You are on page 1of 2

YAŞARKEN PEŞİNDE OLDUKLARIMIZA DAİR

Bizi takip ediyorlardır suçlu olduğumuz için, bizi alkışlıyorlardır ünlü bir insan olduğumuz
için ya da trafik ışıkları bizim karşıdan karşıya geçmemiz için kırmızı yanmıştır mesela.
Kırmızı yanmasa da arabalar bizi görünce duracaklardır. Bu düşünceler psikoz esnasında
bireye sıkıntı verir. Her şeyin nedeninin biz olduğunu düşünürüz ,depremlerin,bayramların,
sorunların ve mutlulukların...Önemli olmak istemek değil midir bu?Hayatın içinde kendimizi
önemsiz ve değersiz hissettiğimizde sarıldığımız yanlış düşünceler değil midir bunlar?

Akgün Akova, Sen Varsın Yetiyorsun Palyaço Olmaya şiirinde


“bir takım elbise gibi bakmama peşindeyiz dünyaya
ütülü pantolon, temiz gömlek, ceket kravat toplamı olarak yaşamama peşindeyiz”
diyor. Yaşarken neyin peşindesiniz sorusunu sormak ve bir an bunu derinliğine
düşünmenizi istiyorum. Çünkü bu yazı yaşarken neyin peşinde olduğumuza dair bir yazı
olacak.

Zar zor uyanabildi. Sonbaharın ikinci ayında olduğunu biliyordu ama ayın kaçı, günlerden
hangi gün, saat kaç hiçbir fikri yoktu. Açıkçası fikri olsun da istemiyordu. Size şizofreni
teşhisi kondu mu? Konduktan sonra uyudunuz mu? Uyunmaz mı? Uyunur ve yemek de
yersiniz doğal olarak.

Televizyonun müzik kanalını açtı salona gidip. Hemen ardından bilgisayarını açtı.
Günlerinin böyle başlamasına o kadar alışmıştı ki; mekanik hareket ediyor gibiydi. Mutfağa
gidip su ısıtıcısını çalıştırdı ve kupasına sallama çayını koyup salona geçti. Dışarısı oldukça
karanlıktı. Bu havada uyumaktan başka hiçbir şey yapılamazdı. İşe ve okula gidenleri
düşündü. Bir kitaba başlayıp devamını getiremediğiniz oldu mu? Canı daha çok sıkıldı.

İşi gücü vardı insanların. O ise işsiz güçsüz olarak; işi gücü olanları telefonla rahatsız ediyor
gibi hissediyordu. Aslında böyle olmadığını, dostlarının ona değer verdiğini ve zaman
ayırdığını biliyordu. Yine de öyle hissetmesine engel olamıyordu. Size hiç şizofreni teşhisi
kondu mu?

Kendisinden saklanan bir hastalığı olabileceğini düşündü. Oysa bunu düşünmek için geçerli
tek bir neden bile yoktu ortada. Bu düşüncelerle bir mektup yazdı dostuna. Dostundan gelen
cevapla kendini daha iyi hissetmeye başlamıştı. Yağmur yağdı ve siz o dostunuzla
yürüdünüz,çok yürüdünüz,eskisinden çok...

Aslında biraz çaba harcasa, biraz kendi dışına çıkabilse neşeli ve konuşkan olabileceğini
biliyordu. Ama nedense böyle olabilmek için hiç çaba harcamıyordu. Çok küçük bir çaba
harcadığında da çok büyük aşama kaydetmek istiyor ve hayal kırıklığına uğruyordu.
Sustunuz ve susadınız yaşama. Gürül gürül akmayı denediniz…

Birhan Keskin, Gül Toplamak şiirinde “yokluğunda çınlayan boşluklardan mezunum” diyor.
Siz nereden mezunsunuz sorusu da aslında yaşarken neyin peşinde olduğumuzla ilgili bir soru
değil mi? Aşkın,dostluğun,barışın,sevginin,saygının olduğu bir dünya düşlüyor ve o dünyanın
peşinden gidiyorsanız “bir takım elbise gibi bakmama” derdindesiniz dünyaya. Herhangi bir
sağlık problemi karşısında yalnız bırakanlardan değilseniz ve anlaşılamayanı, anlatılamayanı
bile anlamak için çaba gösteriyorsanız içinizdeki insana güvenin.

Ahmet Savaş, Havva Duasız Kopardı Elmayı şiirinde

“İçimde bir insan olsun isterim


Mutluyken mutluluğun
Mutsuzken mutsuzluğun
Ölürken ölümün
Fiyakasını bozan” diyor.

Yasemin Şenyurt
yaseminsenyurt@gmail.com

You might also like