Professional Documents
Culture Documents
Present Time (Updated) May 19th 2010
Present Time (Updated) May 19th 2010
Hakan ÜÇOK
Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
21.04.2010, Çarşamba – 11:52 (22.04.2010, Perşembe – 08:20)
Makale: Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı Dezenformasyon Çağı:
Medeniyet (... dediğin, tek dişi kalmış canavar), tekamül eder (bence), hem
Ahir Zaman: fiziksel olarak fertler, coğrafi ve iklimsel çevre şartlarının değişimiyle (insan
Dezenformasyon Çağı ve/veya diğer aklını kullanan ve kullanmayan, canlı dediğimiz varlıklar: bitkisel
ve hayvansal) biyolojik, kontrollü ve kasıtlı değişimler geçirirler (evrim teorisi
Ahir Zamanda Kuran 'ın yeri: manasında herhangi bir mutasyondan bahsetmek, işi tesadüflere bırakmak gibi
Bu konuda fazla söylenecek bir şey yok aslında, çünkü çağlar boyunca insanlar bir şey olur, evrim kelimesinin kendisine karşı hiçbir garezim yok aslında, sadece
birçok tartışma ve polemik yapmışlar zaten. Bir polemik de ben eklemeyeyim yorumlanmasına itiraz ederim. Bundan dolayı biz Tekamül kelimesini
dedim. Ancak makaleye giriş gerekiyordu ve bu giriş tartışma konusu edilmeden kullanıyoruz). Hemde, zihinsel olarak bir tekamül sözkonusudur. Fiziksel
mümkün görünmüyordu, maksat polemik değil. Dolayısıyla, battı balık yan gider tekamülü bir kenara bırakırsak, zihinsel tekamülün vardığı yer (ki, varması
misali, en ağır iddia ile başlamayı uygun gördüm: “Dogmatik Bilime Saldırı !”. gereken yer ile aynıdır da demiyorum) bugün, “Enformasyon Çağı” olarak
Ahir Zaman 'da Kur'an-ı Kerim, her zaman bulunduğu yerde, apaçık mesajıyla tanımladığımız aşamadır. Ama nasıl enformasyonsa... (08:29)
durup duruyor, aklını kullanmak isteyenlere yol gösteriyor, O'nu inkar edenlere (25.04.2010, Pazar – 15:12)
de meydan okuyor. Arapça aslıyla değişmez mucizesi ile, dalgaların İşine gelmeyenler, bunu inkar etmekte gecikmeyeceklerdir: 1 Enformasyona
yıpratamadığı, mealcilerin, tefsircilerin ve çevirmenlerin başvurduğu yegane (doğru kabul edilebilecek bilgiye) 9 (veya daha çok miktarda, adedince)
kaynak. Kim olursa olsun, Kuran'ın içindeki anlama (manaya) ulaşmak isteyen Dezenformasyon tekabül etmektedir (1:9 veya 1:∞ oranında). Yalanın, dolanın,
herkes, bu değişmez aslına danışma zorunluluğu hissetmektedir (zorundadır aldatmanın, saptırmanın, sapıtmışlığın haddi, hesabı ve sınırı yok gibi. Çağ, böyle
demiyorum). Değişmez aslına ulaşamayanlar, ulaşıp da (dil bilgisi yetersizliği bir çağ. Ve işin ilginç yanı, sistem bu şekilde yürüyor gibi görünmekte. Yürüyor
nedeniyle) anlamayanlar (çoğu insan, hepsi değil; Bazısı üşenir veya işine yürümesine de, nereye kadar ? Nereye varabileceğinin örneklerini muhtelif
gelmez ve daha nice sebeplerden dolayı...), eninde sonunda manasına yönelmek küresel olaylarda şu ana dek görme fırsatını yakalamış bulunuyoruz (öyle
gibi bir kurtuluş yolunu seçmek zorunluluğu hisseder. Bu manaya ulaşmanın ve olduğunun farkında değilseniz veya öyle olduğunu kabul edemeseniz bile, en
üzerinde düşünmenin yollarından birisi de, mealler, tefsirler ve çeviriler kötü ihtimal, geriye dönüş noktasını, “point of no return”, geçip bokun içine tam
okumaktır, (özet değil; Özetine şifahen ulaşabilirsiniz, ancak doğruluğu batmış olduğumuzda bu anlaşılacak, ne var ki çok geç olacaktır). Bakın bir
tartışılabilir, kimin sizi nasıl yanıltabileceği belli olmaz, dezenformasyona etrafınıza, iletişim imkanlarının neredeyse sınırı yok gibi ve ulaşım da üç aşağı
uğramak, maruz kalmak, olasılıklardan biridir...). Kuran'ı iki şekilde anlamak (?) beş yukarı benzer (ama eşit olmayan) ilerlemeler kaydetti. (15:31)
mümkündür (Niyetinize bağlı olarak, mutlaka bir şey anlarsınız): 27.04.2010, Salı – 08:30)
1- İnanırsınız (iman ve şükür) veya Bazı yerlerde okursunuz: “Ulaşım teknolojilerini, bilişim ve iletişim teknolojileri
2- İnkar edersiniz (nankör ve kafir=doğrunun üstünü örtücü, olursunuz), oranında geliştirmiş olabilseydik, şu an galaksiler arasında seyahat ediyor
bunun ortası, gri bölgesi yoktur; İşine gelince böyle, işine gelmeyince de şöyle olurduk...!” gibi cümleler kurulur. Bu cümlelerin amacı, bilişim ve iletişim
olmaz, kıvırtmak mümkün değildir; Ya siyahtır, yada beyaz (0 veya 1). alanlarındaki hızlı gelişmenin boyutlarını açıklayabilmektir. Şüphesiz, 1978 'den
İnanırsanız, bu sizin bilginizin temelini ve yola çıktığınız gerçekleri, ipuçlarınızı beri, bilişim ve iletişim teknolojileri ile haşır-neşir olan birisi olarak, gelişmelere
oluşturur, düşünceleriniz yere (temele) sağlam basar (Bilim adamına göre bu, en ince ayrıntısına kadar şahit olmaktayım ve maksimum düzeyde de anlıyor ve
dogmadır, körü körüne, ispatsız kabul etmektir...). faydalanıyorum. Ne var ki (bilişimde o kadar olmasa da), iletişim konusunda işin
İnkar ederseniz, size yol gösterecek hiçbir bilgi kaynağının doğruluğundan asla cılkını çıkartmış olabileceğimizi düşünüyorum. Bunun elbette sebepleri var ve
emin olamazsınız (ve buna 5 duyunuzun bazen güvenilir olamadığı dahildir). bunlar tamamen duygusal (kar amaçlı). (08:42)
Şüpheler içinde kıvranır durur, burnunuzun ucunu görseniz de, anlamaktan aciz (11:00)
kalırsınız (Asıl dogma da, bana göre, budur...). Her iki durumda, bir felsefeye Başka çok az sektör vardır ki, iletişimde olduğu kadar büyük rakamlar (ciro, kar)
sahip olduğunuzu söyleyebiliriz, ancak etik ve ahlak açısından bu iki felsefe elde edebilsin. Ne silah tacirliği, nede enerji sektörü bu kadar bariz bir şekilde
birbirinden tamamen farklı olabilir (hatta tamamen farklıdır demek mümkün...). malı götürmüyor. Bariz diyorum ama, çok az insan iletişimde dönen dalaverelerin
Nasıl farklıdır ? Bu makalenin amacı, bu soruya cevap bulmak. (12:35) farkında. Hadi ondan da geçtik; Bir bakın, iletişim teknolojisi ne şekilde
1.[Kıyamet Suresi, 75:36] “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı (13.05.2010, Perşembe – 11:35) Dezenformasyon Çağına örnek olarak,
zanneder.” bindörtyüz küsür yıl önce vahyedilmiş iki ayeti de, burada tekrar etmek
istiyorum1:
2.[Enam Suresi, 6::116] “Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah [Bakara Suresi, 2:104] “Ey iman edenler! 'Ra’ina (bizi gözet)' demeyin, 'unzurna
yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan (bize bak)' deyin ve dinleyin. Kafirler için acıklı bir azap vardır.”
uyduruyorlar.” Açıklama: Sahabiler, Hz.Peygamber’in nasihatlerinden daha çok yararlanmak
için ona, “Ra’ina (Bizi gözet)”, diyorlardı. Yahudiler, bu ifadeyi İbranice’de
3.[Yunus Suresi, 10:36] “Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hakaret ifade eden bir anlamda kullanıyorlardı. Bir başka yoruma göre, “ra’ina”
hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz.” kelimesini, Arapça’da “çobanımız” anlamına gelecek şekilde “ra’ina” diye
okuyorlardı. O sebeple ayet, mü’minlerden, “Ra’ina” yerine yine, “Bize de bak”,
4.[Hucurat Suresi, 49:12] “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü “Bizi de gözet” anlamındaki, “Unzurna” ifadesini kullanmalarını istemiştir. Ayette,
zannın bir kısmı günahtır.” yanlış anlama çekilebilecek kelimeleri kullanmaktan sakınmanın adaba uygun
olduğuna işaret edilmektedir. Konu ile ilgili olarak ayrıca Nisa suresinin 46.
5.[Necm Suresi, 53:28] “Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. ayetine bakınız:
Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade ve
etmez.”
[Nisa Suresi, 4:46] “Yahudilerden öyleleri var ki, (kelimeleri yerlerinden
kaydırıp) tahrif ederek onları anlamlarından uzaklaştırırlar. Dillerini eğip bükerek
6.[Kıyamet Suresi, 75:5,6] “Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti)
ve dine saldırarak 'İşittik, karşı geldik', 'İşit, işitmez olası!', 'Ra’ina' (2) derler.
yalanlamak ister. 'O kıyamet günü ne zaman?' diye sorar.”
Halbuki onlar, 'İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak' deselerdi, bu kendileri için
(03.05.2010, Pazartesi – 10:15) daha hayırlı olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Bu
Dezenformasyon Çağı dedik ya; yüzden pek az iman ederler.”
Şöyle birkaç olgudan (gerçekten) bahsetmek yanlış olmaz: Açıklama: Bakara suresinin 104. ayeti ile ilgili olarak da açıklandığı gibi, “Ra’ina”
1.Bilgi Objektif dir. Arap dilinde “Bizi gözet”, “Bize bak” demektir. Yahudiler, bu kelimeyi İbranice’de
2.Her insan sübjektif karar verir. hakaret ifade eden bir anlama; bir başka yoruma göre ise, peygamberimize
3.İnanç (ne tür olursa olsun), insanın karar vermesinde etkilidir. Bilgi, birisi için hitaben “Çobanımız” anlamına gelecek şekilde hakaret kastederek “Ra’ina”
enformatif (bilgilendirici ve doğru) olabildiği gibi, bir başkası için dezenformatif şeklinde söylüyorlardı.
(yanıltıcı, saptırıcı ve amaçlı, kötü niyetli ve yanlış) olabilir.
Kendi kanaatinizi oluşturmanızın ne kadar önemli olduğuna dair atıf olarak kabul
4.Farklı inançlara sahip insanların (bu sadece mezhep seviyesinde dahi olsa)
etmek gerek bu ayetleri. Öyle ki, başınıza bir ruhban geçirir de (Hacı, Hoca,
tartışması (bence) vakit öldürmekten öteye geçemez. Asla birbirlerini ikna
İmam, Rahip, Rahibe, Dalay Lama, vs., fark etmez), peşine takılırsanız,
edemezler. Örneklerini TV'lerde izlemek mümkün. Bunun güzel bir örneğini şu
gerçekten de güdülmüşlerden olursunuz. Oysa insan sığır veya koyun değil ki,
Sure 'de görebilirsiniz:
güdülmeye ihtiyaç duysun, ki ben köy yerlerinde öyle sığırlar gördüm ki, onlar
[Kafirun Suresi, 109:1-6] De ki: “Ey Kafirler!”, “Ben sizin kulluk ettiklerinize bile günlük işlerini (otlaklara gidip gelmeyi) otomatiğe bağlamışlar, vakti gelince
kulluk etmem.”, “Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.”, “Ben sabah çıkar gider, akşam olunca da kendileri geri dönerler, çobanları da laf olsun
sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim.”, “Siz de benim kulluk ettiğime diye yanlarında gezerler. Hal böyle iken, biz insan olarak, kendi kanaatimizi
kulluk edecek değilsiniz.”, “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.” edinmek gibi bir görevimiz varken, ruhban sınıflarınca güdülmeyi seçersek,
Yani boş boş tartışmaya, gerek yok, herkes kendi bildiğini okuyor (ve sapık, sapıtmış değil de, ne oluruz ? İşte, tercihiniz de, bu açıdan bakılınca,
uyguluyor); “Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna...!”, demeli böyle burada başlıyor... (11:55)
durumlarda. Gönül isterdi ki, birbirlerinden bir şeyler kapsınlar, feyiz alsınlar,
ama bu olmuyor, ortaya çıkan manzara, Yecüc-Mecüc kapışmasından öteye
gidemiyor. (13:32)
1 Meal ve açıklamalar, Diyanet İşleri nüshasından alınmıştır. Daha fazla ayrıntı için diğer tefsir, meal
ve çevirilere bakmaktan çekinmeyin.
Sayfa 3/5 - Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
Hakan ÜÇOK
Ahir Zaman: Dezenformasyon Çağı
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren Hipotezinin Makalesi.
(12:05) Söyleyin şimdi bakalım, bu verdiğim örnek, Dezenformasyon Çağıyla hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir'
ilgili değil de nedir ? Konu, sorumluluğu üstünden atmak ise, sorumluluk ile demişlerdi."
beraber daha neleri elimizden bırakıp ruhbanlara devrettiğimizin farkında mıyız (16.05.2010, Pazar – 12:00)
(faydası olacak olsaydı, gam yemezdim, ama iş öyle değil...) ? Bu, sadece inanç Burada insana (ve insanın yaratıcısına) meydan okuması söz konusu, ama aynı
ile ilgili değil. Bilim konusunda (ve hatta diğer siyasal, sosyal ve toplumsal zamanda da, böyle bir girişimin varacağı sonuca da işaret edilmiştir (kopya
olaylarda) da aynı davranışı sergilemekten kaçınmıyoruz nedense. Biri çıkıyor verilmiş, Bak. İsra Suresi, 17:88] . Kendinize esas aldığınız Deytum 'a göre
(örneğin: Hawking, taktım ben ona herhalde...), bir şey söylüyor, bizde gözü (yola çıktığınız esas, tümden geldiğiniz ve/veya tüme vardığınız nokta, inancınız,
kapalı, olaya sazan gibi atlıyoruz, doğru (hatta kanun) kabul ediyoruz: İsterseniz bilginizin kaynağını oluşturan/temel alan kaynak, datum-”tarihleme”), bu ayetleri
Blog 'umda yapmış olduğum alıntılara, Hawking'in Boncukları..., bir göz atın. ya dosdoğru (mutlak doğru, ilahi vahiy, bilgilendirme, enformasyon) kabul
Ne dersiniz, gözü kapalı yutulacak şeyler midir bunlar (baya çiğnemek gerek) ? edersiniz, ya da ispat edilmemiş, öncekilerin (eskilerin) masalları
Hawking'in de artık olayı iyice magazine döktüğünü fark eden yok mu acaba ? (dezenformasyon) kabul edersiniz. Bu sizin “deytumunuz dur”. Daha önce de
Neden Hawking gibi bir adamın (veya başkalarının) güdümüne ihtiyaç duyalım belirttiğim gibi, farklı deytumları olan farklı görüşlerin ortak bir payda da
ki; Bu tembellik midir, yoksa kendi aklını kullanmaya üşenmek midir (Bak. buluşabilmeleri, eğer bir taraf diğer tarafı ikna edemezse/edemiyecekse (ki
Kur'an-ı Kerim: “Aklınızı kullanmayacak mısınız...”) ? Bunun da cevabını herkes edemeyecektir, baştan belli...), mümkün değildir (Bak. sonuç: “Tak sepeti
kendisi versin, benden beklemeyin. Yazılarımda çiğnemeden yutmaya hazır koluna...” deyimi ve Kafirun Suresi). Böyle bir zorlamanın da bir anlamı hiç
hiçbir şey bulamazsınız: “Armut piş ağzıma düş !” misali olgular, bende yok. yoktur bence. Dezenformasyonun nedeni şu ayette de (muhtelif başka ayetlerde
Niyetim düşünceleriniz üzerinde hegemonya kurmak değil, kendi aklınızı kullanıp de, açıp bakın...) görünmekte:
kanaat oluşturmanızı sağlamak (“Keyfimin kahyası mısın ? Dilediğime olayı [Kıyamet Suresi, 75:5,6] “Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti)
devrederim !”, derseniz, başka); Başka sonuçlara ulaşırsanız, o da sizin sübjektif yalanlamak ister. 'O kıyamet günü ne zaman?' diye sorar.”
kanaatiniz olsun, sakıncası yok. Aklın yolu birdir, Hak 'da birdir. Ama,
Bunu yapmanın (inkar etmenin) rasyonel (geçinen) bilim açısından faydaları ne
güdülmenin, sapıtmanın, saptırılmanın sonu yoktur, sonuçları da muhtelif
olabilir, ben pek akıl erdiremiyorum. Evrenin sonu hakkında zanlarda bulunmanın
(beklenmedik, sonuçta şaşırtıcı ve/veya yıkıcı) olabilir. (12:39)
da mantığını hiç anlayabilmiş değilim.
(15.05.2010, Cumartesi – 15:03) Dezenformasyonun nedenleri:
Dezenformasyon dediğimizde, anlamamız gereken kasıtlı saptırmalardır. Bunlar [Müddessir Suresi, 74:8-9] "Sur’a üfürüldüğü zaman var ya; işte o gün çetin
kaynağını dogmatik bilimden (Hawking'in Boncukları gibi...), bilgi kirliliğinden, bir gündür."
zandan, (yanlış) varsayımlardan, ihtimal hesaplarından, iftiralardan, gıybetten Açıklama: “Sur'a üfürüldüğü zaman...” = Kıyamet zamanı, evrenin sonu..., ki
elde ediyor olabilir. Veya tersinden (materyalist düşünceyle) bakarsanız, bunlar bu konuda bilinen (veya aslında bilinmeyen) 11 boyutta, ne zaman olacağına
(onlara göre sözde) vahiy 'lerdir. Yüzyıllar öncesinden, o zamana kadar olagelen, dair bilgi elde etmek mümkün değildir, bak. evrenin sonsuza kadar
o çağda da olan ve ahir zamanda da olacak olan saptırmalar varolacakmış gibi tekamül edişi (dogmatik bilim buna “Genişleme” der).
(dezenformasyonlar), vahiy'de (her şeyi gören, bilen ve yaratmış olan ALLAH [Müddessir Suresi 74:17-25] "Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.
tarafından) bildirilmiştir (Bak. Ayetler): Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. Kahrolası nasıl da ölçtü biçti! Yine
[İsra Suresi, 17:88] "De ki: 'Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir kahrolası, nasıl ölçtü biçti! Sonra (Kur’an hakkında) derin derin düşündü. Sonra
benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı. Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle
benzerini getiremezler.'” dedi: 'Bu, ancak nakledilegelen bir sihirdir.', 'Bu, ancak insan sözüdür.'"
[Enam Suresi, 6:93] "Allah’a karşı yalan uyduran veya kendine bir şey (12:23)
vahyedilmemişken, 'Bana vahyolundu', diyen, ya da 'Allah’ın indirdiğinin
benzerini ben de indireceğim', diye laf eden kimseden daha zalim kimdir ?"
[Enfal Suresi, 8:31-32] "Onlara karşı ayetlerimiz okunduğu zaman, 'Duyduk,
istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz. Bu, eskilerin masallarından
başka bir şey değildir', dediler."
"Hani onlar, 'Ey Allah’ım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş hak (kitap) ise