You are on page 1of 173

Her byk yazar ie iyi bir okur olmakla balar

ve yllar getike, tercih ettii ya da dlad


okumalaryla kiisel bir kitaplk yaratr.
Buenos Aires'teki Ulusal Kitaplk'n (ki burada
dnyann baka yrelerinde bulunmayan
kitaplarn olduu sylenir) yneticisi ]orge Luis
Borges bu kitap bolluundan yararlanmasn
bildi: Zaten bylenmi okurlarna, derin bilgi
ve neesiyle, artc derecede ilgin derlemeler
hazrlayp sundu .
Dsel edebiyatn mcevherlerini oluturan
metinleri bir araya getirdi ve onun en gzel
hikayelerinden biri olan Babil Kitapl, ayn
zamanda dizinin ad oldu .

1975 ile 1985 arasnda yaymlanan bu dizi,


daha imdiden bir edebiyat klasiidir. Bir araya
gelen bu kitaplar ayn zamanda Buenos Aires'in
bu byk ktphanecisine adanm en duygusal
antlardan da birini oluturur.

yi okumalar.

F. M. Ricci

Dost Kitabevi

Babil Kitapl

..

Rus Oykleri

onsoz
Jorge Luis Borges

Timsah
Lazarus
van lyi 'in lmil
Rusadan eviren:

Mehmet zgl
nsz, spanyolcadan eviren:

Ali Karabayram

ISBN 975-8457-91-8
1981 Franco Maria Ricci

Bu kitabn Trke yayn haklar


Dost Kitabevi Yaylar'na aittir.
Birinci Bask (3000 adet), Temmuz 2001, Ankara
kinci Bask (2000 adet), ubat 2005, Ankara
Tasarm: Franco Maria Ricci, Marcella Bonescli
Fotokomp ozisyon: Fototype, Milano
Bask: Pelin Ofset Ltd. ti.; Mithatpaa Cad. No: 62/4, Kzlay/Ankara
Teknik Hazrlk:

Ferhat Babacan
Dost Kitabevi Yaylar

Karanfil Sokak No: 29/4 Kzlay 06650 Ankara


Tel: (0312) 418 87 72 Faks: (0312) 419 93 97
www.dostyayinevi.com bilgi@dostyayinevi.com

Bu kitapkr, Adobe PageMaker6 5 te.format knml ve Adobe Type Library


Bodoni yaz karakterleri kulknkrak hazrl anmtr.
.

'

Ons z

Dostoyevski'yi, kanlmaz biimde, yine onun


yaratt bir kiilik olarak imgeliyoruz. Yaant
snda sefalet, entrika, mahkumiyet, Sibirya'da
hapislik, aalanma, alkol, kumar, sara ve,
tpk dier insanlarn yaamnda olduu gibi,
talih ile talihsizlik i ie; ne ki, onun hakknda
ki birincil imgemizi dorulayan btn bu ger
ekleri hkmsz klan tek bir ey var: Bitimsiz
ve zengin yaznsal iilii. Dostoyevski'nin bil
dik kahraman kayg ve su, dizginsiz bir itiraf
ve pimanlk arasnda gidip gelir; kurmacala
rn karmak ileyimine gn be gn teslim ol
mu biri gibi dnmeyiz onu. Dostoyevski bir
Raskolnikov'sa eer, Shakespeare'in Parkalar
veya Hamlet olduu lde ya da Cervantes'in
Don Kiot olmaya zenen A lonso Quijano oldu-

u lde Raskolnikov'dur. Sonunda yazarn


tuhaf yazgsndan geriye kalan dleri boyunca
bunu grrz.
Bizim zamanmzn politik deiimlere lsz
bir nem atfettii sylenebilir; Dostoyevski ki
taplarnn bize gsterdii brokratik ve hiye
rarik Rusya'nn durumuysa bugnknden ok
farkl deil. Steplerden sz ederken sanki pam
palardan sz eder gibidir, imgeledii byk ve
dal budak salm aileler bu ktann gneyinde
yaayan ailelerin ta kendisidir belki de.
Alayc biimde yceltilmi kl krk yaran b
rokrasi, Tinsah'taki sonu gelmez dlemin zl
temasdr. yknn yereyi, kabusa varan bir
dtr ama ince alayl vurgusu ve bakiilerinin
krlganl ve nemsizlii sayesinde kat kat
uurumun derinliklerinde yitip gitmez. Okuyu
cu, Dostoyevski'nin timsahn iinden bir trl
kamadndan kukulanr ve bu da sayfa
larn neden bir sonuca kavumayp durumsal
episodlar boyunca srp gittiini gsterir. Met
nin spanyolca evirisinin ksa giri yazsnda,
Rafael Cansinos-Assens, bu eserin bir fragman
olduunun ayrdnda deil gibidir. Olay, Kaf
ka'y ncelercesine kendi etrafnda dner ve ka
rakterleri anlayan tek ey de budur. Ayn ey,
Alonsa Quijano ile Sano'nun ruhlarnda beli
rip derinleen eitlemelerle tek bir servene
temellenen Don Kiot 'ta da olur.
Bu sekide, eer istenirse, Andreyev ile Dosto
yevski arasnda bir yaknlk olduuna hkmedi
lebilir. Bu ikisinin, hi kuku yok ki, patetik bir

10

itkiyi ve dmanca bir dnyann teskin edile


mez grmn aktard gzlemlenecektir.
Gerekilik ve simgecilik polemiinden sz a
mak bildik bir ey. A ncak bu iki kart okulun
her lkede farkl biimler ald ve her durumda
farkl eyleri niteledii unutuluyor; rnein Rus
Gerekilii ile talyan Gerekilii arasnda
ok az ortak yn vardr ya da hi yoktur. Leonid
A ndreyev, kendine has Slav biemiyle, her iki
okulun da tannm bir izleyicisidir. Savva ve
Anfisa gereki, nsan Hayat, Lanet, Okyanus
ve Kara Maskeler ise simgeci yaptlardr.
Bu kitap iin Lazarus balkl yksn setik.

1855 ylnda ngiliz yazar Robert Browning ikir


cikli ve uzun bir iirinde ayn temay ilemiti.
Browning'in Lazarus'u, rkm bir ocuk gibi,
kck eyleri ve dnyann gereklerini yeni
den keifeder; Andreyev'inki ise lm tattktan
sonra bu dnyadaki her eyin ok krlgan ol
duunu ve ykmn nihai son olduunu hisseder.
Perian ve souktan donmu bir halde yeniden
insan iine karr; dierleri iin katlanlmaz
olan vahi baknda bu son yazl gibidir. Dn
ya mefhumumuzu kiisel bir olgu gibi biimlen
direbilecek olan bu hayranlk uyandrc anlat,
kendi billuru iinde A ndreyev'in ac dolu yazg
sn yanstr. Sefaleti ok yakndan tand ve
intihar drts hi yakasn brakmad .

Yedi

Aslmlar ve Uurum'un eritii yaznsal baa

r, hep mustarip olduu siyasi kovuturmalarla


glgelendi . Yoldalar tarafndan deeri bilin
memi bir devrim yanda olan Andreyev, ld-

11

rlecei tehditleri zerine Finlandiya'ya kat.


Orada sefalet ve umutsuzluk iinde ld, tpk
bakiisi ve ikizi Lazarus gibi.
Bu sekinin son yksnn edebiyatn bize
bahettii en hayranlk uyandrc yklerden
biri olduunu sylemek yanl olmaz. Teolojik
anlamda konumak gerekirse, balca temas,
dnya ileri sayesinde deil, inayetle kurtulua
ermedir. Ne ki, bu soyut iddia, kesinlie ve son
sayfalarn umulmadk ihtiamna kara alma
tehlikesini ieriyor.
Son iki metindeki dsellik, balangtan beri
aikardr; Lev Tolstoy'un yks

van lyi'in

lm'nde kanlmaz, aknlk uyandrc ve


doast anlama en sonda kagelir, tpk bir
ruhun son deneyimi gibi.
Tolstoy'un gerekten esiz, olmas gerektii gibi
nl ve insan bilisiyle yaznsal kusursuzluun
bir arada olduu bu almasn okumaktan
kendimizi mahrum etmemeliyiz.

J orge Luis Borges

12

Rus

ykleri

Timsah
Fiyodor Dostoyevski

1 865 ylnn 13

Ocak gn, le zeri saat yarm


da, deerli dostum, meslektam, hatta uzaktan
akrabam olan van Matvei'in ei Yelena vanov
na, Pasaj 'da belirli bir giri cretiyle gsterilen
timsah grmek istiyordu. Yurtdna k bileti
ni cebine koyarak izne ayrlan van Matvei, ka
rsnn bu nne geilmez isteini yenemiyor,
hatta kendisi de meraktan yanp tutuuyordu.
''Gzel bir dnce; bakmal timsaha ! Avrupa'ya
gitmek zereydik ama, yerli hayvanlar yerine
bunu gstermekle hi de kt bir ey yapm
olmam," diyordu kendi kendine. Bunlar d
nerek karsn koluna takt ve hemen Pasaj'a
gittiler. Ben de her zamanki gibi, bir aile dostu
olmam dolaysyla onlarla birlikte gittim. imdi
ye dein van Matvei'i hi bylesine en bir ruh
haliyle grmemitim. Gerekten de o sabah hi
15

unutamayacam. u bir gerektir ki, hibirimiz


nceden kaderimizin ne olacan bilemiyoruz!
Pasaj'a girerken binann muazzamlna hayran
olmutu. Hatta bakente yeni gelen hu canavarn
gsterildii maazaya yaklarken benim giri
cretim olan yirmi be kapei de demek istedi.
Oysa imdiye dein hi byle yapmamt. Ufak
salona girince, ieride timsahtan baka tepelikli
papaanlarn, ayrca kafes gibi zel bir blmede
maymunlarn da bulunduunu grdk. En dip
te, sol duvarda, banyoya benzer, sk demir ala
rtl byk bir elik kafes duruyordu. Dibinde
bir verok1 kadar su vard. Bu s su birikintisin
de kocaman bir timsah kprdamadan, ktk gi
bi yatyordu. Bizim nemli, yabanclarn hi ho
lanmad iklimimiz yznden tm yeteneklerin
den yoksun kalma benzeyen hu koca canavar,
ilk bakta hibirimizde yle zel bir ilgi uyan
drmamt.
Yelena vanovna, szckleri uzakta, acnma dolu
bir sesle, "'Demek timsah byleymi," dedi. "'Oy
sa hen dnmtm ki . . . Apayr tasarlamtm
onu ! "
Anlalan, prlanta gibi bir ey sanyordu timsa
h. O srada timsahn sahihi olan Alman ieri
girdi ve son derece gururlu bir bakla szd
bizi.
van Matvei, kulama, "'Hakl elbette," diye
fsldad. "'nk u anda Rusya'da timsah gs
teren tek kii olduunu o da ok iyi biliyor."
1) 4.5 cm.'ye karlk gelen Rus uzunluk ls birimi. (.n.)

16

Ben ise, bu son derece sama dnceyi, baka


olaylarda olduka kskan biri olan van Mat
vei'in lszce uysal yaradll olmasna ba
lyordum.
Timsahn sahibinin hi de uysal olmadn g
rp bu kaba adam bozmak iin ince bir glm
semeyle ona dnen Yelena vanovna, ""Bana yle
geliyor ki," dedi, ""sizin timsah hi de canlya
.
"
benzemyor.
Tam kadnlara zg bir ustalkla sylemiti bunu.
teki, yarm yamalak bir Rusayla, ""Oh, hayr
madam," diye cevap verdi.
Ve hemen kafesin stndeki a yarya kadar
kaldrarak elindeki denekle timsahn kafasna
vurmaya balad.
Bunun zerine o sinsi canavar, sanki hayatta
olduunu kantlamak ister gibi penelerini ve
kuyruunu hafife oynatt, burnunu kaldrp f
keyle slk alar gibi derin bir soluk verdi.
Alman, onurunun kurtulmasna sevinerek, tatl
bir dille, ""Yoo, kzma Karlchen! " dedi timsaha.
Yelena vanovna daha ok krtarak, ""Ne kadar
tersmi bu timsah," dedi. ""Beni de korkuttu. Ar
tk hep dlerime girer. "
Alman, bir tezgahtar abukluuyla atld hemen,
""Hi merak etmeyin, dnzde sizi srmaz ma
dam," diyerek bizimle alay etti.
Ama hibirimiz karlk vermedi ona.
Yalnz Yelena vanovna bana dnerek, ""Gidelim
Semyon Semyovi," dedi. ""Maymunlara baka
lm, daha iyi. ok severim maymunlar. Oyle e
ker eyler ki . . . Oysa timsah ok korkun."
17

van Matvei, karsnn yannda neeli, cesur g


rnmeye alarak, arkamzdan, '"Oo, korkma
dostum. Bu olduu yerde uyuklayp duran fira
vun bize bir ey yapamaz," diye bard kafesin
yannda durarak.
Sonra eldivenleriyle timsahn burnuna dokundu,
oynamaya balad. Sonradan itiraf ettii gibi onu
yeniden kkretmek istiyordu. Alman ise, kendi
evindeymiesine, Yelena vanovna'nn arkasn
dan maymunlarn kafesine doru yrd.
Bylece her ey gzelce yryp gidiyordu. Ba
kaca yle nemli bir olay olmad. Yelena va
novna oynaklkla nitelenecek kadar eleniyordu
maymunlarla, kendini kaybetmi gibi . . . Sevin
iinde haykryor, Alman'a fazla dikkat ediyor
grnmemek isteyerek ikide bir bana dnyor,
bu yanndaki yeni dostun da maymunlara ben
zediini syleyerek kahkahadan krlyordu.
Ben de glyordum, nk gerekten de bu ben
zerlik kuku gtrmez derecede belli oluyordu.
Alman ise kendisiyle alay edilip edilmediini an
layamyor, bu yzden iyice somurtuyordu. te
tam bu srada birden korkun, hatta denilebilir
ki, hi de doal olmayan bir haykr nlatt or
tal. Dnmeyi bile aklma getirememi, oldu
um yerde ta kesilmitim. Barann Y elena
vanovna olduunu anlaynca hemen geri dn
dm. Bir de ne greyim ! Zavall van Matvei
timsahn korkun eneleri arasnda deil mi?
Timsah vcudunu enine yakalam, iyice havaya
kaldrmt; o zavall da umutsuzca ayaklarn
sallayp duruyordu. S onra bir ara grmedik
18

onu. Bunu tm ayrntlaryla yazyorum, nk


ben yerde kprdamadan duruyor, gzlerimin
nnde olup biten bu olaya tm dikkat ve ilgimle
bakabiliyordum. Nasl oldu anlamyorum. n
k -o uursuz anda dnyordum da- eer
van Matvei yerine benim bama gelseydi bu,
ne kt olurdu ! Ama ie bakn. Timsah, zavall
van Matvei'i korkun eneleri ve ayaklaryla
kendine evirmeye balamt. lkin ayaklarn
yuttu, sonra elleriyle kafesin parmaklna sar
lp srayarak kendini kurtarmaya alan van
Matvei'i biraz geirerek serbest brakt; belin
den yukar kadar azck ekti iine. Sonra gene
biraz geirdi; yeniden ve biraz daha yuttu. By
lece, grne baklrsa, van Matvei gzlerimi
zin nnde hemen hemen kayboldu. Sonunda
bir kez daha geiren timsah, benim tahsil grm
dostumu iyice ekti iine. Artk bu kez en ufak
bir paras bile grnmyordu. Timsahn kar
nndaki van Matvei'in ieri doru kayd, i
kinliin aa doru inmesinden belli oluyordu.
Ben yeniden barmaya hazrlanyordum ki, bir
den talih bir kez daha haince alay etti bizimle :
Yuttuu nesnenin byklnden tr herhal
de boulacak gibi olan timsah o korkun azn
yeniden at ve bu bir saniyelik son geirtisi sra
snda van Matvei'in k afas, yznde umutsuz
bir ifadeyle grnd. Bu arada, gzl kafesin
dibinde, timsahn ayaklar yanna dm. Anla
lan bu umutsuz ba, yalnzca son bir kez her
eye bakmak, dnyann zevkleriyle vedalamak
iin frlamt dar. Fakat bu amacna erieme19

di. Timsah olanca gcyle yeniden atld ve kala


gz arasnda gene kayboldu. Hem de bu sefer
kesinlikle. Bu henz canl insan kafasnn k
ve kayboluu yle korkuntu ki ! . . . Ama, bunun
la birlikte, -bu beklenmedik hareketin abuklu
undan m, yoksa gzln dnden mi- ayn
lde de glnt. Birden, elimde olmadan, ki
kirdeyip soludum. Fakat aile dostumun byle
bir annda glmenin hi de ho olmadn anla
yarak hemen Yelena vanovna 'ya dndm ve
sevimli bir grn taknarak, ''te bizim ivan
Matvei'in sonu! " dedim.
Btn bu olay sresince Yelena vanovna'nn
kendini ne denli gl bir cokunlua kaptrd
n dnemiyor, tasarlayamyordum. lk hayk
rtan sonra olduu yerde ta kesilmi gibi, kayt
szca, ama en ufak ayrntsn bile karmadan,
ortadaki kargaala bakyordu. S onra, anszn
korkun bir lk atverdi. Hemen ellerini tut
tum. Tam bu anda, ilkin korkudan aptallaan
timsahn sahibi birden ellerini rpt, gzlerini
havaya dikerek haykrd, "'Ah benim timsahm,
o

mein allerliebster Karlchen! Mutter, Mutter,

Mutter!"2

Bu haykr zerine arka kap ald, banda


balk, al yanakl, yal, st ba darmadank
'Mutter' grnd ve bir lk atarak sevgili Al
man 'na kotu.
Ortalk tam bir ana baba gnne dnmt: Ye
lena vanovna kudurmu gibi hep ayn szleri
2) Ah benim sevgili Karlchen'im! Anne, anne, anne! (.n.)

20

haykryordu: "Karnn yarn! Karnn yarn ! "


Bir timsahn sahibine, bir Mutter'e atlyor, ken
dini yitirmi durumda, onlara timsahn karnn
bir eyle yarsnlar diye yalvaryordu. Timsahn
sahibiyle Mutter'in ise hibirimizle ilgilendikleri
yoktu. kisi de buza gibi uluyordu kafesin ya
nnda.
Timsahn sahibi, ''Mahvoldu, yaamaz artk, bir
memuru giysileriyle birlikte yuttu nk ! " diye
baryordu.
Kadn da, "Unser Karlchen, unser allerliebster
Karlchen wird sterben!"3 diye yrtnyordu.
"ksz kaldk, a kalacaz ! " diye inliyordu
timsahn sahibi.
Alman'n ceketinin eteklerine yapan Yelena
vanovna ise, "Yarn! Karnn yarn, karnn! "
diye yalvaryordu.
Alman kendini savunma gerei duydu: "O kz
drd timsah ! Kocanz ne diye kzdrd timsah!
Eer Karlchen 'e bir ey olursa, lrse, siz der
siniz tazminat! Das war mein Shon, das war
mein einziger Sohn!"4

tiraf edeyim ki, Alman'n bu denli bencil oluu


ve pejmrde kadnn yreinin soukluu, kor
kun derece fkelendirmiti beni. Yelena va
novna'nn aralksz tekrarlad 'karnn yarn,
yarn ! ' haykrlarnn da huzurumu karmada
az etkisi olmamt. Tm dikkatimi harcyor
dum; yle ki, baya korkmutum . . . Btn bu
3) Bizim Karlclen'imiz, bizim sevgili Karlclen'imiz lecek! (.n . )
4 ) O benim olumdur, benim biricik olumdur. (.n.)

21

tuhaf lklarn benim tarafndan tamamen ters


anlaWn da nceden syleyeyim. Ben, Yelena
vanovna'nn bir an iin akln yitirdiini san
mtm. Zavall van Matvei'inin cn almak
iin timsahn denekle dvlerek cezalandrl
masn glerek istemesi de bunu kantlyordu.
Oysa, bu arada o bambaka eyler dnyor
du. Hibir aknlk gstermeden kapya doru
bakarak Yelena vanovna'ya nasl olduunu sor
dum ve en bata da o hassas "karnn yarn' cm
lesini kullanmamas iin uyardm. nk byle
gerici bir istein burada, Pasaj'n tam ortasnda,
kltrl bir ortamda, -belki de u anda Bay
Lavrov'un genel konferans verdii teki salona
iki adm yakn bir yerde de olsa- geri kafallkla
nitelenmesi olmayacak bir ey deildi. Hatta,
byle bir anda, bu lmzn Stepanov'un ya
ptlarna ve karikatrlerine bile uygun decei
sylenemezdi.
Ne kadar ekinsem de, kukularm gerek oldu.
Birden, timsah giri cretlerinin topland, ie
rideki ufak blneden ayran perde kprdad.
E ikte sakall, bykl, elinde kasket, vcudunun
st ksm ne doru fazla eilmi, saknarak tim
salm blmesinin eiinde durmaya alan, an
cak giri iin cret demeden burada kalna hak
kn korumak isteyen bir adam belirdi.
Tanmadmz bu adam bizden yana gememe
ye, tam eikte kalmaya dikkat ederek, ""byle
geri kafal bir istek, bayan," dedi, ""sizin ilerle
menize eref vermez. Bu sizin beyninizdeki fos
for yetersizliinden ileri geliyor. Ksa zamanda
22

ilerlemelere slk alacaksnz bizim gldr say


falarnda . . . "
Szlerini bitiremedi: Timsahn blmesinde ko
nuan ve hi cret demeyen hu adam grnce
akl bana gelen timsah sahihi fkelendi, hu ile
rici adamn zerine atld. Omzuna iki yumruk
vurarak onu dar itti. Bir anda ikisi de perde
nin arkasnda gzden kayboldular. Btn kar
kln bir hi yznden ktnn farkna va
ran bir tek bendim. Yelena vanovna tamamen
susuz grnyordu. Tek dnd, o Alman'
cezalandrmakt. Hem de son derece basit bir
ekilde. Yalnzca bakla timsahn karnn yar
mak ve bylece iinden van Matvei'i karmak
t amac.
Yeniden koup gelen timsah sahihi, '"Nasl! Siz
benim timsahm ldrmek mi istiyorsunuz?" di
ye haykrd. ""Hayr, nce sizin kocanz cezalan
drlmal, sonra timsah! . . Mein Vater timsah
gsterirdi, mein Grossvater6 timsah gsterirdi,
mein Shan 7 timsah gsterecek, hen de timsah
gstereceim ! Hepimiz timsah gstereceiz ! Ben
ganz8 Avrupa'y tanrm. Siz hana tazminat de
yeceksiniz."
fke iindeki kadn da atld, '"Ben, hen! . . . Biz
sizin peinizi brakmayz, Karlchen'in tazminat
n demedike ! "
.

5) Baban. (. n . )
6) Bykbabam. (.n.)
7) Olum. (.n.)
8) Btn. (.n. )

23

Ben, Yelena vanovna'y bir an nce eve gtr


mek isteyerek, ''Evet karnn yarmann bir gere
i yok. nk bizim sevgili van Matvei u anda
kimbilir gn hangi katnda uup duruyor ! . . . "
dedim.
Tam bu srada gerekten hi umulmayan, bizi
son derece artan sesi duyuldu v an Matvei'in:
"Dostum, dostum, benim fikrime gre en iyisi do
ruca asayi brosuna gitmek; nk polisin ara
cl olmadan gerei kabul etmez bu Alman."
_
Ar ar, orada bulunanlar hi allmadk bir
ruh haline iten bu szler ilkin bizi o denli artt
ki hibirimiz kulaklarmza inanamyorduk.
Ama gene de, hi dnmeden, hemen timsahn
kafesine kotuk. ylece durup kulaklarmza
inanamayarak bu zavall tutsa dinlemeye ba
ladk. Sesi bouk, inceydi; hatta la benziyor,
sanki ok uzaklardan geliyor gibiydi. teki oda
da bulunan toplulua, bombo bir lden ya da
arada derin bir uurum bulunan tepelerden iki
kylnn barlarna benzer bir haykrla
seslenmek iin, akac birinin yan odaya geip
azn yasta dayayarak seslenmesine benziyor
du tpk. Byle bir eyi bayramda, dostlarmn
evinde yapmlard da ok houma gitmiti.
Yelena vanovna, "van Matvei, hayatm, sasn
deil mi?" diye sordu kekeleyerek.
"Sa ve shhatteyim," diye cevap verdi van
Matvei. "Yce tanrya kr, yutulurken bir
yanm sakatlanmad. Yalnzca bu olaya amirleri
min ne diyeceini dnerek huzursuz oluyo
rum. Yurtdna gideceim diye bilet aldm, tim24

salm karnna dtm. Hi de glnecek bir du


rum deil dorusu . . . "
Fakat hayatm, gln oldum diye endie etme.
Her eyden nce seni oradan karmak gerek,"
dedi Yelena vanovna.
"'karmak m! " diye haykrd timsahn sahibi.
"Dorusu timsahn iini kartrmanza raz ola
mam! imdi daha ok kii gelecek grmeye. Ben
giri creti olarak elli kapek isteyeceim gelen
lerden. Karlchen de kesilmeyecek artk. "
Alman kadn d a onaylad hemen: "Gott sei
dank ! "9
van Matvei de rahal rahat, ''Onlar hakl," de
di. "Her eyden nce ekonomik lk ! "
"Doslum," diye bardm ben, "hemen amirine
gidiyorum, rica edeceim ona. nk anlalan
biz, hibirimiz bu vartay savu turamayacaz."
"Ben de yle dnyorum," dedi van Matvei.
"Ama amzda ekonomik kar olmadan timsa
hn karnn yarar sak, bundan doacak ticari buh
ran atlatmak ok gtr. Bu arada bir sorun
kyor karmza zorunlu olarak: Sahibi timsah
iin ne istiyor? Bu sorudan bir baka soru daha
kyor: Kim deyecek bu paray? nk sen
de biliyorsun ki, benim mali durumum . . . "
"Yoksa aylkla m?" diye atldm ben.
Ama timsahn sahibi hemen susturdu beni: "Ben
Limsahm satmam. bine satarm . . . Hayr, drt
bine satarm timsahm! imdi pek ok kii gele
cek grmeye ! Be bine s atarm timsahm ! .. . "
9) Tanr'ya kr. (.n.)

25

Szn ksas, dayanlmaz bir ekilde, bol kese


den atp duruyordu. Kendi karn dnen i
ren bir agzllk parlyordu gzlerinde.
fke iinde, ''Gidiyorum ben! " diye bardm.
"Ben de! Ben de gidiyorum ! Dosdoru Andrey
Osipi'e gidiyorum, gzyalarmla yumuatrm
ben onu ! " diye szland Yelena vanovna.
van Matvei aceleyle kesti onun szn, "Bunu
yapma sakn, hayatm," dedi.
nk oktandr karsn Andrey Osipi'ten ks
kanyor, karsnn o kltrl adamn nnde a
lamaktan holanacan ve gzyalarnn da ona
ok yaratn biliyordu.
Sonra bana dnen van Matvei, "Sana da dos
tum," diye ekledi, "sana da tlemem hi d
np tanmadan gitmeni. Bundan bir ey kmaz
ki. Sen, en iyisi, bugn Timofey Semyoni'e zel
bir ziyaret yapver. O modas gemi ve dnce
leri snrl bir adamdr ama, gene de salamdr.
En iyisi, sen doru ona git. Benim selamlarm
syle ve ii olduu gibi anlatver. Kendisine son
oynadmz oyunda yedi ruble borlu kalm
tm, bu frsatla o paray da veriver. Bu yumuatr
ask yzl ihtiyar. Herhalde onun verecei t
bize nderlik yapar bu durumda. imdi Yelena
vanovna'y da gtr . . . "
Karsna dnd, "Byle barmaktan ve kocakar
dedikodusu yapmaktan yoruldum," dedi. "Biraz
uyumak istiyorum. Buras yle scak ve yumu
ak ki! Ama buna ramen hi aklmn kesin
den bile gemeyen bu snakta henz pek tan
yamadm evremi. "
26

'"evreni tanmak m? Yoksa aydnlk m oras?"


diye sevinle haykrd Yelena vanovna.
Zavall tutsak, ""Koyu karanlk bir gece gibi bu
ras," diye cevap verdi. '"Ama elimle yoklayp
inceleme yapabilirim .. . Haydi hoa kal, sakin
ol ve elenmene hak. Haydi, yarn grrz!
Sen de Semyon Semyovi, akama ura hana.
Ama dalgnsndr, unutursun belki, bir yere d
m at . . . "
Dorusunu sylemem gerekirse, oradan uzakla
tma sevindim. ok yorulmutum nk. He
men frladm. Koluma zgn, ama heyecann da
ha da gzelletirdii Yelena vanovna'y takarak
timsahn bulunduu blmden kardm.
Arkamzdan timsahn sahihi bard: '"Akama
giri gene yirmi be kapektir!"
'"Tanrm, ne kadar da agzllermi ! " dedi Yele
na vanovna.
Pasajn her basamandaki aynalarda kendine
bakyordu. Gzelletiinin kendi de farkn
dayd.
Hafif bir heyecanla ve yanmzdan geenlere
kolumdaki kadndan lolay alm satarak yr
dm.
'"Ekonomik lk . . . Ben van Matvei'in hu sa
ma ekonomik lk zerine sylediklerinden hi
bir ey anlamadm," dedi.
'"Size aklayaym yleyse," dedim.
Ve ona abuk abuk, yabanc sermayeyi yurdu
muza hayrl yatrmlara ekme konusunda o sa
bah "Petersburg Haberleri' ve "Ses' gazetelerin
de okuduklarm anlatmaya haladm.
27

Beni bir sre dinledikten sonra kesti szm:


"Hepsi tuhaf eyler bunlarn ! Artk kapatn bu
konuyu. Sama sapan eyler anlatyorsunuz . . .
S yleyin bakalm, ok mu kzardm ben?"
Bu frsattan yararlanarak, "ok deil pek ok
kzardnz ! " diye kompliman yaptrdm he
men . 10
Son derece houna gitmiti bu. "Ah, apkn !"
diye fsldad. Bir dakika sonra ban yosmaca
hir tavrla omzuma eerek ekledi : "Zavall van
Matvei . . . Dorusu ok zldm ona, ah, Tan
rm ! . . . Peki, syleyin bakalm, bugn orada
nasl yemek yiyecek? Hem . . . hem . . . nasl ola
cak . . . Peki, baka bir ey yapmas gerekirse ne
yapacak?"
"Hi akla gelmeyecek bir soru bu," diye cevap
verdim aknlkla.
Gerekten de, gnlk sorunlar zmlemede
kadnlarn biz erkeklerden daha pratik olduu
aklmn kesinden bile gememiti.
Anlalan yeni durumunu ilgin bularak, ekici
bir glmsemeyle devam etti : "Zavallck . . . Na
sl geldi bu i bana . . . Hi de elenceli bir du
rum deil, yle karanlkta . . . Ne skc bir du
rum. Bende tek bir fotoraf bile yok. Bylece
ben imdi dul saylrm . . . hmn . . . gene de ok
zldm ! . . . "
Szn ksas, gen ve ilgin bir kadnn, len ko
casyla ilgili olduka ak, doal zntsn ko10) Rusa'da krmz, ayn zamanda 'piizPL 'alml' anlamna gelir.

(.n.)

28

yuyordu ortaya. Sonunda onu evine gtrdm,


avuttum, birlikte yemek yedik. Gzel kokulu bir
fincan kahveden sonra, bu saatlerde tm evli
erkeklerin oturmak ya da yatmak iin evlerinde
bulunduklarn hesaplayarak saat altda Timofey
Semyoni'e gittim.
Bu ilk blmde geen olaylar terbiyeli bir s
lupla geitirdikten sonra -pek o kadar yce ol
mamasna ramen- daha doal bir slup kullan
mak amacndaym. Bunu nceden haber vermek
istedim okuyucularma.
Sayn Timofey Semyoni acelesi varm gibi, bi
raz da glerek karlad beni. Kendi darack
odasna kadar gtrd ve kapy sk sk kapata
rak, "'ocuklar rahatsz etmesinler," diye mrl
dand huzursuz bir tavrla. Sonra beni yaz ma
sasnn yanndaki iskemleye oturttu, kendisi de
koltua yerleti. Eski pamuklu sabahhmm etek
lerini toplad; ne benim ne de van Matvei'in
amiri olduu halde resmi, hatta ciddi bir amir
pozu taknd. O zamana dein bir meslekta, hat
ta tandk saylrdk.
''Her eyden nce," diye balad sze, "'unu
unutmayn ki, ben amiriniz deilim, ama gene
de hem sizin, hem van Matvei'in amiri sayl
rm . . . Hibir ie de karmak niyetinde deilim."
ok armtm. Anlalan olay biliyordu. Buna
ramen tm yky en ince ayrntlarna dein
yeniden anlattm ona. Cokunluk iinde konuu
yordum. nk u anda iten bir dostuma kar
grevimi yapyordum. Hi aknlk gster
miyor, ak bir kukuyla dinliyordu beni.
29

S zm bitirdikten sonra, ''Dnn," dedi,


"ben hep onun bana byle bir olayn geleceini
tahmin ederdim."
"Ama niin, Timofey Semyoni ? Bu, onun y
nnden de umulmadk bir olay . . . "
"Doru, kabul ediyorum. Fakat van Matvei
tm grevi srasnda byle bir son bekleyip du
ruyordu. Atlgan biridir, hatta kurumludur da.
Her konuda ilericiydi. Grn ite, ilericilik nere
ye gtryor insan! "
"Ama bu hi beklenmedik bir olay. Onun ilerici
lii sz konusu olunca genel kurallar ileri sr
mek doru olmaz . . . "
"Hayr, bu da yle. Bu, gryorsunuz ya, inann
bana, hep gereksiz bilgilerden ileri geliyor. n
k gereksiz bilgilerle dolu olan insanlar her yere
sokuyorlar burunlarn. zellikle kendilerini hi
ilgilendirmeyen ilere. Ama belki siz de ok ey
biliyorsunuz," diye ekledi kzarak. "Ben yle
okumu bir adam deilim, yalym. Her asker
ocuu gibi baladm ie. Bu yaknda ellinci yl
jbilem yaplacak."
"O, hayr, Timofey Semyoni, insaf edin. Tersi
ne, van Matvei sizin dnz bekliyor, sizin
el uzatmanz, nderlik etmenizi bekliyor. Hatta
denebilir ki, gzyalaryla . . . "
"Denebilir ki gzyalaryla, ha? Hmn. Ama bun
lar timsahn gzyalar, hele bu yalara hi ina
nlmaz. Peki ama, syleyin bakalm, niin yurt
dna kma ii uzad? Hangi parayla gidecek ?
O kendi bulunduu ortam bile bilmiyor."
"Sonradan ald birikmi paras var, Timofey
30

Semyoni," diye cevap verdim ackl bir ekilde.


"u son aydr hep svire'ye gitmek istiyor
du . . . Wilhelm Tell'in lkesine."
"Wilhelm Tell'in mi? Hmn ! "
"Napoli'de ilkbahar karlamak istiyordu. M
zelerle, gelenek ve greneklerle ilgilenmek, hayvanar gormek . . . "
"Hmn ! Hayvanlar ! Bence bu basit bir gurur
dan baka bir ey deil. Hangi hayvanlar? Ne
hayvanlar ? Yoksa bizim hayvanlarmz az m
geldi? Vahi hayvan sirki de var, mzeler de var,
develer de! Aylar dersen, Petersburg'un yakn
larnda var. te kendisi de timsahn iinde oturuyor u an d a . . . "
"nsaf edin Timofey Semyoni, adamcaz u an
da ok kt bir durumda. E ski bir akrabas gibi
kouyor size, t bekliyor sizden. Oysa siz ha
karet ediyorsunuz . . . Hi olmazsa zavall Yelena
vanovna'ya acyn! "
Grne gre yumuayan Timofey Semyoni
ttnn itahla koklayarak, "Bu dediiniz ka
rs m? lgin bir kadn," dedi. "zellikle ince
bir kadn oluu! yle imanm ki ba bir f
zerinde duruyor gibiymi . . . ok ho ama. Da
ha gn nce Andrey O sipi anlatt."
"Anlatt m?"
"Anlatt tabii, olduka da bbrlenerek hem de.
Duruu, bak, salar . . . Kadn deil konfeti
diyor. Hatta buna gldk d e. Onlar henz
gen." Timofey Semyoni byk bir atrtyla
smkrd. "Ama bu arada, gen olmasna ra
men, nasl bir kariyer salam kendine . . . "
..

31

"Bu apayr bir ey, Timofey Semyoni, yle deil


m . 7"
.
''Kukusuz, Kukusuz . . . "
"yle deil mi Timofey Semyoni ?"
"Peki ama ben ne yapabilirim ?"
"t verin, tecrbeli biri, bir akraba olarak
t verin, nderlik edin! Ne yapmamz gerekir?
Amirine mi gidelim yoksa . . . "
Timofey Semyoni, abuk abuk, "Amirine mi?
Asla olmaz bu," dedi. "Eer t isterseniz, her
eyden nce bu ii rtbas etmek gerekir. nsan
kukulandran bir olay bu. Olacak ey deil! Her
eyden nce, grlmemi bir olay. llerin d
nda bir olay. ok kt uydurulmu. Bu neden
le, sakngan davranmal . . . Brakn olduu yerde
kalsn. Beklemek gerekir, beklemek ! "
"Nasl bekleriz Tinofey Semyoni? Ya orada bo
uluverirse?"
"Neden boulsun? Siz onun yerinin olduka
konforlu olduunu sylediinizi unuttunuz mu
yoksa?"
Her eyi batan, yeniden anlattm. Timofey Sem
yoni dnceye dald.
Ttn tabakasn elinde evirip evirirken,
"Hmn ! " diye mrldand. "Bence yurtdna
kacana olduu yerde kalsn daha iyi. Bo za
man bulmu, brakn, bol bol dnsn. Boul
mayaca ortada, hi kayglanmayn. nk sa
lnn korunmas iin gereken tm tedbirleri
de almak gerekir. ksrk gibi eylerden de sa
knmal. O, Alman'n sorumluluunda. Kiisel
dnceme gre, hakl adam, kendi asndan
32

yani. Hatta bir bakma da ok hakl, nk onun


timsahn grmek isteyenler oald. van Mat
vei'in timsahn karnna girmesi hi de izinsiz
deildir. Hatrladma gre, onun timsah da
yoktu. Timsahn da mlkiyeti vardr. yleyse
bir cret demeden onu kesmek olmaz. "
"nsanln kurtuluu iin Timofey Semyoni ! "
''Bu, polisin ilgilenecei bir i. Polise bavurmak
gerekir. van Matvei mi aranacak ? Heh he! O
u anda izinli saylyor, bilmemezlikten gelebili
riz. Brakn oradan Avrupa topraklarna baksn.
Eer izin sresi dolunca da ortaya kmazsa, o
zaman soruturur aratrrz . . . "
" ay sonra m? nsaf edin Timofey Semyoni !"
"Kendi suu. Peki kim soktu onu oraya? Belki
de kendine zel bir dad tutmak istiyor, ama bu
na gveni yok. Timsahn bir mlkiyeti vardr.
te buna, 'yrrlkteki ekonomik lk' denir.
Daha gn nce, akam Luk Andrei'lerde g
natiy Prokofyi anlatyordu . . . Siz gnatiy Pro
kofyi'i tanr msnz? ya amnda tam bir ka
pitalisttir. Biliyor musunuz, tam olarak unlar
syledi: 'Bizim mutlaka sanayilememiz gerekli,
oysa bizde sanayi ok geri. Onu ortaya karmak
gerekir. Ama bizde pek yle sermaye yok. yley
se yurtdndan yabanc sermaye ekmek gere
kir. Her eyden nce yabanc ortaklklar bizim
topraklara ekebilmemiz iin onlara birtakm
stnlkler salamalyz. Bugn teki lkelerde
yaptklar gibi. Kamu mlkiyeti zehirden, ykm
dan baka bir ey deildir ! . . . ' Biliyor musunuz,
bunlar yle ateli sylyor ki ! . . . 'Bu onlar iin
33

uygun. Sermaye sahibi kiiler . . . Memur deiller


onlar. Kyly ne sanayi ne tarm ykseltir. Ya
banc ortaklklar, btn yurdumuzu ellerinden
geldiince para para satn almalar iin, sonra
da paralamak, ufak paralara ayrmak . . . ' Hem
de tam byle syledi. "Paralamak, daha sonra
da kiisel mlkiyete satmak iin gerekli. Satmak
da deil, kira ile vermek iin gerekli. Ne zaman
her yer yabanc ortaklklarn eline geerse, ite
o zaman istedikleri fiyata kiraya verecekler. De
mek ki kyl iki kat alacak. Hem zorunlu ihti
yalar iin, hem de istedii zaman onlar kov
mak iin. Demek ok ey duyacak, boyun eecek,
alacak ve deerini iki katna karacak. Top
lumda imdiki yeri de yle deil mi? Alktan
lmeyeceini biliyor, bu nedenle daha ok tem
belleiyor, har vurup harman savuruyor elinde
kini. Bu arada da hem bize para yetitiriyor,
hem de burjuvaziye gidiyor. te ngiliz siyasal
ve edebi gazetesi "Times' maliyemizi incelemi,
ayn anda da cevab vermi : Maliyemizin yeter
siz olduunu, orta tabakann olumadn, koca
man heybemizin bombo durduunu, alkan
proleterlerimizin bulunmadn sylyor . . . '
ok gzel konuuyordu gnatiy Prokofyi. San
ki hatip gibi. nce bu dncelerini amirlerine
anlatmak istiyor, sonra da "Haber' gazetesinde
bastracak. Bu hi de van Matvei'in durumuna
benzeyen bir ey deildir. "
""van Matvei iin bir eyler . . . " diye kestim ihti
yarn szn.
Timofey Semyoni bazen byle gevezelik etmek
34

ve her eyi bildiini, hibir bilgiden geri kalma


dn gstermek isterdi.
'"van Matvei nasl olur da . . . Bu olay karsnda
boyun emek gerekir. Biz, yurdumuza yabanc
sermayeyi ekmek iin tela iindeyiz. Oysa ba
kn, ite van Matvei araclyla da timsahn
sahibine verilecek para iki kat artacak. Biz ise
yabanc sermayeyi koruyacak yerde, tersine,
sermayenin karnn yarmak istiyoruz. Uygun bir
ey mi bu? Bence van Matvei bu yurdun bir z
ocuu olarak, yabanc bir timsahn deerini iki
kata, belki de kata karan deerinden dolay
sevinmek ve gurur duymak zorundadr. Bu, ser
maye ekimi iin gerekli . Birini bekliyorsun; ba
kyorsun, teki timsahla geliyor; bir ncs,
ikisini, n birden getirir. Onlarn yan sra
da sermayeler gruplar. te burjuvazi budur.
Bunlar tevik etmek gerekir."
''nsaf edin, Timofey Semyoni," diye haykrdm
ben. '"Zavall van Matvei'ten hemen hemen hi
de doal olmayan bir fedakarlk istiyorsunuz siz!"
'"Hibir fedakarlk istemiyorum, her eyden n
ce sizden -daha nce rica etmitim- unu anla
manz rica ederim ki, ben onun amiri deilim.
Bu nedenle de, demek ki benim kimseden bir
ey istemeye hakkm yok. Bu yurdun bir ocuu
olarak konuuyorum, ama 'Yurt ocuu'11 ola
rak deil. Yalnzca, bu yurdun basit bir ocuu
olarak konuuyorum. Gene de, kim syledi ona
11) Ruslar, sa iin 'Tar'n Olu' anlamna ;elen 'Yurt ocuu'
betimlemesini sk kullanr. (.n.)

35

timsahn karnna girmesini? Arbal, bildiiniz


rtbede, resmen evli bir adam . . . Sonra da, ans
zn byle bir adm ! Hi akla gelir miydi bu?"
'"Ama atld ite byle bir adm. ok mutsuz bir
durumda . . . "
'"Kim tanr onu? Onun iin kim timsahn sahibi
ne byle ykl bir para der, syler misiniz ba
na?"
'"Yoksa aylk almyor mu, Timofey Semyoni ?"
'"Yetiir mi?"
zntyle, '"Yetimez Timofey S emyoni," diye
cevap verdim. '"Timsahn sahibi nce timsah
bir insan yuttu diye ok korktu, sonra da kzd.
in mutlu sonucunu, belki de fiyat iki katna
karabileceini anlaynca sevindi ve yksekten
atmaya balad. Fiyatn iki katna kard."
'" katma da karr, drt katna da. imdi halk
akn eder. Akgz halk, timsahn sahibine . . .
Tekrar ediyorum, o et yiyicinin elence tutkusu
nun sonucu bu! Brakn van Matvei gizlice ev
reyi gzetlesin, brakn, acele etmeyin. Belki her
kes onun timsahn karnnda olduunu biliyor,
ama kesinliini resmen bilmiyorlard. van Mat
vei bu davran sonucunda imdi kendi zel
tutkusunu da doyurmu oluyor. nk yurtd
nda saylr imdi. Timsahn karnnda olduunu
syleyecekler, ama biz inanmayacaz. Bunu
byle yapmak mmkndr. En iyisi beklesin.
Acele etmenin ne gerei var?"
'"A ma eger . . . "
'"Merak etmeyin, bnyesi ok salamdr . . . "
'"Peki sonra? Ne kadar bekleyeceiz ?"
36

"yleyse sizden gizlemeyeyim, bu son derece ka


rk bir olay. nsann aklnn kesinden bile
geecek bir olay deil. ok nemli. Bugne dein
buna benzer bir olaya rastlanmamas bozuyor
ii. Elimizde bir rnek olsa, onu herhangi bir
ekilde kurtarmak mmkn olabilir. Nasl bir
karar verelim ? Dndke i daha karyor."
Birden mutlu bir d nce parlad kafamda.
"yle bir ey yapsak olmaz m?" dedim. "Eer
alnna Tanr'nn iradesiyle canavarn karnnda
kalmak, d iri diri gmlmek yazldysa, ne gelir
elden. Acaba u anda grevi banda alyor
mu gibi gsterilemez mi?"
"Hmn . . . zinde olduu iin aylksz kalacak . . . "
"Aylk balanamaz m acaba?"
"Ama hangi temele dayanabilir?"
"u anda grevli gsterilerek . . . "
"Nasl ve nerede ?"
''Karnnda, timsahn karnnda . . . Sz gelimi, bil
gi toplamak iin ya da olay yerinde incelemek
iin denilebilir. Kukusuz bu yeni bir ey, ama
ilericilik olacak. Ayn zamanda bilime gsterilen
ilgiyi de ortaya koyacak."
Timofey Semyoni dnceye dald. Sonunda,
'zel bir memur atamak gerekir," dedi. "Timsa
hn karnnda zel bir grev vermek, benim kii
sel grme gre anlamsz bir i. Batakiler g
venmez buna. Hem oraya nasl bir grevle yolla
nabilir ki?"
"Doal. . . Nasl denir . . . Doay yerinde, olduu
yerde renmek, incelemek iin . . . imdi hep do
al bilimler nde geliyor. Botanik gibi . . . O orada
37

yaayacak ve bizlere bilgi verecek . . . Orada be


sinlerin sindirilmesini ya da yalnzca timsahn
i yapsn inceleyecek . . . Olaylar . . . "
''Yani hemen hemen istatistik olacak. Ama be
nim bu konuda yetkim yok, bilgi sahibi de dei
lim. Siz 'olaylar' diyorsunuz. Elimde o kadar ok
olay var ki bu olaylar ne yapacamz bilmiyo
ruz biz. Hem bu istatistik tehlikeli . . . "
"Neden? Niin tehlikeli?"
"Tehlikeli. Siz de kabul edersiniz ki, o pek ok
olay bildirecek, nasl denir, yan gelip yatarak.
Hi yan gelip yatarak almak olur mu? Bu tam
bir yenilik . Bu nedenle tehlikeli. Gene de byle
bir rnek olmad imdiye dein. Eer elimizde
herhangi bir rnek olsa, benim dnceme gre,
belki onu da atama olana kar."
"yi ama, bu zamana dein buraya hi canl tim
sah getirmemilerdi ki, Timofey Semyoni ! "
Biraz daha dnerek, "Hmn ! Evet . . . " dedi.
"Dorusunu isterseniz, sizin bu itiraznz ok
yerinde. Hatta gereklemesi olana uzak da sa
ylsa, bu temel zerine oturtulabilir. Ama gene
de dediiniz gibi, eer canl timsahlarn ortaya
kmasyla grevliler kaybolmaya balyorsa . . .
S onra, oras yle yumuak ve rahattr ki bu ge
rekeyle pek ok memur oraya gitmek ve yan
gelip yatmak isteyecektir. Siz de kabul edersiniz
ki, kt bir rnek olacaktr. te bylece, belki
hepsi para almak umuduyla oraya gidecektir."
"Yardm edin Timofey Semyoni ! Ha, iyi ki akl
ma geldi, van Matvei size iskambil oyunundan
kalan yedi ruble borcunu vermemi rica etmiti."
38

"Haa, geen gn Nikifor Nikifori'lerde kaybet


miti bu paray! Hatrlyorum. O zaman yle ne
eliydi ki akalap duruyordu ama imdi! . . . "
htiyar gerekten zlmt.
"Yardm edin Timofey Semyoni," diye steledim.
"Uraacam. ahsm adna sylyorum. Bilgi
toplama grevi verilmi gibi, zel olarak . . . Ama
gene de unu biliniz ki, resmi yoldan deil. . .
Acaba timsahn sahibi bu hayvan kaa satar?"
Timofey Semyoni yardm etmeye raz olmu g
rnyordu.
"Ben bu durumu renir, kaa olduunu bildiri
rim size," dedim.
"Peki kars. . . Yalnz m imdi? Can sklyor
mu?"
"Haberi siz verin Timofey Semyoni."
'Olur, veririm. Ben de ne zamandr dnyor
dum, ama bir frsat. . . Peki, niin timsaha bak
maya kotu hemen? Ama dorusu ben de bak
mak istiyordum."
"'Zavallya haber gtrn Timofey Semyoni."
"Elbette. Ama kuku yok ki, umut vermek iste
mem. Kendi adma uraacam bu ile . . . Haydi,
gene grelim. Ben Nikifor Nikifori'lere gidi
yorum, siz de gelir misiniz ?"
"Hayr, ben de bizim tutsaa gidiyorum."
"Eveet, imdi doru tutsaa ! . . . Heh heh, hafif
bir dnce."
htiyarla vedalatm. Trl dnceler dolap
duruyordu kafamda. yi yrekli, ok namuslu
adamd bu Timofey Semyoni. Yanndan ayrlr
ken, ona bizde imdi pek yaplma yan trden bir
39

ellinci yl jbilesi dzenlenmesine ok sevinmi


tim. Hi kukusuz, hemen Pasaj'a, zavall van
Matvei'e haber vermeye kotum uar gibi. B
yk bir merak iindeydim : Timsahn karnnda
nasl yerlemiti ve nasl yaayabiliyordu? Ger
ekten timsahn karnnda yaanabiliyor muydu?
Gerekten timsahn karnnda yaanabilir miydi?
Ara sra bana yle geliyordu ki, bu yalnzca bir
canavar dyd. Daha ok da canavarn kendi
sindeydi btn i . . .
Hayr, bu bir d deil. Gerekti, kuku gtr
mez bir gerekti hem de! Byle olmasa anlatabi
lir miyim? Neyse, devam ediyorum . . .
Pasaja biraz ge gittim; saat dokuz sularnda.
Timsahn bulunduu yere de arka taraftan ge
mek zorunda kaldm. nk Alman, salonu her
zamankinden daha erken kapatmt. Srtnda
eski, ya iinde bir ceketle dolap duruyordu.
Sabahkinden kat daha honut grnyordu
durumundan. Anla lan adamn bir eyden
korktuu yoktu ve halk daha ok, akn akn geli
yordu. Derken, Mutter grnd; beni izlemek
iin geldii belliydi. Mutter'le Alman ikide bir
fsldayorlard. S alonun artk kapal olmasna
ramen gene de yirmi be kapek giri creti ald
lar. Bu ne gereksiz bir dzenlilikti byle ! . . .
'"Siz, her geliinizde deyecek. Halk bir ruble
deyecek, ama siz yirmi be kapek. nk siz
iyi yrekli dostunuzun iyi yrekli dostusunuz.
Ben dostlar sayarm . . .
Timsaha yaklatm, szlerimi uzaktan van Mat
vei'in de iittiini umarak, hem de onun bencil"

40

liine ta atmak iin, ""Sa m, yayor mu benim


deerli dostum ! " diye bardm yksek sesle.
van Matvei, ""Sam ve shhatteyim," diye ce
vap verdi. ""Sa ve shhatte. Bunu sonra konuu
ruz . . . ler nasl?"
Hemen yaknnda olmama ramen sesi uzaktan
ya da karyolann altndan geliyormu gibiydi.
Sorusunu duymam gibi, byk bir merak iin
de ve aceleyle onu soru yamuruna tutmaya ba
ladm : Nasld, timsahn iinde ne yapyordu,
oras nasld? Bunlar dostluumuza dayanarak
ve olaan nezaket kurallar ierisinde soruyor
dum. Ama o hrn ve skntl bir sesle kesti s
zm. ""ler nasl?" diye haykrd.
Benimle her zaman konutuu gibiydi, emredi
yordu sanki. la benzer sesi bu kez son dere
ce irenti.
Timofey Semyoni'le yaptmz tm konumay
en ince ayrntlarna kadar anlattm ona. Anla
trken sesime biraz gcenmi bir ton katmaya
alyordum.
van Matvei, her zamanki olaan konumalar
mzda yapt gibi, kesin bir dille, ""htiyar hakl,"
dedi. ""Pratik insanlar severim. Tatl, ardan alan
insanlara ise dayanamyorum. tiraf etmeye ha
zrm, senin memurlar hakknda dndklerin
hi de budalaca deilmi. Gerekten de oklarn
hem bilimsel hem ahlaksal davranlar ynn
den anlatabilirim size. Fakat imdi btn hepsi
yeni ve beklenmedik bir grne brndler.
Hem yalnzca bir aylk iin abalamaya demez.
Dikkatle dinle imdi beni. Oturuyor musun?"
41

"H ayr, aya k taym. "


''Otur bir yere, istersen yere otur. Dikkatle dinle
beni . " fkeyle bir iskemle aldm, hrsla yere ar
parak yerletirdim.
"Dinle," diye balad emredici bir sesle. "Bugn
saysz insan geldi buraya. Akama doru yer
kalmamt. Polis armak zorunda kaldlar d
zensizlii nlemek iin. Saat sekizde, yani her
zamankinden daha erken, timsahn sahibi topla
nan paralar saymak iin gsteriyi kesip salonu
kapatmak zorunda kald, yarn bir panayra d
necek buras, ok iyi biliyorum bunu. Bylece
bakentin tm ileri gelenleri, yksek tabakann
hanmlar, yabanc eliler, hukukular .. . Hepsi
burada olacak. Bunlar gene bir ey deil. Bizim
engin, ar merakl imparatorluumuzun her
bir ke bucandan gelmeye balayacaklar. So
nunda da ben herkesin gznde gizemli, ama en
stn yere sahip biri olacam. Bu babo kala
bala akl vermeye balayacam. Talihin nn
de, ululuun ve alakgnllliin deneylerle
kazanlm rnei olarak gryorum kendimi.
Bir, nasl denir, bir krs olacam ; insanla
bilim reten bir krs. Hatta canavarn karn
da yaayan birinin verdii doal bilim dersleri
ok daha deerlidir. Hem ben gelecekte olacak
lardan ikayet etmiyorum. Kariyerlerin en parla
na kavuacama kesinlikle gveniyorum."
"Bkmaz msnz?" diye atldm zehirli bir ses
tonuyla.
Beni her eyden ok gcendiren, onun dier kii
zamirlerini kullanmaktan bsbtn vazgemi
42

olmasyd. Kendisine ok nem veriyordu. Btn


bunlar artyordu beni. Kendi kendime, '"Ne
den, neden bu dncesiz kafa kendini byk
gryor?" diyerek gcrdatyordum dilerimi.
'"Bbrlenmek deil, alamak gerekir . . . "
Bu dnceme keskin bir dille karlk verdi:
'"Hayr ! " dedi. '"nk hep yce lklerle dolu
olarak, yalnz imdi, bu bo zamanmda tm in
sanln kaderini deitirmeyi hayal edebilirim.
Gerek ve k kacak timsahtan. Muhakkak ki
yeni ekonomik ilikilere dein yeni, zel bir teori
bulacam ve onunla koltuum kabaracak. Ne
dense bu ana dein, almaktan ya da dnyann
baya elencelerinden bo vakit bulamadm.
Hepsini rteceim ve yeni bir Fourier olaca
m. Ha, iyi ki aklima geldi. Timofey Semyoni'e
yedi rubleyi verdin mi?"
'"Tabii, hemen cebimden karp verdim."
Bunu kendi cebimden verdiimi belirtmeye al
arak sylemitim.
O da alnl bir sesle, '"Hesaplarz," dedi. '"Ay
lma zam bekliyorum. Bana zam yapmayacak
lar da kime yapacaklar? Benim sonsuz yararn
dokunuyor. Ama ite . . . Karm?"
'"Sen herhalde Yelena vanovna'y soruyorsun,
yle mi?"
Bu kez la benzer bir sesle haykrd: '"Karm ,'
.
Yapacak bir ey yoktu! Sakin olmaya alarak,
ama gene de dilerimi gcrdatarak anlattm Ye
lena vanovna'y eve brakm. O ise sonuna de
in dinlemedi zaten. Sabrszlkla szm kesti:
43

''Onda birtakm tuhaf dnceler ba gsterme


ye balad. Eer ben burada ne kavu mak isti
yorsam, nedeni, onun da orada ne kavumasn
istememdir. Bilginler, ozanlar, dnrler, ma
denciler, tm erkekler sabah burada benimle
konutuktan sonra akam onun salonunu ziya
ret edecekler. Gelecek haftadan sonra her akam
onun salonuna toplanmak zorundalar. Toplum,
gnln ho tutmak iin benim aylmn iki ka
tn verecek ona. Burada da orada da ikimizi
konuacaklar. Zaten oktandr herkes bizden
sz etme frsat kolluyor; ancak, oynadm ufak
rol ve yetersiz rtbem yznden yapamyorlard
bunu. Oysa imdi timsahn boaznda olmam,
tm engelleri kaldrd ortadan. Her szm din
leyecekler, sylediim her vecizeyi dnecek
ler, bakalarna anlatacaklar, dergilere basacak
lar. Ben de renmeye vereceim kendimi. So
nunda timsahn karnnda benim nasl kayboldu
umu anlayacaklar. Bir ksm, 'Bu adam dileri
bakan olabilir, bir kralla eli olarak gnderile
bilir,' diyecek. Bir ksm ise, 'Krallk da olsa ya
banc bir yere gnderilmemeli,' diyecek. Kar
mn bana ballk gstermesi gerekir. Benim ak
lm var, onun ise gzellii ve sevimlilii . . . 'O ok
gzel, onun kars,' diyecek bazlar; 'ok gzel,
nk onun kars,' diye dzeltecek dierleri.
Ne olursa olsun, Yelena vanovna her konuda
konuabilmek iin yarn hemen bir ansiklopedik
szlk alsn. Andrey Krayevski'nin tasarlad
gzlkten edinsin. S k sk da en gzde politik
dergi olan 'Petersburg Haberleri'ni okusun,
44

'Ses' ile karlatrarak okusun. yle sanyorum


ki, timsahn sahibi bazen timsahla birlikte kar
mn parlak salonunda bulunmama raz olacak
tr. O byk konuk salonunun ortasnda, kafesle
duracam ve bugn sabahtan beri rendiim
nkteleri savunacam. Btn erkeklere kendi
tasarlarm anlatacak, ozanlarla kafiye zerine
tartacam; kadnlarla da elenecek, tath aka
lar yapacak, onlara kocalar iin tehlikeli olma
malarn tleyeceim . .. Geri kalanlara da Tan
r'nn iradesine, kadere boyun emelerini ret
meye alacam."
tiraf ederim ki, bu vahilik bizim her zamanki
van Matvei'e ok yakyordu. Ama gene de
kafamda onun imdi ateli bir hastala tutulmu
olduu, sayklad dncesi dolayordu. Bu,
bizim her zamanki, her gnk van Matvei'ten
bakas deildi, ama yirmi kez byten bir ayna
karsndaym gibiydi.
"Dostum," dedim ona, "uzun sre yaayacan
umuyor musun? Daha dorusu unu syle bana:
Saln yerinde mi? Nasl yemek yiyorsun, nasl
uyuyorsun, nasl soluk alyorsun? Ben senin dos
tun um. Kabul edersin ki, bu doast bir olay
saylr. Bu nedenle benim bu merakm doal
karlaman gerekir. "
Vaaz verir gibi, "Bo bir merak, baka bir ey
deil," diye cevap verdi. "Ama sen honut olmal
sn. Benim bu canavarn karnna nasl girdiimi
mi soruyorsun? lkin timsah beni artan bir
ekilde, olduka bo grnd. i sanki lastikten
yaplm kocaman ve bo bir uval gibi duruyor45

du. Hani bizim Moskova'da, Gorohovaya Soka


'nda, eer yanlmyorsam Voznesenskiy Cadde
si'nde yaplan lastik eyalar gibi. Baka trl
olsa, dnsene, hi iinde durulabilir mi?"
aknlk iinde, ''Olacak ey mi hu?" diye hay
krdm. "Yoksa timsahn ii bsbtn bo mu?"
van Matvei ciddi ve etkili bir sesle onaylad,
"Bo ! Her eyiyle tam doaya uygun olarak ya
plm. Timsah, yalnzca keskin dilerle donatl
m kocaman bir az; azndan sonra da koca
man, uzun bir kuyruk. te hepsi bu. Az ve
kuyruk arasnda ise bo bir blme var. Bir eit
kauuktan yaplm olmas byk bir ihtimal."
fkeyle atldm hen : "Peki ama, kaburgas, mi
desi, barsaklar, karacieri, yrei . . . "
"Hibir eyi, baka hibir eyi yok. Anlalan
hi de olmam. Btn bunlar dncesiz gezgin
lerin ho hayalleri. Basur hastasnn yastn
iirdikleri gibi, hen de timsah iiriyorum im
di. Lastik gibi istediin kadar uzat. Hatta sen,
aile dostumuz olarak, benim yanma yerleehi
lirsin. Eer ok merak ediyorsan buraya sna
bilirsin, daha da yer artar. Hatta, eer baka bir
are bulamazsam, Yelena vanovna'y da buraya,
yanma getirmeyi dnyorum. Ama gene de
timsahn bu bombo yaps doal bilimlerle ta
mamen uyuuyor; nk, rnein, sana yeni bir
timsah yapma grevi verildi diyelim. Sen hemen,
doal olarak, u soruyu sorarsn kendi kendine:
Timsahn en nemli zellii nedir ? Cevap ak:
nsanlar yutmak. Timsahn insanlar yutabil
mesi iin nasl yaplmas gerekir? Cevap daha da
46

ak: ini bo yapmak gerekir. Fizik ilmi oktan


beri gstermitir ki, doa, bolukla var olamaz.
Bu da yle . . . Timsahn i yaps da bolukla var
olamaz, bunun sonucu da el eriminde olan her
eyi yutarak midesini doldurmak zorunda. Bu
sebepledir ki timsahlar hep bizim gibilerini yu
tuyor. Bu kuraln tek istisnas ise insan kafas:
nsann kafas, timsahn midesinden daha bo
olsa da, iini doldurmaya onun kadar merakl
deil. Btn bunlar imdi benim iin gn gibi
ak, btn bunlara ben kendi usumla, deneyle
rimle, nasl denir, doann derinliklerinde, doa
nn imbiinde onun nabznn atmasn dinleye
rek akl erdirebiliyorum. Hatta etimoloji bile be
nimle ayn grte; timsaha oburluundan dolay
bu ad verilmitir. Timsahn Rusa ad olan Kro
kodil, Rusa'ya Crocodillo'dan gemitir; bu, a
mz talyanca'sndaki bir szcktr. Belki de
eski Msr firavunlar zamanndan gelir bu sz
ck. Bunun Franszca kk croquer de yemek
yemek, genellikle yiyecekler iin 'yemek' anla
mnda kullanlr. Beni kafesle birlikte Yelena
vanovna'nn salonuna gtrdkleri zaman ve
receim ilk sylevimde orada toplananlara bun
lar anlatmak amacndaym."
Elimde olmadan, "Ah dostum, ishal ilac m aldn
yoksa ! " diye haykrdm.
Sonra kendi kendime, korku iinde, "Atei var,
yanyor, ok atei var," diye tekrarladm.
"Sama ! " diye cevap verdi fkeyle. "Hele u an
daki durumumda bsbtn olanaksz. Ama anla
dma gre, sen ishalden sz ediyorsun. "
47

''Fakat dostum, nasl. . . Sen imdi nasl yemek


yiyebiliyorsun ? Bugn le yemei yedin mi?"
"Hayr ama tokum. Hem belki de hi yemek ye
me gereini duymayacam. Bu olaan bir du
rum aslnda. Ben timsahn tm karn boluunu
dolduruyorum, yani onu tok tutuyorum. Ona
birka yl yiyecek verilmeyebilir. te yandan,
benim tokluumun aklamas da u : Benim iin
gerekli tm hayat suyunu kendi bedeninden sa
lyor doal olarak. Tpk formlarn korumak,
taze, ince, ekici kalabilmek iin geceleri unlu
pirin lapas sarnan, sabah banyosu alan gzel
ler gibiyim . Bylece ben timsah besliyorum,
sonra ondan kendi besinimi alyorum. Sonu
olarak karlkl birbirimizi doyuruyoruz. Fakat
bu durum ok g. Timsah iin de benim gibi bir
adam hazmetmek g. Ama hi kukusuz -geri
gerek yok ama- midesi benim gibi bir arl
tamak zorunda. Ben de canavara fazla arlk
vermemek iin bir yandan br yana pek dn
myorum. stesem dnebilirim, ama insanlm
dan yapmyorum bunu. imdiki durumda tek
acndn ey, Timofey Semyoni'in beni -hakl
olarak- yan gelip yatyor diye nitelemesi. Ama
yan gelip yatarak kantlayacam ki, yan gelip
yatarak da insanln kaderi deitirilebilir.
Tm gazete ve dergilerimizin savunduu yce
lklerin ve akmlarn srtst yatarak ortaya
konulduu gerektir. Nedense bunlara 'bro l
keleri' diyorlar. Ama byle diyenlerin y zlerine
tkrmeli ! Ben imdi yepyeni bir uzmanlk siste
mi icat ettim. nanmyorsun ama, yle kolay ki
48

hu ! Herhangi bir uzak keye inzivaya ekilmek


ya da bir timsahn karnna girmek, sonra da gz
lerini kapamak yetiyor. Hemen tm insanlk iin
cenneti buluyorsun. Siz buradan ayrldktan
sonra hen hemen dnmeye koyuldum, ksa s
rede sistem buldum. imdi de drdncy
hazrlyorum. Dorusu, ilkin hepsini rtmek
gerekli. Ama timsahn iinde hu i ok kolay !
Sanki btn hunlar timsahn iinde apak gr
nyor . . . Gene de benim durumumda -ufak da
olsa- imdilik birtakm eksiklikler oluyor. Tim
sahn ii biraz slak, sanki tkrklerle rtl.
Yukar ksmlar biraz lastik gibi kokuyor. Tam
tamna benim geen ylki lastiklerim gibi. te
hepsi hu, baka bir eksiklik yok."
"van Matvei," diye kestim szn, "btn
hunlar ok tuhaf, inanmakta glk ekiyorum.
Yoksa sen, tm yaamn boyunca yemek yeme
mek niyetinde misin?"
"Ne sama konuuyorsun, ho kafal, dnce
siz ! Ben sana yce lklerden sz ediyorum, sen
ise . . . unu bil ki, heni evreleyen geceyi aydnla
tan yce lklerle doyuyorum. Ayrca hu cana
varn sahipleri iyi yrekliymi. Bir sre nce
canavarn gzpek sahibiyle iyi yrekli annesi,
her sabah timsahn karnna uzun, ddk gibi
bir maden horu sokmaya karar verdiler. Bu sa
yede kahve ya da iine beyaz ekmek doranm
et suyu iebileceim. Dd hu evreden bir
zanaatkara sipari ettiler hile. Ancak, dorusu
nu sylemek gerekirse, biraz fazla bir lks hu.
Dorusu, eer hin yl timsahn karnnda yaana49

bilse, bin yl yaamak isterdim. Unutma da yarn


bir doa tarihi kitabndan bu konuda biraz bilgi
toplayp timsah fosillemi bir hayvanla kart
rp kartrmadm bana syle. nk ben de
yanlabilirim. Kafam kurcalayan tek bir ey
var: Ben zerime smsk bir aba, ayaklarma
da iskarpin giymitim, bu halimle timsahn beni
hazmedemeyecei ortada. Ayrca ben canlym
ve btn irademle beni hazmetmesine kar ko
yuyorum. nk teki yiyeceklerin dt du
ruma dmek istemiyorum. Bu benim iin ok
aalayc bir durum olurdu. Ama tek eyden
korkuyorum ; ne yazk ki bin yllk bir sreden
sonra Rus mal olan ceketimin dokumas rye
bilir. te o zaman elbisesiz kalabilir ve tm kar
koymama ramen belki de hazmedilmeye bala
rm. Gndz vakti buna gz yummaz ve direne
bilirim, ama gece olup da insan iradesini dirayet
le kullanamadnda bir patates, bir rek ya da
bir dana etinin urad kt sonla karlaabi
lir. te byle bir son kudurtuyor beni. Srf bu
yzden gmrk nizamnamesini deitirmek ve
-bir timsahn dileri arasnda kalakalsak bile
tm doal etkilere kar daha dayankl olan n
giliz dokumalarn yurda sokmay tevik etmek
gerekiyor. lk frsatta, bizim gnlk Petersburg
gazetelerinde yaymlanacak politik incelemelerle
dncemi devletimiz memurlarna anlatacann.
Brak barsnlar. Onlarn imdi benden bu mut
luluu almak iin rpnacaklarn sanyorum.
Bana yle geliyor ki, her sabah, yirmi be kapik
veren gazete yazarlar, fikirlerimi renmek ve
50

ertesi gnk gazetelerinde basabilmek iin ev


remi saracaklar. Szn ksas, gelecek hana pes
pembe klar vaat ediyor."
"Ah, atei var, sayklyor ! " diye mrldandm
kendi kendime.
Sonra onun ne dndn tam olarak renme
isteiyle, ''Dostum, peki ya zgrlk?" diye sor
dum. "zgrlk insan iin vazgeilmez olduu
na gre, sen nasl tutsak kalacaksn?"
"Ne aptalca," diye cevap verdi. ''Vahi insanlar
zgrl, hilgelerse dzeni severler, dzen yoks eger . . . "
. ne o 1ur ac hze
. .' "
"Ivan Matve
"Sus ve dinle ! " diye vzldad_ szn kestiim
iin kzarak. "imdiye dein hi byle dnce
ler gememiti iimden. Bu darack snamda,
kaln dergilerdeki edebi eletirilerden ve mizah
gazetelerimizin slklarndan ekiniyorum. D
ncesiz ziyaretilerin, aptallarn, kskanlarn,
zellikle nihilistlerin heni alaya almasndan kor
kuyorum. Yine de hunlarn nne gemenin bir
yolunu bulacam. Halkn ne dndn,
zellikle de gazetelerin ne yazdn renmek
iin sabrla bekliyorum. Yarn hana gazeteler
den de haber ver."

Ertesi gn

'Ses'

gazetesinde kan haber:

"Herkes bilir ki, biz Ruslar, ilerleme ve insancl


lk asndan Avrupa'yla ayn dzeyde olmak iste
riz. Tm iyi niyetimize ve hu gazetenin tm abala
rna karn olgun olmaktan hala ok uzaz. Bunun
51

-tpk bizim tahmin ettiimiz gibi- utan verici


bir rnei de dn Pasaj'da yaand. Bir yabanc,
bakentimize timsahyla birlikte geldi ve bunu
Pasaj 'da halka tehir etmeye balad. Biz de, da
ha eitli ve yetkin rnekleri lkemizde mevcut
olsa da, yurdumuzun pek yakndan tanmad
bu yararl ticari etkinlii grmek iin can attk.
Dn leden sonra saat drt buukta, bu yaban
cnn timsahn tehir ettii salona iman ve sar
ho olduu gzden kamayan biri gelip giri c
retini deyerek biletini aldktan sonra hi dn
meden timsahn azna atlverdi. Bu koca az
da, belli ki boaznda kalp onu bomasndan
rkerek, igdsel bir hareketle adam yuttu.
Timsahn karnna giren bu mehul ahs orada
uyumaya koyuldu. Ne yabancnn haykrlar,
ne korkuya kaplan yaknlarnn lklar, ne de
polise haber verme tehditleri kar etti. Timsahn
iinden bir kahkaha ve bakla timsahn karnn
drde blme yollu bir tehdit duyuldu sadece.
Bylesine kallavi bir nesneyi yutmak zorunda
kaldndan, biare memelinin gzlerinden ya
lar boand. 'Davetsiz konuk tatardan ktdr'
derler, ataszne ne hacet, saygsz ziyareti gir
dii yerden kmak istemedi bir trl.
Henz olgunlamadmz kantlayan ve yaban
clarn gznde bizi kk dren bu olay, bu
barbarlk rnei nasl aklanacak bilemiyoruz.
Yce Slav ruhuna yaraan deyiler ahp yrd!
imdi sorulan u: Davetsiz misafir ne istiyordu?
Scak ve konforlu bir yer mi? Oysa bakentimiz
de ok gzel evler var. Ucuz ve olduka konforlu,
52

Neva Nehri'nin suyundan yararlanan, kapsnda


cretli bekilerin bekledii, gazla aydnlatlm
yollar boyunca uzanan apartmanlar var. Evet,
hayvanlara kar ok barbar davranan okuyu
cularmzn dikkatini ekmek istiyoruz: Yurdu
muza yle bir urayan bu timsah iin byle ko
caman bir eyi tek lokmada hazmetmek gtr
kukusuz. imdi bu timsah ylm yatyor ve
dayanlmaz aclar iinde lmn bekliyor. Oy
sa uygar Avrupa' da, uzun sredir, evcil hayva n
lara insanca davranmayanlar mahkemeye ver i
yorlar, pelerini brakmyorlar. Ama biz, Avru
pa'daki gibi aydnlatlm kentlere, Avrupa'nmki
gibi geni yollara, Avrupa'dakiler gibi gzel evle
re ramen, hala batl alkanlklarmzn kurba
n oluyoruz."

53

Lazarus
Leonid Andreyev

Lazarus, gn gece lmn gizemli egemen


liinde kald gmtten kp evine sapasalam
dndkten sonra adn "Korkun Lazarus'a
karan o uursuz deiikliklerin fark edilmesi iin
aradan u zun bir zamann gemesi gerekti. Onun
yaama dnne sevinen arkadalar, akraba
lar kendisine byk sevgi gsterdiler, evine en
doyulmaz yemekleri getirip ona en pahal giysile
ri armaan ettiler. Adamcaza yeni evlenmi bir
gvey gibi gzel giysiler giydirip onu donattktan
sonra aralarna aldlar; toplanan konu komu
onun itahla yiyip imesi karsnda sevin gz
yalar dkt. Komularn komular geldi, onlar
da sevindiler, uzak kentlerden, kylerden ar
lan tandklar dirilme mucizesi karsnda sevin
lklar atarak hayranlklarn dile getirdiler;
55

Mariya ve Marta'nm evine en arlar gibi onun


evi de konuklarla dolup tat.
Lazarus'un yzndeki, davranlarndaki gz
den kamayan deiiklikleri doal karladlar;
bunlar lmeden nceki hastalnn, geirdii
sarsntnn kalnts olarak yorumladlar. lm
denen canavarn ykcl mucizevi bir g tara
fndan durdurulmu, ancak tmyle yok edile
memiti. lmn Lazarus'un yznde, bedenin
de yapt yknt bir ressamn ince bir cam altna
koyduu, yarm braklm bir tablosuna benze
tilebilirdi. Adamcazn akaklarnda, gzlerinin
altnda, kk avurtlarnda topraks bir morluk
zellikle gze batyordu. Ayn morluklar uzun
parmaklarnda da vard, gmtte yatarken uza
yan trnaklarnda morluk daha bir koyulaarak
duman krmzsna dnmt. Gmtte bekle
yip imekten olacak, dudaklarnda ve baka
yerlerinde derisinin yer yer patlad grlyor,
buralarda pul pul dklen krmz, ince atlak
lar gze arpyordu.
E skiye gre daha imanlam gibiydi. Gmtte
ien gvdesi neredeyse dev iriliindeydi. O kor
kun iliklerde pis kokulu rmenin izleri g
rlebilirdi. Kefenine sinen ar l kokusu ile be
denindeki ilikler tmyle yok olmadysa bile
gitgide azald, aradan bir sre daha geince elle
rindeki, yzndeki morluklar koyuluunu yitir
di, derisindeki krmz atlaklar daha bir dzgn
leti. Yaammm ikinci blmnde insanlarn kar
sna hep byle kt, ancak ldkten sonra onun
gmldn grenler bunu normal karladlar.
56

Lazarus'un d grnnn dnda huylar da


deimiti, ne var ki, bu deiiklie kimse aldr
etmedi, yaknlar buna fazla nem vermediler.
lmnden nce Lazarus neeli, tasasz biriydi;
glp elenmeyi, kimseyi incitmeden ho akalar
yapmay severdi. Kin tutmayan, surat asmayan
bu neeli genci retmeni bile ok beenirdi. Oy
sa imdi son derece ciddiydi, konumaktan ho
lanmyordu, kendisi hi aka yapmad gibi, ya
plan akalara da glerek karlk vermiyordu.
Seyrek de olsa azndan dklen szler arsn,
szsn, aln, susuzuluunu bildirmek iin hay
vanlarn kardklar o iptidai, ierikten, derin
likten yoksun seslere benziyordu. Bir insan yal
nz bu basit szlerle isteklerini dile getirse, onun
sevindiini mi yoksa byk aclar m ektiini
kimse anlayamazd.
Gmtn karanlnda lmn gn gece
egemenlii altna ald soluk yzl Lazarus gr
kemli damat giysileri iinde, gz alc altn sars,
kan krmzs parltlarla parlayarak, o ar sus
kunluu iinde dostlarnn, yaknlarnn hazrla
d len masasnda oturuyor, korkun derece
de deimi de olsa kimse bu deiikliin farkna
varmyordu. evresinde toplananlarn hayranl
bazen sevecen, bazen de cokulu dalgalar ha
linde kabararak onu kuatyor; gmt souklu
unu henz yitirmemi yzn sevgi dolu lk
baklar yalyor ; morarm ar elini arada bir
scak bir el okuyordu. Bir yandan da mzik
alyordu. lene bir algc takm arlmt;
dmbelek ile kaval, simbal ile saz birbirlerine
57

elik ediyorlard. Sanki Mariya ile Marta 'nm mut


luluk dolu evinde arlar uulduyor, austosb
cekleri cr cr tyor, kular cvldayordu.

il

Derken, ihtiyatsz biri giz dolu bir perdeyi kald


rverdi birden. Dikkatsiz birinin azndan ka
rverdii sz, bozguncu esintisiyle gzel bir b
ynn etkisini yok etti, o irkin gerei btn
plaklyla ortaya dkt. Aklnda henz belir
gin bir dnce olmasa da, glmseyerek yle
sordu: "'Orada karlatklarn bize anlatr msn,
Lazarus?"
Sorunun artcl karsnda herkes sustu.
Lazarus'un gn l kaldn sanki yeni fark
etmilerdi, onun nasl bir yant vereceini teki
ler de merakla bekliyorlard. Ancak Lazarus'tan
ses kmad.
Soruyu soran kii ne diyeceini bilemiyordu.
Merakn yenemedii iin bir daha sordu: "'Oras
gerekten korkun bir yer mi? Bize niin anlat
mak istemiyorsun ?"
Gene sz dncenin gerisinde kald, eer d
ncenin nnde gitseydi o zaman bu soruyu
sormaz, sabrsz yrei ayn anda korkudan
burkulmazd. Soruyu soran kiiyle birlikte te
kiler de byk bir tedirginlik duydular, Laza
rus'un verecei yant sknt iinde beklemeye
baladlar. Ancak dirilen dostlarndan gene ya
nt gelmedi, adamn suskunluu daha bir donuk58

lat, ba nne dt. Bunun zerine sofrada


oturanlar Lazarus'un yznn korkun morlu
unu, iren imanln yeni fark etmiler gibi
baklarn arkadalarnn masadaki mora alan,
duman krmzs ellerine evirdiler, bekledikleri
yant bu ellerden gelecekmi gibi, gzlerini derisi
atlam parmaklara diktiler. algclar mzii
henz kesmemilerdi, ok gemeden onlar da
suskunlat, ocaa atlan suyun kmr alevlerini
sndrmesi gibi ortal kaplayan sessizlik de
neeli arklar susturdu. Kaval sesini kesti, gm
gm ten dmbelek ile neeli saz suskunlat,
simbal telleri kopmuasna sessizlie gmld.
en akrak arklar son bulunca len sofrasn
daki sessizlik daha bir koyulat.
Soruyu soran kii dilini tutamad iin, ""Anlat
mak istemiyor musun?" dedi bir daha.
Kimseden t kmyordu, masann stnde k
prtsz duran, morlam duman krmzs eller
hafife oynaynca masada oturanlar rahat bir
soluk aldlar. Onlarn canlanmas zerine Laza
rus ban kaldrd, ezici baklaryla arkadala
rn tek tek szd.
Lazarus'un gmtten knn nc gnyd.
O gnden beri yaknlarndan biroklar Laza
rus'un baklarnn mahvedici gcn sezmi
lerdi. Ancak ne bu baklarn altnda ezilenler
ne de lm kadar gizemli yaamn ilk kayna
olan baklara direnenler, yani Lazarus 'un bak
larnn altnda ezilmeyenler, onun koyu gzbe
beklerinin derinliklerinde kprtsz yatan o kor
kun eyin ne olduunu anlayabildi. Lazarus'un
59

durgun baklarnn belli bir zellii yoktu. Gz


lerine bakarak onun yaknlarndan bir ey gizle
meye alt sylenemezdi, ancak hibir ey
aklamak niyetinde olmad da belliydi. Canl
varlklara, yaayanlara aldrmazlk vard bu l
gn, souk baklarda. Tanmad kiiler onun
la sokakta yz yze gelseler bile onun kim oldu
unu anlamazlard; ama daha sonra bu iri yapl,
durgun bakl, srmal, gsterili giyimli adamn
Lc 7.arus olduunu renince arr, rkntye
kaplrlard. Evet, Lazarus insanlara bakarken
gne parlamasn srdr r, fskiye sularn
kr kr evresine saar, tepedeki gkyz gene
maviliini korurdu. Ama onun gizemli baklar
nn etkisinin altna girenler ne gnein parltsn
fark eder, ne fskiyenin en krtsn iitir, ne
de gkyznn maviliini grrd. Onun bak
larndan etkilenenler kimi zaman alar, kimi za
man umutsuzlua kaplarak salarn yolar, kur
tarmas iin bakalarn yardma arrlard.
Pek ou ise sessizce, kaytszca lmn gelmesi
ni beklerdi. Byleleri talk bir araziye dikilmi
bir aacn yava yava kurumas gibi gitgide sol
gunlap canllklarn yitirerek herkesin gz
nnde yaamdan uzaklarlard. Lazarus'u g
rnce lgna dnenler, lk la baranlar
bazen yaamay srdrrlerdi, brleri ise l
mn penesinden kurtulamazlard.
Soruyu soran kii nc kez Lazarus'a ayn
soruyu yneltti: ""Lazarus, demek orada grdk
lerini bize anlatmak istemiyorsun ?"
Ama bu sefer sesi canlln yitirmi, lgnle60

mi, gzlerinin feri kamt; adamcazn bn


baklarnn can skan bir grn vard. l
m dndren ayn can skc grnt bir toz
bulutu gibi gelip btn yzlere kt; len ma
sasnn evresinde toplananlar birbirlerini akn
akn szyorlar, bu zengin sofraya ne amala
geldiklerini anlamyorlard. Konumalar zaman
la, yava yava kesildi. Artk evlerine gitme vakti
geldiini dndkleri halde iine dtkleri ya
pkan, kaslar pelteletiren tembellik, vurdum
duymazlk yznden yerlerinden kprdanam
yorlard. Geceleyin krlara salan kllenmi kor
paralar gibi birbirlerinden kopmulard.
algclara ark sylesinler diye para denmiti,
o nedenle alglarn yeniden ellerine aldlar, en
akrak hzl arklar ile hzn verici ezgiler ye
niden birbirini izledi. Mziin orkestra iindeki
uyumu yeniden can bulduysa da, masa evresinde
toplananlar bu mziin ne ie yaradna, alg
clarn niin kaval alarken avurdunu iirdiine,
niin saz alarken telleri parmaklaryla ektii
ne bir anlam veremiyorlar, uyumlu mzii garip,
karmakark bir curcuna gibi alglyorlard.
Aralarndan biri, "Mzisyenler ne kadar kt
alyorlar! " dedi.
Bu szden incinen algclar oradan hemen
uzaklatlar. Gece bastrd iin konuklar da
teker teker ayrlyorlard. Sokaa kendisini
atanlar evrelerini koyu bir karanlk sarp temiz
havay solumaya baladklarnda karlarnda
korkutucu bir parlt iinde Lazarus'un grn
tsn buluyorlard. Bir cesedin morlam su61

rat, gvey giysilerinin altns parlaklna b


rnm souk bir bak. nsana rknt veren
bir lnn bak. . . Talamasna yerlerinde
katlp kalan konuklar semtin eitli blgelerin
de tek balarna dikilirlerken karanlk daha bir
koyulaarak onlar kuatyor, gn nce l
mn gizemli egemenliinde bulunan Lazarus'un
olaanst grnts karlarnda gz alc bir
ltyla parlyordu. Evet, Lazarus gn l
olarak yatmt. Gne gn doup gn bat
m, ocuklar neeyle oyun oynamlar, su dere
lerden rldayarak akm, yollardan kalkan toz
gn boyunca rzgarlarla savrulmu, Lazarus
hep gmtnde l olarak yatmt. imdi gene
insanlar arasndayd. Onlara dokunuyor, yzle
rine bakyor, stelik korku saarak bakyordu.
Onlar gz bebeklerinin koyu yuvarlakl ara
sndan, karanlk bir camn iinden bakarcasna,
eriilmez tednyanm kendisi szyordu sanki.

III
Lazarus'la kimse ilgilenmez oldu; evresinde tek
dostu, tek yakn kalmad. Kutsal kenti kuatan
l gelip evinin eiine dayand. ln sszl
evinin iine kadar girdi, karsym gibi gelip ya
tana uzand, evin tm klarn sndrd. La
zarus'a artk kimseciklerin aldrd yoktu. ki
kzkardei Mariya ile Marta birbirinin peisra
evden ayrldlar. Lazarus'a kimin bakacan,
kimin karnn doyurup ocan tttreceini bi62

lemedii iin Marta kardeini kolayca brakp


gidemedi, hep alayarak dua etti. Ancak frtna
nn lde kol gezdii, slk alarak selvi aalar
nn ularn evin atsna yatrd gecenin ge
bir vaktinde Marta da giyinerek sessizce kt
gitti. Skca kapanmam kapnn frtnann etki
siyle kt kt arptn iiten Lazarus yerinden
kalkp dar kmad, kzkardeinin arkasndan
bakmad. O gece sabaha dek selviler frtnada
shk aldlar, kap ac ac gcrdad durdu, ln
saldrgan kumlar kapdan ieri dald. Czaml
biriymi gibi herkes Lazarus'tan kayordu,
onunla karlamaktan kurtulmak iin herkes
onun boynuna bir ngrak aslmasn istiyordu.
Derken, aralarndan biri kt; solgun bir yzle,
geceleyin pencerelerinin dibinde Lazaru s'un
ngran iitecek olurlarsa sonlarnn korkun
olacan syledi. Korkudan sararan in sanlar
onun dediine inandlar.
Lazarus kendi kendine bakamad iin ok ge
meden alktan lebilirdi, ancak komular kor
kudan dleri de patla sa ona yiyecek bir eyler
gnderdiler. Yemei byle eylerden korkmayan
ocuklar getirip nne koyuyorlard, ama fele
in sillesini yemi zavalllarla alay etmekten ho
lanan veletler ona satamay gze alamyorlard.
Yemei nne koyarlarken Lazarus'la ilgilenme
dikleri iin o da ocuklara aldr etmiyor; kara
salarn okamak, k saan saf gzlerine bak
mak istemiyordu. Zamann ve ln insafszha
terk edilen evi ok gemeden ykntya dnt,
alktan melemeye balayan keileri ok daha
63

nceden komularnn allarna dald. zerin


deki gvey giysisi de rengini atp solgunlat. M
zik eliinde dostlaryla birlikte len sofrasnda
otururlarken giydii bu gsterili giysiyi bir gn
olsun zerinden karmamt. Giysinin eskisi
ile ye n isin in , tarazlanm olan ile salamnn
arasndaki ayrm bilmiyor gibiydi. Damatlk
kuamnn parlak renkleri ln kavurucu sca
nda sararp solmutu. Ayrca azgn kpekler
ile lde biten dikenli allar o gzelim kuma
lime lime etmiti.
Gnein lde ne kadar canl varlk varsa hepsi
ni kurutup ldrd gndz saatlerinde ak
repler bile talarn altna gizlenir, sokacak birini
bulmak iin kvranr dururlard. te bu saat
lerde Lazarus ykc nlarn altnda kprdan
madan oturur; morlaan yzn, saakl sala
ryla karm uzun sakaln gnee evirirdi.
Onu yle grdler mi hemen sorarlard: ''Ey,
gariban Lazarus ! Gnein altnda oturup gzle
rini ona dikmek ok mu houna gidiyor?" O da,
''Evet, ok houma gidiyor," karln verirdi.
Bu soruyu soranlar, " gn boyunca kapka
ranlk gmtte yatp yeraltnn sounu ekmek
ne den l i zor olmal ki, gnein yakc sca ilikle
rini stamyor, parlts gzlerindeki karanl
aydnlatamyor," dedikten sonra ilerini eke
rek oradan uzaklarlard.
Ate krmzs gne yuvarla irileip ufka eil
dii zaman Lazarus da l yolculuuna kar,
gnei kovalayp yakalayacakm gibi durmadan
yrrd. Byle hep gnee doru yrd iin,
64

geceyars lde ne yaptn merak edip onu izle


yenler uzun boylu, dev yapl bir adam karalts
nn ate saan yuvarlaa kar ilerleyiini bir
daha silinmemecesine zihinlerine kazrlard. Gece
korkusu dlerini patlatt iin onun ne yaptn
renmeden geri dnerler, fakat kara bir lekenin
krmz yuvarlak zerine den grnts be
yinlerine yerleip bir daha gitmezdi. Gzlerine
toz toprak kaan hayvanlar nasl suratlarn
peneleriyle lgncasna ovutururlarsa, onlar
da gzlerini ho yere ovuturup dururlar, ancak
Lazarus'un orada brakt iz hi silinmezdi,
nk ancak lmn silebilecei bir izdi hu.
Uzaklarda yaayp Lazarus'un adn iiten ama
onu grmemi bulunan birok insan vard. Hani,
korkudan gl olup, yalnz korkuyla beslenen
merak diye bir ey vardr, bilirsiniz; byle me
rakllardan kimileri gzleriyle grmedikleri hu
adamla biraz da alay etmek iin yanna gelip
konumaya dalarlard. Aradan hayli zaman ge
tii iin o sralar Lazarus baya dzelmi, eski
korkunluu kalmamt. Gelenler gnein altn
da oturan adamla bir sre konutuktan sonra,
"Bunda korkulacak ne varm ?" dercesine par
maklarn tlatrlar, kutsal kentin insanlar
hakknda pek de iyi eyler dnmezlerdi. An
cak konumalar bitip kylerine, kasabalarna
dnmek zere yola ktklarnda kutsal kentin
insanlar onlar hemen tanr, "te, Lazarus'un
yzne bakt adamlardan biri daha, dpedz
deli !" diyerek, acdklarn belli etmek iin dille
rini ak1atrlard.
65

Korku nedir bilmeyen yrekli savalar silahla


rn akrdatarak gelirlerdi Lazarus'un yanna.
Mutluluktan uan delikanllar ark syleyerek,
glerek yaklarlard. Kazan kaygsndan kur
tulamayan iadamlar paralarn krdatarak
birka dakikalna da olsa urarlard. Tapnak
larn kibirli grevlileri bastonlarn Lazarus'un
evinin svesine dayayp ieri girerlerdi. Ancak
hibiri, geri dndklerinde oraya geldikleri gibi
kalmazlar, byk deiiklie urarlard. Hepsinin
ruhlarna ayn korkun glge iner, o glge tan
dklar dnyaya yepyeni bir grnm verirdi.
Konuma yetisini yitirmeyenler onlar dinleyen
lere duygularn yle aktarrlard: ''Gzlerimle
grdm, ellerimle dokunduum nesneler ileri
boalarak hafifleyip saydamlayor, gece karan
lnda aydnlk glgeler biimine dnyorlar
d; nk evreni bir batan bir baa kuatan
byk bir karanlk ne gnein, ne ayn, ne yl
dzlarn aydnlyla dalyor; usuz bucaksz,
koyu bir rt olup dnyamz saryor, yeryz
n anne gibi kucaklyordu; o karanlk btn
maddelerin iine szyordu, demirin de, tan da;
maddenin paralar tek balarna kalyorlar, ay
n karanlk bu paralarn iine szyor, paralar
da paracklara ayryordu; aalar boluk
iinde kk salyorlar, aa gvdelerinin ileri
de boalyordu; o bolukta yere decekmi gibi
olan tapnaklar, saraylar, evler alalp ykseli
yordu; bunlarn da ileri botu; insanlar bu bo
lukta deviniyorlard, kendileri de bo, ty gibi
hafiftiler. nk zaman denen ey yoktu, nesne66

lerin bayla sonu birleiyordu; yeni kurulmakta


olan bir yap, inaatlar ekilerini henz takr
takr vurduklar srada yerle bir oluyor, yknt
nn yerini bir boluk alyordu; bir ocuk doma
ya grsn, hemen baucunda lm mumu yan
maya balyor, mum birden snyor, len insa
nn ve mumlarn yerini holuk kaplyordu; ayn
boluun, karanln sard insanolu sonsuzlu
un korkunluu karsnda umarszlk iinde
tir tir titriyordu . . . "
Konuma yetisini yitirmeyenler hunlar anlatr
lard ite. Konumay istemeyip sessizce lenler
ise dilleri zlse herhalde daha fazlasn anla
trlard.
iV

O alarda Roma'da nl bir yontu ustas yaa


maktayd. Topraktan, mermerden, tuntan tanr
ve insan bedenleri yaratyordu bu yontucu; yarat
tkla rnn tanrsal bir gzellii vard ve insanlar
hu gzellikleri lmsz sayyorlard. Oysa usta
nn kendisi yaptklarndan memnun deildi, bir
eksiinin olduunu, onu bulup mermere, tunca
hapsederse gerek gzellie erieceini sylyor
du. ""Ayn aydnln toplayamadm, gnein pa
rltsn yeterince iemedim, yonttuum mermerin
can yok, dktm tuncun gzellii eksik," di
yordu. Ay yla aydnlanan gecelerde selvilerin
glgelerine basarak yollarda yrd, Romal
giysisi ay nda parlad srada onunla kar67

laan dostlar glmseyerek, ""Ne o, Aurelius, ay


toplamaya m gidiyorsun? Sepetini yanna
niin almadn?" diye taklrlard.
te o zaman, Aurelius gzlerini gsterirdi.
""te sepetim burada; ayn aydnln, gnein
parltsn burada topluyorum," derdi.
Syledii doruydu; ay onun gzlerinde parlar,
gne gz bebeklerinde ldard. Ancak yontu
ustas bu parltlar mermere yanstamad iin
ac eker, zlrd.
E ski ve soylu bir aileden geliyordu, iyi bir kars,
ocuklar vard, hibir eyin eksikliini duymu
yordu.
Lazarus'la ilgili tekinsiz haberler ona kadar ula
nca kars ile yakn dostlarna dant; Yahudi
lkesine gidip yeniden dirilme mucizesi gsteren
kiiyi yakndan grmek iin uzun bir yolculua
kma karar ald. Son gnlerde can baya skl
maya balamt, aaca uzun yollar boyunca
yorgunluunun geip biraz alacan dn
yordu. Dirilen adam hakknda anlatlanlar ke
sinlikle gzn korkutamazd. Olm olgusuna
ok kafa yormutu, lm sevmemekle birlikte
lm yaamla kartranlardan da holanm
yordu. ""Bu yanda gzel bir yaam, br yanda
gizemi zlmemi bir lm var; bir insan salk
iindeyse, yaadna ve yaayanlarn gzelliine
sevinmek varken baka ne ister?" diye dnr
d. Bu kendine gveni ile yaama sevinci yzn
den yle bir istek beslemeye balamt: Laza
rus 'u bulup onu kendi grnn doruluuna
inandrmak, bedeni nasl yaama dndyse, l
68

ruhunu da diriltmek. Bunu yapmak kolay gr


nyordu Aurclius'a, nk dirilen adamla ilgili
sylentiler birtakm belirsizlikler ve gariplikler
tayor, dirilen kiiyle ilgili dorular tam yanst
mad gibi, ortada karlalacak korkun bir
durum varm da bundan saknmak gerekirmi
gibi bir hava yaratyordu.
Akam gneine doru yrmek zere oturduu
kayann stnden ar ar kalkan Lazarus, si
lahl klesiyle birlikte Romal bir soylunun n
layan sesiyle arkadan ona yle bardn iitti:
"Ey, Lazarus ! "
Lazarus geriye dnd, an ve hretin aydnlat
t gururlu, gzel bir yz ile gnein klaryla
l l parldayan deerli talar grd. Kzla
alan gne nlar ona doru yryen soylunun
ba ile yzne donuk bir tun parlakl vermi
ti. Bunu da grd Lazarus. te o zaman kayann
stne yeniden kt, yorgun ban nne edi.
Boynundaki altn zincirle oynayan Romal, "Ah,
zavall Lazarus, sen gerekten irkin bir adam
msn ! " dedi. "irkin olduun kadar korkun
sun da. Eline getiin srada lm sana kar hi
tembelce davranmam. ok da imanmsn,
ancak ulu Sezar'n sylediine baklrsa iman
lar iyi yrekli olurlarm. Durum byle olduu
na gre insanlar senden niin korkuyorlar'? zin
verirsen bu geceyi yannda geireceim. Gece
hayli ilerledi, yatacak yerim yok."
"Sana yatacak yer veremem. "
"Ben bir sava saylrm, oturarak d a uyurum.
Ik yakar otururuz . . . "
69

''Y a k acak gm
- yok . "
"yleyse karanlkta iki dost olarak syleiriz.
Biraz arabn bulunur herhalde."
" arabm yok."
Romal glmeye balad.
"Senin neden ask suratl olduun, ikinci yaa
mn niin sevmediin imdi daha iyi anlalyor.
arabn yok, ha! Yoksa yok, ne yapalm ? Biz de
o zaman arap imez, yalnzca konuuruz. yle
gzel szler bulur syleriz ki, Falerin arabn
dan daha ok ba dndrr."
Romal byle dedikten sonra elinin bir hareke
tiyle klesini savd, Lazarus ile ba baa kaldlar.
Yontucu konumaya gene kendisi baladysa da,
gnein gitmesiyle birlikte azndan kan szle
rin canll kalmad; renksiz, ii bo laflara, sen
deleyen, drt ayak stnde srnen, yerlere y
klan sarholara, umutsuzluk, zlem arab imi
esriklere dntler. Byk boluklar, ulu ka
ranlklar artran korkutucu tutarszlklar
olutu syledii szler arasnda.
"imdi senin konuunum, yleyse beni gcen
dirmezsin, deil mi, Lazarus ? Konukseverlik
gn boyunca l yatanlarn da boynunun borcu
dur, yle deil mi? Bana sylenenlere gre gn
yeraltnda kalmsn. Oras ok souk olmal, o
yzden sen . . . sen byle ksz, arapsz yaama
alkanl kazandn. Oysa ben ksz edemem.
Baksana, burada hava ne abuk kararyor ! . . .
Gryorum ki, kalarnn, alnnn ok ilgin hat
lar var. Tpk depremden sonra ykntya dn
en saray kalntlarna benziyor . . . Neden srtnda
70

bu garip, irkin giysiyi tayorsun? Senin lken


de nice damatlar grdm, onlar da senin gibi
byle gln, korkun bir kla brnmlerdi.
Yok sa sen de onlardan biri mi sin ?"
Gne batt iin dev bir glge dou ynnden
gelerek hzla zerlerine aband, sanki plak, iri
ayaklar, kumlar hrdata hrdata yaklat,
hzl bir kounun estirdii hava dalgalaryla srt
lar rperdi.
''Karanlkta gzme daha iri gzkyorsun,
sanki birka dakika ierisinde etlenip imanla
dn, Lazarus," diye srdrd konumasn Ro
mal. ''Yoksa karanlkla m besleniyorsun? Ben
k isterim, minicik bir k olsa sevinirim. Biraz
ck da yorum, sizin burada geceleri ne deh
etli ayazlar kyor! . . . Ortalk bylesine karan
lk olmasa, gzlerini bana dikip baktn syler
dim, Lazarus. Sanyorum hep bana bakyor
sun . . . Evet, durmadan bana bakyor, imdi de
glmsyorsun . . . "
Gecenin bastrmasyla birlikte hava koyu bir ka
ranla gmlmt.
''Yarn gne yeniden ykselince gzel bir gn
balayacak . . . Biliyor musun, ben byk bir yon
tucu yum, dostlarm bana 'ulu yontucu' derler.
Ben hep yaratrm, benim iim yaratmaktr, ya
ratmak iin gn gerekli. Ben souk mermere
yaam verir, nlayan tuncu parlak, kavurucu
atein stnde eritip biimlendiririm. E, niin
elinle dokundun bana?"
" Gidelim hadi, benim konuumsun."
Bylece Lazarus'un ykntya dnm evine
71

girdiler. Uzun gece l batan baa kaplamt.


Ertesi gn gne birka adam boyu ykseldiin
de, kle, efendisinin onu gnderdii yerde daha
fazla bekleyemedi, onu almak iin geri dnd.
Bir de bakt ki, efendisi ile Lazarus gnein gz
kamatrc nlar altnda yan yana oturuyorlar,
byk bir suskunluk iinde yukarya bakyor
lar. Kle bir lk atarak alamaya balad.
"Sana ne oldu, efendim, neden byle oturuyorsun ;
Ayn gn ikisi Roma'ya doru yola koyuldular.
Yolculuk boyunca Aurelius suskun oturdu, s
rekli dnd, insanlar, gemileri, denizi dikkatli
gzlerle inceledi; sanki grdklerini zihnine nak
etmek istiyordu. Denizde gl bir frtnaya ya
kalandlar, gverteden aa inmeyen Aurelius
zerlerine ullanan dalgalar doymak bilmez
gzlerle seyrediyordu. Eve vardklarnda dostla
r ulu yontucunun urad deiiklii grerek
korkuya kapldlar, ancak o, yaknlarn yattr
maya alarak, "Aradm buldum," dedi.
Yoldan gelirlerken giydii giysiyi stnden
karmadan hemen almaya koyuldu, nndeki
mermer ktlesi eki vurularna kar koymak
szn yava yava ekillenmeye balad. Yontu
ustas hi ara vermeden, bkp usanmadan, ilii
ne kimseleri sokmadan alt, alt . . . En so
nunda dostalarna yaptnn hazr olduunu bil
dirdi; acmasz eletirmenlerin, byk sanat uz
manlarnn yapt almay gelip grmelerini
istedi. Onlarn gelmesini beklerken kendisi de
bayramlk gzel giysilerini kuand, altn sars
""

72

parltl, erguvan krmzs ltl Roma pelerini


ni stne geirdi.
Gelenler toplannca, "'te, yarattm son yap
tm burada," dedi.
Dostlar bakar bakmaz aknlktan dondular,
derin bir zntnn glgesi btn yzleri ka
rartt. Daha nce grp sevdikleri hibir biimi
anmsatmyordu gzlerinin nndeki nesne, ge
ne de bambaka, anlamadklar bir sureti ar
trd belliydi. ncecik, eri br bir dalcn
ya da dala benzeyen arpk urpu k bir eyin ze
rinde, kr gzl, irkin mi irkin, girinti ve
kntlar olan, grse kendisinin bile beenmeye
cei bir madde birikintisi duruyordu. Ne garip
tir ki, gzleri, rahatsz edici kntlardan birinin
zerinde umak isteyip de umaya gc yetme
yen, sanki saydam kanatlarn rpp duran bir
kelebek grd.
Yaknlarndan biri Aurelius'a sordu: "'Bu ei bu
lunmaz kelebein ii ne burada'? "
'"Bilmiyorum," dedi yontu ustas.
Ancak gerei ak ak sylemek gerekiyordu,
Aurelius 'u en ok seven dostlarndan biri, gr
sesiyle, "'Zavall dostum Aurelius, yaptn bu
nesne ok irkin," dedi. "'Onu hemen yok etme
miz gerekiyor. Ver ekici ! "
ki eki vuruuyla o biimsiz eyi yerle bir etti,
ancak benzersiz kelebee dokunmad.
O gnden sonra Aurelius bir daha yontu iine
girimedi. Mermerlere, tunca, eksiden yaratt
aheserlere bir daha dnp bakmad; oysa bunlar
tanrsal yaratclnn lmsz simgeleriydi. Onun
73

eski alma evkini canlandrmak, len ruhunu


diriltip ayaa kaldrmak iin baka yontucularn
yaratt en gzel yaptlar gsterdiler. O, btn
grdklerini kaytsz b aklarla szd, kapal
duran dudaklar kk bir glmsemeyle dahi
kprdanmad. Gzelliin nasl bir ey olduunu
ona uzun uzun anlattklarnda ise yorgun, lgn
bir sesle, '"Btn hu syledikleriniz yalan," kar
ln verdi.
Gndzleri gne l l parlarken byk bir sa
nat zevkiyle dzenlenmi bahesine kyor; glge
dmeyen bir yere giderek ban, donuk gzlerini
sar scaa, parlak nlara doru eviriyordu. Kr
mzh-heyazh kelebekler evresinde kanat rp
yor, mutluluk sarholuunda donup kalm, ar
pk azl satirlerin azlarndan akan sular mer
mer havuza kr k r dklyor, ulu yontucu ise
orada kprdamadan oturuyordu. Tpk ok ok
uzaklarda, kayalk llere alan kutsal kent yakn
larnda, yakc gnein altnda oturduu gibi . . .

En sonunda Lazarus 'u ulular ulusu, tanrsal


Augustus, sarayna ard.
Onu gene grkemli gvey giysileriyle giydirip
donattlar, nk durum byle giyinmesini ge
rektiriyordu. S anki Lazarus kimsenin tannad
bir gelinle evlendirilecekti. Onun khne gr
nne baknca eski, rmeye yz tutmu, her
yan dklen bir tabutun prl prl yaldzlarla
74

bezendii, rtsne yeni, cvltl pskller takl


d gelirdi insann aklna. Lazarus'un saraya
gtrl de grkemliydi, prl prl ssl d
n arabalar yola koyuldu, sanki imparatorun
elisine yol vermeleri iin en bataki arabada
borular ald. Fakat Lazarus'u uurlamaya kim
seler kmamt, doup byd lkenin in
sanlar lmden sonra dirili mucizesi gsteren
kiiye lanet okuyor, onun yaklatn grr gr
mez drt bir yana kayorlard. Bakr borula
rn nlayan tlerine yalnzca ldeki uzun
yanklar yant verdi.
Karadan sonra deniz yolculuu balad. Akde
niz'in lacivert dalgalarnda yelken aan en tanta
nal, en hznl gemiydi onu gtren tekne. Ge
mide Lazarus'tan baka birok yolcu daha var
d, ancak sanki bir lm gemisiydi bu, sessiz ve
suskun . . . Geminin gzel bir biimde geriye kv
rlan dik burnunu yalayan dalgalar umutsuz bir
alayla hrdyor gibiydiler. Gvertede tek ba
na oturan Lazarus plak ban gene gnein
altnda tutuyor, dalgalarn hrtsn dinliyor,
hi konumuyordu. mparatorun adamlar ile
tayfalar ise ona fazla sokulmadan evresinde gl
ge gibi sklm pklm dolayorlard. Anszn
bir frtna ksa, akan imekler krmz atlas
tan yelkenleri tututursa, hibiri gemiyi kurtar
maya kalkmazd, nk yaam mcadelesi ve
recek i stekleri de, gleri de kalmamt. Arala
rndan birka son bir gayretle bordaya yakla
yor, aada alkalanan mavi, saydam sulara
gzlerini dikip bakyorlard. Acaba dalgalar ara75

sndan pembe gsl deniz perileri kp yar


dmlarna gelir, toynaklaryla su serpintilerini d
verek koan insan bal sarho kentauroslar ne
eli lklaryla onlara g verir mi diye . . . Oysa
deniz ssz bir l gibi enginlere kadar uzanp
gidiyordu, denizin dihiyse suskundu, bir uuru
mun sessizliini artryordu.
Lazarus, Roma kentinin caddelerinden kaygsz
adamlarla yrd gitti. Kentin btn zenginlik
leri, devlerce dikilmie benzeyen binalarn gr
kemi, parlts, gz kamatrcl onun gznde
durmadan yer deitiren lmcl kum tepeleri
nin grntsnden, incelmi kent yaantsn
ven gzel mzii ise lde esen frtnann uul
tusundan baka bir ey deildi. Oysa caddelerde
sava arabalar koturuyor, en akrak kadn
kahkahalar fskiyelerin akrtsna karyor,
sarholar filozof edasyla konuurken ayklar
glmseyerek onlar dinliyor, at nallar yollara
denen talar dvyordu. Ama drt bir yan
dan capcanl bir yaamn cmbyle evrili,
iri yar, suskun, ask suratl adamn hunlara al
dr ettii yoktu; nee denen yaama sevincini
somurtkanl ve iri cssesi altnda ezerken ev
resine aknlk, fke, insanlar canlarndan bez
diren bir sknt sayordu . Romahlar, ''Ru kentte
kim surat asmaya cesaret edebilir'? " diye ar
yor, Lazarus'a fkeyle bakyorlard. Ancak ara
dan iki gn hile gemedi, cvl cvl kaynaan kent
halk yeniden canlanp dnyaya dnen hu ada
mn ne mene biri olduunu anlayarak korkuyla
ondan uzaklamaya haladlar.
76

Bunlarn arasnda korku nedir bilmeyenler de


vard, bylelerinin sonunu dnmeden yaptk
lar arlar zerine Lazarus o kiileri grmeye
gitti. Bu arada imparator devlet ilerinden vakit
bulamad iin Lazarus 'u kabul etmeyi ardan
alyordu. Bunu frsat hilen mezar kakn yedi
gn boyunca bir evden kp tekine girdi.
Bir gn, Lazarus bir sarhoun evine urad.
Beriki onu karladnda krmz dudaklarnda
neeli glckler vard.
Konuunu neeyle karlayarak, ", Lazarus,
i ! " diye bard. ''Ulu Augustus seni sarho g
rnce kahkahay basacaktr."
Yar plak sarho kadnlar cvldaarak gl
tler, Lazarus'un morarm ellerine gl yapra k
lar serpildi. Sarho ev sahihi bir ara gzlerini
kaldrp Lazarus 'un gzlerinin iine baktnda
tm neesi kat, bir daha arap imedii halde
sarholuu mr boyu gemedi, arabn insana
verdii sevinli hlyalar yerine rktc dler
grmeye halad; durmadan korkun eyler d
nd. Yalnz geceleri deil, gndzleri de o kor
kutucu dlerden kurtulamyordu, lmn ken
disi hile lm dncesinden daha dehet verici
deildi.
Birbirlerini delice seven, sevdike gzelleen bir
erkek ile gen kz da armlard Lazarus'u.
Delikanl sevdii kza smsk sarlarak Laza
rus 'a gururla, 'Bize bakarak bizimle birlikte se
vin, Lazarus," dedi. "Aktan daha gl bir ey
var m?"
Sesinde byk bir acma vard.
77

Lazarus onlara bakt. Delikanl ile gen kz bir


birlerini hep sevdiler ama sevgileri hzne, kede
re bouldu. kisi yan yana, kkleri gmtlkte
rm llerle beslenen, durgun akam saat
lerinde sivri ularyla gkyzne erimeye al
an selvilere benzediler.
Baka bir gn, Lazarus bilgisiyle gururlanan bir
bilgenin evine geldi. Bilge ona, ''Lazarus, ben
yeryznde korkulacak ne varsa hepsini biliyo
rum," dedi. "Beni korkutabileceini sandn
baka bir ey syleyebilir misin ?"
Aradan fazla bir zaman gemedi, bilge kii kor
kun olan bilmenin o kadar korkun olmadn,
lm grmenin de henz lmn kendisi olma
dn anlad. Sonsuzluun karsnda bilgelik ile
aptalln birbirlerine eit olup Sonsuzluun by
le eyleri tanmadn ta derinden hissetti. Bilgi
ile bilgisizlik, doru ile yalan, doruk ile taban
birbirlerine kararak aralarndaki snrlar si
lindi; bilge kiinin dnceleri biimlerini yitire
rek bolukta asl kald. O zaman kr sal ban
ellerinin arasna alarak, "Dnemiyorum ! Ben
artk dnemiyorum ! " diye bard.
Bir mucize sonucu yeniden dirilen Lazarus'un
kaytsz baklar karsnda yaamn bir anlam,
bir deeri kalmad; yaama sevinci denen tm
duygular yok olup gitti.
O zaman, Lazarus'u imparatorun karsna
karmann tehlike yaratacan, en iyisinin onu
ldrmek olduunu konumaya baladlar. Bir
yere gtrp gmdkten sonra adamn kentten
kaarak gizlendiini syleyeceklerdi. mparator
78

Augustus, Lazarus 'un saraya getirilmesini buyur


duu zaman kllar bilenmeye balamt, ken
dini halkn mutluluuna adam genler ise kor
kun konuu ldrmeye hazrlanyorlard. An
cak Au gustus, ertesi sabah Lazarus'un huzuru
na getirilmesini buyurunca, amansz bir plan
gereklemeden bozguna urad.
Madem dehet saan adam yok edememilerdi,
hi olmazsa yznn insanlar zerinde brakt
kahredici etkiyi yumuatabilirlerdi. Bu amala
en usta berberleri, sanatlar, ressamlar topla
dlar; Lazarus'un imparatorla grtrlecei
gnden bir nceki geceyi onun grntsn d
zeltmeye harcadlar. Sakal ksaltlp ular kv
rld, temiz, gzel bir grnm kazanmas salan
d. Yzndeki, ellerindeki ceset morluu ho ka
myordu; buralar ince ince boyand, elleri pomat
land, yanaklarna kzllk srld. ektii ac
lar sonunda yal yznde oluan izgi izgi bu
ruukluklar insan irkiltiyordu; bunlar kremler
le, boyalarla dzeltilip giderildi; dzleen yanak
larna babacan bir glmsemenin, insanlara keyif
veren glcklerin, neenin krklar izildi.
Lazarus, kendisinde yaplan bu deiikliklere
byk bir kaytszlkla boyun eiyordu; sonun
da birok torun sahibi bir dede, sakin, sz dinle
yen, bab acan bir aksakall olup kt. Sanki az
nce torunlarna anlatt gln masaln onda
brakt honutluk henz yznde srp gidi
yordu, kklere gsterdii sevecenliin izleri gz
ularnda sakl kalmt. Ancak srtndaki gvey
kln karmay gze alamadlar, gzlerindeki
79

anlatm deitiremediler. Deimeden kalan bu


iki ey eriilmez tednyann insanlar zerine
evirip bakt kopkoyu, korkun byteler gi
biydi.

VI

mparatorluk saraynn grkemi Lazarus'u etki


leyip irkiltmedi. Sanki ln drl bir yandan
kuatt, ykntya d nm kendi evi ile tatan
yaplm, kaya gibi salam, gz alc saray arasn
da en ufak bir ayrm yoktu . Oraya yaklarken
d duvarlara bo verircesine bakt, bahesinin
gzelliklerini grmezlikten geldi. Ayaklarn bas
t sert mermer demeler ona ln kumlu,
oynak dzlkleri gibi geldi; giyimleri alml, gu
rurlu sarayllar onun baklar altnda gzle g
rlmeyen hava boluuna dntler. Lazarus
yanlarndan geip giderken hibiri dnp bak
madlar, nk gzlerinin onlara yapaca kor
kun etkiden ekiniyorlard. Ama ar admlarn
yanlarndan uzaklatn anlar anlamaz balarn
kaldryorlar; uzun boylu, iko, biraz kambur
yryen ihtiyarn sarayn derinliklerinde yava
yava kayboluunu korku dolu bir merakla izli
yorlard. Oradan Lazarus deil de lmn ken
disi gese insanlar bylesine rkntye kaplmaz
lard, nk o gne dein lm yalnz lle r
bilirdi, yaam da yalnz yaayanlar; ikisinin
arasnda henz kpr kurulmamt. Oysa saraya
konuk gelen bu olaand insan, lmn acsn
80

tatmt; bu yzden onun lanet olas bilgelii gi


zem doluydu, gizemli olduu kadar da kor
kun . . . Saray dolduran Romallar korku iinde,
"Bu adam ulu nderimizi, tanrsal Augustus'u
sa brakmaz," diye dndler, arkasndan
svg dolu lanetler yadrdlar. Lazarus hibiri
ne aldrmakszn gittike ilerliyor, gittike sara
yn derinliklerine dalyordu.
mparator, Lazarus'un ne mene bir kii olduu
nu renmiti, onu karlamaya oktan hazrd.
Yce Augustus yiit, mert bir adamd; kar ko
nulmaz gcn, gcnn snrszln iyi bilirdi;
yeniden dirilen adamla kanlmaz karlama
snda bakalarnn en ufak yardmn istemeyi
aklnn kesinden geirmezdi. Lazarus'la teke
tek karlat yz yze geldiklerinde yanlarnda
kimsecikler yoktu.
Taht salonuna giren konuuna, "Baklarn y
zme evirme ! " diye buyurdu. "Bann Medu
sa'nn kafasna benzediini, baktn kimseleri
taa evirdiini iittim."
Az da olsa iine korku sinmi yiit bir erkein
akaclyla, ''Ama beni taa dntrmeden
nce sana bakp seninle konuacam," diye sr
drd konumasn.
Daha bir yaknna gelerek Lazarus'un yzne
dikkatle bakt, stndeki garip bayramlk giysiyi
aknlk iinde szd. Baklar keskin, derine
ileyen trden de olsa adamn yznde ustaca
gizlenmi deiikliklerin ayrmna varmad.
"Evet," dedi. "Grnn syledikleri gibi kor
kun deil, saygdeer bir ihtiyara benziyorsun.
81

Asl korkun olan ey, bir acuzenin bu denli ho


ve saygdeer grnmesidir. Otur da konualm
biraz."
Augustus byle diyerek oturdu, szleriyle sor
mak istedikleri kadar baklaryla da sorup
renmeye alt belliydi.
''eri girerken niin selam vermedin ?"
"Selam vermek gerektiini bilmiyordum."
"Hristiyan msn?"
"Hayr, deilim. "
mparator, yanttan honut, ban sallad.
"te bunu beendim. Hristiyanlar sevmem.
Onlar yaam aalarn daha meyveve durma
dan silkelerler, mis kokan ikeklcrini rzgara
verip drt bir yana datrlar. Oyleyse sen neyin
nesisin ?"
Lazarus yant vermekte zorland.
"Ben lydm . . . " dedi en sonunda.
"Onu iittim. imdi nasl birisin, onu syle."
Beriki ardan ald. S onra vurdumduymaz bir
tavr taknrak, lgn bir sesle, "Ben lydm,"
karln verdi yeniden.
mparator daha nce kafasnda tasarlad ey
leri tek tek, sert bir dille sylemeye balad: "y
leyse beni dinle, ne id belirsiz adam ! Benim
imparatorluum canl insanlarn lkesidir, hal
km l deil diri kiilerden olumutur. Demek
ki burada fazlalksn. Senin kimin nesi olduunu
bilmiyorum, tednyada ne grdn bilmiyo
rum. Eer bana yalan sylyorsan yalann yz
ne vururum, doru sylyorsan senin dorular
n kabul etmem. Ben gsmde yaamn sevin
82

dolu rpnn, kollarmda yenilmez gcm


hissediyorum; gururlu dncelerim sonsuz
bolukta kartallar gibi kanat rpyor. Srtm
dndm yerlerde ise iktidarmn korumas,
koyduum yasalarn duldas altnda yurttalarm
sevin iinde yayor, alyor, mutlu oluyorlar.
Yaamn bu alas uyumunu gryor musun ?
Balarna ne gelecekse onu nceden cenge a
ran, onunla boumaya hazrlanan u sava
lklarn kulak verip dinliyor musun ?"
Augustus kollarn dua edercesine ileri uzatt,
byk bir gururla u szleri syledi: "Ey gksel
yaam, ulu yaam, tanrlar seni kutsasn ! "
Lazarus'tan ses kmaynca gittike artan bir
sertlikle szlerini srdrd: ""Evet, sen burada
fazlalksn ! Sen lmn yiyip bitiremedii acna
s bir kalntsn ! Can skntsndan, yaamaya
kar nefretten baka insanlara alayacak neyin
var'? Sen iren trtllar gibi tarlalarda grbz
sevin baaklarn yedikten sonra umutsuzluk,
keder kusmaktan baka ne yapabilirsin ? Senin
dorularn gece katillerinin elindeki pasl kllara
benziyor, o katillerden biri olarak seni yaamn
ellerine teslim edeceim. Ama daha nce senin
u kr olas gzlerine bir bakaym! Belki yalnz
dlekler korkuyordur gzlerinden, yiitlerin y
reinde ise bu gzler savama istei ile utku zle
mi uyandrmaktadr. O zaman belki de cezay
deil, dllendirilmeyi hak edersin . . . Bak gzle
rimin iine, Lazarus ! "
Gzlerine bakan kii tanrsal Augustus'a ilk anda
yakn bir dostuymu gibi geldi: Lazarus'un bak
83

ylesine yumuak, ylesine sevecenlik bysyle


doluydu. Bak korku deil, sessiz bir dinginlik
vaat ediyordu. Sonsuzluk, sanki imparatora sev
gilisinin, acma duygusuyla dolu kzkardeinin,
biricik annesinin bakyla bakyor gibiydi. An
cak Sonsuzluk'un onu sevgiyle kucaklamas git
tike sertleti, pce ackm az soluk alma
sn zorlatrd, demir ember salamlndaki
gs kafesi imparatorun yumuak giysisini de
lip etine girdi, buz soukluundaki kt trnakla
r yreine saplanp actmaya balad.
Yz gitgide sararan Augustus, ''Canm yanyor.
Ama olsun, bakmay srdr, gzlerime bakmay
srdr, Lazarus ! " dedi.
Sanki yzyllardr kapal kalan ar kaplar ya
va yava alyor; Sonsuzluk'un rknt veren
deheti genileyen kap aralndan souk, dur
gun bir aknt halinde ieri giriyordu. Snrsz
bir boluk ile snrsz bir karanlk iki glge gibi
szlerek aralanan kapdan ieri dald, gnein
parlakln sndrd, imparatorun ayaklarnn
altndan topra, bann stnden saraynn a
tsn alp gtrd. Augustus'un buz kesilen y
reinin szs dindi.
mp arator ayakta zor duruyordu. Gene de,
"Bak ! " dedi. "Gzlerime bak, Lazarus ! "
Akan zaman durdu, her eyin balangc ile sonu
birleti. Biraz nce konan imparatorluk taht
devrildi, taht ile Augustus'un yerini boluk ald.
Koca Roma bir anda ykntya dnt, baken
tin yerini yeni bir kent ald, boluk onu da yuttu.
Hortlayan devler gibi kentler, devletler, lkeler
84

bolukta birbiri peisra yklp yok oldular;


Sonsuzluk'un doymak bilmez kara karn onlar
birbiri ardna yuttu.
"Artk dur ! " diye bard imparator.
Sesinde bir vurdumduymazlk seziliyordu, elleri
iki yana gszce sarkmt, zerine ken ka
ranlkla yapt yararsz mcadele sonunda kar
tal baklar gitgide snyordu.
"ldrdn beni, Lazarus ! " dedi canszlaan bir
sesle.
te bu umutsuzluk sz kurtard onu. Kalkan
olup koruduu halkn dnd; diriliini yiti
ren yreine keskin, ayn zamanda kurtarc bir
sz sapland. Yreinde byk bir skntyla,
"Onlar gerekten mahvolmaya m mahkumlar?"
diye dnd. Byk bir korku duyarak irkildi;
"Hayr, Sonsuzluk'un karanlna dalm aydn
lk birer glgeyiz bizler," diye geirdi inden.
"Nazik damarlarmz dalga dalga akan, capcanl
kanla dolu; znty de sevinci de bilen koca
man yreklerimiz var," dedi iinden kabaran
bir sevecenlikle.
mparator byle dnrken, bu duygular ta
rken, terazinin kefeleri bir yaamn tarafna,
bir lmn tarafna doru ad; sonra yava ya
va yaamn yer ald kefe ar bast. Augustus
yaam boyu tatt aclar ile sevinlerde bolu
un karanlna, Sonsuzluk'un dehetine kar
savunma gc bulacak durumdayd imdi.
"Hayr, beni ldremedin, Lazarus ! " dedi ka
rarl bir sesle. "Seni ben ldreceim. Hadi, y.. I"
ru .

85

Tanrsal Augustus o akam byk bir itahla


yiyeceklerini bitirdi, sevdii iecekleri iti. Yu
kar kaldrd eli arada bir havada asl kalyor,
kartal bakl gzlerindeki parlakln yerini
arada bir donuk bir k alyor, bazen de korku
denen ey dondurucu bir souk gibi bacaklarn
yalayp geiyordu. Yenildii halde bir trl l
drlemeyen korku, asl geli saatini souk bir
sabrla beklemekteydi; korku duygusu impara
torun yaam boyunca koyu bir glge gibi yan
banda dikilip durmu, karanlk gecelerine ege
men olurken gndz aydnlnda yerini yaa
mn zntlerine, sevinlerine brakmak zorun
da kalmt.
Ertesi gn imparatorun buyruu zerine Laza
rus'un gzleri kzgn demirle daland, anayur
duna ylece gnderildi. Tanrsal Augustus onu
ldrtmekte kararsz kalmt.
Lazarus asl yurdu le yeniden dnd; frtna
larn slk alan soluuyla, yakc gnein kavu
ruculuuyla l onu alp kabul etti. Oraya varn
ca Lazarus gene bir kayann stne oturdu, vah
ilere zg saakl ban gene yukar kaldrd.
Dalanm gzlerinin yerinde iki karanlk ukur
bir ey grmeksizin, yreklere rknt veren
bir bakla gkyzne bakyordu. Kutsal kent
uzaklarda tedirgin edici bir grltyle uulda
maktayd, yaknlarda ise sszlk ile boucu bir
dinginlik vard. Bir mucize sonunda dirilen ve
son gnlerini yaayan Lazarus'un oturduu ka
yaln yanna kimse sokulmuyordu, komular
86

evlerini oktan brakp uzaklara gitmilerdi. La


zarus'un kzgn demirle dalanp kafatasnn de
rinliklerine gmlen lanetli bilgileri pusu kur
muasna orada gizlenmi duruyordu, bu bilgi
ler yatt pusudan frlayarak binlerce grmez
gzn baklar olarak insanlarn beynine sapla
nabilirdi. O yzden kimse Lazarus 'un yzne
bakmaya cesaret edemiyordu.
Akam gne daha bir kzarp byyerek ufka
eildiinde kr Lazarus da yavaa yerinden
dorularak gnein ardndan yryordu. Ayak
lar arpp tkezledike kayalar yuvarlyor, son
ra arlaan gvdesiyle zar zor ayaa kalkarak,
gsz admlarla yeniden yryordu. Akam g
neinin krmz zemininde onun kopkoyu karal
ts ile yana alan kollar tpk dev bir ha gibi
gzkmekteydi.
Bir keresinde gene byle bir gne yolculuuna
kt ve bir daha dnmedi. Anlald kadaryla,
lmn gizeml egemenli altnda gn boyun
ca kalan ve mucizevi biimde yeniden dirilen
Lazarus'un ikinci yaam bylece sona erdi.

87

van lyi 'in lm


Lev Tolstoy

Adliye Saray'nda Melvinski davasna bakan


yarglar ile savc durumaya ara vererek van
Yegorovi abak'n odasnda toplandlar. Ko
numa dnd dolat nl Krasovk davasna gel
di. Fiyodor Vasilyevi, dosyann kovuturmaya
yer olmad kararyla kapatlmasn iddetle sa
vunurken, van Yegorovi kendi grnde di
reniyordu. Ta batan beri tartmaya katlmam
bulunan Piyotr vanovi ise, eline az nce ald
resmi Adliye gazetesini gzden geirmekteydi.
Birdenbire, "Baylar, van lyi lm ! " dedi.
''Doru mu sylyorsunuz?"
.
"1 te, o k uyun 1. . . . "
Taze mrekkep kokan gazeteyi Fiyodor Vasilye
vi' e uzatt.
Siyah ereve iinde unlar yazlyd: "Praskov
ya Fiyodorovna Golovina, sevgili kocas, yarg
89

kurulu yesi van lyi Golovin'in 4 ubat 1 882


gn yaama gzlerini yummu olduunu tm
akraba ve dostlarna duyurur. Cenaze treni
Cuma gn leden sonra saat birde yaplacak
tr."
van lyi, odada bulunanlarn meslektayd.
Hepsi de onu severdi. Birka haftadr hasta yat
yor, hastalnn iyi olmayaca syleniyordu.
Henz grevinden ayrlmamakla birlikte, lm
durumunda onun yerine Alekseyev'in, Alekse
yev'in yerine ise Vinnikov'un ya da tabel'in ata
naca sylentileri dolamaktayd. Bu nedenle,
van lyi'in ldn renir renmez odada
ki baylarn ilk aklna gelen, bu lmn kendile
rinin ve tandklarnn makam deitirmesi, rt
bece ykselnesi bakmndan ne gibi bir etkisinin
olacayd.
Fiyodor Vasilyevi, ""Artk ya tabe'in ya da
Vinnikov'un yerini alrm. Zaten oktandr sz
veriyorlar. Daire deiiklii bir yana, ylda sekiz
yz rublelik bir cret art da olacak," diye
geiriyordu iinden.
Piyotr vanovi ise, ""Kaynmn Kaluga'ya atan
masn salayabilirim artk. Karm ok sevine
cek. Bylece kardei iin bir ey yapmadm
syleyemez," diye dnyordu.
Piyotr vanovi bir an iin dncelerden syr
larak, ""Zavallnn yataktan kalkamayacan bi
liyordum.Yazk oldu," dedi.
""Doktorlar bir trl tan koyamadJar. Daha do
rusu her biri baka bir ey syledi. Onu son gr
dmde dzelecekmi gibi bir hali vard."
90

"Adamcaz bayramdan beri greyim dedim,


nedense frsat bulamadm. "
"Mal mlk var myd bari?"
"Karsnn bir eyleri var sanyorum, ama nemsz.
"Cenazeye gitsek iyi olur. ok da uzakta oturu
yorlar."
"Sizin evden, demek istiyorsun. Sizin evden her
kes uzak."
abak'a glmseyerek bakan Piyotr vanovi,
"Nehrin br yakasnda oturuyor olmam bir
trl balamadnz," dedi.
Bylece kentte mahallelerin birbirine uzakl s
tne konua konua duruma salonuna getiler.
Bu lm olaynn zihinlerde uyandrd eitli
makam deiiklii ve yeni bir greve geme d
nceleri bir yana , yakn bir tandn lm ol
mas, hepsinde, her zaman olduu gibi, "yi ki
len ben deilim de o' yollu sevin dolu bir duygu
uyandrmt.
Her biri, "Grdn m, adam lp gitti! Ama ben
yayorum," diye dnyor ya da iinden byle
geiriyordu. Bu arad v an lyi'in dostlar diye
bileceimiz yakn arkadalar, zorunlu ve skntl
bir nezaket borcunu yerine getirmek iin de olsa,
cenaze trenine kathnak, lenin dul karsna ba
salna gitmek gerektiini anmsadlar.
van lyi 'in en yakn dostlar Fiyodor Vasilyevi
ile Piyotr vanovi'ti.
Piyotr vanovi, Hukuk Okulu'ndan beri van
lyi'in arkadayd, kendini ona kar her ba
kmdan borlu sayyordu.
.

"

91

le yemeinde karsna van lyi'in ldn,


artk kardeini kendi eyaletlerine aldrabileceini
syledikten sonra, dinlenmek iin uzanaca yer
de frakn giydi, van lyi'in evine yolland.
van lyi'in evinin nnde bir kupa arabas ile
iki fayton duruyordu. Evin giriinde, vestiyerde,
st simle, srmayla ilemeli, pskll bir tabut
kapa duvara yaslanmt. Siyahlar giyinmi iki
kadn krklerini karyordu. Bunlardan biri van
lyi'in kzkardeiydi, teki ise onun tanmad
bir bayan. van lyi'in arkadalarndan Schwarz
o srada merdivenlerden aa inmekteydi. Schwarz
yukardan Piyotr vanovi'i grr grmez durdu.
''van lyi aptalca bir i yapt, biz onun gibi ena
yilik eder miyiz?" dercesine gz krpt.
ngiliz usul favorilerinin evreledii yz ve
fraknn iindeki s rm gib i ince bedeniyle
Schwarz'n tkrldm bir kibarl vard. Uar
tavrlarna uymayan bu kibarln burada hi
uygun kamadn dnd Piyotr vanovi.
Piyotr vanovi kadnlarn ne gemesine izin ve
rerek arkalarndan merdivene trmand. Schwarz
yukarda durmu onu bekliyordu. Piyotr vano
vi onun niin durduunu anlad, herhalde o ak
am vint1 oynayacaklar yeri syleyecekti. Yk
sek grevliler, van lyi'in dul karsnn yanna
gittiler; ciddi bir yz taknmaya alarak du
daklarn sran Schwarz ise, gzlerinde oynak
bir parlt, ka gz hareketiyle Piyotr vanovi'e
lnn konulduu oday gsterdi.
1) Vint; bir iskambil oyunu. (.n.)

92

Piyotr vanovi, byle durumlarda sklkla oldu


u gibi, lnn yannda ne yapacan kestireme
den odaya girdi. Aklna gelen ilk ey istavroz
karmann bir sakncasnn olmayacayd. stav
roz karn-ken ayn zamanda ne eilmek gerekip
gerekmediini bilmedii iin orta yolu seti: Oda
ya girerken eliyle istavroz karmaya, bir yandan
da eilir gibi yapmaya balad. El ve ba hareket
lerinin izin verdii lde oday gzden geirmeye
alt. lenin yeeni olabilecek, bir tanesi kolejli
iki delikanl, istavroz kararak dar doru y
ryorlard. Put gibi kmldamadan duran, yal
bir kadn vard kede. Kalarn garip bir biin
de havaya kaldrm baka bir kadn ise onun
kulana bir eyler fsldyordu. ri yapl, uzun
redingotlu, gen bir papaz, yznde, 'Dnya bana
vz gelir!' diyen bir ifadeyle bara bara dua
okuyordu. Evin mutfak ilerine bakan uak Gera
sim, yerlere bir eyler saarak Piyotr vanovi'in
nnden sessizce geti. Piyotr vanovi salan
eyleri grnce, bozulmaya balayan cesedin hafif
kokusunu hissetti. van lyi'i son ziyareti sra
snda, mutfak ilerine bakan bu kyl ua, has
tann odasnda hastabakc olarak grmt; van
lyi onu ok severdi. Piyotr vanovi istavroz
stne istavroz karyor; tabut, papaz ve ke
deki masann stne konulmu aziz tasvirlerine
doru hafife ne eiliyordu. Eliyle istavroz
karma iinin bir hayli uzadn anlar anlamaz
biraz duraklad, lye bakmaya balad.
Btn ller gibi, katlaan organlar olanca ar
lyla, ii bezle kapl tabuta yatrlan l ba
93

bir daha kalkmamacasna yasta gmlmt.


Btn ller gibi, kk akaklarnn stndeki
salar dklm, halmumu sars aln daha da
tmseklemiti; burnu ise stdudann zerin
de glkle duruyor gibiydi. Son grd gn
den heri van lyi ok deimi, daha da zayfla
mt; ama yz btn llerinki gibi, canl oldu
u zamankinden daha gzel, en nemlisi daha
grkemli bir grne brnmt. Bu yzde,
yaplas gereken eyi doruluuna inanarak
yapanlarn kendinden emin ifadesi vard. Yzn
duruunda, ayrca, yaayanlara bir sitem, bir
anmsatma istei okunuyordu. van lyi'in y
znde okunan anmsatma istei Piyotr vanovi'e
yersiz, en azndan onunla ilgili deilmi gibi geldi.
Birden iinde tatsz bir duygu kabard; davran
nn nezaket kurallarna uymadn hile hile,
ivedi bir hareketle bir kez daha istavroz kara
rak geriye dnd, kapya doru yneldi.
S chwarz onu holde beklemekteydi; ayaklarn
genie iki yana am, elleri arkasnda, silindir
apkasyla oynuyordu. S chwarz'n k giyimi
iinde tertemiz, hoppa grn Piyotr vano
vi'i biraz canlandrd. Piyotr vanovi arkada
nn byle sersemletici duygulara pabu braka
cak trden olmadn hemen anlad. Onun yal
nz hu duruu hile, van lyi'in cenaze treni
nin, onlarn dzenli oturumlarn bir kerecik hile
olsa datmaya yetecek bir neden olmayacan
gsteriyordu. Yani uak amdana yepyeni drt
mum koyarken, bir deste kat ap hu akam da
oyuna oturmalarn hibir ey engelleyemezdi.
94

Zaten byle bir olayn ho bir akam geirmelerine


engel olacan dnmek bile yersizdi. Schwarz,
Piyotr vanovi nnden geerken Fiyodor Vasil
yevi'in evindeki vint partisine katlmasn fslty
la syleme frsatn karmad. Ne yazk ki Piyotr
vanovi o gnk oyuna katlamayacakt.
Btn abalarna karn gvdesinin belden aa
genilemesini nleyemeyerek imanlam, indi
de siyah bir tlle rtt bana kadar karalara
brnm olan, van lyi 'in orta boylu dul kars
Praskovya Fiyodorovna, kalar tabutun nn
de duran kadnnki gibi tuhaf bir biimde hava
ya kalkk, hanmlarla birlikte lnn odasna
yrrken, "'Tren hemen balayacak, ieri buyurun, " d e d ."
S chwarz, kadnn nerisini kabul edip etmedii
anlalamayan bir hareketle eilerek duraklad.
Praskovya Fiyodorovna, Piyotr vanovi'i tan
ynca iini ekti, iyice yanna sokulup elini tuta
rak, ""Biliyorum, van lyi'in gerek dostu sizdi
niz . . . " dedi.
Piyotr vanovi'ten bu szlerine uygun bir dav
ran beklercesine bakt. Piyotr vanovi ieride
nasl istavroz karmann gerektiini anlamsa,
burada da i ekmenin, kadnn elini skmann
ve, ""Bana gveniniz ! " demenin kanlmazln
anlamt. Dnd gibi de yapt. Oy le yapn
ca istedii sonucu elde ettiini hissetti. Kendisi
de duygulanmt, kadn da.
Kadn ona, ""Tren balamadan biraz kalm,"
dedi. ""Sizinle konuacaklarm var . . . Kolunuzu
verin."
95

Piyotr vanovi kolunu uzatt, ona zntyle


gz krpan Schwarz'n nnden geerek kadnla
yan yana baka bir odaya yrdler.
Schwarz'n oynak bak; " Grdn m vintin
alasn? Eh, kusura bakmayn, biz de bakasn
buluruz. Yakanz kurtarr gelirseniz beli oyu
na geeriz," diyordu.
Piyotr vanovi daha bir derinden, zgn zgn
iini ekti. Praskovya Fiyodorovna kranla ko
lunu skt. Pembe duvar katlaryla kapl, iin
de hzn saan bir lambann yand konuk oda
sna girerek masaya oturdular. Kadn divana
geti, Piyotr vanovi ise yaylar bozulduu iin
altnda bir trl dzgn durmayan pufa iliti.
Praskovya Fiyodorovna, nceden ona sandalyeye
oturmasn sylemek istemi, ama bunun duru
muyla uyumayacan dnerek vazgemiti.
Piyotr vanovi pufa otururken van lyi'in bu
oday yeni batan zene bezene dzenlediini,
yeil yaprak desenli pembe duvar kadn alma
dan nce bu desenin odaya yakp yakmayaca
n ona sorduunu anmsad. Konuk odas mo
bilyalarla, bir sr vr zvrla azna kadar do
luydu. Masann yanndan geip divana oturur
ken kadncazn siyah mantosunun stndeki
siyah t1;il, bir sandalyenin oymasna taklmt.
Piyotr Ivanovi tl kurtarmak iin dorulaym
derken altndaki puf kabararak onu yukar it
meye balad. Ama kadn tln kendisi kurtar
maya alt iin Piyotr vanovi yerine otura
rak ayaklanan pufu altnda ezdi. Ama tl bir
trl kurtulmuyordu ; Piyotr vanovi bir daha
96

kalkt, puf gene ayaklanarak bu sefer atrdama


ya balad. Tl takld przden kurtarnca
kadn temiz patiska bir mendil kard, alamaya
balad.
Tln kadnn bana at i, pufla olan kavgas,
Piyotr vanovi'in acma duygularn bastrd
iin ortada somurtup duruyordu. Onlar bu g
durumdan kilerci Sokolov kurtard. Sokolov,
Praskovya Fiyodorovna'nn mezarlkta ayrtt
yerin iki yz ruble tuttuunu sylemeye gelmiti.
Kadn alamay keserek kurbanlk koyun are
sizliiyle Piyotr vanovi'e bakt. Franszca, du
rumlarnn iyice gletiini syledi. Piyotr va
novi, 'Ne yaparsnz ?' gibisinden sessiz bir ia
ret yapt.
Kadn cmert grnmeye alarak, ayn zaman
da lgn bir sesle, "Sigara buyurun," dedi.
Sonra da Sokolov ile mezar iini grmeyi sr
drd.
Piyotr vanovi sigarasn ierken kadnn nce
den mezar iin yer fiyatlarn inceden inceye so
ruturduunu, alnacak yerle ilgili kararn ok
tan verdiini rendi. Kadn, mezar iini bitir
dikten sonra ilahici arlmas konusunda yapl
mas gerekenleri syledi. Sokolov dar kt.
Kadn, masann stnde duran albmleri bir ke
nara iterken, "Her iimi kendim grmek zorun
daym," dedi. Piyotr vanovi'in sigarasnn k
l mobilyann zerine dmek zereyken kl
tablasn aceleye konuun nne srd.
"zntlym diye para ileriyle uraamad
m sylemek doru olmaz. Beni avutmasa bile
97

oyalayan tek ey, ite kocamla ilgili bu gibi iler


oluyor."
Byle diyerek, alayacakm gibi yeniden mendili
ni kard. Ama birden kendini zorlarcasna silki
nip toparland, sakin bir sesle konumaya balad:
''Sizi buraya bir dileimi iletmek iin ardm."
Piyotr vanovi altnda kmldamaya balayan
yaylarn fazla ileri gitmesine meydan vermeden
biraz dorularak kadnn nnde eildi.
''Son gnlerde kocam ok ac ekti."
"Ya ? Neden ?"
"Hem de ne aclar! Dakikalar deil, saatlerce dur
madan bard. Son gnk bartsnn ard
arkas kesilmedi. Dayanlacak gibi deildi. Gn
lerce nasl dayandma ben bile ayorum.
lklar kapnn tesinden iitiliyordu. Ah, ne
ler ektiimi bir bilseniz! . . . "
"Bilinci yerinde miydi?"
"Son anna kadar. lmne eyrek saat kala
hepimizle vedalat, hatta Volodya'y yanndan
gtrmemizi bile istedi."
Kendisinin ve karsndaki kadnn utanmadan
rol y aptklarn bilmesine karn, nce afacan
bir ocuk, sonra bir okullu, daha sonra da bir
i arkada olarak ok yakndan tand birinin
ac ekiini dnmek Piyotr vanovi'e birden
byk bir rperti verdi. lnn burnunu st
dudana doru itercesine tmsekleen aln bir
kez daha gznn nne gelince, kendi kendin
den korkmaya balad.
" gn sren korkun aclar ve lm . . . Bu du
rum her an, hatta hemen imdi benim de bama
98

gelebilir," diye dnnce ii korkuyla doldu.


Ama bunun hemen arkasndan, nasl olduunu
anlamadan, bu olayn kendisinin deil, van l
yi'in bana geldiini, kendisine byle bir eyin
olmamas gerektiini ve olmayacan, Schwarz'n
yznden de anlalaca zere, kt eyler d
nerek karamsarla dmenin yersizliini ak
lna getirdi. Bunu dnnce rahatlad ve lm
kendisiyle deil de yalnz van lyi'le ilgili bir
eymi gibi arkadann nasl ldn inceden
inceye soruturmaya balad.
Kocasnn ektii gerekten korkun bedensel
aclar btn ayrntlaryla anlattktan sonra Piyotr vanovi bu aclarn nasl bir ey olduu
nu en azndan Praskovya Fiyodorovna'nn sinir
lerinin bylesine ypranmasndan anlamt- dul
kadn asl konuya gemenin gerektiini dne
rek, ''Ah, Piyotr vanovi," dedi. "Ne kadar zor,
ah, ne kadar zor bir durumdaym, bilseniz ! . . . "
Sonra <;I a alamaya balad.
Piyotr lvanovi iini ekerek atn sonunun gel
mesini bekledi. Kadn mendiliyle burnunu silin
ce bir kez daha, "Bana gveniniz . . . " dedi. Bu
nun zerine kadn yeniden konumaya balaya
rak ondan istedii eyi anlatt. Kocasnn arka
dandan renmek istedii, van lyi'in lm
zerine hazineden dul ayl almann yollaryd.
Dul ayl almann yollarn Piyotr vanovi'ten
renmek istiyormu gibi bir tavr taknmakla
birlikte konunun inceliklerini ondan daha iyi
bildii gzden kamyordu. Kocasnn lm
zerine hazineden ne kadar para verileceini de
99

biliyordu, ama onun asl renmek istedii, daha


yklce bir dul aylnn balanp balanamaya
cayd. Piyotr vanovi bir kar yol bulmaya
alrcasna bir sre dnd, sonra cimriliin
den dolay hkmete sverek, istenilenin mm
kn olamayacan syledi. Bunun zerine kadn
bir daha iini ekti, ziyaretisinden kurtulmaya
almann yollarn aramaya balad. Adam bu
nu anlad, sigarasn sndrd, kadnn elini s
karak hole kt.
Bir duvarnda van lyi'in pek beendii kelepir
saat asl yemek odasna girince orada papaz, t
rene gelen birka tand ve van lyi'in yetikin
kzn grd. O da karalara brnmt, zaten
ince olan beli yas giysileri iinde daha da ince
duruyordu. Somurtkan, kararl, fkeli bir gr
n vard. Piyotr vanovi'e, bir suluya selam
verir gihi eilerek selam verdi. Kzn arkasnda
ise, iittiine gre, nianls olan, yakndan tand,
zengin bir aileden gen bir sorgu yargc dikiliyor
du. Onun da yznde ayn kskn ifade vard.
Piyotr vanovi zgn bir yzle herkesi selamla
dktan sonra lnn bulunduu odaya gemek
zereydi ki, van lyi'in tpk kendine benzeyen
kolejli olu merdivenin banda grnd. Piyotr
vanovi'in Hukuk Okulu'ndan2 tand kk
van lyi'in ta kendisiydi bu ocuk. Alamakl
gzleri, on , on drt yalarnda, su ilemi
ocuklarn gzlerini andryordu. Olan, Piyotr
vanovi'i grnce surat ast, kzaran yzn
2) Ortaokuldan sonra gidilen meslek okulu. (.n.)

1 00

buruturdu. Piyotr vanovi, ocuu bayla se


lamladktan sonra lnn odasna girdi. Cenaze
treni srerken mum klar, inlemeler, gnlk
kokusu, gzyalar, hkrklar birbirine kart.
Piyotr vanovi, ba eik, gzlerini nndeki
ayaklara dikerek somurtuyordu. Bir kerecik ol
sun ban kaldrp lye bakmad, iinde gittik
e zayflayan karamsar duyguya kendini kaptr
mad, darya ilk kanlardan biri de o oldu.
Sofrada kimsecikler yoktu. Mutfak ua Gera
sim, lnn odasndan darya frlad, gl el
leriyle btn krkleri kartrarak Piyotr va
novi'inkini bulup kard.
Piyotr vanovi bir ey sylemi olmak iin, ''Ne
var, ne yok, Gerasin '?'' ded i. "Beyefendi iin ok
zldn m '? "
"Tanr'nn emri. Hepimizin gidecei yer oras. "
Gerasim bunlar sylerken, eksiksiz iki sra be
yaz dilerini de gstermiti. S onra ii bandan
akn birinin ivecenliiyle kapy at, arabacya
seslendi. Piyotr vanovi'iu arabaya binmesine
yardm ettikten sonra yaplmas gereken bir eyi
anmsam gibi, yeniden eve doru seirtti.
Gnlk, ceset ve fenol kokusundan sonra temiz
havay cierlerine doldurmak Piyotr vanovi'in
ok houna gitti.
"Nereye emredersiniz '? " diye sordu arabac.
"Daha vakit erken, Fiyodor Vasilyevi'e uraya
ym bakaym."
Oraya vardnda arkadalar tam birinci partiyi
bitirmek zereydiler; o nedenle beinci oyuncu
olarak aralarna girmesi kolay oldu.
1 01

il

van lyi'in sona eren yaamnn yks yaln


ve olaan olduu kadar korkuntu. Tam krk
be yanda, yarglar kurulu yesi olarak dn
yaya gzlerini yummutu.
van lyi, Petershurg'da eitli daire ve bakan
lklarda grev yapm olan bir memurun oluy
du. Bahasnn meslek yaam, nemli bir ii y
rtemeyecekleri aka belli olduu halde, uzun
hizmet yllar ve eritikleri mevki dolaysyla me
murluktan atlamayan, bu nedenle de uydurma
makamlar yannda, onlar ok uzun sren yal
lklarnn son anna kadar yaatacak be alt hin
lik uyduruk cretler alan insanlarn meslek ya
amnn bir benzeri olmutu.
nc dereceden memur lya Yefimovi Golo
vin ayrca bir sr gereksiz kuruluun gereksiz
bir yesiydi.
lya Yefimovi'in olu vard. van lyi ailenin
ikinci oluydu. En bykleri baka bir bakanlk
ta alt halde meslek yaam babasnnkinin
ayns olmu, cretlerin kendi kendine ykseldii
bir dereceye iyice yaklamt. nc olu bece
riksizin biriydi. Girdii btn ilerde bir terslikle
karlam, imdi de demiryolu iletmesine ge
miti. Gerek babas, gerekse aabeyleri, en ok
da onlarn karlar nc olandan nefret et
mekle kalnyorlar, pek zorunlu olmadka onun
adn dahi anmaktan kanyorlard. Ailen i n tek
kz ise, babalar gibi bakentte bakanlk memu
ru olan Baron Grerle evliydi.
1 02

van lyi iin "le phenix de la famille'1 derlerdi.


Ne aabeyi gibi titiz ve souk, ne de kk kar
dei gibi akl bir kar havadayd. Onlarn ortas
bir ey; zeki, afacan, canayakn, terbiyeliydi.
Kk kardeiyle birlikte Hukuk Okulu'na gir
miler; teki beinci snftan kovulduu halde,
o, okulu baaryla bitirmiti. Hukuk Okulu'nda
nasl bir ocuksa, yaam boyunca da yle kal
mt: Yetenekli, en, scakkanl, girgin, grevi
sayd eyi sonuna kadar gtren bir adam . . .
Onun grev olarak grd ey, stlerinin grev
saydklarnn aynsyd. Ne ocukken, ne de son
ralar bakalarna yaltaklanan biri olmutu;
ama kklnden beri, a koan sinekler
gibi, kendisinden yksektekilerin ekimine kap
larak onlarn tavrlarn taknm, yaam grle
rini benimsemi, onlarla yakn ilikiler kurmutu.
ocukluk ve genliin btn heyecanlar onda
derin izler brakmadan uup gitmi, sonunda
olgun, gururuna dkn bir delikanl olmutu.
Okulda ancak son snfa doru, sezgisiyle doru
luuna inand liberal grleri benimsemiti.
Hukuk Okulu'ndayken giritii birtakm hare
ketleri zaman zaman beenmez, bunlar yapar
ken kendisinden tiksindii bile olurdu. Ama son
ralar, ayn hareketlerin byklerince de yaplp
stelik kt gzle grlmediini anlaynca, ken
disi bunlara iyi gzle bakmamsa bile, hepsini
kolaycack unutmu, bir daha hibirini aklna
getirip zlmemiti.
3) Ailenin medar iftihar. (.n.)

1 03

Hukuk Okulu'nu onuncu snf bir memur olarak


bitirdikten sonra b abasndan para isteyerek
Charmer'e bir resmi elbise diktirdi, 'respicc
finem '4 yazl bir madalyonu zincirle kemerine
takt, retmenlerine veda edip arkadalaryla
Donon'da gzel bir yemek yedi. van lyi, Hu
kuk Okulu'nda olduu gibi, grev yapt yerler
de de kolayca ilerini dzene koydu. Bir yandan
mesleinde ilerlerken, bir yandan da gnn
gn ediyordu. Arada bir grevinin gerei olarak
ile merkezlerine gidiyor, hem stleri hem de
astlaryla iyi geiniyor, zellikle Raskolniklerle3
ilgili davalara vlmeye deer bir drstlk ve
titizlikle bakyordu.
Gen oluuna, keyif dknlne karn gre
viyle ilgili konularda ok arbal, resmi, hatta
sertti. Toplumsal ilikilerinde ise en akrak,
nkteci, terbiyeli, ho grl -evlerine aileden
biriymi gibi girip kt amiri ile karsnn sy
ledikleri gibi- 'bon enfant'd.6
Bir tara ilinde ona asknt olan bir kadnla, son
ra da bir kadn terzisiyle gnl ihkisi oldu. Ora
daki askeri birlie atanan hassa subaylaryla iki
alemlerine katld, yemeklerden sonra uzak bir
sokaa gittiler. Amirine yaranmak, hatta kars
nn gzne girmek iin zel aba harcad za
manlar oldu, ama bu davranlara, toplumun
kabul ettii kurallara uygunluu dolaysyla
4) Latince'de 'her iin sonuna bak'. (.n.)
5) Ortodoks Kilisesi'nden ayrlarak ayinlerini eski usullere gre yapan
mezhep yeleri. (.n . )

6) Franszca'da 'iyi ocuk'. (.n . )

1 04

k1 gzle baklamazd, olsa olsa Franszca u


zdeyiin kapsamna girebilirdi : il fa ut que
jeunesse se passe. Btn bunlar tertemiz ellerle,
temiz gmlekler giyilmi olarak, Franszca konu
ularak, en nemlisi de sekin bir toplu] uk iin
de gemekteydi. Sekin bir topluluk iinde ge
mesi dolaysyla da yksek memurlarca ho kar
lanyordu.
van lyi bylece be yl hizmet etti, daha sonra
grevinde bir deiiklik oldu. Yeni hukuk kuru
lular ortaya km, yeni yeni insanlara gerek
sinme duyulmutu.
te van ly i bu yeni insanlardan biriydi.
van lyi'e sorgu yargl grevi nerilmi, bu
grevin baka bir ilde olmasna karn, kurulu
dzenini bozup yeni bir dzen kurmak pahasna
da olsa bunu kabul etmiti. Dostlar onu yolcu
etmeden nce hep birlikte satn aldklar gm
bir sigaralk armaan ettiler, van lyi yeni g
rev yerine uurland.
van lyi zel iler memurluunda olduu gibi,
sorgu yarglnda da ne istediini bilerek, gre
vini zel yaantsndan ayrarak, kendini herke
se saydrp herkesi sayarak alyordu. Yeni g
revi eskisinden ok daha ilginti onun iin. Eski
grevinde, mdrn kapsnda korkudan titre
erek bekleen dilek sahiplerinin ve kk me
murlarn imrenen baklar arasnda, srtnda
Charmer'in diktii k giysi, elin i kolunu sallaya
rak ieri girmesi, mdrle kar karya oturup
7

7) Franszca'da 'genleri ho grmeli'. (.n.)

1 05

ayn ierken sigarasn tttrmesi ho bir ey


di. Ama o zaman emrinin altnda bylesine ok
insan yoktu. Olsa olsa grev iin ilelere gittii
zamanlar emniyet amiri ile anlamazla den
ler ona son derece saygl davranyorlard. van
lyi, emrinin altndaki bu birka kiiye nazik,
hemen hemen arkadaa davranr, onlardan da
ha gl olduu halde, dosta, senlibenli davran
dn hissettirmek isterdi. Ama byle davrana
bilecei kiilerin say s ka taneydi ki?
Sorgu yargc olduu zaman en forslu, en burnu
havada kiileri avcunun iine aldn; balkl
resmi kada yazaca birka satr yazyla bu
forslu, burnu havada kiileri karsna sank ya
da tank olarak getirebileceini, oturmalarn sy
lemedii srece sorularna karsnda dikilerek
yant verdirecein i biliyordu. Ama o, yetkisini
ktye kullanmyor, tam tersine davranlarn
yumuatmaya alyord u . Yeni grevinin btn
ekicilii de, gcnn aynlma varmasyla birlik
te, bunun etkisini yumuatahilme olanayd.
Grevini yrtrken, zellikle soruturmalarda,
konuyla ilgili olmayan ayrntlardan kolayca sy
rlmasn biliyor; konu ne denli kark olursa
olsun, kendi kiisel grnden hi sz etmeden,
davann kat zerinde yalnz d hatlaryla be
lirmesini, en nemlisi de, btn teferruatlara
uyulmasn salyordu. Bu tarz alma yeniydi.
Ayrca, 1 864 yasalarnn uygulamasna ilk ge
enlerden biri de van lyi'ti.
van lyi sorgu yargc olarak yeni bir ile atann
ca yeni dostluklar, ilikiler kurdu; tavrn dei1 06

tirerek kendini yeni bir kii olarak kabul ettirdi.


l yneticileriyle arasnda epeyce bir mesafe b
raktktan sonra adliye personelinden ve kentte
yaayan zengin soylular takmndan iyi bir arka
da evresi seti. Bu arada hkmetten pek mem
nun deilmi gibi tavrlar taknarak, lml bir
liberallii ve Batllama grn benimsedi.
Ayrca giyim kuamnn inceliinden bir ey yi
tirmeden, sakalnn istedii biimde uzamasna
gz yumdu.
Yeni kentteki yaants da iyice dzene girmiti.
Valiye cephe alan memurlar topluluu birbirine
balyd, ayl da artmt. Burada oynamaya
balad vist oyunu da yaantsna ayr bir tat
katyordu. van lyi 'in bir an neesini yitirme
den, uza grerek onayabilmesi, ou zaman oyu
nu onun kazanmasn salyordu.
Yeni kentteki grevinin ikinci ylnda ileride ka
rs olacak bir gen kzla tant. Praskovya Fiyo
dorovna Mihel, van lyi'in bulunduu toplu
luktaki kzlarn en zekisi, en ekicisi, en gz alc
syd. teki elenceleri ve grev yorgunluklarn
dan sonraki dinlenmeleri dnda, van lyi,
Praskovya Fiyodorovna ile hoa vakit geiri
yor, sklmadan karlkl eleniyorlard.
zel iler memuruyken danslara katlrd, ama
sorgu yarglna baladktan sonra dansa ara
da bir kalkar oldu. "Her zaman dansa kalkmam,
hem pek dikkat de etmem, ama i iddiaya bindi
mi, herkesten daha gzel dans etmesini bilirim,"
demeye getirirdi. Praskovya Fiyodorovna'yla da,
seyrek olarak, toplantlarn sonuna doru dans
107

ediyordu; ite daha ok bu danslar dolaysyla


dr ki gen kzn gnln kazanmay bildi.
van lyi 'in kafasnda ak olarak belirmi bir
evlenme tasars yoktu , ama gen kz kendisine
ak olunca evlilii ciddi olarak dnmeye ba
lad. Kendi kendine, ''Sahiden, evlensem nasl
olur ?" diye sordu.
Praskovya Fiyodorovna soylu bir ailenin, gzel,
fazla drahomas bulunmayan bir kzyd. van
lyi kendisine daha iyi bir e seebilirdi, ama
bu da iyi saylrd . Kendi ayl vard, evlenecei
kzdan da bir o kadar umuyordu. stelik Pras
kovya Fiyodorovna soylu bir aileden gelen, ca
nayakn, ho, ok da akl banda bir kzd. van
lyi'in Praskovya Fiyodorovna'y sevdii ya da
onunla iyi anlat iin evlendiini sylemek ne
kadar yanl olursa, onunla srf evresinin byle
bir birlemeyi uygun bulduu iin evlendiini
sylemek de o kadar hakszlk olur. van lyi
kendi d ncelerine gre kararn verdi. Hem
iyi bir kzla evlilik ba kuracak, hem de bylece
byklerinin istediklerini yerine getirecekti.
Dnd gibi de yapt.
Dn hazrlklarndan balayp karsnn gebe
liine kadar karlkl sevgi, yeni mobilyalar, ye
ni kapkacak, yeni amarlar arasnda geen ilk
evlilik aylar van lyi'in o kadar houna gitti
ki o zamana dein iinde bulunduu ve kendi
yaradlna has yaamnn bakalarnca da uy
gun karlanan arbal, skntsz, ho, elenceli
havasnn evlilikle bozulmak yle dursun, daha
da canlanacan dnmeye balad. Ama kar1 08

snn gebeliinin ilk aylarndan sonra, hi bekle


medii ve bir trl yakasn kurtaramad, yep
yeni, umulmadk, edep kurallarna aykr, daya
nlmas zor olaylarla karlamaya balad.
Kars, ortada fol yok yumurta yokken, kendi
deyimiyle 'de gaite de creur'8 yaamnn tadn
tuzunu karyordu. Durup dururken onu ks
kanyor, ondan kendisine ilgi gstermesini isti
yor, saa sola atyor, ho olmayan, kaba baz
davranlarda bulunuyordu.
van lyi, nce, yaam karsndaki her zamanki
kolayc, nazik tavryla, bu can skc durumdan
kurtulmaya alt. Byle davranmakla imdiye
dek burnu bile kanamamt. Karsnn suratsz
ln grmezlikten gelerek evine arkadalarn
arp oyun partileri dzenliyor; arada bir de
kulbe ya da arkadalarnn evine gidiyordu.
Bylece eski, kolay, elenceli yaantsn srd
ryor denilebilirdi .
Ama bir gn kars at azn yumdu gzn,
ona sylemediini brakmad; sonra da kocasna
istediklerini her yaptramaynda onu ayn bi
imde azarlamaya balad.
Karsnn dediklerini yapmad, yani onunla
birlikte evde oturup ile doldurmad srece,
onun bu hr gre son vermeyeceini anlayan
van lyi'in iine bir korku dt. Evlilik yaa
mnn, en azndan karsyla geecek gnlerin,
her zaman elenceli, huzur dolu olamayacan,
tersine, huzurunu karacan grerek bu du8) Franszca'da 'nlnce". (.n.)

1 09

rumdan kurtulmak iin k yollar aramaya


balad. Grevinin Praskovya Fiyodorovna ze
rinde olumlu bir etkisi bulunduunu biliyordu;
ite bu yoldan, greviyle ilgili ykmllklerle
karsna kar savamaya, bylece bamszln
korumaya karar verdi.
ocuklarnn doumundan sonra ortaya kan,
beslenme sorunlaryla ilgili baarsz denemeler,
anne ile bebein hem gerek hem hayali hastalk
lar, bu gibi durumlarda kendisinden ilgi bekle
nen, ama byle eylerden fazla anlamayan van
lyi'e bamsz yaantsn korumas konusunda
daha ok engel karyordu.
Karsnn hrnl artp daha ok sinirlendike,
o da, hayatnn arlk merkezini iine kaydrma
ya balad. Eskisine gre iinin zerine daha ok
dyor, ykselme hrs gittike gzn br
yordu.
Evliliinin zerinden bir yl bile gememiti ki,
bu hayatn kimi elverili yanlarnn olmas ya
nnda, aslnda dayanlmas g, iinden klmaz
bir ey olduunu anlad. zerine den borcu
demesi, yani toplumun ho grecei edepli bir
yaam srmek iin, greviyle olduu kadar eviy
le de belirli ilikiler kurmas gerektii kararna
vard.
Bu ilikileri kurdu. Onun evden btn istedii,
karsnn ona verebildii kadar, yani ev yemek
leri, ev kadnl ve yatak arkadalyd.
En ok da, grnte bile olsa, toplumun snrla
rn izdii edepli bir davran bekliyordu kar
sndan. Bunlarn dnda, ll hareket etme110

sinden, onunla hoa vakit geirmekten baka


arad ne vard ki! Bunlar bulursa haline kre
diyor; bulamayp da sertlikle ve azarla karla
rsa, grevi evresinde kurduu kaln duvarl
dnyasna ekilerek orada huzur aryordu.
Ayn kentte yedi yl kadar kaldktan sonra van
lyi'i baka bir il merkezine savc olarak atad
lar. Yeni evlerine tandlar, paralar yetersizdi,
bu yzden yeni evleri Praskovya Fiyodorov
na'nn houna gitmedi. Aylklar eskisine gre
biraz artmt, gelgelelim yaam pahalyd, ste
lik ocuklardan ikisinin lm, aile iinde geen
zaman van lyi iin dayanlmas zor bir hale
getirdi.
alkan bir memur olduu iin herkes van l
yi'i beeniyordu, bu yzden yl sonra onu
savc yardmcs yaptlar. Yeni grevler, bu g
revlerin toplumun gzndeki nemi, istedii ki
iyi mahkemeye arp hapse atabilme olana,
kalabalk nnde rahat konumas ve ileri y
rtmedeki byk baars onu iine daha ok
balyordu.
Birbiri stne ocuklar oldu. Praskovya Fiyo
dorovna 'nn sinirlilii, hrnl arttka art
yor, ama van lyi'in ailesiyle olan ll iliki
leri onu karsnn hrnlndan koruyordu.
Praskovya Fiyodorovna yeni grev yerlerinde
balarna gelen btn felaketlerde kocasn su
lu buluyordu. Kar koca arasnda geen gnlk
konumalar, zellikle ocuklarn eitimi konusu,
dnp dolap asl tartma nedeni olan sorunlara
gelip dayanyordu. Zaten tartmalar, alevlenmek
111

iin frsat kollamaktayd; tek mutlu zamanlar,


seyrek olarak gelip ksa zamanda snen karlk
l sevgi dnemleriydi. Bu dnemler, gizli d
m anlk denizinde bir an iin karaya kp sonra
yeniden alarak birbirinden iyice uzaklatklar
ufack adalar gibiydi. Karsndan uzaklamas
nn tuhaf bir durum olmayp, tam tersine, ailesi
ne kar tavrnn asl dayana olduunu kabul
eden van lyi'in hibir eye can sklmamaya
balad. Durumu byle kabul etmese, zntden
kendi kendisini yerdi herhalde. Btn amac,
kendisini aile kavgalarndan uzak tutup bunlar
her ailede grlebilecek trden, zararsz bir bi
ime brndrmek deil miydi'? Evinde geirdi
i sreyi gnden gne ksaltarak, byle durum
lar da bakalarnn orada bulunduu bir zama
na denk getirerek amacna eriiyordu.
Artk onun iin en nemli ey greviydi . Yaant
snn btn zn almaya adamt. Bylece
her eyi unutuyordu. Gcn an lam olmas,
mahvetmek istediini malvedebilme olana,
mahkemeye girerken, kendinden aadakilerle
konuurken taknd tavr, gerek byklerinin
gerekse kklerinin karsnda kazan d baa
r, davay yrtmedeki ustal onu son derece
sevindiriyor; akamlar arkada toplantlar, ye
mekler, vist partileriyle birlikte gnlk yaamn
dolduruyordu. Yaants bylece, kendi istedii
gibi, edep kurallarna uygun, ho biimde srp
gitmekteydi.
Yedi yl daha bylece geip geti. Byk kz on
alt yana girdi. Bir ocuklar daha lnce, hep
112

sorun olan kolejli olanla birlikte iki ocuklar


kald. van lyi, o ocuu Hukuk Okulu'na ver
mek istemi, Praskovya Fiyodorovna ise, tersine,
koleje gndermiti. Kz evde ders alarak iyi ye
timiti, br olan ise iyi okuyor saylrd.
111

van lyi'in evlendii gnn zerinden tam on


yedi yl bylece akp gitti. Bir gn, az kalsn b
tn huzurunu karacak, hi beklemedii tatsz
bir olay bana geldii srada artk deneyimli bir
savcyd: van lyi istedii yere verilmeyi bekle
yerek birka grev nerisini geri evirmiti. ste
dii yer, niversitesi bulunan bir kentte basav
clkt. Yeni greve atanmay umarken, Goppe,
birdenbire nne geerek o yeri elinden ald.
van lyi buna sinirlendi, sitem etti, Goppe ile,
en yakn amiriyle takt. Bunun zerine bakan
lktan ona kar souk davranmaya baladlar,
ikinci atama dneminde yine atlattlar.
Bu olay 1 880 ylnda geiyordu. van lyi'in ya
amndaki en zor yl da budur. Bir yandan ayl
nn geinmeye yetmediini ilk kez fark ederken,
te yandan herkesin onu unuttuunu, onunla
ilgili ilerde kendisine byk hakszlklar yapl
dn, ama kimsenin buna aldr etmediini anla
d. Babas bile ona yardm etmek sorumluluunu
unutmutu. van lyi ylda bin be yz ruble
lik geliriyle normal, hatta mutlu bir hayat srd
n varsayarak btn yaknlarnn onu kendi
113

haline braktklarn sanyordu. Yaplan haksz


lklar, karsnn mrn trpleyip durmas, ken
di gcnn stnde harcayarak girdii borlar
sonunda, durumunun normalden ok uzak oldu
unu fark eden tek kii gene kendisi oldu.
Parasal durumlarnn biraz dzelmesi iin, o yaz
izin alarak hep birlikte kaynnn oturduu kye
gittiler.
Kyde grevinden uzak kalan van lyi, ilk kez
can skntsn, hem de dayanlmaz bir biimde
tadarak, bu yaayn hi de istedii bir ey olma
dna, birtakm kesin nlemler almak zaman
geldiine karar verdi.
Terasta geirdii uykusuz bir gecenin sabahnda
Petersburg'a gidip ilerini bir hal yoluna koyma
y, deerini anlamayanlar cezalandrmak iin
baka bir bakanla gemeyi aklna koydu.
Karsnn, kaynnn btn srarlarna aldrmak
szn ertesi gn yola kt. Tek bir istei vard:
Be bin rublelik geliri olan bir grev almak. Ne
herhangi bir bakanlkta gz vard, ne bir siya
sal grte, ne de herhangi bir ite . . . Btn iste
dii, ylda ona be bin ruble getirebilecek bir
yerdi. Bunun iin bankalarda, denizyollarnda,
mparatorie Mariya kurumlarnda,9 hatta gm
rkte bile alabilirdi. Yeter ki, be bin rublesi
ni versinler, bir de deerini anlamayanlarn ba
kanlnda onu mumla arasnlar.
Bu yolculuk, umulmadk, artc b i r l aaryla
son buldu.
9) Hayr Dernekleri. (.n.)

114

Kursk'ta trenin birinci mevkiine F.S. lyin adnda


bir tand bindi. Onun anlattna gre, Kursk
valisi az nce bir telgraf almt; telgrafta bakan
ln yaknlarda bir devrim geirecei, Piyotr
vanovi'in yerine van Semyonovi'in atanaca
bildiriliyordu.
Beklenen devrim, Rusya'nn yararndan ok
van lyi iin nemliydi, nk Piyotr vano
vi'i ve besbelli ki dostu Zahar vanovi'i n saf
lara iterek ok iine yarayacakt. Zahar vano
vi'le ok yakn grrlerdi.
Moskova' da haber doru kt. Petersburg'a gelir
gelmez Zahar vanovi'i arayarak, ondan, iyeri
nin bal bulunduu Adliye Bakanl'nda sa
lam bir yer iin sz ald.
Bir hafta sonra karsna u teli ekti: "'Zahar,
Miller'in yerini ald. Bakan ilk frsatta atanmam
sag 1ayacak . "
van lyi, bu deiiklikler sayesinde, kendi ba
kanlnda, beklenmedik anda iyi bir mevkiye
geiverdi. Arkadalarndan iki st dereceye yk
seldii gibi, ylda be bin rubleden baka barem
st bin be yz ruble alacakt. Eski hasmla
r ile bakanlna duyduu hnc unutarak mut
lulua eriti.
van lyi, daha nce kimsenin tank olnad bir
sevin ve neeyle kye dnd. Praskovya Fiyo
dorovna'nn da neesi yerine gelince aralarnda
bar antlamas imzaland. van lyi, Peters
burg'da saygyla karlandn, ona dmanca
davrananlarn yzleri kara knca yaltaklan
maya ba ladklarn, herkesin yerini kskandn,
115

hele hele onu Petersburg'da sevenlerin ne kadar


ok olduunu anlata anlata bitiremiyordu.
Praskovya Fiyodorovna inanmyormu gibi ya
parak anlatlanlar sonuna kadar dinledi. Koca
snn sylediklerine hi itiraz etmiyor, tanacak
lar kentte yeni yerlerine yerleme tasarlar ya
pyordu. Karsnn tasarlarnn kendi dnce
leriyle tpatp ayn olduunu gren van lyi,
onunla yeniden anlama ortam bularak, glgele
nen yaamlarna eski neesini, tadn, dzenini
verebilecekleri umuduyla sevinmeye balad.
van lyi, kye ksa sreliine dnmt. Eyll
aynn sonunda greve balamas, daha nce de,
tara ilinden btn eyalarn getirdikten sonra
smarlanacak, alnacak pek ok yenileriyle bir
likte yeni evlerine yerletirmesi gerekiyordu. Bu
kez gnlnden geirdii gibi ve karsnn da ta
sarlad biimde dzenleyecekti evlerini.
Btn ilerin yoluna girmesi, karsyla amala
rnda birlemeleri, ayrca onunla fazlaca bir ara
da kalmamalar evliliklerinin ilk yllarnda bile
grlmeyen bir yaknlk kurdu aralarnda. van
lyi, ailesini de alarak hemen yola kmak istedi,
ama ona ve ailesine kar birdenbire son derece
akrabaca davranmaya balayan kayn ile kars
nn srarlarna dayanamad iin yalnz bana
yola kt.
Elde ettii baarlarn sevinci, karsyla anlam
olmann verdii kvan yol boyunca bir an olsun
eksilmedi. stedikleri gibi bir daire de bulunmu
tu. E ski tarzda, uygun, yksek tavanl ve geni
bir konuk odas, almak iin kocaman bir salon,
116

karsyla kz iin ayrca odalar, olu iin ders


alaca ayr bir oda; ksacas her ey onlar
iin dnlm gibiydi. van lyi evin dzenini
de zerine ald. Duvar katlarn kendi eliyle
seti, evin mobilyasn elden dme eyalardan
alarak beendii demelik bir kumala kaplatt,
bunlara gnn anlayna uygun bir hava verdi.
Evin ii dendike hayalinde yaatt biime
yava yava brnyordu. Btn iler yar yar
ya bitmiti ki, evin grnts umulan da geti.
van lyi her ey olup bittikten sonra, evin gnn
zevkine uygun, ince, kibar bir grn alacan
anlamt. Akamleyin uykuya yatarken salonun
alaca hiimi gzlerinin nne getiriyor; henz
tamamlanmayan konuk odasna baktka oca,
ocan nne konulacak paravanay, etajeri, sa
a sola datlacak ufak sandalyeleri, duvarlara
aslacak tabaklar, tun biblolar tastamam yerli
yerinde gryordu. Bu ilerden anlayan olu
Paa ile kz Lizanka'nn bunlar grnce nasl
aracaklarn dndke sevincinden kabna
samyordu. Herhalde bu kadarn beklemez
lerdi. Odalara kibar bir grn veren eski
eyalar ne iyi etmiti de ucuza alvermiti.
Karsyla ocuklar artmak iin mektuplarn
da yaplanlar olduklarndan daha kt gsteri
yordu. Bu iler onu ylesine alkoyuyordu ki g
revini sevdii halde yeni iine aldr etmez ol
mutu. Durumalarda bazen dahp gidiyordu, bu
srada dz ya da kabartmal kornilerden hangi
sinin perdelere daha ok yakacan dn
yor olmalyd. Evin dzenlenmesi iine kendini
117

iyice kaptrd iin odadan odaya kouyor, ikide


bir eyalarn yerlerini deitiriyor, perdeleri
karp yeniden takyordu. Bir keresinde, durumu
bir trl anlamayan duvar kaplamacsna ne is
tediini gstermek iin merdivene trmand ama
aya kayarak aaya yuvarland. Neyse ki e
vik, gl bir adam olduundan bir yerlere tu
tunmu, yalnzca br bir dolap kapann kul
puna arpmt. Br bir sre ard, sonra ge
ip gitti.
van lyi'in neesi yerindeydi; kendini her za
mankinden daha din hissediyor, mektuplarnda
on be ya genletiini yazyordu. Eyll aynda
bitirmeyi dnd halde iler Ekim ortalarna
kadar srd. Ama her ey istedii gibi olmutu;
bunu yalnz o deil, btn grenler sylyordu.
Aslna baklrsa pek zengin olmayanlarn zengin
lere benzemek iin aldklar eyalar ancak birbi
rine benzer. van lyi'inkinin olup olaca da
buydu. O da, kendisi gibi orta halli insanlarn
belirli kiilere zenerek aldklar demelik ku
ma, abanoz mobilyalar, iekler, hallar, tun
biblolar cinsinden akl koyulu birtakm bilinen
eyalar almt. Btn bunlar, bakalarnnkine
benzedikleri iin deerlerinden yitiriyordu, ama
gelin bir de ona sorun ! . . .
oluk ocuu istasyonda karlayp mumlarla
prl prl aydnlatt eve getirdikten sonra, be
yaz boyunbal bir uak onlar nce iekle ss
lenmi sofraya, oradan da konuk odasna ve sa
lona gtrnce sevinle hepsinin az bir kar
ak kald. van lyi ok mutluydu; ocuklarn
1 18

vgsn yutarcasna dinliyor, sevinten az


kulaklarna varyordu. O akam ay ierlerken
Praskovya Fiyodorovna, sz arasnda merdiven
den nasl dtn sorunca van lyi gld,
dmesiyle kaplamac ustasnn ok korktuunu
syledi.
"'Bouna sporcu dememiler. Benim durumum
da bakas olsa bir yerini krard, bense azck
uram vurdum. Dokunursam aryor, ama geti
artk; biraz morluk var, o kadar."
Bylece yeni evlerinde yaamaya baladlar.
Ama her zaman olduu gibi, iyice yerleince evin
onlara yetmedii, bir odaya daha ihtiya olduu
anlald. Gelirleri de be yz ruble kadar eksik
grnyordu, bununla birlikte, gl gibi geinip
gidiyorlard. Hele eyalar daha yerli yerine kon
madan nce yaam ne kadar tatlyd! Alnacak
yeni eyler kyor, baka eyalar smarlanyor,
evdeki eyalarn yerleri deitirilerek yeni bir
dzene sokuluyordu. Arada bir kar koca ara
snda baz anlamazlklar kmyor deildi, ama
ikisinin de durumlarndan genellikle memnun
olmalar ve ilerin okluu byk kavgalarn
kmasn nlyordu. Her ey dzene girince bi
raz canlar sklmaya, bir eyin eksikliini duy
maya baladlar; neyse ki o zamana kadar yeni
dostluklar kurulmu, yaamlar yeni ilikilerle
dolmutu.
van lyi gndzleri mahkemede geirdikten
sonra le yemeine eve geliyordu, evden dolay
biraz ba armakla birlikte keyfine diyecek
yoktu. (Masa rtsndeki, deme kumalarn119

daki lekeler, perdenin eskimi kordonu gzne


arptka sinirleri bozuluyordu. Nasl bozulma
sn ki, hepsine teker teker emek vermiti! ) Gn
lk yaam, gemesini istedii biimde kolay,
ho, genel kurallara uygun olarak geiyor sayla
bilirdi. S aat dokuzda kalkyor, kahvesini ier
ken gazetesini okuyor, sonra resmi giysisini ku
anp mahkemeye gidiyordu. Orada ise ekecei
arabann hamutu hazrd, boynuna takveriyor
du hemen. Davaclar, mahkeme ilmuhaberleri,
brodaki yazmalar, ak ve gizli oturumlar . . .
te btn bunlardan, davann drst olarak
yrthnesini engelleyecek, duygusallkla ilgili ne
varsa hepsini karmak gerekiyordu. nsanlarla
grev d ahverite bulunuhnuyor, onlara ancak
dava ile ilgili durumlarda yaklalyordu.
Diyelim, biri gelmi, bir konuyu renmek isti
yor. O iin sorumlusu olamayan van lyi'in bu
adama syleyecei bir eyi yoktu.
Ama yle deil de balkl kada yazlabilecek
trden konularda kendisine bavuruyorsa, res
miyet erevesi ierisinde elinden gelen her eyi
yapacakt. Hem de i sahibiyle arasnda dosta
ilikiler varmasna, yani ona son derece nazik
davranarak . . .
Resmi balantlar kesilir kesilmez btn teki
ilikiler de kesiliveriyordu. Yaamnn grevle
ilgili blmn kiiliiyle ilgili olandan ayrma
yetenei uzun yllar boyunca o denli gelimi,
bu yann yle ustalkla kullanr duruma gelmiti
ki arada bir gnln elendirmek iin grev ili
kileriyle senli benli davranlar mahsus birbiri1 20

ne kartrd oluyordu. Kendisine bylesine ga


rip bir zgrlk tanmasnn nedeni, gerektii
anda yalnzca grevle ilgili alverii yerinde b
rakarak geri kalan kesip atmak konusunda ken
disine olan sonsuz gveniydi.
evresiyle ilikilerini yoluna yordamna uyarak,
kolayca, kimseyi krmadan yrtmekle kalm
yor, bu konuda byk bir ustalk da gsteriyor
du. Duruma aralarnda ayn iip sigarasn
tttrerek, biraz siyasetten, biraz gnlk iler
den, biraz kat oyunlarndan, daha ok da ata
malardan sz at olurdu. Ama orkestrada
kendi alaca paray dier birinci kemanlar
dan tm ak seikliiyle ayran bir virtz ha
vasyla, eve yorgun argn dnerdi. Kars ile kz
bir yerlere gitmi olurlard ya da evlerinde biri
leri bulunurdu. Koleje giden olu, hocasnn de
netiminde devlerini gn gnne yeniden gz
den geirirdi. van lyi'in keyfine diyecek yok
tu. le yemeinden sonra konuk filan gelme
mise, bazen sz ok edilen bir kitab okumaya
balard. Akamleyin iinin bana geerdi; ev
raklar okur, verilen ifadeleri karlatrr, yasa
kitaplarn inceleyerek ilgili maddeleri bulurdu.
Bu ahma gnl elendirici deilse bile can sk
c da deildi. Daha olmad, kalkar vint oynamaya
giderdi. Vint oynamad zamanlar yalnz bana
oturmaktan ya da karsyla konumaktan iyiydi
almak ! . . .
van lyi'in byk zevki, toplumun ileri gelenle
rinden birka kiiyi ararak onlarla birlikte
le yemei yemekti. Onun bu le yemekleri de,
121

evlerinin konuk odalar nasl birbirine benziyor


sa, kendi dzeyindeki ailelerin le yemeklerinin
aynsyd.
Bir gn evinde dansl bir akam toplants bile
dzenledi, her ey kusursuz olmu, ok da elen
milerdi; ne var ki sonradan pastalar, ekerle
meler yznden karsyla aralarnda byk bir
kavga kt. Praskovya Fiyodorovna, pastay bir
ekerciden almakta srar ederek bir sr pasta
getirmiti. Toplantdan sonra pastalar kalp e
kerciye borlar krk be ruble tutunca kzlca
kyamet koptu. Praskovya Fiyodorovna kocas
na "bunak', "mymnt' diyecek kadar ileri gitti.
van lyi ba n dverek, fkeyle, "boanmak',
"karsn brakmak' gibi laflar etti. Oysa ne gzel
bir akam geirmilerdi ! Sekin kiiler gelmi,
van lyi "zntm Al Benden' derneini ku
ran kadnn kzkardei Prenses Trufanova'yla
dans etmiti.
van lyi'in grevinden duyduu mutluluk, tek
bana tatt bencilce sevinler, topluluk iindeki
neesi gsteriten baka bir ey deildi. Onun asl
sevinci vint masasnda oyundan ald sevinti.
Her ne olursa olsun, bandan geen can skc
bir olaydan sonra, karsna oturakl, arbal
bir arkada alarak dne dne oynadklar
ciddi bir oyuna balad m, skntdan eser kal
mazd. Oyun drt kiiyle oynanr, hele bir de
kat gelirse tadna doyum olnazd. Yedek bein
ci kiiyle oynamaktan zevk aldn sylerse de
drtlnn hali bakayd. Sonra da akam yeme
ine oturulur, birer b ardak arap iilirdi. Ufak
122

bir karla vint partisinden kalknca (byk bir


kar pek houna gitmezdi) yaamndan ok mem
nun olarak uykuya yatard.
te byle yuvarlanp gidiyorlard. Bulunduklar
arkada evresi en sekin kimselerden olumu
tu. Evlerine nemli kiilerden de gelip giden olu
yordu, genlerden de . . .
Erkek tandklar konusunda van lyi olsun,
kars ya da kz olsun ayn dnceyi paylayor
lard. Duvarlarnda Japon ii tabaklar asl konuk
odasna trl trl vglerle doluan apaul
akraba ve ahbaplardan, sz birlii etmiesine
ayn zamanda yz evirip yakay syrmay bildi
ler. ok gemeden bu apaul tandklarnn gidi
gelileri iyice kesildi, Golovinlere sekin bir top
luluk gelip gitmeye balad. Genler Lizanka'ya
kur yapyorlard. En sonunda Dmitriy vanovi
Petriev'in olu ve tek varisi olan sorgu yargc
Petriev de evin gen kzyla ilgilenmeye bala
d. Hatta bir gn van lyi ile kars arasnda
bu konu grlp konuuldu: Acaba genleri bir
araba gezintisine mi gndermeliydi, yoksa evde
bir temsil mi vermeLvdi'? . . .
Gnlk olaylar bylece srp gidiyordu. Fazla
ca deien bir ey yoktu, yaamlarndan mem
nundular.
IV
Hepsinin sal yerindeydi. van lyi arada bir
azn tadnn bozulduunu, karnnn sol yannda
1 23

tuhaf bir rahatszlk olduunu sylyorsa da,


bunlar hastalk saylmazd. Ama terslik bu ya,
karnndaki rahatszlk arttka artt; henz bir
ar haline gelmediyse bile, brnde bir arlk
hisseden van lyi'in keyfi kamaya balad. Bu
keyifsizlii gnden gne artyor, bir sredir aile
de kurulmu olan karlkl anlay ve huzur ha
vas gitgide bozuluyordu. Bunun zerine kar
koca sk sk kavga etmeye baladlar; evde ne
dirlik kald, ne dzen. Durumu bakalarndan
glkle saklyorlard.
Bu kavgalarn sonunda kar kocann hr grsz
geirdikleri zaman adacklar seyreldike seyrel
di. Bu sefer Praskovya Fiyodorovna kocasnn
ekilmez bir- adam olduunu sylemekte hi de
haksz deildi. Her eyi bytme alkanlyla,
kocas gibi bir adam yirmi yldr ekmek iin
ancak melek olmak gerektiini ileri sryordu.
Kavgalarn hep van lyi'ten kt doruydu.
Hem de tam le yemeine oturduklar srada,
orba imeye balarken patlak veriyordu anla
mazlklar. van lyi kah tabaklardan birinin
krlmas, kah olunun masaya dirseklerini da
yamas, kah kznn sa tuvaleti yznden hr
kyordu. stelik hepsinde de Praskovya Fiyo
dorovna'y suluyordu.
Praskovya Fiyodorovna balangta ayn biim
de karlk vererek olmadk szler syledi. Ama
bakt ki, kocas hep sofraya oturunca saa sola
atyor, bunun yemek yemekten ileri gelen bir
hastalk olduunu anlayarak biraz yatt, he
men yemeini bitirip sesini kartmadan sofradan
1 24

kalkmaya balad. Kocasnn karsnda susmann


yce bir davran olduuna inanan Praskovya
Fiyodorovna, hayatn zehir eden ekilmez bir
adamla evlendii iin kendine acyordu. Kendisi
ne acdka hnc da zamanla artt. Hatta kocas
nn lmn bile dilemeye balad, ama geimle
ri iin gereken paray dnnce bu dileinden
vazgeti. Parasal bakmdan ona bal olmas,
lmnden sonra bile ondan kurtulamayacan
anlamas bu mutsuz kadn kocasna kar daha
ok kin duymaya yneltiyor, kinini saklayp dert
lerini iine attka fkesi birikiyordu.
Bir gn van lyi'in gerekten haksz olduu
byle bir kavga sonunda, van lyi sinirlerinin
ok bozuk olduunu, ama btn bunlarn rahat
szlndan ileri geldiini syledi. Bunun zerine,
kars, hastaysa kendisini tedavi ettirmesini, bu
nun iin de hemen nl bir doktora grnmesini
salk verdi.
O da muayeneye gitti. Her ey bekledii gibi k
t, zaten bundan bakas da olamazd. Sra bekle
mesi, doktorun -mahkemedeyken kendisinin de
taknd- yapmack tavrlar taknarak urasn
burasn vurup dinlemesi, yant nceden hazr,
hi gerei olnayan sorular sormas, "Siz kendinizi
bize brakn, gerisini dnmeyin' dercesine a
lm satmas -lkemizde kendinizi birlerinin eline
brakrsanz, hakknzda en iyisinin dnlece
inden kukunuz olmasn- tpk mahkemelerde
onlarn yaptklarnn aynsyd. van lyi'in
mahkemede sanklar karsnda taknd tavr,
indi de nl doktor ona kar taknyordu.
1 25

Doktor, '"unlar unlar sizde yle bir hastaln


oldu unu gsteriyor, ama falann falann incele
mesi bu durumu dorulamazsa sizde falan hasta
lklarn bulunduunu d nmek gerekiyor," di
yordu. Oysa v an lyi iin asl sorun, hastaln
tehlikeli olup olnadyd. Ama doktor bu yersiz
sorunun yantndan hep kayordu. Ona gre
bo bir soruydu bu, stnde kafa yormaya bile
demezdi. Asl sorun btn olaslklar dikkate
almaktayd; bbrek kaymas m, midesinde lser
mi vard; yoksa krbarsak m tkanmt? . . .
van lyi'le bu konular inceden inceye gzden
geirerek krbarsak tkanmas ynnde baa
rl bir karara varan doktor, idrar tahlili sonun
da eline yeni kantlar geince durumu bir daha
inceleyeceini syledi. van lyi de sanklarn
sululuk durumunu tpk byle, hem de binlerce
kez baarl bir biimde karara balamt. Kendi
sanna cakayla, stelik neeli gzlerle bakan
doktor da, ayn onun yapt gibi, kesin kararn
vermi bulunuyordu. van lyi doktorun kara
rndan durumun hi de iyi olmadn, ama dok
torun kendisi bata olnak zere kimsenin buna
aldr etmediini anlad. Bunu anlaynca byk
bir aknla derek kendine acmaya, byle
nemli bir konuda ilgisiz kalan doktoruna kin
duymaya balad.
Ama fkelendiini ona sezdirmeden ayaa kalk
t, masasnn zerine vizite cretini koydu, iini
ekerek, "Biz hastalar mutlaka ok yersiz sorular
? rarz," dedi. "Benim hastalm nasl bir ey ?
Onemli mi, deil mi, ltfen syler misiniz?"
126

Doktor, gzlnn zerinden tek gzyle ona


sert sert bakt. Sanki bu bakyla, "Bak sank,
size sorulan sorularn snrn zorlamaya kalkar
sanz ben de sizi duruma salonundan karmak
zorunda kalacam! . . . " demek istiyordu.
" Size uygun bulduum kadarn syledim. leri
ki incelemeler bizi daha ok aydnlatacak."
Doktor byle syleyerek van lyi'i selamlad.
van lyi ar ar dar kt, iinde byk bir
skntyla kzaa bindi, evine yolland. Yol bo
yunca doktorun sylemi olduu szleri bir bir
hatrndan geiriyor, anlamn pek bilmedii et
refil bilimsel terimleri basit konuma diline evi
rerek hastaln karmaya alyordu. Duru
mu kt myd, ok mu ktyd, yoksa nemli
bir ey yok muydu? . . . Doktorun tavrlarna, ko
numalarna baklrsa hi de i ac bir durumu
yoktu.
Sokaklarda ona her ey hznl grnyordu.
Arabaclar, evler, gelip geenler, dkkanlar,
hepsi birden derin bir hzne gmlm gibiydi.
Brnde bir an olsun kesilmeyen, sar, ine
gibi batan ar, doktorun bdirsiz szleriyle bir
leince bambaka bir anla m kazanyordu. ine
den yeni bir korkuyla van Jyi arlarn din
lemeye balad.
Eve gelince olan biteni karsna anlatt. Kadn
kulak kesilmi dinliyordu. Ama daha konuma
snn yarsnda, banda apkasyla kz ieri gir
di: Annesiyle bir yere gideceklerdi. Kz kendini
zorlayarak, babasnn anlatt can skw yky
dinlemek iin sandalyeye iliti. Ama biraz sonra
127

dayanamayp kalkt, bunun zerine kars da


dinlemekten vazgeti.
''Eh, bu duruma ok sevindim. Bak, gr ite,
ilalarn dzenli almay ihmal etme. Reeteni
ver, Gerasim'i ec zaneye gndereyim."
Kars byle diyerek giyinmek iin odasna gitti.
Henz derin bir soluk bile alamayan van lyi,
kars knca derin derin iini ekti.
"Ne diyelim ? . . . Belki de sandm kadar korku
lacak bir ey yok."
lalarn almaya, doktorun sylediklerini eksik
siz yapmaya balad. Ama idrar tahlilinden sonra
doktorun ilk syledikleri geerliliini yitirdi. Ge
rek tahlilde, gerekse bundan sonra yaplan ince
lemelerde birtakm deiiklikler, belki de anla
lmazlklar ortaya kt. van lyi bir trl dok
torla gremiyordu. Yaplanlar, doktorun ona
aklad durumla taban tabana ztt. Ya doktor
bir eyler daha eklemeyi unutmu, ya yalan sy
lemi, ya da ondan baz eyleri gizlemiti.
O gene de sylenenleri aksatmadan yapyor, ilk
zamanlar bundan byk bir rahatlk duyuyordu.
Doktora muayene olal beri van lyi'in balca
ura, saln korumas iin doktorun syle
diklerini harfi harfine uygulamak, ilalarn al
mak ve bedenini gnden gne kemiren arlar
na kulak vermek olmutu. evresindeki insanla
rn hastalklar, salk durumlar, onun en ok
ilgi duyduu konular arasna girdi. Yannda bi
rilerinin hastalndan, lmnden, iyilemesin
den, hele hele kendisininkine benzeyen bir has
talndan sz edilmeye grsn, hemen dikkat
1 28

kesiliyor, heyecann belli etmeden sorup soru


turuyor, onu kendi hastalyla kyaslyordu.
Ama arlar bir trl azalmak bilmiyordu. Gene
de, van lyi, durumunun daha iyi olduunu
kendine telkin etmek iin elinden ne gelirse yap
yordu. Herhangi bir eyden heyecanlanmad
srece de kendisini aldatabilmesi kolayd. Ama
karsyla kavga edecek olsa, grevinde bir baa
rszla urasa, vint oyununda eline kt kat
gelse, hastalnn sknts olanca arlyla he
men zerine kyordu. Eskiden olsa bu baar
szlklara dayanr, kt gnlerin geip iyi gnle
rin geleceine ynelik bir gvenle diini skard.
Ama imdi her trl aksaklk elini kolunu bala
yp onu umutsuzlua srklyordu.
lerin bylesine ters gittii zaman kendine,
"Yeni yeni balamtm, ilacn da ne gzel yarar
n gryordum. Nereden kt u mendebur i?"
diye sylenip duruyordu . . . Karsna kan bu
tersliklere, bann belas insanlara hrslanp f
keleniyor, stelik bu fkenin onu yiyip bitirdii
ni biliyordu, ama kendisini bundan kurtarmaya
gc yetmiyordu bir trl. nsanlara, evresin
de olup bitenlere kzdka hastalnn artaca
n, bu yzden hibir eye aldr etmemesi gerek
tiini kabul ettii halde tam tersini yapyordu.
Huzurun, saln kendisine ok iyi geldiini bil
dii iin her yerde onu aryor, huzurunu karan
en ufak olayda ise zvanadan kyordu.
Tp kitaplar okumas, baka doktorlara bavur
mas ise aslnda ona en byk ktl yapmak
tayd. Gnden gne ktlemesi yle belirsizce
129

seyrediyordu ki bir gn ncesiyle karlatrnca


aradaki ufak fark kendi kendisini aldatmasna
engel olmuyordu. Ama doktorlara gittii zaman
durumun ktletiini, hem de yldrm hzyla
ktletiini dnmeye balyordu. Btn bun
lara karn doktorlarn eiini andrmaktan ge
ri kalmyordu.
O ay baka bir doktora gitti, o da birincisinin
sylediinin aynsn syledi, yalnz konuyu bi
raz deiik adan inceledi. kinci nl doktorla
konumas van lyi'in kukularn, korkusunu
artrmaktan baka b ir ie yaramad. Bu doktor,
hastalna bsbtn deiik bir tan koyarak ona
iyileeceini syledi, ama sorduu sorularla, bir
takm varsaymlarla adamcazn kafasn iyice
kartrd. Bu arada, van lyi'in dant n
c bir hekim onda baka bir hastalk bularak
birtakm ilalar verdi. van lyi bir hafta kadar
bu ilalar ald. Ama bu srenin sonunda arla
rnda bir hafifleme duymad, stelik hem nceki
doktorlara, hem de sonuncusuna gvenini yitir
dii iin daha byk bir umutsuzlua dt.
Bir gn, tand bir k adn, ona aziz resimleriyle
tedavi yaplan bir yerden sz etti. van lyi ka
dn can kulayla dinlediini, byle bir eyin
olabileceine inandn neden sonra fark ederek
byk bir korkuya kapld. Kendi kendine yle
sylyordu: ''Ben manen bylesine zayfladm
m? Olacak ey deil ! Brak bu samalklar im
di . . . Kendini kuruntuya kaptrmadan bir doktor
se de sk bir tedavi yolunu tut ! Tamam, bu i
burada biter! Dndm gibi yapacam. Ka1 30

fam fazla yormadan yaza kadar ok iyi tedavi


olacam. O zaman neyin nasl olduunu gr
rz, tereddte yer yok artk ! . . . "
Bunlar sylemek kolaysa da yapmak olanaksz
d. Bu arada arlar arttka artarak brne
sapland kald, ok da cann skyordu stelik.
Aznn tad da iyice kamt. Ona az ok kt
kokuyormu gibi geliyordu. tah azalm, kuv
vetten dmt. Artk kendisini kandrmak
olana da kalmamt. Bana imdiye dek kar
lamad, yepyeni, korkun mu korkun, ok
nemli bir eyin geldiini anlyordu. in kts,
bunu yalnz o biliyordu; evresindekiler ise ya
anlamadklar ya da anlamak istemedikleri iin
hibir ey olmam gibi davranyorlard. Onu en
ok zen de buydu ite! Ev halk, zellikle kars
ile kz her zamankinden daha sk gezintilere
karlarken bir trl lvan lyi'i anlamyorlar, ask
suratl ve titiz olmas kendi kabahatiymi gibi,
iin iin ona kzyorlard. Her ne kadar bunu ona
sezdirmemeye alyorlarsa da van lyi'in g
znden hibir ey kamyordu. Evdekilere ayak
ba olduunu, karsnn, hastalna kar dei
mez bir tavr taknarak onun yaptklarna, sy
lediklerine pek kulak asmadn anlyordu.
te karsnn ona nasl davrandna bir rnek :
Praskovya Fiyodorovna, ahbaplarna, "Biliyor
musunuz," diyordu, ''btn hastalar gibi van
lyi de doktorlarn sylediklerini tam tamna
yapmaz. Bir gn damlalarn alr, izin verilen ye
mekleri yer, zamannda yatar; ama gzn biraz
ondan uzaklatracak olsan, bir de bakmsn
131

ilacn imeyi unutmu, mersinbal yemi (ye


mesi yasakt), vint masas banda saatin birine
kadar oturmu."
Can sklan van lyi, "Ne zaman grdn ?" di
ye baryordu. "Bir kere Piyotr vanovi'lerde
oynadm. Ne yapaym! Nasl olsa ardan uyuyamayaca kt m . . . "
"Her neyse, sen bu gidile iyileemezsin. Bizi de
bouna zyorsun."
Praskovya Fiyodorovna'nn, kocasnn hastal
yla ilgili olarak, gerek bakalarnn yannda,
gerekse yalnzken ona kar taknd tavrn z,
hastalnda asl kabahatin kendisine ait olduu,
salt karsna ktlk yapmak iin bana bu has
tal kard yolundayd. van lyi, karsnn
isteyerek yle davranmadn biliyordu, ama
bunu bilmek arlarn dindirmezdi ki! . . .
van lyi adliyede de kendisine kar tuhaf dav
ranldn fark ediyor ya da yle sanyordu. Ona
hep ok gemeden yeri boalacak bir adam gzy
le bakyorlarm gibi gehyordu. Ya da arkadala
r, ummad bir zamanda bana gelen ve gnden
gne onu kemiren, kimbilir sonunda nerelere
kadar gtrecek korkun derdini aka konusu
yaparak kuruntularyla alay etmeye balyorlar
d. Kvrakl, akacl, ll davranlaryla
on yl ncesinin van lyi'ini andran S chwarz,
hepsinden daha ok damarna basyordu.
Arkadalar geliyorlar, oyun oynamak iin ma
saya oturuyorlard. Gcr gcr katlar datl
yor, karolar karolarn yanma konuluyordu: Elin
de tam yedi karo oluyordu. Partneriyle birlikte
1 32

oyunu ayor, sonra iki karoya ykseltiyordu.


Daha ne isterdi? lem diyebilecei iin sevinme
si, hop oturup hop kalkmas gerekmez mi? . . . Ama
hayr, birden brndeki ince szy, azndaki
tatszl hissediyor, lem dediine de diyeceine
de bin piman oluyordu.
Ban kaldrp oyun orta Mihail Mihaylovi'e
bakyordu. Arkada canllyla elini masaya vu
ran orta, kazanlarn kendisi almamak inceli
ini gstererek, pullar toplama zevkini van l
yi'e brakyor, kolunu fazla ileri uzatmak zah
metine girmemesi iin pullar van lyi'in nne
doru itiyordu. van lyi, '"Yoksa elimi ileri uza
tamayacak kadar kuvvetten dtm m sa
nyor?" diye dnyordu. Byle dnrken
hangi kadn koz olduunu unutarak gereksiz
yere koz istiyor ve ieri giriyordu. Hepsinden
korkuncu da Mihail Mihaylovi'in ok zld
n grd halde kendisinin buna pek aldr
mamasyd. Niin aldrmadn dnmek ise
onu ldryordu.
van lyi 'in ktletiini gren arkadalar,
''Yoruldunuzsa brakalm . . . Siz biraz dinlenin,"
diyorlard.
Yorulmak m? Hayr, hi yorulmamt, partiyi
tamamlamalar gerekirdi. Herkesin urat bir
_
kar askt, kimseden t kmyordu. Ivan Ilyi,
arkadalarnn suratszlna kendisinin neden
olduunu hissediyor, ama onlar neelendirmek
iinden gelmiyordu. Birlikte akam yemei ye
dikten sonra herkes evine dalyordu. Yalnz
kalan van lyi yaamnn zehirlendiini, stelik
1 33

imdi de bakalarnnkini zehirlemeye balad


n, bunun da azalaca yerde gnden gne oa
larak btn benliini sardn anlyordu.
Bu dncelerle, brndeki ar ve iindeki
korkuyla yataa yatmak, ou zaman ardan
gzn krpmamak demekti . . . Ama sabahleyin
gene kalkmak, giyinmek, mahkemeye gitmek, ya
zp izmek, konumak gerekiyordu ; eer gitme
yip evde kahrsa, her biri bal bana birer st
rap kayna olan yirmi drt saatini evde geir
mek zorundayd. Hem de kendisini anlayp ya
knlk gsterecek bir kii bile bulamadan, l
mn eiinde tek bana yaayarak . . .

Bylece iki ay daha geti. Ylbandan nce bir


gn kayn kageldi evlerine. O srada van lyi
mahkemedeydi, Praskovya Fiyodorovna ise al
verie kmt. van lyi eve dndnde scak
kanl bir adam olan kaynn alma oda snda
valizlerini aarken buldu. O ieri girerken kayn
gzlerini dikmi, konumadan ona bakyordu.
van lyi bu baktan her eyi anlad. Hatta kay
n "Ah' ekmek iin azn am, ama sonra ken
dini zor tutmutu. Onun bu hareketleri, anlad
eyi daha da pekitirdi.
'"Nasl, deimi miyim yoksa"?" diye sordu.
""Evet. . . Var bir deiiklik."
Bunun zerine, van lyi, kaynn d grn
hakknda ne kadar zorlarsa zorlasn, kayn hep
1 34

susmakta srar etti; Praskovya Fiyodorovna ge


lince de onun yanna gitti. van lyi odaya kapa
np kapy arkadan kilitledi. Aynann karsna
geerek kendisine bir kardan, bir yandan uzun
uzun bakt. . . Karsyla ektirdikleri resmi ayna
daki grntsyle karlatrd. Arada byk bir
deiiklik vard. Sonra kollarn dirseklerine kadar
svayarak kollarna bakt, tekrar yenini aaya
indirdi, divana oturup kara dncelere dald.
Kendi kendine, "Brak bu dnceleri," diyerek
ayaa frlad, masaya yaklat. Orada bir dosya
ap okumaya baladysa da yapamad. Kapy
aarak salona kt. Konuk odasnn kaps kapa
lyd. Ayak ularna basarak kapya yaklat,
dinlemeye ba lad.
Praskovya Fiyodorovna, "Hadi canm sen de,
bytyorsun ! " diyordu.
"Ne bytmesi? Sen farknda deilsin. Adamn
lp gittii baklarndan belli. Feri kam gz
lerinin. Nesi var kocann ?"
"Kimse bilmiyor. Nikolayev (ikinci doktor) bir
eyler dediydi ama, aklmda kalmad. Oysa
Leetitskiy (nl doktor) bambaka eyler sy
lemiti." van lyi kapdan uzaklaarak odasna
doru gitti, yatana yatp dnmeye balad:
"Bbreim kaym . . . Evet bbreim kaym."
Doktorlarn sylediklerini b ir bir anmsad:
Bbreinin biri yerinden koparak kaymt . Ha
yalinde bu bbrei yakalayp durdurmaya, yeri
ne yerletirmeye alyordu. Hani bunu yapmak
byle uzun boylu bir i de deildi. "Hele ben bir
Piyotr vaovi'e gideyim de," diye dnd.
135

Yakn arkada olan Piyotr vanovi'in iyi bir


doktor arkada vard.
van lyi ngra ald, arabay komalarn
syledikten sonra hazrlanmaya balad.
Kars, yznde keder izleri, sesinde baka za
man grlmeyen bir tatllkla, "Nereye, J ean ?"10
diye seslendi.
Kar o;.,nn sesindeki bu allmadk yumuaklk
onu ileden kard. Yzn ekiterek bakt,
""Piyotr vanovi'e urayacam."
Doktor bir arkada olan dostunun evine gitti.
Onuila birlikte de doktora. Adam yerinde bul
dular, uzun uzun konutular.
Doktor, kendi dncesine gre, hastann bede
ninde olan biteni bir kere anatomik, bir kere de
fizyolojik adan inceleyince her eyi anlad. Kr
barsanda bir ey, ufack bir ey vard. Ama
iyiletirilmesi mmknd. Organlarndan birinin
gcn azaltp tekininkini artrdn m, bedeni
makine gibi tkr tkr ilemeye balayacakt.
van lyi yemee biraz ge geldi. Yemekte ok
neeliydi, durmadan konutu, can bir trl a
lmak istemiyordu. En sonunda odasna ekile
rek hemen ilerinin bana oturdu. Dosyalar
okuyor, yazp iziyor, ama geriye brakt ve
almasnn sonunda ilgilenecei nemli bir ko
nunun onu bekledii bir an olsun aklndan k
myordu. almasn bitirince bu nemli konu
nun krbarsayla ilgili dnceler olduunu
anmsad. Yakasn bu korkun dncelere kap10) van'n Franszca sylenii. (.n. )

1 36

trmadan salona ay imeye gitti. Orada konuk


lar vard; konuuyorlar, piyano alyorlar, ark
sylyorlard. Kzlarna kur yapan gen sorgu
yargc da oradayd.
Praskovya Fiyodorovna'ya baklrsa, van lyi
o akam herkesten daha neeli geirmiti. Ama
kendisine sorarsanz, krharsayla ilgili dn
celeri bir an olsun brakmamt yakasn. Saat
1 1 'de konuklardan izin alarak odasna ekildi.
Hastalndan heri alma odasnn yanndaki
blmede yalnz bana yatyordu .
Odasna girince soyundu, eline Zola'nn bir ro
mann ald. Ama bir trl kendini okumaya ve
remiyordu. Hayalinde krharsan isteine uy
gun biimde dzeltti. Btn organlar grevleri
ni dzenli bir biimde yaparak tkr tkr al
maya haladlar. Kendi kendine, "Olaca zaten
huydu, sadece doaya biraz yardm etmek ge
rek," diye dnyordu. Bu srada ilacn anm
sad . lacn etkisini, ary nasl yava yava kes
tiini dinlemeye koyuldu.
''lacm akamdan almal, zararl eylerden ko
runmalym . . . Daha imdiden iyiletiimi, hem
de epey iyiletiimi hissediyorum . " Byle d
nerek brn yoklad, dokununca armyor
du. "Hibir ey duymuyorum, gerekten daha
iyiyim imdi. "
Mumu sndrp yan yatt . . . Krharsa dze
liyordu, hibir aksaklk yoktu . . . Ama, o pek iyi
bildii, derinden gelen, inat, sinsi, kunt, rahatsz
edici ary hissetmeye halad anszn. Aznda
gene o berbat tatszlk . . . Yrei cz etti, zihni
137

kart. "Aman Tanrm ! Aman ! . . . Gene balad,


gen . . . Bitmeyecek bu, hi bitmeyecek ! . . . "
Birdenbire durumunu baka bir adan grmeye
b a lad. "Krbarsak m ! B brekmi ! Ne
krbarsak umurumda ne de bbrek ! Benim
yaamm sz konusu burada. lmek ya da yaa
mak ! . . . Sadm, salamdm, ama sona eriyor i
te! Bu gidii durdurabiliyor muyum? Hayr ! y
leyse ne diye kendi kendimi kandryorum? l
mekte olduum benden baka kimsenin gzn
den kayor mu? lmm urada gn, hafta,
belki de an sorunu . . . Demin ortalk aydnlkt,
u anda karanlk . . . imdi buradaym, birazdan
oraya gideceim . . . Ama nereye?" Birdenbire rperdi, soluu kesildi. Yalnz yreinin vurular
n hissediyordu.
"Ben yok olursam ne kar? Hibir ey . . . Peki
burada olmazsam nereye gideceim? lm, lm
m bu yoksa ? Hayr istemiyorum . . . " Yatandan
frlayarak mumu yakmak istedi; titreyen elleriy
le sa solu yoklarken mumu amdanla birlikte
yere devirdi, kendisi de gerisin geriye yastn
zerine ykld. Gzleri ak, yatt yerden ka
ranla bakyordu. "Hibir eyin nemi yok . . .
lm ! Evet lm! . . . eridekilerin hibiri bilmi
yor, bilmek istemiyor . . . Acyorlar, keyif sr
yorlar." Uzaktan, kapal kaplarn tesinden en
akrak kahkahalar, ark sesleri geliyordu. "Dn
ya umurlarnda deil, ama bir gn onlar da le
cekler! Bugn ben, yarn onlar; bundan kurtulu
yok ! . . . Oturmu eleniyorlar. Hayvanlar! . . . "
fkeden boulacak gibiydi. Duyduu zntye,
138

ektii aclara dayanamyordu. ""Bu korku . . .


Herkesin bu korkuyu duymas olacak ey deil!"
diye sylendi ve yataktan kalkt.
"'Doru yapmyorum, sakinlemeliyim. Her eyi
ta bandan bir kez daha dnmeliyim." D
nmeye balad. ""Evet . . . Hastaln balang
c . . . Brme vurdu. nemli bir ey deil gibiy
di. zerinden gnler geti, balangta biraz sz
lyordu, sonra ar fazlala t, sonra doktorlar
ortaya kt, umutsuzluk, znt, gene doktor
lar . . . Derken, adm adm uurumun kenarna
geldim. Gten dtm, bir deri bir kemik kal
dm, gzlerimin feri kat. te lm gelip att,
ben hala krbarsam dnyorum. Krba
rsa nasl dzeltsek diye yollar aryorum. Oy
sa lm karmda . . . Yoksa lm m?" Yeniden
korku sard benliini, boulacak gibiydi. Eile
rek kibriti aramaya balad, bir dirseini komo
dine dayad Komodin eilmesine engel oluyor,
kolunu actyordu. fkelenerek hzlca bast ve
komodini devirdi: Kendisi de lmn hemen gel
mesini bekleyerek, umutsuzluk iinde, soluk so
lua yataa dt.
O srada konuklar evlerine gidiyorlard. Pras
kovya Fiyodorovna onlar uurlarken grlty
duyarak ieri girdi.
""Ne oldu ?"
""Hi ! Komodini devirdim de . . . "
Kadn dar kt, mum getirdi. van lyi bir kilo
metre komu gibi derinden, sk sk soluk ahyor,
durgun gzlerini karsna dikmi bakyordu.
""Ne oldu Jean?"
139

.. . . . "
. ....
""H
.
uu
. . ur
. . dum

""Ne desem bo. Zaten anlamaz ki!" diye dnd.


Kars gerekten de anlamamt. Mumu yerden
ald, yakt, ivedilikle dar kt. Bir bayan ko
nuunu geirecekti. Dnd zaman van lyi
hep yle, arka st, tavana bakarak yatyordu.
""Sana ne oluyor? Yoksa ktletin mi?"
""Evet."
Kadn ban sallayarak yanna oturdu.
""Beni dinle, Jean. Bana kalrsa Leetitskiy'i eve
aralm. Ne dersin?"
Bu, nl doktoru arp paray esirgememek
demekti. van lyi zehir gibi bir glmsemeyle,
. temez, " d e d ..
""H
. ayr, s
Kadn biraz daha oturdu, sonra yaklap alnn
dan pt.
van lyi, kars onu perken btn benliiyle
ondan ireniyor, onu itmemek iin kendini zor
tutuyordu.
""Haydi hoa kal. Uyursun inallah."
""Bilmem artk . . . "
VI
van lyi lmekte olduunu gryor, byk bir
umutsuzluk iinde rpnyordu. lmekte oldu
una ta derinden inanmakla birlikte, buna al
mak yle dursun, lmn nasl bir ey olduu
nu anlamyor, anlamak istemiyordu.
Kiesewetter'in mantk kitabndaki u akl yrt
meyi anmsad:
1 40

'"Gaius bir insandr. nsanlar lml olduklar


na gre Gaius da lmldr. "
Ama Gaius iin doruydu bu, kendisine gelince
durum deiiyordu. Gaius bir insand, hem de
sradan bir insand; sradan biri iin sonucun
byle olmas doald. Kendisi ise ne bir Gaius idi,
ne de sradan bir insan; teki insanlardan ayr,
bambaka biriydi. Annesiyle, babasyla, Mitya
ve Volodya'syla, 1 1 br oyuncaklaryla, araba
csyla, dadsyla, mrebbiye Katenya'syla ; o
cukluunun, erginliinin, genliinin sevinleri,
anlar, heyecanlaryla Van ya 1 2 idi o.
Gaius, Vanya'nn o kadar ok sevdii izgili me
in topunun kokusunu bilir miydi? Gaius onun
gibi annesinin elini per miydi? Gaius'un annesi
nin ipek entarisi de onun annesininki gibi tatl
hrdar myd? Hukuk Okulu'nda brek yzn
den ba kaldran Gaius muydu? Vanya gibi o da
ak olmu muydu? Onun gibi duruma yrte
bilir miydi?
"" Gaius gerekten lmldr, onun lmemesi
iin bir neden yok ; ama ben Vanya, van lyi,
baka biriyim . . . Btn duygularmla, dnce
lerimle herkesten ayrym. Benim lmek zorun
da olmam akl almayacak bir ey. ok korkun
bir ey olur bu ! "
van lyi'in aklndan geen bunlard.
'"Benim de Gaius gibi lmem gerekseydi bunu
bilirdim, iimden bir ey byle olacan bana
1 1 ) Oyuncak hayvanlar. (.. )
1 2 ) van'n kklk ad. (.n . )

141

nceden sylerdi. Ama hi de byle olmad; ne


ben, ne de arkadalarm, bamza Gaius 'unki
gibi bir ey geleceini tahmin edebildik. Oysa
imdi durum deiti . . . Olmaz byle ey ! 'Ola
maz' diyorum ama oluyor ite ! . . . Nasl bir ey
bu? Derinliine nasl inmeli? . . . "
lm dncesini bir trl anlayamyor; bu sa
ma sapan, marazl dnceleri kendinden uzak
latrarak yerine doru ve salam olanlarn koy
mak istiyordu. Ama ayn dnceler, hem de d
nce olmaktan syrlp bir gerek olarak gene
gelip karsna dikiliyordu.
Bunun zerine, bu dncenin yerine baka d
nceleri ararak onlardan destek bulmaya a
lyordu. lm dncesini perdeleyen eski d
nme biimine dnyordu. in tuhaf, nceleri
lm dncesini perdeleyen, gizleyen, yok eden
dnceler imdi ayn etkileri gstermiyordu.
Son zamanda van lyi'in btn ii, ona lm
unutturacak oyalanma yollar aramak olmutu.
Bazen kendi kendine, "imle uraaym, eski
den btn yaamm o doldururdu," diyor, btn
kayglarn bir yana brakp mahkemeye gidiyor
du. Orada arkadalaryla konumaya dalyor;
teden beri yapt gibi, insanlara aldr etmeyen,
dnceli baklarla duruma salonunu dolduran
kalabal szyordu. S onra, zayflayan ellerini
mee koltuun kenarlarna dayayarak allm
bir hareketle arkadana doru eiliyor, dosyay
nne ekip onunla fsldayor, sonra birden
bire gzlerini kaldrp koltuunda dikilerek bili
nen szleri sylyor, duruma balyordu.
1 42

Ama tam durumann ortasnda brndeki ar,


davann nasl gittiine aldrmadan, sinsi, kemirici
iine balyordu. van lyi hem kendini dinliyor,
hem de "lm' dncesini kafasndan kovmaya
alyordu. Ama ite ar srp gitmekteydi; ta
kesilen van lyi'in gzlerinin snmt.
Kendi kendine, ""Tek gerek o mu?" diye soru
yordu. O zaman, arkadalaryla kk memur
lar, onun gibi yetenekh, dikkatli bir yargcn nasl
olup da ardn, yanl yaptn azlar bir
kar ak, zlerek gryorlard. van lyi sil
kinerek kendisini toparlamaya alyor, duru
may zar zor sonuna kadar gtryordu. Sonra,
artk mahkemedeki almasnn bile, gizlemek
istedii eyi ondan gizlemediini, mahkemedeki
almasyla eskisi gibi "ondan' kurtulamayacan
anlayarak zntyle evine dnyordu. in en
kts ise "o', lvan lyi'i bir ey yapmas iin
deil, gzlerini "ona' dikip bakmas, "ona' baktk
a da eli kolu bal, aclar iinde kvranmas iin
kendine ektike ekiyor, onunla oynuyordu.
Bu zor durumdan kurtulunca, van lyi baka
avuntular, baka kaamaklar aryordu. Ama ksa
bir sre onu kurtarr gibi olduktan sonra bunlar
da, btn btne ortadan kaikmasalar bile, ie
yaramaz hale geliyorlard. "lm dncesi' kar
sna konan hibir engeh tanmyormu gibi hep
sinin stesinden gelip karsna dikiliyordu.
Diyelim, son gnlerde sk sk olduu gibi, kendi
eliyle dedii oturma odasna girerken cilal ma
sann kysndaki bir izik gzne iliiverdi. D
enmesi iin yaamn verdii bu odada -anmsa1 43

dka ii burkularak gler, nk hastalnn,


derken brnn bu masann kesine arp
mas sonunda baladn ok iyi bilmektedir
byle eyler olmamalyd.
van lyi, iziin neden meydana gelmi olabile
ceini aratrp bulurdu. Albmn tun ssnn
kalkk kenar yapm olabilirdi bunu. zene be
zene dzenledii pahal albm eline alnca, kz
nn ve arkadalarnn savrukluuna can sklr
d. Resimlerin kimisi yrtlm, kimisi ters konul
mutu. van lyi resimleri yeniden dzene sokar,
ssn kalkk kenarn dzeltirdi.
Sonra aklna btn albmleri oradan kaldrp
baka bir yere, diyelim ieklerin yanna koy
mak gelirdi. Bunun zerine ua arr, onun
seslendiini iiten kars ya da kz yardma gelir
di. Ama onun fikrini beenmezler, kar kar
lard; o da kzar, barp arrd. Ama btn
bunlar iyiydi, nk van lyi 'onu' unutmu
olurdu, o artk gznn nne gelmezdi.
Ama eyalarn yerini deitirmeye kalknca he
men kars araya girer, "Brak canm, uaklar yap
snlar. Sonra gene bir yerini incitirsin," derdi.
te 'o', engelleri ap birden gznn nnden
geerdi, 'onu' bir an iin grr gibi olurdu. 'Onun'
geip gittiini, bir daha gehneyeceini umar, ama
bir de brndeki ary dinleyince orada ayn
eyin szlayp durduunu anlard. 'Onu' kafasn
dan atamayacakt, ieklerin arkasndan bakp
bakp srtyordu. Btn abalar botu . . .
"Doru mu benim urada, u eyalar uruna yaa
mm harcadm'? Olacak ey deil! . . . Korkun,
1 44

korkun olduu kadar anlamsz ! Olamaz, olamaz !


Ama gerek bu ite ! . . . " Odasna ekilip yatana
uzanr, yeniden 'onunla' ba baa kalrd. Gz gze
gelirlerdi . . . Ama 'onunla' yapacak bir eyi yoktu,
yalnzca bakp bakp korkudan buz kesilirdi . . .

Vll

Nasl olduysa oldu, ama bunun nasl olduunu


kimse syleyemez; nk her ey adm adm, far
kna varlamadan ortaya kt. Hastaln n
c aynda van lyi'in kars, olu, hizmetiler,
uaklar, ahbaplar, doktorlar, en bara da kendi
si, onun artk bakalarn yalnz bir bakmdan
ilgilendirdiini anladlar: imdi en nemli sorun,
onun makamn hemen boaltp boaltmayaca,
evresindekileri varlndan tedirgin olmaktan,
kendisini de ektii aclardan ne zaman kurtara
cayd.
Geceleri gittike daha az uyuyordu. nceleri af
yon veriyorlard, daha sonra morfin inelerine
baladlar. Aclar gene de dinmek bilmiyordu.
Yar uykuluyken duyduu skntl bir arlk
ba langta yeni bir durum olarak iini rahatlat
mt, ama sonralar ar kadar, hatta ondan da
ha ok cann skmaya balad.
Doktorun tavsiyesine uyarak van lyi'e zel
yemekler piiriyorlard. Bunlar da gitgide tatsz
layor, gnden gne tiksindirici oluyordu.
Aptese kmas iin zel dzenekler yaplmt.
Gene de her seferinde bir sr azap ekiyordu.
1 45

Pislikten, utan verici durumundan, kokudan,


bu i olurken yannda bakasnn da bulunma
sndan dolay ii iini yiyordu.
Neyse ki bu en pis ite talih van lyi'in yzne
glmt. Ona mutfak ua Gerasim yardm
ediyordu.
Gerasim, kent yemekleriyle semirmi, eli yz
dzgn, temiz bir ky delikanlsyd. Aydnlk
yz her zaman glerdi. Tertemiz Rus kyls
klyla bu pis ii yapmas nce van lyi'in ok
tuhafna gitti.
Bir keresinde, oturaktan kalkp kendinde panto
lonunu ekecek g bulamaynca, orackta yumu
ak bir koltua ylverdi. Korku dolu gzlerini,
zayflktan kadidi km plak kalalarndan
ayramyor, ylece duruyordu.
O srada ieriye ar, ama gl admlarla Gerasin
girdi. Ayanda kaln izmeler, zerinde keten
bezinden bir nlk ve temiz basma bir mintan
vard. Mintannn yenlerini svad iin gen,
salam kollar aa kmt. eri girerken iz
melerinin ho katran kokusunu ve taze k hava
sn da birlikte getirdi.
Gerasim, van lyi'e bakmadan, besbelli ha stay
incitmemek iin yzndeki yaama sevincini giz
lemeye alarak, oturaa yaklat.
van lyi zayf bir sesle ona, ""Gerasim," diye
seslendi.
Gerasim bir yanllk yapm olnaktan korkarak
birden irkildi. Sakallar yeni kmaya balam,
gen, krpe, gle, saf yzn hzh bir hareketle
hastaya dndrd.
1 46

'"Bir ey mi buyurdunuz, efendim?"


'"Belki ireniyorsundur, olum . . . Ne yapaym,
kusura bakma . . . "
Gerasim parlayan gzlerini ona evirdi, prl p
rl beyaz dilerini gstererek srtyordu.
'"Hi irenilir mi? Ne yapalm, hastasnz . . . "
Byle diyerek becerikli, gl elleriyle alt ii
bitirdikten sonra sessiz admlarla dar kt. Be
dakika sonra ayn sessiz yryle geri dnd.
van lyi hep koltukta oturuyordu. Uak temiz
leyip ykad otura yerine koyunca, "Gerasim,"
dedi. '"Ne olur, uraya gel de bana yardm et."
Gerasim yaklat
'"Kaldr beni . . . Yalnz kalkamyorum . . . Dmitri'yi
dar gndermemeliydim . . . "
Gerasim yanna geldi, tpk yryndeki ken
dine gvenle onu kucaklayp becerikli, yumuak
bir hareketle kaldrd, ylece tuttu. Bir eliyle de
pantolonunu yukar ekip tekrar oturtmak isti
yordu. A ma van lyi ona kendisini divana ka
dar gtrmesini syledi. Gerasim, sanki kolla
rnda ty tayormu gibi, onu incitmeden diva
na gtrp oturttu.
'"Sa ol, olum. ok beceriklisin. Bu ileri ne
kadar kolay yapyorsun ! . . . "
Gerasim yeniden glmseyerek dar kmak
istedi. van lyi kendisini bu ocuun yannda
ok rahat hissettii iin onu bir trl brakmak
istemiyordu.
'"Bak olum, u sandalyeyi ekiver ltfen. Hayr
onu deil, tekini . . . yle ayaklarmn altna koyu
ver. Ayaklarm yksekte olunca rahatlyorum."
147

Gerasim sandalyeyi alarak hi grlt karma


dan yere brakt, hastann ayaklarn bunun s
tne koydu. van lyi, Gerasim ayaklarn yk
see kaldrnca biraz rahatladn hissetti.
''Hah, bak ne kadar iyi oldu ! . . u yast da
ayaklarmn altna koy bari. "
Gerasim bunu da yapt, ayaklarn bir daha kal
drp altna yastk koydu. Gerasim ayaklarn
kaldrnca van lyi daha da rahatlam gibiydi.
Gerasim ayaklarn yastn zerine braknca
yeniden ktleir gibi oldu.
"Gerasim, u anda iin var m?"
Kentlilerden beyefendilerle nasl konuulacan
renen Gerasim, "Hayr, efendim," dedi.
"Yaplacak baka ne iin kald?"
"Daha ne iim kalacak, hepsini yaptm. Yalnz
yarna odun kracam, o kadar."
"yleyse ayalarm biraz yukarda tut . . . Olmaz
m;
"Niin olmasn? Tutarm."
Gerasim, hastann ayaklarn kaldrd. van lyi
bu durumda arlarn hi duymuyor gibiydi.
"Odun ii ne olacak ?"
"Siz hi merak etmeyin. Onu da yetitiririz."
van lyi, Gerasim'e, sandalyeye oturarak ayak
larn tutmasn syledi, onunla konumaya ba
lad. in tuhaf, Gerasim ayaklarn yukarda
tutarken kendisini ok iyi hissediyordu.
van lyi o gnden sonra Gerasim'i arada bir
yanna arp oturtmaya balad. O srada onun
la konumaktan da zevk alyordu. Gerasim bunu,
zorluk ekmeden, istekle, byk bir sadelikle
t"). ., ,

1 48

yapyordu. Bakalarnn canll, salaml,


dinlii, gc van lyi'i incittii halde yalnz
Ger asim 'in kuvveti ve dinlii zoruna gitmiyor,
stelik onu yattryordu.
van lyi'i en ok zen, herkesin yalan syleme
siydi. Sanki lmek zere deilmi de yalnzca
hastaym, sinirlenmez, tedavi grrse her ey
dzelecekmi gibi bir tavr taknyorlard. Oysa
ne denli urarlarsa urasnlar durumun d
zelmeyeceini, stelik arlarnn artp leceini
ad gibi biliyordu. te herkes gibi onun da bildi
i bu gerei rtbas ederek gzne baka baka
yalan sylemeleri, ayrca bu yalana katlmas
iin onu da zorlamalar onu kahrediyordu.
lmek zereyken evresini saran bu yalanlar
ne kadar aalkt! lm gibi korkun, grkemli
bir olay gnlk ziyaretler, ev eyalar, yemek
iin alman mersinbal trnden olaan eylere
indirgemeleri van lyi'e byk bir azap veri
yordu. in tuhaf, onlar byle gzne baka baka
yalan sylerken kimbilir ka kez, "Brakn artk
u yalanlar! lmek zere olduumu siz de bili
yorsunuz, ben de. Hi olmazsa yalan syleme
yin ! " diye baracak olmu, ama hibir zaman
kendinde bu gc bulamamt.
Korkun, feci bir ey olan lme evresindekiler
herhangi tatsz bir ey, hatta yakksz bir dav
ran gzyle bakyorlard. Kalabalk bir salona
girerken pis kokular saan bir adamm gibi ta
vr takmyorlard ona kar. Btn bunlar yap
tran da, van lyi'in hayat boyunca sk skya
uyduu nezaket kurallaryd. Ona kimse acm149

yordu, nk durumunu anlamak isteyen tek


bir Tanr'nn kulu yoktu. Yalnzca Gerasim her
eyi anlyor, ona acyordu. Bu yzden van lyi
yalnz Gerasim'le ba baa kald zamanlar ken
disini iyi hissediyordu. Gerasim sabahlara kadar
uyumadan yannda kalr da bacaklarn tutarsa
aclar diner gibi oluyordu.
"Siz merak etmeyin, beyefendi, ben sonra uyu
rum ," diyordu Gerasim.
Bazen de birden bire senli benli konumaya ba
lyordu: ''Keke hi hasta olmasaydn. Yoksa sa
na hizmet etmekten kanr mym '?"
Yalan sylemeyen tek kii Gerasim'di; iin asln
yalnz onun anlad, gizlemeye gerek grmeden,
eriyip giden efendisine aka acd ortadayd.
Hatta bir keresinde, van lyi onu yatmaya gn
derdii srada, "Hepimiz lp gideceiz. Ne diye
yardm etmekten yksnelim !" deyivermiti.
Gerasim bu szlerle, lmekte olan birine yardm
dan kanmadn, bir gn o da lrken birinin
ona yardm edeceini sylemek istiyordu.
Bu yalanlardan baka ya da bu yalanlarn sonu
cu olarak van lyi'i zen bir ey de kimsenin
ona onun istedii gibi acmamasyd. ektii uzun
strap dnemlerinden sonra yle anlar oluyor
du ki -bunu kendi kendine bile aklamaktan
utanyordu- biri ona acsn, hem de hasta bir
ocua acr gibi acsn istiyordu . . . ocuklar gibi
sevihp avutulmay, okanmay, birilerinin ban
da oturup ona alamasn istiyordu. Yan ba
n alm, nemli bir yargca byle eylerin yapla
mayacan bile bile istiyordu bunu . . .
1 50

Gerasim'le yaknl ona az da olsa bu merhameti


salad iin onun yannda avunabiliyordu.
Evet, van lyi alamak, okanmak ve banda
alayanlar grmek istiyordu. Ama onu yokla
maya gelen arkada, mahkeme yesi abak'a
alayp iini dkecei yerde somurtuyor; sert,
hain bir tavr taknarak, sz yargtaya gnde
rilen bir karara getirip grn iddetle savun
maya balyordu.
van lyi'in son gnlerini en ok iindeki ve
evresindeki bu yalan zehirliyordu.

VIII
Sabah olmutu, evet sabah olmutu zira Gerasim
gitmi, yerine gelen uak Piyotr mumlar snd
rp perdeyi atktan sonra grlt etmemeye
alarak yavaa ortal toplamaya balamt.
Sabah myd, akam myd; Cuma myd, Pazar
myd? . . . Hangi gn, hangi vakit olursa olsun,
ne fark ederdi ki? Bir dakikack dinmeyen ld
rc arlar; umutsuzca sren, gene de snme
mi yaama istei; biricik gerek olan, u gittike
yaklaan korkun, iren lm ve evresini sa
ran yalan . . . Bu durumda haftann, gnn, vak
tin deeri mi olurdu?
'"aynz getireyim mi efendim ?"
van lyi, '"Uak, dzeni srdrmek istiyor; bey
ler sabahleyin ay imeli . . . " diye dnd.
'"stemez ! " diyerek kestirip att.
'"Divana gemek ister misiniz ?"
151

'"Oday toplamas gerek. ocuun iine engel olu


yorum; stelik pislik, dzensizlik kaynaym."
'"Hayr rahat brak beni ! "
Uak ortal toplad. van lyi elini uzatt. Piyotr
hizmete hazr, koup yanna geldi.
'"Bir emriniz mi var beyefendi?"
'" u saat. . . . "
Piyotr hastann uzansa alabilecei saati alp ona
verdi.
'"Sekiz buuk. Daha kalkmadlar m?"
'"Hayr efendim. Vasiliy vanovi (olu) okula git
tiler. Praskovya Fiyodorovna ardnz zaman
uyandrmamz sylediler. Uyandralm m?"
'"Yok istemez."
'"Bir ay isem ne olur?" dedi kendi kendine.
. ay 1. . . . "
. b r
'" ey. . . G etr
Piyotr kapya doru yrd. van lyi yalnz
bana kalmaktan korkarak, '"Ne yapsam da onu
burada oyalasam ?" diye dnmeye balad.
'"Hah, ila isterim! "
'"Piyotr, ilacm ver. Alalm bari, belki yarar
olur."
Ka alarak bir yudum iti. Aznda ilacn o
pek iyi tand, umut krc, i bayltc tadn
duyunca, '"Yok, fayda etmez! Btn bunlar sa
ma, bo eyler . . . " diye karar verdi. '"Hayr, hi
birine inanmyorum artk. Ama u ar, u ar
yok mu ya ! . . . Bir dakikack dinsin hi olmazsa!"
nledi. Piyotr geri dnd.
. 1. "
aym getr
'"Yo k , yo k . . . c t,
Piyotr kt. van lyi yalnz kalnca inlemeye
balad; inlemesi, iddetlenen arlarndan ok,
1 52

iinin skntsndand. "Her gn ayn ey . . . Bit


meyen geceler ve gndzler . . . abuk olsa bari!
Ama abuk olacak ne? lm, karanlk? . . . Hayr,
hayr ! lm olmasn da ne olursa olsun ! "
Piyotr tepsiye koyduu bir bardak ayla geri
dnd zaman van lyi ona kim olduunu,
niin geldiini anlamadan akn baklarla uzun
uzun bakt. Piyotr bu baklardan arnca an
cak kendine gelebildi.
"Ha ay m getirdin ? . . . Peki, koy uraya. Ama
nce ykanmama yardm et, bir de temiz gmlek
ver . . . "
van lyi ykanmaya balad. Dinlene dinlene
ellerini, yzn ykad, dilerini fralad. San
tararken aynaya bakt. Aynada kendini grnce,
zellikle salarnn solgun alnna yaptn fark
ettiinde iine bir korku dt.
Gmleini deitirirken bedenine bakarsa daha
ok korkacan bildii iin hep aynadan gzlerini
karyordu. Bunu da bitirdikten sonra sabahl
n giydi, dizlerine battaniyesini rterek ay i
mek iin koltua oturdu. Bir an iin canlandn
hissetti, ama ayn imeye balamt ki, gene
ayn tad, ayn ary duydu. ayn glkle bi
tirdi, sonra bacaklarn uzatarak yatt. Piyotr'u
da gnderdi.
Hep ayn eylerdi iindeki duygular . . . Kah bir
umut kvlcm, kah umutsuzluk dalgalar onu
iine alyordu. Arlar ve can sknts arasnda
deimeyen, ayn kalan bir dnya . . . Yalnzlktan
patlayacak gibiydi. Birini armak istiyor, ama
bakalarnn yannda daha kt olacan nceden
1 53

biliyordu. ''Bari gene morfin verseler de ken


dimden gesem. Doktora syleyeyim de bulsun
bir ey. Dayanlmaz buna . . . Dayanlmaz ! "
Bir iki saat byle geti. Birden bire bir zil sesi
geldi dardan. "Doktor olsa bari ! " Gerekten
de doktordu gelen; canl, din, besili ve neeli.
Yznn, "Siz bir eyden korkmua benziyor
sunuz, ama imdi bunun aresine bakarz," der
gibi bir duruu vard. Doktor bu tavrn burada
skmeyeceini pek iyi bilmekteydi, ama bir kere
taknmt bu tavr, bir daha da vazgemiyordu.
Ziyaretlere giden birisinin sabahleyin giydii
frakn karmamas gibi . . .
Doktor onu canlandrmak iin ellerini ovuturdu.
" dm. Hava ok souk. nce biraz snaym . . . " d e d ."
Sanki i onun snmasndaym, sndktan sonra
her eyi yoluna koyacakm gibi bir havas vard.
van lyi'e yaklaarak, "Naslz bakalm?" diye
sordu.
van lyi, onun, "Syleyin bakalm, u kk
marazlarnz ne durumda?" diye sormak istedi
ini, ama byle sormann yakksz kaacan
dnerek sorusunu deitirdiini hissetti.
Doktora, "Yalan sylemekten sklmyor mu
sun?" der gibi bakt. Ama doktor onun bu bak
n anlamazlktan geldi.
"Hep yle," dedi van lyi, "ok aryor. Ar
nn bir trl nne geemedik . . . Baka bir ey
verseniz bari . . .
"Al bu hastalar, siz hep bylesinizdir. Eh, artk
snm gibiyim. Vcut sm titiz bir hanmefendi
"

1 54

olan Praskovya Fiyodorovna'ya bile syleyecek


sz brakmyor. yleyse, merhaba. "
Byle diyerek van lyi'in elini skt.
Deminki hoppaca tavrlarn brakarak, ciddi
bir yzle hastann nabzn, ssn lt; urasna
burasna vurarak dinledi.
van lyi btn bunlarn gz boyamaca, aldat
maca olduunu kesin olarak biliyordu. Ama
doktor diz kp zerine doru abanarak kula
n bir aaya bir yukarya koyduka, yznde
ciddi bir ifadeyle eitli beden hareketleri yap
tka kendini bu iin zevkine kaptrd. van lyi,
tm bunlar, tpk bir zamanlar srf yalan syle
mi olmak iin yalan syleyen avukatlarn r
pnmalarn dinler gibi dinledi . . .
Doktor, divann stne diz km, baka yerle
rine vururken kapdan Praskovya Fiyodorov
na'nn ipekli giysisinin hrts iitildi. Praskov
ya Fiyodorovna, doktorun geldiini haber ver
medii iin Piyotr'a kyordu.
eri girip kocasn pt; yataktan kalkal ok
olduunu, doktorun gelii srasnda burada bu
lunamamsa, bunun ir anlamazlktan ileri gel
diini anlatmak iin hr sr dil dkt.
van lyi gzlerini ona evirerek tepeden trnaa
szd. Teninin beyazl, tombulluu, ellerinin,
boynunun dzgnl, salarnn prlts, hayat
dolu gzlerinin lts yznden karsn aypla
d. Btn benliiyle ondan nefret ediyor, onun
kendisine dokunmasyla iinde kabaran nefret
dalgasnn verdii acyla kvranyordu.
Karsnn ona ve hastalna kar olan tavr hi
1 55

deimemiti. Nasl bir doktor, hastalarna kar


belirli bir tavr taknarak hunu hibir zaman
deitirmezse, o da kocasna kar deimez bir
tavr taknmt. Szde van lyi gerekeni yapma
maktadr ve su hep ondadr. Kocasn sevdii
iin ona sitem etmektedir Praskovya Fiyodorov
na . . . Ve hu tavrn zerinden asla atmamaktadr.
"Hi sz dinlemiyor. lacn vaktinde almyor.
Hele yat hiimi salna ok zararl. Hep ayak
larn yukarda tutarak yatyor."
Bunlar syledikten sonra kocasnn Gerasim'e
ayaklarn havaya kaldrttn anlatt. Doktor,
"Ne yaparsnz! Hastalarn aklna bazen byle
sama sapan eyler eser. Ho grmeli . . . " gibisin
den, yar alayc yar acyan bir glmseyile g
lmsedi.
Doktor, muayenesini bitirince saatine hakt. O
srada, Praskovya Fiyodorovna, van lyi'e, o
kzsa da kzmasa da bugn nl doktoru eve
ardn, Mihail Danilovi ile (muayeneyi he
nz bitirmi olan doktorun ad huydu) durumu
grp bir karara varacaklarn syledi.
"Rica ederim, kar kma. Bunu senin iin, yani
durumu iyice anlamak iin yapyorum. "
Kadn hunu alayc bir sesle sylerken her eyi
onun iin yaptn, hu yzden ona itiraz hakk
tanmadn hissettirmek istiyordu.
van lyi ses karmad, yzn huruturmakla
yetindi. evresini saran yalan a yle karp
birbirine dolamt ki iinden kurtulana ak ol
sun ! Kars onun iin yapar grnd eyleri
salt kendisi iin yapyordu, stelik byle yapt1 56

n ak ak sylyordu. Ona gre, yaplan bu


olaanst eyler kocas tarafndan tmyle ters
deerlendirilecekti.
Gerekten de, saat l l .30'da nl doktor geldi.
Yeniden dinlemeler balad, nce van lyi'in
yannda, sonra baka bir odada ciddi tartma
lar oldu; tekrar bbrei, krbarsa grl
d. Doktorlarn hastal incelerken takndklar
tavr yle tumturaklyd ki zavall van lyi'in
aklndan bir an olsun kmayan asl mesele (lm
kalm meselesi) unutulmu, bbrek-krbarsak
tartmas yeniden alevlenmiti. Mihail Danilo
vi ile nl doktor, ilevini yerine getirmeyen
bu organlarn zerine atlp ikisini de zorla al
tracaklard neredeyse.
nl doktor, ciddi ama umut verici bir yzle,
gitmek iin izin istedi. v an lyi korkuyla, umut
la parlayan gzlerini doktora evirerek iyileme
olaslnn bulunup bulunmadn ekine eki
ne sordu. Bunun zerine doktor, kesin bir ey
sylememekle birlikte, byle bir olasln bulun
duunu bildirdi. van lyi'in doktoru uurlar
kenki umut dolu bak yle ac doluydu ki dok
torun vizite parasn vermek iin odadan kan
Praskovya Fiyodorovna alamaya balad.
Doktorun yreklendirici szlerinin etkisi uzun
srmedi. Gene ayn oda, ayn tablolar, perdeler,
duvar katlar, ila ieleri, gene o arl be
den . . . van lyi incelemeye balad. ne yapt
lar; uykuya dald.
Kendine geldii zaman ortalk kararmaya bala
mt. Yemeini getirdiler. Et suyuna orbadan
157

zorla birka kak alabildi. Sonra gene ayn ey


ler, gene karanlk akam.
Yemekten sonra saat 7'de odasna Praskovya Fi
yodorovna geldi. Akam elencesine katlacakm
gibi giyinmi, iri gslerini korseyle skmt. Y
znde pudra izleri vard. Sabahleyin van lyi'e
tiyatroya gideceklerini sylemiti. Yabanc bir
sanat olan Saral Bernhardt kentlerindeydi.
van lyi loca almalarn srarla sylemi, onlar
da almlard. Ama sonra o bunu unuttuu iin
karsnn giyimli hali gcne gitti. ocuklar iin
estetik ve eitici bir ey olaca dncesiyle loca
ahp tiyatroya gitmelerindeki srarn anmsaynca
bouna gcendiini anlad ama belli etmedi.
Praskovya Fiyodorovna ieriye halinden mem
nun, ayn zamanda sulu bir tavrla girmiti. Ko
casnn yanna oturdu, salk durumunu sordu.
van lyi, karsnn bunu durumunu renmek
iin deil, laf olsun diye sorduunu biliyordu. n
k kadnn, kocasyla ilgili renecek bir eyi yoktu
artk. van lyi byle dnyordu. Praskovya
Fiyodorovna aslnda kocasna bir ey sylemek
iin gelmiti oraya: Loca alnmam olsa, Elen, kz
lar ve Petriev (kzlarnn nianls olan sorgu
yargc) gitmeseler, evden dar admn atmazd.
imdi onlar yalnz balarna brakmak uygun
kamayacakt. Byle bir zorunluluk kmasa ko
casnn yannda seve seve otururdu. O evde yok
ken doktorlarn dediklerini yapar myd?
"' ey ... Fiyodor Dmitriyevi (kzlarnn nianls)
seni yoklamak istiyordu. Gelsin mi ? Lizanka da ... "
"'Gelsinler."
1 58

stnde ak bir giysiyle krpe bedenini tm p


laklyla sergileyen kz girdi ieriye. van lyi'in
bedeni sonsuz aclar iinde kvranrken kz kr
pe bedenini gzler nne seriyordu. Salam ya
pl, gl, stelik ak olduu gzden kamayan
Liza, mutluluunu glgeleyen her trl hastal
a, straba, lme di biliyor olmalyd.
Salar 'kapoul tarz' kvrlm, farkl bir gen
olan Fiyodor Dmitriyevi de girdi ieriye. Damar
lar darya frlam, uzun boyunlu beyaz yaka
ln smsk sarmt. Kolal kocaman bir gs
l, kuvvetli kalalarn saran dar siyah bir pan
tolonu vard; beyaz eldivenli elinde silindir ap
kasn tutuyordu.
Fiyodor Dmitriyevi'in arkasndan kolejli olu
da gizlice ieriye szld. Zavallck yeni bir res
mi giysi giymi, ellerine eldiven takmt. Gzleri
nin altnda, van lyi'in anlamn ok iyi bildii
morluklar vard.
van lyi oluna kar her zaman sevgi duyard.
ocuun rkek, acyan bak korkuntu. Evde
Gerasim'den baka durumu yalnz o anlyor, ba
basna yalnz o acyordu belki de.
Hepsi oturdular, gene saln sordular. Sonra
ortala bir sessizlik kt. Liza annesinden dr
bnn istedi. Ana kz arasnda drbn nereye
koyduklar konusunda ufak bir az dala kt.
Tatsz bir durum dodu.
Fiyodor Dmitriyevi, van lyi'e Saral Bern
hardt' seyredip seyretmediini sordu . . . van l
yi nce sorularn anlamamt. Sonra, "Hayr,"
dedi. "Siz seyrettiniz mi'? "
1 59

''Evet, Adrienne Lecouvreur'de."


Praskovya Fiyodorovna, artistin zellikle falanca
piyeste gzel oynadn syledi. Liza buna kar
kt. Artistin oyununun incelii, gerekilii ze
rine her zamanki konumalardan biri balad.
Konumann ortasnda, Fiyodor Dmitriyevi,
van lyi'e bakarak birden sustu. tekiler de
sustular. van lyi, l l gzlerini nne dik
mi, anlalaca zere onlara kzyordu. Hepsi
de garip bir durum iindeydiler. Bunu dzelt
mek gerekiyordu, ama nasl? Ne yapp etmeli,
ortala ken bu suskunluu bozmalyd. Kimse
bu ii zerine alnyor, nezaket yalannn birden
bire yklarak gerein ortaya kaca korku
suyla sesini karamyordu. lk olarak Liza dav
ranp sessizlii bozdu. Herkesin yreinde du
yup aka syleyemediini azndan karver
di. Babasnn armaan olan saatine bakarak,
"Eh, gideceksek gidelim. Vakit geldi," dedi.
Yalnz ikisinin bildikleri bir ey dolaysyla nian
lsna hafife, anlaml anlaml glmsedi. Sonra
giysisini hrdatarak kalkt.
Liza'nn arkasndan hepsi kalktlar, vedalap
ktlar.
Onlar gidince van lyi sanki birden hafifledi.
Yalan da onlarla birlikte gitmi, ama geriye ar
kalmt. Ayn ar, ayn korku, durumu ne ar
latryor, ne de iyiletiriyordu. Her zamanki
hastalnda deien bir ey yoktu . . .
Gene dakikalar dakikalar, saatler saatleri kova
lamaya balad. Bitip tkenmek bilmeyen zama
nn ak ve korkun son . . .
1 60

Piyotr'un sorusuna karlk, "Evet, Gerasim'i


gnderin," dedi.
IX
Kars gece ge vakit dnmt. Hastay uyan
drmamak iin parmaklarnn ucuna basarak
kocasnn odasna girdiyse de van lyi onun
geliini duydu, gzlerini amasyla kapamas bir
oldu. Kadn, Gerasim 'i gnderip kocasnn ba
nda kendisi kalmak istiyordu. van lyi gzle
rini at hemen.
.
''Hayr, stemez.
"
"ok aryor mu?"
"Arrsa ne kar . . . "
"Afyon a 1 b ar. . . . "
Raz oldu, afyon hap yuttu. Praskovya Fiyodo
rovna dar kt.
Saat e kadar vakit azap verici bir dalgnlk
iinde geti. Onu, sanki her tarafn sktran
dar, karanlk, uzun bir uvala sokmaya al
yorlar; durmadan taktklar halde bir trl
ilerini bitiremiyorlard. Bu durum korkun ac
lar iinde uzayp gidiyordu. van lyi bir yan
dan korkuyor, bir yandan da uvala girmek iin
debelenip rpnarak onu itenlere yardm edi
yordu. Byle debelenirken, birdenbire kurtula
rak yere dt, kendine geldi. Gene ayn Gerasim
ayak ucunda oturmu, sessiz ve sabrl, uyuklayp
duruyordu. Kendisi ise ayanda oraplar, bit
kin bacaklarn Gerasim'in omuzlarna dayam
1 61

yatyordu. Hep ayn abajurlu mum, dinmek bil


meyen ar. . .
Fsltyla, ''Sen git Ger asim . . . " dedi.
"Z arar yo k . . . O tururum. "
"Hayr, git. "
Bacaklarn indirdi, kolunun stne yan att.
Kendisine ok acyordu . . . Gerasim'in bitiik
odaya gitmesine kadar zor bekleyerek ocuk gibi
hngr hngr alamaya balad. Zavalllna,
korkun yalnzlna, insanlarn, Tanr'nn ac
maszlna, belki de Tanr'nn yokluuna al
yordu . . . "Btn bunlar niin yaptn? Niin be
ni buraya getirdin? Ben ne yaptm da bana bu
aclar ektiriyorsun? . . .
Sorularna yant beklemiyordu. Yant alamaya
ca iin de alyordu. Arlar gene depreti, ama
o kprdamyor, kimseyi yardma armyordu.
Kendi kendine "Haydi, daha vur ! . . . Ne duru
yorsun? Vursana! . . . Ama neden? Ben sana ne
'
yaptm ?. . . . " d yor
d u.
Sonra sustu, yatt. Yalnz alamas deil soluk
almas bile durdu; dikkat kesilip dinlemeye ko
yuldu. Dinledii ey, b ir ses ya da bir konuma
deildi; ta derinden gelen dncelerinin kpr
dann dinliyordu sanki.
"Ne istiyorsun ?"
Ruhu ona aka byle sesleniyordu.
"Ne istiyorsun ? Ne istiyorsun?" diye steledi
birka kez daha.
O zaman van lyi, "Ne mi istiyorum? A ekmemek. Yaamak," dedi.
..
Sonra yeniden dinlemeye balad. Oyle dikkatli
"

1 62

dinliyordu ki ary bile hissetmez olmutu.


Ruhunun sesi, ""Yaamak m? Nasl yaamak ?"
diye soruyordu.
"'Eskiden nasl yayorsam yle. Rahat, tatl . . . "
"'Eskiden rahat, tatl m yayordun ?"
van lyi hayalinde tatl yaantsnn en iyi za
manlarn gzden geirmeye balad. in tuhaf,
tatl yaantsnn en hoa giden anlar imdi ona
eskisinden ok farkl grnyordu. ocukluu
dnda yaamnn en zevkli an bile deerini yi
tirmiti. Yalnz orada, ocukluunda, gerekten
tatl olan, yeniden dndrlebilse yaamaktan
zevk alaca ok ey vard. Ama bu zevkleri tadan
adam o deildi artk . '. . Sanki baka birine ait
anlard bunlar. Bugnk van lyi iinse, o za
man erin sayd her ey imdi gznde eriyor,
ou kez iren bir eye dnyordu.
ocukluundan uzaklap bugne yaklatka se
vin diye bir ey kalmyor ya da sevin olma nite
liini yitiriyordu. Bu dnem Hukuk Okulu'yla
balyordu. O zaman gerekten tatl olan bir ey
ler vard gene de. Nee vard, arkadalk vard,
umut vard. . . Ama st snflarda bu tatl anlar
iyice seyrekleiyordu. Sonra, valinin yannda ilk
grevi srasnda yeniden gzel bir dnem bal
yordu. Ancak van lyi'i bu dnemde en ok
heyecanlandran, bir kadnn sevgisiyle ilgili an
lard. Sonra her ey karyor, iyi zamanlar yeni
den azalyordu. Daha sonra bsbtn azalyor,
bylece gitgide yitiyordu.
Hi beklemedii anda kagelen evlilik, karsnn
yapmack davranlar. . . Ve o ldrc alma
1 63

istei, o para hrs; bylece geen bir, iki, on, yirmi


yl . . . Yllar ilerledike arlk omuzlarna daha
ok biniyordu. Meer baarl bir yolda yrd
n sand halde baarszla doru drt nala
kouyormu da haberi yokmu. Gerekten de
yleydi. ''Bakalarnn gznde iyi yayor gr
nrken hayat ayaklarmn altndan akp gidiyor
mu . . . imdi de lmeye hazrlan b akalm."
Ama hunun anlam ne? Neden byle oluyor?
Olamaz, yaam bylesine anlamsz, bylesine
irkin olamaz! Yaam bylesine irkin ve anlam
szsa, hu, lmek iin bir neden mi? . . . Baka bir
i var hunun iinde . . .
"Belki de gerektii gibi yaamadm ?" diye geldi
aklna. Kendi kendine, "Ama nasl olur, her eyi
gerektii gibi yaptm," dedi.
Sonra yaam ve lm b ilmecesinin hu biricik
zmn, olmayacak bir eymi gibi hemen ka
fasndan uzaklatrmaya alt.
"Peki, imdi istediin nedir? Yaamak m? Nasl
yaamak ? Mahkemedeki mbairin, 'Mahkeme
halyor,' diye bard zamanki gibi mi?"
"Mahkeme halyor, m ahkeme halyor," diye
steledi kendi kendine. "Al ite sana mahkeme ! "
"Ama hen sulu deilim ! " diye bard fkeyle.
"Niin yapyorsunuz hunlar?"
Alamay kesti, yzn duvara dndrerek hep
ayn eyi dnmeye halad: "Nedendir hu kor
kun aclar? Nedendir? Ha?"
Ne kadar dnrse dnsn, sorular yantsz
kalyordu . Her zaman olduu gibi, gerektii
biimde yaamad aklna gelince hemen doru
1 64

yaadnda direterek bu garip dnceyi zih


ninden kovuyordu.

ki hafta daha geti, van lyi divandan kalka


maz olmutu. Yataa yatmak istemedii iin ok
tan beridir divanda yatyordu. Yz duvara d
nk, bir yandan bitmek tkenmek bilmez aclar
ekiyor, bir yandan da kafasnda yer etmi olan
dnceye yant aryordu. Neydi bu? Yaklat
eyin lm olduu doru muydu? indeki ses,
"Evet doru," diye karlk veriyordu. ''Peki, ya
bu arlarn ne gerei var! " "Hi, yle ite ! . . . "
Bundan baka bir yant yoktu . . .
Hastal ortaya kp doktora ilk gittiinden be
ri van lyi'in yaam ruhsal olarak birbirinin
tersi iki duruma ayrlmaktayd. Nbetlee var
olan hu iki durumdan birinde, anlalmas g,
korkun lm umutsuzluk iinde beklerken;
tekinde ise iinde doan bir umut kvlcmyla
bedeninin her trl kprdann ilgiyle izliyor
du. Gznn nne bazen, geici bir sre iin,
devini yapmayan bbrei ya da barsa geli
yor, bazen de bir trl e tkisinden kurtulamad
, anlalmaz, korkun lm dnyordu.
Bu iki ruh durumu hastalnn ba langcmdan
beri srayla birbirini kovalyordu. Ama hastalk
ilerledike bbrekle ilgili dncesi daha ok
dsel, kukulu bir hal alyor, yaklaan lm
kavram ise gitgide gereklik kazanyordu.
1 65

ay ncesiyle o anki durumunu karlatrp


adm adm lme gittiini dnmesi, btn iyi
leme umutlarnn yklmasyla sonulanyordu.
Kalabalk bir kentte, dostlar arasnda, ailesinin
iinde olduu halde, van lyi son zamanlarn
korkun bir yalnzlk iinde, yzn divann ar
kalna dndrp yalnzca gemiini dnerek
geirmekteydi. ine dt yalnzlk ne deni
zin dibinde, ne de yerin altnda bulunabilecek
trdendi. Bu koyu yalnzlkla gemiin btn
hayallerini birbiri ardna gznn nne getiri
yordu. Ama ne zaman hayale dalsa en yakn gn
lerle ilgili olandan balayp en uzaktakilere, o
cukluk gnlerine varp dayanyordu. Akam ye
meinde verdikleri kuru erik hoaf m geldi ak
lna, hemen ocukluunda yedii buruuk, ham
frenkeriini, eriin kendisine zg tadn, ekir
deine kadar yiyince aznn salyayla dolmasn
anmsyordu. Oradan da, srayla, o dnemin bit
mez tkenmez anlar birbirini kovalamaya ba
lyordu: Dads, kardeleri, oyuncaklar . . .
v an lyi kendi kendine, "Bunlar brakalm . . .
ok ac. . . " diyor, yeniden bugnk yaamna
dnyordu. Divann arkalnda bir dme, sah
tiyan kaplama krklar, derken, "Sahtiyan hem
pahal, hem de dayanksz . . . Onun yznden az
m kavga ettik ? . . . Ama babamzn yrtlan anta
snn sahtiyan da, o yzden kan kavga da bir
bakayd . . . Kavga ettik diye babam bizi odaya
kapatm, annem gizlice brek getirmiti . . . " diye
dnerek yine ocukluuna gidiyor, gene ac
eyler anmsyor, bu dnceleri kendinden
1 66

uzaklatrp baka eyler dnmeye alyor


du.
Anlar zihninde birbirini kovalaya dursun, bir
yandan da hastalnn nasl balayp gelitii
geliyordu aklna. Zamanda gerilere gittike yaa
ma gc artyordu. Yalnz yaama gc deil,
yaamndaki iyi gnlerin says da oalyordu.
Daha dorusu bunlar b irbirine karyordu .
'"ektiim aclar arttka hayatn yaanacak ya
n kalmad," dedi kendi kendine. Ta gerilerde,
hayatm balangcnda, aydnlk bir nokta vard;
ondan bu yana her ey gittike hzlanarak ka
ranla gmlyordu. ''lme olan uzakln ka
resiyle ters orantl bir hz . . . " diye dnd.
Hz artarak den bir tan grnts sapland
zihnine. Gittike oalan aclar yuma olan ya
am, aclarn en korkuncu olan bir sona doru
takla atarak uuyordu. "Ben de uuyorum . . . "
diye geirdi iinden.
van lyi rperiyor, debeleniyor, bu gidie kar
koymak istiyordu. Ama artk kar koyamayaca
n biliyordu. Baka baka yorulduu halde, g
znn nndekine bakmaktan kendini alamaya
rak divann arkalna bakyor, tepetaklak d
tkten sonra korkun bir arpmayla parampar
a olaca an bekliyordu. "Kar konulmaz,"
diyordu. "Ama en azndan nedenini anlayabil
seydim ! Bunu da yapamyorum . . . Gerektii gibi
yaamam olsaydm aklm yatard. Byle bir e
yi nasl kabul ederim?" van lyi yle bir geri
lere gidince yaamnn geleneklere, greneklere,
nezaket kurallarna uygun getiini dnyor,
167

''Byle bir ey olamaz ! " diyordu. Bir yandan


da glmsyordu. Sanki birisi bu glmsemeyi
grp aldanacakt. "Akl almaz bir ey! Aclar,
lm . . . Neden ?"
XI
Bylece iki hafta daha geti. Bu srada hem v an
lyi'in, hem de karsnn istedikleri, oktandr
bekledikleri bir ey oluverdi. Petriev, kzlarn
resmen istedi. Bir akamst gerekleti bu olay.
Ertesi sabah Praskovya Fiyodorovna, Petri
ev'in evlenme nerisini kocasna nasl syleye
ceini dnerek odasna girdi. O gece van l
yi 'te ktlemeye yz tutan yeni bir deiiklik
olmutu.
Praskovya Fiyodorovna onu divann stnde,
ama baka bir durumda buldu. van lyi srtst
yatyor, inliyordu; gzlerini tavana dikmiti. Ka
rs ilalardan sz anca van lyi gzlerini ona
dikti bu sefer, kadnn laf aznda kald Kocas
nn bak, zellikle ona kar, byk bir kinle
doluydu.
"Tanr akna, brak beni rahat leyim," dedi
van lyi.
Praskovya Fiyodorovna odadan gitmek iin dav
rand, tam o srada kz ieri girerek hatrn sor
mak amacyla babasnn yanna yaklat. van
lyi ona da karsna b akt gibi bakt. Kznn
saln sormasna karlk, souk bir sesle, ya
knda kendisinden kurtulacaklarn bildirdi.
1 68

Onun sylediklerine karlk vermediler; biraz


oturduktan sonra sessizce ktlar.
Liza, "Bizim ne suumuz var?" dedi annesine.
"Sanki onu bu duruma sokan bizmiiz gibi . . .
Babam iin zlyorum , ama onun bize ac ek
tirmesi doru mu?"
Doktor her zamanki saatinde geldi. van lyi,
kin dolu gzlerini bu sefer ona dikip btn soru
larna ksaca 'Evet' ya da 'Hayr' diyerek kar
lk verdi. En sonunda, "Elinizden bir ey gelme
yeceini biliyorsunuz. Brakn beni artk," dedi.
"Aclar hafifletebiliriz hi olmazsa."
"Onu da yapamyorsunuz. Brakn . . . "
Doktor dar kt. Praskovya Fiyodorovna'ya
kocasnn durumunun iyice bozulduunu syle
di. Aclar son derece iddetlenmi olmalyd, din
dirmek iin tek are afyondu.
Doktorun bedensel aclarn korkun olduunu
sylemesi bir gerekti. Ama hastann ektii ma
nevi aclar, bedensel aclardan kat kat fazlayd.
Bugn straptan kvranmasnn asl nedeni de
buydu.
van lyi'in manevi aclarnn bir nedeni vard.
O gece ayak ucunda uyuyan Gerasim'in kk
elmack kemikli, uysal yzne bakarken aklna
birdenbire u dnce gelmiti : "Ya btn haya
tm, yaadmn bilincinde olduum bu hayat,
gerekten olmas gerektii gibi deilse?"
imdiye dek olmayacan sand ey, yani yaa
mnn gerektii biimde yaanmam olabilecei
dncesi aklna yatmaya balad. Kendisinden
yksekte olanlarn iyi sayd eylere kar iinde
1 69

uyanan belli belirsiz kprdanlar, hani u iin


de uyanr uyanmaz kovmaya alt zayf ku
kular doru olabilirdi ve belki bunun dndaki
ler geree aykryd! i de, yaama dzeni de,
aile anlay da, grev ve toplum ilikileri de te
melden yanlt belki de.
van lyi bunlar kendisine kar savunmak is
tedi. Ama savunmasnn ne kadar gsz oldu
unu o anda anlad. Hem savunsa eline ne gee
cekti? "Madem ki gerek bu, u dnyada elime
geen nimetleri berbat ediyorum, stelik bunlar
dzeltmeme de olanak yok, yleyse niye bouna
urayorum ?" dedi.
Srtst uzand, bandan geenleri baka bir
gzle incelemeye koyuldu. Ertesi sabah nce
uan, sonra karsnn, sonra kznn, sonra da
doktorun her davran, her sz, o gece gzleri
nin nnde beliren korkun gerei dorula
maktayd. Btn bu hareketlerde kendini, im
diye dek nasl yaadn grd. Artk aka an
lyordu ki, yaam ve lm kapsayan korkun
bir yanl ilemiti. Bunu anlamas bedensel ac
larn artrd, on katna kard. nliyor, rpn
yor, stn bana paralyordu. Giysisi onu sk
yor, bouyordu sanki; bu yzden herkesten nef
ret ediyordu.
van lyi' e fazlaca afyon verdiler, ok gemeden
dald, ama le yemeinde her ey nksetmeye
balad. Herkesi yanndan kovuyor, kendini yer
den yere atyordu. Kars yanna geldi.
"Jean, canm," dedi. "Benim iin yap bunu . . .
Benim iin. Bunun bir zarar dokunmaz, ou
1 70

zaman yarar bile olur . . . Sonra zor bir ey de


deil . . . ou salkl kimseler bile . . . "
van lyi'in gzleri belerdi.
"Ne? . . . Priatiye mi?1 Ne gerei var? stemem . . . Ama bu . . . "
Kars alamaya balad.
"Yaplsm, deil mi dostum? Bizim papaz ara
ym. ok iyidir."
''Peki. Yapn ne istiyorsanz . . . "
Papaz gelip gnah kard zaman yatt, ku
kularnd an, dolaysyla a clarndan kurtulduu
nu hissetti, iinde yeni bir umut parlad.
imdi gene krbarsan, onun dzelme olasl
n dnyordu. Gzleri yala dolu olarak kut
sal arapl ekmei yedi.
Ayinden sonra yatrlnca bir sre hafif hissetti
kendini, iinde yaama umudu yeniden dodu.
Doktorlarn nerdikleri ameliyat dnmeye
halad. inden, "Yaamak istiyorum, yaamak
istiyorum," diyordu. Kars ayinin bitiminden
sonra onu kutlay arak, " imdi daha iyisin, deil
mi?" diye sordu.
van lyi onun yzne bakmadan, "Evet," dedi.
Karsnn giyinii, duruu, yz ifadesi, sesinin
tonu ona hep ayn eyi sylyordu: "Hayr, ha
yr . . . Ne o zaman, ne de imdi doru olan yaa
dn. Btn yaptklarn, hayat ve lm senden
uzak tutan kocaman bir yaland."
van lyi bunlar dnr dnmez iindeki
kin yeniden kabard; kinle birlikte bedensel a1 3 ) Gnah karma treni srasnda y aplan arapl ekmek yedirme
ayini. (.n.)

1 71

rlar, arlarla birlikte, gittike yaklaan l


mn korkusu depreti. Yeni bir sknt kt
zerine ; iinden bir eyler ykselmeye, soluu
daralmaya balad. 'Evet' derken korkun bir
grn vard. Gzlerini karsna dikerek za
yflndan umulmayan bir eviklikle yzkoyun
dnd.
"G'd'
. . g'd'n . . . . Y alnz b ra kn b en . . . . "
n, hepnz
diye bard.

XII
O andan sonra da, gn ard arkas kesilmeyen
haykrlar balad. Bu korkun lklar iki
kap teden iitenler dehete dyorlard.
Karsna 'Evet' dedii zaman artk mahvolduu
nu, bir daha geriye dnemeyeceini, sonunun
geldiini, kukularnn zlmeden gene kuku
olarak kaldn anlamt.
Trl sesler kararak, ''Uu . . . Uu . . . Uu! . . . " diye
baryordu.
nce, "Yaamak istiyorum, yaamak istiyor-u' b a' tutturmu, sonra d a " Uuu '. " d ye
m . . . " d ye
rmaya balamt.
Zaman kavramn unuttuu gn boyunca, g
rnmeyen, kar konulmaz bir kuvvetin onu
sokmaya alt siyah uvaln iinde debelendi
durdu.
lm hkm giyen bir sulunun, celladn elin
den kurtulamayacan bile bile rpnmas gibi
bir eydi onun rpnmas. Kar koymak iin
1 72

harcad btn abalara karn, iine korku sa


lan eye her an biraz daha yaklatn hissedi
yordu. Istrabnn, hem o kara deliin iine zorla
sokulmaktan, hem de onun iine kendi isteiyle
girmesinden kaynaklandn anlyordu. Hayat
nn iyi gemi olduuna ynelik inanc, oraya gir
mesini engelliyor gibiydi. Kendisini hakl grme
si, hem orada kalakalp ileri gidememesine, hem
de daha ok ac ekmesine neden oluyordu.
Birdenbire, bilinmeyen bir kuvvet onu nce g
snden, sonra brnden itti; soluu daha ok
kesildi. van lyi delie yuvarlanverdi . . . Orada, deliin dibinde bir aydnlk belirdi . . . Yolculukta tren geri geri giderken ileri gittiinizi sanr
snz, sonra asl ynnz anlarsnz. van lyi'e
de ayn ey oldu.
Kendi kendine, "Evet, yaamm boyunca gerekeni
yapamadm doru," diyordu. ''Ama zarar yok.
'Mecbur olunan ey' de pekala yaplabilir. Peki
nedir bu mecbur olunan ey?" van lyi bu so
ruyu sorduktan sonra birdenbire sakinleti.
Bu durum nc gnn sonunda, lmne iki
saat kala meydana kmt. Tam o srada kolejli
olu, babasnn odasna yavaa girdi, yatana
sokuldu. Can ekien van lyi avaz avaz bar
yor, kollarn oradan oraya savuruyordu. Eh bir
den olunun bana arpt. ocuk elini yakalad,
dudaklarna gtrd, alamaya balad.
te o anda kara delie yuvarlanarak oradaki
grm, yaamnn gerektii biimde gemedii
ni, ama henz bunu dzeltebileceini anlamt.
Kendi kendine, "Nedir bu ey ?" diye sorduktan
1 73

sonra sakinleerek iindeki sesi dinlemeye koyul


du. O anda birinin elini ptn hissetti. Gzle
rini ap oluna bakt. Acmaya balad ocua.
Kars yaklat o srada. van lyi ona da bakt.
Kadnn az akt, burnundaki, yanaklarndaki
gzyalarn silmemiti. Keder dolu gzlerle ona
bakyordu. van lyi karsna da acd.
''Evet, zyorum onlar," diye dnd. "Bana
acyorlar ama ben lnce her ey dzelecek."
Bunu sylemek istediyse de kendinde konuacak
g bulamad. "Zaten sylemekten ne kar ?
Yapmak gerek," diye geirdi iinden. Gzleriyle
olunu gsterdi karsna.
"kar . . . Yazk . . . Sana da . . . " dedi.
"Prosti, "11 diye eklemek istedi, dili dolaarak,
"Propusti,"1:; dedi. Kendinde yapt yanl d
zeltecek gc bulamaynca elini sallad. Anlaya
cak olan anlard nasl olsa . . .
ini skan, iinden kmayan eyin birden dar
kmaya baladn, hem de iki yerinden, on ye
rinden, her yerinden kmaya baladn anlad.
Ailesine acyordu. Onlarn zlmemesi iin bir
eyler yapmalyd. Hem onlar, hem kendisini
bu acdan kurtarmalyd. "Ne kadar rahat, hem
de ne kadar kolaym ! . . . " diye dnd. "Ya
ar? Onu ne yapmal? . . . "
"Ar! Syle neredesin?"
Byle sylenerek dinlemeye balad.
"Hah ite urada! Ne yapalm, varsn olsun ! . . . "
"Ya lm? O nerede?"
14) Affet. (.n.)
1 5) kar, brak ;itsin. (.n.)

1 74

inde lme kar duyduu her zamanki korku


yu aryor, bulamyordu. Nerede ? . . . Ne l
m? . . . Korkunun zerresi yoktu, nk lm
yoktu. lm yerine aydnlk vard.
''Demek yle ! Ne byk mutluluk! . . .
Btn bunlar onun iin bir anda oluverdi ve
bu ann anlam artk deimedi.
Orada bulunanlar iinse can ekimesi iki saat
daha srd. Gsnde bir eyler hrldyor, bit
kin bedeni tir tir titriyordu. Sonra hrlamalar,
titremeler gitgide azald.
Birisi zerine eilerek, "Bitti ! " dedi.
van lyi bunu iitti, iinden ayn sz yinele
yip, "lm bitti, o yok artk," dedi.
Derin bir soluk ald. Daha soluun yarsnday
ken durdu, gerindi ve can verdi.
"

1 75

indekiler

J orge Luis Borges 'in nsz

. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .

Fiyodor Dos toyevski

Timsah

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

15

Leonid Andreyev

Lazarus

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

55

Lev Tolstoy

van lyi'in lm

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

89

Babil Kitapl
1/ P 'u Sung-ling, Konuk Kaplan

[C. Hakan Arslan]

2/ Saki, Lady Anne Susuyor [Fatih zgven]


3/ Beckjord, Vathek [smail Yerguz]
4/ Cazotte, Ak eytan [smail Yerguz]
5/ Landon, Midas 'n Mritleri [Fahri z]
6/ Chesterton, Apollon 'un Gz [iek ztek]
7/ Wells, Duvardaki Kap
8/ Papini, Kaan Ayna

[lker Erzurumluolu]

[adan Karadeniz]

9/ Stevenson, Sesler Adac

[Handan Balkara]

1 O/ Wilde, Lord Arthur Savile'in Suu [Fatih zgven]


1 1/ Kipling, Dilek Evi [rem Kutluk]
1 2/ Villiers de L 'isle-Adam, Son enliklerin Davetlisi
1 3/ Meyrink, Kardinal Napellus [Zehra Aksu Ylmazer]
14/ Poe, alnan Mektup

[Ik Ergden]

[Tomris L"yar / :Vlemet Fuat]

1 5/ Bloy, Sevimsiz Hikayeler

[Ik Ergden]

1 6/ Melville, Katip Bartleby [Yusuf Eradam]


1 7/ Hawthorne, Byk Ta Yz [C . Hakan Arslan]
1 8/ Kaflca, Akbaba [Kamuran ipal]
1 9/ Lugones, Tuzdan Heykel

[Banu Temel]

20/ Hinton, Bilimsel ykler

[Hasan Fehmi Nemli]

21/ Rus ykleri

[Mehmet zgl]

22/ Machen, Ate Piramiti

[Hasan Fehmi Nemli]

23/ Alarc6n, lmn Dostu [Mesut zden Gztok]


24/ Voltaire, Micromegas [Hasan Fehmi Nemli]
25/ Dunsany, Yann 'n lkesi [Hasan Fehmi Nemli]
26/ ]ames, Dostlarmzn Dostlar [Fatih zgven / Pnar Kr]
2 7/ Burton, Bin Bir Gece Masallar

[Hasan Fehmi Nemli]

28/ Galland, Bin Bir Gece Masallar


29/ Arjantin ykleri [Banu Temel]
30/ 25 Austos 1 983 ve Dier ykler

[Hasan Fehmi Nemli]

[Mesut zden Gztok / Frat Gen]

A layc biimde yceltilmi kl k rk yaran


brokrasi, Timsah' taki sonu gelmez d lemin
zl temasdr. yknn yereyi, kabusa
varan bir d tr ama ince alayl vurgusu ve
baki ilerinin krlganl ve nemsizlii
sayesinde kat kat uurumun derinliklerinde
yitip gitmez.
Dnya mejhumumuzu kiisel bir olgu gibi
biimlerJdirebilecek olan hayranlk
uyandrc Lazarus, kendi billuru iinde
A ndreyev 'in ac dolu yazgs n yans tr.
Son iki metindeki dsellik, ba langtan
beri aikardr; Lev Tolstoy'un yks

van lyi'in lm ' nde kanlmaz,


aknlk uyandrc ve doast anlama
en sonda kagelir, tpk bir ruhun son
deneyimi gibi.

Jorge Lui8 Borges

o = - u

. ,,

115

mz
.. =

a = o

. ..;
"' iiiii "
"'= m

--..

a -
D iiiiiii '
o = -:

w === a

You might also like