaki hikayenin zhirine gre kutsaln bir tezahr ve/veya tanrsaln bir paras olarak karmza kar. Bu noktada zm zor birka sorun tebarz eder.
Birinci soru/sorun, insanln ilk gnahndan byk lde eytan m sorumludur,
yoksa onun zorunlu olmayan dolayl bir rol m vardr? Bundan daha etin bir
baka sorun ise blis ya da eytann temsil ettii ktln ne lde ilh plann
bir paras olduudur. Yahudilik, Hristiyanlk ve slam dini iin ktlk sorununun
en yakc taraf Tanrnn gcn ve iyiliini ktln varlyla badatrmaktr.
Bu, felsefi adan da ok anlaml bir dilemma olup ateizmin en temel gerekesini
oluturur. yle ki, 1) Tanr mutlak kudret sahibidir. Dolaysyla, iinde ktlk
bulunmayan bir kozmos yaratma kudretine de sahiptir. 2) Tanr hep iyidir ve bu
48
49

Russel, Lucifer, s. 13.


Russel, eytan, s. 11.

61

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

yzden ktln mevcut olmad bir kozmos yaratmak ister. 3) Bu nedenle


ktlk var olmaz. 4) Oysa kozmos ktlk iinde yzmektedir. 5) u halde tanr
yoktur.50
Yahudilik, Hristiyanlk ve slam, her eye kdir ve her eyi bilen bir tek
Tanrda srar eder. zellikle slam inancna gre Allahn mutlak kudreti her eyi
kapsaycdr; Onun iradesi dnda hibir ey gereklemez. yleyse, hayrn yan
sra er, ac ve strap da Allahtandr. te tam bu noktada, ceza ve bel (snamaimtihan) Kurann ac ve strab Allahn merhametiyle uzlatrmasnn iki yolu
olarak karmza kar. Istrap gnahlarmzn bir cezasdr. Allah rahmndr,
rahmdir ama ayn zamanda adildir. Gnahkarn ac ekmesi adl-i ilhnin gereidir.
Hayatlarn Tanrya adayanlar bile bir imtihan olarak dnyev straba katlanmak
zorundadr. Istraba en uygun yant slamdr, yani tam bir teslimiyet, boyun eme
ve sabrdr.51 nk Allah, insanlara bu dnyada cennet sz vermemekte, tam
tersine imtihann ok etin olduuna dikkat ekmektedir. Yani, Biz sizi lmle,
alkla, dnya malnn, cann ve alnteri rnlerin/kazanmlarn kayb ile imtihan
edeceiz (2/Bakara 155) demekte ve bu ayetin sonunda, zorluklara sabredenlerin
mjdelenmesini salk vermektedir.52
Dier taraftan Allah, ktle raz olmasa da gz yummaktadr. Niin?
mtihann tam anlamyla bir imtihan olmas iin. te bu imtihan esprisi, blis ve
eytanla kiiletirilen ktln aslnda ilh plann bir paras olduunu ima eder.
Bununla birlikte, Kurana gre hi kimse blisin/eytann yaptrdn ileri
srerek kendi suuna mazeret retemez. nk eytann yalnzca ayartma gc
vardr, mecbur etme gc yoktur. Btn bunlara ramen snrsz kudret ve merhamet sahibi bir tanrnn yenildii bir dnyada merkez ktln doas sorunu
yine de tam olarak zlebilmi deildir. Bu noktada mslmanlarn eilimi ya
Tanrnn mutlak kudretini vurgulamak iin iyiliini snrlamak (Snnlik-Earlik)
50

Russel, Lucifer, s. 413.


Russel, Lucifer, s. 57-58.
52
Geni bilgi iin bkz. Ltfullah Cebeci, Kuranda er Problemi, Ankara 1985, s. 67 vd.
51

62

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

veya iyilik ve adaletine toz kondurmamak iin kdir-i mutlakln snrlamak


(Mutezile) eklinde olmutur. Earliin mutlak kudreti n planda tutan bak as
esas alndnda, Allah dorudan ya da dolayl olarak ktln varlk nedenidir.
Mtridlik ise btn fiillerin Allah tarafndan istendiini ama baz fiillerin Onun
iyiyi istemesine uygun olarak gereklemediini ileri srer. Fakat bu izah, Allahn
niin buna izin verdii sorusuna tam bir cevap tekil etmez.53
Hlasa, ilh adaleti merhametle, iyilii mutlak kudretle badatrmaya
almann glkleri, mehur karde (ihve-i selse) hikayesinde de kendini
gsterir. Bu kurgusal hikayede sz edilen kardeten ilki mmin, ikincisi kfir,
ncs de ocuk olarak lmtr. Mmin olan epeyce yaam ve cennetle dllendirilmitir. Kafir de yetikin bir ada lm ama kfr yznden cehennemlik
olmutur. ocuk ise azaptan kurtulmakla birlikte cennete de girememitir. Bu
yzden, Ey Rabbim! Bana mr verseydin de sana itaat ederek yaayp cennete
girseydim demi. Allah ona, Seni yaatsaydm gnah ileyip cehennemlik olacaktn. Bunu bildiim iin [sana merhamet edip] ocuk yata cann aldm diye cevap
vermi. Bu cevap zerine nc karde cehennemden yle haykrm: Ey
Rabbim! Peki beni niin masum bir ocuk iken ldrmedin?54

blis-eytan ve Kozmosta yilik-Ktlk Dualitesi


blisin Kurandaki hikayesi lafz olarak anlaldnda, kozmostaki iyilikktlk dualitesinin mahiyeti de bir baka problem olarak karmza kar. Esasen,
Tanrnn mutlak iyiliini muhafaza edebilmek iin onun gcnn bir parasn alan
dualizm, Zerdtlikten balayp Manicilie, oradan Yahudilik, Hristiyanlk ve slama kadar uzanan bir yelpazede eitli tonlaryla mevcuttur. Kukusuz slam

53
54

Geni bilgi iin bkz. zdemir, slam Dncesinde Ktlk Sorunu, s. 53 vd.
slam kelamndaki salah-aslah tartmasna mevzu tekil eden bu hikayeye dair
mlahazalar iin bkz. Abdurrahmn Bedev, Mezhibl-slmiyyn, Beyrut 1979, I. 492502; zdemir, Ktlk Problemi, s. 55-78.

63

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

tevhid dinidir; ancak her ne kadar Allah tarafndan yaratlm olsa da ktlk,
eytan ad altnda hlen i bandadr ve ou zaman da iyilie galebe almaktadr.
Kurandaki anlatya gre eytann i banda olmas Allahn iznine baldr ve bu
iznin sresi kyamete kadar uzanmaktadr. Bu demektir ki, ktlk ya da eytan,
Tanrnn iyilikle ktln mcadelesi zerine kurulu kozmos plannn bir parasdr ve bu planda eytan ktlk ordusunun komutandr. Yine bu planda iyilerin
en iyisi Allah, ktlerin en kts de blis ya da eytandr. Aslnda bu, apak bir
dualizmdir. Lakin, blisin/eytann Allah tarafndan yaratlm olmas, bu
dualizmin ancak ontolojik dzeyde mevcut olduu anlamna gelir.
Dier taraftan, kyamete kadar insanolunu ayartmaya mezun klnan blisin
ilh irade ve emirle varlk kazanm olmas, Tanrnn birbirinden farkl iki ayr
yznn bulunduu ve ztnda ztlarn atksn barndrd dncesini dourur.
Nitekim Snn gelenekteki hakim anlaya gre de her ey Allahn yaratmasyla
vardr ve dolaysyla kainatta Onun mahluku olmayan hibir ey yoktur. yleyse
kozmostaki tm varlklar Tanrnn bir uzants ya da grnmdr. Tabiri caizse,
her ey Onun kumandan yaplmtr. Alktan lenin, ikence grenin acs gerek acdr ve btnyle tanrsal kumatan dokunmu kozmosun bir czdr. Ancak, ktle kar koyma arzusu da (iyilik) ayn kuman dier yzdr. Bu
yzden Tanrnn btnsellii ktlkle birlikte iyilii de kapsar.55
Ksaca, Allahn kozmos plan gerei ktlk mevcut olmak zorundadr.
Ktln mevcudiyeti Onun adaletine halel getirmez. nk insan bir imtihan
varldr ve onun imtihannda iyiliin yannda ktlk de mevcut olmaldr.
yleyse dnya, teodise konusunda ok optimist dnen Gazlnin (. 505/1111)
belirttii gibi, mmkn dnyalarn en iyisi (leyse fil-imkn ebda mimm kn)
deil, -belki- imtihan salonu olarak dzenlenen dnyalarn en iyisidir. Gazlnin,
lemdeki her ey gayet gzeldir ve her ne varsa yerli yerindedir demekle ayn

55

Russel, Lucifer, s. 416-418.

64

Yrd. Do. Dr. Mustafa ztrk

kapya kan bu sz ise, Voltairenin ok hakl bir biimde ifade ettii gibi, hayatmzdaki derin aclar aalamaktan baka bir ey deildir.56

Deerlendirme ve Sonu
Kurana gre dnya imtihan dnyasdr. mtihandaki temel espri ise dnyada
iyiliin yannda ktln de mevcut olmasdr. Dier bir deyile, her ey zddyla
kim olsun ki imtihan anlam kazansn. Allahn niin insan denen ve ftratnda ztlarn atksn barndran bir imtihan (ibadet) varl yaratma ihtiyac duyduunu
bilmiyoruz ve bunu bilme imkanna da maalesef sahip deiliz. Bununla birlikte,
iyilikle ktln, tabiri caizse, tek yumurta ikizi olarak ftratmza kodlandndan
da eminiz.
Kainattaki her ey Allah tarafndan yaratldna gre ktlk de Onun
mahlukudur. Daha akas, ktlk Allahn kozmos plannn zorunlu bir paras
olarak yaratlm ve Kuranda da blis ve eytan diye adlandrlmtr. blisin cinlerden olduunu ve cinlerin de ateten yaratldn bildiren ayetler dikkate alndnda, bu ismin soyut ama nesnel gereklii bulunan bir varla delalet ettiini
kabullenmek zorundayz. Bununla birlikte, kimi zaman blisin dier ismi veya sfat olarak kullanlan eytana ait zellikler hesaba katldnda, bunun ktle ilikin bir kiiletirme olduunu, dolaysyla Kurandaki kssann fak ve enfsteki
iyilik-ktlk

atmasna

dikkat

eken

bir

temsil

olduunu

sylemek

durumundayz.

56

Eric Lee Ormsby, slam Dncesinde lahi Adalet Sorunu (Teodise), ev. Metin
zdemir, Ankara 2001, s. 19.

65

blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair

66

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar


Yrd. Do. Dr. Abdulhamit SNANOLU*
zet: Bu almada slm dncesinin erken dneminde meydana karak, o
zamandan bu gne eitli inan okullarnn/Kelm mezheplerin geliiminde farkl
tesirler brakm olan; Tanry insan ya da dier varlklara benzeten ilk Tanr
Benzetmeci ekollerin kurucular ve nclerinin grleri incelenmekte olup, bunlarn
Allah hakkndaki genel inan ve icmandan sapmalar ve grlerinin arka plan
irdelenmektedir.
Anahtar kelimeler: Allah, benzetimcilik, hull, kadm.
Abstract: In this study, the first antropomorphic schools of God which made the God
resemble to man or other existences, their founders, and views of the prominent
thinkers of then in the Islamic thought will be examined. On the other hand t will be
tried to examine in this paper, the beckground of hereticel thoughts of them from
orthodox beliefs about God.
Key words: God, antropomorphism, infusion, ancient.

Giri
Mslmanlarn ksa bir sre ierisinde slmn doduu topraklar aarak
deiik kltr, din ve felsefelerle karlamalar sonucunda inandklar Dini yabanclara benimsetmek iin birtakm rasyonel savunma mekanizmalar gelitirmilerdir. nandklar deerlerin en banda bulunan Allah kavram etrafnda byk
tartmalar yaanmaya balaynca Kuran ve Snneti baz alarak farkl metotlar aramlar; bu araylar srasnda bazen kendilerinin dndaki farkl kltrel kodlarn
*

Kahramanmara St mam niversitesi lhiyat Fakltesi Kelam Anabilim Dal.


ahamit@mynet.com

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

etkisinde de kalmlardr. Bu arada slma giren ya da girmi gibi grnen bir


ksm kt niyetli insanlarn, kendi inan motiflerini bu dine tamalar da sz
konusu olabilmitir.
Allah kavram, slmn douunun zerinden henz bir asr gemeden
Mslmanlar arasnda ortaya kan eitli Kelm tartmalar arasnda, daima merkezi bir rol oynamtr. Bu srada Mslmanlar arasnda Kurann getirdii doru
Allah kavram etrafnda birbirinden olduka farkl izahlar ortaya km, Allahn
varl ve birliine ilikin ak ve net deliller karsnda muhataplar genellikle ikna
edilmi veya susturulmu ise de, Allahn mhiyeti, evren ve insanlarla iliki biimleri farkl ekillerde alglanmtr. Bu tr farkl anlaylarn ortaya kmasnda
phesiz slmn Kutsal Kitab olan Kurann okunu biimi ile muhtevasnn da
belli bir pay vardr. nk Kuran Allah farkl anlamalara sebebiyet verecek
tarzda anlatan bir slba sahiptir. Bu hususta Kurann indii dilin yaps ile insanlarn onu anlama kapasiteleri, dilsel ve mantksal seviyelerinin farkll da dier bir
etken olmutur.
slm dncesinde Allah insana benzetme tebih, cisim olarak kabul
etme de tecsim olarak adlandrlrsa da, bu iki kavram ou yerde birbirinin
yerine kullanlmtr. Bu nedenle Mebbihe ve Mcessime olarak adlandrlan bu
ekolleri Benzetmeci Gruplar bal altnda incelemeyi uygun bulduk.
Allah' yaratklarna benzeten frkaya verilen Mebbihe, Cehmiyyenin
kurucusu olan Cehm b. Safvn (l. 128/746)n, Allah'n sfatlarn inkr etmesinden sonra, buna bir tepki olarak ortaya kmtr.
Allah insan veya dier varlklara benzeten, yani tebihi savunanlar EbulHasen el- Eari (.333/924)ye gre gruptur:1
Birinci frka Muktil b.Sleymn (.150/767)n taraftarlar. Bunlar Allahn
cisim olup, bir iskelete (cme) sahip olduunu, insan suretinde olup; eti, kan, sa

Ebul-Hasen Ali el-Ear, Makltul-slmiyyn vehtilful- Musalln, III. Bs., (Thk.:


Helmut Ritter), Wiesbaden 1400/1985, I/152 vd.

68

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

ve kemikleri olduunu, el, ayak, ba, sade/tek renk iki gz gibi organlar bulunduunu, bununla birlikte ne kendisinin bakasna, ne de bakasnn kendisine benzemediini ileri srmlerdir. kinci frka Allahn gsne kadar boluk bulunan
biri olup, bunun dndaki yerinin musmet (dolu) olduunu ileri srmtr. nc
frka ise Onun dier cisimler gibi bir cisim olduunu ileri srmtr.
Abdu'l-Khir el-Badad (l. 429/1037)ye gre ise Mebbihhe iki snftr:
1. Allahn zatn kendinden bakalarnn zatlarna benzetenler. 2. Allahn sfalarn
bakalarnn sfatlarna benzetenler. Bunlardan her biri deiik kollara ayrlmlardr.
Birinci gurup: Sebeiyye, Beyniyye, Muriyye, Mansriyye, Hattbiyye,
Hulliyye, Hulmniyye, Mukanniyye, Azafiradan meydana gelmitir. Baddiye
gre bu frkalar slmdan grnse de slm Dininin dndadrlar.2 Allah'n ztn
insanlara benzetenler, ia'nn gulat frkalardr. Bunlardan Sebeiyyenin kurucusu
Abdullah b. Sebe' Hz. Ali'yi ilh olarak vasflandrmtr. Beyniyye, mbudunun
organlar bulunan, insan eklindeki nrdan bir insan olup, yz dnda her yannn
yok olacan iddia eden Beyn b. Semann yolunda olanlardr. Muriyye, yine
mbudunun organlar olup, alfabenin harflerini Onun organlarna benzeten Muire
b. Sadin taraftarlardr. Mansriyye, kendini rabbine benzeten benzeten, ge
kp Yce Allah tarafndan bann okandn ve Allahn kendisine ey olum,
benden tebli et deini iddia eden Eb Mansr el-clye uyanlardr. Hattbiyye,
hem imamlarn hem de Ebul-Hattb el-Esednin ilh olduunu ileri srenlerdir.Hulliyye, Allahn imamlarn ahslarna hull ettiini (ilerine girdiini)
ileri srp, onlara tapanlardr. Hulmniyye, Allahn her gzel surete hulul ettiini
kabul eden Eb Hulmn ed-Dmekye uyanlardr. Mukanniyye, Mvernnehirde Ceyhn blgesine yerleen, el-Mukannnn ilh olup, onun her an belli bir
ekle brndn ileri srenlerin frkasdr. Azfira, Baddda ldrlen bnu
Ebil-Azfirin ilhln kabul edelerdir.
2

Abdulkhir el-Badd, el-Fark beynel-Frk (Mezhepler Arasndaki Farklar), ev.


Ethem Ruhi Flal, stanbul 1979, Kalem Yay., s. 202.

69

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

Baddye gre yukarda grlerini ksa ksa verdiimiz frkalar slm


dna kmlardr.3 slm Dininin helal ve haramlarn, Kurann emir ve yasaklarn kabul etmekle beraber, akli esaslarn bir ksmnda saptm olduklarn, bu
nedenle slm Milletinden saylmlardr. Bunlar da Himiyye, Ynusiyye, Cevribiyye, brhimiyye, Hbtiyyedir. Mebbihenin ikinci grubu ise Kerrmiyye
gibi, Allahn sfatlarn insanlarn sfatlarna benzeten frkalardr.4
Allahn sfatlarn, yaratlmlarn sfatlarna benzetenler de vardr ve bunlarda bir ok kola ayrlr. Badd Allah tenzih etme ve birleme konusunda ok
titiz olan Mutezileyi, irde, kelm gibi bir takm ilh sfatlar hdis kabul etmeleri
nedeniyle Allahn sfatlarn insanlara benzeten guruplar arasnda zikreder.
Bunlardan bir ksm, Yce Allahn irdesini yarattklarnn irdesine benzetenlerdir. Bu, Basra Mutezilesinin gr idi. Nitekim onlar, gl ve ulu Alahn
yaratlm bir irde ile istedii her eyi irde ettiini iddia etmilerdi. leri srdklerine gre, Onun irdesi, bizim irdemiz cinsindendir. Sonra gl ve ulu
Allahn irdesi bir mahalde olmakszn, hudsu caizdir; fakat bizim irdemizin
birer mahal/yer dnda hudsu doru deildir diyerek, bu iddialarna kar ktlar.
Kerrmiyye ise Allahn irdesini kullarnn irdesine benzetme konusunda bunlardan daha ileri gitmi, insan irdesinin insanda hadis oluu gibi Allahn irdesinin
de kendisinde hadis olduunu ileri srmtr. Btn bu gr sahiplerine gre
Allah havadisin kendisinde bulunduu bir mahal olduunu kabul etmi oluyor.
zellikle Kerrmler Allahn kelamn insan kelamna benzetme konusunda ileri
gitmilerdir. yle ki insan seslerinin ve harflerinin Allahn sesleri ve harfleri ile
ayn cinsten olduunu ileri srerek, kelamn sonradanlna kail olma noktasnda
Mutezile ayn kanaati paylamaktadrlar. Mutezileden Cbb (.303/915) ise
Allahn kelamnn ebediliini kabul ediyordu. Nazzm (. 231/845), Allah

3
4

Badad, el-Fark (Mezhepler Arasndaki Farklar), 202-203.


Badad, el-Fark (Mezhepler Arasndaki Farklar), 204.

70

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

kelamnn nazmnda herhangi bir icazn bulunmadn da ileri srerek bu konuyu


farkl noktalara kadar vardrabilmilerdir.5
Mturidlerden Ebul-Yusr el Pezdev (.493/1099), Ahmed b. Hanbel,
Muhammed b. Kerram, Muktil b. Sleymn ve Him b. el-Hakemin yolunda
olanlar Mcessimeden sayar. Fakat birka satr sonra Ahmed b. Hanbelin slih
bir kii olup, tebihi kabul etmediini bildirir.6
Allah cismn varlklara ve daha ok insana benzeten Mcessime ve
Mebbihenin bir ok frkalar vardr. Biz bunlardan slm dnce tarihinde
nemli etkiler brakm ve gnmzde de zellikle i arasnda uzantlar bulunan
Kelm gruplardan bir kan inceleyeceiz.

Sebeiyye
nc halife Hz. Osman dneminden itibaren, eitli merkezlerde Hz. Ali
adna faaliyetler yrten ve ilk defa Hz. Alinin vesyetini ileri srerek yayan bu
ahsn Yahudi kkenli biri olup, slm iinden ykma giriimlerinin ilk rnei olduu rivyet edilir. Daha Hz.Ali hayatta iken ona sen sensin ya da sen ilhsn
dedii, bu yzden Hz. Ali tarafndan yaklmak istendii, fakat am seferi hazrl
srerken fitne tehlikesi nedeniyle bundan vazgeip, onu Medin dolaylarna srd bildirilir.7
Hz. Alinin lmnden sonra da onun lmeyip gklere ktn, gk
grltsnn onun sesi, imein de onun krbac olduunu, Kymet Gnnden
nce geri dnp (ricat), zulm ile dolan dnyay yeniden adaletle dolduracan 8
syleyen bir kimsedir. Daha sonra Allah ve Ali hakknda ar sylemler gelitirerek
ortaya kan btn ar i gruplarn grleri bu frkaya dayanr. 9 Abdullah b.
5

Bkz. Badd, El-Fark (Mezhepler Arasnda Farklar), 204-205.


mm Ebu Yusr Muhammed el-Pezdev, Usluddn/Risletl-Akid (Ehl-i Snnet Akaidi),
ev. erafeddin Glck, ist.1994, s. 362.
7
Bkz. Badd, el-Fark, Msr 1928, s. 223.
8
Ear, Mklt, 14.
9
Bkz. Yaar Kutluay, slm ve Yahudi Mezhepleri, st. 2001, s. 130.
6

71

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

Sebe hakknda bu gne kadar bir ok aratrma yaplmtr. Onun kimlii hakknda
farkl rivayetler bulunmakla birlikte, Hz. Ali hakknda ar sylemler gelitirmi
olduu kabul edilen bu ahsn, erken dnemde ortaya kan btn fitnelerin tek
sorumlusu gibi gstermek eksik bir yaklamdr. Ortaya kan sosyolojik olaylarda
ok eitli faktrler rol oynar. Bunlarn ayr ayr ele alnarak incelenmesinde yarar
vardr.

Himiyye
Bu frkann ilk kurucusu Him b. el-Hakem'dir. Daha sonra gelen Him b.
Slim el-Cevlik de ayn yolu izlemitir. Her iki Him da Gult- i'dandr. 10
Him b. el-Hakem kle asll olup; Allahn cisim olduunu syleyenlerin nclerinden biri idi; ayn zamanda Hz. Alinin ilh olduunu dnd. Bildirildiine
gre Cehmin rencisi ve Yahya el-Bermeknin yardm ettii biri idi.11
Him b. el-Hakem (.199 h. civar), Mutezil Ebl-Huzeyl Muhammed b.
el-Huzeyl el-Allf (.226-235/840-849 aras) ile aralarnda geen bir tartmada
Allah'n cisim olup boyutlarnn bulunduunu, boyunun kendi karyla yedi kar
olduunu iddia etmitir.12
i'nn Gultndan olan Him, Peygamber (s.a.s.)'in "Ben kimin mevls
isem, Ali de onun mevlsdr", "Senin benim yanmdaki durumun, Hrun'un
Ms'nn yanndaki durumu gibidir. Ne var ki benden sonra peygamber yoktur",
"Ben ilim ehriyim, Ali de onun kapsdr" gibi szleriyle Hz. Ali'yi kendisinden
sonra halife tayin ettiini iddia etmitir. Ayrca Hz. Ali'nin masum olduunu,
yanlma ve bilgisizlikten, gafletten tamamen uzak bulunduunu ileri srmtr.13

10

ehristn, el-Milel ve'n-Nihal, Beyrut 1975, c. II, s. 21. el-Fisal'in kenarnda baslmtr.
A. S. Tritton, slam Kelm, ev. Mehmet Da, Ankara niv. lahiyat Fak. Ankara 1983, s.
77.
12
Abdulkerim e-ehristn el-Milel ven-Nihal, (Thk.: Muhammed Seyyid Kln), Dru'lMa'rife-Beyrut 1980, II/ 21.
13
el-Malat, Ebu'l-Huseyn Muhammed b. Ahmed, et-Tenbih ve'r-Redd al Ehli'l-Ehvi ve'lBida; Beyrut 1968, s. 25.
11

72

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

Hima gre Allah, snrlar olan bir cisimdir; Onun uzunluu, genilii ve
derinlii eittir, ya da hemen hemen eittir; bir paras dierinden stn deildir. O,
saf eriyik metal gibi zel bir yerde bulunan, zel bir miktar olan ve yaylan bir
nurdur, yuvarlak bir inci gibi her ynde parldamaktadr. Rengi, tad ve kokusu ve
dokunmas vardr; Onun rengi tad, tad kokusu ve kokusu dokunmasdr. O, mutlak
renktir. Muhtemelen Ebu Kubeys da, Ondan daha byktr. Allahn en mkemmel surette sahip olduu, kendi ls ile yedi kar boyunda olduu biimindeki
bir baka ifade Mcessimeye ait bir fikre iaret eder. Allahn kadm varl cennet
sakinlerinin kadm varlndan farkldr, nk onlarnki dardan elde edilen bir
kadm varlktr. 14 Mevcut olan eylerin hepsi ya cisimdir ya da bir cismin fiilidir;
yaratan srf bir fiil olamaz. Allah mekanda deildi, sonra hareket etti ve mekan
oluturdu ve ona yerleti; bu mekan art. Allah ara dokunur, ve onu tam olarak
doldurur. Allah iin kullanlan mevcud deyimi, O cisimdir, bir eydir demektir.
Bir rivyete gre Allah baka eylere benzemez; bn er-Rvend(.293/906)nin
Himn gr hakknda anlattklar ierisinde baka eylere bir bakma benzerlik
vardr, aksi halde insanlar Onun hakknda hibir ey bilemezler. Bir rivyete gre
Allah kendi zatn her zaman biliyordu. Bir baka rivyet ise bunu reddeder. O, her
zaman eyleri bilmiyordu; onlar sadece bilgisizlikten sonra biliyordu, byle
olmasayd, bilgi, bir bilineni ierdii iin, eyler kadm olurdu. Allah, ne Allah
olan, ne Ondan baka, ne Onun bir paras olan bir bilgi ile bilir. Him, bir
bakasn tavsif eden eyin, kendisinin tavsif edilemeyecei esasn benimseyerek
Allahn bilgisi ve dier sfatlarn kadm mi yoksa hdis mi olduu sorusundan
kamtr. Bilinen eyler bakmndan Allah tarafndan yaratlm bilme fiilleri vardr. Bu fiillerden hi biri bir mahalde bulunmaz. Bazlarna gre, Him, bilgi dndaki sfatlarn bir balangc (hdis) olduunu ileri srd. Himn muhalifleri
Allah diri olmadan nce Allah ne idi? sorusunu sordular. Chza gre Him,
Allahn kendisinden sudu eden ve yer yznn derinliklerine ulaan nlarla yer
altnda bulunanlar bildiini ileri srd. Bu iliki olmasayd, Allah orada ne oldu14

Abdulaziz el-Ke, MarifetRicl, Bombay, 1317/1899, s.177; Tritton, age., 78.

73

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

unu bilemezdi. Allah hareket eder, hareketi irde ve irde edilen eyin yaplmasdr.Allahn irdesi bir sfat olup, ne kendisidir, ne de kendisinden bakadr. O,
zat bakmndan sonlu, kudret bakmndan ise sonsuzdur; Allah zulm ilemez, fakat
her eyin hatta ktln bile yaratcsdr. Bir akl tan, ona hibir ey eklemeden veya ondan araz ya da cisim karmadan bir miktar araziyi kaplayan bir daa
evirebilir.15

Kerrmiyye
Tecsim dcesinin ilk rneklerinden biri Muhammed b. Kerrm esSicistndir. Bu ahs Baddnin anlattna gre kendi yandalarn Mbudu
cisim gibi dnmeye davet ederek; mbudun bir cismi, snr, altnda bir sonu ve
bir yn vardr, buradan ar ile karlar demitir. Badd, onun bu dnce
biiminin Seneviyyenin (Dalistler/ki Tanr kabul edenler) grne benzetmektedir; nk Seneviyyeye gre nr dedikleri mabudlar, zulmetle
karlat ynde son bulur. bn Kerrma gre Allah be ynde (st, sa, sol, n,
arka) snrl deildir. bn Kerrmn baz kitaplarnda mabudunu cevher olarak da
nitelendirmi, fakat bu gr yaymaktan ekinmi olduklar bildirilir. bn Kerrm,
Allahn, arna dokunduunu (temas,deme) ve arn Onun mekn olduunu
kabul ettii bildirilir. Fakat yandalar dokunma (temas) yerine karlama
(mlkat) szn kullanmlar; ar ile arasnda herhangi bir cismin bulunmadn
ileri srmlerdir. bn Kerrmn yandalar ...Kurandaki Rahman, ar kuatmtr(istiv) yetinin16 anlam zerinde de ayrla dmler; birksm btn ar
Allahn mekndr derken, bir ksm ise Allahn arndan darya tamad gibi,
arnn da kendinden byk olmadn; yani tam tamna denk geldiini ileri
srmler; buna gre Allahn genilii, arn genilii kadar olmaktadr demilerdir. Kerrramiler Allahn yaratlmlar (havdis) iin bir yer (mahal) olduunu,
Allahn szleri, irdesi, grnenleri ve iitilenleri idrak etmesi vb. Onda hdis
olan arazlardr diyerek, Onun bir eye ol demesi mahluk iin yaratma (halk),
15
16

bn Kuteybe, Tevilu Muhtelifil-Hadis, Kahire 1326/1908, s.60; Tritton, age., 79.


Th 20/5.

74

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

muhdes iin ortaya kma (ihdas), varlndan sonra yok olma iin yok olu (idm)
demek olduunu ileri srmlerdir. Yine Kerrmilere gre alemde ancak Allahn
zatnda birok araz ortaya ktktan sonra araz ve cisim meydana gelebilir. Bu
arazlardan biri Onun bu hdisi ortaya karacak irdesidir, dier bir araz da onun
ortaya kacan bildii bir biimde, bu hdise ol demesidir. Bizzat bu ol sz
de birok harften olumaktadr. Bu szn her bir harfi, Mbud iinde hdis olan bir
arazdr. Baka bir araz da Allah da hdis olan ve o hdisi kendisiyle grd
ryettir. Eer bu ryet kendisinde ortaya kmasayd bu hdisi gremezdi. Dier
bir araz da, iitmesidir. Bylece Kerrmiler Allahta her hangi bir arazn yok
olmasnn, ancak kendisinde baka arazlarn meydana gelmesiyle gerekletiini
ileri srmlerdir. Bu arazlardan biri Allahn bir eyin yok olmasna dair olan
irdesidir. Bu irde kendisinde ortaya knca, yok olmasn istedii eye yok ol
veya tken der ve bu sz de yine baka arazlar olan bir ok harften oluur.
Bylece onlara gre ilhn zatnda bulunan arazlar, lemde ortaya kan arazlardan
kat kat fazladr. Kerrmiler, ilhn zatnda ortaya kan hadislerin yok olmasnn
imkan hakknda ayrla dmlerdir. Bir ksm bu hdislerin yok olmasn
mmkn grrken, ounluu bunu imkansz grmtr. Onlara gre Allah, ezelde
hdislerden hli (bo) olmasna ramen, gelecekte bunlardan hli olmayacaktr. Bu
grleri Heyulann ezelde bo bir cevher olup, sonradan bunda arazlarn meydana
geldiini ileri sren Heyulaclarn grne benzemektedir.17
Badd, kendi zamannda Kerrmilerin reisi brahim b. Muhcirin Allahn
isimlerinin Onun arazlar olduunu ileri srdn bildiri. Bu balamda o Allah
isminin de Onda bulunan bir araz olduunu kabul etmi ve er-Rahmnn ikinci, erRahimin nc, el-Hlkn drdnc vb.araz olduklarn, bylece bu isimlerin
herbirinin dierinden baka baka arazlar olduklarn iddia etmi; buna gre Yce
Allah er-Rahmn deildir, er-Rahmn da er-Rahm deildir, el-Hlk da er-Rzk
deildir demitir.18
17
18

Badd, el-Fark (Mezhepler Arasndaki Farklar), 193-194.


Badd, el-Fark, (Mezhepler Arasndaki Farklar), 200-201.

75

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

Kerrmiyye, Allahn hikmeti konusunda da Mutezilenin Allahn hikmeti


anlayna benzer bir yaklamla eer Yce Allah, yaratln bandan kyamete
kadar tek bir peygamberle yetinseydi ve bu peygamberin eriatini devam ettirseydi,
hakm olmazd demitir.19 lgintir ki Badd, Allah'n sfatlarn insanlarn sfatlarna benzetenleri anlatrken sfatlar kabul etmeyen Mutezilenin Basral kolundan
baz kimselerin, Allah'n irdesinin insanlarn irdesi gibi olduunu, Allah'n konumasnn da insanlarn konumas gibi ve ayn nitelikleri tadn sylemi olduklarn bildirir. 20
Pezdevye gre Kerrmlerin Allahn cisim olup, yksekte olduunu, zira
Ho kelimeler Ona ykselir ve Gerekten Biz Onu mbrek bir gecede indirdik yetlerinin21 ve Hz. Muhammedin Mirc olaynn da Allahn yksekliine delalet ettiini kabul ettiini, bylece bu mezhebin Allah iin tek bir yn isbat etmi olduunu ileri srer.22

Beyniyye
Kurucusu Beyn b. Semn (.119/737)n baz taraftarlar23 onun Ebu Him
Muhammed b. el-Hanefiyye (.95-101/714-719 aras) tarafndan imam tayin edildiini ileri srm, bazlar da onu peygamber kabul etmilerdi. Beyn, kendisinin
Kuranda geen hz Beyn (Kuran, lu mrn, 3/138) ifadesini kendisine mal
etmi ve dier bir Kuran yetine dayanarak (Kasas, 28/88) Allahn insan eklinde
olup, yznden baka tamamen yok olacan iddia etmiti. Biri gkte, teki yerde
olmak zere iki ilhn olduunu kabul eden ve gn ilhnn daha byk olup,
insanlarn da onun byk olduunu bilerek onu ycelttiklerini ileri srmt.24 En
19

Badd, el-Fark, (Mezhepler Arasndaki Farklar), 199.


Badd, age., 229-230.
21
Mlk 16; Ftr 10.
22
Ebul-Yusr Muhammed el-Pezdev, Usul'd-Dn, (ev: erafeddin Glck, Ehl-i Snnet
Akaidi, st. 1981), s. 44-45.
23
Taber, Trihur-Rusul vel-Mlk, ner., de Goeje, 15 cilt, Leiden 1879-1901, c. II, s.
1610.
24
Abdulaziz el-Ke, Mrifetur-Ricl, Bombay 1317/1899, s. 196.
20

76

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

byk ismin kudretiyle, Beyn, Vens gezegenine bavurdu ve Vens de ona cevap
verdi. Kurann yaratlm olduunu syleyenlerin ilki idi. 25 Allahn insan biiminde bir nur olduunu da syledii rivyet edilir.26 Allahn ruhu peygamberlerde,
sonra Alide, sonra bnul-Hanefiyyede, Ebu Himde ve Beynda idi.27

Muiriyye
Kurucusu Mure b. Sad el-cldir. Bu ahs nce nbvvet, sonra ilhlk
iddiasnda bulunmutu. Allahn ruhunun nebiler ve imamlara, bunlardan sonra da
kendisine getiini ileri sryordu. Allah, banda nurdan bir tac bulunan ve bedenindeki organlarnn da alfabedeki harfler gibi olan bir insana benzetiyordu. Mesela
elif harfi Onun ayaklar, ayn gzleri, he harfi de fercini tensil etmektedir. Kalbinde
dedevaml hikmet kaynamaktadr. Allah, alemi yaratmay istediinde ne yce ismi
(ism-i azam) ile konumu, umu, bann zerinde tac hasl olmutur. Parma ile
kendi avucuna insanlarn amellerini yazm, taatlarn yazarken sevinmi, isyanlarn yazarken terlemi; bu terlemesinden de biri karanlk ve tuzlu, dieri aydnlk
ve tatl iki deniz meydana gelmi. te btn yaratklar bu iki denizden meydana
gelmitir. Bu nedenle mminler aydnlk ve tatl, kafirler karanlk ve tuzlu
denizdendir. nsanlarn glgelerinin yaratlmas da bundan sonradr. lk yaratlan
Hz. Muhammeddir. De ki, eer Rahmn olan Allahn ocuu olsa, kulluk edenlerin ilki ben olurdum yeti28 de bunun delilidir. Bundan sonra Allah, Muhammedi btn insanlara gndermi, sonra da Ali b. Ebu Talibi hilafetten menetmek
iin gklere teklif etmi, onlar kabul etmemi, sonra insanlara tekif etmi, onlardan
mer b. el-Hattab kalkarak bu ii yklenmeyi Ebu Bekire emretmi, o da kabul etmitir. Dorusu Biz sorumluluu gklere, yere, dalara sunmuuzdur da, onlar
bunu yklenmekten ekinmiler ve ondan korkup titremilerdir. Pek zalim ve pek

25

bn Kuteybe, Uynul-Ahbr, Khire 1343-1349/1925-1930, c. II, s.148.


Abdulkhir el-Badd, Muhtasar el-Frak, ksaltan Abdurrrezzak er-Resan, ner. Philip
K. Hitti, Kahire 1924, s.134.
27
Badd, Muhtasar el-Frak, s.145; Makrz, el-Htat, Bulak 1270/1853, c. II, s. 352.
28
Zuhruf 43/81.
26

77

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

cahil olan insan onu yklenmitir.29 yeti de buna delalet eder. te bu insan
merdir, derler.30
Muire, bu ve imamlar hakkndaki grleri dolaysyla Emevilerin Irak
valisi Halid el-Kasri tarafndan ldrtlmtr. Gerekten Kuran yetlerini kendi
grlerini hakl karma uruna bu derece ar tevillerle arptarak saptma
giriimlerinin henz slmn ilk yzyl ierisinde ortaya kmas ve stelik bu tip
grlerin uzantlarnn gnmze kadar devam etmesi, insann bir gr
destekleme adna nelere inanabileceini gstermesi bakmndan ok ilgi ekicidir.

Cenhiyye
Bunlar Ebu Mslim tarafndan 130/748de ldrlen Alinin kardei Cferin
soyundan gelen Abdullah b. Muaviyeyi takip ettiler. Onlara gre Allahn ruhu
Ademe hulul etti, daha sonra peygamberlere, Aliye, oullarna ve daha sonra da
Allah olduunu iddia edip, kendisine ibadet edilen Abdullaha yerleti. Abdullah
dedi ki: Bilgi, kalbimde yer mantar ve imen gibi biter. Yeniden dirilii reddettiler. Zira onlara gre lem sona ermez. araba ve dier yasak eylere cevaz verdiler.31

Yorum ve Deerlendirme
Bu inan biimleriyle Mebbihe ve Mcessime guruplar'nn Mslmanlarn
genel icmandan sapm frkalar olduu grlmektedir. Gerek Mebbihe Allah'n
zt ya da sfatlarn yaratklarn zt ve sfatlarna benzetip bunlarn ayn niteliklere
sahip olduunu syleyen frka olmakla birlikte; bir takm mtlaalarla bazen
frkalar dierlerini Mebbihe olmakla sulamlardr. Mesel, Mutezile, Ehl-i Snnet mensuplarn hirette Allah'n grleceini sylemeleri ve Allah'n sfatlarn
kabul etmeleri sebebiyle Mebbihe olmakla sulamlardr. Onlara gre Allah'n
29

Ahzb 33/72.
Er, Makalat, 7-8.
31
Abdulkahir b. Msa, Kitb el-Gunye,bs.yy.,1892, s. 165.
30

78

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

grleceini sylemek, ayn zamanda Allah'n cisim olduunu, belli bir meknda ve
belli bir ynde olduunu sylemekle e anlamldr ve bu sebeple de Allahn grleceini syleyenler hem Mebbihe ve hem de Mcessimedirler.32
Mutezile, Allah'n yukarda olduunu; arnn zerinde istiv ettiini kabul
eden ve nzlnn olduunu syleyenleri tebihi olarak itham etmitir. Mesel,
Zahid el-Kevser, bu tr endielerle bn Kuteybe ve benzerlerini Mebbihe
olmakla sulamtr. 33 Yine Erlerin nemli mtekellimlerinden Fahruddin erRz (.606/1208), Kur'n'da Allah hakknda kullanlan yed, vech gibi haber
sfatlarn te'vil etmemenin kiiyi Mcessime'ye srkleyeceini sylemektedir. 34
slm dncesinde Mebbihe ve Mcessime ekollerinin balatt benzetimci Tanr tasavvurlar insan biimci35 (antropomorfist) karaktere sahiptir. Bu
ekollerin yansra Selefiyye de bu konuda daha nazik bir slup kullanarak; tabir
yerinde ise Allah gcendirmemeye almtr. Bu eilim sahipleri bu konuda
kendi dncelerini temellendirebilmek iin Kurandaki Allah insan niteliklerle
anlatan yetlere sarlmlardr. Aslnda sorun, Kuran okuma problemi veya yntemidir.
Kuranda Yce Allah, kendisini ilk muhataplar olan Araplara anlatrken,
onlara pek yabanc olmayan kavramlar kullanmtr. Bu kavramlarn bir ksm bir
yandan ok gl bir melikin/kraln zelliklerini yanstmakla birlikte, baz yerlerde
kendisinin benzeri gibisinin bile bulunamayaca 36 gereini vurgulayarak, adeta
onlar mahhastan mcerrede doru ynlendirmek istemi grnyor. Bylece
Kurandaki insan bedenine ilikin olarak gelen Vech (yz), Yed (el), Ayn (gz),

32

bnu Ebi'l-Hadd, erhu Nehci'l-Belaa, Beyrut, t.y., I, 19.


Malat, Ebu'l-Huseyn Muhammed b. Ahmed, et-Tenbih ve'r-Redd al Ehli'l-Ehvi ve'lBida, tahk. M. Zhid el-Kevser, Beyrut 1968, s. 75'te 1 nolu dipnot, s. 97'de 2 nolu
dipnot, s. 113'te 2 nolu dipnot.
34
Fahruddin er-Rz, Essu't-Takds, Msr 1935, s.172-173.
35
Nadim Macit, Kurann nsan Biimci Dili, st. 1996, s. 73.
36
r 42/11.
33

79

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

Kadem (ayak), Cenb( yan), Yemin (sa) gibi metaforlar, mutlak ztn bilinmezliini,
aknln bilinir bir eyle belli bir lde aklanr hale getirme amacna matufturlar37. Nitekim slm dnce tarihine baktmz zaman Tanry mahhas
ifdelerle tasavvur edenlerin, genellikle kltrel alt yaplarnn zayf, deiik dnce biimlerine kapal insanlar olduunu, buna karlk Onu mcerred kavramlarla tasavvur edenlerin felsef ve kltrel derinlii olan kimseler olduklarn
farkederiz.
Kuranda Allahn Vechi tamlamas ile geen Vech kavramlar38, farkl
balamlarda geen deiik anlamlardr. Filolojik adan zt, ynelme, rza,39 eklinde aklanan vech, ebed ve mutlak ztn rzasn kazanmada iman ve ihlasn ilevini de belirtmektedir.40 Yed (el) kavram Kuranda Yahdlerin Allah hakkndaki
bir iftiralarna cevap sadedinde gelmitir. Sz konusu yette geen iftira Allahn
eli baldr41 eklindeki szleri olup, buna cevaben Allah, cmertliini ve her istediini yapabilen oduunu vurgulamak amacyla ayn yetin devamnda Hayr,
Allahn iki eli de aktr diyerek onlarn bu azgn iftiralar reddedilmektedir.
Yazra gre ilgili yette iki eli ifdesi mbalaa ve tekid iin gelmitir. 42
Dier bir yette de Allahn eli onlarn ellerinin zerindedir43 biiminde geer.
Burada da ilk Mslmanlar arasnda bir szleme (biat) olay (Rdvan Biat)ndan
sz edilmekte ve bu szleme el skarak yapldndan, el, sz vermenin somut
sembol olarak kullanlmaktadr. Yani vurgu ele deil, elle yaplan sz vermeyedir.
Allah da byle bir szlemeden raz olduunu vurgulamak iin, oradakilerin ellerinin zerine kendisi de elini koymu olmakla, kendisi de onlarn bu biat ve yardm-

37

Macit, Kurann nsan Biimci Dili, 82.


Bkz.Rahmn 55/27; Bakara 2/272; Rad 13/22; Rm 30/38; nsan 76/9; Leyl 92/20.
39
bn Manzr, Lisn, 13/357.
40
Macit, Kurann nsan Biimci Dili, 83.
41
Mide 5/64.
42
Yazr, age., 3/1733; Macit, age., 84.
43
Fetih 48/10.
38

80

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

lama evrenine tank olduunu vurgulayarak; onlarn bildikleri dilden konumutur.


Nitekim onlar da bu dili ok iyi anlamlar ki, peygambere bu konuda her hangi bir
soru yneltmemileridir. 44 Bu soru yneltmeme kendilerini Selef olarak tanmlayan dnrler tarafndan, Tanrda bu organlarn varl, fakat bilinemezlii anlay ile aklanr. Acaba durum onlarn inandklar ya da tasavvur ettikleri gibi midir?
Yaratan ile yaratlan arasnda ontolojik ve mhiyet olarak farklln olmas
zorunludur. Zt, hakikat ve 'ayn kelimeleriyle de ifade edilebilen mhiyet kavram,45 varln asln, yapsn oluturan temel zellik, bir eyi o ey yapan, yle olmasn salayan diye tanmlanr. 46
slm dncesinde Allah'n mhiyetinin bilinebilir olup olmamasndan nce,
O'nun mhiyetinin olup olmad tartlmtr. 47
Allahn Sfatlarn kabul etmeyerek, sfat yerine bu sfatlara ad olan isimlerini kabul eden, bu nedenle de Allah hakkndaki dnceleri ok soyut ya da tenzihi olan Mutezile dnrleri de Allahn mhiyetinin bilinemeyecei kanatndadrlar. Neredeyse sfatlar kabul etmeye ynelmi gzken Mu'tezili dnrlerden, Kadi Abdulcebbar (.415/l025)'a gre, Allahn sfatlarnn dnda O'nun
iin bir mhiyetin varlndan sz edilemez. Bir baka ifadeyle, Allahn mhiyet ve
knhn O'nun sfatlar tekil eder. Bunun haricinde ayr bir mhiyetten bahsedilemez, nk bunun iin bir delil yoktur ve biz Allah' sfatlar dmda baka herhangi bir yolla bilemeyiz 48. nk Yaratan snrsz ve mutlak, yaratlan zaman ve
mekanla evrilidir. nsan Yaratan ve mutlak olan Allahn dzeyine hibir biimde
kamayacandan dolay Mutlak olan Allah, mesajn insann dzeyine indirmitir.
Allahn varl Metafizik alan ilgilendirir. Bu alan (ifade olarak) zaman ve mekan-

44

Macit, Kurann nsan Biimci Dili, 86.


Metin Yurdagr, Allahn Sfatlar, Esml-Hsn, st.1984, s. 148.
46
Seyyid erif el-Crcn, Trift, st. 1300 h.
47
Mevlt zler, Allahn Mhiyeti ve Aklen drki Meselesi, Atatrk n. FD. Say 13,
Erzurum 1996, s. 93.
48
Abdulkerim Osman, Nazariyyett-Teklif, Beyrut 1971, s. 154.
45

81

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

dan bamsz olup, gerek anlamda tasavvuru asla mmkn deildir. O alan tasavvur edebilmemiz iin Allah kendisini, insan ve kainatla ilikilerini beeri bir dil yoluyla bizlere aktarmtr. Bu aktarm esnasnda biim ve anlam deiikliini gerektiren lisani vastalar kullanmtr. Bu nedenle Allahn mesajnn dili de snrl olan
insann dzeyinde olma durumundadr. Anlalmayan ey aklanamadna gre,
irad ve inzar durumunda olan insana Mutlakn, snrlnn dzeyine indiriliine en
arpc rnek Allahn kainat yaratmas ve onu iade etmesine ilikin olarak
Kurann kulland dildir.49
Kurandaki Allahn evrenle ve insanla ilikilerini aklama balamndaki
ifde kalplarnda Allah kendi ztndan deil de, daha ok sfatlarndan sz eder.
Allah, evrendeki olaylarn ileyiinin ahenk ve dzeninin arkasnda kendisinin bulunduunu; bunlarn da mutlak ilmi, hr irdesi ve her eye gc yeten kudretiyle
olduunu vurgulayan ve insanlarn anlayabilecekleri anlatm tarzlarnda grlr.
r suresi 11.yetinde Onun benzeri gibi yoktur ifde kalbnn arkasndan,
kendisinin iiten ve bilen olduunu vurgulamas zt olarak bilinemezliini vurguladktan sonra tamamen bilinemezliini dlamaktadr.50 slm dncesinde hemen
tm Mslmanlar, insanlarn Allahn varln; zelliklerini bilebileceklerini, fakat
kendine zg hakikatini bilemeyeceklerini kabul etmilerdir. Bu konuda Hz.
Muhammed (a.s.) de Allahn ztn deil de nimetlerini ve eserlerini dnmenin
daha doru olduunu vurgulad bildirilir.51 Sad suresi 75. yette geen ey blis!
ki elimle yarattma secde etmekten seni alkoyan nedir? ifdesinde de insann
atas olan Hz. Ademin erefini vurgulamaya yneliktir. Gerekten de cisim lemi
ile ruh leminin kendisinde birletii, hibir varla bahedilmeyen nimetlerin
buluma noktas olan insann deerini bundan daha gzel anlatan bir ifde olmasa
gerektir.

49

Nadim Macit, Kurann Allah Tasavvuru ve nsana Ulatrlmas, Bilgi ve Hikmet, Yaz 1995, Say II, 117-118.
50
Macit, Kurann nsan Biimci Dili, 74.
51
Celluddin Abdurrahman b. Ebi Bekir es-Suyt, el-Cmius-Sar, Msr 1954, I/112.

82

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

Allah hakknda bylesine tebih, tecsim ve hull iddialar, slm dnce


tarihinde ounlukla ia mezhepleri arasnda ortaya kmtr. Gnmzde de Allah
hakknda benzer inanlar bulunan birtakm btn karakterli i gruplarn, grlerini aka ifade edemedikleri grlmektedir. nk bu tip grler ak Kuran
ayetlerine ve slm alimlerinin Allah hakkndaki icmana uymadndan Mslmanlarn byk ounluu Allah hakkndaki ar grlere iltifat etmemitir.
Kuranda, Allah hakknda kullanlan, yaratlm bir takm varlklara benzerlik arm uyandran ayetleri, bir ksm mfessirler mtebih olarak deerlendirmilerdir. Bunlar bu grlerinde Kurandaki bir ayete dayanmakta iseler de,
bu ayet Kurann bir ksmnn anlalp, dier bir ksmnn anlalamaz olduunu
deil, ilgili ayetin devamnda da ifade edildii gibi kalplerinde erilik bulunanlar,
hkm ve anlam hemen anlalabilen muhkem ayetlere gre, ancak belli bir bilgi
birikimi gerektiren ve bir aba sonucu yine anlalmas mmkn olan mtebih
ayetler zerinde oynayarak, kendi olumsuz dncelerini ortaya koymaya alan
kt niyetli insanlardan sz etmektedir.
Mtebih yetlerin yalnz Allah tarafndan bilinip baka hibir kimsenin
bilemeyecei grnde olanlar: "Onun te'vilini Allahtan baka kimse bilmez,
ilimde derin olanlar, ona inandk, hepsi Rabbimiz katndandr, derler" (Al-i mran,
3/7) ayetindeki rsihn (ilimde derinlemi olanlar) kelimesinin bandaki vav
harfini cmleyi balatan harf (harf'l-ibtida) olarak kabul etmektedirler. Mtebih ayetlerin anlamlarn bilginlerin de bileceini kabul edenler ise vav harfinin
atf edat olduunu kabu eder. Bu takdirde anlam yle olmaktadr:"... Onun te'
vilini ancak Allah ve ilimde derin olanlar bilir". 52
Birinci gr ve yukardaki tanmlamalar bir ok mfessir tarafndan ileri
srlse de kendisini Nr, Hidyet, Beyn, Rh, Zikr ve Furkn olarak
tantan Kur'an'da anlamlar kapal, bilinmez yetlerin varln sylemek hibir
ekilde doru grlmez ve aklanamaz. nk bu gr Kurann indirili gere-

52

Al-i mrn, 3/7.

83

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

iyle elimektedir. Hatta, benzer veya kapal bir anlam ierdii sylenilen mtebih ayetlerin iine birok surenin bandaki harflerin de dahil edilmesi tutarl
grlmemektedir. Zira muhkemin karlnda kullanlan mtebih, dieri ile
tanmlanan ayetleri kapsamaktadr. Burada sz konusu edilen, metin ve anlamdr.
Oysa surelerin balarnda bulunan harfler; metin, hatta kelime dahi olmadklarndan
dolay bir anlam iermezler. yleyse bunlar; lahi Kitab'n bilinen harflerden
meydana geldiini, herkesin bildii ve kulland harfler olmasna karn, Kurann
benzerini getirmenin mmkn olmadna dair bir uyar olarak grmek gerekmektedir. Her ayetin yorumu bir gereklikten kaynaklanr. Yorum, szn ettii gereklii aklamay ummakta ya da gerekten aklamaktadr. Bu neden yorumun anlam, hem gelecei ya da sonraki olaylar kapsar hem de onlardan kaynaklanr. Yorumu yapan kimsenin anlaml bir ekilde yorumunu yapt an, yorumun gsterdii
ey, onun iin bir gerekliktir. Kur.'an kaynak olarak, materyal ve fiziksel ya da hissedilen gereklik diyebileceimiz dzeyden daha baka gereklikler ve anlamlar
barndrr. Bu nedenle, anlamlar, insann maddi dnyada kulland kelime ve cmlelerden daha geni bir anlamda aklamaktadr.
Gaybn bize anlalabilir ekilde aktarlmas, baka herhangi bir yolla buna
imkan bulunmadndan, sembolik tasvir yoluyla mmkn olmaktadr. Dolaysyla
insann mahede ve tecrbe snrlarna girmeyen alemle (Mutlak Gayb) ilgili mecaz anlaml ifadelerin varln syleyen ve bunun ayrmn muhkem ve mtebih
kavramlaryla yapan Kur'an, bu iki anahtar kavramla anlalrlln belirtmi
olmaktadr.53
Kuranda Allah hakkndaki benzetmeli (mtebih) yetler grubuna giren
haber sfatlara konu olan yetlere baklnca, gerekten de Allah zihnen farkl
dnce kalplar ierisinde alglamak mmkn olabilmektedir. Allah-insan ve
Allah-kinat ilikisinden bahseden yetler grubunda dahi farkl Allah alglamalar
ortaya kabilmitir. Bu hususta mezheb yaklamlar ile kiilerin kendi derni hallerinin de kukusuz nemli bir pay vardr.
53

Macit, Kurann Allah Tasavvuru 114-115.

84

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

Mslmanlarn Allah hakknda deiik dncelere ynelmesinde en byk


etkenlerden biri de, kukusuz kader sorunu hakknda yaplan tartmalardr. Zira
Allahn kinat ve insanlarla olan ilikilerinde kadere ve ilh irdeye yklenen anlam, ayn zamanda Allahn zat ve sfatlar hakknda farkl anlay ve alglamalara
da neden olmutur.
Kelm adan baktmzda; Kurandaki anlam btnl iinde mtebih
ayetler ile bir takm sembolik ve mecazi ifadeler kast edilmemitir, Kuran bir
takm semboller ve mecazlar yuma gibi grmek, onun amacn ve dnya grn
btnsel olarak kavramamak demektir. nk tanmlanamayan, zaman ve mekanda
snrsz ve beer kavraynn tamamen tesinde olan Allahn zat, zaman ve mekandan bamsz olan bir baka aama olduundan dolay insan tam anlamyla kavrayamaz. Metafizik kavramlar, doal olarak, insann tecrbe snrlarnn tesindeki
bir alemle ilgilidir. zellikle Allah hakknda kullanlan mtebih kavramlar,
beerin idrak snr tesindeki bir baka alemin mevcudiyeti kavram ile ilikilendirerek anlamak gerekir. te o zaman Kurann mesajn anlamaya esas temel
nermeyi bu kavramn tekil ettiini grrz.
te bir ksm Seleflerle baz Hadis Ehli olmak zere daha ok iann ar
kanad arasnda ortaya kan bu grler Allah en net ifadelerle anlatmay hedef
alan Kuran gereine aykr dmektedir. Bu inanlaryla iann ar kanadn
temsil eden bu frkalar Mebbihenin de ar kollardr. Mebbihe Allah'n zt ya
da sfatlarn yaratklarn zt ve sfatlarna benzetip bunlarn ayn niteliklere sahip
olduunu syleyen frka olmakla birlikte; bir takm deerlendirmelerle bazen
frkalar dierlerini Mebbihe olmakla sulamlardr. Mesel, Mutezile, Ehl-i
Snnet mensuplarn hirette Allah'n grleceini sylemeleri ve Allah'n sfatlarn kabul etmeleri sebebiyle Mebbihe olmakla sulamlardr. nk, onlara
gre Allah'n grleceini sylemek, ayn zamanda Allah'n cisim olduunu kabul
etme anlamna gelir. Bu gr Tanrnn belli bir meknda ve belli bir ynde oldu-

85

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

unu sylemekle e anlamldr ve bu sebeple de Allah'n grleceini syleyenler


hem Mebbihe ve hem de Mcessimedirler54
Bu nedenle slm dncesinde tebihilikle ile itham edilen kiilerin gerekten Mebbihe saylp saylmadklarn iyi tahkik etmek gerekir.
Allahn zat hakknda Cehmiyye ile tam anlamyla zt grlere sahip olan
bir ekol olan Mebbiheye kar slm kelamclar akln ve nassn hakemliinde
susturucu cevaplar vermilerdir. slmn ilk iki asr ierisinde bu tip dnceleri
savunan bir takm kimseler bu konuda mstakil birer ekol de kurmamlardr. lk
elden kaynaklarn ou Allah benzetme ve biimlendirme anlaynn daha ok
iaya mensup kimseler arasndan km olduunu bildirmektedir. Allah cismn
varlklara benzetme, ya da tasavvur etme dncesinin arka plannda hangi faktrlerin bulunduunu aratrmak, bal bana bamsz bir aratrmay gerektirir. Bunlarn, Allah inancn savunurken bu inanlarn akliletirme abasyla ya da en
yce varlk kavramn zihinlerinin almamasndan dolay bu tr anlaylara ynelmi olduklar sylenebilecei gibi, eski Hind ve Yunann Tanr ya da tanrlar eitli insan biimlerinde kabul etme anlaylarnn uzantlar olduu da dnlebilir.
nk Allah insan ya da dier varlklara benzetme hareketi ilk defa slm dncesinde ortaya km olmayp, eski Yunan ve Hind dinlerine kadar uzanmaktadr.
Eski Yunanda Homeros ile Hesiodosa gre tanrlar, lmller arasnda su saylan
kt ileri de yapan; domu olan ve insanlar gibi giyinen; ksaca insanlara benzeyen varlklardr. Halbuki Xenophanes her rkn kendi Tanrsn kendisine benzettiini, hatta hayvanlar resim yapabilseler, Tanrlarn kendilerine benzetirlerdi diyerek, en yce varln bir ve benzersiz olup, domam ve kendisinde olu, bozulma
ve deime bulunmayan sonsuz varlk olduunu syleyerek, insanlar byle bir
Tanrya tapmaya aryordu.55

54
55

bnu Ebi'l-Hadd, erhu Nehci'l-Belae, Beyrut (t.y.), I, 19).


Hsameddin Erdem, Baz Felsefe Meseleleri, Konya 1999, s. 156.

86

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

slm dnce geleneinde baz kii ve guruplarn bir takm Kurn yetleri
ile hadis metinlerinde geen insan biimci ifadelerin (Allahn benzerliini uyandran ifadeler) ilk artrd lafz anlama ynelip, szn balam ve gerek anlamn kavrayamama hususu nemli bir etken olsa gerektir. Sz gelimi, Allahn Ar
zerinde olduunu bildiren, ellerinden, gzlerinden, ayaklarndan ya da Onun yeryz semasna inmesinden sz eden vb. yetler grubu, bu insanlar bu ynde dnmeye sevk etmi olabilir. Bu sebepten onlar asndan en ak ve en dz yol Allahn ekli ve biimleri olan bir varlnn olduunu sylemekti. Her ne olursa olsun onlar slm kltrnn oluum dneminin bu konuda dikkat ekmi isimleridir.
"O'na benzer hi bir ey yoktur. O, iitendir, grendir" (r, 42/11) yetiyle
Yce Allah hi bir eyin kendisine benzer olamayacan Kur'n'da ak ve net bir
biimde ifade etmektedir. Yaratklarndan hi bir ey O'na benzemez. O da
yaratklarna benzemez. nk Kelm ilmi asndan mantksal ve bilimsel adan
dnldnde benzeme" veya benzeme, varlklarn sonral olularna (hudsuna) delalet eder. Benzeim ve deiim Tanrda olamaz. Daha sonra deiime
urayan varlklar, birbirlerine benzerler ve bunlarn da ilh olmas asla mmkn
deildir. Deiim halinde olan varlklar birbirlerinin nedenidirler. Bu silsile sonsuza
kadar gidemez. Bir balangc ve bir sonu olmas gerekir.bunlara bir balang
veren varln ise kendisi deiime uramayan ve buna gereksinimi bulunmayan
varl zorunlu olan lk Varlktr. Bu varln ad da slmda Allahtr.
slm Dini ve dncesindeki kabul grm syleme gre; Allah'n zt
yaratklarna benzemedii gibi, sfatlar da yaratklarn sfatlarna benzemez. Bu
anlay bandan beri Mslmanlar arasnda genel bir icma ve iman esas olmutur.
Bu bakmdan yukardaki antropomorfist/insan biimci anlaylar, btn slm
dnrleri tarafndan profan; ar ve sapkn anlaylar olarak kabul edilir. Allah,
hayat, ilim, kudret, semi', basar vs. gibi sbt sfatlarla nitelidir. nsanlarda da hayat, ilim, kudret, semi' ve basar gibi sfatlar vardr. Ancak Allah'n sfatlaryla insanlarn sfatlar arasnda sadece isimlendirme ynyle bir benzerlik vardr, ontolojik
olarak ve mhiyetleri asndan her hangi bir benzerlik asla sz konusu deildir.

87

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

Kaynaka
ABDULKAHR B. MSA, Kitb el-Gunye, bs. yy.,1892.
BADD, Abdulkhir el-, el-Fark beynel-Frk (Mezhepler Arasndaki Farklar),
ev. E. Ruhi Flal, Kalem Yay stanbul 1979.
BADD, Abdulkhir el-, Muhtasar el-Frak, ksaltan Abdurrrezzak er-Resan, ner.
Philip K. Hitti, Kahire 1924.
BADD, el-Fark beynel-Frk, Msr 1928.
CRCN, Seyyid erif el-, Trift, stanbul 1300 h.
ERDEM, Hsameddin, Baz Felsefe Meseleleri, Konya 1999.
EAR, Ebul-Hasen Ali el-, Makltul-slmiyyn vehtilful- Musalln, III. Bs.,
(Thk.: Helmut Ritter), Wiesbaden 1400/1985.
BN KUTEYBE, Uynul-Ahbr, Khire 1343-1349/1925-1930.
BN KUTEYBE, Tevilu Muhtelifil-Hadis, Kahire 1326/1908.
BNU EB'L-HADD, Abdulhamd Hibetullah b. Muhammed, erhu Nehci'l-Belaa,
Beyrut, ty.
BN MANZR, Ebl-Fadl Cemaluddin Muhammed b. Mkerrem (.711h.), LisnulArab, Beyrut 1375/1955 ve 1389/1970.
KE, Abdulaziz el-, MarifetRicl, Bombay, 1317/1899.
KUTLUAY, Yaar, slm ve Yahudi Mezhepleri, st. 2001.
MACT, Nadim, Kurann nsan Biimci Dili, stanbul 1996.
MACT, Nadim Kurann Allah Tasavvuru ve nsana Ulatrlmas, Bilgi ve Hikmet,
Say II, Yaz - 1995.
MAKRIZ, Takyuddn b.Ahmed, el-Htat, Bulak 1270/1853.
MALAT, Ebu'l-Huseyn Muhammed b. Ahmed, et-Tenbih ve'r-Redd al Ehli'l-Ehvi
ve'l-Bida, Beyrut 1968.
MALAT, Ebu'l-Huseyn Muhammed b. Ahmed, et-Tenbih ve'r-Redd al Ehli'l-Ehvi
ve'l-Bida, tahk.. M. Zhid el-Kevser, Beyrut 1968.
MSA, Abdulkahir b., Kitb el-Gunye,bs.yy.,1892.
OSMAN, Abdulkerim Nazariyyett-Teklif, Beyrut 1971.
ZLER, Mevlt, Allahn Mhiyeti ve Aklen drki Meselesi, Atatrk n. FD. Say 13,
Erzurum 1996.

88

Yrd. Do. Dr. Abdulhamit Sinanolu

PEZDEV, mm Ebu Yusr Muhammed el-, Usluddn/Risletl-Akid (Ehl-i Snnet


Akaidi), ev. erafeddin GLCK, ist.1994.
PEZDEV, Ebul-Yusr Muhammed el- Uslu'd-Dn, (ev: erafeddin GLCK, Ehl-i
Snnet Akaidi, st. 1981.
RZ, Fahruddin er-, Essu't-Takds, Msr 1935.
SUYT Celluddin Abdurrahman b. Eb Bekir es-, el Cmius-Sar, Msr 1954.
EHRSTN, Abdulkerim e-, el-Milel ven-Nihal, (Thk.: Muhammed Seyyid Kln),
Dru'l-Ma'rife-Beyrut 1980.
EHRSTN, el-Milel ve'n-Nihal, Beyrut 1975, c.II, s.21. el-Fisal'in kenarnda
baslmtr.
TABER, Eb Cfer Muhammed b. bn Cerr, Trihur-Rusul vel-Mlk, ner., de
Goeje, 15 cilt, Leiden 1879-1901.
TRTTON , A.S., slm Kelm, ev. Mehmet Da, Ankara niv. lhiyat Fak.
Yay.,nu:157, Ankara 1983.
YURDAGR, Metin, Allahn Sfatlar, Esml-Hsn, st.1984.

89

slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar

90

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels (. 693/1294)


Dr. Fatih Yahya AYAZ*

zet: Memlkler dneminde vezirlik, bu dnemde ihdas edilen saltanat niplii


(niybets-saltana) grevinin varl sebebiyle daha nceki devletlerdeki vezirliin g
ve nemine ulaamamtr. Memlkler dnemindeki vezirlerin yetki alan genelde
maliye ile snrl kalm, en nl Memlk vezirlerinden olan bns-Sels gibi ok az
dndakiler hibir zaman merann stnde bir gce sahip olamamlar, kendi grev
alanlar dndaki idar mekanizmaya da mdahale edememilerdir. bns-Sels,
zamann sultan el-Melikl-Eref Halil b. Kalavun ile yakn arkadat. Bunu kullanan
bns-Sels, vezirlii zamannda ikinci bir sultan gibi hareket etmi ve btn idar
mekanizmay kontrol altna almtr. Bu sebeple onu Memlkler dneminin en kudretli
veziri kabul etmek mmkndr. Bu almada bns-Selsun hayat ve vezirlii ele
alnmaktadr.
Anahtar Kelimeler: bns-Sels, vezirlik, vezir, niybets-saltana, emr, el-MeliklEref Halil b. Kalavun.
Abstract: The vizierate of Mamlks has not reached the power and importance of the
vizierates of the states previous to Mamlk State, owing to existence of the office of
viceroyalty (niybat al-saltana) which was established in the Mamlk era. The
authorities of viziers in Mamlk period were generally restricted to financial issues and
they have never been superior to the military class and have never interfered in the
administrative mechanism out of their interest area except few viziers like Ibn al-Sals
who was one of the most prominent viziers of Mamlks. Ibn al-Sals and al-Malik alAraf Halil b. Kalawun who was the sultan at that time were very close friends. By
exploiting this close relationship, Ibn al-Sals acted as a second sultan and controlled
the whole administrative mechanism in his vizierate period. Therefore he can be
considered as the most powerful vizier in the period of Mamlks. In this study, Ibn alSals biography and vizierate are dealt with.
Keywords: Ibn al-Sals, vizierate, vizier, niybat al-saltana, amr, al-Malik al-Araf
Halil b. Kalawun.
*

. .lahiyat Fakltesi slam Tarihi Anabilim Dal Aratrma Grevlisi.

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

Giri
Msr, am ve Hicaz gibi slm corafyasnn en nemli blgelerini iki buuk
asrdan fazla bir sre hakimiyetleri altnda tutan Memlkler (648-923/1250-1517),
slm tarihinin en byk Mslman-Trk devletlerinden biridir. Yenilmez kabul
edilen Moollar, Aynicltta hezimete uratarak slm dnyasnn batsn byk
bir tehlikeden kurtaran Memlkler, bu zaferle siyas konumlarn glendirmiler,
bundan ksa bir sre sonra Abbs hilafetini Msra getirmek suretiyle mslmanlar
nazarnda din meruiyetlerini de kazanmlardr.
Bu byk Trk devleti bir yandan siyas ve din meruiyetinin temellerini
olutururken, dier yandan bata selefi Eyybler (567-866/1171-1462) olmak zere
daha nce kurulmu olan devletleri rnek alarak messeselerini oluturma gayreti
iine girmitir. Memlkler Devletinin siyas ve asker tekilatn arlkl olarak
hkmranln sona erdirdii Eyyblerden ald kabul edilmektedir. 1 Ancak
Memlkler vezirlik messesesi hususunda farkl bir uygulamaya gitmiler, niybets-saltana (saltanat niplii) adyla vezirlikten daha yksek bir grev ihdas etmek suretiyle, kendilerinden nceki slm devletlerinde sultan veya halifeden sonra
ikinci g sahibi olan vezirin yetkilerini nemli lde snrlandrmlardr. Dolaysyla, sultanlktan sonra gelen ve vezirliin yerini alan niybets-saltana vazifesinin ihdas edilmesinin ardndan vezirlik daha alt konumda bir makam haline
gelmitir.2 Veziri ikinci planda brakan nibs-saltana, sultann ilgilendii hemen
her eyle ilgilenen, onun turasn koyduu her trl resm evraka kendi imzasn
1

smail Hakk Uzunarl, Osmanl Devleti Tekiltna Medhal, Ankara 1988, s. 293;
smail Yiit, Siyasi-Dini-Kltrel-Sosyal slm Tarihi: Memlkler, VII, stanbul 1991,
s. 179.
ihabeddin Ahmed b. Yahya b. Fazlullah el-mer, Meslikl-ebsr f memlikilemsr:Memlik Msr ve-m vel-Hicz vel-Yemen (nr. Eymen Fud Seyyid),
Kahire 1985, s. 59; Ahmed b. Ali el-Kalkaend, Subhul-a f snatil-in, I-XV,
Kahire 1910-1920, IV, 28; Takyyddin Ahmed b. Ali el-Makrz, Kitbl-Meviz velitibr bi-zikril-htat vel-sr, I-II, Beyrut, ts., II, 223; Celaleddin Abdurrahman b. Eb
Bekir es-Syt, Hsnl-muhdara f ahbri Msr vel-Khire, Kahire, ts., II, 94;
Uzunarl, Medhal, s. 362. smail Yiit, Memlkler, VII, 188.

92

Dr. Fatih Yahya AYAZ

atma yetkisine sahip fevkalade nfuzlu bir grevliydi. 3 Sultann yannda sarayda
grev yapan nibs-saltana, kfill-memlkil-slmiyye ve en-nibl-kfil
unvanlarn da tard.4 Dier taraftan Msr ve Suriye blgesindeki byk vilyetlerin valilerine de nibs-saltana unvan verilmekteydi.5
Ancak geni yetkilerle donatlan nibs-saltanann glgesinde kalmakla
birlikte, Memlklerde vezirin devlet hiyerarisinde belirli bir dnem iin nemli
bir konuma sahip olduunu sylemek mmkndr. Kaynaklardaki baz kaytlar
bunu gstermektedir. Mesela ilk Memlk dnemi messeseleriyle ilgili eser veren
melliflerden bn Fazlullah el-mer (. 749/1349), devlet ynetimindeki nemli
grevlileri, erbbs-syf (komutanlar), erbbl-aklm (divan grevlileri) ve
zevil-ilm (adl ve din grevliler) olarak kategoride sralamakta ve veziri divan
grevlilerinin en bana yerletirmektedir. 6 Resm yazmalar alanndaki eserleriyle
mehur Kalkaend de (. 821/1418), takld ve tevklerde (resm grevlendirme
yazlar) kullanlan hitap ekilleri ile ilgili bilgi verirken erbbl-aklmdan olan
veziri, kendi kategorisinde ilk sraya yerletirmitir.7
lerleyen zaman ierisinde baz yeni messeselerin kurulmas ve yetkilerinin
bir ksmnn bu messeselere devredilmesi sebebiyle vezirlik bu statsn devam

4
5

bn Fazlullah el-mer, et-Tarf bil-mustalahi-erf (nr. Muhammed Hseyin


emseddin), Beyrut 1988, s. 94; Kalkaend, Subhul-a, IV, 16.
bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 55; a.mlf., et-Tarf, s. 94.
Kalkaend, Subhul-a, IV, 184, 217, 233, 237-238, 240, 241. Niybets-saltana
grevi ile ilgili daha geni bilgi iin bk. bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 5556; a.mlf., et-Tarf, s. 94-95; Abdurrahman b. Muhammed b. Haldn, Mukaddimet bn
Haldn (nr. Ali Abdlvahid Vf), I-III, Kahire, ts., II, 670, 674; Kalkaend, Subhula, IV, 16-18; Makrz, el-Htat, II, 215; Syt, Hsnl-muhdara, II, 93-94;
Uzunarl, Medhal, s. 349-362; Hasan el-B, el-Fnnl-slmiyye vel-vezif
alel-sril-Arabiyye, I-III, Kahire, ts., III, 1230-1234; William Popper, Egypt and
Syria Under the Circassian Sultans 1382-1468 A.D., Berkeley 1955, s. 90.
bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 55-63. Ayrca bk. Kalkaend, Subhula, IV, 16-39; Syt, Hsnl-muhdara, II, 93-95; Abdlmunim Macid, Nzumu
devleti seltnil- Memlk ve rsmhm f Msr, I-II, Kahire 1979-1967, I, 42-148.
Kalkaend, Subhul-a, XI, 270.

93

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

ettiremedi.

Dolaysyla

kaynaklarda

vezirliin

nemine

dair

yaplan

bu

deerlendirme, devletin kurulduu 648 (1250) senesinden, vezirliin elinden nemli


grevleri alan nezretl-hssn8 ihdas edildii ve vezirlik messesesinin aralklarla
iki defa ortadan kaldrld el-Melikn-Nasr Muhammed b. Kalavunun nc
ve son saltanatna (709-741/1309-1341) kadar geerli olmaldr. Bu dnem
Memlklerde vezirliin birinci safhas olarak kabul edilebilecek bir zellik
tamaktadr. Nitekim nde gelen Memlk tarihilerinden bn Tariberd (.
874/1469), bu dneme denk den byk emrlerden birisinin vezirlie tayininden
bahsederken, o dnemde vezirin, nibs-saltana mertebesinde kabul edildiini
aka belirtmektedir. 9 Nezretl-hssn ihdasyla birlikte tedricen nemini kaybettii grlen vezirlik messesinin geirmi olduu ikinci safha, sz konusu
messesesinin kuruluundan erkez Memlkler dneminin (784-923/1382-1517)
ilk sultan el-Melikz-Zahir Berkukun, kendine ait memlklerin (askerlerin)
ihtiyalarn temin maksadyla ed-dvnl-mfred10 isimli divan tekil etmesine
8

10

Nezretl-hs, el-Melikn-Nasr Muhammed b. Kalavun tarafndan, sultana ait arazi


ve mallarla ilgilenmek zere kurulan bir messesedir. Dvnl-hs ismi verilen bu
messesenin bandaki grevliye nzrul-hs unvan verilmekteydi. Vezaret ortadan
kaldrldnda vezire ait ilerin byk ksm nzrul-hssa tevdi edilmi, eitli
grevlileri tayin yetkisi de ona verilmiti. Btn devlet grevlilerine verilen hilatler ve
civar memleketlerin sultanlarna gnderilen hediyelerden de o sorumluydu. Daha geni
bilgi iin bk. bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 54-55, 60; Kalkaend,
Subhul-a, III, 452, IV, 29, 30, 45, VIII, 229, XI, 316-320, 339; Makrz, el-Htat, II,
223, 227; Garsddin Halil b. ahin ez-Zhir, Zbdet Kefil-memlik ve beyntturuk vel-meslik (nr. Paul Ravaisse), Paris 1894, s. 107-109; Syt, Hsnlmuhdara, II, 94, 142; Muhammed b. Ahmed b. ys, Bediuz-zhr f vekiid-dhr
(nr. Muhammed Mustafa), I-V, Kahire 1982-1984, I/1, 444, 453.
bn Tariberd, en-Ncmz-zhire f mlki Msr vel-Khire, I-XII, Kahire 1956,
XIII (nr. Fehim M. eltt), Kahire 1970, XIV (nr. Cemal Muhammed Muhriz-Fehim
M. eltt), Kahire 1971, XV (nr. brahim Ali Tarhan), Kahire 1972, XVI (Cemaleddin
e-eyyl-Fehim M. eltt), Kahire 1972, VIII, 141.
ed-Dvnl-mfred el-Melikz-Zahir Berkuk tarafndan ahsna ait memlklerin her
trl ihtiyacnn giderilmesi iin kurulmutur. Nezretl-hssn tekilinden sonra
vezirin elinde braklm olan bu nemli grev artk bu divann banda bulunan
stdrn eline gemitir. Sultan Berkuk sultanlktan nce elde ettii iktn idaresini
stdrn bakanlk ettii bu divana vermitir. Yeni satn ald memlklerin aylklar

94

Dr. Fatih Yahya AYAZ

kadar devam eder. nc ve son safha ise ed-dvnl-mfredin tekilinden


devletin yklna kadar olan dnemi (784-923/1382-1517) kapsar.11
Vezirliin tedricen nem ve etkinliini yitirdii Memlklerde, bilhassa
vezirliin nemini koruduu birinci dnemde byk kudret sahibi vezirler ortaya
kmtr. Hatta, siyas konumu itibariyle devletin ikinci adam nibs-saltanadan
daha yetkili vezirlere de rastlanmaktadr. Bu almada ok az saydaki sz konusu
vezirlerin en mehurlarndan ve belki de en gllerinden olan bns-Selsun
hayatn ve vezirliini inceleyeceiz. Onun bylesine ne kmas ve almaya
konu edilmesinin sebebi, sultann kendisine verdii deerden g alarak, baka hi
bir sivil idarecinin cesaret edemedii bir ekilde byk emrleri devreden karmas
ve idarede neredeyse tek sz sahibi haline gelmi olmasdr.

A. Vezirlik ncesi Hayat


Tam ismi emseddin Muhammed b. Fahreddin Osman b. Ebir-Rec b. Eb
Zhr et-Tenh ed-Dmek olup, bns-Sels adyla hret bulmutur.12 Doum

11

12

iin Msrdaki muhtelif blgelerden bir ok yerin gelirlerini bu divana tahsis etmi,
bylece sz konusu divan idare eden stdrn ehemmiyeti artm buna mukabil vezirin
nemi azalm, elinde kalan birka blge ve rf vergilerden tahsil ettii gelirleri sultan
memlklerinin et ihtiyac ve sultann mutfak masraflarn gidermek iin harcamakla
ykml bir grevli haline gelmitir. ed-Dvnl-mfred hakknda geni bilgi iin bk.
Kalkaend, Subhul-a, III, 453, 457, IV, 14, VI, 215; Makrz, el-Htat, II, 222, 223224, 395; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 34, 106-107; Popper, Egypt, s. 93, 97-98;
Kazm Yaar Kopraman, Divan (Memlkler), DA, IX (stanbul 1994), s. 383; H. L.
Gottschalk, Dwn (Egypt), EI, II (Leiden 1965 ), s. 330.
Vezirliin geirdii safhalar ve bu konudaki deerlendirmeler hakknda geni bilgi iin
bk. Fatih Yahya Ayaz, Memlkler Dneminde Vezirlik (1250-1517) (Baslmam
Doktora Tezi), Marmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul 2004, s. 26137.
Fazlullah b. Ebil-Fahr es-Suk, Tl Kitabi Vefeytil-ayn (nr. ve trc. Jacqueline
Sublet), Dmak 1974, Arapa ksm s. 152; Ahmed b. Abdlvehhab en-Nveyr,
Nihyetl-ereb f fnnil-edeb, I-XVIII, Kahire, ts., XIX-XXVII (nr. M. Ebl-FazlAli M. el-Bicv-Hseyin Nassr v.dr.), Kahire 1975-1985, XXIX (nr. M. Ziyaeddin
er-Reyyis-M. Mustafa Ziyde), Kahire 1992, XXX (nr. Muhammed A. are- M.
Mustafa Ziyde), Kahire 1990, XXXI (nr. el-Bz el-Arn-Abdlaziz el-Ehvn),
Kahire 1992, XXXII (nr. Fehim M. eltt- Abdlaziz el-Ehvn-Sad A. r), Kahire

95

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

tarihi hakknda kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, 693 (1294) senesinde ldrld srada elli yanda veya biraz zerinde olduu eklindeki kaytlardan, 13
onun 640l (1242den sonra) yllarn balarnda doduu sonucuna varlabilir.
Doum yeri hakknda ise iki farkl rivayet sz konusudur. bns-Suk (. 726/
1326), Nablus kkenli olduunu, sonradan Dmaka tandn sylerken,14 Makrz onun Dmakta doduunu nakleder.15 Babas, kuma ticareti ile uraan bir
tccar olup, vefat ettiinde oluna hatr saylr miktarda servet brakmt.16 673
(1274-1275) senesinde vefat eden babas, dil, drst ve saygn bir kimse olarak
tantlmaktadr.17
Dmakta yetiip byyen bns-Sels, baba meslei olan tccarla yneldi. Birok ticar sefere katlmak suretiyle ticaret alannda tecrbe edindi. Byk
tccarlardan olmamasna ramen kendisini nemli ve mevki sahibi bir kimse olarak

13

14
15
16

17

1998, XXXIII (nr. Mustafa Hicz- M. Mustafa Ziyde), Kahire 1997, XXXI, 188;
emseddin Eb Abdullah Muhammed b. brahim b. Eb Bekir b. el-Cezer, Havdiszzaman ve enbh ve vefeytl-ekbir vel-ayn min ebnih (nr. mer Abdsselam
Tedmr), I-III, Beyrut 1998, I, 211; emseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman ezZeheb, Trhul-slm ve vefeytl-mehr vel-alm: sene 651-700 (nr. mer
Abdsselam Tedmr), Beyrut 1999-2000, sene 691-700, s. 199; Nasruddin
Muhammed b. Abdrrahim b. Ali b. el-Furt, Trhud-dvel vel-mlk-Trhu bnilFurt, VII (nr. Kostantin Zreyk), Beyrut 1942, VIII (nr. Kostantin Zreyk-Necla
zzeddin), Beyrut 1939, IX/1 (nr. Kostantin Zreyk), Beyrut 1936, IX/2 (nr. Kostantin
Zreyk-Necla zzeddin), Beyrut 1938, VIII, 106; Makrz, Kitbl-Mukaffel-kebr
(nr. Muhammed el-Yalv), I-VIII, Beyrut 1991, VI, 204.
Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 200; Makrz, Kitbs-Slk li-marifeti
dvelil-mlk (nr. M. Mustafa Ziyde-Sad A. r), I-XII, Kahire 1956-1973, I/3,
804.
bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 152.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 204.
Bedreddin Mahmud b. Ahmed el-Ayn, kdl-cmn f trhi ehliz-zamn (nr.
Muhammed M. Emin), I-IV, Kahire 1987-1992, III, 52.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 204.

96

Dr. Fatih Yahya AYAZ

gstermeye alyordu. Arkadalar onun bu tavryla alay etmek iin kendisine esshib18 diye lakap takmlard.19
bns-Selsun gerek sz konusu tavrlar ve gerekse kurduu ilikiler
vastasyla balangtan itibaren gzn yksek mevkilere diktii anlalmaktadr.
O, sayesinde nemli bir mevkiye gelebilme amacyla Dmak veziri20 Takyyddin
Tbe et-Tekrit 21 ile iyi ilikiler kurmutu. Nitekim o, bir sefer dn Dmaka
urayan Sultan el-Melikl-Mansur Seyfeddin Kalavun (678-689/1280-1290) ile
birlikte Msra giden Takyyddin Tbenin maiyetine katlmay baard. bnsSels Msr, ordusunu ve meray grnce ok etkilendi ve Takyyddin
Tbeye, buradaki emrlerden Dmakla balants olan birisinin hizmetinde almak istediini syledi. 22

18

19

20

21

22

es-Shib lakab am blgesindeki ktipler tarafndan vezirlerin yan sra kdl-kudt


gibi ileri gelen ulema iin de kullanlan bir eref unvan idi. Msrdaki ktipler ise bu
unvan sadece vezirlere has klmlard (Kalkaend, Subhul-a, VI, 18). Dolaysyla
bu lakap am blgesinde devletin ileri gelen grevlileri iin kullanlmaktayd. Bu
lakabn ortaya k ve Memlkler dnemindeki kullanm hakknda geni bilgi iin bk.
Ayaz, Memlkler Dneminde Vezirlik, s. 186-187.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 188; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 106;
Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 204; Ayn, kdl-cmn, III, 52.
Memlkler Devletinde baehir Kahire dnda Dmak, Halep, Trablus, Hama, Safed
ve Kerek gibi nemli eyaletlerde vezire muadil grevliler bulunuyor, bunlardan sadece
Dmaktakine, grevlendirilen kimsenin nemine gre vezir ismi verilirken, dier
eyaletlerdeki grevliler nazr olarak isimlendiriliyordu. Bunlarn tamam sultan
tarafndan tayin ediliyordu. Bu hususta bk. Kalkaend, Subhul-a, IV, 188-189, 219,
234, 238, 240, 241.
Beyy lakabyla da tannan Takyyddin Tbe b. Ali et-Tekrit, Dmakta defalarca
vezirlik grevine getirilen, iinde mahir bir ktip idi. 698 (1299) senesinde vefat etti.
Hakknda geni bilgi iin bk. bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 60; Nveyr,
Nihyetl-ereb, XXXI, 380; Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 348; Ebl-Fid
madddin smail b. mer b. Kesr, el-Bidye ven-nihye (nr. Ahmed Ebu Mhim
v.dr.), I-XIV, Beyrut, ts., XIV, 6.
Ayn, kdl-cmn, III, 52.

97

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

Devletin idar kademelerinde grev almak isteyen bns-Selsun vezirlie


tayin edilmeden nce Dmak muhtesiplii23 dahil baz grevlerde istihdam edildii
btn kaynaklarn ortak tespitidir. Bununla birlikte, onun bu vazifeleri hangi srayla
stlendii ve ne ekilde greve getirildii konusunda dnem tarihileri iki gruba
ayrlmaktadr. bns-Suk, bnl-Cezer (. 739/1338) ve Aynnin (. 855/1451)
yer ald birinci grup, bns-Selsun nce el-Melikl-Eref Selahaddin Halil b.
Kalavunun (689-693/1290-1293) Dmakta bulunan mallarnn idaresi iin tekil
edilen divann nazrlna tayin edildiini, daha sonra da Dmak muhtesipliine
getirildiini sylerlerken, Nveyrnin (. 733/1333) ban ektii, bnl-Furt (.
807/1405) ve Makrznin de yer ald ikinci grup ise, bns-Selsun nce
muhtesip, daha sonra sz konusu divana nazr olduunu nakletmektedirler.
Birinci grubun ban eken bnl-Cezernin rivayetine gre, bnsSelsun Takyyddin Tbenin yaknlar arasna girmeye muvaffak olmasndan
ksa bir sre sonra, o srada henz bir ehzade olan el-Melikl-Eref Halilden bu
zata amdaki mallarnn idaresine nezaret etmesi iin iyi bir vekil bulmasn
isteyen bir mektup geldi. Bu esnada Takyyddin Tbenin yannda bnsSelsun dnda baka bir ahs daha bulunmaktayd. Takyyddin Tbe bu grev
iin ilk teklifi dier ahsa yapt. Onun reddetmesi zerine bns-Sels bu greve
talip oldu. Takyyddin Tbenin onun bir tccar olup daha nce devlet
kademelerinde almad ve tecrbesinin bulunmad eklindeki itirazlarna
ramen, tecrbeli idarecilerden daha fazla kr salayacan iddia ederek srarn
srdrd. Takyyddin Tbe bu defa ona bu grevi alabilmesi iin devlet kade-

23

Nzrul-hisbe veya muhtesip nemli bir grevli olup kendi blgesinde er hkmlere
gre hareket edilmesini salamakla ykml idi. Memlkler dneminde merkezde iki
muhtesip bulunmaktayd. Bunlar Kahire ve Msr (Fustat) muhtesipleri olup, Kahire
muhtesibi rtbece daha st bir konumdayd. Dmak muhtesibi, Msrdakiler kadar
nemli bir konuma sahip deildi, ancak civardaki blgelerin hisbe naiplerini tayin ve
azletme yetkisini haizdi. Daha geni bilgi iin bk. Taceddin Abdlvehhab es-Sbk ,
Mudn-niam ve mbdn-nikam, Beyrut 1986, s. 56; Kalkaend, Subhul-a, IV,
37, 193; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 115.

98

Dr. Fatih Yahya AYAZ

melerinde bilinen birisi olmas gerektiini syledi. bns-Sels ise Ktibs-sr24


Fethuddin b. Abdzzahir25 ve babas Muhyiddinin26 kendisini iyi tandklarn,
onlara hediye gndererek durumu anlatabileceklerini ve arac olmalarn isteyebileceklerini belirtti. Bunu kabul eden Takyyddin Tbe sylenilenleri yapt ve
Fethuddin b. Abdzzahirden gelen olumlu referans da ekleyerek, el-MeliklEref Halile, bns-Selsun bu greve tayin edilebileceini bildiren bir mektup
yazd. el-Melikl-Eref Halil de durumu tahkik ettikten sonra bns-Selsun
grevlendirilmesini onaylayarak Dmaka veklet gnderdi. Hemen ie koyulan
bns-Sels, ehzade adna bir divan tekil etti. Onun adna baz yerleri kiralad,
ziraat ileriyle ilgilendi ve eker retimine balad. Bu ite byk bir baar

24

25

26

Sr ktiplii vazifesi Memlkler dnemindeki en nemli grevlerdendir. Ktibs-srrn


balca grevleri sultana gelen her trl yazy ona okumak ve onun iradesine gre
verilen cevaplar yazp sultann alametini de koyarak gerekli yerlere gndermek,
dvnl-mezlime arz edilen dava dilekelerini okuyup gerekli hkmleri yazdrmak,
dier devlet dairelerinden gelen evrak temize ekip sultann mhrn koymak ve
sultana gelen evrakn gerekli yerlere havalesini yapmakt. Ayrca posta ilerinden de
birinci derecede mesuld. Ktibs-srlar son derece gvenilir ve in sanatnda mahir
kimselerden seilirdi. Geni bilgi iin bk. bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s.
36,42, 56, 57, 60, 154; Kalkaend, Subhul-a, I, 97, 104-139, IV, 19, 29, 30, 44-45,
60, 189, IX, 26-28; Makrz, el-Htat, II, 224-227; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 99100; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, VII, 332-343; Hasan el-B, el-Fnn, II,
922-927; Ahmed Derrc, Mersms-Sultan Kaytbay el-Hs bi-Kttbis-sr velkudt ves-sdr f ehri evvl 874 h., Mecelletl-Bahsil-lm vet-Trsil-slm,
III (Mekke 1400/1980), s. 258-268; a.mlf., Tercim kttbis-sr fil-asril-Memlk,
ayn eser, IV (Mekke 1401/1981), s. 315-320.
lk ktibs-sr olan ve uzun bir sre bu grevi stlenen Fethuddin b. Abdzzhir, 691
(1292) senesinde vefat etmitir. Hakknda bk. Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 245246; bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 134-137; Zeheb, Trhul-slm: sene 691700, s. 132-133; Selahaddin Halil b. Aybek es-Safed, Kitbl-Vf bil-Vefeyt (nr.
Helmut Ritter v.dr.), I-, Wiesbaden 1962-, III, 366-368.
Muhyiddin b. Abdzzahir er-Ravzz-zhir f sretil-Melikiz-Zhir ve Terfl-eyym
vel-usr f sretil-Melikil-Mansur isimli biyografik eserleri ile tannan, nde gelen
Memlkler dnemi mn ve tarihilerindendir. 692 (1293) ylnda vefat etmitir.
Hakknda geni bilgi iin bk. Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 256-257; bnl-Cezer,
Havdisz-zaman, I, 175-183; Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 155-156; bn
Kesr, el-Bidye, XIII, 354; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 162.

99

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

salaynca, Takyyddin Tbenin teklifi ile Dmak muhtesiplii de ona tevdi


edildi. Bu son grevinde de gece gndz alp esnaf kontrol altna alarak
hakszlklar nlemek suretiyle ok baarl oldu. Btn bu muvaffakiyetlerinin
ardndan, sahip olduu her eyi harcayarak ve bir miktar da bor almak suretiyle
ehzade Melikl-Eref Halil iin ok kymetli hediyeler ald. Gerekli izni aldktan
sonra Msra onun yanna gitti ve hediyelerini sundu. ehzade buna son derece
memnun oldu. bns-Selsu Msrdaki mallar iin tekil ettirmi olduu divann
nezaretine tayin etmek suretiyle dllendirdi. 27
kinci grup tarihilerin banda gelen Nveyrnin rivayetine gre ise, bnsSels, Dmak veziri Takyyddin Tbenin himayesi altna girdikten sonra baz
nemsiz grevlerde istihdam edildi. Bunlarn ardndan Ramazan 687 (Eyll-Ekim
1288) tarihinde Dmak muhtesipliine tayin edildi. Daha sonra da ehzade
Melikl-Eref Halilin Dmaktaki mallar iin oluturduu divann bana getirildi. Bu grevinde ok baarl olup byk miktarda paralar kazandrmas, onu ehzadenin gzdesi haline getirdi ve gvenini kazanmasn salad. Bundan istifade
eden bns-Sels, Safer 688 (ubat-Mart 1289) tarihinde Kahireye ehzadenin
yanna gitti. ehzade el-Melikl-Eref Halil de onu Msrdaki divannn bana
getirdi.28
Grld gibi, bu iki grubun rivayetleri bns-Selsun hangi greve daha
nce tayin edildii hususunda birbiriyle elimektedir. Elimizde hangi grubun
rivayetinin daha salam olduunu gsterecek kesin bir delil bulunmamaktadr.
Bununla birlikte ilk grubun temsilcisi kabul edilebilecek olan bnl-Cezer bu rivayetleri nakledenler arasnda hadiseyi en yakndan grebilme veya renebilme imkanna sahip olan kiidir. Zira o, 658 (1260) senesinde Dmakta domu, 739

27

28

bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 211-212. Kr. bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s.


152-153; Ayn, kdl-cmn, III, 52-53.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 188-189. Kr. bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII,
106-107; Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 204-205.

100

Dr. Fatih Yahya AYAZ

(1338) senesinde ayn ehirde vefat etmitir.29 Dolaysyla bu olaylarn getii


yllarda yaklak otuz yalarnda bulunan ve Dmakta yaayan tarihi, sz konusu
olaylar yakndan mahede imkanna sahip olmaldr. Hadiseleri en ince ayrntsna
kadar nakletmi olmas da bunu glendirir mahiyettedir. Yine olaylarn getii
yllarda ileri yalarda olan ve Dmakta yaayan bir baka tarihi bnsSuknin30 rivayetinin de, bnl-Cezerninki kadar teferruatl olmasa da onunla
ayn dorultuda olmas tesadf olmamaldr. Son olarak, bu ilk grupta yer alan
Aynnin, muhtemelen bir baka kaynaktan ald ve bnl-Cezernin rivayetinin
baz noktalarna aklk getiren nakli de bu ilk grubun rivayetlerinin daha salkl
olduu intiban glendirmektedir. yle ki, Ayn rivayetinde, bns-Selsun,
ehzadenin Dmaktaki divanna nazr olduktan sonra mtemadiyen yollad
hediyelerle onun gzne girdiini belirtmektedir. Bu arada Dmak muhtesibi vefat
edince, bns-Selsun, ehzade el-Melikl-Eref Halile pahal bir hediye
gndererek muhtesiplik grevini istediini, ehzadenin de babasna bizzat rica
ederek onun bu vazifeye tayin edilmesini saladn kaydetmektedir.31 Ancak
burada, Aynnin nakli ile bnl-Cezernin rivayeti arasnda, bns-Selsun ehzadenin Dmaktaki ahs divanna nasl nazr olduu hususunda baz farkllklar
olduu belirtilmelidir. Aynnin naklettiine gre, bns-Sels, Dmak veziri
Takyyddin Tbe ile beraber Msra gittiinde ehzade el-Melikl-Eref Halilin
Msrdaki divanna nezaret eden Fahreddin mer b. el-Halil,32 Takyyddin
29

30

31
32

emseddin Eb Abdullah b. Muhammed b. el-Cezernin hayat hakknda geni bilgi


iin bk. bn Kesr, el-Bidye, XIV, 197; Makrz, es-Slk, II/2, 471; Ebl-Fazl
ihabeddin Ahmed b. Ali b. Hacer el-Askaln, ed-Drerl-kmine f aynil-mietissmine (nr. Abdlvris Muhammed Ali), I-IV, Beyrut 1997, III, 183.
726 (1326) ylnda yz yalarnda len Fazlullah b. Ebil-Fahr b. es-Suknin hayat
hakknda bk. bn Hacer, ed-Drerl-kmine, III, 140; Abdlhay b. Ahmed b. el-md,
ezertz-zeheb f ahbri men zeheb (nr. Abdlkadir el-Arnad-Mahmud el-Arnad),
I-X, Dmak 1986-1993, VIII, 134.
Ayn, kdl-cmn, III, 52-53.
Fahreddin mer b. Abdilaziz b. el-Halil, Memlkler dneminde eitli vazifelerin yan
sra defa vezirlik grevine getirilen byk devlet adamlarndandr. 711(1312) ylnda
vefat etmitir. Hayat hakknda bk. bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 126; Nveyr,

101

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

Tbeden Dmakta ikamet eden ve ehzadenin oradaki mallarna nezaret edecek


birisini bulmasn istedi. Takyyddin Tbe de ona bns-Selsu iaret ederek
onun byk bir aileden gelen zengin bir kimse olduunu ve bu grevi alabileceini
syledi. Daha sonra bir araya gelerek ehzadenin huzuruna ktlar. Takyyddin Tbenin hakkndaki olumlu konumalar neticesinde bns-Sels, ehzade
tarafndan Dmaktaki divanna nazr olarak tayin edildi.33 Oysa, yukarda bahsedildii gibi bnl-Cezer bu grevlendirme iin Fahreddin mer b. el-Halilnin
rolnden bahsetmedii gibi, bunun Takyyddin Tbe Dmakta iken ehzadeden
gelen mektup sonrasnda gerekletiini sylemektedir. Bununla birlikte, bu farkllk bir tarafa braklacak olursa Aynnin naklinin bnl-Cezernin rivayetini teyit
ettii aktr. Ancak btn bunlara ramen birinci gruba ait rivayetin kesinliini
iddia etmek mmkn deildir. nk ikinci grubun rivayeti de Memlkler dnemi
tarihiliinin en nemli temsilcilerinden Nveyr, bnl-Furt ve Makrz gibi
gvenilir tarihiler tarafndan nakledilmektedir.
Rivayetlerdeki ortak nokta, bns-Selsun bu grevleri esnasndaki baarlar ve devaml gnderdii hediyeler vastasyla el-Melikl-Eref Halilin gven
ve sevgisini kazanm olmasdr. Nitekim o bu gven ve sevgi sayesinde emellerine
nail olmu ve ehzadenin sultan olmasnn ardndan vezir tayin edilerek btn idar
mekanizmay kontrol altna almtr. Ancak o niha hedefine varmadan nce, elMelikl-Mansur Seyfeddin Kalavun zamannda baz skntlara maruz kald. Daha
nce belirtildii gibi bns-Sels, Safer 688 (ubat-Mart 1289) tarihinde Kahireye ehzadenin yanna gitmi ve buradaki divann bana tayin edilmeye
muvaffak olmutu. Bu son grevi esnasnda el-Melikl-Eref Halil ona byk itibar gsteriyor ve ok kymetli hilatlerle taltif ediyordu. O bu grevi Cemaziyelevvel 689 (Mays-Haziran 1290) tarihine kadar srdrd. Sz konusu tarihte
ehzade ona vezirlerinkine benzeyen ok kymetli bir hilat hediye etmiti. Sultan

33

Nihyetl-ereb, XXXII, 192; Safed, Aynl-asr, III, 635-638; bn Kesr, el-Bidye,


XIV, 66; Makrz, es-Slk, II/1, 113; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, III, 100-101.
Ayn, kdl-cmn, III, 52.

102

Dr. Fatih Yahya AYAZ

el-Melikl-Mansur Seyfeddin Kalavun onu bu hilatle grnce Nibs-saltana


Hsameddin Toruntaya34 onun kim olduunu sordu. Toruntay, onun ehzadenin
veziri olduunu syledikten sonra aleyhindeki baz bilgileri de35 sultana aktard.
Dinledikleri karsnda olduka sinirlenen sultan, bns-Selsu huzuruna
artarak, kendisi ve nibinin haberi olmadan olunun divannda alt iin
azarlad ve hilatini karttrd. Cezalandrlmak ve mal msadereye tabi tutulmak
zere ddd-devvne36 teslim edilmesini emretti. Toruntay ddd-devvne,
bns-Selsu daha ar ekilde cezalandrmasn emrediyor, el-Melikl-Eref
Halil ise ona bir zarar verirse kendisini ar ekilde cezalandracan syleyerek bu
grevliyi tehdit ediyordu. ehzadenin tehditlerinden korkuya kaplan ddddevvn, bns-Selsa ikence etmeyerek sadece bir hcrede tutmakla yetindi. elMelikl-Eref Halil uzun sren abalar neticesinde Toruntay ikna etmeyi baararak, nazrn hapisten kartmaya muvaffak oldu. Ancak bns-Sels bu defa ev
hapsiyle cezalandrld. Hac mevsimine kadar bu durumda kalan bns-Sels, izin
alarak Hicaza gitmek suretiyle ev hapsinden kurtulabildi. Toruntay ise ona

34

35

36

Emr Hsameddin Toruntay, el-Melikl-Mansur Seyfeddin Kalavun dneminin byk


emrlerinden olup, onun zamannda nibs-saltanalk yapmtr. 689 (1290) senesinde
ldrlmtr. Toruntay hakknda bk. Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 274-275;
bns-Suk, Tl Kitabi Vefeyt, s. 94; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 180-183;
Zeheb, Trhul-slm: sene 681-690, s. 369-370; bnl-Furt, Trhu bnilFurt,VIII, 99-102.
Baybars el-Mansr, bns-Selsun Msrdaki divana nazr olduktan sonra ehzadenin
daha fazla gzne girmek iin baz ikt sahiplerinden hisse satn aldn, bunlardan
elde ettii gelirlerin tamamna el koyup iftilere pay vermediini, bu durumdan
ikayeti olan kimselerin durumu sultana ilettiini zikretmektedir. Bk. Baybars elMansr, Zbdetl-fikre, s. 276. Toruntayn, bns-Sels aleyhinde sultana anlattklarndan biri bu olay olmaldr.
ddd-devvn ya da dier bir isimlendirme ile middd-devvn, vergi tahsili vb.
hususlarda vezire yardmc olan ve asker snftan seilen grevli idi. Genellikle onlu
emrlerden tayin edilirlerdi. Geni bilgi iin bk. Taceddin es-Sbk, Mudn-niam, s.
29; Kalkaend, Subhul-a, IV, 22; Makrz, el-Htat, II, 224; bn ahin ez-Zhir,
Zbde, s. 98.

103

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

yaptklarnn cezasn, ehzadenin ksa sre sonra babasnn lmyle saltanat


devralmas sonucu hayatyla dedi.37
Toruntayn ldrlmesi, el-Melikl-Eref Halil ile bns-Sels arasndaki
dostluun derecesini gstermesi bakmndan arpc bir rnektir. Yukarda
bahsedildii gibi, babasnn lm zerine tahta kan el-Melikl-Eref Halil, hem
bns-Selsa yaptklar hem de kendisi aleyhindeki faaliyetleri sebebiyle
Toruntay tutuklatarak feci ekilde ldrtmt. Cesedi sekiz gn boyunca olduu
yerde brakld, defnedilirken de fakir birisi gibi hasra sarlarak mezara konuldu.
Btn mallar da msadere edildi.38 Onun msadere edilen mallar nne getirildiinde el-Melikl-Eref Halilin dmanndan sonra bir gn dahi yaayan muradna ermitir mealinde bir iir okuduu ve neredesin ey bns-Sels! dedii
rivayet edilir.39
Toruntayn ldrlmesinden sonra, idareye tam anlamyla hakim olan
Sultan el-Melikl-Eref Halilin nemli grevlere gvendii adamlar yerletirmeye balad anlalmaktadr. Nitekim Emr Bedreddin Baydary40 niybets-saltana grevine tayin etti. 41 Bu srada hacca gitmi bulunan bns-Selsa
bizzat kendi el yazs ile yazd iinde samimi ifadeler bulunan bir mektup gndererek derhal gelmesini emretti. Mektubu alan bns-Sels, hac kafilesi ile birlikte
37

38

39

40

41

Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 189-190; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 107;


Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 205.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 180, 181-183; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII,
99-101; Makrz, es-Slk, I/3, 757-758.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 190-191; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 107108.
Emr Bedreddin Baydar, niybets-saltana grevinin dnda iki defa vezirlik de
yapm olan byk emrlerdendi. 693 (1293) senesinde ldrlmtr. Hayat hakknda
bk. Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 297; bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 58;
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 263-266, 269-270; Zeheb, Trhul-slm: sene 691700, s. 177-178; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 166-171, 188; Makrz, esSlk, I/3, 788-793.
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 275; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 183;
bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 102; Makrz, es-Slk, I/3, 759.

104

Dr. Fatih Yahya AYAZ

bir vezir gibi muamele grerek geri dnd. 20 Muharrem 690 (23 Ocak 1291) tarihinde Kahireye varan bns-Sels, huzura kabul edildi, iki gn sonra da vezirlik
grevine tayin edildi. 42 Onun vezirlie tayin takldini dvnl-in 43 reisi Muhyiddin b. Abdzzahirin yazd nakledilmektedir.44
B. Vezirlii ve Sultan zerindeki Nfuzu
el-Melikl-Eref Halilin vezirlie tayin ettii bns-Selsa geni yetkiler
verdii, devlet idaresinde kendisinden sonraki ikinci adam haline getirdii, bnsSelsun da bu yetki ve imkanlar ftursuzca kulland grlmektedir. Kaynaklarn bildirdiine gre, sultan byk yetkilerle donatmak suretiyle btn devlet
ilerini bns-Selsa havale ederek, Memlk Devletinde daha nce hibir vezirin
grmedii itibar gsterdi. Kendi memlklerinden bir grubu onun hizmetine verdi.
Bunlar vezirle birlikte hareket ediyor ve onun hizmetini gryorlard. Bu durum
onu gurura sevk etti ve bir vezir konumunu aan davranlar sergilemesine sebep
oldu. Emrlerin ileri gelenleri yanna girdiinde tam olarak ayaa kalkmyor, hatta
bazlarna itibar dahi etmiyordu. nemli grevlerde bulunan emrleri isimleri ile
aryor, unvanlarn syleme ihtiyac bile duymuyordu. O kadar ileri gitmiti ki,
ikinci sultan statsndeki Nibs-saltana Baydary dahi hafife alyor, ona gerekli
itibar gstermiyor, onun baz grevlerini kendisi stleniyor, baz tasarruflarna da
engel oluyordu. Baydar ise, sultann ona olan muhabbetini bildiinden buna ses
42

43

44

Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 187-188,190; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII,


108; Makrz, es-Slk, I/3, 760-761; a.mlf., el-Mukaffel-kebr, VI, 206-207.
Dvnl-in, Memlkler Devletindeki en nemli divanlardan biri idi. Yabanc
devletlerle, tbi hkmdarlarla ve eyaletlerdeki devlet grevlileriyle yaplan yazmalar,
btn tayin yazlar ve dvnl-mezlimdeki halkn ikayetleri ile ilgili kararlar burada
hazrlanrd. Byk eyaletlerde birer ubesi bulunan dvnl-innn bandaki
kimseye res dvnil-in, shib dvnil-in veya nzru devvnil-in denilmekteydi. Geni bilgi iin bk. Kalkaend, Subhul-a, I, 89-139; Makrz, el-Htat, II,
225-227; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 98-102; Abdlmunim Macid, Nzum, I, 54-66;
Uzunarl, Medhal, s. 378-383; Kopraman, Divan, s. 383.
bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 41; Seyfeddin Eb Bekir b. Abdullah b. Aybek edDevdr, Kenzd-drer ve cmiul-gurer, VIII (nr. Ulrich Haarmann), Kahire 1971,
VIII, 306; bn Kesr, el-Bidye, XIII, 339.

105

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

karamyor, btn bu hareketleri sineye ekiyordu. Hatta bir gn vezir, makamndan kp hazine dairesine gitmek zere sarayda yrrken, sultann gnlk hizmetinden kan byk emrlere rastlamt. Bu emrler hemen onun hizmetine kotular,
kimisi de elini pmeye davrand. O, biraz ilerlediinde Baydar ile karlat, birbirlerine selam verdikten sonra yrmeye devam ettiler. Bu esnada Nibs-saltana
Baydar, vezire daha fazla hrmet gsteriyordu. Gidecekleri yere vardklarnda vezir onun geri dnmesini istedi ve ona hitap ederken unvann belirtmeden sadece
Emr Bedreddin demekle yetindi. Bu durum, dnemin tarihilerine gre benzeri grlmemi bir olayd.45 merann ileri gelenleri ve devlet erknnn nemli isimleri
bir sknt olduunda hemen ona kouyor, bir mesele iin kendilerine bavuranlar
da ona gnderiyorlard.46 Hatta Dmaktaki ddd-devvn Emr Sungur elAsar,47 grevinden azledilince mallarn msadere edilmekten kurtarmak ve
grevine geri dnebilmek iin bns-Selsun kzna talip olmu ve bu sayede
hem ar cezadan kurtulmu hem de eski grevine dnebilmiti.48
Vezir bns-Selsun emrlere kar sergilemi olduu bu tavr ve merann
da ona kar yumuak ve alttan alr ekildeki davranlarnn altnda sultann bu
hususta byk meraya verdii emirler yatmaktadr. yle ki, sultan onu vezirlie
getirdikten sonra Baydar ve Alemddin Sencer e-c49 gibi nde gelen emrlere, vezirine gerei gibi hizmet etmeleri hususunda kesin talimat vermiti.50

45

46
47

48
49

Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 191-193; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 108109; Makrz, es-Slk, I/3, 761-762; a.mlf., el-Mukaffel-kebr, VI, 207-208.
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 276.
Emr Sungur el-Asar eitli grevlerin ardndan iki defa vezirlik de yapm olup, byk
meradand. 709 (1309) senesinde vefat etmitir. Hayat hakknda bk. bns-Suk,
Tl Kitbi Vefeyt, s. 88-89; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXII, 160; bn Kesr, elBidye, XIV, 59; Makrz, es-Slk, II/1, 84; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, II, 104105.
bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 88; bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 53.
Emr Alemddin Sencer e-c, Dmakta niybets-saltana, Msrda defalarca
vezirlik gibi birok nemli grevi stlenmi olan, dneminin en kudretli emrlerindendi.
693 (1294) senesinde hrsnn kurban oldu. Hayat hakknda bk. bns-Suk, Tl

106

Dr. Fatih Yahya AYAZ

bns-Selsun bu konumu, terifat bakmndan da byk bir ihtiam


sergilemesi sonucunu dourmutur. O makamna giderken ve akam evine geri dnerken son derece ihtiaml bir alay eliinde hareket ediyordu. Sabah yola kmadan nce nzrud-devle51 olarak grev yapanlar, ddd-devvn, Kahire ve
Msr (Fustat) valileri ve dier vezaret alanlar evin kapsnda toplanyor, en son
drt mezhebin kdl-kudt ve beraberindekiler geliyorlard. Herkes toplandnda
hizmetileri alayn tamamlandn bildirince evinden kyordu. Alaydakiler
rtbelerine gre dizilmek sureti ile onun nnde yryorlard. Drt ba kad ona en
yakn grubu oluturuyor ve makamna varncaya kadar da yanndan ayrlmyorlard.
fi ve Mlik kdl-kudtlar vezirin hemen nnde ve en yaknnda bulunurken
onlarn nnde srasyla Hanef ve Hanbel kdl-kudtlar, nzrud-devleler, mstevfid-devleler 52 ve dier vezaret memurlar yer alyorlard. Akam yine ayn alay,
makamndan evine varncaya kadar ona elik ediyordu. Onun alayna itirak
etmemeye kimse cesaret edemiyordu. Vezirin alay o kadar kalabalkt ki, bu Kahire
sokaklarnda izdihama sebep oluyor, insanlar bu yzden sknt ekiyorlard. Hatta
bu yzden evini Kahire dna tamak zorunda kald.53
Terifatna verdii nem sadece bu alay ile snrl kalmayan bns-Sels
baka vesilelerle tertip edilen merasimlerde de protokoldeki ncelii hususunda
hassas davranmaya zen gsteriyordu. Mesela Memlkler dneminde protokol

50
51

52

53

Kitbi Vefeyt, s. 90-91; bnd-Devdr, Kenzd-drer, VIII, 353-355; Zeheb,


Trhul-slm: sene 691-700, s. 184-185; Ayn, kdl-cmn, III, 234-238.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 206; Ayn, kdl-cmn, III, 53.
Ayn zamanda nzrud-devvn diye de isimlendirilen nzrud-devle, vezirin
uhdesindeki her ile ilgilenen ve onun ba yardmcs konumundaki mhim bir
grevliydi. Geni bilgi iin bk. Kalkaend, Subhul-a, IV, 29, 31; V, 465; Makrz,
el-Htat, II, 224; Ayaz, Memlkler Dneminde Vezirlik, s. 234-236.
Vezirin yardmclarndan olan mstevfid-devle, vezaret divan ile ilgili kaytlar tutmak
ve bu divana ait gelir-gider hesaplarn tanzim etmekle grevliydi. Geni bilgi iin bk.
Kalkaend, Subhul-a, IV, 29, 30; Makrz, el-Htat, II, 224; Ayaz, Memlkler
Dneminde Vezirlik, s. 238-239.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 193-194; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 108109; Makrz, es-Slk, I/3, 761; a.mlf., el-Mukaffel-kebr, VI, 206-207.

107

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

asndan ok nem verilen ve vezirlerin protokoln nnde yer ald Mahmil 54


dolatrma merasimleri bunlardan biridir. Makrz, Memlkler dnemi boyunca
Mahmil merasimlerinde alayn nnde yrme hakkn kullanan vezirden birinin
bns-Sels olduunu kaydeder.55
bns-Sels geni yetkileri, ihtiaml protokolnn yan sra byk madd
imkanlara da sahipti. el-Melikl-Eref Halilin ona yksek miktarda aylk maa ve
yiyecek tahsisat yaptrd rivayet edilir. 56 Bunlarla yetinmeyen sultan, 690 (1291)
senesinde gerekletirdii bir sefer dnnde zerindeki kymetli btn elbiseleri,
bindii at ve bin dinar paray ona balad, geliri yksek bir ky satn almas
iin beytlmalden onun adna yetmi bin dirhem tahsisat yaptrd.57 Bu madd
katklarn yan sra, Makrznin kaytlarna gre, vezirlerin resm makam olan
Kalatl-cebeldeki58 Kats-shib59 ismi verilen daire de, el-Melikl-Eref Halil
tarafndan bns-Sels iin ina ettirilmitir.60

54

55
56
57

58

Mahmil veya mahmel, mslman hkmdarlarn istiklallerini kabul ettirmek ve hac


merasiminde kendilerine bir eref mevkii temin etmek iin Mekkeye gnderdikleri ii
bo ve ssl, deve stnde tanan mahfeye denirdi. Memlkler dneminde mahmil iin
senede iki defa byk merasimler dzenlenirdi. Daha geni bilgi iin bk. Kalkaend,
Subhul-a, IV, 54, 57-58; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 87, 92; Eb Hamid
Cemaleddin Muhammed b. Muhammed b. Eb Bekir b. Ali b. Zahre, el-Fezillbhire f mehsini Msr vel-Khire (nr. Mustafa es-Sekk-Kamil el-Mhendis), Kahire
1969, s. 199-200; Sad A. r, el-Mctemaul-Msr f asr Seltnil-Memlik, Kahire
1992, s. 200-203; Fr. Buhl, Mahmel, A, VII (stanbul 1988), s. 151-152.
Makrz, es-Slk, II/3, 851.
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 276; Ayn, kdl-cmn, III, 54.
bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 67. Ayrca bk. bn Kesr, el-Bidye, XIII, 342;
Ayn, kdl-cmn, III, 69.
Kala veya Kalatl-cebel, Selahaddin Eyyb tarafndan inasna balanan, olu elMelikl-Adil Seyfeddin zamannda tamamlanan ve bu tarihten itibaren sultanlarn
saray olarak kullanlan kaledir. Selahaddin Eyybnin yeni bir baehir kurmak
amacyla ina ettirdii kale, Kahiredeki Mukattam danda bulunan bir tepenin
zerindedir. Daha geni bilgi iin bk. bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 7984; Kalkaend, Subhul-a, III, 368-374; Makrz, el-Htat, II, 201-207; Eymen Fud
Seyyid, Kahire, DA, XXIV (stanbul 2001), s. 174.

108

Dr. Fatih Yahya AYAZ

Madd manev her bakmdan kendini ok gl hisseden Vezir bns-Sels


kendi grev alanna dahil olmayan birok grevlendirme veya azil iine karyor ve
sultana telkinlerde bulunuyordu. Nitekim aralarndaki bir ekime yznden Kdlkudt Takyyddin b. bintil-Eazzin61 azledilmesine sebep oldu. Zaten sultan da
babas el-Melikl-Mansur Seyfeddin Kalavunun zamannda kardeini desteklemesi sebebi ile bu kadya kzgnd. bns-Sels, bu olay sultana hatrlatmak
suretiyle onun gz altna alnmasn ve mallarnn msadere edilmesini salad.
Hatta daha ileri giderek onu dvdrmek istemise de, Baydarnn araya girmesi ile
bundan vazgeildi. Vezir, onun yerine tayin edilecek kdl-kudtn belirlenmesinde
de etkili oldu. 62 Uzun sre baka bir grev alamayan Takyyddin b. bintil-Eazzin
yeniden vazifelendirilmesi de yine bns-Selsun rzas ve tevikiyle mmkn
olabilmitir. 63
bns-Sels byk emrlerin eitli grevlere tayini ve azilleri hususunda
mdahil olmaktan da ekinmiyordu. Mesela 691 (1292) senesinde Halep nibssaltanasnn grevden alnp yerine kendi istedii birinin tayin edilmesini salad
gibi, gl emrlerden cnin Dmak saltanat naipliinden alnp yerine bir
baka emrin getirilmesinde de rol oynad kaydedilmektedir.64 Onun cye
59

60
61

62

63
64

ki asra yakn vezirlerin resm makam olarak kullanlan bu yer hakknda daha geni
bilgi iin bk. Ayaz, Memlkler Dneminde Vezirlik, s. 194-195.
Makrz, es-Slk, II/2, 363.
Vezirlik de yapan ve dneminin nde gelen ilim adamlarndan olan Takyyddin b.
bintil-Eaz 695 (1296) senesinde vefat etmitir. Hayat hakknda bk. Baybars elMansr, Zbdetl-fikre, s. 312; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 299-300; Muhammed b. akir el-Ktb, Fevtl-Vefeyt vez-zeyl aleyh (nr. hsan Abbas), I-V,
Beyrut 1973-1974, II, 279-282; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 217; Makrz, esSlk, I/3, 813, 817; Takyyddin Eb Bekir b. Ahmed b. Muhammed b. Kd hbe (.
851/1448), Tabakt-fiiyye (nr. el-Hfz Abdlalim Han), I-IV, Beyrut 1987, II,
176-179.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 218-220; Makrz, es-Slk, I/3, 771-773. Ayrca bk.
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 287; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 123127.
bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 57; bn Kesr, el-Bidye, XIII, 341.
bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 153.

109

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

kzgnlnn temelinde tayin ettirdii bir kady sultana ikayet ederek azlettirmesi
yatyordu. Daha sonra Emr cye kar faaliyete girimi, istedii kady
yeniden tayin ettirmeye muvaffak olduu gibi sultann, cyi azarlamasn da
salamt. Daha sonra ele alnaca gibi, bunu unutmayan c, el-Melikl-Eref
Halilin ldrlmesinden sonra bns-Selsun tutuklanmasnda nemli rol oynad
ve ona ar ikencelerde bulundu. 65 bns-Sels, Ks valiliini yrten bir emri
de talimatlarn dikkate almyor diye sultana ikayet ederek azlettirmiti. Bu emrin,
bns-Sels aleyhinde sultann mallarn ald eklindeki ithamlar da sultan
tarafndan dikkate alnmam, hatta daha sonra vezire saygszlk yapt iin ar
ekilde cezalandrlmt.66
bns-Selsun mdahaleleri bunlarla snrl kalmyor, sadece ktibssrrn haberdar olabilecei sultana ait yazmalar da grmek istiyordu. Nitekim
Ktibs-sr Fethuddin b. Abdzzahire, yazd her eyi kendisine de sunmasn
emretmi, ktip ise bunun mmkn olmadn, sultann srlarna kendisinden bakasnn vkf olamayacan syleyerek itiraz etmiti. Bu hadiseyi duyan sultann,
Fethuddine hak verdii,67 bns-Selsun buna ok kzd kaydedilmektedir. 68
Yukarda bahsedilen faaliyetleri, bns-Selsun insanlarn gznden dmesine sebep oluyordu. Bunlar umursamayan vezir, en yakn arkadalarn dahi
cezalandrmaktan ekinmiyordu. lk olarak, kendisine devlet kapsn aan Takyyddin Tbeyi azlettirerek mallarn msadere ettirdi. Daha sonra ilk grevine
tayininde araclk yapm olan Ktibs-sr Fethuddin b. Abdzzahire devaml baskda bulunarak, rahat grev yapmasn engelledi. 69 Gerek bu ikisine yaptklar ve

65
66
67

68
69

bns-Suk, Tl Kitabi Vefeyt, s. 91


Ayn, kdl-cmn, III, 76-79.
bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 135; Safed, el-Vf, III, 366-367; bn Kesr, elBidye, XIII, 350.
bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, VII, 334.
bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 153; bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 213.

110

Dr. Fatih Yahya AYAZ

gerekse meraya kar sergiledii tavrlar, sevenlerinin azalmasna, dmanlarnn


da oalmasna neden oldu.70
Vezir bns-Selsun mera iinde hedef aldklarnn banda c ve
Baydar geliyordu. Daha nce belirtildii gibi, c ile ekimesinin altnda bir
kad tayini meselesi yatyordu. Baydarya gelince, nibs-saltana hviyetiyle
ynetimdeki ikinci kii olmas dolaysyla bns-Selsun idaredeki hakimiyetini
engelleyebilecek bir konumdayd. bns-Selsun onu bu sebeple devreden
karmaya alt dnlebilir. Nitekim byle faaliyetlerin iine giriyor ve
Baydarnn yapmak istedii birok eyi engelliyordu. Bu tavr aralarndaki
husumeti artryor ve zel konumalarnda birbirleri aleyhinde ar ifadeler kullanyorlard. Bunlarn dedikoducular tarafndan her iki tarafa ulatrlmas, aralarndaki dmanl daha da krklyordu. Sultann bu ekimede daima vezirinin
tarafn tutmas ve onu desteklemesi Baydarnn bir yandan kzgnln artrrken,
dier yandan da sultann bir ekilde kalbini krd byk emrleri eitli yollarla
yanna ekerek kendi adna baz tedbirler almasna sebep oluyordu.71
Baydarnn faaliyetlerinden haberdar olduu anlalan bns-Selsun, onu
bir an nce devreden karmak iin hibir frsat karmad anlalmaktadr.
Nitekim nce, 691 (1292) senesinde sultann Halep civarndaki nemli bir blgeyi
Hristiyanlardan almas sonras Dmaka dnnde onu daha nce benzeri grlmemi lde ihtiaml bir ekilde karlayarak, sultann kendisine olan muhabbetini daha da artrd. Ardndan, ordunun nemli bir ksmyla civardaki bir isyan
bastrmaya giden Baydarnn buradan baarszlkla dnmesini frsat bilerek, sultana onun isyanclardan rvet aldn syledi ve sultan tarafndan ar hakaretlere
maruz kalmasn salad. Bu olay Baydary ok etkiledi ve gnlerce hasta yatt. 72
70
71
72

bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 154.


bnd-Devdr, Kenzd-drer, VIII, 346.
bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 110,111. Rvet sylentilerini bizzat Baydarnn
beraberindeki emrlerin kard da kaydedilmektedir (Nveyr, Nihyetl-ereb,
XXXI, 241; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 143; Makrz, es-Slk, I/3, 779).
Muhtemelen bu iddialar sultana ulatran bns-Sels olmutur.

111

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

Bu hadiseden ksa bir sre sonra sultan veziri bns-Selsu da alarak Kahire
dnda avlanmaya gitti. Daha sonra vezirini civarda kendi hs hazinesine ait arazi
ve mallarn durumunu ve gelirlerini teftie gnderdi. Bu blgelerde sultana ait ambarlarn bo, Baydarya ait olanlarn ise azna kadar dolu olduunu tespit eden
bns-Sels durumu sultana bildirdi. Bununla kalmayarak, Baydarnn onun mallarn zimmetine geirdii eklinde ithamlarla, sultann, nibs-saltanas hakkndaki hsn- zannn yok etmeye muvaffak oldu. Adamlar vastasyla durumdan haberdar olan Baydar, sultann dn iin byk bir ziyafet tertip etti. Sultan bu
ziyafete itirak etmekle birlikte verdii hediyelere itibar etmeyerek ona olan
tepkisini gsterdi.73
Ne var ki, bns-Selsun bu faaliyetleri sonunda kendisine bir fayda
salamad gibi sultann da hayatna mal olmutur. yle ki, 3 Muharrem 693 (4
Aralk 1293) tarihinde sultan, avlanmak maksadyla Kahire dna karken Vezir
bns-Selsu vergi tahsilat iin skenderiyeye yollamt. bns-Sels oraya
gittiinde, Baydar ve adamlarnn blgenin ticaret mallarna ve vergilerine el
koyduunu grerek durumu sultana bildirdi. Bunu renen sultan ok fkelendi.
Baydary ararak byk emrlerin huzurunda azarlayp hakaret etti. Sultann yannda sessiz kalan Baydar, dar ktnda arkadalar olan byk emrlerle bir
durum deerlendirmesi yapt ve neticede sultan ldrmeye karar verdiler. Baydar
ve arkadalar 12 Muharrem 693 (13 Aralk 1293) tarihinde, yanndaki askerlerin
azlndan da istifade ederek sultan bir suikastla ldrdler.74 Baydarnn sultan
ldrmesine sebep olarak, meraya kar tutumunu ve bns-Selsu vezir tayin
etmesini gsterdii rivayet edilir. 75
73

74

75

Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 292; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 248-249;


bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 153-154; Makrz, es-Slk, I/3, 782-783.
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 295-296; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 259260; bnd-Devdr, Kenzd-drer, VIII, 345-347; bnl-Furt, Trhu bnilFurt,VIII, 166-168; Makrz, es-Slk, I/3, 788-790; Ayn, kdl-cmn, III, 201-206.
bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 193; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 265; Ktb,
Fevtl-Vefeyt, I, 408; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 170; Makrz, es-Slk,
I/3, 792.

112

Dr. Fatih Yahya AYAZ

Sultann ldrlmesi, bns-Sels iin yegne dayanan kaybetmesi anlamna geliyordu. Artk onun iin parlak ve gzel gnler sona ermi, dmanlar ile
karlama vakti gelip atmt.

C. Vezirliinin Sona Ermesi ve ldrlmesi


el-Melikl-Eref Halilin ldrlmesinin ardndan kendisini sultan ilan eden
Nibs-saltana Baydar, baz byk emrlerin muhalefeti neticesinde kan atmada baarsz oldu ve ldrld.76 Onun ldrlmesiyle en nemli dmanndan
kurtulan bns-Selsu, bu defa c gibi muhtemelen Baydardan daha tehlikeli bir hasm bekliyordu.
Kahirede bu gelimeler yaanrken, bns-Sels olanlardan habersiz
skenderiyedeki tefti grevini srdryordu. Bu ehirdeki mal-mlk sahiplerini ve
tccarlar mal msadereye tabi tutuyor ve insanlara sert davranarak kendisine olan
nefreti artryordu. ehrin valisini gzaltna aldrarak, iki bin dinar para cezasna
arptrd. Bu cezann verildii gn ikindiden sonra posta gvercini ile valiye, elMelikl-Eref Halilin ldrldn, Baydarnn sultan olduunu bildiren ve
derhal veziri tutuklayarak gndermesini emreden bir mektup geldi. Bunu kimseye
sylemeyen vali, akam mektupla birlikte vezirin yanna gitti. Vezirin kapsndaki
grevliye, nemli bir durum olduunu ve acilen vezirle grmesi gerektiini
syledi. Vezirden gelen cevap ise, valinin gece yarsna kadar nceden kendisine
verilen para cezasn dememesi halinde soyularak krbalanmas eklindeydi. Vali
srar ederek grme talebini yineledi. Nihayet vezirin yanna girmeyi baard.
Vezir bns-Sels ayn tavrlarn srdryor ve valiye paray tamamlayp tamamlamadn soruyordu. Paray hazrladn belirten vali cebindeki mektubu karp
vezire verdi. Mektubu okuyan bns-Selsun tavrlar bir anda deiti ve valiye

76

Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 296-297; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 263264; bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 191-192; bnl-Furt, Trhu bnilFurt,VIII, 169-170; Makrz, es-Slk, I/3, 791-793.

113

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

yumuak davranmaya balad. Vali ona bir ey yapmayacan,77 ancak sabaha


kadar ehirde kalr ve halk mektuptan haberdar olursa, onu ar ekilde cezalandracaklarn syledi. Bunun zerine bns-Sels hemen kalkt ve valinin refakatinde skenderiyeden kt. Yannda Dmakl bir ahs vard. kisi Kahire yaknlarnda bir zaviyede konakladlar. Dmakl arkada ona burada bir sre gizlenmesi,
daha sonra duruma gre hareket etmesi tavsiyesinde bulundu. Kibrinden durumun
vahametinin farknda olmayan bns-Sels ona kzarak avamdan biri gibi
nasihat etmeye utanmyor musun, emrimizdeki bir memur byle davransa biz ne
kadar kzarz, bunu bana nasl yaktrrsn, hem idareyi elinde tutanlar bize
muhtatr, biz olmadan devleti nasl idare edebilirler? eklinde sylendi.78
Daha sonra Kahireye dnen bns-Sels nceden olduu gibi kibirli tavrlarna devam ediyor, bir ey olmam gibi davranyordu. Be gn boyunca hi kimse ona ilimedi. Ancak bu duruma ok sinirlenen yeni vezir c, o srada devletin
idaresini elinde tutan emrlere, el-Melikl-Eref Halil ile nibs-saltana ve dier
merann arasn bozan ve sultann lmne neden olan bns-Selsun cezalandrlmas gerektiini syledi. Bunun zerine 22 Muharrem 693 (22 Aralk 1293)
tarihinde yakalanp cye teslim edildi.79
Ayn, bns-Selsun Kahireye dndkten sonra c ile karlamasn
teferruatl bir ekilde anlatmaktadr. Buna gre, bns-Selsun Kahireye
dndn haber alan c, nibs-saltana ile grt ve onun emrlerin huzuruna
arlmas kararnn alnmasn salad. c daha sonra bir memura vezire git,
merann selamlarn ileterek, kendisini yanlarnda grmek istediklerini ve devletin
ona ihtiyac olduunu syle dedi. Memur bunlar bns-Selsa iletince, yeniden
kendisine gveni gelen vezir, memura vezaret alay toplanncaya kadar beklemesini

77

78
79

Zehebnin rivayetine gre vali ona hakaret etmi ve aalayarak ehirden karmtr
(Trhul-slm: sene 691-700, s. 200).
Ayn, kdl-cmn, III, 228-230. Kr. Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 208-209.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 271-273; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 175177; Makrz, es-Slk, I/3, 796-797; a.mlf., el-Mukaffel-kebr, VI, 208-209.

114

Dr. Fatih Yahya AYAZ

daha sonra merann huzuruna gidebileceklerini syledi. Eskiden olduu gibi alay
topland ve hep birlikte Kalatl-cebele ktlar. Yanna vardklarnda hatrn
soran c, yeni sultann da kendisini vezir tayin etmek istediini bildirdi. Gururundan taviz vermeyen bns-Sels, nce sultanla grmesi gerektiini, baz artlar olduunu syledi. c de sultann baz artlarnn bulunduunu, nce orduya
bir cls nafakas datlmasn istediini belirtti. Bu szlerinin hemen ardndan, daha nce bns-Selsun cezalandrd ve mallarn msadere ettii ddd-devvne iaret ederek veziri tutuklatt. Sz konusu ddd-devvn onu tutuklarken
ar hakaretlerde bulundu. 80
Kibrinden dolay hibir eyi gz grmeyen ve tedbir almayan, cnin
kendisi ile alay ettiinin dahi farkna varamayan bns-Selsu ok kt bir akbet
bekliyordu. Tutuklanmasnn ardndan ikence edilmek ve mal msaderesine tabi
tutulmak zere ddd-devvne teslim edildi. Bu emrin, ona lnceye kadar ikence yapt, hatta ldn fark etmeyerek ikenceye devam ettii rivayet edilir.81 Ona ikence yapanlarn bin yz krba vurduklar, yalvarmalarna aldrmadklar, gndz eek zerinde, halkn grebilecei bir ekilde hapsedildii yerden
Kalatl-cebele naklettikleri, vezareti srasndaki ktlkleri sebebiyle kzgn olan
insanlarn bu esnada ona hakaret ettikleri belirtilmektedir.82 Hatta ldkten sonra
ikenceden dolay cesedinin rd ve daldndan da bahsedilmektedir. 83
lmnn ardndan Kahiredeki byk bir mezarla defnedildi. 84 Daha sonra
Dmaka nakledildii de kaydedilmektedir. 85 Onun lmnden sonra mezarnda da

80
81

82
83
84

85

Ayn, kdl-cmn, III, 230-231.


Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 273; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt, VIII, 176-178;
Makrz, es-Slk, I/3, 797, 798.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 209-210.
Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 200; Safed, el-Vf, IV, 87.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 273; Makrz, es-Slk, I/3, 798; a.mlf., el-Mukaffelkebr, VI, 210; Ayn, kdl-cmn, III, 228.
bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 211.

115

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

rahat braklmad, kabrini talan edip yakmak isteyen baz askerlerin mezar bulamadklar iin bundan vazgemek zorunda kaldklar sylenmektedir. 86
bns-Selsu cezalandranlar sadece onu cezalandrmakla kalmadlar,
Msr ve Dmaktaki btn akrabalar ve yaknlarn da tutuklayp mallarn msadere ettiler.87 Yine Dmaka mzekkere yollanarak, onun burada emanet brakt
iddia edilen byk miktardaki parasna da el konuldu. 88 Ailesi ve yaknlarndan
msadere edilen miktarn drt yz bin dirheme ulat rivayet edilir.89
Bu cezalandrma ilemlerini yrten cnin, bns-Selsun akrabalarna verdii cezalardan sadece bir kiinin kurtulduu rivayet edilmektedir. Buna
gre, bns-Sels vezirlie tayin edildikten sonra btn akrabalarn Msra davet
etmi, aralarndan sadece birisi bu daveti kabul etmemi ve bir iir yazarak veziri
uyarmt. Bu zat iirinde melen, Ey bu mlkn veziri bil ki / sen engerek ylanlarnn90 zerine bastn / Allaha dayan ve ona sn ki / korkarm seni ylan91
sokar, eklinde ifadeler kullanyordu. Bu iirden uzun zamandr haberdar olan
c, Dmaktan cezalandrmak zere bns-Selsun akrabalarn ardnda,
iirin yazarn bundan istisna tutmu ve ona hibir ekilde dokunulmamasn emretmiti.92

86
87

88

89
90

91

92

bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 213-214.


bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 178. Ayrca bk. Baybars el-Mansr, Zbdetlfikre, s. 300.
bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 194; Safed, el-Vf, IV, 87; bnl-Furt, Trhu
bnil-Furt,VIII, 177; Makrz, es-Slk, I/3, 797; a.mlf., el-Mukaffel-kebr, VI, 209.
Ayn, kdl-cmn, III, 231.
iiri yazan zata engerek ylanlar anlamna gelen el-ef kelimesi ile kimleri ima ettii
sorulduunda, ktipler ve divan grevlilerini kastettiini syledii rivayet edilir (bnlCezer, Havdisz-zaman, I, 213).
iirde ylan, bu anlama gelen c kelimesi ile ifade edilmektedir. air ustalkla
kelimenin her iki anlamn da kastetmi olmaktadr. Zbdetl-fikre nairi de bu duruma
iaret etmektedir. Bk. Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 300, dn. 3.
bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 177-178; Ayn, kdl-cmn, III, 232-233.
Ayrca bk. bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 153; Safed, el-Vf, IV, 87.

116

Dr. Fatih Yahya AYAZ

Kaynaklar bns-Selsu orta boylu, iman, kumral sal ve beyaz tenli


olarak tarif etmektedirler. Ayn kaynaklar onu hitabeti dzgn, ikna kabiliyeti
yksek, heybetli, vezirlik iin ehil ve tecrbeli, fakat kendini ok beenen, kibirli ve
ahmak bir kimse olarak vasflandrmaktadrlar.93 Samimi bir mslman ve ibadetine
dkn bir kimse olarak da tantlan bns-Selsun94 nceleri msamahakr ve
cmert bir insan olduu, ancak daha sonra cimriletii rivayet edilir.95

Sonu
bns-Sels, vezirliin niybets-saltana mertebesinde grld ve dier
dnemlere gre nemini kaybetmedii birinci dnemde bu vazifeyi yrtmtr. O,
gerek bu ilk dnemin zellii, gerekse sultann onun iin oluturduu mutlak destek, snrsz yetki ve madd imkanlar gibi artlar sayesinde grevi boyunca ftursuzca davranabilmi, kendi grev alannn dnda kalan konularda dahi tasarrufta
bulunabilmitir. Onu, bu manada Memlkler dneminin en kudretli veziri olarak
grmek mmkndr. Bu ilk dnemde onunla mukayese edilebilecek lde g
sahibi olan vezirler erefddin el-Fiz96 ve Bahaeddin b. Hinn 97 ise hibir zaman
93
94
95
96

97

Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 199; Safed, el-Vf, IV, 86-87.


bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 213; Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 200.
bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 214.
Tarihilerin ekseriyeti tarafndan Memlkler dneminin ilk veziri kabul edilen
erefddin Hibetllah b. Sid el-Fiz 665 (1257) senesinde ldrlmtr. Hayat
hakknda bk. ihabeddin Eb Muhammed Abdurrahman b. smail Eb me elMakdis, Tercim riclil-karneynis-sdis ves-sbi-ez-Zeyl aler-Ravzateyn (nr. esSeyyid zzet el-Attr el-Hseyn), Beyrut 1974, s. 196; el-Mekn Ebl-Mekrim Circis
b. el-Amd, Ahbrl-Eyybiyyn (nr. Claude Cahen, Bulletin Dtudes Orientales, XV
[Damas 1955-57] iinde), s. 165-166; Kutbddin Ebl-Feth Musa b. Muhammed elYnn, Zeyl Mirtiz-zamn, I-IV, Haydarbd 1954-1961, I, 80-82; Baybars elMansr, Zbdetl-fikre, s. 25; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXIX, 458-459, 460; Zeheb,
Trhul-slm: sene 651-660, s. 220-221; bn Kesr, el-Bidye,XIII, 212; Makrz, esSlk, I/2, 406, 407.
On sekiz sene aralksz grevde kalarak Memlkler dneminde en uzun sre vezirlik
yapan kimse olan Bahaeddin Ali b. Muhammed b. Selim b. Hinn 677 (1279) senesinde
vefat etmitir. Hayat hakknda bk. Ynn, Zeyl Mirt, III, 384-386; bns-Suk,

117

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

emrleri karlarna almay tercih etmemi, daha ziyade kendi grevleri ile ilgilenmi, bns-Selsa gre ok mtevaz saylabilecek kimselerdir. Bunlardan
Fiz, devlet idaresine daha fazla karmak istemise de bunda bns-Sels kadar
baarl olamam, meraya dmanlk yapmaya ise hi kalkmamtr. 98
Vezir bns-Selsun azledilerek ldrlmesini tamamen asker-sivil ekimesinin bir sonucu olarak grmek doru olmamaldr. Zira burada merann esas
itibariyle sivil bir makam olan vezirlie mdahale arzusu sz konusu deildir. Aksine vezirin kendi grev alannn dnda, zellikle de nibs-saltanann uhdesindeki
ilerde sz sahibi olma istei bahis konusudur. Tabii olarak bu durum byk emrler
arasnda honutsuzluk meydana getirmitir. Dier taraftan, bns-Selsa kar
olan tepkiler sadece mera grubundan deil, bir btn olarak idareyi oluturanlarn
tamamndan kaynaklanmaktadr. Bu noktada bns-Selsun, kendisine byk
yardmlar olan Takyyddin Tbe ve Fethuddin b. Abdzzahir gibi kimselere dahi
vefaszca davranmasnn nemli rol olduu unutulmamaldr. Nitekim daha nce
bahsedildii gibi, bns-Suk onun bu iki zata yaptklarnn sevenlerini azaltp
dmanlarn artrdna dikkat ekmitir. Yine tutuklandktan sonra ikence altndayken dahi halk tarafndan talanmak istenmesi, hem bu icraatlarndan hem de
insanlara yapt hakszlklardan kaynaklanyor olmaldr.
Dnemin tarihilerinin, bns-Sels hakknda, genelde gzel ifadeler
kullanmamalarnn altnda da yine onun vefaszl ve ar kibirlilii yatmaktadr.
Daha nce temas edildii gibi, btn tarihiler bu huylar yznden onu eletirmektedirler. Ayn tarihilerin, onun kadar imkana sahip olan, ancak bunu hibir

98

Tl Kitbi Vefeyt, s. 99; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 388-389; bnd-Devdr,


Kenzd-drer, VIII, 225-226; Zeheb, Trhul-slm: sene 671-680, s. 276-277;
Safed, el-Vf, XXII, 30-33; Ktb, Fevtl-Vefeyt, III, 76-78; bn Kesr, elBidye,XIII, 298; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VII, 125-126; Makrz , el-Htat, II,
370-371.
erefddin el-Fiz ve Bahaeddin b. Hinnnn vezirlikleri srasndaki faaliyetleri
hakknda daha geni bilgi iin bk. . Ayaz, Memlkler Dneminde Vezirlik, s. 30-33, 3539.

118

Dr. Fatih Yahya AYAZ

zaman istismar etmeyen ve mtevazl ile n plana kan Bahaeddin b. Hinn iin
hayrhah konumalar dikkat ekicidir.
Sonu itibariyle, el-Melikl-Eref Halilin snrsz desteiyle ve geni
yetkilerle vezirlik grevine tayin edilmi olan bns-Sels, bu konumunu devletin
ve vezaret messesesinin yararna kullanmak yerine, idareyi tamamen kendi
kontrolne almak ve insanlara tahakkm iin bir vesile addetmitir. Ne var ki, onun
bu tercihi sadece kendisinin deil, Sultan el-Melikl-Eref Halilin de hayatna mal
olmu, akraba ve yaknlarnn da byk zarar grmesi sonucunu dourmutur.

Kaynaka
ABDLMUNM MACD, Nzumu devleti seltnil- Memlk ve rsmhm f Msr,
I-II, Kahire 1979-1967.
AHMED DERRC, Mersms-Sultan Kaytbay el-Hs bi-Kttbis-sr vel-kudt
ves-sdr f ehri evvl 874 h., Mecelletl-Bahsil-lm vet-Trsil-slm, III
(Mekke 1400/1980), s. 257-282.
-----, Tercim kttbis-sr fil-asril-Memlk, ayn eser, IV (Mekke 1401/1981), s.
315-350.
AYAZ, Fatih Yahya, Memlkler Dneminde Vezirlik (1250-1517), (Baslmam
Doktora Tezi), Marmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul 2004.
el-AYN, Bedreddin Mahmud b. Ahmed (. 855/1451), kdl-cmn f trhi ehlizzamn (nr. Muhammed M. Emin), I-IV, Kahire 1987-1992; a.g.e. (nr. Abdrrazk etTantv el-Karmt), Kahire 1989.
BAYBARS el-MANSR, Rkneddin en-Nsr ed-Devdr el-Ht (. 725/1325),
Zbdetl-fikre f trhil-Hicre (nr. Donald S. Richards), Beyrut 1998.
BUHL, Fr., Mahmel, A, VII (stanbul 1988), s. 151-152.
EB ME, ihabeddin Eb Muhammed Abdurrahman b. smail el-Makdis (.
665/1267), Tercim riclil-karneynis-sdis ves-sbi-ez-Zeyl aler-Ravzateyn (nr.
es-Seyyid zzet el-Attr el-Hseyn), Beyrut 1974.
EYMEN FUD SEYYD, Kahire, DA, XXIV (stanbul 2001), s. 173-175.
GOTTSCHALK, H. L., Dwn (Egypt), EI, II (Leiden 1965), s. 327-331.
HASAN el-B, el-Fnnl-slmiyye vel-vezif alel-sril-Arabiyye, I-III,
Kahire, ts.

119

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

BN FAZLULLAH el-MER, ihabeddin Ahmed b. Yahya (. 749/1349), Mesliklebsr f memlikil-emsr: Memlik Msr ve-m vel-Hicz vel-Yemen (nr.
Eymen Fud Seyyid), Kahire 1985.
-----, et-Tarf bil-mustalahi-erf (nr. Muhammed Hseyin emseddin), Beyrut
1988.
BN HACER, Ebl-Fazl ihabeddin Ahmed b. Ali el-Askaln (. 852/1449), edDrerl-kmine f aynil-mietis-smine (nr. Abdlvris Muhammed Ali), I-IV,
Beyrut 1997.
BN HALDN, Abdurrahman b. Muhammed (. 808/1406), Mukaddimet bn Haldn
(nr. Ali Abdlvahid Vf), Kahire, ts.
BN YS, Muhammed b. Ahmed (. 930/1524), Bediuz-zhr f vekiid-dhr (nr.
Muhammed Mustafa), I-V, Kahire 1982-1984.
BN KD HBE, Takyyddin Eb Bekir b. Ahmed b. Muhammed (. 851/1448),
Tabakt-fiiyye (nr. el-Hfz Abdlalim Han), I-IV, Beyrut 1987.
BN KESR, Ebl-Fid madddin smail b. mer (. 774/1373), el-Bidye vennihye (nr. Ahmed Ebu Mhim v.dr.), I-XIV, Beyrut, ts.
BN AHN ez-ZHR, Garsddin Halil (. 873/1468), Zbdet Kefil-memlik ve
beynt-turuk vel-meslik (nr. Paul Ravaisse), Paris 1894.
BN TARBERD, Ebl-Mehsin Cemaleddin Yusuf (. 874/1469), en-Ncmzzhire f mlki Msr vel-Khire, I-XII, Kahire 1956, XIII- XVI (nr. Fehim M. eltt
v.dr.), Kahire 1970-1972.
BN ZAHRE, Eb Hamid Cemaleddin Muhammed b. Muhammed b. Eb Bekir b. Ali
(.888/1483), el-Fezill-bhire f mehsini Msr vel-Khire (nr. Mustafa es-SekkKamil el-Mhendis), Kahire 1969.
BND-DEVDR, Seyfeddin Eb Bekir b. Abdullah b. Aybek (. 736/1336dan
sonra), Kenzd-drer ve cmiul-gurer, VIII (nr. Ulrich Haarmann), Kahire 1971, IX
(nr. Hans Robert Roemer), Kahire 1960.
BNL-CEZER, emseddin Eb Abdullah Muhammed b. brahim b. Eb Bekir
(.739/1338), Havdisz-zaman ve enbh ve vefeytl-ekbir vel-ayn min ebnih
(nr. mer Abdsselam Tedmr), I-III, Beyrut 1998.
BNL-FURT, Nasruddin Muhammed b. Abdrrahim b. Ali (. 807/1405),
Trhud-dvel vel-mlk-Trhu bnil-Furt, VII (nr. Kostantin Zreyk), Beyrut
1942, VIII (nr. Kostantin Zreyk-Necla zzeddin), Beyrut 1939, IX/1 (nr. Kostantin
Zreyk), Beyrut 1936, IX/2 (nr. Kostantin Zreyk-Necla zzeddin), Beyrut 1938.
BNL-MD, Abdlhay b. Ahmed (. 1089/1679), ezertz-zeheb f ahbri men
zeheb (nr. Abdlkadir el-Arnad-Mahmud el-Arnad), I-X, Dmak 1986-1993.

120

Dr. Fatih Yahya AYAZ

BNS-SUK, Fazlullah b. Ebil-Fahr (. 726/1326), Tl Kitabi Vefeytil-ayn


(nr. ve trc. Jacqueline Sublet), Dmak 1974.
el-KALKAEND, Ahmed b. Ali (. 821/1418), Subhul-a f snatil-in, I-XV,
Kahire 1910-1920.
KOPRAMAN, Kazm Yaar, Divan (Memlkler), DA, IX (stanbul 1994), s. 383.
el-KTB, Muhammed b. akir (. 764/1363), Fevtl-Vefeyt vez-zeyl aleyh
(nr. hsan Abbas), I-V, Beyrut 1973-1974.
el-MAKRZ, Takyyddin Ahmed b. Ali (. 845/1441), Kitbl-Meviz vel-itibr
bi-zikril-htat vel-sr, I-II, Beyrut, ts.
-----, Kitbl-Mukaffel-kebr (nr. Muhammed el-Yalv), I-VIII, Beyrut 1991.
-----, Kitbs-Slk li-marifeti dvelil-mlk (nr. M. Mustafa Ziyde-Sad A. r),
I-XII, Kahire 1956-1973.
MEKN b. el-AMD, Ebl-Mekrim Circis (. 672/1273), Ahbrl-Eyybiyyn (nr.
Claude Cahen, Bulletin Dtudes Orientales, XV (Damas 1955-57) iinde), s. 127-184.
en-NVEYR, Ahmed b. Abdlvehhab (. 733/1333), Nihyetl-ereb f fnnil-edeb,
I-XVIII, Kahire, ts., XIX-XXVII (nr. M. Ebl-Fazl-Ali M. el-Bicv-Hseyin Nassr
v.dr.), Kahire 1975-1985, XXIX (nr. M. Ziyaeddin er-Reyyis-M. Mustafa Ziyde),
Kahire 1992, XXX (nr. Muhammed A. are- M. Mustafa Ziyde), Kahire 1990, XXXI
(nr. el-Bz el-Arn-Abdlaziz el-Ehvn), Kahire 1992, XXXII (nr. Fehim M. elttAbdlaziz el-Ehvn-Sad A. r), Kahire 1998, XXXIII (nr. Mustafa Hicz- M.
Mustafa Ziyde), Kahire 1997.
POPPER, William, Egypt and Syria Under the Circassian Sultans 1382-1468 A.D.,
Berkeley 1955.
es-SAFED, Selahaddin Halil b. Aybek (. 764/1363), Aynl-asr ve avnn-nasr
(nr. Ali Eb Zeyd v.dr.), I-VI, Beyrut-Dmak 1998.
-----, Kitbl-Vf bil-Vefeyt (nr. Helmut Ritter v.dr.), I-, Wiesbaden 1962.
SAD A. R, el-Mctemaul-Msr f asri Seltnil-Memlik, Kahire 1992.
es-SBK, Taceddin Abdlvehhab (. 771/1370), Mudn-niam ve mbdn-nikam,
Beyrut 1986.
es-SYT, Celaleddin Abdurrahman b. Eb Bekir (. 911/1505), Hsnl-muhdara f
ahbri Msr vel-Khire, Kahire, ts.
UZUNARILI, smail Hakk, Osmanl Devleti Tekiltna Medhal, Ankara 1988.
YT, smail, Siyasi-Dini-Kltrel-Sosyal slm Tarihi: Memlkler, VII, stanbul
1991.

121

Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels

el-YNN, Kutbddin Ebl-Feth Musa b. Muhammed (. 726/1326), Zeyl Mirtizzamn, I-IV, Haydarbd 1954-1961.
ez-ZEHEB, emseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman (. 748/1347), Trhul-slm
ve vefeytl-mehr vel-alm: sene 651-700 (nr. mer Abdsselam Tedmr),
Beyrut 1999-2000.

122

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri


Dr. Fatih Yahya AYAZ*

zet: Memlkler dneminde vezirlik, niybets-saltana grevinin varl sebebiyle


daha nceki devletlerdeki vezirliin g ve nemine ulaamamtr. Bilindii gibi,
Memlkler ncesinde vezirler devletin idar, siyas ve mal sahalarnda sz sahibi olup
halife veya sultandan sonra ikinci g sahibi kimselerdi. Oysa Memlkler dnemindeki
vezirlerin yetki alan genelde maliye ile snrl kalmtr. Fiz, Bahaeddin b. Hinn ve
bns-Sels rnekleriyle baz asker kkenli vezirler hari hibir zaman merann
stnde bir gce sahip olamamlar, kendi grev alanlar dndaki idar mekanizmaya
mdahale edememilerdir. Memlk vezirleri, byk emrlerle devaml yakn mnasebet
iinde olmulardr. zellikle Memlklerin ilk dnemlerinde grev sahalarnn henz
snrlandrlmam olmas ve idaredeki nemli konumlar sebebiyle, byk emrlerle
srekli bir arada bulunmular ve bu ilikilerin mahiyeti onlarn konumlarn belirleyen
ana unsurlardan birisi olmutur. Bu almada, kaynaklarda tespit edilebilen
rnekleriyle, vezir-mera ilikileri incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Vezirlik, vezir, emr, mera, niybets-saltana.
Abstract: The vizierate of Mamlks has not reached the power and importance of the
vizierates of the states previous to Mamlk State owing to existence of the office of
viceroyalty (niybat al-saltana). The viziers of the classical Islamic period before
Mamlks were very influential persons in the administrative, political and financial
matters of states and were the most powerful men following the caliph or sultan,
whereas the authorities of viziers in Mamlk period were restricted to financial issues.
They have never been superior to the military class except Fiz, Bahaddin b. Hinn,
Ibn al-Sals and some viziers from military class and have never interfered in the
administrative mechanism out of their interest area. Mamlk viziers have always been
in close connection with the grand amrs (umara). Especially in the first period of
Mamlks, because their authorities were not restricted yet and their important
*

ukurova niversitesi lahiyat Fakltesi slam Tarihi ve Sanatlar Blm slam Tarihi
Anabilim Dal Aratrma Grevlisi.

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

situations in administration at that time, they were always together with grand amrs.
The character of these relationships usually determined the viziers situations. In this
study, these relationships are investigated according to the examples which can be
found in the sources.
Keywords: Vizierate, vizier, amr, umara, niybat al-saltana.

Giri
Msr, am ve Hicaz gibi slm corafyasnn en nemli blgelerini iki buuk
asrdan fazla bir sre hakimiyetleri altnda tutan Memlkler (648-923/1250-1517),
slm tarihinin en byk Mslman-Trk devletlerinden biridir. Yenilmez kabul
edilen Moollar, Aynicltta hezimete uratarak slm dnyasnn batsn byk
bir tehlikeden kurtaran Memlkler, bu zaferle siyas konumlarn glendirmiler,
bundan ksa bir sre sonra Abbs hilafetini Msra getirmek suretiyle mslmanlar
nazarnda din meruiyetlerini de kazanmlardr.
Bu byk Trk devleti bir yandan siyas ve din meruiyetinin temellerini
olutururken, dier yandan bata selefi Eyybler (567-866/1171-1462) olmak zere
daha nce kurulmu olan devletleri rnek alarak messeselerini oluturma gayreti
iine girmitir. Memlkler Devletinin siyas ve asker tekilatn arlkl olarak
hkmranln sona erdirdii Eyyblerden ald kabul edilmektedir. 1 Ancak
Memlkler vezirlik messesesi hususunda farkl bir uygulamaya gitmiler,
niybets-saltana (saltanat niplii) adyla vezirlikten daha yksek bir grev ihdas
etmek suretiyle, kendilerinden nceki slm devletlerinde sultan veya halifeden
sonra ikinci g sahibi olan vezirin yetkilerini nemli lde snrlandrma yoluna
gitmilerdir. Dolaysyla, sultanlktan sonra gelen ve vezirliin yerini alan niybets-saltana vazifesinin ihdas edilmesinin ardndan vezirlik daha alt konumda bir

smail Hakk Uzunarl, Osmanl Devleti Tekiltna Medhal, Ankara 1988, s. 293;
smail Yiit, Siyasi-Dini-Kltrel-Sosyal slm Tarihi: Memlkler, VII, stanbul 1991,
s. 179.

124

Dr. Fatih Yahya AYAZ

makam haline gelmitir.2 Veziri ikinci planda brakan nibs-saltana, sultann


ilgilendii hemen her eyle ilgilenen, onun turasn koyduu her trl resm evraka
kendi imzasn atma yetkisine sahip fevkalade nfuzlu bir grevliydi. 3 Sultann
yannda sarayda grev yapan nibs-saltana, kfill-memlkil-slmiyye ve
en-nibl-kfil unvanlarn da tard.4 Dier taraftan Msr ve Suriye blgesindeki byk vilyetlerin valilerine de nibs-saltana unvan verilmekteydi.5
Ancak geni yetkilerle donatlan nibs-saltanann glgesinde kalmakla
birlikte, Memlklerde vezirin devlet hiyerarisinde belirli bir dnem iin nemli
bir konuma sahip olduunu sylemek mmkndr. Kaynaklardaki baz kaytlar
bunu gstermektedir. Mesela ilk Memlk dnemi messeseleriyle ilgili eser veren
melliflerden bn Fazlullah el-mer (. 749/1349), devlet ynetimindeki nemli
grevlileri, erbbs-syf (komutanlar), erbbl-aklm (divan grevlileri) ve zevil-ilm (adl ve din grevliler) olarak kategoride sralamakta ve veziri divan g-

4
5

ihabeddin Ahmed b. Yahya b. Fazlullah el-mer, Meslikl-ebsr f memlikilemsr:Memlik Msr ve-m vel-Hicz vel-Yemen (nr. Eymen Fud Seyyid),
Kahire 1985, s. 59; Ahmed b. Ali el-Kalkaend, Subhul-a f snatil-in, I-XV,
Kahire 1910-1920, IV, 28; Takyyddin Ahmed b. Ali el-Makrz, Kitbl-Meviz velitibr bi-zikril-htat vel-sr, I-II, Beyrut, ts., II, 223; Celaleddin Abdurrahman b. Eb
Bekir es-Syt, Hsnl-muhdara f ahbri Msr vel-Khire, Kahire, ts., II, 94;
Uzunarl, Medhal, s. 362. smail Yiit, Memlkler, VII, 188.
bn Fazlullah el-mer, et-Tarf bil-mustalahi-erf (nr. Muhammed Hseyin
emseddin), Beyrut 1988, s. 94; Kalkaend, Subhul-a, IV, 16.
bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 55; a.mlf., et-Tarf, s. 94.
Kalkaend, Subhul-a, IV, 184, 217, 233, 237-238, 240, 241. Niybets-saltana
grevi ile ilgili daha geni bilgi iin bk. bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 5556; a.mlf., et-Tarf, s. 94-95; Abdurrahman b. Muhammed b. Haldn, Mukaddimet bn
Haldn (nr. Ali Abdlvahid Vf), I-III, Kahire, ts., II, 670, 674; Kalkaend, Subhula, IV, 16-18; Makrz, el-Htat, II, 215; Syt, Hsnl-muhdara, II, 93-94;
Uzunarl, Medhal, s. 349-362; Hasan el-B, el-Fnnl-slmiyye vel-vezif
alel-sril-Arabiyye, I-III, Kahire, ts., III, 1230-1234; William Popper, Egypt and
Syria Under the Circassian Sultans 1382-1468 A.D., Berkeley 1955, s. 90.

125

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

revlilerinin en bana yerletirmektedir. 6 Resm yazmalar alanndaki eserleriyle


mehur Kalkaend de (. 821/1418), takld ve tevklerde (resm grevlendirme
yazlar) kullanlan hitap ekilleri ile ilgili bilgi verirken erbbl-aklmdan olan
veziri, kendi kategorisinde ilk sraya yerletirmitir.7
lerleyen zaman ierisinde baz yeni messeselerin kurulmas ve yetkilerinin
bir ksmnn bu messeselere devredilmesi sebebiyle vezirlik bu statsn devam
ettiremedi. Dolaysyla kaynaklarda vezirliin nemine dair yaplan bu deerlendirme, devletin kurulduu 648 (1250) senesinden vezirliin elinden nemli
grevleri alan nezretl-hssn8 ihdas edildii ve vezirlik messesesinin aralklarla
iki defa ortadan kaldrld el-Melikn-Nasr Muhammed b. Kalavunun nc
ve son saltanatna (709-741/1309-1341) kadar geerli olmaldr. Bu dnem
Memlklerde vezirliin birinci safhas olarak kabul edilebilecek bir zellik tamaktadr. Nitekim nde gelen Memlk tarihilerinden bn Tariberd (. 874/1469),
bu dneme denk den byk emrlerden birisinin vezirlie tayininden bahsederken, o dnemde vezirin, nibs-saltana mertebesinde kabul edildiini aka
belirtmektedir. 9 Nezretl-hssn ihdasyla birlikte tedricen nemini kaybettii
6

7
8

bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 55-63. Ayrca bk. Kalkaend, Subhula, IV, 16-39; Syt, Hsnl-muhdara, II, 93-95; Abdlmunim Macid, Nzumu
devleti seltnil- Memlk ve rsmhm f Msr, I-II, Kahire 1979-1967, I, 42-148.
Kalkaend, Subhul-a, XI, 270.
Nezretl-hs, el-Melikn-Nasr Muhammed b. Kalavun tarafndan, sultana ait arazi
ve mallarla ilgilenmek zere kurulan bir messesedir. Dvnl-hs ismi verilen bu
messesenin bandaki grevliye nzrul-hs unvan verilmekteydi. Vezaret ortadan
kaldrldnda vezire ait ilerin byk ksm nzrul-hssa tevdi edilmi, eitli
grevlileri tayin yetkisi de ona verilmiti. Btn devlet grevlilerine verilen hilatler ve
civar memleketlerin sultanlarna gnderilen hediyelerden de o sorumluydu. Daha geni
bilgi iin bk. bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 54-55, 60; Kalkaend,
Subhul-a, III, 452, IV, 29, 30, 45, VIII, 229, XI, 316-320, 339; Makrz, el-Htat, II,
223, 227; Garsddin Halil b. ahin ez-Zhir, Zbdet Kefil-memlik ve beyntturuk vel-meslik (nr. Paul Ravaisse), Paris 1894, s. 107-109; Syt, Hsnlmuhdara, II, 94, 142; Muhammed b. Ahmed b. ys, Bediuz-zhr f vekiid-dhr
(nr. Muhammed Mustafa), I-V, Kahire 1982-1984, I/1, 444, 453.
bn Tariberd, en-Ncmz-zhire f mlki Msr vel-Khire, I-XII, Kahire 1956,
XIII (nr. Fehim M. eltt), Kahire 1970, XIV (nr. Cemal Muhammed Muhriz-Fehim

126

Dr. Fatih Yahya AYAZ

grlen vezirlik messesinin geirmi olduu ikinci safha, sz konusu messesinin


kuruluundan erkez Memlkler dneminin (784-923/1382-1517) ilk sultan elMelikz-Zahir Berkukun, kendine ait memlklerin (askerlerin) ihtiyalarn temin
maksadyla ed-dvnl-mfred10 isimli divan tekil etmesine kadar devam eder.
nc ve son safha ise ed-dvnl-mfredin tekilinden devletin yklna kadar
olan dnemi (784-923/1382-1517) kapsar.11
Memlk vezirleri, byk emrlerle devaml yakn mnasebet iinde olmulardr. zellikle ilk dnemdekiler grev sahalarnn henz snrlandrlmam
olmas ve idaredeki nemli konumlar sebebiyle, ynetimde grevi bulunsun ya da
bulunmasn byk emrlerle srekli bir arada bulunmular ve bu ilikilerin mahiyeti
onlarn konumlarn belirleyen ana unsurlardan birisi olmutur. Bu ilikilerde ne kadar hakim konumda ve baarl iseler, idarede de o nispette sz sahibi olabilmilerdir. Hatta, yeri geldiinde ele alnaca gibi, baz emrler vezirlie tayin edildikten sonra bu konumun nimetlerinden istifade etmilerdir. Bu makalemizde,

10

11

M. eltt), Kahire 1971, XV (nr. brahim Ali Tarhan), Kahire 1972, XVI (Cemaleddin
e-eyyl-Fehim M. eltt), Kahire 1972, VIII, 141.
ed-Dvnl-mfred el-Melikz-Zahir Berkuk tarafndan ahsna ait memlklerin her
trl ihtiyacnn giderilmesi iin kurulmutur. Nezretl-hssn tekilinden sonra
vezirin elinde braklm olan bu nemli grev artk bu divann banda bulunan
stdrn eline gemitir. Sultan Berkuk sultanlktan nce elde ettii iktn idaresini
stdrn bakanlk ettii bu divana vermitir. Yeni satn ald memlklerin aylklar
iin Msrdaki muhtelif blgelerden bir ok yerin gelirlerini bu divana tahsis etmi,
bylece sz konusu divan idare eden stdrn ehemmiyeti artm, buna mukabil
vezirin nemi azalm, elinde kalan birka blge ve rf vergilerden tahsil ettii gelirleri
sultan memlklerinin et ihtiyac ve sultann mutfak masraflarn gidermek iin harcamakla ykml bir grevli haline gelmitir. ed-Dvnl-mfred hakknda geni bilgi
iin bk. Kalkaend, Subhul-a, III, 453, 457, IV, 14, VI, 215; Makrz, el-Htat, II,
222, 223-224, 395; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 34, 106-107; Popper, Egypt, s. 93, 9798; Kazm Yaar Kopraman, Divan (Memlkler), DA, IX (stanbul 1994), s. 383; H.
L. Gottschalk, Dwn (Egypt), EI, II (Leiden 1965 ), s. 330.
Vezirliin geirdii safhalar ve bu konudaki deerlendirmeler hakknda geni bilgi iin
bk. Fatih Yahya Ayaz, Memlkler Dneminde Vezirlik (1250-1517) (Baslmam
Doktora Tezi), Marmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul 2004, s. 26137.

127

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

vezirlerin grevleri icab mera ile kurduklar kimi zaman iyi kimi zaman ise kt
bir ekilde seyreden ilikileri ele almaya alacaz.

A. lk Dnemde Vezirlerin Byk Emrlerle likileri


Memlkler dnemi vezirliinin altn a kabul edilebilecek ilk safhada
vezirler, mera ile ok youn ilikiler iinde olduklarndan, kaynaklarda bu hususta
bolca rnekler yer almaktadr. Tespit edilebilen rnekler kronolojik sraya riayet
edilerek ele alnacaktr.
Tarihilerin ounun ilk sultan kabul ettikleri el-Melikl-Muiz zzeddin
Aybek et-Trkmnnin (648-655/1250-1257) veziri erefddin el-Fiz12 bu greve
geni yetkilerle getirilmiti. O, asker bir birliin banda sefere kan ilk ve yegne
sivil vezir olarak da dikkat ekmektedir. 653 (1255) senesinde ileri gelen emrlerden birinin kard isyan bastrmak zere emrindeki bir grup askerle Sad blgesine giden ve isyan bastrmaya muvaffak olan Fiz 13 kendisine ait memlk12

13

Tarihilerin ekseriyeti tarafndan Memlkler dneminin ilk veziri kabul edildii


anlalan erefddin Hibetllah b. Sid el-Fiz 665 (1257) senesinde ldrlmtr.
Hayat hakknda bk. ihabeddin Eb Muhammed Abdurrahman b. smail Eb me elMakdis, Tercim riclil-karneynis-sdis ves-sbi-ez-Zeyl aler-Ravzateyn (nr. esSeyyid zzet el-Attr el-Hseyn), Beyrut 1974, s. 196; el-Mekn Ebl-Mekrim Circis
b. el-Amd, Ahbrl-Eyybiyyn (nr. Claude Cahen, Bulletin Dtudes Orientales, XV
[Damas 1955-57] iinde), s. 165-166; Kutbddin Ebl-Feth Musa b. Muhammed elYnn, Zeyl Mirtiz-zamn, I-IV, Haydarbd 1954-1961, I, 80-82; Rkneddin
Baybars el-Mansr en-Nsr ed-Devdr el-Ht, Zbdetl-fikre f trhil-Hicre (nr.
Donald S. Richards), Beyrut 1998, s. 25; Ahmed b. Abdlvehhab en-Nveyr,
Nihyetl-ereb f fnnil-edeb, I-XVIII, Kahire, ts., XIX-XXVII (nr. M. Ebl-FazlAli M. el-Bicv-Hseyin Nassr v.dr.), Kahire 1975-1985, XXIX (nr. M. Ziyaeddin
er-Reyyis-M. Mustafa Ziyde), Kahire 1992, XXX (nr. Muhammed A. are- M.
Mustafa Ziyde), Kahire 1990, XXXI (nr. el-Bz el-Arn-Abdlaziz el-Ehvn),
Kahire 1992, XXXII (nr. Fehim M. eltt- Abdlaziz el-Ehvn-Sad A. r), Kahire
1998, XXXIII (nr. Mustafa Hicz- M. Mustafa Ziyde), Kahire 1997, XXIX, 458-459,
460; emseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman ez-Zeheb, Trhul-slm ve
vefeytl-mehr vel-alm: sene 651-700 (nr. mer Abdsselam Tedmr), Beyrut
1999-2000, sene 651-660, s. 220-221; ; Ebl-Fid madddin smail b. mer b. Kesr,
el-Bidye ven-nihye (nr. Ahmed Ebu Mhim v.dr.), I-XIV, Beyrut, ts., XIII, 212.
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 16; Nveyr, Nihyetl-ereb,XXIX, 439;
Sarimddin brahim b. Muhammed b. Aydemir b. Dokmak, Nzhetl-enm f trhil-

128

Dr. Fatih Yahya AYAZ

lerden bir asker birlik de tekil etmitir.14 Bu ynyle, Memlkler dneminde


kendisine ait asker birlii bulunan yegne vezir olma zelliini de tamaktadr.
Vezir Fiznin, Sultan el-Melikl-Muiz Aybek et-Trkmn ile iyi ilikilerini srdrmeye alt ve konumunu muhafaza etmek amacyla emrlerle de
iyi mnasebetler kurmak istedii anlalmaktadr. Hatta bu sebeple emrlerin kendi
aralarndaki ve sultanla olan konumalarna vkf olmak iin Trke bilen
Zeyneddin b. ez-Zbeyiri15 nip edindii zikredilir.16
Onun emrlerle iyi ilikilerini ve konumunu gsteren bir rnek Sultan Aybek
et-Trkmnnin olu el-Melikl-Mansur Nureddin Alinin (655-657/1257-1259)
tahta karlmas srasnda yaanan bir hadisedir. Rivayete gre, Aybek et-Trkmnnin vefatndan sonra tahta kimin geirilecei ile ilgili toplanty o tertip
etmitir. 17 Yetkileri arasnda bulunmamasna ramen devletin kaderini etkileyen
bylesine nemli bir toplanty tertip etmesi, Fiznin byk emrlerle ok yakn
mnasebetler iinde olduunu gstermektedir.
Ne var ki, Fiz, emrlerle yakn mnasebetlerinin ve kendisini devletin en
gl idarecilerinden birisi olarak grmesinin bedelini hayatyla demitir. yle ki,
o, ileri gelen iki emrin yannda Aybek et-Trkmnnin lm zerine tahta kan
el-Melikl-Mansur Nureddin Aliyi kastederek, memleket ilerinin bir ocuun
eliyle yrmeyecei eklinde konutu. Bu szleri sz konusu emrler tarafndan

14
15

16

17

slm (nr. Semir Tabbre), Beyrut 1999, s. 223; Makrz, Kitbs-Slk li-marifeti
dvelil-mlk (nr. M. Mustafa Ziyde-Sad A. r), I-XII, Kahire 1956-1973, I/2,
396.
Nveyr, Nihyetl-ereb,XXIX, 459.
Daha sonra vezirlik makamna da getirilen Zeyneddin b. ez-Zbeyir, 668 (1269)
senesinde vefat etmitir. Hayat hakknda bk. Ynn, Zeyl Mirt, II, 441-442;
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 172; Zeheb, Trhul-slm: sene 661-670, s. 273; bn
Kesr, el-Bidye, XIII, 271; Makrz, es-Slk, I/2, 589.
Mekn b. el-Amd, Ahbrl-Eyybiyyn,s. 166; Nveyr, Nihyetl-ereb,XXIX, 459;
Makrz, el-Htat, II, 90; a.mlf., es-Slk, I/2, 404.
Ynn, Zeyl Mirt, I, 47.

129

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

sultann annesine iletilince nce azledilerek tutukland, daha sonra da boularak ldrld.18
Emrlerle yakn mnasebeti olan dier bir vezir de, ilk dnemin kudretli
idarecilerinden Bahaeddin b. Hinn 19 idi. O daha grevlendirildii ilk gn, aralarnda byk emrlerden Devdr20 Balaban er-Rmnin de21 bulunduu bir ok
emr ve devlet grevlisinin itirak edip hizmetinde bulunduklar muhteem bir
18

19

20

21

Mekn b. el-Amd, Ahbrl-Eyybiyyn,s. 166; Fazlullah b. Ebil-Fahr es-Suk, Tl


Kitabi Vefeytil-ayn (nr. ve trc. Jacqueline Sublet), Dmak 1974, Arapa ksm, s.
163; Makrz, es-Slk, I/2, 405.
On sekiz sene aralksz grevde kalarak Memlkler dneminde en uzun sre vezirlik
yapan kimse olan Bahaeddin Ali b. Muhammed b. Selim b. Hinn, 677 (1279)
senesinde vefat etmitir. Hayat hakknda bk. Ynn, Zeyl Mirt, III, 384-386; bnsSuk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 99; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 388-389; Seyfeddin
Eb Bekir b. Abdullah b. Aybek ed-Devdr, Kenzd-drer ve cmiul-gurer, VIII
(nr. Ulrich Haarmann), Kahire 1971; VIII, 225-226; Zeheb, Trhul-slm: sene 671680, s. 276-277; Selahaddin Halil b. Aybek es-Safed, Kitbl-Vf bil-Vefeyt (nr.
Helmut Ritter v.dr.), I-, Wiesbaden 1962-, XXII, 30-33; Muhammed b. akir elKtb, Fevtl-Vefeyt vez-zeyl aleyh (nr. hsan Abbas), I-V, Beyrut 1973-1974,
III, 76-78; bn Kesr, el-Bidye,XIII, 298; Nasruddin Muhammed b. Abdrrahim b. Ali
b. el-Furt, Trhud-dvel vel-mlk-Trhu bnil-Furt, VII (nr. Kostantin Zreyk),
Beyrut 1942, VIII (nr. Kostantin Zreyk-Necla zzeddin), Beyrut 1939, IX/1 (nr.
Kostantin Zreyk), Beyrut 1936, IX/2 (nr. Kostantin Zreyk-Necla zzeddin), Beyrut
1938, VII, 125-126; Makrz , el-Htat, II, 370-371.
Devdrlk, Memlkler dneminde nceleri sivillerin daha sonralar da emrlerin
atand nemi gittike artan bir grevdi. Zamanla says artan devdrlarn banda
bulunan kimseye ed-devdrul-kebr ismi verilirdi. Her birinin ayr sorumluluklar
vard. Devdrlar, elileri arlamak, dvnl-mezlimde bulunmak, dier grevlilerle
birlikte mektuplar sultana sunmak vb. pek ok grevi if ediyorlard. Daha geni bilgi
iin bk. bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 37,42, 58; a.mlf., et-Tarf, s. 104,
188, 189, 190; Taceddin es-Sbk, Mudn-niam, s. 27; Kalkaend, Subhul-a, IV,
19, 44, 59-60, V, 462, VI, 15, 35; Makrz, el-Htat, II, 222-223; bn Tariberd, enNcmz-zhire, VII, 183-185; Asri ubuku, Devtdr, DA, IX (stanbul 1994), s.
222; David Ayalon, Dawdr, EI, II (Leiden 1965), s. 172.
Sultan el-Melikz-Zahir Baybarsn (658-676/1260-1277) gvenilir adamlarndan olan
ve devdrlk grevini yrten Emr Balaban b. Abdullah er-Rm, 680 (1281)
senesinde vefat etmitir. Hayat hakknda bk. Ynn, Zeyl Mirt, IV, 106-107;
bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 53-54; Zeheb, Trhul-slm: sene 671-680, s.
349.

130

Dr. Fatih Yahya AYAZ

alayla evine kadar uurlanmt.22 Sultann nezdinde ok nemli bir konuma sahip
olan Bahaeddin b. Hinn, devlet ilerinin neredeyse tamamn stlenmiti. Hatta
lkede onun zerinde bir otoritenin bulunmad da rivayet edilir.23 Byk emrlerin
idaresindeki bir devlette sivil bir vezirin bylesine byk yetkilerle donatlmas ve
hatta emrlerin stnde bir konuma getirilmesi ok dikkat ekicidir. Kaynaklarda
onun merann stnde ve zaman zaman nibs-saltanay da glgede brakan
nemli konumu ile ilgili baz rnekler mevcuttur. Mesela, 659 (1261) ve 661 (1262)
senelerinde Msra getirilen Abbs halifelerine biat merasiminde btn emrlerden
nce biat etmitir. 24 lk biati srasnda halifenin Memlk sultan iin yazdrd
saltanat takldini atl olarak bann zerinde tam, byk emrler ise bu alaya
onun nnde yryerek itirak etmilerdi.25 Onun emrlerle resm merasimlerin
dnda da yakn mnasebetlerini gsteren rnekler vardr. Mesela, el-MelikzZahir Baybars 659 (1261) senesinde bir sefer mnasebetiyle Kahireden ayrlrken,
onu ve nibs-saltanay geride brakm, ikisi ileri ok gzel bir ekilde
yrtmlerdi. Bu baarda onun paynn daha byk olduu da kaydedilmektedir.26
Kaynaklarda Bahaeddin b. Hinnnn sultann yokluunda nibs-saltana ve dier
nde gelen emrlerle birlikte devlet ilerini idare ettiine dair baka rnekler de
mevcuttur. Nitekim 664 (1266) senesinde Sultan el-Melikz-Zahir Baybars bir
sefer mnasebetiyle Kahireden ayrlrken geride olu el-Meliks-Sad Berkeyi
(676-678/1277-1280), onun hizmetinde de Bahaeddin b. Hinn ve nibs-saltanay

22

23
24
25

26

Ynn, Zeyl Mirt, I, 439; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 18; Makrz, es-Slk,
I/2, 447; a.mlf., el-Htat,II, 370.
Safed, el-Vf, XXII, 30. Kr. Ktb, Fevtl-Vefeyt,III, 76.
Ynn, Zeyl Mirt, I, 442, 530; bnd-Devdr, Kenzd-drer, VIII, 73, 94.
Muhyiddin b. Abdzzahir, er-Ravzz-zhir f sretil-Melikiz-Zhir (nr. Abdlaziz elHuveytr), Riyad 1976, s. 110; Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 65; Ynn, Zeyl
Mirt, I, 443; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 35; Makrz , es-Slk, I/2, 457; a.mlf.,
el-Htat, II, 108.
Ynn, Zeyl Mirt, I, 453.

131

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

brakt.27 Yine Sultan 673 (1275) senesinde de Kahireden ayrlrken onu ve ileri
gelen emrlerden birini grevlendirdi. 28
Bahaeddin b. Hinnnn, emrlerle mnasebetleri her zaman iyi olmam,
sultann ona olan sevgi ve saygsn ekemeyen byk emrler onun aleyhinde bir
takm faaliyetlere girimiler, ancak Sultan el-Melikz-Zahir Baybarsn kendisine
olan itimad sebebiyle bu maksatlarna ulaamamlard.29 Bir defasnda ileri gelen
emrler toplanm ve sultandan, Bahaeddin b. Hinny azletmesini istemeye karar
vermilerdi. Muhbirleri vastasyla bunu renmi olan el-Melikz-Zahir Baybars
bu karar almalarndan sonraki ilk gn rutin hizmetleri iin huzuruna girmek isteyen
emrlerini rahatsz olduunu bildirerek nce huzura almad. Daha sonra ilerleyen
saatlerde yanna girmelerine msaade etti. Bu srada bir hizmeti, sultana, bir gn
salih bir kimse tarafndan hastalklara ifa olaca belirtilen bir tatl getirildiini ve
bu tatly da kendisine emanet olarak verdiini syledi. el-Melikz-Zahir Baybars
bunu hatrladn ifade ederek hizmetiye o tatly getirmesini emretti. Hizmeti
tatly getirince Baybars, ondan biraz yedi ve ardndan arsnn dindiini syledi.
Daha sonra emrlere dnerek bu tatly kimin getirdiini bilip bilmediklerini sordu.
Bilmediklerini sylemeleri zerine, o salih kimsenin Bahaeddin b. Hinn olduunu
syledi ve onun iin babam ifadesini kulland. Sultann bu szleri dolaysyla,
kararlarn ona arz etmekten vazgeen emrler huzurdan ayrldklarnda getirdii
tatlnn dahi ifa olduunu ifade ettii bir kimse hakknda ne syleyebiliriz ki
diyerek hayretlerini ifade etmilerdi.30 Ne var ki btn bunlara ramen lmnden
sonra onun ve ailesinin mal varlna el konuldu. Bu i iin aralarnda dmanlk

27
28

29

30

Ynn, Zeyl Mirt, II, 337; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 127.


zzeddin Muhammed b. Ali b. brahim b. eddd, Trhul-Melikiz-Zhir (nr. Ahmed
Hutayt), Beyrut 1983, s. 106; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 216.
Ynn, Zeyl Mirt, III, 385; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 389; Zeheb, Trhulslm: sene 671-680, s. 276.
Safed, el-Vf, XXII, 31-32; Ktb, Fevtl-Vefeyt, III, 77-78.

132

Dr. Fatih Yahya AYAZ

bulunan yeni vezir Burhaneddin es-Sincr31 grevlendirilmi, onu sevmeyen nde


gelen emrler bu ite yeni vezire yardmc olmulard.32
Bahaeddin b. Hinnnn yerine getirilen Burhaneddin es-Sincr, daha
grevinin banda bahsedilen msadere hadisesinde nde gelen iki emr ile i birlii
yapmtr. Daha sonra da mera ile iyi mnasebetlerini srdren vezir, bir emrle
birlikte, Sultan el-Melikl-Mansur Seyfeddin Kalavun (678-689/1280-1290) tarafndan, bir sefere karken geride brakt olunun hizmetinde bulunmak zere
grevlendirilmi ve bu ikisi sultan gelinceye kadar ileri birlikte yrtmlerdi. 33
Bununla birlikte onun, g sahibi emrlerden Alemddin Sencer e-c34 ile devaml mcadele halinde bulunduu gz nne alndnda, emrlerle ilikilerinin her
zaman iyi gitmediini sylemek mmkndr. Nitekim, c onun azledilmesi iin
uram, kendisi vezir olduunda da, yine peini brakmayarak elindeki dier
grevlerden de azledilmesi iin faaliyetlere girimiti.35
Vezareti esnasnda emrlerle yakn ilikiler kuran vezirlerden birisi de c
idi. nde gelen emrlerden birisi olmas hasebiyle onun bu tr mnasebetlerinin
olmas tabidir. Vezirlie getirilen ilk asker kkenli kimse olan c, iki defa stlenmi olduu grevi esnasnda idarede nemli lde sz sahibi olmay baar-

31

32
33
34

35

686 (1287) senesinde vefat eden Vezir Burhaneddin es-Sincr hakknda bk. Ynn,
Zeyl Mirt, IV, 319-321; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 146; bnl-Furt, Trhu
bnil-Furt,VIII, 57-58; Makrz , es-Slk, I/3, 734, 738; Ebl-Fazl ihabeddin
Ahmed b. Ali b. Hacer el-Askaln, Reful-isr an kudti Msr (nr. Ali Muhammed
mer), Kahire 1998, s. 150-152.
Makrz , es-Slk, I/2, 649.
Makrz , es-Slk, I/3, 684.
Emr Alemddin Sencer e-c, Dmakta niybets-saltana, Msrda defalarca
vezirlik gibi birok nemli grevleri stlenmi olan, dneminin en kudretli
emrlerindendi. 693 (1294) senesinde hrsnn kurban oldu. Hayat hakknda bk. bnsSuk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 90-91; bnd-Devdr, Kenzd-drer, VIII, 353-355;
Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 184-185; Bedreddin Mahmud b. Ahmed elAyn, kdl-cmn f trhi ehliz-zamn (nr. Muhammed M. Emin), I-IV, Kahire
1987-1992, III, 234-238.
Ynn, Zeyl Mirt, IV, 319-320.

133

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

mtr. Ancak ikinci vezirlii dneminde nibs-saltana ve ona yakn emrler iin
bir tuzak kurarak idareye tamamen hakim olmak isteyince kendi arkadalarndan
bazlarnn bu durumu nibs-saltanaya bildirmesi sonucu ldrlmtr. 36
Bu ilk safhann balarnda grev alan vezirler genelde mera ile iyi ilikiler
iindeyken daha sonra gelenler umumiyetle emrlerle mnasebetlerinde sorunlar
yaamlardr. Bu noktada en ok dikkat ekenlerden biri, ilk dnem vezirlerinin
nde gelenlerinden bns-Sels37 olmutur. Sultan el-Melikl-Eref Selahaddin
Halil b. Kalavun (689-693/1290-1293), onu son derece geni yetkilerle donatarak
vezaret grevine getirmi, byk emrlerin dahi stnde bir konuma yerletirmiti.
Hatta kendi memlklerinden bir grubu onun emrine vermiti. Ne var ki, kendisine
verilen bu deer onun azametini artrm ve bir vezirin konumunu aan davranlarda bulunmasna neden olmutu. Byk emrlere itibar etmiyor, yanna geldiklerinde gerekli hrmeti gstermiyor, nemli grevlerde bulunanlarna dahi sadece
ismi ile hitap ederek kmsyordu. Hatta, Nibs-saltana Baydarya bile hrmet
gstermiyor, onun baz tasarruflarna engel oluyordu. Baydar ise, onun sultann
yanndaki itibarn bildii iin buna ses karamyordu. bns-Sels, bir gn
sultann huzurundan ktnda ileri gelen emrlerle karlam, btn emrler ona

36

37

Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 300-302; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 273276; Safed, el-Vf, IV, 354-355; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 178-183;
Makrz, es-Slk, I/3, 798-802.
693 (1294) senesinde feci ekilde ldrlen Vezir bns-Sels emseddin Muhammed
b. Osman et-Tenh ed-Dmek hakknda bk. Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s.
300; bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 152-154; emseddin Eb Abdullah Muhammed b. brahim b. Eb Bekir b. el-Cezer, Havdisz-zaman ve enbh ve vefeytlekbir vel-ayn min ebnih (nr. mer Abdsselam Tedmr), I-III, Beyrut 1998, I,
211-214; mdddin smail b. Ali Ebl-Fid, el-Muhtasar f ahbril-beer (nr.
Muhammed Azb v dr.), I-IV, Kahire 1998-1999, IV, 41-42; Nveyr, Nihyetl-ereb,
XXXI, 187-194, 270-273; Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 199-200; Safed, elVf, IV, 86-88; bn Kesr, el-Bidye, XIII, 354, 358; bnl-Furt, Trhu bnilFurt,VIII, 106-109, 175-178; Makrz, es-Slk, I/3, 760-762, 796-798; a.mlf.,
Kitbl-Mukaffel-kebr (nr. Muhammed el-Yalv), I-VIII, Beyrut 1991, VI, 204210; Ayn, kdl-cmn, III, 52-54, 227-233.

134

Dr. Fatih Yahya AYAZ

doru komu, kimisi onun elini pecek kadar ileri gitmiti.38 merann ileri
gelenleri ve devlet erknnn nemli isimleri bir sknt olduunda hemen ona
kouyor, bir mesele iin kendilerine bavuranlar da ona gnderiyorlard.39 Hatta
Dmaktaki eddd-devvn40 grevinden azledilen Emr Sungur el-Asar41 mallarn msadere edilmekten kurtarmak ve eski grevine dnebilmek iin bnsSelsun kzna talip oldu ve bu sayede eski grevine dnebildi. 42 Byk emrlerin
ona kar olan bu iltifatlarnn altnda yatan sebeplerden birisi, sultann bu konudaki
emriydi. nk sultan, onu vezarete getirdiinde nibs-saltana ve dier byk
emrlere onun hizmetini gerei gibi yerine getirmeleri hususunda talimat vermiti.43
Vezir bns-Selsa, Sultan el-Melikl-Eref Halilin verdii bu byk
deer ve yetki, babasnn nibs-saltanas Toruntayn44 urad kt akbetin en
nemli sebeplerinden biri oldu. yle ki, sultan tahta kmadan evvel bnsSelsu kendi divanna nazr yapm ve ona kymetli bir hilat vermiti. Bu srada
38

39
40

41

42
43

44

Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 191-192; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 108109; Makrz, es-Slk, I/3, 761-762; a.mlf., el-Mukaffel-kebr, VI, 207-208.
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 276.
eddd-devvn, ddd-devvn ya da middd-devvn ismi verilen bir grevlinin
yrtt, vergi tahsili vb. hususlarda vezire yardmc olmak eklinde zetlenebilecek
bir vazife idi. Bandakiler asker snftan seilirdi ve genellikle onlu emrlerden tayin
edilirlerdi. Geni bilgi iin bk. Taceddin es-Sbk, Mudn-niam, s. 29; Kalkaend,
Subhul-a, IV, 22; Makrz, el-Htat, II, 224; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 98.
Emr Sungur el-Asar eitli grevlerin ardndan iki defa vezirlik de yapm olup, byk
meradand. 709 (1309) senesinde vefat etmitir. Hayat hakknda bk. bns-Suk,
Tl Kitbi Vefeyt, s. 88-89; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXII, 160; bn Kesr, elBidye, XIV, 59; Makrz, es-Slk, II/1, 84; bn Hacer, ed-Drerl-kmine f aynilmietis-smine (nr. Abdlvris Muhammed Ali), I-IV, Beyrut 1997, II, 104-105.
bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 88; bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 53.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 206. Ayrca bk. Samira Kortantamer, Bahr
Memlklarda st Ynetim Mensuplar ve Aralarndaki likiler, zmir 1993, s.126.
el-Melikl-Mansur Seyfeddin Kalavun dneminin byk emrlerinden olup, onun
zamannda nibs-saltanalk yapmtr. 689 (1290) senesinde ldrlmtr. Hakknda
bk. Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s 274-275; bns-Suk, Tl Kitabi Vefeyt, s.
94; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 180-183; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII,
99-102; Makrz, es-Slk, I/3, 757-758.

135

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

sultan olan babas Seyfeddin Kalavun bunu grnce ok kzm ve durumu


Toruntay ile konumutu. Toruntay, bns-Selsu ktleyince, sultan onun cezalandrlmasn emrederek, ddd-devvne teslim etmiti. Buna engel olmak iin
alarak ddd-devvne bu hususta yardm eden Toruntay ikna etmek iin ok
uraan ancak maksadna ulaamayan el-Melikl-Eref Halil, bunu unutmad.
Nitekim bnl-Furt, Toruntayn bu tutumunun ldrlmesindeki en nemli etken
olduunu bildirmektedir.45
bns-Sels, sultann kendisine olan muhabbetine dayanarak emrlere kar
sert tutumunu devam ettiriyordu. Nitekim, tayin ettirdii bir kady sultana ikayet
ederek azlettiren Emr cye kar faaliyete girimi, istedii kady yeniden
tayin ettirmeye muvaffak olduu gibi sultann cyi azarlamasn da salamt.
Bunu unutmayan c, el-Melikl-Eref Halilin ldrlmesinden sonra bnsSelsun tutuklanmasnda nemli rol oynad ve ona ar ikencelerde bulunarak
feci ekilde ldrtt. 46
bns-Selsun emrlerle mnasebetleri onun daha st konumda olduu bir
surette cereyan ediyordu. Nitekim, skenderiyeye bir grev iin gittiinde, sultan
byk emrlerden birisini onun hizmetine vermiti.47 Ne var ki, daha nce belirtildii gibi, onun mera ile ilikilerindeki hakim konumu Sultan el-Melikl-Eref
Halilin ldrlmesinden sonra tersine dnm ve ar ikenceler altnda ldrlmesine sebep olmutur.
Emrlerle genellikle iyi geinemeyen vezirlerden birisi de, Fahreddin b. elHalil idi. Emrlerle mcadele etme gcn sultanla olan iyi mnasebetlerinden
48

45

46
47
48

Trhu bnil-Furt,VIII, 107. Ayrca bk. Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 181;


Makrz, es-Slk, I/3, 757.
bns-Suk, Tl Kitabi Vefeyt, s. 91
Safed, el-Vf, IV, 87.
Fahreddin mer b. Abdilaziz b. el-Halil, Memlkler dneminde eitli vazifelerin yan
sra aralklarla defa vezirlik grevine getirilen byk devlet adamlarndandr. 711
(1312) ylnda vefat etmitir. Hayat hakknda bk. bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s.
126; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXII, 192; Safed, Aynl-asr ve avnn-nasr (nr.

136

Dr. Fatih Yahya AYAZ

alyordu. Kendisini vezarete tayin eden Sultan el-Melikl-Adil Zeyneddin


Ketboann (694-696/1294-1296) emrlii srasnda ahsi divanna nezaret etmi,
sultan olmas zerine nce nzrud-devle, 49 daha sonra da vezir tayin edilmiti. 50
Vezirlii srasnda sultanla Dmaka gittiinde ddd-devvn Emr Sungur elAsar ar para cezasna arptrm ve bu blgede grevli bir emri azlederek
yerine baka bir emri tayin etmiti.51 Ancak grevinden alnp yerine Sungur elAsar vezir olunca bu yaptnn bedelini demek zorunda kald. Kaynaklarn
bildirdiine gre, Sungur el-Asar vezarete tayin edilince, kendisine yapt gibi
onun mallarn msadere etti.52 Fahreddin b. el-Halil, Sungur el-Asarn vezarete
tayin edildiini renince onun intikam almasndan korkup, eskiden beri iyi
mnasebetler iinde bulunduu dnemin gl emri Sallarn53 yanna giderek yardmn istemiti. Sallarn tavassutuyla sultan, Sungur el-Asar ararak Fahreddin b. el-Halilye eziyet etmemesi konusunda uyard. Neticede o, sadece para
cezas alarak ikenceden kurtuldu. 54

49

50

51

52

53

54

Ali Eb Zeyd v.dr.), I-VI, Beyrut-Dmak 1998, III, 635-638; bn Kesr, el-Bidye,
XIV, 66; Makrz, es-Slk, II/1, 113; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, III, 100-101.
Ayn zamanda nzrud-devvn diye de isimlendirilen nzrud-devle, vezirin uhdesindeki her ile ilgilenen ve onun ba yardmcs konumundaki mhim bir grevliydi.
Geni bilgi iin bk. Kalkaend, Subhul-a, IV, 29,31; V, 465; Makrz, el-Htat,II,
224.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 286; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 196;
Makrz, es-Slk, I/3, 808.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 305, 306; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 212,
213; Makrz, es-Slk, I/3, 816.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 325; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 231-232;
Makrz, es-Slk, I/3, 829.
Emr Sallar, daha sonra sultan da olan Baybars el-anigr ile birlikte, Sultan elMelikn-Nasr Muhammed b. Kalavunu ([693-694/1293-1294]-[698-708/1299-1309][709-741/1309-1341]) bask altnda tutan ve idarede sz sahibi olan byk emrlerdendi. 710 (1310) senesinde hapiste iken vefat etti. Hakknda bilgi iin bk. bnsSuk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 89; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXII, 163-164; bndDevdr, Kenzd-drer, IX, 210; Safed, Aynl-asr, II, 489-494; Ktb, FevtlVefeyt, II, 86-89; Makrz, es-Slk, II/1, 97-99.
Ayn, kdl-cmn, III, 358-359.

137

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

Asker snfa mensup olmasna ramen mera ile iyi geinemeyen vezirlerden bir dieri bahsi geen Sungur el-Asar idi. Vezarete getirilmesi ile birlikte
emrlere ve dier devlet grevlilerine kar sert davranmaya balamt. Onlarn
taleplerini geri eviriyor, herhangi bir hususta araclk yaptklarnda kabul etmiyor
ve onlarn yollad elilere de ok sert davranyordu.55 Onun meraya ve hatta
sultana kar sergiledii sert ve kibirli tavr, sonunda azline sebep oldu.56 Ne var ki,
o bir sre sonra ikinci defa vezarete getirildiinde de ayn tavrlarn srdrd.
Emrler bundan ok rahatsz oluyorlard. O srada henz emr olan el-MeliklMuzaffer Baybars el-anigrin (708-709/1309) yaknlarndan bir divan grevlisini
dvmt. Bu ahs uzlete ekilmi ve dergahna kapand eyhi arac olarak
grevinden istifasn kabul etmesi iin Baybars el-anigre yollamt. Bu durum
emrleri daha da fazla rahatsz etmi ve Baybars el-anigre onu azletmesi iin
telkinlerde bulunmaya balamlard. Sonuta o, baka bir grev iin Kahire dna
yollanarak vezaretten uzaklatrld.57
Byk emrlerle youn ilikiler iinde olan vezirlerden birisi de bneyhdir.58 Daha vezarete getirilmeden nce kendisinden nceki vezir ile anlamazla dm, bu vezirin kendisi aleyhine atrd soruturma srasnda Baybars
el-anigrin de desteini alarak durumu lehine evirip vezarete getirilmesini
salamt. Hatta bu konuda vezirlie getirilmesini engelleyen Nibs-saltana Emr
Sallar eitli yollarla amay dahi baarmt. Baz emrlere, vezarete bal baz
blgeleri kendilerine kiralayaca ve benzeri vaatlerde bulunarak onlarn gnllerini
kazanmaya alyordu. Dier taraftan yaknlarn arac olarak Sallara yolluyor ve

55
56

57
58

Makrz , el-Htat, II, 84; Ayn, kdl-cmn, III, 361.


Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 325, 326; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 232233; Makrz, es-Slk, I/3, 830.
Makrz , es-Slk, I/3, 916-917; Ayn, kdl-cmn, IV, 141-142.
704 (1305) senesinde ldrlen Vezir Emr Nasruddin Muhammed b. e-eyh
hakknda bk. Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 379-380; bns-Suk, Tl Kitbi
Vefeyt, s. 73; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXII, 87; bnd-Devdr, Kenzd-drer,
IX, 124-125; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, II, 61-62.

138

Dr. Fatih Yahya AYAZ

ona sefer hazrlklar iin tehizat yardmnda bulunuyordu. Neticede o ve arac


emrler Sallar ikna etmeye muvaffak olmular ve onu vezarete tayin ettirmeyi
baarmlard.59 Ancak vezarete getirildikten sonra emrlere kar kibirli tavrlar
taknmaya balam, hatta ynetimi ellerinde tutan Emr Sallar ve Baybars elanigre ramen, o ikisinin hacri altnda bulunan el-Melikn-Nasr Muhammed
b. Kalavunla iliki kurarak ona baz yardmlarda bulunmutu. Btn bunlar onun
sonunu hazrlayan gelimeler oldu. Zaten Emr Sallar da onu vezarete tayin ederken
baz artlar ileri srm, sultann malna zarar verdiini ya da yeni bir zulm ihdas
ettiini duyarsa onu ar ekilde cezalandracan sylemiti.60 Sallar hac dn
onun faaliyetlerini renince ok kzd. Vezir aleyhinde bir soruturma atrp bu
hususta bir toplant tertip ettirdi. Vezirin bu toplantdaki saygsz tutumuna
fkelenen Sallar ona hakaretler ederek cezalandrmak zere ddd-devvne
teslim etti. Neticede o ar ikenceler altnda hayatn kaybetti.61
Ondan sonra greve gelen iki vezir Sadeddin b. Aty 62 ve et-Tc b.
Sadddevle de63 emrlerle yakn mnasebetler iinde oldular. Emrlerle ilikileri
yznden ikisi arasnda iddetli bir ekime yaand. Sadeddin b. Atynn
azledilmesinde, kendisinden sonra bu makama getirilen et-Tc b. Sadddevlenin
faaliyetleri rol oynamt. Baybars el-anigrin yakn adamlarndan olan Tc, daha
sonra arkada Nasruddin b. e-eyhnin vezarete getirilmesini de salamt.

59
60
61
62

63

Makrz , es-Slk, I/3, 852-854; Ayn, kdl-cmn, IV, 311-314.


Ayn, kdl-cmn, IV, 315-316.
Makrz , es-Slk, II/1, 9-11; Ayn, kdl-cmn, IV, 361-364.
730 (1330) senesinde vefat eden Vezir Sadedin b. Aty hakknda bk. Nveyr,
Nihyetl-ereb, XXXIII, 315; Safed, Aynl-asr, V, 194-195; Makrz, es-Slk,
II/2, 327; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, IV, 116.
709 (1309) senesinde vefat eden Vezir et-Tc b. Sadddevle hakknda bk. bndDevdr, Kenzd-drer, IX, 125-126; Safed, Aynl-asr, II, 102-103; bn Kesr, elBidye, XIV, 59; Bedreddin Hasan b. mer b. Habb, Tezkiretn-nebh f eyymilMansr ve benh (nr. M. Muhammed Emin-Sad A. r), I-III, Kahire 1976-1986, II,
27; Makrz, es-Slk, II/1, 85-86; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, I, 305.

139

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

Dier yandan Emr avl64 Nasruddin b. e-eyhyi sevmiyor ve onu devaml


Emr Sallara ktlyordu. Onun ldrlmesinden sonra vezarete Sadeddin b. Atynn getirilmesinde de Emr avlnn, Sallara yapt telkinler rol oynam ve
bunu Tcn zddna hareket etmek iin yapmt. Bunu bilen Tc, avlnn
aleyhinde faaliyetlere balad, onun sultann mallarna zarar verdiini, kendisine ve
dostlarna haksz maa balattn, bu sebeple de vezaret divann zor duruma
drdn ileri srd. n sanatndan haberi olmayan bn Atyy vezarete
tayin ettirmesindeki maksadnn da bu tr faaliyetlerini rahata yapabilmek
olduunu belirterek bunlar Baybars el-anigre anlatt. Onun harekete geirdii
baz grevliler, Emr avl aleyhinde evrak tanzim etmilerdi. Sonunda btn
bunlardan etkilenen Baybars el-anigr, Emr Sallarla konuyu grt. avl ile
eski arkada olan Sallar, bunun bir oyun olduunu anlatarak Baybars el-anigri
teskin etmeye alm, avly da gnln alsn diye ona yollamt. Baybars elanigr ise ona itibar etmeyerek hakaretlerde bulundu. Neticede bir toplant
dzenlenip avl ile Vezir bn Aty hakkndaki raporlar okundu. Ancak bir sonuca
varlamadan toplant dald. Bu yzden Baybars el-anigr ve Sallarn arasnda
krgnlk meydana geldi. Sallar, araclar vastasyla mesaj yolladysa da Baybars elanigri ikna edemedi. Neticede Baybars el-anigr, avl ve veziri gz altna
aldrd. Araya girenlerin abalar sonucu avl bir grevle ama srld, vezir ise
para cezasna arptrlarak serbest brakld. Bu hadiseden sonra Baybars el-anigr
ve Sallar kimin vezir olaca hususunu grtler. Sallar, Tcn buna uygun
olduunu ileri srnce, Baybars el-anigr, onun bu grevi kabul etmeyeceini
belirtti. Sallarn srar neticesinde akbetinden korkan Tc, istemeyerek de olsa bu
grevi kabul etmek zorunda kald. Ancak, akam evine gidince istifa ettiini
bildirdi. Daha sonra bir eyhi arac olarak istifasnn kabul iin Baybars el-

64

Emr Alemddin Sencer el-avl, el-Melikn-Nasr Muhammed b. Kalavun dneminde


stdrlk ve eitli yerlerde niplik yapan byk emrlerdendi. 745 (1345) senesinde
vefat etmitir. Hakknda bk. Safed, Aynl-asr, II467-470; bn Habb, Tezkiretnnebh, III, 75-76; Makrz, es-Slk, II/3, 674; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, II, 100101.

140

Dr. Fatih Yahya AYAZ

anigre yollad. Baybars el-anigr durumu Sallara anca o Tcn hi olmazsa kimin vezir olaca hususunda tavsiyede bulunmas iin getirilmesini istedi.
Bunun zerine Tc, Ziyaeddin en-Neyi65 salk verdi.66 Onun tavsiyesi zerine
Ne, vezarete getirildi. Ancak, ileri yrten Tc idi.67 Zaten bir sre sonra
mr68 olarak vezaret divannda tek sz sahibi olmutu.69
Grld gibi, bu ilk dnem vezirleri, vezaret nemini koruduu iin byk
emrlerle mnasebetlerinde genellikle iyi konumdaydlar. Bu ilikiler, onlarn
nibs-saltana ve sultan zerinde nfuz sahibi birka emr hari, emrlerden daha
st bir konumda bulunduklarn gstermektedir. Nitekim, Nveyrnin bu hususta
naklettii bir hadise bu dnemdeki vezirlerin, emrlere kar stnlklerini gstermek bakmndan ok dikkat ekicidir. Tarihi, Sadeddin b. Atyy, vezarete
tayin edilmeden gn nce stdr 70 avlnn emrinde alan bir grevli olmas
65

66
67

68

69
70

716 (1316) senesinde vefat eden Vezir Ziyaeddin en-Ne hakknda bk. bns-Suk,
Tl Kitbi Vefeyt, s. 47; Safed, Aynl-asr, I, 719-720; Makrz, es-Slk, II/1, 168;
bn Hacer, ed-Drerl-kmine, I, 261.
Makrz , es-Slk, II/1, 23-27.
Bu hususta bk. Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 388; Nveyr, Nihyetl-ereb,
XXXII, 120; Safed, Aynl-asr, I, 720.
Mr veya Mrd-devleyi, Kalkaend, vezir veya onun konumunda bulunanlarn
aldklar unvanlardan birisi olarak ifade etmektedir (Subhul-a, VI, 70). Nitekim,
vezirlik de yapan et-Tc b. Sadddevle, 706 (1306) senesinde Vezir Ziyaeddin enNenin stnde vezaret divannn mri olarak grevlendirilmiti (Makrz, es-Slk,
II/1, 27). Mrd-devle veya mr hakknda daha geni bilgi iin bk. Kalkaend,
Subhul-a, II, 153; Makrz, el-Htat, II, 396; Hasan el-B, el-Fnn, III, 10971104; Popper, Egypt, s. 96.
Makrz , es-Slk, II/1, 27.
stdr veya stzd-dr, sultann hususi mallarna nezaret etmek ve bunlardan elden
edilen gelirleri toplayp gerekli yerlere sarfetmek, saraydaki sultana ait daireler,
mutfaklar, merubathaneler ve hizmetileri idare etmekle ykml olan grevli idi. Ona
stdr, stdru azam veya stdrul-liye de denilirdi. Zamanla hem nfuzu hem de
saylar artmt. Balarndakine stdrul-liye denilmekte olup, mer min veya
mukaddem elf diye tabir olunan birinci snf emrlerden seilmekte idi. el-MelikzZahir Berkuk ([784-791/1382-1389], [792-801/1390-1399]) zamannda sultann memlkleri ve emlaknn idaresini stlenen ed-dvnl-mfred isimli dairenin ihdas edilmesi ve bana stdrn getirilmesi ile bu grevin ehemmiyeti artm, ayn zamanda,

141

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

sebebiyle sz konusu emirin huzurunda ayakta hesap evraklarn okurken grdn, vezir olduktan sonra ise bu sefer avlnn, onun huzurunda bulunup hizmetinde altn bildirmektedir.71 Bu olay sz konusu dnemde vezir-emr ilikilerinin nasl cereyan ettiini gstermesi bakmndan ok nemli ve yol gsterici
bir rnek olarak kabul edilebilir.

B. kinci Dnemde Vezir-mera likileri


el-Melikn-Nasr Muhammed b. Kalavunun nc ve son saltanat ile
balayan, Memlklerde vezirliin seyri bakmndan ikinci safhay tekil eden bu
dnemde grev yapm olan vezirler de, emrlerle sk ilikiler iinde olmaya devam
etmilerdi. Nitekim, bu dnemde vezarete nc defa getirilen Fahreddin b. elHalil, sultann tutuklatt baz byk emrlerin mbairlerini ararak onlardan
para talep etmi, sultan da ona bu hususta yardmc olsun diye bir emr grevlendirmiti.72
Bu dnemin nemli vezirlerinden Vezru Badd ismiyle mehur Emr
Mahmud b. ervn de73 baz byk emrlerin mallarn msadere etmiti.74 O,
kendisi de ileri gelen emrlerden olduu iin onlarla yakn mnasebetler iindeydi.
Nitekim, Sultan el-Melikl-Mansur Seyfeddin Eb Bekirin (741-742/1341)

71
72
73

74

vezir ve nzrul-hssn onun idaresi altna verilmesi dolaysyla bu messeselerin


neminin azalmasna sebep olmutu. Geni bilgi iin bk. bn Fazlullah el-mer,
Meslik (Eymen), s. 38, 57-58, 61, 73; a.mlf., et-Tarf, s. 104, 127, 134-136; Taceddin
es-Sbk, Mudn-niam, s. 28; Kalkaend, Subhul-a, IV, 20-21, 31, 46, 49, 53, V,
457, VI, 201, 215, XI, 168-170; Makrz, el-Htat, II, 222, 395, 396; bn ahin ezZhir, Zbde, s. 106-107, 114-115; Syt, Hsnl-muhdara, II, 95.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXII, 88.
Makrz , es-Slk, II/1, 82.
748 (1347) senesinde ldrlen Vezir Emr Necmeddin Mahmud b. ervn hakknda bk.
Zeyneddin mer b. el-Verd, Tetimmetl-Muhtasar f ahbril-beer-Trhu bnilVerd (nr. Ahmed Rfat el-Bedrv), I-II, Beyrut 1970, II, 493; Safed, Aynl-asr, V,
399; bn Kesr, el-Bidye, XIV, 235; Makrz, es-Slk, II/3, 755; bn Hacer, edDrerl-kmine, IV, 202-203; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, X, 183.
Makrz , es-Slk, II/3, 583.

142

Dr. Fatih Yahya AYAZ

tahttan indirilmesinde rol oynayan emrler arasnda yer almtr. 75 Onunla emrler
arasndaki iyi mnasebetler hususunda en dikkat ekici rnek Sultan el-MeliknNasr ihabeddin Ahmedin (742-743/1342) tahttan indirilmesiyle ilgili bir hadisedir. Sz konusu sultan tahttan indiren emrlerin, bunun sebeplerinden biri olarak,
onun vezaret divanna baz kt karakterli insanlar tayin etmesini ve bu sebeple veziri etkisiz bir konuma drmesini gsterdikleri kaydedilmektedir.76
Bu dnemde byk emrler ile yakn ilikilerde bulunan bir dier vezir Emr
Mencek el-Yusuf 77 idi. O, dnemin nibs-saltanasnn kardei olup, yann
kkl sebebiyle ileri gelen emrlerin hacri altnda bulunan Sultan el-MeliknNasr Hasan ( [748-752/1347-1351]-[755-762/13541361] ) dneminde sz konusu
emrlerin kurmu olduklar meveret meclisinin de yeleri arasndayd.78 Bu durumu lehine kulland grlen Mencek el-Yusufnin, nezretl-hs grevini de istemesi ynetimde kargaaya sebep olmu, bu yzden meveret meclisinin nde gelen
emrlerinden eyh79 ile, Mencek el-Yusufnin kardei olan nibs-saltanann
aras almt. Neticede, Vezir Mencek el-Yusuf grevinden azledilmiti.80 Daha
sonra tekrar vezirlie getirilen Mencek el-Yusufnin yine idarede sz sahibi olduu
75
76
77

78
79

80

Makrz , es-Slk, II/3, 568, 570.


Makrz , es-Slk, II/3, 618.
776 (1375) senesinde vefat eden ve dneminin byk emrlerinden olan Vezir Emr
Mencek el-Yusufnin hayat hakknda bk. bn Kesr, el-Bidye, XIV, 248; bn Dokmak,
el-Cevherus-semn f siyeril-hulef vel-mlk ves-seltn (nr. Sad A. r-Ahmed
es-Seyyid Derrc), Mekke 1982, s. 430; Makrz, es-Slk, II/3, 842, III/1, 247; a.mlf.,
el-Htat, II, 320-324; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, IV, 220-221; a.mlf., nbl-umr
bi-enbil-umr (nr. Hasan Habe), I-IV, Kahire 1998, I, 100-101; bn Tariberd, enNcmz-zhire, XI, 133-134.
Makrz , es-Slk, II/3, 752.
Seyfeddin eyh en-Nsr, el-emrl-kebr unvann alan ilk kii olup bu dnemin en
gl iki emrinden birisi idi. 758 (1357) senesinde vefat etti. Hakknda bk. Safed,
Aynl-asr, II, 531-536; bn Kesr, el-Bidye, XIV, 270; Makrz, es-Slk, III/1, 3334; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, II, 115-116; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire,
X, 324-325.
Makrz , es-Slk, II/3, 760; a.mlf., el-Htat, II, 321; bn Tariberd, en-Ncmzzhire, X, 191-192.

143

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

anlalmaktadr. Nitekim, baz byk emrlerin ona ve nibs-saltana olan kardeine ykl miktarda hediyeler gndererek ilerini grdrmeye altklar bildirilmektedir.81 Yine iki karde byk emrlerden ikisini Dmak ve Halebe nip
olarak tayin ettirmek istemiler, ancak buna muvaffak olamamlard.82
Vezir Mencek el-Yusufnin bu tr faaliyetleri mera arasnda kendisi ve
kardei aleyhine, honutsuzluk meydana getirmiti. Nitekim, masraf fazla diye
bayram gnleri verilen ziyafetleri iptal etmesi, emrler arasnda rahatszla sebep
olmutu. Yine o, maiyetindeki bir vergi memurunun faaliyetleri sebebiyle nde
gelen bir emr ile mnakaa etmi ve sz konusu memuru bu emre kar himayesi
altna almt.83 Onun tayin ettii grevlilerin halka zulmetmesi sebebiyle bir grup
askerin ikayeti olmas zerine byk emrler sz konusu grevlilerin rvet vererek bu grevlere tayin edildiini, verdikleri paray da halktan tahsil etmek istediklerini belirterek veziri ar ekilde tenkit etmilerdi. Neticede Mencek el-Yusuf,
Emr eyh ve onu destekleyen byk emrlerin, tayin ettii grevlileri azletmelerine mani olamad. ok gemeden sultan, byk emrlerin bir ksmnn da desteiyle onu azlederek hapse attrd.84
bn Zenbr diye tannan Alemddin Abdullah b. Taceddin b. Ahmed b. brahim de85 emrlerle yakn mnasebetleri bulunan vezirlerdendi. Vezirlik, nezretlcey86 ve nezretl-has gibi nemli grevi birlikte yrten ilk kii olan bn
81
82
83

84
85

86

Makrz, es-Slk, II/3, 801.


Makrz, es-Slk, II/3, 803; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, X, 216-217.
Makrz, es-Slk, II/3, 805, 807, 810, 815; a. mlf., el-Htat, II, 322; bn Tariberd, enNcmz-zhire, X, 217.
Makrz, es-Slk, II/3, 818-819, 822.
755 (1354) senesinde vefat eden Vezir Alemddin b. Zenbr hakknda bk. Safed,
Aynl-asr, II, 652-656; bn Kesr, el-Bidye, XIV, 258; bn Habb, Tezkiretn-nebh,
III, 179-180; Makrz, es-Slk, II/3, 881-883; a.mlf., el-Mukaffel-kebr, IV, 426-433;
a.mlf., el-Htat, II, 60-62; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, II, 147; bn Tariberd, enNcmz-zhire, X, 299.
Msr ve Suriyedeki mera ve askerlere ait btn ikt ilerinin yrtld dvnlcey ile ilgilenen makam olup bandakine nzrul-cey denirdi. Bu divan Msr ve

144

Dr. Fatih Yahya AYAZ

Zenbr87 bu grevleri sebebiyle byk emrlerle yakn ilikiler iinde olmak


zorundayd. Nitekim o, vezarete tayin edildiinde, beytlmalin bo olduu
hususunda tutturduu zabtlar hem sultana hem de byk emrlere arz etmiti.
Daha sonra da onlarla yakn ilikilerini srdrm, eitli hediyelerle sk sk
ziyaretlerine gitmiti.88 O, zellikle, dnemin gl emrlerinden eyh ile yakn
ilikiler iindeydi. Ona gveniyor ve onun sayesinde kimsenin kendisine bir ktlk
yapamayacan dnyordu.89 Ne var ki, onun devlet iindeki bu nemli
konumunu ve eyh ile ilikilerini ekemeyen baz grevliler, gl emrlerden
Sargatma,90 onun sultann mallarn eyhya verdiini, kendisine de pay
ayrdn syleyerek onu ktlemeye baladlar. Bunun zerine, Sargatm durumu
eyhya anlatarak veziri ktlerken, eyh veziri savunarak sz konusu emri
teskin etmeye alt.91 Ancak, bir sefer dn vezirin, meraya datlan hilatleri
kartrmas ve Sargatma yanl hilat vermesi, zaten frsat bekleyen emri ok
kzdrd ve onu tutuklayarak eitli ikencelere tbi tuttu.92 Emr eyh onu daha

87

88
89
90

91
92

amda olmak zere iki ubeye ayrlmaktayd. Daha ayrntl bilgi iin bk. bn Fazlullah
el-mer, Meslik (Eymen), s. 36, 47, 56; a.mlf., et-Tarf, s. 106; Taceddin es-Sbk,
Mudn-niam, s. 33; Kalkaend, Subhul-a, IV, 30-31, 34, 45, 50-51, V, 465, XI,
89, XII, 6, 281; Makrz, el-Htat, II, 227; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 102-106;
Syt, Hsnl-muhdara, II, 94.
Safed, Aynl-asr, II, 654; Makrz , es-Slk, II/3, 881; bn Hacer, ed-Drerlkmine, II, 147.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, IV, 428.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, IV, 433; a. mlf., es-Slk, II/3, 882.
Emr Sargatm en-Nsr, dneminin en gl emrlerinden olup eyh ile birlikte
idareyi elinde tutmaktayd. 759 (1358) senesinde vefat etti. Hayat hakknda bk. Safed,
Aynl-asr, II, 555-560; bn Kesr, el-Bidye, XIV, 275; bn Habb, Tezkiretn-nebh,
III, 213; Makrz, es-Slk, III/1, 44; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, II, 122-123; bn
Tariberd, en-Ncmz-zhire, X, 328.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, IV, 432; a. mlf., es-Slk, II/3, 881-882.
Safed, Aynl-asr, II, 654; Makrz, el-Mukaffel-kebr, IV, 428-430; a. mlf., el-Htat,
II, 61.

145

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

fazla ikence grmekten ve bu ikenceler sonucu lmden kurtararak baka bir


ehre yollanmasn salad.93
bn Zenbrdan sonra greve gelen Vezir Muvaffakuddin Hibetllah b.
Sadddevle94 emrlerin basks altnda kalm, hatta emri altnda olmas gereken
ddd-devvnin dahi altnda bir konuma indirilmitir. Nitekim, onun vezareti
srasnda byk emrlerden biri mr, bir baka emr de ddd-devvn olarak
tayin edildiler, ona da bu ikisinin sznden kmamas emredildi. O ve sz konusu
emrler, dier grevlilerle birlikte her gn Emr eyhnun makamna gidiyor ve
ondan aldklar talimatlara gre hareket ediyorlard.95 Dolaysyla vezir, sradan bir
ktip durumuna indirilmiti.
Byk emrlerin idareye hakim olduu bir dnemde vezarete getirilen
Fahreddin Macid b. Kazvnenin de96 emrlerle yakn mnasebetler iinde olduu
grlmektedir. Nitekim o, dnemin gl emri Yelboa el-mer97 ile sk ilikiler
93

94

95
96

97

Safed, Aynl-asr, II, 655; Makrz, es-Slk; II/3, 883; a. mlf., el-Htat, II, 62; bn
Hacer, ed-Drerl-kmine, II, 147.
755 (1354) senesinde vefat eden Vezir Muvaffakuddin Hibetllah b. Sadddevle
brahim hakknda bk. bn Habb, Tezkiretn-nebh, III, 182; Makrz, es-Slk, III/1,
16; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, IV, 246; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, X,
299; a.mlf., ed-Dell-f alel-Menhelis-sf (nr. Fehim M. eltt), I-II, Kahire
1998, II, 765.
Makrz, es-Slk; II/3, 890, 891.
776 (1374) senesinde vefat eden Vezir Fahreddin Macid b. Kazvne hakknda bk.
Makrz, es-Slk, III/1, 147-148; Takyyddin Eb Bekir b. Ahmed b. Muhammed b.
Kd hbe, Trhu bn Kd hbe (nr. Adnan Derv), I-IV, Dmak 1977-1997, III,
301-302; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, III, 167; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire,
XI, 97; a.mlf., ed-Dell-f, II, 569; Zeyneddin Abdlbast b. Halil b. ahin ezZhir el-Malat, Neyll-emel f zeylid-Dvel (nr. . Abdsselam Tedmr), I-IX,
Beyrut 2002, I, 396.
Emr Yelboa el-mer el-Hasek, el-Melikn-Nasr Hasan, el-Melikl-Mansur
Muhammed b. Hacc (762-764/1361-1363) ve ldrlnceye kadar da el-Melikl-Eref
Zeyneddin aban (764-778/1363-1376) dnemlerindeki en gl emr idi. 768 (1366)
senesinde ldrld. Hakknda bk. bn Kesr, el-Bidye, XIV, 338-339; bn Habb,
Tezkiretn-nebh, III, 300-301; Makrz, es-Slk, III/1, 130-137; bn Hacer, edDrerl-kmine, IV, 270-272; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XI, 35-40, 98.

146

Dr. Fatih Yahya AYAZ

iinde olup, onun mal ileriyle de ilgileniyordu. 98 Hatta onun Yelboa el-mer ile
olan yaknlna gvenerek dier emrlere kar kibirli davrand da kaydedilmektedir. 99 Emr Yelboann tutuklanp ldrlmesinden bir ay sonra onun da
tutuklanp azledilmesi100 bu bilgiyi teyit eder mahiyettedir.
Fahreddin Macid b. Kazvneden sonra greve getirilen vezirlerin bazlar da,
idareyi elinde tutan emrlerle zorunlu olarak yakn ilikiler iinde bulunmulardr.
Bu vezirlerden Taceddin en-Nev,101 grevi srasnda byk emrlerin tasallutundan
kurtulamad. nce Emr Berke102 daha sonra da o srada emr olan el-MelikzZahir Berkuk tarafndan dvlmek suretiyle cezalandrld, ok gemeden de istifa
ederek grevinden ayrld.103
Nevin aksine, bu dnemde emrlerle iyi ilikiler kuran vezirler de vard.
Mesela, bunlardan Kerimddin b. Meknisin,104 Emr Berke ile iyi ilikiler iinde
olduu anlalmaktadr. Nitekim, byk emrlerden birisi bu veziri, ar zulm

98
99
100
101

102

103
104

Makrz, es-Slk; III/1, 147; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XI, 97.


bn Hacer, ed-Drerl-kmine, III, 167.
Makrz, es-Slk; III/1, 137, 140; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XI, 40, 41.
782 (1380) ylnda ldrlen Vezir Taceddin en-Nevin hayat hakknda bk. Makrz,
es-Slk, III/1, 391, 407; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XI, 205; Abdlbast elMalat, Neyll-emel, II, 168; bn ys, Bediuz-zhr, I/2, 266, 281.
Emr Berke, dneminin en gl iki emrinden biri idi. Emr Berkuk ile girdii iktidar
mcadelesini kaybetmesi erkez Memlkler Dneminin balamasnda byk etken
oldu. 782 (1380) senesinde ldrld. Hayat hakknda bk. Makrz, es-Slk, III/1,
381-385, 396-397; bn Kd hbe, Trhu bn Kd hbe, I, 42-43; bn Hacer,
nbl-umr, I, 210-211, 215, 222; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XI, 174-180,
183-184, 204.
Makrz, es-Slk; III/1, 378, 390, 391.
803 (1401) senesinde vefat eden Vezir Kerimddin Abdlkerim b. Meknisin hayat
hakknda bk. Makrz, es-Slk, III/3, 1072; bn Hacer, nbl-umr, II, 169-170; bn
Tariberd, en-Ncmz-zhire, XIII, 22-23; a.mlf., el-Menhels-sf vel-mstevf
badel-Vf (nr. Muhammed M. Emin-Nebl Muhammed Abdlaziz), I-VIII, Kahire
1984-1999, VII, 337-340; Abdlbast el-Malat, Neyll-emel, III, 55; bn ys,
Bediuz-zhr, I/2, 636.

147

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

sebebiyle Emr Berkeye ikayet etmi, o da bu emre nce kendi nefsini dzeltmesini syleyerek vezire sahip kmt.105

C. nc Dnemde Vezirlerin Byk Emrlerle likileri


Emr Berkuk ve Berkenin ynetime hakim olduklar bu dnemden ksa bir
sre sonra, Berkuk taht ele geirmi ve erkez Memlkler dnemi balamt. Sz
konusu dnemin balarnda ed-dvnl-mfredin ihdasyla vezaret byk lde
nemini kaybetmi, birka dnda vezirler de neredeyse sradan memur haline gelmilerdi. Dolaysyla, onlarn emrlerle ilikileri hem younluk hem de nitelik
asndan deiiklikler gstermeye balad. Bu dnemde vezirlerin emrler karsnda daha gsz bir pozisyonda olduklar da grlmektedir. Bunun en bariz rnei, emrlerin stlendii stdrln, sz konusu dnemde ed-dvnl-mfredin
ihdasyla nem kazanmas ve vezirliin deerini drmesidir.106
Bununla birlikte, sz konusu dnemde, Ktib Arln diye mehur emseddin
brahim b. Abdullah el-Kptnin107 vezirlii istisna bir durum olarak karmza
kmaktadr. Zira o, Sultan el-Melikz-Zahir Berkuk tarafndan vezarete getirildiinde byk yetkilerle donatlm, hatta Berkuk, onun elini kendi elinin zerine
koyarak bunu emrlere gstermi ve bununla vezirin konumunun nemini onlara
anlatmak istemiti. Vezir de, sultann kendisine verdii yetkileri kullanm, vezaret
divanna mrlik yapan byk emrlerden birisinin bu grevine son verdirerek

105
106

107

bn Hacer, nbl-umr, I, 177.


Bu hususta bk. Makrz, el-Htat, II, 222, 223; Muhammed b. Muhammed b. Halil elEsed, et-Teysr vel-itibr vet-tahrr vel-ihtibr f m yecib min hsnit-tedbr vettasarruf vel-ihtiyr (nr. Abdlkadir Ahmed Tuleymt), Kahire 1968, s. 71.
789 (1387) senesinde grevi bandayken vefat eden Vezir Ktib Arln emseddin
brahim b. Abdullah el-Kptnin hayat hakknda bk. bn Dokmak, el-Cevherus-semn,
s. 463; Makrz, es-Slk, III/2, 569; a.mlf., Drerl-ukd, I, 122-125; bn Kd hbe,
Trhu bn Kd hbe, I, 224-225; bn Hacer, nbl-umr, I, 338-339; a.mlf., edDrerl-kmine, I, 26; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XI, 312; a.mlf., elMenhels-sf, I, 74-76; Abdlbast el-Malat, Neyll-emel, II, 250.

148

Dr. Fatih Yahya AYAZ

vezirlikte tek yetkili haline gelmiti.108 O, sultann yan sra byk emrlerin de
saygsn kazanarak bu konumunu daha da glendirmitir.109
Ktib Arlnn vefatndan sonra greve gelen vezirlerin bir ksm
grevlerini emrlerden bir mr nezaretinde yapmak zorunda kalmlard. Mesela
bunlardan Ktib Seyd diye tannan Alemddin Abdlvehhab b. el-Ksss,110 vezarete getirildikten ksa bir sre sonra, stdr olan emr mrlie getirildi ve vezire
de onun talimatlarna gre hareket etmesi emredildi.111 Yine Vezir Muvaffakuddin
Ebl-Ferec de112 mr tayin edilen stdrn emri altnda grev yapmak zorunda
kalmtr.113
Bu dnemde grev yapan Fahreddin Macid b. Gurb114 emrlerin tahakkmnden kurtulamayan vezirlerdendir. Nitekim o, greve getirildikten sonra, dier
devlet grevlileri ile birlikte haftann drt gn, byk emrlerden Devdr
Yebekin115 makamna giderek ileri onun direktiflerine gre yrtmt. darede
108
109
110

111
112

113

114

115

Makrz, es-Slk, III/2, 486-487; bn Hacer, nbl-umr, I, 272.


Makrz, es-Slk, III/2, 487.
790 (1388) ylnda vefat eden Vezir Ktib Seyd Alemddin Abdlvehhab b. el-Ksss
hakknda bk. bnl-Furt, Trhu bnil-Furt, IX/1, 44; Makrz, es-Slk, III/2, 587;
a.mlf., el-Htat, II, 42; bn Hacer, nbl-umr, I, 359; bn Tariberd, en-Ncmzzhire, XI, 316; a.mlf., el-Menhels-sf, VII, 401; Abdlbast el-Malat, Neyll-emel,
II, 262-263.
Makrz, es-Slk, III/2, 580; bn Hacer, nbl-umr, I, 349.
796 (1394) senesinde ldrlen Vezir Muvaffakuddin Ebl-Ferec hakknda bk. bnlFurt, Trhu bnil-Furt, IX/2, 390; Makrz, es-Slk, III/2, 820; bn Kd hbe,
Trhu bn Kd hbe, I, 528-529; bn Hacer, nbl-umr, I, 485; bn Tariberd, enNcmz-zhire, XII, 139; bn ys, Bediuz-zhr, I/2, 471.
bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,IX/1, 203; Makrz, es-Slk, III/2, 708; bn Hacer,
nbl-umr, I, 395; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XII, 7.
811 (1409) ylnda ldrlen Vezir Fahreddin Macid b. Gurb hakknda bk. Makrz, esSlk, IV/1, 87, 89; bn Hacer, nbl-umr, II, 401; a.mlf., Zeyld-Dreril-kmine,
s. 133; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XIII, 173; emseddin Muhammed b.
Abdurrahman es-Sehv, ed-Davl-lmi li-ehlil-karnit-tsi, I-XII, Kahire, ts., I, 65,
66, VI, 234-235; Abdlbast el-Malat, Neyll-emel, III, 176.
Emr Yebek, el-Melikn-Nasr Ferec b. Berkuk ( [801-808/1399-1405]-[809815/1405-1412] ) dneminin nde gelen emrlerindendi. 810 (1407) senesinde

149

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

etkili bir emrin mdahalesiyle buna son verilmise de, bir sre sonra, Yebekin
yannda baka bir emr daha mr olarak tayin edilmi ve vezir bu defa iki mr ile
almak zorunda kalmt.116
ed-Dvnl-mfredin ihdasyla vezaretin byk lde nemini kaybedip,
stdrln nem kazandna ve bazen stdrlarn vezaret divanna mr olarak
tayin edildiklerine yeri geldiince iaret etmitik. Nadiren de olsa bazen bunun tersi
olabiliyor ve vezir, stdrn sorumlu olduu ed-dvnl-mfredin nezareti ile
grevlendiriliyordu. Nitekim Vezir Kerimddin b. Ktibil-Mnht,117 12 Cemaziyelhir 827 (12 Mays 1424) tarihinde stdra refik olarak ed-dvnl-mfred
nazrlna getirildi, ancak bir sre sonra bu grevden ayrld.118 Ayn vezir 9
Muharrem 833 (8 Ekim 1429) tarihinde stdra yardm olsun diye bir kez daha bu
greve getirilmise de ayn sene 13 Reblhirde (9 Ocak 1430) azledildi. 119
Dolaysyla vezaretle ilgili grevleri bakmndan stdrla birlikte alan vezir, bu
son rneklerde grld gibi, stdrn sorumlu olduu grevlerden birisinde ortak olmak suretiyle onunla daha da yakn bir iliki iinde bulunmutur.
Vezaret divanna, stdrn mrlik yapmad dnemlerde de iki grevlinin
zaman zaman anlamazla dtkleri grlmektedir. Mesela Vezir Bedreddin b.
Nasrullah120 ve dnemin stdr sultann huzurunda ar szlerle birbirlerine

116
117

118
119
120

ldrld. Hayat hakknda bk. Makrz, es-Slk, IV/1, 56, 57, 59-60; bn Hacer,
nbl-umr, II, 381-383; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XIII, 67, 170; Sehv,
ed-Davl-lmi, X, 278-279; Abdlbast el-Malat, Neyll-emel, III, 157.
Makrz, es-Slk, III/2, 1020, 1053.
852 (1448) senesinde vefat eden Vezir Kerimddin Abdlkerim b. Ktibil-Mnht
hakknda bk. bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XV, 527; Havdisd-dhr f
medal-eyym ve-hr (nr. Muhammed Kemaleddin zzeddin), I-II, Beyrut 1990, I,
169, 188-189; a.mlf., el-Menhels-sf, VII, 340-344; Sehv, ed-Davl-lmi, IV,
313-314; a.mlf., et-Tibrl-mesbk f zeylis-Slk, Kahire ts., s. 243-244; Abdlbast elMalat, Neyll-emel, V, 253; bn ys, Bediuz-zhr, II, 263.
Makrz, es-Slk, IV/2, 664, 719; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XIV, 264.
Makrz, es-Slk, IV/2, 817, 821. Ayrca bk. bn Hacer, nbl-umr, III, 433.
846 (1442) senesinde vefat eden Vezir Bedreddin Hasan b. Nasrullah hakknda bk. bn
Hacer, nbl-umr, IV, 202-203; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XV, 494-495;

150

Dr. Fatih Yahya AYAZ

hakaret etmilerdi. Bunun zerine ikisi de byk miktarlarda para cezas demek
zorunda kalmlard.121
Daha nce getii gibi, bu dnemin ardndan erkez Memlkler dneminin
sonuna kadar vezirlik ve stdrlk genellikle ayn kiiye verildi. erkez Memlkler
dneminin ikinci yarsnda, vezaret artk nemini kaybettiinden vezirlerin emrlerle grevleri icab girdikleri mnasebetlere kaynaklarda pek fazla temas edilmemektedir. Ayrca bu dnemdeki vezirlerin ounlukla yksek rtbeli ve elinde
devdrlk gibi nemli grevler bulunan emrlerin arasndan seildii grlmektedir. Dolaysyla onlarn vezirliklerinden ziyade, ellerindeki dier grevler ve
nde gelen emrlerden olmalar sebebiyle mera ile yakn mnasebetler iinde olduklar anlalmaktadr. Bu tr mnasebetlerin bir vezir-emr ilikisinden ziyade
idarede sz sahibi olmak isteyen emrlerin ilikileri ve iktidar atmalar mahiyetinde olduu iin burada ele alnmas bu almann erevesini amaktadr.
Bununla birlikte, sz konusu dnemde vezirlie getirilen ve yukarda bahsedildii
gibi gl emrlerden olmayan vezirlerin, emrlerle mnasebetlerine ise tespit edilebilen bir rnek erevesinde de olsa iaret etmeyi uygun grdk. Bu konuda Hokadem ez-Zhirnin, 122 ed-Devdrul-Kebr Emr Yebek123 ile yaad bir ekime
dikkat ekmektedir. Recep 879da (Kasm-Aralk 1474) Vezir Hokadem ile Emr

121
122

123

a.mlf., Havdisd-dhr, I, 83-85; Sehv, ed-Davl-lmi, III, 130-131; a.mlf., etTibrl-mesbk, s. 49-51; Nureddin Ali b. Davud b. brahim es-Sayraf el-Hatb elCevher, Nzhetn-nfs vel-ebdn f tevrhiz-zamn (nr. Hasan Habe), I-IV,
Kahire 1970-1994, IV, 262; bn ys, Bediuz-zhr, II, 234-235.
Makrz, es-Slk, IV/I, 496; bn Hacer, nbl-umr, III, 192.
894 (1489) senesinde vefat eden ve Memlkler dneminde grev yapan yegne tav
olanVezir Hokadem el-Ahmed et-Tav hakknda bk. Sehv, ed-Davl-lmi, III,
176-177; Abdlbast el-Malat, Neyll-emel, VIII, 160-161; bn ys, Bediuz-zhr,
III, 267.
885 (1480) senesinde bir sefer esnasnda ldrlen ve yaad dnemin en gl
emrlerinden olan Emr Yebek min Mehd, bir sre vezirlik de yapmtr. Hayat
hakknda bk. Sehv, ed-Davl-lmi, X, 272-274; Abdlbast el-Malat, Neyll-emel,
VII, 271, 274; bn ys, Bediuz-zhr, III, 170-171, 172-174, 177; emseddin
Muhammed b. Ali b. Ahmed b. Tolun, Mfkehetl-hlln f havdisiz-zamn (nr.
Halil el-Mansur), Beyrut 1998, s. 26.

151

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

Yebek arasnda bir tartma meydana gelmi, hatta Yebek bu sebeple grevinden
istifa etmek istemi ve evine kapanarak kimse ile grmemeye balamt. Bunun
zerine harekete geen baz emrler onunla konuarak yumuatmay baardlar ve
birlikte sultann yanna gittiler. Sultan, onunla veziri bartrd, Vezir Hokadem,
Yebekin elini pt ve bylece ihtilaf giderildi. 124 Ancak kaynaklar sz konusu
mnakaann sebebi hakknda bilgi vermemektedirler. Dolaysyla bu hadisenin
vezirle devdr arasnda kiisel bir ekime mi, yoksa grevleri gerei meydana
gelen bir tartma m olduu anlalamamaktadr.
Netice itibari ile, vezaretin ehemmiyetinin kalmamas sebebiyle bu son
dnemde yksek rtbeli bir emr olmayan vezirlerle mera arasndaki mnasebetlerin yok denecek kadar azald grlmektedir. Tespit edilebilen yegne rnein
biraz nce nakledilen hadise olmas da bunu teyit eder mahiyettedir.

Kaynaka
ABDLBASIT el-MALAT, Zeyneddin b. Halil b. ahin ez-Zhir (. 920/1514),
Neyll-emel f zeylid-Dvel (nr. . Abdsselam Tedmr), I-IX, Beyrut 2002.
ABDLMUNM MACD, Nzumu devleti seltnil- Memlk ve rsmhm f Msr,
I-II, Kahire 1979-1967.
AHMED DERRC, Mersms-Sultan Kaytbay el-Hs bi-Kttbis-sr vel-kudt
ves-sdr f ehri evvl 874 h., Mecelletl-Bahsil-lm vet-Trsil-slm, III
(Mekke 1400/1980), s. 257-282.
-----, Tercim kttbis-sr fil-asril-Memlk, ayn eser, IV (Mekke 1401/1981), s.
315-350.
AYALON, David, Dawdr, EI, II (Leiden 1965), s. 172.
AYAZ, Fatih Yahya, Memlkler Dneminde Vezirlik (1250-1517), (Baslmam
Doktora Tezi), Marmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul 2004.
el-AYN, Bedreddin Mahmud b. Ahmed (. 855/1451), kdl-cmn f trhi ehlizzamn (nr. Muhammed M. Emin), I-IV, Kahire 1987-1992.

124

Abdlbast el-Malat, Neyll-emel, VII, 113; bn ys, Bediuz-zhr, III, 101.

152

Dr. Fatih Yahya AYAZ

BAYBARS el-MANSR, Rkneddin en-Nsr ed-Devdr el-Ht (. 725/1325),


Zbdetl-fikre f trhil-Hicre (nr. Donald S. Richards), Beyrut 1998.
UBUKU, Asri, Devtdr, DA, IX (stanbul 1994), s. 221-222.
EB ME, ihabeddin Eb Muhammed Abdurrahman b. smail el-Makdis (.
665/1267), Tercim riclil-karneynis-sdis ves-sbi-ez-Zeyl aler-Ravzateyn (nr.
es-Seyyid zzet el-Attr el-Hseyn), Beyrut 1974.
EBL-FD, mdddin smail b. Ali (. 732/1331), el-Muhtasar f ahbril-beer
(nr. Muhammed Azb ve dr.), I-IV, Kahire 1998-1999.
el-ESED, Muhammed b. Muhammed b. Halil (. 854/1450 civar), et-Teysr velitibr vet-tahrr vel-ihtibr f m yecib min hsnit-tedbr vet-tasarruf vel-ihtiyr
(nr. Abdlkadir Ahmed Tuleymt), Kahire 1968.
GOTTSCHALK, H. L., Dwn (Egypt), EI, II (Leiden 1965), s. 327-331.
HASAN el-B, el-Fnnl-slmiyye vel-vezif alel-sril-Arabiyye, I-III,
Kahire, ts.
HATB el-CEVHER, Nureddin Ali b. Davud b. brahim es-Sayraf (. 900/1495),
Nzhetn-nfs vel-ebdn f tevrhiz-zamn (nr. Hasan Habe), I-IV, Kahire 19701994.
BN DOKMAK, Sarimddin brahim b. Muhammed b. Aydemir (. 809/1407), elCevherus-semn f siyeril-hulef vel-mlk ves-seltn (nr. Sad A. r-Ahmed esSeyyid Derrc), Mekke 1982.
-----, Nzhetl-enm f trhil-slm (nr. Semir Tabbre), Beyrut 1999.
BN FAZLULLAH el-MER, ihabeddin Ahmed b. Yahya (. 749/1349), Mesliklebsr f memlikil-emsr: Memlik Msr ve-m vel-Hicz vel-Yemen (nr. Eymen
Fud Seyyid), Kahire 1985.
-----, et-Tarf bil-mustalahi-erf (nr. Muhammed Hseyin emseddin), Beyrut
1988.
BN HABB, Bedreddin Hasan b. mer (. 779/1377), Tezkiretn-nebh f eyymilMansr ve benh (nr. M. Muhammed Emin-Sad A. r), I-III, Kahire 1976-1986.
BN HACER, Ebl-Fazl ihabeddin Ahmed b. Ali el-Askaln (. 852/1449), edDrerl-kmine f aynil-mietis-smine (nr. Abdlvris Muhammed Ali), I-IV,
Beyrut 1997.
-----, nbl-umr bi-enbil-umr (nr. Hasan Habe), I-IV, Kahire 1998.
-----, Reful-isr an kudti Msr (nr. Ali Muhammed mer), Kahire 1998.
-----, Zeyld-Dreril-kmine (nr. Ahmed Ferid el-Mezd), Beyrut 1998.

153

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

BN HALDN, Abdurrahman b. Muhammed (. 808/1406), Mukaddimet bn Haldn


(nr. Ali Abdlvahid Vf), Kahire, ts.
BN YS, Muhammed b. Ahmed (. 930/1524), Bediuz-zhr f vekiid-dhr (nr.
Muhammed Mustafa), I-V, Kahire 1982-1984.
BN KD HBE, Takyyddin Eb Bekir b. Ahmed b. Muhammed (. 851/1448),
Trhu bn Kd hbe (nr. Adnan Derv), I-IV, Dmak 1977-1997.
BN KESR, Ebl-Fid madddin smail b. mer (. 774/1373), el-Bidye vennihye (nr. Ahmed Ebu Mhim v.dr.), I-XIV, Beyrut, ts.
BN AHN ez-ZHR, Garsddin Halil (. 873/1468), Zbdet Kefil-memlik ve
beynt-turuk vel-meslik (nr. Paul Ravaisse), Paris 1894.
BN EDDD, zzeddin Muhammed b. Ali b. brahim (. 684/1285), TrhulMelikiz-Zhir (nr. Ahmed Hutayt), Beyrut 1983.
BN TARBERD, Ebl-Mehsin Cemaleddin Yusuf (. 874/1469), ed-Dell-f
alel-Menhelis-sf (nr. Fehim M. eltt), I-II, Kahire 1998.
-----, Havdisd-dhr f medal-eyym ve-hr (nr. Muhammed Kemaleddin
zzeddin), I-II, Beyrut 1990.
-----, el-Menhels-sf vel-mstevf badel-Vf (nr. Muhammed M. Emin-Nebl
Muhammed Abdlaziz), I-VIII, Kahire 1984-1999.
-----, en-Ncmz-zhire f mlki Msr vel-Khire, I-XII, Kahire 1956, XIII-XVI
(nr. Fehim M. eltt v.dr.), Kahire 1970-1972.
BN TOLUN, emseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed (. 953/1546), Mfkehetlhlln f havdisiz-zamn (nr. Halil el-Mansur), Beyrut 1998.
BND-DEVDR, Seyfeddin Eb Bekir b. Abdullah b. Aybek (. 736/1336dan
sonra), Kenzd-drer ve cmiul-gurer, VIII (nr. Ulrich Haarmann), Kahire 1971, IX
(nr. Hans Robert Roemer), Kahire 1960.
BNL-CEZER, emseddin Eb Abdullah Muhammed b. brahim b. Eb Bekir
(.739/1338), Havdisz-zaman ve enbh ve vefeytl-ekbir vel-ayn min ebnih
(nr. mer Abdsselam Tedmr), I-III, Beyrut 1998.
BNL-FURT, Nasruddin Muhammed b. Abdrrahim b. Ali (. 807/1405),
Trhud-dvel vel-mlk-Trhu bnil-Furt, VII (nr. Kostantin Zreyk), Beyrut
1942, VIII (nr. Kostantin Zreyk-Necla zzeddin), Beyrut 1939, IX/1 (nr. Kostantin
Zreyk), Beyrut 1936, IX/2 (nr. Kostantin Zreyk-Necla zzeddin), Beyrut 1938.
BNL-VERD, Zeyneddin mer (. 749/1349), Tetimmetl-Muhtasar f ahbrilbeer-Trhu bnil-Verd (nr. Ahmed Rfat el-Bedrv), I-II, Beyrut 1970.
BNS-SUK, Fazlullah b. Ebil-Fahr (. 726/1326), Tl Kitabi Vefeytil-ayn
(nr. ve trc. Jacqueline Sublet), Dmak 1974.

154

Dr. Fatih Yahya AYAZ

el-KALKAEND, Ahmed b. Ali (. 821/1418), Subhul-a f snatil-in, I-XV,


Kahire 1910-1920.
KOPRAMAN, Kazm Yaar, Divan (Memlkler), DA, IX (stanbul 1994), s. 383.
KORTANTAMER, Samira, Bahr Memlklarda st Ynetim Mensuplar ve
Aralarndaki likiler, zmir 1993.
el-KTB, Muhammed b. akir (. 764/1363), Fevtl-Vefeyt vez-zeyl aleyh
(nr. hsan Abbas), I-V, Beyrut 1973-1974.
el-MAKRZ, Takyyddin Ahmed b. Ali (. 845/1441), Kitbl-Meviz vel-itibr bizikril-htat vel-asr, I-II, Beyrut, ts.
-----, Kitbl-Mukaffel-kebr (nr. Muhammed el-Yalv), I-VIII, Beyrut 1991.
-----, Kitbs-Slk li-marifeti dvelil-mlk (nr. M. Mustafa Ziyde-Sad A. r),
I-XII, Kahire 1956-1973.
MEKN b. el-AMD, Ebl-Mekrim Circis (. 672/1273), Ahbrl-Eyybiyyn (nr.
Claude Cahen, Bulletin Dtudes Orientales, XV (Damas 1955-57) iinde), s. 127-184.
en-NVEYR, Ahmed b. Abdlvehhab (. 733/1333), Nihyetl-ereb f fnnil-edeb,
I-XVIII, Kahire, ts., XIX-XXVII (nr. M. Ebl-Fazl-Ali M. el-Bicv-Hseyin Nassr
v.dr.), Kahire 1975-1985, XXIX (nr. M. Ziyaeddin er-Reyyis-M. Mustafa Ziyde),
Kahire 1992, XXX (nr. Muhammed A. are- M. Mustafa Ziyde), Kahire 1990, XXXI
(nr. el-Bz el-Arn-Abdlaziz el-Ehvn), Kahire 1992, XXXII (nr. Fehim M. elttAbdlaziz el-Ehvn-Sad A. r), Kahire 1998, XXXIII (nr. Mustafa Hicz- M.
Mustafa Ziyde), Kahire 1997.
POPPER, William, Egypt and Syria Under the Circassian Sultans 1382-1468 A.D.,
Berkeley 1955.
es-SAFED, Selahaddin Halil b. Aybek (. 764/1363), Aynl-asr ve avnn-nasr
(nr. Ali Eb Zeyd v.dr.), I-VI, Beyrut-Dmak 1998.
-----, Kitbl-Vf bil-Vefeyt (nr. Helmut Ritter v.dr.), I-, Wiesbaden 1962.
es-SEHV, emseddin Muhammed b. Abdurrahman (. 902/1497), ed-Davl-lmi
li-ehlil-karnit-tsi, I-XII, Kahire, ts.
-----, et-Tibrl-mesbk f zeylis-Slk, Kahire, ts.
es-SBK, Taceddin Abdlvehhab (. 771/1370), Mudn-niam ve mbdn-nikam,
Beyrut 1986.
es-SYT, Celaleddin Abdurrahman b. Eb Bekir (. 911/1505), Hsnl-muhdara f
ahbri Msr vel-Khire, Kahire, ts.
UZUNARILI, smail Hakk, Osmanl Devleti Tekiltna Medhal, Ankara 1988.

155

Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri

YT, smail, Siyasi-Dini-Kltrel-Sosyal slm Tarihi: Memlkler, VII, stanbul


1991.
el-YNN, Kutbddin Ebl-Feth Musa b. Muhammed (. 726/1326), Zeyl Mirtizzamn, I-IV, Haydarbd 1954-1961.
ez-ZEHEB, emseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman (. 748/1347), Trhul-slm
ve vefeytl-mehr vel-alm: sene 651-700 (nr. mer Abdsselam Tedmr),
Beyrut 1999-2000.

156

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man


[Bir Rekonstruksiyon Denemesi]
Dr. Abdurrahman ALY*
Zusammenfassung: L. Wittgenstein, 1889 in Wien-1951 in Cambridge (England), hatte
einen groen Einfluss auf die gegenwrtige sprachanalytische Philosophie.
Die erste Phase seiner Philosophie befindet sich in dem einzigen zu seinen Lebzeiten
gedruckten Frhwerk Tractatus logico-philosophicus (1921). Er versucht hier, eine
ideale Sprache zu schaffen, die eine Abbildung der Wirklichkeit wiedergibt. D.h., die
Struktur des Satzes muss der Struktur der Wirklichkeit entsprechen. Dementsprechend
sind nur die Stze der Naturwissenschaft sinnvoll; denn die Welt aus den Tatsachen
besteht. Es gibt allerdings das Unsagbare, bzw. das Mystische.
Das Hauptwerk der zweiten Phase seiner Philosophie heit Philosophische
Untersuchungen. Er hat sich in diesem Werk gegen seine in der ersten Phase
geuerten Gedanken gewendet. Er hat die Funktion der Sprache erweitert und
verschiede Sprachspiele erkannt, die wir, als Subjekte, spielen. Damit sagt er: Wir
geben den Wrtern, bzw. Stzen, ihren Sinn. In dieser zweiten Phase bleibt seine
Theorie immer noch: Philosophie ist keine Lehre neben den anderen brigen
Wissenschaften. Sie lsst vielmehr die philosophischen Probleme verschwinden.
Wittgenstein war nicht ein einziger, der der Meinung war, dass die religise Sprache
eine nonsens-language sei. Der so genannte Wiener Kreis war auch dieser Meinung.
Es hat Wittgenstein von den Philosophen, die zu diesem Wiener Kreis gehrten,
unterschieden, dass es etwas gibt, worber man schweigen soll. Das ist das
Mystische.
Wittgenstein gehrt zu der religionsphilosophischen Tradition, die behauptet, dass der
religise Glaube anders als der der Vernunft sei, oder, der religise Glaube nicht durch
die Vernunft behandelt werden knne.
Schlsselbegriffe: Sprachanalytische Philosophie, Sprache, religise Sprache, Satz,
das Unsagbare - das Mystische, Glaube, religise Glaube.

. . lahiyat Fakltesi Din Felsefesi Anabilim Dal.

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man

Ludwig Wittgenstein1, gnmz analitik dil felsefesinde derin izler brakm


olan bir filozoftur. Bir yandan yaamnda iki farkl felsefi sistem kurmu olmas, te
yandan dine ve din diline ilikin grlerini eserlerinin satraralarnda rtk bir
ekilde vermi olmas, ve Tractatus logico-philosophicus (1921) adl eseri hari,
dier btn eserlerinin lmnden sonra rencileri, arkadalar vs. tarafndan
derlenip yaynlanm olmas2, Wittgensteinn dine, din diline ve din imana3 dair
grlerinin anlalmasnda rekonstruksiyonu gerekli klmaktadr. Bizim buradaki
ncelikli hedefimiz, Wittgensteinn yukarda dile getirilen konulara ilikin grlerini derlemek ve birbirine bantl bir btn halinde ortaya koymaktr.
Bu makalede zellikle birinci dereceden kaynaklarla allmaya dikkat
edilmitir. Bu nedenle ncelikle kullanlacak Wittgenstein metinlerini kronolojik bir
sralamayla tantmakta fayda vardr 4:
TLP5 Tractatus logico-philosophicus. 1918 ylnda bitirdi ve 1921 ylnda
zorluklarla bastrabildi. In: Schriften I, Frankfurt a.M. 1960.
LE A Lecture on Ethics. Wittgensteinn 1929-1930 yllar arasnda
Cambridgede bir konuma metni olarak hazrlad eser. In: Philosophical Review
74 (1965) 3-12.
LRB Lectures on Religious Belief. Bu eser, Wittgensteinn 1938 ylnda
Cambridge niversitesinde din iman konusunda verdii derslerde Yorick Smythies
tarafndan tutulan notlardr. In: Lectures and Conversations on Aesthetics,
Psychology and Religious Belief, Oxford 1966. Almancas: Vorlesungen ber den
1

1889 Viyana 1951 Cambridge (ngiltere).


Filolojik engel, belki de en nemli engel.
3
Trkede iman kelimesi her ne kadar din bir armda bulunsa da Wittgensteinn din
olmayan inan iin de iman kelimesini kullanmas ve ikisi arasnda keskin bir ayrm
yapmas nedeniyle biz burada iman kelimesini din sfatyla kullandk.
4
Wittgensteinn eserleri tantlrken Franz Portmannn metinler hakkndaki yorumlarndan
hayli istifade edilmitir. Bk. F. PORTMANN: Religion und Vernunft. In: Religion und
Vernunft: Philosophische Analysen (= Studia Philosophica 45, 1986), s. 127-151.
5
Wittgensteindan yaplacak alntlar, metin ierisinde, bu ksaltmalarla belirtilecektir.
2

158

Dr. Abdurrahman Aliy

religisen Glauben in: Vorlesungen und Gesprche ber sthetik, Psychologie


und Religion, Gttingen 1968.
BFr Bemerkungen ber Frazers The Golden Bough. Wittgensteinn
1931 ylnda James Georges Frazersn etnolojik ve din bilimsel eseri The Golden
Bough zerine tutmu olduu notlar, eletirilerdir. In: Synthese 17 (1967) 233-257.
VB Vermischte Bemerkungen. lmnden sonra geriye kalan notlarndan
oluturulmu bir metin. 1929-1951 yllar arasnda uzunca bir zaman diliminde
olutuu tahmin edilmektedir. Frankfurt a.M. 1977.
CwW Conversations with Wittgenstein. M. OC. Drury tarafndan
Wittgenstein ile yaplan syleileri iermektedir. In: Ludwig Wittgenstein. Personal
Recollections, by Rush Rhees (ed.), Oxford 1981.
NB Notebooks. 1914-1916 yllar arasnda tuttuu gnlk. Oxford 1961.
PU Philosophische Untersuchungen. Wittgensteinn ikinci dnem felsefesinin ba yapt saylmaktadr. In: Schriften I, Frankfurt a.M. 1960.
PB Philosophische Bemerkungen. In: Schriften II, Frankfurt a.M. 19646.

ki Felsefe Bir Wittgenstein


Wittgenstein7,

ilk

dnem

felsefesini

btnyle

Tractatus

logico-

philosophicus isimli eserinde ortaya koymutur. Buradaki amac, ideal bir dil
yaratmaktr 8. Bu, kitabna yazd nszde yer alan Sylenebilir her ne varsa aka sylenebilir; ve zerine konuulamayan ey hakknda ise susulmal9 cmlesi ile
6

Wittgensteinn bu eserleri hakknda ayrntl yorumlar iin bk. F. Portmann, 127.


Bir ok Wittgenstein yorumu olduu unutulmamal. Bunun sebeplerinden bazlarn
makalenin banda belirtmitik, dier bir sebep de, onun problem zmekten ok,
problemi ortaya koyma abasnda oluuyla ilikilidir. Bu eletiri ve farkl yorumlar iin
bk. Hermann SCHRDTER, Analytische Religionsphilosophie. Freiburg-Mnchen 1979,
s. 167ff.
8
Alois HALDER, Klaus KIENZLER, Joseph MLLER (Ed.), Religionsphilosophie Heute.
Chancen und Bedeutungen in Philosophie und Theologie. Dsseldorf 1988, s. 17.
9
Wolfgang TRILLHAAS, Religionsphilosophie. Berlin-New York 1972, s. 265f.
7

159

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man

zetlenmektedir. Oluturulmak istenen bu dil, isimlerin balantlanmalaryla oluan


temel cmlelerdir (Elementarstze)10: En yaln cmle, temel cmle, bir olgunun
varolduunu iddia eder (4.21)11, Temel cmlenin bir gstergesi, hi bir temel
cmlenin onunla atma iinde olmamasdr (4.211), Temel cmle isimlerden
oluur. O isimlerin bir balants, bir zincirlemesidir (4.22), sim, cmle iinde
nesnenin yerini tutar (3.22). Cmle iindeki isimlerin birbirleriyle balants,
keyfiyeti (Sachverhalt) ortaya koyar. Bir keyfiyetin varolmasn Wittgenstein olgu
(Tatsache) olarak adlandrmaktadr. Olduu gibi olan, yani olgu, keyfiyetlerin var
olmasdr (2)12. Dnya olgularn toplamdr: Dnya, olduu gibi olan hereydir
(1), Dnya olgular btndr, eyler (btn) deil (1.1). Cmle gerekliin,
olgunun resmidir 13. Cmlenin ve gerekliin yaps (Struktur) birbirine uyar 14.
Mantksal form cmle iinde ifade edilmez, aksine kendini cmle iinde gsterir.
Cmle btn gereklii ortaya koyabilir, fakat gereklii ortaya koyabilmek iin,
onunla ortaklaa sahip olmas gereken eyi, yani mantksal formu ortaya koyamaz
(4.12). Bu nedenle mantk cmleleri u ekilde tanmlanmaktadr 15: Mantk
cmleleri totolojidirler (6.1), Mantk cmleleri bu yzden hibir ey sylemezler.
(Bunlar analitik cmlelerdir.) (6.11). Bir eyler syleyen cmle, bir olguyu ortaya
koyar. Bu bakmdan doru cmleler doabilimi cmleleridir: Doru cmlelerin
btn, btn doabilimidir (ya da doabilimlerinin toplamdr) (4.11). nk bu
cmleler dnyay olgular btn olarak tanmlamaktadrlar. Doabilimi yannda bir

10

Anton GRABNER-HAIDER, Vernunft und Religion. Anstze einer analytischen


Religionsphilosophie. Wien-Kln 1978, 189f.
11
Parantez iindeki numaralar Tractatusun cmle numaralardr.
12
H. Schrdter, 56f.
13
A. Grabner-Haider, 186 ve188f..
14
H. Schrdter, 59ff.
15
Mantksal Atomism ve Wittgenstein hakknda bk. N. H. SE, Religionsphilosophie. Ein
Studienbuch. Mnchen 1967, s. 70ff. ve ayrca dip not Nr. 1.

160

Dr. Abdurrahman Aliy

de sylenemeyen (das Unsagbare) vardr16. Sylenemeyene dair cmleler


anlamszdr 17.
Tractatustan alntlarla ok ksa bir zetini18 vermeye altmz bu ilk
dnem felsefesi ile Wittgenstein, hem Viyana okulunun neo-pozitivismini 19, hem
de akademi dnda kalan entelektelleri derinden etkilemitir20.
kinci dnem felsefesinde Wittgenstein Tractatusta ne srd ve savunduu birok gre kar, farkl bir dnce sergilemitir. Bu dnem feslefesinde,
zetle, dilin fonksiyonunu yalnzca nesneleri isimlendirmekle ve gereklii olabildiince doru ve tam olarak resmetmekle snrl tutmamtr21. Bu felsefenin anahtar
kelimesi dil oyunlardr. Kabul edilen, artk, gereklii resmeden tek bir dilin
deil22, birden ok dil oyununun olduudur. Wittgensteinn dil ve dilin fonksiyonuna ilikin olarak hem ilk dnem felsefesinde hem de ikinci dnem felsefesinde,
hareket noktas ok farkl hatta kart olmasna ramen, ulalan sonular birbirine
yakndr: Felsefe, dier bilimlerin yannda, bir reti deildir, daha ok bir terapi
olarak kabul edilebilir; felsefi sorunlar felsefe yoluyla zlemezler, belki burada
felsefi sorunlarn iyiletirilmesinden bahsedilebilir23. Baka bir ifadeyle, felsefe,
felsefi sorunlar ortadan kaldrr. Buna ya bu sorunlarn tartld dilin yeterli
16

Sylenemeyen konusunda Russel agnostik bir tavr taknrken, Wittgensteinn tavrn


akn, sylenemez ve mistik olarak tanmlamak mmkn grnyor. Bk. A. Halder,
19. Daha fazla ayrnt iin A. Grabner-Haider, 190ff.
17
Stephan GRTZEL, Armin KREINER (Ed.), Religionsphilosophie. Stuttgart-Weimer
1999, s. 156.
18
Kurt WUCHTERL, Analyse und Kritik der religisen Vernunft. Grundzge einer
paradigmenbezoge-nen Religionsphilosophie. Bern-Stutgart 1989, s. 207; A. GrabnerHaider, 184f.
19
A. Halder, 244ff.
20
Albert KELLER: Wittgenstein. In: Religionskritik von der Aufklrung bis zur Gegenwart.
2. Auflage 1980 Freiburg. S. 301. Mantksal empirizm ve ilk dnem Wittgenstein
felsefesine dair ayrntl bilgi iin bk. S. Grtzel, 156f. ve H. Schrdter, 81ff.
21
K. Wuchterl, 205.
22
A. Halder, 18.
23
H. Schrdter, 158ff.

161

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man

aklkta olmadn (birinci dnem felsefesi), ya da kelimelerin gnlk kullanmlarna uygun kullanlmadklarn (ikinci dnem felsefesi) gstererek ular.
Felsefenin amac dncelerin mantksal aklamasdr. Felsefe bir reti deil,
bir etkinliktir. Felsef bir eser, esas itibariyle, aklamalardan oluur. Felsefenin
sonucu felsefi cmleler deil, cmlelerin ak-seik hale gelmesidir. Felsefe, sanki
bulank ve kaypak olan baka trl cmleleri, ak klmal ve keskin bir ekilde
snrlamaldr (4.112). kinci bayapt Philosophische Untersuchungen da
ulamak istediinin tam bir aklk (vollkommene Klarheit) olduunu ve bunun ise,
felsefi problemlerin tam olarak yok olmalar gereklilii anlamna geldiini sylemektedir. (PU Nr. 133)24.

Din Kritii Balamnda Tractatustan kan Sonular


Wittgensteinn Tractatusunu incelediimiz zaman neo-pozitivist bir sonula
karlamaktayz. lk dnem felsefesinin temel tezi, din ierikli dil bir nonsenslanguage (anlamsz bir dil)dir 25. Bu bakmdan her tr din ifade dilsel anlamn
dndadr, dolaysyla ne din ierikli birey sylemek ne de din olan bireye
inanmak mmkndr 26. Buna gre, sadece felsefi cmleler deil, ayn zamanda din
ierikli her tr ifade, dnyevi olmayana (Nicht-Welthaftes) ilikinse, anlamszdr.
Din alannda sadece ve sadece olgular tesbit eden ifadeler anlamldr. Din dnya
iinde gerekletii iin, din zerine yalnzca bir gereklik (Faktum) olarak konuulabilir. Bu durumda Dinler Tarihi, Karlatrmal Din Bilimleri, Din Fenomenolojisi, Din Psikolojisi ve Din Sosyolojisi, dine bir olgu ve yaanan bir gereklik
olarak yaklatklar iin, icra edilebilecek bilimlerdir. Burada zmn Tractatusta bulamadmz bir sorun ortaya kmaktadr: Peki dnyevi-olmayanla ilikilendirmeksizin din olgular nasl dier tarihi, sosyolojik ve psikolojik olgulardan
ayrtracaz? Bu soruya karn Traktatusda net vurgulanan Tanrya dair olan

24

A. Keller, s. 302.
H. Schrdter, 69ff.
26
F. Portmann, s. 128.
25

162

Dr. Abdurrahman Aliy

btn teolojik ifadelerin anlamszldr: Dnyann nasl olduu, Yce-Olan iin


hi farketmez. Tanr kendisini dnyann iinde aa (offenbart) karmaz (6.432).
Bu ifadeyle Wittgenstein teolojiyi ve dini, etik ve metafizik ile birlikte mistikolann alanyla snrlandrmaktadr27. Bu tezin anahtar kavram, mistisizimdir 28.
Traktatusun konuyla ilgili cmleleri yeterince aktr: Dnya olgular btndr,
eyler (btn) deil (1.1), zerine konuulamayan ey hakknda susulmal (7),
Tanr kendisini dnyann iinde aa (offenbart) karmaz (6.432), Yine de dile
getirilemeyen vardr. Bu kendini gsterir, mistik-olandr o (6.522).
Grld zere Wittgensteinn din ierikli ifadelerin sylenemezlii
konusundaki tezi Tractatustan ak-seik okunmaktadr. Yalnz bu ak-seiklik
ileri srlen tezin temellendirilmesinde ortaya kmamaktadr. Geri o, dnyann
olgular btn olduunu sylemektedir. Ama Wittgensteinn olgudan ne anlad
bilinmedike ve neden din ierikli cmlelerin olgu cmlesi olmadklar anlalmadka, onun Tractatusta dile getirdii bu ifadeler anlamsz kalacaktr.
2 nolu Tractatus cmlesinde birinci soruya, ok net olmasa da, yeterli bir
cevab bulmaktayz. Wittgenstein, olguyu keyfiyetlerin varolmas olarak
tanmlamaktadr. Keyfiyeti ise: ...nesnelerin (soyut ve somut eylerin) bir balants (2.01) olarak ifade etmektedir. Nesneler dnyann substansn oluturmaktadr
(2.021). Bu nesneler bileik deil (2.021), yalndrlar (einfach) (2.02); birbirlerinden
bamszdrlar (2.0211), dolaysyla sfatszdrlar ve deitirilemezler (2.0231,
2.0232, 2.0233, 2.02331, 2.024, 2.025, 2.0251, 2.026, 2.027, 2.0271, 2.0272)
(Ayrca NB s. 45 ve 61). Btn bu cmlelerden ilk sorumuza karlk aldmz
yant udur: Olgu, gerekten var olan, bileik olmayan, birbirinden bamsz,
sfatsz olan ve deimez olan nesnelerin karlkl-biimlenmesidir.
Neden din ierikli sorular olgu cmlesi olamazlar? eklindeki ikinci soru:,
birinci soru kadar kolay cevaplanamaz. Bu sorunun yantn stkapal (implizit)

27
28

H. Schrdter, 53ff.
A. Grabner-Haider, 185.

163

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man

olarak Tractatusun 1 ila 3.22 cmlelerinde bulabiliriz. Bu cmlelerden kan sonu


Wittgensteinn dili dnyann aynas olarak grd ve temel cmleyi keyfiyetin
resmi olarak kabul ettiidir. Temel cmle basit gelerden-iaretlerden olutuu iin,
bu tarz bir cmle keyfiyeti resmeder ve basit nesnelerin yerini tutar. Tractatusta
ulalan sonu udur: Bir cmle yalnz temel cmlenin gereklik fonksiyonuna
sahipse anlamldr. Bu dnn sonucu olarak, Wittgenstein doa bilimlerinin
cmlelerini anlaml kabul etmektedir; mantn, psikolojinin, etiin, estetiin ve de
dinin cmleleri ise anlamszdr 29.
Bu blmn balnda her ne kadar din kritii ifadesini kullandysak da,
Tractatusun genelinden kan sonu, din kritiinin de anlamsz olduudur. nk
din kritii, bireylerin sylenemeyecei alanda, kritik de olsa, bireyler sylemektir.
Tpk phecilikin anlamsz olduu gibi: phecilik rtlemez deildir, soru
sorulamayan yerde phelenmeye kalkldndan, akca anlamszdr. nk
phe, yalnz, bir sorunun bulunduu yerde varolabilir; yalnzca bir soru, bir
yantn bulunduu yerde, bu da ancak bireylerin bulunduu yerde (vardr) (6.51).
kan sonu, anlaml ifadelerin sadece dnya iinde bulunan bir alan iin olabileceidir. Dilimin snrlar, dnyamn snrlar demektir (5.6), dier yandan
Dnyann anlam onun dnda olmaldr (6.41), sonu olarak Bu yzden de hi
bir etik cmlesi bulunmaz (6.42) ama etik olarak iyi eylemler bulunabilir. Wittgensteina gre din ifadeler her ne kadar anlamsz-sama olsalar da, din bir yaam
kesinlikle anlamsz-sama deildir 30. Wittgensteinn zerine konuulamayacak
olandan bahsetmesi, bu alann insan yaam iin anlamsz olduu ve sonucunda
ihmal edilebilirlii dncesinde olduu anlamna gelmez31: Yine de dile getirilemeyen vardr. Bu kendini gsterir, mistik-olandr o (6.522). zerine konuulamayan bu alan, bilim alan, yani ifade edilebilir olann alan olmasa da, yaamn anla-

29

F. Portmann, 129.
Gnlnde yle demektedir: Tanrya inanmak, yaamn bir anlam olduunu grmek
demektir (NB 8.07.1916).
31
A. Keller, s. 303-304.
30

164

Dr. Abdurrahman Aliy

mn temellendirir: Hissederiz ki, mmkn olan btn bilimsel sorular yantlandnda bile, yaam sorunlarmza daha hi dokunulmamtr. Tabii o zaman da hi
bir soru kalmamtr, yant da tam budur (6.52).

Mistik Olann Yaps


Din ierikli dilin anlamsz olduu, kendi dneminde sadece Wittgenstein
tarafndan ileri srlen bir iddia deildir. Viyana okuluna mensup dnrler de
ayn sonuca ulamlard. Ancak bu dnrlerle Wittgenstein arasnda ise olduka
byk bir fark bulunmaktadr 32. Her ne kadar o, din alana ilikin susulmas gerektiini sylese de33, bir eyi kabul etmekteydi: susulmas gereken bir alann var
olduu34. Mistik-olan dnyann nasl var olduu deil, var olduudur (6.44),
Dnyann sub specie aeterni grnm onun snrlanm btn olarak grnmdr. Dnyann snrlanm btn olduu duyumu, mistik-olandr (6.45).
Baz eyler, Wittgensteinn ilk dnemine gre, dile getirilemez olmakla
birlikte, tannabilirler35, hatta ksmen iletim ve iletiim dzlemine ekilebilirler:
Kendilerini gsterirler ya da gstertirler36. Bunlardan birincisi, mantk cmleleriyle
sylemek isteyip de syleyemediklerimiz (4.121), ikincisi u Dnya benim dnyamdr Solipsizm cmlesiyle sylemek istediimiz ama syleyemediimiz (5.62),
ncs ise Mistik-Olandr.37. Mistik-olan hilik snr deil, insann sonluluunun iaretidir 38.

32

Mistik-olan ve Wittgenstein iin bk. H. Schrdter, 65ff.


ok ey syleyen susma (vielsagendes Schweigen) hakknda bk. K. Wuchterl, 209.
34
F. Portmann, 134; A. Halder, 269, 271, 310, 316.
35
K. Wuchterl, 209f.
36
Mathias JUNG, Erfahrung und Religion. Grundzge einer hermeneutisch-pragmatischen
Religionsphilosophie. Freiburg (Breisgau)-Mnchen 1999, s. 236f.
37
F. Portmann, 136; Modern Felsefede mistik-olan iin bk. Alois HALDER, Klaus
KIENZLER, Joseph MLLER (Ed.), Auf der Suche nach dem verborgenen Gott.
Dsseldorf 1987, s. 269f. ve dip not Nr. 24.
38
K. Wuchterl, 116f.
33

165

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man

William Donald Hudsona gre Wittgenstein, Mistik-Olann kendisini


sanatta ve eylemde gsterdii dncesindedir39.

Din Kritii Balamnda kinci Dnem Witttgenstein Felsefesi


Wittgenstein uzun sren suskunluk dneminden sonra, otuzlu yllarn
banda, kendi dil konseptini kkl bir revizyona tabi tutmutur 40. Bu revizyonu
Portmann konuan sujenin kefi olarak isimlendirmekte hakldr 41. Tractatusta
suje yeterince n plana kmamt ve dilin asli fonksiyonu, nesneler btn olarak
tanmlanan dnyann resmedilmesi olarak nerilmiti. Wittgensteinn ge dneminde dil ile gereklik arasnda balant noktas olan sujeyi kefetmesi, onun bu
dnem felsefesini Dilin anlatma ve anlalma mekanizmalarnn nasl ilediini
tanmlama abasnda bulunmak42olarak tanmlamaya imkan vermektedir.
Dil, gereklii resmetme dnda, hatta sklkla daha farkl amalara da sahip
olduundan, Tractatusta ileri srlen temel tezde olduu gibi, anlam ve fonksiyon
daraltmasna maruz kalmas gerekmez. Pek ok dil oyunlar vardr, pek ok (PU
Nr. 23)43. Wittgenstein buna rnek olarak rica, teekkr, lanet okumak, selamlamak ve ibadet etmek gibi rnekler vermektedir 44. Wittgensteinn ikinci feslefesine gre, bir cmlenin anlaml olup olmamas artk, bu cmlenin yapsnn gerekliin yapsyla rtp rtmemesiyle alakal deildir. nk dil gerekliin
salt bir resmi olamaz, belki o resmin ayrntlarndan birisi olabilir45. Konuan sujeler olarak biz, dil vastasyla gerekliin yapsn kavrayan ve kavratan olduumuzdan, cmlelere anlamlarn vereniz. Bunu dili kullanma yntemimizle gerek-

39

William Donald Hudson, Wittgenstein and Religious Belief. London 1975, s. 94-104;
Ayrnt iin ayrca F. Portmann, 137.
40
H. Schrdter, 154ff.
41
F. Portmann, 138.
42
K. Wuchterl, 216f.
43
A. Halder, 351.
44
K. Wuchterl, 214.
45
H. Schrdter, 161ff.

166

Dr. Abdurrahman Aliy

letirmekteyiz. Bir kelimenin anlam onun dilde kullanmdr (PU Nr. 43). Eer
kelimenin anlamn bizim kullanmmz belirliyorsa, cmlelerin anlamn da bizim
kullanmmz belirliyor demektir46. Wittgenstein dilin gelerini somut ara-gerelerle kyaslamaktadr (PU Nr. 11). Ara-gerelerin ustaya olan ihtiyac gibi, dilin
geleri de kendi balarna birey ifade etmezler. Onlar bizim kullanmmz anlamlandrr. Yalnz bu kullanm yeknesak olmak zorunda deildir, deiik kullanmlarda bulunabiliriz. Birden ok dilsel operasyon, spesifik kelimelerin kullanmyla
deil, kullanm kurallarna gre birbirlerinden ayrtrlabilirler. Bu dilsel operasyonlar Wittgenstein dil oyunlar olarak adlandrmaktadr. Ona gre dil, deiik
dil oyunlarnn btndr47 ve her dil oyunu kendi kurallarna sahiptir (PU Nr. 66).
Ve bu kurallar, tpk dier oyunlarda olduu gibi, ok kesin deildir48; bu kurallar
genellikle oynama esnasnda, yani praxis yoluyla belirlenirler 49. Dil oyunlar deiken olmalarna karn, eski oyunlar kurallaryla birlikte yok olabilirler ve yerlerine yenileri geebilir 50.
Bir dil oyununun kurallar btnn Wittgenstein gramatik olarak tanmlamaktadr 51, gramatii de yzeysel ve dikeysel olmak zere ikiye ayrmaktadr 52.
Yzeysel gramatik, okulda rendiimiz cmle yaps ve kelimelerin kullanmyla
uraan gramatiktir. Dikeysel gramatik ise, kelimelerin, ve dolaysyla cmlelerin
hayattaki kullanmlaryla urar ve ayrca dil oyunundan dil oyununa farkllk gsterir. Buna gre bir dil oyununu tanmlamak, onun dikeysel gramatiini tanmlamak
demektir.

46

A. Halder, 31.
K. Wuchterl, 216
48
K. Wuchterl, 214f.
49
A. Halder, 257; A. Grabner-Haider, 194ff.
50
F. Portmann, 140.
51
A. Halder, 20
52
K. Wuchterl, 16
47

167

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man

Wittgensteinn bu ikinci dnem felsefesinde ou din ifade hepsi deilse


de dilin elementlerini doru kullanarak anlaml olur. Ona gre yalnzca bir tek dil
oyunu yoktur, birden ok din dil oyunu vardr. Bu dil oyunlarndan birisi vardr ki,
o da imann alanna girer.
Burada artk din ierikli dil oyunlar anlaml kabul edilmektedir. Fakat
bunun, dilin her bir kullanmn merulatrd sonucuna varlmamal. Bir
kullanm, dil oyunu, kendi kurallarna uymad takdirde de sama olarak
tanmlanabilir. Felsefenin ulat sonu, dilin snrlarnda zihnin yapt yanllar
kefetmektir (PU Nr. 119). Kelimenin anlam kullanm yoluyla belirlendii iin,
onu allm kullanm dnda kullanmak doru deildir. Bizim yaptmz kelimeleri metafizik kullanmndan tekrar gnlk kullanmna tamaktr (PU Nr. 116).
Bu ikinci dnem felsefede bir eylerin, bizim anladmz bir cmle grnmnde
olmas, ama buna ramen bir anlam tekil etmemesi mmkndr (PU Nr. 513).
Ama artk, yalnzca olgu cmlelerinin anlam tad (Tractatus) -mesela teolojik
cmlelerin sama olmas gibi savunulmamaktadr. Teolojinin ierisinde ve din
ifadelerin arasnda anlaml ve anlamsz ifadeleri ayrtrmak mmkndr. Wittgensteinn bu tezinde akla gelen ilk soru udur: Bu ayrmda nasl bir lt kullanabiliriz? Bir kelimenin kullanm tek bana yeterli olamaz, nk bilindii gibi kelimelerin yanl kullanmlar da szkonusudur. Bu sorun teoloji ve din ifadeler
asndan ne anlama gelmektedir? Burada Wittgensteinn cevab tutarldr: Kelimeleri anlaml klan yalnzca kullanmlar -yani ifade edilmeleri- deil, hatta daha
ncelikli, praxisleridir. Kelimelere anlam veren praxistir (VB s. 161). Bununla
Wittgensteinn unu sylemek istediini anlayabiliriz: Din ifadelerin bir anlam
kazanmas iin moral ifadelere evrilmeleri gerekmektedir (R. B. Braithwaite ve F.
Kambartel bu grtedirler). Din ifadeler anlamlarn varolduklar, belki olgunlatklar, yaam praxisinden kazanmaktadrlar53. Eer din ifadeler yaam

53

Yaam Praxisi ve buna uygun dil oyununa dair ayrntl tartmalar iin bk. M. Jung, s.
115 ve K. Wuchterl, 215.

168

Dr. Abdurrahman Aliy

praxisine dnmyorlarsa anlamszdrlar54. Bylelikle Wittgenstein szn


ettiimiz sorun iin bir kriter belirlemi oluyor: Yaam praxisine dn(e)meyen
hibir teolojik ifade anlaml deildir. Bu kritere bal olarak bir baka ey daha
ortaya kmaktadr: nanmayanlar tarafndan dile getirilen, mesela Tanr zerine
olan, din ierikli ifadeler dinin dil oyunu prensibine uymad iin anlamszdr 55.
Wittgensteinn ilk dnem dil konseptine gre ne anlaml bir din konuma,
ne de anlaml bir din iman olabilirdi. kinci dnem dil taslana gre artk her ikisi
de mmkn olabilmektedir. Evet, bu konsepte gre din bir ifadenin sylenmesi, bir
anlama sahip olmas ve bu ifadeye iman edilmesi mmkn grnmekte. Ama
sonuncu eylem iman konusunda ayrntlandrlmas gereken bir durum var: Bir
insann iman edebilmesiyle, etmeye mezun olmas (knnen-drfen) farkl eylerdir.
Baka bir ifadeyle, rasyonel bir ekilde iman edilebilir mi?56
Wittgensteinn man
Din imann akl imandan farkl bir iman olduu dncesi gelenei,
balatcs olmasa da, bu konunun nemli bir ismi olan Kierkegaardla anlr olmutur 57. Bu gelenein nemli bir ismi de Wittgensteindr58. Wittgensteinn din
iman konusundaki grlerini zetlemenin nndeki engellerden birisi, almamzn banda da belirttiimiz gibi, kendisinin iki felsefi sistem kurmu olmas, bir
dieri de bu konudaki grlerinin eserleri arasnda dank bir ekilde dile getiril54

H. Schrdter, 70.
A. Keller, s. 304ff.
56
F. Portmann: 141.
57
Kierkegaardda iman kavram zerine ayrntl bilgi iin bk. A. Halder, 293f.;
Kierkegaard ve imana sray kavramnn ayrntlar iin bk. Helmut THIELICKE,
Glauben und Denken in der Neuzeit. Die groen Systeme der Theologie und
Religionsphilosophie. 2. Auflage, Tbingen 1988, s. 608ff.; W. Trillhaas, 264f.;
Kierkegaardda paradoksal ifade olarak din dili iin bk. K. Wuchterl, 208f.
58
Wittgenstein ve Kierkegaardn deiik alardan mukayesesi ve zellikle din ve din iman
asndan deerlendirilmesi iin bk. Charles L. CREEGAN, Wittgenstein and
Kierkegaard. Religion, individuality, and philosophical method. London and New York
1989. zellikle 73ff.
55

169

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man

mi olmasdr. Bu engellere ramen eserlerinin genelinde n plana kan temel tez,


din imann akln bir meselesi olarak ele alnamayacadr59.
Lectures on Religious Beliefin ana tezi; din imann (religious belief)
alldk gnlk imandan (ordinary everyday belief) farkl olduudur (LRB s. 54)60.
Bu farkll en net, dilsel ifade biiminde grmekteyiz61: a/e inanyorum (din
iman) inanyorum ki... (alldk gnlk iman) (LRB s. 53-55).
Wittgensteinn verdii rnekler, ok net olmasa da, din imann objesinin
dnyevi olmayana ilikin olduunu ortaya koymaktadr (LRB 58); dolaysyla iki
iman alannn en byk farkll burada ortaya kmaktadr.
Din imann objesi olan ey, alldk gnlk imann da objesi olabilir. Fakat
din imann objesi olduunda, yani tarihi ve olgusal bir iman deil de, din bir
imann alanna girdiinde bu obje, her ne kadar ayn kelimeler kullanlsa da kyamet gn gibi- farkl bir semantik anlam kazanr62,. Buna gre iki iman arasndaki
en byk farkllk semantik farkllktr (LRB s. 53-57)63.
Gllk bakmndan iki iman kyaslandnda yle bir grnm kmaktadr ortaya: Bir imann gc bir acnn iddetiyle kyas edilemez (LRB s. 54).
Kiinin syledii bir imann gc iin bir lt deildir (LRB s. 54). Asl lt,
bir yandan, bir kimsenin iman iin neyi riske ettii, dier yandan da, eylemi srasnda bu imana hangi boyutta atfta bulunduu ve bu imann onun yaamn hangi
lde dzenledii ve etkilediidir (LRB s. 54).
Bu iki kriter dorultusunda din iman alldk gnlk imandan ok daha
gl bir gerekliktir (a very much stronger fact) (LRB s. 54). Alldk gnlk
59

Achim ENGSTLER, Hier muss man von etwas ergriffen und umgedreht werden.
Wittgenstein ber religisen Glauben. In: Nachmetaphzsisches Denken, hrg. von Forum
fr Philosophie (1986) 115-131. Buras iin s. 115.
60
A. Engstler, 116.
61
A. Halder, 293; A. Halder, 118
62
A. Grabner-Haider, 187.
63
A. Engstler, 117f.

170

Dr. Abdurrahman Aliy

iman iin ok az eyi riske etmekteyiz (LRB s. 54), buna karn din imana sahip
olanlar fevkalade eyler (enormous things) riske etmektedirler (LRB s. 58), hatta
hereylerini, yani hayatlarn (LRB s. 54). Geri gnlk imann da baz
eylemlerimizde belirleyici olmasndan, onlar etkilemesinden sz edilebilir. Ancak
btn bir hayat belirlemesi ve etkilemesi sz konusu deildir (LRB s. 54). Hayat
ve onda gerekleen hereyi belirleyen ise din imandr (LRB s. 56) 64.
Bu balamda Achim Engstlerin yapt u uyary hatrlamak anlamldr:
Din iman ile alldk iman arasndaki tek fark, din imann, yap olarak alldk
gnlk iman ile ayn, ama gllk derecesi bakmndan daha gl bir iman olarak
grmek ok byk bir hatadr 65. Din imann gc yapsal farkllndan
kaynaklanmaktadr. Bu yapsall belirleyen ise din imanda tutkunun olmasdr
(LRB s. 56). man objesine yaklam, din iman keyfiyet (qualitative) olarak alldk gnlk imandan ayrmaktadr66. Wittgensteinn din imann yapsal ve keyfiyet olarak farkl olduunu dile getirdii bir baka metin, Frazern The Golden
Bough isimli eserine yazd eletiridir. Wittgenstein burada Frazern olguyorumlaycln eletirir ve u ekilde zetler: Sadece tanmlayabilir kii burada
ve te byledir insan yaam! diyebilir (BFr s. 236)67.
Meseleye bir de dil oyunu bakmndan yaklaacak olursak: Bir dil oyunu
iinde formel bir hata yaplamasa da, dilsel ya da gramatik olarak yaplacak bir hata
dil oyununu dil oyunu olmaktan karmaz. Sorun, din dil oyunu balamnda daha
da karmaklamaktadr. yle ki; bu tarz bir dil oyunu insann aknla olan ilikisini ifade etmeyi amalamaktayken, kulland dilsel formlar ve malzemeler ikin
olana, dnyevi olana ilikindir. Bu yzden din bir dil oyunu, din olmayan birok

64

John Leslie MACKIE, The Miracle of Theism. Oxford 1982. S. 218f., A. Engstler, 119.
A. Engstler, 120.
66
H. Schrdter, 178. Ein Glaubender denkt anders, auf andere Weise, nicht anderes,
andere Dinge (man eden, farkl dnr, farkl tarzda; farkl olan, farkl eyleri deil).
67
A. Engstler, 121.
65

171

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man

dil oyununun bir araya gelerek farkl bir balama tanmasdr. Bu adan byle bir
dil oyunu oynamak hayli zordur68.
Kken itibariyle din olmayan ifadelerin din kullanmyla kullanc, ikin
olarak daha az ey sylemekte iken, akn balamnda ise daha ok ey sylemeye
almaktadr. Din bir ifadenin nereye kadar doru, nereye kadar yanl olduunu
bilebilmek iin, din metaforlarla ne kastettiimizi, metafizik olmayan bir tarzda da
ifade edebilmeliyiz, ki bu da imkanszdr (LE s. 10).
Din iman konusunda ortaya kan bir baka sorun ise udur: Din imann
olgusal iman gibi temellendirilmesiyle, yani akn olanla ikin olann arasnn bulunmaya allmasyla din imana zarar verilmektedir. nk din iman bir eye
tutkuyla sarlmak demektir. Bu ise insan yaamnda olgusal bir durumdur (VB 59
ve 124). Fakat bunun bilgisel bir srele ncelenmesi zorunlu deildir. Din imann
rasyonel sebeplerinin olmas da zorunlu deildir. Ama gdleri olmaldr. Eer
iman etmeyen, din imann sebeplerini sorar ve iman eden de buna sebepler
getirmeye kalkrsa, her ikisi tarafndan da din imann dil oyunu dikeysel gramatik
asndan zedelenmi olur (LRB s.55). nk, iman eden tarafn oynad dil oyununa iman etmeyen taraf katlmamakta ve onun kurallarna uymayarak mdahil olmak istemektedir. Burada olsa olsa tartabilecekleri, din imann dil oyunun
oynanabilir olup olmaddr 69.
Drury ile yapt bir syleide Wittgenstein, Russell ve rahiplerin din imana
ok fazla zarar verdiklerini ifade etmitir70. Russell ve rahiplerin verdikleri zarar,
din imann akliliini sorgulamalar yoluyla olmutur. Bir taraf imann akli olmadn, dier taraf ise akli olduunu ispatlama yoluna gitmitir (LRB s. 58). Her
iki taraf da iki farkl iman tarzn ayn olarak grm ve bu ekilde tartmtr. Peki

68

F. Portmann: 142f.
F. Portmann: 144.
70
Maurice OConnar DRURY, Gesprche mit Wittgenstein. In: Rush RHEES (Ed.), Ludwig
Wittgenstein. Portrts und Gesprche. Frankfurt a.M. 1987. 142-235 aras. Buras iin s.
148.
69

172

Dr. Abdurrahman Aliy

bir imann akliliinin lt nedir? Wittgenstein u grte: Bir imann akliliinin


lt, onun gcnn, tasdik derecesine olan bantsdr (relation). Eer bu iliki
orantl ise, szkonusu iman aklidir 71. Buna gre alldk gnlk iman bu aklilik
ltne uymakta, din iman ise uymamaktadr. Ama ite tam burada baka bir
lt ortaya kmaktadr: O da gllk ve bant olarak kiinin bir eyleri riske
etmesidir. Bu balamda din imann aklilik lt de keyfiyeti gibi baka dr.
Dindar bir insann, kendi iman daha zayf temellere dayansa da, bu iman iin bireyleri riske etmesi de din imann akliliinin farkl bir aklilik olduunu gsterir
(LRB s. 54). Din anlamda iman eden bir kimsenin imann bir aklilik meselesi olarak (a matter of reasonability) ele almayabilir (LRB s. 58). Buna karn akl ve tecrb deliller ileri srebilir ve imann iyi bir ekilde temellendirilmi (wellestablished) olarak tanmlayabilir (LRB 54 ve 57). Fakat ileri srd deliller,
normal delillerden-sebeplerden ok farkldr (LRB s. 56). Mesela, iman eden bir
kimse bir ryay iman iin geerli bir sebep olarak ileri srebilir (LRB s. 61)72.
Buna gre, ikinci dnem felsefesinde Wittgenstein din imann rasyonel
olmad grndedir. Bunun temellendirilmesi ise u ekildedir: Din iman rasyonel deildir, nk dikeysel gramatik olarak eliik bir dil oyununda gereklemektedir. Ve yine bu tr bir iman akln erdemine ters bir dil oyunu yoluyla gereklemektedir 73.
Buna ramen Wittgenstein dindar bir insan olarak kalmtr. Yalnz onun
dindarl evresindekiler tarafndan possibility of religion (dinin imkan)74 veya
wortloser Glaube (ifadesiz iman)75 olarak tanmlanmtr. Portmannn nerisi ise

71

A. Engstler, 122.
A. Engstler, 124.
73
K. Wuchterl, 234.
74
Norman MALCOLM, Ludwig Wittgenstein. A Memoir. London 1958. S. 72.
75
Paul ENGELMAN, Ludwig Wittgenstein. Briefe und Begegnungen. Wien und Mnchen
1970. Kap. VIII.
72

173

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man

Wittgensteinn dindarlnn glaubenslose Religion (imansz din) olarak tanmlanmas ynndedir76.


Bu imansz din (glaubenslose Religion), dilsel ifadelere gereksinim duymak
zorunda deildir. Bunun yerine o kendini ritel ya da normal bir eylemde gsterir.
Sonu olarak yle diyebiliriz: Wittgensteina gre din ifadeler mmkndr.
Din ifadelere iman ise gramatik olarak eliik bir dil oyunu zerine kurulu
olduundan akln erdemi ilkesine ters dmektedir. Ama insan, akln erdemi ilkesine ters derek iman eder ve bununla birlikte akli bir insan olarak kalabilir. Ama
onun nerisi: mansz dindir.

Kaynaka*
Maurice OConnar DRURY, Gesprche mit Wittgenstein. In: Rush RHEES (Ed.),
Ludwig Wittgenstein. Portrts und Gesprche. Frankfurt a.M. 1987. 142-235.
Charles L. CREEGAN, Wittgenstein and Kierkegaard. Religion, individuality, and
philosophical method. London and New York 1989.
Paul ENGELMAN, Ludwig Wittgenstein. Briefe und Begegnungen. Wien und Mnchen
1970.
Achim ENGSTLER, Hier muss man von etwas ergriffen und umgedreht werden.
Wittgenstein ber religisen Glauben. In: Nachmetaphzsisches Denken, hrg. von Forum
fr Philosophie (1986) 115-131.
Anton GRABNER-HAIDER, Vernunft und Religion. Anstze einer analytischen
Religionsphilosophie. Wien-Kln 1978.
Stephan GRTZEL, Armin KREINER (Ed.), Religionsphilosophie. Stuttgart-Weimer
1999.
Alois HALDER, Klaus KIENZLER, Joseph MLLER (Ed.), Auf der Suche nach dem
verborgenen Gott. Dsseldorf 1987.

76
*

F. Portmann: 149.
Wittgensteinn eserleri makalemizin banda verildiinden, kaynakada faydalandmz
Wittgenstein zerine yaplm dier almalar verilmitir.

174

Dr. Abdurrahman Aliy

Alois HALDER, Klaus KIENZLER, Joseph MLLER (Ed.), Religionsphilosophie


Heute. Chancen und Bedeutungen in Philosophie und Theologie. Dsseldorf 1988.
Mathias JUNG, Erfahrung und Religion. Grundzge einer hermeneutischpragmatischen Religionsphilosophie. Freiburg (Breisgau)-Mnchen 1999.
Albert KELLER, Wittgenstein. In: Religionskritik von der Aufklrung bis zur
Gegenwart. 2. Auflage, Freiburg 1980.
John Leslie MACKIE, The Miracle of Theism. Oxford 1982.
Norman MALCOLM, Ludwig Wittgenstein. A Memoir. London 1958.
F. PORTMANN: Religion und Vernunft. Eine Rekonstruktion von Wittgensteins
Religionsphilosophie. In: Religion und Vernunft: Philosophische Analysen (= Studia
Philosophica 45, 1986).
Hermann SCHRDTER, Analytische Religionsphilosophie. Freiburg-Mnchen 1979.
N. H. SE, Religionsphilosophie. Ein Studienbuch. Mnchen 1967.
Helmut THIELICKE, Glauben und Denken in der Neuzeit. Die groen Systeme der
Theologie und Religionsphilosophie. 2. Auflage, Tbingen 1988.
Wolfgang TRILLHAAS, Religionsphilosophie. Berlin-New York 1972.
Kurt WUCHTERL, Analyse und Kritik der religisen Vernunft. Grundzge einer
paradigmenbezoge-nen Religionsphilosophie. Bern-Stutgart 1989.

175

Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man

176

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl (. 804)


Ahmet Hakk TURAB*
zet: slam dnyasnda bilim ve kltr alannda byk gelimelerin yaand M. IX.
Yzyl; musikinin de nemli aama kaydettii ve bir ilim dal haline geldii asr olmutur. Bu dnemde Kadm (Klsik) Okul yerini Grek Eserlerini erhedenler Okuluna
brakm, ran ve Rum melodilerinin Arap iirine giydirilmesi sonucu yeni bir mzik
zevki teekkl etmi ve bata saraylar olmak zere eitli toplantlarda icra edilmeye
balanan mzik, yeni bir meslek haline gelmitir. Bu makale M. IX. Yzylda yaam ve
slam Dnyasnda profesyonel anlamda mzikle uraarak bu dnem mziine damgasn vurmu bir sanat olan brhim el-Mevslnin biyografisi ve mzik almalarn
konu olarak almaktadr. phesiz brhimi ne karan en mhim zellii, slam dnyasnda ilk defa bir koro kurmas ve bagetle bu koroya eflik yapmasdr. Aslen ranl
olan brhimin mehur mzisyen ve teorisyen shkn babas ve bu asrn en retken
bestekr olmas onu nemli klan dier unsurlardandr.
Anahtar Kelimeler: brahim el-Mevsl, lk Koro efi, Baget, Zelzel.
Ibrahim Al-Mawsili, The First to Form a Choir and the First Maestro (D. 804 Ad)
Abstract: In the 9th century, when major developments in cultural and scientific areas
took place in the Islamic world, there happened important developments in musical
works, and music became a branch of science. In this period, Classical School was
replaced by the School of Commentators on Greek Works. There emerged a new
taste of music as a result of the activities putting Iranian and Greek tunes onto Arabic
poetry. And the music formed as a result was performed at various gatherings
especially in courts. Thus it became a profession. This article is confined to studying the
biography and musical work of Ibrahim al-Mawsili, who lived in the 9th century, who
worked as a professional musician and who left a lasting trace on the music of this age.
Certainly, the most important thing with Ibrahims contribution to musical works is that
he established a choir for the first time, and that he conducted the choir with a baget.
Ibrahim comes originally Iran, he is the father of famous musician and music
*

Marmara niversitesi lahiyat Fakltesi Trk Din Msiksi Ana Bilim Dal Aratrma
Grevlisi Dr.

lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl

theoretician Ishaq, and he is one of the most productive composers of this age. These
must also be included among his important features.
Keywords: Ibrahim al-Mawsili, The First Maestro, Baget, Zalzal.

Giri
slam dnyasnda mzik, Hz. Peygamber dneminden itibaren amatr ve ferd teebbsler seviyesinde varln srdrmekteydi. Bununla birlikte ilk fetih hareketleri sonrasnda karlalan yeni kltrler arasnda nemli bir yer igal etmekteydi. Fetihler sonucu karlalan kltr ve medeniyetlerle gerekleen kanlmaz
alveri sonrasnda, profesyonel mzisyenlerin ortaya kmas ve bilhassa asil tabakalarn mzii sevip himaye etmeleri, bir yandan Arap dilinde yeni mzik terimlerinin domasna sebep olurken, dier yandan IX. yzylda temeli atlan mzik ilmine bir nevi alt yap hazrlamtr. Abbsler dnemiyle birlikte saygn ve nemli
bir konuma gelen mzisyenlerle mzik, bir ilim dal olarak deerlendirilmeye balamt. Beytl-Hikmelerin rehberliinde Grekeden evrilen mzik eserleri sayesinde mzisyenler, artk saf melodinin tesinde nota, ses aralklar, ses dizileri, gam,
skala vb. teknik terimler kullanmaya ve mziin fiziksel temellerini deerlendirmeye ynelmilerdi. Bu makalede konu edilen brhim el-Mevsl bizzat eflik yapt slam dnyasnn ilk korosunu kurmas ve pek ok saydaki besteleriyle hi
phesiz sz edilen mzisyenlerin en nde geleniydi.

Doumu ve Yetimesi
brhim b. Mhn b. Behmen b. en-Nsk, olu shkn (. 235/850)1 rivyetine gre ismini sonradan brhim b. Meymn olarak deitirmitir. Kaynaklarda
1

Eb Muhammed shk b. brhim el-Mevsl, brhimin oludur; mzik eitimini


babasndan almtr. yi bir d ve bestekrdr. En nemli zellii mzikolog ve
teorisyen olmasdr. slam dnyasnda mzie dair teorik almalar balatan ilk
alimdir. Bu dnemlerde sadece ark syleme sanat haline gelen mzii bir ilim olarak
ele alm; gnmze ulaamam olsa da mzie dair 40 kadar eser yazmtr. 200 ile
400 civarnda bestesi olup; bu eserler dnemin mzik icrasna damgasn vurmutur.
Babas gibi Hicaz Ekolne sdk kalan shk da koro kurmu ve eflik yapmtr. Geni

178

Dr. Ahmet Hakk Turabi

en-Nedml-Mevsl, el-Mevsl el-Muann, Resl-Mutribn, Eb shk elMevsl isimleriyle de anlmaktadr.2


brhimin ailesi aslen rann Arracan [Errecan] vilyetindendir.3 randa
makam ve mevki sahibi olan bu erefli aile, oradaki Emev idarecisinin basklar
sonucu Kfeye tanmtr.4 Burada Temmoullarnn velyetinde yaamlardr. 5
Babas Mhn Kfeye geldiinde brhim henz anne karnndayd. 125/742-3
yllarnda Kfede dnyaya geldi. Daha ok kkken babas yakaland tn
hastal neticesi vefat etti. brhimi Huzeyme b. Hzim et-Temm bytt.6
Aslen ranl olmasna ramen brhime Mevsl [Musullu] ismi arkadalar tarafndan verilmitir. Genliini mzik renciliiyle geirmesinden dolay
daylarnn ar basksna maruz kalan brhim, Musula kam ve baz rivyetlere

4
5

bilgi iin bk. ihbeddin Ahmed en-Nveyr, Nihyetl-ereb fi fnnil-edeb, I-XVIII,


Kahire ts., IV, 1-2; Henry George Farmer, shak Mawsl, A, V/II (stanbul 1988), s.
1075; Ahmet Hakk Turabi, shk el-Mevsl, DA, XXII (stanbul 2000), s. 536-537;
a.mlf., brahim el-Mevsl, DA, XXI (stanbul 2000), s. 322-323.
Ebl-Ferec el-Isfahn, Kitbl-En (nr Abdlemir Ali Mhenna-Semr Yusuf
Cabir), I-XXIV, Beyrut, 1986, V, 169; Hatb el-Badd, Trhu Badd, I-XIV, Kahire
1931, VI, 175; Nveyr, IV, 328; emseddin Muhammed b. Ahmed ez-Zeheb, Siyeru
almin-nbel (nr. uayb el-Arnat v.dr.), I-XXIII, Beyrut 1981-1985, IX, 79-80;
Hayreddin ez-Zirikli, el-lm, I-IV, Kahire 1954-1959, I, 53; Selhaddin Halil b. Aybeg
es-Safed, Kitbl-Vf bil-vefeyt, VI (nr. Abdlmecid Zeyyab-Abdlmelik elHaebe), Beyrut 1981, s. 99. Behmen adndan dolay aslen gayr-i mslim olup olmad tartlmaktadr. Geni bilgi iin bk. Everett Rowson, Ebrahim Mawsili,
Encyclopaedia Iranica, VIII (California 1998), s. 73.
Arracn, rann Frs blgesinde bir ehirdir. Scak bir iklime sahip olan Arracn, youn
tarm faaliyetleri olan, salam iklime sahip bir yer olarak tasvir edilir. Geni bilgi iin
bk. Streck, Arracn, A, I (Eskiehir 1997), s. 595-596.
Rowson, s. 73.
Hatb el-Badd, Hanzalaoullarnn velyetinde olduklarn bildirmektedir (Trhu
Badd, VI, 175).
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 169-71; Hatb el-Badd, VI, 175; Ebl-Abbas Ahmed b.
Muhammed bn Hallikn, Vefeytl-Ayn ve enb ebniz-zaman (nr. hsan Abbas),
I-VIII, Beyrut 1978, I, 423; Nveyr, IV, 328.

179

lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl

gre drt ay veya bir yl orada yaamtr. Musuldan dnnden itibaren Musullu [Mevsl] diye anlr olmutur.7
brhim Musulda kald sre iinde ud almay renmi; mevcut repertuarn eitli Arap ve ran arklaryla da zenginletirmitir. Bylece bu iki mzii
olduka iyi bir ekilde icra eden bir mzisyen olmutur. Mzik bilgisini gelitirmek
amacyla birok seyahat gerekletiren brhim daha sonra Rey ehrine yerlemi,
burada Dr isminde ok iyi def alan bir kadnla tanm ve ilk evliliini onunla
yapmtr.8 Bu einden ocuk sahibi olamayan brhim, daha sonra olu shk ve
dier ocuklarnn annesi olan hek ile evlenmitir. Daha sonra brhim ok sevdii arkada, mehur ud virtz Mansr b. Zelzelin9 kz-kardeiyle de nc
evliliini yapacak; dier yandan Hrnrredin hediye ettii Dtl-Kl isimli
criyesiyle de ilikisini srdrecektir. 10
brhimin Reye tanmasnn asl sebebi mzik bilgisini daha da ilerletmekti. Baz rivyetlere gre o, ran tarz ark sylemeyi burada renmitir. 11
Bununla beraber Reyde kendisini edebiyat ve zellikle iir alannda da yetitirmitir.
Olu shkn anlattna gre madd skntlar ierisinde olan brhimin
talihi bir mecliste okuduu ark sayesinde deimitir. kinci Abbs Halifesi Eb
Cafer Mansrun (136-158/754-775) olu Mansr b. el-Caferin hizmetinde olan
bir kii okuduu ark karlnda ona 2000 dirhem hediye eder. Mzikten kazan7
8

10
11

Zeheb, IX, 80.


Hatb el-Badd, VI, 175; Safed, VI, 99; Zirikli, I, 54; Ahmed Mahmud el-Hfn, shk
el-Mevsl, Kahire 1951, s. 32-33.
Abbs dneminde yaam olan mehur ud virtz Mansur b. Zelzel (. 791),
Hrunrred zamannda da sarayda grev yapmtr. Ayn zamanda brhimin kaynbiraderi olup; sadece ud icrasyla yetinmemi, ud zerinde kendi adyla anlan yeni bir
perde icat etmitir. Geni bilgi iin bk. Ebl-Ferec el-Isfahn, I, 151; Ahmet Hakk
Turabi, el-Kindnin Msik Risaleleri (Baslmam yksek lisans tezi), Marmara
niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul 1996, s. 21.
Rowson, s. 74.
Nveyr, IV, 328.

180

Dr. Ahmet Hakk Turabi

d bu ilk parayla brhim, Ubullda ikmet eden sihirbaz Cvnveyhin yanna


gider ve onun yannda mzik eitimini tamamlar. Zira Cvnveyh, evinde deiik
milletlerden mzisyenlerin katld ark meclisleri dzenleyen ok usta bir arkcyd. Hatta bir defasnda brhimi ranl bir gruba dinletmi; ranllar onun sesini
ve bilhassa tavrn ok beenmilerdi.12
Birok kaynakta brhimin gerek hocasnn Hicaz Blgesinden bir
mecnun [meczub, deli] olduu rivyet edilmektedir. brhimin, rivyetlerde ismi
gemeyen bu ahs yedirip iirdii ve ondan Hicaz Blgesi arklarn rendii
sylenmektedir. 13Sz konusu rivayette yer alan son bilgiden hareketle; ismi belli olmayan bu ahsn, brhime sadece Hicaz blgesi arklarn reten hocas olduunu dnmek mmkndr.
brhimin -biraz sonra ele alnaca gibi- halfelere yaknlap saraya intisap
etmesinden sonra da mzik alanndaki eitimini srdrd anlalmaktadr. Onun
bu safhada sarayn ve dnemin mzik stad Seyyttan (. 169/785)14 ders ald
rivayet edilmektedir.15
brhimin bir blis [eytan] arkada olduu ve uyku-uyanklk arasnda
ondan hi duyulmam arklar rendii eklinde baz akl almaz rivyetler de
mevcuttur. Bir defasnda byle bir halde blisten ald arky Hrnrrede
(170-193/786-809) okumu ve olayn gerek yzn aklaynca halfeden byk
bir dl almtr.16 Ayn zamanda onun ilham derinliini gsteren bu rivayetin,

12
13

14

15
16

Nveyr, IV, 328-329.


Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 217; Mecd el-Ukayl, es-Sima indel-Arab, Dmak 1966,
s. 232.
Eb Vehb Seyyt el-Mekk, 739-785 yllar arasnda yaam nl arkc ve bestekrdr. brhim el-Mevslnin hocas ve Abbs saraynn mzisyenidir. Bilhassa klsik
ekoln stddr. Hakknda geni bilgi iin bk. Simon Corci, el-Mskal-Arabiyye (trc.
Cemal Hayyat), Badat 1989, s. 31-32, Jules Rouanet, el-Mskal-Arabiyye (trc.
skender elfn), Kahire 1927, s. 100.
Rouanet, s. 105.
Henry George Farmer, el-Msk vel-gn f elf leyle ve leyle, Beyrut, 1980, s. 33-34.

181

lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl

kendisini ekemeyenler tarafndan -tahkir amacyla- uydurulmu olabileceini


dnmek mmkndr.
Saraya Yaknl
brhimin Abbs saraynda mzik icrasna balamas, Halfe Mehd (158169/775-785) dnemine rastlar. Seyyt ve Fleyhten17 (. 210/820 ?) bakasn
dinlemeyen Mehd, huzurunda ark okuyan brhimi ok beenmitir. Ne var ki
tam bir iki dman olan Mehd, brhimin ok iki itiini duyunca onu hapsettirmi; daha sonra affetmi ama veliahtlar olan Hd ve Hrnrrede yaknlamasn yasaklamtr. Bu yasa ineyen brhimi daha sonra yine cezalandracaktr.18
Mehd dneminde hayat hapis, yokluk ve skntlarla geen brhim, Musa
el-Hdnin (169-170/785-786) halfe olmasyla birlikte refah ve huzura kavumutur. Zira Halfe Hd, veliahtlndan beri brhimi severek dinlerdi.19 Hd ksa sren hilafeti dneminde brhime o kadar ok mal bahetmitir ki brhim, olu
shka Hd biraz daha yaasayd, evin duvarlarn bile altn ve gmten rerdim demitir. Bir defasnda Hd Beni coturan dilediini alr diyerek mzisyenlerinden kendisini heyecanlandracak bir ey okumalarn ister. Bunun zerine mecliste bulunan ne bn Cm (.187/803)20 ne de dierleri okuduklar arklarla onu
coturamam; ancak brhimin okuduu
17

18
19
20

Fleyh b. Ebil-Avr, Halife Mehd dneminde sarayn en yksek dereceli ve halifeye


arada perde olmakszn- icra yapan tek mzisyenidir. Daha sonra bn Cmi ve brhim
ile ortak bir kitap yazacaklardr. En mehur rencileri Bezl ve Dennr isimli iki cariye
kzdr. Geni bilgi iin bk. Henry George Farmer, Trhul-Mskal-Arabiyye (trc. H.
Nassr), Kahire 1956, s. 141; Ahmed el-Cnd, el-Gn indel-Arab, Dmak 1988, s.
82.
Zirikli, I, 54.
Nveyr, IV, 333-334.
Ebl-Ksm smail b. Cm, Kureyin Sehm kolunun bir ferdi olarak Mekkede
dodu. Klasik Hicaz Ekolne sk skya bal bir arkc ve bestekrd. Hocalar, vey
babas olan Seyyt ve Yahya el-Mekkdir. slm ilimlere de olduka vkf olan bn
Cm, Halife Hadi ve Hrnrredin gzde mzisyenlerindendi. Geni bilgi iin bk.
Nveyr, IV, s. 306; Rouanet, s. 102-103.

182

Dr. Ahmet Hakk Turabi

gfteli arkyla bambaka lemlere dalan Halfe Hd kendinden gemitir. brhim,


vefatna kadar Hd dneminde tand Badatta kalm; hayatn Hd ve
Hrnrred dnemlerinde sarayn en sekin arkcs ve onlarn nedmi olarak srdrmtr.21
Hd vefat edip, Hrnrred halfe olunca; huzurunda ilk arky yine brhim okumutur. Halife, has adam ve nedmi olan brhimi seferlerinde dahi yanndan ayrmamtr.22 Kaynaklarda Hrnrred ile yaad birok anekdot anlatlmaktadr. Hrn dneminde eitli derecelere ayrlan saray mzisyenleri arasnda
brhim birinci derecede yer almaktayd.23 Halife, brhime o derece dknd ki;
gece yars da olsa miyetiyle evine gider, onu uyandrr ve ondan mzik dinlerdi. 24
brhim yapt bir besteyle, Halfeyle ok sevdii criyesi Mride arasndaki
ksknl gidermi ve bundan dolay halfeden olduka ykl mkfatlar almtr.
Ayrca Halfe onu kendine nevbeci 25 klm ve cumartesi gnleri izinli saymtr.26
Msikdeki Yeri ve Msik Anlay
Kaynaklar brhimin, dneminde ark okuma ve bestekrlk konularnda en
n srada olduunu belirtmektedirler.27

21

22
23

24
25

26

27

Eb Osman Amr b. Bahr el-Chiz, Kitbt-Tc f ahlkil-mlk (nr. Ahmed Zeki


Paa), Kahire 1914, s. 36.
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 218;Ukayl, s. 233.
3 derece mzisyen vard; bn Cm ve Zelzel de 1. derecedeydiler (Smi Hsib Rif
Abirn, el-ttichtl-gniyye fi kasril-Memn, Beyrut 1993, s. 73; Nesib el-htiyr,
el-Fennl-gna indel-Arab, Dmak 1955, s. 51).
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 231-232.
Nevbe, slam ark dnyasndaki bir sanat ekli olup iki eidi vardr: Oda mzii
nevbesi ve asker mzik nevbesi. Abbsler dneminde sarayda mzisyenler srayla
nevbe alyorlard. Baz mzisyenler ihtisaslarndan dolay eitli trlerde n yapmlard. Mesela brhim el-Mevsli mhr formunda nlyd (Henry George
Farmer, Nevbe, A, IX (Eskiehir 1997), s. 220-2).
bn Hallikn, I, 42-43; Safed, VI, 99-100; George Sawa, Music Performance Practice
In The Early Abbsd Era, Toronto 1989, s. 114-115.
bn Hallikn, I, 42; Zirikli, I, 54.

183

lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl

brhim, mzik ekol olarak Arap-Hicaz geleneine sk skya bal ve bu


gelenei srdren bir mzisyendi. Rakibi olan dier mzisyenlerin ou Hicaz blgesinden olmasna ramen brhim, Irakta doup byyen ve bu ne kavuan ilk
mzisyendir.28 Saraydaki hayat, yenilikilere kar klsik Arap ekoln ve
Mabedin (. 126/743) 29 retilerini savunmakla geti. Bu konuda en byk destekisi olu shk idi. Olduka zeki, sosyal ve siys ilikileri gl olan brhim,
Abbslerin ilk dneminin mehur vezir ailesi Bermeklerin hi bir nemli gnn
unutmaz; byle gnlerinde talebesi Mhriki onlara gnderir ve bunun karlnda
hediyeler alrd.30
Beste yapacak iir bulamadnda gfteyi kendi yazacak kadar gl ve iyi
bir airdi.31
Arap mzik tarihileri bilhassa ark okumada Mabedi muallim-i evvel
[ilk stad], brhimi de muallim-i sn [ikinci stad] olarak kabul etmektedirler.32 d Zelzel ve neyzen Barsma 33 refakatinde okuduu kendisine ait

28
29

30
31
32
33

Rowson, s. 74.
Eb Abbd Mabed b. Vehb (. 126/743), dnemin ark okuyuculuuna damgasn
vuran bir mzisyendir. zellikle Klsik Hicaz Ekoln temsil etmektedir. Mzii,
Hz. Osman dneminin mehur arkcs Sib Hsirden (.683) meketmitir. Emev
Halifesi Velid b. Yezid onu asrn arkclarn imam olarak vasflandrm ve hatta
cenazesinde kabristana kadar elik etmitir. Geni bilgi iin bk. Hseyin b. Ali elMesd, Mrcz-zeheb ve medinl-cevher (nr. M. Muhyiddin Abdlhamid), I-IV,
Kahire 1948, III, 233; Ebl-Ferec el-Isfahn, VI, 188-90; Cnd, s. 5-13; Rouanet, s.
82.
Nveyr, IV, 335-341; Zeheb, IX, 80; Sawa, s. 127.
Zirikli, I, 54; Corci, s. 32-33.
Cnd, s. 103.
Hayatyla ilgili olarak pek fazla bilgi bulunmayan Neyzen Barsma, Hrnrredin
gzde sazendelerinden biri olup, halife onun dnemin mzisyenleriyle ilgili
deerlendirmelerine gvenirdi. Hakknda daha geni bilgi iin bk. Ebl-Ferec elIsfahn, V, 34; Farmer, Trh, s. 155.

184

Dr. Ahmet Hakk Turabi

besteleri sebebiyle mecliste bulunanlar heyecanlanr; Hrnrred bile bazen haykrarak ayaa kalkmaktan kendini alamazd.34
brhime gre ark ksma ayrlr:
1. Elendirici olanlar: Sratli veya yava olabilirler.
2. Hznl olanlar: Olduka ince ve zarif namelerden oluurlar.
3. Hikmetli olanlar: Gerekten iinde oka sanat gsterisi yaplanlardr.
Irak blgesi mzik ekolnn de ban eken brhim zellikle bestelerindeki
yksek teknii, setii gftelerin salaml, sesinin gc ve tad, insanlar derin
dnce ve alemlere srkleyen mziiyle ne kmtr. brhim kendi besteleri
yannda, Ynus el-Ktib, Delll, Nfiz, Mabed ve Seyytn eserlerini de seslendirirdi. brhimin mziiyle ilgili o kadar ok anekdot vardr ki bunlar deerlendirmek ayr bir alma konusudur. unu nemle vurgulamak gerekir ki bu rivyetler bize brhim el-Mevslnin dneminin en mehur, sevilerek dinlenen ve rakipsiz mzisyeni olduuna iaret etmektedir. Hrnrredin sormas zerine
Barsma onun iin en gzel iek ve kokularn olduu bir bahedir demitir.35
brhim birok ynden kaliteli bir mzisyen olmakla birlikte irticlen
(improvize, doalama) konusunda zayft. Rakibi bn Cm bu hususta ondan daha
iyiydi. brhim bestelerini nceden hazrlard; meclis esnasnda yapamazd. Yine
klsik eserlerde de bn Cm kadar iyi deildi.36
brhim virtz derecesinde ud alard ama bestelerini daima d Zelzel ve
neyzen Barsma arasna -hill eklinde- oturarak seslendirirdi.37 Byle oturmasnn

34
35
36
37

bn Hallikn, I, 42; Ukayl, s. 238; Sawa, s. 154-155.


Hfn, s. 44.
Sawa, s. 144.
Zeheb, IX, 80.

185

lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl

sebebi muhtemelen birbirlerini daha iyi grerek ve duyarak takip edebilmektir. 38


brhimin udu ritimli bir ekilde aldna dair rivayetler vardr.39
Hafif sakl-i sn ritmine benzeyen mhr40 ritim leini ok kullanan
brhimin bu kalb kendisinin icat ettiine dair bilgiler de vardr. 41
Her ne kadar pheli de olsa, brhim el-Mevslnin kulland bir mzik
yazs olduuna dair kaynaklarda baz rivayetler yer almaktadr. Rivayette onun
Hrnrredin huzurunda ortaya kan bir anlamazla bu metodla aklk
getirdii belirtilmektedir.42
brhim bestelerinde tiz sesleri kullanarak arklar tekdze olmaktan kurtarmtr. O, tiz seslere k ve inilerde hep yumuak -piyano tarz- ve hafif bir ses
tonu kullanrd.43 arklarnda sadece ak temasn deil; mesela Hrnrredin
zaferlerini de ilemitir. 44
brhimin dnemin en kymetli mzisyeni olduu ve saraydaki makamnn
ne kadar yksek olduunu u olaydan da anlayabiliriz: brhim, Hrnrredden
mehur air Zr-Rummenin45 (. 117/735) iirlerini kendisinden bakasnn bestelememesini dilemi ve Halfe de onun bu dileini yerine getirmitir. 46 Byle bir
imtiyaz bildiimiz kadaryla bu dnemde ondan baka bir mzisyene tannmamtr.

38
39

40

41
42
43
44
45

46

Sawa, s. 154-155.
Corci, s. 33. Vezinli altan kastn, ritim kalbnn dzmlerini vurgulayarak yaplan
icra olduu dnlebilir
Bu ritim lei, gnmzde kullanlan lk sem uslne karlk gelmektedir
(Hfn, s. 207).
Corci, s. 33; Rouanet, s. 105.
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 206-207.
Corci, s. 33.
Sawa, s. 132.
Gaylan b. Ukbe Zr-Rumme, l Araplarnn iirlerini olaanst yetenekle taklit
etmesiyle nldr. Hakknda bilgi iin bk. Ignaz Goldziher, Klasik Arap Literatr (trc.
Azmi Yksel- Rahmi Er), Ankara 1993, s. 48.
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 249-250; Hfn, s. 36-37; Ukayl, s. 234.

186

Dr. Ahmet Hakk Turabi

brhim hayat boyunca mziin her anlamda yararlanarak ok para kazanm ve byk bir servet edinmitir. Servetinin -gayr-i menkul dnda- 24 milyon
dirheme ulat ifade edilmektedir.47
Sanat konusunda ok hrsl olan brhim, birgn rakibi bn Cm nin
Hrnrrede hi duymad gzel ark okuduunu renir. Bunun zerine bn
Cm yi takip eder ve onun bnr-Refe gidip yeni eserler rendiini tesbit eder.
O da bu eserleri bnr-Refe gidip renmi ve bn Cm den nce bunlar
Halifeye okumutur. 48 Bu balamda kfe iine gizlenerek arkc kadnlarn evine
girdii ve onlardan arklar rendiine dair hikayeler anlatlmaktadr.49 Zira o kadar salam bir mzik kulana sahiptir ki kedilerin miyavlamalarn bile ezberleyip
seslendirebilmektedir.50 Nitekim bir gn ud alan otuz criyesiyle birlikte verdikleri
bir konserde bn Cm bir akort bozukluu olduunu belirtince, brhim yzlerce tel
arasndan bozuk olan bulmu ve akordunu bizzat dzeltmitir. Olu shk kendi
olu Hammda grdm en kbiliyetli arkclar; deden brhim, HakemlVd (. 200/798)51, Fleyh ve Seyytt demitir.52 Hatta brhim, bn Cm ve
Fleyhten daha iyi olmasnn tesinde eserlerindeki mzikal anlatm gc ve
edebiyat bilgisi asndan da onlardan kat kat stnd. 53 brhim 1001 gece
masallarna konu olacak kadar mehurdur.54

47
48
49
50
51

52
53
54

Hfn, s. 38; Ukayl, s. 235-236.


Hfn, s. 41.
Zeheb, IX, 80.
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 209.
Eb Yahya Hakeml-Vd, Abbs ler Dneminde Hrn Saraynn nemli
arkclarndan biri ve bilhassa hezec formunda stad bir mzisyendi. Hakknda bilgi
iin bk. Rouanet, s. 98-99.
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 254-255; Sawa, s. 171; Corci, s. 33; Rouanet, s. 106.
Sawa, s. 174.
Farmer, Elf leyle ve leyle, s. 33-34.

187

lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl

lk Msik Korosunu Kurmas ve eflii


brhimin rencilerinden oluturduu korosu, slam dnyasnda bir ilki
temsil etmektedir. Daha nce herhangi bir rneine rastlamadmz bu koroyla
brhim, slam dnyasnda toplu icra geleneini balatmtr.
brhimin korosu, bizzat satn ald ve mzik eitimi verdii kabiliyetli
criyelerden olumaktayd. brhim, deerli criye kzlara mzik -arklar- reterek onlarn deerini daha da artran ilk mzisyendir. O, criye seiminde esmer ve
sarnlardan daha ok beyaz tenlilerini tercih ediyordu. Mesela bu ekilde mzik
retip yetitirdii bir criyeyi Hrn Rede 36.000 dinara satmtr.55 Kendisinin
setii ve arkadalarnn ark renmeleri iin gnderdii criyelerden oluan 80
kiilik bir okulu, ud orkestras [alg topluluu] ve korosu vard. slam dnyasnda
ilk mzik okulu, orkestras ve korosu saylacak bu ekip, Arap mzik tarihindeki ilk
dzenli mzik okuludur. 56 Zira bu tarihten nce ne bir mzik okulu ne de bir mzik
korosu vardr. Ayrca; bu uygulamasyla bir anlamda criye kzlarn eitimini
kurumsallatrmtr.57
brhimin bu dnemde rencileriyle icr ettii bu mzie toplu alg
mzii veya orkestra mzii [ud orkestras] denilebilecei gibi; toplu ses
icrs veya koro da denilebilir. Ayrca onun halifelerin veya soylu insanlarn
meclislerinde birka mehur szendenin refakatinde icra ettii mzik tarzn, soylu
kiilerin saray veya odasnda icra edilen mzik anlamna gelen zmre mzii
veya oda mzii olarak nitelendirmek de mmkndr. brhimin icra tarzlarna
baktmzda bunlar u ekilde snflayabiliriz:
1. Halifelerin huzurunda, neyzen Barsma ve d Zelzelin refakatlerinde arklar okuyarak- icra ettii mzik; zmre mzii veya oda mzii.

55
56

57

Nveyr, IV, 332-3.


Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 185; Hfn, s. 39; Rouanet, s. 105; J. W. Fck, Ibrahim alMawsili, EI, III (Leiden, 1971), s. 996.
Rowson, s. 74.

188

Dr. Ahmet Hakk Turabi

2. Ud alan criye kzlardan oluturduu toplulukla toplu alg mzii veya


orkestra mzii.
3. Yine criye kzlardan oluan toplulukla toplu ses icrs veya koro
mzii.
brhimin ilgin bir zellii de korosunu ynetirken baget 58 kullanmasdr.59
slam dnyasnda bu anlamda bir ilki temsil eden brhimden nce eski Yunanda
orkestra veya koroyu yneten kii, yksek bir yere kar ve tempoyu ya ayana
balad bir cisimle ya da parmaklarn akrdatarak verirdi. Ayrca kilise ayinleri
esnasnda ayin okuyanlarn dikkatini ekmek zere papazlar mendil veya denek
kullanmlardr. Bu trde ynetim ekli XVI. yzyla kadar devam etmitir.60
rencileri, Besteleri ve Gfte Mecmuas
Sadece arkclkla yetinmeyen brhim, yetitirmi olduu ok sayda renci ve yapm olduu bestelerle de mzie nemli katklarda bulunmutur. En nemli rencileri unlardr: Olu shk, torunlar Hammad b. shk ve Ahmed b. smail;
ayrca Mhrik, Allye [veya Alleveyh], Muhammed b. Hamza Eb Cafer,
Barsma, Mteyyeml-Himiyye, Sleym b. Selm, Amr b. Bn, Mualla b.
Ayyb b. Tarf ve kzkardei Leys.61
brhim, dneminin en retken bestecisiydi; toplam 900 civarnda eseri
vardr. O gnn artlar gerei bunlar kayda alacak gelimi bir nota sistemi veya
herhangi bir kayt cihaz bulunmamas sebebiyle gnmze ulaamayan bu eserlerin
gfte, ritim, hangi ses perdesinden okunaca bilgisini ve toplam saylarn sadece

58

59

60
61

Baget, orkestra eflerinin orkestra veya koroyu ynetirken kullandklar idare


deneine verilen isimdir. Geni bilgi iin bk. Vural Szer , Mzik ve Mzisyenler
Ansiklopedisi, stanbul 1964, s. 33.
Stephan and Nancy Ronart, Mawsili al-Ibrahim and Ishaq, The Concise Encyclopedia
of Arabic Civilization (CEAC), Amsterdam 1959, s. 357.
lhan Mimarolu, Mzik Tarihi, stanbul 1990, s. 197-198.
Hfn, s. 37; Farmer, Trh, s. 145,154-155, 159; Sawa, s. 26; Fck, s. 996.

189

lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl

Ebl-Ferecin En sinden renebilmekteyiz.62 Olu shk bu eserleri kalite


asndan snfa ayrmaktadr:
1. 300 tanesi altn derecesinde olup, bu eserlerle o herkesi amtr.
2. 300 tanesi gm derecesinde olup, dierlerinin yapt eserlere benzerdir.
3. 300 tanesi de bakr derecesinde olup, oyun-elence tarzndadr. 63
Birgn Hrnrred ona bu besteleri nasl yaptn sormu o da u ekilde
cevap vermitir: ncelikle derdi ve kederi aklmdan karrm ve gzmde sadece
tarab [melodi] 64 canlandrrm [hayal ederim]; bylelikle bana tm melodi yollar
alverir ve ben de k yardmyla bu yollarda yrr giderim. 65
brhim, Halfe Hrnrredin emri zerine, bn Cm ve Fleyh b. EbilAvryla birlikte el-Miets-Savtl-Muhtra [Seilmi 100 ark] isimli gfte
mecmuas tarznda bir eser yazmtr. Bu eseri sonradan olu shk tekrar gzden
geirilerek yenilenmitir. Gnmze ulamayan bu eser, Ebl-Ferec el-Isfahnnin
Ensinin ekirdeini oluturmutur.66 Bu eser iki ciddi rakip olan brhim ve bn
Cmnin bir arada almalarn salamas bakmndan olduka nemlidir.67

Vefat
ki bamls biri olan brhim; olduka dost canls, scakkanl, geni bir
evreye sahip, sosyal yn ok gl olan bir insand. Ayn zamanda yardmseverlii ve efkati onun en briz zellikleriydi.
62

63
64

65
66

67

Besteledii 900 eserin tamam el-Ende bulunmasa da en nemli bestelerinin


gfteleri mevcuttur.
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 202. Ayrca bk. Corci, s. 34.
Tarab kelimesi comak, heyecanlanmak, mutlu olmak, ferahlamak anlamlarna
geldii gibi, mzik, ark, ark sylemek, terennm, melodi anlamlarn da ifade
etmektedir.
Hfn, s. 49.
Fuat Sezgin, Geschichte des Arabischen Schrifttums (GAS), I-IX, Leiden 1967-1984, I,
371; Henry George Farmer, Masdirul-Mskal-Arabiyye (trc. Hseyin Nassar),
Kahire 1957, no. 7, s. 22; a.mlf., Trh, s. 41.
Fck, s. 996.

190

Dr. Ahmet Hakk Turabi

Kulun hastalna yakalanan brhim el-Mevsl 188 (803-4) ylnda


Badatta vefat etmitir. 68 Vefatndan nce Hrnrred, onu ziyaret etmi ve ona
sabr telkin etmi; vefatn duyunca da olu Memunu, cenaze namazn kldrmakla grevlendirmitir.69 Vefatna olduka zlen neyzen Barsma da neyiyle bir
at yakmtr.70 Yaklak 64 yanda vefat eden brhimin ldnde 3000 dinar
nakit paras vard ve bunun 700 dinaryla borlar dendi.71

Sonu
brhim el-Mevsl aslen ranl olmakla beraber Arap arklar repertuar da
olduka zengin olan bir mzisyendir. Virtoz derecesinde ud almasnn yansra,
edebiyata ve zellikle -gerektiinde gftelerini kendi yazacak kadar- iire hakim bir
kiidir. Dnemin en byk arkcs ve bestekar olan brhim, ark okumada
muallim-i evvel [ilk stad] saylan Mabedden sonra muallim-i sni [ikinci
stad] olarak vasflandrlmtr. Hayat boyunca Arap-Hicaz geleneine sk skya
bal kalarak, bu gelenei srdrmtr.
slam dnyasnda ilk koro ve orkestray kuran brhimin criyelerden oluan
80 kiilik bir okulu, ud orkestras ve korosu vard. Bu almalar slam dnyasnda
mziin bir okul halinde kurumsallamasnn da tohumlar olmutur. brhimin
ilgin bir zellii de korosunu ynetirken baget kullanmasdr.
brhim el-Mevslnin kulland bir mzik yazs olduu, zerinde nemle
durulmas gereken bir konudur. Bilindii kadaryla slam dnyasnda ilk mzik
yazs ilk slam filozofu Yakub b. shk el-Kindye (. 874) ait olan Ebced
Notasdr. brhim ve olu shkn baz mzik yazlar kullandklar klasik
68

69
70
71

Ebl-Ferec smil b. shk bnn-Nedm, el-Fihrist, Beyrut 1978, s. 201; Hatb elBadd, VI, 176-177; bn Hallikn, I, 43; Safed, VI, 100.
Nveyr, IV, 346.
Sawa, s. 153.
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 263-4; Nveyr, IV, 332; Zirikli, I, 54. Vefat ettii ya ile
ilgili kaynaklarda eitli rakamlar verilmekle birlikte 63 ile 64 yalarnda vefat ettiine
dair genel bir gr vardr.

191

lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl

kaynaklarda zikredilmektedir. Gerek brhimin kulland rivayet edilen mzik


yazs ve gerekse Kitbl-Ende gfteleri verilen besteleri, aratrlmas gereken
nemli konulardr. Bunlarn aydnlatlmasyla slam dnyasndaki ilk mzik
hareketlerine aklk getirilmi olacaktr.

Kaynaka
Abirn, Smi Hsib Rif, el-ttichtl-gniyye fi kasril-Memn, Beyrut 1993.
Brockelmann, Carl, Geschichte der Arabischen Litteratur, I-II, Leiden 1943-1949.
el-Chiz, Eb Osman Amr b. Bahr (. 255/869), Kitbt-Tc f ahlkil-mlk (nr.
Ahmed Zeki Paa), Kahire 1914.
Corci, Simon, el-Mskal-Arabiyye, (trc. Cemal Hayyat), Badat 1989.
el-Cnd, Ahmed, Min trhil-gn indel-Arab, Dmak 1988.
Farmer, Henry George, Trhul-mskal-Arabiyye (trc. H. Nassr), Kahire 1956.
-----, el-Msk vel-gn fi elf leyle ve leyle (trc. H. Nassr), Beyrut 1980.
-----, Masdirul-mskal-Arabiyye (trc. H. Nassr), Kahire 1957.
-----,shk Mawsl, A, V/II (stanbul 1988), s. 1075.
-----,Nevbe, A, IX(Eskiehir 1997), s. 220-222.
Fck, J. W., Ibrahim al-Mawsili, EI, III (Leiden 1971), s. 996.
Goldziher, Ignaz , Zhiriler (trc. Cihat Tun), Ankara 1982.
-----, Klasik Arap Literatr (trc. Azmi Yksel- Rahmi Er), Ankara 1993
Hfz, Sm, Trhul-msika vel-gnil-Arab, ts.
Hatb el-Badd, Eb Bekir Ahmed b. Ali (. 463/1071), Trhu Badd, I-XIV,
Kahire 1931.
el-Hfn, Ahmed Mahmud, shk Mevsl, Kahire 1951, s. 32-33.
Ebl-Ferec el-Isfahn, Ali b. el-Hseyin (. 356/967), Kitbl-en (nr. Abdlemir
Mhenna-Semr Yusuf Cabir), I-XXIV, Beyrut 1986.
el-htiyr, Nesb, el-Fennl-gn indel-Arab, Dmak 1955.

192

Dr. Ahmet Hakk Turabi

bn Hallikn, Ebl-Abbas Ahmed b. Muhammed (. 681/1282), Vefeytl-ayn ve


enb ebniz-zaman, (nr. hsan Abbas), I-VIII, Beyrut 1978.
bnn-Nedm, Ebl-Ferec smil b. shk (. 385/995), el-Fihrist, Beyrut 1978.
Kka, Mustafa Sabri, Hicaz, DA, XVII (stanbul 1998), s. 432-437.
el-Mesd, Hseyin b. Ali (. 345/956), Mrcz-zeheb ve medinl-cevher (nr. M.
Muhyiddin Abdlhamid), I-IV, Kahire 1948.
Mimarolu, lhan, Mzik Tarihi, stanbul 1990.
en-Nveyr, ihbeddin Ahmed (. 733/1333), Nihyetl-ereb fi fnnil-edeb, IXVIII, Kahire ts.
Ronart, Stephan and Nancy, Mawsili al-Ibrahim and Ishaq, The Concise Encyclopedia
of Arabic Civilization (CEAC), Amsterdam 1959 (New York 1960), s. 357.
Rouanet, Jules, el-Mskal-Arabiyye (trc. skender elfn), Kahire 1927.
Rowson, Everett, Ebrahim Mawsili, EIr, VIII (California 1998), s. 73-4.
es-Safed, Selhaddin Halil b. Aybeg (. 764/1363), Kitbl-Vfi bil-vefeyat, VI, (nr.
Abdlmecid Zeyyab-Abdlmelik el-Haebe), Beyrut 1981.
Sawa, George, Music Performance Practice In The Early Abbsd Era, Toronto 1989.
Sezgin, Fuat, Geschichte des Arabischen Schrifttums, I-IX, Leiden 1967-1984.
Szer, Vural, Mzik ve Mzisyenler Ansiklopedisi, stanbul 1964.
Streck, Arracn, A, I (Eskiehir 1997), s. 595-6.
Turabi, Ahmet Hakk, el-Kindnin Msik Risleleri (Baslmam Yksek Lisans Tezi),
Marmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul 1996.
-----,shk el-Mevsl, DA, XXII (stanbul 2000), s. 536-537.
-----,brahim el-Mevsl, DA, XXI (stanbul 2000), s. 322-323.
el-Ukayl, Mecd, es-Sim indel-Arab, Dmak 1966.
ez-Zeheb, Muhammed b. Ahmed (. 748/1348), Siyeru almin-nbel (nr. uayb elArnat v.dr.), I-XXIII, Beyrut 1981-1985.
ez-Zirikli, Hayreddin, el-Alm, I-IV, Kahire 1954-1959.

193

lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl

194

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma


ve Norm Oluturmada Hadisin nemi
Dr. Ali OLAK*
zet: Bu makale sosyoloji ile din arasnda mevcut olan ilikiyi ortaya koymaya
almaktadr. Sosyolojik bir kelime olan Meruiyet ve Merulama kelimeleri izah
edildikten sonra toplumda merulamann nasl olduu ve merulama srecinde etkili
olan yntemleri ele almaktadr. Merulamay salayacak etkenler olduka fazladr.
rnein, kutsal kitabn retileri, peygamberlerin sz ve davranlar, toplumun
liderinin szleri, bir filozofun fikirleri, devletlerin anayasas bunlardan bazlardr.
Ancak, bunlarn ierisinde din merlatrmann tarihte en etkili yntemi olarak
kullanlmtr. Mesela slami limlerde grlerin Kuran ya da hadislere dayandrlmas toplum asndan kabullenme ansn olduka ykseltmektedir. Mslman
toplumlarda fikirler sylendikten sonra Hz. Peygamber' ya da Kurn'a dayandrld
zaman tereddtsz kabul grmekte ve ona muhalif fikir ileri srmeye cesaret edilememektedir. Bu durum Mslman halk arasnda Kur'n ve hadislerin esiz yerine iaret
etmektedir. Bunu bilen bilen bir ksm insanlar ondan faydalanmak isteyerek yapmak
istediklerini Hz. Peygamber'in otoritesine dayandrm ve bu amala rivayetler
uydurmulardr. Zaten mevz rivyetlerin ortaya kmasndaki yegane sebebin, bir
uygulamay halk nazarnda meru gsterme, toplumda yasa haline getirme niyeti
olduu bilinen bir husustur.
Anahtar Kelimeler: Merulatrma, Norm, Hadis, Otorite, yet, Peygamber
The mportance of Hadith on Forming Legalization and Performing Norms to the
Understanding end to the deas in Muslim Societies
Abstract : This article is trying to set out the present relationship between sociology
and religion. After explaning the words Legalization,which is a sociological word and
legality it deals with how legality happens in society and the methods which are
effective during legalization period. The Factors that forms legality are very much. For
instance, the sayings(reti) of the Holy Book, the sayings and the behaviours of the
prophet, the sayings of the public/society leader, ideas of a philosoph and the
motherlaw of the countries are some of these. But among these,religion was used as the
*

Osmaniye-Dzii Cumhuriyet Lisesi Mdr

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve


Norm Oluturmada Hadisin nemi

most effective way of legalization in history.For example, In islamic scences, when the
thoughts are based to Koran or the Hadiths, is rising the chance of being accepted
among the society. In muslim societies after the thoughts are said and they are based on
to Muhammed or Koran it is accepted without any doupt and no other rivals thoughts
are to be said. This situation marks at the faboulus place of Koran and the hadiths
among the muslim society. Some peolpl who knew this used the prophets authority in
order to do the things they want and for this reason they made up romour. The only
reason that these rumors are created was, to make a legal ,that is a known fact making
law in public.
Key Words: Legalization, Norm, Hdith, Authority, Vers, Prophet.

Meruiyet; otoriteye uygun hale gelme, otorite ile atmama g ile birlikte
olma demektir.1 Baka bir deyile, er' yani toplumsal normlara uygun olma
anlamndadr. Merulatrma; bir davran toplum nazarnda kabul edilebilir yani
yasal, normlara uygun duruma getirmek demektir. Toplumun eitli yasalar vardr.
Bunlardan bir ksm yazl hale getirilen kanunlar dier ksm da yazl olmayan
ancak toplum vicdannda kabul grm ve yaptrm gc olan rfe dayal uygulamalardr. Aslnda yazl kanunlar da toplum nazarnda meru grlen, kabul edilen ya da yasaklanan eylerden oluturulur. Toplumun davranlarn inanm olduu din ya da kutsal deerler byk lde etkiler. Sayg duyduu kutsaln tavsiyelerini yerine getirmeyi, ona yaknlk salayabilme arzusuyla, rabet etmeye deer
olarak grr. Onun isteine ters olan eyler toplum tarafndan da sevilmeyecei
iin, eer bir davran topluma kazandrlmak isteniyorsa, muhakkak kutsal
deerlere onaylatmak, kutsal gcn desteine dayandrmak gerekir. Merulamay
salayacak etkenler olduka fazladr. rnein, kutsal kitabn retileri, peygamberlerin sz ve davranlar, toplumun liderinin szleri, bir filozofun fikirleri, devletlerin anayasas bunlardan bazlardr. Ancak, bunlarn ierisinde din merlatrmann tarihi bakmdan en yaygn ve etkili bir aracdr.2
slm ilimlerde, btn disiplinlerin ortak ynlerinden birisi, gr ve

1
2

Marshall, Sosyoloji Szl, s. 595-496.


Berger, Kutsal emsiye, s.75.

196

Dr. Ali olak

iddialarn kutsal bir referansa yani yet ve hadise dayandrma abasdr. tihatla,
kyasla hkm verilmesi, hkm verilirken muhakkak bir asla yani nassa dayandrlmas, merulatrma gayreti olarak grlebilir. phesiz bu abada belirleyici
olan eitli etkenler vardr. Bunlardan en nemlisi; Mslmanlarn varlk anlaylarnn bilgi anlaylarna da yansm olmasdr. slam inancna gre Allah (c.c.)
her eyin kaynadr. Dolaysyla O, varln kayna olduu gibi bilginin de
kaynadr. Bu sebeple herhangi bir dncenin slam ve Mslmanlar nezdinde
kabul edilebilirlii, bu kaynan onu tasdik edip etmemesiyle doru orantldr.
Bunun insanlar elindeki ls de Kurn'dr. Bilgi kayna ile dorudan temas halinde olan Peygamber ise ikinci srada yer almaktadr. te bu n kabul dolaysyla
tarih boyunca slam limleri, grlerini ortaya koyarken bu iki kaynaa bavurmaya ya da onlara ters dmemeye zen gstermilerdir.3 Bu gelenek halk arasnda
da o kadar yerlemitir ki, kimi grler, fikirler sylendikten sonra da Hz. Peygamber' ya da Kurn'a dayandrld zaman tereddtsz kabul grmekte ve ona
muhalif fikir ileri srmeye cesaret edilememektedir. Bu durum Mslman halk
arasnda Kur'n ve hadislerin esiz yerine iaret etmektedir.
Toplum nazarnda hadisin esiz yerini bilen bir ksm insanlar ondan
faydalanmak isteyerek yapmak istediklerini Hz. Peygamber'in otoritesine dayandrm ve bu amala rivayetler ihdas etmilerdir. Bunlardan bir tanesi: Benden
hakka uygun bir hadis rivyet ederseniz, syleyeyim ya da sylemeyeyim, onu
alnz,4 eklindeki rivyettir. Bu rivayetle keyf merulatrma yapmak isteyenler
iin bir dayanak noktas oluturulmutur. Ancak bn Hacer, Eb Hureyre'den merfu
olarak gelen bu rivyetin mnker olduunu belirtmi,5 el-Aclni de mnker
olduunu kaydettikten sonra Ukayli'nin bu rivyet iin sahih bir senedi yoktur

zafar, Polemik Tr Rivyetlerin Gerek Mahiyeti, slmiyt, c.1, Say:3, sayfa: 19.
bn'l-Cevz, Mevdt, I, 157; bn Hacer, Lisnu'l-Mzn, I, 454, no: 1405; el-Acln,
Kefu'l-Haf, I, 86, no: 220.
5
bn Hacer, a.g.e., I, 454, no: 1405
4

197

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve


Norm Oluturmada Hadisin nemi

ifadesine yer vermitir. 6 Ayrca Hz. Peygamberin (s.a.v.) mtevtir olarak kabul
edilen Kim benim hakkmda kasten yalan sylerse cehennemdeki yerini hazrlasn7 hadisine de ters dmektedir. Aslnda yukardaki kaydettiimiz rivyet merulatrma almalarn meru gsterme gayretinden baka bir ey deildir. Zaten
mevz rivyetlerin ortaya kmasndaki yegane sebebin, bir uygulamay halk nazarnda meru gsterme, toplumda yasa haline getirme niyeti olduu bilinen bir husustur. Ancak merulatrma denilince sadece kt niyetle toplumda yerletirmek
istedii bir uygulamay kabullendirme almas anlalmamaldr. Toplumdaki btn yenilikler, reformlar ve ilh dinlerin retileri bir merulama srecinden gemitir.
Merulatrmann eitli yollarla yaplmas mmkndr. Yaplan uygulamann ya da sylenen szn toplum tarafndan kabul grm otorite bir kimseye
dayandrlmasnn onun halk nazarnda kolayca kabul edilmesine sebep olaca
bilinen bir husustur. Mimarde Mimar Sinan'a, Tpta bni Sn'ya ve dier bilim dallarnda da en otorite bir bilim adamna fikirlerin dayandrlmas, onlara nasl g
kazandryorsa ayn ekilde dn konularda ortaya konulan bir gr ya da uygulamann dinde otorite olan Kur'n ve Hz. Peygambere dayandrlmas o gr ya da
uygulamalara g kazandracaktr. Bunun farknda olan toplum bazen hadisin gcnden istifade etme yoluna bavurmutur. Ancak merulatrma denilince genel
manada toplumun istenilen kvama gelmesi iin yaplan slah almalar anlalmaldr. Peygamberlerin, mmetleri iin iyi ve gzel eyleri emredip; onlar kt
eylerden men etmeleri bu tr merulatrma eklindendir. imdi kaydedeceimiz
rnek buna iaret etmektedir. Chiliye dnemi kadn iin drt eit nikah varken;
slam sadece, Mslmanlar arasnda uygulanan bugnk nikah eklini kabul edip,
dierlerini yasaklamtr. Hz. Aienin (r.a.) bildirdiine gre bu drt eit nikah u
ekilde gerekleiyordu:
6
7

el-Acln, a.g.e., I, 86, no: 220.


el-Buhr, Sahih, lim, 38, (I, 35-36); Mslim, Sahih, Zhd, 72, (III, 2298-2299); Eb
Dvud, Snen, lim, 4, (IV, 63), no: 3651.

198

Dr. Ali olak

Birincisi, bugn insanlarn yapmakta olduklar nikahtr. Buna gre erkek;


bir erkekten velyetinde bulunan bir kadn belli bir mehir karlnda ister ve onu
nikahlar. kincisi; erkek, kendi kars hayzdan temizlendii zaman, karsna; asillerden filana git, ondan seninle cinsi mnasebette bulunmasn iste, der. Kadnn,
kendisiyle cinsi mnasebette bulunmas istenen erkekten gebe kald anlalncaya
kadar kocas ona yaklamaz. Kadnn hamile olduu anlalnca, kocas isterse o
kadnla cinsi temasta bulunur. Kocasnn bu ekilde davran, ocuun asil
olmasn istemesinden dolaydr. Bu nikaha Nikhul-stibda denir. ncs; on
kiiden az bir topluluk bir araya gelir ve tamam bir kadnn yanna girerler. Her
birisi kadnla ayr ayr mnasebette bulunur. Sonuta kadn, bunlardan hamile kalp
dourur. Doumdan bir ka gn sonra kadn, o erkeklere haber gnderir. Onlarn
hepsi gelmek zorundadr. Kadn onlara hitaben Sizinle girdiim cinsel ilikiden
dolay dourduum ocuu tandnz. Ey falan bu ocuk senindir. der. Bylece
onlardan arzu ettiinin ismini syler. Bundan sonra kadnn ocuu, o adamn nesebine katlr. smini syledii erkek, ocuu almak zorundadr. Drdncs; bir ok
erkek toplanp bir kadnn yanna gelirdi. Bu kadn, dierleri gibi kendi kaps zerine, iaret olsun diye bayrak diken bir fahiedir. Artk kim isterse bu bayrakl kadnn yanna girerdi. Kadn hamile kalp ocuunu dourduu zaman, kendisiyle ilikide bulunan erkekler toplanrlar ve kendileri iin bir ka kif (bilirkii) tutarlard.
Sonra bunlar o kadnn ocuunu, karar verdikleri kiinin nesebine katarlard. Artk
o ocuk, sz konusu adamn ocuu olarak arlrd. Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamber olarak gnderilince, insanlarn bu gnk nikah hari, bu chiliye nikahlarn ortadan kaldrd. 8
Hz. Aienin anlatt bu birinci nikah eklini, Allah Raslnn babas
Abdullahn evliliinde ve kendisinin peygamberlikten nce Hz. Hatice validemizle
yapt nikahlarda da grmekteyiz. Hz. Aie, bu nikahn chiliye nikahlarndan
birisi olduunu anlatmtr. Buna gre: Bir kimse birinin kz iin nce htbede
bulunur. Htbe; erkein kz istemesi ve ona evlilik teklif etmesidir. Belirli bir mehir
8

el-Buhr, Sahih, Nikah, 36, (VI, 132).

199

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve


Norm Oluturmada Hadisin nemi

zerine anlalr, karlkl rza oluursa htbe gerekleir. Bu nikah slam kabul
ederek merulatrmtr. Mehir; erkein evlenecei kadna vermesi gereken mal
veya paradr. Nikah akdiyle ortaya kar. slama gre de, chiliye dneminde
olduu gibi, gereklidir. 9 Bunun ne kadar olaca ile ilgili olarak da deiik miktarlar
tayin edilmitir. Eb Hanifeye gre mehrin en az on dirhemdir. Maliklere gre
eyrek dinar ya da dirhemden az olmamaldr. Hanbel ve afilerde ise az iin
bir snr yoktur. st snr belirtilmemi, yani snr konmamtr. Chiliye
dneminde grld gibi, slamda da mehir kadnn hakkdr. Babann veya kadnn velisinin bunda hi bir hakk yoktur. slama gre mehirin nikahla, zikredilse de
zikredilmese de, verilmesi gerekir. Eer evlilik mehirsiz akdedilirse zifafn olmasyla birlikte mehri misil, yani dengi kadnlarn mehri kadar, verilmesi gerekir. Zifaf
gereklememi ise, Malikilere gre, feshetme ve mehri tamamlama arasnda
serbesttir. Fesh ederse kararlatrlan mehrin yarsn kadna vermek gerekir. Chiliye dneminde de bu eit nikahta, nce mehir belirlenir sonra nikaha geilirdi. 10
Bu uygulama slam tarafndan merulatrlm ve gnmzde uygulanmaktadr.
Hz. Aienin ikinci srada anlatt nikh eidi, stibda nikhdr. B-D-A
( )fiili, gze yan dolmas, gz dolmak fakat akmamak, kabn su ile dolmas,
bir kimsenin birisinin nasihatlerinden bkp onunla ilikiyi kesmesi, eti kesmek,
ticaret etmek, deriyi yarmak gibi manalara gelir. Bd, ten dokuza kadar olan
saylara denir. Bda etten ya da baka bir eyden kesilen paradr.11 Hz. Peygamber
de kz Hz. Ftma iin Ftma benden bir et paras (bda) dr. Onu zen beni zm olur, buyurmutur. 12
Yukardaki rivyette belirtildii zere koca, karsna Filana git, ondan
istibda et. der. Bundan anlalaca zere; koca, hanmnn beenilen bir kimseden
hamile kalmas iin, o adama gndermektedir. Kadn, gittii kimseye ondan hamile
9

Bk. 4.Nisa, 4, 24; el-Buhr, Sahih, Nikah, 49-51, (VI, 137-138).


Zuhayl, slam Fkh Ansiklopedisi, IX, 218 vd.
11
bn Manzur, Lisanul-Arab, I, 296
12
el-Buhr, Sahih, Ashbun-Neb, 12, (IV, 210).
10

200

Dr. Ali olak

kalmak ve neslinden bir paray kesip almak iin gider. Buradaki asl maksat necip
bir soydan ocuk sahibi olmaktr. Bilindii zere; Chiliye insan soya ok nem
verirdi. Kiilerin stat ve rolleri, mensup olduklar soya gre belirleniyordu. Gnmzde olduu gibi, hamallk yapan bir aileden sosyal stats ok yksek bir hkim
ya da bir general olmak gibi eyler o zamanlar mmkn deildi. Byk bir kabileye
mensup isen ya da kabile reisinin ocuu isen, stat olarak olduka ykseksin demektir. nsanlar toplum iindeki yerlerini doutan kazanmaktayd. Kiilere kabilelerinden, dedelerinin hretlerinden dolay bir ycelik ve eref miras kalyordu.
Dedelerden ve babalardan insanlara geen, miras kald kabul edilen eref ve
ycelie hasep denilirdi. Dedelerin ve babalarn yaptklar gzel iler torunun iyilik
hanesine geer ve o da iyi bir insan olarak kabul edilirdi. stibda uygulamas ile o
kimsenin hasebine ve nesebine miras olmak mmknd. Bylece istibda ile o
kiiden an, eref, miras ve bir de evlat alarak birok eyi skp alr ve kendi ailesine getirirdi. Bu uygulama, aslnda Arap topluluunun o zamanlar rklk yaptn, yani baz milletleri ya da aileleri dierlerinden stn tuttuklarn ortaya koyuyordu. Oysa ki slam, stnl ancak takva'da grerek, bir milletin dierinden stn olmadn Sizin en erefliniz Allahtan en ok saknannzdr13 diyerek ifade
etmektedir.
Hz Aienin bahsettii nc tr nikah da, 10 kiiden az olmak zere,
kiilerin bir kadnla temas eklindedir. Bunun sonucunda doan ocuk, bu kimselerden birisinin nesebine katlrd. Aslnda nemli olan ocuun kime ait olduu
deil de kadnn kime nispet etmek istediiydi. Chiliye insan, yaygn olan fuhun
ierisinde doan ocuklarna baba bulmak iin byle bir yola bavuruyordu. Bu tr
bir ilikide soyun karmamas mmkn deildi. Doan ocuk, kadnn nispet ettii
kiinin deil de bir bakasnn ise, ileride bu kadnla iliki kuranlardan biri evlilik
yoluyla bu ocukla akraba olsa -mesela kzn vererek-durum ne olacakt. Bylece
iki karde birbiri ile evlenmi olacakt. slam, neseplerin karmasna sebep olan
muta nikahn haram kld gibi bu tr nikahlar da haram klmtr. Zaten bir
13

49. Hucurt, 13.

201

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve


Norm Oluturmada Hadisin nemi

kadnn ayn anda birka erkekle evli olmas, dinen mmkn deildir.
Birok insann bir kadnla ilikiye girmesi eklindeki nikah, istibda ve bir
nceki nikah tr gibi, on kiiden az kimsenin bir kadnla ilikisi eklinde de
deildi. Bir ok insan bir araya gelir, bir kadnla ilikide bulunurlard. Bu kadn zina
yapan birisi olup, kendisine gelenleri geri evirmezdi. Kapsnn zerine iaretler
koyarak kendisini belli ederdi. Arzu eden, o iareti grnce bu kadnla ilikiye girerdi. Byle bir kadn hamile kalr ve ocuunu dourursa, o kadnla ilikiye
girenler toplanr, kendilerine bir kif (insanlarn grnlerinden hkm karp
kime ait olduunu bilen ilmi kyafe sahibi kimse) ararak bu ocuun kime ait
olduunu belirleyip, ocuu onun nesebine katarlard.14
Bu tr chiliye nikah da, ilk sz ettiimiz hari, slam tarafndan dierleri
gibi zina olarak deerlendirilen nikahtr. stibdada, bizzat kocasnn direktifi ile
evli bir kadnla bir erkek ilikide bulunuyordu. nc tip nikahta erkeklerin says
on rakamna kadar ulat. Bu son chiliye nikahnda, bir kadnla ilikiye girecek
erkeklerin saysnda snr yoktu. Bu uygulama imdiki hayat kadnln hatra getirmektedir. Yalnz doan ocuun kadnla ilikide bulunan birinin soyuna katmas
ynyle ondan ayrlr.
Hz. Aie, yukarda kaydettiimiz bu drt chiliye nikah hakknda bilgi verdikten sonra: Muhammed (s.a.v.) hakla gnderilince, btn chiliye nikahlarn ortadan kaldrd. Ancak; bugnk Mslmanlarn uygulad nikah hari, demitir.15
Chiliye dneminde bedel ve hdn/ haden nikah denilen iki nikah eidi
daha vard. Bedel nikah; iki erkein, hanmlarn karlkl olarak deitirmeleri idi.
Hdn / haden nikah ise kadnlarn gizlice dost edinmeleri metres hayat yaamalarnn adyd. Bu konu Kurnda Nisa Sresinin 25. yetinin bir blmnde (siz
Mslmanlar) hep birbirinizdensiniz, o halde fuhuta bulunmayarak, gizli dost
edinmeyerek, namuslu yaadklar halde sahiplerinin izni ile onlar nikah ediniz.

14
15

aatay, slam Dnemine dek Arap Tarihi, s. 130.


el-Buhr, Sahih, Nikah, 36, (VI, 132).

202

Dr. Ali olak

Mehirlerini de gzellikle veriniz. 16 yetiyle yasaklanmtr.


O halde sz ettiimiz ilk nikah ekli, kzn veya kadnn velisine dnr
gitme, mehir tayin ederek evlenme ve kadndan faydalanmann yalnz kocasna has
klnd nikah eidi yet ve hadislerle merulatrlm, dierleri ise slam dininden onay alamadklar iin merulaamam ve yasaklanarak zina olarak kabul edilmitir.
Kur'nda bu tr rneklerin says olduka fazladr. Konunun anlalmas iin
rnek kaydettikten sonra, Kur'n ve Hadisin gcnden faydalanp kendi isteklerini merulatrmaya alan kiilerin rneklerine geeceiz.
1. Chiliye Araplar arasnda evlat edinen kimse, evlatlnn hanmyla
kesinlikle evlenemezdi. Byle bir davran o toplumda byk ayp olarak kabul
edilirdi. slam, Chiliye dnemindeki evlatlk anlayn kaldrarak, evlat edinen
kimsenin, evlatlnn boam olduu hanmla evlenmesini, " Sonunda Zeyd
(Hz. Peygamber'in evlatl), eiyle ilgisini kestiinde (boandnda) onu seninle
evlendirdik ki, evlatlklar eleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek
hususunda m'minlere bir sorumluluk olmad bilinsin. Alah'n buyruu yerine
gelecektir. "17 yetiyle merulatrmtr. 18
2. Mehir, nikah esnasnda erkek tarafndan kadna verilen bir mal ya da
paradr. Chiliye dneminde de bulunan bu uygulama, 19 daha sonra Kur'n tarafndan slah edilerek, "Kadnlara mehirlerini cmertce verin, eer ondan gnl
holuu ile size bir eyler balarlarsa onu afiyetle yiyin."20 "Onlardan faydalandnza karlk, kararlatrlm olan mehirlerini verin, kararlatrlandan

16

4.Nisa, 25; bu konuda bkz. Ate, slam'a Gre Chiliye ve Ehl-i Kitb rf ve detleri,
s.343-344. Sarck, Chiliye Nikah Muta ve Dier Chiliye Nikahlar, s.66.
17
33. Ahzb, 37.
18
Geni bilgi iin bkz. Ate, Oryantalistlerin Hz. Peygamber le lgili ddialarna
Cevaplar,s. 101-134.
19
Ate, slam'a Gre Chiliye ve Ehl-i Kitb rf ve detleri, s.288-295.
20
4. Nisa, 4.

203

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve


Norm Oluturmada Hadisin nemi

baka, karlkl honut olduunuz hususta, size bir sorumluluk yoktur."21 "Onlarla
zinadan kanmalar, iffetli olmalar ve gizli dost tutmamalar halinde velilerini izniyle evlenin ve rfe uygun bir ekilde mehirlerini verin." 22 yetleriyle merulatrlm ve gnmzde de aynen uygulanmaktadr.
3. Diyet; nsann veya insan uzvunun telef edilmesi karl olarak verilmesi
gereken tazminat veya kan bedeline denir. Chiliye dneminde diyet uygulamas
vard. Mekkeliler Ficar Savalarnda kendi llerinden fazla olarak ldrdkleri her
kii iin diyet demilerdi.23 Kur'n- Kerim u yetler ile mevcut olan diyet deme
detini merulatrmtr:
"Ey iman edenler! ldrmede ksas size farz klnd. Hre hr, kleye kle,
kadna kadn. Ama her kim, lenin kardei tarafndan bir ey karl balanrsa,
o zaman rfe uymas, ona diyeti gzellikle demesi gerekir. Bu, Rabbiniz tarafndan
bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasndan yine saldrrsa, artk ona
ac veren bir azap vardr."24
"Bir mminin dier bir mmini, yanllk eseri olmayarak (kasten) ldrmesi,
yakmaz. Kim, bir mmini yanllkla (haten) ldrrse, mmin bir kleyi azat
etmesi ve (lenin) ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Meer ki, onlar
(o diyeti), sadaka olarak balam olsunlar. Eer (ldrlen), mmin olmakla
beraber, size dman bir kavimden ise, o zaman ldrenin, m'min bir kleyi azat
etmesi lzmdr. yet kendileriyle aranzda anlama olan bir kavimden ise, o vakit
miraslarna bir diyet vermek ve bir m'min kleyi azat etmek gerekir. Kim bunlar
bulamazsa Allah'tan tvbesinin kabul iin, birbiri ardnca iki ay oru tutmas
gerekir. Allah her eyi bilendir, gerek hkm ve hikmet sahibidir."25
Hadisin toplum nazarndaki gcnden faydalanmak isteyen kiilerin yapt
21

4. Nisa, 24.
4. Nisa, 25.
23
bn Sa'd, et-Tabakt, I, 128.
24
2. Bakara, 178.
25
4. Nisa, 92.
22

204

Dr. Ali olak

merulatrmaya gelince, bununla ilgili de bir ok rnee rastlamak mmkndr.


Hz. Peygamber (s.a.v.) vefat ettii zaman slam, Arap yarmadasnn snrlarn
amt. Irakn fethinden sonra fetihler birbirini takip etmi, Mslmanlar bu
fethettikleri yeni lkelerde eitli kavim ve dinlerle karlamlard. Irak ve randa
Zerdtiyye, Mneviyye ve Mezdekiyye gibi frkalar olan Mecsler yayordu.
Mslmanlarn bu dine mensup kiilerle beraber yaamalar gerekiyordu. Bu
beraberlik, o kavimlere ait gr fikir ve dini inanlarn Mslmanlar arasnda
yaylmasna sebep olmutur. Bu insanlardan bir ksm kendi dinlerini terk edip
slama girmilerdi. Ancak slama girenler, herhangi bir kastlar olmasa da eski
inanlarn yeni girdikleri dine katmak ve onlar merulatrmak istemilerdir. Bu
aamada slam toplumunun kabullenmesinde nemli ikinci sraya gelen hadis
kullanlabilirdi. Hilafet Emevlerde iken dier millet ve rklara kar sk politika
izleniyordu. Ancak Abbasilerin iktidara gelmesinde Farsllarn byk pay olduu
iin bu sk politikadan vazgeilerek onlara kar daha lml davranld. darede
onlara fazla yer verildi. O kimseler de kendi unutamadklar rf ve detlerini yaymaya baladlar. Ayrca, felsefe, hikmet ve dier dinlerin mensuplaryla karlalmas sonucunda, onlar da kendi din, rf ve detlerini unutamayp bunlar iin meru zemin aramlardr. Bu gayelerini gerekletirebilmek iin Kurn deitirip,
tahrife kalkanlar olsa da baarl olamamlardr. Hedeflerine ulamak iin de Hz
peygamberin hadislerinin toplum nazarndaki gcnden faydalanma yolunu
semiler ve bu amala da bir ok hadis uydurmulardr. 26
Anadoluya yerleme aamasnda Trkler, kendi geleneklerini; slam dininin
kurallar, Arap-Fars kltr unsurlar ve yerli Anadolu kltryle birletirerek Anadolu kltrn ortaya karmlard. Orta Asyadan gelen, Ouznmenin ele gemi olan paras ile Dede Korkut hikayelerinde toplanan, Trk det ve geleneklerinden bir ou kaybolmu, yaayanlar da varlklarn srdrebilmek iin slm
ekle brnmeye ihtiya duymulardr. 27
26
27

Cihan, Uydurma Hadislerin Douu, s.44-45.


lken, Anadoluda rf Adetlerinde Eski Kltrlerin zleri, s.22-24.

205

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve


Norm Oluturmada Hadisin nemi

nsanlar eskiden beri yaayp geldikleri ya da menfaatlerine daha uygun


grdkleri eyleri Mslman olduktan sonra da devam ettirebilmek iin hadislerin
gcnden faydalanmak istemilerdir. Hadis uydurucular (fikirlerini toplumda merulatrmak amacnda olan kimseler) Alm olduunuz hadislere baknz, eer biz
bir fikir ortaya koyarsak onu hadis yapardk,28 diyerek bu gerei vurgulamlardr. Nitekim, slamdan nce knay bolca kullanan topluluklar, onun
devamn salamak ve onu merulatrmak iin slam dneminde de knann fazileti
ile ilgili rivyetler ihdas etmilerdir.29 Rivyete gre Hz. Peygamber (s.a.v.); Drt
ey peygamberlerin snnetlerindendir: Kna yakmak, gzel koku srmek, Misvak
kullanmak ve nikah, buyurmutur.30 el-Mnzir bu rivyetin et-Tirmiznin
Sneninde de getiini ifade etmitir. Ancak et-Tirmiznin kaydettii rivyette

( kna) yerine kelimesi gemektedir.31 Hadis limleri ise bu kelimenin


nasl okunaca konusunda ihtilaf etmilerdir. Hfz Ebul-Haccc, dorusunun

olduunu ve tashif yaplarak bu kelimenin deitirildiini sylemitir. Ayrca


kna yakmann erkeklere haram olduunu belirterek, bu kelimenin kna kelimesinden baka bir kelime olmas gereine iaret etmitir. Zaten bu rivyetin ravilerinden olan Ebu-iml mehul bir kiidir ve burada teferrd etmitir.32 Baka bir
rivyette de Hz. Eb Bekir ve merin kendisine kna yakt bildirilmektedir. 33 Bu
rivyeti delil gstererek Hz. Peygamberin de kna yaktn savunanlar olmusa da
limlerin ounluu bunu kabul etmemilerdir.34 es-Suyt de bunu desteklercesine
mevzu rivyetleri derledii eseri el-Lelil-Masnada knayla ilgili rivyetlere yer

28

es-Sehv, el-Maksdul-Hasene, s.130.


Ali el-Kr, el-Mevzutul-Kbr, s. 488.
30
el-Mnzir, et-Terb vet-Terhb, III, 27, no: 2942.
31
et-Tirmiz, Snen, Nikah, 1, (III, 391-392), no: 1080.
32
et-Tirmiz, Snen, Nikah, 1, (III, 391-392), no: 1080; el-Mubrekfr, Tuhfetul-Ahvez,
IV, 167.
33
Mslim, Sahih, Fedil, 100-103, (II, 1821), no: 2341.
34
en-Nevev, erhun-Nevev al Sahhi Mslim, XV, 95
29

206

Dr. Ali olak

vererek onlarn mevzu olduuna iaret etmitir.35


Merulatrma sadece daha nceki adetleri devam ettirme amacyla yaplmamtr. nsanlarn menfaatlerine uygun olan bir ok sebepten dolay merulatrmaya ba vurulmutur. Onlardan bazlarn aaya kaydederek kapsamnn ne
kadar geni olduunu gstermi olacaz.
Fiyatlarn ykseltilmesinden rahatsz olan halk, bunu yapan tccarlar vazgeirmek iin yasaklayc rivyetler ihdas etmitir.36 Buna karlk fiyat ykselten
tccarlar da yaptklar ii meru gsterebilmek iin; Allahn krmz yakuttan bir
melei vardr. Bu melek her gn yeil zmrtten olan bir hayvan zerine iner,
fiyatlar ayarlar, sonra da semaya kar.37 eklindeki rivyeti uydurarak fiyat
ykseltmenin kendileri tarafndan deil de melekler tarafndan yapldn syleyip
bu ii merulatrmaya almlardr.
Sosyal ve siyasi meselelerde de merulatrmaya mracaat edilmitir. Hilafet
meselesinde tartmalar yaandndan taraflar kendilerinin hilafete daha layk
olduunu ispat etmek ve kendi grlerini toplum nazarnda merulatrmak
istemitir. 38 Bu tr bir rivyette anlatldna gre; gya Hz. Peygamber (s.a.v.)
yle sylemitir: Semaya ykseldiim zaman, Allahm! benden sonra Ali b. Eb
Tlibi halife yap, dedim. Sema ehli ve melekler her ynden: Ey Muhammed,
yalnz Allahn diledii eyi iste, zira Allah senden sonra Eb Bekirin halife olmasn istiyor, diye baryorlard.39 Bu rivyetle hem Yce Allahn hem de Hz.
Peygamberin desteini alm grnen Hz. Eb Bekr'in taraftarlar onun hilafetini
meru bir zemine oturtmak istemitir.
Hz. Alinin hilafetini isteyerek onun meru halife olduunu savunanlar, bn
35

es-Suyt, el-Lelil-Masna, Nikah, II, 140-141.


es-Suyt, a.g.e., Nikh, II, 145; bn Arrk, Tenzhu-era, II, 188, 192; bnul-Cevz,
Mevdt, II, 242.
37
es-Suyt, a.g.e., Nikh, II, 144; bnul-Cevz, Mevdt, II, 240.
38
Kandemir, Mevz Hadisler, s.32 vd.; Cihan, Uydurma Hadislerin Douu, s. 91-121.
39
es-Suyt, el-Lelil-Masna, I, 301; bn Arrak, Tenzhu-era, I, 343.
36

207

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve


Norm Oluturmada Hadisin nemi

Abbasn: Fitne olacak. Kim fitneye eriirse o kimsenin iki hususu takip etmesi gerekir. Onlar, Allahn kitab ve Ali b. Eb Tlibtir. Raslullah (s.a.v.) Alinin elini
alarak yle dedi: Bu bana ilk iman edendir. Kyamet gnnde benimle ilk musfaha edecek olandr. Hakla batl ayran, mmetin frkudur. Mminlerin efidir.
Mal zulmetin badr. O dorularn en bydr. Ve benden sonra halifemdir, 40
dediini yayarak, niyetlerini aka ortaya koymu ve kendi grlerini merulatrmak iin Hz. Peygamberin otoritesinden faydalanmay dnmlerdir.
Hz. merin hilafetini destekleyenler de bo durmayarak benzeri rivyetler
uydurup merulatrma ve halkn desteini alma gayretine girmilerdir. Ben size
gnderilmeseydim mer gnderilirdi. 41 Kim onu severse beni sevmi olur. Kim
de ona buz ederse bana buz etmi olur,42 gibi rivyetler bu trden rneklerdir.
Baz kelam alimleri; kader, cebir ve ihtiyar gibi meselelerde ihtilafa dtklerinden dolay, bunlar takip eden kimseler kendi grlerini glendirmek ve
hakllklarn ispat etmek iin hadisin gcnden faydalanmak istemi, hatta kendi
mezheplerini ven kar taraf da sapklkla itham eden rivyetler ihdas etmilerdir.43 Mebbihe mezhebinin kendisini merulatrabilmek iin Hz. ieye isnat
ederek uydurduu; Neb (s.a.v.), Rabbini krs zerinde oturan bir gen suretinde
grd. Onun, parlayan yeil nurdan bir aya vard.44 rivyeti ile man sahibine,
gnah zarar vermez; kfr sahibine de itaat fayda vermez.45 Amelin irke faydas
olmad gibi gnah da slama zarar vermez.46 eklindeki rivyetler mezheplerin
40

bnul-Cevz, Mevdt, I, 245; es-Suyut, a.g.e., I, 324-325; ez-Zeheb, Miznul-tidl,


II, 416.
41
bnul-Cevz, a.g.e., I, 320.
42
ez-Zeheb, a.g.e., II, 675.
43
Geni bilgi iin bkz. Kandemir, Mevz Hadisler, s. 42-48; Cihan, Uydurma Hadislerin
Douu, s.75.
44
es-Suyt, el-Lelil-Masna, I, 30.
45
ehristn, el-Milel ven-Nihal, I, 125.
46
es-Suyt, a.g.e., I, 44; bn Arrk, Tenzhu-era, I,153. Bu konuda geni bilgi iin bkz.
Koyiit, Hadisiler ile Kelamclar Arasndaki Mnakaalar, s.56 vd.; Cihan, Uydurma
Hadislerin Douu, s.74-83.

208

Dr. Ali olak

mntesipleri tarafndan kendilerini merulatrp kar tarafn da batl olduunu


ortaya koyma almalarndan baka bir ey deildir.
Bazen bu basit bir kar iin de yaplabilmitir. Men kezebe... Hadisinin
sylenmesine sebep olan hdise de Hz. Peygamberin otoritesini kullanarak yapt
ii merulatrma ve halka kabul ettirme ile ilgili bir rnek niteliindedir. Rivyet
yledir: Bir ahs chiliye devrinde Medineden iki mil uzaklktaki Ben Leys
kabilesinden bir kadn istemi, fakat istei reddedilmiti. Daha sonra- Hz.
Peygamber devrinde- bu kimse Raslullahn (s.a.v.) giydirdii hrka, zerinde
olduu halde kabileye gelmi ve Raslullah bana mallarnz, kanlarnz hususunda
hkmetmemi emretti demi ve sonra chiliye devrinde istedii kadnn evine
gitmitir. Kabile, iin i yzn aratrmak iin birisini Hz. Peygamber'e gndermi.
Bu habere kzan Allah Rasl (s.a.v.): Yalan sylemi Allah dman. diyerek
sahabelerden birini o kiiyi yakalamak zere grevlendirmitir. Ancak Hz. Peygamberin (s.a.v.) gnderdii kii, onu ylan sokmas sonucu, l olarak bulmutur.47 Bylece ahsi isteini gerekletirebilmek iin Hz. Peygamberin toplum
zerindeki gcnden faydalanmak isteyen bir kii engellenmitir.
Kendisine nikah den bir kadna ehvetle bakmann slam ahlkna ters
olduu bilinen bir husustur. Ahlkszl tevik eden, ehveti tahrik eden eylerin
Hz. Peygamberin (s.a.v.) azndan kmas mmkn deildir. Ancak bu gnah
ilemek isteyenler, yaptklar bu yanl davranlarn meru gsterebilmek iin
hadis uydurarak, bakmay tevik etmilerdir. ey, grmeyi arttrr; yeile, akan
suya ve gzel yze bakmak.48 Yeile ve gzel kadna bakmak grmeyi artrr.49
Drt ey drt eye doymaz: Kadn erkee, toprak yamura, gz bakmaya, kulak
habere. Gzele bakmak ibdettir.50 eklindeki rivyet halk arasnda gzele
bakmak ibdettir. veya gzele bakmak sevaptr. ekline sokularak kt niyetli
47

bnu'l-Cevz, Mevdt, I, 55.


Accc el-Hatb, es-Snne kablet-Tedvn, s. 242-244..
49
es-Sef, Mevdt, vrk. 192.
50
Ali el-Kr, el-Mevdatl-Kbr, s.371- 436.
48

209

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve


Norm Oluturmada Hadisin nemi

insanlar iin bir bakma gerekesi olmutur. Oysa ki Hz. Peygamber, evlenme niyetiyle yaplmayan bir bak iin, ( ) Bak iblisin mzraklarndan bir mzraktr.51 buyurarak byle bir eyin tehlikesine ve dinen meru olmadna iaret etmitir.
Yine dnyalk menfaat kazanma peinde olan bir muskac, yapt ii meru
gsterebilmek iin u rivyeti uydurmutur: Bir kimse, Ysn sresini dinlerse
Allah yolunda 20 dinar harcam gibi olur, okursa 20 hac yerine geer, yazp da
onu ierse karnna bir nur, bin bereket, bin rahmet ve bin rzk iner. Ondaki her trl hastalklar yok eder.52 Burada aka muskacl tevik ve onun iyi bir ey
olduunu gstermek amac yatmaktadr. Oysa ki Kurn- Kerm, iindekilerle insanlarn amel etmesi iin indirilmitir. Yoksa, okunup hastalarn ifa bulmas ya da
suya okunup iilerek ifaya kavuulacana inanlmas iin indirilmemitir.53
rneklerini artrabileceimiz merulatrma abalar aslnda toplum
normlarnn olumas aamasnda bir sretir. Eer merulatrma gayretleri baarl
olmusa artk o bir toplumsal norm halini alm demektir. Peygamberler gnderildikleri toplumlara yenilikler getirdikleri gibi bazen de eski uygulamalar aynen
ya da slah ederek merulatrp devamn salamlardr. Yukarda kaydettiimiz,
Hz. Peygamber'in nikah ile ilgili yapt merulatrma, Kur'n yetleriyle yaplan;
Evlatlk, Mehir ve Diyet konusundaki merulatrmalar daha sonra toplum
tarafndan kabullenilmitir. Merulatrmann baarl olmas, onun doru olduu
anlamna gelmez. Bazen yanl eyler de rivyet kalbna sokulup toplumda merulatrlabilir. Anadolu'da muska yazarak hastalklara ifa aranmas bu tr merulatrma almasnn baarl olmu bir rneidir. Sosyal hayatta her zaman eitli
yntemlerle ve eitli konularda merulatrma yaplmaktadr. Bu toplum ierisinde

51

el-Hkim, Mstedrek, IV, 349, no: 7875; et-Tabern, el-Mucemul-Kebr, X, 173, no:
10362; el-Kuz, Msned-ihb, I, 195-196, no: 292, 293.
52
bn Arrak, Tenzhu-era, I, 286; es-Suyt, el-Lelil-Masna, I, 232.
53
Bu konuda geni bilgi iin bkz. Muhammed Ahmed Abdusselam, Kuran Niin ndirildi,
Trkesi: H. Rahman Aar, Fecr Yaynevi, 4. Bask, Ankara 1996.

210

Dr. Ali olak

yaamann bir sonucudur. nk merulatrma ayn zamanda toplumsallama, yani


toplumu rahatsz etmeyecek bir hviyet kazanma demektir.
Yukarda kaydettiimiz btn rnekler, gstermektedir ki, toplumsal
normlarn olumasnda ve Mslman toplumlarn ynlendirilmesinde yet ve
hadisler birinci derecede etkilidir. Toplum tahlilcilerinin gz ard etmemeleri
gereken hususlardan en nemlisinin, o toplumun dini ve dini oluturan temel kutsal
deerler olduu anlalmaktadr. slam toplumu sz konusu olunca, bu din slam,
onun iki temel kayna da Kurn ve Hz. Peygamber'in hadisleridir. Kur'n yetlerinin ve Hadislerin bir toplum ierisinde ortaya kt ve onlarn problemlerine
are olduklar da hatrlannca zaten bu iki kaynan temel hedefinin toplum oluturmak ve onun normlarn belirlemek olduu kolayca anlalacaktr. Bu sebeple
Mslman toplumlarn neyi gzetip ncelik verecekleri daha kolay anlalacaktr.
Hadisin toplum oluturma yn bu gne kadar zerinde fazla durulmayan bir husustur. Sosyolog ve antropologlarla ortaklaa yaplacak aratrmalar hadisin toplumsal
konular asndan da nemli bir ilim dal olduunu ortaya koyacaktr. Bu almamzla aratrmaclarmzn dikkatini bu yne ekebilmisek yeni almalara sebep olaca kanaatindeyiz.

Kaynaka
ACCC el-HATB, Muhammed, es-Snne Kablet-Tedvn, Kahire, 1383/1963.
el-ACLN, smail b. Muhammed (v.1162), Kefu'l-Haf ve Mzl'l-lbs
Amme'tehera mine'l-Ehds-i Al Elsineti'n-Ns, (I-II), Dru'l-Ktbi'l-lmiyye, Beyrut
1988.
AL el-KR, Nureddin Ali b. Sultan Muhammed el-Herev, (v.1014), -el-EsrrulMerfa fil-Ahbril-Mevza (Mevztul-Kbr), Lbnan 1971.
ATE, Ali Osman, slama Gre Chiliye ve Ehl-i Kitb rf ve detleri, Beyan
Yaynlar, stanbul 1996.
-----; Oryantalistlerin Hz. Peygamber le lgili ddialarna Cevaplar, Beyan Yaynlar,
stanbul 1996.

211

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve


Norm Oluturmada Hadisin nemi

BERGER, Peter L, -Kutsal emsiye, eviren: Ali Cokun, Rabet Yaynlar, 2. Bask,
stanbul 2000.
el-BUHR, Eb Abdillh Muhammed b. smil (v. 256/ 869), Sahhul-Buhr, I-VIII,
ar yaynlar, stanbul 1992.
CHAN, Sadk, Uydurma Hadislerin Douu Siyasi ve Sosyo-Politik Olaylarla lgisi,
Samsun 1996.
AATAY, Neet, slam Dnemine Dek Arap Tarihi, Ankara 1989.
EB DVUD, Sleyman b. Es es-Sicistn (v.275), Snen-i Eb Dvud, I-V, ar
yaynlar, stanbul 1992.
el-HAKM, Muhammed b. Abdillah Eb Abdillah el-Hkim en-Nisbr (v.405); elMstedrek ales-Sahhayn, I-IV, Tahkik: Mustafa Abdulkadir At, Beyrut 1990.
BN ARRK, Ebul-Hasen Ali b. Muhammed el-Kinn (v.963), Tenzhu-eratilMerfa Anil-Ahbri-enatil-Mevza, I-II, Dru'l-Ktbi'l-lmiyye, Beyrut
1401/1981.
BN CEVZ, Cemlddn Ebul-Ferec Abdurrahman el-Badd (v. 597) el-Mevdt, IIII, Tahkik: Abdurrahman Osman, 2. bask 1403.
BN HACER, ihbuddn Ahmed b. Al b. Hacer Ebul-Fadl el-Askaln (v.852),
Lisnu'l-Mzn, I-VII, 3. bask, Beyrut 1986.
BN MANZR, Ebul-Fazl Cemlddn Muhammed b. Mkerrem (v.711), LisnulArab, I-XV, Beyrut 1956.
BN SAD, Muhammed b. Sad , (v.230), Kitbut-Tabakt el-Kebr (et-TabaktlKbr), I-IX, Dru Sdr, Beyrut trs.
KANDEMR, Yaar, Mevz Hadisler Menei Tanma Yollar Tenkidi, Diyanet leri
Bakanl Yaynlar, 5. bask, Ankara 1991.
KOYT, Talat, Hadisiler ile Kelamclar Arasndaki Mnakaalar, TDV.
Yaynlar, Ankara 1989.
el-KUZ, Muhammed b. Seleme b. Cafer (v. 454), Msned-ihb, I-II, Beyrut
1986/1407.
MARSHALL, Gordon, Sosyoloji Szl, Bilm ve Sanat Yaynlar, Ankara-2003.
MUHAMMED AHMED ABDUSSELAM, Kurn Niin ndirildi, Fecr Yaynlar,
Tercme: H. Rahman AAR, 4. Bask, Ankara 1996.
el-MBREKFR, Muhammed b. Abdirrahmn b. Abdirrahm el-Mbrekfr
(v.1353), Tuhfetl-Ahvez, I-X, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut.

212

Dr. Ali olak

el-MNZR, Abdulazm b. Abdilkav Eb Muhammed (v.656), et-Terb vet-Terhb,


I- IV, Tahkik: brahim emsddn, Beyrut 1417.
MSLM, Ebl-Hseyn Mslim b. el-Haccc el-Kueyr (v.261), Sahhu Mslim, IIII, ar yaynlar, stanbul 1992.
en-NEVEV, Eb Zekeriyya Yahya b. erefddin (v.676), erhun-Nevev al Sahh-i
Mslim, I-XVIII, 2. bask, Dru hyi Tursil-Arab, Beyrut 1392.
ZAFAR, M. Emin, Polemik Tr Rivyetlerin Gerek Mahiyeti, slmiyt, c.1,
Say:3, slmiyt aylk Aratrma Dergisi Temmuz-Eyll. 1998 Ankara.
SARICIK, Murat, Chiliye Nikah Muta ve Dier Chiliye Nikahlar, S.D.., lahiyat
Fakltesi Dergisi, Say:3, Yl: 1996.
es-SAHV, emsddin, (v.902), el-Maksdul-Hasene f Beyni Kesirin minelEhdsil-Mtehire alel-Elsine, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut 1987.
es-SEF, Ebul-Fedil Hasan b. Muhammed, Mevdtus-Sef
Sleymaniye Ktphanesi, Carullah ksm, no: 284/4. Elyazmas.

fil-Hadis,

es-SUYT, Celluddin Ebul-Fadl Abdurrahman (v. 911), el-Lelil-Masna FilEhdsil-Mevza, I-II, Dru'l-Ktbi'l-lmiyye, Betrut 1417.
EHRSTN, Ebul-Feth Muhammed b. Abdilkerm b. Eb Bekr b. Ahmed, (v.548),
el-Milel ven-Nihal, Kahire trs.
et-TABERN, Sleymn b. Ahmed b. Eyyb (v.360), el-Mucemul-Kebr, I-XX,
Musul 1983.
et-TRMZ, Eb s Muhammed b. s (v.279), Snent-Tirmiz, I-V, ar yaynlar,
stanbul 1992.
LKEN, Hilmi Ziya, Anadolu rf Adetlerinde Eski Kltrlerin zleri, Ankara
niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt: XVII, Ankara 1969.
ez-ZEHEB, emsddn Eb Abdillh Muhammed b. Ahmed b. Osmn et-Trkmn
(v.748), Mznl-tidl F Nakdir-Ricl, (Tahkk: Ali Muhammed el-Becv), I-IV,
1. Bask, Msr 1382/1963.
ez-ZUHAYL, Vehbe, el-Fkhul-slm ve Edilleth, slm Fkh Ansiklopedisi,
Tercme: Ahmed Efe- Beir Eryarsoy- H. Fehmi Ulus- Abdurrahim Ural- Yunus Vehbi
Yavuz- Nurettin Yavuz, I-X, stanbul 1994.

213

Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve


Norm Oluturmada Hadisin nemi

214

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi


r. Gr. Mehmet ALIKAN*
zet: Kuran- Kerimin Hz. Muhammede kendi lisan olan Arapa bir dil ve AhrufusSeba (yedi harf) zere inmi olmas son ilahi kitabn nemli zellikleri arasndadr.
Ahrufus-Seba, Kuran ilmi ierisinde hep deiik gr ve yorumlara ak olmu bir
meseledir. Bunun da sebebi de, ilgili konuda ok sayda hadis rivayeti olmasna ramen
tatbikattaki kapallktr. Ahrufus-Sebann yorumlara ak olmas, ayn zamanda
kavram oluturan harf ve seba lafzlarnn ayr ayr farkl anlamlara gelebilecei
dncesidir. Bu mesele ile ilgili grler arasnda harf lafzyla lehe seba
lafzyla hem gerek yedi rakam hem de yediden maksadn kesretten kinaye olabilecei
ne kan grler arasndadr. Bu konudaki rivayetlerden bizce anlalan en doru
husus, Ahrufus-Sebann, Kuran okuyucusuna ve onu anlamak isteyen kimseye sunulmu bir ruhsat olmasdr.
Anahtar Kelimeler. Ahrufus-Seba (Yedi Harf), Arapa, Vahiy, Kolaylk, Ruhsat,
Kraat, Mtevatir, Lehe, Vecih,
The Descend of Koran and the Problem of Seven Letters (al-Ahrufus-Seba)
Abstract: The descend of Koran to Muhammad in his own language-Arabic- and
Ahrufus-Saba (seven letters) is among the important features of the last divine book.
The problem of Ahrufus-Saba has been a matter that is open to different views and
interpretations in the Koran science. The reason of this situation is closeness in
practice, although there are many hadiths on this subject. Ahrufus-Sabaa s being
open to interpretations is at the same time an opinion that the words letter and
saba may have different meanings. The opinion that its meant dialect with the
word letter and both the number 7 (seven) and the metaphor of Ahrufus-Saba
with the word saba, is one of the beliefs. In our opinion, the truest of these views is
that Ahrufus-Saba is the permission thats presented to the singer and the interpreter
of the Koran.
Key Words: Ahrufus-Saba (Seven Letters), Arabic, divine inspiration, easiness,
permission, reading, dialect, aspect.
*

. . lahiyat Fakltesi Tefsir Anabilim Dal retim Grevlisi.

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

I-GR
nsanlk tarihinin balangcndan itibaren gnderilen tm peygamberler vahyi, kavminin lisan zere almlardr. Son Peygamber Hz Muhammed de bu ilahi
snnet gerei Kuran vahyini kavminin diliyle almtr.
Nitekim, biz her gnderdiimiz peygamberleri ancak kavminin diliyle gnderdik ki onlara (Allahn buyruklarn) iyice aklasnlar1
Kuran, evrensel ilahi buyruklar getiren bir kitap olmakla beraber, onun ilk
muhataplar nezdinde anlalmas ve kabul nem arz ediyordu. Ayette de ifade
edildii zere hedef, vahyin mahsul olan buyruklarn Peygamber (s.av) tarafndan
yaknlarndan balamak zere tebli edilmesi ve bu tebliin ieriinin anlalmasdr. Kuran, zellikle ilk muhataplarnn kolaylkla anlayabilecei kendi dili ve
anlam sadelii ile indirilmitir. Buna mukabil, Kurana kar klar, onun anlalmaz olduuna deil, getirdii esaslara olmutur. O bakmdan inanmayanlar, Hz.
Peygamberden kendi inanlarn destekleyen veya en azndan onlar ktlemeyen
farkl bir Kuran getirmesini istemilerdi.2
Biz onu anlayasnz diye Arapa bir Kuran olarak indirdik3
Dnp anlamanz iin Arapa bir Kuran kldk.4
Kurann diline iaret eden ayetler gsteriyor ki, son ilahi Kitabn uslubu,
ncelikle ilk muhataplar asndan onlarn kendi dilleri olan Arapa ller ierisinde anlayabilecekleri bir yap ve muhtevada ekillenmitir. Kuran, okunmas,
anlalmas ve getirdii prensipler itibariyle kolaylklar zerine oturmaktadr.
Kuran eitiminde bu kolaylklara ulamadaki metod, tedriciliktir. Bu tedrici metod

brahim, 14/4.
Bkz. Yunus, 10/15.
3
Yusuf, 12/2; Kurann Arapa lisanla indirildiine iaret eden dier ayetler iin bkz: Nahl,
16/103; Taha, 20/ 113; uara, 26/ 195; Zmer, 39/28; Fussilet, 41/3; ura, 42/7; Zuhruf,
43/3.
4
Zuhruf, 43/3.
2

216

r. Gr. Mehmet alkan

ierisinde kabul edilebilecek meselelerden birisi de Kurann nzulnde Yedi Harf


konusudur. Bu mesele, Kurann dili, kraat ve anlalmasna ynelik birok hususu ilgilendirdii iin, Kurann nuzul dneminden bu tarafa birok aratrcnn
mahiyeti itibariyle ele alp kolaylk adna ne getirdiini bulmaya alt ve bunu
halledilmesi gereken bir problem olarak grd nadir konulardan birisidir.
Biz bu almamzda, Yedi Harf meselesinin ne olduu hususunu, ilgili rivayetler ve bu rivayetlerle ilgili yorumlara dayanarak, yeni bir alm yapabilme maksadyla ele aldk. Gayemiz, bu husustaki farkl grleri sadece dile getirmek deil,
bu gr ve yorumlarn bilekesi olan ortak noktann gnmze salayabilecei
fayday az da olsa yakalayabilmek ve bu konudaki mbhemliin biraz daha aranlabilmesine katk salayabilmektir.
ncelikle u sorulara vereceimiz cevaplarn aratrmamza esas oluturacan dnyoruz:
Ahrufus Seba lgat ve stlah olarak hangi anlamlara gelmektedir?
Kurann Yedi Harfle inmi olmas hangi rivayetlere dayanmaktadr?
Yedi Harfin kavram olarak Kuran ilimleri ierisinde yeri nedir?
Yedi Harfe rnek tekil edecek misaller nelerdir?
Kurann Yedi Harfle inmi olmasnn sebepleri neler olabilir?
Kurann nuzulnde yedi harfin yerini kabul etmeyenlerin tezleri nelerdir?
Yedi Harf meselesi Kurann sadece kraatna ynelik bir durum mudur,
yoksa ayn zamanda onu anlama ynnde bir fonksiyonu da var mdr?
Kurann Hz. Peygamber ve kavminin diliyle gnderilmesi hangi anlama
gelmektedir? Acaba bundan maksat, yalnzca Hz Peygamberin ierisinde doup
byd, mrnn ekserisini birlikte geirdii Mekke toplumunun dil erevesiyle
mi snrldr? Deilse Allah Teala, insana Kuran okunuunda Arapa ve Arapann
dndaki dillerde ne kadar hareket serbestisi tanmtr?

217

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

Btn bu sorularn cevaplar, Kurann okunmas ve anlalmasnda Yedi


Harfin roln ortaya koyabilme asndan bu konudaki dncelerimize boyut
getirecei kansn tayoruz.
II-AhrufusSebann Anlam
Ahrufus Seba Yedi harf anlamna gelen bu kavramn ilk ksm, harf kelimesinin ouludur. Lugat olarak harf: Bir eyin ucu, kenar5, sivri ve keskin ksm 6,
klcn keskin ksm, geminin ucu ve dan zirvesi7, bir tarafa meyletmek sapmak8,
taraf u, yan, kelime kelam9, heca harflerinin herbiri, uslub, vecih ve kraat10
anlamlarna gelmektedir.11
Bu terkibin ikinci ksm olan es Seba lafznn zahirde yedi saysn ifade
ettii aktr. 12 Ancak, bu lafz Ahrufus Seba terkibi ierisinde sadace yedi rakamnn karl m? Yoksa baka manalar iermekte midir? Bu sorularn cevaplarn
ilerleyen satrlarda ele alacaz. u kadarn ifade edelim ki, Yedi Harfle ilgili o
kadar ok gr ileri srlmtr ki, bunlarn says otuz bee ulamtr.13

Hac, 22/11.
slam Ansiklopedisi, MEB. Yay., st. 1964, IV, 230.
7
Ebul-Kasm el-Hseyn b. Muhammed er Rab el Isfahani, el Mfredat fi Garibil Kuran,
Thk. Muhammed Seyyid Kilani, Beyrut trs. s. 114.
8
Bakara, 2/75; Nisa, 4/46; Maide, 5/13, 41.
9
Celaleddin es Suyuti, el Itkan fi Ulumil Kuran, Kahraman Yay., st. I, 61; slam
Ansiklopedisi, TDV. Yay., st. 1997, XVI, 158.
10
Muhammed Cerir et Taberi, Camiul Beyan, Msr 1968, I, 22; es Suyuti, el Itkan, I, 61.
11
Harfin lgat anlam iin ayrca bkz. bn Manzur b., Mkerrem, Lisanul Arab, Beyrut
1990, IX, 41; Muhammed el Hseyn ez Zebidi, Tacul Arus Min Cevahiril Kamus, Thk.
Abdul Fettah el Hulvu, Yrs.1986, XXIII, 128.
12
Bakara, 2/ 196; Hicr, 15/ 44.
13
Ebu ame, el Mridul Veciz, Bre Yay., st. 1956, s. 99; Ebu Abdillah Muhammed b.
Ahmed el Kurtubi, el Camiu li Ahkamil Kuran, hyaut Tras el Arabi, Beyrut 1952, I,
42; Suyuti, el-Itkan, I, 61.
6

218

r. Gr. Mehmet alkan

III-Yedi Harf Meselesinin Kurandan Delilleri


Yedi Harfe Kurandan delil ararken, orada bu konuya dorudan iaret eden
ayetlerin olmad malumdur. Ancak, Kurann kolaylk ve Arapa lisanla gnderilme ilkesini hesaba kattmzda bu manadaki ayetleri ilgili konuda delil gstermemiz mmkndr.
Biz Allaha kar gelmekten saknanlar Kuran ile mjdelesin, inat eden bir
topluluu da uyarasn diye, onu senin dilin ile kolaylatrdk14
Biz onu senin dilinle kolaylatrdk ki, dnp t alsnlar.15
Andolsun biz Kuran dnp t almak iin kolaylatrdk. Var m
dnp t alan.16
yice anlasnlar diye onu Arapa bir Kuran yaptk17
...Artk Kurandan kolaynza geleni okuyun...18
Bu ayetler, Kurann Hz. Peygamberin dilinden gnderilmi olmasn, zerinde dnp t almada kolaylatrc bir unsur olarak gstermektedir. t alnabilmesi iin de okuma ve anlamann zarureti aktr. O halde buradaki kolaylk,
Kurann okunmasnda olduu kadar, onun anlalmasnda ve hatta dini pratiklerin
yaplmasnda yardmc olacaktr. Zira Kuran i yaps itibariyle insanlarn dini
anlamda ihtiya duyduu hususlar beyan eden ak bir kitaptr.19 almamza
konu olan Yedi Harf meselesinin temelinde de ncelikle kraattaki kolaylk sz konusu edilmitir.

14

Meryem, 19/97.
Duhan, 44/58.
16
Kamer, 54/17, 22, 32, 40.
17
Zuhruf, 43/3.
18
Mzzemmil, 73/20.
19
Halis Albayrak, Kuran Btnl zerine-Kurann Kuranla Tefsiri, ule Yay., st.
1993, s. 27.
15

219

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

IV-Yedi Harfle lgili Hadis Rivayetleri


Yedi Harfe dair 40 kadar hadis rivayetinin olduu bilinmektedir. Ancak
hepsinin ayn lde sahih olmad ve ayn zamanda biroklarnn birbirine benzer
rivayetler olduu da bilinen bir husustur. Biz burada sahih kabul edilen ve temel
hadis kaynaklarnda yer alan rivayetlerden bahsedeceiz. Zira bu rivayetler, gnmze kadar Yedi Harf meselesinde delil olarak gsterilmi ve bu konunun ele alnp halli yolunda bavurulmu yegane hadislerdir:
1-Hz. merin yle dedii rivayet edilmitir: Rasulullah (s.a.v) hayatta iken
Hiam b. Hakimin (namazda)Furkan Suresini okuduunu iittim. Hiam bu sureyi ,
Hz. Peygamberin bana okutmad bir ekilde okuyordu. Fakat selam verinceye
kadar sabrettim. Selam verince yakasndan tutup bu sureyi sana bu ekilde kim
okuttu dedim. Hiam: Rasulullah sa.v) okuttu dedi. Yalan sylyorsun, nk
Peygamber bana bu sureyi senin okuduundan baka bir ekilde okuttu, dedim. Ve
yakasndan tutarak Peygamberin huzuruna gtrdm. unun Furkan Suresini bana
okuttuunuzdan baka bir ekilde okuduunu iittim, dedim. Peygamber bana
Hiamn yakasn brak buyurdu. Ona da ey Hiam oku diye emretti. O da
kendisinden duyduum ekilde okudu. Bunun zerine Peygamber, bu sure byle
indirildi dedi. Bundan sonra da bana ey mer oku diye emretti. Ben de onun
vaktiyle bana okuttuu gibi okudum. Bana da bu sure byle indirildi. Bu Kuran
yedi harf zerine nazil olmutur. Bunlardan hangisi kolaynza gelirse onu okuyun,
buyurdu20
2-Ebu Talhann rivayetine gre yine bir ahsla Hz. mer arasnda benzer
bir ihtilaf olmu, Hz. Peygamber ikisinin de okuyuunu beenmi ve Ey mer !
Rahmet ayetini azap, azap ayetini rahmet klmadka Kurann bu (okuyularnn)
hepsi dorudur21 demitir.

20

Buhari, Fedailul Kuran, 5, 27; Mslim, Salatl-Msafirin, 270; Ebu Davud, Vitir, 22,
Tirmizi, Kraat, 11; Malik b. Enes, Kuran, 5.
21
Ahmed b. Hanbel, el-Msned, V, 30; Taberi, Camiul Beyan, I, 27.

220

r. Gr. Mehmet alkan

3-bn Abbastan nakledilmitir. Peygamber yle buyurdu: Cibril bana bir


harf zere okuttu. Artrmas iin mracaat ettim. Tekrar tekrar ayn mrcaat yapyordum, o da her seferinde artryordu. Nihayet yedi harfe kadar kt.22
4-Ubey b. Kab anlatyor: Mescitte idim, birisi ieri girip namaza durdu ve
tanmadm bir kraat okudu. Sonra baka biri girdi, o da arkadann okuduundan
baka bir kraat okudu. Namaz bitince, hep birlikte Rasululluhn yanna geldik.
Ben: bu ahs benim bilmediim bir kraat okudu, dedim. Bunun zerine Rasulullah
onlara okumalarn emretti. Onlar da okudular. Peygamber ikisinin okuyuunu da
beendi. Bunun zerine iime Peygamberi yle yalanlamak geldi ki, bylesi
cahiliyyet devrinde bile aklma esmemiti. Rasulullah beni kaplayan bu hali grnce gsme vurdu. Bunun zerine benden bir ter boand, sanki korkudan Allah
gryor gibiydim. Peygamber bana, Ey Ubey! Cebrail bana bir harf oku diye gnderildi. Ben ona mmetime hafiflet diye mracaatta bulundum. O da bana ikincide
onu iki harf zere oku diye cevap verdi. Ben de tekrar mmetime hafiflet diye mracaatta bulundum. nc de bana onu yedi harf zere oku hem sana verdiim her
cevapla birlikte, benden isteyecein bir dilein de verilecektir, dedi. Bunun zerine
ben, Ya Rab mmetimi bala, dedim. nc dileimi de btn yaratklarn,
hatta brahimin beni dinleyecekleri gne braktm, buyurdu.23
5-Ubey b. Kabdan rivayet edilmitir: Peygamber Benu Gifar ukur (glc) yannda iken Cebrail ona geldi ve dedi ki:Muhakkak Allah, mmetinin
Kuran bir harf zere okumalarn emrediyor. Rasulullah, Allahn affn ve mafiretini dilerim, benim mmetimin buna gc yetmez diye cevap verdi. Cebrail ona
ikinci defa gelerek Allah, sana mmetinin Kuran iki harf zere okumalarn emrediyor, dedi. Peygamber Allahn affn ve mafiretini dilerim, benim mmetimin
buna gc yetmez diye cevap verdi. Cebrail ona nc defa gelerek, Allah, mmetinin Kuran harf zere okumasn emrediyor, dedi. Rasulullah, Allahn affn
ve mafiretini isterim, benim mmetimin buna gc yetmez, buyurdu. Sonra
22
23

Buhari, Feddailul Kuran, 5; Mslim, Salatul Msafirin, 272.


Mslim, Salatl Msafirin, 273; bn Hanbel, Msned, V, 127,129.

221

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

Cebrail ona drdnc defa geldi, muhakkak Allah, mmetinin Kuran yedi haf
zere okumalarn emrediyor, hangi harfle okurlarsa doruyu bulmulardr.24
6-Ebu Hureyre de Rasulullah, Kuran yedi harf zere indirildi25 buyurmulardr, diye rivayet etmitir.
7-Yine Hz. mer rivayetinde, bir kimseyi, kendisinin Peygamberden iitmedii ekilde okumukta olduunu duymu, onu Peygambere gtrm, ya Rasulallah, bu, ayeti yle yle okuyor demi ve buna karlk Rasulullah da: Kuran
yedi harf zere indirildi. Onun hepsi afidir ve kafidir.26 eklinde cevap vermitir.
Muteber hadis kaynaklarnda bulunan bu rivayetlere bakarak, yedi harf
meselesini bir rpda kestirip atmak mmkn gzkmemektedir. nk buradaki
kapallk, hadisler baznda rivayet azlnda deil, bu hadislerin ana temas olan
Yedi Harfin pratikte hangi anlama geldii ve tam olarak neyi ifade ettii hususundadr. Zaten dier birok dini konularda farkl grlerin, ictihatlarn, yaklamlarn ortaya kmas, gerek ayetler, gerek snnetin o husustaki farkl yorumlara frsat vermesi ve o hususta nihai aklamay getirmemi olmasndan dolay deil
midir? te Yedi Harf konusu da yorumlara ak tutulmu, bunun sonucunda da
ncelikle tilavette kolaylk, bu yorumlarn bir tarafn oluturmutur.
Yedi Harfle ilgili rivayetlere baktmzda bu konunun, Kurann farkl
okunuundan kaynaklanan daha ok iki kii arasnda getiini grrz. Bu kiiler
ihtilaflarn Rasulullah (s.a.v)e ilettiklerinde Ondan Kuran yedi harf zere nazil
olmutur, kolaynza geleni okuyun cevabn almlardr.
Bu rivayetlerden Hz. mer ve Hiam b. Hakim rneinde olduu gibi ilgin
bir nokta da vakann her iki kahramannn Kureyten olmasdr. Ohalde aralarnda
ive fark olmamaldr. Buna ramen Kurann ayn suresini farkl ekilde okumaktadrlar. Bu durum Hz. Peygamberin, ayn sureyi her ikisine de farkl ekilde ret-

24

Mslim, Salatl Msafirin, 274; bn Hanbel, Msned, V, 127.


bn Hanbel, Msned, III, Hd, 7995; Taberi, Camiul Beyan, I, 25.
26
Taberi, Camiul Beyan, I, 27.
25

222

r. Gr. Mehmet alkan

mi olmasndan kaynaklanmtr 27. yle grlyor ki, Hz. Peygamber, ruhsat olan
hususlar dahi yaknnda bulunan arkadalarna retmek suretiyle dier insanlarn
onlara bakarak dinlerini renmelerini istemi olmas da muhtemeldir. Rasulullah
(s.a.v)in Kuran eitiminde hakim olan, tedricilik ve kolaylk unsu-rudur:
Bu Kuran yedi harf zere nazil olmutur. Bunlardan hangisi kolaynza
gelirse onu okuyun.
Ey mer! Rahmet ayetini azap azap ayetini rahmet klmadka Kurann
(bu okuyularnn ) hepsi dorudur.
Allahn affn ve mafiretini dilerim mmetimin buna gc yetmez.
Kuran Yedi Harf zere indi. Onun hepsi afidir, kafidir
Ey Cibril! Ben mmi bir kavme gnderildim, bunlarn arasnda yal kadnlar, yal erkekler, erkek ve kz ocuklar, hi kitap okumayan adamlar vardr, diyen
Hz Peygambere Cebrail: Kuran muhakkak Yedi Harf zere nazil olmutur28
eklindeki Hz. Peygamberin Yedi Harfe dair ifadelerinden Kurann okunmasnda ve anlalmasnda kolaylk prensibine iaret edilmi olduunu gryoruz.
Ancak, aralamamz gereken husus, bu kolayln nerelere uzand ve snrlarnn
neler olduu meselesidir.
slamn bidayetinde tedrici eitimin en gzel rneklerinin sergilendii
gereinden hareketle, anlam merkezli grnt, Hz Peygamber bata olmak zere,
bu metodun unsurlarndan biri olarak belirli aamada devreye sokulmu ve uygulanmtr. Bu erevede baktmzda Hz. Peygamberin yedi harfle ilgili hadislerinde, Kurann okunuunda lafzdan ziyade manann nemli olduu vurgulanmak istenmi, dier bir deyile nzul dneminde Kurann anlam merkezli okunup
aktarlmasna izin verilmitir.29 Hz. Peygamberin anlam merkezli eitimi ile bir
27

Osman Kaya, Kuranm Yedi Harf zerine ndirilmesi ve Ahrufs-Seba (Yedi Harf
Meselesi). CUFD. C. VIII, Say: 2, Sivas 2004, s. 224.
28
Taberi, Camiul Beyan, I,35; Zerkei, el Burhan, I, 227.
29
Mustafa ztrk, Kuran Kraatlarnn Tarihi Serancamna Genel Bir Bak, FD. C. 1,
say: 1, Adana 2003, s. 207.

223

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

baka gr de yledir: Vahyin asli ekliyle korunmasn salayacak yazya


geirme ve hafzalara kaydetme tarzndaki nlemlerin salad gvence atmosferi
iinde Hz. Peygamber hitabettii kitlenin kltr, lehe vb. konularda homojen
olmaynn getirdii zorluklarn almasn kolaylatran anlam merkezli okuma
ya (el-Krae bil mana) da msade etme yolunu semitir.30 Bu ifadeler, Kurann
aslnn yazya geirilmi olmasndan dolay asl orada sabit kalmak artyla, sadece
okumada olmak zere ve okuyucuyu altrma adna Hz. Peygamberin duasyla
Kuran olarak yazlan metin dnda ve ancak manaca benzerlii olan lafzlarla bir
ksm okuyulara izin verildiine dair gr beyandr.
Ayn anlaml farkl kelimelerin Kurandanm gibi alglanmasna kar kan
Subhi salih unlar kaydetmektedir: Bu nevi okuyularn zel baz durumlarda baz
fertler iin kolaylk gstermekten te bir mana iermedii ve dolaysyla bu ferdi
okuyularn yedi harfle ilgisinin olmad, okunan o eyin Kuran olabilmesi iin
mtevatir bir yolla Hz. Peygamberden nakledilmi olmas gerekir31
Subhi Salihin okunan eyin Kuran olabilmesi iin mtevatir bir yolla Hz.
Peygamberden nakledilmi olmas gerekir grne katlmakla beraber Yedi
Harf meselesinin ruhsat olduu gereinden hareketle bidayette mteradif kelimelerle okunmaya msade edilmi olduu da bir vakadr. Cerraholu, Balangta
yaznn yaygn olmamas Araplarda bir lafz zerinde okuma beraberliinin salanmasn zorlatrmt. Nitekim mslmanlar arasnda bu okuyu farkllna ruhsat
verilmiti32 eklindeki gryle de bu ruhsata ihtiyacn sebebini aklamtr.
A-Yed Harfle ilgili Grlere Toplu Bir Bak
Kurann okunmas, anlalmas ve ierii ile ilgili olmak zere Yedi Harf
konusunda yukarda da ifade ettiimiz gibi, otuz be kadar gr beyan edilmitir.
Bizce bu grlerden zikredilmesi gerekenleri buraya almak istiyoruz:
30

Konulu Kuran Tesiri (rnek Fasikl), Hzr. DB., TDV., Yay., Ankara 2001, s. 13.
Subhi Salih, Kuran limleri, Trc. M. Sait imek, Hiba Yay., Konya trs., s. 87; Bkz.
Subhi Salih, Mebahis fi Ulumil Kuran, Dersaadet, yrs. 1385h., s. 108.
32
smail Cerraholu, Tefsir Usul, TDV., Yay., Ankara 1991, s. 99.
31

224

r. Gr. Mehmet alkan

1-Harf manas bilinmeyen mkillerdendir. Yedi harfin mahiyeti hakknda


hibir nass yoktur. Bundan dolay insanlar harf lafzn anlamada ayrla dmler ve ona farkl anlamlar yklemilerdir.33
2-Dier bir gr, Zerkei (794/1392)nin zayf olarak grd Yedi Harften maksadn yedi Kraat tr, eklindeki grtr. Taberi (310/922) de Kurrann
kraat farkllklar ancak Kurann indii ve Osmann mushaf yazdrd tek harf
zerinde sonradan ortaya kmtr derken, Yedi Harften maksadn yedi kraat
olmad grne katlr. Ona gre yedi kraat yalnzca bir harf olan Kurey
lehesi zerinde gereklemitir. bn Abdil-Berr (463/1071), Kuran kraatnda
Yedi Harften kabul ettii u yedi farkllk dnda baka ihtilaf bulamadn
sylemitir:
a-Sureti deimeden hareke farkll (Hnne Ethera)34y (Hnne etheru)
eklinde; (ve yediku sadr)35 yi (ve yedika sadr) diye okumak .
b-Suret deimeden irab ve mana deiiklii eklinde (Rabben bid min
esfrin)36y (Rabben baade min esfrin) okumak.
c-Manas deimeden suret deimesi eklinde, (Kelihniil Menf)37 diye
okuyacamza (Kessfil menf) olarak okumak.
d-Sureti deimeden harf ve mana deiiklii (Keyfe nnizh38-Nniruh)
e-Mana ve ekil deiiklii (Talhin mendd39-Talin mendd).

33

ihabuddin Abdurrahman b. smail b. brahim Ebu ame, el-Mridl Veciz, Thk. Tayyar
Altkula, TDV., Yay., Ankara 1986, s. 93; Muhammed b. Abdillah ez- Zerkei, el Brhan
fi Ulumil Kuran, Thk.. Muhammed Ebul-Fadl brahim el Mektebetl Asriyye, Beyrut
trs. I,213; Suyuti, el-Itkan, I, 61.
34
Hud, 11/78.
35
uara, 26/13.
36
Sebe, 34/19.
37
Karia, 101/5.
38
Bakara, 2/259.
39
Vaka, 56/29.

225

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

f-Takdim ve tehir, (ve cet sekretl mevti bil-Hakk40-ve cet sekretlHakk bilmevti).
g-Ziyade ve noksan, (Tisn ve tisne naceten41-ns) eklindeki okunulardr.42
3-Yedi Harfin Kurann muhtevasna ynelik, emir, nehiy, vad, vaid,
kssa, helal ve haram olduu eklindeki gr.43
4-Yedi harfin ne olduuna dair grlerden birisi de onun dorudan dil
yapsyla ilgili olandr. Bu gr, Kuran kraatnda, Kurey lehesinin yannda alt
leheyi daha ekleyerek, yedi saysna denk getirir. Bunlar ayn aileden kabul edilen
Mudar kabileleri ki: Kurey, Huzeyl, Temim, Ezd, Rabia, Hevazin, Saaad b
Bekrin leheleridir.44 Hz. Osmann Kurann ou Kurey lehesiyle indi 45
sz Kurann farkl lgatlarla indiine delil olarak alnmtr. bn Kuteybe
(276/889), Hz. Osmann bu sznn bu anlamda delil olduunu kabul etmemi,

40

Kaf, 50/19.
Sad, 38/23.
42
Zerkei, el-Brhan, I, 214-215; Ayrca bu grlerle ilgili bkz:Ebu Bekr b. Ferec elKurtubi, el Veciz fi Fadailil Kitabil Aziz, Thk. Alauddin Ali Rza, Darul Hadis, Kahire
trs. s. 140; bn Kesir, Tefsirul Kuranil Azim, Daru hyaul Ktbil Arabiyye, trs. IV,
(Zeyl) Fedailul Kuran, s. 21-23; bn Kesir, Kurann Faziletleri, Trc. Mehmet Sofuolu,
Trdav Yay., st. 1978, s. 69; Ahmet Cevdet Paa, Kuran Tarihi, Bayrak Yay., st. 1989,
s. 128; Ali Osman Yksel, bn Cezeri ve Tayyibetn Ner, s. 58-60; Subhi Salih, ziyade
ve noksan okumakla ilgili olarak, bu okuyu eklinin yedi harften kaynaklanmadn,
fazla olan lafzlarn ancak bn Mesudun zel mushafndaki kendi tefsirleri olabileceiuni
belirtir. Bu bilgi iin bkz: Subhi Salih, s. 112.
43
bn Kesir, Tefsirul Kuranil Azim, IV, (Zeyl), s. 23; bn Kebir, Kurann Faziletleri, s.
69-74; Ayrca bkz: Zerkei, el-Brhan, I, 214-215; Kurtubi, el-Veciz, s. 150; Ebu ame,
el-Mrid, s. 107, Subhi Salih, s.112.
44
Ebu ame, el-Veciz, s. 94; bn Cezeri Muhmmed b. Muhammed, en-Ner Fi Kraatil Ar,
Thk. Muhammed ed-Debba, Msr trs., I, 24; bn Hacer el-Askalani, Ahmed b. Ali, Fethul
Bari urhu Sahihil Buhari, Beyrut trs. IX, 7; Kurtubi, Camiul-Beyan, I, 45; bn Kesir,
Tefsirul Kuranil Azim, (Zeyl), IV, 22.
41

45

Buhari, Fedailul-Kuran, 3.

226

r. Gr. Mehmet alkan

buna kar Biz her gnderdiimiz Peygamberi ancak kavminin diliyle gnderdik 46
ayetinden hareketle, Kurann ancak Kurey lehesi zere indii dncesini
benimsemitir. 47
5-Yedi Harf terkibindeki es Seba nn gerekte yedi saysn ifade ettii
grnn yannda, bu lafza okluk ve kolaylk anlam ykleyenler de olmutur:
Sahih kavle gre yedi harf ile kolaylk ve genilik kast olunmutur, yoksa aded
kast olunmamtr. Arap dilinde yedi ile ahadda (birler basama), yetmi ile aaratta (onlar basama), yediyz ile miatta (yzler basama) kesret kasdolunurdu.48
6-Yedi Harf, ayn anlam tayan farkl lafzlardan kolayna gelenin okunmasna ynelik bir ruhsat olduu ynnde de gr beyan edilmitir: Akbil,
helmme, teal; accil, esri; ehhir, emhil misallerinde olduu gibi yedi vecih rnekleri bu anlamda misal oluturmaktadr.49
7-Yedi Harften maksadn baz ayetlerdeki Uff 50 ve Heyhat 51 gibi
lafzlarn nasb, cer, raf, tenvin ( eidi) ve cezm ekillerinde okunmasdr. 52
Bu grlerin dnda baz ilmi kavramlarn Yedi harften gsterilme anlay
da bir ksm kaynaklarda yer almtr. Bu kavramlar, Hz. Peygamber ve Sahabeden
sonra mskakil ilmi disiplinler (ilim dallar) olarak ortaya kan lgat, nahiv, kelam,

46

brahim, 14/4.
Zerkei, el-Brhan, I, 217; Kurtubi, el Veciz, s. 148; Suyuti, el Itkan, I,66.
48
zmirli smail Hakk, Tarih-i Kuran, Bre Yay., st. 1956, s. 16-17; Ayrca bkz. Ebu
ame, el-Mridl Veciz, Thk. Tayyar Altkula, TDV. Yay.,Ankara 1986, s. 93; es
Suyuti, il-Itkan, I, 6; smail Karaam, Kuran- Kerimin Nzul ve Kraat, MFV.
Yay.,st. 1995, s. 42-43.
49
Abdullah b. Vehb (1976813); Sfyan b. yeyne (198/814); Ebu Cafer et Taberi (310/922);
Tahavi, 321/933); bu gr ifade etmilerdir. Bu grlerle ilgili bkz:Ebu ame, elMridl Veciz, s. 107; Zerkei, el-Brhan, I, 220; Kurtubi, Camiul Beyan li Ahkamil
Kuran, I, 42; bn Cezeri, en-Ner, I, 27-28$ bn Kesir, Tesirul Kuranil Azim, (Zeyl),
IV, 21; bn Kesir, Feddailul Kuran, s. 69.
50
Enbiya, 21/67.
51
Mminun, 23/36.
52
Ebu ame, el-Veciz, s. 110; Zerkei, el-Brhan, I, 223.
47

227

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

fkh, tefsir, kraat ve tasavvufa ait kavramlardr. Szgelimi Yedi Harfe iaret ettii sylenen; mutlak ve mukayyet, amm ve hass, nass ve mevvel, nasih ve mensuh,
mcmel ve mfesser, istisna fkhi kavramlar olduu gibi; tezkir ve tenis, art ve
ceza, tasrif ve irab, yemin ve cevab, cem ve tefrik,tasgir ve tazim nahve ait kavramlardr. Yedi Harf olarak sylenen u kavramlar da tasavvufi kaidelerdir: Yakin
ile beraber zht ve kanaat, haya ile beraber hizmet ve hazm, fakr ile kerem ve ftvvet, havf ile mcahede ve mrakabe, Rza ile istifar ve tazarru, muhabbet ve muhasebe ile sabr ve kr, mahede ile evk. Yedi Harf olarak gsterilen u kavramlarn da kelam ilmiyle ilgili olduu aktr: sbat, tevhid, tenzih, zati sfat, fiili
sfat, aff ve azab, har ve ner, nbvvet. Kraat ilmiyle ilgili u kavramlar zikredebiliriz: Izhar, dam, tefhim, terkik, imale, iba, med, kasr, tahfif, telyin, tedid53
B-Yedi Harfle lgili Grlerin Deerlendirilmesi
lmi disiplinlere ait olan yukardaki kavramlarn Yedi Harfle dorudan
ilgisinin olmad kesindir. nk bunlara harf denmez. O halde bu grleri Yedi
Harf asndan fikri cimnastik olarak deerlendirirken, bu kavramlar, kendi ilim
dallar ierisinde ve kendi balamnda deerlendirmenin daha doru olacan
dnyoruz.
Yukardaki dier grlerden birini tekil eden Yedi Harften kast, Yedi
kraat gr de isabetli grlmemektedir. Zira, Yedi mtevatir kraat, Ebu bekr b
Mcahid (324/925) tarafndan mehur olan kraatler arasndan seilmitir. Mursi

53

Bu grleri Zerkei, ondrt madde madde halinde sunmutur. Bkz: Zerkei, el-Brhan, I,
213-226; Kurtubi ise bu husustaki grleri be madde halinde aklamtr. Bkz:el
Kurtubi, Camiul Beyan li Ahkamil Kuran, I, 46; bn Kesir de Tefsirinin IV. cildinin
zeylinde Kurtubinin konu ile aklamalarn yine be madde olarak zetlemitir. Bkz.
bn Kesir, Tefsirl Kuranil Azim, IV, (Zeyl), Fedailul Kuran, s. 21-23; Suyuti de yedi
harfle ilgili grleri otuz be madde halinde sunmutur. Bkz. Suyuti, el-Itkan fi Ulumil
Kuran, Kahraman Yay., st. 1979, I, 61-66; bnul Cezeri, en-Ner fi KraatiAr, I, 2425; Muhammed ez Zerkani, Menahilul rfan fi Ulumil Kuran, Daru hyail Ktb,
Beyrut trs. I, 182-183

228

r. Gr. Mehmet alkan

(655/1257): Bir oklar yedi harften murat yedi kraat zannetti ki bu bir
cahalettir54 demitir.
bn Abdil Berrin, Kuran kraatnda bir ksm lafzlardaki, hareke farkll,
irab deiiklii, suret deimesi, harf ve mana deiiklii, mana ve ekil deiiklii, takdim ve tehir, ziyade ve noksandan baka ihtilafa rastlamadn sylemesi
meselesine gelince; Subhi Salihin dedii gibi tm bu deiikliklerin Kuran olabilmesi iin, o okunularn Hz. Peygamberden mtevatir bir ekilde nakledilmi olmas gerekir. 55 Bu okunular, ive ve az yapsndan kaynaklanan zorunluluktan
dolay, ruhsat erevesinde okunan ekiller olarak deerlendirmek mmkndr.
Bu husustaki rivayetlere baktmz zaman, hadislerin ortak ynnn,
Kuran okumakta zorlanacak kimselere kolaylk salama arzusu olduunu grrz. u iki hadis Hz. Peygamberin Kurann Yedi harf zere indirilmesindeki srarnn sebeplerini aka ortaya koymaktadr:
Ey Cibril! Ben mmi bir kavme gnderildim. Bunlarn arasnda yal kadn
ve erkekler, kk erkek ve kz ocuklar, hi kitap okumayan adamlar vardr.56
Muhakkak Kuran yedi harf zere indirilmitir. Siz kolaynza geleni oku57

yun.

Hz. Peygamber, birincisinde kolaylk istemesinin sebebini, ikincisinde ise


sonucunu belirtmektedir. Bu nedenle diyebiliriz ki, yedi harfle tam olarak yedi
says ifade edilmekten ziyade kolaylk, genilik ve okluk murat edilmitir. 58 Hz.
Peygamberin, gerek bu husustaki ifadeleri ve gerekse onlarn tatbikinde hep
kolaylatrc tavr ierisinde olmas bu anlay glendirmektedir.
54

Suyuti, el-Itkan, I, 66.


Bkz. krk numaral dip not.
56
Taberi, Camiul Beyan, I, 35.
57
Buhari, Sahih, VI, 227; Mslim, Sahih, I, 562; Ebu Davud, Snen, I, 340.
58
Zerkei, el-Brhan, I, 213; Cemaleddin el-Kasmi, Mehasinut Tevil, Trc. Sezai zel, z
Yay., st. Trs. s. 245-246; Suyuti, es Seba ile okluk murat edildii grn
benimsemez. Bkz. Suyuti, el-Itkan, I, 61.
55

229

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

C-Yedi Harfe En yakn Gr ve Yorumlar


Bu grler arasnda, hadis rivayetlerinin de zahirine bakarak, Yedi Harf
yorumuna yakn bulduumuz grleri ksmda toplayabiliriz: a-Yedi lehe, bYedi Vecih, c-Okunuta ruhsat ve yedi nin kesretten kinaye olduuna dair grlerdir.
Yedi Harfle ilgili yorum yapanlarn arlkl olarak zerinde durduklar
noktalardan birisi de Arap kabilelerinden yedisinin lehesiyle Kurann nazil
olduu ve dolaysyla bu lehelerle Kurann okunabilecei meselesidir.59 Ancak
yukarda ad geen yedi kavmin leheleri hakknda tam bir gr birlii mevcut
deildir. nk, bu lehelere ilaveten baka lehelerden de sz edilmektedir.60
Yedi Harf konusunu lehelerle irtibatlandrarak bu hususun sadece kraatla
ilgili olduunu dnmek onu fazlaca snrlandrmak anlamna da gelebilir. Nitekim
Ignaz Goldziher, Yedi Harfe dair hadislerle ilgili u deerlendirmeyi yapmtr:
Hadisin sahih anlam, ok erken bir dnemde harf teriminin tefsiri zerinde odakland, tabi ki bu, Kuranla irtibatl olunca, kraatla ifade edildi.61 Goldziherin bu
deerlendirmesinden konu ile ilgili hadislerin kraat dnda Kuran kuatc daha
kapsaml anlamlara gelebilecei eklinde bir ifade anlalmaktadr.
Yedi Harf balamnda isabetli yaklam olarak deerlendirdiimiz bir dier
gr de Kuran okumadaki kolaylkla ve bu konudaki ruhsat ile ilgili ayn manaya
gelen eitli lafzlarn birbiri yerine kullanlmas eklindeki yaklam ve tatbikatlardr. Baka bir deyile, Sahih anlam ters yz etmemek kouluyla her hangi
bir ayette geen bir kelimeyi e veya yakn anlaml bir kelimeyle deitirerek

59

Zerkei, el-Brhan, I, 217-218; bn Cezeri, Muhammed b. Muhammed, en-Ner Fi


Kratiil Ar, Thk. Muhammed ed-Debba, Msr trs. I,24; Suyuti, el-Itkan, I, 47.
60
Ebu ame, el-Veciz, s. 100; Suyuti, el-Itkkan, I, 47.
61
Ignaz Goldziher, slam Tefsir Ekolleri, Trc. Mustafa slamolu, Derge Yay., st. 1997, s.
65.

230

r. Gr. Mehmet alkan

okumak eklinde62 ki yaklamdr. Bu yaklama uygun olarak teal, helmme,


akbil gel manasnda ayn anlam ifade eden farkl lafzlar olmalarna ramen okuyucunun bunlardan kolayna geleni seerek okumas Yedi harften saylmtr.63
Okuyucu, Kurann orjinal lafzn telaffuz edemezse, ayn anlama gelen
kendisine okunmas kolay gelen bir lafz seerek okuyabilir. Nitekim, bn Mesud
(r.), tamul esm diyemeyen birisine tamul fcir eklinde okumasn sylemitir.64
Enes b. Malik, Akvmu Kl yerine Asvbu Kl dediinde Akvmu
Kl okumas gerektii hatrlatlnca Akvamu, Asvabu, Ehda hepsi birdir demitir.65
Abdul Berr (463/1071), Mudarllarn ivelerinden dolay baz farkl okuyulardan bahsetmektedir. Kaysn Kekeesi Temimin Anane si bunlardandr.
Kays, mennes kaf e eklinde okumak suretiyle (Ceale rabbuki tehteki
seriyya) ayetini Rabbui tehtei seriyya ekline sokmaktadr. Temimin (en)i (an)
eklindeki telaffuzu da (fe asallahu en (an) yetiye bil fethi) eklindeki bir okuyuu ortaya karmtr. Bazs da (sin) harfini (te) harfi eklinde telaffuz etmilerdir. (fin nasi-fin nati) okuyuu buna rnektir.66
smail Hakk zmirli, Yedi Harf erevesinde Hz. Peygamberin tutumu ve bu
husustaki sahabenin tatbikat ile ilgili unlar sylemektedir: Kuran mbinin
sratle intiarn arzu eden Peygamberimiz mmetine suhulet olmak zere talim ve
62

Mustafa ztrk, Kuran Kraatlerinin Tarihsel Serancamna Genel Bir Bak, FD. C.
3, Say:1, (Ocak-Haziran 2003), Adana 2003, s. 207.
63
Zerkei, el-Burhan, I, 220-222; Suyuti, el-Itkan, I,46-47; Abdullah Muhammed b. Ebi
Bekr b. Ferec, el-Veciz fi Fedailil Aziz, Thk. Alauddin Ali Rza, Darul Hadis, Kahire Trs.
s. 140; Zerkani, Menahil, s. 174-175; Subhi Salih, Mebahis, s. 107.
64
Zerkei, el-Burhan, I,222; Suyuti, el-Itkan, I, 63; smail Hakk zmirli, Tarih-i Kuran, s.
17.
65
Taberi, Camiul Beyan, I,22; Kurtubi, Camiu li Ahkam, I, 48; smail Cerraholu, Tefsir
Usul, s. 98-99; Ali Turgut, Tefsir Usul ve Kaynaklar, MFV. Yay., st 1991, s. 106107.
66
Zerkei,el-Burhan, I, 220; Kurtubi, el-Veciz, s. 149.

231

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

tilavette yedi lgat tecviz etmiti. Ashab Kiram, kabilelere lafzan Kurey lgatna
muhalif olan yerlerde byle bir lafz o kabilenin kendi lgatlaryla talim ederlerdi.
Mesela, Ubey b. Kab, Bakara Suresindeki yirminci ayetteki Meev fh nazm
kerimini baz kere asl zere talim eder, bazen mradifleri olan Saav fhi-Murru
fh diye talim ederdi. bn Mesud da Bakara Suresi yz drdnc ayetteki
Enzirn nazm kerimini Emhiln-Ehhirn-Erkibndiye talim ederdi. 67
Yedi Harfle ilgili Ubey b. Kabdan gelen rivayetlere baktmzda Onun
balangta Yedi Harf konusunu anlamada glk ektii, ancak konu ile ilgili Hz.
Peygamberin aklamalar ve tutumu sayesinde bu skntsnn zail olduu grlmektedir. Zira, Ubey b. Kabn bu konuda verdii tilavet rnekleri, onun Hz. Peygamberin talimatn nasl anladnn ve nasl anlalmas gerektiinin gstergesidir.
Konu ilgili hadislerin nda yukarda verilen rnekleri de hesaba katarak
Yedi Harfin yedi ile snrl olmayp, Kurann bir an nce benimsenip yaylabilmesi iin herkesin kolayna geldii bir tarz ile okuyabilmesini amalayan bir
kolaylk ve okluk olduunu anlayabiliriz.68
Kurann gerek kraat ve gerekse anlalmasna ynelik; Bizzat Hz.
Peygamberin ak iznine dayanan anlam merkezli kraatn Kuran okuma ve
renmeyi kolaylatrp yaygnlatrma amacna hizmet ettii aikardr. Yedi harfle
ilgili rivayetlerin vurud tarihinin Medine dnemine rastlamas, sz konusu amacn
mahiyetini daha da aikar klmaktadr.69
Tayyib Oki de Kurann hicretten nce sadece Kurey lehesiyle okunduunu belirttikten sonra Hicretten ve slamiyetin yaylndan sonra mslman

67

smail Hakk zmirli, Tarih-i Kuran, s. 17; Ayrca bkz. el Kurtubi, el-Camiu li Ahkamil
Kuran, I, 42; Suyuti, el-Itkan, I, 63.
68
Abdurrahman etin, Kuran Kerimin ndirili Yedi Harf, slami Aratrmalar, Say: 3
Ocak 1987, s. 82; Ayrca bkz. Ebu ame, el-Veciz, s. 99.
69
Mustafa ztrk, a.g.m., s. 208.

232

r. Gr. Mehmet alkan

olan Arap kabileleri Kuran Kerimi kendi lehelerine gre okumaya baladlar70
demek suretiyle kraattaki lehe meselesine iaret etmektedir.
Yedi harf rivayetlerinin gerek mekanndan-Ubey b. Kab rivayetindeki Gifar
glc-gerek rivayetlerin kahramanlarndan- Hz. mer rivayetindeki Hiam b
Hakim gibi- anlalan bu ruhsatn Medine dnemine belki de bu dnemin sonlarna
ait bir mesele olarak tesbiti mmkndr. Zira, Gfar glc Medinede olduu
gibi, Hiamn mslmanl da Mekkenin fethi srasdr. 71 O halde bu ruhsat,
slamn tebli sahasnn evrensel boyuta ulat ve muhtelif Arap kabilelerinin slama girmesi ve bu insanlarn henz Kurey lehesine gre Kuran okuyamamalar
sebebiyle kendi lehelerine gre Kuran okumaya balamalar sonucunda Hz. Peygamberin vahye msteniden farkl lehelerde okumaya msadesi gereklemitir.72
Yedi Harf meselesi bu farkl grlerle iyice yorum zenginliine ularken,
dier yandan bu meselenin hi olmadn savunanlar da olmutur. Bu grn banda da ia gelmektedir. ia, Kurann nzulnde Yedi Harf meselesinin kabuln
Kurann tahrifine e deer grmektedir. 73 iann bu tavr, yani rivayetleri kabul
etmemesi, bu konudaki rivayetlerin senet zincirinden kaynaklanm olabilir. Zira
ia, Ehl-i Beyt tarikndan gelmeyen rivayetleri ret konusunda cesur davranmtr.
Kuran nuzulnde byle bir meselenin olmadn savunan Salih Akdemir de
unlar sylemektedir: Yedi kraat yalan haberlere dayanmaktadr. Bir kere unu
bilmemiz gerekir, Kuran Kerim Hz. Peygamber zamannda yazya geirilmitir.
ve yaznn yetersiz olmas dolaysyla okunularda farkllklar ortaya kmtr.
Aslnda bu okunular yazdan kaynaklanmaktadr. Yoksa Cebrail (a.s) yedi kraat
ayr ayr okumu deildir. Burada bunu kabul etmemiz gerekir.74

70

M. Tayip Oki, Tefsir ve Hadis Uslulnn Baz Meseleleri, Nun Yaynlar, 1995, s. 67.
slam Ansiklopedisi, TDV., VIII, 155.
72
M. Tayyib Oki, Tefsir ve Hadis Usulnn Baz Meseleleri, Nun, Yay., st. 1995, s. 67.
73
Bkz. Muhsin Demirci, Kuran Tarihi, MFV. Yay., st. 1997, s. 180.
74
Salih Akdemir, Kurann Toplanmas ve Kraat Meselesi, I. Kuran Sempozyumu, Bilgi
Vakf Yay., 2, Bask. Ankara 1994, s. 29.
71

233

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

Bu gne kadar ki Yedi Harf meselesi ile ilgili tartmalarda ne kan durum,
bu meselenin olmadndan ok ne olduu zerinde younlam olmasdr. Konu
ile ilgili rivayetler ve tatbikatlar byle bir meselenin Hz. Peygamber ve Sahabe dneminde yaandna ahitlik etmekteler. Yine grlmektedir ki, sahabe dnemindeki tartma teorik olmaktan ok pratie yneliktir. u da dikkat ekici bir husustur
ki, bu konuda problemle karlatn kabul eden sahabeler, meseleyi Hz. Peygambere gtrdkten sonra, ikna olmular ve ondan sonra da o meseleyi sorgulamamlardr. Aksine bu konuyu kolaylk adna kullanmlardr. Nitekim, Yedi Harfe
konu olan birok rnekler, balangta bu meselede sknt eken Ubey b. Kaba
aittir.
Sonraki dnemler iin buradaki mbhemlik, rivayetlerin azlndan veya
zayflndan deil, Yedi Harfin mahiyet olarak ne olduunun ak olarak bilinememesinden kaynakland gzkmektedir. Nitekim, Yedi Harften maksadn kraatta kolaylk, ruhsat ve genilik olduu gr ar basmakla beraber, 75 bu kolayln nerelerde ve hangi snrlar ierisinde olabilecei gibi kayglar, bu meseleyi halen yorumlanmaya muhta bir alan olarak grmeye devam etmektedir. Batan beri
izah edilmeye alld gibi, gnmze kadar bu konuda dnenler ve dndklerini rivayetler baznda yorumlayanlar az deildir. Bu alandaki aratrma ve aklamalarn ortak noktas; kolaylk olmasna ramen bu konu ok deiik grlerin
sergilendii bir ortam olmaktan ileriye gitmemitir.
V-Sonu
Kuran Kerimin Yedi Harf zere inmesi meselesi, sahih rivayetlerin ahadetiyle dorulanmaktadr. Ancak bu meselenin tam olarak hangi anlama geldiinin
Hz Peygamber tarafndan aklanmad da bir olgudur. Buna ramen, bu konunun
sahabe tarafndan srarla sorulmamas, belki de Hz. Peygamberin Kuran, yedi
harf zere indi eklindeki aklamas ve ona paralel tatbikat istenen cevap iin
yeterli olmasndan dolaydr.

75

Ebu ame, el-Mridl-Veciz, s. 99.

234

r. Gr. Mehmet alkan

Yedi Harfin ne olduu hususunda ayet ve hadislerin iaretlerinden baz


karmlar yaplmtr. Bu karmlarn banda, Allah Tealann Kuran okunmasnda, anlalmasnda ve ona gre davran belirlenmesinde kolaylk prensibini bahettiinin kabul edilmesi en bariz bir husustur: Muhakkak Biz Kuran dnp
t almalar iin kolaylatrdk. Fakat dnen var m?76 ayeti, bu kolayl mjdeleyen ilahi buyruktur.
Hz. Peygamber ve kavminin dilinin Arapa olmas ve Kurey lehesi ile
konuuyor olmalar, Kurann dilinin de Arapa olmasn iktiza etmitir. Arapada
da dier dillerde olduu gibi, mana, telaffuz ve imla farkll gsteren eitli
leheler vardr. Bunlardan Kurey lehesi fesahat, zenginlik ve incelik bakmndan
br lehelere gre daha fazla stnlk kazanmtr. Zira, Mekke her zaman gerek
yerleim yeri ve gerekse dini merkez olarak, Hac ve panayrlar dolaysyla insanlarn buraya akn etmelerine sebep olmu, haliyle orada konuulan lehe de zenginlemi ve hatta yaylmtr. Bylece Kurey lehesi, dini, corafi, iktisadi, siyasi ve
ictimai alanda dier leheler karsnda nufuzlu duruma gemi ve Kurann indii
leheler arasnda hakim leheyi oluturmutur.77 te btn bunlardan dolay insanla hitabeden Kurann nzulnde ve okunmasnda Kurey lehesi dier lehelere
merkez olmutur.78 Ancak Kurann okunmasnda ve anlalmasnda kolaylk
adna dier lehelere de ilahi izinle msade edilmitir. Kurann Yedi Harf zere
inmi olmas, onun evrensellii ile ilgili79 olarak deerlendirildiinde, farkl lehe
ve dilleri konuanlarn ve dolaysyla vahyin muhatab olan herkesin bu ruhsata
sahip olduu prensibine ulaabiliriz.
Yedi Harfin, Ebu bekr b. Mcehid (324/925)in yaygn kraatlar arasndan
tesbit ettii Yedi Kraat la bire bir ayn olmad aktr. Yedi Harfi lehelerle
76

Kamer, 54/17, 22, 32, 40.


smail Karaam, Kuran-Kerimin Nzul ve Kraat, s. 20-26; Ayrca bkz. Menna Halil el
Kattan, Ulumul Kuran, Trc. Arif Erkan, Tima Yay.,st. 1997, s. 221; M. Ali es Sabuni,
et-Tbyan fi Ulumil Kuran, Alemul Ktb, Beyrut 1985, s. 215.
78
Buhari, Fezailul Kuran, 3.
79
M. Ali es-Sabuni, et-Tbyan, s. 219.
77

235

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

irtibatlandrrsak, Yedi kraatn leheden baka, Kuran- Kerimin yazl ekliyle


de irtibatndan sz etmek gerekir.80 Bununla beraber her iki kavram en azndan
Kurey lehesinde birlemektedir. Burada unu syleyebiliriz; Kurey lehesi yedi
harften birisi olarak, mevcut Yedi Kraatn dou noktasdr. Nitekim Hz Osmann istinsah heyetine Kurey leheleri zerine yazmalarn tlemesi ve arkasndan da Kurann ounun bu lehe ile indiini belirtmesi, Kurann okunmasnda ve anlalmasnda bu lehenin arln gsterdii gibi, dier bir ksm lehelerin de Kurann nuzulnde yeri olduuna dair bir delil durumundadr. Hz. Osmann bu emri dorultusunda heyet, et-tbt kelimesinin son harfini Kurey lehesine uygun olarak ak ta olarak yazmlardr.81
Kuran okunuunda Yedi Harf farkllklarnn akbetiyle ilgili Taberi unlar kaydetmitir: Mslmanlar sadece Kurann tilaveti ve onun muhafazasyla
emrolunmulardr.Yedi harf farkllklarnn hepsini muhafaza onlara farz klnmamtr. Ancak o harflerden istediklerini almakla da serbest braklmlardr.82 Taberi bu szleriyle alnan harfin sadece Kurey lehesi olduuna iaret etmektedir. Bu
gre uygun olarak, Kurey lehesi dndaki dier alt harf veya lehedeki kraatlarn muvakkaten olduuna , Hz Peygamberden sonra Kurann bir araya getirilmesiyle sadece Kurey lehesine itibar edilmi olduu hususundaki yaklam da
ayr bir beyan oluturmaktadr.83
Abdurrahman etin, Yedi Kraat Kurann eitli yerlerine dalm Yedi
Harf ten kaynaklanan bir durum olarak grmektedir: te yandan bizim
dncemize gre, mtevatir on kraatn bir harften doan ihtilaflar olmas
mmkn deildir. Aksine yedi harfin kapsad vecihlerin- son arzada karar klnan eklinin tamam olmak zere- dier bir blmn daha ihtiva etse gerektir. Hz.
Osman Kuran istinsah ettirirken Kurey lehesini esas aldrm, bunun yannda80

M. Tayyib Oki, Tefsir ve Hadis Usulnn Baz Meseleleri, s. 69.


Bkz. Buhari, Fedailul-Kuran, 3; Zerkei, el-Burhan, I, 218.
82
Taberi, Camiul-Beyan, I, 25.
83
Bkz. Tayyib Oki, Tefsir ve hadis Usulnn Baz Meseleleri, s. 68.
81

236

r. Gr. Mehmet alkan

hareke ve nokta konulmadna gre- alnabilen dier baz vecihler de alnm ve


ashabn onayyla resmiyet kazanmtr.84
Yedi Harf, Kuran vahyinde, her dilden her milletten insanlarn dillerinin
dnd, glerinin yettii okuma ekline bir kolaylk ve anlamadaki sadelii yakalayabilmeye meleke oluturma iin bir ruhsattr. Vahye mstenit olan bu Peygamber
msadesinin baz artlara bal olduu da anlalmaktadr: Arap dilinin fesahatndan dar kmamak, manay deitirmemek ve okuyu ekilleri veya eitleri Hz.
Peygamberden sadr olmak, yani ondan duymu olmak mutlaka artt.85
Suat Yldrm Yedi Harfin hikmeti ile ilgili unlar sylemektedir: Yedi
harfin hikmeti, Kuran okumay kolaylatrmaktr. Kurann ilk muhataplar kabileler halinde dalm olduklarndan aralarnda telaffuz farklar vard. Bu zr sebebiyle onlara bu ruhsat verildi. Yedi rakamndan gaye, saynn hakikati deil okluktur. Keza Arap lehesi de olmas art deildir. Hintli, Trk, Alman Kuran baz
fonetik hususiyetleriyle okurlarse elden gelen gayreti sarfettiklerinden yanl okuduklarn iddia etmek doru deildir. Yedi harf hakkndaki btn rivayetler, bakasnn okuyuunu knamaktan menetmek gayesini ortaya koymaktr.86
u tesbitler de Yedi Harfin snrn belirlemesi ve hikmetini gstermesi asndan nemlidir:
Rasulullah (s.a.v)den iitmek artyla vaki olan farkllklara Allah izin vermitir. Yoksa deiiklikler lisann ve hattn verdii imkanlar neticesinde meydana
gelmez. 87

84

Abdurrahman etin, a.g.m., s. 85; Kraatlarn yedi harfle irtibatyla ilgili olarak ayrca
bkz. Zerkani, Menahil, I, 406.
85
M. Tayyib Oki, a.g.e., s. 67-68.
86
Suat Yldrm, Kuran-Kerim limlerine Giri, Ensar Yay., st. 1985, s. 73-74.
87
Suat Yldrm, Kuran- Kerim ve Kuran limlerine Giri, s. 73; Ayrca bkz. Suyuti elItkan, I, 77; Subhi Salih, Mebahis, s. 290; M. Tayyib Okic, Tefsir ve Hadis Usulnn Baz
Meseleleri, s. 67.

237

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

Kurann kraatndaki farkllln asl sebebi, onun renimini ve okuyuunu kolaylatrmak iin Rabbimizin onu yedi harf zerine indirmi olmasna
dayanmaktadr.88
Kurann Yedi Harf zere inmi olmas Allahn mmete rahmet ve genilik
vermesidir. Eer herkese ivenizi terkedin denmi olsayd altklar eyleri brakamazlar, imale, telyin, med onlara zor gelirdi.89
Gerek Yedi Harf ve gerekse say olarak sonradan tesbit edilen Yedi Kraat,
Kurann her lafznda farkl okuyularn olaca anlamna gelmez. Ancak farkllklar, sahih rivayetler eresinde uygulanr, bu lafzlar da snrldr. 90
Dier taraftan Yedi Harf ruhsatnn nceden konmu olmasna ramen sonradan kaldrld grn savunanlar91 da kendi grleri adna u delilleri ne
srmektedirler: Hz Peygamber ve Cebrail son arza da Kuran iki kere okomular ve bu okuyularda tilavete son eklini vermilerdir. Bu sebeple de dier lehelere ak olan Yedi Harf ruhsat da bylece ortadan kalkmtr.92 Bu ruhsatn
kaldrldn dnenler, ayr bir delil olarak, Hz. Osmann Kuran nshasn istinsah ettirirken Kurey leesine gre yazlmasna dair isteini93 gstermilerdir. Kaldrldna dair meseleyi yle balamaktadrlar: Balangta meakkat ve zorluu
bertaraf etmek iin baka lgatlara msade edilmiti. Sonra bu zaruret kalknca bir
lgatla yetinildi94

88

Ali Osman Yksel, bn Cezeri ve Tayyibetn Ner, MFV. Yay.,st. 1996, s. 265
Zerkei, el-Burhan, I, 227.
90
Kurtubi, el Camiu li Ahkamil-Kuran, I, 43-44; bn Kesir, Tefsirul Kuranil-Azim,IV,
Zeyl, s. 22.
91
Yedi Harf ruhsatnn kaldrld grnde olanlar: bn yeyne (198/814); bn Vehb,
(197/813); Taberi, 310/922); Tahavi, (321/933); bn Abdil Berr (463/1071). Bu isimlerle
ilgili bkz. Zerkei el-Burhan, I, 227; Kurtubi, el-Veciz fi Fedailil-Aziz, S. 142; Suat
Yldrm, a.g.e., s. 73.
92
Zerkei, el-Burhan, I, 227.
93
Buhari, Fedailul-Kuran, 3.
94
Zerkei, el-Burhan, I, 231; Suyuti, el-Itkan, I, 79-80.
89

238

r. Gr. Mehmet alkan

Yedi Harf ruhsatnn kaldrldna dair ne srlen delillere baktmz da;


son arza da bu ruhsatn kaldrld hususunda Hz. Peygamberden herhangi bir
rivayet gelmemitir. Dier bir delil olarak belirtilen Hz. Osmann Kuran nshasn
istinsah ettirirken Kurey lehesine gre yazlmasn istemesinde95 dier farkllklarn alnmayacana ait ak bir yasan olmad da ortadadr. Ancak, Hz.
Osman Mushaf, Kuran- Kerimin nihai eklinde mevcut olduu hususunda sahabenin ittifak ettikleri kraat muhafaza etmekle beraber, ferdi olarak nakledilen ve
bu zellii tamayan her trl kraat eklini reddetmitir96
Zaruret kalknca ruhsatn da kaldrldn kabul eden Tahavi (321/933), bu
grn yle belirtmektedir: Bu ancak, insanlarn Kuran yedi lgat-lehe
zere okumalar bir ruhsat idi. Bu da henz yaz bilmedikleri, zabt edemedikleri ve
salam belleyemedikleri iin insanlarn ouna Kurey ivesi zere ve Rasulullahn ivesi zere tilavet etmek zor olduundan dolay verilmiti. Sonra mazeretin zail olmas, ezberlemenin kolaylamas, zabtetme imkanlarnn oalmas ve
yaz renilmesi sebebiyle bu ruhsat neshedilip kaldrlmtr.97
Tahavinin Yedi Harf ruhsatnn kaldrlm olduuna dair ileri srd grne kar unlar sylemek mmkndr; Madem ki, Yedi Harf meselesi, insan eitimindeki tedricilikten kaynaklanan bir durumdur. yleyse, Yedi Harf, Kuran eitim ve retiminde her zaman insanlarn yanlarnda hissedecekleri bir ruhsat olarak
var olmaya devam edecektir. Ancak bu durum, herkes nasl isterse yle okusun
anlamna da gelmemelidir. Zira Tahavinin grnn bir blmnde dedii gibi,
bu gn artk Kuran renme imkanlar oald, o bakmdan her zaman istediimiz lehe ve harflerle onu okuma lksne sahip deiliz. Ancak ruhsat lleri
olarak kabul edilen artlar dorultusunda mteradif lafzlara ba vurulabilecei
kanaatn tayoruz. Zaten ruhsatn karekterinde kolay olann seilmesi sz ko95

Buhari, Fedailul-Kuran, 3.
Abdullah Draz, Kurana Giri, Trc. Salih Akdemir, Kitabiyat Yay., Ankara 2000, s. 38.
97
bn Kesir, Kurann Faziletleri, Trc. Mehmet Sofuolu, Trdav Yay., st. 1978, s. 70-71;
Sleyman Ate, Yce Kurann agda Tefsiri, Yeni Ufuklar Neriyat, st. Trs. I,40.
96

239

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

nusudur. Gnmzde, Ancak ruhsat sonucunda okunan farkl kelimelerin Kurann


orjinalliine glge drmesi de sz konusu deildir. nk bu durum zel bir
okuyuu yanstmaktadr. Cerrahoglunun dedii gibi: Bu husustaki vahiy sonucunu
yanl deerlendirmelere gtren grlerden uzak durmak gerekir.98
Kuran okumada gzetilmesi gereken Kurann nazil olduu dil ve onun
fonetiidir. Ancak, her insann konutuu dil veya az yapsndan kaynaklanan durum nedeniyle bir takm harflerin ve kelimelerin telaffuzundaki manaya tesir etmeyen okuyularn da Yedi Harf erevesinde deerlendirilerek bu ruhsat ierisine
dahil edilmesi mmkndr.99
Netice olarak, Yedi Harf, Kurann evrensellii ve nuzulnden insanlk
tarihi boyunca devamll gerei, onu okuma, anlama ve anlatmada kolaylk adna
salanan ilahi bir izindir. Bu erevede herkes, gayreti ve anlay nisbetinde
Kurana yaklaacak ve ondan istifade edebilecektir.

Kaynaka
Ahmed bn Hanbel, el-Msned, Thk. Muhammed Ceamil el Utar, Darul Fikr, Beyrut
1994.
Akdemir, Salih, Kurann Toplanmas ve Kraat Meselesi, I. Kuran Sempozyumu, (13 Nisan 1994), Ankara 1994.
Albayrak. Halis, Kuran Btnl zerine-Kurann Kuranla Tefsiri, ule Yay., st.
1993.
Alemdar Yusuf, Kraatlarn Ortaya kna Yeni(den) Bir Bak, CFD. C. VIII,
Say: 2, (Aralk 2004), Sivas 2004.
Ate, Sleyman, Yce Kurann ada Tefsiri I, Yni Ufuklar Neriyat, st. trs.

98

99

smail Cerraholu, Kuran Tefsirinin Douu ve Bunu Hzlandran Amiller, AF Yay.,


Ankara 1968, s. 62.
Ebu ame, el-Veciz, s. 97; Yusuf Alemdar, Kraatlarn ortaya kna Yeni(den) Bak,
CFD, C. VIII, Say: 2. Sivas 2004, s. 149.

240

r. Gr. Mehmet alkan

el-Buhari, Ebu Abdillah Muhammed b. smail, Sahih-i Buhari, Tsh. Mustafa Dibul
Buga, Darul Ulumil-nsaniyye, am, trs.
Cerraholu, smail, Tefsir Usul, TDV Yay., Ankara 1991.
-----, Kuran Tefsirini n Douu ve Bunu Hzlandran Amiller, AF Yay., Ankara
1968.
etin, Abdurrahman, Kuran-Kerimin ndirildii Yedi Harf, slami Aratrmalar, Say:
3 Ocak 1987.
Demirci, Muhsin, Kuran Tarihi, MFV. Yay., st. 1997.
Draz, Abdullah, Kurana Giri, Kitabiyat Yay., Ankara 2000.
Ebu Davud, Sleyman bn Eas, Snen, Darul Cinan, Beyrut 1988.
Ebu ame, ihabuddin Abdurrahman b. smail, el Makdisi, el Mridul-Veciz, Thk.
Tayyar Altkula, TDV. Yay., Ankara 1986.
Goldziher, Ignaz, slam Tefsir Ekolleri, Trc. Mustafa slamolu, Derge Yay., st. 1997.
el-Isfahani, Ebu Kasm el Hseyn b. Mahmud er-Rab, el-Mfredat fi Garibil Kuran,
Thk. Muhammed Seyyid Kilani, Beyrut trs.
bn Cezeri, Muhammed b. Muhammed, en-Ner Fi Kraatil Ar, (Thk. Muhammed edDebba) Msr trs.
bn Hacer el-Askalani, Ahmed b. Ali, Fethl Bari erhu Sahihil Buhari IX, Beyrut trs.
bn Kesir, Ebul Fida smail, Tefsirul Kuranil Azim IV, Daru hyai Ktbil Arabiyye
y.y. trs.
bn Mace, Ebu Abdillah, Muhammed b. Yezid, Snen, Thk. Muhammed Fuad
Abdulbaki, Darul Ktbil-lmiyye, Beyrut trs.
bn Manzur Muhammed b. Mkerrem, Lisanu-Arab IX, Darul-Fikr, Beyrut 1990,
slam Ansiklopedisi XV, (Harf mad), MEB.Yay., st. 1964.
slam Ansiklopedisi XVI, (Harf mad), TDV. Yay., st. 1997
zmirli smail Hakk, Tarih-i Kuran, Bre Yay., st. 1956,
Karaam, smail, Kuran- Kerimin Nzul ve Kraat, MFV. Yay., st. 1995.
el-Kasmi, Muhammed Celaleddin, Kuran- Anlamak-Tefsir lminin Temel Meseleleri,
Trc. Sezai zel, z Yay., st. 1990.
el-Kattan, Menna Halil, Ulumul-Kuran-Kuran limleri, Trc. Arif Erkan, Tima Yay.,
st. 1997.

241

Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi

Kaya, Osman, Kurann Yedi Harf zerine ndirilmesi ve Ahrufus-Seba, CUFD., C.


VIIII, Say: 2, Sivas 2004.
Konulu Kuran Tefsiri, (rnek Fasikl), DB., TDV. Yay., Ankara 2001.
el-Kurtubi, Abdullah b. Ahmed, el-Veciz fi Fedailil-Aziz, Thk. Alauddin Ali Rza,
Darul-Hadis, Kahire 1991.
-----, el-Camiu li Ahkamil-Kuran I, Tsh. Ahmed Abdul-Alim el-Berduni,
hyaut,Trasil-Arabi, Beyrut 1983.
Mslim, Ebul-Hseyn Mslim b. Haccac, Sahih-i Mslim, Thk. Muhammed Fuad
Abdulbaki, Darul-Fikr, Beyrut 1983.
Oki, Muhammed Tayyib, Tefsir ve Hadis Usulnn Baz Meseleleri, Nun Yay., st.
1995.
ztrk, Mustafa, Kuran Kraatlerinin Tarihsel Serercamna Genel Bir Bak, F.
Yay., C.3, Say: 1, (Ocak-Haziran 2003), Adana 2003.
Paa, Ahmed Cevdet, Kuran Tarihi, st. 1989,
es-Sabuni, Muhammed Ali, et-Tbyan fi Ulumil-Kuran, Alemul Ktb, Beyrut 1985.
Subhi Salih, Mebahis fi Ulumil-Kuran, Dersaadet y.y. trs.
es-Suyuti, Celaleddin Abdurrahman, el-Itkan fi Ulumil-Kuran, Kahraman Yay., st.
1978.
et-Taberi, Muhammed bn Cerir, Camiul-Beyan An Tevili Ayiil-Kuran, Thk. Sdk
Cemil el-Utar, Darul-Fikr, Beyrut 1995.
Turgut, Ali, Tefsir usul ve Kaynaklar, MFV. Yay., st. 1991.
Yldrm Suat, Kuran-Kerim ve Kuran limlerine Giri, Ensar Yay., st 1985.
Yksel, Ali Osman, Tayyibetn-Ner, MFV. Yay., st. 1996.
ez-Zebidi, Muhammed Hseyn, Tacul Arus Min Cevahiril-Kamus XXIII, Thk.
Abdulfettah el-Hulvu, y.y. 1986.
ez-Zerkani, Muhammed Abdl-Azim, Menahill-rfan fi Ulumil-Kuran,
hyail-Kutub, Beyrut, trs.

Daru

ez-Zerkei, Bedreddin Muhammed b. Abdillah, el-Burhan fi Ulumil-Kuran, thk.


Muhammed Ebul-Fadl brahim, el-Mektebetl-Asriyye, Beyrut 1972.

242

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)


Abdullah PO*
zet: Tarsus ve evresinde yaplan arkeolojik kazlarda M.. 5000 yllarna kadar uzanan yerleim kalntlarna rastlanmaktadr. Tarihi bu kadar eskilere dayanan ehrin ilk
defa kim tarafndan ve ne zaman kurulduu tam olarak tespit edilemese de, Tarsusun
ilk alardan beri mamur bir ehir olduu anlalmaktadr. Tarsus, stratejik konumundan dolay uzun bir sre Kilikyann hem ynetim, hem de ticaret merkezi olmutur. Bu
sebeple Kilikyaya hakim olmak isteyen devletler, Tarsusu ele geirmek zorunda kalmlardr. Tarsus, Asurlulardan itibaren Msrllar, Hititler, Fenikeliler, Kilikyallar,
Pers mparatorluu, Makedonya Krall, Selefkoslar ve Romallarn egemenlii altnda kald. Daha sonra Mslmanlarla Bizans, Ermeni ve Hallar arasnda bir ok kez el
deitiren ehri, Yavuz Sultan Selim 1516da Msr seferi srasnda fethetti. Tarsus ve
evresi 1832-1840 yllar arasnda Msrl brahim Paann elinde kald. 1840tan 17
Aralk 1918e kadar yine Osmanllarn hakimiyetinde olan ehir, bu tarihten itibaren 27
Aralk 1921e kadar Franszlarn igali altnda kald. Ayn tarihte yaplan Ankara
Anlamas ile igal sona erdi. Osmanllar, Tarsusu fethettiklerinde, sancan snrlar
ierisinde be kale bulunuyordu. Bunlar Tarsus, Klek, Namrun, Babarun ve Snab kaleleridir. Tarsusun idar yaps, XVI. yzyln sonlarna doru belirginlemitir. Uzun
sre alt nhiyeli bir sancak olan ehrin idar taksimatnda 1850li yllarda byk deiiklikler olmutur. Bu dnemde bir yandan yeni nhiyeler kurulurken, bir yandan da
Mersin srekli gelimi ve 1864de Tarsustan ayrlarak kaza statsne ykseltilmitir.
Daha nce Tarsusa bal olan Gkeli ve Elvanl nhiyeleri bu tarihte Mersin Kazasna dahil edildi. Bu deiikliklerden sonra Tarsus, merkez nhiye, Kusun, Ula,
Kutemr, Tekeli, Namrun, Klek ve Canibehir olmak zere sekiz idar birime ayrld.
Osmanllar zamannda Tarsus nfusunun byk bir ksm, Mslmanlardan mteekkildi. Onlarn yannda az sayda Ermeni, Rum ve Mrni de yaamn srdrmekteydi.
Her grup, din ve kltrel faaliyetlerini serbeste kendilerine ait kurumlarnda yapabilmekteydi. Bylece toplumun eitli din ve kltrel kesimleri kendileri olma zelliini
kaybetmeden bir arada yaama imkn bulabilmekteydi.
Anahtar Kelimeler: Tarsus, Osmanllar, Trkmenler, Ermeniler, Rumlar, Mrnler.
*

Uluda niversitesi Sosyal Bilimler Enstits slam Tarihi Anabilim Dal Doktora
rencisi.

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

Tarsus: In the Period of Otoman Empire (1516-1923)


Abstract: Altough not known is foundation date exactly, Tarsus has always been
administrative, cultural and commercial center throughout its history. For this reason,
most of the countries which wants to dominate the Middle East tried to conquer this
region. As a matter of the fact that, before Ottoman Empire, Tarsus remained under the
sovereignity of Assyrians, Hittitrs, Egyptians, Cilicians, Macedeonians, Umayyad,
Abbasid and Mamluks dominations. Ottoman Empire conquered Tarsus in 1516. Tarsus
has been six administrations formerly, but its number of administrations rised to eleven
in 1864. In the same year, after Mersin has became a seperate city, Elvanli and Gokceli,
which were the administrations of Tarsus were tied to Mersin. So, the number of
administrations of Tarsus decreased to eight. In the period of Otoman Empire, in
Tarsus had been living Turkoman, Armenians, Greeks and Maronites.
Keywords: Tarsus, Otoman Empire, Turkoman, Armenians, Greeks, Maronites.

Giri
Bu almada Kilikyann nemli kentlerinden biri olan Tarsus ele alnacaktr. nce ehrin tarih gemii ksaca zetlenecek, ardndan da Osmanl dneminde
bir sancak olan Tarsusun fizik, idar ve sosyal yaps zerinde durulacaktr.
Tarsus ve evresinde zellikle de Gzlkulede1 yaplan arkeolojik kazlarda
M.. 5000 yllarna kadar uzanan yerleim kalntlarna rastlanmaktadr.2 Bu kazlar
sonucu ortaya kan belgeler ve dier tarih vesikalar, Tarsusun ilk alardan beri
mamur bir ehir olduunu gstermektedir. Fakat tarihi bu kadar eskilere dayanan
ehrin ilk defa kim tarafndan ve ne zaman kurulduu tam olarak tespit edilememektedir.

ehrin gneyinde 20-25 m. yksekliinde bir hyktr. M.. 5000li yllarda kurulmu bir
yerleim yeridir. lk ada Tarsusun liman olarak kullanlmtr. Bk. Bayrak, M. Orhan,
Trkiye Tarihi Yerler Klavuzu, stanbul 1992, s. 247.
2
zg, Tahsin, Gzlkule Kazlar, Belleten XI, sy: 41, Trk Tarih Kurumu Basmevi,
Ankara 1947, s. 364-367; z, Hikmet, Bilinmeyen Tarsus, Ankara, 1998, s. 25.

244

Abdullah Po

Baz eserlerde, Asur hkmdar Sardanapalenin mezarnn Tarsusun gneybatsndaki Anchialede3 olduu ve mezarnn kitabesinde Tarsus ile Anchialenin
Sardanapale tarafndan bir gnde kurulduu nakledilir. 4
Besim Darkot ve Ali Sinan Bilgili de bu bilgilere dayanarak Tarsusun,
Sardanapale (M.. 668-626) tarafndan kurulmu olabileceini ileri srerler.5 Fakat
o dnemin tarih olaylarna baklrsa, ehrin M.. IX. yzylda veya daha nceki bir
tarihte kurulduu anlalmaktadr. Mesela, emseddin Smi, Tarsusun Fenikeliler
tarafndan kurulduunu yazmaktadr.6 Fenikelilerin M.. XI. asrn sonlarna doru
ukurovada bulunduklar bilinmektedir.7 Yine blge tarihiyle ilgili bilgi veren
kaynaklarn bir ou, M.. IX. asrda Tarsusun Kilikyann bakenti olduunu,
Asurlularn buraya bir ok sefer dzenlediini ve bu aknlar sonucunda Tarsusun
ynetimine kendilerine yakn kiileri geirdiklerini belirtmektedirler.8
Ayrca Hikmet z, sz konusu kitabedeki Sardanapale, Tarsus ve
Anchialeyi bir gnde ina etti ifadesiyle yaplan tercmenin yanl olduunu,
dorusunun Tarsus ve Anchialeyi bir gnde zapt etti eklinde olmas gerektiini
belirtir.9

Anchiale, Tarsusun gney-batsnda imdiki Kara Duvar Kynn bulunduu yerdir. Bk.
Darkot, Besim, Tarsus, slam Ansiklopedisi, c. XII, Milli Eitim Basmevi, stanbul
1974, s. 18.
4
Strabon, Corafya, ev. Adnan Pekman, kitap XIV. blm II-IV, stanbul 1981, s. 55;
Texier, Charles, Kk Asya Corafyas, Tarihi ve Arkeolojisi, ev, Ali Suad, c. III,
Ankara 2002, s. 482.
5
Bk. Darkot, Tarsus, s. 18; Bilgili, A. Sinan, Osmanl Dneminde Tarsus Sanca ve
Tarsus Trkmenleri, Ankara 2001, s. 28.
6
Bk. emseddin Smi, Tarsus, Kmsl-Alam, c. IV, stanbul 1311 (1894), s. 3009.
7
plak, M. Necati, el Tarihi, Ankara 1968, s. 34.
8
Bk. emseddin Smi, age, s. 3009; Gnaltay, M. emseddin, Yakn ark IV Anadolu, Trk
Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 1989, s. 305-309; plak, age, s. 34; Akgndz, Ahmet,
Ariv Belgeleri Inda Tarsus Tarihi ve Eshb- Kehf, stanbul 1993, s. 21.
9
z , Tarsus Tarihi, s. 14.

245

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

Bu bilgilere gre, Tarsusun M.. IX. asrda veya daha nceki bir tarihte
kurulduu, Sardanapale (M.. 668-626) dneminde de Asurlular tarafndan ele
geirildii sylenebilir.
Tarsus, Asurlulardan itibaren Msrllar, Hititler, Fenikeliler, Kilikyallar,
Pers mparatorluu, Makedonya Krall, Selefkoslar ve Romallarn hakimiyeti
altnda kald.10 Tarsus, egemenlii altnda kald devletlerin birouna Kilikya
Eyaletinin bakentliini yapt.11 395te Bizans snrlar iinde kalan ehir, bu tarihten itibaren Mslmanlarn Anadoluya geliine kadar Bizans ile Sasaniler arasnda
birka kez el deitirdi.12
Hz. mer dneminde Eb Ubeyde ve Meysere b. Mesrk komutasndaki
Mslman ordular Antakya ve Tarsusa aknlar dzenliyorlard.13 Hz. Osman
zamannda ise 647de Muaviye tarafndan bu blgenin fethi gerekletirildi. 14 Bu
tarihten itibaren nce Emevler, sonra da Abbsler gl zamanlarnda Tarsusa
egemen oldular. Onlarn zaafa dtkleri dnemlerde Bizans, Kilikya blgesini
tekrar topraklarna katt.15 Daha sonra Bizans hakimiyetinin giderek zayflamasn
frsat bilen Ermeniler, Tarsus ve evresini ele geirdiler. 16 Hallarn blgeye gelmesiyle birlikte ehir, 1101de Franszlar tarafndan igal edildi.17
Mslmanlarn Tarsusla temaslar Hz. mer dneminde balamasna ramen, Mslmanlarla Bizans, Ermeni ve Hallar arasnda srekli el deitirmesi,

10

Gnaltay, age, s. 30, 309; plak, age, s. 34; Ostrogorsky, Georg, Bizans Devleti Tarihi,
ev. Fikret Iltan, Trk Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 1995, s. 88, 269; Yurt
Ansiklopedisi, el, Kurul, Anadolu Yaynclk, c. V, stanbul 1982, s. 3634-3637.
11
Gnaltay, age, s. 17, 158; Ostrogorsky, age, s. 88; Akgndz, age, s. 21-23.
12
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3637.
13
Belzur, Ebul-Abbas Ahmet, Fthl-Bldn, Beyrut 1987, s. 223-225.
14
Belzur, age, s. 225; bnl-Esir, el-Kmil Fit-Tarih, c. II, Beyrut 1965, s. 86.
15
Ostrogorsky, age, s. 134, 265.
16
Ostrogorsky, age, s. 350.
17
Runciman, Steven, Hal Seferleri Tarihi, ev. Fikret Iltan, c. II, Trk Tarih Kurumu
Basmevi, Ankara 1992, s. 24-25.

246

Abdullah Po

ehrin slamlamasn geciktirmitir. Bu sebeple Tarsusun Trk-slam kenti hviyetini kazanmaya balamas ancak XIV. asrdan itibaren gerekleebilmitir. Tam
bir Trk-slam ehri kimliini yanstr duruma gelmesi ise Osmanllar dneminde
olmutur.
1275te Ouzlara mensup olan Trkmenler 18, Memlklarla birlikte Kilikyaya gelerek Tarsusu ele geirdiler. 19 Bylece Memlklar ile Karaman oullar
arasnda uzun sre devam edecek olan Kilikyaya hakim olma mcadelesi balad.
Fatihin 1483te Karaman beyliini ortadan kaldrarak, Karaman ilini bir eyalet haline getirmesiyle ukurova blgesinde devam eden Karaman oullar-Memlk
mcadelesi, Osmanl-Memlk atmasna dnt. Daha sonra Yavuz Sultan
Selim, Msr seferi srasnda 1516da ukurovay fethedince Tarsus da Osmanl
egemenliine girmi oldu.20
Tarsus ve evresi 1832-1840 yllar arasnda Msrl brahim Paann elinde
kald. 1840tan 17 Aralk 1918e kadar yine Osmanllarn hakimiyetinde olan e21

hir, bu tarihten itibaren 27 Aralk 1921e kadar Franszlarn igali altndayd. Ayn
tarihte yaplan Ankara Anlamas ile igal sona erdi. Fransz igali srasnda Ermeniler, Anadolunun birok yerinde olduu gibi Tarsusta da Mslman halka zulm
yaptlar.22

18

Ouzlara, XI. asrdan itibaren Trkmen denilmeye baland. Bk. Smer, Faruk,
Ouzlar, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. IX, stanbul 1964, s. 378. Baz
aratrmaclar, Trkmenlerin Anadoluya geliinden sonra Trkmen kelimesiyle Yrk kelimesinin ayn manada kullanldna iaret etmektedirler. Bk. abuk, Vahit, Yrkler, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XIII, stanbul 1986, s. 431.
19
Turan, Osman, Seluklular Zamannda Trkiye Tarihi, Turan Neriyat, stanbul 1984, s.
512.
20
Smer, Faruk, Alaeddin Bey, Diyanet slam Ansiklopedisi, c. II, stanbul 1989, s. 321322; Smer, Ramazan oullar, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. IX,
stanbul 1964, s. 615.
21
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3639.
22
Cengiz, H. Erdoan, Ermeni Komitelerinin Aml ve Harekt- htilliyyesi, Ankara 1983,
s. 74-75.

247

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

I. Fiziki Yap
Bu balk altnda, Tarsus snrlar iinde bulunan kaleler, ehrin mahalleleri,
camileri, medreseleri, kiliseleri, zviyeleri, hanlar ve kervansaraylar ele alnacaktr.
Osmanllar, Tarsusu fethettiklerinde, sancan snrlar ierisinde be kale
bulunuyordu. Bunlar Tarsus, Klek, Namrun, Babarun ve Snab kaleleridir. Ancak
Babarun ve Snab kalelerinin pek fazla ehemmiyeti olmad iin burada sadece ilk
kaleden bahsedilecektir.
Tarsus ehrinin eskiden beri surlarla evrili bir kaleye sahip olduu bilinmektedir. Ayn zamanda bu kale, ukurova yresinde bulunan kalelerin en nemlisidir.23 Kaynaklarda, kalenin yaplyla ilgili verilen malumat farkllk arz etmektedir.
Evliya elebi, kalenin, Takyanos yaps olduunu, ilk bnisinin Nuh olu
Sam olu Bakan olu Rum olu Tarsus olduunu belirtmektedir.24 Fakat bunu
destekleyecek baka bilgi bulunmamaktadr.
Besim Darkot ve Ali Sinan Bilgili, Asur Hkmdar Sardanapaleyi, ehrin
kurucusu kabul ederek, kalenin temelinin de ilk defa bu hkmdar tarafndan
atlm olabilecei zerinde dururlar.25 Ancak yukarda da vurguland gibi, konuyla ilgili dier kaynaklar da incelendiinde ehrin daha nce kurulduu anlalmaktadr. Bundan dolay bu gr pek isabetli grnmemektedir.
Ykt el-Hamev, Tarsus Kalesinin alt kaps bulunduunu, ift surlu ve
etrafnn hendekle evrili olduunu yazmaktadr.26 Evliya elebi ise kaleyi yle
tasvir etmektedir: Dz bir ova iinde, denizden bir saat uzaklkta olan Tarsus
Kalesi, yuvarlak ekilli olup, evresi be bin admdr. Kalenin etraf hendekle ev-

23

Akgndz, age, s. 156-159.


Evliya elebi, Seyahatnme, sad. Zuhri Danman, c. XIII, stanbul 1971, s. 190.
25
Darkot, Tarsus, s. 18; Bilgili, age, s. 57.
26
el-Hamev, Ykt, Muceml-Bldn, c. IV, Beyrut 1957, s. 38.
24

248

Abdullah Po

rili ve ift surludur. kaps bulunmaktadr.27 Katip elebi de kalenin ift surlu
olduunu belirtir.28
Ykt gibi birincil kaynaklarda ve baz aratrma eserlerinde, kalenin alt
kapsndan bahsedilirken 29 Evliya elebi, kap saysn olarak vermektedir.
ayet bu bilgiler doru ise, kalenin nce alt kaps bulunduu, daha sonra da bu
kaplardan nn kaldrld sonucu karlabilir.
Konumundan dolay Tarsus Kalesi tarihte pek ok defa tahrip ve tamir geirmitir. lk olarak Bizansllar, kaleyi Araplarn eline gememesi iin tahrip etmiler,
Muaviye ise tamir ettirmitir. Kale, daha sonra tekrar tahribata uram olmal ki,
Abbsler dneminde Harun Reid tarafndan yeniden onarlmtr.30 Bir onarm da
Osmanl-Memluk mcadelesi srasnda Ali Paa tarafndan yaplmtr. 1835te
Belen muharebesinde Osmanl kuvvetlerini yenen Msrl brahim Paa kaleyi tahrip
etmitir. 31 XIX. yzyln sonlarnda tamamen harabe haline gelen Tarsus Kalesinden gnmze sadece batdaki skele (Deniz) Kaps kalmtr. Bu kapya Kleopatra Kaps da denilmektedir.
Tarsusun nemli kalelerinden biri de Klek Kalesidir. Bu kale, Anadoluyu ukurova ve Suriyeye balayan tabi bir yol durumundaki Klek Boaznn en dar ve sarp yerine ina edilmitir.32 Stratejik, ticar ve asker neminden
dolay hem yol emniyeti, hem de ukurovann mdfaas amacyla ina edildii
anlalmaktadr. Charles Texier, bu boazn nemini bu yola sahip olan ve dalar
ele geiren her kuvvet, Kk Asyann iine saldrabilecek konumu salam oluyor33 cmlesiyle belirtmektedir.
27

Evliya elebi, age, s, 190.


Katip elebi, Cihnnm, s. 603; Darkot, Tarsus, s. 20.
29
el-Hamev, age, s. 38; plak, age, s. 299.
30
Darkot, Tarsus, s. 19.
31
plak, age, s. 300.
32
Bilgili, age, s. 396.
33
Texier, age, s. 480.
28

249

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

Klek Kalesini kimin yaptrdna dair kesin bilgiler bulunmamakla


birlikte34, Klek Geidine ilk defa Romallar tarafndan asker mdafaa amacyla
baz yaplar ina edildii anlalmaktadr.35 Kalenin ise XII. asrn ortalarnda yapld tahmin edilmektedir. Kale, XIV. yzyln ikinci yarsnda ise Trklerin hakimiyetine gemitir. 36
Osmanllar, Klek Kalesini 1516da Yavuzun Msr seferi srasnda tamamen ele geirdiler. Blgenin fethinden hemen sonra kalede Ermenilerin yaadklar
ve kale muhafzl grevini yerine getirdikleri grlmektedir. 37
Klek Kalesinin Osmanllar dneminde de uzun sre asker, stratejik ve
ticar nemini koruduuna ahit olunmaktadr. Kalenin merkezi, btn yollarn kesitii noktada bulunduundan yolcu hizmetleri, gelen giden eya ve mallarla ilgili
ilemlerde younluk yaanmaktayd.38 Kale geidinin, bu younluu kaldramayacak kadar dar olduu39 ve ayn zamanda Romallar dneminden bu yana asker
garnizon ilevi grd iin bu hizmetlerin bir ksmnn, evre yaylaklardaki zviye
ve derbentlerde ifa edilmesine karar verilmitir.40
XVII. yzyldan sonra Klek Kalesi giderek ehemmiyetini kaybetmi ve
bakmszlktan dolay harabe haline gelmitir. 41
Tarsus Sanca snrlar iinde bulunan bir dier kale de Namrun Kalesidir.
Tarsus-Ulukla yolunun 37. kmsinde bulunan kalenin, XI. asrda Ermeniler

34

Evliya elebi, Klek Kalesinin Ramazan oullar tarafndan yaplm olduunu sylemektedir. Ancak kalenin Ramazan oullarnn bu blgeye gelmelerinden nce de var
olduu bilinmektedir. Bk. Bilgili, age, s. 397.
35
Texier, age, s. 481.
36
Gyn, Nejat, Osmanl daresinde Ermeniler, stanbul 1993, s. 89-84.
37
Bilgili, age, s. 397.
38
Akgndz, age, s. 187.
39
Bk. Katip elebi, age, s. 601.
40
Texier, age, 481.
41
Bilgili, age, s. 403.

250

Abdullah Po

tarafndan yaptrld anlalmaktadr. Namrun Kalesinin, Trklerin blgeyi fethinden nce Ermeni Krallna bal bir merkez olduu bilinmektedir.42
Osmanllarn ilk zamanlarnda Klek Kalesinde olduu gibi Namrun Kalesinde de sadece Ermeniler bulunmaktayd. Grevleri ise kale hizmetlerini yerine
getirmekti. Buraya daha sonra Trkmenler de yerletirilmitir. XVI. asrn sonlarna
doru ise Trkmen nfusunun gayrimslim nfusu getii grlmektedir.43 Yine
ayn dnemde, yukarda da bahsedildii gibi, Klek Kalesi grevlilerinin younluundan dolay onlarn vazifelerinin bir ksmn, Namrun Kalesi grevlilerinin
yapmas istenmitir.
Tarsus ve Klek kalelerinin XIX. yzylda nemini kaybederek birer harabe
haline gelmesine ramen, Namrun Kalesinin, bu asrn ikinci yarsndan itibaren
neminin arttna ahit olunmaktadr. Bu durum, Namrunun, o dnemde bir nahiye merkezi olarak idar taksimat iinde yer almaya balamasyla aklanabilir.44
Tarsus, nceden bir kale ehir iken sonradan kale dna tam ve fizik geliimini srdrmtr. Evliya elebi, kale iinde mahalle olduundan bahseder.
Ama bu mahallelerin isimlerini vermez. Daha nce de belirtildii gibi Evliya elebi, kalenin kaps olduunu belirtir. Bu kaplardan ise sadece Gerebiz kapsnn ismini zikreder. 45 Gerebiz kapsnn kuzey kaps olduu anlalmaktadr. Dier
kaplar ise douda Bb- Adana (Adana Kaps), batda Bbl-Bahr (Deniz kaps)
dr.46 Ayn zamanda bu kaplar o mevkilerde bulunan mahallelere isim olarak verilmitir. Bununla birlikte Evliya elebi, Cmiun-Nurun kale iinde bulunan en grkemli cami olduunu vurgulamaktadr.47 Bu caminin, iinde bulunduu mahalleye

42

plak, age, s. 316.


Bilgili, age, s. 404.
44
TS, 330/ 27 (Tarsus eriyye Sicillerinden 330 Numaral Defter, s. 27); Ayrca Bk.
Akgndz, age, s. 190.
45
Evliya elebi, age, s. 190.
46
Bilgili, age, s. 58.
47
Evliya elebi, age, s. 190.
43

251

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

isminin verildii bilindiine gre Cmiun-Nur Mahallesi, kale iindeki nc


mahalledir.
Tarsusun Osmanllar tarafndan fethinden sonraki ilk kaytlar gzden geirilince ehirde yirmi drt Trk ve bir Ermeni mahallesi olduu grlmektedir. 48
XVI. asrn sonlarnda ise yirmi iki Trk ve bir Ermeni mahallesinin varlna rastlanmaktadr. 49 Tanzimattan sonraki kaytlara gre ise Tarsus kaza merkezinde yirmi bir mahalle bulunmaktadr. 50
Zaman iinde bu mahallelerin birounun isim deiikliklerine urad, bir
ksmnn da ya baka bir mahalle ile birletii veya herhangi bir sebepten dolay
ortadan kalkt anlalmaktadr. Bu sebeple burada btn mahalleler ele alnmayacaktr. Sadece dier mahallelerden bariz bir ekilde farkl zellikleri bulunan
ve bu zelliklerinden dolay nemli grlen birka mahalleden bahsedilecektir.
Tarsusun en nemli mahallelerinden biri, adn iinde bulunan camiden alan
Cmiun-Nur Mahallesidir. Bu mahalle, ehrin Osmanllar tarafndan fethinden gnmze kadar ismini muhafaza ederek gelebilen mahallelerden biridir. 51 CmiunNur Mahallesinde ikamet edenlerin ounluunu Mslmanlar oluturmaktadr.
Bununla birlikte az da olsa Rumun yaad bilinmektedir.52 Bu mahalle, ehrin
merkezinde olduundan dolay skinlerinin genellikle esnaf ve tccarlardan olutuu grlmektedir.53

48

Bilgili, age, s. 65.


Bilgili, age, s. 66.
50
Tarsus eriyye Sicillerinden 330 ve 331 nolu defterlerde 21 mahallenin ismi
gemektedir. Bu defterler 1890l yllara aittir. Dier ariv belgelerindeki veriler de bu
bilgiyi dorulamaktadr. Bk. Akgndz, age, s. 171-172.
51
Bk. Akgndz, age, s. 170.
52
eriyye sicillerindeki Tarsusun Camiun-Nur Mahallesinde skin teba-i Devlet-i
Aliyyenin Rum milletinden diye balayan kaytlardan anlaldna gre bu mahallede,
Rum milletine ait kiilerin de ikamet ettii grlmektedir. Bk.TS, 330/22, 28, 67, 112;
331/4, 18.
53
TS, 330/36, 41, 67, 83, 112.
49

252

Abdullah Po

ehrin nemli mahallelerinden biri de Kzl Murat Mahallesidir. Tarsusun


Osmanllar tarafndan fethinden nce de varl bilinen bu mahalle, XIX. asra kadar
Tahtal Mescit adyla anlyordu. Adn, ehrin en eski camilerinden biri olan Tahtal Mescitten alm olduu anlalmaktadr. Ancak, XIX. yzylda mahallenin ad
Kzl Murat olarak deitirilmitir. 54
Bu mahallenin, din, mezhep ve etnik bakmdan ok farkl bir demografik
yapya sahip olduu grlmektedir. eriyye sicillerine gre Kzl Murat Mahallesinde Mslmanlarn yannda Ortodoks Rumlarn, Katolik Rumlarn, Yunan tebaas Rumlarn ve Marnlerin de oturduu anlalmaktadr.55 Bu durum, Osmanllardaki oulculuun, kelimenin tam anlamyla farkllklar koruma ve srdrme
eklinde anlalp uygulandn gstermektedir. Bu balamda, toplumun eitli din
ve kltrel kesimlerinin bir araya gelip, kimliklerini kaybetmeden Osmanl siyas
ynetimi iinde yan yana, fakat bir birine karmadan yaadklar sylenebilir.
Tarsusun nemli mahallelerinden bir dieri de Mft Mahallesidir. XVI.
yzyldaki kaytlarda ad bulunmayan bu mahallenin ismine, XIX. asrn sonlarndaki kaytlarda ska rastlanmaktadr.56 Bu sebeple Mft Mahallesinin ne zaman
kurulduu bilinmemektedir. XIX. yzylda yeni kurulmu bir mahalle olabilecei
gibi daha nceden baka bir isimle bilinirken, bu dnemde isim deitirmi olmas
da mmkndr.
Mft Mahallesi, eitim-retim faaliyetlerinin youn olarak yapld bir
merkez olarak dikkatimizi ekmektedir. Konuyla ilgili kaynaklar tarandnda Tarsustaki on yedi medreseden dokuzunun bu mahallede bulunduu grlmektedir. 57

54

Akgndz, age, s. 163-168.


TS, 330 /23, 26, 32, 36, 37, 47, 54, 59, 69, 74, 77, 80, 82, 84, 85, 86, 94, 100 103, 104;
331/ 5, 19, 28, 30, 33.
56
TS, 330/ 4, 26, 33, 67, 71, 82, 85; 331/43, 44, 44.
57
1903 Maarif Salnamesi verileri taranarak bu say tespit edilmitir. Bk. Yurt Ansiklopedisi,
el, s. 3649; Akgndz, age, s. 497.
55

253

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

Buna gre Mft Mahallesi, Tarsusun eitim-retim merkezi olarak nitelendirilebilir.


Osmanllarn birok ehrinde gayrimslimlere ait mahallelerin olduu
bilinmektedir.58 Bu mahallelerden biri de Tarsustaki Ermeni Mahallesidir. ehrin
fethinden itibaren tutulan kaytlarda bu mahallenin ismine rastlanmaktadr.59 XIX.
yzyln sonlarna ait mahkeme kaytlarnda da Ermeni Mahallesinin ismi ska
gemektedir.60 Sz konusu kaytlara gre, bu mahallede arlkl olarak Ermeniler
oturmaktadr.61 Onlarn yannda az sayda Rumun yaadn gsteren belgeler de
bulunmaktadr.62
Tarsus, ilk alardan itibaren nemli bir ticaret merkeziydi. Bundan dolay
ticar mekanlar, ehrin fizik yapsnda nemli bir yer tutmaktayd. Anadolunun
Akdenize alan nemli kaplarndan biri olmas yannda Bursa-am ticaret
yolunun da buradan gemesi, ehirdeki ticar hareketliliin devaml canl kalmasn
salamtr. ve d ticaretin youn olduu Tarsusta, dnemin artlarna uygun
ticar kurumlar gelimitir. ehirde, her dnem ticar hareketliliini devam ettiren
Krk Kak Bedesteni, XIX. asrn sonlarnda demiryolunun hizmete girmesiyle
nemini kaybetmesine ramen uzun sre ayakta kalabilme baarsn gsteren Dutlu
58

XVI. yzylda Sivrihisar, Bilecik ve Ktahyada Ermeni mahallesinin, Karamanda ise


Ermeni, Rum ve Yahudi mahallelerinin varl bilinmektedir. Bk. Doru, Halime, XV.XVI. Yzyllarda Sivrihisar Nhiyesi, Trk Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 1992, s. 21;
Gmc, Osman, XVI. Yzyl Larende (Karaman) Kazasnda Yerleme ve Nfus, Trk
Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 2001, s. 94 Ayn zamanda Mardinde sadece Yahudi,
Musulda ise hem Ermeni ve hem de Yahudi mahalleleri bulunuyordu, Bk.Gyn, Nejat,
XVI. Yzylda Mardin Sanca, stanbul 1969, s. 77; Bayatl, Nilfer, XVI. Yzylda Musul Eyaleti, Trk Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 1999, s. 116. Yine Kudste Yahudi ve
Hristiyan mahalleleri, Halepte Ermeni ve Mrni semtleri vard. Bk. Raymond, Andre,
Osmanl Dneminde Arap Kentleri, ev. Ali Berktay, Tarih Vakf Yurt Yaynlar, stanbul
2000, s. 209.
59
Tarsusun fethinden itibaren tutulan tapu-tahrir kaytlarnda Ermeni Mahallesinin ismi
grlmektedir. Bk. Akgndz, age, s. 161.
60
TS, 330/6, 8, 11, 13, 34, 61, 63, 68, 82, 86, 86, 87, 97, 98; 331/18, 27, 33, 36.
61
TS, 330/11, 12, 13, 27, 34, 61, 63.
62
TS, 330/11, 13 , 34.

254

Abdullah Po

Han ve Hindi Han63, etrafnda alt adet dkkanla birlikte geni bir ticar mekan olan
Yahi Bey Kervansaray, Uzun arnn yannda, Debbalar ars gibi kendi
teekkllerinin adn tayan arlar, hem ehir merkezinde, hem de nhiye ve
yaylaklarda kurulan pazarlar ticaretin youn bir ekilde yapld yerlerdir. 64
Dier Trk-slm ehirlerinde olduu gibi Tarsusta da sanat deeri yksek
olan cami, mescit, medrese, zviye vs. messeseler yaygnd. Bu eserlerle Tarsus,
tam bir Trk-slam ehri hviyetine kavumutur.
Bu kurumlarn yannda eitli mezheplere mensup olan gayrimslimlerin her
birinin de ayr ayr kiliseleri bulunmaktayd. Tm bu eserler, sanatsal deerinin
yannda, ehrin tarihiyle ilgi fikir vermesi ynyle de nemlidir. Bu sebeple
bunlardan birka rnek zikretmek yerinde olacaktr.
Evliya elebi, Tarsusta Cmiun-Nur ve Kilise Cami olmak zere iki cami
bulunduunu belirtmektedir.65 1895-1900 tarihlerinde ehirde yedi caminin varl
tespit edilmitir.66 emseddin Smi ise otuz bir cami olduunu yazmaktadr.67
Ancak onun verdii rakamn sadece ehir merkeziyle snrl olmayp, sancan
tamamndaki cami says olduu anlalmaktadr. Bu camilerin tamam hakknda
yeterli bilgi bulunmad iin sadece Cmiun-Nurdan bahsedilecektir.
Bu cami, gnmzde Ulu Cami diye bilinmektedir. inde bulunduu mahalleye ismi verilen Cmiun-Nurun yapl tarihi hakknda farkl grler bulunmaktadr. Evliya elebinin Seyahatnmesinde ve baz aratrma eserlerinde bir kitabeye dayanlarak caminin, Ramazan oullarndan Piri Mehmet Paann olu brahim Bey tarafndan 1579 tarihinde yapld yazldr. 68 Akgndz de eserinde bu
bilgiyi doru kabul ederek aynen tekrarlar. Bu arada ayn aratrmac, eserinde 69
63

z, age, s. 34-36.
Bilgili, age, s. 85-97.
65
Evliya elebi, age, s. 190.
66
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3643.
67
emseddin Smi, age, s. 3009.
68
Evliya elebi, age, s. 190; plak, el Tarihi, s. 311; Darkot, Tarsus, s. 23.
64

255

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

ve 450 numaral Tarsus tapu-tahrir defterlerini kaynak gstererek bu camiye ait vakf gelirlerini bir tablo halinde vermektedir. 69 Bu defterler, Tarsusun fethinden sonraki ilk iki tahrir defteridir. Birincisi 1519, ikincisi ise 1523 ylna aittir. Ali Sinan
Bilgili, ayn tahrir defterlerine dayanarak Cmiun-Nurun 1579dan daha nce var
olduu kanaatine ulamaktadr.70 Bu bilgilere gre, eer sz konusu kitabedeki kayt doruysa bu caminin Osmanllarn, ehri fethettii tarihten itibaren var olduu,
1579 tarihinde de byk apl bir tadilat geirdii sylenebilir. Akgndzn 1519
ve 1523 tarihlerine ait tapu-tahrir kaytlarna dayanarak bu caminin vakf gelirlerini
tespit ettikten sonra ayn caminin 1579da yapldn belirtmesi, belgeleri hi yoruma tabi tutmadan aktardn dndrmektedir.
Caminin dou ksmnda yer alan trbede Hz. it ve Lokmann makamlar ile
Abbs halifelerinden Memn (813-833)un kabri bulunmaktadr.71
Tarsusta byk camilerin dnda mescitler de yaygnd. Genellikle mahalle
aralarnda iklim artlarna uygun olarak ahap veya tatan yaplan mescitlerde cuma
ve bayram namazlar dndaki ibadetler ifa edilmekteydi. ehrin hemen her mahallesinde bir veya birka mescide rastlanmaktadr. Mahallelere genellikle bu mescitlerin veya mescidi yaptran kiilerin isminin verildii anlalmaktadr. Kilise Mescidi ve Urfal Mescit ayn zamanda o mescitlerin bulunduu mahallelerin de addr.72 Yine ehrin nde gelen isimlerinden biri olan Boyac mer bir mescit yaptrm, bu isim hem mescide hem de mahalleye ad olarak verilmitir. 73

69

Akgndz, age, s. 483-484.


Bk. Bilgili, age, s. 118.
71
Iltan, Fikret, Memn slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. VII, stanbul
1972, s. 698.
72
Bu mahalle XIX. asrda Yenimahalle olarak bilinmektedir. Bk. TS, 330/99.
73
Bu mahalle XIX. asrda Yeni merli ve merli olarak bilinmektedir. Bk. Akgndz, age,
s. 171, eriyye sicillerinde her iki isme de rastlanmaktadr. Bk. TS, 330/15, 79; 331/9,
16 sayl kaytlarda Yeni merli olarak, yine 330/85 sayl kaytta da merli olarak
gemektedir.
70

256

Abdullah Po

Evliya elebinin tespitlerine gre ehirde on mescit bulunmaktadr.74


1894-95 tarihine ait Adana Vilyet Salnmesine gre ise Tarsusta bulunan mescit
says yz on birdir. 75 Nhiye ve yaylaklardaki mescitlerin de son sayya dahil
olduu anlalmaktadr.
Eski adan itibaren Tarsus, bir ilim ve kltr merkezi olmutur.76 ehrin bu
zelliinin Osmanllar dneminde de devam ettii grlmektedir. Evliya elebi,
Tarsusta alt medrese olduunu yazmaktadr.77 1903 Maarif Salnmesi verilerine
gre ise ehirde on yedi medresede toplam be yz doksan drt renci bulunmaktadr. Ayn salnmeye gre Mersinde drt medresede toplam krk be renci
bulunmas, yine el yresindeki ktphaneden ikisinin Tarsusta olmas, bu ehrin XX. asrn banda da ne kadar nemli bir ilim merkezi olduunu gstermektedir.78
XIV. yzyln ikinci yarsndan itibaren Tarsusta din ve sosyal bir kurum
ilevini gren zviyelere de rastlanmaktadr. emseddin Smi, Tarsusta iki zviye
olduunu belirtmektedir. 79 Terim olarak zviye, her hangi bir tarikata mensup
dervilerin, bir eyhin idaresinde topluca yaayarak, gelip geen yolculara bedava
yiyecek ve yatacak yer salayan yerleim merkezleri veya yol zerindeki kk
tekke, derbent ile misafirhaneler iin kullanlmaktadr.80 Zikredilen hizmetlerin
yannda Tarsus zviyelerinde, iskan meselesinin zm ve Orta Asya ile ilikileri
devam ettirmeye ynelik almalarn da olduu bilinmektedir. Buhara, Semerkant,

74

Evliya elebi, age, s. 190.


Akgndz, Adana salnmelerini tarayarak bu sayy tespit etmitir. Bk. Akgndz, age, s.
485.
76
Bk. Texier, age, s. 481; Gnaltay, Yakn ark IV, s. 164.
77
Evliya elebi, age, s. 191.
78
Tarsus medreseleriyle Anamur, Silifke, Mut ve dier ehirlerdeki medreseleri kyaslamak
iin Bk. Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3649.
79
emseddin Smi, age, s. 3009.
80
Ocak, A. Yaar, Zviye, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XIII, stanbul
1986, s. 468.
75

257

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

Yarkent, Takent ve Kagar gibi ehirlerden Anadoluya ve zellikle de ukurovaya gelenlerin misafir edilip arlanmas, yine bu blgelerden Anadoluya
g edenlerin iskn edilmesi, zviyelerin o dnemde ne kadar nemli birer messese olduunu gstermektedir. 81
Mslmanlar tarafndan Tarsusun fethinden nce bu ehirde Hristiyanlar
yaamaktayd. Bunlar kendi dinlerine ait ibadet yerleri (kiliseler) edinmilerdi.
Fetihten itibaren bu kiliselerin bir ksm Kilise Cami82 rneinde olduu gibi
camiye evrilmi, bir ksm ise ayn ekilde kalmtr. Gayrimslim halkn bir ksm
kltrel etkileim, iktisd, psikolojik vs. sebeplerle Mslman olurken83, dier bir
ksm da inanlarn muhafaza etmilerdi.
Tarsusta yaayan gayrimslim gruplarn ayr ayr kiliseleri bulunmaktayd.
Bu kiliselerden biri Ermenilere ait olan Meryem Ana Kilisesidir. 84 XI. yzylda
Tarsusta Ermeni Prensliini kuran Rupen tarafndan yaptrlan bu kilise, ayn
zamanda bir okul olarak da kullanlmaktayd.85 eriyye sicillerinde, bu kiliseye
Ermeniler tarafndan vakfedilen gelirlerle ilgili kaytlar bulunmaktadr.86 Kilisenin
harap bir vaziyette bulunmas sebebiyle 8 Nisan 1861 tarihinde tamir edilmesi iin
Divn- Hmyndan izin talep edilmi, gerekli grmeler yapldktan sonra

81

Bilgili, age, s. 140-141.


lkin kilise olarak ina edilen bu mabedi, Ramazan oullarnn, 1415 tarihinde camiye
evirdikleri, daha sonra da yanna bir minare ekledikleri bilinmektedir. Bk. Akgndz,
age, s. 481.
83
Cemat- Mslmanlu ki sbkan zmmler olup Snab kalasnda skin imiler
kaydndan anlaldna gre, Tarsustaki gayrimslimlerin bir ksm Mslman olmutur.
Bk. BOA, Tapu, 229, s. 12; Tapu ve Kadastro Genel Mdrl Kuyd- Kadme Arivi,
Tapu 134, vrk. 18/b; Bilgili, age, s. 408. Osmanllardaki htida Hareketleri zerinde yaplan almalarda, kltrel etkileim, iktisd ve psikolojik etkenler, balca ihtida sebepleri
olarak zikredilmektedir. Bk. etin, Osman, Sicillere Gre Bursada htida Hareketleri ve
Sosyal Sonular (1472-1909), Trk Tarih Kurumu Yaynlar, Ankara 1999, s. 60-73.
84
Bk. TS, 330/ 43.
85
z, age, s. 39.
86
TS, 330/43.
82

258

Abdullah Po

tamirine izin verilmitir.87 Ermenilerin sembol olan Meryem Ana Kilisesi 1930lu
yllarda yklmtr. 88
Meryem Ana Ermeni Kilisesi dnda Tarsusta Ermeni Katolik Kilisesi, 89
Rum Ortodoks Kilisesi ve Marni Kilisesiyle ilgili bilgiler bulunmaktadr. 90 Kaynaklarda kilise saysyla ilgili verilen malumat farkllk gstermektedir. emseddin
Smi, Tarsusta be kilise bulunduunu yazmaktadr.91 1901 Adana Vilyet Salnmesine gre ise kilise says sekizdir. 92
Gayrimslimlerin din konularda olduu gibi eitim-retim hususunda da
zerk bir yapya sahip olduklar grlmektedir. eriyye sicillerindeki kaytlarnda
geen Ermeni millet mektebi93 tabiri buna delalet etmektedir. 1890l yllarda
Tarsusta Gregoryen Ermenilerin iki, Katoliklerin bir, Rum Ortodokslarn ikisi erkek biri kz olmak zere toplam okulu bulunmaktayd.94 Btn bunlar, gayrimslimlerin din ve kltrel etkinliklerini serbest bir ekilde yapabildiklerini kantlamaktadr.

II. dar Yap


Osmanl dneminde Tarsus sancak statsndeydi. Fetihten nce ise Memlk
hakimiyeti altndayd. Bazen am, bazen de Halep nibs-saltanatlna bal niybeler 95 arasnda bulunmaktayd. Osmanl fethinden az nce ise Halepe bal

87

Bk. Akgndz, age, s. 498-499.


z, age, s. 41.
89
TS, 330/43.
90
z, age, s. 41-43.
91
emseddin Smi, age, s. 3009.
92
1901 Adana Vilyet Salnmesi taranarak Tarsusta 8 kilise bulunduu tespit edilmitir.
Bk. Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3643.
93
TS, 330/97.
94
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3648.
95
Memlk idari tekilatnda Msr, Suriye ve Cezire blgelerinde nibs-saltanat adyla
bilinen genel vliler bulunmaktayd. am ve Halep, Suriye yresindeki en nemli
88

259

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

olduu bilinmektedir. Osmanl-Memlk snrnda bulunduundan dolay, genellikle


Memlk Sultannn atad nib tarafndan idare edilmekteydi.96
Osmanllar, ukurova, Suriye ve Msr fethettikten sonra, Memlk niybet
tekilatn esas alarak Arap Vilyeti ad verilen yeni bir beylerbeylii oluturdular.97
Ayn zamanda Vilyet-i am ismiyle de anlan bu beylerbeylii, biri am dieri
Halep olmak zere iki niteden oluuyordu.98 Fetihten itibaren Tarsus, yeni tesis
edilen Arap Vilyetine baland.99
Tarsus 1549dan itibaren 10-15 yl kadar Karamana bal kald. Yine bu
zaman zarfnda ksa sreliine Maraa dahil edildi. Ardndan da 1559da tekrar
Karamana baland.100 1565li yllarda ise Halepin sancaklar arasnda zikredilmektedir.101 1571 ylnda Kbrs fethedilince burada tesis edilen beylerbeyliine
baland. Bu karar, Tarsus sancak beyine bildirilmi, ancak sancak beyi Ahmet
avuun Kbrsa gitmedii haberi alnnca, kendisine derhal bir ferman gnderilerek acilen adaya geip Kbrs Beylerbeyinin hizmetine girmesi istenmitir. Ayrca bu fermanla bir defa daha gitmedii takdirde hem grevden azledilecei hem de
baka cezalara arptrlaca uyars yaplmtr. 102
1632de Adana Beylerbeylii kuruldu. Tarsus Sanca da bu tarihten itibaren
Adanaya baland. Bu eyaletin 1653de lavedilmesiyle tekrar Kbrsa dhil

nibs-saltanatlklardandr. eitli niybeler (Sancak, Liv) bu nibs-saltanatlklara


balyd. Bk. Uzunarl, .H., Osmanl Devleti Tekilatna Medhal,Ankara 1970, s. 392.
96
Uzunarl, age, s. 392-404.
97
Masters, Bruce, Halep, Diyanet slam Ansiklopedisi, c. XV, stanbul 1997, s. 245.
98
Lammens, H, Suriye, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XI, stanbul 1970,
s. 61; Masters, Halep, s. 245.
99
Bilgili, age , s. 33.
100
Liv-i Tarsus Maraa tabi olup hliya Karamana tabi olmak buyrulup defterleri
gnderesn deyu Dulkadir Beyliine hkm-i erf buyruldu. Bk. Babakanlk Osmanl
Arivi, Kamil Kepeci Tasnifi, Rus, 216, s. 62, Bk. Bilgili, age, s. 35.
101
Bilgili, age , s. 35.
102
7 Aralk 1571 tarihli ferman iin Bk. Mhimme 10, hkm. 261.

260

Abdullah Po

edildii anlalmaktadr.103 1671de Tarsustan geen Evliya elebi, bu tarihte


sancan Adanaya bal olduunu belirtmektedir. 104 Akgndz de, hem Evliya elebi, hem de Katip elebiyi kaynak gstererek 1660da Tarsusun Kbrs Eyaletinden ayrlarak Adanaya dhil edildiini yazmaktadr.105 Halbuki, Akgndzn
kaynak gsterdii Katip elebinin Cihnnm adl eserinde bu liv Kbrs Eyaletine mlhaktr106 ifadesi grlmektedir.
1735-1832 yllar arasnda Tarsus yine Adanaya balyd. Ancak 17771778de, sancak statsnden karlarak Adana Livsna bal bir kaza durumuna
getirildii anlalmaktadr.107 1832den 1840a kadar Msrl brahim Paann egemenlii altnda kald.108 1877 tarihinde Adana Sanca, Halep Vilyetinden ayrlarak bamsz bir vilyet statsne karlnca, Tarsus ve Mersin, Adana Vilyetine bal birer kaza durumuna getirildi.109
Cumhuriyet dneminde Mersin, el Vilyetinin merkezi oldu. Tarsus da bir
kaza (ile) olarak Mersine dahil edildi. Bu idar durum gnmzde de aynen devam etmektedir.
Tarsus sanca, 1519 tarihinde Tarsus merkez, Kusun ve Ula olmak zere
nhiyeden oluuyordu.110 1523de bu nhiyelere Kutemrn de eklenmesiyle
nhiye says drde kt. Bu drt nhiyenin idar konumunu 1572ye kadar muhafaza ettii anlalmaktadr. Bu tarihte Elvanl ve Gkeli de nhiye stats ka-

103

Ayrntl bilgi iin Bk. Bilgili, age, s. 37.


Evliya elebi, age, s. 190.
105
Akgndz, age, s. 119.
106
Katip elebi, Cihnnm, s. 603.
107
Bk.Akgndz, age, s. 119.
108
Darkot, Tarsus, s. 23; Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3659.
109
Akgndz, age, s. 119.
110
Akgndz, age, s. 122.
104

261

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

zand.111 Bylece XVI. asrn sonlarnda Tarsus Sanca, Tarsus merkez, Kusun,
Ula, Kutemr, Elvanl ve Gkeli olmak zere alt idar birime ayrld.
XVII. yzylda Tarsusun idar taksimtnda fazla bir deiiklik olmad
anlalmaktadr. Ancak Evliya elebi, 1671de Tarsus Sancann Tarsus merkez,
Kusun, Ula, Elvanl ve Gkeli olmak zere be nhiyeden meydana geldiini belirtmektedir.112 Evliya elebi, XVI. asrda nhiye olan Kutemrn ismini zikretmese de hem bu dnemde hem de daha sonraki dnemlerde Kutemr Nhiyesinin
varl bilinmektedir. 113 Nitekim Katip elebi de Tarsusun bu dnemde Kutemr
ile birlikte alt idar niteden olutuunu yazmaktadr. 114
XIX. asrda sancan idar taksimatnda byk deiiklikler grlmektedir.
Bu dnemde baz yeni nhiyeler oluturulurken, eski nhiyelerin bazlar da Tarsustan ayrld. Bu yzyln balarnda, Tarsus Sanca, Tarsus merkez, Kusun,
Ula, Kutemr, Gkeli, Elvanl, Namrun ve Tekeli nhiyelerinden oluuyordu. 115
Bu nhiyelere 1852 tarihinde Mersin Nhiyesi de ilave edildi.116 1864de ise Mersin
kaza statsne karld.117 Ayn tarihte Gkeli ve Elvanl nhiyeleri, Tarsustan
ayrlarak Mersin Kazasna dahil edildi.118 Yine ayn yl Canibehir ve Klek, nhiye stats kazanarak Tarsusa baland.119 Bu deiikliklerden sonra ehrin

111

Bilgili, age, s. 39-40.


Evliya elebi, age, s. 190.
113
Bilgili, age, s. 41.
114
Katip elebi, age, s. 603.
115
TS, 330/22, 26, 27, 39, 57, 87, 92; 331/9, 30, 44; Ayrca Bk. Akgndz, age, s. 123.
116
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3657.
117
eriyye sicillerindeki kaytlardan anlaldna gre Mersin, 1889 ylna kadar kaza statsn devam ettirmitir. Sicil defterlerindeki 1888-1889 tarihli kaytlarda Mersin Kazas tabirinin gemesi (Bk.TS, 330/24, 30, 60, 67), daha sonraki yllara ait kaytlarda ise
Mersin Sanca tabiri kullanlmas (Bk. TS, 330/88) Mersinin 1889dan sonra sancak
statsn kazandn gstermektedir.
118
TS, 331/24.
119
TS, 330/22, 24, 26, 27, 39, 57, 87, 92; 331/13, 33, 44; Ayrca Bk. Akgndz, age, s.
123.
112

262

Abdullah Po

Tarsus merkez, Kusun, Ula, Kutemr, Tekeli, Namrun, Klek ve Canibehir nhiyelerinden olutuu grlmektedir.
Sancaklar, sancak beyi tarafndan kanun ve nizamlar erevesinde ynetiliyordu. Dorudan merkezden tayin edilen sancak beyi, bulunduu blgede padiah adna yrtme yetkisini kullanrd. Sancak beylerinin derecesi, sahip olduu
has120 gelirine gre belirlenirdi. En st derecedeki bir sancak beyine 400.000 akeye
kadar kabilen haslar verilmekteydi.
Tarsusa tayin edilen ilk sancak beyi Mihal olu Yahi Beye 350.000 akelik
bir has tevcih edilmiti.121 1567de Mahmut Beye ise 400.000 akelik has tahsis
edildii grlmektedir. 122 Evliya elebi ise sancak beyi hassnn 235.265 ake
olduunu belirtmektedir.123 Eer bu bilgiler doruysa Tarsusun, nceleri birinci
derecedeki sancaklar arasnda grld, daha sonra Osmanl idar taksimat iinde
ayrcalkl sancaklardan olma durumunu muhafaza edemedii sylenebilir.
Sancak beyleri, sava durumunda yetkisi altnda bulunan blgedeki tmarl
sipahilerle birlikte bal bulunduu beylerbeyinin komutas altnda savaa itirak etmek durumundayd.124 Tarsus sancak beyleri, sancan, Kbrsa bal olduu dnem dnda, tbi olduklar beylerbeyinin emrinde savalara katlrlard. Adaya bal
bulunduu dnemde ise kara savalarna Karaman Beylerbeyinin emri altnda girerlerdi.125 Ancak Kbrs Beylerbeyinin ihtiya hissetmesi durumunda adaya geip
onun hizmetine girmeleri de mecbur klnmt. Esasen Tarsusun Kbrsa

120

Geliri 100.000 akeden fazla olan tmarlar iin kullanlan bir tabirdir. Vezir, beylerbeyi
ve sancakbeyi gibi yksek dereceli yneticilere tahsis edilirdi. Bk. Pakaln, Mehmet Zeki,
Osmanl Tarihi Deyimleri ve Terimleri Szl, Milli Eitim Basmevi, c. I, stanbul
1971, s. 750.
121
Bilgili, age, s. 43.
122
Bilgili, age, s. 45.
123
Evliya elebi, age, s. 190.
124
Halaolu, Yusuf, XIV-XVII. Yzyllarda Osmanllarda Devlet Tekilat ve Sosyal Yap,
Ankara 1998, s. 84.
125
Mhimme 44, h. 392.

263

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

balanma sebebinin, adann muhafaza ve mdafaas ihtiyacndan kaynakland anlalmaktadr.126


Sancak beylerinin, kad ile ibirlii yaparak adaleti temin etmek, bulunduklar sancakta halkn gvenliini salamak ve onlarn ikayetlerini dinlemek, zel
vazife iin gelen devlet memurlarna yardmc olmak gibi yetki ve sorumluluklar
vard.127 Baz sancak beylerinde olduu gibi128 Tarsus sancak beylerinden birka da
zikredilen grev ve sorumluluklarn yerine getirmede gereken ehemmiyet ve gayreti gstermemi olacaklar ki, zaman zaman kendilerine hitaben fermanlar gnderilerek halkn asayi ve emniyetini salamalar istenmitir. Mesela, 1564de Tarsus Sancak beyi Mehmet Beye gnderilen bir fermanda, sancakta bulunan suba,
voyvoda ve niblerin, halkn kzlarn zorla nikahlar altna alma, kadnlarn boamaya zorlama, yalanc ahitler tutarak davalar satn alma gibi huzursuzlua sebep
olan olaylarn yaandna dikkat ekilerek, bunlara engel olunmas emredilmektedir.129 Bu durum, yre halknn dzenini korumak iin grevlendirilen kiilerin,
bazen dzeni bozan aktrler olabildiklerini gsteren ilgin bir rnektir.

III. Etnik ve Din Yap


Osmanl dneminde Tarsusta Mslmanlarla gayrimslim unsurlar bir arada
yayorlard. Mslmanlarn byk bir ounluunu Ramazan oullarna mensup
Trkmen boylar oluturmaktayd. Gayrimslimler ise Ermeni, Rum ve Mrnlerden meydana gelmekteydi.

126

Mhimme 10, h. 261.


Halaolu, age, s. 84.
128
1564te Tarsus Sancak beyi olan Mehmet Bey, grev ve sorumluluklarn yerine getirmede gereken nemi vermediinden dolay bir fermanla uyarlmtr. Bu fermann ayns
Adana, Nide, Aksaray, Krehir, Akehir, Dulkadir, orum, Divrii, Harput, Erzurum,
Trabzon, Kastamonu, Hdvendigar, Biga, Aydn, am, Kuds, Gazze ve daha birok
sancak beyine gnderilmitir. Bk. Mhimme 6, hkm. 1165.
129
Bk. Mhimme 6, hkm. 1165.
127

264

Abdullah Po

a) Trkmenler
Tarsus ve evresine ilk defa Abbs halifesi Harun Reid (786-809) zamannda bin kiilik bir Trkmen topluluu yerletirildi.130 Malazgirt zaferinden sonra ise Anadoluya gruplar halinde Trkmen gleri balad. Bu gler, Mool istilas sebebiyle XIII. yzylda artarak devam etti. Yine XIII. asrn balarnda Memlk
Sultan Baybars (1260-1277) -Oklara mensup olan Ramazan oullarn Antakya
yresine yerletirdi.131 Kendilerine yurt bulma gayretinde olan bu beylik, Ermenilerin zayflndan da yararlanarak Kilikyaya yerlemeye balad.132 XIV. Yzylda ukurovaya yaplan Trkmen gnde byk bir art grlmektedir. Bu dnemde Ouzlarn -Ok ve Boz-Ok koluna mensup olan bir ok boy ve airet
Toroslarn eteklerine yerletirildi.133
Bu blgeye, Osmanl ncesinde gerekleen g hareketlerinin, Tarsusun
Osmanllar tarafndan fethinden sonra da devam ettiine ahit olunmaktadr. Tarsus
eriyye Sicillerinde Darende, Lbnan, Konya ve Malatyadan Tarsusa Trkmen
g olduu grlmektedir.134
135

ri

Tarsus ve evresine yerleen Trkmenlere genel olarak Varsak Trkmenleveya Tarsus Trkmenleri136 denilmekteydi. Varsaklar oluturan boylarn soy-

lar incelendiinde, bunlarn byk bir ksmnn Ouzlara dayand anlalmaktadr. Varsaklarn nemli bir blmn tekil eden Ula Boyu, Ouzlarn -Ok
130

Belzur, age, s. 232.


Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3638.
132
Smer, Ramazan oullar, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. IX, stanbul
1964, s. 612.
133
Bilgili, age,, s. 160-161.
134
TS, 330/ 25, 88.
135
Tarsusta bulunan Kusun, Ula, Gkeli ve Elvanl gibi boylara ait Trkmenlere genel
olarak Varsak Trkmenleri veya Varsaklar denilmekteydi. Bk. Smer, Ramazan
oullar, s. 614.
136
XVI. asrla ilgili yazlm olan baz eserlerde Tarsus ve evresine yerleen Trkmen
boylar zikredilirken Varsaklar iin Tarsus Trkmenleri tabiri kullanlmtr. Bk. Bilgili,
age,, s. 157.
131

265

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

koluna mensup Bayndr ve Salur airetlerinden olumaktayd. Yine Kusun,


Kutemr, Elvanl ve Gkeli boylar da -Ok kolundand. Dier taraftan Esenli
Boyu, Ouzlarn Boz-Ok koluna bal Dodurga Boyu ve bu boya bal airetlerden
meydana gelmekteydi.137
Tarsus ve evresinde yaayan Varsak Trkmenlerinin byk bir ksmnn
boylar halinde yaadklar grlmektedir. Bu Trkmenlerden -Ok koluna mensup
olan Kusun, Ula, Kutemr, Gkeli, Elvanl boylaryla Boz-Ok kolundan olan
Esenli Boyunun uzun sre boy tekilatn muhafaza ettii, ancak, blgedeki Oklarn bir ksmnn ise zamanla yerleik hayata geerek boylar halinde yaama
geleneinden uzaklatklar anlalmaktadr.138
Varsak Trkmenlerinin en kalabalk boylarndan birisi Kusundur. Bu boy
adn, ukurovaya gelen -Ok beylerinden biri olan Kusun Beyden almtr. 139
Ramazan Bey tarafndan kendisine Eserkef klak, Klek Boazndaki Tekfur Beli
ve Beremedik yaylak olarak verilmitir. Bu boy, Tarsus Sancann kuzey ksmnda yaamaktayd. Bundan dolay bu blgeye Kusun Yurdu denilmitir.140 Tarsus
yneticilerinin bir ounun Kusun Boyuna mensup kiilerden seildii dikkat
ekmektedir.141
Tarsus Trkmenlerinin kalabalk boylarndan biri de Ulatr. Bu boy, Ouzlarn -Ok koluna bal Bayndr ve Salur boylaryla, bunlara mensup airetlerden
meydana gelmektedir.142 Bu boy adn, Tarsus yaknlarna yerletirilen Trkmen
beylerinden biri olan Ula Beyden almtr.143 Ula Boyu, Tarsusun kuzey-

137

Bk. Bilgili, age, s. 166.


Bk. Akgndz, age, s. 197.
139
plak, age, s. 145.
140
Bilgili, age, s. 168.
141
Bk. Mhimme, 37, s. 153.
142
Bilgili, age, s. 166.
143
Bilgili, age, s. 171.
138

266

Abdullah Po

batsndan Bolkar Dana kadar uzanan corafyada yaamaktayd. Bundan dolay


bu yreye Ula Yurdu denilmitir. 144
Varsak Trkmenlerini oluturan nemli boylardan bir dieri de Kutemrdr. Bu boya ismi verilen Kutemr Bey, dier Trkmen beyleri gibi Ouzlarn
-Ok kuluna mensup boy beylerinden biridir. Ramazan Bey, ona Tarsusu klak,
Bolkar Dan da yaylak olarak vermiti. Kutemr Boyu, ehrin gney dousunda
Berden ay ile Seyhan Nehri arasndaki sahada yaamaktayd. Bu blge bugn
hl Kutemr Ovas adyla bilinmektedir.145
Tarsus Trkmenlerini oluturan nemli boylardan biri de Gkelidir. Bu
boy, Ouzlarn -Ok kolundan olan Gkeli ve dir boylaryla bunlara bal
kabilelerden olumaktayd.146 Tarsustaki dier boylarda olduu gibi Gkeli Boyu
da adn boy beyinden almtr. Gkeli Boyu, Tarsusun batsnda, Mersinin on
km. dousunda bulunan Deli ay ile sekiz km. batsndaki Mezitli Deresi arasndaki
sahada yaamaktayd.147
Tarsus Sanca snrlar iinde yaayan boylardan bir dieri de Elvanldr.
Bu boy da, ukurovaya gelen Ouzlarn -Ok koluna mensup boylardan biridir.
Adn boy beyi olan Elvan Beyden almtr. Elvan Bey, yukarda zikredilen Kusun
Beyin kardeidir.148 Elvanl Boyu, Tarsusun en bat ucunda, bugnk MersinErdemli arasndaki ky eridinden Bolkar Dana kadar uzanan alana yerletirildi.
1864te Mersinin kaza olmasyla Gkeli ve Elvanl nhiyeleri Mersine baland.149
Varsak Trkmenlerini oluturan nemli boylardan biri de Esenlidir. Adn
Trkmen beyi olan Esen Beyden alan bu boy, Ouzlarn Boz-Ok koluna mensup144

plak, age, s. 145.


Bilgili, age, s. 174.
146
Bk. Akgndz, age, s. 205.
147
Bilgili, age, s. 178.
148
Bilgili, age,, s. 179.
149
TS, 331/24; Bilgili, age , s. 42.

145

267

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

tur.150 Esenli Boyu, Tarsusun batsnda, Mersinin kuzey ksmndaki blgede


yaamaktayd. Bu saha Esenli Boyuna klak olarak verilmiti. Buras Esenli Ky
olarak bilinmektedir.
Tarsus Sanca snrlar ierisinde yaayan bir dier Trkmen boyu da Orhan
Beylidir. Bu boy, Tarsusun Osmanllar tarafndan fethinden hemen sonra Ula
Nhiyesinde yaamaktayd. Daha sonra Orhan Beyli Boyunun, Mersin yaknlarna
yerletirildii anlalmaktadr.151 Bu boy da ismini, ayn ad tayan bir beyden alm olmaldr. Orhan Beyli Boyuna bal baz kabilelerin Mersin ky eridinden
batya doru ilerleyerek bugnk Erdemli lesinin bulunduu yere kadar geldikleri ve ilenin isminin de bu boya mensup birine izafe edildii tahmin edilmektedir.
Trkmenler genellikle hayvanclkla uratklar iin gebe hayat tarzn
benimsemilerdi. Bu sebeple yaylak ve klak onlarn hayatnda nemli bir yere
sahiptir.152 Ayn durum Tarsus Trkmenleri iin de geerlidir. Varsaklara mensup
airetlerin her birine ait yaylak ve klaklar bulunmaktayd. Hayvanlarn otlatmak
iin yaz mevsiminin daha serin getii Toroslarn srtlarndaki yksek yama ve
dzlklere karlard. K mevsiminde ise daha lk yerler olan deniz kysndaki
ovalk kesimlere inerlerdi. Genellikle Bolkar Da yaylak, Eserkef, Kusun Yurdu ve
Tarsusa yakn olan dzlk ve lk yerler klak olarak kullanlmaktayd.
Tarsusun merkezinde yaayan ehirli ve iftiler de genellikle Trkmenler
gibi her yl Toroslardaki yaylalara karlard. Mesela eyh Muhyiddin Zviyesine
mensup halkn devlet tarafndan tasdik edilmi yaylalar vard. Zviye halk, yaz
aylarnda Erfenk Yaylasna kar, k ise ehir merkezinde geirirdi.153 Ancak
zaruret halinde baz gruplarn yaylaya kmasna izin verilmemitir. Nitekim 25

150

Bk. Akgndz, age, s. 199.


Bilgili, age, s. 180.
152
Klak, Yrklerin kn hayvanlarn otlatmak ve sulamak iin indikleri alak ovalardr.
Yaylak ise yazn, su ve bitkisinden insanlarla hayvanlarn istifade ettikleri yksek ve serin
yerlerdir. Bk. Akgndz, Osmanl Knunnmeleri, c. I, stanbul 1990, s. 186.
153
Bilgili, age,, s. 360.
151

268

Abdullah Po

Mart 1568 tarihli bir fermanda, Tarsus Sancanda bulunan Mine Limanna halk
yaylaya gtkten sonra deniz yoluyla saldrlar olduu iin 20-30 hanenin liman
muhafaza etmeleri iin yaylaya gnderilmemesi istenmitir.154
gerei kale dizdr ve muhafzlar da yaylaya gidemezlerdi.155

Yine vazifeleri

Osmanl Devleti, Orta Toroslarda yaayan gebe Trkmen gruplarn,


XVII. yzyln sonlarnda yerleik hayata geirmek iin byk aba sarf etmitir.
Bu amala XVIII. asrn balarnda baz airetler kendi yaylak ve klaklarnda
iskana tabi tutuldular. Tanzimat dneminde konar-gerlerin iskan konusunda daha
sistemli almalar yaplm ve bunlarn byk bir ksm yaylak ve klaklara
yerletirilmitir. Bu iskan teebbsleri, zaman zaman isyan hareketleriyle kar karya kalmtr. Ama devlet iskan politikasndan vazgememi, isyan edenlerin bir
ksmn Kbrsa srm, bir ksmn da cebir kullanarak slah etmeye almtr. 156
Gnmzde, Trkmenlerin (Yrklerin) tamamna yakn yerleik hayata
gemitir. Ancak Toroslarda hl eski hayat tarzn devam ettiren, yaylak ve klaklarda gebe olarak yaayan baz unsurlara rastlamak mmkndr.
b) Ermeniler
Tarsusta yaayan gayrimslim unsurlar iinde en kalabalk grubu Ermeniler
tekil etmekteydi. 1071 Malazgirt zaferinden sonra Kafkasya ve Dou Anadoluya
yaplan Seluklu seferleri neticesinde Ermeniler, bu blgeyi terk ederek Gney
Anadolu ve zellikle de Kilikyaya yerlemek zere g ettiler.157 Bu tarihlerde
Kilikyaya gelen Ermenilerin bir ksmnn Tarsus ve evresine yerletikleri grlmektedir. Osmanl ncesinde zellikle Namrun Kalesinde Ermenilerin youn olarak yaadklar bilinmektedir.158
154

Bk. Mhimme, 7, h. 1127.


Evliya elebi, age, s. 191.
156
abuk, Yrkler, s. 433.
157
Ynan, Mkrimin Halil, Ermeniye, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. IV,
stanbul 1964, s. 321.
158
Turan, age, s. 452.
155

269

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

Osmanllar, Tarsusu fethettiklerinde ehir merkezindeki Ermeniler, kendilerine ait bir mahallede oturmaktaydlar.159 Dalk kesimlerde yaayanlar ise Namrun, Glek ve Snap kalelerinde kale grevlisi olarak istihdam edildiler. Bu kalelerde ikamet eden Ermenilerin ayn zamanda kalelerin yaknndaki mezralarda balar bulunmaktayd.160 1890l yllara ait eriyye sicillerinde, Cingar Karyesi,
Kzlyaka Mezras ve Tekfur Karyesinde Ermenilere ait balarn kaydna rastlanmas,161 XIX. yzyln sonlarnda da krsal kesimdeki Ermenilerin hl buralarda
yaadklarn ve daha ok baclk yaptklarn dndrmektedir. Bu dnemde
kaleler harabe haline gelip ilevini yitirince muhtemelen bu kalelerdeki Ermeniler
evredeki mezralara yerlemitir.
XIX. asrn sonlarndaki ariv kaytlarndan anlaldna gre, bu dnemde
Tarsusta yaayan Ermenilerin kahir ekseriyeti Gregoryendir. 162 Az bir ksm ise
Katolik mezhebindendir. 163 Hem Gregoryen, hem de Katolik Ermenilerin din ve
kltrel faaliyetlerini yapabilecekleri ayr ayr kurumlar bulunmaktayd.164
c) Rumlar
Tarsusta yaayan bir dier gayrimslim grup da Rumlardr. eriyye sicillerinde bu milletle ilgili kaytlara sk sk rastlanmaktadr.165 XIX. yzyln
sonlarnda ehirdeki Rumlarn bir ksm Osmanl tebaasdr. 166 Dier bir ksm da

159

TS, 330/11, 12, 13, 27, 34, 61, 63.


Bilgili, age, s. 405.
161
TS, 330/8, 11, 34, 86.
162
TS, 330/8, 11, 12, 13, 32, 35, 44, 58, 61, 87, 97; 331/7, 27, 33, 36.
163
TS, 330/43.
164
Bk. TS, 330/97; Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3648.
165
TS, 330/ 4, 5, 8, 9, 10, 11, 13, 15, 22, 28, 32, 33, 34, 36, 38, 50, 53, 54, 55, 64, 67, 68,
76, 77, 79, 80, 82, 83, 84, 86, 89, 100, 107, 112; 331/4, 18.
166
TS, 330/ 4, 5, 9, 10, 15, 22, 28, 32, 33, 36, 38, 50, 53, 54, 55, 64, 67, 68, 76, 77, 79, 80,
82, 83, 84, 86, 89, 100, 107, 112; 331/4, 18.
160

270

Abdullah Po

Yunan tebaasdr.167 Yunan tebaas Rumlarn, Tarsusta oturmalarna izin verilen


mstemenler olduu anlalmaktadr.168
Osmanl tebaas olan Rumlar da kendi aralarnda ikiye ayrlmaktadr: Birincisi teba-i Devlet-i Aliyyenin Rum milletinden tabiri kullanlarak tarif edilenlerdir.169 kincisi ise teba-i Devlet-i Aliyyenin Rum Katolik milletinden ifadesiyle tanmlananlardr. 170 Son terkipte de grld zere ikinci ksm oluturanlar
Katolik mezhebindendir. Birinci grubu oluturanlarn hangi mezhebe mensup olduklar aka belirtilmemitir. Bunlarn Ortodoks olduklar sylenebilir. Tarsus ve
elde yaayan Rumlarn byk bir ksmnn Ortodoks olduu bilinmektedir. 171
XIX. yzyln sonlarna ait mahkeme kaytlarnn ounluunun birinci gruba ait
olmasna baklrsa, bunlarn Ortodoks olduklar anlalr.172
Tarsusta yaayan Rumlarn Kapadokya blgesinden geldikleri anlalmaktadr. Nitekim 1890li yllara ait eriyye sicillerinde Nide, Kayseri ve Ak173

saraydan Tarsusa Rum g olduunu gsteren kaytlar bulunmaktadr.174

167

TS, 330/ 8, 11, 13, 18, 34.


Osmanl lkesinde oturmalarna izin verilen yabanc devlet tebaasna mstemen denir.
Bk. Pakaln, age, c. II, s. 631.
169
TS, 330/ 4, 5, 13, 22, 28, 32, 33, 50, 53, 54, 55, 64, 67, 68, 86, 89, 100, 107, 112; 331/4,
18.
170
TS, 330/ 77, 80, 82, 87.
171
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3641.
172
Birinci grubu oluturan kaytlar iin Bk. TS, 330/ 4, 5, 13, 22, 28, 32, 33, 50, 53, 54,
55, 64, 67, 68, 86, 89, 100, 107, 112; 331/4, 18; Katolik Rumlara ait olan kaytlar iin Bk.
TS, 330/ 77, 80, 82, 87.
173
TS, 330/50, 100; 331/ 18.
174
Nide Sanca mahalltndan Kayaba Mahallesinden olup el-yevm Tarsusta Kzl
Murad Mahallesinde mukm Devlet-i Aliyye tebasnn Rum Milletinden Bk. TS,
330/100; Tarsus tcceranndan ve teba-i Devlet-i Aliyyenin Rum Milletinden Kayserili
olup Bk. TS, 330/50; Konya Vilyeti dahilinde Aksaray Kazasnn karyesinden
olup Camiun-Nur Mahallesinde mukm teba-i Devlet-i Aliyyenin Rum milletinden
Bk. TS, 331/ 18.
168

271

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

Tarsusta bulunan Rumlarn daha ok ticaretle megul olduklar anlalmaktadr.175 Bu sebeple onlarn birou Cmiun-Nur mahallesinde oturuyordu. 176
nk bu mahalle, ticaretin youn bir ekilde yapld merkez mahalleydi. Rumlar,
tccar olduklar iin varlkl kiilerdi. Bu nedenle dierleri sk sk onlardan bor
almaktayd. eriyye sicillerindeki Rumlarla ilgili kaytlarn byk bir ksm, onlarn dier halka bor para verdiklerini, buna karlk da borlularn ba, bahe,
tarla ve evlerini rehin aldklarn belgelemektedir.177 Bu da bor alan kiilerin byk
bir ksmnn tarmla uratn ve borlarna karlk gelecek tarla, ba, bahe ve
evlerinden baka her hangi bir varla sahip olmadklarn gstermektedir.
XIX. asrn sonlarnda Tarsusta Ortodoks Rumlarn bir kilisesi, iki erkek ve
bir kz okulu vard. Katoliklerin ise bir okulu bulunmaktayd.178
d) Mrnler
Tarsusta yaayan dier bir gayrimslim unsur da Mrnlerdir. Mrnler,
byk bir blm Lbnanda yaayan Suriye kkenli Hristiyan bir mezhebin mensuplardr. 179 Tarsusta bulunan Mrnlerin de Lbnandan geldii anlalmaktadr.180
Kendilerini Aziz Marona dayandran Mrnlerin tarihi IV. yzyln sonuna kadar gitmektedir.181 V. asrda Suriyenin Apemedia blgesinde Aziz Maronun
kurduu kiliseye bal olan Mrnler, dier Hristiyanlarla bir arada yayorlard.182
175

TS, 330/4, 8, 11, 18, 28, 32, 34, 50, 54, 55, 83, 112.
TS, 330/22, 28, 67, 112; 331/4, 18.
177
TS, 330/4, 5, 22, 32, 50, 112.
178
z, age, s. 41-43;Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3648.
179
Pike, Royston, Encyclopedia of Religion and Religions, Great Britain 1915, p. 245;
Gndz, inasi, Din ve nan Szl, Ankara 1998, s. 248; Mathews, Shailer, A
Dictionary of Religion and Ethics, U.S.A., 1921, p. 272.
180
TS, 330/59.
181
Gndz, age, s. 248.
182
Weigel, Gustave, Maronites, Encylopedia Britannica, vol. XIV, U.S.A., 1970, p. 921.
176

272

Abdullah Po

Mrnler, Hz. sann ahsyla ilgili tartmalarda monoteizmi savunmalar


sebebiyle 680 tarihinde yaplan stanbul Konsilinde Kiliseden dlandlar. Daha
sonra Roma ile birleerek Katolik Mezhebini benimsediler.183
Mslmanlar, Suriyeyi fethedince buradan ayrlarak Lbnan taraflarna g
ettiler. Hal seferleri srasnda hallarla mttefik oldular. Abbs, Memlk ve
Osmanl hakimiyeti altnda yaadlar. Drzilerle ibirlii yaparak Osmanl Devletine kar ayaklandlar. Daha sonra Drzlerle Mrnler arasnda atma kt.
Bu atmalar 1860da byk bir Mrn kymyla sonuland.184
Gnmzde Lbnan Devletinde yaayan Hristiyanlarn en kalabalk grubunu Mrniler oluturmaktadr. Kendilerine ait bir patrikleri vardr. badetlerini
Sryanice yapmaktadrlar.185
Osmanl Devletinde, Mrnler, teba-i Devlet-i Aliyyenin Mrn milletinden diye tanmlanmtr. eriyye sicillerindeki kaytlara gre Tarsustaki Mrnilerin Kzl Murat ile Cami-i Cedid mahallelerinde oturduklar186 ve genellikle de
ticaretle megul olduklar sylenebilir.187
1890 ylnda Tarsusta Mrnlere ait kk bir okul bulunuyordu. Bir
papazn, bu okulda krk renciye eitim verdii bilinmektedir.188 Ayrca Cami-i
Cedid Mahallesinde bir de kiliseleri vard.189

183

Trk Ansiklopedisi, Mrnler, Milli Eitim Basmevi, c. XXIII, Ankara 1976, s. 315;
Sarkolu, Ekrem, Balangtan Gnmze Dinler Tarihi, Isparta 2002, s. 388.
184
Klolu, Safa-Aras, Nezihe-Devrim, Hakk, Mrnler, Meydan Larousse, c. VIII,
stanbul 1988, s. 419.
185
Sarkolu, age, s. 388.
186
Medine-i Tarsusun Kzl Murad Mahallesinde skin teba-i Devlet-i Aliyyenin
Mrn milletinden Bk. TS, 330/59.
187
TS, 330/14, 59.
188
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3643
189
z, age, s. 42-43.

273

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

Sonu
Tarih boyunca siyas, ticar ve stratejik neme sahip olan Tarsusun ne zaman
ve kimler tarafndan kurulduu kesin olarak tespit edilememekle birlikte, M.. IX.
yzyldan itibaren burada bir idare merkezinin var olduu bilinmektedir. Kuruluundan itibaren Tarsus, Asurlular, Msrllar, Hititler, Fenikeliler, Kilikyallar, Pers
mparatorluu, Makedonya Krall, Selefkoslar ile Romallarn egemenlii altnda
kald. Daha sonra Mslmanlarla Bizans, Ermeni ve Hallar arasnda birok kez el
deitiren ehri, Yavuz Sultan Selim 1516da Msr seferi srasnda fethetti.
Mslmanlarn Tarsusla temaslar Hz. mer dneminde balamasna ramen, Mslmanlarla Bizans, Ermeni ve Hallar arasnda srekli el deitirmesi
ehrin slamlamasn geciktirmitir. Bu sebeple Tarsusun Trk-slam kenti hviyetini kazanmaya balamas ancak XIV. asrdan itibaren gerekleebilmitir. Tam
bir Trk-slam ehri kimliini yanstr duruma gelmesi ise Osmanllar dneminde
olmutur.
Tarsus sanca, 1519 tarihinde nhiyeden oluuyordu. Daha sonra nhiye
says altya kt. 1850li yllarda sancan idar taksimatnda byk deiiklikler
olduu grlmektedir. Bu dnemde bir yandan yeni nhiyeler kurulurken, bir yandan da Mersin srekli bym ve 1864de Tarsustan ayrlarak kaza statsne ykseltilmitir. Daha nce Tarsusa bal olan Gkeli ve Elvanl nhiyeleri de bu
tarihte Mersin Kazasna dahil edilmitir. Bu deiikliklerden sonra Tarsus, merkez
nhiye, Kusun, Ula, Kutemr, Tekeli, Namrun, Klek ve Canibehir olmak zere
sekiz idar birime ayrlmtr.
Osmanllar zamannda Tarsus nfusunun byk bir ksm, Mslmanlardan
mteekkildi. Mslmanlarn kahir ekseriyeti ise Ramazan oullar Beyliine mensup olan Kusun, Ula, Kutemr, Gkeli, Elvanl, Esenli ve Orhan Beyli boylarndan olumaktayd.
Osmanllar dneminde Tarsusta Mslmanlarn yannda Ermeni, Rum ve
Mrnilere ait eitli etnik ve din gruplar da yaamn srdrmekteydi. Her grup,

274

Abdullah Po

din ve kltrel faaliyetlerini serbeste kendilerine ait kurumlarnda yapabilmekteydi. Bylece toplumun eitli din ve kltrel kesimleri kimliklerini koruyarak bir
arada yaama imkan bulmaktayd. Bu sebeple Osmanl hakimiyetindeki Tarsusta
ortaya konan oulculuun, farkllklarn korunmas ve srdrlmesi anlayna
dayandn, bu uygulamann modern dnemler iin de referans alnabilecek
zellikler tadn ifade etmek mmkn grnmektedir.

Kaynaka
Ariv Belgeleri
Tarsus eriyye Sicilleri, Defter No: 330, 331.
Mhimme Defterleri: II, VI, VII, X, XIII, XXVI, XXXXIV.
Dier Kaynaklar
AKGNDZ, Ahmet, Osmanl Knunnmeleri ve Hukuk Tahlilleri, c. I, stanbul
1990.
-----, Ariv Belgeleri Inda Tarsus Tarihi ve Eshb- Kehf, stanbul 1993.
BAYRAK, M. Orhan, Trkiye Tarihi Yerler Klavuzu,stanbul 1992.
BAYATLI, Nilfer, XVI. Yzylda Musul Eyaleti, Trk Tarih Kurumu Basmevi,
Ankara 1999.
BELZUR, Ebul-Abbas Ahmet, Fthul-Bldn, Beyrut 1987.
BLGL, Ali Sinan, Osmanl Dneminde Tarsus Sanca ve Tarsus Trkmenleri,
Ankara 2001.
BNARK, smet, Osmanl Belgelerinde Ermeniler, Ankara 1914.
CENGZ, H. Erdoan, Ermeni Komitelerinin Aml ve Harekt- htilliyyesi, Ankara
1983.
ABUK, Vahit, Yrkler, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XIII,
stanbul 1986, s. 430-435.
ETN, Osman, Sicillere Gre Bursada htida Hareketleri ve Sosyal Sonular (14721909), Trk Tarih Kurumu Yaynlar, Ankara 1999.
IPLAK, Mustafa Necati, el Tarihi, Ankara 1968.
DARKOT, Besim, Klek, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. VI, stanbul
1967, s. 1075-1078.

275

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

-----, Mersin, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. VII, stanbul 1972, s.
769-773.
-----, Tarsus, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XII, stanbul 1974, s.1824.
DORU, Halime, XV.-XVI. Yzyllarda Sivrihisar Nhiyesi, Trk Tarih Kurumu
Basmevi, Ankara 1992.
EVLYA ELEB, Seyahatnme, sad. Zuhri Danman, c. XIII, stanbul 1971.
GYN, Nejat, XVI. Yzylda Mardin Sanca, stanbul 1969.
-----, Osmanl daresinde Ermeniler, stanbul 1993.
GMC, Osman, XVI. Yzyl Larende (Karaman) Kazasnda Yerleme ve Nfus,
Trk Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 2001.
GNALTAY, emseddin, Yakn ark IV Anadolu, Trk Tarih Kurumu Basmevi,
Ankara 1989.
GNDZ, inasi, Din ve nan Szl, Ankara 1998.
HALAOLU, Yusuf, XIV-XVII. Yzyllarda Osmanllarda Devlet Tekilat ve Sosyal
Yap, Trk Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 1998.
el-HAMEV,

Ykt, Muceml-Bldn, c. IV, Beyrut 1957.

IILTAN,
Fikret, Memn slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. VII,
stanbul 1972, 693-700.
BNL-ESR, el-Kmil Fit-Tarih, c. II, Beyrut, 1965.
KATP ELEB, Cihnnm, brahim Mteferrika Matbaas, stanbul 1145.
LAMMENS, H., Suriye, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XI, stanbul
1970, s. 51-64.
MASTERS, Bruce, Halep, Diyanet slam Ansiklopedisi, c. XV, stanbul 1997, s. 117122.
MATHEWS, Shailer, A Dictionary of Religion and Ethics, U.S.A., 1921.
MEYDAN LAROUSSE Mrnler, c. VIII, stanbul 1988, s. 419.
OCAK, A. Yaar, Zviye, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XIII,
stanbul 1986, s. 468-476.
ONUR, Hdavendigar, Ermeni Portreleri, Burak Yaynlar, stanbul 1999.
ORTAYLI, lber, Tanzimat Devrinde Osmanl Mahalli dareleri, Trk Tarih Kurumu
Basmevi, Ankara 2000.
OSTROGORSKY, Georg, Bizans Devleti Tarihi, ev. Fikret Iltan, Trk Tarih Kurumu
Basmevi, Ankara 1981.

276

Abdullah Po

KE,Mim Kemal, Yzyln Kan Davas Ermeni Sorunu (1914-1923), Aksoy Yaynclk,
stanbul 2000.
Z, Hikmet, Bilinmeyen Tarsus, Ankara 1998.
-----, Tarsus Tarihi, stanbul 1991.
ZG, Tahsin, Gzlkule Kazlar, Belleten XI, sy: 41, Trk Tarih Kurumu,
Ankara 1947, s. 364-367.
PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanl Tarihi Deyimleri ve Terimleri Szl, Milli Eitim
Basmevi, c. I-II, stanbul 1971.
PKE, Royston, Encyclopedia of Religion And Religions, Great Britain, 1915.
RAYMOND, Andre, Osmanl Dneminde Arap Kentleri, ev. Ali Berktay, Tarih Vakf
Yurt Yaynlar, stanbul 2000.
RUNCIMAN, Steven, Hal Seferleri Tarihi, ev. Fikret Iltan, c. II, Trk Tarih
Kurumu Basmevi, Ankara 1992, s. 24-25.
SERTOLU, Mithat, Osmanl Tarih Lgati, stanbul 1986.
SMER, Faruk, Alaeddin Bey, Diyanet slam Ansiklopedisi, c. II, stanbul 1989, s.
321-323.
-----, Ouzlar, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. IX, stanbul 1964, s.
378-387.
-----, Ramazan oullar, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. IX, stanbul
1964, s. 612-620.
SARIKIOLU, Ekrem, Balangtan Gnmze Dinler Tarihi, Isparta 2002.
EMSEDDN SM, Tarsus, Kmsl-Alam, c. IV, stanbul 1311 (1894).
STRABON, Corafya, ev. Adnan Pekman, kitap XIV. blm II-IV, stanbul 1981.
T.H., Yayla, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XIII, stanbul 1986, s.
360-361.
TEXER, Charles, Kk Asya Corafyas, Tarihi ve Arkeolojisi, ev, Ali Suad, c. III,
Ankara 2002.
TURAN, Osman, Seluklular Zamannda Trkiye Tarihi, Turan Neriyat, stanbul
1984.
TRK ANSKLOPEDS, Mrniler, Milli Eitim Basmevi, c. XXIII, Ankara
1976, s. 315.
TRK ANSKLOPEDS, Tarsus, Milli Eitim Basmevi, c. XXX, Ankara 1981, s.
467-470.
UZUNARILI, .H., Osmanl Devleti Tekilatna Medhal, Ankara 1970.

277

Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923)

WEGEL, Gustave, Maronites, Encylopedia Britannica, vol. XIV, U.S.A., 1970.


YALMAN (YALGIN), Ali Rza, Cenupta Trkmen Oymaklar, I-II, Ankara 2000.
YEDYILDIZ, Bahaeddin, Ordu Kazas Sosyal Tarihi, Ankara 1985.
YEN TRK ANSKLOPEDS, Tarsus, tken Neriyat, c. X, stanbul 1995, s.
3984-3986.
YNAN, Mkrimin Halil, Ermeniye, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c.
IV, stanbul 1964, s. 317-327.
YNAN, Refet, Seluklular ve Osmanllarn lk Dnemlerinde Ermeniler, Trk
Tarihinde Ermeni Sempozyumu Tebliler ve Panel Konumalar, Manisa 1983, s. 67-74.
YOLALICI, M. Emin, XIX. Yzylda Canik Sanca, Trk Tarih Kurumu Basmevi,
Ankara 1988.
YURT ANSKLOPEDS, el, Anadolu Yaynclk, c. V, stanbul 1982, s. 36173764.

278

. . lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt 5, Say 1, Ocak-Haziran 2005

Ac ve Tatl:
Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

Kenneth I. PARGAMENT*
ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi MEHMEDOLU**
zet: Psikologlar dine, uzaktan, byk lde iyi veya kt eklinde genel, ayrmam, duraan bir sre olarak bakma eiliminde olmulardr. Bu makale, dinin
olduka ayrntl analizlerini, salk ve mutlulukla ilgili pozitif ve negatif ierimlerini
sunmaktadr. Deneysel literatr be sonuca iaret etmektedir. Birincisi, dinin baz
formlar dierlerinden daha faydaldr. Salk ve mutluluk, iselletirilmi, igdml bir ekilde ynlendirilmi ve Tanr ile gvenli bir iliki zerine kurulmu olan bir
dinle pozitif bir ekilde; empoze edilmi, yaanmam, Tanr ve dnya ile zayf bir
ilikiyi yanstan bir dinle ise negatif bir ekilde ilikilendirilmitir. kincisi, dinin,
fundamentalizm gibi ihtilafl formlarnn bile avantajlar ve dezavantajlar vardr.
ncs, din zellikle toplumsal bakmdan marijinal gruplara ve onu hayatlarna
btnyle daha iyi uygulam kimselere faydaldr. Drdncs, dini inan ve uygulamalarn, zellikle insanlar kendi yeterliliklerinin snrlarna iten stresli durumlarda deerli olduklar grlr. Son olarak, dinin etkisi, onun, insanlarn hayatyla btnleme derecesine baldr. Bu sonular, dine ilikin kalpyarglar veya
alelade zetleri tekzip etmektedir. Gerekte bu sonular, hem yardm etme, hem de
zarar verme potansiyeli olan dinin, psikologlarn tahayyl ettiinden daha zengin,
daha girift bir sre olduunu ne srmektedir. Dinin genel etkisi hakkndaki sorular, yerini daha zor fakat daha uygun olan u soruya brakmaldr: Belirli fayda ve
zarar kriterlerine gre, zellikle toplumsal balamlardaki belirli durumlarla ilgili
belirli dini ifade trleri, belirli insanlar iin ne ekilde faydal veya zararldr?

Kenneth I. Pargament, Bowling Green State niversitesi Psikoloji Blmnde retim


yesidir. Makalenin ngilizce orijinali The Bitter and the Sweet: An Evaluation of the
Costs and Benefits of Religiousness adyla, Psychological Inquiry (2002, Vol. 13, No. 3,
pp. 168181) dergisinde yaynlanmtr.

**

Marmara niversitesi lahiyat Fakltesi Din Psikolojisi Anabilim Dal retim yesi
(elektronik posta: aliulvi@marmara.edu.tr).

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

Din sz konusu olduunda ok az insan tarafszdr. Ateistler arasnda bile


hislerine kaplmayan bir inansz bulmak zordur. Bunda alacak bir ey yok. Din,
ok nemli meselelerle ilgilenir. Btn bu olanlarn anlam nedir? Varoluumuzun
daha byk bir amac var mdr? Daha yce bir varlk var mdr? ldkten sonra ne
olacaz? Hayatmz nasl yaamalyz? Bunlar niha ilgi (kr., Tillich, 1951) konulardr ve bu sorulara verilen geleneksel din cevaplar reddedilse bile, sorular
nemini korumaya devam eder.
Psikologlar din konusunda toplum kadar duygusal olabilirler. Tarihsel olarak,
psikologlar, din tecrbenin deeriyle ilgili tartmada her iki tarafta da yer almlardr (bkz., Wulff, 1997). Din, gerekd ve patolojik (Leuba, 1925), cezalandrc ve smrc (Skinner, 1953) ve tehlikeli yanlsatc (Freud, 1927/1961)
olarak eletirilmitir. Buna karlk, en iyi haliyle din, en yksek insan potansiyellere bir gei yolu (James, 1902), bir denge, uyum ve btnlk kayna (Jung,
1938/1969), bir iyiletirici ilikiler modeli (Rizzuto, 1979) ve bir erdem ve olgunluk temeli (Erikson, 1950/1963) olarak tanmlanmtr. Dinin deeri hakkndaki tartmalar, asla gemite kalm deildir (mesela, Bergin, 1980; Ellis, 1980). Bazlar
din hayata eletirel bir gzle bakmay srdrmektedir. Mesela Ellis (1986) yle
yazmtr: Kayda deer her konuda, dindarln, ruh salnn normal hedeflerine
engel olduu sonucu kanlmaz grnyor (s. 42). Dier bazlar dine kar daha
sempatiktirler ve aratrma ve uygulamayla, din geleneklerin deer ve vizyonlarn
inceleme, dorulama ve desteklemeye isteklidirler. Mesela Richards, Rector ve
Tjeltveit (1999) bu durumu yle ifade etmilerdir:
Terapiye gelenlerin (clients) temel manev deerleri, onlarn zellikle sorunlarla baa kma (coping), iyileme ve deiimlerine yardmc olmakta etkili olabilir. Terapistlerin, terapiye gelenler istedikleri takdirde, onlarn iyileme ve gelime abalarn desteklemeleri, manev deer ve kaynaklarna ulamak zere yardm
etmeleri gerekir (s. 141).
Deneysel (ampirik) aratrma, dinin bireye faydal m yoksa zararl m olduu
ynndeki bu duygusal tartmalara makul bilgi sunabilirdi. Ne yazk ki eitli
280

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

sebeplerden dolay bu soruya cevap vermek ok zordur. lk olarak deneysel bulgular son zamanlara dein nispeten yetersizdi. Psikologlar, belki de toplumdan daha
az dindar olmalar yznden (Shafranske, 1996), aratrmalarnda din boyutlara
yzeysel bakma eilimindeydiler. Bu ekilde, Larson, Pattison, Blazer, Omran ve
Kaplan (1986), itibarl psikoloji, psikiyatri, sosyal hizmet ve hemirelik dergilerinde
din aratrmann yetersizliini belgelemilerdir. kincisi, din, aratrmada ilgili bir
deiken olarak yer aldnda, ou kez salk ve mutluluk (well-being) lmlerine teorik olarak baarszlkla balantlandrlan genel (global) gstergelerle
(mesela, mezhep ball, kiliseye gitme skl, dua etme skl veya znel dindarlk) llmtr. Anlaml sonular elde edildiinde bile, bunlar bireylerin hayatnda dinin nasl ilediine dair ok az bir fikir vermitir. ncs, bu aratrma
alannda blmleraras modellerden birinin ar basmas, bizi, dinin salk ve mutluluun sebebi mi yoksa sonucu mu olduunu belirleyemeyecek durumda brakyor.
Drdncs ve belki de en nemlisi, dinin faydal m yoksa zararl m olduu sorusunun ok basit oluudur. Dinin olduka fazla ekil almas, din ile salk ve mutluluk arasndaki ilikilerin birok potansiyel araclar bulunmas ve salk ve mutluluun bizzat girift bir fenomen olmas nedeniyle, din hakkndaki deerlendirici
sorularn basit cevaplar gerekten imknszdr.
Din faydal m yoksa zararl mdr? Hem alldk hem de can skc olan bu
sorunun en iyi cevab, psikologlara gre tektir: Duruma baldr. Bu makalede ben,
din hayata daha yakndan gz attmzda daha zengin bir grntnn ortaya kacan iddia ediyorum. Dinin, insanlar iin hem zararlar, hem de faydalar vardr.
Dinin deeri, dinin eidine, salk ve mutluluun kriterlerine, kiiye, duruma ve
sosyal evreye ve din hayatn eitli unsurlarnn kiinin hayatyla btnleme derecesine baldr. Bu tartmaya balarken dinin bir tanmn verip, bu tanmn altnda yatan baz varsaymlar belirginletireceim.
Tanm ve Temel Varsaymlar
Baka bir almamda dini, kutsalla ilikili tarzlarda bir anlam aray
olarak tanmlamtm (Pargament, 1997, s. 32). Bu tanm, insanlarn faal ve hedef
281

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

ynelimli olduklar, anlam olduuna inandklar her ne ise aktif bir ekilde
aratrdklar varsaymna dayanr. Anlam aray, insanlarn kendi hedef ve gayelerine veya bizzat anlaml hedeflere ynelik olarak tuttuklar yollar bir araya getirir. Anlam aray ayn zamanda dinamiktir; kefetme, koruma ve eer gerekliyse
nemli hedef ve deerleri yeniden oluturma abalarn ieren bir sretir.
Elbette her anlam aray din deildir. Dini dier fenomenlerden ayran ey,
kutsala ballktr. Oxford ngilizce Szlnde (1989) kutsal; mukaddes, olaandan ayrlan, hrmet ve saygya layk olan eyler olarak tanmlanmtr. Kutsal;
Tanr, ilah ve akn gibi yce g kavramlarn ierir. Bununla birlikte kutsal, kutsalla ibirliinden veya kutsal temsilinden dolay kutsanm veya kutsal statsne
alnm objeleri de kapsar (Mahoney vd., 1999; Pargament, 1999). Bu objeler
maddi (arap, ha), psikolojik (benlik/nefs, anlam), sosyal (merhamet, cemaat),
roller (evlilik, i), kltrel retimler (mzik, edebiyat), insanlar (azizler, mezhep
liderleri), olay ve deiimler (doum, lm) ve zaman ve mekn (abat, katedraller)
olabilir. Bir kimseyi, hayatnda kutsal bir hedef arayp bulduunda veya bir ekilde
kutsalla balantl bir yola girdiinde, dindar olarak kabul ederiz.
Bu tanm, din yol ve hedeflerin engin dalmn kapsayacak geniliktedir.
Din yollar, eitli dnce (mesela, teolojiler, inanlar), davran (yinler, ibadetler), iliki (cemaat, birlik) ve duygu (huu, vecd) tarzlarn ihtiva eder. Bu yollar,
bireysel olarak oluturulmu ve geleneksel dini kurumlarla ok az ilikili olabilir
veya geleneksel din ritelleri, inan sistemlerini ve kurumlar kapsayacak ekilde
iyice yerlemi olabilir. Dini hedefler, biraz nce bahsedildii zere, deiiktir. Bu
hedefler hayatn anlam, kendini gelitirme, kalp huzuru, idare ve kontrol veya fizik
sal gibi kiisel amalar ve bakalaryla yaknlk kurma veya dnyada bar ve
adalet gibi sosyal amalar ierir. Ancak en nemlisi kutsaln kendisidir. Tanry
bilmek, akn yaant ve kutsal bir deerler btnne uygun olarak yaamak, hemen
hemen tm din geleneklerin temel hedefleridir. Bunlar mneviyatn esas,
insanlarn iinden geerek kutsal kefettikleri, koruduklar ve yeniden kefettikleri
sretir (Pargament ve Mahoney, 2002).

282

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

Sonu olarak dinin bu tanm, iyi ve kt dindarl, yksei gibi dn


de (Zinnbauer, Pargament ve Scott, 1999, s. 908) ierecek ekilde yeterince kapsamldr. Din, insanlarn hedeflerini gerekletirmek zere tuttuklar hem yapc ve
hem de ykc yollar, Tanr adna yaplan btn olaanst iyilik ve merhamet fiillerini ve korkun iddet ve sefalet eylemlerini ierebilir. Din, manev bir gelime
arzusuyla motive edilmi olan din ballk eklindeki yapc hedefler kadar, bakalarnn zarar pahasna kendi itibarn ykseltme arzusuyla motive edilmi olan
din ballk eklindeki ykc hedefleri de kapsayabilir. Ksacas din, burada tanmland zere, donukluk ve yeknesaklktan uzaktr. Bunun yerine o, farkl insanlar
iin hayat boyu eitli ekil ve istikametler alan dinamik bir sretir.
Dinin deerlendirilmesine gemeden nce, bilim adam ve pratisyenlerin,
din olanlar da dahil btn fenomenleri, kendi deer ve varsaymlar dorultusunda
incelediklerini belirtmek gerekiyor. Her ne kadar psikologlar, dinin yararl m yoksa
zararl m olduu deerlendirmesini deerden bamsz bir tarzda yapmamlarsa
da, kendi deerlerini daha belirgin ve eletiriye ak hale getirmek suretiyle deernyargsna bir dorulama ls salamlardr. Bu aklk ruhu iinde ben, dinle
ilgili bu deerlendirmenin pragmatik olacan batan itiraf etmeliyim. William
Jamesin (1902) geleneini izleyerek dini, ac ve tatl meyveleriyle deerlendiriyorum. Dinin faydal m yoksa zararl m olduu, burada din inan ve davranlarn iliki ve sonularn dikkate alan deneysel aratrmalar ile belirlenecektir.
Bu, din hayat deerlendirmenin yegne yaklam tarz deildir. Kukusuz, baz
dindar zihinli insanlar dinin pragmatik olarak deerlendirilmesini ho karlamazlar.
Bu insanlarn bak asna gre dinin deerinin, dinin etkileriyle (meyveler) ok az
ve hakikatiyle (kkler) ok fazla ilgisi vardr. Bedellerini umursamayarak hakikati
bulmak ve yaamak, birtakm geleneklerde dinin niha kriterini oluturur.
Pekok din mensubu iin bu kadar nemli olan bak as, bizim alanmz
iin uygulanabilir deildir. Din konularn niha hakikati hakkndaki sorular psikolojinin alan dnda kalr. Kutsal kitaba ait mucizelerin hakikatini belirlemek iin
yntemlerimiz, Tanry kefedebilen leklerimiz ve hiretin gerekliini

283

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

kantlayabilen ya da rtebilen deneyimlerimiz yoktur. Ksacas, psikolojinin


yntemleri, din iddialarn hakikatlerine hi nfuz salamayabilir. Psikologlarn
yaptklar ey, insan davrannn tm eitleri iin, din inan ve uygulamalarn
anlamlarn incelemektir. Biz, Batson, Schoenrade ve Ventisin (1993) ifade
ettikleri gibi, imanla braklan ayak izlerini aratrabiliriz.
Pragmatizmin din hayat ile badamaz olmadn ilave etmek gerekir. Gerekte din geleneklerin pek ou, akdelerinin ama ve deerlerini alama ve tevik
etme abalarnda olduka pragmatiktirler. Mesela, ilhiyat faklteleri, renci rahiplere, etkili bir din retimi program nasl oluturulur, etkili bir vaaz nasl verilir,
kiliselerin bymesi nasl tevik edilir ve byk hayat bunalmlar esnasnda yelere nasl yol gsterilir gibi birtakm pratik sorularla ilgilenmeyi retir. Pragmatik
deerlendirici aratrma, dindar birey ve sistemlerin hedeflerine ulamalarna makul
bir ekilde yardm edegelebilirdi. Ancak aratrmaclar, bu hedeflerin btnyle
psikolojik ve sosyal olmaktan ok, yaps gerei manev olmaya uygun olduunu
aka grdler. Din, manev deerini soyan ve onu niha olarak kutsaln stne
ykselten psikolojik ve sosyal kriterlerle (mesela, z sayg, mutluluk) deerlendirildiinde, dnya dinleri buna kar karlar (Vitz, 1977). Dindar zihne gre bu, bir
kendine tapma veya putperestlik eklidir. Bu nemli noktaya makalede daha sonra
tekrar dneceim.
Makalenin teziyle dorudan ilgili olan deneysel literatrn tamamn dikkate
almann imknszl yznden, bu inceleme kapsaml olmaktan ok seicidir. lgili
okuyucular baka yerlerde din ve ruh sal (Batson, Schoenrade ve Ventis, 1993),
fizik sal (Koenig, McCullough ve Larson, 2001), lmllk (McCullough,
Hoyt, Larson, Koenig ve Thoresen, 2000), evlilik ve aile fonksiyonu (Mahoney,
Pargament, Tarakeshwar ve Swank, 2001) ile ilgili ok kapsaml incelemeler
bulabilir.
Dinin, Dinin Trne Gre Deien Etkisi
Dinin gcnn bir ksm, insanlarn eitli ihtiya ve ilgilerini karlama
yeteneine baldr. Farkl tip ve mizalardaki bireyler, ok saydaki din hedef iin
284

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

ok saydaki din yollar seebilir. Bu takdirde dinin genel faydas hakkndaki sorular ancak snrl bilgi verebilir ve dindarln trlerindeki nemli farkllklar belirsiz
kalabilir.
Bu farklardan biri din motivasyonu ierir. Bir rahibin belirttii gibi;
Baz insanlar kiliseye Tanrya kretmek, Onun nn tasdik etmek ve yol
gstericiliini istemek iin gelir Dier bazlar ise istedikleri eyi elde etmek iin
gelirler. Bunlarn kiliseye olan ilgileri, ona hizmet etmekten ok, onu idare etmek
ya da kendi karna kullanmaktr (Allport ve Ross, 1967, s. 434).
Allport ve Ross (1967) din hayata i gdml din gayelerle motive olmu
bireyleri, stat veya kendini hakl karma istei gibi dinin zelliine d gdml
deerlerle motive olmu insanlardan ayrmak gerektiini savunmutur. Allport ve
Ross, i gdml olarak motive olmu kimselerin (yani dinlerini yaayanlar), d
gdml olarak motive olmu kimselerden (yani dierlerinin zararna olsa bile
dinlerini kiisel ya da sosyal menfaatleri iin kullananlar) daha az nyargl olabileceklerini iddia etmilerdir. Makalelerinin yaynlanmasndan sonra yaplan eitli
deneysel aratrmalar, i gdml motivasyonu daha iyi ruh sal ve daha dk
dzeylerde nyarg ile, d gdml motivasyonu ise nyarg ile balantlandrmtr (bkz., Donahue, 1985). Mesela, din kolej rencileri rneklemi ile alan
Bergin, Masters ve Richards (1987) daha yksek i gdml dindarln Kaliforniya Kiilik Envanterindeki eitli leklerle (mesela, toplum hayatndan holanma, salk ve mutluluk duygusu, hogr, entelektel verimlilik) daha yksek
puanlarla ilikili olduunu; oysa d gdml dindarln ayn leklerle negatif
olarak ilikili olduunu bulmulardr. Benzer bir tarzda Ryan, Rigby ve King
(1993), dinlerini kiisel olarak seen ve deerlendiren (internalization, iselletirme) insanlar korku, su ve d bir baskdan dolay dinle ilgilenen (introjection,
ie atma) insanlardan ayrmlardr. Kolej rencileri ve Protestan kilise rneklemlerinden oluan deneysel aratrmalarda, daha yksek dzeylerdeki iselletirme
daha dk anksiyete, depresyon ve sosyal ilevsizlikle ve daha yksek z saygyla

285

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

ilikilendirilmitir. Buna karlk yksek ie atma yksek dzeylerde anksiyete,


depresyon ve somatizasyon ve daha dk z saygyla balantlandrlmtr.
Dindarln trndeki dier bir fark, din baa kmay ierir. Pek ok insan
din ile stresli hayat dnemleri arasndaki benzerlik zerine yorumda bulunmutur.
Bir atasznde, siperlerde hi ateist yoktur denir. Bu eski atasz bir mbalaa
olsa da (baz insanlar siperlerde kalan ateistleri oynuyor), deneysel aratrmalar dindarln kritik durumlarda genellikle younlatn ya da hzlandn gstermitir (Pargament, 1997). Bununla birlikte, krizlerde dinin kendini gsterme tarz
ok farkl ekillerde olabilir. Mesela Pargament ve arkadalar (1988) baa kmada
bir kontrol duygusu kazanmak iin din yaklam belirlemilerdir: a) baa
kmada kendi Tanr vergisi kaynaklarna dayanan insanlarn kendini ynlendirme
yaklam, b) problem zme sorumluluunu pasife Tanrya havale eden insanlarn erteleme yaklam ve c) problem zme srecinde ortaklar gibi Tanr ile birlikte alan insanlarn ibirlii yaklam. Pargament ve arkadalar, Presbiteryan
ve Lutheran kilise yelerinden oluan bir rneklemle alarak, bu din baa kma
yaklamlarndan oluan bir lek gelitirmi ve bu tarz iin gl faktr analitik
destek bulmulardr. stelik bu tarzlar ayrc korelasyonlara sahipti. Kendiniynlendirici din baa kma, daha yksek z sayg ve daha byk bir kiisel
kontrol duygusu ile balantlyd. Psikologlar tarafndan dinin bir formu olarak
ska eletirilen erteleyici din baa kma, daha dk z sayg, ans tarafndan daha yksek bir kontrol duygusu, daha dk kiisel kontrol, daha zayf problem zme becerisi ve insanlar arasndaki farkllklar iin daha byk bir hogrszlkle
balantl idi. Buna karlk, bireyle Tanr arasnda etkin bir alveri tarzn ieren
ibirliki din baa kma, daha yksek z sayg, daha yksek bir kiisel kontrol
duygusu ve ans tarafndan daha dk bir kontrol duygusuyla ilikiliydi. Bu bulgular dier aratrmalarda tekrarlanp geniletildi (mesela, Hathaway ve Pargament,
1990; McIntosh ve Spilka, 1990; Schaefer ve Gorsuch, 1991). Ksacas, ruh sal
iin din baa kmann ierimleri, kendi ilah g kavramlarn insan giriimle
btnletiren insanlarn kendine has tarzna dayanr.

286

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

Pargament, Smith, Koenig ve Perez (1998) pozitif ve negatif rntler iinde


gruplandrdklar din baa kma metotlarn, yaknlarda daha geni bir dzenlemeye tabi tuttular. Pozitif din baa kma metotlarndan oluan rntnn, Tanr
ile gvenli bir ilikiden, bir maneviyat duygusundan, hayatta bir anlam bulunduu
inancndan ve bakalaryla manev bir balanma duygusundan kaynaklandn varsaydlar. Pozitif din baa kma metotlar, menfi durumlarn hayrhah din deerlendirililerini, ibirliki din baa kmay, Tanrdan manevi destek arayn, din
adam ya da cemaat yelerinden destek arayn, bakalarna din yardm ve din
aff ierir. Buna karlk negatif din baa kma metotlarndan oluan rnt, bir
genel din ynelimden meydana gelir, yani bizzat gerilim ve karmaada Tanr ile
zayf bir iliki, yzeysel ve uursuz bir dnya gr ve anlam araynda din bir
abayla belirlenir. Negatif din baa kma metotlar Tanrnn gcn sorgulamay,
Tanrya kar kzgnlk ifadelerini, cemaat ve din adamlarna ynelik honutsuzluk
ifadelerini, menfi durumlarn ceza kabilinden din deerlendirililerini ve eytan
din deerlendirilileri ierir.
Bombalanan Oklahoma ehri yaknlarndaki bir kiliseye devam edenler,
hastaneye yatrlm ileri yataki yetikinler ve olumsuz ciddi bir durumla baa kmaya alan lise rencilerinden oluan rneklemin faktr analiz almas, bu
iki din baa kma rnts iin destekleyici sonu vermitir (Pargament, Smith,
vd., 1998). stelik eitli almalarda pozitif ve negatif din baa kmadan oluan bu iki rnt veya bu rntlerin unsurlar, ruh ve fizik sal iin ok farkl
imalar sergilemitir. Sosyo-demografik deikenlerin kontrol edilmesinden sonra,
pozitif din baa kma, hastaneye yatrlm yal hastalar arasnda daha dk depresyon, daha kaliteli bir hayat, stres balantl gelime ve daha youn ibirliini ieren d derecelendirmelerle (Koenig, Pargament ve Nielsen, 1998), kolej rencileri
arasnda daha dk anksiyete ve depresyonla (Pargament, Koenig ve Perez, 2000),
kronik ars olan hastalar arasnda daha pozitif etki ile (Bush vd., 1999), ak kalp
ameliyat geiren hastalar arasnda 6 ay aan daha dk lm riskiyle (Oxman,
Freeman ve Manheimer, 1995) ve cinayet maduru aile yeleri arasnda daha az

287

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

dmanlkla (Thompson ve Vardaman, 1997) ilikili bulunmutur. Dier taraftan


negatif din baa kma metotlar, tbb rehabilitasyon altndaki hastalar arasnda
daha zayf fiziksel iyilemeyle (Fitchett, Rybarczyk, DeMarco ve Nicholas, 1999),
iki yl akn sredir tbben rahatsz olan yal hastalar arasnda daha zayf fizik sal ve daha yksek lm riskiyle (Koenig vd., 1998; Pargament, Koenig,
Tarakeshwar ve Hahn, 2001), kolej rencileri arasnda daha endieli ve depresif
ruh hali ve dk z saygyla (Exline, Yali ve Lobel, 1999; Pargament, Zinnbauer,
vd., 1998), 1993 Midwest takn madurlar arasnda daha byk psikolojik skntyla (Smith, Pargament, Brant ve Oliver, 2000) ve bombalanan Oklahoma ehri
yaknlarndaki kilise yeleri arasnda daha fazla travma sonras stres bozukluu ve
duyarszlk belirtileriyle (Pargament, Smith, vd., 1998) balantlandrlmtr.
Bu bulgular, gelime veya olgunlama iin potansiyel bir yol sunan negatif
din baa kmada somutlaan manev abalar yznden, dnyann din geleneklerinin grne ters dyor gibi grnyor. Ancak bu alandaki deneysel aratrmalarn ounun kesitsel olduunu belirtmek gerekiyor. Boylamsal aratrmalar
belki farkl bir hikye anlatabilir. Negatif din baa kma, zellikle birey kendi
manev abalarn baaryla zebilirse, ksa vadeli sknt ve daha uzun vadeli kazanlarla balantl olabilir. Yine de din baa kmann etkili olmasnn, kritik hayat durumlarna karlk olarak dinin kendini belli ettii muayyen tarzlara bal olduu aka grnyor.
Dinin, Salk ve Mutluluk Kriterine Gre Deien Etkisi
Din zerine aratrma yapanlar, ou kez pratik nedenlerden dolay, salk ve
mutluluun genellikle snrl saydaki psiko-sosyal kriteri zerine odaklanr. Ancak
bu eilimin baz talihsiz sonular vardr. Biri, salk ve mutluluun belirli boyutlarndaki aratrmalardan ar genelleme yapma eilimini ierir. Birka psikolog
yllar boyu din ve ruh salna ilikin literatr incelemitir. Dinin yararna ilikin
sonular pozitiften (Becker, 1971), negatife (Dittes, 1969), eliie veya karmaa
(Bergin, 1983; Gartner, Larson ve Allen, 1991; Sanua, 1969) deiiklik gstermektedir. Bu farkl sonular nasl anlayacaz? Bu sonular, sadece din kavram288

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

latrma ve lme tarzlarndaki farkllklara deil, fakat aratrmaclar tarafndan


dikkatle gzden geirilen salk ve mutluluk kriterindeki farkllklara da balanabilir. Batson ve arkadalar (1993), Beckerin (1971) dindarlk hakkndaki
pozitif sonularn, ruhsal hastalk ve nevrotik belirtilerin yokluuna odaklanan
aratrmalara dayandrdn belirtmilerdir. Dittes (1969) dindarlk hakkndaki negatif sonularna, yeterlik, kontrol, kendini gerekletirme, ak fikirlilik ve esneklik oranlarn soruturan aratrmalara dayanarak ulamtr. Sanua (1969) elikili
sonularna, kriterlerin daha genel bir dalmn inceledikten sonra varmtr. Bu
incelemeler bir btn olarak alndnda, dinin salk ve mutluluk iin pozitif, negatif veya birka anlam tayp tamadnn, ksmen salk ve mutluluun nasl tanmland ve lldne bal olduu fikrini uyandryor.
Dinin faydasna ilikin aratrmalarn byk ounluu, psikolojik, sosyal
veya fiziksel salk kriteri zerine odaklanmtr. Buna karlk, dindar birey ve topluluklarn en byk ilgi kriterinin, doal olarak psiko-sosyal olmaktan ziyade din
olduunu vurgulamak gerekiyor. man sahibi olmak, bir din cemaatin paras olduunu hissetmek, hayatta daha byk bir niha ama duygusuna sahip olmak,
Tanry bilmek din dnyann en merkezi kriterleridir. Bu, psikolojik, sosyal ve
fiziksel salk ve mutluluun dindar grl olmak iin nemli olmad anlamna
gelmez. Aksine bunlar, niha/manev kriterler balamnda anlalmaya ihtiya duyarlar. Pek ok rnekte manev, psikolojik, sosyal ve fiziksel salk ve mutluluk el
ele gidebilir. Mesela Tisdale ve arkadalar (1997), psikiyatrik yatan hasta tedavisinin (birey, grup, ortam ve psikotropik) hem daha iyi kiisel uyumla ve hem de
daha pozitif bir Tanr imaj ile sonulandn bulmulardr. Benzer ekilde, deiik
hayat stresleriyle baa kmaya alan insanlarla ilgili eitli aratrmalarda, din
baa kmann pozitif ekilleri, sadece daha dk duygusal stressizlik ve daha fazla
kiisel geliimle deil, Tanrya ve kiliseye daha fazla yaknlk hislerini ihtiva eden
(Pargament, 1997) daha iyi manev sonularla da ilikilendirilmitir.
Bu aratrmalar umut vadederken, u aratrmalar kuraln istisnalardr. Ancak salk ve mutluluun manev kriteri belirlenmeden, aratrma, zellikle temel

289

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

inantan uzaklam din ifadeler sz konusu olduunda, din hayata psikolojik


ynelimli bakma eklinde yalnz tek boyut verebilir. Mesela, din fundamentalizmle
ilgili psikolojik literatr dnelim. Fundamentalizm psikologlar tarafndan nyarg ve darkafallkla ilikisi yznden eletirilmitir (bkz., Hood, Spilka, Hunsberger
ve Gorsuch, 1996) ve gerekten deneysel literatr, kat din yorum ve uygulamalara
sk bir ekilde balanmakla zenci, kadn, Yahudi, homoseksel ve komnistlerden
oluan gruplara kar nyargl ve banaz davranma arasndaki ilikiyi ortaya koymutur (Altemeyer ve Hunsberger, 1992; Kirkpatrick, 1993). Mesela Altemeyer ve
Hunsberger, daha fazla fundamentalizmin, u anda homosekselleri ldren AIDS
hastal kesinlikle onlara mstehaktr (s. 123) eklindeki inanla daha fazla uyumas gibi, siyas radikallerin tutuklanma, ikence ve infazn desteklemeye daha ok
istekli olmakla da ilikili olduunu gstermitir, Bu bulgular, fundamentalist Hristiyanlara has deildir; Fundamentalist Hindu, Mslman ve Yahudiler de homoseksellere kar daha fazla nyarg bildirmilerdir (Hunsberger, 1996). Dier
almalar fundamentalizmi kat dnce ve sac otoriteryanizmle ilikilendirmitir. Mesela, Altemeyer ve Hunsberger, fundamentalizm ve nyarg arasndaki ilikiye, byk lde sac otoriteryanizmin araclk ettiini gstermilerdir.
Ancak psikolojik eletirileri gzard edildiinde, fundamentalizmin, taraftarlar iin tad avantajlar vardr. Din inan ve uygulamalar kat olan sistemler, bireylere belirgin bir doru ve yanl duygusu, belirli hayat ilkeleri, kendisi
gibi dnen mminlere yaknlk, farkl bir kimlik ve en nemlisi hayatlarnn
Tanr tarafndan kutsanm ve desteklenmi olduu inancn salar. Bunlar gl
avantajlardr. Bu avantajlar, Amerikadaki kat kiliselerin niin yllardr ana grteki muadillerinden g ve ye itibariyle daha hzl bydn aklayabilir
(Iannaccone, 1994). stelik, nyarg ve kapal fikirlilikten baka kriterlerinin ierimlerini aratran baz almalarda fundamentalizm, optimizm (Sethi ve Seligman,
1993) din-manev salk ve mutluluk (Genia, 1996) ve evlilie ilikin mutluluu
(Hansen, 1992) ieren eitli pozitif zelliklerle ilikilendirilmitir.

290

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

lgimizin, kriterlerin daha geni bir dalmn kapsayacak ekilde genilemesi, fundamentalizmin faydalarn da zararlarn da ieren daha zengin, daha karmak bir grnts ile sonulanacaktr. Fundamentalizme merkez tekil eden kat
inan ve uygulamalara balanmann gl bir cemaat duygusu, hayata ilikin ak
talimatlar, umut dolu bir gelecek fikri, gl din ve manev honutluk duygular
telkin ettii grlyor. Bu nitelikler bireylere zellikle varolusal sorulara kati cevaplar ve kiileraras yakn ilikiler araynda faydal olabilir. Ancak fundamentalizmin katl, iman dahilinde ve haricinde kalan kiiler arasndaki kesin
snrlarla srdrlr (Hood, Morris ve Watson, 1986). Maalesef, din cemaatin
dnda bulunan kimselerin, o cemaate mensup olanlar tarafndan hogrszlk ve
ayrmclkla kolayca yaralanabildii grlmektedir.
Deneysel din aratrmalarnda, kriterlerin daha geni bir dalmnn hesaba
katlmas, tedavi edilebilir durumlarda tbb yardm talebini din bir anlaya dayandrarak reddetmek (Asser ve Swann, 1998) veya satanistik kltler ve ritellerle
alakal olarak ocuklarn suistimali konusunda rknt duymak (Richardson, Best
ve Bromley, 1991) gibi dier nemli din fenomenlere k tutabilir. Dardan
bakldnda bu davranlar, olsa olsa kafa kartrc veya mantkszm gibi grnyor. Ancak bu gibi din davranlar anlamadaki skntmz, en azndan ksmen,
din tecrbeyi tamamyla psiko-sosyal olan snrl saydaki kriterle deerlendirme
eiliminden kaynaklanyor olabilir. Bu fenomenlerin, maneviyat gibi insanlarn
kendileri iin en belirgin olanlarn kapsayacak ekilde, daha geni kriterlerle yakndan incelenmesiyle, mantkszm gibi grnen davranlar daha anlaml olmaya
balar. Bu, din ifadenin her eklini hakl karmak anlamna gelmez. Dinin zararlar
gayet ciddi olabilir. Ama patolojik veya mantksz iddiasyla dini nemsememek bir
hatadr. Din, dier nemli insan fenomenleri kadar girift olabilir. Psikologlar ok
acele hkm vermemeye dikkat etmelidirler. ok titiz inceleme, srprize ak olma
ve dinin avantajl ve avantajsz farkl ekillerini gznnde bulundurmaya hazr
olma, din aratrmalarda ilerlemenin anahtardr.

291

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

Dinin, Kiiye Gre Deien Etkisi


Dinin etkisini deerlendirme abasna eklenen daha ileri bir karmaklk,
insanlarn dindarlk dzeylerinin olduka farkl olmas olgusudur. Tarihsel olarak
din, herhangi bir hak veya menfaatten mahrum edilmi ve yetki tannmam birey
ve gruplara, zellikle nemli bir sembol, bir g ve mit kayna olarak hizmet etmitir. Bu yzden biz, zencileri (African Americans) (Pargament, 1997), yallar
(mesela, Gurin, Veroff ve Feld, 1960), daha az eitimli insanlar (Gallup, 1994) ve
kadnlar (mesela, Argyle ve Beit-Hallahmi, 1975) ieren baz gruplarda daha yksek dzeylerde dindarlk buluyoruz.
Dinin, zellikle toplumsal bakmdan marijinal gruplara, nispeten ulalabilir
kaynaklar ve hayatta karlalan problemlere (Pargament, 1997) ilikin zorunlu
zmler sunmas nedeniyle yardmc olduunu tahmin edebiliriz. Mesela, zenciler
iin merkezi bir kurum olan Zenci Kilisesi, Birleik Devletlerde temel kurumlar
tarafndan ihmal edilen insanlara toplumsal, politik, salk, sosyal yardm, psikolojik ve manev alanlarda uzun zamandan beri hizmet gtrmektedir. Dinin alt
gruplar iin zel etkisine ilikin aratrmalar, her ne kadar ok seyrek ve elikili
olsalar da, fikir verici baz bulgular mevcuttur. Mesela, ulusal rneklemden oluan
bir almada St. George ve McNamara (1984), benzer arkaplanlar olan beyazlara
nazaran zenciler iin (White Americans) din balln, hayattan honut olma ve
znel salk ve mutluluun dier ynleriyle daha gl bir ekilde ilikili olduunu
bildirmitir. Ulusal bir rneklemden alnan verilerle yaplan bir almada, Ferraro
ve Koch (1994), din balln zencilerde daha iyi fizik salyla ilikili olduunu
ancak beyazlarda ilikili olmadn bulmutur. Ya dikkate alndnda, Neighbors,
Jackson, Bowman ve Gurin (1983), zencilerden oluan bir rneklemden, ciddi bir
kiisel problemi halletmede kendilerine en fazla yardm eden bir baakma
seenei iaretlemelerini istemilerdi. Dua, yal gruba (%64), orta ya (%47) ve
gen (%32.2) gruptan daha fazla yardmcyd. Pollner (1989) eitim durumunu
dikkate alarak ulusal bir rneklemde yapt aratrmada, kutsalla daha yakn iliki
duygularnn salk ve mutluluk oranlaryla, eitim dzeyi dk olanlarda eitim

292

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

dzeyi yksek olanlardan daha gl bir ekilde ilikili olduunu belirtmitir.


Cinsiyetin dindarlk ile salk ve mutluluk arasndaki ilikiye araclk edebilecei
ihtimaline dair bir destek ise, sekler kibutzlarn aksine, din yeliin erkeklerden
ok kadnlarn lm oranlar zerinde daha byk bir koruyucu etkiye sahip olduunu ortaya koyan Kark ve arkadalarnn (1996) aratrmasndan kmaktadr.
Bu gruplar iin dinin zel etkisi, daha yksek dzeylerdeki din ballklarnn ardndan ortaya kabilir. Dinin, her eyden nce, daha dindar olanlarn salk ve mutluluu iin, daha nemli malarnn olmas gerekirdi. Krause, Ellison ve
Wullf (1998), bu tezi Presbiteryen rahipler, yallar ve yelerden oluan ulusal bir
rneklemde, kilise temelli destek ve olumsuz kilise etkileimlerini ieren bir almada test ettiler. Kiliseden gelen duygusal destek, yallar ve yelerden ok, byk
lde rahipler iin daha dk sknt etkisi ve daha pozitif etkiyle ilikiliydi. Buna
karlk, negatif kilise etkileimleri, yelerden ok rahipler ve yallar iin daha gl nagatif imalar tayordu. Ayn rneklemle yaplan almada Pergament, Ellison,
Tarakeshwar ve Wulff (2001), pozitif etki ve sknt etkisinin gstergeleri olarak,
pozitif ve negatif din baakmay kullanp benzer sonulara ulatlar. Bu bulgular,
dinin iki taraf keskin bir kl olabilecei izlenimini uyandryor. Hayatlarn dine
daha yakn yaayan kimselerin, hayrhah inan ve ibadet sistemleriyle balantl daha ok fayda grd ve en az bunun kadar nemli olarak da, dini stres ve mcadeleyle balantl daha ok zarar grd anlalyor.
Sonu olarak, farkl ibadet, inan ve kurumsal ekiller ortaya koyan yzlerce
din ve manev gruba iaret etmek suretiyle, Birleik Devletlerin bir mezhep toplumu (kr., Greeley, 1972) olduunu kabul etmek gerekiyor. Mesela karlatrmal
bir taramada, Nazaren, Assemblies of God ve Seventh-Day Adventist kilisesi yelerinin %90dan fazlas, merkez Hristiyan inancna mensup %14 Protestann aksine
(Bainbridge ve Stark, 1980) ktln varlna inandklarn; yalnzca %12 Hristiyan Scientist kilise yesine karlk (Poloma, 1991), merkez Hristiyan inancna
mensup Hristiyanlarn %73, Tanrnn genellikle doktorlar vastasyla ifa verdiine inandklarn belirtmilerdir. Bu farkllklar anlamsz deildir. Epidemiyoloji

293

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

aratrmaclar, mezhep faktrlerini farkl psikiyatrik bozukluklar, fiziksel hastalklar ve lm oranlaryla ilikilendirmektedirler (mesela, Levin ve Schiller,
1987). Psikologlar, maalesef dinin eitli ekilleriyle salk arasndaki ilikinin
potansiyel gstergeleri olarak, mezhep faktrlerini byk lde gzard etmektedirler. Yine de kuraln birka istisnas vardr ve sonular ilgi ekicidir (mesela,
Alferi, Culver, Carver, Arena ve Antoni, 1999; Tix ve Frazier, 1998). Alferi ve
arkadalar, ksa zaman nce gs kanseri tehisi konmu Roman Katolik ve Evanjelik Hispanik kadnlardan oluan bir rneklemle yaptklar almada, ameliyattan
nceki ve sonraki yl boyunca din baakma ile duygusal sknt arasndaki ilikileri aratrmlardr. Evanjelik kadnlar iin daha yksek dzeylerdeki dindarlk,
yl boyunca genellikle daha dk dzeylerdeki duygusal skntya iaret ediyordu.
Buna karlk, Katolik kadnlar iin daha yksek dzeydeki dindarlk, daha yksek
dzeylerdeki skntya iaret ediyordu. ki grup arasndaki teolojik farkllklar,
Alferi ve arkadalarnn nerdikleri gibi, bu bulgular aklamakta yardmc olabilir.
Alferi ve arkadalar, ihtiyatl bir ekilde, Evanjelikler arasndaki inan, kabul ve
ebediyen kurtarlm olmann nemi ile, Katolikler arasndaki itiraf, yarg ve suun
balanmasnn nemini karlatrmlar ve ilk teolojik yaklamn, ikincisine
gre, tehdit edici bir hayat tecrbesine maruz kalm kadnlara daha fazla yardm
ediyor olabileceini ileri srmlerdir.
Bu, Evanjelik Protestanlarn Roman Katoliklerden daha iyi durumda
olduklar anlamna gelmez. Mesela Alferi ve arkadalarnn aksine (1999), Kooistra
ve Pargament (1999), din phelerin, Roman Katolik ergenlere nazaran Protestan
Hollanda Reform geleneine mensup ergenler arasnda, sknt ile daha gl bir
ekilde ilikili olduunu bulmutur. Kooistra ve Pargament, ana din ilkeler hakkndaki sorularn, Hollanda Reform geleneinde doktrinsel ortodokslua atfedilen
daha byk nem nedeniyle, Protestan ergenleri, Katolik yatlarndan daha stresli
yapabileceini kaydetmilerdir. Bu yzden sosyal bilimcilerin, bir din mezhebin
dierine gre deerine ilikin sradan sonulardan kanmalar gerekiyor. Ancak de-

294

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

neysel literatr, henz gen olduu iin, belirli bir mezhebe mensup olmann,
birtakm avantaj ve dezavantajlarla ilikili olabileceini ne sryor.
Dinin, Balam ve Duruma Gre Deien Etkisi
Barton (1971), din aratrmalarda kiiselci eilim (personolojik yanllk)
olarak tanmlad durumu u ekilde eletirmitir:
Aratrmaclar, insanlar aktel toplumsal evrelerinin dna karmaya ve
analizlerini bireysel deikenlerle snrlandrmaya devam etmektedirler... Bu, bir
biyoloun deney hayvanlarn bir et makinesine balamasna ve her bir yznc
hcreyi incelemek iin bir mikroskop altna almasna benziyor; (bu durumda)
anatomi ve fizyoloji, yap ve ilev hakkndaki hemen her bilgi kayboluyor (s. 847).
Bugn din aratrma, byk lde dzenlenmi bir ekilde yaplmaktadr.
ou, sklkla dindarlk leklerini kullanmakta (kiliseye gitme skl ortalamas,
dua etme skl ortalamas, din ballk, mezhep, doktrinsel ortodoksluk, din
belirginlik), dinin muayyen balam (mesela, evlilik, ebeveynlik, i) ve durumlarda
(mesela, nemli hayat olaylar, gnlk megaleler) kendini ifade etme tarzlarndan
bahsetmemektedir. Bu yaklamn iki problemi vardr: Birincisi, deneysel aratrmalar belirli durum ve balamlarla balantl din lmlerin, salk ve mutluluun
genel, merkezden uzak din lmlerden daha gl gstergeleri olduunu gstermitir. Mesela Mahoney ve arkadalar (1999) 100 evli iftle gerekletirdikleri bir
aratrmada, her bir ein dindarlnn genel lmne nazaran, aka evlilik
ilikisiyle (mesela, elerin din etkinliklerde birlikte geirdikleri zaman, elerin
evliliklerini kutsal olarak grme derecesi) balantl olan dindarlk lmlerinin,
evlilikle ilgili salk ve mutluluun (mesela, evlilikle ilgili memnuniyet, sadakat,
daha az atma, evlilikle ilgili problem zme stratejileri) ok daha iyi gstergeleri
olduunu bulmulardr. Benzer bir ekilde, dinin, belirli hayat stresleriyle baa
kma ile ilgili ayrntl ekillerinin lmleri, intibak lmleri ile, genel din
lmlerle yaplandan daha gl ve daha devaml olarak ilikilidir (Pargament
1997). Dinle ilgili indeksleri, muayyen balam ve durumlarla daha sk bir ekilde
balantlandrma, dindarln yap ve ilevine ilikin anlaylara daha fazla imkn
295

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

tanyacaktr.
Genel din lmlerin ikinci bir problemi daha vardr. Bu lmler zaman,
balam ve durumlar boyunca dindarlkta altta yatan bir istikrar bulunduu varsaym zerine kurulmutur. Ancak din hayatn zaman ve arta bal olarak deitii aikrdr. Dindarln yardm da balam ve durumlara gre deiebilir. Bu sra
ierisinde, haham Harold Kushner (1981), gen yataki olunun lmcl hastalyla yzyze geldiinde kendi inan sisteminin snrlarn tanmlamtr. Kushner,
iyi eylerin iyi insanlar iin olacana gvence veren sevgili bir Tanrya inan eklindeki, kendisine yllarca cesaret ve umut veren bir iman artk srdremeyeceinin
farkna varmt. Byle yaparak Tanr, Kushneri iki savunulamaz sonutan birine
ulamaya zorlamt: Ya olu iyi birisi deildi, ya da olunun ilesi her naslsa iyi
bir eydi. Epey bir manev aray ve abadan sonra Kushner, Tanrnn insan sevdiini, fakat maalesef iyi insanlarn bana kt eylerin geldii bir dnyaya mdahale etmek iin glerinin snrl olduunu dnd, farkl bir dini bak asyla
ortaya kt.
eitli deneysel aratrmalar, din inan ve uygulamalarn baz durumlarda
zellikle yardmc olabildiini gstermektedir. Birka rnei gzden geirelim.
Mattlin, Wethington ve Kessler (1990) stresli hayat olaylaryla yzyze gelen 1556
evli erkek ve kadndan oluan bir rneklemde, baa kma etkinliinin gstergelerini aratrmlardr. Din baakma, yksek kayp durumlarnda daha dk depresyon ve anksiyete ile ilikili idi, fakat daha dk kayp durumlarnda ilikili
deildi. lave zmlemeler din baa kmann sevilen bir kiinin lmn ieren
durumlarda, evlilikle ilgili problemler, iin kaybedilmesi, aile yeleri ve arkadalarn skntda olmas gibi dier durumlardan daha etkili olduuna iaret etmektedir.
ocuu yeni lm anababalarla yapt bir almada Maton (1989), daha yksek
dzeylerdeki manev destein, hem ocuunu ksa sre nce kaybetmi olan
anababalarda, hem de bir ocuunu iki yldan fazla bir zaman nce kaybetmi
anababalarda daha dk depresyonla ilikili olduunu bulmutur. Ancak manev
destek, ocuunu yaknlarda kaybetmi anababalar arasnda, daha eskiden kaybet-

296

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

mi olanlara nazaran, daha dk depresyon ve daha iyi z sayg ile ok daha gl


bir ekilde ilikili idi. Krause (1998), 4 yl akn bir sre, yallardan oluan ulusal
bir rneklem zerinde younlam ve din baakmann, kendi fiziksel salk
durumlarn derecelendirmeleri zerinde, bozuk bir evrede yaamann olumsuz
etkilerine kar baarl bir ekilde koruduunu ortaya koymutur. Wallin ve
Clarkn (1964), evliliklerinin banda ve ortasnda bulunan kadn ve erkeklerle gerekletirdikleri aratrmada, kadnlarn kiliseye gitme sklnn cinsel tatmin dzeyleriyle ilikili olmadn, buna karlk daha sk kiliseye gitmenin kadnlarn evlilikle ilgili genel memnuniyeti zerinde bir cinsel tatmin yokluunun etkisini azalttn bildirmilerdir. Bunlar kendine zg, ama garip ve tuhaf sonular deildir.
Pargament (1997), bu deneysel literatr yeniden gzden geirerek, hayat stresinin
etkilerine intibak etmeyi kolaylatran bir faktr olarak dine, en azndan ksm bir
destein, aratrmalarn yaklak olarak %75inde mevcut olduunu gstermitir.
Bu bulgular nasl aklayacaz? Pargament (1997), dinin, insanlar kendi
kiisel ve sosyal kaynaklarnn snrlarna iten ve temel incinebilirliklerini dnyaya
yanstan problemlerle kar karya kaldklarnda, zellikle deerli olabildiini ne
srmtr. Din, insann sonluluu ve yetersizliine iaret eden durumlara cevap
olarak bir takm zmler teklif eder: Manev destek, niha aklamalar, bir ferahlama duygusu, evrende ibanda olan yardmsever gler ve hayatta kutsal anlam
olan bir gaye.
Ancak burada da, birka sebepten tr ar basitletirmeye kar dikkatli
olmak zorundayz. Birincisi, dinin btn formlar stresin etkilerine kar koruyucu
olmayabilir. Mesela, Anson, Carmel, Bonneh, Levenson ve Maoz (1990), dinin
strese kar koruyucu etkilerinin, sadece toplumsal din boyutlar iin ie yaradn
gstermitir. srailde dindar olmayan kibutz yelerinin aksine, dindar kibutz yeleri psikolojik sknt ve fiziksel hastalk belirtisinin etkilerine kar bir dereceye kadar korunakl idi. Buna mukabil, zel ibadet ve kendi dindarln derecelendirme
gibi kiisel din boyutlar, hayat streslerinin etkilerine uyum gstermeye kar koruyucu deildi.

297

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

kincisi, din baz gruplar iin stresin etkilerine kar koruyucu olabilir ancak
bazlar iin olmayabilir. Lise rencileri zerinde gerekletirilen kesitsel ve ileriye dnk iki karmak ve byleyici almada Park, Kohen ve Herb (1990), din
baakma ile i gdml din balanmann stresin depresyona ynelik etkisini hafifletmede oynad rolleri incelemilerdir. Park ve arkadalar, durumun kontrol
edilebilmesinde olduu gibi, bu din deikenlerin hafifletici etkilerinin, rencilerin mezhepleri vastasyla kendi kendine hafiflediini bulmutur. Din baakma ile igdml din balanma, Protestan renciler iin kontrol edilemeyen
hayat olaylarnn depresyona ynelik etkilerine kar korumada yardmcyd.
Katolik renciler iin bu din deikenler, kontrol edilemeyen hayat olaylarnn
etkilerini hafifletmiyordu. Ancak Katolikler arasnda dini baakmann, kontrol
edilebilir hayat olaylarnn depresyona ynelik etkilerine kar koruduuna delil tekil ediyordu. Park ve arkadalar, Alferi ve arkadalar gibi (1999), bu bulgular,
Protestan ve Katoliklerin din reti ve uygulamalarndaki farkllklara hamlettiler.
Park ve arkadalarnn imanla ilgili vurgularna gre Protestanlar, kontrol edilemeyen olaylar bakmndan zellikle daha donanml olabilirler. Buna karlk, uzlama, itiraf ve kefaret vurgularna gre, Katolikler kontrol edilebilir hayat durumlaryla baa kmada daha iyi hazrlanm olabilirler. Kukusuz bunlar, olduka
heterojen olan din gelenekler hakkndaki genellemelerdir. Buna ramen bu bulgular, dinin, farkl gruplarda farkl durumlara gre ileyen girift biimlerinin farkna
varmay salamaktadr.
Son olarak, burada her ne kadar dinin stresten koruyucu etkileri zerine
younlalmsa da, dinin en azndan belli baz stres yapclarn etkisini azdrabilme
ihtimalini de dikkate almak gerekiyor. Strawbridge, Shema, Cohen, Roberts ve
Kaplan (1998), Alameda Countyde orta ya ve yal yetikinler zerinde gerekletirdikleri kesitsel aratrmalarnda, stresi azdran baz n kantlar salamlardr.
Aratrmaclar, kiisel ve kurumsal dindarln, aile ile ilgili olmayan stres
kaynaklarnn (mesela, mal problemler, komuluk problemleri, saln bozulmas,
sakatlk) depresyona ynelik etkilerine kar korusa da; kiisel dindarln ocuk

298

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

problemlerini, kurumsal dindarln ise ailevi problemleri (mesela, evlilikle ilgili


problemler, kt muamele, bakm) daha da ktletirdiini bulmulardr. Yazarlar,
kilise desteinden yoksun olmann, din adan damgalanm ve sulanm bulunmann, ailev problemlerle ilgili olarak din gruplardan gereki olmayan beklentilerin (mesela, bakm evine yerletirilmi yakn akrabalar iin ev bakm gibi),
esasen kt bir durumu daha da ktletirebileceini iddia etmektedirler.
Dinin, Dinle Btnleme Dzeyine Gre Deien Etkisi
Dinin etkisine ilikin aratrmalarn ou, nispeten az saydaki bireysel din
deiken zerine odaklanmtr. Biraz nce grdmz zere bu aratrmalar,
insana ac ve strap veren problemlerin bir takm basit din zmlerini
gstermezler. Bunun yerine daha karmak bir tablo izerler. Bu karmakl nasl
aklayacaz? Baka bir almamda, dinin etkisinin, zel din inan ve uygulamalarla daha az ilgisi olduunu, dinin bireylerin hayatyla btnleme dzeyiyle ise
daha ok ilgisi olduunu ne srmtm (Pargament, 1997).
Din btnleme ok boyutludur. Geni bir toplumsal evreyle iyice btnlemi bir kimsenin din dzeyinden bahsedebiliriz. Bu ekilde Rosenberg (1962),
farkl din mensuplarnn bulunduu evrelerde yetien ocuklarn, ayn din mensuplarnn bulunduu evrelerde yetien ocuklardan daha fazla gerilim, atma ve
sonrasnda duygusal sknt ile kar karya kaldklarn varsaymtr. Rosenberg,
farkl din mensuplarnn (%25 veya daha az ayn dinden) ve ayn din mensuplarnn
(%75 veya daha fazlas ayn dinden) bulunduu evrelerde byyen Protestan,
Roman Katolik ve Yahudi niversite rencilerini karlatrmtr. Farkl din mensuplarnn bulunduu bir evrede yetitirilen her din grup, ayn din mensuplarnn
bulunduu bir evrede yetitirilenlerden daha fazla din satama ve ayrmclk bildirmitir. stelik farkl dine mensup olan gruplar, ayn dine mensup olan gruplarla
mukayese edildiinde, daha dk dzeylerde z sayg, daha fazla psikosomatik
belirtiler ve daha depresif duygulanm rapor etmitir. Bu bulgular bizi, Birleik
Devletlerde, artmakta olan dini eitliliklere elik edebilecek baz zel sorunlara
kar uyarmaktadr.
299

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

Biz, bir kimsenin kendi din amalarna uygun den yntemlerle btnleme
dzeyinden de bahsedebiliriz. Tarih, Hal Savalar ve spanyol engizisyonundan
din klt yelerinin toplu intiharna kadar, kendi din nedenlerine sadk gruplarn
iledii banaz eylemlerle sk sk kesintiye uramtr (Baumeister, 1997). Din
banazln bireysel eylemleri korkun olabiliyor. imdi annesini, karsn ve
ocuunu ldren bir adamn nasl aklama yaptna bakalm:
(Kzmn) oyuncu olmaya karar vermesinin, onun bunu bir Hristiyan olarak
srdrmesine yapabilecei etkiden korkuyordum... (Karmn da) kiliseye gitmemesinin
en sonunda ocuklara zarar vereceini biliyordum... En azndan imdi hepsinin
cennete gitmi olduklarna eminim. Eer olaylar yle devam etseydi, kim bilir vaziyet
nasl olacakt... Ben sadece Tanryla bark olmamla ilgileniyorum ve bu yzden
sann bile benim iin ldne eminim. (Memorandum, 1990, s. 25).

Bereket versin ki bu, amalar deil aralar arya kaan u bir rnektir.
Bununla birlikte pek ok insan, zerine titredikleri deerlerine ynelik tehditler
algladklarnda ar tepki gstermeye eilimli olabilirler. Dor-Shav, Friedman ve
Tcherbonogura (1978), srailli dindar ve sekler liseli kz rencilerle gerekletirdikleri deneysel bir aratrmayla, bu sreci, din alanda rneklerle ortaya koymulardr. Bu aratrma, dindar olan ve dindar olmayan insanlarn genel bilgi dzeylerini deerlendirme ve doru olmayan cevaplar bastrarak cezalandrmann etkilerini belirleme (s. 219) iddiasyla dzenlenmiti. rencilere, sekler ve dindar
talebelerin, sekler ve din ierikli sorulara verecekleri cevaplar dinleyecekleri
sylendi. rencilere, yanl cevap verildiinde uygulayacaklar oklarn iddetini
kontrol etmeleri de sylendi. Bu aklamalar bir oyundu; talebeler ibirliki idi ve
gerekte hi ok verilmemiti. ngrld gibi, dindar renciler din sorulara
verilen yanl cevaplar mteakiben, sekler sorulara verilen yanl cevaplardan
daha yksek dzeylerde ok uyguladlar. Aratrmaclar, din sorulara verilen yanl
cevaplarn, dindar rencilerin deerlerine ynelik daha byk bir tehdit oluturduu ve talebelere daha saldrganca karlk verdikleri sonucuna vardlar.

300

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

Din btnleme, insanlarn setikleri ve mevcut problemin gerekleri ve


meydan okumalaryla btnleen din deerlendirme ve zmlerin dzeyinden de
bahseder. Btnleme eksiklii feci sonulara yol aabilir. Mesela, insanlar kesin
doal sebep ve areler varken, problemlerin sadece din izah ve zmlerine bel
baladklarnda ne olduuna bir bakalm. Asser ve Swan (1998), 1975 ile 1995
yllar arasnda anababalarnn din gerekelerle tbb tedaviden alkoymalarndan
sonra len 172 ocuk vakas tespit etmilerdir. Bu vakalarn kaytlarn tekrar gzden geirerek, bu ocuklarn 140nn, tbb tedavi altna alnm olmalar halinde,
ok yksek bir ihtimalle hayatta kalabileceklerini belirtmilerdir. Elbette din ballk tbben hasta olanlar iin deer tamaktadr. Problemlerin hayrhah din deerlendiriliinin ve pozitif din baakma yntemlerinin, ou durumlarda yardmc
olduunu hatrlayalm. Ancak P. E. Johnsonun (1959) belirttii zere bunlar,
hassasiyet ve basiretle kullanlmaya ihtiya duyarlar:
Dua, elik bir keski veya bir uan kanadnn yerine geen bir ey olarak i
grmez. Yrrken kas hareketinin veya bir snava inanla almann yerini tutmaz.
Bunlar duann ruhuna uygun kullanmlar deildir. Fakat dua, birisi kemik ameliyatnda keski kullanrken veya bir ua havaalanna indirirken sinirleri yattrmaya yardm edebilir. Dua kiiye, varlacak bir hedefin seiminde ve kiinin bir imtihana iyice
hazrlanma amacn glendirmede rehberlik edebilir (ss. 142143).

Tabi ki, aklamalar seme ve uygulamada ve problemleri zmede hassasiyet ve basirete duyulan ihtiyacn, din yaklamlar kadar sekler yaklamlarla da
ilgisi vardr. Bickel ve arkadalar (1998), kendini ynlendirici baa kma stratejilerinin, daha kontrol edilemeyen durumlarla karlatklarnda insanlara ters etki
yapabileceini; buna karlk Tanryla ibirliki bir ilikiye ynelik paylalm bir
kontrol duygusunu hisseden insanlarn, onlar kendi kiisel kaynak ve kontrollerinin
tesine iten durumlar karsnda bile, daha az sknt duyabileceini varsaymlardr.
Hipotezlerini 245 Presbiteryen kilise yesinden oluan bir almada teste tabi
tutmulardr. ngrld gibi, insanlar yksek stres ve daha az kontrol edilebilir
durumlarla kar karya kaldklarnda, kendini ynlendirici baa kma, depres-

301

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

yondaki anlaml artla ilikiliydi. Buna karlk, ibirliki din baakma, yksek
stres durumlarnda, depresyondaki anlaml dle ilikiliydi. Bu bulgular, din ve
sekler kaynaklar, duruma has artlarla btnletirme ve dzenlemenin nemi
zerinde durmaktadr. Bu, yeni bir fikir deildir. 12-Step Grubunun yeleri, yllardr huzur duasn ezberden okuyarak kendilerine bu hususu hatrlatyorlar: Tanrm,
bana, deitiremeyeceim eyleri kabul etmek iin huzur, deitirebileceim eyler
iin cesaret ve fark anlamak iin hikmet ihsan eyle.
Son olarak din btnleme, bireyin biri dieriyle btnlemi olan din
inan, ibadet, iliki ve motivasyonlarnn derecesi ile ilgilidir. Dnya dinleri mntesiplerine ok sayda eitli din dnce, ritel ve cemaat rntleri sunarlar.
eitlilik, hibir yerde, insanlarn din seeneklerle dolu bir menden, kendi tercih
ettikleri inan ve uygulamalar istedikleri gibi semeleri nedeniyle, din hayatn
hayli bireysellemi olduu Bat kltrlerinden daha belirgin deildir (Bibby,
1987). Przszce harmanlama, bu karmlarn pekounu olduka etkili klabilir.
Sorunun, din dnce ve uygulama ekli paralara ayrldnda kmas daha muhtemeldir. Bu konuyla dorudan ilgili olan bir aratrmada Pargament, Steele ve
Tyler (1979), kilise ve sinagog yesi olan drt grubun ruh sal lmlerini karlatrmlardr: Hem dinine ball yksek hem de ibadethaneye sk gidenler, din
ball dk olmakla birlikte sk gidenler, dinine ball yksek olmakla birlikte sk gitmeyenler ve hem din ball dk hem de ibadethaneye sk gitmeyenler. Sadece din ball dk olmakla birlikte ibadethaneye sk gidenler
dierlerinden anlaml bir ekilde daha dk dzeylerde ruh sal ortaya koymulardr. Bu drt grupta, balanmam olup sk gidenler, yani daha nceden
mevcut din bir kanaati olmakszn cemaat hayatna itirak edenler, din bakmdan
en az btnlemi olanlar olarak gzkyorlard.
Bu bulgular, din paralanmann zellikle kt hretli bir formunu ima etmektedir: din riyakrlk. Davranlarn szlere uygunluunun ihmali, tabi ki din
ortamlarla snrl deildir. Ancak, din alandaki riyakrlk pek ok insan iin zellikle zararldr. Gerekten, din ilgisizlik ve yakn iliki kurmaktan kanmann en

302

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

sk atfta bulunulan sebeplerinden biri riyakrlktr (Moberg, 1987). Geri, bizzat


din cemaat yelerinin, bir ey syleyip farkl bir ey yapan veya daha kts gerek gdlerini saklamak iin dindarlk maskesi takanlara kar ok az hogrl
olduklarn da eklemek gerekir (S. D. Johnson, 1984).
Nihayetinde dindarlk, hayatn ini ve klar sresince bireye kutsal deerlerin kefi, muhafazas ve dnmnde yardm eden farkl ve benzersiz kaynaklar sunan anlam araynda muntazaman btnlemitir. Ancak baka zamanlarda din, birey ve geni sosyal evre arasndaki atmalar, amalar ve aralar arasndaki kopukluklar, muayyen hayat olaylarnn talep ve meydan okumalarna yeterince elverili olmayan aklama ve zmler ve bizzat din inan ve uygulama sistemindeki tutarszlkla belirginleen bozuk bir srecin paras olabilir. Din, bir kimsenin hayatyla nasl gerei gibi btnleir? Bu, dinin etkisinin deerlendirilmesi ile
ilgilenen psikologlar iin en kritik soru olabilir.

Sonu ve neriler
Psikologlar dine uzaktan bakma eilimindedirler ve uzaktan baknca din,
genel, farkllamam, duraan bir sremi gibi grnr. Din hayata daha yakndan bakarsak, farkl bir grnt ortaya kar. Dinin ok boyutlu olduu, durumlar
ve balamlarla iie getii, zaman ve artlardan dolay deitii grlebilir.
Allportun (1950) belirttii zere din, kiilikteki beyaz bir ktr, parlak ve sade
olduu halde, gerekte kompozisyonda ok renklidir. (s. 9).
Daha zel olarak, hlihazr deneysel literatrden be sonu karlabilir:
1-Dinin baz formlar dierlerinden daha faydaldr. selletirilmi, i gdml bir ekilde ynlendirilmi ve hayatta daha byk bir anlam olduuna inan,
Tanr ile gvenli bir iliki ve bakalaryla manev bir beraberlik duygusu zerine
kurulmu olan bir din, salk ve mutluluk iin olumlu imalara sahiptir. Buna karlk, empoze edilmi, yaanmam, Tanr ve dnya ile zayf bir ilikiyi yanstan bir
din, salk ve mutluluk iin, en azndan ksa vadede, yetersiz bir iarettir.

303

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

2-Dinin ihtilafl formlarnn bile yararlar ve mahzurlar vardr. Mesela fundamentalizm, hem gruplarn bir trne ynelik daha fazla nyargya, hem de daha
ok kiisel salk ve mutlulua balanmtr.
3-Herkes dinden ayn faydalar grmez. Dindarlk toplumsal olarak daha
marijinal gruplara (mesela, yallar, zenciler, kadnlar, fakirler) ve daha dindarne
balanm kimselere daha faydaldr.
4-Din, baz durumlarda dierlerinden daha faydal (ve belki de daha zararl)
dr. Din inan ve uygulamalarn, insanlar kendi kiisel ve toplumsal kaynaklarnn
snrlarna iten daha stresli durumlarda (mesela, lm) zellikle deerli olduklar
grlr. Baz kantlar, dinin, zellikle kontrol edilebilir hayat streslerine ilikin olarak Roman Katoliklere; kontrol edilemeyen hayat olaylaryla baakmada ise
Protestanlara yardmc olduu fikrini uyandryor.
5-Dinin etkisi, onun, insanlarn hayatyla btnleme dzeyine baldr. Dinlerinden en fazla istifade edenler byk ihtimalle; a) imanlarn destekleyen daha
geni bir toplumsal balamn paras olanlar, b) din amalarna uygun aralar kullananlar, c) mevcut probleme yeni bir ekil veren din deerlendirme ve zmleri
seenler ve d) din inan, uygulama ve motivasyonlarn birbirine ahenkli bir ekilde harmanlayanlardr. Dier taraftan salk ve mutluluk, din paralara ayrlm
olduunda byk ihtimalle ktye gider, yani o zaman; a) din kimlik sosyal evre
ile desteklenmez, b) aralar din amalara orantsz olarak kullanlr, c) din tanm
ve zmler probleme uygun deildir ve d) din inan, uygulama ve motivasyonlar
birbiriyle tutarl deildir.
Bu sonular, din hayata ilikin yalnzca ilk fikirleri sunuyor. Daha iyi bir
anlay gelitirmek iin uzaktan din aratrmalar artk yeterli deildir. Aratrmaclar olarak biz, din hayata daha da yaknlamak zorundayz. Dinin genel etkisi
hakkndaki sorular, tp, psikoterapi veya niversite eitiminin genel etkisi hakkndaki sorulardan daha faydasz deildir. Bunlar yerini daha zor fakat daha uygun
olan u soruya brakmaldr: Belirli fayda ve zarar kriterlerine gre, zellikle toplumsal balamlardaki belirli durumlarla ilgili belirli din ifade trleri, belirli
304

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

insanlar iin ne ekilde faydal veya zararldr?


Bu sorunun cevaplar olduka incelikli olarak ekillendirilmi olan din
lekleriyle, dinin ok ince ayrntl analizini gerektirir (bkz., Hill ve Hood, 1999).
Kukusuz, bir tek aratrma din hayat hakkndaki tm nemli sorulara cevap verme
midi tamaz. Biz, Batl Yahudi-Hristiyan rneklemlerinden oluan aratrmalarn
tesine geen; bir dizi yntemden yararlanan, dini, hayat boyu inceleyen ve dinin
manevi salk ve mutluluk kadar psikolojik, sosyal ve fiziksel salk ve mutlulukla
ilgili ierimlerini de gznnde bulunduran, dinin zenginlik ve fakllna duyarl
bir temel literatr oluturmak zorundayz.
Bu olduka farkl olan aratrmann ana ksmna tutarllk salamak iin, daha
gl teorik atlar gerekecektir. Bu dorultuda dini, balanma (Kirkpatrick, 1997),
motivasyon ve kiilik (Emmons, 1999), ykleme (Spilka, Shaver ve Kirkpatrick,
1997), geliim (Reich, 1997) ve baakma (Pargament, 1997) teorilerine balayan
umut verici abalar halen srdrlmektedir.
Burada ve literatrn ounda odak noktas, salk ve mutluluu destekleyen
veya engelleyen din tarzlar zerine ise de, dier iki faktr grubunu da dikkate
almak gerekir: Din ile salk ve mutluluk balantsna araclk edenler ve bizzat dini
ekillendirenler. Teorisyenler ve aratrmaclar, sosyal destek, anlam ve ahenk duygusu, salkl davranlar, salkl inanlar, z sayg ve kiisel etkinlik, baakma
kaynaklar ve olumlu duygular (Ellison ve Levin, 1998) kapsayan birtakm potansiyel araclar dikkate almaya balamlardr. Bu faktrlerin herhangi biri, din ile
salk ve mutluluk arasndaki balantlar aklamaya yardmc olabilirse de, dini
yalnzca psikolojik, sosyal veya fiziksel bir eye indirgeme teebbslerinden kanmalyz. Her eyden nce dinin salk ve mutluluk zerindeki baz etkileri dorudan, dierleri ise daha incelikli olarak ekillendirilmi dini boyutlar araclyla
anlalabilir. Mesela, zencileri temsil eden ulusal bir rneklemde gerekletirdikleri
aratrmada Ellison, Musick, Levin, Taylor ve Chatters (1997), kiliseye gitme ile
daha dk dzeylerdeki duygusal sknt arasndaki ilikiye, sekler sosyal destekle verilenden ziyade kendi cemaat yelerinin verdii din destein araclk etti305

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

ini bulmulardr. Aratrmaclar, dini, bamsz deikenden ok baml deiken


olarak da dikkate almaldrlar. Dinin daha ok etkili ve daha az etkili ekillerinin
kiisel, ailevi, kurumsal ve toplumsal gstergelerini saptamaya alan aratrmalarn zel pratik nemi vardr. Bu amaca ynelik olarak Emmons (2000), yaknlarda, eitli yeteneklerle kendini belli eden bir manev/ruhsal zek nermitir:
Akn bilin durumlarn deneyimleme yetenei, hayat kutsal ve dier hayat
megalelerini tanzim eden ve birletiren kuatc manev gayretler olarak kabul
eden alglama yetenei, bir dizi kapsaml din kayna btn hayat problemlerine
esneklikle ve uygun bir ekilde uygulama yetenei ve erdemli davranma yetenei.
Dinin etkisine ilikin aratrmalar iin heyecan ve umut verici gzergh
sknts yoktur. Gerekte, belki de kanlacak tek ey vardr: Alelde sonular.
Olumlu ya da olumsuz olsunlar, kalpyargl din grleri, deneysel aratrmaya
direnemezler. Dindarlk kolay formller veya basit zetlerle ele geirilmi olandan
ok zengin ve ok girifttir. Dinin meyveleri ac ve tatl olabilir. Dini hayatn muhtemel zarar ve faydalarna duyarl olmak, elbette aratrmaclarn grevini olduka
zorlatrmaktadr. Ancak bu, btn insan fenomenlerini en farkl klabilen eye
ilikin daha iyi bir anlay oluturmak iin bir narttr.

Kaynaka
Alferi, S. M., Culver, J. L., Carver, C. S., Arena, P. L., & Antoni, M. H. (1999).
Religiosity, religious coping, and distress: A prospective study of Catholic and
Evangelical Hispanic women in treatment for early-stage breast cancer. Journal of
Health Psychology, 4, 343356.
Allport, G.W. (1950). The individual and his religion: A psychological interpretation.
New York: Macmillan.
Allport, G. W., & Ross, J. M. (1967). Personal religious orientation and prejudice.
Journal of Personality and Social Psychology, 5, 432433.
Altemeyer, B.,&Hunsberger, B. (1992). Authoritarianism, religious fundamentalism,
quest, and prejudice. International Journal for the Psychology of Religion, 2, 113133.

306

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

Anson, O., Carmel, S., Bonneh, D. H., Levenson, A., & Maoz, B. (1990). Recent life
events, religiosity, and health: An individual or collective effect. Human Relations, 43,
10511066.
Argyle, M., & Beit-Hallahmi, B. (1975). The social psychology of religion. London:
Routledge & Kegan Paul.
Asser, S. M., & Swan, R. (1998). Child fatalities from religion-motivated medical
neglect. Pediatrics, 101, 625629.
Bainbridge, W. S., & Stark, R. (1980). Sectarian tension. Review of Religious Research,
22, 105124.
Barton, A. H. (1971). Selected problems in the study of religious development. In M.
Strommen (Ed.), Research in religious development: A comprehensive handbook (pp.
836855). New York: Hawthorn.
Batson, C. D., Schoenrade, P., & Ventis, W. L. (1993). Religion and the individual: A
social-psychological perspective. New York: Oxford University Press.
Baumeister, R. F. (1997). Evil: Inside human cruelty and violence. New York: Freeman.
Becker, R. J. (1971). Religion and psychological health. In M. P. Strommen (Ed.),
Research on religious development: A comprehensive handbook (pp. 391421). New
York: Hawthorne.
Beit-Hallahmi, B. (1975). The social psychology of religion. London: Routledge &
Kegan Paul.
Bergin, A. E. (1980). Psychotherapy and religious values. Journal of Consulting and
Clinical Psychology, 48, 95105.
Bergin, A. E. (1983). Religiosity and mental health: Acritical reevaluation and metaanalysis. Professional Psychology: Research and Practice, 14, 170184.
Bergin, A. E., Masters, K. S., & Richards, P. S. (1987). Religiousness and mental health
reconsidered: A study of an intrinsically religious sample. Journal of Counseling
Psychology, 34, 197204.
Bibby, H. (1987). Fragmented gods: The poverty and potential of religion in Canada.
Toronto: Irwin.
Bickel, C. O., Ciarrocchi, J. W., Sheers, N. J., Estadt, B. K., Powell, D. A., &
Pargament, K. I. (1998). Perceived stress, religious coping styles, and depressive affect.
Journal of Psychology and Christianity, 17, 3342.
Bush, E. G., Rye, M. S., Brant, C. R., Emery, E., Pargament, K. I., & Riessinger, C. A.
(1999). Religious coping with chronic pain. Applied Psychophysiology and
Biofeedback, 24, 249260.

307

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

Dittes, J. E. (1969). Psychology of religion. In G. Lindzey & E. Aronson (Eds.), The


handbook of social psychology (2nd ed., Vol. 5, pp. 602659). Reading, MA: AddisonWesley.
Donahue, M. J. (1985). Intrinsic and extrinsic religiousness: Review and meta-analysis.
Journal of Personality and Social Psychology, 48, 400419.
Dor-Shav, N. K., Friedman, B., & Tcherbonogura, R. (1978). Identification, prejudice,
and aggression. Journal of Social Psychology, 104, 217222.
Ellis, A. (1980). Psychotherapy and atheistic values:Aresponse to A. E. Bergins
Psychotherapy and human values. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 48,
635639.
Ellis, A. (1986). The case against religion: A psychotherapists view and the case
against religiosity. Austin, TX: American Atheist Press.
Ellison, C. G., & Levin, J. S. (1998). The religion-health connection: Evidence, theory,
and future directions. Health Education and Behavior, 25, 700720.
Ellison, C. G., Musick, M., Levin, J., Taylor, R.,&Chatters, L. (1997, October). The
effects of religious attendance, guidance and support on psychological distress:
Longitudinal findings from the National Survey of Black Americans. Paper presented at
the annual meetings of the Society for the Scientific Study of Religion, San Diego, CA.
Emmons, R. A. (1999). The psychology of ultimate concerns: Motivation and
spirituality in personality. New York: Guilford.
Emmons, R. A. (2000). Is spirituality an intelligence? Motivation, cognition, and the
psychology of ultimate concern. International Journal for the Psychology of Religion,
10, 320.
Erikson, E. H. (1963). Childhood and society (2nd ed.). New York: Norton. (Original
work published 1950)
Exline, J. J.,Yali, A. M.,&Lobel, M. (1999). When God disappoints: Difficulty
forgiving God and its role in negative emotion. Journal of Health Psychology, 4, 365
379.
Ferraro, K. F.,&Koch, J. R. (1994). Religion and health among black and white adults:
Examining social support and consolation. Journal for the Scientific Study of Religion,
33, 362375.
Fitchette, G., Rybarczyk, B. D., DeMarco, G. A., Nicholas, J. J. (1999). The role of
religion in rehabilitation outcomes: A longitudinal study. Rehabilitation Psychology, 44,
122.
Freud, S. (1961). The future of an illusion.NewYork: Norton. (Original work published
1927).

308

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

Gallup, G., Jr. (1994). The Gallup poll: Public opinion 1993. Wilmington, DE:
Scholarly Resources.
Gartner, J., Larson, D. B., & Allen, G. D. (1991). Religious commitment and mental
health: A review of the empirical literature. Journal of Psychology and Theology, 19, 6
25.
Genia, V. (1996). I, E, Quest and fundamentalism as predictors of psychological wellbeing. Journal for the Scientific Study of Religion, 35, 5664.
Gurin, G., Veroff, J., & Feld, S. (1960). Americans view their mental health: A
nationwide interview survey. New York: Basic.
Hansen, G. L. (1992). Religion and marital adjustment. In J. F. Schumaker (Ed.),
Religion and mental health (pp. 189198). New York: Oxford University Press.
Hathaway,W. L., & Pargament, K. I. (1990). Intrinsic religiousness, religious coping,
and psychosocial competence: A covariance structure analysis. Journal for the Scientific
Study of Religion, 29, 423441.
Hill, P. C., & Hood, R. W., Jr. (1999). Measures of religiosity. Birmingham, AL:
Religious Education Press.
Hood, R. W., Jr., Morris, R. J., & Watson, P. J. (1986). Maintenance of religious
fundamentalism. Psychological Reports, 60, 12011202.
Hood, R. W., Jr., Spilka, B., Hunsberger, B., & Gorsuch, R. (1996). The psychology of
religion: An empirical approach (2nd ed.). New York: Guilford.
Hunsberger, B. (1996). Religious fundamentalism, right-wing authoritarianism and
hostility toward homosexuals in non-Christian religious groups. International Journal
for the Psychology of Religion, 6, 3949.
Iannaccone, L. R. (1994). Why strict churches are strong. American Journal of
Sociology, 99, 11801211.
James, W. (1902). The varieties of religious experience: A study in human nature. New
York: Modern Library.
Johnson, P. E. (1959). Psychology of religion. Nashville, TN: Abingdon.
Johnson, S. D. (1984). Religion as a defense in a mock jury trial. Journal of Social
Psychology, 125, 213220.
Jung, C. G. (1969). Psychology and religion. In Collected Works (2nd ed., Vol. 11, pp.
3105). New York: Pantheon. (Original work published 1938).
Kark, J. D., Shemi, G., Friedlander, Y., Martin, O., Manor, O., & Blondheim, S. H.
(1996). Does religious observance promote health? Mortality in secular vs. religious
kibbutzim in Israel. American Journal of Public Health, 86, 341346.

309

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

Kirkpatrick, L. A. (1993). Fundamentalism, Christian orthodoxy, and intrinsic religious


orientation as predictors of discriminatory attitudes. Journal for the Scientific Study of
Religion, 32, 256268.
Kirkpatrick, L. A. (1997). An attachment-theory approach to the psychology of religion.
In B. Spilka & D. N. McIntosh (Eds.), The psychology of religion: Theoretical
approaches (pp. 114133). Boulder, CO: Westview.
Koenig, H. G., McCullough, M. E., & Larson, D. B. (2001). Handbook of religion and
health. New York: Oxford Press.
Koenig, H. G., Pargament, K. I., & Nielsen, J. (1998). Religious coping and health
status in medically ill hospitalized older adults. Journal of Nervous and Mental Disease,
186, 513521.
Kooistra, W., & Pargament, K. I. (1999). Predictors of religious doubting among
Roman Catholic and Dutch Reformed high school students. Journal of Psychology and
Theology, 27, 3342.
Krause, N. (1998). Neighborhood deterioration, religious coping, and changes in health
during late life. Gerontologist, 38, 653664.
Krause, N., Ellison, C. G., & Wulff, K. M. (1998). Church-based emotional support,
negative interaction, and psychological well-being: Findings from a national sample of
Presbyterians. Journal for the Scientific Study of Religion, 37, 725741.
Kushner, H. S. (1981). When bad things happen to good people. New York: Schocken.
Larson, D. B. , Pattison, E. M., Blazer, D. G., Omran, A. R., & Kaplan, B. H. (1986).
Systematic analysis of research on religious variables in four major psychiatric journals,
19781982. American Journal of Psychiatry, 143, 329334.
Leuba, J. H. (1925). The psychology of religious mysticism. New York: Harcourt-Brace.
Levin, J. S., & Schiller, P. L. (1987). Is there a religious factor in health? Journal of
Religion and Health, 26, 936.
Mahoney, A. M., Pargament, K. I., Jewell, T., Swank, A. B., Scott, E., et al. (1999).
Marriage and the spiritual realm: The role of proximal and distal religious constructs in
marital functioning. Journal of Family Psychology, 13, 321338.
Mahoney, A. M., Pargament, K. I., Tarakeshwar, N., & Swank, A. B. (2001). Religion
in the home in the 1980s and 90s: Metaanalyses and conceptual analyses of links
between religion, marriage, and parenting. Journal of Family Psychology, 15, 559596.
Maton, K. I. (1989). The stress-buffering role of spiritual support: Cross-sectional and
prospective investigations. Journal for the Scientific Study of Religion, 28, 310323.
Mattlin, J. A., Wethington, E., & Kessler, R. C. (1990). Situational determinants of
coping and coping effectiveness. Journal of Health and Social Behaviors, 31, 103122.

310

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

McCullough, M. E., Hoyt, W. T., Larson, D. B., Koenig, H. G., & Thoresen, C. E.
(2000). Religious involvement and mortality: A meta-analytic review. Health
Psychology, 19, 211222.
McIntosh, D. N., & Spilka, B. (1990). Religion and physical health: The role of
personal faith and control. In M. L. Lynn & D. O. Moberg (Eds.), Research in the social
scientific study of religion (Vol. 2, pp. 167194). Greenwich, CT: JAI.
Memorandum on a mass murder. (1990, April 9). Newsweek, p. 25.
Moberg, D. (1987). Holy masquerade: Hypocrisy in religion. Review of Religious
Research, 29, 324.
Neighbors, H.W., Jackson, J. S., Bowman, P. J., & Gurin, G. (1983). Stress, coping, and
black mental health: Preliminary findings from a national study. In R. Hess & J.
Hermalin (Eds.), Innovation in prevention (pp. 529). New York: Haworth.
Oxford English Dictionary (2nd ed., Vol. 14). (1989). New York: Oxford.
Oxman, T. E., Freeman, D. H., & Manheimer, E. D. (1995). Lack of social participation
or religious strength and comfort as risk factors for death after cardiac surgery in the
elderly. Psychosomatic Medicine, 57, 515.
Pargament, K. I. (1997). The psychology of religion and coping: Theory, research,
practice. New York: Guilford.
Pargament, K. I. (1999). The psychology of religion and spirituality? Yes and no.
International Journal for the Psychology of Religion, 9, 316.
Pargament, K. I., Ellison, C. G., Tarakeshwar, N., & Wulff, K. M. (2001). Religious
coping among the religious: The relationship between religious coping and well-being
in a national sample of Presbyterian clergy, elders, and members. Journal for the
Scientific Study of Religion, 40, 497513.
Pargament, K. I., Kennell, J., Hathaway, W., Grevengoed, N., Newman, J., & Jones, W.
(1988). Religion and the problem-solving process: Three styles of coping. Journal for
the Scientific Study of Religion, 27, 90104.
Pargament, K. I., Koenig, H. G., & Perez, L. M. (2000). The many methods of religious
coping: Development and initial validation of the RCOPE. Journal of Clinical
Psychology, 56, 519543.
Pargament, K. I.,Koenig, H. G., Tasakeshwas, N.,&Hahn, J. (2001). Religious struggle
as a predictor of mortality among medically ill elderly patients: A two-year longitudinal
study. Archives of Internal Medicine, 161, 18811885.
Pargament, K. I., & Mahoney, A. (2002). Spirituality: Discovering and conserving the
sacred. In C. R. Snyder&S. J. Lopez (Eds.), The handbook of positive psychology (pp.
646659). NewYork: Oxford University Press.

311

Ac ve Tatl: Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme

Pargament, K. I., Smith, B. W., Koenig, H. G., & Perez, L. (1998). Patterns of positive
and negative religious coping with major life stressors. Journal for the Scientific Study
of Religion, 37, 710724.
Pargament, K. I., Steele, R.,&Tyler, F. B. (1979). Religious participation, religious
motivation, and individual psychosocial competence. Journal for the Scientific Study of
Religion, 18, 412419.
Pargament, K. I., Zinnbauer, B. J., Scott, A., Butter, E. M., Zerowin, J., & Stanik, P.
(1998). Red flags and religious coping: Identifying some religious warning signs among
people in crisis. Journal of Clinical Psychology, 54, 7789.
Park, C., Cohen, L. H.,&Herb, L. (1990). Intrinsic religiousness and religious coping as
life stress moderators for Catholics versus Protestants. Journal of Personality and
Social Psychology, 54, 551577.
Pollner, M. (1989). Divine relations, social relations, and well-being. Journal of Health
and Social Behavior, 30, 92104.
Poloma, M. M. (1991). A comparison of Christian science and mainline Christian
healing ideologies and practices. Review of Religious Research, 32, 337350.
Reich, K. H. (1997). Integrating differing theories: The case of religious development.
In B. Spilka & D. N. McIntosh (Eds.), The psychology of religion: Theoretical
approaches (pp. 105113). Boulder, CO: Westview.
Richards, P. S., Rector, J. M., & Tjeltveit, A. C. (1999). Values, spirituality, and
psychotherapy. In W. R. Miller (Ed.), Integrating spirituality into treatment: Resources
for practitioners (pp. 133160). Washington, DC: American Psychological Association.
Richardson, J. T., Best, J., & Bromley, D. G. (Eds.). (1991). The satanism scare. New
York: Aldine de Gruyer.
Rizzuto, A. M. (1979). The birth of the living God: A psychoanalytic study. Chicago:
University of Chicago Press.
Rosenberg, M. (1962). The dissonant religious context and emotional disturbance.
American Journal of Sociology, 68, 110.
Ryan, R. M., Rigby, S.,& King, K. (1993). Two types of religious internalization and
their relations to religious orientations and mental health. Journal of Personality and
SocialPsychology, 65, 586596.
Sanua,V. D. (1969). Religion, mental health, and personality: A review of empirical
studies. American Journal of Psychiatry, 125, 12031213.
Schaefer, C. A., & Gorsuch, R. L. (1991). Psychosocial adjustment and religiousness:
The multivariate belief-motivation theory of religiousness. Journal for the Scientific
Study of Religion, 30, 448461.

312

Kenneth I. Pargament

ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi Mehmedolu

Sethi, S., & Seligman, M. E. P. (1993). Optimism and fundamentalism. Psychological


Science, 4, 256259.
Shafranske, E. P. (1996). Religious beliefs, affiliations, and practices of clinical
psychologists. In E. P. Shafranske (Ed.), Religion and the practice of clinical
psychology (pp. 149164).Washington, DC: American Psychological Association.
Skinner, B. F. (1953). Science and human behavior. New York: Macmillan.
Smith, B. W., Pargament, K. I., Brant, C., & Oliver, J. M. (2000). Noah revisited:
Religious coping by church members and the impact of the 1993 Midwest flood.
Journal of Community Psychology, 28, 169186.
Spilka, B., Shaver, P. R.,& Kirkpatrick, L. A. (1997). A general attribution theory for
the psychology of religion. In B. Spilka & D. N. McIntosh (Eds.), The psychology of
religion: Theoretical approaches (pp. 153170). Boulder, CO: Westview.
St. George, A., & McNamera, P. H. (1984). Religion, race, and psychological wellbeing. Journal for the Scientific Study of Religion, 23, 351363.
Strawbridge, W. J., Shema, S. J., Cohen, R. D., Roberts, R. E., & Kaplan, G. A. (1998).
Journal of Gerontology, 53B, S118S126.
Thompson, M. P., & Vardaman, P. J. (1997). The role of religion in coping with the loss
of a family member to homicide. Journal for the Scientific Study of Religion, 36, 4451.
Tillich, P. (1951). Systematic theology (Vol. 1). Chicago: University of Chicago Press.
Tisdale, T. C., Key, T. L., Edwards, K. J., Brokaw, B. F., Kemperman, S. R., Cloud, H.,
et al. (1997). Impact of treatment on God image and personal adjustment, and
correlations of God image to personal adjustment and object relations development.
Journal of Psychology and Theology, 25, 227239.
Tix, A. P., & Frazier, P. A. (1998). The use of religious coping during stressful life
events: Main effects, moderation, and mediation. Journal of Consulting and Clinical
Psychology, 66, 411422.
Vitz, P. C. (1977). Psychology as religion: The cult of self-worship. Grand Rapids, MI:
William B. Eerdmans.
Wallin, P., & Clark, A. L. (1964). Religiosity, sexual gratification, and marital
satisfaction in the middle years of marriage. Social Forces, 42, 303309.
Wulff, D. M. (1997). Psychology of religion: Classic and contemporary (2nd ed.). New
York: Wiley.
Zinnbauer, B. J., Pargament, K. I., & Scott, A. B. (1999). The emerging meanings of
religiousness and spirituality: Problems and prospects. Journal of Personality, 67, 889
919.

313

You might also like