Professional Documents
Culture Documents
C.U. Ilahiyat Fak. Dergisi 2005-5-1
C.U. Ilahiyat Fak. Dergisi 2005-5-1
C.U. Ilahiyat Fak. Dergisi 2005-5-1
LHYAT FAKLTES
DERGS
ukurova University
Cilt 5
Say 1
UKUROVA NVERSTES
Redaksiyon ve Dizgi
Yrd. Do. Dr. Asm Yapc, Suat Aslan
Yazma Adresi
ukurova niversitesi, lahiyat Fakltesi 01330 Balcal / Adana
ilahiyat@cu.edu.tr
Makalelerin bilim, dil ve hukuki bakmndan sorumluluu yazarlarna aittir.
. . lahiyat Fakltesi Dergisi hakemli bir dergi olup ylda iki defa yaymlanr.
Bu say ukurova lahiyat Eitimini Destekleme ve Gelitirme Dernei tarafndan
yaymlanmtr.
NDEKLER
Do. Dr. Hasan KAYIKLIK - Yrd. Do. Dr. Asm YAPICI
Genlerde Dinsel Hayatn tekine Ynelik Tutumlara Etkisi: ukurova
niversitesi rnei 5
Yrd. Do. Dr. Mustafa ZTRK
blisin Trajik Hikayesi -Allah, eytan, nsan ve Ktle Dair- 39
Yrd. Do. Dr. Abdulhamit SNANOLU
slm Dncesinde Benzetmeci Guruplarn Allah Tasavvurlar 67
Dr. Fatih Yahya AYAZ
Memlkler Dnemi Vezirlerinden bns-Sels (. 693/1294) 91
Dr. Fatih Yahya AYAZ
Memlkler Dneminde Vezir-mera likileri 123
Dr. Abdurrahman ALY
Wittgenstein Felsefesinde Din Dili ve Din man 157
Dr. Ahmet Hakk TURAB
lk Koro Kurucusu ve efi brhim el-Mevsl (. 804) 177
Dr. Ali OLAK
Mslman Toplumlarda Anlay ve Fikirlere Meruiyet Kazandrma ve Norm
Oluturmada Hadisin nemi 195
r. Gr. Mehmet ALIKAN
Kurann Nuzl ve Yedi Harf (el-Ahrufus-Seba) Meselesi 215
Abdullah PO
Osmanl Dneminde Tarsus (1516-1923) 243
Kenneth I. PARGAMENT / ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi MEHMETOLU
Ac ve Tatl:
Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme 279
III
IV
results of the study, there is a positive correlation between religiosity and religious,
socio-cultural prejudices (p<.05). On the other hand, there was not found a positive
correlation between the religiosity and the individual intolerance (p>.05)
Giri
Din insanla bulutuu andan itibaren, znel bir yap kazanr. nk dinin
retileri bulutuu insann doutan getirdii ve sonradan kazand donanmlarla
birleerek hayata gemek suretiyle bir deer, anlam ve biim kazanr. nsan bir dine
inanp onun retilerini yaamaya balad anda, bu retilerle insann bireysel ve
sosyo-kltrel zellikleri birbirlerini karlkl olarak etkileyerek bireyin yaamna
yeni bir yn, ekil ve ivme vermeye balar. te tam bu noktada bir yandan insanla
biimlenen dinin, te yandan insann davranlarn biimlendirici bir etkiye sahip
olduu sylenebilir. Din psikolojisi alanyaznnda dinsel yaayn, insann dinsel
nitelikli olmayan dier davranlar zerinde oluturduu tesirlere dinin etkileri
denilmektedir (Beit-Hallahmi, 1989: 62-63). Bu etkilerden biri de insann dier
insan ve gruplarla ilikilerinde grlmekte ve sosyal psikoloji alanyaznnda
tekine ynelik tutumlar olarak kavramlatrlmaktadr.
Bu balamda din ve dindarln teki olarak kabul edilen kii, grup ve
kategorilere ynelik tutumlar zerinde nasl bir etkide bulunduu meselesi sosyal
psikolojik din psikolojisi almalarnda nemle zerinde durulan konulardan birisi
olarak karmza kmaktadr. zellikle dinin etki boyutu zerinde younlaan
aratrma gelenei, inancn bireylerin gnlk hayatna ve sosyal ilikilerine nasl
yansd zerinde odaklanmaktadr. Bu erevede gerekletirilen bu alma,
bireyin dinsel yaantsnn tekine ynelik n yarg ve hogrszl ne ynde ve
nasl etkiledii meselesini tartmaya amak istemektedir.
Kuramsal ereve
Bilindii zere, dinsel hayatn boyutlarn be snfta deerlendiren Stark ve
Glock (1969; Glock, 1998) dinin etki boyutu zerinde nemle durmaktadr. Sz
konusu bu boyut ise duygusal, dnsel ve davransal olmak zere ksmda
deerlendirilebilir. nk dinin gnlk hayata ve sosyal ilikilere ynelik etkisini
hissetme, u ya da bu ekilde, dinsel tutumlarn davranlara yansmasn iermektedir. Klasik yaklamla bir tutumun duygusal, dnsel ve davransal eilim
olmak zere temel esi olduu dnlecek olursa (bk. Katba, 1999;
Peker, 2003), dinin etkisinde de bunlarn varln bulabilmek mmkndr. Genel
anlamda dnlecek olursa, dinsel partiklarizm, dinsel dogmatizm ve hogrszlk duygusal ve dncel adan dinin bireysel etki boyutu ierisinde, dinsel
gruplara ynelik sosyal mesafe tercihleri ise davransal eilimi ierdii iin dinin
sosyal etki boyutu ierisinde yer almaktadr. Ancak unutmamak gerekir ki, bireysel
etki sadece bireyin i dnyasnda cereyan etmemekte, u ya da bu ekilde gndelik
hayata ve sosyal ilikilere de yansmaktadr. Bu sebeple biz bu almada dinin
etkisi derken gndelik sosyal hayata yansyan bireysel etkileri de bu kapsamda ele
alyoruz.
Gndelik hayat ierisinde dinin gruplar aras ilikiler zerinde nasl bir etki
yapt sorusuna cevap arayan aratrma gelenei erevesinde yaplan almalarda
birbiriyle elien sonularla karlalmaktadr.
Batda ilk yaplan almalarda, zellikle dzenli olarak kiliseye devam
edenlerin, etmeyenlere; samimi dindarlarn da dindarlklar yzeysel olanlara oranla
daha az n yargl olduklar tespit edilmitir (Beit-Hallahmi & Argyle, 1997;
Gorsuch, 1998; Sezen, 2002). Bu tr bulgulardan hareketle dindarln zellikle
dinin kendilerinden istedii ibadetlere samimiyetle katlan bireylerin dinsel
yaaylarnn onlarda hogrl zihinsel bir yapy, bunun da insan sevgisine dayal
bir dnya grn beraberinde getirdii ileri srlmtr. Ancak bu tr bulgular
genelleme hususunda dikkatli davranmak gerekir. Zira hogr ve hogrszlk
pek ok sebeple birlikte ortaya kan bir olgudur. Dinlerin dnyaya baklar ve
7
ynlendiren bir etken olarak kabul eden Katbann bulgular dinin nyargl ve
hogrsz davranlarla pozitif bir iliki ierisinde olduu eklinde yorumlanabilir.
Kayklkn (2001) meslek gruplar zerinde gerekletirdii almasnda elde
ettii bulgular da dindarln ve ibadetlere devamlln hogrszl engellemediini ortaya koyacak mahiyettedir. nk bu aratrmada imam-hatiplerin (din
grevlilerinin) hogrszlk leinden en fazla puan alan grup olduu tespit
edilmitir. Yapcnn (2004) niversite rencileri zerinde gerekletirdii
aratrmada ise hem ilahiyat fakltesi rencilerinin hem de dini kendileri iin
nemli ve ok nemli kabul edenlerin dinsel partiklarizm ve dinsel dogmatizm puanlarnn yksek olduu, dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe tercihlerinde
ise daha kapal bir tutum ierisinde bulunduklar ynnde bulgular elde edilmitir.
Hatta Yapc ve Zenginin (2003) birlikte yrttkleri bir almada ilahiyat
fakltesi rencileri arasnda bile znel dindarlk alglar arttka dinsel partiklarizm ve dinsel dogmatizm dzeyinin ykseldii grlmtr. e ve da dnk
dinsel eilimle n yarg ve hogrszlk arasndaki ilikiyi konu edinen Grses
(2001) ile Yapc ve Kayklkn (2005) almalarndan elde edilen bulgular da
ortaya koymaktadr ki, Bat bilim evrelerinde kavramsallatrlan dindarlk biimleriyle n yargl tutum ve davranlar arasnda tek ynl ve tek boyutlu bir iliki
sz konusu deildir. Dolaysyla dindarlkla n yargl olma arasndaki ilikiyi konu
edinen almalardan elde edilen bulgular yorumlarken ihtiyatl davranmak gerekir.
nk Pettigrewin (1958) de vurgulad zere, zellikle geleneklere daha ok
deer veren toplumlarda grlen teki gruplara ynelik hogrsz tutum ve
davranlar, orada yaayan bireylerin kiilik yapsndan ziyade, iinde bydkleri
sosyo-kltrel evrede yaygn olarak bulunan normlar ve deerleri iselletirmelerinden kaynaklanm olabilir (bk. Billig, 1984; Leyens, Yzerbyt & Schadron, 1996;
Yzerbyt & Schadron, 1996). Nitekim Beit-Hallahmi (1989: 63) dindarlk ile n
yargl olma arasnda tespit edilen pozitif ilikiyi dindarln zel bir etkisi ve sonucu olarak dnmemek gerektiini, bu durumun daha ziyade sosyolojik sebeplerden
beslendiini sylemektedir.
Aratrma ve Yntem
Ama ve Snrllk
Bu almann amac, bireyin kendisine ynelik dindarlk algs ve dine ne
derece nem verdii ile birlikte dinsel ibadetleri yerine getirip-getirmeme durumuna
bal olarak dinin bireysel ve sosyal hayata ynelik etkisini tespit etmeye almaktan ibarettir. Ancak dinin etkisi kavram ierik bakmndan ok geni bir alan
kapsad iin biz burada sadece teki olarak adlandrlan ve bize kar onlar
eklinde ifade edilen gruplarla ilikilerin belirlenmesi hususunda dinin nasl bir
etkide bulunduu meselesini n plana karmak istiyoruz. Bu erevede dinsel
hayatla ilgili eitli bamsz deikenlerin dinsel partiklarizm, dinsel dogmatizm,
dinsel gruplara ynelik sosyal mesafeler ve belirsizlik karsnda hogrszl ne
ynde ve nasl etkiledii meselesi aratrlmak istenmektedir. almamz belirli bir
*
Din ve dindarln n yargl olma ile ilikisi hususunda daha fazla bilgi iin Allport (1954,
1960; 1966), Allport & Ross, (1967), Arglye (1965; 1999), Argyle & Beit-Hallahmi (1975),
Beit-Hallahmi & Argyle (1997), Batson & Ventis (1982), Dittes (1969), Gorsuch (1998),
Kayklk (2001), Grses (2001), Hkelekli (1993), Payette (1970), Sezen (2002), Vergote
(1999), Yapc (2002; 2004); Yapc & Kayklk (2005).
10
11
Faklte / Blm
lahiyat Fakltesi
Tp Fakltesi
Ziraat Fakltesi
Mimarlk-Mhendislik Fakltesi
ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi
Eitim Fakltesi
Dier
TOPLAM
n
28
23
46
49
41
56
9
252
%
11.1
9.1
18.3
19.4
16.3
22.2
3.6
100.0
12
Madde says
Alpha
3
16
6
15
.83
.89
.79
.92
Bulgularn zmlenmesi
I. Dinsel Partiklarizmle lgili Bulgular
Dinsel partiklarizm, inanan insann mensup olduu grupla duygusal adan
zdeleme dzeyine iaret eden bir kavramdr ve etnosantrizm olarak kavramlatrlan olguyla yakndan ilikilidir. Bu da insanlarn kendilerini ait hissettikleri
gruplar yceltme ve deerli grme, bunun dnda kalanlar ise farkl seviyelerde
olmak zere deersizletirme eilimi ya da igdsel olarak byle bir hareket tarz
ierisinde olduklar varsaymna dayanmaktadr (bk. Billig, 1984; Giddens, 2000;
Klineberg, 1967; Rose, 1951). Esasen bu varsaym destekleyen pek ok veriyi,
gndelik hayat ierisinde sosyal ilikilerde gzlemleyebilmek mmkndr. Etnosantrik duygular, dinsel kimlikle ilikili olarak ifade edildii zaman buna dinsel
etnosantrizm ya da dinsel sosyosantrizm de denilmektedir. Bunun doal bir sonucu
olarak da dinsel partiklarizm denilen olgu ortaya kmaktadr. Bu ise, kiinin kendi
inancn dier inanlardan stn grmesi ya da kendi inancnn en doru inan
olduuna inanmas anlamna gelmektedir (Kota, 1995; Kkta, 1993, Yaparel,
1987, Yapc, 2004; Yapc & Albayrak, 2002; Yapc & Zengin, 2003). Dinsel
partiklarizm, zellikle inanan insanlarn teki inan gruplaryla ilikilerinin nasl
ve ne ynde gelieceini belirleyen bir faktr olarak karmza kmaktadr. nk
dinler, mensuplarna onlar tekilerden farkllatran saygn bir sosyal kimlik
verirlerken, ayn zamanda hem psikolojik ve sosyolojik, hem de metafizik anlamda
13
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
156.474
902.805
1059.279
sd
3
243
246
Kareler
Ort.
52.158
3.715
n
24
108
103
12
247
x
4.58
6.72
7.27
7.92
6.80
ss
1.84
2.06
1.80
1.88
2.08
Farkllk
14.039
.000
1 ile 2, 3, 4
arasnda
Tablo 3deki verilere gre dinsel adan en fazla partiklarist olanlar, kendilerini ok dindar olarak alglayanlardr (ort: 7.92). Bunlar srasyla dindarm
(ort: 7.27) ve biraz dindarm (ort: 6.72) diyenler takip etmektedir. Hi dindar
14
deilim diyenler ise en dk puan almlardr (ort: 4.58). Tek ynl ANOVA
sonular gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farklln olduunu, post
hoc (scheffe) analizi ise bu farklln hi dindar deilim diyenlerle biraz
dindarm, dindarm ve ok dindarm diyenler arasndaki farkllktan kaynaklandn ortaya koymaktadr. Hipotez 1-ann desteklendii anlamna gelen bu
sonuca dayanarak, genlerin znel dindarlk alglarnn dinsel partiklarizm dzeyleri ile ilikili olduu, bu erevede znel dindarlk algsnn dinsel partiklarizmi
etkiledii sylenebilir.
Tablo 4: Dine nem Verme Dzeyine Gre Dinsel Partiklarizm
Grup
1
2
3
4
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
222.902
831.568
1054.470
sd
3
243
246
Kareler
Ort.
74.301
3.422
n
10
25
79
133
247
x
4.30
4.88
6.54
7.49
6.79
ss
1.42
1.99
1.97
1.78
2.07
Farkllk
21.712
.000
1 ile 3 ve 4
2 ile 3 ve 4
arasnda
benim iin ok nemli diyenlerdir (ort: 7.49). Bunlar dini nemli (ort: 6.54) ve
biraz nemli (ort: 4.88) bulanlar takip etmektedir. Bu lekten en dk puan
alanlar ise dini kendileri iin hi nemli bulmayanlardr (ort: 4.30). Tek ynl
varyans analizi (ANOVA) gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farkllk
olduunu, post hoc (scheffe) analizi ise bu farklln din hi nemli deil diyenlerle nemli ve ok nemli; biraz nemli diyenlerle nemli ve ok nemli
diyenler arasndaki farkllktan kaynaklandn ortaya koymaktadr. Bu ise genlerin dine nem verme dzeylerinin dinsel partiklarizm dzeylerini etkileyeceini
ifade eden 2-a nolu hipotezin destek bulduu anlamna gelmektedir. nk elde
15
edilen bulgular genlerin dine nem verme dzeylerine gre dinsel partiklarizmlerinin de anlaml bir art gsterdiini, dolaysyla dine nem verme dzeyi
azaldka bu eilimin de anlaml bir azalma gsterdiini ortaya koyacak mahiyettedir.
Tablo 5 Namaz badetine Ynelik Davranlara Gre Dinsel Partiklarizm
Grup
1
2
3
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
158.807
895.662
1054.470
sd
2
244
246
Kareler
Ort.
79.404
3.671
n
55
130
62
247
x
5.33
7.08
7.48
6.79
ss
2.18
1.84
1.82
2.07
Farkllk
21.631
.000
1 ile 2 ve 3
arasnda
16
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
237.533
821.786
1059.319
sd
2
245
247
Kareler
Ort.
118.766
3.354
ss
31
36
181
4.52
6.03
7.35
1.82
1.95
1.81
248
6.80
2.07
Farkllklar
35.408
.000
1, 2 ve 3
arasnda
karlkl olarak
Tablo 6da oru ibadetine ynelik davranlarla dinsel partiklarizm arasndaki iliki grlmektedir. Buna gre engelleyici bir durum yoksa dzenli olarak
oru tutarm diyenler dinsel partiklarizm leinden en yksek puan alanlardr
(ort: 7.35). kinci srada ise Ramazan aynda zaman zaman oru tuttuunu ifade
edenler yer almaktadr (ort: 6.03). Dinsel adan partiklarizm dzeyi en dk
olanlar ise hi oru tutmayanlardr (ort: 4.52). Tek ynl varyans analizi gruplar
arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farkllk olduu, post hoc (scheffe) analizi ise
bu farklln her grup arasnda karlkl olarak var olduunu gstermektedir.
Buna gre 4-a nolu hipotez desteklenmitir. Bu da ibadet olgusunun dinsel partiklarizmi artrc bir ileve sahip olduu biiminde deerlendirilebilir.
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
3643.017
15284.005
18927.021
sd
3
231
234
Kareler
Ort.
1214.339
66.165
18
ss
24
104
97
10
235
28.67
39.08
41.38
46.40
39.28
9.18
8.69
7.20
8.13
8.99
Farkllk
18.353
.000
1 ile 2, 3, 4
arasnda
Tablo 7de znel dindarlk algsna gre genlerin dinsel dogmatizm dzey-
leri yer almaktadr. Bu tabloya gre dinsel adan dogmatizm dzeyi en yksek
olanlar, kendilerini ok dindar olarak alglayanlardr (ort: 46.40). Bunlar sras
ile kendilerini dindar (ort: 41.38) ve biraz dindar (ort: 39.08) olarak alglayanlar izlemektedir. Dinsel adan dogmatizm dzeyi en dk olanlar ise hi dindar
deilim diyenlerdir (ort: 28.67). statistiksel ilemler, gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farklln olduunu, bunun ise hi dindar deilim diyenlerin
biraz dindar, dindar ve ok dindarm diyenlerden farkllamasndan kaynaklandn gstermektedir. Bu da almamzn banda ileri srdmz hipotezin
(2-a) desteklendii anlamna gelmektedir.
Tablo 8: Dine nem Verme Dzeyine Gre Dinsel Dogmatizm
Grup
1
2
3
4
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
5307.009
13734.516
19041.525
sd
3
232
235
Kareler
Ort.
1769.003
59.200
ss
10
23
73
130
236
25.90
33.83
35.95
43.22
39.32
8.77
8.42
7.88
7.37
9.00
Farkllk
29.882
.000
1 ile 2, 3, 4;
2 ile 4;
3 ile 1 ve 4
arasnda
Tablo 8deki sonulara gre en dk dinsel dogmatizm puanna sahip olanlar din benim iin hi nemli deil diyenlerdir (ort: 25.90). Dinsel adan en fazla
dogmatik olanlar ise dini kendileri iin ok nemli kabul edenlerdir (ort: 43.22).
Dini biraz nemli (ort: 33.83) ve nemli (ort: 35.95) kabul edenler ise bu iki grup
arasnda yer almaktadr. Tek ynl varyans analizi gruplar arasnda p<.05 dzeyinde anlaml bir farkllk olduunu, post hoc (scheffe) analizi ise bu farklln din
benim iin biraz nemli ve nemli diyenler hari dier varyanslar arasndaki
farkllktan kaynaklandn ortaya koymaktadr. Bylece hipotez 2-b desteklenmi
olmaktadr.
19
ss
Hi namaz klmam
Zaman zaman namaz klarm
Namazlarm dzenli olarak klarm
Toplam
53
125
57
235
32.17
40.08
44.23
39.30
9.20
7.62
7.64
9.02
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
4154.842
14864.707
19019.549
sd
2
232
234
Kareler
Ort.
2077.421
64.072
Farkllk
32.423
.000
1, 2 ve 3
arasnda
karlkl
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
3866.903
15174.623
19041.525
sd
2
233
235
Kareler
Ort.
1933.451
65.127
20
ss
29
36
171
30.38
35.28
41.69
8.92
7.98
7.94
236
39.32
9.00
Farkllklar
29.687
.000
1 ile 3;
2 ile 3
arasnda
Tablo 10da Ramazan aynda oru tutup tutmamaya gre genlerin dinsel
dogmatizm dzeyleri yer almaktadr. Buna gre, hi oru tutmayanlar ortalama
30.38 puan ile dinsel adan en az dogmatik olan grubu oluturmaktadr. Ramazan
aynda ara sra oru tutanlarn lekten ald ortalama puan 35.28dir. Engelleyici
bir durum olmad srece Ramazan aynda dzenli olarak oru tuttuunu syleyenler ise ortalama 41.69 puanla dinsel adan en fazla dogmatik olan grubu oluturmaktadr. statistiksel ilemler, mevcut puanlara gre gruplar arasnda p<.05
dzeyinde anlaml bir farklln olduunu ve sz konusu farklln hi oru tutmam ve zaman zaman oru tutarm diyenlerle engelleyici bir durum yoksa dzenli
olarak oru tutarm diyenler arasndaki farkllktan kaynaklandn gstermektedir.
Bu da hipotez 4-bde ngrlen grn destek bulduu anlamna gelmektedir.
ve ift ynl bir etkileim sz konusudur. Bilimsel olarak Bogardus (1925) tarafndan gelitirilen bir lekle aratrlan sosyal mesafeler, grup yelerinin cevaplarndaki arpc benzerliklere dayanarak tespit edilmektedir. Bylece sadece yakn
ya da uzak durulan gruplar deil, sempati ve antipati duyulan gruplar da belirlenmi
olmaktadr. Bununla birlikte dinsel gruplar arasndaki dinsel-kltrel kkenli normatif deer yarglarndan beslenen sosyal mesafelerle, patolojik zihinsel yapnn
rettii kiisel sosyal mesafeleri birbirinden ayrmak gerekmektedir. Esasen, yukarda temas ettiimiz grup yelerinin cevaplarndaki ortak vurgular bu sebeple nemli bir hale gelmektedir. nk grup yelerinin byk bir blmnn kiisel sebeplerle teki gruplar belirli bir sosyal mesafeye yerletirmeleri sz konusu olmaz.
Ancak erif (& erif 1996: II, 649)in de belirttii gibi bireyler, iinde yetitikleri
gruplarda yaygn olan sosyal mesafe normlarn o kadar iselletirirler ve ego sistemlerine ylesine mal ederler ki, tekine ynelik sosyal mesafeleri kiisel bir tercih
olarak alglayabilirler. Bu durumda birey tekine ynelik davranlarn gruptan
hareketle deil, kiisel tercihleriyle gerekletirdiini iddia edebilir.
Byk oranda dinin etki boyutunun bir yansmas olan dinsel gruplara
ynelik sosyal mesafeleri etkileyebilecei dnlen dinsel faktrleri zmlemek,
sz konusu olgunun ne oranda dinden beslendiini anlamamza yardmc olabilir.
Bu erevede ilk olarak znel dindarlk algsyla dinsel gruplara ynelik sosyal
mesafeler arasndaki ilikiye bakmak istiyoruz. Hipotez (1-c), genlerin kendisini
dindar olarak alglama dzeyleri arttka d dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe
tercihlerinin de olumsuz ynde farkllaaca ynndedir.
Tablo 11: Dindarlk Algsna Gre Dinsel Gruplara Ynelik Sosyal Mesafeler
Grup
1
2
3
4
22
ss
24
103
99
11
237
26.83
21.55
21.05
17.27
21.68
4.48
4.58
4.13
2.37
4.70
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
891.910
4323.719
5215.629
sd
3
233
236
Kareler
Ort.
297.303
18.557
Farkllk
16.021
.000
1 ile 2, 3 ve 4;
2 ile 1 ve 4;
3 ile 2 ve 4
arasnda
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
1212.683
4046.946
5259.629
sd
3
233
236
Kareler
Ort.
404.228
17.369
23
ss
10
24
73
130
237
28.40
23.91
23.27
19.81
21.65
4.12
5.26
4.31
3.86
4.72
23.273
.000
Farkllk
1 ile 2, 3 ve 4
2 ile 1 ve 4
3 ile 1 ve 4
arasnda
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
1016.322
4243.307
5259.629
sd
2
234
236
Kareler
Ort.
508.161
18.134
n
53
125
59
237
x
25.26
21.18
19.41
21.65
ss
4.95
4.27
3.48
4.72
Farkllk
28.023
.000
1, 2 ve 3
arasnda
karlkl
olarak
Tablo 13e gre teki dinsel gruplara en uzak sosyal mesafede bulunmay
tercih edenler gnlk namazlarn dzenli olarak klanlardr (ort: 19.41). En yakn
sosyal mesafede olanlar ise hi namaz klmam diyenlerdir (ort: 25.26). Zaman
zaman namaz klanlar ise bu iki grup arasnda yer almaktadr (ort: 21.18). Tek ynl varyans analizine gre gruplar arasnda var olan puan farkllklar p<.05
24
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
988.766
4271.289
5260.055
sd
2
235
237
Kareler
Ort.
494.383
18.176
ss
30
35
173
26.23
23.51
20.48
4.18
5.06
4.1
238
21.65
4.71
Farkllk
27.200
.000
1, 2 ve 3
arasnda
karlkl
olarak
Tablo 14te genlerin oru tutma davranlarna gre dinsel gruplara ynelik
sosyal mesafelerinin nasl bir ekil ald grlmektedir. Buna gre; hi oru tutmayanlar teki dinsel gruplara en yakn sosyal mesafede (ort: 26.23), dzenli olarak
oru tutanlar ise en uzak sosyal mesafede bulunmay tercih etmektedirler (ort:
20.48). Gruplar arasndaki bu farkllk istatistiksel ilemlere (ANOVA) gre p<.05
dzeyinde anlamllk seviyesine ulamaktadr. Post hoc (scheffe) analizi ise bu farklln hi namaz klmayanlarla zaman zaman ve dzenli olarak namaz klanlar
arasnda ortaya ktn gstermektedir. Hipotezimizle de (4-c) uyumlu olan bu
sonuca gre dinsel ibadetlere katlm ile teki dinsel gruplara ynelik sosyal mesafelerin yn ve iddeti arasnda anlaml, fakat ters ynl bir ilikinin olduu
sylenebilir.
25
26
sorumlularndan birisinin de bizzat din olduu sylenebilir. Ancak dinsel partiklarizm, dinsel dogmatizm ve dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe dzeylerinde
olduu gibi sosyo-kltrel normlara ve deerlere dayal olarak ekillenen ve hogrszl de iine alan tutumlarla, burada sz konusu edilen kiisel hogrszlk dinsel adan benzer bir etkiyi ortaya karmyorsa, bu durumda Pettigrewin
(1958) yaklam bizim toplumumuzda da geerli demektir. Bundan dolay ilk olarak znel dindarlk algsyla hogrszlk arasndaki ilikiye bakmak istiyoruz.
Hipotezimiz (1-d) ise, znel dindarlk algsnn farkllamasna gre hogrszlk
dzeyinin farkllamayaca, yani sz konusu iki olgu arasnda anlaml bir ilikinin
olmayaca ynndedir.
Tablo 15: znel Dindarlk Algsna Gre Hogrszlk
Grup
1
2
3
4
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
63.674
3226.367
3290.040
ss
24
110
102
11
247
12.88
14.11
14.32
15.55
14.14
4.29
3.87
3.27
3.08
3.66
sd
Kareler Ort.
Farkllk
3
243
246
21.225
13.277
1.599
.190
27
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
46.471
3243.569
3290.040
sd
3
243
246
Kareler
Ort.
15.490
13.348
ss
10
25
78
134
247
13.40
13.92
13.64
14.53
14.14
4.74
4.27
3.16
3.71
3.66
Farkllk
1.161
.325
Tablo 16daki sonular, genlerin dine nem verme dzeyine gre hogrszlk seviyesini gstermektedir. Buna gre dini kendileri iin ok nemli kabul
edenler hogrszlk puan itibariyle en stte yer almaktadr (ort: 14.53). Bu grubu srasyla dini biraz nemli (ort: 13.92) ve nemli (13.64) bulanlar takip etmektedir. Din hi nemli deildir diyenler ise son srada yer almaktadr (ort:
13.40). Grld zere buradaki ortalama puanlar birbirlerine ok yakndr. Nitekim tek ynl varyans analizi de sz konusu farkllklarn anlamllk seviyesine
ulamadn ortaya koymaktadr (p>.05). Bu sonular da bu yndeki hipotezin (2d) desteklendii anlamna gelmektedir.
Tablo 17: Namaza Ynelik Tutumlarla Hogrszlk
Grup
1
2
3
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
114.297
3174.545
3288.842
sd
2
244
246
Kareler
Ort.
57.149
13.010
28
ss
55
131
61
247
13.11
14.76
13.82
14.16
3.79
3.57
3.52
3.66
Farkllk
4.393
.013
1 ile 2
arasnda
Tek ynl
ANOVA
Gruplar aras
Grup ii
Toplam
Kareler
Top.
60.689
3232.790
3293.480
sd
2
245
247
Kareler
Ort.
30.345
13.195
29
n
31
36
181
x
13.30
15.17
14.09
ss
3.35
3.63
3.68
248
14.15
3.65
Farkllk
2.300
.102
Tartma ve Sonu
niversiteli genlerin dinsel hayatlaryla tekine ynelik tutumlarnn aratrld bu almada, 3-d nolu hipotez hari, dier hipotezlerin tamam desteklenmitir. Bu balamda rencilerin znel dindarlk alglar, dine nem verme
dzeyleri ve namaz klma-oru tutma gibi dinsel davranlarnda ortaya kan farkllklarla dinsel partiklarizm, dinsel dogmatizm ve dinsel gruplara ynelik sosyal
mesafe tercihlerinin yn ve iddeti arasnda istatistiksel adan anlaml ilikiler
tespit edilmitir. nk genlerin znel dindarlk alglar, dine nem verme seviyeleri ve ibadetleri ifa etme dzeyleri arttka duygusal olarak ait olduklar dinsel
grupla ve Mslman kimliiyle zdeleme dzeyleri de artmakta ve bu durum
p<.05 dzeyinde anlamllk seviyesine ulamaktadr. Buna gre bir yandan i grup
birlikteliini kuvvetlendiren dinsel partiklarizmin, bir yandan da tekine ynelik
dlayc tavrlar artrc bir ilev stlendii grlmektedir. Her dinin, hatta her
sosyal grubun mensuplarna belli oranda etnosantrik duygular kazandrd (Dittes,
1969; Klineberg, 1967) olgusundan hareket edilecek olursa, atmalara sebep
olmayacak seviyedeki dinsel partiklarizmin normal karlanmas gerektiini
sylemek mmkndr. nk Wattn (2002: 84) da dedii gibi hibir kimse bizzat
30
hakikati temsil ettiine inanmad bir gruba kolay kolay mensup olmaz. Bu da
temelde dinsel partiklarizmin sadece tekine ynelik dlaycl iermedii, ayn
zamanda dinsel kimlikle zdeleme durumuna da iaret ettii gereiyle ilikilidir.
almamzda dinsel partiklarizmle ilikili olarak ortaya kan bulgularn
hemen hemen aynsn dinsel dogmatizm konusunda da grmekteyiz. nk burada
da ister algsal, isterse bizzat ibadet boyutunda olsun, dine nem verildike dinsel
dogmatizm puanlarnda art ortaya kmakta ve bu durum p<.05 dzeyinde anlamllk seviyesine ulamaktadr. Bununla birlikte en yksek 64, en dk 16,
ortalama ise 40 puan alnmas muhtemel bir lekten dinsel hayatla daha yakndan
ilikili olanlarn ortalama 35.00 ile 45.00 arasnda deien puanlar* almalar bunlarn yermeli (pejoratif) anlamda dogmatik olmadn, dinsel hayattan uzak olanlara gre ksmen dogmatizm eilimleri daha kuvvetli olsa da, genelde muhafazakarlk izgisi ierisinde yer aldklar dnlebilir. Bununla birlikte dinler Tanr,
insan ve toplum anlayna bal olarak beraberlerinde getirdikleri dnya grnn
ve bu erevede mntesiplerinden talep ettikleri emir ve yasaklarnn ok farkl
etkenlerle birleerek baz dindarlarda muhafazakar, bazlarnda ise dogmatik bir
zihinsel yapnn gelimesine zemin oluturabilirler (Yapc, 2002).
Dinsel gruplara ynelik sosyal mesafe tercihlerinin ekillenmesinde de
benzeri bir durum sz konusudur. nk burada da d dinsel gruplarla yakn ve
scak ilikiler kurma hususunda znel dindarlk algs, dine nem verme dzeyi ve
ibadetleri yerine getirme durumu p<.05 dzeyinde anlaml biimde farkllamaktadr. Baka bir deyile mevcut deikenlere bal olarak dinsellik arttka
dinsel gruplara ynelik sosyal mesafeler katlamakta, dinsellik azaldka da yumuama gstermektedir. Dinsel gruplar aras sosyal mesafelerin daha ziyade dinsel
*
31
32
Aratrmaclar sosyal etkiyi iki ksma ayrmaktadrlar: Birincisi kuralsal (normatif) sosyal
etki olup burada kii grup ierisinde, genellikle de, grup basks sonucu uyma davran
gsterir. Baka bir deyile birey grubun normlarna itaat eder. Bilgisel (enformatik) sosyal
etki ise normatif sosyal etki sonucu oluan uyma davrannn zamanla birey tarafndan
iselletirilerek benimsenmesiyle meydana gelmektedir (bk. Katba, 1999; Sakall,
2001; Yapc, 2004; Yapc & Zengin, 2003). Mesela kii iinde bulunduu toplumsal
yapnn hassasiyetleri erevesinde kz kardeinin mslman olmayan birisi ile
evlenmesine izin vermiyorsa burada kuralsal (normatif) bir sosyal etki sz konusudur. Bu
sebeple o kii farkl bir sosyo-kltrel evrede daha deiik bir tutum gelitirebilir. Ancak
dinin bu yndeki talebini bireysel olarak benimsemi olan kii hangi ortamda olursa olsun
kz kardeinin bir baka din mensubuyla evlenmesine izin vermeyecektir. Burada ise
grubun normlarndan hareket eden deil, bu normlar benimsemi bir kiinin bilinli bir
tercihi sz konusudur ki, buna bilgisel (enformatik) sosyal etki denmektedir. Bu aklama
zaman ierisinde insann tutumlarnda bir deime yaanabilecei gereiyle elimez.
nk her iki sosyal etkiyi ayran temel farkllk, tutum ve davran deiikliklerinin
zaman ierisinde deil, ayn zaman diliminde, fakat grubun etkisinin hissedildii veya
hissetmedii ortamlarda bulunmaya gre nitelik deitirmesidir.
33
mamaktadr. Ancak imamlarn namaz ve oru ibadetini en azndan varsaymsal olarak dzenli bir biimde ifa ettikleri dnlecek olursa, ibadet faktrnn hogrszl artrd ileri srlebilir. Byle bir dnceden hareketle de Kayklkn
(2001) elde ettii sonularla bu almada elde edilen sonularn birbiriyle elitii
dnlebilir.
Batda yaplan almalarda eitli boyutlaryla din ve dindarln tekine
ynelik olumsuz tutumlarla ift ynl bir iliki ierisinde olduklar, yani baz
almalarda dindarln n yarg ve hogrszl artrd, bazlarnda azaltt
dikkate alnrsa (bk. Sezen, 2002) bu almadan elde edilen sonular iki ksmda
deerlendirmek gerekir: Birincisi, dinler mntesiplerinden talep ettii tutum ve
davranlar erevesinde, zellikle mensuplarn tekinden farkllatran zgl
(spesifik) bir din kimlikle ilikili hususlarda n yarg ve hogrszl artrc bir
ilev stlenmektedir. kincisi ise birinci maddede sz konusu edilen hususlar dnda
kalan yerlerde, yani kiisel hogrszlk alannda dinin belirleyici bir etkisinin
olmad sylenebilir. Bununla birlikte u hususu da belirtmek gerekir ki, btn
dinler temelde mensuplarna bar, kardelik ve hogrl olmay emretmektedir.
Buna ramen dindarlarn n yargl ve hogrsz olmalar onlarn dinin retilerini gerei gibi zmseyememi olmalarndan kaynaklanabilir. Nitekim baz aratrmalarda dinsel retileri tam bir itenlikle yaayanlarn inanp da, samimi bir
ekilde dinini yaamayanlara gre daha hogrl ve daha n yargsz olduklar
tespit edilmitir (Beit-Hallahmi & Argyle, 1997). Bununla birlikte Beit-Hallahmi
(1989: 40); dindar psikologlarn, dini savunucu bir tarzda bu tr bulgular daha fazla
n plana kartarak gerek dinde n yarg ve ayrmcln olamayacan iddia
ettiklerini sylemektedir. Kukusuz gerek din ile alglanan ve bu erevede
yaanan din arasnda ciddi farkllklar olabilir. Ancak inanan her insan gerek
dini kendisini kuatan sosyal evrenin sunduu ekilde ve kendi znel ynleriyle
harmanlayarak alglad iin farkl din anlaylar olumaktadr. Bu da n yargl
tutum ve davranlar olumlu ya da olumsuz ynde etkileyen bir husus olarak karmza kmaktadr. nk Dittesin (1969: 632-633) dedii gibi, dinsel gelenekler
34
35
Kaynaka
Adorno T. W., Frenkel-Brunswik, E., Levinson, D. J. & Sanford, L. N. (1950). The
authoritarian personality. New York: Harper-Row.
Allport, G. W. & Ross, J. M. (1967). Personal religious orientation and prejudice.
Journal of Personality and Social Psychology 5, 432-443.
Allport, G. W. (1954). The nature of prejudice. Cambridge: Addison Wesley.
Allport, G. W. (1960). Personality and social encounter: Selected essays. Boston:
Beacon Press.
Allport, G. W. (1966). The religious context of prejudice. Journal for the Scientific
Study of Religion 5, 447-457.
Argyle, M. & Beit-Hallahmi, B. (1975). The social psychology of religion. London &
Boston: Routledge & Kegan Paul.
Argyle, M. (1965). Religious behaviour. London: Roudledge & Kegan Paul.
Argyle, M. (1999). Din psikolojisi alanndaki yeni gelimeler. (ev., T. Kkcan),
Dini Aratrmalar II (4), 195-208.
Argyle, M. (2000). Psychology and religion: An introduction. London: Routledge.
Batson, D. C. & Ventis, L. W. (1982). The religious experience: A social-psychological
perspective. Oxford: Oxford University Presses.
Beit-Hallahmi, B. & Argyle, M. (1997). The psychology of religious behavoir, belief
and experience. London & New York: Routledge.
Beit-Hallahmi, B. (1989). Prolegomena to the psychological study of religion. London
& Toronto: Associated University Presses.
Billig, M. (1984). Racisme prjugs et discrimination. In: S. Moscovici (Ed.),
Psychologie Sociale, (pp. 449-472), Paris: PUF.
Dittes, J. E. (1969). Psychology of religion. In: G. Lindzey & E. Aronson (Eds.), The
Handbook of Social Psychology 5, (pp. 602-659), London: Addison-Wesley.
Giddens, A. (2000). Sosyoloji. (Yay. Haz. H. zel ve C. Gzel). Ankara: Ayra
Yaynlar.
Glock, C. Y. (1998). Dindarln boyutlar zerine. (ev., M. E. Kkta), Y. Aktay, M.
E. Kkta (Der.), Din Sosyolojisi iinde (ss. 252-274), Ankara: Vadi Yaynlar.
Godin, A. (1986). Psychologie des expriences religieuses: La desir et la ralit. Paris:
Le Centurion.
Gorsuch, R. L. (1998). Din psikolojisi. Erciyes niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi
10, 226-248.
36
37
38
and my recejtion shall be thy due until the Day of Judgement (al-Hijr 15/33-35). At his
own reguest, the punisment promised to Iblis is then deferred until the Day of
Judgement, and he is given power to lead astray all those who are not faitfull servants
of God. Thus until the Day of Judgement God allows Iblis to tempt men, but not the true
believers the servants of God. The first of his misdeeds was to tempt Adam and Eve in
the Garden to incite them to disobey God, and to eat the fruit Tree of immortality.
And the end of time Iblis is to be thrown into the fire of hell, with his host and with the
damned.
Key Words: The Evil One, The Demon, The Garden, The Fire Of Hell, The Day of
Judgement
Giri
Kurandaki anlatma gre blis-eytan, insann kozmik kaderinde ok esasl
bir unsurdur. nk o, insann etin imtihannda saptrc, ayartc bir rol istemi;
Allah da buna msaade etmitir. Nitekim ilk denemesinde baarl olup dem ve
einin cennetten kovulmasna vesile olmutur. lh msaadenin sresi kyamet
gnnde dolduu iin blis-eytan ve zrriyeti hlen i bandadr. Bu yzden,
insan kadim dmanna kar her dim tetikte olmal, onun errinden ve
fitlemesinden Allaha snmaldr. nk o daima Allahn inkr edilmesini ister,
insana bo vaatlerde bulunur, gnahlar cazip klar, iki ve kumar gibi kt
alkanlklarla insanlarn arasna dmanlk ve nifak sokar.
Hsl, insan aldatma ve ayartmaya mezun olduu iin eytan srekli olarak
ktl empoze eder. Ama onun sz -ancak- rabbiyle ilikisi ya tamamen kopuk
veya zayf olan insanlara geer. O, dnyadaki yoldalarn ahirette terk eder ve
uhrev finalde yle der: Gerek u ki, Allah size gereklemesi mukadder bir sz
vermiti. Bense [her frsatta] size birtakm vaatlerde bulundum, ama [sonunda] sizi
yzst braktm. Sizin zerinizde hibir nfuzum yoktu. Ben sizi sadece [ktle]
ardm; siz de bu arya icabet ettiniz. Bu yzden beni sulamayn, yalnzca
kendinizi sulayn. [imdi] ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni. Dorusu ben,
sizin vaktiyle beni Allaha ortak komanz [da] reddetmitim. 1
1
14/brahim 22.
40
Kuranda zikri geen blis ve/veya eytana ait hususiyetlerin zeti budur.
Ancak bu zet, onun hikayesinin -tabiri caizse- gelime ve sonu ksmna aittir.
nk blisin trajik hikayesi Allahn, deme secde edin 2 emrine kar kla
balamaktadr. Hikayenin balangcyla ilgili Kurn ifadeler zhir mansna
hamledildiinde bilhassa kader veya ilh takdir temelinde baz teolojik problemler
ortaya kmaktadr. Hal byle iken tefsir literatrnde konuyla ilgili ayetlerin
genellikle literal anlam dzeyinde yorumland grlmekte; ayrca hemen btn
mslmanlarn Allah-blis diyalogunu ieren pasajlar ya gerekten vuk bulmu
bir konuma olarak algladklarna ya da gerek man ve mahiyetini anlamadklar
halde anlam gibi davrandklarna tank olunmaktadr.
2/Bakara 34 ve konuyla ilgili dier ayetlerde geen secde kelimesinin szlkteki asl
anlam, eilmek ve ba emektir. Nitekim Araplar, fazla meyveden dolay eilen
hurma aacn, nahle scide diye nitelendirmiler; yine onlar, zerine binilecek hayvann
yere kmesi iin de secede veya escede fiillerini kullanmlardr. Arap airin, Orada
greceksin ki, kk tepeler atlarn toynaklarna secde ediyorlar (teral-kme fh
scceden lil-havfir) eklindeki dizesinde de secde kelimesi tezelll (boyun emek)
mansnda kulla-nlmtr. Bu kelimenin szlkteki bir dier asl anlam da itaat etmek
ve sayg gster-mektir. 55/Rahmn 6 ve 16/Nahl 48-49. ayetlerde bu manda kullanlan
kelime, selam vermek ve aln yere koymak gibi anlamlar da iermektedir. 2/Bakara
34. ayette geen, deme secde edin! ifadesindeki secde hakknda, tm mslmanlar
bu secdenin ibadet olmadnda hemfikirdirler. nk ibadet maksadyla Allahtan
bakasna secde etmek kfrdr. diyen Fahreddn er-Rz (. 606/1209) buradaki
secdenin deme sayg gster-mek ve onu selamlamak anlamna geldiini belirtir. Ksaca,
dem-blis balamnda zikre-dilen secde kelimesi, namaz esnasndaki malum pozisyona
delil, deer verme ve sayg gstermeye delalet eder. Eb Abdillh Fahreddn Rz,
Mefthul-ayb, Beyrut 1993, II. 231-232.
3
2/Bakara 34.
41
gstermekten alkoyan nedir? diye sorar. blis, Ben ondan daha stnm. nk
sen beni ateten, onu amurdan yarattn. diye cevap verir. Bunun zerine Allah,
Defol git oradan/cennetten. Senin orada byklk taslaman sz konusu olamaz.
k git! Artk sen aalanm bir varlksn. buyurur. blis bu ilh paylamann
ardndan, Bana insanlarn tekrar dirilecekleri/diriltilecekleri zamana kadar mhlet
ver. diye msaade ister. Allah, Peki sana mhlet verildi diyerek blisin isteine
icabet eder. Ayrca blis, Beni sen azdrdn diye sitem eder ve bu azdrmaya
mukabil kendisinin de insanlar yoldan karmak iin elinden geleni yapacana dair
yemin eder: Beni azdrmana karlk ben de onlar saptrmak iin senin dosdoru
yolunun zerinde konulanacama and ierim. Onlarn nlerinden, ardlarndan,
salarndan, sollarndan sokulacam ve sen onlarn pek ounun kreden kullar
olmadn greceksin.4
blisin bu serzeniine karlk Allah, imdi yerilmi ve kovulmu olarak
oradan/cennetten k git! Andolsun ki insanlardan her kim sana tbi olursa
tmnz cehenneme dolduracam buyurur ve ok ciddi bir tehdit ieren bu
hitabn ardndan dem ve eine dnerek cennette diledikleri gibi yiyip imelerini,
sadece bir tek aaca yaklamamalarn, aksi halde kendilerine yazk etmi
olacaklarn syler. Derken, eytan ilk icraatn gerekletirir. dem ve einin edep
yerlerini birbirlerine gstermek iin vesvese verir ve Rabbiniz size bu aac birer
melek olursunuz veya ebed kalrsnz diye yasaklad der. Bu szlerini, Ben
gerekten size t vermekteyim diye teyit eder. 5 20/T-h 120. ayete gre, Ey
dem! Sana ebedlik aac ile sonu gelmez bir saltanat gstereyim mi? diyen
blis, sonunda dem ve eini ayartarak kendisiyle birlikte onlarn da cennetten
kovulmalarna vesile olur. 6
Kssann Hicr suresindeki varyantnda, Ben kuru bir amurdan, kokumu
kara balktan yaratlm insana sayg gstermem diyen blisin kyamet gnne
4
7/Arf 11-17.
7/Arf 18-21.
6
20/T-h 121-123.
5
42
7
8
15/Hicr 28-40.
17/sr 63-65.
43
mutur. Hatta mfessirler Allahn blis ile bizzat konutuuna o kadar inanmlar
ki, bu konumann ne anlama geldiini kavramak iin zihinlerini epeyce yormulardr. Mesela Fahreddn er-Rz (. 606/1209) kendince ok nemli olan u soruyu
cevaplamaya almtr: Byk peygamberlerden hibiri blisin konutuu kadar
Allahla konuamamtr. Oysa Allah Musay, Ne zaman ki Musa belirlediimiz
vakitte geldi ve rabbi ona hitap etti. (7/Arf 143) ve Allah Musa ile konutu
(4/Nis 164) demek suretiyle ona kendisiyle konumasndan tr deer atfetmitir.
Allah ile konumak byk bir eref-onur sahibi olmak anlamna geliyorsa, bu
byk onur niin en yksek dzeyde blise verilmitir? Yok eer bu byk bir
erefe niliyet deilse, Allah bunu niin Musa iin tam bir terif sadedinde zikretmitir?9
Rz hikayeyi gerekten vuk bulmu bir diyalogun aktarm olarak telakki
ettii iin ister istemez unlar da sylemek zorunda kalmtr: blisin deme
sayg gstermeye yanamamas ve ona dmanl sebebiyle lanetlenmesinden dolay dem blisi ok iyi tanmasna ramen nasl oldu da ayn yer ve ortamda
blisin szne kand ve nasl oldu da rabbi ve yardmcs olarak bildii Allahn
szne kulak asmad? Her kim bu mesele zerinde kafa yorarsa derin hayretlere der ve sonuta kssann u gerei vurguladn idrak eder: Delil (klavuz-akl) ne
kadar ak ve gl olursa olsun, Allah takdir etmedike hibir fayda salamaz.10
blisin hikayesi lafzen yorumlandnda Raznin ulat sonu mukadderdir. Fakat, kullukla snanma tecrbemizin startn ilh iradenin tamamen keyf tasarrufuna irc etmek, dolaysyla blis ve demi irade ve eylem ynnden grnte hr ama gerekte mecbur olan birer piyon mesabesinde grmek ve nihayet
iin iinden kamayp, Ne yapalm, Allah byle takdir etmi demek, hem insan
zavall bir varlk durumuna drmekte, hem de bu dnyadaki varolu tecrbemizi
anlamsz klmaktadr. Oysa hakikat byle deildir. Daha akas, ibadet ve ubdiyetle imtihanmzn menat, Allah ile blis arasnda cereyan eden polemie indir9
10
44
45
benden yana rahat eder ve orada ebed yaard. Byle olmadna gre
bu iin hikmeti nedir?
6) Beni yaratt ve hem genel hem de zel olarak mkellef kld. Beni
lanetledi ve ardndan [tekrar] cennete girmeme msaade etti. Kapatlmas gereken hesap dem ile benim aramda iken niin onun evladna
beni musallat etti? Hem de yle bir musallat etme ki, ben onlar
[insanlar] beni grmedikleri yerden gryor, onlara vesvesemle tesir
ediyorum. Buna karlk onlar, sahip olduklar g ve kuvvetle bana hi
bir tesirde bulunamyorlar. Allah insanlar kendilerini aldatacak/ayartacak bir varln bulunmad bir ontik dzlemde selim ftrat zere
yaratsa ve onlar da tamamen itaatkar kullar olarak yaasayd, bu durum
elbette ok daha hikmetli olurdu? Byle olmadna gre bu iin hikmeti
nedir?
7) Tut ki btn bunlar, yani Allahn beni mkellef klmasn, kendisine
itaat etmeyince lanetleyip cennetten kovmasn, cennete girmek
isteyince oraya girmeme msaade etmesini, deme ilimeme imkan
vermesini, onun evladna musallat etmesini anladm ve kabul ettim.
Peki yleyse ben izin isteyince niin bana mhlet verdi ve ben,
nsanlarn diriltilecekleri gne kadar bana mhlet ver deyince bana
niin, Sen bilinen vakte/kyamet gnne kadar mhlet verilenlerdensin diye mukabele etti? Beni u an yok ettii takdirde dem ve dier
insanlarn derin bir oh ekeceine, lemde ktlkten eser kalmayacana ve dahi lemin bekas da hayr ve gzelliklerle dolu bir
nizamla kim olduuna gre, [benden sdr olan] ktlklerin kol
gezdii bu lemin mevcudiyetindeki hikmet nedir?11
46
13
Ebl-Muzaffer el-sferyin, et-Tebsr fid-Dn, nr. Kemal Ysuf el-Ht, Beyrut 1983, s.
155; Fahreddn er-Rz, el-Erban, nr. A. Hicz es-Sekka, Kahire 1986, I. 350.
47
olamaz; neyi niin, ne maksatla yaratt sorgulanamaz ve hibir itirazda bulunulamaz. Hsl, Allahn ulhiyyeti Mutezilenin akl terazisinde tartlamaz.14
Son cmleden Mutezileye cevap verme gayretinin rn olduu anlalan
bu gr, ne yapt ve ne yapaca belli olmayan bir tanr tasavvurunu telkin
etmesi ve ayn zamanda mutlak cebr ve kadercilik (fatalizm) fikrini irap etmesi
hasebiyle asla makul ve makbul grlemez. Kald ki, iyilik ve ktlk (hsun ve
kubuh), esas itibariyle aklla bilinebilir bir mahiyete sahiptir. Yani adalet, ihsan,
fazilet gibi kavramlarn hasen (gzel); zulm, nankrlk, haksz yere adam ldrme
ve yalan syleme gibi fiillerin kabih (irkin) olduu, aklen zorunlu bilgilerle sbut
bulur. te bu anlay savunmakla deerleri grecelikten kurtaran Mutezile, akl ve
dinin fiillere deer yklemediini, sadece onlarda mevcut olan asl ve zt nitelikleri
beyan ettiini sylemitir. Buna gre, iyilik ve ktlk bir eyin mahiyetine dahil
olup onun zsel bir vasfn tekil eder. lh adalet prensibi bunu iktiza eder. nk,
sz konusu prensibe gre insan hr iradeye sahip bir varlktr ve bu iradesini iyilik
ynnde kullanabilmesi iin akl yetisiyle iyiyi ktden ayrt etmesi gerekir.
Ayrca, akln deerlere ilikin bilgisinin kesin ve gvenilir bilgilerden saylmas iin
bu deerlerin, ait olduklar fiillerin deimez nitelikleri olmas gerekir. zetle, iyi
veya kt olarak nitelendirilen bir ey, srf Allah emredip yasaklad iin deil, o
eye ait zsel bir vasftan dolay iyi veya ktdr.15 ayet, iyi ve ktnn illeti
ilh emir ve nehiy olsayd, Allah insaf ve adaleti nehyettii zaman bu iki erdemin
kt (kbh) olmas gerekirdi. Keza, Allah, yalan ve zulm emrettiinde bunlarn da
iyi olmas iktiza ederdi. nk illet her ikisinde de ayndr. Oysa hepimizce malumdur ki, din d bir hayat tercih eden insanlar (mlhidler), ilh yasaktan ve yasaklayandan bihaber olduklar halde zulmn ve yalann kt olduunu pekla bilmektedirler.16
14
48
49
kavramlar kullanr. blis ve/veya eytan gerekte bir metafordur. Onun ne yapp ettiini biz ancak psikolojik deneyimlerle anlarz. blisin deme secde etmeyi
reddetmesiyle ilgili hikaye, akln emirlerine boyun eme tutkusunu reddetmenin bir
metaforu olarak da anlalabilir. blis insan Allahtan uzak tutan ve gerekte bizim
kendi gnahmzdan ibaret olan mniann kiiletirilmesidir.
Kald ki blisin hikayesi Kurana zg de deildir. nk buna benzer
hikayeler kadim Mezopotamyadaki mitoloji edebiyatnn yansra Yahudi ve
Hristiyan geleneinde de mevcuttur. Mesela Hristiyan kltrne ait bir metinde
geen hikayeye gre Mikail, melekleri deme secde etmeye arr. Fakat blis
demin kendisinden daha aa ve daha toy bir varlk olduunu ileri srer ve
yandalaryla birlikte secdeyi reddeder. Bunun zerine blis ve yandalar yeryzne srlr. Yine Hristiyan geleneine ait bir hikayeye gre Allah deme
btn mahlukat zerinde hakimiyet baheder. Bunun zerine tm melekler ona
secde eder; fakat blis onu kskanr ve Aslnda onun bana secde etmesi gerekir;
nk ben k ve havaym; halbuki o sadece topraktr diyerek secdeyi reddeder.
Bu kstah tavr yznden yandalaryla birlikte cennetten kovulur ve o zamandan
itibaren eytan, cin vb. adlarla tesmiye olunur.19
19
50
22
51
edilmitir. Ancak Mecduddn bnl-Esr ilk ihtimalin daha doru olduuna dikkat
ekmitir. 26
eytan, slm ncesi Arap toplumunda mevcut olan bir kavramdr. Zira ilgili
kaynaklarda chiliye dneminde eytanlarn erkek ve diisinin bulunduuna ilikin
bir inancn mevcudiyetine iaret edilmi; ayrca Cessse Hadisi diye bilinen bir
rivayette, dii bir eytan olduu dnlen, vcudu kllarla kapl ok garip bir
yaratktan sz edilmitir. Yine chiliye dneminde Araplar, kan damarlarn kesmeden hayvan boazlamay, eytan yarmas diye nitelendirmilerdir.27
eytann Kuranda hem insanlar hem cinlere ait bir sfat olmas ve ok kere
oul ekliyle kullanlmas, bunun nesnel gereklii bulunan bir varla iaret
etmekten ziyade, soyut ktcl gleri ve/veya ktlk reten eitli unsur ve
faktrleri imlediini dndrmektedir. Eb Ubeydenin, cin, insan ve hayvan
trnden btn azgn varlklarn ortak ismi olarak tanmlad eytan, ayn zamanda insandaki her trl kt huy iin de kullanlan bir isimdir. Nitekim bir hadiste,
Kskanlk eytandr, fke eytandr (el-Hased eytnun vel-adabu eytnun)
denmitir.28
Eb Hill el-Askernin (. 400/1009dan sonra) u izah da eytann aslnda
bir ktlk imgesi olduuna iaret etmektedir: eytan, gzle grlmeyen bir
ktcllktr. Bu yzden er reten insana eytan denir ama bu tr bir insan cinn
olarak nitelendirilmez. nk eytan lafz ktlk mans ierir. Oysa cinn, sadece
gizli oluu ifade eder. Bu nedenle, Allah eytan lanetledi dendii halde, Allah
cini lanetledi eklinde bir ifade kullanlmaz. nk cin bir cins isimdir, eytan ise
bir sfattr.29
26
52
Baz mfessirler, blisin isyan etmesinin bir sonucu olarak eytan adn
aldn, bazlar ise Allah ile ilikisinde blis adnn, insanlarla ilikisinde ise eytan
sfatnn kullanldn ileri srmlerdir. Buna gre blis ve eytan ayn varl
imlemektedir. Nitekim 2/Bakara 34. ayette Allahn secde etme emrine kar gelen
varln ismi blis olarak gemekte, ayn surenin 36. ayetinde ise dem ve einin
cennetten kovulmasna vesile olan varln ad eytan olarak zikredilmektedir.
Sonu olarak, blis ve eytan, bilincimizin dnda alglanan dman ya da ktcl
bir gcn veyahut ykcln kiiletirilmesi, nesnelletirilmesidir. Buradaki kiiletirmenin insan tarafndan alglanabilen somut bir karl olmasa da ktln
ontolojik gerekliini inkar etmek mmkn deildir. Bu itibarla, eytan eski moda
bir figr deil, insan ruhunda kendisini hissettiren etkin ve srekli bir g
olgusudur.30 Kurandaki hikaye ise bu olgunun mitik bir dil dizgesi iinde tasvir
edilmesinden ibaret olsa gerektir.
blisin Mahiyeti
Kurandaki anlatnn zhirine gre blis objektif gereklii bulunan bir
varlktr. Ancak onun ontik hviyeti ok ak deildir. Geri 18/Kehf 50. ayette
blisin cinlerden olduu belirtilir. Ancak, Allah-blis diyalogunun aktarld btn
pasajlarda, onun deme sayg gstermemesi Allahn meleklere ynelik emriyle
ayn balamda sz konusu edilmektedir. Buradan hareketle denebilir ki blis aslnda
bir melektir. Fakat, blisin ateten yaratldn bildiren ayetler (7/rf 12, 38/Sd
76) ile cinlerin ahlk ikircikliine mukabil meleklerin gnahsz olduklar ve
Allahn emirlerini harfiyen yerine getirdikleri dikkate alndnda, onun bir melek
olmad sonucuna varlr. Bununla birlikte, meleklerin nrdan (k) cinlerin
nrdan (ate) -ki bu iki kelime hem ses hem de etimoloji bakmndan birbiriyle
ilikilidir- yaratldna ilikin bilgiler esas alndnda, ontik bir hsmlktan sz
edilebilirse de problem yine de tam olarak zmlenmi olmaz. nk Muhammed
30
53
Abduh ve Reid Rzann da dikkat ektikleri gibi, melekler ile cinleri zsel olarak
birbirinden tefrik-temyiz etmemizi mmkn klacak bir delile sahip deiliz. 31
Nitekim Yunan-Roma felsefesi, Yahudilik ve Hristiyanlkta olduu gibi slamda
da eitli ruhlar ve ruhn varlklar arasndaki ilikiler olduka bulanktr. 32
Buna mukabil, ounluk slam ulemas blisin melek tifesinden olduu
kanaatindedir. 33 bn Abbasa isnat edilen bir rivayete gre onun asl ad Azzldir.
Balangta drt kanatl byk bir melek iken Allahn emrine kar ktktan sonra
bu konumunu kaybetmi ve eytan diye adlandrlmtr. Sahabe ve tbinden
gelen rivayetler arasnda blisin asl isminin Hris olduu, cennette bekilik
yapt, dnya semasnda grevli meleklerin reisi olduu, yahut yeryznde meskun
bulunan cinlerden biri olduu ve genlik anda Allah tarafndan gnderilen azap
meleklerince esir alnarak gklere gtrld, Allah tarafndan cinlere hakem
veya ynetici olarak tayin edildii ve bu grevini bin yl srdrd, sonra gurura
kaplp bin yl boyunca cinler arasnda fesat kard, Allahn cinleri yok eden bir
ate gndermesinin ardndan blisin ge iltica ettii ve demin yaratlna kadar
ok sdk bir kul olarak kald, meleklerin en alkan ve en bilgilisi olduu, bu
nedenle gkyz ile yeryzndeki tm varlklar sevk ve idare ettii, nihayet btn
bu stn meziyetlerinden dolay kibre kaplarak Allahn emrine itiraz ettii ve
bylece rabbinin rahmetinden kovulmu bir eytan sfatyla mnev-rhn lemden
yeryzne srld yolunda da bilgiler mevcuttur. 34
blisin bidayette yksek rtbeli bir melek olduuna inananlara gre, blis
cinlerdendi bilgisini ieren 18/Kehf 50. ayet, onun asl tabiatnn bir melek olduunu nakzetmez. yle ki, bn Abbasa gre blis aslnda melek familyas iinde
yer alan bir kabileye mensuptur. Cin diye adlandrlan bu kabile zehirli ateten,
31
54
35
55
varlklar mevcut idi. Ruhlar leminin iyi ve faydal olanlarn meleklerle cinlerin bir
ksm, kt ve zararl olanlarn da eytanlar ve cinlerin dier ksm tekil ediyordu.
Chiliye dnemi Araplar cinleri yeryznde oturan ilahlar olarak kabul ediyor,
birok olayn onlar tarafndan gerekletirildiine inanyorlard. Ayrca, Allah ile
cinler arasnda nesep ba kuruyor, cinleri Allaha ortak kouyorlard. Yine cahil
Arap kltrnde cinlerin de kabile ve gruplar hlinde yaadklarna, birbirleriyle
savatklarna, frtna gibi baz tabiat olaylarnn cinlerden kaynaklandna inanlyordu. Ayrca, cinlerin insanlar ldrdkleri, baz cinlerin ise insanlara yardm
ettikleri ve hatta cinlerle evlenen insanlar olduu dnlyordu. Btn bunlarn
yannda cinlerin ylan bata olmak zere eitli hayvanlarn suretine brndklerine, genellikle karanlk ve izbe yerlerde yaadklarna, insanlar gibi yiyip
itiklerine, hastalklarn onlardan kaynaklandna ve nihayet delilerin cinlerin
istilasna uram kiiler olduklarna inanlyordu.39
Cinlerle ilgili bu inanlarn hemen tamamyla Anadolu Trk-slam kltrnde de mevcut olmas ok dikkat ekicidir. Oysa Kuranda cin kavram daha
ziyade din-ahlk bir erevede ele alnm ve bu balamda cinlerin de insanlar gibi
Allaha kulluk etmeleri iin yaratldklar, kendilerine peygamber gnderildii ve
fakat bir ksmnn kfr tercih ettii bildirilmitir.40 Bunun yannda, ilk hitap evresindeki insanlarca bilinen kimi efsaneleri hatrlatmak maksadyla da cinlerden sz
edilmi, ayrca, gkten haber alma meselesinde olduu gibi, baz ayetlerde de
chil Arap kltrnn cinler hakkndaki birtakm yanl inanlar tashih edilmitir.
Buna mukabil, cinlerden sz eden hadislerde slam ncesi Arap kltrne ait birok
inana yer verilmitir. Zira her insann yannda bir cin bulunduu, cinlerin ekil
deitirdii, mminin namazn bozmaya alan cinlerin olduu, hatta Hz. Peygamberin namaz bozmaya alan bir cini yakalad ve onu ashaba gstermek iin
39
Geni bilgi iin bkz. Ali Osman Ate, Kuran ve Hadislere Gre Cinler ve By, stanbul
2003, s. 21-26; M. Sreyya ahin, Cin, DA, stanbul 1993, VIII. 5-8.
40
Cinlerin zellikleriyle ilgili ayetlerin yorumu iin bkz. Sleyman Ate, nsan ve nsanst,
stanbul 1985, s. 37-42.
56
bir yere balamak istedii, ancak bu kararndan -her nedense- vazgetii, bir cinin
mealeyle Hz. Peygamberin yzn dalamak istedii, Nusaybin cinlerinin Hz.
Peygambere bir heyet gnderdikleri, evlerdeki plerin cinlerin toplant salonu
mesabesinde olduu, cinlerin de evlenip oluk ocua kartklar gibi bilgiler, 41
ksmen de olsa slm ncesi Arap kltrndeki cin telakkisini yanstmaktadr.
Dier taraftan zellikle blisin kimliiyle ilgili tefsir rivayetlerindeki bilgiler
de byk lde Yahudi ve Hristiyan kltrnden tedarik edilmitir. Mesela
blisin asl adnn Azzl olduuna ilikin bilgi aslnda Yahudi geleneine aittir.
Zira Kuranda ve muteber hadis kitaplarnda zikredilmeyen Azzil (Azzil) kelimesi brancada Tanrnn kuvvet verdii anlamna gelmekte ve bu konuyla ilgili
en eski rivayet, mevsuk saylmayan Enoch (Hanok veya dris) kitabnda yer
almaktadr. Bu rivayette Azzil ismi, insan trnden olan kzlarn gzelliine
kaplarak yeryzne inmi iki yz melein reisleri arasnda zikredilmektedir. Muhtemelen bu hikaye, Tekvinin altnc babndaki Allahn Oullar kssasyla ilgilidir. Bu kssaya gre insan trnden olan kzlar ile birlemelerinden peyda olan
devlerin (Nefilim) yeryzne satklar ktlkler yznden tufan sular dnyay
kaplamadan nce Allah bu melekleri cezalandrm, bu arada Azzilin ellerini ve
ayaklarn byk meleklerden Rafaele balatarak Dudaeldeki bir ukura attrmtr.Yahudiler arasnda mevcut olup sriliyyt edebiyat vastasyla chiliye dnemi Araplar arasnda da yaylan, karanlk gecelerde yolculara trl eziyetler eden
saysz l cinlerinden birinin Azzil olduuna dair inan da muhtemelen yine bu
kssaya dayanmaktadr.42
zetle blis, Azzil ya da Mastema, Yahudi kltrnde Bene-ha-elohimden
(Tanrnn oullar) biridir ve dolayl da olsa Tanrnn bir tezahrdr. Bene-ha-
41
42
57
58
44
59
beni azdrmana karlk dedi. Bu adam ise, Kendi kendimi azdran-saptran benim
diyor.45
Grld gibi, kssay zhir anlamna hamleden Snn mfessirlere gre
blisi azdran zne bizzat Allahtr. Nasl olmasn ki, Allah mutlak g ve kudretle
zde bir varlktr. Bu anlay, Allah balayan hibir ahlk ilkenin bulunmadn
ve dolaysyla Onun -blis rneinde olduu gibi- diledii her eyi yapmakta
serbest olduunu varsayar. Bu konuda ahlklii n planda tutan Mutezil gelenek
ise Allah her trl irkin fiilden tenzih etmek gerektii prensibinden hareketle
yukardaki yoruma iddetle kar kar. Nitekim Zemaher (. 538/1143), Tvusa
isnat edilen rivayetin bir dzmece olduuna dikkat ektikten sonra Mcebbira olarak tavsif ettii Ehl-i Snnetin (Earyye) azdrmak ve hakikatten saptrmak
gibi son derece irkin fiilleri Allaha izafe edecek ve Hz. Peygamber, sahabe ve
tbin ulemas adna birok iftira (uydurma hadis) retecek kadar gz dnm
olduunu syler.46
Mutezil alimlere gre Rabbim beni azdrmana karlk ifadesi Allahn
deil, blisin szdr. blis inkar ve cehaletin Allah tarafndan yaratldna
inand iin byle sylemi olabilir ama onun bu sz kesinlikle hccet deildir.
Bir baka tenzihi yoruma gre blisteki azgnlk ve sapknlk, Allahn deme
secde edilmesi emriyle birlikte zuhur etmitir. Dolaysyla, iv fiili, azgnln
ortaya kmas mansnda Allaha izafe edilmitir. Nitekim Seni dvmemi gerektiren bir hareket yapma anlamnda, Beni sana dayak atmaya zorlama demek de
tpk bunun gibidir. Bir dier yoruma gre ise buradaki iv, helak etmek mansndadr. 11/Hd 34. ayetteki, Eer Allah sizi azdrmak (iv) istiyorsa ifadesinde
geen iv da yine ayn anlamdadr.47 Netice itibariyle, btn bu Mutezil yorumlar
da blisin hikayesini lafz manya hamleden bir anlayn rndr; ama en azndan Snn yorumdan ok daha tutarl ve makuldr.
45
60
61
62
53
54
Geni bilgi iin bkz. zdemir, slam Dncesinde Ktlk Sorunu, s. 53 vd.
slam kelamndaki salah-aslah tartmasna mevzu tekil eden bu hikayeye dair
mlahazalar iin bkz. Abdurrahmn Bedev, Mezhibl-slmiyyn, Beyrut 1979, I. 492502; zdemir, Ktlk Problemi, s. 55-78.
63
tevhid dinidir; ancak her ne kadar Allah tarafndan yaratlm olsa da ktlk,
eytan ad altnda hlen i bandadr ve ou zaman da iyilie galebe almaktadr.
Kurandaki anlatya gre eytann i banda olmas Allahn iznine baldr ve bu
iznin sresi kyamete kadar uzanmaktadr. Bu demektir ki, ktlk ya da eytan,
Tanrnn iyilikle ktln mcadelesi zerine kurulu kozmos plannn bir parasdr ve bu planda eytan ktlk ordusunun komutandr. Yine bu planda iyilerin
en iyisi Allah, ktlerin en kts de blis ya da eytandr. Aslnda bu, apak bir
dualizmdir. Lakin, blisin/eytann Allah tarafndan yaratlm olmas, bu
dualizmin ancak ontolojik dzeyde mevcut olduu anlamna gelir.
Dier taraftan, kyamete kadar insanolunu ayartmaya mezun klnan blisin
ilh irade ve emirle varlk kazanm olmas, Tanrnn birbirinden farkl iki ayr
yznn bulunduu ve ztnda ztlarn atksn barndrd dncesini dourur.
Nitekim Snn gelenekteki hakim anlaya gre de her ey Allahn yaratmasyla
vardr ve dolaysyla kainatta Onun mahluku olmayan hibir ey yoktur. yleyse
kozmostaki tm varlklar Tanrnn bir uzants ya da grnmdr. Tabiri caizse,
her ey Onun kumandan yaplmtr. Alktan lenin, ikence grenin acs gerek acdr ve btnyle tanrsal kumatan dokunmu kozmosun bir czdr. Ancak, ktle kar koyma arzusu da (iyilik) ayn kuman dier yzdr. Bu
yzden Tanrnn btnsellii ktlkle birlikte iyilii de kapsar.55
Ksaca, Allahn kozmos plan gerei ktlk mevcut olmak zorundadr.
Ktln mevcudiyeti Onun adaletine halel getirmez. nk insan bir imtihan
varldr ve onun imtihannda iyiliin yannda ktlk de mevcut olmaldr.
yleyse dnya, teodise konusunda ok optimist dnen Gazlnin (. 505/1111)
belirttii gibi, mmkn dnyalarn en iyisi (leyse fil-imkn ebda mimm kn)
deil, -belki- imtihan salonu olarak dzenlenen dnyalarn en iyisidir. Gazlnin,
lemdeki her ey gayet gzeldir ve her ne varsa yerli yerindedir demekle ayn
55
64
kapya kan bu sz ise, Voltairenin ok hakl bir biimde ifade ettii gibi, hayatmzdaki derin aclar aalamaktan baka bir ey deildir.56
Deerlendirme ve Sonu
Kurana gre dnya imtihan dnyasdr. mtihandaki temel espri ise dnyada
iyiliin yannda ktln de mevcut olmasdr. Dier bir deyile, her ey zddyla
kim olsun ki imtihan anlam kazansn. Allahn niin insan denen ve ftratnda ztlarn atksn barndran bir imtihan (ibadet) varl yaratma ihtiyac duyduunu
bilmiyoruz ve bunu bilme imkanna da maalesef sahip deiliz. Bununla birlikte,
iyilikle ktln, tabiri caizse, tek yumurta ikizi olarak ftratmza kodlandndan
da eminiz.
Kainattaki her ey Allah tarafndan yaratldna gre ktlk de Onun
mahlukudur. Daha akas, ktlk Allahn kozmos plannn zorunlu bir paras
olarak yaratlm ve Kuranda da blis ve eytan diye adlandrlmtr. blisin cinlerden olduunu ve cinlerin de ateten yaratldn bildiren ayetler dikkate alndnda, bu ismin soyut ama nesnel gereklii bulunan bir varla delalet ettiini
kabullenmek zorundayz. Bununla birlikte, kimi zaman blisin dier ismi veya sfat olarak kullanlan eytana ait zellikler hesaba katldnda, bunun ktle ilikin bir kiiletirme olduunu, dolaysyla Kurandaki kssann fak ve enfsteki
iyilik-ktlk
atmasna
dikkat
eken
bir
temsil
olduunu
sylemek
durumundayz.
56
Eric Lee Ormsby, slam Dncesinde lahi Adalet Sorunu (Teodise), ev. Metin
zdemir, Ankara 2001, s. 19.
65
66
Giri
Mslmanlarn ksa bir sre ierisinde slmn doduu topraklar aarak
deiik kltr, din ve felsefelerle karlamalar sonucunda inandklar Dini yabanclara benimsetmek iin birtakm rasyonel savunma mekanizmalar gelitirmilerdir. nandklar deerlerin en banda bulunan Allah kavram etrafnda byk
tartmalar yaanmaya balaynca Kuran ve Snneti baz alarak farkl metotlar aramlar; bu araylar srasnda bazen kendilerinin dndaki farkl kltrel kodlarn
*
68
ve kemikleri olduunu, el, ayak, ba, sade/tek renk iki gz gibi organlar bulunduunu, bununla birlikte ne kendisinin bakasna, ne de bakasnn kendisine benzemediini ileri srmlerdir. kinci frka Allahn gsne kadar boluk bulunan
biri olup, bunun dndaki yerinin musmet (dolu) olduunu ileri srmtr. nc
frka ise Onun dier cisimler gibi bir cisim olduunu ileri srmtr.
Abdu'l-Khir el-Badad (l. 429/1037)ye gre ise Mebbihhe iki snftr:
1. Allahn zatn kendinden bakalarnn zatlarna benzetenler. 2. Allahn sfalarn
bakalarnn sfatlarna benzetenler. Bunlardan her biri deiik kollara ayrlmlardr.
Birinci gurup: Sebeiyye, Beyniyye, Muriyye, Mansriyye, Hattbiyye,
Hulliyye, Hulmniyye, Mukanniyye, Azafiradan meydana gelmitir. Baddiye
gre bu frkalar slmdan grnse de slm Dininin dndadrlar.2 Allah'n ztn
insanlara benzetenler, ia'nn gulat frkalardr. Bunlardan Sebeiyyenin kurucusu
Abdullah b. Sebe' Hz. Ali'yi ilh olarak vasflandrmtr. Beyniyye, mbudunun
organlar bulunan, insan eklindeki nrdan bir insan olup, yz dnda her yannn
yok olacan iddia eden Beyn b. Semann yolunda olanlardr. Muriyye, yine
mbudunun organlar olup, alfabenin harflerini Onun organlarna benzeten Muire
b. Sadin taraftarlardr. Mansriyye, kendini rabbine benzeten benzeten, ge
kp Yce Allah tarafndan bann okandn ve Allahn kendisine ey olum,
benden tebli et deini iddia eden Eb Mansr el-clye uyanlardr. Hattbiyye,
hem imamlarn hem de Ebul-Hattb el-Esednin ilh olduunu ileri srenlerdir.Hulliyye, Allahn imamlarn ahslarna hull ettiini (ilerine girdiini)
ileri srp, onlara tapanlardr. Hulmniyye, Allahn her gzel surete hulul ettiini
kabul eden Eb Hulmn ed-Dmekye uyanlardr. Mukanniyye, Mvernnehirde Ceyhn blgesine yerleen, el-Mukannnn ilh olup, onun her an belli bir
ekle brndn ileri srenlerin frkasdr. Azfira, Baddda ldrlen bnu
Ebil-Azfirin ilhln kabul edelerdir.
2
69
3
4
70
Sebeiyye
nc halife Hz. Osman dneminden itibaren, eitli merkezlerde Hz. Ali
adna faaliyetler yrten ve ilk defa Hz. Alinin vesyetini ileri srerek yayan bu
ahsn Yahudi kkenli biri olup, slm iinden ykma giriimlerinin ilk rnei olduu rivyet edilir. Daha Hz.Ali hayatta iken ona sen sensin ya da sen ilhsn
dedii, bu yzden Hz. Ali tarafndan yaklmak istendii, fakat am seferi hazrl
srerken fitne tehlikesi nedeniyle bundan vazgeip, onu Medin dolaylarna srd bildirilir.7
Hz. Alinin lmnden sonra da onun lmeyip gklere ktn, gk
grltsnn onun sesi, imein de onun krbac olduunu, Kymet Gnnden
nce geri dnp (ricat), zulm ile dolan dnyay yeniden adaletle dolduracan 8
syleyen bir kimsedir. Daha sonra Allah ve Ali hakknda ar sylemler gelitirerek
ortaya kan btn ar i gruplarn grleri bu frkaya dayanr. 9 Abdullah b.
5
71
Sebe hakknda bu gne kadar bir ok aratrma yaplmtr. Onun kimlii hakknda
farkl rivayetler bulunmakla birlikte, Hz. Ali hakknda ar sylemler gelitirmi
olduu kabul edilen bu ahsn, erken dnemde ortaya kan btn fitnelerin tek
sorumlusu gibi gstermek eksik bir yaklamdr. Ortaya kan sosyolojik olaylarda
ok eitli faktrler rol oynar. Bunlarn ayr ayr ele alnarak incelenmesinde yarar
vardr.
Himiyye
Bu frkann ilk kurucusu Him b. el-Hakem'dir. Daha sonra gelen Him b.
Slim el-Cevlik de ayn yolu izlemitir. Her iki Him da Gult- i'dandr. 10
Him b. el-Hakem kle asll olup; Allahn cisim olduunu syleyenlerin nclerinden biri idi; ayn zamanda Hz. Alinin ilh olduunu dnd. Bildirildiine
gre Cehmin rencisi ve Yahya el-Bermeknin yardm ettii biri idi.11
Him b. el-Hakem (.199 h. civar), Mutezil Ebl-Huzeyl Muhammed b.
el-Huzeyl el-Allf (.226-235/840-849 aras) ile aralarnda geen bir tartmada
Allah'n cisim olup boyutlarnn bulunduunu, boyunun kendi karyla yedi kar
olduunu iddia etmitir.12
i'nn Gultndan olan Him, Peygamber (s.a.s.)'in "Ben kimin mevls
isem, Ali de onun mevlsdr", "Senin benim yanmdaki durumun, Hrun'un
Ms'nn yanndaki durumu gibidir. Ne var ki benden sonra peygamber yoktur",
"Ben ilim ehriyim, Ali de onun kapsdr" gibi szleriyle Hz. Ali'yi kendisinden
sonra halife tayin ettiini iddia etmitir. Ayrca Hz. Ali'nin masum olduunu,
yanlma ve bilgisizlikten, gafletten tamamen uzak bulunduunu ileri srmtr.13
10
ehristn, el-Milel ve'n-Nihal, Beyrut 1975, c. II, s. 21. el-Fisal'in kenarnda baslmtr.
A. S. Tritton, slam Kelm, ev. Mehmet Da, Ankara niv. lahiyat Fak. Ankara 1983, s.
77.
12
Abdulkerim e-ehristn el-Milel ven-Nihal, (Thk.: Muhammed Seyyid Kln), Dru'lMa'rife-Beyrut 1980, II/ 21.
13
el-Malat, Ebu'l-Huseyn Muhammed b. Ahmed, et-Tenbih ve'r-Redd al Ehli'l-Ehvi ve'lBida; Beyrut 1968, s. 25.
11
72
Hima gre Allah, snrlar olan bir cisimdir; Onun uzunluu, genilii ve
derinlii eittir, ya da hemen hemen eittir; bir paras dierinden stn deildir. O,
saf eriyik metal gibi zel bir yerde bulunan, zel bir miktar olan ve yaylan bir
nurdur, yuvarlak bir inci gibi her ynde parldamaktadr. Rengi, tad ve kokusu ve
dokunmas vardr; Onun rengi tad, tad kokusu ve kokusu dokunmasdr. O, mutlak
renktir. Muhtemelen Ebu Kubeys da, Ondan daha byktr. Allahn en mkemmel surette sahip olduu, kendi ls ile yedi kar boyunda olduu biimindeki
bir baka ifade Mcessimeye ait bir fikre iaret eder. Allahn kadm varl cennet
sakinlerinin kadm varlndan farkldr, nk onlarnki dardan elde edilen bir
kadm varlktr. 14 Mevcut olan eylerin hepsi ya cisimdir ya da bir cismin fiilidir;
yaratan srf bir fiil olamaz. Allah mekanda deildi, sonra hareket etti ve mekan
oluturdu ve ona yerleti; bu mekan art. Allah ara dokunur, ve onu tam olarak
doldurur. Allah iin kullanlan mevcud deyimi, O cisimdir, bir eydir demektir.
Bir rivyete gre Allah baka eylere benzemez; bn er-Rvend(.293/906)nin
Himn gr hakknda anlattklar ierisinde baka eylere bir bakma benzerlik
vardr, aksi halde insanlar Onun hakknda hibir ey bilemezler. Bir rivyete gre
Allah kendi zatn her zaman biliyordu. Bir baka rivyet ise bunu reddeder. O, her
zaman eyleri bilmiyordu; onlar sadece bilgisizlikten sonra biliyordu, byle
olmasayd, bilgi, bir bilineni ierdii iin, eyler kadm olurdu. Allah, ne Allah
olan, ne Ondan baka, ne Onun bir paras olan bir bilgi ile bilir. Him, bir
bakasn tavsif eden eyin, kendisinin tavsif edilemeyecei esasn benimseyerek
Allahn bilgisi ve dier sfatlarn kadm mi yoksa hdis mi olduu sorusundan
kamtr. Bilinen eyler bakmndan Allah tarafndan yaratlm bilme fiilleri vardr. Bu fiillerden hi biri bir mahalde bulunmaz. Bazlarna gre, Him, bilgi dndaki sfatlarn bir balangc (hdis) olduunu ileri srd. Himn muhalifleri
Allah diri olmadan nce Allah ne idi? sorusunu sordular. Chza gre Him,
Allahn kendisinden sudu eden ve yer yznn derinliklerine ulaan nlarla yer
altnda bulunanlar bildiini ileri srd. Bu iliki olmasayd, Allah orada ne oldu14
73
unu bilemezdi. Allah hareket eder, hareketi irde ve irde edilen eyin yaplmasdr.Allahn irdesi bir sfat olup, ne kendisidir, ne de kendisinden bakadr. O,
zat bakmndan sonlu, kudret bakmndan ise sonsuzdur; Allah zulm ilemez, fakat
her eyin hatta ktln bile yaratcsdr. Bir akl tan, ona hibir ey eklemeden veya ondan araz ya da cisim karmadan bir miktar araziyi kaplayan bir daa
evirebilir.15
Kerrmiyye
Tecsim dcesinin ilk rneklerinden biri Muhammed b. Kerrm esSicistndir. Bu ahs Baddnin anlattna gre kendi yandalarn Mbudu
cisim gibi dnmeye davet ederek; mbudun bir cismi, snr, altnda bir sonu ve
bir yn vardr, buradan ar ile karlar demitir. Badd, onun bu dnce
biiminin Seneviyyenin (Dalistler/ki Tanr kabul edenler) grne benzetmektedir; nk Seneviyyeye gre nr dedikleri mabudlar, zulmetle
karlat ynde son bulur. bn Kerrma gre Allah be ynde (st, sa, sol, n,
arka) snrl deildir. bn Kerrmn baz kitaplarnda mabudunu cevher olarak da
nitelendirmi, fakat bu gr yaymaktan ekinmi olduklar bildirilir. bn Kerrm,
Allahn, arna dokunduunu (temas,deme) ve arn Onun mekn olduunu
kabul ettii bildirilir. Fakat yandalar dokunma (temas) yerine karlama
(mlkat) szn kullanmlar; ar ile arasnda herhangi bir cismin bulunmadn
ileri srmlerdir. bn Kerrmn yandalar ...Kurandaki Rahman, ar kuatmtr(istiv) yetinin16 anlam zerinde de ayrla dmler; birksm btn ar
Allahn mekndr derken, bir ksm ise Allahn arndan darya tamad gibi,
arnn da kendinden byk olmadn; yani tam tamna denk geldiini ileri
srmler; buna gre Allahn genilii, arn genilii kadar olmaktadr demilerdir. Kerrramiler Allahn yaratlmlar (havdis) iin bir yer (mahal) olduunu,
Allahn szleri, irdesi, grnenleri ve iitilenleri idrak etmesi vb. Onda hdis
olan arazlardr diyerek, Onun bir eye ol demesi mahluk iin yaratma (halk),
15
16
74
muhdes iin ortaya kma (ihdas), varlndan sonra yok olma iin yok olu (idm)
demek olduunu ileri srmlerdir. Yine Kerrmilere gre alemde ancak Allahn
zatnda birok araz ortaya ktktan sonra araz ve cisim meydana gelebilir. Bu
arazlardan biri Onun bu hdisi ortaya karacak irdesidir, dier bir araz da onun
ortaya kacan bildii bir biimde, bu hdise ol demesidir. Bizzat bu ol sz
de birok harften olumaktadr. Bu szn her bir harfi, Mbud iinde hdis olan bir
arazdr. Baka bir araz da Allah da hdis olan ve o hdisi kendisiyle grd
ryettir. Eer bu ryet kendisinde ortaya kmasayd bu hdisi gremezdi. Dier
bir araz da, iitmesidir. Bylece Kerrmiler Allahta her hangi bir arazn yok
olmasnn, ancak kendisinde baka arazlarn meydana gelmesiyle gerekletiini
ileri srmlerdir. Bu arazlardan biri Allahn bir eyin yok olmasna dair olan
irdesidir. Bu irde kendisinde ortaya knca, yok olmasn istedii eye yok ol
veya tken der ve bu sz de yine baka arazlar olan bir ok harften oluur.
Bylece onlara gre ilhn zatnda bulunan arazlar, lemde ortaya kan arazlardan
kat kat fazladr. Kerrmiler, ilhn zatnda ortaya kan hadislerin yok olmasnn
imkan hakknda ayrla dmlerdir. Bir ksm bu hdislerin yok olmasn
mmkn grrken, ounluu bunu imkansz grmtr. Onlara gre Allah, ezelde
hdislerden hli (bo) olmasna ramen, gelecekte bunlardan hli olmayacaktr. Bu
grleri Heyulann ezelde bo bir cevher olup, sonradan bunda arazlarn meydana
geldiini ileri sren Heyulaclarn grne benzemektedir.17
Badd, kendi zamannda Kerrmilerin reisi brahim b. Muhcirin Allahn
isimlerinin Onun arazlar olduunu ileri srdn bildiri. Bu balamda o Allah
isminin de Onda bulunan bir araz olduunu kabul etmi ve er-Rahmnn ikinci, erRahimin nc, el-Hlkn drdnc vb.araz olduklarn, bylece bu isimlerin
herbirinin dierinden baka baka arazlar olduklarn iddia etmi; buna gre Yce
Allah er-Rahmn deildir, er-Rahmn da er-Rahm deildir, el-Hlk da er-Rzk
deildir demitir.18
17
18
75
Beyniyye
Kurucusu Beyn b. Semn (.119/737)n baz taraftarlar23 onun Ebu Him
Muhammed b. el-Hanefiyye (.95-101/714-719 aras) tarafndan imam tayin edildiini ileri srm, bazlar da onu peygamber kabul etmilerdi. Beyn, kendisinin
Kuranda geen hz Beyn (Kuran, lu mrn, 3/138) ifadesini kendisine mal
etmi ve dier bir Kuran yetine dayanarak (Kasas, 28/88) Allahn insan eklinde
olup, yznden baka tamamen yok olacan iddia etmiti. Biri gkte, teki yerde
olmak zere iki ilhn olduunu kabul eden ve gn ilhnn daha byk olup,
insanlarn da onun byk olduunu bilerek onu ycelttiklerini ileri srmt.24 En
19
76
byk ismin kudretiyle, Beyn, Vens gezegenine bavurdu ve Vens de ona cevap
verdi. Kurann yaratlm olduunu syleyenlerin ilki idi. 25 Allahn insan biiminde bir nur olduunu da syledii rivyet edilir.26 Allahn ruhu peygamberlerde,
sonra Alide, sonra bnul-Hanefiyyede, Ebu Himde ve Beynda idi.27
Muiriyye
Kurucusu Mure b. Sad el-cldir. Bu ahs nce nbvvet, sonra ilhlk
iddiasnda bulunmutu. Allahn ruhunun nebiler ve imamlara, bunlardan sonra da
kendisine getiini ileri sryordu. Allah, banda nurdan bir tac bulunan ve bedenindeki organlarnn da alfabedeki harfler gibi olan bir insana benzetiyordu. Mesela
elif harfi Onun ayaklar, ayn gzleri, he harfi de fercini tensil etmektedir. Kalbinde
dedevaml hikmet kaynamaktadr. Allah, alemi yaratmay istediinde ne yce ismi
(ism-i azam) ile konumu, umu, bann zerinde tac hasl olmutur. Parma ile
kendi avucuna insanlarn amellerini yazm, taatlarn yazarken sevinmi, isyanlarn yazarken terlemi; bu terlemesinden de biri karanlk ve tuzlu, dieri aydnlk
ve tatl iki deniz meydana gelmi. te btn yaratklar bu iki denizden meydana
gelmitir. Bu nedenle mminler aydnlk ve tatl, kafirler karanlk ve tuzlu
denizdendir. nsanlarn glgelerinin yaratlmas da bundan sonradr. lk yaratlan
Hz. Muhammeddir. De ki, eer Rahmn olan Allahn ocuu olsa, kulluk edenlerin ilki ben olurdum yeti28 de bunun delilidir. Bundan sonra Allah, Muhammedi btn insanlara gndermi, sonra da Ali b. Ebu Talibi hilafetten menetmek
iin gklere teklif etmi, onlar kabul etmemi, sonra insanlara tekif etmi, onlardan
mer b. el-Hattab kalkarak bu ii yklenmeyi Ebu Bekire emretmi, o da kabul etmitir. Dorusu Biz sorumluluu gklere, yere, dalara sunmuuzdur da, onlar
bunu yklenmekten ekinmiler ve ondan korkup titremilerdir. Pek zalim ve pek
25
77
cahil olan insan onu yklenmitir.29 yeti de buna delalet eder. te bu insan
merdir, derler.30
Muire, bu ve imamlar hakkndaki grleri dolaysyla Emevilerin Irak
valisi Halid el-Kasri tarafndan ldrtlmtr. Gerekten Kuran yetlerini kendi
grlerini hakl karma uruna bu derece ar tevillerle arptarak saptma
giriimlerinin henz slmn ilk yzyl ierisinde ortaya kmas ve stelik bu tip
grlerin uzantlarnn gnmze kadar devam etmesi, insann bir gr
destekleme adna nelere inanabileceini gstermesi bakmndan ok ilgi ekicidir.
Cenhiyye
Bunlar Ebu Mslim tarafndan 130/748de ldrlen Alinin kardei Cferin
soyundan gelen Abdullah b. Muaviyeyi takip ettiler. Onlara gre Allahn ruhu
Ademe hulul etti, daha sonra peygamberlere, Aliye, oullarna ve daha sonra da
Allah olduunu iddia edip, kendisine ibadet edilen Abdullaha yerleti. Abdullah
dedi ki: Bilgi, kalbimde yer mantar ve imen gibi biter. Yeniden dirilii reddettiler. Zira onlara gre lem sona ermez. araba ve dier yasak eylere cevaz verdiler.31
Yorum ve Deerlendirme
Bu inan biimleriyle Mebbihe ve Mcessime guruplar'nn Mslmanlarn
genel icmandan sapm frkalar olduu grlmektedir. Gerek Mebbihe Allah'n
zt ya da sfatlarn yaratklarn zt ve sfatlarna benzetip bunlarn ayn niteliklere
sahip olduunu syleyen frka olmakla birlikte; bir takm mtlaalarla bazen
frkalar dierlerini Mebbihe olmakla sulamlardr. Mesel, Mutezile, Ehl-i Snnet mensuplarn hirette Allah'n grleceini sylemeleri ve Allah'n sfatlarn
kabul etmeleri sebebiyle Mebbihe olmakla sulamlardr. Onlara gre Allah'n
29
Ahzb 33/72.
Er, Makalat, 7-8.
31
Abdulkahir b. Msa, Kitb el-Gunye,bs.yy.,1892, s. 165.
30
78
grleceini sylemek, ayn zamanda Allah'n cisim olduunu, belli bir meknda ve
belli bir ynde olduunu sylemekle e anlamldr ve bu sebeple de Allahn grleceini syleyenler hem Mebbihe ve hem de Mcessimedirler.32
Mutezile, Allah'n yukarda olduunu; arnn zerinde istiv ettiini kabul
eden ve nzlnn olduunu syleyenleri tebihi olarak itham etmitir. Mesel,
Zahid el-Kevser, bu tr endielerle bn Kuteybe ve benzerlerini Mebbihe
olmakla sulamtr. 33 Yine Erlerin nemli mtekellimlerinden Fahruddin erRz (.606/1208), Kur'n'da Allah hakknda kullanlan yed, vech gibi haber
sfatlarn te'vil etmemenin kiiyi Mcessime'ye srkleyeceini sylemektedir. 34
slm dncesinde Mebbihe ve Mcessime ekollerinin balatt benzetimci Tanr tasavvurlar insan biimci35 (antropomorfist) karaktere sahiptir. Bu
ekollerin yansra Selefiyye de bu konuda daha nazik bir slup kullanarak; tabir
yerinde ise Allah gcendirmemeye almtr. Bu eilim sahipleri bu konuda
kendi dncelerini temellendirebilmek iin Kurandaki Allah insan niteliklerle
anlatan yetlere sarlmlardr. Aslnda sorun, Kuran okuma problemi veya yntemidir.
Kuranda Yce Allah, kendisini ilk muhataplar olan Araplara anlatrken,
onlara pek yabanc olmayan kavramlar kullanmtr. Bu kavramlarn bir ksm bir
yandan ok gl bir melikin/kraln zelliklerini yanstmakla birlikte, baz yerlerde
kendisinin benzeri gibisinin bile bulunamayaca 36 gereini vurgulayarak, adeta
onlar mahhastan mcerrede doru ynlendirmek istemi grnyor. Bylece
Kurandaki insan bedenine ilikin olarak gelen Vech (yz), Yed (el), Ayn (gz),
32
79
Kadem (ayak), Cenb( yan), Yemin (sa) gibi metaforlar, mutlak ztn bilinmezliini,
aknln bilinir bir eyle belli bir lde aklanr hale getirme amacna matufturlar37. Nitekim slm dnce tarihine baktmz zaman Tanry mahhas
ifdelerle tasavvur edenlerin, genellikle kltrel alt yaplarnn zayf, deiik dnce biimlerine kapal insanlar olduunu, buna karlk Onu mcerred kavramlarla tasavvur edenlerin felsef ve kltrel derinlii olan kimseler olduklarn
farkederiz.
Kuranda Allahn Vechi tamlamas ile geen Vech kavramlar38, farkl
balamlarda geen deiik anlamlardr. Filolojik adan zt, ynelme, rza,39 eklinde aklanan vech, ebed ve mutlak ztn rzasn kazanmada iman ve ihlasn ilevini de belirtmektedir.40 Yed (el) kavram Kuranda Yahdlerin Allah hakkndaki
bir iftiralarna cevap sadedinde gelmitir. Sz konusu yette geen iftira Allahn
eli baldr41 eklindeki szleri olup, buna cevaben Allah, cmertliini ve her istediini yapabilen oduunu vurgulamak amacyla ayn yetin devamnda Hayr,
Allahn iki eli de aktr diyerek onlarn bu azgn iftiralar reddedilmektedir.
Yazra gre ilgili yette iki eli ifdesi mbalaa ve tekid iin gelmitir. 42
Dier bir yette de Allahn eli onlarn ellerinin zerindedir43 biiminde geer.
Burada da ilk Mslmanlar arasnda bir szleme (biat) olay (Rdvan Biat)ndan
sz edilmekte ve bu szleme el skarak yapldndan, el, sz vermenin somut
sembol olarak kullanlmaktadr. Yani vurgu ele deil, elle yaplan sz vermeyedir.
Allah da byle bir szlemeden raz olduunu vurgulamak iin, oradakilerin ellerinin zerine kendisi de elini koymu olmakla, kendisi de onlarn bu biat ve yardm-
37
80
44
81
dan bamsz olup, gerek anlamda tasavvuru asla mmkn deildir. O alan tasavvur edebilmemiz iin Allah kendisini, insan ve kainatla ilikilerini beeri bir dil yoluyla bizlere aktarmtr. Bu aktarm esnasnda biim ve anlam deiikliini gerektiren lisani vastalar kullanmtr. Bu nedenle Allahn mesajnn dili de snrl olan
insann dzeyinde olma durumundadr. Anlalmayan ey aklanamadna gre,
irad ve inzar durumunda olan insana Mutlakn, snrlnn dzeyine indiriliine en
arpc rnek Allahn kainat yaratmas ve onu iade etmesine ilikin olarak
Kurann kulland dildir.49
Kurandaki Allahn evrenle ve insanla ilikilerini aklama balamndaki
ifde kalplarnda Allah kendi ztndan deil de, daha ok sfatlarndan sz eder.
Allah, evrendeki olaylarn ileyiinin ahenk ve dzeninin arkasnda kendisinin bulunduunu; bunlarn da mutlak ilmi, hr irdesi ve her eye gc yeten kudretiyle
olduunu vurgulayan ve insanlarn anlayabilecekleri anlatm tarzlarnda grlr.
r suresi 11.yetinde Onun benzeri gibi yoktur ifde kalbnn arkasndan,
kendisinin iiten ve bilen olduunu vurgulamas zt olarak bilinemezliini vurguladktan sonra tamamen bilinemezliini dlamaktadr.50 slm dncesinde hemen
tm Mslmanlar, insanlarn Allahn varln; zelliklerini bilebileceklerini, fakat
kendine zg hakikatini bilemeyeceklerini kabul etmilerdir. Bu konuda Hz.
Muhammed (a.s.) de Allahn ztn deil de nimetlerini ve eserlerini dnmenin
daha doru olduunu vurgulad bildirilir.51 Sad suresi 75. yette geen ey blis!
ki elimle yarattma secde etmekten seni alkoyan nedir? ifdesinde de insann
atas olan Hz. Ademin erefini vurgulamaya yneliktir. Gerekten de cisim lemi
ile ruh leminin kendisinde birletii, hibir varla bahedilmeyen nimetlerin
buluma noktas olan insann deerini bundan daha gzel anlatan bir ifde olmasa
gerektir.
49
Nadim Macit, Kurann Allah Tasavvuru ve nsana Ulatrlmas, Bilgi ve Hikmet, Yaz 1995, Say II, 117-118.
50
Macit, Kurann nsan Biimci Dili, 74.
51
Celluddin Abdurrahman b. Ebi Bekir es-Suyt, el-Cmius-Sar, Msr 1954, I/112.
82
52
83
iyle elimektedir. Hatta, benzer veya kapal bir anlam ierdii sylenilen mtebih ayetlerin iine birok surenin bandaki harflerin de dahil edilmesi tutarl
grlmemektedir. Zira muhkemin karlnda kullanlan mtebih, dieri ile
tanmlanan ayetleri kapsamaktadr. Burada sz konusu edilen, metin ve anlamdr.
Oysa surelerin balarnda bulunan harfler; metin, hatta kelime dahi olmadklarndan
dolay bir anlam iermezler. yleyse bunlar; lahi Kitab'n bilinen harflerden
meydana geldiini, herkesin bildii ve kulland harfler olmasna karn, Kurann
benzerini getirmenin mmkn olmadna dair bir uyar olarak grmek gerekmektedir. Her ayetin yorumu bir gereklikten kaynaklanr. Yorum, szn ettii gereklii aklamay ummakta ya da gerekten aklamaktadr. Bu neden yorumun anlam, hem gelecei ya da sonraki olaylar kapsar hem de onlardan kaynaklanr. Yorumu yapan kimsenin anlaml bir ekilde yorumunu yapt an, yorumun gsterdii
ey, onun iin bir gerekliktir. Kur.'an kaynak olarak, materyal ve fiziksel ya da hissedilen gereklik diyebileceimiz dzeyden daha baka gereklikler ve anlamlar
barndrr. Bu nedenle, anlamlar, insann maddi dnyada kulland kelime ve cmlelerden daha geni bir anlamda aklamaktadr.
Gaybn bize anlalabilir ekilde aktarlmas, baka herhangi bir yolla buna
imkan bulunmadndan, sembolik tasvir yoluyla mmkn olmaktadr. Dolaysyla
insann mahede ve tecrbe snrlarna girmeyen alemle (Mutlak Gayb) ilgili mecaz anlaml ifadelerin varln syleyen ve bunun ayrmn muhkem ve mtebih
kavramlaryla yapan Kur'an, bu iki anahtar kavramla anlalrlln belirtmi
olmaktadr.53
Kuranda Allah hakkndaki benzetmeli (mtebih) yetler grubuna giren
haber sfatlara konu olan yetlere baklnca, gerekten de Allah zihnen farkl
dnce kalplar ierisinde alglamak mmkn olabilmektedir. Allah-insan ve
Allah-kinat ilikisinden bahseden yetler grubunda dahi farkl Allah alglamalar
ortaya kabilmitir. Bu hususta mezheb yaklamlar ile kiilerin kendi derni hallerinin de kukusuz nemli bir pay vardr.
53
84
85
54
55
86
slm dnce geleneinde baz kii ve guruplarn bir takm Kurn yetleri
ile hadis metinlerinde geen insan biimci ifadelerin (Allahn benzerliini uyandran ifadeler) ilk artrd lafz anlama ynelip, szn balam ve gerek anlamn kavrayamama hususu nemli bir etken olsa gerektir. Sz gelimi, Allahn Ar
zerinde olduunu bildiren, ellerinden, gzlerinden, ayaklarndan ya da Onun yeryz semasna inmesinden sz eden vb. yetler grubu, bu insanlar bu ynde dnmeye sevk etmi olabilir. Bu sebepten onlar asndan en ak ve en dz yol Allahn ekli ve biimleri olan bir varlnn olduunu sylemekti. Her ne olursa olsun onlar slm kltrnn oluum dneminin bu konuda dikkat ekmi isimleridir.
"O'na benzer hi bir ey yoktur. O, iitendir, grendir" (r, 42/11) yetiyle
Yce Allah hi bir eyin kendisine benzer olamayacan Kur'n'da ak ve net bir
biimde ifade etmektedir. Yaratklarndan hi bir ey O'na benzemez. O da
yaratklarna benzemez. nk Kelm ilmi asndan mantksal ve bilimsel adan
dnldnde benzeme" veya benzeme, varlklarn sonral olularna (hudsuna) delalet eder. Benzeim ve deiim Tanrda olamaz. Daha sonra deiime
urayan varlklar, birbirlerine benzerler ve bunlarn da ilh olmas asla mmkn
deildir. Deiim halinde olan varlklar birbirlerinin nedenidirler. Bu silsile sonsuza
kadar gidemez. Bir balangc ve bir sonu olmas gerekir.bunlara bir balang
veren varln ise kendisi deiime uramayan ve buna gereksinimi bulunmayan
varl zorunlu olan lk Varlktr. Bu varln ad da slmda Allahtr.
slm Dini ve dncesindeki kabul grm syleme gre; Allah'n zt
yaratklarna benzemedii gibi, sfatlar da yaratklarn sfatlarna benzemez. Bu
anlay bandan beri Mslmanlar arasnda genel bir icma ve iman esas olmutur.
Bu bakmdan yukardaki antropomorfist/insan biimci anlaylar, btn slm
dnrleri tarafndan profan; ar ve sapkn anlaylar olarak kabul edilir. Allah,
hayat, ilim, kudret, semi', basar vs. gibi sbt sfatlarla nitelidir. nsanlarda da hayat, ilim, kudret, semi' ve basar gibi sfatlar vardr. Ancak Allah'n sfatlaryla insanlarn sfatlar arasnda sadece isimlendirme ynyle bir benzerlik vardr, ontolojik
olarak ve mhiyetleri asndan her hangi bir benzerlik asla sz konusu deildir.
87
Kaynaka
ABDULKAHR B. MSA, Kitb el-Gunye, bs. yy.,1892.
BADD, Abdulkhir el-, el-Fark beynel-Frk (Mezhepler Arasndaki Farklar),
ev. E. Ruhi Flal, Kalem Yay stanbul 1979.
BADD, Abdulkhir el-, Muhtasar el-Frak, ksaltan Abdurrrezzak er-Resan, ner.
Philip K. Hitti, Kahire 1924.
BADD, el-Fark beynel-Frk, Msr 1928.
CRCN, Seyyid erif el-, Trift, stanbul 1300 h.
ERDEM, Hsameddin, Baz Felsefe Meseleleri, Konya 1999.
EAR, Ebul-Hasen Ali el-, Makltul-slmiyyn vehtilful- Musalln, III. Bs.,
(Thk.: Helmut Ritter), Wiesbaden 1400/1985.
BN KUTEYBE, Uynul-Ahbr, Khire 1343-1349/1925-1930.
BN KUTEYBE, Tevilu Muhtelifil-Hadis, Kahire 1326/1908.
BNU EB'L-HADD, Abdulhamd Hibetullah b. Muhammed, erhu Nehci'l-Belaa,
Beyrut, ty.
BN MANZR, Ebl-Fadl Cemaluddin Muhammed b. Mkerrem (.711h.), LisnulArab, Beyrut 1375/1955 ve 1389/1970.
KE, Abdulaziz el-, MarifetRicl, Bombay, 1317/1899.
KUTLUAY, Yaar, slm ve Yahudi Mezhepleri, st. 2001.
MACT, Nadim, Kurann nsan Biimci Dili, stanbul 1996.
MACT, Nadim Kurann Allah Tasavvuru ve nsana Ulatrlmas, Bilgi ve Hikmet,
Say II, Yaz - 1995.
MAKRIZ, Takyuddn b.Ahmed, el-Htat, Bulak 1270/1853.
MALAT, Ebu'l-Huseyn Muhammed b. Ahmed, et-Tenbih ve'r-Redd al Ehli'l-Ehvi
ve'l-Bida, Beyrut 1968.
MALAT, Ebu'l-Huseyn Muhammed b. Ahmed, et-Tenbih ve'r-Redd al Ehli'l-Ehvi
ve'l-Bida, tahk.. M. Zhid el-Kevser, Beyrut 1968.
MSA, Abdulkahir b., Kitb el-Gunye,bs.yy.,1892.
OSMAN, Abdulkerim Nazariyyett-Teklif, Beyrut 1971.
ZLER, Mevlt, Allahn Mhiyeti ve Aklen drki Meselesi, Atatrk n. FD. Say 13,
Erzurum 1996.
88
89
90
Giri
Msr, am ve Hicaz gibi slm corafyasnn en nemli blgelerini iki buuk
asrdan fazla bir sre hakimiyetleri altnda tutan Memlkler (648-923/1250-1517),
slm tarihinin en byk Mslman-Trk devletlerinden biridir. Yenilmez kabul
edilen Moollar, Aynicltta hezimete uratarak slm dnyasnn batsn byk
bir tehlikeden kurtaran Memlkler, bu zaferle siyas konumlarn glendirmiler,
bundan ksa bir sre sonra Abbs hilafetini Msra getirmek suretiyle mslmanlar
nazarnda din meruiyetlerini de kazanmlardr.
Bu byk Trk devleti bir yandan siyas ve din meruiyetinin temellerini
olutururken, dier yandan bata selefi Eyybler (567-866/1171-1462) olmak zere
daha nce kurulmu olan devletleri rnek alarak messeselerini oluturma gayreti
iine girmitir. Memlkler Devletinin siyas ve asker tekilatn arlkl olarak
hkmranln sona erdirdii Eyyblerden ald kabul edilmektedir. 1 Ancak
Memlkler vezirlik messesesi hususunda farkl bir uygulamaya gitmiler, niybets-saltana (saltanat niplii) adyla vezirlikten daha yksek bir grev ihdas etmek suretiyle, kendilerinden nceki slm devletlerinde sultan veya halifeden sonra
ikinci g sahibi olan vezirin yetkilerini nemli lde snrlandrmlardr. Dolaysyla, sultanlktan sonra gelen ve vezirliin yerini alan niybets-saltana vazifesinin ihdas edilmesinin ardndan vezirlik daha alt konumda bir makam haline
gelmitir.2 Veziri ikinci planda brakan nibs-saltana, sultann ilgilendii hemen
her eyle ilgilenen, onun turasn koyduu her trl resm evraka kendi imzasn
1
smail Hakk Uzunarl, Osmanl Devleti Tekiltna Medhal, Ankara 1988, s. 293;
smail Yiit, Siyasi-Dini-Kltrel-Sosyal slm Tarihi: Memlkler, VII, stanbul 1991,
s. 179.
ihabeddin Ahmed b. Yahya b. Fazlullah el-mer, Meslikl-ebsr f memlikilemsr:Memlik Msr ve-m vel-Hicz vel-Yemen (nr. Eymen Fud Seyyid),
Kahire 1985, s. 59; Ahmed b. Ali el-Kalkaend, Subhul-a f snatil-in, I-XV,
Kahire 1910-1920, IV, 28; Takyyddin Ahmed b. Ali el-Makrz, Kitbl-Meviz velitibr bi-zikril-htat vel-sr, I-II, Beyrut, ts., II, 223; Celaleddin Abdurrahman b. Eb
Bekir es-Syt, Hsnl-muhdara f ahbri Msr vel-Khire, Kahire, ts., II, 94;
Uzunarl, Medhal, s. 362. smail Yiit, Memlkler, VII, 188.
92
atma yetkisine sahip fevkalade nfuzlu bir grevliydi. 3 Sultann yannda sarayda
grev yapan nibs-saltana, kfill-memlkil-slmiyye ve en-nibl-kfil
unvanlarn da tard.4 Dier taraftan Msr ve Suriye blgesindeki byk vilyetlerin valilerine de nibs-saltana unvan verilmekteydi.5
Ancak geni yetkilerle donatlan nibs-saltanann glgesinde kalmakla
birlikte, Memlklerde vezirin devlet hiyerarisinde belirli bir dnem iin nemli
bir konuma sahip olduunu sylemek mmkndr. Kaynaklardaki baz kaytlar
bunu gstermektedir. Mesela ilk Memlk dnemi messeseleriyle ilgili eser veren
melliflerden bn Fazlullah el-mer (. 749/1349), devlet ynetimindeki nemli
grevlileri, erbbs-syf (komutanlar), erbbl-aklm (divan grevlileri) ve
zevil-ilm (adl ve din grevliler) olarak kategoride sralamakta ve veziri divan
grevlilerinin en bana yerletirmektedir. 6 Resm yazmalar alanndaki eserleriyle
mehur Kalkaend de (. 821/1418), takld ve tevklerde (resm grevlendirme
yazlar) kullanlan hitap ekilleri ile ilgili bilgi verirken erbbl-aklmdan olan
veziri, kendi kategorisinde ilk sraya yerletirmitir.7
lerleyen zaman ierisinde baz yeni messeselerin kurulmas ve yetkilerinin
bir ksmnn bu messeselere devredilmesi sebebiyle vezirlik bu statsn devam
4
5
93
ettiremedi.
Dolaysyla
kaynaklarda
vezirliin
nemine
dair
yaplan
bu
10
94
11
12
iin Msrdaki muhtelif blgelerden bir ok yerin gelirlerini bu divana tahsis etmi,
bylece sz konusu divan idare eden stdrn ehemmiyeti artm buna mukabil vezirin
nemi azalm, elinde kalan birka blge ve rf vergilerden tahsil ettii gelirleri sultan
memlklerinin et ihtiyac ve sultann mutfak masraflarn gidermek iin harcamakla
ykml bir grevli haline gelmitir. ed-Dvnl-mfred hakknda geni bilgi iin bk.
Kalkaend, Subhul-a, III, 453, 457, IV, 14, VI, 215; Makrz, el-Htat, II, 222, 223224, 395; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 34, 106-107; Popper, Egypt, s. 93, 97-98;
Kazm Yaar Kopraman, Divan (Memlkler), DA, IX (stanbul 1994), s. 383; H. L.
Gottschalk, Dwn (Egypt), EI, II (Leiden 1965 ), s. 330.
Vezirliin geirdii safhalar ve bu konudaki deerlendirmeler hakknda geni bilgi iin
bk. Fatih Yahya Ayaz, Memlkler Dneminde Vezirlik (1250-1517) (Baslmam
Doktora Tezi), Marmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul 2004, s. 26137.
Fazlullah b. Ebil-Fahr es-Suk, Tl Kitabi Vefeytil-ayn (nr. ve trc. Jacqueline
Sublet), Dmak 1974, Arapa ksm s. 152; Ahmed b. Abdlvehhab en-Nveyr,
Nihyetl-ereb f fnnil-edeb, I-XVIII, Kahire, ts., XIX-XXVII (nr. M. Ebl-FazlAli M. el-Bicv-Hseyin Nassr v.dr.), Kahire 1975-1985, XXIX (nr. M. Ziyaeddin
er-Reyyis-M. Mustafa Ziyde), Kahire 1992, XXX (nr. Muhammed A. are- M.
Mustafa Ziyde), Kahire 1990, XXXI (nr. el-Bz el-Arn-Abdlaziz el-Ehvn),
Kahire 1992, XXXII (nr. Fehim M. eltt- Abdlaziz el-Ehvn-Sad A. r), Kahire
95
tarihi hakknda kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, 693 (1294) senesinde ldrld srada elli yanda veya biraz zerinde olduu eklindeki kaytlardan, 13
onun 640l (1242den sonra) yllarn balarnda doduu sonucuna varlabilir.
Doum yeri hakknda ise iki farkl rivayet sz konusudur. bns-Suk (. 726/
1326), Nablus kkenli olduunu, sonradan Dmaka tandn sylerken,14 Makrz onun Dmakta doduunu nakleder.15 Babas, kuma ticareti ile uraan bir
tccar olup, vefat ettiinde oluna hatr saylr miktarda servet brakmt.16 673
(1274-1275) senesinde vefat eden babas, dil, drst ve saygn bir kimse olarak
tantlmaktadr.17
Dmakta yetiip byyen bns-Sels, baba meslei olan tccarla yneldi. Birok ticar sefere katlmak suretiyle ticaret alannda tecrbe edindi. Byk
tccarlardan olmamasna ramen kendisini nemli ve mevki sahibi bir kimse olarak
13
14
15
16
17
1998, XXXIII (nr. Mustafa Hicz- M. Mustafa Ziyde), Kahire 1997, XXXI, 188;
emseddin Eb Abdullah Muhammed b. brahim b. Eb Bekir b. el-Cezer, Havdiszzaman ve enbh ve vefeytl-ekbir vel-ayn min ebnih (nr. mer Abdsselam
Tedmr), I-III, Beyrut 1998, I, 211; emseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman ezZeheb, Trhul-slm ve vefeytl-mehr vel-alm: sene 651-700 (nr. mer
Abdsselam Tedmr), Beyrut 1999-2000, sene 691-700, s. 199; Nasruddin
Muhammed b. Abdrrahim b. Ali b. el-Furt, Trhud-dvel vel-mlk-Trhu bnilFurt, VII (nr. Kostantin Zreyk), Beyrut 1942, VIII (nr. Kostantin Zreyk-Necla
zzeddin), Beyrut 1939, IX/1 (nr. Kostantin Zreyk), Beyrut 1936, IX/2 (nr. Kostantin
Zreyk-Necla zzeddin), Beyrut 1938, VIII, 106; Makrz, Kitbl-Mukaffel-kebr
(nr. Muhammed el-Yalv), I-VIII, Beyrut 1991, VI, 204.
Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 200; Makrz, Kitbs-Slk li-marifeti
dvelil-mlk (nr. M. Mustafa Ziyde-Sad A. r), I-XII, Kahire 1956-1973, I/3,
804.
bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 152.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 204.
Bedreddin Mahmud b. Ahmed el-Ayn, kdl-cmn f trhi ehliz-zamn (nr.
Muhammed M. Emin), I-IV, Kahire 1987-1992, III, 52.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 204.
96
gstermeye alyordu. Arkadalar onun bu tavryla alay etmek iin kendisine esshib18 diye lakap takmlard.19
bns-Selsun gerek sz konusu tavrlar ve gerekse kurduu ilikiler
vastasyla balangtan itibaren gzn yksek mevkilere diktii anlalmaktadr.
O, sayesinde nemli bir mevkiye gelebilme amacyla Dmak veziri20 Takyyddin
Tbe et-Tekrit 21 ile iyi ilikiler kurmutu. Nitekim o, bir sefer dn Dmaka
urayan Sultan el-Melikl-Mansur Seyfeddin Kalavun (678-689/1280-1290) ile
birlikte Msra giden Takyyddin Tbenin maiyetine katlmay baard. bnsSels Msr, ordusunu ve meray grnce ok etkilendi ve Takyyddin
Tbeye, buradaki emrlerden Dmakla balants olan birisinin hizmetinde almak istediini syledi. 22
18
19
20
21
22
97
23
Nzrul-hisbe veya muhtesip nemli bir grevli olup kendi blgesinde er hkmlere
gre hareket edilmesini salamakla ykml idi. Memlkler dneminde merkezde iki
muhtesip bulunmaktayd. Bunlar Kahire ve Msr (Fustat) muhtesipleri olup, Kahire
muhtesibi rtbece daha st bir konumdayd. Dmak muhtesibi, Msrdakiler kadar
nemli bir konuma sahip deildi, ancak civardaki blgelerin hisbe naiplerini tayin ve
azletme yetkisini haizdi. Daha geni bilgi iin bk. Taceddin Abdlvehhab es-Sbk ,
Mudn-niam ve mbdn-nikam, Beyrut 1986, s. 56; Kalkaend, Subhul-a, IV,
37, 193; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 115.
98
24
25
26
99
27
28
100
30
31
32
101
33
102
34
35
36
103
38
39
40
41
104
bir vezir gibi muamele grerek geri dnd. 20 Muharrem 690 (23 Ocak 1291) tarihinde Kahireye varan bns-Sels, huzura kabul edildi, iki gn sonra da vezirlik
grevine tayin edildi. 42 Onun vezirlie tayin takldini dvnl-in 43 reisi Muhyiddin b. Abdzzahirin yazd nakledilmektedir.44
B. Vezirlii ve Sultan zerindeki Nfuzu
el-Melikl-Eref Halilin vezirlie tayin ettii bns-Selsa geni yetkiler
verdii, devlet idaresinde kendisinden sonraki ikinci adam haline getirdii, bnsSelsun da bu yetki ve imkanlar ftursuzca kulland grlmektedir. Kaynaklarn bildirdiine gre, sultan byk yetkilerle donatmak suretiyle btn devlet
ilerini bns-Selsa havale ederek, Memlk Devletinde daha nce hibir vezirin
grmedii itibar gsterdi. Kendi memlklerinden bir grubu onun hizmetine verdi.
Bunlar vezirle birlikte hareket ediyor ve onun hizmetini gryorlard. Bu durum
onu gurura sevk etti ve bir vezir konumunu aan davranlar sergilemesine sebep
oldu. Emrlerin ileri gelenleri yanna girdiinde tam olarak ayaa kalkmyor, hatta
bazlarna itibar dahi etmiyordu. nemli grevlerde bulunan emrleri isimleri ile
aryor, unvanlarn syleme ihtiyac bile duymuyordu. O kadar ileri gitmiti ki,
ikinci sultan statsndeki Nibs-saltana Baydary dahi hafife alyor, ona gerekli
itibar gstermiyor, onun baz grevlerini kendisi stleniyor, baz tasarruflarna da
engel oluyordu. Baydar ise, sultann ona olan muhabbetini bildiinden buna ses
42
43
44
105
karamyor, btn bu hareketleri sineye ekiyordu. Hatta bir gn vezir, makamndan kp hazine dairesine gitmek zere sarayda yrrken, sultann gnlk hizmetinden kan byk emrlere rastlamt. Bu emrler hemen onun hizmetine kotular,
kimisi de elini pmeye davrand. O, biraz ilerlediinde Baydar ile karlat, birbirlerine selam verdikten sonra yrmeye devam ettiler. Bu esnada Nibs-saltana
Baydar, vezire daha fazla hrmet gsteriyordu. Gidecekleri yere vardklarnda vezir onun geri dnmesini istedi ve ona hitap ederken unvann belirtmeden sadece
Emr Bedreddin demekle yetindi. Bu durum, dnemin tarihilerine gre benzeri grlmemi bir olayd.45 merann ileri gelenleri ve devlet erknnn nemli isimleri
bir sknt olduunda hemen ona kouyor, bir mesele iin kendilerine bavuranlar
da ona gnderiyorlard.46 Hatta Dmaktaki ddd-devvn Emr Sungur elAsar,47 grevinden azledilince mallarn msadere edilmekten kurtarmak ve
grevine geri dnebilmek iin bns-Selsun kzna talip olmu ve bu sayede
hem ar cezadan kurtulmu hem de eski grevine dnebilmiti.48
Vezir bns-Selsun emrlere kar sergilemi olduu bu tavr ve merann
da ona kar yumuak ve alttan alr ekildeki davranlarnn altnda sultann bu
hususta byk meraya verdii emirler yatmaktadr. yle ki, sultan onu vezirlie
getirdikten sonra Baydar ve Alemddin Sencer e-c49 gibi nde gelen emrlere, vezirine gerei gibi hizmet etmeleri hususunda kesin talimat vermiti.50
45
46
47
48
49
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 191-193; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 108109; Makrz, es-Slk, I/3, 761-762; a.mlf., el-Mukaffel-kebr, VI, 207-208.
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 276.
Emr Sungur el-Asar eitli grevlerin ardndan iki defa vezirlik de yapm olup, byk
meradand. 709 (1309) senesinde vefat etmitir. Hayat hakknda bk. bns-Suk,
Tl Kitbi Vefeyt, s. 88-89; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXII, 160; bn Kesr, elBidye, XIV, 59; Makrz, es-Slk, II/1, 84; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, II, 104105.
bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 88; bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 53.
Emr Alemddin Sencer e-c, Dmakta niybets-saltana, Msrda defalarca
vezirlik gibi birok nemli grevi stlenmi olan, dneminin en kudretli emrlerindendi.
693 (1294) senesinde hrsnn kurban oldu. Hayat hakknda bk. bns-Suk, Tl
106
50
51
52
53
107
54
55
56
57
58
108
60
61
62
63
64
ki asra yakn vezirlerin resm makam olarak kullanlan bu yer hakknda daha geni
bilgi iin bk. Ayaz, Memlkler Dneminde Vezirlik, s. 194-195.
Makrz, es-Slk, II/2, 363.
Vezirlik de yapan ve dneminin nde gelen ilim adamlarndan olan Takyyddin b.
bintil-Eaz 695 (1296) senesinde vefat etmitir. Hayat hakknda bk. Baybars elMansr, Zbdetl-fikre, s. 312; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 299-300; Muhammed b. akir el-Ktb, Fevtl-Vefeyt vez-zeyl aleyh (nr. hsan Abbas), I-V,
Beyrut 1973-1974, II, 279-282; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 217; Makrz, esSlk, I/3, 813, 817; Takyyddin Eb Bekir b. Ahmed b. Muhammed b. Kd hbe (.
851/1448), Tabakt-fiiyye (nr. el-Hfz Abdlalim Han), I-IV, Beyrut 1987, II,
176-179.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 218-220; Makrz, es-Slk, I/3, 771-773. Ayrca bk.
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 287; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 123127.
bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 57; bn Kesr, el-Bidye, XIII, 341.
bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 153.
109
kzgnlnn temelinde tayin ettirdii bir kady sultana ikayet ederek azlettirmesi
yatyordu. Daha sonra Emr cye kar faaliyete girimi, istedii kady
yeniden tayin ettirmeye muvaffak olduu gibi sultann, cyi azarlamasn da
salamt. Daha sonra ele alnaca gibi, bunu unutmayan c, el-Melikl-Eref
Halilin ldrlmesinden sonra bns-Selsun tutuklanmasnda nemli rol oynad
ve ona ar ikencelerde bulundu. 65 bns-Sels, Ks valiliini yrten bir emri
de talimatlarn dikkate almyor diye sultana ikayet ederek azlettirmiti. Bu emrin,
bns-Sels aleyhinde sultann mallarn ald eklindeki ithamlar da sultan
tarafndan dikkate alnmam, hatta daha sonra vezire saygszlk yapt iin ar
ekilde cezalandrlmt.66
bns-Selsun mdahaleleri bunlarla snrl kalmyor, sadece ktibssrrn haberdar olabilecei sultana ait yazmalar da grmek istiyordu. Nitekim
Ktibs-sr Fethuddin b. Abdzzahire, yazd her eyi kendisine de sunmasn
emretmi, ktip ise bunun mmkn olmadn, sultann srlarna kendisinden bakasnn vkf olamayacan syleyerek itiraz etmiti. Bu hadiseyi duyan sultann,
Fethuddine hak verdii,67 bns-Selsun buna ok kzd kaydedilmektedir. 68
Yukarda bahsedilen faaliyetleri, bns-Selsun insanlarn gznden dmesine sebep oluyordu. Bunlar umursamayan vezir, en yakn arkadalarn dahi
cezalandrmaktan ekinmiyordu. lk olarak, kendisine devlet kapsn aan Takyyddin Tbeyi azlettirerek mallarn msadere ettirdi. Daha sonra ilk grevine
tayininde araclk yapm olan Ktibs-sr Fethuddin b. Abdzzahire devaml baskda bulunarak, rahat grev yapmasn engelledi. 69 Gerek bu ikisine yaptklar ve
65
66
67
68
69
110
111
Bu hadiseden ksa bir sre sonra sultan veziri bns-Selsu da alarak Kahire
dnda avlanmaya gitti. Daha sonra vezirini civarda kendi hs hazinesine ait arazi
ve mallarn durumunu ve gelirlerini teftie gnderdi. Bu blgelerde sultana ait ambarlarn bo, Baydarya ait olanlarn ise azna kadar dolu olduunu tespit eden
bns-Sels durumu sultana bildirdi. Bununla kalmayarak, Baydarnn onun mallarn zimmetine geirdii eklinde ithamlarla, sultann, nibs-saltanas hakkndaki hsn- zannn yok etmeye muvaffak oldu. Adamlar vastasyla durumdan haberdar olan Baydar, sultann dn iin byk bir ziyafet tertip etti. Sultan bu
ziyafete itirak etmekle birlikte verdii hediyelere itibar etmeyerek ona olan
tepkisini gsterdi.73
Ne var ki, bns-Selsun bu faaliyetleri sonunda kendisine bir fayda
salamad gibi sultann da hayatna mal olmutur. yle ki, 3 Muharrem 693 (4
Aralk 1293) tarihinde sultan, avlanmak maksadyla Kahire dna karken Vezir
bns-Selsu vergi tahsilat iin skenderiyeye yollamt. bns-Sels oraya
gittiinde, Baydar ve adamlarnn blgenin ticaret mallarna ve vergilerine el
koyduunu grerek durumu sultana bildirdi. Bunu renen sultan ok fkelendi.
Baydary ararak byk emrlerin huzurunda azarlayp hakaret etti. Sultann yannda sessiz kalan Baydar, dar ktnda arkadalar olan byk emrlerle bir
durum deerlendirmesi yapt ve neticede sultan ldrmeye karar verdiler. Baydar
ve arkadalar 12 Muharrem 693 (13 Aralk 1293) tarihinde, yanndaki askerlerin
azlndan da istifade ederek sultan bir suikastla ldrdler.74 Baydarnn sultan
ldrmesine sebep olarak, meraya kar tutumunu ve bns-Selsu vezir tayin
etmesini gsterdii rivayet edilir. 75
73
74
75
112
Sultann ldrlmesi, bns-Sels iin yegne dayanan kaybetmesi anlamna geliyordu. Artk onun iin parlak ve gzel gnler sona ermi, dmanlar ile
karlama vakti gelip atmt.
76
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 296-297; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 263264; bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 191-192; bnl-Furt, Trhu bnilFurt,VIII, 169-170; Makrz, es-Slk, I/3, 791-793.
113
77
78
79
Zehebnin rivayetine gre vali ona hakaret etmi ve aalayarak ehirden karmtr
(Trhul-slm: sene 691-700, s. 200).
Ayn, kdl-cmn, III, 228-230. Kr. Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 208-209.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 271-273; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 175177; Makrz, es-Slk, I/3, 796-797; a.mlf., el-Mukaffel-kebr, VI, 208-209.
114
daha sonra merann huzuruna gidebileceklerini syledi. Eskiden olduu gibi alay
topland ve hep birlikte Kalatl-cebele ktlar. Yanna vardklarnda hatrn
soran c, yeni sultann da kendisini vezir tayin etmek istediini bildirdi. Gururundan taviz vermeyen bns-Sels, nce sultanla grmesi gerektiini, baz artlar olduunu syledi. c de sultann baz artlarnn bulunduunu, nce orduya
bir cls nafakas datlmasn istediini belirtti. Bu szlerinin hemen ardndan, daha nce bns-Selsun cezalandrd ve mallarn msadere ettii ddd-devvne iaret ederek veziri tutuklatt. Sz konusu ddd-devvn onu tutuklarken
ar hakaretlerde bulundu. 80
Kibrinden dolay hibir eyi gz grmeyen ve tedbir almayan, cnin
kendisi ile alay ettiinin dahi farkna varamayan bns-Selsu ok kt bir akbet
bekliyordu. Tutuklanmasnn ardndan ikence edilmek ve mal msaderesine tabi
tutulmak zere ddd-devvne teslim edildi. Bu emrin, ona lnceye kadar ikence yapt, hatta ldn fark etmeyerek ikenceye devam ettii rivayet edilir.81 Ona ikence yapanlarn bin yz krba vurduklar, yalvarmalarna aldrmadklar, gndz eek zerinde, halkn grebilecei bir ekilde hapsedildii yerden
Kalatl-cebele naklettikleri, vezareti srasndaki ktlkleri sebebiyle kzgn olan
insanlarn bu esnada ona hakaret ettikleri belirtilmektedir.82 Hatta ldkten sonra
ikenceden dolay cesedinin rd ve daldndan da bahsedilmektedir. 83
lmnn ardndan Kahiredeki byk bir mezarla defnedildi. 84 Daha sonra
Dmaka nakledildii de kaydedilmektedir. 85 Onun lmnden sonra mezarnda da
80
81
82
83
84
85
115
rahat braklmad, kabrini talan edip yakmak isteyen baz askerlerin mezar bulamadklar iin bundan vazgemek zorunda kaldklar sylenmektedir. 86
bns-Selsu cezalandranlar sadece onu cezalandrmakla kalmadlar,
Msr ve Dmaktaki btn akrabalar ve yaknlarn da tutuklayp mallarn msadere ettiler.87 Yine Dmaka mzekkere yollanarak, onun burada emanet brakt
iddia edilen byk miktardaki parasna da el konuldu. 88 Ailesi ve yaknlarndan
msadere edilen miktarn drt yz bin dirheme ulat rivayet edilir.89
Bu cezalandrma ilemlerini yrten cnin, bns-Selsun akrabalarna verdii cezalardan sadece bir kiinin kurtulduu rivayet edilmektedir. Buna
gre, bns-Sels vezirlie tayin edildikten sonra btn akrabalarn Msra davet
etmi, aralarndan sadece birisi bu daveti kabul etmemi ve bir iir yazarak veziri
uyarmt. Bu zat iirinde melen, Ey bu mlkn veziri bil ki / sen engerek ylanlarnn90 zerine bastn / Allaha dayan ve ona sn ki / korkarm seni ylan91
sokar, eklinde ifadeler kullanyordu. Bu iirden uzun zamandr haberdar olan
c, Dmaktan cezalandrmak zere bns-Selsun akrabalarn ardnda,
iirin yazarn bundan istisna tutmu ve ona hibir ekilde dokunulmamasn emretmiti.92
86
87
88
89
90
91
92
116
Sonu
bns-Sels, vezirliin niybets-saltana mertebesinde grld ve dier
dnemlere gre nemini kaybetmedii birinci dnemde bu vazifeyi yrtmtr. O,
gerek bu ilk dnemin zellii, gerekse sultann onun iin oluturduu mutlak destek, snrsz yetki ve madd imkanlar gibi artlar sayesinde grevi boyunca ftursuzca davranabilmi, kendi grev alannn dnda kalan konularda dahi tasarrufta
bulunabilmitir. Onu, bu manada Memlkler dneminin en kudretli veziri olarak
grmek mmkndr. Bu ilk dnemde onunla mukayese edilebilecek lde g
sahibi olan vezirler erefddin el-Fiz96 ve Bahaeddin b. Hinn 97 ise hibir zaman
93
94
95
96
97
117
emrleri karlarna almay tercih etmemi, daha ziyade kendi grevleri ile ilgilenmi, bns-Selsa gre ok mtevaz saylabilecek kimselerdir. Bunlardan
Fiz, devlet idaresine daha fazla karmak istemise de bunda bns-Sels kadar
baarl olamam, meraya dmanlk yapmaya ise hi kalkmamtr. 98
Vezir bns-Selsun azledilerek ldrlmesini tamamen asker-sivil ekimesinin bir sonucu olarak grmek doru olmamaldr. Zira burada merann esas
itibariyle sivil bir makam olan vezirlie mdahale arzusu sz konusu deildir. Aksine vezirin kendi grev alannn dnda, zellikle de nibs-saltanann uhdesindeki
ilerde sz sahibi olma istei bahis konusudur. Tabii olarak bu durum byk emrler
arasnda honutsuzluk meydana getirmitir. Dier taraftan, bns-Selsa kar
olan tepkiler sadece mera grubundan deil, bir btn olarak idareyi oluturanlarn
tamamndan kaynaklanmaktadr. Bu noktada bns-Selsun, kendisine byk
yardmlar olan Takyyddin Tbe ve Fethuddin b. Abdzzahir gibi kimselere dahi
vefaszca davranmasnn nemli rol olduu unutulmamaldr. Nitekim daha nce
bahsedildii gibi, bns-Suk onun bu iki zata yaptklarnn sevenlerini azaltp
dmanlarn artrdna dikkat ekmitir. Yine tutuklandktan sonra ikence altndayken dahi halk tarafndan talanmak istenmesi, hem bu icraatlarndan hem de
insanlara yapt hakszlklardan kaynaklanyor olmaldr.
Dnemin tarihilerinin, bns-Sels hakknda, genelde gzel ifadeler
kullanmamalarnn altnda da yine onun vefaszl ve ar kibirlilii yatmaktadr.
Daha nce temas edildii gibi, btn tarihiler bu huylar yznden onu eletirmektedirler. Ayn tarihilerin, onun kadar imkana sahip olan, ancak bunu hibir
98
118
zaman istismar etmeyen ve mtevazl ile n plana kan Bahaeddin b. Hinn iin
hayrhah konumalar dikkat ekicidir.
Sonu itibariyle, el-Melikl-Eref Halilin snrsz desteiyle ve geni
yetkilerle vezirlik grevine tayin edilmi olan bns-Sels, bu konumunu devletin
ve vezaret messesesinin yararna kullanmak yerine, idareyi tamamen kendi
kontrolne almak ve insanlara tahakkm iin bir vesile addetmitir. Ne var ki, onun
bu tercihi sadece kendisinin deil, Sultan el-Melikl-Eref Halilin de hayatna mal
olmu, akraba ve yaknlarnn da byk zarar grmesi sonucunu dourmutur.
Kaynaka
ABDLMUNM MACD, Nzumu devleti seltnil- Memlk ve rsmhm f Msr,
I-II, Kahire 1979-1967.
AHMED DERRC, Mersms-Sultan Kaytbay el-Hs bi-Kttbis-sr vel-kudt
ves-sdr f ehri evvl 874 h., Mecelletl-Bahsil-lm vet-Trsil-slm, III
(Mekke 1400/1980), s. 257-282.
-----, Tercim kttbis-sr fil-asril-Memlk, ayn eser, IV (Mekke 1401/1981), s.
315-350.
AYAZ, Fatih Yahya, Memlkler Dneminde Vezirlik (1250-1517), (Baslmam
Doktora Tezi), Marmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul 2004.
el-AYN, Bedreddin Mahmud b. Ahmed (. 855/1451), kdl-cmn f trhi ehlizzamn (nr. Muhammed M. Emin), I-IV, Kahire 1987-1992; a.g.e. (nr. Abdrrazk etTantv el-Karmt), Kahire 1989.
BAYBARS el-MANSR, Rkneddin en-Nsr ed-Devdr el-Ht (. 725/1325),
Zbdetl-fikre f trhil-Hicre (nr. Donald S. Richards), Beyrut 1998.
BUHL, Fr., Mahmel, A, VII (stanbul 1988), s. 151-152.
EB ME, ihabeddin Eb Muhammed Abdurrahman b. smail el-Makdis (.
665/1267), Tercim riclil-karneynis-sdis ves-sbi-ez-Zeyl aler-Ravzateyn (nr.
es-Seyyid zzet el-Attr el-Hseyn), Beyrut 1974.
EYMEN FUD SEYYD, Kahire, DA, XXIV (stanbul 2001), s. 173-175.
GOTTSCHALK, H. L., Dwn (Egypt), EI, II (Leiden 1965), s. 327-331.
HASAN el-B, el-Fnnl-slmiyye vel-vezif alel-sril-Arabiyye, I-III,
Kahire, ts.
119
BN FAZLULLAH el-MER, ihabeddin Ahmed b. Yahya (. 749/1349), Mesliklebsr f memlikil-emsr: Memlik Msr ve-m vel-Hicz vel-Yemen (nr.
Eymen Fud Seyyid), Kahire 1985.
-----, et-Tarf bil-mustalahi-erf (nr. Muhammed Hseyin emseddin), Beyrut
1988.
BN HACER, Ebl-Fazl ihabeddin Ahmed b. Ali el-Askaln (. 852/1449), edDrerl-kmine f aynil-mietis-smine (nr. Abdlvris Muhammed Ali), I-IV,
Beyrut 1997.
BN HALDN, Abdurrahman b. Muhammed (. 808/1406), Mukaddimet bn Haldn
(nr. Ali Abdlvahid Vf), Kahire, ts.
BN YS, Muhammed b. Ahmed (. 930/1524), Bediuz-zhr f vekiid-dhr (nr.
Muhammed Mustafa), I-V, Kahire 1982-1984.
BN KD HBE, Takyyddin Eb Bekir b. Ahmed b. Muhammed (. 851/1448),
Tabakt-fiiyye (nr. el-Hfz Abdlalim Han), I-IV, Beyrut 1987.
BN KESR, Ebl-Fid madddin smail b. mer (. 774/1373), el-Bidye vennihye (nr. Ahmed Ebu Mhim v.dr.), I-XIV, Beyrut, ts.
BN AHN ez-ZHR, Garsddin Halil (. 873/1468), Zbdet Kefil-memlik ve
beynt-turuk vel-meslik (nr. Paul Ravaisse), Paris 1894.
BN TARBERD, Ebl-Mehsin Cemaleddin Yusuf (. 874/1469), en-Ncmzzhire f mlki Msr vel-Khire, I-XII, Kahire 1956, XIII- XVI (nr. Fehim M. eltt
v.dr.), Kahire 1970-1972.
BN ZAHRE, Eb Hamid Cemaleddin Muhammed b. Muhammed b. Eb Bekir b. Ali
(.888/1483), el-Fezill-bhire f mehsini Msr vel-Khire (nr. Mustafa es-SekkKamil el-Mhendis), Kahire 1969.
BND-DEVDR, Seyfeddin Eb Bekir b. Abdullah b. Aybek (. 736/1336dan
sonra), Kenzd-drer ve cmiul-gurer, VIII (nr. Ulrich Haarmann), Kahire 1971, IX
(nr. Hans Robert Roemer), Kahire 1960.
BNL-CEZER, emseddin Eb Abdullah Muhammed b. brahim b. Eb Bekir
(.739/1338), Havdisz-zaman ve enbh ve vefeytl-ekbir vel-ayn min ebnih
(nr. mer Abdsselam Tedmr), I-III, Beyrut 1998.
BNL-FURT, Nasruddin Muhammed b. Abdrrahim b. Ali (. 807/1405),
Trhud-dvel vel-mlk-Trhu bnil-Furt, VII (nr. Kostantin Zreyk), Beyrut
1942, VIII (nr. Kostantin Zreyk-Necla zzeddin), Beyrut 1939, IX/1 (nr. Kostantin
Zreyk), Beyrut 1936, IX/2 (nr. Kostantin Zreyk-Necla zzeddin), Beyrut 1938.
BNL-MD, Abdlhay b. Ahmed (. 1089/1679), ezertz-zeheb f ahbri men
zeheb (nr. Abdlkadir el-Arnad-Mahmud el-Arnad), I-X, Dmak 1986-1993.
120
121
el-YNN, Kutbddin Ebl-Feth Musa b. Muhammed (. 726/1326), Zeyl Mirtizzamn, I-IV, Haydarbd 1954-1961.
ez-ZEHEB, emseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman (. 748/1347), Trhul-slm
ve vefeytl-mehr vel-alm: sene 651-700 (nr. mer Abdsselam Tedmr),
Beyrut 1999-2000.
122
ukurova niversitesi lahiyat Fakltesi slam Tarihi ve Sanatlar Blm slam Tarihi
Anabilim Dal Aratrma Grevlisi.
situations in administration at that time, they were always together with grand amrs.
The character of these relationships usually determined the viziers situations. In this
study, these relationships are investigated according to the examples which can be
found in the sources.
Keywords: Vizierate, vizier, amr, umara, niybat al-saltana.
Giri
Msr, am ve Hicaz gibi slm corafyasnn en nemli blgelerini iki buuk
asrdan fazla bir sre hakimiyetleri altnda tutan Memlkler (648-923/1250-1517),
slm tarihinin en byk Mslman-Trk devletlerinden biridir. Yenilmez kabul
edilen Moollar, Aynicltta hezimete uratarak slm dnyasnn batsn byk
bir tehlikeden kurtaran Memlkler, bu zaferle siyas konumlarn glendirmiler,
bundan ksa bir sre sonra Abbs hilafetini Msra getirmek suretiyle mslmanlar
nazarnda din meruiyetlerini de kazanmlardr.
Bu byk Trk devleti bir yandan siyas ve din meruiyetinin temellerini
olutururken, dier yandan bata selefi Eyybler (567-866/1171-1462) olmak zere
daha nce kurulmu olan devletleri rnek alarak messeselerini oluturma gayreti
iine girmitir. Memlkler Devletinin siyas ve asker tekilatn arlkl olarak
hkmranln sona erdirdii Eyyblerden ald kabul edilmektedir. 1 Ancak
Memlkler vezirlik messesesi hususunda farkl bir uygulamaya gitmiler,
niybets-saltana (saltanat niplii) adyla vezirlikten daha yksek bir grev ihdas
etmek suretiyle, kendilerinden nceki slm devletlerinde sultan veya halifeden
sonra ikinci g sahibi olan vezirin yetkilerini nemli lde snrlandrma yoluna
gitmilerdir. Dolaysyla, sultanlktan sonra gelen ve vezirliin yerini alan niybets-saltana vazifesinin ihdas edilmesinin ardndan vezirlik daha alt konumda bir
smail Hakk Uzunarl, Osmanl Devleti Tekiltna Medhal, Ankara 1988, s. 293;
smail Yiit, Siyasi-Dini-Kltrel-Sosyal slm Tarihi: Memlkler, VII, stanbul 1991,
s. 179.
124
4
5
ihabeddin Ahmed b. Yahya b. Fazlullah el-mer, Meslikl-ebsr f memlikilemsr:Memlik Msr ve-m vel-Hicz vel-Yemen (nr. Eymen Fud Seyyid),
Kahire 1985, s. 59; Ahmed b. Ali el-Kalkaend, Subhul-a f snatil-in, I-XV,
Kahire 1910-1920, IV, 28; Takyyddin Ahmed b. Ali el-Makrz, Kitbl-Meviz velitibr bi-zikril-htat vel-sr, I-II, Beyrut, ts., II, 223; Celaleddin Abdurrahman b. Eb
Bekir es-Syt, Hsnl-muhdara f ahbri Msr vel-Khire, Kahire, ts., II, 94;
Uzunarl, Medhal, s. 362. smail Yiit, Memlkler, VII, 188.
bn Fazlullah el-mer, et-Tarf bil-mustalahi-erf (nr. Muhammed Hseyin
emseddin), Beyrut 1988, s. 94; Kalkaend, Subhul-a, IV, 16.
bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 55; a.mlf., et-Tarf, s. 94.
Kalkaend, Subhul-a, IV, 184, 217, 233, 237-238, 240, 241. Niybets-saltana
grevi ile ilgili daha geni bilgi iin bk. bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 5556; a.mlf., et-Tarf, s. 94-95; Abdurrahman b. Muhammed b. Haldn, Mukaddimet bn
Haldn (nr. Ali Abdlvahid Vf), I-III, Kahire, ts., II, 670, 674; Kalkaend, Subhula, IV, 16-18; Makrz, el-Htat, II, 215; Syt, Hsnl-muhdara, II, 93-94;
Uzunarl, Medhal, s. 349-362; Hasan el-B, el-Fnnl-slmiyye vel-vezif
alel-sril-Arabiyye, I-III, Kahire, ts., III, 1230-1234; William Popper, Egypt and
Syria Under the Circassian Sultans 1382-1468 A.D., Berkeley 1955, s. 90.
125
7
8
bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 55-63. Ayrca bk. Kalkaend, Subhula, IV, 16-39; Syt, Hsnl-muhdara, II, 93-95; Abdlmunim Macid, Nzumu
devleti seltnil- Memlk ve rsmhm f Msr, I-II, Kahire 1979-1967, I, 42-148.
Kalkaend, Subhul-a, XI, 270.
Nezretl-hs, el-Melikn-Nasr Muhammed b. Kalavun tarafndan, sultana ait arazi
ve mallarla ilgilenmek zere kurulan bir messesedir. Dvnl-hs ismi verilen bu
messesenin bandaki grevliye nzrul-hs unvan verilmekteydi. Vezaret ortadan
kaldrldnda vezire ait ilerin byk ksm nzrul-hssa tevdi edilmi, eitli
grevlileri tayin yetkisi de ona verilmiti. Btn devlet grevlilerine verilen hilatler ve
civar memleketlerin sultanlarna gnderilen hediyelerden de o sorumluydu. Daha geni
bilgi iin bk. bn Fazlullah el-mer, Meslik (Eymen), s. 54-55, 60; Kalkaend,
Subhul-a, III, 452, IV, 29, 30, 45, VIII, 229, XI, 316-320, 339; Makrz, el-Htat, II,
223, 227; Garsddin Halil b. ahin ez-Zhir, Zbdet Kefil-memlik ve beyntturuk vel-meslik (nr. Paul Ravaisse), Paris 1894, s. 107-109; Syt, Hsnlmuhdara, II, 94, 142; Muhammed b. Ahmed b. ys, Bediuz-zhr f vekiid-dhr
(nr. Muhammed Mustafa), I-V, Kahire 1982-1984, I/1, 444, 453.
bn Tariberd, en-Ncmz-zhire f mlki Msr vel-Khire, I-XII, Kahire 1956,
XIII (nr. Fehim M. eltt), Kahire 1970, XIV (nr. Cemal Muhammed Muhriz-Fehim
126
10
11
M. eltt), Kahire 1971, XV (nr. brahim Ali Tarhan), Kahire 1972, XVI (Cemaleddin
e-eyyl-Fehim M. eltt), Kahire 1972, VIII, 141.
ed-Dvnl-mfred el-Melikz-Zahir Berkuk tarafndan ahsna ait memlklerin her
trl ihtiyacnn giderilmesi iin kurulmutur. Nezretl-hssn tekilinden sonra
vezirin elinde braklm olan bu nemli grev artk bu divann banda bulunan
stdrn eline gemitir. Sultan Berkuk sultanlktan nce elde ettii iktn idaresini
stdrn bakanlk ettii bu divana vermitir. Yeni satn ald memlklerin aylklar
iin Msrdaki muhtelif blgelerden bir ok yerin gelirlerini bu divana tahsis etmi,
bylece sz konusu divan idare eden stdrn ehemmiyeti artm, buna mukabil
vezirin nemi azalm, elinde kalan birka blge ve rf vergilerden tahsil ettii gelirleri
sultan memlklerinin et ihtiyac ve sultann mutfak masraflarn gidermek iin harcamakla ykml bir grevli haline gelmitir. ed-Dvnl-mfred hakknda geni bilgi
iin bk. Kalkaend, Subhul-a, III, 453, 457, IV, 14, VI, 215; Makrz, el-Htat, II,
222, 223-224, 395; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 34, 106-107; Popper, Egypt, s. 93, 9798; Kazm Yaar Kopraman, Divan (Memlkler), DA, IX (stanbul 1994), s. 383; H.
L. Gottschalk, Dwn (Egypt), EI, II (Leiden 1965 ), s. 330.
Vezirliin geirdii safhalar ve bu konudaki deerlendirmeler hakknda geni bilgi iin
bk. Fatih Yahya Ayaz, Memlkler Dneminde Vezirlik (1250-1517) (Baslmam
Doktora Tezi), Marmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul 2004, s. 26137.
127
vezirlerin grevleri icab mera ile kurduklar kimi zaman iyi kimi zaman ise kt
bir ekilde seyreden ilikileri ele almaya alacaz.
13
128
14
15
16
17
slm (nr. Semir Tabbre), Beyrut 1999, s. 223; Makrz, Kitbs-Slk li-marifeti
dvelil-mlk (nr. M. Mustafa Ziyde-Sad A. r), I-XII, Kahire 1956-1973, I/2,
396.
Nveyr, Nihyetl-ereb,XXIX, 459.
Daha sonra vezirlik makamna da getirilen Zeyneddin b. ez-Zbeyir, 668 (1269)
senesinde vefat etmitir. Hayat hakknda bk. Ynn, Zeyl Mirt, II, 441-442;
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 172; Zeheb, Trhul-slm: sene 661-670, s. 273; bn
Kesr, el-Bidye, XIII, 271; Makrz, es-Slk, I/2, 589.
Mekn b. el-Amd, Ahbrl-Eyybiyyn,s. 166; Nveyr, Nihyetl-ereb,XXIX, 459;
Makrz, el-Htat, II, 90; a.mlf., es-Slk, I/2, 404.
Ynn, Zeyl Mirt, I, 47.
129
sultann annesine iletilince nce azledilerek tutukland, daha sonra da boularak ldrld.18
Emrlerle yakn mnasebeti olan dier bir vezir de, ilk dnemin kudretli
idarecilerinden Bahaeddin b. Hinn 19 idi. O daha grevlendirildii ilk gn, aralarnda byk emrlerden Devdr20 Balaban er-Rmnin de21 bulunduu bir ok
emr ve devlet grevlisinin itirak edip hizmetinde bulunduklar muhteem bir
18
19
20
21
130
alayla evine kadar uurlanmt.22 Sultann nezdinde ok nemli bir konuma sahip
olan Bahaeddin b. Hinn, devlet ilerinin neredeyse tamamn stlenmiti. Hatta
lkede onun zerinde bir otoritenin bulunmad da rivayet edilir.23 Byk emrlerin
idaresindeki bir devlette sivil bir vezirin bylesine byk yetkilerle donatlmas ve
hatta emrlerin stnde bir konuma getirilmesi ok dikkat ekicidir. Kaynaklarda
onun merann stnde ve zaman zaman nibs-saltanay da glgede brakan
nemli konumu ile ilgili baz rnekler mevcuttur. Mesela, 659 (1261) ve 661 (1262)
senelerinde Msra getirilen Abbs halifelerine biat merasiminde btn emrlerden
nce biat etmitir. 24 lk biati srasnda halifenin Memlk sultan iin yazdrd
saltanat takldini atl olarak bann zerinde tam, byk emrler ise bu alaya
onun nnde yryerek itirak etmilerdi.25 Onun emrlerle resm merasimlerin
dnda da yakn mnasebetlerini gsteren rnekler vardr. Mesela, el-MelikzZahir Baybars 659 (1261) senesinde bir sefer mnasebetiyle Kahireden ayrlrken,
onu ve nibs-saltanay geride brakm, ikisi ileri ok gzel bir ekilde
yrtmlerdi. Bu baarda onun paynn daha byk olduu da kaydedilmektedir.26
Kaynaklarda Bahaeddin b. Hinnnn sultann yokluunda nibs-saltana ve dier
nde gelen emrlerle birlikte devlet ilerini idare ettiine dair baka rnekler de
mevcuttur. Nitekim 664 (1266) senesinde Sultan el-Melikz-Zahir Baybars bir
sefer mnasebetiyle Kahireden ayrlrken geride olu el-Meliks-Sad Berkeyi
(676-678/1277-1280), onun hizmetinde de Bahaeddin b. Hinn ve nibs-saltanay
22
23
24
25
26
Ynn, Zeyl Mirt, I, 439; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 18; Makrz, es-Slk,
I/2, 447; a.mlf., el-Htat,II, 370.
Safed, el-Vf, XXII, 30. Kr. Ktb, Fevtl-Vefeyt,III, 76.
Ynn, Zeyl Mirt, I, 442, 530; bnd-Devdr, Kenzd-drer, VIII, 73, 94.
Muhyiddin b. Abdzzahir, er-Ravzz-zhir f sretil-Melikiz-Zhir (nr. Abdlaziz elHuveytr), Riyad 1976, s. 110; Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 65; Ynn, Zeyl
Mirt, I, 443; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXX, 35; Makrz , es-Slk, I/2, 457; a.mlf.,
el-Htat, II, 108.
Ynn, Zeyl Mirt, I, 453.
131
brakt.27 Yine Sultan 673 (1275) senesinde de Kahireden ayrlrken onu ve ileri
gelen emrlerden birini grevlendirdi. 28
Bahaeddin b. Hinnnn, emrlerle mnasebetleri her zaman iyi olmam,
sultann ona olan sevgi ve saygsn ekemeyen byk emrler onun aleyhinde bir
takm faaliyetlere girimiler, ancak Sultan el-Melikz-Zahir Baybarsn kendisine
olan itimad sebebiyle bu maksatlarna ulaamamlard.29 Bir defasnda ileri gelen
emrler toplanm ve sultandan, Bahaeddin b. Hinny azletmesini istemeye karar
vermilerdi. Muhbirleri vastasyla bunu renmi olan el-Melikz-Zahir Baybars
bu karar almalarndan sonraki ilk gn rutin hizmetleri iin huzuruna girmek isteyen
emrlerini rahatsz olduunu bildirerek nce huzura almad. Daha sonra ilerleyen
saatlerde yanna girmelerine msaade etti. Bu srada bir hizmeti, sultana, bir gn
salih bir kimse tarafndan hastalklara ifa olaca belirtilen bir tatl getirildiini ve
bu tatly da kendisine emanet olarak verdiini syledi. el-Melikz-Zahir Baybars
bunu hatrladn ifade ederek hizmetiye o tatly getirmesini emretti. Hizmeti
tatly getirince Baybars, ondan biraz yedi ve ardndan arsnn dindiini syledi.
Daha sonra emrlere dnerek bu tatly kimin getirdiini bilip bilmediklerini sordu.
Bilmediklerini sylemeleri zerine, o salih kimsenin Bahaeddin b. Hinn olduunu
syledi ve onun iin babam ifadesini kulland. Sultann bu szleri dolaysyla,
kararlarn ona arz etmekten vazgeen emrler huzurdan ayrldklarnda getirdii
tatlnn dahi ifa olduunu ifade ettii bir kimse hakknda ne syleyebiliriz ki
diyerek hayretlerini ifade etmilerdi.30 Ne var ki btn bunlara ramen lmnden
sonra onun ve ailesinin mal varlna el konuldu. Bu i iin aralarnda dmanlk
27
28
29
30
132
31
32
33
34
35
686 (1287) senesinde vefat eden Vezir Burhaneddin es-Sincr hakknda bk. Ynn,
Zeyl Mirt, IV, 319-321; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 146; bnl-Furt, Trhu
bnil-Furt,VIII, 57-58; Makrz , es-Slk, I/3, 734, 738; Ebl-Fazl ihabeddin
Ahmed b. Ali b. Hacer el-Askaln, Reful-isr an kudti Msr (nr. Ali Muhammed
mer), Kahire 1998, s. 150-152.
Makrz , es-Slk, I/2, 649.
Makrz , es-Slk, I/3, 684.
Emr Alemddin Sencer e-c, Dmakta niybets-saltana, Msrda defalarca
vezirlik gibi birok nemli grevleri stlenmi olan, dneminin en kudretli
emrlerindendi. 693 (1294) senesinde hrsnn kurban oldu. Hayat hakknda bk. bnsSuk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 90-91; bnd-Devdr, Kenzd-drer, VIII, 353-355;
Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 184-185; Bedreddin Mahmud b. Ahmed elAyn, kdl-cmn f trhi ehliz-zamn (nr. Muhammed M. Emin), I-IV, Kahire
1987-1992, III, 234-238.
Ynn, Zeyl Mirt, IV, 319-320.
133
mtr. Ancak ikinci vezirlii dneminde nibs-saltana ve ona yakn emrler iin
bir tuzak kurarak idareye tamamen hakim olmak isteyince kendi arkadalarndan
bazlarnn bu durumu nibs-saltanaya bildirmesi sonucu ldrlmtr. 36
Bu ilk safhann balarnda grev alan vezirler genelde mera ile iyi ilikiler
iindeyken daha sonra gelenler umumiyetle emrlerle mnasebetlerinde sorunlar
yaamlardr. Bu noktada en ok dikkat ekenlerden biri, ilk dnem vezirlerinin
nde gelenlerinden bns-Sels37 olmutur. Sultan el-Melikl-Eref Selahaddin
Halil b. Kalavun (689-693/1290-1293), onu son derece geni yetkilerle donatarak
vezaret grevine getirmi, byk emrlerin dahi stnde bir konuma yerletirmiti.
Hatta kendi memlklerinden bir grubu onun emrine vermiti. Ne var ki, kendisine
verilen bu deer onun azametini artrm ve bir vezirin konumunu aan davranlarda bulunmasna neden olmutu. Byk emrlere itibar etmiyor, yanna geldiklerinde gerekli hrmeti gstermiyor, nemli grevlerde bulunanlarna dahi sadece
ismi ile hitap ederek kmsyordu. Hatta, Nibs-saltana Baydarya bile hrmet
gstermiyor, onun baz tasarruflarna engel oluyordu. Baydar ise, onun sultann
yanndaki itibarn bildii iin buna ses karamyordu. bns-Sels, bir gn
sultann huzurundan ktnda ileri gelen emrlerle karlam, btn emrler ona
36
37
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 300-302; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 273276; Safed, el-Vf, IV, 354-355; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 178-183;
Makrz, es-Slk, I/3, 798-802.
693 (1294) senesinde feci ekilde ldrlen Vezir bns-Sels emseddin Muhammed
b. Osman et-Tenh ed-Dmek hakknda bk. Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s.
300; bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 152-154; emseddin Eb Abdullah Muhammed b. brahim b. Eb Bekir b. el-Cezer, Havdisz-zaman ve enbh ve vefeytlekbir vel-ayn min ebnih (nr. mer Abdsselam Tedmr), I-III, Beyrut 1998, I,
211-214; mdddin smail b. Ali Ebl-Fid, el-Muhtasar f ahbril-beer (nr.
Muhammed Azb v dr.), I-IV, Kahire 1998-1999, IV, 41-42; Nveyr, Nihyetl-ereb,
XXXI, 187-194, 270-273; Zeheb, Trhul-slm: sene 691-700, s. 199-200; Safed, elVf, IV, 86-88; bn Kesr, el-Bidye, XIII, 354, 358; bnl-Furt, Trhu bnilFurt,VIII, 106-109, 175-178; Makrz, es-Slk, I/3, 760-762, 796-798; a.mlf.,
Kitbl-Mukaffel-kebr (nr. Muhammed el-Yalv), I-VIII, Beyrut 1991, VI, 204210; Ayn, kdl-cmn, III, 52-54, 227-233.
134
doru komu, kimisi onun elini pecek kadar ileri gitmiti.38 merann ileri
gelenleri ve devlet erknnn nemli isimleri bir sknt olduunda hemen ona
kouyor, bir mesele iin kendilerine bavuranlar da ona gnderiyorlard.39 Hatta
Dmaktaki eddd-devvn40 grevinden azledilen Emr Sungur el-Asar41 mallarn msadere edilmekten kurtarmak ve eski grevine dnebilmek iin bnsSelsun kzna talip oldu ve bu sayede eski grevine dnebildi. 42 Byk emrlerin
ona kar olan bu iltifatlarnn altnda yatan sebeplerden birisi, sultann bu konudaki
emriydi. nk sultan, onu vezarete getirdiinde nibs-saltana ve dier byk
emrlere onun hizmetini gerei gibi yerine getirmeleri hususunda talimat vermiti.43
Vezir bns-Selsa, Sultan el-Melikl-Eref Halilin verdii bu byk
deer ve yetki, babasnn nibs-saltanas Toruntayn44 urad kt akbetin en
nemli sebeplerinden biri oldu. yle ki, sultan tahta kmadan evvel bnsSelsu kendi divanna nazr yapm ve ona kymetli bir hilat vermiti. Bu srada
38
39
40
41
42
43
44
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 191-192; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 108109; Makrz, es-Slk, I/3, 761-762; a.mlf., el-Mukaffel-kebr, VI, 207-208.
Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 276.
eddd-devvn, ddd-devvn ya da middd-devvn ismi verilen bir grevlinin
yrtt, vergi tahsili vb. hususlarda vezire yardmc olmak eklinde zetlenebilecek
bir vazife idi. Bandakiler asker snftan seilirdi ve genellikle onlu emrlerden tayin
edilirlerdi. Geni bilgi iin bk. Taceddin es-Sbk, Mudn-niam, s. 29; Kalkaend,
Subhul-a, IV, 22; Makrz, el-Htat, II, 224; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 98.
Emr Sungur el-Asar eitli grevlerin ardndan iki defa vezirlik de yapm olup, byk
meradand. 709 (1309) senesinde vefat etmitir. Hayat hakknda bk. bns-Suk,
Tl Kitbi Vefeyt, s. 88-89; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXII, 160; bn Kesr, elBidye, XIV, 59; Makrz, es-Slk, II/1, 84; bn Hacer, ed-Drerl-kmine f aynilmietis-smine (nr. Abdlvris Muhammed Ali), I-IV, Beyrut 1997, II, 104-105.
bns-Suk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 88; bnl-Cezer, Havdisz-zaman, I, 53.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, VI, 206. Ayrca bk. Samira Kortantamer, Bahr
Memlklarda st Ynetim Mensuplar ve Aralarndaki likiler, zmir 1993, s.126.
el-Melikl-Mansur Seyfeddin Kalavun dneminin byk emrlerinden olup, onun
zamannda nibs-saltanalk yapmtr. 689 (1290) senesinde ldrlmtr. Hakknda
bk. Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s 274-275; bns-Suk, Tl Kitabi Vefeyt, s.
94; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 180-183; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII,
99-102; Makrz, es-Slk, I/3, 757-758.
135
45
46
47
48
136
49
50
51
52
53
54
Ali Eb Zeyd v.dr.), I-VI, Beyrut-Dmak 1998, III, 635-638; bn Kesr, el-Bidye,
XIV, 66; Makrz, es-Slk, II/1, 113; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, III, 100-101.
Ayn zamanda nzrud-devvn diye de isimlendirilen nzrud-devle, vezirin uhdesindeki her ile ilgilenen ve onun ba yardmcs konumundaki mhim bir grevliydi.
Geni bilgi iin bk. Kalkaend, Subhul-a, IV, 29,31; V, 465; Makrz, el-Htat,II,
224.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 286; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 196;
Makrz, es-Slk, I/3, 808.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 305, 306; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 212,
213; Makrz, es-Slk, I/3, 816.
Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXI, 325; bnl-Furt, Trhu bnil-Furt,VIII, 231-232;
Makrz, es-Slk, I/3, 829.
Emr Sallar, daha sonra sultan da olan Baybars el-anigr ile birlikte, Sultan elMelikn-Nasr Muhammed b. Kalavunu ([693-694/1293-1294]-[698-708/1299-1309][709-741/1309-1341]) bask altnda tutan ve idarede sz sahibi olan byk emrlerdendi. 710 (1310) senesinde hapiste iken vefat etti. Hakknda bilgi iin bk. bnsSuk, Tl Kitbi Vefeyt, s. 89; Nveyr, Nihyetl-ereb, XXXII, 163-164; bndDevdr, Kenzd-drer, IX, 210; Safed, Aynl-asr, II, 489-494; Ktb, FevtlVefeyt, II, 86-89; Makrz, es-Slk, II/1, 97-99.
Ayn, kdl-cmn, III, 358-359.
137
Asker snfa mensup olmasna ramen mera ile iyi geinemeyen vezirlerden bir dieri bahsi geen Sungur el-Asar idi. Vezarete getirilmesi ile birlikte
emrlere ve dier devlet grevlilerine kar sert davranmaya balamt. Onlarn
taleplerini geri eviriyor, herhangi bir hususta araclk yaptklarnda kabul etmiyor
ve onlarn yollad elilere de ok sert davranyordu.55 Onun meraya ve hatta
sultana kar sergiledii sert ve kibirli tavr, sonunda azline sebep oldu.56 Ne var ki,
o bir sre sonra ikinci defa vezarete getirildiinde de ayn tavrlarn srdrd.
Emrler bundan ok rahatsz oluyorlard. O srada henz emr olan el-MeliklMuzaffer Baybars el-anigrin (708-709/1309) yaknlarndan bir divan grevlisini
dvmt. Bu ahs uzlete ekilmi ve dergahna kapand eyhi arac olarak
grevinden istifasn kabul etmesi iin Baybars el-anigre yollamt. Bu durum
emrleri daha da fazla rahatsz etmi ve Baybars el-anigre onu azletmesi iin
telkinlerde bulunmaya balamlard. Sonuta o, baka bir grev iin Kahire dna
yollanarak vezaretten uzaklatrld.57
Byk emrlerle youn ilikiler iinde olan vezirlerden birisi de bneyhdir.58 Daha vezarete getirilmeden nce kendisinden nceki vezir ile anlamazla dm, bu vezirin kendisi aleyhine atrd soruturma srasnda Baybars
el-anigrin de desteini alarak durumu lehine evirip vezarete getirilmesini
salamt. Hatta bu konuda vezirlie getirilmesini engelleyen Nibs-saltana Emr
Sallar eitli yollarla amay dahi baarmt. Baz emrlere, vezarete bal baz
blgeleri kendilerine kiralayaca ve benzeri vaatlerde bulunarak onlarn gnllerini
kazanmaya alyordu. Dier taraftan yaknlarn arac olarak Sallara yolluyor ve
55
56
57
58
138
59
60
61
62
63
139
64
140
anigre yollad. Baybars el-anigr durumu Sallara anca o Tcn hi olmazsa kimin vezir olaca hususunda tavsiyede bulunmas iin getirilmesini istedi.
Bunun zerine Tc, Ziyaeddin en-Neyi65 salk verdi.66 Onun tavsiyesi zerine
Ne, vezarete getirildi. Ancak, ileri yrten Tc idi.67 Zaten bir sre sonra
mr68 olarak vezaret divannda tek sz sahibi olmutu.69
Grld gibi, bu ilk dnem vezirleri, vezaret nemini koruduu iin byk
emrlerle mnasebetlerinde genellikle iyi konumdaydlar. Bu ilikiler, onlarn
nibs-saltana ve sultan zerinde nfuz sahibi birka emr hari, emrlerden daha
st bir konumda bulunduklarn gstermektedir. Nitekim, Nveyrnin bu hususta
naklettii bir hadise bu dnemdeki vezirlerin, emrlere kar stnlklerini gstermek bakmndan ok dikkat ekicidir. Tarihi, Sadeddin b. Atyy, vezarete
tayin edilmeden gn nce stdr 70 avlnn emrinde alan bir grevli olmas
65
66
67
68
69
70
716 (1316) senesinde vefat eden Vezir Ziyaeddin en-Ne hakknda bk. bns-Suk,
Tl Kitbi Vefeyt, s. 47; Safed, Aynl-asr, I, 719-720; Makrz, es-Slk, II/1, 168;
bn Hacer, ed-Drerl-kmine, I, 261.
Makrz , es-Slk, II/1, 23-27.
Bu hususta bk. Baybars el-Mansr, Zbdetl-fikre, s. 388; Nveyr, Nihyetl-ereb,
XXXII, 120; Safed, Aynl-asr, I, 720.
Mr veya Mrd-devleyi, Kalkaend, vezir veya onun konumunda bulunanlarn
aldklar unvanlardan birisi olarak ifade etmektedir (Subhul-a, VI, 70). Nitekim,
vezirlik de yapan et-Tc b. Sadddevle, 706 (1306) senesinde Vezir Ziyaeddin enNenin stnde vezaret divannn mri olarak grevlendirilmiti (Makrz, es-Slk,
II/1, 27). Mrd-devle veya mr hakknda daha geni bilgi iin bk. Kalkaend,
Subhul-a, II, 153; Makrz, el-Htat, II, 396; Hasan el-B, el-Fnn, III, 10971104; Popper, Egypt, s. 96.
Makrz , es-Slk, II/1, 27.
stdr veya stzd-dr, sultann hususi mallarna nezaret etmek ve bunlardan elden
edilen gelirleri toplayp gerekli yerlere sarfetmek, saraydaki sultana ait daireler,
mutfaklar, merubathaneler ve hizmetileri idare etmekle ykml olan grevli idi. Ona
stdr, stdru azam veya stdrul-liye de denilirdi. Zamanla hem nfuzu hem de
saylar artmt. Balarndakine stdrul-liye denilmekte olup, mer min veya
mukaddem elf diye tabir olunan birinci snf emrlerden seilmekte idi. el-MelikzZahir Berkuk ([784-791/1382-1389], [792-801/1390-1399]) zamannda sultann memlkleri ve emlaknn idaresini stlenen ed-dvnl-mfred isimli dairenin ihdas edilmesi ve bana stdrn getirilmesi ile bu grevin ehemmiyeti artm, ayn zamanda,
141
sebebiyle sz konusu emirin huzurunda ayakta hesap evraklarn okurken grdn, vezir olduktan sonra ise bu sefer avlnn, onun huzurunda bulunup hizmetinde altn bildirmektedir.71 Bu olay sz konusu dnemde vezir-emr ilikilerinin nasl cereyan ettiini gstermesi bakmndan ok nemli ve yol gsterici
bir rnek olarak kabul edilebilir.
71
72
73
74
142
tahttan indirilmesinde rol oynayan emrler arasnda yer almtr. 75 Onunla emrler
arasndaki iyi mnasebetler hususunda en dikkat ekici rnek Sultan el-MeliknNasr ihabeddin Ahmedin (742-743/1342) tahttan indirilmesiyle ilgili bir hadisedir. Sz konusu sultan tahttan indiren emrlerin, bunun sebeplerinden biri olarak,
onun vezaret divanna baz kt karakterli insanlar tayin etmesini ve bu sebeple veziri etkisiz bir konuma drmesini gsterdikleri kaydedilmektedir.76
Bu dnemde byk emrler ile yakn ilikilerde bulunan bir dier vezir Emr
Mencek el-Yusuf 77 idi. O, dnemin nibs-saltanasnn kardei olup, yann
kkl sebebiyle ileri gelen emrlerin hacri altnda bulunan Sultan el-MeliknNasr Hasan ( [748-752/1347-1351]-[755-762/13541361] ) dneminde sz konusu
emrlerin kurmu olduklar meveret meclisinin de yeleri arasndayd.78 Bu durumu lehine kulland grlen Mencek el-Yusufnin, nezretl-hs grevini de istemesi ynetimde kargaaya sebep olmu, bu yzden meveret meclisinin nde gelen
emrlerinden eyh79 ile, Mencek el-Yusufnin kardei olan nibs-saltanann
aras almt. Neticede, Vezir Mencek el-Yusuf grevinden azledilmiti.80 Daha
sonra tekrar vezirlie getirilen Mencek el-Yusufnin yine idarede sz sahibi olduu
75
76
77
78
79
80
143
anlalmaktadr. Nitekim, baz byk emrlerin ona ve nibs-saltana olan kardeine ykl miktarda hediyeler gndererek ilerini grdrmeye altklar bildirilmektedir.81 Yine iki karde byk emrlerden ikisini Dmak ve Halebe nip
olarak tayin ettirmek istemiler, ancak buna muvaffak olamamlard.82
Vezir Mencek el-Yusufnin bu tr faaliyetleri mera arasnda kendisi ve
kardei aleyhine, honutsuzluk meydana getirmiti. Nitekim, masraf fazla diye
bayram gnleri verilen ziyafetleri iptal etmesi, emrler arasnda rahatszla sebep
olmutu. Yine o, maiyetindeki bir vergi memurunun faaliyetleri sebebiyle nde
gelen bir emr ile mnakaa etmi ve sz konusu memuru bu emre kar himayesi
altna almt.83 Onun tayin ettii grevlilerin halka zulmetmesi sebebiyle bir grup
askerin ikayeti olmas zerine byk emrler sz konusu grevlilerin rvet vererek bu grevlere tayin edildiini, verdikleri paray da halktan tahsil etmek istediklerini belirterek veziri ar ekilde tenkit etmilerdi. Neticede Mencek el-Yusuf,
Emr eyh ve onu destekleyen byk emrlerin, tayin ettii grevlileri azletmelerine mani olamad. ok gemeden sultan, byk emrlerin bir ksmnn da desteiyle onu azlederek hapse attrd.84
bn Zenbr diye tannan Alemddin Abdullah b. Taceddin b. Ahmed b. brahim de85 emrlerle yakn mnasebetleri bulunan vezirlerdendi. Vezirlik, nezretlcey86 ve nezretl-has gibi nemli grevi birlikte yrten ilk kii olan bn
81
82
83
84
85
86
144
87
88
89
90
91
92
amda olmak zere iki ubeye ayrlmaktayd. Daha ayrntl bilgi iin bk. bn Fazlullah
el-mer, Meslik (Eymen), s. 36, 47, 56; a.mlf., et-Tarf, s. 106; Taceddin es-Sbk,
Mudn-niam, s. 33; Kalkaend, Subhul-a, IV, 30-31, 34, 45, 50-51, V, 465, XI,
89, XII, 6, 281; Makrz, el-Htat, II, 227; bn ahin ez-Zhir, Zbde, s. 102-106;
Syt, Hsnl-muhdara, II, 94.
Safed, Aynl-asr, II, 654; Makrz , es-Slk, II/3, 881; bn Hacer, ed-Drerlkmine, II, 147.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, IV, 428.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, IV, 433; a. mlf., es-Slk, II/3, 882.
Emr Sargatm en-Nsr, dneminin en gl emrlerinden olup eyh ile birlikte
idareyi elinde tutmaktayd. 759 (1358) senesinde vefat etti. Hayat hakknda bk. Safed,
Aynl-asr, II, 555-560; bn Kesr, el-Bidye, XIV, 275; bn Habb, Tezkiretn-nebh,
III, 213; Makrz, es-Slk, III/1, 44; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, II, 122-123; bn
Tariberd, en-Ncmz-zhire, X, 328.
Makrz, el-Mukaffel-kebr, IV, 432; a. mlf., es-Slk, II/3, 881-882.
Safed, Aynl-asr, II, 654; Makrz, el-Mukaffel-kebr, IV, 428-430; a. mlf., el-Htat,
II, 61.
145
94
95
96
97
Safed, Aynl-asr, II, 655; Makrz, es-Slk; II/3, 883; a. mlf., el-Htat, II, 62; bn
Hacer, ed-Drerl-kmine, II, 147.
755 (1354) senesinde vefat eden Vezir Muvaffakuddin Hibetllah b. Sadddevle
brahim hakknda bk. bn Habb, Tezkiretn-nebh, III, 182; Makrz, es-Slk, III/1,
16; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, IV, 246; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, X,
299; a.mlf., ed-Dell-f alel-Menhelis-sf (nr. Fehim M. eltt), I-II, Kahire
1998, II, 765.
Makrz, es-Slk; II/3, 890, 891.
776 (1374) senesinde vefat eden Vezir Fahreddin Macid b. Kazvne hakknda bk.
Makrz, es-Slk, III/1, 147-148; Takyyddin Eb Bekir b. Ahmed b. Muhammed b.
Kd hbe, Trhu bn Kd hbe (nr. Adnan Derv), I-IV, Dmak 1977-1997, III,
301-302; bn Hacer, ed-Drerl-kmine, III, 167; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire,
XI, 97; a.mlf., ed-Dell-f, II, 569; Zeyneddin Abdlbast b. Halil b. ahin ezZhir el-Malat, Neyll-emel f zeylid-Dvel (nr. . Abdsselam Tedmr), I-IX,
Beyrut 2002, I, 396.
Emr Yelboa el-mer el-Hasek, el-Melikn-Nasr Hasan, el-Melikl-Mansur
Muhammed b. Hacc (762-764/1361-1363) ve ldrlnceye kadar da el-Melikl-Eref
Zeyneddin aban (764-778/1363-1376) dnemlerindeki en gl emr idi. 768 (1366)
senesinde ldrld. Hakknda bk. bn Kesr, el-Bidye, XIV, 338-339; bn Habb,
Tezkiretn-nebh, III, 300-301; Makrz, es-Slk, III/1, 130-137; bn Hacer, edDrerl-kmine, IV, 270-272; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XI, 35-40, 98.
146
iinde olup, onun mal ileriyle de ilgileniyordu. 98 Hatta onun Yelboa el-mer ile
olan yaknlna gvenerek dier emrlere kar kibirli davrand da kaydedilmektedir. 99 Emr Yelboann tutuklanp ldrlmesinden bir ay sonra onun da
tutuklanp azledilmesi100 bu bilgiyi teyit eder mahiyettedir.
Fahreddin Macid b. Kazvneden sonra greve getirilen vezirlerin bazlar da,
idareyi elinde tutan emrlerle zorunlu olarak yakn ilikiler iinde bulunmulardr.
Bu vezirlerden Taceddin en-Nev,101 grevi srasnda byk emrlerin tasallutundan
kurtulamad. nce Emr Berke102 daha sonra da o srada emr olan el-MelikzZahir Berkuk tarafndan dvlmek suretiyle cezalandrld, ok gemeden de istifa
ederek grevinden ayrld.103
Nevin aksine, bu dnemde emrlerle iyi ilikiler kuran vezirler de vard.
Mesela, bunlardan Kerimddin b. Meknisin,104 Emr Berke ile iyi ilikiler iinde
olduu anlalmaktadr. Nitekim, byk emrlerden birisi bu veziri, ar zulm
98
99
100
101
102
103
104
147
sebebiyle Emr Berkeye ikayet etmi, o da bu emre nce kendi nefsini dzeltmesini syleyerek vezire sahip kmt.105
105
106
107
148
vezirlikte tek yetkili haline gelmiti.108 O, sultann yan sra byk emrlerin de
saygsn kazanarak bu konumunu daha da glendirmitir.109
Ktib Arlnn vefatndan sonra greve gelen vezirlerin bir ksm
grevlerini emrlerden bir mr nezaretinde yapmak zorunda kalmlard. Mesela
bunlardan Ktib Seyd diye tannan Alemddin Abdlvehhab b. el-Ksss,110 vezarete getirildikten ksa bir sre sonra, stdr olan emr mrlie getirildi ve vezire
de onun talimatlarna gre hareket etmesi emredildi.111 Yine Vezir Muvaffakuddin
Ebl-Ferec de112 mr tayin edilen stdrn emri altnda grev yapmak zorunda
kalmtr.113
Bu dnemde grev yapan Fahreddin Macid b. Gurb114 emrlerin tahakkmnden kurtulamayan vezirlerdendir. Nitekim o, greve getirildikten sonra, dier
devlet grevlileri ile birlikte haftann drt gn, byk emrlerden Devdr
Yebekin115 makamna giderek ileri onun direktiflerine gre yrtmt. darede
108
109
110
111
112
113
114
115
149
etkili bir emrin mdahalesiyle buna son verilmise de, bir sre sonra, Yebekin
yannda baka bir emr daha mr olarak tayin edilmi ve vezir bu defa iki mr ile
almak zorunda kalmt.116
ed-Dvnl-mfredin ihdasyla vezaretin byk lde nemini kaybedip,
stdrln nem kazandna ve bazen stdrlarn vezaret divanna mr olarak
tayin edildiklerine yeri geldiince iaret etmitik. Nadiren de olsa bazen bunun tersi
olabiliyor ve vezir, stdrn sorumlu olduu ed-dvnl-mfredin nezareti ile
grevlendiriliyordu. Nitekim Vezir Kerimddin b. Ktibil-Mnht,117 12 Cemaziyelhir 827 (12 Mays 1424) tarihinde stdra refik olarak ed-dvnl-mfred
nazrlna getirildi, ancak bir sre sonra bu grevden ayrld.118 Ayn vezir 9
Muharrem 833 (8 Ekim 1429) tarihinde stdra yardm olsun diye bir kez daha bu
greve getirilmise de ayn sene 13 Reblhirde (9 Ocak 1430) azledildi. 119
Dolaysyla vezaretle ilgili grevleri bakmndan stdrla birlikte alan vezir, bu
son rneklerde grld gibi, stdrn sorumlu olduu grevlerden birisinde ortak olmak suretiyle onunla daha da yakn bir iliki iinde bulunmutur.
Vezaret divanna, stdrn mrlik yapmad dnemlerde de iki grevlinin
zaman zaman anlamazla dtkleri grlmektedir. Mesela Vezir Bedreddin b.
Nasrullah120 ve dnemin stdr sultann huzurunda ar szlerle birbirlerine
116
117
118
119
120
ldrld. Hayat hakknda bk. Makrz, es-Slk, IV/1, 56, 57, 59-60; bn Hacer,
nbl-umr, II, 381-383; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XIII, 67, 170; Sehv,
ed-Davl-lmi, X, 278-279; Abdlbast el-Malat, Neyll-emel, III, 157.
Makrz, es-Slk, III/2, 1020, 1053.
852 (1448) senesinde vefat eden Vezir Kerimddin Abdlkerim b. Ktibil-Mnht
hakknda bk. bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XV, 527; Havdisd-dhr f
medal-eyym ve-hr (nr. Muhammed Kemaleddin zzeddin), I-II, Beyrut 1990, I,
169, 188-189; a.mlf., el-Menhels-sf, VII, 340-344; Sehv, ed-Davl-lmi, IV,
313-314; a.mlf., et-Tibrl-mesbk f zeylis-Slk, Kahire ts., s. 243-244; Abdlbast elMalat, Neyll-emel, V, 253; bn ys, Bediuz-zhr, II, 263.
Makrz, es-Slk, IV/2, 664, 719; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XIV, 264.
Makrz, es-Slk, IV/2, 817, 821. Ayrca bk. bn Hacer, nbl-umr, III, 433.
846 (1442) senesinde vefat eden Vezir Bedreddin Hasan b. Nasrullah hakknda bk. bn
Hacer, nbl-umr, IV, 202-203; bn Tariberd, en-Ncmz-zhire, XV, 494-495;
150
hakaret etmilerdi. Bunun zerine ikisi de byk miktarlarda para cezas demek
zorunda kalmlard.121
Daha nce getii gibi, bu dnemin ardndan erkez Memlkler dneminin
sonuna kadar vezirlik ve stdrlk genellikle ayn kiiye verildi. erkez Memlkler
dneminin ikinci yarsnda, vezaret artk nemini kaybettiinden vezirlerin emrlerle grevleri icab girdikleri mnasebetlere kaynaklarda pek fazla temas edilmemektedir. Ayrca bu dnemdeki vezirlerin ounlukla yksek rtbeli ve elinde
devdrlk gibi nemli grevler bulunan emrlerin arasndan seildii grlmektedir. Dolaysyla onlarn vezirliklerinden ziyade, ellerindeki dier grevler ve
nde gelen emrlerden olmalar sebebiyle mera ile yakn mnasebetler iinde olduklar anlalmaktadr. Bu tr mnasebetlerin bir vezir-emr ilikisinden ziyade
idarede sz sahibi olmak isteyen emrlerin ilikileri ve iktidar atmalar mahiyetinde olduu iin burada ele alnmas bu almann erevesini amaktadr.
Bununla birlikte, sz konusu dnemde vezirlie getirilen ve yukarda bahsedildii
gibi gl emrlerden olmayan vezirlerin, emrlerle mnasebetlerine ise tespit edilebilen bir rnek erevesinde de olsa iaret etmeyi uygun grdk. Bu konuda Hokadem ez-Zhirnin, 122 ed-Devdrul-Kebr Emr Yebek123 ile yaad bir ekime
dikkat ekmektedir. Recep 879da (Kasm-Aralk 1474) Vezir Hokadem ile Emr
121
122
123
a.mlf., Havdisd-dhr, I, 83-85; Sehv, ed-Davl-lmi, III, 130-131; a.mlf., etTibrl-mesbk, s. 49-51; Nureddin Ali b. Davud b. brahim es-Sayraf el-Hatb elCevher, Nzhetn-nfs vel-ebdn f tevrhiz-zamn (nr. Hasan Habe), I-IV,
Kahire 1970-1994, IV, 262; bn ys, Bediuz-zhr, II, 234-235.
Makrz, es-Slk, IV/I, 496; bn Hacer, nbl-umr, III, 192.
894 (1489) senesinde vefat eden ve Memlkler dneminde grev yapan yegne tav
olanVezir Hokadem el-Ahmed et-Tav hakknda bk. Sehv, ed-Davl-lmi, III,
176-177; Abdlbast el-Malat, Neyll-emel, VIII, 160-161; bn ys, Bediuz-zhr,
III, 267.
885 (1480) senesinde bir sefer esnasnda ldrlen ve yaad dnemin en gl
emrlerinden olan Emr Yebek min Mehd, bir sre vezirlik de yapmtr. Hayat
hakknda bk. Sehv, ed-Davl-lmi, X, 272-274; Abdlbast el-Malat, Neyll-emel,
VII, 271, 274; bn ys, Bediuz-zhr, III, 170-171, 172-174, 177; emseddin
Muhammed b. Ali b. Ahmed b. Tolun, Mfkehetl-hlln f havdisiz-zamn (nr.
Halil el-Mansur), Beyrut 1998, s. 26.
151
Yebek arasnda bir tartma meydana gelmi, hatta Yebek bu sebeple grevinden
istifa etmek istemi ve evine kapanarak kimse ile grmemeye balamt. Bunun
zerine harekete geen baz emrler onunla konuarak yumuatmay baardlar ve
birlikte sultann yanna gittiler. Sultan, onunla veziri bartrd, Vezir Hokadem,
Yebekin elini pt ve bylece ihtilaf giderildi. 124 Ancak kaynaklar sz konusu
mnakaann sebebi hakknda bilgi vermemektedirler. Dolaysyla bu hadisenin
vezirle devdr arasnda kiisel bir ekime mi, yoksa grevleri gerei meydana
gelen bir tartma m olduu anlalamamaktadr.
Netice itibari ile, vezaretin ehemmiyetinin kalmamas sebebiyle bu son
dnemde yksek rtbeli bir emr olmayan vezirlerle mera arasndaki mnasebetlerin yok denecek kadar azald grlmektedir. Tespit edilebilen yegne rnein
biraz nce nakledilen hadise olmas da bunu teyit eder mahiyettedir.
Kaynaka
ABDLBASIT el-MALAT, Zeyneddin b. Halil b. ahin ez-Zhir (. 920/1514),
Neyll-emel f zeylid-Dvel (nr. . Abdsselam Tedmr), I-IX, Beyrut 2002.
ABDLMUNM MACD, Nzumu devleti seltnil- Memlk ve rsmhm f Msr,
I-II, Kahire 1979-1967.
AHMED DERRC, Mersms-Sultan Kaytbay el-Hs bi-Kttbis-sr vel-kudt
ves-sdr f ehri evvl 874 h., Mecelletl-Bahsil-lm vet-Trsil-slm, III
(Mekke 1400/1980), s. 257-282.
-----, Tercim kttbis-sr fil-asril-Memlk, ayn eser, IV (Mekke 1401/1981), s.
315-350.
AYALON, David, Dawdr, EI, II (Leiden 1965), s. 172.
AYAZ, Fatih Yahya, Memlkler Dneminde Vezirlik (1250-1517), (Baslmam
Doktora Tezi), Marmara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, stanbul 2004.
el-AYN, Bedreddin Mahmud b. Ahmed (. 855/1451), kdl-cmn f trhi ehlizzamn (nr. Muhammed M. Emin), I-IV, Kahire 1987-1992.
124
152
153
154
155
156
158
ilk
dnem
felsefesini
btnyle
Tractatus
logico-
philosophicus isimli eserinde ortaya koymutur. Buradaki amac, ideal bir dil
yaratmaktr 8. Bu, kitabna yazd nszde yer alan Sylenebilir her ne varsa aka sylenebilir; ve zerine konuulamayan ey hakknda ise susulmal9 cmlesi ile
6
159
10
160
161
aklkta olmadn (birinci dnem felsefesi), ya da kelimelerin gnlk kullanmlarna uygun kullanlmadklarn (ikinci dnem felsefesi) gstererek ular.
Felsefenin amac dncelerin mantksal aklamasdr. Felsefe bir reti deil,
bir etkinliktir. Felsef bir eser, esas itibariyle, aklamalardan oluur. Felsefenin
sonucu felsefi cmleler deil, cmlelerin ak-seik hale gelmesidir. Felsefe, sanki
bulank ve kaypak olan baka trl cmleleri, ak klmal ve keskin bir ekilde
snrlamaldr (4.112). kinci bayapt Philosophische Untersuchungen da
ulamak istediinin tam bir aklk (vollkommene Klarheit) olduunu ve bunun ise,
felsefi problemlerin tam olarak yok olmalar gereklilii anlamna geldiini sylemektedir. (PU Nr. 133)24.
24
A. Keller, s. 302.
H. Schrdter, 69ff.
26
F. Portmann, s. 128.
25
162
27
28
H. Schrdter, 53ff.
A. Grabner-Haider, 185.
163
29
F. Portmann, 129.
Gnlnde yle demektedir: Tanrya inanmak, yaamn bir anlam olduunu grmek
demektir (NB 8.07.1916).
31
A. Keller, s. 303-304.
30
164
mn temellendirir: Hissederiz ki, mmkn olan btn bilimsel sorular yantlandnda bile, yaam sorunlarmza daha hi dokunulmamtr. Tabii o zaman da hi
bir soru kalmamtr, yant da tam budur (6.52).
32
165
39
William Donald Hudson, Wittgenstein and Religious Belief. London 1975, s. 94-104;
Ayrnt iin ayrca F. Portmann, 137.
40
H. Schrdter, 154ff.
41
F. Portmann, 138.
42
K. Wuchterl, 216f.
43
A. Halder, 351.
44
K. Wuchterl, 214.
45
H. Schrdter, 161ff.
166
letirmekteyiz. Bir kelimenin anlam onun dilde kullanmdr (PU Nr. 43). Eer
kelimenin anlamn bizim kullanmmz belirliyorsa, cmlelerin anlamn da bizim
kullanmmz belirliyor demektir46. Wittgenstein dilin gelerini somut ara-gerelerle kyaslamaktadr (PU Nr. 11). Ara-gerelerin ustaya olan ihtiyac gibi, dilin
geleri de kendi balarna birey ifade etmezler. Onlar bizim kullanmmz anlamlandrr. Yalnz bu kullanm yeknesak olmak zorunda deildir, deiik kullanmlarda bulunabiliriz. Birden ok dilsel operasyon, spesifik kelimelerin kullanmyla
deil, kullanm kurallarna gre birbirlerinden ayrtrlabilirler. Bu dilsel operasyonlar Wittgenstein dil oyunlar olarak adlandrmaktadr. Ona gre dil, deiik
dil oyunlarnn btndr47 ve her dil oyunu kendi kurallarna sahiptir (PU Nr. 66).
Ve bu kurallar, tpk dier oyunlarda olduu gibi, ok kesin deildir48; bu kurallar
genellikle oynama esnasnda, yani praxis yoluyla belirlenirler 49. Dil oyunlar deiken olmalarna karn, eski oyunlar kurallaryla birlikte yok olabilirler ve yerlerine yenileri geebilir 50.
Bir dil oyununun kurallar btnn Wittgenstein gramatik olarak tanmlamaktadr 51, gramatii de yzeysel ve dikeysel olmak zere ikiye ayrmaktadr 52.
Yzeysel gramatik, okulda rendiimiz cmle yaps ve kelimelerin kullanmyla
uraan gramatiktir. Dikeysel gramatik ise, kelimelerin, ve dolaysyla cmlelerin
hayattaki kullanmlaryla urar ve ayrca dil oyunundan dil oyununa farkllk gsterir. Buna gre bir dil oyununu tanmlamak, onun dikeysel gramatiini tanmlamak
demektir.
46
A. Halder, 31.
K. Wuchterl, 216
48
K. Wuchterl, 214f.
49
A. Halder, 257; A. Grabner-Haider, 194ff.
50
F. Portmann, 140.
51
A. Halder, 20
52
K. Wuchterl, 16
47
167
53
Yaam Praxisi ve buna uygun dil oyununa dair ayrntl tartmalar iin bk. M. Jung, s.
115 ve K. Wuchterl, 215.
168
H. Schrdter, 70.
A. Keller, s. 304ff.
56
F. Portmann: 141.
57
Kierkegaardda iman kavram zerine ayrntl bilgi iin bk. A. Halder, 293f.;
Kierkegaard ve imana sray kavramnn ayrntlar iin bk. Helmut THIELICKE,
Glauben und Denken in der Neuzeit. Die groen Systeme der Theologie und
Religionsphilosophie. 2. Auflage, Tbingen 1988, s. 608ff.; W. Trillhaas, 264f.;
Kierkegaardda paradoksal ifade olarak din dili iin bk. K. Wuchterl, 208f.
58
Wittgenstein ve Kierkegaardn deiik alardan mukayesesi ve zellikle din ve din iman
asndan deerlendirilmesi iin bk. Charles L. CREEGAN, Wittgenstein and
Kierkegaard. Religion, individuality, and philosophical method. London and New York
1989. zellikle 73ff.
55
169
Achim ENGSTLER, Hier muss man von etwas ergriffen und umgedreht werden.
Wittgenstein ber religisen Glauben. In: Nachmetaphzsisches Denken, hrg. von Forum
fr Philosophie (1986) 115-131. Buras iin s. 115.
60
A. Engstler, 116.
61
A. Halder, 293; A. Halder, 118
62
A. Grabner-Haider, 187.
63
A. Engstler, 117f.
170
iman iin ok az eyi riske etmekteyiz (LRB s. 54), buna karn din imana sahip
olanlar fevkalade eyler (enormous things) riske etmektedirler (LRB s. 58), hatta
hereylerini, yani hayatlarn (LRB s. 54). Geri gnlk imann da baz
eylemlerimizde belirleyici olmasndan, onlar etkilemesinden sz edilebilir. Ancak
btn bir hayat belirlemesi ve etkilemesi sz konusu deildir (LRB s. 54). Hayat
ve onda gerekleen hereyi belirleyen ise din imandr (LRB s. 56) 64.
Bu balamda Achim Engstlerin yapt u uyary hatrlamak anlamldr:
Din iman ile alldk iman arasndaki tek fark, din imann, yap olarak alldk
gnlk iman ile ayn, ama gllk derecesi bakmndan daha gl bir iman olarak
grmek ok byk bir hatadr 65. Din imann gc yapsal farkllndan
kaynaklanmaktadr. Bu yapsall belirleyen ise din imanda tutkunun olmasdr
(LRB s. 56). man objesine yaklam, din iman keyfiyet (qualitative) olarak alldk gnlk imandan ayrmaktadr66. Wittgensteinn din imann yapsal ve keyfiyet olarak farkl olduunu dile getirdii bir baka metin, Frazern The Golden
Bough isimli eserine yazd eletiridir. Wittgenstein burada Frazern olguyorumlaycln eletirir ve u ekilde zetler: Sadece tanmlayabilir kii burada
ve te byledir insan yaam! diyebilir (BFr s. 236)67.
Meseleye bir de dil oyunu bakmndan yaklaacak olursak: Bir dil oyunu
iinde formel bir hata yaplamasa da, dilsel ya da gramatik olarak yaplacak bir hata
dil oyununu dil oyunu olmaktan karmaz. Sorun, din dil oyunu balamnda daha
da karmaklamaktadr. yle ki; bu tarz bir dil oyunu insann aknla olan ilikisini ifade etmeyi amalamaktayken, kulland dilsel formlar ve malzemeler ikin
olana, dnyevi olana ilikindir. Bu yzden din bir dil oyunu, din olmayan birok
64
John Leslie MACKIE, The Miracle of Theism. Oxford 1982. S. 218f., A. Engstler, 119.
A. Engstler, 120.
66
H. Schrdter, 178. Ein Glaubender denkt anders, auf andere Weise, nicht anderes,
andere Dinge (man eden, farkl dnr, farkl tarzda; farkl olan, farkl eyleri deil).
67
A. Engstler, 121.
65
171
dil oyununun bir araya gelerek farkl bir balama tanmasdr. Bu adan byle bir
dil oyunu oynamak hayli zordur68.
Kken itibariyle din olmayan ifadelerin din kullanmyla kullanc, ikin
olarak daha az ey sylemekte iken, akn balamnda ise daha ok ey sylemeye
almaktadr. Din bir ifadenin nereye kadar doru, nereye kadar yanl olduunu
bilebilmek iin, din metaforlarla ne kastettiimizi, metafizik olmayan bir tarzda da
ifade edebilmeliyiz, ki bu da imkanszdr (LE s. 10).
Din iman konusunda ortaya kan bir baka sorun ise udur: Din imann
olgusal iman gibi temellendirilmesiyle, yani akn olanla ikin olann arasnn bulunmaya allmasyla din imana zarar verilmektedir. nk din iman bir eye
tutkuyla sarlmak demektir. Bu ise insan yaamnda olgusal bir durumdur (VB 59
ve 124). Fakat bunun bilgisel bir srele ncelenmesi zorunlu deildir. Din imann
rasyonel sebeplerinin olmas da zorunlu deildir. Ama gdleri olmaldr. Eer
iman etmeyen, din imann sebeplerini sorar ve iman eden de buna sebepler
getirmeye kalkrsa, her ikisi tarafndan da din imann dil oyunu dikeysel gramatik
asndan zedelenmi olur (LRB s.55). nk, iman eden tarafn oynad dil oyununa iman etmeyen taraf katlmamakta ve onun kurallarna uymayarak mdahil olmak istemektedir. Burada olsa olsa tartabilecekleri, din imann dil oyunun
oynanabilir olup olmaddr 69.
Drury ile yapt bir syleide Wittgenstein, Russell ve rahiplerin din imana
ok fazla zarar verdiklerini ifade etmitir70. Russell ve rahiplerin verdikleri zarar,
din imann akliliini sorgulamalar yoluyla olmutur. Bir taraf imann akli olmadn, dier taraf ise akli olduunu ispatlama yoluna gitmitir (LRB s. 58). Her
iki taraf da iki farkl iman tarzn ayn olarak grm ve bu ekilde tartmtr. Peki
68
F. Portmann: 142f.
F. Portmann: 144.
70
Maurice OConnar DRURY, Gesprche mit Wittgenstein. In: Rush RHEES (Ed.), Ludwig
Wittgenstein. Portrts und Gesprche. Frankfurt a.M. 1987. 142-235 aras. Buras iin s.
148.
69
172
71
A. Engstler, 122.
A. Engstler, 124.
73
K. Wuchterl, 234.
74
Norman MALCOLM, Ludwig Wittgenstein. A Memoir. London 1958. S. 72.
75
Paul ENGELMAN, Ludwig Wittgenstein. Briefe und Begegnungen. Wien und Mnchen
1970. Kap. VIII.
72
173
Kaynaka*
Maurice OConnar DRURY, Gesprche mit Wittgenstein. In: Rush RHEES (Ed.),
Ludwig Wittgenstein. Portrts und Gesprche. Frankfurt a.M. 1987. 142-235.
Charles L. CREEGAN, Wittgenstein and Kierkegaard. Religion, individuality, and
philosophical method. London and New York 1989.
Paul ENGELMAN, Ludwig Wittgenstein. Briefe und Begegnungen. Wien und Mnchen
1970.
Achim ENGSTLER, Hier muss man von etwas ergriffen und umgedreht werden.
Wittgenstein ber religisen Glauben. In: Nachmetaphzsisches Denken, hrg. von Forum
fr Philosophie (1986) 115-131.
Anton GRABNER-HAIDER, Vernunft und Religion. Anstze einer analytischen
Religionsphilosophie. Wien-Kln 1978.
Stephan GRTZEL, Armin KREINER (Ed.), Religionsphilosophie. Stuttgart-Weimer
1999.
Alois HALDER, Klaus KIENZLER, Joseph MLLER (Ed.), Auf der Suche nach dem
verborgenen Gott. Dsseldorf 1987.
76
*
F. Portmann: 149.
Wittgensteinn eserleri makalemizin banda verildiinden, kaynakada faydalandmz
Wittgenstein zerine yaplm dier almalar verilmitir.
174
175
176
Marmara niversitesi lahiyat Fakltesi Trk Din Msiksi Ana Bilim Dal Aratrma
Grevlisi Dr.
theoretician Ishaq, and he is one of the most productive composers of this age. These
must also be included among his important features.
Keywords: Ibrahim al-Mawsili, The First Maestro, Baget, Zalzal.
Giri
slam dnyasnda mzik, Hz. Peygamber dneminden itibaren amatr ve ferd teebbsler seviyesinde varln srdrmekteydi. Bununla birlikte ilk fetih hareketleri sonrasnda karlalan yeni kltrler arasnda nemli bir yer igal etmekteydi. Fetihler sonucu karlalan kltr ve medeniyetlerle gerekleen kanlmaz
alveri sonrasnda, profesyonel mzisyenlerin ortaya kmas ve bilhassa asil tabakalarn mzii sevip himaye etmeleri, bir yandan Arap dilinde yeni mzik terimlerinin domasna sebep olurken, dier yandan IX. yzylda temeli atlan mzik ilmine bir nevi alt yap hazrlamtr. Abbsler dnemiyle birlikte saygn ve nemli
bir konuma gelen mzisyenlerle mzik, bir ilim dal olarak deerlendirilmeye balamt. Beytl-Hikmelerin rehberliinde Grekeden evrilen mzik eserleri sayesinde mzisyenler, artk saf melodinin tesinde nota, ses aralklar, ses dizileri, gam,
skala vb. teknik terimler kullanmaya ve mziin fiziksel temellerini deerlendirmeye ynelmilerdi. Bu makalede konu edilen brhim el-Mevsl bizzat eflik yapt slam dnyasnn ilk korosunu kurmas ve pek ok saydaki besteleriyle hi
phesiz sz edilen mzisyenlerin en nde geleniydi.
Doumu ve Yetimesi
brhim b. Mhn b. Behmen b. en-Nsk, olu shkn (. 235/850)1 rivyetine gre ismini sonradan brhim b. Meymn olarak deitirmitir. Kaynaklarda
1
178
4
5
179
gre drt ay veya bir yl orada yaamtr. Musuldan dnnden itibaren Musullu [Mevsl] diye anlr olmutur.7
brhim Musulda kald sre iinde ud almay renmi; mevcut repertuarn eitli Arap ve ran arklaryla da zenginletirmitir. Bylece bu iki mzii
olduka iyi bir ekilde icra eden bir mzisyen olmutur. Mzik bilgisini gelitirmek
amacyla birok seyahat gerekletiren brhim daha sonra Rey ehrine yerlemi,
burada Dr isminde ok iyi def alan bir kadnla tanm ve ilk evliliini onunla
yapmtr.8 Bu einden ocuk sahibi olamayan brhim, daha sonra olu shk ve
dier ocuklarnn annesi olan hek ile evlenmitir. Daha sonra brhim ok sevdii arkada, mehur ud virtz Mansr b. Zelzelin9 kz-kardeiyle de nc
evliliini yapacak; dier yandan Hrnrredin hediye ettii Dtl-Kl isimli
criyesiyle de ilikisini srdrecektir. 10
brhimin Reye tanmasnn asl sebebi mzik bilgisini daha da ilerletmekti. Baz rivyetlere gre o, ran tarz ark sylemeyi burada renmitir. 11
Bununla beraber Reyde kendisini edebiyat ve zellikle iir alannda da yetitirmitir.
Olu shkn anlattna gre madd skntlar ierisinde olan brhimin
talihi bir mecliste okuduu ark sayesinde deimitir. kinci Abbs Halifesi Eb
Cafer Mansrun (136-158/754-775) olu Mansr b. el-Caferin hizmetinde olan
bir kii okuduu ark karlnda ona 2000 dirhem hediye eder. Mzikten kazan7
8
10
11
180
12
13
14
15
16
181
18
19
20
182
21
22
23
24
25
26
27
183
28
29
30
31
32
33
Rowson, s. 74.
Eb Abbd Mabed b. Vehb (. 126/743), dnemin ark okuyuculuuna damgasn
vuran bir mzisyendir. zellikle Klsik Hicaz Ekoln temsil etmektedir. Mzii,
Hz. Osman dneminin mehur arkcs Sib Hsirden (.683) meketmitir. Emev
Halifesi Velid b. Yezid onu asrn arkclarn imam olarak vasflandrm ve hatta
cenazesinde kabristana kadar elik etmitir. Geni bilgi iin bk. Hseyin b. Ali elMesd, Mrcz-zeheb ve medinl-cevher (nr. M. Muhyiddin Abdlhamid), I-IV,
Kahire 1948, III, 233; Ebl-Ferec el-Isfahn, VI, 188-90; Cnd, s. 5-13; Rouanet, s.
82.
Nveyr, IV, 335-341; Zeheb, IX, 80; Sawa, s. 127.
Zirikli, I, 54; Corci, s. 32-33.
Cnd, s. 103.
Hayatyla ilgili olarak pek fazla bilgi bulunmayan Neyzen Barsma, Hrnrredin
gzde sazendelerinden biri olup, halife onun dnemin mzisyenleriyle ilgili
deerlendirmelerine gvenirdi. Hakknda daha geni bilgi iin bk. Ebl-Ferec elIsfahn, V, 34; Farmer, Trh, s. 155.
184
besteleri sebebiyle mecliste bulunanlar heyecanlanr; Hrnrred bile bazen haykrarak ayaa kalkmaktan kendini alamazd.34
brhime gre ark ksma ayrlr:
1. Elendirici olanlar: Sratli veya yava olabilirler.
2. Hznl olanlar: Olduka ince ve zarif namelerden oluurlar.
3. Hikmetli olanlar: Gerekten iinde oka sanat gsterisi yaplanlardr.
Irak blgesi mzik ekolnn de ban eken brhim zellikle bestelerindeki
yksek teknii, setii gftelerin salaml, sesinin gc ve tad, insanlar derin
dnce ve alemlere srkleyen mziiyle ne kmtr. brhim kendi besteleri
yannda, Ynus el-Ktib, Delll, Nfiz, Mabed ve Seyytn eserlerini de seslendirirdi. brhimin mziiyle ilgili o kadar ok anekdot vardr ki bunlar deerlendirmek ayr bir alma konusudur. unu nemle vurgulamak gerekir ki bu rivyetler bize brhim el-Mevslnin dneminin en mehur, sevilerek dinlenen ve rakipsiz mzisyeni olduuna iaret etmektedir. Hrnrredin sormas zerine
Barsma onun iin en gzel iek ve kokularn olduu bir bahedir demitir.35
brhim birok ynden kaliteli bir mzisyen olmakla birlikte irticlen
(improvize, doalama) konusunda zayft. Rakibi bn Cm bu hususta ondan daha
iyiydi. brhim bestelerini nceden hazrlard; meclis esnasnda yapamazd. Yine
klsik eserlerde de bn Cm kadar iyi deildi.36
brhim virtz derecesinde ud alard ama bestelerini daima d Zelzel ve
neyzen Barsma arasna -hill eklinde- oturarak seslendirirdi.37 Byle oturmasnn
34
35
36
37
185
38
39
40
41
42
43
44
45
46
Sawa, s. 154-155.
Corci, s. 33. Vezinli altan kastn, ritim kalbnn dzmlerini vurgulayarak yaplan
icra olduu dnlebilir
Bu ritim lei, gnmzde kullanlan lk sem uslne karlk gelmektedir
(Hfn, s. 207).
Corci, s. 33; Rouanet, s. 105.
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 206-207.
Corci, s. 33.
Sawa, s. 132.
Gaylan b. Ukbe Zr-Rumme, l Araplarnn iirlerini olaanst yetenekle taklit
etmesiyle nldr. Hakknda bilgi iin bk. Ignaz Goldziher, Klasik Arap Literatr (trc.
Azmi Yksel- Rahmi Er), Ankara 1993, s. 48.
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 249-250; Hfn, s. 36-37; Ukayl, s. 234.
186
brhim hayat boyunca mziin her anlamda yararlanarak ok para kazanm ve byk bir servet edinmitir. Servetinin -gayr-i menkul dnda- 24 milyon
dirheme ulat ifade edilmektedir.47
Sanat konusunda ok hrsl olan brhim, birgn rakibi bn Cm nin
Hrnrrede hi duymad gzel ark okuduunu renir. Bunun zerine bn
Cm yi takip eder ve onun bnr-Refe gidip yeni eserler rendiini tesbit eder.
O da bu eserleri bnr-Refe gidip renmi ve bn Cm den nce bunlar
Halifeye okumutur. 48 Bu balamda kfe iine gizlenerek arkc kadnlarn evine
girdii ve onlardan arklar rendiine dair hikayeler anlatlmaktadr.49 Zira o kadar salam bir mzik kulana sahiptir ki kedilerin miyavlamalarn bile ezberleyip
seslendirebilmektedir.50 Nitekim bir gn ud alan otuz criyesiyle birlikte verdikleri
bir konserde bn Cm bir akort bozukluu olduunu belirtince, brhim yzlerce tel
arasndan bozuk olan bulmu ve akordunu bizzat dzeltmitir. Olu shk kendi
olu Hammda grdm en kbiliyetli arkclar; deden brhim, HakemlVd (. 200/798)51, Fleyh ve Seyytt demitir.52 Hatta brhim, bn Cm ve
Fleyhten daha iyi olmasnn tesinde eserlerindeki mzikal anlatm gc ve
edebiyat bilgisi asndan da onlardan kat kat stnd. 53 brhim 1001 gece
masallarna konu olacak kadar mehurdur.54
47
48
49
50
51
52
53
54
187
55
56
57
188
58
59
60
61
189
Vefat
ki bamls biri olan brhim; olduka dost canls, scakkanl, geni bir
evreye sahip, sosyal yn ok gl olan bir insand. Ayn zamanda yardmseverlii ve efkati onun en briz zellikleriydi.
62
63
64
65
66
67
190
Sonu
brhim el-Mevsl aslen ranl olmakla beraber Arap arklar repertuar da
olduka zengin olan bir mzisyendir. Virtoz derecesinde ud almasnn yansra,
edebiyata ve zellikle -gerektiinde gftelerini kendi yazacak kadar- iire hakim bir
kiidir. Dnemin en byk arkcs ve bestekar olan brhim, ark okumada
muallim-i evvel [ilk stad] saylan Mabedden sonra muallim-i sni [ikinci
stad] olarak vasflandrlmtr. Hayat boyunca Arap-Hicaz geleneine sk skya
bal kalarak, bu gelenei srdrmtr.
slam dnyasnda ilk koro ve orkestray kuran brhimin criyelerden oluan
80 kiilik bir okulu, ud orkestras ve korosu vard. Bu almalar slam dnyasnda
mziin bir okul halinde kurumsallamasnn da tohumlar olmutur. brhimin
ilgin bir zellii de korosunu ynetirken baget kullanmasdr.
brhim el-Mevslnin kulland bir mzik yazs olduu, zerinde nemle
durulmas gereken bir konudur. Bilindii kadaryla slam dnyasnda ilk mzik
yazs ilk slam filozofu Yakub b. shk el-Kindye (. 874) ait olan Ebced
Notasdr. brhim ve olu shkn baz mzik yazlar kullandklar klasik
68
69
70
71
Ebl-Ferec smil b. shk bnn-Nedm, el-Fihrist, Beyrut 1978, s. 201; Hatb elBadd, VI, 176-177; bn Hallikn, I, 43; Safed, VI, 100.
Nveyr, IV, 346.
Sawa, s. 153.
Ebl-Ferec el-Isfahn, V, 263-4; Nveyr, IV, 332; Zirikli, I, 54. Vefat ettii ya ile
ilgili kaynaklarda eitli rakamlar verilmekle birlikte 63 ile 64 yalarnda vefat ettiine
dair genel bir gr vardr.
191
Kaynaka
Abirn, Smi Hsib Rif, el-ttichtl-gniyye fi kasril-Memn, Beyrut 1993.
Brockelmann, Carl, Geschichte der Arabischen Litteratur, I-II, Leiden 1943-1949.
el-Chiz, Eb Osman Amr b. Bahr (. 255/869), Kitbt-Tc f ahlkil-mlk (nr.
Ahmed Zeki Paa), Kahire 1914.
Corci, Simon, el-Mskal-Arabiyye, (trc. Cemal Hayyat), Badat 1989.
el-Cnd, Ahmed, Min trhil-gn indel-Arab, Dmak 1988.
Farmer, Henry George, Trhul-mskal-Arabiyye (trc. H. Nassr), Kahire 1956.
-----, el-Msk vel-gn fi elf leyle ve leyle (trc. H. Nassr), Beyrut 1980.
-----, Masdirul-mskal-Arabiyye (trc. H. Nassr), Kahire 1957.
-----,shk Mawsl, A, V/II (stanbul 1988), s. 1075.
-----,Nevbe, A, IX(Eskiehir 1997), s. 220-222.
Fck, J. W., Ibrahim al-Mawsili, EI, III (Leiden 1971), s. 996.
Goldziher, Ignaz , Zhiriler (trc. Cihat Tun), Ankara 1982.
-----, Klasik Arap Literatr (trc. Azmi Yksel- Rahmi Er), Ankara 1993
Hfz, Sm, Trhul-msika vel-gnil-Arab, ts.
Hatb el-Badd, Eb Bekir Ahmed b. Ali (. 463/1071), Trhu Badd, I-XIV,
Kahire 1931.
el-Hfn, Ahmed Mahmud, shk Mevsl, Kahire 1951, s. 32-33.
Ebl-Ferec el-Isfahn, Ali b. el-Hseyin (. 356/967), Kitbl-en (nr. Abdlemir
Mhenna-Semr Yusuf Cabir), I-XXIV, Beyrut 1986.
el-htiyr, Nesb, el-Fennl-gn indel-Arab, Dmak 1955.
192
193
194
most effective way of legalization in history.For example, In islamic scences, when the
thoughts are based to Koran or the Hadiths, is rising the chance of being accepted
among the society. In muslim societies after the thoughts are said and they are based on
to Muhammed or Koran it is accepted without any doupt and no other rivals thoughts
are to be said. This situation marks at the faboulus place of Koran and the hadiths
among the muslim society. Some peolpl who knew this used the prophets authority in
order to do the things they want and for this reason they made up romour. The only
reason that these rumors are created was, to make a legal ,that is a known fact making
law in public.
Key Words: Legalization, Norm, Hdith, Authority, Vers, Prophet.
Meruiyet; otoriteye uygun hale gelme, otorite ile atmama g ile birlikte
olma demektir.1 Baka bir deyile, er' yani toplumsal normlara uygun olma
anlamndadr. Merulatrma; bir davran toplum nazarnda kabul edilebilir yani
yasal, normlara uygun duruma getirmek demektir. Toplumun eitli yasalar vardr.
Bunlardan bir ksm yazl hale getirilen kanunlar dier ksm da yazl olmayan
ancak toplum vicdannda kabul grm ve yaptrm gc olan rfe dayal uygulamalardr. Aslnda yazl kanunlar da toplum nazarnda meru grlen, kabul edilen ya da yasaklanan eylerden oluturulur. Toplumun davranlarn inanm olduu din ya da kutsal deerler byk lde etkiler. Sayg duyduu kutsaln tavsiyelerini yerine getirmeyi, ona yaknlk salayabilme arzusuyla, rabet etmeye deer
olarak grr. Onun isteine ters olan eyler toplum tarafndan da sevilmeyecei
iin, eer bir davran topluma kazandrlmak isteniyorsa, muhakkak kutsal
deerlere onaylatmak, kutsal gcn desteine dayandrmak gerekir. Merulamay
salayacak etkenler olduka fazladr. rnein, kutsal kitabn retileri, peygamberlerin sz ve davranlar, toplumun liderinin szleri, bir filozofun fikirleri, devletlerin anayasas bunlardan bazlardr. Ancak, bunlarn ierisinde din merlatrmann tarihi bakmdan en yaygn ve etkili bir aracdr.2
slm ilimlerde, btn disiplinlerin ortak ynlerinden birisi, gr ve
1
2
196
iddialarn kutsal bir referansa yani yet ve hadise dayandrma abasdr. tihatla,
kyasla hkm verilmesi, hkm verilirken muhakkak bir asla yani nassa dayandrlmas, merulatrma gayreti olarak grlebilir. phesiz bu abada belirleyici
olan eitli etkenler vardr. Bunlardan en nemlisi; Mslmanlarn varlk anlaylarnn bilgi anlaylarna da yansm olmasdr. slam inancna gre Allah (c.c.)
her eyin kaynadr. Dolaysyla O, varln kayna olduu gibi bilginin de
kaynadr. Bu sebeple herhangi bir dncenin slam ve Mslmanlar nezdinde
kabul edilebilirlii, bu kaynan onu tasdik edip etmemesiyle doru orantldr.
Bunun insanlar elindeki ls de Kurn'dr. Bilgi kayna ile dorudan temas halinde olan Peygamber ise ikinci srada yer almaktadr. te bu n kabul dolaysyla
tarih boyunca slam limleri, grlerini ortaya koyarken bu iki kaynaa bavurmaya ya da onlara ters dmemeye zen gstermilerdir.3 Bu gelenek halk arasnda
da o kadar yerlemitir ki, kimi grler, fikirler sylendikten sonra da Hz. Peygamber' ya da Kurn'a dayandrld zaman tereddtsz kabul grmekte ve ona
muhalif fikir ileri srmeye cesaret edilememektedir. Bu durum Mslman halk
arasnda Kur'n ve hadislerin esiz yerine iaret etmektedir.
Toplum nazarnda hadisin esiz yerini bilen bir ksm insanlar ondan
faydalanmak isteyerek yapmak istediklerini Hz. Peygamber'in otoritesine dayandrm ve bu amala rivayetler ihdas etmilerdir. Bunlardan bir tanesi: Benden
hakka uygun bir hadis rivyet ederseniz, syleyeyim ya da sylemeyeyim, onu
alnz,4 eklindeki rivyettir. Bu rivayetle keyf merulatrma yapmak isteyenler
iin bir dayanak noktas oluturulmutur. Ancak bn Hacer, Eb Hureyre'den merfu
olarak gelen bu rivyetin mnker olduunu belirtmi,5 el-Aclni de mnker
olduunu kaydettikten sonra Ukayli'nin bu rivyet iin sahih bir senedi yoktur
zafar, Polemik Tr Rivyetlerin Gerek Mahiyeti, slmiyt, c.1, Say:3, sayfa: 19.
bn'l-Cevz, Mevdt, I, 157; bn Hacer, Lisnu'l-Mzn, I, 454, no: 1405; el-Acln,
Kefu'l-Haf, I, 86, no: 220.
5
bn Hacer, a.g.e., I, 454, no: 1405
4
197
ifadesine yer vermitir. 6 Ayrca Hz. Peygamberin (s.a.v.) mtevtir olarak kabul
edilen Kim benim hakkmda kasten yalan sylerse cehennemdeki yerini hazrlasn7 hadisine de ters dmektedir. Aslnda yukardaki kaydettiimiz rivyet merulatrma almalarn meru gsterme gayretinden baka bir ey deildir. Zaten
mevz rivyetlerin ortaya kmasndaki yegane sebebin, bir uygulamay halk nazarnda meru gsterme, toplumda yasa haline getirme niyeti olduu bilinen bir husustur. Ancak merulatrma denilince sadece kt niyetle toplumda yerletirmek
istedii bir uygulamay kabullendirme almas anlalmamaldr. Toplumdaki btn yenilikler, reformlar ve ilh dinlerin retileri bir merulama srecinden gemitir.
Merulatrmann eitli yollarla yaplmas mmkndr. Yaplan uygulamann ya da sylenen szn toplum tarafndan kabul grm otorite bir kimseye
dayandrlmasnn onun halk nazarnda kolayca kabul edilmesine sebep olaca
bilinen bir husustur. Mimarde Mimar Sinan'a, Tpta bni Sn'ya ve dier bilim dallarnda da en otorite bir bilim adamna fikirlerin dayandrlmas, onlara nasl g
kazandryorsa ayn ekilde dn konularda ortaya konulan bir gr ya da uygulamann dinde otorite olan Kur'n ve Hz. Peygambere dayandrlmas o gr ya da
uygulamalara g kazandracaktr. Bunun farknda olan toplum bazen hadisin gcnden istifade etme yoluna bavurmutur. Ancak merulatrma denilince genel
manada toplumun istenilen kvama gelmesi iin yaplan slah almalar anlalmaldr. Peygamberlerin, mmetleri iin iyi ve gzel eyleri emredip; onlar kt
eylerden men etmeleri bu tr merulatrma eklindendir. imdi kaydedeceimiz
rnek buna iaret etmektedir. Chiliye dnemi kadn iin drt eit nikah varken;
slam sadece, Mslmanlar arasnda uygulanan bugnk nikah eklini kabul edip,
dierlerini yasaklamtr. Hz. Aienin (r.a.) bildirdiine gre bu drt eit nikah u
ekilde gerekleiyordu:
6
7
198
199
zerine anlalr, karlkl rza oluursa htbe gerekleir. Bu nikah slam kabul
ederek merulatrmtr. Mehir; erkein evlenecei kadna vermesi gereken mal
veya paradr. Nikah akdiyle ortaya kar. slama gre de, chiliye dneminde
olduu gibi, gereklidir. 9 Bunun ne kadar olaca ile ilgili olarak da deiik miktarlar
tayin edilmitir. Eb Hanifeye gre mehrin en az on dirhemdir. Maliklere gre
eyrek dinar ya da dirhemden az olmamaldr. Hanbel ve afilerde ise az iin
bir snr yoktur. st snr belirtilmemi, yani snr konmamtr. Chiliye
dneminde grld gibi, slamda da mehir kadnn hakkdr. Babann veya kadnn velisinin bunda hi bir hakk yoktur. slama gre mehirin nikahla, zikredilse de
zikredilmese de, verilmesi gerekir. Eer evlilik mehirsiz akdedilirse zifafn olmasyla birlikte mehri misil, yani dengi kadnlarn mehri kadar, verilmesi gerekir. Zifaf
gereklememi ise, Malikilere gre, feshetme ve mehri tamamlama arasnda
serbesttir. Fesh ederse kararlatrlan mehrin yarsn kadna vermek gerekir. Chiliye dneminde de bu eit nikahta, nce mehir belirlenir sonra nikaha geilirdi. 10
Bu uygulama slam tarafndan merulatrlm ve gnmzde uygulanmaktadr.
Hz. Aienin ikinci srada anlatt nikh eidi, stibda nikhdr. B-D-A
( )fiili, gze yan dolmas, gz dolmak fakat akmamak, kabn su ile dolmas,
bir kimsenin birisinin nasihatlerinden bkp onunla ilikiyi kesmesi, eti kesmek,
ticaret etmek, deriyi yarmak gibi manalara gelir. Bd, ten dokuza kadar olan
saylara denir. Bda etten ya da baka bir eyden kesilen paradr.11 Hz. Peygamber
de kz Hz. Ftma iin Ftma benden bir et paras (bda) dr. Onu zen beni zm olur, buyurmutur. 12
Yukardaki rivyette belirtildii zere koca, karsna Filana git, ondan
istibda et. der. Bundan anlalaca zere; koca, hanmnn beenilen bir kimseden
hamile kalmas iin, o adama gndermektedir. Kadn, gittii kimseye ondan hamile
9
200
kalmak ve neslinden bir paray kesip almak iin gider. Buradaki asl maksat necip
bir soydan ocuk sahibi olmaktr. Bilindii zere; Chiliye insan soya ok nem
verirdi. Kiilerin stat ve rolleri, mensup olduklar soya gre belirleniyordu. Gnmzde olduu gibi, hamallk yapan bir aileden sosyal stats ok yksek bir hkim
ya da bir general olmak gibi eyler o zamanlar mmkn deildi. Byk bir kabileye
mensup isen ya da kabile reisinin ocuu isen, stat olarak olduka ykseksin demektir. nsanlar toplum iindeki yerlerini doutan kazanmaktayd. Kiilere kabilelerinden, dedelerinin hretlerinden dolay bir ycelik ve eref miras kalyordu.
Dedelerden ve babalardan insanlara geen, miras kald kabul edilen eref ve
ycelie hasep denilirdi. Dedelerin ve babalarn yaptklar gzel iler torunun iyilik
hanesine geer ve o da iyi bir insan olarak kabul edilirdi. stibda uygulamas ile o
kimsenin hasebine ve nesebine miras olmak mmknd. Bylece istibda ile o
kiiden an, eref, miras ve bir de evlat alarak birok eyi skp alr ve kendi ailesine getirirdi. Bu uygulama, aslnda Arap topluluunun o zamanlar rklk yaptn, yani baz milletleri ya da aileleri dierlerinden stn tuttuklarn ortaya koyuyordu. Oysa ki slam, stnl ancak takva'da grerek, bir milletin dierinden stn olmadn Sizin en erefliniz Allahtan en ok saknannzdr13 diyerek ifade
etmektedir.
Hz Aienin bahsettii nc tr nikah da, 10 kiiden az olmak zere,
kiilerin bir kadnla temas eklindedir. Bunun sonucunda doan ocuk, bu kimselerden birisinin nesebine katlrd. Aslnda nemli olan ocuun kime ait olduu
deil de kadnn kime nispet etmek istediiydi. Chiliye insan, yaygn olan fuhun
ierisinde doan ocuklarna baba bulmak iin byle bir yola bavuruyordu. Bu tr
bir ilikide soyun karmamas mmkn deildi. Doan ocuk, kadnn nispet ettii
kiinin deil de bir bakasnn ise, ileride bu kadnla iliki kuranlardan biri evlilik
yoluyla bu ocukla akraba olsa -mesela kzn vererek-durum ne olacakt. Bylece
iki karde birbiri ile evlenmi olacakt. slam, neseplerin karmasna sebep olan
muta nikahn haram kld gibi bu tr nikahlar da haram klmtr. Zaten bir
13
201
kadnn ayn anda birka erkekle evli olmas, dinen mmkn deildir.
Birok insann bir kadnla ilikiye girmesi eklindeki nikah, istibda ve bir
nceki nikah tr gibi, on kiiden az kimsenin bir kadnla ilikisi eklinde de
deildi. Bir ok insan bir araya gelir, bir kadnla ilikide bulunurlard. Bu kadn zina
yapan birisi olup, kendisine gelenleri geri evirmezdi. Kapsnn zerine iaretler
koyarak kendisini belli ederdi. Arzu eden, o iareti grnce bu kadnla ilikiye girerdi. Byle bir kadn hamile kalr ve ocuunu dourursa, o kadnla ilikiye
girenler toplanr, kendilerine bir kif (insanlarn grnlerinden hkm karp
kime ait olduunu bilen ilmi kyafe sahibi kimse) ararak bu ocuun kime ait
olduunu belirleyip, ocuu onun nesebine katarlard.14
Bu tr chiliye nikah da, ilk sz ettiimiz hari, slam tarafndan dierleri
gibi zina olarak deerlendirilen nikahtr. stibdada, bizzat kocasnn direktifi ile
evli bir kadnla bir erkek ilikide bulunuyordu. nc tip nikahta erkeklerin says
on rakamna kadar ulat. Bu son chiliye nikahnda, bir kadnla ilikiye girecek
erkeklerin saysnda snr yoktu. Bu uygulama imdiki hayat kadnln hatra getirmektedir. Yalnz doan ocuun kadnla ilikide bulunan birinin soyuna katmas
ynyle ondan ayrlr.
Hz. Aie, yukarda kaydettiimiz bu drt chiliye nikah hakknda bilgi verdikten sonra: Muhammed (s.a.v.) hakla gnderilince, btn chiliye nikahlarn ortadan kaldrd. Ancak; bugnk Mslmanlarn uygulad nikah hari, demitir.15
Chiliye dneminde bedel ve hdn/ haden nikah denilen iki nikah eidi
daha vard. Bedel nikah; iki erkein, hanmlarn karlkl olarak deitirmeleri idi.
Hdn / haden nikah ise kadnlarn gizlice dost edinmeleri metres hayat yaamalarnn adyd. Bu konu Kurnda Nisa Sresinin 25. yetinin bir blmnde (siz
Mslmanlar) hep birbirinizdensiniz, o halde fuhuta bulunmayarak, gizli dost
edinmeyerek, namuslu yaadklar halde sahiplerinin izni ile onlar nikah ediniz.
14
15
202
16
4.Nisa, 25; bu konuda bkz. Ate, slam'a Gre Chiliye ve Ehl-i Kitb rf ve detleri,
s.343-344. Sarck, Chiliye Nikah Muta ve Dier Chiliye Nikahlar, s.66.
17
33. Ahzb, 37.
18
Geni bilgi iin bkz. Ate, Oryantalistlerin Hz. Peygamber le lgili ddialarna
Cevaplar,s. 101-134.
19
Ate, slam'a Gre Chiliye ve Ehl-i Kitb rf ve detleri, s.288-295.
20
4. Nisa, 4.
203
baka, karlkl honut olduunuz hususta, size bir sorumluluk yoktur."21 "Onlarla
zinadan kanmalar, iffetli olmalar ve gizli dost tutmamalar halinde velilerini izniyle evlenin ve rfe uygun bir ekilde mehirlerini verin." 22 yetleriyle merulatrlm ve gnmzde de aynen uygulanmaktadr.
3. Diyet; nsann veya insan uzvunun telef edilmesi karl olarak verilmesi
gereken tazminat veya kan bedeline denir. Chiliye dneminde diyet uygulamas
vard. Mekkeliler Ficar Savalarnda kendi llerinden fazla olarak ldrdkleri her
kii iin diyet demilerdi.23 Kur'n- Kerim u yetler ile mevcut olan diyet deme
detini merulatrmtr:
"Ey iman edenler! ldrmede ksas size farz klnd. Hre hr, kleye kle,
kadna kadn. Ama her kim, lenin kardei tarafndan bir ey karl balanrsa,
o zaman rfe uymas, ona diyeti gzellikle demesi gerekir. Bu, Rabbiniz tarafndan
bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasndan yine saldrrsa, artk ona
ac veren bir azap vardr."24
"Bir mminin dier bir mmini, yanllk eseri olmayarak (kasten) ldrmesi,
yakmaz. Kim, bir mmini yanllkla (haten) ldrrse, mmin bir kleyi azat
etmesi ve (lenin) ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Meer ki, onlar
(o diyeti), sadaka olarak balam olsunlar. Eer (ldrlen), mmin olmakla
beraber, size dman bir kavimden ise, o zaman ldrenin, m'min bir kleyi azat
etmesi lzmdr. yet kendileriyle aranzda anlama olan bir kavimden ise, o vakit
miraslarna bir diyet vermek ve bir m'min kleyi azat etmek gerekir. Kim bunlar
bulamazsa Allah'tan tvbesinin kabul iin, birbiri ardnca iki ay oru tutmas
gerekir. Allah her eyi bilendir, gerek hkm ve hikmet sahibidir."25
Hadisin toplum nazarndaki gcnden faydalanmak isteyen kiilerin yapt
21
4. Nisa, 24.
4. Nisa, 25.
23
bn Sa'd, et-Tabakt, I, 128.
24
2. Bakara, 178.
25
4. Nisa, 92.
22
204
205
28
206
207
Abbasn: Fitne olacak. Kim fitneye eriirse o kimsenin iki hususu takip etmesi gerekir. Onlar, Allahn kitab ve Ali b. Eb Tlibtir. Raslullah (s.a.v.) Alinin elini
alarak yle dedi: Bu bana ilk iman edendir. Kyamet gnnde benimle ilk musfaha edecek olandr. Hakla batl ayran, mmetin frkudur. Mminlerin efidir.
Mal zulmetin badr. O dorularn en bydr. Ve benden sonra halifemdir, 40
dediini yayarak, niyetlerini aka ortaya koymu ve kendi grlerini merulatrmak iin Hz. Peygamberin otoritesinden faydalanmay dnmlerdir.
Hz. merin hilafetini destekleyenler de bo durmayarak benzeri rivyetler
uydurup merulatrma ve halkn desteini alma gayretine girmilerdir. Ben size
gnderilmeseydim mer gnderilirdi. 41 Kim onu severse beni sevmi olur. Kim
de ona buz ederse bana buz etmi olur,42 gibi rivyetler bu trden rneklerdir.
Baz kelam alimleri; kader, cebir ve ihtiyar gibi meselelerde ihtilafa dtklerinden dolay, bunlar takip eden kimseler kendi grlerini glendirmek ve
hakllklarn ispat etmek iin hadisin gcnden faydalanmak istemi, hatta kendi
mezheplerini ven kar taraf da sapklkla itham eden rivyetler ihdas etmilerdir.43 Mebbihe mezhebinin kendisini merulatrabilmek iin Hz. ieye isnat
ederek uydurduu; Neb (s.a.v.), Rabbini krs zerinde oturan bir gen suretinde
grd. Onun, parlayan yeil nurdan bir aya vard.44 rivyeti ile man sahibine,
gnah zarar vermez; kfr sahibine de itaat fayda vermez.45 Amelin irke faydas
olmad gibi gnah da slama zarar vermez.46 eklindeki rivyetler mezheplerin
40
208
209
insanlar iin bir bakma gerekesi olmutur. Oysa ki Hz. Peygamber, evlenme niyetiyle yaplmayan bir bak iin, ( ) Bak iblisin mzraklarndan bir mzraktr.51 buyurarak byle bir eyin tehlikesine ve dinen meru olmadna iaret etmitir.
Yine dnyalk menfaat kazanma peinde olan bir muskac, yapt ii meru
gsterebilmek iin u rivyeti uydurmutur: Bir kimse, Ysn sresini dinlerse
Allah yolunda 20 dinar harcam gibi olur, okursa 20 hac yerine geer, yazp da
onu ierse karnna bir nur, bin bereket, bin rahmet ve bin rzk iner. Ondaki her trl hastalklar yok eder.52 Burada aka muskacl tevik ve onun iyi bir ey
olduunu gstermek amac yatmaktadr. Oysa ki Kurn- Kerm, iindekilerle insanlarn amel etmesi iin indirilmitir. Yoksa, okunup hastalarn ifa bulmas ya da
suya okunup iilerek ifaya kavuulacana inanlmas iin indirilmemitir.53
rneklerini artrabileceimiz merulatrma abalar aslnda toplum
normlarnn olumas aamasnda bir sretir. Eer merulatrma gayretleri baarl
olmusa artk o bir toplumsal norm halini alm demektir. Peygamberler gnderildikleri toplumlara yenilikler getirdikleri gibi bazen de eski uygulamalar aynen
ya da slah ederek merulatrp devamn salamlardr. Yukarda kaydettiimiz,
Hz. Peygamber'in nikah ile ilgili yapt merulatrma, Kur'n yetleriyle yaplan;
Evlatlk, Mehir ve Diyet konusundaki merulatrmalar daha sonra toplum
tarafndan kabullenilmitir. Merulatrmann baarl olmas, onun doru olduu
anlamna gelmez. Bazen yanl eyler de rivyet kalbna sokulup toplumda merulatrlabilir. Anadolu'da muska yazarak hastalklara ifa aranmas bu tr merulatrma almasnn baarl olmu bir rneidir. Sosyal hayatta her zaman eitli
yntemlerle ve eitli konularda merulatrma yaplmaktadr. Bu toplum ierisinde
51
el-Hkim, Mstedrek, IV, 349, no: 7875; et-Tabern, el-Mucemul-Kebr, X, 173, no:
10362; el-Kuz, Msned-ihb, I, 195-196, no: 292, 293.
52
bn Arrak, Tenzhu-era, I, 286; es-Suyt, el-Lelil-Masna, I, 232.
53
Bu konuda geni bilgi iin bkz. Muhammed Ahmed Abdusselam, Kuran Niin ndirildi,
Trkesi: H. Rahman Aar, Fecr Yaynevi, 4. Bask, Ankara 1996.
210
Kaynaka
ACCC el-HATB, Muhammed, es-Snne Kablet-Tedvn, Kahire, 1383/1963.
el-ACLN, smail b. Muhammed (v.1162), Kefu'l-Haf ve Mzl'l-lbs
Amme'tehera mine'l-Ehds-i Al Elsineti'n-Ns, (I-II), Dru'l-Ktbi'l-lmiyye, Beyrut
1988.
AL el-KR, Nureddin Ali b. Sultan Muhammed el-Herev, (v.1014), -el-EsrrulMerfa fil-Ahbril-Mevza (Mevztul-Kbr), Lbnan 1971.
ATE, Ali Osman, slama Gre Chiliye ve Ehl-i Kitb rf ve detleri, Beyan
Yaynlar, stanbul 1996.
-----; Oryantalistlerin Hz. Peygamber le lgili ddialarna Cevaplar, Beyan Yaynlar,
stanbul 1996.
211
BERGER, Peter L, -Kutsal emsiye, eviren: Ali Cokun, Rabet Yaynlar, 2. Bask,
stanbul 2000.
el-BUHR, Eb Abdillh Muhammed b. smil (v. 256/ 869), Sahhul-Buhr, I-VIII,
ar yaynlar, stanbul 1992.
CHAN, Sadk, Uydurma Hadislerin Douu Siyasi ve Sosyo-Politik Olaylarla lgisi,
Samsun 1996.
AATAY, Neet, slam Dnemine Dek Arap Tarihi, Ankara 1989.
EB DVUD, Sleyman b. Es es-Sicistn (v.275), Snen-i Eb Dvud, I-V, ar
yaynlar, stanbul 1992.
el-HAKM, Muhammed b. Abdillah Eb Abdillah el-Hkim en-Nisbr (v.405); elMstedrek ales-Sahhayn, I-IV, Tahkik: Mustafa Abdulkadir At, Beyrut 1990.
BN ARRK, Ebul-Hasen Ali b. Muhammed el-Kinn (v.963), Tenzhu-eratilMerfa Anil-Ahbri-enatil-Mevza, I-II, Dru'l-Ktbi'l-lmiyye, Beyrut
1401/1981.
BN CEVZ, Cemlddn Ebul-Ferec Abdurrahman el-Badd (v. 597) el-Mevdt, IIII, Tahkik: Abdurrahman Osman, 2. bask 1403.
BN HACER, ihbuddn Ahmed b. Al b. Hacer Ebul-Fadl el-Askaln (v.852),
Lisnu'l-Mzn, I-VII, 3. bask, Beyrut 1986.
BN MANZR, Ebul-Fazl Cemlddn Muhammed b. Mkerrem (v.711), LisnulArab, I-XV, Beyrut 1956.
BN SAD, Muhammed b. Sad , (v.230), Kitbut-Tabakt el-Kebr (et-TabaktlKbr), I-IX, Dru Sdr, Beyrut trs.
KANDEMR, Yaar, Mevz Hadisler Menei Tanma Yollar Tenkidi, Diyanet leri
Bakanl Yaynlar, 5. bask, Ankara 1991.
KOYT, Talat, Hadisiler ile Kelamclar Arasndaki Mnakaalar, TDV.
Yaynlar, Ankara 1989.
el-KUZ, Muhammed b. Seleme b. Cafer (v. 454), Msned-ihb, I-II, Beyrut
1986/1407.
MARSHALL, Gordon, Sosyoloji Szl, Bilm ve Sanat Yaynlar, Ankara-2003.
MUHAMMED AHMED ABDUSSELAM, Kurn Niin ndirildi, Fecr Yaynlar,
Tercme: H. Rahman AAR, 4. Bask, Ankara 1996.
el-MBREKFR, Muhammed b. Abdirrahmn b. Abdirrahm el-Mbrekfr
(v.1353), Tuhfetl-Ahvez, I-X, Drul-Ktbil-lmiyye, Beyrut.
212
fil-Hadis,
es-SUYT, Celluddin Ebul-Fadl Abdurrahman (v. 911), el-Lelil-Masna FilEhdsil-Mevza, I-II, Dru'l-Ktbi'l-lmiyye, Betrut 1417.
EHRSTN, Ebul-Feth Muhammed b. Abdilkerm b. Eb Bekr b. Ahmed, (v.548),
el-Milel ven-Nihal, Kahire trs.
et-TABERN, Sleymn b. Ahmed b. Eyyb (v.360), el-Mucemul-Kebr, I-XX,
Musul 1983.
et-TRMZ, Eb s Muhammed b. s (v.279), Snent-Tirmiz, I-V, ar yaynlar,
stanbul 1992.
LKEN, Hilmi Ziya, Anadolu rf Adetlerinde Eski Kltrlerin zleri, Ankara
niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt: XVII, Ankara 1969.
ez-ZEHEB, emsddn Eb Abdillh Muhammed b. Ahmed b. Osmn et-Trkmn
(v.748), Mznl-tidl F Nakdir-Ricl, (Tahkk: Ali Muhammed el-Becv), I-IV,
1. Bask, Msr 1382/1963.
ez-ZUHAYL, Vehbe, el-Fkhul-slm ve Edilleth, slm Fkh Ansiklopedisi,
Tercme: Ahmed Efe- Beir Eryarsoy- H. Fehmi Ulus- Abdurrahim Ural- Yunus Vehbi
Yavuz- Nurettin Yavuz, I-X, stanbul 1994.
213
214
I-GR
nsanlk tarihinin balangcndan itibaren gnderilen tm peygamberler vahyi, kavminin lisan zere almlardr. Son Peygamber Hz Muhammed de bu ilahi
snnet gerei Kuran vahyini kavminin diliyle almtr.
Nitekim, biz her gnderdiimiz peygamberleri ancak kavminin diliyle gnderdik ki onlara (Allahn buyruklarn) iyice aklasnlar1
Kuran, evrensel ilahi buyruklar getiren bir kitap olmakla beraber, onun ilk
muhataplar nezdinde anlalmas ve kabul nem arz ediyordu. Ayette de ifade
edildii zere hedef, vahyin mahsul olan buyruklarn Peygamber (s.av) tarafndan
yaknlarndan balamak zere tebli edilmesi ve bu tebliin ieriinin anlalmasdr. Kuran, zellikle ilk muhataplarnn kolaylkla anlayabilecei kendi dili ve
anlam sadelii ile indirilmitir. Buna mukabil, Kurana kar klar, onun anlalmaz olduuna deil, getirdii esaslara olmutur. O bakmdan inanmayanlar, Hz.
Peygamberden kendi inanlarn destekleyen veya en azndan onlar ktlemeyen
farkl bir Kuran getirmesini istemilerdi.2
Biz onu anlayasnz diye Arapa bir Kuran olarak indirdik3
Dnp anlamanz iin Arapa bir Kuran kldk.4
Kurann diline iaret eden ayetler gsteriyor ki, son ilahi Kitabn uslubu,
ncelikle ilk muhataplar asndan onlarn kendi dilleri olan Arapa ller ierisinde anlayabilecekleri bir yap ve muhtevada ekillenmitir. Kuran, okunmas,
anlalmas ve getirdii prensipler itibariyle kolaylklar zerine oturmaktadr.
Kuran eitiminde bu kolaylklara ulamadaki metod, tedriciliktir. Bu tedrici metod
brahim, 14/4.
Bkz. Yunus, 10/15.
3
Yusuf, 12/2; Kurann Arapa lisanla indirildiine iaret eden dier ayetler iin bkz: Nahl,
16/103; Taha, 20/ 113; uara, 26/ 195; Zmer, 39/28; Fussilet, 41/3; ura, 42/7; Zuhruf,
43/3.
4
Zuhruf, 43/3.
2
216
217
Hac, 22/11.
slam Ansiklopedisi, MEB. Yay., st. 1964, IV, 230.
7
Ebul-Kasm el-Hseyn b. Muhammed er Rab el Isfahani, el Mfredat fi Garibil Kuran,
Thk. Muhammed Seyyid Kilani, Beyrut trs. s. 114.
8
Bakara, 2/75; Nisa, 4/46; Maide, 5/13, 41.
9
Celaleddin es Suyuti, el Itkan fi Ulumil Kuran, Kahraman Yay., st. I, 61; slam
Ansiklopedisi, TDV. Yay., st. 1997, XVI, 158.
10
Muhammed Cerir et Taberi, Camiul Beyan, Msr 1968, I, 22; es Suyuti, el Itkan, I, 61.
11
Harfin lgat anlam iin ayrca bkz. bn Manzur b., Mkerrem, Lisanul Arab, Beyrut
1990, IX, 41; Muhammed el Hseyn ez Zebidi, Tacul Arus Min Cevahiril Kamus, Thk.
Abdul Fettah el Hulvu, Yrs.1986, XXIII, 128.
12
Bakara, 2/ 196; Hicr, 15/ 44.
13
Ebu ame, el Mridul Veciz, Bre Yay., st. 1956, s. 99; Ebu Abdillah Muhammed b.
Ahmed el Kurtubi, el Camiu li Ahkamil Kuran, hyaut Tras el Arabi, Beyrut 1952, I,
42; Suyuti, el-Itkan, I, 61.
6
218
14
Meryem, 19/97.
Duhan, 44/58.
16
Kamer, 54/17, 22, 32, 40.
17
Zuhruf, 43/3.
18
Mzzemmil, 73/20.
19
Halis Albayrak, Kuran Btnl zerine-Kurann Kuranla Tefsiri, ule Yay., st.
1993, s. 27.
15
219
20
Buhari, Fedailul Kuran, 5, 27; Mslim, Salatl-Msafirin, 270; Ebu Davud, Vitir, 22,
Tirmizi, Kraat, 11; Malik b. Enes, Kuran, 5.
21
Ahmed b. Hanbel, el-Msned, V, 30; Taberi, Camiul Beyan, I, 27.
220
221
Cebrail ona drdnc defa geldi, muhakkak Allah, mmetinin Kuran yedi haf
zere okumalarn emrediyor, hangi harfle okurlarsa doruyu bulmulardr.24
6-Ebu Hureyre de Rasulullah, Kuran yedi harf zere indirildi25 buyurmulardr, diye rivayet etmitir.
7-Yine Hz. mer rivayetinde, bir kimseyi, kendisinin Peygamberden iitmedii ekilde okumukta olduunu duymu, onu Peygambere gtrm, ya Rasulallah, bu, ayeti yle yle okuyor demi ve buna karlk Rasulullah da: Kuran
yedi harf zere indirildi. Onun hepsi afidir ve kafidir.26 eklinde cevap vermitir.
Muteber hadis kaynaklarnda bulunan bu rivayetlere bakarak, yedi harf
meselesini bir rpda kestirip atmak mmkn gzkmemektedir. nk buradaki
kapallk, hadisler baznda rivayet azlnda deil, bu hadislerin ana temas olan
Yedi Harfin pratikte hangi anlama geldii ve tam olarak neyi ifade ettii hususundadr. Zaten dier birok dini konularda farkl grlerin, ictihatlarn, yaklamlarn ortaya kmas, gerek ayetler, gerek snnetin o husustaki farkl yorumlara frsat vermesi ve o hususta nihai aklamay getirmemi olmasndan dolay deil
midir? te Yedi Harf konusu da yorumlara ak tutulmu, bunun sonucunda da
ncelikle tilavette kolaylk, bu yorumlarn bir tarafn oluturmutur.
Yedi Harfle ilgili rivayetlere baktmzda bu konunun, Kurann farkl
okunuundan kaynaklanan daha ok iki kii arasnda getiini grrz. Bu kiiler
ihtilaflarn Rasulullah (s.a.v)e ilettiklerinde Ondan Kuran yedi harf zere nazil
olmutur, kolaynza geleni okuyun cevabn almlardr.
Bu rivayetlerden Hz. mer ve Hiam b. Hakim rneinde olduu gibi ilgin
bir nokta da vakann her iki kahramannn Kureyten olmasdr. Ohalde aralarnda
ive fark olmamaldr. Buna ramen Kurann ayn suresini farkl ekilde okumaktadrlar. Bu durum Hz. Peygamberin, ayn sureyi her ikisine de farkl ekilde ret-
24
222
mi olmasndan kaynaklanmtr 27. yle grlyor ki, Hz. Peygamber, ruhsat olan
hususlar dahi yaknnda bulunan arkadalarna retmek suretiyle dier insanlarn
onlara bakarak dinlerini renmelerini istemi olmas da muhtemeldir. Rasulullah
(s.a.v)in Kuran eitiminde hakim olan, tedricilik ve kolaylk unsu-rudur:
Bu Kuran yedi harf zere nazil olmutur. Bunlardan hangisi kolaynza
gelirse onu okuyun.
Ey mer! Rahmet ayetini azap azap ayetini rahmet klmadka Kurann
(bu okuyularnn ) hepsi dorudur.
Allahn affn ve mafiretini dilerim mmetimin buna gc yetmez.
Kuran Yedi Harf zere indi. Onun hepsi afidir, kafidir
Ey Cibril! Ben mmi bir kavme gnderildim, bunlarn arasnda yal kadnlar, yal erkekler, erkek ve kz ocuklar, hi kitap okumayan adamlar vardr, diyen
Hz Peygambere Cebrail: Kuran muhakkak Yedi Harf zere nazil olmutur28
eklindeki Hz. Peygamberin Yedi Harfe dair ifadelerinden Kurann okunmasnda ve anlalmasnda kolaylk prensibine iaret edilmi olduunu gryoruz.
Ancak, aralamamz gereken husus, bu kolayln nerelere uzand ve snrlarnn
neler olduu meselesidir.
slamn bidayetinde tedrici eitimin en gzel rneklerinin sergilendii
gereinden hareketle, anlam merkezli grnt, Hz Peygamber bata olmak zere,
bu metodun unsurlarndan biri olarak belirli aamada devreye sokulmu ve uygulanmtr. Bu erevede baktmzda Hz. Peygamberin yedi harfle ilgili hadislerinde, Kurann okunuunda lafzdan ziyade manann nemli olduu vurgulanmak istenmi, dier bir deyile nzul dneminde Kurann anlam merkezli okunup
aktarlmasna izin verilmitir.29 Hz. Peygamberin anlam merkezli eitimi ile bir
27
Osman Kaya, Kuranm Yedi Harf zerine ndirilmesi ve Ahrufs-Seba (Yedi Harf
Meselesi). CUFD. C. VIII, Say: 2, Sivas 2004, s. 224.
28
Taberi, Camiul Beyan, I,35; Zerkei, el Burhan, I, 227.
29
Mustafa ztrk, Kuran Kraatlarnn Tarihi Serancamna Genel Bir Bak, FD. C. 1,
say: 1, Adana 2003, s. 207.
223
Konulu Kuran Tesiri (rnek Fasikl), Hzr. DB., TDV., Yay., Ankara 2001, s. 13.
Subhi Salih, Kuran limleri, Trc. M. Sait imek, Hiba Yay., Konya trs., s. 87; Bkz.
Subhi Salih, Mebahis fi Ulumil Kuran, Dersaadet, yrs. 1385h., s. 108.
32
smail Cerraholu, Tefsir Usul, TDV., Yay., Ankara 1991, s. 99.
31
224
33
ihabuddin Abdurrahman b. smail b. brahim Ebu ame, el-Mridl Veciz, Thk. Tayyar
Altkula, TDV., Yay., Ankara 1986, s. 93; Muhammed b. Abdillah ez- Zerkei, el Brhan
fi Ulumil Kuran, Thk.. Muhammed Ebul-Fadl brahim el Mektebetl Asriyye, Beyrut
trs. I,213; Suyuti, el-Itkan, I, 61.
34
Hud, 11/78.
35
uara, 26/13.
36
Sebe, 34/19.
37
Karia, 101/5.
38
Bakara, 2/259.
39
Vaka, 56/29.
225
f-Takdim ve tehir, (ve cet sekretl mevti bil-Hakk40-ve cet sekretlHakk bilmevti).
g-Ziyade ve noksan, (Tisn ve tisne naceten41-ns) eklindeki okunulardr.42
3-Yedi Harfin Kurann muhtevasna ynelik, emir, nehiy, vad, vaid,
kssa, helal ve haram olduu eklindeki gr.43
4-Yedi harfin ne olduuna dair grlerden birisi de onun dorudan dil
yapsyla ilgili olandr. Bu gr, Kuran kraatnda, Kurey lehesinin yannda alt
leheyi daha ekleyerek, yedi saysna denk getirir. Bunlar ayn aileden kabul edilen
Mudar kabileleri ki: Kurey, Huzeyl, Temim, Ezd, Rabia, Hevazin, Saaad b
Bekrin leheleridir.44 Hz. Osmann Kurann ou Kurey lehesiyle indi 45
sz Kurann farkl lgatlarla indiine delil olarak alnmtr. bn Kuteybe
(276/889), Hz. Osmann bu sznn bu anlamda delil olduunu kabul etmemi,
40
Kaf, 50/19.
Sad, 38/23.
42
Zerkei, el-Brhan, I, 214-215; Ayrca bu grlerle ilgili bkz:Ebu Bekr b. Ferec elKurtubi, el Veciz fi Fadailil Kitabil Aziz, Thk. Alauddin Ali Rza, Darul Hadis, Kahire
trs. s. 140; bn Kesir, Tefsirul Kuranil Azim, Daru hyaul Ktbil Arabiyye, trs. IV,
(Zeyl) Fedailul Kuran, s. 21-23; bn Kesir, Kurann Faziletleri, Trc. Mehmet Sofuolu,
Trdav Yay., st. 1978, s. 69; Ahmet Cevdet Paa, Kuran Tarihi, Bayrak Yay., st. 1989,
s. 128; Ali Osman Yksel, bn Cezeri ve Tayyibetn Ner, s. 58-60; Subhi Salih, ziyade
ve noksan okumakla ilgili olarak, bu okuyu eklinin yedi harften kaynaklanmadn,
fazla olan lafzlarn ancak bn Mesudun zel mushafndaki kendi tefsirleri olabileceiuni
belirtir. Bu bilgi iin bkz: Subhi Salih, s. 112.
43
bn Kesir, Tefsirul Kuranil Azim, IV, (Zeyl), s. 23; bn Kebir, Kurann Faziletleri, s.
69-74; Ayrca bkz: Zerkei, el-Brhan, I, 214-215; Kurtubi, el-Veciz, s. 150; Ebu ame,
el-Mrid, s. 107, Subhi Salih, s.112.
44
Ebu ame, el-Veciz, s. 94; bn Cezeri Muhmmed b. Muhammed, en-Ner Fi Kraatil Ar,
Thk. Muhammed ed-Debba, Msr trs., I, 24; bn Hacer el-Askalani, Ahmed b. Ali, Fethul
Bari urhu Sahihil Buhari, Beyrut trs. IX, 7; Kurtubi, Camiul-Beyan, I, 45; bn Kesir,
Tefsirul Kuranil Azim, (Zeyl), IV, 22.
41
45
Buhari, Fedailul-Kuran, 3.
226
buna kar Biz her gnderdiimiz Peygamberi ancak kavminin diliyle gnderdik 46
ayetinden hareketle, Kurann ancak Kurey lehesi zere indii dncesini
benimsemitir. 47
5-Yedi Harf terkibindeki es Seba nn gerekte yedi saysn ifade ettii
grnn yannda, bu lafza okluk ve kolaylk anlam ykleyenler de olmutur:
Sahih kavle gre yedi harf ile kolaylk ve genilik kast olunmutur, yoksa aded
kast olunmamtr. Arap dilinde yedi ile ahadda (birler basama), yetmi ile aaratta (onlar basama), yediyz ile miatta (yzler basama) kesret kasdolunurdu.48
6-Yedi Harf, ayn anlam tayan farkl lafzlardan kolayna gelenin okunmasna ynelik bir ruhsat olduu ynnde de gr beyan edilmitir: Akbil,
helmme, teal; accil, esri; ehhir, emhil misallerinde olduu gibi yedi vecih rnekleri bu anlamda misal oluturmaktadr.49
7-Yedi Harften maksadn baz ayetlerdeki Uff 50 ve Heyhat 51 gibi
lafzlarn nasb, cer, raf, tenvin ( eidi) ve cezm ekillerinde okunmasdr. 52
Bu grlerin dnda baz ilmi kavramlarn Yedi harften gsterilme anlay
da bir ksm kaynaklarda yer almtr. Bu kavramlar, Hz. Peygamber ve Sahabeden
sonra mskakil ilmi disiplinler (ilim dallar) olarak ortaya kan lgat, nahiv, kelam,
46
brahim, 14/4.
Zerkei, el-Brhan, I, 217; Kurtubi, el Veciz, s. 148; Suyuti, el Itkan, I,66.
48
zmirli smail Hakk, Tarih-i Kuran, Bre Yay., st. 1956, s. 16-17; Ayrca bkz. Ebu
ame, el-Mridl Veciz, Thk. Tayyar Altkula, TDV. Yay.,Ankara 1986, s. 93; es
Suyuti, il-Itkan, I, 6; smail Karaam, Kuran- Kerimin Nzul ve Kraat, MFV.
Yay.,st. 1995, s. 42-43.
49
Abdullah b. Vehb (1976813); Sfyan b. yeyne (198/814); Ebu Cafer et Taberi (310/922);
Tahavi, 321/933); bu gr ifade etmilerdir. Bu grlerle ilgili bkz:Ebu ame, elMridl Veciz, s. 107; Zerkei, el-Brhan, I, 220; Kurtubi, Camiul Beyan li Ahkamil
Kuran, I, 42; bn Cezeri, en-Ner, I, 27-28$ bn Kesir, Tesirul Kuranil Azim, (Zeyl),
IV, 21; bn Kesir, Feddailul Kuran, s. 69.
50
Enbiya, 21/67.
51
Mminun, 23/36.
52
Ebu ame, el-Veciz, s. 110; Zerkei, el-Brhan, I, 223.
47
227
fkh, tefsir, kraat ve tasavvufa ait kavramlardr. Szgelimi Yedi Harfe iaret ettii sylenen; mutlak ve mukayyet, amm ve hass, nass ve mevvel, nasih ve mensuh,
mcmel ve mfesser, istisna fkhi kavramlar olduu gibi; tezkir ve tenis, art ve
ceza, tasrif ve irab, yemin ve cevab, cem ve tefrik,tasgir ve tazim nahve ait kavramlardr. Yedi Harf olarak sylenen u kavramlar da tasavvufi kaidelerdir: Yakin
ile beraber zht ve kanaat, haya ile beraber hizmet ve hazm, fakr ile kerem ve ftvvet, havf ile mcahede ve mrakabe, Rza ile istifar ve tazarru, muhabbet ve muhasebe ile sabr ve kr, mahede ile evk. Yedi Harf olarak gsterilen u kavramlarn da kelam ilmiyle ilgili olduu aktr: sbat, tevhid, tenzih, zati sfat, fiili
sfat, aff ve azab, har ve ner, nbvvet. Kraat ilmiyle ilgili u kavramlar zikredebiliriz: Izhar, dam, tefhim, terkik, imale, iba, med, kasr, tahfif, telyin, tedid53
B-Yedi Harfle lgili Grlerin Deerlendirilmesi
lmi disiplinlere ait olan yukardaki kavramlarn Yedi Harfle dorudan
ilgisinin olmad kesindir. nk bunlara harf denmez. O halde bu grleri Yedi
Harf asndan fikri cimnastik olarak deerlendirirken, bu kavramlar, kendi ilim
dallar ierisinde ve kendi balamnda deerlendirmenin daha doru olacan
dnyoruz.
Yukardaki dier grlerden birini tekil eden Yedi Harften kast, Yedi
kraat gr de isabetli grlmemektedir. Zira, Yedi mtevatir kraat, Ebu bekr b
Mcahid (324/925) tarafndan mehur olan kraatler arasndan seilmitir. Mursi
53
Bu grleri Zerkei, ondrt madde madde halinde sunmutur. Bkz: Zerkei, el-Brhan, I,
213-226; Kurtubi ise bu husustaki grleri be madde halinde aklamtr. Bkz:el
Kurtubi, Camiul Beyan li Ahkamil Kuran, I, 46; bn Kesir de Tefsirinin IV. cildinin
zeylinde Kurtubinin konu ile aklamalarn yine be madde olarak zetlemitir. Bkz.
bn Kesir, Tefsirl Kuranil Azim, IV, (Zeyl), Fedailul Kuran, s. 21-23; Suyuti de yedi
harfle ilgili grleri otuz be madde halinde sunmutur. Bkz. Suyuti, el-Itkan fi Ulumil
Kuran, Kahraman Yay., st. 1979, I, 61-66; bnul Cezeri, en-Ner fi KraatiAr, I, 2425; Muhammed ez Zerkani, Menahilul rfan fi Ulumil Kuran, Daru hyail Ktb,
Beyrut trs. I, 182-183
228
(655/1257): Bir oklar yedi harften murat yedi kraat zannetti ki bu bir
cahalettir54 demitir.
bn Abdil Berrin, Kuran kraatnda bir ksm lafzlardaki, hareke farkll,
irab deiiklii, suret deimesi, harf ve mana deiiklii, mana ve ekil deiiklii, takdim ve tehir, ziyade ve noksandan baka ihtilafa rastlamadn sylemesi
meselesine gelince; Subhi Salihin dedii gibi tm bu deiikliklerin Kuran olabilmesi iin, o okunularn Hz. Peygamberden mtevatir bir ekilde nakledilmi olmas gerekir. 55 Bu okunular, ive ve az yapsndan kaynaklanan zorunluluktan
dolay, ruhsat erevesinde okunan ekiller olarak deerlendirmek mmkndr.
Bu husustaki rivayetlere baktmz zaman, hadislerin ortak ynnn,
Kuran okumakta zorlanacak kimselere kolaylk salama arzusu olduunu grrz. u iki hadis Hz. Peygamberin Kurann Yedi harf zere indirilmesindeki srarnn sebeplerini aka ortaya koymaktadr:
Ey Cibril! Ben mmi bir kavme gnderildim. Bunlarn arasnda yal kadn
ve erkekler, kk erkek ve kz ocuklar, hi kitap okumayan adamlar vardr.56
Muhakkak Kuran yedi harf zere indirilmitir. Siz kolaynza geleni oku57
yun.
229
59
230
Mustafa ztrk, Kuran Kraatlerinin Tarihsel Serancamna Genel Bir Bak, FD. C.
3, Say:1, (Ocak-Haziran 2003), Adana 2003, s. 207.
63
Zerkei, el-Burhan, I, 220-222; Suyuti, el-Itkan, I,46-47; Abdullah Muhammed b. Ebi
Bekr b. Ferec, el-Veciz fi Fedailil Aziz, Thk. Alauddin Ali Rza, Darul Hadis, Kahire Trs.
s. 140; Zerkani, Menahil, s. 174-175; Subhi Salih, Mebahis, s. 107.
64
Zerkei, el-Burhan, I,222; Suyuti, el-Itkan, I, 63; smail Hakk zmirli, Tarih-i Kuran, s.
17.
65
Taberi, Camiul Beyan, I,22; Kurtubi, Camiu li Ahkam, I, 48; smail Cerraholu, Tefsir
Usul, s. 98-99; Ali Turgut, Tefsir Usul ve Kaynaklar, MFV. Yay., st 1991, s. 106107.
66
Zerkei,el-Burhan, I, 220; Kurtubi, el-Veciz, s. 149.
231
tilavette yedi lgat tecviz etmiti. Ashab Kiram, kabilelere lafzan Kurey lgatna
muhalif olan yerlerde byle bir lafz o kabilenin kendi lgatlaryla talim ederlerdi.
Mesela, Ubey b. Kab, Bakara Suresindeki yirminci ayetteki Meev fh nazm
kerimini baz kere asl zere talim eder, bazen mradifleri olan Saav fhi-Murru
fh diye talim ederdi. bn Mesud da Bakara Suresi yz drdnc ayetteki
Enzirn nazm kerimini Emhiln-Ehhirn-Erkibndiye talim ederdi. 67
Yedi Harfle ilgili Ubey b. Kabdan gelen rivayetlere baktmzda Onun
balangta Yedi Harf konusunu anlamada glk ektii, ancak konu ile ilgili Hz.
Peygamberin aklamalar ve tutumu sayesinde bu skntsnn zail olduu grlmektedir. Zira, Ubey b. Kabn bu konuda verdii tilavet rnekleri, onun Hz. Peygamberin talimatn nasl anladnn ve nasl anlalmas gerektiinin gstergesidir.
Konu ilgili hadislerin nda yukarda verilen rnekleri de hesaba katarak
Yedi Harfin yedi ile snrl olmayp, Kurann bir an nce benimsenip yaylabilmesi iin herkesin kolayna geldii bir tarz ile okuyabilmesini amalayan bir
kolaylk ve okluk olduunu anlayabiliriz.68
Kurann gerek kraat ve gerekse anlalmasna ynelik; Bizzat Hz.
Peygamberin ak iznine dayanan anlam merkezli kraatn Kuran okuma ve
renmeyi kolaylatrp yaygnlatrma amacna hizmet ettii aikardr. Yedi harfle
ilgili rivayetlerin vurud tarihinin Medine dnemine rastlamas, sz konusu amacn
mahiyetini daha da aikar klmaktadr.69
Tayyib Oki de Kurann hicretten nce sadece Kurey lehesiyle okunduunu belirttikten sonra Hicretten ve slamiyetin yaylndan sonra mslman
67
smail Hakk zmirli, Tarih-i Kuran, s. 17; Ayrca bkz. el Kurtubi, el-Camiu li Ahkamil
Kuran, I, 42; Suyuti, el-Itkan, I, 63.
68
Abdurrahman etin, Kuran Kerimin ndirili Yedi Harf, slami Aratrmalar, Say: 3
Ocak 1987, s. 82; Ayrca bkz. Ebu ame, el-Veciz, s. 99.
69
Mustafa ztrk, a.g.m., s. 208.
232
olan Arap kabileleri Kuran Kerimi kendi lehelerine gre okumaya baladlar70
demek suretiyle kraattaki lehe meselesine iaret etmektedir.
Yedi harf rivayetlerinin gerek mekanndan-Ubey b. Kab rivayetindeki Gifar
glc-gerek rivayetlerin kahramanlarndan- Hz. mer rivayetindeki Hiam b
Hakim gibi- anlalan bu ruhsatn Medine dnemine belki de bu dnemin sonlarna
ait bir mesele olarak tesbiti mmkndr. Zira, Gfar glc Medinede olduu
gibi, Hiamn mslmanl da Mekkenin fethi srasdr. 71 O halde bu ruhsat,
slamn tebli sahasnn evrensel boyuta ulat ve muhtelif Arap kabilelerinin slama girmesi ve bu insanlarn henz Kurey lehesine gre Kuran okuyamamalar
sebebiyle kendi lehelerine gre Kuran okumaya balamalar sonucunda Hz. Peygamberin vahye msteniden farkl lehelerde okumaya msadesi gereklemitir.72
Yedi Harf meselesi bu farkl grlerle iyice yorum zenginliine ularken,
dier yandan bu meselenin hi olmadn savunanlar da olmutur. Bu grn banda da ia gelmektedir. ia, Kurann nzulnde Yedi Harf meselesinin kabuln
Kurann tahrifine e deer grmektedir. 73 iann bu tavr, yani rivayetleri kabul
etmemesi, bu konudaki rivayetlerin senet zincirinden kaynaklanm olabilir. Zira
ia, Ehl-i Beyt tarikndan gelmeyen rivayetleri ret konusunda cesur davranmtr.
Kuran nuzulnde byle bir meselenin olmadn savunan Salih Akdemir de
unlar sylemektedir: Yedi kraat yalan haberlere dayanmaktadr. Bir kere unu
bilmemiz gerekir, Kuran Kerim Hz. Peygamber zamannda yazya geirilmitir.
ve yaznn yetersiz olmas dolaysyla okunularda farkllklar ortaya kmtr.
Aslnda bu okunular yazdan kaynaklanmaktadr. Yoksa Cebrail (a.s) yedi kraat
ayr ayr okumu deildir. Burada bunu kabul etmemiz gerekir.74
70
M. Tayip Oki, Tefsir ve Hadis Uslulnn Baz Meseleleri, Nun Yaynlar, 1995, s. 67.
slam Ansiklopedisi, TDV., VIII, 155.
72
M. Tayyib Oki, Tefsir ve Hadis Usulnn Baz Meseleleri, Nun, Yay., st. 1995, s. 67.
73
Bkz. Muhsin Demirci, Kuran Tarihi, MFV. Yay., st. 1997, s. 180.
74
Salih Akdemir, Kurann Toplanmas ve Kraat Meselesi, I. Kuran Sempozyumu, Bilgi
Vakf Yay., 2, Bask. Ankara 1994, s. 29.
71
233
Bu gne kadar ki Yedi Harf meselesi ile ilgili tartmalarda ne kan durum,
bu meselenin olmadndan ok ne olduu zerinde younlam olmasdr. Konu
ile ilgili rivayetler ve tatbikatlar byle bir meselenin Hz. Peygamber ve Sahabe dneminde yaandna ahitlik etmekteler. Yine grlmektedir ki, sahabe dnemindeki tartma teorik olmaktan ok pratie yneliktir. u da dikkat ekici bir husustur
ki, bu konuda problemle karlatn kabul eden sahabeler, meseleyi Hz. Peygambere gtrdkten sonra, ikna olmular ve ondan sonra da o meseleyi sorgulamamlardr. Aksine bu konuyu kolaylk adna kullanmlardr. Nitekim, Yedi Harfe
konu olan birok rnekler, balangta bu meselede sknt eken Ubey b. Kaba
aittir.
Sonraki dnemler iin buradaki mbhemlik, rivayetlerin azlndan veya
zayflndan deil, Yedi Harfin mahiyet olarak ne olduunun ak olarak bilinememesinden kaynakland gzkmektedir. Nitekim, Yedi Harften maksadn kraatta kolaylk, ruhsat ve genilik olduu gr ar basmakla beraber, 75 bu kolayln nerelerde ve hangi snrlar ierisinde olabilecei gibi kayglar, bu meseleyi halen yorumlanmaya muhta bir alan olarak grmeye devam etmektedir. Batan beri
izah edilmeye alld gibi, gnmze kadar bu konuda dnenler ve dndklerini rivayetler baznda yorumlayanlar az deildir. Bu alandaki aratrma ve aklamalarn ortak noktas; kolaylk olmasna ramen bu konu ok deiik grlerin
sergilendii bir ortam olmaktan ileriye gitmemitir.
V-Sonu
Kuran Kerimin Yedi Harf zere inmesi meselesi, sahih rivayetlerin ahadetiyle dorulanmaktadr. Ancak bu meselenin tam olarak hangi anlama geldiinin
Hz Peygamber tarafndan aklanmad da bir olgudur. Buna ramen, bu konunun
sahabe tarafndan srarla sorulmamas, belki de Hz. Peygamberin Kuran, yedi
harf zere indi eklindeki aklamas ve ona paralel tatbikat istenen cevap iin
yeterli olmasndan dolaydr.
75
234
235
236
84
Abdurrahman etin, a.g.m., s. 85; Kraatlarn yedi harfle irtibatyla ilgili olarak ayrca
bkz. Zerkani, Menahil, I, 406.
85
M. Tayyib Oki, a.g.e., s. 67-68.
86
Suat Yldrm, Kuran-Kerim limlerine Giri, Ensar Yay., st. 1985, s. 73-74.
87
Suat Yldrm, Kuran- Kerim ve Kuran limlerine Giri, s. 73; Ayrca bkz. Suyuti elItkan, I, 77; Subhi Salih, Mebahis, s. 290; M. Tayyib Okic, Tefsir ve Hadis Usulnn Baz
Meseleleri, s. 67.
237
Kurann kraatndaki farkllln asl sebebi, onun renimini ve okuyuunu kolaylatrmak iin Rabbimizin onu yedi harf zerine indirmi olmasna
dayanmaktadr.88
Kurann Yedi Harf zere inmi olmas Allahn mmete rahmet ve genilik
vermesidir. Eer herkese ivenizi terkedin denmi olsayd altklar eyleri brakamazlar, imale, telyin, med onlara zor gelirdi.89
Gerek Yedi Harf ve gerekse say olarak sonradan tesbit edilen Yedi Kraat,
Kurann her lafznda farkl okuyularn olaca anlamna gelmez. Ancak farkllklar, sahih rivayetler eresinde uygulanr, bu lafzlar da snrldr. 90
Dier taraftan Yedi Harf ruhsatnn nceden konmu olmasna ramen sonradan kaldrld grn savunanlar91 da kendi grleri adna u delilleri ne
srmektedirler: Hz Peygamber ve Cebrail son arza da Kuran iki kere okomular ve bu okuyularda tilavete son eklini vermilerdir. Bu sebeple de dier lehelere ak olan Yedi Harf ruhsat da bylece ortadan kalkmtr.92 Bu ruhsatn
kaldrldn dnenler, ayr bir delil olarak, Hz. Osmann Kuran nshasn istinsah ettirirken Kurey leesine gre yazlmasna dair isteini93 gstermilerdir. Kaldrldna dair meseleyi yle balamaktadrlar: Balangta meakkat ve zorluu
bertaraf etmek iin baka lgatlara msade edilmiti. Sonra bu zaruret kalknca bir
lgatla yetinildi94
88
Ali Osman Yksel, bn Cezeri ve Tayyibetn Ner, MFV. Yay.,st. 1996, s. 265
Zerkei, el-Burhan, I, 227.
90
Kurtubi, el Camiu li Ahkamil-Kuran, I, 43-44; bn Kesir, Tefsirul Kuranil-Azim,IV,
Zeyl, s. 22.
91
Yedi Harf ruhsatnn kaldrld grnde olanlar: bn yeyne (198/814); bn Vehb,
(197/813); Taberi, 310/922); Tahavi, (321/933); bn Abdil Berr (463/1071). Bu isimlerle
ilgili bkz. Zerkei el-Burhan, I, 227; Kurtubi, el-Veciz fi Fedailil-Aziz, S. 142; Suat
Yldrm, a.g.e., s. 73.
92
Zerkei, el-Burhan, I, 227.
93
Buhari, Fedailul-Kuran, 3.
94
Zerkei, el-Burhan, I, 231; Suyuti, el-Itkan, I, 79-80.
89
238
Buhari, Fedailul-Kuran, 3.
Abdullah Draz, Kurana Giri, Trc. Salih Akdemir, Kitabiyat Yay., Ankara 2000, s. 38.
97
bn Kesir, Kurann Faziletleri, Trc. Mehmet Sofuolu, Trdav Yay., st. 1978, s. 70-71;
Sleyman Ate, Yce Kurann agda Tefsiri, Yeni Ufuklar Neriyat, st. Trs. I,40.
96
239
Kaynaka
Ahmed bn Hanbel, el-Msned, Thk. Muhammed Ceamil el Utar, Darul Fikr, Beyrut
1994.
Akdemir, Salih, Kurann Toplanmas ve Kraat Meselesi, I. Kuran Sempozyumu, (13 Nisan 1994), Ankara 1994.
Albayrak. Halis, Kuran Btnl zerine-Kurann Kuranla Tefsiri, ule Yay., st.
1993.
Alemdar Yusuf, Kraatlarn Ortaya kna Yeni(den) Bir Bak, CFD. C. VIII,
Say: 2, (Aralk 2004), Sivas 2004.
Ate, Sleyman, Yce Kurann ada Tefsiri I, Yni Ufuklar Neriyat, st. trs.
98
99
240
el-Buhari, Ebu Abdillah Muhammed b. smail, Sahih-i Buhari, Tsh. Mustafa Dibul
Buga, Darul Ulumil-nsaniyye, am, trs.
Cerraholu, smail, Tefsir Usul, TDV Yay., Ankara 1991.
-----, Kuran Tefsirini n Douu ve Bunu Hzlandran Amiller, AF Yay., Ankara
1968.
etin, Abdurrahman, Kuran-Kerimin ndirildii Yedi Harf, slami Aratrmalar, Say:
3 Ocak 1987.
Demirci, Muhsin, Kuran Tarihi, MFV. Yay., st. 1997.
Draz, Abdullah, Kurana Giri, Kitabiyat Yay., Ankara 2000.
Ebu Davud, Sleyman bn Eas, Snen, Darul Cinan, Beyrut 1988.
Ebu ame, ihabuddin Abdurrahman b. smail, el Makdisi, el Mridul-Veciz, Thk.
Tayyar Altkula, TDV. Yay., Ankara 1986.
Goldziher, Ignaz, slam Tefsir Ekolleri, Trc. Mustafa slamolu, Derge Yay., st. 1997.
el-Isfahani, Ebu Kasm el Hseyn b. Mahmud er-Rab, el-Mfredat fi Garibil Kuran,
Thk. Muhammed Seyyid Kilani, Beyrut trs.
bn Cezeri, Muhammed b. Muhammed, en-Ner Fi Kraatil Ar, (Thk. Muhammed edDebba) Msr trs.
bn Hacer el-Askalani, Ahmed b. Ali, Fethl Bari erhu Sahihil Buhari IX, Beyrut trs.
bn Kesir, Ebul Fida smail, Tefsirul Kuranil Azim IV, Daru hyai Ktbil Arabiyye
y.y. trs.
bn Mace, Ebu Abdillah, Muhammed b. Yezid, Snen, Thk. Muhammed Fuad
Abdulbaki, Darul Ktbil-lmiyye, Beyrut trs.
bn Manzur Muhammed b. Mkerrem, Lisanu-Arab IX, Darul-Fikr, Beyrut 1990,
slam Ansiklopedisi XV, (Harf mad), MEB.Yay., st. 1964.
slam Ansiklopedisi XVI, (Harf mad), TDV. Yay., st. 1997
zmirli smail Hakk, Tarih-i Kuran, Bre Yay., st. 1956,
Karaam, smail, Kuran- Kerimin Nzul ve Kraat, MFV. Yay., st. 1995.
el-Kasmi, Muhammed Celaleddin, Kuran- Anlamak-Tefsir lminin Temel Meseleleri,
Trc. Sezai zel, z Yay., st. 1990.
el-Kattan, Menna Halil, Ulumul-Kuran-Kuran limleri, Trc. Arif Erkan, Tima Yay.,
st. 1997.
241
Daru
242
Uluda niversitesi Sosyal Bilimler Enstits slam Tarihi Anabilim Dal Doktora
rencisi.
Giri
Bu almada Kilikyann nemli kentlerinden biri olan Tarsus ele alnacaktr. nce ehrin tarih gemii ksaca zetlenecek, ardndan da Osmanl dneminde
bir sancak olan Tarsusun fizik, idar ve sosyal yaps zerinde durulacaktr.
Tarsus ve evresinde zellikle de Gzlkulede1 yaplan arkeolojik kazlarda
M.. 5000 yllarna kadar uzanan yerleim kalntlarna rastlanmaktadr.2 Bu kazlar
sonucu ortaya kan belgeler ve dier tarih vesikalar, Tarsusun ilk alardan beri
mamur bir ehir olduunu gstermektedir. Fakat tarihi bu kadar eskilere dayanan
ehrin ilk defa kim tarafndan ve ne zaman kurulduu tam olarak tespit edilememektedir.
ehrin gneyinde 20-25 m. yksekliinde bir hyktr. M.. 5000li yllarda kurulmu bir
yerleim yeridir. lk ada Tarsusun liman olarak kullanlmtr. Bk. Bayrak, M. Orhan,
Trkiye Tarihi Yerler Klavuzu, stanbul 1992, s. 247.
2
zg, Tahsin, Gzlkule Kazlar, Belleten XI, sy: 41, Trk Tarih Kurumu Basmevi,
Ankara 1947, s. 364-367; z, Hikmet, Bilinmeyen Tarsus, Ankara, 1998, s. 25.
244
Abdullah Po
Baz eserlerde, Asur hkmdar Sardanapalenin mezarnn Tarsusun gneybatsndaki Anchialede3 olduu ve mezarnn kitabesinde Tarsus ile Anchialenin
Sardanapale tarafndan bir gnde kurulduu nakledilir. 4
Besim Darkot ve Ali Sinan Bilgili de bu bilgilere dayanarak Tarsusun,
Sardanapale (M.. 668-626) tarafndan kurulmu olabileceini ileri srerler.5 Fakat
o dnemin tarih olaylarna baklrsa, ehrin M.. IX. yzylda veya daha nceki bir
tarihte kurulduu anlalmaktadr. Mesela, emseddin Smi, Tarsusun Fenikeliler
tarafndan kurulduunu yazmaktadr.6 Fenikelilerin M.. XI. asrn sonlarna doru
ukurovada bulunduklar bilinmektedir.7 Yine blge tarihiyle ilgili bilgi veren
kaynaklarn bir ou, M.. IX. asrda Tarsusun Kilikyann bakenti olduunu,
Asurlularn buraya bir ok sefer dzenlediini ve bu aknlar sonucunda Tarsusun
ynetimine kendilerine yakn kiileri geirdiklerini belirtmektedirler.8
Ayrca Hikmet z, sz konusu kitabedeki Sardanapale, Tarsus ve
Anchialeyi bir gnde ina etti ifadesiyle yaplan tercmenin yanl olduunu,
dorusunun Tarsus ve Anchialeyi bir gnde zapt etti eklinde olmas gerektiini
belirtir.9
Anchiale, Tarsusun gney-batsnda imdiki Kara Duvar Kynn bulunduu yerdir. Bk.
Darkot, Besim, Tarsus, slam Ansiklopedisi, c. XII, Milli Eitim Basmevi, stanbul
1974, s. 18.
4
Strabon, Corafya, ev. Adnan Pekman, kitap XIV. blm II-IV, stanbul 1981, s. 55;
Texier, Charles, Kk Asya Corafyas, Tarihi ve Arkeolojisi, ev, Ali Suad, c. III,
Ankara 2002, s. 482.
5
Bk. Darkot, Tarsus, s. 18; Bilgili, A. Sinan, Osmanl Dneminde Tarsus Sanca ve
Tarsus Trkmenleri, Ankara 2001, s. 28.
6
Bk. emseddin Smi, Tarsus, Kmsl-Alam, c. IV, stanbul 1311 (1894), s. 3009.
7
plak, M. Necati, el Tarihi, Ankara 1968, s. 34.
8
Bk. emseddin Smi, age, s. 3009; Gnaltay, M. emseddin, Yakn ark IV Anadolu, Trk
Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 1989, s. 305-309; plak, age, s. 34; Akgndz, Ahmet,
Ariv Belgeleri Inda Tarsus Tarihi ve Eshb- Kehf, stanbul 1993, s. 21.
9
z , Tarsus Tarihi, s. 14.
245
Bu bilgilere gre, Tarsusun M.. IX. asrda veya daha nceki bir tarihte
kurulduu, Sardanapale (M.. 668-626) dneminde de Asurlular tarafndan ele
geirildii sylenebilir.
Tarsus, Asurlulardan itibaren Msrllar, Hititler, Fenikeliler, Kilikyallar,
Pers mparatorluu, Makedonya Krall, Selefkoslar ve Romallarn hakimiyeti
altnda kald.10 Tarsus, egemenlii altnda kald devletlerin birouna Kilikya
Eyaletinin bakentliini yapt.11 395te Bizans snrlar iinde kalan ehir, bu tarihten itibaren Mslmanlarn Anadoluya geliine kadar Bizans ile Sasaniler arasnda
birka kez el deitirdi.12
Hz. mer dneminde Eb Ubeyde ve Meysere b. Mesrk komutasndaki
Mslman ordular Antakya ve Tarsusa aknlar dzenliyorlard.13 Hz. Osman
zamannda ise 647de Muaviye tarafndan bu blgenin fethi gerekletirildi. 14 Bu
tarihten itibaren nce Emevler, sonra da Abbsler gl zamanlarnda Tarsusa
egemen oldular. Onlarn zaafa dtkleri dnemlerde Bizans, Kilikya blgesini
tekrar topraklarna katt.15 Daha sonra Bizans hakimiyetinin giderek zayflamasn
frsat bilen Ermeniler, Tarsus ve evresini ele geirdiler. 16 Hallarn blgeye gelmesiyle birlikte ehir, 1101de Franszlar tarafndan igal edildi.17
Mslmanlarn Tarsusla temaslar Hz. mer dneminde balamasna ramen, Mslmanlarla Bizans, Ermeni ve Hallar arasnda srekli el deitirmesi,
10
Gnaltay, age, s. 30, 309; plak, age, s. 34; Ostrogorsky, Georg, Bizans Devleti Tarihi,
ev. Fikret Iltan, Trk Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 1995, s. 88, 269; Yurt
Ansiklopedisi, el, Kurul, Anadolu Yaynclk, c. V, stanbul 1982, s. 3634-3637.
11
Gnaltay, age, s. 17, 158; Ostrogorsky, age, s. 88; Akgndz, age, s. 21-23.
12
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3637.
13
Belzur, Ebul-Abbas Ahmet, Fthl-Bldn, Beyrut 1987, s. 223-225.
14
Belzur, age, s. 225; bnl-Esir, el-Kmil Fit-Tarih, c. II, Beyrut 1965, s. 86.
15
Ostrogorsky, age, s. 134, 265.
16
Ostrogorsky, age, s. 350.
17
Runciman, Steven, Hal Seferleri Tarihi, ev. Fikret Iltan, c. II, Trk Tarih Kurumu
Basmevi, Ankara 1992, s. 24-25.
246
Abdullah Po
ehrin slamlamasn geciktirmitir. Bu sebeple Tarsusun Trk-slam kenti hviyetini kazanmaya balamas ancak XIV. asrdan itibaren gerekleebilmitir. Tam
bir Trk-slam ehri kimliini yanstr duruma gelmesi ise Osmanllar dneminde
olmutur.
1275te Ouzlara mensup olan Trkmenler 18, Memlklarla birlikte Kilikyaya gelerek Tarsusu ele geirdiler. 19 Bylece Memlklar ile Karaman oullar
arasnda uzun sre devam edecek olan Kilikyaya hakim olma mcadelesi balad.
Fatihin 1483te Karaman beyliini ortadan kaldrarak, Karaman ilini bir eyalet haline getirmesiyle ukurova blgesinde devam eden Karaman oullar-Memlk
mcadelesi, Osmanl-Memlk atmasna dnt. Daha sonra Yavuz Sultan
Selim, Msr seferi srasnda 1516da ukurovay fethedince Tarsus da Osmanl
egemenliine girmi oldu.20
Tarsus ve evresi 1832-1840 yllar arasnda Msrl brahim Paann elinde
kald. 1840tan 17 Aralk 1918e kadar yine Osmanllarn hakimiyetinde olan e21
hir, bu tarihten itibaren 27 Aralk 1921e kadar Franszlarn igali altndayd. Ayn
tarihte yaplan Ankara Anlamas ile igal sona erdi. Fransz igali srasnda Ermeniler, Anadolunun birok yerinde olduu gibi Tarsusta da Mslman halka zulm
yaptlar.22
18
Ouzlara, XI. asrdan itibaren Trkmen denilmeye baland. Bk. Smer, Faruk,
Ouzlar, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. IX, stanbul 1964, s. 378. Baz
aratrmaclar, Trkmenlerin Anadoluya geliinden sonra Trkmen kelimesiyle Yrk kelimesinin ayn manada kullanldna iaret etmektedirler. Bk. abuk, Vahit, Yrkler, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XIII, stanbul 1986, s. 431.
19
Turan, Osman, Seluklular Zamannda Trkiye Tarihi, Turan Neriyat, stanbul 1984, s.
512.
20
Smer, Faruk, Alaeddin Bey, Diyanet slam Ansiklopedisi, c. II, stanbul 1989, s. 321322; Smer, Ramazan oullar, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. IX,
stanbul 1964, s. 615.
21
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3639.
22
Cengiz, H. Erdoan, Ermeni Komitelerinin Aml ve Harekt- htilliyyesi, Ankara 1983,
s. 74-75.
247
I. Fiziki Yap
Bu balk altnda, Tarsus snrlar iinde bulunan kaleler, ehrin mahalleleri,
camileri, medreseleri, kiliseleri, zviyeleri, hanlar ve kervansaraylar ele alnacaktr.
Osmanllar, Tarsusu fethettiklerinde, sancan snrlar ierisinde be kale
bulunuyordu. Bunlar Tarsus, Klek, Namrun, Babarun ve Snab kaleleridir. Ancak
Babarun ve Snab kalelerinin pek fazla ehemmiyeti olmad iin burada sadece ilk
kaleden bahsedilecektir.
Tarsus ehrinin eskiden beri surlarla evrili bir kaleye sahip olduu bilinmektedir. Ayn zamanda bu kale, ukurova yresinde bulunan kalelerin en nemlisidir.23 Kaynaklarda, kalenin yaplyla ilgili verilen malumat farkllk arz etmektedir.
Evliya elebi, kalenin, Takyanos yaps olduunu, ilk bnisinin Nuh olu
Sam olu Bakan olu Rum olu Tarsus olduunu belirtmektedir.24 Fakat bunu
destekleyecek baka bilgi bulunmamaktadr.
Besim Darkot ve Ali Sinan Bilgili, Asur Hkmdar Sardanapaleyi, ehrin
kurucusu kabul ederek, kalenin temelinin de ilk defa bu hkmdar tarafndan
atlm olabilecei zerinde dururlar.25 Ancak yukarda da vurguland gibi, konuyla ilgili dier kaynaklar da incelendiinde ehrin daha nce kurulduu anlalmaktadr. Bundan dolay bu gr pek isabetli grnmemektedir.
Ykt el-Hamev, Tarsus Kalesinin alt kaps bulunduunu, ift surlu ve
etrafnn hendekle evrili olduunu yazmaktadr.26 Evliya elebi ise kaleyi yle
tasvir etmektedir: Dz bir ova iinde, denizden bir saat uzaklkta olan Tarsus
Kalesi, yuvarlak ekilli olup, evresi be bin admdr. Kalenin etraf hendekle ev-
23
248
Abdullah Po
rili ve ift surludur. kaps bulunmaktadr.27 Katip elebi de kalenin ift surlu
olduunu belirtir.28
Ykt gibi birincil kaynaklarda ve baz aratrma eserlerinde, kalenin alt
kapsndan bahsedilirken 29 Evliya elebi, kap saysn olarak vermektedir.
ayet bu bilgiler doru ise, kalenin nce alt kaps bulunduu, daha sonra da bu
kaplardan nn kaldrld sonucu karlabilir.
Konumundan dolay Tarsus Kalesi tarihte pek ok defa tahrip ve tamir geirmitir. lk olarak Bizansllar, kaleyi Araplarn eline gememesi iin tahrip etmiler,
Muaviye ise tamir ettirmitir. Kale, daha sonra tekrar tahribata uram olmal ki,
Abbsler dneminde Harun Reid tarafndan yeniden onarlmtr.30 Bir onarm da
Osmanl-Memluk mcadelesi srasnda Ali Paa tarafndan yaplmtr. 1835te
Belen muharebesinde Osmanl kuvvetlerini yenen Msrl brahim Paa kaleyi tahrip
etmitir. 31 XIX. yzyln sonlarnda tamamen harabe haline gelen Tarsus Kalesinden gnmze sadece batdaki skele (Deniz) Kaps kalmtr. Bu kapya Kleopatra Kaps da denilmektedir.
Tarsusun nemli kalelerinden biri de Klek Kalesidir. Bu kale, Anadoluyu ukurova ve Suriyeye balayan tabi bir yol durumundaki Klek Boaznn en dar ve sarp yerine ina edilmitir.32 Stratejik, ticar ve asker neminden
dolay hem yol emniyeti, hem de ukurovann mdfaas amacyla ina edildii
anlalmaktadr. Charles Texier, bu boazn nemini bu yola sahip olan ve dalar
ele geiren her kuvvet, Kk Asyann iine saldrabilecek konumu salam oluyor33 cmlesiyle belirtmektedir.
27
249
34
Evliya elebi, Klek Kalesinin Ramazan oullar tarafndan yaplm olduunu sylemektedir. Ancak kalenin Ramazan oullarnn bu blgeye gelmelerinden nce de var
olduu bilinmektedir. Bk. Bilgili, age, s. 397.
35
Texier, age, s. 481.
36
Gyn, Nejat, Osmanl daresinde Ermeniler, stanbul 1993, s. 89-84.
37
Bilgili, age, s. 397.
38
Akgndz, age, s. 187.
39
Bk. Katip elebi, age, s. 601.
40
Texier, age, 481.
41
Bilgili, age, s. 403.
250
Abdullah Po
tarafndan yaptrld anlalmaktadr. Namrun Kalesinin, Trklerin blgeyi fethinden nce Ermeni Krallna bal bir merkez olduu bilinmektedir.42
Osmanllarn ilk zamanlarnda Klek Kalesinde olduu gibi Namrun Kalesinde de sadece Ermeniler bulunmaktayd. Grevleri ise kale hizmetlerini yerine
getirmekti. Buraya daha sonra Trkmenler de yerletirilmitir. XVI. asrn sonlarna
doru ise Trkmen nfusunun gayrimslim nfusu getii grlmektedir.43 Yine
ayn dnemde, yukarda da bahsedildii gibi, Klek Kalesi grevlilerinin younluundan dolay onlarn vazifelerinin bir ksmn, Namrun Kalesi grevlilerinin
yapmas istenmitir.
Tarsus ve Klek kalelerinin XIX. yzylda nemini kaybederek birer harabe
haline gelmesine ramen, Namrun Kalesinin, bu asrn ikinci yarsndan itibaren
neminin arttna ahit olunmaktadr. Bu durum, Namrunun, o dnemde bir nahiye merkezi olarak idar taksimat iinde yer almaya balamasyla aklanabilir.44
Tarsus, nceden bir kale ehir iken sonradan kale dna tam ve fizik geliimini srdrmtr. Evliya elebi, kale iinde mahalle olduundan bahseder.
Ama bu mahallelerin isimlerini vermez. Daha nce de belirtildii gibi Evliya elebi, kalenin kaps olduunu belirtir. Bu kaplardan ise sadece Gerebiz kapsnn ismini zikreder. 45 Gerebiz kapsnn kuzey kaps olduu anlalmaktadr. Dier
kaplar ise douda Bb- Adana (Adana Kaps), batda Bbl-Bahr (Deniz kaps)
dr.46 Ayn zamanda bu kaplar o mevkilerde bulunan mahallelere isim olarak verilmitir. Bununla birlikte Evliya elebi, Cmiun-Nurun kale iinde bulunan en grkemli cami olduunu vurgulamaktadr.47 Bu caminin, iinde bulunduu mahalleye
42
251
48
252
Abdullah Po
54
253
254
Abdullah Po
Han ve Hindi Han63, etrafnda alt adet dkkanla birlikte geni bir ticar mekan olan
Yahi Bey Kervansaray, Uzun arnn yannda, Debbalar ars gibi kendi
teekkllerinin adn tayan arlar, hem ehir merkezinde, hem de nhiye ve
yaylaklarda kurulan pazarlar ticaretin youn bir ekilde yapld yerlerdir. 64
Dier Trk-slm ehirlerinde olduu gibi Tarsusta da sanat deeri yksek
olan cami, mescit, medrese, zviye vs. messeseler yaygnd. Bu eserlerle Tarsus,
tam bir Trk-slam ehri hviyetine kavumutur.
Bu kurumlarn yannda eitli mezheplere mensup olan gayrimslimlerin her
birinin de ayr ayr kiliseleri bulunmaktayd. Tm bu eserler, sanatsal deerinin
yannda, ehrin tarihiyle ilgi fikir vermesi ynyle de nemlidir. Bu sebeple
bunlardan birka rnek zikretmek yerinde olacaktr.
Evliya elebi, Tarsusta Cmiun-Nur ve Kilise Cami olmak zere iki cami
bulunduunu belirtmektedir.65 1895-1900 tarihlerinde ehirde yedi caminin varl
tespit edilmitir.66 emseddin Smi ise otuz bir cami olduunu yazmaktadr.67
Ancak onun verdii rakamn sadece ehir merkeziyle snrl olmayp, sancan
tamamndaki cami says olduu anlalmaktadr. Bu camilerin tamam hakknda
yeterli bilgi bulunmad iin sadece Cmiun-Nurdan bahsedilecektir.
Bu cami, gnmzde Ulu Cami diye bilinmektedir. inde bulunduu mahalleye ismi verilen Cmiun-Nurun yapl tarihi hakknda farkl grler bulunmaktadr. Evliya elebinin Seyahatnmesinde ve baz aratrma eserlerinde bir kitabeye dayanlarak caminin, Ramazan oullarndan Piri Mehmet Paann olu brahim Bey tarafndan 1579 tarihinde yapld yazldr. 68 Akgndz de eserinde bu
bilgiyi doru kabul ederek aynen tekrarlar. Bu arada ayn aratrmac, eserinde 69
63
z, age, s. 34-36.
Bilgili, age, s. 85-97.
65
Evliya elebi, age, s. 190.
66
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3643.
67
emseddin Smi, age, s. 3009.
68
Evliya elebi, age, s. 190; plak, el Tarihi, s. 311; Darkot, Tarsus, s. 23.
64
255
ve 450 numaral Tarsus tapu-tahrir defterlerini kaynak gstererek bu camiye ait vakf gelirlerini bir tablo halinde vermektedir. 69 Bu defterler, Tarsusun fethinden sonraki ilk iki tahrir defteridir. Birincisi 1519, ikincisi ise 1523 ylna aittir. Ali Sinan
Bilgili, ayn tahrir defterlerine dayanarak Cmiun-Nurun 1579dan daha nce var
olduu kanaatine ulamaktadr.70 Bu bilgilere gre, eer sz konusu kitabedeki kayt doruysa bu caminin Osmanllarn, ehri fethettii tarihten itibaren var olduu,
1579 tarihinde de byk apl bir tadilat geirdii sylenebilir. Akgndzn 1519
ve 1523 tarihlerine ait tapu-tahrir kaytlarna dayanarak bu caminin vakf gelirlerini
tespit ettikten sonra ayn caminin 1579da yapldn belirtmesi, belgeleri hi yoruma tabi tutmadan aktardn dndrmektedir.
Caminin dou ksmnda yer alan trbede Hz. it ve Lokmann makamlar ile
Abbs halifelerinden Memn (813-833)un kabri bulunmaktadr.71
Tarsusta byk camilerin dnda mescitler de yaygnd. Genellikle mahalle
aralarnda iklim artlarna uygun olarak ahap veya tatan yaplan mescitlerde cuma
ve bayram namazlar dndaki ibadetler ifa edilmekteydi. ehrin hemen her mahallesinde bir veya birka mescide rastlanmaktadr. Mahallelere genellikle bu mescitlerin veya mescidi yaptran kiilerin isminin verildii anlalmaktadr. Kilise Mescidi ve Urfal Mescit ayn zamanda o mescitlerin bulunduu mahallelerin de addr.72 Yine ehrin nde gelen isimlerinden biri olan Boyac mer bir mescit yaptrm, bu isim hem mescide hem de mahalleye ad olarak verilmitir. 73
69
256
Abdullah Po
74
257
Yarkent, Takent ve Kagar gibi ehirlerden Anadoluya ve zellikle de ukurovaya gelenlerin misafir edilip arlanmas, yine bu blgelerden Anadoluya
g edenlerin iskn edilmesi, zviyelerin o dnemde ne kadar nemli birer messese olduunu gstermektedir. 81
Mslmanlar tarafndan Tarsusun fethinden nce bu ehirde Hristiyanlar
yaamaktayd. Bunlar kendi dinlerine ait ibadet yerleri (kiliseler) edinmilerdi.
Fetihten itibaren bu kiliselerin bir ksm Kilise Cami82 rneinde olduu gibi
camiye evrilmi, bir ksm ise ayn ekilde kalmtr. Gayrimslim halkn bir ksm
kltrel etkileim, iktisd, psikolojik vs. sebeplerle Mslman olurken83, dier bir
ksm da inanlarn muhafaza etmilerdi.
Tarsusta yaayan gayrimslim gruplarn ayr ayr kiliseleri bulunmaktayd.
Bu kiliselerden biri Ermenilere ait olan Meryem Ana Kilisesidir. 84 XI. yzylda
Tarsusta Ermeni Prensliini kuran Rupen tarafndan yaptrlan bu kilise, ayn
zamanda bir okul olarak da kullanlmaktayd.85 eriyye sicillerinde, bu kiliseye
Ermeniler tarafndan vakfedilen gelirlerle ilgili kaytlar bulunmaktadr.86 Kilisenin
harap bir vaziyette bulunmas sebebiyle 8 Nisan 1861 tarihinde tamir edilmesi iin
Divn- Hmyndan izin talep edilmi, gerekli grmeler yapldktan sonra
81
258
Abdullah Po
tamirine izin verilmitir.87 Ermenilerin sembol olan Meryem Ana Kilisesi 1930lu
yllarda yklmtr. 88
Meryem Ana Ermeni Kilisesi dnda Tarsusta Ermeni Katolik Kilisesi, 89
Rum Ortodoks Kilisesi ve Marni Kilisesiyle ilgili bilgiler bulunmaktadr. 90 Kaynaklarda kilise saysyla ilgili verilen malumat farkllk gstermektedir. emseddin
Smi, Tarsusta be kilise bulunduunu yazmaktadr.91 1901 Adana Vilyet Salnmesine gre ise kilise says sekizdir. 92
Gayrimslimlerin din konularda olduu gibi eitim-retim hususunda da
zerk bir yapya sahip olduklar grlmektedir. eriyye sicillerindeki kaytlarnda
geen Ermeni millet mektebi93 tabiri buna delalet etmektedir. 1890l yllarda
Tarsusta Gregoryen Ermenilerin iki, Katoliklerin bir, Rum Ortodokslarn ikisi erkek biri kz olmak zere toplam okulu bulunmaktayd.94 Btn bunlar, gayrimslimlerin din ve kltrel etkinliklerini serbest bir ekilde yapabildiklerini kantlamaktadr.
87
259
260
Abdullah Po
103
261
zand.111 Bylece XVI. asrn sonlarnda Tarsus Sanca, Tarsus merkez, Kusun,
Ula, Kutemr, Elvanl ve Gkeli olmak zere alt idar birime ayrld.
XVII. yzylda Tarsusun idar taksimtnda fazla bir deiiklik olmad
anlalmaktadr. Ancak Evliya elebi, 1671de Tarsus Sancann Tarsus merkez,
Kusun, Ula, Elvanl ve Gkeli olmak zere be nhiyeden meydana geldiini belirtmektedir.112 Evliya elebi, XVI. asrda nhiye olan Kutemrn ismini zikretmese de hem bu dnemde hem de daha sonraki dnemlerde Kutemr Nhiyesinin
varl bilinmektedir. 113 Nitekim Katip elebi de Tarsusun bu dnemde Kutemr
ile birlikte alt idar niteden olutuunu yazmaktadr. 114
XIX. asrda sancan idar taksimatnda byk deiiklikler grlmektedir.
Bu dnemde baz yeni nhiyeler oluturulurken, eski nhiyelerin bazlar da Tarsustan ayrld. Bu yzyln balarnda, Tarsus Sanca, Tarsus merkez, Kusun,
Ula, Kutemr, Gkeli, Elvanl, Namrun ve Tekeli nhiyelerinden oluuyordu. 115
Bu nhiyelere 1852 tarihinde Mersin Nhiyesi de ilave edildi.116 1864de ise Mersin
kaza statsne karld.117 Ayn tarihte Gkeli ve Elvanl nhiyeleri, Tarsustan
ayrlarak Mersin Kazasna dahil edildi.118 Yine ayn yl Canibehir ve Klek, nhiye stats kazanarak Tarsusa baland.119 Bu deiikliklerden sonra ehrin
111
262
Abdullah Po
Tarsus merkez, Kusun, Ula, Kutemr, Tekeli, Namrun, Klek ve Canibehir nhiyelerinden olutuu grlmektedir.
Sancaklar, sancak beyi tarafndan kanun ve nizamlar erevesinde ynetiliyordu. Dorudan merkezden tayin edilen sancak beyi, bulunduu blgede padiah adna yrtme yetkisini kullanrd. Sancak beylerinin derecesi, sahip olduu
has120 gelirine gre belirlenirdi. En st derecedeki bir sancak beyine 400.000 akeye
kadar kabilen haslar verilmekteydi.
Tarsusa tayin edilen ilk sancak beyi Mihal olu Yahi Beye 350.000 akelik
bir has tevcih edilmiti.121 1567de Mahmut Beye ise 400.000 akelik has tahsis
edildii grlmektedir. 122 Evliya elebi ise sancak beyi hassnn 235.265 ake
olduunu belirtmektedir.123 Eer bu bilgiler doruysa Tarsusun, nceleri birinci
derecedeki sancaklar arasnda grld, daha sonra Osmanl idar taksimat iinde
ayrcalkl sancaklardan olma durumunu muhafaza edemedii sylenebilir.
Sancak beyleri, sava durumunda yetkisi altnda bulunan blgedeki tmarl
sipahilerle birlikte bal bulunduu beylerbeyinin komutas altnda savaa itirak etmek durumundayd.124 Tarsus sancak beyleri, sancan, Kbrsa bal olduu dnem dnda, tbi olduklar beylerbeyinin emrinde savalara katlrlard. Adaya bal
bulunduu dnemde ise kara savalarna Karaman Beylerbeyinin emri altnda girerlerdi.125 Ancak Kbrs Beylerbeyinin ihtiya hissetmesi durumunda adaya geip
onun hizmetine girmeleri de mecbur klnmt. Esasen Tarsusun Kbrsa
120
Geliri 100.000 akeden fazla olan tmarlar iin kullanlan bir tabirdir. Vezir, beylerbeyi
ve sancakbeyi gibi yksek dereceli yneticilere tahsis edilirdi. Bk. Pakaln, Mehmet Zeki,
Osmanl Tarihi Deyimleri ve Terimleri Szl, Milli Eitim Basmevi, c. I, stanbul
1971, s. 750.
121
Bilgili, age, s. 43.
122
Bilgili, age, s. 45.
123
Evliya elebi, age, s. 190.
124
Halaolu, Yusuf, XIV-XVII. Yzyllarda Osmanllarda Devlet Tekilat ve Sosyal Yap,
Ankara 1998, s. 84.
125
Mhimme 44, h. 392.
263
126
264
Abdullah Po
a) Trkmenler
Tarsus ve evresine ilk defa Abbs halifesi Harun Reid (786-809) zamannda bin kiilik bir Trkmen topluluu yerletirildi.130 Malazgirt zaferinden sonra ise Anadoluya gruplar halinde Trkmen gleri balad. Bu gler, Mool istilas sebebiyle XIII. yzylda artarak devam etti. Yine XIII. asrn balarnda Memlk
Sultan Baybars (1260-1277) -Oklara mensup olan Ramazan oullarn Antakya
yresine yerletirdi.131 Kendilerine yurt bulma gayretinde olan bu beylik, Ermenilerin zayflndan da yararlanarak Kilikyaya yerlemeye balad.132 XIV. Yzylda ukurovaya yaplan Trkmen gnde byk bir art grlmektedir. Bu dnemde Ouzlarn -Ok ve Boz-Ok koluna mensup olan bir ok boy ve airet
Toroslarn eteklerine yerletirildi.133
Bu blgeye, Osmanl ncesinde gerekleen g hareketlerinin, Tarsusun
Osmanllar tarafndan fethinden sonra da devam ettiine ahit olunmaktadr. Tarsus
eriyye Sicillerinde Darende, Lbnan, Konya ve Malatyadan Tarsusa Trkmen
g olduu grlmektedir.134
135
ri
Tarsus ve evresine yerleen Trkmenlere genel olarak Varsak Trkmenleveya Tarsus Trkmenleri136 denilmekteydi. Varsaklar oluturan boylarn soy-
lar incelendiinde, bunlarn byk bir ksmnn Ouzlara dayand anlalmaktadr. Varsaklarn nemli bir blmn tekil eden Ula Boyu, Ouzlarn -Ok
130
265
137
266
Abdullah Po
145
267
150
268
Abdullah Po
Mart 1568 tarihli bir fermanda, Tarsus Sancanda bulunan Mine Limanna halk
yaylaya gtkten sonra deniz yoluyla saldrlar olduu iin 20-30 hanenin liman
muhafaza etmeleri iin yaylaya gnderilmemesi istenmitir.154
gerei kale dizdr ve muhafzlar da yaylaya gidemezlerdi.155
Yine vazifeleri
269
Osmanllar, Tarsusu fethettiklerinde ehir merkezindeki Ermeniler, kendilerine ait bir mahallede oturmaktaydlar.159 Dalk kesimlerde yaayanlar ise Namrun, Glek ve Snap kalelerinde kale grevlisi olarak istihdam edildiler. Bu kalelerde ikamet eden Ermenilerin ayn zamanda kalelerin yaknndaki mezralarda balar bulunmaktayd.160 1890l yllara ait eriyye sicillerinde, Cingar Karyesi,
Kzlyaka Mezras ve Tekfur Karyesinde Ermenilere ait balarn kaydna rastlanmas,161 XIX. yzyln sonlarnda da krsal kesimdeki Ermenilerin hl buralarda
yaadklarn ve daha ok baclk yaptklarn dndrmektedir. Bu dnemde
kaleler harabe haline gelip ilevini yitirince muhtemelen bu kalelerdeki Ermeniler
evredeki mezralara yerlemitir.
XIX. asrn sonlarndaki ariv kaytlarndan anlaldna gre, bu dnemde
Tarsusta yaayan Ermenilerin kahir ekseriyeti Gregoryendir. 162 Az bir ksm ise
Katolik mezhebindendir. 163 Hem Gregoryen, hem de Katolik Ermenilerin din ve
kltrel faaliyetlerini yapabilecekleri ayr ayr kurumlar bulunmaktayd.164
c) Rumlar
Tarsusta yaayan bir dier gayrimslim grup da Rumlardr. eriyye sicillerinde bu milletle ilgili kaytlara sk sk rastlanmaktadr.165 XIX. yzyln
sonlarnda ehirdeki Rumlarn bir ksm Osmanl tebaasdr. 166 Dier bir ksm da
159
270
Abdullah Po
167
271
Tarsusta bulunan Rumlarn daha ok ticaretle megul olduklar anlalmaktadr.175 Bu sebeple onlarn birou Cmiun-Nur mahallesinde oturuyordu. 176
nk bu mahalle, ticaretin youn bir ekilde yapld merkez mahalleydi. Rumlar,
tccar olduklar iin varlkl kiilerdi. Bu nedenle dierleri sk sk onlardan bor
almaktayd. eriyye sicillerindeki Rumlarla ilgili kaytlarn byk bir ksm, onlarn dier halka bor para verdiklerini, buna karlk da borlularn ba, bahe,
tarla ve evlerini rehin aldklarn belgelemektedir.177 Bu da bor alan kiilerin byk
bir ksmnn tarmla uratn ve borlarna karlk gelecek tarla, ba, bahe ve
evlerinden baka her hangi bir varla sahip olmadklarn gstermektedir.
XIX. asrn sonlarnda Tarsusta Ortodoks Rumlarn bir kilisesi, iki erkek ve
bir kz okulu vard. Katoliklerin ise bir okulu bulunmaktayd.178
d) Mrnler
Tarsusta yaayan dier bir gayrimslim unsur da Mrnlerdir. Mrnler,
byk bir blm Lbnanda yaayan Suriye kkenli Hristiyan bir mezhebin mensuplardr. 179 Tarsusta bulunan Mrnlerin de Lbnandan geldii anlalmaktadr.180
Kendilerini Aziz Marona dayandran Mrnlerin tarihi IV. yzyln sonuna kadar gitmektedir.181 V. asrda Suriyenin Apemedia blgesinde Aziz Maronun
kurduu kiliseye bal olan Mrnler, dier Hristiyanlarla bir arada yayorlard.182
175
TS, 330/4, 8, 11, 18, 28, 32, 34, 50, 54, 55, 83, 112.
TS, 330/22, 28, 67, 112; 331/4, 18.
177
TS, 330/4, 5, 22, 32, 50, 112.
178
z, age, s. 41-43;Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3648.
179
Pike, Royston, Encyclopedia of Religion and Religions, Great Britain 1915, p. 245;
Gndz, inasi, Din ve nan Szl, Ankara 1998, s. 248; Mathews, Shailer, A
Dictionary of Religion and Ethics, U.S.A., 1921, p. 272.
180
TS, 330/59.
181
Gndz, age, s. 248.
182
Weigel, Gustave, Maronites, Encylopedia Britannica, vol. XIV, U.S.A., 1970, p. 921.
176
272
Abdullah Po
183
Trk Ansiklopedisi, Mrnler, Milli Eitim Basmevi, c. XXIII, Ankara 1976, s. 315;
Sarkolu, Ekrem, Balangtan Gnmze Dinler Tarihi, Isparta 2002, s. 388.
184
Klolu, Safa-Aras, Nezihe-Devrim, Hakk, Mrnler, Meydan Larousse, c. VIII,
stanbul 1988, s. 419.
185
Sarkolu, age, s. 388.
186
Medine-i Tarsusun Kzl Murad Mahallesinde skin teba-i Devlet-i Aliyyenin
Mrn milletinden Bk. TS, 330/59.
187
TS, 330/14, 59.
188
Yurt Ansiklopedisi, el, s. 3643
189
z, age, s. 42-43.
273
Sonu
Tarih boyunca siyas, ticar ve stratejik neme sahip olan Tarsusun ne zaman
ve kimler tarafndan kurulduu kesin olarak tespit edilememekle birlikte, M.. IX.
yzyldan itibaren burada bir idare merkezinin var olduu bilinmektedir. Kuruluundan itibaren Tarsus, Asurlular, Msrllar, Hititler, Fenikeliler, Kilikyallar, Pers
mparatorluu, Makedonya Krall, Selefkoslar ile Romallarn egemenlii altnda
kald. Daha sonra Mslmanlarla Bizans, Ermeni ve Hallar arasnda birok kez el
deitiren ehri, Yavuz Sultan Selim 1516da Msr seferi srasnda fethetti.
Mslmanlarn Tarsusla temaslar Hz. mer dneminde balamasna ramen, Mslmanlarla Bizans, Ermeni ve Hallar arasnda srekli el deitirmesi
ehrin slamlamasn geciktirmitir. Bu sebeple Tarsusun Trk-slam kenti hviyetini kazanmaya balamas ancak XIV. asrdan itibaren gerekleebilmitir. Tam
bir Trk-slam ehri kimliini yanstr duruma gelmesi ise Osmanllar dneminde
olmutur.
Tarsus sanca, 1519 tarihinde nhiyeden oluuyordu. Daha sonra nhiye
says altya kt. 1850li yllarda sancan idar taksimatnda byk deiiklikler
olduu grlmektedir. Bu dnemde bir yandan yeni nhiyeler kurulurken, bir yandan da Mersin srekli bym ve 1864de Tarsustan ayrlarak kaza statsne ykseltilmitir. Daha nce Tarsusa bal olan Gkeli ve Elvanl nhiyeleri de bu
tarihte Mersin Kazasna dahil edilmitir. Bu deiikliklerden sonra Tarsus, merkez
nhiye, Kusun, Ula, Kutemr, Tekeli, Namrun, Klek ve Canibehir olmak zere
sekiz idar birime ayrlmtr.
Osmanllar zamannda Tarsus nfusunun byk bir ksm, Mslmanlardan
mteekkildi. Mslmanlarn kahir ekseriyeti ise Ramazan oullar Beyliine mensup olan Kusun, Ula, Kutemr, Gkeli, Elvanl, Esenli ve Orhan Beyli boylarndan olumaktayd.
Osmanllar dneminde Tarsusta Mslmanlarn yannda Ermeni, Rum ve
Mrnilere ait eitli etnik ve din gruplar da yaamn srdrmekteydi. Her grup,
274
Abdullah Po
din ve kltrel faaliyetlerini serbeste kendilerine ait kurumlarnda yapabilmekteydi. Bylece toplumun eitli din ve kltrel kesimleri kimliklerini koruyarak bir
arada yaama imkan bulmaktayd. Bu sebeple Osmanl hakimiyetindeki Tarsusta
ortaya konan oulculuun, farkllklarn korunmas ve srdrlmesi anlayna
dayandn, bu uygulamann modern dnemler iin de referans alnabilecek
zellikler tadn ifade etmek mmkn grnmektedir.
Kaynaka
Ariv Belgeleri
Tarsus eriyye Sicilleri, Defter No: 330, 331.
Mhimme Defterleri: II, VI, VII, X, XIII, XXVI, XXXXIV.
Dier Kaynaklar
AKGNDZ, Ahmet, Osmanl Knunnmeleri ve Hukuk Tahlilleri, c. I, stanbul
1990.
-----, Ariv Belgeleri Inda Tarsus Tarihi ve Eshb- Kehf, stanbul 1993.
BAYRAK, M. Orhan, Trkiye Tarihi Yerler Klavuzu,stanbul 1992.
BAYATLI, Nilfer, XVI. Yzylda Musul Eyaleti, Trk Tarih Kurumu Basmevi,
Ankara 1999.
BELZUR, Ebul-Abbas Ahmet, Fthul-Bldn, Beyrut 1987.
BLGL, Ali Sinan, Osmanl Dneminde Tarsus Sanca ve Tarsus Trkmenleri,
Ankara 2001.
BNARK, smet, Osmanl Belgelerinde Ermeniler, Ankara 1914.
CENGZ, H. Erdoan, Ermeni Komitelerinin Aml ve Harekt- htilliyyesi, Ankara
1983.
ABUK, Vahit, Yrkler, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XIII,
stanbul 1986, s. 430-435.
ETN, Osman, Sicillere Gre Bursada htida Hareketleri ve Sosyal Sonular (14721909), Trk Tarih Kurumu Yaynlar, Ankara 1999.
IPLAK, Mustafa Necati, el Tarihi, Ankara 1968.
DARKOT, Besim, Klek, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. VI, stanbul
1967, s. 1075-1078.
275
-----, Mersin, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. VII, stanbul 1972, s.
769-773.
-----, Tarsus, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XII, stanbul 1974, s.1824.
DORU, Halime, XV.-XVI. Yzyllarda Sivrihisar Nhiyesi, Trk Tarih Kurumu
Basmevi, Ankara 1992.
EVLYA ELEB, Seyahatnme, sad. Zuhri Danman, c. XIII, stanbul 1971.
GYN, Nejat, XVI. Yzylda Mardin Sanca, stanbul 1969.
-----, Osmanl daresinde Ermeniler, stanbul 1993.
GMC, Osman, XVI. Yzyl Larende (Karaman) Kazasnda Yerleme ve Nfus,
Trk Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 2001.
GNALTAY, emseddin, Yakn ark IV Anadolu, Trk Tarih Kurumu Basmevi,
Ankara 1989.
GNDZ, inasi, Din ve nan Szl, Ankara 1998.
HALAOLU, Yusuf, XIV-XVII. Yzyllarda Osmanllarda Devlet Tekilat ve Sosyal
Yap, Trk Tarih Kurumu Basmevi, Ankara 1998.
el-HAMEV,
IILTAN,
Fikret, Memn slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. VII,
stanbul 1972, 693-700.
BNL-ESR, el-Kmil Fit-Tarih, c. II, Beyrut, 1965.
KATP ELEB, Cihnnm, brahim Mteferrika Matbaas, stanbul 1145.
LAMMENS, H., Suriye, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XI, stanbul
1970, s. 51-64.
MASTERS, Bruce, Halep, Diyanet slam Ansiklopedisi, c. XV, stanbul 1997, s. 117122.
MATHEWS, Shailer, A Dictionary of Religion and Ethics, U.S.A., 1921.
MEYDAN LAROUSSE Mrnler, c. VIII, stanbul 1988, s. 419.
OCAK, A. Yaar, Zviye, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XIII,
stanbul 1986, s. 468-476.
ONUR, Hdavendigar, Ermeni Portreleri, Burak Yaynlar, stanbul 1999.
ORTAYLI, lber, Tanzimat Devrinde Osmanl Mahalli dareleri, Trk Tarih Kurumu
Basmevi, Ankara 2000.
OSTROGORSKY, Georg, Bizans Devleti Tarihi, ev. Fikret Iltan, Trk Tarih Kurumu
Basmevi, Ankara 1981.
276
Abdullah Po
KE,Mim Kemal, Yzyln Kan Davas Ermeni Sorunu (1914-1923), Aksoy Yaynclk,
stanbul 2000.
Z, Hikmet, Bilinmeyen Tarsus, Ankara 1998.
-----, Tarsus Tarihi, stanbul 1991.
ZG, Tahsin, Gzlkule Kazlar, Belleten XI, sy: 41, Trk Tarih Kurumu,
Ankara 1947, s. 364-367.
PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanl Tarihi Deyimleri ve Terimleri Szl, Milli Eitim
Basmevi, c. I-II, stanbul 1971.
PKE, Royston, Encyclopedia of Religion And Religions, Great Britain, 1915.
RAYMOND, Andre, Osmanl Dneminde Arap Kentleri, ev. Ali Berktay, Tarih Vakf
Yurt Yaynlar, stanbul 2000.
RUNCIMAN, Steven, Hal Seferleri Tarihi, ev. Fikret Iltan, c. II, Trk Tarih
Kurumu Basmevi, Ankara 1992, s. 24-25.
SERTOLU, Mithat, Osmanl Tarih Lgati, stanbul 1986.
SMER, Faruk, Alaeddin Bey, Diyanet slam Ansiklopedisi, c. II, stanbul 1989, s.
321-323.
-----, Ouzlar, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. IX, stanbul 1964, s.
378-387.
-----, Ramazan oullar, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. IX, stanbul
1964, s. 612-620.
SARIKIOLU, Ekrem, Balangtan Gnmze Dinler Tarihi, Isparta 2002.
EMSEDDN SM, Tarsus, Kmsl-Alam, c. IV, stanbul 1311 (1894).
STRABON, Corafya, ev. Adnan Pekman, kitap XIV. blm II-IV, stanbul 1981.
T.H., Yayla, slam Ansiklopedisi, Milli Eitim Basmevi, c. XIII, stanbul 1986, s.
360-361.
TEXER, Charles, Kk Asya Corafyas, Tarihi ve Arkeolojisi, ev, Ali Suad, c. III,
Ankara 2002.
TURAN, Osman, Seluklular Zamannda Trkiye Tarihi, Turan Neriyat, stanbul
1984.
TRK ANSKLOPEDS, Mrniler, Milli Eitim Basmevi, c. XXIII, Ankara
1976, s. 315.
TRK ANSKLOPEDS, Tarsus, Milli Eitim Basmevi, c. XXX, Ankara 1981, s.
467-470.
UZUNARILI, .H., Osmanl Devleti Tekilatna Medhal, Ankara 1970.
277
278
Ac ve Tatl:
Dindarln Bedelleri ve Faydalar zerine Bir Deerlendirme
Kenneth I. PARGAMENT*
ev. Yrd. Do. Dr. Ali Ulvi MEHMEDOLU**
zet: Psikologlar dine, uzaktan, byk lde iyi veya kt eklinde genel, ayrmam, duraan bir sre olarak bakma eiliminde olmulardr. Bu makale, dinin
olduka ayrntl analizlerini, salk ve mutlulukla ilgili pozitif ve negatif ierimlerini
sunmaktadr. Deneysel literatr be sonuca iaret etmektedir. Birincisi, dinin baz
formlar dierlerinden daha faydaldr. Salk ve mutluluk, iselletirilmi, igdml bir ekilde ynlendirilmi ve Tanr ile gvenli bir iliki zerine kurulmu olan bir
dinle pozitif bir ekilde; empoze edilmi, yaanmam, Tanr ve dnya ile zayf bir
ilikiyi yanstan bir dinle ise negatif bir ekilde ilikilendirilmitir. kincisi, dinin,
fundamentalizm gibi ihtilafl formlarnn bile avantajlar ve dezavantajlar vardr.
ncs, din zellikle toplumsal bakmdan marijinal gruplara ve onu hayatlarna
btnyle daha iyi uygulam kimselere faydaldr. Drdncs, dini inan ve uygulamalarn, zellikle insanlar kendi yeterliliklerinin snrlarna iten stresli durumlarda deerli olduklar grlr. Son olarak, dinin etkisi, onun, insanlarn hayatyla btnleme derecesine baldr. Bu sonular, dine ilikin kalpyarglar veya
alelade zetleri tekzip etmektedir. Gerekte bu sonular, hem yardm etme, hem de
zarar verme potansiyeli olan dinin, psikologlarn tahayyl ettiinden daha zengin,
daha girift bir sre olduunu ne srmektedir. Dinin genel etkisi hakkndaki sorular, yerini daha zor fakat daha uygun olan u soruya brakmaldr: Belirli fayda ve
zarar kriterlerine gre, zellikle toplumsal balamlardaki belirli durumlarla ilgili
belirli dini ifade trleri, belirli insanlar iin ne ekilde faydal veya zararldr?
**
Marmara niversitesi lahiyat Fakltesi Din Psikolojisi Anabilim Dal retim yesi
(elektronik posta: aliulvi@marmara.edu.tr).
Kenneth I. Pargament
sebeplerden dolay bu soruya cevap vermek ok zordur. lk olarak deneysel bulgular son zamanlara dein nispeten yetersizdi. Psikologlar, belki de toplumdan daha
az dindar olmalar yznden (Shafranske, 1996), aratrmalarnda din boyutlara
yzeysel bakma eilimindeydiler. Bu ekilde, Larson, Pattison, Blazer, Omran ve
Kaplan (1986), itibarl psikoloji, psikiyatri, sosyal hizmet ve hemirelik dergilerinde
din aratrmann yetersizliini belgelemilerdir. kincisi, din, aratrmada ilgili bir
deiken olarak yer aldnda, ou kez salk ve mutluluk (well-being) lmlerine teorik olarak baarszlkla balantlandrlan genel (global) gstergelerle
(mesela, mezhep ball, kiliseye gitme skl, dua etme skl veya znel dindarlk) llmtr. Anlaml sonular elde edildiinde bile, bunlar bireylerin hayatnda dinin nasl ilediine dair ok az bir fikir vermitir. ncs, bu aratrma
alannda blmleraras modellerden birinin ar basmas, bizi, dinin salk ve mutluluun sebebi mi yoksa sonucu mu olduunu belirleyemeyecek durumda brakyor.
Drdncs ve belki de en nemlisi, dinin faydal m yoksa zararl m olduu sorusunun ok basit oluudur. Dinin olduka fazla ekil almas, din ile salk ve mutluluk arasndaki ilikilerin birok potansiyel araclar bulunmas ve salk ve mutluluun bizzat girift bir fenomen olmas nedeniyle, din hakkndaki deerlendirici
sorularn basit cevaplar gerekten imknszdr.
Din faydal m yoksa zararl mdr? Hem alldk hem de can skc olan bu
sorunun en iyi cevab, psikologlara gre tektir: Duruma baldr. Bu makalede ben,
din hayata daha yakndan gz attmzda daha zengin bir grntnn ortaya kacan iddia ediyorum. Dinin, insanlar iin hem zararlar, hem de faydalar vardr.
Dinin deeri, dinin eidine, salk ve mutluluun kriterlerine, kiiye, duruma ve
sosyal evreye ve din hayatn eitli unsurlarnn kiinin hayatyla btnleme derecesine baldr. Bu tartmaya balarken dinin bir tanmn verip, bu tanmn altnda yatan baz varsaymlar belirginletireceim.
Tanm ve Temel Varsaymlar
Baka bir almamda dini, kutsalla ilikili tarzlarda bir anlam aray
olarak tanmlamtm (Pargament, 1997, s. 32). Bu tanm, insanlarn faal ve hedef
281
ynelimli olduklar, anlam olduuna inandklar her ne ise aktif bir ekilde
aratrdklar varsaymna dayanr. Anlam aray, insanlarn kendi hedef ve gayelerine veya bizzat anlaml hedeflere ynelik olarak tuttuklar yollar bir araya getirir. Anlam aray ayn zamanda dinamiktir; kefetme, koruma ve eer gerekliyse
nemli hedef ve deerleri yeniden oluturma abalarn ieren bir sretir.
Elbette her anlam aray din deildir. Dini dier fenomenlerden ayran ey,
kutsala ballktr. Oxford ngilizce Szlnde (1989) kutsal; mukaddes, olaandan ayrlan, hrmet ve saygya layk olan eyler olarak tanmlanmtr. Kutsal;
Tanr, ilah ve akn gibi yce g kavramlarn ierir. Bununla birlikte kutsal, kutsalla ibirliinden veya kutsal temsilinden dolay kutsanm veya kutsal statsne
alnm objeleri de kapsar (Mahoney vd., 1999; Pargament, 1999). Bu objeler
maddi (arap, ha), psikolojik (benlik/nefs, anlam), sosyal (merhamet, cemaat),
roller (evlilik, i), kltrel retimler (mzik, edebiyat), insanlar (azizler, mezhep
liderleri), olay ve deiimler (doum, lm) ve zaman ve mekn (abat, katedraller)
olabilir. Bir kimseyi, hayatnda kutsal bir hedef arayp bulduunda veya bir ekilde
kutsalla balantl bir yola girdiinde, dindar olarak kabul ederiz.
Bu tanm, din yol ve hedeflerin engin dalmn kapsayacak geniliktedir.
Din yollar, eitli dnce (mesela, teolojiler, inanlar), davran (yinler, ibadetler), iliki (cemaat, birlik) ve duygu (huu, vecd) tarzlarn ihtiva eder. Bu yollar,
bireysel olarak oluturulmu ve geleneksel dini kurumlarla ok az ilikili olabilir
veya geleneksel din ritelleri, inan sistemlerini ve kurumlar kapsayacak ekilde
iyice yerlemi olabilir. Dini hedefler, biraz nce bahsedildii zere, deiiktir. Bu
hedefler hayatn anlam, kendini gelitirme, kalp huzuru, idare ve kontrol veya fizik
sal gibi kiisel amalar ve bakalaryla yaknlk kurma veya dnyada bar ve
adalet gibi sosyal amalar ierir. Ancak en nemlisi kutsaln kendisidir. Tanry
bilmek, akn yaant ve kutsal bir deerler btnne uygun olarak yaamak, hemen
hemen tm din geleneklerin temel hedefleridir. Bunlar mneviyatn esas,
insanlarn iinden geerek kutsal kefettikleri, koruduklar ve yeniden kefettikleri
sretir (Pargament ve Mahoney, 2002).
282
Kenneth I. Pargament
283
Kenneth I. Pargament
ok saydaki din yollar seebilir. Bu takdirde dinin genel faydas hakkndaki sorular ancak snrl bilgi verebilir ve dindarln trlerindeki nemli farkllklar belirsiz
kalabilir.
Bu farklardan biri din motivasyonu ierir. Bir rahibin belirttii gibi;
Baz insanlar kiliseye Tanrya kretmek, Onun nn tasdik etmek ve yol
gstericiliini istemek iin gelir Dier bazlar ise istedikleri eyi elde etmek iin
gelirler. Bunlarn kiliseye olan ilgileri, ona hizmet etmekten ok, onu idare etmek
ya da kendi karna kullanmaktr (Allport ve Ross, 1967, s. 434).
Allport ve Ross (1967) din hayata i gdml din gayelerle motive olmu
bireyleri, stat veya kendini hakl karma istei gibi dinin zelliine d gdml
deerlerle motive olmu insanlardan ayrmak gerektiini savunmutur. Allport ve
Ross, i gdml olarak motive olmu kimselerin (yani dinlerini yaayanlar), d
gdml olarak motive olmu kimselerden (yani dierlerinin zararna olsa bile
dinlerini kiisel ya da sosyal menfaatleri iin kullananlar) daha az nyargl olabileceklerini iddia etmilerdir. Makalelerinin yaynlanmasndan sonra yaplan eitli
deneysel aratrmalar, i gdml motivasyonu daha iyi ruh sal ve daha dk
dzeylerde nyarg ile, d gdml motivasyonu ise nyarg ile balantlandrmtr (bkz., Donahue, 1985). Mesela, din kolej rencileri rneklemi ile alan
Bergin, Masters ve Richards (1987) daha yksek i gdml dindarln Kaliforniya Kiilik Envanterindeki eitli leklerle (mesela, toplum hayatndan holanma, salk ve mutluluk duygusu, hogr, entelektel verimlilik) daha yksek
puanlarla ilikili olduunu; oysa d gdml dindarln ayn leklerle negatif
olarak ilikili olduunu bulmulardr. Benzer bir tarzda Ryan, Rigby ve King
(1993), dinlerini kiisel olarak seen ve deerlendiren (internalization, iselletirme) insanlar korku, su ve d bir baskdan dolay dinle ilgilenen (introjection,
ie atma) insanlardan ayrmlardr. Kolej rencileri ve Protestan kilise rneklemlerinden oluan deneysel aratrmalarda, daha yksek dzeylerdeki iselletirme
daha dk anksiyete, depresyon ve sosyal ilevsizlikle ve daha yksek z saygyla
285
286
Kenneth I. Pargament
287
Kenneth I. Pargament
289
290
Kenneth I. Pargament
lgimizin, kriterlerin daha geni bir dalmn kapsayacak ekilde genilemesi, fundamentalizmin faydalarn da zararlarn da ieren daha zengin, daha karmak bir grnts ile sonulanacaktr. Fundamentalizme merkez tekil eden kat
inan ve uygulamalara balanmann gl bir cemaat duygusu, hayata ilikin ak
talimatlar, umut dolu bir gelecek fikri, gl din ve manev honutluk duygular
telkin ettii grlyor. Bu nitelikler bireylere zellikle varolusal sorulara kati cevaplar ve kiileraras yakn ilikiler araynda faydal olabilir. Ancak fundamentalizmin katl, iman dahilinde ve haricinde kalan kiiler arasndaki kesin
snrlarla srdrlr (Hood, Morris ve Watson, 1986). Maalesef, din cemaatin
dnda bulunan kimselerin, o cemaate mensup olanlar tarafndan hogrszlk ve
ayrmclkla kolayca yaralanabildii grlmektedir.
Deneysel din aratrmalarnda, kriterlerin daha geni bir dalmnn hesaba
katlmas, tedavi edilebilir durumlarda tbb yardm talebini din bir anlaya dayandrarak reddetmek (Asser ve Swann, 1998) veya satanistik kltler ve ritellerle
alakal olarak ocuklarn suistimali konusunda rknt duymak (Richardson, Best
ve Bromley, 1991) gibi dier nemli din fenomenlere k tutabilir. Dardan
bakldnda bu davranlar, olsa olsa kafa kartrc veya mantkszm gibi grnyor. Ancak bu gibi din davranlar anlamadaki skntmz, en azndan ksmen,
din tecrbeyi tamamyla psiko-sosyal olan snrl saydaki kriterle deerlendirme
eiliminden kaynaklanyor olabilir. Bu fenomenlerin, maneviyat gibi insanlarn
kendileri iin en belirgin olanlarn kapsayacak ekilde, daha geni kriterlerle yakndan incelenmesiyle, mantkszm gibi grnen davranlar daha anlaml olmaya
balar. Bu, din ifadenin her eklini hakl karmak anlamna gelmez. Dinin zararlar
gayet ciddi olabilir. Ama patolojik veya mantksz iddiasyla dini nemsememek bir
hatadr. Din, dier nemli insan fenomenleri kadar girift olabilir. Psikologlar ok
acele hkm vermemeye dikkat etmelidirler. ok titiz inceleme, srprize ak olma
ve dinin avantajl ve avantajsz farkl ekillerini gznnde bulundurmaya hazr
olma, din aratrmalarda ilerlemenin anahtardr.
291
292
Kenneth I. Pargament
293
aratrmaclar, mezhep faktrlerini farkl psikiyatrik bozukluklar, fiziksel hastalklar ve lm oranlaryla ilikilendirmektedirler (mesela, Levin ve Schiller,
1987). Psikologlar, maalesef dinin eitli ekilleriyle salk arasndaki ilikinin
potansiyel gstergeleri olarak, mezhep faktrlerini byk lde gzard etmektedirler. Yine de kuraln birka istisnas vardr ve sonular ilgi ekicidir (mesela,
Alferi, Culver, Carver, Arena ve Antoni, 1999; Tix ve Frazier, 1998). Alferi ve
arkadalar, ksa zaman nce gs kanseri tehisi konmu Roman Katolik ve Evanjelik Hispanik kadnlardan oluan bir rneklemle yaptklar almada, ameliyattan
nceki ve sonraki yl boyunca din baakma ile duygusal sknt arasndaki ilikileri aratrmlardr. Evanjelik kadnlar iin daha yksek dzeylerdeki dindarlk,
yl boyunca genellikle daha dk dzeylerdeki duygusal skntya iaret ediyordu.
Buna karlk, Katolik kadnlar iin daha yksek dzeydeki dindarlk, daha yksek
dzeylerdeki skntya iaret ediyordu. ki grup arasndaki teolojik farkllklar,
Alferi ve arkadalarnn nerdikleri gibi, bu bulgular aklamakta yardmc olabilir.
Alferi ve arkadalar, ihtiyatl bir ekilde, Evanjelikler arasndaki inan, kabul ve
ebediyen kurtarlm olmann nemi ile, Katolikler arasndaki itiraf, yarg ve suun
balanmasnn nemini karlatrmlar ve ilk teolojik yaklamn, ikincisine
gre, tehdit edici bir hayat tecrbesine maruz kalm kadnlara daha fazla yardm
ediyor olabileceini ileri srmlerdir.
Bu, Evanjelik Protestanlarn Roman Katoliklerden daha iyi durumda
olduklar anlamna gelmez. Mesela Alferi ve arkadalarnn aksine (1999), Kooistra
ve Pargament (1999), din phelerin, Roman Katolik ergenlere nazaran Protestan
Hollanda Reform geleneine mensup ergenler arasnda, sknt ile daha gl bir
ekilde ilikili olduunu bulmutur. Kooistra ve Pargament, ana din ilkeler hakkndaki sorularn, Hollanda Reform geleneinde doktrinsel ortodokslua atfedilen
daha byk nem nedeniyle, Protestan ergenleri, Katolik yatlarndan daha stresli
yapabileceini kaydetmilerdir. Bu yzden sosyal bilimcilerin, bir din mezhebin
dierine gre deerine ilikin sradan sonulardan kanmalar gerekiyor. Ancak de-
294
Kenneth I. Pargament
neysel literatr, henz gen olduu iin, belirli bir mezhebe mensup olmann,
birtakm avantaj ve dezavantajlarla ilikili olabileceini ne sryor.
Dinin, Balam ve Duruma Gre Deien Etkisi
Barton (1971), din aratrmalarda kiiselci eilim (personolojik yanllk)
olarak tanmlad durumu u ekilde eletirmitir:
Aratrmaclar, insanlar aktel toplumsal evrelerinin dna karmaya ve
analizlerini bireysel deikenlerle snrlandrmaya devam etmektedirler... Bu, bir
biyoloun deney hayvanlarn bir et makinesine balamasna ve her bir yznc
hcreyi incelemek iin bir mikroskop altna almasna benziyor; (bu durumda)
anatomi ve fizyoloji, yap ve ilev hakkndaki hemen her bilgi kayboluyor (s. 847).
Bugn din aratrma, byk lde dzenlenmi bir ekilde yaplmaktadr.
ou, sklkla dindarlk leklerini kullanmakta (kiliseye gitme skl ortalamas,
dua etme skl ortalamas, din ballk, mezhep, doktrinsel ortodoksluk, din
belirginlik), dinin muayyen balam (mesela, evlilik, ebeveynlik, i) ve durumlarda
(mesela, nemli hayat olaylar, gnlk megaleler) kendini ifade etme tarzlarndan
bahsetmemektedir. Bu yaklamn iki problemi vardr: Birincisi, deneysel aratrmalar belirli durum ve balamlarla balantl din lmlerin, salk ve mutluluun
genel, merkezden uzak din lmlerden daha gl gstergeleri olduunu gstermitir. Mesela Mahoney ve arkadalar (1999) 100 evli iftle gerekletirdikleri bir
aratrmada, her bir ein dindarlnn genel lmne nazaran, aka evlilik
ilikisiyle (mesela, elerin din etkinliklerde birlikte geirdikleri zaman, elerin
evliliklerini kutsal olarak grme derecesi) balantl olan dindarlk lmlerinin,
evlilikle ilgili salk ve mutluluun (mesela, evlilikle ilgili memnuniyet, sadakat,
daha az atma, evlilikle ilgili problem zme stratejileri) ok daha iyi gstergeleri
olduunu bulmulardr. Benzer bir ekilde, dinin, belirli hayat stresleriyle baa
kma ile ilgili ayrntl ekillerinin lmleri, intibak lmleri ile, genel din
lmlerle yaplandan daha gl ve daha devaml olarak ilikilidir (Pargament
1997). Dinle ilgili indeksleri, muayyen balam ve durumlarla daha sk bir ekilde
balantlandrma, dindarln yap ve ilevine ilikin anlaylara daha fazla imkn
295
tanyacaktr.
Genel din lmlerin ikinci bir problemi daha vardr. Bu lmler zaman,
balam ve durumlar boyunca dindarlkta altta yatan bir istikrar bulunduu varsaym zerine kurulmutur. Ancak din hayatn zaman ve arta bal olarak deitii aikrdr. Dindarln yardm da balam ve durumlara gre deiebilir. Bu sra
ierisinde, haham Harold Kushner (1981), gen yataki olunun lmcl hastalyla yzyze geldiinde kendi inan sisteminin snrlarn tanmlamtr. Kushner,
iyi eylerin iyi insanlar iin olacana gvence veren sevgili bir Tanrya inan eklindeki, kendisine yllarca cesaret ve umut veren bir iman artk srdremeyeceinin
farkna varmt. Byle yaparak Tanr, Kushneri iki savunulamaz sonutan birine
ulamaya zorlamt: Ya olu iyi birisi deildi, ya da olunun ilesi her naslsa iyi
bir eydi. Epey bir manev aray ve abadan sonra Kushner, Tanrnn insan sevdiini, fakat maalesef iyi insanlarn bana kt eylerin geldii bir dnyaya mdahale etmek iin glerinin snrl olduunu dnd, farkl bir dini bak asyla
ortaya kt.
eitli deneysel aratrmalar, din inan ve uygulamalarn baz durumlarda
zellikle yardmc olabildiini gstermektedir. Birka rnei gzden geirelim.
Mattlin, Wethington ve Kessler (1990) stresli hayat olaylaryla yzyze gelen 1556
evli erkek ve kadndan oluan bir rneklemde, baa kma etkinliinin gstergelerini aratrmlardr. Din baakma, yksek kayp durumlarnda daha dk depresyon ve anksiyete ile ilikili idi, fakat daha dk kayp durumlarnda ilikili
deildi. lave zmlemeler din baa kmann sevilen bir kiinin lmn ieren
durumlarda, evlilikle ilgili problemler, iin kaybedilmesi, aile yeleri ve arkadalarn skntda olmas gibi dier durumlardan daha etkili olduuna iaret etmektedir.
ocuu yeni lm anababalarla yapt bir almada Maton (1989), daha yksek
dzeylerdeki manev destein, hem ocuunu ksa sre nce kaybetmi olan
anababalarda, hem de bir ocuunu iki yldan fazla bir zaman nce kaybetmi
anababalarda daha dk depresyonla ilikili olduunu bulmutur. Ancak manev
destek, ocuunu yaknlarda kaybetmi anababalar arasnda, daha eskiden kaybet-
296
Kenneth I. Pargament
297
kincisi, din baz gruplar iin stresin etkilerine kar koruyucu olabilir ancak
bazlar iin olmayabilir. Lise rencileri zerinde gerekletirilen kesitsel ve ileriye dnk iki karmak ve byleyici almada Park, Kohen ve Herb (1990), din
baakma ile i gdml din balanmann stresin depresyona ynelik etkisini hafifletmede oynad rolleri incelemilerdir. Park ve arkadalar, durumun kontrol
edilebilmesinde olduu gibi, bu din deikenlerin hafifletici etkilerinin, rencilerin mezhepleri vastasyla kendi kendine hafiflediini bulmutur. Din baakma ile igdml din balanma, Protestan renciler iin kontrol edilemeyen
hayat olaylarnn depresyona ynelik etkilerine kar korumada yardmcyd.
Katolik renciler iin bu din deikenler, kontrol edilemeyen hayat olaylarnn
etkilerini hafifletmiyordu. Ancak Katolikler arasnda dini baakmann, kontrol
edilebilir hayat olaylarnn depresyona ynelik etkilerine kar koruduuna delil tekil ediyordu. Park ve arkadalar, Alferi ve arkadalar gibi (1999), bu bulgular,
Protestan ve Katoliklerin din reti ve uygulamalarndaki farkllklara hamlettiler.
Park ve arkadalarnn imanla ilgili vurgularna gre Protestanlar, kontrol edilemeyen olaylar bakmndan zellikle daha donanml olabilirler. Buna karlk, uzlama, itiraf ve kefaret vurgularna gre, Katolikler kontrol edilebilir hayat durumlaryla baa kmada daha iyi hazrlanm olabilirler. Kukusuz bunlar, olduka
heterojen olan din gelenekler hakkndaki genellemelerdir. Buna ramen bu bulgular, dinin, farkl gruplarda farkl durumlara gre ileyen girift biimlerinin farkna
varmay salamaktadr.
Son olarak, burada her ne kadar dinin stresten koruyucu etkileri zerine
younlalmsa da, dinin en azndan belli baz stres yapclarn etkisini azdrabilme
ihtimalini de dikkate almak gerekiyor. Strawbridge, Shema, Cohen, Roberts ve
Kaplan (1998), Alameda Countyde orta ya ve yal yetikinler zerinde gerekletirdikleri kesitsel aratrmalarnda, stresi azdran baz n kantlar salamlardr.
Aratrmaclar, kiisel ve kurumsal dindarln, aile ile ilgili olmayan stres
kaynaklarnn (mesela, mal problemler, komuluk problemleri, saln bozulmas,
sakatlk) depresyona ynelik etkilerine kar korusa da; kiisel dindarln ocuk
298
Kenneth I. Pargament
Biz, bir kimsenin kendi din amalarna uygun den yntemlerle btnleme
dzeyinden de bahsedebiliriz. Tarih, Hal Savalar ve spanyol engizisyonundan
din klt yelerinin toplu intiharna kadar, kendi din nedenlerine sadk gruplarn
iledii banaz eylemlerle sk sk kesintiye uramtr (Baumeister, 1997). Din
banazln bireysel eylemleri korkun olabiliyor. imdi annesini, karsn ve
ocuunu ldren bir adamn nasl aklama yaptna bakalm:
(Kzmn) oyuncu olmaya karar vermesinin, onun bunu bir Hristiyan olarak
srdrmesine yapabilecei etkiden korkuyordum... (Karmn da) kiliseye gitmemesinin
en sonunda ocuklara zarar vereceini biliyordum... En azndan imdi hepsinin
cennete gitmi olduklarna eminim. Eer olaylar yle devam etseydi, kim bilir vaziyet
nasl olacakt... Ben sadece Tanryla bark olmamla ilgileniyorum ve bu yzden
sann bile benim iin ldne eminim. (Memorandum, 1990, s. 25).
Bereket versin ki bu, amalar deil aralar arya kaan u bir rnektir.
Bununla birlikte pek ok insan, zerine titredikleri deerlerine ynelik tehditler
algladklarnda ar tepki gstermeye eilimli olabilirler. Dor-Shav, Friedman ve
Tcherbonogura (1978), srailli dindar ve sekler liseli kz rencilerle gerekletirdikleri deneysel bir aratrmayla, bu sreci, din alanda rneklerle ortaya koymulardr. Bu aratrma, dindar olan ve dindar olmayan insanlarn genel bilgi dzeylerini deerlendirme ve doru olmayan cevaplar bastrarak cezalandrmann etkilerini belirleme (s. 219) iddiasyla dzenlenmiti. rencilere, sekler ve dindar
talebelerin, sekler ve din ierikli sorulara verecekleri cevaplar dinleyecekleri
sylendi. rencilere, yanl cevap verildiinde uygulayacaklar oklarn iddetini
kontrol etmeleri de sylendi. Bu aklamalar bir oyundu; talebeler ibirliki idi ve
gerekte hi ok verilmemiti. ngrld gibi, dindar renciler din sorulara
verilen yanl cevaplar mteakiben, sekler sorulara verilen yanl cevaplardan
daha yksek dzeylerde ok uyguladlar. Aratrmaclar, din sorulara verilen yanl
cevaplarn, dindar rencilerin deerlerine ynelik daha byk bir tehdit oluturduu ve talebelere daha saldrganca karlk verdikleri sonucuna vardlar.
300
Kenneth I. Pargament
Tabi ki, aklamalar seme ve uygulamada ve problemleri zmede hassasiyet ve basirete duyulan ihtiyacn, din yaklamlar kadar sekler yaklamlarla da
ilgisi vardr. Bickel ve arkadalar (1998), kendini ynlendirici baa kma stratejilerinin, daha kontrol edilemeyen durumlarla karlatklarnda insanlara ters etki
yapabileceini; buna karlk Tanryla ibirliki bir ilikiye ynelik paylalm bir
kontrol duygusunu hisseden insanlarn, onlar kendi kiisel kaynak ve kontrollerinin
tesine iten durumlar karsnda bile, daha az sknt duyabileceini varsaymlardr.
Hipotezlerini 245 Presbiteryen kilise yesinden oluan bir almada teste tabi
tutmulardr. ngrld gibi, insanlar yksek stres ve daha az kontrol edilebilir
durumlarla kar karya kaldklarnda, kendini ynlendirici baa kma, depres-
301
yondaki anlaml artla ilikiliydi. Buna karlk, ibirliki din baakma, yksek
stres durumlarnda, depresyondaki anlaml dle ilikiliydi. Bu bulgular, din ve
sekler kaynaklar, duruma has artlarla btnletirme ve dzenlemenin nemi
zerinde durmaktadr. Bu, yeni bir fikir deildir. 12-Step Grubunun yeleri, yllardr huzur duasn ezberden okuyarak kendilerine bu hususu hatrlatyorlar: Tanrm,
bana, deitiremeyeceim eyleri kabul etmek iin huzur, deitirebileceim eyler
iin cesaret ve fark anlamak iin hikmet ihsan eyle.
Son olarak din btnleme, bireyin biri dieriyle btnlemi olan din
inan, ibadet, iliki ve motivasyonlarnn derecesi ile ilgilidir. Dnya dinleri mntesiplerine ok sayda eitli din dnce, ritel ve cemaat rntleri sunarlar.
eitlilik, hibir yerde, insanlarn din seeneklerle dolu bir menden, kendi tercih
ettikleri inan ve uygulamalar istedikleri gibi semeleri nedeniyle, din hayatn
hayli bireysellemi olduu Bat kltrlerinden daha belirgin deildir (Bibby,
1987). Przszce harmanlama, bu karmlarn pekounu olduka etkili klabilir.
Sorunun, din dnce ve uygulama ekli paralara ayrldnda kmas daha muhtemeldir. Bu konuyla dorudan ilgili olan bir aratrmada Pargament, Steele ve
Tyler (1979), kilise ve sinagog yesi olan drt grubun ruh sal lmlerini karlatrmlardr: Hem dinine ball yksek hem de ibadethaneye sk gidenler, din
ball dk olmakla birlikte sk gidenler, dinine ball yksek olmakla birlikte sk gitmeyenler ve hem din ball dk hem de ibadethaneye sk gitmeyenler. Sadece din ball dk olmakla birlikte ibadethaneye sk gidenler
dierlerinden anlaml bir ekilde daha dk dzeylerde ruh sal ortaya koymulardr. Bu drt grupta, balanmam olup sk gidenler, yani daha nceden
mevcut din bir kanaati olmakszn cemaat hayatna itirak edenler, din bakmdan
en az btnlemi olanlar olarak gzkyorlard.
Bu bulgular, din paralanmann zellikle kt hretli bir formunu ima etmektedir: din riyakrlk. Davranlarn szlere uygunluunun ihmali, tabi ki din
ortamlarla snrl deildir. Ancak, din alandaki riyakrlk pek ok insan iin zellikle zararldr. Gerekten, din ilgisizlik ve yakn iliki kurmaktan kanmann en
302
Kenneth I. Pargament
Sonu ve neriler
Psikologlar dine uzaktan bakma eilimindedirler ve uzaktan baknca din,
genel, farkllamam, duraan bir sremi gibi grnr. Din hayata daha yakndan bakarsak, farkl bir grnt ortaya kar. Dinin ok boyutlu olduu, durumlar
ve balamlarla iie getii, zaman ve artlardan dolay deitii grlebilir.
Allportun (1950) belirttii zere din, kiilikteki beyaz bir ktr, parlak ve sade
olduu halde, gerekte kompozisyonda ok renklidir. (s. 9).
Daha zel olarak, hlihazr deneysel literatrden be sonu karlabilir:
1-Dinin baz formlar dierlerinden daha faydaldr. selletirilmi, i gdml bir ekilde ynlendirilmi ve hayatta daha byk bir anlam olduuna inan,
Tanr ile gvenli bir iliki ve bakalaryla manev bir beraberlik duygusu zerine
kurulmu olan bir din, salk ve mutluluk iin olumlu imalara sahiptir. Buna karlk, empoze edilmi, yaanmam, Tanr ve dnya ile zayf bir ilikiyi yanstan bir
din, salk ve mutluluk iin, en azndan ksa vadede, yetersiz bir iarettir.
303
2-Dinin ihtilafl formlarnn bile yararlar ve mahzurlar vardr. Mesela fundamentalizm, hem gruplarn bir trne ynelik daha fazla nyargya, hem de daha
ok kiisel salk ve mutlulua balanmtr.
3-Herkes dinden ayn faydalar grmez. Dindarlk toplumsal olarak daha
marijinal gruplara (mesela, yallar, zenciler, kadnlar, fakirler) ve daha dindarne
balanm kimselere daha faydaldr.
4-Din, baz durumlarda dierlerinden daha faydal (ve belki de daha zararl)
dr. Din inan ve uygulamalarn, insanlar kendi kiisel ve toplumsal kaynaklarnn
snrlarna iten daha stresli durumlarda (mesela, lm) zellikle deerli olduklar
grlr. Baz kantlar, dinin, zellikle kontrol edilebilir hayat streslerine ilikin olarak Roman Katoliklere; kontrol edilemeyen hayat olaylaryla baakmada ise
Protestanlara yardmc olduu fikrini uyandryor.
5-Dinin etkisi, onun, insanlarn hayatyla btnleme dzeyine baldr. Dinlerinden en fazla istifade edenler byk ihtimalle; a) imanlarn destekleyen daha
geni bir toplumsal balamn paras olanlar, b) din amalarna uygun aralar kullananlar, c) mevcut probleme yeni bir ekil veren din deerlendirme ve zmleri
seenler ve d) din inan, uygulama ve motivasyonlarn birbirine ahenkli bir ekilde harmanlayanlardr. Dier taraftan salk ve mutluluk, din paralara ayrlm
olduunda byk ihtimalle ktye gider, yani o zaman; a) din kimlik sosyal evre
ile desteklenmez, b) aralar din amalara orantsz olarak kullanlr, c) din tanm
ve zmler probleme uygun deildir ve d) din inan, uygulama ve motivasyonlar
birbiriyle tutarl deildir.
Bu sonular, din hayata ilikin yalnzca ilk fikirleri sunuyor. Daha iyi bir
anlay gelitirmek iin uzaktan din aratrmalar artk yeterli deildir. Aratrmaclar olarak biz, din hayata daha da yaknlamak zorundayz. Dinin genel etkisi
hakkndaki sorular, tp, psikoterapi veya niversite eitiminin genel etkisi hakkndaki sorulardan daha faydasz deildir. Bunlar yerini daha zor fakat daha uygun
olan u soruya brakmaldr: Belirli fayda ve zarar kriterlerine gre, zellikle toplumsal balamlardaki belirli durumlarla ilgili belirli din ifade trleri, belirli
304
Kenneth I. Pargament
Kaynaka
Alferi, S. M., Culver, J. L., Carver, C. S., Arena, P. L., & Antoni, M. H. (1999).
Religiosity, religious coping, and distress: A prospective study of Catholic and
Evangelical Hispanic women in treatment for early-stage breast cancer. Journal of
Health Psychology, 4, 343356.
Allport, G.W. (1950). The individual and his religion: A psychological interpretation.
New York: Macmillan.
Allport, G. W., & Ross, J. M. (1967). Personal religious orientation and prejudice.
Journal of Personality and Social Psychology, 5, 432433.
Altemeyer, B.,&Hunsberger, B. (1992). Authoritarianism, religious fundamentalism,
quest, and prejudice. International Journal for the Psychology of Religion, 2, 113133.
306
Kenneth I. Pargament
Anson, O., Carmel, S., Bonneh, D. H., Levenson, A., & Maoz, B. (1990). Recent life
events, religiosity, and health: An individual or collective effect. Human Relations, 43,
10511066.
Argyle, M., & Beit-Hallahmi, B. (1975). The social psychology of religion. London:
Routledge & Kegan Paul.
Asser, S. M., & Swan, R. (1998). Child fatalities from religion-motivated medical
neglect. Pediatrics, 101, 625629.
Bainbridge, W. S., & Stark, R. (1980). Sectarian tension. Review of Religious Research,
22, 105124.
Barton, A. H. (1971). Selected problems in the study of religious development. In M.
Strommen (Ed.), Research in religious development: A comprehensive handbook (pp.
836855). New York: Hawthorn.
Batson, C. D., Schoenrade, P., & Ventis, W. L. (1993). Religion and the individual: A
social-psychological perspective. New York: Oxford University Press.
Baumeister, R. F. (1997). Evil: Inside human cruelty and violence. New York: Freeman.
Becker, R. J. (1971). Religion and psychological health. In M. P. Strommen (Ed.),
Research on religious development: A comprehensive handbook (pp. 391421). New
York: Hawthorne.
Beit-Hallahmi, B. (1975). The social psychology of religion. London: Routledge &
Kegan Paul.
Bergin, A. E. (1980). Psychotherapy and religious values. Journal of Consulting and
Clinical Psychology, 48, 95105.
Bergin, A. E. (1983). Religiosity and mental health: Acritical reevaluation and metaanalysis. Professional Psychology: Research and Practice, 14, 170184.
Bergin, A. E., Masters, K. S., & Richards, P. S. (1987). Religiousness and mental health
reconsidered: A study of an intrinsically religious sample. Journal of Counseling
Psychology, 34, 197204.
Bibby, H. (1987). Fragmented gods: The poverty and potential of religion in Canada.
Toronto: Irwin.
Bickel, C. O., Ciarrocchi, J. W., Sheers, N. J., Estadt, B. K., Powell, D. A., &
Pargament, K. I. (1998). Perceived stress, religious coping styles, and depressive affect.
Journal of Psychology and Christianity, 17, 3342.
Bush, E. G., Rye, M. S., Brant, C. R., Emery, E., Pargament, K. I., & Riessinger, C. A.
(1999). Religious coping with chronic pain. Applied Psychophysiology and
Biofeedback, 24, 249260.
307
308
Kenneth I. Pargament
Gallup, G., Jr. (1994). The Gallup poll: Public opinion 1993. Wilmington, DE:
Scholarly Resources.
Gartner, J., Larson, D. B., & Allen, G. D. (1991). Religious commitment and mental
health: A review of the empirical literature. Journal of Psychology and Theology, 19, 6
25.
Genia, V. (1996). I, E, Quest and fundamentalism as predictors of psychological wellbeing. Journal for the Scientific Study of Religion, 35, 5664.
Gurin, G., Veroff, J., & Feld, S. (1960). Americans view their mental health: A
nationwide interview survey. New York: Basic.
Hansen, G. L. (1992). Religion and marital adjustment. In J. F. Schumaker (Ed.),
Religion and mental health (pp. 189198). New York: Oxford University Press.
Hathaway,W. L., & Pargament, K. I. (1990). Intrinsic religiousness, religious coping,
and psychosocial competence: A covariance structure analysis. Journal for the Scientific
Study of Religion, 29, 423441.
Hill, P. C., & Hood, R. W., Jr. (1999). Measures of religiosity. Birmingham, AL:
Religious Education Press.
Hood, R. W., Jr., Morris, R. J., & Watson, P. J. (1986). Maintenance of religious
fundamentalism. Psychological Reports, 60, 12011202.
Hood, R. W., Jr., Spilka, B., Hunsberger, B., & Gorsuch, R. (1996). The psychology of
religion: An empirical approach (2nd ed.). New York: Guilford.
Hunsberger, B. (1996). Religious fundamentalism, right-wing authoritarianism and
hostility toward homosexuals in non-Christian religious groups. International Journal
for the Psychology of Religion, 6, 3949.
Iannaccone, L. R. (1994). Why strict churches are strong. American Journal of
Sociology, 99, 11801211.
James, W. (1902). The varieties of religious experience: A study in human nature. New
York: Modern Library.
Johnson, P. E. (1959). Psychology of religion. Nashville, TN: Abingdon.
Johnson, S. D. (1984). Religion as a defense in a mock jury trial. Journal of Social
Psychology, 125, 213220.
Jung, C. G. (1969). Psychology and religion. In Collected Works (2nd ed., Vol. 11, pp.
3105). New York: Pantheon. (Original work published 1938).
Kark, J. D., Shemi, G., Friedlander, Y., Martin, O., Manor, O., & Blondheim, S. H.
(1996). Does religious observance promote health? Mortality in secular vs. religious
kibbutzim in Israel. American Journal of Public Health, 86, 341346.
309
310
Kenneth I. Pargament
McCullough, M. E., Hoyt, W. T., Larson, D. B., Koenig, H. G., & Thoresen, C. E.
(2000). Religious involvement and mortality: A meta-analytic review. Health
Psychology, 19, 211222.
McIntosh, D. N., & Spilka, B. (1990). Religion and physical health: The role of
personal faith and control. In M. L. Lynn & D. O. Moberg (Eds.), Research in the social
scientific study of religion (Vol. 2, pp. 167194). Greenwich, CT: JAI.
Memorandum on a mass murder. (1990, April 9). Newsweek, p. 25.
Moberg, D. (1987). Holy masquerade: Hypocrisy in religion. Review of Religious
Research, 29, 324.
Neighbors, H.W., Jackson, J. S., Bowman, P. J., & Gurin, G. (1983). Stress, coping, and
black mental health: Preliminary findings from a national study. In R. Hess & J.
Hermalin (Eds.), Innovation in prevention (pp. 529). New York: Haworth.
Oxford English Dictionary (2nd ed., Vol. 14). (1989). New York: Oxford.
Oxman, T. E., Freeman, D. H., & Manheimer, E. D. (1995). Lack of social participation
or religious strength and comfort as risk factors for death after cardiac surgery in the
elderly. Psychosomatic Medicine, 57, 515.
Pargament, K. I. (1997). The psychology of religion and coping: Theory, research,
practice. New York: Guilford.
Pargament, K. I. (1999). The psychology of religion and spirituality? Yes and no.
International Journal for the Psychology of Religion, 9, 316.
Pargament, K. I., Ellison, C. G., Tarakeshwar, N., & Wulff, K. M. (2001). Religious
coping among the religious: The relationship between religious coping and well-being
in a national sample of Presbyterian clergy, elders, and members. Journal for the
Scientific Study of Religion, 40, 497513.
Pargament, K. I., Kennell, J., Hathaway, W., Grevengoed, N., Newman, J., & Jones, W.
(1988). Religion and the problem-solving process: Three styles of coping. Journal for
the Scientific Study of Religion, 27, 90104.
Pargament, K. I., Koenig, H. G., & Perez, L. M. (2000). The many methods of religious
coping: Development and initial validation of the RCOPE. Journal of Clinical
Psychology, 56, 519543.
Pargament, K. I.,Koenig, H. G., Tasakeshwas, N.,&Hahn, J. (2001). Religious struggle
as a predictor of mortality among medically ill elderly patients: A two-year longitudinal
study. Archives of Internal Medicine, 161, 18811885.
Pargament, K. I., & Mahoney, A. (2002). Spirituality: Discovering and conserving the
sacred. In C. R. Snyder&S. J. Lopez (Eds.), The handbook of positive psychology (pp.
646659). NewYork: Oxford University Press.
311
Pargament, K. I., Smith, B. W., Koenig, H. G., & Perez, L. (1998). Patterns of positive
and negative religious coping with major life stressors. Journal for the Scientific Study
of Religion, 37, 710724.
Pargament, K. I., Steele, R.,&Tyler, F. B. (1979). Religious participation, religious
motivation, and individual psychosocial competence. Journal for the Scientific Study of
Religion, 18, 412419.
Pargament, K. I., Zinnbauer, B. J., Scott, A., Butter, E. M., Zerowin, J., & Stanik, P.
(1998). Red flags and religious coping: Identifying some religious warning signs among
people in crisis. Journal of Clinical Psychology, 54, 7789.
Park, C., Cohen, L. H.,&Herb, L. (1990). Intrinsic religiousness and religious coping as
life stress moderators for Catholics versus Protestants. Journal of Personality and
Social Psychology, 54, 551577.
Pollner, M. (1989). Divine relations, social relations, and well-being. Journal of Health
and Social Behavior, 30, 92104.
Poloma, M. M. (1991). A comparison of Christian science and mainline Christian
healing ideologies and practices. Review of Religious Research, 32, 337350.
Reich, K. H. (1997). Integrating differing theories: The case of religious development.
In B. Spilka & D. N. McIntosh (Eds.), The psychology of religion: Theoretical
approaches (pp. 105113). Boulder, CO: Westview.
Richards, P. S., Rector, J. M., & Tjeltveit, A. C. (1999). Values, spirituality, and
psychotherapy. In W. R. Miller (Ed.), Integrating spirituality into treatment: Resources
for practitioners (pp. 133160). Washington, DC: American Psychological Association.
Richardson, J. T., Best, J., & Bromley, D. G. (Eds.). (1991). The satanism scare. New
York: Aldine de Gruyer.
Rizzuto, A. M. (1979). The birth of the living God: A psychoanalytic study. Chicago:
University of Chicago Press.
Rosenberg, M. (1962). The dissonant religious context and emotional disturbance.
American Journal of Sociology, 68, 110.
Ryan, R. M., Rigby, S.,& King, K. (1993). Two types of religious internalization and
their relations to religious orientations and mental health. Journal of Personality and
SocialPsychology, 65, 586596.
Sanua,V. D. (1969). Religion, mental health, and personality: A review of empirical
studies. American Journal of Psychiatry, 125, 12031213.
Schaefer, C. A., & Gorsuch, R. L. (1991). Psychosocial adjustment and religiousness:
The multivariate belief-motivation theory of religiousness. Journal for the Scientific
Study of Religion, 30, 448461.
312
Kenneth I. Pargament
313