You are on page 1of 16

Ücra 34

Ýki Aylýk Þiir Dergisi


Mart - Nisan 2010

ISSN: 1309-145X

Megalomanýn Üstüngörü Teknikleri insanlarýn nasýl görü körüne


yakayý ele verdiklerini arýza
sokçýkarcýlýðýn uzatýldýðý uslu büyüklük - zevkle izlerler!
kompleksinde de aðsal temelde balýk eti der narsist insanlar da herkese,
kablolarýn ucundaki soketten çok burnu büyük zayýfýna çalý çýrpýp
kiþinin kendisinden kaçýþ ve herkesi eleþtiren zaafla.
beðenmeyiþi vardýr,
[ermeye erimeye buzul] o halde beðenmeyen büyüklük denmeli
o kompleksinde olan hâlde katýlarýn sývýþmasý
cýzýrtý teknik ön kabul mü? sývýlar da insanlardýr sýyrýlmalý dört koldan
halbuki bunlarýn derinlik hesabýnýn bir çoðu
kiþi kendisinden rahatsýzlýk duymaktadýr, temeldeki hayatý kollamadan
vejetaryen-paranoya rahatsýzlýðý bastýrmaksa
bitkisel týnýdýr yetersiz hal bu ki:
kendisini olmak için istediði baklagiller, kiþiliklerin verdiði buðuyu
adýyla bir tutulan dert eden acýyý
þekilde görür ad olmayan. terli terane tatmamak için, Çok
bkz. her þey. size karþý ve çevresine çalýþmaya alýþmaya,
modem uyanýklýðýnda "bu konumdan seslenir" baþarýlý
sübyana yaslý ölüm. ölün. ölü. bir pozitif olmaya çalýþýrlar,

çok konuþabilir, yalanlar kusurumu kustum


modern diyemiyorum demeyene böð ile oldu sür ekli
dahi kararsýz hata, söyleyebilir böðürürken baþkalarýný kýstým
sadece boþluðu, erdemliði, dürüstlüðü, ardýþýk sýralarla titre eþikleri
fill in the bilenk imse her eksik týkýmý kusurlu gördüler,
iþaretli sevgisinin ucube aðýndan spazm sandýlar tekno-iyi diþler
insanlýðýn ne kadar yüce büklüm her aþýrý þekilci, protokolcü týkýrtýya
olduðunu anlatmaya çalýþýr bükülü sarýldým sapa
çok kibarca sallanan sopa,
anadolu seyredilirken davranýþlar üstünde aba, küs oldum
ekran karýncalarý gür ruhu
buðu tipler için kafa yorup kompleks kökün aþýrý karesi
þeyhin kerameti göz kurup hikmetin alt katý þüphecilik
- kendinden menkul denli eðri kuþkuculuk altýna kara karýþýk,
deðildi, derler psikolojide çok alýnganlýk parabolün yazgýsý
davranýþlarý da kudreti kadar
aletleri kullandýkça konuþtukça uçuklaþýyor kök
temel bir kuraldýr kol bir insan, ben diyene kiþinin temeldeki
hep dölüm azýmsýyor uzuvlarýn sokçýkarýný, meramýnýn karesi yapýþýyor
hep ben iyiyim, doðruyum, dürüstüm, emilip yetersiz meramýnýn
maddeye uzanmak yetmiyor arkasýnda güvensiz yaþýyor
büyük insaným diyorsa toz
yutan, olmanýn ayrý acýlýðý bolluk devrindeyiz boðuk
-tersini algýlayýn cebelli kiþiliði ele verir týnýlar.

psikoloji bilen kolbüken eðiyor doksasýný


- insanlar bu noksanýný
keyfekeder demiyor; üstünleniyor Murat ÜSTÜBAL
ÞÝÝR DÝLÝNÝN BÝLEÞENLERÝ (II)
Ýsmail Mert BAÞAT

Ücra'nýn 32. sayýsýnda, þiir dilinin bileþenleri olarak görsellik, arayýþý ile anlamsýzlýk yargýsý birbirine dolanmaktadýr.
devinim, zaman-öte'lik, ritim ve boþluk'tan sözetmiþ ve Çünkü rasyonel akýl anlam kuruluþunu bir anlam
bunlarýn ilk dördüne, gelecek yazýlarda sürdürülüp- baðýþlamaya ve onu sabitlemeye, bir tanýma nesnesi
geliþtirilmek üzere birer girizgâhta bulunmuþtum. Bu sayýda kýlmaya, bir “adlandýrmaya” indirgediðinde, logos bunu
ise, “boþluk” için birkaç fragman halinde bir baþlangýç ancak ölçümlemeler, benzeþtirmeler, sýnýflandýrmalar,
yapýyorum. çýkarsamalar ve atfetmeler yoluyla, ne varsa o olan
stokunun ardýþýklýk ve hiyerarþilerine dayanarak yapmaya
Boþluk çalýþýr. Aradýðý düz anlam beliremediðinde ve adlandýrmada
bulunamadýðýnda ise onu ya “absurd”ün torbasýna, ya da
Boþ küme, sýnýrsýz olasýlýklar küme'sidir. “metafizik” dünyaya süpürerek, ondan kurtulur.
Boþluk, belirginleþtikçe kendisini önemsetir. Boþlukta Nesneler anlam içermezler; anlam, toplumsallýk içinde
sýnýrsýzca olasýlýk kýmýldanmakta, fakat hiçbiri örgülenen, kendiliðimiz içinde ideolojik, duyusal ve
seçilememekte ve adlandýrýlamamaktadýr. Dolu olan ise, düþünsel kýrýnýmlara uðrayarak içrekleþen baðlamlar içinde
doldurulamayandýr; mevcut bulunana dahil ve akla içrektir. ve ancak beynin diyalektik bütünlüðünün süreçlerinden
Boþluk ile karþýlaþtýðýnda akýl þaþýrýr ve boþluðu doldurma geçerken kurulabilir. Bu diyalektik bütünlük adýna logos'a
gereksinimi ile tutuþur. Çünkü ilksel dünyadan bu yana itirazý, imgelem üstlenir. Ýmgelem, boþluðu kapatmak
temel itkiler kendilerini daim kýlmak adýna bilinmezi bilinire yerine, döküntülerden de temizleyerek onu açar; çünkü
çevirmenin kýþkýrtýcýsý olmuþlar ve geliþtirdikleri insiyak, imgelemin sardýðý boþluk, ayný zamanda olduðu-kadar-
tasarým gücünü ve hakikati arama yeteneðini beslemiþtir. olanýn (görünür-olanýn) da geri-çaðýrýldýðý boþluktur. Anlam,
Bilmek-anlamak-tutum geliþtirmek adýna yürütülen hakikat Bachelard'ýn anlatýmýyla, “gerçeklik üç boyutlu bir uzamda
arayýþý rasyonel düþüncenin kanallarýný aça aça ilerler; bulunduðundan, elbette üç boyutlu bir uzamda yeniden
tasarlamak ise ayartýlma ve arzu ile donanmýþtýr ve üretilerek” kurulacaktýr; boþluk, imgelemin çok boyutlu
imgelemin cangýlýnda malzemelerini aramaya koyulur, dilinin katdeceði ve gösterilen'in (henüz) bulunmadýðý
imgelerle ve fantazmalarla beslenir. Çünkü nesnelerle boþluktur. Nesnelerin, logosun tek boyutlu dili tarafýndan
konuþa konuþa geliþen akýl dili, boþlukla iletiþim kucaklanamayan o çok boyutlu dilleri, imgelemin çok
kuramadýðýnda ona yalnýzca imgelemin dili el verebilir: boyutlu görsel dili tarafýndan bu boþlukta karþýlanacaktýr:
boþluðun dilini, yalnýz kendi kendisiyle konuþabilen bir dil Yeni, görülmedik, bilinmedik olana yer açma. Doðuma ve
anlayabilir. Rasyonel aklýn dili, aklýn sýnýrlarýndan ikizlenmelere hazýrlýk. Zamanda ve mekânda açýlan bir
sözederken imgelem, edinilmiþ tüm bir hazineyi kendi yarýk ama ayný zamanda tüm zamanlarý ve mekânlarý
yapýlanmasýnýn iþliðinde iþleyerek kendi dilini üretir, sýnýr- buluþturacak bir düðüm için açýlan vadi.
öte'ye taþar ve taþýrýr. Þiirin metafiziði de buradan köklenir. *
Boþluk, olasýlýk çoðulluðunun anlamlandýrma çoðulluðuna Rasyonel aklýn bizi uyumlu, sonuçta itaatkâr kýlmaya
dönüþtüðü, içerisi ve dýþarýsý ayrýmýnýn aþýldýðý, imgelemin koþullayýp-kandýrdýðý söylemin akan düzeninde þiir
dilince örgülenen bir sarmalda zaptedilir. Öyleyse þiirdeki üzerinden beliren boþluk, rasyonel düþüncenin þaþýrtýya
boþluklar, gidimli dilin parçalanmasý ve onda gedikler uðradýðý; logos'un “önermeleri tam da birbirine
açýlmasý gibi güdülmüþ bir amaç nedeniyle deðildir. baðlanacakken” ayrýþýverdiði ve birden özgür kaldýðýmýz bir
Ýmgelemin dili kendini, ardýþýk dilin malzemeleri arasýndan mekânsýzlýk oluþturur. Bu boþluk, Heidegger'gil bir anlatýþ
ancak böyle gösterebildiði, boþluðu dolayýmlayarak kendini ile, bir aþkýnlýk kapýsýdýr; tarih yükünün, geleneðin,
yine boþluktan gösterebildiði içindir. Baþka bir anlatýmla, zamansallýðýn askýya alýnýp uzaklaþtýrýldýðý bu “boþalma”,
þiirin sözcük aralarýnda nefes alabiliyor olmasý, onun imgelemin sakýnýmsýz, küstahça ve ýþýk hýzýnda dolanacaðý,
“boþluk kuruculuðu” deðil, kendisini ifade ediþinin (kendi özgür kýlýnmýþ bir uzamdýr. Ki bu, zamansallýk kadar
varlýðýný duyuran kendi dilinin), varlýk fosilleri taþýyan zihnin mekânsallýðýn da silinip-iptal edilmesi ile bir ve ayný þey
kendi malzemelerine otonomi bahþetmesinin zorunlu demek olur.
kaosundan bir takýmyýldýz kurabilmesi, kendi kendisine að *
savurarak boþluktan kendisini çekip-çýkartmasýdýr. Boþluk, “doldurulacak” olmaktan öte, “katedilecek” bir
* uzamsallýktýr. Katedilecek'tir, çünkü boþluk Blanchot'nun
Boþluk, mevcudun sýnýrýnda açýlan bir gediktir. sözcüklerini kullanacak olursak- “her þeyin-her türlü sözün-
Rasyonel aklýn dili ile, nesnelerin dili arasýndaki boþluk, yok olacaðý” bir saydamlýk ise ve “saydamlýk eðer her türlü
logos'ta bedenlenen boþluktur. Logos bu boþluðu kendi geçiþin en aþýlmazý” ise.. Hakikat, ancak bu katediþ
yöntemleri ve kendi tanýdýk malzemeleri ile kapatmaya, sürecinde belirebilir. Hakikatin (hakikat usullerinin) bir rejimi
Ranciére'nin sözcükleri ile “hiçbir ölü zaman, hiçbir boþ varsa, bu ancak zihinsel çoklu diyalektiklerin akýþlarý içinde
mekân” býrakmamaya, gidimli ve iktidarsal dilin yolunu iþlerken kurulabilen bir rejimdir; Kemal Özer'in sözcüklerini
düzlemeye çalýþýr. Anlamlandýrma süreci, anlamanýn ipini ödünç alýrsak, “yola çýkýldýðýnda yolun da söyleyeceði
logosun kendi limanýna baðlayývermenin telaþlý rutinine vardýr”. Hakikatin belirmesinin tek yolu, yerleþik bilgide
teslim edilir. Bu durumda 'ufka kaçan' ile 'baðlanan', bir hakikatin açacaðý çatlaktýr, delinmedir, boþluktur. Hakikat /
nedensellik totolojisinde patinaj yapmaya koyulurlar; anlam þiirsel hakikat, yerleþik olaný ötelerken saðladýðý boþlukta ve
bu boþluðun saðladýðý olanakla görülebilir (ve gösterilebilir). ÞÝMDÝ AHBARLA TEFSÝR
Boþluk, ordinal / hiyerarþik varlýklar þemasýnýn, YEÞERMÝÞ TEBEÞÝRLE
kutsanmýþlýklarýn, kanonik adlarýn, eklemlendirmelerin,
kiplerin, kodlarýn ve elbette dil oyunlarýnýn ve fetiþizminin-
YOLUK TÝRÞEYE DAÝR
paranteze alýndýðý, bu nedenle de varolanlarýn dýþýnda bir
Karasý beyaz tahta, geç gösterdi ziftini
var olanýn, þey'lerin dýþýnda bir þey'in, çokluk olarak bir
þey'in olabilirliðine açýlan bir olanak sunar. Politermik kesitlerde, yoðun sise uyumlu karaltýlar
izlendi.
Boþluk, istikrarýn istikrarsýzlaþtýrýlmasýdýr.
Þiir dilinin bileþeni olarak boþluk, bilimin (matheme / «Ana yurt ablukada, gök yurdusu daraldý» diyen
uzamsal geometri), aþk'ýn (iki'nin ikizleniþinin) ve politik mavi çocuklar, iðnenin deliðinden kýrk çemberle
olanýn (özgürleþmenin ve çokluðun), þiirin kimyasýna / geçtiler.
simyasýna dökülüp-karýþabileceði yarýklardýr. Ve ayný
yarýklar, nesnelerle olan karþýlaþmalarýmýzdan üreyip- Yüzer gezer amfide, doðu kanadýnda çayýrýn,
devþirilen o ham nesne-imge'ler ile fantazma'larýn da manendi duyulmamýþ bir çatýþký gözlendi:
birbirleri içinden geçerek ve birbirlerine sarýnarak zihinsel- Rical’de ric’at, nisvan’da savlet!
imge' lere dönüþecekleri boþluklardýr. Ki,bunlarýn
düþünceye (düþüncesini düþünen düþünceye) ve Eril diþil dýþçýlar, Tîçýr Tom’a söz kesip
metafiziðe (mikro ve makro kozmoslara taþmaya kalkýþan; Lisans üstü menüde Ohaa! Yo! yu seçtiler
düþüncesi kendi nesnesi olmaktan uzak duran düþünceye)
olan dolayýmlamalarý, türevsel olarak ve yine ayný boþluk Dev çörkünün þiþinde çekile çevrile sayýldý
içinde dolayýmlanmakta bulunan zihinsel/görsel dilin, kanatsýzlar. Müennesle müzekker teker
kurulmakta bulunan þiirin diline kendi kuvvet alaný ve teker budandý. Meþk etmeyenler yandý!
vektörleri ile eklentilenmesi ve þiir dilinin kuruluþuna Böyle günler yaþandý mütareke sonrasý.
katýlmalarýyla sonuçlanýr. Bu sayededir ki bilim, aþk, politika, Çopranýn kuklasýyla çimenlerin baklasý,
felsefe, eleþtirel (otaya konulaný, var'ý sorgulayan) düþünce, otluktan kot kaldýrýp kýrk gün ders dinlediler.
Eþ güdümlü eksperler, mahmuzla þap kýrdýlar
metafizik (“boþluða bakma cesaretini gösteren”, ona sorular
buluþkan kumrulara. Otokton çergecinin Dev
soran) düþünce, hep birlikte þiirin çok boyutlu geometrik
Þapýrtý’sý dindi. Eli, dili burulmuþ bir yas
mimarisine, onun fonundan yansýyacak ve söylemin
sindi otlaða.
düzeninden kendilerini kurtarmýþ olan fasatlarýný da
sunarlar Uzun bir hedonizmin þerrinden halâs olup
* etfal ile kevahil, lüpçü karmasý dahil
Þiirdeki susku'lar, boþluk yaratmaz ama boþluk, susku için þimdi gýrtlak gýrtlaða.
de bir olanaktýr. Susku, boþluðun saðladýðý rahim karþýsýnda
sakýnýmlý bir geri çekilme ve alýmlayýcýya sunulmuþ meraklý
bir bekleyiþ olarak görülebilir mi? Blanchot'nun Mehmet Mümtaz TUZCU
tümcelerinde, bunun yanýtý var gibi. “Boþluk olmadan dile
gelemeyen sözler”i iþaretleyen Blanchot, susku için ekliyor:
“ Sessizlik ile sessizlik arasýnda, deðiþ tokuþ edilen söz; “…rasyonel olduklarý kabul edilmiþ amaçlara duyulan
suçsuz mýrýldanma.”; “Sözün bocaladýðý yer: sessizliðin akýldýþý sadakatten bizi koruyacak (Gözetim-4)'ün uç
rahatlamasýna baþvurmadan, dilsizlikten bize geri dönen kavrayýþlarýný daha ziyade þiir alanýnda ya da çok özel
söz.” Jean-Luc Nancy de, boþluðun kendisi olmayan felsefi düþünümlerde bulacaðýz. Bu kavrayýþlar, düþünen
suskuyu bir “kesinti” olarak görürsek, onu olumluyor: varlýðýn birdenbire düþünmesine þaþýrdýðý boþluk
“Kesinti bize bir þey býrakýr ve bizi baþka bir þey için serbest zamanlarýnda ortaya çýkar. Bu anlarda, derinliklerden artýk
býrakýr, ya da baþka bir þeye býrakýr.” hiçbir þeyin çýkmadýðý, hiçbir þeyin dürtücü olmadýðý,
* kökenlerden gelen bir yazgýnýn artýk hiçbir þeyi belirlemediði
Tadýmlýk, üç kýsa alýntý: izlenimi hakimdir. Öyle görünüyor ki, bir doðum öðretisi ele
alýnmalýdýr. abç-imb”
“Peki, boþluk nedir? Hiçbir þeyin bulunmadýðý, ama bir þeyin G. Bachelard
olmasý gerektiði ya da olabileceði yer boþtur: Demek ki,
boþluk bir kapasitenin ifadesidir.” _______
_____

L. Feuerbach Kaynakça
Alain Badiou; Sonsuz Düþünce; ç. Iþýk Ergüden-Tuncay Birkan; Metis Y.; 2006
“Dolu(luk) kötü bir biçimdir ve öznel olarak anýlar demektir, Ýst.
Bahadýr Gülmez; Roland Barthes; Kýrmýzý Y.; 2008 Ýst.
nevrotik açýdan yineleme, toplumsal açýdan da François Zourabichvili; Deleuze: Bir Olay Felsefesi; ç. Aziz Ufuk Kýlýç; Baðlam
basmakalýplýk (bizimki gibi kitle kültüründe yeþerir) Y.;2008 Ýst.
demektir. Oysa, boþ(luk), bir yokluk (bedenin, þeylerin, Gaston Bachelard; Uygulamalý Akýlcýlýk; ç. Emine Sarýkartal; Ýthaki Y.; 2009 Ýst.
Hüsamettin Çetinkaya; “Gibi”; Edebiyat ve Eleþtiri; S. 9; l995 Ýzm.
duygularýn, sözcüklerin yani hiçbir þey'in) görüntüsü olarak Ýsmail Mert Baþat; “Þiirin Köklerine Yolculuklar”, yazý dizisi; Akatalpa; S. 109-
anlaþýlmamalýdýr. Boþ(luk) daha çok yeni olandýr, yeni 120; 2009 Bursa
Jacques Ranciére; Uyuþmazlýk; ç. Hakký Hünler; Ara-lýk Y.; 2005 izm.
olanýn geri dönüþüdür (yani yinelemenin tersi); dünyanýn Jean-Luc Nancy; Özgürlük Deneyimi; ç. Aziz Ufuk Kýlýç, Ara-lýk Y.; 2006 Ýzm.
kendi-kararlýlýðýdýr.” Maurice Blanchot; Öteye adým Yok ötesi; ç. Nami Baþer; Ayrýntý Y.; 2000 Ýst.
R. Barthes Octavia Paz; Çamurdan Doðanlar; ç. Kemal Atakay; 1996 Ýst.
MORFOGEN

ülkemiz granitli tümsekler üzerinde uzanýr mý


kelime tekrarlarýmda da kapsamlar ormanlar alýrdým
yaygýn elim kadar yalýn toplu renkli bir zamir olacaðým
aruz misyonerlerine insaný açýklatamadým
ordu dinamiðinizi fonksiyon hükümetinizi yörünge açýklar
ilkmadde sýkýntýsý çekeceksiniz
yetkin varlýk genellikle yevmi þemsi yer öðle yemeðinde
yetimane bir halim vardýr
birine kýzgýnlýkla söylenen sözleri birisi unutmaz
üreme evresine ulaþtýk
ne var ki insan ruhunda bu bölmelere tekabül eden salçalar yoktur
henüz bunlarýn düzeyine ulaþamamýþtýk
jnana karman hatha darsana yoga sutra
gözümün iç açýsý hizasýnda açýlacaksýn
yastýk taþýmý ýslak tut ýslatan üst dýþ kiþilerdensin
iki küçük delik yaþýmý toplar
toynaklýlarýn medeniyetinde ballýbabagiller varmýþ
beni dini ilkelerle baðdaþtýrma denemelerine lütfen giriþmeyin
müstahkem köyün ilkel halklar müzesinde halýyým ben
bu yeni devlete hemen inandýlar
yazdýðým lirik þiirlerden bugüne ancak ender bölümler kalacak
öldürülmemek için haklarýmý ona devrettiðim sýrada öldürüldüm
tahtadan velodromlarý yalamayý severim
yargýlarýmýn gerçek deðeri konusunda þüphem yok
çünkü üzerimde yaþadýnýz
hükümet merkezinden alýndýðýnýzý bildiren kaynaklar var
depolara baskýnlar yaparak müsebbib olamazdým
imza atamam parmak basamam kýrmýzý renkli maddemi akýtabilirim
ses yeteneðinden baþka zekan ve güzelliðin ile
çaðýnýn en büyüleyici perde sýkýþtýrýcýlarýndan idin
halifelikle saltanatý birleþtirmek amacýyla hademeyle ittifak kurdum
muasýr deðil aradýðým kelime muasere mi olabilirdi ama deðil
muasat evet muasat yani isyan yani baþkaldýrma
içmeye baþladým kendimi teorilerden vazgeçmeye adadým
orada gizli bir muhalefet hareketi kurdum
iç ve dýþ düþmanlarla sarsýlan devlet sikimde de deðildi
adý geçen musa mucizelerin benzerlerini bisikletle yolladý
931 sayýlý iþ kanununun sülüs ve nesih yazýlarýnda usta olacaðým
þu halde ayný gecenin belirtilerinin basit listesini yapmaktan çok
tek temel biçim benimseyerek kurallar aracýlýðýyla onun öbür
biçimlerini türetme yoluna da gidebilirim
bu temel biçim ya gecelerden birinin içinde mevcut olanlardan biridir
veya daha soyut bir biçim olabilir
hatta bu temel biçim bazen hiç söylenmemiþ parçalarý da kapsayabilir
böylece bu unsurlarýn temel biçimde bulunduðunu varsayarak
gramere birlik ve yalýnlýk kazandýrmýþ oluyorum
gerçekten ben titreme düzeyimden baðýmsýz
bu düzeyle gece arasýnda yer alan ayrý bir gece görüþünün
savunulmasý gerektiðini gösterdim

Nazmi Cihan BEKEN


Ebrar

1/

geçmiþi elemiþ, kurallarýný kaldýrýp duvara asmýþ


yaþlý iskele, sýrlarýný tahtalarýn arasýndan
suya atmýþ: sessizliðin güvenli ritmi inip kalkýyor
göðsünde ahbap dalgalarýn;

--önce s e s s i z lik vardýr. adýmdan önce, yola çýkmaktan,


varmaktan, yolda olmaktan önce; harften, dilden, sesten,
(KÜN! = OM!)'dan önce, insandan önce sessizlik vardýr.
hak'lýdýr; tamýn yar'ýsý: ortaya yakýn, uca uzak. algýdan hýzlý
giderse, anlamý algýya baðlar. akson aðýnda beyinden
harfe, harften sözcüðe, sözcükten düþe, düþten imgeye
sýçrar;

:S E S S Ý Z L Ý K Ý Z B I R A K M A Z--

ÝKÝ ÞÝÝR Mitat


2/

neredeyse ay doðacak; mehtap uzun, kadife


eteklerini savurarak soðuk sularda salýnacak:
beklentileri ertelenmekten önemini yitirmiþ
kýrýk yýllýk aþk!!!

--yaþamdan çýkarýlan kalýn algýlarýn ve tine iz düþen


inceliðin karekökü b e k l e n t i: zihnin sirküler
hareketleri, aklýn, düþüncenin, egonun, süperegonun
kýlavuz kargalýðýnda, saðdan sola, soldan saða sirkadyen
ritm! geçmiþ ve geleceðin hamaðýnda sallanýrken aldýrmaz
ne yola, ne yolcuya…

:B E K L E N T Ý B A Ð L A N M A Z--

3/

üþüdü mü, lodostan mý, iliklerine dek ürperdi


yumuk ayaklar yürürken belkemiðinde;
teslimiyet mi, huzur mu, ne bu arzusuz
dikkat, habibi hiç kirpiksiz izleyen?

--dikkat görür nesneleri: henüz yüzünü yýkamadan dolanýr


kaldýrýmlarý, topraðý, aðaç kabuklarýný, bulutlarý yerli
yerine koyar: b a k ý l a n deðil, g ö r ü l e n var olur!!!
çiçekle renginin, denizle serinliðin, beyinle zihnin, iki
düþünce dalgasý arasýndaki kutsal boþluk! bilincin
týrmandýðý son basamak! düþünce esaretinden sýyrýlmýþ
farkýndalýk! saf dikkat!!!

:D Ý K K A T T A N R I D I R--

Hilal KARAHAN
SEMPTOMATÝK ÞÝÝR
Murat ÜSTÜBAL

Esse= percipi 'den esse= non-percipi'ye dönüþlü olarak etkilenebilir bir þey gelenek. Etkilenebilir
ve üretilebilir bir þey. Her tarihsel kopuþ yeni bir
Tarih öznelerin belli bir dönemde ve atmosferde
gösterenin kuruluþuyla geri dönüþlü olarak geleneði
ürettikleri deðerler yekününün bileþkesidir demeyi çok
etkileyip deðiþtirir, geçmiþin anlatýmýný yeniden
isterdik ama tam olarak öyle deðil. Tarih kimi kez
þekillendirir. Sözgelimi biz Ýkinci Yeni'yi aþtýðýmýzý
özneler yumaðýndan bir saçak-deðerin baskýnlaþýp o
söylediðimizde, bugünün deðerleriyle oluþmuþ yeni bir
saçak-deðer tarafýndan oluþturulan da bir mefhum.
gösteren üzerinden Ýkinci Yeni'yi aþtýðýmýzý
Artýk biliyoruz ki tarihin bir semboller evreni var hakim
söylüyoruzdur. Bugünün deðerlerini oluþturan þey ise
özneler (ya da bir bileþke) tarafýndan deðer üretimiyle
semptomlardýr Lacan'ýn deyiþiyle. Semptom, bir
oluþturulmuþ. Tarihin ilerlemesi dediðimiz hadise de bu
hastalýðýn belirtileridir. Sadece o hastaya ve hastalýða
semboller evreninin ilerleyiþidir. Toplumsal bilinçaltýnda
özgü olan. Bunu kendi alanýmýza uyarlayacak olursak,
gömülü olan bu semboller öznelerin kendi
her öznenin kendi biricikliði kendi semptomlarýný üretir.
bilinçaltlarýnda yeniden otantik bir þekilde üretilirler.
Özneleri birbirlerinden ayrýþtýran nedir peki?
Özne varlýðý duyumsayýþ þeklini yeniden gözden
geçirir, fantazi üretir. Bu fantazilerin gerçekliðe katkýsý Özne davranýþlarýnýn homojenleþmesini engelleyen
nedir diye sorduðumuzda fantazinin içeriðini öznenin önündeki malzemeyi yorumlayýþýdýr. Öznenin
ilgilendiren bir süreçtir bu demek lazým. yorumu aslýnda bir yanlýþ-tanýmadýr diyor Lacan. Her
özne yanlýþ-tanýma üzerinden kendi gerçekliðini üretir
Aslýnda, temelde modernizm kendi özne
ya da yaratýr. Yanlýþ-tanýmayý oluþturan þey, öznenin
konumlanmalarýný ürettiðinden beri o konumlanýþlarýn
varlýðý gözden kaçýrýþý; önünde duran herhangi bir tür
bir hakimiyet alaný oluþturmalarýný da engelleyemedi.
varlýðý eksik algýlayýþýdýr. Varlýk, algýlanmýþ bir þey
Hakim alanlar belli bir dizge etrafýnda örülü mantýk
olmaktan algýlanamaz bir þeye doðru hareket eder
sistemlerini oluþturdu. O mantýk sistemleri de olay
özne halleri tarafýndan. Varlýk algýlanabilirliðin söz
örüntülerini kendi anlayýþlarý etrafýnda yorumlayýp
konusu olmadýðý yani esse=non-percipi durumunda
kodladý. Ýþte tarih ve etik dediðimiz hadise de böyle
kaldýðýnda bilinçaltý tarafýndan üretilen fantazi,
oluþtu farklý bir okumayý izlediðimizde. Postmodernizm
yorumlanma ediminden uzak durur. Semptom ise
tam da bu noktada modern humanistik özneye karþý
yorumlananýn öncülüdür ve fantaziyi aþýrýlaþtýrmadan
çýktý, humanistik özneye ait deðer ve mantýk
dizgenin dünyasýnda tutar. Þiir de semptomlarýn bir
sistemlerinin ürettiði her türlü kültürel dizgeyi deforme
aktivasyonudur, sahip olduðu tüm belirtileri, iþaretleri,
etmeye soyundu. Soyundu derken soyut bir özneden
izleri fantaziyi bir þekilde bir konumda durdurmak için
veya varlýktan bahsetmiyoruz, tam da humanistik
kullanýr. Ýþte, semptomlarýn belli bir niyet ve keyfiyetle
öznenin içinden çýkan öznelerin hamleleriyle oluþtu bu;
oluþturduklarý belli bir anlamdýrma alanýna sinthome
kimileri bunu yapýbozum üzerinden yaptýlar, kimileri ise
demiþ Lacan. Þiir semptomlarla kurulurken
bunu humanizmanýn bilgi biçimlerine saldýrarak
sinthome'un alanýna dönüþür. Elimizdeki semptomlarla
yaptýlar. Ama postmodernizmin serpildiði sancýlý
oluþturduðumuz her þiir ya da þiirsel, yorumlanabilir
dönemlerin hemen baþýnda hiç de postmodern gibi
olmasýyla sinthome'un alanýný oluþturur. Dolayýsýyla
görünmeyen ama bu özne konumlarýný tartýþan önemli
keyfiyetin oluþturduðu her iz bir anlamda yorumlanabilir
düþünceler ortaya atýldý; bunlardan biri Lacan'a ait.
olandýr. Her þiirsel yapý yorumlanmanýn alanýna
Lacan temelde Freud'un genel psikanaliz nosyonuna
sinthome alanýna aittir. Þiir yazmamýzýn nedeni
karþý çýktý, rüyalarýn ve bilinçaltýnýn ortak deðerlerinin
keyfiyetin aþkýnlaþmasýný ve Lacan'ýn artý-deðer gibi
yerine her öznenin otantik bir þekilde fantazi ürettiðini
gördüðü artý-keyif'in fetiþ oluþturma yoluyla tahakküm
iddia etti. Toplumsal bilinçaltýnýn ise bu fantazilerden
kurmasýný önlemektir. Þiir, tüketim fazlasýnýn ve haz
güç ve enerji aldýðýný savundu. Bu fantezilerin
adýna oluþan tüketim fazlasýnýn týpký faþizmlerdeki gibi
toplumsallýða etkisi nasýl olmaktadýr peki? Toplumsal
sapkýn bir keyif olarak ortaya çýkmasýný engeller. Fakat
gerçeðe veya hemen ardýndaki büyük-anlatýya?
þiirin statikleþen bir biçimi de artý- keyfin birikmesine yol
açar, artýk fetiþ þiir deriz biz buna. Fetiþ þiirden
Biz gelenek dediðimiz þeyi yekpare olarak algýlarýz;
vazgeçmemizin nedeni keyfin yaratým yoluyla
oysa gelenek bir çok küçük-anlatý'dan oluþmuþ
tüketilmesinin imkansýzlaþmasýnýn semptomlarýyla
kozmopolit bir yapý. Üstelik, retrospektif yani geri
karþý karþýya kalmamýzdýr. Semptomlarýn akýþkan bir DOLAN IR DOLAN
yaratým yoluyla yeniden keyfiyet hali içinde üretilebilir
olmasý semptom'un sinthome'a dönüþtürülmesi Þiirle iþlenmiþ mabetlerin
anlamýna gelir. Sinthome hali hemen þiirsel Mihrabýdýr yalnýzlýk
anlamlandýrma süreçlerini de eþzamanlý harekete Kaybolmayayým diye tutunduðum
geçirir. Sinthome'un gösteren evreninin oluþmasý ve Ýpin ucundan baþlar uzak
diðer sinthome gösterenleri ile baðlamsallaþarak Dibe çöken ne varsa
bütünlenmesi ile meydana gelen büyük-gösteren, geri- Çalkalayan bizi
dönüþlerle etkide bulunduðu geleneði geri dönüþsüz Dibe çöken ne varsa
olarak deðiþtirmiþ olur. Adýný bilmediðimiz oyuncak
Ýçli bir tenhalýða çaðýrýr
Sözgelimi, görsel þiir de artý-keyif'in tüketilememesinin
ve geleneksel dizeli sesli þiirsellerin fetiþleþmesinin bir Nelerse tortusu
Dünyadan vareste mezarlýklarýn
tepkisi olarak okunabilir. Bu anlamda, görsel þiir bu
Akustik sükunetlerin
konvansiyona karþý elindeki görsel semptomlarý
Umacý kuytularýn
fantazinin derin kuyusunda anlamlandýrmaya çalýþýr ve
Eðilip bakacaklar yüzümüze
sinthome alanlarýný oluþturur. Fantazinin dizgesiz ve
Gün eðilip bakacak
anlamsýz evreninde elimizdeki görsel (veya deðil) iz ve Sahi
belirtilerin etkileþmesi bir yandan, diðer yandan ise o Bu eller 'bende' mi kalacak
yoðunluktan anlamlý sinthomik yapýlarýn ortaya çýkýþý Ödüllü kýsa bir film gibi bu isimler
görsel þiirin macerasý olmuþtur. Bu etkinliðin Gibi yaþamak
doðurduðu sonuç þiir geleneðinde nasýl bir deðiþime Gibi dokunduðum kuklalardan sonra
neden olmuþtur? Henüz çok berrak deðil ama bu
gösteren statik imgeyi imaja ve ikonik görüntüye Tarihi bir kapýdan girer 'gibi'
indirgeyerek yok etti. Böyle bir iþlevi oldu en azýndan Eðilerek ve saygýyla
görsel þiirin. Alnýmýza payanda ettiðimiz secdeler
Uladýk uladýk da dualarý göðe
Þurasý bir gerçek ki, semptomlarýn peþindeki þiir, Bulamadýk, nerede
semptomlarýn gösterdiði, gizli gizli dile getirdiði Elimiz deðdi
geleceðin þiirinin geçmiþ þiire etkileri üzerine olan Kor…
muhtemel bazý kehanetleri de barýndýrýr özünde.
Kýsaca yarýn artýk bugün deðil dündür þeklinde O gece: tedirginlik
açýklayabileceðimiz bir durum bu. Biz, þiirin sunduðu O gece, yüksek sorulardan sarktý diye
Zarflarý, mektuplarý
semptomlara bakarak yarýnýn geçmiþ þiir üzerine olan
Kesilirken bir çocuk
dönüþtürücü iþlevlerini bilme konusunda da mesafe kat
-Göðekesilirken-
edebiliriz anlamýna gelir bu söylediklerimiz.
Dolanýr avuçlarýmda akýþ,
kan,
Yine, ayný zamanda, tüm bu yazdýklarýmýzýn peþine
yüzüm…
takýldýðýmýzda gördüðümüz, iki bin sonrasý þiirde
Yetiþ
yeniliðin söylenilenin tam tersine yeniliði fetiþleþtirmek O, Geceye Tecrit Yüzüyle Dolan…
adýna deðil, hali hazýrda varolan geleneksel
konvansiyonel þiirsel yapýlarýn oluþturmaya Ir doluyor uzaklýðýma
baþladýklarý keyif'in tüketilememesi sonucu ortaya Þimdi nerden bir yol bulsam yalnýzlýða.
çýkan artý-keyif'i tüketme çabalarýdýr. Bu amaçla, Arazbar biraz
fantazi ve semptom rekabete girerler. Fantazi bizi Ýnce, mutlu-serin
susmaya ve içe çekilmeye, semptom ise þifreli de olsa Kutsal eðriliði bir annenin.
dýþa vurmaya sevk etmeye çalýþýr. Þiir, semptomlarýn
fantazi'yi kat ederek yorumlanmasýdýr ki bu yorum Ýnsanýn
keyfiyet yaratýr çünkü anlam kazanarak sinthome'laþýr. Ezberlenilmez zikridir bu,
Ýþte, sinthome'lardaki keyfiliðin süreðenleþmesi artý- Hüzün:
keyif olarak bulunur bulunmaz þiirin de göçebeliði Baran biraz…
baþlayacaktýr.
Aysel BAL
TARÝFSEL VE MÝTOLOJÝK DÝPLER
1. Koro kantin'inde varoluþulmuyor artýk. Yasak! ve bulan.
STALÝNÝZMÝN ÖLÜMÜ FÝLMÝNDEN Kiþi asýl kedisi olurmuþ, niçeleri bunu öyle bilmiþ. Ve
BÝR SAHNE Hayde þimdi ger, okulda samanlar ol belimle. Çünkü
içli ve varlý köfte döþemiþler kamüsal alanlara.
Liman MEHMETCÝHAT Sahi homo n'ecce bir bayram?

2. Olayýn mahal'linden tacarken ben sarýklar


Bir edi gömdüm sanki büdün þýhlara dolgun
Çarpýmý ticariyeme cihanladým, araplar harboldu
Yýrtýlan köpek fesiyle!

3. O dönemde Ýsrail'de kural toktu, ve sonra son sam dovdu


Her keþ kýraldýðýný lahit yapýyordu, ve delila kapý yordu
Bir gümeþi usturlappýdý gipti saþlarýna, ve muson delilölüdü.

4. Tevir attý elçilliðe kýrçýl kaset deniz'den,


Kallevili bir maþa çýkardý sumaktan monþer.

5. Kelilelerin dimnediði ir'an buandýr. ve Hindiler ileri!

6. Tek serbes saz cumhuruyet teraki fýrka-i þerefe!

7. “Battaniyemin altý felsefe kulübü!”

Aðustos-Eylül '09

Uður EYMÝRLÝ

Hemgizli
olanlar:
-insanýn bir son verme isteði bitmiyor
-en mülayiminiz dahi aleni
-kýçýný bir kez kaldýranlar þair oluyor katil

olagelenler:
-insan kendi küpüne zarar
-dedem kendini yaþlý gösteriyor
-zýtlýklar el pençe divan

olakiler:
-en baþta kendim iyi hoþ olsam
-sonra bir de azbuçuk alsam etsem
-aslýna bakarsan çok mu þey bunlar be güzel abicim

olasýlýklar:
-tansýk, hafifsemekle insaf etmediðim
düðün dernek loca kaçkýný optimist
þairlerin önüne geçemedikleri en bir
elzem tutmakla çoluðuna karýsýna
anasýna bacýsýna tadilatçýsýna deðin
dolaylý yoldan yemiþ saðladýðý
taammüden sözcüktür..
-meseleyi bir kez ortaya koyduktan
sonra hitaba ilk giriþenler rimbaud'
un gençliðine versinler..
-insaný kurtaracaksa ekolojik bir sitem
kurtaracak, þu tansýðý laciverde boyayýn
artýk!

Öktem TEPE
bir az Neden kimseye hediye almam
bana bir anýt verdiler bir anýt bana da ve -GÝRÝÞ
sicimle evet sicimdi hýrpalýyor boynumu sicim Aldýðým son
bazý adamlar þimdi acýlarýný halkýn bir halka olarak mý hediye bir müzik
adamlarýn bazýlarý halkayý bir tasma yaparak mý acýsýnda kutusuydu. Vermek için
kimi kadýnlarýn aðlarken kimi baðladýðý Duma'yý Duma'ya baðlayan
gece,
dün bir köke yalnýz, sarýldým toprak bir kendi ellerimle kýrmak zorunda kaldýðým.
az; ama, bir dað idim yalnýzca ah Kimsenin kalbini kýrmamak için
bir daha hediye anlamadým.
baðlayýp evet sicimdi bir isyaný anýt boynuma
attýlar bir kuyuya bir kuyu gömdüler isyanýmý da -GÜLÜÞME
sarartýp ipekle evet ipeklerle ipekten bir isyaný aðlatýp sicim Yalnýz bir anneme
mi lan bu?! yüzümün artýk bulutlarý ellerimi acýtýyor yaðmaz tek papatya.
ellerim eriyor bulutlarýn yüzünde yaðmur yað Kendime bir tek.
Bir de otobüs
bir mezar bugün boylu boyunca bir
koltuðu en nedensiz
upuzun ses dipten dip uzun ses bir
uçaktansa hep korkarým.
iþitilince onlar oluyor mu ip
Çocuklar da sevmiyorlar karýsýný
ipekten?!
totalitarizmi o öldürdü diye
bana da herkesin lâyýðý herkesin lâyýðý bir ölüm bana verdiler ve yüreklen diremedim.
bir halkanýn sýkmasýyla sýkýlmasýyla acýsýnýn bir halkýn boynunda ve Hep bir yýldýz
bazý adamlarýn kimisi bir bulut hayalin hayal bir bulutunu bilmiyor kaymak istedim.
bilinmiyor aðlarken bazý kimi bir tarihin acýsý mý halk, hariç!
-SONUÇ
oldum. birkaç kuru dal ve sicimle herkes yaþamýþtý oysa kin,
bir anýt, bir anýt oldum iþte orta þiddette deprem
sallandým biraz sicim ve gölge, ve don.
ipeksiz! En tehlikeli don.
Ýlkbaharýn don.
Meydana geliþlerine göre don.
Kasým '06 / bohemya Lar üçe ayrýlýr: Ýlkbahar, Sonbahar, Kýþ.

Þakir ÖZÜDOÐRU Denge ESENTÜRK

DOUBLE RECOMMANDÉ

1.
Elindeki paketin þüphe çekmesinden çek çekiver çeki çeki ver kuyruðunu bak týkalý halat
Bir bombaymýþ patlayacak olan saatleri ayarlamýþlar ayarsýzlar patlatacaklarmýþ adres: Balat!
Kopya çekerkenki fiyaskosu boyu posu eni topu topu kaç Türk lirasý eder haberler Dede çýktý
Daha demin gözlerimle gördüm inanma sen aldý Baretta'yý o kadar aynasýzýn içerisinde gömleðine týktý!
Týký týký týktý taktik tik tak sanýrdýk oysaki biz yýllardýr tik tak tik dön arkaný iyi bak taktik tik tak
Tik tak only bir taktikmiþ be aslaným aslan da bir taktikti esasýnda taký tik tiki tak ve tik tak!
Müselles ne demek bilmez o New kafalar Galata' da çay içmek ne demek bilmez esasýnda hiç biri
Ýkisiyle de sokaðýn giriþinde karþýlaþmýþtým birbirimizi tanýmýyorduk biri köylüydü piç biri!
Hazar þehirlerinde ticaret nasýl yapýlýr neden yapýlýr hiçbir zaman hiçbiri düþünmeye eriþemedi
Yýllardýr kanýmý emdiler kovaladýlar atmadýklarý çamur kalmadý ama en babalarý bile benle yeriþemedi!
Kütüphanesinde Naima'dan tutta en baba çizgi kahramanlar elan vital babuþka Ruslar defolup gitsinler
Bir hüda bir nabit gibi birleþip en onulmadýk zamanda ve yerde imdadýmýza yetiþip yanýmýzda bitsinler!
Beni görevlere beni sýnavlara beni savaþlara yalnýzlýklara yapayalnýzlýklara parasýzlýklara sürükleyen den den ler
Merak etme babalýk orada çevirdiðimiz basit bir tiyatroydu o kan da Hilal-ý Ahmer'den parasý ödenmiþtir arkadaþlar
bendenler!

Murat SOLGUN
OKU OKU OKU
Bülent KEÇELÝ

OSMAN ÖZBAHÇE VE DÝRENEN KRAL planlara yetmeyecek. Düþmanýn belli olduðu düþünülebilir
fakat iktidar araçlarý, iktidara geliþ biçimleri, dünyanýn
' koltuðuma oturdum, etrafýma bakýndým/ hayatý global hale getirilme! denemesi bir kahraman
geçersizleþtiren bir þey vardý oturuþumda' gereksinimini ortaya çýkaracak mý, ben çýkarmayacaðý
görüþündeyim.
Osman Özbahçe'nin kral (ebabil yay.2008) adlý kitabýnda
kral adlý þiiri (shf.40) anlatýmýyla günümüzün modern Osman Özbahce günümüze modern bir kahraman
kahramanýný arayan fakat bu kahramaný hayatla yaratma edasýyla konuþmaya çabalýyor, anlatýyor.
cebelleþen ve bunu belirginleþtirmeyen bir anlatýmla Anlatýrken deli dumrul tavrý takýnýyor. 'damarlarýnda bir
bütünlemeye çalýþan, daha doðrusu modern zamanlarýn aðacýn kuvveti akmaya baþlardý' buna çok yerinde bir
anadolu insanýný efsanelere bulaþtýrarak sýradanlýðýn örnektir. 'atlarýmý kýlýçlarýmý kalkanlarýmý adamlarýmý
içinde deðerlendirerek modernliðin içine Türklük duygularý saymak' gibi saydýðý savaþ araçlarýnýn günümüze göre
ve müslümanlýk duygularýndan da bir nebze katan bir ilkel sayýlacaðý bir dünya. Belki de modern dünyaya karþý
arayýþýn belki de bir direniþin veya mücadelenin þiiridir. koyuþ modern dünyanýn karþýsýna eski çaðlarýn kahraman
Kahramaný vatandaþta ideal bir þekilde bütünlemeyen, edasýyla çýkmak ama bir kahraman gibi deðil daha
vatandaþ kahramanlýðýnýn ne olduðunu, ne olabileceðini doðrusu günümüzün koþullarýnda esamesi
anlatmaya çalýþan bir þiir, bir direniþ þiiri fazlasýyla. okunmayacak, sayýlmayacak bir kahraman gibi deðil.
Düþman evet hep ayný düþman buna kaniyim. Ölümün
Bir kahraman direnir günümüzde olsa da, modernde yani belki de kahramanlýðýn eski çaðlarýn kahramanlýðýnýn
pastoral bir dünyanýn çok ötesinde bir kahraman neye sonunu getirdiði bir dünya. Yine de düþman belliyse
direnir en çok, neyle çatýþýr, bir kahraman kral mýdýr, kahraman da yeni veya donanýmlý olmalý diye de
modern kurallarla bakýldýðýnda hiç deðil. Bu þiiri okurken, düþünmüyor deðilim.
modern kurallar, hayatý tasnif eden hem de acýmadan
hayatý baþ tacý kýlan her çözümü hayata sunduðunu 'koltuðuma oturdum etrafýma bakýndým / oturuþumda
düþünen, modern þehirleri kuran ve þehir dýþýný hayatý geçersizleþtiren bir þey vardý/ ben oysa hayatý
geçersizleþtiren tamamen modern, boþluðu olmayan. sayarým' saydýðý günümüzün modern dünyasý,
Osman Özbahçe iþte buradan çýkarak karþýsýna kahramana yer býrakmamýþtýr artýk kahramaný modernin
karakteristik bir modern epik þiir çýkarýyor, yazýyor fakat içinde sayamaz. Modern kavramý kahramaný absorbe
modern dünyadan hiçbir þeyi saymadan, bir þiir yazýyor. etmiþtir. Geçersizleþtirdiði hayat içinde saydýðý yalnýzca
Saymak istemiyor da diyebiliriz, bunun manidar bir anlamý kahraman vardýr. Kahraman aslýnda modern dünyanýn
var elbette. karþýsýndadýr. Kahraman modern dünyanýn araçlarýndan
biri haline gelmiþ, modern dünyaya bir karþý koyuþun
Kahramana günümüzde inanmýyorum daha doðrusu öncüsü, akýncýsý olmamýþtýr. Kendinin kahraman olduðu
modern ve modern sonrasý zamanlarda geçerli olan fakat geçersizleþen hayatý sayabilir, hayat yine de
kahraman tarifinin geçersizleþtiðini düþünüyorum. Ya geçersizdir.
herkes kahraman ya da herkesin kahraman olduðu yerde
kahraman tarifi deðiþmeli. Kahraman tarifi deðiþirse Geçersizleþen hayatý sayýyor, olumsuzlanmýþ bir hayat
kahraman olgusunun tükeneceðini düþünüyorum .Osman daha içkin kýlýnarak sayýlabilir. Saymadýðýmýz hayatýn
Özbahçe de kahramana modern bir taným vermek içinde kullar atlar ve avratlar elbet olmadan sayýlacak fakat
istemiyor .Açýkçasý sýradan bir kahraman bekleniyor ya da bunlar bir savaþýn içinde daha anlam kazanarak
þair bunu arzuluyor ama modern zamanda olmadýðýmýz sayýlacak, savaþ geleneksel bir savaþsa eðer. Savaþ ne
için gelen herkes kahraman pozunda ve herkese yazýk ki geleneksel anlamda bir savaþ deðildir. O yüzden
kahramanlýk bulaþmýþ oluyor. þairin saydýklarý modern karþýlýklarý olmayan göstergeler
veya yetersizliði günümüze göre bilinerek sýralanan
Sýradanlýðýn kahraman olduðu, sýradan iþlerin göstergeler.
kahramanlar yarattýðý ve ayný hýzla tükettiði bir çaðdayýz.
Naif veya sert mizaçta olsak da kahramanýn öncü Geçtiðim yerlere / bir kahramanlýk bulaþtýrarak geçerim
olamayacaðý ve bilginin öncülüðünün de yitirildiði bir ben
çaðdayýz. Bilgi nasýl kahramanlar yaratabilirdi, belki de
doðru soru bu. Þiirden çýkarak belki de þiir dýþý Kahramanlýk bulaþarak geçen ama kahramanlýðý tam
düþünmemiz gereken þey bu. Geçtiðimiz yüzyýl bilginin býrakmayan yine kendinden menkul bir kahramanlýk.
çaðýydý fakat bilginin de insanoðlunun açlýðýný gidermediði Kahramanlýðýn tüm halka sirayet etmesi ne kadar
görüldü, yeni yüzyýla girerken. Bilgi de yetmedi bilgisayar imkansýzsa geleneksel tanýmdaki bir kahramanýn da
vb. de yetmeyecek. Bilgisayarýn olanaklarý da ilerleyen günümüze yakýþmayacaðý ortadadýr.Osman Özbahçe
zamanda bilgi kirlenmesi ve yýðýlmasý nedeniyle modern kahramaný tekilleþtirerek aslýnda baþlangýç denilen

10
mefhumun müsebbibi olarak gösteriyor yine modernin Gece dünyasýnýn bütün verilerini gündüz dünyasý verir
karþýsýnda moderne direnen gerçeklik karþýsýnda bize, kabusumuz veya rüyamýz hep gündüz dünyasýnda
düþünmemizi zorlaþtýran bir kahraman. Tekil bir kahraman. gizlidir. Gece bir dinginlik gibi görünse de asýl hesaplaþma
gece kendi kendine verilir. 'geçtim sabrýn sýnavýný iyice
Osman Özbahçe'nin kahramaný, dünyasýný arayan fakat hafifledim' dizesi gündüzün þifrelerini çözmeye çalýþýlan
dünyasýný günümüz dünyasýnda aramayan daha çok ve hep gece içinde bulunulan hayattýr. Þair kendi sýrlarýný
þairin kendi dünyasýndan çýkarak bir ortam oluþturma ortaya çýkarýrken gündüzün sýrlarýný kendi adýna
denemesi de denebilir. Kendi dünyasý içinde çok saðlam çözümlemek istiyor. Bu çözülmeye uðraþýlan þifre
bir yaný olduðunu düþünüyorum fakat ikibinli yýllarýn kökensel bir uðraþtýr ve insanýn kendisiyle yani sosyolojik,
dünyasýnýn bu kahramaný bir þekilde etkisizleþtireceðini psikolojik, siyasal yanýyla birebir alakalýdýr. Burada 'bunca
de düþünüyorum, direnen bu kralý. bilgelikte aþk yok hayret yok' çýkýþý oldukça bilindik çýkýþ
gibi dururken bu anlamda bir þerhe ihtiyaç duymuyor;
NÝLAY ÖZER VE OL'AN ÞEY fakat altýndaki dize 'bir aðacý þaþýrtan üç þey söyleyin'
dizesi þerh konulmayý gerektiriyor. Çýkýþý geri çekiyor þair
Nilay Özer'in ol kitabý (komþu yay. 2005) içindeki ol þiiri ve bir aðaç halinin rüyasal anatomisini de çýkarabiliriz
(shf. 63) bir geceye dahil düþler veya rüyalarýn anti- buradan. Rüya gören insan bir cezanýn içindedir þaire
güzellemesi, gece ortaya çýkan ve olan, sembolleri göre. Ceza insaný nesneleþtiren, nesneleþen bir yan da
kuvvetli ve sýký imgelerle örülmüþ, geniþ fakat zaman taþýr. Rüyayý bu halde bir insana dönüþtürüyor ve kendini
zaman klasikten kurtulamayan yapýsýnda bilindik imgelere rüyasal bir nesne kýlýyor þair fakat bu deðiþim, baþkalaþým
de rastlanan, geleneksel yapýlý bir þiir fakat imge gücü 'baþkalarýndaki ben'i' istemeye itiyor onu. Þairin þiirin
yadsýnmayacak, imge gücüyle öne çýkan bir þiir. Ýmgeye buralarýnda kendisiyle bu kadar cebelleþmesi bir direniþi
bu sadakati görünce insanýn aklýna ister istemez imgeye deðil de kendi iç kodlarýný çözme isteðinin bir kriz anýný
yeni bir bakýþ açýsý saðlayan ikinci yeni þiiri geliyor. Ýkinci yansýtmasý olarak görülebilir. 'nefes almak bir tören
yeninin bu çýkýþý Nilay Özer þiirinin içinde pek görülmeyen gerektirir' dizesinde olduðu gibi. Aslýnda günümüz
bir þey olmasýna raðmen insan, imge avcýlýðý son derece insanýnýn psikolojik yanýný, modern insanýn açmazlarýnýn
yetkin bu þairin bir aþama kaydetmesini en azýndan ikinci yansýmasýný da algýlayabiliriz. Ýkinci yeni iþte tam burada
yeni ayarýnda bir aþamayý görmek istiyor. Bunun içinde insana yeni bir açýlým sunmuþtu. Þair de bunun ayrýmýna
tabi sentaks ve anlamla haþýr neþir olmak geçiyor. Bunun varmalýydý diyebiliriz. Ýkinci yeni bu psikolojinin de
denemelerinin daha cesur olmasýný bekliyorsunuz, bunu karþýsýndaydý. Ýnsanýn kýstýrýlmýþlýðýný kabul etmeyen
þairin denememesinin sebebi içkin dünyasýnýn þifrelerinin bunun þiirini de yazmaya çalýþan bir þiirdi ikinci yeni.
buna izin vermemesi diyebilir miyiz? Ya da Cemal
Süreya'nýn dediði gibi þiir kelimeye dayanmadý mý Nilay 'sýrsýz kalana kadarmýþ vefa' þair iç dünyasýný açmayý bu
Özer'de. kadar isterken aslýnda sýrlarýn da dünyasýndan verdiðini
düþünüyor. Ýmgeyle bu kadar oynayýnca ucu bucaðý belli
Nilay Özer'in gecesinde olan þeylere kulak kabartalým olmayan sýrlar þairin bünyesinde barýndýrdýðý kadarla
veya göz gezdirelim. Þair, kendindeki (içsel dünyasýndaki) kalmýyor, çýktýkça çýkýyor. Bu ister yalnýz ister çoðul olsun
sýký veya sýkýlan gece görüþünü ortaya çýkarmak istiyor, sýr açýklanacak, yüzölçümü belirsiz þeylerdir. Ýmgenin
bir sýr ifþasý da denebilir, bir içe dönüþ halinin sonrasý gece yanýnda þifre belirsiz, tarifsel bir yan barýndýrsa da, sýr
içsel kýldýklarýný açýklamak istiyor da diyebiliriz, bunu biz önünde sonunda açýklanacak bir þeydir. Þairin içsel
ne kadar ne derece anlayabiliriz bu ayrý bir durum tabi. dünyasýnýn doðal yalnýzlýðýnýn bir göstergesidir. Þairi
Gece olan þeyler travmatik yanlar da barýndýrýr ama gece burada kurtaran yön imgenin giriftliðinden doðan
yazan ve yaþayanlar için kalýcý, kýlýcý þeyler de meydana yapýlardýr. Bu yapýlar içsel dünyanýn karmaþýklýðýndan ileri
getirebilir. 'darlýktý göðsüme iliklenen tek milat/ gözlerimin gelen ve okuyana sadece imgeleri aktaran da bir yapýdýr.
uykuda açtýðý gediklere basarak/ rüyaya týrmanýrdým Böyle olunca açýklanan sýrlar yine sýr olarak kalmaya
görklü tavus kuþlarý' diyerek insandaki uyku anýný rüyaya devam ediyorlar. Þairin rüyayla giriþtiði bir oyunun
aktarmaya ve rüyanýn ambiyansýyla bütünlemeye neticesidir de diyebiliriz buna.
çalýþýyor. Bu dünya kadýn dünyasýna mý yakýn diye
sorabiliriz fakat betimlenen dünya kimsenin bilemeyeceði Þair bu kadar sýrrýn ifþasýndan yorulunca 'iþ ki ömrün bir
ve hissedemeyeceði bir dünya. Þahsi bir dünya açýkçasý. ders çýkarsýn bundan/ bilinmeze tedbir ölmüþe çare/
Yaþanmýþlýklarýn ardýndan sýðýnmalýk diyebiliriz. benim olacaðý olduran endiþeye pes' deyiveriyor. Tekrar
için bu dünyaya giriþ nedeni daha önemli, yani bir hayattan isteyerek rüyalara belki de kabuslara dalýveriyor. Aslýnda
kaçýþ düþüncesi mi yukarýda deðindiðim gibi sýðýnma þiirin ana damarýný da orda yakalayýveriyor. 'sanýlmasýn ki
gereksinimi nedeniyle alýþýlan bir yer yaratma giriþimi mi. sözümün zýrhý rahat' fakat hep bir eþikte yine de geçmiyor
'gece geçtim dünyadan' diyerek sonralara dahil olan kendi gecesinden hatta kendinden geçiyor da þiirin
geceyi yaratmak isterken asýl dünyanýn kendisi için orasý gecesinde geçmiyor, geçmek istemiyor. Kendi kendine
olduðunu mu anlatmaya çalýþýyor. Bence bu son düþünce sýrlarýndan kurtuluyor onlarý ifþa ederek ama þiirin sýrlarýna
daha geçerli. Bu yer yaratma giriþimi artýk içine attýklarýnýn ermek istemiyor. Yokluk imlayý asýl burada bulur.
aðýrlýðý diyebiliriz. Bu aðýrlýktan bir þekilde kurtulmak
gerekiyor. Gece içindeki sýrlarý atmak ve þairin kendisiyle 'tek celsede ayrýlýrým cismimden / kime kalýr odalar dolusu
konuþmak için birebir bir mekan. saf sýkýntý'
pearl jam Mükemmel Alýþveriþ Listesi

misafirin lastiðine tuz koyduk (misafir vardý geçmiþ çok istemeklerin bir karþýlýðý olmalý
ayaklarýndan yalattýk keçilere /taþlara sürdük çok istedim, o anlama gelmiyor
hayali gerçekti
tuzhanelerde taslaklarýný yürüttük [allahýn] gelecek aný bu þimdi, ayný daireden
meleðinin / sigarayý boðuruyorum üç nefes öncesine /
bunlarý sinekler sarmadan çöpe ) “fake organýnýzým”
takma kafa, sokma akýl
kabul, her baþ kaþýma sýkýntýlý deðildir
üç kitabý yasladým ezel rafýna
iþlevsel eklentiler de olabilir
keçiðler büyüdü çoban (baðýrýr) protez aðýz, yapma el
silkinme yazgýndýr tozlarýn kangallar azgýn
mopak kaðýda kazdýðýn tünel kurda çýkar kader odaklý okuma demeyelim adýna
ama içimden gelen sosyal þeyler yok o tarihte
(penselediðim çiviyle kapatýr mi deliðini) tavýr alan dünya savaþlarýna falan
ifade etmiþsem elbet benimdir
kurtuluþum bu þarkýdadýr es rüzgar çal kamýþlar elimdeki baský imzayý geciktirebilir
[bin yýl kapandý] greyderler açýn idrak yollarým yemekteyiz dombili insanlar bunu iyi bilir
bölgedeki nöbetçi'li sýfat tamlamalarýnýn hepsi tükenik
aðzým dolu düzine fransýzcadan
arkadaþlar arasýnda acý çekmenin lafý mý olur
sýrayla ben
cemaat kalkar göz kaldýrýr çapaklarýný cümbüþ
þýngýrlý bozuk paralar pamuk tarlalarý yer bilgisi, durak adlarýný akýþýna göre
lise müfredatý ineceðin yer ve bir önceki
agopun küpünden üçuþlu kurdelalar fýr kepler dumrulun
seviþmek için gitmek lazým en baþta
dügünü
ben bu tarlalardan onüç dönüm döþekler senin nesnesi olabildiðinle alakasý yok
tutulmasý uzun süren vaatlerin
-vadedilmiþ beden benim
impuls : piyango çalar oynak erkeklik impuls: -olun
birdirbir seksek impuls : hop pala dolmuþlar müstakil kurtarýlmýþ bir gölge bile yok
impuls : ben de þu býyýklarýmý her þeyi bilmek mi gerekiyor hiçbir þey demek için
Daðlar o kadar da romantik deðil
biraz kent estetiðinde
cennetin kapýsýndaki incir aðacýný kim kesti hu
ha dev adam 12 havariyi biiip bimden aldýðým reçele tutuklanýp tutuklanýp da bir türlü içeri giremeyen solcu
otobus mobil phone usb dualarým arkadaþ
sýnýf tekrarýnýn cinsel psikanalizine her zaman bir çýkýþ yolu vardýr
þimdi gidiyorsun
psikolojik pazara
kültürel davranýþlar ve doðala özdeþ tutumlar
en acil

Suzan SARI

Münir YENÝGÜL
palmiye uðultusu

ben saðken
önce bir rüya gördüydüm ayan beyan hatýrlarým o zaman gökyüzü (bugün olsa þaþarým)
kýzlar vardý ölü anneleri aðlardý akþamlarý onlar da
sulanan fideler domates kokusu ya da reyhan ovuþturan
þehveti düþkünlüðüydü zaman babam yaþamazdý ölmenin eþdeðerini arardým düþün
kötü
hayal benden bulamazdým bilyelerim benzetir þubatý
morazer derdim süte kesmiþ incir mavi
süt mavi mor da hayli civit mavi

büyük sofada kefenlendim aslýnda rengi sonsuz büyük uzunca bekleyene geniþ
doluþmasýdýr sarmaþýðýn dallarý

ben saðken
ne zaman öldüðümü hatýrlamazdým gidilen orasý olsa burasý arkadaþlarým
çaðýrmasa bir defa da çalgýn uyuklarým

çivitli entari asýlý yaným

Mitat ÇELÝK

yüz kör düðüm

vý.ufalýr uyurken suyun yataðýndaki yüzü

maðaraya düþen pipo dumaný

zeytin çekirdiði
tözünde uyu…

soðan atlasý

þamata dirim taþ

ah bir parçalandým dilim


ah bir parçalandým

“genzel hezl”

( metalsiz bahçe düþünemiyorum,

Sinan ULAKCI
Saba KIRER
KESÝTLER

Boþ Beyaz Sayfa

…boþ beyaz sayfa, binlercesi binlercesi, gökyüzünde, uçuþan,


ileriye, geriye savuþturulan fýrça darbeleriymiþ, içeriye girer gibi,
yataðýma, yatakta içimi, ciðerlerimi, kalbimi yutacakmýþçasýna, güçlü bir enerjinin
salýnýmýyla dýþarýya itilen, iteklenen, memelerimden bir yol bulmuþ da dýþarýya
çýkýyormuþçasýna, salýverilmiþçesine açýklý koyulu, daha da, daha da koyulaþan,
bir sayfa, benim tavaným!
Böcekler, saçýmýn içine, kývýrlara, usulca, gümüþî, kýyým kýyým,
kýrkayaklar, zümrüt örümcek, örümcekler, zehirli olanlarý, opal að çözülemez,
gecede, karanlýkta aký irice, belirgin, bir çift göz, bir çift gözle, göz göze
kalývermek, kene miymiþ, güveler, güveler saf keten sever, gri, bej, hepsi içime,
benim? …ben, benim! Ýri iri. Granat. Granat benim… kollarýmý ileri geri sallayýp,
hýzlanýyorum. Soluklanýyorum. Bir nefes, bir iki nefes daha. Sað ayaðým geride,
sola daha sýký basýyorum, elimde bir frizbi, Kafasýna iþaret, hizalýyorum,
uçuracakmýþým. Boþa, bir salvo! Ellerim iki yana düþüyor. Hayýr, yeniden, bir
hýnçla! Ýki elimi birleþtirip bir yumruk yapýyorum, kafamý geriye geriye enseme
yaslayabildiðimce, kollarým baþýmýn üzerinde, halka çeviriyorum. Örümcekler
sanki bir denizanasý, tavanda, tavan bir örümcek denizi.
Tramplende ayak tabanlarýndan baþlayýp parmaklarýna, parmak
uçlarýndan bileðine gerinen, gerinen çocuk, ergen çocuk, vücudunu bir lastik gibi
esneten, esneyen kollarýný, ayaklarýnýn dikine öylece suya, suya býrakan, suya
gömülen bedenini lastik sapanýn ucunda bir taþý atar gibi yukarýya doðru fýrlatan
çocuk. Örümcek denizinin içine öylece dalýyorum. Bir kulaçla dalýp çýksam, aýýð!
Örümcekler, ýþýk ýþýk, omzumdan baþlayýp kollarýmý saran bir pelerin, örümcekler,
örümcekler, kurtulamýyorum, pelerin açýlýyor, açýlýnca bir kulaç, bir kulaç daha,
daha da derinlere gömülmekten kurtulamýyorum! Çaresizce kendimi ýþýða
býrakýyorum.
çalýþýlýrken, onun kendi içinde yani o kahraman bedeninin içinde
varolan baþka baþka parçalarýn hangi varoluþ noktalarýndan
ateþlendiklerini tartýþmaya açtýðýmýzda, kahramanýn kavram
Bülent KEÇELÝ olarak içinin boþ olduðunu görüyoruz. Kahramaný oluþturan
Murat ÜSTÜBAL birtakým faktörler var. O faktörler o kadar daðýlmýþ durumda ki bu
faktörlerden biri baþka bir bedende olurken bir diðeri daha baþka
M.Ü.: Düþünsene doksanlarda önümüzde politik olarak bir bedende bulunur. Bunlarýn hepsini idealize edip bir bedende
postmodernizmi tartýþan bir Birikim dergisi vardý. Defter dergisi toplamamýz çok da gerçekçi deðil, hayalperestlik olur!
postmoderni hatta avangardý ve modern eleþtirisini dil, felsefe, Kahraman imgesinin tek fonksiyonu tüm ezilmiþ yapýlarý ayakta
bilim ve edebiyat üzerinden tartýþmaya çalýþtý. Bu birikimler az tutuyor gibi görünebilir ama bu bir anlamda gerçeði de olmayan
þey deðildi; bunun sonuçlarýný daha yeni yeni alýyoruz. O bir form olduðu için bir simulakrdýr. Bir simulakr kavramdýr artýk.
dönemde Defter de Birikim de büyük bir yabancýlaþmayla Benim üzerinde daha çok durduðum, kahramaný oluþturan
karþýlandýlar. Postmodern kavramý bile ne kadar elementler, parçalar neyse bunlar herkeste bir ölçüde var.
yabancýlaþmayla karþýlanmýþtýr bakýlabilir. Postmoderne Herkes mücadelenin bir þekilde içinde. Bu evrene parçalanmýþ
destek olarak algýlanmasýn ama postmodern kavramýnýn ve daðýlmýþ bir durumda sadece. Buradan þuraya da
tartýþýlmasý o kavramdan yola çýkarak bazý sorunsallarý ortaya geleceðim, bize bedenin içindeki ufak parçalarý gösteren
çýkardý. Aidiyet meselesini, meþrulaþmayý, kimlik meselesini, yapýsalcýlýk oldu aslýnda. Yapýsalcýlýk bize bu yapýlarýn
beden meselesini vesaire… O zamana kadar insan ruhuna ve birbirlerine ait homojen yapýlar olmadýklarýný deðiþik parçalarýn
töze yönelik yapýlan modern eleþtiri ve açýklamalarýn tümü bir araya gelmesiyle oluþan bir kavramlar ve doxalar bütünü
aslýnda bir anlamda da idealist kaldý. Beden dediðimiz kavram olduðunu gösterdi. Þimdi biz bu doxadan artýk verim
doksanlarýn sonundan ikibinlere doðru yavaþ yavaþ alamýyorsak o doxayý parçalayýp zihinsel elemanlarýný baþka
þekillenmeye baþladý. Beden tartýþmasý aslýnda Hüseyin yerlerde yeni örüntüler oluþturmak için kullanabiliriz. Burada
Cöntürk'ün de yer yer girdiði biçimle ilgili bir tartýþma. Bir imgenin rolü ön plana çýkýyor. Ýmge bu örüntüleri oluþturmak için
bakýma, kýsaca beden dediðimiz çünkü biçim dediðimiz ilk ateþi atan þey. Felsefeciler de bundan yararlanýyor artýk.
zaman bir forma içkin olarak algýlanýyor ama beden ayný Postyapýsalcýlar aslýnda imgeden ve þiirden yararlandýlar.
zamanda özü ve sözü taþýyan bir organizma da! Bir çok Edebiyat içine kaçmaya baþladýlar Nietzsche'den bu yana. Son
parçadan oluþan, bir çok parçayý temsil eden organizmaya dönem Derrida gibi felsefeciler aslýnda bunu saðladýlar. Bize
verdiðimiz ad. Biçim dediðimiz hadise de bu aslýnda. Rus yapýlan eleþtiridir ya, postyapýsalcý bir þiir yazýyorlar derler!
biçimcileri ile karýþtýrmamak lazým; onlardaki homojenlik Gerçekdýþý bir iddia bu. Tam tersine, þiirin kendisi
burada yok! Ýþte postmodern tartýþma bize bunu öðretti postyapýsalcýlara kapý açan bir duyusal alan yaratýyor. Gelmek
mesela. Aslýnda form olarak gördüðümüz þey kendi içinde bir istediðim yer þu, aidiyetin ve meþruiyetin çok merkezli
form deðil. Bir çok özü temsil eden bir þey, töze katkýsý olan bir tartýþýlmasý lazým. Tek merkezli tartýþýldýðýnda kahramanlaþtýrýcý
þey. Bir formlar birliðinin adý aslýnda beden. ögenin döngüsünde kalýnýyor. Bu da, daha önce de söylediðim
gibi çok idealist bir yapý, baþka bir þey deðil.
Beden ayný zamanda özü ve sözü taþýyan B.K.: Aidiyet ve meþruiyet üzerinden gittiðimiz anda, zaten
bir organizma da! Bir çok parçadan oluþan, modern anlamda kahramandan da bahsetmemiz anlamsýzlaþýr.
bir çok parçayý temsil eden organizmaya Bu bir acziyet halini alýr. Þimdi bu acziyet üzerinden kahraman
tanýmlamasýna giriþemeyiz. Þiirsel yapýlara da baksak bunu
verdiðimiz ad. Biçim dediðimiz hadise de göreceðiz. Elbette ki þiir yazma malzemesi ve araçlarý çok fazla.
bu aslýnda. Hayatla ilgili bir þairanelik durumu vardýr. Hatta þairane yaþarsýn
da þiir yazmazsýn. Bunu da çok kliþe anlamýyla söyleyebiliriz.
B.K.: Þunu da öðretti aslýnda, iki binlere geldiðimizde þiirin Ama mevzu aidiyet ve parçalanmýþlýk üzerinden giderse
þairler üzerinden deðil þiir üzerinden gitmesi gerektiðini. Daha modernin de bir anlamý kalmaz. Bir kahraman aranacaksa
doðrusu altmýþlarda da böyleydi, þairler üzerinden giderken analitik bir kahraman olur ki tanýmý itibariyle bir kahraman
Ýkinci Yeni bunu kýrdý. Þiir üzerinden yol alýnmasýný saðladý. Ama, olmayacaðý açýktýr. Düþünsel kahramandan söz edebiliriz miyiz,
Türk toplumunun yapýsý ya da bu coðrafyadaki yapý hep kiþilere bana çok saçma geliyor! Belki farklý tezahürleri olabilir. Ben
endeksli olduðu için (feodal yapýdan da kaynaklanýyor ama), bu buradan geçmiyorum, þiirin kendi tavrý olan lokal parçalanmýþ
postmodern tartýþmasý bir anda olayý kendi boyutuna getirdi. düzeydeki yapýlarýyla hareket edilmesi gerektiðini
Modern reddiyeyi (kendi tezim de bu benim, o yüzden düþünüyorum. Bu anlamýyla ne somut þiirden ne biçimci þiirden
kullanabilirim) anti-modern yapýyý da ortaya koydu. Modernin ne kapalý þiirden ne de görsel þiirden ayrý ayrý bahsedemeyiz
aslýnda büyük boþluklar býrakarak konumlandýðýný da gösterdi. aslýnda. Onlar da kendi içinde parçalanmýþtýr. Buradan
Ýki binlerin sonunda artýk bunu daha rahat görüyoruz. Aslýnda düþünmek lazým, görsel þiire de baktýðýmýzda, bir þerh düþmeye
modernin bir anlamda kapitalizmin sistemsel yapýsý haline çalýþtýðýmýzda o þerh zaten düþülmüþtür ve gözün algýsýnda
geldiðini görüyoruz. Postmodern eleþtiri, postmodern adý altýnda mevcuttur bu. Bunu sadece dile getirmemiz gerekir yani bunu
yapýlan eleþtiri ( bu tanýma da katýlmak zorunda deðiliz) aslýnda þiirle yapabiliriz veya baþka bir þekilde bir yorumla yapabiliriz.
modernin de eleþtirisiydi ki þiirin geçirdiði merhalelere, görsel
þiir, somut þiir ve biçimci þiir gibi tartýþmalara buradan da
bakmak lazým. Okumayý buradan gerçekleþtirdiðimizde aslýnda
Fakat moderne ait o idealizeler yumaðý
çözümlenmenin nereden yapýldýðý önemli hale geliyor nasýl bize imge anlayýþýnýn bittiðini söyletiyor
yapýldýðýndan çok. Þiirden yapýlýyor ve sen bunu somut da aslýnda. Tam tersine, modernin ifade
yapsan biçimsel de yapsan görsel de olsa yapýlan okuma da
önemli. Ben bunu bir yazýmda kahraman tarifini yaparken de
ettiðinin karþýsýnda kalan bir imge var.
belirttim. Bugün kahramaný eski anlamýyla bulmamýz imkansýz.
Modern bir kahraman bulabiliriz gibi görünse de, modern, M.Ü.: Kahramanýn bu kadar idealize bir þekilde sunulmasýnýn
kahramaný idealize edip önümüze sürer. Modernize edilmiþ altýnda tek bir amaç ve fayda var, o da halký yönlendirmek! Halka
kahramanýn da bir piyon olduðu önümüze çýkar. Biz bunu bir yaptýrýmda bulunmak! Ama þunu sormamýz lazým kendimize
gördüðümüz anda, bir þiir ya da þair eleþtirisine giriþmemiz falso böyle bir yaptýrýmda bulunmaya hakkýmýz var mý? Bu konuda
alýr. kendi meþruiyetimizi kendimize verip halka dikte etmiþ oluyoruz.
Oysa hesaba alýnmayan nokta her meþruluðun bir
M.Ü.: Kahraman kavramýndan girmen çok doðru oldu; çünkü gayrimeþruluktan doðduðu. Her meþruluðun içinde farklý farklý
artýk kahramanýn meþruluðu ve aidiyetleri çözümlenmeye meþrulaþamamýþ yapýlar var. Bu yapýlarýn anormal olmasý,
kimyasýnýn bozuk olmasý yadýrgatýcý olmamalý. Bu yapýlanmalar aslýnda. Tam tersine, modernin ifade ettiðinin karþýsýnda kalan bir
her anlayýþýn içinde var. Bu anlayýþlarýn meþruiyetlerini de iade imge var.
etmeniz gerekiyor o zaman. Fakat bu yapýlmadan ve onlarý da
iþlevsel olarak iþin içine katmadan kahraman üzerinden yapýlan M.Ü.: Bu göstergelere saldýrma meselesine ek yapacak olursa
her meþrulaþma hareketi vizyon daraltýcý bir hamle olarak halký aslýnda imgelere de saldýrdýðýmýza dikkat edilmeli. Hangi
etkilemeyi de imkansýzlaþtýrýyor. Fakat niye imgeyi de söylüyoruz imgelere saldýrýyoruz? Göstergelere teslim olmuþ imgelere. Bu
baþtan beri? Çünkü imge kahramanýn serbestisini de saðlýyor, anlamda biz imgeci þiire de karþýyýz; imgeye karþýyýz anlamýna
kahramana ait tüm yapýlarý harekete geçiren bir þey imge. O gelmiyor bu. O anlamda durduðumuz yer Ýlhan Berk'in de
yapýlarýn içinde rahatça dolaþabiliyor. Kahramanýn içindeki durduðu yere yakýn. Ýlhan Berk'ten farkýmýz bunu anlamsýzlýðýn
iþimize yarayabilecek canlý ve yaþamsal yapýlarý alýp iþlevsel hale içinde tarif etmememiz. Biz bunu bir anlamýn içinde tarifliyoruz.
getiren bir hareketlendirici imge. Ýmgenin þiir ve poetika dýþýnda Ama bu anlam her daim baþka bir anlama yenilerek ilerleyen bir
çok fazla iþlevsel olduðunu düþünmüyorum, hatta bunu da anlam. Bu da anlamsýzlýk deðildir iþte. Anlamýn sürekli hareketi
belirtmeyi zul görüyorum ama þunu da belirtmek lazým, imge, ve akýþý ile ilgili bir konu daha çok. Bu anlamda, diyalektiðin
ayný zamanda bütün iþlevle ilgili, çýkarla ilgili ve eylemle ilgili imgeye saldýrýsý ve yok saymasý da þununla ilgili: her ne kadar
çabalarý boþa çýkaran, onunla ilgili tüm art niyetleri ortaya seren diyalektiði kelime olarak ikili karþýtlýklarý temsil ediyor gibi
bir mefhumdur da. Eðer þiir göstergelere saldýran bir þeyse, görünse de, ikili karþýtlýklar üzerinden düþünmememiz gereken
ortaya çýkaracaðýmýz her kahraman modeli ya da düþüncesi bir mesele bu. Diyalektik çoðul (çoklu) karþýtlýklarýn bir ifadesidir
(epikten çýkan düþünce) de bir gösterge olmasý hasebiyle bir aslýnda. Ben polilektik dedim buna, denmeyebilir de. Baþka bir
tezatlýk oluþturur. Bu gösterge moderne de ait olan bir yapý. þey de denebilir! Mekanik hat ve zincir üzerindeki bir ikili yapý
Aslýnda þair olarak karþý çýkýyor gibi görünürken, moderne ait deðildir diyalektik. Çoðul karþýtlýklar üzerinden kuracaðýmýz
projenin bir aracýsý veya oyuncaðý haline de gelebiliyor insan. Bu hiçbir yapý imgeyi reddetmez. Tam tersine, imgeyi çoðul karþýtlýðý
anlamda, imge tüm bu hesaplarý boþa çýkaran bir unsur olarak kurmak üzere oluþturulmuþ bir gösterge yýkýcý olarak kullanmayý
ortaya çýkýyor göstergeyi yýkan yanýyla. Zaten insanlarýn kabul öngörür.
edemedikleri, sürekli reddettikleri de imgenin bu fonksiyonu.
Gördüklerinde absürd, soyut, anlamsýz, kapalý dedikleri þey B.K.: Ýmgeyi modern anlamýndan kurtarýrsak çözümleyici bir
imgenin tam da yapmak istediði þeye tekabül ediyor. yapýsý olduðunu da görürüz. Yani o yapbozyap içinde imgenin
tam bir katalizör olduðunu görürüz. Bu katalizör tavrýný
Eðer þiir göstergelere saldýran bir þeyse, geliþtirebiliriz, imge içine girdiði yapýyý týpký bir katalizör gibi girip
deðiþtirebilir ama içeriye hiçbir þey vermeyebilir. Yaþamsal ve
ortaya çýkaracaðýmýz her kahraman modeli politik süreci çözümlemede, yaþamsal baðlantýya geçiþte
ya da düþüncesi (epikten çýkan düþünce) imgenin bu revize halinin kullanýlmasý gerekiyordu. Yeni Ücra
de bir gösterge olmasý hasebiyle bir tezatlýk döneminde biz bunu göstermeye çalýþacaðýz sanýrým Ücra'ya þiir
gönderen diðer þair arkadaþlarla birlikte.
oluþturur.
B.K.: Ýmgenin bu boyuta gelmesiyle ilgili bu arkadaþlarýn bazý Yani o yapbozyap içinde imgenin tam bir
eleþtirilerine katýlabilirim. Cumhuriyet dönemini hatta divan ve katalizör olduðunu görürüz. Bu katalizör
halk þiirini de katarak bunu günümüze getirirsek bazý haklýlýklar tavrýný geliþtirebiliriz, imge içine girdiði yapýyý
görüyorum, görmüyorum deðil. Ama, bence bu kaçak dövüþmeyi
gerektirmemeli. Biz burada imgenin fonksiyonunu çözmeye týpký bir katalizör gibi girip deðiþtirebilir ama
çalýþmalýyýz. Tam da burada. Boþa çýktýðýný, parodik kýlýndýðýný içeriye hiçbir þey vermeyebilir.
gördüðümüz yerde imgenin fonksiyonunun daha önemli
olduðunu gösterebiliriz. Ýþte kahraman imgesi bunun içindir. Ama M.Ü.: Ýmgenin akýcýlýðýndan bahsettik ya, bu anlamda bir
bunlarý elbette þiir yazma araçlarýnýn içinde de görebiliriz biçimci baðlamýn içine de girebilir imge. Bu dönemde yer alan þairlerin bir
olsun somut olsun görsel olsun. Seksenlerin ve doksanlarýn kýsmý önceki dönemde yoktu Ücra'da. Fakat bu arkadaþlarýn
kendine dilsel süreci aþamadýðý için hareketsizleþmiþ, þiirlerini Ücra'da görmek istememizin sebeplerinden birisi,
kliþeleþmiþ imge anlayýþýnýn bugün deðiþtiðini söylüyoruz. imgenin bir þiir koluna ait olmadýðýný, kelimeye de ait olmadýðýný
Deðiþmesinin sebebi iki binlerde Ýkinci Yeni'yi aþarak ya da bazen baðlamýn içinde de olabileceðini göstermek! Ýmgenin bir
aþýrýlaþtýrarak yaptýðýmýz ilk Ücra'da göstermeye çalýþtýðýmýz çok yönüyle ortaya serilmesi için çalýþýlmalý mümkün olduðunca.
olgusal süreç. Bu dilsel süreçle beraber imgenin de hareket Yapbozyap'ýn ikinci yap kýsmýnda imgenin rolü doðrudan deðil
kazandýðýný, revizyona giriþtiðini ve böyle bir revizyonun da imgenin kýrdýðý göstergelerin açtýðý boþluk üzerinden yapýlacak
gerekliliðini görüyoruz ki bugün yazanlarýn bir kýsmýnda iyi bir anlamlar hareketi bu aslýnda.
imgelerin modern tanýmýný nasýl yerle bir ettiðini belirtmek lazým.
Ýþte bu göstergelere saldýrmak, bunu alaþaðý etmek! Modern B.K.: Bu anlamda da þiirsel imgeden deðil de görsel imgeden
denilen tanýmlamalarý nasýl çaðdýþý kýldýðýný görmek! Diyalektiðe bahsetmek yeridir diye düþünüyorum. Görsel þiir çerçevesi içinde
çok ters bir þey söylediðimin farkýndayým. Fakat moderne ait o görsel imgelerin de nasýl çözüleceðini zaman bize gösterecektir.
idealizeler yumaðý bize imge anlayýþýnýn bittiðini söyletiyor Bunun teknikle de alakasýnýn olmadýðýný göreceðiz.
No: 12 - Tel: 0.332.342 07 95 KONYA
Sayý: 34 Mart - Nisan 2010

Yeni Matbaacýlar Sitesi 1. Blok


Office Dizgi & Grafik

Erdoðdu Ofset

You might also like