Professional Documents
Culture Documents
4
CUMA NAMAZI BÖLÜMÜ 4
1. Cuma Günü (Mescide) Erkenden Gitme. 4
2. Cuma (Günü Hutbe Verirken) Nafile (Namaz Kýlma Meselesi 5
ALTINCI BÖLÜM... 6
BAYRAM NAMAZLARI BÖLÜMÜ 6
1. Kadýnlarýn, Bayramlarda Namazgaha Gitmelerinin Ve Hutbe Dinlemelerinin Mubah Olma
sý 6
2. Bayram Namazlarý 7
YEDÝNCÝ BÖLÜM... 8
CENAZELER BÖLÜMÜ 8
1. Ölüyü Yýkama. 8
2. Cenaze Namazý Kýlmanýn Ve Cenazeyi Uðurlamanýn Fazileti 10
3. Cenaze Namazýnda Tekbirler Getirme. 11
4. Ölüyü Kefenlemek. 11
5. Ölü(Nün Arkasýndan Feryadu Figanla) Aðlamanýn Yasak Olmasý 12
6. Kabir Azabý 13
7. Cenazeyi Defnetme Hususunda Acele Etmeye Teþvik. 14
8. Cenaze Geçerken Ayaða Kalkmak. 14
9. Cenaze Defnedildikten Sonra Kabirin Yanýnda Cenaze Namazý Kýlmak. 15
10. Ýmamýn, Ölen Erkek Ya Da Kadýnýn Cenaze Namazýnda Cenazenin Hangi Tarafýna Doðru Duraca
si 16
SEKÝZÝNCÝ BÖLÜM... 17
ZEKÂT BÖLÜMÜ 17
1.Fýtýr Sadakasý 17
2. Zekata Tabi Olan Mallar 20
3. Kadýnýn, Kocasýnýn Malýndan Sadaka Vermesinin Caiz Olup Olmadýðý Meselesi 22
4. At Ve Kölenin Zekatý 22
DOKUZUNCU BÖLÜM... 23
ORUÇ BÖLÜMÜ 23
1. Orucun Faziletleri 23
2. Ramazan Ayýný Ýbadetle Geçirmek. 25
3. Fýtýr (Ramazan Bayramý) Günü Ve Edhâ (Kurban Bayramý) Günü Oruç Tutmanýn Yasak Olmasý 26
4. Ramazanda (Oruçlu Ýken) Hanýmýyla Cinsel Ýliþkide Bulunan Kimse Ve Bunun Keffareti 27
5. Ölen Bir Kimse Adýna Orucun Kaza Edilmesi Ve Nezrinin Yerine Getirilmesi Meselesi
29
6. Cünüp Olduðu Halde Üzerine Fecr Doðan Kimsenin Orucunun Sahih Olmasý Meselesi 29
7. Þaban Orucu. 32
8. Ramazandan Bir Gün Yada Ýki Gün Önce Oruç Tutmanýn Yasak Olmasý 33
9. Devamlý (Ömür Boyu) Oruç Tutmanýn Yasak Olmasý 33
10. Yolculuk Sýrasýnda Oruç Tutma Yada Oruç Tutmama Konusundaki Serbestlik. 36
11. Ramazan Orucunun Kazasýný Geciktirmek. 37
12. Ýtikaf. 37
ONUNCU BÖLÜM... 39
HAC BÖLÜMÜ.. 39
1. Hac Ve Umre Mýkatlarý 39
2. Resulullah (S.A.V)'Ýn Ýhrama Nerede Girdiði Meselesi 39
3. Ýhramlý Kimsenin, Giymesinin Caizi Olmadýðý Elbiseler 40
4. Ýhrama Girerken Koku Sürünmek. 41
5. Ýhramlý Kimsenin, (Zaruret Halinde) Don Ve Mest Giymesi 43
6. Telbiyenin Þekli Ve Vakti 43
7. Ýhraml1 Kiþinin, Hastalýk Yada Baþýna Gelen Bir Eziyetten Dolayý Bir Engelle Karþýlaþmas
da Ne Yapmasý Gerektiði Meselesi 44
8. Ýhramlý Kimsenin, Av Eti Yemesinin Caiz Olmasý 46
9. Ýhramlý Kimsenin Kan Aldýrmasýnýn Caiz Olmasý 48
10. Kurbanlýk Koyuna Niþan Takýlmasý 49
11. Beytullaha Kurbanlýk Göndermenin Caiz Olmasý 49
11. Kýran Haccý 51
12. (Hac Zamaný Dýþýnda) Ýhramsýz Olarak Mekke'ye Girmenin Caiz Olmasý 51
13. (Tavaf Esnasýnda) Hacerü'l-Esved'i Öpmenin Caiz Olmasý 52
14. Tavaf Sýrasýnda Remel (Hýzlý Adýmlarla Yürümek Ve Yürürken Omuzlarý Sallamanýn Müstehab
15. Safa Ýle Merve Arasýndaki Sayin Vacip Olmasý 53
16. Tavaf Ve Say Sýrasýnda Bir Þeye Binmenin Caiz Olmasý 54
17. Kabe'nin Ýçinde Namaz Kýlma. 55
18. Telbiyeyi, Bayram Günü Cemre-Ý Akabe'de Taþ Atmaya Baþlayýncaya Kadar Devam Ettirmenin
tehab Olmasý 57
19. (Akabe Cemresinde) Taþlar Nasýl Atýlýr?. 58
20. Hac Ýle Ýlgili Hususlarda Yapmasý Gereken Bir Þeyi Daha Önce Yapan Kimsenin Durumu. 58
21. Muhacir Bir Kimsenin, Hac Ýle Ýlgili Hususlarý Yerine Getirdikten Sonra Mekke'de K
alýp Kalamayacaðý Meselesi 59
22. Ýfaza (Ziyaret) Tavafýndan Sonra Hayýz Olan Kadýnýn Durumu. 60
23. (Müzdelife'den Mina'ya Dönerken) Kadýnlar Ýle Diðer Zayýf Kimselerin, (Herkesten) Önce
a Çýkmalarýnýn Müstehab Olmasý 61
24. Ýhramlý Ýken Ölen Bîr Kimseye Nasýl Bir Ýþlem Yapýlýr?. 62
ONBÝRÝNCÝ BÖLÜM... 63
NÝKAH BÖLÜMÜ 63
1. Mehrin Miktarý 63
1. Düðün Yemeði 65
3. Þiðâr (Deðiþ-Tokuþ Yoluyla Mehirsiz) Evlenmenin Yasak Olmasý 66
4. Kýskançlýk Ve Kiþinin, Kýzý Ýle Ýlgili Durumlarda Ýnsaflý Davranmasý 67
5. Kiþi, Han1mýyla Cinsel Ýliþkide Bulunmak Ýstediði Zaman Ne Söyleyeceði Meselesi 67
6. Nikahta Koþulan Þartlarý Yerine Getirme. 68
7. Cariyesini Hürriyetine Kavuþturur Sonra Da Onunla Evlenen Kimsenin Fazileti Hakkýnd
a. 68
8. Ýhramlý Ýken Akd Edilen Nikahýn Haram Olmasý 69
9. Bir Kadýnýn, Halasý Yada Teyzesiyle Ayný Nikah Altýnda Bulunmasýnýn Haram Kýlýnmasý 70
10. Evlenmeye Teþvik. 71
ONÝKÝNCÝ BÖLÜM... 72
SÜT EMZÝRME BÖLÜMÜ 72
1. Süt, Doðumun (Nesebin) Haram Kýlmakta Olduðu Her Þeyi Haram Kýlar. 72
ONÜÇÜNCÜ.. 74
TALAK (BOÞANMA) BÖLÜMÜ 74
1. Yüce Allah'ýn, "Ey Peygamber! Sen, Hanýmlarýnýn Hoþnutluðunu Arayarak, Allah'ýn Sana Hel
Niçin (Kendine) Haram Kýlýyorsun? Ayetinin Tefsiri 74
2. Ayhali Gören Kadýnýn Boþanmasý Meselesi 75
3. Kocasý Ölen Kadýnýn Yas Tutmasý 78
4. Kocasý Ölen Ve Hamile Olan Kadýnýn Ýddetî 80
5. Üç Talakla Boþanan Bir Kadýnýn, Baþka Bir Kocayla Evlenmedikçe Ve (Yeni) Kocasý Onunla C
Ýliþkide Bulunmadýkça, Boþayan Kocasýna Helal Olmamasý 82
BEÞÝNCÝ BÖLÜM
CUMA NAMAZI BÖLÜMÜ [1]
108. Câbir b. Abdullah (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Peygamber (s.a.v), cuma günü hut
e verirken bir adam (mescide) girmiþti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), (o kimseye)
:
Namaz kýldýn mý?' diye sordu. Adam:
Hayýr!' diye cevap verdi. Peygamber (s.a.v):
Kalk, iki rekat namaz kýl' buyurdu.[12] (Birinci rivayet)
Bir rivayette ise, Kalk, namaz kýl" ifadesi yer almaktadýr.[13]
Baþka bir rivayette ise, Kalk, iki rekat [14] namaz kýl" ifadesi yer almaktadýr.[15]
Baþka bir rivayette ise, Resulullah (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Sizden birisi, Cuma günü imam (minbere) çýktýðý zaman, mescide gelirse, Ýki rekat namaz kýl
Bu hadisfn bu þekildeki metinlerin)!, Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir. Müslim'in bir riv
yeti de þu þekildedir:
Resulullah (s.a.v), Cuma günü minberde otururken Süleyk el-Gata-fânî çýka gelmiþti. Süleyk,
namaz kýlmadan (yere) oturdu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v), (ona):
Ýki rekat namaz kýldýn mý?' diye sordu. Süleyk:
Hayýr!' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):
Kalk, iki rekat namaz kýl' buyurdu.[17] (Ýkinci rivayet)
Yine Müslim'in baþka bir rivayetinde ise þu ilave vardýr:
Resulullah (s.a.v), Süleyk'e:
Ey Süleyk! Kalk, iki rekat namaz kýl. (Fakat) bu iki rekat namazý, hafif tut1 buyurdu.[
18] (Üçüncü rivayet)
Yine Müslim'in diðer bir rivayetinde ise þu ilave yer almaktadýr:
Sizden birisi, Cuma günü, imam (minberde) hutbe verirken, mescide gelirse, iki rekat
namaz kýlsýn. (Fakat) bu iki rekat namazý, hafif tutsun.[19] (Dördüncü rivayet)
Ebu Dâvud ise, bu hadisin; ikinci rivayetini [20] ve birinci rivayeti ise [21] Müsli
m'in tek baþýna (naklettiði rivayete uygun bir biçimde) rivayet etmiþtir.
Yine Ebu Dâvud, baþka bir rivayette, Câbir ile Ebu Hureyre'den Müslim'in tek baþýna (nakle
rivayete uygun bir biçimde bu hadisin) ikinci rivayetini rivayet etmiþtir.[22]
Tirmizî'de, bu hadisin, ikinci rivayetini nakletmiþtir.
Nesâî'de, bu hadisin, hem birinci ve hem de dördüncü rivayetini nakletmiþtir.
ALTINCI BÖLÜM
BAYRAM NAMAZLARI BÖLÜMÜ [23]
2. Bayram Namazlarý
110. Abdullah ibn Abbâs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Peygamber (s.a.v) bayram günü ç
i rekat namaz kýldý. (Bu iki rekat namazdan) önce ve sonra (hiçbir) namaz kýlmadý. Sonra Bi
al ile birlikte kadýnlarýn yanma gelip onlara sadakada bulunmalarýný emretti. Bunun üzerin
kadýnlar, (halkadan) küpelerini ve gerdanlýklarýný sadaka (olarak) vermeye baþladýlar. [42
(Hadisin lafeý, Buhâýfye aittir.) [43]
Bir rivayette ise, Resulullah (s.a.v), Edhâ (Kurban Bayramý) veya fýtr (Ramazan Bayramý)
günü[44] (namazgaha) çýktý".ifadesi yer almaktadýr. [45]
Baþka bir rivayette ise, Peygamber (s.a.v), Fýtr (Ramazan Bayramý) günü iki rekat namaz kýl
ifadesi yer almaktadýr.[46]
Tirmizî ile Nesâî'nin naklettiði rivayetin sonu, (Bayram günü) iki rekat namazdan sonra (na
az kýlmadý)" (ifadesiyle) bitmektedir.[47]
YEDÝNCÝ BÖLÜM
CENAZELER BÖLÜMÜ [48]
1. Ölüyü Yýkama
111. Ümmü Atiyye el-Ensârî (r.anhâ)'dan rivayet edilmiþtir: Resulullah (s.a.v), kýzý vefat
de yanýmýza gelip:
Onu, üç veya beþ yada lüzum görürseniz bundan daha fazla su ve sidr ile yýkayýn. Sonuncusun
e kâfur veya kâfura (benzer) bir þey kullanýn. Bitirince, bana haber verin' buyurdu.
Biz yýkama iþini(n bittiðini), Resulullah (s.a.v)'e haber verdik. Resulullah (s.a.v), b
ize:
Hakve" (denilen kendi izanný) verip:
Bunu, ona giydirin (iç gömleði yapýn)' buyurdu.[49]
Bir rivayette ise, þu ilave vardýr:
(Hadisin ravisi Eyyûb der ki:) Hafsa, (bu hadisi) bana, Muhammed (ibn Sîrîn)'in hadisi
gibi anlattý. Hafsa hadisinde þu ifade yer almaktadýr:
Onu, tek (yada) üç veya beþ veyahut yedi yahut lüzum görürseniz bundan daha fazla [50] yý
. (Yýkama iþi bittiði zaman, Resulullah, bize:)
(Yýkama iþine,) onun saðýndan ve abdest azalarýndan [51] baþlayýn' buyurdu.... Ummü Atiyye
Onun saçlarýný tarayýp üç örgü yaptýk' dedi. [52]
(Muhammed) ibn Þîrîn der ki:
Ümmü Atiyye, [53] Peygamber (s.a.v)'e bey'at eden Ensar'dan bir kadýndý. Oðlunu görmek içi
ra'ya gelmiþti. (Fakat) oðlunu görememiþti. Bunun üzerine bize (þunu) anlattý:
Resutullah (s.a.v), kýzý vefat ettiðinde yanýmýza gelip:
Onu, üç veya beþ yada lüzum görürseniz bundan daha fazla su ve sidr [54] ile yýkayýn. Sonun
da ise kâfur [55] veya kâfura (benzer) bîr þey kullanýn. Bitirince, bana haber verin' buyu
rdu.
Biz yýkama iþini(n bittiðini), ResuluIIah (s.a.v)'e haber verdik. Resulü Ýlah (s.a.v), biz
:
Hakve" {denilen kendi izanný) verip:
Bunu, ona giydirin (iç gömleði yapýn) [56] buyurdu."
Giydirin" ifadesinin, "Onu, onun içerisine sarýn" anlamýnda olduðunu iddia etmiþtir.
Yine (Muhammed) ibn Sîrîn'de, bu kelimenin; "izar yapýn" anlamýnda deðil de, "giydirin" an
lamýnda olduðunu kaydetmiþtir. [57]
Bir rivayette ise þu ifade yer almaktadýr:
Peygamber (s.a.v), 'Hikve' denilen izarýný (belinden) çikanp: 'Bu izan, ona iç gömleði yapý
buyurdu.[58]
Baþka bir rivayette ise, Ümmü Atiyye der ki:
Peygamber (s.a.v)'in kýzýnýn saçlarýný üç örgü yaptýk."
Vekî der ki: Süryân es-Sevrî: 'Alnýn perçemini bir bukle, (baþýn) iki yan tarafýnýn saçlarý
ki bukle (yaptýk)' dedi. [59] Yine diðer bir rivayette ise, Ümmü Atiyye þöyle der:
Saçlanna üç örgü yaptýk. Alnýnýn perçemini bir bukle, (baþýn) iki yan tarafýnýn saçlarýný d
yaptýk) [60] Yine konu ile ilgili baþka bir rivayette, Ümmü Atiyye þöyle der:
Resulullah (s.a.v)'in kýzý Zeyneb [61] vefat edince, Resulullah (s.a.v), bize:
Onu tek, üç yada beþ defa yýkayýn. Beþincisinde, kâfur yada kâfura (benzer) bir þey kullaný
dýðýnýzda, (yýkama iþinin bittiðini) bana bildirin buyurdu. (Yýkama iþi bittiði zaman) bunu
lah (s.a.v)'e haber verdik. Resulullah (s.a.v), bize:
Hakve" (denilen kendi izanný) verip:
Bunu, ona giydirin (iç gömleði yapýn)' buyurdu.[62]
Bu hadistin bu þekildeki metinlerin)i, Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir. Tirmizînin rivay
tinde, Tek, üç yada beþ" ifadesi yer almaktadýr.[63]
Yine baþka bir rivayette, Ümmü Atiyye þöyle der:
Onun saçlanna üç örgü yapük ve saçlanný arkasýna salýverdik Yine baþka bir rivayet ise þu þ
Resulullah (s.a.v), bize: '(Yýkama iþine,) onun saðýndan ve abdest azalanndan baþlayýn' buy
rdu [65]
Ebu Davud'un bir rivayeti ise, Tirmizî'nin bir rivayetine benzer olup bu rivayette
, yaptýk" yerine saçlanný taradýk" ifadesi yer almaktadýr. [66]
Yine Ebu Davud'un bir rivayetinde da yedi veya lüzum görürseniz bundan daha fazla" ila
vesi yer almakdýr.[67]
Nesâî'de, bu hadisi, Tirmizfnin rivayetine benzer bir þekilde rivayet etmiþtir. [68]
Yine Nesâî'nin baþka bir rivayeti Ýse þu þekildedir:
Kadýnlar, Peygamber (s.a.v)'Ýn kýzýnýfn yýkark ýþlar Ben: [69]
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili baþka bir ri en onun saçlarýna) üç örgü mü yaptýnýz?' diye
yþka bir rivayeti de þu þekildedir:[70]
Yine Nesâî'nin baþka bir rivayetinde iti yada yedi" ilavesi yer almaktadýr.[71]
Yine Nesâî'nin diðer bir rivayetinin sonunda, Onun saçlarýný tarayýp üç örgü yaptýk ve saçl
ik" ifadesi yer almaktadýr. [72]
Yine Nesâî'nin bir rivayeti daha var. Bu rivayetin sonunda þu ifade yer almaktadýr:
(Hadisin ravisi Eyyûb:) ResuluIIah (s.a.v)'in, 'onu, ona giydirin' sözü, 'onu ona izar
yapýn' mý demektir?' diye sordum. Muhammed ibn Sîrîn'de:
Hayýr! Zannetmiyorum. Yalnýz 'onu, onun içine sarýn' anlamýnda olsa gerek1 diye cevap verd
i.[73]
112. Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiþtir: ResuluIIah (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Kim, namazý kýiýnýncaya kadar bir cenazenin yanýnda bulunursa, onun için bir kýrat (mükafa
rdýr. Kim de, (cenaze, mezara) konuluncaya kadar (cenazenin baþýnda) beklerse, onun için
iki kýrat (mükafat) vardýr. (Resulullah'a:) iki kýrat nedir? diye soruldu. O da:
(Ýki kýrat,) iki büyük dað gibidir.[74] (Birinci rivayet) (Hadisin lafzý, Buhârî'ye ve Müsl
ttir.) [75] Bir rivayette ise þu ilave vardýr:
îbn Þihâb der ki: Salim b. Abdullah b. Ömer dedi ki: 'Abdullah ibn Ömer, cenazenin namazýný
r, sonra (beklemeden hemen oradan) ayrýlýrdý. Ebu Hureyre'nin, (bu hadisi,) Abdullah i
bn Ömer'e ulaþýnca: Demek ki, biz, pek çok kýratlar kaybettik [76] dedi. [77] Bir rivayett
e ise, Ebu Hureyre þöyle der:
Resulullah (s.a.v)'in: 'Kim bîr cenazenin arkasýndan giderse, onun için bir kýrat [78] mük
afat vardýr' buyurduðunu iþittim. (Bu hadisi duyan) Abdullah ibn Ömer:
Ebu Hureyre, bize hadis rivayet etme hususunda (artýk) çok oluyor dedi.
Daha sonra Aiþe'ye birini gönderip (bu meseleyi) sordurdu. Aiþe, Ebu Hureyre'yi doðruladý.
Bunun üzerine Abdullah ibn Ömer:
Demek ki, biz, pek çok kýratlarý (mükafat olarak) almada kusur ettik1 dedi. [79]
Yine birinci rivayete benzer bir hadis olup bu hadis (Ýki kýrat,) iki büyük dað gibidir" i
fadesiyle bitmektedir. Yine bu rivayetin içerisinde, Cenazenin ( gömülme vazifesi) bit
irilinceye kadar" ilavesi yer almaktadýr. [80]
Baþka bir rivayette ise, (Cenaze) Iahde [81] konuluncaya kadar" ifadesi yer almakta
dýr. [82]
Yine konu ile ilgili diðer bir rivayette ise, Cenaze defnediiinceye kadar onun ark
asýndan gidene de..." ifadesi yer almaktadýr. [83]
Bu hadis(n bu þekildeki metinlerinji, Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir.
Yine Buhârî'nin bir rivayetinde, Ebu Hureyre þöyle der:
"Kim, imaný sebebiyle ve (sevabýný yalnýzca Allah'tan) umarak bir müslumanin cenazesinin a
rkasýndan gider ve üzerine (cenaze) namazý kýlýp gömülme (vazifesini) bitirinceye kadar (o
aþýnda) birlikte bulunursa, iki kýrat (mükafat almýþ olarak) döner. Ki, kýratlarýn her biri
daðý gibidir Kim de o cenaze üzerine namaz kýlýp gömülmeden önce (geri) dönecek olursa, bi
fat almýþ olarak) döner. [84]
Yine Müslim'in bir rivayetinde ise, Ebu Hureyre þöyle der:
Kim bir cenaze için namaz kýlýp (defnoluncaya kadar) cenazenin arkasýndan gitmezse, onun
için bir kýrat (mükafat) vardýr. Eðer (defno-luncaya kadar) cenazeni arkasýndan giderse, o
un için Ýki kýrat (mükafat) vardýr. (Resulullah'a:)
Ýki kýrat nedir?' diye soruldu. 0 da:
Ýki kýratýn en küçüðü, Uhud daðý gibidir. [85]
Yine Müslim'in baþka bir rivayetinde, (hadisin ravisi) Ebü Hâzim (hadise Ýlave olarak) der
ki:
Ebu Hureyre'ye: 'Kýrat nedir?' diye sordum. O da: Uhud daðý gibi' diye cevap verdi. [86
]
Yine Müslim'in konu ile ilgili baþka bir rivayetinde, Sa'd b. Ebi Vakkâs'm oðlu Amirfin
oðlu Davud) þöyle der:
Babasý (Âmir),.Abdullah ibn Ömer'in yanýnda oturuyormuþ. Birden, Maksûre'nin sahibi Habbâb
lip:
Ey Abdullah ibn Ömer! Ebu Hureyre'nin ne söylediðini iþitmiyor musun? (Baksana!) Resulull
ah (s.a.v)'i:
Kim cenaze ile birlikte onun evinden çýkýp namazýný kýlar, sonra da defnedilme ey e kadar c
nazenin arkasýndan giderse, o kimseye, iki kýrat (mükafat) vardýr. Her bir kýrat, Uhud daðý
dardýr. Cenazenin namazýný kýlýp dönen kimseye ise Uhud daðý kadar bir mükafat vardýr' buyu
miþ.
Bunun üzerine Abdullah ibn Ömer, Habbâb Ebu Hureyre'nin söylediklerini sorarak gelip kend
isine haber vermek için Aiþe'ye göndermiþ. Abdullah ibn Ömer, mescidin çakýllarýndan bir a
larý elinde evirip çeviriyormuþ. Nihayet elçi dönüp gelip Aiþe'nin:
Ebu Hureyre doðru söylemiþ dediðini bildirmiþ. Bunun üzerine Abdullah ibn Ömer, elindeki ç
re vurarak:
Demek ki, biz, pek çok kýratlarý (mükafat olarak) almada kusur ettik'demi
Ebu Dâvud, bu hadisi, Müslim'in (bir önce geçen) rivayetine benzer bir þekilde rivayet etm
iþtir. Fakat bu rivayetin içerisinde, OÝ-f biri, Uhud daðý gibi" ifadesi yer almaktadýr.
Yine Ebu Davud'un diðer bir rivayeti, Müslim'in bir rivayetine benzer olup bu rivaye
tin içerisinde, çakýl taþlanfný evirip çevirmesi) olayý ile Abdullah ibn Ömer'in sözü yer a
.[87]
Nesâî ise (bu hadisi;) birinci rivayete ve Buhârî'nin bir rivayetine (benzer bir þekilde)
rivayet etmiþtir.[88]
Tirmizî ise birinci rivayeti nakletmiþtir.
4. Ölüyü Kefenlemek
114. Aiþe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Resulullah (s.a.v), (vefat ettiðinde) "Sehûliy
ye" (denilen) üç parça pamuklu beyaz Yemen kumaþý ile kefenlendi. Bunlarýn içerisinde kamîs
ek) ve sarýk yoktu. [92]
Hadisin lafzý, Buhârî'ye ve Müslim'e aittir Bir rivayette ise Hz. Aiþe þöyle der: [93]
Resulullah (s.a.v), ilk önce, Abdullah ibn Ebi Bekr'e ait bir Yemen elbisesi içine s
arýlmýþtý. Sonra elbise, ondan çýkarýlýarak, "Sehûliyye" (denilen) üç parça pamuklu beyaz Y
kefenlendi. Bunlarýn içerisinde, gömlek ve sarýk yoktu.
Bunun üzerine Abdullah, bu elbiseyi kaldýrýp:
Onun içine ben kefenlenirim' dedi. Sonradan;
Bunun içine Resulullah (s.a.v) kefenlenmedi de, ben mi kefenle-neceðim?' diyerek onu
(satýp parasýný) sadaka (olarak) verdi. [94]
Yine buna benzer baþka bir rivayet daha var. Bu rivayetin içerisinde þu ilave var:
Elbiseye gelince, bunun, Resulullah (s.a.v)'e kefen yapmak için satýn alýnýp alýnmadýðýnda
ye düþtüðünden dolayý elbise terk olundu ve Resulullah {s.a.v), "Sehûliyye" (denilen) üç pa
lu beyaz (Yemen) kumaþý ile kefenlendi. Bu elbiseyi, Abdullah b. Ebi Bekr alýp:
Ben bu elbiseyi kendime kefen yapmak için muhafaza edeceðim' dedi. ! Sonradan:
Buna, þaný yüce olan Allah, Peygamberi için razý olsaydý, ona kefen yapardý' deyip elbiseyi
ttý. Parasýný da sadaka (olarak) verdi. [95]
Bu hadis(in bu þekildeki metinlerin)ir Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir.
Yine Müslim, baþka bir rivayetinde bu hadisi Ebu Seleme ibn Abdurrah-man yolundan þöyle
rivayet etmiþtir:
Aiþe'ye:
Peygamber (s.a.v), kaç (parça bez ile) kefenlendi?' diye sordum. O da:
Sehûliyye [96] (denilen) üç parça (beyaz Yemen kumaþý ile) kefenlendi' diye cevap verdi.[9
Yine Buhârî ile Müslim'in baþka bir rivayetleri ise þu þekildedir:
Resulullah (s.a.v) vefat ettiði zaman (üzeri) "Hibera [98] (denilen bir Yemen) kumaþý [9
9] ile örtülmüþtür.[100]
Nesâî ise bu hadisi, ilk baþtaki rivayet (gibi) nakletmiþ, yine bazý rivayetlerinde; "Sehû
ye" (denilen) üç parça (beyaz Yemen kumaþý ile)" ifadesi geçmektedir. [101]
Tirmizî'nin rivayetinde ise þu ilave yer almaktadýr:
Aiþe'ye; halkýn, (Peygamber'in) iki elbise ve "Hibera" denilen (Yemen) kumaþý içinde (kefe
nlendÝðine dair) sözlerini anlattýlar. Bunun üzerine Aiþe:
Gerçekten (bir Yemen) kumaþý getirilmiþti. Fakat (sahabeler,) bu kumaþý kabul etmediler ve
ygamber (s.a.v)'i o kumaþla kefenlemediler' diye cevap verdi. [102]
Tirmizî'nin bu rivayetini; Ebu Dâvud ile Nesâî'de rivayet etmiþtir. [103] Ebu Davud'un baþk
bir rivayetinde ise Aiþe þöyle der:
Peygamber (s.a.v) (vefat edince cesedi) "Hibera" (denilen Yemen) kur masýyla örtülmüþtü. So
ra (o kumaþ) vücudundan soyulup [104] çýkarýldý. [105]
Yine Ebu Davud'un konu ile ilgili baþka bir rivayeti de þu þekildedir:
Resulullah (s.a.v), üç parça beyaz Yemen kumaþý ile kefenlendi. Bunlarýn içerisinde gömlek
yoktu.[106]
Ebu Dâvud, bu rivayeti, Buhârî ile Müslim'in rivayetlerine uygun þekilde rivayet etmiþtir.
107]
Nesâî'nin baþka bir rivayetinde ise þu ifade yer almaktadýr:
"Resulullah (s.a.v), üç parça pamuklu beyaz Yemen kumaþý ile kefenlendi. [108]
115. Amre bint. Abdirrahman'dan rivayet edilmiþtir: "Aiþe'nin þöyle dediðini iþittim:
Aiþe'ye; Abdullah ibn Ömer'in: 'Ölü, dirilerin aðlamasý sebebiyle azab görür' (hadisini) sö
nlatýldý. Bunun üzerine Aiþe:
Allah, Ebu Abdurrahman'a maðfiret etsin! Yalan söylememiþ, Fakat o, ya unutmuþ yada hata
etmiþ. (Bu olay þu þekilde olmuþtur:)
Resulullah (s.a.v), bir Yahudi kadýnýn yanma uðramýþtý. (Fakat o kadýn ölmüþ olup orada bul
ar,) o kadýn için aðlaþiyorlardý. Resulullah (s.a.v):
Onlar, þu (ölüye) aðlýyorlar. (Fakat) o, kabrinde (bu aðlamalardan dolayý) azab görüyor' b
109]
Tirmizî'nin rivayetinde ise þu ilave yer almaktadýr:
Abdullah Ýbn Ömer: 'Ölü, ailesinin aðlamasý sebebiyle azab görür'
(þeklinde bir hadis) söylemiþti. Bunun üzerine Aiþe:
Allah, ona merhamet eylesin! Fakat o, yanýlmýþtýr. (Bu olay þu þekilde olmuþtur:)
6. Kabir Azabý
118. Amir b. Rebîa (r.aj'tan rivayet edilmiþtir: Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Sizden birisi (yanýndan yada önünden) bir cenazefnin geçtiðini) gördüðünde, onunla beraber
kadar) gitmek istemese, cenaze(yi götürenler) ileri geçinceye kadar yada cenaze kendi
sini(n bulunduðu yeri) geçmeden, yere indirilene kadar ayakta dursun.[124] (Birinci
rivayet)
Baþka bir rivayette ise, Hz. Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"(Yanýnýzdan yada önünüzden) cenazefnin geçtiðini) gördüðünüzde, [125] cenaze sizi geride b
[126] ayakta durunuz. [127] (Ýkinci rivayet)
Bu hadisfin bu þekildeki metinlerin)i; Buhârî, Müslim ile Nesâî rivayet etmistir.[128]
Tirmizî ile Ebu Dâvud ise, ikinci rivayeti nakletmiþlerdir.
Ebu Davud'un rivayetinde, yada (kabre) konuluncaya kadar" ilavesi yer almaktadýr.[1
29]
10. Ýmamýn, Ölen Erkek Ya Da Kadýnýn Cenaze Namazýnda Cenazenin Hangi Tarafýna Doðru Duraca
si
120. Semure ibn Cündub (r.a)'tan rivayet edilmiþtir: "Ben, Resulullah (s.a.v) zamanýnd
a çocuk idim. Ondan (duyduklarýmý) ezberliyordum. Onlarý söylememe bir engel yok. Fakat bu
ada benden yaþça daha büyük olan bazý kimseler var.
Resulullah (s.a.v)'in arkasýnda, lohusa halinde iken ölen bir kadýnýn (cenaze) namazýný ký
esulullah (s.a.v), namazda, kadýnýn (tam) orta (hiza)sýna doðru durdu. [141]
Bu hadis(in bu þekildeki metnin)i, Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir.
Tirmizî ise, bu hadisi muhtasar bir þekilde Semure ibn Cündub'tan þöyle rivayet etmiþtir:
Peygamber (s.a.v), (ölen) bir kadýnýn üzerine (cenaze) namazý kýldý. (Namaz kýlarken) kadýn
orta (hiza)sma [142] doðru durdu. [143] Ebu Davud'un riþvayetinde ise Semure ibn Cündu
b þöyle der:
Peygambe (s.a.v)'in arkasýnda, lohusa halinde iken ölen bir kadýnýn (cenaze) namazýný kýld
ulullah (s.a.v), namazda, kadýnýn (tam) orta (hi-za)sýna doðru durdu. [144]
Müslim'in baþka bir rivayeti ile Nesâî'nin bir rivayetinde, Semure ibn Cündub þöyle der:
"Resulullah (s.a.v), Ýohusa halinde iken ölen Ümmü Ka'b el-Ensârî üzerine namaz kýldýðý [14
sulullah (s.a.v)'in arkasýnda namaz kýldým. Resulullah (s.a.v), {namaz kýlarken) kadýnýn (t
m) orta hizajþma doðru durdu.[146]
SEKÝZÝNCÝ BÖLÜM
ZEKÂT BÖLÜMÜ [147]
1.Fýtýr Sadakasý
Ben, Þam buðdayýndan iki müdd'ün, bir sâ1 (kuru) hurmaya dpnl, olduðunu görüþündeyim dedi.
Bunun üzerine halk, Muaviye'nin (bu) görüþüne uydu.Ebu Saîd el-Hudrî: "(Hayatýmýn sonuna ka
Ebu Dâvud'da bu hadisi, Tirmizfnin rivayeti gibi nakledip hadise giriþ yaptýktan sonr
a þu ilaveyi yapmýþtýr:
Fýtýr sadakasýný; her küçük ve büyük, hür ve köle için yiyecekten bir sâ' yada keþten bir s
sâ' veya kuru hurmadan bir sâ' yada kuru üzümden bir sâ' (olarak verirdik). Muaviye (hac
yada umre etmek için) Medine'ye gelip minberde halka konuþma yapýncaya kadar böyle vermey
devam ettik.[183]
Ebu Dâvud der ki; Bir adam, (hadisin ravisi) Ýbn Uleyye'den yaptýðý rivayette: veya bir sâ
uðday" (sözünü) söyledi. Fakat bu söz, mahfuz deðildir. [184]
Bir rivayette ise, ("yiyecekten bir sâ" yerine) "buðdaydan ya«m sâ" ifadesi geçmektedir. B
söz, hadisin ravisinden rivayette bulunan birinden meydana gelen bir hatadýr.[185]
Baþka bir rivayette ise Ebu Saîd el-Hudrî þöyle der:
Ben, asla bir sâ'dan baþkasýný vermem. [186] Çünkü biz, Resulullah (s.a.v) zamanýnda (fitýr
sýný) kuru hurma veya arpa yada keþ veya kuru üzümden bir sâ1 olarak verirdik. [187]
Ebu Dâvud der ki: "Süfyân ibn Uyeyne, (yapýðý rivayette bu sayýlanlara) "veya undan bir sâ"
ve etmiþtir. (Muhaddisler,) bu ilaveden dolayý Süiyân'ý kýnadýlar. Bunun üzerine Süfyân, bu
vazgeçmiþtir. [188]Ebu Dâvud der ki: Bu ilave, Süfyân ibn Uyeyne'nin hatasýdýr. [189]
Nesâî'de, beþinci rivayeti nakledip bu rivayetinde içerisinde þu ifade yer almaktadýr:
Biz, Fýtýr sadakasýný, (yiyecekten bir sâ', (kuru) hurmadan bir sâ1, kuru üzümden bir sâ' o
e) üç sýnýftan verirdik.[190]
Yine Nesâînin baþka bir rivayetinde, Ebu Saîd el-Hudrî þöyle der;
Biz, Resulullah (s.a.v) zamanýnda, (Fýtýr sadakasýný) sadece kuru hurmadan bir sâ' veya ar
an bir sâ' yada kuru üzümden bir sâr yada undan bir sâ' veya keþ'ten bir sâ1 yada Peygamber
pasýndan bir sâ' olarak verirdik.
Daha sonra Süfyân þüpheye düþüp: 'Un yada Peygamber arpasý' dedi.
123. Ebu Saîd el-Hudrî (r.a)'tan rivayet edilmiþtir: Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Üçer yaþýndaki beþ (diþi) deveden daha az olan (deve)de zekat ur. Beþ ukiyye'den daha az o
(gümüþ)de zekat yoktur. Beþ Bir rivayette ise, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Beþten veskten [191] daha az olan hurma ile hububatta [192] zekat yoktur..[193]
Görüldüðü üzere bu rivayete herhangi bir ilave yapýlmamýþtýr. - Baþka bir rivayette ise Pey
.v) þöyle buyurmaktadýr:
Beþ veski bulmadýkça hububat ile hurmada zekat yoktur. Üçer yaþýndaki beþ (diþi) deve (zev
94] daha az olan (deve)de zekat yoktur. Beþ ukiyye (evak)'den [195] daha az olan (
gümüþ)de zekat yoktur.[196]
Yine Müslim'de, konu ile ilgili buna benzer baþka bir rivayet daha var. Yalnýz bu riva
yette, hurma" kelimesi yerine y£ "meyve" kelimesi yer almaktadýr.[197]
Buhârî ise bu. hadisi, Abdullah b. Abdurrahman b. Ebi Sa'saa yoluyla Ebu Saîd el-Hudri
'den rivayet etmiþtir. (Bu rivayette,} Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Beþk veskten daha az olan hurmada zekat yoktur. Beþ ukiyye gümüþten daha az olan (gümüþ)de
yoktur. Üçer yaþýndaki beþ (diþi) deveden daha öz olan (deve)de zekat yoktur.[198]
Humeydî der ki: Buhârî, konu(muz) ile ilgili hadisi, [199] Abdullah ibn Ömer'in þu hadisin
den sonra rivayet etmiþtir. (Bu rivayette,) Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Yaðmurun ve akarsularýn suladýðý yada aseriyye olanda (sulanmayýp kökleri vasýtasýyla su em
iþ olan toprak mahsullerinde) öþür (onda bir zekat) vardýr. Develerle [200] (kuyulardan ya
da kova ve dolapla) sulanan (toprak mahsullerde ise yirmide bir zekat vardýr."
Buhârî, (bu hadisi naklettikten sonra) þöyle der: Bu hadis, önceki (Ebu Saîd el-Hudrî) hadi
in [201] tefsiridir. Ebu Saîd el-Hudrî hadisinde, (onda bir yada yirmide bir diye) b
ir sýnýrlama getirilmemiþtir.
(Ravi der ki: Buhârî, 'bu hadis' sözüyle;) Abdullah ibn Ömer'in, Yaðmurun suladýðý (mahsull
onda bir zekat) vardýr" hadisini kast etmektedir.
Peygamber (s.a.v), Abdullah ibn Ömer hadisinde, ('onda bir yada yirmide bir olaný) açýkla
yýp mikdarý tayin etmiþtir. [202]
Güvenilir raviden gelen ziyade, kabul edilmiþtir. Müfesser (hâss) olan, mübhem (âmm) olan ü
inde hükmeder (onu tahsis eder). Ziyade, güvenilir raviler rivayet ettiði zaman kabul e
dilir.
Nitekim Fadl ibn Abbâs: Peygamber {s.a.v), fetih günü Kabe'de namaz kýlmadý' diye rivayet
etti. Bilal ise: Peygamber (s.a.v), (Mekke'nin) fethi günü Kabe'de namaz kýldý' dedi.
Sonuçta; BÜal'in sözü alýndý, Fadl'ýn sözü alýnmadý.[203]
Tirmizî, Üçer yaþýndaki beþ (diþi) deveden daha az olan (deve)de zekat yoktur" hadisi ile i
li olarak þöyle der:
"Develerin sayýsý, yirmi beþe ulaþýnca onlarda iki yaþýna girmiþ bir diþi deve yavrusu vard
beþten az olan develerde, her beþ devede [204] (zekat olarak) bir koyun vardýr.[205]
Ebu Davud'un rivayetinde ise Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Beþ veskten az olan (hurma, üzüm ve hububat gibi mahsul)de zekat yoktur. Bir vesk, da
mgalanmýþ altmýþ sâ'dýr.[206]
Yine Ebu Davud'un baþka bir rivayetinde ise Ýbrahim (en-Nehaî) þöyle der:
Bir vesk, Haccâc'm sâ'ýyla- damgalanmýþ altmýþ sâ'dýr.[207] Nesâî'nin rivayetinde ise Peyga
) þöyle buyurmaktadýr;
Beþ veskten az olan hububat veya hurmada zekat yoktur.[208]
Yine Nesâî'nin baþka bir rivayetinde, Peygamber (s.a.v) þöyle buy maktadýr:
Beþ veske ulaþmadýkça buðday ve hurmaya zekat düþmez. Beþ ukiyye-ye ulaþmadýkça gümüþe zeka
iþi) deveye ulaþmadýkça deveye de zekat düþmez.[209]
Bu hadis, bir grup hadis imamýn rivayet etmede ittifak ettiði bir hadistir.
4. At Ve Kölenin Zekatý
125. Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiþtir:
Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Müslümana, kölesinden ve atýndan dolayý zekat yoktur. [214] (Birinci rivayet)
Bir rivayette ise þu ifade yer almaktadýr: tadýr:
"Fitýr sadakasý hariç, kölede zekat yoktur. [215] (Ýkinci rivayet) Buhârî ile Müslim, bu ha
ikinci rivayet þeklini rivayet etmiþlerdir. Diðerleri ise birinci metni rivayet etmiþle
rdir. Yine Ebu Davud'un bir rivayetinde, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmakdýr:
"Kölenin fýtýr sadakasý hariç, at ve kölede [216] zekat yoktur.[217]
Yine Nesâî'nin bir rivayetinde ise, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktaýr.
"Müslüman kiþiye, kölesinin ve atýnýn [218] zekatý yokur.[219]
DOKUZUNCU BÖLÜM
ORUÇ BÖLÜMÜ [220]
1. Orucun Faziletleri
126. Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiþtir: Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Adem oðlunun (iþlediði) her iyi amel, on mislinden yedi yüz misline kadar katlanýr.
Þaný yüce olan Allah:
Oruç, müstesna! Çünkü oruç, benim için tutulur. Onun mükafatýný (ancak) Ben veririm. (Zira
,) benim için; yemesini ve cinsel arzusunu býrakýr' buyurdu.
Oruçlu kimse için iki sevinç vardýr: (Biri) iftar anýndaki sevinci, (diðeri ise;) Rabbine k
vuþtuðu andaki sevincidir.
Emin olun ki, oruçlunun aðýz kokusu, Allah katýnda misk kokusundan daha güzeldir. (Birinci
rivayet)
(Hadisin lafzý, Müslim'e aittir.)
Bir rivayette ise Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"Þaný yüce olan Ailah þöyle buyurmaktadýr:
Adem oðlunun (iþlediði) her (iyi) amel, kendisi içindir. Yalnýz oruç müstesna! Çünkü oruç,
tulur. Onun mükafatýný (ancak) Ben veririm' buyurdu.
Oruç, bir kalkandýr. Sizden birisinin oruç tuttuðu bir gün olursa, o gün kötü söz söylemesi
asýn. Eðer bir kimse, kendisine, söver yada kavga ederse:
Ben oruçlu bir kimseyim' desin.[221]
Muhammed'in nefsini elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, oruçlu kimsenin aðýz ko
kusu, Allah katýnda misk kokusundan daha güzeldir.
Oruçlu kimse için, iki sevinç vardýr: (Biri;) iftar ettiði zaman iftarýna sevinir, (diðeri
) Rabbine kavuþtuðu zaman orucuna sevinir.[222] (Ýkinci rivayet)
Baþka bir rivayette ise bu hadis kýsa bir þekilde þöyledir:
Þaný yüce olan Allah þöyle buyurmaktadýr:
Adem oðlunun (iþlediði) her (iyi) amel, kendisi içindir. Yalnýz o-ruç müstesna! Çünkü oruç,
utulur. Onun mükafatýný (ancak) Ben veririm1 buyurdu.
Oruçlu kimsenin aðýz kokusu, Allah katýnda misk kokuþundan daha güzeldir.[223]
Konu ile ilgili bir rivayette, Muhammed'in nefsini elinde bulunduran Allah'a yem
in ederim ki, oruçlunu aðýz kokusu. ifadesi yer almaktadýr.[224]
Konu ile ilgili baþka bir rivyette ise, Muhammed'Ýn nefsini elinde bulunduran Allah'
a yemin ederim ki, o-nýçlunu aðýz kokusu..." ifadesi yer almaktadýr.[225]
Bu hadisfn bu þekildeki metinlerin)i, Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir.
Yine Buhârî'nin bir rivayetinde ise, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Þaný yüce oln Allah þöyle buyurmaktadýr:
(Ýþlenen) her (iyi) amel için bir kefaret vardýr. (Oruç müstesna! Çünkü) oruç, benim için
un mükafatýný ancak Ben veririm buyurdu.
Emin olun ki, oruçlunun aðýz kokusu, (kýyamet günü,) Allah katýnda isk kokusundan Yine Buh
baþka bir rivayetinde ise, Peygamb vurmaktadýr:[226]
Oruç bir kalkandýr. Oruçlu kimsei kötü söz söylemesin ve cahillik yapn. Eðer herhangi bikm
söylemesin ve cahillikmasýn. Eðer herhangi bir kimse, kendisine kavga eder yada küfreder
se, iki, defa:
Ben oruçluyum' desin.
Nefsimi elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, oruçlu kimsenin aðýz kokusu, Allah
katýnda misk kokusundan daha güzeldir.(Yüce Allah:)
(Oruçlu kimse,) benim için; yemesini, içmesini ve cinsel arzusunu terk eder. Oruç, benim
için tutulur. Onun mükafatýný (ancak) Ben veririm'. (Halbuki diðer) güzel iþler, on misliyl
enir) (buyurdu).[227]
Yine Müslim'in bir rivayetinde ise, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Sizden birisi, bir gün, oruçlu olarak sabahladýðýnda, kötü söz söylemesin ve cahillik etme
ir kimse, kendisine, küfreder yada kavga ederse:
Ben oruçluyum, ben oruçluyum' desin.[228]
Baþka bir rivayette ise Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Oruç bir kalkandýr. [229]Sizden bir kimse, oruçlu olarak sabahladýðýnda .[230]
Ebu Hureyre ve Ebu Saîd el-Hudrî yolundan gelen baþka bir rivayette, Peygamber (s.a.v)
þöyle buyurmaktadýr:
Þaný yüce olan Yüce Allah:
Oruç, benim için tutulur. Onun mükafatýný (ancak) Ben veririm'' buyurdu.
Oruçlu kimse için, iki sevinç vardýr: (Biri;) iftar ettiði zaman sevinir, (diðeri ise;) Al
'a kavuþtuðu zaman sevinir. Muhammed'in nefsini elinde bulunduran Allah'a yemin ederi
m ki, oruçlu kimsenin aðýz kokusu, Allah katýnda misk kokusundan daha güzeldir.[231]
Konu ile ilgili diðer bir rivayette ise ifade yer almaktadýr:
(Oruçlu kimse,) Allah'a kavuþup ta Allah, onun mükafatýný verdiði zaman sevinir.[232]
Diðer bir rivayette ise Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Nefsimi elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, oruçlu kimsenin aðýz kokusu, þaný yüce o
an Allah katýnda, misk kokusundan daha güzeldir. Yüce Allah:
Oruçlu kimse, ancak benim için; cinsel arzusunu, yemesini ve içmesini býrakýr. Çünkü oruç,
n tutulur. Onun mükafatýný (ancak) Ben veririm. (Diðer yapýlan) her güzel iþ ise, on mislin
yedi yüz misline kadar (katlanýr). Oruç müstesna! Çünkü oruç, Benim için tutulur. Onun mük
Ben veririm1 buyurdu.[233]
Ebu Davud'un bir rivayetinde, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Oruç, bir kalkandýr. Sizden birisi oruçlu olduðu zaman, çirkin söz söylemesin ve cahillik
sýn. Eðer bir kimse, kendisine, kavga eder yada küfrederse:
Ben oruçluyum, ben oruçluyum' desin.[234]
Tirmizî'nin rivayetinde ise, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Rabbiniz:
Her iyilik, on mislinden yedi yüz misline kadar (katlanýr). Yalnýz oruç, benim için tutulu
r. Onun mükafatýný (ancak) Ben veririm' buyurmaktadýr.
Oruç, (cehennem) ateþine karþý bir kalkandýr. Emin olun ki, oruçlu kimsenin aðýz kokusu, A
týnda, misk kokusundan daha güzeldir. Bir cahil, sizden birinize, oruçlu iken (sataþmak
suretiyle) cahillik ederse:
Ben oruçluyum1 desin.[235]
Yine Tirmizî'nin bir rivayetinde, Peygamber (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
Oruçlu kimse için iki sevinç vardýr: (Biri;) iftar ettiði andaki sevinç, (diðeri ise;) Rab
kavuþtuðu andaki sevinçtir. [236]
Nesâî ise; Ebu Hureyre ve Ebu Saîd el-Hudrî yolundan ikinci rivayeti Tirmizî'nin birinci r
ivayetini nakletmiþtir.[237]
Yine Nesâî'nin bir rivayeti ise þu þekildedir:ve "Oruç kalkandýr.[238]
Nesâî, bu rivayete herhangi bir þey ilave etmemiþtir.
3. Fýtýr (Ramazan Bayramý) Günü Ve Edhâ (Kurban Bayramý) Günü Oruç Tutmanýn Yasak Olmasý
129. Ebu Ubeyd Sa'd b. Ubeyd -Ezher'in azadlý kölesi-, Ömer'den ve Ali'den müsned olarak
ve Osman'dan ise mevkuf olarak rivayet etmiþtir:
"Ebu Ubeyd, bir Kurban bayramý günü Ömer ibnü'l-Hattâb ile birlikte bayram namazýnda hazýr
muþtu. Ömer, bayram namazýný, hutbeden önce kýldýrýp sonra da insanlara hutbe verip:
Ey insanlar! Þüphesiz ki, Resulullah (s.a.v), sizleri, þu iki bayram gününde oruç tutmayý
ladý. (Bazýlarý: "Ýki bayram" ile kastedilen, Ramazan ve Kurban bayramýdýr" demiþlerdir.)
yramlardan biri, orucunuzu býraktýðýnýz bu (Ramazan bayramý) günüdür. Diðerine gelince, o d
urbanlarýnýzýn etlerinden yemekte olduðunuz (Kurban bayramý) günüdür dedi.
Ebu Ubeyd (devamla) der ki: Sonra Osman ibn Affân ile birlikte (kýlýnan bir bayram nam
azýnda) hazýr bulundum. Osman, bayram namazýný, hutbe vermeden önce kýldýrdý. Bu bayram, bi
a gününde idi. Yüksek köyler halkýndan olan kimselere:
Kim (öðleyin kýlýnacak olan) Cuma namazýný beklemek isterse, (Cuma namazýný) kýlsýn! Kim de
ek isterse, ona izin verdik' dedi.
Ebu Ubeyd (devamla) der ki: Ali ibn Ebi Talib ile birlikte (kýlýnan bir kurban bayramý
namazýnda da) hazýr bulundum. Ali, hutbeden önce namaz kýldýrýp sonra da hutbe verip:
Resulullah (s.a.v), sizleri, üç günlük yiyeceðinden) fazla kurbanlarýnýzýn etlerini yemeyi
amýþtýr dedi.[249]
(Hadisin lafzý, Buhârî'ye aittir.)[250]
Tirmizî'nin rivayetinde ise, Ebu Ubeyd þöyle der:
Ömer ibnü'I-Hattâb (ile birlikte) Kurban bayramýnda bulundum. O, hutbeden önce namaza baþl
sonra da:
Resulullah (s.a.v)'in, þu iki (bayram) gününde oruç tutmayý yasakladýðýný [251] kendisinde
Ramazan bayramý, orucunuzu býraktýðýnýz [252] ve Müslümanlarýn bayramýdýr. Kurban bayramý
tlerinden yediðiniz (gündür)!' dedi.[253]
Ebu Davud'un rivayeti de, Tirmizî'nin rivayeti gibi olup bu rivayetin içerisinde þu ifa
de yer almaktadýr:
"Kurban bayramý günü, kurbanlarýnýzýn etlerinden yiyeceðiniz (gündür). Ramazan bayramý günü
zu býraktýðýnýz (gündür). [254]
4. Ramazanda (Oruçlu Ýken) Hanýmýyla Cinsel Ýliþkide Bulunan Kimse Ve Bunun Keffareti
131. Abdullah ibn Abbâs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Bir kadýn, Resululiah (s.a.v)'
e gelip (ona):
Ey Allah'ýn resulü! Annem, üzerinde nezir orucu olduðu halde öldü- Onun yerine bu orucu be
utabilir miyim?' diye sordu. Resulullah (s.a.v):
Eðer annenin (baþka) bir borcu olsa, bu borcu, ödeseydin, bu borç onun adýna geçer miydi? b
yurdu. Kadýn:
Evet!' dedi. Resulullah (s.a.v):
(Öyleyse) annenin yerine orucu tut' buyurdu.[272] (Birinci rivayet) (Hadisin lafzý,
Müslim'e aittir.) [273]
Bir rivayette ise, Abdullah ibn Abbâs þöyle der:
Bir adam, Peygamber (s.a.v)'e gelip (ona):
Ey Allah'ýn resulü! Annem, üzerinde bir ay oruç (borcu) olduðu halde öldü. Onun yerine bu o
u kaza edebilir miyim? [274] diye sordu. Resulullah (s.a.v):
Evet, (kaza et)! Çünkü Allah'a olan borç ödenmeye daha layýktýr!' diye cevap verdi. [275]
rivayet)
Baþka bir rivayette ise, "Kýz kardeþim öldü" ifadesi yer almaktadýr.[276]
Bu hadis(in bu þekildeki metinlerin)i, Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir.
Ebu Davud'un rivayeti, ikinci rivayete benzer olup bu rivayetin içerisinde, Bir ka
dýn geldi" ifadesi yer almaktadýr.[277]
Tirmizî'nin rivayetinde ise, Abdullah ibn Abbâs þöyle der:
Bir kadýn, Peygamber (s.a.v)'e gelip (ona):
Kýz kardeþim, üzerinde peþ peþe iki ay oruç (borcu) olduðu halde öldü' dedi Resulullah (s.
Kýz kardeþinin (mal ve para gibi maddi bir) olsaydý, onu öder miydin?' diye sordu. Kadýn:
Evet!' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v);
Allah'ýn hakký, (borç olarak ödenmeye diðerlerinden) daha kayýktýr!' buyurdu.[278]
Ebu Davud'un ve Nesâînin rivayetinde ise þu husus yer almaktadýr:"Bir kadýn gemiye binmiþti
Eðer Allah, kendisini kurtarýrsa (sahile çýkarýrsa) bir ay oruç tutmayý adadý. Allah'da o
ardý. Fakat kadýn, orucunu tutmadan öldü. Kýzý veya kýz kardeþi [279] Resulullah (s.a.v)'e
(meseleyi sor)du. Peygamber (s.a.v), o kadýna; ölenin yerine oruç tutmasýný emretti. [28
6. Cünüp Olduðu Halde Üzerine Fecr Doðan Kimsenin Orucunun Sahih Olmasý Meselesi
7. Þaban Orucu
8. Ramazandan Bir Gün Yada Ýki Gün Önce Oruç Tutmanýn Yasak Olmasý
135. Abdullah ibn Amr ibnü'I-Âs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Peygamber (s.a.v), (Ab
dullah ibn Amr'a hitaben):
Doðrusu sen, her gün oruç tutuyor ve bütün gece ibadet mi yapýyorsun? buyurdu. Ben:
Evet' dedim. Peygamber (s.a.v):
Sen böyle yaptýðýn zaman, doðrusu bundan dolayý göz zayýflayýf göz çukuru içine çökecek ve
caktýr. Devamlý (ömür boyu) oruç tutan kimse, oruç tutmamýþtýr. (Her aydan) üç gün oruç tut
tutmak (gibi)dir' buyurdu. Ben;
Ben, bundan daha çoðuna güç yetirebilirim' dedim. Peygamber
Öyleyse Davud (a.s)'ýn orucu gibi oruç tut. O, bir gün gün oruç tutar, bir gün oruç tutmazd
karþýlaþtýðý zaman ise (düþmandan) kaçmazdý' buyurdu. [325]
Bir rivayette ise þu ilave vardýr: (Abdullah ibn Amr:)
Ey Allah'ýn peygamberi! (Düþmandan kaçmama özelliðini) bana kim saðlar?' (dedi. Peygamber:
O, bir ilahî ihsandýr' buyurdu).
(Hadisin ravisi) Atâ' ibn Ebi Rebâh der ki: Ben (bu kýssada ravinin) devamlý orucu nasýl z
krettiðini bilmiyorum. (Yalnýz) Peygamber (s.a.v)'in, iki kere:
Devamlý oruç tutan [326] kimse, oruç tutmamýþtýr [327] buyurdu (þeklindeki sözünü ezberimd
). [328]
Baþka bir rivayette ise, Peygamber (s.a.v), Abdullah ibn Amr'a þöyle buyurdu:
Senin (devamlý bir þekilde) oruç tuttuðun, (orucu hiç) býrakmadýðýn ve geceleyin (uyumayar
kýldýðýn (bana) haber verilmedi mi [329] (zannediyorsun)? Böyle yapma! Çünkü gözlerinin se
nde hakký var. Nefsinin senin üzerinde hakký var. Ailenin senin üzerinde hakký var. [330]
Buna göre (bazen) oruç tut, (bazen) oruç tutma, (bazen) namaz kýl ve (bazen de) uyu! (Bi
r de,) her on günde bir oruç tut. (Tutmadýðýn) dokuz günün sevabýný da alýrsýn1 buyurdu...
Peygaber (s.a.v) {daha sonra) üç kere:
Devamlý oruç tutan kimse, oruç tutmamýþtýr' buyurdu. [331]
Baþka bir rivayette ise þu ifade yer almaktadýr:
Benim (devamlý bir þekilde) oruç tuttuðum, Resulullah (s.a;v)'e anlatýlmýþtý. Derken (bir
lullah (s.a.v) yanýma girdi. Hemen ona, içi hurma lifiyle doldurulmuþ, deriden yapýlmýþ bir
yastýk koydum. Fakat Resulullah (s.a.v) yere oturdu. Yastk, ikimizin arasýnda kaldý. B
ana:
Sana her aydan üç gün oruç tutmak yetmiyor mu? [332] buyurdu. Ben de:
Ey Allah'ýn resulü! Bu kadarý, bana yetmez!1 diyecek oldum. (Sözümü keserek:}
Beþ gün oruç tut!' buyurdu. Ben:
Ey Allah'ýn resulü!' dedim. Resulullah (s.a.v):
Yedi gün oruç tut!' buyurdu. Ben:
Ey Allah'ýn resulü!' dedim. Resulullah (s.a.v):
Dokuz gün oruç tut!1 buyurdu. Ben:
Ey Allah'ýn resulü!' dedim. Resulullah (s.a.v):
On bir gün oruç tut!' buyurdu. Be yine:
Ey Allah'ýn resulü!' dedim. Resulullah (s.a.v):
Davud (a.s)'ýn orucunun üstünde (hiç bir) oruç yoktur. Bu oruç, yýlýn yarýsýdýr. Bir gün or
gün tutmamaktan ibarettir' buyurdu. [333]
Bu hadis(in bu þekildeki metinlerin)i; Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir. Yine Müslim'in b
r rivayeti ise þu þekildedir:
Resulullah (s.a.v), Abdullah ibn Amr'a:
(Her ayda) bir gün oruç tut. Geri kalan (günlerin) sevabýný da alýrsýn1 buyurdu. Abdullah:
Ben bundan daha fazlasýna güç yetirebilirim1 dedi. Resulullah (s.a.v):
(O zaman her ayda) iki gün oruç tut. Geri kalan (günlerin) sevabýný da alýrsýn' buyurdu. A
ah:
Ben bundan daha fazlasýna güç yetirebilirim' dedi. Resulullah (s.a.v):
(O zaman her ayda) üç gün oruç tut. Geri kalan (günlerin) sevabýný da alýrsýn' buyurdu. Ab
Ben bundan daha fazlasýna güç yetirebilirim' dedi. Resulullah (s.a.v):
(O zaman her ayda) dört gün oruç tut. Geri kalan (günlerin) sevabýný da alýrsýn' buyurdu.
h:
Ben bundan daha fazlasýna güç yetirebilirim' dedi. Resulullah (s.a.v):
Allah katýnda en faziletli orucu, Davud (a.s)'m orucunu tut. Çünkü Davud (a.s), bir gün or
tutar ve bir gün oruç tutmazdý [334] buyurdu. [335]
Yine Müslim'in baþka bir rivayetinde, Abdullah ibn Amr þöyle der:
Resulullah (s.a.v), bana:
Ey Abdullah ibn Amr! Senin, gündüzleri oruç tuttuðun ve geceleri de ibadet ettiðin haberi
bana ulaþtý. Böyle yapma! Çünkü vücudunun senin üzerinde hakký var. [336] Gözlerinin senin
kký var. Eþinin senin üzerinde hakký var. [337] (Bazen) oruç tut, (bazen de) oruç tutma. H
aydan üç gün oruç tut. Ýþte bu, devamlý (bütün sene) oruç tutmak demektir [338] buyurdu. B
Ey Allah'ýn resulü! Ben dayanýklýyým' dedim. Resulullah (s.a.v):
Öyleyse Davud (a.s)'ýn orucunu tut. Bir gün oruç tut, bir gün oruç tutma' buyurdu.
Abdullah ibn Amr (yaþlanýp da Resulullah'ýn tavsiyesini yapmakta zorlanýnca):
Keþke (Resulullah'ýn bana tavsiye ettiði) ruhsat(lar)ý yapsaydým derdi. [339]
Nesâî ise, bu hadisin; içerisinde "yastýk" Ýfadesi geçen ikinci rivayeti, [340] ilk baþtak
ayeti [341] ve Müslim'in ilk rivayetini nakletmiþtir.
Yine Nesâî'nin baþka bir rivayetinde, Abdullah ibn Amr þöyle der:
Peygamber (s.a,v)'e oruç (um d an) bahsettim. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v):
Her on günde bir oruç tut. Geri kalan dokuz günün de sevabýný alýrsýn1 buyurdu. Ben;
Bundan (daha) fazlasýna da gücüm yeter' dedim. Peygamber (s.a.v):
Her dokuz günde bir oruç tut. Geri kalan sekiz günün de sevabýný alýrsýn' buyurdu. Ben:
Bundan (daha) fazlasýna gücüm yeter' dedim. Peygamber (s.a.v):
Öyleyse her sekiz günde bîr gün oruç tut. Geri kalan yedi günün sevabýný da alýrsýn' buyurd
Bundan (daha) fazlasýna da gücüm yeter' dedim. Peygamber {s.a.v) bu þekilde devam etti.
Sonunda:
Bir gün oruç tut, bir gün oruç tutma' buyurdu. [342]
Yine Nesâî'nin diðer bir rivayetinde, Abdullah ibn Amr þöyle der:
Babam, beni, soylu bir kadýnla evlendirmiþti. (Babam,) ona gidip kocasý (benim) ile il
gili soru sormuþtu. Bunun üzerine kadýn:
O, çok iyi bir insan. Fakat evlendiðimizden bu yana ne yataðýmýza geldi ve ne de örtülü et
raþtýrdý1 demiþ.
Bunun üzerine (babam,) durumu Peygamber (s.a.v)'e anlatmýþ. Peygamber (s.a.v):
Onu bana getir' buyurmuþ.
Bunun üzerine babamla birlikte Peygamber (s.a.v)'e gittim. Peygamber (s.a.v):
Nasýl oruç tutuyorsun?' diye sordu. Ben de:
Hergün' diye cevap verdim. Peygamber (s.a.v):
Haftada üç gün oruç tut' buyurdu. Ben de:
Daha fazla tutabilirim' dedim. Peygamber (s.a.v):
iki gün oruç tüt, bir gün oruç tutma' buyurdu. Ben de:
Daha fazlasýna da gücüm yeter' dedim. O zaman Peygamber (s.a.v):
En faziletli oruç, Dâvud (a.s)'ýn orucudur. Dolayýsýyla bir gün o-ruç tut ve bir gün oruç t
uyurdu.
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili diðer bir rivayetinde, Abdullah Ýbn Amr þöyle der:
ResuluIIah (s.a.v), bana:
Senin geceleri ibadet ettiðin ve gündüzleri oruç tuttuðun haberi bana ulaþtý buyurdu. Ben:
Ey Allah'ýn resulü! Ben bu (yaptýklarýmla) ancak hayr istemekteyim1 dedim. ResuluIIah (s.
a.v):
Devamlý (ömür boyu) oruç tutan kimse, oruç tutmamýþtýr. Fakat devamlý (ömür boyu) oruç tut
) aydan üç gün oruç tutman sana yeterlidir' buyurdu. Ben:
Ey Allah'ýn resulü! Ben bundan fazlasýna gücüm yeter' dedim. ResuluIIah (s.a.v):
Beþ gün oruç tut' buyurdu. Ben:
Bundan daha fazlasýna gücüm yeter' dedim. Resulullah (s.a.v):
On gün oruç tut' buyurdu. Ben;
Bundan daha fazlasýna gücüm yeter' dedim. Resulullah (s.a.v):
Dâvud (a.s)'ýn orucunu tut O, bir gün oruç tutardý, bir gün oruç tutmazdý1 buyurdu.[343]
Yine Nesâî'nÝn konu ile ilgili baþka bir rivayetinde, Abdullah ibn Amr þöyle der:
Resulullah (s.a.v) þöyle buyurdu: En faziletli oruç, Dâvud (a.s)'m orucudur. O, bir gün or
tutardý, bir gün oruç tutmazdý. [344]
Yine Nesâî'nin baþka bir rivayetinde, Abdullah ibn Amr þöyle der:
Resulullah (s.a.v) bana:
Kur'an-ý ayda bir oku (hatmet)' buyurdu. Ben de:
Bundan daha fazlasýna gücüm yeter' dedim.
(Bu þekilde günleri azaltmasýný) istemeye devam ettim. Sonunda Resulullah (s.a.v):
Beþ günde (Kur'an- hatmet)' buyurdu. Ayrýca da:
Ayda üç gün oruç tut' buyurdu. Ben de:
Bundan daha fazlasýna gücüm yeter' dedim. (Bu þekilde günleri azaltmasýný) istemeye devam e
m. Sonunda Resulullah (s.a.v):
Þaný yüce olan Allah katýndaki oruçlarýn en sevimlisi olan Dâvud (a.s)'ýn orucu (gibi) oru
bi gün oruç tutardý, bir gün oruç tutmazdý' buyurdu. [345]
Atâ' ibnu's-Sâib'in babasý yolundan gelen rivayette, Abdullah ibn Amr þöyle der:
Resulullah (s.a.v), bana:
Her ayda üç gün oruç tut, bir defa da Kuran oku [346] ( hatmet)' ise, buyurdu.
Bunun üzerine ben, ondan, (bu müddeti) kýsaltmasýný istedim. benden (Kur'an okumayý ve oruc
) azaltmamý istedi.
Bir gün oruç tut, bir gün iftar et' buyurdu.
Atâ' der ki: (Kur'an-ý hatmetmenin en az müddeti konusunda) babam (es-Sâib)'in dediðinde i
htilaf ettik. Kimimiz; 'Yedi günde' derken, kimimiz de: 'Beþ günde1 dedi. [347]
Tirmizî'nin bir rivayetinde ise, Resulullah (s.a.v) þöyle buyurmaktadýr:
"En faziletli oruç; kardeþim Davud'un orucudur. O, bir gün oruç tutardý, bir gün oruç tutma
(Düþmanla) karþýlaþtýðýnda kaçmazdý.[348]
10. Yolculuk Sýrasýnda Oruç Tutma Yada Oruç Tutmama Konusundaki Serbestlik
12. Ýtikaf
138. Hz. Aîþe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiþtir:
Allah, Peygamber (s.a.v)'in ruhunu alýncaya kadar, o, Ramazanýn son on gününde itikafa g
irerdi. Onun (itikafa girmesinin ardýndan) hanýmlarý itikafa girerdi. [361]
Bir rivayette ise þu ifade yer almaktadýr:
Resulullah (s.a.v), Ramazanýn son on günü içerisinde itikafa girerdi [362] ve: 'Kadir gec
esini, Ramazan'ýn son on günündeki (tek gecelerde) arayýn1 buyururdu.[363]
Baþka bir rivayette ise þu husus yer almaktadýr:
Resulullah (s.a.v), her Ramazan ayýnda itikafa girerdi. Sabah namazýný kýldýrýnca, içinde i
af etmekte olduðu mekana (çadýrýna) girerdi. [364]
(Hadisin ravisi) der ki: (Bir defasýnda) Aiþe, mescitte itikafa girmek için Peygamber
(s.a.v)'den izin istedi. Peygamber (s.a.v), Aiþe'ye izin verdi.[365]
Bunun üzerine Aiþe, (kendisi için) mescitte bir çadýr kurdu. Zeyneb, Aiþe'nin (itikafa girm
k için mescidin içinde) çadýr kurduðunu iþitince, o da (itikafa girmek için mescidin içine)
dýr kurdu. Resulullah (s.a.v), sabah namazýndan çýktýðý zaman dört tane çadýr görüp:
Bunlar da nedir?' diye sordu. Ona, o çadýrlarýn haberi bildirildiðinde:
Kadýnlarý bu iþe sevk eden þey nedir? Ýyilik (hayr ve ibadet) mi? Bu çadýrlarý sökün, onlan
görmeyeyim' buyurdu.
Bunun üzerine bütün çadýrlar bozulup söküldü. Resulullah (s.a.v) ise, (o) Ram azan1 d a iti
girmedi.[366] Nihayet Þevval ayýnýn son on günü içinde itikafa girdi. [367]
Diðer bir rivayet ise þu þekildedir:
(Acaba bu yaptýklarýnýzla) iyilik mi istiyorsunuz? buyurdu ve derhâl çadýrýnýn sökülmesini
dýr söküldü. Artýk o Ramazan ayýnda mkafý terk etti. Ta Þevval ayýnýn ilk on gününde itikaf
Bu rivayetler, Buhârî ile Müslim'in (naklettiði) rivayetlerdir. Tirmizî ise, bu hadisi, H
z. Aiþe ile Ebu Hureyre yolundan muhtasar bir þekilde þöyle rivayet etmiþtir:
Allah, Peygamber (s.a.v)'in ruhunu alýncaya kadar, o, Ramazan'm son on gününde itikafa
girerdi.[369]
Yine Tirmizî'nin baþka bir rivayetinde, Hz. Aiþe þöyle der:
Resulullah (s.a.v), itikafa girmek istediðinde, sabah namazýný kýlar, sonra da i'tikafa g
ireceði yere girerdi.[370]
Ebu Dâvud, bu hadisi; Buhârî'nin rivayetine ve Müslim'in ilk rivayetine benzer þekilde riv
ayet etmiþtir.[371]
"ResuluIIah (s.a.v) itikafa girmek istediðinde sabah namazýný kýlar, sonra itikafa girec
eði yere girerdi. (Bir defasýnda) Ramazan'ýn son on gününde (mescitte) itikafa girmek iste
yip çadýnnýn kurulmasýný emretti. Bunun üzerine çadýrý kuruldu. ResuluIIah (s.a.v)'in (mesc
kurdurduðunu görünce, ben de, çadýrýmýn kurulmasýný emrettim. Bunun üzerine çadýrým kuruldu
.a.v)'in benden baþka hanýmlarý da (mescitte) çadýrlannýn kurulmasýný emrettiler. Onlarýn
ruldu.
ResuluIIah (s.a.v), sabah namazýný kýlýnca, çadýrlara bakýp:
Bunlar da ne? (Acaba siz böyle yapmakla) iyilik mi istiyorsunuz? (Gerçekten) iyilik
mi istiyorsunuz?' buyurdu. [372] Yine Ebu Davud'un bir rivayetinde, þu ifade yer a
lmakadýr:
ResuluIIah (s.a.v) (bir defa):
(Acaba böyle yapmakla) iyilik mi istiyorsunuz?1 buyurdu.
Bunun üzerine ResuluIIah (s.a.v), çadýrýnýn (yýkýlmasýný) emretti. Hemen çadýrý yýkýldý. Ha
asýný emrettiler. Onlarýn da çadýrlarý bozuldu. Sonra Peygamber (s.a.v), itikafý, Þevval a
n gününe erteledi. [373]
Bir rivayette ise, (hadisin ravisi Yahya b. Saîd, "Þevval'in ilk on günü" Þevvalden yirmi
gün itikafa girdi" ifadesini yerme)
Kullanmaktadýr [374]Nesâî ise bu hadisi; Buhârî'nin bir rivayetine ve Müslim'in de sonuncu
ivayetine uygun bir þekilde rivayet etmiþtir. [375]
ONUNCU BÖLÜM
HAC BÖLÜMÜ
Resulullah (s.a.v) ise, ancak aðacýn yanýnda [379] devesi kendisini kaldýrdýðý zaman telbi
tirmiþtir. [380]
Yine baþka bir rivayette, Abdullah ibn Ömer þöyle der: a
Resulullah (s.a.v), ayaðýný üzengiye koyup hayvaný kendisini kaldýrarak doðrulttuðu zaman Z
eyfe mescidinin yanýnda telbiye getirirdi. [381] Baþka bir rivayette ise, Abdullah i
bn Ömer þöyle der:
Resulullah (s.a.v)'i, Zulhuleyfe'de bineðine binip sonra bineði kalkýp doðrulana kadar t
elbiye getirdiðini gördüm. [382] Bu rivayetler, Buhârî ile Müslim'in (naklettiði) rivayetle
r. Diðerleri ise, ilk baþtaki rivayeti nakletmiþlerdir.
Tirmizî'nin rivayetinde, Aðacýn yanýnda" ilavesi yer almaktadýr.[383]
Nesâî'nýn bir rivayetinde ise, (hadisin ravisi) Ubeyd b. Cureyc þöyle der:
Abdullah ibn Ömer'e:
Deven, seni kaldýrdýðý sýrada telbiye getirdiðini gördüm' dedim. Abdullah ibn Ömer:
Resulullah (s.a.v)'de, kendisi üzerinde olduðu halde devesi doðrulup düzeldiði sýrada telb
getirirdi' dedi.[384]
144. Abdullah ibn Ömer (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Resulullah (s.a.v)'in, telbiy
e getirirken þöyle buyurduðunu iþittim: Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke Lâ þerîke leke
yfcf in-ne'1-hamde ve'n-Ni'mete leke ve I-Mülk, Lâ þerîke lek.
(-Allahým! Tekrar tekrar Ýcabet sana. Tekrar tekrar icabet sana. Tekrar tekrar icabe
t sana. Senin ortaðýn yoktur. Emret! Hamd, Sana mahsustur. Nimeti veren Sensin. Mülk Se
nindir. Senin benzerin ve ortaðýn yoktur.) [427]
Bu kelimelere (herhangi bir) ilave yapýlmamýþtýr.
Bir rivayette ise þu ilave vardýr:
Abdullah ibn Ömer der ki:
'Resulullah (s.a.v), Zulhuleyfe'de iki rekat namaz kýlar, sonra Huleyfe mescidinin
yanýnda devesi kendisini kaldýrarak doðrulttuðunda bu kelimelerle telbiye yapardý.
(Yine) Abdullah ibn Ömer der ki:
(Babam) Ömer ibnü'l-Hattâb, Resulullah (s.a.v)'in þu kelimelerden ibaret olan telbiyesini
yapar, [428] (sonra da:)
Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyk ve sa'deyk, ve'1-Hayru bi yedeyk, lebbeyk ve'r-
Raðbâu ileyke vei-Amel (Emret, emrine amadeyim, emret! Senden saadetler dilerim, hayr
(lar) Senin elindedir, emret, di-iek(ler) Sana (arz edilir), amel(ler) de Sana'dýr
)' derdi. [429]
Yine bir rivayette, Abdullah ibn Ömer þöyle der:
Ben, telbiyeyi, Resulullah (s.a.v)'in (mübarek aðzm)dan kaptým."
(Hadisin ravisi, bu hadisi,) ziyadeyle birlikte bunun bir benzerini rivayet etmiþt
ir. [430]
Bu, Buhârî ile Müslim'in (naklettiði) rivayettir.
Tirmizî, Ebu Dâvud ile Nesâînin rivayetinde ise þu ifade yer almaktadýr:
Resulullah (s.a.v)'in telbiyesi (þu þekildeydi:)
Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke Lâ þerike leke lebbeyk, in-ne'1-hamde ve'n-Ni'mete
leke ve'1-Mülk, Lâ þerike lek.
(Allahým! Tekrar tekrar icabet sana. Tekrar tekrar icabet sana. Tekrar tekrar icab
et sana. Senin ortaðýn yoktur. Emret! Hamd, Sana mahsustur. Nimeti veren Sensin. Mülk S
enindir. Senin benzerin ve ortaðýn yoktur.)
(Hadisin ravisi Nâfî') der ki: Abdullah ibn Ömer, telbiyesine (þu kelimeleri de) ilave ed
erdi:
Lebbeyk lebbeyk lebbeyk ve sa'deyk, ve'1-Hayru bi yedeyk, lebbeyk ve'r-Raðbâu ileyke
ve Amel {Emret, emrine amadeyim, emret! Senden saadetler dilerim, hayr(lar) Seni
n elindedir, emret, dilekler Sana (arz edilir), amel(ler) de Sana'dýr.)" [431]
Yalnýz Ebu Davud'un rivayetinde, Lebbeyk lebbeyk lebbeyk (Emret, emrine amadeyim,
emret!)" ifadesi, Abdullah ibn Ömer'in ziyadesinde üç defa tekrar edilmiþtir.
Nesâî'nin rivayeti de, Buhârî ile Müslim'in rivayetine benzer olup bu rivayeti, Þu kelimel
ile" ifadesine kadar ziyadeyle nakletmiþtir. [432]
7. Ýhraml1 Kiþinin, Hastalýk Yada Baþýna Gelen Bir Eziyetten Dolayý Bir Engelle Karþýlaþmas
da Ne Yapmasý Gerektiði Meselesi
147.Abdullah ibn Abbâs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Peygamber (s.a.v), ihramlý iken
kan aldýrmýþtýr.[468] (Birinci rivayet) Bu, Buhârî ile Müslim'in naklettiði rivayettir. Yi
hârî'nin bir rivayeti þu þekildedir:
Peygamber (s.a.v), ihramh iken ve oruçlu iken [469] kan aldýrmýþtýr.[470] (Ýkinci rivayet)
Yine Buhârî'nin baþka bir rivayetinde, Abdullah ibn Abbâs þöyle der:
Peygamber (s.a.v), ihramlý olduðu halde kendisinde bulunan bir baþ aðrýsý hastalýðýndan do
ile Medine arasýnda bulunan) 'Lahy-u ce-mel' denilen bir su yanýndaki yerde baþýndan ka
n aldýrmýþtýr.[471] (Üçüncü rivayet)
Yine bir rivayette, Peygamber (s.a.v)'de bulunan yanm baþ aðrýsýndan dolayý" ifadesi yer a
lmaktadýr.[472] Tirmizî, birinci rivayeti nakletmiþtir.[473]
Ebu Dâvud ise, birinci rivayeti ve üçüncü rivayeti de, M [474] "Peygamber (s.a.v)'de bulun
n" ifadesine kadar rivayet etmiþtir. Nesâî ise birinci rivayeti nakletmiþtir.[475]
12. (Hac Zamaný Dýþýnda) Ýhramsýz Olarak Mekke'ye Girmenin Caiz Olmasý
14. Tavaf Sýrasýnda Remel (Hýzlý Adýmlarla Yürümek Ve Yürürken Omuzlarý Sallamanýn Müstehab
"ResuluIIah (s.a.v), Beytullah'ý ve Safa ile Merve arasýnda ancak müþriklere dinçliðini gö
ek için sa'y yapmýþtýr. [517] (Üçüncü rivayet) Bu, Buhârîile Müslim'in (naklettiði) rivayet
Tirmizî'de, bu hadisi, üçüncü rivayet (gibi) kýsa bir þekilde nakletmiþtir. [518]
Ebu Dâvud ile Nesâî ise, ilk baþtaki hadisi nakletmiþlerdir.[519] Yalnýz Ebu Davud'un rivay
tinde, saðlammýþlar" ifadesi yer almaktadýr.[520]Yine Ebu Davud'un baþka bir
Bunlar, bizden daha rivayetinde, þu husus yer almaktadýr;
Peygamber (s.a.v) (Kaza umresinde Beytullah'i tavaf ederken) ýztýbâ [521] yaptý. (Hacerü'i
-Esved'i) selamladý. Tekbir getirdi. Sonra (ilk) üç turda Rükn Yemânî'ye vardýklarý zaman (
iieriyle birlikte) remel yaptý. Kureyþ'in gözlerinden kaybolduklarý zaman normal yürüyüþle
onra (tekrar) onlarýn karþýsýna çýktýklarý zaman remel yaptýlar. (Bunu gören) Kureyþ (müþ
ceylan yavrusu gibiler1 demeye baþladýlar.
Abdullah ibn Abbâs: '(Tavafýn ilk üç turunda remel yapmak o günden itibaren) sünnet oldu' d
di.[522]
154. Urve ibnu'z-Zübeyr (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Aiþc'yc (bir soru) sorup:
Yüce Allah'ýn, "Þüphesiz ki, Safa ile Merve (tepeleri), Allah'ýn (emrine itaati belirlemek
için koyduðu) iþaretlerindendir. Þimdi kim Beyt(ullah)'ý hacceder yada umre yaparsa, onla
rýn arasýnda say yapmasýnda bir sakýnca yoktur [523] ayeti hakkýndaki görüþün nedir? Valla
m bu ayetten anladýðým;) Safa ile Merve arasýný sa'y etmeyi terk etmesi, hiçbir kimseye gün
getirmez þeklindedir' dedim. Aiþe:
Ey yeðenim! Söylediðin güzel olmadý. Eðer buradaki maksat; senin yorumladýðýn gibi olsaydý
nin arasýný sa'y etmemenizde bîr günah yoktur" þeklinde olmasý gerekirdi. Fakat bu ayet, En
ar hakkýnda inmiþtir. Ensar, Müslüman olmazdan önce Müþellel (tepesindeki), taptýklarý ta
tu) için ihrama girerlerdi. Onlara göre ihrama giren kiþi, 'Safa ile Merve arasýný sa'y ed
rse, günaha girer' diye sýkýntýya düþerlerdi. Ancak Müslüman olduklarýnda, bunun hükmünü
s.a.v)'e:
Ey Allah'ýn resulü! Biz, Safa ile Merve arasýný sa'y etenizden dolayý günaha girilir diye
düþerdik' þeklinde (soru) sordular. Bunun üzerine yüce Allah:
"Þüphesiz ki, Safa ile Merve (tepeleri), Allah'ýn (emrine itaati belirlemek için koyduðu)
retlerindendir.[524] ayetini indirdi' demiþtir.
Yine Aiþe: 'Resulullah (s.a.v), bu iki tepenin arasýnda sa'y yapmýþtýr Bu nedenle de hiçbi
imsenin, bu tepenin arasýnda sa'y yapmayý terk etmesi uygun deðildir' demiþtir.
Zührî'de: Ebu Bekr ibn Abdurrahman'a þöyle haber verdim: Ben bu bilgiyi iþitmiþ deðilim. Fa
ben, [525] Ensar ile Araplarýn diðer bir kavminden oluþan her iki fýrka hakkýnda, yani he
m cahiliyet döneminde Safa ile Merve arasýnda tavaf etmeyi günah sayanlar fýrkasý ile hem
e cahiliyet döneminde Allah'ýn Beytini tavaf edegeldikleri halde sonradan Ýslam dönemind
e Allah'ýn Beyti tavaf etmeyi emredip de [526] Safa ile Merve'yi zikretmediði için Saf
a ile Merve arasýný tavaf etmeyi günah sayanlar fýrkasý hakkýnda indiðini iþittim.
Nihayet Allah, Beyt'i tavaf etmeyi zikretmesinin [527] ardýndan, bu safa ile Merve
arasýndaki sa'yi de [528] zikretti.[529]
Bir rivayette ise þu ifade yer almaktadýr:
Müslüman olmazdan önce Ensar ile Gassân, (hac sýrasýnda) Menat (putu) [530] için telbiye g
rler, Safa ile Merve arasýnda sa'y yapmaktan çekinirlerdi. Bu, onlarýn, babalanndan ka
lma bir adet idi. Menat (putu) için ihrama giren, Safa ile Merve arasýnda sa'y yapma
zdý. Ýslam'ý kabul ettikleri zaman, bunu(n hükmünü), Resulullah (s.a.v)'e sormuþlardý. Bun
e Resulullah (s.a.v):
Þüphesiz ki, Safa ile Merve (tepeleri), Allah'ýn (emrine itaati belirlemek için koyduðu) i
eti erindendir. Þimdi kim Beyt(ullah)'ý hacceder yada umre yaparsa, onlarýn arasýnda sa'y
yapmasýnda bir sakýnca yoktur. Kim kendiliðinden bir hayr iþlerse, bilmeli ki, Allah, Þâk
(þükrü kabul eden), Alîm (her þeyi bilen) dir [531] ayeti inmiþtir. [532]
Bu hadisfin bu þekildeki metinlerin)i, Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir.
Yine Buhârî ile Müslim'in bu hadis ile ilgili baþka rivayetleri daha var. Bu rivayetler,
"Hac Bölümü"nde geçmektedir.
Tirmizî ile Nesâî ise, bu hadisi, ilk baþtaki rivayet benzer þekilde rivayet etmiþlerdir.
Ebu Dâvud'da, bu hadisin bir bir benzerini rivayet etmiþtir. Bu rivayetin içerisinde þu
ifade yer almaktadýr:
"Menat (putu), Kildeydin karþýsýnda idi. (Ensar'dan bazý kimseler, Menat putuna saygýlarýnd
n dolayý cahiliyye döneminde) Safa ile Merve arasýnda sa'y etmekten çekinirlerdi. [533]
Bu rivayeti, Buhârî ile Müslim'de rivayet etmiþtir.
156. Abdullah ibn Ömer (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Resulullah (s.a.v), (Mekke'ni
n fethi günü beraberinde) Üsâme b. Zeyd, Bilal ile Osman b. Talha olduðu halde Beyt(ullah)
' girip üzerlerine kapýyý kapadýlar. (Kapýyý) açtýklarý zaman (oraya) ilk giren ben oldum
astlayýp ona:
Resulullah (s.a.v), Beyt(ullah'ýn içind)e namaz kýldý mý?' diye sordum. Bilal:
Evet, iki Yemânî direðin arasýnda namaz kýldý' diye cevap verdi.[541]
Bir rivayette þu ilave yer almaktadýr:
(Bilal'e,) Peygamber (s.a.v) (Kabe'nin içinde) kaç rekat namaz laldý?' diye sormak aklýma
gelmedi. [542]
Baþka bir rivayette ise konu ile ilgili þu ifade yer almaktadýr:
Bilal'e: 'Peygamber (s.a.v) (Kabe'nin) neresinde namaz kýldý?' diye sordum. O da:
Ýki ön direk arasýnda (namaz kýldý)' diye cevap verdi. [543]
Konu ile ilgili diðer bir rivayette ise þu husus yer almaktadýr:
(Kabe'nin içinden dýþarý) çýktýðýnda Bilal'e:
Peygamber (s.a.v), (Kabe'nin içinde) ne yaptý?' diye sordu. O da:
Bir direði sol tarafýna, bir direði sað tarafýna, üç direði de arka tarafýna alýp - o sýrad
, altý direk üzerinde idi [544] sonra namaz laldý. [545]
Yine konu ile ilgili baþka bir rivayet þu þekildedir:
Bilal'e sorup:
Peygamber (s.a.v), (Kabe'nin içinde) namaz kýldý mý?' dedim.
Evet, kapýdan giren kimsenin sol tarafýna düþen iki direk arasýnda iki rekat namaz kýldý.
dýþarýya çýkýp Kabe'nin [546] yüzü (kapýsý) karþýsýnda (Makanw Ýbrahim'de) iki rekat nama
Yine konu ile ilgili diðer bir rivayet þu þekildedir:
Resulullah (s.a.v), (Mekke'nin) fethi yýlýnda [548] Kasvâ (adlý devesinin) terkisinde Us
ame b. Zeyd'de olduðu halde (Kabe'ye) geldi. Yanýnda Bilal, Osman b. Talha'da vardý. D
evesini, Beyt(ullah)'ýn yanýna çöktürdü. Sonra Osman'a:
Bize (Kabe'nin) anahtarýný getir' buyurdu.
Bunun üzerine Osman (hemen gidip annesinden Kabe'nin anahtarýný) getirip (Kabe'nin) ka
pýsýný açtý. Resulullah (s.a.v), Üsame b. Zeyd, Bilal ve Osman ile birlikte (Kabe'nin içine
irdiler. Sonra (Kabe'nin) kapýsýný üzerlerine kapattýlar. [549] içeride uzunca bir zaman k
ar. Sonra Resulullah (s.a.v) dýþarý çýktý. Ýnsanlar, (Kabe'nin içine) girmek (için) koþtula
larý geride býrakýp Bilal'ý (Kabe'nin) kapýsýnýn yanýnda ayakta (dikelmiþ bir vaziyette) b
a:
Resulullah {s.a.v) (Kabe'nin içerisinde) nerede namaz kýldý?1 diye sordum. O da:
Þu ön iki direk arasýnda namaz kýldý' diye cevap verdi. O sýrada Kabe, iki sýra altý direk
e kurulu idi.
(Bilal sözüne devamla:) Resulullah (s.a.v) namaz kýlarken Kabe kapýsýný arkasýna aldý. Yüzü
(Kabe'ye girdiðinde karþýna gelen) duvara doðru durdu. Resulullah (s.a.v) ile karþýsýndaki
ar arasýnda üç arþmfhk bir mikdara) yakýn bir mesafe vardý.
Abdullah ibn Ömer der ki: Bilal'e:
Peygamber, Kabe'nin içinde kaç rekat namaz kýldý' diye sormayý unuttum. Resulullah (s.a.v)
'in namaz kýldýðý yerde kýrmýzý bire mermer vardý. [550]
Yine konu ile ilgili baþka bir rivayette þu ifade yer almaktadýr:
Bana, Bilal yada Osman b. Talha þöyle haber verdi: Resulullah (s.a.v) Kabe'nin içinde
iki Yem ân i direðin [551] arasýnda [552] namaz kýldý. [553]
Yine Müslim'in konu ile Ýlgili baþka bir rivayeti þu þekildedir:
Resulullah (s.a.v), (Mekke'nin) fethi yýlýnda Üsame b. Zeyd'e ait di bir deve üzerinde g
elip onu Kabe'nin Harîm'ine çöktürdü. Sonra Osman Talha'yý çaðýrýp ona:
Bana (Kabe'nin) anahtarýný getir' buyurdu. Osman hemen (Kabe' nin anahtarýný getirmek için
) annesine gitti. Fakat annesi (Kabe'nin) anahtarý ný ona vermek istemedi. Osman:
Vallahi, ya o anahtarý bana verirsin yada þu kýlýç belimden çýkan dedi.
Bunun üzerine annesi, anahtan ona verdi. O da, Peygamber (s.a.v) gelip anahtarý ona
teslim etti. Resulullah (s.a.v), (Kabe'nin) kapýsýný açtý.
(Hadisin ravisi,) bundan sonra bu hadisin bir benzerini rivayet etti. [554] Bu r
ivayetler, Buhârî ile Müslim'in (naklettiði) rivayetlerdir. Tirmizî'de, bu hadisi, bu üç ri
etten birine benzer olaný nakletmiþtir.
Yine Tirmizî'nÝn konu ile ilgili Abdullah ibn Ömer yoluyla Bilal'den naklen yaptýðý baþka
ivayet þu þekildedir:
Resulullah (s.a.v), Kabe'nin içinde namaz kýldý.[555]
Abdullah ibn Abbâs ise: 'Namaz kýlmadý, fakat tekbir aldý1 diyor.[556]
Ebu Davud'un da buna benzer bir rivayeti olup bu rivayetin içerisinde "direkleri"
ifadesi yer almayýpra (Peygamber, Kabe'nin içinde) namaz kýldý. Kendisi ile kýble arasýnd
lýk bir mesafe) [557] vardý" þu ifade yer almaktadýr. [558] Yine bir rivayette þu ilave ye
r almaktadýr:
"Ben, (Bilal'e: 'Peygamber, Kabe'nin içinde) kaç rekat namaz kýldý' diye sormayý unuttum.
[559]
Nesâî ise þu rivayeti nakÝetmiþtir:
"Resulullah (s.a.v), Kabe'ye girmiþti. Yanýnda Üsâme b. Zeyd, Bilal ile Osman el-Hacebî va
rdý. Ýçeriye girince, üzerlerine kapýyý kapadý. Resulullah (s.a.v), dýþarý çýktýðýnda, Bila
Resulullah (s.a.v), (Kabe'nin içerisinde) ne yaptý?' diye sordum. O da:
Resulullah (s.a.v), Kabe'nin bir direðini sol tarafýna, iki direðini de sað tarafýna aldý.
reði de arkasýnda býraktý. O sýrada Kabe'nin altý direði vardý. Sonra namaz kýldý. Kendisi
arasýnda üç arþýndýk mesafe) vardý. [560]
Yine Nesâî'nin ilk baþtaki rivayeti nakÝetmiþtir.
Yine Nesâî, naklettiði bir rivayetin sonunda þu ifade yer almaktadýr:
Kabe'nin yüzü (kapýsý) karþýsýnda (Makam-ý Ýbrahim'de) iki rekat namaz kýldý. [561]
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili baþka bir rivayeti þu þekildedir:
Resulullah (s.a.v), Beyt(ullah)'a girmiþti. Yanýnda Fadl ibn Abbâs, Üsâme b. Zeyd, Osman b
Talha ile Bilal vardý. Üzerlerine kapýyý kapayýp bir müddet içeride kaldýlar. Sonra Peygam
s.a.v) (dýþarý) çýktý. Ýlk karþýlaþtýðým Bilal idi. Ona:
Resulullah (s.a.v) (Kabe'nin) neresinde namaz kýldý?' dîye sordum. O da:
iki direðin arasýna gelen yerde (namaz kýldý)' diye cevap verdi.[562]
18. Telbiyeyi, Bayram Günü Cemre-Ý Akabe'de Taþ Atmaya Baþlayýncaya Kadar Devam Ettirmenin
tehab Olmasý
157. Abdullah ibn Abbâs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: Üsâme, Arafat'tan Müzdelife ye k
r Peygamber (s.a.v)'in terkisinde idi. Sonra Peygamber (s.a.v), Müzdelife'den Mina
ya kadar da Fadl ibn Abbâs'ý terkisine bindirdi.
(Abdullah Ýbn Abbâs devamla) der ki: Bunlarýn her Ýkisi de: 'Peygamber (s.a.v), Akabe cem
resini iaþlayýncaya kadar telbiye etmeye devam etti' demiþlerdir. [563]
Bu, Buhârî ile Müslim'in (naklettiði) rivayettir.
Yine Buhârî'nin konu ile ilgiii bir rivayeti þu þekildedir:
Peygamber (s.a.v), Fadl ibn Abbâs'ý, Müzdelife'den Mina'ya [564] kadar terkisine bindi
rdi. Fadl, Peygamber (s.a.v)'Ýn (Akabe) cemresini taþlaymcaya kadar telbiyeye devam
ettiðini [565] haber vermiþtir. [566]
Tirmizî ile Nesâfnin rivayetinde Abdullah ibn Abbâs þöyle der:
Fadl ibn Abbâs dedi ki: Resulullah (s.a.v), beni, Müzdelife'den Mina'ya kadar terkis
ine bindirdi. (Akabe) cemresini taþlaymcaya kadar telbiye etmeye devam etti. [567]
Ebu Davud'un rivayeti ise þu þekildedir:
Resulullah (s.a.v), Akabe cemresini (büyük þeytaný) [568] taþlaymcaya kadar telbiyeye deva
m etmiþtir. [569]
Nesâî'nin baþka bir rivayetinde Abdullah Ýbn Abbâs þöyle der.
Resulullah (s.a.v)'in terkisinde bulunuyordum. Akabe cemresini taþlayincaya kadar
telbiyeye devam etti. Oraya yedi (ufak) taþ [570] attý. Her taþý atarken tekbir getiriyo
rdu. [571]
Yine Nesâî'nin buna benzer bir rivayeti daha var. Fakat bu rivayetinde, yedi (ufak)
taþ" ifadesine yer vermemiþtir. Bu rivayette, (Akabe cemresini) taþlayýnca, telbiyeyi
kesti" ilavesi almaktadýr. [572]
20. Hac Ýle Ýlgili Hususlarda Yapmasý Gereken Bir Þeyi Daha Önce Yapan Kimsenin Durumu
159. Abdullah ibn Amr ibnu'1-Âs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir:
"Resulullah (s.a.v), Veda Haccýnda halk(m bilmediklerini) kendisine sormalarý için Mina
'da durdu. Derken bir adam gelip:
Ben bilemedim. (Yanlýþlýkla kurbaný) kesmeden önce traþ oluverdi m' dedi. Resulullah (s.a.
(Kurbanýný) kes, zararý yok' buyurdu. Bir baþka adam daha gelip (o da):
Hiç anlayamadým. (Cemreye) taþ atmadan önce kurbaný kesiver-dim' dedi. (Ona da):
(Taþlarý) at, zararý yok' buyurdu.
O gün kendisine (sýrasýndan) öne alýnan veya geriye býrakýlan (hac ile ilgili) ne sorulduys
(hepsine) sadece:
Yap, zararý yok' diye cevap verdi. [582]
Konu ile ilgili bir rivayet ise þu þekildedir:
Abdullah ibn Amr, Nahr (Kurban bayramý) günü (bineði üzerinde} hutbe verirken Peygamber (s
.a.v)'in yanýnda hazýr bulunmuþtu. (Hutbeden sonra) adamýn birisi, ayaða kalkýp:
Ben, þu iþin, þu iþten önce yapýlacaðým sanýyordum' dedi. Sonra bir (diðer) kimse ayaða kal
Ben, þu iþin, þu iþten önce yapýlacaðým sanýyordum... Kurban kesmeden önce traþ oldum. Cemr
dan önce kurban kestim' dedi ve buna benzer þeyler söyledi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.
v):
Bunlarý yap, bu fiillerin hepsi için hiçbir zarar yoktur [583] buyurdu.
O gün Peygamber (s.a.v)'e ne sorulduysa, (hepsine) sadece: Yap, zararý yok' diye cev
ap verdi. [584] Konu ile ilgili baþka bir rivayet ise þu þekildedir:
Resulullah (s.a.v), diþi devesi üzerinde durdu...
Sonra bu hadisin bir benzerini anlattý. [585]
Konu ile ilgili diðer bir rivayette þu ifade yer almaktadýr:
O gün insanýn unuttuðu veya bilmediði þeylerden birini diðerinden önce yapma (ile ilgili) v
buna benzer bir þey sorulup da Resulullah (s.a.v)'in: Bunu yapýn, zararý yok' sözünden baþ
a bir þey söylediðini iþitmedim.[586]
Yine konu ile ilgili baþka bir rivayette Abdullah ibn Amr þöyle der:
Resulullah (s.a.v)'i (kendisine sorulan sorular ile ilgili þöyle buyurduðunu) iþittim:
O, Nahr (Kurban bayramý) günü cemrede dururken yanýna bir adam gelip:
Ey Allah'ýn resulü! Ben, (cemreye) taþ atmadan önce traþ oldum1 dedi. Resulullah (s.a.v):
(Taþlarýný) at, zararý yok1 buyurdu. Bir baþkasý daha gelip:
Ben, (cemreye) taþ atmadan önce Beyt(ullah)'a gidip 'ifada (zitavafý [587]yaptým dedi.
Resulullah (s.a.v):
(Taþlarýný) at, zararý yok buyurdu. O gün kendisine bir þey sorulup da:
Yapýn, zararý yok' demekten baþka bir þey söylediðini görmedim. [588] Bu rivayetler, Buhârî
im'in (naklettiði) rivayetlerdir. Tirmizî'nin konu ile Ýlgili muhtasar rivayeti ise þu þek
ildedir:
Bir adam, Resulullah (s.a.v)'e:
Kurbaný kesmeden traþ oldum' dedi. Resulullah (s.a.v):
(Kurbanýný) kes, zararý yok' buyurdu. Baþka bir adam ise:
(Cemreye) taþ atmadan önce kurban kestim' dedi. Resulullah (s.a.v):
(Taþlarýný) at, zararý yok' buyurdu. [589]
21. Muhacir Bir Kimsenin, Hac Ýle Ýlgili Hususlarý Yerine Getirdikten Sonra Mekke'de K
alýp Kalamayacaðý Meselesi
23. (Müzdelife'den Mina'ya Dönerken) Kadýnlar Ýle Diðer Zayýf Kimselerin, (Herkesten) Önce
a Çýkmalarýnýn Müstehab Olmasý
163. Abdullah ibn Abbâs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Bir adam, Arafat'ta, Resulul
lah (s.a.v) ile birlikte vakfe yaparken hayvanýndan ansýzýn düþtü.
(Eyyûb: Hayvan, adamýn boynunu kýrdý yada hemen onu öldürdü1 dedi. Amr'da: Hayvan, adamýn b
u kýrdý1 dedi.)
Bu olay, Peygamber (s.a.v)'e haber verilince:
O adamý, su ve si diri e yýkayýp iki (parçadan oluþan ihram) elbisesinin içine kefenleyin!
ku sürmeyin? Baþýný da (bir bez parçasýyla) sarmayýn!' buyurdu.
Eyyûb: 'Çünkü Allah, kýyamet gününde, o adamý, telbiyeci olarak dirilte-cektir' dedi.
Amr'da: 'Çünkü Allah, o adamý, kýyamet gününde telbiye eder bir yette diriltecektir' dedi.
4]
Hadisin ravilerinden birinin rivayetinde, (parçadan oluþan ihram) elbisesinin içine" i
fadesi yer almaktadýr. [615]
Baþka bir rivayette ise þu ifade yer almaktadýr:[616]
Onun (ölüsüne) güzel koku yaklaþtýrmayýn! Yüzünü de (bir bez parçasýyla) örtmeyin! Çünkü o
ederken diriltilecek-
Baþka bir rivayette ise, ihramlý (bir vaziyette)" ifadesi yer almaktadýr.[617]
Yine diðer bir rivayette ise þu ifade yer almaktadýr:
Baþý ve yüzü, açýkta kalsýn! Çünkü kýyamet gününde, saçlarý keçeleþmiþ
olarak diriltilecektir. [618]
Bu hadis(in bu þekildeki metinlerin)i, Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir. Yine Müslim'in k
nu ile ilgili bir rivayeti þu þekildedir:
Bir adamý, (telbiye getirdiði bir sýrada) hayvaný (yere) düþürerek boynunu kýrdý. (Bunun ü
öldü.) Bu kiþi, Resulullah (s.a.v) ile birlikte bulunuyordu. Bunun üzerine Resulullah (
s.a.v), sahabilerine; o kimsenin cenazesini, su ve sidirle yýkamalarýný, yüzünü (ravi) zan
erim: 'Baþýný' dedi-açmalanný emredip:
Çünkü o kimse, kýyamet gününde ihramlý bir vaziyette diriltilecektir1 buyurdu. [619]
Tirmizî'nin konu ile ilgili rivayeti þu þekildedir:
Peygamber (s.a.v) ile birlikte bir yolculukta bulunuyorduk. Peygamber (s.a.v), i
hramlý iken hayvanýndan düþerek boynu kýrýlan ve bunun üzerine ölen bir adam gördü.[620] Bu
Resulullah (s.a.v):
O kimseyi, su ve sidirle yýkayýn. Ýki (parçadan oluþan ihram) elbisesi içinde kefenleyin.
(bir bez parçasýyla) sarmayýn. Çünkü o kimse, kýyamet gününde ihramlý olarak yada telbiye
diri itilecektir!' buyurdu.[621]
Ebu Davud'un konu ile ilgili rivayeti ise þu þekildedir:
Peygamber (s.a.v)'e, hayvanýnýn, yere çarpmasýyla ihramlý iken boynu kýrýlýp ölen bir adam
di. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):
O adamý, iki (parçadan oluþan Ýhram) elbisesini içine kefenleyin. Onu, su ve sidirle yýkay
Sakýn) baþýný (bir bez parçasýyla) sarmayýn. Çünkü Allah, onu, kýyamet gününde, 'lebbeyk'
iriltecektir1 buyurdu. [622]
Yine Ebu Davud'un baþka bir rivayetinde, Onu, iki (parçadan oluþan ihram) elbisesinin içi
ne kefenleyin" ifadesi yer almaktadýr. Ayrýca Ona, 'Hannût' (denilen kokuyu) sürmeyin" i
lavesi de yer
almaktadýr. [623]
Yine Ebu Davud'un, ikinci rivayete benzer bir rivayeti olup bu rivayetinde, Çünkü o ki
mse, (kýyamet gününde) ihramlý olarak diri Ýtilecektir" ifadesi yer almaktadýr. [624]
Nesâî ise, bu hadisi; ilk baþtaki rivayet ve Ebu Davud'un birinci rivayeti (gibi) nakl
etmiþtir.
Yine Nesâî'nin bu rivayete benzer bir rivayeti daha olup bu rivayetin içerisinde,
Adamýn biri, hayvanýndan düþüp hemen ölmüþtü" ifadesi yer almaktadýr. [625]
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili diðer bir rivayeti þu þekildedir:
Ýhramlý (olarak) ölen kimseyi, iki parça elbise içinde su ve sidsirle yýkayýn. Onu, (ihraml
giydiði) iki (parçadan oluþan ihram) elbisesinin içine kefenleyin. Ona, koku sürmeyin. Ba
ir bez par-ça-sýyla) sarmayýn. Çünkü o kimse, kýyamet gününde, ihramlý olarak di-rütilecekt
ONBÝRÝNCÝ BÖLÜM
NÝKAH BÖLÜMÜ [627]
1. Mehrin Miktarý
164. Sehl b. Sa'd es-Sâadî (r.a)'tan rivayet edilmiþtir: Bir kadýn, Resulullah (s.a.v)'e
gelip ona:
Ey Allah'ýn resulü! Nefsimi, sana hibe etmek için geldim' dedi.
Resulullah (s.a.v), kadýna baktý. Bakýþýný, yukarýya kaldýrýp doðrulttu. Sonra da baþýný a
ygamber (s.a.v)'in, kendisi hakkýnda herhangi bir hüküm vermediðini görünce oturdu. Bunun
ne sahabilerden birisi, ayaða kalkýp:
Ey Allah'ýn resulü! Senin bu kadýna ihtiyacýn yoksa, bu kadýný, benimle evlendir' dedi. Res
lullah (s.a.v), (bu sahabiye):
(Mehir olarak) yanýnda neyin var?' diye sordu. Sahabi:
Hayýr, vallahi, ey Allah'ýn resulü! (Yanýmda hiçbir þey yoktur) diye cevap verdi. Resululla
(s.a.v):
(Haydi) ailenin yanýna git, (kadýna mehir olarak bir þey vermen için bir þeylere) bak. Bir
þey bulacak mýsýn?' buyurdu.
Bunun üzerine sahabi, gitti. Sonra dönüp geldi:
Hayýr, vallahi! Hiçbir þey bulamadým' dedi. Resulullah (s.a.v):
Bak, demnirden bîr yüzük bile olsun (bul getir)' buyurdu. Bunun üzerine sahabi, yine git
ti. Sonra dönüp geldi:
Hayýr, vallahi, ey Allah'ýn resulü! Demirden bir yüzük bile bulamadým. Sadece (belimden aþ
izanm var.
(Sehl b. Sa'd der ki: Bu fakir sahabinin ridasý bile yoktu.) Bunun yarýsýný, (kadýna mehîr
larak) verebilirim' dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v):
Bu izarýnla ne yapabilirsin? Onu sen giyersen, kadýnýn üstünde ondan bir þey bulunmaz, açýk
lýr. Kadýn giyerse, senin üzerinde ondan bir þey kalmaz, (be defa da) sen çýplak kalýrsýn'
du.
Bunun üzerine o sahabi, bulunduðu yere oturdu. Bu oturuþu uza-yýnca (ümitsiz bir halde) ka
lkýp gitti. Peygamber (s.a.v), bu sahabinin (ümitsiz bir þekilde) arkasýný çevirip gittiðin
ce, onu(n geri getirilmesini) emretti. Bunun üzerine o sahabi, çaðýrýldý. Geldiði zaman, o
Kur an dan senin ezberinde ne var?1 diye sordu. Sahabi:
Ezberimde; þu sure, þu sure var' diye bazý sureleri saydý. Peygamber (s.a.v), ona:
Sen bu sureleri, ezberinden okuyabiliyor musun?' diye sordu. Sahabi:
Evet, (okuyabiliyorum)' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):
Öyleyse git! Kuran d an ezberindeki sureleri (kadýna öðretmen) karþýlýðýnda seni bu kadýnla
dim' buyurdu. [628]
Bu; Kuteybe'nin, Abdulaziz ibn Ebi Hâzim'den, onun da babasýndan [629] naklettiði hadi
stir. Ya'kûb ibn Abdurrahman el-Kârî'nin rivayeti ise, [630] lafýz itibariyle buna yakýndýr
(Ravi) Zâide'nin hadisinde þu ifade yer almaktadýr:
Haydi git! Onu seninle evlendirdim. (Mehir karþýlýðýnda) ona, Kuran (dan ezberinde olan
sureleri) öðret. [631]
(Ravi) Gassân'ýn hadisinde ise þu ifade yer almaktadýr:
Kur'an'dan ezb erindeki sureleri (kadýna öðretmen) karþýlýðýnda bu kadým sana nikahladým. [
(Ravi) Fudayl b. Süleyman'ýn hadisinde ise þu ifade yer almaktadýr:
Peygamber (s.a.v), kadýna doðru bakýþýný alçaltýp yükseltti. Fakat kadýna cevap vermedi. Bu
sahabilerden birisi:
Ey Allah'ýn resulü! Bu kadýný, benimle evlendir!' dedi. Resuluüah (s.a.v):
Yanýnda (mehir olarak verecek) herhangi bir þey var mý?' buyurdu. Sahabi:
Yanýmda (mehir olarak verecek) hiçbir þeyim yok' dedi. Resulullah (s.a.v):
Demirden bir yüzük de mi yok?1 buyurdu. Sahabi:
Demirden bir yüzük de yok. Fakat ben, þu üstümdeki elbisemi ikiye bölüp yansým kadýna (mehi
k) verebilirim. Diðer yarýyý da kendim alýrým' dedi. Resulullah (s.a.v):
Bu olmaz. Ezberinde Kur'an'dan bir þey var mý? buyurdu. Sahabi:
Evet, (var)!' dedi. Resulullah (s.a.v):
Haydi git! Ezb erindeki Kur'an (surelerini kadýna öðretmen) karþýlýðýnda seni o kadýnla ev
' buyurdu.[633]
(Ravi) Ýbnü'l-Medînî'nÝn rivayetinde ise Sehl b. Sa'd þöyle der:
Ben, Resuluîlah (s.a.vj'in yanýnda (bulunan) bir topluluðun içinde idim. O sýrada bir kadýn
gelip:
Ey Allah'ýn resulü! Bu kadýn, nefsini sana hibe etmiþtir (seninle evlenmek istemektedir)
. [634] Sen, bu kadýn hakkýndaki görüþünü ortaya koy' dedi.
Resulullah (s.a.v), kadýna hiçbir cevap vermedi. Sonra kadýn ikinci defa yine ayaða kalkýp
:
Ey Allah'ýn resulü! Þüphesiz bu kadýn, kendi nefsini sana hibe etmiþtir. Þimdi sen bu kadýn
daki görüþünü bildir1 dedi.
Resulullah (s.a.v), yine bu kadýna hiçbir cevap vermedi. Sonra kadýn üçüncü kere ayaða kalk
Ey Allah'ýn resulü! Þüphesiz bu kadýn, kendi nefsini sana hibe etmiþtir. Þimdi sen bu kadýn
daki görüþünü kullan' dedi. [635]
Bunun üzerine bir adam, ayaða kalkýp:
Ey Allah'ýn resulü! Bu kadýný, benimle evlendir' dedi. Resulullah (s.a.v):
Yanýnda (mehir olarak verecek herhangi) bir þey [636] var mý?' buyurdu. Sahabi:
Hayýr, (yok)' dedi. Resulullah (s.a.v):
Haydi git! (Mehir olarak verecek bir þey) araþtýr. Demirden bir yüzük bile olsa (bulup get
ir)' buyurdu.
Bunun üzerine sahabi, gitti. (Mehir olarak verecek bir þey) araþtýrdý. Sonra gelip:
(Mehir olarak verecek) hiçbir þey bulamadým. Demirden biri yüzük bile bulamadým1 dedi. Res
llah (s.a.v):
Ezberinde Kur'an'dan bir þey var mý?' diye sordu. Sahabi:
Ezberimde; þu sure ve þu sure var' dedi. Resuiullah (s.a.v):
Haydi git! Ezberindeki Kur'an (surelerini kadýna öðretmen) karþýlýðýnda o kadýný sana nika
du.[637]
Muhtasar þekildeki diðer bir rivayet ise þu þekildedir:
Peygamber (s.a.v), adama:
Demirden bir yüzük bile olsa (bulup o mehirle) evlen' buyurdu. [638]
Nesâî'nin konu ile ilgili rivayeti ise þu þekildedir:
Ben, Resulullah (s.a.v)'in yanýnda (bulunan) bir topluluðun içinde idim. Bir kadýn:
Ey Allah'ýn resulü! Bu kadýn, nefsini sana hibe etmiþtir. Sen, bu kadýn hakkýndaki görüþünü
' dedi.
Resulullah {s.a.v) susup hiçbir cevap vermedi. Kadýn tekrar ayaða kalkýp:
Ey Allah'ýn resulü! Bu kadýn, nefsini sana hibe etmiþtir. Sen, bu kadýn hakkýndaki görüþünü
di.
Bunun üzerine bir adam ayaða kalkýp:
Bu kadýný, benimle evlendir' dedi. Resulullah (s.a.v):
(Mehir olarak verecek) bir þeyin var mý?' diye sordu. Sahabi:
Hayýr, (yok)1 diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):
Git! Demirden bîr yüzük bile olsa (bulup getir)' buyurdu.
Sahabi, gidip (kadýna mehir olarak verecek bir þey) aradý. Sonra (hiçbir þey bulamadan dönü
eri) gelip:
Demirden bir yüzük bile olsa (mehir olarak verecek hiçbir þey) bulamadým' dedi. Resulullah
(s.a.v):
Ezberinde Kur'an'dan bir þey var mý?' diye sordu. Sahabi:
Evet! Þu ve þu sureler var' diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):
Ezberindeki Kuran (bu kadýna mehir olarak öðretmen karþýlýðýnda) seni bu kadýnla nikahladý
1. Düðün Yemeði
168. Abdullah ibn Abbâs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: Peygamber {s.a.v) þöyle buyurmak
adýr:
"Sizden birisi, hanýmiyla cinsel iliþkide bulunmak istediði zaman: 'Bismillah. AUahümme
cennibnâ's-þeytân ve cennibi's-sevtân1 (Allah'ýn ismiyle!'Allahým! Bizi þeytandan uzak eyle
ize vereceðin (çocuk)tan da þeytaný uzak eyle!) demiþ olsa, aralanndaki (bu birleþmeden do
onlara) bir çocuk verilecek olursa, [664] þeytan o çocuða hiçbir zaman zarar vermez.[665]
171. Abdullah ibn Abbâs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiþtir: "Peygamber (s.a.v), Meymûne ile
, ihramlý iken evlenmiþtir. [676]
Bu hadis(in bu þekildeki metnin)i, bir topluluk rivayet etmiþtir. Buhârî'nin rivayetinde
, Abdullah ibn Abbâs þöyle der:
Peygamber (s.a.v), Meymûne ile, Umretu'1-Kaza [677] sýrasýnda evlendi.[678]
Yine Buhârî'nin baþka bir rivayetinde, Abdullah ibn Abbâs þöyle der:
Peygamber (s.a.v), Meymûne ile, ihramlý iken Mekke'de evlendi. Ýhramdan çýktýktan sonra da
erdeðe girdi.[679] Meymûne, Mekke yakýnýndaki 'Þerif [680] (denilen) yerde vefat etti. [68
]
Ebu Dâvud der ki: Saîd ibnü'l-Müseyyeb dedi ki: "Abdullah ibn Abbâs, ti (Resulullah'm,) Me
ymûne ile ihramlý iken evlendiðifne dair rivayeti)nde yanýlmýþtýr. [682]
Nesâî'nin rivayetinde ise, Abdullah ibn Abbâs þöyle der;
ResuluIIah (s.a.v), Meymûne ile, ikisi de ihramlý olduklarý halde evlendi.[683]
Yine Nesâî'nin baþka bir rivayetinde, bahsermeksizin þöyle der:
Resulullah (s.a.v), ihramlý iken evlendi. [684]
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili diðer bir rivayeti þu þekildedir:
ResuluJlah fs.a.v), ihramlý iken evlendi. [685]
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili bir rivayetinde þu ilave yer almaktadýr:[686]
9. Bir Kadýnýn, Halasý Yada Teyzesiyle Ayný Nikah Altýnda Bulunmasýnýn Haram Kýlýnmasý
ONÝKÝNCÝ BÖLÜM
SÜT EMZÝRME BÖLÜMÜ [717]
1. Süt, Doðumun (Nesebin) Haram Kýlmakta Olduðu Her Þeyi Haram Kýlar.
ONÜÇÜNCÜ
TALAK (BOÞANMA) BÖLÜMÜ [733]
1. Yüce Allah'ýn, "Ey Peygamber! Sen, Hanýmlarýnýn Hoþnutluðunu Arayarak, Allah'ýn Sana Hel
Niçin (Kendine) Haram Kýlýyorsun? [734] Ayetinin Tefsiri
177. Zeyneb bint. Ebi Seleme'den rivayet edilmiþtir: Humeyd b. Nâfi1 der ki:
"Zeyneb, þu üç hadisi (bana) haber vermiþtir;
1. Zeyneb der ki: Babasý Ebu Süfyân ibn Harb öldüðü zaman Pey-gamber'in hanýmý Ümmü Habîbe'
iþtim. Derken Ümmü Habî-be, içerisinde "Halûk [770] ve "Sufre" denen (sarý renkte güzel) bi
u yada (içerisinde) baþka bir koku bulunan (kutuyu) istedi. Bu boyayý, cariyeye sürdü, son
a da yanaklarýna sürdü. Sonra da:
Vallahi, benim (süslenmek için) kokuya hiç ihtiyacým yok. Fakat ben, Resulullah (s.a.v)'
i minber üzerinde:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadýnýn, (kocasýndan baþka) bir ölü için (üç gün ve
a yas tutmasý helal deðildir. Yalnýz kadýnýn, kocasýnýn ölümü üzerine dört ay on gün yas t
ken iþittim.
2. Zeyneb der ki: Sonra (bir kere de,) erkek kardeþi öldüðü zaman Zeyneb bint. Cahþ'm yaný
rmiþtim. O da, bir koku isteyip ondan kendisine sürdü. Sonra da:
Dikkat edin! Vallahi, benim koku (sürünme)ye hiçbir ihtiyacým yoktur. Fakat ben, Resulul
lah (s.a.v)'i minber üzerinde:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadýnýn, (kocasýndan baþka bir) ölü için üç gün ve (
yas tutmasý helal deðildir. Yalnýz kadýnýn, kocasýnýn ölümü üzerine dört ay on gün yas tu
n iþittim.
3. Zeyneb der ki: Annem Ümmü Seleme'yi Þöyle derken iþittim: Bir kadýn, Resulullah (s.a.v)'
gelip:
Ey Allah'ýn resulü! Kýzýmýn kocasý öldü. Kendisinin de gözü aðrýyor. Bu durumda kýzýmýn gö
im?' diye sordu. Resulullah (s.a.v): Hayýr!' buyurdu.
Kadýn, iki yada üç defa bu isteðini tekrarladý. Resulullah (s.a.v), bunlarýn hepsinde de: '
ayýr!' diyordu. Sonra Resulullah (s.a.v):
Kocasý ölen kadýnýn iddeti, dört ay on gündür. Halbuki sizden birisi cahiliye döneminde (bi
eklerdi de) (deve) tezeðini yýlýn sonunda atardý' (ve böylece yastan çýkardý)" buyurdu.
(Bu hadisi, Zeyneb'den nakleden) Humeyd der ki: Zeyneb'e:
Bu, "(Deve) tezeðini yýlýn sonunda atardý" sözünden maksat nedir?' diye sordum. Zeyneb:
Cahiliyye döneminde kadýn, kocasý öldüðü zaman, küçük bir eve girer, en kötü elbiselerini g
eçinceye kadar, koku ve hiçbir þey sürünmezdi. (Böyle aðýr bir hapis hayatýný tamamladýktan
yanýna eþek yada koyun yada kuþ türünden bir hayvan getirilirdi. Kadýn (efsunlanýr gibi ke
sine getirilen) o hayvaný, vücuduna sürterdi. Kadýnýn (böyle vücudunu sürte sürte ezdiði)
llikle ölürdü.
Sonra kadýn, (o çirkin yerden) dýþarýya çýkardý. Bu defa kadýnýn eline, bir (deve) tezeði v
adýn, onu (fýrlatýp) atardý. (Bu törenden) sonra artýk kadýn, istediði kokuyu (sürünür) ve
yapardý' diye cevap verdi.
Ýmam Mâlik'e: "Tataddu bihi" ne demektir?' diye soruldu. Ýmam Malik:
Kadýn, (kendisine getirilen) o hayvaný vücuduna sürterdi' demektir, diye cevap verdi. [77
1]
Konu ile ilgili bir rivayette, Zeyneb þöyle der:
Ümmü Habîbe'nin bir yakýný ölmüþtü. Bunun üzerine Ümmü Habîbe, (içerisinde) "sufre" (denen
ku istedi. Sonra da onu kollarýna sürdü. [772] Sonra da;
Ben, bunu ancak, Resulullah (s.a.v)'i:
Allah'a ve alý i ret gününe iman eden bir kadýnýn, (kocasýndan baþka bir ölü için) üç (gün
a yas tutmasý helal deðildir. Yalnýz kadýnýn, kocasýnýn ölümü üzerine dört ay on gün yas t
] derken iþittiðim için yapýyorum' dedi,
Zeyneb, bu hadisi; annesi ile Peygamber (s.a.v)'in hanýmý Zeyneb'den yada Peygamber
(s.a.v)'in hanýmlanndan birinden naklen rivayet etmiþtir.[774]
Bu hadisfin bu þekildeki memin)i; Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud ile Nesâî rivayet etmiþtir.
Yine Buhârî ile Müslim, bu hadisi, Humeyd b. Nâfi'den, o da Zeyneb yoluyla Zeyneb'in ann
esi Ümmü Seleme'den naklen þöyle rivayet ermiþtir:
Bir kadýnýn kocasý ölmüþtü. (Kadýnýn yakýnlarý,) bu kadýnýn gözlerinin (aðrýmasýndan) endiþ
a.v)'e gelip kadýnýn gözlerine sürme çekme hususunda ondan izin istediler. Bunun üzerine R
lullah (s.a.v):
Gözüne sürme çekme! Sizden birisi, (cahiliye döneminde, kocasý Öldüðünde) en kötü elbisele
evinin en kötü yerinde (bir yýl) beklerdi. Bir yýl dolup (oradan) bir köpek geçtiðinde (bi
ayvan) tezeði at (m ak suretiyle iddet döneminden çýk)ardý. Dört ay on gün geçinceye kadar
e sürme çekmesin) buyurdu.[775]
Buhârî, bu hadise þu ilaveyi yapmýþtýr:
Humeyd der ki: Zeyneb bint. Ümmü Seleme'nin, Ümmü Habîbe'den naklen þöyle haber verdiðini i
Allah'a ve ahiret gününe iman eden Müslüman bîr kadýnýn, (kocasýndan baþka bir ölü için) ü
la yas tutmasý helal deðildir. Yalnýz kadýnýn, kocasýnýn ölümü üzerine dört ay on gün yas
6]
Yine Buhârî ile Müslim'in bir rivayetinde, Zeyneb þöyle der:
Ümmü Habîbe, babasýnýn ölüm haberi gelince, (yas tutmasýnýn üçüncü gününde) bir koku istedi
a sürdü. Sonra da:
Benim güzel (koku sürünmeye) ihtiyacým yok. Fakat ben, Resulullah (s.a.v)'i:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadýnýn, (kocasýndan baþka) bir ölü için üç (gün ve
la yas tutmasý helal deðildir. Yalnýz kadýnýn, kocasýnýn ölümü üzerine dört ay on gün yas
ken iþittim. [777]
Yine Buhârî ile Müslim'in konu ile ilgili baþka bir rivayeti þu þekildedir:
Þam'dan Ebu Süfyân'ýn ölüm haberi Medine'ye geldiðinin üçüncü günü (Ebu Süfyân'ýn kýzý olan
renkte bir koku) istedi. Bu kokuyu, yanaklarýna ve kollarýna sürdü. Sonra da:
Doðrusu ben, bu kokuyu (sürünmeye) muhtaç deðilim. Fakat ben, Peygamber (s.a.v)'i:
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadýnýn, (kocasýndan baþka) bir ölü için üç (gün ve
yas tutmasý helal deðildir. Yalnýz kadýnýn, kocasýnýn Ölümü üzerine dört ay on gün yas tu
n iþittim. [778]
Tirmizî ise, ilk (baþtaki) rivayeti; yýlýn sonunda" ifadesine kadar nakletmiþ, fakat Humey
d'in "(Deve) tezeðini atma" ile ilgili Zeyneb'e sorduðu soruya yer vermemiþtir. [779]
Nesâî ise sadece Ümmü Habîbe hadisi ile Ümmü Seleme hadisini [780] rivayet etmiþ, fakat ko
ilgili olaya yer vermemiþtir.
Yine Nesâî, Buhârî ile Müslim'in Ümmü Seleme'den naklettikleri rivayeti de nakletmiþtir. [7
Yine Nesâî'nÝn konu ile ilgili bir baþka rivayeti þu þekildedir:
Bir kadýn, kocasýnýn ölümü üzerine ölüm iddeti esnasýnda sürme çekip çekemeyeceðini, Ümmü S
rmuþtu. Bunun üzerine (Ümmü Seleme yada Ümmü Habîbe):
Peygamber (s.a.v)'e bir kadýn gelip bu hususu ona sormuþtu. Peygamber fs.a.v):
Sizden birisi, cahiliye döneminde, kocasý öldüðünde bir yýl (evinde) kalýr, sonra arkasýna
tezeðini arkasýna doðru atýp (böylece) yastan çýkardý. (Artýk kadýn için) iddet süresi, sa
dür. (Ýddet) süresi geçinceye kadar (sakýn gözüne sürme çekmesin)!1 buyurdu. [782]
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili Ümmü Seleme'den naklen yaptýðý bir diðer rivayeti ise þu þek
Kureyþ'ten bir kadýn, Resulullah (s.a.v)'e gelip ona:
Ey Allah'ýn resulü! Kýzýmýn gözü aðrýyor. (Gözüne) sürme çekebilir miyim?' dedi. Çünkü kýz
:
(Ölüm iddeti olarak,) dört ay on gün bekleyecek!' buyurdu. Daha sonra kadýn:
Gözlerinin bozulmasýndan korkuyorum' dedi. Resulullah (s.a.v):
Hayýr! Dört ay on gün (bekledikten sonra sürme çekebilir). Çünkü sizden birisi, cahiliye d
kocasýnýn (ölümü üzerine) bir yýl yas tutardý. Bir yýlýn sonunda (deve) tezeðini (arkasýna
ce) yastan çýkardý. [783]
Yine Nesâî'nin, Ümmü Seleme'den, buna benzer baþka kýsa rivayetleri de nakletmiþtir.[784]
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili diðer bir rivayetinde, Ebu Seleme þöyle der:
Evet! Sübey'a el-Eslemî, kocasýnýn Ölümünden yirmi 9ün sonra (çocuðunu) doðurdu. Resulullah
na evlenmesini emretti. Sübey'a ile evlenmek isteyenler arasýnda Ebu's-Senâbil'de vardý'
dedi.[798]
Yine Nesâî'nin konu ile ilgili baþka bir rivayeti þu þekildedir:
Ebu Hureyre, Abdullah ibn Abbâs ile Ebu Seleme ibn Abdurrahman, kocasý öldüðünde, çocuðunu
bir kadýnýn iddet müddeti konusunda müzakerede bulunuyorlardý. Abdullah ibn Abbâs:
Ýki iddetin uzun olaný kadar (iddet bekler)1 dedi. Ebu Seleme:
Hayýr! Çocuðunu doðurduðunda, (bir baþkasýyla) evlenmesi helaldir1 dedi. Ebu Hureyre, (Ebu
me'yi kastederek):
Ben de, kardeþim oðlu ile ayný (görüþte)yim' dedi.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.v)'in hanýmý Ümmü Seleme'ye (bir adam) gönderfip ona bu mesel
yi sord)ular. Ümmü Seleme:
Sübey'a el-Eslemî, kocasýnýn ölümünden kýsa bir müddet sonra (çocuðunu) doðurdu. Resulullah
hemen evlenip evi en enleyeceðinin) fetvasýný sordu. Resulullah (s.a.v)'de, ona, evlenm
esini emretti'dedi. [799]
Yine Nesâî'nin kýsa bir þekilde naklettiði bir rivayette, Ümmü Seleme þöyle der:
Sübey'a, kocasýnýn ölümünden birkaç gün sonra (çocuðunu) doðurdu. Resulullah (s.a.v), ona,
emretti. [800]
5. Üç Talakla Boþanan Bir Kadýnýn, Baþka Bir Kocayla Evlenmedikçe Ve (Yeni) Kocasý Onunla C
Ýliþkide Bulunmadýkça, Boþayan Kocasýna Helal Olmamasý
179. Hz. Aiþe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiþtir:
Adamýn biri, hanýmýný, üç talakla boþamýþtý. Kadýn da, (bir baþkasýyla) evlendi. (Daha son
cinsel iliþkide bulunmadan geri) boþadý. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v)'e; eski eþinin, b
kadýnla tekrar evlenip evlenemeyeceði soruldu. Peygamber (s.a.v):
Hayýr! Ýkinci kocasý onun balçýðýndan, birincinin tattýðý gibi tat-madýkça onunla evlen em
01] (Birinci rivayet)
Yine konu ile ilgili bir rivayette, Hz. Aiþe þöyle der:
Bir adam, hanýmýný, (üç talakla) boþamýþtý. Kadýn da, bir baþka erkekle evlendi. (Ýkinci ko
el iliþkide bulunmadan geri) boþadý. (Çünkü ikinci kocanýn erkeklik aleti, elbisenin) saça
kýk idi. Bu nedenle de arzu etmekte olduðu cinsel iliþkiden hiçbir þey elde edemedi. Çok ge
den kadýný boþadý. Bunun üzerine kadýn, Peygamber (s.a.v)'e gelip:
Ey Allah'ýn resulü! Birinci kocam, beni (üç talakla) boþadý. Ben de, bir baþka erkekle evle
m. (Bu ikinci kocam,) benimle gerdeðe girdi. Onun (erkeklik aleti,) ancak (elbisen
in) saçaðý gibi sarkýk idi. Dolayýsýyla da bana ancak bir defa yaklaþabildi. Fakat benden h
þey elde edemedi. Þimdi ben, ilk kocama helal olur muyum?' diye sordu. Resulullah (s
.a.v):
Ýkinci kocan, senin balçýðýndan, birincinin tattýðý gibi tatmadýk-ça, sen birinci kocana he
sýn' diye cevap verdi. [802] (Ýkinci rivayet)
Yine konu ile ilgili baþka bir rivayet ise þu þekildedir:
Rifâa el-Kurazî'nin hanýmý, Resulullah (s.a.v)'e gelip:
Ben, Rifâa'nýn (nikahý) altýnda idim. Beni (üç talakla) boþadý. Boþamayý da, (geri dönülmey
sin) yaptý. Ben de, Abdur-rahman ibnü'z-Zübeyr ile evlendim. (Fakat) onun (erkeklik al
eti,) elbisenin saçaðý gibi gevþek idi' dedi.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) gülümseyerek:
Rifâa'ya geri dönmek mi istiyorsun? Hayýr, sen ikinci kocanýn balçýðýný ve o da senin balçý
kocana) geri dönemezsin1 buyurdu. [803] (Üçüncü rivayet)
Konu ile ilgili bir rivayette ise, þu ilave yer almaktadýr:
Ebu Bekr, (o sýrada) Resulullah (s.a.v)'in yanýnda oturuyordu. Hâlid b. Saîd ibnü'I-As ise
, (içeriye girmek için) kapýda kendisine izin verilmesini bekliyordu. (Hâlid, kadýnýn, koc
fadelerini iþitince,) Ebu Bekr'e:
Ey Ebu Bekr! Bu kadýnýn, Resulullah (s.a.v)'in yanýnda apaçýk bir þekilde (neler konuþtuðun
miyor musun?' dedi. [804]
Yine bununla ilgili diðer bir rivayet ise þu þekikdedir:
(Halid, Ebu Bekr'e:) 'Bu kadýnýn, Resulullah (s.a.v)'in yanýnda apaçik bir þekilde konuþmak
an (niye) men etmiyorsun?' (dedi).
Resulullah (s.a.v) ise, gülümse metken [805] baþka bir þey yapmadý. [806]
Yine bu rivayetin içerisinde þu ifade de yer almaktadýr:
(Kadýn:) Ey Allah'ýn resulü! (Abdurrahman'ýn erkeklik aleti,) ancak (elbise) saçaðý sarkýk
dedi).
Kadýn, üstündeki elbiseden sarkan bir püskülü (elinde tutarak) sarkýklýðý (Resulullah'a) gö
7]
Bir rivayette ise, Rifâa, o kadýný, üç talakýn sonuna kadar boþadý" ifadesi yer almaktadýr
Bu hadisfin bu þekildeki metinlerin)i, Buhârî ile Müslim rivayet etmiþtir. Ebu Dâvud ile Ne
e, ilk (baþtaki) rivayeti nakletmiþtir. [809]
Tirmizî ile Nesâî ise, (bu hadisin) üçüncü rivayetini "(Ýkinci kocan,) senin balcaðýzýndan
desine kadar nakletmiþtir. [810]
Yine Nesâî, üçüncü rivayetin tamamýný da nakletmiþtir. [811]