You are on page 1of 57

Edgar Allan Poe

Morgue Soka Cinayeti

Notos Kitap Yaynevi


Morgue Soka Cinayeti
Edgar Allan Poe
zgn Ad: The Murders in the Rue Morgue
ngilizceden eviren: Memet Fuat
Kapak ve Tasarm: Mehmet Ulusel

Notos Kitap Yaynevi


nn Caddesi, Emektar Sokak, No: 18/1
Beyolu 34427 stanbul
0212 243 49 07
MORGUE SOKAI CNAYET
(The Murders in the Rue Morgue)
Syren'ler hangi arky sylerlermi? ya
da Achilles kadnlarn arasna
sakland zaman hangi ad taknm?
Geri artc sorulardr bunlar, ama
btn tahminlerin tesinde olduklar da
sylenemez.

Sir Thomas Browne

zmleme diye adlandrdmz dnce gcnn kendisi


zmlenmeye pek elverili deildir. Onu, sadece, vard
sonularla deerlendirebiliriz. Bildiimiz bir ey de u:
zmleme gcne ar derecede sahip olmak, insanolu iin
her zaman gerek bir tat kaynadr. Gl bir adam nasl
vcudu ile vnr, adalelerini altran hareketlerden
holanrsa, zmleyici de karmakark eylerin iinden
kmaya alarak kafa yormaktan holanr. Yeteneini
gstermesine yarayacak en sama ilerden bile tat alr.
Bilmecelere, bulmacalara, anlalmaz yazlara pek
dkndr; bunlar zerken o derece beceriklilik gsterir ki,
alelade kimselere doast bir i yapyormu gibi gelir.
Yntemli dnceyle vard sonularn havasnda, gerekten
de, bir ie domuluk vardr.

Bu zmleme yeteneinin canlanmasna, herhalde, matematiin, hele onun en yksek kolu olan ve
kark ilemleri var diye deta deerini artrmak iinmi gibi yanl olarak analitik dediimiz
eidinin ok etkisi vardr. Gene de, aslnda, hesaplamak zmlemek demek deildir. rnekse bir
satran oyuncusu hi zmleme yapmadan baz hesaplamalar yapar. unu da sylemeli: satran
oyununun dnce zerindeki etkileri ok yanl anlalmtr. Bir bilim kitab yazmyorum, sadece
biraz tuhaf bir ykye balang olarak geliigzel baz grlerimi sralyorum; bunu frsat bilerek,
gsterii sevmeyen dama oyununun, ustaca bir araya getirilmi sama zorluklarla dolu satran
oyununa oranla, dnce gcnn en yksek katlarn kullandrmak bakmndan daha kesin, daha
yararl olduunu ileri sreceim. Satran oyununda talarn deiik, baka baka hareketleri vardr,
deerleri de eitlidir, birbirine uymaz; karkl derinlik sanyor, yanlyorlar, (grlmemi bir
yanlma deil dorusu). Bu oyun btnyle dikkate dayanr. Bir an dikkatiniz geveyecek olsa, hata
yaptnz demektir, ya bir ta kaybedersiniz ya da yenilirsiniz. Hareketler sadece trl trl deil,
stelik karktr da, o yzden bu gibi hatalara dme olasl oktur; on oyundan dokuzunu, kafas
derli toplu ileyenler kazanr, zeki olmak yetmez. Damada ise, tam tersine, hareketler tek eittir, pek
yle bir deiiklik yoktur, dikkatsizlik olasl azalmtr, dikkat kullanlmaz bile, her iki taraf da
kazandklarn kendi beceriklilikleriyle kazanrlar. Daha elle tutulur bir rnek verelim; bir dama
oyunu var diyelim, sadece drt tane dama olmu ta kalm ortada; elbette ki byle bir durumda hata
yaplmas beklenemez. Kazanmak iin (oyuncular edeerde iseler) grlmemi bir hareket yapmak
gerekir, yle bir hareketi de insan ancak kafasn kullanarak bulabilir. Basmakalp arelere
bavuramayacandan, zmleyici, karsndakinin ruhuna girmek, dnn anlamak zorundadr;
bylece, bir bakta, (bazen gerekten glnecek derecede basit olan) ana yntemler, batan karc,
yanl hesaplara srkleyici oyunlar buluverir.

Bri denilen iskambil oyununun hesaplama gcne dayand sylenir; te yandan, en akll
kimseler bile, satranc sama bulurlar da, bu oyundan aka grlen ama nedeni pek bilinmeyen bir
tat alrlar. En kk bir kukum olmadan sylyorum, zmleme gcn onun kadar altran baka
hibir oyun yoktur. Yeryzndeki en iyi satran oyuncusu, satranc en iyi oynayan kimsedir, o kadar;
brite ustalk ise bir insann kafasn kullanabildiini, akllarn arpaca ok daha nemli ilerde
de baar salayabileceini gsterir. Ustalk derken, elverili yardmlarn gelecei btn kaynaklar
bir anda kavrama gcne sahip olan, rnek bir bri oyuncusunun olgunluunu dnyorum. Bu
kaynaklar hem pek oktur, hem de pek eitlidir, stelik dncenin yle kuytu kelerinde sakldrlar
ki, alelade kimselere, eriilmez, yanna varlmaz eylermi gibi grnrler. Dikkatle gzlemek, iyi
hatrlamak demektir; onun iin, kafas derli toplu ileyen bir satran oyuncusu brite de kendini
gsterebilir; sonra Hoyle kurallar da (oyunun mekanik yapsna dayandklarndan) herkesin yeteri
kadar anlayabilecei eylerdir. Bylece, salam bir bellei olup, "kitaba" uyarak oynayan herkese iyi
oyuncu demek bir alkanlk haline gelmitir. Ama kurallara smayan eyler de vardr, ite
zmleyicinin ustal yle durumlarda belli olur. Sessizlik iinde, baz gzlemler yapar, baz
sonular karr. Belki arkadalar da yapar ayn eyi; ama herkes kendine gre bir bilgi elde eder; bu
bilginin azl ya da okluu, sadece varlan sonularn doruluundan gelmez, daha ok, gzlemlerin
niteliinden gelir. neyi gzleyeceini bilmektedir. Bizim oyuncumuz dikkatini snrlamaz; kendimi
oyuna vermeliyim diyerek, oyunun dndaki eylerden karlabilecek sonular bir yana atmaz.
Ortann yzndeki deiikliklere dikkat eder, br iki oyuncu ile inceden inceye ltrr. Her
elde ktlarn nasl datldn kestirmeye alr; oyuncularn baklarndan kozlarn, onrlerin
kimlerde olduunu anlar. Oyun devam ederken yzlerdeki btn deiiklikleri kollar, gven,
aknlk, utku, can sknts gibi kolayca belli olan deiikliklere bakarak baz dnceler elde eder.
Bir elin alnndan onu alann ayn cinsten baka bir kd olup olmadn kestirir. artmak iin
oynanan bir kd masann stne atlndaki edadan anlayverir. Azdan kaan ya da rasgele
sylenen bir sz; bir kdn d, ters dn, grlmemesi iin harcanan aba ya da
umursamazlk; kazanlm ellerin sralanp sayl; sknt, duralama, heveslenme, heyecan btn
bunlar, onun sanki iine domuasna ortaya att gerekleri bulmasna, durumu grebilmesine
yardm eder. lk iki kt oynand m, herkesin elinde neler olduunu renir, ondan sonra da,
btn eller yere alm gibi, rahat rahat, hi ekinmeden oynamaya balar.

zmleme gc, bildiimiz beceriklilikle kartrlmamaldr; geri zmleyici ister istemez


becerikli bir kimsedir, ama becerikli kimselerin hepsi zmleme yapamazlar. Kuruculuk ya da
birletiricilik gc diye adlandrlan ve bilginlerin (bence yanl olarak) ayr bir organdan geldiine
inandklar, ilkel bir yetenek sandklar beceriklilik, kafas ilemeyen, aptal denilebilecek kimselerde
de sk sk grlen bir eydir; o kadar ki, insan dncesi zerine eser veren yazarlarn aa yukar
hepsi bu gerein farkna varmlardr. zmleme gc ile beceriklilik arasndaki uzaklk, eitli
hayalleri kafaya toplama gc ile bunlardan yeni bir hayal yaratabilme gc arasndaki uzaklktan
bile fazladr; ama byk bir benzerlikleri de var. Gerekten, becerikli kimseler kafas hep hayallerle
dolup taan kimselerdir; yaratma gc olanlar ise birer zmleyiciden baka bir ey deillerdir.

Aadaki yk, okuyucuya, sanki ileri srdm bu dncelerin bir aklamasym gibi
grnecektir.

18.. ylnn ilkyaz ile yaz balarn geirdiim Paris'te, Monsieur C. Auguste Dupin adnda biriyle
tanmtm. Gerekten nl bir aileden olan bu gen, baz talihsizlikler yznden iyice yoksul
dm, hayatn yk altnda ezilerek her trl hareketten bezmiti; eski servetini elde etmek iin
urat da yoktu. Alacakllarnn hogrsyle, baba malnn pek az bir paras elinde kalmt;
oradan gelen parayla, hayatn kanlmaz gereksinimlerini karlayarak, hi atafata sapmadan,
glkle geiniyordu. Tek lks kitaplard. Onlar da elde etmek, Paris'te, yle pek zor bir i
deildir.

lk karlamamz Montmartre Soka'ndaki karanlk bir kitaplkta oldu; ikimiz de ayn kitab
aryorduk, ender bulunan, pek nemli bir kitapt; bu olay bizi birbirimize yaknlatrmaya yetti.
Tekrar tekrar bulutuk. Bir Franszn kendisinden sz ederken taknaca tam bir ak yreklilikle
anlatt aile yks, beni pek ilgilendirmiti. Okuduu kitaplarn okluuna da ap ap
kalyordum; ama, asl, ruhumu bir ate gibi saran, yaratc hayallerinin scakl, canll, tazeliiydi.
Paris'te, o zaman aramakta olduum eyleri ararken, byle bir adamn dostluu, benim iin, deeri
llmez bir hazineydi; bu dncemi ona aka syledim. Sonunda, kentte kaldm srece birlikte
oturmaya karar verdik; ben onun kadar darlk iinde olmadmdan, bir ev tutup ruhlarmzn karanlk
havasna uyacak bir biimde demeyi zerime aldm; tuttuum ev St. Germain'in d mahallelerinde,
ssz bir yerdeydi; zamann andrd, irkin, nerdeyse yklacak, eski mi eski bir yapyd; ne
olduunu sorup renmediimiz baz bo inanlar yznden yllarca bo kalmt.

Orada geirdiimiz hayat bilinseydi, herkes bize deli gzyle bakard ama ite, zararsz
delilerden. Tam bir yalnzlk iindeydik. Hi konuk kabul etmiyorduk. Evimizin yerini eski
arkadalarmdan saklamtm; Dupin'in ise zaten yllardr Paris'te hi kimseyle bir alverii
kalmamt. Kendi bamza, yapayalnz yayorduk.

Geceyi salt gece diye sevmek arkadamn bir elencesiydi, hayallerine hz veren, garip bir elence
(baka ne diyebilirim buna?); btn br huylarna olduu gibi, bu deiik huyuna da sessizce
uymutum; kendimi btn btn onun kaprislerine brakmtm. Tanrnn karanl her zaman
yeryzn sarmadndan, gndzleri onu biz yaratyorduk. Sabahn ilk klaryla birlikte, yal
evimizin btn pancurlarn kapatyor, soluk, cansz klar saan bir ift amal fitil yakyorduk; bu
fitillerden keskin bir koku yaylyordu. Onlarn nda ruhlarmz hayallere brakyor saatin
vurular gerek karanln geldiini haber verene kadar, okuyor, yazyor ya da konuuyorduk. Sonra,
kol kola, caddelere frlyor, kalabalk kentin klar, glgeleri arasnda, ge saatlere kadar, oradan
oraya, ba bo dolayor, sadece sessiz bir seyirci olarak tadlabilecek sonsuz heyecanlar aryorduk.

Byle zamanlarda Dupin'in gsterdii o garip zmleme gcne (kolayca hayal kuran bir insan
olduunu bildiim iin amamam gerektii halde) pek ayor, hayran oluyordum. Gsteriinden
deilse bile zmleme iini yapmaktan byk bir tat alyordu; saklamyordu bunu. Kkr kkr
glerek, insanlarn ounun gslerinde kendisine doru alm pencereler olduunu sylyor,
vnyordu; bu gibi szler syledikten sonra benim zerime bilgisinin geniliini gsteren artc
eyler anlatmay alkanlk edinmiti. Byle anlarda tavrna bir soukluk, bir anlalmazlk gelirdi,
gzleri bo bo bakard; aslnda kaln olan sesi kat tizleirdi, kelimeleri syleyiindeki ak
seiklik, konumasndaki arballk olmasa, insan huysuzlatn sanrd. Onun bu haline bakarken,
ruhun ikiye bln zerine kurulmu olan eski bir felsefe anlayn hatrlardm, Dupin'i kafamda
ikiye blmek pek houma giderdi biri, yaratld gibi, herhangi bir insand, br ise bir
zmleyiciydi, bambaka bir insan.

Bu sylediklerime bakarak, olmayacak eyler anlattm ya da dsel bir yk kaleme aldm


sanmayn. Franszn bu halleri, sadece, heyecanl, belki de hasta bir ruhun yaratt eylerdi. Ama
yle zamanlarnda yapt zmlemelerin artclna gelince, bunu bir rnekle anlatmak daha iyi
olur.

Bir gece Palais Royal yaknlarnda, uzun, pis bir caddede dolayorduk. kimiz de dncelere
dalm olduumuz iin, en aa on be dakikalk bir zaman boyunca tek kelime bile konumamtk.
Dupin birdenbire u szlerle yrtt sessizlii:

"Gerekten pek ufak tefek bir adamdr o, Thtre des Varits'ye daha yakr."

"phesiz yle," diye cevap verdim; hi dnmeden vermitim bu cevab (artk o anda ne kadar
dalgn olduumu anlayn), onun bu szlerinin kafamdan geenlere tpatp uyduunun farkna
varmamtm. Bir an iinde kendimi toparladm, ama aknlm pek derindi.

"Dupin," dedim, ciddi bir sesle, "aklm almyor bunu. aknlm saklayacak deilim,
duygularma inanamyorum. Nasl olur da benim eyi dndm ?" Burada durdum, kimi
dndm bilip bilmediini, hi kukuya yer kalmadan renmek istiyordum.

"Chantilly'yi dndm, desene," dedi, "niye duraladn? Ufak tefeklii yznden trajedilere
yakmadn dnyordun."

Gerekten de dncelerimin ana konusu buydu. Chantilly, eskiden, St. Denis Soka'nn ayakkab
tamircisiydi, ama sahneye heves ederek Crbillon'un Xerxes adl trajedisinde, Xerxes roln
oynamaya kalkm, bu yzden de dile dmt.

"Tanr akna syle," diye bardm, "hangi yntemle eer bir yntemin varsa nasl byle
ruhumun derinliklerine giriyorsun, anlat bana." Aslnda, gsterebildiimden ok daha fazla bir
heyecana kaplmtm.

"Yemii neden oldu," dedi arkadam, "bu kundura tamircisinin Xerxes (et id genis omne) rol iin
epeyce ksa boylu olduu sonucuna varmana yemii yol at."

"Yemii mi? artyorsun beni tandm yemii filan yok benim."

"Bu sokaa saptmz srada sana arpan adam on be dakika kadar bir ey oldu."

Hatrlamtm; C Soka'ndan, bulunduumuz caddeye saptmz srada, bann stnde koca bir
sepet elma tayan bir yemii istemeyerek bana arpmt; az daha yere yuvarlanacaktm; ama bunun
Chantilly ile ne ilgisi olduunu bir trl anlayamyordum.
Bir damla bile olsun arlatanl yoktu Dupin'in. "Aklayacam," dedi, "hepsini anlarsn imdi;
nce, yemii ile arptndan bu yana aklndan geirdiin eyleri, geriye doru, bir sralayalm.
Zincirin ana halkalar yle gidiyor Chantilly, Orion, Dr. Nichols, Epicurus, Stereotomy, caddenin
talar, yemii."

Hayatlarnn herhangi bir anda, dncelerinin vard birtakm sonular nasl elde ettiklerini
aratrmam, byle sralamalar yapmaktan tat almam kimseler pek azdr. Bu i ou zaman ilgi
ekicidir; hele ilk olarak deneyenler, balang noktas ile sonu arasndaki uzakl, birbirini
tutmazl grnce pek arrlar. Franszn bu szlerini dinlediim, sylediklerinin hepsinin doru
olduunu kabul etmek zorunda kaldm srada, ne derece byk bir aknla kapldm, artk siz
kestirin. yle devam etti:

"Yanlmyorsam, C Soka'ndan ayrlrken atlardan sz ediyorduk. Tarttmz son konu buydu.


Keyi saparken, bann stnde koca bir sepet tayan bir yemii srtnerek yanmzdan geti,
sana biraz hzlca arpm olacak, kaldrm tamir etmek iin kenarda yl duran talara doru
sendeledin. Oynak bir tan stne basnca ayan kayd, topuun biraz incindi, kzdn, hrnlatn,
birka kelime mrldandn, dnp ta ynna bir baktn, sonra sessizce ilerledin. Yaptklarna bile
bile dikkat etmedim; ama ta eskiden beri gzlem benim iin kendiliinden olagelen, kanlmaz bir
eydir.

"Gzlerini yere dikmitin can skkn bir halde, kaldrmdaki ukurlara, oyuklara bakyordun (hl
talar dnmekte olduunu bundan anladm); Lamartine Pasajnn oraya gelene kadar bu bylece
devam etti; orada, bir deneme olarak, kaldrm tahtadan, kk talar biiminde kesilmi, dzgn
tahtalardan yapmlard. Onlar grnce yzn aydnland, dudaklarn kprdad, 'stereotomy'
kelimesini mrldandn, buna kukum yok; kesme, biim verme anlamna gelen bu kelime ile
kaldrmn tahtadan oluu arasnda kolayca grlen bir ilgi vard. 'Stereotomy' kelimesini ise,
atomlar dnmeden syleyemeyeceini biliyordum; atomlar dnnce de, Epicurus teorilerini
hatrladn; bir zaman nce bu konuyu tarttmzda, kozmografya biliminin ileri srd son neblz
teorileri ile bu deerli Yunanlnn tahminleri arasndaki benzerlie dokunmutum; son bulularla o
tahminlerin dorulanmakta olduunu sylemitim; bunlar hatrlayacan iin gzlerini Orion
yldzlarnn oradaki byk neblze doru kaldracan umuyordum, bu hareketi yapacana
emindim. Gerekten de, ban kaldrp yukar baktn; bylece, dncelerinin akn doru olarak
takip ettiimi anladm. 'Muse'nin dnk saysnda kan o ac yerme yazsnda, yazar, Chantilly'nin
ayakkabc oluuna dokunan birtakm terbiyesizce szler sylerken, seninle zerinde sk sk
konutuumuz, Latince bir dizeyi aktarmt. Hani u dize:

Perdidit antiquum litera prima sonum.

Bunun nceleri Urion diye yazlan Orion ile ilgili olduunu ta ne zaman anlatmtm sana; o
aklamay yaptm srada beni yle bir dinliyordun ki, szlerimi hi unutmayacan anlamtm. Bu
yzden de Orion ile Chantilly kelimelerinin kafanda birbirini kovalayaca akt. Byle bir
armn olup bittiini dudaklarnda dolaan glmseme belli etti. Zavall kundura tamircisinin
harcann dnyordun. O ana kadar kendini brakm bir halde yrmekteydin; birden dorulup
dikletiini grdm. Bunu grdkten sonra, artk, Chantilly'nin ufak tefekliini dndnden
kukum kalmad. te tam bu noktada, dncelerini keserek, onun Chantilly'nin gerekten pek ufak
tefek bir adam olduunu, Thtre des Varits'ye daha yakacan syledim."

Bunun zerinden ok gemeden bir gn, Gazette des Tribunaux'nun gece basklarndan birine
bakyorduk, aadaki satrlar dikkatimizi ekti.

"OLAANDII CNAYETLER. Bu sabah saat e doru St. Roch Mahallesi halk, birbiri ardna
gelen korkun lklarla uyanmlar; bu lklar, Morgue Soka'nda, Madame L'Espanaye ile kz
Mademoiselle Camille L'Espanaye'in oturmakta olduklar bir evin drdnc katndan gelmekteymi.
Kapy ierdekilere gzellikle atrmak iin bouna harcanan birka dakikadan sonra, aralarnda iki
d e jandarma bulunan sekiz on komu, bir demir ubukla kilidi krarak ieri girmiler. Bu srada
lklar kesilmimi; ama komular merdivene saldrdklar anda, evin yukarlarndan doru, kavga
eden, kzgn sesler gelmi. kinci katn sahanlna vardklarnda, bu sesler de kesilmi, her ey tam
bir sessizlie gmlm. Komular hemen dalp btn odalar aramaya balamlar. Drdnc
katn arka tarafndaki byk odaya girince (bu odann kaps ierden kilitli olduundan krlarak
alm) hepsi byk bir aknlk ve korkuya kaplarak duralamlar.

"Odann ii karmakarkm parampara edilmi eyalar sada solda darmadan duruyormu. Bir
tek yatak varm; onun da iltesi ta odann ortasndaym. Bir sandalyenin stnde kanl bir ustura
grmler. minenin ocanda, iki tutam, kklerinden zorla ekilip karlma benzeyen, kan
iinde, krlam insan sa bulunmu. Yerlerde ise, drt Napolyon altn, bir topaz kpe, byk
gm kak, metal d'Alger'den yaplma daha kk kak, ilerinde drt bin franga yakn altn
olan iki torba bulunmu. Bir kede duran konsolun ekmeleri akm, ileri yama edilmi gibi bir
haldeymi ama bsbtn boaltlmamlar. iltenin altndan (yatan deil) kk bir demir kasa
km, onun da kapa akm, anahtar stnde duruyormu. inde birka eski mektup ile deersiz
ktlardan baka bir ey yokmu.

"Odada Madame L'Espanaye'in varln gsteren bir ize rastlanmam; ama ocakta biraz fazlaca
kurum olduu grlerek baca aratrlm, (anlatlmas bile korkun!) dar deliin epeyce yukarlarna
itilmi olan ve tepetaklak duran bir ceset, gen kzn cesedi dar karlm. Daha scakm. yle
bir gzden geirmiler, her yan yara bere iindeymi; kukusuz btn bunlar, bacaya sokulduu,
karld srada olmu eylermi. Yznde trmk izleri, grtlanda rkler, derin trnak yaralar
varm, boularak ldrlme benziyormu.

"Evi batan aa iyice aratrp baka hibir ey bulamayan komular, arkadaki kk bir tala
knca ihtiyar kadnn cesediyle karlamlar; boynu ta dibine kadar kesikmi, kadn yerden
kaldrmaya alrlarken ba ayrlp dvermi. Btn ceset krk iindeymi, para paraym
insana benzer yeri yokmu.

"yle sanyoruz ki, bu korkun olayn iyzn ortaya dkecek bir ipucu ele geirilmi deildir."

Ertesi gnk gazetede unlar yazlyd:

"Morgue Soka'ndaki Facia. Bu olaand ve korkun olay dolaysyla" (olay, yani 'affaire'
kelimesinin, Fransa'da, bizde olduu gibi, yle nem bakmndan hafiflik duygusu veren bir anlam
yoktur) pek ok kimse sorguya ekilmi, ama durumu aydnlatacak bir bilgi elde edilememitir.
Sorguya ekilenlerin sylediklerini aada veriyoruz.
"Pauline Dubourg, amarc kadn, ldrlenlerin ikisini de yldr tandn sylyor;
amarlarn ykarm. Yal bayanla kz pek iyi geinirlermi pek severlermi birbirlerini. Gn
gnne para verirlermi. Ne eit bir hayat srdklerini, gelirlerinin kaynan bilmiyor. Madame
L.'nin falclk ettiini sanyor. Biriktirilmi paras olduu sylenirmi. amarlar almak iin gittii
ya da onlar ykadktan sonra geri gtrd zamanlar, evde baka hi kimseyle karlat olmam.
Hizmeti kullanmadklarna emin. Sadece drdnc kat deliydi diyor, br katlarda eya yokmu.

"Pierre Moreau, ttnc, drt yla yakn bir zamandr, Madame L'Espanaye'e ttn ve enfiye
satmakta olduunu sylyor. Doma byme o mahalleli. htiyar kadnla kz, aa yukar alt yldr,
ldrldkleri evde oturuyorlarm. Daha nce bir kuyumcu otururmu orada, st kattaki odalar da
eitli kimselere kiraya verirmi. Ev aslnda Madame L.'nin malym. Kiracsnn evi hor
kullanmakta olduunu grnce, onu karp kendi tanm, bir kere de can yand iin, bo kalan
katlar da kiraya vermemi. htiyar kadn ocuk gibiymi. Kzn ise, tank alt yl boyunca ya be ya
alt kere grm. Her ikisi de, son derece ie kapank bir hayat sryorlarm herkes paral
olduklarna inanrm. Komular arasnda, Madame L.'nin falclk ettii sylentileri dolarm ama
o inanmyor bu dedikodulara. Evlerinin kapsndan ieri, ihtiyar kadnla kzndan baka, bir iki kere
hamal, sekiz on kere de doktor girdiini grm, o kadar.

"Daha birok kimseler, komular, bu szlere uyan eyler anlatmlar. Eve sk sk gelip giden bir
tandklar yokmu. Madame L. ile kznn, yaayan akrabalar olup olmadn da kimse bilmiyor. n
pencerelerin pancurlar pek ender alrm. Arka pencerelerinkiler ise hep kapalym, sadece
drdnc kattaki o byk arka odann pancurlar ak dururmu. Ev iyi bir evmi ok eski deilmi.

"Isidore Must, jandarma, sabah saat te arldn, kapnn nnde ieri girmek iin uraan
yirmi, belki de otuz kii olduunu sylyor. Kapy kasatura ile am demir ubukla deil. Zor
olmam bu i, kap ift kanatlym, stelik alt ve st srgleri de akm. lklar kap zorlanana
kadar devam etmi sonra birdenbire kesilmi. ok ac eken bir insann (ya da insanlarn)
lklarna benzeyen, yksek, uzun haykrlarm bunlar ksa, kaamak eyler deilmi. Tank
merdivenden yukar komu. lk sahanla vardnda, kzgn kzgn kavga eden iki yksek ses duymu
biri hrn, bouka bir sesmi, br daha keskinmi ok tuhaf bir sesmi. Birincisinin baz
kelimelerini anlam, bir Franszn sesiymi bu. Kadn olmadna emin. Anlayabildii kelimeler
unlar: 'sacr', 'diable'. Keskin ses bir yabancnnm. Kadn m, erkek mi, bilemiyor. Ne sylediini
de anlayamam, dilini spanyolcaya benzetmi. Tank, odann, cesetlerin halini, dnk saymzda
okuduunuz gibi anlatmtr.

"Henri Duval, bir komu, meslei kuyumculuk, eve ilk girenlerden biri olduunu sylyor. Genel
olarak, Must'nin sylediklerini doruluyor. eri girer girmez kapy kapamlar, nk darda,
saatin uygunsuzluuna karn, kala gz arasnda toplanm olan byk bir kalabalk varm. Bu tana
gre, keskin ses bir talyannm, yle sanyor. Fransz deilmi, buna emin. Erkek sesi olduuna emin
deil. Belki de kadn sesiydi, diyor. talyanca bilmezmi. Kelimeleri seememi, konuann talyan
olduunu sesinin ahenginden anlam. Madame L. ile kzn tanrm. kisiyle de sk sk konuurmu.
Keskin sesin onlardan birinin sesi olmadna emin.

"Odenheimer, lokantac. Bu tank bildiklerini kendi isteiyle gelip anlatmtr. Franszca


konuamad iin tercman yardmyla sorguya ekilmitir. Amsterdam'lym. lklar atld
srada evin nnden gemekteymi. Dakikalarca srd diyor belki on dakika srm. Uzun, yksek
ok korkun, ackl lklarm. Tank eve ilk girenlerden biriymi. Daha nce sylenenleri her
bakmdan doruluyor, yalnz bir noktada ayrlyor onlardan. Keskin sesin bir erkek sesi olduuna
emin hem de bir Franszm. Kelimeleri anlayamam. Yksek sesle, abuk abuk kesik kesik
sylenen kelimelermi bunlar, sadece kzgnlk deil, biraz da korku varm sylenilerinde. Sonra
ses kaba bir sesmi keskinliinden ok, bir kabal varm, durmadan 'sacr', 'diable' kelimelerini
tekrarlyormu, bir kere de 'mon Dieu' demi.

"Jules Mignaud, bankac, Deloraine Soka'ndaki Mignaud et Fils bankasnn sahiplerinden. htiyar
Mignaud. Madame L'Espanaye'in bir yerden geliri varm. 18.. ylnn (sekiz yl nce) ilkyaznda
onlarn bankasnda bir hesap atrm. Sk sk ufak miktarlarda paralar yatrrm. lmnden gn
nceye kadar da hi para ektii olmam; o gn kendisi gelip 4000 frank alm. Bu miktar altn
olarak denmi; paray eve gtrsn diye de kadnn yanna ktiplerden birini katmlar.

"Adolphe Le Bon, Mignaud et Fils bankasnda ktip, o gn leye doru, iki torba iinde 4000 frank
tayarak, Madame L'Espanaye ile birlikte, eve kadar gitmi olduunu sylyor. Kap alnca,
Mademoiselle L. grnerek elindeki torbalardan birini alm, br torbay da ihtiyar kadn alm.
Bunun zerine selam vererek yanlarndan ayrlm. O srada sokakta hi kimseyi grmemi. Sapa bir
yan sokaktr pek gelip geen olmaz.

"William Bird, terzi, eve ilk girenlerden biri olduunu sylyor. ngiliz. ki yldr Paris'te oturuyor.
Merdiveni en nde kanlarn arasndaym. Kavga eden sesleri duymu. Hrn ses bir Fransznm,
erkek sesiymi. Birka kelimeyi anlam, ama hepsini hatrlamyor. 'Sacr' ile 'mon Dieu'
kelimelerini iyice duymu. Bir ara yle sesler iitmi ki, birka kiinin boutuunu sanm
ayaklarn yere srtnmesinden, itiip kakmadan kacak seslermi bunlar. Keskin ses epeyce yksek
kyormu hrn sesten daha yksekmi. Bu sesi karann ngiliz olmadna emin. Alman
olduunu sanyor. Kadn sesine benzetmi. Almanca bilmiyor.

"Yukarda ad geen tanklardan drd, yeniden sorguya ekilince, unlar sylemilerdir:


Mademoiselle L.'nin cesedini bulduklar odann kaps ierden kilitliymi. Her ey tam bir sessizlie
gmlym bir inilti ya da herhangi bir grlt yokmu. Kapy zorlayp atklarnda kimseyle
karlamamlar. Arka odann da, n odann da pencereleri kapalym, ierden skca srglym.
ki odann arasndaki kap da kapalym, ama kilitli deilmi. n odadan arala alan kap ise
ierden kilitliymi. nde, gene drdnc katta, araln bandaki kk odann kaps aralkm. Bu
oda eski ilte, sandk gibi eylerle doluymu. Hepsi ekilmi, kaldrlm, aranm. Evin inceden
inceye aranmam olan tek noktas kalmam. Bacalar tepeden trnaa gzden geirilmi. Drt katl
olan evin bir de tavan aras varm (ats dimdikmi). Ama tavandaki deliin kapa salamca
iviliymi yllardr almama benziyormu. Kavga eden seslerin duyulmas ile oda kapasnn
krlp almas arasnda geen zaman, tanklar pek kestiremiyorlar. Kimi dakika diyor kimi de
be dakika. Kap epeyce zor alm.

"Alfonzo Garcio, mteahhit, Morgue Soka'nda oturduunu sylyor. spanyol. Eve girenlerin
arasndaym. Yukar kmam. Sinirliymi, fazla heyecanlanp bir sinir buhranna kaplmaktan
korkmu. Kavga eden sesleri duymu. Hrn ses bir Fransznm, erkek sesiymi. Ne sylediini
anlayamam. Keskin ses bir ngilizinmi buna emin. ngilizce bilmiyor, sesin ahenginden anlam.

"Alberto Montani, pastac, merdiveni ilk kanlarn arasnda olduunu sylyor. Sesleri duymu.
Hrn ses bir Fransznm, erkek sesiymi. Birka kelimesini anlam. Bir eye engel olmak ister
gibiymi konumas; zgnm. Keskin sesin kelimelerini ise hi anlayamam. abuk abuk, kesik
kesik konuuyormu. Bu sesin bir Rusa ait olduunu sanyor. br tanklarn sylediklerini
doruluyor. Kendisi talyan. Hayatnda hi Rus grmemi.

"Yeniden sorguya ekilen birka tank, drdnc kattaki bacalarn hepsinin son derece dar
olduunu, iersinden bir insann geemeyeceini sylemilerdir. Bacalar 'gzden geirildi' demekle,
temizleme iinde kullanlan silindir biimindeki fralarn evin btn bacalarna sokulup kartld
anlatlmak istenmi. Komular merdivenden yukar doru koarken, bir kimsenin onlara grnmeden
aa inmesini salayacak herhangi bir yol, bir arka merdiven yokmu. Mademoiselle L'Espanaye'in
cesedini bacadan karmak iin drt be kii btn glerini harcamak zorunda kalmlar, o kadar
skk bir haldeymi.

"Paul Dumas, doktor, gn aarmak zereyken cesetleri muayene etmeye arldn sylyor. kisi
de yukardaki odada yatan stndeymi. Gen kzn cesedi yara bere iindeymi. Bu durumuna,
bacaya sokulmu olmas neden gsterilebilirmi. Boaznda syrklar varm. enesinin hemen
altnda derin trnak izleri, parmaklarn skmasyla olumu mosmor lekeler grlyormu. Yz
korkun derecede beyazm, gzleri yuvalarndan dar uram gibi bir haldeymi, dilinin yars
kopukmu, srlarak koparlma benziyormu. Midesinin zerinde, orasna bir dizin dayanm
olduunu gsteren byk bir rk varm. M. Dumas'ya gre, Mademoiselle L'Espanaye bir ya da
birka kii tarafndan boularak ldrlmtr. Anann cesedinde iler tutar yer yokmu. Sa bacakla
sa kolun btn kemikleri krkm. Soldaki incik kemii ile kaburgalar paramparaym. Vcudu
batan aa rklerle doluymu, mosmormu. Doktor bunlarn nasl, neyle yapldn kestirememi.
Ar bir odun ya da kaln bir demir ubuk bir sandalye herhangi byk, ar, yara amadan
zedeleyen silahla byle eyler yaplabilirmi, ama bu aletleri ok gl bir insan kullanrsa... Hangi
silahla olursa olsun, bir kadn byle darbeler indiremezmi. Tank, grd zaman lnn ba
vcudundan ayrym; kafatas da paramparaym. Grtlan kesen, ok keskin bir aletmi ustura
olmas mmknm.

"Alexandre Etienne, operatr, M. Dumas ile birlikte cesetleri muayene etmek iin arlm. M.
Dumas'nn szlerini ve dncelerini doruluyor.

"Daha birka kii sorguya ekilmise de, yukarda okuduklarnzdan baka nemli bir bilgi elde
edilememitir. Bugne kadar, Paris'te, bu derece anlalmaz, her bakmdan kark bir cinayet daha
ilenmi deildir bunun gerekten bir cinayet olup olmad bile bilinmiyor. Polis tam bir aknlk
iindedir grlmemi bir durum karsndayz. Ortada herhangi bir ipucunun glgesi bile yoktur."

Gazetenin gece basksnda, St. Roch Mahallesinin hl heyecan iinde olduu evin yeniden
dikkatle aratrld, tanklarn tekrar sorguya ekildikleri, ama hibir sonuca varlamad
bildiriliyordu. Son dakikada alnan bir habere gre de, Adolphe Le Bon tevkif edilerek cezaevine
gnderilmiti ama suu ona ykleyecek yeni bir bilgi, bir ipucu elde edilmi deildi.

Dupin bu olayn gsterdii gelimelere kar byk bir ilgi duyuyordu taknd tavrdan
anlyordum bunu; dncelerini sylemiyor, konumuyordu. Le Bon'un cezaevine gnderildiini
okuyunca, bana cinayetler iin ne dndm sordu.
Btn Paris gibi ben de bunun anlalmaz, iinden klmaz bir olay olduunu kabul ediyordum.
Cinayeti ileyenin izini ele geirmeye yarayacak herhangi bir are gremiyordum.

"yle bir are bulunup bulunamayacan," dedi Dupin, "bu sorgu taslana dayanarak sylemeye
kalkarsak yanlrz. Beceriklilii ile n salm olan Paris polisi sadece kurnazdr, o kadar. inde
bulunduklar an neyi gerektirirse onu yaparlar, doru drst bir yntemleri yoktur. Bir sr nlem
alrlar, ama ou zaman, bunlar amatan ylesine uzak eylerdir ki insan Monsieur Jourdain'in mzii
iyi duymak iin sabahln istemesini hatrlar. Sk sk, herkesi artan sonular elde ederler, ama
btn baarlarn alkanlklarna, hareketliliklerine borludurlar. Bu gibi niteliklerin zemeyecei
bir durumla karlatlar m, planlar hep boa kar. Vidocq, rnekse, iyi tahmin yrten, tuttuunu
sonuna kadar gtren bir adamd. Ama dncesi gereken eitimi grmemiti; aratrmalarnn
atelilii yznden durmadan yanlrd. Her eye ok yakndan bakmas grlerinin darlamasna
neden oluyordu. Bir iki noktay olanca aklyla grr, ama bunu elde etmek iin btn gzden
karrd. Gereinden fazla derine inerdi. Gerek her zaman bir kuyunun dibinde deildir. Daha
nemli bilgi alanlarna bakyorum da, onun hep yzeyde olduuna inanyorum. Biz onu vadilerin
derinliklerinde ararz, o ise dalarn tepesindedir. Bu gibi yanlmalara neden, nasl dldn
anlamak isteyenler gk cisimlerini seyretsinler. Bir yldza yle bir bakp gemek yan gzle
bakmak, retina'nn kylarna aksetmesini salayaca iin (kylar hafif klara kar ortasndan
daha duyarldr), o yldz iyice grmek demektir parltsn tam olarak tatmak demektir
baklarmz dorudan doruya onun zerine evirdik mi donuklaverir. Geri bu durumda gze
daha ok k gelir, ama br durumda tertemiz bir kavray gc vardr. Yersiz bir derinlik
dnceyi kartrr, zayflatr; bir noktaya toplanm, devaml, dmdz bir dikkatle bakarsanz,
oban Yldz bile gkyznden silinip yok olabilir.

"Bu cinayetlere gelince, bir karara varmadan nce, kendimiz baz incelemelere girielim. Byle bir
aratrma insan epeyce elendirir, (bu kelimeyi kullanmas tuhafma gitmiti, ama sesimi
karmadm) stelik Le Bon'un bana bir ite yardm dokunmutu, ben de ona yardm etmek isterim.
Gidip kendi gzlerimizle bir grelim u evi. Emniyet Mdr G tandmdr, gerekli izni almak iin
zorluk ekeceimi sanmyorum."

zin alnd, hemen Morgue Soka'na gittik. Richelieu Caddesi ile St. Roch Caddesini birletiren
karanlk ara sokaklardan biriydi. Bizim oturduumuz yerden epeyce uzak olduu iin, oraya ancak
akamzerine doru vardk. Evi kolayca bulduk; nk yolun kar kysnda, nne geilmez bir
merakla kapal pancurlara bakmakta olan birok insan vard. nndeki kk giri avlusu, onun bir
kysndaki, kutu gibi, srgl pencereli kapc odas ile, bildiimiz Paris evlerindendi. eri
girmeyip yol boyunca yrdk, bir yan sokaa saptk, sonra bir daha saptk, evin arkasna geldik bu
arada, Dupin, evi olduu kadar evresindeki eyleri de, nedenini bir trl kestiremediim ar bir
dikkatle, inceden inceye gzden geiriyordu.

Geri dnp n kapya gittik, zili aldk, izin ktlarmz gstererek ieri girdik. Drdnc kata
Mademoiselle L'Espanaye'in bacasnda bulunmu olduu odaya ktk, cesetlerin ikisi de oradayd.
Oda karmakarkt, polisler hibir eyin yerini deitirmemilerdi. Benim grdklerim, Gazette des
Tribunaux'de anlatlanlara tamamyla uyuyordu, gazetede hepsi iyice anlatlmt. Dupin her eyi
dikkatle inceledi cesetleri muayene etti. Derken br odalar dolaarak aadaki tala indik;
btn bu ileri yaparken yanmzda bir de jandarma vard. Aratrmamz karanla kadar srd,
sonra ayrldk. Eve dnerken, arkadam gndelik gazetelerden birinin ynetimevine urad.

Dediim gibi, dostumun trl trl kaprisleri vard ve ite Je les mnagais: dilimizde bu szn
karl yoktur. Ta ertesi gn lene kadar cinayet zerine tek kelime sylemedi. Sonra, birdenbire,
o kat yreklilik sahnesinde dikkatimi eken, tuhafma giden bir ey olup olmadn sordu.

Bu "tuhaf" kelimesinin zerine basarken yle bir eda taknmt ki, nedenini bilemediim bir
korkuyla irkildim.

"Hayr, tuhafma giden bir ey olmad," dedim; "gazetede okuduklarmzdan baka bir ey dikkatimi
ekmedi."

"Gazette des Tribunaux," dedi, "korkarm, bu iin ei grlmemi dehetini kavrayamam. Ama
imdi onun sama dncelerini bir yana brakalm. Bana yle geliyor ki, bu cinayetlere zlmez,
iinden klmaz bilmecelermi gibi baklmasna, aslnda onlarn zlmesine en ok yardm
dokunacak eyler neden oluyor iin d grnndeki bakalktan, tuhaflktan sz etmek istiyorum.
Polisi artan cinayetlerin kendisi deil ileniindeki acmaszlk; neden bu kadar kat yreklilikle
hareket edilmi, onu anlayamyorlar. Sonra, birletirilmeleri olanakszm gibi grnen birtakm
gerekler var duyulan sesler; ldrlm olan Mademoiselle L'Espanaye'den baka, odada hi
kimsenin bulunmamas; yukar doru kan komulara grnmeden kamay salayacak bir yolun
olmay ite bu durum polisi kararszla gtryor. Odann karmakarkl; tepetaklak, bacann
iine sokulmu olan ceset; ihtiyar kadnn parampara ediliindeki korkunluk; bunlara, az nce
anlattklarm ve anlatlmasnda bir yarar grmediim birka ey daha katlnca, hkmet
memurlarnn gc sfra indi, dillere destan beceriklilikleri ie yaramaz oldu. Allmam ile
anlalmaz birbirine kartrmak gibi kt, ama sk sk grlen bir hataya dtler. Oysa dncenin
geree doru gidiine asl bu allmam eylerin yardm dokunur. Byle aratrmalarda, 'ne olmu'
sorusundan ok, 'grlmemi bir ey olmu mu?' sorusu sorulmaldr. Bu olay zmek polise ne
kadar zor geliyorsa, bana da o kadar kolay gelecek ya da geldi."

Ona sessiz bir aknlk iinde bakyordum.

"imdi birini bekliyorum," diye devam ederken, oda kapsna bir gz att, "imdi birini bekliyorum,
dorudan doruya sulu deilse bile, cinayetlerin ilenmesiyle ilgisi olan bir kimse. in kt
yanlarnda parma olduunu sanmyorum. Bu tahminimde yanlmadm umarm; nk btn
dncelerim onun zerine kurulu. Adam, her an, burada bu odann iinde bekliyorum. Belki
gelmez; ama bence gelecek. Gelirse yakalayacaz. te tabancalar; gerekirse onlar nasl
kullanacamz ikimiz de biliyoruz."

Tabancalar aldm, ne yaptmn farknda bile deildim. Duyduklarma inanamyordum; Dupin


sanki kendi kendine konuur gibi szlerine devam ediyordu. Byle zamanlarda tavrlarna bir
anlalmazlk geldiini, daha nce sylemitim. Konumas bana yneltilmiti; ama sesi, hi de
yksek olmad halde, ta uzaklardaki bir insana gre ayarlanm gibiydi. Bo bo bakan gzlerini
duvara dikmiti.

"Komularn merdiveni karken duyduklar kavgac sesler," dedi, "kadnlarn sesleri deildi; sorgu
srasnda sylenenler bunu aka gsteriyor. O halde, ihtiyar kadnn nce kzn, sonra da kendini
ldrm olduunu dnemeyiz. Bu noktaya salt yntemin hatr iin dokunuyorum; yoksa Madame
L'Espanaye'in gc, kznn cesedini bacann iine sokmaya yetmezdi; sonra kendi cesedindeki
bereler de intihar etmediini aka gsteriyor. Demek ki cinayeti ileyen bir nc grup vard;
duyulan kavgac sesler de onlarn sesleriydi. imdi dikkatimi tanklarn bu sesler zerine
sylediklerine deil de sylenenlerin tuhaf yanlarna evireceim. Senin tuhafna giden bir ey var
myd?"

Hrn sesin bir Franszn, bir erkein olduunda btn tanklarn birletiini; buna karlk, keskin
ses ya da birisinin dedii gibi kaba ses zerinde bir trl anlaamadklarn syledim.

"Bu elde edilen bilgi," dedi Dupin, "insann tuhafna gidecek bir ey yok bunda. Demek farknda
deilsin, gremedin. Oysa grlecek bir ey vard. Dediin gibi, hrn ses zerinde btn tanklar
birlikti; bu noktada anlayorlard. Keskin sese gelince, iin tuhafl tanklarn bir trl
anlaamamalarnda deil bir talyan, bir ngiliz, bir spanyol, bir Hollandal ve bir Franszn, hep
birlikte, bu sesin bir yabancnn sesi olduunu sylemelerindeydi. Hepsi de bu sesin kendi
memleketlerinden bir insann sesi olmadna emin. Sonra, hangi ulustan olduunu tahmin ederlerken
de, hep, bilmedikleri yle bir duymu olduklar dillere kayorlar. Fransz, spanyol sesiydi diyor,
'spanyolca bilseymi, birka kelimesini seebilecekmi.' Hollandalya gre, ses bir Franszn; ama
bir de bakyoruz, 'Franszca bilmedii iin tercman yardmyla sorguya ekilmi .' ngilize
sorarsan, Alman sesi, kendisi 'Almanca bilmiyor'. spanyol, sesin bir ngilizin olduuna 'emin',
'ahenginden anlam', 'nk ngilizce bilmiyor.' talyan, sesin sahibinin bir Rus olduuna inanyor,
'hayatnda hi Rus grmemi.' Bir ikinci Fransz, birincisiyle uyuamyor, ona gre ses bir talyann;
a ma talyanca bilmediinden, spanyol gibi, 'ahenginden anlam.' imdi, tanklarn bu kadar
birbirini tutmaz eyler syleyebilmeleri iin, duyduklar sesin son derece tuhaf, allmam bir ses
olmas gerekiyor yle ki, Avrupa'nn be byk memleketinin insanlar bu seste kendilerine bir
yaknlk bulamyorlar! O halde bir Asyalnn sesiydi diyeceksin ya da bir Afrikalnn. Paris'te, ne
Asyallar, ne de Afrikallar pek ok deildir; ama vardmz bu sonucu yalanlamadan, noktaya
dikkatini ekeceim. Tanklardan biri sesin 'keskin deil de kaba' olduunu sylyor. kisi de, 'abuk
abuk, kesik kesik' konuuyordu diyorlar. Tanklardan hibiri kelime ya da kelimeye benzer sesler
duymam, seememi."

"Buraya kadar anlattklarm," diye devam etti Dupin, "sende ne etki yaratt, bilmiyorum; ama, ben,
tanklarn bu szlerinden hrn ve keskin sesler zerine sylediklerinden kan akla yakn
sonularn, bu ii zmek iin girieceimiz, her trl aratrmalara yol gsterebilecek bir kuku
yaratmakta olduunu sylemekten ekinmeyeceim. 'Akla yakn sonular' demekle dncemi iyice
anlatamadm. Bu sonularn kendi balarna gvenilir eyler olduklarn, o kukunun ise bunlarn
kanlmaz bir sonucu olarak ortaya ktn anlatmak istiyorum. Bunun ne gibi bir kuku olduunu
daha sylemeyeceim. Ama, benim zerimdeki etkisinin, odada yaptm aratrmalara bir biim
verecek bir yol izecek kadar gl olduunu bilmeni istiyorum.

"imdi kendimizi o odaya gitmi sayalm. nce ne arayacaz? Cinayetleri ileyenlerin hangi
yoldan katklarn. kimizin de doast eylere inanmadmz sylemekle arlk etmi
olmayacam sanyorum. Madame ve Mademoiselle L'Espanaye'i ruhlar ldrmedi. Bu ii yapanlar
elle tutulur varlklar olan kimselerdi; bir yolunu bulup katlar. yleyse, nasl? Bunu zmek iin bir
tek dn yolu var; kolayca kesin bir karara varabiliriz. Birer birer, btn kama yollarn gzden
geirelim. Komular merdivenden karlarken, cinayeti ileyenlerin Mademoiselle L'Espanaye'in
lsnn bulunduu odada ya da onun yanndaki odada olduklar ak bir gerek. yleyse aradmz
k yolu da bu iki odann iinde. Polis demeleri, tavan, btn duvarlar iyice yoklamtr. Gizli
bir yol olsa, hemen bulurlard, byle ilerde uyanktrlar. Ama ben gene de onlara gvenmeyip
hepsini kendi gzlerimle inceledim. Gizli bir geit yoktu. Odalardan arala alan iki kap da
ierden kilitliydi. Bir de bacalara bakalm. Bunlar ocaktan sekiz on ayak yukarlarna kadar
bildiimiz genilikteydiler, daha yukarlar ise bycek bir kedinin geemeyecei kadar dard. Bu
saydmz yollardan kamann olanakszl anlaldktan sonra, i pencerelere kalyor, n
odannkilerden, sokaktaki kalabala grnmeden kalamaz. yleyse cinayeti ileyenler arka odann
pencerelerinden gemi olacaklar. imdi, bylesine kesin bir yoldan vardmz bir sonucu, salt
grnteki olanakszlklara bakarak geri evirmeye kalkmak, bizim gibi, dnceye sayg besleyen
kimselere yakmaz. Bize den, grnteki bu 'olanakszlklarn' gerek olmadn kantlamaktr.

"Odada iki pencere var. Birisinin nnde eya yok, btnyle ortada. br ise kysna dayal
olan hantal yatan bayla yar yarya rtl. lkinin ierden skca kapal olduu grlm.
Kaldrmaya alanlar olanca glerini harcadklar halde yerinden kprdatamamlar. erevenin
solunda bycek bir delik varm, iine de, ta kkne kadar, koca bir ivi sokuluymu. br
pencereyi aratrnca gene yle bir ivi bulmular; o da skca kapalym, almyormu. Polis,
bunun zerine, pencerelerden kimsenin kmam olduu dncesine varm. Bu yzden de, ivileri
ekip onlar amam, bouna yorulmak istememiler.

"Ben incelemelerimde biraz daha titiz davrandm, nedenini de syledim, biliyorsun grnteki
olanakszlklarn gerek olmadn kantlamak zorundaydm.

"Dncelerime yle devam ettim a posteriori. Cinayeti ileyenler bu pencerelerden birinden


kamlard. yleyse onlar ierden kapatp srglemi olamazlard; polisin aratrmalarn baka
yola evirmesine neden olan dnce. Ama pencereler srglyd. yleyse kendi kendilerine
srglenebilmeleri gerekiyordu. Bu sonutan kurtulu yoktu. n ak olan pencereye gittim, epeyce
zorlukla iviyi kardm, kaldrmaya altm. Almyordu, tahminim boa kmamt. Gizli bir yay
vard; geri ivilerin neye yaradn daha anlayamamtm, ama bu tahminimde yanlmam olmam,
br dncelerimin de doru olduunu gsteriyordu. Dikkatli bir aratrma ile ksa zamanda gizli
yay buldum. stne bastm, bu buluum yeterdi, pencereyi kaldrmadm.

"iviyi yerine sokup iyice gzden geirdim. Bu pencereden km olan bir kimse, onu dardan
kapatabilir, yay da kilitlenmesini salard ama ivi delie sokulamazd. Bu sonu da akt ve
aratrma alanm daraltyordu. Cinayeti ileyenler br pencereden kam olacaklard. Onun da
byle bir yay vard elbette; iviler arasnda ya da, hi olmazsa, ivilerin takl ekilleri arasnda bir
fark bulacam umuyordum. Yatan kysna karak bandaki tahtann zerinden br ereveye
baktm. Elimi tahtann arkasna uzatp kolayca yay buldum; bastm; tahmin ettiim gibi bu yay da tpk
teki penceredekinin eiydi. iviye baktm. br ivi kadar bykt, ayn biimde taklmt ta
kkne kadar sokulmutu ieri.

"Bunu grnce arm olduumu syleyeceksin; ama yle dnyorsan, kardmz sonular
hi anlamamsn demektir. Bir mzik deyimi kullanarak syleyeyim, bir tek 'falso' bile yapmamtm.
Bir an olsun, ipin ucu karlm deildi. Zincirin halkalarnda atlak yoktu. i son noktasna kadar
getirmitim son nokta iviydi. Dediim gibi, bu ivi, her bakmdan, br penceredekine benziyordu;
ama, ucunu tuttuumuz ip buraya gelip dayanmt; grn (ne kadar inandrc olursa olsun)
dnceyi artamazd. 'ivide bir bozukluk olmas gerek,' dedim. Dokundum; ba ile yarm parmak
kadar bir yeri elimde kald. st yan deliin iindeydi. Krk eskiydi (kylar paslanmt), ekile
vurularak krlma benziyordu, ivinin ba erevenin iine gmlmt. Elimdeki paray yerine
yerletirdim krk olduu hi belli deildi. Yaya basarak pencereyi birka parmak araladm; ivinin
ba onunla birlikte ykseldi, deliin iinde ylece duruyordu. Pencereyi kapadm, ivi gene eski
durumunu ald, btnm gibi grnyordu.

"in buraya kadar zlmt. Cinayeti ileyen, yatan baucundaki pencereden kamt. O
dar ktktan sonra pencere kendiliinden kapanm (ya da kan bile bile kapam), yay da
kilitlenmesini salamt; polis, yayn farknda olmad iin, ivinin kar koyduunu sanm daha
ilersini aratrmay gerekli bulmamt.

"Bundan sonraki sorun, aa nasl inildiidir. Evin evresini dolatmz srada bu noktay
aydnlatacak bilgiyi elde etmitim. Pencerenin iki metre kadar yaknndan kaln bir paratoner teli
geiyordu. Herhangi bir kimsenin bu telden pencereye kadar uzanmas mmkn deildi, hele ieri
girmesi dnlemezdi bile. Bunun yan sra, bir ey daha dikkatimi ekti, drdnc katn pancurlar,
Parisli doramaclarn ferrades adn verdikleri biimdeydi bu eit pancurlar gnmzde
kullanlmyor, ama Lyon'un, Bordeaux'nun eski yaplarnda pek boldur. Bildiimiz kaplara benzerler
(tek kanatl kaplara, ift kanatllara deil); sadece bunlarn alt yarlar kafes kafes ya da ubuk
ubuktur yle ki bir kimse oralarna rahata tutunabilir. Evin drdnc katndaki bu pancurlarn
genilii bir metreden fazlayd. Arka sokaktan baktmzda, ikisi de yar yarya akt yani duvara
dik olarak duruyorlard. Polis de, benim gibi, evin arkasn gzden geirmitir belki; ama pancurlara
kylarndan doru baktklarndan (baka trl bakamazlard) bylesine geni olduklarn
grmemilerdir ya da grmlerse bile, nemini anlamamlardr. Bu yoldan kalamayacana
inandklarndan buralar geliigzel gzden geirmi olacaklar. Ben her eyi iyice grmtm,
yatan baucundaki pencerenin pancuru duvara dayanacak kadar alrsa, paratoner teliyle aralarnda
altm santim kadar bir uzaklk kalrd. Grlmemi bir eviklik ve cesaretle, telin oradaki bir kimse
pancura tutunarak pencereden ieri atlayabilirdi. Yetmi santim uzanan bir hrsz (pancur iyice aksa
tabii) kafeslere sk sk tutunabilirdi. O zaman, teli brakp ayaklarn duvara dayar, yaylanarak
pancurun kapanmasn salar, ve, pencere de aksa, odann iine atlayverirdi.

"Bylesine tehlikeli, zor bir ii baarmak iin, grlmemi bir eviklik gerektiini syledim, bunu
sakn unutma. Sana, nce, pencereden ieri girilebileceini anlatmak istiyorum: sonra da, daha
nemlisi, byle bir ii baarm olan bir kimsedeki olaanst hatta doast eviklie dikkatini
ekmeye alyorum.

"Kukusuz, hukuk dilini kullanarak, 'davam kantlamak iin', bu iin gerektirdii evikliin stne
basmamam, tam tersine, pek zor bir ey olmadn gstermeye almam gerektiini syleyeceksin.
Hukuk yle yollara sapar, ama dnce sapmaz. Benim tek isteim geree ulamaktr. u anda ise,
senin kafanda bir arm yaratmaya urayorum; bir yanda grlmemi bir eviklik, te yanda,
hangi ulustan olduu zerine iki kiinin bile anlaamad, sylediklerinin tek hecesi seilemeyen,
tuhaf, keskin (ya da kaba), kesik kesik konuan ses; bu ikisini birletiresin istiyorum."

Bu kelimeler zerine, kafamda, Dupin'in ne demek istedii zerine, iyice seilemeyen, yar
biimlenmi bir dnce dolat. Tam kysna gelmitim, bir eyler anlayacaktm, ama sanki anlama
gcm kalmamt hani bazen insan bir eyi hatrlayacak gibi olur da, bir trl hatrlayamaz.
Arkadam konumasna devam etti.

"Gryorsun," dedi, "sorunu, katan ieri girie evirdim. kisinin de ayn yoldan, ayn biimde
olduunu belirtmek istiyorum. imdi, gene odann iine dnelim. Orada greceimiz eyleri
inceleyelim. Konsolun ekmeleri, diyorlar, yama edilmi gibi bir haldeymi, ama bsbtn
boaltlmamlar. Bu sama bir sz. Sadece bir tahmin hem de ok aptalca o kadar. ekmelerde
daha baka eyalarn da bulunduunu nerden bilebiliriz? Madame L'Espanaye ile kz, son derece ie
kapank bir hayat sryorlarm kimseyle grmezlermi evden dar pek az karlarm demek
ki yle sk sk klk deitirmeleri gerekmiyormu. ekmelerde kalm olan eyalar bu kadnlarn
kullanabilecei eyalarn en iyileriydi. Bir hrsz buradan bir ey aldysa, neden en iyilerini almam
neden hepsini almam? Dahas var, neden drt bin frank altn paray brakm da, birka para
amar yklenmi? Altnlar olduu gibi braklmt. Monsieur Mignaud'nun, bankacnn, syledii
parann hemen hepsi torbalarn iinde, yerde bulundu. te bu nedenden Le Bon'un paralar eve kadar
tam olmasndan doan kukular bir yana brakman, polisin dt hataya dmemeni istiyorum.
Bundan (parann verilmesi, gn sonra da alann ldrlmesinden) on kat daha kt rastlantlar,
hayatmzn her saatinde, hepimizin bana gelir, ounun farkna bile varmayz. nsanolunun en
parlak bulularna dahi yol gstermi olan bir olaslklar kuram vardr ite bu gibi rastlantlar o
kuram zerine hibir ey bilmeyen dnrler iin, kolay kolay alamayacak engellerdir. Altnlar
alnsayd, gn nce bankadan ekilmi olmalarna, sadece bir rastlant diyemezdik. O zaman
cinayetin para iin ilendii kukusu glenirdi. Ama imdiki durumda, byle bir eye inanrsak,
sulunun, ne yaptn bilmeyen bir budala olduunu kabul etmek zorunda kalrz; yle bir budala ki,
iledii cinayetlerin nedenini, altnlar unutup kayor.

"imdi, dikkatini ektiim noktalar tuhaf sesi, grlmemi eviklii, bu derece acmaszca ilenen
bir cinayetteki neden yokluunu gz nnde tutarak dorudan doruya ldrme olayna bakalm. te
bir kadn, parmaklarn gcyle boulduktan sonra, tepetaklak, bir bacann iine sokulmu. Bildiimiz
katiller byle cinayet ilemezler. Hele ldrdkleri kimseyi byle saklamalar grlm ey deildir.
Cesedin bacaya sokuluunda ar bir tuhaflk olduunu sen de kabul edersin sanyorum en
soysuzlam insanlarn bile bu kadar tuhaf bir harekette bulunacaklarn akl almyor. Sonra, dn,
birka kiinin btn glerini harcayarak zorla aa indirebildikleri cesedi, o darack deliin ta
yukarlarna kadar itebilmek iin ne byk bir g gerek!

"imdi, bu cinayetin gerekten aknlk verici bir gle ilendiini gsteren br kantlara
geelim. Ocakta tutam tutam epeyce de kalnd bu tutamlar krlam insan sa vard. Kkleriyle
karlmlard. nsann kafasndan, deil byle tutamla, yirmi otuz kl bile bir arada koparabilmek
iin ne byk bir gce sahip olmak gerektiini bilirsin. O salar sen de grdn benim gibi.
Kklerinde (korkuntu ok!) topak topak deriler duruyordu byle yarm milyona yakn kl birden
koparmak iin, nasl bir g kullanld aka grlyordu. htiyar kadnn sadece grtla
kesilmemi, ba vcudundan ayrlmt: stelik alet de bir ustura. Btn bu ilerdeki canavarca
yrtcla dikkatini ekmek istiyorum. Madame L'Espanaye'in vcudundaki rklerden sz aacak
deilim. Monsieur Dumas ile deerli arkada Monsieur Etienne, bunlarn kesici olmayan bir alet
kullanlarak yapldn sylyorlar; ok doru. Kesici olmayan alet de avlunun talar, kadn yatan
baucundaki pencereden aadaki tala dm. Geri imdi basit grnyor, ama bu nokta da,
pancurlarn genilii gibi, polisin gznden kat nk, ivilerin durumu yznden, pencerelerin
hi almam olduu dncesine krkrne saplanmlard.

"Btn bunlarn yan sra, odann karmakark halini de gznde canlandrrsan, u gerekleri bir
araya toplayabiliriz: alacak bir eviklik, insanst bir g, canavarca bir yrtclk, cinayetlerin
nedensiz ilenmi olmas, insanlktan uzak bir korkunun yaratt tuhaflklar, birok ulustan
kimselerin kulaklarna yabanc gelen, tek hecesi bile anlalamayan, seilemeyen bir ses. Bunlardan
kan sonu nedir? Btn bu szler sende ne gibi hayaller yaratyor?"

Dupin bu soruyu sorarken rperdiimi hissettim. "Bir deli," dedim, "bir deli yapm olacak bu ii
saldrgan bir deli, yredeki bir Akl Hastanesi'nden kamtr."

"Baz bakmlardan," diye cevap verdi, "bu dncen de uygun grnyor. Ama delilerin sesi, en
korkun lgnlk nbetlerinde bile, merdivende duyulan sese benzemez. Deli de olsa, her insan bir
ulusun zelliklerini tar; sonra, konumalar da, geri sama sapandr, ama heceleri, kelimeleri
pekl anlalr. stelik bir delinin kllar u elimde tuttuklarma benzemez. Bu kllar Madame
L'Espanaye'in katlam parmaklarnn arasndan kardm. Bakalm ne diyeceksin bunlara!"

"Dupin!" dedim, sinirlerim iyice gevemiti; "bu kllar ok tuhaf insan kl deil bunlar."

"Ben de tersini sylemiyorum," dedi; "ama, bu noktada kararmz vermeden nce, u kda izmi
olduum resme bir bakman istiyorum. Mademoiselle L'Espanaye'in 'grtlanda rkler, derin trnak
yaralar' grlmt, Monsieur Dumas ile Monsieur Etienne de bunlar 'parmaklarn skmasyla
olumu mosmor lekeler' diye anlatyorlard; ite bu resim onlarn kopyas.

"Sen de greceksin ya," diye devam ederek kd masann stne, nmze yayd, "smsk,
sarslmaz bir kavray bu, rklerin biimi yle gsteriyor. Parmaklarn yerleri hi deimemi,
kaymam. Her parmak ta kz lene kadar ilk tuttuu, ilk gmld yerde kalm. imdi sen kendi
parmaklarn u grdn izlerin zerine yerletirmeyi bir dene bakalm."

Denedim, ama bouna.

"Belki de bu denemeyi yanl yapyoruz," dedi. "Kt dz bir yerde duruyor; oysa insann grtla
silindir biimindedir. te burada bir odun var; evresi aa yukar kzn boynunun evresine yakn.
Kd ona sarp ayn denemeyi bir daha yapalm."

Dediini yaptm; ama, bu kez parmaklarm kdn stndeki resme ilki kadar da uymad. "Bunlar,"
dedim, "bir insan elinin izleri deil."

"imdi," dedi Dupin, "Cuvier'nin u parasn oku."

Dou Hint Adalarnda yaayan byk, koyu renk orangutanlarn yapsn inceden inceye anlatan,
yaaylar zerine genel bilgiler veren bir yazyd. Bu memeli hayvann dev gibi boyunu, insan
artan gcn, evikliini, yrtcln, taklit hevesini herkes bilir. Birden cinayetin btn
korkunluunu anlayvermitim.

"Penelerin tanm," dedim, okumam bitirerek, "resme tpatp uyuyor. izdiin rkleri, yle bir
orangutandan baka hibir hayvan yapamaz. Bulduun koyu renk kllar da, tpk Cuvier'nin
anlattklarna benziyor. Gene de bu korkun olayda, kendi kendime aklayamadm baz noktalar
var. Kavga eden iki ses duyulmutu, bunlardan birinin Fransz sesi olduu da yzde yzd."

"Doru; o sesin syledii eyi de hatrlyorsun elbette mon Dieu! Tanklardan biri (Montani,
pastac) bunun syleniinde bir kar koyma hissetmiti; Fransz, bir eye engel olmak ister gibi
konuuyormu; zgnm. te, onun iin, bilmeceyi zme umudumu bu iki kelimenin zerine
kurdum. Bir Fransz, cinayetlerin nasl ilendiini biliyor, hepsini grd. Kanl ilere karmam
olmas olas hatta olasdan da fazla bir ey. Orangutan elinden karmtr. Odaya kadar gelmitir
arkasndan ama grdklerinin heyecan iinde, hayvan tekrar yakalayamamtr. zini de yitirmitir.
Bu tahminleri daha ileri gtrmeyeceim tahmin diyorum, nk onlara bundan fazla bir deer
verilemez, dayandklar dnce glgelerini kendim bile iyice seemiyorum, tartamyorum; bu
yzden de onlar bir bakasna anlatabilmem ok zor, daha ileri gitmeyeceim. Sylediklerimi de
birer tahmin olarak anacaz. Fransz gerekten susuzsa, bu acmaszca ilenmi cinayetlere
karmadysa; dn gece, eve dnerken, Le Monde gazetesine verdiim u ilan (denizcileri savunduu
iin, daha ok onlar okur bu gazeteyi), onu buraya getirecektir."

Bir kt verdi elime; unlar yazlyd:

"YAKALANDI Bu ayn gn, erken saatlerde (cinayetin ilendii sabah), Boulogne


Ormannda, ok iri, koyu renk, Borneo tipi bir orangutan yakalanmtr. Sahibi (Malta
limanlarna bal gemilerden birinde tayfa olduu biliniyor) gelip hayvan alabilir; iyice
tanmlamas ve yakalanmas ile baklmas iin yaplan giderleri demesi arttr. u adrese
bavurun: No. Soka, Faubourg St. Germain nc kat."

"nanlr ey deil," dedim, "adamn bir denizci olduunu, Malta limanlarndan birine bal bir
gemide altn nerden biliyorsun?"

"Bilmiyorum," dedi Dupin. "Bilmek ne kelime, eminim yle olduuna. te kk bir kurdele
paras, biimine, yallna baklrsa, denizcilerin pek sevdii o kuyruk gibi sa rglerinin ucuna
balamak iin kullanlm. Sonra bu dm denizcilerden bakas yapamaz; Maltallarn
dmdr. Kurdeleyi paratoner telinin dibinde buldum. ldrlenlerden birinin olduunu
syleyemeyiz. Hem kurdeleden kardm sonularda yanlyorsam, yani Fransz Malta limanlarna
bal gemilerden birinde tayfa deilse bile, bunu ilana yazm olmamdan bir zarar gelmez.
Yanlyorsam adam oturup benim niin yanldm dnecek deil ya, aldanm deyip geer. Ama
kardm sonular doruysa, byk bir yarar salanm olur. Cinayeti bildii iin, Fransz bu ilana
cevap vermeye orangutan istemeye ekinecektir. yle dnecektir: Ben susuzum; paraszm;
orangutanm ise ok para eder benim durumumda olan bir kimse iin balbana bir servet niye
byle bo bir korku yznden ondan vazgeeyim? te bulunmu, avucumun iinde. Boulogne
Ormannda yakalanm cinayetin ilendii yerden ok uzakta. O ii byle yabanl bir hayvann
yapm olduu kimin aklna gelecek? Polis yanl izler zerinde en basit bir ipucu bile bulamadlar.
Hayvann izini bulmu olsalar bile, benim cinayeti grdm kantlayamazlar, kantlasalar da bu bir
su deil. stelik biliniyorum da. lan veren kii, hayvann sahibi diye, deta beni tanmlyor. Daha
baka eyler de bilebilir. Benim malm olduu aka ilan edilen, byle deerli bir eyi gidip
istemezsem, hayvana kar baz kukular uyanabilir. Gze batacak, dikkati ekecek, herhangi bir
kuku uyandracak hareketlerde bulunmamalym. lana cevap verip orangutan alacam; bu i
unutulana kadar da bir yerde saklarm."
O anda merdivende bir ayak sesi duyduk.

"Tabancalarn hazrla," dedi Dupin, "ama ben iaret vermeden, onlar kullanmak ya da gstermek
yok."

Sokak kaps ak braklm, gelen adam da zili almadan ieri girip merdivenin birka basaman
kmt. ekiniyor gibiydi. Derken aa indiini duyduk. Dupin hzla kapya doru giderken,
dardaki ayak sesleri yeniden merdiveni kmaya balad. Bu kez duralamad, bir daha geri dnmedi,
kararn vermi bir insann admlaryla ilerleyerek geldi, oda kapsn vurdu.

"Girin," dedi Dupin; neeli, iten bir sesle sylemiti bu kelimeyi.

eri bir adam girdi. Denizci olduu aka belliydi uzun boylu, salam yapl, adaleli bir insand;
gzn budaktan saknmayan, ylmaz bir kimse olduu yznden okunuyordu, ama hoa gitmez bir hali
yoktu. Favorileriyle by, gneten iyice yanm olan yznn yardan fazlasn rtyordu. Elinde
kaln bir mee sopas vard, baka silah yok gibi grnyordu. ekingen bir selam vererek, "yi
akamlar," dedi; Fransz azyla konuuyordu; Neufchtellileri andran bir yan da vard, ama aslnda
Parisli olduu belliydi.

"Oturun, dostum," dedi Dupin. "Orangutan iin geldiniz sanyorum. Dorusu byle bir hayvannz
olduu iin imreniyorum size; pek gzel, pek deerli bir hayvan kukusuz. Ka yanda acaba?"

Adam ar bir ykn altndan kurtulmu gibi, geni bir nefes ald; sonra kendinden emin bir sesle
cevap verdi:

"Yan syleyemeyeceim ama, drt be yandan fazla deildir. Burada m?"

"Ah, hayr; onu burada tutmak iin elverili bir yerimiz yok. Dubourg Soka'ndaki bir ahrda
duruyor, hemen urada. Yarn sabah alrsnz. Maln sizin olduunu da kantlarsnz elbette?"

"Elbette, efendim."

"Ondan ayrlacama baya zlyorum," dedi Dupin.

"Btn bu yorgunlua bir karlk beklemeden katlanm olmanz anlayamyorum, efendim," dedi
adam. "Byle bir ey beklemiyordum. Hayvan bulduunuz iin size bir dl vermek istiyorum
diyeceim, akla yakn herhangi bir ey."

"yi, yleyse," diye cevap verdi arkadam, "pek gzel. Hele bir dneyim! Ne isteyebilirim?
Tamam! Dinleyin bakn. Benim dlm u olacak. Morgue Soka'ndaki cinayetler zerine ne
biliyorsanz hepsini anlatacaksnz bana."

Dupin son kelimeleri ok alak bir sesle, yavaa syledi. Gene o yavalkla kapya doru
yrm, kilitlemi, anahtarn da cebine atmt. Sonra koynundan bir tabanca karp en kk bir
heyecana kaplmadan masann stne koydu.

Adamn yz sanki nefesi tkanm da can ekiiyormu gibi kpkrmz oldu. Ayaa frlayp
sopasn smsk kavrad; ama bir an sonra sandalyesinin stne kverdi, tir tir titriyordu, yz l
gibiydi. Tek kelime sylemedi. Btn kalbimle acyordum ona.

"Dostum," dedi Dupin cana yakn bir sesle, "bouna korkuya kaplyorsunuz byle gerekten
bouna. Size bir ktlk edecek deiliz. Drst bir insan, bir Fransz olarak, erefim zerine
sylyorum, size kar kt bir niyetimiz yok. Morgue Soka'ndaki kanl ilerde bir suunuz
olmadn ok iyi biliyorum. Ama bu, olanlarla hibir ilikiniz yok demek deil. imdiye kadar
sylediklerimden bu i zerine epeyce bilgim olduunu anlamsnzdr aklnza, hayalinize
gelmeyecek yollardan rendim btn bunlar. imdi durum yle. nlenmesi elinizde olan, herhangi
bir i yapm deilsiniz hareketleriniz sizi sulu drmez. Hrszlk da etmemisiniz; hem de o
kadar uygun bir durum varken. Saklayacak bir eyiniz yok. Saklamanza neden de yok. te yandan,
onurlu bir insan olarak, btn bildiklerinizi anlatmanz gerekiyor. Susuz bir kimse bu yzden
cezaevine atld, siz ise suluyu gsterebilecek durumdasnz."

Dupin bu kelimeleri sylerken, denizci epeyce kendine gelmi, durulmutu; ama tavrlarnda o eski
canllk kalmamt.

"Tanr yardmcm olsun," dedi, uzun bir duralamadan sonra, "bu i zerine bildiklerimin hepsini
anlatacam size; ama syleyeceklerimin yarsna bile inanmanz beklemiyorum bunu beklemek
iin aptal olmalym. Her neyse, ben susuz olduumu biliyorum, bu yolda lm bile gze alarak
size her eyi anlatacam."

Anlattklar yle zetlenebilir: Son zamanlarda Dou Hint Adalarna bir yolculuk yapmlar. Onun
da aralarnda olduu kalabalk bir grup Borneo Adasna karak, gezmek iin ierlere doru
ilerlemi. Bir arkada ile birlikte, bu orangutan yakalamlar. Sonra arkada lm, hayvan sadece
onun mal olmu. Memlekete getirene kadar orangutann baa klmaz yrtcl yznden ekmedii
kalmam, sonunda onu sa salim Paris'teki evine getirmeyi baarm; komularn merakn ekip
bana dert olmasn diye de kimselere gstermemi, sk sk gizlemi hayvan; ayandaki bir kymk
yarasnn gemesini bekliyormu. yileir iyilemez satmak niyetindeymi.

Cinayetin ilendii gece ya da sabah diyelim, bir denizciler elencesinden dndnde, hayvan
kendi odasnda bulmu; bitiikteki kk, penceresiz, her yan sk sk kapal olan odada olmas
gerekiyormu, ama kapsn krp dar km. Aynann nnde, yz sabun iinde, elinde usturayla
tra olmaya alyormu; herhalde daha nce anahtar deliinden, sahibinin tra oluunu seyretmi
olsa gerek. Adam byle tehlikeli bir aleti hayvann elinde grnce, onu nasl ustaca kullanabileceini
de kestirdii iin, byk bir korkuya kaplm, bir zaman ne yapacan arm. Orangutan en hrn
hallerinde bile korkutup sindiren bir kams varm, ona el atm. Kamy grr grmez, hayvan oda
kapsndan dar frlam; merdivenden aa, sonra da, talihsizlik ite, ak kalm olan bir
pencereden doru sokaa.

Fransz tam bir umutsuzluk iinde arkasna taklm; maymun, elinde ustura, arada bir durup adama
bakarak yzn gzn buruturuyor, ta yanna gelene kadar onu bekliyormu. Sonra iyice yaklanca
yeniden kamaya balyormu. Kovalama byle uzun zaman devam etmi. Saat sabahn olduu
iin, caddelerde kimsecikler yokmu. Morgue Soka'nn arkasnda kalan dar yoldan getikleri srada,
Madame L'Espanaye'in evinin drdnc katndaki ak bir pencereden dar vuran k, kamakta
olan hayvann gzne arpm. Eve saldrmasyla paratoner telini grp akla smaz bir eviklikle
trmanmas, ardna kadar ak duran pancura tutunup sallanarak yatan baucuna atlamas bir olmu.
Btn bu iler bir dakika bile srmemi. Orangutan odaya girerken ittii iin pancur gene ardna
kadar alm.

Bu arada denizci hem sevinmi, hem de tasalanm. Hayvan yakalamak umudu artt iin sevinmi;
iine dald bu tuzaktan, baka bir yol bulup kurtulmas pek olacak ey deilmi, gene paratoner
telinden inmek zorunda kalacakm; o zaman belki nn kesip yakalayabilirmi. te yandan,
maymunun evin iinde yapabilecei iler de, tasalanmasna neden oluyormu. te bu ikinci dnce
adam yukar kmaya zorlam. Bir denizci iin, paratoner teline trmanmak g bir i deildir; ama
sol yannda kalan pencerenin dzeyine gelince durmu, daha ileri gidememi; sadece odann iini
yle bir grecek kadar uzanabilmi. Grd ey ylesine korkunmu ki az daha aa
yuvarlanacakm. Gecenin sessizliini yrtarak Morgue Soka'nda oturanlar uykularndan uyandran
korkun lklar bu srada balam. stlerinde gecelikleri olan Madame L'Espanaye ile kz,
herhalde, demir kasadaki baz ktlar sralamaktaymlar; kasa odann ortasndaym. Akm,
iindekiler karlp demenin stne konmumu. Hayvann ieri girmesiyle lklarn balamas
arasndaki zamana baklrsa, ikisi de pencereye arkalar dnk olarak oturuyorlarm, maymunu ieri
girer girmez grmedikleri anlalyormu. Pancurun vurmasn ise rzgrdan bilmi olacaklar.

Denizci ieri bakt srada, dev hayvan bir eliyle, Madame L'Espanaye'in salarn tutmakta (biraz
nce tarad iin, zkm salar), br eliyle de, tpk bir berber gibi, usturay kadnn yznde
gezdirmekteymi. Kz yzkoyun, hareketsiz yatyormu; baygnm. htiyar kadnn lklar,
debelenmesi (salar ite bu srada kopmu) orangutann belki de kt olmayan niyetini
deitirmesine, kzmasna neden olmu. Adaleli kolunu savurduu gibi kadnn grtlan kesivermi.
Nerdeyse ban vcudundan ayracakm. Kan grnce kzgnl lgnlk haline gelmi. Dilerini
gcrdatarak, gzlerinden alev saarak, kzn vcudunun zerine atlm, korkun trnaklarn boazna
geirmi, soluunu kesene kadar da brakmam. Odann iinde dolatrd yabanl baklar
karyolann baucuna gelince durmu; sahibinin korkudan katlam olan yzn grm. lgnca
kzgnl, kukusuz krbac hatrlad iin, bir anda korkuya evrilmi. Cezalandrlacan
anladndan olacak, iledii cinayetleri saklamak ister gibi sinirli bir fkeyle odann iinde drt
dnmeye balam; yanndan getii eyalar deviriyor, kryormu, yatan stndeki ilteyi de
ortaya srklemi. Uzatmayalm, nce kzn cesedini alp bacann iine tkm; sonra da ihtiyar
kadnn lsn tuttuu gibi tepesi st pencereden aa frlatm.

Maymun srtnda kafas kesik kadnla pencereye doru yaklanca, denizci geri ekilmi, paratoner
telinden aa deta kayarak inip hemen evinin yolunu tutmu bu cinayetler yznden bana bir i
alacandan korktuu iin de orangutan bsbtn gzden karm. Merdivendeki komularn
duyduklar sesler, denizcinin o dehet annda kard seslerle orangutann homurdanmalarym.

Benim bunlara katacak baka bir szm yok. Orangutan kapnn krlmasndan biraz nce paratoner
telinden inerek kam olacak. Pencereyi de, herhalde, karken kapamtr. Onu bir zaman sonra gene
sahibi yakalad ve Jardin des Plantes'a epeyce bir para karlnda satt. Emniyet Mdrne gidip
durumu anlatmamz zerine (Dupin de bir iki noktay aydnlatacak aklamalarda bulununca), Le Bon
hemen serbest brakld. Emniyet Mdr her ne kadar arkadama kar iyi davrandysa da, iin
byle hi ummad bir yola dklerek zlm olmasna cannn skldn pek gizleyemedi; hatta,
herkes kendi iine baksa, bakalarnnkine burnunu sokmasa gibilerden bir iki aka yapmaktan da
kendini alamad.

"Brak konusun," dedi Dupin, ineli akalarna cevap bile vermemiti. "Brak iini dksn;
rahatlasn biraz. Bana, onu kendi kalesinde yenmi olmak yeter. Gene de unu syleyeyim, bu iin
iinden kamam olmas, yle kendisinin sand gibi alacak bir ey deil; nk, asln ararsan,
bizim Emniyet Mdr dostumuz, gereinden fazla kurnaz bir kimsedir, o yzden de olaylarn
derinliine inemez. Dncelerinin kk yoktur, bir trl ayaklarn yer basamaz. Akl, tpk vcudu
olmayan bir insana benzer, yalnz bir kafa, Tanra Laverna'nn resimleri gibi ya da, daha iyisi, bir
morina bal gibi, yalnz kafa ile omuzlardan yaplma bir insan diyelim. Gene de iyi adamdr.
Konumasndaki canll, doludizgin gidii pek severim; akll bir insan diye tannmasna da bu
yetenei neden olmutur. Diyeceim, gerekleri yalanlamakta, olmayacak eyleri de birer gerekmi
gibi aklamakta kimse ona kamaz, hani de nier ce qui est, et d'expliquer ce qui n'est pas."[1]
KUYU VE SARKA
(The Pit and the Pendulum)
Impia tortorum longas hic turba furores
Sanguinis innocui, non satiata, aluit.
Sospite nunc patria, fracto nunc funeris antro.
Mors ubi dira fuit vita salusque patent.

(Bu drtlk, Paris'te, eskiden


Jacobin'ler Kulb'nn bulunduu yere
yaplacak olan bir arnn kaplar iin
yazlmtr.)

Bitkindim lecek gibiydim, uzun ikence beni bitirmiti; balarm


zp oturmama izin verdikleri zaman duyularmn benden ayrlp
gitmekte olduunu hissettim. Yarg o korkun lm yargs
kulaklarma paralanmadan gelen son kelimelerdi. Ondan sonra
engizisyoncularn sesleri tek kelimesi bile anlalamayan dsel bir
uultu iinde erimeye balad. Bu uultu ruhuma dnme dncesini
getirdi belki de bir deirmen dolabnn kard sesi andrd iin
byle bir dnceye kaplyordum. Biraz sonra o da kesildi, hibir ey
iitmez oldum. Geri bir zaman daha grdm ama nasl her eyi
byterek! Kara binili yarglarn dudaklarn grdm. Gzme
bembeyaz grndler stne u satrlar karaladm kttan bile
daha beyaz stelik gln derecede inceydiler; bu incelik kendilerine
olan gvenlerinin arlndan sarslmaz kararlarndan ikence
eken insanlar acmaszca aalamalarndan gelen bir incelikti.
Yazgm belirleyen szlerin o dudaklardan dklmekte olduunu
grdm. lm tmceleri okuyarak kvrldklarn grdm. Admn hecelerine uyduklarn grdm;
arkasndan bir ses gelmeyince titredim, irkildim. Bir ara, salonun duvarlarn kaplayan kara
kumalarn yumuak, belli belirsiz dalgalann da grdm, birka an sren lgnca bir korkuya
kapldm. Sonra baklarm masann stndeki yedi byk amdana takld. nce grnlerinde bir
acma vard, beni kurtarmaya gelmi, beyaz, incecik melekler gibiydiler; ama sonra, birdenbire,
ruhumu ldrc bir bulant kaplad, btn vcudum sanki bir galvani bataryasnn teline
dokunmuum gibi titremeye balad; bu arada az nceki melekler alev bal, anlamsz hayaller haline
gelmilerdi, onlarn bana yardm edecei yoktu. Sonra aklma ahenkli bir nota gibi yepyeni bir
dnce geldi; mezarda bizleri ne kadar tatl bir rahatln beklemekte olduunu dndm. Bu
dnce geliini hi belli etmeden, sessizce szlmt kafamn iine, tadna btn btn
varabilmem biraz uzun srd; sonunda ruhum tam onu gereiyle hissetmeye, tadn karmaya
balad srada, nmdeki yarglarn yar yarya grdm biimleri, sanki sihirlenmi gibi
bsbtn yok oldular; koca amdanlar hilie kart; alevleri hepten snd; karanln karal sard
her yan; btn duyular, ruhlarn cehenneme gidii gibi lgnca bir ini, bir d iinde eridiler.
Sonra evrende sessizlik, hareketsizlik ve geceden baka bir ey kalmad.

Baylmtm; ama bilincimin btn btn yok olduunu sylemeyeceim. Ne kadar kalmt? Onu
bilemem, anlatamam; gene de hepsi yok olmuyordu. En derin uykuda hayr! Kendini kaybetmede
hayr! Baygnlkta hayr! lmde hayr! mezarda bile hepsi yok olmuyordu. yle olmasa insann
lmszlnden sz alamazd. Uykularn en derininden bile kalkarken, bir dn ince alarn
yrtarz. Ama bir saniye sonra (o a ylesine elimsizdir ki) grdmz d hatrlamaz oluruz. Bir
baygnlktan aylrken iki basamak vardr: Birinci basamakta akln ve ruhun uyand, ikincisinde de
madde olarak varlmzn uyand duyulur. kinci basamaa vardmzda birincide hissettiimiz
eyleri hatrlayabilseydik, daha tedeki boluun anlar arasnda bu duygular ak seik
bulabilmemiz gerekirdi. tedeki boluk dediimiz ise nedir o? Onun karanln mezarn
karanlndan nasl ayrabiliriz? Bunu bilseydik hi deilse. Benim birinci basamak dediim durumda
hissettiimiz eyler, istediimiz zaman hatrlayamasak bile, gene de, stnden epeyce getikten sonra,
arlmadklar halde gelivermiyorlar m, nereden geldiklerine ap kalmyor muyuz? Hayatnda hi
baylmam olan bir kimse, yanan bir kmr parasnda tuhaf saraylar, lgnca glmseyen yzler
bulamaz; biroklarnn gzne grnmeden havalarda szlp giden zgn hayalleri gremez; yeni
am bir iein kokusuna kaplarak dncelere dalamaz; daha nce hi dikkatini ekmemi olan
bir ezginin getirdii yeni yeni anlamlarla akna dnemez.

Hatrlamak iin, sk sk, btn dnce gcm harcayarak urar, didinirdim, ruhumun iinde
eridii o hilik durumundan belki bir iz bulurum diye sonu gelmez savamlara giriirdim; hani arada
bir baar salayacam dndm de olmam deildir; ksa, ok ksa anlar iin baz eyler
hatrlardm, stnden biraz geip aklm bama toplayarak dndm m, bunlarn yar bilinli
durumlardan kalma anlardan baka bir ey olmadn grrdm. Bu karanlk anlar belli belirsiz
seilen, byk biimler yaratr ve o biimler beni sessizce yakalayp aalara doru ekerlerdi
aa-daha aa, yle ki bu iniin sonsuz olduu dncesinden doan korkun bir ahmakla
kaplrdm. Kalbimin allmam derecede durgunlamas yznden iimde belli belirsiz bir korku
doard. Sonra her eyi, birdenbire, bir hareketsizlik duygusu kaplard; beni aa indirenler (uuk
benizli kafile!) sanki, bu inite, hudutsuzluun hududunu amlar gibi, yaptklar iin yoruculuuna
dayanamayarak duruverirlerdi. Bundan sonra, bir durgunluk, bir cesaretsizlik kerdi stme; sonras
sadece lgnlk yasak eyleri hatrlamaya alan bir insann lgnl.

Anszn ruhuma yeniden hareket ve ses geldi kalbin grltc hareketi; kulaklarma da onun
arpnn sesleri doldu. Sonra bombo bir duralama. Sonra gene ses, gene hareket, gene dokunma
iimde bir duygunun dolamas. Sonra var olmann bilincine var, dnmeden biraz uzunca srd
bu. Sonra, anszn, birdenbire, dnce; insan titreten bir korku; ne durumda olduumu anlamak iin
urap didiniim. Sonra, gene duygusuzluk evreninde erimek istei, dayanlmaz bir istek. Sonra ruhun
yeniden hzla canlanmas; hareket etmek iin bir davranma; baar. Yarglanm, yarglar,
duvarlardaki kara kumalar, yargy, bitkinliimi, baylm, hepsini olduu gibi hatrlay.
Bunlardan sonra gemi olan olaylar btnyle unutu; onlar baka bir gn, uzun uzun uraarak
yle byle hatrlayabildim.

Daha gzlerimi amamtm. Srtst yatmakta olduumu hissediyordum, bal deildim. Elimi
uzattm, slak, sert bir eyin stne btn arlyla dt. Dakikalarca onun orada yle kalmasna
katlandm, bir yandan da nerede olduumu, bama neler geldiini gzmde canlandrmaya
alyordum. Grme duygumu kullanmak istiyordum, ama cesaretim yoktu. evremdeki eylere ilk
olarak bakmak beni korkutuyordu. Korkun eyler grmekten ekindiim iin deil, ya grlecek
hibir ey yoksa diye korkuyordum. Sonunda, tam bir kalp krklyla gzlerimi birden averdim.
Umduum bama gelmiti. Sonsuz gecenin karanl her yanm kuatyordu. Nefes almaya savatm.
Karanln kalnl sanki stme bastryor, beni bouyordu. Hava basnc dayanlacak gibi deildi.
Sessizce yatyor, kafam iletmeye alyordum. Engizisyonda olan bitenleri dndm, onlardan
hareket ederek nerede olduumu belki karabilirim diyordum. Yarg okunmutu; bana nedense pek
eski bir ey gibi geliyordu onun okunmas, stnden sanki uzun zaman gemiti. Gene de, bir an bile,
lm olabileceim aklma gelmedi. Romanlarda byle eyler okuruz, ama bu gibi dnceler gerek
varlkla badaamaz; yleyse neredeydim, ne durumdaydm? Benim bildiim lm cezasna
arptrlanlar trenle yaklrlard, bu trenlerden biri yarglandm gnn gecesine rastlyordu.
Yoksa aylarca sonra yaplacak olan br treni beklemek zere gene eski zindanma m atlmtm?
Olacak ey deildi bu. Kurbanlar hemen cezalandrrlard. stelik benim daha nce yattm
zindann yerleri, demesi, Toledo'daki btn hcreler gibi tatand, sonra byle bsbtn ksz da
deildi.

Korkun bir dnce birden btn kanm kalbime toplayverdi, ksa bir zaman, gene duygusuzluk
iinde eriyip gittim. Kendime gelince hemen ayaa frladm, her yanm tir tir titriyordu. Kollarm
lgnca hareketlerle saa sola, ne arkaya, yukar doru savurdum. Hibir eye dokunmad ellerim;
gene de bir adm bile atmaya ekiniyor, ya bir mezarn duvarlarna arparsam diye korkuyordum.
Btn vcudumdan ter boanyor, alnmda byk, souk taneler beliriyordu. Sonunda, bu kukunun
yaratt ikence dayanlmaz hale geldi; kollarm ne doru uzatarak yavaa ilerledim; hafif bir k
izgisi grmek umuduyla gzlerimi yuvalarndan dar urayacak kadar amtm. Admlarca
yrdm; gene de karanlk ve boluktan baka bir ey yoktu. Rahat bir nefes aldm. Hi olmazsa,
korktuuma uramam, yazgnn o en korkun cezasna arptrlmamtm.

Ben byle saknarak ilerlemeye devam ederken, Toledo'da dnmekte olan korkun iler zerine
binlerce yarm yamalak dedikodu kafamda canlanyordu. Bu zindanlar iin garip eyler anlatlrd
hep uydurma szler olduuna inanrdm onlarn ama uydurma bile olsalar, yksek sesle
tekrarlanamayacak kadar garip, korkun eylerdi. Topran altndaki bu karanlk dnyaya alktan
lmek iin mi braklmtm; yoksa bundan bile daha korkun bir son mu bekliyordu beni? Her eyin,
hepsinin sonu lmd, bildiimizden ok daha ac bir lm, bundan kukulanmayacak kadar iyi
tanrdm engizisyon yarglarn. Beni uratran, zen, sadece bu iin ne zaman ve nasl olacayd.

leri doru uzattm ellerim sonunda kat bir engelle karlat. Bu bir duvard, tatan rlme
benziyordu przsz, kaygan, souktu. Duvar boyunca yrdm; dinlediim bir sr eski yknn
bende uyandrm olduu gvensizlik yznden admlarm ekine ekine atyordum. Bu ekilde
zindanmn enini boyunu anlamam olanakszd, duvarlar o kadar dmdzd ki, btn evreyi dolap
baladm yere gelsem farkna bile varmaz, geerdim. Bunu dnerek, engizisyon odasna
gtrldm zaman cebimde olan baa el attm; yerinde yoktu; giysilerimi de alm, srtma kaba
ayaktan boru gibi bir ey geirmilerdi. k noktam belli etsin diye ba duvardaki bir atlaa
sokmay dnmtm. Zor bir durum karsnda deildim, ama kafam ylesine karmakarkt ki, bir
an, aresizlik iinde kaldm sandm. Sonra srtmdaki giysinin ucundan bir para kopardm,
yksekliini iyice ayarlayarak, duvardaki atlaklardan birine, yere doru uzunlamasna olmak zere
yerletirdim. Ellerimle yoklayarak zindann evresini dolarken bu paavraya demeden gemem
olanakszd. Byle dnyordum ya, zindann bykln ya da kendi zayflm hesaba kattm
yoktu. Yerler hem slak, hem de kaygand. Ayam bir yere taklnca sendeleyerek birka adm attm,
dtm. Ar derecede yorgundum, hi kprdamadan yzkoyun uzanp kaldm orada; biraz sonra da
uyku bastrd.

Uyannca kollarmdan birini gererek uzattm, yanmda bir somun ile bir testi su buldum. Bunlarn
oraya nasl geldiini dnemeyecek kadar bitkindim, hrsla yiyip itim. Biraz sonra dorulup
zindann evresini dolamaya devam ettim; sonunda, yorgun argn, kuma parasnn durduu yere
vardm. Dene kadar elli iki adm saymtm; kalkp tekrar yrmeye baladktan sonra da krk sekiz
adm sayarak paavraya ulatm. Hepsi, yleyse, yz admd; iki adm bir metre diye hesaplarsak,
zindann evresi elli metre oluyordu. Duvarda birok kelerle karlamtm, bu yzden mahzenin
biimini anlamam olanakszd; nedense burasnn bir mahzen olduunu sanyordum.

Bu aratrmalar bir amala yapmyordum hele umudum hi yoktu; gene de belli belirsiz bir
merak beni bu ie srklyordu. Duvar brakp ortadan kar kyya doru yrmeye karar verdim.
nce son derece saknarak ilerliyordum; yer kat grnyorsa da, stnde kaygan, cvk bir madde
vard. Ama biraz sonra, cesaretlendim, admlarm daha bir gvenle atmaya baladm olabildiince
dz bir izgi zerinde yrmeye alyordum. Byle on on iki adm atmtm ki giysimin yrtk ucu
bacaklarma dolat. stne basmamla yzkoyun yere yuvarlanmam bir oldu.

Dmenin verdii aknlk iinde, epeyce korkun olan durumun pek farkna varmamtm, ama
birka saniye sonra, hl orada yle yzkoyun yatarken, birden aklm bama geldi. Bakn ne
olmutu: enem mahzenin demesine deiyordu, ama dudaklarmla bamn yukar blmleri,
enemden daha kk olduklar halde hibir eye demiyorlard. Ayn zamanda, alnm da slak bir
dumanla ykanyor gibiydi; burnuma da rm yosun kokusu geliyordu. Kolumu uzattm, yuvarlak
bir kuyunun tam kysna dm olduumu anlayarak titredim; geniliini o anda karmam
olanakszd. Kuyunun duvarn yoklayarak kk bir ta paras koparabildim, bolua braktm.
Saniyelerce tan bolukta derken kylara arparak kard sesleri dinledim; sonunda yanklar
yapan bir grltyle suya dald. Ayn anda, yukarda bir yerden doru, bir kapnn hzla alp
kapanmasn andran bir ses geldi; onunla birlikte bir k izgisi de karanlkta akp yok oldu.

Bu benim iin hazrlanm olan cezayd, anlyordum; tam zamannda derek kurtulmutum; bama
yle bir kaza gelmi olduuna krettim. Dmeden nce bir adm daha atm bulunsaydm bu dnya
bir daha beni gremezdi. Kurtulduum bu lm, engizisyon zerine anlatlan yklerde dinleyip de
sama bulduum, masal deyip getiim lmlere tpatp uyuyordu. Kurbanlara iki trl lm vard:
ya vcuda yaplan korkun ikencelerle lm; ya da ruha yaplan korkun ikencelerle lm. Bana
ikincisi hazrlanyordu. ektiim bunca ey sinirlerimi iyice gevetmiti; kendi sesimi bile duysam
titriyordum; beni beklemekte olan ikenceye, her bakmdan uygun bir durumdaydm.

Her yanm titriyordu, duvara doru emekleyerek gerisin geriye dndm kuyularn korkusuna
katlanmaktansa orada lmek daha iyi idi; zindann eitli yerlerinde kim bilir daha byle ne kuyular
vard. Baka zaman olsa bu ackl durumuma son verecek kadar bir cesaret gstererek kendimi
kuyulardan birine atardm; ama u anda korkaklarn en byydm. stelik bu kuyular zerine
okuduum eyleri de unutamyordum engizisyonun o korkun ldrme yntemlerinden hibirinde
hayatn bir anda sona erdirilmesi diye bir ey yoktu.

imdeki kargaa beni saatlerce uyutmad; sonunda gene dalmm. Uyandm zaman yanmda geen
kez olduu gibi bir somunla bir testi su buldum. Yanyordum susuzluktan, bir dikite testiyi boalttm.
Herhalde ilalyd nk ier imez uykum geldi. Derin bir uykuya dalmm l gibi. Ne kadar
srdn bilmiyorum tabii, ama gzlerimi atmda evremdeki eyler grnr olmutu. nce
nereden geldiini kestiremediim, soluk, kkrt rengi bir k zindann bykln ve biimini
grebilmemi salyordu.
Zindann bykl bakmndan tamamyla yanlmtm. evresini saran btn duvarlarn uzunluu
yirmi be metreden fazla deildi. Bu yanlma bana dert oldu, dakikalarca hep onu dndm; aslnda
ne bo bir eydi evremi sarm olan bu korkun koullar altnda, ben tutmu zindanmn enini
boyunu dnyordum, bundan daha sama bir i olabilir miydi? Ama byle basit eylere kar tuhaf
bir ilgi duyuyordum; lde yaptm hatann ne olduunu anlamaya altm. Sonunda beynimde bir
imek akt, anlamtm. Dtm yere gidene kadar elli iki adm saymtm: o zaman duvardaki
kumaa bir iki adm uzaklktaymm herhalde; yani mahzenin evresini dolamm da, kumaa
varmama iki adm kalm. Sonra da ite uyudum uyannca geldiim yana doru giderek geri dnm
olacam bu yzden de duvarlarn uzunluunu gerektekinin iki kat olarak hesaplamtm tabii.
Kafam yle karkt ki duvar soluma alarak baladm yry, duvar sama alarak bitirdiimin
farkna bile varmamtm.

Zindann biimini hayal ederken de aldanmtm. Ellerimle yoklaya yoklaya yrrken birok
keler bulmutum; duvarlarn dz olduunu hi sanmyordum; bambaka bir mahzen canlanmt
gzmde; bir baygnlk geiren ya da bir uykudan kalkan insann zerinde karanln etkisi ite byle
oluyor! Aslnda o keler duvarlardaki ukur gibi yerlerin, birbirinden eitli uzaklklardaki
girintilerin kelerinden baka bir ey deildi. Mahzen drtgen biimindeydi. Tatan yaplm
sandm duvarlar demirdi ya da baka bir madenden yaplmt; ok byk levhalar halindeydiler; bu
levhalarn birletikleri yerlerse ukur ukurdu. Papazlarn bo inanlarndan domu olan bir sr
korkun, iren resim bu maden duvarlar batan baa kaplamt. eytan biimleri, iskeletler, daha
bir sr korkun ey her yan doldurmu, pisletmiti. Bu irkinlik rneklerinin biimleri belirliydi,
ama renkleri solmu, bulanklamt; havann slaklndan olmalyd. Yere baktm, ta. Ortada
kysna dtm az ak kuyu vard; baka kuyu da yoktu zindanda.

Btn bunlar zorlukla grebildim, epeyce g harcadm nk ben uyurken durumumu


deitirmilerdi. Alak bir tahta kerevetin stnde boylu boyunca, srtst yatyordum. Kaya
benzeyen balarla kerevete sk skya balanmtm. Bu balar btn vcudumu kaplyordu; sadece
bam, biraz da sol kolum serbestti, abalasam onu uzatp yerdeki toprak bir tabaktan yemeimi
alabilirdim. Testinin kaldrlm olduunu korkuyla grdm. Korkuyla diyorum nk dayanlmaz
bir susuzluk duyuyordum. Grne baklrsa cellatlarm bu susuzluu daha da artrmak istiyorlard
tabaktaki yemek kyasya baharlanm bir et parasyd.

Gzlerimi kaldrp mahzenin tavanna baktm. Ykseklii on on iki metre kadard, yaps tpk yan
duvarlar gibiydi. Levhalardan birindeki iyice belirli bir biim btn dikkatimi zerine ekti. Bu bir
Zaman resmiydi, bildiimiz resimlerine benziyordu, ama elinde trpan yerine eski duvar saatlerinde
grdklerimizi andran byk bir sarka tutuyordu; ilk bakta onun da resmin iinde olduunu
sandm. Ama bu makinenin grnnde beni daha dikkatle bakmaya zorlayan bir ey vard.
Gzlerimi dikip dorudan doruya ona baktm (tam benim olduum yerin zerindeydi); sallanyordu
sanki ya da bana yle geliyordu. Bir an daha geti, artk emindim, sallanyordu. Ksa, ok ar bir
sallant bu. Bir zaman onu korkuyla seyrettim; aknlm korkumdan da basknd. Sonunda onun bu
tembel hareketlerini gzlemekten yorularak baka eylere bakmaya baladm.

Hafif bir ses dikkatimi ekti, gzlerimi yere evirdim, demenin stnde iri fareler geziniyordu.
Yattm yerden sama den kuyuyu grebiliyordum, onun iinden kmlard. Baktm srada da
etin kokusuyla gzleri dnm, a hayvanlar, sr sr, kouarak kyorlard kuyudan. Eti onlardan
kurtarmak epeyce dikkat isteyen, yorucu bir i oldu.

Yarm saat gemiti, belki de bir saat (artk saatleri pek kestiremiyordum), gzlerimi bir daha
yukar kaldrdm. Grdm ey beni akna evirdi. Sarkacn sallanma alan artm, bir metreye
yaklamt. Bunun tabii bir sonucu olarak hz da artmt. Ama beni asl artan onun gze grnr
derecede alalm olmasyd. Daha dikkatle baktm, tam ucunda yeni ay biiminde parlak bir elik
grdm ne kadar korktuumu artk sylemeyeceim ayn kvrk ular yukar doruydu, aralarndaki
uzaklk otuz santim kadard, alt yan ise ustura gibi keskindi. Gene bir ustura gibi ar, kaba
grnlyd, yukar doru daha daralyor, kalnlayordu. st yanndan bir ubuk ykseliyordu,
bakrdan yaplma, ar bir ubuk; hepsi birden havada sallanrken slk gibi bir ses kyordu.

Papazlarn ikence yapmaktaki btn inceliklerini gstererek hazrladklar bir sondu bu, kukum
kalmamt artk. Engizisyonun gzcleri kuyu iini renmi olduumu anlamlard kuyu, benim
gibi kstah dmanlara hazrlanm bir lmd kuyu, cehennem demekti, engizisyonun en byk
cezas olduu sylenirdi. Beklenmedik bir kaza beni kuyuya dmekten kurtarmt; artc iler ya
da ikence tuzaklar bu zindanlardaki karmakark lmlerin nemli bir zelliiydi, bunu biliyordum.
Dmediimi grnce gelip beni onun iine itemezlerdi, eytanlklarna yakmazd byle bir ey, bu
yzden de (baka aresi olmad iin) deiiklik yapacak, daha hafif bir lm seeceklerdi. Daha
hafif! Bu kelimeyi byle bir yerde, byle bir anlamda kullanmak tuhafma gitti, acmn arasnda
glmsedim.

eliin gidip geliini sayarak geirdiim o lmden beter korku saatlerini, uzun saatleri anlatp da
ne olacak! Santim santim izgi izgi yzyllarn yavalyla geen zamann ancak belirtebildii bir
alalla aa, durmadan aa iniyordu! Gnler geti pek ok gnler gemi olmal sonunda, ac
nefesiyle beni yelpazeleyecek kadar alald, yaknlat. Keskin eliin kokusu burnuma doluyordu.
Dua ettim unu biraz daha hzl indirin diye, usandrrcasna yalvardm gklere. lgna dnmtm,
o korkun ban sallanna doru kendimi kaldrmaya savayordum. Sonra birden duruldum, prl
prl gelen lme glmseyerek baktm, ender bulunan bir oyuncak karsndaki ocuklara
benziyordum.

Bir zaman gene duyularm benden uzaklaverdi; pek ksa srd bu; nk tekrar kendime
geldiimde sarkata belli bir alalma yoktu. Ama belki de uzun srmtr beni gzleyen eytanlar
bayldmn da farkna varmlardr elbette, yaptklar iin iyice tadn karmak iin aylmam
beklemi, sarkac olduu yerde tutmulardr. Ayldm zaman, kendimi son derece ah!
anlatlamayacak kadar bitkin, yorgun hissediyordum, sanki uzun bir mddet a kalmtm. Bunca
ikencenin arasnda bile olsa, insan yemeini unutamyor. Canm yakan bir abayla sol kolumu,
balarmn izin verdii kadar uzatp farelerden kalan et parasn yakaladm. Onu dudaklarmn
arasna soktuum anda, kafamda yarm bir dnce, bir sevin dodu bir umut. Benim ne alveriim
olabilirdi umutla? Dediim gibi, yarm bir dnceydi bu insann hibir zaman tamamlanmayacak
olan daha byle ne dnceleri olur! Bir sevin bir umut dncesiydi, anlamtm; ama daha
doarken yok olmutu. Onu tamamlamak elimden karmamak iin bouna savatm. ektiim uzun
aclar yznden kafam ilemez olmutu. Bir aptal bir budalaydm.

Sarkacn gidip gelii benim yat ynme tam dikti. Yarm ay biimindeki elik, kalbimin zerine
gelecek gibi ayarlanmt. nce giysimin kuman kesecekti sonra dnp gene geecekti kestii
yerden sonra bir daha bir daha. Korkun derecede geni gidip gelii (on metre, belki daha
fazlayd), slklar alarak iniiyle evremdeki demir duvarlar ikiye blecek kadar glyd, gene de
benim giysimi kesip ayrmas dakikalarca srecekti. Bu dnceyle durdum. Daha ilersini dnmeye
cesaret edemedim. Btn dikkatimi vererek, inatla durdum onun zerinde sanki daha ilersini
dnmezsem, elii de orada durdurabilecektim. Yarm ay biimindeki ban giysimin stnden
geerken karaca sesi kuman srtnmesiyle sinirlerimi saracak olan o tuhaf titremeleri
dnmeye uratm. Dilerim gcrdamaya balayana kadar hep bu bo eyleri dndm.

Aa hep ayn hzla aa doru iniyordu. Sallannn hz ile alalnn hzn karlatrmaktan
lgnca bir zevk alyordum. Saa doru sola doru geni bir alanda uzaklayor cehennemlik bir
ruhun lyla! Kalbime iliyor, kaplanlarn sessiz admlaryla geliyordu! Bu gidi gelilerle
birlikte ben de bir glyor, bir haykryordum.

Aa hi ara vermeden, hi acmadan aa! Gsmn on santim zerinden geiyordu! Sol


kolumu kurtarmak iin btn gcmle lgnca abaladm. Dirseimden aas serbestti. Elimi,
byk bir aba harcayarak tabaktan azma kadar gtrebiliyordum, ama ite o kadar. Dirseimdeki
ba bir koparsam, sarkac yakalar, durdurmaya alrdm. Bir bile durdurmaya kalkacak bir
haldeydim.

Aa duralamadan saknmadan aa! Her sallanla nefes nefese kalyor, rpnyor, bir sinir
hastas gibi bzlyordum. Gzlerim sarkacn uzaklap ykseliini, artk canm yakmayan bir
umutsuzlukla izliyor, iniinin balamasyla birlikte kaslp yumuluyorlard; oysa lm bir kurtulutu,
ah, szle anlatlamayacak bir kurtulu! Gene de bu keskin, parlak baltann azck daha alalnca
gsm yarp geeceini dnmek btn sinirlerimi geriyor, beni tir tir titretiyordu. Umut neden
oluyordu buna, sinirlerim onun yznden geriliyordu ben onun yznden bzlyordum. Umut her
trl ikencenin stnde, tesinde olan umut engizisyon zindanlarnda lm bekleyenlerin kulana
bile kurtuluu fsldayan umut!

Baktm, on on iki kere daha gidip geldikten sonra giysime deecek bunu grnce birden ruhuma
umutsuzluun keskin, ar durgunluu kt. Saatlerdir belki de gnlerdir ilk olarak dndm.
Beni saran bu sarg ya da kay tek parayd. Ayr ayr, birok sarglarla bal deildim. Ustura gibi
eliin ilk dokunuu sargy kesip ikiye ayrd m, sol elimin yardmyla belki de onu bsbtn
zebilirdim. Ban yaknl nasl korkun olurdu o zaman! En hafif bir kprdanma lm demekti!
Hem o engizisyon klelerinin bunu daha nceden grmemi olmalar, byle bir kurtulu yolunu ak
brakmalar olanakszd. Sargnn tam sarkacn altna gelen yerden gemesi olacak ey miydi? Bu
zayf ve grne gre son umudumun da yklacandan korka korka, kafam kaldrp gsme
baktm. Sarg btn vcudumu; kollarm, bacaklarm, her yandan, sk skya sarm sadece
ldrc eliin yolunu ak brakmt.

Kafam yerine koyar koymaz beynimde bir imek akt; bunu en iyi yle anlatabilirim: hani size
yarm bir dnceden, bir umut dncesinden sz amtm; et parasn yanan dudaklarmn arasna
gtrdm anda iimde bir sevin, bir umut domu, ama iyice biimlenmeden yok olmutu; ite o
dnce tamamlanarak gelmiti bu kez, sadece bir sevin deil, bir kurtulu dncesi olmutu.
Kafamda bir btnd zayf, ayakta zor duran, zor belli olan gene de eksiksiz, tam bir dnceydi.
Umutsuzluun verdii sinirli bir gle hemen ie giritim.

stnde yatmakta olduum alak kerevetin evresinde saatlerdir fareler kaynap duruyordu.
Yabanl, atlgan, a prl prl yanan krmz gzleriyle bana bakmaktaydlar, sanki beni yemek iin
hazrlanyor, hareketsizlememi bekliyorlard. "Ne yiyecekler," diye dndm, "neler yemeye
almlardr o kuyunun iinde?"

Engel olmak iin o kadar uramama karn taban iindekileri silip sprm, azck bir ey
brakmlard. Elimi tam bir alkanlk iinde indirip kaldryor, saa sola sallyordum; sonunda bu
hareketlerin byle bilinsiz bir benzerlik iinde srp gittiini gren hayvanlar korkmaz olmulard.
Oburluklarnn verdii cokunlukla sk sk keskin dilerini parmaklarma geiriyorlard. Yal, ar
kokulu etin kalntlarn sarglarn eriebildiim yerlerine srdm, iyice srdm; sonra elimi yerden
kaldrp nefes bile almadan sessizce yattm.

Bu deiiklik elimin devaml olarak yapt hareketlerin durmas, nce a hayvanlar bir artt,
korkuttu. Bzlp saknarak geri ekildiler; birou kuyuya doru kat. Ama bu yalnz bir an srd.
Oburluklarna olan gvenim bo kmad. Benim hareketsiz kaldm grnce, ilerinden bir ikisi, en
korkusuzlar, kerevetin stne srayarak kaylar kokladlar. Bu bir toplu hcumun ilk iareti oldu.
Kuyunun iinden yeni yeni srler kyordu. Tahtalara trmandlar, her yan kaplayverdiler stme
yzlercesi birden koutu. Sarkacn ll hareketleri onlar hi rahatsz etmiyordu. eliin getii
yerde durmuyor, sargnn yal yerlerine yorlard. Arlklarn duyuyordum stmdeki
ynlar gittike byyor, arlayordu. Boazmda geziniyorlard; souk dudaklar dudaklarmda
dolayordu; onlarn arl altnda zor nefes alyordum; yeryznde benzeri grlmemi olan bir
irenme duygusu ile iim kabaryor, yapkan bir slaklkla bunalan kalbim buz gibi oluyordu. Bir
dakika sonra hepsi sona erecekti. Sargnn gevediini aka hissediyordum. Daha imdiden birka
yerinden kopmu olduu belliydi. nsan gcn aan bir direnile kprdanmadan yatyordum.

Hesaplarmda yanlmamtm bunca eye bouna katlanmamtm. Artk serbest olduumu


hissediyordum. Sarg para para olmu, vcudumdan aa sarkyordu. Ama sarkacn ucu da
gsme demeye balamt. Giysimin kuman ikiye ayrm, altndaki i gmleimi bile kesmiti.
ki kere daha gidip geldi, sinirlerimde keskin bir acnn dolatn duydum. Ama kurtulu an
gelmiti. Elimi sallaynca kurtarclarm birbirini ineyerek katlar. Kayar gibi bir hareketle
saknarak, ekine ekine, yana doru, yavaa sargnn arasndan syrlarak ban eriemeyecei
bir yere katm. O an iin olsun, serbesttim artk.

Serbest! ve engizisyonun avucunun iinde! Korkularla dolu yatamdan syrlp zindann talar
stne basmamla birlikte cehennem makinesinin hareketleri de duruverdi, grnmeyen bir g onu
tavana doru ekti. Ta kalbime ileyen bir ders oldu bu bana. Her hareketimin gzlendiine kuku
yoktu. Serbest! bir ikencenin sonundaki lmden kurtulmutum, bir baka ikencede lmden daha
beter eylere katlanmak iin. Bu dncenin verdii sinirlilik iinde, gzlerimi evremi saran demir
duvarlara evirdim. Tuhaf bir ey nce iyice seemediim, anlayamadm bir deiiklik artk
iyice grlyordu, bir deiiklik olmaktayd zindanda. Uykulu, titrek bir dalgnlk iinde,
dakikalarca, bu deiikliin ne olduunu anlamak iin bouna kafa yordum. O arada, ilk olarak,
mahzeni aydnlatan kkrt rengi n nereden geldiini grdm. Duvarlar demenin stne
oturtulmu deildi, diplerinde bir buuk santim kalnlnda yarklar vard; ite o sar k, zindan
epevre saran bu yarklardan szmaktayd. Aralarndan bakmaya uratm, ama bir ey gremedim.

Dorulup ayaa kalktm srada mahzendeki deiikliin iyzn birdenbire anlayverdim.


Duvardaki ekillerin belirli olmasna karlk, renklerin bulank ve belirsiz olduunu sylemitim.
imdi ise renklere bir parlaklk gelmiti; ikide bir yanp tutuan, insan korkutan bir parlaklkt bu;
hayalet ve eytan resimlerine yle bir grn vermiti ki, sinirleri benden ok daha gl olan
kimseler bile titremeden duramazlard onlarn nnde. eytan gzleri, yabanl, rktc bir
canllkla, binlerce ynden bana bakmaktayd; daha nce bakp da bo sandm yerlerde yeni yeni
biimler belirmiti; yanmakta olan bir atein sar nda prldayp duruyorlard, evet, bir ate
yanyordu, bunun gerek olmadna bir trl inandramyordum kendimi.

Gerek olmadna! Nefes alrken burnuma kzgn demirlerin buhar geliyordu! Boucu bir koku
kaplamt zindan! Benim ektiim ikenceyi izlemekte olan gzlere her an biraz daha derin bir
parlt siniyordu. Kanl, korkun resimlerin zerine gittike artan bir krmzlk yaylyordu. Soluk
solua kalmtm! Nefes almak iin urayordum! Cellatlarmn ne yapmak istedikleri akt ah!
insanlarn en merhametsizleri! ah! iblisler! Kzarmaya balayan demirlerden uzaklaarak mahzenin
ortasna gittim. Alevlerin getirmekte olduu lm dnrken, kuyunun serinliini hatrlamak
ruhuma bir ferahlk verdi. Hemen kysna kotum. Zayf baklarm iine edim. Iklarla tutuan
tavann parlts kuyunun en kuytu kelerini bile aydnlatyordu. Gene de, bir an, ruhum grdm
eyin anlamna varmak istemedi. Ama o dayatarak abalayarak, sonunda, zorla kabul ettirdi
kendisini korkuyla bzlen dncelerimin arasna bir ate gibi dald. Ah! anlatacak gcm olsa!
ah! korku! ah! btn korkulara katlanlr, buna katlanlmaz! Bir lk atarak kuyunun kysndan
ekildim, ellerimi yzme kapattm ac ac alyordum.

Scak hzla artyordu, gzlerimi kaldrp evreme bir baktm, stma nbetine tutulmu gibi titredim.
Mahzende ikinci bir deiiklik olmutu bu sefer deiiklik duvarlarn biimindeydi. Gene, bir
zaman, ne olduunu anlamak iin bouna kafa yordum. Ama uzun srmedi bu, anladm. ki kere
ellerinden kurtulmu olmam, engizisyonun intikamna hz vermiti, artk oyun edemeyecektim lme.
Mahzenin drtgen biiminde olduunu sylemitim. imdi ise karlkl iki kenin alar daralmt
br iki ke de onlarn daralmas yznden genilemiti. Duvarlar hzla birbirine yaklayor, hafif
bir grlt ya da inilti gibi bir sesle stme doru geliyordu. Bir anda mahzen baklava biimini
alverdi. Ama deime bu kadarla kalmad kalmasn da istemiyordum hani, hibir umudum yoktu.
Sonsuz bir dinlenii getirecek olan bir hrka gibi, o krmz duvarlar gsmn stnde
kavuturabilirdim. "lm," diyordum, "kuyudakinden baka hangi lm olursa olsun, seve seve
katlanrdm!" Budala! Bu yanan duvarlarn beni kuyuya doru gtrmekte olduklarn nasl
anlayamamtm? Demirlerin scaklna dayanabilir miydim? Ya da dayansam bile, onlarn itiine
kar koyabilir miydim? Baklava biimi duvarlar daraldka daralyordu, bu i o kadar hzl oluyordu
ki durup yle bir evreme bakacak zaman bile bulamyordum. Az ak kuyu daralan mahzenin tam
ortasnda kalmt, en geni yer onun bulunduu yerdi. Bzlp geriledim ama kapanan duvarlar beni
ileri doru itti. Yanm, kavrulmu vcuduma, zindann talarnda ancak birka santimlik yer kalmt.
Artk kar koymuyordum; ruhumun acs, umutsuzluumu anlatan yksek, uzun, son bir lkla
iimden tat. Kuyunun kysnda sendelediimi hissettim gzlerimi yumdum.

Birbirine karan insan sesleri! Birok trampetin alna benzeyen bir grlt! Gk grlemesini
andran keskin bir demir gcrts! Yanan duvarlar birden geri ekildi! Baygn bir halde kuyunun iine
deceim srada uzanan bir kol kolumu yakalad. General Lasalle'n koluydu bu. Fransz ordusu
Toledo'ya girmiti. Engizisyon, dmanlarnn elindeydi.
MAELSTRM'E D
(A Descent into the Maelstrm)
Tanrnn Doadaki ileri de, kendi
Varlndaki ileri gibi, bizim ilerimize
benzemez; bizim biim verdiimiz
rnekleri, Onun yaptlarnn
byklne, derinliine,
aratrlmazlna uydurmaya almak
botur; Onun yaptlar Democritus'un
kuyusundan bile daha derindir.

Joseph Glanville

En yksek kayann tepesine varmtk. htiyar adam birka dakika


sessiz durdu, konuamayacak kadar bitkin grnyordu.

"ok eskiden deil," dedi sonunda, "birka yl ncesine kadar, size


bu yollarda, oullarmn en k gibi hi yorulmadan klavuzluk
edebilirdim; ama aa yukar yl nce bama bir i geldi, yle
bir i ki daha hibir insanolunun bana gelmemitir ya da gelmi
olsa bile hibiri sa kalmam, grdklerini anlatamamtr, o
zaman dayandm alt saatlik ldrc bir korku bende ne vcut
brakt, ne de ruh. Beni ok yal bir adam sanyorsunuz ama
deilim. Simsiyah salarmn byle bembeyaz olmas, kollarmn,
bacaklarmn dermanszlamas, sinirlerimin gevemesi, btn bunlar
bir tek gn bile doldurmadan olup bitmi eyler; yle ki imdi biraz
g harcasam titremeye balyorum, bir glge grsem korkuyorum.
u kck uuruma bile bam dnmeden bakamadm sylesem,
inanr msnz?"

"Kck uurum" dinlenmek iin kendisini onun kysna yle dikkatsizce atmt ki vcudunun
daha ar blm bolukta duruyordu; ihtiyar aa dmekten koruyan, sadece ta uca, kaygan kyya
dayam olduu dirseiydi, bu "kk uurum" aadaki kayalk dnyadan, yle, be yz ya da alt
yz metre ykseklikte, przsz, kara kara parlayan, sarp bir uurumdu. Yeryznde hibir ey beni
onun kysna gitmeye zorlayamazd, alt metre uzaklktan daha yakna sokulmazdm. Yol arkadamn
bu tehlikeli durumunu grnce yle derin bir heyecana kapldm ki yere boylu boyunca uzanp
evremdeki allara sarldm, gzlerimi gkyzne kaldrmaya cesaret edemedim bir yandan da,
kafama taklm olan bir dnceden, bylesine hzl esen rzgrn fkesiyle dan yerinden
oynayaca dncesinden kurtulmaya abalyordum. Oturup uzaklara bakacak kadar cesaret
toplamam epeyce srd.
"Bu kuruntulardan kurtulmalsnz artk," dedi klavuz, "nk sizi buraya getirmemin nedeni o sz
ettiim iin nerede bama geldiini gstermekti olan biten her eyi, byle hepsi gznzn
nndeyken anlatmak istiyordum."

"Biz imdi," diye devam etti, kendine has tavryla konuuyordu, "biz imdi Norve hududunun
yaknlarndayz altm sekizinci enlem derecesinde byk Norland ilinde ssz Lofoden
ilesinde. Tepesinde oturduumuz bu dan ad Helseggen; yani Bulutlu. imdi yle biraz daha
yukar kalkn banz dnyorsa otlara tutunun yle sonra u aadaki duman kuann
zerinden denize bakn."

Aptal aptal baktm, denizi geni bir alanda gryordum; sularn rengi yle karanlkt ki, aklma
hemen Mare Tenebrarum zerine yazlanlar geldi. Hayal edilemeyecek kadar ssz bir grn
vard; insan acndran bir sszlk. Korkun derecede kara, sarp uurumlar, dnyay evreleyen
kaleler gibi, ky boyunca gz alabildiine uzanyor, ard arkas kesilmez lklar atarak, haykrarak
gelen dalgalarn beyaz kpkleriyle ykanrken, karanlk renkleri daha gl beliriyordu. Durduumuz
yerin tam karsnda, be alt mil uzakta, kk, plak bir ada grnyordu; ya da, daha iyisi,
evresini saran dalgalarn birbirine karp durulmasndan yeri belli oluyordu diyelim. Kyya ondan
iki mil daha yaknda, daha kk, yaln, ssz, baka bir ada vard; evresinde yer yer kaya ynlar
ykseliyordu.

Okyanusun uzaktaki adayla ky arasndaki blm bir tuhaft. eri doru sert bir rzgr esiyordu;
engindeki bir yelkenli, gidiini ift kat camadana vurulmu olan yan yelkenine brakm, sulara batp
kmaktayd; ama okyanusun bu blmnde belli bir kabarma, bir dalgalanma yoktu; sular eitli
ynlere doru ksa, hzl, hrn rpnlarla yaylyordu rzgrn bir etkisi olmuyordu onlara.
Kayalarn evresinden baka bir yerde de pek yle kpklenmiyorlard.

"u uzaktaki adaya," dedi ihtiyar adam, "Norveliler Vurrgh Adas derler. u aradaki de
Moskoe'dir. Kuzeye doru bir mil tedeki: Ambaaren. u grnenler: Isleen, Hotholm, Keildhelm,
Suarven, bir de Buckholm. Ta tede Moskoe ile Vurrgh arasnda Otterholm, Flimen, Sandflesen,
Stockholm var. Adalar byle ite ama ne akla hizmet ederek onlara byle birer ad takmlar, oras
anlalacak gibi deil. Bir ey iitiyor musunuz? Bir deime gryor musunuz sularda?"

Aa yukar on dakikadr Helseggen dann tepesindeydik; Lofoden'in ierlerinden doru


trmanmtk buraya, o yzden de tepeye varmadan denizi grememitik. htiyar adam konuurken,
gittike artmakta olan bir uultu duymaya baladm; Amerika'nn ayrlarnda byk srler halinde
dolaan yabanl mandalarn kard grltye benziyordu; ayn anda, aada kararszca
kprdanmakta olan sularn kala gz arasnda durumlarn deitirip douya doru akmaya
baladklarn grdm. Ben orada yle bakarken bile, akntnn hz korkun bir ekilde artmaktayd.
Her an biraz daha hzlanyor biraz daha byyordu. Be dakika iinde, btn deniz, ta Vurrgh'a
kadar, ate pskren, lgn bir insana dnd; ama asl grlt Moskoe ile ky arasndaki sulardan
geliyordu. Bu sularn geni yata birbirine kar koyan binlerce kk akntya blnp
paralanyordu, lgnca bir sarslla kaslyor kabaryor, kaynyor, sesler karyor saysz su
burgalar yaparak, douya doru, grlmemi bir hzla akyordu; ok yksekten dklen
alayanlardan baka hibir yerde sular bu kadar hzla akamazd.

Birka dakika sonra nemli bir deiiklik daha oldu. Sularn st dzleti, burgalar birer birer yok
oldular; bu arada, nceleri hi de kpkl olmayan yerlerde uzunlamasna kpk izgileri belirmeye
balad. Bu izgiler, sonunda byk bir alana yaylarak birleti, yok olan burgalarn dnlerine
uyan bir akla, ok daha byk bir burga biimini ald. Derken birdenbire bu yeni burga iyice
belirdi, ap bir milden fazla bir ember oluverdi. evresini geni, prl prl bir su kua sard; ama
bir tek damlas bile korkun kuyunun iine gitmiyordu; kuyunun ii huni biimindeydi, gzn
grebildii kadar yeri przsz, parlak, kapkara bir duvar gibiydi; ufka krk be derecelik bir ayla
kavuuyor, iki yana doru baygn baygn yaslanarak hzla dnyor, rzgrlara kar korkun bir ses
karyordu; yar lk, yar kkreyi gibi bir ses; yle ki kudretli Niagara alayan bile, gklere
kar acsn byle haykramazd.

Da kknden sarsld, kayalar salland. Kendimi yzkoyun yere attm, sinirden titreyen clz
otlara sarldm.

"Bu," dedim, sonunda, ihtiyar adama, "bu byk Maelstrm burgacndan baka bir ey olamaz."

"yle diyenler de vardr adna," dedi. "Biz Norveliler, Moskoe-strm deriz, ortadaki Moskoe
adasndan geliyor."

Bu burga zerine okumu olduum eyler beni grdklerime hazrlam deildi. Jonas Ramus'un
yazdklar, geri hepsini inceden inceye anlatr, ama bu sahnenin bykln ya da korkunluunu
duyurmaktan ok uzaktr hele seyrederken insan saran o yontulmam aknlk, yenilik duygusunu
hi veremez. Ad geen yazar bu sulara nereden, ne zaman bakm, bilmiyorum; ama bir frtna
srasnda, Helseggen tepesinden bakmam olduuna eminim. Anlattklar, gerein yannda ok
gsz kalyor; gene de baz paralar bilgi edinmek iin okunabilir.

"Lofoden ile Moskoe arasnda," diyor Jonas Ramus, "suyun derinlii otuz alt kulala krk kula
kadardr; ama br yanda, Ver'e (Vurrgh'a) doru, bu derinlik azalr; o kadar azalr ki bir tekne, en iyi
havada bile kayalara oturmak tehlikesini gze almadan oradan geemez. Sular kabard zaman, aknt
Lofoden ile Moskoe arasndan hzla ierilere doru ilerler, byk bir grlt karr; ama asl denize
kart yerde duyulan kkreyi mthitir, en grltc, en korkun alayanlar bile yle bir ses
karamaz; o kkreyi millerce uzaktan iitilir; burgalar ya da kuyular ylesine geni, ylesine
derindir ki kylarna bir gemi gelecek olsa, onu hemen ieri eker, derinlere indirir, sonra dipteki
kayalara arpa arpa parampara ederler; sular durulunca geminin kalntlar da yukar kar. Ama bu
durgunluk zamanlar sadece sularn ykselmeye ya da ekilmeye balayaca srada, sakin havalarda
grlebilir, o da on be dakika ya srer ya srmez, arkasndan hemen cokunluk balar. Akntnn
grlts oalnca, hele frtna da varsa, bir Norve mili uzaklktan daha yaknna gitmek
tehlikelidir. Kayklar, yatlar, gemiler dikkatsizlik edip ona yaklatklar iin dibini boylamlardr.
Sk sk balinalarn da ona yaklat, akntya kaplnca kurtulmaya altklar grlr, ama
kurtulamazlar; kuyularn iine gitmemek iin bouna savarlarken nasl inlediklerini, bardklarn
anlatmak olanakszdr. Bir kere de Lofoden'den Moskoe'ye doru yzen bir ay kaplm bu akntya,
dibe doru ekildiini grnce yle korkun sesler karm ki kydakiler bile duymular. Koca am
ktkleri o kuyularn iine dnce parampara karlar, sanki stlerini kl brm gibi lif lif
olurlar. Bu aka dipte sivri kayalarn varln, ktklerin onlarn arasnda, saa sola savrulmu
olduunu gsterir. Aknty denizin kabarp ekilmesi ayarlamaktadr sular, dzenli bir biimde, alt
saatlik aralarla alalp ykselir. 1645 ylnda, papazlarn Sexagessima dedikleri Pazar gnnn
sabahnda, erkenden, sular yle mthi bir grltyle coup kabard ki kydaki evler ykld."
Suyun derinliini nereden anlam, bilmiyorum, burgacn yaknnda byle bir lme iine girimek
olacak ey deil. Bu "krk kula" Moskoe'ya ya da Lofoden'e yakn bir yerde, kyda yaplan bir
lmeyle bulunmu gibi grnyor. Moskoe-strm'n ortasndaki derinlik, llemeyecek kadar fazla
olsa gerek; Helseggen'in en yksek tepesinden o burgacn iine yle bir bakmak bile bunu
kantlamaya yeter. Dan stnde durmu, aada, inleyerek, alev alev akan bu cehennem rmana
bakarken, Sayn Jonas Ramus'un, tam bir saflk iinde, balinalarn, aylarn bana gelenleri, sanki
inanlmayacak eylermi gibi anlatn dnerek glmsyordum; en byk gemilerin bile, bu lm
akntsna bir kere kaplnca kasrgaya tutulmu tye benzeyecekleri, hemen yok olup gidecekleri
aka grlyordu.

Bu inanlmaz doa olaynn nedenlerini anlatmaya alan yazlar gzmde btn deerlerini
yitirmilerdi oysa onlardan bazlarn ilk okuduum zaman pek akla yakn bulmu olduumu
hatrlyorum. Genel olarak kabul edilen inanca bakarsanz, Faroe adalarnn arasndaki br daha
kk burga gibi, bu burgac yaratan "neden de sularn alalp ykselmesinden baka bir ey
deildir; dalgalar kabarrken kayalarn, setlerin zerinden ayor, sonra geri ekilmeleri gerekince,
bir alayan gibi, aa doru dklmeye balyorlar; sular ne kadar ykselmise bu dklme de o
kadar yksekten oluyor; su burgac, ite, btn bu olaylarn doal bir sonucudur; emme, ieri ekme
gc ise birok denemelerle anlalm bulunuyor." Bunlar Encyclopaedia Britannica'nn szleri.
Kircher ile daha birka kii de, Maelstrm Boaznn tam orta yerinde, dnyay delip geen bir kuyu,
bir uurum olduunu dlerler, bu deliin br ucu ok uzaklardaym Bothnia burgacnda olduunu
syleyenler de vardr. Dan tepesinde durmu aalara bakarken aklma bu dnce geldi, geri
samayd, ama nerdeyse inanacaktm; klavuza da anlattm; o zaten biliyormu. Norvelilerin pek
ounun bu masala inanmakta olduunu, kendisinin ise inanmadn syleyerek beni baya artt.
br aklama biimine gelince, onu bir trl aklnn almadn sylyordu; dorusu artk ben de
yle dnyordum nk kt stnde ne kadar inandrc olursa olsun, bu uurumdaki grltnn
arasnda btn o aklamalar insana anlalmaz, sama eylermi gibi geliyordu.

"Artk iyice grdnz nasl dndn sularn," dedi ihtiyar adam, "u kayann arkasna gein,
oras kuytudur, suyun grltsn keser biraz; size bir yk anlatacam, yle sanyorum ki onu
dinledikten sonra Moskoe-strm zerine epeyce bir eyler bildiimi anlayacaksnz."

Dedii yere getim, o devam etti.

"ki erkek kardeimle benim ift direkli bir yelkenlimiz vard, byk bir balk kay, aa yukar
yetmi ton yk alrd; Moskoe'nin tesindeki adalarn arasnda, Vurrgh'un oralarda avlanrdk.
Denizdeki btn byle gl burgalarda iyi balk kar, uygun zamanlarn bilmek, biraz da cesur
olmak yeter; ama Lofoden kylarnda yaayanlar arasnda sadece biz, mz, anlattm gibi, o
adalarn oraya gidip avlanmay i edinmitik. Herkesin gittii balk tarlalar gneyde, ok daha
aalardadr. Orada her saat balk tutulabilir, bir tehlikesi de yoktur, onun iin hep oraya giderler.
Ama burada, bu kayalarn arasnda yle yerler vardr ki, hem iyi, hem de bol rn verir; biz, bir gn
iinde, korkak balklarn bir haftada toplayacandan daha fazla balk karrdk. Dorusu tehlikeli
bir oyun haline getirmitik bunu igc yerine hayatmz koyuyor, korkusuzluumuzu da sermaye
olarak kullanyorduk.

"Kaymz kynn aa yukar be mil yukarsndaki bir koyda dururdu; hava iyi oldu mu, on be
dakikalk durgunluunu kollayp Moskoe-strm' geiverirdik, sonra Otterholm ya da Sandflesen
yaknlarnda bir yerde demirlerdik, oralarda, su evrileri, baka yerlerdekine oranla daha gszdr.
Sularn tekrar durulaca zamana kadar, demirlediimiz yerde avlanp kay iyice doldurur, geri
dnmeye hazrlanrdk. Gidip gelmemizi salayacak, yandan esen, devaml bir rzgr olmazsa yola
kmazdk biz geri dnene kadar kesilmemesi gerekirdi hani bu noktada yanldmz da pek az
grlmtr. Alt yl boyunca, sadece iki kere, buralarda pek allmam olan l havalar yznden,
geceyi akta, demirli geirmek zorunda kaldk; bir keresinde de tam bir hafta adalarn tesinden
dnemedikti, alktan lecektik az daha; tam aknty geip her zamanki yerlerimizden birinde
demirlediimiz srada gl bir rzgr karak sular kabartm, dn yolumuzu kapatvermiti. Bu
durumda hepimiz denizin dibini boylardk, ne yapsak kurtaramazdk kendimizi (nk bulunduumuz
yerdeki su evrileri de azmt, oradan oraya savruluyorduk, sonunda demirimiz de taramaya
balaynca, tamam oldu), ama talihimiz varm arada bir ortaya kp sonradan kaybolan saysz
kk akntlardan biri, bizi ald gibi, Flimen Adasnn arkasna, rzgrsz, kuytu bir yere atverdi;
kurtulduk.

"Size, alt yl boyunca, bu bereketli 'balk tarlasnda' karlatmz btn zorluklar anlatamam
iyi havalarda bile bin trl tehlikesi olan kt bir yerdir ama Moskoe-strm'n zerinden geerken
hi kazaya uradmz olmamt, o ii yadan kl eker gibi baarrdk dorusu; gene de akntya
sularn durulmasndan bir dakika nce girdik mi ya da karken bir dakika geciktik mi, yreim
azma gelirdi. Bazen rzgr, yola karken hesapladmz kadar sert esmezdi, istediimiz hzla
gidemezdik, bir yandan da sular kayn ynetimini elimizden almaya alrd, epeyce korku
ekerdik. Byk aabeyimin on sekiz yanda bir olu, benim de salam yapl iki erkek ocuum
vard. Onlarn byle zamanlarda bize ok yardmlar dokunabilirdi, hzmz artrmak iin krek
ekerler, balk tutarken de iimize yararlard ama kendimiz her eyi gze alm olduumuz halde, bu
genleri tehlikeye atmaya bir trl gnlmz raz olmuyordu nk unu da sylemek gerek,
giritiimiz i korkun derecede tehlikeliydi, bu bir gerek.

"Size anlatacam eylerin zerinden epeyce zaman geti, birka gn sonra tam yl olacak. 18..
ylnda, temmuzun onuncu gnyd; dnyann bu yannda yaayan insanlar hibir zaman unutamazlar o
gn nk gklerden kopup gelen kasrgalarn en korkuncu, o gn kasp kavurmutu buralar.
stelik o sabah, hatta leden sonra ge vakitlere kadar, gneyden doru, tatl, devaml bir meltem
esmiti, gne prl prld, yle ki aramzdaki en yal denizciler bile arkadan gelecek olan frtnann
farkna varamamlard.

"mz iki erkek kardeimle ben leden sonra saat ikiye doru adalarn oraya gitmi, ksa
zamanda kay balkla doldurmutuk; denizde o gne kadar grmediimiz derecede bol av vard.
Tam yedide, saatime bakmtm, iyice ykmz alp geri dnmek zere yola ktk; akntnn en
iddetli yerini sular durulmuken gemek istiyorduk, yani saat sekizde.

"Sancaktan doru esmeye balayan taze bir rzgrla, bir zaman dalgalar yara yara hzla ilerledik;
bir tehlikeyle karlaacamz aklmza bile gelmiyordu; nk gerekten de byle bir ey
dnmemiz iin en basit bir neden yoktu. Derken, birdenbire, Helseggen zerinden kopup gelen bir
rzgrla geri savrulduk. Bu olaanst bir eydi hi bylesi gelmemiti bamza nedenini
kestiremediim bir sknt duymaya baladm. Kay rzgra ayarladk, ama bir trl
ilerleyemiyorduk; tam demir aldmz yere dnmeyi nereceim srada, bir de arkamza baktk ki,
btn ufuk, insan artan bir hzla ykselen bakr rengi bir bulutla, boydan boya rtlm.
"Bu arada yolumuzu kesen sanak geip gitti, olduumuz yerde, rzgrsz, kalakaldk. Btn bu iler
bize dnmek frsat verecek kadar uzun srmedi. Bir dakika iinde frtna evremizi sarverdi
daha ikinci dakika dolmadan gkyz bsbtn kapanmt bulutlarn, savrulan sularn altnda, her
yer o kadar karard ki kaykta birbirimizi gremez olduk.

"O kasrgay anlatmaya almak aptallktr. Norve'in en yal denizcileri bile yle bir ey grm
deillerdi. Bir acele yelkenleri zmtk; ama daha ilk fleyiinde, iki direi de diplerinden
testereyle kesilmi gibi alp gtrverdi ana direkle birlikte, dalgalara kaplmamak iin kendini ona
balam olan kk kardeim de gitti.

"Kaymz grlmemi derecede hafifti. Gvertesi dmdzd, sadece pruvada, nde, kk bir
ambar kapa vard, Strm' geerken denizin oynaklna kar bir nlem olarak bu kapa kapardk.
Eer yle olmasayd yzde yz batmtk nk bir zaman sularn iinde gml kaldk. Aabeyim
dalgalarn altndan nasl sa kt, bilmiyorum, bunu sorup renecek frsat hibir zaman ele
geiremedim. Bana gelince, n yelkeni zer zmez kendimi yzkoyun gvertenin stne attm,
ayaklarm pruvann dar kpetesine dayam, ellerimle de n direin dibindeki demir halkaya
tutunmutum. Beni btn bunlar yapmaya zorlayan sadece bir igdyd dorusu, yapabileceim en
iyi hareketleri de yapmtm yoksa aknlktan dnecek halde deildim.

"Dediim gibi, bir zaman btn btn suyun iinde kaldk, nefesimi tutup demir halkaya skca
sarldm. Havaszla dayanamayacam anlaynca, halkay brakmadan dizlerimin zerinde
doruldum, bylece kafam suyun dna kt. O srada kk kaymz, tpk slak bir kpein
yapt gibi yle bir titreyerek kendini sulardan kurtard. aknlm geitirip, ne yapmam
gerektiini anlamak iin duyularm toparlamaya alrken, birinin koluma sarldn hissettim.
Aabeyimdi, ta iimden gelen bir sevinle yreim ferahlad, onun denize dtn sanyordum
ama bir an sonra bu sevin korkuya dnd nk azn kulama yaklatrm, u kelimeyi
haykrmt 'Moskoe-strm!'

"O anda neler hissettiimi kimseler bilemez. Mthi bir stma nbetine tutulmu gibi, tepeden
trnaa titredim. Bu tek kelimeyle ne demek istediini iyice biliyordum anlatmak istedii eyi
biliyordum. nnde srklendiimiz rzgrla, Strm'n burgacna doru gidiyorduk, hibir ey
kurtaramazd bizi artk!

"Belki szlerimden anlamsnzdr, akntnn yatandan geeceimiz zaman, hava iyi bile olsa
burgacn ok yukarlarna gider, sonra da, ite, orada, sularn durulmasn beklerdik ama bu kez
doru kuyunun stne gidiyorduk, hem de yle bir kasrgada! 'Herhalde' diye dndm, 'tam sularn
durulduu zamanda varacaz oraya gene bir umuttur bu' ama bir an geince byle bir umut
beslemek aptallna kapldm iin kendime svdm. Sonumuz gelmiti, biliyordum; doksan toplu
gemilerin on kat byklkte bile olsak, gene de kurtulamazdk bundan.

"Bu srada frtnann ilk hz gemiti; ya da onun nne katlm srklenmekte olduumuz iin biz
eskisi kadar farkna varmyorduk; ama gene de bir deiiklik vard, nce rzgrn nnde sinmi
olan, kpklene kpklene dmdz uzanan sular, dalar gibi ykselmeye balamt. Gklerde de bir
deiiklik olmutu. Geri her yan gene eskisi gibi katran rengindeydi, ama tepeye yakn bir yerde,
birdenbire, yuvarlak, tertemiz bir gk paras biimlenmiti hi grmediim kadar temiz parlak,
koyu bir mavi ve oradan, bulutlarn arasndan, testekerlek bir ay klarn samaya balamt; onun
bylesine gz kamatrc bir parlakl, bir gzellii olduunu bilemezdim. evremizdeki her eyi
iyice aydnlatyordu ama, ah Tanrm, ne aydnlatlacak bir grnmd bu!

"Bir iki kere aabeyimle konumaya davrandm ama, ne olmusa olmu, grlt o kadar artmt ki
kulann iine avazm kt kadar bardm halde, tek kelime bile duyuramadm. O srada
aabeyim ban sallad yzn bir lm solukluu kaplamt 'dinle!' der gibi, parmaklarndan
birini kaldrd.

"nce, ne demek istediini, ne anlatmaya altn kestiremedim derken, korkun bir dnce
akt beynimde. Saatimi cebimden kardm. lemiyordu. Ay nda baktm, sonra onu denize
frlatrken gzlerimden yalar boand. Tam yedide durmutu! O yzden sularn durgunluk zamann
geirmitik, Strm'n burgac hzn alm olmalyd!

"Bir kayk iyi yaplm, dengesi iyi kurulmu olursa, yk de ok deilse, gl bir rzgrla,
pupasna giderken, dalgalar altndan kay kayverir toprak insanlar pek aarlar buna ite
denizcilik dilinde bu gidie sekmek deniyor.

"O ana kadar dalgalarn zerinden sekerek ilerlemitik; derken dev gibi bir dalga bizi arkadan
doru kavrad gibi yukar kaldrverdi yukar yukar sanki gkyzne ktk. Bir dalgann bu
kadar ykselebileceine ta atlasa inanmazdm. Sonra srklenip kayarak alaldk, midem buland,
sersemledim, sanki bir dte ok yksek bir dan tepesinden dm gibi oldum. Ama tam
yukardayken evreme yle bir gz atmtm bu ksack bak yetti bana. Bir an iinde nerede
olduumuzu kestirdim. Moskoe-strm'n burgac, bir milin ancak drtte biri kadar uzamzdayd
ama, o gnk hali, her zamanki Moskoe-strm'e, u grdmz akntnn, bir deirmeni dndren
sularn akntsna benzediinden daha fazla benzemiyordu. Nerede olduumuzu, ne ile
karlaacamz bilmeseydim, onu tanyamazdm bile. Gzlerim korkuyla kendiliklerinden
kapanverdi. Gzkapaklarm kaslarak birbirine kenetlenmiti.

"ki dakika gemeden, dalgalarn yarldn, her yanmz kpklerin sardn grdk. Kayk,
iskelesine doru keskin bir yarm dn yaparak imek gibi ileri atld. O anda sularn grlts tiz
bir lk iinde bouldu sanki binlerce buharl gemi bir araya gelmi, hep birlikte ddklerini
almaya balamlard. Burgacn evresini saran kpk kuann iindeydik; bir an sonra bolua
yuvarlanacamz dndm; akla smayacak bir hzla srklendiimiz iin, tam kysnda
olduumuz kuyunun derinliini doru drst gremiyorduk. Kayk suya btn btn gmlm
deildi, bir hava kabarc gibi dalgalarn zerinde akp gidiyordu. Burga sancak tarafmzdayd,
iskele tarafmzda ise okyanusun sular ykseliyordu. Bu sular ufukla bizim aramza ekilmi,
durmadan dnen byk bir duvar gibiydi.

"Belki tuhaf grnecek ama burgacn kysnda, nceki halime oranla kendimi ok daha sakinlemi
hissediyordum. Artk bir umudum kalmad iin aklm bamdan alan korkularn biroundan
kurtulmutum. nceleri sinirlerimin o kadar gerilmesine iimde beslediim bo umutlar neden
olmutu.

"imdi siz vndm sanacaksnz ama doruyu sylyorum; byle lmenin ne ulu bir ey
olduunu dnmeye balamtm; Tanrnn gcn gsteren, byle, ei bulunmaz bir grnm
karsnda, benim kendi canmn derdine dm olmam ne bayaca, ne aptalca bir iti. Aklmdan bu
dnceler geerken, utancmdan yzm kzaryordu. Biraz sonra, iimde, burgaca kar dayanlmaz
bir merak uyand. Onun derinliklerini grmek istiyordum, geri bu benim iin lm demekti, ama
aldrmyordum; balca zntm greceim eyleri kyda yal arkadalarma hibir zaman
anlatamayacak olmamd. Bunlar, kukusuz, yle bir durumda insann akln oyalamak iin ok basit,
ok garip eylerdi arada bir dnrm de kuyunun evresinde dnmz beni biraz sersemletmi
olacak.

"Buna karlk baka bir olay da dncelerime dzen vermeye alyordu; rzgr kesilmiti, daha
dorusu bulunduumuz yere gelemiyordu nk, siz de grdnz, kpk kua denizin yznden
epeyce aadadr, yle olduu iin de okyanus zerimizde kocaman, kara bir da gibi ykseliyordu.
Eer hi denizde frtnaya tutulmadnzsa rzgrlarla savrulan sularn, insann kafasn nasl
karmakark ettiini bilemezsiniz. Gzleriniz grmez, kulaklarnz duymaz olur, nefes alamazsnz,
hareket edecek ya da dnecek gcnz kalmaz. te biz bunlardan kurtulmutuk tpk lm yargs
giymi sulularn, cezaevlerinde biraz daha rahat hareket etmelerine, ufak tefek yasaklar
inemelerine gz yumulmas gibi.

"Kuan evresini ne kadarda dndmz syleyemeyeceim, bilmiyorum. Belki bir saat,


durmadan dndk, gittike kpk kuan ortasna, kuyunun korkun kysna doru yaklayor, sularn
zerinde deta uuyorduk. Btn bu iler olurken, demir halkay hi brakmadm. Aabeyim
arkadayd, gverteye sk sk bal olan kk bir su fsna tutunuyordu, frtnann stmze
iniiyle birlikte, gvertede o fdan baka hibir ey kalmamt. Kuyunun azna yaklatmz
srada aabeyim fy brakp demir halkaya uzand, ama halkada ikimize de yetecek yer olmad
iin, korkusundan gelen bir acyla kvranarak benim ellerimi zmeye alt. Geri bu hareketi
yaparken onun artk bir deli olduunu korkuyla akln oynatm, ldrm olduunu biliyordum,
ama gene de iimde derin bir znt duydum, hayatmda hibir zaman o kadar zlm olduumu
hatrlamyorum. Kar koymadm. Halkaya onun tutunmas ya da benim tutunmam, hibir eyi
deitirecek deildi; demiri brakp arkaya, fnn oraya gittim. Kayk hzn azaltp oaltmadan,
sadece burgacn geni kvrllaryla ileri geri sallanarak dmdz ilerledii iin, bu ii yapmam zor
olmad. Tam fya tutunduum srada sancak tarafna doru ani bir yalpa vurup bolua yuvarlandk.
Hemen bir dua mrldandm, her ey bitmiti artk.

"Dn verdii, insann iini kaldran bir duyguyla gzlerimi yummu, fya sk sk
sarlmtm. Saniyelerce, gzlerimi amaya cesaret edemedim bir anda leceimi sanmtm, ama
daha evremi sular sarmam, bir lm ekimesi balamamt. Saniyeler, saniyeler geti. Hl
yayordum. Dn verdii duygu da kesilmiti; kayn hareketleri tpk kpk kuanda olduu
gibiydi, sadece biraz daha yana yatmt. Cesaretimi toplayp gzlerimi atm.

"evreme bakarken duyduum korkuyu, aknl, hayranl hibir zaman unutamayacam. Kayk
geni, derin bir huninin yuvarlak duvarnda, tam orta yerde, sanki sihirlenmi gibi aslp kalm,
durmadan dnyordu; insan o yuvarlak, przsz duvar ylesine artc bir hzla dnmese, prl
prl klar samasa abanozdan yaplm sanrd; bulutlarn arasndaki yuvarlak aklktan grlen
testekerlek ayn klar kuyunun duvarlarna vuruyor, ta derinlere, en kuytu kelere kadar
uzanyordu.

"Hibir eyi doru drst gremeyecek kadar akn bir haldeydim. Gzme sadece korkun bir
byklk, ululuk arpmt. Biraz kendimi toparlaynca aalara doru baktm. Kayn sularn
stndeki durumu, kuyunun dibini grmeme engel olmuyordu. Dmdz bir izgi zerinde ilerliyorduk
yani gverte suyun yzne paraleldi ama sular krk be dereceden fazla bir ayla dibe doru
indikleri iin, biz de yana yatm gibi grnyorduk. unu da syleyeyim, o yatk durumda fya
tutunup durmak, sularn yatay olduu zamankine kyasla, daha zor deildi; yle sanyorum ki bunun
nedeni de hzla dnmekte oluumuzdu.

"Ayn klar sanki derin burgacn dibini aratryordu; ama gene de, aadaki her eyi saran kaln
sis yznden oralar ak seik gremiyordum; sisin zerinde ise Mslmanlarn Zaman ile
Sonsuzluu balayan tek yol olduunu syledikleri darack, oynak kprye benzeyen, esiz bir
gkkua vard. Bu sis ya da su damlacklar, kukusuz, huninin byk duvarlarnn ta dipte birbirine
arpmasndan douyordu ama o sisin iinden gklere doru ykselen grlty anlatmaya cesaret
edemeyeceim.

"Tepedeki kpk kuandan bolua ilk kaymz, bizi epeyce aalara indirmiti; ama artk
dmz o kadar hzl olmuyordu. Durmadan dnyor, dnyorduk yle hi deimeyen, tek
dzenli bir hareketle deil kay bazen sadece birka yz metre, bazen de burgacn btn evresi
boyunca savuran sersemletici sallan ve sarsllarla dnyorduk. Her dnle birlikte biraz daha
aa iniyorduk, geri bu ini pek yavat, ama iyice belli oluyordu.

"stnde bylece srklendiimiz geni, abanoz rengi sulara, evreme bir baktm; burgacn iinde
kaymzdan baka eyler de vard. Hem stmzde, hem altmzda, gemi paralar, koca koca
kalaslar, aa ktkleri, krk dkk ev eyalar, kutular, kk flar, f tahtalar grnyordu.
Korkularmn yerini alm olan tuhaf merakm daha nce anlatmtm. Ben lmme doru
yaknlatka bu merakm da artyordu sanki. Garip bir ilgi duyarak bizimle birlikte dnen eylere
bakyordum. yice aklm oynatm olmalym, nk onlarn aadaki kpklere doru d hzlar
arasnda oranlamalar yapmaya alyor, bundan kendime bir elence karmaya urayordum.
Derken bir baktm yle bir eyler sylyorum: 'imdi sra u am aacnda, hepsinden nce o dalp
kaybolacak.' ama bir Alman ticaret gemisinin kalntlar onu geip sularn iinde daha nce yok
olunca baya zlyordum. Sonunda, byle birka oranlama yapp hepsinde yanldktan sonra bu
olay yani arkas arkasna hep yanlm olmam kafama bir dizi dnce getirdi; kollarm, bacaklarm
yeniden titremeye, kalbim bir kere daha hzl hzl atmaya balad.

"Beni byle sarsan yeni bir korku deil, iimde bir umudun domasyd. Bu umut yar hatrlama
gcmn, yar da grdm olaylarn etkisiyle olumutu. Moskoe-strm'n iine den, dar
frlatldktan sonra da, Lofoden kylarna vuran eitli eyleri hatrlamtm. Bunlarn ou
parampara olurdu kuyunun dibinde yle didiklenir, yle hrpalanrlard ki st ste yaptrlm
kymk kmelerine dnerlerdi ama buna karlk, iyice hatrlyorum, bazlar da hi paralanmaz,
biimleri bile bozulmazd. Bu olay yle aklyordum: paralananlar kuyunun ta derinlerine inmi,
iyice yutulmu olanlard brleri ise burgaca ge girmilerdi ya da herhangi bir nedenle, girdikten
sonra dleri daha yava olmutu; o yzden de dibe kadar inmelerine kalmadan, sularn deime
zaman, durgunluk zaman gelmiti. Her ikisi de olabilirdi; burgaca ge girmek ya da d hznn
azl, paralanmadan suyun yzne kmaya neden olabilirdi. Bundan baka nemli eye daha
dikkat etmitim. Birincisi: genel olarak, bir cisim ne kadar bykse o kadar hzl dyordu ikincisi:
ayn byklkteki iki cisimden biri kre biiminde ise, brnn biimi ne olursa olsun, kre daha
hzl dyordu ncs: ayn byklkteki iki cisimden biri silindir biiminde ise, brnn
biimi ne olursa olsun, silindir daha yava dyordu. Kurtuluumdan sonra, kasabamzdaki ihtiyar
bir retmenle, bu konu zerinde, birka kere konumutuk; 'silindir' ve 'kre' kelimelerini ondan
rendim. Nasl akladn hatrlayamayacam ama bu grdm eylerin, yzen cisimlerin
biimlerinden doan doal sonular olduunu sylemiti sonra, bir burga iindeki silindirin,
biimleri baka olan eit byklkteki cisimlere oranla neden emilmeye kar daha fazla diren
gsterdiini, neden daha zor aa indiini de anlatmt.[2]

"Dikkatimi eken o nemli eyi iyice glendiren bir olay vard ki, beni, onlar gz nnde
tutarak hemen harekete gemeye zorluyordu; her dnmzde, f gibi ya da bir geminin sereni, ana
direi gibi eylerin yanndan geiyorduk; stelik gzlerimi ilk atmda bizim dzeyimizde olan
cisimlerin birou da burgacn ta yukarlarnda kalmlard, sanki hi alalmyor gibiydiler.

"Artk yapacam biliyordum. Kendimi tutunmakta olduum su fsna sk skya balayacak,


sonra da onu gverteden zp sularn iine atlacaktm. eitli iaretlerle aabeyimin dikkatini
zerime ektim, yanmz sra yzen flar gsterdim; ne yapmak istediimi ona da anlatmak iin
elimden gelen abay harcadm. Sonunda niyetimi anlad sanyorum ama, her nedense, umutsuzca
ban sallad, demir halkadan ayrlmay kabul etmiyordu. Yanna gitmem olacak i deildi; daha
fazla gecikemezdim; bylece, ac bir i abalamas sonunda, onu yazgsna braktm; kendimi fya
baladm fy gverteye tutturan ipleri zerek yapmtm bu ii sonra bir an bile duralamadan
denize atldm.

"Sonu tam umduum gibi kt. Bu yky imdi size ben anlattma gre gryorsunuz
kurtulmu bulunuyorum kurtuluumun ne yolda olduunu da anlamsnzdr artk, bundan sonra
syleyeceklerimi aa yukar tahmin edebilirsiniz onun iin ykm ksa keseceim. Ben
ayrldktan bir saat ya da ona yakn bir sre sonra dibe inen kaymz birbiri ardna, hzla drt
sert dn yaparak, sevgili aabeyimle birlikte, tepe st aadaki kpklerin iine dald. Bal
olduum f, burgataki byk deiiklik balayana kadar, kayktan atladm yerle kuyunun dibi
arasndaki uzakln yarsn biraz gemiti. Geni huninin duvarlarndaki eiklik gitgide azalyordu.
Dnnn hz da gitgide hafiflemekteydi. Derece derece kpkler ile gkkua yok oldu, burgacn
dibi yava yava ykselmeye balad. Gkyz alm, rzgr durulmutu, batda ay prl prl
alalyordu; kendimi sularn yznde buldum; evreme baktm; orada, bulunduum yerde, biraz nce
Moskoe-strm'n burgac vard. Durgunluk zamanyd ama deniz, kasrgann etkisiyle, hl, da gibi
dalgalarla kabaryordu. Strm'n akntsna kaplmtm, be dakika iinde, ky boyunca akarak balk
'tarlalarnn' oraya geliverdim. Bir kaya aldlar beni yorgunluktan bitkindim stelik (artk tehlike
de gemi olduu iin) bama gelenleri hatrlamann yaratt bir korkuyla dilim de tutulmutu. Beni
gverteye karanlar eski dostlarm, her gnk arkadalarmd ama sanki cinler leminden gelen bir
yolcuymuum gibi, kim olduumu bilemediler. Bir gn nce karga kanad gibi simsiyah olan salarm,
u anda grdnz kadar beyazlamt. Yzmdeki ifadenin de bsbtn deimi olduunu
sylyorlar. Bu yky anlattm onlara inanmadlar. imdi de size anlatyorum ama btn bunlarn
doruluuna, Loforden'in akac balklarndan daha fazla bir inan besleyeceinizi de pek
ummuyorum."
GEVEZE YREK
(The Tell-tale Heart)
Doru! sinirliydim ok, pek ok, korkun derecede sinirliydim, hl da yleyim; ama deli
olduumu nereden karyorsunuz? Hastalk, duyularm keskinletirmiti ykm, yok etmi deildi
onlar krletirmi de deildi. Hepsinden ok da iitme duyum glenmiti. Cennetteki,
yeryzndeki her eyi duyuyordum. Cehennemdekilerin de birounu duyuyordum. Nasl, yleyse,
nasl deli dersiniz bana? Dinleyin! dinleyin de grn bakn, btn olan biteni size ne kadar serinkanl
ne kadar akl banda olarak anlatacam.

Bu dnce beynime ilk nasl girdi? onu syleyemeyeceim; ama bir kere girdikten sonra, ne gece,
ne gndz, bir trl arkam brakmad. Elde etmek istediim bir ey yoktu. Kar konmaz bir hrs
yoktu iimde. htiyar adam seviyordum. Bana hibir zaman hakszlk etmemiti. Hibir zaman
krmamt beni. Parasnda gzm yoktu. yle sanyorum ki tek neden gzyd! evet, oydu neden!
Gzlerinden biri akbaba gzne benziyordu soluk mavi bir gz, st dumanl, perde inmi gibi. Ne
zaman bana dnse, kanm buz gibi olurdu; bylece, stne koya koya uzun bir gelime sonunda
kararm verdim, ihtiyar adamn cann alacak, kendimi o gzden btn btn kurtaracaktm.

te sorun bu. Siz beni deli sanyorsunuz. Deliler hibir ey bilmez. Bir de beni grmeliydiniz o
zaman. imi nasl akllca yrttm nasl saknarak nasl ileriyi grerek nasl gizliden
gizliye altm grmeliydiniz! htiyar adama hibir zaman, onu ldrmeden nce btn bir hafta
davrandm kadar iyi davranmammdr. Her gece, gece yarsna doru, kapsnn tokman
eviriyor, kapy ayordum ah, o kadar yava ayordum ki! Sonra, bamn geecei kadar
aralannca, karanlk bir fener uzatyordum ieri. yice kslm, kapatlm, yle ki hi k
szmyordu, sonra da bam sokuyordum aralktan. Ah, onu nasl kurnazca ieri soktuumu
grseydiniz, glerdiniz! Yavaa kprdatyordum ok, ok yavaa, ihtiyar adamn uykusunu
bozmamak iin elimden geleni yapyordum. Yatanda yatan adam grebilmek iin bamn btnn
aralktan ieri sokmam tam bir saatimi alyordu. Ya! bir deli bu kadar akll olabilir mi? Sonra
bam iyice odaya girince, sakna sakna feneri azck aralyordum ah, yle saknyordum, yle
saknyordum ki (nk gcrdard fenerin menteeleri) o akbaba gznn zerine ince, bir tek k
izgisi drecek kadar aralyordum. Yedi uzun gece yaptm bunu her gece tam gece yarsnda ama
hep kapal buluyordum gz; bu yzden de ie giriemiyordum; nk ihtiyar adam deildi beni
kzdran, onun o kt gz kanma dokunuyordu. Her sabah, gn ynca, hi ekinmeden odasna
gidiyor, hi korkmadan konuuyordum onunla, iten gelen bir sesle adn sylyor, geceyi nasl
geirmi olduunu soruyordum. Gryorsunuz, her gece, saat tam on ikide, gidip uyurken kendisine
baktmdan kukulanmas iin, dorusu, pek derin, pek yaman bir ihtiyar olmas gerekti.

Sekizinci gece kapy aarken her zamankinden daha dikkatliydim. Bir saatin yelkovan bile benim
ellerimden daha hzl hareket ederdi. O geceye gelene kadar kendi gcm aklm hi byle btn
geniliiyle hissetmemitim. stn gelmek, yenmek duygusu yok denecek kadar azd bende.
Dndm, ben orada yle, kapy ayordum, yava yava, o ise benim bu gizli ilerimin ya da
niyetlerimin dn bile grmyordu. Baya gldrd beni bu dnce, kkrdadm; galiba o da
duydu kardm sesi; sanki bir eyden korkmu gibi, yatakta birden kprdanverdi. imdi siz
sanrsnz ki ben bunun zerine geri ekildim yok, hayr. Katran gibi karayd odas, kaln bir karanlk
iindeydi (nk hrsz korkusuyla pancurlar sk skya srglenmiti), bunu bildiim iin kapnn
araln gremeyeceini de biliyordum, bylece kapy hi ara vermeden ayn yavalkta itmeye
devam ettim.

Kafam ieri sokmutum, feneri amak zereydim, baparmam teneke mandaln stnde kayverdi,
ihtiyar adam yatanda srayarak bard "Kim var orada?"

Tam bir sessizlik iinde durdum, hibir ey sylemedim. Btn bir saat boyunca tek bir adalemi
bile kprdatmadan durdum, bu arada onun da yattn duymadm. Yatanda oturmu dinliyordu;
tpk benim yaptm gibi; geceler, geceler geer, ben byle durup duvardaki lm gzclerini
dinlerdim.

O srada hafif bir inilti duydum, biliyordum, ldrc bir korkunun iniltisiydi bu. Bir acnn ya da
bir zntnn iniltisi deildi ah, hayr! bu hafif, bouk ses byk bir korkunun arl altnda
ezilen bir insann ta iinden ykselen sesti. Bu sesi iyi tanrdm. Birok geceler, tam gece yarlarnda,
btn dnya uykuya dalmken, iimden doru ykselir, korkun yanksyla, beni zaten akna
evirmi olan korkular daha da derinletirirdi. Gerekten, iyi tanrdm bu sesi. htiyar adamn neler
duyduunu biliyordum, acyordum ona, bir yandan da iin iin glyordum. Yatakta dnd zaman
iittii o ilk hafif sesten beri uyank olduunu da biliyordum. O zamandan beri korkusu durmadan
artmt. Korkacak bir ey yok diye onu geitirmeye alyordu, ama yapamyordu. Kendi kendine
yle diyordu: "Bacada uuldayan rzgrdan baka bir ey deil sadece bir fare, odada geziniyor
olmal," ya da "ekirge bu, bir cvldayp sustu." Evet, byle dncelerle iini yattrmaya, biraz
olsun rahatlamaya alyordu; ama hepsinin bouna olduunu gryordu. Hepsi bounayd; nk
lm, ona yaklamak iin nnde kara glgesiyle ar ar ilerlemi, kurbannn stne kmt. Bu
gze grnmez, ele gelmez glgenin znt veren etkisi altnda, odada benim bamn varln
hissediyordu grmese de, iitmese de hissediyordu.

Uzun zaman sabrla bekledim, gene de yattn duymadm, sonra feneri amaya azck, bir
parack aralamaya karar verdim. Bylece atm onu yle belirsiz, yavaa yaptm ki bu ii, aklnz
almaz atm, atm, sonunda, donuk, tek bir k, rmcek iplii gibi bir k, szlp akbaba
gznn tam stne vurdu.

Akt gz kocaman, koskocaman almt ona bakar bakmaz lgna dndm. Bsbtn ayr
gryordum onu soluk bir mavi, stn saran duman, iliklerime ileyen soukluu yaratan korkun
perde; ihtiyar adamn yznde baka hibir ey gremiyordum: sanki bir igdnn etkisiyle tam
o noktann zerine tutmutum.

Delilik sandnz eyin sadece duyularn fazla keskinlemesi olduunu sylememi miydim ben
size? imdi, dinleyin, kulaklarma hafif, derin, hzl bir ses geldi, bir saati pamuklara sarsanz nasl
duyulur tkrts? te yle bir ses. Bu sesi de iyice tanyordum. htiyar adamn yreinin atyd.
Kzgnlm artrd, davul sesinin erlere cesaret vermesi gibi.

Gene de kendimi tutup sessizce durdum. Nefes bile almyordum. Feneri ylece hareketsiz
tutuyordum. Gzn stndeki elimden geldii kadar kprdatmamaya alyordum. Bu arada
yrein ykc tkrts artmaktayd. Her an biraz daha hzlanyor, hzlanyor, biraz daha ykseliyor,
ykseliyordu. htiyar adamn korkusu son aamasna varm olmalyd! Gittike ykseliyordu,
diyorum, her an biraz daha ykseliyordu! iyice anlyor musunuz ne demek istediimi? Sinirli
olduumu sylemitim size: yleyimdir ben. Gecenin o l saatinde, o eski evin korkun sessizlii
iinde, byle tuhaf bir ses beni heyecanlandrverdi, ucunu kardm bir korkuya kapldm. Gene de
birka dakika kendimi tutup sesimi karmadm. Ama tkrt gittike ykseliyor, ykseliyordu. Yrei
atlayacak neredeyse, diye dndm. Derken yeni bir kuruntu sard beni ya bu sesi komulardan
biri duyarsa! htiyar adamn saati gelmiti! Avazm kt kadar bararak feneri atm, odaya
daldm. Bir tek lk att sadece bir tek. Gz ap kapayana kadar onu yere yktm, ar yata
ektim zerine. in bu kadarn bitirince sevinle glmsedim. Ama dakikalarca yrek bouk sesler
kararak arpmaya devam etti. Neyse ki bu beni pek korkutmuyordu; duvarn te yanndan
iitilmezdi. Sonunda o da kesildi. htiyar adam lmt. Yata ekip cesedi gzden geirdim. Evet,
ta gibiydi, ta kesilmiti. Elimi yreinin stne koyup dakikalarca orada tuttum. At
duyulmuyordu. htiyar adam ta kesilmiti. Gz artk rahatm karmayacakt.

Benim deli olduuma hl inanyorsanz, size cesedi saklamak iin yaptm akllca ileri
anlataym, bu inanc brakrsnz o zaman. Gece ilerliyordu, abuk abuk ama sessizce alyordum.
Her eyden nce cesedi paraladm. Ba, kollar, bacaklar kesip ayrdm.

Sonra odann demesinden tahtay sktm, hepsini oraya doldurdum. Sonra tahtalar o kadar
akllca, o kadar ustaca yerletirdim ki, insan gznn onun o korkun gz bile olsa bir yanllk
bulmas olanakszd. Ykanacak hibir ey yoktu herhangi bir leke ya da bir kan lekesi yoktu. ok
dikkat etmitim buna. Hepsini bir tenekenin iine aktmtm ha! ha!

imi bitirdiimde saat drt olmutu gene de gece yars gibi karanlkt. an drd alarken sokak
kaps vuruldu. Kapy amaya tam bir i huzuru ile indim ne diye korkacaktm artk? adam girdi
ieri, son derece incelik gstererek konutular, polis olduklarn sylediler. Gece komulardan biri
bir lk duymutu; kark bir i olmasn diye kukulanm, polis karakoluna haber iletmiti; onlar
da (memurlar) oralarda aratrma yapsnlar diye gnderilmilerdi.

Glmsedim ne diye korkacaktm? Baylar buyur ettim. lk, dedim, benimdi, korkulu d
grdm de. htiyar adamn nereye gittiini bilmediimi syledim, kayplara karmt. Konuklarma
evi batan baa dolatrdm. Arayn, dedim iyice arayn. Yol gsterdim onlara, sonunda, onun
odasna girdik. Adamn paralarn, deerli eyalar gsterdim, hepsi yerli yerindeydi, hibirine
dokunulmamt. Yarattm gvenin cokunluu iinde, odaya sandalyeler getirdim, orada oturup
dinlenmelerini nerdim, kendim de, bu eksiksiz zaferin verdii ar bir korkusuzlukla, sandalyemi
kurbanmn cesedini sakladm yere, tam o noktaya koyup oturdum.

Memurlar bana inanmlard. Tavrm kukularn geitirmiti. Karlarnda tam bir rahatlk
iindeydim. Oturdular, sorularna candan cevaplar yetitirdim, bol bol gevezelik ettiler. Ama, ok
gemeden, sararp solmaya baladm hissettim, gitseler diye bakyordum. Bam aryordu,
kulaklarmda bir nlama vard: ama onlar hl oturuyor, hl gevezelik ediyorlard. nlama gittike
artyordu: devam ediyor, gittike artyordu: bu duygudan kurtulmak iin daha doludizgin konumaya
baladm: ama o gene devam ediyordu, iyice beliriyor, kesinleiyordu sonunda, bir de baktm ki, ses
kulaklarmn iinde deil.

phesiz rengim sapsar olmutu; ama daha ok konuuyordum, durup dinlenmeden


konuuyordum, sesimi de ykseltmitim. Gene de o ses artmaktayd ne yapabilirdim? Bu hafif,
derin, hzl bir sesti bir saati pamuklara sarsanz nasl duyulur tkrts? te tpk yle bir ses.
Zor nefes alyordum gene de memurlar duymuyordu onu. Daha abuk daha yksek konuuyordum;
ama o ses gittike artyordu. Ayaa kalkp ipe sapa gelmez eyler zerine dncelerimi sylemeye,
tartmaya baladm, yksek perdeden konuuyor, ar hareketler yapyordum, ama o ses durmadan
artyordu. Neden gitmiyorlard? Sanki adamlarn dncelerine, szlerine kzm gibi, ayaklarm
gm gm yere vurarak odada bir aa bir yukar gezinmeye baladm ama o ses durmadan
artyordu. Ah Tanrm! Ne yapabilirdim? fkelendim, kprdm abuk sabuk, lgnca konutum
yeminler ettim, svdm! Gidip stne oturmu olduum sandalyeyi sarstm, tahtalarn stnde, oraya
buraya srdm, ama o ses hepsini bastrarak, gittike artyordu. Ykseliyordu ykseliyordu
ykseliyordu! Adamlar hl tatl tatl gevezelik ediyor, glmsyorlard. Duymam olabilirler
miydi? Ulu Tanrm! hayr, hayr! Duymulard! kukulanmlard! biliyorlard! benim korkumla
alay ediyor, eleniyorlard! byle dndm o zaman, gene de byle dnyorum. Bu ikenceden
daha kt bir ey olamazd! Bu elenceden daha ar, daha katlanlmaz bir ey olamazd! Bu sinsi,
alayc glmsemelere daha fazla dayanamazdm! lklar atmalydm ya da lmeliydim! hl
gene de! dinleyin! ykseliyor! ykseliyor! ykseliyor! ykseliyor!

"Alaklar!" diye haykrdm, "bu tavrlar brakn. Suumu kabul ediyorum! skn tahtalar!
burada! burada! onun o korkun yreinin vuruudur duyduunuz!"
AMONTILLADO FIISI
(The Cask of Amontillado)
Fortunato'nun binlerce hakaretine katlanmmdr, elimden geldii kadar; ama onurumu kracak
szler sylemeye kalktn grnce, intikam almaya and ettim. Sizler, benim ruhumu bu kadar iyi
kavram olan sizler, onun karsna geip aka meydan okumam olduumu anlamsnzdr. Ta
sonunda intikam alacaktm; bu kararm kesindi kesinlii biraz da herhangi bir tehlikeyi gze almak
istemememden geliyordu. Sadece cezalandrmak yetmezdi, kendime bir su yklemeden
cezalandrmalydm. Bir yanln dzeltilmi saylmas iin onu dzeltene bir ktlk gelmemi
olmas gerekir. Sonra bir de yanl yapan, yanl dzeltmekte olann kendinden intikam aldn
anlamazsa, o yanl dzeltilmi saylmaz.

u iyice anlalmaldr ki, ne szlerimle, ne de hareketlerimle, Fortunato'nun iyi niyetimden


kukulanmasna neden olacak bir durum yaratmadm. Eskisi gibi yzne glmeye devam ettim, onu
nasl boazlayacam dnerek glmekte olduumun farkna varmad.

Onun da zayf bir noktas vard bu Fortunato'nun geri br bakmlardan sayg beslenecek, belki
korkulacak bir adamd, ama zayf bir noktas vard. araptan anladn sylerdi, gururlanrd
bununla. Gerekten sanat ruhu tayan talyanlar pek azdr. ou zaman gzel eyler karsndaki
cokunluklar gidie uymak, frsatlar karmamak iindir bile bile taknrlar o tavrlar,
ngiltere'den ya da Avusturya'dan gelen milyonerleri kandrmak iin. Resimler, deerli talar
alannda Fortunato da memleketlileri gibi bir arlatand ama eski araplar konusunda itendi. Bu
konuda hani ben de ondan pek farkl deildim: talyan araplar zerine epeyce bilgim vard, ne
zaman frsatn bulsam, bol bol satn alrdm.

Karanlk bastrmak zereydi, karnaval mevsiminin lgnlklarla dolu akamlarndan biriydi;


arkadamla karlatm. Bana ar bir scakkanllkla sokuldu, epeyce imiti. Soytar klndayd.
Her yann sk skya saran, izgi izgi, renk renk bir elbise giymiti, kafasndaki koni biimi apkada
ngraklar vard. Onu grdme pek sevinmitim, daha nce hi elini o kadar candan sktm
hatrlamyorum.

"Sevgili Fortunato," dedim, "ne byk talih sana rastlamam. Bugn ne kadar iyi grnyorsun! Bir
f arap geti elime, Amontillado diye srdler, benim kukum var dorusu."

"Nasl?" dedi. "Amontillado? Bir f? Olamaz! Hem de byle karnaval ortasnda!"

"Benim kukum var dorusu," diye tekrarladm, "stelik sana sormadan, bir Amontillado fsna
verilecek paray tamam tamamna demek budalaln da gsterdim. Sen yoktun ortalarda, bir
bakasna kaptrrm diye korktum."

"Amontillado!"

"Benim kukum var dorusu."

"Amontillado!"
"Bu kukudan kurtulmak istiyorum."

"Amontillado!"

"Senin iin vardr diye, Luchesi'ye gidiyorum. araptan anlayan biri varsa, o da Luchesi'dir. Syler
bana "

"Luchesi, Amontillado'yu Sherry'den bile ayramaz."

"Gene de baz budalalar onun bu alanda senden aa olmadn sylyorlar."

"Haydi gidelim."

"Nereye?"

"Sizin mahzene."

"Dostum, hayr, senin iyiliinden yararlanmak istemem. in olduu belli. Luchesi "

"Hibir iim yok haydi gel."

"Dostum, hayr. inin olup olmamasn brak bir yana, bakyorum da sen iyice souk almsn.
Mahzenlerin rutubeti dayanlacak gibi deil. Duvarlar btn pamuk pamuk olmu; gherile iinde."

"Olsun, gene de gidelim, haydi. Bir eyim yok benim. Amontillado! Seni kandrm olacaklar.
Luchesi'ye gelince, o Sherry'yi Amontillado'dan ayramaz."

Fortunato bunlar syleyerek koluma yapt. Kara ipekten bir maske takp bir pelerine iyice
sarndm, beni kkme doru koturmasna gz yumdum.

Hizmetiler evde deildi; karnaval mevsimi onuruna elenmek iin svmlard. Sabah olmadan
eve dnmeyeceimi sylemitim onlara, sakn bir yere ayrlmayn diye de kesin emirler vermitim.
Bu emirlerin ie yaramayacan, ben daha arkam dner dnmez hepsinin birden ortadan yok
olacaklarn biliyordum.

Duvardaki yuvalarndan iki meale karp birini Fortunato'ya verdim; i ie odalardan eilerek
geip mahzene giden kemerli geide geldik. Dne dne inen yksek bir merdivene girerken, ona
dikkatli olmasn yalvardm. Sonunda merdivenin altna vardk ve Montresor'lerin mezarlarnn slak
topra zerinde yan yana durduk.

Arkadamn admlar kararszd, apkasndaki ngraklar, o yrdke n n tyordu.

"F?" dedi.

"Daha ilerde," dedim, "ama nce u mahzenin duvarlarnda parldayan beyaz rglere bir bak."

Bana dnd, sarholuun gzyalarn damtm olan buulu baklarn gzlerimin iine dikti.
"Gherile mi?" diye sordu sonunda.

"Gherile," diye cevap verdim. "Ne zamandan beri ksryorsun byle?"

"h! h! h! h! h! h! h! h! h! h! h! h! h! h! h!"

Zavall arkadam dakikalarca bir trl cevap veremedi bana.

"Bir ey deil," dedi sonunda.

"Gel," dedim, kararn vermi bir adam tavr taknmtm, "geri dnelim; senin saln ok daha
deerli. Zengin, her yerde sayg gren, beenilen, sevilen bir insansn; mutlusun, ben de yleydim bir
zamanlar. Aranacak, zlenecek bir adamsn. Kendim iin olsa aldrmam bile. Geri dnelim;
hastalanacaksn, byle bir eye neden olmak istemem. Hem, Luchesi var"

"Yeter," dedi, "ksrdme bakma, bir eyim yok; ldrmez beni. yle ksrkle lmem ben."

"Doru doru," diye cevap verdim, "inan bana, seni bou bouna korkutmak niyetiyle sylemedim
bunlar; ama gerekli nlemleri de almalsn. u Medoc arabndan ekersek birer tane, rutubete kar
korur bizi."

Bunu sylerken topran zerine uzunlamasna sralanm ielerden birini alp boynunu krverdim.

"," diyerek ona uzattm arab.

stekli bir susuzlukla ieyi dudaklarna gtrd. meden nce durup dosta bir selam verdi bana,
bandaki ngraklar n n tt.

"erefe," dedi, "evremizde son uykularn uyuyan u llerin erefine iiyorum."

"Ben de senin uzun yllar yaamana."

Gene kolumu tuttu, ilerledik.

"Bu mahzen," dedi, "ne kadar geni."

"Montresor'ler," diye cevap verdim, "byk bir aileydi, sayca da pek oktular."

"Armanz unuttum."

"Mavi bir tarlada, kocaman, altn rengi bir insan aya; ayak kzgn bir ylan eziyor, ylan dilerini
topua geirmi."

"Ya onur tmceniz?"

"Nemo me impune lacessit."

"Gzel!" dedi.
arap gzlerinde parldad, ngraklar n n tt. Medoc beni de stmt. leri kemik yl
duvarlar boyunca, boy boy flarn arasndan, mezarlarn ta en i kelerine doru yrdk. Gene
durdum, bu kez Fortunato'nun kolunu dirseinin st yanndan kavrayacak kadar ileri gittim.

"Gherile!" dedim, "bak, gittike artyor. Tavandan yosun gibi sarkyor. Irman yatandan daha
aadayz. Islaklk, damla damla, kemiklerin arasnda dolayor. Gel, i iten gemeden geri
dnelim. ksrn "

"Bir ey deil," dedi, "haydi yr. Ama nce u Medoc arabndan bir daha ielim."

Ona bir De Grve iesi krp uzattm. Bir dikite boaltt. Gzleri hrn bir kla yand. Gld,
ieyi havaya frlatp ne olduunu anlayamadm bir hareket yapt.

akn akn baktm ona. Hareketi tekrar etti tuhaf bir ey yapyordu.

"Anlayamyorsun?" dedi.

"Hayr," diye cevap verdim.

"yleyse sen biraderlerden deilsin."

"Nasl?"

"Mason deilsin."

"Evet, evet, onlardanm," dedim, "evet, evet."

"Sen? Olamaz! Mason?"

"Mason[3] ya," diye cevap verdim.

"aretini yap yleyse," dedi.

"te iaretim," dedim, pelerinimin altndan bir mala kardm.

"Alay ediyorsun," diye bararak birka adm geri srad. "Haydi, haydi u Amontillado'ya
gidelim."

"yle olsun," dedim, malay pelerinimin altna sokarak ona gene kolumu uzattm. Arln vererek
yasland. Amontillado'yu araya araya yolumuza devam ettik. Bir sra alak kemerin altndan getik,
aa doru indik, yrdk, gene aa doru indik, derin bir mahzen odasna geldik, havas pek
ktyd burann, yle ki, mealelerin alevleri bile sindi.

Onun ta br ucunda daha dar bir oda vard. Duvarlar, Paris'in byk mezarlarnda olduu gibi,
tavana kadar ykselen, st ste ylm insan kalntlaryla rtlym. Gene de yleydi yan,
drdnc duvardaki kemikler ise yere indirilmi, bir noktada bycek bir kme yaparak topran
stne geliigzel salmt. Kemiklerin yerlerinden oynatlmasyla ortaya km olan duvarda bir
i hcre daha grdk, derinlii aa yukar bir buuk, eni bir, ykseklii de iki iki buuk metre
kadard. Belli bir i iin hazrlanma benziyordu; duvardaki mezarlarn tavanlarn tutan iki byk
destein arasnda bir boluk gibiydi; arkasn da gene o mezarlar evreleyen granit duvarlardan biri
kapatmaktayd.

Fortunato elindeki alevsiz mealeyi yukar kaldrarak oyuun derinliini grmeye alt, ama
bouna. Zayf k onun sonunu gstermedi bize.

"Yr," dedim, "Amontillado bunun iinde. Luchesi'ye gelince "

"Mankafann biridir o," diye szm kesti, bu arada admn da atmt, hemen arkasna takldm.
Bir anda oyuun sonuna varm, kayayla burun buruna gelmiti, ilerleyemediini grnce aptalca bir
aknlk iinde kalakald. Bir an daha geti gemedi granite zincirleyiverdim onu. Oyuun sonundaki
dz duvarda, yatay olarak birbirinden aa yukar yetmi santim uzaklkta iki demir halka vard.
Bunlardan birine ksa bir zincir, brne de bir asma kilit taklmt. Zinciri onun beline dolayp
kilidi vurmak birka saniyelik bir iti. Kar koyamayacak kadar byk bir aknlk iindeydi.
Anahtar ekip alarak oyuktan ktm.

"Elini duvara sr de bak," dedim, "her yan gherile iinde. ok rutubet var dorusu. Bir kere daha
yalvaryorum geri dnmen iin. Hayr m? yleyse seni brakp ayrlmam gerek. Ama nce elimden
gelen her trl zeni gstermeliyim."

"Amontillado!" diye bard anszn; daha aknl gememiti.

"Doru," diye cevap verdim, "Amontillado."

Bu kelimeleri sylerken, biraz nce andm o kemik ynnn iinde almaya balamtm.
Kemikleri eeleyip saa sola frlattm, altlarndan bir miktar har ile yap talar kt. Bu maddeleri
kullanarak malamla oyuun nne bir duvar rmeye giritim.

Duvarn birinci srasn bitirmitim ki Fortunato'nun iyiden iyiye aylm olduunu grdm. Bunun
ilk iareti oyuun derinliinden doru gelen inilti gibi bir sesti. Sarho bir adamn iniltisi deildi bu.
Sonra uzun bir sessizlik oldu. kinci sray ktm, ncy, drdncy ktm; o srada zincirin
iddetle sarsldn duydum. Bu zincir sesi birka dakika devam etti, o arada, ben de iimi brakp
kemiklerin stne oturdum, tadn kara kara dinledim onu. Sonunda bu krt durulunca malay
tekrar elime alp hi ara vermeden beinci, altnc, yedinci sralar bitiriverdim. Duvarn ykseklii
gsme yaklamt. Gene durdum, mealeyi kaldrp arala tuttum, ierdeki biimin zerine birka
zayf k izgisi dt.

Zincire vurulu insan biiminin boazndan birbiri ardnca fkran yksek, tiz lklar sanki beni
geri itti. Bir an duraladm titredim. Klcm ekip oyua doru bir davrandm, ama birden aklm
bama geldi, kendimi toparladm. Elimi mezarlarn salam talarna dayadm, durulmutum. Yeniden
duvara yaklatm. Onun yaygarasna, barlarna karlk vermeye baladm. O bard, ben
bardm yardm ettim ona onunkilerden daha uzun sren, daha gl olan lklar attm. Ben
byle yapnca, yaygaracnn sesi kesildi.
Gece yars olmutu, iim sona ermek zereydi. Sekizinci, dokuzuncu, onuncu sralar da
tamamlamtm. On birinci, sonuncu srann da bir blmn bitirmitim; yerine yerletirilip
svanacak bir tek ta kalmt. Onu kaldrmaya alyordum; kaldrp yar yarya yerine soktum. Ama
tam o srada oyuun iinden sinsi bir kahkaha ykseldi, salarm dimdik oldu. Bunun arkasndan
insan acndran bir ses duyuldu, soylu Fortunato'nun sesine hi benzemiyordu. unlar syledi:

"Ha! ha! ha! he! he! ne gzel bir aka dorusu ei bulunmaz bir aka. Kke gidince
kahkahalarla gleceiz buna he! he! he! hem arap ier, hem gleriz he! he! he!"

"Amontillado!" dedim.

"He! he! he he! he! he! evet, Amontillado. Ama ge olmuyor mu? Bizi beklemezler mi kkte.
Lady Fortunato ile tekiler? Haydi gidelim artk."

"Evet," dedim, "haydi gidelim artk."

"Tanr akna, Montresor!"

"Evet," dedim, "Tanr akna!"

Ama bu kelimelere bir cevap gelmesini bouna bekledim. Sabrm tkendi. Yksek sesle bardm:

"Fortunato!"

Cevap yok. Bir daha bardm:

"Fortunato!"

Gene cevap yok. Delikten bir meale sokup ieri baktm. Buna karlk sadece n n ten
ngraklarn sesi geldi. Yreim skmaya balad mezarlardaki rutubet yznden. imi sona
erdirmek iin acele ediyordum. Son ta da yerine yerletirip svadm. Yeni duvarn nne
kemiklerden yaplma eski duvar rdm. Elli yldr insan eli dokunmad onlara. In pace requiescat!
[1] Rousseau, Nouvelle Hloise.

[2] Bkz. Archimedes, "De Incidentibus in Fluido" 2. kitap.

[3] Kelime oyunu. Mason kelimesinin asl anlam "duvarc"dr. (. n.)

You might also like