Professional Documents
Culture Documents
Fazlur Rahman - İslam PDF
Fazlur Rahman - İslam PDF
Fazlur RAHMAN
SLM
Seluk Yaynlan
zmir Caddesi, 46/A Ankara
T el 425 21 81 - 425 09 32
Birinci Baka 1981 (5.000 Adet)
kinci Bask: 1992 (2.500Adet)
nc Basku 1993 (2.500 Adet)
Baskv
Kent Basmevi/stanbul
Tel: 528 08 15 - 527 99 22
ISBN-975-95466-3-9
SLM
evirenler
S E L U K Y A Y IN L A R I
indekiler
III
VI
XXXXIV
XXXXVII
Giri..............................................................
1. Hz, Muhammed............................................
2. Kur'n.........................................................
14
41
59
95
119
6. eri'at.................. .......................................
140
7. Felsefe Hareketi............................................
164
17 8
9. SlTekilt...... ..........................................
10. Frkalarla lgili Gelimeler..........................
209
233
11. Eitim.......................................................
12. Modemizm-ncesi Islahat Hareketleri.........
252
268
29 5
327
Sonsz................................. ...........................
355
370
ndeks...,.................................. ......................
377
nc Baskya nsz
II
evirenler
IV
evirenler
evirenlerin nsz
VII
da eklemek suretiyle, 'Tarihte slm Metodolojisi" (Jslamic
Methodology in Htstory, Karai 1965) adl eserinde biraraya
toplamtr. Dr. Rahman, bu eserde Snnet, ctihd, ve tema
kavramlar zerinde durarak, bu kavramlarn ilk devirlerde
ki durumuyla teekkl devri sonras durumunu ele almakta;
arada kkl bir ayrlk bulunduuna dikkati ekmektedir, tik
devirlerde Snnet'in muhtevasn nce ictihd sonra icma be
lirledii ve dolaysiyle ilk mslmanlarm nnde geni bir
fikr faaliyet sahas bulunduu halde, fi'den sonraki devir
lerde durum tersine evrilerek icma-ictihd ynnde gelimi
ve bu, mslmanlarm fikr faaliyet sahasn kstlamtr.
Dr. Rahman, bu sebeple, sosyal deime fikrinden hareket ede
rek, ilk snnet anlayna dnme gereini duymaktadr.
Dr. Rahman, "tslmm Ekonomik tikeleri (Economic
Principles of slam, Islamic Studies dergisi iinde, c. VIII, no. 1
Mart 1969) adl makalesinde nce, slm Dni'nin genel gaye
sinden sz ederek, daha sonra ele alaca dncelere temel
tekil edecek esas ortaya koyuyor. Ona gre slm Dni'nin ga
yesi, "kiinin fiil geliimi ve ahsiyetini gstermesi iin ken
disine azam imknlar salayan artlarn hazrlanmasdr".
Bugn iin toplumu bir denetim ve ynetime tbi tutmakszn
bu gayenin gerekletirilmesi imknszdr.
nsan srf bir ekonomik varlk olmamakla birlikte, eko
nomik unsur onun dier fonksiyonlarnn gelitirilmesi iin
fizik bir yakt devi grr. Bir toplumun fertlerinin veya b
tn olarak toplumun salkl gelimesi iin, ekonomik adlet
ve buna dayanan sosyal adlet gereklidir.
te bu sebeple Kur'n, hayatm ekonomik ve madd yn
ne byk nem verir. Ancak ekonomik dzenin, slma gre,
dima daha st deerlerce ynetilmesi ve denetlenmesi gere
kir. Bu st deerler dn- ahlk deerlerdir. Nitekim hell ola
nn kazanlmas ekonomik hayatn ahlk ilkesi olarak orta
ya konmutur. Ekonomik deerler, sadece daha yksek gaye
lere ulamada birer vastadr.
slma gre, insanlar farkl kaabiliyetlere sahip olsalar
da, bu kaabiliyetleri lsnde aba gstererek kazanlarn
salamalar gerekir. Tek-tek fertlere den grev bu olmakla
VIII
birlikte, devletin her yurttaa yiyecek, giyecek, oturacak yer,
salk hizmetleri ve savunma gibi temel ihtiyalarm gider
mesi iin gerekli imknlar hazrlamas gerekir. Yazar, daha
sonra, emek ve alma kavram zerinde durmakta ve bu kav
ramlar slm adan deerlendirmektedir. Sadece madd de
il, fikr ve ahlk gibi manev gayretleri de emek kavram
iinde mtala edilmektedir. Kurn konuyla ilgili olarak
"kesb, ceza, ve ecr" kelimelerini kullanr. Bylece salkl bir
toplumun temeli olan emek ve emein karl ilkesi slmDni'nce ortaya konmutur. Ancak zellikle sonraki asrlarda
bu ilke ihll edilmi, bunun sonucu olarak da toplum dzeni
bozulmutur. Dzeni yeniden kurmak iin yukardaki ilkeye
yeniden dnmek gerekir. Dr. Rahman, bu vesile ile, Islmn
doktriner sosyalizmle de, kapitalizmle de ilgisi olmadm be
lirtmekte, slm toplumunun iinde bulunduu sefil durumdan
kurtarlmas iin ferd teebbse de, devletin endstriyi ynet
mesine de kar olmad zerinde durmaktadr. Ancak sosyal
adletin gerekletirilmesi iin bugn de endstriye devlet m
dahalesi gereklidir. Nitekim slm Dni'nin ferd kazantan
topluma da pay ayrmas bu sebepledir.
Bugn iin slm lkelerinde kapital ve emein topyekn
harekete geirilmesi arttr. slm Dni byle bir eye kar
deildir. Kiinin fikr ve ahlk melekelere tam olarak sahip
olmas iin topluma yol gstermek ve onu denetlemek gerekli
dir. Ancak devletin bu rehberlik grevi geici olmaldr. Kii,
fikr ve ahlk bakmdan tam yeterlik kazannca, devletin g
dml siyaseti terkedilebilir. Yazar, toplumun ancak bu yolla
doktriner sosyalizm ve kapitalizmin kmazlarndan kurtu
laca kanaatindedir.
Dr. Rahmanm "Rib ve Faiz" (Rib and Interest, Islamic
Studies, c. III, no.: 1, Mart 1964) adl makalesine gelince; bura
da Kurn yetlerine dayanlarak "Ribmn farkl anlamlan
zerinde durulmaktadr. Yazar, Rm, Al-i mrn ve Bakara
surelerinde Ribnin yasaklanmasyla ilgili yetlere dayana
rak u sonulara vanyor: 1) slm ncesi devre ait olan rib,
borcun ertelenmesine karlk, anaparann ar faiz almak
suretiyle kat kat artrlmasn salayan bir sistemdi. 2) Bu ne
denle Kurn rlb'y dil bir ticar al-veri olmad iin red
IX
detti. 3) Kur'n ticar kazanca izin verirken, ihtikra kar ibirli ruhunu tevik etti.
Ad geen makalenin "Rib ve Hadsler" blmnde ise,
yazar, hadslerde ribya kar taknlan menfi tutum zerin
de durmakta ve hadsler arasndaki farkl ifadelere dikkati
ekerek, burada da, Kurnda olduu gibi, rib'nn borcun erte
lenmesine karlk kapitalin birka kat artrlmasyla elde
edilen ar kazan anlamna geldiini tesbit etmektedir. Ona
gre slmm gayesi, faizin tmyle kaldrlmasna yneliktir,
fakat bylesine ideal bir sistem, ancak slmn ngrd i
birlii ve sosyal yardmlama rhunun hkim olduu bir re
fah toplumunda uygulanabilir.
Fazlur Rahman, "slmda Ferdin Durumu" (The Status of
the Individual in slm, Islamic Studies, c. V, no.: 4, Aralk
1966) adl makalesinde ise, 'slm Dni'nin kiiden ok toplu
mu gzettii' ve 'toplum zerinde durduu' eklindeki yaygn
kanaate kar, ferdin slm Dini'ndeki durumunu incelemek
tedir.
Yazarmza gre, slm Dni'nde topluma ve toplumsal
varla nem verildii doru olmakla birlikte, bundan kar
lan "slm Dni'nin kiiden ok toplumu gzettii veya ama
lad" sonucu doru deildir. slm Dni'nde her eyden nce
kii, Tanr katnda sorumlu olan bir varlktr. Tanr, sorum
luluu sadece ona yklemi; nsan da bu sorumluluu yklenen
tek varlk olmutur. Sorumluluun ifs ahlk bir anlam da
olan "ibdet" kavramyla aklanr, insann Tanr'ya kar bu
tutumunu aklayan Kur'n ve hadislerdeki yaygn kelime
"takv"dr. Takv, ne kadar drst hareket edersek edelim, bu
fiil durumu fikr ve ahlk dinamizm eklinde ifde ediyor.
Onca, takvda grlen bu dinamizm, hkmlerin akn bir
kaynann bulunduuna iret eder ki, bu kaynak Allah'tr.
Kiinin bu hkmlerle ilgili kurallar kendi nefsinde bulup
ortaya karmas, onlara uymaya almas gerekir. Ancak o,
ayn zamanda toplum iin konulmu kurallar tesbit etmekte
hat yapabilir. O zaman onun, insan trnn ortak hikmetine
bel balamas gerekir. Buna ramen takv yknn ve sorum
luluun tek taycs "kii dir.
X
Bununla birlikte slm Dni, insanlarn toplum olarak
mterek hareket etmeleri zerinde durur; sadece toplumun ve
devletin tekiltlanmasn istemekle kalmaz; dorudan do
ruya mslmanlara farz olan dn vecibelerin bile toplumsal
bir havas bulunmaktadr. zellikle ilk inen srelerde top
lumsal yn o derecede kuvvetli bir ekilde ilenmitir ki, in
san tslmn srf sosyal bir hareket olarak doduu hatsna
kolaylkla debilir. Yine Kur'nda eitlik fikri ve toplumsal
sorumluluk birbirine bal olarak ilenmitir. Bu durumdan
ferdin istekleri ile toplum messeseler! arasndaki gerginlik
domutur. slm devletinin sratle genilemesi ile idari bir
takm ihtiyalar slm hukukunun tedvinini gerekli klm
tr. Zamanla bu hukuk, hayatn slm Dni'ne gre dzenlen
mesini salayan bir kalp ortaya koymutur. Bylece ulem ve
fukahnn gayretleri tek ynl olarak hep toplumsal taraf
vurgulamak istikmetinde olmutur. Bu harekete tepki olarak
slm'da ferde ve onun dn hayatna nem veren 'Tasavvuf ce
reyan" domutur. Bu cereyan 12. yzyldan sonra kitlelerin
dni olarak kuvvet kazanm, 'ahlk hilik' ekline brne
rek bozuluncaya kadar, eitli ekillerde devam etmitir.
Sfliin gl saldrlar karsnda ulem giderek za
yflam ve nihayet yeni reformcu hareketler domutur. Bu
reformcu hareketler arasnda zellikle h Velyullah ed-Dihlev (1702-1762)'nin nderlik yapt hareket, bozulmu denge
nin kurulmas iin byk gayret sarfetmitir.
inde bulunduumuz yzylda, slm lkelerinin smr
gecilikten kurtulurken verdikleri sava, uurlu ya da yanuurlu olarak yine Islmn toplumsal ynnn n plna k
masn ve hkim olmasn salamtr. Ancak yazarmza
gre bu da geici bir devredir; belli bir gelime salannca fert,
lyk olduu yeri alacak ve Kur'n'daki 'fert ve toplum dengesi'
yeniden kurulacaktr.
Dr.Rahman, "Kur'n'da Allah, Alem ve nsan Kavram"
(The Quranic Concept of God, the Universe and Man, Islamic
Studies, v. IV, no.:l, Mart 1967) makalesinde de u ana nokta
lara dikkati ekmektedir, Kur'ndaki btn fadeler, belli bir
dzeni salama gayesine yneliktir. Kur'n'da Allah kelimesi
XI
nin getii alt binden fazla yet vardr. Ancak btn bu yer
lerde asl konu, Kur'n'm ilgi merkezi olan 'insan n kendisi
dir.
Kurn'a gre lem bir kozmos, bir dzendir; tekml eden, dinamik bir dzendir; bo bir oyun olmayp, ciddye aln
maldr. Alemin kanunlar, Allah'n davran (snnetullah)'
mn bir blmn tekil eder ve lemi, O nun maksatl faaliye
tinin, zerinde cereyan ettii bir sahne hline koyar, insann
hedefi; lemi, kendi rh yapsnn kanunlarn ve tarihin
akn incelemek, bylece elde edilen bilgiyi iyiliin hizme
tine vermektir. "bdet adini alan insann bu maksatl faali
yeti, yaratlnn gayesini tekil eder. Bu nedenle insana eref-i mahlkt (yaratlmlarn en stn) nvn verilir.
Dr. Rahman'n bunlardan baka, Pakistan'da slm dn
dncesi ve bu dncenin karlat meseleler zerinde
kan pekok makalesi; slm felsefesiyle ilgili olarak Avicennas Psychology bal altnda bn Sn'mn "Necat" adl eseri
nin "lm en-Nefs" blmnn geni notlarla birlikte evirisi
ni ihtiv eden ve Oxford niversitesi tarafndan yaynlanan
eseri; gene bn Sn'mn "if"snm "lm en-Nefs blmnn
neri; The Philosophy o f Molla Sadra adl eseri ve bn Sn'
nn varlk ve zat ayrmna yeni bir bak as getiren ve Medieval and Renaissarce Studies dergisinde kan "Essence and
Existence in Avicenna adl makalesi bulunmaktadr. Ayrca
yazarn Majr Themes o f The ur'an adl eseri 1980 yl iin
de yaynlanm olacaktr.
Burada Trke tercmesini sunduumuz esere gelince, o,
yazarnn da nsz'de ifade ettii gibi, slm hakknda sadece
bilgi vermeyi deil, ayn zamanda onu eitli alardan yo
rumlamay gaye edinmektedir. Gene ayn nsz'de belirtildii
gibi, eser, hem mslman olan, hem de mslman olmayan
okuyucular dikkate alnarak hazrlanmtr.
nce eserin yorumlayc zellii zerinde ksaca dura
lm. Unutulmamas gerekir ki, ondrt asr boyunca eitli co
rafya paralar zerinde ve kltr ortamlarnda kendisini ifa
de imknlar bulmu, kabl ettirmi ve milyonlarca insan
iin bir hayat tarz olmu slm' anlamak, anlatmak ve hele
XII
yorumlamak kolay bir i olmasa gerek. Bilindii gibi, her yo
rumda, yorumlanan kadar yorumlayan da -hem de btn ac
lan, mitleri, baarlar ve baarszlklar ile birlikte- sz
konusu olmaktadr. Yorum, bir anlamda, bir fikrin, yorum
laycnn zel dnyasndan geerek, yeni bir ifadeye kavu
mas' eklinde tarif edilebilir. Bu durumu en iyi Dr. Rahman'n
bu eserinde grmekteyiz. zellikle eserin son blmlerinde
slmm sadece imdileri ve gelecei hakknda deil, yazann
ahsnda mslman aydnlarn dertleri, problemleri ve k
mazlar hakknda da dnceye dalmaktayz. Dr. Rahman ve
onun gibi dnenler iin slm sadece zerinde dnlen ve
konuulan bir konu deil, bir varolu meselesidir. Szkonusu
bu mesele, Hint-Pakistan alt-ktasmda domu bym bir
kii iin daha baka boyutlar iinde ortaya kmaktadr. Pa
kistan'n ayn bir devlet olarak varolmasn salayan ve ona
kendi z kimliini kazandran 'slm Dni' olmutur.
Bu hususun dikkatten uzak tutulmamas, elimizdeki ese
rin anlalmasn kolaylatran bir unsur olabilir. Mesel,
Dr. Rahman, messeselemi ve yan bamsz bir hviyet ka
zanm Tasavvuf hareketlerden yaknmakta, hatt onlardan
ounun slma zararl olduunu sylemektedir. phesiz spanya'dan Uzak Dou'ya kadar uzanan geni topraklar zerin
deki slm lkelerinde varlna tank olduumuz Tasavvuf
cereyanlann hepsini bir kefeye koymak mmkn deildir.
Salkl bir dn hayat temsil eden cereyanlara rastladmz
gibi, geni halk kitlerinin inanlarn smrerek slm ol
mayan bir hayat anlayn srdren 'szde dn' cereyanlara
da rastlamaktayz. Hatt bir tek lkenin tarihinde bile Tasav
vuf! hareketler arasndaki farkl inan ve davranlar gr
mek mmkndr. Mesel, zerinde yaadmz topraklarn
insanlarnn ayn inan ve kltr deerleri etrafnda birle
mesinde slmn rhan ideallerine bal Tasavvuf Ehli'nin
sammi gayretlerinin roln kimse inkr edemez. Ne var ki,
Osmanl mparatorluu'nun zellikle son yllarna doru "ta
rikat" ad altnda nelerin olup bittiini, inan adna ne gibi
inanszlklarn sergilendiini de grmezlikten gelemeyiz. Bu
durum, slmm da, onlarla hibir ilgisi bulunmayan, sayca
XIII
az olmakla birlikte gene de belli lde etkinliklerini srd
ren gerek tarikat ehlinin de zararna olmutur. inde yaad
mz yzyln balarnda Hint-Pakistan alt ktasnda yaa
makta olan tarikatlarn ounun durumu daha i ac deildi.
Hatta Dr.Rahman'a baklrsa ok daha kt idi. Bugn bile
szkonusu blgeyi yakndan tanyanlar bu konuda i rahatla
tc bir tablo sunmakta glk ekeceklerdir. te btn bu
noktalarn altnda ele alnd takdirde, yazarn Tasav
vufla ilgili tenkitlerini 'daha soukkanllkla deerlendirme
nin mmkn olaca kanaatindeyiz.
Dr. Rahman'n Kur'n ve Hadisle ilgili yorumlar da al
lagelmi olanlardan farkl grnmektedir. Onun sadece bu
eserinde deil, baka yazlarnda da Kur'n ve Hads karsn
da taknd tavn ana izgileriyle u ekilde zetlemek mm
kndr: Kurn, dn ve ahlk ilkelere dayal bir dnya gr
n savunmakta ve bu grn yaand bir toplumun varlk
alanna kmasn gaye edinmektedir, bunu gerekletirmek
iin de dn ve ahlk ilkelerin yansra bir dizi hukk h
kmlere yer vermektedir. Aslnda Kur'n, herkesin almterine
gre kazan salad, ikinin, kumann, ribnm bulunmad
, tevhid inancnn bir gerei olarak rk ve renk ayrmnn
yaplmad, inanl ve ahlkl bir toplum dzeni ngrmek
tedir. Mesel, Kur'n, "vak'a kesinkes belirlendii takdirde,
hrszn elinin kesileceinden" sz etmektedir. te Dr. Rah
man burada u nemli soruyu soruyor: "Acaba el kesme, hr
szln nlenmesi iin yegne tedbir midir, yoksa bu hkmn
gtt gayeyi gerekletirmek iin baka tedbirler de dn
lebilir mi? Baka bir deyile, el kesme cezasn belli bir top
lumsal yapnn artlan iinde ngrlen bir tedbir eklinde
dnr, burada lafzn deil de gdlen amacn ezel geerli
ini ne srer ve bu anlay iinde yasama faaliyetine koyu
lursak, slmm dna km saylr myz?" Dr. Rahman'a
gre, bu sorunun cevab "hayr"dr. Ayn soru hadisler iin de
sz konusudur. yle ki, hadsleri hukk metinler gibi mi ele
alacaz, yoksa slm'n dnya grn gsteren birer "ibre
veya "indeks" gibi mi dneceiz. Burada da Dr. Rahman'n,
ikinci gr benimsemeye yatkn olduunu grmekteyiz.
XIV
unu hemen belirtelim ki, Dr. Rahman bu grlerin he
men benimsenmesini deil, onlar zerinde cidd dnlmesi
ni arzu etmektedir.Onca nemli olan, mslmanlann bu prob
lemi btn plaklyla grmeye ve onu geerli bir zme
kavuturmaya almalardr. "Bu gl grmeyen ya da gr
mek istemeyen ve onun stne itenlik ve cesaretle gidemeyen
birok mslman aydnn, eitli lkelerdeki ihy hareketleri
baarsz olmutur" diyor Dr. Rahman.
Kitabn son blm de hararetli tartmalara sebep
olacak nitelikte grlmektedir. Denebilir ki, yorum unsuru
nun en ar bast blmler de bunlardr. Eserinin ilk blm
lerinde yazara yol gsteren ve yardmc olan eitli kaynaklar
bulunmasna ramen. O, bu son blmlerde daha ok kendi
mahedelerine ve deerlendirmelerine dayanmaktadr. Son
yetmi-seksen ylda slm dnyasnda yer alan toplumsal ve
siyasal alkantlar, Batnm slm dnyas zerindeki emel
lerini, fikr, dn ve ekonomik grlerin oluturduu karma
k rgnn durmak-dinlenmek bilmeyen deikenliini ve
daha binlerce problemleri dikkate alrsak, szkonusu dnem
le ilgili aklama ve yorumlamalarn herkesi tatmin etme gibi
bir iddia ile ortaya kamayacan hemen anlanz. Bu bakm
dan, yazarn Vehhbliin douu ve gelimesine dair fikirle
rinden tutunuz da, Trkiye'de meydana gelen deiiklikleri
deerlendirmesine kadar herey, farkl alardan ele alnp
deerlendirilebilecek konular arasndadr.
Elimizdeki eserin Trkeye evrilmesinde gdlen mak
sat, Trk okuyucuna slm dnyasnn problemlerini mr
nn krk yln slmn incelenmesine ve aratrlmasna
harcam bir aydnn kaleminden anlatmaya almaktr. Es
erin, okuyucuyu bu problemlerin uuruna ulatrd lde
yararl olaca kanaatindeyiz.
24.12.1980
evirenler
1. Giri
Bir asn aan bir gemie ve eitli dillerde kaleme aln
m zengin bir literatre sahip olmasna ramen, "slam modemizmi" sz, hl ok kere yanl anlalan, kukuyla ba
klan ve yadrganan bir tabirdir. Bu, zellikle, din muhafa
zakrln ar bast slm lkeleri iin daha ok geerli
olan bir tesbittir. Szkonusu olumsuz durumun "modernlik",
"asrlik", "reform" vs. gibi kelimelerin slm dnyasnda do
urduu armlarla ilgili olduundan phe yoktur. Konu,
"dinde reform" yahut "dinde yenileme" olunca, durum ok
daha karmak bir grnm kazanmaktadr. slm lkelerin
de ok geliigzel bir ekilde, bilgisiz ve sorumsuzca kullan
lan bu ve benzeri tabirler, geni dindar kitlelerde derin bir antipati uyandrmtr. Bu yzden, "din dnce alannda modernizm" tabiri bile, dinin nemli bir ksmnn inkrn ya
* Fazlur Rahman dcnincc akla gelen ilk ey, "slam Modemizmi"dir. evrisini
sunduumuz Islm kitabnn da en belirgin zellii, ele ald konulara
modernist bir adan yaklamasdr. Fazlur Rahman, slam' nerettikten
sonra da "modernizn" konusu zerinde nemle durdu. Prof.Dr.Mehmet
Aydn, zellikle slam'dan sonra kaleme alnm yazlar inceleyerek
"Fazlur Rahman ve slam Moderniz rai konusunu bir btnlk iinde ele
ald ve bunu slm Aratrmalar dergisinin "I'azlur Rahman zel Saysnda yaynlad. Gerek slm'n, gerek genelde Fazl-ur Rahman'n teki
yazlarnn daha rahat anlalmasna yardmc olaca dncesiyle bu
'azy burada tekrar neretmeyi uygun grdk. Neir msaadesini verdikerinden dolay Islami Aratrmalar dergisi yneticilerine teekkr ederiz.
Muammer AHN (Nir)
XVI
hut onun kendi zyle ilgisini kaybedecek bir lde deiti
rilmesini hatra getirmektedir. Bir de modernizmin her et*
dinin Batyla ve slam topluluklarnn, szmona, batlla
m kesimiyle olan balantsn dikkate alrsak, meselenin
bilgi sosyolojisi asndan nasl bir mahiyete brndn
grmek pek zor olmasa gerektir.
Bu yaznn balnda kullanlan "slm modemizmi"
sz, samimiyet ve ciddiyetle ortaya konan ve nazar yan da
ha n planda olan bir hareketi dile getirmekledir. Aklama
larmz daha rahat yapabilmek iin "slm modemizmi ne
deildir?" sorusuna cevap vermeye almamz, belki daha iyi
olacaktr. slm modemizmi, herhangi bir mslman aydnn
ortaya koyduu veya koymak istedii bir dnce veya davra
nn d deildir. Bir ok slm lkesinde hemen hemen her
alanda birok yenilikler gerekletirilmektedir. Bunlar ya
panlarn mslman olmas, yaptklarnn slm modemizm
erevesi iinde yer alaca anlamna gelmez.
slm modemizmi, dinin bir ksmn atp geri kalann
zamann artlarna uydurmak da deildir. Szgelii, Kuran'n
itikad ve ahlk ilkelerini esas alp teki hkmlerini bir ya
na brakan bir dnce, "slm" sfatn alma hakkn o anda
yitirir.
slm modemizmi, Batdan alnan bir sistemi, yahut
baz, sistemlerin (ilm, felsef vs.) baz yanlarn alarak onu
veya onlar Islmla, yahut slm'n baz ynleriyle birletir
meye alan faaliyetin ad deildir. Baka bir deyile, slm
modemizminin teki "eklektik tutumlardan ayrld nemli
noktalar vardr.
Yine, slm modemizmini sradan bir "ihy" hareketi
olarak grmek, yahut onu Bat karsnda oluan bir tepki
faaliyeti olarak deerlendirmek de kesinlikle yanl olur. Ay
n lde bir yanllk da onu Batcln bir uzants, szcs
ve temsilcisi gibi ele almaktr.
Pekl! "Nedir slm modemizmi?1' Kanaatimizce, bu so
runun cevab konusunda hibir mslman aydnm yardm
XVII
Fazlur Rahman'm sunaca yardm kadar hazr ve doyurucu
deildir. Bu deerli ilim ve fikir adamnn adyla "ada s
lm modemizmi" arasnda adeta bir zdelik vardr. Bu konu,
Fazlur Rahman iin, sadece akademik bir mesele deil, mslmann hayat meselesidir. Aadaki satrlarda ksaca belirti
lecei gibi, Fazlur Rahman, slm modemizmi konusunda cid
d yazlar kaleme almakla kalmam, szkonusu modemizmin uygulama alan bulmasn salamak iin baz resm g
revler de stlenmitir. Bunlar yaparken zaman zaman ac ve
skntlara katlanm, hatta hayatn tehlikeye soktuu anlar
olmutur.
Hi kimse, bugn, mslmanm fikr ve amel hayatnda
ciddi problemlerin olduunu inkr edemez. Bu problemlerin
zmnde dinin bir katks olacak mdr, olmayacak mdr?
Byle bir soru karsnda baz mslman aydnlar susmakta
dr. Fazlur Rahman'n 1 "bilip de susann" aydn saylp sayl
mayaca konusunda pheleri vardr. Bu susan snf, slm
dnyasnda geni bir kitleyi oluturmaktadr. Aslnda onlar,
problemler karsnda "kaytsz" deiller; ama burada saya
mayacamz kadar ok ve eitli sebeplerden dolay susmay
det haline getirmilerdir.
Yukardaki soru karsnda taknlan bir baka tavr da,
diyor Fazlur Rahman, resm iki-yzllk diye adlandrabile
ceimiz bir tavrdr ki, bu, hem slm', hem de slmla ilgili
olmayan kiileri, zm vs.'yi "idare etmeye" almaktadr.
Yahut ayn tutum, bazan hem modem ihtiyalarn giderilmesi
iin alnmas gereken tedbirleri, hem de o tedbirleri reddeden
geni muhafazakr kitleleri memnun etme isteini bir emsi
ye altnda toplamaya gayret etmektedir.
Baz aydnlara gre ise, problemlerin zm iin art
olan yeni dnce ve uygulamalar gelenek aracl ile temin
etme cihetine gitmeliyiz. Bu gr, hem olumlu hem de olum
suz yanlar olan bir grtr. leride modemizm-gelenek ili
kisini ele aldmz zaman ona tekrar dneceiz.
1. Bu aklamalar in bkz. Fazlur Rahman, "Islamic Modernisin", Midce East
Stud, 1. 1970. s. 329 vd.
XVIII
Geride iki yaklam kalyor. Bunlardan ilki, tedrici bir
semecilii savunan yaklamdr. Buna gre, modemizmi her
alanda ve hemen balatmak doru olmaz. kincisi ise. imdi
tarif ve tasvir etmeye alacamz "slam modemizmi"nin
zm eklidir.
ok basite indirgeyecek olursak, slm modemizminin
merkez tezi udur: Temel kaynaklan olan Kurn ve Snnet'e
dayandmld, bu kaynaklar ve onlann nda oluan topyekn tarih miras, ilm ve rasyonel bir szgeten geirilerek
anlald ve yorumland takdirde slm, tarih-itima ge
lime srecinin ortaya kard deime hadisesinin dourdu
u problemleri zmeye, o srecin altnda ezilmeye deil ona
yn vermeye kdir bir inan sistemidir. te "mslman modemist"diye adlandnlan kii bu tezle iki ynl bir iliki iin
dedir: Oriun ilmen ve mantken geerli olduunu kantlamak
ve ulalan zmleri mslmann amel hayatnn her safha
sna intikal ettirmek. lk iliki, fikr modernizmin, kincisi
ise, sosyal modernizmin alan ve kapsamna iaret ediyor. Sos
yal modemizm alannda nemli bir mesafenin alnd syle
nemez. Pratik meselelerinin zmnde mslmanlann s
lmd a * ne lde yararlanabildikleri meydandadr. Fakat
fikr modemizm alannda gzle grlr bir ilerleme olmutur.
imdi Fazlur Rahman'n yazlarnn nda bu ilerlemenin
dnne ve bugnne bir gz atalm.
XIX
m ve bu durum, mslmam nancnn z ve saf yapsndan
uzaklatrmtr. Yaplmas gereken ey, bnyeyi yabanc un
surlardan arndrmak suretiyle hy etmektir.
te bn Teymlyyenin faaliyetleri ile n plana kan ve
slm tarihinde kendisini duyuran hareketin asl gayesi buy
du. Bu nl aksiyon adam, Fazlur Rahman'n belirttii gibi, 2
bata tasavvuf olmak zere btn fikr messeselere cidd eletiriler yneltti. Brakalm felsefeyi, E'ar kelam dahi
onun hcumundan kendisini kurtaramad. O, Kur'n ve Snnet'e dayanarak slam' anlamay ve uygulamay ngryordu.
Bu ynyle o, "tarih slm'n tesine gitme faaliyetinin nc
ln yapyordu. Amel hayatta tima deerlerin yeniden
hkim klnmasn istiyordu. Bunun iin de baz yeni messe
selere ihtiya olduunu sylyordu.
Btn bunlar, farkl renk ve arlklarda slm modernizminin programnda da yer ald. Bu bakmdan, bu ilk devir
ihya hareketi ile slm mdemizmi arasnda organik bala
rn varolduu, inkr mmkn olmayan tarih bir gerektir.
Dolaysiyle, bu kinciyi Bat tesirinin bir rn gibi grmek,
ileride daha ayrntl bir ekilde gsterilecei gibi, byk bir
hatadr.
bn Teymiyyenin gelitirdii slh ve ihya hareketine
benzer bir hareketi Hindistanda eyh Ahmed Sirhlnd balat
t. Birincinin tasavvufa ynelttii eletiri (bir messese olarak
tasavvufu reddetmemesine ramen) ve kincinin ise tasavvufu
kendi iinde slh etmeye almas olduka etkili oldu. Daha
sonra slm dnyasnn iki ayr blgesinde gelime gsteren
modemizm bu ihya hareketlerinden ok ey rendi.
I
XX
mze tamak ise, bunun, sosyolojik adan, imknsz olduu
ortadadr. Mslman moderniste gre bir dnem ancak "il
ham kayna", "itici gc temin eden bir zemin vs. olabilirdi.
Mesel, ihyaclar, snnet ile "kitaplarda yer alan hadis" ara
snda bir ayrm yapmadklar iin "snnete dnmek" ile "ha
dis kitaplarnda yer alan snnete" dnmeyi katsediyorlard.
Fazlur Rahman'n kanaati udur: 3 Hadis literatrnde ortaya
kt haliyle snnetin tamam, Hz. Peygamberin snneti de
ildir. Snnet konusunda, siyer literatr, umum! kanaatin
aksine, hadis klliyatndan daha gvenilir durumdadr. Szkonusu klliyatn "snnef'i, nemli lde, ilk nesillerin g
r ve anlaylarnn sonucu olarak olumutur. Bu durumda,
"Snnet'e dnmek", ihyacmm perspektifinden baklacak olur
sa, Hz. Peygamber'e deil, nemli bir yere kadar, ilk nesillere :
yani tarih bir dneme- dnmek demek olur.
Modemizm-ncesi ihyaclk, cidd bir dnce ksrl
iindedir. hyaclann ou, bata bn Teymiyye olmak zere,
entellektelizmin ve rasyonalizmin her eidine prensip ola
rak karydlar. Onlarn bu tutumu, slm dnyasnn nemli
bir kesiminde ok basit bir eitim-retim programnn kabul
grmesine sebep oldu. Bu programda bilime pek yer yoktu. Fel
sef dnce zaten bir "fikir sapkl" idi. tikad konularda
kelm dnce bile ho karlanmamalyd. hyaclk, bu
yolla hem kendisini bir ksrla mahkm etti, hem de tesirle
ri hal srp giden bir eitim anlaynn balatcs oldu. 4
lk dnem ihyacl, slm'n itikad (tevhid) vehesiyle
ictima adalet vehesini yeniden bir araya getirmeye al
makla problemlerin zmnde nemli bir adm atmt. Ne
yazk ki bu anlayn salt bir faaliyeti programla hayata inti
kali mmkn olamazd. Bunun imkn iin gcn Kuran'dan
alan bir tefekkre ihtiya vard. Oysa ihyaclar, maalesef,
byle bir umull gre (vizyona) sahip deillerdi.
XXI
3. Klasik (slm) Modemizm
lk ihyaclk, kkleri ve dallar slm dnyasnn iinde
olan bir hareketti. Halbuki, onu takip eden "klasik modernizm" in dikkate almak zorunda olduu yepyeni bir fenomen
vard: Hristiyan Bat. slm-Bat karlamasnn bir fikr
bir de itimai (siyas, asker, ktisad vs.) yn vard. Birinde
olup bitenler dierini dorudan doruya etkilemekteydi.
Fazlur Rahman, Bat'dan etkilenmenin iki ynne iaret
eder, bunlardan ilki, fikr ve ictima bir varlk olarak bizzat
Bat'nn kendisi; yani Bat'da fikrin, bilim ve teknolojinin ge
limesi. Batdan slm dnyasna ynelen hibir eletiri ol
masayd bile, mslman aydn Ziya Paanm diliyle u tesbiti
yapmaktan kurtulamazd:
Diyar- kfr gezdim beldeler, kaneler grdm,
Dolatrn mlk- slam btn viraneler grdm.
XXII
rar dile getirir. 5
Klasik modemizmin, bilindii gibi, biri Ortadou'da, teki de Hindistan'da olmak zere iki byk kolu vardr. zel
likle Msr, Suriye ve Trkiye'de etkili olan Ortadou kanad
nn nl temsilcileri Cemaleddin Afgan ve Muhammed Abduh idi. Afgan, Fazlur Rahman'a gre, ne byk bir lim, ne de
byk bir mtefekkir idi. Buna ramen onun itimai ve siyas
fikirleri, bu uyana zemin hazrlad. Muhammed Abduh ise,
klasik usulle yetimi bir lim idi. Bu ynyle o, Hindistan
kanadnn byk temsilcisi Seyyid Ahmed Han'dan olduka
farklyd. Yaklamlar arasnda nemli ayrlklar olmasna
ramen her ikisinin benzer sonulara ulamas dikkat ekici
dir. Szgelii, biri Mutezilenin akl anlayna canllk ka
zandrmaya alrken br (Ahmed Han) slm filozoflar
nn rasyonalizmini ihya etmek istiyordu. Ahmed Han muci
zeyi inkr ederek tabiat kanunlarnn zorunluluunu mslmanlara kabul ettirmeye alrken, teki de mucizeyi mes
sese olarak kabul etmekle birlikte u veya bu mucizenin ink
rm bir iman meselesi olmaktan kanyordu. Ahmed Han bi
lim alannn iyice genilemesi iin din alann bir eit deizme gidecek kadar daraltyor, Abduh ise din alan ile bilim ala
nn birbirine mdahale etmeyecek ekilde ayryordu. Her ikisine gre de Bat'daki ilim ve hikmet hemen anlnmalyd,
nk onlar zaten bizim mirasmzd. Bundan ekinmeye ge
rek yoktu, nk slm, ilim ve hikmet renmeyi art kou
yordu. slm'n, ayn zamanda, Bat'dan gelen her tenkide ce
vap verebilecek ve kendisini savunabilecek gc vard. Namk
Kemal Renan Mdafaanamestnde bunu btn leme iln et
mekteydi.
Klasik modemizmin etkileri olduka yaygn oldu. Hin
distanda Seyyid Emir Ali'nin slm'n Ruhu adl eseri modernizm izgisi ile savunmaclk izgisini birlikte muhafaza etti.
5. Burada zet halinde verilen bilgiler iin bkz. Fazlur Rahman slam, 13.
Blm: Fazlur Rahman, slam and Modemity, Chicago ve London. 1982, 2.
Blm; "Revival and Reform in slam", s. 642 vd. Roots oflslamic Neo-Fundamentalism", s. 27-8 ve lslamlc Modernisn, s. 142-3.
XXIII
Muhammed kbal, slmda Din Tefekkrn Yeniden Kurul
m as balm tayan eseri ile {bir dizi konferanslar) fikr
modernizmin acillik ve ciddiyetini gzler nne serdi.
Abduh'dan sonra klasik modernizm orijinal izgisini
maalesef kaybetti. Ortadouda gr n plana kt: Selefiyecilik (Reid Rza ve onu takip edenler). Muhafazakrlk (Ferid Vecdi ve onun gibi dnenler) ve laik-Batclk (Th H
seyin ve onun gibi dnenler). Biraz sonra syleyeceimiz gi
bi, ada modernizm, bu dncelerin her biriyle hesapla
mak zorunda kalmtr.
Klasik modernizmin Ortadou kanadyla ilgili en geni
almay Hamilton Gibb, 6 Hindistan kanadyla ilgili al
may da W.C. Smith 7 yapmtr. Bu her iki aratrmacnn
Fazlur Rahman zerinde etkili olduunu burada hatrlatmak
isteriz. Gibb, 1945 ylna kadar uzanan modemist dneme u
eletirileri yneltmitir: Modemistler, ilk olarak, baarnn
sosyal tekml ile halk kitlesinin derin psikolojisi arasnda
kurulmas gerekli bir dengeye bal olduu gereini anlaya
mamlardr. kinci olark, onlar bilimsel yaklamn en be
lirgin zellii olan tarih tenkid metodunu ihmal etmiler, bu
metodu slm malzemeye tatbik eden arkiyatlara da p
heyle bakmlardr. Metod yokluu, onlar kendi tarihlerinin
baarlarn abartmaya gtrd gibi, Bat tarihini anla
maktan da mahrum brakmtr. nc olarak, onlar Baty
bir btnlk iinde grp deerlendirememilerdir. Mesel,
Bat rasyonalizminden pek az etkilendikleri halde, milliyeti
likle alakal olmas ynnden Bat romantizminin etkisi al
tnda kalmlardr. 8 Benzer eletirileri W. C. Smith'in ad ge
en eserinde de bulmaktayz. Biraz sonra zerinde duraca
mz gibi, Fazlur Rahman, bu eletirilerde gerek paynn oldu
unu kabul etmekte ve klasik modemizmde grlen metod ek
sikliinin daha sonraki gelimelerle ne kadar yakndan ilgili
olduunu gzler nne koymaktadr. Ayrca o, sz konusu ek
6. Modem Trends in slam, Chicago, 1946.
7. Modem slam in India, London, 1946.
8. Gibb, a.g.e., s. 111 vd. Kr. W.M. Watt, Islamic Flndamentcdism and Moderny, London, 1988, s. 64-5.
XXIV
siklii gidermek iin youn bir fikr faaliyete koyulmu ve s
lm modemizminin ciddi bir seviye kazanmasna yardmc
olmutur.
4. Yeni-hyaclk
Fazlur Rahman, 1930lardan .sonra gittike glenen ve
baz slm lkelerinde ayn zamanda siyas bir g haline ge
len hareketleri, bazan "(klasik) modemizm-sonras ihya hare
ketleri", bazan "yeni-ihya hareketleri" yahut "yeni-temelcilik
(NeO'fundamentalism) kelimeleriyle anlatmaktadr. 9 Asln
da, bu tabirlerden hibirinin "efradn cmi ayarn mni"
bir tarifi yaplmamaktadr. Hatta bu terimlerin bir ksmnn
slm lkelerinde konuulan dillerde karlklar dahi yok
tur. Szgelii, temelcilik, esasclk vs. anlamlarna (yaklak
olarak) gelen "fundamentalism"i ele alalm. Bu kelime ile
Hanbellik, bn Teymiyye hareketi, hvan- Mslimn ve Cemat- slm hareketleri, hatta gnmz slm dnyasmda
ortaya kan muhafazakr nitelikteki her din hareket anla
tlmak istenmektedir. Oysa bu hareketler arasnda nemli
farkllklar vardr. ngilizcede "fundamentalist" kelimesiyle
Incilin zahirine sk skya bal olan, genellikle yeni dnce
ve yorumlara kapal olan tutum ve davranlar anlatlmakta
dr. "Fundamentalsm" Hristiyan dnyada hibir zaman ge
ni kitlelere ulaabilen bir hareket olamam ve kk bir
"ltizal"grubu olmaktan ileri gidememitir. Oysa ayn terimle
adlandrlmak istenen slm hareketlerin byk bir ksm
itihada aktr; modem bilgileri-semeci bir tarzda da olsakabule hazrdr. Kanaatimce, Fazlur Rahman da dahil olmak
zere birok yazar, bu akmlann hamleci yann yeterince g
rp takdir edememitir. Onlardan ounun "temele geri dn
mek" istedikleri dorudur. Fakat bu dn, C.Geertz'in hakl
olarak iaret ettii gibi, "daha ileriye atlayabilmek iindir. 10
Bu bakmdan, "fundamentalist" diye adlandrlan birok ms
lman dnrn baz yazarlar tarafndan "reformcu" diye
9. Bkz. slam and Modemity, s. 141-2.
10. C.Geertz, slam Observed, Yale U.P., 1968, s. 69.
XXV
nitelendirilmesine amamak gerekir. Szgelii, W.M. Watta
gre, Seyyid Kutup bir "reformisf'tir. 11 Bilhassa Msr'da ge
lien ihyac harekete zaman zaman "yeni-selefiyecilik" den
diini de biliyoruz. Fazlur Rahman "selefi hareket" tabirini
yazlarnda pek fazla kullanmaz. Bildiim kadaryla o, bu ta
biri Reid Rzanm gelitirdii hareket iin bir ka kez kul
lanmtr. i 2
Yeni-ihyaclk, ilk dnem ihyaclma gre ok daha
zengin bir, programa sahiptir. Bu, onun modernizm-sonras
bir hareket olmasndan kaynaklanr. Bu hareketin en nemli
zellii eitli fikirlere ok eitli cephelerde sava am ol
masdr. O, sadece batclk karsnda deil, slm modernizmi ve hatta slm gelenekilik karsnda da cidd bir mca
deleye koyulmutur. Yeni-ihyacla gre, gelenekten ve bat
clktan bamsz kalnmadka hlis bir mslman kafann
yetimesi mmkn deildir. 13
Fazlur Rahman, yeni-ihyaclm msbet yanlarn yle
deerlendirmektedir: a) Bu hareketler, islm dnyasnda sos
yal, siyasal ve iktisad meselelerin mslmanlar tarafndan
ciddiye alnmasna, halklk ve demokrasinin gelimesine,
neticede de hrriyet alannn genilemesine imkn hazrla
mtr. 14 Bu faaliyetlerin bir ksmnn nde gelen baz ihyaclarn hayatlarna mal olduu unutulmamaldr, b) Klasik mo
demizmin ar yanlarnn trplenmesine ve baz zayflkla
rnn gedirilmesine, dolayl yolla da olsa yardmc olmutur,
c) slm dnyasnda hayatn inan boyutunu bir tarafa itmeye
alan "l-dni" tutum ve davranlarn hi deilse ok fazla
dal-budak salmasna mni olmutur, d) Modem eitimin, hiss seviyede de olsa, slm bir renk kazanmasna katkda bu
lunmutur. 15 e) Gelenekiliin gcn nemli lde zayflat
m, zellikle gen nesillerin dine yaklamalarn salamakta
11. Islamlc Findamentallsm and Modernity, London, 1982, s. 73. Kr. Ade Shitu Agbetola, 'The Equality of Man and Women in slam : Sayyid Qulb s Views
Examined" slamic Studies, 28, 1989, s. 131-139.
12. Bkz. Fazlur Rahman, "The Impact of Modcrmly on slam", Jscmic Studies
V.N.2, 1964, s. 116.
13. slam and Modemlty, s. 136, Kr. "Revial and Reform in slam", s. 641.
14. "islamic Neo-Fundamentalism", s. 32 vd.
15. slam and Modernity, s. 137.
XXVI
olumlu hizmetler sunmutur.
Btn bu olumlu yanlarna ramen, yeni-ihyaclk, Faz
lur Rahmana gre, Islm dnyasnn problemlerini zen bir
hareket olmamtr; tabiat gerei olamaz da. Yeni-ihyaclk,
ilk dnem ihyaclmdan farkl olarak, ayaklar slm gele
nek iinde olan bir hareket deildir. nde gelen yeni-ihyaclardan hibiri, klasik slm! tahsilden gememitir. lerinde,
mesel Muhammed Abduh gibi bir tek lim-mtefekkir yok
tur. Hareketin banda bulunanlarn ou, hukuk, mhendis
lik, iktisad vs. alanlarnda yetimi samimi kiilerdi. Bunlar
la da hakiki bir slm ihya hareketinin gelimesi her halde
dnlemezdi. Onlar, ne slm, ne de Baty anlamamz ko
nusunda derli toplu bir yaklam gelitirebildiler. Szgelii,
Bat karsnda daima tutarsz ve clz kaldlar. Batdan al
dklar yarm-yamalak bilgilerle Kur'an'm hayat (insan, ce
miyet, tabiat vs.) grn telif etmeye kalktlar. Dnce
den bahsettiler, ama entellektelizmin ve rasyonalizmin kar
snda olmay da ihmal etmediler. Geri onlar, amel hayat
tan kopmu entellektelizmi bir eit "fikir alkolizmi" say
makta haklydlar. Fakat byle bir tesbitte bulunmak ayr,
ok cidd bir fikir abas olmadan amel hayatn dzene gire
bileceine inanmak ise daha ayr bir eydi. 16 Btn bu zellik
lerinden dolay, ihvan- Mslimn ve Cemaat-i slm gibi temelci ve ihyac hareketler, zde deil, sadece espride ihyac olabildiler,nk daha derinlere gitmeye gleri zaten yetmez
di.
XXVII
"ekol" oluturmu saylmazlar. Birok yazara gre, ada din
modernizmin en veld ve tutarl szcs Fazlur Rahman'dr.
Bizim kanaatimiz de bu merkezdedir. Bu yaznn dipnotlarn
da verilen kaynaklara bir gz atmak, byle bir tesbitin isabet
li olduunu anlamak iin yeterlidir.
Fazlur Rahmana gre, Kurann itima-ahlk nizam,
tarihin seyri iinde hibir zaman tam ve tatmin edici lde
gereklememitir. Bunun, burada zikredilmesi mmkn ol
mayan, eitli tarih sebepleri vardr. Bu bakmdan, belli bir
dneme geri dnme hasreti iinde yanp tutumakla veya "ge
leneimizi koruyalm, her ey dzelir" demekle Kur'an dnya
grnn gnmz artlan iinde gereklemesini hayal ede
meyiz.
Kur'an' ve Kuran'm Islmm tam olarak hayatn iinde
grebilmek iin evvela onlann ne olduunu anlamak gerekir.
Bu da yeni bir yaklamn varln art koar. Fakat burada,
diyor Fazlur Rahman, kendimizi bir ksr dng iinde bul
maktayz. yle ki, slm dnyas fikr bir teceddd baar
mak zorundadr. Bu olmadka yaplan hibir ey kalc ol
maz. Dnce alannda bir yeniden kuruluun olabilmesi iin
de modem eitim kurumlanna ihtiya vardr. Bunlann ola
bilmesi ise fikr yenilenmenin gereklerine gre yetimi insan
gcne ihtiya gsterir. 17 Bu fasid emberin krlmas ne ma
ziye dnmekte olur ne de Batdan baz eylerin almak suretiy
le oluturulacak olan mekanik bir eklektisizme sanlmakla
mmkn olur. Daha nce iaret edildii gibi, modemistin g
revi, ada bir teoriyi slmla kaynatrmaya almak ola
maz. Aslolan, modem dncenin varolmasn salayan postulatlan hazrlamaktr. Ancak byle bir hazrlktan sonra
mslmanm dnce alkanlnda kkl bir deime olabi
lir. Fazlur Rahman, bu son nokta zerinde srarla durmakta
dr. Nedir bu yeni dncenin zellikleri? Onda otoriteye kr
krne balanma yoktur. O, pheye, tenkiti tutuma, tashihe,
akla, riski gze almaya ak olup deneyi n planda tutar. 18
17. "Revtval and Reform in slam, s. 643.
18. Ayru eser, s. 651,
XXVIII
Bu dnce, z itibariyle, tahlilci ve tmevarma, olup sente
tik bir yapya -yahut yasalara- ulamay dener. O, bu zellikle
rini sadece tabiat sahasna deil, insan ve tarih sahasna da
tamak zorundadr. Dorusu, onu hibir yerde durdurmamz
mmkn deildir. Baka trl dnmek, akld, bir anlay
a tekrar dnmek anlamna gelir. Szgelii, "tarih tenkitilik
yntemi"ni ele alalm. Daha nce sylenildii gibi. Batl ya
zarlar, mslman modemistlerin bu yntemi hie saydklar
n sylyorlard. Fazlur Rahman bu yaknmalarnda onlann
hakl olduklarna inanr. Batllar, tarih tenkid metdunu
evvela kendi tarihi malzemelerine tatbik ettiler. Geleneksel
Hristiyanlk bundan epeyce zarar grd, ama zamanla topar
land. Msterikler, ayn metodu, belki ok iyi bir ekilde ol
masa da, slm malzemeye uyguladlar. Bu insanlardan bir
ksmnn taraf tutmas, ilm beceriksizlii, bizzat metodu kul
lanma anlaynn kt niyete dayandn asla gstermez.
Mslmamn bu yntemin kullanlmasndan rahatsz olmas,
onun tarih slm normatif bir l iinde grmesinden kay
naklanmaktadr. Fazlur Rahman'a gre, bu metod, sadece s
lm tarihine, yahut snnetin olumasna deil, bizzat Kur'an'a
dahi tatbik edilebilir; edilmelidir. Ne vak ki, byle bir gr,
brakalm, muhafazakr aydnlar, modernist olduunu sy
leyen birok kimse dahi kabule yanaamamaktadr. Fakat
mslman aydn, er veya ge, bu noktaya gelmek ve her eit
kar kmalara ramen bu yolda mesafe almak zorundadr.
Aksi takdirde slm, bir takm ibadet ve trenlerin pekitirdi
i bir duygu birliinden fazla bir ey ifade edemeyecek duruma
gelebilir. 19
Bu yeni yaklamn daha iyi anlalabilmesi iin Fazlur
Rahman ok eitli "rnek-durumlar" gsterir. Biz, burada
bunlardan sadece birini hatrlatalm. Batl yazarlarn Kur'anm ok kadnla evlenme konusundaki tutumunu eitli a
lardan eletirdiklerini biliyoruz. Birok mslman aydn,
zellikle ilk modemistlerin pek ou, bu eletirilerden rahat
sz olmakta ve Kuran savunmaya koyulmaktadr. Onlara g
19. Fazlur Rahman, 'The Impact of Modernity on slam", s. 121, 122 ve 127.
XXIX
XXX
XXXI
takdir edemediler ve sandlar ki bir ahlk ilkesi ile bir metamatik nermesi arasmda-en azmdan kognitif adan -fark
yoktur. Din- ahlak tecrbenin elbette kognitif bir yan var
dr, fakat yine de o, teki btn tecrbelerden kkl bir farkl
lk arzeder. Sradan bilgi faaliyetimizde sadece baz bilgiler
(malumat) elde ederiz; oysa din-ahlk tecrbede anlam, de
er, gaye, otorite ve cillik vardr. slm filozoflarnn uluhyet anlay da "tamamiyle Yunan felsefesinin" anlayyd.
Tanr burada yaratan ve yn veren bir varlk deil, lemi ak
layan bir ilke durumdayd. 22 Onlann eserlerini gzden geir
diimiz zaman ahlka ne kadar az dikkat harcadklarn he
men grrz. Batl baz yazarlara gre bunun sebebi, filozof
larn ahlk buyruk ve yasaklar eriata brakmalaryd. Bu
grte doruluk pay olmakla beraber, Fazlur Rahman'a gre,
mesele o kadar basit deildir. Filozoflar ulatklar metafizik
zirveye yle bir akla balanmlard ki, aaya inip ahlk
konularyla megul olmaya zaman bulamadlar. Oysa onlar,
bizzat eriatn ndayanaklann dikkate alan cidd ve objektif
bir almaya koyulabilselerdi, hem daha farkl bir felsefe or
taya koyar, hem de Snnliin zenginlik kazanmasn salar
lard. Byle bir durum olmad iin Snnlik tek yanl olarak
felsefeye hcum etti ve sonunda bizzat kendi kendini fikr k
srla ve manev yoksullua mahkm etti. Halbuki serbest
fikr faaliyet, Kur'an dindarlk grnn bir parasn olu
turmaktadr. Burada "serbest kelimesiyle "snrszlk" kasdedilmemektedir; nk hlis bir dnce ancak belli bir snr
iinde mmkn olur. Byle bir fikir Kelm yoluyla deil Fel
sefe yoluyla oluup dal budak salabilirdi. 23
Fazlur Rahman'n Kur'n ve tasavvuf ilikisi konusunda
syledikleri Kur'an-felsefe ilikisi hakknda sylediklerine
nazaran daha da serttir. Tpk filozoflar gibi mutasavvuflarm
da pek ou Kuran btnl gremediler. Tasavvuf derin
''duygu"dan, zel "marifetten bahsetti; ama objektif bilginin
ikinci plana itilmesine de yardmc oldu; mahede ile nazar
akl arasna uurumlar soktu ve neticede de hkim olduu top
22. "The Post-formative Developments in slam, II, Islatnic Studies, II, 1963,
s.301.
23. Ayn eser, s. 303.
XXXII
XXXIII
XXXIV
XXXV
fade tek bana urada duran bir ifade olarak deil, ait olduu
zihnin topyekn yaps iinde, yani o zihni oluturan teki ya
pc unsurlarla birlikte ele alnm ve muhtemelen anlalm
olur.
kinci teori ise gnmzde en ak ifadesini Georg Gadamer'in 30 yazlarnda bulan "fenomenolojik doktrindir ki, bu
na gre, her eit anlama tecrbesi, tecrbe sahibinin daha n
ce artlanm olduu gereini dikkate almamz gerekli k
lar. Anlayan ve yorumlayan bir kii olarak beni belirleyen
ey, Gadamer'e gre, "effektif tarih"tir. Benim varlk dnyama
giren her ey, inceleme konusu olan eyin tarih etkisi ile bir
likte ele alnmadka bilimsel olmayan bir yola sapmak ka
nlmaz olur. Biz kendi artlanmlmzm uuruna varsak
dahi onu bir yana itmeyi baaramayz. O halde bir eyin "ob
jektif olarak anlalmas diye bir ey szkonusu deildir.
Fazlur Rahman kendi yorum anlay ile Gadamerinkini karlatrarak yle der: Eer Gadamer hakl ise, benim
Kur'an'm anlalmas ile ilgili olarak ne srdm "ifte ha
reketlilik" anlay (u andan Kur'an'a gitmek ve Kur'andan
tekrar u ana gelmek suretiyle problemi zmek) mnsz
olur. Gadamer, insann kendi uur dnyasn farketmesini,
kapal hayat emberi iinde, nemsiz bir kvlcm gibi gr
yor. Oysa byle bir uur, basit bir kvlcmdan ok daha fazla
nem arzeder. Hz. Muhammedin tarihe mdahelesini bir yana
brakalm, bir Gazlnin, bir Ear'nin slmn "effektif tarihi"ni ne lde etkilediini biliyoruz. Maziye uurlu ekilde
mdahelede bulunma, diyor Fazlur Rahman, birbirinden
ayrdedilebilen iki hususu ihtave eder: incelemeye konu olan
mazi"nin objektiflik iinde belirlenmesi -ki Gadamer bunun
mmkn olduuna inanmyor- eer yeterli bilgi ve veri varsa
pekl yaplabilir. teki husus ise, bizzat mukabelenin ken
disidir ki, o, kanlmaz olarak deerlerle balantl olduu
gibi, mukabelede bulunann "effektif tarihini de ihtiva eden
mevcut durumuyla yakndan balantldr. Bu durum elbette
mukabelede bulunan mukabele tarzn belirler; fakat bunu bir
30. Bkz. H.G. Gadamer, Truth and Method , New York, 1975.
XXXVI
XXXVII
XXXVIII
XXXIX
xxxx
XXXXI
XXXXII
XXXXII
xxxxv
XXXXVI
Fazlur Rahman
nsz
XXXXVIII
Fazlur Rahman
Giri
1S L A M
GR
SLAM
GR
SLAM
GR
SLAM
GR
10
SLAM
tr.
Onikinci-Onsekizinci yzyl srasnda Mool ve Osmanl mparatorluklar gerilemee balamtr. Hindistan'da
Mool egemenliinin yerini ngiliz egemenlii alrken, Os
m anlIlar I. Dnya Savandaki yenilgilerine kadar batnn
askeri tekniklerini ve dier reformlar benimsemek suretiyle
yeniden canlanmay baarmlardr. XIX.yzylm tamam ile
XX. yzyln ba slam dnyasnn siyasi paralanmasna
tank olmutur. Fakat bir din ve sosyal g olarak slam sa
dece canl olarak kalmam, son 20-30 ylda esasta kendi siy
si itibarm da yeniden elde etmesine yardmc olan bir "yeni
den canlanma" tecrbesinden gemitir. Bununla birlikte
kltr ve "kimlik zerindeki modem glerin etkisi bugn bir
gei dneminde bulunan slam toplumunda hala hissedil
mektedir.
Yedinci/Onnc ve Sekizinci/Ondrdnc yzyllar
srasnda slam geni apta arap tccarlar vastasyla Malaya
Takm Adalarna kadar yaylmtr. Bar bir yolla Sumatra ve Java'ya uzanmasndan sonra Malaya Yarmadasna da
girmitir. Fakat Bat Avrupa'nn askeri ve idari saldrs ve
denetimi altna girince, bu blgede, douu srasndaki kral
lklar pek kuramamtr. Bylece slam Endonezya'da, hala
baz nemli cihetlerden ilkel olan sosyal ve kltrel bir alt
yapnn geni lde bir eit st tabakas olarak kalmtr.
Bununla birlikte iinde bulunduumuz yzyl srasnda nce
Arap Yarmadasndan, sonra Msr'dan olmak zere, Orta Do
udan yeni bir etki gelmi ve bu etki, toplumun slamlama
syla uraan hareketli snni ulema zmrelerinin teekk
lyle sonulanmtr.
Yine de slmm in'in ilerine kadar nasl ve ne zaman
yayld kesin olarak sylenemez. Fakat inliler Mslman
larn in'e giriinin slmm ilk zamanlarna kadar gittiini
iddia ediyorlarsa da, bilginler, slmm Moollar devrinde
salam tutunma noktalan elde ettii kanaatindedirler. Bu so
run ancak in tarihine ait belgelerin daha yakndan ve daha
derin bir incelemesi ve in'deki slam toplumunun geirdii
GR
11
12
SLAM
380.846.000
182.214.000
Mslman aznlklar
Toplam
3Q.92,0QQ
593.986.000
GR
13
Birinci Blm
Hz. MUHAMMED
Hz.Muhammed ve Vahiy - Hz.Muhammed'in Mcadelesi Hz. Muhammed' in Sava Teknii ( Strategy ) Yahudiler ve Hristiyanlar - Sonu
Hz.Muhammed ve Vahiy
Hz. M U H A M M E D
15
16
SLAM
Hz. M U H A M M E D
17
18
SLAM
Hz. M U H A M M E D
19
20
SLAM
Hz. M U H A M M E D
21
22
SLAM
Hz. M U H A M M E D
23
24
tS LAM
Yukarda uzun uzadya naklettiimiz rnekler Hz. Peygamberin urad ruhi gl btn batlaryla ortaya koy
maktadr. Mekke'de etrafna kk olmakla beraber sadk bir
taraftar grubu toplanmt, ama 13 senelik srekli bir tebli ve
mcadeleden sonra IIz. Peygamberin balatt hareketin k
maza girdii akt ve inatla srdrlen bir muhalefete kar
6.
7.
8.
9.
Hz. M U H A M M E D
25
26
SLAM
Hz. M U H A M M E D
27
28
SLAM
Hz. M U H A M M E D
29
Fakat btn bunlarn yannda Hz. Peygamberin Mekke'lilere kar ald tedbirlerin en acil ve ilk sebebi, Mekkelilerin, Medine'ye hicret ettikten sonra bile, Mslmanlara kar
taknm olduklar dmanca tavrdr. Mekkeliler, fiilen yer
lerinden kovduklar muhacirlerin mallarn gaspetmekle kal
mamlar, Hz. Peygamber ve Mekkeli taraftarlarnn Medine'
de bir baka kabileye katldklar gereini arballkla bile
karlayamamlardr. Bu sebeple Mekkelilerin Medine'yi
tehdit altnda tutmalar, Medinelilerin, zellikle muhacirle
rin de bu tehdidin fiilen gereklemesine engel olmak iin elle
rinden geleni yapmalar tabii idi. Bir baka deyile, her ikisi
arasnda bir sava durumu mevcuttu. Bizzat Kur'an bu hususta
tarihi bir tank olarak en gzel ifadeyi ortaya koymakta ve bir
Mekke kervan ile bir grup muhacir arasnda Hz. Peygamberin
ak izni olmadan 2/624'te kabileler aras hukuka gre sava
mann yasak olduu Muharrem aylarnda vuku bulan bir a
tmaya deinerek, unlar sylemektedir: "nsanlar sana ha
ram aylarn sorarlar... O ayda savamak byk sutur. Allah
yolundan alakoymak, O'nu inkar etmek ve halkn Mescid-i
Haram'a girmesini engelleyip, onlar oradan kovmak Allah
katnda daha byk sutur. Fitne karmak ise, ldrmekten
daha byktr. Gleri yeterse, dininizden dndrnceye ka
dar sizinle savamaya devam ederler" (Bakara II, 217)
Bu nedenle, aka grlyor ki, Hz. Peygamberin Me
dine'den askeri harekat eklinde ald tedbirler, ortada fiili
bir sava durumu olduu iin, genellikle batl yazarlarn d
ndklerinin tersine, hibir tahrike dayanmadan ortaya
kan eyler deildi. te yandan son zamanlarda slam savu
nucularnn ileri srdkleri gibi, Hz. Peygamberin ald her
tedbir iin Mekkelilerin belli bir saldrgan fiilinin mevcut ol
mas da gerekli deildir. Genel bir sava durumunda herhangi
bir tarafn kendi askeri harekatn planlayp uygulamas ta
biidir. Burada kabul edilmesi gereken udur: Kendisine kar
savalmayp, amacn barla elde edebilseydi, Hz. Peygamber
mutlak surette savaa bavurmak arzusunda deildi. Hatta
saldrya uradiklar zaman bile, aslnda Mslmanlara sa
dece aynyla karlk vermeleri emredilmi, "ama sabr yine
de daha iyidir" (Nahl XVI, 126) denmitir. Hz. Peygamber sa
dece sava kanlmaz olduu zaman savamtr. Ancak yine
30
SLAM
Hz. M U H A M M E D
31
32
l a m
Hz. M U H A M M E D
33
34
SLAM-
Hz. M U H A M M E D
35
Yahudiler ve Hristiyanlar
36
1S L A M
Hz. M U H A M M E D
37
38
SLAM
Hz. M U H A M M E D
39
Sonu
40
SLAM
tkinci Blm
KURAN
Kur'an Nedir? - Kuran'n retisi - Kur'an'da Yasama - K uran
Tefsirleri
Kur'an Nedir?
42
SLAM
ynelmitir.
Kur'an'n kendisi ve dolaysyla Mslmanlar iin
Kuran, Allah'n kelam'dr. Hz. Muhammed de, kendisinin
vahyi Allah'tan, btnyle Baka varlktan ald sarslmaz
inanc ierisindeydi (biraz sonra bu btnyle Baka varlk
tan ne anlaldn daha kesin bir ekilde ortaya koymaa
alacaz.) ite bu sebeple o, bu bilincin sonucu olarak, Yahu
di ve Hristiyanlann Hz. brahim ve dier peygamberler hak
knda ileri srdkleri en esasl tarihi iddialardan bazlarn
reddetmitir. Bu "Baka" varlk u veya bu ekilde mutlak bir
yetki ile Kur'an' "iml" ettirmitir. Hayatn derinliklerinden
gelen bu ses, aka, pheye yer brakmayacak bir ekilde emredercesine konumutur. "Okuma" anlamna gelen Kur'an
kelimesi aka bu hususa iaret etmekle kalmamakta, bizzat
Kur'an'n metni de birka yerde onun sadece anlam ve fikir olarak deil, szl olarak vahyedildiini belirtmektedir. Kur'an'da "ilahi bildirinin" karl olarak, "ilhama olduka ya
kn bir anlam bulunan "vahiy" kelimesi kullanlmtr. An
cak "ilham" sznn zorunlu olarak ifahilii darda brak
t dnlmemelidir (phesiz Kelam"dan biz "sesi an
lamyoruz.) Kur'an diyor ki: "Allah bir nsanla ancak vahiy
suretiyle (seslerden meydana gelen kelimelerle deil, fikrin
meydana getirdii kelimelerle) veya perde arkasndan konu
ur, yahut eli (bir melek) gnderir ve bu melek vahiyle konu
ur... ite sana da bizim emrimizden bir ruhla vahyettik..."
(r, XLII, 51-52).
Bununla birlikte, slamm ikinci ve nc yzyllar
srasnda Vahy'in mahiyeti hakknda ksmen Hristiyan aki
deden etkilenen ciddi fikir ayrlklar ve tartmalar Msl
manlar arasnda ortaya knca, o srada kesin muhtevasn
oluturmak gibi nazik bir merhalede bulunan dou halindeki
snni slam, vahyin 'bakaln', objektifliini ve szl ni
teliini korumak iin, onun d hakikati zerine arlk ver
mitir ,1[Szzat_Kuran vahyin "bakaln, objektifliini ve
szl niteliini kesinlikle belirtmi, fakat yine ayn kesinlik
le onun Hz. Peygamberin karsnda bir hakikati bulunduu
KUR'AN
43
44
SLAM
KUR'AN
gerekte, tarihin tand bu trden tek insand. Bu nedenledir
ki, onun btn davran Mslmanlarca snnet, baka deyi
le, "mkemmel rnek saylmtr. Fakat, btn bunlarla bir
likte, onun, bilindii gibi, kendi kendini at, ahlak anlay
nn son derecede keskin ve canl olduu ve bylece bilincinin
(uurunun) ahlak kanunuyla aynlat anlar bulunmaktay
d. "te sana da emrimizden bir ruhla vahyettik: Sen Kitap ne
dir, nceleri bilmezdin. Fakat biz onu bir nur (aydnlk) kl-,
dik" (r, XLII, 52). Ancak, ahlak kanunu ve dini deerler Al
lahn emridir; onlar Allah'la tamamen ayn olmasalar da,
O'ndan bir paradr. Dolaysyla Kur'an tamamyla ilahidir.
Ayrca, olaan bilin sz konusu olduu zaman bile fikir ve
duygularn onda rastgele dolamas ve mekanik bir ekilde ke
limelere brnebilecei hususu hatal bir dncedir. Aslnda
duygular, fikirler ve kelimeler arasnda uzvi bir mnasebet
mevcuttur. Vahiyde, hatta airin ilhamnda, bu iliki o derece
tamdr ki. duygu-fikir-kelime kendine zg bir canll olan
karmak bir btndr. Hz. Muhammed'in ahlaki sezgiye da
yal kavray en yksek noktasna ulap, bizzat ahlak kanu
nu ile aynlanca, (gerekten de bu gibi anlarda onun zaman
zaman taknd tavr, bir nceki bimun ikinci kesiminde
gsterildii ve Kur'an ayetlerinde de aka grld zere,
Kur'an'n eletirisine uramtr) Kelam bizzat vahiyle birlikte
verilmitir. O halde; Kur'an salt lahi Kelam'dr, fakat ayn
lde Hz. Muhamn^ed'in i kiilii le de yakndan mnasebettedirTAncak Hz. Muhammed'in Kur'an'la olan ilikisi, bir
kaytta olduu gibi mekanik bir ekilde kavranamaz. lahi
Kelam Hz. Peygamberin kalbinden szlerek dar akmtr.
Bununla birlikte, eer Hz. Muhammed, vahiy ald an
larda, ahlak kanunu ile kendisini bir hissettiyse, onun mutla
ka Allah'la, hatta O'nun bir parasyla aynlam olduunu
dnmek gerekmez. Kur'an byle bir eyi kesinlikle yasakla
makta, Hz. Muhammed te srarla bundan kammaktadir. te
yandan Mslman adna layk herkes, irki en byk gnah
olarak ktlemektedir. Bunun sebebi, hi kimsenin "Ben Ah
lak Kanunuyum" diyememesidir. nsann devi bu kanunu
dikkatle ifadelendirmek ve btn fiziki, zihni ve ruhi yetile
SLAM
46
Kur'anin retisi
KURAN
47
48
SLAM
datmasdr.
Kuran, nsann, ahlaki mcadeleye yol aan karakterin
deki ahlak ikilii (dualism) ve sadece insann sahip olduu
gleri, arpc bir etkinlikte olan iki kssa ile tasvir etmekte
dir. Bu kssalardan birine gre, Allah, halifesi olarak insan
yaratmaya niyet edince, melekler, kendilerinin ilahi iradeye
mutlak itaatkar olduklar halde, insann ktle yatkn ola
can, yeryzn bozup kan dkeceini syleyerek Allah'a
kar kmlar; bunun zerine Allah u cevab vermitir: "Ben
sizin bilmediklerinizi bilirim" (Bakara, II, 30). Dier kssa ise
bize unlar anlatmaktadr: Allah "Emaneti" (sorumluluu)
gklere ve yeryzne teklif edince, btn kainat bunu kabule
yanamad, ancak insan bu sorumluluu yklenmeyi zerine
ald. Kur'an, insann bu dayranna, tatl bir eletiri ile un
lar ilave eder: "nsanolu pek zalim ve ok cahildir" (Ahzb,
XXXIII, 72). Beeri durumun, insann zayflnn ve kararsz
tabiatmn daha derin ve daha etkin bir anlatm hemen he
men yok gibidir; ancak onun doutan gelen cesareti ve "mev
cut olandan ideal olana yiikselme" iradesi, esizliini ve b
ykln meydana getirir. eytanla ilgili bu gerek, insan
asndan tamamyla yeni bir boyut yaratr. Allah "ona (insan
nefsine) iyilik ve ktl kavrama yeteneini yerletirmi
tir" (ems, XCI, 8); fakat eytann aldatmas o denli kurnazca
ve gldr ki, normal olarak insanlar, Allahn insan kal
bine yerletirdii bu ezeli yazgy uygun bir ekilde zmek hu
susunda bile yetersiz kalrlar; onu zebilen bir ksm kimse
ler ise onun tarafndan yeterince gl bir ekilde harekete ge
irilememi ve zorlanmamlardr. Bu tr buhran anlarnda
Allah bir beeri bulur ve seer; ona "Kendisiyle birlikte" bulu
nan "Rh el-Emri, melei gnderir. O'nunla birlikte bulunan
Emr, tasdik ve reddettii hususlarda ylesine emin, ylesine
kesindir ki, bu durumuyla o, gerekten de, Levh-i Mahfz'da
yazl 'Gizli Kitap', (btn) Kitaplarn Anasdr (Vka, LVI, 78;
Burc, LXXXV, 21-22; Ra'd, XIII, 39). nsanla gnderilen bu
nemli bildirilerle ykl insanlar peygamberlerdir. Hz. Muhammed'e gnderilen Kur'an, Emr'i vahyeden Kitap'tr: Hz.
Muhammed son peygamber; Kur'an ise bu ekilde vahyedilen
KUR'AN
49
son kitaptr.
Bu nedenle bu destekleyici bildiri ile Kur'an, bandan
sonuna kadar, insann yaratc faaliyeti iin gerekli olan
btn ahlaki gerilimleri vurgulamak isteyen bir belge olarak
ortaya kmaktadr. Nitekim temelde Kur'an'n ilgili merkezi
insan ve insann slahdr. Bunun iin gerekli olan, insanlann, kendilerinde bizzat Allah'n yaratta baz gerilimler erevesiride faaliyet gstermeleridir. En nemlisi, insan "gnlrfn istedii" ekilde" ahlak kanununu tesis ve iptal edebilecei
vahim sonucuna, bu kanunun kendisi iin orada bulunduu
ak gereinden bir anda intikal edemez. Dolaysyla Allah'n
mutlak ycelii ve stnl en gze arpar bir ekilde Kur'an
tarafndan vurgulanmtr. te yandan tm yaratklar ara
snda insana en geni imkanlar verilmi ve btn yaratkla
rn korkuyla zerlerine almaktan kandklar "Emanet" ona
tevdi edilmitir. Yine adalet fikri de dorudan doruya ahlak
kanununun stnl fikrinden domu ve bu fikir de Kur'an
tarafndan ayn lde vurgulanmtr. Fakat Kur'an yine ay
n srarla Allah'n rahmetinden umut kesmeyi, aresizlii k
tlemi ve bu gibi durumlarn byk bir kfr olduunu belirt
mitir. Ayn ey, insann kudret ve zaaf, bilgi ve bilgisizlii,
tahamml gstermesi ve karlk vermesi vb. gibi hususlar da
hil olmak zere btn ahlaki gerilimler alanyla ilgili olarak
ta dorudur. nsann imkanlar sn derecede geni olduu gibi,
kendi baarszlnn bir sonucu olarak mutlak surette eke
cei cezalar da son derecede fazladr.
Bu tablonun sonucu olarak "bir Allaha inanmak", Kur'an'dan elde edilen Islm inan sisteminin zirvesinde yer alr.
Bu inantan Allah'n tebliini insana nakleden meleklere (ervh el-emr), lahi vahyin beeri alclar olan peygamberlere
(peygamberler dizisinin sonunda Hz. Muhammed yer alr),
peygamberlerin bildirdiklerinin, Kitab'm doruluuna ve He
sap Gn'ne inancn doduu kabul edilir.
Kur'an ibadet zerinde srarla durur, nk ibadet kt
lkten alkoyar ve zellikle 'sabrla' birletiinde insann
glkleri fethetmesine yardmc olur. Be vakit namazn hep
50
SLAM
KUR'AN
51
52
S LAM
dur.
Kur'an'da Yasama
KUR'AN
53
54
SLAM
KURAN
55
56
SLAM
KURAN
57
58
SLAM
22. ngilizce metinde "onlara kar merhametiniz sizi Allah'a itaatten alakoymasn".
nc Blm
Balang
60
SLAM
61
^ f
O 10
62
SLAM
63
hinde tutulmad iin, yukarda dikkati ektiimiz " birbiriyle eliik her iki yn" de byk zarara uramtr. D.S. Margoliouth, Early Development o f slam (Islamm lk Devirlerin
deki Geliimi) 29 adl eserinde; 1) Hz. Peygamberin geriye ne bir
hkm ne de dini bir karar brakt, yani Kur'an dnda
hibir snnet ya da hadis brakmad; 2) Hz. Muhammed'ten
sonra ilk slam cenlaatinin uygulad snnetin hi te Hz. Pey
gamberin snneti olmayp, Kur'an vastasyla tadile urayan
slam ncesi Araplannn rf olduu; ve 3) II/VIII. yzylda,
sonraki nesillerin, bu rfe otorite ve normatiflik salamak
amacyla "Hz. Peygamberin Snneti" kavramn gelitirip, bu
kavram gerekletirmek iin hadis mekanizmasn uydur
duklar grndedir. H. Lammens ise, slam: Beliefs and Irstitltions (slam: nanlar ve Messeseler) 30 adl eserinde, ayn
gr ileri srmekte ve ksaca snnetin, hadiste ifade edil
meden nce mevcut olmas gerektiini belirtmektedir.
Bu iki yazardan hibiri slam cemaatinin bu ilk snneti
nin slam ncesi Araplannn rf durumunda olmasndan-^
tr m, yoksa Kur'an baz tadillerde bulunduktan sonra, ge
riye kalan sessizce onaylad iin mi snnet olarak kabul
edildii sorusunu ne sormakta, ne de karara balamaktadr.
nk ikinci durum sz konusu olsa, dini nazariyede (burada
sz konusu olan da zaten nazariyedir) bu, slam ncesi rfle
slamn snneti arasndaki ba ortadan kaldracaktr. Ayr
ca snnetin bu ekline biri mantki teki tarihi olan iki iti
razda bulunulmaktadr. Mantki itiraza gre, yukarda da
grdmz gibi, normatiflik kavram snnet kavramnn ta
mamlayc bir parasdr ve aslnda da bu yazarlar snneti ilk
slam cemaatinin 'normatif tatbikat' eklinde tanmlamak
tadr. Burada gryoruz ki, Goldziherin birarada bulunan, fa
kat tutarsz olan, snnet hakkndaki iki izah, yani snnetin
bir yandan 'normatif davran', te yandan ise 'fiili, yaayan
tatbikat' eklinde aklanmas, kendi kendisiyle eliik bir
btn iinde mezcolmutur. Buna gre, diyelim ki, cemaatin
fiili tatbikat snnet, yani normatif tatbikattr, bu durumda
29. Hadis hakkndaki blme bkz.
30. Bkz., IV. Blm, s. 69 satr 35 vd.
64
l a m
65
66
SLAM
67
68
SLAM
69
Otoriteden sz ederken Kur'an srekli olarak Hz. Muhammedi Allah'la birlikte zikreder ve ok sayda ayette
mmine, "Allah'a ve Peygamberine itaat etmesi emredilir. 35
Hi deilse I/VII. yzyln sonlarndan bu yana Mslmanlar,
ayrca msteriklerden ou, bunu Hz. Muhammed'e ait bu oto
ritenin, Kuran dnda Hz. Peygamberin szl ve ameli dav
ranna iaret ettii anlamna alrlar. Gerekte Mslmanlar
iin Kur'an'n otoritesi, Hz. Peygamberin otoritesinin zerinde
bir eydir ve Hz. Peygamber, onun buyruklar ve hkmleriyle
bal olduu iin, sadece onun teblicisidir. Hz. Peygamberin,
tarihi bir balamda ortaya kt ve byk bir blm belli
olaylarla ilgili olduu halde, Kur'ann ifadeleriyle kendisinin
gnlk sz ve fiilleri arasnda titizlikle bir ayrm yapt hu
susunda da hemen hemen hi phe yoktur.
Bununla birlikte Margoliouth, Kur'an'n neresinde Hz.
Peygamber Allah'la birlikte zikredilmise, bunun sadece Kur'
an'm ierii ile ilgili olduunu iddia etmektedir: Onca Allah'n
ve ilahi vahyin beeri vastas olan Hz .Peygamberin otoritesi
birbirinden ayrlamaz: her ikisi de bir ve ayn eydir; sadece
Kur'an'n kendi muhtevasn (ieriini ilgilendirmektedir. Bu
na gre Hz. Muhammed'in Kur'an dna kan ve herhangi bir
hadiste rivayet edilen bir snneti yoktur. Bu grn bizzat
Kur'an'a aykr dt grlmektedir. Kur'an'n, Allah'n ve
Hz. Peygamberin otoritesinden sz ettii bir ok durumlarda,
bu otoritenin genel anlamda bizzat Kur'an'n emirlerine ait ol
duu eklinde yorumlanmas mmkndr; ancak bunun ak
a byle olmad durumlar da mevcuttur. Szgelimi, Kur'an,
(mfessirlerin sylediklerine gre, bir sefer sonunda ganime
35. Al-1 mrn, III, 32, 132; Nis, IV, 58; Mide, V, 95 vb.
70
SLAM
71
72
SLAM
73
74
SLAM
75
76
SLAM
77
78
SLAM
79
80
tS LAM
81
82
l a m
83
84
SLAM
85
86
SLAM
87
88
SLAM
89
90
SLAM
91
92
SLAM
ber srf bir din tesis etmekle kalmayp, gelien geni bir m
metin de temellerini atm ve bu ii tarihin apak altn
da baarmtr. Nitekim Hz. Peygamberle mmeti arasndaki
bu genel sreklilik Hz. Peygamberin snnetinin gerek gven
cesi olup, onu ilk Hristiyanlkta grlen benzeri durumdan
ayrmaktadr. Karanlk noktalarn bulunmas bu temel gere
i inkar etmeyip, sadece onu dorular. Onun sahip olduu ay
dnln ou, tarihi yol zerinde bulunan vastalardan fiilen
yaylabilir, fakat bu vastalar, ayn cinsten olduklar srece,
kayna tahrif edip gizlemezler, ancak onu tasvir edip ortaya
koyarlar. Muhakkak ki bu, zeki bir arkiyatnn da slama
ait bu byk akm yatam Snnilik olarak grmesinin kkl
nedenini tekil eder! nk bu gerek, sadece taraftarlarn sa
ysna dayanlarak veya onlarn Snni olduklarn iddia et
meleriyle aklanamaz. te bu ruh ve tarihi sreklilik eklin
deki ikili ilikidir ki, hadisi, ihtiva ettii hususlardan ou
bakmndan kesin tarihilik niteliinden yoksun olmasna
ramen, Islamn ilk devirlerinde btn saldrlara kar daya
nkl bir duruma koymutur. Hadis te ayn ekilde slam m
metinin durumuna yllarca bir sreklilik ve istikrar kazan
drmtr. Ancak bu istikrar, Ortaan sonraki devirlerinde
yeni bir yaratclk ve orijinallikten yoksunluk pahasna mu
hafaza edilmitir.
Modem slam yaratcln hasretini ekmektedir. Yeni
gelimeler lehinde ortaya kan kimi zmreler, ileri srdkle
ri hususlar olduu gibi ele alnrsa, tm hadisi reddedip, Kur'an'a dayanmak arzusundadrlar. 57 Fakat bu zmreler ieri
sinde gndemde olan meselelerin bilincine hemen hemen hi
varlmamtr. Onlarn, Hadisin tarihi geerliini mi, yoksa
itikadi geerliliini mi inkar etmek istedikleri ak deildir.
Bu kark durum (ve esas itibariyle Hadisin ne ekilde geliti
i hususunun deerlendirilmemesi) nceki devirlerde kelamclann dt duruma nemli lde benzemektedir. Ancak
bir byk fark vardr. Kelamclar da hadisi (szl snneti)
57. Hint-Pakistan alt ktasnda byle bir zmre vardr. Bunlar kendilerine
Kur'n Ehli adn verirler. ok sayda eser yazmlardr ve bu arada Lahor'da (daha nce Delhi'de) Tul'-l Islm adl Urduca bir dergi karmakta
drlar. Bununla birlikte, bu trl dnce Ortadouda yaygn deildir.
93
94
SLAM
Drdnc Blm
Balang
96
SLAM
97
98
l a m
s l a m
h u k u k u 'n u n y a p is i
99
Kys
100
SLAM
101
cm'
102
SLAM
103
104
SLAM
larak yeni bir kyasa tabi tutulmas gerekir... Onlarn icma'nn kendileri tarafndan nakledilen szl bir gelenee (snne
te) mi dayand, yoksa herhangi bir gelenekten (snnetten)
yoksun mu olduu hususu nemli deildir...; onlar ihtilaf ha
lindeyken bile, bazlarnn kabul ettiine uygun den szl
bir gelenein (snnetin) mevcut olup olmad hususu da nem
li deildir. nk zerinde ittifak olmayan bir hadisi kabul etBurada gznne alnmas gereken ilk nokta, bu her iki
metnin de sadece kyas veya sistematik istidlali ilk fkh
ekollerinin gznde kendisine bir hazrlk olarak icma'a ba
lamakla kalmayp, bir yandan snneti, te yandan da icma'
hem ilk ekollerin hem de onlarn hasm olan e-fi''nin
gznde birbirinden ayrmasdr. Bu nedenle snnet bizatihi
icma ile ayn saylamaz. Snnet Hz. Peygamberin retisiyle
snrlanm ve snnetin rivayeti iin kaynak tekil ettikleri
srece, sahabilere kadar geniletilmitir. cma ise sahabilerle
balayp, daha sonraki nesillere kadar uzanmaktadr.
Fakat ayrca, ok daha nemli olarak, icma ilkesine ilk
fkh ekollerinin temsilcilerince stn ve mutlak bir yetki
verilip, bu ilke herey iin kesin delil haline sokulmutur. Bu,
muhakkak ki, hibir ihtilafa mesaade edilmedii anlamna
gelmez; nitekim nispeten kk baz ayrlklarn yerleecei
nin hissedildii hususlarda btn bunlar icma iine sokul
mulardr. Fakat icma sadece bugn ve gelecekte doru olan
bulmak in deil, ayn zamanda gemii de tesis etmek zere
mutlak surette otorite olarak grlmtr: Hz. Peygamberin
snnetinin, ve hatta Kur'an'm doru bir yorumunun ne oldu
unu belirleyen icma olmutur. Bu nedenle son tahlilde hem
Kur'an hem de snnet, icma vastasyla geerlik kazanmtr.
Bir yandan gemile, te yandan bugn iin doru olann
kefiyle ilgili bu iki farkl ilem arasndaki ortak unsur,
icmam esasn aklar. Bu ortak unsur, otorite ve hataya kar
'gven iinde olma' fikridir. Bu balamda otorite ile yanlmazm
105
106
SLAM
fi' ve Sonras
107
108
tSLAM
109
hadis tedricen canllm kaybetti. Baka bir deyile, hadis icm ile tesis edilince, kendi mant sayesinde, icm' safd
brakt. slam hukuku ile akide o zamandan bu yana pek az bir
gelime gstermitir. Tm fikir tarihinin en yaratc ve en
parlak devirlerinden biri ani bir ekilde kapanm oldu. Bu,
neden byle oldu? slamn dini ve kltrel tarihinin bu nem
li sorununu zmek iin birok cevaplar ileri srlebilir. Biz,
bu konudaki asl cevabmz VI. Blmde vermee alacaz.
Burada slamda gelitirilmi dini bir ana kavram olarak en'
at kavramnn tarihi bir tahlilini vereceiz. Soruna verilecek
ksm cevap udur: slam, nceki yzyl boyunca fikir ve
inanlar arasnda byk atmalarn vuku bulduu bir devir
den gemi ve nihayet ancak III. yzyln sonralarma/X. yz
yln balarna doru Snniliin ortaya kmasyla istikrara
kavumutu. Bu noktaya ulalp g ve frtnal bir teekkl
devri sona erince, elde edilen sonular sreklilik kazand. Fa
kat biraz nce dikkati ektiimiz zere, gelime mekanizma
s, bu verimli noktaya ulalmadan hemen nce, altst oldu.
cma tarafndan tasvip gren hadis klliyat, itihad icm ile
ilgisini kesmi yardmc bir mevkie indirdi: buna karlk as
lnda 'yaayan gelenein' bir fonksiyonu durumunda olan ic
ma da, yeni dnce ya da itihatla ilgisini kesmi olduun
dan, her ikisinin gelimesi iir} lzumlu organik ilevini sr
dremez bir duruma geldi. Genileme ilkesinden yoksun istik
rar salayc bir ilke, zaruri olarak kalplam bir bask un
suru haline gelir. Bylece icma'm yanlmazl nzariyesi ge
litirildi ve bununla ilk zamanlardaki mmetin icma'mn sa
hip olduu pragmatik otorite kavram, doruluk deerleri a
sndan mmetin nazari mutlakl haline dntrld. Hz.
Peygambere ait olduu sylenen yle bir hadis ortaya atld:
"Benim mmetim hibir zaman hata zerinde birlemez". By
lece icma geleneksel otoritayanizmin (istibdadn) nazari bir
temele dayal mekanizmas haline geldi.
Fiiliyatta icma III/IX. yzyldan sonra bile u veya bu
biimde ilevini srdrd. Bu durum da yine slam mmetinin
dini tutumlarn ve talihini belirleyen srekli deien durum
lar karsnda kanlmazd. Buna arpc bir rnek, bir dizi
snni Sufinin ortaya kmas (bkz. IX. Blm) ve Ulema ara-
110
SLAM
111
Hukuk, ve Devlet
112
SLAM
ciddi ve sistemli bir biimde ele alan ilk Emevi halifesi mer
b. Abdilaziz'dir. er' hukuku halka retmek ve Hz. Pegamberin hadislerini kaydetmek zere btn d blgelere eliler
gnderme erefini rivayetler bu halifeye vermektedir.
Buna gre devlet bir yrtme messesesi olarak er'i hu
kuku mahalli hukuk otoritelerince tedvin edildii ekliyle
farkl blgelere uyguluyordu. Fakat bu fkh klliyat, esaslar
bakmndan birlik arzettii halde, hem farkl mahalli tatbi
kattan hem de baz bilginlerin itihatlarndan doan farkl
lklardan tr, ayrntlarda geni lde farkllklar gste
riyordu. Tek bir kente ait olan bilginler bile fkhi ayrntlarda
birbirleriyle ihtilaf halinde idiler. Emeviler iktidardan ko
vulduktan sonra, Iranl bir mhtedi olan nl edebiyat ve
devlet katibi bn'l-Mukaffa (lm. 140/757) Halifeye fkh sis
temli bir hale getirmesi ve Kuran ile Snnet zerinde kendi i
tihadn yapmas gerektiini tleyen bir risale yazd. bnlMukaflfa muhtemelen Islamda devletin yasamada bulunmas
n savunan ilk kii idi. Grne gre onu tutulmayan bir
tte bulunmaya iten neden, belki de o sradaki hukuki tatbi
katta grlen karmakark bir durumdaki farkllklar ve
onun krallkla ilgili dncelerinin randan gelen bir evveli
yatnn bulunmas idi.
Abbasi halifeleri er'i hukukun tam olarak tannmasn
ve geerli olmasn saladlar ve onun uygulanmas iin gerek
li aralar ikmal ettiler. Fakat bu arada birka yeni gelime de
oldu. Halifeler (veya daha sonralar halifenin kudreti zayfla
yp, kukla haline geldiinde, halifelere sadece szde ballk
gsteren kudretli sultanlar) zaman-zaman ihtiyac karla
mak zere sadece kendi zel kanunlarn koymakla kalmad
lar; bu arada er' hukuku tamamlamak iin dnyevi otoritelerce tesis edilen kk olmakla birlikte yeni bir hukuk klli
yat da ortaya kt. Daha sonra gelen Mslman fakihler gi
derek bu yeni hukuk klliyatn eri hukuka sokmaa teeb
bs ettiler, fakat bu klliyatn aslnda er'at dnda ortaya
km olmas nemli bir gelime idi.
Ne var ki, devlet tarafndan yaplan geni aptaki dnye
s l a m
h u k u k u n u n y a p is i
113
114
SLAM
s l a m
h u k u k u n u n y a p is i
115
116
SLAM
s l a m
h u k u k u n u n y a p is i
117
Sonu
118
SLAM
bir ekilde hibir ey tasvir edemez. Her eyden nce failin (ku
lun) iradesine bal olan ve bu irade sayesinde zel artlar
altnda (ahlaki bir takm mlahazalardan tr) mbah olan
fiillerin haram ve haram olan fiillerin de mbah grld bu
kategoriler yan hukuki bir kanun biiminde ortaya konmu
tur. Fkh sisteminin bu hususiyeti ayrca (keffaret diye bilin
en) dini cezalarn sk sk tamamyla hukuki olan meyyide
lerle birarada iledii gerei ile de kantlanr. Manevi olann
hukuki deyimlere bu ekilde nakledilmesinin bir baka rnei
de, ou hallerde, 'niyet ediyorum..." szn sylemek suretiyle
niyet fiilinin szle ifade edilmesidir. Bu gibi mlahazalarn
bizi; olaan anlamda "hukuk teriminin, ilk hedefi "hukuktesi" olan, fakat uygun bir hukuki sistem iin gerekli hammeddeyi kukusuz tekil edecek gte bulunan bir sisteme ve
rilmesine kar uyarmas gerekir.
Beinci Blm
lk Merhale
120
SLAM
121
122
SLAM
Mutezile
123
124
SLAM
125
126
SLAM
127
E'arltk ve Mturdlik
128
t S LAM
129
130
tS LAM
dirir. Byle bir eye Allah indinde bir geici arzu ve keyfilik
bulunduunu kabul etmek iin deil, yine alakgnlllk ve
korku eklindeki dini tutumu ifade etmek amacyla bavurul
mutur. Btn sfatlar gibi Allah'n kelam da ezelidir ve ya
ratlmamtr. Fakat bildiimiz ekliyle Kur'an, onun belli
uzunluktaki bir paras vb. sadece bir ifadedir, ancak bu ifade
tek bana Allah'n 'zihn (nefs) bir kelm' olan ezeli Kelam
nn st dzeydeki bir ifadesidir.
Bylece E'ar, Ehl-i Snnetin de benimsedii gibi, Al
lah'n mutlak kudret ve inayetini dorulam olmaktadr. yi
ya da kt olsun, btn fiiller Allah'n iradesi ve nzas saye
sinde meydana gelir. Daha nce de sylendii gibi, E'ar, Al
lah'n kudretini snrlandran Mu'tezili akideye kar snni
tepkinin gl etkisi altnda idi. Nitekim o, Ahmed b. Hanbel'in retisinden sapmak istemediini gizlememitir. Allah'n
bu mutlak kudreti ayrca tabii cisimlerde sebeplilii ve bir
takm kuvveleri inkar edip, fikri ya da zihni olaylarm meyda
na gelmesi iin Allah'n dorudan doruya etkinliine mal
zeme salayan atomcu bir tabiat nazariyesiyle desteklendi.
1
Earninki ile hemen hemen ayn zamanlarda gelien
bir baka kelam sistemi de Maverannehr'de yetien Semerkant'l Eb Mansr el-Mturd (lm. 333/945)'in sistemi idi.
Maturidilik temel gr bakmndan E'arilie pek benze
mekte, fakat nemli baz noktalarda ondan ayrlmaktadr.
Mturd de, E'ar gibi, btn fiillerin Allah tarafndan irade
edildiini ileri srmekte, fakat onun aksine, kt fiillerin Al
lah'n rzasyla gereklemediini belirtmektedir. Daha da
nemlisi, Mturdlik, 'Allah'n kudretini vurgularken, insan
iradesinin etkinliine izin vermektedir. Daha sonraki baz
yeni gelimelerinde, fiillerin mutlak surette hr olan kul ta
rafndan meydana getirildii kesinlikle ifade edilmitir. Bu
daha sonraki gelimeler srasnda, nitekim, her iki sistem
arasnda serbest bir alveri olmu ve insan iradesinin mut
lak etkisizlii gr genellikle gcn yitirmitir; ancak yine
de baz nemli hadislerde destek bulan Ear akidesi bu gr
muhafazaya devam etmitir.
slam kelamclarmca geni lde ele alman nemli bir
mesele 'imann dereceleri' meselesi olmutur. Bu mesele imn
131
132
l a m
Felsefe ve Kelm
133
134
SLAM
135
136
SLAM
137
138
SLAM
139
Altnc Blm
ER'AT
Balang
ER'AT
141
142
SLAM
ER'AT
143
144
SLAM
ER'AT
145
146
SLAM
ERlAT
147
148
SLAM
ER'AT
149
150
SLAM
faza etti ve her ikisinin ilk ve asl aynl yeniden ihdas edile
medi. Nitekim, onun din hakkndaki byk eserine eri'attan
ziyade^ hyu Ulm ed-Dln adn vermesi nemlidir. Ondan
sonra, hi kukusuz, eri'at srekli ruhi temellere ya da
Gazl'nin de ifade ettii gibi, (srf aklclarn) alabildiine
serbestlii ile Hanbelilerin duygusuzluu arasmda nazik ve g
olan orta yola dayandrmakta byk bir hizmet gren yeni tip
bir dini ilim, yani Dinin i anlamlarnn ilmi' (ilmu esrftr'dDnjortaya kt.88 Fakat i ve d (btn ve zhir) dualizmi safd edilmedi ve korunan nazik denge Sufilikle eri'at arasn
daki bir atmann belirledii sonraki gelimeler tarafndan
bozuldu.
Bundan sonra kelam iki farkl tre ayrld: tikadi ve
eklen akl olan kelam ve Sufiliin ortaya koyduu nazari teo
loji. kincisi tamamyla kendine has bir biimde, daha sonra
greceimiz gibi, eri'atla tasavvufi 'hakikat' arasnda kesin
olarak ifadelendirdii ayrmn himayesi altnda geliti. Y
rd yolu ve muhtevasn nceki blmde tasvir ettiimiz itikad kelam, er'atin akide yapsn yeni felsefi malzeme
sayesinde yeniden canlandrlan akl silahlarla desteklemee
devam etti. Fakat hemen o anda da ilm-i kelam'm sahas soru
nu gndeme geldi. Bazlar kelamla metafiziin ayrlmasn,
birincinin kendisini akidenin savunulmasyla snrlandr
masn, kincinin ise bizzat felsefeye ait problemleri aratr
masn savundular. 89 Fakat kelamclann ounluu, byle bir
eyin eri'atin tesinde ve stnde bir bilgi dal tesis edecein
den rkerek bu gr reddettiler. Bylece onlar, (peygamber
lere ait) akln tabii geliimiyle ilgili felsefi doktrin de dahil ol
mak zere, 90 bizzat filozoflarn grlerinden birok eyi al
dklar halde, kelamn devinin 'akide esaslarn akl metodlarla aratrmak ve yorumlamak deil, sadece 'akl delillerle
onlan savunmak' olduunda srar ettiler. 9i Bylece ortaya kan netice u oldu: Dini akide, herhangi bir esasl yorum ya
88. Gazl, Ihy' Ulmed-Dtn, Haleb neri, Kahire 1346/1927, I. s. 93.
89. Ic, Kitb el-MevkJ, Crcan ve dierlerinin erhleri ile birlikte. Kahire
1325/1907,1, ss. 40-49.
90. e-ehristn, Nihayet el-Ikdm, s. 463.
91. Ic, age., ss. 36-37.
ERAT
151
152
sla m
ER'AT
153
idiler.
154
SLAM
ERAT
155
156
SLAM
ER'AT
157
158
l a m
ERAT
159
160
S LAM
ER'AT
161
eri'at ve Hukuk
162
SLAM
ER'AT
163
Yedinci Blm
FELSEFE HAREKET
Felsfe Gelenei - Snnlik ve Felsefe - Felsefi Din
Felsfe Gelenei
FELSEFE HAREKET
165
166
SLAM
FELSEFE HAREKET
167
168
t S LAM
tedir. yle se, dn, kitleler iin bir felsefedir. Dn, ynlarn
felsefesi olarak kabul edilince, onun asl grevi, ahlk eitim
ve ahlk arnma olacaktr.
Bu gr imkn dahiline sokmak iin, filozofun anla
d ekliyle, slm fenomenine hakkn veren karmak ve
parlak bir Vahiy Nazariyesi gelitirildi. Bu yaplrken esas iti
bariyle Yunan dnce sistemine yeni bir ey yklenmedi. Kul
lanlan malzeme son devir Helenizmine aitti, fakat bu malze
me yle bir ekle sokuldu ki, ondan yeni ve orijinal bir dn
ce tarz dodu. Yunan felsefesinin gelitirmi olduu bilgi na
zariyesi ve psikolojisi, kendine zg bir eit akl grn or
taya karacak ekilde kendi iinde ilendi. Hakikati sezgi yo
luyla bir rpda kavrayan akl, sonra iten gelen itici bir gle
onu temsil sembollere dkt ve bu yolla kitlelerin anlamala
rn salad. Bylece Peygamber, "Ahlk iyilii takip ederse
niz, ruhunuz, mutluluk demek olan gerek rh bir hrriyete
kavuacak" demek yerine, "eer faziletli olur ve u u fiilleri
yaparsanz, cennete girecek ve cehennemin alevlerinden kur
tulacaksnz" demitir.
Bu ekilde kumlan felsef sistem, slm medeniyetinin
muhteem bir rnyd. Balbama byk bir baar olan bu
felsefe, gerek temsil ettii dnya grnn ana gyelerinde,
gerekse kendi gerek yapsnda, eski ala modem a arasn
daki eik zerinde insan dncesi iin gerek bir dnm nok
tas olmutur. Buna ramen, o, slm dni karsnda kendisi
iin olduka tehlikeli bir durum hazrlad. Tehlike, bu felsef
sistemin ortaya att retilerden ok, onun, dnin mahiyeti
hakkndaki hkmnde ve eri'at konusunda tazammun ettii
hususlarda yatmaktadr. nk felsenin tek-tek retileri lemin ezelligi, hiret hayatnn mahiyeti, Allahn mahiyeti
v.b. - reddedilebilir veya tenkit sonucu deitirilebilirdi; fakat
dne ve er'ata verdii mevk, eer dnin rhn bir maskara
lk seviyesine inmesi sz konusu deilse, reddolunmak zorun
dayd.
FELSEFE HAREKET
169
Snnlik ve Felsefe:
170
SLAM
FELSEFE HAREKET
171
172
SLAM
FELSEFE HAREKET
Felsf Dn:
174
SLAM
FELSEFE HAREKET
176
SLAM
FELSEFE HAREKET
177
Sekizinci Blm
179
180
SLAM
181
182
t S LAM
dmesi ve benim
Seni tem eylememdir.
Ben ne birinde ne de tekinde herhangi bir vgye lykm,
Hayr, her iki akta da vg enindir" 117
Rivayete gre, Ma'rf Kerh (lm. 200/816) yle demi
tir: "Ak, insandan renilen bir ey deildir; o, Allahn bir
ltfu olup, O'nun kereminden gelir". 118
Sfiler, hukukularn itaat kavram ve er'at'm gerei
ni yerine getirme grne ilikin grlerinin karsna ak
ve sf anlamda Allah'a gnl vermeyi karmlard. Bu konu
da henz ak bir srtme yoktu. slm eratnn sadece in
sann d davranlarn dzenlemek iin hkmler getirece
ini ve uurun dern kararlarn veya flin kalbinde geenle
ri ele alamyacam sylemekle yetinen hukukular, bir ta
km huzursuzluklar duymaktaydlar. Bu endie, kiinin d
davranlarna bakarak iman hakknda tehlikeli sonular
karan eski Haricleri hatrlatmaktayd. Ancak durum imdi
tam tersineydi. yle ki, Haricler, d davranlarndan do
lay insann imnn zan altnda tutarlarken, sfiler, hukk
adan ele alnmas mmkn olmayan imann keyfiyetine
dayanarak d davranlar zan altnda tutmaktaydlar.
Tasavvufun menei'ni, onun ne lde islm olduunu
ve slm dni karsnda ne lde d etkilerin zellikle H
ristiyanlk ve Gnostisizm'in etkileri sonucu meydana geldii
ni gstermek iin gnmz ilim dnyasnda ok mrekkep
harcanmtr. Allaha tevekkl ve Allah ak szkonusu oldu
u srece, bu konudaki tahlillerimiz, bizi, onlarn n plna
kmasnn, toplumun fikr ve rhn hayat iinde yeralan
gelimelerin bir sonucu olduu kanaatine iletmektedir. Tevekkl'n Kurn'da nemli bir yeri vardr, fakat burada te
vekkl, Allah'n 'sebepler' araclyla faal olduu grne
kar olmad gibi, bu gr dnda bile tutmamaktadr. Al
117. R A . Nicholson, Litrary History o f the Arabs, s. 234: Arapa metin, L.
Masslgnon, Recue de textes Inedits, Paris 1929 s. 6
118. Shorter Encyclopaedia o f slam, ilgili madde, 'Ma'rfi'l-Kerh.
183
184
SLAM
185
186
SLAM
187
188
SLAM
Tarikat:
190
SLAM
191
192
SLAM
193
194
SLAM
195
196
SLAM
Tasavvuf Felsefesi:
Nasl ki ilk zhd hayat, insann niyet ve siklerinin dernletirilmesine arlk vererek er'atm zhr gelimeleri
ne kar gsterilen bir tepki idiyse, III/IX. ve IV/X. yzyllarda
sflerin gelitirdikleri ma'rifet (gnosis) nazariyesi, yn r
hn tecrbeye dayanan bilgi de, ayn srada gelien Kelm'm
ilim anlayna bir tepki olarak dodu. nc/dokuzuncu
yzylda sflerin genel olarak zel bir kelmclar snfn
oluturduklarn ve kelmn karsnda olma gibi bir duru
mun szkonusu olmadn gsteren birtakm deliller bulun
maktadr. Arapa eserlerin elimizdeki ilk bibliyografyas
olan "Fihrist" in yazar, sfleri kelmclarn beinci katego
risi olarak ele almakta, buna karlk E'rleri bile ayr bir
197
smif olarak grmektedir. Zamanla kelmn "lm't-Tevhd"inin karsna sfler "Ma'rifet't-Tevhd"i kardlar. 'Allah'
m Birlii" anlay, sf tecrbeciliin etkisiyle 'Allahla Bir
Olma' anlayna dntrld. (Tevhid kelimesi Arapada
hem bir eyin tek olduunu, hem de iki eyin birlemesi an
lamna gelir).
Muhtemelen dtan gelen etkilerin de tevikiyle sfler,
ok gemeden, 'yegne varolann Allah olduu' grne, bura
dan da 'Allah'n, her eyin yegne hakikati olduu nazariyesi
ne ulatlar. E'r ve Mturd kelm (Mu'tezile'ye kar), Al
lah'n her trl fiilin fili olduunu iddia ederek yaylmaya
balaynca, tasavvuf felsefesi vakit geirmeden bu ilkeye sarl
d. Fakat onu kendi esaslar iinde yorumlad ve u sonuca
vard: "Varolan yalnz Allah'tr..." te Kur'n'm Allah'n vah
daniyeti hakkmdaki gr, sllerin kendi din tecrbelerin
de uyguladklar metodlar syesinde bu ekle dntrld.
Fakat sfnin iinde bulunduu uur hlinin muhtevsn aklamak gyesiyle ne srlen herhangi bir nazariyeden
daha ok, doruluunu kendi iddiasndan kararak sezgiye
dayal bir kesinlie ve bunun imtiyazl bir ekilde ortaya
kan ifadelerinin yanlmazla sahip olduunu ne sren ma'rifet ilkesi, ulem tarafndan kabul edilmedi, daha dorusu
edilemedi. Byle bir ma'rifet nazariyesinden hareket eden sflik ile d fiillere kar i temizliine arlk vermekten iba
ret olan zhd arlkl ilk sfliin durumlar birbirinden ol
duka farkl idi. Ma'rifet nazariyesine bal sfler, yanlmakdan kesin olarak uzak ve mahiyeti itibariyle de zihn bilgiden
tam anlamyla farkl olan ve slha gerek gstermeyen bir bil
me tarzna sahip olduklarm ne srmekteydiler. Ulem bu
iddiaya kar kt; nk sllerin gr, drtyz yldan faz
la bir sredenberi byk bir abayla gelitirilen baz nazariyeleri tehlikeye sokmakla kalmyor, ayn zamanda ve daha
nemli olarak; ma'rifetin tam ve yanlmaz olduunu kabul et
tiinden, herhangi bir gzden geirmeyi ve kontrol (tanm
gerei) lzumsuz gryordu. Gazl'nin abalar sonucu ortaya
kan kkl deimeden sonra bile ulem, ei ve benzeri bu
lunmayan byle bir imtiyazl bilginin objektif geerliini asla
kabul etmedi. 128
128. Tasavvufla uzlama konusunda atlan en ileri adm Taftazn tarafndan
temsil edilmekte olup, bu adm, ulemnn resm tutumunun da en ileri nok
198
SLAM
199
bizzat 'Allah' Nur olarak kabul etti. Adem dhil btn pey
gamberleri glgede brakan Hz. Muhammed'in 'Asl Nur' oldu
u nazariyesi ile birlikte geni lde Snnilerce de kabul edi
len u mehr hads ortaya kt: "Adem, daha su ile toprak
arasnda iken ben peygamberdim. Snnlik, bu hadsin ihti
va ettii metafizik hususlar kabul etmemekle beraber, onu,
Hz. Muhammed'in dier peygamberler yanndaki mevkiini
dile getiren gzel bir ifde olarak grd.
Yine Tuster'ye atfedilen fakat muhtemelen bu nzariyenin daha sonra Tuster'nin izinden gidenler tarafndan geli
tirilmi hlini temsil eden bir ifadede unlar okumaktayz:
"Allah, Muhammed'in Nr'unu kendi Nr'undan yaratt; onu
kendi elleriyle ekillendirip ortaya koydu. Bu Nr, Allah'n
huzurunda yz bin sene kald. Bu sre iinde Allah, gece-gndz yetmi bin defa bu Nru dnd. Daha sonra da ayn
Nr'dan btn varlklar yaratt". 131 Bu felsef yneli, nazar
sflii gl czibesine kaptran Yeni-Efltuncu sudr nazariyesinin de mezcedilmesi ile hz kazand. Btn bu fikirler,
IV/X. yzyln sonlarnda kendilerine hvnu's-Saf adn
veren sml bir grubun kaleme ald ansiklopedik eserlerde
formle edildi. Beinci/onbirinci yzylda geni lde yay
gnlaan ve daha sonraki smli Btnliin kaynaklarndan
biri olan bu dn-felsef eserler, yni Resilu hvni's-Saf, rhun mutlak Varlk'a ykselmesini veya 'dnmesini' ve bu Var
lk iinde eriyip gitmesini gye edinen Yeni-Efltuncu gr,
ma'rifet peinde koanlarm dikkatlerine sundu.
Sfliin ma'rifet dedii ite buydu. O, er'tla hakikat
(btm gerek) diye adlandrlan ey arasndaki iliki hakkn
da zel bir nazariye gelitirdi. Birok sl, ma'rifet derecesine
ulaanlarn er'atm tesine gittiklerine inand. yle ki, s
fnin artk er'ata ihtiyac yoktu; nk o, sadece mbtedler
ve halk iindi. Daha az ar bir gre sahip olan sfler bile
dne, eitici bir vasta, ykselmek iin kullanlan fakat hedefe
varldktan sonra atlan bir merdiven gzyle baktlar. Buna
ramen baz sfler, hi bir noktada eri atn izdii snrlarn
131. Ayrueser, s. 39 (n. 1).
200
tS LAM
201
202
SLAM
203
204
SLAM
205
206
1S L A M
207
208
l a m
Dokuzuncu Blm
SUF TEKLAT
Safilik ve Halk nanlar - S/ Tarikatlar - Sonu
Sflik, nazariyesi ve tatbikatlaryla nasl ilk mslmanlar arasnda grlen zhd hayatndan ve v'izlerin faali
yetlerinden doduysa. Halk inanlar da V./XI. yzyldan iti
baren btn slm dnyasmda hayret verici bir hzla tarikat
lar stikmetinde bir gelime gsterdi ki, bu, dorudan doruya
tasavvuf okullarn nazariyeleriyle ilgilidir. Tasavvuf idea
lin ilk gelimesi, ifade edilii ve bu ideale ait geni tatbikat
uslleri, snrl ve kapal bir mridler topluluunun banda
bulunan mnferit sflerce ortaya konmutur. Farkl nazariyelere sahip olan bu tasavvuf gruplara kolayca 'tasavvuf
okullar' ad verilebilir. Beinci/onbirinci yzylda yaayan
sf Ali el-Hucviri (Lahor'daki trbesine halk byk bir sevgi
ve hrmet gstermektedir) Kef el-Mahcb adl eserinde bu
okullarn bellibal grlerini kaydetmitir.
nc /dokuzuncu yzyln ortalarnda Badad'da ve
dier yerlerde sSukT halka aka retilmeye baland.
Onun, halk kitlelerini byk bir cokunlukla kendisine ek
mesini, eitli dn, itimi ve siys etkenleri dikkate alarak
210
tS LAM
SUF TEKLAT
211
212
SLAM
SUF TEKLAT
213
214
SLAM
SUF TEKLAT
215
216
SLAM
SUF TEKLAT
217
Tarikatlar
218
SLAM
SUFl TEKLAT
219
Sfi kardeliin mihveri, hi phesiz eyh'dir. Arapada zvlye veya ribt, Hindistan ve ran'da Hankh, Trkiye'de
tekke ad verilen, eyhin oturduu veya iradda bulunduu (ok
kere ikamet ve ird ayn yerde olurdu) yer, mridler toplulu
unun rhn faaliyetlerinin merkezini oluturmaktadr. Bu
merkezin yelerini genellikle iki grupta toplamak mmkn
dr: eyhin evresinde devaml olarak bulunanlarn olutur
duu yakn halka; talimat almak iin zaman-zaman eyhi zi
yaret eden ve dier vakitler kendi i ve meslekleriyle megl
olmalarna izin verilen saylar olduka kabark dier mrid
ler. Zviyenin gelirinin byk bir ksm, bu ikinci blm
oluturan yelerden gelir. Ayrca eyhin yakn evresini olu
turan mridler de kabiliyetlerine, ihls ve ballklarna, ek
tikleri mridlik ilesine gre bir takm snflara ayrlrlar.
Pratik psikolojiye byk lde vkf olan eyhin ana dstu
ru, herkesi kendi kaabiliyet ve ihtiyalarna gre eitmektir.
Mrid vardr ki, bir-iki hafta veya ay iinde hrka 'ya hak ka
zanabilir (bir mezniyet iareti) ve eyhin halfe 'si olarak
onun metodlarm uygulama imtiyazn elde edebilir. yle m
rid de vardr ki, raklk devresinin ilk dnemlerinde yaka
cak ve yiyecek temin etmek veya topluluun yemeini piir
mek vs. gibi Zviye iin gerekli olan ileri uzun sre yapmak
zorunda kalabilir.
Tek-tek tarikatlarn topyekn slm dnyasndaki sa
ys o kadar oktur ki, biz burada ancak ok nemli olan baz
lar zerinde duracak ve onlann bellibal zelliklerini ksa
ca aklamaya alacaz. Merkeze olan balln gllk
veya zayfl, yinlerin eitlilii asndan grlebilen ayr
lklarn yansra, tarikatlar, tutum ve davranlar, mensup
larnn genel teekkl bakmndan da byk farkllklar
gsterirler. Afrika dndaki tarikatlarda eitim grm kl
trl kiilerin oluturduklar ehir tarikatlar ile 'basit' ky
ve kasaba tarikatlar arasnda kaln bir snr izgisi ekile
bilir. ehirdeki tarikatlar arasnda da Snn slm'a daha
yakn olmalar veya, dier yandan, sfliin saf nazar idea
220
SLAM
SUF TEKLAT
221
222
l a m
SUF TEKLAT
223
224
1 L A M
doktrinden karmtr.
Belki de iddetli bir rh disiplin gerektirdiinden dolay
Shreverd tarikat fazla yaylamad. Fakat o, VIII/XIV. yz
ylda nemli bir Snn tarikat olan Halvetiyye tarikat iin
bir ilham kayna oldu. Bu sonuncu tarikat, mer'l-Halvet
(. 800/1398) tarafndan ran'da kuruldu. iddetli disipliniyle
nsalm olan Halvetiyye, Trkiye'de yayld ve XII./XVIII.
yzylda Msr ve Orta Dou'ya girdi. Ayn yzyln sonlarna
doru Halvetiyye tarikatna bal bir mrid. Kuzey Afrika'da,
aada szn edeceimiz yeni Ticn tarikatn kurdu. Hal
vetiyye tarikat, ayrca kendi iinde bir takm kollara ayrld
ve zellikle Snn ulemya czip grnd!
Abdlkadir el-Giyln'nin gen bir ada Ahmed erRf (. 578/1182) Irak'm Basra blgesinde bir baka nemli
tarikat kurdu. Adn kurucusundan alan bu tarikat, Rflik'dir. Bu tarikatn ar baz zikir ve yinlere yer verdiine bu
bolmn ilk ksmnda temas etmitik. Tarikat, Msr, Trki
ye ve Gney-Dou Asya'mn baz blgelerinde yayld. Osmanl
Sultan Abdlhamid'in saltanat srasnda Rflik tarikat
nn banda bulunan Ebu'l-Hud, stanbul'da tarikata daha bir
ekici dzen vererek Sultan'm Pan-slmizm propagandasn
destekledi. Baz otoriteler, zellikle Depont ve Coppolani, "Les
Confreries Religieuses Musulmanes" (slam Tarikatlar) adl
eserde er-Rf'yi, Abdlkadir Giyln'nin mridi ve yeeni,
Rflii ise Kadiriliin bir kolu olarak gstermektedir. 135 Her
iki ahsiyet arasnda bir kan ba olduuna dair o gnlerden
kalma hibir salam delilimiz yoktur. Bununla ilgili hikye
ler, daha ok bu iki eyhin Irak'da byk bir sayg ve hrmet
grmelerinden sonra ortaya km olabilir. Ayrca Kadirli
in, er-Rf zerinde bir etkisi olduuna dair de delilimiz
yoktur. Aslnda Kadirlik, er-Rf'nin lmnden epeyce son
ra bir tarikat haline gelmitir.
Tasavvuf dnyasnda efsnevi hikyeler, ok uygun bir
zemin bulmakta ve tarikatlararas ilikilerde bir aklk
135. Depont ve Coppolani, cug.e., s. 326.
SUF TEKLAT
225
226
SLAM
SUF TEKLAT
227
228
SLAM
SUF TEKLAT
229
idi. Bu durum, Depont ve Coppolani'yi, Bektilii Nakbendi. ligin bir koluymu gibi ele almalarna evketti. Oysa gerekte
birbirinden bamsz olan bu iki tarikattan birincisi, kinci
sine nazaran daha eskidir. 136 Hindistan, in ve Malaya ada
larnda da yaylan Nakbendlik, Snnliin dna kma
yan, genellikle aydnlar zmresine hitabeden, an zikir usl
lerini, mzik ve raks yasaklayan bir tarikattr. Bu tarikat
X./XVI. yzylda Hindistan'a sokan Bki Billh'dr. Tarikat,
Hindistan'da 'kinci bin yllk devrinin mceddidi' olarak bi
linen ve Bk Billah'm nemli ve etkili bir mridi olan Ahmed
Sirhind tarafndan yenilenmi ve gelendirilmitir. Sirhindi, Ortodoks Hind Vedantizmi'nin gl bir mttefiki olduuna
inand bn'l-Arab'nin Vahdet-i Vucd'culuunu reddederek
sflii slm-olmayan unsurlardan ayklama faaliyetleri
nin nderliini yapt.
Trkler arasnda yaylan ve daha ok ehirde yaayan
aydnlar arasnda rabet gren bir tarikat ise, daha nce Mesnevisinde ikibasta bulunduumuz Sf-ir Celaleddin Rm
(. 672/1273)'ye dayandrlan Mevlevlik tarikatdr. Rm'
nin gzellikte ve ksmen de, derinlikte esiz oan Mesnevsi,
byk ilgi grm ve hatt "Sflerin Kurn" olarak kar
lanmtr. Mevlevler, iyiden iyiye gelitirilmi bir yin sahi
bi olup, dnerek yaptklan sem ile mehurdurlar. (Bu yin, H.
A. Rose tarafndan yaynlanan J.P.Brownun The Dervishes Derviler- adl eserinde ayrntl olarak anlatlmtr.) nk
lp Kemalist rejimin geliinden sonra Mevlevliin faaliyet
alan, Orta Douya zellikle Halep'e inhisar etmi durumda
dr.
Hind-Pakistan alt ktasnda ok yaygn olan Kadirlik
ve Nakbendliin yansra, bir baka nemli tarikat da Mu'inuddin el-it tarafndan kurulan itiye tarikatdr. 633/
1236 Ecmer'de len it'nin kabri (dergh) halkn sk-sk
ziyaret ettii bir yerdir. Mool mparatoru Ekber, daha nce
verdii bir sz yerine getirmek iin yryerek gidip eyhin
136. Ayn eser, s. 521, 530.
230
SLAM
SUFl TEKLAT
231
Sonu
232
l a m
Onuncu Blm
Haricler
234
SLAM
235
236
SLAM
237
238
I SLAM
239
240
SLAM
241
242
SLAM
243
244
SLAM
245
iann Kollan
Zhir olan "Oniki mam"a inandklar iin sn-aeryye diye adlandrlan frka, eitli gruplar arasnda orta bir
yol tutan ve ayn zamanda onlarn en byn tekil eden bir
frkadr, sn-aeriyye'nin 259/873'de doan en son .mam
Muhammed'in,. esrrengiz bir ekilde kaybolduu rivyet edil
mekte ve onun geri dnmesi beklenmektedir. Her ne kadar
gib' mamn kim olduu hakknda bir gr birlii yoksa da,
bu 'kaybolan mam' fikri, btn frkalarda grlen ortak
bir zelliktir. ler arasnda ilk byk ayrlk, altnc mam
olan Ca'fer (148/765 de Mecne'de ld)'in yerini kimin alaca
meselesinden dolay kt. ounluk, Cafer'in olu Mus'y
mam olarak kabul etti, nk byk olu smil ve ondan
sonra da olu Muhammed olduunu kabul ettiler. smli ad
verilen bu gruba "Yediciler" de denmektedir. nk bunlar,
Mehd olarak dnmesini bekledikleri Muhammed'le 'mam
lar' dizisini kapatmaktadrlar.
sml propaganda, III./IX. ve IV./X. yzyllarda olduka
hararetli bir ekilde devam ettirildi. Bu durum onlarn, V./XI.
yzylda Kuzey Afrikadan Hindistan'a kadar btn slm dn
yasnda ok gl bir duruma geldikleri na kadar srp gitti.
Bir mam-Halife'nin tahta kmasn, siyas programnn esa
s haline getiren bu hareket, ilk safhalarnda sosyal bir ink
lb gerekletirmenin, dardan ald fikirleri -zellikle Ye
246
t S LAM
247
248
SLAM
ve 'liberal' bir duruma kavuturabilirdi. Bu bilginler, hereyden nce sml! doktrini saran Yunan terminolojisinden et
kilenmilerdir. Fakat onlar, bu sistemin eses itibariyle aklc
olmaktan ok uzak olduunu ve Yeni Efltunculuun bozulmu
bir Gnostik eklini kabul etmenin, liberal felsef dncenin
en yksek noktasn temsil etmek demek olmadn unut
maktadrlar. Aka grlyor ki smlliin, btn messe
selemi dnleri eit ve Hakikati da tek olarak kabul etmesi,
bu bilginleri byle birtutum taknmaya srklemitir. Fakat
smlliin temel inanc, btn dnlerin eit olduunu ifade
etmekten ok, onlarn msbet muhtevalarnn ayn derecede
bo olduunu ifade etmektir. smllie gre, bu boluk ancak
kendisinin ne srd geerli olan yorumun kabul edilme
siyle doldurulabilir. Bu, bir liberalizm deil otoriteryanizmdir. (Bu otoriteryalizm ortadan kaldlrsa, smllik sde ve
basit bir hiilie -nihilizme- indirilmi olur.) Benzeri bir t
mm, gnmzde Hinduizmin savunucular arasmda da gr
mekteyiz ki, Bat asndan, bunlarn en gl ve etkin temsil
cisi S. Radhakrinan olmutur. Ayrca, sml yorum, kendi
sini sadece itimda lyk bir yorum olarak, deil, yanlmaz bir
imamdan sudr eden ve mutlak anlamda gvenilen bir yorum
olarak takdim etmektedir. mam, grnmez (ga'ib) olduu iin
onun diktatrlnn de nazar bir mahiyet tad dorudur,
fakat bu durumda insanln rhn otokrasisini gib olmay
an sml aydnlarn oluturmas gerekir. Bu sylenenlere,
sml hareketin yeralt karakterine sahip oluunu, tedhi
hareketlerinin kaynan oluturduunu ve ykcln, Karmatlerin cinyetlerini, sml olmayanlarla sosyal iliki
lerin kurulmas hakkndaki tabular eklediiniz zaman, tari
h smlliin manzarasn tamamlam olursunuz.
Musta'l'ler ve Nizrler diye iki kola ayrlan (birincinin
banda Bombay'da Muhammed Burhaneddin, kincinin ba
nda ise Aa Han bulunur) ana smli kitlenin yansra, smllik IV./X. ve V./XI. yzyllarda Nusayrler ve Drzler (o
unlukla Lbnan'da bulunurlar) olmak zere iki farkl kola
daha ayrjld. Bu sonuncular Ftmlerden Hkim'i (. 411/
1021) tanrlatrlmanm bir sonucu olarak domutur. El-
249
250
SLAM
251
Onbirinci Blm
ETM
Okullar - Ortaada slam reniminin Karakteri - Mfredat
Program ve retim
Okullar
ETM
253
254
SLAM
ETM
255
256
SLAM
ETM
257
258
SLAM
ETM
259
260
SLAM
ETM
261
262
SLAM
ETM
263
264
SLAM
ETM
265
men okutulan tek konu hads idi. Bununla beraber, bilgi elde
etmede geni apta bir esneklik mevcuttu. Bir kii, ilk dn ei
timi elde ettikten sonra, herhangi bir yksek renim kuru
ntuna girebilirdi. Fakat bu program bitirdikten sonra baka
bir okula gidip daha fazla arlk verilen konular iin kaydo
labilirdi. Bylece o, okuldan okula geebilirdi. Eer sflii
erimek istedii en yce bir rhn hedef sayyorsa, geleneksel
renim kurumlarmdan mezun olduktan sonra bir zviyeye
girerdi.
Bu durumu ile dini disiplinlerin katlndan ve medrese
eitiminin genel olarak bu dini konulara 148 yneliinden
hakl olarak bahsedilebilirse de, bir btn olarak eitim sa
has kat olmaktan uzakt. Onsekizinci yzyln sekin bir d
nr, ah Veliyullah (lm. 1174/1761) kendi zgemiinin
ana hatlarn verirken bize kendi mfredat programndan da
bahsediyor. 149 Bu mfredat programna Matematik, Astrono
mi ve Tp dahildi. Bunun iin medrese sistemi, slm eitimin
btnn temsil edemez. ah Veliyullah medreselere devam
etmedi. Ancak zel olarak evde babasndan ders grd. Ayn
yzyln ortasnda, baka bir Hint yazar, Muhammed Al etTahnev, Kefu Istlhti'l-Fnn adnda bilimlerin btn
dallar ve terimler zerine mehur bir kitap yazd (1158/1745).
Kitabnn nsznde diyor ki: "Arapa ve dini disiplinler st
ne babamdan aldm dersleri tamamladmda, kendimi fel
sefenin, tabi bilimlerin, akl kelmn ve matematiin vb. h
zinelerini ele geirmek iin hazrladm, fakat bunlar hibir
retmenden elde edemedim. Bunun zerine zamanmn bir
ksmn, elimde bulunduu kadaryla, bu ilimlerin zetlerine
almaa hasrettim". Ayn yazar bize titizlikle, tasavvur etti
i renim iin gerekli akl bilimler plann eitli dallaryla
birlikte -fizik, matematik (mekanik, yani 'hiyel' ilmi vb. da
hil) ve akl kelm- salk vermektedir.
Buna benzer medrese -d renimle ilgili baka nemli
148. Aslnda 'ilgilere'
149. h Vel Allah ed-Dihlev'nin el-Cz el-Lalf fi Beyn Ahvl el-Abd Da'f
(ayn yazarn Enfs el-Arifn , Delhi trz., adl eserinin bir eki) baln
tayan otobiyografik notu.
266
SLAM
ETM
267
Orikirci Blm
269
270
l a m
sim hiss, rhn ve zihn ynden kendisine ekince, saf hadsiler bile, tasavvuf gleri btnyle grmezlikten gelemiyerek Snn slam'la uzlamas ve ona olumlu ynden katkda
bulunmas mmkn olan ne kadar tasavvuf unsur varsa ken
di metodolojilerine dahil etmeye altlar. lk olarak tasav
vufun ahlk gcne arlk verildi ve onun zikr veya murakebe tekniinden baz eyler benimsendi. Fakat bu murakebenin
muhtev ve gyesiyle Snn doktrin arasnda bir ayniyet g
rld. Murakabenin gyesi, iman esaslarna olan inanc ve
rhun ahlk sfiyetini glendirmek eklinde yeniden tarif
edildi. 'Yeni-Tasavvuf' diye adlandrlmas mmkn olan bu
eit sflik, Snn faaliyetilii yeniden canlandrmaya y
neldi ve dnya hayat karsnda msbet bir tutum taknma
nn yerlemesini salad. Bu anlamda, Hanbel bn Teymiye ve
bn Kayyim el-Cevziye, tasavvufun amansz dmanlar ol
makla beraber Yeni-Tasavvuf cereyan iinde tereddtsz yer
ald ve hatt bu cereyann ncleri oldular. Daha sonralar
bizzat baz sfler -tasavvufu slh etmek isteyen Ahmed irhind gibi- benzeri bir tutumu benimsediler. Ayrca Yeni-Sfler de belli bir dereceye kadar nazar tasavvufun grlerine
yer verdiler. yle ki onlar, tasavvufun kefini kabul ettiler;
fakat kefe olan gvenin, kalbin ahlk temizlii -ki sonsuzca
dereceleri vardr- ile orantl olduu zerinde srar ederek sah
te - yanlmazlk iddialarn reddettiler. Hem bn Teymiyye
hem de ibn Kayyim, k e fe bizzat sahip olduklarn aka sy
lemektedirler, Bylece k ef yoluyla kazanlan eyler, shhatli
bir zihn ameliye seviyesine karld. Yine bn Teymiyye ve
onun izinden gidenler sAlik terimi dahil, bellibal btn ta
savvuf terimleri kullanmakta, onlara saf ve ahlk bir anlam
kazandrarak Snn bir klf giydirmeye almaktadrlar. Bu
ekilde birbirinden tam olarak ayrdedilebilen iki eit tasav
vu f anlay domaya balad: slm tasavvuf; slm-olmayan tasavvuf.
nemli olan, halkn dn anlay seviyesinde slm dn
yasna yaylmaya devam eden ve orada hkimiyet ,kuran ta
savvuf! tarikatler ve bunlarn halk kitleleri zerindeki czibesi idi. Bu tr bir tasavvuf, kendi kendini hipnotize etme hli,
272
SLAM
Vehhbler
Osmanl mparatorluu'nun uzak eyletlerinde ve Hin
distan'da grlen dn bozulma ve ahlk geveklik karsn
da srekli gelien snn bir ihy hareketinin varlna ilikin
delillerin says olduka oktur. Bu hareket, XII./XVIII. ve
XIII./XIX. yzyllarda aka grlmeye baland. En iddetli
patlama tarihte "Vehhab Hareketi" diye bilinen ve XII./XVIII.
yzylda bizzat Arabistan'da ortaya kan hareketti. imdi ele
alacamz bu hareket, genellikle, slm dnyasn hayrete d
ren ni bir olay olarak gsterilmektedir. Fakat biraz nce de
sylediimiz gibi, Snn slm'n yeniden diriliiyle ilgili ge
nel bir mnevi birikim, daima faaliyet halindeydi. Vehhbliin patlamas, bu diriliin arpc bir grnmnden ibarettir.
Aada greceimiz gibi, Snn dirili ok daha nce XI/XVII.
yzylda Hindistan'da su yzne kt. Bu, slm'n orada hem
siyas hem de mnev bir takm gerginliklerle kar karya
gelmesinden tryd. Fakat XVIII. yzyl, Orta Dou'da da iki
ayr ekilde bagsteren fikr bir dirili olayna hit oldu.
Bunlarn temsilcileri, her ikisi de byk ilim adamlar olan
Muhammed Murtaz (. 1204/1790) ile Muhammed bn Al eevkn Abdlvehhb'm faaliyetleri, tarih itibariyle daha
nce olmasna ramen, bu iki ilim adamndan burada szetmemizin bir sebebi vardr: Onlardan hibiri Abdlvehhb'm
grlerinden etkilenmemi olduklar hlde farkl ekillerde
Snn bir ihy hareketine koyulmulardr.
273
274
SLAM
275
276
SLAM
277
278
SLAM
280
SLAM
dne dntrld.
Hindistan'da ilk slm buhran, Ekber'in saltanat za
mannda younlat. Ekber, -ksmen siyas sebeplere, fakat
byk lde kendi dn anlay ve tecrbesine dayanarak,
Ebul-Fadl ve Feyz adndaki iki kardeinin fikr yardm ve
tevikiyle, kendisine mutlak bir Mctehidin imtiyazn sala
yan yeni bir eklektik din, Dni lh'yi kurdu. Hindlar kadar
Mslmanlarn da ayn lde reddettikleri bu yeni dn, henz
gonca hlindeyken yok oldu. Fakat Snn slmn nde gelen
leri, slm-olmayan manev glerin, dnin varln tehdid
edecek kadar slm' ne denli igl ettiklerini grnce korku
ve tela kapldlar. teki en nemli faktr, phesiz, halk
sfliinin kontrol altna alnamayan ahlk babozuklu
uydu. Snn slm, buna kar durmaya hzrd. Bu hazrl
n sonucu olarak ortaya kan slhat hareketinin en nde
gelen ve en etkili ahsiyeti, eyh Ahmed Sirhind'dir. Sirhin
d, sadece eserleriyle tasavvufi izafetiliin nazar temelini
atan bn'l-Arabi'nin felsefesini geni lde tenkid eden bir
kii olarak kalmad, 152 ayn zamanda slh edilmi sf dok
trin ve uygulamalarn retilmesi ve yaylmas iin ok say
da mrid yetitirdi. O, kendi doktrininde bn'l-Arab'nin
metafizik Vahdet-i Vucdculuunun yerine ahlk dualizmi
koyarken, uygulama alanmda da sf usllerle glendirilmi
eriat deerlerine byk arlk verdi. Bylece sflie, onun
reddedilmesi yle dursun, yeni bir hayat ve yeni bir istikmet
verildi. Bu adan bakldnda Sirhind'nin slhat hareketi,
daha sonra Arabistan'da ortaya kan Vehhblik hareketin
den esasta farkldr.
Sirhind'den bir nesil sonra (XI. /XVII. yzyl civarnda)
Ekber'in iki torunu, Dr ukoh ve Evrengzeb arasnda iddet
li bir taht kavgas balad. Bunlardan ilki, Ekber'in balatt
dn ideolojiye nderlik etmekte, kincisi ise aka Snnilii
savunmaktayd. Sonunda Evrengzeb kazand ve elik bir irade
ile Snn slm'n yeniden g kazanmas iin mcadele etti.
Fakat bu, bir me'alenin nihi snnden nceki son panl152. B u konuyu Selected Letters o f Sirhind adl eserimizde inceledik.
281
282
SLAM
283
284
SLAM
285
286
SLAM
287
288
SLAM
289
290
SLAM
291
292
l a m
293
294
SLAM
Onnc Blm
MODERN GELMELER
Balang - Fikr Modemizm - Siyasi Modemizm Modemizm ve Toplum
Balang
Birok gzlemciye gre, modem devirlerin slm tarihi,
Bat'nm zellikle XIII. /XIX. yzyldanberi mslman toplum
zerinde yapt tesirin tarihidir. Onlar, slm', Bat'dan yk
c darbeler alan veya Bat tesiriyle kuruluunu srdren yandonmu bir kitle olarak grmektedirler. Durumun neden bu
ekilde grldn aklayan gerek bir sebep vardr. slm,
doduu gnden buyana kendisine meydan okuyan baz mne
vi ve fikr mes'elelerle kar karya kalm ve onlara cevap
vermitir. Hatt bizatihi Kur'n'n vahyi, ksmen eski ve geli
mi Yahudi ve Hristiyan dnlerinin kendisine ynelttii iti
razlarn sonucu olarak ortaya kmtr. II./VIII. yzyldan
IV. /X. yzyla kadar slam'da bir dizi fikr ve kltrel buhran
lar dodu. Bunlarn en ciddsi ve en nemlisi, Helenistik d
nce akmnn meydana getirdii buhrand. Fakat slm, ye
ni cereyanlar bazan zmseyerek, bazan reddederek, bazan da
kendisini onlara uydurarak btn bu meydan okumalarn s
tesinden gelmeyi baarmtr. Szkonusu bu dnemde msl-
296
SLAM
MODERN GELMELER
297
298
SLAM
MODERN GELMELER
299
rumuyla yzyze geldiklerinde, maziyi yeni batan nasl ayklayacaklan, bunu hangi ilkelere dayanarak ve hangi metodlarla gerekletirecekleri, balbama cidd bir problem ol
maktadr.
Fikr Modernizm
Modem itirazlar, dorudan doruya ve ncelikle slm'
m sosyal kurumlanna, yani evlenme ve boanmayla ilgili ka
nunlara, kadnn toplumdaki yerine, bir takm ekonomik ka
nunlara vs.ye kar olmasna ramen, yine de tam anlamyla
fikr boyutlar kazand. nk sosyal davranlarda yaplacak
herhangi bir deiiklik, sosyal adletin temelindeki grlere
dokunan itimi ahlkn yeniden dnlmesini gerektirir.
Btn bunlardan ayr olarak, Allah, O'nun tabiat ve insanla
olan ilikisi, Ahiret hayatyla ilgili muayyen dn inanlar
hakknda Bat kaynakl felsef ve ilm nazariyeler de baz
problemler dourmaktayd. Mslman filozof ve kelmclar
tarafndan yzyllar boyunca tartlan bu problemler, XIII./
XIX. yzyln aklcl ve ilm gelimelerine paralel olarak
yeni boyutlar kazand. Btn bu problemlerden de ayn olarak,
ana mesele daha genel bir seviyeye kartlarak akl ve dnin
uzlap uzlamayaca konusunda dmlendi. E. Renan ve Sir
William Muir gibi Batl tenkidcilerin slm'a ynelttikleri
hcumlar ift ynl bir gce sahipti: ad geen tenkidciler
Ortaa'm son devirlerinde slm toplumunda grln sosyal
ve ekonomik geriliin, "slm medeniyetinin znde bulunan
kalite dklnden ileri geldiini ne srmekteydiler. Bu
nunla, akl ve hogrye yabanc bir "Bedev" olgu olarak
grlen slm'n dk bir deere sahip olmasndan ileri gel
dii iddia ediliyordu. Bu safhada, Ortaa slm dnyasnda fi
lozoflarla kelmclar arasnda grlen atmalar, ak bir
biimde Akl ve Dn arasnda cereyan eden bir atma olarak
kabul edilmi ve bundan da slm'n 'Akla kar olduu sonu
cuna varlmt. XIII./XIX. yzylda slm' atma alan ola
rak seen Batl byk ilim adamlarndan bir ksmnn bu
ekilde bir gr savunmamalar -ki Batda hl yanklar
300
SLAM
MODERN GELMELER
301
302
SLAM
MODERN GELMELER
303
304
SLAM
MODERN GELMELER
305
306
SLAM
MODERN GELMELER
307
lir. Ancak o, orucu nefis terbiyesi iin bir tedbir ve sosyal adeletin gelimesine yardm eden bir mil olarak aklad za
man, daha salam bir zemin zerinde hareket etmektedir.
slmn tarih ve kltrel nemi zerinde durma, phe
siz, l bir gayeyi gerekletirmek iindi: O, ksmen Batya
kar yrtlen tartmalar, ksmen de Batnn gl ve de
vaml yaylan kltr karsnda mslmanlarm kendilerine
olan gvenlerini takviye etmek iin kullanlmaktadr. Fakat
bu, meseleyi btnyle dile getirmiyor, nk burada asl sik,
slhat bir nitelik tayan siktir. Yaplmak istenen ey,
modern Batnn entellektelizm ve hmanizmini, slm med
eniyetinin zirve noktasndan kaynaklanan ve bu dnin gerek
tebliinde ortaya konan gelimeler olarak gstermek ve dolaysiyle onlarn kabul edilmesi iin mslmanlar tevik et
mektir. ada Bat dncesinin, dorudan doruya ortaan
muhteem slm entellektel kltrnden geldii ve bu klt
rn spanya ve Sicilya yoluyla Batya yayld Muhammed
kbl (1876-1938) tarafndan da olduka felsefi bir dzeyde,
zellikle, slmda Dn Dncenin Yeniden Kuruluu adl ese
rinde dile getirilmitir. yleyse bu iddia, bu merhalede, mslmanlardan ada aklcln rnlerini kabul etmelerini
istemek suretiyle Kur'n ve slm grne dayanan aklcl
a, daha nceden ve daha dorudan yaplan bavurmay glendirmektedir.
slmn tarihteki aklc ve medenletirici fonksiyonu
ve insann gelimesinde oynad rol hakknda Modernistlerin ne srdkleri iddialar, olduka farkl bir boyuta sahiptir.
Bu, mslmanlarm Hz. Muhammed'in son peygamber olduu
na inanmalarna bal olan bu inanc takviye eden bir boyut
tur. lk ekliyle Muhammed Abduh taralndan ortaya atlan
bu iddia, Muhammed kbl tarafndan felsef bir terminoloji
ile yeniden ifade edildi. Buna gre, Kur'n'm son vahiy ve Hz.
Muhammedin son peygamber olduu gerei, insanln geli
mesi asndan olduka anlamldr. Bu demktir ki; insan, yle
bir olgunluk seviyesine kmtr ki, artk onun hazr vahyin
yardmna ihtiyac yoktur, insan, kendi ahlk ve fikr kurtu
308
SLAM
MODERN GELMELER
309
310
SLAM
MODERN GELMELER
311
312
SLAM
MODERN GELMELER
313
314
SLAM
MODERN GELMELER
315
riyeti doacaktr.
Siyas Modernizm
Bat smrgeciliinin slm topraklar zerindeki tesir
lerin duyulmaya balad ilk gndenberi, Mslmanlar, Bat
karsnda gsterdikleri ilk asker ve siyas kar koymalarda
sonu alamaynca, faal bir ekilde politik tekiltlanma ko
nusuna eilmilerdir. Fakat balangta tamamen asker imi
gibi grnen problemler, siyas reformlarn gerekli olduu
grne nasl illettiyse, sosyal reform ve ekonomik gelime
ler olmadka da siyas alanda yeni bir kurulua gitmenin
imknszlnn anlalmasna yol at. Yine siyas otoriteye
dayanan yasama konusunu ele almadan (yeni bir etim siste
mine gidilmeden) sosyo-ekonomik modernleme gerekletirilemezdi. Sosyal ve hukk reformlarla ilgili meseleler, siya
s meselelere sk skya balyd. Yararlar asndan srekli,
olarak brbirleriyle atan, bir yandan mslmanlara d
man olan (ekonomik ve politik bakmdan kendilerini zorla
kabul ettirmek isteyen) te yandan da mslmanlara yol gs
teren Batl siyas glerin sebep olduklar sonu gelmeyen ka
rtklar da bu sylenenlere eklersek, tablo tamamlanm
olur. slm dnyasndaki srf politik gelimeler., bu kitapta in
celediimiz konular arasnda yer almamaktadr. Fakat bu
gelimeler, nasyonalizm ve liklik konularyla yakndan ilgi
li olduklarndan, slm dininin tarihi ile de dorudan doruya
ilgilidirler. Ayrca modern devlet anlayndaki yetki konusu,
zellikle yasama yetkisi - slm tarihinde hkmete slmi
adan byle bir yetki asla verilmemitir- ayn zamanda bir
sosyal vak'a olan slm iin gerek bir nem tamaktadr.
Siyas reformla ilgili ilk modernist ary yapan, Cemleddin Afgn olmutur. Onun siyas dncesinde iki
nemli unsur vardr: slm dnyasnn birlii ve halklk.
Afgn, 'pan-slmizm' olarak bilinen 'slam dnyasnn siya
s birlii'nin, yabanclarn mdahaleleri ve slm topraklar
zerinde kurduklar hkimiyet karsnda alnacak yegne
messir tedbir olduu konusunda srar eder. Halklk ise.
316
S LAM
MODERN GELMELER
317
318
SLAM
MODERN GELMELER
319
320
SLAM
MODERN GELMELER
321
Modemizm ve Toplum
Siyas-Hukuk modernlemenin yansra sosyal ve kl
trel deime ve yeni sosyal ahlka uyma mcadelesi de srp
gitti. slmi hayat tarznn modern Batklarca yaplan tenkit
lerinde, bizzat modernist mslmanm dncesinde ve dni
savunmak iin kaleme alnm daha sonraki eserlerde mer
kez yeri, an'anev islm sosyal messeseler -zellikle evlen
322
SLAM
MODERN GELMELER
323
324
IS L A M
MODERN GELMELER
325
326
SLAM
Ondrdnc Blm
man ve Tarih
slm takriben ondrt asrdr kendi kendini tarih iinde
sergileyip gelmektedir. Bu uzun ak sresi iinde o, ksmen bu
sreci kontrol etmi ve ona ekil vermi -zellikle ilk asrlar
da- ksmen de onunla uzlamaya gitmitir. Bu, zellikle kl
sik dnem sonras devirde siyas seviyede, Ortaa'da ise rh
n seviyede olmutur. Rhn seviyede sadece uzlamaya var
makla kalmad, halkn dn anlaynn akntsna kaplr gi
bi oldu. Bu gelimenin hikyesini nceki blmlerde incele
dik. Tarihi boyunca slm, tarihi bir olgu olarak gelimesini
salayan bir takm zenginlikler ve derinlikler kazand. Daha
ilk andan itibaren kendisine kar yaplan itirazlara yaratc
bir ekilde cevap verdi. Fakat imdi asl mesele udur: Hliha
zrda yaplan itirazlar karsnda kendisini messir bir bi
imde ortaya koymak iin tarihindeki hangi unsurlar nem
le dikkate alacak ve iinde toplayacak, hangilerini deitire
cek, hangilerini reddebilecek? Aslnda btn Modemizm-ncesi slhat hareketleri ve Modernist teebbsler- ki bunlar
328
SLAM
329
farkl bir sebepten leri gelmektedir. Biz burada ncelikle Snn-olmayan gelimelerden deil, Snn gelimelerden szetmekteyiz. Snn-olmayan gelimeler arasnda en nemlisi
a idi. Tarihin kesinlikle kendi aleyhlerinde aktn gren
ler, mamlk ve Mesihliin tarih-tesi (meta-historical)
dramn yazmay tercih ettiler. Geri Snn slm da Mesih
liin tarih-tesi ynn iine alarak Sflik kanalyla ayn
derecede tarihi aan bir mahiyete sahip veller silsilesini ka
bul etti. Tarihin, hi bir zaman midin ilham ettii idealleri
tam olarak mahhas biimde ortaya koyamadn kimse
inkr edemez; fakat ne zamanki inancn ve dikkatin merkezi,
tarihten tarih-tesine kaydrlr, ite o zaman bu, insann,
inanc konusunda gvensiz olduunu gsteren gvenilir bir
iaret olur.
Fakat Snnliin gerek hikyesi bundan da farkldr.
slm tarihinin olduka ilk devrelerinde, byk bir ihtimlle
II./VIII. yzyln birinci yansnda, selef fikri, yni ilk msl
man nesillerin (ok kere ilk nesil olarak belirtilir) otorite
sine inanma gr ortaya kt. Bu grn ortaya kn
anlamak ve hakl grmek hi de g deildir. yle ki; mes
seseler kanalyla insan hayatnn btn alanlarnda kendisi
ni ifade etmek isteyen (ki bu, iyilik ve adaletle ilgilidir) bir dn
iin birletirici bir dayanak noktas gereklidir. Fakat Selefin
fiil ve hareketi, ok gemeden sadece ilham kayna olan bir
model deil, hi bir yorum ve dzenlemeye gerek duyulmadan
uygulama alanna konan lfz bir kanun gibi grlmeye ba
land. Evvel Hz. Pegyamber' kadar gittii ne srlen bir ha
dis ortaya atld ve bu hadis zamanla daha sonraki standart
hads kitaplarnda da yer ald. Bu hadste Hz. Peygamber yle
der: "mmetin en iyisi benim neslimdir (Sahbedir), ondan
sonra Tbi'n, ondan sonra da Tbi'n'i takip edenler gelir..".
Selef, bu ekilde kutsallatrlnca tarihten ok mann
bir paras hline geldi. te bu gelime bylece ortaya kt.
lk mslmanlarm gerek tutum ve davranlar hadsler kanaliyle geni lde Hz. Peygamber'e intikal ettirildi. Hatt da
ha sonraki itikd ve hukuk gelimeler bile inancn bir par-
330
SLAM
331
332
SLAM
333
334
SLAM
335
2) Ahlk lkeleri
336
SLAM
337
338
SLAM
339
340
SLAM
riyesine ulat.
Snnliin bu hususla ilgili grnn yeni bir ifadeye
kavuturulmas gerekmektedir. lh Kudret ve kader konusu
na eskiden verilmi olan arlk, kendi zdd olan ifadelerle,
(faaliyetilik ve hrriyet) terimleriyle Kur'n'm ve Hz. Pey
gamber'in aka ngrd ekilde kaynatnlmal ve denkletirilm elidir.
3) Rhn Mealler
341
342
S LAM
343
344
SLAM
345
346
SLA M
347
348
SLAM
349
350
SLAM
351
352
slam
353
olabilir. Aksi takdirde lik eitim,' bir bnyenin zerine rastgele yaptrlm yabanc bir para olarak kalmaya devam
eder. Fakat burada bir kez daha karmza kan soru u ola
caktr: slm'n verecei ey nedir?.. slmn, kfelm stlah
lara gre yaplm olan allagelmi ifadesi, ne modem insan
tarafndan tam olarak anlalabilmekte ne de -mcerret zihn
aba sonucu anlalsa bile- modem durum iin bir anlam ifade
etmektedir. Aslnda bu kelm, olduka zel artlar altnda,
kesin ve mahhas dn-ahlk sorulara cevap vermek ama
cyla gelmi olup, tarihin damgasm aka srtnda tamak
tadr. O hlde bu sorunun cevab yine una dayanmaktadr:
slm o ekilde takdm edilmelidir ki, modem insan onu anla
sn. Baka bir deyile dn bu insan iin bir anlam ifade etsin.
Bunu yaparken Ortaa'da gelimi olan kelmmzn nemle
zerinde durduu hususlar deiecek veya belki de bsbtn
atlacaktr. Yukarda bu blmde bununla ilgili nemli baz
rnekler verdik. Ve yine mek kabilinden bu yeni almann
nasl bir yol izleyebileceini gstermeye altk. Ancak bu
yolla slmn ezel deerlerini ve temel dn hayatn, iinde
boulup kald tarih hussiyetin arlndan kurtararak
ihy etmek mmkn olacaktr. Eer slm kelm ve hukuku,
modem insann ve toplumun ihtiyalarna cevap vermekle
kalmayp, onlar nihilizmin mneviyat bozucu tesirlerinden
kurtaracaksa, slm yeni bir ifadeye kavuturma grevi ye
rine getirilirken nemli bir ihtiyacn daha karlanmas ge
rekecektir. Yeniden-kurma ileminde zellikle dn ve ahlk
duygulara hakettikleri yer verilmeli ve bu duygular ana unsur
lar olarak btnle kaynatrlmaldr. slmn daha nceki
ifade ediliinde, yni eski eriat disiplinlerinde bu unsurlara
lyk olduklar yer verilmediinden dolay, tasavvuf, yanbamsz bir dnmi gibi gelimi ve byk lde ulemnn
temsil ettii 'resm' slma ters dmtr. Tasavvufun, geli
mesi esnasmda baz hususlarda byk hatlara dmesi, bir
takm genel ve derin sosyal faktrler yznden olmutur. Fa
kat onun balangta ve temelde bir takm dn ihtiyalardan
doduu, hibir zaman inkr edilemez. slm'da grlen sl
hat hareketleri, zellikle gnmzde, geride genel ve tek yanl
354
SLAM
onsz
356
SLAM
SONSZ
357
358
SLAM
SONSZ
359
360
SLAM
SONSZ
361
362
SLAM
SONSZ
363
364
SLAM
SONSZ
365
366
SLAM
367
SONSZ
368
SLAM
SONSZ
369
BBLYOGRAFYA
GENEL ESERLER
Ali, Syed Ameer: The Spirit o f slam, Londra 1939.
Amold, Sir T.W.: The Preaching o f slam (2. bask), Londra
1913.
Amald, Sir T.W.: ve Guillaume, Alfred: The Legacy o f slam,
Qxford 1931.
Gardet, L.: Cormaiire l'Islam, Paris 1958.
Gibb, H A R ,: Muhammedanism (ikinci bask), Londra 1961.
Goldziher, I.: Vorlesungen ber den slam, Heidelberg 1925.
Lammens, H.: slam, Beliefs and nstitutions, ev. Sir E.D.
Ross, Londra 1929.
Birinci ve kinci Blmler
Ali, A. Yusuf: The Holy Qvr'an, Lahor 1934, 1959.
Ali, Syed Ameer. a.g.e.
Andrae, Tor: Dte Person Mohammeds in Lehre and Glauben
seiner Gemeinde, Stockholm 1918; ing. ev.: The Man
and His Fatih, Londra 1936.
Archer, J.C.: Mystic Elements in Mohammad, Yale University
Press 1924.
Bell, R.: The Ortgin o f slam in its Christlan Environment,
Londra 1926; The Qufan, Edinburg 1937-39.
Blachere. R.: Introduction au Coran, Paris 1947.
Bowman, John, "Ban Isr'l in the Qurn", Islamic Studles,
371
BBLYOGRAFYA
leri.
Goldziher, I.: Muhammedanische Studier, c. II, Halle 1890.
Guillaume, Alfred, The Traditions o f slam, Oxford 1924 (ks
men Goldziherin eserine dayanyor.)
bn Kuteybe, Te'vl Muhtelif el-Hads, Kahire, 1326.
shak, Muhammed: Indias Contribution to Hadith Literatre,
Dakka 1955.
Lammens, H .: a.g.e.
Margoliouth, D.S.: The Early Developmert o f Muhammeda-
372
SLAM
nism, Londra 1914.
Paris 1380.
e-afl': er-Risle, ing. ev. Majid Khadduri, Baltimore 1961.
Sddk, M. Zbeyr, Hadith Literatre, kalkta 1961 (slm
gr yanstr). Hadis'i eitli ynleriyle ele alan ok
sayda kitap son zamanlarda Urdu diliyle Hindistan ve
Pakistanda baslmtr.
Drdnc Blm
Fyzee, A.A.A.: Outlines of Muhammadan Law, Londra 1949.
Hurgronje, C. Snouck: Selected Works, ner.: G.-H. Bousquetve
J. Schacht, Leyden 1957.
bn Teymiye: es-Siyse e-efye, Kahire 1951.
el-Mverd: el-Ahkm es-Sultnye, Kahire 1356.
Santilana, D.: Instituzioni diritto Musulmano malichita, 2.
cilt Roma 1926-38.
Beinci Blm
373
BBLYOGRAFYA
Lammans, H .: a.g.e.
Lewis, B.: The Origins oflsm'ilism, Cambridge, 1940.
Macdonald, D.B.: Developmert o f Mslim Theology, Jurisprudence and Constitutional Theory, Londra 1903.
Margoliouth, D.S.: a.g.e.
Kitab el-intir, ner.: H.S. Nyberg, Kahire 1925.
Obermann, J.: "Political theory in early slam, Haan al-Basri's treatise on Qadar", Journal o f the American Oriental
Society, LV, 138-162, 1956.
Salem, E.A.: Political Theory and Institutions of the Khmvarij,
Baltimore 1956.
ehrestn: Kitb- Nihyet'l-kdam f i lmi'l-Kelam, ner. ve
ev.: Alfred Guilaume, Oxford 1934.
Veccia Vaglieri, L.: "Le Vicende de Harigismo in epoca abbaside, Rivista deli Studi rientali, XXIV, 31-44, 1944.
Watt, W. Montgomery: Free Will and Predestination in Early
slam, Londra 1948.
Wellhausen, G.: Die religios-politischen Oppositions-Parteien
im alten slam, Gttingen 1901.
Wensink, A.J.: The Mslim Creed. Cambridge 1932; La Pensee
de Ghazzali, Paris 1940.
Altnc Blm
Klopfer, H.: Das Dogma des imam al-Haramain al-Djuwaini
und sein Werk al-Aqida an-Nizamiyyah, Kahire ve Weisbaden 1958.
Laoust, H.: Essai sur les Doctrines sociales etpolitiques de Taki
al-Din Ahmad b. Taimiya, Kahire 1939.
McCarthy, R.J.: The Theology o f al-Ash'ar, Beyrut 1953.
Rahman, F.: Prophecy in slam, Londra 1958.
Al-Rz: The Spiritual Physick,ev.: A.J. Arberry,Londra 1950.
Schacht.J.: "New sources for the history of Muhammedan theo
logy", Studia Islamica, I, 23-42, 1953.
374
SLAM
375
BBLYOGRAFYA
376
l a m
n d e k s
A
Abbas (-1er), 5,112,115,236
Abdilaziz Pahrrav, 172
Abdilazz b. Sud, 277
Abduh (bk. Muhammed Ab
duh)
Abdulhlik el-Gucduvn,228
Abdullah b. Mes'd,73
Abdullah b. Meymn el-Kaddh, 246
Abdulgan Nabls, 207
Abdulhamid, 224
Abdulkdir el-Gln, 212,
214,220,222,224
Abdlmelik, 76, 111
Adem (Peygamber), 19, 119,
204
Adeviyye (bk. Rabi'a el-Adeviyye)
Afgn (bk. Ceml ed-Dn Af
gn) 300,301,315,316
Afrika, 8, 11,117,196,217
Aa Han, 248
Ahmed'l Ahs, 249
Ahmed el-Bedev, 225
Ahmed Banba, 222
Ahmed b.Hanbel, 115,127,130
253,270,337
378
SLAM
Badad, 8, 9.115
Bahddin Nakbend, 228,
229
Bandung Konferans, 12,
Basra, 111
Bat Asya, 117
Btnlik, 11
Bedev (bk.Ahmed el-Bedev)
Bedr (sava), 28, 30
Bedreddin es-Sn. 12
Berberer, 225,227
Beyt'l Hikme (Hikmet Evi), 5
el-Brn, 6
Bizans mparatorluu, 2, 3
Brown, 229
Budizm. 120.184
Buhr (bk. Muhammed b. smil el-Buhi)
Bveyhler, 256
c-
Cfer b. Ismil, 245
C'fers-Sdk, 251
el-Cm, 204,261
Cebril, 18, 22, 43.169.178
Cebriye, 121
Cehm b. Safvn, 124
Celleddin-i Rm, 202
Cemleddin Afgan, 173
el-Cevziyye b. Kayym. 205,
271
Chou En-Lai, 12
Cihd, 51,120,277,283.292
Cin, 47
Corbin, 11,247
el-Cbb, 128,254
Cneyd-i Badd, 191,192
in, 12, 13
ok evlilik (poligami), 53,322
D
Dd Halef ez-Zhr, 101.116
Dehrlik. 124
Depont. O. ve Coppolani. 224,
229
Deriye, 277
Dihlev (bk. ah Veliyullah
Dihlev)
Duns Scotus. 171
Dnya Mslmanlar Kongre
si, 1
E
Eb Bilal Mirds. 234
Ebbekr, 56,98
Eb D'd, 80.89
Eb Hamza. 234
Eb Hanife, 100.114,142,241,
253
Eb Htn el-Bust, 255
Eb Ishk e-tb, 152,162,
259
Eb Mansur el-Mturid, 130,
194
Eb Medyen, 225
Eb Ykb es-Sicistn, 246
Eb Yezd el-Bistm, 189,
192
Eb'l Esved ed-Dual, 239
Ebl Haan el-E'ar. 90,128,
135,147,194.254.337
Eb'l-Hasan e-zil, 226
Ebl-Hud, 224
Eb'l Sen el-Urmav (Kad),
171
Ebzer el-Gifar, 179
Ehl-i Hads, 115,139,145,155,
172,262,270
Ekber (Mool imparatoru),
207,229,280
Emev (-1er) 4, 5, 67, 68, 76,79,
111.112,120,121,180.236.
239
Emrgen (-lik), 288
Emr Kll, 228
Endonezya, 117,340,346
379
NDEKS
E'arlik, 127.130,131,153,
154,159,205
Evrengzeb, (Hind-Mool H
kmdar), 260,280
F
Fahreddin er-Rz, 135,137,
263,337,339
Flz (rib), 50, 51
Frb, 166,200,213
Ftma, 240,246,250
Ftmler, 246,254,255,256
Fazlullah (Astarbd'l) 249
Fen-Bek, 192,193
Fkh, 115,142,146
G
el-Gazl, 8,110,132,137,149,
150,161,169,170-173,177,
188,195,197-206,215,226,
256,269,273,339,340
Gibb H.A.R, 1, 113,126,343
Gnostisizm, Bk.Ariflik
Goldziher,60-64,67,233,243
H
I-
380
bn Rd,167
bn Sn,135,164-167,170,
174,175.194,200,213,254,
263,264
bn lhb ez-Zhr, 67
bn Teymiye, 111,116,132,
153,155,161,172,205-207,
226, 231,234,271,273,274,
285,330,332-333
bn Tmert,225
brahim (Peygamber), 21, 37,
42
el-c, 135,151
cm, 80, 84, 88,95,98,101106,114,115,142,143
ctihd, 102,105,108,110-115,
117,144,162,275,276,288,
300
ki (alkol), 52, 71
hvnus-Saf, 199,246
lm, 141-143
mam, 243,244-247,331-332
nds Nehri, 2
ran, 2,5,7,8,263,276
s (Peygamber), 19,21,36,342
slm Hukuku, 7
slm Hukuku'nun Yaps, 95
Kurn, 95-97
Snnet, 98,100
Kys,99-101
cm, 101-106
Fkh Ekolleri:
Hanef, 114,253
Hanbel, 115-116,253,270271
Mlik, 115-116,253
fi, 116,253,266
smli {-lik, -1er), 245-251
Drzler, 248
Hurfiler, 249
Caferler, 251
Mustaliler, 248
Nizriler, 248
Nusayrler, 248
SLAM
381
NDEKS
Malaya Yarmadas, 10
Mlik b. Dnr, 181
Mlik b. Enes, 68,115,218
Manikelst Dallzm, 122,124,
138
Margoliouth, 63, 64, 65, 69, 70
Marf el-Kerh, 182
Masonluk, 249
Mturd (bk. Eb Mansur elMturd)
Mturdlik, 130,159
Mavernnehr, 130,207
el-Mverd,l 10
Mecuslik, 124
Medine, 4, 22, 33, 51, 65,76,
100,102,111,115,120,121,
123,185,253,277
Medreseler, 7,255-262,265267
Mehd, 186,240,288,292-293,
341-342
Mekke, 14,15,24-34, 50,51,
277,282,283,284,288
Melikah, 256
el-Me'mn, (Abbs Halfesi),
5,6,126,254
Mezhib-i Erba'a, 116
Mezlim Mahkemeleri, 113
Msr, 8,114,117,289,312,316
Mi'rc, 19
Moollar, 2,7,9
Muattla, 126
Muviye, 235,239
Muhammed b. Abdlvehhb,
272,274,275,276,277,278,
292
Muhammed Abduh, 172,267,
301-305
Mehmed Ali (Msr Vlisi) 277
Muhammed b. Al el-Sans,
285,288-290
Muhammed el-Bkr,245
Muhammed Burhaneddin 248
Muhammed b. tsmil, 245
o-
Orta Asya, 8,196,217,228,285
Osman (Halife) 56.120,121
OsmanlIlar, 9,113,228,231,
272,277,278,282,287,289
mer es-Suhreverd,223
382
SLAM
ye), 225
Bektiyye,
218,227,228,249
Cezliyye, 226
itiyye, 229
Darkviyye, 226
Halvetiyye, 224
Havcegn, 227,228
seviyye,226
Mevleviyye, 220
Mrdiyye, 222
Nakbendiyye.207,218,22
8, 229
Rfiyye, 212,224
Kadriyye.220,222,226,21
2
Sa'd b. Mu'z, 31
Sa'deddn b.Ms, 225
Sadreddln-i rz, 174,176,
263
Safev (-1er), 9
Sahab (-1er), 59,60,64,67,72,
73,74,76,77,80,81,85,97,98
104,111,115,274,338
Schacht, J., 64-66
Seluklular, 256
Sem', 146
Semerkand, 130
el-Semms, 228
es-Serrc, 195
Seyyid Ahmed Han, 302-305,
311
Seyyid Ahmed ehd Barel,
282,283,284,287,292
Seyyid EmirAli, 306,322,328
Sfin (sava), 235
Sihh es-Sitte, 89
Siyah Mslmanlar, 11
Smith, W.C., 323
Snouch Hurgronje, C., 105
Stoa (-clk),125,146
Sfii Tarikatler:
Beyymiyye, 225
Bedeviyye (veya Ahmediy-
383
NDEKS
ems'd-Dn, 212
elat, 2,96.109-112,117,207,
eiatullah, 283,284
a, 9,79,91,238-251.331,348
lhab ed-Dln Yahya es-Suhreverd, 136.138.174,175,
223
u'biye, 5
Y-Z
T
Taber, 56,116
Tbirler, 64,80,84,99,102
et-Taftazn, 205
Tah Hseyin, 312
Tlf, 33
Taklid, 273,279
Tasavvuf:
"Fen", 189
"Hakikat", 199
"Makmat",
"Tarikat",
277,217232,343-344
Vahdet-i Vucd", 201-207
Tenzih, 126
Tebih, 126
Tevhd ilmi, 158,196
St.Thomas Aquinas, 136,259
et-Tlnnizi, 89
et-Tuster,197. 198
Trkiye, 12,55,218,219,220,
285,312,316-319,347
Trkler, 8,289
U-V
Uhud (sava), 30
Ulem, 7,8,9,109,110,111,131,
144, 206.273-276,279,310.
333,345
Umre, 32
Vahiy, 42,47,95,308,339
Ved Hacc, 34
Yahudiler, 25.31,35,37,38
Ysuf, el-Hemedn, 227
Zhirlik. 159
Zekt, 20,51
Zerdt (-clk), 175,247.336
Zeydb. Sbit), 56
Zeydler, 239
Zmrdank, 190
Znnn el-Msr', 188