You are on page 1of 3

B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...

Hakan ÜÇOK
Aklı Kullanmak
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
27.07.2010, Salı – 12:31 istedikleri gibi değil) ! Kaç kişinin elinde Anayasa var, kaç kişi İnternet 'e girip,
Makale: Aklı Kullanmak değişiklik taslağını indirmiş, bir karşılaştırma yapmış da, cereyan eden bu olayı
Yazan : Hakan ÜÇOK kavramış ve idrak edebilmiş bulunuyor ? O görsel ve basılı (yandaş veya zıt-daş)
medyalarda saatlerce yapılan tartışmalar ve (sözde) fikir alış-verişleri, zan,
Aklı Kullanmak tahmin, dedikodu ve/veya gıybetten öteye gidebiliyor mu ? Yoksa çok şey
söyleyip, hiç bir şey ifade edememekten mi ibaret ? Kendimize sormamız
Önsöz (Prolog) gereken soru şu ki: “Bir şey ifade edilmek isteniyor mu acaba gerçekten, yoksa
Akl'ın işlemesini engelleyici ve Din'i geleneklere bağlayan ve gelenekselleştiren, amaç, işi çözümsüzlük çözümü ile kotarmak (denizi bulandırmak) mı ?”. Pratikte
ezbere mahkum eden, dogmaları ve doktrinleri empoze eden her tür girişimi işler nasıl yürüyor, şimdiye kadar anlamış olmamız gerekiyor (ben şahsen
reddediyorum (bu arada kınıyorum da). Gelenek, görenek ve ananeler, insanı anladım, ama siz de farkında mısınız ?): Bin bir çeşit Dalavere dönüyor. Sadece
atalarının dini üzere yönlendirici ve Vahy'i tahrif edici muazzam bir etkiye yurt çapında değil, bu küresel boyutta da böyledir. Ne var ki, çoğu insanlar bir
sahiptirler. Bu tahrifat zamanla kulaktan dolma batıllara dönüşür ve süre türlü hengameden başını kaldıramayıp, olaya ve olaylara odaklanmakta başarısız
geçtikçe, içinde nebze doğruluk (ve Hak) 'dan eser kalmaz. Kur'an-ı Kerim'in olmaktalar. Hayatını idame ettirebilme endişesi gerçekten çok baskın olabiliyor
aslını tahrif edemeseniz de (İncil'e ve Tevrat'a olduğu gibi), Vahy'in (Kur'an-ı (bunun sebebi de malum küresel şartlar). Öyle ki, “Beni sokmayan yılan bin yıl
Kerim 'in herhangi bir şekilde) insanlara ulaşmasını, insanlar tarafından okunup yaşasın !” tripleri ortaya çıkıyor. Hem, “Gık !” demeye yeltenseniz ne yazar, en iyi
anlaşılmasını engellediğinizde, ruhbanlar güruhunu araya sokup onları birer ihtimal alacağınız cevap:
maaşlı çoban, toplumu da güdülmeye mahkum, kendi aklını kullanmaktan imtina “Ananı al da... git !”, en kötümser olarak da “Vatana İhanet” ile suçlanmanız,
eden ve korkan ve istediğiniz gibi siyaset, politika, doktrinler, (yandaş-) muhtelif “Ergenekon'umsu” davalara dahil edilmeniz olacaktır. Bu sistem
medyalar ve hatta sözde bilim ve/veya ilim ile yönlendirebileceğiniz (tebaamız, (“Küresel Kriz” gibi bazı muhtelif kazalara ve aksamalara rağmen) tıkır tıkır
halkımız babında hitap edebileceğiniz) bir sürü haline (insan sürüsü) işliyor, bir yandan cepler boşalıyor, bir yandan cepler doluyor (ancak bu da
getirdiğinizde, ancak ve ancak şeytanı sevindirir, insanları da ALLAH 'tan başka sadece olayın ve olayların tuhaf (!) bir yan etkisi olarak) ve insanoğlu (sürüleri)
her şeye kulluk eder hale getirmiş, şirk'e yönlendirmiş olursunuz (Sonuçlarını aynen Matriks (Matrix) 'deki gibi uyutuluyor, bir nevi pil (dolap beygiri, asgari
düşünebiliyor musunuz? O ateşten çıkış olabilir mi?). Ola ki, yaptıklarınızın ücretli, ortadirek, memur, vs.) olarak kullanılıyor (sözde gelişmiş ülkelerin
farkında değilsiniz (bilmeden), özür, kabahat dan daha büyük olmaz mı ? halkları da bunun dışında değil, sadece yaşam standartları biraz daha iyi, hepsi
Okuyacaksanız, Kur'an-ı Kerim okuyun. Akıl edecekseniz de, ancak ve ancak bu, yoksa mantık aynı...). Her ne kadar şu açıdan olayları idrak edebilmem asla
kendi aklınızı kullanın, kanaat edinin (kendi içtihadınızı kendiniz yapıp, kendi mümkün olmayacaksa da: Yeryüzünde görece bir “Anarşi Düzeni”, tüm
fikrinizi oluşturun); Başkasının çiğneyip kustuğunu ağzınıza sürmeyin. Başkasının kurumlarca işletilmekte (hangi siyaset, ideoloji, felsefe, taraf, parti, takım,
kusmuğunu yemezsiniz değil mi ? O zaman başkasının (zorla veya hile ile mezhep, vs. olursa olsun); Ben öyle tahmin yürütüyorum, vardığım sonuçtur bu
empoze edilen) fikirlerini, neden hiç araştırmadan, aklınız kullanmadan kabul (Aklı Kullanmak dedik ya baştan, o bağlamda yani...).
edesiniz ki ? NOT:
Giriş Blog'umun alt başlığını,
Bugünlerde (aktüalite/güncel olaylar babında) bir takım çevreler (onlar kendini
“Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden
pekala bilir ve sizde elbette kimleri kastettiğimi anlayacaksınız) aklınca
Evren ve İnsan Hipotezi”
“Aydınlanma Seferberliği“ ilan etmiş, Halkın (onlara göre “Halkımız“ tabirini
kullanmakta sakınca yok, üstü kapalı Tebaamız demeye getiriyorlar...) arasına olarak değiştirmeyi uygun gördüm. Öyle anlaşılıyor ki, baştan beri bunu
inmiş bulunup, “Halk Oylamasında“ bazıları “Evet“, bazıları ise “Hayır“ tabirini yapmalıymışım, ancak kafam bir türlü basmamış. Çünkü burada sadece evren
empoze etmekteler. Sorarım size (ve salakça kendime), yapılan değişiklikler ile ilgili değil, yazılarda aynı zamanda da insan psikolojisi ve sosyolojisi ile iştigal
nedir, ne işe yarar, (şart değil ama) kimler bundan nemalanacak, kimlerin ayağı ediyoruz (ne kadarını rasyonel bulursunuz, orasını bilemem). Öte yandan,
kaydırılacak ve hatta bu yapılması öngörülen değişiklikleri “Halkımız“ olarak düşüğe yakın cümle kurmalarım da (bazen beni bile) pek şaşırtıcı doğrusu, ama
çağırdıkları insanların kaçta kaçı anlamış ve idrak edebilmiş bulunuyor ? Ben daha önce de dediğim gibi, burada amaç aklımdan geçenleri yazmak, birilerini
şahsen bir şey anladıysam ne olayım (gerçi bende “bir şeyler” anladım, ama ikna etmek veya kendimi birilerine anlatabilmek değil.

Son Değişiklik: 06.08.10 - 15:25:12 | Sayfa 1/3 - Aklı Kullanmak


B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
Hakan ÜÇOK
Aklı Kullanmak
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
Gelişme Rızkını kazanmak, hayatta kalmaya çalışmak, her ne kadar takdir ettiğim bir
Aklı Kullanmak ile ilgili bu örnekli girişten sonra, parmak basmak istediğim nokta çabaysa da, açgözlülüğü ve malı yığmacasına yığmayı da bir o kadar mantıksız
şu ki, bunlar basit bir “Komplo Teorisinden” (zaten olasılıklara ve tesadüflere ve anlamsız bulduğumu da burada belirtmek isterim. Asla yeterli olmaz ve
inanmıyorum ben...) çok öte ve “Göz göre-göre” işletilen, ancak kimsenin olsaydı bile bu yığdığınız mal sizi ecelinizden kurtarmaz; Teorik olarak mantıklı
(dediğim gibi) Gık'ını çıkaramadığı, aklımın kabullenmekte zorlandığı, bir nevi görünse de, pratikte bir faydası yoktur;
(çeşit) “Düzen”. Buna aslında benim de “Gık !” diyecek takatım yok, ama umulur [Hakka Suresi, 69:28] 'Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.'
ki beni, “Deli galiba ?!” diyerek, görmezlikten gelirler. Aksi taktirde, çok basit [69:29] 'Saltanatım da yok olup gitti.'
bir kazaya kurban gitmek (karmaşık da olabilir), işten bile değil (bazı Denemesi serbest... Bu konuda Kur'an-ı Kerim 'de “MALI” kelimesini
yazarların yazılarında cümle ”içten bile değil“diye geçiyor, anlayabilmiş değilim, aratırsanız, birçok bilgiye ulaşabilirsiniz. Tabi, bu görüş (felsefe) de, benim (daha
var mı öyle bişi ?). Günümüzde muz kabuğuna basmak, kayıp düşmek, kafa baş öncede açıklamış olduğum) Deytum 'uma (İman, Ahlak, İtikat) bağlı bir
yarmak, kol bacak kırmak, zor olmasa gerek (birileri istedikten sonra...). gerçektir. 11:49
Nedense bu “Uygulama”, adı lazım değil, muhtelif “Bölücü Çete” liderlerine ve Elbette siz de fark ettiniz ki, burada sözü geçen tüm işlemler, Akl'ı Kullanmak
yöneticilerine uygulanmıyor (akıl vermek gibi olmasın). Neyse, “Vardır bir ile ilgili (kullanmayanların yazdıklarımdan bir şey anlayamaması gayet doğal).
Hikmet” deyip geçiyoruz. Bilirsiniz; “Aklın Yolu Birdir”, diye bir atasözü vardır (her ne kadar atalarımızın
Konuyu dallandırıp budaklandırmaya gerek yok, biz aslında Akl'ı Kullanmak ile dininden veya yolundan gitmemizin, gelenek, görenek, anane gibi, abes
ilgili Gelişme Bölümündeyiz şu an. Kafanız karıştıysa, unuttuysanız hatırlatayım olduğunu düşünsem de, bazı/çoğu atasözlerimizin gayet mantıklı olabileceğini de
dedim (kendime de...). inkar edemem, etmiyorum; Ve mümkün olduğunca yazılarımda da kullanıyorum,
27.07.2010, Çarşamba – 14:13 cuk diye oturuveriyor. Ancak bunu yapmak, aklını kullanmak ve idrak etmek
Gelişme (devam...) şartıyla; Olmadık yerde ve zamanda bir atasözü kullanmak hemen dikkat
Akıl nasıl kullanılır ? Veya aklı kullanma işlemi nasıl yerine getirilir ? çeker...). 11:55
Bu da aslında sorulacak güzel sorulardan biridir. Cevaplamak istendiğinde ise, Şu ayet olayı gayet net ve açık olarak aydınlatmaktadır:
ortaya çıkan bir etken var, biz ona Deytum (Datum) yani yola çıkış noktanız, [Bakara Suresi, 2:170] “Onlara, 'Allah’ın indirdiğine uyun!' denildiğinde,
felsefenizin temeli diyoruz (hatırlarsanız bir önceki “Datum” Makalesi). Akıllı 'Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!' derler. Peki ama,
(olduğunu düşünen) bir adam bir gün şöyle demiş: “Akıllı insan, kendi aklını ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onların
değil, başkalarının aklını kullanandır !” (bir yerde okudum mu, yoksa bir filimde yoluna uyacaklar) ?”
mi izledim, tam hatırlamıyorum). Bu deyimin, makalenin başında dikkat
Demek “Aklını Kullanmak” var, bir de “atalarının dini üzere olmak” var (muhtelif
çektiğimiz “Başkalarının kusmuğunu ağzına almamak” uyarısı ile eşdeğer bir bilgi
başka aksiyonlar, davranış biçimleri de var elbette: İnkar, İsyan, vs. ...) 12:41
paketçiği olduğunu şöyle bir ortaya atmak istiyorum. Burada (anladıysak) şahit
olduğumuz manayı düşünürseniz, bu mantıkta birçok insanın etrafta dolaştığını
03.08.2010, Salı – 13:39
fark ederiz. Gerçek şu ki, “Başarının” maddi zenginlik ile ölçüldüğü bir dünya
Yandaş Medya Kavramı
düzeni içinde (kapitalizm, materyalizm) yaşıyoruz (bazılarımız bu düzende
Her şey tahminim 80 'lerin sonu ile 90 'ların başında bir zaman diliminde başladı
boğuluyormuş gibi hissediyor, o da başka bir konu...). Şöyle bir adım geri atıp,
(benim şahit olma fırsatı bulduğum kadarıyla...). Bu dediğim, Görsel Medyalar
olimpik bir bakış açısıyla bakın; Doğru değil mi ?
için geçerli olsa gerek, çünkü büyük ihtimalle yazılı basın (veya medya), yani
01.08.2010, Pazar – 11:31
gazete dergi vs., çok daha önceleri de (ta Osmanlı zamanında veya matbaanın
NOT: nihayet gelişiyle olsa gerek) var olmuş olması gerek. Tekelden kurtulan (ve
Şimdiye kadar elde etmiş olduğumuz (olası pseudo) bilgilerin ışığında, başka tekelciliklere uğrayan) TV yayınları çok sesli (bana göre uğultu, kuru
makalelerimin toplandığı kitapçıklardan bağımsız, 3. bir kitapçık yayınlamayı gürültü...) olmaya başladı (çok partili sisteme geçiş gibi bişi ve her şeyin bir
düşünüyorum (yayınlamaya niyetlendim yani). Bakalım ne olacak. Adını da bedeli olsa gerek...). Çok sesli derken, elbette (insanoğlunun yaptığı bir şeyde
“Protogen'in (veya Mutlak Düzenin veya Mutlak Tekilliğin veya “Evrenin ve farklı olması düşünülemez zaten) şunun veya bunun işine yarayan ve yaramayan
Kainatın” veya Yaratılışın) ABC'si” koymayı düşünüyorum. Ama tabi önce (görece menfaat icabı) çatlak sesler de ortaya çıkmış bulundu (bu çatlak seslere
yazmak gerek. demokrasi denebilir; Bence anarşiden öteye gidemez çünkü, laf olsun diye sözde
Son Değişiklik: 06.08.10 - 15:25:12 | Sayfa 2/3 - Aklı Kullanmak
B-ismi ALLAH 'i Rahman-i Rahim...
Hakan ÜÇOK
Aklı Kullanmak
Mutlak Düzenden Isınarak ve Yörüngelerde Hareket Ederek Tekamül Eden Evren ve İnsan Hipotezinin Makalesi.
etik kurulları olsa da, herhangi bir etik ve felsefi kavram tanımlaması yok gibi; meyvesini materyale (maddeye) dayanan dünyada (4 boyutlu evren de) vermek
Varsa da, menfaatler oldukça, uygulanamaz, eğri oturalım, doğru konuşalım...). zorundadır, aksi taktirde rasyonel değildir (işe yaramaz). Başarının zenginlikle
RTÜK 'ün de, partiler arası paylaşıma (kadrolaşmaya) uğramasından sonra, ölçüldüğü bir düzende yaşadığımızı daha önce de belirtmiştik ve kimse de itiraz
tarafsız bir medya hayal edemez olduk. Zaten hiçbir zaman da mümkün değildi, etmemişti. Ve elbette bu düzenin çoğunluk felsefesine ve dayatmasına
idealist olmak, abesle iştigal etmektir. Yandaş Medya dediğimizde, maalesef, uymadığınız zaman, size “Delidir, ne yapsa yeridir !” demeleri kaçınılmazdır, itiraz
sadece bu şekilde olumsuz olaylar aklıma geliyor, oysa her şeyin iyi de bir yanı da eden yok herhalde (bırakın istediklerini desinler). Ne var ki, bu “Düzenin”, işte
olması gerekmez miydi ? Ne yazık ki, herhangi bir menfaatim (rant beklentim) tam da bu deyimini (mantığını) çürüten ayetler Kur'an-ı Kerim 'de mevcut
olmadığından ben, iyi bir tarafını görmekten acizim, kusura bakmayın (veya (okuyup da iman edenler için geçerli olmak üzere, inkarcılar anlamak zorunda
kusura bakın..., bence “Çok da TIN !”). 16:00 değil...). İsterseniz bu ayetleri burada vermeyeyim de, siz bir zahmet açıp bakın,
05.08.2010, Perşembe – 12:32 arayın, bulun, okuyun, sindirin, ne dersiniz ? Bu vesileyle de makalenin başlığı
TRT'nin göstermelik tarafsız oluşunu da, ben apaçık görmekteyim (Kral olan “Aklı Kullanmak” ile ilgili pratik yapmış olursunuz. Biliyorsunuz ki, bizde
çıplak !), başka yok mu gören ? Kadroya alınan onca gerekli, gereksiz yandaşı öyle: “Armut piş, ağzıma düş !” olayları ve “Gümüş tepside” sunumlar yok
beslemek için de, zırt-pırt daha da çok reklam girmenin gerekli olduğu kanaatine (mümkün olduğunca kaçınmaya çalışıyorum). Ne yazık ki (mi ?); Kendi aklınızı
ben de sahibim (Devlet desteği: bandroldü, şuydu, buydu, bir yere kadar, dimi kullanmak ve bir kanaat edinmek gibi bir yükümlülüğünüz var (kabul etmek
ama ?). Kısacası TRT, şu anda, yandaş olabilenler için (imrendiğimden değil) bir istemeseniz de, zor da gelse...). 16:17
cennet (TRT'nin malı temiz, yemeyen...). Elbette diğer kurum ve kuruluşlarda da 06.08.2010, Cuma – 12:20
bu aynen böyle (ağır mı kaçtı ?). İşte, Aklı Kullanınca ortaya çıkan manzaralar Bunlar, o yukarıda bahsettiğim ayetler değil (onları bir zahmet kendiniz bulun):
bunlar: “Apokaliptik Senaryolar”, “Komplo Teorileri”; Ütopik gelebilir kulağa. [Rum Suresi, 30:58] Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali
Fazla fantezi'ye, ütopyaya kaçtığımı, aşırı derecede kıllanan adam rolüne verdik.
soyunduğumu düşünüyorsanız, bütün gerçekleri tüm çıplaklığıyla görseydiniz
(bende henüz tümünü kavrayabilmiş değilim...), herhalde oracıkta zaman [Mü'minun Suresi, 23:112-115] Allah, (inkarcılara) “Yeryüzünde kaç sene
durabilir sizin için, akan kanınız donabilirdi. Bugünlerde, Canım Memleketimde kaldınız?” diye sorar. Onlar, “Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık.
olagelen, şahit olduğumuz (yecüc-mecüc-vari) kapışmalar ve olaylar da, benim Hesap tutanlara sor”, derler. Allah, şöyle der: “Çok az bir zaman kaldınız. Keşke
bu kıllanmalarımı haklı çıkartmakta, farkındayım; Siz de farkında mısınız acaba ? bunu (daha önce) bilmiş olsaydınız.”, “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar
Sebeplerini hemen şuracıkta vereyim: Mal-, Mülk-, Evlat-, İktidar-, Saltanat- döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”
Hırsı, kısacası insanın dünya nimetlerine karşı olan dayanılmaz HIRSI ! Kime 12:43 Hayal (tasavvur) edilmesi açısından zor olan 'Sonsuzluk' kavramı vardır ya
sorsanız, iki ova dolusu altına bir üçüncü ova dolusu altın eklense, hayır demez hani; İşte Müminun suresindeki bu ayetler, zamanın göreceliği ile ilgili fikir
(Niye desin, salak mı ? Ama iş öyle değil, çok yakında bileceğiz...). vermesi açısından çok ilginçtir. Elbette sonsuzluğun yanında, sonsuzluğa kıyasla
[Nahl Suresi, 16:55] “Kendilerine verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük etmek 70, 80, 90, bilemediniz 120 yıllık bir ömür, devede kulak gibi kalır. Göreceliği
için böyle yaparlar. Bir süre daha faydalanın bakalım! Yakında bileceksiniz!” şöyle de açıklayabilirsiniz: Kafamızda bir saç teli, görece azdır. Ama, çorbadaki
bir saç teli de, görece fazladır (çoktur). Kafada ne kadar çok olursa, bazılarına
[Rum Suresi, 30:34] “Kendilerine verdiğimiz nimetleri inkar etsinler bakalım! göre, o kadar iyidir. Çorbada ise bir tanesi bile gereksizdir. Yok, yok. Şu an
Haydi (şimdilik) yararlanın, ama yakında bileceksiniz.” felsefe yapmıyorum, boşuna satır aralarında bir şeyler görmeye çalışmayın. Ne
12:57 yazıyorsam odur. 13:30
16:00 Bu şekilde, Aklı Kullanmak ile ilgili, daha nice örnek vermek mümkün olsa da,
Eh, hal böyleyken (veya böyle değil ve ben çok derin bir psikozda, hayal artık tekrar farklı konulara (evren hipotezine ve kafa patlatmalarıma) geri
dünyasında yaşıyorum ve farkında değilsem ? ...;), Aklı Kullanmak ne boka dönmek istiyorum. Üç aşağı, beş yukarı, ne demek istediğimi anlatmış olmayı ve
yarar ? Faydası mı var ? İlle de faydası mı olması gerek ? Daha da ötesi: Aklı eğer varsa okuyanlar, anlamış olmalarını diliyorum. Yoksa da okuyan, aslında
Kullanmak ile ilgili makale yazmak, ne menem abesle iştigal olayıdır ki, ben benim için fark etmez. Yazmış olmak, (bir çeşit psikanaliz...) derdimi (neden
burada oturmuş, ciddiyetle kafa patlatıp yazıyorum. Materyalizm (batı ve diğer bana dert olması gerekiyorsa...) dile getirmiş olmak bana yeter. 15:23
tüm sapıtmış medeniyetlerin) felsefesinde, yaptığınız her şey bi moka yaramak, ●

Son Değişiklik: 06.08.10 - 15:25:13 | Sayfa 3/3 - Aklı Kullanmak

You might also like