You are on page 1of 74

Bunalmdan dnme

Ahmet DAVUTOLU

Bat medeniyeti
ve Hristiyanlk
1

I. Sonculuk Tezlerinin Metodolojik Kritii:


Tarihin Sonu mu, Medeniyet Dnm m?

20.

Yzyl insanolunun varoluunu anlamlandrma abalarnn nemli ekseninin sonunu ilan eden
akmlara ahitlik etti: Din, deolojiler ve Tarih. Asrn
banda teolojik nitelikli varolu anlamlandrma alanlarn oluturan dinin sonu tezi ile bilimsel/pozivitist temelli sekler ideolojilerin ykselii ilan edilirken, asrn ortalarnda II. Dnya Savann bitii ile bu savaa yol aan ideolojilerin sonu, asrn sonunda da Souk Sava'n bitii ile tarihin sonu ilan edildi. lerlemeci zaman anlaynn rn olan bu sonculuk (Endizm) yaklamlarnn metodolojik ve teorik
nermelerinin ve amazlarnn ortaya konmas, yaanan tarih srecin anlalmas asndan byk bir nem tamaktadr.
Fukuyama2 Berlin duvarnn yklmasn takip eden gnlerde kaleme ald makalesinde, Marksist teorinin tarih ngrlerinin iflas ile noktalanan Souk Savan bitiini, tarihin sonu olarak ilan etmiti. Fukuyama'ya
gre Bat demokrasisinin evrensellemesi ile insanolunun sistem aray,
dolaysyla tarih dinamizm sona ermiti. 19. Yzyl tarihselciliinin yeni
erevelerde tezahrleri olan Endizmin (sonculuk) son misalini tekil
eden bu yorum, yeni dnya dzeni sylemine salad teorik destek dolaysyla ksa zamanda yaygnlat.
1 Bu makalenin zellikle sonculuk teorileri, medeniyet dnm ve Hristiyanlktaki yeni araylar ile ilgili blmlerinin zetleri ilk olarak International Studies
Association (ISA)'in 20-23 Mart 1991 tarihinde Kanada'nn Vancouver ehrinde gerekletirilen New Dimensions in International Relations konulu yllk
kongresinde "Civilizational Transformation and Political Consequences"
balkl bir tebli olarak sunulmu, daha sonra da 1994 ylnda yaynlanan Civilizational Transformation and the Muslim World (1994, K.L., Quill) balkl kitapta yer almtr. lgili blmler Hristiyanln dnm asndan gzden
geirilerek ve zellikle Hristiyanlkla ilgili blmler geniletilerek yayna hazrlanmtr.
2 Francis Fukuyama, Are We at the End of History, Fortune International
1990/2, s. 33-36; ve The End of History and The Last Man, (New York: The
Free Press, 1992).

1
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

Tarihi insanolunun daha st dzey hrriyet ve rasyonellie ulama abas olarak gren Hegelci tarih anlayn yeniden yorumlama abas iindeki Fukuyama, tarihi "insanolunun, evrensel geerlilii olan en mkemmel bir siyas sistem araynn"3 rn olarak grmektedir. Fukuyama'ya
gre Marksizmin k ile ortaya kan sre insanolunun bu araynn
hedefine ulamasnn bir iaretidir: Hr toplumlar oluturma hedefini gerekletiren Bat-tipi demokrasi, tarihin sonunu ilan etmitir. Bu grn
teyid iin de Hegel'in 1806'da Napolyon ordularnn zaferi ile neticelenen
Jena Sava sonunda tarihin sonunu ilan etmesine atfta bulunmaktadr:
"Hegel modern liberal devletin temelini oluturan hrriyet ve eitlik ilkelerinin en gelimi lkelerde uygulamaya getiini ve liberalizmden stn
herhangi bir alternatif sosyal ve siyas rgt formu ve ilkelerinin kalmadn sylyordu."4
Fukuyama bu gr ile hem Hegelci hem de Marksist felsefenin ortak
temeli olan 19. yzyl tarihselciliinin dorusal ilerlemeci tarih anlaynn
temel nermelerini tekrar etmektedir. Marksist paradigmann k aslnda hem liberal hem de sosyalist gelenekleri ortaya karan bu temel
nermelerin ciddi bir sorgulamadan ve yeniden deerlendirme srecinden
geirilmesini gerekli klmaktadr, nk Fukuyama'nn kendisinin de kabul ettii gibi her iki gelenek de "ayn srecin rnleridir"5 ve "Marks ve
Hegel'in ayrld yegane nokta, tarihin sonunda hangi tr bir toplumun
ortaya kaca sorusudur".6 Newtoncu mekanistik kozmoloji, antroposentrik (insan-merkezli) epistemoloji ve rasyonalist ahlk sacaya zerine
oturan Aydnlanma a, dorusal ilerlemeci tarih anlaynn gelimesini
salayan felsef bir ereve oluturmutur. Bu adan Marksizmin kn sadece belli bir tr siyas ve ekonomik yaplanma biiminin zl
olarak deil liberal gelenein de zerinde gelitii felsef birikimin ve modernist paradigmann bir bunalm olarak grmek daha doru olur.

2
DVAN
2000/2

Marksist sistemin zln bir sosyo-ekonomik yaplanma tarznn iflas olarak yorumlayan gr, Marksist ve liberal yaplarn ortak bir felsef
temeli paylatklarn gzard etmektedir. Sath yapsal tahlilleri felsef derinlik ve younlua tercih eden bu yaklamn dier bir amaz da, Marksist sistemin zln tarih bir sre iinde incelemekten ok anlk bir
oluum olarak grmesidir. Anlk bir oluumun yapsal tahlili esas alnp geriye doru teorik aklamalar getirmek suretiyle bir tarih anlay ortaya
konmaya allmaktadr. Son derece kapsaml bir genelletirmeye dayanan
bu metodik yaklam kapitalist yaplarn ve liberal gelenein zaferi ile ilgili ok kesin bir yargy beraberinde getirmektedir. Fakat unutulmamas gerekir ki, kapitalist yaplarn kyasya tenkit edildii ve Marksist teorinin
ykseli dnemini yaad 1960'l yllarda benzer bir yaklamla Mark3
4
5
6

Francis Fukuyama, The End of History and The Last Man, s. 64.
A.g.e., s. 64.
A.g.e., s. 66.
A.g.e., s. 65.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

sizm adna tarihin sonunun yaklatn iddia eden devrimci teorisyenler


ksa srede tarihin sonu ile deil, tarihin temelsiz teoriye isyan ile kar
karya kalmlardr. Bu nedenledir ki, daha ksa dnemli analiz unsurlar
ihtiva eden ekonomik ve politik yap deiimleri ile ok daha uzun dnemli dnmleri kendi iinde barndran felsef/varolusal araylar arasndaki balantlar ve farklar gznnde bulundurmayan tezler metodolojik adan ciddi zaaflar da beraberinde getirirler.
Kanaatimize gre Marksizmin iflas tarihin sonunun deil, bir medeniyet dnmnn tezahrdr. Marksist teori ve pratiin iflas, aslnda liberal ve Marksist yaplarn temelini dokuyan ortak felsef zeminde yaanan bir yzlemenin ve bunalmn izlerini de tamaktadr. Sath yapsal
tahlillerin aksine, Fransz Devrimini mteakip XIX. yzylda belirginleen
liberal ve Marksist teoriler ortak bir dnya gr atmosferinin rndrler. Newton'un mekanistik kozmolojisinin, insan-merkezli epistemolojinin ve rasyonalist ahlkn ekillendirdii bu entelektel atmosfer, daha
geni tanmyla modernist paradigmann olutuu teorik zeminin geliim
alandr. Ortada gerekten Marksist teorinin amaz var ise, bu entelektel atmosferin ve teorik zeminin de tartma alan iine alnmas kanlmaz olur. Bu gereklilik zellikle Hristiyanln bu sre iinde geirdii
dnmn anlamlandrlmas asndan zel bir nem tamaktadr.
Sonculuk teorileri, "akl-bilim-ilerleme" lsnn srekli devrimlerle
insanolunun kaderini belirledii nermesine dayanan modernist dnce tarznn rnleridir. nsanln kaderi ile ilgili geni apl teoriler kurma abasnn cazibesi, modern insann tabii ve sosyal evrenin btn parametrelerini tmyle kontrol altna alabilecei ile ilgili ihtirasnn bir sonucudur. Bu cazibenin felsef, psikolojik ve metodolojik zelliklerini ortaya koymak, hem sonculuun son rn olan Tarih'in Sonu tezininin
teorik, analitik ve ampirik geerliliini tartmak hem de bu gre alternatif aklayc bir ereve oluturmak bakmndan kanlmazdr.
Sonculuk teorilerinin en nemli amaz, sosyal gereklii aklama iddiasndaki bu teorilerin metodolojik sapmalardan kaynaklanan speklatif
nermelere dayanmakta olmalardr. Bu teoriler sosyal gereklii aklama
iddiasnda bulunsalar dahi, nemli bir metodolojik soru yine de geerliliini srdrmektedir: Bu teoriler gerekten tarih sreci zaman-mekan
boyutu iinde incelemeye mi almaktadrlar, yoksa C.W. Mills'in7 soyut
empirisizm tanmlamasnda olduu gibi btncl bir erevenin kk
paracklarn kullanarak pragmatik siyas kullanma uygun anlk tasvirler
yapmaya m ynelmektedirler? Anlk tasvirlere dayal ikinci tr tahliller,
car paradigma iindeki sosyal gerekliin yalnzca sath ynn belli bir
adan ortaya koyabilirler. Bylece car paradigmann insanln kaderi ile
ilgili nermeleri, siyas ve sosyal bir fayda salad srece geerliliklerini
srdrebilirler.
7 C.W. Mills, The Sociological Imagination, (New York: Oxford University Press,
1959).

3
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

Sonculuk teorilerinin gemi dnemlerdeki trleri bu teorilerin metodolojik amazlar konusunda ilgin ipular salamaktadr. Din'in Sonu ve
deolojilerin Sonu tartmalarn bu adan ele alabiliriz. Geen yzyl iinde August Comte'un insan bilgisinin tarih evrimini teolojik-metodolojikbilimsel sreler iinde ele alan pozitivist tahlili ile Modernizmin mutlak
zaferi ve Din'in Sonu ilan edilmiti.8 Bu teoriye gre Din, insan bilgisinin
ilk dnemlerinin eseri idi ve modern dnemde geerliliini srdrmesi imkanszd. nsanln kaderi artk bilim tarafndan belirlenecek ve Din'in insan hayat iindeki rol gittike azalarak sona erecekti. Dolaysyla da insanln geleceinde din bilincin ve canlanmann yeri olmayacakt. Yakn
zamanlara kadar sren bu grlerin son arpc rneklerinden biri nl
antropolog Anthony F.C. Wallace'nin 1966 ylnda kaleme ald u satrlarda grlebilir: "Tabiat kanunlarna uymakszn tabiat etkileyebilen tabiatst varlklara ve glere olan inan zamanla tmyle yok olacak ve tarih bir hafza olarak kalacaktr. Daha emin olmak iin, bunun belki nmzdeki yzyllar iinde tmyle gereklemeyeceini ve tabiatst yorumlara bal, vecde inanan ve halisnasyon gren kiilerin, hatta yer yer
kk din gruplarn da bulunabileceini syleyebiliriz. Ancak bir kltrel
zellik olarak tabiatst glere olan inan, bilimsel bilginin artan yeterlilik ve yaygnl ile ve ritelin etkin kullanm iin tabiatst inanlarn gereine ihtiya duymayan sekler inanlarn etkisini artrmasyla btn dnyada tmyle yok olacaktr. Byle bir akibetin insanlk iin iyi mi kt m
olaca tartmas ise yersizdir; nk byle bir sre kanlmazdr."9
Ancak, zelikle XX. yzyln ikinci yarsnda hzlanan ve geleneksel ve
modern btn toplumlar etkileyen din canlanma, bulunduu dnemin
entelektel paradigmas iinde doru gibi grnen bu yaklamn, sosyal
gereklikten ok, bu dnrlerin speklatif beklentilerini yanstm olduunu ortaya koymutur.10 Nitekim Lewis Mumford Hristiyanln Bat

4
DVAN
2000/2

8 Bu konudaki baz grler ve tartmalar iin bkz. Sigmund Freud, The Future
of an Illusion, (Garden City, New York: Doubleday, 1927); Richard K. Fenn,
Toward a Theory of Secularization, (Ellington, Connecticut: Society for the
Scientific Study of Religion, 1978); ve Bryan Wilson, "The Return of the Sacred", Journal for the Scientific Study of Religion, 18:268-280 ve Religion in Secular Society: A Sociological Comment, (Middlesex: Penguin, 1966). Dinin sonu tezine kar dinlerin geleceini tanmlamaya alan din-eksenli bir kar grs iin son dnemdeki nemli Hristiyan dnrlerden Hans Kng'n Christ
Sein (Mnih: Deutschen Taschenbuch Verlag, 1980, s. 60-65) balkl eserinin
Die Zukunft der Religion blmne bavurulabilir.
9 Anthony F.C. Wallace, Religion: An Anthropological View, (New York: Random House, 1966), s. 265.
10 William Sims Bainbridge The Sociology of Religious Movements (New York: Routledge, 1997, s. 403-4) balkl eserinde sosyoloji almalarnn uzun bir sre dinlerin yok olaca varsaym ile din sosyolojisi almalarna ilgisiz kalmay
tercih ettiini, ancak gazeteleri takip eden sradan bir okuyucunun bile dinin
insan davranlar zerindeki etkisinin hi eksilmeden srmekte olduunu greceini vurgulamaktadr.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

dnyasndaki yerini inceledii eserinde, Pozitivizmin Zaferi ve Din'in Sonu tezinin, bulunduu dnem iindeki geerliliini de reddetmektedir:
"Herhangi bir paradoks iine dmeksizin denilebilir ki, Hristiyanlk Bat aleminde hi bir zaman, eitilmi elitin aktif uurunda kaybolduu dnemdeki kadar gl olmamtr. Kar btn akmlara ramen Hristiyanlk uuru XIX. yzylda, XII. yzyldan beri yaanan dnemin hibir parasnda grlmeyen dzeyde etkide bulunmutur."11
1960'l yllarda ortaya atlan deoloji'nin Sonu tezi bu metodolojik amazn dier nemli bir misalidir. O zaman iin cevaplanamayan bir ok
metodolojik soruyu bugn tekrar sorabiliriz: Bu tez gzlenebilir sosyal
bir srecin ortaya kard ampirik bir gereklii tasvir etmeye alan
zihn bir aba myd, yoksa car paradigmann i elikilerini rtmeye alan bir sosyal bilimci elitin rettii hayal bir tasarm myd? Bu tezi ortaya atanlar evrensel bir gereklik iin kapsaml bir teorik ereve oluturmaya m, yoksa Bat Medeniyeti'nin Atlantik ekseninin Souk Sava konjonktrnde kullanabilecei pragmatik deeri olan paradigma-ii bir sylem gelitirmeye mi alyorlard? Her eyden nemlisi, deoloji'nin Sonu tartmas evrensel geerlilie sahip bir ideloji kavramsallatrmas ortaya koyabilmi miydi?
Bu tartmann zerinden yaklak elli sene getikten sonra bugn bu
sorular daha objektif bir tarzda ele almak suretiyle sonculuk yaklamlarnn metodolojik amazlarn ortaya koyabiliriz. E. Shils, deoloji'nin Sonu tezini ele ald almasnda, ilk olarak, 150 yazar, politikac ve akademisyenin katld ve 1955 ylnn Eyll aynda Museo Nazionale delle
Tecnica e delle Scienza'da toplanan Hrriyet'in Gelecei balkl uluslararas kongreye atfta bulumaktadr. Ona gre bu organizasyonun gayesi
"liberal ve sosyalist dnce tarzlar arasndaki ortak temelden hareketle
bu dnce tarzlar arasndaki sertleme temayln krma srecini balatmak ve hr toplumun artlarn gerekletirmek iin daha kapsaml ve
realist bir misyon tanmlamak"12 idi. Raymond Aron, bu toplantda,
zellikle bu asrn ilk yarsna hakim olan ideolojik atmalarn temellerinin ortadan kalktn vurgulamt. Aron, daha sonra kaleme ald Aydnlarn Afyonu adl eserinde bu grn milliyeti ideolojilerin erevesinde tekrar gndeme getirmitir.
Aron'un bu gr, milliyeti ideolojik erevelerin II. Dnya Savanda yenilgiye uratlmasnn izlerini tayordu: "Mill his, insan birlikteliklerinin bileiinde varln srdrmektedir ve srdrmeye devam
etmelidir; fakat milliyeti ideoloji bugn Bat Avrupa'da tam anlamyla
knanmtr. Her ideoloji gereklerin, yorumlarn, arzu ve gelecee matuf tahminlerin sistemli bir terkibini nermektedir. Milliyeti olmak isteyen bir aydn tarihi, ilkel orman devletlerinin srekli mcadelesi ya da
11 Lewis Mumford, Faith For Living, (New York: Harcourt, Brace and Company,
1940), s. 20.
12 E. Shils, The End of Ideology, C.I. Waxman, The End of Ideology iinde, s.
49-64, (New York: Simon and Schuster, 1968), s. 49.

5
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

meden bamsz devletlerin karlkl saygya dayanan bar olarak grmek zorundadr. Devrimci milliyetilik ve Charles Maurras'n savunduu
Makyavel diplomasisi Avrupa devletlerinin zayflamas karsnda varln
srdremez."13
Sonculuk yaklamnn metodolojik ve teorik amazlarn, deoloji'nin
Sonu tezinin nemli zelliinden hareketle ele alabiliriz. ncelikle, bu
tezin geerlilii 1960'l yllarn Avrupa'snn zaman-mekan snrlar iinde
sz konusudur ve o gnk artlar iinde evrensel geerlilii tartmaldr.
Bu grn ortaya atlmasndan sonra gelen yirmi yl iinde ulus-devlet
kurma abasndaki nc Dnya lkeleri, milliyeti mcadelelerin younlamasna ahit olmutur. Avrupa'da sosyalizmin k ile yaanan
deprem, insanln gelecei ile ilgili iddial kaderler bien Marksist ve anti-Marksist teorileri tmyle temelsiz brakmtr. Ayrca Dou Avrupa'da
yaanan siyas paralanma sreci, Bat Avrupa'da etkisini artran ar milliyeti akmlar ve zellikle Bosna bunalm ile tekrar Avrupa diplomasisinde sahneye kan Makyavelci anlay, bylesi mutlak bir yaklamn, Avrupa iin de geerli olamayacan ortaya koymu ve sonculua dayal bu
tr ngrlerin ne kadar yanltc olabileceini gstermitir.
kinci olarak bu yaklam sosyal gereklii objektif olarak ortaya koymaktan ok, konjonktrel bir kaygy teorinin hareket noktas olarak almtr. Bu konjonktrel kayg iki ynl bir siyas gndem ihtiva ediyordu:
Avrupa devletleri arasnda smrge dneminden kalan milliyeti ideolojik
sertlikleri yumuatmak ve kinci Dnya Sava sonras yeni-smrge dnemi iin geerli olan sosyalist/devrimci siyas sylemi dengeleyici bir sylem oluturmak. Bu deer-baml sylemin misyonu, dnya-sisteminin
merkez unsurlarnn karlarna uygun bir ulusal ve uluslararas siyaset dili
oluturmakt.

6
DVAN
2000/2

nc zellik, deoloji'nin Sonu tezinin kendisinin kar bir ideolojik


sylem ve ereve oluturmasdr ki, bu ikinci zellik olarak zikredilen rtl konjonktrel kaygnn tabii ve mantk sonucudur. Entelektel ve siyas hayatn ideolojilerden arndrlmas yaklam kendi iinde ideolojik
tutarllk gsteren bir deerler sistemi zerine oturmaktadr. Haber bu deerler dizisini u ekilde zetlemektedir: "1. Tarih bilinemez. Dolaysyla
halkn u anda maruz kald zulm ve aclar gelecekteki bir topyann
tabii artlar olarak meru klnamazlar. 2. Bugnn ktlkleri devrimci
ve ykc bir deiimin ierebilecei muhtemel ktlklerden daha kt
olamaz. 3. Toplu eylemin ierdii ktlkler parlamenter sistem tarafndan yava bir sre iinde slah edilmeye allan adaletsizliklerin ktlklerinden daha byktr. 4. Gc eline geiren hi bir siyas elit ve snf,
gnll olarak bu ayrcal terk etmez. 5. fade ve siyas rgt kurma zgrl, bugnn ve gelecein temel deerleridir."14
13 Raymond Aron, The End of Ideological Age, C. I. Waxman, The End of Ideology iinde, s. 27-49, (New York: Simon and Schuster, 1968), s. 29.
14 R.A. Haber, The End of Ideology as Ideology, C.I. Waxman, The End of Ideology iinde, s. 182-206, (New York: Simon and Schuster, 1968), s. 200.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Baka bir deyile sfrn pozitif veya negatif bir deerinin olmamas hi
bir deer ifade etmedii anlamna gelmez. Bu tr tenkitlerden kurtulmak
isteyen deoloji'nin Sonu tezinin savunucular, ideolojiyi, Karl Mannheim'in topik dnce tarzna indirgeyen tanm ile snrlamaya gayret etmilerdir. Yine de Haber'in15 deoloji'nin Sonu tezinin, aydnlarn Amerikanvar hayat tarzna intibaklarn meru gstermeye alan statkocu
bir kar-ideolojik ereve oluturduu gr, madalyonun dier yzn ifade etmektedir.
Bu metodolojik ve teorik soru ve amazlar, temelde Tarih'in Sonu tezi iin de geerlidir: Tarihin Sonu tezi objektif gzlem deeri tayan
aklayc bir tez midir, yoksa statkocu ideolojik terkibin yeni bir tr
mdr? Bu balamda objektiflik meselesi temel bir amaz oluturmaktadr. Btn bu sonculuk teorileri Bat toplumlarnn tarih tecrbe birikimlerine baml yeni bir din, ideoloji ve tarih tanmlamas getirmekte
ve zihn, siyas ve sosyal parametreler asndan bu toplumlarn car statkolarnn belirledii bu tanmlamalarn evrensel geerlilik tadklarn iddia etmektedirler.
Comte, Aydnlanma a ile gelien yeni varlk-bilgi-deer sisteminin
meydan okumas karsnda ciddi bir teolojik bunalma giren Kant-sonras Hristiyanl esas alan bir erevede, dinin bilgi ve sosyal davran temeli olarak geerliliini yitirdiini iddia ediyordu. Savunmac reformasyon
tepkisini benimseyen Hristiyanlk da bu bunalm dneminde, snrl teizm
ve ahlk teoloji parametreleri etrafnda din tecrbeyi ahsiletiren ve
subjektifletiren bir yneli iindeydi. Dinin insan davrann ve kaderini
belirlemek anlamnda sonunu ilan eden modernist anlay, Avrupa'daki
din ve entelektel evrenin o dnem zelliklerini yanstmaktayd.
Bu deklerasyon dier toplum ve dinler iin pek de anlaml deildi. Mesela slam dini, ayn dnemde smrge-kart sosyal ve siyas olaylarn temel muharrik gc konumundayd. O dnemde Modernizmin Din'in
Sonunu ilan eden tavr, ancak ve ancak, Bat lkelerinde eitim grmekte olan elit kesim iin geerliydi. Bu etkinin slam dnyasna sosyal anlamda yansmas, bu elitin siyas merkezi kontrol altna ald XX. yzyln ilk yarsnda sz konusu oldu. XX. yzyln ikinci yarsnda ise hem
Hristiyanlk, hem slam, hem de dier dinler, toplumlarn hayatlarnda
sosyal formu belirleyen modernist erevenin iinde yeni ve dinamik etkilerde bulunmaya baladlar. Mesela II. Vatikan Konsili sonrasnda Vatikan ve Papa'nn gittike artan bir dozda hissedilen arl, XIX. yzyln
artlarnda ortaya kan bu soncu tepkiyi tarih gereklik anlamnda yalanlam oldu.
deoloji'nin Sonu tezi de ideoloji tanmndan balamak zere benzer
bir znelcilii (subjektivizm) bnyesinde tamtr. Raymond Aron'un16
"ister liberal, ister sosyalist, ister muhafazakr, isterse Marksist olsun, bi15 R.A. Haber, The End of Ideology as Ideology, s. 205.
16 R. Aron, The End of Ideological Age, s. 37.

7
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

zim ideolojilerimiz Avrupa'nn oulculuun farknda olduu, ama mesajnn evrenselliinde phe etmedii bir yzyln mirasdr" yargs bu znelciliin tipik bir yansmasdr. Yani deoloji'nin Sonu teorisyenlerinin
yaptklar reformist ve ideolojik eklindeki kategorilendirme Bat medeniyetinin paradigma-ii bir ayrtrmasdr. Smrgeci siyas yaylmann gerekesini oluturan Avrupa mesajnn evrensellii fikri, Bat medeniyetinin
sath ve sadece sylem ile snrl oulculuu zerinde daima baskn olmutur. Bat-d toplumlarn ideolojik ve reformist kategorileri iinde ayran elitleri, kendi toplumlarnda zgn bir yer edinmeksizin, Batdaki
entelektel tipolojilerin teorik tartmalarn ve pratik uygulamalarn yanstmlardr. Bu durum, bu toplumlarda hem gerek bir meruiyet bunalm, hem de Bat medeniyetinin bask ile empoze edilen evrensellii ve sath oulculuu arasnda bir atma alan dourmutur.
Ayn znelcilik, sonculuk teorilerinin son uyarlamas olan Tarih'in Sonu
tezi iin de geerlidir. Fukuyama'nn insanln tutarl ve izgisel tarihi17
anlay insanl Bat insan ile, tarihi Bat medeniyetinin tarihi ile zdeletirmektedir. Bu yaklam, hem dier medeniyetlerin tarih iindeki yapc ve kurucu katklarn, hem de bu medeniyetlerin gelecekte teorik ve pratik alternatifler oluturabilecei ihtimalini tmyle gzard ederek Bat-d toplumlarn tarih iindeki rollerini reddetmektedir. Fukuyama'nn tezinde, Bat-d toplumlarn rol, tarihin baml deikenleri ve Bat deer ve
kurumlarnn yaylm alanlarnn edilgen unsurlar olmaktan te bir anlam
tamamaktadr. Bu ar indirgemeci tavr, insanln arayn Bat medeniyetinin tarih tecrbelerinin evrensellii iddias ile snrlamaktadr.

8
DVAN
2000/2

Bylece Tarih'in Sonu tezi de, baz terminolojik fakllklara ramen,


modernist paradigma iinde treyen dier soncu teorilerle ayn teorik ve
metodolojik temelden hareket etmekte ve iddia edildiinin aksine yeni unsurlar tamamaktadr. Bu teorilerin tm, car statkoyu srdrme dorultusunda siyas misyona sahip olan genellemelerden ibarettir. Mesela
deoloji'nin Sonu teorisyenlerinin ne srd tarihin bilinemezlii gr ile Tarih'in Sonu tezinde ileri srlen tarihin mutlak bilinebilirlii
varsaym dnya-sisteminin siyas ve ekonomik yaplarnn evrensellii konusunda ayn sonuca ulamaktadr. Birinci tez, tarihin bilinemezlii yoluyla statko-kart ideolojik sylemlerin topyalarn ykmaya alrken;
ikincisi, tarihin bilinebilirlii iddias ile car statkoda geerlilii olan dnce tarz ve sosyal mekanizmann alternatiflerinin ortaya kamayacan isbat etmeye almaktadr. Birincilerin "tarih bilinemez, dolaysyla halkn u anda maruz kald zulm ve aclar gelecekteki bir topyann tabii
artlar olarak meru klnamazlar"18 diyerek ulat statko-merkezli
ideolojik formlasyona Fukuyama, tarihin ak bilinebilir varsaymnn
zerine bina ettii "bu (mkemmel) ilke ve kurumlarda ileride daha iyiye
ynelik bir gelime olmayacaktr"19 yargs ile ulamaktadr.
17 Fukuyama, The End of History and The Last Man, s. xii.
18 Haber, a.g.m., 1968, s. 200.
19 Fukuyama, The End of History and The Last Man, s. xii.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Bu sonculuk teorileri arasnda, bireyin davran kalplarndaki deiim


ve kapitalizmin evrenselleme sreci asndan bir sreklilik ilikisi vardr.
Din'in Sonu tezi, dinlerin ebed eskatolojik saadet anlaylarnn ortaya kard davran kalplarn devre d brakarak, piyasa mekanizmalarnn
ilemesi iin kanlmaz olan niha dnyev mutlulua erimeyi gaye edinen tketici davran kalplarnn meruiyet kazanmasn salamtr.
Dinlerin boaltt his dnyasn doldurmaya alan ideolojilerin tketici davran kalplarn snrlayan ideal davran kalplar gelitirmeye balamalar bu anlamda yeni bir problem alan dourmutur. Sovyet ve in
kltr devrimlerinin ortaya kard ve dnya nfusunun yaklak yarsn tekil eden nfus iin egemen olan eitliki ve snrl/standart tketim
anlay, piyasa mekanizmasnn evrensellemesini salayan tketici davran kalbnn yaygnlamasnn nnde nemli bir engel oluturmutu.
Haber'in de belirttii gibi, deoloji'nin Sonu tezi bunun karsnda "refah kapitalizminin deerlerine sk skya bal bir reformist tipoloji oluturma"20 hedefinin bir arac oldu.
Bu silsileyi takip eden Tarih'in Sonu tezi ise felsef temelleri itibaryla
ciddi bir bunalm srecine girmi bulunan Bat medeniyetine yeni teorik
dayanaklar salamay hedef edinen savunmac bir tepki olarak u varsaym zihinlere ilemektedir: nsanln gvenlik ve geleceini tehdit eden
btn unsurlara ramen, gnmzde yaayan insanlar, tarihin son evresini grme ve ulalabilecek en mkemmel siyas ve ekonomik evre iinde yaama ansn elde etmi ayrcalkl varlklardr. Dolaysyla toplumlar,
deerlerini evrenselletiren Bat medeniyetinin gnmzdeki bunalmlarn ve gelecekteki muhtemel tehlikeleri dnmektense, bu ayrcaln
verdii tatmin ve mutluluu yaamaldrlar.
Sonculuk teorilerinin en nemli metodolojik problemi, bilgi sosyolojisi ile ilgili epistemolojik bir amazdan kaynaklanmaktadr. Bu amaz,
sosyal gereklik ve olularn tarih sreklilii meselesini yeterli dzeyde
aklayc bir ereve ortaya koyamamaktan domaktadr. Hegel'in, Wissenschaft der Logik adl eserinde gereklik ve oluu, "z ve varoluun birlii"21 eklindeki tanmlamas bu metodolojik amaz ortaya koymak iin
nemli bir k noktas olabilir. Sonculuk teorilerini ortaya karan pragmatik siyas drtler, car tarih gereklii anlayabilmek iin tezahrleri
esas alan kat ve formel bir zahircilikten hareket etmektedirler. Bu metodolojik yaklam, ya tarih gerekliklerin sreklilik arzeden zn ve muhtevasn ihmal etmekte ya da Fukuyama'nn itibar/tannma rekabetinde
olduu gibi tek bir baskn unsura irca etmektedir. zn ihmali, kat ve
yaln bir yapsalc tahlili; tek bir unsura irca ise ar bir tarzda genelletirilmi tarih teorilerini beraberinde getirmektedir. Bu pragmatik yaklam,
olgularn zahirlerini izah edebilen uygun bir aklayc unsur bulduunda
olaanst genel bir determinist tarih teorisine ynelmektedir.
20 Haber, a.g.m., 1968, s. 201.
21 G.W.F. Hegel, Science of Logic, trans. W.H.Johnston and L.G. Struthers,
(London, 1929), c. II, s. 160.

9
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

Bu metodolojik amazn iki nemli ve doal sonucu ortaya kmaktadr.


Birincisi, bu tr bir yaklam ya Comte'un tahlilinde olduu gibi insanolunun birikimini ve tarih gemii kat bir kategorik tasnife tabi tutmakta,
ya da Fukuyama'nn tezinde olduu gibi insanlk iin ar genel ve mutlak bir gelecek bimektedir. Bylece insanln gemii ve gelecei bu tekelci teorilerin ereveleri ile snrlandrlmaktadr. Bu da demokratik ve
ilerlemeci grnmn altndaki totaliter, tekelci ve statkocu karakteri aksettirmektedir. Teorisine Hegel'in yaklamn temel almak iddiasndaki
Fukuyama, bu konuda Hegel'in metodolojisinden ciddi ekilde sapmaktadr. Hegel, felsefenin, potansiyel unsurlarn subjektif tahlilinden hareketle
kurgulanan tahmin ve kehanetlerle deil, gerek dnyada nesnel olarak alglanabilir olgularla ilgilenmesi gerektiini ifade etmektedir: "Felsef incelemenin uygulayabilecei tek tutarl ve deerli metod, tarihi olgunlamam potansiyellerde deil, rasyonalitenin kendisini car dnya olaylarnn
gerek ileyiinde tezahr ettirdii alanlarda ele almaktr."22
kinci olarak, bu yaklamlar sosyal yaplarn zahir zellikleri ile ilgili sreklilii alglamay engelleyen birbirinden bamsz sosyal gereklik resimleri oluturmaktadr. Mesela, Tarihin Sonu tezinde kapitalist/liberal demokrasinin rasyonel mekanizmalar araclyla niha zafere ulat ilan
edilmektedir. Ancak, bu zaferin zahir grntlerinin tarih olgulardan soyutlanm bir ekilde takdim edilmesi, Bat toplumlarndaki irrasyonel rk temayllerin ve etnik gerilimlerin gzard edilmesi sonucunu dourmaktadr. Rasyonel mekanizmalarn irrasyonel temayller dourmas kendi iinde nemli bir eliki barndrmaktadr.
Fukuyama'nn tezi, kapitalist mekanizmalarn zaferi ile sosyalizmin kn iki mutlak kategori erevesinde ele almaktadr. Bu alglamada bir
meydan sava psikolojisinin etkisi vardr. Savalar gibi tarih de sona ermekte olduu iin, kazanan tarafn zayflklar ya da her iki tarafn ortak
zellikleri tartma konusu edilmemektedir. Sava ncesi tarih gereklikler muzaffer tarafn gz ile yorumlanrken, sava sonras artlarn da tarihin sonuna kadar muzafferin elindeki parametrelerle belirlenecei kehanetinde bulunulmaktadr. Bylesi bir yaklam, ne car gerekliin anlalabilmesini salayan teorik bir ereve, ne de insanln gelecekte karlaabilecei zorluklarla ilgili bunalm zc bir yntem gelitirebilir.

10
DVAN
2000/2

Bu nedenledir ki, sosyalizmin zl, II. Dnya Savandan sonra yaanan ve "akl-bilim-ilerleme" formlne dayal modernist paradigmay
sarsan bir dizi gelime ile birarada deerlendirilmek zorundadr. Bilimi zarur olarak gelimeyi getiren bir olgu olarak alglayan zihniyeti ciddi ekilde sarsan Hiroima tecrbesi, modern ve kapitalist ekonomik mekanizmalar karsnda bireyin yabanclamasn irdeleyen tenkitler ve II. Vatikan
Konsili ile sorgulayc yeni boyutlar ihtiva eden altml yllarn birikimi,
Avrupa Birlii ve Pasifik patlamasn uluslararas sistemin temel unsurlar
22 G.W.F Hegel, Philosophy of History (Chicago: Encyclopedia Britannica Inc.,
1990), s. 189.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

haline getiren yetmili yllardaki teknolojik deiim ve seksenli yllarn sonunda yaanan sosyalist zlme bir zincirin deiik halkalar olarak birarada deerlendirilmelidir.
Bu adan, sadece yapsal bir sistem aray ile deil, teorik ve pratik btn parametreleri kapsayan kkl bir medeniyet dnm ile kar karya bulunmaktayz. Dolaysyla, sosyalizmin k kapitalist ekonomik
sistemin tarihin sonunu getiren mutlak bir zaferi olmaktan ok, ekonomipolitik nitelikli greceli bir baarsdr. Bu olgu, tarih srecin btn ynlerini ele alan kapsaml bir ereve iinde deerlendirilmek zorundadr.
Bu makalemizin temel tezi, Bat medeniyetinin paradigmatik temelinin ciddi bir sarsnt geirmekte olduu ve bugn bunun sonucu olan
geni kapsaml bir medeniyet dnm yaamakta olduumuzdur. Tabii ki, bu tesbit ok yakn bir gelecekte ani ve ciddi bir ekonomik bunalm ya da uluslararas ilikilerde kresel bir gvenlik problemi ortaya kaca anlamna gelmemektedir. Aksine, paradigmatik pekimenin getirdii bir istikrar grntsnn bir mddet daha devam edecei sylenebilir. Ancak, vurgulanmak istenen husus, hakim medeniyetin ngrd
tabiat-insan, insan-insan ve insan-toplumsal mekanizmalar aras ilikilerin
ciddi bir bunalm ve deiim sreci iine girdii gereidir. Dolaysyla
ok daha derin bir mesele ile kar karya bulunmaktayz. Ekonomik gelime, medeniyet dengesinin tam bir yansmas olmad gibi, bir tr garantisi de deildir.
Altml yllarda kapitalizmin bireyin zgrlk alann snrlayan mekanizmalarna kar gsterilen tepkilerle seksenli yllarn sonlarnda sosyalizmin totaliter bir ereve ile bireyi yok eden brokratik mekanizmalarna
kar ykselen tepkiler arasndaki paralellikler, insanolunun araynn
bitmediini, aksine felsef boyutlar ile en geni kapsamda srmekte olduunu gstermektedir. Bu arayn kurumsal yansmalar, siyas ve ekonomik sistemle ilgili olarak kendini gstermektedir. Ancak, bu arayn felsef ve psikolojik arkaplanna ynelindiinde, bu abalarn sadece daha
mkemmel bir ekonomik ve siyas sistem kurumsallamas aray deil,
bireylerin zgrlk ve gvenlik alanlarn tehdit eden ve bir i yabanclama douran mekanizmalara kar bu zgrlk ve gvenlik alannn zihn
temellerini koruyacak bir varolu yenilenmesi aray olduu gerei ortaya kmaktadr. Bu nedenle sosyalizmin kn, kapitalist/liberal gelenein tarihin sonunu getirdii mutlak bir zafer olarak ilan etmek ve bunu insanln, dnce ufuklarnn snrna geldii eklinde yorumlamak
bilimsel bir tesbitten ok, erken ve iddial bir nsezi olmaktadr.
Sonculua dayal tek boyutlu nermelere ve kehanetlere kar daha
temkinli olmak zorunluluu vardr. Biz, aksine, bir medeniyetin i dengelerinin temel gstergesinin psiko-sosyal tahayylattan kaynaklanan
ben-idraki ile ekonomik ve politik sistemler arasndaki uyum, i tutarllk
ve meruiyyet ilikisi olduu kanaatini tamaktayz. Bir medeniyete ynelik en geni kapsaml meydan okuma, alternatif ben-idrakleri arasnda psi-

11
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

ko-sosyal dzeyde yaanan gerilim dnemlerinde kendini gstermektedir


ki, bunun belki de en arpc misali gnmzde Trk toplumu bnyesinde yaanmaktadr. Gl ve berrak bir ben-idraki, bireylerin medeniyetin
i tutarll ynndeki psikolojik motivasyonlarn artrmakta, i ahengini
kaybetmi bir ben-idraki ise sosyal evre ile bireysel idrak arasndaki anlamllk ilikisini sarsarak geni kapsaml bunalmlara yol amaktadr. Sosyo-politik dzleme kimlik bunalm eklinde yansyan bu problem, aslnda
bir ben-idraki sapmasndan kaynaklanmaktadr.
Sosyalist toplumlar zle gtren temel etken, bu i ahengin sarslm olmasdr. Sosyalist ideoloji, bireysel ve toplumsal idrak arasnda salam bir anlamllk ilikisi kurulabildii dnemlerde, gl ve ivmesi yksek bir dinamizm dourmutur. Sosyalist ekonomik yaplanmann alternatif bir kalknma modeli olarak grld dnemler bu dinamizmin eseridir. Bu toplumlardaki bunalmlar ve sosyal tepkiler ise, bireylerin bu kiisel ben-idraki ile son derece snrlayc ve yabanclatrc bir nitelie dnen brokratik mekanizmalar arasndaki elikinin trmanmas sonucu yaygnlamaya balad.
Bu adan ele alndnda, kapitalist sistemle idare edilen toplumlarn da
kiisel ve sosyal idrak biimlerinin ahengi asndan salkl bir yapya sahip
olduklarn iddia etmek ok gtr. Kapitalizmin ekonomik mekanizmalarnn da benzer bir yabanclama srecine yol atklar ve bu yzden ciddi
tenkitlere maruz kaldklar bir gerektir. Bu nedenledir ki, Bat medeniyetinin prototipi olan bireyin ben-idrakinde yaanan dnmler ve sapmalar dolaysyla, Tarihin Sonu tezinin ngrdnn aksine, geni kapsaml bir medeniyet bunalm ile kar karya olduumuzu dnyoruz. Tarih sona ermemitir. Onun bir varolu dengesi ve ahengi bulma ynndeki araylarca belirlenen ak her ynyle srmektedir.
II. Medeniyet Dnmnn Bunalm Unsurlar
1. Ontolojik Gvensizlik ve Yabanclama

12
DVAN
2000/2

Tarih boyunca insann en temel gayesi, azam ontolojik gvenlik ve zgrl elde etmek olmutur. Siyas ve ekonomik sistemlerin kurumsallamalar, bu arayn bir vastas olduklar zaman sosyal meruiyet kazanmaktadrlar. Medeniyet canllklar ve almlar ancak bu temel gaye ile
sosyal sistemlerin kurumsallamasnn birlikte gerekletirilebildii tarih
kavak noktalarnda meydana gelmektedir. Buna mukabil, medeniyet bunalm ise insann bu midinin, onu kuatan sosyal mekanizmalar tarafndan tehdit edilmeye balamas ile ivme kazanmaktadr. nsanolunun gvenlik alann oluturma hedefi ile meru klnan sosyo-politik leviathann
kendisinin ontolojik zgrlk ve gvenlik alann daraltmaya balamas
yeni bunalmlarn ve bu bunalmlar takip eden yeni dnmlerin tetikleyicisi olmaktadr.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Bu tesbit bir ok tarih misal ile teyit edilebilir. Hristiyanln evrenselci zellii, Roma dzeninin (Pax Romana) zlmeye balad bunalml tarih dnemete, yeni bir ontolojik gvenlik ve zgrlk alan at iin Roma mparatorluuna yaylan kitlelelerce benimsenmi ve btn
basklara ramen zamanla mparatorluun merkez glerince de kabul
edilmitir. Bu aray, yeni bir medeniyet telakkisi iin psikolojik motivasyon salamtr.
Ancak evrensel ontolojik eitlii savunan sevliin Roma mparatorluunun eklektik yaps iinde teolojik ve kurumsal bir evrilme ile Hristiyanla dnmesi daha kapsaml bir bunalm alannn ortaya kna zemin hazrlamtr. Bu dnm ile bireylerin varolu alanna dair araylarn emperyal yapnn ekonomi-politik bunalmna cevap oluturacak ekilde denetim altna alan kurumsal Hristiyanlk, pagan Roma mparatorluunun Kutsal Roma-Germen mparatorluuna dnt uzun srete insanolunun ontolojik gvenlik ve zgrlk aray ile car ekonomi-politik yaplanma arasnda yeni bir meruiyet ve anlamllk erevesi
oluturmaya almtr.
Bylece Hristiyanlk bir taraftan dnsel/teolojik anlamda dogmalarn rd sistematik bir btne dnrken dier taraftan da Roma mparatorluundan devralnan btn ekonomi-politik yaplar kuatan kurumsal bir kapsayclk kazanmtr. Justin Martyr, Origen ve Tertullian
gibi ilk kilise babalarndan St. Augustine'e, St. Augustine'den St. Thomas Aquinas'a kadar yaanan youn teolojik sistemletirme, paganizme
kar srdrlen apolojetik sylemden skolastizme uzanan uzun dnsel seyri ortaya koymaktadr. Organik Germen kabilelerin mekanik Roma
dzeni iinde eriyilerinin ve onu yeniden ekillendirilerinin sonucunda
ortaya kan feodalizmin daha st bir siyas nite altnda Kutsal Roma
Germen mparatorluuna dnmesi de kilise-siyaset, papa-imparator
ilikilerinin ekonomi-politik yapnn merkezine yerlemesi sonucunu dourmutur. Hristiyanln bu yapy merulatran ve ontolojik gvensizlie yol aan kurumlam, kstlayc bir dine dnmesi yeni bunalmlarn ve bu bunalmlara cevap tekil etmeye alan yeni araylarn kaynan oluturmutur.
Rnesans ve Reform hareketleri ile balayan alm bir taraftan Bat insanna Katolikliin ve feodalizmin yeknesak kurumsallamasna kar ontolojik zgrlk alann geniletme midi salarken, dier taraftan da
ykselen yeni ekonomi-politik glere meruiyet alan ama imkan vermitir. Hristiyanlktaki ikinci byk teolojik ve kurumsal dnmn
rn olan reform hareketleri ayn zamanda Hristiyanlktaki dnmlerin Bat medeniyetinin sreklilii iindeki nemini ortaya koymaktadr.
Modernite gerek dnsel gerekse yapsal sonular ile hem Hristiyanlktaki bu dnmn izlerini tam hem de bu dnmleri yeni etkilerle ekillendirmitir.

13
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

lk izleri XII. ve XIII. yzyllarda grlmeye balanan, XV. ve XVI. yzyldaki youn dnm sreci ile kendi dinamiklerini oluturan, XVIII. ve
XIX. yzyldaki gelimelerle olgunlaan modernite bu erevede yeni bir
ontolojik zgrlk ve gvenlik iddias ile meruiyet kazanm ve insanolunun bu alanlardaki araynn ivmesi ile tarihteki en kkl deiim srelerinden biri olmutur. Modern dnemin gerek dnmc zellii, kurumsal olmaktan ok zihniyetle, yani yeni bir kozmolojik, ontolojik ve
epistemolojik erevenin gelitirilmi olmas ile ilgilidir. Aydnlanma ann akl-bilim-ilerleme eklindeki sihirli forml aslnda yeni bir ontolojik gvenlik ve zgrlk tanm ve iddias tayordu: Akl, ontolojik
zgrln epistemolojik kayna olarak kabul edilmiti; bilim hem bu
epistemolojik kaynan rn hem de yeni zgrlk alannn arac idi;
ilerleme ise tayin edilmi gelecee iaret ediyordu.
Bylelikle, Bat insan, Hristiyan Tanr kavramnn kilise eklinde yeryznde tecessm eden otoriter karakterini ve onun kurumlam doktrinini ama abas iinde yeni ve mutlak bir zgrlk ve gvenlik alan oluturmaya yneldi. Liberalizm, bylesine bir zgrlk kavram iin ideolojik bir teminatt; Sanayi Devrimi ise harikulade bir baar olarak onun
madd yansmasyd. Sanayi Devriminin ilk safhasnda insann, yeni kleleriyle, yani makinelerle her eye hakim olacana olan inanc, insanlarn kanlmaz ilerlemenin sonucu olarak gelecekte mutlak zgrlk cennetinde
yaayacaklar fikrini barndran dorusal ilerleme dncesine hz kazandrd. Bu anlay XIX. yzylda zirveye ulat. Dnyada sekler bir cenneti arayan Avro-Hristiyan ruh, smrgeciliin hzlandrc saikiydi.

14
DVAN
2000/2

Bir yandan Aydnlanma felsefesinin "akl-bilim-ilerleme" ilkesinden dier yandan bu ilkeye dayal ekonomik-teknolojik stnln kullanmndan beslenen smrgecilik dnemi, Avrupa-merkezli ontolojik gvenlik
ve zgrlk araynda biri ie dieri da dnk ift ynl bir elikiyi beraberinde getirdi. Da dnk elikide smrgeciliin oluturduu egemenlik alanlar ile Avrupa-merkezli ontolojik gvenlik ve zgrlk alan
geniledike dier toplumlarn ontolojik gvenlik ve zgrlk alanlar daralmaya balad. Felsef dzlemde eit ontolojik varlklar olarak ele alnan
insan teki, siyas-ekonomik dzlemde farkllaan kategorilere indirgendi.
Hobbes, Locke, Rousseau ve Hegel gibi modern dncenin nclerinde
insan teki eit bir ontolojik dzlem iinde ele alnrken, bu dnce birikiminin siyas-ekonomik dzlemdeki yansmalarn barndran smrgeci
yaplarda zel bir misyon tayan beyaz insan, kendi ontolojik gvenlik ve
zgrlk alann geniletebilmek iin dier insanlarn ontolojik gvenlik
ve zgrlk alanlarn yok eden uygulamalar yine bilimsel sylem ve meruiyet ile desteklemekte bir beis grmedi. Newtonyen mekanik fizikten
Darwin biyolojisine, oradan sosyal Darwinizme ve nihayet Lebensraum
(hayat alan) kavramna dayal jeopolitik teorilere uzanan izgi insanolunun ortak ontolojik gvenlik ve zgrlk alan arayndan ok, bir grup
insann araynn dierlerinin aray ile rekabet halinde olduu g-eksenli bir bak asna yol at.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Da dnk bu eliki Avrupa-ii rekabetin yol at i elikilerle birleince insanolunun ontolojik gvenlik ve zgrlk alanlarn bir btn
olarak etkileyebilecek lekte bunalmlarn ilk izleri ortaya kmaya balad. Kresel lekli bu etkileimin ilk arpc rnekleri siyas-asker olarak
iki dnya savanda, ekonomik olarak da bu iki dnya sava arasnda yaanan 1929 Ekonomik Buhrannda kendini gsterdi.
Birinci Dnya Sava, 1929 Ekonomik Buhran ve kinci Dnya Sava,
Bat medeniyetinin, ontolojik zgrlk ve gvenlik alanlarn tehdit eden
isel zelliklerini aa vurmutur. 1929 Buhran, ekonomik sistemin, insann, kendisi tarafndan icat edilen mekanizmalar ve aletler zerinde hakimiyetini kaybettirecek ekilde gayriinsanlemesini ifade etmektedir.
Kendi kendini dengeye kavuturabilme kabiliyetine sahip sosyal ve ekonomik mekanizmalarn varl dncesi, aslnda deistik Tanr inanc ile
desteklenen Newtonyen mekanik tabiat anlaynn sosyal hayata yansmas olarak ortaya kmtr. Newtonyen tabiatn mkemmel ileyii ile sosyal mekanizmalarn kendi kendini rasyonel ekilde dntrerek mkemmel bir dengeye ulamas arasndaki paralellik, bir anlamda, tabiata nfuz
eden deistik/panteistik irade ile sosyal ve ekonomik mekanizmalara nfuz eden isel rasyonalite arasndaki paralelliin bir rndr. Tanr nasl
deistik modelde bir kez kurduu tabiat mekanizmasna bir daha mdahale etmemekte ya da panteistik iradenin isel mdahalesi kanlmaz bir ekilde tabiatta sreklilik arzeden isel bir iradeyi barndrmakta ise, sosyal
ve ekonomik mekanizmalarn kurulmasn salayan isel rasyonalite de
yeni bir mdahaleyi gerektirmeksizin bu mekanizmalarn mkemmel ileyiine zemin hazrlamaktadr.
Baka bir deyile Newtonyen mekanikte Tanr'nn bir kez ortaya kan
ve daha sonra bu mekanik ileyiten dlanan iradesi ile, sosyal/ekonomik
mekanizmalarda insanolunun bir kere kan ve daha sonra bir daha etkide bulunmamas gereken iradesi arasnda birbirini takip eden bir sreklilik ilikisi vardr. Tanr iradesinin tabiatn rutin ileyiinden dlanmasna
paralel bir ekilde insan iradesi de sosyal/ekonomik mekanizmalarn rutin ileyiinden dlanmtr. 1929 Ekonomik Buhran, mekanizmalarn
bylesi doal bir ileyie sahip olduu, dolaysyla da kendi mant iinde mdahale edilmemesi gerektii fikrine ciddi bir darbe vurmutur.
1929 Ekonomik Buhrannn yol at arz-talep dengesizliini ortadan
kaldrabilmek iin ekonomik mekanizmalara irrasyonel mdahalelerde
bulunulma ihtiyac hissedilmitir. nsann, mutlak zgrle makinelerin
etkin ve yaygn kullanmyla ulalacana olan inanc, makine ve mekanizmalarn insan kleletirmesiyle sona ermi ve bu durum, teknolojinin
muazzam geliimine ramen, onun, mutlak zgrle erime midini
kaybetmesine yol amtr.
Birinci ve kinci Dnya Savalar ise ontolojik gvenlik arayna ynelik iyimser beklentileri temelinden sarsmtr. Sava teknolojisinin tahripkr zelliinden sonra, insan, kendisinin dnyev bir cennetten ok, insa-

15
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

nolunun topyekun varoluunu tehdit eden kyametvar bir cehenneme


daha yakn olduunu hisseder olmutur.
Savan tahripkrl tarih geliim ierisinde aamada incelenebilir: 1)
Meydan muharebeleri teknolojisi; 2) tahribat, varolan nesille snrl olan
savalar; 3) teknolojik seviyeye bal olarak tahribat kalc olan savalar.
Geleneksel meydan muharebelerinin tahribat, sava alanlarnn fizik
evresiyle snrlyd. Meydan muharebeleri ister metalin kullanld ilkel
sava teknolojisi dnemlerinde olsun, isterse barutun etkin bir ekilde
kullanld daha gelimi sava teknolojisi dnemlerinde olsun genelde
ordularn karlkl ve dorudan arpmalarn gerekli ve yeterli klmtr.
Bilinen ilk yazl anlama olan Kade Anlamasnn imzaland Hitit-Msr atmasndan son derece kapsaml Napolyon ve Amerikan i savalarna kadar yaanan savalarn hemen hemen tmnde bu zellik srmtr. Savan kapsam ve nicelii artmakla birlikte ordularla snrl tahrip nitelii radikal bir deiiklik gstermemitir. Bu dnemin gayri insan katliamlar, sava teknolojisinin kanlmaz neticelerinden ziyade ahlk bunalmn sonucuydu.
Geleneksel meydan muharebeleri teknolojisi yeni silahlarn gelimesiyle
radikal bir deiiklie urad. Birinci Dnya Sava, bu yeni ve son derece
ykc sava teknolojisi iin bir balang idi. zellikle meydan savalarnn
snrlarn aan hava kuvvetlerinin kullanm meydan savalar dnemini sona erdirerek topyekun sava dnemini balatmtr. Topyekun sava, taraflarn sadece silahl glerini deil ekonomik ve kltrel varlklarn da yok
etmeyi gerektirdii iin savan tahrip gc ve kapsam hem nitelik hem de
nicelik olarak belli bir zaman ve mekann tesinde bir nesli tmyle kuatan bir nitelik kazanmtr. Savan tahribatnn sava alanlarnn dna tanmas ile ordularn kar karya geldii meydan savalarnn ok tesinde bulunan insanlar ve ehirler de savan btn ykcln hissetmeye
balamlardr.
Ancak bu sava bile, sre ve zarar bakmndan mevcut nesille snrlyd.
kinci Dnya Sava ise bu ykc gc, varolan zaman ve mekann dna
da yaymtr. Atom bombalar savatan habersiz olan gelecek nesillerin ontolojik gvenliini de etkilemeye balamtr. Bomba atmak gibi gayri insan bir karar ise demokratik bir sre iinde, liberal bir hkmet tarafndan alnm ve Fukuyamann Bat medeniyetinin stnlnn temel aygt olarak vd rasyonel bir rgt tarafndan da uygulanmtr.

16
DVAN
2000/2

Bu erevede ne bu demokratik mekanizmay ne de rasyonellii knyoruz. Yapmak istediimiz, insann ontolojik gvenliinin belli bir siyas ya
da ekonomik sistem tarafndan garanti edilemeyeceini vurgulamaktr.
Ontolojik gvenlik meselesi bir sistem meselesi olmaktan ok bir zihniyet
meselesidir. Dolaysyla bu hedefe, uygun ontolojik, epistemolojik ve aksiyolojik ncllerin ve sosyal mekanizmalarn kaynat bir dnya gr
(Weltanschauung) ile ulalabilir. Ayrca, birok savan, liberal ekonomi-

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

nin rasyonel kr-zarar mekanizmas olarak sava sanayii lobileri tarafndan


kkrtlm olduu da aktr.
Efendi ve kle arasndaki feodal ilikinin, kapitalist yaplarn ve liberal
demokrasinin geliiminden sonra yeni bir zgrlk anlay iinde kkl
biimde deitii dorudur. zgrlk, bu dnemde, yeni bir sabite olan
eitliin baml deikeni olarak yorumlanmaya balanmtr. Her bir
fert, kendi zgrlk alann baka fertlerle karlatrarak tayin etmeye
balamtr. Modernite, hakik ve mutlak bir zgrlkten ziyade yap-baml ve izaf bir zgrlk nermektedir. Fukuyamann liberal demokrasi, irrasyonel olan bakalarndan stn grlme isteinin yerine, rasyonel olan bakalaryla eit grlme isteini koyar23 iddias bu yaklamn
bir yansmasdr. Bu tesbit ile ilgili iki temel mesele vardr: Anayasa ve yaplara dayal eitlik, zgrle erimeyi garanti edebilir mi? Acaba insanlk gerek bir eitlie ulam mdr?
Kleler efendilerine eit olmakla zgrletiler. Ama, bu eit hale gelmi
efendilerin zgrlklerinin devam edip etmedii, zgrln tanmna
bal ve cevaplanmam bir sorudur. zgrlk ve eitlii bir tutan yaklam, zgrln tanmn insanlar aras bir olgu eklinde farz ederek zgrln izaflemesine neden olmaktadr. Sonuta yalnz yaayan bir insan iin zgrlk meselesi yok saylmaktadr.
Bu tanm, Hegelci tarih tanm perspektifinden bakarak yeniden deerlendirilebilir. Fukuyamann da bavurduu bu tarih tanm, mutlak zbilince ulamada mantk bir u noktadan, insann, daha yksek rasyonalite
ve zgrlk seviyelerine doru ilerlemesidir. Eitlik, insann zbilincinin
yalnzca bir boyutudur; halbuki burada insanlar aras ilikilerden baka dier ontolojik boyutlar da mevcuttur. Hegelci zbilincin kkenine indiimizde, modern liberal demokratik gelenein, zgrl tanmlarken bu
ok esasl unsuru gz ard ettiini anlamaktayz. Bu nedenledir ki, modernist paradigmann izaf ve yapsalc zgrlk anlay, mull ve gerek zgrl ve buna bal zbilinci salayamamtr. Buna karlk, zbilincin ve zgrln her ikisi de, siyas sistemin vatandalar olarak eski ve yeni efendilerin, kendi kurallarn insan ilikileri zerine empoze
eden sun mekanizmalarn klesi olduklar kapitalist geliimin sonraki aamalarnda yozlamtr.
Ayrca, eitlik ile zgrl bir tuttuumuzda bile eitliin salanp
salanmad tartma konusudur. Demokratik sloganlarn evrenselletirilmesinin tesinde, modern liberal demokratik mekanizmalarn nclerinin uluslararas ilikilerin kresel olarak demokratiklemesi iin altklarn iddia etmek zordur. Bu durum, ortak gvenlik fikrinin tabii bir sonucu olarak en fazla eitlik yanls bir kurum olmas gereken Birlemi
Milletler iin dahi geerlidir.
zgrln izaf/yapsalc tanmnn baarszl, Hegelci zbilin dncesinin ve sun mekanizmalarn altnda yatan ahlk deerlerin yeniden
23 Fukuyama, The End of History and The Last Man, s. xx.

17
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

deerlendirilmesini gerekli klmaktadr. Bu perspektiften baknca, zgrln yaygn olarak belirsizlik eklinde yanl anlalmasna iddetle tepki
gsteren Y.R. Simon, asl bir keyfiyet olarak zgrln erdemden ayrlamayacan iddia ederken hakldr.24 Kantn iddia ettii ve Fukuyamann
da tekrarlad gibi, sivil bir anayasann yaplmas insan zgrlnn gerekletirilmesi iin en temel gerekliliklerden biridir. Maamafih, tm insanln yeni ve daha kstlayc efendileri haline gelmi sun mekanizmalara
meruluk salayan bu durum, iyi tanmlanm ve uygulanm aksiyolojik
ahlk erevesi olmakszn, hakik zgrl garanti edemez.
nsanolunun ontolojik zgrlk ve gvenlik arayna kar, nkleer
teknoloji yoluyla tahrip kapasitesini, kresel ekonomik ve sosyo-politik
mekanizmalar yoluyla denetim gcn artran bu tehdit unsurlar Bat insannn ben-idrkini de dorudan etkilemitir. Mumford bunu u szlerle
teyit etmektedir: Bununla beraber, yaylma ann tm etkisi tabiat zerinde insann iktidarn, zellikle de Bat insannn gezegenin geri kalannda yaayan, daha cana yakn olmakla birlikte silah ynnden daha zayf
olan insanlar zerindeki iktidarn artrmakt; ancak sonuta meydana gelen medeniyet, gerek zaferlerinin birounu hkmsz brakan i atma ve elikilerle dolmu durumdadr.25
Rudyard Kiplingin Beyaz Adamn Sorumluluu (White Mans Burden)ndan Marcuseun Tek Boyutlu nsan (One Dimensional Man)na yaplacak felsef bir gezinti bu ben-idrki deiimini yanstr. Tketimcilik
kltrnn artan bir hzla yaygnlamas, nitelie dayal bir ben-idrki yerine nicelie dayal bir kltrel kimlik meydana getirmitir. Bu ayn zamanda bir medeniyet prototipinin yabanclamasnn hikayesidir. Sosyalizm bu yabanclamay, yapsalc bir zme, yani yeni bir toplum ve hayat vastasyla snf sisteminde kkl bir deiimi neren retim ilikilerine
indirgemiti. Devrimci bir iddia tayan bu ruh hali, Rus Devriminin hedeflerini ortaya koymaya alan air Alexander Blokun u ifadesinde ok
barizdir: Hereyi yeniden yaratmak. Bylelikle bizim yanl, kirli, skc,
irkin hayatmzn adil, saf, en ve gzel bir hayata dnmesi iin her eyi yeniden dzenlemek.26 Sosyalizmin k gstermitir ki, bu yabanclama sosyal yaplarn deil, insana ve kainata dair bir dizi kendine zg
telakkinin neticesidir.

18
DVAN
2000/2

24 yleyse seme zgrl, rasyonalitenin bir fonksiyonudur ve pratik akln


mkemmellii ile iliki halinde mkemmelleir. zgrlk erdemden ayrlamaz.
Erdem zgrlk iin kanlmaz bir gerekliliktir. zgrlk asl bir keyfiyettir;
bu nedenle hapisle veya dier haric unsurlarla ortadan kaldrlamaz. Bkz. C.
Green, Freedom and Determination: An Examination of Yves R. Simons Ontology of Freedom, Michael D. Tore (ed). Freedom in the Modern World: Jacques Maritain, Yevs R. Simon, Mortimer J. Adler, (Indiana: American Maritain
Association, 1989), s. 99.
25 Lewis Mumford, Faith For Living, s. 399.
26 R. Stites, Revolutionary Dreams: Utopian Vision and Experimental Life in Russian Revolution, (New York: Owford University Press), 1989, s. 38.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

2. Epistemolojik zafiyet ve Bilim


Modernist paradigmann, ayn zamanda modern felsefenin de merkezini tekil eden varsaym, niha hakikate sadece insan merkez alan bir epistemoloji ile ulalabileceidir. Bu durum, insanlk tarihi sresince akl ve
tecrbe ile birlikte bilginin temel kaynandan birini oluturan vahyin,
modern dnemde, geerli epistemolojik alann dna itilmesine kout bir
gelimedir ve genelde modernite-din zelde modernite-Hristiyanlk ilikisinin en kritik problem alanlarndan birini tekil etmektedir.
Modernist epistemolojinin kar karya olduu temel mesele onun, bilginin kaynaklar ile ilikisi bakmndan gerein blnmesine ve paralanmasna yol aan dikotomik bir farkllamaya yol aan zelliidir. Bu dikotomik farkllama tamamyla bir Avro-Hristiyan olgudur. Bu durum vahiy
ve sezginin youn bir bilgi kayna olarak kullanld slam dnce birikimi ve Dou gelenekleri iin geerli deildir. Bu blnmenin tarih ve
mantk neticesi olarak bilgi, tabiat merkezli kozmolojiye kout olarak, seklerlemitir. Rasyonalizm ve ampirisizm (grgclk) modern bilimin
tahlilinde temel iki yntem olmutur; nk Modernizmin yeni paradigmas dncelerimizin iki kaynaktan elde edildii varsaymna dayanmaktadr: (a) Duyum ve (b) zihnimizin ileyiinden idrak edilen.27
Modernist paradigmann epistemolojik temeli, bilginin ampirik ve rasyonel olarak yeniden kurulmasdr. Bu paradigma insan, objektif bilimsel bilginin binasn kurmak amacyla belirli veri hakknda (Popperde,
tahminler ve gzlem araclyla elde edilen inanlar) a priori muhakeme
prensipleriyle hareket eden az veya ok rasyonel bir amil olarak28 (Ellis,
1979: vi) tasavvur eder. Uygunluk teorisi29, tutarlk teorisi30, mantk
pozitivist teori31, pragmatik teori32 ve eylem teorisi33 gibi modern gereklik teorileri bu epistemolojinin rnleridir.
27 Bertrand Russel, History of Western Philosophy, 8.baski, (Londra: George Allen
and Unwin Ltd., 1962), s. 589.
28 B. Ellis, Rational Belief Systems, (Oxford: Basil Blackwell, 1979), s. vi.
29 Bu teoriye gre bir nerme, ortaya atlan bir tez ya da bir inan ancak olaylara veya gereklie uygun ise dorudur.
30 Spinoza, Hegel ve Bradley gibi idealist sistem kurucularna gre, btn gereklik, byk ve mantken tutarl bir sistemdir. Sistemlerinin ilk prensiplerini
(aksiyomlar), kesinlikle doru sayarlar. Bu yzden matematik, bu yaklamn
temel k noktasdr.
31 Mantk pozitivistlere gre, nermeler ancak sistemle tutarl olduklarnda
dorudurlar ve kabul edilebilir tek sistem imdiki bilimsel teoriler dizisidir.
32 Bu teoriye gre bir nerme, ancak doru bir teoriyle tutarl ise dorudur; bir
teori de ancak evremizi denetim altna alma amacna hizmet ettii mddete
dorudur. yleyse bir nerme, pratik hayatta ileyen bir teorinin bir parasn
meydana getiriyorsa dorudur.
33 Doru ve yanl terimlerinin tasvir olduunu iddia eden gre kar olarak bu teorinin temsilcileri, zellikle de Strawson, bu terimlerin daha ziyade
eylemci veya aklamac olduunda israr ederler. Bylelikle, bir cmlenin
doru olduunu sylemek, bu cmleyle mutabakat beyan iindir.

19
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

Modernist paradigmann temel sabitelerinden biri olarak bilimin dorusal olarak ve birikerek ilerledii dncesi, bu yeni epistemolojiden kaynaklanan bilginin kesinliine olan inancn tabii bir sonucudur. Modern bilimsel erevenin katl, zellikle 19. yzyldan sonra, yeni epistemolojik
ve metodolojik aralarn devasa bir teknolojik dnm baarsna imza
atmalaryla metodolojik ve teorik bir mutlakla yol amtr. Bu erevede ele alndnda, akl-bilim-ilerleme'den oluan sihirli forml, ite
bylesi bir narsizmin rnyd.
Ayn asrda modern ideolojilerin son derece kat ancak tutarl yaplaryla ortaya kmas bir tesadf deildir ve daha ziyade bu epistemolojik ve
metodolojik tekamln doal bir neticesidir. Rus Devriminin getirdii
sembolleri son derece arpc bir ekilde ileyen Stitesn kavramlatrmasn kullanarak, iinde vahyi barndrmayan epistemolojilerin, farkl formatta ama yine inanca dayal ayinler ieren, tanrsz dinler rettiini ifade edebiliriz: Prometeci insan ve onun makineleri, yeni dini kabul ediin, yani
hidayetin simgeleriydiler. Cokun bir insan methiyesinde, hukuku Mikhail Reisner, insanln, tanrlara sava ilan ettikten sonra elik canavarlar ve makineleri araclyla 'btn yerkreyi kuatan muhteem bir bahe' kuracan vaadetmitir. Prayers on a Tractor (Traktr zerine dualar)
isimli bir brorde tasvir edilen ateist traktr, 1930lu yllarda ortaya km ve traktrn hala olan savan sembolize eden posterlerde kullanlmtr. Demiryolu ise bir dier etkili sembold. Devrimden nce, antimodernist Leontievin, din bir treni durduran uzun, siyah bir tren hikayesi modern eytan anlatan bir istiareydi. Devrimden sonra, tanrsz kainat hakknda iyi haberler tayan kkrtc trenler, Rusyann enginliine
yayldlar. Birisi gerekten Tanrsz Ekspres diye adlandrlmt... Parti
(...) komnist halk festivalleri ve zel ayinler yaplmasn tlyordu. lki gibi Yaroslavski de -hepsi de Kilisenin zel gnlerine gre ayarlanmmakul ve neeli devrimci kar kutlamalar, devrimci arklar, mzik, konferanslar, raporlar ve mnasip oyunlar ieren trenleri tevik ediyordu.34

20
DVAN
2000/2

Sosyal artlar ierisinde bylesine devrimci bir ruh, Comteun, insani


epistemolojinin ve bilim felsefesinin evrimci ve ilerlemeci bir yorumu olan
zihn geliim kanununun bir yansmasdr. Bu teoriye gre, insan kavraynn tm dallar aamadan gemitir: 1) nsanlarn eyay tabiatst
varlklara dayanarak aklamaya altklar teolojik yahut tahayyul aama;
2) filozoflarn, mistik varlklara dayanan aklamalarn geerliliini sorguladktan sonra, aklamalarn maddletirilmi soyutlamalara, yani 'mutlak
gereklik', 'mutlak adalet', 'mutlak hareket' gibi soyut terimlerle ifade edilen varlklara dayandrdklar metafizik veya soyut aama; 3) aklamalarn
gzlenen olgular arasndaki balantlar gsterir bir hal ald pozitif ya da
bilimsel aama.
34 Stites, Revolutionary Dreams: Utopian Vision and Experimental Life in Russian Revolution, 1989, s. 108-110.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Bu tarih kavakta, modernist paradigma ikilemli bir durumla kar karyadr. Mesel Rusyadaki din uyan, kanlmaz ilerlemenin daha yksek bir aamasnda tanrsz bir dinin yer almas gerektiini savunan bilimsel komnist ideolojinin temellerini sarsmtr. Sonu olarak, ya bu zihn/bilimsel oluumun ilerlemesi konusundaki dogmatik tarihselcilik, ya
da dinin uyan olgusu yanltr. Rusyadaki din uyan somut bir realite
olduuna gre, ikilemi zmek iin geriye tek bir aklama kalyor: Comteun tahlili, hibir zaman ve mekan snrlamasna tabi olmakszn geerli olan mutlak bir gereklik olmaktan ok, kendisinin ve zamannn
entelektel ve felsef evresinin bir rndr. Byle bir sonu, zarur olarak, bilimsel tahlilde izafiyeti nkabul olarak ihtiva eder ve byle bir izaf tahlil hibir zaman Tarih'in Sonu anlamnda tarihselci bir neticeye ulaamaz. Gerekten Susser Comte, sadece bilginin burjuva-bilimsel standartlarn somutlatrr, ve Avrupa merkezli kibiri sergiler35 derken hakldr. Comteun ada takipileri tahlillerinde, hl, Avrupa merkezli kibiri tamaktadrlar.
Modernist paradigma standart hale getirilmi bir metodoloji vastasyla, bu epistemolojik temel ve sosyal mekanizmalar arasnda tutarl bir
balant kurmutur. Bu giriimlerin kkleri, XIX. yzyln felsef temeline kadar gtrlebilir. Marks, 1844 ylnda yazd Economic and Philosophical Manuscript (ktisad ve Felsef Metin) adl eserinde zaman iinde tabii bilimin insan bilimlerini birletireceini, ayn anda insan bilimlerinin tabii bilimlere katlacan ifade etmitir. Bu duruma paralel olarak
Comte Sistem de Politique Positive (Pozitif Politika Sistemi) adl eserinde,
gereklik telakkilerimizin ykseliinin tamamlanmasyla meydana gelen
sosyal bilimin, bu telakkilerin kabullendikleri tek evrensel balant araclyla, onlar zerine hl mahrum olduklar sistematik karakteri yerletirmekte olduunu sylemitir. Ancak, Runcimann da36 aka altn izdii gibi, artk bu atafatl iddialardan herhangi birini ciddiye alacak birisini bulmak zordur.
Bu giriimler, ayn zamanda, sosyal, siyas ve iktisad mekanizmalarn
meruluuna zemin hazrlamtr. Tabiat-merkezli kozmoloji ile mekanizmac sosyal kozmoloji arasndaki kanlmaz mantk balant, sosyal bilimlerdeki bilimselciliin (scienticism) epistemolojik ve metodolojik varsaymlarnda son derece sarihtir; Denisoff37 bunu yle formlletirmitir: 1) Kainatta veya toplumda bilinebilir bir dzen vardr; 2) toplumun
deimezleri veya toplumun dzeni gzlemlenebilir; 3) gzlemle ve fizik bilimlerdeki dier metotlar araclyla sosyal davrann kanunlar kantlanabilir ve kural haline getirilebilir; 4) sosyal bilimler zamanla ayn gelimilik ve gvenilirlik seviyesini yakalayabilir.
35 B. Susser, The Grammar of Modern Ideology, (Londra: Routledge, 1988), s. 60.
36 W.G. Runciman, Social Science and Political Theory, (Cambridge, 1969), s. 4.
37 S. Denisoff, Sociology in Conflict, (California, 1972), s. 7.

21
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

Tabii ve sosyal bilimin konusu olan bu iki olguya -tabii ve sosyal kozmoloji- karlk gelen insan epistemoloji de ayn zellii tadna gre,
evrensel geerlie sahip bir metodoloji, tabiata, insana ve topluma dair btn bilinmeyenleri aklayan doru ve kesin teoriler sunabilir: Modern
tabii bilimin ykseliiyle beraber bilimsel bilginin tarih srele olan ilikisinde nitelike bir gelime kaydedilmitir. (...) Modern tabii bilimler araclyla ortaya km olan tabiata hkmetme imkn, btn toplumlarn
tad evrensel bir keyfiyet deildi, ancak belli bir noktada, baz Avrupallar tarafndan bulunmas gerekiyordu. Bununla beraber bilimsel metot
bir defa bulununca, rasyonel insann evrensel mal olmu, kltr ve milliyet farkllna dayanmakszn potansiyel olarak herkes iin ulalabilir hale gelmitir.38
Aslnda, tanrsz inan sistemleri olan modern ideolojiler, kaynan Modernizmin bu epistemolojik ve metodolojik temellerinden almaktadrlar.
lgin olan udur ki, deolojinin Sonu ve Tarihin Sonu gibi sonculuk teorilerinin takipileri, Marksizm gibi ideolojilerle ayn felsef yaklam paylamlar ve dorusal tarih akmyla ilikileri asndan ayn sonulara ulamlardr. yleyse, Marksizmin epistemolojik ve metodolojik temellerinde
bir bunalm mevcutsa, ayn bunalm, Modernizmin dier mekanizmac
yorumlar iin de geerlidir. Felsef ve metodolojik bunalm amak iin,
Fukuyama da dahil olmak zere sonculuk teorilerinin takipileri, felsef
kaynaklarn aramak yerine bu bunalm yapsal ve kurumsal faktrlere indirgemektedir.

22
DVAN
2000/2

Evrensel olarak tek bir metodoloji kurmak zere, yaratcl ve gelimeyi snrlayan epistemolojiler araclyla tabii bilimlerin metodolojilerinin
sosyal bilimlere yaygn olarak tatbik edilmesi, sosyal dncede, zahirliin
ve yapsalcln kuvvetlenmesine yol amtr. Husserl, Avrupa insannn
bunalmn tahlil ederken bu metodolojik meseleye iaret etmektedir: Avrupa milletleri hastadr; Avrupann kendisinin tehlikeli bir halde olduu
syleniyor. Bu durumda bile, tabii tedavi eitlerinin hepsinden mahrum
deildir. Aslnda biz, saf ve mfrit reform tekliflerinin altnda ezilmi bulunmaktayz. Ancak bu derece lks biimde gelien beer bilimler, kendi
alanlarnda, tabii bilimler gibi ehliyetle hizmet eda etmede neden baarszdrlar?... Tabii bilimlerin bykl gzleme dayal bir ampirisizmle
uyum halinde olmaktan gemektedir; onlar iin tabiatn btn tarifleri
doru aklamalara, nihayette psiko-kimyasal aklamalara varmaya yarayan metodolojik usullerdir. Beer bilimlerde ise metodolojik durum maalesef son derece farkldr ve bunun dahil sebepleri vardr. Eer dnya, lafn gelii, metodolojik olarak ve gerekte birbirine tercih edilemeyen iki
gereklik alan -tabiat ve maneviyat- zerine kurulmu olsayd, durum ok
farkl olurdu. Ama sadece tabiat kendine yeten (self-contained) bir dnyadr; sadece tabii bilim tam bir tutarllkla manev olandan soyutlanabilir ve
tabiat tamamyla tabiat gibi dnr te yandan, tamamyla manev olan
38 Fukuyama, The End of History and The Last Man, (1992), s. 72-3.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

ile ilgilenen bir beer bilimler uygulaycs iin, tabiattan tutarl bir ekilde soyutlanma, saf tabii bilime paralel olarak, evrensel ve saf beer bilimlerin konusu olabilecek, tamamyla manev i ilikilere sahip ve kendi kendine yetebilen bamsz bir dnyaya ulaamamaktadr.39
Modernist epistemolojik varsaymn asl ikilemi, insan, yani rasyonel
mili, anlamaya alt fizik dnyadan her naslsa ayrym gibi telakk
etmesidir. Bu doru deildir, nk rasyonel milin kendisi apak olarak
fizik dnyann bir parasdr. Onun kendisi gibi fizik dnyann paras
olan dier varlklar anlamaya almas, insan-merkezli epistemolojideki
zne-nesne ilikisi perspektifinden, fasit bir daireye yol amaktadr.
Modernist paradigmann insan-merkezli epistemoloji vastasyla niha
gereklie ulalaca varsaym bugn ciddi meydan okuma ile kar
karyadr. Evvela bilimin bizzat kendisi, kendi neticelerinin objektifliini
ve kesinliini yanllamtr. zafiyet kavram ve makrokozmos ile mikrokozmos hakkndaki yeni ufuklar gstermektedir ki, her bilimsel yenilik,
daha fazla bilinmeyen deikenlerin ortaya kmasna yol amakta ve bu
durum da kesin bir dorulua ulamaktan ziyade meseleleri karmaklatrmaktadr. kinci olarak, postmodern epistemolojinin teori ii ve teoriler
aras gerekleri ayrmas, teoriye dayanan kesinlik fikrini sarsmtr. nc olarak, 1960lardan sonra -zellikle 1980lerde- gzlenen din uyan,
epistemolojinin metafizik kaynaklarna yeniden ynelie yol amtr.
Bilim ve epistemoloji alanndaki son tartmalar, hem zorunlu olarak
ilerlemeci ve birikimci bir olgu olan bilimin kendine olan hayranlnn
temellerini, hem de onun epistemolojik altyapsn sarsm durumdadr.
nsanln kanlmaz gelecei hakknda kehanette bulunabilecek mutlak
bir sosyal bilim kurmak iin gsterilen hrs da bu tartmalar karsnda
akamete uramtr. Mesela Feyerabendin, Kopernikin modern fiziinin
gzleme dayal bir giriim olarak deil de tasdik edilmi kanunlarla uyumayan dayanaksz bir speklasyon eklinde baladn gzlemlemesi,
modern bilimin rasyonellii ve ilerlemeye ynelik metodolojik determinizmi asndan bir meydan okumadr. Bu durum, epistemolojik kaynaklar, metodolojik aralar ve modern bilimin karmlar arasnda bamsz
bir ilikinin olabileceini gstermektedir: ... Doru hareketler (aratrma programlarnn metodolojisi erevesinde 'doru') sadece seyrek hallerde 'doru' nedenlerle yaplrlar. Bu yzden, Kopernikiler bir ey yapmak isterken gayretlerinin baka bir eyle sonulanm olmas ihtimali
hayli yksektir (Newton kesinlie erimeye alt, fakat eritii durmak
bilmeyen ilerlemeydi). Bu durumda onlar irrasyonel (aratrma programlarnn metodolojisi erevesinde irrasyonel) nedenler iin rasyonel (yine
aratrma programlarnn metodolojisi erevesinde rasyonel) olarak hareket etmilerdir ve onlarn rasyonellii bir ans, kaza ya da irrasyonel se39 E. Husserl, Philosophy and the Crisis of European Man in Phenomenology and
the Crisis of Philosophy, ter.: Q. Lauer, (New York: Harper and Row, 1965),
s. 151-2.

23
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

beplerin ltufkr ibirliinden doan bir eydir (Hegel bunu List der Vernunft eklinde ifade eder). Belki de son derece tesadf bir sonucun dahil zellikleri zerinde younlaan mellifler, bu ihtimalleri tetkik etmeden
brakmakta ve bu suretle onlar modern bilimin ezici 'rasyonellii' konusundaki yanl intibaya katmaktadrlar.40
Schelerin Comteu pozitivizme ynelttii eletiri, bilime, din ve metafizie nisbetle, bilie dayal bir stnlk salamay reddetmesi hususundaki srar nedeniyle, modernist XIX. yzyl epistemolojisinin yeniden deerlendirilmesi eiliminin bir dier rnei olarak zikredilebilir: Din, metafizik ve pozitif dn ve bili, bilginin geliiminin tarih aamalar deildirler; bilakis, zihnin daim tutumlar ve bilginin formlardrlar. Bunlardan
hibirisi, bir dierinin yerine geemez veya onu temsil edemez.41
Btn bu temayller, gelecee dair bir kesinlii ngren tarihselcilik
dorultusundaki sosyo-politik telakkiler asndan darbe nitelii tamaktadr. Bugn biz, bilimsel yeniliklerin Marksizm gibi bir uluslararas sisteme
ihtimal verip veremeyeceini tartmak durumunda deiliz. Bilkis mesele,
hangi varsaymlarn bilimsel epistemolojiyi etkiledii ve hangi deerlerin
teknolojinin bir formu durumundaki bilimsel sonular denetim altna alabilecei ve onlara hkmedebilecei hususuna kaym durumdadr.
3. Ahlk ve Madd Gelime Dengesizlii
Hangi deerler btn bilimsel yenilikleri ynlendirecektir? Hangi tip
uluslararas sistem muhteris bir siyas liderin, siyas hedeflerini dier milletlere benimsetmek amacyla nkleer ve kimyasal silah kullanmayaca konusunda gvence verebilir? Acaba terr dengesi, dnya zerinde bar
salamak iin gerek bir denetim mekanizmas sunmakta mdr? Bunlar,
insanolunun hergn karlat ve uluslararas sistemdeki her siyas ekimede kendini belli eden sorulardr.
Bu sorular, bilim ve madd gelime ile ilgili telakkilerde yaanan kkl
bir deiimi yanstmaktadr. Modernist ve tarihselci paradigmada bilim ve
bilimin birikmi formu olan madd gelime, znde iyi olarak kabul edilmilerdir; nk bu anlaya gre, madd gelime ilerleme anlamna gelmektedir ve ilerleme de daima msbet bir olgudur. Ancak, Hiroima ve
Nagasaki tecrbelerinden sonra yzylmzn ikinci yarsna doru, akl, bilim, madd gelime, ilerleme ve gelecee dair iyimserlii iine alan mantk dizinin yerini bilimin bir tahrip arac olarak kullanlmasndan doan
korku almtr.

24
DVAN
2000/2

Geleneksel medeniyetlerde aksiyolojik deerler btn, teknolojik


formlara ve bilimin rnlerine etkili biimde hakimdi; nk madd rn40 P.K. Feyerabend, Problems of Empiricism: Philosophical Papers, 2 cilt, (Cambridge: Camridge University Press, 1981), c. 2, s. 225-6.
41 M. Scheler, Schriften zur Soziologie und Weltanschauungslehre, (Bern: Franke
Verlag, 1963), s. 18. ng. eviri iin bkz. J.E. Curtis, ve J.W. Petras, The Sociology of Knowledge, (New York: Praeger, 1970), s. 164.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

ler sadece pazara baml deildi. Bu zellik hzl madd gelimeyi engellemitir. Ancak, ayn zamanda, teknolojik rnlerin nceden kestirilemeyecek ekilde yanl kullanmna veyahut suiistimaline de engel olmutur.
Bat medeniyetinin mekanizma baml karakteri bu denetim mekanizmasn kkl biimde deiiklie uratmtr. Pazar mekanizmasnn baml deikenleri olarak bilim ve teknoloji, toplumlarn deer sistemlerini ekillendirmeye balamtr. ktisad mekanizmalarn pozitif kurallar,
hmanist normativizmi ortadan kaldrmtr: Eer gayri insan bilimselcilie kar normatif iktisad tercih ederseniz, bilimsel olmamakla sulanabilirsiniz. Geleneksel ve nkleer veya kimyasal silahlar gibi geleneksel olmayan lm makineleri reten sava sanayileri, byle bir bilimsel ereve
dahilinde kendilerine meruiyet alan aabilmilerdir.
Teknolojik gelimelerin savalar boyunca hz kazand bir gerektir.
Nitekim, gnlk olarak kullandmz birok cihaz, asker amalar iin
gelitirilmitir. Buradan hareketle, bilim rnlerinin pazar mekanizmasna bal olduu farzedilirse, savalar, sanayide retkenlii artrmak iin
bir zorunluluk olarak karmza kmaktadr. Krfezdeki sava milyonlarca kiinin hayatn tehdit ederken, siyaset yapmclar Kuveytin yeniden
imarnn ABD ekonomisi zerindeki mspet etkilerini tartyorlard. Bugn biz iktisad mekanizmann, hibir ahlk nart veya normatif nkabul tanmayan okuluslu devleriyle kar karya bulunuyoruz.
Mekanizma baml yaplarn, bilimsel metot gereince zahiren elde ettikleri baar, tarih ilerlemenin tek ynl oluunu ve daha iyi bir hayat iin
Modernizmin kanlmaz olduunu ifade eden tezler iin olgusal bir meruiyet temeli oluturmaktadr: Bilimsel metodun kefi, kkl ve devr olmayan bir tarih anlay gelitirmitir. Ve bir kere kefedilince, modern
tabii bilimin ilerlemeci ve aralksz yayl, tarih geliimin mteakip birok
ynn izah etmede istikamet tayin eden bir Mekanizma sunmutur.42
Bylece mekanizma, deer yapsnn nne gemekte ve kar konulamaz mekanizmac sosyal ve iktisad yaplar selinde deerlerin uygunluuna o karar vermektedir. Zahir madd baar ve ileri derecede mekanize
edilmi tekilatlara dayal toplumlarn stn grnleri, insan nesline ynelik gerek tehlikeyi perdelemektedir; insan iradesinin kendi hayatn
idare edememesi hmanizmin ve zgrln sonu anlamna gelen bir yabanclamaya yol amaktadr. Mekanizmalarn kurallarnn kar konulamazlyla kyaslandnda, deer yapsnn baml deiken konumunda
bulunmas, zorunlu olarak znde zorba bir psiko-sosyal tasavvura gtrmektedir. Mumfordun43 iaret etttii gibi, mekanik olarak organize
edilmi almalar ve mekanik olarak organize edilmi ykmlar, ayn medeniyetin iki kutbudur. Mekanik olarak organize edilmi almalarn baars, bizi dier kutbu ihmale yneltmemelidir.
42 Fukuyama, The End of History and The Last Man, s. 73.
43 Mumford, L., The Myth of the Machine, (New York: Harcourt, Brace and
Company, 1966).

25
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

E. Fromm, modern savalarn ykcln tahlil ederken, mekanizma,


profesyonel organizasyon, yabanclama, deer yapsndaki ahlk-madde
dengesizlii ve ykm arasndaki bu ikilemli ilikiyi tasvir etmektedir:
Bombalar atanlar, birka dakika ierisinde binlerce insan ldrdklerinin veya ldrecek kadar yaktklarnn hemen hemen hi farknda deildiler. Uak personeli bir takmd; biri kullanyor, dieri sevk ediyor, bir dieri ise bombalar brakyordu. ldrmeyle alkalar yoktu ve neredeyse
hi bir dmandan haberdar deildiler. Asl ilgilendikleri, karmak makinelerini, titizlikle hazrlanm planlardaki hatlara uygun biimde doru
olarak kullanmakt. Elbette ki, hareketlerinin sonucu olarak binlerce ve
hatta yz binlerce insann lecei, yanaca ve sakat kalaca bilgisini beyinlerinde tayorlard ama bu gerei, etkili biimde kavram deillerdi;
manta aykr gelse de bu onlar ilgilendirmiyordu. Belki de bu sebepten
kendilerini -en azndan ou-, insann yapabilecei en korkun ileri yapmaktan dolay sulu hissetmediler. Havada yaplan modern savan ykcl, ii ve mhendisin, almalarnn rnlerine tamamyla yabanclatklar modern teknolojik retimin ilkesini takip etmektedir. Onlar, genel iletme plan gereince teknik grevlerini yerine getirmekte, ancak ou zaman bitmi rn grmemektedirler; grseler bile, bu onlarn ilgi ve sorumluluk sahalarnn dndadr.44
Bu nedenle, insan deerler ile mekanizmalarn uyumu meselesi, organizasyona dayal mekanizmann bu aamasnda anlaml deildir, nk
kendilerine bunun faydal m yoksa zararl bir rn m olduunu sormalar gerekmez -bu, ynetimin karar verecei bir meseledir; ynetimin ilgilendii durumda da 'faydal' basite 'krl' anlamna gelir ve rnn gerekten nasl kullanlacana dair bir fikir vermez.45
Bu olgu, rktc biimde, insann insanla olan ilikisini tehlikeye atan
bir ahlk-madd gelime dengesizliini aksettiriyor. Birok iktisad ve siyas ara mekanizma, objektif, bilimsel ve kanlmaz kurallar zorla benimseterek insan ilikilerini ekillendiriyor. yle ki, insan ilikilerin ilk modeli
ve son derece saygdeer bir tr olan kadn-erkek ilikisi, Batda iktisad
gelimenin bir unsuru olarak kabul edilmi grnen pornografi sanayiinin
konusu haline gelmitir. Bir birey, dier bir birey ile ancak, insan ilikileri
hususunda kendi deerlerini meydana getiren belli bir kurumlam mekanizmann araclyla iliki kurabilmektedir.

26
DVAN
2000/2

Bu mekanize olmu sosyal ortamda, muhatabmz sadece bir insan deildir; bilkis ya bir irketin mdr ya da bir rnn tketicisidir vs. likilerimizi, bu sun mekanizmalarn, kendisine tabi olanlara ilave kimlikler
ykleyen kurallarna gre yeniden dzenlemek zorunda kalmaktayz. Bu
durum evremizde, kendi aksiyolojik erevesiyle birlikte ikiyzl bir sosyal ortam meydana getirmektedir. Bu sun mekanizmalar, madd gelime44 Erich Fromm, The Anatomy of Human Desctructiveness, (London: Penguin,
1990), s. 460.
45 Erich Fromm, The Anatomy of Human Desctructiveness, s. 460.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

ye paralel olarak glendike ve karmaklatka, insanolu bu gelimeyi, kendi kymetli varlnn bir aynas durumundaki iradesiyle belirledii deerler btnnn yardmyla denetim altna alma ve ona hakim olma ansn kaybedecektir. Sonu ise, anomiye yol aan tehlikeli bir sosyal
kavakta ahlk-madd gelime dengesizlii ile kesien psiko-ontolojik
dengesizliktir.
yleyse, kurumlam mekanizmalarn grnmez diktatrl, arac
deerler vastasyla hayatmzn her ynn denetim altna almaktadr ve
bu durum ahlk-madd gelime dengesizliine yol amaktadr. nsan kltrnn kresellemesi, gerekte, insan davrannn standart normlar ve
sosyal ilikilerin standart kodlar olarak bu deerlerin kresellemesi anlamna gelmektedir. Bu kresellemenin kabul edilen pragmatik karakteri,
insan ilikilerinde sathlie ve basitlie yol amaktadr. Bylesine sath ve
basit bir insan tabiat ise, salam ve akn bir deerler btn ortaya koyamaz. Mekanizmalarn zorla benimsetilmi deerlerine kleymiesine
gsterilen itaat, ahlk-madd gelime dengesizlii sebebiyle tatminsizlii
artracaktr. Bu ise, ahlk deer sistemi ile Bat medeniyetinin madd geliimi arasnda bir anakronizm demektir. Bugn tartlmasna bile gerek
olmayan medeniyet bunalmnn temel iaretleri de ite bu noktada tebarz etmektedir.
Ahlk deerler ile madd gelime arasndaki uyum ve denetim problemi XIX. yzyl pozitivizminin sonunu ilan ettii dinin yeni araylar ve
sentez abalaryla tekrar tarihe bir anlamda geri dnmesini beraberinde
getirmitir. Bu zellikle Hristiyanln Bat medeniyetinin dnm
iindeki zel tarih konumu ile dorudan ilgilidir. Kant-sonras Hristiyanlkta yaanan dnm ve bu dnmde ahlk-teoloji ilikisinin yeniden
yorumlanmasnn belki de en arpc sonular bu kapsaml problem alannda kendini gstermitir. Teolojik ahlkn yerini ahlk teolojinin almas ile teolojinin edilgen ve ilevsel bir alana kaymas, teoloji-kkenli deerlerin car ekonomi-politik yapnn gerektirdii sekler deerler karsnda
belirleyici konumlarn kaybetmeleri sonucunu dourmutur. Bu durum
ekonomi-politik ve teknolojik alandaki hzl deiimin gerektirdii sekler deerler alan ile teolojik deerler arasnda ok ynl bir gerilimin ortaya kmasna yol amtr. Bu gerilim bir yandan Hristiyanl yeni artlara intibak edecek ekilde dnme zorlarken, dier taraftan ekonomipolitik yap karsnda krlgan bir zellie sahip olan sekler deerlerin
evrensel geerliliini tartmaya amtr.
II. Vatikan Konsili'ne giden srete ve Konsil sonras gelimelerde Katolikliin zellikle ahlk deer boyutu tayan dogmalarnda ciddi bir yumuamaya gitmesi, yeni gelien hristiyan hareketlerde eklektik bir yaklam
sergilenmeye balanmas bu gerilimdeki birinci tr tepkinin bir sonucudur.
Daha nce dogma-d kabul edilen tartma alanlarnn kilisenin gndemine girmesi ve toplum-d kabul edilen marjinal gruplarn kendilerine
yeni bir teolojik ereve kurmaya almalar, kuruluunu Roma'nn sink-

27
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

retik atmosferinde gerekletiren Hristiyanln ok daha kapsaml bir sinkretik atmosfere intibak abas olarak deerlendirilebilir. Semitik gelenek
iinde doan sevliin Roma'nn sinkretik atmosferinde Hristiyanla dnmesine benzer bir gereklilik modern dnemde de kendini gstermitir.
Hristiyanln kendini dntrerek Bat medeniyetindeki dnmlere
intibak salamaya almas kurumsallam dinin kurumsallam ekonomipolitik yap ile olan ilikisinin doal sonucu olarak tezahr etmitir.
Bu gerilimin ikinci sonucu ise beklenilenin aksine ekonomi-potilik gelimelerin ruhunu dokuyacak pozitivizm-eksenli ve teoloji-d sekler bir
ahlk erevenin yeterince etkin bir ekilde devreye girememi olmasdr.
Sekler ekonomi-politii ahlk ve insan denetim altna alabilecek din-d bir ahlk erevenin btn insanl kuatacak bir ekilde ortaya konamam olmas ve ortaya konan erevelerin sekler ekonomi-politie baml bir nitelik tamas, teknolojik ve ekonomi-politik gcn tiranlama
riskini artrmtr. Bilimsel/sekler sosyal Darwinizmden beslenen Nazi
ekonomi-politii ya da Sovyetlerin "ateist treni"nin srkledii teknolojik
g, nihayette ahlk denetimin etkisiz klnd bir mekanizma ortaya karmtr. ABD'nin Japonya'ya att atom bombalarnn proje isminin
Trinity (teslis) olmas da teknolojik gcn ahlk denetiminin ne denli temel bir problem olduunun arpc bir elikisini oluturmaktadr. Eflatun'un Devlet adl eserinin birinci kitabnda Sokrates ile Tyrasimakos arasnda sren g-adalet (ahlk) ilikisinin oluturduu gerilim bugn de insanln temel meselelerinden birini oluturmaktadr. Ayn paradigmadan
beslenen sekler ahlkn sekler ekonomi-politii denetleme konusunda
yaad i elikiler, dinin kiisel ve toplumsal ahlk belirleme gcn
tekrar tarih sahnesine karmaya balamtr. XIX. Yzyln g-eksenli pozitivizminin besledii sekler ideolojiler dneminden sonra Batda Hristiyanln ciddi bir dnm srecine girmesi, Bat-d medeniyet havzalarnda da dinlerin sosyal alandaki etkinliinin artmas bu gelimelerle birlikte zel bir anlam kazanmaktadr.
4. Ekolojik dengesizlik

28
DVAN
2000/2

Bat medeniyetinin mekanizmac zelliinin iki temel unsuru olan Newtoncu tabii Dnya makinesi ile sun teknolojik makineler arasnda zorlu
bir rekabet vardr. Kapitalist yaylmann ilk aamasnda biri tabii dieri sun bu iki makine, insann mkemmelletirilmesiyle elde edilecek zgrlk
ve gvenlik araynda, birbiriyle atan deil birbirini tamamlayan unsurlar olarak dnlyordu. Sun makineler ve mekanizmalar, tarih boyunca insann en tutkulu ryas olan tabiata egemen olmaya yarayacak vastalar olarak kabul edilmilerdi. Ancak son yllarda, Bat insannn tabiat fethetmeye ynelik bu tutkulu ryasnn yerini, tabiatn ekolojik dengesini
korumaya alan teebbsler ald. Modern insan, teknoloji zerindeki denetimini kaybettiini ve onun tabiata olan ykc etkilerini engelleyemediini fark etmi durumdadr.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Tabii evrenin tahribi, tabii kaynaklarn tkenii ve byk ehirlerdeki


salksz hayat gibi ekolojik dengesizlie dair belirtiler, nice yllar, iktisad ilerlemenin ve madd gelimenin kanlmaz maliyeti olarak msamaha
grmlerdi. Seksenli yllarda, tabiatn kendisi bu suiistimale isyan etmeye ve iindeki uyumsuzluu gstermeye balamtr. Ozon tabakas meselesi, iklim deiiklikleri, sera etkisi ve gittike artan radyasyon tehdidi
gstermitir ki, insann, zgrln ve gvenliini azamletirme gayretiyle giritii tabiata egemen olma sreci, gerekte neredeyse, insan iin
bu derece nemli olan ontolojik gvenliin asgar art olan yaam srdrmeyi tehdit eder hale gelmitir.
Bugn, sun mekanizmalarn dnya ekosistemine etkisinin, tehlike iareti veren bir ontolojik gvenlik meselesine dnt reddedilemez bir
gerektir. Sun mekanizmalar, insan iradesinin mikro-kozmik modeli olarak nce insann insanla olan ilikisini yeniden kurdu. Bilhare, belli bir
geliim aamasndan sonra bu mekanizmalar, Newtoncu manada tabii
Dnya makinesinin ekolojik karakterini yeniden ekillendirdi.
Bu bunalmn bykl, siyas rejimlerin46 ve uluslararas politikann
i yaplarna tesir etmeye balamtr. Ekolojik bunalm son dnemlerde
yle tehlikeli bir hal almtr ki, siyas sistemler bile onun sosyal, siyas ve
iktisad sonularn gzard edemez hale gelmilerdir. ernobildeki nkleer kazann, Sovyetler Birliindeki Perestroika srecini hzlandrd bir
gerektir. Gorbaevin, d politikasn hukukletirirken, insan bir zemine dayanarak, tm insanln ayn gemide bulunduunu ve bu nedenle
insan neslinin varlnn tehlikede olduunu iddia etmesi, medeniyet bunalmnn boyutlarn ve onun siyas sistemlere etkisini bir lde gzler
nne sermektedir.
Bu bunalm artk uluslararas sistemin asl bir gndem maddesi haline
gelmitir. Daha iyi bir evre iin uluslararas dayanmann gereklilii konusunda bir uzlama ortaya km ve bu, deiik lkelerin siyas liderleri
tarafndan, 1992 Hazirannda yaplan Dnya Zirvesinde ifade edilmitir.
Ancak bu zirvede Kuzey ve Gney, ya da sanayilemi lkeler ve gelimekte olan lkeler arasndaki kavga, bu dayanma uurunun tesinde gelecekteki muhtemel atmalarn iaretlerini ortaya karmtr. Nitekim, ba46 Ekolojik mesele, Krasnovun da deindii gibi, Sovyet cumhuriyetlerinde Rus
milliyetiler ve Halk Cepheler tarafindan en nemli meselelerden biri olarak
benimsenmistir: Sonradan Rusya Federasyonunun yeni kurulan Devlet Tabiati Koruma Komitesi (Goskompriroda) bakan olan A. Kovalchukun da Nisan 1989da uyard gibi, ekolojik felaket balamtr ve bundan geri dnlemeyebilir. Dier Sovyet cumhuriyetlerinde durumun daha iyi olduuna inanmak iin hi bir sebep yoktur. Ekolojik mesele, Sovyet cumhuriyetlerindeki
Rus milliyetiler ve Halk Cepheler tarafindan en nemli meselelerden biri
olarak benimsenmitir. Halihazrda Sovyet Yeil hareketi, hkmet tarafindan
gzard edilemeyecek kadar kudretli bir g haline gelmitir." Bkz. V. Krasnov,
Russia Beyond Communism: A Chronicle of National Rebirth, (Oxford: Westview, 1991), s. 41.

29
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

z sanayilemi lkeler, zellikle de ABD, meseleye yeni-smrgecilik ruhuyla yaklamtr: Kapitalist sistemin kra ynelik mekanizmalar bu tr
kararlardan etkilenmemeli, gelimekte olan lkeler ise evreyi korumak
iin gelime planlarndan fedakrlk etmelidirler. Bu ifte standart, uluslararas evre gvenliinin geliiminin nndeki en byk tehdittir; zira
mevcut evre felaketi, smrgeci glerin, tabii kaynaklar sorumsuzca
kullanmalarnn neticesidir. Gemiteki sorumsuz yaklamlarndan doan
borcu demek yerine, dier lkelerin mstakbel gelimelerini snrlandrmak isteyen gelimi lkeler, bylece geri dnlemeyecek sosyal ve iktisad meselelerin ortaya kmasna sebebiyet vermektedir.
Bu evre felaketi, savalarn temel sebeplerinden biri durumundadr,
nk sava tabii kaynaklar ele geirmenin bir yolu olarak grlmektedir.
nsanolunun ontolojik gvenliine ynelik tehdit, jeopolitiin yeniden
kavramlatrlmasna ve bylelikle de onun, evrece gvenli ve tabii kaynaklar asndan zengin coraf blgeler arasndaki nceliklere dayanmasna yol aabilir. u unutmamaldr ki, 19. yzyl smrgecilii ve bu yzyldaki iki dnya sava, batl smrgeci glerin dier milletlerin kaynaklarn smrmesini salayan jeopolitik teoriler vastasyla hukukletirilmiti.
Bu ekolojik bunalmn temelinde yatan sebep, tabiat telakkisinin deimesidir. Birok geleneksel medeniyette tabiat, Tanrnn bir hediyesi ve hayat srdrlen tabii bir evre olarak alglanmtr. Bu telakki, zorunlu olarak, insan ve tabiat arasnda karlkl bir bamllk anlayn ihtiva ediyordu. Modernist paradigmada insann fizik, madd ve sosyal varlnn belirleyici faktr olan kapitalist mekanizmalar, insan ve tabiat arasnda arac konuma ykseldi. Bu sun mekanizmalar hem insan emeinin hem de
tabiatn iktisad adan ie yarar ksmlarnn piyasa fiyatn tespit etmeye
balad. Bu sun mekanizmalarn, dnya zerinde sekler bir cennet kurma gayesiyle tabiat zerinde niha egemenlii salamas bekleniyordu.

30
DVAN
2000/2

Tabiat telakkisi hususunda geleneksel ve modern medeniyetlerdeki kkl deiimi, sorumluluu altndaki insanlarn topraklar ABD hkmetince satn alnmak istenen Kzlderili ef Seattlen 1854 ylnda yazd cevab mektupta mahade etmek mmkndr: Washingtondaki Byk
ef, bizim topraklarmz satn almay arzu ettiini bildiriyor. (...) Gkyzn, topran scakln nasl satn alr veya satarsn? Bu bize tuhaf gelir.
Havann tazeliine ve suyun parltsna sahip deilsek, onu nasl satn alrsn? Bu topran her bir paras benim insanm iin mukaddestir. (...) Biz
topran parasyz, o da bizim paramz. Kokulu iekler bizim kz kardeimiz; geyik, at, yce kartal, bunlar da erkek kardeimizdir. Kayalk zirveler, ayrlarn suyu, atlarn scakl ve insan, bunlarn hepsi ayn aileye
mensuptur. Bu yzden, Washingtondaki Byk ef topramz satn almay arzu ettiini bildirdiinde, bizim oumuzu istemi oluyor. (...) Biliyoruz ki beyaz insan bizim usulmz anlamaz. Onun gznde bir toprak parasyla bitiiindeki ayndr; nk kendisi geceleyin o topraa gelip neye ihtiyac varsa onu alp giden bir yabancdr. Toprak onun kardei

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

deildir, bilakis dmandr ve ne zaman onu ele geirse oradan ayrlr.


(...) O, annesi olan topraa ve kardei olan gkyzne koyun veya parlak boncuk gibi alnp satlan, yama edilen eylermi gibi davranr. Onun
itah topra yutacak ve geriye sadece bir l brakacaktr. (...) Beyaz
adamn ehirlerinde sakin bir yer yoktur. lkbaharda yapraklarn hrtlarn veya bcek kanatlarnn kprtlarn duymaya elverili yer yok. (...)
Bizim bildiimiz budur. Toprak insana ait deildir; insan topraa aittir.
Her ey bir aileyi birletiren kan gibi birbirine kenetlenmitir. Her ey kenetlenmitir.47
nsann tabiata yaklamndaki kkl deiikliin kaynaklar, Rnesanstan sonra balayan epistemolojik ve metodolojik dnme kadar
gtrlebilir. Baconun The Salamons House (Sleymann Evi) - New
Atlantis (Yeni Atlantis) adl topyasndaki bilimsel kurumun amalarn
tarifi, tabiata egemen olma dncesini tayan bu yeni telakkiye ilgin bir
rnek tekil etmektedir: "Kuruluumuzun amac sebeplerin ve eyann
gizli hareketinin bilgisi, ve insan hkmranlnn, mmkn olan her eyi etkileyecek ekilde geniletilmesidir."48
Bacon, bu toplum iin bilimsel yenilik ve taklitle meydana getirilmi sun bir evre hayal eder: Bizim ayn zamanda tat aldmz kokuhanelerimiz vardr. lgin gelebilir, biz kokular oaltyoruz: Onlar asl o kokuyu verenden deil de dier karmlardan yaparak kokular taklit ediyoruz.
Bunun gibi tat deiiklikleri de yapyoruz, bylece her insann tat hissi aldatlabilecektir. Bizim ayn zamanda her trl hareket iin gerekli makineler ve aletlerin hazrland makinehanelerimiz vardr. Burada biz, senin
tfeklerinden veya sahip olduun herhangi bir makineden kan her trl
hareketten daha hzl olanlarn yapmak, tekerlekler ve dier aralarla onlar kolay ve daha az kuvvet kullanacak ekle sokmak ve senin en byk
toplarn ve bazilikalarn geecek derecede gl ve iddetli klmak iin
taklit ve uygulamalar yaparz. Biz ayn zamanda ar toplar, sava aralarn ve her trl makineyi ve bunlarn yannda barutun yeni karm ve tertiplerini, suda yanan ve snmeyen lgn ateleri de ortaya koyarz...49
Bu iki metni karlatrdmzda, iki kehanetin de gerekletiini grebiliriz. Baconun Yeni Atlantis topyasnn birok yan, kokuhaneleri,
makinehaneleri, havada uma vb. bilimsel toplumun temel karakterleri
olarak gereklemi durumdadr. Bununla beraber, ef Seattlen kehaneti de doru kmtr: Onun (Beyaz adamn) itah topra yutacak ve
geriye sadece bir l brakacaktr. Kresel iklim deiikliinin ve llemenin temel sebebi olan ozon tabakasndaki delinme, Yeni Atlantisin
koku ve makinehaneleri yznden meydana gelmitir.
47 Bu tarih belge Washingtonda muhafaza edilmektedir. Tam bir kopyas 7
Temmuz 1992 tarihli Sunday Starda bulunabilir.
48 Francis Bacon, New Atlantis, (Chicago: Encyclopedia Britannica Inc, 1990),
s. 210.
49 F. Bacon, New Atlantis, 213.

31
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

Tabiata yaklamda ortaya kan paradigmatik deiimin felsef kkenlerinin sreklilii, Marksn u cmlelerinde grlebilir: Vah insann, arzularn tatmin etmek, hayatn srdrmek ve onu yeniden retmek zorunluluu meden insan iin de geerlidir ve bunu her sosyal teekklde
ve mmkn olan her retim tarzna bal olarak yerine getirmelidir. Onun
gelimesiyle, arzularnn sonucu olarak bu fizik ihtiya alan geniler; fakat, ayn zamanda, bu arzular tatmin eden retimin gc de artar. Bu
alanda zgrlk sadece tabiatla olan alverii, yani Tabiatn kr glerinin
hkm altna girmek yerine, onu ortak denetimleri altna almay ve buna
da en az enerji sarfiyat ve insan tabiat asndan en tercihe ayan ve istifadeli artlar altnda erimeyi ierir...50
Bu yaklamda insan-tabiat ilikisinin iki u ve kategorik ekli aikr durumdadr: Tabiatn kr glerinin hkm altna girmek veya ona kar srekli savamak. Modernist paradigmann Marksist ve liberal kapitalist istikametlerinin her ikisi de bu ortak zemini paylamaktadrlar. ef Seattlen
mektubunda ve geleneksel medeniyetlerin dier rneklerinde varolan tabiatla ahenk iinde olma hali, insann tabiata egemen olma telakkisi yznden Bat medeniyetinin entelektel ve siyas sekinleri tarafndan gz
ard edilmitir. ernobildeki nkleer kaza, yalnz SSCBdeki yanl ynetimin ve teknolojik zaafiyetin bir neticesi deildir. Tersine, ekolojik felaketlerin, rgtsel ve teknolojik kabiliyetler bakmndan en ok kalknm
lkelerde ortaya kmas, ekolojik dengesizlik meselesinin Bat medeniyetinin imago mundisi (dnya telakkisi)nde aranmas gerektiini ortaya
koymaktadr.
Bu sebepledir ki, medeniyet bunalmnn bir boyutu olan ekolojik dengesizlik meselesi, yapsal/kurumsal reformlarla veya kalknmac retorikle
zlemez. Nfus artndan dolay insanlarn teknolojik gelimeden fedakrlk edemeyecekleri aktr. Maamafih, teknolojilerin ve onun karl
olarak modern insan davrannn mevcut tarznn, zorunlu olarak, evrenin bozulmasna, bunun da kanlmaz olarak evre felaketleriyle sonulanmasna yol at da inkr edilemez.
nsann tabiata yaklamnda felsef bir yenilenme arttr. Geri gerek
bir aksiyolojik kritie ve yenilenmeye ihtiyac olan Bat medeniyeti olsa da,
bu mesele sadece Bat medeniyetinin medeniyet ii meselesi olarak grlmemelidir. Ayrca bu aamada baka bir ikilem ortaya kmaktadr ki bu
da, Bat medeniyetinin tekelci yapsal egemenliinin otantik kltrlerin ve
yerel medeniyet havzalarnn etki alann yok etmesi hadisesidir.

32

5. Kltrel Tekelcilik
DVAN
2000/2

Yukarda sz edilen medeniyet bunalm, tarihteki yegne medeniyet


bunalm deildir. Ancak onun emslsizlii tekelci karakterinde yatmaktadr. nceki medeniyet bunalmlar, dier medeniyetlerin yeni deerlerinin
zmlenmesiyle almt. ki veya daha ok medeniyetin bulutuu tarih
50 Karl Marx, The Capital, (New York: International Publishers, 1967), s. 27.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

kavaklarn uzlatrc havas, yeni ve dinamik deerlerin aprazlama olarak alanmasyla, bunalmlarn zmn kolaylatrmtr. nsanolunun nndeki bu alternatif k yolu bugn byk lde zaafa uratlmtr; nk tarih medeniyetlerin tersine, modern Bat medeniyetinin
hegemonyac karakteri otantik kltrlerle beraber yaamaya veya onlar
yaatmaya msait deildir.
Hegemonyac ve tekelci Bat medeniyetine kar bu otantik kltrlerin
yaatlmas, zamanmzn en nemli meselelerinden birisidir. Otantik kltrleri ve medeniyetleri marjinalletiren Bat-merkezli meydan okuma,
btn dnyada tek tip dnce ve hayat tarzna yol amaktadr ve bu durum bizce, insanolunun tarih kltrel birikiminin eitliliine kar gerek bir tehdit nitelii tamaktadr.
Arnold Toynbee, 1930lu yllarda, yirmi alt medeniyetten Msr, And,
in, Minoa, Smer, Maya, Hint, Hitit, Suriye, Helen, Babil, Meksika,
Arap, Yukatan, Sparta ve Osmanl medeniyetlerini kapsayan onaltsnn
lm ve tarihin derinliklerine gmlm olduunu ifade etmitir. Geriye kalan ve yaayan Hristiyan Yakndou, slam, Hristiyan Rus, Hindu,
Uzakdou in, Japon, Polinezya, Eskimo ve Gebe medeniyetlerinin
ise, Bat medeniyetinin tesiri altnda imha ya da asimile edilme tehdidi altnda can ekitii sonucuna varmtr.51 Bu can ekime hali, iletiim
teknolojisindeki hzl gelimeler yznden gittike arlamaktadr. in
garip yan, Bat medeniyetinin kendisinin, devas madd ve teknolojik stnlnn tesinde, ontolojik, epistemolojik ve aksiyolojik temellerinin
anmas sebebiyle ciddi bir bunalm haliyle babaa olmasdr. Bununla
beraber Toynbee, bu gizli bunalmn kkenlerine inmede yeterince kapsayc olamamtr.
Bat hayat tarznn evrensel tek tipli karakteri, otantik kltrlerin btn
eitliliini ortadan kaldrmaktadr. Bu sonu, kltr ve siyasetin ekonomiye baml olmasnn niha neticesidir. Bat iktisad zihniyetinin temel
anlay, retilen her eyin tketilmesi gereidir ve bu durum kuatc bir
tketim kltrn douran talepi ruhu meydana getirmitir. Kltrel
tekilie yol aan bu sosyo-ekonomik oulculuun ardndaki muayyen
iktisad amil, normatif ve pozitif iktisadn birbirinden ayrlmasdr. Otantik kltr ve medeniyetlerin yaatlmas meselesi, kapsaml bir teorik ve
pratik ereve dahilinde ele alnmad takdirde insanolu, kltr ve medeniyete dair hafzasn kaybedecek ve hayat tarz, tek tip tketim kltrn yerletirmeyi hedefleyen okuluslu irketlerin hakimiyeti altna girecektir. Bylece, gerek hayat ve dncelerimiz mill snrlar aan iktisad
glerin iletiim hatlarnn modern leviathanyla ekillenirken, dnyamz
da devasa bir l kltrler ve medeniyetler mzesi haline gelecektir.
Hegemonyac glerin dier kltrleri marjinalletiren bu tekelci karakteri, ayn zamanda, uluslararas iktisadn kresellemesinin bir tarafn
51 Arnold J. Toynbee, A Study of History, (New York: New York University Press,
1939), c. 4, s. 1-2.

33
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

temsil etmektedir. Bu tavr, medeniyet bunalm perspektifinden ok


nemlidir, zira dier medeniyetlerden yeni deerlerin zmlenmesine ynelik her tr teebbse mani olmaktadr. Bat medeniyetinin hegemonyac paradigmasn kreselletirme ve zorla benimsetme gayreti ierisinde olmas insanolunun medeniyet hafzasn yok etmektedir.
III. Medeniyet Dnm ve Hristiyanlk
Psiko-ontolojik, epistemolojik, ahlk ve ekolojik bunalm alanlar, aydnlanma felsefesine dayal sekler topyalarn ngrd dnya cennetinin gerekletirilebilirliine olan inancn sarslmasna yol amtr. Bu durum bunalmlarn almasna ynelik teebbslerde din nitelikli araylarn
younluk kazanmasnn nn amtr. lahiyatlarn yan sra sekler
entelekteller de modernist paradigmann Tanr ve tabiat, akl ve vahiy,
ahlk ve sosyal sistem grlerine dair dikotomik varsaymlarnn insann
ok boyutlu zelliklerini karlayamadn farketmi durumdadrlar. Bu
alanlarn birbirinden kategorik bir ekilde ayrlmas, hem bireyde hem de
toplumda bir dengesizliin meydana gelmesine yol amtr. Nietzschenin
modernist bir tasavvur olarak Tanr'nn ld yolundaki iddias ve dinin
sonu ynndeki ngrler, insann azam zgrle erimesini her trl
ulhiyet fikrinden ve metafizikten kaa balyordu; buna karlk zgrlk yolunda insan kuatan kendi sekler dogmalarn meydana getirdi.
Modern alarda ilah ve profan alanlarn ayrlarak blnmesi sekler/profan (teolojik olmayan veya en azndan teolojiden azde) entelektellerle bilim-d din adamlar arasnda dikotomik ve fonksiyonel bir farkllamann meydana gelmesi eklinde neticelenmitir. Medeniyet bunalmnn yukarda sz edilen reddedilemez belirtileri, zellikle 1960l yllarda, Bat medeniyetinin bu iki nc grubunu, aralarndaki gerginlii karlkl olarak yumuatmaya zorlamtr. Bu karlkl yumuama son yllarda
giderek artan bir ivme kazanmtr. Din makamlar yeni bir medeniyet dnmnn belirtileri olan bu sosyal ve psikolojik problemleri amaya ynelik olarak daha esnek bir teoloji arayna girerken, sekler makamlar da
din faaliyetlere olan desteklerini artrmaya balamlardr.

34
DVAN
2000/2

Aslnda bu durum, Bat medeniyeti ile Hristiyanlk arasndaki ilikinin


yeni ve tipik bir yansmasdr. Bat medeniyet tarihindeki sreklilik unsurlarnn odan tekil eden Hristiyanlk, bu ynyle, her yeni medeniyet
dnmnde kendi iinde bir dnm yaama gereklilii ile kar karya kalmtr. Bat medeniyetindeki her sosyal, ekonomik, kltrel ve felsef dnm Hristiyanln intibak srecini de barndran yeni bir teolojik
alglama biimini beraberinde getirmitir. Bu adan bakldnda Roma,
Hristiyanlk ve Modernite arasnda, karlkl iliki bakmndan, bir kopu
deil bir sreklilik sz konusudur ve bu sreklilik Hristiyanln geirdii
dnm sreleri ile salanmtr. Gnmzde yaanan ve XX. yzyln
ikinci yarsnda btn belirtileriyle ortaya kan kapsaml medeniyet dn-

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

m de Hristiyanlk iinde yeni bir dalgalanma ve yeniden yaplanma srecini beraberinde getirmitir.
Bu adan bakldnda Bat medeniyet tarihinde Hristiyanln bu medeniyet havzasndaki kapsaml dnmlerin yansmas olan ana dnm yaadn sylemek mmkndr. Bu tarih dnmlerin ana izgileri bugnk dnme k tutmas asndan u ekilde zetlenebilir:
1. Emperyal Pax Romana'dan feodal
Kutsal Roma-Germen dzenine gei
Antik Roma dzeninden Ortaa dzenine geii salayan ve Germen
kavimlerin Roma havzasndaki uzun dnemli etkilerini bnyesinde barndran bu gei srecinde Hristiyanlk, Smi orijinli Mesihi bir dou dini
olmaktan karak sinkretik Pax-Romana'nn bnyesindeki btn inan
sistemlerinden etkilenen eklektik bir din haline dnmtr.
Katolik Kilisesi'nin teolojik ve rgtsel oluumu yaklak drt asr sren bu gei srecinin rndr. Bu oluum Roma mparatorluundan
Ortaa/feodal yaplara doru gerekleen sosyal, iktisad ve siyas gei
iin manev ve ahlk bir temel salamtr. Bu dnemde Hristiyanlk Roma dzeni iinde yzleen ve etkileime giren be nemli unsurdan beslenerek Roma-sonras dzenin merkez konumuna yerlemitir: (a) Peygamberler tarihindeki sreklilie dayanan teolojik ve ahlk temel asndan yahudi gelenei; (b) brahim teolojik gelenein antik dnce gelenei iinde tefsirine dayal yeniden yorumlanmas ve bu erevede gelitirilen felsef ve metafizik sylem asndan Yunan gelenei, (c) din seremoniler ve imaj sreklilii ile kilise kurumsallamas ve hukuku asndan
Roma gelenei, (d) mistik ve mitolojik arkaplan asndan eski Msr ve
Suriye kkenli din gelenekler, (e) zellikle popler din kltr ve uygulamalar asndan ttonik gelenek.
Bu etkileim bata tarih Hz. sa'dan mitolojik ve teolojik Mesih alglamasna gei, bu erevede Hristiyanlk ncesi din ve felsef geleneklerin
hemen hemen tmnde varolan Teslis inancnn bir dogma haline dnmesi, teolojik varolu meruiyetine dayal bir kilise yaplanmasnn gereklemesi ve eklektik bir din semboller dnyasnn gelitirilmesi olmak zere ok kapsaml bir dnm beraberinde getirmitir. St. Paul ile balayan etki-tepki-dnm sreci Athanasius, Basil, Naziansuslu Gregory,
Cyril, Justin Martyr, Clement, Origen, Hippolytus, Irenaeus, Tertullian,
Ambrose ve Augustine gibi bu srecin nc isimleri ile gittike eitlenerek Hristiyanlk-ncesi geleneklerin Hristiyanlk bnyesinde yeniden ekillenmesini ve bu anlamda bir srekliliin gereklemesini salamtr.
Roma'dan doan boluun Katolik Kilisesi tarafndan doldurulmas da,
yeni gelen kavimlerin bu jeokltrel ortama intibak da Hristiyanln bu
dnmc ve dntrc zellii sayesinde mmkn olabilmitir.52
52 Hristiyanln bu ilk dnmnn detay, gemi din geleneklerle olan sreklilik ba, ilk kilise nclerinin tepkileri ve oluan yeni teolojik, felsef ve ahlk erevenin zellikleri iin bkz. Ahmet Davutolu, Alternative Paradigms,
Lanham: University Press of America, 1994, s. 17-24.

35
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

2. n-modernite ve feodal dzenden


merkantilist/ulus devlet dzenine gei
Hristiyanlktaki ikinci byk dnm zihn ve felsef dzlemde skolastik dnceden Rnesans'a, ekonomi-politik dzlemde feodalizmden
merkantilizme, siyas dzlemde aristokratik paralanmadan merkeziyeti
ulus-devlete, din adan da Katoliklik'ten Protestanla gei srecini kapsayan modernitenin erken oluum dneminde yaanmtr. lk nveleri geni insan kitlelerini hareketlendirerek Avrupa'daki statik feodal yapy zen ve dier kltrel havzalarla temasa geii salayan Hal Seferleri ile
atlan, XIII. ve XIV. yzylda bir gei dnemi yaadktan sonra XV. yzylda (Quattrocento) olgunlaan bu dnm srecinin Hristiyanl gerek
teolojik gerekse kurumsal adan yeniden yaplandrmas XVI. ve XVII.
yzylda gereklemitir.
Bu dnm erevesinde, Papa VII. Gregory'nin 1075 ylnda IV.
Henry'ye kar yaynlad Dictatus Papae'de Roma Kilisesi'nin ancak
Tanr tarafndan kurulduu (m. 1), sadece Papa'nn emperyal nianlar kullanabilecei (m. 8), Papa'nn btn prensler tarafndan aya plen yegane insan olduu (m. 9), Papa'nn imparatorlar azledecek gce sahip olduu (m. 12) vurgulanrken, Konsiller Yzyl diye de adlandrlan XV.
yzyllardaki konsillerde (1409 Pisa, 1415 Constance, 1423 Pavia, 1431
Basel, 1438 Bourges) Kilisenin insan bir kurum olduu, konsil otoritesinin Papa'nn otoritesinden stn olduu, Kilisenin memuriyet tayinlerinde de sekler otoriteye ncelik tannmas (Bourges, 1438) kabul edilmitir. Ayn yzyl iinde Jean de Montreul, Padual Marsiglio, Cusal Nicholas ve Erasmus nclnde yrtlen ve Floransa akademisinde younlaan antik klasiklerin yeniden kefi ve bu klasik dnce ile Hristiyan teolojisi arasnda yeni bir uyum kurma abalar daha sonra Protestanlk hareketi ile ekillenecek yeni dnmn nn amtr.

36
DVAN
2000/2

Ayn dnemde Kopernik, Kepler ve Galile tarafndan yrtlen gnemerkezli astronomi almalar Ortaalardaki kozmolojik ve ontolojik argmanlarn hzla deimesine ve bu deiime uygun teoloji araylarnn
younlamasna yol amtr. Ortaa evren telakkisine dayal kilise dogmalarnn almas, Katolikliin kilise-eksenli vahiy anlayndan Protestanln
ncil-eksenli vahiy anlayna gei ile salanabilmitir. Bylece Protestanlk
Katolikliin bilimin nne dogma ile, ekonomi-politik yaplanmann nne de kilise kurumsallamas ile koyduu engellerin almasn salayan yeni bir din idrak oluturarak modernitenin metafizik ve teolojik altyapsn
hazrlamtr.53 Bu ynyle Protestan Reform hareketi, sosyal, siyas ve iktisad yaplarda kapitalizme ve ulus-devlet yaplanmasna doru gelien
kkl deiime elik eden bir dier Hristiyanlk dnmdr.54
53 Bu gei ve dnmn detayl bir tahlili iin bkz. Ahmet Davutoglu, Alternative Paradigms, s. 24-30, 170-179.
54 Bu ikinci dnm srecinden modernite ile yzlemenin younluk kazan-

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

3. Modernite ve Hristiyanln dnm


Hristiyanlktaki nc kapsaml zihn dnm Newton fizii, Aydnlanma felsefesi ve Kant'n kapsaml kritikleri ile ekillenen atmosfer iinde
gereklemeye balamtr. Bugne kadar sren bu dnm sreci zellikleri ve modernite ile olan ilikisi asndan iki ana dnemde incelenebilir. Birinci dnem, modernitenin ykselii ile ekillenen ve bu ykseliin
ortaya kard kapsaml meydan okuma karsnda taknlan tepkisel nitelikli dnmleri bnyesinde barndrmaktadr. Bu dnemde benimsenen tepkici tavr Hristiyanln ilk yzyllarndaki savunmac tepkinin izlerini tamaktadr.
kinci dnem ise makalemizin ikinci blmnde ele aldmz modernitenin bunalm unsurlarnn ortaya kmas ile ekillenmeye balam ve
genelde din bilincin Bat zelinde ise Hristiyanln yeni ve dinamik unsurlarla tekrar etkisini gstermeye balamas ile belirginlemitir. zellikle II. Dnya Savandan sonra artmaya balayan modernite-eksenli eletirel yaklamlarla beslenen bu dnemde Hristiyanlk Avrupa-d havzalarda younlaan yeni bir ekim alan oluturmaya balamtr ki bu ekim
alan Hristiyanln yeni bir dnm srecine girmesine yol amtr.
Hristiyanln son dnmne giden srecin anlalmas Papa IX. Pius'un arsyla 1869'da toplanan ve 1870 Prusya-Fransa savana kadar
sren I. Vatikan Konsili ile 1962-1965 yllar arasnda gerekletirilen II.
Vatikan Konsili arasnda yaplacak tarih ve teolojik mukayese ile ortaya
konabilir. I. Vatikan Konsili ile balatlan tartmalar aslnda Aydnlanma
felsefesi ve Kant etkisi ile ortaya kan yeni teolojik yaklamlara bir tepki
nitelii tamaktadr.
Kant etkisinden kaynaklanan epistemolojik ve aksiyolojik meydan okuma bir taraftan yeni bir teolojik anlay ortaya karrken, dier taraftan
da zellikle Katolik Kilisesi'nden kaynaklanan youn tepkilere yol amtr. Bylesi bir atmosferde toplanan I. Vatikan Konsili anlamazlklar gideren yeni bir ereve ortaya koymaktan ok, daha da derinleen tartmalarn nn amtr. II. Vatikan Konsili ise ikinci dnemin izlerini tayan daha kuatc ve aksiyoner nermelerin kabul edildii bir tavr yanstmtr. Birinci dnem, Din'in Sonu ve Tanr'nn lm gibi simgesel
tabirlerin glgesinde geilirken; ikinci dnem, Din'in yeniden ykselii ve
seklerlemenin snrlar55 gibi balklarn ne kmasna ahit olmutur.
Hristiyanln modernite karsndaki bu iki dnmnn ana unsurlar
u ekilde ortaya konabilir.
d nc dnm srecine geiin zihn ve kurumsal arkaplan iin bkz.
Gerald R. Cragg, The Church and the Age of Reason (1648-1789), (Baltimore: Pelican, 1960).
55 Bu yeni yaklamn son arpc rneklerinden birisi iin bkz. The Desecularization of the World: Resurgent Religion and World Politics, (ed. Peter Berger),
(Washington: Ethics and Public Policy Center, 1999).

37
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

i. Modernite'nin ykselii ve Kant-sonras


Hristiyanln savunmac dnm
a. Avrupa ve Katoliklik
Aydnlanma felsefesinin ortaya kard kapsaml meydan okuma Hristiyanln Ortaalar boyunca srdregeldii temel ontolojik, kozmolojik,
epistemolojik ve aksiyolojik nermelerin ciddi ve kapsaml bir tartmaya
almasn beraberinde getirmitir. zellikle Kant'n etkisi Hristiyanln
Kant-ncesi ve Kant-sonras eklinde ayrtrlmasn gerekli klacak ekilde kapsaml olmutur.
Kant'n Pratik Akln Kritii'nde Tanr, zgrlk ve lmszlk gibi
kavramlarn pratik akln nermeleri olduu yaklam Hristiyanlk iin kapsaml bir epistemolojik meydan okuma olutururken, onun Tanr'nn ahlk olan dllendiren bir g olarak varolmas gerektii dncesine dayanan moral teoloji anlay Hristiyanln teolojik moral anlayna bu kez
kapsaml bir aksiyolojik meydan okuma oluturmutur. Bu ift ynl meydan okuma, Tanr'nn tabiattesi ontolojik bir varlk olmaktan karak
epistemolojik olarak pratik akln, aksiyolojik olarak da ahlkliin bir gereklilii olarak kabul edilmesi, snrl teizm, pragmatizm, rasyonel inan
gibi yaklamlar da iine alan yeni bir din idrak alannn nn amtr.
Kant felsefesinin etkileri ve I. Vatikan Konsili ile ortaya konan tepki gerek Katolik gerekse Protestanlkta kalc izler brakacak olan Modernizm
tartmalarn balatmtr. Katolik ncl 1870lerde Paris'te Institute
Catholique'te profesrlk yapan Loius Duchesne ve onun talebesi Alfred
Loisy, Protestan ncl Alman ilahiyatlar Adolf Harnack ve Alfred
Ritschl tarafndan yaplan, daha sonra da ngiltere'ye yaylarak George
Tyrell ve Friderich von Hgel tarafndan yrtlen yeni almlar geleneksel Hristiyanlk teolojisi iin ciddi bir tehdit olarak alglanmtr. Harnack
ve Ritschl Kant etkisini barndran yaklamlarla Hristiyanln inan ve
dogma ynnden ok, ahlk ve tecrb ynn esas alan yeni bir teoloji
oluturmaya alrken, Loisy kutsal metinlerin literal gerekliinden ok
metaforik gerekliini anlamay ne karm ve Protestanlar tarafndan
yaplan Kilise ile ilgili tenkitler karsnda Kilisenin sosyal, sembolik ve organik yorumlamasn yapmaya almtr. Bu yaklamlar Hristiyanln
ontolojik, epistemolojik ve aksiyolik nermelerinde ciddi ve kapsaml bir
dnm beraberinde getirmitir.

38
DVAN
2000/2

Papa X. Pius (1903-1914)'un 17 Nisan 1907 tarihindeki nutkunda neoreformismus religiousus olarak adlandrlan bu yeni akm iman, vahiy, dogma, vicdan, hakikat ve kilise gibi temel kavramlar geleneksel anlamlar dnda yeni tanmlamalara tabi tutarak nemli bir semantik ve zihn dnme zemin hazrlamlardr. Bu yeni yaklama gre hakikat artk sabit,
deimez ve ebed deil, zamana ve hatta kiisel tecrbelere gre deiebilir bir nitelik tamaktadr. Bu hakikat anlay doal olarak dogma anlaynda da radikal bir deiimi beraberinde getirmitir. Dolaysyla gelimelere uyum gsteremeyen dogmalarn terkedilerek yeni dogmalarn ihdas

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

edilebilmesine dayal gelimeci ve ilerlemeci dogma anlay gelitirilmitir ki bu tanmlama dogma kavramnn epistemolojik zeminini tmyle
dnme uratmtr.
Bu dnmn belki de en etkili sonular vahiy kavram zerinde
gzlenmitir. Modernist yaklama gre vahiy artk Tanr'nn dorudan
veya peygamberleri, zellikle de O'nun kutsal olu Hz. sa araclyla
vahyettii mutlak bilgi ve hakikat deil, felsef ve rasyonel isbata da, dogmatik kilise deklerasyonlarna da ihtiya hissetmeyen derinlemesine bir i
tecrbe (Immanence Apologetics)'dir. Bu anlay deiimi Saint Thomas
Aquinas'dan beri sregelen felsef ve teolojik dengeleri sarsan sonular
dourmutur.
Bu vahiy ve hakikat anlaylar din anlayn da dorudan etkilemitir.
Genel dnm etkileyen bu yeni din anlaynn iki boyutu zellikle
nemlidir. Birincisi din artk inananlarn benimsemek zorunda olduklar
genel (catholic) bir inan sistemini benimsemeyi gerektirmeyen ahslemi (Privatsache) hissi bir tecrbe alan (Gefhlsreligion) haline dnmtr. Gnmzdeki yeni din kavramnn ve bu kavram erevesindeki
yeni dinlerin oluum zeminini hazrlayan bu dnm, kilise kurumunun
temelini dokuyan nermelere ciddi darbeler vurmutur. Bylece kilise
Hz. sa'dan Saint Peter'e, ondan da dier papalara uzanan manev bir
otorite hiyerarisi iinde deil, hristiyan topluluun bireysel tecrbelerinden kaynaklanan din vicdandan ve idrakden (conscientia religiosa), kollektif vicdana ve idrake (conscientia collectiva) gei sreci iinde olumutur. Bu yeni din ve kilise anlay, kilise geleneinin btn meruiyet
zeminini sarsacak unsurlar tamtr.
Bu yeni din anlaynn ikinci nemli boyutu bizatih dinin anlalmas
ve aratrlmas ile ilgilidir. lk rnekleri Kant-sonras teolojinin en nemli ismi saylan Schleiermacher'de gzlenen, daha sonra da deiik kavramsal ve teorik erevelerde kendini gsteren sistematik teoloji araylar, teolojinin kendisini pozitif bir aratrma abasnn nesnesi klmtr. Paul
Tillich'in56 pozitivist teoloji olarak tanmlad bu yaklamda Schleiermacher ahlk ve dogmay doktrinin belli bir zamanda ve belli bir kilise
erevesindeki sistematik geliimi olarak deerlendirmekte ve deimez
kabul edilen bu temel nermeleri tarih teolojinin bir paras olarak inceleme nesnesi haline dntrmektedir. Tillich bu yaklam Hristiyan dininin varolan ve gzlenebilen realitesinden hareket etmesi asndan pozitivist olarak yorumlamakta ve bu pozitivist teolojinin en nemli sonularndan birisinin de insanlk tarihinin tm iin geerli genel bir din cemaat kavramsallatrmasndan hareket etmesi olduunu vurgulamaktadr.
Bylece Schleiermacher'in pozitivist tarih analizi, felsef bir ierek kazanmakta ve bir din felsefesi haline dnmektedir.
56 Paul Tillich'in bu yorumu iin bkz. Paul Tillich, A History of Christian Thought: From Its Judaic and Hellenistic Origins to Existentialism, (New York:
Touchstone, 1968), s. 401-403.

39
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

Hristiyanln genel bir din kavramnn altnda incelenmeye tabii tutulmas dier dinlerin de balbana birer din olarak meruiyet alanlarnn kabulne gidecek bir srecin ilk nemli aamasn oluturmutur. II. Vatikan
Konsili'nin en nemli kararlarndan birini oluturacak olan hristiyan olmayanlarla ilikiler konusu bu yeni yaklamn yaklak bir yzyl sonra
Katolik Kilisesi tarafndan da kabul olarak grlebilir.
Hristiyanln uzun dnemli tarih dnm asndan ele alndnda
bu son dnm aslnda nceki dnmlerin tarih izlerini bnyesinde
barndrmakta ve car felsef, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik ereve ile
olan ilgisini ortaya koymaktadr. Bu anlamda Bat medeniyetinin genel dnm Hristiyanln zel dnm ile kesimekte ve yeniden ekillenmektedir. yle ki Hz. sa ve vahiy alglamas dahi bu genel dnmn
izlerini tamaktadr. Hz. sa'nn semitik nbvvet geleneinden koparak
metafizik ve mitolojik bir kimlikle Tanr'nn bir unsuru/olu olarak alglanmas bir yandan Roma'nn eklektik din erevesinin, dier yandan de
otoritesini Hz. sa'nn ilah niteliinden alan kilisenin sosyo-politik g
meruiyeti ihtiyacnn etkisini ve izlerini tamaktayd.
Bu adan ele alndnda, Roma imparatorlarnn Senato'da Tanr ilan
edilmesiyle, kilisenin Hz. sa zerinden tanrsal bir nitelii bnyesinde tayor olmas anlay arasnda bir dzen gereklilii ve meruiyeti asndan
nemli bir sreklilik unsuru vardr. Roma bnyesindeki antik din geleneklerde varolagelen Baba-tanr alglamas ve teslis inanlarnn dnm ile
kiliseye salanan teolojik meruiyetin temel unsuru Hz. sa'nn tarih kimlii ile metafizik kimlii arasnda kurulan balant idi. Mslman nbvvet idrakinde bu ikili paralanmlk olmad iin meselenin anlalmasn
kolaylatrmak asndan Bat dillerinde kullanlan isimlerini kullanmak suretiyle meseleyi daha anlalr klabiliriz. Tarih Jesus ile ilah/metafizik
Christ arasndaki balant Kilisenin belki de en temel varolu gerekesini
oluturmaktayd. Sam bir peygamber olan Jesus'un teslisin bir unsuru olan
ilah Christ'a dnmesi Tanr'nn tarih ile temasa gemesi ve onu belirlemesi idi. Bu temasn tecessm etmi kurumsal ekli de Katolik Kilisesi idi.

40
DVAN
2000/2

Protestanln douu ile birlikte gerekleen ikinci dnmde Katolik


Kilisesi'nin bu temel argman ilk ciddi darbeyi ald. Vahyin ve hakikatin
kayna olarak kilisenin yerini ncil'in al slam ve Yahudi geleneklerinin
tesiri dnda o gnn felsef, sosyo-politik ve ekonomi-politik yaplanmas ile ilgili yeni bir idraki de beraberinde getiriyordu. Tarih Jesus ile ilah
Christ arasndaki irtibatn kilise zerinden deil de ncil zerinden salanyor olmas bir yandan Endls zerinden gelen slam etkisine, dier
yandan da Rnesans'tan beslenen ve matbaann kullanm ile birlikte teknolojik aracn da bulan kitab idrakin yaygnlamasna balanabilir.57 Bu
57 Rnesans dneminde ncil'in anlalmasnda yaanan dnm ve bu dnemdeki ncil almalar iin bkz. Debora Kuller Shuger, The Renaissance Bible:
Scholarship, Sacrifice and Subjectivity, (Berkeley: University of California Press,
1994).

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

kitab idrak, insan tekinin tek bana bir idrak gelitirebileceine olan felsef inancn glenmesi ve cemaat iinde varolabilen insann yerini bireyin almasn salayan politik ve ekonomik gelimelerle de paralel bir zellik tamaktadr.
Protestanln ykselii ile balayan ikinci dnmde metafizik temelli tarih ayrcaln kaybeden Katolik Kilisesi, Aydnlanma felsefesi ve
Kant etkisi ile Hz. sa idrakini dorudan ilgilendiren ikinci bir meydan
okuma ile kar karya kalmtr. Bu dnemde tarih Jesus ile ilah Christ
arasndaki balant tarih pozitivizmin etkisi ile yeni bir darbe yemitir.
Tanr'nn tarih ile temas anlamna gelen Hz. sa'nn hayat ile ilgili eserler bu dnemde yeni bir nitelik ve yaygnlk kazanmtr. David F. Strauss
(1835) Hegel diyalektiinden hareketle Hz. sa'nn hayatn bir mit olarak supernaturalizm ile rasyonalizmin sentezi zerinde ele alrken, iyi bir
katolik eitimi alan Ernest Renan'n Vie de Jesus'unda58 Hz. sa dogmadan ve ruhbanlardan arndrlan bireyci din anlayna zemin tekil edecek
ekilde tarih bir insan olarak anlatlmtr. Bu yaklamda daha da ileri giden B. Bauer (1877) ve A. Drews (1909) gibi pozitivistler ise Hz. sa'nn
tarih kimliini tmyle reddederek onun sadece mitolojik bir ahsiyet
olarak insanlarn zihninde varolduunu iddia etmilerdir. ncil'in sadece
Hz. sa'nn hayatn tarih iinde incelenmesini salayacak bir metin olarak grlmesine dayal yaklamn rettii Hz. sa'nn hayat ile ilgili literatrn, ki bu tartmalarn ncleri arasnda Weisse (1838), Wilke
(1838), T. Keim (1867-1872), H.J. Holtzmann (1863), Wrede (1901)
ve Schweitzer (1901) vardr, yaklamlarnda bir yandan Kant sonras
Ritschlyen teolojinin dier yandan da o devrin tarih anlaynn etkisi belirgindir.59
Bu dnemde Christ'n, dolaysyla da kilisenin, tarihe inii ve tarihle snrlandrlmas ile devletin Tanr'nn tarih iindeki yry olarak grlmesi ve yceltilmesi arasnda ilgin bir paralellik yaanmtr. Aslnda bu
parallellik Hristiyanln ilk dnmnde de gzlenen bir olgudur.
Toynbee'nin evrensel devlet ve evrensel kilise kategoriletirmesinden hareketle diyebiliriz ki, evrensel devletin dzen kurma ve koruma noktasn58 Ernest Renan, The Life of Jesus, (London: J.M. Dent and Sons Ltd, 1951).
59 Bu tartmalara daha yakn dnemde aranan cevaplara bir rnek iin bkz. Jean
Galot, Who is Christ: A Theology of the Incarnation, (Roma: Gregorian University Press, 1980). zellikle Galot tarafndan vurgulanan Hz. sa'nn insan kimliinden tanrsal kimlie geiini ngren aadan yukarya kristoloji ile tanrsal kimlikten insan kimlie geiini ngren yukardan aaya kristoloji ayrm, Hz. sa'nn kimlii ve enkarnasyona dayal teoloji gelitirme abalar asndan byk bir nem tamaktadr. John Baldock, The Elements of Christian
Symbolism (Shaftesbury: Element, 1990, s. 53) balkl eserinde, Hz. sa'nn
tarih ve bu dnyaya ait olan hususiyetleri ile olmayanlar arasndaki sembolik
ayrm, ncil'de Hz. sa ile ilgili olarak anlatlan olaylarn bu dnyada (in this
world) gereklemi olmakla birlikte, tabiat gerei bu dnyaya ait olmadklar
(not of this world) eklinde yorumlayarak, sregelen bu ikileme bir cevap oluturmaya almaktadr.

41
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

da meruiyet bunalmna girdii dnemlerde ykselen evrensel kilise anlay aslnda teolojik ve politik meruiyet alanlar arasnda sembolik, formel
ve prosedrel bir meruiyet balants kurarak tarih sahnesine kmaktadr.
Katolikliin tarih sahnesine knda bu balantlar Tanr-Christ-Jesus-Kilise silsilesi iinde kurulmu ve Tanr ile tarih ve tabiat arasnda bir tr temas ve mdahale alan oluturulmutur.60 Kilisenin siyas otoriteye mdahalesi bu erevede tanrsal meruiyeti olan bir mdahaledir. RomaHristiyanlk sreklilik balants asndan bakldnda, dzenin salanmas iin sekler Roma imparatorunun tanr ilan edilmesi suretiyle dnyev olann ilahlemesi ile Tanr'nn yeryzne inerek insanlemesi arasnda
ontolojik yaknlama ve siyas sonular asndan benzer bir imge, sembol
ve kurum sreklilii vardr.
Ortaalara egemen olan Tanr-Christ-Jesus-kilise-kral balantsna dayal teoloji-siyaset ilikisi bu adan Senato-mparator-Tanr balantl pagan Roma'nn mitoloji-siyaset ekseninin yerini almtr. Aydnlanma felsefesine dayal yeni hakikat, vahiy, din ve sa alglamalar ise ayn dnemdeki sekler gelimelerle birlikte deerlendirildiinde evrensel kilisenin yeni
bir evrensel devlet anlay ile ikame edilme abasnn izlerini tamaktadr.
Bu erevede Christ, dolaysyla da Kilise, ilahliini kaybederek tarihleirken, Hegelci bir formlasyonla "Tanr'nn yeryzndeki yry olan
devlet" metafizik bir anlam alan kazanmaya balamtr. Bu anlam kaymas ve bu kaymaya bal yeni meruiyet alanlar dinin boaltt alann sekler idelojiler tarafndan doldurulmasn salayacaktr. Bu anlamda Napolyon'un imparator, Hitler'in Fhrer, Stalin'in devrimci nder olarak yklendikleri semboller ve tarih misyonlar evrensel devletin evrensel kiliseyi
ikame ederken teoloji-siyaset ve felsefe-siyaset alanlarnda benzer nitelikler tamasn salamtr.
Kilise'nin modernist akma ynelik ilk kapsaml tepkileri Papa IX. Pius
(1846-1878) dneminde gereklemitir. 1854'te yaynlanan immaculate
conceptio ile Hz. Meryem'in ana rahmine dt andan itibaren ilk gnahtan korunduu dogmas kabul edilerek bu dogma ile Papa'nn grevi
esnasnda (ex cathedra) ilah bir yardm ile hatadan korunmas arasnda teolojik bir ba kurulmu; 1869-1870 yllarnda toplanan I. Vatikan Konsili ile de Papa'nn mutlak yanlmazl ilkesi kabul edilmitir. Bu ilkenin kabul, Papa'nn kiisel gcn gsterme abasnn tesinde kilisenin Ay-

42
DVAN
2000/2

60 Bu temasta Hz. sa'nn kimlii ve tarihe, dier insanlara ve Kiliseye nfuzu


meruiyet asndan zel bir sembolik anlam tamaktadr. Bu sembolik anlatm
Hz. sa'nn dilinden Matta'da "Bir kimse ardmdan gelmek isterse, kendisini
inkar etsin ve han yklenip ardmca yrsn. Zira kim cann kurtarmak isterse, onu zayi eder; ve kim benim uruma cann zayi ederse, onu bulur" eklinde ifadelendirilmektedir. Kendisini inkarn getirdii btnleme St. Paul tarafindan da u ifadelerle dile getirilmitir: "Mesih ile beraber haa gerildim; ve
artk ben yaamyorum, fakat Mesih bende yayor" (Galatyallara, 2:20). Hz.
sa'nn tarihle olan balantsn St. Paul, dolaysyla da kilise, zerinden kurmaya gtrecek olan bu btnleme, sembollerle meruiyet arasndaki ilikinin
arpc bir misalini oluturmaktadr.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

dnlanma felsefesinin epistemolojik meydan okumasna kar teolojik meruiyetini garanti altna alma abas olarak grlmelidir.
Papa'nn yanlmazl ilkesi kilisenin yarglar zerinde epistemolojik bir
kalkan oluturmaktadr. Bu epistemolojik kalkan, bilimsel alan ile din
alan arasndaki gerilimin daha da artmasna zemin hazrlamtr. 1864'te
yaynlanan Syllabi ile 80 gr ve nermenin teolojik olarak yanl, felsef olarak da tehlikeli ilan edilmesi bu dnmn yol at gerilimlerin ve
dalgalanmalarn boyutunu ortaya koymaktadr. 1903'te Papala gelen X.
Pius dnemi Modernizm tartmalarnn yaygn bir cephelemeye dnmesine ahit olmutur. X. Pius yaynlad ilk deklarasyonda ve 1904'teki
motu proprio'da Mesih ile ilgili hereyin yenileneceini vurgulamtr. Bu
erevede Modernizm kaynakl meydan okumalara kar bir meydan okuma olarak 1907'de yaynlanan Lamentabili ile 65 temel gr, Modernizmin hatalar olarak yasaklanm (Errores modernistarum de Ecclesia,
Revelatione, Christo, Sacramentis); yine ayn yl yaynlanan Pascendi ile de
Modernizmin detayl bir tanm ve kritii yaplmtr.
Bununla da yetinmeyen Papa, Kilise iindeki tartmalar sona erdirmek
ve Hristiyanlk dogmalarnn kurum iinden dntrlmesini engelleyebilmek iin 1910'da yaynlad Motu-Proprio ile her rahibi Modernizme
kar yemin etmeye zorlam; bu yemini etmeyenlerin grevlerine son vermitir. Ayn dnemde radikal bir sekler uygulama ile yine Katolik bir lke olan Fransa'da kiliseye devam edenlerin devlet grevinden uzaklatrlmas ve ciddi siyas/sosyal dlamalara maruz kalmas bu dnemde yaanan seklerizm-Hristiyanlk, devlet-kilise geriliminin boyutlarn ak bir
ekilde gzler nne sermektedir. Yine X. Pius dneminde kilise hukukunun yeniden kodifiye edilmesi, kilise eitimine bilimsel muhtevann katlmas, kilise yayn olarak Acta Apostolicae Sedis'in yayna balamas, din
toplant ve trenlerin ayin ve ilahilere kadar yeniden dzenlenmesi bu dnemde yaanan dnm ve bu dnmle ilgili ortaya kan gerilimlerin
yansmasdr.
b. ABD ve Protestanlk
XIX. Yzylda Avrupa'da ok sert geen Aydnlanma (Modernite)-Hristiyanlk yzlemesi Amerika'da daha farkl seyretmitir. Ancak, bu farkl seyir ana izgilerdeki benzerlikleri ve karlkl etkileimi engellememitir.
Bu farkl seyrin en temel sebebi Avrupa'daki yalanm ve ksmen kemiklemi kilise kurumsallamasna kar, ABD'nde zellikle youn glerle artan ve dinamizm kazanan daha gen ve daha youn duygusallk ihtiva eden bir din bilincin varldr.61 Bu din bilin bir yandan entelek61 Avrupa ve Amerika'daki din aidiyet, inan ve ibadet farkllamas byk lde gnmzde de srmektedir. Modern Avrupa'da din hayat konusundaki
almalar ile tannan Grace Davie din aidiyet ve inan bakmndan Polonya
ve ABD'nin Bat dnyasnda Bat Avrupa'ya kyasla iki nemli istisna teskil ettiini vurgulamakta ve youn din aidiyet ve inan orannn ABD'nde %40'lar amakta olduunu belirtmektedir. Bkz. Grace Davie, Religion in Modern
Europe, (Oxford: Oxford University Press, 2000), s. 8.

43
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

tel/teolojik dzlemde etkisini srdrrken, dier yandan sosyal, ekonomik ve siyas kltrn olumasnda dorudan etkide bulunmutur. Dnemin eitim kurumlar hemen hemen tamamyla din evrelerin etkisindedir. Princeton Thelogical Seminary ve Yale Divinity School gibi daha sonra
da etkisini srdren kurumlarn oluturulmas yannda nemli kolej ve
niversitelerin idarecileri ruhban snftan gelmedir.
Bu etki zellikle evangelikan gruplarn ncil-eksenli teoloji almalarnn bilimsel gelimelerle uyumlulatrma abalarnn nn amtr. Bu
uyum abalarna gre, ncil Tanr'nn ahlk ve doal hakikatlerini anlatrken, bilim ncil retilerini teyid eden sonulara ulaacakt. Bu epistemolojik yaklam din bilincin yaygn olduu XIX. yzyln sonlarna kadar
modernite ile olan yzlemenin temelini tekil etmitir. ncil retilerine
ve Hristiyanla duyulan bu gven ylesine gl bir nitelik kazanmtr
ki, dnemin nl ilahiyatlarndan Lewis F. Stearns 1890'da kaleme ald eserinde "bugn Hristiyanlk dnyann kaderini ekillendiren temel
gtr... kadm vaad gereklemekte ve gerek Tanr'nn takipileri dnyay kendilerine miras edinmektedirler"62 demektedir.
Bu dnemde Amerika'daki din bilincin modernite karsnda ok daha
direnli olmas ve gen bir din hareket nitelii tamasnn siyas temeli ise
Amerika'nn gemekte olduu uluslama ve devlet olma olgusunda genelde Hristiyanln zelde Protestanln tad imento rol dolaysyladr.
ABD'ni kuran insan unsurunun temelde WASP (White-Anglo SaksonProtestan) olduu gznne alndnda Amerikan kltrnn din arkaplan daha ak bir ekilde anlalabilir. Dnemin Amerikan halk kltrnn olumas ve bu kltrn siyasal bir nitelie brnmesindeki Protestan etkisi ok aktr.
Bu hem kamu ahlknn olumas hem de Amerika'ya biilen zel konum ile dorudan ilikilidir. Bu erevede sosyolog Robert Thompson'un
1891'de Princeton Theological Seminary'de rencilere yapt konumada "Daha iyi bir Hristiyan ulus olmaktan ve Sina'daki On Emiri ve Temeller Vaaz'n gnmz sosyal artlarna uygunluunu yeniden kefetmekten baka bizim iin bara ulama ans yoktur."63 derken Amerikan
toplumundaki Protestan temelin altn izmekte ve bir Amerikan Bar'nn ahlk altyapsn oluturmaya almaktadr. Amerika lkesi ile din
bilin arasnda ylesine dorusal bir iliki kurulmutur ki, Amerika'nn
Tanr'nn yeryzndeki krall olma yolunda ilerledii kabul edilmitir.
Metodist bir rahip olan Matthew Simpson, "Tanr bizim lkemizi btn
dnya iin bir tr merkez mekan klmtr" derken, yine metodistlerden

44
DVAN
2000/2

62 Lewis F. Stearns, The Evidence of Christian Experience, (New York: Charles


Scribners, 1890), s. 366; zikr. yer, Christian Smith, American Evangelicalism:
Embattled and Thriving, (Chicago: The University of Chicago Press, 1998),
s. 3.
63 Isaac Cornelison, De Civitate Dei, (Philadelphia: John Wattles, 1891), s. 4;
zikr. yer. Christian Smith, American Evangelicalism, s. 4.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Edward Thomas, Amerika'nn yaknda iinde "hi bir zaninin, kfrbazn, nankrn, mrtedin, sapknn bulunmad"64 yz milyonluk bir lke olacan ngrmtr.
Bu postmillenial yaklam XIX. yzyln son yllarnda ve XX. yzyln
balarnda ciddi sarsnt geirmeye balamtr. Bunda bir taraftan Amerikan toplumunun geirdii demografik, sosyal ve ekonomik deiimin, dier taraftan da Avrupa'da younlaan Modernizm tartmalarnn yansmalarnn izleri vardr. Naturalizmin ve Darwinizmin bilimsel evrelerdeki etkisinin artmas daha ncel ncil ile bilim arasnda kurulmaya alan
epistemolojik uyumun zayflamasna ve akademik evrelerin gittike daha
sekler bir tavra ynelmelerine yol amtr. te yandan Avrupa'dan gelen gmenlerdeki Katoliklerden, Yahudilerden ve Ortodokslardan oluan kozmopolit yap Amerikan toplumunun saf priten yapsn dntrm ve Avrupa'daki tartmalarn ve din bilinteki sarslmalarn Amerika'ya da tanmasna zemin hazrlamtr. ncil kritikleri, Liberal Teoloji, phecilik, pozitivizm gibi Aydnlanma etkisinde gelien akmlarn
Amerika'ya tanmas muhafazakr Protestanlkta zihn bir dnm
zorlarken, entelektel hayattaki din arlkl grnt de yava yava deimeye balamtr. Bu srete eitim kurumlarndaki ruhban arl yerini i adamlarna terketmitir.
Protestanlk dndaki din gruplarn eitlenerek oalmas sivil toplum
kurulularndaki evangelikan arl azaltrken, din oulculuk meselesini Amerikan toplumunun gndemine sokmutur. XIX. Yzylda Protestan mayas ile olutuu dnlen Amerikan toplumunun XX. yzyln
balarnda oulcu bir nitelik kazanmas, daha liberal ve dier din topluluklar da iselletirebilecek daha esnek bir teoloji arayn entelektel olduu kadar siyasal bir zorunluluk haline getirmitir.
Bu zihn dnm ve siyasal zorunluluk genel bir kabul grmekle birlikte, bir grup Protestan topluluk Modernizmin bu etkisine kar direnme tavr benimsemitir. 1910-1915 yllar arasnda yaynladklar The Fundamentals (Temeller) balkl kitap serisi dolaysyla bu grup iin kullanlan fundamentalist tanmlamas daha sonra dier din akmlardaki ze ve
kkene dn hareketleri iin de kullanlm ve zellikle Souk Sava sonras dnemde siyasal bir muhteva kazanmtr. Bir taraftan liberal etkilerin
Protestan kiliselerine nfuzunu, dier taraftan da Darwinizmin resm
okullarda okutulmasn engellemek iin gayret eden bu grup ile modernist tesirleri iselletiren Liberal Teoloji taraftarlar arasndaki mcadele
XX. yzyln ilk eyreine damgasn vurmutur.
Bu mcadelede liberalleri ana Protestan kiliselerden uzaklatrma stratejisinde baarl olamayan fundamentalistler 1925-1940 yllar arasnda
ilerine kapanma ve dier gruplarla ayrmaya dnk olan seperatism (blnme/ayrlma) stratejisini uygulamaya almlardr. ifte-ayrlma (do64 Robert T. Handy, A Christian America: Protestant Hopes and Historical Realities, (New York: Oxford University Press, 1984, s. 70.

45
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

uble-seperation) olarak isimlendirilen bu stratejide iyi bir fundamentalistin


hem liberal ve modernist akmlardan hem de bu akmlara hogrl davranan dier muhafazakar Protestan gruplardan ayrlmas gerektii kabul
ediliyordu. Bu kopu ayn zamanda tarihten ve toplumdan bir kopuu da
beraberinde getirmitir. Christian Smith'in son derece hakl tanmlamasyla XIX. yzyla egemen olan iyimser post-millenializmin yerine XX. yzyln ikinci eyreinde Hz. sa'nn dnn gerektirecek ekilde olarak
hereyin daha da ktleecei inancna dayanan pre-millenializm egemen
olmutur.65 Ciddi bir iine kapanmay beraberinde getiren bu beklenti,
1925-1940 yllar arasndaki bu dnemi Amerikan Protestanizminin en
iine kapank ve etkisiz dnemi klmtr.
Modernizm eksenli olarak Avrupa'da daha sert olmakla birlikte hem Avrupa'da hem de Amerika'da yaanan teorik tartmalar sekler ideolojilerin zellikle iki dnya sava arasnda ykselie gemesi ile birlikte dorudan siyas ve pratik bir alana da kaymtr. Bu erevede Papa XI. Pius dneminde (1922-1939) Kilise ve kurumlarn ateist komnizm, faizm ve
Nazizme kar korunmas ilkesi ile Amerika'daki fundamentalist hareketin
savunmac tepkileri bu dneme damgasn vurmutur.
Genelde dinlerin zelde ise Hristiyanln Aydnlanma felsefesi ve bu
felsefeye dayal kltrel, siyas, ekonomik ve sosyal dnce biimleri ve
yaplar ile ilgili en ciddi yzleme sreci iki dnya sava arasnda yaanmtr. Sekler/totalist ideolojilerin ykselie getii bu dnem din alann
gerek dnsel gerekse sosyal dzeyde nemli lde daralmasna yol
aan sonular dourmutur. Rus Devrimi Ortodoks dnyann geleneksel
yaplarn ve din rgtlenmelerini tmyle zerken, Bat ve Orta Avrupa'daki ar milliyeti hareketler Katolik ve Protestan dnyada ciddi dalgalanmalar meydana getirmitir.
ii. Modernitenin bunalm ve Hristiyanln aksiyoner dnm

46
DVAN
2000/2

Makalemizin ikinci blmnde ele aldmz medeniyet bunalmnn


zellikle II. Dnya Sava sonrasnda artan bir ivme ile kendini gstermeye balamas ve bu balamda modernitenin temel nermelerinin eletirel
bir bak asyla ele alnmas, genelde dinlerin zelde de Hristiyanln
moderniteden etkilenmekle birlikte yeni bir canlanma sreci iine girmelerine zemin hazrlamtr. Bu durum Hristiyanln bir taraftan Modernizm tartmalarndan beslenen yeni yaklamlar iselletirmesini, dier
taraftan da modernitenin bunalm unsurlarna cevap oluturma abalarn
beraberinde getirmitir. Hristiyanlkta 20. yzyln ikinci yarsna damgasn vuran yeni dnm ana erevede ele alnabilir: (a) Geleneksel kiliselerin reform abalar; (b) yeni eklektik din akmlarn ykselii ve (c)
postmodern teolojinin douu.
a. Ana Geleneksel Kiliseler: Katoliklik
kinci Dnya Savandan sonra ortaya kan bir dier nemli gelime,
ana geleneksel kiliselerin, zellikle de Katolikliin, teorik, metodik ve r65 Christian Smith, American Evangelicalism, s. 8.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

gtsel perspektiften deimelerinin gereini ifade eden tartmayd. Bu


adan bakldnda, II. Vatikan Konsili66 medeniyet dnm ve onun
siyas sonularna dair son derece mhim bir dnm noktasn ifade etmektedir. 11 Ekim 1962de XIII. John tarafndan balatlan ve 8 Aralk
1965te VI. Paul zamannda sona eren bu konsil, katlanlarn says ve tartlan konularn eitlilii bakmndan, btn Kilise tarihinin en geni reform operasyonu olmutur.67 Bu hedefler Konsil tarafndan 4 Aralk
1963'te kabul edilen Sacrosanctum Concilium'da ak bir ekilde ortaya
konmutur: "Bu kutsal konsil mminlerin Hristiyan hayatn glendirmeyi tebli etmek, deiime maruz kurumlar gnn ihtiyalarna uyarlamak, Mesihe inananlar arasndaki birlii pekitirmek, btn insanl Kilisenin cemaat yapsna aracak unsurlar glendirmek zere yola kmtr. Bu erevede bu konsil ayin ve ibadetlerdeki reform ve tevik ihtiyacn ortaya koyan ikna edici gerekelerin bilincindedir."68
Kilisenin misyonu ve rgtsel zellikleri69, ibadet70, vahiy71, din eitim72, dier Hristiyan mezhepleri, dier dinlerle ilikiler73, sosyal iletiimin metotlar ve aralar74, din hayatn yenilenmesi75 vb. birok tart66 II. Vatikan Konsili ve Hristiyanlk zerindeki etkisi konusunda Jean Franois
Mayerin dergimizin bu saysnda yer alan, "II. Vatikan Konsili'nden sonra
Hristiyan dnyasndaki yeni temayller ve gelimeler" balkl makalesine bavurulabilir.
67 Bu konslde alnan kararlarn detaylar iin bkz. Vatican Council II, The Conciliar and post Conciliar Documents, (ed. Austin Flannery), (New York: The
Vatican Collection, 1996).
68 Vatican II, Sacrosanctum Concilium, giri m. 1; a.g.e., s. 1.
69 Vatican II, Lumen Gentium, 21 Kasm 1964, a.g.e., s. 350-441.
70 Vatican II, Sacram liturgiam, 25 Ocak 1964; Inter oecmenici, 25 Eyll 1964;
Ecclesiae semper, 7 Mart 1965 v.d. iin bkz., a.g.e., s. 1-281.
71 Vatican II, Dei verbum, 18 Kasm 1965; bkz. a.g.e., 750-765.
72 Eitimdeki deien artlarn tahlili, genel eitim ihtiyac, din eitimin kii ve
toplum hayatndaki yeri, bu konuda Kilisenin zel misyonu, iyi bir Katolik eitiminin esaslar iin bkz. Vatican II, Gravissimum Educationis, 28 Ekim 1965;
a.g.e., s. 725-737; rahiplerin eitimi iin bkz. Vatican II, Optatam totius, 28
Ekim 1965; a.g.e., s. 707-724.
73 28 Ocak 1965 tarihli Nostra Aetate'de ele alnan bu husus ilerleyen sayfalarda
ayrca ele alnacaktr.
74 Bu konuyla ilgili olarak 4 Aralk 1963'te kabul edilen Inter miriface'de dorudan Hz. sa tarafndan kurulmu olan Kilisenin en temel grevleri arasnda
sosyal iletiim olduu vurgulanmakta ve sadece bireyleri deil geni kitleleri de
etkileme gcne sahip olan radyo, sinema, basn ve televizyon gibi modern
aralarn en etkin bir ekilde kullanlmas gerektii ve bu aralarn doru kullanlmas halinde insanla byk yararlar salayaca ifade edilmektedir. Detay iin bkz. Vatican II, Inter miriface, 4 Aralk 1963, a.g.e., s. 283-293.
75 Bu konunun ele alnd 28 Ekim 1965 tarihli Perfectae Caritatis'de din hayatn yenilenmesinin bir taraftan Hristiyan hayatnn kaynaklarna dn gereklilii, dier taraftan da bu kaynaklarn deien artlara uyumu vurgulanmakta ve bu konuda yaplacak reformlarn ve dzenlemelerin bu iki hedefi ayn anda gerekletirmesi gerektii kabul edilmektedir. bkz. Vatican II, Perfectae Caritatis, 28 Ekim, 1965; a.g.e., 611-707.

47
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

mal, teorik ve ada mesele, modern hayat ile Katolik inan arasndaki
ayrl kapatma, sekler gruplarla din adamlar arasndaki gerilimi yumuatma, kitlelerin hayatnda Kilisenin etkisini artrma ve zellikle daha aktif
misyonerlik hareketlerini gerektirmi olan Smrge Devriminden sonraki
yeni siyas artlara uyum gsterme maksadna matuf olarak ele alnmtr.
Btn bu reformlar Kilisenin Bat medeniyeti ve kltr iindeki merkez
konumunu yeniden kazanmasn hedefleyen kkl ve stratejik bir gayeye
ynelmitir.76
Byle kapsaml bir reform operasyonu ihtiyac, 1945ten 1960a kadar,
Kilisenin muhafazakr ve ii-papazlar olarak adlandrlan rahiplerce
ynlendirilen liberal hizipleri arasndaki ekimelerde aikr hale gelmiti.
Muhafazakr kanat bu zaman dilimi boyunca, 1949da komnistlerin aforozu, 1953te spanya Anlamas ve Lubac, Chenu ve Danielou gibi nde
gelen liberal smlarn disiplin tedbirlerine maruz braklmasyla gcn
gstermitir. Maamafih, Kilisenin acil bir reforma olan ihtiyac, kinci Vatikan Konsili ncesinde gzard edilemezdi: Birok kii, birok ynden
yeni olan ve son on-yirmi ylda hzla gelien bir durum karsnda Kilisenin yeterli bir cevabna olan acil ihtiyacn farkndayd; bunlar Kilisenin,
manastra kapanma iinden, modern dnyaya kar phesinden, yavalndan ve gerek bir ak diyaloa girmeye isteksizliinden -ki bunlar Modernizmin istilsndan sonraki Kilise tarihinin zellikleridir- vazgemesi
gerektiini grmlerdi; bu vazgei bir adan etkili ve phesiz olumluydu, ancak dier bir adan tek ynl ve olumsuzdu.77
kinci Vatikan Konsili'nden sonra liberalizm ve reformasyon kanadnn
liderleri Kilise iindeki rollerini artrdlar. zellikle Papa II. John Paulun
papal srasnda eskisine kyasla daha dinamik olarak uygulanan siyasete
paralel olarak Bat kltr ve politikasnda, Kilisenin etkisi gzle grlr biimde artt. Son otuz ylda bu hareket, Kilise ile ilikili olarak modernist
telakkide ciddi deiikliklerin nn at. Kilise liderleri her frsatta modern meselelere olan ilgilerini gstermeye altlar. VI. Paulun, Marksist
zme karlk olarak herkese uygulanabilecek mevsuk bir uluslararas i
hukukunun oluturulmas hususundaki srar, Kilisenin modern meselelere eiliinin ilgin bir rneidir.

48
DVAN
2000/2

76 Ancak II. Vatikan Konsili Hristiyanln geirmekte olduu dnm srecine


bir nokta koymamtr. Aksine, sre kendi i dinamikleri ile daha da youn tartmalar beraberinde getirmitir. Katolik Kilisesinin nereye doru evrildii meselesi bata Papann Kilisenin zerinde deil iinde olduu fikrini savunan ve
zgn yaklamlar ile dikkatleri eken Hans Kng olmak zere Katolik dnyasnn nc isimleri arasnda tartlmaya devam edilmektedir. Bu tartmalarn
deiik boyutlar iin bkz. Norbert Greinacher ve Hans Kng, Katholische Kirche- Wohin? Wider den Verrat am Konzil, (Mnih: Piper, 1986); Hans Kng, Die
Hofnung Bewahren: Schriften zur Reform der Kirche, (Mnih: Piper, 1994)
77 G., Martina, The Historical Context in Which the Idea of a New Ecumenical
Council Was Born, Latourelle, R. (ed.), Vatican II: Assesment and Perspectives, (New York: Paulist Press, 1988), s. 5.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Katolik Kilisesi'nin Katolik olmayanlara kar tavrnda oluan kkl deiiklik, Hristiyanln, medeniyet bunalmna meydan okumak maksad
tayan dnm srecinin bir dier rneidir. Birlikte yaamaya ve oulculua dnk bu kkl deiimin ilk iareti, 1960ta, XIX. Johnun
papal srasnda yaymlanan Mater et Magistra adl papalk risalesiydi.
Burada, Katoliklik tarihinde ilk defa hayata baklar kendilerinden farkl
olan dier insanlarla ibirlii ilkesinden bahsediliyordu.
Aslnda zellikle kreselleme srecinde daha da artan bir nem kazanan bu tartma, daha modernite ile yaanan ilk yzleme safhasnda kendini gstermeye balamt. Schleiermacher'in Hristiyanl da bnyesinde barndran daha genel bir din kavramndan hareket etmesi, Troeltsch
ve Tillich'in Hz. sa'nn stnl ile Hristiyanln stnl arasnda
yaptklar ayrm ve bu erevede ncil'de zikredilen stnln dorudan
Hz. sa'ya ait olduunu vurgulamalar78 Hristiyanlk ile dier dinler arasnda Hristiyanlk lehine sregelen mutlak stnlk iddiasndaki deiimin iaretleri olmutur.
Bu deiim en arpc ifadelerini II. Vatikan Konsili'nde 28 Ekim
1965'te kabul edilen Nostra Aetate'de bulmutur: "nsanlarn birbirine
yaklatklar ve farkl toplumlar arasndaki dostluklarn pekitii gnmzde Kilise, Hristiyan olmayanlarla olan ilikilerini byk bir titizlikle
ele almaktadr. Bu erevede bireyler ve uluslar arasndaki birlik ve yardmseverlii glendirmek iin insanln arasndaki dostluu pekitirecek
ortak deerleri temel almaktadr." Bu giri cmlesinin ynlendirdii metin, ncil'den atflarla insanln ortak kkenine vurguda bulunmakta ve
dinlerin deiik toplumlardaki ortak araylara cevap tekil ettiinin altn
izdikten sonra, bata Hinduizm, Budizm, slam ve Yahudilik olmak zere dier dinlere bak alarn tanmlamaktadr.
Bu deklarasyonun slamiyet ile ilgili blm Vatikan'n yeni yaklamndaki ilkeleri ve snrlar da ortaya koymaktadr: "Kilise mslmanlar iin de
byk bir saygya sahiptir. Onlar da yerin ve gn yaratcs olan, insanlarla konumu olan, merhametli, kudretli ve yaamakta olan tek bir Tanr'ya inanmaktadrlar. Onlar da, kendi inanlarn dorudan irtibatlandrdklar brahim gibi, Tanr'nn gizli buyruklarna teslimiyet gstermeye almaktadrlar. Kendisini Tanr kabul etmemekle birlikte sa'ya bir peygamber olarak hrmet etmekte; O'nun bakire annesine sayg gstermekte ve kendisine zaman zaman tam bir huu ile niyazda bulunmaktadrlar.
Ayrca, hkm gnn ve lmden sonraki dllendirmeyi beklemektedirler. Bunun iin de drst bir hayata ve bata dua, zekat ve oru olmak
zere Tanr'ya ibadete byk bir nem vermektedirler. Asrlar boyu Mslmanlarla Hristiyanlar arasnda bir ok tartma ve ekime yaanmtr.
Kutsal Konsil imdi herkesi bu gemii unutmaya, karlkl anlay gelitirecek abalarda bulunmaya, bar, sosyal adalet, zgrlk ve ahlk deerleri btn insanln ortak karlar dorultusunda korumaya ve geli78 Paul Tillich, A History of Christian Thought, s. 403.

49
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

tirmeye davet etmektedir."79 Yine bu erevede 21 Kasm 1864'te kabul


edilen Lumen Gentium'da mslmanlarla ilgili olarak "kurtulu fikri, ilk
ncelik olarak brahim'in inancn benimsediklerini ikrar eden ve bizimle
birlikte niha gnde insanlarn yarglaycs, merhametli ve bir Tanr'ya inanan Mslmanlar olmak zere, Yaratan' kabul edenleri kapsamaktadr"80
denilmektedir. Ancak bu metnin btn ele alndnda, bu yaklamn Katolik Kilisesi'nin niha kurtulu mercii olduu inancnn tmyle terk edildii anlamna gelmediine dikkat edilmelidir. Metnin Kilisenin hikmetinin
ve gizeminin vurguland birinci blmnde, Kilisenin bu konudaki zel
konumu gleneksel dogma mant iinde benimsenmekte; "Tanr'nn halk" balkl ikinci blmde ise Katoliklerin merkezde olduu, onlar Protestanlarn (Lumen Gentium, 15), yahudilerin, mslmanlarn, deiik formlarda bilinmeyen bir Tanr'ya inananlarn, kendi hatalar olmakszn ncil'i
ve sa'y tanma ans bulmam olanlarn ve nihayet yine kendi hatalar olmakszn bir Tanr inancna ulaamam olanlarn (Lemun Gentium, 16) yer
ald hiyerarik bir manevi olgunluk kategoriletirmesi rlmektedir.
Yine de II. Vatikan Konsili ile benimsenen bu yaklam insan kurtuluun ancak Kilise yelii ile gerekleebilecei dorultusundaki temel dogmann nemli bir lde esnetilmesini yanstmaktadr. Katolik dogmadaki bu yumuama Souk Savan son yllarnda Dou Avrupa lkelerinde ve
zellikle de Polonya gibi halknn ounluunu Katoliklerin tekil ettii
lkelerdeki halk hareketleri zerinde etkisinin artmasn kolaylatrm ve
hzlandrmtr. Bu olgu, komnistlerin 1949daki aforozundan, dnya
ateizminin ar olan Gorbaevin Papa II. John Paulu ziyaret etmek zere Vatikana gelmesine kadar geen genel sre iinde daha ak olarak
mahade edilebilir.

50
DVAN
2000/2

Bu yeni dnm srecindeki en arpc gelimelerden birisi de Katolikliin genelde Avrupal, zelde Latin, daha zelde de talyan kimliinden soyutlanarak gittike artan bir ivme ile evrensel bir nitelik kazanmaya
balamasdr. Misyonerlik faaliyetleri asndan byk bir nem tayan bu
husus, ilk olarak Modernizm tartmalarnn youn olduu iki dnya sava arasnda ele alnm, bu erevede Avrupa dndaki yerli unsurlardan
din liderler yetitirilmesine zel bir nem verilmi ve bunun bir gstergesi olarak Papa alt inli ve bir Japon piskoposu Vatikan'da bizzat takdis
etmitir. Sonraki dnemlerde daha da yaygnlaan bu yaklam II. Vatikan
Konsili sonrasnda Papa'nn kendisini de iine alan bir nitelik kazanmtr.
Bu srecin simgesel ismi olan Papa II. John Paul tarihteki ilk Slav kkenli Papa olmak dnda son 460 yln talyan olmayan tek Papas kimliini
tamaktadr.
Katoliklik bnyesindeki bu evrenselleme sreci kilise ruhban snfnn
ve mensuplarnn yap ve dalmn da etkilemitir. I. Vatikan Konsili ve
79 Vatican II, Nostra Aetate, 28 Ekim 1965, m. 3; bkz. Vatican Council II, The
Conciliar and post Conciliar Documents, , s. 739-40.
80 Vatican II, Lemun Gentium, 21 Kasm 1964, a.g.e., s. 367.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

onu takip eden yllarda Avrupa-merkezli ve savunmac bir nitelik tayan


Kilise, II. Vatikan Konsili'nden sonra ivme kazanan bir srele bugn
New York'dan Manila'ya, Prag'dan Bombay'a, Sao Salvador'dan Kishasa'ya uzanan alanda 4.300 piskopos, 404.500 rahip, 848.500 kadn misyoner, 428.000 misyoner retici, 172.800 din okul ve 105.100 sosyal
hizmet kurumu ile 2.842 piskoposluk blgesinde hizmet vermektedir.81
Bu yaygn a Katolik Kilisesi'ne tek merkezden idare edilen ve toplum insanlk nfusunun yaklak %17'sini bnyesinde barndran en byk kresel din rgt nitelii kazandrmaktadr.
Evrenselleme ynndeki bu dnmn bir dier zellii, savunulan
temel din deerlerin savunulma slubu ile ilgilidir. II. Vatikan Konsili'nden sonra zellikle II. John Paul dneminde temel evrensel meseleler
hakkndaki kanaatler savunulurken, I. Vatikan Konsili ve sonrasndaki anti-modernist tavrda gzlenen bir din dogma savunmas slubundan ok
evrensel nitelikli bir dil kullanlmaya zen gsterilmitir. 1993 Hazirannda Viyana'da dzenlenen Dnya nsan Haklar Konferans ve 1994 Kahire'de dzenlenen Dnya Nfus ve Gelime Konferans'nda benimsenen
slup, Papa'nn 1979 ve 1995 yllarnda BM'de yapt konumalarda benimsenen sluba paralel bir nitelik tamaktadr. Bu yeni slupta insan
haklar evrensel bir sylem iinde savunulmakta ve bu erevede mesela
Katolikliin son derece hassas olduu krtaja, temel katolik dogmalarna
dayanlarak deil, evrensel insan doas ve btn din geleneklere referansla kar klmaktadr.
Sekler Aydnlanma felsefesi ve bu felsefenin rn olan ideolojilerle
olan tarih yzleme de kullanlan bu yeni slup ile yaplmaktadr. Modern dnemde zgrlklerin nndeki en temel engel olarak grlen Kilise bu yeni sylem ile gelitirdii kar atakla, modernitenin rnleri olan
otoriter nitelikli faist ve komnist ideolojilerin kn insanln doasnda varolan zgrlk araynn bir sonucu olarak takdim etmektedir.
II. John Paul'un Souk Savan son dnemlerinde ve Souk Sava sonras dnemin ilk yllarnda yapt konumalar ve vurgular genelde Hristiyanln zelde de Katolik Kilisesi'nin Bat medeniyetinde gzlenen bunalm ve dnm srecine uyum kabiliyetini yanstmaktadr. Onun
1991 ylnda piskoposlara gnderdii Centesimus Annus'ta komnizmin
dn, bu ideolojinin insan doas ile ilgili yanl antropolojisinden
kaynaklandn vurgulamas, dinin sonunu ilan eden sekler ideolojilerin
sonunun dinin yeniden ykseliinin bir iareti olarak deerlendirilmesi ve
bunun dorudan insan doas ile irtibatlandrlmasdr. 1991 tarihli Centesimus Annus bu erevede agnostisizmi ve relativizmi de tenkit etmek
suretiyle medeniyet bunalmnn ana unsurlarndan olan deer-mekanizma ve deer-g ilikisine dorudan atfta bulunarak yeni dnemde Kili81 George Weigel, "Roman Catholicism in the Age of John Paul II", ed. Peter
L. Berger, The Desecularization of the World: Resurgent Religion and World
Politics, (Washington: Ethics and Public Policy Center, 1999), s. 20.

51
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

seye medeniyetin ahlk z ile ilgili temel bir misyon bimektedir: "Bugnlerde agnostisizm ve pheci relativizmin siyas hayatn demokratik
formunun temel felsefesi ve davran biimi olduu ynnde bir temayl
vardr... Bu erevede bilinmelidir ki, eer siyas faaliyetlere rehberlik eden
niha bir deer ve hakikat fikri yoksa, fikirler ve inanlar gce dayal sebeplerle kolaylkla maniple edilebilirler. Tarihin de gsterdii gibi, niha deerlere dayanmayan bir demokrasi, ak ve gizli bir totalitarizme kolaylkla dnebilir."82
II. John Paul'un bu gei srecinde demokrasinin insan tekinin ahlk
sorumluluklarn kamusal alanda gerekletirebilmesi asndan insan onuruna en uygun siyasal rejim, serbest piyasa ekonomisinin de hr insanlarn
retim ve alveri srelerine zgrce katlabilmeleri asndan insan onuruna en uygun ekonomik sistem olduunu sk sk vurgulamas bu dnemin ykselen siyasal deerlerini kilise deerleri ile uyumlu klma abas
olarak grlebilir. Ne demokrasinin ne de piyasann kendi bana ileyen
makineler olmadn vurgulayan ve zgr toplumun demokratik siyaset,
serbest ekonomi ve dinamik bir kamusal ahlk kltrnden oluan bir sacayaa dayandn syleyen Papa bu tanmlama ile zgrlk ekonomisi ve
siyasetinin salkl ileyiini salayacak kamusal ahlk kltrn belirleyicisi olan Kilisenin tarih roln de tanmlamaktadr. Bu tanmlama modernite ncesi aristokrasi ve feodal yaplarn hukukletirilmesini salayan Katoliklie sanayi-tesi post-modern dnyada yeni bir rol bimektedir ki, bu,
Bat medeniyetindeki dnmlerle Kilisenin bu dnmlere intibak abasnn nemli bir rneini oluturmaktadr.
Bu adan bakldnda II. Vatikan Konsili ile ivme kazanan ve II. John
Paul ile hayata geirilen yeni-Katolikliin Weigel tarafndan "Post-Konstantinyen" olarak tanmlanmas83 nemli lde dorudur. Snrl bir kreselleme nitelii tayan Roma emperyal dzeninin merulatrc arac
olarak kullanlan Konstantinyen Katolikliin sanayi-tesi kresellemeye
yeni bir ahlk z ve meruiyet alan biecek ekilde kendini dntrerek
daha evrensel bir syleme ynelmesi bir anlamda hem "Post-Konstantinyen" hem de Stoik bir tepki nitelii tamaktadr. Bu erevede II. Vatikan
Konsili moderniteye geite nemli dnm noktalar oluturan quattrocentro (15. yzyl) konsilleri ile karlatrlabilir.

52
DVAN
2000/2

Katolik Kilisesi'nin uluslararas sistem ve evre ile olan ilikisi gznne


alndnda sergiledii uyum abas, XX. yzyln iki uzun dnemli papas
olan XII. Pius ile II. John Paul'un sylem ve tutumlarnn mukayesesi ile
gzler nne serilebilir. II. Dnya Sava ve sonrasndaki gelimelerde etkin bir rol oynayan Papa XII. Pius'un (1939-1958) II. Dnya Savandan
Souk Sava artlarna gei dnemi ile II. John Paul'un (1979- ) Souk
Sava artlarndan Souk Sava sonras dneme gei sreci iindeki benimsedikleri sylem ve tavrlar, Kilisenin siyaset ve uluslararas dzen ile ilgili olarak uzun tarih geliim iinde edindii tecrbeleri yanstmaktadr.
82 George Weigel, "Roman Catholicism in the Age of John Paul II", s. 29.
83 George Weigel, a.g.m., s. 33.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Kilise evrelerince bir bar abas, Kilise dndaki gzlemcilerce Hitler-yanls tutum olarak grlen Papa XII. Pius'un84 II. Dnya Sava srasnda srdrd uzlamac tavr ile II. Dnya Sava sonrasnda srdrd anti-komnist tavr arasndaki sreklilik ve deiim unsurlar Kilisenin g ekseni kaymalarna dnk refleksif tavrn yanstmaktadr. XII.
Pius'un gnn artlarna uyum gsteren geleneksel-otoriter tavr ve sylemi ile II. John Paul'un teolojik olduu kadar felsef muhteva da tayan
zgrlk sylemi arasndaki farkllama hem deien uluslararas evre ile
kilise arasndaki uyum-meruiyet balantsnn, hem de uzun sre grev
yapan bu iki Papa'nn dnemleri arasnda gerekleen II. Vatikan
Konsili'nin etkilerini tamaktadr.
Kilise btn bu deiim sreci iinde uluslararas ilikilerin kimi zaman
belirleyici kimi zaman da arabulucu konumu ile uluslararas ilikiler andaki etkisini srdrmeye almtr. XII. Pius, II. Dnya Sava artlarnda uzlatrc bir aktr olarak srekli devrede kalmaya, II. Dnya Sava
sonrasnda da yaygnlaan komnist etki karsnda anti-komnist bir etkide bulunmaya alrken, II. John Paul komnist rejimlerin knn
sembol isimleri arasnda yer almtr. Papa II. John Paul'un 2 Haziran
1979'da anavatan olan Varova'nn Zafer Meydan'nda eliyle Polonya
topraklarn iaret ederek "Kutsal Ruh, inananlarn kalbini doldur ve bu
dnyann grntsn deitir" diyerek bir yandan Polonya'daki, dier
yandan da daha kresel lekli bir deiimin ilk iaretlerinden birini vermesi, bu etkinliin bir yansmasdr.
II. John Paul'un ziyaret ettii her lkede ciddi siyas dalgalanmalarn
yaanmas ve bu dalgalanmalarn Souk Sava sonras dnemi hazrlayan
etkilerde bulunmas da bir tesadf olarak grlmemelidir. Filipinlerde
Marcos'un, Haiti'de Baby Doc'un, ili'de Pinochet'nin, Polonya'da Jaruzelski'nin, Paraguay'da Stroessner'in totaliter rejimlerinin, onun bu lkeleri ziyaretinden hemen sonra devrilmesi bu adan ilgin rnekler
oluturmaktadr. Bu durum Kilisenin etkisini gstermek kadar, Kilise liderlerinin uluslararas dnmleri etkileyebilecek hassas alanlar tesbit
kabiliyetini de gstermektedir.
1915'te ou Latin Amerika lkelerinden oluan sadece 26 lke tarafndan tannan ve Versay Konferansna katlmas kabul edilmeyen Vatikan,
bugn 166 devlet ile diplomatik temsil ilikisine sahip olmann yannda
BM'in btn organlarnda aktif olarak almakta ve AGT ve Amerikan
Devletler rgt gibi blgesel kurulularda temsil edilmektedir. Ayrca
zellikle Latin Amerika ve Afrika'daki bir ok uzlamazlkta arabulucu
konumuna sahiptir.
Hristiyanln dnm hususundaki eilim, Katolik gelenei iindeki yeni ve zerk baz akmlarda ve Katolik Kilisesi dndaki din toplu84 Pius XII'nin Hitler yanls olarak sulanmas iin bkz. John Cornwell, Hitler's
Pope: The Secret History of Pius XII, N.Y.: Penguin, 1999.

53
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

luklarda da gzlenebilir. Katolik gelenei iinde domu olmak ve Papala bal olmakla birlikte gerek ortaya k artlar, gerek benimsedikleri prensipler, gerekse i rgtleni biimleri asndan kendine has zellikler tayan Opus Dei ve Liberation Theology gibi akmlar, Katolikliin
modernite ile yzlemesinde ortaya kan eklektik zellikler tayan ilgin
rneklerdir.
1928 ylnda Jose Maria Escriva de Balaguer85 tarafndan spanya'da
kurulan, 1982 ylnda Prealatura nullius denilen ahs piskoposluk stats kazanan bu akm, bir taraftan II. Vatikan Konsili ile kabul edilen zamana uyum ilkesine (aggiornamento) kar kp geleneksel deer ve iliki biimlerini hiyerarik bir dzen iinde yaatmaya alrken, dier taraftan
rahipler dndaki kesimlere sirayet etme ve Katolik retinin hayat iindeki etkinliini artrma kabiliyetine ve bu ynde modern aralar son derece
etkin bir ekilde kullanabilme becerisi gstermitir.86
Bir taraftan Katoliklik bnyesinde eletirel bir tavr taknan dier taraftan da eklektik bir yeniden yaplanma aray olan Liberation Theology
(Kurtulu Teolojisi) akm modernite ile yzleme srecinde Hristiyanln yaamakta olduu dnmn belki de en arpc tecrbelerinden birini oluturmaktadr. lk olarak Katolik Latin Amerika toplumlarnda gelien eletirel ve radikal akmlar iin kullanlan, daha sonra ise benzer yaklamlar sergileyen Protestan gruplar, zenci arlkl etnik din akmlar, bata Asya olmak zere Latin Amerika dndaki nc Dnya lkelerinde
ortaya kan eletirel tepkiler ve feminist kkenli din yaklamlar iin kullanlmaya balanan bu kavram, aslnda eklektik/eletirel yaklamlarn ortak zeminini oluturmaya ynelmitir.
Latin Amerika'da balayan ve daha sonra gelien ekliyle eskatolojik motivasyonlardan ok yaanan pratik dnyev gereklikten hareket eden bu
yaklam, gerek muhteva gerekse kulland slup bakmndan modern
ideolojik erevelerle teolojik argmantasyon arasnda yeni bir imaj ve terminoloji irtibat kurmaya almtr. Alfredo Fierro kurtulu teolojisinin
bu ift ynl zelliinin, kurtulu (liberation) kavramnn birisi belli insan
gruplarnn ampirik ve sosyal bir olgu olarak zgrlemesi, dieri de teolojik bir kategori olarak Hz. sa'nn misyonu ve geleneksel Hristiyanln bir
ideali olarak ezilen insanlarn niha kurtuluu olarak ift ynl bir muhteva tamasndan kaynaklandn sylemekte ve kurtulu teolojisinin bu iki
anlam birletirme abas iinde olduunu vurgulamaktadr.87 Bu sentez
abasnn k noktas bu hareketin ncs Perulu Katolik Gustavo Gutirerrez'in hareketin sistematik el kitab olarak grlen Teologia de la Libe-

54
DVAN
2000/2

85 Bu kurucu rahip 1992 ylnda, lmnden 17 yl sonra, Papa II. Jean Paul tarafndan kutsanarak aziz ilan edilmitir.
86 Bu akm hakknda detayl bilgi iin Ali Murat Yel'in dergimizin bu saysnda yer
alan Bir Katolik tarikat: Opus Dei balkl makalesine bavurulabilir.
87 Alfredo Fierro, The Militant Gospel: An Analysis of Contemporary Political Theologies, (Londra: SCM Press, 1977), s. 190.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

racion'da dile getirdii u temel grtr: "(Bu farkl zgrlk anlamlar) niha anlam ve tam gerekliini Mesih'in kurtulu misyonunda bulan
tek bir kompleks srecin paralardr."88
Bu hareketin temel varsaymlar modernite ile Hristiyanln dnm
arasndaki yakn ilikinin ve aktif bir teoloji oluturma abasnn izlerini
tamaktadr: (i) Siyas alana kaytszlk gerekte politik/ideolojik bir tercihtir ve btn teolojiler aslnda siyas olagelmilerdir ve halihazrda da siyasdirler; (ii) kiliseler u ana kadar smrc gruplarn ve egemen snflarn ibirlikisi ve emperyalizmin arac olmulardr; (iii) din aslnda temelde insan tatmini ve mutlululuu ile ilgilidir; (iv) smr, bu hedefin
zellikle zayflar, fakirler ve toplumun marjinal kesimleri arasnda gerekleebilmesini engellemitir; (v) bu durum spritellik ile siyas, ekonomik
ve sosyal artlar arasnda sistematik bir irtibat kurmas gereken modern
teolojinin temel muhtevas olmak zorundadr; (vi) smr ve yabanclama douran artlarn deiimi iin aktif bir aba gereklidir.89
Philip Berryman'n da vurgulad gibi bu sadece yeni bir teolojik mesele deil, teolojiye yeni bir yaklamdr ve kendine has bir metodoloji ngrmektedir.90 Bu yeni yaklam biiminin ayn zamanda yeni bir kristoloji de ngrmesi,91 Hz. sa imajnn Hristiyanln dnmnde oynad merkez rol gsterir mahiyettedir. Bir ok teolojik alan dorudan
etkileyen bu yeni yaklam biimi deien Hz. sa anlay erevesinde
dinler aras ilikilerde de yeni almlar beraberinde getirmitir.92
Bu akmn modernite ile yzleme srecini ilgilendiren dier bir arpc zellii de geleneksel din idrak ile modern ideolojik ereveler arasnda kurmaya alt imaj btnl ve srekliliidir. Bu ayn zamanda
moderniteden gelen meydan okumann hristiyan idrakin savunmac tepkiler gsterdii ilk safha ile daha etken bir konum kazanmaya alt
ikinci safha arasndaki farkn ortaya konabilmesi asndan da zel bir
88 Gustavo Guitierrez, Teologia de la Liberacion, (Salamanca, Sigueme, 1972);
ng. ter., A Theology of Liberation, (New York: Orbis,1973), s. 68-69; zikr.
yer, a.g.e, s. 190.
89 Bu ana zelliklerin detayl bir tahlili iin bkz. Roland Robertson, "Liberation
Theology in Latin America: Sociological Problems of Interpretation and Explanation", Jeffrey K. Hadden and Anson Shupe (ed.), Prophetic Religions and
Politics: Religion and the Political Order, (New York: Paragon House, 1986),
s. 74-76.
90 Philip Berryman, Liberation Theology: The Essential Facts about the Revolutionary Movement in Latin America and Beyond, (New York: Pantheon Books,
1987), s. 101.
91 Leanordo Boff'un Jesus Christ Liberator, Jon Sobrino'nun Christology at the
Crossroads ve Hugo Echegaray'in The Practice of Jesus balkl eserleri bu yeni
kristolojinin izlerini tamaktadr. Bkz. Philip Berryman, a.g.e., s. 102.
92 Bu yeni almlarn detayl tahlilleri iin Mahmut Aydn'n dergimizin bu saysnda yer alan Bir hristiyan kurtulu teolojisinden dinlerin bir kurtulu teolojisine doru balkl makalesine bavurulabilir.

55
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

nem tamaktadr. Modernite ile yzleme srecinde din-ideoloji dengesindeki deiimin arpc bir misali olarak kurtulu teolojisi taraftarlarnn
Marksizm ile olan ilikisi gsterilebilir. Bu akmn nclerinden Jose Miranda'nn eserlerinin balklar din-ideoloji ilikisindeki dnmn izlerini tamaktadr: Marx and the Bible: A Critique of the Philosophy of Oppression93 (Marks ve ncil: Bask Felsefesinin Bir Eletirisi), Marx Against
Marxists 94 (Marksistlere Kar Marks), Communism in the Bible95 (ncil'deki Komnizm). kinci eserin altbal olan The Christian Humanism
of Karl Marx bu akmn modern bir ideolojik ereveye din bir muhteva
kazandrma abasnn ulat dzeyi gstermektedir. Bir kyas ile ortaya
koymak gerekirse, Modernite ile yzlemenin ilk safhasnda, zellikle XIX.
yzyln sonlarnda Hz. sa tarih bir ahsiyet olarak sekler bir erevede
yeniden anlalmaya allrken, bu yzlemenin ikinci safhasnda, zellikle de XX. yzyln son eyreinde Karl Marks gibi sekler modernitenin
en u ideolojik teorisyenlerinden birisi din bir muhteva ile tekrar yorumlanmaktadr. Din ile ideolojiler arasndaki bu geikenlik hem Bat medeniyeti bnyesinde yaanan gerilimdeki ift ynl dnmn unsurlarn
ortaya koymakta, hem de bu medeniyet bnyesinde gelitirilen din ve sekler erevelerin ortak zeminini gstermektedir.
b. Ana Geleneksel Kiliseler: Protestanlk
Katolikliin aksine merkez bir rgtlenme yapsna sahip olmayan Protestan mezhepler de zellikle XX. yzyln ikinci yarsnda artarak ivme kazanan bir dnm ve yaygnlama sreci iine girmilerdir. Amerikan
evangelikan hareketindeki96 gelimeler bu adan hem Hristiyan dnyasndaki dnmn ilgin bir rneini yanstmakta, hem de modernite ile
olan hesaplamann girdii yeni srecin zelliklerini ortaya koymaktadr.
Ilml Protestan fundamentalistlerin 7 Nisan 1942 ylnda St. Louis'te
gerekletirdikleri National Conference for United Action Among Evangelicals (Evangelikanlar Arasndaki Birleik Eylem iin Ulusal konferans)
balkl toplant bu adan gerek ABD'deki Protestan hareket iin gerekse
daha sonraki dnemlerde ivme kazanacak Protestan misyonerlik faaliyet-

56
DVAN
2000/2

93 Jose Porfirio Miranda, Marx and the Bible: A Critique of the Philosophy of Oppression, (New York: Orbis Books, 1974).
94 Jose Porfirio Miranda, Marx Against Marxists , (New York :Orbis Books,
1980).
95 Jose Porfirio Miranda, Communism in the Bible, (New York: Orbis Books,
1982)
96 Marsden bugn bu hareket iindeki gruplar u ekilde sralamaktadr: Baptistsler, Presbiteryenler, Metodistler, Pentekostallar, Karizmatikler, Independentler,
Luteranlar, Anabaptistler, Restorasyonistler, Congregationistler, Holiness Hristiyanlar ve Episkopalyanlar. bkz. George Marsden, Evangelicalism and Modern
America, (Grand Rapids, MI: Eerdmans, 1984), s. xiv. Bu topluluk iinde zikredilen pentekostal ve karizmatik gibi gruplar ayn zamanda yeni din hareketler tanmlamas iinde de ele alnmaktadr. Biz bu gruplar bu erevede ve ayn zamanda yeni din hareketler iinde de inceleyeceiz.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

leri iin zel bir nem tamaktadr. Bu toplantnn gndemi ve slubu


ayn zamanda modernite ile olan ilk hesaplamadaki savunmac tepkinin
terk edilmeye balamasnn ilk iaretlerini oluturmaktadr. Bu toplantnn
nclerinden Harold Ockenga toplantnn a konumasnda "bugn
burada evangelikan hareketin geleceini belirleyecek ok nemli problemleri karara balamak iin biraraya geldik"97 derken aslnda yaanmakta olan dnmn ciddi iaretlerini veriyordu.
Daha nceki dnemde yaanan fundamentalist-modernist gerilimin
Amerikan Protestan hareketini zayflattn ve marjinalletirdiini gren
bu neo-evangelikan hareket daha sonra II. Vatikan Konsili'nin Katolik
dnyada gerekletirdii uyum abasnn bir benzerini evangelikan Protestan hareket bnyesinde gerekletirmeye almtr. Amerikan evangelikan hareketi zerine yapt almalarla tannan Christian Smith, bu
almn byk lde baar kazandn ve zelde ABD'de, genelde de
dnyada bu yeni Protestan bilincin nemli mesafeler aldn ifade etmektedir.
Christian Smith Evangelikan hareketin bu baarsn temel unsura
balamaktadr.98 Birincisi, bu yeni Protestan akm etkin bir evangelist
harekete inanmakta ve bu inancn getirdii youn bir misyoner bilin tamaktaydlar. Bu etkinlik aray bu yeni Protestan akmn, daha nceki
dnemde grlen anti-modernist fundamentalizmin aksine, da dnk
bir nitelik kazanmasn salamtr. kincisi, nclerini entelektellerin
oluturduu bu yeni dalga, kendi akademik evrelerini oluturmu ve
Hristiyan dnya grnn ve hayat anlaynn etkin bir felsef savunmasna ynelmilerdi. Dolaysyla da ie kapank fundamentalist tepkileri
byle bir alm iin yetersiz buluyorlar ve modernite ile dorudan bir
yzlemeye yneliyorlard. ncs, bu fundamentalist reformcu hareket muhafazakr hristiyanlarn sosyal ve siyas hayatta daha etkin olmalar gerektii grn benimsiyorlard.
Kresel bir ekonomik krizi, Avrupa'da faizmin ykseliini, bir dnya
savann kn ve Rusya'da komnizmin yerlemesini gren bu yeni
akmn ncleri, btn bu bunalmlardan kn yeni bir hristiyan reformasyonu ile olabileceini iddia ediyorlard. Bu zelliklerin ekillendirdii
bu yeni akm, modernite ile yzlemenin ilk dnemine damgasn vuran
fundamentalizmin savunmac, sekteryan, anti-entelektel, pesimist ve
izolasyonist tavrn terkederek XIX. yzyl Amerikan Protestanizmine
egemen olan iddial tavr yeniden uyandrmaya alyordu. Bill Graham'n nclnde 1956 ylnda yayna balayan Christianity Today
dergisi, liberal akmca kartlan Christian Century dergisine bir alternatif olarak yeni akmn szcln stlendi. Graham'n ifadeleriyle "geleneksel teolojik tutumu benimsemekle birlikte sosyal problemler kar97 Joel Carpenter, A New Evangelical Coalition, (New York: Garland, 1988), s.
19; zikr. yer Christian Smith, American Evangelicalism, s. 1.
98 Christian Smith, American Evangelicalism, s. 9-10

57
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

snda liberal bir tavr alacak olan" bu dergi, "teolojik adan hi bir tavizde bulunmakszn liberalizm ile fundamentalizmin en iyi ynlerini sentez
eden evangelikan bayra yolun ortasna dikecekti".99
Bylesi iddial ve kapsayc bir sylem ile harekete geen neo-evangelikan hareket XX. yzyln ikinci yarsnda ykselie geen ve son eyreinde yeni bir din uyan dalgas oluturan ok sayda eitim kurumunu100,
sosyal muhteval misyoner nitelikli sivil toplum rgtn101 ve gl bir
yayn faaliyetini102 devreye sokmutur. Bu yaygn faaliyet a hareketin
sosyal ve siyas etkinliini artrmtr. Yetmili yllarn sonunda, iyi bir evangelikan olan Jimmy Carter'n bakan seilmesi, onu takiben muhafazakr
nitelikli Reagan-Bush dnemlerinde din uyann ivme kazanmas, asrn
sonlarnda bir taraftan geleneksel teolojiyi savunan, dier taraftan da modernite ile kapsaml bir yzleme ve sentez ilikisine giren din akmlarn
etkinlik alann geniletmitir.
Dier ana izgideki Protestan kiliseler de modernitenin getirdii meydan okumalara yeni usluplar gelitirerek cevap oluturmaya almlardr.
Dnya Kiliseler Konseyinin (World Council of Churches) 1948 ylnda
Amsterdam'da ilan ettii din zgrlkler deklarasyonu (Declaration on
Religious Liberty) bir taraftan misyonerlik faaliyetinin nndeki engelleri
ortadan kaldrmaya ynelen misyoner bir muhteva tarken, dier taraftan
daha sonra II. Vatikan Konsili'nde Katolikliin vurgulad dier dinlerle
ilikiler ve din zgrlkler hususundaki esnemenin ve yeni slubun izlerini tamaktadr: "Din zgrl iyi bir uluslararas dzenin en temel unsurlarndan birisidir. Bu hristiyan inancnn bir gerei ve Hristiyanln
yaygn bir zelliidir. Bu sebeple Hristiyanlar din zgrl meselesini
uluslararas bir mesele olarak grmektedirler."103

58
DVAN
2000/2

99 George Marsden, Reforming Fundamentalism: Fuller Seminary and the New


Evangelicalism, (Grand Rapids, MI:Eerdmans, 1987), s. 158; zikr. yer Christian Smith, a.g.e., s. 12.
100 Bunlar arasnda akademik kurulu olarak zellikle Fuller Seminary, GordonConwell Theological Seminary, Trinity Evangelical Divinity School, Calvin
Theological Seminary, North Park Theological Seminary, Covenant Theological
Seminary, Asbury Theological Seminary; lisans kurumu olarak da Gordon College, Westmont College, Calvin College, Houghton College, Messiah College v.b.
zikredilebilir. Bu kurumlarn, kurulularn ve yayn organlarnn tam listesi iin
bkz. Christian Smith, a.g.e., s. 12-13.
101 Bunlar arasnda Youth for Christ, Campus Crusade for Christ, Young Life, Inter-Varsity Christian Fellowship, Teen Challenge v.b. zikredilebilir.
102 Christianity Today dergisi dnda, The Reformed Journal, the Christian Scholars Review, Journal of the Evangelical Theological Society, Sojourners, Christian Herald Magazine ve Christian Life; yaynevleri arasnda da Inter-Varsity
Press, Baker Book House, Eerdsman Pub., Zondervan Publishing House, Word
Books, Tyndale House v.b. zikredilebilir.
103 Bu deklarasyonun metni iin bkz. World Council of Churches, Declaration on
Religious Liberty (Amsterdam, 1948), David George Mullan (ed.), Religious
Pluralism in the West, Oxford: Blackwell, 1998, s. 326-328.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Dnyann her yanndan 285 kiliseyi iine alan Dnya Kiliseler Konseyinin, 1975te Nairobide yaplan beinci genel toplantsnn gndemi
ise, bize modernleme ile Hristiyanln dnm arasndaki ilikinin
belirgin ipularn salamaktadr: Kadnlarn serbestiyeti, daha fazla siyas
ve rk zgrlk arayan insanlarn tatminsizlii, gl ulusal hkmetlerin teknolojik ve asker komplekslerini gelitirmek iin yaptklar harcamalarn GSMH iindeki orannn art, 200 yllk dnya para sisteminin istikrarszl, nfus patlamas, ekolojik problem ve zengin ve fakir lkeler
arasndaki uurumun derinlemesi.
Teknolojik ada Sosyal Sorumluluk Toplantsnn (Assembly on Social Responsibility in the Technological Age) 1975 raporunda ise unlar ifade edilmitir: nsanln bugn kar karya olduu sorumluluk, bilim
ve teknolojinin insanlarn temel fizik ve ruh ihtiyalarn karlamak zere harekete geirildii srdrlebilir bir kresel topluma gemektir. (...)
Bu durum, kkl bir medeniyet dnm, yeni teknolojiler, yeni teknoloji kullanmlar ve yeni kresel iktisad ve siyas sistemleri ierir.
Raporun Kiliseler, bilim ve teknoloji adamlarnn modern toplumlar
iin sosyal olarak sorumluluk gerektiren yeni istikametleri gelitirmelerini
tevik eder ve onun ilgisi bilim ve inan meselelerinde ve belli bilimsel
ve teknik faaliyetlerin ahlk muhtevalar zerinde odaklamaldr eklindeki vurgular hristiyan din adamlar ile sekler entelekteller arasndaki
ilikiyi yumuatma ve Modernizmin epistemolojik ve aksiyolojik dengesizliklerini yeniden dengeye sokma gayesi tamaktadr.
Muhafazakar Protestan Hristiyanlk ile slam bilinteki uyan son 3040 yl iindeki en nemli din gelimeler olarak gren din sosyolojisinin
nemli isimlerinden David Martin, muhafazakr evangelikan hareketlerin
bir yandan zellikle Latin Amerika, Sahra-gneyi Afrika ve Pasifik kys
blgelerde hzla yaylrken, dier taraftan da ABD, ngiltere, Hollanda ve
Avusturalya gibi gelimi Bat lkelerindeki en canl din hareketleri oluturduklarn vurgulamaktadr. Bu hareketlerin zellikle Souk Savan bitmesinden sonra bata Romanya olmak zere Dou Avrupa'da da nemli gelimeler kaydettikleri gze arpmaktadr.104
c. Yeni Bamsz Mezhepler ve Din Hareketler
zellikle XX. yzyln ikinci yarsnda gzlenen dier nemli bir gelime de geleneksel din izgilerle ve ana kiliselerle irtibat olmayan ok sayda yeni ve bamsz din hareketliliin hzla yaylmasdr. Sinkretik bir
ortamda hzla gelime temayl gsteren bu eklektik akmlarn tad
son derece farkl zellikler ve eitlilikler bu hareketlerin isimlendirilmesini, tanmlanmasn ve tasnif edilmesini gletirmitir.105 Bugn bal
104 David Martin, "The Evangelical Upsurge and Its Political Implications", The
Desecularization of theWorld: Resurgent Religion and World Politics, (ed. Peter Berger), (Washington: Ethics and Public Policy Center, 1999), s. 37.
105 Bu konuda kapsaml bir tahlil iin bkz. John A. Saliba, Perspectives on New
Religious Movements, (Londra: Geoffrey Chapman, 1995).

59
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

bana birer inceleme alan haline dnen bu akmlar kimi zaman klt, kimi zaman mezhep, kimi zaman da yeni din akmlar olarak isimlendirilmektedir. Klt isimlendirmesindeki snrllk ve nyarglar, mezhep isimlendirilmesindeki daha st bir din kimlie irtibat dolaysyla son dnem
bilimsel almalarda genellikle NRM (New Religious Movements/yeni
din akmlar) isimlendirilmesi tercih edilmektedir.
Bu akmlarn tanmlanmas ve alanlarnn belirlenmesi de kendi iinde
bir ok glk barndrmaktadr. John Saliba bu tanmlamalar teolojik,
psikolojik ve sosyolik tanmlamalar olarak snflamakta ve her birini eletirel bir adan deerlendirmektedir. Teolojik tanmlamalar genelde bu
akmlar dier ana dinlerden birinden kopan heterodoks tepkiler olarak
grmektedir. Bu erevede Walter Martin bu akmlar "Kitab- Mukaddes'ten kaynaklanan temel doktrinleri reddeden ya da yanl yorumlayan
bir lider ya da reti etrafnda oluan din nitelikli gruplar"106 olarak tanmlarken, bu tanm biraz daha esneten James Sire, "ana Katolik ve Protestan kiliselerce temsil edilen geleneksel Hristiyanln kutsal metin yorumlarndan farkl din doktrin ve pratiklere sahip olan ve tamamyla ayr
organizasyonlar oluturan din akmlarn tm"107 diyerek bu hareketlerin temel farklarn ortaya koymaya almaktadr.
Saliba'nn da hakl bir ekilde vurgulad gibi108 bu tanmlar ciddi i
elikiler ve zaaflar barndrmaktadr. Hereyden nce geleneksel din
akmlardan kopan, bunlarla farkllaan kriteri konduunda ncelikle geleneksel akmlarn belirlenmesi gerekmektedir. Sire geleneksel din akmlar
Katoliklik ve Protestanlk st kiliseleri ile tanmlarken, Martin ncil yorumlarn kriter yapmak suretiyle tanm daha da snrlamakta ve birok
yerleik kiliseyi tanm d brakmaktadr. Ayrca bu tanmlama bu akmlar olumsuzundan belirlemeye alarak bu akmlar arasndaki ortak ynlerin ve farkllaan zelliklerin tebarz etmesini engellemektedir. Bu erevede kullanlan "unorthodox" ve "heterodox" gibi tanmlamalar bu hareketlerin ortaya ktklar tarih sreci ve kendi ilerinde oluturduklar teolojik anlam haritalarn da anlamay gletirmektedir. Geleneksel din
ereveleri esas alan bu normatif yaklam yeni din akmlarn teolojik eklektisizminin sebeplerini, zelliklerini ve din idrak zerindeki etkilerini de
anlamakta yetersiz kalmaktadr.

60
DVAN
2000/2

Bu akmlarn liderlerinin, yelerinin ve i yaplarnn psikolojik adan


incelenmesine ynelen psikolojik tanmlar ise genelde iki gruba ayrlmaktadr. ounluu barndran birinci grup, bu akmlar gerek liderleri, gerek yeleri gerekse i yaplar asndan psikolojik olarak tehlikeli ve ykc
gruplar olarak grrken, ikinciler ise bu akmlar gnlk hayatlarnda psi106 Walter Martin, The New Cults, (Santa Ana, CA: Vision House, 1980), s. 16;
Saliba, a.g.e., s. 2.
107 James Sire, Scripture Twisting: 20 Ways Cults Misread Bible, (Downers Grove,
IL: Intervarsity Press, 1980), s. 20; Saliba, a.g.e., s. 2.
108 Saliba, a.g.e., s. 3.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

kolojik problemlerle kar karya kalan genlere alternatif bir terapi alan
oluturan ve toplumsal psikolojik bunalmlarn yansmalar olan gruplar
olarak grmektedir.
Birinci grup iinde yer alan Philip Cushman bu akmlar "kendisini
Tanr ya da Tanr'dan mesaj getiren bir insan olarak gren karizmatik liderler tarafndan kontrol edilen, sadece tek bir doru inan olduunu ve
onun da kendilerine ait olduunu iddia eden, kendi snrlayc kurallarna
sorgusuz ve tam bir itaat bekleyen, zihin kontrol mekanizmalar kullanan,
d dnyay aldatmaya alan ve yelerin emeini ve ekonomik gcn
smren, kendisinden ayrlan yelerine saldran"109 gruplar olarak tanmlamaktadr. Bu akmlara daha objektif yaklamaya alan ikinci grubun nemli isimlerinden Marc Galanter ise ayn akmlar "hiss bir inan
sistemine balanan, yksek bir sosyal ballk dzeyine sahip olan, grubun davran normlarndan ok sk bir ekilde etkilenen ve gruba ve
onun liderine karizmatik veya ilah bir g atfeden gruplar"110 olarak tanmlamaktadr.
Ankete ve gzleme dayal bilimsel yaklamlarla bu gruplar tanmlamaya alan ve bu nedenle nceki iki yaklamn nyarglarndan uzak duran sosyolojik yaklam ise bu gruplar kilise, mezhep, frka ve klt tanmlamalar erevesinde bir yere oturtmaya almaktadr. Bu erevede
Rodney Stark ve William Bainbridge'in111 mezheplerin ana kiliselerin
birinden kopan bir kol, bu yeni din akmlarn ise ou zaman farkl din
gelenekten gelenlerden oluan ve eklektik bir yap arzeden akmlar olduu konusunda yaptklar ayrm zellikle medeniyet bunalm ve din etkileim ve dnm asndan dikkat ekicidir.
Yeni din akmlar, yaanmakta olan medeniyet bunalm ve Hristiyanln bu bunalma gsterdii tepkinin oluturduu dnm erevesinde
deerlendirebilmek iin bu akmlarn bnyesine giren ana kollar ve zelliklerini de ortaya koymak gerekir. Bu akmlar dnya dinlerini 22 ana gruba ayran J. Gordon Melton'un gelitirdii tasnif erevesinde sekiz ana
grupta ele alnabilir:
Pentekostal grup: Bata daha nce bilinmeyen dillerde konumak olmak zere Tanr katndan ihsan edilen zel niteliklere, mevhibelere ve kerametlere dayanan retileri benimseyen bu gruplarn modern trleri XX.
yzyln balarnda km ve asrn ortalarnda ABD leinde hzla yaylarak, onlarca farkl kola, 5.650 yerel cemaata, yine binlerce kiliseye ve
109 Philip Cushman, "The politics of vulnerability: youth in religious cults",
Psychohistory Review, 12 (1984), s. 6; Saliba, a.g.e., s. 5.
110 Marc Galanter, "Charismatic religious sects and psychiatry: an overview",
American Journal of Psychiatry, 139 (1982), s. 1539; Saliba, a.g.e., s. 6.
111 Rodney Stark ve William Bainbridge, "Concepts for a Theory of Religious
Movements", Alternatives to American Mainline Churches, ed. Joseph H.
Fichter, (NY: Rose of Sharon Press, 1983), s. 3-27; Saliba, a.g.e., s. 8.

61
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

ok sayda taraftara kavumutur.112 Bugn ise ok farkl kollarda milyonlarca taraftara hitap kabiliyeti kazanmlardr.
Bir rivayete gre Hz. Musa'nn Sina danda On Emri almasnn yldnmne rastlayan, hristiyanlarca da Paskalya'dan elli gn sonra kutlanan
Hamsin (Pentikost) yortusundan ismini alan bu akm ncil'in Resullerin
leri blmnn 2. babnda113 zikredilen bilinmeyen dillerde konuma
mevhibesinden hareketle ilah nitelikli ihsanlara dayal retileri ve yntemleri ne karmaktadr. zel tedaviler, peygamberlik, hikmet, ruhlara
vukufiyet gibi dier mevhibelerle de desteklenen bu nitelikler bir ok yeni akmn ncs iin nemli bir meruiyet zemini oluturmutur. ncil'in
ayn babnda yer alan "Ve son gnlerde vaki olacak ki, Allah diyor, btn
beer zerine Ruhumdan dkeceim; oullarnz da kzlarnz da peygamberlik edecekler, ve genleriniz ruyetler grecekler, ihtiyarlarnz da ryalar grecekler, o gnlerde kullarm zerine de cariyelerim zerine de Ruhumdan dkeceim; ve peygamberlik edecekler. Ve yukarda gkte harikalar, aada yeryznde de alametler, kan ve ate ve duman buusu vereceim." (Resullerin leri, 2:17-20) ifadeleri bu tr olaanstlkler iddias tayan mesihi hareketlerin meruiyet iddialarna zemin tekil etmitir. Bu erevede bir taraftan kyametin yaklat inancyla Mesihi bir tavra, dier taraftan da ayn babda yer alan114 komnel bir tavra ynelen bu
gruplar ana kiliselerden kopan bamsz niteler oluturmulardr. Gittike farkllaan zelliklere ramen 1960l yllardan itibaren hzl bir art
gsteren karizmatik115 ve neo-pentekostal hareketler bu erevede balbana geni bir grup oluturmutur.
Komnel Grup: Bu grubun en ayrdedeci zellii ncil'in Resullerin
leri (4:32-35) blmnden esinlenerek kurulan komnel hayat tarzdr.
Hristiyanln ilk yzyllarnda da gzlenen, daha sonra manastr hayat ile
kurumsallaan, zellikle XIX. yzyl Amerika artlar iinde yeni zelliklerle bezenen din gruplar haline dnen ve son dnemde modernlemenin
getirdii bunalmlara bir tepki nitelii de kazanarak yaygnlaan bu hare-

62
DVAN
2000/2

112 Vergilius Ferm, Encylopedia of Religion, (N.Y.: The Philosophical Library),


1945, s. 573.
113 "Pentikost gn olduu zaman, hepsi birarada toplu idiler. Zorlu bir yel esiyormu gibi anszn gkten bir ses geldi, ve btn oturduklar evi doldurdu.
Ve ateten imi gibi blnen diller onlara grnp onlarn her biri zerine
kondu. Hepsi Ruhulkudsle doldu ve kendilerine Ruhun verdii syleyie gre baka baka dillerle sylemee basladlar. ..." (Resullerin leri, 2:1-4, Kitab- Mukaddes, stanbul: Kitab- Mukaddes irketi, 1976, s. 120).
114 "Her cana korku dt; ve resuller vastasyla ok harikalar ve alametler oluyordu, btn iman edenler bir arada olup hereyleri mterekti; mallarn ve
mlklerini satp onlar hepsine herkesin ihtiyacna gre datyorlard; her gn
birlikte mabede devam edip evde ekmek krarak sevinle ve yrek sadelii ile
yemek yiyorlard." (Resullerin Isleri, 2:43-47.)
115 Bu hareketler ismini Yunancada mevhibe, ilah ltuf anlamna gelen charisma'dan almaktadr.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

ketler ekonomik i yeterlilikle d dnyadan kopuk yaayan, gl bir liderlik ve sosyal kontrol mekanizmas oluturan hareketlerdir. XIX. Yzylda Shakerler, Amana cemaati ve Kardeler topluluu gibi topluluklardan oluan bu grup son dnemde Paul Erdmann'n Armageddon kilisesi, Stepher Gaskin'in Farm hareketi ve Peter ve Eileen Caddy'nin Findhorn hareketi gibi topluluklarda tipik rneklerini bulmutur. Bu grup
bnyesinde ayrca Swami Kriyananda'nn kurduu Ananda kooperatif
ky rneinde olduu gibi Dou dinleri ile sentez oluturmaya alan
sinkretik hareketler de olmutur.
Hristiyan Bilim-Metafizik Grubu: Bu grubun en temel zellii insan zihninin ileyi mekanizmas zerinden hastalklar tedavi etme ve
Tanr ile btnleme felsefesi etrafnda mutlulua ulama fikridir. Akademik evrelerde New Thought (Yeni Dnce) olarak isimlendirilen bu
grup bireysel gelimeyi ne karmakta ve meditasyonu temel din pratik
olarak benimsemektedir. Yine 19. yzylda Unity School of Christianity,
Divine Science Federation International ve Christian Science topluluklarnca gelitirilen bu akmn son dnemdeki nemli temsilcileri Robert
W.C. Burke liderliindeki Esoteric Transcendentalism, Joan Gibson nclndeki The Church of Inner Wisdom ve Mildred Mann'n yrtt
The School of Pragmatic Mysticism'dir. Metafizik ile bilim arasnda kurulmaya allan bu balant metafizik idraki bilimsel idrakin geliemedii
dnemlere zg gren pozitivist anlaya bir tepki nitelii tamaktadr.
Spiritelist ve Psiik gruplar, Yeni a gruplar: nsan ruhu ve zihninin olaanst glerine dayal bir din idraki esas alan bu gruplar bir
ynyle parapsikoloji dier ynyle de spritalizmi temel k noktas
olarak benimsemektedirler. Bu erevede telepati, ruh tedavi yntemleri, psikokinesis gibi parapsikolojik yntemlerle, genelde oklt ve "gizli
hikmet" alan olarak grlen astroloji, falclk ve I Ching gibi modern bilim erevesinde izah edilmesi g olan geleneksel bilgi ve yntemleri
kullanan bu akmlar Modernitenin oluturduu kalplar ve kategorileri
amaya almalar asndan dikkat ekicidir. Son dnemlerde sinema gibi grsel sanatlara da yansyan yaayanlarla ller arasnda temas kurma,
medyumluk ve ruhlarn kendi hikmetlerini yaayan insanlara aktarmas
gibi meseleler ruhculuk akmnn yaygnlamasnn iaretleridir. 1970li
yllardan sonra artan bir hzla yaylan Yeni a hareketi de kkenlerini
bu ruhu akmlardan alan ve zellikle Dou dinleri ile sentez kurarak
mistik tecrbelere dayal yeni bir din idrak biimi oluturmaya alan bir
harekettir.
Bu hareketlerin konumuz asndan tad nem, son derece eklektik
bir nitelik tamalardr. Bir taraftan ncil'i temel kaynak kabul eden ve geleneksel Hristiyan izgisini srdren, dier taraftan kullanlan yntemler
ve ruhcu inan ilkeleri asndan asndan doulu dinlerin yoga, meditasyon ve reenkarnasyon gibi temel inan esaslarn ve yntemlerini benimseyen, te yandan da dier gezegenlerle temas ngren bilimsel/mistik

63
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

bir sylem gelitiren bu akmlar medeniyet tarihinde gzlenen sinkretik


oluumlarn modern trlerini oluturmaktadr. Melton'un tasnifinde yer
alan Edgar Cayce'in The Association for Research and Enlightenmenti, ayrca The Society for the Teaching of the Inner Christ, ve Autherius topluluu gibi UFO dinleri ve Yeni a topluluklar bu akmlarn ilgin rneklerini tekil etmektedir.
Antik Hikmet Grubu: 19. Yzylda ruhu akmlardan koparak olumaya balayan ve yine son dnemlerde yaygnlaan bu grup iindeki akmlar antik bir hikmetin belli bir stadlar grubu araclyla nesilden nesile
aktarlarak bugne kadar tandna inanmakta ve gnmzde bu misyonu stlenen stadlarla temas temel ilke olarak benimsemektedir. Antik
hikmeti ve kadm kltr reddeden pozitivist Modernizme kar gelecekten ok gemii, gelecekle ilgili topyalardan ok gemiin tecrbe ve hikmet birikimini ne karmaya alan bu gruplar antik hikmeti tayan stadlarn moderniteden uzak ve ssz alanlarda, mesela Asya'nn dalk blgelerinde yaadna inanmaktadr.
Modern bilimin getirdii bilgiden ok bu stadlarn aktard gizli ilimleri kurtulu reetesi olarak gren bu yaklam biimi modernitenin oluturduu bunalm ve meydan okumalar blmnde ele aldmz epistemolojik bunalma alternatif bir yol oluturmaya almaktadrlar. Filistin,
Msr ve spanya'y gezdikten ve Dou hikmetini kavradktan sonra 1420
ylnda bu hareketi kurduuna inanlan Christian Rosencranz'n ismi ile
anlan ve XVII. yzyl ngiliz dnr Robert Fludd'un mikrokozmosmakrokozmos balantlar ile sistematik bir nitelik kazanan, modern dnemde de yaygnlaarak Avrupa, ngiltere, Gney Afrika, Avusturalya,
Gney Amerika ve Hindistan'da taraftar bulan Rosicruianism bu gruplarn ilgin bir rneini oluturmaktadr. Astroloji, simya ve modern masonluk hareketleri ile de irtibatl olan bu grup kendisini "hristiyanlk prensipleri zerine kurulan ve Hz. sa gerekliine ve O'nun yeryzne gelerek
yapt ilerin hakikatine dayanan" bir hareket olarak tanmlamaktadr.116
Rosicruianism dnda Teosofistler, Oklt topluluklar ve I AM gruplar bu
genel tasnif iinde yer almaktadr. Btn bu antik hikmet grubunun ortak
kavramlarndan birisi de Great White Brotherhood (Byk Beyaz Kardelik)'tir ki bu kardelik balants insanst ruh zelliklere sahip stadlardan olumaktadr.

64
DVAN
2000/2

By Grubu: Bu grupta yer alan akmlar temelde belli riteller araclyla doa glerinin denetlenebileceine ve ynlendirilebileceine
inanmaktadr. Kkenlerini Hristiyanlk ncesi kltrlerden alan, Hristiyanlkla birlikte oluan sentezlerle yeni nitelikler kazanan bu gruplar modern dnemde tepkisel nitelikli araylara zemin olmutur. Ritel By,
neo-paganizm, cadclk ve satanizm gibi kollara ayrlan bu hareketler gizemli topluluklar oluturarak modernitenin rasyonel zne meydan okumaktadrlar.
116 Vergilius Ferm, Encyclopedia of Religion, s. 671.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Adytum kurucular ve Ordo Templi Orientalis gibi gibi hareketleri


bnyesinde barndran ritel by kolu nceki grupta ele alnan Rosicrucianism ve masonluk gibi gizli yaplar kurarak by geleneini ve bu gelenek iindeki doay denetim altna alma izgisini srdrmektedirler. Eski Yunan, Msr ve skandinavya mitolojsinden de esinlenen neo-paganizm kollar da Hristiyanln ilk dnemlerinde yaanan sinkretik oluumun yeni ve gizemli trlerini oluturmaktadr. Kendilerini Wicca diye adlandran efsunculuk/cad hareketleri kendilerine atfedilen olumsuz imajlarn tesinde bir ana tanrann da aralarnda bulunduu bir ok tanrya
inanmakta ve temel amalarnn doa ile uyum iinde yaamak olduunu
iddia etmektedirler. Son dnemde zellikle internet teknolojisini de kullanarak gizemli bir sanal dnya oluturmaya balayan satanizm ise hem
moderniteye hem de hristiyan doktrinlerine bir tepki nitelii tamaktadr. Onlarn mehur Black Mass (Kara Ayin) treni Katolik Kilisesi'nin ekmek ve arap takdisine dayal Aai Rabban ayininin istihza bir taklidi niteliindedir.
Dou ve Ortadou dinleri grubu: Medeniyet dnmnn nemli gstergelerinden birisi de daha nce hemen hemen tamamyla Hristiyan unsurlardan oluan Bat toplumunun gittike artan bir hzla btn
dnya dinlerini ve bu dinlerin deiik kollarn bnyesinde barndran bir
nitelik kazanmaya balamasdr. Tarih iinde yaanan byk hegemonik
dzenlerin doal sonucu olarak gzlenen bu eitlilik yeni sinkretik oluumlara zemin hazrlamaktadr. Hemen hemen her koldan mslman
gruplarn yeerdii, otantik yahudi topluluklarn yeni yorumlarla etkilerini artrdklar, bata Hare Krishna, TM, Jain, Sih ve Zen gruplar olmak
zere Hindu ve Budist kollarn, Mahikari, Nicheran Shoshu, Aum Shinri
Kyo gibi Japon gruplarn etkilerini artrd ift ynl bir etkileimi beraberinde getirmektedir. zellikle daha nce hristiyan olan ve modernitenin dorudan etkisini yaayan batllarn bu yeni din akmlara girmeleri
bir taraftan bu insanlarn din idraklerini dntrerken, dier taraftan da
Asya kkenli bu dinlerin yeni etkileimlere almasn beraberinde getirmektedir. Bu durum ara din oluumlarn ve sinkretik gruplarn douunu ve yaygnlamasn beraberinde getirecek unsurlar tamaktadr.
Tasnifi yaplamayan din gruplar: Ana zellikleri itibaryla yukarda
zikredilen ana gruplar iine girmeyen ve homoseksel kiliseler gibi marjinal gruplardan oluan bu grup din idrakin tepkisel niteliklerle ulaabilecei u noktalarn gstermesi bakmndan ilgin rnekler oluturmaktadr.
zetle, son dnemlerde Batda, teolojik hkmlerden ziyade manev
gelimeye nem veren yeni din teekkllere kar artan bir yneli gzlenmektedir. Bu din hareketlerin yelerinin saysndaki art, Modernizmin yeknesak maddeciliine kar bir cevap aray olarak yorumlanabilir.
Bu hareketler mensublarna, modernitenin rnlerinden fedakrlk etmeksizin, psikolojik tatmine dnk manev bir atmosfer salamaktadr.

65
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

Bu hareketlerin bir dier nemli zellii ise, Dou maneviyat ile Hristiyan gelenei arasndaki eklektik karakteridir. Bu eklektisizm, szkonusu
hareketleri, madd serven bakmndan tatmin olmu ve fakat bu madd
tatminin tesinde manev bir serven arayan modern insan iin cazibeli
hale getirmektedir.
Sebebi ne olursa olsun, daha eklektik ve liberal din harekete yneli,
modern insann, Modernizmin yeknesak determinizmi ve ana Hristiyan
geleneklerin kuralclyla ilgili iki temel tatminsizliini yanstmaktadr.
Medeniyet bunalmnn bir iareti durumundaki psiko-ontolojik dengesizliin sonucu olarak daha nce tecrbe edilmemi ben-idrakine ve z
denetime olan vurgu, Dou dinlerinin de ekim alan oluturmasna yol
amtr.
Bu din hareketlere olan ilgi, modernist paradigmann beden, akl ve ruhu ayran zelliine kar bir mukabele nitelii tamaktadr. Daha kutsal
ve btnlemi bir hayat tarz hususundaki bask, manev ve madd aksiyolojinin sekler farkllamasna bir alternatif olarak grlmektedir. Bu tepki, birok mezhepsiz, evangelik kiliselerde ve New Age (Yeni a) hareketlerinde mahade edilmektedir.
Bu temayl, szkonusu medeniyet bunalmnn kendine has tarih kavanda, Hristiyanln yeni bir ruh, metot ve ekle doru dnm srecini hzlandrabilir. Bu hareketlerin baars, pritan dinamizminden sonra
gerekleen protestan ahlk oluumunda olduu gibi, halka indirgenme
seviyelerine ve yeni ahlka dayanan bir dinamizmi oluturmadaki kabiliyetlerine baldr. Son on yl iinde ye saylarndaki byk arta ramen,
bugne kadar bylesi hareketler yalnzca modern maddecilikten kaan snrl saydaki insann ruh sna olabilmitir.
d. Postmodern Teoloji
Modernitenin olumsuz ve dogmatik ynlerine kar eletirel bir akm
olan Postmodernizm, kendi iinde birok -bazen birbiriyle atan- temayl iermektedir. Feminizm, ecinsellik, teoloji, felsefe vb. gibi yneliler,
entelektel bir eletiri potasnda birbirlerine karmaktadr. Bunlarn eletirinin tesine geip, yaanan medeniyet dnmne olumlu katklar salayan yeni bir paradigma oluturup oluturamayacaklar medeniyet dnmnn geleceinin nemli belirleyicilerinden biri olacaktr.

66
DVAN
2000/2

Modernite ile postmodernite arasndaki sreklilik unsurlar bu akmn


moderniteden radikal bir kopuu deil, bir i eletirel sreci barndrdn gstermektedir. Postmodernitenin, modernitenin ierden deil belli bir
mesafeden kendini okumasnn ve kendi kendini izlemesinin (self-monitoring), bu anlamda da kendi kendisine dnk bir psikoanalizinin rn olduunu syleyen Zygmunt Bauman'n117 bu tanmndan hareket edersek
modernite-din ilikisinden postmodernite-din ilikisine geite hem mo117 Zygmunt Baumann, Modernity and Ambivalence, (Ithaca: Cornell Unversity
Press, 1991), s. 272.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

dernite hem de din-merkezli okumalarn eletirel bir bakla ele alnd


grlr. Bir taraftan geleneksel din okumalarn tarih evre artlar iinde deerlendirilerek mutlakl tartmaya alrken, dier taraftan Modernizmin din alan daraltan mutlak nermeleri de kendi tarih artlar
iinde deerlendirilmektedir. Bu da postmodern yntemin uyguland
ift ynl bir esnemeyi beraberinde getirmektedir. Modernizmdeki esneme Hristiyanlkta gzlenen canlanmann nn aarken, din alandaki esneme Hristiyanln dnm srecini hzlandrmtr.
Bu ift ynl esneme erevesinde Postmodernizmin Hristiyanln
dnm zerindeki etkisi teolojik, epistemolojik ve aksiyolojik alanlarda kendini gstermektedir. Hristiyanl, snrl ve nisbeten daha az egemen bir Tanr anlayna dayanan esnek bir teolojik sisteme dntren
postmodern teolojinin, felsefe ve teoloji, bilim ve maneviyat, Tanr ve tabiat, akl ve vahiy arasndaki ayrl kapatmada kritik bir rol oynad grlmektedir. Griffin bunu bu postmodern teoloji, modern muhafazakr
kktenci teolojilerin yapt gibi bilim ve akl kart bir duru almakszn,
modern liberal teolojiden de farkl olarak, hakik bir din dnya telakkisi
ortaya koymaktadr118 eklinde ifade etmektedir. Onun altn izdii
gibi bu, modern ncesi ve erken modern dnemdeki tabiatst (supernaturalistic) teizm ile daha sonraki teist olmayan tabiat (naturalist) dnya
grnden eit biimde uzak olan bir tabiat teizmdir.
Bylesi bir dnmc giriim, geleneksel ontolojik, epistemolojik ve
eskatolojik erevelerin yeniden formle edilmesini gerektirmektedir.
Tanr yaratc gcn yegne sahibi olamaz ve dnyadaki olaylara tek bana mdahale edemez veya hakim olamaz119 temel nermesine dayanan bu yeniden formlletirmede gereklik iddias, bir vahiy telakkisine
de dayandrlamaz. Bu durum, Katolik dogmatik deizminin Tanrs ile
modern an mutlak bilim Tanrs arasnda bir uzlama gibi grnmektedir. Modernizmin reddettii Hristiyan dogmalarna dayal Tanr imajndan farkl olmakla birlikte Hristiyanln orta ve modern alar boyunca
sahip olduu telakkinin sreklilik unsurlarn barndran bir Tanr imaj tasavvuruna giriilmektedir.
Byle bir yeni Tanr idrakinin kaynaklar ontolojik bakmdan, Millsin
sonlu veya snrl Uluhiyet ve Jamesin snrl teizm teorilerinde ve epistemoloji bakmndan Jamesin radikal ampirisizminde bulunabilir. Sonu
olarak, post-modern teoloji kkl ve yeni bir paradigma aray deildir;
bilkis, bireysel ve sosyal telakkileri yeniden dengelemeye ve alternatif
gruplarn sosyal uyumu tehdit etmeksizin birarada yaayabilecekleri manev ve entelektel bir evre meydana getirmesine ynelik birtakm pragmatik gayelere ulamaya alan reformcu bir uzlama abasdr.
118 D.R. Griffin, God and Religion in the Postmodern World, (New York: State
University of New York Press, 1989), s. 3.
119 Griffin, a.g.e., s. 5.

67
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

Bu yneliin zgnl, Hristiyan gemiin teolojik bir tekrar olmaktan ziyade kltrn evrensellemesi ve kresellemesi srecinin bir sonucu olarak gelien yeni eklektikilie dayanmasndandr. Bu kreselleme,
zamannda Hristiyanln Katolik dnmnn gerekletii ve yeni medeniyet safhasnn hukukletirilmesine ynelik teolojik ve ahlk temel
kurma misyonunun yerine getirildii Pax Romana srecinin saladna
benzer bir eklektik atmosfer salamaya almaktadr.
Postmodernitenin Hristiyanln dnm zerindeki ikinci nemli
etkisi zellikle ncil okumalarnn ve yorumlarnn postmodern bir eletirisinden kaynaklanan epistemolojik boyut ile ilgilidir. Bu erevede alan
bir grup akademisyenin ortak rn olan The Postmodern Bible120 isimli
eser bu yaklamn ilgin rneklerini barndrmaktadr. Bu eserin yazarlar
ortak hareket zeminin olarak kutsal metinlerin geleneksel okunularnn
da modern ncil almalarnn da dayand niha gereklik ve hkm iddialarna phe ile yaklama olduunu121 vurgulamaktadr. Geleneksel
okumalarn evrensellik, btnlk ve dier yorumlara stnlk iddialarn
reddeden postmodern yaklam, btn bu yorumlarn kendilerinin g
baml ve konjonktrel okumalar olduunu benimsemektedir. Kendi
okumalar da dahil her tr okumann bir g ilikisini yansttn ve hi
bir ncil okumasnn masum olmadn, aksine her bir okumann belli bir
ideolojik arkaplan barndrdn iddia eden bu yaklam kutsal metin okumalar asndan yeni bir meydan okumay beraberinde getirmitir. Geleneksel okumalarn tmnn smrgecilii, klecilii, kadnn aalanmasn ve egemen snflarn gcn hukukiletiren bir statko merulatrmasna zemin tekil ettiini vurgulayan bu yaklam, alternatif okuma biimleri oluturarak epistemoloji ile politika arasndaki ilikiyi yeniden tanmlamaya almaktadr.
Bu erevede okuyucu-eksenli, yapsalc, post-yapsalc, syleme dayal,
psikoanalitik, feminist ve ideolojik kritiklerden hareketle oluturulan yeni
ncil okuma yntemi post-modern epistemoloji ile hristiyan kaynaklar
arasnda yeni bir anlamllk ilikisi kurmaya almaktadr. zellikle okuyucu-eksenli122, dil-metin123, kurumsal-sosyal yaplara124 dayal kritikler

68
DVAN
2000/2

120 George Aichele, Fred Burnett, Elizabeth Castelli, Robert Fowler, David Jobling, Stephen D. Moore, Gary A. Philips, Tina Pippin, Regina Schwartz, Wilhelm Wuellner, The Postmodern Bible, (New Haven: Yale University Press,
1995).
121 The Postmodern Bible, s. 2.
122 Bu kritikler iin bkz. Robert M. Fowler, Let the Reader Understand: ReaderResponse Criticism and the Gospel of Mark, (Minneapolis: Augsburg/Fortress,
1991); Robert M Fowler, "Mapping the Varieties of Reader-Response Criticism", Biblical Interpretation, 1994/1:1-28; Edgar V. McKnight, Postmodern
Use of Bible: The Emergence of Reader-Oriented Criticism, (Nashville: Abingdon, 1988).
123 Dil ve metin kritikleri rnekleri iin zellikle bkz. George Aichelle, "On Postmodern Biblical Criticism and Exegesis", Forum, 1989/5:31-35; Stephen D.
Moore, Literary Criticism and the Gospels: The Theoretical Challenge, (New

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

yeni tartma ufuklar aarak Hristiyanln epistemolojik dnmne


nemli etkilerde bulunmaktadr.
Bu ontolojik ve epistemolojik dnmler kanlmaz bir ekilde aksiyolojik alana ve ahlki nermelere de yansmaktadr. Postmodernitenin
etik kodlar olmayan bir moralite olarak tanmlanmas125 hem vahiy temelli nermelere dayal bir ahlk ngren geleneksel teolojik yaklamlara hem de akl temelli evrensel bir ahlk gelitirmeye alan moderniteye
yeni bir meydan okuma nitelii tamaktadr.
Hristiyan teoloji bu uzlatrmac eklektikilik ierisinde yeni bir dnm tecrbe edebilir. Ancak ifade edilmelidir ki, Bat medeniyetinin, tketimciliin yansmas durumundaki tekelci eilimi, otantik kltrlerin
yeniden retilmesine dnk kanallar yok ederek Dou ve Bat teolojik ve
felsef gelenekleri arasndaki eklektikiliin zenginliine mni olmaktadr.
Bu adan, Bat medeniyetinin modern versiyonu Pax Romana'ya kyasla
daha az msamahakrdr. Pasifik blgesinde, Amerikan ve Uzakdou telakkilerinin yeni kapitalizm iin teolojik ve ahlk bir temel oluturmak
zere birlemeleriyle meydana gelen eklektikilie karlk, postmodern
teoloji, dier kltrlerin manev geleneklerinden de beslenmi olmasna
ramen, Amerikan-Atlantik telakkisi ierisinde Hristiyan gelenein bir
devam olmakta srar etmektedir.
IV. Sonu:
Zihn/felsef parametrelerini Aydnlanma felsefesinde, sosyo-ekonomik
yaplanma temellerini Sanayi Devriminin kurumsallamasnda, sosyo-politik birimini ulus-devletin siyasal kimlik ve meruiyet tanmlamalarnda bulan modernite btn bu zellikleriyle genelde dinler, zelde de bu gelimelerin yaand Avrupa'nn din gelenei olan Hristiyanlk iin ok ciddi meydan okumalar beraberinde getirmitir. Bu meydan okumalarla ekillenen uzun yzleme srecinde modernite-din ilikisi ne tek-ynl ne
de tek-dnemli bir seyir takip etmitir.126 Modernite-din ilikisinin seyri
Haven: Yale University Press, 1989), Mark and Luke in Poststructuralist
Perspective: Jesus begins to Write, (New Haven: Yale University Press, 1992),
ve Regina Schwartz (ed.), The Book and the Text: The Bible and Literary
Theory, (Cambridge: Blackwell, 1990).
124 Kurumsal-sosyal yaplara dayal kritikler iin bkz. Elizabeth A. Castelli,
Imitating Paul: A Discourse of Power, (Louisvelle: Westminster/John Knox,
1991) ve Gary A. Philips, "Exegesis as Critical practice: Reclaiming History
and Text from a Postmodern Perspective", Semeia, 1990/51:7-49.
125 Zygmunt Baumann, Postmodern Ethics, (Oxford: Blackwell, 1999), s. 31-36.
Postmodern zihniyetin teolojik alglamalar zerindeki etkisi ve sonular iin
ayrica bkz. Zygmunt Baumann, Postmodern religion?, Paul Heelas (ed.)
Religion, Modernity and Postmodernity, (Londra: Blackwell) 1998, s. 55-79.
126 Modernite-din ilikisinin merkez alanlarndan birini oluturan seklerleme
srecinin Bat toplumlar bnyesindeki farkl tecrbe seyirlerinin teorik bir
erevede incelenmesi iin bkz. David Martin, A General Theory of
Secularization, (New York: Harper Colophon Books, 1979).

69
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

konusunda salkl sonulara ulaabilmek iin ayn dnemdeki farkl toplumlar karlatran yatay mukayese analizi ile, ayn toplumlarn farkl dnemlerdeki zelliklerini karlatran dikey mukayase unsurlarn barndran
drtl bir matris erevesinde dnme zorunluluu vardr. Yatay mukayese bir medeniyetin ortak geliim srecini yanstrken, dikey mukayese o
medeniyetin farkl dnemlerdeki sreklilik unsurlarn ortaya koymaktadr.
Modernite-din ilikisinin Bat medeniyetindeki servenini anlayabilmek
iin yatay mukayese dzlemindeki ar genellemelerden kanmak gerekmektedir. Ortak bir ok unsura ramen, farkllklar anlamakta yetersiz kalan bir yaklam, tek bir tecrbeyi eksen alan bir iliki biimini kanlmaz
bir evrensel zorunluluk olarak anlama riski ile kar karya kalr. Bu durum
zellikle moderniteyi kendine zg bir tecrbe sreci iinde yaamaktansa tek bir modelin aktarm eklinde tasavvur eden Bat-d aydnlar iin
ciddi bir entelektel amaz oluturmaktadr. Bat iindeki tecrbelerin
farkllamasn anlamak, kendi gerekliine uygun bir modernite tecrbesi gelitirebilmek asndan zel bir nem tamaktadr.
Bu farkllamalar, en ok ortak yn bulunduu dnlen dnemler iin
bile geerli olmaktadr. Genelde modernitenin etken, dinin edilgen olduu ve dinin modernite karsnda kanlmaz bir sona doru gittii dnlen XIX. yzyl bu erevede geni lekli bir mukayesede ilgin farkllamalar bnyesinde tamaktadr. Mesela, modernite-din gerilimin en youn seyrettii ve Aydnlanma parametrelerinin etken, din tepkilerin edilgen bir grnm arzettii XIX. yzyl Fransa'snda din (Katoliklik) modernitenin btn iyi unsurlarnn kar kutbu olarak alglanrken, ayn yzylda bir sonraki yzyla damgasn vuracak olan ABD'nin oluum srecinde din (Protestanlk) yeni bir evrensel misyon anlaynn ve ulusal kimliin ana dokusu olarak grlmtr. Fransz rasyonalizmi Katolik
Kilisesi'nin temel dogmalarn sarsarken ayn dnemde Alman romantizmi
modernite unsurlarn da bnyesinde barndran yeni bir din idrak ile ykselie geiyordu. Kta Avrupa'sndaki ulus-devlet oluumlar nceki dnemlerdeki din birliktelikleri zerek yeni siyasal birimler olutururken,
ngiltere din (Anglikanizm) ve gelenek temelli bir siyasal tanmlama abas iine girmitir. Bu farkl oluumlar ve tecrbeler modernite-din ilikisinin ayn medeniyet havzas iinde bile tekdze bir ekilde alglanamayacak
kadar farkl unsurlar barndrabileceini ortaya koymaktadr.

70
DVAN
2000/2

Dikey mukayese dzleminde yaplan ar genellemeler ise en arpc rneklerini sonculuk teorilerinde kendini gstermitir. Akan sreci inceleyerek gemiten gelecee bir projeksiyon izmeye alan sonculuk teorileri, srecin btn ynlerini ortaya koyan analizler yerine anlk resimlerden hareketle gemiten meruiyet zeminleri oluturan, gelecekle de ilgili g-baml ngrlerde bulunan bu teorilerin ortaya koyduu tekynl ak yaklam alternatif srelerin anlalabilmesini gletirmektedir. Bu erevede XIX. yzyl sonlarnda pozitivizm ile birlikte ykselen
modernite karnda dinin sonunun geldii varsaymna dayal yaklamlar,

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

XX. yzyl sonlarna doru hemen hemen tm din akmlarda gzlenen


canlanma karsnda ciddi metodolojik ve teorik amazlarla kar karya
kalmtr.
Modernite-din ilikisinin Bat medeniyeti-Hristiyanlk leinde doru
anlalmas hem bu medeniyet havzasnn zelliklerinin kavranabilmesi,
hem de bu medeniyet havzasndan dier havzalara yaylan etkinin boyutlarnn ve snrlarnn ortaya konabilmesi asndan zel bir nem tamaktadr. Bu erevede medeniyet dnm ve Hristiyanln bu dnm
iindeki seyrini ele aldmz makalemizde ulatmz sonular u ana
balklar altnda zetlenebilir.
Birincisi; Hristiyanlk Bat medeniyetinin Roma'dan moderniteye uzanan tarih srekliliinde zel bir konuma sahip olagelmitir. Bu erevede Hristiyanlk hem dnme urayan hem de dntren olma niteliini srdrmtr. Pax Romana'dan feodal dzene geite hem kendisi
dnme urayan hem de Katolik Kilisesi nezdinde bir zihniyet dnmnn ana odan oluturan Hristiyanlk, feodaliteden Moderniteye
geite de ayn ift ynl tarih ilevini bu kez Protestanlk ekseninde srdrmtr.
Bu adan bakldnda St. Augustine'in formle ettii ifte Kllar
Teorisi'nin ngrd toplumsal gelimeler zerindeki ift ynl fonksiyon etkinlii ve paralanmas, daha byk lekli medeniyet dnm
tahlilleri iin de geerlidir. Sam nitelikli sevliin Pax Romana iindeki
dnm ile Ar kavimleri dntrme gc arasndaki iliki Modernitenin antik kkenlerinin olumasn salamtr. Bat medeniyeti bnyesindeki her dnm Hristiyanl da dntrrken, Hristiyanlktaki
her dnm de dier alanlar etkileyen yeni dntrc unsurlar ortaya karmtr. Bu dnm ahs din idrak dnm kadar bir siyasal
dzen anlay iin de geerlidir. Pagan Pax Romana'dan Ortaalarn
De Civitas Dei'sine oradan modern dnemde Westfalya dzeninden Pax
Americana'ya geiteki her dnm safhasnda bu izleri yakalamak
mmkndr.127 Bat medeniyetinin srekliliinin anlalabilmesi iin
Hristiyanlktaki dnmlerin tarihinin anlalmas gerekir.
kincisi; modernitenin olutuu uzun tarih seyirde Hristiyanlk hem
kendi iinde dnm geirmi hem de moderniteyi tarih sahnesine kartacak unsurlardaki zihniyet dnmnn odak kurumunu oluturmutur. Modernite-Kilise, modernite-gelenek arasnda yaanan her gerilim bu dntrc etkileimde kalc izler brakm ve bir sonraki dnemde geerli olacak din idrakin hazrlayc zeminini oluturmutur. Bunun iindir ki, XIX. yzyl pozitivizminin ngrd, din ile modernite
arasnda hem uzlamaz bir gerilim olduu, hem de birinin ykselii ile dierinin tarih sahnesinden ekildii varsaym zamanla modernite-din ili127 Bat'da uluslararas dzen anlayndaki srekliliin tarih bir analizi iin Akif
Kayapnar'n dergimizin bu saysnda yer alan Bat dncesinde uluslararas
dzen anlay: Tarih bir analiz balkl yazsna bavurulabilir.

71
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

kisini aklayamaz hale gelmitir. Din sembol ve tasavvurlarn grsel sanatlar da etkileyecek biimde128 gittike artan bir ivme ile hayatn iine
tekrar dnmeye balamas bu varsaymn snrlarnn oktan alm olduunu gstermektedir. Bu nedenledir ki, karlkl etkileim ve dnm
ancak ve ancak ok ynl ve ok boyutlu bir sre analizi ile anlalabilir.
ncs; zellikle XX. yzyln ikinci yarsndan itibaren modernist
paradigmada gzlenen ve ontolojik, epistemolojik ve aksiyolojik dengesizlikler ortaya karan bunalm alanlar modernite-din ilikisinin yeniden tanmlanmasn gerektiren sonular dourmutur. nsanolunun zellikle
varolu alann daraltma riski tayan bu bunalm alanlarnn younlamas
genelde dinlerin zelde de Hristiyanln yeni bir canlanma dnemine girmesi ile ezamanl seyretmitir.
Drdncs; Modernizm ile yaad ilk gerilim srecinde zellikle I.
Vatikan Konsili ile zdeleen tepkici refleksler veren ve bu reflekslerini
XX. yzyln ortalarna kadar srdren Hristiyanlk, XX. yzyln ikinci yarsndan itibaren zellikle II. Vatikan Konsili ile zdeleen, ancak dier
hristiyan gruplarca da srdrlen daha evrensel bir dile ve sluba dayal
aksiyoner tepkiler gstermeye balamtr.
Beincisi; Hristiyanln ana damarlarnda gzlenen bu dnmn yeni din akmlarn eklektik yaplar ile birleince Hristiyanln Pax Romana'nn sinkretik ortamndaki dnmne benzer yeni bir dnm sreci iine girdii sylenebilir. Bu dnm sreci bir taraftan Hristiyanln
temel dogmalarnda radikal krlmalar beraberinde getirirken dier taraftan da eklektik zelliklerle Bat-d toplumlara nfuz kabiliyetini artrmaktadr. Bu durum Hristiyanln zellikle Avrupa-d alanlarda yeni bir
ivme ile yaylmasn beraberinde getirmitir. Hristiyanlk zellikle Kuzey
Avrupa'nn Protestan toplumlarnda g kaybederken129 bata Afrika ve
Asya olmak zere dier ktalardaki etkinliini artrmaktadr.

72
DVAN
2000/2

128 William Sims Bainbridge'in Yldz Savalar film serisi ile din sembol srekliligi ve din idrakin gelecei arasnda kurduu balant bu konuda ilgin bir rnek tekil etmektedir. William Sims Bainbridge, The Sociology of Religious Movements, (New York: Routledge, 1997), s. 397-403.
129 Grace Davie'nin Modern Avrupa'da Din balkl almas, Avrupa'nn Katolik gney toplumlar ile Protestan kuzey toplumlarnn din inan ve ballk konusundaki farkllamalar ortaya koymaktadr. Grace Davie'nin 1990 tarihli aratrmasna gre Avrupa ortalamasnda %70 olan Tanr'ya inan oran
Katolik rlanda'da %96'ya, talya'da %83'e, Portekiz ve spanya'da %80'e ularken, Protestan sve'te %45'e, Norve ve Danimarkada %65'e dmektedir. Avrupa ortalamas %33 olan lmden sonra hayata inan ise rlanda'da
%70'e, talya'da %44'e karken, bu oran sve'te %21e, Danimarka'da %23'e
inmektedir. Kiliseye devam asndan ele alndnda ise haftada bir kiliseye gidenlerin Avrupa ortalamas %29, hayatnda hi gitmeyenlerin Avrupa ortalamas %40'tr. Kiliseye ancak ayda bir kez gidebilen svelilerin oran %10'da
kalrken, kiliseye en az haftada bir kez giden rlandallarn oran %81, talyanlarn oran ise %40 nisbetine kmaktadr. Detaylar iin bkz. Grace Davie, Religion in Modern Europe, (Oxford: Oxford University Press, 2000), s. 9-11.

Bunalmdan Dnme Bat Medeniyeti ve Hristiyanlk

Altncs, kresellemenin getirdii yeni ve youn etkileim alanlar artk medeniyet dnmn Bat medeniyeti iindeki dnmlerle, dini
de Hristiyanlk prototipi ile zdeletiren teorik yaklamlarn aklama ve
anlamlandrma kapasitelerini nemli lde daraltm bulunmaktadr. Bat-eksenli tarihi aklara dayal kavramsallatrmalardan hareketle insanlk
birikimini bir btn olarak anlamak ve gelecee dnk projeksiyonlarda
bulunmak gittike daha zorlamaktadr. Ninan Smartn Bat zihniyeti ile
din alglamas ve din aratrmalar arasndaki ilikiyi inceledii eserinde
yapt vurgu bu anlamda zel bir nem tamaktadr: Biz genelde dnya tarihini brahimden Reagana uzanan dz bir izgi olarak dnrz.
(Bizim iin) edebiyat saf bir Bat olgusudur; antropoloji ise bize deil ancak bizim dmzdakilere uygulanabilen bir bilimdir; dinin psikoanalitik
anlatm 19. yzyl Victoryan din anlaynn anlatmdr; felsefe Bat felsefesidir; toplum Bat toplumudur; ahlk bizim ahlkmzdr veya ancak
bizim ahlkmz ahlktr.130
Bat-merkezli aklama ve anlamlandrma abalarnn rn olan sonculuk teorilerinin kar karya kald metodolojik problemler bu yaklamlarn kresellemenin getirdii yeni ve dinamik etkileimi aklayc
ereveler oluturmasn imkansz klmtr. Tarihi Bat tarihine, dini Hristiyanlk prototipine indirgeyen yaklamlarn din ve tarih ile ilgili byk
lekli ngrleri olgusal gelimelerle ciddi sarsntlar geirmitir. Hristiyanln son dnemlerde yaamakta olduu eklektik dnm bunun
arpc bir misalini oluturmaktadr.
zetle, kreselleme ile byk bir ivme kazanan kltrel etkileim tek
ynl bir ak deil, ok daha karmak bir eklektik seyri devreye sokmaktadr.131 Bylesi bir srete her bir medeniyet havzas kendi geleneini
belirleyecek dinamik unsurlarla kresel mekanizmalar arasnda yeni dengeler oluturmaya dayal kapsaml bir meydan okuma ile kar karyadr.
Bu konuda Bat medeniyeti sekler132 ve din nitelikli araylar ile bu
dnm srecinin sreklilik unsurlarn yeniden oluturmaya almaktadr. Bat-d medeniyet havzalar iin bu kapsaml meydan okuma daha
da derin yzlemeleri beraberinde getirmektedir133, nk Bat'da
130 Nian Smart, Religion and the Western Mind, (Albany: State University of
New york Press, 1987), s.3.
131 Kresellemenin bu boyutu ve medeniyet idraki arasndaki iliki iin bkz. Ahmet Davutolu, "Globalization and the Crisis of Individual and Civilizational Consciousness", Globality and Democracy (ed. Hans Kechler), (Viyana: I.P.O., 2000) s. 185-203.
132 Sekler nitelikli bu araylar iin bkz. Ahmet Davutolu, Civilizational
Transformation and the Muslim World, (K.L.: Quill, 1994), s. 28.
133 Bu yzlemenin seklerleme boyutlarnn mukayeseli bir tahlili iin bkz. Ahmet Davutolu, "Philosophical and Institutional Dimensions of Secularism:
a Comparative Perspective", Islam and Secularism in the Middle East, (ed.
Azzam Tamimi, John Esposito), (Londra: C. Hurst & Co. Publishers Ltd.,
2000), s.170-209.

73
DVAN
2000/2

Ahmet DAVUTOLU

modernite ile dini idrak arasndaki sreklilik unsurlar Bat-d toplumlar


iin byk lde geerli deildir. Ancak, paralel dnm asndan
avantaj oluturan bu sreklilik unsurlar zgn alternatifler asndan snrlayc olmaktadr. zgn alternatifler oluturma asndan ise kresellemenin getirdii etkileim bata slam medeniyet birikimi olmak zere
Bat-d din gelenekler iin son derece zgn almlara zemin hazrlamaktadr. Hristiyanln modernleme srecinde yaad dnmn
seyrinin bilinmesi bu adan zel bir nem tamaktadr.

74
DVAN
2000/2

You might also like