Professional Documents
Culture Documents
Ahmet DAVUTOLU
Bat medeniyeti
ve Hristiyanlk
1
20.
Yzyl insanolunun varoluunu anlamlandrma abalarnn nemli ekseninin sonunu ilan eden
akmlara ahitlik etti: Din, deolojiler ve Tarih. Asrn
banda teolojik nitelikli varolu anlamlandrma alanlarn oluturan dinin sonu tezi ile bilimsel/pozivitist temelli sekler ideolojilerin ykselii ilan edilirken, asrn ortalarnda II. Dnya Savann bitii ile bu savaa yol aan ideolojilerin sonu, asrn sonunda da Souk Sava'n bitii ile tarihin sonu ilan edildi. lerlemeci zaman anlaynn rn olan bu sonculuk (Endizm) yaklamlarnn metodolojik ve teorik
nermelerinin ve amazlarnn ortaya konmas, yaanan tarih srecin anlalmas asndan byk bir nem tamaktadr.
Fukuyama2 Berlin duvarnn yklmasn takip eden gnlerde kaleme ald makalesinde, Marksist teorinin tarih ngrlerinin iflas ile noktalanan Souk Savan bitiini, tarihin sonu olarak ilan etmiti. Fukuyama'ya
gre Bat demokrasisinin evrensellemesi ile insanolunun sistem aray,
dolaysyla tarih dinamizm sona ermiti. 19. Yzyl tarihselciliinin yeni
erevelerde tezahrleri olan Endizmin (sonculuk) son misalini tekil
eden bu yorum, yeni dnya dzeni sylemine salad teorik destek dolaysyla ksa zamanda yaygnlat.
1 Bu makalenin zellikle sonculuk teorileri, medeniyet dnm ve Hristiyanlktaki yeni araylar ile ilgili blmlerinin zetleri ilk olarak International Studies
Association (ISA)'in 20-23 Mart 1991 tarihinde Kanada'nn Vancouver ehrinde gerekletirilen New Dimensions in International Relations konulu yllk
kongresinde "Civilizational Transformation and Political Consequences"
balkl bir tebli olarak sunulmu, daha sonra da 1994 ylnda yaynlanan Civilizational Transformation and the Muslim World (1994, K.L., Quill) balkl kitapta yer almtr. lgili blmler Hristiyanln dnm asndan gzden
geirilerek ve zellikle Hristiyanlkla ilgili blmler geniletilerek yayna hazrlanmtr.
2 Francis Fukuyama, Are We at the End of History, Fortune International
1990/2, s. 33-36; ve The End of History and The Last Man, (New York: The
Free Press, 1992).
1
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
Tarihi insanolunun daha st dzey hrriyet ve rasyonellie ulama abas olarak gren Hegelci tarih anlayn yeniden yorumlama abas iindeki Fukuyama, tarihi "insanolunun, evrensel geerlilii olan en mkemmel bir siyas sistem araynn"3 rn olarak grmektedir. Fukuyama'ya
gre Marksizmin k ile ortaya kan sre insanolunun bu araynn
hedefine ulamasnn bir iaretidir: Hr toplumlar oluturma hedefini gerekletiren Bat-tipi demokrasi, tarihin sonunu ilan etmitir. Bu grn
teyid iin de Hegel'in 1806'da Napolyon ordularnn zaferi ile neticelenen
Jena Sava sonunda tarihin sonunu ilan etmesine atfta bulunmaktadr:
"Hegel modern liberal devletin temelini oluturan hrriyet ve eitlik ilkelerinin en gelimi lkelerde uygulamaya getiini ve liberalizmden stn
herhangi bir alternatif sosyal ve siyas rgt formu ve ilkelerinin kalmadn sylyordu."4
Fukuyama bu gr ile hem Hegelci hem de Marksist felsefenin ortak
temeli olan 19. yzyl tarihselciliinin dorusal ilerlemeci tarih anlaynn
temel nermelerini tekrar etmektedir. Marksist paradigmann k aslnda hem liberal hem de sosyalist gelenekleri ortaya karan bu temel
nermelerin ciddi bir sorgulamadan ve yeniden deerlendirme srecinden
geirilmesini gerekli klmaktadr, nk Fukuyama'nn kendisinin de kabul ettii gibi her iki gelenek de "ayn srecin rnleridir"5 ve "Marks ve
Hegel'in ayrld yegane nokta, tarihin sonunda hangi tr bir toplumun
ortaya kaca sorusudur".6 Newtoncu mekanistik kozmoloji, antroposentrik (insan-merkezli) epistemoloji ve rasyonalist ahlk sacaya zerine
oturan Aydnlanma a, dorusal ilerlemeci tarih anlaynn gelimesini
salayan felsef bir ereve oluturmutur. Bu adan Marksizmin kn sadece belli bir tr siyas ve ekonomik yaplanma biiminin zl
olarak deil liberal gelenein de zerinde gelitii felsef birikimin ve modernist paradigmann bir bunalm olarak grmek daha doru olur.
2
DVAN
2000/2
Marksist sistemin zln bir sosyo-ekonomik yaplanma tarznn iflas olarak yorumlayan gr, Marksist ve liberal yaplarn ortak bir felsef
temeli paylatklarn gzard etmektedir. Sath yapsal tahlilleri felsef derinlik ve younlua tercih eden bu yaklamn dier bir amaz da, Marksist sistemin zln tarih bir sre iinde incelemekten ok anlk bir
oluum olarak grmesidir. Anlk bir oluumun yapsal tahlili esas alnp geriye doru teorik aklamalar getirmek suretiyle bir tarih anlay ortaya
konmaya allmaktadr. Son derece kapsaml bir genelletirmeye dayanan
bu metodik yaklam kapitalist yaplarn ve liberal gelenein zaferi ile ilgili ok kesin bir yargy beraberinde getirmektedir. Fakat unutulmamas gerekir ki, kapitalist yaplarn kyasya tenkit edildii ve Marksist teorinin
ykseli dnemini yaad 1960'l yllarda benzer bir yaklamla Mark3
4
5
6
Francis Fukuyama, The End of History and The Last Man, s. 64.
A.g.e., s. 64.
A.g.e., s. 66.
A.g.e., s. 65.
3
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
Sonculuk teorilerinin gemi dnemlerdeki trleri bu teorilerin metodolojik amazlar konusunda ilgin ipular salamaktadr. Din'in Sonu ve
deolojilerin Sonu tartmalarn bu adan ele alabiliriz. Geen yzyl iinde August Comte'un insan bilgisinin tarih evrimini teolojik-metodolojikbilimsel sreler iinde ele alan pozitivist tahlili ile Modernizmin mutlak
zaferi ve Din'in Sonu ilan edilmiti.8 Bu teoriye gre Din, insan bilgisinin
ilk dnemlerinin eseri idi ve modern dnemde geerliliini srdrmesi imkanszd. nsanln kaderi artk bilim tarafndan belirlenecek ve Din'in insan hayat iindeki rol gittike azalarak sona erecekti. Dolaysyla da insanln geleceinde din bilincin ve canlanmann yeri olmayacakt. Yakn
zamanlara kadar sren bu grlerin son arpc rneklerinden biri nl
antropolog Anthony F.C. Wallace'nin 1966 ylnda kaleme ald u satrlarda grlebilir: "Tabiat kanunlarna uymakszn tabiat etkileyebilen tabiatst varlklara ve glere olan inan zamanla tmyle yok olacak ve tarih bir hafza olarak kalacaktr. Daha emin olmak iin, bunun belki nmzdeki yzyllar iinde tmyle gereklemeyeceini ve tabiatst yorumlara bal, vecde inanan ve halisnasyon gren kiilerin, hatta yer yer
kk din gruplarn da bulunabileceini syleyebiliriz. Ancak bir kltrel
zellik olarak tabiatst glere olan inan, bilimsel bilginin artan yeterlilik ve yaygnl ile ve ritelin etkin kullanm iin tabiatst inanlarn gereine ihtiya duymayan sekler inanlarn etkisini artrmasyla btn dnyada tmyle yok olacaktr. Byle bir akibetin insanlk iin iyi mi kt m
olaca tartmas ise yersizdir; nk byle bir sre kanlmazdr."9
Ancak, zelikle XX. yzyln ikinci yarsnda hzlanan ve geleneksel ve
modern btn toplumlar etkileyen din canlanma, bulunduu dnemin
entelektel paradigmas iinde doru gibi grnen bu yaklamn, sosyal
gereklikten ok, bu dnrlerin speklatif beklentilerini yanstm olduunu ortaya koymutur.10 Nitekim Lewis Mumford Hristiyanln Bat
4
DVAN
2000/2
8 Bu konudaki baz grler ve tartmalar iin bkz. Sigmund Freud, The Future
of an Illusion, (Garden City, New York: Doubleday, 1927); Richard K. Fenn,
Toward a Theory of Secularization, (Ellington, Connecticut: Society for the
Scientific Study of Religion, 1978); ve Bryan Wilson, "The Return of the Sacred", Journal for the Scientific Study of Religion, 18:268-280 ve Religion in Secular Society: A Sociological Comment, (Middlesex: Penguin, 1966). Dinin sonu tezine kar dinlerin geleceini tanmlamaya alan din-eksenli bir kar grs iin son dnemdeki nemli Hristiyan dnrlerden Hans Kng'n Christ
Sein (Mnih: Deutschen Taschenbuch Verlag, 1980, s. 60-65) balkl eserinin
Die Zukunft der Religion blmne bavurulabilir.
9 Anthony F.C. Wallace, Religion: An Anthropological View, (New York: Random House, 1966), s. 265.
10 William Sims Bainbridge The Sociology of Religious Movements (New York: Routledge, 1997, s. 403-4) balkl eserinde sosyoloji almalarnn uzun bir sre dinlerin yok olaca varsaym ile din sosyolojisi almalarna ilgisiz kalmay
tercih ettiini, ancak gazeteleri takip eden sradan bir okuyucunun bile dinin
insan davranlar zerindeki etkisinin hi eksilmeden srmekte olduunu greceini vurgulamaktadr.
dnyasndaki yerini inceledii eserinde, Pozitivizmin Zaferi ve Din'in Sonu tezinin, bulunduu dnem iindeki geerliliini de reddetmektedir:
"Herhangi bir paradoks iine dmeksizin denilebilir ki, Hristiyanlk Bat aleminde hi bir zaman, eitilmi elitin aktif uurunda kaybolduu dnemdeki kadar gl olmamtr. Kar btn akmlara ramen Hristiyanlk uuru XIX. yzylda, XII. yzyldan beri yaanan dnemin hibir parasnda grlmeyen dzeyde etkide bulunmutur."11
1960'l yllarda ortaya atlan deoloji'nin Sonu tezi bu metodolojik amazn dier nemli bir misalidir. O zaman iin cevaplanamayan bir ok
metodolojik soruyu bugn tekrar sorabiliriz: Bu tez gzlenebilir sosyal
bir srecin ortaya kard ampirik bir gereklii tasvir etmeye alan
zihn bir aba myd, yoksa car paradigmann i elikilerini rtmeye alan bir sosyal bilimci elitin rettii hayal bir tasarm myd? Bu tezi ortaya atanlar evrensel bir gereklik iin kapsaml bir teorik ereve oluturmaya m, yoksa Bat Medeniyeti'nin Atlantik ekseninin Souk Sava konjonktrnde kullanabilecei pragmatik deeri olan paradigma-ii bir sylem gelitirmeye mi alyorlard? Her eyden nemlisi, deoloji'nin Sonu tartmas evrensel geerlilie sahip bir ideloji kavramsallatrmas ortaya koyabilmi miydi?
Bu tartmann zerinden yaklak elli sene getikten sonra bugn bu
sorular daha objektif bir tarzda ele almak suretiyle sonculuk yaklamlarnn metodolojik amazlarn ortaya koyabiliriz. E. Shils, deoloji'nin Sonu tezini ele ald almasnda, ilk olarak, 150 yazar, politikac ve akademisyenin katld ve 1955 ylnn Eyll aynda Museo Nazionale delle
Tecnica e delle Scienza'da toplanan Hrriyet'in Gelecei balkl uluslararas kongreye atfta bulumaktadr. Ona gre bu organizasyonun gayesi
"liberal ve sosyalist dnce tarzlar arasndaki ortak temelden hareketle
bu dnce tarzlar arasndaki sertleme temayln krma srecini balatmak ve hr toplumun artlarn gerekletirmek iin daha kapsaml ve
realist bir misyon tanmlamak"12 idi. Raymond Aron, bu toplantda,
zellikle bu asrn ilk yarsna hakim olan ideolojik atmalarn temellerinin ortadan kalktn vurgulamt. Aron, daha sonra kaleme ald Aydnlarn Afyonu adl eserinde bu grn milliyeti ideolojilerin erevesinde tekrar gndeme getirmitir.
Aron'un bu gr, milliyeti ideolojik erevelerin II. Dnya Savanda yenilgiye uratlmasnn izlerini tayordu: "Mill his, insan birlikteliklerinin bileiinde varln srdrmektedir ve srdrmeye devam
etmelidir; fakat milliyeti ideoloji bugn Bat Avrupa'da tam anlamyla
knanmtr. Her ideoloji gereklerin, yorumlarn, arzu ve gelecee matuf tahminlerin sistemli bir terkibini nermektedir. Milliyeti olmak isteyen bir aydn tarihi, ilkel orman devletlerinin srekli mcadelesi ya da
11 Lewis Mumford, Faith For Living, (New York: Harcourt, Brace and Company,
1940), s. 20.
12 E. Shils, The End of Ideology, C.I. Waxman, The End of Ideology iinde, s.
49-64, (New York: Simon and Schuster, 1968), s. 49.
5
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
meden bamsz devletlerin karlkl saygya dayanan bar olarak grmek zorundadr. Devrimci milliyetilik ve Charles Maurras'n savunduu
Makyavel diplomasisi Avrupa devletlerinin zayflamas karsnda varln
srdremez."13
Sonculuk yaklamnn metodolojik ve teorik amazlarn, deoloji'nin
Sonu tezinin nemli zelliinden hareketle ele alabiliriz. ncelikle, bu
tezin geerlilii 1960'l yllarn Avrupa'snn zaman-mekan snrlar iinde
sz konusudur ve o gnk artlar iinde evrensel geerlilii tartmaldr.
Bu grn ortaya atlmasndan sonra gelen yirmi yl iinde ulus-devlet
kurma abasndaki nc Dnya lkeleri, milliyeti mcadelelerin younlamasna ahit olmutur. Avrupa'da sosyalizmin k ile yaanan
deprem, insanln gelecei ile ilgili iddial kaderler bien Marksist ve anti-Marksist teorileri tmyle temelsiz brakmtr. Ayrca Dou Avrupa'da
yaanan siyas paralanma sreci, Bat Avrupa'da etkisini artran ar milliyeti akmlar ve zellikle Bosna bunalm ile tekrar Avrupa diplomasisinde sahneye kan Makyavelci anlay, bylesi mutlak bir yaklamn, Avrupa iin de geerli olamayacan ortaya koymu ve sonculua dayal bu
tr ngrlerin ne kadar yanltc olabileceini gstermitir.
kinci olarak bu yaklam sosyal gereklii objektif olarak ortaya koymaktan ok, konjonktrel bir kaygy teorinin hareket noktas olarak almtr. Bu konjonktrel kayg iki ynl bir siyas gndem ihtiva ediyordu:
Avrupa devletleri arasnda smrge dneminden kalan milliyeti ideolojik
sertlikleri yumuatmak ve kinci Dnya Sava sonras yeni-smrge dnemi iin geerli olan sosyalist/devrimci siyas sylemi dengeleyici bir sylem oluturmak. Bu deer-baml sylemin misyonu, dnya-sisteminin
merkez unsurlarnn karlarna uygun bir ulusal ve uluslararas siyaset dili
oluturmakt.
6
DVAN
2000/2
Baka bir deyile sfrn pozitif veya negatif bir deerinin olmamas hi
bir deer ifade etmedii anlamna gelmez. Bu tr tenkitlerden kurtulmak
isteyen deoloji'nin Sonu tezinin savunucular, ideolojiyi, Karl Mannheim'in topik dnce tarzna indirgeyen tanm ile snrlamaya gayret etmilerdir. Yine de Haber'in15 deoloji'nin Sonu tezinin, aydnlarn Amerikanvar hayat tarzna intibaklarn meru gstermeye alan statkocu
bir kar-ideolojik ereve oluturduu gr, madalyonun dier yzn ifade etmektedir.
Bu metodolojik ve teorik soru ve amazlar, temelde Tarih'in Sonu tezi iin de geerlidir: Tarihin Sonu tezi objektif gzlem deeri tayan
aklayc bir tez midir, yoksa statkocu ideolojik terkibin yeni bir tr
mdr? Bu balamda objektiflik meselesi temel bir amaz oluturmaktadr. Btn bu sonculuk teorileri Bat toplumlarnn tarih tecrbe birikimlerine baml yeni bir din, ideoloji ve tarih tanmlamas getirmekte
ve zihn, siyas ve sosyal parametreler asndan bu toplumlarn car statkolarnn belirledii bu tanmlamalarn evrensel geerlilik tadklarn iddia etmektedirler.
Comte, Aydnlanma a ile gelien yeni varlk-bilgi-deer sisteminin
meydan okumas karsnda ciddi bir teolojik bunalma giren Kant-sonras Hristiyanl esas alan bir erevede, dinin bilgi ve sosyal davran temeli olarak geerliliini yitirdiini iddia ediyordu. Savunmac reformasyon
tepkisini benimseyen Hristiyanlk da bu bunalm dneminde, snrl teizm
ve ahlk teoloji parametreleri etrafnda din tecrbeyi ahsiletiren ve
subjektifletiren bir yneli iindeydi. Dinin insan davrann ve kaderini
belirlemek anlamnda sonunu ilan eden modernist anlay, Avrupa'daki
din ve entelektel evrenin o dnem zelliklerini yanstmaktayd.
Bu deklerasyon dier toplum ve dinler iin pek de anlaml deildi. Mesela slam dini, ayn dnemde smrge-kart sosyal ve siyas olaylarn temel muharrik gc konumundayd. O dnemde Modernizmin Din'in
Sonunu ilan eden tavr, ancak ve ancak, Bat lkelerinde eitim grmekte olan elit kesim iin geerliydi. Bu etkinin slam dnyasna sosyal anlamda yansmas, bu elitin siyas merkezi kontrol altna ald XX. yzyln ilk yarsnda sz konusu oldu. XX. yzyln ikinci yarsnda ise hem
Hristiyanlk, hem slam, hem de dier dinler, toplumlarn hayatlarnda
sosyal formu belirleyen modernist erevenin iinde yeni ve dinamik etkilerde bulunmaya baladlar. Mesela II. Vatikan Konsili sonrasnda Vatikan ve Papa'nn gittike artan bir dozda hissedilen arl, XIX. yzyln
artlarnda ortaya kan bu soncu tepkiyi tarih gereklik anlamnda yalanlam oldu.
deoloji'nin Sonu tezi de ideoloji tanmndan balamak zere benzer
bir znelcilii (subjektivizm) bnyesinde tamtr. Raymond Aron'un16
"ister liberal, ister sosyalist, ister muhafazakr, isterse Marksist olsun, bi15 R.A. Haber, The End of Ideology as Ideology, s. 205.
16 R. Aron, The End of Ideological Age, s. 37.
7
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
zim ideolojilerimiz Avrupa'nn oulculuun farknda olduu, ama mesajnn evrenselliinde phe etmedii bir yzyln mirasdr" yargs bu znelciliin tipik bir yansmasdr. Yani deoloji'nin Sonu teorisyenlerinin
yaptklar reformist ve ideolojik eklindeki kategorilendirme Bat medeniyetinin paradigma-ii bir ayrtrmasdr. Smrgeci siyas yaylmann gerekesini oluturan Avrupa mesajnn evrensellii fikri, Bat medeniyetinin
sath ve sadece sylem ile snrl oulculuu zerinde daima baskn olmutur. Bat-d toplumlarn ideolojik ve reformist kategorileri iinde ayran elitleri, kendi toplumlarnda zgn bir yer edinmeksizin, Batdaki
entelektel tipolojilerin teorik tartmalarn ve pratik uygulamalarn yanstmlardr. Bu durum, bu toplumlarda hem gerek bir meruiyet bunalm, hem de Bat medeniyetinin bask ile empoze edilen evrensellii ve sath oulculuu arasnda bir atma alan dourmutur.
Ayn znelcilik, sonculuk teorilerinin son uyarlamas olan Tarih'in Sonu
tezi iin de geerlidir. Fukuyama'nn insanln tutarl ve izgisel tarihi17
anlay insanl Bat insan ile, tarihi Bat medeniyetinin tarihi ile zdeletirmektedir. Bu yaklam, hem dier medeniyetlerin tarih iindeki yapc ve kurucu katklarn, hem de bu medeniyetlerin gelecekte teorik ve pratik alternatifler oluturabilecei ihtimalini tmyle gzard ederek Bat-d toplumlarn tarih iindeki rollerini reddetmektedir. Fukuyama'nn tezinde, Bat-d toplumlarn rol, tarihin baml deikenleri ve Bat deer ve
kurumlarnn yaylm alanlarnn edilgen unsurlar olmaktan te bir anlam
tamamaktadr. Bu ar indirgemeci tavr, insanln arayn Bat medeniyetinin tarih tecrbelerinin evrensellii iddias ile snrlamaktadr.
8
DVAN
2000/2
9
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
10
DVAN
2000/2
Bu nedenledir ki, sosyalizmin zl, II. Dnya Savandan sonra yaanan ve "akl-bilim-ilerleme" formlne dayal modernist paradigmay
sarsan bir dizi gelime ile birarada deerlendirilmek zorundadr. Bilimi zarur olarak gelimeyi getiren bir olgu olarak alglayan zihniyeti ciddi ekilde sarsan Hiroima tecrbesi, modern ve kapitalist ekonomik mekanizmalar karsnda bireyin yabanclamasn irdeleyen tenkitler ve II. Vatikan
Konsili ile sorgulayc yeni boyutlar ihtiva eden altml yllarn birikimi,
Avrupa Birlii ve Pasifik patlamasn uluslararas sistemin temel unsurlar
22 G.W.F Hegel, Philosophy of History (Chicago: Encyclopedia Britannica Inc.,
1990), s. 189.
haline getiren yetmili yllardaki teknolojik deiim ve seksenli yllarn sonunda yaanan sosyalist zlme bir zincirin deiik halkalar olarak birarada deerlendirilmelidir.
Bu adan, sadece yapsal bir sistem aray ile deil, teorik ve pratik btn parametreleri kapsayan kkl bir medeniyet dnm ile kar karya bulunmaktayz. Dolaysyla, sosyalizmin k kapitalist ekonomik
sistemin tarihin sonunu getiren mutlak bir zaferi olmaktan ok, ekonomipolitik nitelikli greceli bir baarsdr. Bu olgu, tarih srecin btn ynlerini ele alan kapsaml bir ereve iinde deerlendirilmek zorundadr.
Bu makalemizin temel tezi, Bat medeniyetinin paradigmatik temelinin ciddi bir sarsnt geirmekte olduu ve bugn bunun sonucu olan
geni kapsaml bir medeniyet dnm yaamakta olduumuzdur. Tabii ki, bu tesbit ok yakn bir gelecekte ani ve ciddi bir ekonomik bunalm ya da uluslararas ilikilerde kresel bir gvenlik problemi ortaya kaca anlamna gelmemektedir. Aksine, paradigmatik pekimenin getirdii bir istikrar grntsnn bir mddet daha devam edecei sylenebilir. Ancak, vurgulanmak istenen husus, hakim medeniyetin ngrd
tabiat-insan, insan-insan ve insan-toplumsal mekanizmalar aras ilikilerin
ciddi bir bunalm ve deiim sreci iine girdii gereidir. Dolaysyla
ok daha derin bir mesele ile kar karya bulunmaktayz. Ekonomik gelime, medeniyet dengesinin tam bir yansmas olmad gibi, bir tr garantisi de deildir.
Altml yllarda kapitalizmin bireyin zgrlk alann snrlayan mekanizmalarna kar gsterilen tepkilerle seksenli yllarn sonlarnda sosyalizmin totaliter bir ereve ile bireyi yok eden brokratik mekanizmalarna
kar ykselen tepkiler arasndaki paralellikler, insanolunun araynn
bitmediini, aksine felsef boyutlar ile en geni kapsamda srmekte olduunu gstermektedir. Bu arayn kurumsal yansmalar, siyas ve ekonomik sistemle ilgili olarak kendini gstermektedir. Ancak, bu arayn felsef ve psikolojik arkaplanna ynelindiinde, bu abalarn sadece daha
mkemmel bir ekonomik ve siyas sistem kurumsallamas aray deil,
bireylerin zgrlk ve gvenlik alanlarn tehdit eden ve bir i yabanclama douran mekanizmalara kar bu zgrlk ve gvenlik alannn zihn
temellerini koruyacak bir varolu yenilenmesi aray olduu gerei ortaya kmaktadr. Bu nedenle sosyalizmin kn, kapitalist/liberal gelenein tarihin sonunu getirdii mutlak bir zafer olarak ilan etmek ve bunu insanln, dnce ufuklarnn snrna geldii eklinde yorumlamak
bilimsel bir tesbitten ok, erken ve iddial bir nsezi olmaktadr.
Sonculua dayal tek boyutlu nermelere ve kehanetlere kar daha
temkinli olmak zorunluluu vardr. Biz, aksine, bir medeniyetin i dengelerinin temel gstergesinin psiko-sosyal tahayylattan kaynaklanan
ben-idraki ile ekonomik ve politik sistemler arasndaki uyum, i tutarllk
ve meruiyyet ilikisi olduu kanaatini tamaktayz. Bir medeniyete ynelik en geni kapsaml meydan okuma, alternatif ben-idrakleri arasnda psi-
11
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
12
DVAN
2000/2
Tarih boyunca insann en temel gayesi, azam ontolojik gvenlik ve zgrl elde etmek olmutur. Siyas ve ekonomik sistemlerin kurumsallamalar, bu arayn bir vastas olduklar zaman sosyal meruiyet kazanmaktadrlar. Medeniyet canllklar ve almlar ancak bu temel gaye ile
sosyal sistemlerin kurumsallamasnn birlikte gerekletirilebildii tarih
kavak noktalarnda meydana gelmektedir. Buna mukabil, medeniyet bunalm ise insann bu midinin, onu kuatan sosyal mekanizmalar tarafndan tehdit edilmeye balamas ile ivme kazanmaktadr. nsanolunun gvenlik alann oluturma hedefi ile meru klnan sosyo-politik leviathann
kendisinin ontolojik zgrlk ve gvenlik alann daraltmaya balamas
yeni bunalmlarn ve bu bunalmlar takip eden yeni dnmlerin tetikleyicisi olmaktadr.
Bu tesbit bir ok tarih misal ile teyit edilebilir. Hristiyanln evrenselci zellii, Roma dzeninin (Pax Romana) zlmeye balad bunalml tarih dnemete, yeni bir ontolojik gvenlik ve zgrlk alan at iin Roma mparatorluuna yaylan kitlelelerce benimsenmi ve btn
basklara ramen zamanla mparatorluun merkez glerince de kabul
edilmitir. Bu aray, yeni bir medeniyet telakkisi iin psikolojik motivasyon salamtr.
Ancak evrensel ontolojik eitlii savunan sevliin Roma mparatorluunun eklektik yaps iinde teolojik ve kurumsal bir evrilme ile Hristiyanla dnmesi daha kapsaml bir bunalm alannn ortaya kna zemin hazrlamtr. Bu dnm ile bireylerin varolu alanna dair araylarn emperyal yapnn ekonomi-politik bunalmna cevap oluturacak ekilde denetim altna alan kurumsal Hristiyanlk, pagan Roma mparatorluunun Kutsal Roma-Germen mparatorluuna dnt uzun srete insanolunun ontolojik gvenlik ve zgrlk aray ile car ekonomi-politik yaplanma arasnda yeni bir meruiyet ve anlamllk erevesi
oluturmaya almtr.
Bylece Hristiyanlk bir taraftan dnsel/teolojik anlamda dogmalarn rd sistematik bir btne dnrken dier taraftan da Roma mparatorluundan devralnan btn ekonomi-politik yaplar kuatan kurumsal bir kapsayclk kazanmtr. Justin Martyr, Origen ve Tertullian
gibi ilk kilise babalarndan St. Augustine'e, St. Augustine'den St. Thomas Aquinas'a kadar yaanan youn teolojik sistemletirme, paganizme
kar srdrlen apolojetik sylemden skolastizme uzanan uzun dnsel seyri ortaya koymaktadr. Organik Germen kabilelerin mekanik Roma
dzeni iinde eriyilerinin ve onu yeniden ekillendirilerinin sonucunda
ortaya kan feodalizmin daha st bir siyas nite altnda Kutsal Roma
Germen mparatorluuna dnmesi de kilise-siyaset, papa-imparator
ilikilerinin ekonomi-politik yapnn merkezine yerlemesi sonucunu dourmutur. Hristiyanln bu yapy merulatran ve ontolojik gvensizlie yol aan kurumlam, kstlayc bir dine dnmesi yeni bunalmlarn ve bu bunalmlara cevap tekil etmeye alan yeni araylarn kaynan oluturmutur.
Rnesans ve Reform hareketleri ile balayan alm bir taraftan Bat insanna Katolikliin ve feodalizmin yeknesak kurumsallamasna kar ontolojik zgrlk alann geniletme midi salarken, dier taraftan da
ykselen yeni ekonomi-politik glere meruiyet alan ama imkan vermitir. Hristiyanlktaki ikinci byk teolojik ve kurumsal dnmn
rn olan reform hareketleri ayn zamanda Hristiyanlktaki dnmlerin Bat medeniyetinin sreklilii iindeki nemini ortaya koymaktadr.
Modernite gerek dnsel gerekse yapsal sonular ile hem Hristiyanlktaki bu dnmn izlerini tam hem de bu dnmleri yeni etkilerle ekillendirmitir.
13
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
lk izleri XII. ve XIII. yzyllarda grlmeye balanan, XV. ve XVI. yzyldaki youn dnm sreci ile kendi dinamiklerini oluturan, XVIII. ve
XIX. yzyldaki gelimelerle olgunlaan modernite bu erevede yeni bir
ontolojik zgrlk ve gvenlik iddias ile meruiyet kazanm ve insanolunun bu alanlardaki araynn ivmesi ile tarihteki en kkl deiim srelerinden biri olmutur. Modern dnemin gerek dnmc zellii, kurumsal olmaktan ok zihniyetle, yani yeni bir kozmolojik, ontolojik ve
epistemolojik erevenin gelitirilmi olmas ile ilgilidir. Aydnlanma ann akl-bilim-ilerleme eklindeki sihirli forml aslnda yeni bir ontolojik gvenlik ve zgrlk tanm ve iddias tayordu: Akl, ontolojik
zgrln epistemolojik kayna olarak kabul edilmiti; bilim hem bu
epistemolojik kaynan rn hem de yeni zgrlk alannn arac idi;
ilerleme ise tayin edilmi gelecee iaret ediyordu.
Bylelikle, Bat insan, Hristiyan Tanr kavramnn kilise eklinde yeryznde tecessm eden otoriter karakterini ve onun kurumlam doktrinini ama abas iinde yeni ve mutlak bir zgrlk ve gvenlik alan oluturmaya yneldi. Liberalizm, bylesine bir zgrlk kavram iin ideolojik bir teminatt; Sanayi Devrimi ise harikulade bir baar olarak onun
madd yansmasyd. Sanayi Devriminin ilk safhasnda insann, yeni kleleriyle, yani makinelerle her eye hakim olacana olan inanc, insanlarn kanlmaz ilerlemenin sonucu olarak gelecekte mutlak zgrlk cennetinde
yaayacaklar fikrini barndran dorusal ilerleme dncesine hz kazandrd. Bu anlay XIX. yzylda zirveye ulat. Dnyada sekler bir cenneti arayan Avro-Hristiyan ruh, smrgeciliin hzlandrc saikiydi.
14
DVAN
2000/2
Bir yandan Aydnlanma felsefesinin "akl-bilim-ilerleme" ilkesinden dier yandan bu ilkeye dayal ekonomik-teknolojik stnln kullanmndan beslenen smrgecilik dnemi, Avrupa-merkezli ontolojik gvenlik
ve zgrlk araynda biri ie dieri da dnk ift ynl bir elikiyi beraberinde getirdi. Da dnk elikide smrgeciliin oluturduu egemenlik alanlar ile Avrupa-merkezli ontolojik gvenlik ve zgrlk alan
geniledike dier toplumlarn ontolojik gvenlik ve zgrlk alanlar daralmaya balad. Felsef dzlemde eit ontolojik varlklar olarak ele alnan
insan teki, siyas-ekonomik dzlemde farkllaan kategorilere indirgendi.
Hobbes, Locke, Rousseau ve Hegel gibi modern dncenin nclerinde
insan teki eit bir ontolojik dzlem iinde ele alnrken, bu dnce birikiminin siyas-ekonomik dzlemdeki yansmalarn barndran smrgeci
yaplarda zel bir misyon tayan beyaz insan, kendi ontolojik gvenlik ve
zgrlk alann geniletebilmek iin dier insanlarn ontolojik gvenlik
ve zgrlk alanlarn yok eden uygulamalar yine bilimsel sylem ve meruiyet ile desteklemekte bir beis grmedi. Newtonyen mekanik fizikten
Darwin biyolojisine, oradan sosyal Darwinizme ve nihayet Lebensraum
(hayat alan) kavramna dayal jeopolitik teorilere uzanan izgi insanolunun ortak ontolojik gvenlik ve zgrlk alan arayndan ok, bir grup
insann araynn dierlerinin aray ile rekabet halinde olduu g-eksenli bir bak asna yol at.
Da dnk bu eliki Avrupa-ii rekabetin yol at i elikilerle birleince insanolunun ontolojik gvenlik ve zgrlk alanlarn bir btn
olarak etkileyebilecek lekte bunalmlarn ilk izleri ortaya kmaya balad. Kresel lekli bu etkileimin ilk arpc rnekleri siyas-asker olarak
iki dnya savanda, ekonomik olarak da bu iki dnya sava arasnda yaanan 1929 Ekonomik Buhrannda kendini gsterdi.
Birinci Dnya Sava, 1929 Ekonomik Buhran ve kinci Dnya Sava,
Bat medeniyetinin, ontolojik zgrlk ve gvenlik alanlarn tehdit eden
isel zelliklerini aa vurmutur. 1929 Buhran, ekonomik sistemin, insann, kendisi tarafndan icat edilen mekanizmalar ve aletler zerinde hakimiyetini kaybettirecek ekilde gayriinsanlemesini ifade etmektedir.
Kendi kendini dengeye kavuturabilme kabiliyetine sahip sosyal ve ekonomik mekanizmalarn varl dncesi, aslnda deistik Tanr inanc ile
desteklenen Newtonyen mekanik tabiat anlaynn sosyal hayata yansmas olarak ortaya kmtr. Newtonyen tabiatn mkemmel ileyii ile sosyal mekanizmalarn kendi kendini rasyonel ekilde dntrerek mkemmel bir dengeye ulamas arasndaki paralellik, bir anlamda, tabiata nfuz
eden deistik/panteistik irade ile sosyal ve ekonomik mekanizmalara nfuz eden isel rasyonalite arasndaki paralelliin bir rndr. Tanr nasl
deistik modelde bir kez kurduu tabiat mekanizmasna bir daha mdahale etmemekte ya da panteistik iradenin isel mdahalesi kanlmaz bir ekilde tabiatta sreklilik arzeden isel bir iradeyi barndrmakta ise, sosyal
ve ekonomik mekanizmalarn kurulmasn salayan isel rasyonalite de
yeni bir mdahaleyi gerektirmeksizin bu mekanizmalarn mkemmel ileyiine zemin hazrlamaktadr.
Baka bir deyile Newtonyen mekanikte Tanr'nn bir kez ortaya kan
ve daha sonra bu mekanik ileyiten dlanan iradesi ile, sosyal/ekonomik
mekanizmalarda insanolunun bir kere kan ve daha sonra bir daha etkide bulunmamas gereken iradesi arasnda birbirini takip eden bir sreklilik ilikisi vardr. Tanr iradesinin tabiatn rutin ileyiinden dlanmasna
paralel bir ekilde insan iradesi de sosyal/ekonomik mekanizmalarn rutin ileyiinden dlanmtr. 1929 Ekonomik Buhran, mekanizmalarn
bylesi doal bir ileyie sahip olduu, dolaysyla da kendi mant iinde mdahale edilmemesi gerektii fikrine ciddi bir darbe vurmutur.
1929 Ekonomik Buhrannn yol at arz-talep dengesizliini ortadan
kaldrabilmek iin ekonomik mekanizmalara irrasyonel mdahalelerde
bulunulma ihtiyac hissedilmitir. nsann, mutlak zgrle makinelerin
etkin ve yaygn kullanmyla ulalacana olan inanc, makine ve mekanizmalarn insan kleletirmesiyle sona ermi ve bu durum, teknolojinin
muazzam geliimine ramen, onun, mutlak zgrle erime midini
kaybetmesine yol amtr.
Birinci ve kinci Dnya Savalar ise ontolojik gvenlik arayna ynelik iyimser beklentileri temelinden sarsmtr. Sava teknolojisinin tahripkr zelliinden sonra, insan, kendisinin dnyev bir cennetten ok, insa-
15
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
16
DVAN
2000/2
Bu erevede ne bu demokratik mekanizmay ne de rasyonellii knyoruz. Yapmak istediimiz, insann ontolojik gvenliinin belli bir siyas ya
da ekonomik sistem tarafndan garanti edilemeyeceini vurgulamaktr.
Ontolojik gvenlik meselesi bir sistem meselesi olmaktan ok bir zihniyet
meselesidir. Dolaysyla bu hedefe, uygun ontolojik, epistemolojik ve aksiyolojik ncllerin ve sosyal mekanizmalarn kaynat bir dnya gr
(Weltanschauung) ile ulalabilir. Ayrca, birok savan, liberal ekonomi-
17
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
deerlendirilmesini gerekli klmaktadr. Bu perspektiften baknca, zgrln yaygn olarak belirsizlik eklinde yanl anlalmasna iddetle tepki
gsteren Y.R. Simon, asl bir keyfiyet olarak zgrln erdemden ayrlamayacan iddia ederken hakldr.24 Kantn iddia ettii ve Fukuyamann
da tekrarlad gibi, sivil bir anayasann yaplmas insan zgrlnn gerekletirilmesi iin en temel gerekliliklerden biridir. Maamafih, tm insanln yeni ve daha kstlayc efendileri haline gelmi sun mekanizmalara
meruluk salayan bu durum, iyi tanmlanm ve uygulanm aksiyolojik
ahlk erevesi olmakszn, hakik zgrl garanti edemez.
nsanolunun ontolojik zgrlk ve gvenlik arayna kar, nkleer
teknoloji yoluyla tahrip kapasitesini, kresel ekonomik ve sosyo-politik
mekanizmalar yoluyla denetim gcn artran bu tehdit unsurlar Bat insannn ben-idrkini de dorudan etkilemitir. Mumford bunu u szlerle
teyit etmektedir: Bununla beraber, yaylma ann tm etkisi tabiat zerinde insann iktidarn, zellikle de Bat insannn gezegenin geri kalannda yaayan, daha cana yakn olmakla birlikte silah ynnden daha zayf
olan insanlar zerindeki iktidarn artrmakt; ancak sonuta meydana gelen medeniyet, gerek zaferlerinin birounu hkmsz brakan i atma ve elikilerle dolmu durumdadr.25
Rudyard Kiplingin Beyaz Adamn Sorumluluu (White Mans Burden)ndan Marcuseun Tek Boyutlu nsan (One Dimensional Man)na yaplacak felsef bir gezinti bu ben-idrki deiimini yanstr. Tketimcilik
kltrnn artan bir hzla yaygnlamas, nitelie dayal bir ben-idrki yerine nicelie dayal bir kltrel kimlik meydana getirmitir. Bu ayn zamanda bir medeniyet prototipinin yabanclamasnn hikayesidir. Sosyalizm bu yabanclamay, yapsalc bir zme, yani yeni bir toplum ve hayat vastasyla snf sisteminde kkl bir deiimi neren retim ilikilerine
indirgemiti. Devrimci bir iddia tayan bu ruh hali, Rus Devriminin hedeflerini ortaya koymaya alan air Alexander Blokun u ifadesinde ok
barizdir: Hereyi yeniden yaratmak. Bylelikle bizim yanl, kirli, skc,
irkin hayatmzn adil, saf, en ve gzel bir hayata dnmesi iin her eyi yeniden dzenlemek.26 Sosyalizmin k gstermitir ki, bu yabanclama sosyal yaplarn deil, insana ve kainata dair bir dizi kendine zg
telakkinin neticesidir.
18
DVAN
2000/2
19
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
Modernist paradigmann temel sabitelerinden biri olarak bilimin dorusal olarak ve birikerek ilerledii dncesi, bu yeni epistemolojiden kaynaklanan bilginin kesinliine olan inancn tabii bir sonucudur. Modern bilimsel erevenin katl, zellikle 19. yzyldan sonra, yeni epistemolojik
ve metodolojik aralarn devasa bir teknolojik dnm baarsna imza
atmalaryla metodolojik ve teorik bir mutlakla yol amtr. Bu erevede ele alndnda, akl-bilim-ilerleme'den oluan sihirli forml, ite
bylesi bir narsizmin rnyd.
Ayn asrda modern ideolojilerin son derece kat ancak tutarl yaplaryla ortaya kmas bir tesadf deildir ve daha ziyade bu epistemolojik ve
metodolojik tekamln doal bir neticesidir. Rus Devriminin getirdii
sembolleri son derece arpc bir ekilde ileyen Stitesn kavramlatrmasn kullanarak, iinde vahyi barndrmayan epistemolojilerin, farkl formatta ama yine inanca dayal ayinler ieren, tanrsz dinler rettiini ifade edebiliriz: Prometeci insan ve onun makineleri, yeni dini kabul ediin, yani
hidayetin simgeleriydiler. Cokun bir insan methiyesinde, hukuku Mikhail Reisner, insanln, tanrlara sava ilan ettikten sonra elik canavarlar ve makineleri araclyla 'btn yerkreyi kuatan muhteem bir bahe' kuracan vaadetmitir. Prayers on a Tractor (Traktr zerine dualar)
isimli bir brorde tasvir edilen ateist traktr, 1930lu yllarda ortaya km ve traktrn hala olan savan sembolize eden posterlerde kullanlmtr. Demiryolu ise bir dier etkili sembold. Devrimden nce, antimodernist Leontievin, din bir treni durduran uzun, siyah bir tren hikayesi modern eytan anlatan bir istiareydi. Devrimden sonra, tanrsz kainat hakknda iyi haberler tayan kkrtc trenler, Rusyann enginliine
yayldlar. Birisi gerekten Tanrsz Ekspres diye adlandrlmt... Parti
(...) komnist halk festivalleri ve zel ayinler yaplmasn tlyordu. lki gibi Yaroslavski de -hepsi de Kilisenin zel gnlerine gre ayarlanmmakul ve neeli devrimci kar kutlamalar, devrimci arklar, mzik, konferanslar, raporlar ve mnasip oyunlar ieren trenleri tevik ediyordu.34
20
DVAN
2000/2
Bu tarih kavakta, modernist paradigma ikilemli bir durumla kar karyadr. Mesel Rusyadaki din uyan, kanlmaz ilerlemenin daha yksek bir aamasnda tanrsz bir dinin yer almas gerektiini savunan bilimsel komnist ideolojinin temellerini sarsmtr. Sonu olarak, ya bu zihn/bilimsel oluumun ilerlemesi konusundaki dogmatik tarihselcilik, ya
da dinin uyan olgusu yanltr. Rusyadaki din uyan somut bir realite
olduuna gre, ikilemi zmek iin geriye tek bir aklama kalyor: Comteun tahlili, hibir zaman ve mekan snrlamasna tabi olmakszn geerli olan mutlak bir gereklik olmaktan ok, kendisinin ve zamannn
entelektel ve felsef evresinin bir rndr. Byle bir sonu, zarur olarak, bilimsel tahlilde izafiyeti nkabul olarak ihtiva eder ve byle bir izaf tahlil hibir zaman Tarih'in Sonu anlamnda tarihselci bir neticeye ulaamaz. Gerekten Susser Comte, sadece bilginin burjuva-bilimsel standartlarn somutlatrr, ve Avrupa merkezli kibiri sergiler35 derken hakldr. Comteun ada takipileri tahlillerinde, hl, Avrupa merkezli kibiri tamaktadrlar.
Modernist paradigma standart hale getirilmi bir metodoloji vastasyla, bu epistemolojik temel ve sosyal mekanizmalar arasnda tutarl bir
balant kurmutur. Bu giriimlerin kkleri, XIX. yzyln felsef temeline kadar gtrlebilir. Marks, 1844 ylnda yazd Economic and Philosophical Manuscript (ktisad ve Felsef Metin) adl eserinde zaman iinde tabii bilimin insan bilimlerini birletireceini, ayn anda insan bilimlerinin tabii bilimlere katlacan ifade etmitir. Bu duruma paralel olarak
Comte Sistem de Politique Positive (Pozitif Politika Sistemi) adl eserinde,
gereklik telakkilerimizin ykseliinin tamamlanmasyla meydana gelen
sosyal bilimin, bu telakkilerin kabullendikleri tek evrensel balant araclyla, onlar zerine hl mahrum olduklar sistematik karakteri yerletirmekte olduunu sylemitir. Ancak, Runcimann da36 aka altn izdii gibi, artk bu atafatl iddialardan herhangi birini ciddiye alacak birisini bulmak zordur.
Bu giriimler, ayn zamanda, sosyal, siyas ve iktisad mekanizmalarn
meruluuna zemin hazrlamtr. Tabiat-merkezli kozmoloji ile mekanizmac sosyal kozmoloji arasndaki kanlmaz mantk balant, sosyal bilimlerdeki bilimselciliin (scienticism) epistemolojik ve metodolojik varsaymlarnda son derece sarihtir; Denisoff37 bunu yle formlletirmitir: 1) Kainatta veya toplumda bilinebilir bir dzen vardr; 2) toplumun
deimezleri veya toplumun dzeni gzlemlenebilir; 3) gzlemle ve fizik bilimlerdeki dier metotlar araclyla sosyal davrann kanunlar kantlanabilir ve kural haline getirilebilir; 4) sosyal bilimler zamanla ayn gelimilik ve gvenilirlik seviyesini yakalayabilir.
35 B. Susser, The Grammar of Modern Ideology, (Londra: Routledge, 1988), s. 60.
36 W.G. Runciman, Social Science and Political Theory, (Cambridge, 1969), s. 4.
37 S. Denisoff, Sociology in Conflict, (California, 1972), s. 7.
21
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
Tabii ve sosyal bilimin konusu olan bu iki olguya -tabii ve sosyal kozmoloji- karlk gelen insan epistemoloji de ayn zellii tadna gre,
evrensel geerlie sahip bir metodoloji, tabiata, insana ve topluma dair btn bilinmeyenleri aklayan doru ve kesin teoriler sunabilir: Modern
tabii bilimin ykseliiyle beraber bilimsel bilginin tarih srele olan ilikisinde nitelike bir gelime kaydedilmitir. (...) Modern tabii bilimler araclyla ortaya km olan tabiata hkmetme imkn, btn toplumlarn
tad evrensel bir keyfiyet deildi, ancak belli bir noktada, baz Avrupallar tarafndan bulunmas gerekiyordu. Bununla beraber bilimsel metot
bir defa bulununca, rasyonel insann evrensel mal olmu, kltr ve milliyet farkllna dayanmakszn potansiyel olarak herkes iin ulalabilir hale gelmitir.38
Aslnda, tanrsz inan sistemleri olan modern ideolojiler, kaynan Modernizmin bu epistemolojik ve metodolojik temellerinden almaktadrlar.
lgin olan udur ki, deolojinin Sonu ve Tarihin Sonu gibi sonculuk teorilerinin takipileri, Marksizm gibi ideolojilerle ayn felsef yaklam paylamlar ve dorusal tarih akmyla ilikileri asndan ayn sonulara ulamlardr. yleyse, Marksizmin epistemolojik ve metodolojik temellerinde
bir bunalm mevcutsa, ayn bunalm, Modernizmin dier mekanizmac
yorumlar iin de geerlidir. Felsef ve metodolojik bunalm amak iin,
Fukuyama da dahil olmak zere sonculuk teorilerinin takipileri, felsef
kaynaklarn aramak yerine bu bunalm yapsal ve kurumsal faktrlere indirgemektedir.
22
DVAN
2000/2
Evrensel olarak tek bir metodoloji kurmak zere, yaratcl ve gelimeyi snrlayan epistemolojiler araclyla tabii bilimlerin metodolojilerinin
sosyal bilimlere yaygn olarak tatbik edilmesi, sosyal dncede, zahirliin
ve yapsalcln kuvvetlenmesine yol amtr. Husserl, Avrupa insannn
bunalmn tahlil ederken bu metodolojik meseleye iaret etmektedir: Avrupa milletleri hastadr; Avrupann kendisinin tehlikeli bir halde olduu
syleniyor. Bu durumda bile, tabii tedavi eitlerinin hepsinden mahrum
deildir. Aslnda biz, saf ve mfrit reform tekliflerinin altnda ezilmi bulunmaktayz. Ancak bu derece lks biimde gelien beer bilimler, kendi
alanlarnda, tabii bilimler gibi ehliyetle hizmet eda etmede neden baarszdrlar?... Tabii bilimlerin bykl gzleme dayal bir ampirisizmle
uyum halinde olmaktan gemektedir; onlar iin tabiatn btn tarifleri
doru aklamalara, nihayette psiko-kimyasal aklamalara varmaya yarayan metodolojik usullerdir. Beer bilimlerde ise metodolojik durum maalesef son derece farkldr ve bunun dahil sebepleri vardr. Eer dnya, lafn gelii, metodolojik olarak ve gerekte birbirine tercih edilemeyen iki
gereklik alan -tabiat ve maneviyat- zerine kurulmu olsayd, durum ok
farkl olurdu. Ama sadece tabiat kendine yeten (self-contained) bir dnyadr; sadece tabii bilim tam bir tutarllkla manev olandan soyutlanabilir ve
tabiat tamamyla tabiat gibi dnr te yandan, tamamyla manev olan
38 Fukuyama, The End of History and The Last Man, (1992), s. 72-3.
ile ilgilenen bir beer bilimler uygulaycs iin, tabiattan tutarl bir ekilde soyutlanma, saf tabii bilime paralel olarak, evrensel ve saf beer bilimlerin konusu olabilecek, tamamyla manev i ilikilere sahip ve kendi kendine yetebilen bamsz bir dnyaya ulaamamaktadr.39
Modernist epistemolojik varsaymn asl ikilemi, insan, yani rasyonel
mili, anlamaya alt fizik dnyadan her naslsa ayrym gibi telakk
etmesidir. Bu doru deildir, nk rasyonel milin kendisi apak olarak
fizik dnyann bir parasdr. Onun kendisi gibi fizik dnyann paras
olan dier varlklar anlamaya almas, insan-merkezli epistemolojideki
zne-nesne ilikisi perspektifinden, fasit bir daireye yol amaktadr.
Modernist paradigmann insan-merkezli epistemoloji vastasyla niha
gereklie ulalaca varsaym bugn ciddi meydan okuma ile kar
karyadr. Evvela bilimin bizzat kendisi, kendi neticelerinin objektifliini
ve kesinliini yanllamtr. zafiyet kavram ve makrokozmos ile mikrokozmos hakkndaki yeni ufuklar gstermektedir ki, her bilimsel yenilik,
daha fazla bilinmeyen deikenlerin ortaya kmasna yol amakta ve bu
durum da kesin bir dorulua ulamaktan ziyade meseleleri karmaklatrmaktadr. kinci olarak, postmodern epistemolojinin teori ii ve teoriler
aras gerekleri ayrmas, teoriye dayanan kesinlik fikrini sarsmtr. nc olarak, 1960lardan sonra -zellikle 1980lerde- gzlenen din uyan,
epistemolojinin metafizik kaynaklarna yeniden ynelie yol amtr.
Bilim ve epistemoloji alanndaki son tartmalar, hem zorunlu olarak
ilerlemeci ve birikimci bir olgu olan bilimin kendine olan hayranlnn
temellerini, hem de onun epistemolojik altyapsn sarsm durumdadr.
nsanln kanlmaz gelecei hakknda kehanette bulunabilecek mutlak
bir sosyal bilim kurmak iin gsterilen hrs da bu tartmalar karsnda
akamete uramtr. Mesela Feyerabendin, Kopernikin modern fiziinin
gzleme dayal bir giriim olarak deil de tasdik edilmi kanunlarla uyumayan dayanaksz bir speklasyon eklinde baladn gzlemlemesi,
modern bilimin rasyonellii ve ilerlemeye ynelik metodolojik determinizmi asndan bir meydan okumadr. Bu durum, epistemolojik kaynaklar, metodolojik aralar ve modern bilimin karmlar arasnda bamsz
bir ilikinin olabileceini gstermektedir: ... Doru hareketler (aratrma programlarnn metodolojisi erevesinde 'doru') sadece seyrek hallerde 'doru' nedenlerle yaplrlar. Bu yzden, Kopernikiler bir ey yapmak isterken gayretlerinin baka bir eyle sonulanm olmas ihtimali
hayli yksektir (Newton kesinlie erimeye alt, fakat eritii durmak
bilmeyen ilerlemeydi). Bu durumda onlar irrasyonel (aratrma programlarnn metodolojisi erevesinde irrasyonel) nedenler iin rasyonel (yine
aratrma programlarnn metodolojisi erevesinde rasyonel) olarak hareket etmilerdir ve onlarn rasyonellii bir ans, kaza ya da irrasyonel se39 E. Husserl, Philosophy and the Crisis of European Man in Phenomenology and
the Crisis of Philosophy, ter.: Q. Lauer, (New York: Harper and Row, 1965),
s. 151-2.
23
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
beplerin ltufkr ibirliinden doan bir eydir (Hegel bunu List der Vernunft eklinde ifade eder). Belki de son derece tesadf bir sonucun dahil zellikleri zerinde younlaan mellifler, bu ihtimalleri tetkik etmeden
brakmakta ve bu suretle onlar modern bilimin ezici 'rasyonellii' konusundaki yanl intibaya katmaktadrlar.40
Schelerin Comteu pozitivizme ynelttii eletiri, bilime, din ve metafizie nisbetle, bilie dayal bir stnlk salamay reddetmesi hususundaki srar nedeniyle, modernist XIX. yzyl epistemolojisinin yeniden deerlendirilmesi eiliminin bir dier rnei olarak zikredilebilir: Din, metafizik ve pozitif dn ve bili, bilginin geliiminin tarih aamalar deildirler; bilakis, zihnin daim tutumlar ve bilginin formlardrlar. Bunlardan
hibirisi, bir dierinin yerine geemez veya onu temsil edemez.41
Btn bu temayller, gelecee dair bir kesinlii ngren tarihselcilik
dorultusundaki sosyo-politik telakkiler asndan darbe nitelii tamaktadr. Bugn biz, bilimsel yeniliklerin Marksizm gibi bir uluslararas sisteme
ihtimal verip veremeyeceini tartmak durumunda deiliz. Bilkis mesele,
hangi varsaymlarn bilimsel epistemolojiyi etkiledii ve hangi deerlerin
teknolojinin bir formu durumundaki bilimsel sonular denetim altna alabilecei ve onlara hkmedebilecei hususuna kaym durumdadr.
3. Ahlk ve Madd Gelime Dengesizlii
Hangi deerler btn bilimsel yenilikleri ynlendirecektir? Hangi tip
uluslararas sistem muhteris bir siyas liderin, siyas hedeflerini dier milletlere benimsetmek amacyla nkleer ve kimyasal silah kullanmayaca konusunda gvence verebilir? Acaba terr dengesi, dnya zerinde bar
salamak iin gerek bir denetim mekanizmas sunmakta mdr? Bunlar,
insanolunun hergn karlat ve uluslararas sistemdeki her siyas ekimede kendini belli eden sorulardr.
Bu sorular, bilim ve madd gelime ile ilgili telakkilerde yaanan kkl
bir deiimi yanstmaktadr. Modernist ve tarihselci paradigmada bilim ve
bilimin birikmi formu olan madd gelime, znde iyi olarak kabul edilmilerdir; nk bu anlaya gre, madd gelime ilerleme anlamna gelmektedir ve ilerleme de daima msbet bir olgudur. Ancak, Hiroima ve
Nagasaki tecrbelerinden sonra yzylmzn ikinci yarsna doru, akl, bilim, madd gelime, ilerleme ve gelecee dair iyimserlii iine alan mantk dizinin yerini bilimin bir tahrip arac olarak kullanlmasndan doan
korku almtr.
24
DVAN
2000/2
ler sadece pazara baml deildi. Bu zellik hzl madd gelimeyi engellemitir. Ancak, ayn zamanda, teknolojik rnlerin nceden kestirilemeyecek ekilde yanl kullanmna veyahut suiistimaline de engel olmutur.
Bat medeniyetinin mekanizma baml karakteri bu denetim mekanizmasn kkl biimde deiiklie uratmtr. Pazar mekanizmasnn baml deikenleri olarak bilim ve teknoloji, toplumlarn deer sistemlerini ekillendirmeye balamtr. ktisad mekanizmalarn pozitif kurallar,
hmanist normativizmi ortadan kaldrmtr: Eer gayri insan bilimselcilie kar normatif iktisad tercih ederseniz, bilimsel olmamakla sulanabilirsiniz. Geleneksel ve nkleer veya kimyasal silahlar gibi geleneksel olmayan lm makineleri reten sava sanayileri, byle bir bilimsel ereve
dahilinde kendilerine meruiyet alan aabilmilerdir.
Teknolojik gelimelerin savalar boyunca hz kazand bir gerektir.
Nitekim, gnlk olarak kullandmz birok cihaz, asker amalar iin
gelitirilmitir. Buradan hareketle, bilim rnlerinin pazar mekanizmasna bal olduu farzedilirse, savalar, sanayide retkenlii artrmak iin
bir zorunluluk olarak karmza kmaktadr. Krfezdeki sava milyonlarca kiinin hayatn tehdit ederken, siyaset yapmclar Kuveytin yeniden
imarnn ABD ekonomisi zerindeki mspet etkilerini tartyorlard. Bugn biz iktisad mekanizmann, hibir ahlk nart veya normatif nkabul tanmayan okuluslu devleriyle kar karya bulunuyoruz.
Mekanizma baml yaplarn, bilimsel metot gereince zahiren elde ettikleri baar, tarih ilerlemenin tek ynl oluunu ve daha iyi bir hayat iin
Modernizmin kanlmaz olduunu ifade eden tezler iin olgusal bir meruiyet temeli oluturmaktadr: Bilimsel metodun kefi, kkl ve devr olmayan bir tarih anlay gelitirmitir. Ve bir kere kefedilince, modern
tabii bilimin ilerlemeci ve aralksz yayl, tarih geliimin mteakip birok
ynn izah etmede istikamet tayin eden bir Mekanizma sunmutur.42
Bylece mekanizma, deer yapsnn nne gemekte ve kar konulamaz mekanizmac sosyal ve iktisad yaplar selinde deerlerin uygunluuna o karar vermektedir. Zahir madd baar ve ileri derecede mekanize
edilmi tekilatlara dayal toplumlarn stn grnleri, insan nesline ynelik gerek tehlikeyi perdelemektedir; insan iradesinin kendi hayatn
idare edememesi hmanizmin ve zgrln sonu anlamna gelen bir yabanclamaya yol amaktadr. Mekanizmalarn kurallarnn kar konulamazlyla kyaslandnda, deer yapsnn baml deiken konumunda
bulunmas, zorunlu olarak znde zorba bir psiko-sosyal tasavvura gtrmektedir. Mumfordun43 iaret etttii gibi, mekanik olarak organize
edilmi almalar ve mekanik olarak organize edilmi ykmlar, ayn medeniyetin iki kutbudur. Mekanik olarak organize edilmi almalarn baars, bizi dier kutbu ihmale yneltmemelidir.
42 Fukuyama, The End of History and The Last Man, s. 73.
43 Mumford, L., The Myth of the Machine, (New York: Harcourt, Brace and
Company, 1966).
25
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
26
DVAN
2000/2
Bu mekanize olmu sosyal ortamda, muhatabmz sadece bir insan deildir; bilkis ya bir irketin mdr ya da bir rnn tketicisidir vs. likilerimizi, bu sun mekanizmalarn, kendisine tabi olanlara ilave kimlikler
ykleyen kurallarna gre yeniden dzenlemek zorunda kalmaktayz. Bu
durum evremizde, kendi aksiyolojik erevesiyle birlikte ikiyzl bir sosyal ortam meydana getirmektedir. Bu sun mekanizmalar, madd gelime44 Erich Fromm, The Anatomy of Human Desctructiveness, (London: Penguin,
1990), s. 460.
45 Erich Fromm, The Anatomy of Human Desctructiveness, s. 460.
ye paralel olarak glendike ve karmaklatka, insanolu bu gelimeyi, kendi kymetli varlnn bir aynas durumundaki iradesiyle belirledii deerler btnnn yardmyla denetim altna alma ve ona hakim olma ansn kaybedecektir. Sonu ise, anomiye yol aan tehlikeli bir sosyal
kavakta ahlk-madd gelime dengesizlii ile kesien psiko-ontolojik
dengesizliktir.
yleyse, kurumlam mekanizmalarn grnmez diktatrl, arac
deerler vastasyla hayatmzn her ynn denetim altna almaktadr ve
bu durum ahlk-madd gelime dengesizliine yol amaktadr. nsan kltrnn kresellemesi, gerekte, insan davrannn standart normlar ve
sosyal ilikilerin standart kodlar olarak bu deerlerin kresellemesi anlamna gelmektedir. Bu kresellemenin kabul edilen pragmatik karakteri,
insan ilikilerinde sathlie ve basitlie yol amaktadr. Bylesine sath ve
basit bir insan tabiat ise, salam ve akn bir deerler btn ortaya koyamaz. Mekanizmalarn zorla benimsetilmi deerlerine kleymiesine
gsterilen itaat, ahlk-madd gelime dengesizlii sebebiyle tatminsizlii
artracaktr. Bu ise, ahlk deer sistemi ile Bat medeniyetinin madd geliimi arasnda bir anakronizm demektir. Bugn tartlmasna bile gerek
olmayan medeniyet bunalmnn temel iaretleri de ite bu noktada tebarz etmektedir.
Ahlk deerler ile madd gelime arasndaki uyum ve denetim problemi XIX. yzyl pozitivizminin sonunu ilan ettii dinin yeni araylar ve
sentez abalaryla tekrar tarihe bir anlamda geri dnmesini beraberinde
getirmitir. Bu zellikle Hristiyanln Bat medeniyetinin dnm
iindeki zel tarih konumu ile dorudan ilgilidir. Kant-sonras Hristiyanlkta yaanan dnm ve bu dnmde ahlk-teoloji ilikisinin yeniden
yorumlanmasnn belki de en arpc sonular bu kapsaml problem alannda kendini gstermitir. Teolojik ahlkn yerini ahlk teolojinin almas ile teolojinin edilgen ve ilevsel bir alana kaymas, teoloji-kkenli deerlerin car ekonomi-politik yapnn gerektirdii sekler deerler karsnda
belirleyici konumlarn kaybetmeleri sonucunu dourmutur. Bu durum
ekonomi-politik ve teknolojik alandaki hzl deiimin gerektirdii sekler deerler alan ile teolojik deerler arasnda ok ynl bir gerilimin ortaya kmasna yol amtr. Bu gerilim bir yandan Hristiyanl yeni artlara intibak edecek ekilde dnme zorlarken, dier taraftan ekonomipolitik yap karsnda krlgan bir zellie sahip olan sekler deerlerin
evrensel geerliliini tartmaya amtr.
II. Vatikan Konsili'ne giden srete ve Konsil sonras gelimelerde Katolikliin zellikle ahlk deer boyutu tayan dogmalarnda ciddi bir yumuamaya gitmesi, yeni gelien hristiyan hareketlerde eklektik bir yaklam
sergilenmeye balanmas bu gerilimdeki birinci tr tepkinin bir sonucudur.
Daha nce dogma-d kabul edilen tartma alanlarnn kilisenin gndemine girmesi ve toplum-d kabul edilen marjinal gruplarn kendilerine
yeni bir teolojik ereve kurmaya almalar, kuruluunu Roma'nn sink-
27
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
retik atmosferinde gerekletiren Hristiyanln ok daha kapsaml bir sinkretik atmosfere intibak abas olarak deerlendirilebilir. Semitik gelenek
iinde doan sevliin Roma'nn sinkretik atmosferinde Hristiyanla dnmesine benzer bir gereklilik modern dnemde de kendini gstermitir.
Hristiyanln kendini dntrerek Bat medeniyetindeki dnmlere
intibak salamaya almas kurumsallam dinin kurumsallam ekonomipolitik yap ile olan ilikisinin doal sonucu olarak tezahr etmitir.
Bu gerilimin ikinci sonucu ise beklenilenin aksine ekonomi-potilik gelimelerin ruhunu dokuyacak pozitivizm-eksenli ve teoloji-d sekler bir
ahlk erevenin yeterince etkin bir ekilde devreye girememi olmasdr.
Sekler ekonomi-politii ahlk ve insan denetim altna alabilecek din-d bir ahlk erevenin btn insanl kuatacak bir ekilde ortaya konamam olmas ve ortaya konan erevelerin sekler ekonomi-politie baml bir nitelik tamas, teknolojik ve ekonomi-politik gcn tiranlama
riskini artrmtr. Bilimsel/sekler sosyal Darwinizmden beslenen Nazi
ekonomi-politii ya da Sovyetlerin "ateist treni"nin srkledii teknolojik
g, nihayette ahlk denetimin etkisiz klnd bir mekanizma ortaya karmtr. ABD'nin Japonya'ya att atom bombalarnn proje isminin
Trinity (teslis) olmas da teknolojik gcn ahlk denetiminin ne denli temel bir problem olduunun arpc bir elikisini oluturmaktadr. Eflatun'un Devlet adl eserinin birinci kitabnda Sokrates ile Tyrasimakos arasnda sren g-adalet (ahlk) ilikisinin oluturduu gerilim bugn de insanln temel meselelerinden birini oluturmaktadr. Ayn paradigmadan
beslenen sekler ahlkn sekler ekonomi-politii denetleme konusunda
yaad i elikiler, dinin kiisel ve toplumsal ahlk belirleme gcn
tekrar tarih sahnesine karmaya balamtr. XIX. Yzyln g-eksenli pozitivizminin besledii sekler ideolojiler dneminden sonra Batda Hristiyanln ciddi bir dnm srecine girmesi, Bat-d medeniyet havzalarnda da dinlerin sosyal alandaki etkinliinin artmas bu gelimelerle birlikte zel bir anlam kazanmaktadr.
4. Ekolojik dengesizlik
28
DVAN
2000/2
Bat medeniyetinin mekanizmac zelliinin iki temel unsuru olan Newtoncu tabii Dnya makinesi ile sun teknolojik makineler arasnda zorlu
bir rekabet vardr. Kapitalist yaylmann ilk aamasnda biri tabii dieri sun bu iki makine, insann mkemmelletirilmesiyle elde edilecek zgrlk
ve gvenlik araynda, birbiriyle atan deil birbirini tamamlayan unsurlar olarak dnlyordu. Sun makineler ve mekanizmalar, tarih boyunca insann en tutkulu ryas olan tabiata egemen olmaya yarayacak vastalar olarak kabul edilmilerdi. Ancak son yllarda, Bat insannn tabiat fethetmeye ynelik bu tutkulu ryasnn yerini, tabiatn ekolojik dengesini
korumaya alan teebbsler ald. Modern insan, teknoloji zerindeki denetimini kaybettiini ve onun tabiata olan ykc etkilerini engelleyemediini fark etmi durumdadr.
29
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
z sanayilemi lkeler, zellikle de ABD, meseleye yeni-smrgecilik ruhuyla yaklamtr: Kapitalist sistemin kra ynelik mekanizmalar bu tr
kararlardan etkilenmemeli, gelimekte olan lkeler ise evreyi korumak
iin gelime planlarndan fedakrlk etmelidirler. Bu ifte standart, uluslararas evre gvenliinin geliiminin nndeki en byk tehdittir; zira
mevcut evre felaketi, smrgeci glerin, tabii kaynaklar sorumsuzca
kullanmalarnn neticesidir. Gemiteki sorumsuz yaklamlarndan doan
borcu demek yerine, dier lkelerin mstakbel gelimelerini snrlandrmak isteyen gelimi lkeler, bylece geri dnlemeyecek sosyal ve iktisad meselelerin ortaya kmasna sebebiyet vermektedir.
Bu evre felaketi, savalarn temel sebeplerinden biri durumundadr,
nk sava tabii kaynaklar ele geirmenin bir yolu olarak grlmektedir.
nsanolunun ontolojik gvenliine ynelik tehdit, jeopolitiin yeniden
kavramlatrlmasna ve bylelikle de onun, evrece gvenli ve tabii kaynaklar asndan zengin coraf blgeler arasndaki nceliklere dayanmasna yol aabilir. u unutmamaldr ki, 19. yzyl smrgecilii ve bu yzyldaki iki dnya sava, batl smrgeci glerin dier milletlerin kaynaklarn smrmesini salayan jeopolitik teoriler vastasyla hukukletirilmiti.
Bu ekolojik bunalmn temelinde yatan sebep, tabiat telakkisinin deimesidir. Birok geleneksel medeniyette tabiat, Tanrnn bir hediyesi ve hayat srdrlen tabii bir evre olarak alglanmtr. Bu telakki, zorunlu olarak, insan ve tabiat arasnda karlkl bir bamllk anlayn ihtiva ediyordu. Modernist paradigmada insann fizik, madd ve sosyal varlnn belirleyici faktr olan kapitalist mekanizmalar, insan ve tabiat arasnda arac konuma ykseldi. Bu sun mekanizmalar hem insan emeinin hem de
tabiatn iktisad adan ie yarar ksmlarnn piyasa fiyatn tespit etmeye
balad. Bu sun mekanizmalarn, dnya zerinde sekler bir cennet kurma gayesiyle tabiat zerinde niha egemenlii salamas bekleniyordu.
30
DVAN
2000/2
Tabiat telakkisi hususunda geleneksel ve modern medeniyetlerdeki kkl deiimi, sorumluluu altndaki insanlarn topraklar ABD hkmetince satn alnmak istenen Kzlderili ef Seattlen 1854 ylnda yazd cevab mektupta mahade etmek mmkndr: Washingtondaki Byk
ef, bizim topraklarmz satn almay arzu ettiini bildiriyor. (...) Gkyzn, topran scakln nasl satn alr veya satarsn? Bu bize tuhaf gelir.
Havann tazeliine ve suyun parltsna sahip deilsek, onu nasl satn alrsn? Bu topran her bir paras benim insanm iin mukaddestir. (...) Biz
topran parasyz, o da bizim paramz. Kokulu iekler bizim kz kardeimiz; geyik, at, yce kartal, bunlar da erkek kardeimizdir. Kayalk zirveler, ayrlarn suyu, atlarn scakl ve insan, bunlarn hepsi ayn aileye
mensuptur. Bu yzden, Washingtondaki Byk ef topramz satn almay arzu ettiini bildirdiinde, bizim oumuzu istemi oluyor. (...) Biliyoruz ki beyaz insan bizim usulmz anlamaz. Onun gznde bir toprak parasyla bitiiindeki ayndr; nk kendisi geceleyin o topraa gelip neye ihtiyac varsa onu alp giden bir yabancdr. Toprak onun kardei
31
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
Tabiata yaklamda ortaya kan paradigmatik deiimin felsef kkenlerinin sreklilii, Marksn u cmlelerinde grlebilir: Vah insann, arzularn tatmin etmek, hayatn srdrmek ve onu yeniden retmek zorunluluu meden insan iin de geerlidir ve bunu her sosyal teekklde
ve mmkn olan her retim tarzna bal olarak yerine getirmelidir. Onun
gelimesiyle, arzularnn sonucu olarak bu fizik ihtiya alan geniler; fakat, ayn zamanda, bu arzular tatmin eden retimin gc de artar. Bu
alanda zgrlk sadece tabiatla olan alverii, yani Tabiatn kr glerinin
hkm altna girmek yerine, onu ortak denetimleri altna almay ve buna
da en az enerji sarfiyat ve insan tabiat asndan en tercihe ayan ve istifadeli artlar altnda erimeyi ierir...50
Bu yaklamda insan-tabiat ilikisinin iki u ve kategorik ekli aikr durumdadr: Tabiatn kr glerinin hkm altna girmek veya ona kar srekli savamak. Modernist paradigmann Marksist ve liberal kapitalist istikametlerinin her ikisi de bu ortak zemini paylamaktadrlar. ef Seattlen
mektubunda ve geleneksel medeniyetlerin dier rneklerinde varolan tabiatla ahenk iinde olma hali, insann tabiata egemen olma telakkisi yznden Bat medeniyetinin entelektel ve siyas sekinleri tarafndan gz
ard edilmitir. ernobildeki nkleer kaza, yalnz SSCBdeki yanl ynetimin ve teknolojik zaafiyetin bir neticesi deildir. Tersine, ekolojik felaketlerin, rgtsel ve teknolojik kabiliyetler bakmndan en ok kalknm
lkelerde ortaya kmas, ekolojik dengesizlik meselesinin Bat medeniyetinin imago mundisi (dnya telakkisi)nde aranmas gerektiini ortaya
koymaktadr.
Bu sebepledir ki, medeniyet bunalmnn bir boyutu olan ekolojik dengesizlik meselesi, yapsal/kurumsal reformlarla veya kalknmac retorikle
zlemez. Nfus artndan dolay insanlarn teknolojik gelimeden fedakrlk edemeyecekleri aktr. Maamafih, teknolojilerin ve onun karl
olarak modern insan davrannn mevcut tarznn, zorunlu olarak, evrenin bozulmasna, bunun da kanlmaz olarak evre felaketleriyle sonulanmasna yol at da inkr edilemez.
nsann tabiata yaklamnda felsef bir yenilenme arttr. Geri gerek
bir aksiyolojik kritie ve yenilenmeye ihtiyac olan Bat medeniyeti olsa da,
bu mesele sadece Bat medeniyetinin medeniyet ii meselesi olarak grlmemelidir. Ayrca bu aamada baka bir ikilem ortaya kmaktadr ki bu
da, Bat medeniyetinin tekelci yapsal egemenliinin otantik kltrlerin ve
yerel medeniyet havzalarnn etki alann yok etmesi hadisesidir.
32
5. Kltrel Tekelcilik
DVAN
2000/2
kavaklarn uzlatrc havas, yeni ve dinamik deerlerin aprazlama olarak alanmasyla, bunalmlarn zmn kolaylatrmtr. nsanolunun nndeki bu alternatif k yolu bugn byk lde zaafa uratlmtr; nk tarih medeniyetlerin tersine, modern Bat medeniyetinin
hegemonyac karakteri otantik kltrlerle beraber yaamaya veya onlar
yaatmaya msait deildir.
Hegemonyac ve tekelci Bat medeniyetine kar bu otantik kltrlerin
yaatlmas, zamanmzn en nemli meselelerinden birisidir. Otantik kltrleri ve medeniyetleri marjinalletiren Bat-merkezli meydan okuma,
btn dnyada tek tip dnce ve hayat tarzna yol amaktadr ve bu durum bizce, insanolunun tarih kltrel birikiminin eitliliine kar gerek bir tehdit nitelii tamaktadr.
Arnold Toynbee, 1930lu yllarda, yirmi alt medeniyetten Msr, And,
in, Minoa, Smer, Maya, Hint, Hitit, Suriye, Helen, Babil, Meksika,
Arap, Yukatan, Sparta ve Osmanl medeniyetlerini kapsayan onaltsnn
lm ve tarihin derinliklerine gmlm olduunu ifade etmitir. Geriye kalan ve yaayan Hristiyan Yakndou, slam, Hristiyan Rus, Hindu,
Uzakdou in, Japon, Polinezya, Eskimo ve Gebe medeniyetlerinin
ise, Bat medeniyetinin tesiri altnda imha ya da asimile edilme tehdidi altnda can ekitii sonucuna varmtr.51 Bu can ekime hali, iletiim
teknolojisindeki hzl gelimeler yznden gittike arlamaktadr. in
garip yan, Bat medeniyetinin kendisinin, devas madd ve teknolojik stnlnn tesinde, ontolojik, epistemolojik ve aksiyolojik temellerinin
anmas sebebiyle ciddi bir bunalm haliyle babaa olmasdr. Bununla
beraber Toynbee, bu gizli bunalmn kkenlerine inmede yeterince kapsayc olamamtr.
Bat hayat tarznn evrensel tek tipli karakteri, otantik kltrlerin btn
eitliliini ortadan kaldrmaktadr. Bu sonu, kltr ve siyasetin ekonomiye baml olmasnn niha neticesidir. Bat iktisad zihniyetinin temel
anlay, retilen her eyin tketilmesi gereidir ve bu durum kuatc bir
tketim kltrn douran talepi ruhu meydana getirmitir. Kltrel
tekilie yol aan bu sosyo-ekonomik oulculuun ardndaki muayyen
iktisad amil, normatif ve pozitif iktisadn birbirinden ayrlmasdr. Otantik kltr ve medeniyetlerin yaatlmas meselesi, kapsaml bir teorik ve
pratik ereve dahilinde ele alnmad takdirde insanolu, kltr ve medeniyete dair hafzasn kaybedecek ve hayat tarz, tek tip tketim kltrn yerletirmeyi hedefleyen okuluslu irketlerin hakimiyeti altna girecektir. Bylece, gerek hayat ve dncelerimiz mill snrlar aan iktisad
glerin iletiim hatlarnn modern leviathanyla ekillenirken, dnyamz
da devasa bir l kltrler ve medeniyetler mzesi haline gelecektir.
Hegemonyac glerin dier kltrleri marjinalletiren bu tekelci karakteri, ayn zamanda, uluslararas iktisadn kresellemesinin bir tarafn
51 Arnold J. Toynbee, A Study of History, (New York: New York University Press,
1939), c. 4, s. 1-2.
33
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
34
DVAN
2000/2
m de Hristiyanlk iinde yeni bir dalgalanma ve yeniden yaplanma srecini beraberinde getirmitir.
Bu adan bakldnda Bat medeniyet tarihinde Hristiyanln bu medeniyet havzasndaki kapsaml dnmlerin yansmas olan ana dnm yaadn sylemek mmkndr. Bu tarih dnmlerin ana izgileri bugnk dnme k tutmas asndan u ekilde zetlenebilir:
1. Emperyal Pax Romana'dan feodal
Kutsal Roma-Germen dzenine gei
Antik Roma dzeninden Ortaa dzenine geii salayan ve Germen
kavimlerin Roma havzasndaki uzun dnemli etkilerini bnyesinde barndran bu gei srecinde Hristiyanlk, Smi orijinli Mesihi bir dou dini
olmaktan karak sinkretik Pax-Romana'nn bnyesindeki btn inan
sistemlerinden etkilenen eklektik bir din haline dnmtr.
Katolik Kilisesi'nin teolojik ve rgtsel oluumu yaklak drt asr sren bu gei srecinin rndr. Bu oluum Roma mparatorluundan
Ortaa/feodal yaplara doru gerekleen sosyal, iktisad ve siyas gei
iin manev ve ahlk bir temel salamtr. Bu dnemde Hristiyanlk Roma dzeni iinde yzleen ve etkileime giren be nemli unsurdan beslenerek Roma-sonras dzenin merkez konumuna yerlemitir: (a) Peygamberler tarihindeki sreklilie dayanan teolojik ve ahlk temel asndan yahudi gelenei; (b) brahim teolojik gelenein antik dnce gelenei iinde tefsirine dayal yeniden yorumlanmas ve bu erevede gelitirilen felsef ve metafizik sylem asndan Yunan gelenei, (c) din seremoniler ve imaj sreklilii ile kilise kurumsallamas ve hukuku asndan
Roma gelenei, (d) mistik ve mitolojik arkaplan asndan eski Msr ve
Suriye kkenli din gelenekler, (e) zellikle popler din kltr ve uygulamalar asndan ttonik gelenek.
Bu etkileim bata tarih Hz. sa'dan mitolojik ve teolojik Mesih alglamasna gei, bu erevede Hristiyanlk ncesi din ve felsef geleneklerin
hemen hemen tmnde varolan Teslis inancnn bir dogma haline dnmesi, teolojik varolu meruiyetine dayal bir kilise yaplanmasnn gereklemesi ve eklektik bir din semboller dnyasnn gelitirilmesi olmak zere ok kapsaml bir dnm beraberinde getirmitir. St. Paul ile balayan etki-tepki-dnm sreci Athanasius, Basil, Naziansuslu Gregory,
Cyril, Justin Martyr, Clement, Origen, Hippolytus, Irenaeus, Tertullian,
Ambrose ve Augustine gibi bu srecin nc isimleri ile gittike eitlenerek Hristiyanlk-ncesi geleneklerin Hristiyanlk bnyesinde yeniden ekillenmesini ve bu anlamda bir srekliliin gereklemesini salamtr.
Roma'dan doan boluun Katolik Kilisesi tarafndan doldurulmas da,
yeni gelen kavimlerin bu jeokltrel ortama intibak da Hristiyanln bu
dnmc ve dntrc zellii sayesinde mmkn olabilmitir.52
52 Hristiyanln bu ilk dnmnn detay, gemi din geleneklerle olan sreklilik ba, ilk kilise nclerinin tepkileri ve oluan yeni teolojik, felsef ve ahlk erevenin zellikleri iin bkz. Ahmet Davutolu, Alternative Paradigms,
Lanham: University Press of America, 1994, s. 17-24.
35
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
36
DVAN
2000/2
Ayn dnemde Kopernik, Kepler ve Galile tarafndan yrtlen gnemerkezli astronomi almalar Ortaalardaki kozmolojik ve ontolojik argmanlarn hzla deimesine ve bu deiime uygun teoloji araylarnn
younlamasna yol amtr. Ortaa evren telakkisine dayal kilise dogmalarnn almas, Katolikliin kilise-eksenli vahiy anlayndan Protestanln
ncil-eksenli vahiy anlayna gei ile salanabilmitir. Bylece Protestanlk
Katolikliin bilimin nne dogma ile, ekonomi-politik yaplanmann nne de kilise kurumsallamas ile koyduu engellerin almasn salayan yeni bir din idrak oluturarak modernitenin metafizik ve teolojik altyapsn
hazrlamtr.53 Bu ynyle Protestan Reform hareketi, sosyal, siyas ve iktisad yaplarda kapitalizme ve ulus-devlet yaplanmasna doru gelien
kkl deiime elik eden bir dier Hristiyanlk dnmdr.54
53 Bu gei ve dnmn detayl bir tahlili iin bkz. Ahmet Davutoglu, Alternative Paradigms, s. 24-30, 170-179.
54 Bu ikinci dnm srecinden modernite ile yzlemenin younluk kazan-
37
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
38
DVAN
2000/2
Papa X. Pius (1903-1914)'un 17 Nisan 1907 tarihindeki nutkunda neoreformismus religiousus olarak adlandrlan bu yeni akm iman, vahiy, dogma, vicdan, hakikat ve kilise gibi temel kavramlar geleneksel anlamlar dnda yeni tanmlamalara tabi tutarak nemli bir semantik ve zihn dnme zemin hazrlamlardr. Bu yeni yaklama gre hakikat artk sabit,
deimez ve ebed deil, zamana ve hatta kiisel tecrbelere gre deiebilir bir nitelik tamaktadr. Bu hakikat anlay doal olarak dogma anlaynda da radikal bir deiimi beraberinde getirmitir. Dolaysyla gelimelere uyum gsteremeyen dogmalarn terkedilerek yeni dogmalarn ihdas
edilebilmesine dayal gelimeci ve ilerlemeci dogma anlay gelitirilmitir ki bu tanmlama dogma kavramnn epistemolojik zeminini tmyle
dnme uratmtr.
Bu dnmn belki de en etkili sonular vahiy kavram zerinde
gzlenmitir. Modernist yaklama gre vahiy artk Tanr'nn dorudan
veya peygamberleri, zellikle de O'nun kutsal olu Hz. sa araclyla
vahyettii mutlak bilgi ve hakikat deil, felsef ve rasyonel isbata da, dogmatik kilise deklerasyonlarna da ihtiya hissetmeyen derinlemesine bir i
tecrbe (Immanence Apologetics)'dir. Bu anlay deiimi Saint Thomas
Aquinas'dan beri sregelen felsef ve teolojik dengeleri sarsan sonular
dourmutur.
Bu vahiy ve hakikat anlaylar din anlayn da dorudan etkilemitir.
Genel dnm etkileyen bu yeni din anlaynn iki boyutu zellikle
nemlidir. Birincisi din artk inananlarn benimsemek zorunda olduklar
genel (catholic) bir inan sistemini benimsemeyi gerektirmeyen ahslemi (Privatsache) hissi bir tecrbe alan (Gefhlsreligion) haline dnmtr. Gnmzdeki yeni din kavramnn ve bu kavram erevesindeki
yeni dinlerin oluum zeminini hazrlayan bu dnm, kilise kurumunun
temelini dokuyan nermelere ciddi darbeler vurmutur. Bylece kilise
Hz. sa'dan Saint Peter'e, ondan da dier papalara uzanan manev bir
otorite hiyerarisi iinde deil, hristiyan topluluun bireysel tecrbelerinden kaynaklanan din vicdandan ve idrakden (conscientia religiosa), kollektif vicdana ve idrake (conscientia collectiva) gei sreci iinde olumutur. Bu yeni din ve kilise anlay, kilise geleneinin btn meruiyet
zeminini sarsacak unsurlar tamtr.
Bu yeni din anlaynn ikinci nemli boyutu bizatih dinin anlalmas
ve aratrlmas ile ilgilidir. lk rnekleri Kant-sonras teolojinin en nemli ismi saylan Schleiermacher'de gzlenen, daha sonra da deiik kavramsal ve teorik erevelerde kendini gsteren sistematik teoloji araylar, teolojinin kendisini pozitif bir aratrma abasnn nesnesi klmtr. Paul
Tillich'in56 pozitivist teoloji olarak tanmlad bu yaklamda Schleiermacher ahlk ve dogmay doktrinin belli bir zamanda ve belli bir kilise
erevesindeki sistematik geliimi olarak deerlendirmekte ve deimez
kabul edilen bu temel nermeleri tarih teolojinin bir paras olarak inceleme nesnesi haline dntrmektedir. Tillich bu yaklam Hristiyan dininin varolan ve gzlenebilen realitesinden hareket etmesi asndan pozitivist olarak yorumlamakta ve bu pozitivist teolojinin en nemli sonularndan birisinin de insanlk tarihinin tm iin geerli genel bir din cemaat kavramsallatrmasndan hareket etmesi olduunu vurgulamaktadr.
Bylece Schleiermacher'in pozitivist tarih analizi, felsef bir ierek kazanmakta ve bir din felsefesi haline dnmektedir.
56 Paul Tillich'in bu yorumu iin bkz. Paul Tillich, A History of Christian Thought: From Its Judaic and Hellenistic Origins to Existentialism, (New York:
Touchstone, 1968), s. 401-403.
39
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
Hristiyanln genel bir din kavramnn altnda incelenmeye tabii tutulmas dier dinlerin de balbana birer din olarak meruiyet alanlarnn kabulne gidecek bir srecin ilk nemli aamasn oluturmutur. II. Vatikan
Konsili'nin en nemli kararlarndan birini oluturacak olan hristiyan olmayanlarla ilikiler konusu bu yeni yaklamn yaklak bir yzyl sonra
Katolik Kilisesi tarafndan da kabul olarak grlebilir.
Hristiyanln uzun dnemli tarih dnm asndan ele alndnda
bu son dnm aslnda nceki dnmlerin tarih izlerini bnyesinde
barndrmakta ve car felsef, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik ereve ile
olan ilgisini ortaya koymaktadr. Bu anlamda Bat medeniyetinin genel dnm Hristiyanln zel dnm ile kesimekte ve yeniden ekillenmektedir. yle ki Hz. sa ve vahiy alglamas dahi bu genel dnmn
izlerini tamaktadr. Hz. sa'nn semitik nbvvet geleneinden koparak
metafizik ve mitolojik bir kimlikle Tanr'nn bir unsuru/olu olarak alglanmas bir yandan Roma'nn eklektik din erevesinin, dier yandan de
otoritesini Hz. sa'nn ilah niteliinden alan kilisenin sosyo-politik g
meruiyeti ihtiyacnn etkisini ve izlerini tamaktayd.
Bu adan ele alndnda, Roma imparatorlarnn Senato'da Tanr ilan
edilmesiyle, kilisenin Hz. sa zerinden tanrsal bir nitelii bnyesinde tayor olmas anlay arasnda bir dzen gereklilii ve meruiyeti asndan
nemli bir sreklilik unsuru vardr. Roma bnyesindeki antik din geleneklerde varolagelen Baba-tanr alglamas ve teslis inanlarnn dnm ile
kiliseye salanan teolojik meruiyetin temel unsuru Hz. sa'nn tarih kimlii ile metafizik kimlii arasnda kurulan balant idi. Mslman nbvvet idrakinde bu ikili paralanmlk olmad iin meselenin anlalmasn
kolaylatrmak asndan Bat dillerinde kullanlan isimlerini kullanmak suretiyle meseleyi daha anlalr klabiliriz. Tarih Jesus ile ilah/metafizik
Christ arasndaki balant Kilisenin belki de en temel varolu gerekesini
oluturmaktayd. Sam bir peygamber olan Jesus'un teslisin bir unsuru olan
ilah Christ'a dnmesi Tanr'nn tarih ile temasa gemesi ve onu belirlemesi idi. Bu temasn tecessm etmi kurumsal ekli de Katolik Kilisesi idi.
40
DVAN
2000/2
kitab idrak, insan tekinin tek bana bir idrak gelitirebileceine olan felsef inancn glenmesi ve cemaat iinde varolabilen insann yerini bireyin almasn salayan politik ve ekonomik gelimelerle de paralel bir zellik tamaktadr.
Protestanln ykselii ile balayan ikinci dnmde metafizik temelli tarih ayrcaln kaybeden Katolik Kilisesi, Aydnlanma felsefesi ve
Kant etkisi ile Hz. sa idrakini dorudan ilgilendiren ikinci bir meydan
okuma ile kar karya kalmtr. Bu dnemde tarih Jesus ile ilah Christ
arasndaki balant tarih pozitivizmin etkisi ile yeni bir darbe yemitir.
Tanr'nn tarih ile temas anlamna gelen Hz. sa'nn hayat ile ilgili eserler bu dnemde yeni bir nitelik ve yaygnlk kazanmtr. David F. Strauss
(1835) Hegel diyalektiinden hareketle Hz. sa'nn hayatn bir mit olarak supernaturalizm ile rasyonalizmin sentezi zerinde ele alrken, iyi bir
katolik eitimi alan Ernest Renan'n Vie de Jesus'unda58 Hz. sa dogmadan ve ruhbanlardan arndrlan bireyci din anlayna zemin tekil edecek
ekilde tarih bir insan olarak anlatlmtr. Bu yaklamda daha da ileri giden B. Bauer (1877) ve A. Drews (1909) gibi pozitivistler ise Hz. sa'nn
tarih kimliini tmyle reddederek onun sadece mitolojik bir ahsiyet
olarak insanlarn zihninde varolduunu iddia etmilerdir. ncil'in sadece
Hz. sa'nn hayatn tarih iinde incelenmesini salayacak bir metin olarak grlmesine dayal yaklamn rettii Hz. sa'nn hayat ile ilgili literatrn, ki bu tartmalarn ncleri arasnda Weisse (1838), Wilke
(1838), T. Keim (1867-1872), H.J. Holtzmann (1863), Wrede (1901)
ve Schweitzer (1901) vardr, yaklamlarnda bir yandan Kant sonras
Ritschlyen teolojinin dier yandan da o devrin tarih anlaynn etkisi belirgindir.59
Bu dnemde Christ'n, dolaysyla da kilisenin, tarihe inii ve tarihle snrlandrlmas ile devletin Tanr'nn tarih iindeki yry olarak grlmesi ve yceltilmesi arasnda ilgin bir paralellik yaanmtr. Aslnda bu
parallellik Hristiyanln ilk dnmnde de gzlenen bir olgudur.
Toynbee'nin evrensel devlet ve evrensel kilise kategoriletirmesinden hareketle diyebiliriz ki, evrensel devletin dzen kurma ve koruma noktasn58 Ernest Renan, The Life of Jesus, (London: J.M. Dent and Sons Ltd, 1951).
59 Bu tartmalara daha yakn dnemde aranan cevaplara bir rnek iin bkz. Jean
Galot, Who is Christ: A Theology of the Incarnation, (Roma: Gregorian University Press, 1980). zellikle Galot tarafndan vurgulanan Hz. sa'nn insan kimliinden tanrsal kimlie geiini ngren aadan yukarya kristoloji ile tanrsal kimlikten insan kimlie geiini ngren yukardan aaya kristoloji ayrm, Hz. sa'nn kimlii ve enkarnasyona dayal teoloji gelitirme abalar asndan byk bir nem tamaktadr. John Baldock, The Elements of Christian
Symbolism (Shaftesbury: Element, 1990, s. 53) balkl eserinde, Hz. sa'nn
tarih ve bu dnyaya ait olan hususiyetleri ile olmayanlar arasndaki sembolik
ayrm, ncil'de Hz. sa ile ilgili olarak anlatlan olaylarn bu dnyada (in this
world) gereklemi olmakla birlikte, tabiat gerei bu dnyaya ait olmadklar
(not of this world) eklinde yorumlayarak, sregelen bu ikileme bir cevap oluturmaya almaktadr.
41
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
da meruiyet bunalmna girdii dnemlerde ykselen evrensel kilise anlay aslnda teolojik ve politik meruiyet alanlar arasnda sembolik, formel
ve prosedrel bir meruiyet balants kurarak tarih sahnesine kmaktadr.
Katolikliin tarih sahnesine knda bu balantlar Tanr-Christ-Jesus-Kilise silsilesi iinde kurulmu ve Tanr ile tarih ve tabiat arasnda bir tr temas ve mdahale alan oluturulmutur.60 Kilisenin siyas otoriteye mdahalesi bu erevede tanrsal meruiyeti olan bir mdahaledir. RomaHristiyanlk sreklilik balants asndan bakldnda, dzenin salanmas iin sekler Roma imparatorunun tanr ilan edilmesi suretiyle dnyev olann ilahlemesi ile Tanr'nn yeryzne inerek insanlemesi arasnda
ontolojik yaknlama ve siyas sonular asndan benzer bir imge, sembol
ve kurum sreklilii vardr.
Ortaalara egemen olan Tanr-Christ-Jesus-kilise-kral balantsna dayal teoloji-siyaset ilikisi bu adan Senato-mparator-Tanr balantl pagan Roma'nn mitoloji-siyaset ekseninin yerini almtr. Aydnlanma felsefesine dayal yeni hakikat, vahiy, din ve sa alglamalar ise ayn dnemdeki sekler gelimelerle birlikte deerlendirildiinde evrensel kilisenin yeni
bir evrensel devlet anlay ile ikame edilme abasnn izlerini tamaktadr.
Bu erevede Christ, dolaysyla da Kilise, ilahliini kaybederek tarihleirken, Hegelci bir formlasyonla "Tanr'nn yeryzndeki yry olan
devlet" metafizik bir anlam alan kazanmaya balamtr. Bu anlam kaymas ve bu kaymaya bal yeni meruiyet alanlar dinin boaltt alann sekler idelojiler tarafndan doldurulmasn salayacaktr. Bu anlamda Napolyon'un imparator, Hitler'in Fhrer, Stalin'in devrimci nder olarak yklendikleri semboller ve tarih misyonlar evrensel devletin evrensel kiliseyi
ikame ederken teoloji-siyaset ve felsefe-siyaset alanlarnda benzer nitelikler tamasn salamtr.
Kilise'nin modernist akma ynelik ilk kapsaml tepkileri Papa IX. Pius
(1846-1878) dneminde gereklemitir. 1854'te yaynlanan immaculate
conceptio ile Hz. Meryem'in ana rahmine dt andan itibaren ilk gnahtan korunduu dogmas kabul edilerek bu dogma ile Papa'nn grevi
esnasnda (ex cathedra) ilah bir yardm ile hatadan korunmas arasnda teolojik bir ba kurulmu; 1869-1870 yllarnda toplanan I. Vatikan Konsili ile de Papa'nn mutlak yanlmazl ilkesi kabul edilmitir. Bu ilkenin kabul, Papa'nn kiisel gcn gsterme abasnn tesinde kilisenin Ay-
42
DVAN
2000/2
dnlanma felsefesinin epistemolojik meydan okumasna kar teolojik meruiyetini garanti altna alma abas olarak grlmelidir.
Papa'nn yanlmazl ilkesi kilisenin yarglar zerinde epistemolojik bir
kalkan oluturmaktadr. Bu epistemolojik kalkan, bilimsel alan ile din
alan arasndaki gerilimin daha da artmasna zemin hazrlamtr. 1864'te
yaynlanan Syllabi ile 80 gr ve nermenin teolojik olarak yanl, felsef olarak da tehlikeli ilan edilmesi bu dnmn yol at gerilimlerin ve
dalgalanmalarn boyutunu ortaya koymaktadr. 1903'te Papala gelen X.
Pius dnemi Modernizm tartmalarnn yaygn bir cephelemeye dnmesine ahit olmutur. X. Pius yaynlad ilk deklarasyonda ve 1904'teki
motu proprio'da Mesih ile ilgili hereyin yenileneceini vurgulamtr. Bu
erevede Modernizm kaynakl meydan okumalara kar bir meydan okuma olarak 1907'de yaynlanan Lamentabili ile 65 temel gr, Modernizmin hatalar olarak yasaklanm (Errores modernistarum de Ecclesia,
Revelatione, Christo, Sacramentis); yine ayn yl yaynlanan Pascendi ile de
Modernizmin detayl bir tanm ve kritii yaplmtr.
Bununla da yetinmeyen Papa, Kilise iindeki tartmalar sona erdirmek
ve Hristiyanlk dogmalarnn kurum iinden dntrlmesini engelleyebilmek iin 1910'da yaynlad Motu-Proprio ile her rahibi Modernizme
kar yemin etmeye zorlam; bu yemini etmeyenlerin grevlerine son vermitir. Ayn dnemde radikal bir sekler uygulama ile yine Katolik bir lke olan Fransa'da kiliseye devam edenlerin devlet grevinden uzaklatrlmas ve ciddi siyas/sosyal dlamalara maruz kalmas bu dnemde yaanan seklerizm-Hristiyanlk, devlet-kilise geriliminin boyutlarn ak bir
ekilde gzler nne sermektedir. Yine X. Pius dneminde kilise hukukunun yeniden kodifiye edilmesi, kilise eitimine bilimsel muhtevann katlmas, kilise yayn olarak Acta Apostolicae Sedis'in yayna balamas, din
toplant ve trenlerin ayin ve ilahilere kadar yeniden dzenlenmesi bu dnemde yaanan dnm ve bu dnmle ilgili ortaya kan gerilimlerin
yansmasdr.
b. ABD ve Protestanlk
XIX. Yzylda Avrupa'da ok sert geen Aydnlanma (Modernite)-Hristiyanlk yzlemesi Amerika'da daha farkl seyretmitir. Ancak, bu farkl seyir ana izgilerdeki benzerlikleri ve karlkl etkileimi engellememitir.
Bu farkl seyrin en temel sebebi Avrupa'daki yalanm ve ksmen kemiklemi kilise kurumsallamasna kar, ABD'nde zellikle youn glerle artan ve dinamizm kazanan daha gen ve daha youn duygusallk ihtiva eden bir din bilincin varldr.61 Bu din bilin bir yandan entelek61 Avrupa ve Amerika'daki din aidiyet, inan ve ibadet farkllamas byk lde gnmzde de srmektedir. Modern Avrupa'da din hayat konusundaki
almalar ile tannan Grace Davie din aidiyet ve inan bakmndan Polonya
ve ABD'nin Bat dnyasnda Bat Avrupa'ya kyasla iki nemli istisna teskil ettiini vurgulamakta ve youn din aidiyet ve inan orannn ABD'nde %40'lar amakta olduunu belirtmektedir. Bkz. Grace Davie, Religion in Modern
Europe, (Oxford: Oxford University Press, 2000), s. 8.
43
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
tel/teolojik dzlemde etkisini srdrrken, dier yandan sosyal, ekonomik ve siyas kltrn olumasnda dorudan etkide bulunmutur. Dnemin eitim kurumlar hemen hemen tamamyla din evrelerin etkisindedir. Princeton Thelogical Seminary ve Yale Divinity School gibi daha sonra
da etkisini srdren kurumlarn oluturulmas yannda nemli kolej ve
niversitelerin idarecileri ruhban snftan gelmedir.
Bu etki zellikle evangelikan gruplarn ncil-eksenli teoloji almalarnn bilimsel gelimelerle uyumlulatrma abalarnn nn amtr. Bu
uyum abalarna gre, ncil Tanr'nn ahlk ve doal hakikatlerini anlatrken, bilim ncil retilerini teyid eden sonulara ulaacakt. Bu epistemolojik yaklam din bilincin yaygn olduu XIX. yzyln sonlarna kadar
modernite ile olan yzlemenin temelini tekil etmitir. ncil retilerine
ve Hristiyanla duyulan bu gven ylesine gl bir nitelik kazanmtr
ki, dnemin nl ilahiyatlarndan Lewis F. Stearns 1890'da kaleme ald eserinde "bugn Hristiyanlk dnyann kaderini ekillendiren temel
gtr... kadm vaad gereklemekte ve gerek Tanr'nn takipileri dnyay kendilerine miras edinmektedirler"62 demektedir.
Bu dnemde Amerika'daki din bilincin modernite karsnda ok daha
direnli olmas ve gen bir din hareket nitelii tamasnn siyas temeli ise
Amerika'nn gemekte olduu uluslama ve devlet olma olgusunda genelde Hristiyanln zelde Protestanln tad imento rol dolaysyladr.
ABD'ni kuran insan unsurunun temelde WASP (White-Anglo SaksonProtestan) olduu gznne alndnda Amerikan kltrnn din arkaplan daha ak bir ekilde anlalabilir. Dnemin Amerikan halk kltrnn olumas ve bu kltrn siyasal bir nitelie brnmesindeki Protestan etkisi ok aktr.
Bu hem kamu ahlknn olumas hem de Amerika'ya biilen zel konum ile dorudan ilikilidir. Bu erevede sosyolog Robert Thompson'un
1891'de Princeton Theological Seminary'de rencilere yapt konumada "Daha iyi bir Hristiyan ulus olmaktan ve Sina'daki On Emiri ve Temeller Vaaz'n gnmz sosyal artlarna uygunluunu yeniden kefetmekten baka bizim iin bara ulama ans yoktur."63 derken Amerikan
toplumundaki Protestan temelin altn izmekte ve bir Amerikan Bar'nn ahlk altyapsn oluturmaya almaktadr. Amerika lkesi ile din
bilin arasnda ylesine dorusal bir iliki kurulmutur ki, Amerika'nn
Tanr'nn yeryzndeki krall olma yolunda ilerledii kabul edilmitir.
Metodist bir rahip olan Matthew Simpson, "Tanr bizim lkemizi btn
dnya iin bir tr merkez mekan klmtr" derken, yine metodistlerden
44
DVAN
2000/2
Edward Thomas, Amerika'nn yaknda iinde "hi bir zaninin, kfrbazn, nankrn, mrtedin, sapknn bulunmad"64 yz milyonluk bir lke olacan ngrmtr.
Bu postmillenial yaklam XIX. yzyln son yllarnda ve XX. yzyln
balarnda ciddi sarsnt geirmeye balamtr. Bunda bir taraftan Amerikan toplumunun geirdii demografik, sosyal ve ekonomik deiimin, dier taraftan da Avrupa'da younlaan Modernizm tartmalarnn yansmalarnn izleri vardr. Naturalizmin ve Darwinizmin bilimsel evrelerdeki etkisinin artmas daha ncel ncil ile bilim arasnda kurulmaya alan
epistemolojik uyumun zayflamasna ve akademik evrelerin gittike daha
sekler bir tavra ynelmelerine yol amtr. te yandan Avrupa'dan gelen gmenlerdeki Katoliklerden, Yahudilerden ve Ortodokslardan oluan kozmopolit yap Amerikan toplumunun saf priten yapsn dntrm ve Avrupa'daki tartmalarn ve din bilinteki sarslmalarn Amerika'ya da tanmasna zemin hazrlamtr. ncil kritikleri, Liberal Teoloji, phecilik, pozitivizm gibi Aydnlanma etkisinde gelien akmlarn
Amerika'ya tanmas muhafazakr Protestanlkta zihn bir dnm
zorlarken, entelektel hayattaki din arlkl grnt de yava yava deimeye balamtr. Bu srete eitim kurumlarndaki ruhban arl yerini i adamlarna terketmitir.
Protestanlk dndaki din gruplarn eitlenerek oalmas sivil toplum
kurulularndaki evangelikan arl azaltrken, din oulculuk meselesini Amerikan toplumunun gndemine sokmutur. XIX. Yzylda Protestan mayas ile olutuu dnlen Amerikan toplumunun XX. yzyln
balarnda oulcu bir nitelik kazanmas, daha liberal ve dier din topluluklar da iselletirebilecek daha esnek bir teoloji arayn entelektel olduu kadar siyasal bir zorunluluk haline getirmitir.
Bu zihn dnm ve siyasal zorunluluk genel bir kabul grmekle birlikte, bir grup Protestan topluluk Modernizmin bu etkisine kar direnme tavr benimsemitir. 1910-1915 yllar arasnda yaynladklar The Fundamentals (Temeller) balkl kitap serisi dolaysyla bu grup iin kullanlan fundamentalist tanmlamas daha sonra dier din akmlardaki ze ve
kkene dn hareketleri iin de kullanlm ve zellikle Souk Sava sonras dnemde siyasal bir muhteva kazanmtr. Bir taraftan liberal etkilerin
Protestan kiliselerine nfuzunu, dier taraftan da Darwinizmin resm
okullarda okutulmasn engellemek iin gayret eden bu grup ile modernist tesirleri iselletiren Liberal Teoloji taraftarlar arasndaki mcadele
XX. yzyln ilk eyreine damgasn vurmutur.
Bu mcadelede liberalleri ana Protestan kiliselerden uzaklatrma stratejisinde baarl olamayan fundamentalistler 1925-1940 yllar arasnda
ilerine kapanma ve dier gruplarla ayrmaya dnk olan seperatism (blnme/ayrlma) stratejisini uygulamaya almlardr. ifte-ayrlma (do64 Robert T. Handy, A Christian America: Protestant Hopes and Historical Realities, (New York: Oxford University Press, 1984, s. 70.
45
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
46
DVAN
2000/2
47
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
mal, teorik ve ada mesele, modern hayat ile Katolik inan arasndaki
ayrl kapatma, sekler gruplarla din adamlar arasndaki gerilimi yumuatma, kitlelerin hayatnda Kilisenin etkisini artrma ve zellikle daha aktif
misyonerlik hareketlerini gerektirmi olan Smrge Devriminden sonraki
yeni siyas artlara uyum gsterme maksadna matuf olarak ele alnmtr.
Btn bu reformlar Kilisenin Bat medeniyeti ve kltr iindeki merkez
konumunu yeniden kazanmasn hedefleyen kkl ve stratejik bir gayeye
ynelmitir.76
Byle kapsaml bir reform operasyonu ihtiyac, 1945ten 1960a kadar,
Kilisenin muhafazakr ve ii-papazlar olarak adlandrlan rahiplerce
ynlendirilen liberal hizipleri arasndaki ekimelerde aikr hale gelmiti.
Muhafazakr kanat bu zaman dilimi boyunca, 1949da komnistlerin aforozu, 1953te spanya Anlamas ve Lubac, Chenu ve Danielou gibi nde
gelen liberal smlarn disiplin tedbirlerine maruz braklmasyla gcn
gstermitir. Maamafih, Kilisenin acil bir reforma olan ihtiyac, kinci Vatikan Konsili ncesinde gzard edilemezdi: Birok kii, birok ynden
yeni olan ve son on-yirmi ylda hzla gelien bir durum karsnda Kilisenin yeterli bir cevabna olan acil ihtiyacn farkndayd; bunlar Kilisenin,
manastra kapanma iinden, modern dnyaya kar phesinden, yavalndan ve gerek bir ak diyaloa girmeye isteksizliinden -ki bunlar Modernizmin istilsndan sonraki Kilise tarihinin zellikleridir- vazgemesi
gerektiini grmlerdi; bu vazgei bir adan etkili ve phesiz olumluydu, ancak dier bir adan tek ynl ve olumsuzdu.77
kinci Vatikan Konsili'nden sonra liberalizm ve reformasyon kanadnn
liderleri Kilise iindeki rollerini artrdlar. zellikle Papa II. John Paulun
papal srasnda eskisine kyasla daha dinamik olarak uygulanan siyasete
paralel olarak Bat kltr ve politikasnda, Kilisenin etkisi gzle grlr biimde artt. Son otuz ylda bu hareket, Kilise ile ilikili olarak modernist
telakkide ciddi deiikliklerin nn at. Kilise liderleri her frsatta modern meselelere olan ilgilerini gstermeye altlar. VI. Paulun, Marksist
zme karlk olarak herkese uygulanabilecek mevsuk bir uluslararas i
hukukunun oluturulmas hususundaki srar, Kilisenin modern meselelere eiliinin ilgin bir rneidir.
48
DVAN
2000/2
Katolik Kilisesi'nin Katolik olmayanlara kar tavrnda oluan kkl deiiklik, Hristiyanln, medeniyet bunalmna meydan okumak maksad
tayan dnm srecinin bir dier rneidir. Birlikte yaamaya ve oulculua dnk bu kkl deiimin ilk iareti, 1960ta, XIX. Johnun
papal srasnda yaymlanan Mater et Magistra adl papalk risalesiydi.
Burada, Katoliklik tarihinde ilk defa hayata baklar kendilerinden farkl
olan dier insanlarla ibirlii ilkesinden bahsediliyordu.
Aslnda zellikle kreselleme srecinde daha da artan bir nem kazanan bu tartma, daha modernite ile yaanan ilk yzleme safhasnda kendini gstermeye balamt. Schleiermacher'in Hristiyanl da bnyesinde barndran daha genel bir din kavramndan hareket etmesi, Troeltsch
ve Tillich'in Hz. sa'nn stnl ile Hristiyanln stnl arasnda
yaptklar ayrm ve bu erevede ncil'de zikredilen stnln dorudan
Hz. sa'ya ait olduunu vurgulamalar78 Hristiyanlk ile dier dinler arasnda Hristiyanlk lehine sregelen mutlak stnlk iddiasndaki deiimin iaretleri olmutur.
Bu deiim en arpc ifadelerini II. Vatikan Konsili'nde 28 Ekim
1965'te kabul edilen Nostra Aetate'de bulmutur: "nsanlarn birbirine
yaklatklar ve farkl toplumlar arasndaki dostluklarn pekitii gnmzde Kilise, Hristiyan olmayanlarla olan ilikilerini byk bir titizlikle
ele almaktadr. Bu erevede bireyler ve uluslar arasndaki birlik ve yardmseverlii glendirmek iin insanln arasndaki dostluu pekitirecek
ortak deerleri temel almaktadr." Bu giri cmlesinin ynlendirdii metin, ncil'den atflarla insanln ortak kkenine vurguda bulunmakta ve
dinlerin deiik toplumlardaki ortak araylara cevap tekil ettiinin altn
izdikten sonra, bata Hinduizm, Budizm, slam ve Yahudilik olmak zere dier dinlere bak alarn tanmlamaktadr.
Bu deklarasyonun slamiyet ile ilgili blm Vatikan'n yeni yaklamndaki ilkeleri ve snrlar da ortaya koymaktadr: "Kilise mslmanlar iin de
byk bir saygya sahiptir. Onlar da yerin ve gn yaratcs olan, insanlarla konumu olan, merhametli, kudretli ve yaamakta olan tek bir Tanr'ya inanmaktadrlar. Onlar da, kendi inanlarn dorudan irtibatlandrdklar brahim gibi, Tanr'nn gizli buyruklarna teslimiyet gstermeye almaktadrlar. Kendisini Tanr kabul etmemekle birlikte sa'ya bir peygamber olarak hrmet etmekte; O'nun bakire annesine sayg gstermekte ve kendisine zaman zaman tam bir huu ile niyazda bulunmaktadrlar.
Ayrca, hkm gnn ve lmden sonraki dllendirmeyi beklemektedirler. Bunun iin de drst bir hayata ve bata dua, zekat ve oru olmak
zere Tanr'ya ibadete byk bir nem vermektedirler. Asrlar boyu Mslmanlarla Hristiyanlar arasnda bir ok tartma ve ekime yaanmtr.
Kutsal Konsil imdi herkesi bu gemii unutmaya, karlkl anlay gelitirecek abalarda bulunmaya, bar, sosyal adalet, zgrlk ve ahlk deerleri btn insanln ortak karlar dorultusunda korumaya ve geli78 Paul Tillich, A History of Christian Thought, s. 403.
49
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
50
DVAN
2000/2
Bu yeni dnm srecindeki en arpc gelimelerden birisi de Katolikliin genelde Avrupal, zelde Latin, daha zelde de talyan kimliinden soyutlanarak gittike artan bir ivme ile evrensel bir nitelik kazanmaya
balamasdr. Misyonerlik faaliyetleri asndan byk bir nem tayan bu
husus, ilk olarak Modernizm tartmalarnn youn olduu iki dnya sava arasnda ele alnm, bu erevede Avrupa dndaki yerli unsurlardan
din liderler yetitirilmesine zel bir nem verilmi ve bunun bir gstergesi olarak Papa alt inli ve bir Japon piskoposu Vatikan'da bizzat takdis
etmitir. Sonraki dnemlerde daha da yaygnlaan bu yaklam II. Vatikan
Konsili sonrasnda Papa'nn kendisini de iine alan bir nitelik kazanmtr.
Bu srecin simgesel ismi olan Papa II. John Paul tarihteki ilk Slav kkenli Papa olmak dnda son 460 yln talyan olmayan tek Papas kimliini
tamaktadr.
Katoliklik bnyesindeki bu evrenselleme sreci kilise ruhban snfnn
ve mensuplarnn yap ve dalmn da etkilemitir. I. Vatikan Konsili ve
79 Vatican II, Nostra Aetate, 28 Ekim 1965, m. 3; bkz. Vatican Council II, The
Conciliar and post Conciliar Documents, , s. 739-40.
80 Vatican II, Lemun Gentium, 21 Kasm 1964, a.g.e., s. 367.
51
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
seye medeniyetin ahlk z ile ilgili temel bir misyon bimektedir: "Bugnlerde agnostisizm ve pheci relativizmin siyas hayatn demokratik
formunun temel felsefesi ve davran biimi olduu ynnde bir temayl
vardr... Bu erevede bilinmelidir ki, eer siyas faaliyetlere rehberlik eden
niha bir deer ve hakikat fikri yoksa, fikirler ve inanlar gce dayal sebeplerle kolaylkla maniple edilebilirler. Tarihin de gsterdii gibi, niha deerlere dayanmayan bir demokrasi, ak ve gizli bir totalitarizme kolaylkla dnebilir."82
II. John Paul'un bu gei srecinde demokrasinin insan tekinin ahlk
sorumluluklarn kamusal alanda gerekletirebilmesi asndan insan onuruna en uygun siyasal rejim, serbest piyasa ekonomisinin de hr insanlarn
retim ve alveri srelerine zgrce katlabilmeleri asndan insan onuruna en uygun ekonomik sistem olduunu sk sk vurgulamas bu dnemin ykselen siyasal deerlerini kilise deerleri ile uyumlu klma abas
olarak grlebilir. Ne demokrasinin ne de piyasann kendi bana ileyen
makineler olmadn vurgulayan ve zgr toplumun demokratik siyaset,
serbest ekonomi ve dinamik bir kamusal ahlk kltrnden oluan bir sacayaa dayandn syleyen Papa bu tanmlama ile zgrlk ekonomisi ve
siyasetinin salkl ileyiini salayacak kamusal ahlk kltrn belirleyicisi olan Kilisenin tarih roln de tanmlamaktadr. Bu tanmlama modernite ncesi aristokrasi ve feodal yaplarn hukukletirilmesini salayan Katoliklie sanayi-tesi post-modern dnyada yeni bir rol bimektedir ki, bu,
Bat medeniyetindeki dnmlerle Kilisenin bu dnmlere intibak abasnn nemli bir rneini oluturmaktadr.
Bu adan bakldnda II. Vatikan Konsili ile ivme kazanan ve II. John
Paul ile hayata geirilen yeni-Katolikliin Weigel tarafndan "Post-Konstantinyen" olarak tanmlanmas83 nemli lde dorudur. Snrl bir kreselleme nitelii tayan Roma emperyal dzeninin merulatrc arac
olarak kullanlan Konstantinyen Katolikliin sanayi-tesi kresellemeye
yeni bir ahlk z ve meruiyet alan biecek ekilde kendini dntrerek
daha evrensel bir syleme ynelmesi bir anlamda hem "Post-Konstantinyen" hem de Stoik bir tepki nitelii tamaktadr. Bu erevede II. Vatikan
Konsili moderniteye geite nemli dnm noktalar oluturan quattrocentro (15. yzyl) konsilleri ile karlatrlabilir.
52
DVAN
2000/2
Kilise evrelerince bir bar abas, Kilise dndaki gzlemcilerce Hitler-yanls tutum olarak grlen Papa XII. Pius'un84 II. Dnya Sava srasnda srdrd uzlamac tavr ile II. Dnya Sava sonrasnda srdrd anti-komnist tavr arasndaki sreklilik ve deiim unsurlar Kilisenin g ekseni kaymalarna dnk refleksif tavrn yanstmaktadr. XII.
Pius'un gnn artlarna uyum gsteren geleneksel-otoriter tavr ve sylemi ile II. John Paul'un teolojik olduu kadar felsef muhteva da tayan
zgrlk sylemi arasndaki farkllama hem deien uluslararas evre ile
kilise arasndaki uyum-meruiyet balantsnn, hem de uzun sre grev
yapan bu iki Papa'nn dnemleri arasnda gerekleen II. Vatikan
Konsili'nin etkilerini tamaktadr.
Kilise btn bu deiim sreci iinde uluslararas ilikilerin kimi zaman
belirleyici kimi zaman da arabulucu konumu ile uluslararas ilikiler andaki etkisini srdrmeye almtr. XII. Pius, II. Dnya Sava artlarnda uzlatrc bir aktr olarak srekli devrede kalmaya, II. Dnya Sava
sonrasnda da yaygnlaan komnist etki karsnda anti-komnist bir etkide bulunmaya alrken, II. John Paul komnist rejimlerin knn
sembol isimleri arasnda yer almtr. Papa II. John Paul'un 2 Haziran
1979'da anavatan olan Varova'nn Zafer Meydan'nda eliyle Polonya
topraklarn iaret ederek "Kutsal Ruh, inananlarn kalbini doldur ve bu
dnyann grntsn deitir" diyerek bir yandan Polonya'daki, dier
yandan da daha kresel lekli bir deiimin ilk iaretlerinden birini vermesi, bu etkinliin bir yansmasdr.
II. John Paul'un ziyaret ettii her lkede ciddi siyas dalgalanmalarn
yaanmas ve bu dalgalanmalarn Souk Sava sonras dnemi hazrlayan
etkilerde bulunmas da bir tesadf olarak grlmemelidir. Filipinlerde
Marcos'un, Haiti'de Baby Doc'un, ili'de Pinochet'nin, Polonya'da Jaruzelski'nin, Paraguay'da Stroessner'in totaliter rejimlerinin, onun bu lkeleri ziyaretinden hemen sonra devrilmesi bu adan ilgin rnekler
oluturmaktadr. Bu durum Kilisenin etkisini gstermek kadar, Kilise liderlerinin uluslararas dnmleri etkileyebilecek hassas alanlar tesbit
kabiliyetini de gstermektedir.
1915'te ou Latin Amerika lkelerinden oluan sadece 26 lke tarafndan tannan ve Versay Konferansna katlmas kabul edilmeyen Vatikan,
bugn 166 devlet ile diplomatik temsil ilikisine sahip olmann yannda
BM'in btn organlarnda aktif olarak almakta ve AGT ve Amerikan
Devletler rgt gibi blgesel kurulularda temsil edilmektedir. Ayrca
zellikle Latin Amerika ve Afrika'daki bir ok uzlamazlkta arabulucu
konumuna sahiptir.
Hristiyanln dnm hususundaki eilim, Katolik gelenei iindeki yeni ve zerk baz akmlarda ve Katolik Kilisesi dndaki din toplu84 Pius XII'nin Hitler yanls olarak sulanmas iin bkz. John Cornwell, Hitler's
Pope: The Secret History of Pius XII, N.Y.: Penguin, 1999.
53
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
luklarda da gzlenebilir. Katolik gelenei iinde domu olmak ve Papala bal olmakla birlikte gerek ortaya k artlar, gerek benimsedikleri prensipler, gerekse i rgtleni biimleri asndan kendine has zellikler tayan Opus Dei ve Liberation Theology gibi akmlar, Katolikliin
modernite ile yzlemesinde ortaya kan eklektik zellikler tayan ilgin
rneklerdir.
1928 ylnda Jose Maria Escriva de Balaguer85 tarafndan spanya'da
kurulan, 1982 ylnda Prealatura nullius denilen ahs piskoposluk stats kazanan bu akm, bir taraftan II. Vatikan Konsili ile kabul edilen zamana uyum ilkesine (aggiornamento) kar kp geleneksel deer ve iliki biimlerini hiyerarik bir dzen iinde yaatmaya alrken, dier taraftan
rahipler dndaki kesimlere sirayet etme ve Katolik retinin hayat iindeki etkinliini artrma kabiliyetine ve bu ynde modern aralar son derece
etkin bir ekilde kullanabilme becerisi gstermitir.86
Bir taraftan Katoliklik bnyesinde eletirel bir tavr taknan dier taraftan da eklektik bir yeniden yaplanma aray olan Liberation Theology
(Kurtulu Teolojisi) akm modernite ile yzleme srecinde Hristiyanln yaamakta olduu dnmn belki de en arpc tecrbelerinden birini oluturmaktadr. lk olarak Katolik Latin Amerika toplumlarnda gelien eletirel ve radikal akmlar iin kullanlan, daha sonra ise benzer yaklamlar sergileyen Protestan gruplar, zenci arlkl etnik din akmlar, bata Asya olmak zere Latin Amerika dndaki nc Dnya lkelerinde
ortaya kan eletirel tepkiler ve feminist kkenli din yaklamlar iin kullanlmaya balanan bu kavram, aslnda eklektik/eletirel yaklamlarn ortak zeminini oluturmaya ynelmitir.
Latin Amerika'da balayan ve daha sonra gelien ekliyle eskatolojik motivasyonlardan ok yaanan pratik dnyev gereklikten hareket eden bu
yaklam, gerek muhteva gerekse kulland slup bakmndan modern
ideolojik erevelerle teolojik argmantasyon arasnda yeni bir imaj ve terminoloji irtibat kurmaya almtr. Alfredo Fierro kurtulu teolojisinin
bu ift ynl zelliinin, kurtulu (liberation) kavramnn birisi belli insan
gruplarnn ampirik ve sosyal bir olgu olarak zgrlemesi, dieri de teolojik bir kategori olarak Hz. sa'nn misyonu ve geleneksel Hristiyanln bir
ideali olarak ezilen insanlarn niha kurtuluu olarak ift ynl bir muhteva tamasndan kaynaklandn sylemekte ve kurtulu teolojisinin bu iki
anlam birletirme abas iinde olduunu vurgulamaktadr.87 Bu sentez
abasnn k noktas bu hareketin ncs Perulu Katolik Gustavo Gutirerrez'in hareketin sistematik el kitab olarak grlen Teologia de la Libe-
54
DVAN
2000/2
85 Bu kurucu rahip 1992 ylnda, lmnden 17 yl sonra, Papa II. Jean Paul tarafndan kutsanarak aziz ilan edilmitir.
86 Bu akm hakknda detayl bilgi iin Ali Murat Yel'in dergimizin bu saysnda yer
alan Bir Katolik tarikat: Opus Dei balkl makalesine bavurulabilir.
87 Alfredo Fierro, The Militant Gospel: An Analysis of Contemporary Political Theologies, (Londra: SCM Press, 1977), s. 190.
racion'da dile getirdii u temel grtr: "(Bu farkl zgrlk anlamlar) niha anlam ve tam gerekliini Mesih'in kurtulu misyonunda bulan
tek bir kompleks srecin paralardr."88
Bu hareketin temel varsaymlar modernite ile Hristiyanln dnm
arasndaki yakn ilikinin ve aktif bir teoloji oluturma abasnn izlerini
tamaktadr: (i) Siyas alana kaytszlk gerekte politik/ideolojik bir tercihtir ve btn teolojiler aslnda siyas olagelmilerdir ve halihazrda da siyasdirler; (ii) kiliseler u ana kadar smrc gruplarn ve egemen snflarn ibirlikisi ve emperyalizmin arac olmulardr; (iii) din aslnda temelde insan tatmini ve mutlululuu ile ilgilidir; (iv) smr, bu hedefin
zellikle zayflar, fakirler ve toplumun marjinal kesimleri arasnda gerekleebilmesini engellemitir; (v) bu durum spritellik ile siyas, ekonomik
ve sosyal artlar arasnda sistematik bir irtibat kurmas gereken modern
teolojinin temel muhtevas olmak zorundadr; (vi) smr ve yabanclama douran artlarn deiimi iin aktif bir aba gereklidir.89
Philip Berryman'n da vurgulad gibi bu sadece yeni bir teolojik mesele deil, teolojiye yeni bir yaklamdr ve kendine has bir metodoloji ngrmektedir.90 Bu yeni yaklam biiminin ayn zamanda yeni bir kristoloji de ngrmesi,91 Hz. sa imajnn Hristiyanln dnmnde oynad merkez rol gsterir mahiyettedir. Bir ok teolojik alan dorudan
etkileyen bu yeni yaklam biimi deien Hz. sa anlay erevesinde
dinler aras ilikilerde de yeni almlar beraberinde getirmitir.92
Bu akmn modernite ile yzleme srecini ilgilendiren dier bir arpc zellii de geleneksel din idrak ile modern ideolojik ereveler arasnda kurmaya alt imaj btnl ve srekliliidir. Bu ayn zamanda
moderniteden gelen meydan okumann hristiyan idrakin savunmac tepkiler gsterdii ilk safha ile daha etken bir konum kazanmaya alt
ikinci safha arasndaki farkn ortaya konabilmesi asndan da zel bir
88 Gustavo Guitierrez, Teologia de la Liberacion, (Salamanca, Sigueme, 1972);
ng. ter., A Theology of Liberation, (New York: Orbis,1973), s. 68-69; zikr.
yer, a.g.e, s. 190.
89 Bu ana zelliklerin detayl bir tahlili iin bkz. Roland Robertson, "Liberation
Theology in Latin America: Sociological Problems of Interpretation and Explanation", Jeffrey K. Hadden and Anson Shupe (ed.), Prophetic Religions and
Politics: Religion and the Political Order, (New York: Paragon House, 1986),
s. 74-76.
90 Philip Berryman, Liberation Theology: The Essential Facts about the Revolutionary Movement in Latin America and Beyond, (New York: Pantheon Books,
1987), s. 101.
91 Leanordo Boff'un Jesus Christ Liberator, Jon Sobrino'nun Christology at the
Crossroads ve Hugo Echegaray'in The Practice of Jesus balkl eserleri bu yeni
kristolojinin izlerini tamaktadr. Bkz. Philip Berryman, a.g.e., s. 102.
92 Bu yeni almlarn detayl tahlilleri iin Mahmut Aydn'n dergimizin bu saysnda yer alan Bir hristiyan kurtulu teolojisinden dinlerin bir kurtulu teolojisine doru balkl makalesine bavurulabilir.
55
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
nem tamaktadr. Modernite ile yzleme srecinde din-ideoloji dengesindeki deiimin arpc bir misali olarak kurtulu teolojisi taraftarlarnn
Marksizm ile olan ilikisi gsterilebilir. Bu akmn nclerinden Jose Miranda'nn eserlerinin balklar din-ideoloji ilikisindeki dnmn izlerini tamaktadr: Marx and the Bible: A Critique of the Philosophy of Oppression93 (Marks ve ncil: Bask Felsefesinin Bir Eletirisi), Marx Against
Marxists 94 (Marksistlere Kar Marks), Communism in the Bible95 (ncil'deki Komnizm). kinci eserin altbal olan The Christian Humanism
of Karl Marx bu akmn modern bir ideolojik ereveye din bir muhteva
kazandrma abasnn ulat dzeyi gstermektedir. Bir kyas ile ortaya
koymak gerekirse, Modernite ile yzlemenin ilk safhasnda, zellikle XIX.
yzyln sonlarnda Hz. sa tarih bir ahsiyet olarak sekler bir erevede
yeniden anlalmaya allrken, bu yzlemenin ikinci safhasnda, zellikle de XX. yzyln son eyreinde Karl Marks gibi sekler modernitenin
en u ideolojik teorisyenlerinden birisi din bir muhteva ile tekrar yorumlanmaktadr. Din ile ideolojiler arasndaki bu geikenlik hem Bat medeniyeti bnyesinde yaanan gerilimdeki ift ynl dnmn unsurlarn
ortaya koymakta, hem de bu medeniyet bnyesinde gelitirilen din ve sekler erevelerin ortak zeminini gstermektedir.
b. Ana Geleneksel Kiliseler: Protestanlk
Katolikliin aksine merkez bir rgtlenme yapsna sahip olmayan Protestan mezhepler de zellikle XX. yzyln ikinci yarsnda artarak ivme kazanan bir dnm ve yaygnlama sreci iine girmilerdir. Amerikan
evangelikan hareketindeki96 gelimeler bu adan hem Hristiyan dnyasndaki dnmn ilgin bir rneini yanstmakta, hem de modernite ile
olan hesaplamann girdii yeni srecin zelliklerini ortaya koymaktadr.
Ilml Protestan fundamentalistlerin 7 Nisan 1942 ylnda St. Louis'te
gerekletirdikleri National Conference for United Action Among Evangelicals (Evangelikanlar Arasndaki Birleik Eylem iin Ulusal konferans)
balkl toplant bu adan gerek ABD'deki Protestan hareket iin gerekse
daha sonraki dnemlerde ivme kazanacak Protestan misyonerlik faaliyet-
56
DVAN
2000/2
93 Jose Porfirio Miranda, Marx and the Bible: A Critique of the Philosophy of Oppression, (New York: Orbis Books, 1974).
94 Jose Porfirio Miranda, Marx Against Marxists , (New York :Orbis Books,
1980).
95 Jose Porfirio Miranda, Communism in the Bible, (New York: Orbis Books,
1982)
96 Marsden bugn bu hareket iindeki gruplar u ekilde sralamaktadr: Baptistsler, Presbiteryenler, Metodistler, Pentekostallar, Karizmatikler, Independentler,
Luteranlar, Anabaptistler, Restorasyonistler, Congregationistler, Holiness Hristiyanlar ve Episkopalyanlar. bkz. George Marsden, Evangelicalism and Modern
America, (Grand Rapids, MI: Eerdmans, 1984), s. xiv. Bu topluluk iinde zikredilen pentekostal ve karizmatik gibi gruplar ayn zamanda yeni din hareketler tanmlamas iinde de ele alnmaktadr. Biz bu gruplar bu erevede ve ayn zamanda yeni din hareketler iinde de inceleyeceiz.
57
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
snda liberal bir tavr alacak olan" bu dergi, "teolojik adan hi bir tavizde bulunmakszn liberalizm ile fundamentalizmin en iyi ynlerini sentez
eden evangelikan bayra yolun ortasna dikecekti".99
Bylesi iddial ve kapsayc bir sylem ile harekete geen neo-evangelikan hareket XX. yzyln ikinci yarsnda ykselie geen ve son eyreinde yeni bir din uyan dalgas oluturan ok sayda eitim kurumunu100,
sosyal muhteval misyoner nitelikli sivil toplum rgtn101 ve gl bir
yayn faaliyetini102 devreye sokmutur. Bu yaygn faaliyet a hareketin
sosyal ve siyas etkinliini artrmtr. Yetmili yllarn sonunda, iyi bir evangelikan olan Jimmy Carter'n bakan seilmesi, onu takiben muhafazakr
nitelikli Reagan-Bush dnemlerinde din uyann ivme kazanmas, asrn
sonlarnda bir taraftan geleneksel teolojiyi savunan, dier taraftan da modernite ile kapsaml bir yzleme ve sentez ilikisine giren din akmlarn
etkinlik alann geniletmitir.
Dier ana izgideki Protestan kiliseler de modernitenin getirdii meydan okumalara yeni usluplar gelitirerek cevap oluturmaya almlardr.
Dnya Kiliseler Konseyinin (World Council of Churches) 1948 ylnda
Amsterdam'da ilan ettii din zgrlkler deklarasyonu (Declaration on
Religious Liberty) bir taraftan misyonerlik faaliyetinin nndeki engelleri
ortadan kaldrmaya ynelen misyoner bir muhteva tarken, dier taraftan
daha sonra II. Vatikan Konsili'nde Katolikliin vurgulad dier dinlerle
ilikiler ve din zgrlkler hususundaki esnemenin ve yeni slubun izlerini tamaktadr: "Din zgrl iyi bir uluslararas dzenin en temel unsurlarndan birisidir. Bu hristiyan inancnn bir gerei ve Hristiyanln
yaygn bir zelliidir. Bu sebeple Hristiyanlar din zgrl meselesini
uluslararas bir mesele olarak grmektedirler."103
58
DVAN
2000/2
Dnyann her yanndan 285 kiliseyi iine alan Dnya Kiliseler Konseyinin, 1975te Nairobide yaplan beinci genel toplantsnn gndemi
ise, bize modernleme ile Hristiyanln dnm arasndaki ilikinin
belirgin ipularn salamaktadr: Kadnlarn serbestiyeti, daha fazla siyas
ve rk zgrlk arayan insanlarn tatminsizlii, gl ulusal hkmetlerin teknolojik ve asker komplekslerini gelitirmek iin yaptklar harcamalarn GSMH iindeki orannn art, 200 yllk dnya para sisteminin istikrarszl, nfus patlamas, ekolojik problem ve zengin ve fakir lkeler
arasndaki uurumun derinlemesi.
Teknolojik ada Sosyal Sorumluluk Toplantsnn (Assembly on Social Responsibility in the Technological Age) 1975 raporunda ise unlar ifade edilmitir: nsanln bugn kar karya olduu sorumluluk, bilim
ve teknolojinin insanlarn temel fizik ve ruh ihtiyalarn karlamak zere harekete geirildii srdrlebilir bir kresel topluma gemektir. (...)
Bu durum, kkl bir medeniyet dnm, yeni teknolojiler, yeni teknoloji kullanmlar ve yeni kresel iktisad ve siyas sistemleri ierir.
Raporun Kiliseler, bilim ve teknoloji adamlarnn modern toplumlar
iin sosyal olarak sorumluluk gerektiren yeni istikametleri gelitirmelerini
tevik eder ve onun ilgisi bilim ve inan meselelerinde ve belli bilimsel
ve teknik faaliyetlerin ahlk muhtevalar zerinde odaklamaldr eklindeki vurgular hristiyan din adamlar ile sekler entelekteller arasndaki
ilikiyi yumuatma ve Modernizmin epistemolojik ve aksiyolojik dengesizliklerini yeniden dengeye sokma gayesi tamaktadr.
Muhafazakar Protestan Hristiyanlk ile slam bilinteki uyan son 3040 yl iindeki en nemli din gelimeler olarak gren din sosyolojisinin
nemli isimlerinden David Martin, muhafazakr evangelikan hareketlerin
bir yandan zellikle Latin Amerika, Sahra-gneyi Afrika ve Pasifik kys
blgelerde hzla yaylrken, dier taraftan da ABD, ngiltere, Hollanda ve
Avusturalya gibi gelimi Bat lkelerindeki en canl din hareketleri oluturduklarn vurgulamaktadr. Bu hareketlerin zellikle Souk Savan bitmesinden sonra bata Romanya olmak zere Dou Avrupa'da da nemli gelimeler kaydettikleri gze arpmaktadr.104
c. Yeni Bamsz Mezhepler ve Din Hareketler
zellikle XX. yzyln ikinci yarsnda gzlenen dier nemli bir gelime de geleneksel din izgilerle ve ana kiliselerle irtibat olmayan ok sayda yeni ve bamsz din hareketliliin hzla yaylmasdr. Sinkretik bir
ortamda hzla gelime temayl gsteren bu eklektik akmlarn tad
son derece farkl zellikler ve eitlilikler bu hareketlerin isimlendirilmesini, tanmlanmasn ve tasnif edilmesini gletirmitir.105 Bugn bal
104 David Martin, "The Evangelical Upsurge and Its Political Implications", The
Desecularization of theWorld: Resurgent Religion and World Politics, (ed. Peter Berger), (Washington: Ethics and Public Policy Center, 1999), s. 37.
105 Bu konuda kapsaml bir tahlil iin bkz. John A. Saliba, Perspectives on New
Religious Movements, (Londra: Geoffrey Chapman, 1995).
59
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
bana birer inceleme alan haline dnen bu akmlar kimi zaman klt, kimi zaman mezhep, kimi zaman da yeni din akmlar olarak isimlendirilmektedir. Klt isimlendirmesindeki snrllk ve nyarglar, mezhep isimlendirilmesindeki daha st bir din kimlie irtibat dolaysyla son dnem
bilimsel almalarda genellikle NRM (New Religious Movements/yeni
din akmlar) isimlendirilmesi tercih edilmektedir.
Bu akmlarn tanmlanmas ve alanlarnn belirlenmesi de kendi iinde
bir ok glk barndrmaktadr. John Saliba bu tanmlamalar teolojik,
psikolojik ve sosyolik tanmlamalar olarak snflamakta ve her birini eletirel bir adan deerlendirmektedir. Teolojik tanmlamalar genelde bu
akmlar dier ana dinlerden birinden kopan heterodoks tepkiler olarak
grmektedir. Bu erevede Walter Martin bu akmlar "Kitab- Mukaddes'ten kaynaklanan temel doktrinleri reddeden ya da yanl yorumlayan
bir lider ya da reti etrafnda oluan din nitelikli gruplar"106 olarak tanmlarken, bu tanm biraz daha esneten James Sire, "ana Katolik ve Protestan kiliselerce temsil edilen geleneksel Hristiyanln kutsal metin yorumlarndan farkl din doktrin ve pratiklere sahip olan ve tamamyla ayr
organizasyonlar oluturan din akmlarn tm"107 diyerek bu hareketlerin temel farklarn ortaya koymaya almaktadr.
Saliba'nn da hakl bir ekilde vurgulad gibi108 bu tanmlar ciddi i
elikiler ve zaaflar barndrmaktadr. Hereyden nce geleneksel din
akmlardan kopan, bunlarla farkllaan kriteri konduunda ncelikle geleneksel akmlarn belirlenmesi gerekmektedir. Sire geleneksel din akmlar
Katoliklik ve Protestanlk st kiliseleri ile tanmlarken, Martin ncil yorumlarn kriter yapmak suretiyle tanm daha da snrlamakta ve birok
yerleik kiliseyi tanm d brakmaktadr. Ayrca bu tanmlama bu akmlar olumsuzundan belirlemeye alarak bu akmlar arasndaki ortak ynlerin ve farkllaan zelliklerin tebarz etmesini engellemektedir. Bu erevede kullanlan "unorthodox" ve "heterodox" gibi tanmlamalar bu hareketlerin ortaya ktklar tarih sreci ve kendi ilerinde oluturduklar teolojik anlam haritalarn da anlamay gletirmektedir. Geleneksel din
ereveleri esas alan bu normatif yaklam yeni din akmlarn teolojik eklektisizminin sebeplerini, zelliklerini ve din idrak zerindeki etkilerini de
anlamakta yetersiz kalmaktadr.
60
DVAN
2000/2
kolojik problemlerle kar karya kalan genlere alternatif bir terapi alan
oluturan ve toplumsal psikolojik bunalmlarn yansmalar olan gruplar
olarak grmektedir.
Birinci grup iinde yer alan Philip Cushman bu akmlar "kendisini
Tanr ya da Tanr'dan mesaj getiren bir insan olarak gren karizmatik liderler tarafndan kontrol edilen, sadece tek bir doru inan olduunu ve
onun da kendilerine ait olduunu iddia eden, kendi snrlayc kurallarna
sorgusuz ve tam bir itaat bekleyen, zihin kontrol mekanizmalar kullanan,
d dnyay aldatmaya alan ve yelerin emeini ve ekonomik gcn
smren, kendisinden ayrlan yelerine saldran"109 gruplar olarak tanmlamaktadr. Bu akmlara daha objektif yaklamaya alan ikinci grubun nemli isimlerinden Marc Galanter ise ayn akmlar "hiss bir inan
sistemine balanan, yksek bir sosyal ballk dzeyine sahip olan, grubun davran normlarndan ok sk bir ekilde etkilenen ve gruba ve
onun liderine karizmatik veya ilah bir g atfeden gruplar"110 olarak tanmlamaktadr.
Ankete ve gzleme dayal bilimsel yaklamlarla bu gruplar tanmlamaya alan ve bu nedenle nceki iki yaklamn nyarglarndan uzak duran sosyolojik yaklam ise bu gruplar kilise, mezhep, frka ve klt tanmlamalar erevesinde bir yere oturtmaya almaktadr. Bu erevede
Rodney Stark ve William Bainbridge'in111 mezheplerin ana kiliselerin
birinden kopan bir kol, bu yeni din akmlarn ise ou zaman farkl din
gelenekten gelenlerden oluan ve eklektik bir yap arzeden akmlar olduu konusunda yaptklar ayrm zellikle medeniyet bunalm ve din etkileim ve dnm asndan dikkat ekicidir.
Yeni din akmlar, yaanmakta olan medeniyet bunalm ve Hristiyanln bu bunalma gsterdii tepkinin oluturduu dnm erevesinde
deerlendirebilmek iin bu akmlarn bnyesine giren ana kollar ve zelliklerini de ortaya koymak gerekir. Bu akmlar dnya dinlerini 22 ana gruba ayran J. Gordon Melton'un gelitirdii tasnif erevesinde sekiz ana
grupta ele alnabilir:
Pentekostal grup: Bata daha nce bilinmeyen dillerde konumak olmak zere Tanr katndan ihsan edilen zel niteliklere, mevhibelere ve kerametlere dayanan retileri benimseyen bu gruplarn modern trleri XX.
yzyln balarnda km ve asrn ortalarnda ABD leinde hzla yaylarak, onlarca farkl kola, 5.650 yerel cemaata, yine binlerce kiliseye ve
109 Philip Cushman, "The politics of vulnerability: youth in religious cults",
Psychohistory Review, 12 (1984), s. 6; Saliba, a.g.e., s. 5.
110 Marc Galanter, "Charismatic religious sects and psychiatry: an overview",
American Journal of Psychiatry, 139 (1982), s. 1539; Saliba, a.g.e., s. 6.
111 Rodney Stark ve William Bainbridge, "Concepts for a Theory of Religious
Movements", Alternatives to American Mainline Churches, ed. Joseph H.
Fichter, (NY: Rose of Sharon Press, 1983), s. 3-27; Saliba, a.g.e., s. 8.
61
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
ok sayda taraftara kavumutur.112 Bugn ise ok farkl kollarda milyonlarca taraftara hitap kabiliyeti kazanmlardr.
Bir rivayete gre Hz. Musa'nn Sina danda On Emri almasnn yldnmne rastlayan, hristiyanlarca da Paskalya'dan elli gn sonra kutlanan
Hamsin (Pentikost) yortusundan ismini alan bu akm ncil'in Resullerin
leri blmnn 2. babnda113 zikredilen bilinmeyen dillerde konuma
mevhibesinden hareketle ilah nitelikli ihsanlara dayal retileri ve yntemleri ne karmaktadr. zel tedaviler, peygamberlik, hikmet, ruhlara
vukufiyet gibi dier mevhibelerle de desteklenen bu nitelikler bir ok yeni akmn ncs iin nemli bir meruiyet zemini oluturmutur. ncil'in
ayn babnda yer alan "Ve son gnlerde vaki olacak ki, Allah diyor, btn
beer zerine Ruhumdan dkeceim; oullarnz da kzlarnz da peygamberlik edecekler, ve genleriniz ruyetler grecekler, ihtiyarlarnz da ryalar grecekler, o gnlerde kullarm zerine de cariyelerim zerine de Ruhumdan dkeceim; ve peygamberlik edecekler. Ve yukarda gkte harikalar, aada yeryznde de alametler, kan ve ate ve duman buusu vereceim." (Resullerin leri, 2:17-20) ifadeleri bu tr olaanstlkler iddias tayan mesihi hareketlerin meruiyet iddialarna zemin tekil etmitir. Bu erevede bir taraftan kyametin yaklat inancyla Mesihi bir tavra, dier taraftan da ayn babda yer alan114 komnel bir tavra ynelen bu
gruplar ana kiliselerden kopan bamsz niteler oluturmulardr. Gittike farkllaan zelliklere ramen 1960l yllardan itibaren hzl bir art
gsteren karizmatik115 ve neo-pentekostal hareketler bu erevede balbana geni bir grup oluturmutur.
Komnel Grup: Bu grubun en ayrdedeci zellii ncil'in Resullerin
leri (4:32-35) blmnden esinlenerek kurulan komnel hayat tarzdr.
Hristiyanln ilk yzyllarnda da gzlenen, daha sonra manastr hayat ile
kurumsallaan, zellikle XIX. yzyl Amerika artlar iinde yeni zelliklerle bezenen din gruplar haline dnen ve son dnemde modernlemenin
getirdii bunalmlara bir tepki nitelii de kazanarak yaygnlaan bu hare-
62
DVAN
2000/2
ketler ekonomik i yeterlilikle d dnyadan kopuk yaayan, gl bir liderlik ve sosyal kontrol mekanizmas oluturan hareketlerdir. XIX. Yzylda Shakerler, Amana cemaati ve Kardeler topluluu gibi topluluklardan oluan bu grup son dnemde Paul Erdmann'n Armageddon kilisesi, Stepher Gaskin'in Farm hareketi ve Peter ve Eileen Caddy'nin Findhorn hareketi gibi topluluklarda tipik rneklerini bulmutur. Bu grup
bnyesinde ayrca Swami Kriyananda'nn kurduu Ananda kooperatif
ky rneinde olduu gibi Dou dinleri ile sentez oluturmaya alan
sinkretik hareketler de olmutur.
Hristiyan Bilim-Metafizik Grubu: Bu grubun en temel zellii insan zihninin ileyi mekanizmas zerinden hastalklar tedavi etme ve
Tanr ile btnleme felsefesi etrafnda mutlulua ulama fikridir. Akademik evrelerde New Thought (Yeni Dnce) olarak isimlendirilen bu
grup bireysel gelimeyi ne karmakta ve meditasyonu temel din pratik
olarak benimsemektedir. Yine 19. yzylda Unity School of Christianity,
Divine Science Federation International ve Christian Science topluluklarnca gelitirilen bu akmn son dnemdeki nemli temsilcileri Robert
W.C. Burke liderliindeki Esoteric Transcendentalism, Joan Gibson nclndeki The Church of Inner Wisdom ve Mildred Mann'n yrtt
The School of Pragmatic Mysticism'dir. Metafizik ile bilim arasnda kurulmaya allan bu balant metafizik idraki bilimsel idrakin geliemedii
dnemlere zg gren pozitivist anlaya bir tepki nitelii tamaktadr.
Spiritelist ve Psiik gruplar, Yeni a gruplar: nsan ruhu ve zihninin olaanst glerine dayal bir din idraki esas alan bu gruplar bir
ynyle parapsikoloji dier ynyle de spritalizmi temel k noktas
olarak benimsemektedirler. Bu erevede telepati, ruh tedavi yntemleri, psikokinesis gibi parapsikolojik yntemlerle, genelde oklt ve "gizli
hikmet" alan olarak grlen astroloji, falclk ve I Ching gibi modern bilim erevesinde izah edilmesi g olan geleneksel bilgi ve yntemleri
kullanan bu akmlar Modernitenin oluturduu kalplar ve kategorileri
amaya almalar asndan dikkat ekicidir. Son dnemlerde sinema gibi grsel sanatlara da yansyan yaayanlarla ller arasnda temas kurma,
medyumluk ve ruhlarn kendi hikmetlerini yaayan insanlara aktarmas
gibi meseleler ruhculuk akmnn yaygnlamasnn iaretleridir. 1970li
yllardan sonra artan bir hzla yaylan Yeni a hareketi de kkenlerini
bu ruhu akmlardan alan ve zellikle Dou dinleri ile sentez kurarak
mistik tecrbelere dayal yeni bir din idrak biimi oluturmaya alan bir
harekettir.
Bu hareketlerin konumuz asndan tad nem, son derece eklektik
bir nitelik tamalardr. Bir taraftan ncil'i temel kaynak kabul eden ve geleneksel Hristiyan izgisini srdren, dier taraftan kullanlan yntemler
ve ruhcu inan ilkeleri asndan asndan doulu dinlerin yoga, meditasyon ve reenkarnasyon gibi temel inan esaslarn ve yntemlerini benimseyen, te yandan da dier gezegenlerle temas ngren bilimsel/mistik
63
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
64
DVAN
2000/2
By Grubu: Bu grupta yer alan akmlar temelde belli riteller araclyla doa glerinin denetlenebileceine ve ynlendirilebileceine
inanmaktadr. Kkenlerini Hristiyanlk ncesi kltrlerden alan, Hristiyanlkla birlikte oluan sentezlerle yeni nitelikler kazanan bu gruplar modern dnemde tepkisel nitelikli araylara zemin olmutur. Ritel By,
neo-paganizm, cadclk ve satanizm gibi kollara ayrlan bu hareketler gizemli topluluklar oluturarak modernitenin rasyonel zne meydan okumaktadrlar.
116 Vergilius Ferm, Encyclopedia of Religion, s. 671.
65
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
Bu hareketlerin bir dier nemli zellii ise, Dou maneviyat ile Hristiyan gelenei arasndaki eklektik karakteridir. Bu eklektisizm, szkonusu
hareketleri, madd serven bakmndan tatmin olmu ve fakat bu madd
tatminin tesinde manev bir serven arayan modern insan iin cazibeli
hale getirmektedir.
Sebebi ne olursa olsun, daha eklektik ve liberal din harekete yneli,
modern insann, Modernizmin yeknesak determinizmi ve ana Hristiyan
geleneklerin kuralclyla ilgili iki temel tatminsizliini yanstmaktadr.
Medeniyet bunalmnn bir iareti durumundaki psiko-ontolojik dengesizliin sonucu olarak daha nce tecrbe edilmemi ben-idrakine ve z
denetime olan vurgu, Dou dinlerinin de ekim alan oluturmasna yol
amtr.
Bu din hareketlere olan ilgi, modernist paradigmann beden, akl ve ruhu ayran zelliine kar bir mukabele nitelii tamaktadr. Daha kutsal
ve btnlemi bir hayat tarz hususundaki bask, manev ve madd aksiyolojinin sekler farkllamasna bir alternatif olarak grlmektedir. Bu tepki, birok mezhepsiz, evangelik kiliselerde ve New Age (Yeni a) hareketlerinde mahade edilmektedir.
Bu temayl, szkonusu medeniyet bunalmnn kendine has tarih kavanda, Hristiyanln yeni bir ruh, metot ve ekle doru dnm srecini hzlandrabilir. Bu hareketlerin baars, pritan dinamizminden sonra
gerekleen protestan ahlk oluumunda olduu gibi, halka indirgenme
seviyelerine ve yeni ahlka dayanan bir dinamizmi oluturmadaki kabiliyetlerine baldr. Son on yl iinde ye saylarndaki byk arta ramen,
bugne kadar bylesi hareketler yalnzca modern maddecilikten kaan snrl saydaki insann ruh sna olabilmitir.
d. Postmodern Teoloji
Modernitenin olumsuz ve dogmatik ynlerine kar eletirel bir akm
olan Postmodernizm, kendi iinde birok -bazen birbiriyle atan- temayl iermektedir. Feminizm, ecinsellik, teoloji, felsefe vb. gibi yneliler,
entelektel bir eletiri potasnda birbirlerine karmaktadr. Bunlarn eletirinin tesine geip, yaanan medeniyet dnmne olumlu katklar salayan yeni bir paradigma oluturup oluturamayacaklar medeniyet dnmnn geleceinin nemli belirleyicilerinden biri olacaktr.
66
DVAN
2000/2
67
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
Bu yneliin zgnl, Hristiyan gemiin teolojik bir tekrar olmaktan ziyade kltrn evrensellemesi ve kresellemesi srecinin bir sonucu olarak gelien yeni eklektikilie dayanmasndandr. Bu kreselleme,
zamannda Hristiyanln Katolik dnmnn gerekletii ve yeni medeniyet safhasnn hukukletirilmesine ynelik teolojik ve ahlk temel
kurma misyonunun yerine getirildii Pax Romana srecinin saladna
benzer bir eklektik atmosfer salamaya almaktadr.
Postmodernitenin Hristiyanln dnm zerindeki ikinci nemli
etkisi zellikle ncil okumalarnn ve yorumlarnn postmodern bir eletirisinden kaynaklanan epistemolojik boyut ile ilgilidir. Bu erevede alan
bir grup akademisyenin ortak rn olan The Postmodern Bible120 isimli
eser bu yaklamn ilgin rneklerini barndrmaktadr. Bu eserin yazarlar
ortak hareket zeminin olarak kutsal metinlerin geleneksel okunularnn
da modern ncil almalarnn da dayand niha gereklik ve hkm iddialarna phe ile yaklama olduunu121 vurgulamaktadr. Geleneksel
okumalarn evrensellik, btnlk ve dier yorumlara stnlk iddialarn
reddeden postmodern yaklam, btn bu yorumlarn kendilerinin g
baml ve konjonktrel okumalar olduunu benimsemektedir. Kendi
okumalar da dahil her tr okumann bir g ilikisini yansttn ve hi
bir ncil okumasnn masum olmadn, aksine her bir okumann belli bir
ideolojik arkaplan barndrdn iddia eden bu yaklam kutsal metin okumalar asndan yeni bir meydan okumay beraberinde getirmitir. Geleneksel okumalarn tmnn smrgecilii, klecilii, kadnn aalanmasn ve egemen snflarn gcn hukukiletiren bir statko merulatrmasna zemin tekil ettiini vurgulayan bu yaklam, alternatif okuma biimleri oluturarak epistemoloji ile politika arasndaki ilikiyi yeniden tanmlamaya almaktadr.
Bu erevede okuyucu-eksenli, yapsalc, post-yapsalc, syleme dayal,
psikoanalitik, feminist ve ideolojik kritiklerden hareketle oluturulan yeni
ncil okuma yntemi post-modern epistemoloji ile hristiyan kaynaklar
arasnda yeni bir anlamllk ilikisi kurmaya almaktadr. zellikle okuyucu-eksenli122, dil-metin123, kurumsal-sosyal yaplara124 dayal kritikler
68
DVAN
2000/2
120 George Aichele, Fred Burnett, Elizabeth Castelli, Robert Fowler, David Jobling, Stephen D. Moore, Gary A. Philips, Tina Pippin, Regina Schwartz, Wilhelm Wuellner, The Postmodern Bible, (New Haven: Yale University Press,
1995).
121 The Postmodern Bible, s. 2.
122 Bu kritikler iin bkz. Robert M. Fowler, Let the Reader Understand: ReaderResponse Criticism and the Gospel of Mark, (Minneapolis: Augsburg/Fortress,
1991); Robert M Fowler, "Mapping the Varieties of Reader-Response Criticism", Biblical Interpretation, 1994/1:1-28; Edgar V. McKnight, Postmodern
Use of Bible: The Emergence of Reader-Oriented Criticism, (Nashville: Abingdon, 1988).
123 Dil ve metin kritikleri rnekleri iin zellikle bkz. George Aichelle, "On Postmodern Biblical Criticism and Exegesis", Forum, 1989/5:31-35; Stephen D.
Moore, Literary Criticism and the Gospels: The Theoretical Challenge, (New
69
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
konusunda salkl sonulara ulaabilmek iin ayn dnemdeki farkl toplumlar karlatran yatay mukayese analizi ile, ayn toplumlarn farkl dnemlerdeki zelliklerini karlatran dikey mukayase unsurlarn barndran
drtl bir matris erevesinde dnme zorunluluu vardr. Yatay mukayese bir medeniyetin ortak geliim srecini yanstrken, dikey mukayese o
medeniyetin farkl dnemlerdeki sreklilik unsurlarn ortaya koymaktadr.
Modernite-din ilikisinin Bat medeniyetindeki servenini anlayabilmek
iin yatay mukayese dzlemindeki ar genellemelerden kanmak gerekmektedir. Ortak bir ok unsura ramen, farkllklar anlamakta yetersiz kalan bir yaklam, tek bir tecrbeyi eksen alan bir iliki biimini kanlmaz
bir evrensel zorunluluk olarak anlama riski ile kar karya kalr. Bu durum
zellikle moderniteyi kendine zg bir tecrbe sreci iinde yaamaktansa tek bir modelin aktarm eklinde tasavvur eden Bat-d aydnlar iin
ciddi bir entelektel amaz oluturmaktadr. Bat iindeki tecrbelerin
farkllamasn anlamak, kendi gerekliine uygun bir modernite tecrbesi gelitirebilmek asndan zel bir nem tamaktadr.
Bu farkllamalar, en ok ortak yn bulunduu dnlen dnemler iin
bile geerli olmaktadr. Genelde modernitenin etken, dinin edilgen olduu ve dinin modernite karsnda kanlmaz bir sona doru gittii dnlen XIX. yzyl bu erevede geni lekli bir mukayesede ilgin farkllamalar bnyesinde tamaktadr. Mesela, modernite-din gerilimin en youn seyrettii ve Aydnlanma parametrelerinin etken, din tepkilerin edilgen bir grnm arzettii XIX. yzyl Fransa'snda din (Katoliklik) modernitenin btn iyi unsurlarnn kar kutbu olarak alglanrken, ayn yzylda bir sonraki yzyla damgasn vuracak olan ABD'nin oluum srecinde din (Protestanlk) yeni bir evrensel misyon anlaynn ve ulusal kimliin ana dokusu olarak grlmtr. Fransz rasyonalizmi Katolik
Kilisesi'nin temel dogmalarn sarsarken ayn dnemde Alman romantizmi
modernite unsurlarn da bnyesinde barndran yeni bir din idrak ile ykselie geiyordu. Kta Avrupa'sndaki ulus-devlet oluumlar nceki dnemlerdeki din birliktelikleri zerek yeni siyasal birimler olutururken,
ngiltere din (Anglikanizm) ve gelenek temelli bir siyasal tanmlama abas iine girmitir. Bu farkl oluumlar ve tecrbeler modernite-din ilikisinin ayn medeniyet havzas iinde bile tekdze bir ekilde alglanamayacak
kadar farkl unsurlar barndrabileceini ortaya koymaktadr.
70
DVAN
2000/2
Dikey mukayese dzleminde yaplan ar genellemeler ise en arpc rneklerini sonculuk teorilerinde kendini gstermitir. Akan sreci inceleyerek gemiten gelecee bir projeksiyon izmeye alan sonculuk teorileri, srecin btn ynlerini ortaya koyan analizler yerine anlk resimlerden hareketle gemiten meruiyet zeminleri oluturan, gelecekle de ilgili g-baml ngrlerde bulunan bu teorilerin ortaya koyduu tekynl ak yaklam alternatif srelerin anlalabilmesini gletirmektedir. Bu erevede XIX. yzyl sonlarnda pozitivizm ile birlikte ykselen
modernite karnda dinin sonunun geldii varsaymna dayal yaklamlar,
71
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
kisini aklayamaz hale gelmitir. Din sembol ve tasavvurlarn grsel sanatlar da etkileyecek biimde128 gittike artan bir ivme ile hayatn iine
tekrar dnmeye balamas bu varsaymn snrlarnn oktan alm olduunu gstermektedir. Bu nedenledir ki, karlkl etkileim ve dnm
ancak ve ancak ok ynl ve ok boyutlu bir sre analizi ile anlalabilir.
ncs; zellikle XX. yzyln ikinci yarsndan itibaren modernist
paradigmada gzlenen ve ontolojik, epistemolojik ve aksiyolojik dengesizlikler ortaya karan bunalm alanlar modernite-din ilikisinin yeniden tanmlanmasn gerektiren sonular dourmutur. nsanolunun zellikle
varolu alann daraltma riski tayan bu bunalm alanlarnn younlamas
genelde dinlerin zelde de Hristiyanln yeni bir canlanma dnemine girmesi ile ezamanl seyretmitir.
Drdncs; Modernizm ile yaad ilk gerilim srecinde zellikle I.
Vatikan Konsili ile zdeleen tepkici refleksler veren ve bu reflekslerini
XX. yzyln ortalarna kadar srdren Hristiyanlk, XX. yzyln ikinci yarsndan itibaren zellikle II. Vatikan Konsili ile zdeleen, ancak dier
hristiyan gruplarca da srdrlen daha evrensel bir dile ve sluba dayal
aksiyoner tepkiler gstermeye balamtr.
Beincisi; Hristiyanln ana damarlarnda gzlenen bu dnmn yeni din akmlarn eklektik yaplar ile birleince Hristiyanln Pax Romana'nn sinkretik ortamndaki dnmne benzer yeni bir dnm sreci iine girdii sylenebilir. Bu dnm sreci bir taraftan Hristiyanln
temel dogmalarnda radikal krlmalar beraberinde getirirken dier taraftan da eklektik zelliklerle Bat-d toplumlara nfuz kabiliyetini artrmaktadr. Bu durum Hristiyanln zellikle Avrupa-d alanlarda yeni bir
ivme ile yaylmasn beraberinde getirmitir. Hristiyanlk zellikle Kuzey
Avrupa'nn Protestan toplumlarnda g kaybederken129 bata Afrika ve
Asya olmak zere dier ktalardaki etkinliini artrmaktadr.
72
DVAN
2000/2
128 William Sims Bainbridge'in Yldz Savalar film serisi ile din sembol srekliligi ve din idrakin gelecei arasnda kurduu balant bu konuda ilgin bir rnek tekil etmektedir. William Sims Bainbridge, The Sociology of Religious Movements, (New York: Routledge, 1997), s. 397-403.
129 Grace Davie'nin Modern Avrupa'da Din balkl almas, Avrupa'nn Katolik gney toplumlar ile Protestan kuzey toplumlarnn din inan ve ballk konusundaki farkllamalar ortaya koymaktadr. Grace Davie'nin 1990 tarihli aratrmasna gre Avrupa ortalamasnda %70 olan Tanr'ya inan oran
Katolik rlanda'da %96'ya, talya'da %83'e, Portekiz ve spanya'da %80'e ularken, Protestan sve'te %45'e, Norve ve Danimarkada %65'e dmektedir. Avrupa ortalamas %33 olan lmden sonra hayata inan ise rlanda'da
%70'e, talya'da %44'e karken, bu oran sve'te %21e, Danimarka'da %23'e
inmektedir. Kiliseye devam asndan ele alndnda ise haftada bir kiliseye gidenlerin Avrupa ortalamas %29, hayatnda hi gitmeyenlerin Avrupa ortalamas %40'tr. Kiliseye ancak ayda bir kez gidebilen svelilerin oran %10'da
kalrken, kiliseye en az haftada bir kez giden rlandallarn oran %81, talyanlarn oran ise %40 nisbetine kmaktadr. Detaylar iin bkz. Grace Davie, Religion in Modern Europe, (Oxford: Oxford University Press, 2000), s. 9-11.
Altncs, kresellemenin getirdii yeni ve youn etkileim alanlar artk medeniyet dnmn Bat medeniyeti iindeki dnmlerle, dini
de Hristiyanlk prototipi ile zdeletiren teorik yaklamlarn aklama ve
anlamlandrma kapasitelerini nemli lde daraltm bulunmaktadr. Bat-eksenli tarihi aklara dayal kavramsallatrmalardan hareketle insanlk
birikimini bir btn olarak anlamak ve gelecee dnk projeksiyonlarda
bulunmak gittike daha zorlamaktadr. Ninan Smartn Bat zihniyeti ile
din alglamas ve din aratrmalar arasndaki ilikiyi inceledii eserinde
yapt vurgu bu anlamda zel bir nem tamaktadr: Biz genelde dnya tarihini brahimden Reagana uzanan dz bir izgi olarak dnrz.
(Bizim iin) edebiyat saf bir Bat olgusudur; antropoloji ise bize deil ancak bizim dmzdakilere uygulanabilen bir bilimdir; dinin psikoanalitik
anlatm 19. yzyl Victoryan din anlaynn anlatmdr; felsefe Bat felsefesidir; toplum Bat toplumudur; ahlk bizim ahlkmzdr veya ancak
bizim ahlkmz ahlktr.130
Bat-merkezli aklama ve anlamlandrma abalarnn rn olan sonculuk teorilerinin kar karya kald metodolojik problemler bu yaklamlarn kresellemenin getirdii yeni ve dinamik etkileimi aklayc
ereveler oluturmasn imkansz klmtr. Tarihi Bat tarihine, dini Hristiyanlk prototipine indirgeyen yaklamlarn din ve tarih ile ilgili byk
lekli ngrleri olgusal gelimelerle ciddi sarsntlar geirmitir. Hristiyanln son dnemlerde yaamakta olduu eklektik dnm bunun
arpc bir misalini oluturmaktadr.
zetle, kreselleme ile byk bir ivme kazanan kltrel etkileim tek
ynl bir ak deil, ok daha karmak bir eklektik seyri devreye sokmaktadr.131 Bylesi bir srete her bir medeniyet havzas kendi geleneini
belirleyecek dinamik unsurlarla kresel mekanizmalar arasnda yeni dengeler oluturmaya dayal kapsaml bir meydan okuma ile kar karyadr.
Bu konuda Bat medeniyeti sekler132 ve din nitelikli araylar ile bu
dnm srecinin sreklilik unsurlarn yeniden oluturmaya almaktadr. Bat-d medeniyet havzalar iin bu kapsaml meydan okuma daha
da derin yzlemeleri beraberinde getirmektedir133, nk Bat'da
130 Nian Smart, Religion and the Western Mind, (Albany: State University of
New york Press, 1987), s.3.
131 Kresellemenin bu boyutu ve medeniyet idraki arasndaki iliki iin bkz. Ahmet Davutolu, "Globalization and the Crisis of Individual and Civilizational Consciousness", Globality and Democracy (ed. Hans Kechler), (Viyana: I.P.O., 2000) s. 185-203.
132 Sekler nitelikli bu araylar iin bkz. Ahmet Davutolu, Civilizational
Transformation and the Muslim World, (K.L.: Quill, 1994), s. 28.
133 Bu yzlemenin seklerleme boyutlarnn mukayeseli bir tahlili iin bkz. Ahmet Davutolu, "Philosophical and Institutional Dimensions of Secularism:
a Comparative Perspective", Islam and Secularism in the Middle East, (ed.
Azzam Tamimi, John Esposito), (Londra: C. Hurst & Co. Publishers Ltd.,
2000), s.170-209.
73
DVAN
2000/2
Ahmet DAVUTOLU
74
DVAN
2000/2