You are on page 1of 100

ERF MARDN

deoloji
BTN ESERLER 3

iletiim Yaynlar 191 erif Mardin Btn Eserleri Dizisi 3


ISBN 975-470-278-0
1. BASKI iletiim Yaynclk A. . Eyll 1992
KAPAK mit Kvan
DlZCl Maraton Dizgievi
DZEITITrkan Demir
KAPAK BASKISI Ayhan Matbaas
BASK ve CLT efik Matbaas

letiim Yaynlar
Klodfarer Cad. iletiim Han No. 7 34400 Cagaloglu stanbul
Tel. 516 22 60-61-62 Fax: 516 12 58

NDEKLER

NSZ 9
SUNU 11
BLM I deoloji kavramnn tarihsel geliimi 9
Kavramn tarihsel geliimi 20 Condillac (1715-1780) ve Helvetius
(1715-1771) 21 Anlam ve insan 49 Kiliazma 58 Liberal hmaniter
gr as 59 Tutucu fikir 60 Komnist-sosyalist gr as 60

BLM II deoloji ve bilim felsefesi 7i


BLM III Bilgi, sem bol ve kltr 89
Simge, renme ve bilisel evren 91 Snflandrma 98 Bir toplum
haritas olarak simge: kltr 101 Kendini ifade etme 106 Deer balama
ve bir olayn nemini belirtme 108 Bilisel bir "btn"yaratma abas 109
Mitos ve kltr kodu 112 Kltr kodu 115

BLM IV deoloji ve sosyal deim e 121


BLM V Sim gelerin datm
ve bilginin retilm esi 141
ngilteredeki gelimeler 151 ngilterede kahvehanelerin kltrel rol 153
ngilterede dergiler 156 Fransa 156 Rus "Intelligentsia's 162
Eitim 166 Yaym 168

BLM VI am zda ideoloji: deolojinin


"gerilem esi" sav 171
SONU 185
BAVURULAN KTAPLAR LSTES 187
EK BBLYOGRAFYA 193

"Science and common sense


inquiry alike do not discover
the way in which events are
grouped in the world, they in
vent ways o f grouping."
Jerome Bruner

nsz

Bu kitap son yllarda verdiim bir seminerde ele alnan baz


temalar yanstmaktadr. Eseri okuyarak fikirlerini belir
ten Berent En, Mete Tunay, Gke Cansever, Doan Cceolu ve Taha Parlanm nerilerinden yararlandm. Orta
ya kan metindeki hatalar ise pek tabii ki bu eletirilerin
sonucu deil de, kendi almalarmn zellii olarak deer
lendirilmelidir.

Sunu

Bu eser bir bakma orijinal fikirleri iermektedir, bir bakma


da orijinal bir eser deildir. nce niin orijinal olmadn be
lirtelim: kitap dnce sosyolojisinde bir asrdanberi srege
len almalar zerine kurulmutur. Bu almalar kmesine
Marxn toplum kuram, bilgi sosyolojisinin katklar, modern
analitik felsefe, sosyal antropoloji ve fenomenolojinin baz
ynleri girer; bunlarn hepsi bilinen yaklamlardr. al
mann yenilii bu ynelimleri anlaml bir btn iinde deer
lendirmeye alm olmasdr. Tabii, bu ok aprak konu
larn "ideoloji" ile kesien ynlerinin hepsinin birden sunul
mas mmkn deil. Tasarladmz yaptn "btnln
srdrmek de, bundan dolay, ancak ksmen baarl olabil
mitir.
lkemizde "ideoloji" konusunda ok ey sylenmitir ve
sylenmektedir; fakat bu incelemeler daha ok bir ideolojinin
niin iyi veya kt, stn veya anlamsz olduunu anlatma
ya ynelir; ideolojik dncenin zelliklerinin ne olduunu,
hangi etkenler sonucunda ortaya ktn incelemez. Hele
yazarn kendi dncesinin hangi taraflarnn ideolojik oldu
unu hi aratrmaz. Bu eserin gstermeye alt nokta,
dnce srelerimizde bizi "objektiflikten uzaa iten un
surlarn saylmayacak kadar ok olduudur. Bu "yanl"lk bir
dereceye kadar kontrolmzn dnda olan bir sretir. Bu
durumda yapabileceimiz bir tek ey vardr, o da olanaklan11

mz orannda toplum hakknda bilgilerimizin yanllnn


(bias) kaynan aratrmaya almaktr. Burada bunun iin
bir "envanter" salanmtr.
Eserin sonundaki ek bibliyografya, aratrmann metnin
de kullanlmam birok kayna sralamaktadr, fakat bu da
eserin amacna uygundur. Aratrma, "ideoloji" konusunu
merak edenlere ve sosyolojinin ve siyasal bilimlerin balan
g dzeyinde olanlara bir "giri" olarak sunulmutur. Konu
yu daha da derinden incelemek isteyenler iin de bavura
caklar bir eser listesi hazrlanmtr. Bibliyografya bu yak
lam yanstmaktadr.
Dnmemin ekillenmesinde her eyden ok -dolayl ve
ya dolaysz- Alman felsefesinin kard sorunlar ciddiye
alan fikir akmlarnn ar bast grlecektir. Bunlarn
iinde toplum yaamnn bir sembolletirme srecinden ge
tiini belirten Em st Cassirer ve Alfred Schutz gibi kimsele
rin etkisi zellikle seilecektir. Fakat bunun yannda bu ki
tapta ileri srlenlerin Durkheimdan beri sregelen bir tar
tmay izledii grlecektir. O da Durkheimdan sonra sos
yal bilimlerin bir odak noktasn oluturan ve "inanlarn
toplumsal yapda yeri nedir?" eklinde nitelendirilebilecek
sorundur. ada toplum bilimlerinde, bu sorun "bilgi daar
cmzn toplumsal rol nedir?" sorunundan ayr bir sorun
olarak grlmemektedir.1
Kitabm sosyal bilim alanlarna yeni gelen kimselerin s
klmadan okuyabilecei bir ekilde yazmaya altm. Sosyal
bilimlerin zerinde durduum alanlarndaki gelimeleri ak
ve seik olarak anlatabiliyorsam, ok zaman kark savlar
olarak ortaya atlan bu bilgilerin nasl birbirine dayandn
gsterebiliyorsam almalarm baarl sayacam.
1

12

Mary M. Black, "Belief Systems," Handbook o f Social and Cultural


Anthropology iinde (John J. Honigman, Chapel Hill, 1973) s. 511.

B lm I

deoloji kavramnn
tarihsel geliimi

DEOLOJ, devrimizin olaylarndan ve dnce akmlarn


dan bahsederken gittike sk kullandmz bir kelime oldu.
"deolojik akmlar", "Marksist deoloji", "San deolojisi" ga
zete ve kitaplarda -Avrupada ve Asyada- son elli ylda sk
sk grlen deyimler arasnda yerald. Trkiyede de bu kav
ram son on ylda toplum meseleleriyle yakndan ilgilenen
kimselerin szlnde bataki sraya geti. "deoloji" dendii
zaman bundan ne anlyoruz? Trkiyede, 1974 ylnda kk
bir grup niversite rencisi zerinde yaplan ok basit bir
uygulama bize bir ipucu temin ediyor. Yaplan anketten,
"ideoloji"nin denekler arasnda iki anlam tad anlalyor.
rencilerin byk ounluu iin "ideoloji" "sistematik bir
fikir yaps veya anlatsdr. Gerekten de ideolojinin bu an
lam konunun bir ynn tekil ediyor. Deneklerin ok daha
kk bir grubu "deoloji dendii zaman aklnza ne gelir"
sorusuna, "Gerekleri olduu gibi yanstmayan bir fikir yap
13

s veya buna benzer deyiler kullanyor. "Gerekleri olduu


gibi yanstmamak" Marxin ideoloji tanmna ok benziyor ve
gerekten ideoloji adn verdiimiz olayn ikinci bir eksenini
oluturuyor.2 Komnizm veya faizm gibi belli bal ideoloji
lerin ieriinin ne oranda sistematik olduunu incelediimiz
zaman konuya birinci adan yaklayoruz. Tabii, ideolojinin
"sistematiklii" az veya ok olabilir. Faizmde sistematikliin
bir hayli azaldn grrz, zaten faizm sistematik olma
makla, insann eylemci potansiyeline dayanmakla vnr.
Baz kimselere gre ideolojilerin aratrlmas iin an
laml bir yaklam, bunlar i -yapsal "younluk"- dereceleri
ne gre snflandrmaktr. rnein Shilsin snflandrmas en youn biimden balayarak- yle: ideoloji, gr as,
inan sistemi (creed), sistem, fikir hareketi (movement o f
thought) ve program.3 Shilse gre bunlar u noktalarda bir
birlerinden sistematikleri bakmndan farkldr: a) anlatm
kesinlii (explicitness o f formulation), b) merkez bir ahlk
veya bilisel (cognitive) eksen etrafnda sistematik olarak k
melenme derecesi, c) gemiin veya an dnce trleriyle
yaknl, ) yeni unsurlara veya eitlilie kapallk derecesi,
d) davran etkilemeye alma derecesi, e) beraberinde ge
tirdii etki, f) katlanlardan istenen fikir birlii, g) fikrin
meruluunun ne oranda bir otoriteye baland (authorita
tiveness o f promulgation), h) inanc gerekletirmeyi stne
alm bir kurumla ilikisi. Shilse gre "ideoloji ancak bu
zelliklerin youn olarak belirlendii oranda btnleme
gsteren dnce yaptlardr. Bunun yannda, "gr as",
rnein, tam bir ideoloji saylamaz. Shilse gre "Gr A
sn n zellii, meruluk salayc belli bir otoriteye bal ol

2
3

14

E. Shils, "The Concept and Function of Ideology" International Encyclo


pedia o f Social Sciences, VII, 74.
a.g.e., s. 66.

mamasdr; bunun rneklerini Protestanlkta ve Budizmde


bulabiliriz. Shilsin "inan sistemi" veya "mezhep" olarak ta
nmlad ideolojiye benzer fikr yaptlar da, "ideoloji"den
toplumsal ierikten yoksun olma noktasnda ayrlr. Bu d
ncenin zaman iinde deiebildiim de grrz, Shils buna
bir rnek olarak Katoliklii gsteriyor. Shilse gre "fikir ha
reketi" ayn alanda alan kimselerin vardklar benzer bir
gr asdr, bunun rnei olarak da Hegelcilii ve varo
luuluu veriyor.4
Biz, Shilsin snflandrmasn kabul etmek zorunda dei
liz, fakat gzmze derhal arpan bir nokta kendi sunuun
da "ideoloji" ile "mezhep"in ayn kalplar iinde incelendii
dir. Shilse gre bunun sebebi her ikisinin "insan, toplum ve
insann kainatn iindeki yeri konusuna deinen geni kap
saml bilisel ve inan sistemleri"5 olmalarndan ileri geliyor.
deolojinin, gerei "maskeleyen", doruyu olduu gibi
yanstmayan bir sistem olarak nasl altn aratrdmz
zaman, bu grngy artk sistematii asndan deil de
ikinci bir anlamda, Marxm altn izdii manada ele alyoruz.
Bu eserde ikinci tip sorunlar zerinde ok duracaz. Na
sl oluyor da baz dnceler "bilimsel" olarak tanmlanr
ken, baz dnceler "ideolojik" olarak tanmlanyor? Niin
bu iki anlam birbirinin zdd olarak kullanlyor? Bir antro
pologun deyimiyle: "neden benim ileri srdm zaman sos
yal felsefe adn verdiim dnceyi bakalarnda grdm
zaman bunlar "kan" olarak nitelendiriyor, benim dnce
lerime katlmayan birinde bu eit dnceleri bulduum za
man bunlara "ideoloji" damgasn basyorum."6

4
*
6

a.g.e.
a.g.e.
Clifford Geertz, "Ideology as a Cultural System Ideology and Discontent
iinde (D. Apter, New York, 1964), s. 74.

15

deolojilerin ve ideolojik dncenin niin kendi zaman


mzda birden artan bir nemle ortaya ktn merak eder
sek, o zaman nc trden bir soru sormu oluyoruz: deo
lojilerin fonksiyonu nedir? Baka bir ifade ile zerinde olduk
a uzun duracamz bir konu yle: "deoloji" adn verdii
miz olayn ada yaantmzla bir ilgisi var m? deoloji an
cak zel toplumsal koullar altnda m ortaya kar? Bu ko
ullarla balantl bir gelime midir?
deolojinin hangi koullarda etkin olmaya baladn
aramamzn bir dier ekseni de yle: Acaba ideoloji belirli
bir kiilik yaps gsteren kimseler arasnda daha m iyi "tu
tuyor"? Onlar zerinde daha derin bir etki mi yapyor? rne
in, Erik H. Eriksona gre ergenlik a ideolojiler iin bil
hassa uygun bir ortam yaratr, ergenlik andaki genlerin
baz aramalarn cevaplandrr, bundan dolay bu ya gru
bunca kolay benimsenir.7
Aratrdmz bu soru kadar mhim drdnc bir soru
da u: Sosyal bilimler alannda, inceleyenin evre veya kii
zelliklerinden arnm bir sosyal bilim mmkn mdr?
deolojilerin asl nemli inceleme sorunu birok ideoloji
nin bilimsellik iddialaryla ortaya kmalarnda toplanyor.
rnein, Marksizm bazlar iin gerekleri arptan "yanl
bir retidir, bazlar iin de gerekleri ortaya karmaya ya
rayacak bilimsel bir ara. Bunu faizm iin de syleyebiliriz.
Zamanmzda faizmin bilimsel ieriini artk ciddiye alan
ok az kimse kald, fakat bir zamanlar, 20. asrn banda, fa
izmle birlikte gelen "rk" kuram faizmin sarslmaz bir bi
limsel temeli olduunu iddia edenlerce, bu iddialarn kant
lamak iin kullanlyordu. Dier taraftan, John Maynard

Keynesin, kukusuz bilimselliine inanarak ortaya att


Keynesci iktisat kuram, Keynesden sonra, baz kimseler
iin gerek bir ideoloji fonksiyonu grm, kapitalizmin bera
berinde getirdii baz ktisad sistem zelliklerini savunmak
iin kullanlmtr. Bundan dolay "ideoloji" grngsn ele
aldmz zaman, "ideoloji'nin bilimle e anlaml m yoksa
farkl m bir yapt olduu kanlmaz bir sorun olarak kar
mza kyor. Bizce bu konular, belirli bir ideolojinin hangi
fikirleri kapsad konusundan daha nemli konulardr ve,
bundan dolay, ideolojinin bilimle kesime alanlarna bu ya
zmzda olduka geni bir yerayrdk. Genel bulgumuzu
imdiden zetleyebiliriz: ideoloji ile bilim arasnda nemli
farklar mevcut. Bu farklarn belki en nemlisi "bilim"in
ideal olarak formel ilemlerden kurulu bir ynteme bal ol
masdr. Her ne kadar, bugnk bilim anlaymzda artk
bilimsel kuramlarn "mutlak" bir geerlilii olmadn, za
manla bunlarn deitiini biliyorsak da bilimin formel tu
tarllnn i mant greli deildir. Setiimiz formel kal
bn i mantnn gereklerini yerine getirmezsek "yanl"
yapm oluruz.8
deoloji adn verdiimiz fikir kmeleri bu noktada ok
daha kaypak. Formel ilemlerle zorunlu bants yok. deo
lojinin de kendi iinde bir mant var, fakat bu mantk for
mel mantk deil, duygularn veya ekillenmemi araylarn
mant. Bu sav bizi yle bir sorunu cevaplandrmak zorun
da brakyor: O zaman "ideolojinin toplumun deiik "kat"lannda birok kimseler arasnda "tutma"snn sebebi nedir?
Bunu yaptmzda yle cevaplandryoruz: insanlarn top-

8
7

16

Erik H. Erikson, "The Problem of Ego Identity", Journal o f the American


Psychoanalytic Association IV (1956) s. 102. Biz bu kitapta konuya iste
diimiz kadar yer ayramadk.

Burada nemli fakat inceleyemeyeceimiz bir konu hangi ilemleri "for


mel" ilem olarak kabul edeceimizdir. Bunun saptanmasnda bir belir
sizlik varsa gene partiyi kaybediyoruz. Bk. P. VVinch, The Idea o f a Social Science (1958) s. 100-126.

17

lumsal yaamlarn belirleyen temel elerden biri, bu insan


larn iinde yaadklar toplumu alglama ekilleridir. Her
insan kendi toplumu iindeki dier kiilerle ve zellikle ya
kn olduu gruplarla bir "toplum haritas" paylar. Bu top
lum iindeki insanlar byle bir temel "harita"dan hareket et
tikleri iin anlaabilirler ve iinde yaadklar toplumun ge
reklerini yerine getirirler. Fakat belleimizde tadmz bu
"toplum haritas" gerek bir haritada olduu gibi kesin izgi
lerle izilmemitir. "Harita nn tad anlamlar esnektir ve
deiime -az veya ok- ak bir "simge daarc" yoluyla top
lumdan insana, kuaktan kuaa geer. Bu simge sisteminin
almasna "Kltr" diyoruz. "deoloji" gerei "kltr" ger
ei ^e ok yakndan ilintilidir, ideolojinin saygnl da "kl
tr" mekanizmasnn esaslarna dayal olarak geliir. deolo
ji, geleneksel "toplum haritalan'nn modern alarda fayda
larm yitirmelerinin sonucudur: yeni bir toplum anlamlar
"haritas" tretme abas olarak grlebilir.9
deolojiyi, balangtaki renci anketinde ortaya kt
boyutlaryla, a) temel bilisel ve deersel ynelimlere dayal
sistematik bir fikr yapt, b) yanl alglamann yaratt, ger
ei maskeleyen fikr yapt anlamlarnda ele alrsak, fikir
karmaklna dmek kolay, zira iki konu arasndaki ba
dorudan bir ba olmayp dolayl bir badr. Herhangi bir
yanl anlamaya yolamamak iin bu iki blmn ilikisinin
nasl ortaya ktn belirtelim.
Marx "ideoloji" kavramn "yanl fikir" anlamnda kullan
mt. Alman ideolojisi adndaki kitabnda bu yanlln, dev
rinin Alman dnrlerini ne kadar etkilediini gstermeye

almt.10 Bunun yanmda, Marxm kendisinin de sosyal


realite hakknda grleri vard. Marx bu fikirlerine "ideolo
ji" dememiti. Marx, Marksizme bir ideoloji olarak bakma
mt. Ona gre Marksizm dnyay doru alglamay mm
kn klan arat. Marxm "Marksist deilim" deyiini byle
anlamak gerek: Marx kendi grnn -sonradan kan tabirle- bir "izm olmad kansndayd. Bu adan ideoloji
deyimi Marksistler arasnda bile uzun zaman tamamen
olumsuz bir armla yaad. 20. yzylda bu deimiti,
ideoloji Marksistler arasnda olumsuz armlarn kay
betmiti. Metinde bunun nasl olageldiini anlatyorum. Bu
noktada galiba u husus ar basmt: verilen bir kavgada,
felsefeye deil de Marxin saladndan daha ak bir ey
lem arsna ihtiya belirmiti. Leninin ideoloji szcn
olumlu anlamda kullanmaya balamas, bu eylem zorunlu
luunun ve Leninin yeni eylem yntemleriyle ortaya k
nn rn olmutu. Bylece, Leninle birlikte "ideoloji'nin
olumsuz armlarnn ok azaldn, Marksist eylemin
bir paras haline geldiini gryoruz. Lenin de Marx gibi
phesiz kendi fikirlerinin "gerek" gerei yansttndan
emindi: fakat Marxin stili ile Leninin stili arasndaki b
yk fark grmemek mmkn deil. Bu yeni Marksistlerce
onaylanm ekliyle, ideoloji bir eylem arac oldu. Aslnda
20. yzyln ba faist veya Marksist olsun deiik hareket
lerin bir eylem arsn imal etmeye nem verdikleri bir
devirdi.11 Demek oluyor ki bu noktada "ideoloji" sistematik
bir fikir yapt anlamyla ortaya kmaya balyor. Fakat
dikkat edilirse ideolojinin bu yeni anlam kitle toplumunu

10 Marxm "ideoloji"yi "doru fikir" anlamnda da kullandn ileri sren


bir Sovyet yazarnn bu konuda Marxdan ald pasajlar pek ikna edici
deil. Bk. L. M. Moskvichov, The End o f Ideology Theory: Illusions and
Reality (Moskova, 1974) s. 64-65.
11 Bk. Alfred G. Meyer, Leninism (New York, 1957) s. 37 v.d.

18

"deoloji, insan eyleminin amacn, bu amalara nasl varlacan ta


nmlayan ve sosyal ve fiziki realitenin niteliini belirleyen bir deerlen
dirici prensipler sistemi olarak grlebilir." Erik Allardt, "Finland: Ins
titutionalized Radicalism," Decline o f Ideology iinde (M. Reiai, New
York, 1971) s. 117.

19

eyleme srkleyecek bir arya ihtiya duyulmakszn, 20.


yzyln zel artlarnn bir sonucudur. te burada ideoloji
ile ilgili u yeni soruya gelmi oluyoruz: "Hangi artlar al
tnda kitlelere yn veren fikir yaptlarna ihtiya duyulur"?
te, idelojinin "i yapsal younluu" olarak belirlediimiz
nitelii burada nem kazanyor. deolojinin kitle toplumundaki etkinlii bu koullarda Shilsin sayd "younluk" un
surlarndan bazlarna zellikle baldr. Biz de daha ok
kitlelere ynelik ve bu younluu tayan yaptlara "ideolo
ji" diyeceiz. Sorunu incelerken nce kavramn nasl geliti
ini ele alacaz ve bu inceleme bizi "Aydnlk a'na ka
dar geri gtrecektir.

K avram n tarihi geliim i


Her ne kadar "ideoloji" szc, bugn, beraberinde "nesnel
olmayan bir fikir rn" armn getiriyorsa da, kav
ram, Bat Avrupann fikir tarihinde bunun tam tersi bir
anlamla ortaya kt. Dorusu, bu arm da uzun srme
di, fakat, balangta, "ideoloji" "doru dnme" bilimine
verilen add. "deoloji" szc insan zihninde fikirlerin be
lirme srecinin nesnel olarak incelenmesinin mmkn ol
duunu ve bundan dolay istenirse "doru" dnceleri d
ndrmenin bir yolu bulunduunu iddia eden bir grup d
nr tarafndan ortaya atlmt. deologlar olarak bilinen
bu grubun ileri srd temel gr, fikirlerin uyum (sensation) rn olduklaryd. Bu dnrlerin ne demek iste
diklerini, onlarn fikirlerinin kaynan oluturan Fransz
filozofu Condillacm teorilerini incelemek yoluyla belki daha
kolay anlayabiliriz.

Condillac (1715-1780) ve Helvetius (1715-1771)12


Condillac, ana eseri olan Traite des Sensationsda (Duyumlar
zerine nceleme) (1754) insanlarn dnyay alglamalarn
mmkn klan mekanizmann "ite" bulunan bir "zihn" veya
"ruhsal kalp" olmadn gstermeye alyordu. Bu kalba
eskiler "ruh" demiler ve insann ruh vastasyla d alemi al
gladn ileri srmlerdi. Condillaca gre byle bir ey yok:
Yalnz dtan gelen etkileri, deneyi alglayan insan var. Her
duyumun alglanmas bilincin tamamen pasif olarak ilenme
sidir, bir inenin mumun zerinde ekiller izdii gibi. Bu et
kilerden biri btn dier duyumlar geride brakacak kadar
kuvvetli ise o zaman "dikkat" yaratlm olur, iki ayr duyumu
ayn zamanda alglarsak o zaman insanda "mukayese etme",
"ayrma", "karlatrma", "yarglama" (judge) yetenekleri or
taya kar.13 "Dikkat" bizim duyumlar arasnda bir ayrm yap
mamz mmkn klar. Bu ayrm kelimelerle simgeletirdii
miz zaman ortaya "dil" kar. "Dil" bilgimizi sistematikletiren
simgeler sistemidir. Bundan kan bir sonu da u: bu simge
ler sistemi ne kadar rasyonel alrsa dtan gelen etkileri o
kadar doru alglam oluruz. Dilde veya kullanlnda bir
prz olursa o zaman gerekleri yanl olarak alglarz. Fakat
rasyonel bir dil kurmak mmkndr. Hakikatlere varabilmek
onlar przsz olarak alglamak iin "dirimize hkim olarak,
onunla ancak rasyonel bantlar kurmalyz. Bir dier aydn
lk devri filozofu olan Helvetius, De lEsprit (1758) ve De
VHomme (1773-74) gibi eserlerinde Condillacm ileri srd
tezi, insanlarn benliklerini iten gelen ekillendirici tesirlerle
deil de, dtan gelen etkenlerle kazandklar teorisini daha

12 Buradaki bilgiler zetlenerek u kaynaktan alnmtr: Harold Hffding,


A H istory o f Modern Philosophy, 2 Cilt (1955), Cilt I, 466-471.
13 Bak. Macit Gkberk, Felsefe. Tarihi (stanbul, 1974), s. 363.

20

21

da ileri gtrd. Ona gre insanlarn yetileri (melekeleri) tec


rbeyle ve d etkenlerle oluur. rnein bir insandaki, ahlk
seviyeyi ve dnce kudretini, (anl lesprit, lintellect) olu
turan eitim sistemidir ve Tu sistemi de saptayan devletin po
litikasdr. Bu adan bakld zaman insanlar arasndaki ye
tenek farklarnn kaynan byk apta ayr eitim grm
olmalarnda aramak gerekir. Bundan dolay insanlarn birey
sel ktln knadmz zaman hata ediyoruz: ahlkszlk
iten gelen bir ey deil, farkl d etkenlerle olumu bir sonu
tur. Ktlk sistemin bir rndr ve sistem devletin kontrol
altndadr. Sistem deitirilirse sonular da deiik olur.
deologlar ite bu fikirlerden harekat etmilerdi. Onlara
gre fikirlerin kaynan "ruh" gibi bir kavramda aramak ge
reksizdi. Fikirler insanlarda da hayvanlarda da ayn temel
den, "zoolojik", yani biyolojik, bir temelden geliyordu.14 Ge
nellikle 18. yzyl aydnlk devri dnrleri de insann ev
resini alglamada yapt yanllan yanl eitime, yanl bir
dil kullanmna yani heyecanl veya maksatl bir kullanmaya
balyorlard. ki tarafl bir reTormla yani doru fikirlerin ya
pm yollarn bulmakla ve bunlarn eitimde uygulanmas ve
eitimin genelletirilmesiyle durum dzeltilebilirdi.
deologlar Fransz devriminin son aamasnda Konvansi
yon idaresi esnasnda ortaya kmlard. lerinden biri, Destutt de Tracy, 1797de ilk defa "ideoloji" kavramn herkese
doru dnme imknlar salamak iin kullanlacak fikir bi
limi anlamnda kulland. Destutt, Fransz devriminin Condillacn fikirlerinin uygulamas iin esiz bir frsat kardna
inanyordu ve bu frsatn yitirileceinden endieliydi: nsanla
rn yanl dncelerini dzeltmeye yarayacak fikir bilimini
yaymann zaman gelmiti. deologlarla yakn balan olan
Napolyon iktidara geince bu olana ideologlara salad.
14 H. M. Drucker, The Political Usese o f Ideology (Londra, 1974).

22

deologlarn yerald "Institut de France" adnda bir kurulua


aydnlanma felsefesinin ilkelerine dayanan bir eitim sistemi
gelitirme grevini verdi.15 Fakat, Napolyon, bir mddet son
ra, deologlar karsnda buldu. Bu atmaya yolaan geli
me, imparatorun rejimini pekitirmek iin ihtill zamannda
konmu, dinsel kurumlann eitim yapma yasam kaldrm
olmasyd.16 Napolyonun sosyal ve siyasal sistemi pekitir
mek iin verdii bu tavizi ideologlar beenmemiti. deologla
rn vc bir anlamda kullandklar "ideoloji" kelimesi bun
dan byle Napolyonun dilinde alay ve knama konusu oldu.17
lgin olan taraf Napolyonun imdi ideologlar "metafizik"
yapmakla sulamasyd. Bylece, "ideoloji", birtakm egzantrik
insanlann acaip fikirleri anlamn kazand. Bu atma incele
nirken genellikle zerinde durulmayan, fakat gerekten
nemli bir nokta da, aydnlarn bir grup olarak bu konuda
gsterdikleri davrant. Bundan nce aydnlar ancak baz
"ham'lere snarak hayatlarn srdrebilmilerdi. Geri
Fransada, Aydnlanma devrinde Parisin entelektel salonlannda asil bir kkten gelmeyen aydnlar etkin olabilmiler, bir
dereceye kadar toplum iinde kendilerine bir yer edinebilmi
lerdi, fakat onlara -rnein papazlarmkine benzer- bir fikir ve
inan nderlii tannmamt. Fransz aydnlar da, kendileri
ni istedii zaman kullanan, istemedii zaman a brakan mo
nariye cephe almlard. Napolyon, ideologlara lke dze-

15 George Lichtheim, "The Concept of Ideology" The Concept o f Ideology


and Other Essays iinde (New York, 1967) s. 4 ve Drucker, The Political
Uses, s. 3-5.
Drucker, The Political Uses, s. 12.
17 "Cest a lidologie, cette tnbreuse mtaphysique qui, en cherchant
avec subtilit les causes premires veut sur ces bases fonder la lgisla
tion des peuples, au lieu dapproprier les lois la connaissance du coeur
humain quil faut attribuer tous les malheurs de ntre belle France." Na
polyonun bir nutkundan, Lichtheim, "The Concept of Ideology," s. 5, not
5, Hans Barth, Wahrheit und Ideologie'den naklen.

23

yinde etkin olma imknlarn tanynca, bu ynelimin orta


dan kalkmas beklenirdi. Fakat beklenenin aksine, ideologla
rn devletin karsna ktklarn ve Napolyonun ampirik
ynelimiyle attklarm gryoruz. Bundan da aydnlarn
yeni (ve ok zaman devleti sarsc) fikirlerle ortaya kmala
rnn yalnz "karn doyurmak veya toplumda yeralmam ol
makla ilgili olmadn anlyoruz. Aydn, fikirlerle alt
iin bir ideoloji reticisidir, davrann belirleyen toplumda
ki rol kadar fikirlerinin i-mantksal gerekleridir.18
lerdeki bir blmde aydnlarn grup olma niteliklerinin
ideolojik dnce zerindeki etkilerini inceleyeceiz, o srada
aydnlarn zel dnya grlerinin de konumuzun bir para
s olduunu greceiz. Fakat imdilik "ideoloji" kavramn in
celemeye devam edelim. Anlattklarmzdan, ortaya kt
andan itibaren, "ideoloji" kavramnn arm yarattn
gryoruz: birincisi, gerein, insanlara yansmada, iinden
getii ortamlarn etkisiyle, bir sapmaya urad ve insan
larda yanl imge ve izlenimler yaratabilecei, baka bir de
yimle baz insanlarn "gerek" olarak bildiklerinin aslnda
daha derin ve doru bir gerei maskeledii; ikincisi, bu sap
malar ortadan kaldrabilecek bir yntemin varolduu; ncs -Napolyonun szce balad anlam- aydnlarn ger
ekten ok uzak olan soyutlamalar zerinde durduklar, uy
gulamaya ynelmi giriimlere oranla bir "rya" aleminde ya
adklar, fikirlerinin bir soyutluk tutkusunun izini tad.
Bat tarihinde "ideoloji" kavramn "deolo'lardan sonra
Marxin fikirlerinde olaanst bir nem kazanyor. Marxin
ideoloji konusundaki dncelerini anlamak iin de gene ay

dnlanma felsefesinin bir dier ynn, Kant, Hegel ve Feuerbachm fikirlerini gzden geirmek gerekli. Zira Marx, Kantla
balayan ve kendinden bir kuak nce yaayan Feuerbacha
kadar uzanan bir felsef speklasyon ortam iinde yetimi
ti, kendi fikirleri bu zincirin son halkas saylabilir.
Kant da, Condillac gibi insanlarn d evre konusundaki
bilgilerinin geleneksel anlatmn eksik bulmutu. Condillac
bu anlatmdan ileri giden ilk adm atm, d evre hakkndaki bilgilerinin insanlarn bu evre ile oluturduklar etkitepki ilikileri iinde ekillendiini sylemiti. Kant, bilgi
edinmede byle bir srecin varln inkr etmiyordu, ancak
bilginin ekillenmesini anlamak iin bunun bir balangtan
ibaret olduunu belirtiyordu. Condillacn anlatmnn ger
ekten de bo brakt bir yn vard: d lemden gelen etki
ler arasndaki balantnn nasl kurulduunu ok inandrc
bir ekilde anlatmyordu. rnein, atein yanmasyla duyu
lan snn, insann ate grd zaman ondan saknma iste
ini bir dereceye kadar anlatabilir. Fakat insanlarn bu ate
le "yakma" iinin yaplabileceini sezmelerini, duyumdan bir
soyutlama karmalarn, atei kendi amalan iin kullana
bileceklerini nasl anladklarn ok ak bir ekilde anlat
maz. Kanta gre bu anlay dzeyine geebilmek iin insa
nn kavrama yetisinin duyumdan baka elerce de ekillen
mesini varsaymak gerekiyordu: Mekanik alglama fonksiyo
nunun yannda bir "soyutlayc" bulunmas gerekirdi. Dtan
gelen etkilere alg katnda biim veren, duyularmz bir "za
man ve "uzay" boyutu iinde altrmamz mmkn klan
bu ekillendiricilerdi.19 Kanta gre insan bunlar kendi iin-

18 Bunu son zamanlarda Polonya asll bir ngiliz siyaset bilimcisi ok


nemli bir makalesinde ileri srmtr. Bkz. J. P. Netti, "Ideas, Intel
lectuals and Structures of Dissent," On Intellectuals: Theoretical Stu
dies, Case Studies iinde (New York, Garden City, 1970) s. 57 v.d.

19 "teden beri allm olan bir anlayn tersine olarak, Kant, duyu bilgi
sine temel olan entelektel bir bilgi kabul eder. nk, ona gre, bizim
deneyden nce olan birtakm ana kavramlarmz (kategorilerimiz) var:
biz bunlar deneyin iine yerletiririz, deney ancak bu salt kavramlar ile
bir dzen kazanp bir bilgi olur", Gkberk, Felsefe Tariki, s. 411.

24

25

de tayordu. Ona gre "bilme" ve "inanma" gibi insan dn


cesi zellikleri bu ekillendiricilerin biim verdikleri zellik
lerdir. Kant, insann kendi belleinde tad bu ekillendi
ricilere "kategori" adm vermiti. Dnyann dzenlilii konu
sundaki fikirlerimizi de onlarn varlna balamt. Bu d
zenlilii anlayabilmek iin nce bu ekillendiricilere ihtiyac
mz olduunu anlatmak iin de bunlara. nsel (a priori) olarak
tanmlamt.
Kantn felsefesinden kan sonulan ylece zetleyebili
riz: 1) nsann bir deimez "tabiat" vardr, bu "tabiat" kate
gorilerin insanlara verdii imknlarla erevesi izilen bir
tabiattr. 2) Etrafmzdaki dnyay "olduu gibi" deil, "usumuzun bize verdii imknlarla snrl olarak" alglayabili
riz.20 Bu adan "gerek" gerei aramaya almamz bo bir
abadr.
Bir bakma Kantn devamn salayan Hegelin Kantdan
ayrld noktalardan biri de budur. Hegele gre temel ger
ekleri arama rn verebilir, zira, gerek ile grng (appea
rance) ayn dnyann paralandr ve grngleri anlamak
bunlarn dnyada nasl ortaya ktklarn anlamaktr."21
Hegelin Kantdan ok daha kesin bir ekilde aynld bir
nokta "fikir"den szettii zaman tek tek insanlarn beyinle
rinde kan dnceleri deil bir birikimi amalamasdr.
Ona gre "fikir" kamusal diyebileceimiz bir srecin rn
dr. Kant toplumdaki somut insan ilikilerini ve tarihsel ge
limeleri felsefenin arka planna brakmt. Hegel bunlan n
plana geiriyordu. Hegel iin "soyut dnce" diye bir ey yok
tur, insanlarn tarih boyunca dnm olduklar fikirler ve
bu fikirlerle yaratm olduklan toplumsal kurumlar vardr.

20 John Plamenatz, Ideology, (Londra, 1970), s. 32-35.


21 "And to understand appearances is to understand how they arise in that
world" a.g.e., s. 35.

26

Hegelin Kantdan ayrld nc nokta insann geirdi


i bu tarihsel geliimin insan istencinin bir rn olduu ka
dar, istencinin tesinde alan glerin rn olduu fikri
dir.22 Hegele gre, her ne kadar, insan doa ile olan karla
masnda kendi kaderini kendi tayin ediyorsa da, baka bir
adan ancak tarihin iindeki gizli ve daha "yksek" bir kuv
vet ve ama iin alr. "nsan" bu yksek amacn gerekle
mesine yarayan bir aratr, amac belirleyen dinamik unsur
ise Geist (Tin)dir.23 nsanlarn zaman iinde tabiatla kar
lamalarnn toplam -yani insanlk tarihi- aslnda "soyut us"
olan "Tin'in kendini dnyada idrak ediinin bir grntsn
den ibarettir. Tarihin bir izgisi vardr, fakat bu izgi "Tin"in
kendini yeryznde gerekletirirken izdii izgidir. nsan
tarih iinde nereye gittiini ancak kendi dnce tarihine
geriden bakt zaman, ortaya kard dn rnlerini de
erlendirdii zaman bir dereceye kadar anlayabilir.
Grlyor ki, Hegel, Kantn aksine insann "deimez"
bir z olduuna inanmyor. Aksine, Hegele gre insann an
lam zamanla deiir. te burada Marxn "ideoloji" kavra
mna bir derece yaklam oluyoruz ve Marxn Hegelden ne
kadar faydalandn grebiliyoruz. Bu noktay biraz daha
aklamaya alalm.
nsanlar kendi tarihleri iinde yarattklarna bugn var
m olduklar aamadan baktklar zaman, tarihin bundan
nceki devirlerinde "perspektif ksal" dolaysiyle greme
dikleri hususlar seebilirler ve o zamanki durumlann daha
mkemmel bir ekilde deerlendirebilirler. Bylece, insan
kendi tarihine bakarak tabiat ve toplum hakknda bir za
manlar besledii eksik ve yanl dnceleri zamanla dzelt
me imknna kavuur. Bunun baka bir biimde deerlendi22 a.g.e., s. 36.
23 Gkberk, Felsefe Tarihi, s. 450.

27

rilmesi de yle: insan usu insann iinde bulunduu tarih


sel artlan anlamasn snrlandrmtr. nsan kendi duru
munu ancak o andaki gr imknlarnn snrlan iinde de
erlendirebilir. Hegel buna Weltanschaung diyor, yani "dn
ya gr". Bu kavram da Marxm "ideoloji" adn verdii d
nce biimine ok yakn bir anlam tayor.
Hegel almalannn bir ksmnda din grngsn ele
alyordu. Hegele gre din, tarihsel bir ak iinde hapsedil
mi olan "Tin"in bu yabanclamasnn, kendini ak olarak
ifade edemeyiinin bir rndr. Tin kendi zn ancak in
sann kltr varlnda gsterir, din "Tin'n bulunduu bu
durumu sembolik olarak ifade eder. Bilhassa insann ilhn
dan aynlmlmn altn izen dinlerde, "din", Tinin iinde
bulunduu bu durumu ifade eder.
Grld gibi, "Tin'in kendini insanolunun servenle
ri yoluyla tarih sahnesinde gerekletirmeye alt fikr,
ok soyut bir insan, tarih ve din anlamn ilemektedir. Hegelin felsefesindeki bu soyutlua, sistematik olarak kar ko
yan filozof da Feuerbachdr.
Feuerbacha gre din olay Hegelin anlattndan ok da
ha basitti.24 Hegel gibi filozoflarn o zamana kadar devaml
olarak yanlmalannn sebebi de, birtakm hayalleri gerek
nesneler sanmalarndan ileri geliyordu. Din olaynn felsefe
nin bir konusu olup olmad da pheliydi. Din, aslnda, in
sanlarn beyinlerinde oluan baz zlemlerin hayal haline ge
tirilmi ekliydi. Dinin asl temeli insanlann arzul anyd.
Mesele burada bitmiyordu: gerei dinsel verilere dayandr
madan karmaya alan felsefe akmlar bile dinsel izahla
rn yapt hataya derek insan soyut "z u asndan de

24 Feuerbach hakkndaki bilgiler u kaynaa dayanmaktadr: Shlomo Avineri, The Social and Political Thought o f Karl Marx (Cambridge, 1970)
s. 11 v.d.

28

erlendirmeye almt. Geri, Hegel insanla tarih arasnda


bir ba kurmutu. Fakat Hegel bile insann yeryzndeki
durumunu incelerken en bata gelen unsurun, "bamsz deiken'in, insann soyut z, veya Tin olduunu ileri sr
mt. Somut gnlk yaam Hegele gre "baml deiken'di. Feuerbacha gre bu dnce temelinden yanlt.
znesi "Tin" olan dnce veya his bir "olmaz nesne" (unthings, undinge) idi.25
Feuerbach yle diyordu: bu denklemde bamsz deiken
olarak gzkeni baml ve baml deikeni bamsz yapar
sanz o zaman geree yaklam oluruz, yani bir medeniyetin
kltr rnlerini anlamak iin onlar somut yaam zellikleri
ne balamak, nce insan yaamn ele almak, bunun nda
da fikirleri incelemek gerekir. Kendi ifadesiyle "insan btn
nyarglardan kurtaracak tek ey nesnelerin ve deneylerin
nesnel edimsellik iinde alglanmasdr. lkden geree ge
i ancak klg (praxis) felsefesi yoluyla olur.26
Feuerbachn bir program olarak ortaya koyduu bu ne
riyi Marx kulland, Hegelin Hukuk Felsefesi Kritii adl ese
rinde sistematik olarak tatbik etti. Hegel, Hukuk Felsefe
sinde mlkiyet, sivil toplum, devlet gibi kavranlan kullan
mt. Marx, Feuerbachn teklif ettii dntrme metodunu
kullanarak bunlara deiik bir anlam verdi. Marx, bu meto
du, rnein, "monari" kavramna yeni bir anlam vermek
iin kulland. Hegele gre, monari, 19. asrn banda ald
ekliyle devletin temel prensiplerinden birini temsil ediyor
du. Kraln iradesini kullanmas tebaasnn iradelerini kulla
nabilmelerinin simgesiydi. Marxa gre gerek bunun tersiy25 a.g.e.
26 Anekdota, II 71den a.g.e., s. 12. Only the perception of objects and ex
perience in their objective actuality can free man from all prejudices.
The transition from the ideal to the real takes place only in the philo
sophy of praxis".

29

di: her ne kadar teoride hkmdarn iradesi tebaasnn ira


desinin ifadesi saylyor idiyse de, aslnda, monark istedii
kararlar kimseye danmadan alyordu. Bu durumu incele
yen kimsenin syleyebilecei tek bir ey vard: 19. asnn siya
sal artlan iinde en son karar mercii monarkn iradesidir. O
kadar.27
Hegel hakkmdaki bu eletiriyi ok daha genel anlamda
da yapmak mmkn diyor, Marx. Gene "devlet" kavramn
ele alalm: Hegel ve ekol modern toplumu anlamak iin mo
dem devletin olumasn ve mekanizmasn anlamak gerek
tiini ileri srmlerdi.28 Marxa gre ise, "devlet" kavram
kavram olarak devletin gerek uygulamasn yanstmayan
soyut bir yapttr. nemli olan devletin iine yerletii kti
sad erevenin saptanmasdr. rnein, Prusya devlet siste
mi ile ABD devlet sistemi birbirleriyle karlatrldnda
ortaya ok byk farklar kyordu. Fakat mlkiyetle ilgili
kanunlara bakld, iki devletin mlkiyet yaps karlat
rld zaman bunlann birbirine ok yakn olduu grlecek
ti.29 Bu bakmdan, dta baka olarak gzken iki yap "ier
den" bakld zaman birbirinin aynyd. Marxin da "ierden"
gr olarak anlad, toplumsal ve zellikle, ktisad zellik
lerin toplum dinamiinin zembereini tekil etmesidir.
Marxa gre toplumu harekete geiren bu ktisad ilikilerdir.
Mesele d grne aldanmamakt. te, ideolojinin Marx
iin birinci anlam bu noktada toplanyor.
"deoloji'mn bu anlam Marxin Engelsle birlikte yazd
Alman ideolojisi adndaki eserinde yle ifade ediliyor: filo
zoflar ve bu arada Hegeli izlemi olan filozoflar, toplumun
iindeki ktisad ilikileri inceleyeceklerine insanlar "soyut

27 Avineri, The Social and Political Thought, s. 14-15.


28 Drucker, The Political Uses, s. 17.
29 Avineri, The Social and Political Thought, s. 19.

30

z"leri asndan deerlendirmeye alyorlar. Gerek ise bu


nun tam tersidir: Marksizmin bir dier temel yaptnda ge
en szcklerle sosyal yaam, "toplumsal varolu" bilinci be
lirler.30 Bilinten sosyal yaam karmaya alan bir filozof
"ideolojik" bir dnceye saplanmtr, glgeleri gerek ola
rak deerlendirir.
Marxm "sosyal yaam bilinci belirler" eklinde zetledii
gr imdiye kadar rastladmz sorunlarn hepsini z
myor, bir ksmn zerek bir ksmnn yerine yenilerini
karyor. Fakat bizim buradaki iimiz Marxin fikirlerinin
eletirisini yapmak deil, bundan dolay Marxin bu fikirleri
ni bir veri olarak kabul edeceiz ve Marxin "ideoloji"den ne
ler anladn aramaya devam edeceiz.
Marxin "sosyal yaam bilinci belirler" sav kendisinin
"ideoloji'yi hangi anlamda kullanm olduunu anlatmakta
nemli bir tutamak salyor. Buraya kadar, biz, Marxm "ne
gibi" dncelere ideolojik dediini anlatmaya altk. Bu
savdan karak ikinci bir ileme giriebiliriz: insanlarn "na
sl oluyor" da byle hataya dtklerini Marxin asndan
arayabiliriz. deoloji kavramnn incelenmesinin bu ynne
Marxin "yanl bilin" kuram asndan yaklaacaz. Bu
konuyu anlayabilmek iin de nce Marxin bilgi kuramndan
szedeceiz.
Marxa genellikle atfedilen bilgi kuram "salt yansma"
kuram olarak biliniyor. Kendisine yaktmlan bu kuram da
Condillacnkine benzeiyor: bilginin unsurlar dardan ge
liyor ve insan ses dalgalannn bir pln zerine getii gibi
etkiliyor. Son zamanlarda yazlan bir kitap bu kuramn ger
ekte Marxin deil Engelsin teorisi olduunu inandrc bir

30 Karl Marx, Ekonomi Politiin Eletirisine Katk (ev. Sevim Belli, 2.


bas. 1974), s. 23. Fakat bu tezin eletiri ekli iin Alman deolojisine
bakmak gerekir.

31

ekilde ileri srmtr.31 Marxin daha Feuerbach zerinde


Tezler adndaki yapt zerinde alt zamanlarda bile
"salt yansma" teorisinin basitliine kar yneldii anlal
yor. Marxin "salt yansma'y reddetmesi tabi daha nce
Kant ve Hegel felsefesiyle karlam olmasnn bir sonu
cuydu. Marx "salt yansma'y reddediyor, zira insann bilgisi,
salt madd bir ortamn beyninde yansmasndan ibaretse o
zaman insann kendini evre artlarndan kurtarmas, onla
rn tesine gemesi mmkn deil. Ortaya kan bir denge
devam edip gidecek veya insann ok fazla bilinci olmadan
d lemin deimeler gstermesiyle deiecek. Halbuki toplumlann yalnz d etkenlerin etkisiyle deil insann irade
siyle ve yaratc gcyle deitiini biliyoruz. Bu deime im
kn nereden kyor? Marx bu soruya Hegelin Tinin Fenomenolojisinden esinlenerek cevap veriyor: realite insann d
ndaki madd toplumsal etkenlerin dourduu bir sonu ol
duu kadar, insanolunun kendi z yaratclnn rndr,
insanlar yalnz mekanik bir ekilde d etkilerin saptad
ynde giden yaratklar deildir, yaptklarnn bilincine sahip
olarak ve etkili olmaya alarak yaarlar. Ancak, sosyal ya
am artlan iinde yleleri vardr ki, insan o artlarn iinde
gml bulunduu zaman dnyay ancak buulu gzlkler
arkasndan grebilir ve dnyay bu buulu gzlklerin gs
terdii ekilde ele alr, bu gzlklerin arkasndan etkili ol
maya alr.
Marxin "buulu gzlkler arkasndan dnyay algla
mak" diye anlattmz yanl bilin teorisi ok ynl ve anla
lmas zor bir teoridir, bundan dolay bizi anlattklanna
yaklatrabilecek ve ayn zamanda kendi toplumumuzdan
alnm bir rnek zerinde duralm. Bu rnei Marx verme

31 Avineri, The Social and Political Tkought o f Karl Marx, s. 66-67.

32

mitir. Biz burada onu oluturduk, fakat Marxin fikirlerini


yanstabileceine inanyoruz.
Osmanl elit tabakasnn yaamnn bir zellii konak
hayatyd. Bu konaklarda olduka dk cretle, fakat gene
de ailenin bir nevi uzants olarak alan bir grup hizmetkr
vard. Kalfa, bac, stnine gibi isimler tayan bu hizmeti ve
yar-hizmeti grubu konaklar dalnca bann aresine bak
mak zorunda kald. Bazlar ok zorluk ekti, i bulamad.
Fakat bu zlme ve aile dnda i arama, bu personele pe
derah bir kanadn altndan karak ilk defa insanln ba
msz olarak idrak etme ansn verdi. Bu elit tabakann ka
lan fertlerine sorulacak olursa bu yeni artlar konak perso
neli iin bir gerileme idi. Personelle aile reisi arasnda ko
naktaki "scak" ve "yakn" ilikiler bir eit "sosyal sigorta"
olarak alyordu ve bunun yannda ahs ilikiler aileninkine benzer bir hava yaratyordu. Bu fikirlerin samimiyetle sa
vunulduu phe gtrmez. Savunucular konak hayatnn
belirli bir kesiminden geldiklerinden, konak hayat iinde
"gml" olduklarndan, insann kendini bamsz bir yara
tk olarak ibanda idrak edebilmesinin ne demek olduunu
anlayamazlar. nsanln insanlk potansiyelini kendi "yanl
bilin"leri asndan deerlendirirler.
"Yanl bilin" kavramn "hata" kavramndan ayrmak
gerekir. Yanl bilin geri bir hatann sonucudur, ama siste
matik bir hatadr. ki ynden sistematik bir hatadr: bir kere
hatann kayna insann iinde gml bulunduu baz top
lumsal zelliklerdir, bunlar bir btndr, "konak hayat",
"burjuva yaam" gibi. Bunun tesinde "buulu gzlk insa
nn birok eyleri topluca yanl alglamasyla sonulanr. Bi
zim rneimizde, yanl alglanan tek ey "insanln idrak
etme" deildir. Bunun yannda, ticareti hor grme, Anado
luya kar zel bir tutum bahis konusu ettiimiz davranla
birlikte gelir. Marx bu sistematik hatann nasl sonular ver
33

diini en ok burjuva yaamn bir sonucu olarak grmt.


rnein, biri burjuva snfndan geldii iin yalnz burjuvazi
yi destekleyen partiye oy verirse ve itenlikle bu partinin
herkese en ok fayday salayacana inanrsa bu tam bir
yanl bilin rneidir. Marxin ifadesiyle: "Ama kk burju
vazinin sadece bencil snf karlarn elde etmek iin yola
koyulduu gibi dar bir gre varlmamaldr. Bu snf daha
ok kendi kurtuluunun zel koullarnn modem toplumun
kurtanlabilecei koullar olduuna inanmaktadr."32
Marxin sylediini baka biimde yle anlatabiliriz. n
san iinde bulunduu grubun ihtiyalarn ve tutkularn ve
ya karlarn yanstan deerlerle sahneye kar. Hakikati
yourmas bu grubun deerleriyle yormasdr. nsan, bylece, iinde gml bulunduu grubun deerlerinin dna
den toplum unsurlarn alglamaz. Marxa gre yanl alg
lama bu "yanl" alglamadr. Mesel, Marxa gre, kapitalist
srf kapitalist olduu iin, kapitalist kaldka uydurma bir
dnyada yaamaya mahkumdur.33
Bunu da yle aklayabiliriz: kapitalistin ilgisi kesif bir
biimde iinin gerei olarak alm ve satmda toplanr. Onun
iin nemli olan birtakm eylerin retilmesi, satlmas ve
satn alnmasdr. Bu itibarla, dnyann kendi asndan bir
alm-satm mekanizmas olarak grlmesi olaandr. Marx
buna "meta fetiizmi" adm veriyor. Gerekte, bir alm-satm
muamelesinde alnp satlan ey iine girdii daha geni top
lumsal srecin ancak bir parasdr. Satlan retmek iin
baz insanlar almtr. Bu kimseler patronlaryla ilikilere
girmitir. Bu ilikiler de satma - satn almann bir paras
dr. Biz alnp satlan maddenin yalnz bir madde olduunu

32 Karl Marx, Louis Bonapartem Onsekiz Brumairei (ev. Glen Fndkl,


stanbul, 1975) s. 47.
33 Werner Stark, The Sociology o f Knowledge (Londra, 1958, 1971) s. 308.

34

dnrsek, beraberinde getirdii insan ilikilerini unutur


sak o zaman alnp satlan "feti"letiriyoruz. Bundan da Ri
cardo gibi, klasik ngiliz iktisatlarnn niin deimez, ma
tematiksel, insan unsurundan syrlm, iktisat ilikileri ve
kanunlar aradn anlayabiliriz. Onlar dikkatlerini yalnz
pazar mekanizmas zerinde toplamlard. Btn iktisadn
bu mekanizmada toplandna inanyorlard. i-iverenin
g, kudret, bask konularndaki ilikileri onlar iin ikincil
ilikilerdi.34
Bu yanlma srecinin, ayrntlaryla incelendii zaman,
bir hayli aprak olduu anlalyor. rnein Marx, Ricardonun yanlgsyla bir dier ngiliz iktisats olan Malthusun yanlgs arasnda nemli bir fark grmt. Hatrlayaca
mz zere, Marx, Ricardo ve Ricardonun temsil ettii klasik
iktisat ekolne kar byk bir hrmet besliyordu. Marx bu
yazarlarn zek ve derin grlerine hayran olduu iin byle
dnyordu. Fakat bunun yannda Marxin hayranlnn bir
dier nedeni vard: Marx, ayn zamanda, bu dnrlerin "na
muslu" birer entelektel olduklarna inanyordu. Onlar ii s
nfn aldatmaya almamlard. Bunun da tarihsel bir sebe
bi vard: Marxa gre klasik ekole mensup iktisatlar eserleri
ni yazdklarnda burjuvazi daha hakim snf durumuna gel
memiti. Gene Marxa gre, daha sonra burjuvazi hakimiyeti
ele geirince snf mcadelesi kzt (bu kzmann niin "ta
rihsel bir zaruret" olarak bu noktada ortaya kt ayr bir so
run). Bunun sonucunu da Marx yle anlatyor:
"Bundan byle burjuva ekonomi politii kesin bir
deiim gsteriyor. Fransada ve ngilterede burjuvazi
siyasal iktidar fethettikten sonra snf mcadelesi

34 a.g.e.

35

pratikte olduu gibi teoride de gittike ak ve tehdit


edici ekiller ald. Bu gelime bilimsel burjuva ekono
misinin lm an oldu... kar asndan hareket et
meyenlerin aramalarnn yerini para ile tutulmu d
vler ald, gerek bilimsel aratrmann yerme apolojetiin (hakl klmaya almann) vicdanszl ve
kt niyeti geti...35
Bundan dolay da, Marx, Ricardo kadar kabiliyetli olan
Bentham ve Malthusa ate pskryor. Bunun sebebi her
iki dnrn de burjuva snfnn amalarna hizmet ettik
lerine inanmas. rnein, Marxa gre burjuva aleminin
nemli bir zellii btn insan ilikilerine -ak, eref, gzel
lik gibi- ancak kar saladklar oranda deer vermesidir.
Benthamm fikirleri ise saknlmas gereken bu karc gr
n felsefesini yapar, burjuva dnyann zelliklerini ezeli
gerekler gibi gstermeye alr. Bundan dolay Bentham
"namussuz" bir aydndr.36
A.Marxin "ideoloji'ye balad anlamlar, bylece u nok
talarda zetleyebiliriz: 1) "deolojik" ekilde dnmek top
lum dinamiini insann iinde gml bulunduu gnlk ha
yatnn "madd" unsurlaryla izah etmemek, bunun yerine fi
kir hayatn n plana geirmektir, 2) Tarihsel bakmdan s
nrl bir grevi olan bir Weltanschaungu her zaman iin ge
erli saymaktr, 3) karlarn paylat grubun etkisi altn
da i grmektir.
Fakat Marxin "deolojik" sayd dier davranlar var.
Bunlar aklamaya alalm. Bir grubun fikirlerinde kendi

35 Drucker, The Political Uses... s. 26. Kaynak olarak Kapital, "nsz l


vesi" gsteriliyor; Druckerin kulland kaynak: K. Marx, Theories of
Surplus Value (Moskova, 1954) Blm I, s. 25.
36 Drucker, The Political Uses, s. 27.

36

menfaatlerini yanstaca tezinin yannda Marxin daha ge


nel bir yaklam, bir an sosyal yapsnn o an fikir
rnlerinde yansyaca dncesidir. Mesela, ortaan kat
kat oluan feodal sosyal yapsyla birlikte, bu yapdan esin
lenmi bir toplum ideali yaar, bu modele gre toplumlar aa
mal (hiyerarik) bir katlar dzeni gsterir ve bunun baka
ekli dnlemez. Baka bir ifade ile ortaan toplum teori
si, iinde yaratld ortamn izini tar. "Yanl bilin" bir an
lamda insann toplumdaki yeri dolaysiyle fikir yapsnn
stilini etkileyen ynleri ile de kullanlyor. Bir rnek verelim:
burjuva, burjuva dzeninin tarihin son aamas olduuna
inand iin deiimin devaml bir sre olduunu anlaya
maz, bu arada tarihin ekillendirici etkisini kavrayamaz,37
Marxin ideoloji hakknda bir dier gr de yle: insan top
luluklarnda nceleri iblm gelimemiti. Mesela kasabal
hem retimde bulunuyor, hem kendi aletlerini yapyor, hem
ozan veya kasaba filozofu olarak bir fonksiyon grebiliyordu.
blmnn gelimesiyle bu durum deiti. Bir taraftan re
tim aralar kiinin elinden alnd. Bir dnr grubu da re
timle ilikilerini keserek salt dnceyi kendine meslek edin
di. reticinin elinden dncii fonksiyonlar alnd. Dnce
sistemi ihtisaslam bir grubun gerekten ayrlan speklas
yonlar olma yoluna girdi. Bu anlamda "ideoloji" iblmnn
insanlara dnyay ancak bir tek ynden grmelerine imkn
verdii bir toplum yapsnn yaratt arpk dncedir.
Son olarak da, Marxin zerinde durduu, ideolojinin top
lumsal "k geirmez"likle ilintili bir ynn inceleyelim.
Marxa gre, belirli bir toplum yaps iinde "gml" olan
kimsenin dnyaya belirli bir gzlkle bakmasnn zorunlu ol
duunu grdk. Fakat bir sorun daha zmlenemedi: acaba

37 Stark, The Sociology o f Knowledge, s. 308 v.d.

37

insanlar niin byle bir gzlk takyor? Hangi derin yapsal


zellik onlar gzlk takmaya zorluyor? Marxa gre toplumlar
arasnda toplumsal amac transparent (saydam) olanlarda, in
sanlar toplumsal olaylar dorudan -yani "gzlksz" olarak alglarlar. Yanl alglamann balad yer, toplum yapsnn
"k geirmez (opaque) olmaya balad noktadr. "Saydam"
toplumlar retim biimi ile insanlarn ihtiyalarnn gideril
mesi arasndaki ilikinin ak olduu toplumlardr. rnein,
bir toplayc airet, aln gidermek zere brtlen topla
mak iin yola karsa, birlikte yola koyulmakla aln gideril
mesi arasndaki iliki "saydam" bir ilikidir. Toplum iinde i
blm arttka ama deiir, bu iblmn ayakta tutma
ya, sonra da iblmnn yaratt snfsal topluluklar yaat
maya ynelir. Bu aamada kiinin ihtiyalarnn giderilmesiy
le toplumun kendine tayin ettii amalar arasndaki ilinti ar
tk kolay anlalr bir ilinti olmaktan kmtr. nsanlar sor
gulayan adkl an ve karlanyla dorudan ilintili olmayan s
releri srdrmeye koulmulardr. Bu toplum k geirmez
(opaque) bir toplumdur. nsanlar bu toplumda gnlk hayat,lan iin dorudan doruya anlam tamayan srelere inan
maya alktr. "deoloji"ler bu k geirmez toplumsal iliki
lere yalanc bir geerlilik salayan fikirlerdir, anlatmlardr.
Bunlarn en grkemlisi ise din fikridir.38
Grlyor ki Marx "ideoloji"den olduka deiik eyler
kasdediyor, bundan dolay da Marxin ideoloji konusundaki
grlerini bir btn olarak deerlendirmek gerekli.
Yanl bilin, insann sosyal yap iinde bulunduu zel
yerinin yaratt gr asnn yanlgya yolaan yndr.
Buraya kadar Marxi izlemek nisbeten kolay. Ancak, hemen
baka bir problem ortaya kyor: Nasl oluyor da Marx haki
38 Bk. Reinhold Niebuhr, Marx and Engels on Religion (New York, 1964) s.
134-135, 147-149.

38

kati grebilmi? Kendi objektifliini nereden alm? Nihayet


kendi geldii tabaka da orta snf. Niin o snftakilerden
farkl dnebiliyor? Ya Marxm doruyu grebileceini sy
ledii proletarya: o bu ayrcal nereden alyor? O da bir
grup deil mi? O da dnyay kendi buulu gzlklerinin ar
kasndan grmeyecek mi? Bu sorulara Marxin yazlarnda
ak bir cevap bulmak mkl. Cevab sistematize eden ve
bize ak olarak veren kii 20. yzyln belki en kuvvetli
Marksist dnr olan Lukacs. Lukacsm izah da yle:
belli bir grup mevcut sosyal sistemi muhafaza etmeye ynel
mise, mevcut dzenin deimesi ihtiyacn hissetmiyor ve
istemiyorsa, o zaman daima "yanl bilin" halkas iinde
hapsolmu kalacaktr. Fakat birisi mevcut dzeni beenme
meye balarsa o zaman o ksr dngnn iinden kmak im
kn belirmi olur. Marxin proletaryaya balad ayrcal
n kaynan burada buluyoruz. Proletarya, burjuva sistem
den memnun olmad oranda onu deitirmek istedii iin
yeni, o zamana kadar sakl hakikatler arayacaktr. Gerek
ten de bir sistemi en iyi inceleyenler genellikle bu dzenin
"kenarnda" yeralan kimselerdir. Bunun rneini Marksizmin gelimesinden bile verebiliriz: Marx burjuvazinin en ra
hatsz blm olan alt burjuvaziden geliyordu. Marksizme
yaplan en nemli teorik ilaveler "klsikletii yerlerin d
nda ortaya kmtr: 20. yzyln banda Rusyada Lenin,
sonradan da Mao bunun iki rneini tekil eder. Modern sos
yal bilim bunu genelletirerek yle diyor: sosyal deimenin
itici gc ok zaman "marjinal", "iki cami arasnda binamaz"
insanlardan geliyor. Fakat burada bir sorunu daha zmle
medik: kii veya grup iinde gml bulunduu toplumdan
syrlp geree "gzlksz" bakyor diyelim. Ya kendinden
nce gelen uygarlklardaki insanlarn kendilerine nasl bak
tklarn, kendi uygarlklann deerlendirmelerini nasl an
layacak? Burada Marx daha sonra zerinde duracamz We39

berin dncesini hatrlatan bir cevap veriyor: us, her eye


ramen, bize, baka toplumlarda yaam insanlarn kuram
larn anlamamz salyor. Marx bunu bir benzetimle peki
tiriyor: insann anatomisine bakarsak bu dizge bize maymu
nun anatomisini anlamamz mmkn klacak ipular veri
yor. Bu adan, rnein, "retim" kltrleraras ve "zamanlararas" kullanlabilecek bir kavramdr.39
Leninin fikirlerinde ideoloji konusunda Marxtan ayrlan
nemli bir anlay gryoruz: Marx "ideoloji'yi en ok olum
suz bir anlamda kullanmt, Leninde "ideoloji" olumlu bir
armla kullanlmaya balanyor. rnein, 1902de kan
Ne Yapmaldr adndaki eserinde, Lenin "ideoloji yi olumlu
bir anlamda kullanmtr.
Leninin bu kitaptaki ana hedefi tarihe "ekonomistler"
adyla gemi olan bir grup Marksistti. Bu okula gre prole
tarya ile ayrca zorlamalara ve proletaryay devrime doru
yneltme gibi bir zorunluluk yoktu, zira ktisad artlar ge
rektii zaman devrim kendiliinden oluacakt. Lenin bu te
ze iddetle itiraz ediyor, iiler arasnda snf bilincinin az
gelitiini ve bir ndere muhta olduklar grn gelitiri
yordu. Bu tezleri ileri srerken de ideoloji szcn aada
grlen rnekte ortaya kaca gibi olumsuz bir kelime ola
rak deil, olumlu bir armla kullanmt.

olan bir toplumda, smf nitelii tamayan ya da snf


lar st bir ideoloji olamaz)."40

"Hareketlerinin sreci iinde ii ynlarnn ken


dilerinin bamsz bir ideoloji formle etmeleri szkonusu olmadna gre yaplacak tek ey, ya burjuva, ya
da sosyalist ideoloji arasnda seim yapmaktr. Baka
yol yoktur (nk insanolu bir "nc" ideoloji ya
ratmamtr ve stelik snf elikileriyle blnm

Burada karlatmz soru yle: Marx "ideoloji" szc


n yalnz "yanl bilin'in yaratt yaptlar iin kullan
yorsa, nasl oluyor da Lenin "ideoloji" kelimesini sosyalist
dnce iin kullanyor? H. M. Druckere gre bunun cevab
Marxm ideolojiyi iki anlamda kullanm olmasndan geliyor.
Birincisi "yanl bilin" anlamnda, ikincisi snf mcadele
sinde kullanlan ara anlamnda. Leninin de bu ikili kulla
nmdan ve burjuvazinin bir ideoloji gelitirmi olmasndan
kard sonu da u: bir taraf ideolojik silahlar kullanyorsa
dier taraf da kullanabilir. Marksizmin de kendine gre, ii
snfnn bilincini gelitirmesine yarayacak fikirler kullan
maya hakk vardr, bunlar propaganda niteliini tasa bile.
Herhalde burada hatrlamamz gereken bir dier unsur Le
ninin eserinin yazl tarihidir. 1900lerde btn Avrupada
hkim olan fikir o sralarda etkisini gsteren kitle hareketle
rinin sosyal ve siyasal bilimde yeni bir durum ortaya kar
dklaryd. Endstride toplanan binlerce ii, siyas partile
rin yelerinin milyonlara varmas, toplu halde yaplan hare
ketler, btn bu grntler dnrlerin dncelerini yeni
bir olaya, "kitle" psikolojisine ekmiti. Bunun psikolojik ek
senlerini Gustave Le Bon, brokratik sonularn Roberto
Michels inceliyorlard. Kitle hareketleri karsnda alnan tu
tumlardan biri de kitleleri ynetmek iin yeni inanlara ihti
ya olduu noktasnda toplanyordu. lerde fikirlerini incele
yeceimiz Sorelin mitosu bu rnlerden biriydi. Leninin o
srada "havada" olan bu fikirlerden esinlendii muhtemeldir.
Bahis konusu ettiimiz "kitle" hareketleri bilinciyle para-

39 Anthony Giddens, Capitalism and Modern Social Theory (Londra, 1971)


s. 43.

40 V. I. Lenin, Ne Yaplmal (ev. M. Kabagil, Ankara, 1968) s. 51-52. Dik


katimizi bu konuya eken Druckerdir.

40

41

lel gelien bir genel eilim de 18. ve 19. yzyllarn yzeysel


usuluuna, basit bir fizik bilimler tutkunluuna kar ba
kaldrmayd. Bu bakaldrmay en iyi ekilde ifade eden Al
man yazan Friedrich Nietzsche olmutur (1844-1900). Nietzschenin fikirleri Schopenhauera dayanyor. Schopenhaura
(1788-1860) gre insanlann kurduu fikr yaptlarn arkasn
da bu fikr yaptlara zn veren ve ok zaman unuttuumuz,
mevcudiyetinden haberdar olmadmz bir unsur yatar. Bu
unsur, insan iradesinin (istencinin), isteklerinin, ahsiyetinin
itici kuvvetidir. Marx ideoloji kavramnn ortaya karlmasn
da bir kutuptaysa, Schopenhauer, Nietzsche ve bunlann ente
lektel varisi olan Freud dier bir kutupta yeralyorlar.
Marxin eletirisi u: kendi zamannn dnrleri dnceyi
gerektii kadar madd ortam iine, tarih artlar erevesi
ne yerletirmiyorlar. Schopenhauer ve ondan sonra gelenlere
gre ise insan dncesinde kiilik katndan gelen ve gere
in yanl bir ekilde alglanmasna yolaan itiler var. Gere
i bunlar maskeliyor. Schopenhauer, bu kiilik unsurunun
altn izmekle grnen gerein bazen bir "maske" tadn
anlatyor, bu maskenin arkasna bakmak gerektiini syl
yordu. Ancak Schopenhauer da Marx gibi dncenin "do
ru" veya "yanl" olarak iki kesin kategoriye aynlabileceine
inanyordu.41 Greceiz ki, 19. yzyln sonuna doru ve ge
ne 20. yzylda dnrler "gerek" hakikati bulabilecekle
ri noktasnda eski gvenlerini kaybediyorlar. Schopenhauerm izinden giden Nietzsche, Schopenhauerdan ileri
giderek nesnel gereklere varmann imknsz olduunu
syleyen ilk dnrlerden biri, Nietzschenin ifadesiyle
"Ebed gerekler olmad gibi ebed olgular da yoktur."42
Nietzschenin gerek korusundaki bu grlerinin yann
41 Lichtheim, "The Concept of Ideology" s. 28.
42 a.g.e., s. 29.

da dncelerinde daha derine gidenleri de var. rnein, u


savn ele alalm: "Gerek, bir tr yaayan varln yaamas
iin olanak yaratan yanlmadr."43 Nietzsche bundan unu
kasdediyor: "Hayattan korkanlar kendilerini koruyan yanl
samalar (illusions) kurarlar ve bunlara "gerek" adn verir
ler, fakat gerekte bunlar bilinli olmayan yalanlardr." Bu
radaki "gerek" kiiye gven salayan fikirlerin tmdr.
Nitekim , Nietzscheye gre birok filozofun fikirlerine bakl
d zaman, bu fikir rnleriyle filozofun psikolojik ihtiyala
r arasnda bir ba grlr.44
nsanln tarihinde grlen btn fikirler ya saplantdr
ya ahs karlann gizlenmesidir ya da an moda tutkular
nn ifadesidir. Yaplmas gereken, bunlarn temelinin zayf
olduunu kabul etmek, fikirlerin d grnne aldanma
maktr. Bundan dolay, insan fikir kalplarna, ussal yaptla
ra kanp inanacana, onlar rehber olarak kullanacana,
fikrinin gerek zemberei olan, kendi iindeki "tahakkm is
tein i (will to power) harekete geirmelidir. Nietzschenin
dncesinin bu son merhalesi devrinin bir bkknln, so
yut kurgulara kanksamhn ifade ediyordu. Bundan son
ra 20. yzylda insann fazla teoriye kamadan kendi iinde
ki itileri dinlemesi ve onlar teori yerine kullanmas gerekti
i fikri faizm adn verdiimiz akmlarn hazrlanma safha
snda nemli bir roloynayacaktr.45 deoloji kavramnn "yan
l bilgi" asndan ele alnd zaman - faizmle olan ilgisi bu
rada toplanr.
43 "Truth is that kind o f error without which a certain species of life could
not live. The value to life is ultimately decisive." Will to Power, Sec. 493,
p. 272. Buradaki Kaynamz: Maurice Mandelbaum, History, Man and
Reason: A Study in Nineteenth Century Thought (Baltimore ve Londra,
1971) s. 340.
44 a.g.e., s. 341.
45 H. Stuart Hughes, Consciousness and Society (New York, 1958) s. 6, 7,
24, 39, 388, 414, 430.

42

43

Marx, ideolojik dnceyi basit bir "yalan" saymann sat


hiliini ortaya atm, insanlarn kltr kalplarnn, toplum
sal artlanmalarnn kasdi yalana nisbetle ok daha derin
bir sapma unsuru olduunu anlatmt. Freud, bu gibi bir
sapmann yalnz kiinin toplum iindeki "sosyal durumu" dolaysiyle deil, ahsiyet katlarnn itiiyle ortaya kabilece
ine dikkatimizi eken kimse oldu.46 Bunu da "bilin" ve "bi
linalt" kavramlaryla izah etti. Freuda gre insann kendi
hakknda bilinli olarak bildikleri ahsiyetinin yalnz bir y
n ve belki de en yzeyde grnmdr. Her insann iinde,
ancak ksmen isten kontrolne girmi bir itici g mevcut
tur. nsann davranlar ve bu arada fikirleri yalnz "kendi
ni bilerek" yaad hayatn sonucu deildir. Bir de bunun
yannda kiinin iinde onu harekete iten ve iticilii hayat
izgisine gre ekillenmi bir dinamik unsur var. Bu unsur
muhtelif kiilik "kat"larmn birbiriyle etkileimi sonucunda
ortaya kyor. Yeni doan ocukta kiinin ftursuzca geni
leme, her eye sahip olma, bakalarn kaale almama itile
rinden hzn alan bilin ncesi kiilik katma Freud "d" ad
n verdi. Freud, din "baka" ile karlamasndan ve bunu
kendi dnyasna iermesinden doan kiilik sorunlarnn k
melendii alana "Ego" adn verdi. Freudun dncesinde,
son olarak, toplum deerlerinin ocua empoze edilmesi s
reci srasnda bu deerleri ocukta "balayan" ve onlar gerektiinde- kiinin davranna yn vermek iin bir szge
gibi altran super ego katn gryoruz. Freuda gre kii
lik, bu katta oluan karlkl ilikilerin, srelerin tm
dr. Id katndan gelen ekillenmemi, yaama, zevk alma,
hakimiyetini kurma ve genileme eilimlerini gerekle kar
lama sonucu ekillendiren egonun yannda, hangi deerle

rin stn tutulacan belirten super ego vardr. Sper ego


nun alma mekanizmasnn etkin yn de ocuun ana ve
babasnn dnya grlerini ierdikten sonra kendi iinde
canlandrd bir "baba'nn deerlerine gre hareket etmesi,
bu imgeyi kendine rehber etmesidir.
ekillenmemi kii igdlerinin bu ekilde "adam edil
mesi" zahmetsiz bir ey deildir. d, ego ve sper ego arasn
da devaml bir eliki srp gider. Ego, sper egodan gelen
nerilere ve geree uyma zorunluluunun uyarlarna idi
uydurmaya alr. Bu gerilim patlayc bir ortam yaratr.
deoloji bakmndan en temel mekanizma olan "projeksi
yon" mekanizmas bu ekilde ortaya kar. Projeksiyon, insa
nn kendi iindeki bir dengesizlik unsurunu, baka bir hede
fe ynelterek ve burada "hzn almasn" salayarak telafi
etmeye almasdr. Mesel, id katnda ok kuvvetli bir
"bakalarn hkimiyeti altna alma" eilimi olabilir. Sper
ego bu eilimin eyleme gemesini yasaklyorsa, o zaman id,
ego, sper ego arasnda bir gerilim yaratlmtr. Ego areyi
zddeki saldrgan istei bastrmakta bulabilir. Fakat bu is
tek bastrlmazsa o zaman ikinci bir savunma aresi vardr:
Bu defa "Ben bakalarn ezmek istemiyorum, sen istiyor
sun" eklinde bastramad istei da vurur, bakalarna
yaktrr.
Projeksiyon mekanizmasnn en ak olarak alt nok
ta Freudun bir ideolojik nitelik tadna inand dinsel
inanlardr.47 Freuda gre din, kiiliin ekillenmesi esna
snda geirdii bir safhann eksiklerini rtmek iin kullan
lan bir aratr. Din, ocuun dnya ile kar karya kald
zaman duyduu ilkel korku ve gszlk duygusundan
kar. Bu hissi duyan ocuk kendine bir yardm ve destek arar.

46 Buradaki bilgiler iin esas kaynak Ruth L. Munroe, Schools of Psychoanalitic Thought. New York; 1955. Henry Holt and Company, Inc. s. 85-87.

47 Bak. Philip Rieff, Freud: The Mind o f the Moralist (New York, Double
day Anchor Books, 1961), s. 291-295.

44

45

Bu yardm da baba ve ana otoritesinde bulur. Bydkten


sonra bu yardmlardan vazgemesi ve dnya ile karlama
sorumluluunu kendi omuzlarna aktarmas gerekir. Fakat
bu sorumluluk yklenme egoya kolay kolay kabul ettirilebi
lecek bir ey deildir. Btn kararlarn bakalar tarafndan
verilmesi ok daha rahat bir durumdur. Bylece, baz kimse
lerde, zaman zaman ocuksal davranlara dnme, tmc bir
otorite kayna arama gibi bir eilim belirir. Din, kiinin
kaybettii biyolojik baba yerine kendini sorumluluktan ar
tan soyut bir baba yaratr: sorgulanmadan yerine getirilmesi
istenen emirler veren bir kaynak. Bylece Freuda gre dinin
psikolojik temel direi daima eksiklii hissedilen babann ye
rini tutmasndadr. Gene Freuda gre din, gcn yaratan
psikolojik kaynaklar gizledii oranda ideolojiktir, gerekleri
rten bir "maske"dir.
Bir dier projeksiyon rnei bizi tam politikann "gbei
ne' getiriyor. Harold Lasswelle gre baz kimselerin kiilik
lerinin gelimesindeki eksiklikleri telafi etmek iin kullan
dklar yollardan biri kiinin "hz"n politika alannda alma
sdr. Bylece, kii, kiisel itilerinin tatminini kamusal he
deflerde arar. Kendi problemlerini kamusal bir hedefe evi
rir.48 Bu adan politika, kiinin kendi iinde halledemedii
problemlerin aa karlp, "hall-i hamur edildikleri alan
haline geliyor.49
Fakat Freudun fikirlerinin ideolojileri en yakndan ilgi
lendiren taraf Grup Psikolojisi ve Ego Analizi 50 adndaki
eserinde beliriyor. Bu klasikte Freudun amac kitle psikolo
jisini anlatmak. rnein, niin bir kitlenin iinde bulunan
48 Harold Lasswell, Psychopathology and Politics (New York, 1960).
49 The rational and dialectical phases of politics are subsidiary to the pro
cess of redefining an emotional consensus" a.g.e., s. 184.
50 Bak. Sigmund Freud, Group Psychology and the Analysis o f the Ego
(Londra, 1949).

46

insanlar tek tek yapmayacaklar hareketleri yapabiliyorlar?


Freudun izah uzun ve olaanst salam bir mantkla bir
birine balanan mantk bakla"larndan oluuyor. Geri bu
gn artk konunun Freudun anlattndan daha aprak ol
duunu biliyoruz. Fakat kitab bir klasik niteliini tamaya
devam ediyor. Burada ayrntl olarak incelenmesine imkn
yok. Gene de konuyu ok kabaca akladmz hatrda tutu
lursa kuramnn yle olduu sylenebilir: Kii gelimesinin
aamalarndan biri insann kendine bir "rehber" seerek
"onun gibi" olmaya almasdr. Fakat bazen bu rehber se
me ii kiinin kendi kendini aldatmas eklinde cereyan edi
yor. Kii aslnda kendi erimek istedii gayelere en uygun
olan birini seiyor ve bylece kendi ego idealine bir rehber
semi oluyor. Freuda gre kitle hareketi birok kiinin
ideallerini gerekletirmek iin birden ayn rehberi semele
rinden ileri geliyor. Bu rehber bir insan olabilecei gibi bir
kavram, bir anlam veya bir fikir olabilir. Bylece, Freud, da
ha sonra tarihsel anlatlarda greceimiz bir gelimenin psi
kolojik izahn veriyor: toplum ve kltr yaps dald za
man insanlar yeniden bir lider (veya onunla eanlaml baka
bir nirengi) etrafnda toplanyor.51 Grubun dalm olan yap
sn yeni bir "tutkal"!a yeniden oluturabiliyor. Max Weber,
retisinde yap yerine geen, liderle kendini bir grebilmenin
yaratt bu toplumsal "tutkal"a "karizma" adn veriyor.
Freudun "ideoloji" kavramna getirdii yenilik, "yanl"
alglamay, buulu gzlk arkasndan hakikate bakmay bir
kiilik sorunu saymasdr. Onun retisinde gerei bizden
saklayan iinde gml bulunduumuz toplumsal yap deil,
kendi btnlmz kazanmaya almamzla ilgili zm-

51 Freuda gre kiinin kiiliini bulmas ve toplumdan ayrlabilmesi de ay


n srecin bir dier safhasnda oluur. Bk. Sigmund Freud. Group
Psychology and the Analysis o f the. Ego, s. 113-114.

47

lenmemi kiisel sorunlarmzdr. Daha sonra Wilhelm Reich


gibi kimseler Marxm ideoloji retisiyle Freudunkini birle
tirmeye almlardr.52
Marx, ideolojiyi Freud gibi "isel" bir anlamda deil, "d
sal" bir anlamda, sosyal yapnn fikrin ekillenmesine katk
s anlamnda ele almt. Freud ise ruhsal gelime dinamii
nin insanda dnceleri yaratan ortam ne ekilde etkiledii
ni aratrmt. Her iki yazar da insan dncesinin bu zel
liklerinin onlar bazen yanl, aldatc fikir kmelerinin,
"ideolojilerin" peinden srkleyebileceine parmak basm
t. Her iki dnr iin de "gerek" insana doann dorudan
sunduu bir ey deil. Birok zamanlar gerei bulmak iin
nce gerek gibi grnen bir grntnn "maskesini dr
mek" gerekiyor. Fakat gerek Marxin gerek Freudun bilgi
edinmemize ait bu bulular ancak 20. yzylda sistematik
olarak deerlendirildi. Freud zaten bulgularn 1890da orta
ya karmt. Marxin ideoloji hakkndaki dncelerinin
ge nem kazanmas ise ideoloji konusunda en nemli gen
lik yazlarnn 20. yzylda ortaya kmasndan domutur.
Bu arada 19. yzyln son yllarnda "ideoloji" ile ilgili nemli
sorunlar ortaya kmaya devam ediyordu.
Asl "deoloji a" byk kitlelerin politikaya katlmasy
la balar. 19. yzyln sonuna doru gerekleen bu siyasal
yap deiiklii byk siyaset demagoglarnn politika are
nasnda ok etkin olmaya baladklar bir devirdir. rnein,
1880lerde, General Boulanger, Fransann 1870 harbinde Al
nanlara yenilmi olmasnn Franszlar arasnda yaratt
kzgnlk ve kinden faydalanarak peine nemli bir kitleyi
katm, Fransz politikaclarn parlamento hayatna son ve
recek bir hkmet darbesi yapacana inandrarak titret-

52 Wilhelm Reich, The Mass Psychology of Fascism (I enguin Books, 1970).

48

miti. Oysa, bir mddet sonra Boulangernin bir balon gibi


snd grlecekti. Bu, ve buna benzer hadiseleri izleyen
baz dnrler arasnda yle bir dnce belirmiti: nasl
oluyordu da iiler ve orta snflar birtakm demagoji stad
tarafndan kandrlyordu? 19. yzyl sonu nl dnrle
rinden Vilfredo Pareto ve Georges Sorel bu amala "ideoloji"
konusuna eildiler.
Buna paralel bir akm da Nietzschenin sradan fikirler
hakkndaki kukularn devam ettiriyordu: insanlarn fikir
lerini ve davranlarn pozitif bilimlerin, yani doa bilimleri
nin metodlaryla incelemekle vnen baz 19. yzyl d
nrleri gerektii kadar derine inmiler miydi? Fizik bilim
lerdeki yaklamlar bize insan davran ve dncelerini an
latmak iin yeterli miydi? Dilthey, Rickert ve Weber ve
Mannheim bu konular incelediler.
Her iki akmn ideolojik dnceyi anlamakta katks ol
duu iin burada ikisini de gzden geireceiz.

Anlam ve insan
Nietzschenin eserlerini vermeye balad yllarda "ideoloji'yi incelemeye balayan bir dnr kmesi, sonradan "bil
gi sosyolojisi" adn vereceimiz bir bilimin temellerini atma
ya balyorlard. Bu bilimin ncleri "ideoloji'nin anlamn o
zamana kadar yapldndan daha bilimsel bir ekilde ara
trmaya, daha geni bir toplumsal davran erevesine yer
letirmeye alyorlard. Bunlarn iinde bilhassa Wilhelm
Dilthey (1833-1911), Heinrich Rickert (1863-1936) ve Max
Weber zerinde duracaz.
Wilhelm Diltheyin ana fikri, fizik bilimlerde 19. yzyl
da fizik, kimya ve biyolojide bu kadar parlak sonular vermi
olan bilimsel metodun, insan bilimlerinde kullanlmasnn
imknsz olduu noktasnda toplanyordu. nk fizik bi
49

limler olgular zerinde kuruludur, kltr bilimlerinin ierii


ise anlamdr. Bunu yle izah edebiliriz: Fizik bilimlerden,
rnein, kimyay alalm; kimyadaki izahlar atom, molekl
gibi kavramlar yoluyla yaplr. Fakat molekllerin etki ala
nnda ortaya kan deimelerin molekln veya atomun
"iradesi" ile ilgisi yoktur. Halbuki insan birimlerinin nitesi
olan insan "atom" gibi bir varlk deildir. Sosyal davran
atomda olduu gibi "dardan" anlamak mmkn deildir.
nsan harekete iten ve sosyal eylemi meydana getiren, insa
nn iinde tad, ona klavuzluk eden baz "deer'ler ve
"anlam"lardr. Tabii, bu arada d koullar da insanlarn top
lumsal davran zerinde etkin oluyor, fakat insanlarn "de
erleri" de hesaba katlmadka sosyal davranlar anlala
maz.53 Bunun bir dier sonucu da yle: insanlar d alemi
algladklar zaman, bunun tmn deil, yalnz kendi de
erlerinin szgecinden geen ksmlarn alglarlar. Diltheyin fikirlerini zetlemi olan birinin deyiiyle:
"nsan ilimlerde btn dnce (axiolojik) bir de
er retisidir. Hi kimse tarihin veya toplumun b
tnn inceleyemez, bir seme yapmas gerekir. Hi
kimse yapt belirli bir incelemede edindii btn
bilgileri aktaramaz; seim yapmas ve editrlk etme
si gerekir. Her iki durumda da nemli saydmz
ayryoruz. Bir eyin nem derecesini de deerli say
dmz, oluturduu veya devam ettirdii oranda bi
iyoruz. Dierlerini brakyoruz. Bylece, deer iki
adan insan bilimlerinin temelinde bulunur. Tarihi
53 Diltheyin fikirlerini izlemek iin en iyi kaynak H. A. Hodges, 'Wilhelm
Dilthey: An Introduction (Londra, 1944) dr. Esas itibariyle bu eserden
faydalanmakla birlikte sosyoloji iin deerini en iyi zetlemi olan Don
Martindalei burada kullandm. Bak. Don Martindale, The Nature and
Types o f Sociological Theory (Londra 1961), s. 377-78.

50

yaratanlarn deer tanmlar ve bunlar gerekletir


meye almalar aratrmalarmzn bir parasdr,
bunun yannda kendi aratrmalarmzn yn ve biimi
kendi deerlerimizi belirtir."54
Bylece, fizik bilimlerdeki dnce "anlatm" (Explanation-Erklrung) eklini alrken, sosyal bilimlerde mesele "an
lama" (Understanding-Verstehen)d\r.55 "Anlatm olaya d
tan bakan ve hadiseyi "kanun'lar ekline balamaya alan
bir aklamadr. "Anlama" bir durumun zelliklerinin nerede
toplandn, o duruma girmi kiilerin hangi alardan bu
durumu deerlendirdiklerini anlamaya almaktr. Farzedelim ki, Merihli bir sosyolog dnyaya gelip Trkiyede aratr
ma yapmak iin yerleiyor ve kimseye grnmedii iin ko
layca aratrmalarn srdrebiliyor. Merihli Cuma gnleri
iki messeseye giden insanlarn oaldn grecektir: Ca
miler kalabalklayor ve bankalara girip kan artyor. Me
rihli bunlar kaydedebilir, fakat "hafta sonu" ve "slm dini"
messeselerinin Trkler iin "anlamn" saptayamazsa, top
lumun analizini pek ileriye gtremez.
Rickert, aslnda Diltheyin bu grlerine genellikle ka
tlmyordu. Ona gre insan davran olgular pekl fizik
bilimlerin metodlaryla incelenebilirdi. Belki psikoloji hak
knda bildiklerimiz daha gelimemiti, fakat problem teorik
olarak halledilmesi mmkn olmayan bir problem deildi.
Rickertin problemi tarihsel olaylarn tarihsel olmayan olay
lardan ayrld noktasnda toplanyor. rnein Pariste 18
Temmuz 1850de saf su kaynatmaya alrsanz 100 derece
de kaynar. Pariste 18 Temmuz 1900da saf su kaynatmaya
kalkarsanz gene 100 derecede kaynar. Fakat 1850deki
54 Hodges, Wilhelm Dilthey, s. 80-81.
55 a.g.e., s. 159-160.

51

"Fransz iisi" 1900daki "Fransz iisi'nden farkldr. Rickerte gre fizik bilimleri tarihten ayran, zaman ekseninin
toplumsal konularda olduka nemli farklar getirmesidir. Fi
zik bilimlerdeki esas "kanunlar bulmaktr, tarihsel sre
iin kanunlar bulmak mmkn deildir. Tarih iin tekerrr
yoktur, yalnz belirli bir zamanda ortaya km milyonlarca
sosyal olgudan oluan "biim" vardr. Tarihin amac bu "biim"lerin zelliklerini anlamaktr.
Dnrlerimizin bu yeni fikirlerinin "ideoloji" iin ne
mi urada toplanyor. Diltheyin ileri srd doru ise, biri
si bir sosyal hadiseyi ancak "iinden yaad" zaman anlar
sa, onu yaam olanlar asndan anlamas gerekiyorsa, "ha
kikat" ok ynl oluyor: Alman tarihisi Meineckeden ald
mz, fakat Diltheyin tutumunu yanstan u rnek, fikri ok
iyi anlatyor. Voltaire ve Montesquieu gibi hemen ayn za
manda yaam olan iki dnr alalm:56 bunlarn ikisi de
tarih yazm, fakat farkl sosyal ortamlardan tarihe baktk
lar iin tarihin farkl ynlerini alglamalarn bekleriz, ger
ekten de Voltairein tarih anlay Fransz "Grande-Bourgeoisie"snn (byk burjuvazi) tarih grdr: Voltaire iin
tarih iinde nemli olan Avrupada ehir medeniyetinin ge
tirdii retim, ticaret art, alkanlk ve bunlarn temin
ettii refah ve medeniyettir. Tarihten, "medeniyet" olarak
setii bu olgulardr. Bunun aksine Montesquieunun anlay
kendi aristokrat kkenini gsteriyor. Montesquieunun ta
rihin iinden seerek zerinde durduu olay aristokratik d
zeninin insan hrriyetini koruyucu unsurlardr. zetle, Rickert ve Dilthey iin sosyal bilimlerin hakikati zaman ve me
kna baldr, bir devrin hakikati dier bir devrin hakikati
deildir. Bu iki dnrn ortaya kard "izafilik" prob

56 Stark, The Sociology, s. 133-134.

52

lemlerini Max Weber halletmeye alt.


Max Weber (1864-1920) Diltheyden u fikri almt: Ger
ekten sosyal olguyu anlamak iin olguya katlm olanlarn
deerlerinin anlalmas zorunludur. Weber, Rickerte de hak
veryordu: Tarihsel olaylarn kendi devrinin btn iinde
anlalmas gerekir. Fakat Weber, buna ramen, sosyal ger
eklerin yalnz kendi zaman ve mekn iinde anlalabile
ceini dnmyordu.
Webere gre, bir deeri anlamak, belirli bir zamandaki
bir yaantyla ilgisini saptamak, o deeri incelemeye, lme
ye, elde edilen bilgilerin baka devirler iin ne gibi bir anlam
tayacan aramaya mani olmaz. Bunu adan ispatlaya
biliriz: Tarihselcilerin en kuvvetli dayana u: her devrin
kendine zg, bizim iin anlalmas zor deerleri olduu gi
bi, aratrcnn da kendi deerleri olacak. Bylece anlamlar
arasa bile ancak kendi buulu gzlklerinin arkasndan alg
layacak. Weber buna kar unu sylyor: bir kere "deer"
dediimiz zaman iki eyi birbirinden ayralm. Birincisi kl
tr rnlerinin, yani deer balayc nesnelerin iki ekli var:
iradeye bal olan ekilleri ve iradeye bal olmayan ekille
ri. rnein matematik nermeleri kltrn iradeye bal ol
mayan ekilleridir. Bunlarn birbiriyle mantksal ilikisini
anlamak kltr anlamaya bal deil. Bunun yannda bir
de iradeye bal kltr anlamlan mevcut. Weberin bundan
ne kasdettiini anlatmak iin slm medeniyetinde namaz
klma bir rnek olarak verilebilir. "Namaz" olaynda, gerek
ten, kiinin "niyeti" ile tam eklini bulan bir kltr rn
gryoruz. nsann dnd yaptna tesir ediyor. Tarih
selcilerin problemi de yle ifade edilebilir: namaz klma ola
ynn anlamn anlayabilmek iin bir dier kltrde bunun
tamamen aynn bulmak gerek. Ayn kltr rn -yani na
maz klma- baka bir medeniyette (veya tarih bahis konusu
olduu zaman baka bir zamanda) mevcut deilse, o zaman
53

namaz btn incelikleriyle "tercme etmek", namaz klma


yan iin anlamak, dier kltr iin de ona bir anlam vermek
mmkn deil. O zaman "namaz" anlalsa bile ancak ortaya
kt kltr iinde anlam kazanan bir kavramdr, namaz
anlatmak iin "slm" ayrntlaryla anlatmak gerekli. Ayn
yaklam Bat Avrupa kapitalizmi iin kullanrsak, kapita
lizm yalnz belirli bir sreler btn iinde anlalabilecek
bir kavram olarak belirir. Kapitalizm, bu yaklama gre, r
nein geleneksel in kltrnden tamamen ayr ve bamsz
olarak aratrlmas gereken bir rndr. Webere gre bu
metodun abartlm bir taraf var. Yaklamn yanl olan ta
raf, incelediimiz deeri anlamak iin o deerin yerald
kltr btnyle anlamamz gerektii beklentisidir. O de
erin ancak iinden kt kltrn dier zel anlamlar sa
yesinde manlandrlabilecei doru deildir. Kltrler bu
kadar da kendine zg yaplar deil. Bilim, pekl "namaz"
ve "dua" gibi birbirinden olduka farkl, fakat bir dereceye
kadar da benzer olan kavramlar arasnda bir kpr kurabi
lir. Aratrc toplumsal kurumlar arasnda olduka geni a
kma alanlar bulabilir.57
Deerler probleminden kurtulma yolunda Weberin bir
dier teklifi de u: fiziksel ilimlerin son asrlardaki byme
sine baktmz zaman bu gelimenin yalnz bulgu toplama
dan ileri gelmediini grrz. Fizik bilimler ayn zamanda
teori yarattklar oranda gelime imknn buldular. Bu du
rum sosyal bilimler iin geerlidir. Webere gre tarihselciliin hatas bir durumu anlamakla onu izah ettiimizi san
57 Fakat bunu yapmann metodu, VVeberin "ideal tip" yaklam, bizi zorunlu olarak sosyal yaplan "gerekte olduklar gibi" deil en kesin izgi
lerini vurgulayarak soyutlatrlan ekilleriyle karlatrmaya gtr
yor. akma varsa "gerek" kurumlar arasnda deil "idea!" yaplar ara
sndadr. Weberin tamamen aksine bir yaklam iin bk. Rodney Need
ham, Belief, Language and Experience (Oxford, 1972) bilhassa s. 169.

54

makta toplanyor. Webere gre anlamak baka ey, izah et


mek baka ey. Bir sreci izah edebilmek iin onun teorisini
ortaya karm olmamz gerekir. rnein havasz bir odada
kibritin niin sndn izah etmek iin, oksijenin yanma
daki rol hakkndaki teoriyi bilmek gerekir. Weber bu teori
karma abasn kendi eserlerine rehber etmitir. Bat kapi
talizminin Bat medeniyeti iinde dou sebeplerini aradk
tan sonra, tpk bir laboratuvar tecrbesi yapar gibi ayn s
recin niin Hint ve in medeniyetlerinde oluamadn ara
trmtr. Bylece kendisi yalnz kapitalizmin Bat medeni
yetinde nasl doduunu anlamakla kalmam, kapitalizmin
ortaya kma anslarnn genel teorisini yapmaya alm
tr. Demek oluyor ki Webere gre, tek bir kltrn anlal
mas, o kltr hakknda bildiklerimizi daha geni bir toplum
teorisi atsn kurmamza engel olmuyor.58 Yeter ki bilim
adam olarak rolmz saptayalm ve buulu gzlklerimize
ramen kendimizi bilimsel bir disiplin iine sokalm. Kullan
dmz kavramlarn ak ve anlalabilir olmasna alalm,
tutarl olalm, genellemelerde eldeki verilerden msaade et
tii oranda ileri gidelim, verileri toplarken dakik olmaya a
lalm ve dorulanabilirlie dikkat edelim. Grld zere
"bilim" burada baz formel ilemlere sadk kalmak eklini
alyor.59
Btn bunlarn tesinde tabidirki sosyal bilimci kendi
evresiyle iliki kurmutur. Bir fildii kulede yaamaz. Bir
kere ele alaca problemler ok zaman evresinin nem ver58 Bu bilgiler iin bk. Talcott Parsons, "Value Freedom and Objectivity" in
Max Weber and Sociology Today (Otto Stammer, Trs. Kathleen Morris,
New York, 1972).
59 Yalnz burada bir noktay gzden karmamak gerek, hata payn azalt
maya almak "gr asna sahip olmamak demek deil, "gerek", bir
yaklamn erevesi iinde kalan bir gerektir. Bunun iin bk. Max We
ber: The Interpretation o f Social Reality. (J. E. T. Eldridge Londra 1971)
s. 12-13.

55

dii problemlerdir. Bilim adam ancak iinde yaad evre


nin deerleriyle uyumluluk halinde i grebilir. Trkiyeden
bir rnek verecek olursak, Trkiyede askerliin tamamen
ortadan kalkmasn nerecek olan bir bilim adam kendi
evresiyle diyalog kurmamtr demektir ve bilim adam
olarak bile i gremez. Bu gibi alardan Dilthey, Webere
gre hakldr.
Weberin tesiri altnda kalp objektif, sosyal duruma ba
l olmayan bilginin mmkn olup olmadm inceleyen bir
dier dnr de Kari Mannheim olmutur (1893-1947).
Mannheima gre belirli ve konkre bir sosyal dzenin karak
teristiklerini belgeleyen e Marxm ileri srd gibi yalnz
o dzenin ktisad -ya da siyas- nitelikleri deildir. Ayn d
zenin gene kendine zg ve tm zerinde etkin sosyal etki
leim ekilleri ve "dnya grleri" mevcuttur. Dier taraf
tan, belirli bir dizgenin (sistemin) iinden yalnz o sisteme
uyan toplumsal fikirler kmaz. Sistemin iinden her trl
toplumsal fikir kabilir ve biroklar da yaymlanabilir. An
cak sistemin yapsal nitelikleriyle uyum halinde olmayan
toplumsal fikir her ne kadar sistemin iinden kabilirse de,
belirdiinde kendi potansiyelini ancak ksmen gerekletire
bilir. Bu son derece yaygn bir olaydr, ok grlr.
Sistemin yapsyla uyum halinde olmamalarna ramen o
sistemin iinden kan fikirler iki trdendir: deoloji ve top
ya.60 deoloji, sistemle uygunluk halinde olmayp, ayn za
manda vaat ettiklerini pratikte btnyle ortaya karama
yan, potansiyelini oluturamayan fikirlerdir. Hristiyanlarn
kardelii fikri bunlardan biridir. Feodalizmin hkm sr
d ve sertliin kabul edildii bir ortamda Hristiyanlarn
kardelii fikrinin gnlk kii yaam asndan bir blm

60 Bk. Kari Mannheim, Ideology and Utopia (Londra, 1936) s. 194.

56

sonular yitirilmitir. Fakat buna rpmen serilik kurumuyla birlikte Hristiyanlarn kardelik fikri ayn ortamda yaa
mtr. Toplum dnda dnlen bir "cennet" gene byle
"yap d" bir fikirdir. Bu anlamdaki ideolojilerin eitli tr
leri mevcut. rnein, Hristiyan kardelii yle geni bir ka
bul grm bir uyumsuz fikir ki, insan ortaa toplumunda
yaarsa o fikrin toplumda tatbik edilmemekte olduunu akl
na bile getirmez, veya aklna getirse bile bunlarn "tabu'landm bilir, dnmemeyi tercih eder. deoloji bazen
de salt yalan eklini alr. Baz propaganda tipleri ideolojinin
bu tarifine uygundur, fakat deiik kar hesaplar, ileri s
rlen fikirle toplum yaps arasndaki uyumsuzluun aa
vurulamamasyla sonulanr.
topya da belirli bir sistemle uygunluk halinde olmayan
bir dnce trdr. Fakat topya, iinden kt sosyal
realiteyi deitirmeye alr. rnein, baz gruplar "cennet
fikrini ele alp bundan kasdedilenin yeryznde bir cennet
olduunu sylemeye balarlarsa "cennet" fikr bir "topya'ya
dnm demektir. Mannheima gre ideoloji ile topyay
birbirinden ayrmak, pratikte olduka zordur. rnein, belir
li bir egemen snfn karsna kan fikirleri* o snf, ok za
man uygulanmas imknsz fikirler olarak grecektir. Bun
dan dolay, gemite egemen snflar kendi dzenlerini orta
dan kaldrmaya ynelen fikirlere "topya" demilerdir. Buna
karlk egemen snfa kar ynelen snf ayn fikri uygula
nabilir bir fikir olarak grr. Bu deerlendirmelerin hangisi
nin "doru" olduu, gr asna gre deiiyor:
"Ykseli halinde olan Burjuvazinin topyas "Hr
riyet idealiydi. Bu fikir ksmen gerek bir topyann
zelliklerini gsteriyordu, baka bir ifade ile yeni bir
sosyal nizam kurmaya, eski sosyal nizam ortadan kal
drmaya ynelik ve gerekten de sonradan ksmen rea
57

lite olmu bir giriimdir. Hrriyet o andan itibaren Ba


tl lonca ve kent sistemini kertici bir unsur olarak,
fikir ve inan hrriyeti olarak da, siyas hrriyet ve
ahsn ahsiyetini snrsz olarak gelitirebilmesi anla
mnda da, feodal topluma nisbetle gerekletirilmesi
iin olanaklar bulan bir ynelim oldu.
Bugn bu topyalarn nasl gerekletiklerini izle
yebiliyoruz, fakat ayn zamanda, o devrin hrriyet
ideallerinin topyac elemanlarnn yannda nasl ideo
lojik unsurlar ierdiklerini de anlyoruz."
Mannheimin bu satrlar 1920lerde yazdn hatrlar
sak, burada ne anlatmak istediini daha ak olarak anlarz.
O devirlerde hrriyetlere bir sosyal ierik vermeye almak
yeni bir giriimdi. Mannheim, kendi devrinde hrriyetin bu
sosyal ieriini daha kabul etmemi olan grlere "ideolo
jik" diyor.
Mannheima gre modern tarihte drt nemli topya r
nei ortaya kmtr. 1. Anabaptistlerin "Orgiastik Kiliazma"s, 2. Liberal-Hmaniter gr as, 3. Tutucu Gr
As ve 4. Sosyalist-Komnist topya.61

1. Kiliazma
Kiliazma "bin" ylnda, dnyann eklini deitiren olaans
t gelimelerin olagelecei inancdr. Bu inan ortaada ol
duka yaygnd, fakat yaygn olduu kadar dankt, ak bir
toplumsal hedefe ynelmiyordu. nan, ortaa sonlarnda
bir alt snfn devrimci eilimlerini yanstmaya balad za
man kendine etkin bir ortam buldu. Bylece, modern devir

61 a.g.e., s. 211 v.d.

58

lerde proletarya ayaklanmalarna kadar giden bir sre ba


lam oldu diyor, Mannheim. Kiliazma, kendi bana bir
topya oluturmaz, fakat bu fikir Anabaptist adn alan H
ristiyan tarikatta topyac bir nitelik kazand. Zira, bu tari
kata katlanlar arasnda sosyal sistemden ekvac kimseler
ekseriyetteydi. Bu ortamda kiliazma devrimci, topyac bir
biime dnt. Mannheimin "Orgiastik"den kasdettii bu
devrimci eilimin bir dier nitelii oluyor: bir eyi baka bir
dnyada deil de bu dnyada elde etme istei. Bunun bir y
n kendini ihtilalcilerin toplum doktrininde gsteriyor: dze
ni ortadan kaldrmak ve "u anda adalet istiyorlar. "Orgias
tik" zellik o devrimci grubun bir dier niteliinde aa k
yor: bu dnyada zevklere kavumak ve onlar tketmek iste
i. Bazen, yeme, ime, seks davran konularnda onlar if
rata gtrm bir anlam.

2. Liberal hmaniter gr as
Liberal-hmaniter fikirde Anabaptistlerin kiliazmasnda g
rlen "eylemciliin" yerini "doruyu saptama alyor. Mannheimm bununla kasdettii, aydnlanma devrinin fikir vur
gusu ve liberal aydnlarn ancien rgime (eski rejim)e kar
kuramsal planda ynelmeleri, onun sistemini krmaya, yan
llarn gstermeye alm olmalardr. Toplum dzenine
kar ynelme siyas mcadele biimini alrsa, o zaman
Fransada aydnlanma devrinin dnrleri arasnda olduu
gibi ok kesin hatl, izgileri belirgin topyalar gryoruz.
Kiliazma, ortaan paralanmasyla belirmi, en dk ta
bakalarn kar koyma ekliyse, Liberal gr de orta taba
kalarn sisteme kar ynelimlerinin ifadesidir. Liberalinsancl dnce biiminin "topyac" yn "fikir'dir, yani li
beral yaklamn temelindeki insanlk tarihine "dnce" ile
ekil verilebilecei inanc yatar. Bylece, "kiliazma"nn "bu
59

gne" dnk ynelimlerine gre liberal-insancl dnce s


nk, soluk ve kuramsal kalr. Bu dncenin bir zellii de
gerek Bat burjuvazisi gerek devleti tarafndan benimsenmi
olmasdr.

3. Tutucu fikir
Tutucularn gerek anlamda bir topyas yoktur, fakat dier
akmlarn yaratt toplumsal hareketliliin karsna kar
dklar fikirlere bir kontr-topya diyebiliriz diyor Mannheim.
Bylece, tutuculuk bile toplumu deitirmek isteyenlerin et
kisiyle kendi kendini deitirmeye mecbur ediliyor. Mann
heim bizim vereceimiz rnei vermiyor, tabi, fakat anlatt
srecin en mkemmel bir rneini Trkiyedeki dinsel fi
kirlerin son on yl iinde kendilerini ksmen yenilemelerinde
grebiliriz. Batnn endstriyel yaam iinde Mslmanla
yeni bir temel kurmay amalayan bu fikirler Bat Endstri
toplumuna bir tepki olarak ortaya kmtr.

4. Komnist-sosyalist gr as
Bu gr asnn zellii daha nce gelmi olan topyalarn
zelliklerini kendinde birletirmesidir. Kiliazmadan ald
gr sosyal artlan "u anda" deitirmeye balad nem
dir. Liberalizmden ald unsur "fikir"; dnce, "program",
"kuram" gibi soyut unsurlara verdii deerdir. Tutuculuktan
ald da, bir "kar ynelme" tutumudur. Sosyalist-Komnist topya bu topya dizisinin sonuncusu olduu, daha n
ceki topyalann etkinlik alanna kar koymas gerektii
iin doktrinlerin "ideolojik" ynlerine hassastr. "D oruyu
"yanl"tan ayrmak iin gelitirdii savlar kendinden nce
gelmi olan dnce kmelerinin "yanlln" gstermek
iin kullanr, bu uurda byk abalar sarfeder.
60

Mannheimin bu fikirleri yannda ideoloji hakknda bir


yeni teorisi de ideolojinin "zele dnk" (particular) ve "tm
se!" (total) ayrmnda toplanyor.
deolojinin zel anlam karmzdakinin fikirlerin
den phe ettiimizi anlatan kullanmlarda ortaya
kar. O zaman bunlar gerei bilerek veya bilmeyerek
saklamaya alan fikirler olarak grrz. Kartmz
bunu, gerekler ortaya kt zaman karlarna zarar
gelecei iin yapmaktadr... Bu dnce trnn zel
lii, daha kapsayc olan tmsel ideoloji kavramyla
karlatnld zaman ortaya kar, burada belirli bir
zamann veya bir sosyo-tarihsel grubun, rnein bir s
nfn, ideolojisi bahis konusudur...62
"Tmsel" ideolojinin incelenmesi, "her trl dncenin
sosyal yanll nereden gelir ve nasl oluur?" eklindeki so
ruya dnr. Bu aramaya zamanla "bilgi sosyolojisi" ad ve
rildi.
Mannheimm fikriyatnn gerisinde yatan "p irler arasn
da Marxm zel bir yeri olduuna phe yok. Bu etkiyi
Mannheimn u kansnda bulmak mmkn: her devrin ve
her "somut sosyo-ekonomik zelliin" kendini fikirlerde gs
teren bir yan vardr. Fikir rn belirli bir devir veya snf
asndan "doru yu arar. Tmden doru olamaz. Mesela fai
ze kar "tabuyu dnelim. Faiz karl para vermenin
kt olduu kuram ancak insanlann birbirlerini iyice tan
dklar ve komuluk ilikilerini srdrdkleri bir ortamda
belirir. Demek ki faiz yasann belirli bir sosyal yap ile ili
kisi var. Faiz yasa Hristiyan kilisesi tarafndan formel bir

62 a.g.e., s. 55.

61

kural haline getirildi. Fakat zamanla toplum strktr dei


ince, bu kuraln mahzurlarmrf. faydalarndan ok olduu
anlald. Kapitalizm tam teekkll bir hal alnca kilise bile
bu kuram brakt. Mannheim, bir zamanlar toplumun iliki
lerini gerekten yanstrken daha sonraki bir devirde toplum
yapsyla artk uyum halinde olmaktan kan fikirlere de
ideoloji diyor.
Mannheimm yazlar, daha sonra Mannheimm paradok
su olarak bilinen bir konuyu ortaya karmtr: btn haki
katler tarih adan yanl hakikatler olursa, "gerek" gerei
hibir zaman bulamayacak myz? Mannheim diyor ki: ben
fikirlerin tm olarak greli olduklarn sylemiyorum (rela
tivism), fikirlerin ancak tarih bir perspektiften "doru" ve
ya "yanl" olarak deerlendirilebileceini iddia ediyorum
(relationism). 63 Tabi Mannheim relationizmden bahseder
ken bunu sosyal bilimler iin ileri sryor, fiziksel bilimler
iin deil.
Mannheim bahsini bitirirken bir konuyu unutmamak ge
rekir: tarihte olup gemi btn olgular tamamen greli kl
mak olanaksz: Romallar zamannda Sezar adnda bir siya
set adamnn yaadn biliyoruz, bu olgunun "yanll" v.s.
yoktur; muhtelif "a"lar, deerlendirmeler Sezarn ne yapt
n anlamaya almamzla szkonusu olmaya balyor. Ge
ne Patrice Lumumba veya III. Selim adnda bir Roma h
kmdar olmadn kesin olarak biliyoruz.
Mannheimla ideoloji grngsn "felsef" diyebilecei
miz bir adan incelemi olan ve 19. yzylda alm bir tar
tmay izleyen dnrlerin sonuncusuna gelmi oluyoruz.
imdi de bu kfcnuyu daha ok "siyasal" bir adan ele alm
baz dnrleri gzden geirelim.

63 a.g.e., s. 78-80.

62

Max Weber zamannda yaam olmakla beraber ideoloji


problemini biraz deiik bir adan incelemi olan biri de
Vilfredo Paretodur (1848-1923). Paretonun problemi haya
tn grngs ile gerekleri arasndaki farklar ortaya kar
maya almasyd. Problemin niin bu srada kendisince bu
kadar nemsendiini anlamak iin de 19. yzyl sonu talyan
politikasna bir gzatmamz gerekir.
Pareto, genliinde romantik bir talyan liberaliydi. l
klerinin samimiyetinin milletvekili seilmek ansyla oran
tl olduunu dnyordu. Fakat sonu byle kmad.64 Pa
retonun politikas baarsz oldu. Bu aksay Paretonun gz
lerini devrindeki talyan politikasnn grn ile gerekle
ri arasndaki uuruma ekti. Bu elikiler o zamann Avru
pasnn liberal demokrasisinin genel elikileriydi. Demok
rasiyi "liberalizm"le e anlaml klan kimseler, devletin kti
sad hayata karmasna cephe alyorlard. Sosyalistler ise gene demokrasinin gerei olduunu ileri srerek- devletten
ktisad hayat kontrol altna almasn istiyorlard. Liberaldemokratik olduunu iddia eden devletin kendisi ise bu iki
istein bulutuu yerde, kollektivist bir politika uyguluyor
du. Kendi imaltlarn gmrk muafiyetleriyle koruyor, di
er taraftan da az ok organize olmu iilerden gelecek tep
kilerden ekinerek, ne kadar balang eklinde de olsa sos
yal politikalar gelitirmeye alyordu. Liberal demokrasi,
parlamenter hayat politikann ana mihrak haline getirir
ken, parlamento iindeki kiiler kliklemeler, manevralar,
sistemi ktye kullanmalarla parlamentonun kuyusunu ka
zyorlard. Dreyfs meselesi bunun bir rneini tekil ediyor
du. Dreyfs Yahudi olan bir Fransz subayyd. Fransz ordu
sunda Almanya hesabna casusluk yapan bir albay kendi
64 Bu bilgiler iin bk. Vilfredo Pareto, Sociological Writings (Yaymlayan ve
nsz yazan S. E. Finer, New York, 1966) s. 4-5.

63

faaliyetlerinin ceremesini Dreyfse yklemeyi salamt.


Konu Fransay ikiye ayrd. Sonradan Dreyfsn susuz ol
duu anlald, fakat partiler bunu kendi dar karlar iin
kullandlar.
talya Fransann bir karikatryd. Kk bir politika
c grubu, geri kalm, fakir, okur yazar oran ok dk bir
memleketi kyasya smryordu. nsanlk idealini siyas
hrriyet yoluyla gerekletirdiini iln eden parlamenter
demokrasi, gerekte bir idareci zmrenin siyasal gc elin
de tutabilmesi iin kulland bir aletti. Pareto politika tec
rbesinde bunlar renmiti. 1900de Pareto tam bir antidemokrat olmutu. Byle bir ortam iinde Paretonun ak
lnda ekillenen soru u oluyordu: "demek ki insanlarn ve
kurumlarm gerekleriyle grnleri arasnda gerekle
riyle rettikleri fikirler arasnda bir elime var." Pare
tonun vard bir dier sonu da yle: "nsanlar btn ha
reketlerini kendilerine ve bakalarna mantkl olarak gs
termeye alrlar, bu uurda kuramlar gelitirirler, fakat
geree baklrsa insanlarn ancak baz davranlarna
mantk diyebiliriz. Bir kuramn, stelik, mantk veya
mantk d olmasyla onun topluma yararl veya zararl ol
mas arasnda bir iliki yok. Bir toplumsal kuramn bilim
sel deeri ne olursa olsun, bazen mantk kaidelerine sma
yan inanlarn sosyal bir deeri oluyor." Mesel, din bunlar
dan biriydi. Paretoya gre nemli olan mantksal, mantk
d ayrm deildi. Sosyal davrantaki en nemli zellik
baz insan davranlarnn gerekten ok derine giden, tari
hin her aamasnda beliren, deitirilmesi olanaksz davra
nlar olmasyd. Pareto, her gn kullandmz, "halkn ira
desi" gibi, sosyal kuramlarn geree deindiini sand
ynlerine insan davrannn, kendine gre, ok kkl un
surlarn belirleyen eksenine, "tortu" adn verdi. "Tortu en
temeldeki insan igdlerinin kendini eylem olarak gster
64

mesiydi.65 Bu gibi temel eilimleri mantklatrmaya alan,


fakat esas itibariyle elde etmek istenen amala balants
mantksal -yani bilimsel- olarak anlatlamayan davranlar
da, (fikirlerde, ideolojilerde) temellenen insan eylemlerine
"trev" (derivation) adn verdi. Trev tortuyu biimlendirir,
onu hislere dayanmasn salayarak saygnlatrr.66 Pareto,
"tortu'lar iinde en nemli saydklarndan birine "kombinas
yon igdleri" adn vermiti. Bu da yle bir fikrin ifadesiy
di: insan hakikati bir btn olarak alglamaz. Kk para
lar olarak alglar. rnein, insan etrafnda bir "tabiat" gr
mez. Bitkiler, iekler, aalar, yapraklar grr. Bilim insa
nn bundan sonra paralarn arasndaki ilikilerini arama
sndan doar. kinci bir tortu birincisinin kart olan "top
lamlarn kalcl" idi (persistence o f aggregates). Pareto bu
tabirden unu anlyor: toplum yaplan da aslnda btnler
olarak ortaya kmaz. Aile, irket, parti gibi daha kk top
lumsal birimlerden oluur. te bu paracklar bir kere "yap
p" byk kurumu meydana getirdikten sonra onu dat
mak kolay deildir. rnein, Mukaddes Roma Germen m
paratorluu, fiilen asrlar nce dalmaya balad halde, bu
imparatorluun "kalb" uzun zaman ortada kald. Son za
manlara kadar bamsz Alman prensliklerinin hviyetinde
kendini gsterdi.
Bu "yapklk", bir fikri yapt iin de geerlidir. Bu a
dan bir bilim adamnn son zamanlarda ok konuulan bir
bilim tarihi teorisini "Paretovari" olarak isimlendirebiliriz.
Bu gr Kuhnun The Structure o f Scientific Revolutions
adndaki kitabnda ileri srd grlerdir.67
65 "Tortu"nun igdye mi yoksa toplumca biimlendirilmi eye mi da
yand ak olarak anlalmyor. Bunun iin Bk. a.g.e. s. 42-43, 72.
66 a.g.e., s. 44.
67 Thomas S. Kuhn, The Structure o f Scientific Revolutions (2. bas. Chica
go, 1970).

65

Kuhnun Paretonun tesirinde kalp kalmadn bilmiyo


ruz, ancak fikirleri sanki "toplamlarn kalcl" teorisinin
tesiri altnda ortaya karlm gibi. Kuhna gre bilim teori
leri yeni bulular ortaya ktka kolayca deien yaptlar de
ildir. Bir bilim teorisi ortaya kar: mesel, Newtonun ev
ren hakkmdaki gr gibi, bu teori bilimcilere nemli ko
laylklar salad, bilimi gelitirmelerini mmkn kld
iin birok kimseler tarafndan kullanlr. Zaman zaman bu
teorinin kapsamna girmesine imkn olmayan yeni bulular
kar. Bunlar bir tarafa itilir ve "hasr alt" edilir. Teoriye
smayan bu yeni bulularla "ileri kartran" bilim adamla
rna itibar edilmez. Bir "ekol" teekkl etmitir ve bu "ekol"
kendi grlerini sonuna kadar savunmaya alr. Artk teo
riye smayan bulular ok artt zaman byk bir atma
sonunda yeni bir teori ortaya kar. Kubnda sz edilen bi
limsel "ekol"lerin bir trl kendilerinden baka bir ekilde
dnen bilim adamlarn kabul etmemeleri Paretonun an
lamnda "toplamlarn kalcl" olaynn bir rneidir.
Paretonun "ideoloji" konusu ile ilikisi urada kuruluyor:
Paretoya gre insan davrann anlatan btn kurumlar ye
niden gzden geirilmeli, nk bunlarn iinde "tortu" ksm
bir eit yalan olan "trevlerle karm, bunlar birbirinden
ayrmak gerek. Bunun yannda da imdiye kadar toplum ko
nusunda sylenenlerin byk bir ksm yanl: bize toplu
mun gerek mekanizmas hakknda bilgi vermiyor. Bu yanl
(yani "ideolojik") dncelerden syrlp yeni bir toplum bili
mi karmak gerek. Pareto kitaplarnn bir ksmnda bunu
yapmaya almtr.
Georges Sorel (1847-1922) de Pareto gibi68 devrinde par
lamenter demokrasinin syledii kadar parlak bir grnm

gstermediine inanan birisiydi. Zaten Pareto ile eyrek yz


yllk bir mektuplamas mevcut. Dreyfs tutarken de bu
nun taraflarca istismar edilmesinden en ok tiksinenlerden
biri. Ona gre, insanln gelimesi fikri, politik kuramlarn
tarihi bir geliimle gittike iyiye gittikleri kuram, hatt in
sanln daha genel anlamda, "terakki" ettii fikri yanl: 19.
yzyl Avrupasnda herkese kabul edilen insanln zaman
la bir st uygarlk aamasna varaca dncesi "adi bir ya
lanlar st yaps". "Terakki" fikri, sosyalizm, demokrasi, ii
hareketleri gibi eleri "iyimser bir rya iinde" birbirinden
kopuk ekilde ele alm, Avrupada siyas pasiflik yaratmt.
Mesele bu ryann iinden kmakt. Bizi "ideoloji" bakmn
dan ilgilendiren soru ise u: bu pembe rya nasl olumutu?
Sorele gre insana yanl bir toplum imgesi veren bu ideolo
jiler maddi ortamdan balantsz olarak ortaya karlar. On
dan sonra da muhtelif kar gruplar tarafndan kendi kar
lar ynnde kullanlrlar.69
Sorelin gstermeye alt husus, burjuva toplumda "terakki-gelime" fikrinin o toplumu devam ettirici bir roloynaddr. "Terakki" inanc burjuva toplumunun en ok paylalan
inanc: zamanla insanlar daha iyiye gidecek, medeniyet sevi
yesi ykselecek, toplumu "ilerletecek, daha etkin aralar bu
lunacak. Bu inan, aslnda, burjuvazinin toplum iindeki ayr
calkl yerini pekitiren bir inan. Bundan dolay "Terakki"
fikrinden g alan Fransz ihtilalinin ortaya kard dn
ce sistemi "eski rejim"i ykmamtr: Terakki ile birlikte dev
let yapsnn geliecei fikri bu devletin "eski rejim"den libe
ral demokrasiye, hatta parlamenter sosyalizme kadar zede
lenmeden gemesine yaramtr. Bylece, "terakki" fikri ile
birlikte devletin gittike glenmesi paralel yrmtr.

68 Sorelin Pareto ile iyi anlat biliniyor. Bak. Hughes, Consciousness


and Society, s. 90-92.

69 Bk. Georges Sorel, The Illusions o f Progress (ngilizceye ev., John


Charlotte Stanley, Berkeley v.d., 1969) s. XXVIII.

66

67

Devletin st tabakas, bundan dolay, Fransz ihtilli n


cesinden amza kadar fazla deimeden gelebiliyor. Devle
te "terakki" urunda tannan iktisadi kudret gene ayn yap
y devam ettiriyor. iler g kazanan bu "ilerici" devleti ka
bul ettikleri mddete kendi durumlarn dzeltmek iin
devletin tand olanaklardan teye geemeyeceklerdir. "Te
rakki" fikrinin beraberinde getirdii bir dier fikir de "poziti
vizm". Fakat bu fikir akmnn ok tehlikeli bir yn var: pozitivizmde gzlemciye grnen nesne gerektir, gerek de g
rlendir.70 Baka bir deyimle mevcudun tesinde baka tr
den bir gerek olabilecei pozitivizmin gizledii bir husustur.
"Bilimsellik" insanlar dar bir ereve iinde hapseden bir
tutkudur. i snf da bylece gr asn bir trl geniletemez. Oysa insanlarn gerek eilimlerini bu "usluluk"la
izah edemeyiz. Hele insan davrann "kendi karlarm gzetmek"le anlamak mmkn deil. nsanlar birok zamanlar
"kar" savyla anlatlamayacak kadar cesaret ve nefis fera
gati gsterirler.71
Onlar bylesine iten kuvvet edir? Sorele gre bu kuv
vet byk bir inandrc gcn yaratlm olmasdr. Sorel bu
yaptlara da mitos diyor. Mesel, Mancn proleter devrimini
bekleyii byle bir mitos"dur. Aslnda Sorele gre mitos'un
iki yn olduu anlalyor: bir taraftan yanl anlamalar ve
yanl toplum imgeleri insanlarn davrann belirlemekte
nemli bir yer tutuyor; dier taraftan insanlar ok zaman bir
mit uruna inanlmayacak gler elde ediyorlar.72

70 Sorel, The Illusions, Editrn Girii, 1. XXXIV.


71 Henry Tudor, Political Myth (Londra, 1972) s. 14.
72 Bu fikri biraz deiik bir ekilde Rus ihtilalcisi Pisarevin bir yazsnda
grebiliriz: "Ryam gerek olaylar zincirine yaklaabilir ya da gerekle
ilgisi olmayan bir yne dorulabilir. Birinci kta ryamn herhangi
olumsuz bir etkisi olamaz, hatta insan, kendine setii abada eneji
salayarak destekler... Bu ekilde zankan zaman rya grmek olana

Mitosa zelliini balayan unsur "bugn'e bir anlam


veren bir "yarn" anlatmasdr.73 Sorele gre "Mitos" bir
topya deildir, ondan farkldr. topya bir reform program
dr. Mitos, ise imrenilebilecek bir sosyal dzeni deil, bir
"kargaa'y anlatr. Bu "kargaa'ya inan bir grup insann
bekleyilerini harekete geirir. Bu noktada da Freuda ne ka
dar yaklatmz hatra getirmemek mmkn deil. Sorelin Mitos'u insann yalnz usu deil, usd bir yaratk ola
rak varolduunu anlatyor.

insandan alnsayd, kii, kendi yaptklarnn ilerisine koup ekillendir


meye balam olduu eyi tmyle grme olanana sahip olmasayd,
hibir g kendisini sanat, bilim ve pratik hayatta uzun ve ypratc a
balara girmeye itemezdi." N. Bukharin ve E. Preobrazhensky, The ABC
o f Communism (Londra, 1970) E. H. Carrn nsznden.
73 Tudor, Political Myth, s. 15.

69
68

B l m II

deoloji ve bilim felsefesi

KONUMUZU bir daha belirleyelim: gerek Marx gerek


Mannheim ideolojik dncenin iki ayr tanmn yapyorlar:
bir taraftan insanlar kiisel karlar asndan fikirlerine bir
"yn" verebilirler, rnein, bir kii kendi karlarn savun
mak iin fikirlerini hep "kendi tarafna yontarak" ortaya ata
bilir. Bu ilkel anlamda "ideolojik" bir dncedir. Dier ta
raftan, bir kimse belirli bir grubun veya kltrn iinden
dnya olaylarna bakt iin bu grubun veya kltrn du
varlarn aamyorsa -varsaymlarnn tesine geemiyorsabu "sistematik" bir ideolojidir. Bu ikinci fikri Marx dolayl
bir ekilde belirtmi, Mannheim ise iki kavram arasndaki
farklarn altn izerek ayrm ok daha ak bir ekilde yap
mtr. Mannheim, Marxm fikirlerinin iinde yatan, fakat
ok belirgin olarak anlatlmam bir dier unsura aklk ka
zandrd: ondan nce "ideoloji" geni anlamda "siyasal" adn
verebileceimiz toplum olaylaryla ilintili bir dnce tarz
70

71

iin kullanlmt. Marx "ideoloji'yi bu anlamda incelemiti


ve Mannheim bu konuda da Marxi izlemiti. Fakat Mannheima gre "ideoloji" bizi yalnz siyasal hayatmzda etkile
miyor. "deolojinin toplumsal kaynandan kan bir dier
zellii, toplumu anlamaya yarayan tm kavramlarmzn
"yanl"ldr, toplumsal eylemimize yn veren bir ekilde a
lmasdr. Bundan dolay da kavramlarmzla yaantmz
arasndaki ilikileri saptamak sosyal bilimlerin nemli bir
grevidir. Mannheim, toplum hakkmdaki bilgilerimizin, top
lumsal kkeninin aratrlmasna ve ne gibi etkilerinin oldu
unun anlatmna "Bilgi Sosyolojisi" adn verdi. Mannheim
bunu kendi bana karmamt. Devrinin balca filozoflar
nn, Scheler gibi dnrlerin sorunu ortaya atmasna
nemli katklar olmutu, fakat bu konuyu en ak bir biim
de ortaya atan Mannheim oldu.
Mannheimn "Bilgi Sosyolojisi"nden anlad, rnein,
"zaman kavramnn ayn kltrlerde ayr ayr armlar
getirmesidir. Ortaadaki insanlar iin "zaman" ayn zellik
lerin sre getike bir dzen iinde inip kmasdr. Yazn
gne parlar, kn kar yaar, bir kral lr yerine bir kral ge
er, herkes doar, yalanr, lr; genler "delikanl" olur, ih
tiyarlar daha "arif1ve tedbirlidir. Bu statik "zaman" anlay
modem devirlerde deiti, yerini daha dinamik bir zaman
anlay ald. Ahmet Haini bunu Osmanl Toplumu iin pek
gzel anlatyor:
"Eskiden kendimize gre yaaymz, dn
mz, giyiniimiz ve kendimize gre dinden, rktan ve
ananeden hayat alan bir zevkimiz olduu gibi, bu ha
yat uslbuna gre de "saatlerimiz ve "gnlerimiz var
d. Mslman gnnn balangcn afan parlts
ve sonunu akamn klan tayin ederdi. Madenden
salam kapaklar altnda sakl tutulan eski masum
72

saatlerin yelkovanlar yorgun bcek ayaklan tarznda


gnein sema zerindeki hareketiyle az ok ilgili bir
hesaba uyarak, minenin rakamlan zerinde yrrler
ve sahiplerini, zamandan aa yukan bir dorulukla
haberdar ederlerdi. Zaman sonsuz bahe ve saatler,
orada aan, kh saa, kh sola meyleden, gneten
rengrenk ieklerdi. Yabanc saati alkanlndan
evvel bu iklimde, iki ucu gecelerin karanlyla simsi
yah olan ve srt eitli vakitlerin krmz, sar, lcivert
ateleriyle yol yol boyal, byk bir canavar halinde,
bir gece yansndan dier bir gece yarsna kadar uza
nan yirmi drt saatlik "gn" tamlmazd. Ikta bala
yp kta biten, on iki saatlik, ksa, hafif, yaanmas
kolay bir gnmz vard. Mslmamn mesut olduu
gnler, ite bu gnlerdi, erefli gnlerin vakalarh bu
saatlerle ltler. Geri, astronomi hesaplarna gre
bu "saat" iptida ve hatal bir saatti. Fakat bu saat htralann kuts saatiydi. Alafranga saatin adetlerimiz
ve ilemlerimizde kabul ve alaturka saatin geri safa
dp camilere, trbelere ve muvakkithanelere bra
klm battal bir "eski saat" haline gelii hayata bak
tarzmz zerinde korkun bir tesire sahip olmam de
ildi."

Burada artk "ideoloji" yalnz bir siyasal konu ile ilgili ola
rak deil, tm toplumsal mekanizmay belirleyen "anlama'larla ilgili olarak karmza kyor. deolojinin zerinde
durduumuz bu ekseni, yani "kaba" anlamda ideoloji, "sis
tematik" ideoloji ve toplum iinde elde edilen bilgilerin bizi za
man deitike daha baka "gzlk'lerle gerelendirmesi dik
katimizi bir drdnc soruna ekiyor. Bu sorun da yle: ma
dem ki insanlann evren hakkmdaki bilgileri zaman zaman
deitirdikleri "gzlk"lere gre deiiyor, dnyada varabile
73

ceimiz bir "temel gerek" var m, yoksa btn gerekler


"gzlk" arkasndan grlmesi zorunlu olan gerekler midir?
Mannheima genellikle yaktrlan fikir onun toplum
gereklerini belirli bir devrin "gzlkleriyle" artlanm gre
li gerekler olarak grddr: "Bilen", toplum konusundaki
bildiklerini "bilenin toplum iindeki yeri'nden alglar.74
Marx da, hatrlayacamz zere, insann toplum iindeki ye
rinin dndklerini etkilediine inanyordu, ancak Marxa
gre toplum konusunda nesnel bir bilgi mmkndr. Top
lumdan yararlanamayan kii veya gruplar, toplumun dna
atlm olanlar toplumu nesnel olarak deerlendirebilme
ansna sahiptirler. Bu tek bir kii olabilir veya proletarya
gibi bir grup olabilir. Fakat Marxin anlatsnda bir noktay
ak olarak anlayamyoruz: "Nesnel" olarak kavranan toplu
mun tm zellikleri midir, yoksa zelliklerinin bir paras
mdr? Bana yle geliyor ki, Marxa gre, toplum gereklerini
nesnel olarak grebilenler bile geree Marxin "bir devrin
dncesinin snrll" eklinde bahsettii gr asndan
baktklar iin gerein ancak bir blmn grebiliyorlar.
Fakat grdkleri gerek nesnel bir gerek. Mannheima gre
mesele biraz deiik.
Mannheimn dncesinde dnya en derin anlamnda
nesnel bir yapya sahip,75 fakat insan dncesi bu derinlik
lerin ok sathnda gelien tarihsel boyutlarla ortaya kyor.
Bu anlamda bugnk sosyal alglamamzda "olgu" diye bir
eyden bahsedilemez. Ancak, insanlarn kendi gr alar
na gre birok toplumsal olgunun arasndan setikleri ve
kendi alarndan "olgu" olarak grdkleri ve toplum kuram

74 Edward Shils "Ideology and Utopia-by Karl Mannheim," Daedalus (Win


ter, 1974) s. 85.
75 From Karl Mannheim (Yaymlayan ve nsz yazan, Kurt H. Wolff, New
York, 1971) s. XXV.

74

larnda yer verdikleri hadiseler var. Bylece, dn sreci


daima bir devrin, bir kuan, bir grubun kendi alglarnn
izgileriyle snrlandrlmtr. nsan dncesi hakknda bil
diimiz bir tek ey var: insanlar eitli gr alarn hep
badatrmaya almlardr, bir "btn grmeye alma"
eilimi gstermilerdir. Uzun vadede, byle bir eilimin so
nucu olarak dnyann byle nesnel bir gerek yaps karm
za kabilir, fakat bu anda byle bir yapnn mevcudiyetini
varsayamayz.76
Mannheim btn bu anlattklarnn yalnz toplum konu
sundaki dncelerimiz iin mi, yoksa doa konusundaki d
ncelerimiz iin de geerli olup olmadn ak olarak be
lirtmiyor. Fakat, konu nemli, zira felsefe tarihinde yalnz
toplum kuramlar iin deil doa, fizik, kimya kuramlarnn
da greli olduklar ileri srlmtr. Konunun kapsam top
lum hakkndaki bilgilerimizin de snrn geiyor. Konu, bu
genel adan, yle belirlenebilir: dnyadaki doa veya top
lum olaylarn anlatan kuramlar ancak kendi zamanlarnn
dnce zelliklerini yanstan yaptlar mdr, yoksa her za
man iin geerli hakikatler mi ortaya karyorlar? Bu konu
yu anlamann belki en kolay yolu, bu noktada gemi tart
malar ksaca hatrlatmak olacaktr.77
19. yzylda bilimsel kuramn kullanlmasyla elde edilen
ilerlemeler, bu kurama bal bir dnce eklinin ortaya k
masna neden olmutu. Fiziktesi aklamalar anlamsz bu
lan, olgular aka incelemeye dikkat edildii oranda "ger
ek" dnyay kavrayabileceimizi ne sren bu yaklama
"pozitivizm" (olguculuk) ad verildi. Daha nce zerinde dur
duumuz aydnlanma devri fikirlerine kadar geri yrtlebi
len bu gr as, August Comte, J. S. Mili, Spencer gibi 19.
76 a.g.e., s. 103.
77 Bak. Mandelbaum, History, Man and Reason, s. 10-11.

75

yzyl dnrleri tarafndan sistematik bir hale getirildi.


Bu akmn zelliklerini yle anlatabiliriz:
1. Metafizik bilgi, yani gerein gzlem d bir anlatma
dayanabilecei fikri yanltr. Bilimin temeli gzlemdir. Baz
pozitivistler gzlem dnda insann alglayabilecei bir ger
ek alan olsa bile, bu tr gerekleri alglama olana olmad
iin, bunlarn, aratrma konusu olamayacak bir alan
olutrduklann belirtirler.
2. Bilgimizin geerlilii, fizik ilimler gibi daha sistema
tik bir mantksal yap gsteren ilimlere yaklatka artar.
3. Bilimsel bilgi belirli bir olgu ile bir dier olgu arasn
daki ilintiyi bir "doa kanunu" eklinde ifade edebilmektedir.
Belirli bir olgunun beraberinde dzenli olarak bir dier olgu
yu getirdiini saptayabilirsek, bu, bilgimizi ilerletmi bir bu
lutur. Bylece, ilerde olacak bir gelimeyi nce gelen bir ol
gudan karabiliriz.78
19. yzyl btnyle bu yaklamn damgasn tar. Bili
min gvenilir, kurallar ve ilemleri ak bir yntem olduu
en geni ekilde yaylan bir dnce olmutu. John Stuart
Mili gibi birinin pozitivizmi desteklemesi, bu kuramn "za
rarl ve yanl" sosyal doktrinleri ortadan kaldraca inanc
na dayanyordu.79 Pozitivizmin biyolojik ilimlere uygulan
mas Claude Bemardm 1865de yaymlanan Introduction a
lEtude de la Mdecine Exprimentale (Deneysel Tbbn nce
lenmesine Giri) adndaki eserinde savunulmu, bu akm
1870lerde Claude Bernardn rencisi olan akir Paa yo
luyla Trkiyede tp reniminde etkili olmaya balamtr.80
78 a.g.e., s. 10-13.
79 a.g.e.
80 akir Paann grlerini ifade ettii Drs- Hayat- Beeriye adnda
ki ders notlan ilk defa olarak 1894de baslmtr, fakat bu fikirlerin da
ha nce rencilerine Asker Tbbiyede intikal ettirildii muhtemeldir.
akir Paanm bu fikri Drs- Hayat- Beeriyede yle anlatlr

76

Ayrca Darwinin kuramlar da pozitivizmin damgasn ta


yordu. .
Bu ekilde sistematik bir bilim -ya da felsefe- yaps orta
ya karmak isteyenlere "sistematik pozitivist"ler diyeceiz.
Pozitivizmin 19. asrda yaylmasnn bu felsefi ekoln fikir
lerine dayanmayan daha dolayl bir kkeni de mevcuttur.
Pozitivistlerin felsefe sistemini kabul etsinler veya etmesin
ler, birok kimseler 19. asrda pozitivistler gibi dnmeye
baladlar. Bu akma da "ikincil" pozitivizm diyebiliriz. Bu
ekilde geni bir kabul gren pozitivizm, 19. asrda ok etkili
bir dnce akm oldu. Fakat bu dnce tek etkili dnce
akm deildi. Pozitivizmin karsnda insann dnya gr
nn "greli" olduu, insanlarn dnya hakkndaki bilgileri
nin bir devrin veya bir medeniyetin rn olduu fikri yeralmt. Bu fikir bazen "yumuak" bir ekilde, bazen de daha
kesin olarak ortaya atlyordu. En genel anlamnda, pozitivizme kar kan her trl kuramn aslnda tarihsel bir ek
seni olduu fikrine genel olarak "tarihselcilik" adn verebili
riz. Bu iki kart gr etrafndaki tartmalar son derece
aprak felsef analizleri gerektirdii ve son yetmi yl iin
de grkemli bir literatr ortaya kard iin, biz burada
bu konuda dnlenleri ancak en genel anlamyla yansta
bileceiz. Bu genellemenin yanltc olmamas iin de baz
tartmalar anlatmaya alacaz.
Marxm fikirleri tarihselciliin "yumuak" ekli saylabi
lir, zira Marx, bir taraftan insanlarn toplum hakkndaki bil
gilerinin iinde yaadklar devirle greli ve kstl olduuna
inanrken, dier taraftan bu kstllktan kurtulabilmenin bir
(1909): "Yalnz vaka-i uzviyye deil, belki kinatta tahadds etmekte
olan kavanin ve bilcmle asar, kuvay hikemiyye ve kimyeviyeye tabi
olup hibiri kavanin-i hikemiyye ve kimyeviyenin haricinde zuhur et
mez." Fmdkolu Z. Fahri (sie), timaiyat, nc Kitap, Metodoloji
Nazariyeleri, (3. Bas., stanbul, 1950, s. 449, Drs, s. 10dan naklen).

77

yolu olduuna da inanyordu. Bu da iki ekilde oluyordu: Bi


rincisi, baz insanlar -toplumdan honut olmayanlar- toplu
mu nesnel olarak deerlendirebiliyorlard. kincisi, doa bi
limlerinde insanlar artk tek geerli metod olan "bilimsel metod"u bulmulard ve bu metod insana doa konusunda mut
lak karsna geilmez bilgiler veriyordu. Yaknda, insanlar
toplum iinde Marxin toplum iin bilimsel metodun bir
uzants sayd "diyalektik'1 metodu kullanacaklar ve greli
olmayan gereklere varabileceklerdi. "Diyalektik metod"
Marxin 19. yzyl bilimcilerinin kulland metoda bir eklentisiydi. Hegelden ald bir yaklama gre doa ve toplumun
iindeki dinamik hareket "zt"larn atmasndan geliyordu.
Mesele, bu "zt"lar bulup onlardan sonu karmakt. Diya
lektik metod bir yana, Marx insanlarn "gerek" gerei alg
layabileceine inanyordu. Bylece, Marxin felsefesi, iinde
ayn zamanda greli ve "mutlak" unsurlar olan bir dnce
olarak karmza kyor.
Bilimsel kuramlarn ancak "greli" olarak gerei yanst
tn ileri sren ikinci kuram kmesi Rickert ve Diltheyin
fikirlerinden ve bu tartmalara girenlerden olumutu. Ha
trlayacamz zere, bu dnrler, bilimsel kuramlar iki
ye ayryorlard. Bir taraftan fizik bilimleri kmelendiriyor,
dier taraftan insan bilimlerini ayryorlard. Onlara gre, fi
zik bilimlerin yaklamlar ile insan bilimlerinin yaklam
lar bir deildi. nsan bilimlerinde "anlam" ve "zaman" gibi
unsurlar bu konularda ileri srlenleri "zaman" veya "sosyal
yap" ile greli klyordu.
Tarihselciliin nc kkeni bizzat pozitivist akmn
iinden kyor: 19. asrn sonuna doru baz fizik bilimcileri
kendi kullandklar kuramlarn ne denli genel kuramlar ol
duu konusunda pheye dyorlar. Bunun tarihsel gelii
mi de yle: 19. yzyl pozitivizminin nemli rneklerinden
biri Darwinin "Geliim" kuram idi. Gerekten, bu kuramda
78

canllar arasndaki farklarn eskiden olduu gibi "Allahn Ni


yeti" gibi bir etkiye balanmadan yalnz doa olaylarnn bir
sonucu olarak nasl ortaya kt anlatlyordu. Darwinin fi
kirleri 19. yzyln son eyreinde inanlmayacak kadar ge
ni bir etki gsterdi, her tarafa yayld, hatta birbirinden ok
farkl kuramlar desteklemek iin kullanld. Darwinin fikir
lerinde "hayat mcadelesi" ve bu kavgada doann artlarna
uyabilenlere zamann ak iinde tannan imknlar nemli
bir yer tutuyordu. rnein, insan zeksnn geliimi, bu a
dan, evreye uyabilmesinin bir rn saylmaya baland.
Fakat bir defa insan zeks byle bir adan deerlendirilince
insanlarn bulduklar bilimler iin de ayn eyi sylemek
mmknd: bilim de insanlarn evreye uyma abalarnn
bir parasdr. Bu adan bakld zaman bilim sistematik
pozitivist teoride olduundan ok daha esnek, zamann ve
meknn artlarn yanstan bir yap haline geliyordu.
Dier taraftan, balangta pozitivizmin bilgi teorisi
Condillacnkine benzer bir biimde iken, zamanla byle bir
yaklamn i tutarllk bakmndan baz eksiklikleri olduu
grld. Condillac, kullandmz kavramlarn dtan gelen
etkilerin sonucunda ekillendiini sylemiti. yleyse, bu et
kilerin kmelenmi ekli olan kavramlarmz ve kurduu
muz kuramlar "mutlak" bir gerei deil bir "kmelenme
eklini yanstyor. Bu kmelenme ekli bize bir gn "atom"
kavramn, ertesi gnse bambaka bir kavram tretebilir.
Dtan gelen ve dnya hakkndaki bilgimizi oluturan du
yum kmeleri insann iinde oluan bir kmelenmeden ba
ka bir ey deilse o zaman; 1) teki kmeleme sreci dtn
gelen duyu kadar nemli, 2) "Bilim" dediimiz ey ileride ola
bilecek olan bir olay nceden kestirmeye yarayacak kalplar
sa, bu kalplardan yalnz biri "doru" deildir: Hangi kalp
larla ileriyi kestirebilirsek bunlarn hepsine "bilimsel" adn
vereceiz. Gerekten de, zamanla, deiik temel varsaymla
79

r birbirinden farkl olan fizik sistemlerinin ortaya kt g


rlmt.
19. yzyl sonunda ve 20. yzyl banda Mach ve Avenariusun ileri srdkleri bu grler, daha sonra Henri Poincarenin fikirlerinde daha da geliti. Poincareye gre gzlem
kendi bana bir ey ifade etmez. nemli olan gzlemlerin
iinde birletirildii kuramdr. Kuramlar ise tarihsel bir geli
im gsterir ve yerlemi bir kuram bir mddet iin "doru'dur, fakat bir mddet sonra insanlarn gzlerini baz
nemli gelimelerden zorla ayrc, yanltc bir fonksiyon
grmeye balar. O zaman zararl olmaya balar.
Bizim iin nemli olan bu noktada, 20. yzyln banda
artk Diltheydeki gibi yalnz "insan ilimleri" kuramlarnn
bile "greli" sayldklar bir noktaya gelmi olmamzdr. e
itli skillerini ksaca anlattmz "tarihsel"ciliin zellikle
rini ylece zetleyebiliriz:
1. Duyu verilerinin dorudan doruya alglanmay: Po
zitivizmin 19. yzyldaki biimine gre insan nce alglar,
sonra dnr. Bylece alglama "arnm" bir etkenlik (faa
liyet) olarak dnlr. Dnce kalplarmz ona etkide bu
lunmaz. Bunun kart olan tarihselciliin bilim kuram d
ncesiz bir alglamann mmkn olmaddr. nsann etra
fndaki olaylar anlayabilmesi iin "iinden" ekillendirilmi
kalplar varsaymak gerekir. D dnya ile olan ilikimiz
dorudan bir iliki deildir, bu adan, biz ancak dnce ka
tegorilerinin bize gsterdiklerini alglarz. Bellek kalplar
mz da temel veri olduuna gre, "gerek" gerei alglamak
gibi bir ey olamaz.
2. nsan dncesinin tarihsellii: Bu gre gre her dev
re veya kltr kendi zelliini tayan bir dnya gr geli
tirir. Bir kltrden bir dierine geerken de dnya grnn
deitiini grrz. Bilgi, bylece bir "a"dan elde edilen bil
gidir, o gr asnn, o perspektifin damgasn tar.
80

3.
Gerein grelii: Felsefe uzun zamandanberi "gereki
aramaktadr. nsan belleinin tarihsellii zerinde duranlar
ise son bir "gerek'e varlabileceine phe ile bakarlar.
Marxm bu sorunu nasl zdn yukarda grmtk. Ta
rih sekilere gre gereklerin bir gr asndan deerlendi
rilmesi o kuramdan karlacak sonularn "yanl" olduu
sonucunu karmaz, ancak bu sonular gerein yalnzca bir
blmn aydnlatacaktr. Newton fizii snrl bir fizik olay
lar kmesini dzene sokar, Einstein fizii Newtonun iddet
le kar koymu olaca anlamlardan hareketle baka bir fi
zik olay kmesini anlatr.81
Diyebiliriz ki pozitivizm 19. yzylda ne kadar yaygn bir
hale geldiyse, 19. yzyln sonuna doru da "grelilik" o denli
bir etki yapmaya balamt. Bundan ilk kukulanan kimse
Gottlob Frege adnda bir dnr ve matematiki olmutu.
Fregeye gre 19. yzyl boyunca gerein greli olup olmad
konusundaki tartmalar bir noktada ak ve seik deildi:
filozoflar "kavramdan szederken bundan mantksal balan
tlar m, yoksa grgn (ampirik) ilikileri mi kasdettiklerini
ak olarak belirtmemilerdi. Fregeye gre formel "dnce
kanunlar" (yani mantk ilemlerinin kanunlar) ile "dn
me kanunlar'n, insanlarn gerekte nasl dndklerini
birbiriyle kartrmamak gerekirdi. Frege ayn zamanda
kavramlarn tarihle snrl olduklar fikrine kar kyordu:

81 Bu bilgiler ve tarifler iin bk. Eugene F. Miller, "Positivism, Historicism


and Political Inquiry," APSR (66) Eyll 1972, s. 796-817. Bu makalede
ve makalenin eletirileri olan aada kaynaklarda pozitivism ile tarih
sellik iin son derece zengin bibliyografik kaynaklar verilmitir. Bk. Da
vid Braybrooke and Alexander Rosenberg. Comment: Getting the War
News Straight: The Actural Situation in the Philosophy of Science,"
APSR a.g.e., s. 818-826, Richard S. Rudner, "Comment: On Evolving
Standard Views in the Philosophy of Science," a.g.e., s. 827-845, Martin
Landau, "Comment: On Objectivity," a.g.e., s. 846-856.

81

Her eyin nasl baladn aratrp bu adan nes


nelerin z konusunda bilgi edinmeye alan tarih ta
bii ki meru bir yaklamdr; fakat bu yaklamn s
nrlar da vardr. Her ey her an deimekte olup za
man iinde biimini durmadan deitirseydi ve hibir
ey zamann etkisinden arnm olarak eklini muha
faza etmeseydi, o zaman dnya hakknda herhangi bir
bilgiye sahip olmamz imkn dnda olur ve her ey
karklk iinde bulunurdu.82
Fregeye gre, filozoflar grgn bilimlerin bulularn bir
tarafa brakp salt ve saf "kavram"lardan karabileceklerini
aratrmaldrlar. Bir matematiki olan Frege iin bu neri
nin izlenmesi kolayd, fakat izinden giden baz filozoflar iin
bu tutum uzun vadede ok zor problemler yaratt ve bu yaza
ra gre, sosyal bilimlerin gelimesi iin zararl oldu.
Fregenin nerileri 1890lferda Bertrand Russelln mate
matik ve mantk konusundaki almalar iin bir rehber ol
du. Daha sonra yarm yzyl kadar bu felsef etki ile geliti
ve Viyanada ve ABDde nemli bir iz brakt.
Russel ve birlikte alt Whiteheadin matematik ve
mant birletirmee alma abalar 20. yzyln ban
da olumakta olan bir felsefe akmn etkiledi. Matematik
mant gerek fizik bilimlerde gerek insan bilimlerinde
kullanmaya alarak yeni bir gr ortaya karmaya a
lan bu akma "Viyana evresi" diyoruz. Bunlarn bir ks
m "mantksal pozitivizm" adnda bir yaklamla ortaya
ktlar. Bu kimselerin arasnda A. J. Ayer, M. Schlick,
Rudolf Carnap, Carl Popper, C. G. Hempel gibi dnrleri

82 G. Frege, The Foundations o f Arithmetic (Breslau, 1884), s. VII., ng.


Tercmesi Austin, 1950, zikreden Stephen Toulmin, Human Understan
ding Cilt I (Oxford, Clarendon Press, 1972) s. 55.

82

sayabiliriz.83
Bu pozitivizmi yeniden canlandrma hareketi zamanla
bilim felsefesinde ok etkin oldu. Akmn asl abas dilin ifa
delere deer balayan (yani kiisel veya kltrel tercihler
ifade eden) etkilerini ortadan kaldrmak iin objektif bir bi
lim dili ortaya karmakt. Mantn bir ekli olacak olan bu
dille gnlk dilimizin mphemlii ortadan kaldrlacakt.
Yanllara yolaan biiminin yerine nesneler arasnda iliki
leri matematiksel bir kesinlikle ifade eden bir dilin yaratl
masna gidilecekti. Bu, bir bakma, Condillacm programnn
ada bir ekli oluyordu. Gerekten de mantksal pozitivistlerin kullandklar sembolik mantk nceleri nemli felsefe
problemleri olarak grlen baz sorunlarn sama sorunlar
olduunu gsterdi. Fakat asl mesele iki noktada toplanyor
du: Bunlardan birincisi "ey"ler arasndaki ilikileri mantk
sal ifadelere indirgemek, teknik bakmdan, mantn kendi
asndan imknszd. Mantksal pozitivizmin nderlerinden
Reichenbach bunu yle ifade ediyor:
[(Geen blmde incelenen)] sembolik mantk bir
tmdengelim mantdr... Bu mantk yalnz mantksal
zorunlulukla nitelenen dnce ilemleri ile urar.
Grgn (ampirik) bilim, tmdengelim ilemlerini geni
lde kullanmakla birlikte ayrca ikinci bir mantk
biimini de gerektirmektedir. Bu mantk trne, t
mevarm ilemlerinde kullanld iin tmevarm
mant ad verilmitir.
Bir tmevarm karmn bir tmdengelim kar
mndan ayran zellik "bo" olmay, ncllerin iinde
tamad sonulara gtrmesidir. rnein, btn
83 Bir kaynak iin Bk. The I^egacy o f Logical Positivism (Peter Achinstein
ve Stephen R. Barker (Baltimore 1969).

83

kargalarn kara olduu, grlen btn kargalarn ka


ra olduu nclnn mantksal ieriinin iinde deil
dir: ncl doru, sonu yanl olabilir. Tmevarm
bvndan nceki gzlemlerin zetinin tesine gidecek bir
ey kefetmek isteyen bir bireysel yntemin aracdr.84
Gene Reichenbacha gre "tmevarm karmnn ince
lenmesi" olaslk kuram iinde yeralr, zira gzlemden tre
tilmi olan bilgiler bir kuram mmkn klabilir, fakat bun
dan ileri gidemez. Bir teoriyi kat (absolutely certain) hale
getiremez.85
Reich enbachn bu satrlar yazd zamandan beri bilim
felsefesi bir hayli geliti, fakat ileri srd grler tazeli
ini hl muhafaza ediyor. Bugnk yaklamlar ok daha
dikkatli ve bunlarn zn yle anlatabiliriz: belli bir bilim
sel kuramn doruluu ispat edilemez, fakat yanll ispat
edilebilir hatta, ok zaman bir bilimsel kuramn ne denli
doru ya da yanl olduunu anlamak bile zordur. Bu anlay
ancak zamanla ortaya kar. Lakatos bunu nemli bir fizik
deneyi olan Michelson-Morley deneyi iin ok ak bir ekilde
gstermitir.86
Bizim bu konudaki yaklammz Stephen Toulminin
Human Understanding (nsanda Bilme)87 adndaki yaptn
dan esinleniyor. Toulmine gre bilim iinde mantk zorun
luluk konusu bilimin "gerek"leri aklamasndan ayr bir
konudur. "Bilim"in gerekleri aklamas greli ve tarihle s
nrl bir ilemdir. rnein, 19. yzyl kimyasnn zellii 19.
84 Hans Reichenbach, The Rise of Scientific Philosophy (Berkeley ve Los
Angeles, 1962) s. 229.
85 a.g.e., s. 231.
86 Bak. Criticism and the Growth o f Knowledge (Imre Lakatos ve Alan
Musgrave, Cambridge, 1970) s. 159.
87 Stephen Toulmin, Human Understanding, Cilt I (Oxford, 1972).

84

yzyldaki kimyaclarn "atom", "molekl" gibi kavramlar


kullanmakta ortak bir gre sahip olmalarnda toplanyor.
Atom kavramna dayanan bir kimyay kabul etmek berabe
rinde belli birtakm grngeler etrafnda toplanan sonular
zorunlu olarak getirir, fakat 20. yzylda kimya bunun tesi
ne gemitir ve baklar "atom" ve "molekl kimyasyla gr
memize imkn olmayan yeni grngelere ynelmitir. Bu ay
r grng kmelenmelerini incelemek iin kullanlan kav
ramlar pekl birbiriyle uyumayabilir. Bunun yannda be
lirli bir bilim dal hibir zaman birbirine tamamen uymu
"paralardan olumaz. Her bilimde birbirinden ayr gelien
aratrma alanlar vardr, bunlarn birbiriyle ilikisi olduka
"yumuak" bir ilikidir, mantksal bir btn ortaya kar
mazlar. Bu paralarn bazlar birbirleriyle ters ynde bile
olabilirler. Bylece bilim bir dn giriimi (intellectual en
terprise) olarak dnlebilir. Fakat bu teebbs tarihsel
artlara gre deiedursun, bu bilim dalnn snrlar iinde
alanlarn kullandklar ilemler mantk metodlarndan ayrlamayan ilemlerdir. Belirli bir mantk ilemi ise -koyduu
ncllerin erevesi iinde- kesin sonu verir.88
Bu blmn banda Mannheim ile ilgili olarak ortaya
attmz bir sorunun, bylece modern bilim felsefesince bir
bakma "Mannheimvari" bir ekilde cevaplandrldm gr
yoruz. Fizik bilimler bile, bir adan, tarihsel bir sre iin
de gelien bilimlerdir. Ancak, burada, Dilthey ve Rickertin
fizik bilimlerle insan bilimleri arasnda yaptklar temel ay
rm zerinde bir daha durmak istiyorum. "deoloji" gibi ya
ptlarda fizik bilimlere nisbeten "gerei" daha "renkli" gz
lklerle alglamamz zorunlu klan bir zellik mevcuttur:
ideoloji, toplum konusundaki bilgi ve grlerimize dayanan

88 Toulmin, Human Understanding, s. 25, 28, 72-73, 84-85, 168.

85

bir fikir kmesidir. nsanlarn toplum konusundaki bilgileri


nin tretilmesi ise "fizik bilimlere" oranla kaba anlamnda
"mantk d" elere ok daha arlk veriyor. Bu bilgiler
toplumun bize hazr olarak verdii nyarglardan kolayca
kurtulmuyor. Fizik bilimlerde snrlayc olan "kavramsal
a"dr; toplum bilimlerinde snrlayc eler daha da derine,
baz konulardaki duygularmza, toplumun bize ocukluu
muzdan beri kabul ettirdii elere gidiyor. "Kaba anlamda"
mantk d deyiim de undan dolaydr: insanlarn duygu
mekanizmas anlald zaman, belirli baz toplumsal olay
lara ne gibi deerler baladklar belirdiinde, bunlarn da
bir "mant" olduu anlalr, fakat bu mant bilmek iin
nce mekanizmay anlamak gerekir. Tpk Arapay ren
mek iin salk verilen usul gibi: Arapa bir cmleyi okumak
iin nce anlamn bilmek gerek...
Toplum konusundaki bilgilerimizin tretilmesinde mate
matik "mantk" nisbeten az bir yer tuttuu iin, mantksal
pozitivizm toplum olaylarn aydnlatmakta az baarl ol
mu, ve bu yazara gre toplum bilimlerinin ilerlemesine ba
ya engel olmutur. Bu da yukarda belirttiimiz, mantksal
pozitivizmin "asl sorun'unun ikinci ynn oluturuyor. Zi
ra, mantksal pozitivizmin bir zellii ok "arnm", "soyut"
bir dile dayanarak sonu aramasdr. Kulland "dil tama
men sun nermelerden oluan "sembolik mantk"tr.89 Oy
sa, gnlk hayatmzda yaantmz hi de soyut olmayan
gnlk konumaya dayanr. rnein, "kapitalizm batacak
tr" ifadesinin bu soyut, matematiksel dile uyan bir taraf ol89 Bundan dolay da mantksal pozitivistler arasnda iki u belirdi: Schlick
nderliindeki grup insanlarn duyduklarndan tmn ifade edecek
olan her eyi temel veri olarak kabul ediyordu. Carnap ile Neurathin
nderlik ettikleri bir grup ise mantklarn fiziksel nesnelerle snrl kl
mak istiyordu. Bk. Bryan Magee, Modern Brilish Philosophy (Londra,
1.971) s. 50 "A. J. Ayerle konuma '.

86

madii iin sembolik mantkla ne doruluu ve ne de yanl


l ifade edilebilir. Sorun bilim felsefesinin kulland "dil"de
ifade edilemeyen ifadelerin gnlk hayatmzda nemli bir
yer tutmasndan ileri geliyor. rnein, bizi toplum hayatn
da harekete geiren "Din insan kurtarr", "Kapitalizm bata
caktr", "Smrye son" gibi fikirlerdir. O zaman bunlar fel
sefeci olduumuz iin "saymamak" toplum hayatnn nemli
bir ynn inkr etmek anlamn tayor. Bu sonucu, daha
derin ve dil olanaklarnn snrlandrd bir planda mantk
sal pozitivistlerle bir zamanlar beraber alm olan ve belki
de yzylmzn en nemli felsefecilerinden olan L. Wittgenstein grmt. Balangta sembolik mantkla doruyu sap
tayabileceine inanan Wittgenstein, hayatnn sonuna doru
felsefe problemlerinin "sembolik mantk" problemleri olarak
ortaya konmadan nce, daha tabanda olan bir dzeyde, gn
lk dilimizin -ve beraberinde getirdii yaam erevesi- ka
tnda zmlenmesi gereine inanmaya balamt. Dorothy
Emmet, Rusel, Rles and Relations adndaki kitabnda, kul
landmz gnlk dilin bizi hakikati "yanl" bir ekilde alg
lamaya gtren bir dier unsuru zerinde durmutur.90 Emmete gre, toplum hakkndaki grlerimizin ounluunun
normatif bir ierii vardr. Baka bir anlatmla "Blent Ecevit babakandr" cmlesi kendi bana deer tayan bir cm
ledir. Zira, "babakan" szc "vatandalara hizmet etmek
le ykml bir kii" anlamn ierdiine gre, "Blent Ecevit
babakandr" dediimiz zaman "Blent Ecevit halka hizmet
le ykmldr" diyoruz.
Emmetin zerinde durduu konu bize ideoloji kavramn
incelerken yeni bir kap ayor: gnlk dilimizdeki kavram
larn bazlarnn bir ahlki sorumluluk "yk" tadklarn
90 Dorothy Emmet, Roles, Rules and Relatiom ^Kurallar, Roller ve liki
ler) (Londra, 1966) s. 145 ve s. 138 v.d.

87

hatrlatyor. Szcklerimizin bu yk bazen de "duygusal"


olabiliyor. "Duygusal yk" tayan bu kelimelerin bir ksm
"yuh" kelimeleri, bir ksm da "yaa" kelimeleridir. Bir ksm
belirli bir ortamda kendinden olumlu bir yk tar: rnein
Trkiyede "bayrak", "Atatrk" gibi. Bir ksm bunun aksine,
olumsuz bir yk tar: "Rum", "Yahudi, "Vahdettin", "CIA"
gibi. Fakat Emmetin zerine parmak bast konudan daha
mhim olan bir zellik, kullandmz kelimelerin bir "dnya
gr" iinde yeraldklar ve o adan bakld zaman ok
nemli bir toplumsal fonksiyon meydana getirdikleridir. n
sana etrafndaki kinat alglamaya yarayan bu "gr e
"kltr" diyoruz ve kltrn olutuu paralara da "simge"
diyoruz.91 "Simge'ler bize toplumun iki alannda rehberlik
eder, birincisi "bilgi"lerimizi sistematikletirmemizi mm
kn klan bilisel ereveyi salar: "zm"le "bac"y birbi
rinden ayrmamza yarar; ikincisi, ahlk ve duygusal haya
tmza bir dzen verir: "hrsz' "aziz"den, "iyi"yi "ktu'den
ayr tutmamz salar. imdi bu konuyu ele alalm.92

91 Kltr kavram iin bk. Fred W. Voget, "The History of Cultural Anthro
pology," Handbook o f Social and Cultural Anthropology iinde (John H.
Honigman, Chicago, 1973) s. 1 v.d.
92 Burada konuyu basitletirebilmek iin bir nokta zerinde durmadm:
toplum iinde oluan "anlamlar" herkes iin tamamen ayn deildir.
Bunlar bir skala zerinde deiir. rnein "Atatrk" Trkiyenin btn
vatandalar iin ayn anlam tamaz. Okullardaki "Atatrk" kylnn
evindeki, son zamanlara kadar "padiah" kavramnn armlarn be
raberinde getiren "Atatrk'le bir deildir. Bu anlam farkll imkn ve
vurgunun zaman zaman deiebilmesi sosyal deimeyi mmkn klan
toplum zelliklerinden biridir. Bunun iin bk. Ernest Gellner, "Concepts
and Society" in Sociological Theory and Philosophical Analysis (Dorothy
Emmet and Alasdair Macintyre, New York, 1975) s. 115-149.

B l m III

Bilgi, sembol ve kltr

BUNDAN nceki blmde, Dorothy Emmetin fikirlerinden


bahsederken, toplumsal eylemi ortaya karmakta ok nem
li bir fonksiyon gren baz kelimelerin deer armlar "ta
dklarn" grmtk. Bu bulgu aklmza yle bir soru ge
tiriyor: Acaba kullandmz kavramlarn hangileri bu ekil
de "ykl" kavramlardr? Bunu da anlamak iin Simgesel
(sembolik) sosyolojinin baz ynlerini gzden geirmemiz ge
rekecek.
Bir kere Trkiyede genellikle zerinde durulmayan bir
noktay ele alalm: "simge ile "iaret" arasndaki fark.93
"aret" toplum iinde kullanlmakla beraber anlam ntr
olan bir soyutlatrmadr. Asfalt yolun zerinde baz yerler
de, tarlalardan hayvanlarn birden otomobil srcsnn
93 Bu fark iin bak.: Beattie, Other Cultures (Londra, 1964) s. 69. Bu b
lmde Beattie, s. 65-77den zellikle yararlanlyor.

89

karsna kmas ihtimali karsnda, onu uyarmak iin yol


kenarna ereve iine bir inek resmi koyarsak, bu bir "iaret"tir: bir inein mevcudiyetinin yerine geen "inek"le e an
laml bir simgedir. Krmz trafik bir iarettir. Fakat k
zl ihtill bayra bir "iaret" deil bir "simge"dir; bu bayra
n beraberinde getirdii birok kark ve uzantl arm
lar vardr. Bazlar iin bu bir sevin vesilesidir, bazlar iin
hzn. Mill bayrak bir iftihar, sevin ve katlma simgesidir,
beraberinde bu armlar getirir. Bylece, toplum iinde
kullandmz tm kavramlatrmalar bu iki ana grup iine
koyabiliriz. Bunlardan bir ksm "iaret"tir, bir ksm "simge"dir. Toplumsal hayatmzda kullandmz kelimelerin b
yk bir blm "simge" tipindedir. rnein "parti", "ilerici
lik", "din", "Kbrs" gibi. Bunun yannda, iaret niteliini ta
yan baz kelimeler de zaman zaman "simge" olabilir:
"emek", "toprak", "deniz", "ufuk" gibi.
Demek oluyor ki, insanlar yaadklar ortam algladk
lar zaman onu tarafsz bir armla deil, ok zaman ta
rafl bir armla nitelendiriyorlar. "Kuran" kelimesi yal
nz bir kitaba deil "mukaddes" bir kitaba arm yapar.
"Vatan" yTnz toprak parasnn tarifi deildir, "ahlk" bir
yk tayan bir kelimedir. simler iin bu daha da geerlidir: rnein Rusyada Lenin yalnz 1870-1923 arasnda ya
am bir siyas lider deildir. O, ayn zamanda "rm
arlk Rejiminin Tasfiyecisi", "Sovyet Genliinin Rehberi",
"Felsefede Esiz Bulularyla Yol Gstermi Bir Dnr'dr. Rusyada Lenin ad kullanld zaman beraberin
de bu armlar getirir.
Belirli bir toplumun yapsal "ekli'ni devam ettirmeyi
salayan unsur, bu toplulukta yaayan herkesin banda ta
d bu gibi simgelerden oluan daarcktr. Simgeler nesil
den nesile insanlara ayn toplumsal davranlarda bulunma
y retir. rnein "katil" szc beraberinde daima "nefret
90

edilmesi gereken bir insan" arm ile beraber gelirse, "ka


til" szc kaldka "katile kar nefret" messesesi de ka
lacaktr. Bu adan bakld zaman "kanun" dediimiz top
lumsal olaym toplumu ayakta tutan bir "simgeler sistemi"
olduu grlr.
Yukarda anlatlanlardan anlalyor ki, dnyay algla
dmz zaman Marxn ve Freudun taktmza iaret ettik
leri gzlklere -grup veya igd gzlne- bir yenisini ila
ve etmek gerek: "Simge" sistemi gzl. nsanlar bilgiyi "tabiat"tan almazlar, toplumdan alrlar ve toplumdan alman
bilgi ekillenmi bilgidir. Geleneksel toplumda anne ocuu
na "padiah 'tan bahsettii zaman, o simgeyi gereken "hr
met" arln vererek intikal ettirir, bugn de baba "dev
let"! and zaman ayn armn olunun dncesine ge
mesine dikkat eder.
nsanlarn simgeler araclyla kurduklar toplumsal ile
tiimi derinliine inceleyen ilk dnr grubu "sembolik etkileimciler" adyla tannan bir gruptur. Bu grubun iine,
tm gr alar bakmndan, birbirleriyle yakn ilikileri
olmayan G. H. Mead (1863-1931), Emst Cassirer (18741945), Jean Piaget (1896- ) gibi kimseler girer. Bu d
nrlerin ortak taraflar insanlarn alglarnn Condillacn
felsefesinde olduu gibi yalnz d ekenlerin sonucunda deil,
bir "simgeletirme" sreci sonunda ortaya ktn ne sr
meleridir.

A - Simge, renme ve bilisel evren


Bylece, simgenin toplumsal hayatmzda adan nemli
olduunu anlyoruz: renme sreci bir yerde simgeye bala
nr, simgeler birden ok kimsenin paylat bir "toplum ha
ritas" oluturur, simgeler toplumsal eyleme iten baz ar
mlarn taycsdr, simgeler bu adan "ykl" simge (con91

densation symbols) olarak alr.94


Bugn renme safhasnda "simge'nin nemli bir yeri ol
duu anlalm. renmeyi simgesel bir sre olarak gren
ler de, renme teorisine artk Condillacn renme teorisin
den olduka farkl bir ekilde yaklayorlar. Jerome S. Bru
ner ve Jean Piaget gibi psikologlara baklrsa renme sre
ci, hi de dostumuz Condillacn anlatt kadar basit deil.
n san,kafas zerinde ekiller izilen bir balmumu deil. Za
ten Marx, kendisine zg sezgisiyle bunu ok nceden gr
mt. Bundan birinci blmde bahsetmitik. Bugnn
renme teorilerine gre Condillacm fikirleri ocuklarn belki
en ilkel renme kademeleri iin geerli olabilir, fakat, o
cuk, gelimesinin belirli bir aamasnda "simgeleme" ad ve
rebileceimiz yeni bir retim dzeyine giriyor. Bu dzeyin
zellii ocuun etrafndaki drtleri "resim" halinde bey
ninde tekilatlandrabilmesidir. Bundan sonra da ocuun
bilgileri arttka, bu simgesel "demir'in etrafnda toplanr.
Bruner kendisinin de gelitirdii bu teoriye Piagetin kat
ksn yle anlatyor:
Piaget (sensorimotor) zeknn birinci ksmndan
bahsederken, onu, eylerin dnlmekten ok bera
ber yaand bir devre olarak tanmlar. Zeknn bu
aamasn tek ynde oluan ve her biri zel karakter
ler tayan [fixed], her biri bir eyleme bal bir statik
imaj silsilesine benzetir.95

94 Edward Sapir "Symbolism", Encyclopaedia o f Social Sciences (New York,


1934) s. 492-495.
95 Jerome S. Brumer, Rose R. Olver ve Patricia Greenfeld; Studies in Cog
nitive Growth (New York, 1966) s. 7.

92

Bruner, Piagetnin bundan sonraki aamayla ilgili bulgu


larn yle zetler:
"konik tasavvur, tasavvurlarda ikinci bir aama
dr. Bu, ocuk dnyay eylemden bir dereceye kadar
bamsz olan bir imge veya mekn emasyla tasav
vur edebildii zaman belirir. Birinci yan bitirmekte
olan ocuk bu ii yapmakta yolalmtr.96
Bruner kendi bulgularn yle anlatyor:
"Tasavvurun gelimesinde arlk verilen unsurlar
zaman zaman arpc bir ekilde deiir. nceleri, bir
ocuk, dnyasn o dnyaya hakim olmak iin kullan
d adetler (habitual action) asndan bilir. Zamanla
aksiyondan az ok bamsz bir imgeler daarc ile
tasavvur etme teknii buna ilve olur. Yava yava bu
na aksiyon ve imaj dile geirmeyi mmkn klan yeni
ve kudretli bir metod ilve edilir. Bylece (enactive) ve
(ikonik) sistemlere bir ncs, hadiseleri kendine
zg bir ekilde tasavvuru mmkn klan sembolik
sistem ilve edilir.97
Bylece, nce dolaysiyle dokunduumuz bir konuya geli
yoruz: "Dil" de kendi bana bir "simgeletirme" ilemidir ve
simgesel sistemimizin esasn tekil eder. Bunun da -gene
daha nce zerinde bir miktar durduumuz gibi- ideoloji ile
ve bilginin kltrel ekillenmesi ile ok yakn bir ilgisi mev
cut... Konuyu belki en ak ekilde Alman dnr Wilhelm
von Humbold -daha 19. asrn balarnda- ortaya koymutu.
96 a.g.e., s. 21.
97 a.g.e., s. 1-2.

93

Humbolda gre "insan, bir dereceye kadar, hatta denebilir


ki, mnhasran, d evresini dilinin o evreyi sunduu gibi
yaar."98 Humbolda gre, bylece, simgeler dnyasn bir te
mel unsur, dil unsuru belirler.
Bu ipularn 20. yzylda iki Amerikan antropologu, L.
Whorf ve Edward Sapir sistematik olarak deerlendirmeye
baladlar. 1940 ylnda Whorf konuyu u ekilde anlatyordu:
"... Her dilin iinde mndemi [the background lin
guistic system] sistem, yani gramer, fikirleri ifade et
mek iin bir iletici ara olmakla kalmaz. Daha dorusu
udur: dil kendi kendine fikir ekillendirir, kiinin d
n faaliyeti, alglarnn analizi, fikir daarcnda ta
dklarnn sentezi iin bir program ve rehber salar.
Fikirlerin meydana gelii -eski tabirle- tamamen ras
yonel, bamsz bir sre deil, fakat belirli bir grame
rin parasdr ve gramerler aras farkllklar az olabil
dii gibi ok da olabilir."99
Whorfun verdii ipularnn arkasndan giden ok oldu,
fakat dille davran arasndaki iliki pek ak bir ekilde or
taya kmad. Oysa bunun olduka basit bir izah mevcut:
sosyal psikologlar "kltr" kavramn "iinden anlayarak"
kullanmadklar iin, Diltheyin altn izmeye alt bir
metod hatasna dmlerdi: aralarndaki pozitivistler iin

98 Zikreden J. A. Fishman, "A systematization o f the Whorfian hypothesis,"


Culture and Cognition iinde (J. W. Berry ve P. R. Dasen, Londra, 1974)
s. 63.
99 a.g.e., s. 74, B. L. Whorf, "Science and Linguistics," Technological Re
view, 44 (1940) s. 229-231, 247-248den. Bu konuda en yeni grlerin
bir sentezi iin Bk: Aron V. Cicourel, Generative Semantics and the
Structure of Social Interaction, Cognitive Sociology iinde (New York,
1974) s. 74 v.d.

94

bir kltr anlamak (Verstehen) nemli olmamt. "Behavio


rism" ad verilen bu psikolojik basitletirmeye gre, nemli
olan insanlara tesir eden d etkenlerdir. Bu etkenlerin orta
ya kard sonuca baklr. Arada kiinin bu etkeni kendine
nasl malettii, nasl yorumlad nemli deildir. Bundan
dolay birok psikolog belirli bir d etkenin o kltrde yaa
yanlar iin tad anlamlan sistematik olarak karmt.
Aslnda, dilin kavramsal yetimize verdii biim konusu d
nceye etki eden unsurlardan ancak birine deiniyordu.
Dilcilerin ve psikologlarn ihmal ettikleri sembollerin deersel "yk" tamas ok daha dorudan insan etkileyen bir
unsurdu. Bu "yk 'lerle bir dereceye kadar psikolog Osgood
ilgilenmi,100 fakat o da inceledii kavramlar bir kltrn
btn iinde tad anlama balayamamt. Bulularn
gerek gnlk hayatn deney olarak yaanmasyla ilikilendirememiti. zellikle kltr antropolojisinin katklarndan
insanlarn d alemden gelen etkileri ancak simgesel daar
cklarnn verdii deerlere "vurduktan" sonra, onlar deer
lendirdikten sonra harekete getiklerini anlyoruz. Bundan
dolay da toplumsal davran anlayabilmek iin, simgeleme
nin kltr erevesi iinde nasl altn aratranlar, Os
good gibi psikologlardan ok daha ilgin sonular elde etme
ye baladlar.
Son yllarda bir kltr anlamaya alan iki akm, ba
his konusu ettiimiz 19. yzyldan kalma, kaba ve yanltc
pozitivizm ve behaviorismi bir dereceye kadar yeni bir yne
evirebilmitir. Bunlardan biri psikolojide "emik" yaklamla
"etik" yaklam arasnda bir ayrlk gren ekol, dieri sosyo
lojide "etnososyoloji" olarak bilinen yeni daldr. Birinci akm
da insan davrannn "her toplumda geerli" saylan ynleri100 Bak. C. E. Osgood, G. Suci, and P. H. Tannenbaum, The Measurement of
Meaning (Urbana, 1957).

95

ni incelemeye insan davrannn etik yn denmitir. Belli


bir kltrn gereklerine gre ekillenen zel toplumsal dav
ran unsurlarna da emik yn deniyor.101 Buna benzer bir
yaklam da etnososyoloji veya etnohilim ad verilen alma
larda grlebilir. Etnobilimin ana tezi u: "Bir kltrn ince
lenmesi, bu kltrn yerlilerinin snflandrma ve kavramlatrma sistemlerinin kefedilmesiyle ilintilidir ve kltre a
priori (ncel) kavramlatrma modelleri yaktrlmamaldr."102 Bahsettiimiz sosyal bilimciler, Alman filozofu Ernst
Cassirerin 1920lerde ve 30larda kan eserlerini daha ya
kndan izleselerdi, bu hakikatlere ulamak iin bu kadar
uzun beklemezlerdi. Cassirer, daha 1920lerde eserlerinde
insan bilgisini temelde ilkel topluluklarda "mitos dncesi"
biimini alan simgesel bir srece balamt. Daha sonra,
Cassirer, Devletir Mitosu, nsan zerine Bir Deneme 103 adl
eserlerinde bu fikirleri daha geni bir kitleye sundu. Geri
Cassirere gre ada bilimle mitos uyumsuzluk halindedir,
fakat bu filozofa gre yaammzdaki mitik (mitosu) unsur
hl ok nemlidir.
Sembolik daarca birinci derecede nem veren d
nrlere gre simgelerin fonksiyonu yle: insanlar iinde ya
adklar toplumu karmakark, anlalmas zor buluyorlar
ve olgularn daha basite indirgemek zorunluluunu duyu
yorlar. Toplum da kendilerine hazr bir simge dizisi vererek
bu eilimlerini karlyor. Zaten, daha nce grdmz gibi,
simgeye balama insan beyninin alma tarzna, renme
srecine uygun bir zm. Toplum hayatnn simgesel ieri
101 H. K. Rorrmey ve R. G. DAndrade, "Cognitive Aspect of English Kin
terms, Transcultural Studies in Cognition American Anthropologist 66
iinde (1964) II. Bl. s. 3, burada Culture and Cognition, Giri, s. 16dan.
102 a.g.e.
103 Ernst Cassirer, The Myth, o f the State (New Haven, 1946); Are Essay on
Man (New York, 1946).

96

ini destekleyen yn, insann doal olarak iinde yaad


toplumla ilgili olaylar bildii nesnelerin zelliklerine bala
mas, soyutlamalarn bile somut rneklere gre yapmasdr.
Sokaktaki adam "mesafe'yi deil "arn', "arl deil "kilo"yu bilir. Onun iin "devlet" bir jandarma onbas veya
kaymakamdr. Devlet"in niteliini uzun teorik aklamalar
la anlatmak, bilgilik taslamayan sokaktaki adam iin ok
"hava"da kalr. Vasat vatanda -ve Trkiyede bu bilhassa
geerlidir- evrenini bir "felsefe" haline getirmez: Onu bir hi
kye, bir fkra, kssadan hisse olarak hatrlamay tercih
eder, elle tutulmas zor toplum zelliklerini de gzle grl
mesi mmkn "simge"lere balar. rnein, beraber retim
yapan, ayn yerde yaayan, erkekleri beraber ava kan ilkel
bir grup dnelim. Bu insanlar birlik halindedir, fakat bun
larn birlii grubun iindeki insanlara nasl bildirilsin ve ha
trlarda kalmas nasl salansn? O topluluun hayatnda
nemli olan bir eyi, bir nebat veya bir hayvan simge ola
rak, "totem" olarak kullanmak yoluyla. Fakat bunun yalnz
ilkel topluluklar iin geerli bir sre olduunu sanmayalm.
Herhangi bir toplulukta "ortak yaam" kavramn simgele
yen elere rastlanr. Belirli bir kyde kullanlan yeldirme
lerdeki rnt, o kyn btnln simgeler, bu birlik ba
ka bir dzeyde "bayram" veya "milli mar" gibi bir simge ile
simgelenir. Gene siyasal sistemin ne olduunu toplum iin
deki kimselere anlatmak, baz kimselerin idareci rolnde,
baz kimselerin de idare edilen rollerinde bulunduklarnn
altn izmek iin derhal bir simgeye bavurur, "toplum bir
insan vcuduna, benzer" deriz. Bu, gerekten de, ortaada
siyasal yetkileri eli1 de toplayan toplum katnn kalcln
anlatmak iin ok kullanlm bir simge. Bylece, insanlarn
daima bir siyas nderler grubu tarafndan yneltilecekleri,
yneltilmeleri gerektiini, halka kolay anlalr bir ekilde
aktarm oluruz. Zira, "toplum insan vcudu gibidir" deyince
97

arkasndan da u dnce gelir: tpk insan vcudunda oldu


u gibi toplumda bir "ba" gereklidir ve emirlerin "ba tara
fndan verilmesi gerekir. Yoksa kollar "ba"a kumanda eder
se, o zaman vcudun dier uzuvlarnn ihtiyac yerine getiril
meyecektir. Ancak "ba" btn ihtiyalar koordine ederek,
btn uzuvfara hakkn verir. Toplum hayatmzn kkeni
ne bakarsak, belirli bir deerler erevesine gre yneliimizi
mmkn klan ey, kafamzda tadmz buna benzer sim
geler daarcdr. Simgelerin bu merkez nemi, simgelerin
toplum iinde drt nemli i yapmamz mmkn klmalarn
dan ileri geliyor. Bu ileri yle tanmlayabiliriz: dnyamzn
iindeki nesneleri snflandrma, yaadmz toplulukta
nemli tutulan deerlerin neler olduunu hatrlatma ve onla
ra uymay zorlama, bu deerleri ierme, baz hislerimizi bo
altma ve aa dkme, son olarak da bilisel evren kurma.

Snflandrma
Etrafmzdaki alemi snflandrmadan yaamamz mmkn
deil. u grdm prl prl parlayan, koyu lacivert renkte,
dikenli alnn iinden gzken kk tomurcuk, brtlen
galiba, kuku duymadan yiyebilirim. Fakat u alnn ze
rindeki krmz tomurcuun zehirli bir meyva olduunu bana
rettiler. Onu brtlenle e tutarsam lrm. Bylece
meyvalan ikiye snflandryorum: zehirli, zehirsiz. Bunu o
cuklara retmek istesem, okulda meyvalardan birini gste
rerek "zehirsiz", dierini de gstererek "zehirli" diyebilirim.
Fakat bundan da iyi bir yol var. Krmz meyvalarn zerin
de bir kurukafa ve apraz iki kemik tayan bir ienin iin
den gsterirsem, daha uzun sren bir etki yaratrm. Kelle
ve kemikler "lm'u simgeliyor, fakat szckten daha ykl
bir anlamda simgeliyor. Bu simgeleme benim yarattm ve
benim aklmla ortaya koyduum bir simgeleme, fakat yaa
98

dmz toplumlarda binlerce "hazr" simge var. Bunlar zaten


toplum iinde yaayan, srekli olarak kullanlan simgeler.
Yaamak, bir anlamda bu simgeleri kullanmak demek. Top
luma tretilmi, kullanlmaya hazr olan bu simgeler arasn
da nemli bir tr "kelimeler"dir. "Dil" bir simge sistemi ola
rak bize dnyay alglamay mmkn klyor. "Zehirli" - "ze
hirsiz"; "kayk - otomobil" - "uak"; dn-bugn"; "okul" - "fab
rika"; "pilav" - "rosto" - "trl", kullandmz btn bu keli
meler dnyamzda birbirinden ayrlmas ok zor olan olgula
r, onlarn etkilerini, geceyi, gndz, imei, frtnay, do
umu, lm anlalabilir birer hadise haline getirir; olgula
rn doal karkln bir sraya koyar. Kltrleraras fark
lar, belki en temel dzeyde dillerin kavramsal vurgularnda
ki farklarda grmek mmkn.
Dilin snflandrma fonksiyonunun eitli toplumlarda
nasl deiiklik yaratacan kolayca grebiliriz. rnein, Eskimolarn kar ve souk ve bir dereceye kadar da denizle ilgili
geni bir szck daarc mevcut; fakat kum iin byle bir
imknlar yok. Bedevi Araplarda ise evrelerini saran kum
iin, nemli bir tat aralar olan deve iin veya nemli bir
besin maddeleri olan hurma iin deiik eanlaml szckler
mevcut. Her iki toplum da kendi evresi iin nemli olanlar
isimlendirmi, yaam iin en nemli olanlar daha da derin
liine giderek ilemi. Bu rnekte dilin snflandrma fonksi
yonu ak, fakat bu kadar ak olarak belirmedii durumlar
da var. Yunancada kullanlan "flo-timo" kavram iin Bat
Avrupa dillerinde bir karlk yok. Bir nevi "kabaday, "eli
ak", "erefli" karm bir kavram. Deiik toplumlarda ay
n nesnelerin deiik anlamlan snflandrma iinin ne kadar
tm kltre bal bir ilem olduunu gsteriyor. Bizim iin ve baka birok toplum iin- "buday" gdann ta kendisidir.
Fakat Dou Asya iin bu byle deil. II. Dnya Savandan
sonra ABDnin Dou Asyada datt retim fazlas buday,
99

Dou Asyann birok yerinde hi de baarl bir ekilde da


tlamamt. Alna ramen Dou Asyal gda olarak nce
"pirin! dnyordu. Ona gre buday bizim gzmzdeki
keiboynuzu gibi bir eydi. Gene, Hindistanda bir Hindu yambanda duran inei kesmektense lmeyi tercih eder. nek
"gda" deildir. Toplumlararas kavram "evrilmezliinden"
kan sonularn daha da belirsiz olduu durumlar da olabili
yor. rnein, ABDde bir kimsenin belirli bir fikre katlp ka
tlmayacan belirleyen skalalar gelitirilmitir. Denee so
rulur: Bu fikri ok doru mu buluyorsunuz, bir dereceye ka
dar m doru buluyorsunuz, ne doru ne yanl m buluyor
sunuz, bir dereceye kadar yanl m buluyorsunuz, yoksa ta
mamen yanl m buluyorsunuz? Iskala aslnda ngilizceden
tretilmi, Trke en yakn bir tercmesinin yaplmasna a
llm. Uygulamada anlalyor ki, Trkiyedeki denekler
iin "ok doru" veya "ok yanl' n tesinde de kullanlan bir
snflama var: "Pek ok" ve "pek az". ABDli denekler bu ay
rm yapma ihtiyacn duymuyorlar. Trkiyede "pek ok" ve
"pek az" kullanlmazsa deneklerin gruplamas tam .olarak
ortaya kmyor.104
zetle, snflandrma, simgeler zerine kurulu ve top
lumdan topluma deien bir ilemdir. Bunun tesinde, belirli
bir kltrn iinde her grubun kendine gre bir snflamas
vardr. rnein, 1975 yl Ocak aynda Ankarada konutu
umuz bir renci, renci derneklerini "militan" yani eylem
ci, ve "kitle, yani daha ok mnakaa ve mzakere dernek
leri olarak ikiye ayryordu. Bu renci kitlesinin kendi zel
yaantsnn ortaya kard ve bu ereve iinde anlam ka
zanan bir snflandrmayd.

104 Hacettepe niversitesinden Dr. Doan Ccelolunun baslmam bir


aratrmasndan.

100

Bir toplum haritas olarak simge: kltr 105


Toplum iinde anlaml simgelerin btnne toplumun sim
geler sistemi veya kltr adn veriyoruz. Burada "btn"
kavram zerinde biraz daha durmamz yerinde olacak. Sim
geler sisteminin bir "btn" tekil ettiini sylediimiz za
man unu kastediyoruz: Bu sistemin iindeki anlamlar az
ok birbiriyle uyumu haldedir. rnein Trkiyede, klt
rmzn bir blmnn "vatan", "bayrak", cengaverlik", "ce
saret" kavramlar etrafnda kurulmu olduunu syleyebili
riz, bundan da tabi olarak "ordunun toplum iinde nemli
bir yeri olacan karabiliriz.
Bir kltrn tm iin de byle bir btnleme dn
lebilir. Fakat bundan da daha nemlisi udur: kltrn b
tn elerin toplamndan baka, onlarda olmayan nitelik
lerle ortaya kan bir dizge olarak grlebilir. Osmanl toplu
mu slm dininin, askerce yaamn, devlet ynetimi konu
sunda zel bir biimin toplamndan baka bir varlk olarak
grlebilir. Btnden bunu anlyoruz.
Kltr btn fikrinin beraberinde getirdii bir dnce
birden ok kltr olduudur. rnein, Zululann kltr ile
Trklerin kltr ayn zellii gstermez. in kltr Japon
kltr ile bir deildir. 20. yzyl Fransz kltr ngiliz
kltrnden nemli noktalarda ayrlr. Burada bir soru he-

105 Toplum haritas kavram iin bk. E. D. Tolman, "Cognitive Maps in Rats
and Men", Psychological Review 55 (1948) 189-208; A. F. C. Wallace Cul
ture and Personality (2. bas., New York, 1970) fakat benim buradaki
kullanm daha ok "reprsentation collective"den esinlenmi. Bk. Emi
le Durkheim, Les Formes Elmentaires de la vie Religieuse (Paris, Pres
ses Universitaires de France basks, 1968), s. 604. "Car une socit nest
pas simplement constitue par la masse des individus qui la composent,
par le sol quils occupent, par les choses dont ils se servent... mais avant
tout, par lide quelle se fait delle mme." Gene bk. Steven Lukes, Emi
le Durkheim (Londra, 1973) s. 440.

101

men karmza kyor: Acaba her kltr insana baka trl


dnya grleri vermez mi? Veriyorsa o zaman ideoloji prob
lemimizi yakndan ilgilendiren bir sorunla karlam oluyo
ruz. 1936 ylnda, Gregory Bateson Naven ismindeki eserin
de, topluluklarn kendilerine zg bir "bilisel stilleri" (dn
yay alglama ekli) olduunu sylemiti: acaba bu doru
mu? imdiden ifade edelim ki konu tam olarak bugn bile
aydnlanm deil, fakat Bateson hakl bulanlar her gn o
alyor. Biraz da bu konuyu inceleyelim.
Marx, insanlarn belli bir sosyal grubun iinde "gml"
olduklar iin, dnyay bu grubun karlar asndan gre
ceklerini sylemiti. Bunun doru olduuna phe yok.
Freud insanlarn dnyay igdleri ile ekillendirdiklerini,
dnyay kendi tutkular asndan grdklerini anlatmt.
Bunun da doruluunu gsteren rnekleri gzden geirdik.
Bunun yannda, dnyay alglamada "yanllk yaratan n
c bir srele karlamtk, hatrlarsnz. Kuhna gre bilim
adamlar dnyay en ok deer verdikleri bilimsel kavramn
iinden gryorlar. rnein, Newton fiziine inanyorlarsa,
dnyay Newton fiziinin kuramlar iinden grecekler. Bu
kuramlarn eksikliini ifade eden farkl grleri kabul et
meyecekler. Dnyay Einstein fizii asndan gryorlarsa,
bu kuramn savlarna gre deerlendirecekler. Bilimciler,
bylece Kuhna gre dnyay kendi " ekollerinin ortaya
kard kalplarn iinden gryorlar. Galiba bu "yanl"lk et
kenini de kabul etmek gerekecek. Zira "bilimsel"liin ne de
recede bir "ekol" meselesi olduu, bilimcilerin eksikliklerini
gsteren yeni teorilere ne kadar kar geldikleri tarihsel
aratrmalarla saptanm. Fakat Kuhnun bize anlattklar
nn bilim adamlar dzeyinin tesinde de etkili olduunu bi
liyoruz: insanlar, genel olarak, etraflarndaki dnyay bir
"kalp" iinden alglarlar. Buna bir "model" de diyebiliriz. Bu
model bir nevi "harita" fonksiyonu grr: karlalan hangi
102

olaylarn "olumlu", hangilerinin "olumsuz" saylacan gs


terir. Mesela burjuvazinin dnya haritasna gre almak,
kazanmak, didinmek "iyi"dir. Tembellik, aylaklk, servetini
arttrmaya alacana servetini tketmek "ktu'dr. Tr
kiyenin kk tara ehirlerinin deerlerinde bakalaryla
iyi komuluk ilikileri devam ettirmek, byklere hrmet et
mek, dindar olmak "iyi"dir, Mslman olmayanlar taklit et
mek, "mahalleden kopmak" "ktu'dr.
Her ne kadar yukarda gerekleri bize yanstan szge
de birer hakikate iaret ediyorsa da, nn de "yaya kald
" bir nokta var: alglamaya tesir eden bu unsurlar belki her
toplumda mevcut, fakat her toplumda ayn ekilde alm
yor.106
rnein, Marxin sosyal snflarn nasl kendine zg al
glama ekilleriyle ortaya ktklar fikrini alalm. 19. yzyl
da Avrupada bunun nasl altn grmek mmkn, fakat
19. yzylda Fasta bunu izlemek mmkn deil. Sebebi de
u: 19. yzyl Fasnda Marxin bahsettii sosyal snflarn ei
snflara rastlanmaz. Hatta Fasn sosyal tabakalama siste
mine baklrsa bunun uzaktan dahi 19. yzyl Avrupas ile
bir ilgisi olmad grlr. Marx, bunu biliyordu ve Asya tipi
retim tarz adyla bilinen bir teorisinde konuyu ele almaya
almt.107 Gene Freudun teorisine bakarsak ayn sonucu
elde edebiliriz: belki tm toplumlarda kiilik "id", "ego" ve
"sper ego" mekanizmasyla teekkl ediyor, fakat bu meka
nizma deiik toplumlarda deiik ekiller alyor.
Son olarak, deindiimiz "harita"lan ele alrsak, burada
106 Milletler plannda da "Dnya Haritalar deiiktir. U. Dnya Harbinde
Hitlerin "Germen rknn medeniyeti misyonu" kuram herhalde mt
tefiklerin "demokrasinin misyonu" eklinde zetlenebilecek toplum hari
talar ile bir deildi.
107 Bk. Sencer Divitiolu, Asya Tipi retim Tarz ve Osmanl Toplumu (s
tanbul, 1967).

103

da "toplum harita"larnm yalnz toplum btnlerinde deil,


toplumun iindeki alt gruplar iinde de ortaya ktn gr
yoruz. Bir toplum aslnda eitli "haritalardan" oluuyor, fa
kat bu "harita"lar arasnda geni akma alanlar var. rne
in, bir "toplumsal deime" haritas alalm. Marxlara gre
toplumun deiiklikleri belli bir srece gre olur, nce tekno
loji deiir, sonra "retim tarz", sonra da "retim ilikileri".
Marx "harita" birok toplumlarda yalnz bir aznln "harita"sdr, fakat, buna ramen Marksistler o toplumdad kii
lerle gnlk iletiimlerini kurabilirler. 15. yzyl Maribli
Arab filozof ve tarihi bn Haldunun da bir deime teorisi
vardr, bu teori toplumsal deimeyi Marksist teoriden ba
ka ekilde anlatr. nce ehir d yaayan bir kabile ehir
deki bir slaleyi devirir. Bunu yapmasn mmkn klan ka
bilenin inan birliidir. Kabile balan yeni bir slale kurar.
ehir hayatna alr, lkse dalar, birletirici unsurunu yiti
rir ve yeni bir kabileye "yem" olur. Bu fikir de bn Haldunu
tutanlarca nemsenmiti. Kendi toplumunda herkes "bn
Haldun'cu deildi. Fakat bn Haldunun kendini ciddiye al
mayanlarla da paylat ortak kltrel anlamlar vardr.
Toplumlararas farkllktan neyi kasdettiimizi bir defa
daha belirtelim. Batda bir endstri toplumu iinde yaar
sak, bir bakma dnyay iinde bulunduumuz snfn asn
dan alglarz; fakat Afrikal bir kabile olan Yaklerden isek,
dnyay iinde bulunduumuz "ya grubu" asndan algla
rz. Japonyada yaarsak dnyay iinde bulunduumuz "di
key" grubun asndan gryoruz.108 13. yzylda Konyada
esnaf ileri gelenlerinden biri olarak yaasaydk, dnyay bir
"ftvvetname'nin koyduu kurallar asndan deerlendire
cektik, 1930larda renci olarak bir Trk niversitesinde

108 Bk. Chie Nakane, Japanese Society (Londra, 1973).

104

yaasaydk, dnyay Atatrkln Batclk ve Batya ye


time anlay iinden alglayacaktk. Dnyay alglamakta
"ego' muzun bir rol varsa bu alglamada egonun etkisi 19.
yzyl Viyanasnda baka, 1975in ininde baka olacak.
Demek oluyor ki, btn toplumlardaki insanlarn ortak
sayabileceimiz davran kkenleri var, fakat bunlar temel
de birbirine benzemekle birlikte toplumdan topluma' deiik
ekiller gsteriyorlar. Hele "dnyay alglama haritalar" bir
toplumdan dierine ok deiiyor. Bunun nedeni birbirinden
ayr olan toplumlann ayr koullar iinde olumu olmalar
dr. nsann dnya hakkndaki bilgileri bu evre artlarnn
etkisini srdryor. nsan bilgisi de bir defa ekillendi mi
kolay kolay deimiyor. Bu kalcln esas sebebi, bilgimizi
"donduran" aralarla, simgelerle zaptettiimizden ileri geli
yor.109 Bu simgeler bir tek ahsn deil, bir topluluun btn
olarak bir olay nasl anlayacan saptyor. rnein "bulut
yamur getirir" bir topluluun bir btn olarak rendii bir
savmadr. "Ninelere hrmet edilir" de ayn ekilde, tatl ve
saygdeer nineler imaj ilenerek tutturulan bir deerdir.
Bunun yannda toplumsal hayatmzda nemli binlerce sim
ge var: Mehmetik, fedakr ilkokul hocas, Cami (baka ba
ka ortamlarda baka baka anlam olan bir simge), emperya
list smrc v.s.
Bu rnekler bize basit gelebilir, fakat bu kadar basit ol
mayan bir dier rnek verelim: "Bykannem bir timsahtr."
Baz topluluklarda bu cmle hi de yadrganacak bir ey de
il: bir insann ld zaman ruhunun baz hayvanlara gir
dii ve etrafta dolatklar "herkese bilinen" bir ey. Trki109 Burada konuyu "Durkheimci" bir ynde basitletiriyorum: Gerekte sim
ge dizgesinin kendi iindeki anlam kaypaklnn toplumsal deiime bir
kap at Gellner tarafndan gsterilmitir. Bak. Ernest Gellner, "Con
cepts and Society", Rationality iinde (Bryan Wilson, Harper Torchbooks, 1970) s. 18 v.d.

105

yede de son zamanlara kadar Trkiyede sosyal snf olmad


"herkese bilinen bir ey" idi. Trkiyede "Snn-Alev" ay
rlnn nemli bir atma ekseni olmad da "herkese bi
liniyor." Demek ki kltrel daarcmzn bir zellii top
lumsal olaylar iinden bir seme yapmas, onlar bize zel bir
biimde yanstmasdr.
Bu, birbirinden deiik btnleri ortaya karan simge
sistemlerinin her birine verilen ad "kltr'dr. Kltr y
le tanmlayabiliriz: bir toplumun mevcut rntsn devam
ettirmeye yarayan, ksmen esnek fakat normal olarak nisbeten yava deien simgeler sistemi. imdi de kltr meyda
na getiren bu simgelerin toplum iinde etkinliklerini nasl
kazandklarnn bir dier ynn grelim.

Kendini ifade etme


Hangi toplulukta olursa olsun insanlarn hayatlarn damga
layan nemli toplumsal olaylar arasnda merasimleri say
mak gerekir. Dn, cenaze, kutlama, bitirme merasimleri
gnlk hayatmzn ayrlmaz paralardr. Bunlarn hepsi
simgesel ierik bakmndan zengindir. rnein, dnde
zel giysiler giyilir, evlenme dairesine zel ekilde bezenmi
otomobille gidilir, evlenme memuru zel bir konuma yapar
ve yzkler taklr. Bu toplumsal simgeler bir taraftan mera
simin nemli olduunu belirler. Ortaya kan yeni durumun
hayatta bir "geit" tekil ettiini anlatrlar. Merasime katlanlar iin bu "unutulmaz" bir olay olacaktr. Fakat yalnz bu
kadar m? Bunun yannda dne gelmi olanlar bir bakma
evlenenlerle birlikte "dn yaarlar". Orta yal akrabalar
iin bunu anlamak olduka kolaydr, fakat dier davetliler
de dnn yaratt his aleminden bir pay alrlar. Cenazeye
itirak edenler lmle kar karya gelirler ve korkularna
merasimin yardmyla hkim olmay renirler. Merasimin
106

sembolik ierii, merasime itirak edenlere hislerini kanallatrarak da vurma imknn temin eder. Gene ayn sem
bolik da vurma srecini "kem" gzatmak isteyen birinin
bycye gidip dmann temsil eden bir bebek yaptrp ona
bir ine batrmasnda da grebiliriz. Mitingde sevilmeyen bi
rinin ottan yaplm benzerinin yaklmas, sevilmeyen ahsi
yetin heykelinin krlmas ve bakalar tarafndan heykelin
yeniden dikilmesi yine insanlarn hislerini sembolik aralar
la da vurmann rneklerini tekil eder. Leninin mumya
lanm cesedinin nnde Kzl Meydandan geen kimseler
hareketleriyle hislerini ifade etmektedirler, Ekim Devrimini
bir daha yaamaktadrlar.
Toplumsal hayatn merasim ieriinin bir dier rneini
brokratik yaamdan verebiliriz.
Rahmetli Ahmet Hamdi Tanpnardan esinlenerek "Saat
leri Ayarlama Enstits" adnda ve grevi saatlerin doru
altn saptamak olan bir brokratik kurulu dnelim.
Bu kuruluun asl grevi her ne kadar saatleri ayarlama ola
caksa da, kuruluun iindeki memurlar grevlerini bu ayrn
tl iin yaplmas olarak grmeyeceklerdir. Grev bir kez
tesbit edildikten ve bu amala almalara balandktan son
ra, "Enstitnn kendisi saatleri ayarlama grevinin dnda
ve tesinde bir anlam ve fonksiyon kazanmaya balayacak
tr. Enstitnn hangi gaye ile balangta kurulmu olduu
belki yava yava deiecek ve unutulacaktr. Fakat, buna
ramen, Enstity ayakta tutmaya devam edecek olan oto
nom bir unsur mevcuttur, o da Enstit memurlarnn arala
rndaki ilikileri, alt-st mnasebetlerini, ilerini, dosyalar
n mhimsemeleri, gnlk hayatlarn bu iler etrafnda kur
malardr. Broya gelme, gazetesini ama, kt imzalama,
bazlarna "gel" bazlarna "git" deme, maalarn ykselmesi
veya dmesi, memurlara tannan imknlar, Enstitnn
gemii ve gelecei konusunda bilgiler, inanlar, mitler;
107

Enstitnn toplum iindeki prestijli yeri ve memurun bun


dan ald pay, Enstitnn grd hayal veya gerek hiz
metler; Enstitnn hayatiyeti her gn yaanan bu unsurlar
etrafnda toplanacaktr. Buna da brokrasinin dramatik
muhtevas diyebiliriz.110 Burada bulunan memur hayatn
"Saatleri Ayarlama Enstits" kurulu kanununun gerekle
rine gre deil, oyuncusu olduu bir piyesin kurallarna gre
yaar. Daha genel anlamda, kuramsal ve toplumsal hayat
ayn zamanda bir merasim olarak yaanan bir yapttr.

Deer balama ve bir olayn nemini belirtme


19. yzyln nl antropologlarndan Sir James Frazer, Yu
nan kyllerinin sarl tedavi etmek iin altn kullanmala
rn yle yorumlamt: kylye gre sarlk da san bir renk
yaratr, altn da, demek ki bunlar ayn trden nesnelerdir ve
birbirleriyle etkileim halindedir. Sonradan anlald ki, Fra
zer kyllerin dncelerini yorumlarken yanlm ve ok
aprak bir dnceyi ok basite indirgemiti.111 Sarlkla
altn arasnda kurulan denklemi anlamak iin sanln "sim
ge" fonksiyonuna bakmak gerek, simgenin bir fonksiyonu da
bir olayn "altn izmek", bu olaya nem verildiinin unutul
mamas gerektiini anlatmaktr. Burada "altn"n kullanm
sanln nemsenmi olduunu simgeler, dikkati taze tutma
ya yarar, hastaya yardmn amade tutulmasn salar. are
sizlie gmleceine onu kltr iinde bir anlam olan bir
faaliyete iter. Gene buna benzer ekilde yamur duasna
kanlar baz toplumlarda yamur veya bulutlar hatrlatan
110 Bk. M urray Edelman, The Symbolic Uses o f Politics (Urbana, 1964)
Passim.
111 Bk. Beattie, Other Cultures, s. 66. Fakat Frazerinkine yaklaan bir a
da dnr iin Bk. Monica Wilson, Religion and the Transformation of
Society (Cambridge, 1971) s. 35.

108

nesneler kullanrlar. rnein, bir su kabndan su dkme ve


ya ot yakma gibi. Yamur duasna kanlar arasnda bylece
yaptklar merasimin anlam simgelenir. Bu izah verdiimiz
zaman yamur duasna kanlar hareketlerinin yamur ya
ratmayacan bilirler demek istemiyoruz. Yamurun yaa
bilecei daima bir mittir. Konuyu daha iyi izah edecek ba
ka bir rnek verelim: Bir kyl dnelim, bir taraftan ekti
i topran iyi rn vermesi iin bir ziraat mhendisinin ya
paca btn ilemleri yapyor. Zamannda ekim, sulama,
gbreleme gibi. Ardndan ekinin iyi olmas iin de dua oku
yor. Duann bu artlar altndaki anlam nedir?
Madem ki kyl gne, su ve gbrenin ekini karaca
na inanyor, dua burada ne gibi bir roloynuyor? Bunu anla
mak iin kylnn yamur ve duay ayn alemin iki paras
saydn hatrlamak gerekir. Btn gereken ilemlerin iin
de "dua" da bir yeralyor. Kyl bizim "ans" veya "ihtimal"
adn verdiimiz gelimeyi de bylece hesaplarna katm
oluyor. Karlaabilecei tm ihtimalleri "dnya haritas'nda belirtmi oluyor. Burada ideoloji iin son derece nem
li olan bir noktaya gelmi oluyoruz. O da simgeler daarc
nn bir "btn" meydana getirmesidir.

Bilisel bir "btn" yaratma abas


nsanlar arasnda yaygn fakat zerinde az durulan davra
nlar arasnda, kendi dnyalarn anlaml klma abalan
gelir. Her toplumda ancak zorlukla merulatrlabilecek
toplumsal yap eleri mevcuttur. rnein, bir "elit" tabaka
nn toplum iindeki ayrcalkl yeri. Nasl oluyor da en geni
imknlar bu gruba veriliyor? Dier toplum gruplan niin
bunlara tbi? Bunu izah etmek iin, daha nce zerinde dur
duumuz, toplumu insan bnyesine benzeten simge kullanl
mtr. Gene, lm ve lmn bitii kimseler. Neden ahlk
luu

l, namuslu, iyi huylu olan birini lm gtryor da ahlksz,


gaddar bir smrcnn zevk iinde yaamasn mmkn
klyor? Bunlar hibir zaman izah kolay olmu olan eyler
deil. Yeryznde ktlk, "er" problemini halletmenin yol
larndan biri, bu dnyada yaananlarn yalnz bir balang
olduunu ve iyilik etmi olanlarn bir baka dnyada dl
lendirileceini dnmektir. Bir dier zm yolu ihtillci ol
maktr. Fakat dine dnenin de, ihtilli yapann da davran
nn altnda onlar birletiren ortak bir nokta var. Her ikisi
nin bulduu are insann evrenini izah etmek ve onu yeniden
yaratmakla ilgili. htillci iin ktlk "smr dzeni"dir,
dindar insan iin ktlk "Allahn koyduu ve insanlar iin
nfuz edilmesi ancak kutsal kitaplar yoluyla mmkn olan"
bir husustur. Her iki yaklamn yapt ey, insan hayatnn
beklentileriyle uyum halinde olmayan eyleri anlaml bir b
tn iine yerletirmektir. Dine dnen kimse, bu dnyann
zerinde yeralan bir lemi gnlk hayatn uzants sayarak
karlat olaylarn tmn kapsayan bir evre kuruyor.
htillci, ktln kkenini toplumun yapsnda aramakla
gene karlat tm olaylar anlatc bir bilisel ereve ku
ruyor. Fakat bu durum yalnz zerinde durduumuz iki tip
iin geerli deil. Btn insanlar, yaamak iin etraflarnda
olanlar mantklatran bir ereveye muhtatrlar. Bu ere
ve bazen ok basit olabilir. "Sinekli Bakkal"da oturan, bunun
ok ilkel bir rneini kullanr. Hayat ksa ve cefaldr, dei
mesine pek olanak yoktur; memleketi elit tabaka ynetir, fa
kiri vurguncu soyar, Allah insana kara gnlerinde yetiir.
Bunlarn tm, Sinekli Bakkalda oturann "Dnya gr
dr". Soyut ya da Somut, kapsaml ya da gdk, basit ya da
incelikli herhangi bir dnya grne sahip olmayan kimse
yoktur.
Bu dnya grleri kkldr, fakat onlar bile deiir. Ba
zen hadiseler bir dnya grn yle sarsar ki, artk onu
110

yeniden yapmak ihtiyac ortaya kar. Bu gibi buhranlar in


sanlar eskiden beri bilirler. rnein, Osmanl Devlet adam
lar bir zamanlar kendi devlet ve ordu yaplarnn en ileri bir
dzeyde olduuna inanyorlard. Dnya grleri tm dn
yann slm Osmanl uygarlyla en yksek dzeye ulama
ansn kazanm olduu noktasnda toplanyordu. OsmanlI
lar dnyay kendi dnya grlerinin iinden alglyorlard.
Zaman geldi Osmanl mparatorluu Batnn karsnda ye
nilmeye balad. Bu yenilgi dneminin balangcnda Osmanl devlet adamlar, kendi devlet mekanizmalarnn ge
rektii gibi almadn, fakat dzeltilebileceini dn
yorlard. Bir zaman sonra baka bir devlet mekanizmas olan
Bat ulus-devletinin taklit edilmesi gerektiini dndler.
Bu, onlarn "dnya grnn bir parasnn deimesi an
lamn tayordu. Oysa, bu gibi inanlarda, paralardan biri
deitikten sonra eski yaklamn btnln muhafaza et
mek gittike zorlar. Bundan dolay dncenin n safha
snda yeralan 19. ve 20. yzyl Osmanl dnrleri zaman
la, Batnn yalnz devlet anlaynn deil, tm "dnya gr
nn", olay kendilerininkinden daha doru olarak izah et
tiini, daha faydal olacan dnmeye baladlar. Bunun
gibi deiiklikler ada dnya tarihinde sk sk grlr. Bu
duruma den milletler iinde bir ksm insanlar da, tam ak
sine, eski grlerini kurtarmaya alrlar. Eski grle ye
ni dncelerin badaabilecei uygun bir forml aramaya
karlar. Buna, Anthony Wallace "revitalization movements"
(Eski grlere yeniden canllk kazandrma giriimleri) ad
n vermitir.112 Fakat gene balang noktamza dnersek,
bu trden "dnya grleri'ni eski olsun veya yeni olsun top
lumun bize hazr olarak verdii, fakat deiime bir dereceye
112 Anthony Wallace, "Revitalization Movements, American Anthropologist
58 (1956) s. 264-281.

Ill

kadar msait simgeler araclyla imal ederiz. Trkiyede


Namk Kemalin siyas ideolojisinde slm eleri kullanma
ya almas bunun bir rneidir.

Mitos ve kltr kodu


Her topluluun efsaneleri vardr. Efsaneyi yalnz "eskilerde
grmek ok yanl bir dncedir. Dede Korkut efsanesini
biliyoruz; fakat bir de krk yl ncesine kadar Almanyada
ok etkin olan Alman rknn stnl efsanesi vard. 19.
yzyl ngilteresinde "Beyaz Irkn Yk" efsanesi mevcut
tu: bu efsaneye gre Beyaz Irka bu dnyada Allah tarafn
dan verilen grev, muhtelif "renkli"(siy,ah, sar) rklar Bat
Medeniyeti seviyesine getirmekti. Rusyada Stalini putlatrm a'ya kar bir kampanyaya giriilinceye kadar "Ekim
htilli Kahraman Stalin" efsanesi Sovyet okul ocuklarna
okutuluyordu.
Aslnda, insanlararas ilikilerde "us" hi de sandmz
kadar etkin deil. Modem diktatrlklerin geliimi bize bir
ok kimselerin toplumun en iddetli atmalara sahne oldu
u, byk buhranlarla kar karya kald ve tutarszlk
larla dolu gelimeleri gslemeleri gerektii zaman kendile
rini rahat ettiren bir sembol tercih ettiklerini anlatyor.
"Bana katlrsanz dnya gllk glistanlk olacak" eklinde
bir forml kimse kolay kolay reddetmez. "htill metodu
dnyay ktlkten arndracaktr" ifadesi bundan pek farkl
deil. Mitoslar biim bakmndan dnya olaylarnn dalgal
ln ve tutarszln yanstrlar, fakat kesin bir sonuca da
varrlar: rnein Hristiyan retisinde Apokalips insanlk
tarihinde "iyi'nin hkim olduu devirlerin, "ktln" ege
men olaca devirlerle birbirini izleyeceini gsterir; fakat
sonunda "iyi'nin yerleeceini de gsterir. Bylece dnya
olaylar realist olarak yanstlrken, bir taraftan da kesin bir
112

sonuca gidilir ve insanlar bu reti yoluyla umutlu yarnlara


kavuabileceklerine inanrlar.113
Burada Mitosu ayrntl bir ekilde ele almamzda fayda
var. Mitos bir sosyal hadisenin kutsallatrlmasyla ilgili, r
nein, "Mitoloji" Yunan ilahlarnn hayatlar konusunda hi
kyelerdir. Fakat "Mitos" bundan ok daha geni bir alan
kapsar: siyasal bilimlerde en nemli yaptlardan biri "Kuru
culuk Mitoslar"dr, Romann kuruluunda Romls ve Roms efsanesi gibi. Osmanllar iin bunun kart bir Mitos
Osmanllarn Kay airetindeki kkenidir. Bugn biliyoruz
ki, Osmanllarm Kay aireti ile akrabalk iddialar prestij
bakmndan durumlarn perinletirememi olduklar bir s
rada, bu prestiji elde edebilmek iin ileri srlm bir "Mitos"dur. Herkes gemiinin asil ve ulu bir gemi olmasn is
ter. Bundan dolay da kendi gemii ile ilgili olarak bir Bozkurtun evlad olduu veya Trk Mezopotamyasmn prestijli
bir aireti ile akraba olduu nerisini kolaylkla kabul ede
cektir. Fakat efsanenin fonksiyonu yalnz "azgelimi" lke
lerde grlmez. amzda da insanlar nereden geldiklerini
renmek isterler ve bunun prestijli bir balang olmasn
tercih ederler. Bundan dolaydr ki, Hitler, Almanlara kendi
gemileriyle ilgili olarak stn Germen rknn modern Al
manyann temelinde bulunduunu iddia etmiti.
Mitosun "balang mitosu" ekli, dnyay alglamada s
nflandrmalar yapan, rnein tarihi anlalr bir ekle so
kan, bir bilisel aratr. Fakat Mitosun bazen bundan farkl
fonksiyonlar var. Baz aratrmaclar Mitosun toplum iinde
insanlara klfet ykleyen noktalarda toplandklarn gr
mlerdir. rnein baz toplum katlarndaki kiilerin dier
lerine nisbetle daha varlkl olmalar, bu toplumun iindeki113 John G. Gager, Kingdom and Community (Englewood Cliffs, 1975)
s. 50-51.

113

ler iin -ne denli "ilkel" olursa olsun- kolayca kabul edebile
cekleri bir ey deildir. Mitos, insanlarn toplum hayatnda
karlatklar ve kabul etmeleri kendilerine kolay gelmeyen
durumlar merulatrmann bir yoludur. rnein bir st s
nf merulatrmak iin, onun topluma gemiteki hizmetle
rini anlatan Mitoslar ok yaygndr.
Mitosun nc bir zellii de, hayatn dram olarak ya
anmasn mmkn klmasdr. Bu son unsur zerinde me
rasimlerle ilgili olarak durmutuk, fakat Mitosla ilgili olarak
incelememizi biraz daha derinletirebiliriz.
Mitosun dram ieriini yle tanmlayabiliriz, insanlar
toplum iinde birok toplumsal rolleri zerlerine alrlar.
1975 ylnda Ankara niversitesinde profesrlk yapan ve
evli olup bir ocuu olan bay Xin rnein baz rolleri unlar
dr: retici, memur, aydn, koca, baba. Bu rollerin her biri
nin beraberinde getirdii baz ykmllkler vardr: ret
men retmenliini gstermelidir, aydn aydnln vs. te
"retmen retmenliini gstermelidir", dediimiz zaman
koskoca bir toplumsal davran alann ve beraberinde getir
dii sorunlar am oluyoruz. retmenin toplumca onay
lanm biimleri olduu iin Profesr bunlara uymaya ala
caktr. Orta yal,>eski bir niversite geleneinden gelen biri
ise, rencilerine fazla "yz" vermeyecektir. "Krs" onun
iin nemli simgesel bir ara olacaktr. Snfa kravatl olarak
gelecektir. .niversitede "hoca" grnmn srdrmeye a
lacaktr. Kartvizitine zellikle "Prof. Dr." yazlmasna dik
kat edecektir. Btn bunlarda da hakldr, zira bu rol ayn
zamanda kendisini toplum iinde etkin ve prestijli bir.insan
yapmaktadr.
Bundan da anlyoruz ki Trkiyede bir profesrlk "rol'u
ve bir profesrlk Mitosu vardr. Yani, otoriter, arbal,
saygn profesr Mitosu. Profesrlk ideal olarak bu Mitosun
iinden yaanr. Bu Mitos Osmanl mparatorluundan akta114

nlm bir edir. lim, yani ulemadan olan kimse, sekin din
adam yalnz bir bilgin deil ayn zamanda olaan olarak
devletin nemli memuriyetleri iin hazrlanan bir kiiydi.
"Bilim"le "Devlet" arasnda ok ilek bir kap vard. Bu ko
ullar iinde bahsettiimiz "hoca" Mitosu toplum yapsyla
badamt. ada Trkiye bu "hoa"lk Mitosunu devral
d. Bir zaman sonra toplum yaps, bu arada niversite yap
s deimeye balad, fakat "hoca" Mitosu deimedi. Bu da
Paretonun "btnlerin kahcl'n hatrlatyor.
Tpk "hoca" Mitosunda olduu gibi toplum iindeki mev
kilerin, rollerin birounun beraberinde gelen Mitosa ben
zer armlar vardr. rnein Cumhurbakanl mevkii
nin arm gibi. Bunlarn gereklerini yerine getirmeye a
lrken Mitosun yaratt imgeden de faydalanarak otorite
lerini kullananlar Mitosu dram olarak yaarlar.
Mitosun uydurma olmas gerekli deildir. rnein Sov
yet Rusyada Lenin yaamtr ve Sovyet tarihinde yeri ol
mutur. Fakat bunun yannda Leninin bir Mitosu mevcut
tur. yi adam Lenin, teorisyen Lenin, mezarna gidilip nn
de buket braklan Lenin, bu ikinci Lenin, Mitosun Leninidir. Bylece Mitos toplum iinde toplumsal olaylarn
duygusallnn yaratt bir yapttr. Biz bu gibi yaptlar
tam "ideoloji"nin iinde yerletirmeyeceiz, fakat bu gibi ha
diselerin "ideoloji" hadisesiyle yakndan ilintili olduuna da
phe yok.

Kltr kodu
Bir toplumun Mtioslann saptamak nisbeten kolay bir i. Ef
sanelerine, gazetelerine ve kitaplarna baklr ve bunlardan
topluluun hangi temalarnn mitolojik oldiu saptanr.
Bir de toplumda baz etkin sembol kmelemeleri vardr
ki, topluluu Mitostan daha kapsaml bir ekilde belirler, fa
775

kat saptanmalar ok daha zordur. Bunlar, toplumun tarih


iinde ilenmi, toplumun tmne malolmu ve kurumlar
yoluyla devam ettirilen "kltr kodlar"dr.114 Gene Osmanl
mparatorluundan bir rnek alalm. Osmanllarda en eski
zamanlardan beri "l" olarak bilinen bir toplumsal deer
vardr: bunu ksaca yle ifade edebiliriz: toplum iinde beli
ren zenginlikler bir kiide toplanmamaldr. Bunlarn bir de
receye kadar topluma datlmas gerekir. Balangta harp
te elde edilen ganimetin datlmas eklinde gzken bu de
er, daha sonra baka baka ekiller altnda, fakat temelde
ayn gr ifade etmek zere, Osmanl toplumunda kald.
Ald ekillerden biri "dervie" yaayn kuramlardr. Bu
kurama gre "d kisve'ye nem vermemek gerekir. nsan
insan yapan servet deil insanldr. Ayn deerin bir dier
grnts Osmanllar arasnda servet biriktirmeye daima
phe ile baklm olmasdr. Servet, devlet hizmeti gren ve
bu oranda topluma hizmet eden kimselerin elinde toplanma
ldr. Bylece, Osmanl tarihinde en zengin insanlarn niin
devlet hizmetinde olan kimseler olduunu, imparatorluun
ykselme devrinde olduu gibi bat devrinde bile st seviye
deki idarecilere niin nisbi olarak ok nemli mal imknlar
verildiini anlyoruz. Fakat bu servet birikmesi, ideal olarak
devlet adamnn lmyle ortadan kalkar. deal olarak diyo
rum, nk btn toplum ilerinde olduu gibi bu deerler
ancak bir dereceye kadar uygulanr. Her eye ramen, serve
tin dier vatandalardan nce asker veya devlet hizmeti g
ren kimselerin bir hakk olduu gr bizde kalc olmu
tur. Buna bir "kltr kodu" diyebiliriz. Bu kltr kodunun

arasnda en ok tutunan akm "halklk" olmutur. Bunun


asl nedeni de "halklk"n eski bir kltr kodunu yeni bir
ekilde yanstmasyd. Cumhuriyet Halk Partisinin "Halk
lk" ilkesinin kkenleri tabii ki burada anlatldndan daha
karmak. rnein, Fransada 19. yzylda "Tesantlk"
ad verilen bir akm da "halk" deerleri yksek tutuyordu.
Trkiyedeki halkln kuramsal dayana bu kaynaa gi
der; fakat Batya giden Trk aydnlarnn Markslktan et
kileneceklerine "tesantlk'u semi olmalar bir tesadf
eseri deildir. "Tesantlk" onlarn kolayca kabul edebile
cekleri, eskiden beri bildikleri, kendi toplumlarnda hkim
olan deerlere benzeyen sosyal deerler getiriyordu. Tabii,
yeni "halklk" temeldeki kltr kodu zerinde kurulmu ol
makla beraber 20. yzylda kendine zg elerle ortaya k
t: kltr kodu her devirde yn deitirir. Fakat temelde ya
tan eski Trk kltr kodudur: "Halk iin" i yapmak, serve
tin birikmesine msaade etmemek ve devlet memurlarna
mill gelirin nisbeten yksek bir payn vermek. Trkiyede
memurlarn reel gelirlerine baklrsa 1946da mdr, mste
ar ve bakan seviyesinde ele geirilen gelire bu yldan sonra
hemen hibir zaman eriilemedii grlr. Pek tabii ki, me
murlar yeni dzenden hont olmayacaklard. 1960 hareketi
bir oranda bu deimelerin bir sonucu olmutur. Kltr kod
lan bylece gizli yaplar olmakla birlikte tesirleri de inkr
edilmeyecek kadar somut.115
Burada anlatlanlarla ideoloji arasndaki kpry bir
daha ve bu defa dorudan kuralm: deoloji byk apta
simgesel dncenin hayatmzdaki neminden kan, ona

ideoloji ile ilgisi nerede?


urada ki, 20. asrn bandan beri Trkiyede aydnlar
114 Kltr kodu kavram iin bk. S. N. Eisenstadt, Tradition, Change and
Modernity (New York, 1973) Passim.

116

115 "Kltr Kodu" krzamm kullanmadan 1960 hareketini ok benzer bir


adan deerlendirmi bir yaklam iin bk. Celal Bayar, Bavekilim
Adnan Menderes (Deri. smet Bozda, Birinci Bas., stanbul, tarihsiz)
s. 12-14.

117

dayanan bir grngdr (Fenomen). Bunu ok nce Pareto,


Marksizm iin sylemiti. Ona gre, Marx, "sembolletirme
srecini bilmeden kullanmt, fakat fikirlerini hemen her
zaman hedefini bulan, zetli ve sembolik formllerle ifade
etmiti."116
Simgeletirme srecinin hayatmzda bylesine nem ta
masnn sonularndan biri de u: gnlk hayatmz, man
tksal pozitivistlerin dndnn aksine, soyut nerilerin
pek az nem tad bir hayattr. Gnlk yaammz duygu
larla, hkim klmaya altmz deerlerle, kltrmzn
bize zorunlp kld davranlarla dolu bir yaam. Gnlk
yaantmzn bu kltr ierii birka kmede toplanyor.
Bunlardan birini grdk: Tarih iinde genel bir davrann
izgisini savunmaya yarayan kltr unsurlarna "kltr ko
du" diyoruz. Kltrmzn bizi baz merasimler etrafnda
birletiren, hayat merasim olarak grmemize yolaan bir
ikinci kmesine sosyal hayatn merasim (ritual) ierii adn
veriyoruz. Bu merasimin ve dier simge daarcnn birle
tii dier bir kmeyi "Din" olarak nitelendiriyoruz. Din, top
lum hayatnn toplum olarak yaanm eklinin bir zetidir,
bir anlamda. Topluluun bir btn olduunun bir eit hatrlatldr. Deer ve simgelerin topland odak noktasdr, bu
adan "ideoloji" ile rekabet halinde olan bir kurumdur. Mi
tos biraz farkl bir kltr kmelenmesidir; Mitos bir toplulu
a ortaklaa paylatklar deerleri hatrlatc bir roloynayan
bir ykdr. Bu ekli ile ksaca insanlara topluluklar hak
knda hatrlamalar gereken temel unsurlarn altn izer.
rnein, Seyyid Battal Gazinin destan kendini "Gazaya,
Bizans snrlarnda harbetmeye yneltmi olan bir toplulu
un bu ynelimini hatrlatr, nesilden nesile geirir. Kapita

list toplumun byk bir atrt ile yklacan ve byle orta


ya kacak olan devrimde insanlarn artk ideal bir hayata
kavuacaklar ayn trden bir Mitosdur. Devrimi yapmaya
hazrlananlara devrimi hatrlatr. deoloji de bu kltr k
melenmelerinden biridir, yalnz ok zel tarihsel ve toplum
sal koullarn bir rndr.
Son bir uyar: daha nce zerinde durduumuz gibi kl
tr deerleri sabit deildir, devaml olarak -bazen ok da ya
va olsa- deiir. Kltrn deimesini salayan zellikler
ise yalnz d etkenler deildir. Bunun nedenlerini yle sra
layabiliriz:
1) Hangi toplumda olursa olsun kltr esi ve ideolojik
e anlam bakmndan tamamen "kapal" deildir, baz tef
sirlere aktr. Bundan dolay, rnein Atatrklk bugn
ayr ular tarafndan ayr yorumlanabilmektedir.
2) Her insan kltr deerlerini ayn ekilde iermez. Etki
bazen yzeyde kalr, bazen ok derin olur.
3) Kltr ve ideoloji yalnz empoze edilen bir kalp deil
dir. nsanlar kltr kendi amalar iin kullanrlar.

116 Hughes, Consciousness and Society s. 96. Pareto, SaggVye 'Giri ten, s.
13; La Dcomposition du Marxisme (Paris, 1910) s. 50, 59.

118

119

B lm IV

deoloji ve sosyal deime

BUNDAN nceki blmde ideolojiyi kavranabilir bir nesne


haline getirebilmek iin, bu kavramn iine koyduumuz ol
gular snrlam, kltr ve sembolletirme etrafnda topla
mtk. Fakat burada daha zemediimiz bir dier sorun
var: din, dnya gr, hatta bir bakma bilim gibi eitli
unsurlar ieren alann tmne mi ideoloji diyeceiz? Bu
alan ok geni, geni olduu derecede de hangi kltr belirti
sinin ideolojik bir nitelik tadn ayrmamz mmkn kl
myor. Bundan dolay ideolojiyi kltr olay iine yerletir
dikten sonra, bir de ideolojiden ne biim kltr olaylarn
anladmz saptamak gerek. Buradaki tutumumuz yle
olacak: "deoloji" bize gre her trden sembolletirme olayn
iermiyor. Bir kere ideolojinin siyaset olgusuyla yakndan
bantl olduunu grdk. Bu zellik "ideoloji'nin bir yn
n vurguluyor. kinci bir vurguyu da yle anlatabiliriz: Bat
toplumu endstri devrine girerken ve girdikten sonra yle
121

alkantlar geirdi ki, bu alkantlarla dorudan doruya il


gili bir sembolletirme tr ortaya kt: "ideoloji" dediimiz
zaman bu zel yapy (construct) kasdedeceiz. Belirli bir
aamadan sonra insanlarn toplumsal bayat yle yeni nite
likler gstermeye balad ki, bunlara tarihte o zamana kadar
rastlamak mmkn deil: rnein bir lkede yirmi milyon
insana ayn anda bir mesaj ulatrabilecek radyo veya televiz
yon gibi bir aracn etkisine benzer bir durum tarihte grlme
mi. Bizim devrimiz iin radyo nasl bir etki yapyorsa 18.
yzylda kitap ve 19. yzylda gazetenin toplum zerindeki et
kileri o derece sarsc olmutur. te bu toplumsal iletiim
artlar altnda alan, geni kapsaml iletiim "a"lar iinde
ekillenen simgeletirme kmesine "ideoloji" adn vereceiz.
Komnizm ve Faizm gibi belirgin bir ideolojik nitelik
gsteren, insanlarn dncelerini artlamaya alan ve on
lara bir sosyal harita salayan fikirlere benzer yaptlar nce
leri yok muydu? Vard tabi, fakat bu yaptlar ideolojilerden
baz noktalarda ayrlyordu, bundan dolay bunlara ideoloji
demiyoruz. imdi eski siyasal inan sistemlerini ideolojiden
ayran zelliklerin neler olduunu arayalm.
Eski kltrlerde de bugnk ideolojilere benzer bir ekil
de insanlara belirli bir "toplum gr salayan az veya ok
sistematik "toplum haritalar" grlr. slm kltrlerde bir
dereceye kadar din kalplarla ekillenen siyas eitim byle
bir ama gdyordu. Fakat, bunun yannda slm kltrlerin
de devlete kar belirli tutumlar yerletirmek amacn daha
da ak olarak amalayan yaptlar mevcuttur. rnein, Siyasetnme trnden eserler. Seluk Veziri Nizam-l Mlkn Siyasetnmesi bunlarn en mehurlarndan biridir.117 Siyaset-

117 Bk. Nizam-l-Mlk, Siyasetnme (ev. Muhemmed erif avdarolu,


stanbul, Tarihsiz); Kabusnme (2. basl, stanbul, 1966) bir dier r
nektir.

122

nmede bir hkmdarn tebaas ile ilikilerini nasl dzenle


mesi gerektii anlatlmaktadr. Bu arada da, tabi, Padiah tebaa ilikilerinin ideolojisi de yaplmaktadr. Padiah daima
tebaann karlarn gzetmeli, fakat onlara fazla "yz" ver
memeli gibi. deolojilere daha yakn bir klasik slm kltr
rn bir nevi "sosyal ahlk" kural anlatan ahlk kitaplar
dr. 20. asrn bana kadar Rdiyelerde -Ortaokullarda- ah
lk dersinin temel kitab Glistan da byle bir eserdir. Trk
devrim tarihinde nemli bir yeri olan Ahmet Aaolu, bakn
Sadinin yazd bu kitap hakknda neler sylyor:
"eyhin ideali nedir? Bize ve bizden evvelkilere ne
gibi dnceler, duygular alamtr? Bu meseleyi bi
raz derinletirelim. nk eyhin prensipleri slm
medeniyet zmresinin zel ve itimai hayatnn bir e
it zeti mahiyetindedir.
eyhten evvel ve sonra, bizim zamanlarmza ka
dar, o prensipler hkm srmtr, hayatmzn eit
li ekillerini belirtmitir.
Blmlerden birincisi padiahlardan bahsediyor.
Bu blemde eyh, slm medeniyet zmresinin hk
mete ait idealini gstermitir:
Salh- memleket-i h Hsrevan dnend
(kendi memleketlerinin salhn hkmdarlar bi
lir).
Teba, padiaha kar mutlak itaat, mal, can ve
hatta rz fedakrlklaryla bal ve mkelleftir. Fakat
ah tebaya kar hibir vazifeyle mkellef deildir.
Btn hukuk orada, btn vazife de tebada. te ey
hin hkmranlk, hkmet ve hkmet felsefesi hakkmdaki esas fikri."118
118 Ahmet Aaolu, Medeniyet (stanbul, 1972) s. 65.

123

Burada bizim iin neml; olan husus geleneksel Osmanl


kltrnn 19. asrda dahi eyh Sadinin fikirleriyle ocuk
larn zihinlerini erkenden kalplatrmaya alm olmas
dr: nasl ki bir fidan bahevan tarafndan bklr... Glis
tan (1250-1260) yllar dolaylarnda yazldna gre anlyo
ruz ki, o zamanlar dahi bizim iin bugnk ideolojilerimize
benzer dnce trleri varm. Fakat bu eserlere de ideoloji
demeyiimizin esasl bir dayana mevcut: dikkat ederseniz
o zamanlar yazlan bu gibi fikirler be asr sonra Osmanl
okullarnda hl kullanlyor. Demek ki Glistan kullanan
lar insana bir "toplum haritas" salama bakmndan Glistanm deerini kaybetmediine inanyorlar. Aaolu Glistanm zamanla deimemi bir fikir kmesi tekil ettiini
yle anlatyor:
Yine o mahut hilfet merkezi olan stanbul okulla
r program dzenlenirken ben yukarda ileri srd
m fikirleri bildirerek Glistan ve Bostan szgeten
geirmeyi ve maksat mkemmel Farsa rnei ise, Sa
dinin pek yksek ve insani olan birtakm iirlerini ay
rca toplamay ve bu suretle okullarn dzeltilmesi ve
slahyla, takip ettiimiz gayenin bozulmamasn teklif
ettim. Sarkllardan birisi byk bir hiddetle: "Efen
dim, eyh Sadi hakknda Molla Cami O din sahibi de
ilse de kitab vardr demitir. Biz kimsenin eyh Sa
diyi szgeten geirmesine msaade etmeyiz" diye
teklifimizi reddettirdi.
te gryorsunuz ki yirminci yzylda ruhlarmz
zerinde alt yz bu kadar yl nce yaam eyh Sadiler, Molla Camiler hkimdirler. Nasl istersiniz ki iler
leyelim.119
119 a.g.e., s. 69.

124

Ahmet Aaolu, eyh Sadinin fikirlerinin biraz da olsa


deitirilmesine kar gsterilen tepkinin altn izmekte hak
l. Gerekten bizim "ideoloji" olarak tanmladmz fikirleri
eyh Sadinin fikirlerinden ayran bir husus, eyh Sadinin fi
kirlerinin her zaman iin ifade edilmi olmalardr. Sanki dn
yada ne kadar deime olursa olsun esas insan ve devlet dze
ni deimeyecekmi gibi. Bunu da, yani Sadinin tutumunu da
anlamak gerekir. Gerekten, ok fazla deimeyen, ancak ok
yava ekil deitiren bir ortamda, insan tarihsel deime fikri
ni aklna getirmez. Bundan dolaydr ki Yunanllar iin tarihsel
deiim "devrev" bir ekilde ifade edilmitir. rnein Aristoda
"devre'ye monari ile giriliri, monarinin bozulmas oligariyi
yaratr, oligari demokrasiye dnr ve demokrasideki aksak
lklar tekrar bizi monariye gtrr. Bu ksr dngy byk
sosyolog bn Haldunun (1332-1406) tarih anlaynda da (/r
mek mmkndr: Bedevi kabileler iinde yeni bir birle
akm gzkrse, bu "asabiyya" kabilelerin tesandn salar
birlemi olan kabileler ehirlerde yerlemi olanlarn daha ge
ni refahna gz dikip ehirdeki idareyi ykmaya ynelirler,
ehre yerleen bedeviler ehirleirler, bir mddet sonra liderleri
liderlik vasfn kaybederek ehir hayatnn zevklerine dalarlar,
bylece onlar devirecek olan bir dier Bedevi kmesinin taar
ruzuna kendilerini ak brakrlar, byle bir saldr gelir \d>-\
re yeniden balar. Bu gibi bir durumda gerekten "tan
bir tekerrr"dr. Tarih aknn bir birikimle sonulandm
belirli bir birikim devresinden sonra nitelik bakmndan far>
bir aamaya geildiini ilk defa olarak anlaml ve sistematik
bir ekilde ortaya atan Giambattista Vicodur.120 Viconun

120 Bk. R. G. Collingwood, The Idea o f History (New York, 1956) s. 68. Fakat
bu yeni bilin toplumlarn eskiden hi deimedii anlamn tamaz.
Toplumlarn deimesi olaynn Renaissance ncesi toplumlarda alt izilmemitir; aksine deime kural d bir gelime olarak anlatlmtr.

125

(1668-1774) 17. yzylda yaam; olmas bir tesadf eseri de


il. Gerekten o devirde feodal sistemin yklmaya balama
s, basmn icad, o zamana kadar kefedilmemi ktalarn ve
lkelerin bulunmas, dnrlere yeni ve tarihte grlme
mi bir aamaya gelindiini dndrmeye balamt.
Renaissanceda ortaya kan, insanlarn kaderlerine h
kim olabilecekleri fikri aydnlanma devrinde daha da geliti.
Endstri devrimi bu fikri pekitirdi. Bu gibi yeni bir dnce
vurgusunun nedeni bizzat toplum ilikilerinin hzla deime
siydi. Aydnlanmann nderleri bu deiikliin eitim siste
minin ya da siyas sistemin insanlarca kontrol altna alnma
syla gerekleebileceini ifade etmilerdir. Bu ada baz
hkmdarlarn i politikalarnda bile bu vurgunun etkili ol
duunu grebiliriz. rnein, Avsturyada II. Joseph'in "her
kye bir okul" politikas bu fikirlerin rnyd. 19. yzyln
ortasnda ekillenen Marksn toplum ilikileri hakkmdaki
grleri bu fikr gelimenin bir dier ucu olarak grlebilir.
Ezelden ebede kadar uzanan bir "st" ve "alt" snfn ayrm
na kar koymas, bu artlarn deimesi programn kendi
toplumsal kuramnn temel ta haline getirmesi bunun ka
ntdr. zetle, eitimden siyasete ve ekonomiye kadar uza
nan yeni bir vurgu, "deiim" vurgusu, imdi dnce tarihi
nin de temelini oluturmaya balamt. 19. yzylda toplum
ilikilerini bu yeni adan deerlendirme daha da yaygnla
t, eitim sistemlerinde, siyas katlm ekillerinde ve ktisa
d kurumlarda byk deiiklikler grld. Bu deiiklikler
yeni bir orta snfn kendi kaderine hkim olmak zere ald
tedbirlerden oluuyordu. Fakat birok alanda bu tedbirler or
ta snfn menfaatlerinin tesinde bir ivme kazand. i ha
reketleri buna bir rnek olarak gsterilebilir.
"Deiim" vurgusu yalnz nicelikle ilgili deildi, bu vurgu
toplum ilikilerinin dnlmesinde ve yaplanmasnda bir
nitelik deiiklii getirmiti, tarihsel bir aamayd. Bir Fran
126

sz tarihisi bu etkenin n plana gemesine, nemi dolaysy


la "Tarihin hzlanmas" adn vermitir.121
Aaolunun kendisine kar yaplan muhalefeti "yobaz"
olarak nitelendirmesi tabiidir, fakat "gerici" szc bilimsel
bir isimlendirme deildir. Burada Aaolunun ikyet ettii
"yobaz"lm arkasnda bir dier unsur bulunur. Daha derin
de olan bu zellik 1250de geerli olann 1920de de geerli
olaca dncesidir. Bir bakma buna da bir "ideoloji diye
biliriz: fakat eskidenberi devam eden bu gr ada Bat
dnyasnn gelime sreci iinde yeni bir hviyet kazanyor,
o alkantl devrin zelliklerinden etkileniyor. Mannheimin
tabiriyle karmza "tutuculuk" olarak kyor. Biz yalnz
ada dnyann alkantlarnn ve altnda yatan nemli top
lumsal yapsal deiikliklerin gerekli kld fikr yaptlara
"ideoloji" adn vereceiz. Bylece, kelimeyi, Rnesansdan iti
baren geen sosyal deimeye yaktran Mannheimn anla
mna benzer bir anlamda kullanyoruz. "deoloji" bu anlamda
kullanld zaman ieriklerinden biri de "tarih uuru'dur,
zamann gemesinin beraberinde kkl deimeler getirdii
dncesidir.
zet olarak "ideoloji", ancak ok alkantl ve ak hz
lanm ada devrin bir zelliidir. O zaman da yle bir so
ru sorabiliriz: bu alkantl devir ne zaman balad ve bu
devrin fikr rnlerine "ideolojik" nitelik balayan nelerdir?
Acaba bahis konusu ettiimiz "hzlanma" ne zaman ve hangi
artlar altnda balad ve beraberinde ne gibi yapsal sorun
lar getirdi?
Avrupada feodalizmin k 13. yzyla kadar geri gtrlebilir, fakat bu k balangta nisbeten dzenli, faz
la atrt karmayan bir kmeydi. Asl Avrupay bir ucun
dan dier ucuna kadar sarsan byk, atrdatn sosyal de121 Daniel Halevy, Essai sur VAcceleration de UHistoire (Paris, 1948).

127

ime kilisenin zayflamas, yeni belirer devlet yaplarnn


kilise ile atmas ve kilisenin zayflnn yaratt yeni
dinsel akmlarn siyasal bir grnm almasndan dodu.
zellikle protestanlk ile katolikliin amansz sava, Avru
pay inanlmaz derecede sarst. Dinsel atmalarn merkezi
ni (1618-1648) tekil ettii 30 yl harbinde, rnein, bugn
adna Almanya adn verdiimiz topluluk nfusunun yzde
30unu kaybetti. Harpler ve katliamlar byk nfus hareket
lerine sebebiyet verdi. Avrupada birtakm yersiz yurtsuz
kimseler kendilerine snacak bir yer arad. Bunlarn bir
ksm ngiltereye yerleti. ngilterede dinsel alkantnn ya
ratt Kalvinist (Protestanln bir kolu) akn ngiliz klt
rn ve (daha derin bir ekilde) Amerikan kltrn etkile
di.122 Birok kimseler bu gelimeya ada dnyamzn ilk
ideolojik hareketi olarak bakarlar. Bunun sebebini burada
aklarken, ayn zamanda ideolojilerin ortaya kma koulla
r zerinde duracaz.
Kalvinizmin ngilterede ekillenmesinden yle bahse
dilmitir:
Kalvinin peinde gidenlerin snf veya ikolu ola
rak bir tanmn yapmak gerekiyorsa, tccarlar zerin
de o kadar durulmayp onlarn dnda kalan iki grup
zerine dikkatimizi toplamamz gerekir. Bunlar kk
toprak sahipleri (gentry) ve esnaftr (the artisanate).
Fransada ve Hollandada ve daha sonra ngilterede
Kalvinistlerin liderliini yapanlar etkin fakat gene de
para sknts eken gayri memnun kk asilzadelerin
arasndan kyordu... Bunlar elitei tekil etmekle bir
likte Kalvinisit mminler (faithful) ordusunun saflar
122 Jean Calvinin (1509-1564), kurumlatrd protestanla "Kalvinizm
deniyor.

128

m (rank and file) tekil edecek ounlukta deildi. Bu


kat oluturanlar, Bat Avrupa ehirlerinde gittike ar
tan sanatkrlar arasndan kyordu. Gand ve Ypres
gibi Gney Hollandada gerilemekte olan baz imalt
merkezleri mevcuttu. Bunlar istihdam ve fiyat dalga
lanmalarnn ykledii bunalmlar srtnda tayan
dengesiz ve abuk parlayan bir ehir nfusuna sahipti.
Dinsel bask (persecution) bunlar yurtlarndan itince,
bunlar Kuzeyde Hollandann, Fransann ve ngilte
renin liman ve endstri merkezlerine doru katlar...
Dindar, alkan ve ok zaman okur yazar olan bu in
sanlar Kalvinizmin safna getiler. Bir taraftan da
Menonitler gibi dier tarikatlara ve Anabaptist ad al
tnda birleen acaip ve deiik inanlara tatlar.123
Kalvinizmin saflan bu gibi sosyal-yapsal zellikler ta
yan kimselerden olumutu ve bu mezhep sosyal alkantla
rn sarst bu gruplar iin bir "hayat yntemi" salyordu.
Manev ve maddi yer ve yurtlarndan edilmi Kalvinistler,
dinsel inanc bir sosyal organizasyon arac haline getirdiler.
Buna ngilterenin sosyal artlan da yardm etmiti. nk
ngilterenin de toplumsal dzeni pek parlak saylmazd.
Feodal sistemin yklmas nemli sosyal problemler yarat
mt. "pini koparm" avare dolaan geni bir "serseriler"
grubu olumutu: inden atlm hizmetkr, yurtsuz kyl,
terhis edilmi asker. Yaygn bir krsal fakirlik mevcuttu. e
hirlerin genilemesiyle, yeni bir iktisadi sistemin belirleme
siyle, geleneksel ehir kuramlarnn massedemedii geni
bir kitle ehirlere veya ehir civarlarna yerlemiti. ehir

123 C. H. Wilson, 'Trade, Society and the State", The Cambridge Economic
History o f Europe iinde Cilt. IV: The Economy of Expanding Europe in
the Sixteenth and Seventeenth Centuries (Cambridge, 1967) s. 488-489.

129

varolar kanun d insanlarn yerleme merkezi olmutu.


Katolik kilisesi kyordu. zetle diyebiliriz ki ngiltere iin
16. yzyl bir sosyal dezorganizasyon devriydi.124
Bylece ortaya bir soru kyordu: insanlar balayabile
cek bir organizasyon prensibi nereden bulunacakt? nsanlar
nasl birbirlerine gvenli birikimlerden oluan gruplar kura
caklard? Bu sorularn nemi dolaysyla ngilterede 16. ve
17. yzyl yeni kurumlama ekillerinin, insanlar balayc
tedbirlerin yzyl oldu, ortam birok toplum anlamas pro
jesi yaratt.125
Kalvinizm de bu noktada yol gsteriyordu: insanlar kendi
ilerine ekilecekler ve "serseri"lerin dnyasna karmaya
caklard. Kalvinizmde alkanlk Allaha yaklamann tek
yolu olarak saptanarak, bu "gzel huy" dinsel bir emir haline
getiriliyordu. Bu yeni din ve dnya gr asl gcn ce
maatin bir organizasyon yntemi olarak almasndan al
yordu. Kalvinizm, disiplin, uzun ve srekli alma, kendi
nefsinden fedakrlk etme, biriktirme zelliklerini kutsalla
trd ve yeni dinsel grubun kurulmaya balanm olan kapi
talist dzeninden en etkin bir ekilde faydalanmasn sala
d.126 Dinsel bir akm, fakat ayn zamanda toplumsal bir g
r olarak ortaya kt.
Bylece, Avrupann ilk byk alkantsnda ve ayn za
manda kapitlizmin iti ve kaklar erevesi iinde (fakat
ayn zamanda da balad olanaklar ortamnda), bir "ideoloji'nin nasl ortaya ktn ve ne gibi fonksiyonlar yerine
getirdiini gryoruz.
zerinde durduumuz gelimeler orta zamanlarn daha

124 Michael Walzer, The Revolution o f the Saints: A Study in the Origin o f
Radical Politics (New York, 1970) s. 199-200.
125 a.g.e., s. 300.
126 a.g.e., s. 300.

130

durgun ortamnda -kapitalizm balanglarndan nceki de


virde- ortaya ksayd, ktisad deime bu kadar ykc ol
mazd, dinsel aznlk daha kolay kontrol altna alnrd, ayn
grup egemen kiliseye kar 17. yzyla kadar ak bir dinsel
"program"la kamazd, bu program yaym imknlar olma
d iin "ideolojisi'ni yayamazd, olsa olsa halk katlarnda
bir zamanlar yaplm bir hareketin izleri gizli olarak -halk
arasnda anlatm yoluyla- kalrd. Fakat burada grdmz
durum bambaka, ve yeni artlar, "ideoloji'nin ortaya kma
sn destekliyor.
Bu rnekte ideolojinin ortaya kmasn destekleyen b
tn unsurlar daha da iddetlenmi ekliyle "endstri devri
mi" dediimiz ada grebiliriz.
Walzerden aldmz ilhamla "ideoloji yi, kklerinden
kopmu olan insanlara yeni bir yn vermeyi, dengelerini
kurmay amalayan neriler olarak kullanacaz. Ancak
Walzerin ve bakalarnn ngiltere iin sylediklerinden an
lyoruz ki, bu neriler o zamanlarda herkes iin geerli deil:
protestanlar nisbi bir okur-yazarlk seviyesinde olduklarn
dan dolay dertlerine ideolojik bir "deva" bulabilmilerdir.
Aksi takdirde dinsel inanlarn bu kadar mkemmel bir e
kilde yeniden ekillendiremezlerdi. Baka bir ifade ile ideolo
jilerin ortaya kmasna msait ortam hi olmazsa asgari bir
okur yazarln bulunduu bir ortamdr. En son zerinde du
racamz bir sonu u: ideoloji tamamen ezik insanlar ara
snda en iyi ortamn bulan bir fikir tr deildir: ideoloji
nin ideal yaylma ortam az okumu insandr ve (Kalvinistlerde grld gibi) gelir bakmndan da en dk tabaka
deildir. deolojinin 19. ve 20. yzylda yeni bir genileme
ortam bulduunu grdmz zaman, bunu hatrlamamz
gerekecek.
imdiden ilerde syleyeceklerimizi zet olarak belirtebili
riz: ideolojinin 19. yzylda ve 20. yzylda geni yaylma

alan ana gelimenin sonucudur: yeni yaym aralarnn


ve yeni eitim sistemlerinin gelimesi ve 19. yzyla yakla
tka aydnlarn fikir reticisi olarak toplumda giderek nem
kazanan bir fonksiyonda yeralmas. Bunlarn yannda, pek
tabii ki 19. yzyln sosyal alkantlar da ideoloji yaratc ko
ullan ortaya karmakta nemli bir roloynuyor. Endstri
toplumunun insanlar kkszletiren etkileri burada bata
gelir, ancak endstri toplumunun gelitii ada aydnlar bir
grup olarak zerklik kazanmaya balamasayd, ideolojik d
ncenin temellendirilmesi, devaml ve kmlatif bir ura
olma ans geni oranda azalrd. 19. yzylda ve 20. yzylda
zor kk salard. "deoloji" bu deimelerin birinin deil t
mnn rndr.
Tarihin aknn hzlanmas, sosyal yapnn knlmas gibi
zellikleri sayarak, bunlarn ideoloji olayn yaratan temelde
bulunduklarn grdk. Fakat bu gibi hkmlere "sosyolojik
deerlendirme" adn verebilmemiz iin bir dier soruyu ce
vaplandrmamz gerekli: "sosyal yapnn krlmas" karm
za ne gibi yeni bir toplumu karyor, yani toplumun yaps
eskisinden ne anlamda farkl oluyor? Tarihte daha nce g
rlen sarsntlar niin ideoloji iin gerekli ortam yaratma
m da, bu ortam ancak Rnesansdan sonra ortaya km?
Bunun en nemli cevabn "farkllama" kavram etrafn
da toplayabiliriz. Bu toplumsal farkllama endstri toplu
luklarnn zelliklerinden biridir. deoloji ise farkllam
toplumlann bir fikir yaptdr.127
"Farkllama" ile anlatlmak istenen, nce birok toplum
fonksiyonlar birbirinin iine girmiken, Ortaalarn feodal
dzeninin ortadan kalkmasyla birlikte, bunlarn birbirinden
farkllamas ve ayrlmas olaydr.
127 S. N. Eisenstadt, Modernization, Protest and Change (Englewood Cliffs,
N .J ., 1966) s. 156-157.

rnein, Ortaalarda bir tccardan yn alp bunu kendi


evinde, kendi sahip olduu tezghlarda ileyen kimseler var
d. Bunlara "fabrikatr" diyemeyiz, tam anlamyla "ii" de
diyemeyiz. Zaman geldi bu fonksiyonlarda bir ayrlma oldu,
bu ekildeki ev endstrilerini iletenlerin bir ksm ortaya
kan daha kurumlam kapitalizm balangc retim birimle
rine dayanamad ve ii oldu. Dier taraftan "fabrikatr'lk
daha belirgin izgilerle ortaya kt. Hatta ada toplumlarda farkllamay daha da arttran bir dier zellik belirdi: uz
manlama. ada toplumda artk "ii" diye bir ey yoktur.
"Dz ii", "vasfl ii", "yksek yetenekli ii" gibi, ihtisas
lamann yaratt alt blnmeler vardr.
Farkllama iin dier bir rnei mzik tarihinden alabi
liriz. Bir zamanlar Avrupada "musikiinaslk fonksiyonu
hizmetilik grevinden aynlm deildi. Salzburg piskoposu
nun mzikisi olan Mozart, piskoposun hizmetileriyle bir
likte yemek yerdi. Genel olarak aydnlarn sosyal yap iin
deki yerleri "hizmeti'ninkine yaknd. Zaman geldi okuma
yazmann daha geni bir kitleye yaylmasyla aydnlar kendi
kalemlerinin rnlerini satarak yaamaya baladlar, o za
man "mziki" rol hizmetkr rolnden ayrld. Buna benzer
bir ekilde, bir zamanlar "din adam" ile "retmen fonksi
yonlar ayn kiide toplanyordu. Bir zamanlar eczaclk ile
doktorluk bugnk kadar kesin izgilerle birbirinden ayrl
mamt.
ada toplumda bu "para' lara blnmenin iki sonucu
kyor, her iki sonucun da ideolojiyi destekleyen ynleri var
Birincisi, bahis konusu blnmeden nce kii kendini br<
"btn" iine yerletirebiliyordu. Geri, geleneksel toplum do
parasz bir toplum deildi, burada da "kmelemeler" bul
mak mmkn, fakat bu kmeler arasnda -iletiim sistemi
nin ilkelliine bal- kopmalar vard. Her kme kendi iinde
btnlemiti. rnein, 14. yzylda Fransann kuzeyi ile

Fransann gneyi iki ayr memleket gibiydi. Fakat bu ere


venin iinde kendi dar kysel veya ehirsel evresi iinde ya
ayan kii kendini iinde bulunduu kk toplum biriminin
dier katlaryla bal gryordu. Bu duyguyu yaratan top
lumsal zelliklerden biri geleneksel toplumda smflararas
farklarn her eye ramen belirli bir dzeyde tutulmasyd.
Baz tarihiler feodal beyin gnlk hayat tarznn kylnn
hayat tarzndan ok farkl olmadn hatrlatarak bunu ka
ntlar. ada farkllama bu sk sosyal ilikileri ortadan
kaldrd, toplum iinde kiileri birbirine balayan yresel
kltrn dar erevesinden kard. nsanlar birbirlerine "i"
ilikileriyle balandlar. rnein, muhtelif yrelerden kopan
iiler bir fabrikada birletikleri zaman hayatlarnda "hemeri" kavramnn yerini "ii" kavram ald. Bu gibi durum
larda insanlar iine dtkleri bu yeni artlara, aile, soy,
ky birimlerinin tesinde bir hayatn zelliklerine uygun
inanlar aradlar. deolojinin kkenlerinden biri bu yeni du
rumdur.
Yeni "fonksiyonel blnme'nin ideolojinin belirmesine
yardm eden bir dier taraf, bu blnmenin ortaya kard
"paralardan birinin aydn grubu olmasndan kyor. Ay
dn, daha nce zerinde durduumuz sebeplerden dolay a
da dnyada yeni bir etkenlik kazand. Fakat bu etkenliin
yannda ada aydnn bir dier zellii, fikir leminin tam
ortasnda bulunmas dolaysiyle alt tabakalara nisbetle daha
srarl bir ekilde bir "anlaml btn" aramaya alm ol
masdr. Bu arama abas aydn ada dnyann en mut
suz ve rahatsz kiilerinden biri haline getirmi ve ayn za
manda yeni toplum modellerini teklif etmekte kendisine bir
nclk salamtr. Aydn, bir ideoloji imalats olmutur.
Dikkat ettiyseniz ilk defa gerek anlamda bir ideoloji or
taya karan protestan gruplar, toplumun tmnden kop
mu, kendi bana kalm bir gruptu. Bu grup kken bak
134

mndan da bizim "fonksiyonel blnme" adn verdiimiz bir


srecin balangcnn yaratt bir gruptu. Bu grubun sorun
lar bir anlamda yeni olduu iin Kalven kendi dinsel doktri
nini ortaya karrken lh kudretin bu dnyann tesindeki
belirtileri zerinde ok fazla durmamt. Amac Kalvinistlere yeni bir toplumsal kuram salamakt. Mitingleriyle, in
sanlar eyleme arsyla, sosyal disipliniyle Kalvinizm ger
ekten modern ideolojilerin ncs olarak ortaya kt. deolo
jinin zellii -dinle karlatrld zaman- bu noktada topla
nyor: deoloji, nemli toplumsal ayrmlarn belirmeye bala
d ada toplumun kendine bir yaam erevesi bulma a
basdr. Bu toplumda beliren artlar iinde insanlarn toplum
dan koparak "yabanclamas" olay da ortaya kyor. deolo
ji, gerek yabanclam aydnn gerekse yabanclam so
kaktaki adamn kaygu ve korkularna getirilmi bir cevaptr.
Yeni toplumda yeniden ereve kurmann iki ynnden
bahsedebiliriz: bir taraftan sarslan toplum dzeninin yerine
yenisi aranmaktadr. Dier taraftan, eski simgeler daarc,
eski toplumun sarslmasyla inandrcln yitirdii iin ye
ni bir simgeler daarc oluturulmas gerekmektedir. Fa
kat bu iin temel bir zorunluu var: "farkllam" toplum
iinde kurulacak yeni ereve ada toplumda oluan btn
toplum "kat 'lanna m, yoksa yalnz birine mi anda bulun
sun? ada ideolojiler bu zorlukla kar karya kalnca
farkl yaklamlarla ortaya kmlardr. Marksizm proletar
yaya seslenmi, burjuvaziyi dman olarak grmtr. Fa
izm (ve tesantlk olarak bilinen bir dier akm) snf a
tmasnn yzeyde bir grnt olduu noktasndan hareket
ederek halk "birlemeye'^davet etmitir. Fakat her iki akm
da yeni bir toplum btn ve imgesi yaratmaya almtr.
Marksizm iin bu imge devrim ve sonras etrafnda toplanr,
faizm ise "atmasz" toplumu yaratmaya alr.
deolojinin sosyal deime ile olan ilikisi aratrlrken

nemli bir konu da ideolojinin gelimekte olan lkelerdeki


roldr.
Bilindii gibi, gelimekte olan lkelerin nemli toplumsal
zelliklerinden biri aydnlarnn btn dier toplum unsurla
rndan nce Bat ada dncesini renmesidir. Geli
mekte olan lkenin aydn, bylece, bir taraftan kendi klt
rn "geri" bulmaya balar ve halk ile balarn koparrken,
dier taraftan yeni bir toplum dzenine ihtiyac iddetle his
seder. Kendi kaderlerine hkim olabilmi olan nc dnya
lkelerinde, bamszlk sreci aydnlarn itiiyle kuvvet ka
zanmtr ve aydnlarn zel damgas bu lkelere yn veren
ideolojilerle ortaya kmtr. Bylece, Trkiyede "Kema
lizm", Endonezyada Sukarnonun Marhaenizm"i, Msrda
Cemal Abdulnasrn "Msr Sosyalizmi" bamszlk kazanan
lkenin belirleyicisi olarak siyasal szlmzde yeralmtr.128 Gelimemi lkelerde de ideolojilerin ortaya kmasn
da zerinde durduumuz "farkllama'nn zel bir yeri oldu
unu gryoruz, fakat bunun yannda "geleneksel" adn ve
rebileceimiz bir blnme de, bu lkelerdeki ideolojilerin ya
ratlmasnda nemli bir roloynamtr.
Bat toplumlarnda da adalamadan nce rastlananbir zellik, toplumun etnik, dinsel ve blgesel kmelere ay
rlm olmasdr. Osmanl mparatorluunun toplumsal ya
ps bunun iyi bir rneini verir. Osmanl imparatorluu
Laz, erke, Trkmen, Krt gibi adlarla bilinen etnik grup
lara blnmt. Bunun yannda Mslmanlar Snni-Alevi,
Bektai gibi kmeler ve bu kmelerle kesien dier dinsel
gruplara ayrlmt. Son olarak yreler de zellikler gsteri
yordu: Ankarada eski Ahi tekilat etkisini Bayramiye tari
katyla devam ettiriyordu; Konya Mevlevilerin etkin olduu

bir yre idi. Bu durumda, Mslmanlk bu gruplarn bera


berce almalarn mmkn klan bir odak noktas, bir bay
rak gibi fonksiyon gryordu. Buna benzer kmeler btn
geleneksel toplumlarda grlr. Fakat Osmanllar bu kme
leri birletirmekte olaanst bir baar gstermilerdir.
Bir zamanlar ada topluluklarda dinsel, blgesel ve et
nik ayrlklarn ortadan kalkaca ve yerine "fonksiyonel"
adn verdiimiz blnmelerin geecei sanlrd. Zamanla
bunun byle olmad, her iki blnme trnn ada top
lumlarda bulunabilecei grld. Gelimemi lkelerde bu
iki tip blnmenin yanyana oluunun zel bir ekliyle kar
layoruz. Bir taraftan gelimemi lke ii-patron ya da aydn-ii gibi ada dnyada grlen fonksiyonel blnmeleri
olutururken, dier taraftan da eski blnmeler de zaman
zaman yeni bir kesinlik kazanabiliyor. rnein, yeni politik
faaliyetler siyas parti gibi bir kurumu ortaya karmsa, bu
siyasal kurum bazen eski blnmelere dayanmaya balyor.
Bir siyasal parti kendi "mteri'lerini, rnein, bir kabilenin
tmnden alabiliyor. Bunun sonucu da "yeniden kabileleme" oluyor.129 Trkiyede douda bunun bir trn de gr
yoruz. Bylece geleneksel grubun "benlii ortadan kalkaca
na ada parti politikas yoluyla canlandrlyor. Trki
yede politikann dinsel iletiim mekanizmalarn devam etti
ren bir rneinden de bahsedebiliriz. MSPnin kulland ile
tiim a yalnz gazete deil. Bunun yannda, ok muhtemel
olarak, MSP eskidenberi devam eden bir haberleme an
dan yararlanmaktadr. Bu a dindar kiiler arasnda kulla
nlmasna devam edilmi iletiimdir, bu an iinde tarikat
lardan arta kalan unsurlar da bulunaca muhtemeldir: ar
tan kullan, bylece snmeye ynelmi bir iletiim an

128 Bk. The Ideologies o f Developing Nations (Ed. Paul E. Sigmund, New
York, 1967).

129 Bu olay iin bk. Abner Cohen, Custom and Politics in Urban Africa
(Londra, 1969) s. 2.

136

:tv

ayakta tutuyor. Gene, Hatayda esnaf tabakasndan Alevler


bir zamanlar Snn mahall aalara tabi idiler. Zaman geip
de ticaret, esnaflk zenginlik yaratan bir faaliyet olmaya ba
lad. Her ne kadar bu konuda ok seyrek bilgilerimiz varsa
da, grgn bir aratrmann Alev benliinin bu yeni ortam
iinde canlandn gstermesi beklenebilir.130
Gelimekte olan lkelerin aydnlar, genellikle, Bat tari
hini okumu olmaktan Batdaki "fonksiyonel" ayrlmalarn
snf farkllklar yarattklarn, byk toplumsal srtme
ler getirdiklerini bildirmektedirler. Bunun yannda da eski
blnmelerin de ortadan kaldrlmasnn gerekliliini anla
maktadrlar. Bundan dolay gelimekte olan lke iin yeni
bir ereve kurduklar zaman bunu gznnde tutmulardr.
Eski blnmelerin devam etmesine engel olmak iin ideoloji
lere bir milliyeti eksen vermiler, blnm olan paralar
milliyetilik ideali etrafnda taplamaya almlardr. Dier
taraftan, modem toplumlarm snf atmalarna mani ol
mak iin, ideolojilerini sosyalizan fikirler etrafnda toplama
ya almlardr. Her iki fikir de (milliyetilik ve snf fark
yaratmadan gelimeye almak) ilk defa Kemalizmle ortaya
kmtr.
Trkiyenin ada tarihine bugnmzden baktmz
zaman, tarihimizde iki nemli ideoloji devri gryoruz. Bun
lardan birincisi Kemalizmin ortaya kt devredir ve bu dev
re nc dnya lkelerinin ideolojik devrelerine benziyor.
kinci "ideolojik" dalgalanma 1960larda ortaya kyor.
Bu defa ideolojinin itici gc deiik. Trkiyenin yaps de
imi ve farkllam. ok sayda gen okullama anda
ve birok gen iin okul hayatta belki en nemli etki. Bu
genler benliklerini artk geldikleri ky veya ehir yresin
130 Bk. H. Z. lken, "De lhtrognit ethniquevers lhomonit culturel
le", Sosyoloji Dergisi 9 (1954) s. 1-11.

138

den deil "renci" olmaktan alyorlar. Bu benlik deiimi


"hemerilik" ilikilerinin yerini "i" ilikilerine brakt ve
Bat Avrupa ortamnda ele aldmz deimeye ok benzi
yor. Gene, Trkiyede 1940lardan beri kyde ehire nemli
bir g akm vardr. 1960larda gecekondunun ikinci kua
yetimektedir, bu kimseler kyle ilikileri kopan, kendilerine
ehir hayat iinde bir anlam arayan kimselerdir. iler iin
de ayn eyi syleyebiliriz. Dier taraftan vatandalarn bir
ksm gelien her lkede olduu gibi okumuluk seviyeleriyle
orantl grmedikleri ilere yerlemektedirler. Bu iler umut
larnn gereklemesine bir trl imkn vermemektedir. Ay
dnlar ise artk devlet memurluu ile bir zamanlar ok kesif
olan dorudan balarn koparmlardr, kendi kalemleriyle
hayatlarn kazanmaktadrlar. Bylece ideolojilerin yaylma
s iin gereken farkllam toplumsal ortam yaratlm oldu.
Gnmzde ideolojinin Trkiyedeki fonksiyonu daha n
ce Kalvinizmin ngilterede oluturduu fonksiyona ok ben
zemekte, farkllam, kmelemi bir topluluun her kme
si kendine rehber olacak yeni inanlar aramaktadr. lgin
olan ve imdiye kadar aratrlmam olan nokta bu inanla
rn her birinin ne gibi mteri"leri ektiidir. rnein,
Marksizmi bir dnya gr olarak seenler genellikle han
gi toplumsal karakterleri tayorlar? Marksizmin belirli bir
alt daln seenler, mesel Mao Ze Dungu anlaml bulanlar
nasl bir grup oluturuyorlar. Bu seim tamamen bir rastlan
t mdr?
Yalnz renciler iin geerli olan bir aratrmaya gre ti
pik "solcu", orta ve yksek gelir katlarnda bulunan "brok
ratik" kkenli kk aile birimlerinin en yal ocuudur; ti
pik "sac", dk gelir katlarndan, krsal kkenli geni aile
birimlerinin birka ocuunun en genlerinden biridir.131 Bu
131 Selma Mirci, yaynlanmam doktora tezi.
/.'V

aratrmalarn nmzdeki yllarda TiirkiyeV n yapsn da


ha anlalr bir hale getirecei beklenebilir.
Bu vesile ile kitabn balangcnda zerinde durduumuz
bir noktann altn izmek istiyorum: hzl sosyal deimenin
etkiledii herkes bir "ideolog" kesilmez. Baz kimseler ara
snda bu "a" daha nemsiz bir oranda "tutar". Bir antropo
log bunu yle anlatmtr:
"Baz kimseler bir ideoloji hakknda fikir edinirler, baz
kimseler bu ideoloji hakknda fikir edinmekle kalmazlar onu
anlarlar, yani bir anlatmn yapabilecek duruma gelirler.
Baz kimseler buna ilveten rendiklerinin doru olduuna
inanmaya balarlar, baz kimseler evrelerinde olup bitenleri
bu adan deerlendirmeye alrlar. Baz kimseler ise ideo
lojiyi ierirler, yani yalnz deerlendirme arac olarak deil
kendilerini eyleme iten kimliklerinin derinliinde yatan bir
zemberek haline getirirler.132

132 Melford E. Spiro, "Buddhism and Economic Action in Burma", American


Anthropologist 68 (1966) s. 1163. Zikreden James P. Spardley Culture
and Cognition: Rules, Mapsand Plans iinde (New York, 1972) s. 22.

140

B lm V

Simgelerin datm
ve bilginin retilmesi

MDYE kadar bilgilerimizin ekillenmesinde iki ana "yan


llk unsuru ortaya kardk: bunlardan biri insann iinde
gml olduu "grup'un etkisi, ikincisi "kltr" gzl.
Bunlara imdi de bir ncsn katmak gerekiyor: o da
toplumun simge daarcn koruma grevini stlerine alan
kimselerin etkisidir. Simgelerle uramay kendi zel uz
manlk alanlar yapan kimseler ada toplumda geni bir
grup olutururlar. Bunlarn iinde dinsel kiileri, retmen
leri, yazarlar, bir ksm niversite retim yelerini sayabi
liriz. Bu uzmanlarn simgelerle olan ilikileri ayn trden bir
iliki deildir: dinsel kiinin kendi toplumunun simge daar
c ile ilikisi, niversite retim yesinin simge kmeleriy
le olan ilikisinden deiiktir.
Toplum simgeleri daarc ile ilgilenen aydn, iinde bu
lunduu toplumun ekillendirdii kurumlarda i grr. Bun
lar aydnn "stil"ini biimlendirir. Bir anlamda Fransz ayd141

nnr dncesini "lise" ekillendirir. Amerikan aydnnn


dncesini ise "niversite" oluturur. stelik belirli bir ay
dn kmesinin "dnya gr" zaman deitike baka ekil
ler alyor. rnein Trkiyede retmenlerin ounluunun
1930lardaki gr "milliyeti" olarak tanmlanabilir. Bu
gn bu grn iine "sosyalizme yaklaan" (sosyalizan) bir
ierik girmitir. Pek tabi ki bugnk retmenlerin dnya
ve toplum hakkndaki retisi 1975de, 1935dekinden farkl
olacak. te simge aktarclarn bu farkllklar ideolojinin
incelenmesinde bizim iin birinci derecede nemli.
Balangta biz aydnlarn iini toplumun bilisel daar
cn "koruma" olarak tanmlamtk. Gerekten de fikirlerle
uraan kimseler, bir bakma, toplumun kendilerine verdii
simgeler kmesini hazr bulurlar, bilgilerini toplumdan e
killenmi olarak alrlar. ok zaman da, en eski devirlerdenberi kendilerine verilmi olan greve sadk kalarak, bunlar
kendilerinden sonra gelecek kuaklara olduu gibi aktarma
ya alrlar. Bylece bir sosyal grevi yerine getirirler. An
cak, daha nce zerinde durduumuz ve 17. yzyldan sonra
Avrupada belirdiini sylediimiz "deime art hz'yla
birlikte, eskiden saylar ok snrl olan bir tr simge uzma
n bundan sonra daha sk belirmeye balad. Bu, sosyal
"yer'inde rahatsz olan ve bundan dolay toplum yapsn de
vam ettirmeye ynelen fikirleri sorgulamaya balam olan
kiidir. Daha hzl gelien toplumsal deimenin toplumsal
ilikilere yansmasyla, geleneksel kurumlarn dalmasyla
bu gibi bir kimsenin ortaya kmasna neden olan koullar
yaratlmt. Bir bakma, Mannheim, ada dnyay etkile
yen drt tip ideolojik davrantan bahsettii zaman, bunu
kasdediyordu: ada dnyann deime hz dnyaya yeni
alardan baklmasn gerektirmiti, fakat bu da beraberinde
sorgulaycl, gittike kktenleen (radikalleen) bir aydn
tipini yaratyordu. Sonunda kktenlik, en uta, yeni bir
142

inan arama biimini alacakt. Bu olgu modem zamanlarn


dn hayatna getirdii nemli deiikliklerden biridir.
te amzda simge aktarclarn bir grup olarak gznne getirdiimiz zaman iki nemli noktay unatmayacaz:
birincisi simge aktarclar arasnda birbirinden farkl "grupuklar" var, ikincisi, amzda "aktarma" fonksiyonu ok za
man ana simge kmesine deiiklik getirilerek yaplyor,
"koruma" fonksiyonunun yannda bir oranda "deitirme"
fonksiyonu yeralm. rnek olarak Hristiyanlk prensipleri
nin bugnk ekliyle elli yl nceki ekli arasndaki farka
bakabiliriz. Din, nihayet en deimez bir semboller kmesi
oluturur diye dnrz. Halbuki bugnn katolik kilisesi
nin de 50 yl ncesine nisbetle ok daha geni bir "sosyal ie
rii" mevcuttur, ve baz katolik papazlarnn bugnk sosyal
eylemleri herhalde elli yl nce ortaya ksayd, onlarn afo
roz edilmesi iin yeterdi. Saydmz bu iki zellie, bir ncsn eklemek gerekir, bu da fikir konularyla uraan
kimselerin zaman getike daha da ihtisaslamalardr. Bu
gelimenin sonucunda bir zamanlar az ok herkes simgelerle
uraabilirken bugn, ^imgeler dnyas artk eskisine nis
betle ok daha az kimsenin izleyebildii bir ura olmutur.
Uur Mumcunun zaman zaman Yeni Ortam stunlarnda
yaknd zere, Trkiyede bir ksm solun kl krk yaran
mnakaalara girimi olmas bunun bir rneini tekil eder
(1975). Bir dier rnei bugn lise edebiyat retmeninin
formel felsefe tartmalarn -uzmanlamamsa- izleyemez
hale gelmi olmas tekil eder. Bu kesiklik aydnlarn gerek
ten uzmanlat ABD veya Almanya gibi lkelerde geerlidir. Trkiyede daha tam ortaya kt sylenemez. imdi de
ksaca unsurlarn ortaya dktmz aydnn toplumsal ro
lnn tarih iindeki geliimine bir gzatalm.
Trkede kullanlan "aydn" szc Batda ortaya kan
"entelektel" tabirinin evirisidir. Fakat "aydn" tam anla
143

myla "entelektel"in ar]mlarn tamaz. Bat medeniye


tinde "entelektel, dnce dnyasn tm ama olarak g
ren, kendini bu dnyaya tamamen adam kimselere denir.
Bu artlarda, aydn, toplum zerinde etkin olmay isteyebi
lir, fakat bu etkinliini dn urasnn iinden srdrr.
Trkiyede, "aydn" memleket konularyla ilgilenen ve bunla
r dzeltmeye uraan "nizam- lemci'ye verilen addr. Fa
kat bu toplumu dzeltme abas ok zaman brokratik bir
roln icaplarnn iinden yaplr. Demek byle, batan itiba
ren iki lkedeki grup arasndaki farklar var. Bir bakma
Mannheimn hakl olduunu anlyoruz. Trk aydn, eski de
virlerde "brokrat"tan ayr bir kii deildi. Bunun izi bugn
de devam ediyor: Trkiyedeki tarihsel gelimeler "aydn
fonksiyonunu Batdaki kadar farkllatrmam. Trk aydn
kendini devletin ilerisi iin sorumlu gren yneticilerinden
biri saymaya devam ediyor. Fakat te yandan da bu iki sz
cn anlam farkna ramen "aydn" veya "entelektel kav
ramlarnn az ok ayn faaliyetleri yerine getiren kimseleri
ierdii de bir gerek. Bu adan da Weber hakl: iki kavram
arasndaki farklara ramen bir "ayniyyet", bir "akma" bul
mak olanaksz deil. Bat aydnn Trk aydn ile karlat
rabiliriz.
"Entelektel"lerin toplum iinde belirmesi ok geriye gi
der. lkel bir i blm olutuktan sonra "simgeler" lemi
olarak tanmladmz toplum hayat kesimini srdrebile
cek uzmanlar da ortaya kt. Simgeler dnyas hatrlanaca
zere, toplumun inan, bilgi ve dnya grlerine ekil ve
ren nisbeten tutarl simgeler kmesidir. Bahis konusu "sim
geler" kesitinin kapsad giriimler arasnda toplum deer
lerinin yeni nesillere aktarlmas (eitim), kinat grleri
nin anlatlmas (din), toplumu pekitiren merasimlerin de
vamlln salama saylabilir. Yaznn icad bu gibi kltr
zelliklerinin anlaml bir simge btn haline gelmesini sa
144

lad. blm bir kere ortaya ktktan sonra da simgeler


aleminin kurulmu olan erevesi kendi varln devam et
tirdi. Blnmeler bu ereve iinde olutu: eitim uzmanl
din uzmanlndan ayrld, rahip-eitmen gibi iki ayr insan
tipi ortaya kt.
Konuya dnya uygarl acn-km bakarsak, aydnlarn
ortaya kmasna, yaznn icad kadar yaram olan ikinci bir
gelimenin "felsef aama" ad verilen dnce devriminin
rn olduunu grrz.133 Bu gelime Milattan nce birin
ci binde -ayr ekiller almamakla birlikte- Yunanistanda,
Beni srail arasnda, Hindistanda ve inde olutu. Ortaya
kan yenilik de uydu: artk kinat hakkndaki grler da
ha ak ve daha ayrntl, kendi iinde tutarl olmaya al
lan fikir sistemleri eklini alyordu. Yunanistanda bu akm
Yunan felsefesi denen dnce etrafnda topland. Beni s
rail arasnda bu yeni dnce akm Tevratn yazl ve in
san yaratan ve onunla diyalog halinde olan bir ilh kavra
myla sonuland. Bu yaklama gre, insan, Allahn dnya
zerinde kendi plann gerekletirmek iin yaratt aratr.
Bu temel inan daha sonra tek ilhl dinlere intikal etti. Hin
distanda bu yeni kinat kavramlatrmas dnyann yalanc
bir "grn"ten ibaret olduu, insanlarn dnyev hayatnn
varlklarnda bir "aama" tekil ettii biiminde ortaya kt
ve Hindu ve Budist dnceye zelliini verdi. inde toplum
dzenini, nsan dzeni ve fizik dnya dzenini aktrma
ya alan gr, bu sre arasnda paralellikler gren d
nce ortaya kt.
Toplumun ayn biimde srdrlmesi iin bu kinat g
rnn korunmas gerekiyordu. Bu ise kltrle ilgili ilerin
bir uzmanlk alan olmasyla salanabilirdi. te, bahis konu133 Bk. Talcott Parsons, "The Intellectual: A Social Role Category", On Intel
lectuals, iinde s. 6.

145

su ettiimiz deerlerin btnlnn korunmasn grev


olarak zerine alan kimse, birok aamadan sonra "dnr"
olarak karmza kacaktr.
Kutsallatrlan gelenekleri koruyanlar balangta ra
hipler veya onlarla e anlaml fonksiyonlar grenlerdi. Fa
kat bu noktada zamanla nemli bir gelime ile karlayo
ruz: kutsal simgeler aleminin anlamlarn bakalarna ak
tarabilmek iin rahibin fonksiyonlarndan biraz farkl bir
fonksiyon gren "retici nin ortaya kmas gerekiyordu.
Gene ayn simgeler topluluundaki anlamlarn kt niyetli
kimseler tarafndan deitirilip deitirilmediini anlamak
iin bir yorumcu fonksiyonunun, yani hukuku fonksiyonu
nun yaratlmas gerekiyordu. Bylece geleneklerin srd
rlmesi abas ayr tipte insan ortaya kmas iin bir or
tam hazrlad: rahip, eitici, hukuku. Bunlar her ne kadar
ayn simgeler leminin yorumcular idiyseler de menfaat
bakmndan da, dnya gr bakmndan da bir yol ayr
mna gelmilerdi. Bundan sonraki bir aamada aydn, te
mel uras simgeler lemini anlamak ve onlar bakalar
na anlatmak olan retmenin grevinin bir tek ynne,
"doru" ile "yanl" arasndaki ilikilere eildi. Bunun da
yle gelitiini tahmin edebiliriz: retici, retmek iin
mevcut metinleri kulland zaman, bu simgeler leminin
anlalmas zor veya boluklar olan blmlerinde simge
sisteminin eksikliklerinin farkna varyordu. Bu eksiklikle
ri de -bakalarna sylemese bile- kendi kafasnda yorumla
maa alyor, eksikliklerin ok fazla olduu kanaatine va
rrsa sisteme kar kmasna yolaan ortam yaratlm olu
yordu. te bu noktada retmen grevi "aydn" fonksiyonu
na dnmt. Eletiri fonksiyonunun ortaya kmasn
kolaylatran bir gelime de retici rolnn kurumlamas
olmutur. Bu kurumlamann ald biim, bahis konusu et
tiimiz "felsef aama" devrinden sonra ortaya kt. Yapsal
146

farkllamasnn ok daha ak olarak ortaya ktn be


lirttiimiz ada dnyada reticilik giderek bir dzene
baland. Anlattmz simgesel deerlerin en "yksek" e
killerinin korunmas iin Batda yaratlan ilk kurumlar,
manastrlar, ve sonra da okullar oldu; bunlar "dzene ba
lama nn en pekimi biimiydi. inde Konfys felsefesi
nin retilmesi iin yaratlan merkezler, Eflatunun "akademi"si, Tevrat reten okullar, slmda medreseler bu ge
limenin paralellerini oluturdu. niversiteler, Batda r
neklerini nce Ortaan banda grdmz kurumlama
akmnn devamn oluturur. Burada zerinde nemle du
rulacak bir nokta da u: kurumlama sonucunda, "bilgi"
mevcut siyasal glerden bir dereceye kadar "zerklik ka
zanyordu. Orta zamanlarda Batda Kilise-Devlet ilikileri
zaten bilgi retimi iin olduka muhkem bir "snma yeri"
salamt: O da "manastr'd.134 Bu kurumsal "zrh"m ne
kadar nem tadn "manastr' "medrese ile karlatr
dmz zaman grrz. Osmanl mparatorluunda kendisi
devlet kesesinden para almasa bile, "lim", Ulema snfn
dan olan kii, eninde sonunda devlet glerinin kontrolndeydi. Aslnda, Ulemay "Osmanl Aydn" olarak sayarsak,
bunlarn byk bir ksmnn devletten maa aldn hatrla
mamz gerekir. Batda ise kurumsal zerklik "aydn" rol
nn kurumlamas iin yapsal unsurlar salarken, fikirsel
eitlilik iin de ilk ortam yaratmt. rnein, Bat manas
tr dncesi bile Hristiyan dncesiyle lik Yunan felsefe
si arasnda bir kpr atabilmi, felsefeden bir dereceye ka
dar faydalanabilmiti: Batda nce manastrlarda sonra ni
versitelerde felsefeye ve fen bilimlerine nem verildi. Skolas
tik ise, lkemizde yerlemi bir anlayn aksine bilimin ge134 C. Warren Hollister, Medieval Europe (3. bas., New York, v.s., 1974) s.
53-54.

147

litii bir ortam yaratt.135 slm aleminde buna benzer ge


limeler gryoruz. Fakat devletin fikir hayatna kolayca sz
mas bu trden zerklik salayan dnce merkezlerine sek
te verdi. rnein, orta zaman sonu Hristiyanlnn Aristo
felsefesini Hristiyan retisi ile aktrmaya almasn
hatrlatr abalar slm aleminde gdk kald. Bunun sebebi
"aydna douda devaml olarak devlet iinde yer verilmi ol
mas, omuzlarna "toplum pekitiricisi" grevinin yklenmi
olmasdr. Batda "aydn'n ortaya kmaa balad srada
byle bir "devlet" yoktu. Dier taraftan Batda, Ortadouda
bulunmayan bir ehir yaps vard.
Batda, ehirlerin gelimeye balamasyla retmenleri
nin bir ksmn kiliseden alan, fakat gene de bilime daha ge
ni zerklik tanyan bir retim kurumu belirdi: niversite.
Bat niversiteleri balangta her ne kadar kilisenin gzeti
mi altnda almlarsa da, bazen dinsel fikirlere kar yeni
dinsel nerilerle ortaya kabiliyorlard. niversitenin do
rudan doruya kiliseye kar koyabildii de oluyordu. Bunun
bir sebebi feodal dzenin ortadan kalkmaya yz tutmasyla
nemli bir yeni kurumun belirmesiydi: bu kuruma "modern
merkeziyeti devlet" diyebiliriz. Devletin zellikle kilise ile
olan mcadelesinde -hukukuya, notere, ktibe, yazma ida
re eden kimselere ihtiyac vard. Bunlarn da kiliseye ok
fazla bal olmayan kurumlardan kmas devletin iine geli
yordu.136 Bundan dolay devlet, niversitelerin dinsel ere
venin dna taan uralarn: hukukuluu, kalem oynat
ma sanatn, doktorluu destekliyordu. Bat ehir hayat ise,
135 Bk. Benjamin Nelson "Sciences and Civilizations, "East" and "West": Jo
seph Needham and Max Weber" Philosophical Foundations o f Science
iinde (Raymond J. Seeger and Robert S. Cohen, Dordrecht - Boston,
1974) s. 445 v.d.
136 Jacques Le Goff, Les Intellectuels au Moyen Age (Paris-Bourges, 19571972), s. 104-115.

148

bunlarn tabii olarak yetitii yeni bir imkn yaratmt.


Bir Fransz tarihisine gre Rnesansn Batda aama
tekil eden bir dier etkisinden bahsedilebilir: Rnesans dev
rine kadar "aydn'n bilgi daarc kstlyd: kitaplar son
derece pahalyd; fakat aydnn kulland kavramlar oku
mu kimsenin, hatt bazen eitim grmemi bir kimsenin
anlayabildii kavramlard. Rnesans ve sonras aydnn ar
tk abalarn giderek bir "fildii kulede yrtmeye balad
devredir.137 Rnesansdan sonraki gelimeler aydn kendi
fildii kulesine kapatmaya doru iterken, bunun tersine al
an akmlar da mevcuttu. Bat aydn ortaya kan kitle ha
reketlerinin bir bakma hazrlaycsyd. Bunlar olutuklar
zaman onlara katlmak isteyecek, fakat ok zaman bunda
baarya ulaamayacakt. Bu durum aydnlarn ada dn
yamzdaki elikili yapsal ortamn belirliyor. Bu elikili
durum aydnn ideoloji imalats olarak oynad roln
nemli bir temelidir.
Bundan nceki blmde Kalvinistlerin yeni bir "nizam-
lem teklifiyle 16 ve 17. yzylda Avrupada nasl etkin hale
geldiklerini grmtk. Bu devirlerin Avrupann tm iin
belki en nemli sonularndan biri de u: devletle kilise ara
snda olan atmalar Batda din inan zgrlnn ilk
belirtilerini ortaya kard. Din kavgalarnn sonunda Protes
tanla baz toplumlarda meru bir yerayrld. Dier taraf
tan, Avrupada din kavgalarnn sonularndan biri dinsel
metinlerin baslmas ve daha geni bir kitle tarafndan okun
mas oldu. Zaten eskidenberi kar atmas bakmndan ki
lisenin karsnda olan, kilisenin elinde tuttuu retim geli
ri kaynaklarna sahip olmak isteyen lik aydnlar bundan
yararlandlar, dinsel kaynaklarn bir eletirisine girierek bu
metinlerdeki boluklar gstermeye altlar. Aydnlarn bu
137 a.g.e., s. 187-188.

149

konudaki abalarn kolaylatran bir gelime vard. Aydn,


kitlelerle kiisel balarm koparm, fakat yazdklar yoluyla
onlara yeniden ulamay baarmt.
Rnesanstan sonra aydnlar geim kaynaklarn iki yer
den salyorlard: kiliseye bal dnrler kiliseden; kiliseye
bal olmayan, niversitelerde ekillenen lik dncenin sa
vunucular ise Avrupada yeni oluan siyas glerden, devlet
ten. Merkez bir devletin kurulu halinde olmad yerlerde
aydnlarn geimlerini salayan prensler, dkler veya prensiklerdi, yani aristokrasiydi. rnein, Makyavelli Floransay
idare eden prenslerin hizmetinde almt. Fakat bunun bir
mahzuru vard: geim bir prensin keyfne bal olduu zaman,
prensin keyfinin deimesiyle geim kayna da kuruyordu.
Gerekten de Makyavellinin bana gelen bu olmutu.
Basmn icadyla ve kitabn daha ok kimseler tarafndan
okunmaya balamasyla, kitap yazarl -az da olsa- zerk
bir gelir kayna oldu. Bunun gerekten gvenilir bir geim
kayna haline gelmesi iin 18. yzyl beklemek gerek. te
bu srada okur yazarln artmasyla aydnlar iin yaz yaz
mak -yava yava da olsa- bir gelir kayna olmaya balad.
17. yzylda eskiden kullanlan adal dilin yerine halk ara
snda daha ok anlalabilecek bir dil kullanlmaya balan
mas bu etkiyi hzlandrd. Bu gelimenin ngilteredeki tari
hi 18. yzyln sonudur.138 Bat Avrupann aydnlan bak
mndan mterek unsurlar saptayan bu gelimelerin dn
da Avrupada aydnlarn rgtlenme ekilleri onlar, ayn
ynlere itti. Bu ayr yn ve kurumlamann nedeni Avru
pada 18. ve 19. yzylda deiik lkelerde ortaya kan dei
ik toplum - devlet ilikileridir. Bahis konusu deiik geli
meler ngilterede toplumla nisbeten btnlemi aydn,

Fransada elit tipinde -ve bu arada "sekter"- aydr, ynelimle


rini ve Rusyada adna "intelligentsia" dediimiz grubu mey
dana kard. Burada anlatlmak istenen bu gruplarn birbi
rinden tamamen ayr nitelikler gsterdii deildir. Birok
bakmlardan bu aydn gruplar baz temel niteliklerde birleiyorlard, fakat buna ramen bahis konusu ettiimiz lkele
rin aydnlarnn bu temel benzerlikler dnda temel farkl
lklar da mevcuttu.

138 Lewis Coser, Men o f Ideas, A Sociologists View (New York, 1965, 1970)
s. 6.

139 Robert Merton, Science, Technology and S<x:iety in 17th Century England (Brugcs, 1938).

150

ngilteredeki gelimeler
ngilterede monari endstri toplumunun ortaya kmasn
dan nce kstlanmt. Orta snflara verilen kanun yapma,
parlamentoda etkin olma olanaklan bu toplumun kesitleri
iin, toplumun merkez faaliyetlerine katlma imknn ver
miti. Bylece, toplumun orta katlannda kendini ifade etme,
zgrce yazma olanaklannm bir ksm gereklemiti. Orta
snflann bu ekilde rahatlamasnn nemli sonulanndan
biri devlet sansrnn kstlanmasyd. Bundan byle, orta
snf kltrnn palazlandn ve genilediini gryoruz.
Fizik bilimlerin de bu srada hzla gelitiine tank oluyo
ruz. Bunun bir sonucu da endstri devriminin tabannn ku
rulmas oldu. Bu kltrel genilemenin dorudan doruya
tekniin ve ticar genilemenin rn olduu, ok zaman bi
limsel bir ekilde desteklenmeden, iddia edilmitir. Robert
Merton, nl aratrmasnda, bunun byle olmadn, duru
mun ok daha aprak olduunu gstermitir. Mertona g
re, ileri srlenlerin tam aksine ngilizlerin 17. yzylda fi
zik bilimlerde nemli admlar atmalarn temin eden unsuru
Kalvinizmin fikri yneliminde aramak gerekir.139

15 !

Mertonun ne demek istediini daha nce semboller hak


knda sylediklerimiz asndan ele alrsak belki daha iyi an
larz. Kltrle ktisad gelime veya deime ile -uzun vade
de- bir tr ilikinin olduuna hi phe yok; fakat asl sorun
bunlarn arasndaki ilikinin ne trden bir iliki olduunu
anlamaktr. Bu iliki "bilginin sosyal ekillenmesi" adn ver
diimiz sreten geen bir ilikidir. Daha nceki blmlerde
bilgilerimizin toplumsal ekillenmesi zerinde durmutuk:
Belli bir kltrdeki simge daarcnn bilgilerimize nasl bir
ufuk izdiini belirtmitik. Bunun da bir insann iinde bu
lunduu grupla ve bu grubun deeriyle ilgili olduunu gs
termeye almtk. te Merton da bundan baka bir ey
sylemiyor. Protestanln toplumsal yaps, belirmee bala
m olan kapitalizmin gelimesine msait bir ortam hazrla
mt. Protestanln deer yaps da reym halinde belir
mi olan yaklam ve ynelimlerin ok daha kuvvet kazan
masyla sonuland. Demek oluyor ki bilimin gelimesi belki
"ktisad" bir tabandan hareket ediyor, fakat simge daarc
, deer yaps, toplumsal rgtlenme tr gibi szgelerden
geerek asl zelliklerini toplumsal srecin bu katnda kaza
nyor. rgtlenmenin ne kadar nemli olduunu ngiliz bili
minin bundan sonraki gelimesinde de gryoruz, zira 17.
yzyl kapsayan bu devirde ngiliz biliminin gelimesi Bilim
Dernekleri yoluyla olmutur.
Bunlarn en nemlisi de Royal Societydir. 1662de kuru
lan bu rgtn; 1) toplumun muhtelif katlarndan gelen kim
selerden, 2) amatrlerden teekkl ettiini gryoruz. Kuru
cularn sosyal terkibi yle: 14 asilzade, 18 kk toprak sa
hibi, 18 doktor, 5 ilhiyat doktoru, 2 piskopos ve "kalabalka
bir grup tccar ve i adam".140
Grubun iinde gerekten bilimsel gelimelerin kendileri
140 Coser, Men o f Ideas, s. 28.

152

iin bir "frsat" yaratp yaratmayacan arayanlar vard. Fa


kat bu dorudan doruya kiinin gnlk hayatn kazanma
kaygsyla bilimi birletiren bir izgide toplanmyordu. Kuru
cularn genel yaklam daha ok "merak", dnyada olup bi
tenlere kar bir ilgi, tabiat olaylarnn oluunu anlamaya
doru bir eilim olarak nitelendirilebilir. ngilterede ngiliz
devriminden sonra ortaya kan genel "hava'nn da burada
rol vard: ngilterede siyas gler bu gibi giriimlere yar
dm ederek, onlardan -kar koymaya oranla- daha ok isti
fade edebileceklerini anlamlard. Royal Societyde alan
larn bulular kuruma zamanla byk bir prestij salad.
Ayn zamanda da bilimsel aratrma yntemlerinin ve ahl
knn ortaya kmasn ekillendirdi. Zamanla fizik bilim
lerle uraan dnrler bir ihtisas grubu oluturmaya ba
ladlar.

Ingilterede kahvehanelerin kltrel rol


ngilterede orta snfn Kralc glere kar kazand zafe
rin bir sonucu sosyal ilikilerin ferahlamas, eskisi kadar
asilzade ile orta snf arasndaki farklara baklmamasyd.
Bunun 18. yzylda toplum hayatndaki nemli rnlerinden
biri dilimizde ancak "mahalle kahvesi" (Coffee Houses) adyla
tercme edebileceimiz yeni toplant yerlerinin ortaya k
mas olmutu.141
Bu "kahvehaneler" muhtelif snflardan kimselerin, gn
lk hadiseleri tartmaktan holananlarn toplandklar yer
lerdi. Bu "aydn kahvehanelerinde" grlenler ise eskiden
olduu gibi sarayn veya asilzadelerin muhitlerinin tesiri al
tnda ekillenmiyordu. Burada fikirler mnakaa ve mza141 Bk. Lewis Coser, "Coffeehouses in Eighteenth Century London", Men of
Ideas, iinde s. 19-25.

153

kere srecinin sonucunda hi de beklenmedik ynlere gidebi


liyordu. Daha nce edebiyat elit tabakasnn kaygularn
yanstrken, imdi daha mtevazi bir sosyal kkenden gelen
lerin kaygulan konumalarn zn tekil ediyordu. Aydn
kahvelerinin herbirinin bir zellii vard, bazlarnda politi
ka, bazlarnda edebiyat, bazlarnda sanat konuuluyordu.
Bylece, daha nce "hayat stilinin belirledii bir yaamann
yerine, ayn fikirlerin yaratt bir dayanma ortaya kyor
du."142 Fikirlerin -bir nevi kar gibi- insanlararas balan ve
bilhassa "intelligentsia" denen grubun toplumsal balarn
kurmas konusunda sosyologlarn neler sylediklerini daha
nce anlatmtk. imdi de noktay vurgulayalm: ayn ynde
dnen insanlarn ayn snftan gelmeleri zorunlu deildir.
Geni bir fikir serbestlii olan bir yerde eitli toplumsal kat
lardan gelen kimseler bu serbestlie kendi bana bir deer
verebilirler. Hele sosyal snflar arasnda akn balad
toplumlarda aydnlar grubu bir eit "snflar st" gruptur.
Bir bakma "fikirle urama" bu gruba niteliini balamakta
"sosyal kken' den daha nemlidir.
Fakat insann iinde gml bulunduu grupla fikirleri
arasndaki balann yumuak balar olmas yalnz sosyal ha
reketliliin yaratt bir sonu deildir. Bir dier sosyal olgu
dolaysayla da saptamak istediimiz ilikiler dolak ve yumu
aktr: bu da insanlann iinde gml bulunduklar gruplann
yalnz "yelik" gruplan olmamasndan ileri geliyor.
imdiye kadar sosyal gruplarn kiinin dncesine yn
veren etkisinden bahsederken, bu gruplar yalnz "yeleri
nin toplumsal nitelii asndan tamamlamtk. rnein,
Osmanl mparatorluumdan bahsederken "esnaf' niteliini
tayan herkesi ayn gruba yerletirmitik. Halbuki grup
yeliinin kendi bana insan belirli bir dnceye sevket142 a.g.e.

154

mediini biliyoruz. Bunun sebebi basit, siz insanlar ne ka


dar bir grubun yesi sayarsanz sayn, onlar kendilerini bu
grubun bir yesi saymayabilirler. Basit bir rnek: ngilte
rede "ii" kategorisine giren insanlarn yzde 30a yakn
kendilerini "ii" saymayp oylann Muhafazakr Partiye ve
riyorlar. Bir dier rnek: Friedrich Engels zengin bir fabrika
c olmakla kendini "bourgeois" snfndan saymamt, onla
rn dncelerini dnmemiti. Szn ksas insanlarn
yesi bulunduklar gruplar dncelerini ekillendiren tek
grup deil. Bunun yannda insanlann iinde olmak istedikle
ri, kendilerini iinde saydklar grubun da dnce ve eylem
zerinde ekillendirici bir etkisi mevcut. te, bu ekilde "is
tek "ten meydana gelen gruplara insanlann "referans grubu"
denmitir. adalamann zelliklerinden biri insanlarn
"referans grubu" mekanizmasnda da bir deiiklik belirmi
olmasdr. Daniel Lerner143 adalama ile birlikte insanla-
rn eskiden iinde olmay tasavvur edemeyecekleri referans
gruplar kullanmaya baladklarn syler. ok muhtemeldir
ki kahvehanelerde teekkl eden birletirici "hava", "kamuo
yu" adn verdiimiz yeni bir "referans grubunun ortaya k
masyla ilgiliydi. Oradaki insanlar kendilerini bir "dnr
ler" grubu iinde gryorlard. Fakat bir mddet sonra "ka
muoyu" varsaymndan "i" kmad grld zaman, d
n rnleriyle uraan insanlarn bir ksmnn kendini "s
mrlm" olarak grmeye balam olmalan, ihtimal dahi
ndedir. Zira, dnce hayat, uzmanlama ile birlikte, ya
va yava kaplann uzman olmayanlara kapamaya bala
mt. Artk Rnesansn "her eyi bilen" dnr ortadan
kalkyordu.

143 Daniel Lerner, The Passing o f Traditional Society: Modernizing The


Middle East (Glencoe, 1958) Passim.

155

ngilterede dergiler
19. yzyl her tabakadan insan arasndaki ah-veriin ka
panmaya balad bir zaman oldu. Bunun sebeplerinden biri
yeni yaym aralarn kullanmann artk profesyonellemesiydi. Bir taraftan kitap satclar datma iini zerlerine al
mlar, dier taraftan da ayrntl konular zerinde duran,
bunlar derinliine inceleyen aydnlar kendi yayn organlar
n gelitirmilerdi. Bylece, belirli baz konular inceleyen
baz aydnlarn yeni kurumsal eksenler etrafnda toplanmas
imkn ald. Politik faaliyetin bir hayli ak olduu Ingilte
rede bunun dorudan siyas maksatlar kapsamadn gr
yoruz. ngiliz dergileri daha ok siyasetin dolayl olarak ge
tii, siyasetle ilgili daha genel nerilerin topland merkez
ler oldu. Bylece, ngilterede de entelektelliin 18. yzyl
dan farkl bir yne doru ihtisaslama ve bir bakma "kapanma"ya doru gittiini gryoruz. Fakat her eye ramen n
giliz entelektelleri ne Fransada ve ne de Rusyada grlen
siyas "kapanma dzeyine varmamlardr.

Fransa
ngilterede entelektellerin genel durumu ngiliz toplumunda asilzadelik ve krallk dzenindeki deiikliklere bal ol
mutu. Fransada ise Kraliyet ve asalet 1789a kadar toplum
daki merkez yerini ngiltereye nisbetle daha iyi korudu. ngilizlerin iki snf arasnda salanan dnce iletiimi, "kah
vehane" gruplar ve bilim dernei gibi kurumlarda kendini
belli ediyordu. Fransz aydnlarnn toplandklar gruplar da
bize sosyal durumlar hakknda ok ey anlatyor. Bu toplu
luklarn en belirgini "salon"du. Franszca "salon" bizim dili
mize getii ekilde olduu gibi misafir kabul odas anlamn
tar. Fransz aydnlar da aydnlk devrinde faaliyetlerini
156

asilzadelerin misafir kabul faaliyetinin zerine kurdular.


Fransada XIV. Louisnin korktuu asilzadeleri gzetimi al
tnda bulundurmak iin Versay Sarayna toplamas, buraya
toplanan kimseler iin yeni tipte bir sosyal hayatn temelini
atmt. Saraylarda zerinde durulan adab- muaeret, kl
trl laf etme nitelikleri bylece daha geni bir st tabaka
evreye yaylmt. Versayda toplanan kimselerin ancak bir
ksm politikann iinde olduklarndan, geriye kalanlar va
kit geirmek iin, fikir alveriinin zn tekil ettii bir
"hava'y oluturdular. Fransz asilzadelerinin veya zengin
burjuvalarn salonlarna zeklar, fikirleri ve nktedanlkla
ryla parlayan dnrleri davet etmeleri moda oldu. Byle
ce, Diderot, Rousseau gibi kimseler bu muhitlere hayatiyet
katarken, ayn zamanda salon sahiplerinin maddi yardmla
rndan da yararlanyorlard. Salonlarn sosyal faaliyetlerini
genellikle asilzade snfndan kadnlar idare ediyordu. Bun
lar arasnda Mme. du DefFand, Mme de Tencin, Mme Geoffrin saylabilir. Zamanla bunlarn iinde gerek asilzadeler
azald, onlarn yerini zengin burjuvalar ald.
Bugn okuduumuz btn ansiklopedilerin Fransz pro
totipi olan Grande Encyclopdie bu muhitlerde bulunan d
nrler tarafndan hazrlanmt. Helvtius ve dHolbach
gibi materyalist felsefenin nderleri fikir rnlerini byle bir
ortamda verdiler. Artk, fikir, asilzadeleri elendiren bir ara
olmaktan km, kendi bana deer tayan bir ura ol
mutu. Fransz aydnlarnn "salon"larda toplanmalar Fran
sz Devrimi devrinde de devam etti. Fakat aydnlk a
Fransz aydnlarnn bir zellii, gerek ideologlar arasnda,
gerek sonraki Fransz aydnlar arasnda devam etti: o da
dnyada bir tek hakikat olduu ve bu hakikatin ancak Fran
sz aydnlarnca bulunabilecei fikriydi. Bu zellik dn u
rasnn Fransada batan itibaren bir asilzade-elit zmresi
nin glgesinde ve toplumsal modeline uygun olarak yaplma157

sma balanabilir. ngiliz burjuvazisi kadar palazlanamayan


Fransz burjuvazisi entelektel faaliyete kendi yaamnn
damgasn vuracak gte deildi. Burjuvazi de, dnrler
de geleneksel toplumun zelliklerini taklit etmekten holan
yordu. Fransz fikir faaliyeti bu "elitist" damgay bugne dek
tamaktadr. 20. yzyln banda bir Alman dnrn bu
konuda, "Allah Fransz mdr?" adyla yazd kitap hl ne
mini yitirmemitir. 18. yzylda ise Fransz aydnlarnn
"gerein" temsilcileri olduklar Franszlarca olaan karla
nyordu. deologlarn toplumu temelinden yeniletirici kaygusu "gerek" gerei bulduklar veya bulabilecekleri inanc
nn bir rnyd ve bu inan da beraberinde bir sekinlik
getiriyordu. Bir tek gerek varsa o gerei "bilenlere" arat
mak ve sonra topluma empoze etmek gerekir. Grnte ay
rlan ideologlar ve Napolyon bu noktada birleiyordu. Bu oto
riter yaklam ideologlarn toplumsal otoriterliinde, btn
Fransz eitim sistemine hakim olan bir eitim yaps kurma
isteklerinde belirir. Siyasal hayata sekinler kanalyla kat
lan Fransz aydnn bu kkene balanabilecek zellii bugn
de devam etmektedir; soyluluk, hayat bir kavram olarak ya
ama ve gnlk hadiselerin "baya"lndan kopma: Emile
Zolamn gerekilii bile bu zelliklerin izini tar. Geni ap
ta sosyal planlar ortaya atp toplum yapsn ona gre dei
tirmeye almak, hl Fransz toplum teorilerinin karakte
ristii olarak kendini gstermeye devam ediyor, fakat bu
zellii belki en belirgin ekilde 19. yzyl Fransz dnr
Saint-Simonda buluruz.144
Napolyon sonras Fransasnda bir taraftan Napolyon
devrinin coturucu havas dinmi, dier taraftan Fransaya
yava yava endstriyel gelime girmeye balamt. Bu or
tamda Fransa bir taraftan bir ynelim buhran geirirken,
144 Coser, Men ofldeas, s. 199.

158

dier ynden feodal-aristokratik-zira bir yapnn yerine bir


endstri toplumunun gemesine tank oluyordu. retim top
lum iinde merkez bir sre halini alyordu, bankalar nem
kazanyordu, demiryolu ebekesi yaplyordu. Kendi ann
gelimelerini yakndan izleyen aristokrat kkenli dnr
Henry de Saint-Simon, Napolyon sonras Fransasnn idari
sorunlarna bulduu zm yle aklyordu:
Fransann en nemli be yz yazarn, asilzadesini, avu
katn veya idarecisini ortadan kaldrsak onlarn yerine gee
cek, grevlerini kt de olsa yapabilecek kimseler buluruz.
Fakat Fransann en nemli be yz mhendisini, kimyageri
ni, doktorunu ortadan kaldrsak onlarn yerine koyacak kim
seyi bulamayz. Halbuki bu kimseler Fransay idare etmekte
sz sahibi deiller. Fransay idare edenler kolayca yerlerini
dolduracak kiiler bulabileceimiz teknik bilgisi olmayan ay
dnlardr: Bunu tersine evirmek gerek: Toplumun idaresini
teknokratlara vermeliyiz.
Yeni bir teknokratik grn kurucusu olan SaintSimona katlan gen kuaktan kimselerin fikirlerinde yalnz
bu teknokratik unsur olsayd, onlar gnmzde de beliren
teknokrat-aydn grubunun iine sokabilirdik. Fakat bu gen
leri birletiren unsurlardan biri de planlarnn kapsaycl
idi. Saint-Simoncular toplumu temelinden ve tmden dei
tirmek iin bu neriyi gelitirmilerdi. Fikirlerinin bir baka
zellii dnyadan kalkan "kardelik" ve "sevgi'yi yeniden ge
litirmeye kalkmalaryd.
Onlar iin, Saint-Simon iin olduu gibi, altn a
gemite deil istikbaldeydi. Katolik Kilisesinin her ne
kadar hiyerarisini takdir ediyorlarsa da Kilisenin ha
kimiyetine bir dn dnemiyorlard. Etraflarnda
grdkleri anarinin yerine geecek yeni ve dengeli bir
dzeni dnyorlard, fakat bu dzen intizam ve te
159

rakkiyi yani okulda taptklar ilhlar ierecekti. On


lar iin bilim, endstri gibi, kutsald. Fakat onlar iin
en kutsal grev Fransaya btn vatandalarn ieren
yeni bir dzen getirmekti. Bilhassa birok dnr ve
btn devlet adamlar tarafndan o zamana kadar ih
mal edilen binlerce kudretsiz ve acnacak insan, yk
selen burjuvazinin basamak olarak kulland kimse
ler toplumun iine yeniden yerletirilmeliydi.145
Saint-Simoncular arasnda kurucularn meslekleri de il
gin: Henri Fournel, mhendis mektebi mezunu, bir metal
fabrikasnn mdr. Fournel 1828de 2500 ii altran
Creusot adndaki elik sanayiinin bana gemiti.146 Michel
Chevalier, Kuzey Vilayeti madenlerinin banda bulunan bir
mhendis. Enfantin, eski mhendis mektebi rencisi. Ban
kerlik mesleinde nemli bir yeri olan Pereire kardeler, ite
bu teknoloji nderleri 1826 ile 1829 arasnda gelitirdikleri
doktrinleri daha sonra bir "iman" veya "din" haline getirmek
iin ibirlii yaptlar. Kendilerinin katolik kilisesinin men
suplar kadar bir "din"i temsil ettiklerini ileri srerek kato
lik papazlarnn muafiyetlerinin eini devletten istediler.147
Burada kitabmzn balangcnda zerinde durduumuz bir
noktaya gelmi oluyoruz: aydnn davrann "grup nitelii'nin yannda belirleyen ikinci bir e dncesinin yaps
dr. Saint-Simoncular mhendis olarak, fizik ve matematik
bilimlerinin disiplininde yetimi kimseler olarak, toplum
planlarna fizik kanunlarnn kesinliini, kapsaycln ve
soyutluluunu balyorlard. ngiliz dnrleri ise toplum
konusundaki fikirlerine somut hayat tecrbelerinin damga

145 a.g.e., s. 103-104.


146 a.g.e., s. 106-107.
147 a.g.e., s. 105.

160

sn vuruyorlard. Her iki milletin aydnlar arasnda "aydn


zellii, ayn ynde alan "grup nitelii" ve "fikir stili" kat
larnn kmlatif sonucuydu.
Bu aydnlarn toplum hayatnda "inanlarn nemini
grmeleri sosyal bilimlerin bir aamas saylmaldr. Bylece
aydnlk devri dnrlerinin basitliine parmak basyorlar
d. Fakat topluma doru grdkleri inanc empoze etmeye
almalar Fransz aydnnn ne kadar "sekinci" bir aydn
olduunu gsteriyordu.
Frank Manuel ve Lewis Coser zamanlarnn fikir dnya
snda ve halk katlarndan koparak i gren bu gibi aydnla
rn nasl bir "tarikat olarak (sect) almaya temayl ettikle
rini anlatmlardr. Byle bir tarikatn da fikirleri bir "din"
olarak ortaya kacakt. Saint-Simoncular bunu hi olmazsa
saklamadan yapmlar, ak ak fikirlerinin yeni bir "din"
olduunu sylemilerdir. Auguste Comte da, btn pozitiviz
mine ramen, sonunda yeni bir "din" kurmaya altn
syleyecekti. Bu, zellikle Fransz aydnlarnn "tmc" yn
lerini olduka iyi vurguluyor, fakat bu nitelikler Fransz ay
dnlarn bugn de etkilemeye devam ediyor. Simone de
Beauvoir, Mandarenler adndaki kitabnda 1950lerin Fran
sz aydnlarnn "tarikat" niteliine tekrar parmak basmtr.
Bizim iin nemli olan nokta, aydnlarn fikr rnlerinin
geirmi olduklar tarihsel evrime gre ekillenmesidir.
Saint-Simonculann istikbal planlarnn geni kapsaml bir
din olarak ortaya kmas, Fransz aydnlarnn tarihsel geli
imlerinin bir sonucuydu: Fransz aydnlan fikirlerinin siya
sal gler tarafndan kabul edildii bir ortama ancak nadi
ren kavuabilmilerdi. deologlarn birka senelik hakimiyeti
bu zamanlardan biriydi. Fakat bu gibi frsatlar ellerine nadi
ren getii iin, Fransz toplumunu temelden deitirici ne
rilerle ortaya kmlard. Aksine, fikir adamlarnn, burju
vazinin de zaferiyle, devlet yaps iinde etkin olabilecekleri
161

dncesiyle yaadklar ngilterede lml siyasal ve sosyal


reform yaklamlar n plana gemiti. Bylece, ideolojilerin
entelektellerin genel hayat artlarna bal olan bir taraf
olduunu gryoruz. Bunun iki rneini daha verebiliriz:
Rus intelligentsias ve 19. yzyl Batllam Osmanl ayd
n ve Cumhuriyet aydn.

Rus Tntelligentsia"s
Rusyann adalamas bir elikiler portresi tekil eder.
Byk Petro zamannda balanm olan adalama hare
keti gemii topyekn inkr eden bir hareketti. Bir uznnlann
szleriyle "Petro Rusyasnda tutucu tutum ve davranlar
dan baka her ey mbaht. Petro Rusyasnda gerekten
eletiri olan davranlar bu tutucu davranlard".148
Petro zamannda bir gemicilik okulu kurulmu, renci
ler Avrupaya tahsile gnderilmiti. Petro tutumlarndan
phe ettii kiliseyi glgede brakm ve kilisenin tesirini da
tmak iin kendi devlet ynetimindeki retim kuramlarn
ortaya karmt.149 Fakat bu radikalizm arn 1725deki
lmyle son buldu.
Rusyada aydnlar hukuken devlet personeli statsndeydiler, fakat bilimsel almalar Petersburg Akademisinde
ve Moskova niversitesinde (kuruluu 1755) kurumlam
t.150 1830lara kadar bu yapnn pek deitii sylenemez.
1830 ve 1840larda Rusyada daha atak bir dnrler grubu
belirdi, ancak bu grup sonradan "intelligentsia" ad verilen
tipte kimseleri tam anlamyla iermiyordu.

140 Michael Confmo, "On Intellectuals and Intellectual Traditions in Eighteenth-and Nineteenth Century Russia", Daedalus, lkbahar 1972, s. 120.
149 a.g.e., s. 119.
150 a.g.e., s. 121.

162

Rus toplumunu en radikal ekilde eletiren aydnlar


1860larda ortaya kt. Bunlarn bir ksm geleneksel Rus
st snflarndan, bir ksm ise daha dk tabakalardan ge
liyordu, fakat iki grubu birletiren gr 1830larn aydnla
rnn gereksiz derecede hareketsiz kalm olduklaryd. Bir
blm "nihilist" adyla tannan yeni grubun nerisi "harek e fti..Babalarnn kua Rus toplumunu eletirmiti. Bu
yeni nesil, bir taraftan sosyal ve siyasal sistemi eletirirken,
dier taraftan sistemin kurallarna baemey kabul etmi
yordu. Bylece, Rus toplumunda uzun zamandanberi devam
eden toplum ve siyaset kurallarndan kopma unsuru, "red
detme", "krma" tutumu Rus fikir adamlarna- damgasn
vurmaya balad. Michael Confinonun gsterdii gibi bu tu
tum bundan sonraki devrede ele devam etti. Bu devirde, "in
telligentsia" hem dnrleri ve hem de siyasette etkin ol
mak isteyenleri ieren bir grup olarak kristalleti. 1880 ve
90larda ise Rus intelligentsias blnerek bir taraftan pro
fesyonel devrimcileri, te yandan profesyonel dnce ada
mn ortaya karacakt.151 Bundan sonra ortaya karlan
fikr yaptlar da "intelligentsia" iinde gittike artan farkl
lamay yanstyordu.
Rus "intelligentsia'sn kendi zel ura alan yapan fi
kir tarihisi Confinoya gre "intelligentsia tabiri Rus d
nrlerinin yalnz bir safhas iin, ihtisaslama ortaya kma
dan, nisbeten mtecanis olan grup iin kullanlabilir. Confnonun almas aslnda eskidenberi Rus intelligentsiasna
zel bir karakter balamak iin yaplan almalarn mesele
yi basitletirdiini anlatmak amacn gtmektedir. 1950lerde ileri srlen tezlerden biri 1860lar kuann -kendilerine
zellikle intelligentsia ad verilen gruplarn- alt snflardan
151 Bu zellik iin bk. Franco Venturi, Roots o f Revolution (New York, 1966)
s. 639 v.d.

163

geldikleriydi.152 Confino bunun byle olmadn gsteriyor.


Aratrmalar Rus dnrnn zelliklerinin devlet ile olan
ilikilerinde ortaya ktn bir daha nmze seriyor. Ay
dnlarn bir blm devlet yaplar iinde gml olduklar
oranda pasif kalmlardr. Bir blm de niversite iinde
bulduklar nisb zerklik havas iinde devlet aleyhtar teo
rilerini imal etmilerdir. Bu ortamda devletin yklmas ge
rektii fikri ok ak ve ok radikal bir ekilde geliti. Bu
nun gelimesini salayan niversite zerklii olmutu, fa
kat "byk kyam" fikri eskidenberi Rusyada dolaan bir
fikirdi. Mannheimn tabiriyle fikir imdi kendine bir sosyal
temel bulmutu. Bylece arlk Rusyas aydn kesitinin
zelliinin pasiflik-radikallik kutuplamasnda belirdiini
gryoruz.
Rusyadaki gelimeleri Osmanl mparatorluumdaki ge
limelerle mukayese ettiimiz zaman, bu ikili yapnn zerk
lii daha belirgin bir ekilde ortaya kar. Osmanl mpara
torluunda, Rusyada ortaya kan niversitenin gelimesine
bal nisb kurumsal otonominin yaratt ikili yapy gre
miyoruz. Trk aydn, son zamanlara kadar, devlet hizmetin
de olsun veya niversitede olsun devleti incitmemek iin
ok daha dikkatli davranmtr. Bir bakma niversiteler
Trkiyede ge gelitii iin Trk aydn niversitenin kendi
bana verdii zerklik imknlarndan ge istifade etmitir.
ada Trk intelligentsiasn devlete daha dorudan bala
yan bir dier ilikiden szetmek gerekir: Trk aydn ok da
ha dorudan geimi iin devlete bal olmutur. Kitap ve der
gi okuyucusunun kalabalk bir grup oluturmas daha olu
um halindedir. Osmanl intelligentsiasnn nderliini ya
pan Namk Kemal ve Ziya Paa gibi nl dnrlerimizin
mektuplamalarna bakld zaman ok ak bir ekilde ge

im derdinin onlar kukulandrd grlr.153 Bu kuku ay


n zamanda iki taraf keskin bir kltr: Yeni Osmanllar
maiet derdine dtkleri zaman devlet de onlar kolayca
"affederek" onlar devlet memuru kalbna yeniden sokmak
tan bir endie duymamaktadr. Herhalde bu ikili durumun
dibinde yatan e, Osmanl mparatorluunda devletin ver
dii maa verebilecek bir grubun devlet dnda teekkl et
memi olmas ve byle bir grup teekkl etmemi olduu iin
devlete kar isyan eden aydnn devlete kar etkin olabile
cek sosyal bir gruba bel balayamamasdr. Oysa, Rusyada
Osmanl mparatorluunun aksine, geleneksel "kyam" fikri,
niversitenin zerklii, bununla birlikte burjuvazi ve daha
sonra proletaryann saysal geliimi devrimci aydnn devri
mi gelitirmesini salayan drt farkl e salamtr.
Osmanl mparatorluunda Yeni Osmanllar iin izdii
miz tablo, onlardan sonra 1890larda devlete kar durmu
olan Jn Trkler iin de geerlidir. Jn Trkler arasnda
yksek sayda saray jurnalcisi bulunmu olmasn da bu top
lumsal yapsal karaktere balamamz gerekir. Osmanl ayd
nn Osmanl devletine balayan bir dier nemli unsur da
mparatorluun o zamanlar dalma durumuna gelmi olma
syd. Fakat gene de bu tutumda Osmanl kltryle ilgili
bir yn bulunabilir. Avusturya-Macaristan mparatorluu da
20. yzylda dalmaya balamt; fakat bu dalma Avus
turya entelektellerini devleti desteklemeye doru itmemiti. Herhalde Osmanl kltrnn haksz olarak yenik dt
hissi, Trk aydnlarn devletin yannda yeralmaya y
neltti. Aydnlarn devletle yakn ilikisinin bir sonucu Trki
yede aydnlarn ele alamadklar birok konularn hl "ta
bu" kalmas olmutur.
153 Bk. erif Mardin, The Genesis o f Young Ottoman Thought, (Princeton,
1962) Passim.

152 Markin Malia, "What is the Intelligentsia", Daedalus, 89 (Yaz 1960).

164

165

Her lkenin aydnnn bir stili olmas giderek o lkede


ileri srlen fikirlerde etkin olmu ve bylece de ideolojilerin
retimine damgasn basmtr. Rusyada 19. yzylda kendi
iine dnk, sorgulayc, devleti tmden inkr edici trden
ideolojilerde Rus kltr tarihinin izini bulmak mmkndr.
Trkiye aydnlarnn devletle sevgi - krgnlk ilikileri gene
aydnlarn sosyal tarihin bir sonucu saylabilir ve Trkiyede
geerli ideolojilerde izini brakmtr. rnein Trkiyenin
solcusu hibir zaman Rusyadaki kadar devleti inkr edici bir
tutum alamamtr.
deolojiye aydnlarn zel stili kadar tesir eden iki unsur
da eitim sisteminin deimesi ve kitap, gazete gibi yaym
organlarnda grlen gelimedir. rnein, kitabn son derece
mahdut bir zmre tarafndan kullanlan bir ara olduu yer
de "kitle'yi hedef alan ideolojilerin ortaya kmas imknsz
dr. Gene, her kye kadar inebilen bir eitim sisteminden
devletin elde edebilecei vatandalarn artlama imknlar
ortaada yoktu. Bundan dolay bu iki unsurdan ksaca da
olsa burada bahsetmek yerinde olur.

Eitim
Bugn bildiimiz okul sisteminin balangc Rnesansa gi
der. O sralarda manastrlarda veya baka messeselerde k
stl bir ekilde yaplan eitim bugnkne benzer bir ekil al
maya balad. Bir taraftan ehirlerde manastrlarn verdikle
ri yeteneklerden baka yetenekler veren retim kurumlan
ortaya kt. ehirler de ticaretin gereklerine daha yakndan
bal hesap, muhasebe bundan dolay da aritmetiin gelitii
merkezler olarak belirdi. Modern devletin yava yava orta
ya kmas ve kiliseyi kendine rakip grmesiyle, modern dev
let de kendi karlann gerekletirecek okullar destekleme
e balad. Devlet ilerinin yrtlmesini mmkn klacak
166

bir genel kltre sahip kimselerin yetimesini istedi.154 Me


sel, Alman Gymnasialarmn kayna bu olmutur. ngilte
rede Tudorlar zamannda ortaya kan yeni asilzadeler, yeni
geldikleri toplum katnda yeteneklerini arttracak ve ellerine
geen olanaklardan istifade ettirebilecek bir eitim sistemi
gelitirdiler. Pratik eilimleri, onlara bir taraftan hesap, geo
metri gibi mparatorluun denizar atlmlann salam bir
esasa oturtan155 ve dier taraftan insan olarak karakterleri
ni pekitiren, onlara bakalaryla olan ilikilerinde stnlk
tanyacak beceriler veren sistemler kurdurdu. Eitim yava
yava Avrupada lkeler apnda bir giriim oldu. Prusyada
1770 ile 1803 arasnda giderek mill bir kurum halini ald.156
19. yzyl ortasndan itibaren devletin kontrolnde olan
okullar bir bakma rencilere devletin uygun grd dn
ya grn alamak iin kullanlyordu. rnein Alman
mekteplerinde Almanyann stnl temas ileniyordu.
Almanlara yenilmi olan Fransada eitimin Fransz milli
yetiliinin amalar iin kullanlmasnn yambamda "tesantlk" (solidarsme) grnden ilham alan bir sosyal ah
lk alanyordu. Bu gre gre Fransa btnlemi ve snf
mcadeleleri olmayan bir memleketti, aksine herkes herkese
yardm etmeyi ve grevini eksiksiz olarak yerine getirmeyi
rendii takdirde Fransa ideal bir ortamda geliecekti. Bu
grte bir zamanlar Trkiyede de hakim olmu olan bir
sosyal ahlkn anahtarlann grmek mmkn. Bize bu gr
Ziya Gkalp yoluyla intikal etmiti ve zamannda, Trkiye
iin Fransaya nisbetle gereklere daha yakn bir grt.
Eitimin ideoloji zerindeki belki en kesin rneini Sovyet
Rusyada gryoruz. Sovyet Rusya Marksist deerlerin en

154 William Boyd, The History o f Western Education (6. Bas. 1952) s. 191.
155 a.g.e., s. 231-232.
156 a.g.e., s. 311.

167

kk yatan itibaren kafalara yerletirilmesi iin en siste


matik bir abay gstermi bir memlekettir. Herhalde eiti
min yaylmasyla "ideoloji" yeni bir etki alan kazanmtr.

Yaym
Gerek aydnlarn tesirlilii, gerekse eitimin "ideoloji" iin
yeni bir zemin temin etmesi ancak yaym aralarnn geli
mesiyle mmkn olmutur. Bu olduka aprak bir geliim
dir. Kitap, kendi bana ayr tip gelimenin rnyd: k
dn inden Batya yaylmas, yal mrekkebin icad ve
bask harflerinin gelitirilmesi. deolojinin ve ideolojik d
ncenin belki en derinde yatan nedeni kitaptr. Kitabn son
zamanlara kadar zerinde durulan etkisi belirli bir fikri el
yazmalarna nisbetle ok daha ucuza yayabilmesi olmutu.
Marshall McLuhan bu gibi bir yaylmann tesinde kitabn
ok daha ince, fakat daha nemli etkileri olduunu gsterme
ye almtr. McLuhana gre kitap temel alglama rntsn ekillendirmiir. Bir ozann anlatt destan, anlatm
bittikten sonra yalnz bir iz olarak kafalarda kalr, fakat ki
tap bu anlaty yanmzda tutar. Ona zaman zaman mra
caat etmemizi imkn dahiline koyar. Bizi bir fikrin niin be
lirli bir biimde ifade edildiini, nasl olup da baz eksiklik
lerle ortaya ktn merak etmeye sevkeder.157 Bir ozan
dinlemek eftali yemee benzetilebilecek bir faaliyettir: tke
tiriz ve holanrz. Fakat kitapla ortaya kan iletiim tr
buna benzemez. Kitap ideolojiye iki ynden baldr: toplumca kabul edilen dnya gr kitap yoluyla yaymlanyorsa o
zaman bu kitap daima eletiriye aktr, metni ortadadr; di
er taraftan kitap, gene, eletirilen ideolojinin yerine bir ye157 McLuhanm fikirleri iin bk.: Marshall McLuhan, The Gutenberg Galaxy
(1968). Passim.

168

niini yerletirmek iin ok etkin bir aratr. Kitap kafamza


bir sorunlar alemi getirir. pheye davet eder. Filozoflarn
daha mahdut ekilde yaptklarn kendi yapsyla ortaya
karr. Kitap medeniyeti bize kitaplar leminde, fikirler le
minde ve baz kimselerin oktan iddia ettii gibi, hayaller
leminde yaama kapsn aar. Kitaplarn ok okunduu bir
yerde kitabn hakikati tabiatn elle dokunulur hakikatine
tercih edilir. Kitapsz insan bir teori iin kendini feda etmez,
fakat kitap sahibi pekl bir teoriyle btn yaantsn tayin
edebilir.
McLuhann ok aprak ve tarafl olan teorisini phe
siz ki burada kaba ve basit bir ekilde ifade ediyorum. Fakat
bu anahatlar bile "ideoloji" retimi bakmndan yaym ara
larnn, nce kitabn, daha sonra gazetenin, daha sonra rad
yo ve televizyonun ne kadar nemli olduklar konusunda bi
ze bir ipucu salyor.

B lm V I

amzda ideoloji:
deolojinin "gerilemesi" sav

DEOLOJNN amzn yaratt toplumsal alkantlarn


ardndan geldiini, bu karklklarn ypratt ve erittii
deersel ve bilisel evrenleri yeniden kurma abalar olduu
nu grdk. Ancak, "toplumsal alkant" olduka esnek bir de
yim. Bazen, toplumun temelden sarslmas, bu toplumun de
iik katlarnda deiik biimler alyor. Bunun yannda, "al
kant" olarak tanmladmz bir deiikliin yanklarnn ne
kadar devam edeceini nceden kestirebilmemiz mmkn
deil. Trkiyede Atatrkln getirdii deersel deime
1920-1938 arasnda olutu, fakat bu deimeye kar dinsel
planda bir "yeniden can verme" (revitalization) hareketi olan
Nurculuk ancak 1960larda gittike artan bir gle karm
za kt. deolojilerin toplumsal deime temeline oturmas,
ideolojileri sosyolojik adan ele alanlarn eskidenberi bildik
leri bir sretir. Bundan dolay sosyolog ve bilhassa antropo
loglar ideoloji ve benzer fikir hareketlerinin ada dnyam171

zn kalc zelliini oluturduunu belirtirler. Buna ramen


bir zamanlar, 1950lerde baz bilim adamlar "deolojinin Sonu'nun geldiini iddia ediyorlard. imdi bu gelimeye bir
gzatalm.
deolojilerin bir zellii de etkin olduklar insan grupla
rnda ok inatla savunulan, kan dkme pahasna da olsa vaz
geilmeyen inanlar olarak yerlemeleridir. deoloji insann
tm duygularn harekete geirir, onu "seferber" (mobilised)
duruma getirir. Rus ihtillinde Bolevik ideolojisini tayan
lar, "kzllar", kar gr tutan "Beyazlarla amanszca sa
vamlar, bu ideolojik atma byk bir harbe yolamtr.
spanyada "sol" ile "sa" arasnda 1936dan 1939a kadar s
ren savata yaklak olarak bir milyon kii lmtr.
kinci Dnya Savandan kldnda, Avrupada, 1921leri ve 30lar vurgulayan ideolojik atmalarn devam edip
etmeyecei merakla bekleniyordu. Fakat 1955 ylna doru,
Avrupay eskiden paralayan ideolojik atmalar asndan,
hi deilse ortamn ve belirtilerin deimesi bakmndan, ye
ni bir durumla karlald kans yaygnlamaya balad.
Bir taraftan d politikada "sa" ve "sol"u temsil eden iki
"sper devlefin "devlet" karlarnn, ok zaman, "sa" "sol"
zelliklerine nisbeten daha ar bast grld. Dier taraf
tan da Avrupann i politikasnda "ideolojik kamplara ayrl
ma" etkeni yerini yeni etkenlere brakyormu gibi bir grn
t belirdi. Birok devletler bir zamanlar "ideolojik" bir konu
olarak damgalanan ktisad planlamay toplumun ktisad
dzenliliini salayan bir "teknik" olarak grmeye balad
lar.158 Bunu kendi lkelerinde uygulamaya koyuldular.

158 Seymour Martin Lipset, "Europe: the Politics o f Collective Bargaining",


Decline o f Ideology, iinde, s. 80. Bu makale daha nce u balkla k
mtr: "The Changing Class Structure and Contemporary European Po
litics", Deadalus 93: 1 (K 114) 271-303.

172

Fransada, De Gaullecu bir rejimde, sava ncesi Fransz


sosyalistlerinin en geni planlarn aan bir endstri millile
tirmesi hareketine giriildi. Birok lkede eskiden sosyaliz
min "sivri bir nerisi olarak grlen ,sosyal gvenlik tedbir
leri imdi olaan grlmeye baland. Dier taraftan, gele
neksel "braknz yapsnlar" ideolojisine bal partiler gide
rek glerini kaybetmeye baladlar.159 O yllarda ideolojik
nitelik tad aka belirlenebilecek "Pujad - Poujade" ha
reketi gibi gelimeler bir nevi istisna olarak grnyordu.160
Bu durumda "snf atmas'na dayanan ideolojilerin si
yas partiler iinde daha az nem tamaya balad gzlen
di. Partiler kendilerine birden ok snf balayabilecek, s
nflar aan programlar gelitirmeye baladlar. Endstride,
endstrinin genilemesi ile birlikte ayakta tutulmasn sa
layacak, "menecerlik" gereklerini yerine getiren politikalar
uygulanmaya baland. 1960lann banda S. M. Lipset bu
gibi gelimelerin ideolojik atmalar yumuatma ynnden
altn yle ifade etmiti:
"Solun ii snfna ynelik partileri, Avrupann
birok yerinde, 1960larda glerini arttrmlardr. Bu
gelimeler birok kimsenin Amerikan veya Avrupa po
litikas konusundaki bir nyargsnn -yani mill gelir
seviyesinde bir artn sol partiler iin semenin deste
ini yitirecei fikrinin- yanl olduunu gstermitir.
Bugn bir lke gemiiyle mukayese edildiinde, ne
kadar zengin olursa olsun, Akdeniz Blgesinin hl fa
kir olan lkelerinden svee, Avustralyaya ve ABDye
kadar btn demokratik lkelerde, ok belirgin top
lumsal "k aflar oluturmaktadr.
159 a.g.e., s. 82.
160 a.g.e., s. 83.

173

Bu lkelerde eitime, ktisad olanaklara, kltre


ve istihlak maddelerine alan kaplar (toplum katlar
na gre deien) ok ilkel eitsizlikler gstermektedir.
Bu eitsizliklerin tr deiik olabilir. Genellikle, bir
lke ne kadar fakir olursa smflararas tketim stan
dard arasndaki farklar o kadar byktr. Fakat b
tn lkelerde, gelir ve stat lekleri asndan daha
fakir olan toplum katlar kzgnlklarn -veya dalm
devam ettirecek politikaclar tarafndan temsil edilme
isteklerini- yanstrken refah devletine zg giriimle
rini arttrmaya eilimli, isizliin nlenmesi iin al
an, varlkl katlara nisbetle varlkszlarn gelirlerini
arttrmay amalayan ve bu yolda devletin ktisad ya
pya karmasn ngren partilere oy vermektedirler.
Artan mill servet ve smflararas farklarn belir
ginliinin azalmas, sa partilere nisbetle sol partile
rin gcnn azalmasyla sonulanmamtr; mill ser
vet ve snf yapsndaki farklar kendini ideolojik fark
larn azalmasnda gstermitir... Sol partiler ktisad
reform nerileriyle daha lml bir hale gelmi, radikal
liklerini azaltmlardr."
Lipsetin bu grleri 1950lerin sonunda ve 1960larda
ortaya srlen genel bir dncenin olduka yumuak bir
ifadesiydi. Daha kesin biimlerini bulmak da mmkndr.
rnein 1960da kan bir kitabn bir blmnde, Daniel
Bell, "Batda deolojinin Sonu nun geldiini mjdeliyordu.161
Belle gre "Sa" ve "Sol" szckleri ne dnyann ne de ABDnin karlat aprak sorunlar zmlemeye yeterli yak
lamlar vermiyordu. Hi kimse mphem bir "yarm" iin
"bugn'u feda etmeye hazr deildi.
161 The End o f Ideology (Glencoe, 1960).

174

Bahis konusu ettiimiz savlar, genel hatlaryla 1955de


Milanoda toplanan "Kltr Hrriyeti Kongresi'nde ortaya
kmt. Bu Kongrede toplanan delegeler u noktalarda br lemilerdi:
1) "Tmc" veya ar ideolojiler gerileme halindeydi,
2) Bu gerileme Batda eriilen yeni bolluk dzeyinin bir
sonucuydu,
3) Bu gerilemenin iareti "sa" ve "sol" ularn son otuz
yl iinde farkllktan ok benzerlik gstermi olmalarnda
toplanyordu.162
"deolojinin gerilemesi" tezi, karsnda derhal bir grup
sosyal bilimci buldu.163
"deolojinin Sonu savna kar gelenler bunu iki adar
eletiriyorlard: bazlarna gre (LaPalombara) "deolojinin
Sonu" yanl gzlemlerden elde edilmi bir sonutu; bazlarna
gre de bu savn "analitik erevesi" ilkel olduu iin, "deolo
jinin Sonu na inananlar konuya nfuz edememilerdi. Her iki
eletiri de "deolojinin Sonu nu bir yeni ideoloji olarak deer
lendiriyordu. LaPalombara, rnein, talyan Komnist Partisinde o yllarda alan yeni tartmalar "deolojinin Sonu" sa
vna sdramyordu. Ona gre, "deolojinin Sonu" dendii za
man herhangi bir ideoloji deil, fakat ncelikle Marksizm, Le
ninizm, Maoizm, ksaca, devrimci ideoloji dnlyordu.164

162 M. Rejai, W. L. Mason, D. C. Beller, "Empirical Relevance of the Hypot


hesis of Decline", Decline o f Ideology, iinde s. 270.
163 Bk. Joseph LaPalombara, "Decline of Ideology: A Dissent and An Interp
retation", American Political Science Review 60: 1 (Mart, 1966) 5-16.
Decline o f Ideology, iinde s. 243 v.d. Ayn makale u derlemede de k
mtr: The End f Ideology (Chaim I. Waxman, New York, 1969) s. 315
v.d. Ayn derlemede gene bu konu ile ilgili makaleler unlardr: C.
Wright Mills, "Letter to the New Left, s. 126 v.d., Robert A. Haber, "The
End of Ideology as Ideology", s. 182. Henry David Aiken, "The Revolt
Against Ideology", s. 29 v.d.
164 a.g.e., s. 332.

775

Robert Haber de bu tip ideolojilerin parti ideolojisi olarak ni


in ortadan kalkmaya yz tuttuunu, politikann yeni baz
zelliklerine balyordu:
1) kinci Dnya Savandan sonra radikal bir kar y
nelmeyi zerlerine alacak muhalefet partilerinin yaama
ans azalmt. Bunlar yeni artlarda bir partinin almas
iin gereken byk rgtsel ve parasal imknlar salyamyorlard.
2) Devletin kontrol imknlar devrimci muhalefeti im
knsz klmt.
3) Kii ile politik kararlarn verildii odak noktalar ara
sndaki mesafe artmaktayd. Kitle haberlemesi idarecilerin
elindeydi. kinci Dnya Savan izleyen yllarda, sorun, mu
halefet yapmaktan ok politika iinde kendine bir yeredinebilmekti.
4) D Tehlike" devrimci hareketleri lekelemek iin kul1an l maktayd.165
Bu kar savlarn ortaya atlmasndan az sonra da ren
ci ayaklanmalar ile ideolojinin sonuna gelinmedii anlala
cakt. "Yeni Sol", Maoculuun Bat Avrupada baz gruplar
iin ekicilii, toplum sorunlarnn sevgi ve efkatle halledi
lebileceine inanan "iek insanlar", btn bunlar, ideoloji
nin gerilemekte olduunu ileri srenlerin tezlerinin aksine
alan gelimelerdi. "deolojinin Sonu", bu gelimelere bak
lrsa, daha gelmemiti.
Fakat burada yle bir itiraz akla gelebilir: aslnda ideo
lojiler en genel anlamda, yumuamaktadr, fikir sistemleri
nin militanl azalmaktadr; deolojinin srdn ispat et
mek iin verilen rnekler de istisnai olaylardr. Buna da y
le bir kar sav ileri srlebilir: Portekizde 1975de geen
olaylarda ideoloji btn bir lkenin geleceini belirliyor: O
165 a.g.e., s. 190-191.

176

zaman buna bir istisna diyebilir miyiz? Buna kar gene de


nebilir ki Portekiz kendi tarihsel zellikleri dolaysiyle dier
Avrupa lkelerinin geirdii "ideolojik dnem"den gememi
tir: Portekizde mill servetin snflar arasnda nasl blleceine dair bir dengeye varlmam, Portekiz bundan dolay
"ideoloji" an yayor. Bu grlerden hangisinin doru ol
duunu saptamak mmkn deil. Ancak, unu biliyoruz ki
Almanya gibi artk mill servetin bllmesi konusunda bir
dengeye varlmas gereken bir lkede, hl, eylemlerini ideo
lojinin belirledii Bader-Meinhof grubu gibi gruplar mevcut.
Bunlar da "istisna" m saymak lzm? Bunun byle olmad
btn gelimi lkelerde kendilerini toplum d sayan, ideo
lojik ierii gl gruplarn varlndan anlalyor.
Bu olay da Bat endstri lkelerinde ideoloji "taycs"
olarak fonksiyon gren gruplarn toplumsal niteliini incele
mekle zmleyebiliriz. deoloji tayc gruplarn birinci
zellii, bunlarn mutlak bir fakirlie batm olan kimseler
den olumamasdr. deoloji tayclar iiler arasnda dz
iilerden deil, vasfl iilerden oluuyor: "beyaz yakallar,
hizmet personeli ve memurlar arasnda bunlar memur pira
midinin en alt katndan gelmiyor, biraz "okumu" memurlar
katndan geliyor. deoloji tayclar belirli bir stat dzeyi
ne erimi, kendini daha yksek bir dzeyde grebilen, fakat
ykselme yolu tkanan kimselerdir. zellikle, bu eilim, gr
d retimle toplumun kendisine verdii mevki arasnda
bir dengesizlik olan kimseler arasnda ok yaygndr.
Bunun nedenini ada (kapitalist?) toplumun baz zel
liklerine balayabiliriz. Bu toplumda toplum katlar iinde
ykselme en ok eitim yoluyla olmaktadr. Belirli bir diplo
may elde eden kimse "diplomasna lyk" bir i aramakta ve
ou zaman bulamamaktadr. Bu toplum iinde okumularn
girebilecei yerlerin gittike teknik nitelik istemesinden gel
mektedir. Oysa eitim sistemlerini teknik bir yne evirmek
177

ok byk yatrmlar istemektedir. Fakat bu deiikliklerin


yapld yerlerde "iki cami arasnda binamaz" kimsenin so
rununun zmledii anlalyor.
lgin olan nokta -1976 ylnda beliren niversite renci
leri gsterilerinde grld gibi- bir diplomaya aday olan
kimselerdir. Bu adan rencinin istei "geim derdi'ni hal
letmekten ok sekinlerin arasna girmektir. Kendine "in
sanca" bir stat salamaktr. Bu ise kolay deil.
ada toplumda okuma o kadar gelimi ki, belirli bir
toplum katma gelmek iin lise, hatt niversite tahsiline
zel bir beceri katmak gerekiyor. Ksaca, diyebiliriz ki mo
dern toplumda ncl sektr olarak bildiimiz hizmetler
sektr, beraberinde getirdii nitelikleri dolaysiyle sekinler
katna girmesi ok zor olan bir "ara insan gc" yaratmakta
dr. Demokratik lkelerdeki toplum Mitosu ise "herkesin
Cumhurbakan olabilecei"dir. ncl sektrn bu soruna
katksnn bir de baka bir kayna var: hizmet sektrnde
alan ve memur olmayan -mstahdem gibi- kimseler de
sekinler tabakasnn hayatn srdrmesine yarayan iler
yapyorlar; bu da onlar, elitlerin hayatn srdren, fakat o
hayat fiilen yaayamayan insanlar haline getiriyor. Bunun,
gene denge bozucu bir etkisi olduunu anlamak zor deil. Zi
ra, ada toplum hayatmz bir taraftan kendini bir yere
oturtamayan insanlar yaratrken, ayn zamanda onlara git
tike artan bir "kendini bakalaryla mukayese etme" zgr
ln veriyor. Nihayet, ada toplumlarn en yaygri Mitosu insanlarn eit yaratlm olduklardr. Ru Mitos ok et
kin, gl bir fikir olmas bakmndan da insanlar gittike
toplumsal ayrcalklar sorgulamaya yneltmektedir. ada
ideolojik iti, radikal davran gcn en ok buradan al
maktadr.
Fakat toplum iinde "tam" bir snfsal "denge"ye gelindi
ini varsaysak, ideolojiler ortadan kalkacak m?
178

Daha nce ideolojinin kaynaklarndan birinin Mitos oldu


unu belirtmitik. Mitosun yalnz bir toplum fonksiyonu gr
mediini, ayn zamanda "ruh okayc" bir fonksiyonu oldu
unu, insanlarn affektif-duygusal ynelimlerine de karlk
verdiini grmtk. deolojilerin kalcln da "toplumda
yerini bulamam insanlar" asndan olduu kadar bu a
dan incelememiz gerekir. Toplumlarda snf problemi halle
dilebilir; fakat bu insanlararas ilikilerin btn sorunlar
halledilecektir anlamn tamaz. Sosyolog Max Webere gre
modern toplumlar gittike "brokratiklemekte"dirler. Yani
brokratik bir yapnn "iin icaplarna" gre ynelimi, duy
gusal ynelimlerin yerini alacaktr. Fakat grdk ki brok
ratik teekkller iinde bile, iin brokrata yrtlmesinde
"hayatn dram" olarak yaanmas ok etkin bir unsur. Bu gi
bi bir yaklamla "brokratikleme"nin bile hayatn ideolojik
ieriini tamamen ortadan kaldrmaya yeterli olmad anla
lr. Bunun dnda genel olarak, toplumlarn brokratikletii, Weberin tabiriyle "hayatn efsununun azald" belki
dorudur. ki yl nce (1974) hippilerle yaadktan sonra
Trkiyeye dnen bir Trk kz, Trklerin "cmert ve duygu
sal" olduklarn, fakat onlarda usun ar basmadn, Avrupallarn ise bunun aksine zellikler gsterdiini anlatyor.
Belki bu bulgu Weberin tezinin basite indirgenii. Herhalde
insanlarn daha ok robota benzedikleri toplum trlerinin
ancak ok uzak bir gelecekte belirecei akla yakn geliyor.
Fakat bu da insann, beenmedii takdirde, kontrol altna
alabilecei bir gelimedir.
Endstrilemi lkelerin yukarda anlattmz zellikle
rine karlk "nc dnya" lkelerinde bir "ideolojinin so
nu" sorunu yok. Kendi lkemizin sorunlar da bu grupta olan
bir lke olarak anlam kazanyor. imdi de bu lkelerin a
da ideoloji sorunlarna bir gzatalm.
nc dnya lkelerinde ideolojiyi belirleyen bir ekseni
17!)

biraz nce ele almtk. Buna "aydnlarn katks" diyeceiz.


Hatrlayacamz zere aydnlarn katks kendi lkelerini
ada bir yapya kavuturmak ve iindeki kii ve birimlerin
tmn bir amaca balayabilmek iin milliyeti ideolojileri
ne srmeleri, bunlar "mill" amalar haline getirmeleriydi.
Bunun yannda bu milliyetiliklerin ok zaman "sosyalizan"
veya "devleti" ierikli olduunu grmtk.166 Ancak, bu
ideolojilerin milliyeti olduunu sylemekle, sorunun ancak
bir boyutuna deinmi oluyoruz. ok zaman, milliyetilik,
ortaya karken zlmesi olduka zor bir ikilemle karla
yor: lkenin geleneksel kltrnden gelme eler milliyeti
lie alnsn m, alnmasn m? rnein, Atatrkn karla
t bir ikilem uydu: Trkiye Cumhuriyetinde geerli olacak
milliyetilie Osmanlln anndan, 600 yl bir devlet yaat
m olmas gururundan, gaz ve ftvvet armlarndan
faydalanacak myd, yoksa bunlan geriye mi itecekti? Ata
trk bu ieraalan ilememee karar verdi. Trklerin tarih
iinde daha eski, Osmanl ncesi kkenine dayand. Birok
gelimi lkede bunun aksine karar verilmitir. rnin, Ju
lius Nyerere, 1967 ylnda, Aruzu Deklarasyonu olarak bili
nen bir aklamada Tanzania iin bir Afrika sosyalizminin
esaslarn ortaya karrken, bunu, bizim "cemaat" olarak
bildiimiz onun da "ucmaa" olarak tanmlad bir kavrama
dayandryordu. Milliyetiliinin sosyalizme giden ynlerin
den bahsederken Nyerere yle diyordu:
"Ucmaa, ya da "ailecilik" bizim sosyalizmimizi ta
nmlar. (Bu sosyalizm) insann insan tarafndan sm

166 Gregor bu ierii "faizan" olarak gstermektedir. Bk. James A. Gregor,


"African Socialism, Socialism and Fascism: An Appraisal," Review o f Po
litics (Temmuz, 1967), Cilt 129, No. 3, s. 324-353. Bu bilgiyi T. Parlaya
borluyum.

180

rlmesi esasna dayanarak mutlu bir toplum kurmaya


alan kapitalizme karttr. Ayn oranda da insanla
insan arasnda zorunlu bir atma felsefesine daya
nan doktriner sosyalizme karttr. Biz, Afrikada de
mokrasinin "retilmesine" muhta olmadmz gibi,
sosyalizm bakmndan "imana getirilmee" de muhta
deiliz. Bu iki ynn de gemiimizde, bizi ortaya ka
ran geleneksel toplumda kkleri vardr.
ada Afrika sosyalizmi "toplum un aile birimi
nin bir uzants olduu bilgisini geleneksel mirasndan
tretebilir. Fakat artk sosyal aileyi airetin ya da mil
letin erevesi iinde hapsedemez. Zira hibir Afrikal
sosyalist bir haritaya izilmi bir izgiye bakarak "bu
hattn bu tarafnda oturanlar kardelerimdir, fakat di
er tarafta oturanlar beni ilgilendirmez" diyemez. Bu
ktada oturan herkes onun kardeidir".167
Nyererenin "Cemaatilii" semi olmas bize Atatrk
ln, btn geleneksel Osmanl toplumunu geride brakma
abalarna ramen, tesantl felsef esas olarak semi
olmasnn ve bunun geleneksel Osmanl toplumu ile nasl a
ktn hatrlatr. Gene, Cemal Abdul Nasr Msrda kendi
milliyetilik ve sosyalizm karmn ortaya atarken slm di
nine bir yerayrmt. Bu da geleneksel kalplar ciddiye alan
bir biimdi. slm dinine bal bir kmede toplumun bu yne
doru zorlayc itileri olduu da kukusuz.
Atatrklk, aksine, dinin toplumsal yap ile kesitii
ynleri arka plana atm; dini kii ile Allah arasnda zel bir
ba, bir alveri olarak grmtr. Atatrkn slm dinini

167 Julius Nyerere, Ujmaa (Dar es Salaam, 1968) s. 12. Zikreden Peter L.
Berger, Brigitte Berger ve Hansfried Kellner, The Homeless Mind (Penguin Books, 1973) s. 154.
SI

tamamen kiisel planda brakma isteinin rasyonelini anla


mak mmkndr. Atatrkler -ve onla ada, dine bal
baz dnrler- iin slmiyet olay ikiye ayrlabilirdi:
1) Smrc, cahil, aya kokan hurafeci imamlar, tekke,
zaviye ve medrese personeli.
2) Kiinin Allahla kutsal dorudan ilikisi.
Birinci kme ortadan kaldrlnca ikinci kme ortaya
kacakt. Ancak, buradaki yanl, dini toplumsal bir kurum
olarak gren insanlar bir topluma balama ve tekilatlan
drma, kurumlatrma eklidir. Bunu iki adan ele alabili
riz: birincisi slm dininin aka ortaya koyduu emirler
asndan, ikincisi de Kuranda veya dier dinsel kaynaklar
da sz gemedii halde slm toplumunun zellii olarak
ortaya kan ynlerden.
1) slmn temel artlarnn hepsi (savm, salt, hac, ze
kt, kelime-i ahadet) bir kii faaliyeti deil bir toplum faali
yetidir. slmda dinin siyasal otorite ile ba tarihsel ve g
l bir badr. slmda cemaatin gnlk ilerinin yerine geti
rilmesinin byk bir ksm dine bamldr: doum, eitim, i
ahlk, ev hayat, toplumsal araclk, hukuk, miras, ceza az
veya ok dinsel erevelerin balad faaliyetlerdir.
2) slm topluluklarna baktmz zaman bu topluluk
lardaki kurumsal mekanizmann Batnn kurumsal meka
nizmalarndan farkl olduunu gryoruz. Marx "Asya
retim Tarz", Durkheim "Mekanik Tesantl Toplum"
kavramlarnda bu fark daha belirgin bir analitik ereve
iine yerletirmemizi mmkn klacak ipular vermiler
dir. Fakat bu ipular kullanlmamtr. Bildiimiz bir ey
varsa o da slmi topluluklarda kurumlarn deil, insan
ilikileri alarnn (networks) temel birim olduudur. Bu
adan, rnein, mezhepler yalnz dinsel gr as fark
n saptayan bir fonksiyon grmezler, bunlar ngiliz sosyo
logunun tabiriyle birer nim-grup, "quasi-group" oluturur
182

lar.168 Mezhep, belirli bir ihtilf ortaya ktnda bir siyas


parti gibi alr, bir taraftarlar kitlesi kmelendirir. Bundan
dolay da slmm sosyal tarihinde snf atmasnn yerini bir oranda- mezhep atmas alr. Bylece, 1970lerde AlevSnn atmasnn niin sol-sa atmasyla e anlaml ol
duu anlalyor.
Atatrklk bu ayrlklar ortadan kaldrmak istedii
iin dini bir "kii olay" olarak kurumlatrmak istemitir, fa
kat bir lkeyi yzyllarca blm olan atlaklar, veya aksine
pekitirmi olan sosyal kurumsal deerler, pek de yle kolay
ortadan kalkmyor.
Ancak ada ideolojilerden dine yer vermi olanlar bile
gene btn sorunlar zmyorlar, karlarnda "yerlici" hare
ketler buluyorlar: Bat uygarlnn arpt ve arptnda da
tt uygarlklarda Batya kar bir kzgnlk uyanmtr. Ba
t toplumunun bir yaama dizgesini tmyle ortadan kaldrma
y ve yerine bir dierini koymay amalayan ynlerine baklrsa,
bu kar koymay doal saymak gerekir. Baty "tmden inkr"m tepkisiyle ortaya kan, geleneksel uygarln deiikli
e uramadan yeniden yaamasn amalayan ideolojilere de
'yerlici" (nativistic) ideolojiler diyoruz. Bu kavram, daha nce
kullandmz "revitalization movement" (geleneksel kltr
elerini canlandrma hareketleri) ile geni apta akr.
"Yerlici" hareketlerin zellii istilc kltre ynelip onu
yoketmeye almasdr. Japonyada 17. yzylda Hristiyan
l kabul edenlerce kar bastrma hareketi bunun bir rne
idir. Ayn trn bir dier rnei Sudanda 19. yzyln so
nunda kan MehdiMk hareketidir.169 Sudanda, Allah tara-

168 Bk, Morris Ginsberg, Essays in Sociology and Social Philosophy V. II,
Reason and Unreason in Society (Londra, 1947) s. 13.
169 P. M. Holt, The Mahdist State in the Sudan 1881-1898 (Londra, 2. Bas.
1970).

183

fndan gnderildiini syleyen Mehdi bir mddet iin ngilizleri Sudandan karmay baarm ve kendi dinsel devletini
kurmutur. Mehdilik, Trkiye dahil, zaman zaman Batya
ve Batclara kar hzl sosyal deime geiren slm lkele
rinde bir giriim olarak ortaya kmtr.
Yeniden canlandrma hareketleri bunlardan biraz farkl
dr: Her ne kadar Cemal Abdul Nasr slma kendi rejimin
de yer verdiyse de, zaman zaman bu payn daha geni olmas
gerektiini ileri srenlerle karlamtr. Mslman Kar
deler bunlarn iinde bata gelmektedir. zetle "yeniden
canlandrma" hareketleri eski ile yeniyi birletirmee al
m hareketlerdir. Bugn, Mill Selmet Partisinin slm ve
endstriyel medeniyeti bir btn olarak grmesi bunun bir
rneidir.
Grld zere ideolojilerin zamanmzda "tkenmesi"
diye bir ey yoktur. Fakat en sert ideolojilerin toplum iin
de yerini bulamam kimseler arasnda rabet grd de
bir gerek. Bu yabanclam gruplara ideolojinin hangi se
beplerden dolay cazip geldii konusunun aratrlmas da
zamanmz sosyoloji ve antropolojisinde nemli bir yer tut
maktadr.170

170 A. F. C. Wallace, "Revitalization Movements", American Anthropologist


58 (1956); Peter L. Berger, Brigitte Berger ve Hansfried Kellner, The
Homeless Mind (Penguin Books, 1973).

184

Sonu

BUNDAN nceki sayfalarda ideoloji olaynn ne gibi yapsal


elere dayandn gstermek istedim. Bunlarn bazlar de
rin felsef konulara girmektedir ("gerek" bir gerek var m?),
bir ksm dncenin toplumsal temelleriyle ilgili (Simge da
arc), bir ksm kendi devrimizin koullarna bal (sosyal
deimenin hzn arttrmas, toplumsal farkllama, aydn
larn zel bir toplum kat oluturmalar, yeni iletiim imkn
lar, kltr karlamalarnn kltrlere darbesi). deolojik
sreci anlayabilmek iin bu elerin tmnn birden grafii
ni izmek gerekir. Bu da uzun ve derin aratrmalarla ola
caktr.
Bu kk kitapta daha ok ideolojik sre zerinde dur
mu olmam, ideolojilerin ieriinin nemsiz olduundan de
ildir. Fakat bir ideolojinin kapsam ve i tutarll hakkmdaki bilgiler toplum iindeki baars konusunda belirsiz bir
ipucu salar. deolojinin sosyolojik adan ele alnmasnn

esas konusu ise fikir ile toplumsal eylem arasndaki badr,


bir bakma ideolojilerden bazlarnn belirli devirlerde niin
"tut" tuun un aratrlmasdr. Burada konunun bu ekilde
kavramlatrlmasm salayacak eleri ortaya koyduk. Bu
rehberin konuya yaklam kolaylatracak bir ara olabile
ceini mit ederiz.
Burada zerinde nemle durmak istediimiz bir noktay
bir daha hatrlatalm: toplumsal eylem, yani insanlarn top
lum iinde nasl davrandklar, bir tr psikolojinin ileri sr
d gibi birtakm ieriksiz drt ve tutumlarn sonucu de
ildir: Belirli bir ekil gsteren belirli bir kltr btnnn
sonucudur. Bundan dolay bir toplumsal eylemi inceledii
miz zaman, rnein 1975-76 ylnda renci olaylarn incele
diimizde bunlar yalnz nfus art, eitim sistemi, "sosyo-ekonomik kken" gibi her topluma uygulanabilir kavram
larla inceleyemeyiz. Bunlara 'Trk kltr, "Trkiyede b
rokratik deerler", ya da "kk tara ehirlerinin deerler
kmesi" gibi kltr deerlerini katmak zorundayz. Bu ise
imdiye kadar lkemizde kullanlmam bir yaklam. Ancak
bu konuda birok aratrma ortaya ktktan sonra Trki
yenin toplum mekanizmasn anlayabileceiz.

186

BAVURULAN K TAPLA R LSTES


ACHINSTEIN, Peter and Stephen R. Barker (ed.)., The Legacy o f Logical
Positivism. Baltimore: Johns Hopkins Press, 1969.
AAOLU, Ahmet, Medeniyet. Yeni Bask stanbul: Mill Eitim Bas
mevi, 1972.
AIKEN, Henry David., "The revolt against ideology", The End o f Ideology
Debate, (ed. Chaim, L Waxman) New York: Simon and Shuster Clarion
Books, 1969, s. 229-258.
ALLARDT, Erik. "Finland: institutionalized radicalism", Decline o f Ideology.
(ed. M. Rejai) New York: Aidine Atherton, 1971. s. 116-139.
AVINERI, Shlomo. The Social and Political Thought of Karl Marx. Camb
ridge: Cambridge University Press, 1970.
BEATTIE, John. Other Cultures. New York: The PYee Press, 1964.
BELL, Daniel, The End of Ideology. New York: Collier Book, 1962
BERGER, Peter L., Brigitte Berger and Hansfried Kellner., The Homeless
Mind. Pplican Books, 1974.
BERRY, J. W. ve P. R. Dasen., Culture and Cognition: Readings in CrossCultural Psychology. Londra: Methuen, 1974.
BLACK, Mary M. "Belief systems", Handbook o f Social and Cultural Anth
ropology ed. John Honigman, Chicago: Rand McNally, 1973, s. 509-577.
BOYD, William ve King Edmund. The History o f Western Education. Lond
ra: Adam and Charles Black, 1952.
BRAYBROCKE, David ve Alexander Rosenberg. "Getting the war news
straight: the actual situation in the philosophy of science", American Po
litical Science Review, Eyll 1972, 66:818-826,
BRUNNER, Jerome, S., Ros R. 01 ver and Patricia Greenfield, Studies in
Cognitive Growth. New York: John Wiley, 1966.
BUKHARIN, N. ve Preobrazhensky. The ABC o f Communism, Londra; Pen
guin Books, 1970.
CASSIRER, Erast. An Essay on Man. New York: Yale University Press, 1946.
COHEN, Abner, Custom and Politics in Urban Africa. Londra: University of
California Press, 1969.
COLLINGWOOD, R. G., The Idea o f History. New York: Oxford University
Press, 1956.
CONFINO, Michael, "On intellectuals and intellectual traditions in eigh
teenth and nineteenth centuiy Russia," Deadalus, lkbahar 1972, 101:
117-150.
COSER, Lewis, Men o f Ideas, A Sociologists View. New York: The Free
Press, 1970.

187

DVTOLU, Sencer. Asya retim Tarz ve Osmanl Toplumu. stanbul:


stanbul niversitesi ktisat Fakltesi Yaynlar, 1967.
D RUCKER, M. H., The Political Uses o f Ideology. Londra: Barnes and Nob
le, 1974.
DURKHEIM, Emile., The Division o f Lahor in Society, (ev.) George Simp
son. New York: The Free Press, 1964.
DURKHEIM, Emile., Les Formes Elmentaires de la Vie Religieuse. Paris:
Presses Universitaires de France, 1968.
EDELMAN, Murray., The Symbolic Uses o f Politics. Urbana: University of
Illinois Press, 1964.
EISENSTADT, S. N., Tradition Change and Modernity. New York: Wiley,
1973.
EMMET, Dorothy., Rules, Roles and Relations. Londra: St. Martin Press,
1966.
ERIKSON, Erik H., "The problem of ego identity," Journal o f the American
Psychoanalytic Association, 1956, s. 56-121.
FINDIKOLU, Z. Fahri., timaiat, nc Kitap, Metodoloji Nazariyeleri.
stanbul: 1950.
FISHMAN, J. A., "A systematization of the Whorfian hypothesis," in Culture
and Cognition, (ed. J. W. Berry ve P. R. Dasen) Londra: Methuen, 1974.
FREUD, Sigmund., Group Psychology and the Analysis o f the Ego. Londra:
The Hogarth Press, 1949.
GEERTZ, Clifford., "Ideology as a cultural system," in Ideology and Discantent. (ed. Apter). New York: The Free Press, 1964.
GELLNER, Ernest., "Concepts and Society," in Rationality, (ed. Bryan R.
Wilson) New York: Harper Torchbooks, 1970, s. 18-49.
GIDDENS, Anthony., Capitalism and Modern Social Theory. Londra: Camb
ridge University Press, 1971.

University Press, 1970.


HONIGMANN, John J. (ed.), Handbook o f Social and Cultural Anthropo
logy. Chicago: Rand McNally, 1973.
HUGHES, Stuart H., Consciousness and Society. New York: Random House,
1958.
KEYKVUS [bin skender]., Kabusnme. stanbul: 1966.
KUHN, Thomas S., The Structure o f Scientific Revolutions. Chicago: Univer
sity of Chicago Press, 1970.
LAKATOS, Imre ve Alan Musrave (ed.), Criticism and the Growth o f Know
ledge. Cambridge: Cambridge University Press, 1970.
LONDON, Martin., "Comment on objectivity," American Political Science
Review, Eyll 1972, 66: 846-856.
LA PALOMBORA, Joseph., "Decline of ideology: a dissent and an interpre
tation", American Political Science Review, Mart 1966, 60: 5-16.
LASSWELL, Harold D., Psychopathology and Politics. New York: The Vi
king Press, 1960.
LE GOFF, Jacques., Les Intellectuels au Moyen Age. Paris: Les Editions du
Seuil, 1972.
LENIN, V. L, Ne Yapmal? (ev.) M. Kabagil. Ankara: Sol yaynlan, 1968.
LERNER, Daniel., The Passing o f Traditional Society: Modernizing the
Middle East. Glencoe: The Free Press, 1958.
LICHTHEIM, George., "The concept of ideology," in The Concept o f Ideology
and other Essays. New York: Vintage Books, 1967.
LIPSET, Seymor Martin, "Europe: the politics of collective bargaining" in
Decline o f Ideology (ed.), Rejai M., Chicago, New York: Aidine Atherton,
1971.
LUKES, Steven., Emile Durkheim. Londra: Allen Lane, 1973.
MAGEE, Bryan., Modern British Philosophy. Londra: St. Martin Press,

GINSBERG, Morris., Essays in Sociology and Social Philosophy. Vol. II.


Reason and Unreason in Society. Londra: 1947, 1956.
GKBERK, Macit., Felsefe Tarihi. stanbul: Bilgi Yaynevi, 1974.
HA LEVY, Daniel., Essai sur VAcclration de l'Histoire. Paris: Pion, 1948.
HABER, Robert A., "The end of ideology as ideology," in The End o f Ideology
Debate, (ed. Chaim I. Waxman) New York: Simon and Shuster Clarion
Books, 1969.

1971.
MALIA, Martin., "What is intelligentsia," Daedalus, Yaz 1960, 89: 441-458.
MANDELBAUM, Maurice., History, Man and Reason: A Study in Nine
teenth Century Thought. Baltimore ve Londra: Johns Hopkins Press,

HODGES, A. H., Wilhelm Dilthey; An Introduction. Londra: Routledge and


Kegan Paul, 1964.

Birinci bask, 1936.


[MANNHEIM, Karl], From Karl Mannheim, (ed. Kurt H. Wolft.) New York:

HFFDING, Harald., A History o f Modern Philosophy. New York: Dover


Publications, Inc. 1955, cilt. I.
HOLT, P. M., The Mahdist State in the Sudan 1881-1898. Oxford: Oxford

188

1971.
MANNHEIM, Karl., Ideology and Utopia. An Introduction to the Sociology o f
Knowledge. New York: Harvest Books, Harcourt, Brace and World Inc.

Oxford University Press, 1971.


MARDN, erif., The Genesis o f Young Ottoman Thought. Princeton, Prince
ton University Press, 1962.

189

MASTIND ALE, Don., The Nature and Types o f Sociological Theory. Londra:
Rout ledge and Kegan Paul, 1961.
MARX, Karl, Ekonomi Politiin Eletirisine Katk, (ev.) Sevim Belli. Anka
ra: Sol Yaynlar, 1970, 1974.
MARX, KarL, Louis Bonaparte7m Onsekizinci Brumairei (ev.) Glen Fn
dkl, stanbul: 1975.
[WEER, MAX], Max Weber: The interpretation o f Social Reality, (ed.) J. E. T.
Eldridge, Londra: Michael Joseph, 1970.
MC LUHAN, Marshall., The Gutenberg Galaxy. Toronto: University o f To
ronto Press, 1965.
MERTON, Robert K., "Puritanism, Pietism and Science in Social Theory
and Social Structure, s. 574-606. Glencoe: The Free Press. 1957.
MEYER, Alfred G,, Leninism. New York: Praeger, 1957.
MILLER, F., "Positivism, historicism and political inquiry," American Politi
cal Science Review, Eyll 1972. 66: 796-817.

New York: Doubleday Anchor Books, 1970, s. 3-26.


PARSONS, Talcott., "Value freedom and objectivity," in Max Weber and So
ciology Tcxlay, (ed. G. Stammer) ev.: Kathleen Morris. New York: Har
per and Row, 1972, s. 27-50.
PLAMENATZ, John., Ideology. Londra: McMillan, 1970.
REICH, Wilhelm., The Mass Psychology o f Fascism. Londra: Pelican Books,
1975.
REICHENBACH, Hans., The Rise o f Scientific Philosophy. Berkeley ve Los
Angeles: University of California Press, 1962.
REJAI, M. W7. L. Mason, D. C. Beller., "Empirical relevance of the hypothe
sis of decline," in Decline o f Ideology, (ed. M. Rejai.) Chicago, New York:
Aidine, Atherton, 1971, s. 268-285.
REJAI, M. (ed.), Decline o f Ideology. Chicago, New York: Aidine, Atherton,
1971.
RIEFF, Philip., Freud: The Mind o f the Moralist. New York: Doubleday Anc

MILLS, C. Wright, "Letters to the New Left," in The End o f Ideology Debate,
(ed. Chaim I. Waxman), New York: Simon and Shuster Clarion Books,
1969.

hor Books, 1961.


RUDNER, Richard S., "Comment: on evolving standard views in the philo
sophy of Science," American Political Science Review, Eyll 1972, 66:

MONROE, Ruth L., Schools o f Psychoanaly tic Thought.


MOSKVICHOV, L. N., The End o f Ideology Theory: Illusions and Reality.
Moskova Progress Publishers, 1974.
NAKANE, Chico., Japanese Stxdety. Londra: Penguin Books, 1973.
NEEDHAM, Rodney., Belief, Language and Experience. Oxford: Basil Blackwell, 1972.

827-845.
SAPIR, Edward., "Symbolism", Encyclopedia o f Social Sciences. New York:

NETTL, J. P., "Ideas, intellectuals and structures of dissent, in On Intellec


tuals: Theoretical Studies, Case Studies, (ed.) Philip Rieff, Garden City,
New York: Doubleday Anchor Books, 1970, s. 57-134.
NIEBUHR, REINHOLD., Marx and Engels on Religion. New York: Schock e n ,1964.

1974, 103: 83-90.


SIGMUND, Paul E., (ed.), The Ideologies o f Developing Nations. New York,

NZAMLMLK., Siyaset nme, (ev.) Mehemmed erif avdarolu. stan


bul: dare Hukuku ve dar limleri Enstits Yaynlan, tarihsiz.
OSGOOD, C. E., G. Suci ve P. H. Tannenbaum., The Measurement o f Mea
ning. Urbana: University of Illinois Press, 1957.
PARETO, Vilfredo., Sociological Writings, (ed. E. E. Finer) New? York: Prae
ger, 1966.
PARSONS, Talcott., "The Integration of social systems," in Essays on Socio
logy and Philosophy, (ed. Kurt H. Wolff.) New York: Harper Torchbooks,
1960.
PARSONS, Talcott., The intellectual: a social role category," in On Intellec
tuals: Theoretical Studies, Case Studies (ed. Philip Rieft) Garden City.

190

1934, 14: 492-495.


SHIIjS, Edward., "The concept and function of ideology", International
Encyclopedia o f Social Sciences. 1968, 7: 66-75.
SHILS, Edward., "Ideology and utopia by Karl Mannheim", Daedalus, K

Praeger, 1967.
SOREL, George., The Illusions o f Progress, (ev. John ve Charlotte Stanley.)
Berkeley: University of California Press, 1972.
STARK, Werner., The Sociology o f Knowledge. Londra: Routledge and Ke
gan Paul, 1958, 1971.
TALMON, E. D., "Cognitive maps in rats and men, Psychological Review.
1948, 55: 189-208.
TUDOR, Henry., Political Myth. Londra: Macmillan, 1972.
LKEN, H. Z., "De lhet^rognit ethnique vers rhomog6nit6 culturelle",
Sosyoloji Dergisi, 1954: 9: 1-11.
VENTURI, Franco., Roots o f Revolution. New York: Grosset and Dunlap,
1966.
VOGET, Fred W., "The history of cultural anthropology", in Handbook o f So
cial and Cultural Anthropology, (ed. John J. Honigman) Chicago: Rand

191

McNally, 1973, s. 1-88.


WALLACE, A. F. C., Culture and Personality. New York: Random House,
1970.
WALZER, MICHAEL., The Revolution o f the Saint: A Study in the Origin of
Radical Politics. New York: Athenum, 1970,
WAXMAN, Chaim I. (ed.), The End o f Ideology Debate. New York: Simon
and Shuster, Clarion Books, 1969.
WILSON, Bryan, Rationality. New York: Harper Torchbooks, 1970.
WILSON, C. H., "Trade, Society and the State," in The Cambridge Economic
History o f Europe: The Economy o f expanding Europe in the Sixteenth
and Seventeenth Centuries. (1967), s. 488-489.

EK BBLYOGRAFYA*

velopment. New York: Frederick A. Praeger, 1967.


ARON, Raymond, "Nations and Ideologies," Encounter, IV: I (January 1955),
23-33.
ARON, Raymond., The Opium o f the Intellectuals. New York: W. W. Norton
and Co., 1962.
ARTHUR, Cris, "Two Kinds of Marxism", Radical Philosophy, No. 1, 1972,
pp. 25-8.
AVINERI, S., The Social and Political Thought o f Karl Marx (Cambridge,
1970).
BARNES, Samuel H., "Ideology and the Organization o f Conflict: On the Re
lationship between Political Thought and Behavior," Journal o f Politics,
28-3 (August 1966), 513-530.
BARTH, H., Wahrheit und Ideologie (Zurich, 1961).
BELL, Daniel, Marxism-Leninism: A Doctrine on the Defensive; The "End o f
Ideology" in the Soviet Union? New York: Columbia University Research

ABRAMS, Mark, "Party Politics After the End of Ideology," in Erik Allardt
and Y. Littunen, eds., Cleavages, Ideologies, and Party Systems. Helsin
ki: The Academic Bookstore, 1964.
ACTON, H. B., The Illusion o f the Epoch; Marxism-Leninism as a philosop
hical Creed (London, 1955).
ADORNO, T. W., Else Frenkel-Brunswik, Daniel J. Levinson, and R. Nevitt
Sanford. The Authoritarian Personality. New York: Harper and Bros.,
1950.

Institute on Communist Affairs, 1955.


BELL, D., The End o f Ideology: On the Exhaustion o f Political Ideas in the
Fifties (New York, 1961); Ideology and Soviet Politics, Slavic Review
(XXIV, No. 1, March 1965), pp. 591-621; The Radical Right (Garden

AIKEN, Henry D., The Age o f Ideology. New York: Mentor Books, 1956.
AIKEN, Henry D., "The Revolt against Ideology," Commentary, 37 (April
1964), 29-39.
ALLARDT, Erik, "Patterns of Class Conflict and Working Class Conscious
ness in Finnish Politics." In E. Allardt and Y. Littunen, eds., Cleavages,
Ideologies and Party Systems. Helsinki: The Academic Bookstore, 1964.
ALMOND, G., The Appeals o f Communism (Princeton, 1964).
APTER, David E., "Introduction: Ideology and Discontent." In D. E. Apter,
eds., Ideology and Discontent. New York: Free Press, 1964.
ARENDT, H., The Origins o f Totalitarianism (London, 1958).
ARON, Raymond, The Industrial Society: Three Essays on Ideology and De

1955.
BENDIX, Reinhard, "The age of Ideology: Persistent and Changing." In D.
BERGMAN, Gustav. "Ideology", Ethics, LXI (April 1951), 205-218.
BIRNBAUM, Norman, "The Sociological Study of Ideology (1940-60). Cur
rent Sociology, IX: 2 (1960), 91-172.
BOTTOMORE, T., (ed.), Karl Marx: Early Writings (London, 1953).
BOURN, J. B., "Philosophy and Action in Politics" Political Studies, 13 (Oc-

(*) Bu bibliyografya u iki kaynaktan derlenmitir:


A) Decline o f Ideology (H. Rejai. Chicago, New York: Aldine-Atherton,
1971).
*
B) The End o f Ideology Debate (Chain I Waxman) New York: Simon
and Schuster, 1968.

192

City, 1963).
BELL, Daniel, and Henry, D. Aiken, "Ideology - A Debate," Commentary, 37
(October 1964), 69-76.
BENDA, Julien., The Betrayal o f the Intellectuals. Boston: Beacon Press,

tober 1965), 377-385.


BROWN, Bernard E., "Elite Attitudes and Political Legitimacy in France"
Journal o f Politics, 31: 2 (May 1969), 420-442.
BROWN, Steven R., "Consistency and the Persistence of Ideology: Some
Experimental Results," Public Opinion Quarterly, 34-1 (Spring 1970),
60-68.
BURKE, K., The Philosophy o f Literary Form (Louisiana, 1941); A Rhetoric
o f Motives (Berkeley and Los Angeles, 1969).
BURKS, R. U., "A Concept of Ideology for Historians", Journal o f The His
tory o f Ideas (x, 1949).

193

BURNS, James MacGregor, "Political Ideology". In Norman MacKenzie, ed.,


A Guide to the Social Sciences. New York: Mentor Books, 1966.
CAMUS, A., The Rebel. (Harmondsworth: 1962).
CARR, E. H., What is History? London: 1962.
CASSINELLI, C., "Totalitarianism, Ideology and Propaganda", Journal o f
Politics (XXII, 1960) pp. 69-92.
CHAPMAN, P. C., "Stresses in Political Theory", Ethics, 1969, pp. 38-49.
CHOMSKY, N., "The Responsibility o f the Intellectuals" in American Power
and the New Mandarins (Harmondsworth, 1969).
CHRISTOPH, James B., "Consensus and Cleavage in British Political Ideo
logy," American Political Science Review, 59 (September 1965), 629*642.
COHN, N., The Pursuit o f the Millennium, New York.
CONNOLLY, William E., Political Science and Ideology. New York: Ather
ton Press, 1967.
CONVERSE, Philip E. "The Nature of Belief Systems in Mass Publics." In
D. E. Apter, ed., Ideology and Discontent. New York: Free Press, 1964.
CORBETT, Patrick, Ideologies. New York: Harcourt, Brace and World, 1965.
COX, Richard H., ed. Ideology, Politics, and Political Theory. Belmont, Ca
lif.: Wadsworth Publishing Co., 1969.
CRANSTON, M., The New Left: Six Critical Essays, London: 1970.
CRIOK, B., In Defence o f Politics, Harmondsworth: 1964; "The World o f Mic
hael Oakeshott: On the Lonely Nihilist", Encounter, June 1963 (XX, No.
6), pp. 65-73.
CROSLAND, C. A. R., "The Conservative Enemy", London: Jonathan Cape
1962.
CROSLAND, C. A. R., "The Future o f the Left," Encounter, 14: 3 (March
1960), 3-12.
CROSSMAN, R. H. S., "The Spectre of Revisionism: A Reply to Crosland,"
Encounter, 14: 4 (April 1960), 24-28.
DAHL, Robert A., "Epilogue," In R. A. Dahl, ed., Political Oppositions in
Western Democracies. New Haven: Yale University Press, 1966.
DAHRENDORF, RALF: Class and Class Conflicts in Industrial Society.
Stanford, Calif.: Stanford University Press, 1959.
"The Diffusion o f Ideologies," Confluence, II (March, June and September
1953).
DRUCKER, H., Marxs Concept o f Ideology, Philosophy (XLVII, 180, 1972),
pp. 152-61.
DION, Lon. "Political Ideology as a Tool o f Functional Analysis in SocioPolitical Dynamics: A Hypothesis." Canadian Journal o f Economics and
Political Science, 25: 1 (February 1959), 47-59.

194

EDINiGER, Lewis J. "Political Change in Germany: The Federal Republic


After the 1969 Elections," Comparative Politics, 2: 4 (July 1970), 549578.
FEUERBACH, L., The Essence o f Christianity, London: 1854.
FRIEDRICH, Carl J. "Ideology in Politics: A Theoretical Comment," Slavic
Review, 24: 4 (December 1965), 612-616.
FRIEDRICH, Carl J., Man and His Government: An Empirical Theory o f Po
litics, New York: McGraw-Hill Book Co., 1963.
GEIGER, T., On Social Order and Mass Society, Chicago: 1969.
GELLNER, E, Words and Things: A Critical Account o f Linguistic Philo
sophy and a Study o f Ideology, London: 1959.
GERMINO, Dante. Beyond Ideology: The Revival o f Political Theory. New
York: Harper and Row, 1967.
GOLDMANN, L., The Hidden God: A Study o f Tragic Vision in the Pensees
o f Pascal and the Tragedies o f Racine, London: 1964.
GRAMSCI, A., The Modern Prince and Other Writings, New York: 1957.
GURIAN, W., Totalitarian Religions, Review o f Politics (XVI, 1952), pp. 3 ff.
HACKER, A., Sociology and Ideology in Demerath, N. J., and Peterson, R.
A., System, Change and Conflict, London: 1967 pp. 481-98.
HACKER, Andrew. Political Theory: Philosophy, Ideology, Science. New
York: Macmillan, 1961.
HALPERN, B., "Myth" and "Ideology" in Modem Usage, History and
Theory (I, 1961), pp. 129-49.
HARRIS, Nigel, Beliefs in Society: The Problem o f Ideology. London: C. A.
Watts and Co., 1968.
HOFFER, Eric, The True Believer, New York: Mentor Books, 1958.
HUGHES, H. Stuart, "The End of Political Ideology," Measure, II: 2 (Spring
1951), 146-158.
HOWE, I., Politics and the Novel, New York: 1957.
ILLICH, I., De-Schooling Society, London: 1971.
JANOWITZ, M., Content Analysis and the Study o f the "Symbolic Environ
ment", A. A. Rogow, (eds.), Politics, Personality Honour o f Harold Lasswell (Chicago, 1969).
JANOWITZ, Morris, and David R. Segal, "Social Cleavage and Party Affilia
tion: Germany, Great Britain and the United States," American Journal
o f Sociology, 72: 6 (May 1967), 601-618.
JANSSON, J., "The Role of Political Ideologies in Politics", International Re
lations (I, 1959), pp. 529-42.
JENKIN, Thomas P., The Study o f Political Theory. New York: Random
House, 1955.

195

JOHNSON, Harry M., "Ideology and the Social System, International


Encyclopedia o f the Social Sciences. New York: MacMillan and Free
Press, 1968. Vol. 7, pp. 76-85.
KARIEL, H. S., The Decline o f American Pluralism (Stanford, 1961); Fron
tiers o f Democratic Theory (Vermont, 1970).
KIRCHHEIMER, Otto., "Germany: The Vanishing Opposition," In Robert A.
Dahl, ed., Political Oppositions in Western Democracies. New Haven: Ya
le University Press, 1966.
KIRCHHEIMER, Otto., "The Transformation of the Western European
Party Systems," In Joseph LaPalombara and Myron Weiner, ed., Politi
cal Parties and Political Development. Princeton, N. J.: Princeton Uni
versity Press, 1966.
KIRCHHEIMER, Otto, "The Waning of Opposition in Parliamentary Regi
mes, Social Research, 24 (Summer 1957), 127-156.
KOHN, H., Political Ideologies o f the Twentieth Century, New York: 1949.
LANE, Robert E., "The Decline of Politics and Ideology in a Knowledgeable
Society," American Sociological Review, 31 (1966), 649-662.
LANE, Robert E., Political Ideology. New York: Free Press, 1962.
LASSWELL, Harold D., and Abraham Kaplan, Power and Society. New Ha
ven, Conn.: Yale University Press, 1950.
LERNER, Daniel, Ithiel de Sola Pool, and Harold D. Lasswell, "Comparative
Analysis of Political Ideology: A Preliminary Statement," Public Opinion
Quarterly, XV (Winter 1951-52), 715-733.
LEVY-BRUHL, L., History o f Modern Philosophy in France (London, 1899).
LICHTHEIM, G., "Comment, Slavic Review (XXIV, 1), pp. 591-621; New
York. 1967); Marxism: An Historical and Critical Study (London, 1961).
LOEWENSTEIN, Karl, "Political Systems, Ideologies, and Institutions: The
Problem of Their Circulation," Western Political Quarterly, 6: 4 (Decem
ber 1953), 689-706.
LOEWENSTEIN, Karl, "The Role of Ideologies in Political Change," Interna
tional Social Science Bulletin, V: 1 (1953), 51-74.
LUKCS, G., The Historical Novel (Harxnondsworth, 1969, originally 1937);
History and Class Consciousness (London, 1968, originally 1923).
MACINTYRE, A., Against the Self-Image o f the Age: Essays on Ideology and
Philosophy, London: 1971; Marxism and Christianity, Harmondsworth:
1971.
MACKENZIE, W. J. M., The Study o f Political Science Today (London,
1971).
MACRAE, D., Class Relationships and Ideology, Sociological Review (VI,
1958), pp. 261-72.

196

MACRAF Duncan G., Ideology and Society, London: Heineman, 1961


MACIVER, Robert M., The Web o f Government, rev. ed. New York: Free
Press, 1965.
MANNHEIM, Karl, Ideology and Utopia. New York: Harcourt, Brace and
Co., 1936.
MANUEL, F., The Prophets o f Paris, Cambridge, Mass.: 1962.
MERELMAN, Richard M., "The Development of Political Ideology: A Frame
work for the Analysis o f Political Socialization," American Political
Science Review, 63: 3 (September 1969), 750-767.
MARX, K. and Engels, F., Gelrman Ideology, Moscow, 1965, originally 1845-

6.
MAYER, J. P., Political Thought: The European Tradition (London, 1939).
MAYER, Alfred G., "The Function of Ideology in the Soviet Political
l?^, >tem," Soviet Studies, 17: 3 (January 1966), 273-285.
MERLEAU-PONTY, M., Humanism and Terror: An Essay on the Commu
nist Problem (translated with notes by John ONeill), Boston: 1969.
MILL, J. S., Comte and Positivism, London: 1865.
MINAR, David W., "Ideology and Political Behavior," Midwest Journal o f
Political Science, V: 4 (November 1961), 317-331.
MONTEFIORE, A., "Fact, Value and Ideology" in Williams, B., and Montefiore, British Analytical Philosophy.
MUKERJI, Krishna P., Implications o f the Ideology Concept. Bombay: Popu
lar Books, 1955.
NAESS, A., Democracy, Ideology and Objectivity, Oslo: 1956.
OSSOWSKI, S., Class Structure in the Social Consciousness (London, 1963).
PARKIN, F., Class Inequality and Political Order, London: 1972.
PARTRIDGE, P. H., "Politics, Philosophy, Ideology," Political Studies, 9 (Oc
tober 1961), 217-235.
PLAMENATZ, J., Ideology, London: 1970.
POSPISIL, L., Legal Levels and Multiplicity of Legal Systems In Human
Societies, Journal o f Conflict Resolution (XI, 1, 1967), pp. 2-26.
PRINTZ, A. M., Background and Ulterior Motives o f Marxs "Preface o f
1859 Journal o f the History o f Ideas (XXX, 3, 1969).
REJAI, Mostafa, "Ideology." In Philip P. Wiener, ed., Dictionary o f the His
tory o f Ideas, 6 vols. New York: John Scribners Sons, 1972.
REIS, R., Social Science and Ideology, Social Research (XXXI, 1965) pp.
234-43.
ROSENBURG, M., Misanthrophy and Political Ideology, American Sociolo
gical Review (XXI, 1956) pp. 690-5.
ROGOW, Arnold A., and Harold D. Lasswell. Power, Corruption and Recti

197

tude. Englewood Cliffs, N. J.: Prentice-Hall, Inc., 1963.


ROKEACH, Milton, The Open and Closed Mind. New York: Basic Books,
1960.
SARTORi, Giovanni, "Politics, Ideology, and Belief Systems," American Poli
tical Science Review. 63: 2 (June 1969) 398-411.
SARTRE, J. P., The Problem o f Method, (London: 1963).
SCHWEITZER, Arthur, "Ideological Strategy," Western Political Quarterly,
15: (March 1962), 46-66.
SELIGER, M., The Concept of Ideology: The Case Against a Restrictive De
finition, Political Studies Conference (U. K., 1971).
SHILS, Edward. "The End of Ideology?" Encounter, V (November 1955), 5258.
SHILS, Edward, "Ideology and Civility: On the Politics o f the Intellectuals,"
Sewance Review, LXCI (July-September 1953), 450-480.
SHKLAR, Judith N., Political Theory and Ideology. New York: MacMillan,
1966.
STEINER, T., The Death o f Tragedy, London: 1961.
STECK, Henry J., "The Re-Emergence of Ideological Politics in Great Bri
tain: The Campaign for Nuclear Disarmament," Western Political Quar
terly, 18 (March 1965), 87-103.
SUTTON, Francis X., Seymour S. Harris, Carl Kaysen, and James Tobin.
The American Business Credd. Cambridge, Mass.: Harvard University
Press, 1956.
TALMON, J. L., The Origins o f Totalitarian Democracy (London, 1952).
TARROW, Sidney, "Economic Development and the Transformation of the
Italian Party System, Comparative Politics, 1: 2 (January 1969), pp.
161-183.
TINGSTEN, Herbert. "Stability and Vitality in Swedish Democracy," Politi
cal Quarterly, 26: 2 (1955), 140-151.
TUCKER, Robert C., "The Deradicalization of Marxist Movement," Ameri
can Political Science Review, 61 (June 1967), 343-358.
VAN Duzer, CHARLES H., Contribution o f the Ideologies to French Revolu
tionary Thought. Baltimore: Johns Hopkins University Press, 1935.
WAHLKE, John C., and Avery Leiserson. "Doctrines, Ideologies, and Theo
ries o f Politics." In J. C. Wahlke and Alex N. Dragnich, eds., Government
and Politics: An Introduction to Political Science. New York: Random
House, 1966.

WALZER, Michael, "On the Role of Symbolism in Political Thought," Politi


cal Science Quarterly, 82: 2 (June 1967), 191-204.
WATERMAN, Harvey, Political Change in Contemporary France. Columbus,
Ohio: Charles E. Merrill, 1969.
WATKINS, F., The Age o f Ideology-Political Thought 1750 to the Present
(New Haven, 1964).
WILLIAMS, B., "Democracy and Ideology", The Political Quarterly (XXXII,
1961) pp. 374-84.
WILLIAMS, M., "Up the Polls, New Society (9 July 1970), pp. 61-72.
WOLFF, R. P., Moore, B., and Marcuse; H., A Critique o f Pure Tolerance
(London, 1969).
WOLFF, R. P., The Poverty o f Liberalism, Boston: 1968.
WOLFINGER, B., WOLFINGER, R., PREVITT, K. and ROSENBACK, S.,
Americas Radical Right: Politics and Ideology, in Apter, D., Ideology
and Discontent, London: 1964, pp. 262-93.
WO LIN, S Politics and Vision, London: 1961.
WORSLEY, P., The Trumpet Shall Sound: A Study o f Cargo Cults in elanesia, London: 1957.
YOUNG, James P., The Politics o f Affluence: Ideology in the United States
Since World War II. San Francisco: Chandler Publishing Co., 1968.
ZEITLIN, Irving M., Ideology and the Development o f Sociological Theory.
Englewood Cliffs, N. J.: Prentice-Hall, Inc., 1968.

WALTZER, Herbert. "Political Ideology: Belief and Action in the Arenas of


Politics." In Reo. M. Christenson et. al., Ideologies and Modern Politics,
New York: Dodd, Mead, 1971.

198

199

rkiyede dnce tarihi, din ve siyaset sos_ yolojisine yapt nemli katklar nedeniyle

deoloji

dnce hayatmzn en
ndegelen isimlerinden
biri olan erif Mardin,
toplumumuzda yzyl
akn bir sredir gn

erif Mardin'in deolojisi lkemizde


alannda yaymlanm ilk kitaptr.
Mardin bu almasnda, ideoloji
zerineyaplagelen uiyi ve kt de
erlendirmelerin dna kyor. .de
olojik dncenin zelliklerini, ideolojik
dnceyi oluturan etkenleri, bu d
nce tarznn yapsal zelliklerini,
kavramn tarih geliim sreci iinde
tartyor. erif Mardin'in incelemesi,
ideoloji ve bilim felsefesi, ideoloji
ve sosyal deime ve simgelerin
datm ve bilginin retilmesi ba
lklarndan meydana geliyor

demde kalan din, mo


dernleme, Batllama
gibi olgulan resm yo
rumun da yerleik mu
halif sylemlerin de d
nda kalarak, toplumsal
zemin ve arka planlaryla
bidikte

inceler.

erif

Mardinin pozitivist Bat


dncesinin Trkiyede
egemen grle birleerek

biimlendirdii, kabul edilmi eilim ve


ynteme kaplmay, toplumsal deiim di
namiklerini genelgeer kalplara sokmay, resm
ideoloji ve Kemalist sylemin etkilerinden uzak
kal, onu Cumhuriyet aydnlarnm nemli
bir kesiminden kaln izgilerle ayrr ve Mardinin
btn eserlerini toplumbilim dnyamzda
ayrcalkl bir yere koymay gerektirir.
LETM

191 E R F M A R D N / T O P L U E S E R L E R 3 I S B N 9 7 5 - 4 7 0 - 2 7 8 - 0

You might also like