You are on page 1of 43

SLAM'DA EDEP

Muhammed Hseyin TABATABA (r.a)


EDEBN ANLAMI HAKKINDA

Burada birka blm hlinde yce Allah'n peygamberleri


kendisiyle eittii edebin mahiyeti ile ilgili bir inceleme yapacaz:
1- Edep, kelime anlam ile, meru bir davranta yansmas gereken
gzel grnmdr. Bu gzellik, ya dinden kaynaklanr veya
akll insanlarn toplumlar nazarnda varolur. Dua ederken veya
bir arkadala karlaldnda gzetilecek edep kurallar gibi. Buna
davrann zariflii de denebilir. Edep mutlaka meru olan, yasak
olmayan konularda sz konusu olabilir. Buna gre zulmn,
ihanetin, yalann, irkin ve iren ilerin edebi olmaz. Ayrca ancak
irade sonucu olan ve birden ok alternatifi olan hareketlerde gerekleebilir.
nk ancak o takdirde bu hareketin baz trleri edepli
ve dier bazlar edebe aykr olabilir. Mesel slm'da yemek
yeme edebi gibi. Bu edebin en nemli kurallarna gre, yemee
besmele ile balayp Allah'a hamdederek son vermeli ve
tam doymadan nce sofradan kalkmaldr. Baka bir rnek, namazda
oturma edebidir. Bunun iin vcudu dengede tutacak ekilde
sol yan zerine oturup, sa ayan stn sol ayan i ksm
zerine koymal, elleri diz kapaklarnn zerine koymal ve gzleri

kucana doru bakmaldr.

O hlde edep, iradeye bal davranlardaki gzel grnm


demek-tir. Gzellik de asl anlam ile hayatn amacna uygun olma
anlamn tar. Bu anlam ile gzellik, deiik toplumlarn baklarna
gre fark-llk gstermez. Fakat pratikte rnekleri asndan
ok byk farkllklar gsterir. Kavimlerin, milletlerin, dinlerin,
mezheplerin, hatta aile gibi kk toplumsal birimlerin deimesiyle,
edeple ilgili davranlarn gzel veya irkin olarak belirlenmesinde
farkllk grlr.

Bir kavimde yle edep kurallar geerli olur ki, bunlar dier
kavimler tarafndan bilinmez. Bir kavim tarafndan ho karlanan
yle edep kurallar olabilir ki, bunlar dier kavimler tarafndan irkin
grlerek knanr. Mesel insanlarn birbirleri ile karlatkla
rndaki selmlama gelenei gibi. Bu gelenek slm'da selm
vermek eklindedir. Allah'tan gelen, mbarek ve temiz bir iyilik
temennisi olarak uygulanr. Baz kavimlerde apka kararak, bazlarnda
eli ba hizasna kadar kaldrarak, baka bazlarnda ba
eerek, rk ederek (belden eilerek) veya ba sallayarak yerine
getirilir. Nitekim kadnlarla karlaldnda batllarn yaptklar
yle uygulamalar var ki, slm bunlar irkin grerek knamaktadr.
Toplumdan topluma deien by-le uygulamalarn rnekleri
oktur.

Yalnz btn bu farkllklar, rneklerin belirlenmesi aamasnda


grlr. Yoksa gerek davranlara yansmas gereken gzel grnm
anlamndaki edebin temelinde ve gerekse edebe uygun
davranlarn takdir edilmesi hususunda btn akl banda insanlar
gr birlii hlindedir. yle ki, bu konuda farkl grte olan
iki kiiye bile rastlanmaz.

2- Yukarda sylediimiz gibi gzellik, edebin dayanaklarndandr


ve deiik toplumlarn kendilerine has maksatlarna gre
farkllk gsterir. Bundan, toplumlarn edep kurallarnn birbirinden
farkl oluunun zorunlu olduu sonucu kar. Buna gre edep
her toplumun aynas gibidir; o toplumun genel ahlk zelliklerini
yanstr. Bu ahlk zelliklerini ise, o toplumlarn hayattaki amalar
dzenler ve onlar toplumlarndaki faktrlerle, bir blm tabi
ve bir blm tesadf olan deiik faktrler ilerine, vicdanlarna
yerletirir.

Buna da dikkat etmek gerekir ki, edep kurallar ile ahlk kurallar
ayn ey deildir. nk ahlk kurallar, nefislerde yerleen
kkl ruh melekeler iken; edep kurallar, yansmalarn insann
deiik nefs sfatlardan kaynaklanan davranlarnda gsteren
gzel grnmlerdir. Bu ikisi arasnda da byk fark vardr.
Buna gre edep kurallar, ahlk kurallarndan kaynaklanr ve
ahlk kurallar da toplumun zel gayesiyle uyum iinde olan gereklerindendir.
Bu durumda insann davranlarnda gzetecei

edep kurallarn belirleyen faktr, hayatnda peinden kotuu


amatr. Bu ama insann nefsi iin bir izgi izer ve insan hayat
boyunca ve amacna yaklama srecinde herhangi bir davranta
bulunurken o izginin dna kmaz.

3- Edep, zellii bakmndan hayatta gdlen amaca bal olduuna gre yce Allah'n peygamberlerine alad ilh edep,
din davranlardaki gzel grnmdr. Bu gzel grnm dinin
amacn yanstr. Bu ama, maddelerinin okluu ve azl, keml
ve gelime dereceleri asndan hak dinlerdeki farkllklara bal
olarak kulluk ilkesidir.

slm, insan hayatnn btn ynleri iin dzenlemeler getiren


bir sistemdir. yle ki, kk-byk, basit-nemli olsun hayatn
hibir alan onun kapsam dnda deildir. Bundan dolay slm,
hayata btn ile edebi yaym ve her davran iin o davrann
amacn yanstan bir gzel grnm belirlemitir.

slm'n tek genel gayesi, yegane genel amac ise, inan ve


davran aamalarnn her ikisinde de yce Allah'n birlii ilkesini
hkim klmaktr. Yani insan inanacak ki, onun bir ilh vardr; bu
ilh her eyin badr, her ey varln ondan almtr; her eyin
sonudur, her ey ona dner; o gzel isimlere ve yce rneklere
sahiptir. Bu inanca sahip olduktan sonra hayatn akna katlacak
ve z itibariyle Allah'a kulluu ve her eyin O'nun kulu olduunu

yanstan davranlarla hayatn devam ettirecektir. Bylece tevhit


ilkesi i lemine ve d grnne ileyecek, katksz kulluk anlay
szlerinde, davranlarnda ve varlnn dier cephelerinde
rtlmez ve perdelenmez bir belirginlikle ortaya kacaktr.
Buna gre ilh edep -veya peygamberlik edebi- tevhit ilkesinin
davranlara yansm biimidir.

4- Tasm (kyas) yolu ile bilinen ve kesin tecrbe ile dorulanan


bir gerektir ki, amel yani uygulamaya dnk ilimler -bunlar
uygulanmak amac ile retilen ilimlerdir- eer uygulamal olarak
retilmezlerse, tam anlam ile baarl olup beklenen olumlu sonularn
veremezler. nk genel bilimsel kurallar somut ve pratik
rneklerle uyumadka insan vicdan onlar onaylamakta,
doruluklarna inanmakta zorlanr. nk hayat boyunca vicdanlarmz,
somut rneklerle meguldrler ve ikinci tabiatmzn ynelii
sonucu olarak duyu organlarnn alglama imknlar dnda
kalan genel akl ve bilimsel kurallar gzetmekte isteksizdirler.
Mesel, uygulamadan uzak bir bak as ile kahramanln
aslnda gzel olduuna inanan birini dnelim ve bu kimsenin
gnn birinde kalpleri hoplatacak korkun bir sahne ile karlatn
farz edelim. Bu adam, o durumda yiitliin gzelliine hkmeden
akl ile canna ynelik tehlikeden korunmadaki, lmden
kurtularak tatl dnya hayatnn yok olmasn nlemedeki lezzetin
cazibesine kaplacak veh-minin arasnda bir atma yaayacaktr.
Vicdan bu iki kutup arasnda gidip gelecek ve atan taraflarn

hangisini destekleyecei konusunda aracaktr. Ama vehmin


gc daha ar basacaktr, nk somut gerek onun yanndadr.
Buna gre retim faaliyeti srasnda retmenin, uygulama
iinde pimelerini ve pratie almalarn salamak amacyla ilm
gerekleri uygulama eliinde rencilere vermesi gerekir. Bylece
rencinin benliinin kelerinde sakl duran aykr inanlar ortadan
kalkarak rendii bilgilerin onay vicdannda kkleir.
nk bir eyin olmu olmas, onun mmkn olduunun en gzel
delilidir.

Bundan dolay grdmz udur: nsan, d dnyada meydana


geliine ahit olmad eye boyun emekte zorlanmaktadr. Olay
bir defa meydana gelince; vukuu imknsz olan bir eyin imknszlktan
karak mmkn alanna gemesi eklinde armaya balar.
yle ki onun meydana gelii, nazarnda pek nemli grlr,
onda endieye ve sarsntya yol aar. Fakat daha sonra ikinci ve
nc defa meydana gelince nemini yitirir, sarsc etkisi krlr ve
ilgi ekmeyen normal o-laylar arasna katlr. nk iyilik de, ktlk
de alkanlk meselesidir.

Din retimde, zellikle slm dininin retimi srasnda bu


metodun gzetilmesi en bariz gereklerdendir. Dinin eriat koyucusu,
mminlerinin retim faaliyeti ierisinde hibir zaman akl
genellemeleri ve genel kurallar ele almakla yetinmemitir. e
nce uygulama ile balam ve uygulamann yanna sz ve szl

aklamay eklemitir. Bunun sonucu olarak din bilgileri ve hkmleri


renmeyi tamamlayan bir mmin, salih amel ve takva
az ile donanmay da ta-mama erdirmi durumda olacaktr elbette.
Bunlarn yan sra eitici retmenin, ilmi ile amel etmesi,
kendi bildiklerine uymas gereklidir. Amel ile birlemeyen ilmin
etkisi yoktur. nk sz nasl bir delil ise, fiil de bir delildir. Dolay
syla sze ters den fiil, insann nefsindeki zt bir durumun varlna
dellet eder. Bu eliki, sz yalanlar; szn bir yutturmaca
olduuna, syleyenin onu insanlar aldatp avlamak iin bir aldatma
arac olarak kullandna delil olur.

Bundan dolay, yaptklar vaazlar ve verdikleri nasihatleri davranlaryla


birletirmeyen, sabr ve sebatla sylediklerine amel
etme abasndan uzak duran vaizlerin ve nasihatilerin vaazlar ve
nasihatleri karsnda insanlarn kalplerinin yumuamad ve vicdanlarnn
boyun emedii grlr.

nsanlar zaman zaman byle vaizler hakknda, "Eer syledikleri


doru olsa onlar kendisi uygulard" derler. Fakat insanlar byle
bir sonuca varmakla muhtemelen hatal bir deerlendirme yapyorlar.
nk varlmas gereken sonu, "Sylenen sz, syleyicisi
nazarnda doru kabul edilmiyor. Eer doru kabul edilse, onun
tarafndan uygulanrd" eklinde olmaldr. Yoksa insanlarn dedikleri
gibi, syledii sz mutlak anlamda doru deil, eklinde bir
sonuca varmak doru deildir.

Buna gre verimli bir eitimin artlarndan biri, eitimi veren


retmenin renciye anlattklarn kendinde gerekletirmi olmas,
nerdii nitelikleri ahsnda tamasdr. Mesel korkak bir
eitim grevlisinin kahraman bir yiit yetitirmesi veya banaz,
dogmatik ve inat bir eitim kurumundan hr fikirli ve hr vicdanl
bir limin yetimesi kesinlikle imknszdr.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Acaba hakka gtren mi
uyulmaya daha lyktr, yoksa (tutulup) yola gtrlmedike,
kendisi doru yolu bulamayan m? O hlde size ne oluyor? Nasl
hkmediyorsunuz?" (Ynus, 35) "nsanlara iyilii emredip kendinizi
unutuyor musunuz?" (Bakara, 44) Yine yce Allah, uayb Peygamberin
kavmine sylediklerini yle naklediyor: "Yasakladm hareketleri
kendim yaparak size ters dmek istemiyorum. Tek isteim,
gcmn yettii oranda (bozukluklar) dzeltmektir." (Hd,
88) Bu anlamdaki ayetlerin says oktur.
Btn bunlardan dolay eitici reticinin rettii ve eitimini
yapt hususlara inanm olmas gerekir.
stelik unu da unutmamak gerekir: Sylediklerine hi
inanmayan bir kimsenin, hatta ak ve katksz bir imann sahibi
gibi grnp iyi ameller yapmakla gerek kiiliini gizleyen bir
grnp iyi ameller yapmakla gerek kiiliini gizleyen bir mnafn
elinde ancak kendisi gibi iren karakterli biri yetiebilir.
nk her ne kadar vicdann benimsemedii ve kalbin onaylamad
szler syleyerek dil ile kalp arasnda farkllk meydana getirmek

mmkn ise de, br yandan sz bir davrantr ve davran


da insann nefsinden kaynaklanan, darya szan bir gerektir.
Buna gre davrann, sahibinin karakterine ters olmas nasl
mmkn olabilir?

nk sylenen sz, szel fonksiyonu dnda syleyenin iman


ve kfr gibi vicdan niteliklerinin de taycsdr, bu nitelikleri rencinin
yaln ve sade vicdanna iletip yerletirir. Buna gre szn
szel fonksiyonu olan yararl ynn, onun ykc olan dier ynlerinden
ancak durumu iyi tehis eden basiret sahibi kimseler ayrt
edebilir. Nitekim yce Allah, mnafklarn vasflarn Peygamberimize
(s.a.a) anlatrken, "Sen onlar szlerinin slbundan tanrsn."
(Muhammed, 30) buyuruyor.

Buna gre yararl sonular vermesi beklenen eitimde eitici


retmenin rencilerine verdii bilgilere inanmas ve ilmine uygun
davranlarla donanm olmas arttr. Ancak byle bir eitimin
yararl olmas beklenebilir. Sylediklerine inanmayan veya
ilmine uygun davranlar ortaya koymayan bir eiticinin verecei
eitime gelince, bundan hayr beklenemez.

Biz doulularn ve Mslmanlarn, zellikle eitim ve retimle


ilgili tutumunda, bu gerein birok rnei ve saysz somut misali
vardr. Bunlar hem resm, hem de gayriresm retim kurumlarmzda
bol bol grrz. O nedenle hibir tedbir ie yaramyor ve

hibir aba baarl olamyor.

Kur'n'n, peygamberlerin ve elilerin davranlarnda tecelli


eden ilh edeplerle ilgili ykler iermesi de, bu geree dayanr.
Bu davranlarn bir ksm peygamberlerin Allah'a ynelttikleri ibadetlerle,
dualarla ve sorularla ilgilidir. Dier bir blm de peygamberlerin
insanlarla aralarndaki ilikilerle ve onlara hitap tarzlar
ile ilgilidir. Bilindii gibi eitim faaliyeti srasnda rnekler gstermek,
uygulamay delil olarak gstermeyi ama edinen, pratik
eitim tarznn bir trdr.

5- Yce Allah, brahim Peygamber ile kavmi arasndaki tevhit


mcadelesini naklettikten sonra yle buyuruyor: "Bu bizim kesin
kantmzdr, onu kavmine kar brahim'e verdik. Biz dilediklerimizin
derecesini kat kat ykseltiriz. Hi phesiz senin Rabbin
hikmet sahibi ve (her eyi) bilendir. Biz ona shak' ve Yakub'u
armaan ettik; hepsini doru yola ilettik. Daha nce de Nuh'u ve
onun soyundan gelen Davud'u, Sleyman', Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'y
ve Harun'u doru yola iletmitik. Biz iyileri ite byle mkfatlandrrz.
Zekeriya'y, Yahya'y, sa'y ve lyas' da (doru yola
ilettik). Hepsi de iyilerdendi. smail'i, el-Yese'i, Yunus'u ve Lut'u
da doru yola ilettik, hepsini lemlere stn kldk. Babalarndan,
ocuklarndan ve kardelerinden bazlarn da... Onlar setik
ve doru yola ilettik. te bu, Allah'n hidayetidir, kullarndan
dilediini bununla doru yola iletir. Eer onlar (Allah'a) ortak

kosalard, yapm olduklar btn iyi iler boa giderdi. Bunlar,


kendilerine kitap, hkm ve peygamberlik verdiimiz kimselerdir.
Eer u adamlar bunlar inkr ederlerse, (bilsinler ki) onlara,
kendilerini inkr etmeyen baka bir topluluun desteini salarz.
te onlar Allah'n doru yola ilettii kimselerdir. Sen de onlarn
yolunu izle." (En'm, 83-90)

Okuduumuz ayetlerde yce Allah, toplu bir ekilde peygamberlerini


(hepisine selm olsun) sayyor, arkasndan onlara ilh
hidayeti baladn belirtiyor. Bu hidayet ise sadece tevhide iletilmeleridir.
Bunun delili, "Eer onlar (Allah'a) ortak kosalard,
yapm olduklar btn iyi iler boa giderdi." ifadesidir. nk
onlara armaan ettii hidayetle elien tek eyin irk olduunu
vurguluyor. Dolaysyla onlar ilettii tek gerek tevhit gereidir.
Ancak u da var ki, tevhit bilincinin hkm yce ahsiyetlerin
amellerine sirayet etmi, davranlarna szm ve her alanda etkisini
gstermitir. Bunun delili ayetteki, "Eer onlar (Allah'a) ortak
kosalard, yapm olduklar btn iyi iler boa giderdi." ifadesidir.
nk eer irk, davranlara sirayet etmemi, amellere szmam
olsa, onlarn iine ilerine ilemeseydi o davranlarn boa
kmasn, yok olmasn gerektirmez. irkin zdd olan tevhit de
byledir.

Tevhit uurunun davranlarn iine ilemesinin anlam, davran


biimlerinin tevhidi somutlatrmas, aynann grnty

yanstmas gibi onu yanstmasdr. yle ki, tevhidin somut bir fotoraf olduu farz edilirse, bu fotoraf o davranlar olurdu. Ayn
ekilde o davranlarn srf bir inan olarak soyutlatklar varsaylrsa,
o davranlar sz konus inan olurdu.

Bu anlamn ruh sfatlarda birok rnei vardr. Mesel kibirli,


kendini beenmi birinin nefsindeki bu duygunun davranlarnda
somutlat grld gibi, karamsar bir zavallnn da ruhundaki
zilletin ve miskinliin btn davranlarn yansd grlr.
Sonra yce Allah, Peygamberimize (s.a.a) kendinden nceki
peygamberlerin hidayetlerine uymasn emrediyor; onlarn kendilerine
uymasn emretmiyor. nk uymak, inanta deil, davranlarda
olur. nk inanta uymak, z itibari ile irad bir i deildir.
Yani yce Allah Peygamberimizden, kendisinden nceki
peygamberlerin, uygulamal ilh eitimlerinin sonucunda ortaya
koyduklar, tevhide dayanan iyi davranlarn tercih etmesini ve
bu yndeki yollarn izlemesini istiyor.

Bu uygulamal eitimle, yce Allah'n u ayette iaret ettii


edebi kastediyoruz: "Onlar emrimiz uyarnca insanlar doru yola
ileten nderler yaptk. Onlara hayrl iler yapmay, namaz klmay,
zekt vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdi."
(Enbiy, 73) Ayetin orijinalinde geen "fi'l'el-hayrat=hayrl iler yapmak",
"ikam'es-salt=namaz klmak" ve "tae'z-zekt=zekt vermek"
ibarelerinde mas-tarla yaplan isim tamlamas (izafet) una

dellet eder:

Peygamberlerin ortaya koyduklar fiillerden maksat, yaptklar


hayrl iler, kldklar namazlar ve verdikleri zektlardr; yoksa uygulamaya
geirilmemi srf faraz fiil kastedilmiyor. Buna gre fiillerin
ortaya konma aamasndaki bu fiillerle ilgili vahiy, doruya
yneltme ve eitme vahyidir; yoksa [yasama anlamndaki] peygamberlik
ve kanun koyma vahyi deildir. Eer bu vahiyden maksat,
peygamberlik vahyi olsayd, "Onlara 'Hayrl iler yapn, namaz
kln ve oru tutun' diye vahyettik." denirdi. u ayetlerde
buyrulduu gibi: "Sonra sana... 'brahim'in dinine uy...' diye
vahyettik." (Nahl, 123) "Biz Musa ile kardeine, 'Kavminiz iin Msr'da
evler hazrlayn, (ey srailoullar) evlerinizi kar karya
kurun, namaz kln!' diye vahyettik." (Ynus, 87) Bu anlamda baka
ayetler de vardr.

Doruya yneltme vahyi u demektir: Yce Allah kullarndan


birine kuts bir ruh ayracak ve bu mukaddes ruh iyi iler yapp ktlklerden
kanma konusunda o sekin kulu doruya yneltecek.
Tpk insan ruhun, bizi hayr ve er konusu ile ilgili dncede
doruya yneltmesi ve hayvan ruhun irad olarak canmzn istedii
veya istemedii eyler hususunda tercih etmemizi salamas
gibi. Bu konuyu ileride geni bir ekilde inceleyeceiz.
Szn ksas "Sen de onlarn yolunu izle." direktifi, detaya girilmeksizin
Peygamberimize (s.a.a) ynelik, peygamberlerin btn

davranlarna yaylm, irkten arnm bir tevhit edebi olan ilh


eitimdir. te yce Allah, Peygamberimize bu edebi alamaktadr.
Yce Allah, Meryem suresinde baz peygamberlerin (hepsine
selm olsun) adlarn saydktan sonra yle buyuruyor: "te bunlar,
Allah'n nimete erdirdii dem'in soyundan, Nuh ile birlikte
gemide tadklarmzn soyundan, brahim ve srail (Yakup) soyundan
doru yola ilettiimiz ve setiimiz peygamberlerdir. Bunlar,
Rahman'n ayetleri kendilerine okunduunda, alayarak
secdeye kapanrlard. Onlardan sonra yerlerine yle bir nesil geldi
ki, namaz zayi ettiler ve ehvetlerine uydular. Onlar ktlk
bulacaklardr (sapklklarnn cezasna arplacaklardr). Ancak
tvbe edip inanan ve iyi iler yapanlar bu hkmn kapsam dndadrlar.
Onlar cennete girecekler ve hi hakszla uratlmayacaklardr."
(Meryem, 58-60)

Okuduumuz ayetlerde yce Allah, peygamberlerinin gnlk


hayatlarndaki genel edeplerini anlatyor ve u noktalar
vurguluyor: Onlar davranlarnda Allah'a boyun eiyorlar ve kalpleri
yce Allah'a huu ile doludur. Allah'n ayetleri okunduunda
secdeye kapanmalar, Allah'a boyun emelerinin gstergesidir.
Kalbin incelmesinden ve nefsin zelillii kabul etmesinden kaynaklanan
alama ise, huu hllerinin belirtisidir. Bunlarn ikisi birlikte
de kulluk sfatnn nefislerine egemen olduunun kinayeli ifadesidir.
yle ki, kendilerine Allah'n her ayeti okunduunda, kulluk sfat
i dnyalarnn her yanna yayld gibi, bu etkisi d grntlerinde

de belirir. Onlar, hem Allah ile ba baa kaldklarnda, hem


de insanlar arasndayken kulluklarnn sembol olan ilh edebi
taknyorlar. Hem Rableri ile ve hem de insanlarla bir arada iken
ilh edep uyarnca yayorlar.

Bu edep ile genel edebin kastedilmi olduunun delillerinden


biri, okuduumuz ayetlerin ikincisinde yer alan, "Onlardan sonra
yerlerine yle bir nesil geldi ki, namaz zayi ettiler ve ehvetlerine
uydular." ifadesidir. nk Allah'a ynelmek demek olan namaz,
bu saptm nesillerin Rableri ile durumlarn ve ihtiraslarn tutsa
olmak, ehvetlerine uymak da onlarn kendileri dndaki insanlarla
ilgili durumlarn ifade ediyor.

Bu iki kesim birbirinin karsna konulduuna gre, ayetten


yle bir sonu elde edilmektedir: Peygamberlerin genel edebi,
kulluk bilinci ve sfat ile Rablerine ynelmeleri ve yine kulluk bilinci
ile insanlar arasnda yaamalardr. Baka bir ifadeyle onlarn
hayat yaps u esasa dayanyor: Kendilerine egemen olan ve her
eylerini tasarlayan bir Rableri vardr. O'ndan geldiler ve O'na dneceklerdir.
Onlarn btn tutumlarnn ve davranlarnn temeli
ite budur.

kinci ayette yer alan tvbe edenlerin istisna ediliine ilikin


hkm, ilh eitimin (edebin) bir baka maddesidir. Bu madde ilk
nce peygamberlerin ilki olan Hz. dem'e uyguland. Yce Allah

yle buyuruyor: "dem, Rabbinin emrine kar geldi ve yoldan


kt. Sonra Rabbi onu seti, tvbesini kabul etti ve doru yola iletti."
(Th, 121-122) Bu konuyla [Hz. dem'in Rabbinin emrine
kar gelmesiyle] ilgili baz aklamalar inallah ileride ele alacaz.
[Peygamberlerin genel edep ve eitimiyle ilgili olarak baka
bir ayette] yce Allah yle buyuruyor: "Allah'n, kendisine farz ettii
bir eyi yerine getirmekte, Peygambere herhangi bir glk
yoktur. Sizden ncekiler iinde de Allah'n yasas byle idi. Allah'n emri, hi phesiz yerine gelmitir. (O peygamberler) Allah'n
emirlerini tebli ederler (mesajlarn duyururlar), Allah'tan korkarlar
ve O'ndan baka kimseden korkmazlard. Hesap grc
olarak Allah yeterlidir." (Ahzb, 38-39)

Bu, yce Allah'n peygamberlerini (hepsine selm olsun) eittii,


edeplendirdii genel bir edep, ayn zamanda peygamberler iin
geerli ilh bir yasadr. Bu edebin ve yasann z udur: Peygamberler
paylarna ayrlan hayatta skntya dmemeliler ve
hibir konuda zorlanmamallar. nk onlar ftrat zeredirler, ftrata
uygun hareket ederler ve ftrat da sahibini sadece kendisi ile
badaan hedefleri elde etmeye yneltir, Allah'n klmasn kolay
klmad dzeylere kmak iin kendini zorlamaz.
Nitekim yce Allah bir ayette, Peygamberinin (s.a.a) yle dediini
naklediyor: "Ben zorlama yapanlardan deilim." (Sd, 86) Yine
ayn anlamda yle buyruluyor: "Allah hi kimseye g yetireceinden
bakasn yklemez." (Bakara, 286) "Allah hi kimseye

verdiinden bakasn yklemez." (Talk, 7) Zorlama, ftratn dna


kmak olduuna gre, nefsin arzularna uyma kapsamna girer
ki, peygamberler byle bir tehlikeden korunmu kimselerdir.
Allah, yine genel edeple edeplendirme babnda yle buyuruyor:
"Ey peygamberler, temiz yiyeceklerden yiyin ve iyi iler yapn.
Hi phesiz ben yaptklarnz bilirim. Ve ite sizin bu mmetiniz
tek bir mmettir, ben de sizin Rabbinizim. yleyse benden
korkun." (M'mi-nn, 51-52) Bu ayetlerde yce Allah peygamberlerini
eiterek onlarn temiz eyler yemelerini, hayattaki maddelerin
temiz olanlar zerinde tasarrufta bulunmalarn, bu temiz
maddeleri ap salkl ftratn nefret duyaca pis maddelere el
srmemelerini telkin ediyor. Bunun yan sra ilerin iyi ve yararl
olanlarn yapmalarn emrediyor.

yi i demek; ftratn belirlenen sreye kadar yaamasn koruma


altna alc sebeplerle uyumas asndan yaplmas insann
yararna olan, ftratn eilimine uygun olan i demektir. te Allah
peygamberlere byle iler yapmalarn emrediyor. Veya Allah'a
takdim edilmeye elverili iler yapmaya emrediyor. Bu manalarn
her ikisi de birbirine yakndr. Bu ayetlerde telkin edilen edep ve
verilen eitim, her insan ferdi ile ilgili bireysel eitimdir.

Yce Allah daha sonra sz toplumsal bir edep kuralna getirerek,


peygamberlere yle bir hatrlatmada bulunuyor: "Eliler ve
kendilerine eli gnderilen insanlar tek bir mmettir [peygamberler

ve mmetleri bu mmetin birer parasdr]. Bu mmet btnnn


tek bir Rabbi vardr. O hlde hep birlikte sadece ondan
korksunlar, takval olsunlar ve bylece bu takvalar sayesinde ayrlklarn
ve blnmelerin kkn kessinler."

Bu iki husus birleince, yani ferd edep ile itima edep bir araya gelince, tek bir insan toplumu oluur. Bu toplum ayrlklardan
korunmu olup, tek bir Rabbe kulluk eder. Fertleri ilh edep uyarnca
hareketlerini dzenler, bunun sonucu olarak pis ilerden ve
kt davranlardan saknrlar ve mutluluk koltuuna kurulurlar.
Bu ilh eitimin unsurlar baka bir ayette yle bir araya getiriliyor:
"O, dinden Nuh'a tavsiye ettiini, sana vahyettiimizi, brahim'e,
Musa'ya ve sa'ya tavsiye ettiimizi sizin iin de din olarak
yasalatrd. yle ki: Dini ayakta tutun ve onda ayrla
dmeyin." (r, 13)

Baka bir yerde yce Allah bu iki edep maddesini, yani Allah'la ilgili edep ile insanla ynelik edebi birbirinden ayrarak yle
buyuruyor: "Senden nce gnderdiimiz btn peygamberlere,
'Benden baka ilh yoktur, sadece bana kulluk edin' diye
vahyettik." (Enbiy, 25) Bylece peygamberlere kendisinin birlii
edebini telkin ediyor ve bu edebi kendisine kulluk edilmesine dayandryor.
Bu, peygamberlerin Rablerine ynelik edepleridir.
Baka bir yerde de peygamberlerin insanlarla ilgili edebini anlatarak
yle buyuruyor: "Dediler: Bu eliye ne oluyor ki yemek

yiyor ve arda geziyor? Ona kendisiyle beraber uyarc olarak


bir melek indirilmeli deil mi? Yahut stne bir hazine atlmal,
yahut kendisinin, rnnden yiyecei bir bahesi olmal deil
mi?... Senden nce gnderdiimiz btn peygamberler de yemek
yerler, arda gezerlerdi." (Furkan, 7-20)

Bu ayette anlatlyor ki, btn peygamberlerin ortak davran ki o, Allah'n onlara telkin ettii bir edeptir- insanlarla bir arada
yaamak, insanlardan kopmay, insanlar arasnda ayrcal ve ayrmcl
reddetmektir. Bunlarn hepsi ftratn da reddettii tutumlardr.
te bu da peygamberlerin insanlarla ilgili edebidir.
6- Peygamberlerin ahlk ve adabyla ilgili bir dier husus da,
onlarn Allah'a ynelme, O'na dua etme konusunda takndklar
edeptir. Yce Allah bu hususta dem Peygamber ile einin szlerini
naklederek yle ifade ediyor: "Ey Rabbimiz, biz kendimize
zulmettik. Eer bizi balamaz ve bize acmazsan, kesinlikle ziyana
urayanlardan oluruz." (A'rf, 23)

dem Peygamber ile ei bu szleri, Allah tarafndan yanna


yaklamalar yasaklanan yasak aacn meyvesinden yedikten
sonra sylediler. Bu yasak ise, ykmllk getirici bir yasak deil,
irad (ynlendirme amal) bir yasakt. Onlarn bunu inemeleri
de bir ykmlle uymamak deildi; gzetilmesi menfaatlerine
olan, cennetteki gvenli hayatlarnn mutluluunu garanti eden,
her trl bedbahtlktan ve skntdan uzak kalmalarn salayacak

olan bir nasihate kar gelmekti. Nitekim yce Allah onlar eytana
uymamalar konusunda uyarrken yle buyurmutu: "Sakn
(eytan) sizi cennetten karmasn, sonra yorulursun. imdi burada
ackmayacaksn, plak kalmayacaksn. Susuzluk ekmeyecek,
scaktan kavrulmayacaksn." (Th, 117-119)
dem Peygamber ile ei skntya uraynca, balar belya girince,
cennet hayatndaki mutluluklarn karnca, karamsarla
kaplmadlar ve Rableri ile aralarndaki badan mitlerini kesmediler.
Tersine hemen her eyleri elinde olan ve kendileri iin arzuladklar
btn hayrlar iradesine bal olan Rablerine sndlar,
her trl ktl giderip her eit iyilie kap aacak olan
rububiyet sfatna bel baladlar. Zira rububiyet sfat, kul ile Allah
arasnda balant kuran yce bir sfattr.

dem Peygamberle ei, daha sonra belirtilerinin ortaya kmasyla


kendilerini tehdit eden ktln ne olduunu anladlar.
Bu ktlk, hayatlarn saran hsran ve ziyand. -lh irada uymay,
yasak meyvenin lezzeti karlnda satm gibi idiler. Bylece
mutluluklarnn bitmeye yz tuttuunu aka fark ettiler.- Bu
ktl balarndan savmaya ynelik ihtiyalarn yle dile getirdiler:
"Eer bizi balamaz ve bize acmazsan, kesinlikle ziyana
urayanlardan oluruz." Yani hayattaki hsran, bizi tehdit ediyor ve
varlmz etkisi altna alacak ekilde glgesini zerimize salmtr.
Bu tehdidin bizden uzaklaabilmesinin yegane aresi, senin ilediimiz
gnah affetmen ve arkasndan bizi merhametinin emsiyesi

altna almandr. Mutluluk da budur zaten. nk insan, hatta


her yaratlm varlk, ftratnda sakl bilinci ile fark eder ki, varlk
alannda ve mevcudiyet srecinde yer alan her ey, urad kayb
ve kusuru gidermek, kendisini tamamlamak ister ve bu kayb sadece
yce Allah giderir; nk varlklarn kayplarn gidermek bir
rububiyet geleneidir.

Bundan dolay sadece durumu anlatmak ve kulun bana reklenen ihtiya zavallln ortaya koymak yeterlidir, szl istekte
bulunmak gereksizdir. Hatta muhtal aka dile getirmek, en
etkili isteme ve dilekte bulunmann en fasih biimidir.
Byle olduu iin dem Peygamber ile ei, isteklerini somut
biimde dile getirerek, "Bizi affet, bize merhamet et" demediler.
Bir dier sebep de -ki asl nemlisi odur- Hz. dem ve ei, ilh irada
kar geldikleri iin kendilerini ahsiyet ve ycelikten yoksun
zavall duruma drdklerini fark ettiler. Ardndan kendilerini
bylesi bir durumda grmeleri, onlar mutlak teslimiyete gtrd
ve bylece Allah'n, haklarnda verecei hkme peinen boyun
ediler. Sonu itibariyle de her trl istekten ve dilekten, arzularn
dile getirmekten kandlar; sadece Allah'n Rableri olduunu anarak,
zalimliklerini itiraf etmelerinin yan sra O'ndan olan beklentilerine
iaret ettiler.

O hlde dem Peygamber ile einin, "Ey Rabbimiz, biz kendimize


zulmettik. Eer bizi balamaz, bize acmazsan, ziyana

urayanlardan oluruz." eklindeki szlerinin anlam udur: Biz


nefsimize zulmetme ktln iledik. Bu sebeple hayattaki
mutluluumuzu btn ile tehdit eden bir hsranla yz yze geldik.
Bu bizi kuatan bir zillet ve zavalllk durumudur. Bu zulmn
sonularn yok etmeye ve rahmetinin emsiyesi altna alnmaya
ihtiyacmz vardr. Nefsimize ettiimiz ktlk bizi ahsiyet, deer
ve ycelikten yoksun brakt; iine dtmz durumun utandrcl
yznden senden bir ey istemeye yzmz yok. Ey aziz hkmdar,
bil ki biz senin hkmne teslimiz. Yetki ve hkm sana
aittir. Yalnz sen bizim Rabbimizsin ve biz de senin kullarnz. Buna
dayanarak, kullarn Rablerinden bekledikleri rahmeti biz de senden
bekliyoruz.

Peygamberlerin edep rneklerinden biri de Nuh Peygamberin


(a.s) olu hakknda Kur'n'da bize nakledilen u duasdr: "Gemi,
onlar da-lar gibi dalga(lar) arasndan geiriyordu. (O srada)
Nuh, bir kenarda duran oluna, 'Yavrum, bizimle birlikte bin, kfirlerle
birlikte olma.' diye seslendi. (Olu,) 'Beni sudan koruyacak
bir daa snacam.' dedi... Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki:
'Rabbim, olum benim ailemdendir. Senin vaadin elbette haktr
ve sen hkmedenlerin en hayrlssn.' Dedi ki: 'Ey Nuh, o senin
ailenden deildir. nk o, salih olmayan bir ameldir. yleyse
bilmediin bir eyi sakn benden isteme. Sana cahillerden olmaman
tlerim.' Nuh dedi ki: Rabbim, bilmediim bir eyi
senden istemekten sana snrm. Eer beni balamaz ve bana

acmazsan, ziyana urayanlardan olurum." (Hd, 42-47)


Hi phesiz, Nuh Peygamberin (a.s) szlerinden ilk bakta
onun olunun kurtuluu iin dua ettii anlalr. Fakat olayla ilgili
ayetler incelenince, meselenin iyznn baka trl olduu grlr.
yle ki, meselenin bir yan yledir: Yce Allah, "Her canl trnden
birer ifti ve (boulacana ilikin) aleyhlerinde hkm
verilenler hari, aileni ve inananlar gemiye ykle." (Hd, 40) buyruu
ile Nuh Peygambere ailesini ve mminleri yanna alarak gemiye
binmesini emretti. Bylece haklarnda kesin hkm verilenler
dndaki aile fertlerinin kurtulacan kendisine vaat etti.
"Allah inkr edenlere, Nuh'un ve Lut'un elerini rnek verdi."
(Tahrm, 10) ayetinde belirtildii zere Hz. Nuh'un ei kfirdi. Fakat
olunun, hak arsn reddettii ortaya kmamt. Yce Allah'n
kelmnda, onun bir kenarda dururken babas ile arasndaki karlkl
konumasyla ilgili verilen bilgiden ortaya kan ey, onun babasnn
emrine kar gelmesi idi. Bu da aka kfir olma anlamnda
deildir. Bu yzden Nuh Peygamber onun kurtulacaklar arasnda
olacan sanm olabilirdi. nk onun olu olduu belli
idi ve kfirlerden biri deildi. O hlde kurtulu vaadinin iinde olmal
idi.
te yandan yce Allah, insanlar hakknda Nuh Peygambere u
kesin hkm vahyetti: "Nuh'a vahyedildi ki: Kavminden, daha nce
inananlar dnda kimse inanan olmayacak, onlarn yaptklarndan
dolay zlme. Gzlerimiz nnde ve vahyimiz gereince
gemiyi yap ve zulmedenler konusunda bana hitapta bulunma

(kurtulular iin bana yalvarma); onlar mutlaka boulacaklardr."


(Hd, 36-37) Acaba bu ayette sz edilen "zulmedenlerden"
maksat, hakka ary inkr edenler midir, yoksa bu ifade her trl
zulm kapsamakta mdr, yoksa ifade Allah tarafndan aklanmaya
muhta bir belirsizlik mi tamaktadr?

Anlalan bu hususlar, Nuh Peygamberi (a.s) olu konusunda


pheye drd. Yoksa btn peygamberlerin efendileri be
ululazm (-r ac) peygamberlerden biri olan Nuh Peygamberin
(a.s), Rabbinin yce konumundan gafil olmas veya yce Allah'n,
"zulmedenler konusunda bana hitapta bulunma (kurtulular iin
bana yalvarma); onlar mutlaka boulacaklardr." eklindeki vahyini
unutmu olmas dnlemez. nk, "Rabbim! Yeryznde
tek bir kfir bile brakma." (Nh, 26) diye Rabbine dua eden kendisidir.
Eer kfir olmas hlinde bile olunun kurtulmasna raz olsayd,
ayn rzay ei iin de gsterirdi.

Bundan dolay kesin bir istekte bulunmaya cr'et etmeyerek,


isteini bilgi edinmek isteyen bir dileke slbu ile sundu. nk
olu konusunu btn ynleri ile bilmiyordu. Bu yzden Allah'n,
"Rabb" sfatn anarak sze girdi. nk "Rabb" ismi, dilek sahibi
muhta ku-lun (merbubun) duasnn anahtardr. Arkasndan, "olum
benim ailemdendir. Senin vaadin elbette haktr." dedi. Bu
szleri ile yle sylemek ister gibi idi: "Olumun benim aile fertlerimden
olmas da, kurtuluunu gerektirir. [Geri unu da bilmekteyim

ki:] Sen hkmedenlerin en hayrlssn. Senin yaptnda hata


olmaz, senin hkmnde hibir prz bulunmaz, olumun akbetinin
neye varacan bilmiyorum."

te ilh edebin gerei budur. Kul, bilgisinin snrnda duracak


ve faydal olup olmayacan bilmedii eyi istemeye kalkmayacak.
te bu nedenle Hz. Nuh (a.s), "Nuh, Rabbine seslendi." ifadesinden
de anlald gibi, szlerini heyecanl bir dille syleyerek
Allah'n vaadini gndeme getirmenin dnda baka bir sz
sylemiyor ve bir ey istemiyor.

Sonuta ilh masumiyet bu noktada Hz. Nuh'un imdadna yetiti


ve baka bir ey sylemesine engel oldu. Yce Allah,
["...aleyhlerinde hkm verilenler hari, aileni ve inananlar gemiye
ykle." ayetiyle] kurtulu vaadini bildiren ifadesindeki "ilen"
kelimesinin anlamn ona aklad ve aileden maksadn salih kimseler
olduu kendisine bildirildi. Oysa olu salih bir kimse deildi.
Zaten yce Allah daha nce, "zulmedenler konusunda bana hitapta
bulunma (kurtulular iin bana yalvarma); onlar mutlaka
boulacaklardr." buyurmutu.

Nuh Peygamber (a.s) ise, "aile" kelimesini bilinen anlamnda


almt ve sadece kfir olan einin kurtulu vaadinin kapsam dnda
olduunu sanmt. Arkasndan bilmedii konuda bir istekte
bulunmas -ki o da olunun kurtulmasdr- yasakland. nk szlerinden

anlald zere bu yolda bir istekte bulunacakt.


Bu ilh tembih ve terbiye zerine byle bir istekte bulunmad
ve baka bir sze geti. Bu baka szler grnte tvbe niteliinde,
aslnda ise Allah'n ltfettii bu edebe karlk olan bir kr
niteliinde idi. Dedi ki: "Rabbim, bilmediim bir eyi senden istemekten
sana snrm." Bylece sznn aknn kendisini srkleyecei
noktadan Allah'a snd. Bu nokta gerek durumunu
bilmedii olunun kurtuluunu istemekti.
Bu noktadan sonra artk istekte bulunmadnn bir delili,
"Bilmediimi bir eyi istememden sana snrm" deil de, "bilmediim
bir eyi senden istemekten sana snrm." demesidir.
nk birinci cmlenin orijinalinde ["ezu bike min sul m...]
mastar ("sul") kendi failine ("") izafe edilmi ve bundan failin fiili
iledii anlam kar.
Bir delili ise u ifadedir: "...sakn isteme." nk eer Nuh
Peygamber dilekte bulunmu olsayd, szn ak ona ak bir
redle karlk verilmesini veya "Bir daha byle yapma" eklinde bir
cevap almasn gerektirirdi. Nitekim Kur'n- Kerim'de yer alan
buna benzer durumlarda bu tr cevaplarla karlarz. u ayetlerde
olduu gibi:
"Rabbim, kendini gster de seni gzlerimle greyim, dedi. Allah
ona, 'Sen beni gremezsin.' dedi." (A'rf, 143)
"nk siz onu
dillerinizle alveriyorsunuz ve hakknda hi bilginiz olmayan bir
eyi, (dnp tanmadan hemen) azlarnzla sylyorsunuz.

Allah size t veriyor ki, eer inananlar iseniz, byle bir eye bir
daha asla dmeyesiniz." (Nur, 15-17)
Nuh Peygamberin (a.s) bir baka duasn yce Allah yle
naklediyor: "Ey Rabbim! Beni, ana-babam, evime mmin olarak
girenleri, inanan erkek ve kadnlar bala; zalimlerin de sadece
helkini artr." (Nh, 28) Bu dua Nuh suresinin sonunda yer alyor.
Bu duadan nceki ok sayda ayette, Nuh Peygamberin (a.s)
Rabbine ynelttii ikyetler nakledilmitir. Bu ikyetlerde geceligndzl ar almalar ile geen bin yla yakn mr boyunca
giritii mcadeleleri, kavminden grd iddet ierikli tepkileri,
Allah yolunda katland skntlar, bu konuda elinden geleni yaptn, kavmini yola getirmek iin son raddesine kadar btn gcn
seferber ettiini, buna ramen arlarnn onlarn haktan
kamalarndan, bbrlenip hakka boyun ememelerinden ve nasihatlerinin
onlarn burun kvrmalarndan baka bir ie yaramadn
anlatyor.

Kavmine ynelik bu vaaz ve nasihatlerden, hak ve hakikatle


kulak zarlarn titretirmesinden, karlat inattan ve srarl gnahkrlktan
dolay Rabbine ynelttii ikyetlerden, kendisine
ynelik hilelerle ve tuzaklarla ilgili yaknmalardan sonra Nuh Peygamber
heyecana ve zntye kaplarak, ilh hamiyet duygusunun
etkisi ile kavmine u bedduay yapyor: "Ey Rabbim, yeryznde
kfirlerden tek kii bile brakma. nk eer sen onlar brakrsan,
senin kullarn yoldan karrlar ve sadece gerekten

sapan kfir nesiller doururlar." (Nh, 26-27)


Nuh Peygamberin bu ayetlerde, eer Allah kfirleri yeryznde
brakrsa, kullar yoldan karacaklarn, artpsaptracaklarn
belirtiyor. Bu yoldan karma endiesini ise yukarda
nakledilen szleri arasndaki, "Onlar birok insan yoldan kardlar."
ifadesinde dile getirmiti. [Dolaysyla o ayetteki "yoldan
karmak" bu ayette geen "yoldan karma"ya iarettir. Yani bunlar
birok insan yoldan kardklar iin, eer tekrar yeryznde
braklrlarsa, Allah'n kullarn yoldan karacaklardr.] nk onun
kavmi gerekten birok mmini yoldan karmt ve Nuh
Peygamber geride kalan mminleri de yoldan karacaklarndan
korktu [o nedenle de nesillerinin kesilmesi iin Allah'a dua etti].
Hz. Nuh (a.s) "sadece gerekten sapan kfir nesiller doururlar."
ifadesi ile, onlarn soylarndan ve yaknlarndan mmin nesillerin
tremesinin beklenemeyeceinden haber veriyor. Gayp haberlerinden
olan bu haber, peygamberce bir sezgiye ve ilh vahye
dayanyor.

Hz. Nuh (a.s) ilk kez kitap ve eriat getiren yce bir peygamberdir,
dnyay putperestlik karanlndan kurtarma giriiminin
ncsdr. Byleyken ok az kii -hadislerde yer aldna gre
yaklak olarak seksen kii- arsna olumlu karlk vermitir. te
ilh hamiyetin etkisi ile byle yce bir peygamberin, kfirlere
beddua ettikten sonra bu gibi durumda taknlacak olan edep gerei, arsna uyan mminleri de unutmamas ve onlar iin kyamet

gnne kadar hayr dilediinde bulunmas gerekirdi.


Bu nedenle szlerine yle devam etti: "Ey Rabbim! Beni...
bala." nce kendisinin affedilmesi dilei ile sze girdi. nk
gsterdii yolu izleyenlere ynelik bir af talebinden sz ediyor ve o
da bu izleyenlerin ba ve ncsdr. "ana-babam" Bu ifade, anababasnn
mmin olduklarna delildir. "Evime mmin olarak girenleri"
Bunlar onun dnemi iindeki kendisine inanan mminlerdir.
"inanan erkek ve kadnlar..." Bunlar tevhit ilkesine bal [kendi
dnemindeki ve gelecek] btn mminlerdir. nk onlarn hepsi
kyamet gnne kadar onun mmeti ve minnettarlardrlar. Zira o,
dnyada kutsal bir kitaba ve belirli bir eriata dayal ilk din ary
gerekletiren ve insanlar arasnda tevhit bayran ilk dalgalandran
peygamberdir. Bundan dolay yce Allah onu, "lemler iinde
Nuh'a selm olsun." (Sfft, 79) diye buyurarak en sayg dolu bir dille
selmlyor.

Evet; her kul Allah'a iman ettike, her insan iyi bir i yaptka,
her Allah'n ad anldka, insanlar arasnda her hayr ve mutluluk
belirtisi grldke, bu keremli peygambere selm ular. nk
btn bunlar onun arsnn bereketi, onun devriminin sonulardr.
Allah'n rahmeti onun ve dier btn peygamberlerin zerine
olsun.

brahim Peygamberin (a.s) kavmi ile arasndaki tartmalar


konusunda Kur'n'da nakledilen u szleri de bu kabildendir: "(brahim)

dedi ki: 'Gerek sizin, gerekse eski atalarnzn, neye taptnz


gryor musunuz? Onlar benim dmanmdr; ancak lemlerin
Rabbi (benim dostumdur). Beni yaratan ve doru yola ileten
O'dur. Beni yediren ve iiren odur. Hastalandm zaman bana ifa
veren O'dur. Beni ldrecek, sonra yeniden diriltecek O'dur. Ve
hesap gn hatalarm balayacan umduum da O'dur.
Rabbim! Bana egemenlik (eriat) ver ve beni iyiler arasna kat.
Bana, sonra gelecekler arasnda bir doruluk dili (szcs) nasip
eyle. Beni bol nimetli cennetinin vrislerinden kl. Babam da bala.
nk o sapklardand. (nsanlarn) dirilecekleri gn, beni
mahcup etme." (uar, 75-87)

Hz. brahim (a.s) bu szleri ile kendisi ve amcas iin dua ediyor.
Babas iin dua etmesi, ona bu yolda sz verdii iindir. Bu
dua, onun peygamberliinin balarnda yaplmt. brahim Peygamber
henz babasnn iman edeceinden mit kesmemiti.
Ama onun bir Allah dman olduunu kesinlikle anlaynca, ondan
uzaklat ve onunla ilikisini kesti.

brahim Peygamber burada, kulluk edebinin gerektii ekilde


Rab-bine gzel vgler ynelterek sze giriyor. Bu vgler,
Kur'n'n ondan naklettii ilk ayrntl vglerdir. Kur'n'n daha
nce ondan naklettii u vgler byle kapsaml deildi: "Ey kavmim!
Ben sizin (Allah'a) ortak kotuunuz eylerden uzam.
Ben... yzm gkleri ve yeri yaratan Allah'a evirdim ve ben

mriklerden (ortak koanlardan) deilim." (En'm, 78-79) Babasna


syledii u szler de bu ksa vgnn bir baka rneidir:
"Rabbimden senin iin af dileyeceim. Hi phesiz O bana kar
ok ltufkrdr." (Meryem, 47)

brahim Peygamber (a.s) bu kapsaml vgsnde yaratlnn


ba-langc ile Rabbine dnecei gn arasndaki belli bal ilh
balar dile getirdi. Kendini btn ile yoksul ve muhta konumda
gsterdi, Rabbinin ise sadece zenginliini ve katksz cmertliini
vurgulad. Kendini hibir eye gc yetmeyen zavall bir kul
olarak tanmlad; lh gcn kendisini hlden hle geirdiini ifade
etti. Bu balamda Allah'n kendisini yoktan var ettiini, yedirip
iirdiini, hastalannca iyiletirdiini, arkasndan cann aldn,
sonra tekrar dirilttiini, sonra da kyamet gn hesap vermeye
hazr hle getirdiini dile getirdi. Bu srete kendisine den tek
grevinse, sadece katksz itaat ve gnahlarn affedilecei beklentisi
olduunu vurgulad.

Gzettii edep ilkelerinden biri, "Hastalandm zaman bana


ifa veren O'dur." sznde grlecei zere hastalanmay kendine
izafe etmesidir. nk byle bir vg balamnda hastal Allah'a
izafe etmek yakksz olurdu. Geri hastalk da varlk leminde
gerekleen olaylardandr ve bu nitelii ile Allah ile balantsz
deildir; ama burada anlatlmak istenen ey hastaln meydana
gelii deildir. Eer maksat bu olsayd, onu Allah'a izafe etmekten

sz edilebilirdi. Buradaki maksat, hastal iyiletirmenin Allah'n


bir rahmeti ve inayeti olduunu vurgulamaktr. Bu yzden brahim
Peygamber Allah'tan sadece iyi eylerin sadr olduunu vurgulamak
amacyla, hastal kendine ve ifay Rabbine isnat etti.
Sonra duaya balad ve bunda da arpc bir edep slbu kulland.
Szne Allah'n "Rabb" ismiyle balad. Ardndan isteklerini
kalc ve gerek nimetlerle snrlayarak geici dnya sslerini gndeme
getirmeye kalkmad. Tercihini byk ve en onurlu nimetler
olan egemenlikten, yani eriattan ve iyi kullar arasna katlmaktan
yana kulland. Ayrca daha sonraki kuaklar arasnda bir doruluk
dilinin, szcsnn varolmasn istedi. Bu da kendinden sonra
zaman zaman, dnem dnem arsn srdrecek ve eriatn
uygulayacak nderlerin ortaya kmasn istemek demekti. Bu istek,
aslnda eriatnn kyamet gnne kadar yaamasn istemek
anlamna gelir. Son olarak da cennet vrisliini (cennetlik olmay),
babasnn affedilmesini ve kyamet gn mahcup olmamay istedi.
Ayetin akndan anlaldna gre yce Allah, babasnn affedilmesi
dnda onun btn bu dileklerini kabul etti. nk yce
Allah'n, sekin bir kulu tarafndan yapld hlde boa gitmi,
kabul edilmemi olan bir duay sz konusu etmesi dnlemez.
Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "Babanz brahim'in dinine..."
(Hac, 78) "Onu, daha sonra gelenler arasnda kalc bir sz yapt."
(Zuhruf, 28) "Biz onu dnyada setik ve o ahirette salihlerdendir."
(Bakara, 130) Ayrca yce Allah, "brahim'e selm olsun." (Sfft,
109) eklindeki buyruu ile onu kapsaml bir selmla onurlandrmtr.

Tarihin ondan sonraki ak, Kur'n'n onun hakkndaki btn


vglerini dorulad. nk o sekin peygamberdi. Tek bana
tevhit dinini yerletirmeye, ftrat inancn hayata geirmeye giriti.
Putperestliin temellerini ykmak iin kyam etti ve putlar krd.
Btn bunlar tevhit ilkesinin izlerinin silindii, peygamberlik misyonunun
kayplara kart, dnyann Nuh'un ve dier sekin peygamberlerin
adlarn unuttuu bir dnemde gerekletirdi. Ftrat
dinini ihya etti. Gnmze kadar varln, hkimiyetini srdren
tevhit arsn ve tevhit dinini insanlar arasnda yayd.
Onun dnemi zerinden drt bin kadar yl getii hlde adyla
diridir ve kendisinden sonra gelenler arasnda kalcln srdrmektedir.
nk dnyann bildii tevhit dininin kollar unlardr:
Yahudilerin dini, ki peygamberleri Musa'dr. Hristiyanlk dini, ki
peygamberleri sa'dr. Bu peygamberlerin her ikisi srail ad ile de
anlan brahim olu shak olu Yakup soyundandr. Bir de Hz. Muhammed'in
(s.a.a) getirdii slm dinidir, ki Peygamberimiz de brahim
olu smail'in soyundandr.

brahim Peygamberin Kur'n'da bize nakledilen dualarndan


biri, "Rabbim! Bana salihlerden olacak bir evlt ver." (Sfft, 100)
eklindedir. brahim Peygamber bu duasnda Allah'tan salih bir evlt
istiyor. Bu duasnda hem Rabbine sarlyor, hem de bir adan
dnyev bir amaca ynelik olan isteini salihlik sfat ile donatarak
Allah'n rzasna uygun bir mahiyete brndryor.
Onun Kur'n'da nakledilen bir baka duas da, bugnk Mekke'nin

bulunduu yere ayak bastnda yapt duadr. Olu smail


ile annesini oraya yerletirdiinde yapt bu dua Kur'n'da yle
naklediliyor: "Hani brahim, 'Ey Rabbim! Buray gvenli bir ehir
yap, halkndan Allah'a ve ahiret gnne inananlar eitli rnlerle
rzklandr' dedi. Allah da, 'nkr edeni ise az bir sre geindirir,
sonra cehennem azabna (girmeye) zorlarm; ne kt varlacak
yerdir oras.' dedi." (Bakara, 126)

brahim Peygamber Rabbinden o srada kra ve ziraata elverisiz


bir arazi olan bu yeri kendisi iin harem, yani gvenli ve
dokunulmaz bir yer yapmasn istiyor. Bu sayede dini btnletirmeyi
amalyor. Burann insanlarla Rableri arasnda somut bir
balant merkezi olmas dncesindedir. nsanlar Rablerine kulluk
etmek iin buraya gelecekler, ibadetlerinde oraya ynelecekler,
saygsn gzetip aralarnda orann gvenliine ve
dokunulmazlna riayet edecekler. Bylece buras Allah'n yeryzndeki
kalc bir ayeti olacak; Allah' anan herkes oray da anacak,
Allah'a ynelen herkes oraya da yzn evirecek; neticede
bunun sayesinde mminler arasnda somut bir yn ortakl ve sz
birlii meydana gelecektir.

brahim Peygamberin (a.s) duasnda szn ettii gvenlikten


kast, bu yerin dokunulmaz bir mekn kabul edilmesi anlamna
gelen teri gvenliktir; yoksa atmalarn, savalarn ve huzuru
ihll eden bozguncu olaylarn meydana gelmemesi anlamndaki

[tekvin ve] d gvenlik deildir. Bunun delili, "Biz onlar, kendi


katmzdan bir rzk olarak her trl rnn toplanp getirildii gvenli,
dokunulmaz bir yere yerletirmedik mi?" (Kasas, 57) ayetidir.

Bu ayette Kbe'nin gvenlii orada oturanlara sunulmu bir


nimet olarak tantlyor. Oras Allah'n kendisi iin dokunulmaz ve
saygn kld bir yerdir. Gvenli olarak nitelenmesi, insanlarn buraya
sayg duymalar sebebi iledir; yoksa oray kargaadan ve savatan
koruyan tekvin=varolusal bir faktrden dolay deildir. Nitekim
bu ayet inmeden nce Mekke ehri, Kureyliler ile
Crhmlular arasnda kanl savalara sahne olmu, ayrca saysz
ldrmelere, zulmlere ve kargaalara ahit olmutur.
Bu sylediimizin bir baka delili de u ayettir: "evrelerindeki
insanlar kaplp gtrlrken, bizim (Mekke'yi), dokunulmaz ve
gvenli bir yer yaptmz grmediler mi?" (Ankebt, 67) Yani onlar
Harem-i erif'ten kaplp gtrlmyor, karlmyorlar. Bunun sebebi,
insanlarn o mekna sayg duymalardr ve bu saygy oraya
ykleyen biziz.

Ksacas, Hz. brahim (a.s) yeryznde soyundan gelenlerin


yerleecekleri Allah'a ait bir dokunulmaz ve gvenli yer olmasn
istiyordu. Bu da ancak dnyann her tarafndan insanlarn ziyarete
gelecekleri bir beldenin kurulmas ile mmknd. Buras kyamet
gnne kadar oturma, snma ve ziyaret amac ile gelinecek bir
din toplant yeri olacakt. Bu yzden Allah'n buray gvenli bir yer

yapmasn istedi. Buras ziraata elverisiz ve bitkisiz bir plak yer


olduu iin orada oturanlara eitli rnler balamasn istedi.
Bylece burada oturanlar geimlerini salayabilecek ve oray terk
etmek zorunda kalmayacaklard.

Sonra brahim Peygamber Mekke'ye ayrcalk kazandracak


olan bu isteinin mminler ile kfirleri birlikte ierdiini fark edince,
"halkndan Allah'a ve ahiret gnne inananlar" (Bakara, 126)
ifadesi ile isteini, dua konusu edilenlerin mmin olmalar ile kaytlandrd.
Peki, bu belde de hem kfirler, hem de mminler bir
arada oturduklar ve ihtilfa dtkleri veya sadece kfirler burada
oturduklar takdirde ne olacak? O zaman burann halk bu bitkisiz
ve ziraata elverili olmayan plak yerde nasl yiyecek maddesi
bulacak? te brahim Peygamber bu meseleye hi
deinmiyor.

Bu, onun dua makamnda gzettii bir edep kuraldr. Dua edenin,
isteini nasl karlayacan Rabbine retmeye kalkmas
ve isteinin kabul edilmesine ulatrc yolun hangisi olduunu
gstermeye almas yersiz bir gevezeliktir. Zira Allah, ilim, hikmet
ve kudret sahibidir. O'nun ii, bir eyin olmasn istedi mi ona
"ol" demektir; o i hemen oluverir.
Yce Allah onun isteini normal sebeplere dayal olan yrrlkteki
yasas uyarnca yerine getirmeyi diledii iin ve bu uygulamada
mmin-kfir ayrm yapmamay murat ettii iin brahim

Peygamberin (a.s) duasna u kayd eklemitir: "nkr edeni ise az


bir sre geindirir, sonra cehennem azabna (girmeye) zorlarm;
ne kt varlacak yerdir oras." (Bakara, 126)
Harem-i erif'in teri bir ayrcalk kazanmasna ve Kbe'nin
yani insanlar iin Mekke'de kurulan ilk ev ve btn lemler iin
bereket ve hidayet kayna olan bu kutsal meknn yaplmasna
yol aan brahim Peygamberin (s.a.a) bu duas, kendinden sonra
kyamet gnne kadar gelecek Mslmanlara balad yce ve
kutsal himmetinin bir rndr. Yce Allah, brahim Peygamberin
(a.s) mrnn sonlarnda yapt bir duay bize yle naklediyor:
"Hani brahim dedi ki: Ey Rabbim! Bu ehri (Mekke'yi) gvenli
kl, beni ve evltlarm putlara tapmaktan uzak tut. Ey Rabbim! O
putlar birok insan yoldan kard. imdi kim bana uyarsa, o
bendendir. Kim de bana kar gelirse, hi phesiz sen balayan
ve esirgeyensin. Ey Rabbimiz! Ben neslimden bir ksmn senin
Beyt-i Haremi'nin (dokunulmaz ve gvenli evinin), Kbe'nin
yan banda, ziraat yaplmayan bir vadiye yerletirdim. Ey
Rabbimiz! (Bunu) namaz klsnlar diye (byle yaptm). Artk sen
de insanlardan bir ksmnn gnllerini onlara meyledici kl ve
onlara meyvelerden rzk ver; umulur ki, sana krederler. Ey
Rabbimiz! phesiz sen bizim gizlediimiz ve aa vurduumuz
her eyi bilirsin. nk ne yerde, ne de gkte hibir ey Allah'a
gizli kalmaz. htiyar hlimde bana smail'i ve shak' balayan
Allah'a hamdolsun! Hi phesiz benim Rabbim dualar iit(ip
kabul ed)endir. Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelenlerin bir ksmn

namaz klanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duam kabul et! Ey


Rabbimiz! Hesap olunaca gn beni, ana-babam ve btn mminleri
bala." (brhm, 35-41)

Bu, brahim Peygamberin (a.s) mrnn sonlarnda yapt


duadr. O srada Mekke ehri kurulmutu. Bunun byle olduunu,
okuduumuz ayetlerdeki "htiyar hlimde bana smail'i ve shak'
balayan Allah'a hamdolsun!" ifadesi ile, "bu ehri (Mekke'yi)
gvenli kl." ifadesinden anlyoruz. nk daha nceki duasndaki
gibi, "buray gvenli bir ehir yap." (Bakara, 126) demiyor.
Bu duada gzettii edep kurallarnn biri, duas srasnda
Rabbine ball sk sk ifade etmesi ve Allah'n rububiyet sfatna
sarlmasdr. Ne zaman srf kendisi ile ilgili bir ey sylese, "Ey
Rabbim!" ve ne zaman bakalarn da ilgilendiren bir ey syleyecek
olsa sze, "Ey Rabbimiz!" diye balyor.
Bu duada gzettii bir baka edep kural da udur: Ne zaman,
hem meru ve hem de gayr meru bir amala istenebilecek bir dileini
aklasa, onun iin gtt doru amac da ortaya koyuyor.
Bylece Allah'n rahmetini harekete geirmek istedii aka anlalyor.
Mesel, "beni ve evltlarm putlara tapmaktan uzak
tut." deyince, arkasndan "Ey Rabbim! Onlar birok insan yoldan
kardlar." diyor. "Ey Rabbimiz! Ben neslimden bir ksmn... yerletirdim."
dedikten sonra, "Ey Rabbimiz! (Bunu) namaz klsnlar
diye (byle yaptm)." diyor. "Artk sen de insanlardan bir ksmnn
gnllerini onlara meyledici kl." eklindeki duasnn arkasndan,

"umulur ki, sana krederler." cmlesini getiriyor.


Bu dua da gzettii bir baka edep kural da udur: Dile getirdii
her istein arkasndan Allah'n gzel isimlerinden o istein ieriine
uygun olann anyor. Balayan, esirgeyen ve dualar iiten
gibi. Her dileinden nce "Rabb" adn tekrarlyor. nk
rububiyet, kul ile Allah arasnda balant kuran yegne faktr ve
her duann kapsn aan anahtardr.

Yine bu duasnda gzettii bir edep kural, "Kim de bana kar


gelirse, hi phesiz sen balayan ve esirgeyensin." ifadesinde
grlyor. nk asi olanlar iin beddua etmedii gibi, onlardan
sz eder etmez yce Allah'n yle iki adn anyor ki, bu iki isim her
tr insann mutluluk nimetinin kapsamna girmesine vastadr. Bu
iki isim affedicilik ve merhametlilik isimleridir. Bylece mmetinin
kurtuluuna ve Rabbinin cmertliinin yaygn olmasna ynelik
isteini, sevgisini ortaya koyuyor.

Peygamberlerin Allah'a ynelik dua edebiyle ilgili bir dier dua


da Hz. brahim'in, olu smail Peygamberle birlikte yapt duadr.
Kur'n- Kerim bunu bize yle naklediyor: "Hani brahim ile smail
Kbe'nin duvarlarn ykseltirlerken yle dua etmilerdi: Ey
Rabbi-miz! Bizden (bunu) kabul buyur, phesiz sen iitensin, bilensin.
Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan yap, neslimizden
de sana teslim olan bir mmet kar. Bize ibadet yerlerimizi gster,
tvbelerimizi kabul et; nk tvbeleri kabul eden ve ok

merhametli olan sensin. Ey Rabbimiz! lerinden onlara senin


ayetlerini okuyacak, kitab ve hikmeti retecek, kendilerini temizleyecek
bir eli gnder. Hi phesiz sen her zaman stn gelen
ve hikmet sahibisin." (Bakara, 127-129)

brahim Peygamber bu duay olu ile birlikte Kbe'yi ina ederlerken


yapmlard. Bu duada da, daha nceki dualarda dikkatimizi
eken edep kurallarnn gzetildiini gryoruz.
Peygamberlerin davranlarnda Allah'a ynelik sergilenen bir
dier edep kural da, smail Peygamberin (a.s), kurban edilme olayndaki
tavrdr. Yce Allah bu hususta yle buyuruyor: "Biz ona
yumuak huylu bir erkek mjdeledik. ocuk onun yannda alma
ana eriince ona, 'Yavrucuum! Ryamda seni boazladm
gryorum; bir dn, ne dersin?' O da, 'Babacm! Sana
emredileni yap. nal-lah beni sabredenlerden bulursun.' dedi."
(Sfft, 101-102)

smail Peygamberin szlerinin ba her ne kadar babasna


kar taknd edeple ilintili olsa da, szlerinin devamnda
Rabbine kar taknd edebi ortaya koyuyor. stelik Halilullah
(Allah'n dostu) brahim Peygamber (a.s) gibi bir babaya kar taknlan
edep, aslnda Allah'a kar taknlm bir edeptir.
Ksacas; babas, smail'e grd ryay anlatt. Bu rya bir
ilh emri ieriyordu. Bunun byle olduunu smail'in, "Sana emredileni
yap." eklindeki sznden anlyoruz. Hz. brahim (a.s) oluna

ryasn anlattnda, ona bu konuda ne dndn sylemesini


emretti. -Bu tutum, brahim Peygamberin (a.s) oluna
kar taknd bir edepti.- smail babasna, "Sana emredileni
yap..." dedi. Bunun bu konudaki ahs gr olduunu belirtmedi.
Kendini arka plna atmak ve babasna kar alak gnlllk
olsun diye byle konutu. Sanki babas karsnda ahs bir gr
yok gibi davrand. Bundan dolay sze babacm diye girdi ve "Eer
istersen yle yap." demedi. Bylece kesin isteinin babasnn
gnln ho etmek olduunu ortaya koymu oldu. Ayrca o iin,
brahim Peygambere (a.s) verilmi bir emir olduunu kendisi ifade
etmitir. Hz. smail (a.s) gibi birinin Allah'n emrinin yerine getirilmesi
konusunda tereddt gsterecei, kararsz davranaca
dnlemez.

Hz. smail bu szlerinin arkasndan, "nallah beni sabredenlerden


bulursun." diyor, ki bu sz babasna ynelik bir baka gnl
ho etme giriimidir. Btn bunlar Hz. smail'in babasna kar
taknd edebin ilkeleridir.

Bu sznde Rabbine kar baka bir edep taknyor. nk


["beni sabredenlerden bulursun" szyle sabredeceine dair] babasna
verdii szde kesin konumuyor, sonucu Allah'n dileine
balyor. nk bir ii Allah'n dileine balamakszn kestirip atmakta,
sebebiyet konusunda bamszlk iddias aibesi vardr, ki
peygamberler byle bir eyden mnezzehtir. Yce Allah ilerini Allah'n

iradesine balamayarak kestirip atan "Bahe Sahipleri"ni


Kur'n'da yle ayplyor: "Biz bunlara da bel verdik, u Bahe
Sahiplerine bel verdiimiz gibi. Hani onlar sabah olunca, baheyi
devireceklerine yemin etmilerdi. stisna da etmiyorlar (Allah
dilerse deviririz demiyorlar)d." (Kalem, 18) Yine yce Allah
Kur'n'da Peygamberimizi (s.a.a) istisnal konumas hususunda
artc bir kinayeli ifade ile yle edeplendiriyor: "Hibir i hakknda,
'Bunu yarn yapacam' deme. Ancak 'Allah dilerse (yapacam)'
de." (Kehf, 24)

Bu edeplerden biri de Yakub Peygamberin (a.s) edebidir. Oullar,


Bnyamin ve Yahuda adl kardelerini Msr'da brakp dndklerinde,
taknd bu edebi, Kur'n bize yle naklediyor: "Ve
onlardan yzn evirdi de, 'Vah Yusuf'um, vah!' dedi ve zntden
gzleri aard. (Buna ramen) acsn iine gmyor (belli
etmiyordu). Dediler ki: 'Vallahi sen, hep Yusuf'u anp durmaktasn;
sonunda ya hasta olacaksn ya da leceksin!' Dedi ki: 'Ben
zntm ve tasam sadece Allah'a ikyet ediyorum ve ben Allah'tan
(bir bilgi olarak) sizin bilmediklerinizi biliyorum." (Ysuf, 8486)
Yakup Peygamber oullarna diyor ki: "Benim devaml ekilde
Yusuf'un adn anmam, kt durumumu Allah'a ikyet etmektir.
Ben Rabbimin rahmetinden mit kesmi deilim. Yusuf'u bana
DEVAMI

---------------------------Asrn en byk tefsiri olan el-Mizan Tefsirinin 6. cilden faydalanlarak hazrlanmtr


www.islamkutuphanesi.com
Dualarnzda bizleri unutmayn ltfen:)

You might also like