You are on page 1of 458

YENAGDA

BLG FELSEFES
DORUK/ Felsefe
Yeniada Bilgi Felsefesi

Yazar:
Sara elik

Yayma Hazrlayan:
Anl Ceren Altunkanat

Kapak ve Sayfa Tasanm:


Cafer akmak

Sara elik Doruk 2015


Tm haklan sakldr. Kaynak gsterilmeden alnt yaplamaz.

ISBN: 978-975-553-626-2

Bask: ubat 2015

Bask-Cilt:
Sonsuz Matbaa


doruk

e-posta: bilgi@dorukyayinlari.com
www.dorukyayinlari.com
YENAGDA
BLG FELSEFES

SARA ELK


doruk
Sara elik, Ankara doumlu. Orta ve yksek renimini lstanbul'da tamamlad.
1968 ylnda stanbul niversitesi Felsefe Blm'n bitirdikten sonra, bir sre ls
tanbul niversitesi ngiliz Dili ve Edebiyat Blm'ne devam etti. Bu srada Felsefe
Blm'nde doktora renciliine balad; bu programda 1974 ylnda Prof. Dr.
Nermi Uygur'dan "baar belgesi" ald. 70'li ve 80'li yllarda stanbul'daki liselerde
Felsefe Ders Grubu retmenlii yapt. 80'li yllarn sonlarnda doktora almala
rna yeniden balayarak, 1993 te "Gilbert Ryle'n Zihin Kavram" balkl doktora te
zini tamamlad. 1995 ylnda Mersin niversitesi Felsefe Blm'ne Yrd. Do. Dr.
olarak atand. 1998 de doent oldu. 2006 da profesrle ykseltildi. 2012 ylnda
emekliye ayrld. Felsefenin her alannda dersler vermitir, ok sayda akademik et
kinliklere katlm ve ok sayda makale retmitir. Kitap formatl ilk almas G.
Ryle'n The Concept of Mind adl yaptnn Giri, !. Ve il blmlerinin evirisini kap
sayan Zihin Felsefesi (1995) adl yapttr. Sempozym bildirilerinden oluan Felse
fede Deerler Sorunu (2002) balkl yaptn editrln yapmtr. Pragmatizm:
Pratik Bir Felsefe-Seme Yazlar adl ikinci eviri yapt 2008 ylnda yaymlanmtr.
Bilgi Felsefesi-llka'dan Yenia'a adl telif yapt 2010 ylnda yaymlanmtr. Ana
dolu niversitesi Ak retim fakltesi iin ders kitab olarak kaleme ald Mo
dem Felsefe I (20ll) ve Modem Felsefe II (2012) adl telif yaptlar bulunmaktadr.
Bu yaptlarn ayn zamanda editrln de yapmtr. Bu arada Gilbert Ryle'n y
karda sz geen yaptnn tam evirisini gerekletirmi ve bu eviri yapt Zihin
Kavram ad altnda 2012 ylnda Doruk Yaymclk tarafndan yaymlanmtr.
Kzm Ban
ve torunum Cansu iin...
NDEKLER

nsz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ix
Giri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . xi

1. BLM
YENAGDA KITA USSALCILIGI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . 17
Descartes ve Kta Ussalcl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17
Nicholas Malebranche . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . 37
Baruch De Spinoza'nn Bilgibilimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50
Gottfreid Wilhelm von Leibniz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 61

2. BLM
NGLZ DENEYCLG . . . . . ....... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 71
Thomas Hobbes . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 71
John Locke . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 88
George Berkeley . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 160
David Hume . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 183
Thomas Reid . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 222

3. BLM
FRANSIZ AYDINLANMACI DNRLERN
EPSTEMOLOJK RDELEMELER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 229
Etienne Bonnet de Condillac . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . 229
Denis Diderot . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 237
viii 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

jean le Rond d'Alembert ..................... ........................... 241


julien Offray de La Mettrie ............................................ 243
Baron Paul von d'Holbach .................. .......................... 245
Pierre jean Georges Cabanis ........................................ . . 247

4. BLM
KANTiN ELETREL FELSEFES .................................... 249
Immanuel Kant .......................................................... . . 249

5.BLM
ALMAN DEALZM ........................................................ 317
Johann Gottlieb Fichte ...... . ........................................... 318
Georg Wilhelm Friedrich Hegel ............ . .......... . . ........... 334

6. BLM
HEGEL KARITLARI ...................... .................................. 355
Arthur Schopenhauer .................. .............................. . . . . 355
Friedrich Wilhelm Nietzsche ........................................ 370
Sren Kierkegaard ........................................................ 379

7. BLM
MILL'IN YEN DENEYMCLG ........................ .............. 391
John Stuart Mill .............................................................. 391

7. BLM
DYALEKTK MADDECLK ............................................ 419
Karl Heinrich Marx ve Freidrich Engels 420
............ . . . . ........

Kaynaklar ...................................................................... 451


N SZ

Elinizdeki kitap daha nce yaymlanm bulunan Bilgi Felse


fesi-llka'dan Yenia'a adl almamzn devam niteliinde
dir; bu ekilde sre Yenia'dan balatlarak 20. yzyla dek
getirilmi olmaktadr. 20. yzyl, klasik bilgibilimsel anlayn
snrlar zorlanarak ya da alarak ok yeni gelimelere sahne ol
duundan daha farkl bir boyutta ele alnmay gerektirmekte
dir: Bu dnemde bilgi kavram ok karmak, komplike bir
grnm kazanrken, bilgibilim (epistemoloji) kavram yeni ie
rimler almaya balamtr. Bu nedenle, 20. yzyln ve gnmz
koullarnn bir sonraki aama olarak incelenip aratrlmas ve
ele alnmas uygun olacaktr. Burada ele alnan dnemde bilgi
bilimsel bak olarak Platon'dan bu yana anlald biimiyle
klasik epistemolojik bak egemen durumdadr. Bu bak as
zellikle Anglo-Sakson dnrlerin bilgiye ve bilgibilime bak
alarna uygunluk tayor denebilir. Bu srete bilgi genel ola
rak ele alnmakta ve bilgi ideali olarak bilimsel bilgi insan do
asnn zellikleriyle uygunluk iinde yorumlanmaktadr. Bu
yaklamn en gzel rneini Kant'ta grebiliriz. Buna karlk
1 9 . yzylda ayr ayr bilim dallarnn gelimeye balamasyla
bilgiye ve bilgibilime bak as da deimeye balamtr. Bunun
sonucu olarak ilerleyen srete sradan bilgi ile bilimsel bilgi
x 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

birbirinden ayrlmaya balam, epistemoloji ise tek tek bilim


dallarnn bilgisel temellerine ve doruluk koullarna ilikin bir
takm aratrmalara iaret eder duruma gelmitir. Bu yaklam
zellikle Fransa'da belirgindir. Ama yine de tm bu almalar
felsefi niteliklidir ve felsefi adan belirleyicidir. Bu nedenle bilim
felsefeleri, tek tek bilim dallarn felsefe ile kkenlerde birleti
ren almalar olma zelliini tamaktadr.
u halde biz burada ele alnan tarihsel dnemin de bir zel
lii olarak klasik epistemolojik anlay iinde kalarak tarihsel
ak srdrm oluyoruz. Bu balamda ele alnan dnemde bil
gibilim alanna nemli katklan olan, bir bakma kendine zg
yeni bak alan getiren dnrler ele alnmaya allm, belli
bir yzyln tm dnrleri sk felsefe tarihilii bak asyla
taranmamtr. Bir baka deyile sekici davranlmtr. Aslnda
oluturulan yaptlarn nicelik koullan da byle bir yol tutul
masn gerektirmektedir denebilir. zellikle yeniada, filozof
larn bilgibilimsel irdelemelerini ok geni ereveler iinde ele
aldklarn grmekteyiz. Locke'un bilgibilimsel irdelemelerin
den sonra bilgibilim felsefenin bir ana dal haline gelmitir.
Hume ve Berkeley'den sonra Kant, bilgibilimsel sylemi doru
una ulatrm grnmektedir.
Bu alma ile Trk felsefe literatrnde klasik bilgibilim ala
nnda yer alan almalara bir yenisini daha eklemenin felsefe
dnyamz bakmndan yararl olacana inanmaktayz.
Bu almann gereklemesi bakmndan ilgilerini ve yar
dmlarn esirgemeyen, Doruk Yaynevi yneticisi Sayn Serap
Arslanolu'na kran duygularm sunarm. Ayrca sabrl ve titiz
bir alma ile metni tmyle gzden geiren sayn editrm
Anl Ceren Altunkanat'a teekkr ederim.
Sara elik
GR

Bilginin nelii, doas, oluumu ve doruluk koullar gibi


sorunlar, felsefenin en temel sorunlar grubunun banda yer alr.
Filozoflar, felsefenin ortaya kt ilk yzyllardan balayarak
gnmze dek bu tr sorunlar, hi eksilmeyen bir ilgiyle ken
dilerine ekmitir ve halen ekmeye devam etmektedir. Bunun
nedeni insann kendi insanln, baka her tr niteliine kart
olarak ok daha fazlasyla bir "bilen zne" olmasnda bulmas
dr, belki de. "Bilgi" tm sorunlaryla ya da sorunsallyla insa
nn felsefi aratrma ediminin odanda yer almay srdrecektir
hi kukusuz; nk bilgi konusu tam anlamyla aydnlatlabil
mi deildir henz.
lkada resmi grnm olarak Sokrates ile balayan bilgi
felsefesi, rencisi Platon eliyle felsefi dnmenin birincil nes
nesi olmay baarm, zellikle Platon'un bilgi (episteme) ile inan
(doksa) arasnda yapt ayrm felsefenin devam eden srecinde
bilgiye bak ve bilgiyi ele al konularn daima belirleyici ol
mutur. Bilgi (episteme) deyince hibir koulda doruluunu yi
tirmeyen mutlak doruluklar dnld iin, bu tr bir
bilginin nerede bulunduu ya da nasl elde edilecei sorunu bilgi
felsefelerinin alann sktrmakla kalmam, ayrca bilgi ile
inan arasnda daima bir srtmeye ve bilginin tanmnda da
genel bir belirsizlie yol amtr. Platon'a gre bilgi (episteme),
salt, ncesiz sonrasz ve hi deimeyen idealarn (Formlarn)
ya da tmellerin bilgisi olabilirdi. Bu bilgiye ulaabilmenin zi-
xii 1 Yeniagda Bilgi Felsefesi

hinsel arac ise salt akldan (nous) bakas deildi . lnan ise s
reli dnyay oluturan nesnelerin deien duyumlanna ynelik
idi. Bir baka deyile inancn objesi bu dnyadaki nesnelerdi.
Hi kukusuz, Platon'un matematik zerine dnmeleri onu
byle bir sonuca gtrmtr. nk geometrinin nermeleri
en uygun bir biimde bilginin (epistemenin) rnekleridir. Aris
toteles ile birlikte, episteme nitelikli bilgiler iin dorulanma so
runu devreye girmi ve Aristoteles en gvenilir dorulama
yntemini tmdengelimsel (dedktij) uslamlama biiminde bul
mutur.
Oysa hem episteme nitelikli bilginin varlna, hem de bilgi
nin dorulanma yollarna hibir gven duymayan bir dnr
ler grubu Aristoteles sonras dnemde ilka felsefe sahnesinde
belirmiler ve Platoncu bilgi anlayna acmasz bir tutum iine
girmilerdir. llkadaki bu dnrler grubuna Kukucular (Sep
tikler) denir. Bylece, zellikle doa alannda mutlak doru bir
bilginin yokluunu savunan kukucular, ilka felsefe srecinin
hatr saylr bir periodunu doldurmular ve bu ekilde ilkan
sonlanna dek gelinmitir.
llka kukucularnn etkisiyle ortaada bilgi-episteme ne
mini kaybetmi ve inan belli bir dnmle dinsel inan olarak
felsefe sahnesini ele geirmi; yenia dnemlerine dek felsefi
dnyann yan sra insan yaamn da belirleyici olmutur. R
nesans dneminde Galileo Galilei eliyle matematik bilginin doa
nesnelerine ve olgulanna uygulanabilirliin gsterilebilmesi sa
lam, gvenilir bilgiye inanc giderek yeniden n plana karm,
doaya, insana ve olgulara bakta, dinsel inancn gerilemesine
ve bilginin yeniden gerek deerini kazanmasna giden yolu a
mtr.
Bylece, yeniaa, Rnesans'ta eitli alanlardaki olumlu d
nm devinimlerinin etkisi altnda geildi. Ve yenia adndan
da anlalabildii gibi, her alanda yenilemelere sahne oldu. Bu
nedenle yeniaa ayn zamanda modem a, bu dnem felsefe-
Giri 1 xiii

sine de modern felsefe ad verilir. Genel anlamda 'modern' terimi


ortaa dnme ve yaama kalplarndan belli bir kopuu ve
yenilemeyi anlatr. Ortaa ile modern felsefe arasndaki en
nemli fark, modern felsefenin zerk bir nitelik kazandnn
kabul edilmesidir. Bunun anlam udur: Ortaa felsefesi Hris
tiyan teolojisinin gdmnde idi ve Hrstiyan felsefesinin dog
malar tarafndan snrlanyordu. Oysa modem felsefe, Hristiyan
dininin gdmnden ve snrlamalarndan bamszlam, din
kurumuyla hibir ilikisi olmayan zgr dnrler tarafndan
kotarlmaya balanmtr. 17. yzylda Bacon, Descartes, Hob
bes, Spinoza, Locke ve Leibniz, 18. yzylda David Hume bu
zerk tutumun en gzel rnekleridir. Aynca, genellikle Latin di
linden uzaklaarak dnrler kendi ana dillerinde dnme ve
felsefe yapma edimine ynelmilerdir. zerk felsefe, dinin inan
kalplarna atfta bulunmadan, doa, insan ve toplum konula
rna ynelmitir. Tm bu konulara bamsz usun yol gsterici
liinde yepyeni almlar getirilmeye allmtr.
Yenia felsefesi Kta Avrupas'nda bilgibilimde ussalclk
(rasyonalizm) izgisini gelitirirken, Ada'da duyularn tankl
na nem veren bir deneyimcilik (empirizm) gelime olana
bulmutur. Kukusuz her iki akmda da usun kulamm demek
olan uslamlama edimi en temelde yer alr. Her iki akmda da do
astn ve gizemlerin tanrsal bildirilii dncesini yadsyan
bir usu bak yer alr. Bu nedenle kta ussalcln zelleyebil
mek iin bu elere ek olarak daha farkl bir ey olmas gerekir;
bu da insan usunun doutan birtakm temel doruluklar ken
disiyle birlikte getirdii ve bunlarn tm insan bilgisinin daya
nak noktalarm oluturduu inancdr. Ksacas, ussalcla gre,
insan usu doutan ya da a priori temel birtakm doruluklar
tar ve bu doruluklardan tmdengelimsel olarak teki daha
tikel yapdaki doruluklar tretilir; bu ekilde tm bir bilgi sis
temi kurulma olana bulur. Bilginin bu temel ilkelerine "do
utan ideler" denilmektedir. Bu anlaytaki bir kta ussalcln
Descartes'den balayarak Leibniz ve rencisi Christian Wolffa
xiv 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
dek uzanan bir izgi boyunca bulabiliriz. ngiliz deneyimciliini
ise az ok Bacon ile balatabilsek bile, genelde Hobbes, Locke
ve David Hume'u da iine alan bir izgi temsil etmektedir. Ama
ngiltere'de deneyimciliin asl kurucusu Locke kabul edilir ve
ayrca temel yapt ile felsefede bir ana dal olarak, resmen bilgi
bilimi balatt ne srlr. Bilgibilim 18. yzylda, bu iki
byk bilgibilimsel akm zgn bir biimde birletirmeyi baa
ran Immanuel Kant ile doruk noktasna ulamtr. Ancak 1 9 .
yzyln idealist filozoflar eliyle etkisini yitirerek metafizie do
laymlanmaya allmtr. Fichte ve Hegel gibi dnrlerin
mutlak doruluun mutlak varla ilikin olduu ve mutlak var
ln kendisi olduu fikrini savunmalar, Hegel kart dnr
ler eliyle bilgiye ve doruluk dncesine inanc iyiden iyiye
sarsmtr. Bu dnrler arasnda Schopenhauer, Nietzsche ve
Kierkegaard'n adlar saylabilir. Bundan byle mutlak ve kesin
bir doruluun olamayaca fikri sklkla dillendirilmeye ba
lanm ve bilginin neredeyse toplumsal ilikileri de iine alan
bir yorum olduu noktasna gelinmitir. Bu srete Marksizmin
de byk pay vardr. 20. yzylda ise postmodernist yaklam
lar nda bilgi ve doruluk kavramlarnn ana nitelikleri, be
lirsizlik ve bulanklk olmutur diyebiliriz. 20. yzyl bilgi
kavram ve bilgi felsefesi bakmndan son derece karmak bir
yap kazanmtr. Bu sre olduka kapsaml yepyeni inceleme
lere ve aratrmalara konu olmak durumundadr.
Bizim buradaki amacmz felsefi evrendeki bilgi felsefesi se
rvenini yeniadan balatarak 20. yzyla dek getirmektir. 20.
yzyl ve gnmz bak alar ayr bir projenin konusu olmay
hak edecek kadar byk bir farkllk ve zenginlie sahiptir. Bu
rada giriimimizi, dnemin ses getiren filozoflarn ncelik son
ralk ya da ardllk dzeni iinde ve yine kendi bireysel seme
hakkmz da kullanarak ele almak suretiyle gerekletirme yolu
tutacaz. Bu arada akmlar filozoflara ilikin olarak devreye gi
recektir; akmlara gre gerekletirilen bir sistematizasyon ta
rihsel ak ve geriye dnler nedeniyle, fikirlerin balantl ak
dzenini glgeleyebilmektedir.
Girii xv

RNESANS RUHU VE YENAGA GR

Ortaan dnyaya, evrene, yzyllarca sren kat ve statik


yapl dinsel bakla ynelmesinin ardndan, Rnesans dneminde
Batl insan dogmatik zincirleri krmaya alarak, kltrn her
alannda inanl ve cokulu bir aray iine girmitir. Bu aray
srecinde insan bireyi artk, otoriteye deil, kendi aklna, zi
hinsel yeti ve yeteneklerine gvenerek eylemde bulunma y
rekliliini kazanmt. Artk kutsal otoriteden alnan emir ve
buyruklar altnda edilgin bir yaam srdrme devrinin kapan
mas gerektiinin ayrtna varmt. Birey olarak insan kendini,
daha yakndan tanma olana bulmutu. Bu bilinlilik ve coku
iinde, insan bireyi sanat, yazn, dil ve kltrn her alannda
heyecan verici gelimeler ve yenilemeler gerekletirdi. Bunun
yan sra bilim alannda da dikkate deer bir gelime olduu
aka grlebiliyordu. Copernicus, Kepler, Galileo gibi bilim
insanlar astronomi alannda baz nemli bulular yapmann
yan sra, kuramsal almalar yaparak zellikle bilimsel yntemi
yetkinletirmeye alyorlard.
Ne var ki Rnesans dneminin her alandaki cokulu yenilik
araylar henz durulmu ve istenen noktaya da gelmi deildi.
zellikle nesnenin iyapsna nfuz etme ile ilikili olan fizik,
kimya, biyoloji gibi doa bilimleri alanlarnda henz belirsiz
likler, bilinemezlikler varln srdryordu; bunun sonucu
olarak birtakm olay ya da olgular doast glerle gizli ya da
gizemli oluumlar biiminde aklanmaya devam ediliyordu. Bu
tr alanlarda henz kesin ve geerli bilgiye ulalamam olmas,
yntemsel akln salanamam olmas ve daha bunlara ben
zer belirsizlikler 1 7 . yzyla gelindiinde etkisini bir tr kuku
culuk olarak gsterdi. Hibir alanda kesinlie ulalamayaca
her yerde ve her frsatta dile getiriliyordu.
Yenia balarnda byle bir entelektel sahnede beliren ve
dikkatleri zerine ekmeyi baaran gen dnr Descartes'n
ortamda bir umutsuzluk havas yaratan byle bir kukuculua
xvi 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

yanda olmak asla iinden gelmemitir. zellikle bilimler ala


nnda kesin bilginin varolabileceine inanszl dile getiren her
tr kukucu yaklama kar karak, eer istenilirse, titiz ve sa
brl aratrmalar yaplmaya devam edilirse, tm bilgi alanlarna
temel oluturabilecek evrensel bir kesinlie ulalabileceini dile
getirmitir.
Descartes'n tm felsefi serveni byle bir arka-plandan ba
lam grnyor. Onu ussalc bir felsefi sistem kurmaya gtren
ana etken, yzyln balarn kaplayan kukuculuu datmak,
akln gc ile tm kukulardan uzak evrensel bir kesin bilgiye
ulamak arzusu olmutur. Oluturduu felsefi sisteminde bu
amacn fazlasyla gerekletirmitir de. Ancak iinde bulunu
lan bu kukucu atmosferden az ok etkilenmemek de olanaksz
gibiydi. Descartes bu kukuculuu imdiye dek grp tand
bilgi alanlarn, kesinlik ile ilikileri bakmndan kyasya bir ele
tiri szgecinden geirerek kulland. Aynca kesin bir dorulua
ulama yolunda uygulad zel kuku yntemi de nldr.
Tm bunlar Descartes felsefesini ele aldmzda ok daha ya
kndan inceleme olana bulacaz.
Bu sylenenlerin nda Descartes, yenia felsefesinin ku
rucusu, bir baka deyile modem felsefenin babas olma onu
runu hak etmi, aynca yzyla tanan Rnesans ruhunun
etkisini de zmsemi birisi olarak, ortaa Hnstiyan felsefesi
nin etkilerinden bamszlam bir tutum iinde, zerk ve zgn
felsefe yapma geleneinin de yolunu am oluyordu. imdi Des
cartes felsefesine daha yakndan bakma zamandr.
1. BLM
DESCARTES VE KITA USSALCILIGI

Hakl olarak "Modem felsefenin babas" ya da "modem bilimin


babas" gibi deyimlerle nitelenen Rene Descartes ( 1 596- 1 650),
Fransa'nn Touraine kentinde dodu. Babas Brittany Parlemen
tosu'nun bir yesi idi. Orta renimini dnemin en iyi okulla
rndan birisi kabul edilen La Fleche Cizvit okulunda tamamlad.
Burada bata matematik, mantk ve felsefe alanlarnda olmak
zere bilginin her alannda ok iyi bir eitim ald aktr. Ken
disi de bilgi kazanmak iin ar istek gsterdiinden sz eder.
Parlak ve yetenekli bir renci olarak bu kolejdeki eitim ve
renimini 1 6 1 2 ylnda sonlandrmtr. Aslnda Descartes burada
grd eitimden yola karak daha sonra geleneksel eitime
olduka sert bir eletiri yneltecektir. nk ona gre reni
mini grd alanlardan, matematik dnda, pek de honut ol
mamtr; nk bu alanlarn salam bir temel zerine kurulu
olmad kansna varmtr. Yksek eitimini hukuk alannda
tamamlam olmakla birlikte bu alanda almam, kendini t
myle felsefeye vermitir.
Descartes, 1 649 ylnda Kralie Christina'nn arsna uya
rak kralieye felsefe dersleri vermek zere sve'e gitti. Ne var ki
bu lkenin sert iklime dayanamayarak ksa sre sonra hasta-
18 J Yeniada Bilgi Felsefesi

land ve 1 650 yl ubat aynda henz elli drt yanda iken ya


amdan ayrld.
Bu ksa yaam tmyle felsefeye adanm bir yaamd. nk
bilginin her alanna temel olacak kesinlii, felsefeden baka bir
ura iinde bulamayacan biliyordu. Kesinlik arayn nce
likle dnya kitabndan bulabilir umuduyla bir sre farkl yollar
tutmu, ncelikle Nassau Prensi Maurice'in, ardndan Bavyera'da
Maximillian'n ordularna katlarak Avrupay dolam, pek ok
insanla temas etmesine karn arad kesinlii bulamamtr.
Ama ordu karagahlarnda bo durmayarak, kendi iinde kesin
lii ak olan matematik alannda yeni bululara gtren al
malar yapmtr. Nihayet 10 Kasm 1 6 1 9'da ard ardna grd
ryada arad kesinlii salt kendi usu araclyla bulabile
ceine ikna olmutur. Bundan sonra Macaristan, Silezya, Kuzey
Almanya, Hollanda, talya gezileri yapm, ardndan Paris'e ge
erek orada birka yl kalm, ancak dikkat dalmas nedeniyle
almalarn yrtemeyeceini anlayarak, 1628 ylnda Hollan
da'ya yerlemi ve 1 649 ylna dek burada kalmtr. Tm felsefi
yaptlarn da bu lkede yazmtr.
lk yazd yapt Usun Ynetimi in Kurallar grnrde 1 628
ylnda yazlm olmasna karn, ancak lmnden sonra ya
ymlanmtr. Traite du monde (Dnya) balkl almasn da
Galileo Galilei'nin bana gelenler nedeniyle yaymlamaktan vaz
gemi ve bu yapt da 1677 ylnda yaymlanabilmitir. lk ya
ymlanan yapt Usu Doru Olarak Ynetmenin ve Bilimlerde
Gereklii Aramann Yntemi zerine Sylev balkl almadr.
Bu yapt 1 637 ylnda gktalar, dioptrik ve geometri zerine
kaleme ald denemeler ile birlikte Franszca yaymlanmtr.
tk Felsefe zerine Meditasyonlar (Trkesi Metafizik Dnce
ler) balkl ses getiren yaptn 1 64 1 ylnda, yapta yaplan alt
kme halindeki kar klar ve bunlara verdii yantlarla bir
likte Latince olarak yaymlamtr. Kar klar arasnda tanr
bilimcilere ek olarak, Hobbes, Arnauld ve Gassendi'nin kar
klar da bulunmaktadr. 1 642'de yaptn ikinci yaym kar.
Descartes ve Kta Ussalclg 1 1 9

1 647'de Franszcaya evrilmi olarak yaymlanr. 1 66 l'de tekrar


yaymlanr. 1 644'de yine Latince olarak Felsefenin lkeleri adl
yapt yaymland. Bu yapt eitim grd Cizvit okulunda
ders kitab olarak okutulmas dncesiyle ve buna uygun bir
yntem anlayyla kaleme almtr. 1 649 ylnda Franszca ya
zlan Ruhun Tutku!an balkl incelemesi lmnden ksa bir
sre nce yaymlanmtr. Ayrca bitmemi bir diyalog olarak,
Doann I Yoluyla Gereklik Aray 1 7 0 1 ylnda yaymlan
mtr. Ayrca, Belli Bir zlenceye Kar Yneltilmi Notlar balkl
Latince kaleme alnm bir almas daha vardr. Ve yine tm
yazmalarn kapsayan bir Mektuplar silsilesinden de sz edile
bilir.
Descartes'n sz edilen bu yaptlar ierisinde epistemolo
jik grleri bakmndan bizi ilgilendirenler adlarndan da
byk lde anlalabilecei gibi Trate du monde hari , sz
edilen ilk drt yaptdr. Metafizik Dnceler felsefesinin genel
yansmas olarak ana eksen durumundadr. Felsefenin lkeleri
gerek bilgibilimsel ve gerekse de metafizik adan temel felsefi
yaklamnn olduka sistematik ve kolay anlalr bir yeniden
dkmn sunar. teki iki yapt da ynteme ilikin grlerini
gzler nne sermektedir. Biz, burada konumuz gerei Descar
tes'in zellikle bilgibilimsel grlerinin bir dkmn yapmaya
alacaz.

Descartes'n Amac ve
Genel Bilgi Alanlanna Kukucu Bak

Giri balamnda yukarda da sz edildii gibi, Descartes,


yaad dnemde karlat ve evrensel bir gereklik ve kesin
doruluk olamayacan savunan kukucu yaklamlara katl
mayarak, bunlar ykmak gibi bir felsefi grev stlenmi gr
nyordu . Bunun iin felsefi bakmdan evrensel bir doruluk
sistemi oluturabilmek gerekiyordu. Buradaki ama birbirinden
yaltlm gerekler okluunu bulmak deildi: Tersine iinde
20 / Yeniagda Bilgi Felsefesi

kendiliinden apak kukudan bak olmayan hibir eyin yer


almayaca bir kesin nermeler sistemi oluturmakt. Bu ekilde
sistemin tm paralar arasnda organik bir ba olacak ve tm
yap salam bir temel zerine dayanacakt. Bylece kukuculu
un ykc ve yok edici etkisi burada ilevsiz olacakt. Bu ba
kmdan temelde yer alan ve tm sistem iin kaldra grevi
grecek olan kesin bir doruluun ncelikle bulunmas gereki
yordu ve Descartes byle bir doruluun aranrsa bulunabilece
ine inanyordu. Daha renciliinde ulam olduu bir kan
olarak bu evrensel ve doal doruluu ya da kesinlii varolan
bilgi alanlar iinde bulamayacan biliyordu nk tant
tm bilgi alanlarn temelleri bakmndan dayanaksz ve zayf
bulmutu. Geriye bir tek yol kalyordu; o da arad evrensel ke
silii kendi usunun gcyle, kendi usunun iinden bulabilecei
idi. Grd ryalar da bu almaa iaret etmemi miydi? Bu
inanla Descartes daima ussal kesinlik ya da kesinliklerin pe
inde olmu ve bu ekilde yenia kta ussalclnn (rasyonaliz
min) temellerini atm ya da kurucusu olmutur. Onu bu yolda
Spinoza ve Leibniz gibi byk dnrler izlemitir.
Dnemindeki kukucu tutumlarn dar anlamda bir etkisi ola
rak, tanklk kurduu bilgi dallarnn kesinlik bakmndan ye
tersiz olduklarn gsterebilmek iin bunlara kar eletirel bir
tutum iine girmi ve bu eletirel irdelemelerini Yntem zerine
Sylev'de serimleme yolu tutmutur. Bu irdeleme, doruluu
bulmann yolu ve kendi usuna geri dnebilmek iin de gerek
liydi. imdi Yntem zerine Sylev deki ele aln srasna gre
'

Descartes'in bu adan ortaya koyduu eletirileri ksaca gr


meye alalm:
Antik Grek yaznnn ok ekici ykler sunduunu, bunlarn
zihni uyardn, buna karn kiiye davranlarnda yol gsteri
cilik yapma iinde yetersiz kaldn belirtir. nk bu ykler
insan gcnn ve kapasitesinin ok stnde ve tesinde kalan
birtakm eylemleri betimlemektedirler. iir, ok vgye layk bir
yazn tr olmakla birlikte, airler bizlere tmyle imgelemle-
Descartes ve Kta Ussalcl l 21
rinden trettikleri fikirler sunmaktadrlar ve bylece felsefeci
lerin yapabildiinden ok daha parlak bir biimde kendi znel
dorularn yaratmaktadrlar. iir, bu ekliyle zihnin dorudan
armaandr, aratrmann bir rn deildir, bu nedenle nesnel
doruluu bilinli ve sistemli bir biimde ortaya koymaya yara
yan herhangi bir yntem sunamaz. Teolojinin ortaya koyduu
sonular ise anlanm (vahyedilmi) doruluklardr. Bunlar bu
ekliyle insan ussallnn ok tesinde yer alrlar. Eer birisi
onlar zerine dnmekte baarl olabilseydi, sradan bir insa
nn yapabileceinden daha tede yer alan ve ok daha ayrca
lkl bir yardm almak zorunda kalacakt. Grnte inanl bir
Katolik olarak, Descartes, bu doruluklar yadsmak istememi
tir; ama teolojide, bu doruluklara sadece insan zihninin gle
riyle ulalmasn salayacak bir yntem bulunmadn
dnmektedir. imdiye dek felsefe alannda rendii tm ko
nularn da tartmal olduunu grmtr. Bu nedenle felsefe
alannda tm insanlarn zerinde uzlaaca evrensel bir doru
luun ya da doruluklarn aratrlmaya devam edilmesinin en
temel grev olduu dncesiyle harekete gemek zorunlulu
unu hisseder. Bu durumda Descartes, bu alanlara ilikin kitap
larn bandan kalkarak, dnyann byk kitabna ynelmeye
karar verir: Bir baka deyile Avrupa'nn eitli yrelerine gezi
lere kar; ok eitli karakterde insanla tanr, ok farkl dene
yimler edinir. Ne var ki filozoflar arasnda olduu gibi, pratik
yaam iinde karlat kiiler arasnda da her konuda ok fazla
fikir aynlklar olduunu grr. Dnya kitabnn bu deneyimini
de yaadktan sonra sonu olarak doruluu yine kendi zihinsel
gleri ile bulmas gerektiine karar verir. st ste grd
ryann sonucu olarak kesin bir biimde ikna olur ki, kesin bil
ginin sistemini insann sadece kendi ussal gleri zerine kur
mas gerekmektedir.
Bylece Descartes, gemite eitli yollarla edindii tm bilgi,
inan ve kanlarn doruluklar ynnden kukulu olabilirler
inancyla bir tarafa brakr ve doruluu bakmndan kukuya
22 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

hibir biimde yer brakmayan, gvenilir bir bilgi sistemi kura


bilmek iin felsefeye yepyeni bir balang noktas aramaya ko
yulur; bir tr kaldra grevi grecek bir Arimed noktas
bulmaya alr. Artk ne Aristoteles'in otoritesi ne de kilisenin
otoritesi dikkate alnacak eylerdir. Bu alanlarn da kukulu ol
duunu zaten ncl olarak kabul etmedi mi? Bu ekilde salt
kendi usunun iinde ussal kesinliin temelini kefedebileceine
inanm birisi olarak, ok youn bir derin dnme (refleksiyon)
srecine girer. Bylesine zorlu bir aray srecinin sonul amac
nn ne olduunu bir kez daha dile getirmek gerekirse, temelde
yer alan ilkeleri ak seik bir biimde doru olan, zihnin bu
doru ilkelerin birinden tekine kolayca geebildii aka g
rlebilen bir dnce sistemi oluturmaktr. Bu tarzda bir sis
tem kurmak hkm sren kuku ortam iinde birincil
gereklilik tamaktadr. Bu nedenle Descartes'n dncesine
gre, byle bir doruluklar dizisine ulaabilmek iin, bu doru
luklarn sadece ussal bir sistemi iinde birbirleriyle uyumlu b
tnlklerini salamak uygun olacaktr. Oluturulan bu ussal
sistem ya da ema ile ona gre, u an el altnda bulunan bilgiler
dzenlenmekle kalmayacak, ayn zamanda zihnin iinde bulu
nan ve henz farknda olmadmz doruluklar da kefedebile
cektir. Bundan dolay onun ilk grevi, byle bir ussal sisteme
gtrecek olan yntemi belirlemek olmutur.

Yntem Anlay:

Descartes kendine zg yntemini olutururken ncelikle


matematik rneinden hareket eder. Henz orta retim aa
masnda iken matematikle ok yakndan ilgilendii ve bu bilim
dalndan byk lde etkilendii iyi bilinen bir gerektir.
nk tm bilgi dallar iinde en gvenilir ve kesinlie en ok
yaklaan bilgi dal olarak matematii grmtr. "Kesinlie en
ok yaklaan" diyoruz; matematikte bile baz kukulu noktalar
yakalachn .itiraf etij",i,_tir Descartes, yine de ak ve seik d-
Descartes ve Kta Ussalcl l 23
nmenin en iyi rnei olarak matematii kabul eder. zellikle
kendisinin oluturduu"Analitik Geometri" bunun en gzel r
neidir. Bu noktada yntemin kendisine gemeden nce, Des
cartes'n kesin bilginin lt olarak grd, ak ve seiklik
(clara et distincta) lt zerinde durmamz uygun olacaktr.

Doruluun lt olarak ak ve seiklik: Descartes doru


luu kesin bilgiden sz ederken byle bir bilginin insan zihni
tarafndan ak ve seik olarak kavranabildiini, doruluu kesin
olmayan bilgilerin ise kendilerini insan zihnine bu ekilde ver
mediini dnmektedir. Ak bir bilgi duyular sz konusu ol
duunda duyularmza dorudan verilen, dnme sz konusu
olduunda ise bilince dorudan verilen bir varln ya da olgu
nun bilgisidir. Ne var ki byle bir bilginin gsterdii nesnenin
gerek yapsn ya da zn bu ekliyle bilemeyiz . Bu nedenle
ak bilgiye ayn zamanda seiklik niteliinin de eklenmi ol
mas gerekir. Seiklik, ak bilginin konusu olan varln tm
kurucu eleri ile tannmasn, bir baka deyile o nesneyi ya da
varl dile getiren kavramn snrnn izilebilmesini ifade eder.
Descartes'n bu lt kendi szleriyle aklay yledir: "Bir
varl gne altnda duyularmla alglamam, bana onun
ak bir kavrayn verir. Bu varl tm ynleriyle uzmanca
renirsem, bu kavray seik bir hale gelir." Bir baka aklamas
da yledir: "Zihnimize dorudan-aracsz olarak verilen eyle
rin bilgisi aktr; ak kavramn zmlenmesi ile elde edilen,
bu ekilde tm kurucu elerinin ak duruma geldii bir kav
ramn bilgisi ise seik olur. "
Bu konuda 20. yzyln pragmatist dnrlerinden Peirce'nin
Descartes'e atfen, aklk seiklik tanm da yledir: "Karla
tmda kendisini tanmakta glk ekmediim bir obje kav
ram aktr, iinde ak olmayan hibir e barndrmayan bir
kavram ise seiktir." Bylece seiklik akl iermi olur. Ama
ak bir kavram henz seiklik noktasna gelmemi olabilir. Bu
nedenle Descartes'e gre doruluun lt olarak aklk tek
24 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

bana yeterli olmamaktadr, mutlaka kavram ya da bilgi asn


dan seikliin salanm olmas gerekmektedir. u halde sonu
olarak seik bir bilgi doruluu konusunda hi kukuya dl
meyen, bir baka deyile doruluu kesin olan bilgidir.
Descartes'a gre bu ak ve seiklik ltn tmyle kar
layan yarglar ya da bilgiler matematik alannda bulunmaktadr.
Matematik yarglarn doruluu zihnimiz iin ak ve seiktir;
bu yarglarn kesin doruluunu hibir kuku esi glgeleye
mez. Bu nedenle Descartes, felsefe alannda evrensel doruluk
larn bir sistemini oluturmak isteiyle harekete getii zaman
matematik alanndaki ak ve seiklikten etkilenerek, izlemesi
gereken yntemin aynen matematik alannda uygulanan yn
tem ya da yntemler olmas gerektiinin altn izmitir. Bu a
dan unu ne srer. "Benim yntemim matematik kurallara
kesinliini veren her eyi ierir. " Peki, nedir bu matematik kural
lara kesinliini veren? Bu belli trden bir dnme ya da ara
trma biimi olsa gerektir. Descartes, gerekten de matematik
kesinliin zel bir dnme biiminin sonucu olduu kansn
dadr. Eer bu yolu kefedebilirse, zihinsel kapasitesinin alan
iinde yer alan evrensel doruluu ya da doruluklar kefet
mesini salayacak yntemi de ele geirmi olacaktr. Bir kez daha
vurgulamakta yarar var ki, matematiin kendisi bir yntem de
ildir, ama Descartes'in uygulamak istedii yntemsel btnl
iermektedir. Bu yntemsel btnlk bilgide doruluk lt
olarak ak-seiklii getiren belirli bir dnme ve usa vurma
yolu ya da yntemidir. Bu ereve iinde Descartes, matematikte
birbirini tamamlayan iki usavurma biiminden sz eder. Bunlar
birbirini tamamlamakta ve matematie tm kesinliini salayan
bir yntemsel btnlk karmzda durmaktadr.
Descartes matematik zerinde alrken, insan zihninin i
leyii bakmndan ok temel bir noktay kefettiini belirtir. Bu
keif insan zihninin belirli temel doruluklan dorudan ve aka
kavrayabilme yeteneine ilikindir. Deneyimden gelen fikirleri
mizin-idelerimizin oluum mekanizmasn aklamakla ok fazla
Descartes ve Kta Ussalcl l 25
ilgilenmemesine karn, zihinlerimizin baz fikirleri mutlak bir
aklk ve seiklikle bilebileceine vurgu yapyordu. Ayrca ma
tematik dnme ona gsterdi ki bildiimiz eyden yola kp
dzenli biimde ilerlemekle, bilmediimiz eyi de kefedebili
riz. rnein bir gendeki teki alarn derecelerinin ve izgi
lerin uzunluunun bilgisinden hareketle belirli bir terimin (bir
ann) matematiksel deerini bilebiliyorsak, neden bu ayn d
nme yntemini teki alanlarda da kullanmayalm? te bu kul
lanlabilecek dnme yntemi sezgi (intuition) ve tmdengelim
(deduction)i ieren bir yap gstermektedir.
Descartes tm bilgi sistemini sezgi ve tmdengelimli d
nme yollarndan geerek kurdu. nk ona gre bilgiye g
tren en gvenilir yolu bu iki yntem oluturmaktadr.

Sezgi (ntuisyon): Descartes'e gre, sezgi zihinde hibir ku


kuya yer brakmayan bir ak seikliin ussal etkinliini ya da
grsn ifade etmektedir; sezgi bize bu ekliyle tmyle ku
kudan arnm ak ve seik kavramlar verir. Oysa duyularn
salad kavramlar ve imgelemin yetkin olmayan yaratlan
daima bulank ve belirsizdir. Sezgi, kukudan uzak, bir baka
deyile apak (ak ve seik) kavramlar-ideler salamakla kal
maz, ayrca gerekliin baz doruluklarn da verir; bunlar
temel, basit ve indirgenemez doruluklardr. Szgelimi "Ben d
nyorum," "ben varm," "bir alan sadece bir yzeye sahiptir,"
gibi. Ayrca sezgi araclyla, bir doruluk ve tekisi arasndaki
ilikiyi de yakalarz. "rnein bir eye eit olan iki ey de birbi
rine eittir. " Yani A=B ve A=C o halde B=C; bu sonu bize sezgi
araclyla ak ve net olarak verilir.

Tmdengelim (Dedksiyon): Descartes'n tmdengelim an


lay da az ok sezgiye benzemektedir. nk her ikisi de do
ruluu iermektedir. Ayrca, Descartes'e gre, olgulardan yaplan
zorunlu karm kesinlikle bilinir. Sezgi yoluyla biz, yaln bir
doruluu btnyle ve ani olarak yakalarz, oysaki tmdenge
limde, bir dorulua zihnin devaml ve kesintiye uramam bir
26 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

eylemle yani bir srele ular. Descartes tmdengelimi sezgiye


ok byk lde yaklatrnca, yeni bir tmdengelim anlay
na ulat. Buna gre klasik tmdengelim anlay olan tasm
(kyas) kuramndan uzaklam oldu. Tasmda kavramlarn bir
birleriyle ilikileri dile getirilir. Oysa Descartes tmdengelimde
doruluklarn birbirleriyle ilikilendirilmesi sz konusudur. Ke
sinlikle bilinen bir olgudan hareket ederek o olgunun ierdii
baka bir sonuca doru gidildiinde Descartes'a gre tmden
gelim yaplm olmaktadr. Oysa bir nclden bir sonuca gidil
diinde bu kyas yapmak olur ki bu ikisi birbirinden farkl
eylerdir. nk Descartes tasm konusunda u noktadan emin
grnyordu; birisi bir nclden hareketle tutarl olan bir so
nuca ulaabilir; ama sonucun deerini ncllerin doru olmas
ya da olmamas belirler. Oysa Descartes'in dnd tmden
gelimde ilke dzeyindeki bir doruluktan baka bir dorulua
geilmekte, ya da bir olgudan onun ierdii sonusal bir olguya
geilmektedir. Sonu olarak bu iki dnme yolu tm doru
luklar ieren tutarl bir bilgi sistemi oluturabilmek iin yeterli
olan ve birbirini tamamlayan yntemlerdir: ilk ilkeler zihnimize
sezgi yoluyla (intuitif olarak) verilmektedir. Bunlardan kar
lan doru sonular ise tmdengelimsel olarak elde edilmekte
dir. Bu iki dnme biimini belirli bir yntemin paralar
olarak dnrsek, bu yntemin genel kurallar nelerdir? Biraz
da buna bakalm nk Descartes bunlar da belirlemi durum
dadr.

Yntemin Kurallar: Descartes'in bu kurallar oluturmak


taki amac zihinsel ilem iin ak ve dzenli bir yntemsel ak
sreci salamaktr. Bunun iin zihin ncelikle basit ve mutlak
anlamda ak-seik olan dorulukla ie balamal ve adm adm
bu aklk ve seiklii hibir biimde kaybetmeksizin yoluna
devam etmelidir. Descartes Zihnin Ynetimi in Kurallar adl ya
ptnda yirmi bir kural belirlemitir. Bunlarn tmn burada
vermek pek pratik grnmemektedir. Bunlardan nemli birka
Descartes ve Kta Ussalcl j 27

tanesini belirtebiliriz. Kural III: "Bir konuyu aratrmay ng


rrken, bizim aratrmamz, bakalarnn ne dndklerine ve
hatta bizim ne dndmze deil, aka ve kukuya yer b
rakmakszn kesinlikle tmdengelimsel olarak karmlanabile
cek olan eye ynelik olmaldr. " Kural iV: "Eer bir insan
bunlar ak ve seik olarak gzlemleyebilirse, yanl olan bir
eyi asla doru imi gibi ne srmeyecektir ve zihnini asla ge
reksiz eylere yneltmeyecektir. " Kural V: "Karanlk nermeleri
adm adm daha basit olanlara indirgemek gerekir ve bylece,
mutlak anlamda daha basit olanlarn intuitif kavran ile ie ba
layarak, kesinlikle benzer admlarla tm tekilerin bilgisine
gtren yol alm olacaktr. " Kural VIII : "Eer incelediimiz
konuda anlay yetimiz yeteri kadar intuitif bir kavray sala
yamad bir noktaya gelirse, o zaman orada derhal durmamz
gerekir."
Descartes, bu yntemsel kural anlayn Yntem zerine Sy
lev adl yaptnda drt kural olarak belirleme yoluna gitti. 1.
"ncelikle doruluunu gerekten ak-seik olarak bilmediin
hibir eyi asla doru olarak kabul etme." 2. "Aratrdn so
runlarn her birini mmkn olduunca kk paralara bl,
nk bu onlarn uygun zm iin zorunludur. " 3. "Kolayca
basit tarafndan bilinebilen eylerle ie bala ki, az az ve adm
adm, daha karmak olann bilgisine ulaabilesin." 4. "Her du
rumda hibir eyin dta braklmadndan emin olmak iin, ge
riye dnerek eyleri gzden geir ve saymlar yap. "

Kuku Yntemi: Descartes, bu kurallarn nda ussal do


ruluklar sistemini kurabilmek bakmndan zihninde u an iin
hazr bulunan tm bilgi kategorilerini gzden geirmek ister ve
bir bakma tm sahip olduu bilgilere doruluklar bakmndan
kuku ile ynelir. nk ocukluundan bu yana pek ok yan
l kanaati doru diye kabul ettiini, hi de salam olmayan il
keler zerine kurduu eylerin ok kukulu ve kesin olmaktan
uzak olduunun farkna vardn, Meditasyonlar'n ilk tmcesi
28 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

olarak dile getirir. Bu nedenle kukuyu yntem anlaynn bir


paras olarak devreye sokar. Aslnda bu onun yntem anlay
gerei de byle olmak durumundadr; nk yntemin temel
kural olarak doruluk bakmndan zihnine ak ve seik olarak
verilmeyen hibir eyi doru kabul etmemesi gerekmektedir.
Bylece Descartes yntemsel bir kuku srecini tm bilgi katego
rilerine uygulama yolu tutar.
ncelikle duyulan araclyla salad bilgilere ynelir. Bun
larn doruluu gerekten kukuludur. nk duyularnn baz
durumlarda ve baz konularda kendisini sk sk yanlttna tank
olmutur. O zaman neden tm duyu bilgileri konusunda da du
yular araclyla yanltlm olmasn? Bu olanakldr. u halde,
bu alana ilikin tad bilgilerin hibiri doruluklar bakmn
dan, hibir biimde gvenilir deildir; bu bilgiler ak olsalar
bile seik olmaktan hayli uzaktrlar.
Karsnda grd insanlan da yine duyularyla alglamak
tadr. Geri onlar dnceleri ve duygular olan tpk kendisi
gibi kiiler olarak alglamaktadr. Ama bu alanda da alglar ken
disini yanltabilir. Bu insanlar grd gibi varlklar olmak ye
rine olduundan ok farkl varlklar olabilirler; belki bunlar bir
tr otomat gibi davranan varlklar, ksacas otomat olabilirler.
Kendi yaamnn da bir tr rya olabilecei olasln ne
srer. nk ou zaman ryasnda da kendisini tpk u anda
olduu gibi grmektedir. Her zaman yapt gibi minesinin
banda oturmu alrken grmektedir; ama bir sre sonra
uyanmakta ve kendini yatanda yatarken bulmaktadr. Belki de
yaad u yaam tmyle grmekte olduu bir ryadan baka
bir ey olmayabilir. Ayrca gereklik ile rya arasndaki snr ne
rede? Uyankken ou zaman rya grdmz, yani hayallere,
hlyalara daldmz da sylenebilir.
En yce, en gvenilir varlk olarak Tanr'y kabul ederiz. Ya
O da bizi bile bile aldatmaktan zevk alan bir varlk ise; bir tr
kt ruhlu bir cin ise, o zaman ne olacak? Grdmz, bildi-
Descartes ve Kta Ussalcl l 29
imiz her eyi bize ters gsteriyorsa, bu adan grdmzn,
bildiimizin tam tersi geerli ise. Bu durum da olaslk d bir
ey gibi grnmyor.
Tann'y kt ruhlu bir cin olarak kabul edince, en kesin ve
deimez olarak grnen matematik bilgilerimiz de tehlike iine
girmektedir: nk Tanr bizim belleimizi bile bile yanltarak
bu bilgileri olduundan farkl bir biimde kavramamza yol a
makta olabilir. Aslnda belki de iki kez iki drt etmiyordur ama
bize yle geliyordur. Bu da Tanr'nn belleimize ya da aklmza
uygulad kt bir oyununun sonucu olarak byle olabilir.
Grld gibi tm bilgi trleri bu tr youn bir kuku al
tnda kalnca, Descartes bu noktada bir gerein ak-seik far
kna varr. O da youn bir biimde her eyden kukulanmakta
olduudur. Peki, bu durumda kukulanmakta olduundan da
kukulanabilir mi? Bu soruya evet diye yant vermek olanaksz
gibi grnmektedir. u halde kukulanmakta olduundan ku
kulanamaz; demek ki kukulanmakta olduu kuku ddr ve
kesin bir gerektir. Bu durumda kesin gerek budur. Peki, ama
kukulanmak iin ncelikle var olmak gerekmez mi? Var olma
yan bir varlk nasl kukulanabilir ki? Kukulanabilmek iin
nce var olmak gerekiyor. Bu noktada Descartes kukulanma
nn, dnmenin bir tr olduunu ne srer ve genel bir terim
olarak dnmeyi tercih ederek u nl nermesini ne srer:
"Dnyorum, o halde vanm / Cogito, ergo sum."
Bu ekilde Descartes, belirli bir kuku srecinden geerek
kendi varln kantlam olur: Bylece de kendi beninin varl
nn bilgisini hi kukuya yer brakmayacak bir biimde elde
etmi olur. Bu bilgi onun oluturmak istedii doruluklar siste
minin Arimet noktas olacaktr. Tm teki doruluklar artk
buradan hareketle oluturulmak zorundadr. Bu cogito (dn
yorum) bilgisi ak-seik bir bilgidir. nk hem zihne dorudan
doruya verilmektedir, hem de snn belirgin bir bilgidir: Des
cartes bu bilginin insann bedenine ilikin olmadn ne srer.
30 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Bu bilgi insann dnen bir ben'i olduunun bilgisidir. Yani


zihin, ruh dediimiz varlnn bilgisidir. Bu varlk srekli olarak
dnen ya da bilinli olan bir varlktr. Bir baka deyile, bu
varlk dnen tzdr (res cogitans). Dnen tz kukulanan,
anlayan, anmsayan, imgeleyen, onaylayan, isteyen, yadsyan ve
bu gibi edimleri gerekletiren bir tzdr. Bu edimler ise mad
desellikle hibir ilikisi olmayan bir baka deyile tinsel olan
edimlerdir. Bu tinsellik bu varln bedenle olan snrn iz
mektedir. Bu nedenle ak-seik bilgi olmaktadr ve ayn za
manda intuitif bir bilgidir; yani hi aracsz olarak, zihnin
dorudan doruya kavrad, farkna vard bir bilgidir; stelik
kendi dnen beninde bulduu, zihninin iinden ekip kar
d bir bilgidir. Artk bu intuitif doruluktan, eer varsa tm
teki doruluklar dedktif olarak tretilebilecektir; nk yu
karda da akland zere Descartes'in yntem anlay bunu
gerektirmektedir.
Descartes'in bu uslamlamasna dnemin nl materyalist fi
lozofu Gassendi kar karak, "gezmeye gidiyorum o halde
varm," da denebilirdi diyerek itiraz eder. Descartes bu kar
ka u ekilde yant verir. Bu yarg bir baka hakl, bir baka
haksz olur: yle ki; eer gezmeye gidiyorum derken bedeni
mizin mekanik bir devinimi kastediliyorsa, bu mekanik devi
nimden benimizin ya da ruhumuzun-zihnimizin var olduunu
karamayz. Ama eer "gezmeye gidiyorum" derken bir d
nme edimini kastediyorsak, o zaman bu yarg hi kukusuz
zihinsel bir edim, bir baka deyile, tinsel bir varln tinsel bir
edimi olacaktr.

Tann'nn Varlnn Bilgisi

Descartes, dnen benin (cogito)nun bilgisini hi kukuya


yer brakmayacak ekilde kantladktan sonra, kuku srecinde
aldatc bir daimon (cin) olabileceini dnd Tanr kavra
mna ynelir. Cogito'dan hareketle ncelikle Tanr kavramnn
Descartes ve Kta Ussalcl l 31

yerli yerine oturtulmas gerekmektedir. D dnyadan hareketle


gerekletirilen uslamlamalar, d dnya kaynakl tm teki bil
giler gibi halen kukuya aktr. Bu nedenle, felsefe tarihinde
nemli bir yer tutan Aziz Thomas Aquinas'n Tanr kantlama
larna bu balamda yer vermek istememitir. Ayrca III. Medi
tasyonlarn banda , tad idelerin hangi kaynaklardan
geldiini sorgularken, sahip olduum idelerin bazlar benimle
domu grnyor, bazlar benim tarafmdan icat edilmi, baz
lar da dardan gelmi grnyor, biiminde bir belirlemede
bulunur. Bunun sonucu olarak kendisiyle birlikte getirdii ide
lerin en banda Tanr idesinin bulunduunu kefedecektir:
Bunun iin dnen beninde yani ruhunda bir yetkinlik (m
kemmellik) fikri bulunduunu iddia eder. Bu fikir bana dardan
gelmi olamaz, nk darda bulunan hibir ey, daha dorusu
d dnyann kendisi, yetkin bir varlk deildir. Yetkin olmayan
bir ortamdan yetkinlik fikri gelemez diye dnr. Bu fikrin
kendi icat ettii fikirlerden de olamayacan dnr. nk
kendisi de yetkin deildir; eksik ve kusurlu bir varlktr. u halde
bu fikri ruhuna kendisi yetkin olan bir varlk yerletirmi olma
ldr. Tanr zaten genelde yetkin varlk olarak bilinir. u halde
Tanr kendi fikrini biz insanlarn zihnine yerletirmi grnyor.
Demek ki Tanr aldatc bir ruh deildir. Bilinen kavramyla en
yce, en iyi, en bilgili gibi zellikleriyle vardr. Bu tanr kavram
bizim zihnimizde doutan bulunmaktadr, biz zihnimizin iinde
onun varln ve bilgisini intuitif olarak biliyoruz.
Descartes bu balamda, St. Anselmus'un 'ontolojik kant' ad
verilen Tanr kantlamasna da yer verir: Buna gre Tanr, tanm
(kavram) gerei "en yetkin varlk (ens perfectissimum) ve en
gerek varlk (ens realissimum)" olarak bilinir. Eer Tanr'nn
var olmadn dnrsek, yetkinliinden, en gerek varlk olu
undan bir eyler eksilecektir; nk var olmak, var olmamaya
gre olumlu bir niteliktir; bir baka deyile Tanr'nn sfatlarn
dan birisidir ve o sfatn onda srekli olarak bulunmas doal
olur. Tanr'nm varolduunu dndmzde zaten en yetkin
32 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ve en gerek oluundan hibir ey eksilmemi olmaktadr. u


halde Tanr vardr. Bylece Descartes, Tanr'nn varlnn bilgi
sini zihninin iinden hareketle kantlam olur ve bu bilgiyi co
gito bilgisinden sonra ikinci sraya yerletirir. Bu bilgi de intuitif
doruluklardan birisi olarak sistemde yerini alm olur. Ve tm
dengelimsel olarak birinci doruluktan karmlanm olur.
Descartes bundan sonra Tanr'nn, aldatc bir varlk olma
d ve tersine ok yetkin bir varlk olduu noktasndan hare
ketle, belleimizi asla yanltmayaca ve bylece matematik
bilgilerimizin de bilinen ekliyle doru ve kesin bilgiler olduk
lar sonucuna varr. Ayrca bu bilgilerin varln zihnimizde
dorudan doruya, intuitif olarak grebilmekteyiz. Bu nedenle
bu bilgiler de doutan bizimle birlikte getirilen bilgiler kategori
sinde yer almaktadrlar. Bu bilgiler bizim iin yapca tmyle
ak ve seiktir ve doruluklar kesindir.

D Dnyann Varlnn Bilgisi

Descartes bundan sonra genelde duyularmzla yneldiimiz


ve duyularn da yanltc olduunu syledii, bu yzden bilgile
rinin gvenilmez olduu d dnya gereine ynelir. Daha do
rusu kendi bedeninin varl ve d dnya nesnelerinin varl
nasl kantlanacaktr? Descartes, iinde bulunduumuz duru
mun srekli deimesinin ve ayrca hareket ettiimizin taraf
mzdan deneyimlenmesinin ak ve seik olduunu ne srer.
Bu etkinlikler bir bedenimiz olduuna iaret etmektedir. Yani
onun deyiiyle 'uzaml bir tz'n olduuna iaret etmektedir. Ve
yine biz k, ses, koku ve scaklk gibi duyu izlenimleri almak
tayz ve bu izlenimler ou kez bize kendi istencimizin dnda
ve dndan gelmektedir. Bu durum bizi, bunlarn kendi varl
mzdan deil de dmzdaki varlklardan geldiine inandrmak
tadr. Ve yine bu izlenimlerin, uzaml varlklardan geldiine de
inanmamz iin ok gl bir ynelim gstermekteyiz. u halde
uzaml cisimsel varlklarn varolduuna da onay vermemiz ge-
Descartes ve Kta Ussalcl l 33
rekir. Bir baka deyile Descartes, dnen tzden hareketle
uzaml tzn varln da kantlam oluyordu . Bylece Descar
tes asndan evrende iki tz bulunmaktadr. Dnen tz-zihin
ruh (res cogitans) ve uzaml tz-madde (res extensa) . Dnen
tz uzaml deildir, uzaml tz de dnmez. Descartes'in bu
koyumuna gre evrendeki bu iki tz birbirleriyle uzlamaz du
rumdadr. Bylece insandaki zihin ve bedenin birbirleriyle ili
kilerini nasl kurduklar konusu Descartes'in ban artacaktr.
Sonu olarak, uzaml tzn varl bakmndan, Tanr aldatc
bir varlk olmadna gre, Tanr d dnyay bize deneyimledi
imiz biimiyle gstermektedir diye bir kann yapabiliriz. Bu
durumda Descartes, ben bilgisinden tmdengelimsel yolla Tanr
bilgisine, Tanr bilgisinden matematik bilgilerin kesinliine ve
yine Tanr bilgisinden d dnya varlklarnn bilgisine gemi
tir. Bu aamada Descartes'a gre bir insann sahip olduu bilgi
beklerini yeniden gzden geirebiliriz.

Bilgi T rleri

Doutan deler (Ideae Innatae): Douumuzla birlikte zih


nimizde bulunan idelerdir; daha dorusu genetik bir yatknlk
olarak getirdiimiz ve belirli bir olgunluk dzeyine gelir gelmez
zihnimizdeki varlklarn fark edebileceimiz trden idelerdir.
Ayrca kendilerini bize, zihnimizde bulunduklar biimiyle ak
seik olarak verirler; bu ekilde mutlak ya da kesin doru ol
duklar da belgelenmi olur. nk bildiimiz zere, Descar
tes'a gre bilgide doruluun lt ak seikliktir. Tm
doutan ideler amaz bir biimde ak ve seik olan fikirlerdir.
Bunlar bu ekliyle zihnimize yerletiren Tann'dr; daha dorusu
Tann'nn biz insanlar yaratt ekliyle bunlara sahip olmu olu
yoruz. Doutan ideler arasnda neler vardr? En bata cogito
(ben) bilgisi olmak zere, Tanr bilgisi, temel mantk ilkeleri,
Matematik bilgiler ve temel metafizik ilkeler bu alann belirgin
rneklerini oluturmaktadr. Matematik bilgiler derken aritme-
34 [ Yeniada Bilgi Felsefesi

tik ve geometri alanlarnn tm doruluklar anlatlmak isten


mektedir. Temel metafizik ilkelere rnek olarak; her eyin bir
nedeni vardr; hilikten hilik doar, olaylarn ak geriye ev
rilemez, gibi ilkeler rnek olarak gsterilebilir.

Duyularmzla Dardan Salanan Bilgiler: Duyularmz yo


luyla d dnyada bulunan varlklarn rengini, sesini, scakln,
soukluunu, tadn ve kokusunu ve daha bunlara benzer pek
ok niteliklerini fark edebilmekteyiz. Ama fark edilen bu nite
likler kiiler arasnda zde olarak alglanmazlar; bunlarn alg
lanlar hem duyusal hem de dsal koullara bal olarak
kiiden kiiye fark eder. Descartes bu trden zelliklere ikincil
nitelikler adn vermektedir. kincil nitelikleri ifade eden duyu
sal bilgiler alannda tam bir znellik ve grelilik hkm srer.
Bu nedenle bu alandaki bilgiler Descartes'e gre ak-seiklik
ltne tam olarak uymazlar. Daha dorusu bunlar ak olabi
lirler ama seik olmazlar. Ksacas Descartes'in doruluk lt
nesnelerin ikincil nitelikler alannda tam olarak gereklemez.
Ancak Descartes'e gre nesnelerin bir de birincil nitelikleri
vardr; bunlar, nesnelerin boyutlar, arlk, hacim, younluk,
devinim, hz gibi lmlemeye uygun olan zellikleridir. l
mlenebildikleri iin nermede kesin sonu ortaya koyabilir
ler. Bir baka deyile bu alanda doutan idelerin matematik
doruluklar uygulanabilir. Bu nedenle de nesnelerin birincil ni
telikleri sz konusu olduunda bilgide ak-seiklik lt ger
eklemi olur. u halde duyusal bilgi alannda ikili bir sonu
sz konusudur. Nesnelerin birincil nitelikleri sz konusu oldu
unda ak seik bilgilerine ulalabilir, ikincil nitelikleri sz ko
nusu olduunda ise bilgiler ak olmakla birlikte seiklikleri
genelde salanamaz. nk bu alanda matematiksel lmleme
yaplamamaktadr. Bizler genelde nesnelere yzeysel yneldii
miz iin, duyusal bilgi alannda nesneleri aklk dzeyinde kav
radmz ama seiklik dzeyine ykselemediimiz sylendiinde,
bu yarg pek de yanl olmayacaktr.
Descartes ve Kta Ussalcl ) 35

imgesel Bilgi: Descartes'in syleyii ile "benim kendimin zih


nimde oluturduum ideler, " tmyle znel yapda olan ve olu
malarnda imgelem yetisinin ok byk lde rol oynad
idelerdir. Bu nedenle ak seik olmalar bir tarafa, genelde ak
l bile tam olarak saladklar sylenemez. Bu kategoride yer
alan idelerin bulank ya da karanlk ideler olduunu sylemek
yerinde olabilir. Bu alanda tmyle imgesel olan varlklarn,
roman ve masal kahramanlarnn betimlenmeleri tarznda olan
bilgiler akla gelmektedir.

Sonusal kanmlar
Descartes, doutan ideleri ne srmesi bakmndan ussalc
(rasyonalist) bir dnr olarak karmza kmaktadr. nk
zihnimizde baz temel doruluklarn yaradlmz gerei bu
lunduunu ne srmektedir. Bu durum ayn zamanda a prio
rizm olarak adlandrlr. Henz hibir yaam deneyiminde
bulunmadan, bir baka deyile deney ncesi olarak baz temel
doruluklara insan zihninin doutan sahip olmas a priorizm
(deney-ncesilik) terimi ile dile getirilen bir durumdur. u halde
tm doutan ideler a priori bilgi rnei olmaktadr; doutan
ideler ak seik ideler olarak Descartes tarafndan tescillendik
lerine gre, ak seik bilginin nitelii gerei a priori bilgiler
doruluklar kesin bilgilerdir; doru olup olmadklar gibi bir
kukuya yer vermeyen salam bilgiler sz konusudur.
'A priori' teriminin bir dier anlam olarak doutan idelerin
mutlak doruluklar olmalar nedeniyle bunlarn dorulanma
lar amacyla hibir biimde deneyime gitmeye, deneye bavur
maya gerek yoktur. rnein matematik nermelerin dorulanmas
iin deneyime gitmek hi kimsenin aklna gelmez. Burada akln
kullanm bir baka deyile, olguya zihinsel olarak dikkatli bir
bak yneltmek ya da irdeleme yapmak yeterli olacaktr. Bu ne
denle a priori idelerin doruluklar zorunludur; olasl ya da
olumsal deildir.
36 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Zihnin doutan zenginlikleri olarak niteleyebileceimiz do


utan idelerin a priori gereklikler olmas, zorunlu doruluk
lar olmas ussalclk (aklclk) olarak adlandrabileceimiz
bilgibilimsel yaklamn tipik zellikleridir. Descartes bu ekilde,
yeniada rasyonalizmi (ussalcl) yeniden balatm isim ola
rak karmza km oluyordu. Descartes'n bu ussalc giriimini
onun arkasndan gelen Spinoza ve Leibniz kendilerine gre daha
da gelitirerek srdrmlerdir. Doutan ideler ya da fikirler
Descartes tarafndan aslnda, tm bilimlerin ilk ilkeleri olarak
grev grmek zere dnlmtr. Spinoza ve Leibniz, salam
bilgi sistemleri oluturabilmek iin balang ilkelerinin ok
nemli olduklarnn hi kukusuz farknda idiler. Bu nedenle
ussalc tutumlarn ilk ilkelerin belirlenmesi ve teki bilgileri
belirleyicilikleri noktas zerinde toplamlardr. Onlara gre
doru bilgiye ulamann en salam yolu a priori balang ilke
lerinden tmdengelim yoluyla sonu karmaktr. Bu nedenle
ussalcl kanlmaz olarak benimsemilerdir: Bu byk ussal
clarn grlerini sras geldike ele alma olana bulacaz.
Ayrca, Descartes'in evrende ruh ve madde tzlerinin bulun
duunu ve bunlarn birbirleriyle uzlamaz yapda olduklarn
ne srmesi insan varoluu bakmndan ok ciddi bir sorunu
beraberinde getirmitir. Bu da ruhu temsil eden zihnin ve mad
deyi temsil eden bedenin birbirleriyle ilikiyi nasl kurduklar
sorusuna doyurucu bir yantn verilip verilemeyecei konusu
dur. Descartes bu soruyu belli bir biimde (karlkl-etkileim
cilik) yantlamtr. Ne var ki ne srd yant hi de doyurucu
bulunmamtr. Ve buradan bir zihin-beden sorunsal domu,
bundan sonraki pek ok filozofu bu sorunsaln zm ura
trmtr. Bugn de insan varlndaki zihin-beden ilikisine ger
ek anlamda doyurucu bir yant verilebilmi deildir. Bu sorun
insan varlna ilikin en derin metafizik sorunlardan birisidir;
bu sorunun zlmesi, insana ilikin teki alanlardaki bilgi so
runlar da dahil baka pek ok sorunun da zlmesini hi ku
kusuz beraberinde getirecektir.
Descartes ve Kta Ussalcl j 37
Descartes'in kendilerine Kartezyenler denen ardllar, onun
zihin-beden dalizmini kabul etmiler ve bu balamda zihin
beden ilikisini daha uygun bir biimde aklayabilmek iin aba
gstermilerdir. Burada en fazla ses getirenler, okkaziyonalistler
(vesileciler, ara-nedenciler) olmutur. Bunlarn arasnda en bili
nenleri Geulincx ve Malebranche'dr. Kukusuz sorun metafizik
bir sorun olduu iin bu dnrlerin daha ok metafizik alanda
ele alnmalar uygun olabilir. Ne var ki, kendilerine bilgibilim
sel adan da bir bak atlabilir. Biz burada bir rnekleme adna
Malebranche'n bilgibilimsel olarak nitelenebilecek grlerini
amlamaya alacaz.

NICHOLAS MALEBRANCHE

Descartes'in ardndan Descartes felsefeyi temel grleri


bakmndan benimseyen ve bu nedenle kendilerine Descartes
(Kartezyen) nitelemesi yaplan belli bir dnr grubu ortaya
kt; bunlarn en nls ve en ok etkilisi diyebileceimiz Ni
colas Malabranche' ( 1638- 1 7 1 5 ) , burada bu kategoriyi de atla
mam olma adna ksaca ele almamz uygun olacaktr.
Malebranche, Paris'te domu, La Marche kolejinde felsefe,
Sorbonda teoloji okumutur. 1660'da Oratory ofjesus tarikatna
katlm ve ardndan 1 664'de rahip olarak atanmtr. Orator
yenler, Augustinusuluu benimsemi olan bir topluluktur. Ma
lebranche da bu retiden etkilenerek, kartezyen felsefesini
Augustinusu mistik etkilerle boyamtr. Balca yaptlar Doa
ve lnayet zerine Inceleme (1 660), Dorunun Aranmas (1 675),
Hristiyanca Dnceler (1 683) ve Metafizik ve Din zerine G
ntler (1 688)dir.
Felsefesi genelde dinsel bir renk tayan bir metefizik reti
olarak grlse de, metafizik grlerinin yan sra zihnin edim
leri ve ileyii, evrensel doruluklar nasl bilebileceimiz gibi
hilgi felsefesi sorunlar ile de az ok ilgilenmi olduu dikkati
ekmektedir. Kartezyen olarak anlmasnn sebebi, Descartes'n
38 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

tz anlayn harfi harfine benimseyerek, bu felsefenin geride


brakt zihin-beden sorunsalna bir baka nl kartezyen ola
rak bilinen ve kendisinden yaa daha byk olan Geulincx'in
nerdii zm yolunu gstermesidir. Bu zm yolunun ad
ara-nedencilik ya da vesilecilik (occasionalism)dir:

Ara-nedencilik (Vesilecilik)
Descartes'n tz anlayn olduu gibi kabul eden ve yine bu
retinin geride brakt zihin-beden sorunsaln manta
uygun olarak zmeyi kendilerine balca grev edinen kartez
yenlerden biri olarak Malebranche'n benimsedii ara-nedenci
lii ncelikle ksaca tantmak uygun olacaktr. Buna gre, yapca
birbirlerinden farkl ve birbirleriyle uzlamaz durumdaki madde
ve ruh tzlerine karlk gelmek zere beden ve zihin arasnda
hibir gerek etkileim olmadn, Descartes'a uygun olarak,
Malebranche onaylama yoluna gider ve yine Descartes'n da
kabul ettii gibi empirik adan bunlar arasnda bir iliki olduu
da pek yadsnabilir bir ey deildir. u halde bu durum nasl
aklanabilir? Malebranche'a gre bir tek olanak kalmaktadr;
bu da zihin ve beden arasndaki bu ilikinin dardan bir giri
im ile gereklemesidir. Bu giriimi gerekletirecek zne insan
deilse ne olabilir? Bu sorunun yant yine Descartes'n yakla
mnda sakldr; Descartes'a gre tm evrenin yaratcs sonsuz
tz durumundaki Tanr'dan bakas deildir. Geri Descartes
zihin beden arasndaki ilikiyi Tanr'ya dayandrmamtr ama
Malebranche'a gre neden olmasn? Her eyin nedeni olduuna
gre, yapca uzlamaz iki tz anlatan zihin ve beden arasndaki
ilikiyi de ancak Tanr gerekletirebilir. Bu giriimin genel z
nn bir tr ruhsal-fiziksel paralellik olarak betimlenmesi yanl
olmaz. Malebranche asndan bunun anlam nedir? Descartes,
ngrd zihin-beden etkileimi bakmndan "ruhum istedi
bedenim yapt, bedenimin gereksinimlerini de ruhum yerine ge
tirdi" tarznda bir ilkeden sz ediyordu. Oysa ngrd tz an-
Descartes ve Kta Ussalcl l 39
lay bakmndan Malebranche'a gre, ruhumuzun istemeleri
dnyadaki en kk ta bile yerinden oynatamaz yani hibir
eyi devindiremez. rnein, kolumuzu devindirme isteimizle,
kolun devinimi arasnda zorunlu bir balant olduunu sanrz,
ama aslnda hibir balant yoktur. Kolumuz biz istediimiz
zaman devinmekte olsa da, bizim istememiz-istencimiz aslnda
salt bir ara-nedendir, bir vesiledir; bu devinimi gerekte Tanr is
temektedir ve istedii iin de gerekletirmektedir; acktmz
zaman yemek yememiz olgusunda da yine bizim yemek yeme
mizi Tanr istemektedir; ackmamz ise salt bir vesiledir, bir ara
nedendir. Aslnda buna, ara-neden deil de grng-zahiri
neden dememiz, belki daha aklayc olabilirdi. nk Maleb
ranche'a gre gerek bir neden olmak demek, yaratc bir neden
olmaktr. Zihin ve beden ise edilgin tzler olduklarna gre hi
bir biimde yaratc olamazlar, byle olunca da yaratc ve buna
bal olarak gerek bir neden de olamazlar.
u halde evrendeki biricik gerek neden Tanr'dr. Bu du
rumda insan ruhu, bedenle balants bakmndan tmyle de
vinimsiz, ilevsiz kalm grnyor. Malebranche, ruhu ilevsiz
kalmaktan kurtarabilmek iin, insan ruhlarnn aslnda Tanr ile
iliki iinde olduunu ve onunla birletiini ya da birleme ola
na tadn ne srer. nk ruh tinsel yapl bir varlktr;
aslnda Descartes'in evrendeki tinsel tzn temsil etmektedir.
Tanr da tinsel yapl sonsuz tz olduuna gre insan ruhu sa
dece Tanr'yla dolayszca bir iliki kurabilir ve Tanr'yla birlee
bilir. Bu yaklamn tartmaya ak olduu ortadadr. Burada
insan olmann anlam Tanr ile mistik bir ilikiye girmek imi
gibi bir anlam kmaktadr. Niye tm insanlar iin byle olsun?
Bu noktada Augustinus'un mistik etkileri dikkati ekmektedir.
Buraya dek Malebranche'n Kartezyenliinin ne anlama geldi
ini aydnlatmaya alm olduk. imdi de asl konumuz duru
mundaki bilgibilimsel ierimleri diyebileceimiz grlerine bir
gz atmaya alalm:
40 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Malebrance'n Bilgibilimsel Grleri


Malebranche, bilgi ile asli bir ilikisi olmas bakmndan n
celikle duyulann ilevi zerinde durmutur. Ona gre, duyum
olgusunun gereklemesi iin u drt koul yerine getirilmi ol
maldr: ncelikle bir nesnenin eylemi (rnein paracklarn de
vinimi) gerekir. Ardndan bedendeki duyusal dzenek (duyu
organlar, sinirler ve beyin) ve bunun dzgn bir biimde ile
yii gerekir. Bu temeller zerinde ruhtaki duyum ya da alg ve bu
algya ilikin olarak da ruhun (zihnin) ortaya koyduu yarg
gelir. Bylece duyumlara ilikin yarglarmz bir bakma bizim
bilgilerimizi temsil ederler. Bir duyumun oluabilmesi bakmn
dan, bu eler birlikte bulunduklar ve ezamanl olarak ortaya
ktklar iin, biz duyum olgusunun ruhumuzda olutuunu
deil, d dnyadaki nesnelerden kaynaklandn sanrz ya da
yle dnrz. Bu bir yanlgdr. Gerekte duyumlar duyular
mzn, zihnimizin rndrler ve duyularmzn doas gerei,
scak, souk, tatl, ac ve bunlar gibi tm duyumlar d dnya
daki nesnelerin, kendinde nesne olarak ne olduklarn sylemede
yetersiz kalmaktadrlar: Duyularmz sadece nesnelerin, bede
nimizle olan ilikileri bakmndan bize bilgi salamada doru ve
sardrlar. Malebranche'a gre, gerekte ruhta oluan hibir
duyum yanl olmaz. Yanllk duyumlarn nesnelerle ilikilen
dirilmelerinde ortaya kar. Duyularmz araclyla nesneyi
kendinde ne ise o olarak bilmenin bir yolu olmadna gre, eer
duyularmzdan doru olarak yararlanmak istiyorsak onlar be
denimizi ve salmz korumak iin kullanmalyz. nk du
yularmz bize salt bedenimizin saknm iin verilmitir.
Dorulua, gereklie ulama yolunda her eyden nce ya
nlglan-yanlmalar bertaraf etmek gerekiyor. Yanlmak insan
iin doal olsa da, yanlglardan kanmadka, dorulua ula
lamad gibi mutlulua da ulalamaz. nk yanlg her trl
olumsuzlua kap aan bir ilkedir. Buna karn insann doa
snda gereklie ulaabilme yetenei de vardr. Gereklie ise
Descartes ve Kta Ussalcl l 41
aka grdklerimiz dnda kalan eylere onay vermeyerek ula
labiliriz.
Malebranche'a gre, inanl bir dindar iin inanmaktan baka
bir yol olmasa da, bir felsefeci eyleri aka grmek zorundadr.
Aka grmekten anlalmas gereken ise, ideleri-kavramlar
zihnimizde ak-seik grmemizdir. Yanlglar genelde zihnin be
denle ilikisinden domaktadr. Ancak burada Malebranche'a
gre, bizi yanltan kaynak gerek anlamda duyularmz deil is
tencimizdir. Bu konuda da yine Descartes' izlediine tank ol
maktayz: Descartes, bilindii gibi bizi yanltan kaynan
sanld gibi duyularmz deil istencimiz olduunu ne
srmt. Duyularmzla alglanan veriler zerine istencimiz
dnme srecine girmeden acele yargda bulunduu zaman bir
yanlg ortaya kabilmekteydi . Burada sanki yarg mercii isten
olmaktadr. Kukusuz bu nokta da tartmaya aktr. te Ma
lebranche, Descartes'in yanlgda istencin rol grn tekrar
lamaktadr. lstencimizle acele karar vermek bizleri yanl
yarglara srklemektedir. "rnein scakl duyumsarken
kimse onu duyumsadna inanmakla aldanm olmaz; ama du
yumsad scakln kendi ruhunun dndaki nesnelerde olduu
yargsna hi derinlemesine dnmeden, derhal srklenirse
yanlgya dm olacaktr. Scaklk, renk, tat, koku gibi du
yumlar bilin ierikleri olarak sadece ruhsal yaantlardr ve d
sal nesnelerde bulunmazlar. Bu nitelikler bilin nesneleri olarak
ruhsal deikilerden baka bir ey deildir. Buna gre Maleb
ranche, ikincil niteliklerin dsal varlklarda bulunmadklarn,
bir baka deyile nesnel olmadklarn ne srmekle bu tez ba
kmndan da Descartes'la uyumu oluyor. Ancak, birincil nite
liklerin duyusal olarak alglanmas da kendinde eylerin ne
olduklar konusunda yeterli bilgi vermeyecektir. Dolaysyla
kendinde eylerin ne olduklarn duyular yoluyla yarglama yo
luna gitmememiz gerekir. Duyusal verilere dayanarak yarglaya
bileceimiz ey, dsal nesnelerle bedenimizin ilikileri zerinedir.
42 / Yeniada Bilgi Felsefesi

Duyular salt, nesnelerin bedenimizle ilikilerini alglamamz


salamaya ynelik mekanizmalardr.
Malebranche, duyumun fizyolojik temellerini de Descartes'a
uygun olarak aklama yoluna gider: Ona gre de sinirlerin iin
den canllk zs ulan akar. Dsal nesneler duyu organmz etki
lediinde, sinirler uyarlr ve bu uyarm canllk zsular
tarafndan beyne iletilir. Duyum olayndaki ruhsal e beyinde
oluur ama bu salt ruha zgdr. "Fizyoloj ik sre srasnda
canllk zsulan beyinde izler brakr. Canllk zsulan d nesne
yerine isel baka bir etken tarafndan devinime geirilirse, bu
izler etkilenir ve ruhta imge dediimiz olgu oluur. mgelem nes
nel eyler duyumlanmad zamanlarda bunlarn ruhumuzda
imgelerini , elemlerini oluturma yetisi olarak tanmlanabilir.
nsan istenli olarak yani istediinde canllk zsularn devi
nime geirerek ruhta bir imge meydana getirebilir. Canllk z
sular istensiz olarak da devinebilir ve imgeler istensiz de
oluabilir. " (elik, 20 1 2 , s. 74) . Burada Malebranche, imgelerin
armnn mekanik aklamasna yer verir. Eer birbirleriyle
bantl birok eyi ayn anda grm isek, beyinde bunlara kar
lk den izler arasnda bir balant doar. Daha sonra bu izler
kmesinin bir yesinin uyarlmas teki yelerin de adm adm
uyarlmasna yol aar. Bu arm mekanizmas insann sadece
tm konuma biimlerinde deil, ahlakta, politikada ve insanla
ilikili tm bilimlerde idelerin ve dnmenin zenginlii bak
mndan ok nemli bir rol oynar. mgeler asndan yanlg, tem
sil ettikleri eylerle ilikileri asndan deil de, bunlar, kendinde
eyler olarak ele alndklarnda karmza kar. Ayrca imgelem
rnleri, bir baka deyile imgeler olgusal duyumlardan daha
zayftr ama bazen daha canl olabilirler ve bu durumda eer ger
ekmi gibi ele alnrlarsa yine bir baka yanlg ortaya km
olacaktr.
mgelemin tanmdan da anlalabildii gibi duyular ve imge
lem birbirlerine paralel olarak ileyen edimlerdir. Bunlara ili
kin yanlglar genelde bedenle olan ilikilerinden domaktadr;
Descartes ve Kta Ussalcl l 43

bu tr yanlglar ruhun bedene bamllnn irdelenmesiyle


kefedilebilirler. Oysa salt anln yanlglar ancak anln ken
disinin ve nesneleri anlamak iin zorunlu olan idelerin-kav
ramlarn doasn irdelemekle bulunabilir. Malebranche'n
burada salt anlk terimiyle demek istedii ey, anln dsal nes
neleri, beyinde cisimsel imgelerini oluturmakszn salt ideleri
kavramlan zerinden bilme yetisi olduudur. Gerekte zihnimiz
sonlu ve snrldr; eer bu sonluluk ve snrllk olgusu gzden
yitirilirse yine, birtakm yanlglar doar. "rnein heretiklik,
insanlarn bu olguyu kabul etmeye isteksizliklerinden ve kavra
madklarna inanmamalarndan doar. Yine, kimileri dnce
lerinde doru bir yntem izlemezler. Kendilerini hemen, daha
nce baka gereklikler bilinmedike bilinemeyecek gizli ger
eklikleri incelemeye verir, ak olan ve olas olan tam olarak
ayramazlar" (Aktaran, Copleston, 1 996, s. 77-78) . Malebranche,
bu son nokta bakmndan Aristoteles'in tam bir gnahkar oldu
unu eklemitir. Buna karlk cebiri ve Vieta ile Descartes tara
fndan uygulanan zmleme yntemini uygulam olanlarn
doru yolda ilerlediklerini belirtmitir. nk ona gre anln
doas ve kapasitesi szel olarak arttrlamaz bir niteliktedir.
Malebranche, zihnin eitli alardan iine dt yanlg
lar ortamndaki gereklik aray bakmndan ortaya birka kural
atar. Birincil genel kural, ancak zerlerine ak-seik idelerimi
zin olduu sorunlar zerine uslamlamada bulunmamz gerekir;
buna bal olarak, her zaman en yaln ve en kolay anlalan ide
lerle ie balamak gerekir ve daha yalndan daha karmak olana
doru ilerlemek gerekir. Grld gibi Malebranche, yine ,
Descartes' izleyerek yntem anlaym ortaya koymu bulunu
yor. Bu ilkeler balamnda doru bilginin en gzel rnei, Des
cartes'da olduu gibi matematiktir: Matematik ak ve seik
idelerle balayp, yaln olandan karmaa doru adm adm
zmlemelerle ilerleyen san ve salam bir bilgi daldr ve bu y
nyle tm teki bilimlere de yntemsel gvenilirlik balamnda
tam bir model oluturur.
44 I Yeniada Bilgi Felsefesi

Bu arada Malebranche, tm bilimlere temel oluturan nce


siz: sonrasz: evrensel doru luklardan sz eder: Bunlarn bilgisine
insan kendi duyusal ve anlksal kapasiteleriyle ulaamaz. Bu tr
ideler dsal dnya nesnelerinden de gelmi olamaz. Tanr'nn
daha en batan bu ideleri ruha yerletirdiini de kabul etmez.
Yani Descartes'in savunduu doutan ideler retisine Maleb
ranche, scak bakmamaktadr. Ona gre, geriye kalan biricik
aklama, bu evrensel doruluklar 'Tanr'da g rmem iz:'dir "Bu
.

nl Tanr'da gr kuram ki Malebranche tarafndan Aziz Au


gustinus'a yklenir, Malebranche'n felsefesinin kendine zg
yanlarndan biridir." (Copleston, 1996,s.84) .
Bu grn ksaca aklamas yledir: Tanr kendisinde ya
ratm olduu tm eylerin idelerini tamaktadr. Aksi takdirde
onlar yeniden yaratmas olanakl olmazd. Ve yine Tanr ile in
sanlar arasnda dikkate deer bir yaknlk vardr. Sanki insan ti
ninin yerinin Tanr olduunu sylemek eliik olmaz. Nasl ki
bir anlamda cisimlerin yerinin de uzaylar olmas gibi. Bu ne
denle insan anl Tanr'da ideleri grebilir. Ama bunun iin yine
de Tanr'nn bu ideleri insanlara gstermesi gerekir; kimi zaman
birini, kimi zaman bir bakasn grmek isteyebileceimiz iin
tm varlklarn ideleri anlmza sunulur. Bu ekilde Tanr'nn
sonsuz ile anlklarmz aydnlatmas nedeniyle soyut ve
genel doruluklar bilmemiz olanakl olmaktadr.
Bu arada unu belirtmekte yarar vardr: Tanr kendi zn
bize gstermez. Tanr'nn z onun mutlak varln anlatr. "Ve
anlklar ne olursa olsun tanrsal tz saltk olarak alndnda
deil, ama ancak yaratklara greli olarak ya da onlar tarafndan
katlnabilir olarak alndnda grebilirler. " (Aktaran, Coples
ton, 1 996, s. 84) . Malebranche, bylece tm insanlara mistik bir
Tanr grs yetisini yklemi ve bunu doallatrm grn
yor. Malebranche'n felsefi retisinin dinsel olarak nitelenmesi
nin en nemli etkenlerinden birisini de bu gr oluturmaktadr.
Tanr'da grdmz idelerin en banda, Malebranche, n
cesiz: sonrasz: gerekliklerin idelerinin geldiini ifade eder. Bu-
Descartes ve Kta Ussalcl j 45
rada gereklikler ile bunlarn ideleri arasndaki fark ncelikle
grmek gerekir: Malebranche bunlara u tr rnekler vermek
tedir: rnein "iki kez iki drt eder" nermesi, iki kez ikinin
drt ettii gerekliinin idesidir. Biz salt bu ideyi grrz; iki
kez ikinin drt ettii gerekliini gremeyiz. nk birisi iki
kez iki drt eder dediinde, buradaki saylarn ideleri olgusaldr;
ama aralarnda var olan eitlik salt bir ilikidir; bu iliki bir n
cesiz sonrasz gerekliktir, doruluktur ve bu tr doruluklar,
Tanr'nn mutlak zn anlatr. Bu nedenle, Tanr'nn mutlak
zne ait bir ey olarak bize kapal kalrlar. Yine eklemek gere
kirse, biz insanlar bu nedenle, Tanr'da salt tanrsal zsel ger
ekliklerin olgusal nitelik kazanan idelerini bilebiliriz. Kendileri
bize Tanr'nn z olarak sakl kalrlar.
Maddesel cisimlerin idelerine gelince; ncelikle maddesel ci
simlere ilikin bilgimizde, duyumsal e ile bu cismin idesi ara
snda ayrm yapmak gerekmektedir. Duyusal eler, bir baka
deyile duyulur eyler Tanr tarafndan bilinir ama alglanmaz
lar. Duyusal e, nesneyi kendinde olduu gibi temsil etmez.
eyler, kendinde olarak salt uzamdrlar: nk maddeye ilikin
ak ve seik idemizde salt uzam ayrmsarz. Uzam tm mad
desel eylerin Tanr'daki tek arketipidir. Bylece sadece uzam,
ide olarak Tanr'da grmemiz olanakl olur. Bunun dnda mad
desel eylerin her birinin tek tek idelerini grmeyiz. u halde
Malebranche iin de maddesel eyler sonul anlamda tpk Des
cartes'de olduu gibi salt bir uzam olarak grlmektedir.
nc olarak, tm insan zihinleri Tanr'da imdiye dek sy
lenenlerin yan sra ncesiz sonrasz ahlaksal yasalan da grr
ler, ama bu ncekilere gre biraz deiik bir biimde olur:
sonsuz ahlaksal dzen, insann Tanr'ya doru devinimi ve ei
limi dolaysyla bilinir. Biz bu eilimi tanrsal istenten almz
dr. Bu nedenle bizim iin doal ve her zaman bulunan bir
eilimdir. Buna gre, iyiyi sevmemiz ve ktden saknmamz
gerektiini, tm zenginliklerden daha ok adaleti sevmemiz ge
rektiini, Tanr'ya boyun emenin insanlara buyruk vermekten
46 I Yeniada Bilgi Felsefesi

daha iyi olduunu ve bunlara benzer daha baka doal etik ya


salar olduunu biliriz. nk sonul insanlk ereimiz olan Tan
n'ya doru temel ynelimimizin bilgisi, doal ahlaksal yasann
bilgisini kapsamaktadr.

Ruhumuzun, Baka Ruhlann ve


Cisimlerin Varoluunun Bilgisi
Malebranche'a gre, insan bireylerinin sahip olduu 'Tann'da
gr' yetisi, iin ilgin yan udur ki, bireyler olarak kendi ruh
larmzn bilgisini bize salamamaktadr. nk Tann'da bir
genel insan ruhu idesi bulunmakla birlikte, yine her biri olgu
sal olduu iin tekil bireysel ruhlarn ideleri bulunmaz. Bu ne
denle, bizler insan bireyleri olarak kendi ruhlarmz ancak
bilin yoluyla biliriz. Yine de bu yolla ruhumuzun ak bir bil
gisini tadmz sylenemez. Ruhumuza ilikin olarak sadece
bizde yer aldn algladmz eyleri, bir baka deyile bilin
cinde olduumuz eyleri bildiimizi syleyebiliriz. Eer hibir
zaman acy vb. yaamam olsaydk, ruhun byle deikileri ta
maya yetenekli olup olmad konusunda bilgisiz kalrdk.
Ruhun bu deikileri tayabildii ancak deneyimsel olarak bi
linebilir. Buna karn Malebranche, ruhun varoluunu ve d
nen bir varlk olarak doasn peinen bildiimizi kabul eder. Bu
bilgi ruhun tinsellik ve lmszln tantlayabilmemiz iin
yeterlidir. Yine de unu vurgulamakta yarar vardr ki ruhumuza
ilikin olarak bilin yoluyla tadmz bilgi eksiktir ama yanl
da deildir. "Ruha ilikin bilgimizde aldatlmamak iin, onu ci
simle kartrmamamz yeterlidir ve bu karklktan usun kul
lanm yoluyla kanabiliriz. " (Aktaran, Copleston, 1 966, s.86).
Kendi ruhlarmz bile mutlak olarak bildiimiz sylenemez
iken, baka insanlarn ruhlarn nasl bilebiliriz? Malebranche'a
gre, baka insanlarn ruhlarn, bizim kendimizden ayn ol
duklar iin, bilincimiz yoluyla bilemeyiz. Sadece 'andnml ola
rak' bildiimiz sylenebilir. Gndelik dilde buna belki de 'tahmin
Descartes ve Kta Ussalcl l 47
yoluyla' denebilir. Tanr'da bulunan genel insan ruhu idesine ve
bu ideyi Tanr'da grdmz noktasna dayanarak, tm teki
insan ruhlarnn da genelde mutluluu aradm ve acdan ka
ndn bildiimizi syleyebiliriz. Ama baka insanlar zerine,
kendimize ilikin bilgilerimizden birtakm sonular kard
mz zaman sk sk yanlgya deriz. Bylece, eer insanlar, ken
dimize ilikin duygular ve deneyimler yoluyla yarglama yolu
tutarsak, bu trden bilgimiz, olaanst lde yanlgya ak
tr. Sonu olarak baka insanlarn ruhlarn kendinde olarak bil
menin hibir yolu olmad gibi bu alandaki bilgimiz de olduka
zayf grnyor.
Malebranche'a gre, dmzda yer alan maddesel cisimlerin
varoluuna ilikin bilgimiz de andrml bilgilere dayanmak zo
rundadr: bir yandan duyumlar, cisimleri kendilerinde olduk
lar gibi temsil etmezler, te yandan vesilecilik gerei, fiziksel
uyarlar izleyen ruhsal olaylara, bu fiziksel uyarlarn kendileri
deil, Tanr neden olur. Dsal cisimsel uyarlar, duygu ve du
yumlarmza vesile neden olutursalar bile bu vesile olmaklk
onlarn gerekten var olduklarnn tant da olamaz. te yandan
Malebranche, Tanr'da grdmz uzam idesinin de kendi ba
na bize herhangi bir cismin varoluu konusunda gvence ve
remeyeceini belirtir. nk bu ide olanakl tm cisimlerin
sonsuz arketipi durumundadr. Bu alanda da Malebranche yine
tek almak olarak tanrsal bildiri yolunu nerir. Ona gre ci
simlerin varoluu tantlanamaz; tek tantlanabilen, tantlamann
olanakszldr. Varolularn salt doal bildiri yoluyla biliriz,
ama bu da bizi yine bir ksr dng iine sokmaktan baka bir
ey yapmaz. nk duyup yaadklarmzn gerek nedeni olan
Tanr'ya gtren yolda salt bir vesile neden oluturmann tesine
geemezler. Grld gibi Tanr kavram Malebranche felse
fesinin tm taycln yklenmi durumdadr. Bu nedenle
Tanr zerine birka sz sylemeden konuyu noktalam olma
yalm.
48 I Yeniada Bilgi Felsefesi

Tann'nn Varoluu ve Nitelikleri


Malebranche'a gre sonsuz kavram biz insanlara verili bir
eydir: Hibir sonlu ey sonsuzu temsil etmez ya da edemez.
Sonluya eklemelerde bulunarak, sonsuza ilikin bir ide olutu
ramayz. Tersine sonluyu sonsuzun idesini snrlayarak kavrarz.
Sonsuzun, yani sonsuz varln bu idesi bizim dnsel ya da
imgesel bir kurgumuz da deildir. Bu nedenle bize verili bir ey
dir. Bylece sonsuz varlk varoluu zorunlu olarak kapsamakta
dr ve Tanr'nn ta kendisidir. Sonlu olan her eyin anlalr
ideleri de Sonsuz'da yani Tanr'da grlr: Her tr sonlu varl
n varolular olmakszn ideleri Tanrda grlebilir ama son
suzun z yani Tanr'nn z varolu olmakszn grlemez .
Onun varoluuyla, idesi edeerdir, e deyile bir ve ayn eydir.
Bylece sonsuzun varoluu da idesi de Tanr'dan bakas deil
dir. Grld gibi burada Anselmus'un ontoloj ik uslamla
masnn bir uyarlan ile karlamaktayz. "Bylece pekala
gryorsun ki 'Bir Tanr vardr' nermesi kendi bana herhangi
bir eyin varoluunu dorulayan tm nermelerin en adr ve
giderek 'Dnyorum, yleyse varm' nermesi denli pekin
dir. " (Aktaran, Copleston, 1 996, s.89) .
"Hibir snrlama olmakszn Varlk, tek bir szckle Varlk, "
Malebranche'a gre, bu ekilde betimlenen Tanr idesinin an
lam, temel tanrsal yklemlerin neler olabileceinin de ipucunu
vermektedir. Tanr'nn sonsuz varlk olmas, onun yetkinliini,
eksiksiz bir varlk oluunu ifade etmektedir. Aslnda 'Tanr' sz
c, 'sonsuz lde eksiksiz varlk' iin bir ksaltma grevi de
grmektedir. "Tanr ya da sonsuz lde yetkin varlk, tm ne
denlerden bamszdr ve deimezdir. Bir o kadar her eye-gc
yeter, ncesiz sonrasz, zorunlu ve her yerde bulunandr." (Ak
taran, Copleston, 1 996, s.89).
nsanlar Tanr'y genelde insanlatrma eilimi gsterirler:
Oysa Tanr tm insansal yklemlerin dnda yer alr; o ne iyi, ne
Descartes ve Kta Ussalcl l 49
balayc ne de duyunludur. Tanr sonsuz lde yetkin bir
varla ait tm yetkinlikleri tar. O ayrca mutlak zgrlktr.
Bu dnyay zgrce yaratmtr ve zgrce saklar. Onun dn
yay yaratma istenci hibir zorunluluk tamaz. O bunu iyili
inden yapmtr. O sonsuz lde sevilebilir olan, kendi
tzn, sonsuz iyilii zorunlu olarak sever. Tanr sonlu eyleri
yaratyorsa, bunu gerekten iyilik ve sevgiden yapar, zorunlu
luktan deil.
Tanrsal zgrlk tanrsal deimezlikle nasl uzlatrlabi
lir? zgrlk baka bir yolda davranma gcn imlemez mi?
Malebranche, bu soruya Tanr'nn sonsuzdan beri dnyay ya
ratmay istedii yantn verir. Onda ne gemi ne de gelecek ol
mad iin, tek bir sonsuz yaratc edim vardr. "Ayn zamanda,
sonsuzdan beri dnyay zgrce yaratmay istemitir. Eer bir
kez dnyay yaratma ve saknma kararn varsayarsak, bir ba
kma dayankl bir dzene gvenebiliriz. " (Copleston, 1 996, s.
90) . Tanr kendi buyruklarn deitirmez. Ayrca mucize de ola
bilir. nk Tanr'nn bu dnyay ve bu dzeni sonsuzca semi
olmas, mucize dediimiz olaylarn seiliini de kapsamaktadr.
Tanr srekli olarak ister, ama deiim, ardklk ve zorunluluk
olmakszn ister. Bu da onun sonsuzca zgrln gsterir.
Bir kartezyen olarak yola kan Malebranche, Tanr kavra
mn felsefesinin ana taycs ve amac durumuna getirmesiyle,
felsefi yaklamnda kendine zg niteliini de yakalam gr
nyor. Descartes felsefesinde de geri Tanr kavram belli bir
ilev stlenmi olarak grnse de, "Descartes'n kafa yapsnn
eilimi, doru yntem'in yardmyla yeni bilimsel gereklerin
bulunmasna doruydu. Bakalarnn verimli tmdengelimde ve
bilimsel aratrmada onun dncelerini srdreceklerini umu
yordu. " (Copleston, 1 996, s.92) . Oysa Malebranche'n felsefesi
tmyle teolojik nitelikli bir felsefedir: Bunun kantn biricik
evrensel ve gerek neden olarak Tanr'y gstermesinde (vesile
cilik) ve doru bilginin kayna olarak 'Tanr'da gr' reti-
50 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

sinde aka grmek olanakldr. Sonu olarak tm dnya son


suz Tanr idesine baml olarak grnr. Kukusuz Maleb
ranche'n, 18. yzylda teolojik eilimli pek ok dnr
zerinde etkili olduu sylenebilir. Ayrca "Tanr'y biricik ger
ek neden yapmas olgusu, Tanr'ya sonsuz 'anlalr uzam' ver
mesi olgusuyla birletirildiinde, kimi tarihileri, onu Descartes
ve Spinoza arasnda bir halka olarak grmeye gtrmtr. "
(Copleston, 1996, s.90) . Bu yorum bir dereceye dek anlalr g
rnyor. Ama tanrsal zgrlk zerinde diretmesi Spinoza'nn
panteizmine ve Tanr'nn evreni zorunlulukla oluturma edi
mine kart durumdadr. Tanr kavramn felsefelerinde odak
noktas yapmalarna karn bu iki filozofun felsefi yaklamla
rm birbirine yaklatrmak hi de kolay grnmyor. Bu son
tmce ile sylenmek isteneni, Spinoza felsefesini incelemeye
baladktan sonra grmemiz olanakl olabilir.

BARUCH DE SPINOZA'NIN BLGBLM

Spinoza ( 1632- 1677) Hollanda'nn Amsterdam kentinde, Ya


hudi bir ailenin ocuu olarak dnyaya geldi. Ailesi onu bir
haham olarak yetitirmek istiyordu. Spinoza eitimi esnasnda
Yahudilikten uzaklaarak felsefeye yneldi; gerekliin bu
alanda bulunduuna inanmt. Giordano Bruno'dan ve Descar
tes'tan etkilenerek Bruno'nun mistisizmiyle Descartes'n rasyo
nalizmini birletirerek zgn bir felsefe sistemi oluturdu. Ethica
adl bayaptnda btnlkl bir evren sistemi oluturma yoluna
gitmitir. teki yaptlar, Descartes Felsefesinin llkeleri, Teolojik
Politik lnceleme, Devlet zerine lnceleme, Anln Dzeltilmesi
zerine lnceleme balklarn tar. retim yelii nerilerini
geri evirerek, geimini gzlk cam yontarak salam ve 1 677
ylnda ok gen bir yata yaamnn son on yl boyunca ken
disini zorlayan tberkloz hastalndan lmtr.
Descartes ve Kta Ussalcl l 51

Yntem ve Bilgi Anlay


Spinoza'nn bilgi ve yntem anlay bakmndan Descar
tes'den etkilenmi olduunu belirterek konuya girmemiz uygun
olacaktr. zellikle Descartes'n ne srd ama tam olarak uy
gulama olana bulamad geometrik yntemi bilgiye giden
yolda en salam uslamlama biimi olarak kabul etmitir. Bu a
dan Euclid geometrisinde kullanlan koullu tmdengelimsel
karm yolunu benimsemitir. Bu yntem balamnda Euclid
tarafndan tanm, aksiyom ve postlatlar olarak adlandrlan bir
takm ncl ilkelerden hareketle geometri teoremlerinin tant
lamalar yaplr. Tantlanan teoremler de sonraki teoremlerin
tantlanmalarnda ncl grevi grebilirler. Bu sre iinde tm
bir geometrik sistem kurulmu olur. Bu koullu-tmdengelimsel
yntemsel yapda tm sonular birbirinden kesinlikle doru ola
rak kmakta ve tutarl bir sistem btnlne ulalmaktadr.
in ilgin taraf, Spinoza, Ethika'da bu salam yntemi felsefe
sorunlarna uyarlama yolu tutmutur. Kitaptaki ieriin okuyu
cuya sunulu tarz, bu sz konusu geometrik yntemin uygula
n biimini gzler nne sermektedir. Bu kitapta da tpk Euclid
geometrisinde olduu gibi nce birtakm tanmlar ve aksiyomlar
verilir ve ardndan nermeler ve kantlanmalar gelir, bunlara
zaman zaman baz notlar (schlie) da eklenir. Oysa Hobbes, fel
sefe alannda olduka yapay gibi grnen bu ynteme yle
kar kmtr: "Birtakm aksiyomlardan tutarl sonular kar
mak elbette olanakldr; ama bu aksiyomlar keyfi olarak seil
diklerine gre, gereklie ilikin bir ey sylemezler. " Buna
karlk Spinoza tanmlarnn keyfi olduunu kabul etmemi,
ussal glerimizin gereklie ilikin ak-seik ideleri olutura
bileceini ve bu idelerin nesnelerin doasn doru olarak yan
stabileceini sylemitir. Ona gre "her tanm ya da ak seik
ide dorudur. " Bu inanla Spinoza evren ve bilgi grlerini bu
geometrik ynteme uygun olarak ortaya koyma yrekliliini
gstermitir.
52 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Kitap be ana blmden olumaktadr. I. Blm "Tann ze


rine" bal altnda evrenin biricik tz olarak kabul ettii Tann
idesi zerinde durur ve bu arada Tann ve Doa'nn zdelii ne
srlm ve amlanm olur. il. Blm, "Zihnin Doas ve Kay
na" zerine baln tar ve burada daha ok zihnin ve mad
denin ne olduu ve aralanndaki iliki zerinde durulur. III .
Blm, "Duygulanmlann Yaps ve Kayna zerine" ad altnda
bir aratrma olarak karmza kar ve insan gerekliinin so
runsall zerinde durur. iV Blm, "nsan stencinin Klelii
ve Duygulanmlann Gc" zerinedir. V Blm ise "Zihin Gc
ve nsan zgrl, " bal altnda birtakm nemli kavran
lan irdelemekle ilikilidir.

Doruluun Tutarllk lt:


ncelikle unu belirtelim: Ethika'da geometrik yntemin uy
gulanmas bu yntemin yaps gerei bilgide doruluk lt
bakmndan doruluun tutarllk ltn ortaya koymu olur.
"Doru idelerin birbirleriyle uyuan ilikileri iinde tam ve sis
tematik bir dzenlenii, bize gerekliin doru bir resmini ve
recektir. " Bu ltn nasl ibanda olduunu grebilmek iin
Spinoza'nn Ethika'da geometrik ynteme uygun olarak am
land evren anlayn genel izgileriyle ele almak bize tutarl
lk ltnn bir uygulan rneini de vermi olacaktr.
Descartes, evrende ruh ve madde olmak zere, iki sonlu tz,
bir de bunlan meydana getiren sonsuz bir tz (Tann) bulundu
unu ne srmt. Tann tz bu evrenin dnda idi ve ilevi,
evrende hkm sren ruh ve madde tzlerini yaratmakt. Tan
nnn yaratt sonlu tzler ise tmyle birbirlerinden bamsz,
birbirleriyle eliik ya da uzlamaz yapda idiler. Descartes bu
ekilde doada birbirinden bamsz olarak madde ve ruh tz
lerinin hkm srdn kabul ediyordu. Buna karlk, Des
cartes, tz, "varln kendi kendisine borlu olan, kendisi
araclyla kavranan bir ey " olarak tanmlamt. Oysa bu tan-
Descartes ve Kta Ussalcl l 53

mm, doada ibanda bulunan madde ve ruh tzlerini Tanr


tz ile ilikili olarak ele aldmzda, doruluu tam olarak yan
stt sylenemez. nk tanma gerekten uyan Descartes'm
sonsuz tz olarak ayrmlatrd Tanr tzyd. Spinoza, Des
cartes'm tz tanmndan doan bu karkl grnce, madde
ve ruha ilikin olarak karmza kan dalist tz anlayn bir
tarafa brakmak gerektii inancna ulat. Descartes'daki tz ta
nmnn gerek anlamda Tanr tzne uygun dtn d
nerek, Tanr'nm evrenin biricik tz olduunu ileri srme
yoluna gitti. Bu ekilde Descartes'n tz dalizmini aarak, do
ann tzsel yaps bakmndan belli bir monizme gei yapm
oldu . u halde evren varlnn temelinde bir tek tz vardr, o da
Tann'dr. Spinoza felsefesi, yenia felsefesinin en genel niteli
ine uyarak bir tz felsefesidir: Ona gre tz kavram, sistemin
en bandaki birincil ncldr.
imdi bir de Spinoza'nn tz tanmn grelim. Aslnda Des
cartes'in tz tanm ile uyutuu kolayca grlebilecektir. Spi
noza'ya gre, "tz, kendiliinden varolan, kavram baka bir eyin
kavramna bal olmayan ve bu nedenle kendi kendisine dayana
rak kavranan eydir. " Totolojik bile olsa bu tanmdan kan so
nular unlardr: Tz varln salt kendisine borludur; tz var
eden baka bir varlk yoktur; o kendiliinden vardr; bundan
onun sonsuzca var olduu sonucu da kar. nk onu var eden
bir ey olmadna gre, onun bir nedeni ya da bir balang
noktas da yoktur; o, hep vardr. Ayrca ondan daha st bir kav
ram da yoktur. Onu ancak kendi kavramndan hareketle kavra
yabiliriz, anlayabiliriz. Spinoza'ya gre, bu tanmdan kan en
nemli sonu udur: "kendiliinden varolan yani kendi kendisi
nin nedeni olan bir eyin z varl karlar; " tzn varl kar
lamas, onun olgusal bir varlk olarak dnlebilmesi,
evrendeki biricik tzn Tann'dan bakas olamayacan gste
rir. u halde Tanr ancak var olarak tasarlanabilir. Bylece, ev
rendeki tek tz Tanr'dan bakas deildir. Bu ekilde Spinoza
tz, Tanr ile zdeletirmi olur; tz karlayan tek gereklik
54 I Yeniada Bilgi Felsefesi

Tanr'dr. O halde Tanr evrenin biricik tzdr ve her ey bu


tzden tremitir. Her ey evrenin biricik tz durumunda olan
Tann'nn kendisini amlama derecelerinden baka bir ey deildir.
Tz yani Tanr kendisini sonsuz saydaki sfatlan (attributa)
araclyla ortaya koyar. Biz insanlar bu sonsuz saydaki sfat
lardan yalnzca ikisini alglayp bilebiliriz; bunlar da madde ve
ruhtur. Grld gibi Descartes'da asli tzler durumunda olan
madde ve ruh tzleri Spinoza tarafndan evrenin tek tz duru
mundaki Tanr'nn sfatlar, nitelikleri haline getirilmi oldular.
Spinoza sfat terimini u ekilde tanmlar: "Tzn zn olutu
rur diye dncenin kavrad ey sfattr (attributum). " Biz in
sanlara gre, Tanr'nn zn bu iki sfat oluturur. Doadaki
tm olaylar bu iki sfatn her birinde gerekleirler. Bunlar bir
birine karmaz, her biri kendi yolunda devam eder. Ama bu iki
sfat arasnda tam bir paralellik vardr. Ruh sfatnda oluan her
bir zihinsel olay, madde sfatnda oluan her bir fiziksel olguya
bire bir karlk gelir.
Spinoza, gerek ruh sfatnda gerekse de madde sfatnda olup
biten her bir eye modus (duygulanm) adn verir. Moduslar
kendi iinde sonsuz ve sonlu moduslar olarak ayrr. Ruh sfat
nn sonsuz modusu dnme (cogitatio), madde sfatnn son
suz modusu ise uzamdr (extensio) ve uzama bal olarak
devinim ve durgunluktur. Bu sonsuz moduslar zerinde kendi
trnden eitli sonlu moduslar oluur. Dnceler, ideler, duy
gular, anlar, sonsuz dnce modusu zerinde oluurken, nes
neler ve fiziksel olaylar ise uzam sonsuz modusu zerinde
devinim ve skunet sonsuz moduslar ile de ilikili olarak olu
urlar. Bu iki sfatn sonsuz moduslar zerinde oluan sonlu
moduslar, daha nce de bu noktaya deinildii gibi birbirine pa
ralel bir ak gsterir ve bu paralel ak iinde tinsel moduslar ile
maddesel moduslar birbirlerine karlk gelirler. Spinoza, bu du
rumu u nl deyiinde dile getirir. "delerin dzeni ile nesne
lerin dzeni bir ve ayn eydir. "
Descartes ve Kta Ussalcl j 55
Spinoza modusu "tzn bir belirlenimi ya da baka bir eyde
var olabilen ve bu baka ey ile kavranabilen" diye tanmlar. Bu
rada bir eyin nedeni bir baka eydir ve bu durum Tanr'ya ula
acak biimde srp gider. Aslnda tm eylerin balants
Tanr'dr. nk her ey Tanr'dan zorunlulukla kar. Doada
var olan her ey Tann'nn znden zorunlulukla kmtr ya da
kar. Tanr'nn, Malebranche'da olduu gibi zgr istenci yok
tur. Tanr hibir eyi kendi istei ile yani keyfi olarak yaratmaz.
Her ey Tanr'nn varlndan akarak, taarak oluur. Bylece ev
rende her ey birbiri tarafndan belirlenmi bir biimde mey
dana gelir. Tm doa Tanr'nn bir almdr. Gerekte doa
Tanr ile ayn ey demek olduu iin Spinoza sk sk Tanr ya da
Doa (Deus sive Natura) deyiini kullanr. Doadaki her ey
Tanr'nn bir grnmdr, bir duygulanmdr. Spinoza bu ba
lamda tam bir panteisttir. Buna gre, "her ey Tanr'dadr, Tanr
her eydedir. " Her eyin kkeni olarak Tanr oluturan-doala
tran doadr (natura naturans); kken olarak Tanr'y iinde ba
rndran her ey ise oluturulan-doalatrlan doadr (natura
naturata). Bu ikisi bir ve ayn ey olunca, znde bir tek varlk,
bir tek gereklik ve bir tek doruluk var olmu olur. Varlk
retisi bakmndan bu yaklam birciliin (monizmin) en kat
ksz rneklerinden birisidir.
Buna gre evren gereklii her eyin birbirine ok sk bir bi
imde bal olduu bir tek btnl ifade eden bir sistemdir.
Bu gereklii dile getiren doruluk da bir tek doruluk olarak
sistemin doruluudur. Bu da en bata da belirttiimiz gibi, do
ruluk ltlerinden tutarllk lt olarak bilinen doruluk an
layna uyar. Bu ekilde Spinoza'nn hem evren sistemi hem de
bunu betimleyen dnce sistemi tutarllk ltn tam ola
rak karlamaktadr. Tutarllk ltne gre bir nerme tek ba
na doru deildir; onun doruluu sistemde yer alan teki
nermelerle salad uygunluktan, uyumluluktan, bir baka de
yile onlarla elimemesinden ileri gelir. Onun doruluunu bir
bakma teki nermeler belirler ve bu belirlenmilik en bataki
56 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

aksiyoma dek srer gider; aksiyomun doruluu ak ve seik


olmasndan; bu aklk ve seikliin sezgisel olarak kavranabil
mesinden gelir. Spinoza sistemin en banda yer alan aksiyom
larn ve tanmlarn doruluunu Descartes'n ak ve seiklik
ltne balamtr. nk bunlarn doruluu sezgisel (in
tuitij)dir.
Spinoza'nn doruluk kuram onun bilgi trlerini ele al tar
zn da belirlemitir: Spinoza, gereklik derecelerine karlk
gelen bir bilgi derecelenmeleri kuram ortaya koymutur. Nedir
gereklik dereceleri? Bunlar bir kez daha yineleyelim: Evren
sisteminin belirlenmesinde grdmz gibi, evrenin biricik bir
tz olarak her eyin kendisinden tredii bir Tann gerei; Tan
r'nn zn oluturan sonsuz madde ve sonsuz ruh sfatlan ve
bunlann zn dile getiren sonsuz moduslar; ve nihayet sonlu mo
duslar okluu. imdi bu gereklik derecesine karlk gelen
bilgi derecesi ele alnacaktr. Bu balamda daha dk bilgi
dzeylerinden ok daha yksek olanlara doru gitmek mantk
sal olacaktr.

Bilgi Derecelenmeleri
Duyusal Bilgi (mgelem Bilgisi)
Spinoza'nn sonlu moduslar okluuna ilikin bilgi tr du
yusal bilgi ya da imgelem bilgisi olarak adlandrlr. Bu en dk
dzeydeki bilgi tr kabaca duyu deneyimine karlk gelir; de
neyimden treyen kan ve sanlar ifade ettii iin bulank ya da
karanlk bilgi olarak da nitelenir. Bu alandaki bilgilerin oluu
munda, Spinoza'ya gre duyu yetisinin yan sra, imgelem yetisi
de ok nemli bir rol oynamaktadr. Duyu deneyiminden nes
nelerin (moduslarn) genel dzendeki yerlerini tam ayrt et
meksizin, ak ve net olmayan bulank kavramlann elde ederiz.
Ayrca dilsel iaretlerden de benzer bir bilgi kazanldn dile
getirir. nk burada da szckleri okumakla ya da duymakla,
imgelemden gelenlere benzer kavramlar oluturabiliyoruz. Bu
Descartes ve Kta Ussalcl l 57
kaynaklarn her ikisi de insandan insana deien ve gerek bil
giyi anlatmayan tmel kavramlann (tmellerin) oluturulmasna
yol aarlar. Spinoza eliik gibi grnmesine karn tmeller ko
nusunda nominalisttir. Bu konuda Hobbes'dan etkilendii sy
lenebilir. Bu tmellerin zihnimizde ortak bir kavram olamaz.
Herkes bunlar farkl farkl dnebilir. Spinoza bunlara kendi
terimiyle genel kavramlar demektedir. Tmel olan bunlarn salt
szckleridir. Bunlar kullanm srasnda tmel hale gelmi olur
lar. nk pek ok eyin iareti olarak kullanlmaktadrlar. Spi
noza duyusal bilgiyi de kendi iinde iki basamaa ayrma yoluna
gider. Birinci basama kulaktan dolma bilgi olarak adlandrm
tr. Bu duyusal bilginin en dk ve gvenilmez trdr. rne
in hi kimse kendi doum gnn deneyim yoluyla renemez.
kinci basamak ise zaten u ana dek aklam olduumuz du
yusal bilgi ya da imgelem bilgisi basamadr.

Bilimsel Bilgi (Us Bilgisi)


Deneyim srasnda usun belirleyicilii devreye girdiinde
zihin ortak kavramlan da retmeyi baarr. Bu tr kavramlar
uzanm ve gerekliin ortak kavramlardr. Spinoza bunlara
ortak kavramlar adn vererek onlar kendi adlandryla genel
kavramlardan ( tmellerden) ayrr. Bu ortak kavramlar, ak ve
seik olarak kabul ettii birincil niteliklerin kavramlarna kar
lk gelirler. nk "onlar ussal sezgilerin nesneleridirler." Spi
noza iin bunlar bilimlerin balang noktasn olutururlar.
Onlarn kavramlar upuygundur (ak ve seiktir). Kavramlarn
upuygunluu da Spinoza'nn szn ettii baka bir doruluk
ltdr diyebiliriz. Bu lt bir tr kavramlarn iyapsna
ilikindir. Bu ortak kavramlar gerekliin tm kapsayc nitelik
lerini yansttklar srece, gerekliin ta kendisi olarak grle
bilirler. te bu nedenle onlar tm insanlar iin ortaktr; onlar
tmel kavramlar yani Spinoza'nn deyiiyle genel kavramlar gibi
znel deildirler. Bu yzden us ya da bilim, ortak kavramlarna
58 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

sahip olduumuz sfatlarn zsel niteliklerini zenle ortaya koy


mu olmaktan ibarettir. Bunlar devinim, skunet, hz gibi kav
ramlardr. Bu bilgi trnn dili matematikseldir. Bu zellik bu
bilgi trn ortak kavramlarla birlikte nesnel klmaktadr. By
lelikle bilim, bilgi sisteminde sonul anlamda duyu deneyimin
den tretilse bile, o deneyimin yapabileceinden daha doru bir
biimde nesnelerin dzenini yanstr. Bunu da us araclyla ma
tematiksel dili kullanmas araclyla gerekletirir. Bununla bir
likte bilginin amac sistemletirmenin bu dzeyinde de kalmak
deildir. Gerek tamlnda bir sistemletirme, ancak sezgi ya da
intuisyion araclyla olanakl olabilecektir.

Tann Bilgisi (Tam Bilgi)


Spinoza bunu sezgi ya da intuisyon bilgisi olarak da niteler.
Bu bilgi tr, Tanr'nn belirli sfatlarnn formel znn upuy
gun bir kavramndan moduslarn (nesnelerin) upuygun bir bil
gisine doru ilerleyerek tm gereklii bir sistem btnl
iinde ifade etmi olur (Ethika il) . Felsefenin asl amac bu bilgi
sistemine ulamaktr. nk evren sisteminin zorunlu yapsna
boyun eebilmek iin tm gereklii sonsuzluk kipi altnda (sub
specie aetemitatis) grebilmek demektir. Anln Dzeltilmesi
zerine Deneme'de ortaya koyduu gibi, felsefede doru yn
tem, zihni bulank ve uygunsuz kavramlardan kurtarmak ve onu
upuygun kavramlara ulatrmaktr. Upuygun kavram ya da bilgi
-ona gre bu ikisi ayn eydir- gereklii yanstan ve doruluu
apak olarak grlebilen kavramdr. Spinoza'ya gre intuitif
bilgi ya da tam bilgi dnyay iindeki tm varlklarn zorunlu
balarla bal olduu tutarl bir btn olarak grmeyi, kavra
may salar. Bu yzden bilginin derecelenmelerinde bu aamaya
dek ykselebilmek gerekir. En alttaki bilgi trnn eksikliini
bilimsel bilgi aamas yani us bilgisi giderebilir. Us bilgisi de nes
nesine upuygun olduu iin, mutlak doruluk dzeyini yakala
yan bir bilgi trdr. Ne var ki evren gerekliinin btnl
Descartes ve Kta Ussalcl 1 59
bu aamada da tam olarak yakalanamaz nk evrene tzn salt
sfatlar dzeyinden baklmaktadr. Oysa sistemin btnl
tzn kendisini yani Tanr gerekliini merkeze alan bir bak
as ile tm evreni sistemletirebilmektir. Tanr sonsuzluu
ifade ettii iin, bu bilgi trne sonsuzluk kipi altnda bak de
nilmektedir. Bylece biricik tz olan Tanr sfatlar ve modus
lar-tekillikler dnyas ile balants iinde sistematize edilme
yoluna gidilmektedir. Bu bilgi trnn tam bilgi olarak nitelen
mesi, genel geer kapsayclndan kaynaklanmaktadr; bu e
kilde, Tanr bilgisi evreni, bilgi dzeyinde btnl iinde
blmeden, ayrtrmadan kavrayabilmemizi salar. Spinoza,
Tanr bilgisini giderek mistik bir dzleme doru ekme tutumu
iine de girmitir. Tanr'ya duyulan ussal-entelektel sevgiden
sz ederek, ancak bu sevgiyi derinden duyan kiilerin Tanr bil
gisine ulaabileceklerini dile getirmitir. Tanr Spinoza'nn tm
bilgi sisteminin en banda yer alan en yksek aksiyom olmakta
birlikte, sistemin zorunlu aamalarndan gee gee en sonunda
ulalacak en byk hedef olarak yine karmza kmaktadr.
Ama unu da belirtmek gerekir ki Spinoza'nn Tanrs Maleb
ranche'n Tanrs gibi zgr istence sahip olan ve istedii iin
her eyi yaratan ve srekli isteyerek yaratmaya devam eden bir
Tanr deildir. Tersine o sonsuz bir varlk olarak ve varlkla dop
dolu olduu iin maddesel ya da tinsel tm evren ierikleri onun
barndan-znden zorunlulukla akarak olumaktadr. Tanr is
tese de bu zorunlu aka ya da olua engel olamazd. Tm bu
oluum onun iin istek ddr ya da bilin ddr. Tanr'mn her
eye bu tarzdaki nedensellii en bataki geometrik bir ilke gibi
dir; nasl ki bu geometrik ilkeden tm geometrik ilikiler ve geo
metrik varlklar zorunlulukla ve doru olarak kar; Tann'dan da
tm evren aynen bu biimde kar. Dolaysyla bu evren onun
varldr: Bu nedenle yaratan doa (Tanr) ve yaratlan doa
(doa varlklarnn okluu) bir ve ayn eydir.
Ruh ve madde sfatlarnn grnrdeki farkll onlarn Tan
1
1 n'nn znden ktklarn ve Tanr kaynanda birletiklerini
t
60 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ya da bir olduklarn deitirmez. Bu adan Tanr bir bakma


maddedir, maddesel eylerdir; bir bakma da tindir, tinsel ey
lerdir: Bu nedenle nesnelerin dzeni ile idelerin dzeni bir ve
ayn eydir. Bunun ne anlama geldiini bir kez de insan gerek
lii asndan aklamak gerekirse, zihnimizde olup biten her
olguya karlk olarak, bedenimizde de bedensel-fiziksel bir olgu
olmaktadr. Bu nedenle Spinoza'ya gre insan demek bir baka
beden varl demek, bir baka da bir zihin varl, tinsel bir var
lk demektir. Bu adan bu retiye ifte grnm kuram den
mektedir. Ama bu beden varl ve zihin varl znde bir ve
ayn kiiyi yanstt iin bu adan bakldnda da zdelik ku
ram denmektedir. Bu zihin ve beden yani madde, birer ayr tz
olmadklarna gre gerek tz ne olduu tam da bilinmeyen,
ama bir bakma madde bir bakma da tinsellik diyebileceimiz
Tanr tzdr. Grld gibi Spinoza'nn evrenin biricik tz
Tanr'dr diyen tz anlay monisttir, panteistir (tmtannclk)
ve beden ve ruhu ya da madde ve ruhu birbirinde tam anlamyla
eritmesi bakmndan gerek bir zdelik kuramdr.
Kukusuz bu reti eletiriye aktr ve eletirilere de maruz
kalmtr. Spinoza bir Tanr sarhou mu yoksa bir ateist mi di
yenler kmtr; ateisttir diyenler tarafndan suikaste de uram
ama kurtulmutur.
Spinoza felsefesinin gerek erdemi bilgi retisi bakmn
dandr: bilgi tretme bakmndan sistemde birbirine kart ya da
eliik olarak koyumlanan elere hibir biimde yer vermeksi
zin, her eyin birbirleriyle balantl olarak doallkla ya da zo
runlulukla birbirinden kt bir oluum sreci ngrmtr.
Her ey zincirleme bir sre iinde ya birbirlerinden zorunlu
lukla karlar ya da birbirleriyle atmakszn birbirlerine kar
lk gelerek bu ak srecinde yerlerini alrlar. Bu yntem
anlay 1 9 . yzylda Hegel'in dzenlemesiyle gerek anlatmn
bulan diyalektik ynteme hi benzemez. 20. yzyln pek ok
dnr tarafndan diyalektik ynteme bir almak olarak m
srlm ve savunulmutur.
Descartes ve Kta Ussalcl l 61

GOTTFRIED WILHELM YON LEIBNIZ


Leibniz ( 1 646- 1 7 1 6) , Prusya'nn Leibzig kentinde dodu. On
be yanda Leibzig niversitesi'ne girerek felsefe eitimi ald;
ardndan Jena'da matematik okudu. Daha sonra Altdorfda
hukuk eitimine devam etti ve yirmi yanda doktorasn bu
alanda tamamlad. B. Russell'a gre dnyann en zeki insanla
rndan birisidir. Hem dnsel alanda hem de eylem alannda
ok etkin bir yaam srdrmtr. Matematikte infinitesimal
hesaplarn gelitirmi ve sonular Sr Isaac Newton'dan yl
nce ilan etmitir. Spinoza ile yz yze tanm ve felsefesin
den etkilenmitir ama yine de Spinoza'nn fikirlerine olduka
uzak den felsefi bir reti ortaya koymutur. Dnemin tm fi
lozof ve teologlar ile mektuplam, bu arada Protestanlk ve
Katoliklik arasnda bir uzlam salamaya almtr. Berlin'de
kurulan Bilimler Akademisinin ilk bakanln yapmtr. Ba
lca yaptlar unlardr: "lnsan Anl zerine Yeni Denemeler. "Bu
rada Locke'un Essay'deki grleri ile sistematik olarak
hesaplamaktadr. "Theodicee, " ktlk sorununun ele alnd
yapt. Dier yaptlar arasnda "Metafizik zerine Sylem, " "Mo
nadoloji, " "Doa ve Tzlerin Etkileimi zerine Yeni Sistem" ve
"Bilgi Doruluk ve !deler zerine lnceleme" bulunmaktadr.

Yntem Anlay
Leibniz de tpk Descartes ve Spinoza gibi matematik bili
minden ok byk lde etkilenmi ve yukarda da belirtildii
gibi, bu alanda yeni bulular yapm bir bilim insandr. O ne
denle matematiin salam kesin ve net bir bilim dal olduunu
herkesten ok daha iyi bilmektedir. Matematik nermeler, do
ruluundan hibir biimde kuku duyulmayan nermelerdir. Bu
nedenle doruluk bakmndan matematik bilimi tm bilimler
tarafndan rnek alnacak bir bilim daldr.
Bu durumda, felsefe de eer matematik gibi san bir bilim
olacaksa, matematiinkine benzer bir yntem uygulamaldr. Bir
62 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

baka deyile yntem matematik yapl olmaldr. Matematiin


yaps gerei matematik nermeler her zaman dorudur. Bu
alanda istemeden yaplan bir yanllk kendisini derhal belli eder
ve yine matematiin yaps gerei kolayca dzeltilebilir. nk
matematik nermelerin tm kurucu eleri belirtiktir ve birbiri
ile uygunluk iindedir. Bunun anlam bu kurucu elerin arala
rndaki ilikiler kesin, ak ve nettir ve her ey tam bir aklk
iinde grlebilir. Bu nedenle teki bilimlerde de eer matema
tiksel yapya gtrebilecek bir yntem uygulanabilirse, bu bi
limler de doruluu apak bilgi sistemleri haline gelebilir ve bu
ekilde, sonunda btn bilimler birbirleriyle uyumlu klnarak
evrensel bir bilim sistemi ya da ansiklopedisi ortaya karlabilir,
(elik, 201 1 , s. 108) .
Leibniz, De Arte Combinatoria adl yazsnda hem tm bilim
ler iin matematiksel yapl olabilecek hem de sonunda tm bi
limlerin bir bilimler sistemi oluturabilecei bir yntem
nerisinde bulunmutur. Galileo Galilei ve Descartes'n da ha
berdar olduu sz konusu yntemi Leibniz, bir ortaa d
nr olan Raymond Lulle'den almtr. Buna gre; en genel
anlatmla karmak yapl terimler yaln terimlerine zmlene
bilmelidir: "Ele alnan terim ekilsel olarak onu oluturan par
alarna geri gtrlecek ve bylece terim tanmlanm olacak,
ardndan eldeki paralar da kendi paralarna ayrlarak onlar da
tanmlanm olacaklard. Bu tarz bir zmleme ile ilk tanmn
terimlerinin tanmlar verilecek, sre daha fazla tanmlanamaz
olan elere dek devam edecektir" ( elik, 20 1 1 , s. 108). Bu
sre sonucunda ulalan tanmlanamaz eler ya da terimler,
insan dncesinin alfabesini oluturacaktr. Szcklerimizin
daha fazla tanmlanamayan eleri olarak da harfler karmza
kar ve bu harfler bir konuulan dilin alfabesini olutururlar.
Yntemin ikinci adm olarak, bu tanmlanamayan eler
matematiksel sembollerle gsterilme yoluna gidilir. Leibniz bu
tanmlanamayan elere ilk olanaklar (primae possibilitates)
Descartes ve Kta Ussalcl J 63

adn vermektedir. nk bunlar kendilerinden tretilebilecek


btn nermelerin temelini oluturacaktr. Bu nedenle bundan
sonra gelmesi gereken nemli adm, bu simgeleri birleik eler
haline getirebilmenin doru yolunu bulabilmektir. Bu durumda
yeni sonular karmaya yarayan bir bulu mant oluturulmu
olacaktr. Bu bulu mant ya da bu yeni yntem , yeni nerme
lerin ve bunlar da birletirerek daha yeni yeni nermelere ula
mann sanatn, birletirme sanatn (ars combinatoria) ortaya
koymu olacaktr. Dikkat edilirse bu yntem, tmdengelimci
formel-matematiksel bir mantk oluturma abasn sergilemek
tedir. Bunun 20. yzylda Bertrand Russell tarafndan oluturulan
matematiksel mant nceleyen bir alma olduu sylenebilir.
Bu durumu Russell'n kendisi de fark ederek, Leibniz'in bu a
lmasn ok nemli bulduunu dile getirmitir.
Kukusuz, Leibniz bu ars combinatoria (birletirme sanat)
yoluyla tm gerekliklerin karsanamayacan da biliyordu .
rnein, tarihsel olgulara ilikin gereklikler byle bir yntemle
a priori olarak karmlanamaz. Bu alandaki gereklikleri do
rulayabilmek iin tarihsel olgular zerinde birtakm aratrma
lar yapmak gerekir. Bu trden tekil tarihsel nermelere ek
olarak, bir de doa alannda geerli olan evrensel bildirimler var
dr. Bu tr bildirimlerin dorulanmas gzlem ve tmevanm yo
luyla olanakldr. Ve aslnda bu alanda tam bir kesinlikten sz
edilemez. nk bu alandaki gereklik eylerin znde deil,
varolularnda temellenir. rnein "btn kuular beyazdr,"
biimindeki genellememiz bir tek siyah ya da beyaz olmayan
kuu ortaya ktnda geerliliini yitirecektir. Leibniz, bu tr
doruluklara olumsal doruluklar derken, matematiksel bulu
mant ile elde edilen doruluklara zorunlu doruluklar adn
vermektedir. Bu doruluk trleri zellikleriyle birlikte daha
sonra ele alnacaktr. imdilik konunun ak gerei bu ayrm
latrmaya deinmi olduk. Ancak unu da belirtmek gerekir ki,
tmdengelimci bilimsel bulu mant, Leibniz'in dncesine
64 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

gre sadece mantk ve matemetiin alan ile snrl deildi; me


tafizik, fizik, hukuk ve teoloji gibi alanlarn temel kavram ve
idelerinin gelitirilmesinde de bu yntemin kullanlabileceini
ngryordu. Bunun iin matematiksel sembolizme dayal ev

rensel bir dil (characteristica universalis) oluturulmal ve dei


ik inceleme alanlarnda bu dilin kullanm salanmalyd.
Ancak bu ekilde insan bilgisi snrsz bir ilerleme srecine gi
rebilecekti.
Leibniz'in dedktif yntemin alann formel mantn ve saf
matematiin snrlarnn tesine geniletmesinin nedeni, evre
nin uyumlu bir sistem oluturduu yolundaki inancdr. Bu ba
lamda, evrendeki tm varlklar arasnda zsel bantlar
bulunduu grne katldn ifade eder. "Tmdengelimli bir
mantk ya da matematik dizgesi evrenin bir dizge olduu yo
lundaki genel gerekliin bir rneidir. Bu yzden tmdenge
limli bir metafizik bilimi, bir varlk bilimi olabilir," ( Copleston,
1 996, s. 1 1 ) . Leibniz'in bu projesi sonul anlamda insan bilgisi
nin kapsaml bir ansiklopedisini ortaya koymakt. Bu ansiklo
pedik sistemde temeli oluturan yaln dnceler bir bakma
ekip karlabilecekti. Ayrca bu giriimde eitimli toplumlarn
ve akademilerin bilgibilimsel katklarn elde etmek olanakl ola
bilirdi.
Leibniz'in bilgi ideali grld gibi salam, gvenilir, ev
rensel bir bilgi sistemi oluturmaktr. Byle bir sistemi olutu
rabilmenin birincil yolu ise mantk ve matematik alanlarnn
uygulad yntemi ya da yntemleri bilginin her alannda
kullanabilmekten geer. Descartes'n mantktan anlad ise,
yukarda da grld gibi, analiz ve sentez srelerinin uygu
lanmasdr. Leibniz, bu balamda zellikle nerme zmleme
lerine ynelmitir. Bilgibilimsel almalar da bu temel zerine
kurulur.
Descartes ve Kta Ussalcl l 65
Ldbniz'in Bilgibilimsel a lma la r
Leibniz, ncelikle nermenin yaps zerinde durur. Ona
gre her nerme bir zne ve yklemden oluur. nermenin
zne-yklem yaps temelde hi deimez. Ancak tm nerme
ler doruluk koullan bakmndan ayn yapda deildir. Leibniz,
Monadoloji adl yaptnda us doruluklar ve olgu doruluklar
olarak gerek nerme yaplar gerekse de mantksal yaplar bir
birinden farkl olan iki bilgi trn birbirinden ayrmtr.

Us (Akl) doruluklar adn verdii bilgi trleri doru ol


malar zorunlu olan bilgilerdir. Bunlar aslnda mantk ve mate
matik nermelerinden oluur. Bu trden nermeler her zaman
dorudur. Onun iin bunlara ncesiz-sonrasz doruluklar da
denir. Leibniz bu us doruluklarnn insan zihninde doutan
bir yatknlk olarak bulunduunu ne srer. nsan belirli bir ol
gunluk dzeyine ulatnda bunlarn bilincine varr. Bunlarn
insan zihninde ya da aklda hazr bulunmalar zelliini Leibniz,
Locke' a polemik olarak ne srmtr: Locke Descartes'n do
utan ideler (ideae innatae) retisine kar karak nsan Anl
zerine Bir Deneme adl yaptnn birinci kitabn bu retiyi
eletirme iine ayrmt. Ona gre insan zihninde daha nce du
yulardan gememi olan hibir fikir ve kavram bulunmamakta
dr. Leibniz, Locke'u nsan Anl zerine Yeni Denemeler adl
yaptnda yantlama yoluna giderek, zihnimiz doutan varsa,
zihnimizde doutan getirdiimiz baz doruluklar da vardr"
biiminde bir kar kta bulundu. te bunlar Leibniz'in us
doruluklar dedii trden eylerdir. Us doruluklar arasnda
temel mantk ve matematik nermelerine ek olarak Tanr kav
ram da bulunmaktadr. Leibniz bu doruluklarn doruluk ko
ulunun elimezlik ilkesine dayandn belirtmektedir. Bu
nedenle bu doruluklarda dile gelen iddiann zttn dnme
nin insan zihnini elikiye srkleyeceini dile getirmektedir.
Bu trden doruluklar, doruluklarn sonsuzca koruyan sav
lardr. Onun iin bunlara ncesiz sonra<;.IZ dorulu/dar denil-
66 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

mektedir. Bu savlarn nerme yaplar totolojiktir; yani bu ner


meler "a, a'dr, " biiminde olumaktadrlar. Bu nerme yapsnda
nermenin znesi ve yklemi anlamca zdetirler; bu nedenle
yer deitirdiklerinde nermenin anlam bozulmaz. Sz gelimi,
"gen, kenar olan ekildir," dediimizde buradaki sembo
lik yap grlebildii gibi "a, a'dr," yapsna uygundur ve yine
zne ile yklem yer deitirdiinde nermenin yapsnda ve an
lamnda bir deiiklik olmayacaktr.
Leibniz, bu trden nermeleri mantksal yaplarnn genelde
'a, a'dr' biiminde olmas nedeniyle, 'zdeler' olarak adlandrma
yoluna gider. Ona gre bu yap iinde nermenin yklemi ya
zne durumundaki terimle zde anlamdadr ya da onun tara
fndan ierilir. rnein "gen, kenar olan ekildir," yargs
birinci duruma bir rnektir; "ikizkenar gen bir gendir," yar
gs da ikinci duruma bir rnek oluturmaktadr. Bu rnekler
ayrca olumlu zdeler olma koulunu da karlamaktadr. Leib
niz, ayrca olumsuz zdelerden de sz eder. Bu trn en belirgin
rnei, "a, a-olmayan olamaz," ilkesidir. Bu iki ilkeyi birletire
rek tek bir ilke halinde ele almak olanakldr: Buna gre; "a, a'dr
ve a-olmayan olamaz," biiminde bir ilke elde ederiz ki, bu ilke
aritmetik ve geometrinin tm kendine zg ilkelerini tantla
mak iin yeterlidir. Leibniz'e gre bir baka nemli nokta, z
delerin bize yeni bilgiler vermeyip sadece bilineni daha ak ve
net bir biimde gzler nne sermesidir. Bunlar aslnda analitik
(zmleyici) nerme tipini ortaya koyarlar. Analitik nermeler
yeni bilgi vermez, nk bunlarda asli olarak zne yklemde
bir biimde tekrarlanmaktadr. Szgelimi "Btn bekarlar ev
lenmemi kiilerdir," yargs bize yeni bir bilgi vermemektedir,
nk 'bekar'n anlam zaten 'evli olmayan kii' demektir. Bu ya
plaryla da bu tr nermeler bir bakma tanm nermeleridir ya
da bugn genellemeler olarak adlandrlan trden nermelerdir.
Bu nermelerin doruluunu grebilmek iin olguya gitmeye
gerek yoktur; bunlar a priori- deneyim ncesi olarak dorudur
lar. Doruluklar, yinelemek gerekirse tadklar zmleyici
Descartes ve Kta Ussalcl l 67

nerme yapsndan kaynaklanmaktadr. Bu nerme tipini daha


sonra Kant, analitik-sentetik ayrm balamnda ayrntl bir bi
imde ele alacaktr.

Olgu doruluklarna gelince; bunlar olgu dnyasnda dene


yime dayal olarak kefedilen doruluklardr: rnein kedilerin
miyavladn deneyim araclyla biz kefederiz. Ama "btn
kediler miyavlar," nermesi ayn zamanda bir doruluktur.
nk kediler evrensel olarak yani dnyann her yerindeki ke
diler olarak ve dnya durduka miyavlamaya devam edecektir.
Olgu doruluklarnn doruluu, us doruluklarnda olduu
gibi elimezlik ilkesine dayanmaz . nk olgu doruluklar
nn aksini dnmek zihnimizi elikiye drmez; "btn ke
diler miyavlar," nermesi evrensel olarak doru olmakla birlikte,
bu doruluk matematik nermelerdeki gibi zorunlu deildir; sa
dece olumsaldr (contingent), yani yle olmu, baka trl de ola
bilirdi; kediler baka trl de ses karabilirdi ya da hi ses
karmayabilirlerdi. Tm bu olaslklar zihni elikiye dr
memektedir. Oysa " kez on eder" dersek zihnimiz derhal
elikiye decektir. Olgu doruluklarnn doruluk koulu ola
rak Leibniz, yeterli neden ilkesini ne srmtr. Ancak bura
daki yeterli neden, Leibniz'e gre, Tanr'nn yle olmas ile ilgili
seimidir; "Zaten Tanr bu dnyamz da olabilecek dnyalar
iinde en uygunu, en gzeli olarak semitir. u halde d dn
yada olup biten her eyin nedeni yle olmasn isteyen Tanr se
imidir. Grld gibi bu alanda Leibniz teolojik nedene
dayanmaktadr" (elik, 201 1 , s. 1 10).
Olgu doruluklarnn nerme yapsna da ksaca bir gz at
mamz gerekirse, bu tr nermelerde zne ve yklem duru
mundaki terimler zde kavramlar deildir. Szgelimi, "Londra
lngiltere'nin bakentidir," dediimizde Londra ile bakent te
rimlerinin eanlaml-zde terimler olmadklarn derhal gre
biliriz. Bu tr nermelerde yklem terimi zne terimini anlamca
geniletmekte, ona yeni bir nitelik eklemekte ve bylece zne
68 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

terimine ilikin olarak bilgimizi arttrmaktadr. rnein, Lon


dra, bir kenttir, ama pek ok kentte bulunmayan bir ey olarak
kendisine ngiltere bakenti olma zellii eklenmitir. Bu tr
nermelere Kant daha sonra sentetik nermeler diyecektir; bun
lar genelde bilgimizi genileten nermelerdir. Ancak bu tr
nermelerde yanllk yapmak ok daha kolaydr. nk yk
lem durumundaki terim zneye, uygun olmayan bir nitelik yk
leyebilir. Aslnda bu ikisi arasnda olgusal bir ba bulunmak
zorundadr. Bu olgusal ba ise intuitif olarak kavramaya uygun
olmayabilir. "Aslnda elbette doru olmayan olgu nermelerine
olgu doruluklar (hakikatleri) kategorisinde yer verilemez ama
yanl olmakla birlikte doru sanlan olgu hakikatleri olabilmesi
olasl olduka fazladr. Ancak us doruluklar alannda hi
bir biimde yanllk sz konusu olamaz. Olgu doruluklar ala
nnda A, A'dr, nerme yaps geerli olmad iin, A, B'dir
tarzndaki bir yapda B, A'ya doru olmakszn da yklenebilir.
nk insanlar nesneleri seik olarak tanmak asndan alg
yetersizlii gsterebilirler. Leibniz bu noktada ilgin bir ne s
rmde bulunur. Tanr tm varolanlar Leibniz'in deyiiyle mo
nadlar eksiksiz tand iin, bir baka deyile monadlarn ne
tr yklemlere sahip olduklarn bildii iin, Tanr asndan
tm olgu nermeleri de analitik yapda yani yklemi znesine
karlk gelen nermelerdir. Oysa insanlar asndan her tr mo
nad tketici bir biimde tanmak olanakl olmad iin, olgu
nermeleri ve hatta doruluklar bize gre deneyim temelli ve
sentetik yapl nermelerdir" (elik, 201 1 , s. 1 1 1 ) .
Leibniz, Bilgi, Doruluk ve deler zerine balkl yazsnda
bilgi konusunu daha geni bir perspektif iinde ele almtr. Bu
radaki snflamada ncelikle duyu bilgisinden ve bu bilgi tr
nn yanlla ak olmasndan sz eder. nk burada duyusal
algya bal olarak, genelde yargda aklk salanmakla birlikte,
seiklik kolay kolay salanamamaktadr. Kald ki ak olmayp
tmyle bulank ya da karanlk duyu bilgisi basamandan da sz
edilmektedir. Yar karanlkta herhangi bir eyi alglamak bize o
Descartes ve Kta Ussalcl l 69
eyin karanlk bir bilgisini ' 'erecektir. Ak duyu bilgisi aydn
lkta ya da gne altnda herhangi bir eyin algya dayal
kavrann anlatr. Leibniz'e gre hayvanlar bu dzeyde kalrlar.
Leibniz , bu balamda Descartes ak-seiklik ltne bal
kalarak, karanlk duyu bilgisi, ak duyu bilgisi ve ak-seik duyu
bilgisi basamaklarndan sz eder ve ak-seik duyu bilgisinin
ussallk dzeyine ykselmi olduunu dile getirir; aklamala
rndan bunun bir tr uzmanlk bilgisi, bir baka deyile bilimsel
bilgi olduu sylenebilir. Bu bilgi sralamasnn en tepesinde ise
matematik bilgisi yer almaktadr. Matematiksel bilgi, duyusal
lkla hibir ilikisi olmayan tmyle ussal yapl bir bilgidir. Tm
eleri ak ve net bir biimde ortada olduu gibi, ayn zamanda
birbirleriyle uygunluk iindedirler. Bu nedenle Leibniz, bu bilgi
trne aslnda upuygun (adaequate) bilgi adn vermektedir. Ma
tematik bilgiyi rnek gsterdiine gre, bu bilgi trnn us do
ruluklar iinde yer ald bir bakma sylenebilir. Dikkat edilirse,
Leibniz'in bu bilgi sralamasnda ak-seik bilgi ve upuygun
bilgi biiminde adlandrarak ele ald bilgi trleri srasyla olgu
doruluklarn ve us doruluklarn dile getirmektedirler. Ka
ranlk ve ak duyu bilgisi olarak niteledii duyu bilgisi trn
ise sanki hi deinmemi olmamak iin ele alm grnyor.
nk bu bilgi trnn tpk Descartes ve Spinoza'da olduu
gibi Leibniz asndan da doruluundan kolay kolay sz edile
meyecek, ok dk dzeyde grlen bir bilgi tr olarak ele
alnd aka grlebilmektedir. unu da belirtmek gerekirse,
Tanr asndan tm evrene ve evren ieriklerine ilikin bilgiler
analitik yapdadr. nsan bireyi asndan ise analitik yapl bil
giler salt us doruluklar olarak karmza kar. Sentetik yapl
nermeler ise olgu doruluklarn (bilimsel bilgi) ilgilendirdii
gibi duyu bilgisini de ilgilendirmektedir.
Leibniz, gerekte us doruluklarn dnemin nl empirist
dnr john Locke'un "zihinde daha nce duyulardan ge
memi hibir ey bulunmaz," savna karlk olarak, zihnin, do
utan birtakm temel doruluklar kendisiyle birlikte getirdiini
70 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

bu nedenle zihnin iinde ncelikle duyularn almasn gerek


tirmeyen birtakm bilgiler bulunduunu kantlayabilmek iin
devreye sokmu ve Locke'un bu nl savna "nisi ipse intellectus
(zihnin kendisinden baka)" yantn vermitir. Biz bu aamada
Locke'un empirizmini amlamay biraz geriye brakarak, tarih
sel dzenlilik adna nce, Thomas Hobbes'un bilgibilimsel ir
delemelerini ele almak durumundayz.
2. BLM
NGLZ DENEYCLG

THOMAS HOBBES
Hobbes ( 1 588- 1 679) , ncelikle politika felsefesinin nde
gelen temsilcilerinden birisi olarak tannr. ngiltere'de Malmes
bury'e bal Westport'da dodu . ocukluu zerine ok fazla
bilgi yok. Annesinin ad bilinmiyor. Babas Westport'da bir din
grevlisi; onun ad da Thomas. Drt yandan itibaren Kilise ta
rafndan eitiliyor ve daha sonra Westport ilk ve ortaokullarnda
eitimine devam ediyor. Yksek renimini Oxford'da srdr
m, ancak mezun olmadan Oxford'dan ayrlarak o yrenin
nl bir ailesi olan Cavendish ailesinin hizmetine girmitir. Lord
Cavendish'in olunu eitmekle grevlendirilmitir. Ayn za
manda ok iyi bir arkada olduu rencisi ile olduka uzun
bir sre Avrupa'y dolamlar ve zellikle Fransa'ya ve talya'ya
yolculuk yapmlardr.
Yolculuklarn sona ermesinden sonra, Hobbes kendisini ya
znsal almalara vermitir. ncelikle Tukidides'in Peleponez
Sava Tarihi ni ngilizceye evirmitir. Bundan sonra Hobbes,
'

Fransa'ya birka kez daha gidip gelmi, dncelerinin gelimesi


ve felsefi ilgilerinin belirlenmesinde Fransa yolculuklarnn ok
72 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

byk etkisi olmutur. Fransa'da bulunduu srada, Eukleides'in


Elementleri ile tanm, bu arada Fransa'nn duyumcu filozofla
rnn etkisiyle duyum olay, duyumun cisimlerin devinimi ile
ilikisi, ikincil niteliklerin nelii gibi sorunlar da ilgisini ekmi
ve zellikle matematikle tanmasnn etkisiyle tm felsefi al
malarn temeli olarak bilimsel yntemi benimsemi ve doalc,
empirist bir felsefi amna doru gitmitir.
Bu arada iinde yaad dnemin toplumsal alkantlarnn
da etkisiyle, toplumsal ve politik sorunlarla uramay daima n
planda tutmutur. Bunun sonucu olarak Hobbes etkisi gn
mze dek eksilmeyen, grleri srekli tartlmaya devam eden
bir politika filozofu olarak sivrilmi bir kiiliktir. Burada konu
muz bilgi felsefesi olduu iin Hobbes'un politika felsefesine yer
vermemiz olanakl grnmemektedir; bilgi felsefesi adna ku
ramsal felsefesinin snrlan iinde kalarak bilgi anlayn ve bil
giye giden yoldaki ynteme bakm genel izgileriyle aydnlatmaya
alacaz.
Hobbes'un balca kitaplarn ncelikle belirtelim: 1 640 y
lnda Doal ve Politik Yasann eleri adl yaptn yazar; bunun
iki blm ancak 1 650 ylnda nsan Doas ya da Politika'nn
Temel llkeleri ve Politik Cisim zerine balklar altnda yaym
lanabilmitir. 1642 ylnda Paris'te, tasarlam bulunduu felsefe
sisteminin nc blmn oluturacak olan Yurtta zerine
(De cive) balkl almasn yaymlamtr. Paris'te kal sra
snda Leviathan ya da Kilisenin ve Yurttalarn Cumhuriyetinin
z, Biim ve Gc balkl almasn yazmaya devam eder; bu
yapt 1652 ylnda Londra'da yaymlanmtr. 1655 ve 1658 yl
larnda felsefi sisteminin birinci ve ikinci blmlerini olutura
cak olan Cisim zerine (De corpore) ve lnsan zerine (De
Hamine) adl almalarn yaymlamtr. Bylece kuramsal fel
sefi sistemi daha nce yaymlam olduu Yurtta zerine ba
lkl blmle birlikte tamamlanm oluyordu. mrnn sonuna
dek yaznsal uralarn etkin bir biimde srdren Hobbes, bu
balamda Homeros'un tm yaptn ngilizceye evirmitir. m-
lngiliz Deneycilii l 73

rnn sonuna dek kendi yaptlarna ve grlerine ilikin ele


tirilere yantlar vermi tartmalara katlm, entelektel etkin
liklerle dolu uzun bir mr srerek, 1 679 ylnda 9 1 yanda
lmtr.

Hobbes'un Felsefeye Bak ve Bilgi Anlay


Hobbes'a gre felsefenin en bata gelen ilevi, insann pratik
amalarna hizmet etmektir. Bu adan Bacon ile uyumaktadr.
Ona gre de bilginin erei insana g salamasdr. Bilgi arac
lyla nceden grlen etkileri kendi yararmza kullanabiliriz;
belli bir durumun gerektirdii eylemin yerine getirilmesini ya
da iin yaplmasn baaryla gerekletirebiliriz . Bu nedenle,
hem bilimlerde hem de politikada bilgi insan gl klar.
Kukusuz burada sz edilen bilgi tr felsefi bilgi ya da bi
limsel bilgidir. Tm bilgiler felsefi bilgi deildir. Aslnda bilgi de
diimiz ey empirik temel zerinde kurulan deneyim bilgisinden
baka bir ey deildir. Gndelik yaam iinde pek ok insann
bilgi deyince gz nne ald da zaten bu trden bir bilgidir.
Buna belki gndelik bilgi ya da sradan bilgi diyebiliriz. Felsefi
bilginin uzak temeli sz konusu olduu zaman da karmza bu
bilgi tr kar: filozof da ilkin teki insanlar gibi, empirik ve
rilerle, bir baka deyile dsal cisimlerin bizde yaratt duyu-iz
lenimleri ile ve byle izlenimlerin anlar ile ie balar.
Hobbes'un kendi terimleri ile 'etkiler' ya da 'grngler' dedii
eylerden yola kar. Bu grnglere ya da fenomenlere ilikin
dolaysz bilincimiz yani farkndalmz ve bunlara ilikin an
larmz bu dorudan bilgiyi ya da deneyim bilgisini oluturur.
eylere ilikin duyusal alglarmz ve bunlarn anlar, insana ve
tm canl varlklara ortak olan bir bilgi trdr. Bu bilgi tr
tm canllara doa tarafndan dolayszca verildii ve daha ileri
dzeyde bir dnme yetisi tarafndan yani uslamlama sonucu
elde edilmedii iin bilimsel-felsefi bilgi deildir. rnein g
nei her gn grdmz iin biliriz ki gne vardr. Ama hi
7 4 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

kimse bu bilgisinin astronomi bilimine ait bir bilgi olduunu


ne srmez. Ve yine biliriz ki insanlar pek ok eylem gerekle
tiriyor. Ama ounluk bu eylemlerin bilimsel ya da felsefi bir
bilgisini tamaz.
Felsefi bilgi olup-bitenlerin nedenleri ile ilgilenen, bu neden
leri grnen etkilerden karmaya alan, bu nedenle de us
lamlamaya dayal bir bilgi trdr; grnen etkilerden uslamlama
yoluyla nedenler karlr; daha sonra ise bilinen nedenlerden
etkilere gidilir. u halde felsefe aslnda bir sonu bilgisidir. Fi
lozof unun ya da bunun bir olgu olduunu bildirmekle yetin
memektedir. Onun asl ilgilendii ey deneyim bilgilerinden
gzlem yoluyla deil ama uslamlama yoluyla saptanan sonula
rdr.
Bu ekilde Hobbes bilgileri olgu bilgisi ve kanm bilgisi ek
linde ikiye ayrr. Bir eyin yapldn grdm ya da anmsa
dm bilgi olgu bilgisidir. rnein mahkemede bir tanktan
istenen bilgi aslnda bir olgu bilgisidir. Buna gre tarih tmyle
olgu bilgilerine dayanr. Bir bakma olgu bilgilerinin kayd de
mektir tarih; bu da doal tarih ya da yurttalk tarihi biimini
alabilir.
karm bilgisine bir baka deyile sonu bilgisine gelince;
bu bilgi tr z bakmndan "A doru ise B de dorudur" bi
iminde koullu nerme yaps gsterir. Hobbes'un verdii rnek
udur: "Eer gsterilen ekil bir daire ise o zaman merkezden
geen herhangi bir doru onu iki eit paraya blecektir." te bu
bilimsel bilgidir, felsefi bilgidir; uslamlama yaptn ne sren
birinden istenen trde bir bilgidir. "Ve 'bilim kaytlar' nerme
lerin sonularnn tantlanlarn kapsayan kitaplardr. Ve ge
nellikle felsefe kitaplar olarak adlandnlrlar." (Aktaran Copleston,
1 99 1 , s. 1 7- 1 8) .
Eer felsefi bilginin sonul temeli olarak olgu bilgisine yeni
den geri dnersek, Hobbes'un bu alanda syleyecei daha baka
eyler vardr. Olgu bilgisi, alglanabilir, gzlemlenebilir yaratc
lngiliz Deneycilii l 75

bir sre iinde kendisini ortaya koyan bir olgunun farkna var
may anlatr; felsefi bilgi de bu somut olgusal verilerin nedenleri
ile ilikilidir. Gzlemlenebilir yaratc bir sre iinde ortaya k
mayan bilgiler, felsefi bilginin temelini oluturamazlar. Felsefi
bilgide dile gelen nedensel aklama belli bir etkiyi ortaya ka
ran yaratc srecin bilimsel aklamasdr. Gzlemlenebilir, ya
ratc bir sre iinde ortaya kmayan hibir ey felsefenin
konusu olamaz; bu durumda tm tinsel olgusallk ve giderek
Tanr, felsefenin konusu olamazlar. Felsefenin konusu ya da ele
ald malzeme, "herhangi bir yaradln tasarlayabileceimiz ya
da herhangi bir irdelenii yoluyla baka cisimlerle karlatra
bileceimiz, ya da birleme ve zlme yeteneinde olan her ci
simdir; e deyile yaratl ya da zellikleri konusunda herhangi
bir bilgi edinebileceimiz her cisimdir," (Copleston, 1 99 1 , s.18).
Bu durumda felsefe, teolojiyi tmyle dlamaktadr. nk
Tanr yaratlamaz, kavranamaz, blnemeyen, herhangi bir eyle
birleemeyen ve herhangi bir eyi kapsamayan bir varlk olarak
dnlmektedir. Bir baka deyile tmyle soyut, duyulara ve
rilmeyen duyusalln tesinde yer alan bir varlktr. Felsefe, ta
rihi de dlamaktadr. nk daha nce de belirtildii gibi, tarih
bilimi olgusal bilgilere dayanr. Bunlarn temeli salt bir deneyim,
yani olgulara tanklk yapm olmak ya da bunlarn anlardr.
Ksacas bu bilgiler bir uslamlama sonucu deildir.
Oysa felsefe bir uslamlama bilgisi olarak, cisimlerin neden
lerini, niteliklerini aklamaktadr. En temel neden olarak da de
vinimi gstermektedir. nk tm cisimler devinim iinde yer
alrlar, var olurlar: tm var olanlarn, cisimlerin trll, on
lar yapan devinimlerin trllnden doar. Bu aklama gs
teriyor ki Hobbes'un felsefesi maddecidir; nk cisimlerden
baka hibir eyi dikkate almamaktadr. Tanr'nn ve tm tinsel
olgusalln dlanm olmas usdln da Hobbes felsefesin
den karldnn iaretidir. Felsefenin yntemi ussallktr ve us
lamlamann vazgeilmez liidir. Bu durumda Tanr'nn varoluu
ve doasna ilikin sorunlar felsefi konular deildir; tanr kav-
76 I Yeniada Bilgi Felsefesi

ram hibir biimde felsefenin snrlar iinde kendisine bir yer


bulamaz. Felsefede uslamlama, bilindii gibi olgulardan neden
lere gidebilmeyi, nedenlerden de olgulara bir baka deyile so
nulara geebilmeyi anlatr. Tanr kavram sz konusu olduunda
bu tr bir uslamlama geerli olmamaktadr. nk Tanr'nn ne
deni yoktur, Tanr nedensiz olarak kabul edilmektedir. Bunun
anlam Tanr sonsuz bir varlktr. Ancak Hobbes'a gre sonsuz
olan imgelenemez, ancak sonlu olan bir baka deyile cisimsel
olan imgelenebilir. Burada unu da belirtmemiz gerekir ki Hob
bes imgelemeyi dnmekten pek de farkl ele almamtr.
Demek ki sonsuz olan dnlemez, bu durumda uslamlama
konusu olamaz.
Tm ortaa boyunca Tanr cisimsel olmayan tz olarak d
nlmt . Oysa Hobbes'a gre "cisimsel olmayan tz," kav
ram "cisimsel olmayan cisim" ya da "yuvarlak bir drtgen"
terimleri denli elikilidir. nk bu tr terimlerin imlemleri
yani gsterdikleri herhangi bir ey yoktur. Bu nedenle bu tr te
rimler anlamszdr. Bu tr szckleri anladklarn sanan kim
seler, aslnda bu terimleri ierikten bamsz olarak, salt
yinelemektedirler; aramaya kalktklarnda da bunlara herhangi
bir ierik bulamazlar. u halde Hobbes iin "cisimsel olmayan
tz" terimi de imlemsizdir, baka bir deyile ieriksizdir. nk
Hobbes, tz kavramn sadece cisim kavramnn bir nitelii ola
rak dnyordu : evrende sadece biricik bir tz vardr, o da ci
simsel olan yani maddesel olan bir tzdr. Bu durumda Hobbes
eer bir Tanr olacaksa o da maddesel olmaldr iddiasnda bu
lunur. Aslnda bu noktada yanl anlamalar nlemek iin Hob
bes'un Tanr bilgisine ya da Tanr kavramn nasl ele aldna
biraz daha yakndan bakmaya alalm.

Tanr kavram: Nedenlerin bilgisini merak eden bir kii doal


olarak kendisini nedeni olmayan bir nedeni tasarlam olarak
bulur. Ve bu nedeni ok zel varlk olarak dnr. Yani bu
neden Tanr'dan bakas deildir. yle ki doal nedenlere yne-
lngiliz Deneycilii 1 77

lik herhangi bir derin aratrmada bulunmak iin sonsuz bir


tanr kavramna inanmak gerekmektedir. Ama buna karn in
sanlar, zihinlerinde onun doasna ilikin herhangi bir dnce
tayamazlar. Geri, bu dnyadaki grlr eylerden ve hayran
lk uyandrc dzenlerden yola karak bir insan onlarn Tanr
ad verilen bir nedeni olduunu tasaralayabilir, buna karn zi
hinlerinde onun ak bir kavram ve imgesi bulunmayabilir. Bu
doaldr nk Hobbes'a gre Tanr kavranabililir bir varlk de
ildir. nk Tanr kavram sonsuz olarak tasarlanmaktadr.
Oysa 'sonsuz' kavram herhangi bir varla yklendii zaman,
ona ilikin herhangi bir olumlu dnceyi temsil etmekten daha
ok, o varla ilikin tasanmlamadaki baarszla iaret et
mektedir. Ve yine Tanr 'cisimsel-olmayan tz' yani 'tin' olarak
dnlr ve byle bir varla Tanr ad verilir. Ama tm bu ni
teliklerin verildii, zellikle sonsuz olarak ve her eyin ilk ne
deni olarak dnlen bir varla verilen Tanr' ad onu
tasarmlamak iin kullanlmamakta, onu sadece onurlandrmak
iin kullanlmaktadr. nk Tanr sonsuz varlk olduuna gre
kavranamaz ve byklk ve gc tasanmlanmann snrlan d
na kar. in ilgin yan insanlar, Tann'y kavramann ve ta
nmlamann olanaksz olduunu grdkleri iin, bilinli olarak
onun kavranamaz olduunu ve anlama yetilerinin stnde ve
dnda kaldn itiraf etme yoluna giderler. Bu durumda Tan
r'nn doas kavranamazdr; onun ne olduunu deil ama ancak
var olduunu biliriz. Bu durumda ona verilen yklemler bir ba
kasna onun ne olduunu anlatmak iin deil, salt onun kendi
aramzda, en onurlu olduunu dndmz terimlerle onu
onurlandrmak iindir.
Oysa Hobbes Tann'nn varlna inanmakla birlikte, felsefe
sinin temel ilkeleriyle elimemek iin onun cisimsel olduunu
dnmektedir. Ona gre Tanr 'en ar ve en yaln cisimsel tin'dir
ve "llk ve bunun kiileri, o tek an, yaln ve bengi cisimsel
tindirler," ( aktaran: Copleston, 1 99 1 , s.22) . Hobbes 'yaln ci
simsel tin' anlatmyla unu kastetmektedir. An ve yaln bir cis-
78 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

min 'batan sona her parada bir ve ayn trde bir cisim' olduu
ve tinin ise, 'ince, akkan, saydam, grlmez cisim' olduudur.
Bylece ilk sylendiinde 'yaln, cisimsel tin' teriminde varm
gibi grnen eliki de ortadan kalkm olmaktadr. Ama bu du
rumda Tanr'nn cisimsel bir varlk olduu onaylanmaktadr. Ne
var ki cisimsel olmakla birlikte Tanr'nn ikincil niteliklere sahip
olmas da zorunlu grnmemektedir; aslnda Hobbes Tanr'nn
cisimsellii ile bykl olan bir tz imlediini ne srmek
tedir. Tanr, salt, sonsuz grnmez bir uzamdr. Bu durumda
Descartes'n salt bir uzam olarak ne srd cisimsel tz, Hob
bes felsefesinde Tanr'nn yerine gemektedir ve Descartes'daki
sonsuz tz olan Tanr tz ortadan kalkm olmaktadr. Ayrca
Hobbes'a gre evrendeki tek tz, cisimsel tz yani maddesel tz
olduuna gre, tm cisimlerin nedeni yine Tanr olmakta ama
salt bir uzam olarak dnlen Tanr olmaktadr. Bu durumda
Hobbes'un bir tanrtanmaz olup olmad tartma konusudur.
Hobbes'un Tanr kavramna ya da bilgisine ilikin grlerini bu
ekilde zetledikten sonra bilgi retisinin nemli bir parasn
oluturan adclna bir gz atmamz gereklidir.

Hobbes'un Adl (Nominalizmi): Hobbes tarafndan d


nlen biimiyle felsefi bilgi, yukarda da grdmz gibi,
genelde tekil olan ile deil, tmel olanla, evrensel olanla ilgi
lenmektedir. Buna gre felsefenin amac, ilk ilkelerin ya da ev
rensel nedenlerin nda, tm var olanlarn nedensel ilikilerinin
tutarl ve sistemli bir bilgisini ortaya koymaktr. Ancak bunu ya
parken Hobbes, nominalist bir yaklamdan yanadr: filozof d
ncelerini anmsayabilmek iin sembollere gereksinim duyar;
bu semboller ise adlardr. Dahas filozof dncelerini bakala
rna aktaracak ise bu durumda bu adlar kar tarafn da onayla
d adlar olmak zorundadr; bunu da konuma denen eyde bir
araya balandklar zaman yapabilmektedirler. "Bir ad bir im iin
hizmet grmek zere keyfi olarak seilen bir szcktr ve kafa
mzda nceden bulunan belli bir dnceye benzer bir dnce
lngiliz Deneycilii 1 79

yaratabilmekte ve bakalarna sylendiinde onlar iin konu


macnn nceden kafasnda olan ya da olmayan dncenin bir
simgesi olabilmektedir. " (Aktaran: Copleston, 1 99 1 , s.3 1 ) . Ama
her adn bir eyin ad olmas da gerekmez. rnein 'herhangi'
gibi bir szck herhangi bir eyi gstermez. Ama birtakm ey
leri belirten adlardan kimileri, rnein Platon ya da u ocuk
gibi, tek bir eyi gsterirken, kimileri ise pek ok eyi ortak ola
rak gsterir; rnein insan, bitki, aa gibi szckler ve daha
pek ou bu kategoride yer alr. Bu tr adlara tmeller (niver
sels) denmektedir. Aslnda burada tmellik ada yklenmekte
dir. Ad tarafndan belirtilen eye deil. nk ad ortaklaa ele
alnan birok eyin addr, ama bunlardan hibiri kendi bana
tmel deildir; ne de bu bireysel eylerin yan sra herhangi bir
tmel ey vardr. 'Tmel' szc hibir zaman doada var olan
herhangi bir eyin ad deildir. Dahas tmel ad herhangi bir
tmel kavram da temsil etmemektedir; yani zihinde oluturu
lan herhangi bir dncenin ya da imgenin ad deildir. Tersine
her zaman bir szcn addr. Ksacas tmel olan sadece bir
szcktr, baka hibir ey deil. Onlara zihnimizde yant veren
herhangi bir zel imge yoktur; onlara zihnimizde yant veren
kavramlar birbirinden farkl bireyler olarak karmza kan
somut varlklarn imgeleridir. Hobbes daha nce de syledii
miz gibi dnlebilir olanla imgelenebilir olan zdeletirme
eiliminde olduu iin, onun asndan imgelenmek tekil var
lklara zg olduuna gre dnlen, bir baka deyile kav
ramlar olanlar da tekil bireysel varlklar olmu oluyordu . Bu
durumda tmel kavramlarn kendilerine zg imgeleri olama
dna gre zihnimizde belli bir kavramlar da olamazd; u
halde tmellik salt adlara yklenen bir zellik idi; tmel olan
sadece adlar olabilirdi. u halde biz salt tekil adlardan ve tmel
adlardan sz edebiliriz.
Bireysel varlk kmeleri iin neden ortak adlar yani tmel te
rimler kullandmz sorusuna ise Platon'dan beri verilen yant
tekrarlamann tesine gitmedii grlr: buna gre eyler ara-
80 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

sndaki benzerlik, bu benzeyen eylerin ortak adla adlandrl


masna yol ayordu . Peki, ama neden? Tmeller sorunuyla il
gilenen hibir filozofta bunun doyurucu bir aklamasn
bulamyoruz . Bunun belki de bir yant udur: Birbirine benze
yen varlklarn kmelerinde yer alan tekil, bireysel varlklarn
says ylesine byk ki bunlarn her birine zel ad bulmak
insan zihni iin olanaksz grnmektedir. Ya da bu tekillerin her
biri ylesine deerlidir ki saylar milyarlar da bulsa her birine
bir zel ad vermek zorunlu olmaktadr; insan bireyleri iin sz
konusu olduu gibi. Ama yine de bunlarn da bir ortak ad var
dr; bu ad 'insan'dr. nk grup olarak ele alndklarnda biz
onlardan salt insan olarak sz ediyoruz. Tmn de ortak adlar
olan insan ad ile adlandryoruz.
Bu sylenenlerden kan sonuca gre, adlar sadece zihni
mizdeki imgeleri adlandrrlar. Hibir zaman iin nesnelerin
kendilerini adlandrmazlar. Eer karmdaki kii ile konuurken
ona hitaben 'Aye' adn kullanyorsam, bu ad onun zihnimdeki
dncesinin yani imgesinin simgesidir. Burada konumann
genel yarar bakmndan zihinsel sylemimizi szel syleme ak
tarmaktayz. Bu arada tm szckler zihnimizdeki bir imgenin
addr diyemeyiz. Kendilerine tmellik atfedilen szckler yani
tmel adlar imlemsiz olarak salt adlardr. Peki, bu durum eli
ik olmuyor mu? Biraz nce adlar zihnimizdeki belli eylere ili
kin dncelerin simgeleri yani adlar oluyorlar demitik. Bu
durumda dnce ya da imge yok iken szck nasl ortaya
kyor? Hobbes'un yaklamna gre buras biraz gizemli kal
maktadr. Hobbes adlar oluurken birincil ynelim ve ikincil
ynelimden sz eder: bahedeki bir aac grrken ona u aa
dememiz birincil ynelimdir. Burada aa terimi ncelikle belli
bir varl gsterirken tekil bireysel bir varln imgesinin ya da
dncesinin ad oluyor. Yani 'aa' terimi nce tekil bir varln
ad olarak, tekil ad olarak ortaya kyor. Daha sonra ise bu tekil
'aa' adn yeniden adlandrma yoluna gidiyoruz. Bu da ikincil
ngiliz Deneycilii l 81

ynelimin sonucudur ve bu ikincil ynelim ya da niyet sonucu


olarak da sz konusu tekil terim tmel haline gelmi oluyor. "Bu
aa" tekil terimi "aa" tmel adna dnm oluyor. Szc
n ikincil ynelim-niyet olarak kullanlmas; bir tr "aa-ol
maklk" fikrini anlatyor olmaktadr. Ama Hobbes'a gre bu 'aa
olmakln' hibir imgesi ya da dncesi yoktur; burada tekil
olarak kullanlan 'aa' ad, tmel ad olarak kullanlmaktadr.
Aslnda burada sadece zihinsel bir kurgu sz konusu gibidir.
Grld gibi Hobbes, tmeller konusunda nominalizmi
kktenci bir biimde benimsemitir ve bu bakmdan ortaa
sonlarnn byk nominalisti Ockhaml William'n izinden git
tiini sylemek hi de abartl olmaz. Bilginin kkeni bakmn
dan duyusal temele dayandn sylemek de yerinde olmakla
birlikte, ardllar Locke, Berkeley ve Hume gibi kktenci bir em
pirist olduunu sylemek de pek kolay olmamaktadr. Felsefi ya
da bilimsel bilginin tekil olgularn tekil kavramlar ile olanakl
olamayacan ve tmel terimler araclyla gerekleen ilk il
kelerden nedensel sonular karmak biiminde gerekleece
ini ne srmektedir. ilkelerin bilgisine ulamada tmevarmc
yani zmlemeci yntemin kullanlmasn aka kabul et
mekle birlikte, bilimsel ilemin gstergesi ona gre dorulama
larn sonularnn karlmasdr. karmn balang noktalar
olan ilkelerin ise tanmlar olduunu, tanmlarn da szcklerin
anlamlarnn amlanndan baka bir ey olmadklarn ne
srer. Tanm nedir? Tanm yle bir nermedir ki, nermenin
yklemi zne kavramnn kurucularna karlk gelir. Tanmlar
tantlamann biricik ilkeleridirler. Ne var ki Hobbes'a gre keyfi
olarak oluturulan gerekliklerdir ve bu nedenle bunlarn ken
dileri tantlanamazlar.
Eer tanmlar keyfi belirlenimler ise o zaman bu tanmlardan
tretilen sonular da bu keyfiliklerden pay almak zorundadr.
Hobbes tanmlarn yani ilk ilkelerin keyfi olarak oluturulduk
lar dncesini Spinoza'nn Ethica'snn balangcnda bulunan
82 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

balang ilkelerine ynelik olarak oluturmu idi. Bu nedenle


bu ne srmnde kendi felsefesi bakmndan da sadk kalmak
zorunluluunu hissetmitir.
Byle olunca bilimsel nermeler ile olgusal dnya arasndaki
bir ayrlkla yz yze kalnmaktadr: Bu durumda bilimsel ner
melerin olgusalla uygulanabilirlii konusunda herhangi bir
gvence de yoktur. Bu adan Hobbes, Descartes'n Meditasyon
la nna kar karken unlar sylemektedir: "Eer uslamlama
adlarn ya da sanlarn 'dr' szc ile birletirilmesinden baka
bir ey deilse bu durumda nesnelerin doalar deil ama sadece
adlar konusunda keyfi olarak saptadmz uzlamlara gre bir
sonuca ulamaktayz. Durum buysa uslamlama adlara, adlar im
geleme ve imgelem belki de dndm gibi bedensel organ
larn devinimine bal olacaktr. " (Aktaran Copleston, 1 99 1 ,
s.35 ) . Hobbes'un bu yaklam, felsefenin ya da bilimin kanl
maz olarak znelcilikten etkilendiinin ve Hobbes'un felsefesi
nin nominalist, kukucu bir felsefe olduunun ne srlmesine
neden olmutur. Bununla birlikte Hobbes'un kukuculuu az
ok bir abarty da dile getirebilir: O, tanm konusunda unu da
ne srer: Tanm herhangi bir eyin z deil, ama onun zne
ilikin olarak ne tasarladmz simgeleyen bir konumadr.' Bu
anlatm, kendi bana kukucu bir nesrm olarak ele alna
maz. nk zn belli bir dncesini ya da kavramn tad
mz imliyor olarak alnabilir. Buradaki dnce ya da kavram
tanmda amlanan ad tarafndan simgelenmektedir. Ayrca Hob
bes bir szck salt bir ad'dr derken, zorunlu olarak szck ta
rafndan simgelenen dncenin olgusallk ile hibir ilikisi
yoktur demek istememektedir. Sonu olarak olgusallkla ilikili
olarak ister nedenlerden etkilere, isterse de etkilerden neden
lere doru ilerleyelim, ancak olanakl etkilerin ya da olanakl
nedenlerin bilgilerine erieceimiz olgusu doru kalmaktadr.
Ona gre elde edebileceimiz biricik kesin bilgi nermelerin im
lemlerinin bilgisidir; eer A, B'yi imliyorsa ve eer A doruysa,
B dorudur. Bu sylenenlerin nda, Hobbes'u tam bir ku-
lngiliz Deneycilii l 83

kucu nominalist olarak nitelemek pek kesin olmamaktadr. 01-


gusalla ilikin bilginin elde ediliinde nominalist tutumun ka
nlamaz olduunu savunmakla birlikte, felsefe ile zde olarak
ele ald bilim anlayn, aklamalarna baktmzda, gerek
anlamda matematik biliminin yansttn, rahatlkla grebil
mekteyiz. Bunu biraz sonra yntem anlayn ele aldmzda
ok daha yakndan grme olanan bulacaz.
Aslnda Hobbes'un gerek sorunu felsefe, bilim ve matema
tik arasndaki ayrmlar tam olarak yapamam olmasndan kay
naklanmaktadr. Geri onun dneminde felsefe ile bilim henz
bir ve ayn ey olarak grlmeye devam ediliyordu. Hobbes'un
da bu bak asna bal kalmas pek de artc olmaz. Ne var
ki matematii yntemsel bir bilim rnei olarak aldktan sonra,
felsefeyi-bilimi salt cisimlerin incelenmesi olarak snrlama yo
luna gitmesi beklenen ayrm yapmasn daha da zora sokmu
olarak grnmektedir. u halde bu noktada Hobbes'un yntem
anlayn ele almamz onun matematik bilimi ile ne tarzda bir
iliki iinde olduunu da grmemizi kolaylatracaktr.

Hobbes'un Yntem Anlay: Felsefi ya da bilimsel bilginin


Hobbes'a gre eldeki verilerden bir sonu karmak biiminde
gerekleen ve bu nedenle de varsayml ya da koullu bir bilgi
tr olduunu grmtk. Bilindii gibi koullu nerme tipi
daima bir karmlama-karsama ierir. rnein yukarda da
szn ettiimiz u tr bir nerme yaps sz konusudur: "Eer
A, B'yi imliyorsa ve eer A doru ise B dorudur. " Bu karm
emas koullu yaps gerei kesin sonu verir ve genelde mate
matikte egemendir. Bu nedenle Hobbes matematikteki bu ka
rmsal emay ya da uslamlama biimini felsefede ya da daha
zel olarak doal felsefede-doa bilimleri alannda da yntem
olarak benimseme yolu tutar. Kald ki bu uslamlama biimi fel
sefenin en temel zellii olan ussalcl da yanstmaktadr.
Zaten ussalclk bu tarz bir dnme biimini anlatr ve en ka
tksz bir biimde kendisini matematikte dlatrr.
84 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Hobbes, matematikte ve bilimde ibanda olan uslamlama ile


hesaplamay anladn, hesaplamann da toplama ve karma ol
duunu belirtir. Ama aslnda bu terimlerle birletirme ve blme
ya da zmleme ilemlerini anlatmak istediini aklama yoluna
gider. zmleyici yntem genellikle analiz yntemi, birletirici
yntem ise sentez yntemi olarak adlandrlr. Felsefi yntem u
halde zmlemeyi ve birletirmeyi iermektedir: zmleme
yani analiz ynteminde zihin tikelden tmele, yani ilk ilkelere
doru ilerlemektedir. Bu yntemde karmak yapl somut ci
simler zmlenerek, rnein ar, parlak, kat gibi genel nite
liklere ve sonunda en tmel ve genel bir ilkeye ya da ilkelere
ulalmaya allr. Sentez, yani birletirme ynteminde ise insan
zihni ilkeler ya da genel nedenlerden hareket ederek bunlarn
ierdii etkilerini gn na karmaya alr. "Nedensel ili
kileri belirlemenin ya da bulmann ve nedensel ilikileri sapta
mann btn bir sreci, Hobbes'un dedii gibi bulu yntemi
bir lde zmsel ve bir lde bireimseldir. " (Copleston,
1 99 1 , s.26-27) . Galileo'dan dn ald bu terimleri bir tarafa
brakarak daha iyi bilinen terimlerle ifade edersek, bu bulu yn
temi bir lde tmevarmsal ve bir lde de tmdengelimseldir.
Hobbes, ngrd bu tarz bir yntemle aklayc n sav
lar, ilk ilkeleri oluturmak ve bunlardan olanakl sonular, et
kileri karmak istiyordu. Bylece en azndan fizik bilimini
kurabileceine inanyordu. nk ilk ilkeler kendilerinden ola
nakl tm etkilerin karmlanabildii ilk olanaklardr (primae
possibilites) . Bu ilk ilkeler ayn zamanda tantlamann da kay
nan olutururlar. lk ilkeler tantlanamazlar ama bunlardan
adm adm karmlanan tasmlar araclyla sonul varglara gi
dilir. Elde edilen sonular kendilerinden karlan ncl ner
meler araclyla dorulanm yani tantlanm olurlar.
Hobbes tantlamac bir yntemin kesinlik bakmndan bilim
adna gvenilirliine inanm bir kii olarak, bunu salayacana
inand matematiksel yntemi bilimin her alan iin duraksa
masz ngrmtr. Hibir zaman bir Descartes ya da Leibniz
lngiliz Deneycilii l ss

gibi derin matematiki olmamasna karn, bir bilim dal olarak


matematiin nemini ve deerini derinden kavram, bu nedenle
dnsel dnyasnda bu bilime nemli bir yer vermi ve bu
alana verdii deeri tm bilimler adna onu salam bilgiye giden
yolda sarslmaz bir yntem olarak grp nermekle kantlama
yoluna gitmitir. Onun bu alandaki u dncelerine kulak ve
relim: " nsan yaamna ister gkkrenin gzleminden isterse
yeryznn betimlenmesinden, ister alarn kaytlarndan is
terse en uzak denizcilik deneyimlerinden hangi yardmlar ge
lirse gelsin, son olarak bu a eski an kaba yalnlndan
ayran eyler ne olursa olsun, tm bunlar iin geometriye olan
borcumuzu kabul etmeliyiz. " (Aktaran: Copleston, 1 99 1 , s.27-
28) . Gerekten de astronomideki bulular ve gelimeler salt ma
tametik araclyla olanakl olmutur ve olur. Uygulamal
bilimler alannda salanan teknik gelimeler de matematiin
rndr. Hobbes, matematik ile fizik arasnda sk bir ba ol
duunu dnmektedir; bunu, "Doal felsefe alannda alacak
olanlar, ie geometri ile balamadklar srece almalar bou
nadr" diyerek belgeleme yoluna gider. Ama bu tarz bir syle
minden devinim ve nicelii salt soyut bir dzlemde zmlemekle,
ve salt bir matematik kullanmyla doal felsefedeki olgularn
aklannn tketilebileceine de inanmyordu. Bu genel yn
tem anlay, doal felsefe alannda fenomenlerin aklan ba
kmndan iki ynl olarak biri eylerin yaratlmalarndan
olanakl etkilere, ikincisi ise etkilerden ya da fenomenlerden
yine aynsnn olanakl bir yaradlna doru ilerleyen bir yn
tem uygulamasna dnyordu . Burada nemli olan asl ikinci
uygulamadr; bununla, doann duyular araclyla, bildiimiz
fenomen ya da etkileri araclyla yine onlarn oluturulabil
mesini salayan yol ve aralar bulma ynteminin kullanlmas
imlenmektedir. Bu srete tanmlarla deil fenomenlerle ie ba
lanmakta ve bunlarn olanakl nedenlerini bulmaya all
maktadr. Ve burada asl ama bu nedenlerden fenomenleri
oluturmaya almaktr.
86 I Yeniada Bilgi Felsefesi

Hobbes'un belirttiine gre, devinim yasalarndan insan gibi


son derece karmak yapl bir varl karmak olanaksz g
rnmektedir. Bu nedenle belli bir sra dzeni iinde bu temel
yasalarnn ya da nedenlerin nce cisimlere uygulanlar, daha
sonra canl ve cansz deiik doal cisimlere uygulanlar ve
nc olarak devlet-commonwelth denen yapay cisme ya da b
tne uygulan yerinde olacaktr. Hobbes, doal felsefe ile yurt
talk felsefesi arasndaki ilikilerin gsterilmesi gerektiine
inanyordu. Ama ahlak ve politika alanlarnn greli bamszl
n da ne srmtr. nk insan psikolojisi ve insann top
lumsal ve politik yaam ele alnrken, yeni empirik verilere
gereksinim duyulacan da grm ve kabul etmitir. Hobbes
bu ynleriyle duyusalcla ve maddecilie bal grnmekle bir
likte, felsefede sistem oluturmaya ve matematik yntemi gide
bilecei noktaya dek uygulamaya almasyla da ussalc
felsefelerle belli bir yaknlk oluturmutur. Bu aamada Hob
bes'un cisim felsefesini belirli aamalaryla ya da blmleriyle
zetlememiz uygun olacaktr.

Felsefenin Blmleri: "Felsefenin konusu sadece cisimler


dir; onlarn zellikleri ve nedenleridir" derken Hobbes, felsefeyi
salt doal felsefeye ya da doa bilimlerine indirgediini dn
myordu. nk ona gre cisimlerin ok eitleri vardr ve bun
lar birbirlerinden nitelikleri ve tavrlar bakmndan olduka
uzak debilirler. Bu nedenle kendi koullar iinde ele alnarak
incelenmeleri gerekir. ncelikle iki temel tr olarak karmza
ktklar sylenebilir. Birincisi doal cisim olarak adlandrlabi
lir, nk doa tarafndan yaplmtr. tekisi ise devlet-com
monwealth olarak adlandrlr. nk insan eliyle, insanlarn
isten ve uzlalar tarafndan yaplmtr. Bylece felsefe doal
felsefe ve yurttalk felsefesi olmak zere iki genel alana ayrl
maktadr. Yurttalk felsefesi de birtakm alt blmlere ayrlr.
nk bir devletin doasn ve ilevlerini anlayabilmek iin, n
celikle insan doasn anlamamz gerekir. Yani insann yatknlk,
lngiliz Deneycilii l 87

duygu ve tavrlarn-tutumlarn zmlememiz gerekir. nsa


nn bu adan ele alnmas felsefenin etik (ahlak felsefesi) ad ve
rilen blmn oluturur. nsann yurttalk grevlerini
aratran blm ise politika olarak adlandrlmakla birlikte, genel
anlamda yurttalk felsefesi olarak ele alnr. Hobbes bu felsefe
dallarn genel felsefi sistemi iinde konulara uygun balklar al
tnda farkl almalar biiminde ele almtr. Doal cisimleri ir
deleyen De Corpore (Cisim zerine), insann yatknlk, duygu
ve tavrlarn inceleyen De Homine (insan zerine) ve devleti ve
insann yurttalk balarn irdeleyen De Cive (Yurtta zerine)
balklarn tayan yaptlar felsefi sisteminin ana tayc ko
lonlarn olutururlar. Ancak bu blmleme yine de tketici de
ildir. Bir baka adan geometri, fizik ve ahlakn birlikte felsefeyi
oluturduklarndan sz eder. Bakarsak, bu ele al az nce sz
edilen blmleme ile pek de uyumaz deildir. Geometriyi ge
erli bilgiye giden yolda yntem anlay olarak alrsak, fizik bi
limi hem doal cisimleri hem de doann bir paras olan
psikolojik bir varlk olarak insan ierebilir; ahlak bilimi dedii
ey de etik bir varlk olmay da ieren yurtta dzeyine yksel
mi olan insan bir baka deyile siyaset felsefesinin konusu olan
insan incelemektedir. Bunlarn tm bir arada kukusuz felse
feyi olutururlar. Bu betinlemeye yakndan bakldnda gr
lr ki Hobbes felsefeyi temelde ikiye ayrmaktadr: bunlar da
doal cisimleri inceleyen doal felsefe ve yurtta ve devlet bata
olmak zere yurttalk kurumlarn inceleyen yurttalk felse
fesi ya da politikadr. Hobbes genel felsefesi bakmndan daha
ok politika-siyaset felsefesi zerinde durmu, devletin kurulu
unu ve bu kurulutan kan sonular irdelemitir. lk ele al
d, devleti temsil eden egemenin hak, yetki ve devleridir;
ardndan, yurttalarn ya da uyruklarn haklar ve devleri ele
alnmakta ve irdelenmektedir; sonu olarak, Hobbes tarafndan
otokratik, otoriter bir devlet yaps temellendirilerek, aklanmaya
allmaktadr. Kukusuz bu ereve iinde Hobbes'un devlet
felsefesini ayrntl olarak ele almamz olanakl deildir. Hob-
88 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

bes'un bilgi felsefesine ilikin syleyeceklerimizi burada nokta


layp, ada ve ardl john Locke'u ele alma vakti gelmi bulu
nuyor.

JOHN LOCKE

ngiliz empirizminin bilinen anlamda kurucusu ve en byk


temsilcisi, bilgi felsefesini felsefenin nde gelen ana dallarndan
birisi durumuna getiren john Locke ( 1 632- 1 704) , ngiltere'de
Bristol yaknlarnda Wrington'da dodu. Babas o yrede al
an bir avukat idi. Locke'un eitimine nem verildi; nceleri
evde eitim ald. 14 yanda Westminster School'a balad.
1652'ye dek bu okulda eitimini srdrd ve tamamlad. Ar
dndan Oxford niversitesi'ne girdi; buradan mezun olarak ayn
yerde okutman olarak greve balad. Locke Oxford'daki felsefe
eitimini olduka kemiklemi, skolastik bir yapda bulmutu
ve bu eitim tarzndan honut kalmamt. Felsefeye gerek an
lamda ilgisini uyandran ey Oxford'da retilenlerden ok ken
disinin Descartes' okumas olmutur. Bir Kartezyen olacak
biimde etkilenmekten daha ok, Descartes'in yazlar skolastik
yazlarn tersine "ona ak ve dzenli dnmenin felsefe alan
nn dnda olduu gibi iinde de olanakl olduunu gstermi
lerdi," ( Copleston, 1 99 1 , s. 1 00). Locke Oxford'da kimya, fizik
ve tp dallar ile de ilgilenmitir. 1674'te tp mezuniyetini alabil
mitir, ancak etkin bir biimde doktor olarak alt sylene
mez. 1 675 ylnda Locke diplomatik bir grev stlenerek
yurtdna gitmitir. ki yl sonra dndnde Lord Ashley'in
hizmetine girer, burada tp danmanlnn yan sra Lord'un
olunun eitmenliini stlenir. Genelde 1 690'l yllara dek bu
yar politik grevlerini srdrr. Ancak salk sorunlar nede
niyle bu trden grevlerine son vererek Essex'e ekilir ve tica
ret komisyonculuu iini srdrmesi nedeniyle Londra'ya gidip
gelmeleri eksik olmaz. Londra'da Masham ailesinin konuu olur.
Ve nihayet 1 704 Ekiminde yaama gzlerini yumar.
lngiliz Deneycilii l 89

Locke'un bilindii gibi en nl almas insan Anl ze


rine Bir Deneme (An Essay concerning Human Understanding)
baln tamaktadr. 1 6 7 1 ylndan beri devam eden bir a
lma olmakla birlikte 1 690 ylnda yaymlanmtr. Locke'un ya
ad sre iinde yeni yayn daha yaplmtr. Ayn yl
Locke'un yine nl almalarndan birisi olan Sivil Ynetim
zerine iki Deneme (Two Treatises of Civil Government) adl ya
pt da yaymlanmtr. 1 693'te Eitim zerine Baz Dnceler
(Some Thoughts concerning Education) adl eserini yaymlad.
1 695'te Hristiyanln Akla Uygunluu (The Reasonablesness of
Christianity) adl incelemesi yaymland. 1 695'te Hogr ze
rine Mektup (Letter on Toleration) yaymland. Anln Ynetimi
(The Conduct of the Understanding) zerine tamamlanmam bir
alma, Shaftesbury ile ilikili anlar ve birka mektubu ile bir
likte , lmnden sonra 1 706 ylnda yaymlanmtr. Yaptlar
nn her biri kendi alanlarnda ses getirmi ve hatta katk yapm
olmalar bakmndan nemlidirler ve bugn de zerlerinde dik
katle durmaya deer durumdadrlar.
Bilgibilim alannda gerekten yepyeni bir devir aan baya
ptn yazma dncesi, John Locke'da birka arkadayla meta
fizik konular zerine tarttklar bir srada uyanmtr. nk
hibir konuda kesin bir sonuca ulaamadklarn, hibir konu
ve kavram zerinde ak ve net bir dnce ortaya koyamadk
larn grm, bunun zerine nce zihnin-anln kendisine
bakmak gerektii noktasna gelmitir. Gerekten de insann an
lama yetisi hangi alanlarda, hangi snra dek kesin ve net bir bil
giye ulaabilecek kapasitededir? ncelikle bunu belirlemeden
tm giriimler sonusuz kalacak gibi grnmektedir. Bunun
zerine insan zihninin bilgi elde etme yolundaki yeti ve kapasi
telerini aratrmaya giriir ve sonunda szn ettiimiz yapt or
taya kar. Kendisi kitapta ne yapmak istediini "insan bilgisinin
kkeni, kesinlii ve genilii ya da snr zerine bir aratrma"
olarak dile getirir. Anlama yetisi nesnelerin kavramlarna nasl
ulamaktadr? Bilgide kesinliin snr nereye kadardr? Sanma
90 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ile bilme arasndaki snr nerededir? Aratrmann yantlamak


istedii temel sorular bunlardr. Bu sorulara bakarak yaptn ko
nusunun bilginin kaynan ve snrlarn aratrmak olduu sy
lenebilir. u halde bu yapt tmyle insan bilgisi zerine bir
retidir. Bu zellii ile bilgi felsefesine byk lde dikkat e
kerek bilgi felsefesinin bundan byle felsefede bal bana bir
ana dal olarak ele alnabilmesine n ayak olmutur. Bilginin k
keni bakmndan insan zihninin kavramlarmz onun deyiiyle
idelerimizi nasl oluturduu ve ide eitleri zerinde ok geni
bir biimde durduu iin, yapt bu ekliyle geleneksellii iin
deki zihin felsefesine de olduka nemli bir katk durumundadr.
Ksaca Deneme (Essay) olarak anlan yaptn birinci kitabnda
Locke doutan ideler (ideae inntae) retisini kyasya bir ele
tiriden geirmekte ve bu trden idelerin olamayacan temel
lendirdikten sonra, il. Kitap'ta duyusal temelde idelerimizin
nasl olutuunu temellendirmeye giriir. III. Kitap szckler
zerinedir: Szcklerin ou zaman sanld gibi dmzdaki
eylerin imleri deil ncelikle zihnimizdeki dncelerin ya da
idelerin imleri olduunu bu blmde temellendirmeye alr.
Daha sonra da bu imlerin iletiim ortam araclyla teki in
sanlarn dncelerinin de imleri haline geldiini temellendir
meye alr. iV Blm'de zihindeki ideler yoluyla oluan
bilginin ne olduu bunun kesinlik dereceleri zerinde durulur
ken, inancn ya da sannn doasn aratrarak, san ile bilgi ara
sna bir snr ekme abasna giriir. Bu son belirlemelerin
nda Locke'un Deneme'nin her bir kitabnda ele ald d
nceleri daha yakndan grmek, bilgi retisini btnl
iinde kavramamz kolaylatracaktr.

Locke'un Doutan deler Eletirisi: Locke bilgi retisini


duyusalc ve deneyimci bir temel zerinde oluturmaktan yana
olduu iin, ncelikle Descartes ve Leibniz'de tm akl ve
kapsam ile karmza kan doutan ideler kuram ile hesap
lamas gerektiini biliyordu. Bu nedenle yaptnn daha ilk b-
lngiliz Deneycilii 1 91

lmn bu kuram iin dnd eletiriye ayrarak, ok sk


bir alan temizlii iine giriti. Doutan ideler inancnn temeli
acaba neye dayanyordu? Bu inantan yana olanlarn en bata
gelen uslamlamas nedir? Bunun yant, tm insanlarn kuram
sal ve pratik baz ilkelerin geerlilikleri konusunda evrensel bir
kabul ya da onaylama tutumu iinde olmalardr: rnein temel
mantk ilkeleri denen zdelik ve elimezlik ilkeleri tm in
sanlarn hi kukusuz onayladklar ilkelerin banda gelirler.
Buna gre, "var olan her ey vardr" ve "ayn ey iin olmak ve
olmamak olanakszdr. " Grld gibi bu tr mantksal sy
lemleri yadsmak hi kimsenin aklnn ucundan gemez. Buna
ek olarak tanr kavramnn tm toplumlarda ve insanlarn zi
hinlerinde bulunan bir kavram olduu sylenir ve yine temel
ahlak ilkelerinin de insan usunda doutan balayarak hazr bu
lunduu ne srlr. Tm bunlara matematik kavram ve ilke
lerin de doutan zihnimizde var olarak getirildii sylenir. Bu
grleri savunanlar arasnda Cambridge Platonistleri olarak
anlan baz ngiliz dnrleri de bulunmaktadr. Fakat Locke
bu grleri eletirirken zel olarak herhangi bir dnr
hedef almadn belirtmektedir. Onun amac, salt bu kuramn
ierdii temel grlerin dayanakszln gstermektir.
Bu kurama kar Locke ncelikle unu belirtir: Tm insanla
rn belli ilkeler zerinde uzlatklar yani onlar kukusuz onay
ladklar doru olsayd bile, bu durum yine de bu ilkelerin
doutan olduklarn tantlamayacaktr. Yeter ki bu evrensel uz
laya ilikin daha baka bir tant gsterilmi bulunsun. Ama
hyle bir tant ortada grnmyor. Ya da eer tm insanln bu
ilkelerin gerekliklerinde anlap uzlamalar doutan dn
celer tezi ne srlmeksizin aklanabilirse, o zaman da byle
bir teze gerek kalmayacaktr. Ama Locke'un bu kurama asl iti
raz bu ilkelerin doutan insan zihninde bulunduunun hi de
ak olmad noktasndadr: eer bu ilkeler insan zihninde do
utan yerleik olarak bulunuyorsa, baz ilkel topluluklarn ve
92 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ocuklarn bunlardan haberdar olmadklar nasl aklanabilir?


ocuklar ve ilkel toplum insanlar zihinlerinde bulunmasna
karn, bir eyin ayn anda var olmas ve olmamasnn olanaksz
olduu ilkesinin hibir bilgisini tamamaktadrlar. nk ger
ekten ocuklar ve ilkellerin zdelik ilkesini sk sk inedik
leri bilinen bir olgudur. rnein ocuk oyun oynarken hem
kendisidir hem de bir at olduunu dnr ve buna gre ey
lemde bulunur ve yine ilkel toplum insanlar sava sreci iinde
ayn zamanda totem olduklarn dnrler. Bu rnekler gste
riyor ki bunlar, doutan zihinlerinde bulunduu ne srlen
byle bir ilkeyi yani bir elimezlik ilkesini bilmemektedirler;
eer bilselerdi bu ilkeyi bu ekilde inemezlerdi. Aynca ilkel
toplum insanlar bu tr ilkeler zerinde yaamlar boyunca d
nmemekte, bunlarn hibir zaman bilincinde ya da ayrdnda
olmamaktadrlar. Bu da balangtan beri zihinde yer alan bir
ey asndan olduka artc olmaktadr. u halde bilincinde
olunmayan bir bilginin doruluu da sz konusu olamaz. Ve
yine doutan zihinde bulunduu kabul edilen ve tm insanla
rn onaylad temel bir ahlak ilkesi ya da ilkeleri var mdr?
Genel adalet ve szlemelere uyma ilkeleri en kabul gren ilke
ler olarak ne srlrler, ama alkanlkla bu ilkeleri ineyen
lerin onlar doutan zihinlerinde getirmi olduklarna inanmak
gtr. Geri bu tr insanlar pratikte inedikleri bu ilkeleri zi
hinlerinde kabullenir grnrler. Bu duruma karlk olarak
Locke, unu syler: "Her zaman insanlarn eylemlerinin onla
rn dncelerinin en iyi yorumcular olduklarn dnm
mdr ve yalnzca dnme ediminde sonlanan doutan
dnceleri varsaymak ok tuhaf ve usa aykrdr. " (Aktaran
Copleston, 1 99 1 , s. 109) .
Yok eer doutan ideler dncesiyle bu trden bilgileri ka
zanmaya zihnimizin yatkn olduu ya da eilim gsterdii ne
srlrse, bu yatknlk daha baka pek ok bilgi trn de ka
zanmamz asndan geerli grnmektedir. rnein, kk o-
ngiliz Deneycilii l 93

cuklar sz edilen ve doutan olduu ne srlen spesifik il


keleri renmeden ok nce acy tatldan, siyah beyazdan ayrt
etmeyi renirler ve yine atein yakc olduunu , suda insann
boulduunu hemen renmeleri bu tr bilgileri renmek iin
doutan bir yatknlk getirdiklerini gsterir. Bu tr deneyime
dayal olarak kazanld dnlen bilgilerin doutan insan
zihninde bulunduunu hibir doutanc da ne srmez. Locke
bu konuda u ekilde bir itiraz olabilir diye dnr: "Bu ilke
ler kucaktaki bebeklerin onlarn bilinli olarak farknda olma
lar anlamnda deil ama insanlarn uslarn kullanmaya
baladklar zaman onlarn farkna vardklar anlamndadr. " Ve
yine eer bir insan ilgili terimlerin anlamlarn anlamaya bala
d zaman, bu tr nermelerin gerekliini zorunlu olarak gr
meye balar, anlamnda onlar doutandr denmek isteniyorsa
Locke'un bu noktalara yant da yledir: Bir ilkenin gerekli
ini akl ana gelindii zaman ayrmsamak, onun gerekliini
belirli bir yaa ulald zaman ayrmsamak demek ise, Locke'a
gre bu ekilde ayrmsanan herhangi bir ilke olamaz. nk yu
karda da grdmz gibi yaam boyunca hibir genel ilke ay
rmsamayan insanlarn says ylesine oktur ki armamak elde
deil. Anlamlar bilindii zaman doruluklar grlen ilkelerin
doutan olduklar grne gelince, Locke bu tr ilkelerin ol
duunu kabul ediyor ama onlarn doutan olduunu kabul
etmek iin yeterli bir nedenin bulunmadn ne sryordu .
"Eer terimleri anlalr anlalmaz bir nermeyi dorudan onay
lamak nermenin doutan bir ilke olduunun kesin bir kant
saylm olsa, insanlar kendilerinin ynla ilke ile doldurulmu
olduklarn bulacaklardr; dahas terimlerin anlamlarnn re
nilmesi ve ilgili baka dnceleri de kazanmamz gerektii olgusu
sz konusu nermelerin gerekte doutan olmadklarnn inan
drc bir belirtisidir." (Aktaran Copleston, 199 1 , s. 1 1 0).
Ayrca tm matematik kavramlar ve bilgiler de ok soyut ve
karmak yapldr. Doutan olduu ne srlen bu nermele-
94 I Yeniada Bilgi Felsefesi

rin bilincine varmak, bunlar kavramak, renmek belirli bir


zaman alyor grnmektedir. Yine de hi kimse zihnin bu ma
tematiksel nermeleri anlama ve kararl bir biimde onaylama
yeteneinden yoksun olduunu yadsmaz. Ancak bu durum bu
nermelerin yapsndan kaynaklanmaktadr. Bunlarn insan zih
ninde hazr bulunduuna ilikin hibir iaret yoktur. O zaman
niin onlar doutan olarak adlandralm? Locke'a gre bu eti
ketin eklenmesiyle hibir ey aklanm ve daha te hibir ey
sylenmi olmamaktadr.
Son olarak Tanr idesinin de insan zihninde doutan bu
lunduu ne srmne kar ksa bir ey sylenebilir. Locke'a
gre bu tez de dayanakszdr: bir kez tm uluslarda tanr kav
ramnn varolduu tantlanm bir olgu deildir. Bunun yan sra
pek ok insann zihninlerinde bir tanr fikri tadklar da ku
kuludur. nk kendilerine tanr-tanmaz (ateist) denilen in
sanlarn says olduka fazladr. Bu nedenle Tanr idesinin de
zihnimizde doutan bulunduu ok kukuludur. u halde tm
bu temellendirmenin nda, zihnimizde doutan idelerin bu
lunduu yaklam kabul edilebilecek bir gr deildir. Tm
idelerimiz ve ilkelerimiz deneyimden gelirler ve temellendiril
meye gereksinim duyarlar.

delerimizin Kayna ve Empirik lke

Locke, grld gibi Descartes ve Leibniz'in bilgi felsefele


rinde belirleyici bir rol oynayan doutan ideler kuramn t
myle devre d brakmtr. Bu durumda sorulmas gereken ilk
soru; insan zihni kavramlarla ve dncelerle nasl donatlmak
tadr? Zihnimizin ve bilgimizin gereksinim duyduu veriler ne
reden ve nasl salanmaktadr? Bu sorular tek bir szckle
yantlanabilir; o da deneyim-deney; her ey deneyimden geliyor.
Deneyim ise insann duyularnn kullanlmasyla gerekleen bir
olgudur.
lngiliz Deneycilii l 95

Bu inanla Locke, duyusal temelden hareketle ve pek ok ki


inin belirttiine gre saduyu ile rten bir zihinsel reti ve
bilgi kuram oluturma yoluna gitmitir. Onun ilk temel sav
udur: "Zihnimizde daha nce duyulardan gememi olan hibir
ey bulunmaz. " Ksacas, doutan zihnimizde bilgiye taban olu
turabilecek herhangi bir kavram ya da ilke yoktur; her eyi ya
amaya balaynca deneyim yolu ile elde ederiz. Onun nl
deyii ile "zihnimiz doutan bir tabula rasadr. " Yani zerinde
hibir ey bulunmayan bo bir levha gibidir. Daha sonra bu levha
duyularmzn d dnyadaki nesneler tarafndan etkilenmeye
balamasyla, bir baka deyile duyularmzn d dnya varlk
larndan ald etkilerle dolmaya balar; bu ekilde her bir du
yumuz araclyla ilk yaln duyumlanmz-idelerimizi alm
oluruz. Ve belki de zihnin ilk temel yetisi udur ki duyularmzla
zihnimize birtakm yaln yapl basit ideler gelir gelmez, zihin
kendiliinden devinime geerek bu ideler zerinde ilemeye ba
lar bylece daha ileri dzeyde yeni birtakm ideler kazanmann
yolu da alm olur. Locke, bu yola i deneyim anlamna gelmek
zere dnme (reflection) adn vermektedir. Ama bu noktada
vurgulamak gerekir ki ncelikle duyularmz araclyla d
dnyadan birtakm duyumlar almam olsaydk, byle bir kay
nak, yani dnme edimi asla devreye girmeyecekti bu bakm
dan ilk zihinsel ierik oluturma ya da kazanma yolu Locke'a
gre d deneyim anlamnda duyum alma (sensation) yoludur. u
halde insan zihninin ideler ya da bilgi oluturabilmek iin d
deneyim-duyumlar alma (sensation) ve bununla balantl olarak
devreye giren i deneyim-dnme (reflection) yolu vardr. Bun
larn dnda a priori (deneyim ncesi) hibir yol ya da kazanm
sz konusu deildir. Locke'un bilgi retisi insan zihnini nce
likle bir tabula rasa olarak kabul etmesi ve sonrasnda bu bo
alan zerinde kavram ide ve dncelerin nasl olutuunu ak
lamaya kalkmas bakmndan ncelikle genetik bir aklamaya
dalm oluyordu . Bu nedenle Deneme'nin ikinci kitabnda idele
rimizin nasl olutuu ve ide trleri ve bunlarn gereklii nasl
96 I Yeniada Bilgi Felsefesi

yansttklar konularna odaklanrken ayn zamanda ruhbilim


sel bir aratrmaya da girmi bulunur. D deneyim-duyumlar
alma ve ideneyim-dnme yollaryla zihnimizin nasl idelerle
bezendii konularna biraz daha yakndan bakmaya alalm.
insan zihni duyumlar-alma (sensation) yoluyla ilk duyum
larn alarak d dnyaya ilikin ilk bilisel idelerini de kazan
maya balar. rnein grme yoluyla , aydnl, siyah, beyaz,
yeil, mavi gibi renkleri alr, bir baka deyile bunlar tanr ve
bu ekilde birtakm yaln nitelikli diyebileceimiz idelere sahip
olur. Szgelimi dokunma duyusu ile nesnelere ilikin scaklk,
soukluk, slak, kuru, kaygan, przl gibi ilk yaln idelerini
oluturmu olur. Bu adan yaln idelerin rnekleri olarak Locke,
bir buz parasnn soukluk ve sertliini, bir zamban koku
sunu ve akln, ekerin tadn vermektedir. Bunlarn her biri
bize salt tek bir duyu yoluyla gelmektedir. Bu nedenle 'tek bir
duyunun ideleri' olarak adlandrlrlar ve kukusuz yaln idele
rin en bata gelen rneklerini olutururlar. Ama birden fazla
duyu yoluyla kazanlan yaln ideler de vardr: bunlar uzay, uzam,
biim, dinginlik ve devinim gibi idelerdir. Bu ideleri biz hem
grme hem de dokunma yoluyla alabilmekteyiz. Yaln idelerin
bu iki snf da grld gibi d-deneyimin yani duyumun
rndrler. Ama i-deneyimin yani dnmn yaln idele
rinden olmak zere Locke, alg, dnce ve isten_gibi idelerden
sz eder.
Bunlarn dnda Locke, hem d-deneyim hem de i-dene
yim yoluyla gelen haz ya da holanma ve kart olarak ac
duyma ya da holanmama, g, varolu, birlik gibi idelerden de
sz etmektedir. Bu idelerden haz ya da ac yani holanma ya da
holanmama, neredeyse duyum ve dnmden kaynaklanan
tm idelerimize elik ederken, varolu, g ve birlik ideleri d
ardaki her nesne ve iimizdeki her dnce tarafndan zihni
mize verilmektedir. Szgelimi g idesini hem doal cisimlerin
birbirleri zerinde yarattklar etkileri grme, hem de kendi ii-
lngiliz Deneycilii l 97

mizde bedenimizin paralarn istenli olarak devindirme gc


mz gzlemleme yoluyla elde ederiz. (Copleston, 1 99 1 , s. 1 1 6) .
Bu betimleme gsteriyor ki drt yaln ide kategorisi kar
mza kmaktadr. Bunlar 1) d-deneyimin ayr ayr duyular
yoluyla elde edilenler, 2) d-deneyimin birka duyusu ile elde
edilenler, 3) i-deneyim yoluyla elde edilenler, 4) hem d-de
neyim, hem de i-deneyim birlikte olarak elde edilenlerdir. Bun
larn her bir rneklerini zaten biraz yukarda grm
bulunuyoruz. Ancak Locke'un belirttiine gre tm bu katego
rilerdeki ideler, zihnin tmyle edilgin bir ilevsellii iinde
olumaktadr: Bu adan zihnin bir alrl vardr. Bir baka de
yile, zihin bunlar d ve i etkilerin sonucu olarak ister iste
mez kazanmaktadr ve stne stlk bu yaln ideleri zihin
istenli olarak yok edemez ya da yerlerine yenilerini geiremez;
onlar olduklar gibi zihnin ierii olmulardr. Ayrca zihin bu
sz edilen yollarn dnda yeni bir yaln ide yaratma ya da olu
turma kapasitesine de sahip deildir. Ne var ki bu ekilde edilgin
bir yolla edinilen bu ide trleri az ok bulank olma zelliinden
de uzak kalamazlar. Bunu da imdilik belirtmi olalm.
te yandan zihin bu yaln ideleri gere olarak kullanma yo
luyla etkin bir biimde birleik ya da kannak ideleri oluturma
yoluna gider. Zihnin gerek ilevsellii ya da etkinlii de bura
dadr. Ve bunun sonucu olarak zihnimizdeki ideler zenginlii
de bu yolla salanr. u halde zihin bu birleik ideleri nasl olu
turmaktadr? ncelikle buna bakmamz gerekir. Zihin bu adan
doal olarak getirdii temel yetiyi kullanmaktadr. Bunlar
dan birincisi birletirici edim, ikincisi yan yana getiren edim ve
ncs soyutlayan edimdir. Birincisi en temel ve kapsaml olan
yoldur nk tm birleik idelerde bir ya da birka yaln idenin
birletirilmesi sz konusudur. Ancak bu yolun spesifik kullan
mnda yepyeni bir ide oluturmak zere birletirilen yaln ide
lerin her biri kendi zelliini yitirir. Szgelimi beyazlk,
yumuaklk, soukluk, slaklk, hafiflik ve buna benzer yaln
ideleri birletirici edimle bir araya getirerek birletirdiimiz
98 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

zaman kar dediimiz ya da kar tanesi dediimiz varln karma


k yapl bir idesini yani bir birleik ideyi oluturmu oluruz.
Birletirici edimle bu ekilde tmyle cisimsel varlklarn idele
rini olutururuz. Bir baka deyile nesne ya da cisim ideleri byle
oluur. Bu edimde her bir yaln idenin kendi zgn anlamlarn
kaybettiini Locke belirtmektedir. Oysa ideleri yan yana getirici
edimde, yan yana konan her bir ide kendi bamsz anlam b
tnln korumakta ve bu ideler arasnda bir iliki bulunduu
kefedilerek bu iliki zihnimizde bir ide, bir kavram haline gel
mektedir. Szgelimi 'neden' ve 'etki' ideleri arasnda bir ba kuru
larak, bu kavramlar kendi anlamlarn korumakla birlikte
aralarndaki ilikiden bir 'nedensellik' idesi domu olmaktadr.
Zihnimizin etkinlii bakmndan Locke'un ele ald nc zi
hinsel edim soyutlayc edim eklinde ifade bulmaktadr. Buna
gre zihin, bir nitelii ya da bu niteliin idesini, olgusal varolu
ortamnda kendisine elik eden teki nitelik ya da idelerden ay
rarak, tek bana onu ele alabilir. rnein beyaz olma zelliini,
kar tanesinin soukluk, hafiflik, slaklk gibi teki zelliklerin
den ayrarak tek bana ele alabilir ve bu ekilde teki varlklar
dan da ayn zellii soyutlayabilir ve sonuta, beyaz olma,
beyazlk idesinden tek bana sz edebilir. Locke soyutlamann
bir baka yolundan da sz etmektedir. Pek ok ayr bireyde ortak
olarak bulunan zellikleri zihin onlardan soyutlayarak alr ve
bir araya getirir, bu ekilde zihin insan hayvan bitki gibi genel
tmel kavramlan oluturma yoluna gider.

Birleik de Trleri: Bu farkl zihinsel edimle oluturu


lan ide trlerini Locke belli bir biimde sistematize ederek bir
leik ide trlerini snflama yoluna gider. Buna gre birinci ve
temel edime atfen cisim ideleri ve bunlarn zellikleri ok
nemli bir yer tutmaktadr; Locke bu zellikleri kipler olarak
ele alr ve snflamada bunlar en bata inceler. Daha sonra tz
idelerinden sz eder; bu ide trleri soyutlama edimiyle olutu
rulan tmel kavramlar da iine alr olarak grnmektedir. En
lngiliz Deneycilii l 99

son yan yana getirme ediminin sonucu olarak bant-iliki ide


lerini ele almaktadr.

Cisimler ve Kipleri: Aslnda ncelikle unu belirtmek gere


kir ki cisim dediimiz somut var olanlar, birtakm nitelikleri
kendilerinde tarlar. Kukusuz bu nitelikler onlarn varoluu ve
varolu koullar bakmndan nemlidir. Bu tr nitelikleri ya da
bunlarn idelerini Locke kipler olarak ele almaktadr ve birleik
ide trlerinin en banda ok nemli grd bir kategori ola
rak bu kiplere yer vermektedir.
Buna gre, "kipler kendi balarna var olamayan ancak ci
simlere ya da tzlere baml ya da onlarn etkileri olarak var
olabilen birleik ideler" olarak tanmlanmaktadrlar. Ama buna
karn belki kkeninde birleik ide yaps tamakla birlikte
kendi aralarndaki basitlik ve karmaklk bakmndan Locke
kipleri da yaln kipler ve karmak kipler olarak birbirinden
ayrma yoluna gider: "Yaln kipler baka herhangi bir idenin ka
rm olmakszn, ayn yaln idenin trleri ya da deiik bile
ikleridirler. Karmak kipler ise deiik trlerdeki yaln idelerin
tek bir karmak ide yapmak iin bir araya getirilen bileimleri
dirler." (Aktaran Copleston, 199 1 , s. 1 18- 1 19). rnein, 'bir' ide
sinin yaln bir dncesini tadmz varsayarsak, bu ideyi bir
kez daha yinelediimizde 'iki' idesini bir kez daha yineledii
mizde de '' idesini olutururuz. Bu iki ide de 'bir'in yaln birer
kipleridirler. nk ayn trn yaln dncelerini birletirme
nin sonucudurlar. Buna karlk 'gzellik' kipi birleik bir idedir.
nk gzellik kendi bana kalc olmad iin bir kiptir ama
pek ok farkl eylerin etkilerinin bir birleiini ifade eder. r
nein belli bir renk ya da renklerin ve bir biimin kiide oluan
hazzn bir bileiminden oluur. yilikseverlik, adil olma ve cina
yet gibi tm kavramlar birleik ya da karmak kiplere rnek
olutururlar.

Yaln Kipler: Locke tarafndan ele alnan ve tartlan yaln


kipler, uzay, uzam, sre, say, sonsuzluk, devinim ve eitli kip-
100 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

!eridir. Bunlara ek olarak, renk, ses, tat, koku gibi yaln kip
lerden sz edilirken, bunlara yrmek, komak, dmek, yu
varlanmak, hoplamak ve dans etmek gibi fiiller eklenmektedir.
Ve bunlardan devinimin eitli kipleri olarak sz edilmektedir.
Yukarda saylar yaln say kipleri olarak nasl akladn zaten
grm bulunuyoruz.
Yaln uzay idesi bize iki duyu yoluyla verilir; bunlar grme
ve dokunmadr. Aralarndaki baka hibir ey gz nne aln
mayan herhangi iki varlk arasndaki uzunluk olarak dn
len uzaya uzaklk denir. Bu uzay uzunluk, genilik ve ykseklik
ya da kalnlk olarak dnldnde hacim olarak adlandrlr
Bunlarn her birine genel olarak uzam idesi uygulanabilir. Bu
durumda her ayr uzaklk ayr bir uzay deikesi olmu olur ve
herhangi bir ayr uzaklk ve uzay dncesi bu idenin yaln bir
kipi olurlar. Ve yine yaln bir uzay dncesini, ortak bir uzay
dncesine varncaya dek yineleyebiliriz; yani ona eklemeler
yaparak onu geniletebiliriz. Bu duruma Locke genleme (ex
pansion) adn vermektedir.
Zaman idesine gelince; bu idenin temeli zihnimizde dn
celerimizin birbirini izlediini gzlememizdir. Dncelerin bir
birini izlemesi bizde bir ardklk dncesi uyandrr; bu
ardkln paralar yani birbirini izleyen dnceler arasn
daki uzaklk sre dediimiz eyi yaratr. E uzunluktaki sre
lerde olup-biten olgular gzlemlememiz, bizde dakika, saat,
gn, yl gibi sre uzunluklarna ya da llerine ulamamz sa
lar. Bylece herhangi bir uzunluktaki zaman dncesini yine
leyebilir ve birini tekine ekleyerek hibir sona ulamayacak
biimde ilerleyebiliriz. Bu ekilde sonsuzluk dncesine ula
m oluruz. Ve yine bu sonsuz srenin belli lmlerle saptanan
herhangi bir parasn dndmzde genel olarak bir
'zaman' idesine ulam oluruz . Baka bir deyile, genel olarak
zaman, "bilgimizin snrlar iinde olmalar lsnde evrenin
byk cisimlerinin varolu ve devinimleri yoluyla lld ve
onlarla bir arada-varolduu denli sonsuz srelidir: ve bu an-
lngiliz Deneycilii l 101

lamda zaman bu duyulur dnyann erevesiyle balar ve son


lanr. " (Aktaran, Copleston, 1 99 1 , s. 1 20).
Burada sonsuz idesine biraz daha yakndan bakmamz uygun
olabilir: Sonlu ve sonsuz ideleri yukardaki aklamalarda biraz
olsun grdmz gibi nicelik kipleridir. Sonsuz idesi hem
uzam hem de zaman bakmndan dnlebilen bir idedir. Sre
bakmndan nasl elde edildiini biraz nce zaten grm idik.
Uzam bakmndan ise, sonlu bir uzaya ilikin herhangi bir ideye
eklemeyi srdrebiliriz ve bu eklemeyi ne denli srdrrsek
srdrelim, tesine hibir eklemenin olanakl olmad snra
yaklaamayz; bylece sonsuz uzay dncesini elde ederiz. Ama
byle bir dnceden sonsuz uzay diye bir eyin olduu da k
maz. nk "idelerimiz her zaman eylerin varolularnn ta
ndan deildirler." Ayn ekilde sonsuz saylarn toplanmasna ya
da artmasna hibir son ya da snr konulamaz. Locke burada
sadece kken sorunu ile yani bu tr kiplerin bizde nasl olu
tuu ile ilgili olduumuzu ifade eder. Yaln kiplere ilikin bu
kadar aklama ve rnekleme ile yetinerek biraz da karmak ya
pl kiplere bakabiliriz.

Karmak Yapl Kipler: Locke'a gre deiik trlerden yaln


idelerin birleiminden karmak kipler oluur; kukusuz bu ide
ler birbirleriyle badaabilir olmaldr. Ancak bu sonul bir koul
deildir. Deiik trlere ilikin tm yaln ideler, karmak bir
kipte karmak bir ide oluturmak iin birleebilirler. Byle bir
ide varln kukusuz salt zihinsel etkinlie borlu olacaktr.
Locke, karmak kiplere rnek olarak, sorumluluk, ikiyz
llk, sarholuk, kutsal eylere saygszlk ve cinayet ileme gibi
olgular gstermektedir. Bunlarn kendi balarna var olduklar
sylenebilir mi? Sylenemez. Bunlarn herhangi bir tzsel var
l yoktur. rnein bir ikiyzlln dsal olarak ancak bir
ikiyzllk eyleminde var olduunu syleyebiliriz. Bu nedenle
bu trden eyler hi kukusuz karmak kip kategorisinde yer
102 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

alrlar. Locke bunlarn zihinlerde daha kalc bir varlklar oldu


unu ne srmektedir; ama dnlmekte olduklar sreden
daha uzun bir varolular olmadn eklemektedir. Aslnda en
kalc varlklarn bu idelerin imleri olarak kullanlan szck
lerde bulmaktadrlar. nk biz insanlar szckleri idenin ya
da dncenin kendisi yerine almaya olduka yatknzdr.
Locke, karmak kipleri oluturmann yolu olduunu be
lirtir: Birincisi ve en bata geleni, nesnelerin kendilerini dene
yimleme ve gzlemleme yoluyla gerekleir. Bylece iki insann
gretiini ya da dvtklerini grerek, greme ve dvme
karmak kipliklerini elde ederiz. kinci olarak deiik trlerden
farkl yaln dnceleri istenli olarak bir araya getirme yoluyla
baz karmak kip ideleri oluturulur. eitli icat trnden ey
lemler, rnein bask tekniini ya da kalp karmay ilk bulan
kiinin dncesi ya da idesi bu yola rnek oluturmu olur.
ncs ise Locke'un belirttiine gre en fazla uygulanan yol
dur. rnein bir ocuk, birok szcn anlamlarn bunlarn
imledii eyleri deneyimleyerek ya da edimsel olarak gzlemle
yerek deil de, bakalar tarafndan kendisine aklanmas sure
tiyle renir. Szgelimi hibir zaman kutsal eyler saygszlk
yapmam ya da byle bir eyi grmemitir; ama birisi szck
lerin anlamlarn, onun daha imdiden bildii idelerin anlamlar
iinde kalarak aklarsa o bu karmak kiplerin karmak-birle
ik idelerini kazanabilir. Locke'a gre karmak bir dnce onu
oluturan yaln idelere zmlenebilir ve sonra bu dnceler
birletirilerek bu karmak ide onun zihnine iletilebilir. Yeter ki
ocuk bu karmak ideyi oluturan yaln ideleri daha nceden ta
nm olsun; ya da tanmyorsa bile ncelikle bunlar ona iletile
bilecek durumda olsunlar. Bir ocuk insan idesine ve ayrca
ldrme idesine sahip olduu iin ona cinayet karmak idesi
ya da kipi kolayca iletilebilir; stelik hibir zaman bir cinayete
tank olmam olsa bile. Gerekten de insanlarn ounluu her
hangi bir cinayet grmedikleri halde, yine de ona ilikin kar
mak bir ideleri vardr. Karmak kipliklere ilikin aklamay
lngiliz Deneycilii 1 103

bu rneklerle yeterli bularak, bu kiplikler birtakm zellikler ya


da nitelikler gibi grndkleri iin Locke'un ele ald sraya
gre Tz idesine gemeden nce, Locke epistemolojisinde zel
bir yer tutan birincil ve ikincil nitelikler konusunu ele almak
uygun olabilir. nk Locke da bu konuyu yaln idelerimizi il
gilendiren baz daha te gzlemler bal altnda, birleik ide
ler bahsine gemeden nce ele almtr.

Birincil ve kincil Nitelikler: Locke aslnda ideler ile nite


likler arasnda bir ayrm yapmaktadr. Bu balamda ideyi ya da
kavram u ekilde tanmlamaktadr: "Zihnin kendi iinde alg
lad ya da dnme yetimizin nesnesi olan her eyi ide olarak
adlandryorum ve zihinlerimizde ide retme gcne bu gcn
bulunduu znenin nitelii diyorum. " (Aktaran, Coples
ton, 1 99 1 , s. 1 25) . rnein bir kartopunun bizde beyaz, souk
ve yuvarlak dncelerini retme gcn nitelikler olarak ad
landrrken, bunlara karlk den duyumlar ve alglar ise ide
ler olarak adlandrlmaktadr.
Bu aklamadan sonra niteliklerin kendi zelliklerine gee
biliriz. Locke'a gre baz nitelikler bir cisimden ayrlamaz du
rumdadrlar. rnein, bir buday tanesinin katl, uzam,
biimi ve devinirlii vardr. Bu buday tanesi ne denli blnrse
blnsn bu nitelikler onda bulunacaktr. te bu trden nite
liklere Locke, birincil nitelikler adn vermektedir. Bunlarn biz
lerde kendi yaln idelerini rettiini, szgelimi katlk, uzam,
ekil, devinim ya da dinginlik ve say idelerini rettiklerini ne
srer. Bu birincil ya da kkensel niteliklerin yan sra bir de ci
simlerin ikincil nitelikleri olduunu dile getirir. Bunlarn aslnda
nesnelerin kendilerinde bulunmayp, birincil nitelikler yoluyla
bizdeki eitli duyumlan retme gleri olduunu ne srer. Bun
lara rnek renkler, sesler, tat ve kokulardr. Bu iki nitelik tr
arasndaki fark, birincil niteliklerin nesnelerin kendilerinde bu
lunmalarna karn -yani grdmz, szgelimi biim, uzam,
katlk nesnenin kendisinde gerekten bulunmasna karn
ikincil nitelikler tarafndan bizde retilen idelerin, nesnelerde
104 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

hibir benzeri ya da andrm yoktur. Bu ideler, onlar atfetiimiz


cisimlerde sadece bizdeki o duyumlar reten glerden doan
ve varlklar salt zihnimizde olan idelerdir. Sz konusu gler
bizim duyularmz etkileyerek onlarda kendi etkilenim trle
rine bal olarak farkl duyum eitlerini doururlar. Biz de bu
duyumlar ilgili olduklar nesnelerde varm gibi bir yanlgya
kaplrz. Oysa onlar alglandklar biimiyle o nesnelerde yok
turlar.
Ama buna karn Locke yine de bu ikincil niteliklerin znel
olduklarn sylemek doru olmaz diye ekler. nk sonuta
canl varlklarda birtakm duyumlarn ya da bu duyumlarn yani
yaln idelerinin domasna yol aan birtakm glerin ilgili nes
nelerde gerekten bulunduklarn belirtmektedir. Yinelersek
bunlar zihinlerde belli yaln ideleri retme gleri olarak bulu
nurlar; eer bulunmasalard sz konusu yaln ideler oluamazd.
Ama zihnimizde oluan renk, ses, tat, koku gibi yaln idelerin
kendilerini douran nesnelerde herhangi bir elemleri yoktur.
Locke'a gre, birincil niteliklere olgusal nitelikler de denebi
lir. nk herhangi bir zihin onlar alglasn ya da alglamasn
onlar nesnede vardrlar. Ancak o nesneye atfettiimiz renk, ses,
tat, koku gibi zellikler, herhangi bir zihin o ilgili nesneyi alg
ladnda alglayan zihin araclyla varlk kazanrlar ama yine
de o nesnenin kendisinde deil, alglayan zihinde var olurlar
nk ilgili nesnedeki belli trden bir g potansiyeli onlarn
varlk kazanmasna neden olur. Bu sylenenlerden kan sonuca
gre, zihnimizde birincil ve ikincil niteliklerin ideleri bulun
maktadr ve aslnda biz nesneleri bu ideler araclyla dolayl
olarak bilmekteyiz. Ve bu ideler nesneleri temsil etmeleri bak
mndan onlarn imleri olarak grlmektedirler. Birincil nitelik
lerin ideleri nesneleri olgusal olarak andrmakla birlikte, ikincil
niteliklerin ideleri ise nesneleri andrmamaktadrlar. Ancak bu
noktada yle bir soru domaktadr: Eer dolayszca bildikleri
miz sadece ideler ise, bu idelerin nesneleri andrp andrmadk
larn nasl bilebiliriz? kincil niteliklerin rettii idelerin
ngiliz Deneycilii \ l 05

nesneleri hibir biimde andrmadklar kesin. Ama birincil ni


teliklerin anlatm olan ideler de zihnimizin kazanmlar oldu
una gre bunlarn da nesnedeki birincil nitelikleri tpks
tpksna andrdndan emin olamayz. Hatta giderek eer do
layszca bildiklerimiz salt zihnimizdeki idelerimiz ise nesnelerin
gerekten var olup olmadndan da emin olamayz. Bundan,
idelerimizden baka eylerin olup olmadn saptayacak bir ko
numda olmadmz sonucu da km olur. Locke'un gr
nn d dnya varl bakmndan bir kukuculua vard aktr.
Bu noktadan kktenci bir biimde hareket eden Berkeley, d dn
yann maddi varln tmyle ortadan kaldrmtr. Locke da bu
gln farkna idi. Bu nedenle, birincil niteliklerin idelerine
karlk gelen olgusal eylerin ve bunlara dayanak oluturan bir
tzn varln ne srmekten de kanmamtr. Bu nedenle
Locke, uzun uzun cisim ve tz idelerinden sz etmektedir.

Tz ve Cisim deleri: Bu balamda, bizde yaln ideleri


retme gcnde olan nitelikleri neyin desteklediini ya da on
lara neyin dayanak oluturduunu sorabiliriz. Daha dorusu
Locke bu soruyu soruyor ve bu niteliklere dayanak oluturan
eyin tz olduunu ne sryor. Yani sine re substante; onlar
destekleyen bir ey olmakszn var olamayacaklarn ya da var ka
lamayacaklarn ne sryor; bu durumda bu niteliklerin var
saylan ama bilinmeyen bir ey tarafndan desteklenmi olmalar
ya da tanmalar gerekir. Bu tayc Latince syleniiyle subs
tantia dr. Szck anlamyla bu terim 'altta duran, tayan, daya
'

nak oluturan' anlamlarna gelmektedir. Trkede eski terimle


cevher yeni terimle tz olarak dile getirilmektedir. Ancak Loc
ke'un betimlemesi ilgintir: Var olduu kabul edilen ama ne ol
duu bilinemeyen ve niteliklerin altnda duran ey, tzdr.
Locke bu balamda tzn varoluunu deil, insanlarda bu
lunan tz dncesi ya da idesi zerine tarttn ne srmek
tedir. nsan dncesinin nitelikler iin bir destek varsayma ya
da kabul etme alkanlndan kaynaklandn ne srer. Tz
106 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

bir tr kanmlanm idedir: tz algladmz bir ey deildir, bu


ideyi 'ilinekler'in, niteliklerin ya da kiplerin dayanaklar olarak
karsarz. nk bu ilinekler, kendi balarna var olamazlar.
Genel tz dncesi bilinmeyen bir dayanak dncesidir. By
lece tz, birincil niteliklere bir taban oluturan ve bizde yaln
ideler yaratma gcn tayan bir temel olmaktadr ve kesin
likle imgelemin yarats deildir.
locke, ak ve seik olmayan genel tz idesini, tikel tzlere
cisimlere ilikin idelerimizden de ayrt etmemiz gerektiini be
lirtmektedir. Tikel tz-cisim ideleri yaln idelerin eitli
birleimlerinden baka bir ey deildir. Biz yaln ide birleimleri
yoluyla tikel tz trlerini tasarmlarz. Belli bir renk, krmz ya
da beyaz, belli bir koku, belli bir dokunma duyusu , belli bir
biim idelerimizi birletirerek gl idesini oluturmu oluruz.
locke bu tr tikel ide trlerinin d duyum ve i duyum yani
dnm yoluyla elde edildiini dile getirir. Buna gre tinsel tz
idesi dnme, alglama, kuku duyma, anmsama gibi yaln d
ncelerin bir araya getirilerek birletirilmeleri yoluyla elde edil
mektedir. "Bu yaln dnceler ise iinde ruhsal ilemlerin
bulunduklar bir dayanan bulank ve anlalmaz kavramna
bal olarak, derin dnme tarafndan elde edilmektedirler. "
(Copleston, 1 99 1 , s. 133) . Tinsel tzden anlalan ise salt d
nen tz olmasdr. locke tinsel tzn var olduunu tantlama
nn olanaksz olduu biimindeki bir kar ka yle bir yant
vermitir: biz insanlar madde ve dnme idelerini tamaktayz.
Genel tz kavramnn bulank ve belirsiz olmas nedeniyle, bu
kavrama dnmenin eklenmesinin onu tinsel bir tz yaptdr.
"Dahas, 'eer kavranamaz Yce varlk' konusundaki dnce
lerimizi yoklayacak olursak, onu ayn yolda edindiimizi ve hem
Tanr'ya, hem de ayr tinlere ilikin karmak dncelerimizin
derin dnmeden kazandmz yaln dncelerden yaplm
olduklarn bulacaz. " (Aktaran, Copleston, 199 1 , s. 1 33) . loc
ke'un inancna gre Tanr kendinde yalndr, bileik deildir ama
bizim ona ilikin dncemiz karmak ide dzeyindedir.
lngiliz Deneycilii 1 107

Cisimsel tzlere ilikin idelerimiz, birincil ve ikincil nitelik


lerin idelerinden ve eylerin glerinden yaplmtr. Bu nedenle
tm cisimsel tz idelerimiz karmak ya da birleik idelerdir.
Locke bu noktada unu da nemle vurgulamaktadr: ona gre
karmak idelerimizi oluturan yaln idelerin doru olarak irde
lendikleri zaman yalnzca birtakm gler olduklar grlecek
tir. Biz onlar her ne kadar nesnede var olan olumlu nitelikler
olarak grmeye alm olsak bile, gereklik bu yoldadr. Bu ko
nuda son olarak u noktay da aklamakta yarar olabilir. Locke'a
gre cisimsel tz idesini birtakm yaln ideleri birletirmek yo-
1uyla elde ettiimiz aktr peki ama onlardaki genel tz idesini
nasl elde ediyoruz? Locke buna soyutlama yoluyla yantn ver
mektedir. Buradaki soyutlama bir ideyi bal olduu tekilerden
ayr etme biiminde deildir. Zihin genel tz idesini ne srer
ken, karmak ideyi oluturan yaln ideler okluundan bunla
rn bir dayanann olmas gerektii sonucunu karr. En bata
da belirtildii gibi genel tz idesi bir karm yapma idesidir.
Ancak bu yola, soyutlamann bir tr denilip denilmeyecei tar
tmaldr.

liki (Bant) deleri: Locke, ilikileri kipler ve tzlerle bir


likte karmak ideler bal altnda ele almtr. Ona gre iliki
ler, bir eyi bir bakas ile karlatrma ediminden domaktadr.
Eer biz birisini baba olarak niteliyorsak, bununla biz birini ya
da birilerini de imlemi olmaktayz. Bir eyin daha beyaz oldu
unu sylediimiz zaman da ayn durum sz konusudur. Her
iki durumda da ele alnan eylerin tesindeki birtakm eylere
gtrlm oluruz. Bylece, baba, anne , oul karde gibi te
rimler aktr ki baka bir eyle iliki iinde olduklar iin greli
terimlerdir.
liki idesi nasl ortaya kar? ster yaln isterse karmak
olsun, herhangi bir ide bir baka ide ile karlatrlabilir ve by
lece bir iliki idesini yaratr. Locke bu balk altnda ncelikle
genel olarak iliki idesini nasl elde ettiimiz sorusu ile ilgilen-
108 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

mektedir ve bunu ontolojik boyutta deil de ruhbilimsel bir bo


yutta ele almaktadr. tliki idesi dnme sonucu olutuuna
gre salt zihinsel bir olgudur. liki denen ey d dnyada bu
lunmaktan daha ziyade zihnimizde oluan bir dncedir. Zih
nimizde iki eyi birbirine gndermemizden ya da birbirleri ile
karlatrmaktan oluur. Yine " tliki, iki eyi karlatrmann
ya da birlikte dnmenin ve bu karlatrmadan birine ya da
her ikisine birden bir ad vermenin yoludur. " (Aktaran, Coples
ton, 1 99 1 , s. 137). Locke u noktay nemle vurgulamaktadr:
"Bir iliki eylerin olgusal varolularnda kapsanmam, ama d
sal ve ek olarak getirilen bir eydir" ve bylece "kendi yaptm
bir idedir. " Burada iki ey birbirleriyle karlatrld iin, iliki
idesi karlatrma ediminin idesi olmaldr. Locke, Tanr kavra
mn da iliki idesi balamnda ele almaktadr; buna gre, tm
sonlu eyler olgusal adan nedenleri olarak Tanr'ya baml
drlar. Bir baka deyile Tanr ile olgusal bir bamllk ilikisi
iindedirler.

Nedensellik ilikisi: liki ya da bant idelerinin en bata


geleni hi kukusuz nedensellik idesi olmaktadr. Locke iin iki
ey arasnda neden ve etki ba kurma giriimimiz zihinsel bir i
lemden baka bir ey deildir. u halde nedensellik, zihnimiz
deki bir dnce ya da idedir: "Locke'a gre herhangi bir yaln
ya da karmak ide reteni genel olarak 'neden' adyla dile geti
ririz ve retileni de 'etki' adyla adlandrrz. " (Aktaran, Coples
ton, 199 1 , s. 138) . Geri bu ideyi biz, tikel eylerin, nitelik ve
tzlerin var olmaya balamalarn gzlemlemi olmamzdan ka
zanrz. rnein, bir yaln ide olarak 'akcln,' balmumunda
belli bir s derecesi altnda retildiini gzlemlediimiz zaman,
yaln s idesi ile balmumundaki akclk idesi arasnda bir iliki
kurarak, s idesini akcln nedeni, akcl da onun etkisi ola
rak dnrz. Buna gre neden ve etki kavramlar duyum ve
derin-dnme (refleksiyon) idelerinden doarlar.
Locke'a gre ideler arasnda bir iliki olmas lsnde ne-
lngiliz Deneycilii l 09

densellik kukusuz zihinsel bir kurulumdur ama bunun olgusal


bir temeli vardr; bu da gtr yani tzlerin baka tzleri etkileme
ve bizde dnceler-ideler retme gleridir. G idesi-kavram
Locke, tarafndan yaln bir kavram olarak snflandrlmaktadr.
Ancak burada bir sorun var gibidir: nk g kavram kendi
sinde bir tr ilikiyi, eylem ya da deiim ile bir ilikiyi kapsar
gibi grnmektedir. Ayrca Locke etkin ve edilgin glerden sz
etmektedir. Bu durumda etkin g ve nedensel etki idelerini
nasl tretmekteyiz? Locke'un buna yant, etkin gce ilikin
ak dncemizin derin-dnmeden ya da ie-baktan tre
mekte olduudur. Kendi varlmzda zihinlerimizin eitli
edimlerini ve bedenlerimizin devinimlerini, yalnzca zihnin u
ya da bu tikel eylemi yapmay ya da yapmamay buyuran bir d
ncesi ya da karar vermesi tarafndan balatmak ya da sonlan
drmak, srdrmek ya da bitirmek iin bir g buluruz. Bir
baka deyile istencin uygulan, bize g ve nedensel etkerlik
konusundaki en ak idemizi vermektedir. Locke bu ekilde,
nedensellik idesinin grglenime dayal temellerini de vermeye
almaktadr. Ne var ki bu idenin empirik olarak nasl doru
lanacann bir aklamasn vermedii eklinde bir sulama ile
karlamtr. Locke'un buna yant, 'bir balangc olan her
eyin bir nedeni olmaldr,' nermesinin rtlemez bir nerme
olduu yolundadr. Ve Locke sezgisel kesinlik diye bir eye de
inanmaktadr. Buna gre zihin ideler arasndaki zorunlu ban
ty ayrmsayabilecek durumdadr. Sz konusu nermede ideler
arasndaki zorunlu banty anlama yetimiz sezgisel olarak bir
bakta kavramaktadr.

zdelik ve Bakalk deleri: Locke, zdelik ve bakalk ide


lerine de bir alt blm ayrmtr. Konuyu ncelikle sembolik
bir dil ile aklama yolu tutar: " Eer z zamannda x yerinde var
olan A cismini gzlemlersek, ve eer z zamannda y yerinde var
olan B cismini gzlemlersek, birbirlerine ne denli benzerlerse
benzesinler bunlardan iki ayr cisim olarak sz ederiz. Ama eer
1 1 0 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

A ve B her ikisi de z zamannda y yerinde var olsalard, ayrde


dilemez olacaklard. " (Aktaran, Copleston, 1 99 1 , s. 1 4 1 ) . u
halde bir eyin belli bir zamanda ve belli bir yerde var olduunu
grdmz zaman, onun kendisi olduundan ve ayn zamanda
bir baka yerde var olan baka bir ey olmadndan eminizdir.
stelik bu iki ey eitli bakmlardan birbirlerine benzeseler bile.
nk eminiz ki bir ve ayn ey belli bir zamanda birden fazla
yerde bulunamaz. Locke bu balamda Tanr'nm zdeliini de
u ekilde aklar: Tanr ncesiz sonrasz, deimeyen ve her
yerde bulunan olduu iin, onun srekli kendine zdelii ko
nusunda hibir kukuya yer olamaz. Buna karlk sonlu eyler
var olmaya belli bir zaman ve yerde balarlar, bu nedenle onla
rn zdelii var olmaya baladklar zaman ve yer ile ilikisi ta
rafndan belirlenmi olur. Ancak Locke yine de konunun bu
denli basit olmadnn farknda idi. Eer iki atom tek bir madde
ktlesi oluturmak zere birlemiseler, ayn iki atom birlemi
olduu srece ktlenin ayn ktle olduunu syleriz ama atom
lardan biri uzaklatrlacak ve bir bakas eklenecek olursa ortaya
deiik bir cisim ya da ktle kacaktr.
Canl varlklara ya da organizmaya gelince: bir organizmada
ne denli deiimler olursa olsun biz ondan ayn organizma ola
rak sz etmeye devam ederiz. Bunun nedeni udur: organik bir
cismin srekli zdelii, ortak bir yaam tarafndan biimlendi
rilmi paralarn rgtlenii ile ilikili olarak tanmlanmaktadr.
Paralarn kendilerinin srekli zdelikleri ile iliki iinde deil;
nk organik olmayan ve organik olan cisimler deiik trde
dirler ve zdelik lt her iki durum iin deimektedir, ama
yine temelde her ikisinde de uzaysal, zamansal boyutlarda s
rekli bir varoluundan sz etmek uygun olur.
Organik varlklar iinde yer alan insann zdelii sorununa
gelince, Locke bu konuda unlar belirtmektedir: Her eyden
nce bedensel bir sreklilik olduu zaman 'ayn insan'dan sz
etmeye almzdr; bir insanda hangi ruhsal deiimler yer
alrsa alsn, bedensel varoluunun sreklilii iinde onu yine
lngiliz Deneycilii l 1 1 1
'

ayn insan olarak adlandrrz. Burada ruhsal deiimler rol oy-


namamaktadr. Aksi halde ayn ruhsallklar gsteren iki kiinin
zdeliinden sz edilmesi gerekirdi ki bu da anlamsz olacak
tr. Ne var ki bir insandan bedensel sreklilii iinde ayn insan
olarak sz etmeye alm olsak da, yine de kiisel zdeliin
neden olutuu sorulabilir. Burada 'kii' ile anlatlmak istenen
ey udur: zihin sahibi olarak duyumsayan, dnen, us ve derin
dme yetilerine sahip olarak, deiik zamanlarda ve yerlerde,
kendini kendisi olarak, ayn dnen varlk olarak grebilen in
sandr; buradaki temel edim dnmeden ayrlamaz olarak g
rlen, ona zsel olduu bildirilen bilintir. "Bir insann algladn
alglamakszn alglamas olanakszdr. " Bu nerme bilincin ta
nm olmaktadr; buna gre, bilin durumunun gemiteki her
hangi bir eyleme ya da dnceye dek geniletilebilmi olmas
kiinin zdeliinin lt durumundadr. Sonu olarak, ayn
bedensel sreklilik iinde dncelerimiz ne denli deimi
olursa olsun, eer bu deiikliin bilincinde isek, kii zdelii
miz korunmaktadr, ama deiikliin farknda yani bilincinde
deil isek, ruhbilim balamnda kiilik blnmlnden sz
edilmekle birlikte, yine de bedensel sreklilik temelinde o kii
nin insan olarak zdelii yerinde durmaktadr.

Locke'un Dil Olgusuna Bak: Locke, Deneme'nin nc


kitabn dil konusuna ayrmtr. nk dncelerimiz ve ide
lerimiz szcklerle ok yakndan ilikilidir, ayrca bilgimiz ner
melerden oluur. Bu nedenle bilgi konusunu deerlendirmeden
nce, dil yani szckler konusunu deerlendirmenin yararl ola
can Locke ne srmtr.
Dil szcklerden olumutur, szckler ise idelerin imleri
dir; szcklerin yarar idelerimizin anlaml imleri olmalardr ve
temsil ettikleri ideler onlarn gerek ve dolaysz imlemleridir.
Locke'un buradaki daha ileriye giden iddias udur; szckleri
mizi kendi kafamzdaki dncelerin olduu gibi teki insanla
rn kafalarndaki dncelerin de imlemleri olarak alrz. Ve yine
1 12 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

sk sk szcklerin eyleri temsil ettiklerini de dnrz. Yine


de birincil olarak ve dolaysz olarak szckler kendi zihnimiz
deki idelere gnderimde bulunurlar. Sz sylemeler de dn
celerimizi imlemektedirler. Buradan Locke'un temsilci dil kuram
karmza kmaktadr: buna gre ideler-kavramlar dncenin
dolaysz nesneleridirler ve ideler daha dorusu kimi ideler nes
neleri temsil ederler ya da onlarn imleridirler. Dncelerimizi
ya da idelerimizi bakalarna iletmek ve bakalarnn dnce
lerini renmek iin 'duyulur' ve ortak imlere gereksinim du
yarz. Bu gereksinim, szckler tarafndan yerine getirilir. Ama
eylerin imleri olan ideler ile szckler arasnda yle bir ayrm
vardr. eyleri simgeleyen ya da temsil eden ideler doal imler
dir. En azndan bunlarn bir ksm eyler tarafndan retilirken
bir ksm ise zihin tarafndan kurgulanmlardr. Bununla bir
likte szcklerin tm de uzlamsal imlerdir. Buna gre insan
idesi bir Fransz'n ve bir ngiliz'in kafalarnda ayn iken, bu
idenin imi Franszcada homme ve ngilizcede man olarak g
rnmektedir, Trkede ise ayn ideyi insan szc ile dile ge
tirmekteyiz. Bu aklamadan kan sonuca gre Locke ideleri,
onlar simgeleyen szcklerden ayr varlklar olarak ele almak
tadr. Ayr dillerde ve dilbilimsel biimlerde farkl szcklerle
anlatlmasnn tantlanmas bu olguya dayandrlabilir.
Szckler idelerimizin imleri olmakla birlikte, bunun da bir
snr vardr: zihnimizde idelerimizin adlar olan szcklerin
yan sra, ok sayda daha baka trden szckler de vardr. Bun
lar zihnimizin dnceler ya da nermeler arasnda kurduu
ilikiyi simgelemek iin kullanlmaktadr. Zihnimizde salt ide
lerin imlerine deil, bu idelerle iliki iinde kendi edimlerini
gsteren szcklere de gereksinim bulunmaktadr. rnein, '<lir'
ve 'deildir' szckleri zihnin bir dnceyi olumlama ya da
yadsma edimini anlatmaktadrlar. Locke, bu tr szcklere par
acklar adn vermektedir. Bunlar arasnda salt olumlu olumsuz
koalar deil ayrca ilge ve bala szckleri de bulunmaktadr.
lngiliz Deneycilii l 1 13

Szcklerin idelerimizin imleri olduu ve uzlamsal imler


den oluan dilin dnceleri iletmenin bir arac olduu ak ol
makla birlikte, burada belli bir glk de dikkati ekmektedir.
Szcklerimizin onlar iitende, konuann zihninde temsil et
tikleri ile tam anlamyla ayn dnceyi yaratmalar birincil
amatr. Ama bu her zaman olanakl olmamaktadr. zellikle
karmak yapl idelerin konuan tarafndan dinleyene istenil
dii biimde aktarm ok zor olmakta ya da hemen hemen ok
farkl eyler anlalmaktadr. Ayrca bir insann zihnindeki kar
mak yapl bir ide, anlam olarak bir bakasnnki ile ok nadi
ren badar, ama ounlukla badamaz durumdadr. Kald ki
karmak yapl kipler, zihinsel kurulumlar olduklar iin, her
hangi bir deimez anlam ln bulmak zordur.
Dilin bu sz edilen eksikliklerinden kanmak pek olanakl
olmamakla birlikte, bir de szcklerin istenirse kanlabilir k
tye kullanmlar diye bir ey vardr. ncelikle insanlar herhangi
bir ak ve seik dnceyi temsil etmeyen szckler yaratrlar.
Bu tr terimler zellikle byk kafa ustalarnda; skolastiklerde
ve metafizikilerde bol bol bulunmaktadr. Ktye kullanmn
bir baka yolu szcklerin ayn insan tarafndan sk sk zellikle
tartmalarda farkl anlamlara gelecek ekilde kullanlmalardr.
Kukusuz bu da anlalma ve anlama glklerine ve kargaa
sna yol amaktadr. Bir baka ktye kullanm da szckleri
eylerin yerine almak ve olgusalln yapsnn da bu sz etme
yoluna uymas gerektiini sanmaktr. Kukusuz bu da birtakm
yanlglara ya da yanl anlamalara yol amaktadr. Locke ayrca
eretileme yapma ya da metaforik konumann da dilin ktye
kullanmlarndan biri olduunu belirtmektedir. Bunu dilin in
celikli kullanm olarak belirtir; buna kar koymann zor oldu
unu ama aslnda burada yaplann tutkular uyarmak ve yargy
yanltmak olduunu belirtir. Bu tr duygusal dilin doru ve eri
kullanmlar arasnda ak bir ayrm yaplmas gerektiini vur
gulamtr. Ona gre szcklerin ktye kullanmlar ok do-
1 1 4 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

urgan bir yanllk kaynadr. Bu nedenle Deneme'nin sonunda


bu konu zerinde ok ciddiyetle durulmas gerektiini ve imle
rin bilimsel bir incelemeden geirilmesi gerekliliine parmak
basmtr. Locke'un bu nerisi imdilerde belli bir lde cid
diye alnmaya balanmtr.

Tmel Kavramlar ya da Genel Terimler: Dilin ok byk


bir blmn genel terimler dediimiz trden szckler olu
turur. rnein, 'insan,' 'bitki,' 'at,' 'aa' gibi. Bu genel terimler
bizim zihnimizdeki tmel kavramlarmz ya da idelerimizi im
lerler. u halde zihnimiz bir ekilde tmel kavramlar olutur
maktadr. Bu gerekli midir? Hem de ok gerekli. Doada her ne
kadar tekil ve bireysel varlklar bulunsa da bunlarn her birini
zel bir adla adlandrmak olanakl deildir; ayrca gerekli de de
ildir. Eer, rnein, bir insan genel olarak atlara gndermede
bulunmuyor ve grm olduu her tikel at iin zel bir ad ta
m olsayd, adlarn bu tikel hayvanlarla tank olmayan bir
baka insan iin hibir anlamlar olmayacakt. Biz varlklar daha
ok gruplar halinde genel terimlerle adlandryoruz ve onlardan
bu terimler araclyla sz ediyoruz. Aksi takdirde salkl bir
iletiim olanakl olmazd. u halde bu aamada zihnimizin bu
ideleri nasl oluturduklarn sorabiliriz.
Locke'a gre, szckler zihnimizdeki tmel kavramlarn ide
leri yaplmakla genel terimler olmaktadrlar ve genel ideler ya
da tmel kavramlar ise soyutlama yoluyla olumaktadrlar. r
nein bir ocuk ncelikle bir insan tanr daha sonra teki in
sanlar da tanr, bunun zerine bu ocuk u ya da bu bireye zg
zel nitelikleri bir yana brakarak, tmndeki ortak niteliin bir
dncesini oluturur. Bu ekilde genel bir ide-tmel bir kav
ram tamaya balar ki bu genel ide 'insan' genel terimi tarafn
dan imlenmektedir ve ayn ocuk, deneyiminin gelimesiyle her
biri genel bir terim tarafndan imlenecek olan daha ok ve daha
soyut ideler oluturmay srdrebilir. Bu idelere soyut ideler de
denmektedir. Soyutlama yoluyla elde edildikleri iin ve onlar-
lngiliz Deneycilii l 1 15

dan zaman ve mekan koullar karld, ayrca u ya da bu va


rolua ilikin baka dnceler karld iin bu ideler ve te
rimler soyut olarak da nitelenirler.
Bu sylenenlerden kan sonuca gre, tmellik ve genellik,
tekil ve bireysel eylerin deil, idelerin ve szcklerin yklem
leridir. Bu ekliyle zihin tarafndan yaplmlardr ve ister ide
ister szck olsun salt imlere ilikindirler. Hi kukusuz, her
hangi bir ide ya da herhangi bir szck de tikeldir; 'bu tikel ide'
ya da 'bu tikel szck'ten sz edebiliriz. Ama genel ideler ya da
szckler dediimiz eyler imlemlerinde tmeldirler. Bu ekilde
tmel ya da genel bir ide bir tr eyi imler; rnein, inek ya da
aa ya da insan gibi. Ve buradaki genel terim bir tr simgeli
yor olarak ideyi temsil eder. u halde genel terimlerin simgele
dikleri bir eylerin trdr. Bu genel terimlerin her biri bunu,
zihinde soyut bir idenin imi olma yoluyla var olan eyleri bu
ideyle badatklar oranda o ad altnda sralanrlar ya da bu ide
tm iin geerli olduundan o trden olmu olurlar.
Burada Locke unu da belirtmekten geri durmaz : tmellik
salt idelere ve terimlere ilikin olmakla birlikte, bunlarn bir nes
nel temeli de yok deildir. Buradaki temel, eylerin retiminde
doann onlardan pek ounu benzer olarak oluturmasdr;
zellikle hayvanlar ve tohumla reyen tm eyler benzerlikleri
nedeniyle trler halinde karmza kmaktadrlar. Tmyle gr
mezden gelerek hayvann bu 'at' idesine uygun dt ya da
dmedii lde at olduu ya da olmad sylenir.
Bu genel idelerin-tmel kavramlarn bir imgesi olup olma
d tartmasnda Locke bunlarn bir imgesi olmadn syler;
szgelimi genel genlik dncesini oluturmak iin deiik
gen trlerinin ortak niteliklerini bir araya getirmektedir. So
yutlama sreci bu ekilde bir eleme ya da dlama ve geri kalan
ortak nitelikleri bir araya koyma sreci olarak betimlenebilir.
Ancak Locke'un bu tmel kavramlar konusunda daha nceki
blmlerde temsil edici bir kuramdan da sz ettiini anmsa-
1 1 6 I Yeniada Bilgi Felsefesi

mamz uygun olacaktr. Bu daha ok renkler gibi salt grsel yolla


renilen eyler iin geerlidir. rnein biz beyaz rengi stten
onun salt rengini teki niteliklerinden ayrarak renmi olu
ruz. Ayn edimi kire zerinden, kar zerinden gerekletirerek,
o nesnelerin teki niteliklerini tmyle grmezden gelerek ger
ekletiririz ve bylece beyaz idesine ulam oluruz. Bu edimde
grld gibi ortak nitelikleri bir araya getirmek yoktur, tam
tersine belli bir nitelii tekilerden ayrt ederek ve onlardan ko
parp alarak bir tmele ulama vardr. Krmz, siyah, mavi gibi
tm renk tmellerini biz bu yolla elde ederiz. Locke bu yola tem
sil edici kuram adn vermektedir. Burada zihnimizdeki tmel bir
kavram bir nesnenin sadece bir nitelii imlemektedir. rnein
bir nesnenin rengini dnelim: szgelimi beyaz idesini biz nasl
elde etmiizdir? Bu ideyi bugn karn beyaz, baka bir gn
stn beyaz temsil etmektedir. Grld gibi bu yolda zihni
mizde soyut bir kavramdan farkl olarak bir imge tmel idemizi,
szgelimi beyaz temsil etmektedir; beyaz idesini dnrken
bugn kardaki beyaz bir baka gn stteki beyaz gzmn
nnde canlanmaktadr. Yani zihnimizde imgesel olarak beliren
bir ey vardr. Bu yaklamda grld gibi zihnimizde tmel
kavram adna salt soyut bir ide deil, somut bir idenin imgesi
bulunmaktadr. Berkeley ve Hume tmeller konusunda felsefi
baklaryla uyumlu olmas nedeniyle Locke'un bu yaklamn
hararetle savunarak, soyutlama kuramn yadsma yoluna git
milerdir.
Tmellerin oluumuyla ilikili olduu iin Locke, olgusal
zler ve adsal zler arasnda da bir ayrm yapma yoluna gitmi
tir. Locke olgusal zler konusunda aslnda bir bilinemezcidir.
Olgusal zler somut cisimsel tzlerin neliine iaret ettii iin
Locke'un bu konuda ne sylediini anmsamamz durumu der
hal aydnlatacaktr. Locke, tzn varln kabul ettiini ama ne
olduunu bilmediini sylemiti. Bu nedenle Locke olgusal z
lerin tam olarak ne olduklarn belirlemenin bir yolu olmadn
dile getirir.
lngiliz Deneycilii [ 1 1 7

Buna karlk Locke adsal zleri olgusal zlerden ayrt et


mektedir. Bir eyin rnein altn olup olmadna biz nasl karar
veririz? O eyin altn olarak snflandrlmas iin zorunlu ve ye
terli grlen ortak nitelikleri tayp tamadn gzlemleyerek
karar veririz. te bu ortak niteliklerin karmak idesi altnn
adsal-nominal zdr. Buna gre bireylerdeki bireysel nitelik
leri dta brakarak ve ortak nitelikleri koruyarak soyutlanan ey
adsal zdr. Ve yine Locke unu da ne srer: yaln ideler ve
kipler durumunda olgusal ve adsal zler bir ve ayn eydirler.
Bylece izgi arasnda bir uzay kapsayan bir ekil bir genin
hem adsal hem de olgusal zdr. Ama tzler sz konusu
olunca durum farkllar. "Altnn adsal z yukanda da belir
tildii gibi, altn olarak snflandrlan eylerin ortak nitelikleri
nin karmak soyut bir idesidir. Buna karlk altnn olgusal z
ya da tz, duyulur olmayan paralarnn olgusal yapsdr ki
onda bulunacak olan renk, arlk, eriyebilirlik, duraanlk gibi
tm zellikler bunun zerine dayanmaktadrlar ve bu olgusal
z, altnn tikel tz bizim tarafmzdan bilinmemektedir. Bu
sylenenlerden kan sonucu bir kez daha belirtmek gerekirse,
cisimsel tzler durumunda adsal zden ya da soyut ideden ayn
olarak bir olgusal zden sz etmek anlaml iken, gen gibi
soyut yapl bir varlk durumunda anlamsz olmaktadr.

Genel Olarak Bilgi ve Bilginin Dereceleri


Locke Deneme'nin drdnc kitabn bilgi konusuna ayr
ntr. ncelikle unu belirtir: Zihnimizin tm dnmelerinde
ve uslamlamalannda kendi z dncelerinden ya da idelerin
den baka hibir dolaysz nesnesi yoktur. Zihnimizin yalnzca
onlan dnd ve onlarla ilem yapt gz nne alnrsa bil
gimizin de salt onlara dayand ve onlar araclyla kurulduu
aka grlebilir. Bu giriten sonra Locke bilgiyi u ekilde ta
nmlar: "Bilgi iki idemiz arasndaki balant ve uyumann ya da
uyumama ve kartln alglanmasdr. Bu algnn bulunduu
1 1 8 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

yerde bilgi vardr, bulunmad yerde imgeleyecek, varsayacak,


inanacak bir eyler bulsak da bilgi bulamayz." (Locke, 1 996, s.
299 ) . Bir genin i asnn toplamnn iki dik aya eit ol
duunu grdmz zaman bu ideler arasndaki zorunlu ilikiyi
alglam oluruz ve bu ekilde hakl olarak bir genin i a
snn toplamnn iki dik aya eit olduunu bildiimiz sylene
bilir.
Locke ideler arasndaki uyumann drt trde karmza k
tn belirtir: Birincisi zdelik ya da bakalk biiminde kar
mza kandr. Bir zihnin yapaca ilk i onda bulunan idelerin
ne olduunu bilmek ve bu ekilde aralarndaki ayrm, yani bi
rinin teki olmadn alglamaktr. Buna gre zihin her idenin
kendisiyle uyutuunu ve neyse o olduunu , seik idelerin bir
birleriyle uyumadklarn, yani birinin tekinden baka oldu
unu ak ve yanlmaz olarak alglar ve bunu dolaysz alglama
ve ayrt etme gcyle ilk bakta yapar. Mantklar bunu iki
genel kural biiminde dile getirirler: Bir ey neyse odur (zde
lik kural) . Ayn eyin hem olmas hem de olmamas olanaksz
dr (elimezlik kural) . Buna gre kare, karedir. Kare dikdrtgen
deildir. Ya da kare kareden baka bir ey olamaz.
kinci uyuma tr bantdr. "Bu da nesnelerin, kiplerin,
ya da baka eylerin ne trden olursa olsun herhangi iki idesi
arasndaki bantnn alglanmasndan baka bir ey deildir, "
(Locke, 1 996, s.300) . Locke byle bir ilikinin zorunlu oldu
unu, nk tm seik idelerin sonsuza dek birbirlerinden
baka olduklarna gre, eer aralarnda u ya da bu ekilde bir
bant kurulamazsa hibir bilginin olanakl olamayacan sa
vunmaktadr. Pek ok ide anlamlarn teki idelerle bantl ol
malarndan almaktadrlar. rnein anne ya da baba olmak
ocuklar olmasndan dolaydr. ocuk kavram da zorunlulukla
anne, babay gerektirir. Daha farkl bir rnek olarak Locke u
rnei vermektedir: "Kout izgiler arasnda bulunan eit tabanl
iki gen birbirine eittir. " Burada karmak ide gruplar arasn-
lngiliz Deneycilii l 1 19

daki bant uyumas aka grlebilmektedir. Matematiksel


nermeler bu bant uyumasna en gzel rnei olutururlar.
nc uyuma tr birlikte varolu ya da zorunlu balan
tdr. Burada sz edilen, birtakm niteliklerin ayn znede bir
likte-varolma ya da birlikte-bulunmalardr. Bu tarz zellikle
nesne idelerine ilikindir. Locke burada altn idesini rnek ola
rak verir; altnn buharlamazl, onun sar olmas, arlk,
eriyebilirlik, ilenebilirlik ve altn suyunda znebilirlik zel
liklerinin her zaman altn dediimiz eyde birlikte-bulundukla
rn ya da birlikte varolduklarn dile getirmek, birlikte-varoluu
ya da zorunlu-varoluu dile getirir.
Drdncs gerek varoludur. Burada olgusal varoluun, bir
ide ile uyuup uyumadna baklmaktadr. Locke'un verdii
rnek "Tanr vardr," nermesidir. Bu nermede tanr idesi ile
var olma idelerinin uyuum iinde olduklar ne srlmektedir.
Ne var ki bu nerme tartmaya aktr. nk tanrnn var ol
duuna inanan ve inanmayanlar asndan durum deiir. Belki
hi tartmaya yer vermeyen bir rnek u olabilir: "Ben varm. "
Bu nermeyi ne sren asndan 'ben' idesi hi kukusuz 'var
olma' idesi ile uyuum iindedir. nk byle bir nermeyi ne
srebilmek iin zaten var olmak gerekir. Sz edilen bu ideler
aras uyuma biimleri, Locke'un verdii bilgi tanmn amla
maktan te bir ey olmamaktadr. Yani her biri bilgi iin bir
tanm oluturur denebilir ama drd birden dikkate alnmazsa
tanmn ksmen eksik kalaca da ortadadr.
Locke bu balamda bilgi szcnn eitli anlamlar oldu
unu ne srerek, bunlar da aklama yolu tutar. Bizde bunlara
ksaca deinelim: ncelikle unu belirtir: "Zihnin dorularla do
nanmasnn birok yolu vardr; bunlardan her birine bilgi denir.
ncelikle edimsel ya da alksal bilgiden sz edebiliriz. Edim
sel bilgi; idelerin uyumas ya da uyumamas ya da aralarndaki
bantlarn alglanmas zerine zihnin u andaki bilinlilik du
rumunu anlatr. Bu bilginin alk bilgisi durumuna gelmesi ise
120 J Yeniada Bilgi Felsefesi

udur; "Bir kimsenin bir nermeyi bilmesi demek, bu nermeyi


oluturan ideler bir kez zihinde ortaya kt zaman bunlardaki
uyumay ya da uyumamay aka grmesi ve o nermeyi,
onun zerinde dnmek gerektii her durumda, o uygun y
nn hi duraksamadan grp onu kabul edecek ve ierdii
doruya gvenecek biimde onu belleine yerletirmesi demek
tir. Buna alk bilgisi denebileceini sanyorum," (Locke, 1996,
s.30 1 -302) . Burada sz konusu edilen bellee yerletirilmi olan,
her defasnda ayn ak ve seiklikle anmsanabilen ve bu bii
miyle zihinsel ileme sokulabilen ve bilginin tanmna uyan z
delik ve bakalk ya da bantllk gibi bilgileridir.
Locke, alk bilgisinin de iki dereceli olduunu sylemekte
dir. Birinci dzeyde zihinde ideler ortaya ktklarnda zihin
bunlar arasndaki uyumay ya da uyumamay dorudan edim
sel olarak alglayabilecei biimde bellee yerlemi olan do
rular sz konusudur. Bunlar biliimiz dorudandr ve kesindir
ve deimezdir. Locke bu tr alk bilgilerimizi bilgi derecelen
meleri balamnda sezgisel (intuitiO bilgi olarak adlandrmak
tadr. Demek ki bizim sezgisel bir bili biimimiz de vardr.
kinci dereceden alk bilgilerinde durum biraz daha farkl
dr: burada zihnin bir kez doruluuna inanm olduu ve bu
inancn ansn kantsz olarak saklad bilgiler sz konusudur.
Szgelimi bir genin i alar toplamnn iki dik ann topla
mna eit olduu bilgisinin doruluu bize gemite tantlan
mtr ve biz bu yolla bu teoremin doruluuna inanmzdr.
Ne var ki bugn bu tantlama ilemini unutmu olmamza kar
n bu teoremin doruluundan kukuya dmeyiz nk do
ruluuna inancmzn ansn tamaktayz. Bu durumda bu
teoremin bize bir kez daha tantlanmasna gerek olmakszn
onun doruluuna inanmaya devam ederiz. Burada tantlanma
dan doan inanca dayal doruluklar sz konusudur.
lngiliz Deneycilii l 121

Bilgimizin Dereceleri
Locke, bu balamda bilgi dzeyinden sz etmektedir.
Bunlardan birincisi sezgisel (intuitij) bilgidir : Bilgi, en basitin
den, ideler arasndaki uyumay ya da uyumamay alglamak
olduuna gre, eer bu alglama, hi aracsz olarak dorudan
doruya ise bilgimiz sezgisel bilgi olmaktadr. Bir baka deyile
bu bilgi trnde zihin bir bakta ideler arasndaki ilikiyi kav
ramakta ya da alglamaktadr. Kavrayn gereklemesi iin daha
baka hibir arac ideye gereksinim olmamaktadr. Bu tarz bili,
Descartes'n terimini kullanan Locke asndan intuitif (sezgisel)
olmaktadr ve bu bilgi trne de intuitif (sezgisel) bilgi denil
mektedir. Bu bilgi trnde "zihin kantlama ya da inceleme s
kntsna katlanmadan, doruyu gzn alglamas gibi
yalnzca ona ynelmekle alglar. Zihin akn kara olmadn, bir
dairenin gen olmadn, n ikiden byk ve ikiyle birin
toplamna eit olduunu byle alglar" (Locke, 1 996, s.304) . Bu
nedenle bu bilgi trnn doruluu apaktr, bir baka deyile
ak seiktir ve bu nedenle mutlaktr. Baz eletirmenler bu bilgi
tr iin, doruluundan hibir biimde kukuya dlmeye
cek biimde salam ama bir o kadar da heyecan uyandrmayan
bilgi tr olarak sz etmektedirler.
kincisi, tantlamal bilgidir. Bu bilgi dzeyinde zihin, ideler
arasndaki uyumay ya da uyumamay dorudan ya da dolay
sz alglamay baaramaz; ancak daha nce apak alglanm ide
lerin ya da bilgilerin araya girmesi sonucunda istenen alglama
gereklemi olur. Bu nedenle bu bilgi trnde araya uslamlama
dediimiz edim girmi olur. Buna gre zihin, bir genin i
asyla, iki dik ann toplamlar arasndaki uyuup uyuma
may bilmek istedii zaman bunu dolaysz bir bakla ve onlar
karlatrarak bilemez. nk bu istenen alar ayn anda yan
yana getirip karlatrmak olanakszdr. Bu durumda zihin bir
genin i asnn eit olduu daha baka alar bulmak zo
runda kalr ve bunlarn iki dik aya eitliini grp, genin i
122 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

alarnn iki dik aya eit olduunu bylece grm olur. Bu e


kilde iki ide arasndaki uyumay gstermeye yarayan arac ide
lere kantlar denir; uyuma ve uyumamann bu yolla ak ve
seik olarak alglanmasna da tantlama denir. Grld gibi
tantlamal bilgi bir nceki bilgi tr gibi yle kolayca elde edi
lemez. Bu bilgi trnde tantlamadan nce, uyuumun varl
ya da yokluu ynnden bir kukunun var olduu sylenebilir.
Kuku ancak tantlama gerekletikten sonra ortadan kalkar.
Oysa sezgisel dediimiz bilgi trnde kukunun hibir biimine
yer yoktur. Bu nedenle bu bilgi trnde her admda sezgisel apa
kln salanmas gereklidir. Buna bal olarak balangta ne
srlen ideler aras uyumann ya da uyumamann aka or
taya konulduu grlm olur.

Tikel eylerin varoluunun duyusal bilgisi, bilgi derecelen


melerinin nc dzeyine iaret eden bilgi trdr. Bilginin
sezgi ve tantlama dzeylerinin dnda kalan her ey ne denli
gvenle kabul edilmi olursa olsun, Locke'a gre ya inan ya da
kan olmann dnda hibir ey olamaz. Bu dzeyde hibir genel
doruluk sz konusu olamaz. Ancak Locke bu aamada bizim
dmzdaki sonlu varlklarn tikel varolularna ilikin, bir baka
deyile tikel sonlu varlklar dnyasna ilikin zel bir algsnn
bulunduundan sz eder ve bu algnn olabilirlii aarak bilgi
dzeyine ulatn kabul eder. "Bir dsal nesneden aldmz
idenin zihnimizde bulunduundan daha kesin bir ey olamaz ve
bu bir sezgisel bilgidir. Fakat zihnimizde bu plak idenin d
nda kendisinden bizim dmzda bulunan ve bu idenin kar
l olan bir eyin varoluunu kesinlikle karabileceimiz bir
eyin bulunup bulunmad kimilerinin bir sorun olarak gr
d bir eydir. " (Locke, 1996, s. 308). Buradan kan sonu, d
dnya varlklarna ilikin idelerimizin, dmzda bulunan var
lklardan geldiini kabul etsek bile hem bu varlklarn gerekten
var olup olmadklarn, hem de idelerimizin onlar bire bir yan
stp yanstmadklarn apak olarak bilemeyiz.
lngiliz Deneycilii l 123

Varoluun l Bilgisi: Locke bu balk altnda bilgi konu


sunu yeni bir bak altnda yeniden sistematize etme yoluna git
mektedir. nermelerin doasn ve doruluk koullarn imdilik
bir yana brakarak, eylerin varoluu zerine bilgimizi nasl elde
ettiimiz sorusunu sorar ve farkl bilgi trn birbirinden
ayrt ederek, kendi varoluumuzun bilgisini sezgiyle, Tanr'nn
varoluunun bilgisini tantlamayla ve teki eylerin varoluu
nun bilgisini de duyumla elde ettiimizi dile getirir.
Daha nce de belirtildii gibi kendi varoluumuz zerine bil
gimiz, sezgiseldir. nk kendi varoluumuzu ak ve kesin ola
rak alglarz; stelik bunun kantlanmas gerekli de deildir,
olanakl da deildir; dnyorum, uslamlama yapyorum, haz
ve ac duyuyorum; bunlardan hibiri benim kendi varoluum
dan daha ak olamaz. Her eyden kuku duysam bile bu ku
kunun varl, kendi varoluumu alglamam salar. Ksacas,
tadm ben idesi benim varoluumla uyumaktadr ve ben bu
ideyi sezgisel olarak alglamaktaym.
Tanr'nn varoluuna ilikin bilgimiz tantlamaldr: Locke,
Tanr'nn bulunduunu bilebileceimizi ancak bu bilme edimi
nin tantlamal olarak salanabildiini ne srer. ncelikle unu
belirtir. Tanr, bize kendisine ilikin doutan ideler vermemi ve
zihinlerimize kendi varln okuyabileceimiz yazlar basma
m olmakla birlikte, bize zihinlerimizi donatan ok eitli yeti
ler vermitir. Duyularmz, alglarmz ve usumuz olduuna gre,
Tanr bilgisine giden yol kapal gibi grnmemektedir. Gerekte
sezgisel bilgimizin bir blmnden gerekletirebileceimiz
dzgn birtakm karmlarla Tanr'nn varoluunun bilgisini
elde etmemiz olanakldr. Locke'un bu adan ne srd ka
ntlar unlardr: nsan, hiliin herhangi bir varl retemeye
ceini, bu nedenle ncesiz sonrasz bir varln var olduunu
bilir. Eer yokluun bir gerek varlk retemeyeceini biliyorsak
bu, ncesizlikten beri bir eyin bulunduunun ak kantdr;
nk ncesizlikten gelmeyenin bir balangc olacak, balan
gc olan da bir eyin retmesi gerekecektir.
124 I Yeniada Bilgi Felsefesi

Locke; un ikinci temel kant, ncesiz sonrasz varln en


gl olmas gerektiidir. nk varln ve doasn bakasn
dan alm olann kendinde bulunan ve kendisinin olan her eyi
de ondan almas gerekir; btn glerinin kaynan da ondan
almas gerekir. Demek ki btn varlklarn ncesiz kayna
btn glerin de kayna olmaldr; bylece bu ncesiz varlk,
en gl varlk olmaldr.
nc kant; bu varlk en ok bilen olmaldr. nsann sadece
dnyada var olduunu deil ayn zamanda onun ussal ve bilen
bir varlk olduunu da bilmekteyiz. Buna gre dnyada hibir
varln bilmedii ve bilginin balad bir zaman vardr, ya da
ezelden beri bilen bir varlk bulunmutur dememiz gerekecek.
Eer ezelden beri bilen bir varlk olmasayd, bilgi hibir ey bi
linmemesi koulundan doamazd. Bu nedenle ncesizlik, Tan
r'ya zg olduuna gre ncesiz olarak bilen Tanr, teki
varlklara da bilgiyi vermitir. Bylece bilginin kayna en bil
gili olan olmak zorundadr.
Demek ki kendi yapmzda bulunan eylerin bu inceleniin
den, zihnimiz bizi u kesin ve apak doruya gtrmektedir.
ncesiz, en gl ve en bilgili bir varlk vardr; buna Tanr adnn
verildii aka ortadadr; bu varlk ncesiz ve sonrasz bir var
la yklediimiz tm yklemleri tamaktadr. Bu ynyle biz
insanlardaki en yetkin varlk idesini de karlamaktadr. Locke
grld gibi Tanr'nn varoluuna ilikin bilgiyi bir matema
tik teoremi tantlar gibi tantlama sreci ile elde etmeye al
mtr. Oysa ide trleri asndan konu ele alndnda, zihnimizin
birtakm yaln idelerin birletirilmesi sonucunda kurgulad bir
karmak ide olduu aktr. Bu idelerin zihnimiz bakmndan
bir gereklii olmasna karn d dnyada olgusal bir karlk
lar olup olmad, ya da idemize tpks tpksna bir karl
olup olmad kukuludur; bu tr bir kukuyu dile getiren ise
yine Locke'un kendisinden bakas deildir.
lngiliz Deneycilii l 125

Baka eylerin Varoluu zerine Bilgimiz: Locke yinele


mekten kanmyor; kendi varlmzn bilgisini sezgiyle edini
riz. Tanr'nn varoluunu grld gibi usumuz bize aka
bildirir. Baka herhangi bir eyin varoluunun bilgisini ise ancak
duyum yoluyla edinebiliriz. Tanr'nn varoluundan baka her
hangi bir varoluun, bir tikel kimsenin varoluuyla balants
bulunmadna gre, bir tikel insan bir baka varln varolu
unu ancak o varl alglama yoluyla bilebilir. nk bir eyin
idesinin zihnimizde bulunmas, o eyin varoluunu bir kimsenin
resminin onun dnyadaki varoluunu kantladndan daha
fazla kantlamaz. Ancak gerek olan udur ki, dardan edimsel
olarak birtakm ideleri elde ettiimiz aktr; bu idelerin bizde
yaradl biimini bilmesek de, bu bizim duyularmzn kesinli
ini ve onlar araclyla edindiimiz idelerin gerekliini de
itirmez. rnein u, nmde gzlerimi etkileyen kat yoluyla
bende kendisine neden olan her nesneye beyaz dediim o ide
retilmitir. Bu yolla ben bu nitelik ya da ilinein gerekten var
olduunu ve benim dmda bir varlnn bulunduunu bilirim.
Bu bilgimin kesinliini bana gzlerimin tankl salamtr.
Locke'a gre bu duyusal bilgi tantlamann salad bilgi kadar
kesin olmasa da yine de bir bilgidir ve dmzdaki eylerin va
roluunu kantlar. Daha dorusu dmzdaki eylerin varolu
una gven duymamz iin daha baka bir yol da yoktur.
Yetilerimizin bizi aldatmadna olan gvenimiz, cisimsel var
lklarn varoluuyla ilikili olarak eriebileceimiz en byk
gven kaynadr. nk hibir eyi yetilerimizden baka bir
yolla yapamayz; bilginin kendisinden de ancak bilginin ne ol
duunu anlamamza uygun olan yetilerimizin yardmyla sz
edebiliyoruz. (Locke, 1 996, s.362) . Grld gibi Locke, du
yusal bilgiyi gerek bilgi kabul etmekle etmemek arasnda gidip
gelmektedir. Bu bilgi tr sezgisel bilgi ve tantlamal bilgiler
denli kesin ve gvenilir olmamakla birlikte , yine de zne ile d
dnya varlklar arasnda bir iliki kurma konusundaki ilevsel
lii bakmndan asla gz ard edilememektedir. Ve yine bu da bir
126 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

tr bilgi olarak karmza kmaktadr. Locke'un belirledii belli


bal bilgi trlerini bu ekilde grdkten sonra, insan bilgisinin
kapsam konusundaki deerlendirmelerine bu aamada yer ver
mek uygun olacaktr.

nsan Bilgisinin Kapsam: Bu konuda Locke, ncelikle unu


belirtir; idelerimiz olmadka bilgimiz de olamaz. u halde bil
gimiz idelerimizin snrlarn aamaz. kinci olarak onlarn
uyuma ya da uyumama durumlarn da aamaz. Biliyoruz ki
bu uyuma ya da uyumama durumlarna ilikin alglama nce
likle sezgisel yolla olur. Ne var ki sezgisel bilgi btn idelerimi
zin btn bantlarn kapsamaz. Ayrca sezgisel bilgi btn
idelerimizi ve bu ideler zerine bildiimiz her eyi de kapsaya
maz. nk idelerimiz arasnda bulunan tm bantlar dolay
sz olarak, karlatrma yoluyla inceleyemeyiz. Daha nce de
grdmz gibi bu bantlar arac olarak i gren daha baka
birtakm idelerin yardmyla tantlama srecine girmemiz gere
ken durumlar vardr. Ancak Locke'un belirttiine gre tantla
mal, bir baka deyile uslamlamal bilgimiz de idelerimizin tm
alann kapsamaz. "nk inceleyeceimiz iki ayr ide arasnda
bunlar karmn her blmnde birbirine bir sezgisel bilgiyle
balayabilecek arac ideleri her zaman bulamayz; bunun bu
lunmad yerde bilgi ve tantlamay da bulamayz. " (Locke,
1996, s.3 10). Duyusal bilgiye gelince: Bu bilgi tr nesnelerin
duyularmz karsndaki edimsel varoluunun alglanmasndan
daha teye geemediinden tekilere gre daha da dardr. u
halde bilgimizin kapsam idelerimizin kapsamndan daha dardr.
Bu sylenenlerin nda bilgimizin snr nereye dek uzanabilir?
nce yine zdelik ve bakalk bilgilerimize bir baka deyile
sezgisel bilgiye bakarak balayabiliriz. Sezgisel bilgilerimizin kap
sam idelerimizin kendilerinin kapsam kadardr; zihnimiz, ken
disindeki bir idenin ne olduunu ve baka bir idenin ayn
olmadn sezgisel bir bilgiyle hemen anlam olur. kincisi, bil
gimiz birlikte-varolma ynnden de pek uzaa gidemez: Locke bu
ynden bilgimizin olduka dar olduunu ne srmektedir. Nes-
lngiliz Dmeycilii l 127

nelerin eitleri zerine idelerimiz bir tek znede birlemi ve


birlikte-var olan yaln ideler topluluu olduuna gre, nesne
lere ilikin yeni bir ey bilmek istediimiz zaman bu nesnelerin
baka ne gibi nitelikler tayp tamad dnda daha baka
neyi aratrabiliriz ki? Bu da karmak bir ideyi oluturan yaln
ideler dnda baka hangi idelerin birlikte-var olduklarn ya da
olmadklarn bilmekten baka bir ey deildir. Locke bu konuyu
u ekilde aklama yoluna gider.
Yaln idelerin byk blm arasndaki balanty bilemeyiz.
nk karmak yapl nesne-cisim idelerimizi oluturan yaln
ideler daha baka yaln idelerin varoluunu kendilerinden ka
rabileceimiz herhangi bir grlr ve zorunlu balant ya da
badamazlk tamamaktadrlar. zellikle ikincil nitelikler, nes
nelerin kk ve duyumlanamaz paracklarnn birincil nite
liklerinden doduuna gre, bunlardan hangilerinin birbiriyle
zorunlu beraberlik ya da ayrklk iinde olduklarn bilemeyiz.
nk ikincil niteliklerle birincil nitelikler arasndaki btn
balantlar bilinebilir olmaktan ok uzaktadr. Kald ki bu ikisi
arasnda grlebilir trden herhangi bir balant olup olmad
ndan da emin deiliz . kincil nitelikleri reten paracklarn
boyut, biim ve devinimlerini bulabilsek bile, bunlarla ikincil
nitelikler arasnda kesin ve kuku gtrmez nedensellik ya da
birlikte-varolu kurallar kurmay hibir zaman iin baarama
yz. Sonu olarak, "sezgi ya da tantlama yoluyla nesnelerde bir
lemi olduklarn grdmz niteliklerden pek aznn
birlikte-varoluunu grebiliriz; yle ki nesnelerde hangi nite
liklerin bulunduunu renmek iin elimizde duyularmzn
yardmndan baka bir ey kalmaz; nk bu birlikte-varolu
un, alglanmadan te bir bilgisi olamaz ve bu ya tikel nesne
lerde duyularmzn gzlemiyle ya da genelde idelerin
kendilerinin zorunlu balantlaryla alglanabilir." (Locke, 1 996,
s.3 14) . Locke'un bu aklamalarndan kan sonuca gre birlikte
varolua ilikin bilgimiz, salt duyularmzn etkinliine baml
128 j Yeniada Bilgi Felsefesi

olmas nedeniyle hem ok snrl hem de olduka belirsiz kal


maktadr.
nc olarak, bant idelerimizin bilgisine gelince; Locke'a
gre bantlarn bilgisinin snrlarn bilmek de hi kolay g
rnmyor. delerimizin baka idelerle bant iinde uyuma ya
da uyumamalarnn bilgisi, bilgimizin en geni alann olutur
makla birlikte bunun snrnn nereye dek uzanabildiini belir
lemek ok zordur. nk bu alanda yaplacak ilerlemeler, bizim
birlikte varolular ele alnmam idelerin balantlarn ve du
rumlarn gsterebilecek ara ideler bulmaktaki becerimize bal
olduundan bu tr bulularn ne zaman sonuna vardmz sy
lemek hi de kolay olmaz. Yine de Locke tantlama ve bilgiye el
verili idelerin salt nicelik ideleri olmadn gzlemin teki ve
belki de daha yararl blmlerinde bantl bilgiler bakmndan
kesin bilgilere ulalabileceini dile getirir.
Bu arada Locke, ahlakn tantlanmaya uygun olduunu ne
srer: Bizde oluan Tanr idesinin ve anlayan ve ussal yaratklar
olarak kendilik idemiz araclyla grevlerimizin ve eylem ku
rallarmzn temellerini, ahlak tantlanmaya elverili bilimler
arasna sokacak biimde tantlayabileceimizi Locke, ne sr
mektedir. Locke bu konuda unlar sylyor: " Matematikte gs
terdii yanszlk ve dikkati trebilimde de gsteren bir kimsenin,
matematiktekiler kadar kar klmaz zorunlu sonularyla bir
likte, apak nermeler yoluyla doru ve yanln gerek lle
rini karabileceinden kuku duymuyorum. Say ve uzamnkiler
kadar teki kiplerin bantlar da kesin olarak alglanabilir,"
(Locke, 1 996, s.3 1 6 ) . "Bir eye sahip olma zelliinin bulun
mad yerde adaletsizlik de olmaz," Locke'a gre bu etik ilke
Eucleides'in herhangi bir nermesi kadar kesindir. nk bir
eye sahip olmak, o ey zerinde hak sahibi olmak demektir.
'Adaletsizlik' ad verilen ide ise bu hakka saldrlmas ya da onun
gasp edilmesi demektir; bu nedenle sz konusu nerme de "bir
genin i alar toplamnn iki dik a toplamna eit olmas"
denli kesindir.
lngiliz Deneycilii l 129

Ancak, bu iki alan arasndaki en byk fark, ahlak ilkeleri


nin geometri ilkelerine gre tantlanmaya elverisiz grnme
gibi bir sorunsall bnyelerinde tamalardr. Bunun nedeni
ise karmak bir kavramsal yap gstermeleri ve duyulur temsil
den yoksun olmalardr. rnein kat zerine izilen ekiller
zihindeki idelerin kopyalardr ve szcklerin anlamlarnda bu
lunan belirsizlikler bunlarda bulunmaz. Kada izilen bir a,
gen ya da daire hem gz nndedir, hem de ne ise o olarak
kalr. Bylece bunlara ilikin tantlama, idelerde bir deiim teh
likesi olmadan istenildii kadar gzden geirilebilir ya da de
netlenebilir. Oysa ahlaksal idelerde bunlarn hibiri yaplamaz.
Etik ideleri salt szcklerle anlatabiliriz; szckler ise yazldk
lar zaman ayn kalmakla birlikte, bunlarn yerini tuttuklar ide
ler, kiiler arasnda ayn olmad gibi ayn kiide de deiim
gstermektedir.
Bir baka nokta, ahlak idelerinin geometri idelerine gre ok
daha karmak yapl olmalardr. Bu ideleri oluturan yaln ide
ler topluluu zerinde bir anlamaya varlamad iin genelde
bu idelerin imlemleri belirsiz kalmaktadr; bu nedenle konu
urken de dnrken de ngrlen im daimi olarak ayn ideyle
birlikte gitmez. Ahlaksal idelerin karmaklndan doan bir
baka glk, bu alandaki yargya ok uzun karmlarla ula
labilmesi, birok baka karmak idenin araya girmesi, bunlarn
oluturduu bileimleri, zihnin san ve eksiksiz olarak sakla
madaki baarszldr.
Bu denli glkler ortada olduuna gre ahlak ilkelerinin
geometri ilkeleri gibi kesin bilgileri olduunu ne srmek hi de
hakl gibi grnmyor aksine, olduka yksek dzeyde bir ha
yalperestlik gibi grnyor. Locke szn ettii bu zorluklar
ortadan kaldrma yollar olarak bir iki noktaya deinmitir. n
celikle "her terimin yerini tutaca yaln ide topluluunu kuran
tanmlar yapp bu terimleri bu kesinlik kazanm topluluk iin
srekli ve deimez biimde" kullanmak Locke'a gre yararl
olacaktr. Ve yine "eer insanlar trel dorular ararken de ma-
130 \ Yeniada Bilgi Felsefesi

tematiksel dorular ararken kullandklar yntemi kullanr,


orada gsterdikleri yanszl burada da gsterirlerse, buradaki
dorularn birbirleriyle daha sk balantl olduklarn, bunlarn
bizim ak ve seik idelerimizden daha byk bir zorunlulukla
ktklarn ve yetkin tantlamaya genellikle sanldndan ok
daha yakn olduklarn greceklerdir. " (Locke, 1 996, s. 3 1 8).
Etik idelerde Locke'un yukarda kendisinin aklad genetik
zorluklar bu denli apak ortada iken, bu son szn ettii n
lemlerin olduka zayf kaldklar ve ok byk lde yukardaki
zorluklarn da nedeni olan insan uzlalarndaki yeteneksizlie
baml grnmeleri etik ilkeler alanndaki kesin bilgilerin or
taya kmasna ok byk engel olarak grnmektedir.
Bilginin deeri asndan eylerin gerek edimsel varoluunun
bilgisine gelince; burada Locke, kendi varoluumuz zerine sez
gisel, Tanr'nn varoluu zerine tantlamal, teki nesnel eyle
rin varoluu asndan ise ancak duyusal bilgimiz olduunu ve
bunun da duyularmzn tesine gitmediini ne srer. Bu alan
daki aklamalar bilginin tanm olarak ideler arasndaki '
uyuma ya da uyumamann alglanmas balamnda zaten ele
alm bulunuyoruz. Bu balamda Locke "bilgimizin alan by
lesine dar olunca, karanlk yne dnp bilgisizliimizin neden- 1

lerini aratrmann imdiki durumumuza k tutabileceinden" 1

dem vurur.
Ona gre bu bilgisizliin balca nedeni vardr: Birincisi,
idelerimizin eksiklii, ikincisi, idelerimiz arasndaki grlebilir ,
balarn eksiklii ve ncs idelerimizi izleme ve incelemedeki 1
eksiklik. Birincisi ile balarsak; Locke'a gre bizdeki btn basil
ideler cisimsel eylerden duyum yoluyla aldklarmz ve zihni
mizin ilemlerinden dnm nesneleri olarak aldklarmzla s
nrldr. Bu snrllk iinde evrendeki tm varlklar ya da varlk
alanlarn kavramak olanakszdr. Kendi yetilerimizle elde etti
imiz idelerin, nesnelerin kendileriyle ok oransz olduunu, o
eylerle ilgili btn bilgilerimizin temelini oluturacak bir ak
ve seik tz idesinin bilgimiz dnda kaldn kabul etmek zo-
lngiliz Deneycilii l 131

rundayz. Dnsel ve zdeksel dnyalarmzn her ikisinde de


algladmz blm, alglamadmz blme gre ylesine k
ktr ki hemen hemen bir hi durumundadr.
Nesneler zerine sz edilen bu eksiklik, bizim bilinebilir
olduunu dndmz eyler zerinde bilgisiz kalmamza
neden olmaktadr. Bizde hacim, boyut ve devinim gibi birincil
nitelik ideleri vardr ama genellikle evrendeki nesnelerin byk
blmnn hacmini boyutlarn, arlk ve devinim zellikle
rini bilmediimiz iin, etkilerini gnlk olarak grdmz et
kileme ve g uygulama yollar zerine bilgimiz olamamakta ya
da yetersiz kalmaktadr. nk bunlarn bir ksm ar uzakta,
bir ksm ise ar kk olduu iin alg yetimiz bunlara nfuz
etme gc bakmndan yetersiz kalmaktadr. rnein evrenin
sonsuz derinlikleri iinde yer alan gk cisimlerinde ya da geze
genlerde nelerin var olduunu ve neler olup bittiini bilmek bir
tarafa, bunlara ilikin anlaml kestirimler yapma olanamz bile
yoktur. (Gnmz koullarndaki ilerlemeler dikkate alnrsa,
'olanamz bile yoktur' demek yerine, 'olanaklarmz olduka
kstldr' demek daha doru olacaktr.) Yine nesnelerin kimi b
lmleri de kklkleri yznden bizim iin ayn derecede ken
dilerine nfuz edilemez ve alglanamaz olarak kalmaktadrlar.
te bu nedenlerden dolay cisimler zerine gerek bir bilimi
miz vardr diyemeyiz; bu aklamalarn nda bilgimizin a
lm ve genilemesi bakmndan Locke, "fiziksel nesneler zerine
deneysel felsefe ne denli ileri giderse gitsin, bilimsel bilgiye ula
abileceimizden kuku duyma eilimi iinde olduunu" kesin
bir dille ifade etme yoluna gitmitir. (Tmyle haksz da sa
ylmaz.)
Locke, tinler zerine daha da az bilgimiz olduunu eklemek
ten de kanmamtr. Gerekten de tinlerin deiik aama ve
deiik trleri zerine hibir ak bilgi edinemez durumdayz.
Bir kii, algsna dayanarak yani kiilerin konuma ya da davra
nlarna bakarak, baka insanlarda da kendisinde olduu gibi
bir zihin bulunduuna inanabilir; ama dnen bir kimsenin
132 I Yeniada Bilgi Felsefesi

kendi zihni zerindeki bilgisi onun bir Tanr'nn varoluunu bil


mesine katk salamaz. Ayrca Tanr ile kendisi arasnda derece
derece tinsel varlklar bulunduunu kendi aratrma ve yete
neklerine dayanarak kefedemez. Bu nedenle bu alann tm var
lklar ve onlarn trleri ve zellikleri zerine youn bir bilgisizlik
iinde olduumuz sylenebilir.
nsann bir baka bilgisizlik nedeni, idelerimiz arasnda bu
lunabilir balant eksikliinden geliyordu. Locke'a gre bu ba
lantlarn bulunmad yerde tmel ve kesin bilgiye ulamak
olanakl deildir. nk burada da deney ve gzleme kalrz ki
bunun ne denli dar ve snrl olduunu ve genel bilgiden ne denli
uzakta kaldn sylemeye bile gerek yoktur. Bu konuya yine
en ak rnek, ikincil niteliklerin idelerini hibir zaman cisim
sel nedenlerle aklama olanamz yoktur. Bu nedenle onlar ara
snda tam olarak nasl bir bant bulunduunu aklamakta
karlatmz zorluk hatta imkanszlk ortadadr denebilir. Ger
ekten de deneyin gsterdii kadaryla onlar bizde rettiine
inandmz birincil nitelikler arasnda hibir karlkllk ve ba
nt bulamayacamz iin zihinlerimizin bedenlerimiz zerin
deki ilemleri de kavranamaz olarak kalmaktadr. Bir dncenin
bedenimizdeki bir davran nasl retebildii, baka bir deyile,
zihnimizdeki bir dnce ile ilikili olduunu deneyimledii
miz bir bedensel davran arasnda nasl bir bant olduunu
aklamaktan ok uzak olduumuz sylenebilir. Bu alanlarda ve
daha pek ok alanda "eylerin genel durumunda deimez ve

dzenli bir balant varsa da bu balant birbiriyle zorunlu ola


rak bal grnmeyen idelerin kendilerinde bulunabilir trden
olmad iin, bunlar arasndaki balanty bizim zayf anlmzn
kavrayamayaca biimde onlarn olmalarn ve yle ilemelerini
salayan o tam-bilge etmenin kendince kararna yklemekten
baka bir ey yapamayz," (Locke, 1 996, s.322-323) .
Bilgisizliimizin bir baka nedeni de Locke'a gre, idelerimizi
izlemeyiimizdir. delerimiz arasndaki banty apak olarak
algladmz yerlerde bile, edindiimiz ya da edinebileceim iz
lngiliz Deneycilii l 133

ideleri izlemediimiz ve bunlarn birbirine gre ne gibi uyuma


ya da uyumama durumlar olduunu bize gsterebilecek arac
ideleri bulmadmz iin ounlukla bilgilenme asndan yok
sun kalrz. rnein pek ok insann matemetik alandaki bilgi
sizlii bu alana ilikin yeteneksizliklerinden ya da eylerin
kendilerinin belirsizliinden deil, bu ideleri kazanma inceleme
ve karlatrma abalarnn eksikliinden ileri gelir. Locke ide
leri izlemekte, onlarn bantlarn, uyuma ve uyumamalarn
bulmakta karmza kan en byk engelin szcklerin ktye
kullanm olduunu da bir kez daha belirtir. Bu konuya yukarda
deinilmiti.

Bilginin Gereklii ya da Gvenilirlii


Bilginin tanmna ilikin aklamalardan yola karak, zihni
mizin hibir eyi dorudan bilmedii ancak bu eyleri onlar ze
rine olan ideler araclyla bildii sylenebilir. Bu durumda
bilgimiz eer idelerimizle eylerin gereklii arasnda bir
uyuma varsa o zaman dorudur. Ne var ki zihin kendi idele
rinden baka bir eyi alglamadna gre, bu idelerin eylerin
kendileriyle uyutuunu nasl bilecek? Locke bu sorunun ak
bir yantn vermemekle birlikte, eylere uygunluklarna gve
nilebilecek iki tr idemiz bulunduunu ne srer.
Bunlardan ilkine gre btn yaln ideler nesnelerine uygunluk
salar. nk bunlarn hibirini zihnimiz kendisi yapmadna
gre, bunlarn, "zihni doal yoldan etkileyen ve yaratcmzn
bilgelik ve istenciyle kendilerine bal ve uygun olan alglar re
ten nesnelerin rnleri olmalar gerekir. Bundan da yaln idele
rin bizim imgelemimizin kurgular olmayp, bizim dmzda
bulunan ve bizi gerekten etkileyen eylerin doal ve dzenli
rnleri olduklar sonucu kar," (Locke, 1 996, s.326) . Bunun
anlam udur: bu ideler eyleri, onlarn bizde yaratmaya uygun
olduklar grntler iinde temsil ederler. Biz de bu grnt
lerle tikel nesnelerin trlerini ayrt edebilir, iinde bulunduklar
134 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

durumlar seebilir ve bu ekilde onlar gereksinimlerimize


uygun olarak kullanabiliriz. Sonu olarak, yaln idelerimizin
nesnesine uygunluundan sz edilebilir.
kinci olarak, zihnin kendisinin oluturduu btn kannak
ideler, herhangi bir eyin kopyas olmak amacyla oluturulma
dklar, kendi kendilerinin ilk rnekleri olduklar ve herhangi
bir eyin varoluuna balanmadklar iin, bunlarda gerek bilgi
iin zorunlu olan bir uyumann bulunmayndan sz edilemez.
nk bunlar kendilerinden baka bir eyi temsil etmedikleri
iin, yanl bir temsile de elverili deildirler. Bu alandaki her
hangi bir idenin herhangi bir eye benzemedii iin, bizi o ey
zerinde yanltmas olanakszdr. u halde zihnimizin dnda
yer alan cisimlerin karmak ideleri hari, btn karmak ide
ler byledir. Bu tr karmak idelerimiz alanna en gzel rnei
matematiksel alan oluturur: Matematiksel dorulara ilikin bil
gimiz salt kesin deil, ama ayn zamanda gerek bir bilgidir. Yani
nesnesine uygunluunu yetkin bir biimde karlamaktadr. Ma
tematiki bir dikdrtgenin ya da dairenin doruluk ya da zel
liklerini zihnindeki ideler biimi iinde ele alr. Bir dikdrtgenin
ya da dairenin doruluuna ya da zelliklerine ilikin olarak
onun var olan gerek eyler zerindeki bilgisi bile yine de doru
ve kesindir, nk bu tr nermelerde gerek eyler, doruca
zihindeki idelerle gerekten uyuma iindeki eyler olarak ele
alnm ve yle olmalar amalanmtr. Bu nedenle bir matema
tiki zihnindeki matematiksel idelere ilikin tm bilgilerinin
kesin olduunu bilir.
Locke'a gre, zihnimizde karmak ideler kategorisinde yer
almalar bakmndan ahlaksal idelerin de matematiksel dorular
kadar kesinlie elverili olduu sonucu kar. Bu balamda
Locke, "gerek olmak iin varolu gerekli deildir," tezini ne
srer. Nasl ki matematikilerin, matematiin tm blmleri
zerine sylemleri, bu alanlardaki geometrik biimlerin varo
lularyla ilgili deildir, ama matematiksel idelere bal olarak
1ngiliz Deneycilii l 135

yaplan tantlamalar dnyada bir daire ya da dikdrtgen olsa da


olmasa da ayndr. Bunun gibi ahlaksal ilkelerin doruluk ve ke
sinlii de insanlarn yaamndan ve ele aldklar erdemlerin dn
yadaki edimsel varoluundan bamsz olarak dnlmtr.
Ve yine Locke'a gre, bunlar kendimiz dnerek yaptk ve ad
landrdk diye bunlarn doruluk ve kesinlii de azalmaz. Bu
konu bilgi trleri arasnda daha nce ele alnm idi ve Locke'un
ahlaksal bilgiye ilikin olarak ne srd kesinlik, u anda dile
getirdii kesinlik ile bir ve ayn eydir. Cisimlerin karmak ide
lerine ilikin olarak durum nedir, ksaca ona bakabiliriz.
Cisimlerin karmak idelerine ilikin olarak ne sylenebilir
acaba? Zihnimizdeki cisim ideleri de bildiimiz gibi karmak
idelerdir; zihnimiz bunlar birtakm yaln ideleri bir araya geti
rip birletirerek oluturmaktadr. Ne var ki bu cisim idelerimi
zin ilk rnekleri bizim dmzda yer almaktadr. Bu nedenle
bizim oluturduumuz ideler d dnyadaki gerek cisimlerle
ayn olmayabilir, yani onlar bire bir yanstmayabilir. Bylece
onlar zerine olan bilgimiz de gereklik deeri bakmndan ye
tersiz kalabilir. Buradaki durum udur: "Basit idelerimizin bal
olduu ve bu idelerden bir blmnn ayn zneye skca bal
olup, tekilerin darda kalmasnn edimsel nedeni olan cisim
lerin gerek yapsn bilmediimiz iin bunlar arasnda doada
birlikte var olup olmadklarn deney ve duyulur gzlemlerle
renebildiklerimizin dnda kesinlikle bilebildiklerimizin pek az
oluudur," (Locke, 1 996, s.329) . Buna gre cisimlere ilikin kar
mak idelerimiz, doada birlikte bulunduklarn gzlemlemi
olduumuz yaln idelerden olumu olmaldr. "Bu yolda doru
olan yaln idelerimiz, belki de ok san kopyalar olmamakla
birlikte, yine de o cisimlerin gerek bilgilerinin (eer byle bil
gilerimiz varsa) zneleri olurlar. Bu (grdmz gibi) ok
uzaa gidemez; fakat gidebildii lde gerek bilgidir," (Locke,
1 996, s.329). Grld gibi Locke bu konuda srekli olarak
ikircimli davranmaktadr. ok kesin bir bilgi salayabilirmi gibi
konutuu yaln ideler iin bile bu noktada "belki de ok san
136 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

kopyalar olmamakla birlikte" ifadesini kullanm olmas sonul


anlamda bu ide trnn de kesin bilgi salama ynnden kuku
altnda kalmasna yol amaktadr. Burada hi kuku yaratmayan
kesinliin zihnin kendisinin kurgulad ve rneini matema
tiksel ilikilerin oluturduu ideler alanna ilikin olduunu an
lam bulunuyoruz. unu da belirtmeden gemeyelim ki Locke
dar anlamda yaln idelerin bilginin gereklii ltn karla
dn bu ide grubunu ele aldnda belirtme yoluna gitmitir.

Doruluk zerine:
Locke doruluun yzyllardan beri aratrldn ifade ede
rek sze balar; buna gre doruluun ne olduu olduka so
runlu bir konudur. Bu konuda Locke'un kendi grne gelirsek,
ona gre, doruluk, "imlerin, imledikleri eylerin birbirleriyle
uyuma ya da uyumamalarna uygun olarak, birletirilmesi ya
da ayrlmasdr. mleri birletirme ya da ayrma, burada baka
bir ad altnda nerme dediimiz eydir. yle ki doruluk uygun
olarak yalnzca nermelere ilikindir ve imlerin herkese kulla
nlan iki tr, yani zihinsel ve szsel olanlar vardr," (Locke,
1996, s.33 1 ) .
Locke, ncelikle zihinsel v e szsel nermeleri birbirinden
ayrt etmek gerektiini syler. Bununla birlikte zihinsel ner
meleri ele almann gln de ekler. nk bunlardan sz
etmek istediimizde bunlar szcklere dkmek zorundayz. Bu
durumda zihinsel nermelerden verilen rnekler, derhal zihin
sel olmaktan kp szsel olurlar. Zihinsel nerme idelerin salt
zihnimizdeki biimleriyle adlardan syrlm olarak dnl
mesinden baka bir ey deildir. Ne var ki bunlar szcklere
balandklar anda zihinsel nerme olma doasn yitirirler. Bu
skntl duruma karn Locke bu ayrm yapmakta srarcdr. Zi
hinsel nermede zihnimiz ideleri hibir szck kullanmadan
birbirleriyle uyuma ya da uyumama ynnden birletirmi ya
da birbirinden ayrmtr.
lngiliz Deneycilii j 137

Szsel nermelerde ise szckler olumlayc ya da olumsuz


layc tmceler iinde birletirilmi ya da birbirinden ayrlmtr.
u halde szsel nerme, imlerin birletirilmesi ya da ayrlmas
dr. Burada imlerin birbiriyle birletirilmesi olumlu nermeyi
imlerin birbirinden ayrlmas da olumsuz nermeyi ortaya
koyar. Doruluk ise bu imlerin yerini tuttuklar eyler arasn
daki uyuma ya da uyumamaya gre birletirilmesi ya da ayrl
masdr. deler zihinde kendilerinin ya da yerini tuttuklar
eylerin uyuma ya da uyumamasna gre, birletirildikleri ya
da ayrldklar zaman zihinsel doruluk gereklemi olur. Sz
sel doruluk ise szcklerin yerini tuttuklar idelerin uyuma
ya da uyumamalarna gre birbirini olumlama ya da olumsuz
lamasdr. Ancak bu noktada unu da unutmayalm ki, doruluk
imgelemlerimizin dlemsel dnyasndaki idelerin szgelimi
harpiler ve santorlarla ilgili idelerin birbirleriyle birlemesi ya
da ayrlmas deildir. Doruluk deyince anlalmas gereken ey,
nesnelere ilikin ideler zerinedir. Buna gre doruluk, szck
lerin yerini tuttuklar idelerin doada karlklar bulunup bu
lunmadna baklmadan birletirilmeleri durumunda bu ancak
szsel doruluk olur. Ama bu imlerin idelerimizin uygunluuna
gre birletirilmesi ve bu idelerimizin doada karlklarnn bu
lunabileceini bilmemiz durumunda bu szcklerin gereklii
vardr; bunu cisimlere karlk geldiklerini grdmz zaman
bilebiliriz.
Yanllk ise, adlarn idelerinin uyumasna aykr olarak bir
lemesi ya da ayrlmasdr. Bir baka deyile ideler arasndaki
uyuma ya da uyumamann olduundan baka trl gsteril
mesidir. Bu tanm dzeyindeki aklamalardan sonra, Locke,
doruluun alnmasnda, iletilmesinde ve onun zerine birta
km uslamlamalarn yaplmasnda szck ve uslamlamalar kul
landmz iin, nermelerin ierdii gerek dorularn
kesinliinin ne olduu ve onun nerede bulunduu konusunda
daha geni bir aratrma yapmann uygun olacan dile getirir.
138 j Yeniada Bilgi Felsefesi

Bu balamda hangi trden tmel nermelerin gerek doruluk


ya da yanlln kesinlikle bilebileceimizi gstermeye ala
can ifade eder.

Tmel nermeler, D oruluk ve Kesinlikleri: Locke bu ba


lamda kesinliin iki dzeyde ele alnabileceini ne srer. Bun
lar doruluun kesinlii ve bilginin kesinliidir. "Doruluun
kesinlii, nermelerde szcklerin yerlerini tuttuklar idelerin
uyuma ya da uyumamasn olduu gibi san olarak anlatacak
biimde bir araya konulduklar durumudur. " (Locke, 1 996,
s.335) . Bilginin kesinlii ise ideler arasndaki uyuma ya da
uyumamann bir nermede anlatld biimde alglanmasdr.
Buna genel olarak bilme ya da bir nermenin doruluuna g
venme denebilir.
Locke'a gre bir genel nermede yer alan terimlerin yerini
tuttuklar trlerin snrlarn ve geniliini, bir baka deyile zle
rini bilmezsek, o nermenin doruluu da bildiimiz sylene
mez. Bu nedenle o nermeyi oluturan ve snrlayan trlerden
her birinin zn bilmek zorundayz. Ancak bu hi de kolay bir
ey deildir. nk bir gerek adn oluturduu, belirledii ve
snrlarn izdii kabul edilen cisimlerde, bu gerek z bile
mediimize gre, bu trn ne olup olmadn bu nedenle de
ona ilikin neyin bildirilebilip neyin bildirilemeyeceini bile
meyiz. rnein gerek zlerin oluturduu nesne trleri iin
kullanlan 'adam' ve 'altn' szckleri bizim bilmediimiz bir
tzn yerini tutar ve bu ekilde snrlanan trlerin kapsam y
lesine belirsizdir ki, btn adamlarn akll ve btn altnlarn
sar olduunu kesilikle bildirmek olanakszdr.
Cisim trlerine verilen adlarn yerlerini tuttuklar karmak
ideler, 'cisim' denen bir bilinmez tabanda-tzde- birlikte varol
duklar gzlemlenen niteliklerin bileikleridir ama hangi nite
liklerin byle bileimlerde birlikte varolduunu , bunlarn
kaynaklarn bilmeden, bilme olanamz yoktur. Birincil nite
liklere ilikin az bir yol alnabilirse de ikincil nitelikler iin her-
lngiliz Deneycilii l 139

hangi bir balant kurmak hi olanakl gibi grnmemektedir.


Bunun nedeni zerinde bir kez daha durmak gerekirse Locke
unu sylemektedir: "Cisimlerin karmak idelerini yapan nite
likler genellikle dsal, uzak ve alglanmayan nedenlere bal
dr. " (Locke, 1 996, s.338) . Bu nedenleri kefetmek kolay
olmadndan cisimlere ilikin genel nermelerin doruluu ko
nusunda kesinlik sz konusu olamamaktadr; daha dorusu pek
aznda bir kesinlik bulunabilecei belki sylenebilir. Locke, bu
noktada empirist tutumunun gerei olan u yinelemeyi yine
nmze koymaktan geri durmaz: "Cisimlerin nitelik ve zel
likleri zerindeki bilgimiz duyularmzn eriip bize bildirebil
diklerinin tesine ok seyrek geer. Belki aratrc ve gzlemci
kimseler yarg gcyle daha tesine gidebilirler; dikkatli gz
lemden aldklar olaslklara ve iyi birletirdikleri belirtilere da
yanarak deneyin kendilerine bildirmedii eyleri okluk doru
olarak kestirebilirler fakat bu da yine kestirimdir ve bilginin ge
rektirdii kesinlikten yoksundur. " (Locke, 1 996, s. 339) .

Mantk Aksiyomlarnn Apakl ve Kesinlii: Bilimlerin


temel ilkeleri olarak grlen aksiyomlar apak olduklarndan,
doutan bilindikleri dnlm ve genelde hi kimse bu du
rumu sorgulama gerei duymamtr. Ancak Locke'a gre bu
rada apaklk kavram zerinde durmak gerekir. Bir kez,
apaklk salt temel mantk ilkeleri denen nermelere zg de
ildir. Bilindii gibi bilgi, idelerin uyuma ya da uyumamalar
nn alglanmasdr. Bu uyuma ya da uyumamann, baka bir
bilginin aracl olmadan dorudan olarak kendiliinden alg
land durumlarda bilgimiz apaktr. Buna gre , apaklk, z
delik ve ayrklk gsteren tm nermelerde bulunur. zdelik
ve ayrklk gsteren nermelerimiz seik idelere dayand iin,
bunlarn seiklii de kendiliinden algland iin, bu durum
bize seik idelerimizin says kadar apaklk salar.
Locke'a gre insan zihninin, idelerini kendiliinden tanyp
baka idelerinden ayrt etmesi onun ilk edimidir; bu nedenle bir
140 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

insan zihninde bulunan ideleri birbirleriyle kartrmadan seik


olarak bilir. Bu her zaman byle olduu iin, insan zihninde bir
ide bulunduu zaman onun orada bulunduundan ve onun o
ide olduundan kukuya dmez. Yine, iki seik ide zihinde bu
lunduklar zaman oradadrlar ve bir ve ayn ide deildirler. Bu
seik idelerin uyuma ya da uyumamas, zihinde hibir kuku,
belirsizlik ve duraksama olmadan onaylanr ve alglanr. u
halde apak olma ayrcal, salt, "bir ey ne ise o'dur," ve "ayn
eyin hem olmas hem de olmamas olanakszdr," biimindeki
bu iki temel nermeye zg deildir. Ve bunlarn zel bir s
tnl de yoktur. Sonu olarak zdelik ve ayrklk ieren tm
nermeler apaktrlar.
kincisi, birlikte varolua, yani, iki ideden birisi bir nesnede
bulunduu zaman tekinin de zorunlu olarak bulunaca bi
imde bir balantnn bulunduu duruma gelince; bu tr
uyuma ya da uyumamalarda zihnin dolaysz bir algs vardr.
Ama bu trden apak alglarn says azdr. Bu duruma Locke u
rnei vermektedir: kendi yzeyinin ierdii hacme eit bir yeri
doldurmak bizdeki cisim idesine bal olduundan, iki cismin
birden ayn yerde bulunmayacann bir apak nerme oldu
unu dnrz.
Bir baka kategori olarak kiplerin bantlar konusunda ne
sylenebilir? Locke burada matematikteki aksiyomlarn apak
lnn teki matematiksel nermelerden daha fazla olmadn,
apaklk bakmndan bunlarn birbirine eit olduunu ne
srer. rnein "eitliklere eit miktarlar eklenince ya da kar
lnca eitlik bozulmaz," aksiyomu nedenli apak ise "bir, bir
daha iki eder," ya da "iki kere iki drt eder," nermeleri de o
denli apaktr. u halde matematik kiplikler arasndaki bant
uyuma ya da uyumamalannn doruluklarnn kesin olduunu
syleyebiliriz.
Buna karlk gerek varolula ilikili olarak, herhangi bir
apaklk ya da kesinlik bulunduunu sylemek hi de kolay g-
lngiliz Deneycilii l 141

rnmyor. Burada kendimizin varolula olan uygunluu dnda


herhangi bir apak nermemiz bulunduu sylenemez. teki
varlklarn gerek varoluu zerine apak bilgilerimiz olmad
gibi, tantlamal bilgilerimiz de pek yoktur. Bu yzden bunlara
ilikin olarak herhangi bir aksiyomun varlndan da sz ede
miyoruz.
Aksiyomlarn bilgi zerindeki rolne ilikin olarak da Loc
ke'un baz dnceleri vard. Bunlarn btn teki bilgilerin te
meli olduu, tm teki bilgilerin bunlardan kaynakland
inanc insanlar arasnda ok yaygndr. Locke bu inanca katl
madn Deneme'nin birinci kitabnn ikinci blmnde zaten
gstermi bulunuyor. Bu alt balk altnda ise bu inanca, 'Bir, bir
daha iki eder', 'iki, iki daha drt eder,' kere iki alt eder,' bi
imindeki bu apak nermeleri kantlamak iin hangi genel ide
den hareket edildiini sormak gerekir, diyerek kar kta
bulunur. Oysa bu nermeler kant gerektirmeksizin bilinebil
mektedir. Bu durumda btn bilgi, ilke ad verilen nceden bi
linen dorulardan gelmez ya da o zaman, bunlar da ilkelerdir ve
eer bunlara ilke demek gerekirse, say eitliklerinin byk b
lm ilke olacak demektir. "Bunlara bir de btn seik ideleri
mizden yaplm apak nermeleri eklersek, insanlarn alar
boyunca elde ettikleri doutan ilkelerin sonsuz sayda ya da en
azndan saylamayacak kadar ok olduunu grrz ve bunlarn
byk blmn insanlar yaamlar boyunca hi renemezler. "
(Locke, 1 996, s.344-345) .
u halde bu genel ilkelerin yaran nedir diye sorulabilir. Locke'a
gre, bunlar herhangi bir bilimin zerine kurulaca temeller
deildir ve olmamlardr da. Locke, "bir ey neyse odur" ve "bir
eyin hem olmas hem de olmamas olanakszdr," ilkeleri ze
rine herhangi bir bilim dalnn kurulmu olmadn dile getirir.
Bu tr ilkelerin bilimlerin ilerlemesinde ya da bilinmeyen yeni
dorularn bulunmasnda insanlara yararl olmayacan ifade
eder. rnein Newton nl eserinde matematiksel bilgide yeni
ilerlemeler yapan yeni doruluklar kefetti ama bunlar 'bir ey
14 2 I Yeniada Bilgi Felsefesi

ne ise odur" ya da 'bir ey kendi blmlerinden byktr' gibi


genel ilkelerden yararlanarak bulmad.
Buradaki durum bir bilimin icat edilmesiyle onun renil
dike bakalarna da retilmesi arasndaki ayrmlar zerinde
dnld zaman daha kolay anlalabilir. Bu ilkeleri daha
ok bakalarnn bulduklar eyleri reten retmenler kullan
mlardr ya da kullanrlar. Bu retmenler ncelikle bu apak
doruluklar rencilerine retirler, daha sonra da bilimlerin
doruluklarn bunlarla ilikili imi gibi retmeye alrlar. Bir
baka deyile bilimlerin dorularn bunlarla pekitirme yoluna
giderler. Locke, bu ilkelerin bilimler ilerledii srece, onlarn
retilmesinde kullanlacan, ama bilimleri ilerletmede bir ya
rarlar olamayacan dile getirir. Ayrca, bu mantk ilkeleri
skolastikte inat eristikileri susturmada ve tartmalar son
landrmada da kullanlrlar. Skolastikte bilgili olmann lt
olarak, tartma sanatn ok iyi yneterek tartmay kazan
makt; ancak zaman zaman taraflarn yeniemedii durumlar or
taya kabiliyordu . Bu durumda Skolastikiler gerekten apak
olan belli genel nermeleri ne srmlerdir. Bu nermeler ze
rinde herkes tmyle uyuabildikleri iin bunlar doruluun
genel ltleri sayldlar; tartmalarda daha farkl argmanla
rn bulunamad hallerde iki yan iin de kabul edilmesi gereken
ilkeler olarak kullanlmlardr. Bylece bu ilkeler kimsenin yad
syamayaca ilkeler adn aldklarndan dolay, Locke'a gre
yanl olarak btn bilgilerin kendilerinden balad temel il
keler olarak grldler. "nk tartmalarda bunlardan birine
ulaldnda burada duruluyor ve daha teye gidilmiyordu;
sorun da zlm oluyordu. Fakat bunun ne denli yanl ol
duu grld . " (Locke, 1 996, s.347). Aristoteles'ten bu yana
tm bilgimizin u ya da bu ekilde balangcnda yer ald kabul
edilmi olan temel mantk ilkelerine ilikin olarak Locke'un
nasl bir eletiri getirmi olduunu bylece grm bulunuyo
ruz. Ayrca bunlarn doutan ide olarak ele alndn d
nrsek, bu noktaya da tekrar st kapal bir eletiri getirilmi
lngiliz Deneycilii l 14 3

oluyor. Bunlar doutan ide olmadklar gibi bilgimiz iin ilke


grevi de grmezler. Bu balamda Locke bilgimizi arttrmayan
nerme trlerimizi sistematize etme yoluna gider. Bunlarn neler
olduunu da ksaca grmeye alalm.
Birincisi zde nermeler: Bunlar daha ilk bakta bilgi ier
meyen nermelerdir: nk burada sylenen terim kendisini
bildirmekten baka bir ey yapmamaktadr; bu durumda ise bize
daha nce kesin olarak bildiimizin dnda yeni bir ey syle
memi olur. Szgelimi insanlar ounlukla u tr nermeleri
dile getirirler: "Hak haktr," "yasa yasadr," "bor bortur," gibi.
Bu trden nermeler istediimiz kadar tekrarlayalm, bize ne
retebilir? Ahlak ya da ahlakll retir mi? Ya da ahlak ze
rine bakalarn aydnlatabilir mi? Ayn terimi kendisi olarak bil
diren bu tr nermelerin doruluu en bilgisiz insanlar iin bile
apaktr, ama onlarn davranlar iin zorunlu ve yararl eyle
rin bilgisinde hibir yerleri yoktur.
kincisi bir karmak idenin bir blmne btnn yklem
olarak verilmesi ii bo nermelerin bir baka trn oluturur.
rnein "kurun madendir" nermesi, 'kurun' szcnn im
ledii karmak ideyi bilen bir kimse iin hangi yeni bilgiyi ie
rebilir. Gerekte 'maden' szcnn anlamn bilen ve 'kurun'
szcnnkini bilmeyen birisi iin, kurunun maden oldu
unu sylemek bu szcn imlemini aklamann ksa yolu
dur. Ama bu sylem kurunu henz teki madenlerden ayrt
edecek denli yeni bilgiler vermez.
ncs, tanmlanm olann tanmnn bir blmn kulla
narak tanmlanan aklama yoluna gitmek, yine bir ii bo
nerme rnei ortaya koymaktan baka bir ey deildir. rnein
"btn altnlar eriyebilir" nermesine bakalm: Locke'a gre,
'eriyebilirlik,' 'altn' szcnn imledii karmak ideyi olu
turan basit idelerden birisi olduu iin, 'altn'a ilikin olarak
onun bilinen imleminin ierdii bir eyi bildirmek szcklerle
oynamaktan baka bir ey olmamaktadr. Buradaki durum
144 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

udur: Genelde bir kimse bir nerme ne srmeden nce onun


o nermede kulland szckleri bildii kabul edilir. Aksi tak
dirde anlamsz sesler karmaktan baka bir ey yapmad d
nlecektir. Ve yine dinleyenin de terimleri, konuann onlar
kulland anlamda anlad kabul edilir. Yoksa konuan zel bir
dil kullanm ve anlalmaz sesler karm olacaktr. Bu kabul
lerin nda, "Bir genin i as vardr" ve "Safran sardr"
gibi dinleyenin daha nceden bildii terimlerin ieriini aan
yeni bir ey iermeyen tmceler, sadece u durumda bir ey ifade
edebilir; bu da bir kimsenin kendisini anlamadn syleyen bi
risine kulland terimlerin anlamlarn aklad durum olabi
lir. Bu durumda ise retilen ey, salt szcn imlemidir ve
imin kullanmdr. m ve imlem renildikten sonra yukardaki
gibi nermeler oluturmak salt szcklerle oynamak olacaktr.
nk gerek bilgi deil salt szsel bir kesinlik ortaya koyarlar.
u halde, ii bo dediimiz nermeler, ilerinde geen zne du
rumundaki terimin imlemini tekrarlayan nermelerdir; bu tr
nermelerin ise bizlere o terimin iaret ettii ideye ilikin yeni
bir bilgi vermedii, salt anlamca terimin kendi kendisini tekrar
lad nermelerdir.

Bilgimizin Gelimesi
Locke'un daha nce de belirttii gibi bilgi mantk ilkeleri ola
rak adlandrlan temel dorulardan gelmez. Aka grlebildii
gibi zde nermelerden (totolojilerden) de gelmez. Her tikel
bilimin temelde bunlarla balad Skolastikten bu yana srege
len yaygn bir inan durumundadr. Bu inancn pekierek yer
lemesinde matematiin hibir karanlk noktasnn bulunmayp
san ve tam bir bilim olmasnn etkisi olduu gr de yay
gndr. Gerekten matematiin tm nermeleri apak bir kur
guda olan kesin ve aydnlk nermelerdir. Ancak Locke,
matematikteki bu kesinliin bu temel mantk ilkelerinin sonucu
olmad kansndadr. Ona gre buradaki kesinlik, dncele-
lngiliz Deneycilii l 145

rin uyguland ak-seik, eksiksiz idelerle, bunlarn kimileri


arasnda aka bulunduu sezgisel olarak grlp sonra ba
kalarna da uygulanan o ok ak eitlik ve art-eksi balantla
rndan kaynaklanmaktadr ve bu tr bir balantda o temel
ilkelerin bir yardm olmamaktadr. Bu balamda Locke u tr
bir soru sorar: Bir gen insann, kendi bedeninin kendi kk
parmandan byk olduuna, "btn kendi her bir blmn
den byktr," aksiyomunu renmeden nce gven duyamaz
m? Kukusuz ki duyar.
u halde ilkelerin ilk ve temel yol gstericiler olduklar ku
kuludur. Hatta Locke, daha da ileri giderek, eer onlar bilginin
temel nclleri olarak kabul etmeye devam edersek onlar arac
lyla yanllara dmemiz tehlikesi olduunu, yle ki bu ilke
lerin bizi doru yola gtrecek yerde yalnzca yanllmz
pekitirmi olacaklarn ne srer. (Locke, 1 996, s.370). Grl
d gibi Locke bu alanda ok kktenci bir yaklam iindedir.
Bu durumda ona gre tutulmas gereken tek yol, "ak-seik ve
tam ideleri deimez adlar altnda ltrmektir. " Baka do
rular gibi, bu sz edilen ilkelerin kesin doruluu da sadece
idelerimiz arasndaki uyuma ya da uyumamann alglanma
sna baldr. Bu nedenle yaplacak gerek i, zihnimizde ak
seik ve tam ideler toplamak, bunlara uygun deimez adlar
vermek ve dosdoru bu ideleri inceleyerek ve onlar birbirleriyle
karlatrarak, uyuma ve uyumamalarn ve deiik bant
lar iindeki durumlarn belirlemek gerekir. "Bu tek kural kul
lanma yoluyla, ilkeler kabul edip zihinlerimizi bakalarnn
buyruu altna koymadan daha ok doru ve ak bilgi elde
ederiz . " (Locke, 1 996, s.370) .
Bilgiyi arttrmann doru yntemi, incelediimiz idelerin do
asna ve aradmz doruya uygun olmaldr. Genel ve kesin
dorular sadece soyut idelerin bantlar zerine kurulmutur.
Bu bantlar bulabilmek iin dncelerimizin sezgili ve yn
temli olarak uygulanmas gerekir. Buradaki yol daha ok mate
matikilerin aratrmalarnda karmza kar. ok kolay ve ak
1 46 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

grnen elerden balanarak adm adm srekli bir uslamla


malar zinciriyle insan yeteneinin zerinde grnen matema
tiksel dorularn bulunmas ve tantlanmas baarlm olur.
Aracsz olarak yan yana getirilemeyen niceliklerin eitlik ve eit
sizliklerini tantlamal olarak gsteren ara ideleri ayrmak ve d
zene sokmak, bu yntemin can daman durumundadr. Matematik
biliminin artc ve akla gelmez bulular ve srekli ilerleme
iinde olmas bu tr bir yntem baarsna baldr.
Locke'a gre, benzer bir yntem kullanlrsa ahlakn da ma
tamatik gibi tantlanabilir bir bilim olmas olanakldr. Bu ko
nuyu bilgi dallarnn tantm balamnda zaten grm idik.
Burada da Locke benzer eyleri ksaca dile getirmektedir. Buna
gre, ahlakta sz geen idelerin hepsi gerek ve birbirleriyle
kefedilebilecek trden balant ve uyumalara sahip oldukla
rndan, bunlarn alk ve bantlarn grebildiimiz lde
kesin, gerek ve genel dorularn elde edebiliriz. Eer bu tarzda
bir doru yntem kullanlabilirse bu bilgi dal da tpk matema
tik biliminin kesinliine denk bir kesinlik ve aklkla kurula
bilir.
Buna karlk nesnelerin bilgisinde durum nedir? Bu alanda
ilerleme ancak deney yoluyla gerekleebilir. "Burada, tekinde
(soyut idelerimizin hem adsal hem de gerek zler olduu kip
lerde) olduu gibi, kendi idelerimizi gzlemleyerek ve onlarn
bantlarn ve karlkl durumlarn inceleyerek ilerleyemeyiz;
baka bir yerde geniliine gsterdiimiz sebeplerle bu bize ok
az yardm eder. " (Locke, 1 996, s.3 7 1 ) . u halde cisimsel varlk
lara ilikin bilgimizi gelitirmek iin ne yapmalyz? Locke'a gre
burada tmyle tersi bir yol izlememiz gerekmektedir. Cisimle
rin gerek zlerine ilikin idelerimizin eksiklii ya da yetersiz
lii bizi i deneyim dnyamzn dna kmaya ve eylerin
kendilerine ynelmeye zorlar. Burada artk akln yerini deney
alacaktr. Dmzda yer alan nesnelerin bilgisine ancak deneye
rek ulaabiliriz. Bu alandaki kesinlik de yine deneyi aamaz.
ngiliz Deneycilii l 14 7

Locke bu aamada u grleri de ileri srmekten geri dur


maz. Bu alandaki bilisel kazanmlar yine de gerek bilgi ve ke
sinlik deildir; salt yarg ve kan dzeyindedirler. Locke bu
inancn yle dile getiriyor: " Deneyimlerden ve elde edebilece
imiz tarihsel deneylerden rahatln ve saln stnlklerini
salayabiliriz ve bylece bu yaamn kolaylklar zerine biriki
mimizi arttrrz; fakat yeteneklerimizin de yetilerimizin de
bunun tesine gemeye elverili olduunu sanmyorum." (Locke,
1 996, s.372) . Grld gibi bu alanda greli bir kesinlik kabul
edilmi olmaktadr. Pratik yaammz kolaylatran ve doru
olarak kabul ettiimiz bilgiler yine de Locke'a gre yarg ve kan
dzeyinde kalmaktadrlar.

Yarg zerine: u halde yarg nedir? Locke'un yarg teri


minden ne anladn bu aamada aklamann bir yarar olabi
lir. Bu konuda Locke ncelikle unu dile getirmektedir: "Yarg
bilgi eksikliini karlar; ak ve kesin bilginin bulunmad
yerde onun eksikliini karlamak zere, Tanr'nn insana ver
dii yeti yargdr; zihin bununla kantlarda tantlayc bir apa
klk alglamadan, ideleri arasndaki uyuma ya da uyumamay
ya da ayn anlama gelmek zere, bir nermenin doru ya da yan
l olduunu varsayar," (Locke, 1 996, s.375) . Zihin bunu kimi
zaman tantlamal kantlar bulmann neredeyse olanaksz ol
duu yerde yapar. Kimi kez de tantlamal ve kesin bilginin bu
lunabilecek olmasna karn tembellikten, beceriksizlikten ya da
acelecilikten yapar. Zihnin bu yetisi dorudan olarak nesnelere
uygulandnda buna yarg denmekte, szcklerle anlatlan ya
da aktarlan doruluklara ilikin olunca da benimseme ya da be
nimsememe adlarn almaktadr. Locke bu konuyu u ekilde r
nekleme yoluna gider: tantlamann skntsna katlanamayan
bir kii, matematikinin 'bir genin i asnn toplamnn
iki dik a toplamna eit olduunu' sylediini iiterek ona g
venir ve bunu benimser yani doru kabul eder. nk szko
nusu teoremde ele alnan arac idelerin uyutuunu ona
benimseten ve bu uyumay bilmeden ona kabul ettiren ey,
148 I Yeniada Bilgi Felsefesi
bunu syleyen kiinin yani matematikinin benzer konularda
baka durumlarda sylediklerinin allm olan doruluu ya
da buradaki varsaylm doruluudur. Bu tr bir doruluu be
nimsemesinin dayana, doruluuna ilikin bir olalk bulun
masdr.
u halde zihnin doruluk ya da yanllk zerine iki yetisi
vardr: Birincisi bilgidir; zihin burada idelerin uyuma ya da
uyumama biimindeki ilikisini kesin biimde alglar. Bu ne
denle burada dorulua tam ve kukusuz bir gven vardr. kin
cisi ise grdmz gibi yargdr; burada ideler arasndaki iliki
aka alglanmadan uyma ya da uyma biiminde bir iliki
varsaylarak ne srlr. Kukusuz bu noktada bu tr doru
lua ilikin az ok yeni diyebileceimiz kavram olaslktr.
Olaslk nedir? "Olaslk, yanl olabilir trden kantlar ze
rine uyuma grntsdr. " Zaten burada olasl yapan, bir
yargda doruluun kesin olmamas, yanl da olabilirliktir. Yu
karda sz edilen benimseme ya da benimsememeye dayal
olan tm yarglar olas yarglardr; yargnn doruluu olas g
rnd iin yarg ne srld biimiyle benimsenir. Yarg
nn ne srld biimiyle yanll olas grnd iin
yarg benimsenmez. Ama daha ok benimseme tarzndaki ola
slk durumu sz konusudur. Bu benimsemeye allm terimle
inan ad verilir. nancn temelindeki olaslk, eylerin doru ol
duklarn bilmeden nce onlarn doruluunu varsaydrr. Bu
ekliyle olaslk doru olmaya benzemektir. Kendisine inanlmak
zere onu doru gsteren ya da yle kabul ettiren kantlarn bu
lunduu nermeleri belirtir; zihnin bu tr nermeleri kabul
etme biimine, bir zihinsel edim olarak inanma, onaylama ya da
kanaat getirme denir. Ortaya kan sonu olarak da yani inan
lan ya da onaylanan ey olarak da inan ya da kandan sz ede
biliriz. Bylece olaslk ve kesinlik, inan ve bilgi arasndaki
ayrm da ortaya km olmaktadr.
Locke, olas doruluun iki dayana olduunu belirtmek
tedir: Birincisi, bir eyin bizim bilgimize, gzlemimize ve de-
lngiliz Deneycilii l 149

neyimimize uygun olmasdr. kincisi ise baka kimselerin ta


nkldr. Bakalarnn tanklnda u noktalarn gz nnde
tutulmas gerekmektedir. 1) Say 2) Btnlk 3) Tann kavra
y derecesi 4) Bir kitabn tank gsterildii durumda yazarn
amac 5) Blmlerin badamas ve bant durumlar 6) Kar
tanklk. Bu koullarn nda, olaslk ediminde zihnimizde
kesin bilgiyi reten sezgisel aklk bulunmadndan, usavurma
yoluyla herhangi bir yargy benimseme ya da benimsememe du
rumundan nce, olasln btn dayanaklar incelenmeli ve
bunlarn olas bir nermeyi ne kadar ok ya da az destekledik
leri ya da rttkleri grlmelidir. Ancak bu tr bir aratrma
dan sonra onaylayc ya da yadsyc olas bir yarg ortaya
konmaldr. Locke onaylama dereceleri zerinde de durmakta
dr. ncelikle belirttii husus, genel bir ilke olarak onaylama
mzn olasln dayanaklarna uygun olmas gerektiidir; bu
dayanaklarn ne olduu biraz nce zaten belirtilmi bulunmak
tadr. Bunlar onaymz zerlerine kurduumuz temeller olarak,
gven verme bakmndan derece farkllklar iinde karmza
kan ltlerdir.
Biz insanlarn olaslk eilimimize gre kabul ettiimiz iki
tr nerme karmza kar. Bunlardan birincisi tikel bir varo
lula, allm deyimiyle olaylarla ilgilidir; bunlar gzlemlene
bilir ve insan tanklna uygun trden eylerdir. kincisi ise
duyularmzla alglayabilmemizin dnda kalan ve insan tank
lna elverili olmayan eylere ilikindir. Ksacas, olaslk ya bir
olay ya da bir kurgu ile ilgilidir.
Tikel olaylarla ilgili birinci durum udur: olaya ilikin olarak
herkesin deneyinin bizimkiyle uyumas bilgiye yakn bir gven
salar ve en yksek olaslk derecesini tar. Bir kimsenin bir ola
yn doruluunu benimserken, "bilinebildii lde, btn in
sanlarn btn alardaki onaylarnn, kendisi iin benzer
durumlardaki deimez ve hi yanlmayan deneyleriyle ak
t durumlarda ortaya kar; cisimlerin btn yaplar ve btn
ortak zellikleriyle doann olaan gidii iindeki dzenli neden
150 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ve etki bantlar iin durum budur. Buna eylerin doasndan


gelen kant diyoruz." (Locke, 1 996, s.38 1 -382) . Burada dolaysz
bilgilerine ulaamamakla birlikte, bizim ve bakalarnn dene
yimlerinin hep ayn biimde bulduumuz eyleri deimez ve
dzenli nedenlerin etkileri olarak grmemizdeki hakllk ar
basar. Bu trden olaslklar kesinlie ok yakndr, yleki bunlar
en salam tantlamalar denli dnce ve eylemlerimize klavuz
edinmekten kanmayz. Bunlarla kesin bilgi arasnda bulduu
muz ayrm ya ok az ya da hi dzeyindedir. Bu ekilde destek
lenen inancmz "gven" dzeyine ular.
Olasl onaylamann ikinci derecesi, kendi deneyimimizle
bir eyin ou zaman yle olduunu ve tikel bir rneini de daha
pek ok gvenilir tann onayladn grdmz durumdur. r
nein "insanlarn ou, kendi karlarn kamu karlarna ye
tutar" inanc, gzlemleme olana bulduumuz durumlarda
bizim kendi deneyimimiz de bunu doruluyorsa olasl onay
larz. "Eer Tiberius zerine yazan btn tarihiler onun yle
davrandn sylyorlarsa, bu en yksek derecede olas de
mektir. Bu durumda onaylamamz gven diyebileceimiz bir
dereceye ykseltecek dayanaklar var demektir. " (Locke, 1 996,
s.382).
nc olarak, uygun tanklk ve eylerin doasnn yanszl
da gvenli inan retir. rnein gndelik yaamda pek ok
olay, bunlara tank olanlarn ortak tanklklaryla bildirildii
zaman onaylamadan geemeyiz. Bunun dnda tarihsel olaylar
tarihilerin anlattna ve kar kan bir yazar da bulunmad
na gre, yine ayn inanla kabul ederiz. rnein bundan u
kadar yl nce Roma'da Sezar adl bir general yaad ve Pompei
adnda baka bir Romal general karsnda bir sava kazand
gibi. Balangta tanklklara dayal olarak kabul edilen, tarihi
lerin yazd bu trden gerekliklere gvenle inanrz.
imdi biraz da olaslk derecesi daha dk olan durumlara
bakabiliriz: Eer deneyim ve tanklklar atyorsa olaslk de-
lngiliz Deneycilii l 151

recesi sonsuzcasna deiiklik gsterebilir. Tanklklarn ortak


deneyim zerinde uyumazla dtkleri ve tanklarn anlat
tklarnn olaylarn akyla ya da birbirleriyle attklar zaman
bir glkle kar karya kalm oluruz. Bu durumda doru ka
rara varmak ve benimsememizi olaylarn deiik olaslk dere
celerine gre dengeleyebilmek iin byk bir dikkat ve aba
gstermemiz gerekir. Yine de bu tr durumlar iin genel olarak
u sylenebilir: Destekleyici ve rtc neden ve kantlar her
tikel durum iin kurallara gre incelendikten sonra, kiilerde
bu destekleyici ya da rtc ynlerden birinin ar bast g
rlr ve bu durumda onaylamann inan, varsayma, sanma,
kuku, gvensizlik, inanmazlk derecelerinden birisi ar basar.
Bir baka durumda, bir tankln kaynaktaki dorudan uzak
latka gcnn ve inandrclnn azald sylenebilir. Kay
naktaki doru derken eyin kendisinin varlk ve varoluu
kastedilmektedir. Buna gre, "kendi bildii eyi bildiren gvenli
bir kimse iyi bir kanttr; fakat ayn derecede gvenli birisi ona
dayanarak tanklk ederse bu daha zayf bir tanklktr; bakas
nn sylediini bir bakasndan duyduunu bildiren ncnn
tankl daha da zayftr; yle ki aktarmal dorularda araya her
yeni giren kantn gcn azaltr. " (Locke, 1 996, s.383-384) .
Duyularn bulunmad eyler iin olasln en nemli kural
benzeimdir. Bu kural duyusal alanmzn dnda kaldklar iin
tankla elverili olmayan eylere ilikin olarak insanlarn de
iik onaylama derecelerindeki kanlaryla ilgilidir. Tinler, me
lekler, cinler gibi varlklara ilikin genelde duyusal bir tanklk
bulunmamasna karn, insanlarn farkl olaslk derecelerinde
kan ve inanlar sz konusudur. Buradaki kural genelde benze
im olarak adlandrlabilir. Biz sz edilen varlklar davran bi
imleri, duygu ve dn biimleri bakmndan kendimize
benzetirerek ele alyoruz ve kendimiz gibi varolu yklyoruz.
Ve yine bu balamda duyulur ve ussal olann nerede balayp,
duyulmaz ve usd olann nerede bittiini sylemek zordur
ancak gzlemleyebildiimiz eyler arasnda aa dzeylerden
152 I Yeniada Bilgi Felsefesi

st dzeylere doru bir derecelenme olduunu da grebiliyo


ruz. Benzeim kurallarna gre, bizim gzlem alanmz dnda
kalan eyler arasnda da byle bir derecelenmenin olabilecei
dnlebilir ve buna bal olarak, bizden derece derece stn
olabilen birok ussal varln olabilecei belli bir derecede olas
bir durum olarak insanlar arasnda inan ya da kan uyandra
bilmektedir.
Locke bu balamda Tanr'nn varlna duyulan inan ze
rinde de durmaktadr. Buradaki olaslk derecesini, Locke "salt
anlamann tankl en byk gven verir" biiminde ilkele
tirmektedir. Buradaki "anlama tankl," ne aldanan ne de al
datan bir varlk olarak Tanr'nm kendisinden gelmektedir. Bu
nedenle bu tanklkla saptanan ey, ister ortak deneyle ister ey
lerin olaan akyla uyusun ya da uyumasn insanlarn en st
dereceden onayn elde eder. Yani en st dzeyden bir gven
duyma sz konusudur; buradaki gvenin ad inancn en st d
zeyi olarak ve ayrca kutsal bir varla duyulan inan olarak
'iman' terimiyle dile getirilebilir. Tanr'dan gelen anlamaya
iman, zihinlerimizi mutlak olarak belirler; her kukuyu tpk bil
gide olduu gibi yok eder. nk Tanr'dan gelen bir anlama
dan kukuya dmek kendi varoluumuzdan kukuya dmek
demektir. Ancak buradaki kesin koul, inanlan eyin bir an
lama olduuna ve onu doru anladmza gvenmemizdir. Eer
byle yapmayp da tanrsal anlama olmayan bir eye inanr ve
gvenirsek banazln btn arlklarna ve yersiz ilkelerin
tm yanllklarna kaplm oluruz. Bu nedenle bu gibi durum
larda bir eyi onaylamamz usa uygun olmal ve ortadaki eyin
anlama olduuna ve anlamann terimlerinin anlamca bunu
apak gsterdiine duyulan inan tmyle kukudan uzak ol
maldr. "Eer bunun bir anlama olduunun ya da bu anla
mann anlamnn byle olduunun bilgisi olaslk derecesinde
kalyorsa, onaymz, kantlarn az ya da ok ak olmasnn ola
slna bal bir gven ya da gvensizlikten teye geemez . "
(Locke, 1 996, s.386) . Grld gibi anlamaya duyulan ola-
lngiliz Deneycilii j 153

slk derecesinin en yksek dzeyde yer almasnn nedeni yine


de kiinin anlamaya her ynden inanmasna bal grnmek
tedir. Locke, anlama sz konusu olunca inanc, bilgi ile denk
tutmu olmaktadr. Burada bir elikinin varl dikkati ekmi
yor mu? Ayrca inancn usa uygun olmas ne demektir? u halde
biraz da us kavram zerine aydnlanmamz uygun olacaktr.

Us zerine
Locke ncelikle 'us (reason) ' szcnn anlamlar zerinde
durur. Kimi kez doru ve ak ilkeler demek olduunu, kimi kez
bu ilkelerden yaplan ak ve salam karmlar, kimi kez de
nedeni zellikle de ereksel nedeni anlattn dile getirir. Ancak
burada bunlardan farkl bir imlem zerinde duracan belirtir:
buna gre us (akl) bir insan yetisidir; bu yeti insan zellikle
hayvanlardan ayran ve onlardan stn yapt kabul edilen bir
yetidir. Locke bu balamda ncelikle u soruyu sorar: Eer bilgi,
idelerimiz arasndaki uyumay ya da uyumamay alglamak ise
ve bunun iin dsal duyu ve isel alg yeterli olabiliyor ise o
zaman us denen yetiye ne gerek var? Locke'a gre bilgimizi ge
niletmek iin de, benimsemelerimizi dzenleyebilmek iin de
usa byk lde gereksememiz vardr. nk bu yeti hem bilgi
ile hem de kan ile ilgilidir; aslnda btn dnsel yetilerimiz
iin gereklidir ve onlara taban tekil eder. Bu yetilerin banda
kavray ve karm yapma (inference) gelmektedir. Us bunlardan
birincisiyle bir ey bulur, kefeder; ikincisiyle ara ideleri, zinci
rin her halkasnn balantsn bularak, iki ucu birletirecek bi
imde dzenlemi olur. Buna karm yapma ya da sonu karma
diyoruz. Bu ilem karmn her aamasnda ideler arasndaki
balantnn alglanmasndan baka bir ey deildir. "Bu yoldan
zihin, ya tantlamada olduu gibi, iki ide arasndaki kesin
uyuma ya da uyumamay grr ve bilgiyi elde eder ya da kan
durumunda olduu gibi olas balanty grr ve bu da onay
lama ya da onaylamamaya gtrr. Duyu ve sezgi ok ileri g-
154 J Yeniada Bilgi Felsefesi

tremez; bilgimizin byk blm kanma ve ara idelere ba


ldr. " (Locke, 1 996, s.387). Bilgi yerine onaylamayla yetinerek,
dayanaklann bulmamz, incelememiz ve karlatrmamz ge
rekir. Bylece, bilginin kesinliini, kannn olaslk derecesini
saptamak iin gerekli aralan bulmak ve onlan doru olarak uy
gulamak grevi de usa dmektedir. nk us ideler arasndaki
zorunlu ve kuku gtrmez balanty alglad gibi, onayla
may dnd bir sylemin her admnda btn ide ve ka
ntlann olas balantlarn da alglar. u halde ister bilgi
dzeyinde olsun ister kan dzeyinde olsun, ideler arasndaki
balanty alglayan ustan bakas deildir.
Bu aklamalarn nda, Locke, us yetimizi genelde drt
aamada ilevde bulunan ve insan insan yapan bir yeti olarak
zetleme yoluna gider. Usun almasnn ilk nemli adm ka
ntlar bulmak biiminde karmza kar; ikincisi bulunan ka
ntlarn balantlarn grebilmek iin onlar dzenli ve yntemli
olarak yerlerine yerletirmek ve uygun bir sralama yapmaktr.
nc aama balantlar alglamak, drdncs de doru bir
sonu karmaktr. Grld gibi us yetimiz genelde usa vur
mak, uslamlama yapmak, sonu karmak gibi karmak yapl
bir dnme biimi olarak karmza kmaktadr. Herhangi bir
matamatiksel tantlamada bu karmak yapl dnme biimi -
tantlama sreci- aamalanyla aka ve sral olarak grlebil
mektedir.
Bu arada Locke, Aristoteles'ten bu yana usa vurmann-akl
yrtmenin en bilinen ve yetkin rnei olarak grlen tasm
kyas zerinde de durur: ama bu konuda ncelikle tasmn us
iin nemli bir ara ve bu yetiyi iletmenin en uygun yolu ol
duu biimindeki yaygn inancn doru olmadn ne srer.
nk Locke'a gre tasm, us yetimizin yukanda belirtilen d
zeylerinden sadece birinde geerli olmaktadr. O da herhangi bir
andaki kantlann balantlann gstermi olmasdr. Ama bunun
da byk bir yaran yoktur; nk zihin byle bir balanty ta
smla olduu kadar belki daha da kolayca onsuz da alglayabilir.
ngiliz Deneycilii 1 155

Locke'a gre en iyi ve en ak biimde usa vurabildiimiz-akl


yrtebildiimiz durumun dncelerimizi tasm kurallarna
indirgemeden salt kantlarn balantlarn gzlemlediimiz
durum olduunu grebiliriz. Bu yzden de tasm hi bilmeden
ok ak ve doru uslamlama yapabilen pek ok insan grebili
yoruz. Oysa eer salt tasm kurallarna uygun uslamlama yapa
rak doru sonularn karlabilecei grnde srar edilirse,
bundan tasm bulan Aristoteles'den nce hibir insann doru
dnmedii ve doru sonu karmad gibi kabul edilmesi
olanaksz bir noktaya gidilmi olur.
Peki, ama Aristoteles tasm ve tasm kurallarn nereden
kard? Sonuta o da insan usunun ileyi biimini, insann usa
vurma ve uslamlama yapma gibi edimlerini gzlemleyerek bu
tasm denen eyi kefetmedi mi? Aslnda burada Aristoteles'in
yapt i, Locke'a gre usumuzun zaten gerekletirdii ileyi
biimi zerine ksmi bir betimlemedir; buna gre her doru usa
vurmann ya da uslamlama yapmann istenirse Aristoteles'in
kefettii tasm biimlerine indirgenebileceidir. Ama bu indir
geme tketici deildir; usumuzun ileyi biiminin salt bir b
lmn dlatrm olabilir; bu da yukarda belirtildii gibi
idelerin balantlarn gstermeye ilikin olmann tesine gee
mez. Ancak zihin ideler aras balanty, onlarn uyuma ya da
uyumamalarn alglama yetisini zaten kendi yapsnda ta
maktadr. nce tasm ve tasm kurallarn renip daha sonra
bunlara uygun usavurma rnei gerekletirme denebilecek
yapay bir zihinsel ilem asla sz konusu deildir.
Ayrca Locke, tasmn kesin bilgiye gtren gvenilir bir yol
olduunda srar edilse bile, bu yntemin aratrmacy doruya
gtren biricik ve en iyi yol olmadn da dile getirir. Ve yine
tm bu aklamalar Aristoteles'i kltmek iin sylemediini
ifade eder. Ve Aristoteles'in belirlemesine gre tasmn drt ana
biiminden sadece birincisi doruluk bakmndan kesin ve ak
bir sonu vermekte, teki biimlerde ise karlan sonularn
kesin doruluu aka grlememektedir. Bu durumda Aristo-
156 I Yeniada Bilgi Felsefesi

teles'in kendisi de btn biimlerinin birinci biime indirgen


mesinin uygun olacan belirtmitir; aslnda bu da hi kolay bir
ey deildir ve ayrca o zaman teki biimlere ne gerek vardr?
Aslnda Aristoteles'in de bilgiyi biimlerin kendileri araclyla
deil de gerek yoluyla, yani ideler arasndaki uyumay ya da
uyumamay grerek ve buna dayal olarak elde ettii aktr.
unu da nemle belirtmek gerekir ki, "insanlar doruyu arar
ken kendilerini inandrmak, bakalarna retirken de gerekten
bilmek isteyenlerin bilgisini arttrmak iin tasm hi kullan
mazlar. nk dncelerine tasm biimini vermeden nce ara
ideyle, balantlarn gstermek zere aralarna girmi olduu
iki ide arasndaki balanty grmeleri gerekir; bir kez bu g
rldnde karmn iyi ya da kt olduu da grlm olur;
yani tasm bunu gstermekte ge kalr. " (Locke, 1 996, s. 39 1 ) .
Bir baka deyile tasm, bilgimizi arttrmaya yaramaz. Zihnin ka
ntlar aa karma ve yeni kantlar bulma grevinde de yar
dmc olmas bir yana tmyle yetersiz kalr. Tasm kurallar
birbirine uzak idelerin balantsn gsterebilen ara ideleri
bulma iinde de yetersiz kalr. Yinelemek gerekirse bu uslam
lama biimi yeni kantlar bulamaz, sadece elimizdeki kantlar ya
da ideleri dzene sokup sralama sanatdr. Bu ise aklmzn g
revlerinden ya da aamalarndan salt birisidir. Bu aamada, u
noktaya da ksaca deinmeden gemeyelim: Tasmn bilgimizi,
bilginin doruluunu tantlamada grdmz gibi hibir yarar
olmamas bir yana, olaslktaki yerinin de ok daha az olduunu
hatta hi olmadn Locke, stne basarak belirtmektedir.
nk olaslk kategorisinin temel zihinsel edimi olan onay
lama iki yandaki btn koullarla birlikte btn kantlarn de
erlendirilmesinden sonra grlecek stnle gre belirlenir.
Oysa grld gibi tasmn ileyi biimi almaklar zerinde
zgrce durup deerlendirmeye uygun deildir; o zihni belli bir
kanta doru srkleyerek orada tutmay baarr. Ksacas ta
smda ulalan sonuca zaten zorunlulukla ulalacaktr.
lngiliz Deneycilii l 157

Konuyu bitirmeden nce, Locke tasm kurallarna ilikin ola


rak u noktaya da dikkatimizi ekmektedir. Bu da iinde en az
bir genel nerme bulunmayan bir tasmsal uslamlama doru ve
inandrc olamaz kuraldr; Locke bu kurala katlmadn ifade
eder. nk ona gre zihnimiz tikelden tikele uslamlama yapa
bilmektedir; btn uslamlama ve bilgilerimizin dolaysz nesne
leri tikellerdir; bizim zihnimizde oluan ilk ideler tikel varolulara
ilikindir. "Baka eylere ilikin bilgi ve uslamlamamz da, onla
rn bizim tikel idelerimizin karl olduu ldedir. yle ki
tikel idelerimiz arasndaki uyuma ya da uyumamann alglan
mas bilgimizin tm ve son aamasdr. Tmellik yalnzca
bunun ilineidir ve onun nesnesi olan tikel idelerin uygun ol
duklar ve temsil ettikleri eylerin ok sayda tikeller olduu an
lamna gelir." (Locke, 1996, s.393) . Ancak iki idenin uyuma ya
da uyumamasnn alglanmas bunlardan birinin ya da her iki
sinin birden pek ok varlklar temsil etmesinden nce yani bu
koula bal olmadan da aklk ve kesinlik tar. Bu son nok
taya bal olarak Locke yine en baa dnm oluyor. O da udur;
bilgimizin en yksek derecesi usa vurmaya ya da uslamlamaya
dayanmaz; sezgiseldir. Zihnimizdeki idelerden bir blm bir
birleriyle kendiliklerinden dolayszca karlatrlacak tarzda
orada bulunurlar ve zihin bunlar arasndaki uyuma ya da uyu
mamay, bunlarn kendisinde bulunduunu nasl alglyorsa,
tpk o ekilde apak olarak alglar. Bu koul altndaki nerme
lerin doruluunun bulunmasnda ve kabul edilmesinde man
tksal dnme yani uslamlama yapmak gerekmez; bunlar,
dorudan alglayn apakl iinde bilinirler. Sonu olarak us
lamlama edimi iki ide arasndaki uyuma ya da uyumamay, bir
nc ide araclyla bulmaktr. Bu insan usunun en temel ye
tilerinden birisidir. Ancak iki ide arasndaki uyuma ya da uyu
mamay sezgisel-intuitif olarak alglamann salad doruluun
kesinlii en temelde yer alr ve en yksek derecededir.
Locke bu balamda dncelerimizin doruluunu en azn
dan tartmalarda kantlama asndan insanlarn balca drt
yola bavurduundan sz eder. Bunlardan birincisi ad veracun-
158 I Yeniada Bilgi Felsefesi

diam ad verilen yoldur. Buna gre, pek ok insan doruluk yo


lunda bir ekilde yetkesi herkesce kabul edilmi kimselerin g
rlerine bavurmaktr. kincisi ad ignorantiam yoludur. Buna
gre insanlarn karsndakini ya kendi kantn kabul etmeye
ya da daha iyisini bulmaya zorlamaktr. ncs ad hominem
denen yntemdir: burada, bir kimseyi kendi ilkelerinden ya da
kabullerinden kan sonularla ikna etme yoluna gidilir. Dr
dnc olarak, ad judicium yolu vardr: burada bilgi ya da olas
ln temellerinden karlan sonular kullanlma yoluna gidilir.
Grld gibi bunlar arasnda en bilimsel olan da bu sonun
cusu olarak belirmektedir.
Dolaysz ya da dolayl alglama, uslamlama ve kantlama yol
lar kullanlarak karmza kan bilgi alanlarn Locke, tr
bilim dal olarak karmza koymaktadr. Bunlardan birincisi
Fizik olarak adlandrlan bilim daldr. Fizik nesnelerin kendi z
varlklaryla ele alnarak, yaplarnn, zelliklerinin ve ilemle
rinin akland bilim daldr; bu balamda sadece cisimler
deil, kendi z doalar iinde yine yaplar ve ilemleri ile ele
alnan tinler de kastedilmektedir. Bu alanda kuramsal doruluk
salanmaya allr. Bu alan fizik ya da doa felsefesi olarak ad
landrlan alandr.
kinci bilim dal klgsal (practical) bilim daldr: Bu alanda
insan olarak glerimizin ve eylemlerimizin iyi ve yararl ama
larna ynelik olarak nasl kullanldklar ya da kullanlmalar
gerektii konular incelenir. Bu balk altnda karmza kan
temel bilgi dal Ahlak ya da etiktir. Yinelemek gerekirse bu
alanda iyi ve yararla egdml mutlulua gtren insan ey
lemlerinin kural ve ltleri ve bunlar uygulamann aralar
aratrlmaktadr. Burada ama salt kurgusal doru olmayp,
hakl olann ve buna uygun davrann ne olduu aratrlr.
nc bilim daln Locke, Gstergebilim (Semiyoloji) olarak
belirlemektedir. Burada imler-iaretler-semboller-simgeler ele al
nr. Bu gstergelerin en belli bal biimi szcklerdir. Bu alanda
dilbilim ve mantk bata gelen aratrma alanlardr. Bu bilim dal-
lngiliz Deneycilii l 159

larnn amac nesneleri kavramak ve bunlarn bilgisini bakala


rna aktarmak iin gerekli olan imlerin doasn incelemektir.
Bu imler kiinin zihnindeki idelerin iaretleridirler. Bir insann
dnceleri demek olan ideler, teki insanlarn dolaysz grne
ak olmadklar iin ve yine bunlar ok da gvenilir olmayan bel
lekten baka bir yerde korunamadklar iin dncelerimizi hem
kendimiz adna saptamak hem de bakalarna iletebilmek iin
idelerimizin imleri durumunda olan bu dzenli sesler yani sz
ckler zorunludur. Szcklerin bilginin en nemli aralar ola
rak incelenmesi, insann dnme alannn temel bir blmn O
oluturur.
Bu l bilim snflamas Locke iin en genel ve en doal ay
rmlatrma yolu olarak grnr. nk insanlarn zerinde dil
ncelerini kullanabilecei eyler, ya doruyu bulmak ii
eylerin kendilerinin incelenmesi, ya bir amaca ulama yolu
daki insan eylemleri ya da zihnin daha ak bir bilii salam;l,
zere her iki alanda da kulland imler ve bunlarn iyi dzen
lenmesi edimidir. Bu bilgi alan birbirlerine gre tmyk
farkl eyler olduklarndan bunlar dnce dnyasnn birbiri
den tmyle ayr ve seik bilgi alanlardr. Ve insan anl
bilgi ve dorpluk gereksinimini karlamada vazgeilmez bir y
tutarak zerlerine den ilevi yerine getirmi olurlar.
Grld gibi Locke, temel yapt durumundaki Denemr'd
bilgiye ilikin tm sorunlar neredeyse tketici olarak ve 1, 1 1 1.
kapsaml bir biimde ele almtr. Bu nedenle yaad dncl
bilgibilimi felsefenin gndemine oturtmas doal bir somu: l
mutur. Ancak bilginin kayna, gvenilirlii ve snrlar ko
sunda ne srd grler, eletiriye ak pek ok noktay l.
beraberinde getirmitir. Ardndan gelen empirist eilimli d !lt
nrler Locke'un ak brakt noktalar doldurmaya ve krn l
lerince empirizmi olmas gerektii yere doru gtrn

almlardr. Bunlarn banda Berkeley ve daha sonra na, t l


Hume gelmektedir. imdi Berkeley'in bu alandaki grk 1 1 1 1
grmeye alalm.
160 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

GEORGE (BISHOP) BERKELEY

ngiliz empirizmini Locke'u eletirel bir biimde ele alarak


srdrm olan ngiliz kkenli rlandal dnr ( 1 685- 1 753) ,
1 2 Mart 1 685'te lrlanda'da, Kilkenny yaknlarnda domutur.
1 1 yanda Kilkenny kolejine balam, 1 700 yl Mart'nda,
henz on be yanda iken Trinity Koleji'nde yksek retimine
balam ve orada matematik, mantk, felsefe ve dil eitimleri
alarak, 1 704 ylnda "Bachelor of Arts" derecesiyle mezun ol
mutur. 1 70 7 ylnda Arithmetica ve Miscellanea Mathematica
balkl almalarn yaymlayarak ayn yl iinde kolejin bir
yesi olma baarsn gstermitir. Daha sonra gerekli koullar
yerine getirerek, l 709'da rahip yardmcs olarak atanm,
l 7 1 0'da Protestan kilisesinde rahip olarak greve balamtr.
Bunun yan sra nce ast ye, daha sonra da st ye olarak e
itli akademik grevlerde bulunmutur. Ama 1 724 ylnda Derry
kilise bakanl grevine getirilince akademik yeliini brak
mak zorunda kalmtr. Bu arada Londra'y ziyaret ederek orada
Addison, Steele, Pope gibi nllerle tanm ve ayrca iki kez
kta ziyareti de gerekletirmitir.
Derry grevi esnasnda Berkeley, Bermuda adasnda ngiliz
gmenlerin ve yerlilerin ocuklarn hem genel eitim hem de
dinsel eitim erevesinde eitmek zere, bir kolej kurma tasa
rsn hkumet evrelerine sundu ve tasars kabul edildi. Bunun
zerine Amerika ktasna doru yelken aan Berkeley, Rhode Is
land'da bir sre bekledi ve sz verilen para bir trl gelmeyince
ngiltere'ye geri dnmek zorunda kald. Berkeley 1 734 ylnda
Cloyne piskoposu olarak atand. Bu olay yaamndaki en byk
terfi olmutur. Bu srada her derde deva olarak grd katranl
suyun propagandalarn yapmaya balamtr. Berkeley'in bura
daki amac insanlarn ektikleri somut aclara bir son verebil
mek idi. Ama bu tasarsnn hibir biimde baarl olduu
sylenemez. Berkeley l 752'de ailesiyle Oxford'da satn ald bir
eve yerlemi, ancak ksa bir sre sonra 14 Ocak 1 753 ylnda
lngiliz Deneycilii J 161

vefat etmi ve Christ Chruch'n bir eklentisine, Oxford diyako


zunun katedraline gmlmtr.

Yaptlar: Berkeley kendisine nn salayan en nemli ya


ptlarn, olduka erken yalarnda, Trinity koleji'nde alt
sralarda yazmtr. tk yapt; Yeni Bir Grme Kuramna Doru
Bir Deneme baln tamaktadr. Berkeley burada uzaklk, b
yklk, biim ve konum yarglarmzn kkenlerini zmle
mekte ve Locke'un birincil nitelik ve ikincil nitelikler anlayn
eletirerek, birincil nitelikleri de ikincil nitelikler dzeyine ek
meye almaktadr. 1710 ylnda nsan Bilgisinin tlkeleri ze
rine Bir inceleme adl nl yapt yaymland. Bu yaptta nn
borlu olduu immateryalizm (maddesizlik) yani gerekte
madde tznn var olmad tezini ieren teorisini amlama
yolu tutmaktadr. l 713'te yaymlanan Hylas ve Philonous Ara
snda Diyalog adl yaptnda hem birincil ve ikincil nitelikler
retisini hem de madde tznn var olmad tezini yeniden
ele almakta ve bu arada sonlu tinler ve Tanr tini ve Tanr bilgisi
konularna bir aklk getirmeye almaktadr. 1 7 1 2'de "Edilgin
Boyun Ei" adl bir yapt yaymlam ve burada ar tiranlk du
rumlarnda bakaldrnn bir hak olduunu savunmasna karn
bu hakka yine de bir snrlandrma getirerek edilgin boyun ei
retisini ne srmtr. l 72l'de ngiltere'nin Ykmn nleme
Ynnde Bir Deneme adl almas yaymlanmtr. Burada ticari
bir irketin yol at ekonomik ykmlar zerine din, alkan
lk, tutumluluk ve kamu tinine bir dn ars yaplmaktadr.
Amerika'da iken kaleme ald Alciphron ya da Minik Filozof ba
lkl almas ise 1 732 ylnda Londra'da yaymlanmtr. Yedi
diyalogdan oluan bu yaptta zgr dnrlere kar Hristiyan
dininin bir savunmas yaplmaya allmaktadr. Daha baka irili
ufakl almalar da bundan sonraki yllarda yaymlanmaya
devam edilmitir. Ama en son yazlar katranl suyun yararlar
zerinedir. Bunlar Siris bal altnda l 744'te yaymlanrken,
lmnden bir yl nce 1752'de yaymlad son yapt Katranl
1 62 I Yeniada Bilgi Felsefesi

Su zerine Daha te Dnceler baln tamaktadr. Bizim


iin felsefi adan nemli olan u iki yapta da deinerek bu alt
bal tamamlam olalm. lk iki almasna ilikin n hazrlk
dzeyinde olan, 1 707 ve 1 708 yllarnda yazlan ve defterleri
dolduran yazlar, 1871 ylnda A.C. Fraser tarafndan Rastlan
tsal Metafizik Dnceler Gncesi ad altnda, 1 944'te ise A. A.
Luce tarafndan Felsefi Yorumlar bal altnda yaymlanmlardr.

Berkeley'in dealizmi
ngiliz empirizminin Locke'tan sonraki ikinci nemli temsil
cisi olarak kabul edilen Berkeley, gerekte ne srd metafi
zik ve epistemolojik grlerle daha ok idealist bir dnr ve
hatta 18. yzyl idealizminin kurucusu olarak felsefe tarihinde
yerini almtr. Berkeley'in idealizmi metafizik adan immater
yalist (madde tanmazc) bir hipotez ne srmsine ilikindir.
Buna gre evrende madde tz diye bir ey yoktur. Bu gr
ayn zamanda realizme de kardr. Realist yaklam biz insanla
rn duyularmzla maddesel eyleri-tzleri algladmz ve biz
bunlar alglamadmz zamanlarda da bu maddesel objelerin
kendi balarna var olduklarn kabul eder. Oysa Berkeley'in
temel tezine gre, var olan bir ey ya alglanm olan bir eydir,
ya da alglamay gerekletiren etkin bir eydir; bu etkin ey ise bir
zihin ya da ruhtur. Alglanan eylere Berkeley, "duyulur eyler"
ya da "duyulur nitelikler" ya da Locke'tan dn ald bir te
rimle "ideler" adn vermektedir; duyulur eyler ya da ideler, al
glama ve isteme gcne sahip olan etkin var olanlarn e deyile
tinlerin, zihinlerin ya da ruhlarn hibir etkinlik gc tama
yan edilgin nesneleri olarak var olurlar. Baka bir biimde var
olma anslar yoktur. Ona gre "var olmak alglanmlktr ya da
alglamak ya da istemek olarak etkin olmaktr. " Bu iddiann so
nucu olarak madde ya da maddi eyler evrende var deildir. G
rld gibi ortada saduyusal evren anlaymza son derece
ters den bir durum vardr. Berkeley'in buradaki idealizmi, va-
ngiliz Deneycilii 1 163

roluu, salt alglayan, bilen znelere, tinlere ve bunlann en genel


bir anlatmla zihinsel ieriklerine indirgemi olmasdr. Bu tr
bir tutuma idealist (tinselci), bu idealist tutumun ortaya koy
duu gre de idealizm (tinselcililk) denmektedir.

Berkeley'in Bilgibilimsel Grleri


Berkeley, neden bylesine idealist-tinselci yani anti-materya
list bir gr savunma yoluna gitmitir? ncelikle bu noktay
aydnlatmak uygun olacaktr. Berkeley'in, Locke felsefesini pek
ok adan eletirerek kendi empirik yaklamna bir yol amaya
altn bata belirtmitik. Locke'un tz, zellikle cisimsel tz
konusunda ne srd gr bu yaklamda etkili olmutur.
Locke, bilindii zere, tzn neliine ilikin olarak "varln
kabul etmekle birlikte ne olduunu bilmediim eydir, " diyordu.
Berkeley byle bir kabuln eliik olduunu ve gerekte bu sy
lemin maddesel tz bata olmak zere, tz denen eyin yoklu
unu imler gibi grndn dnme yoluna gitmitir. Bunun
zerine kltrel yetiiminin de etkisiyle maddenin yokluu te
zini savunma alman semi oldu. Aynca Locke'un birincil
nitelikler ve soyut kavramlara ilikin aklamalanna da kar k
mtr. Bylece Locke'a bu alanlarda ynelttii eletirilerin
nda bilgibilimsel ve varlkbilimsel grlerini oluturma
olanan bulmutur.
Locke'a gre tzn varln kabul etsek bile ne olduunu
bilme olanamz yoktur. Bu durumda biz tz denen eyin bil
gisine sahip deiliz. u halde bilgisine sahip olmadmz bir
eyin varlndan nasl emin olabiliriz? stelik yine Locke'un
yapt gibi, bilmediimiz bir eyin birtakm niteliklere-birincil
niteliklere sahip olduunu neye dayanarak ne srebiliriz?
Byle bir tutum tutarl olabilir mi? Bu nedenle Berkeley, bu
alanda tam bir kukuculuun ortaya ktn belirtir. Ona gre,
maddecilik (materyalizm) kendiliinden kukuculua yol a
maktadr. Oysa kendi benimizden yola karak etkin znenin,
164 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

tinin varlndan kuku duymak olanaksz grnmektedir. Bu


durumda bilme yeteneine sahip olan znenin neleri bilebile
ceini sormak ok daha anlaml olacaktr. Tinler kendi varlkla
rnn dna birtakm duyularyla alan varlklardr. D ortam
ile ilikilerini salt bu duyular araclyla kurarlar. u halde
bizim bilgiye giden yoldaki biricik aracmz duyularmzdr. te
Berkeley'in empirizmi de bu kararl tezinden kaynaklanmaktadr.
Grme, iitme, tat alma, koklama ve dokunma duyularmzla d
ortamdan birtakm renk, ses, tat, koku, scaklk, soukluk, biim
gibi duyumlar, Berkeley'in terimiyle ideler (ideas) almaktayz; bu
duyumlar, ideler bizim kendilerinden haberdar olduumuz e
deyile kendilerini bildiimiz eylerdir; yani bilgi nesnelerimiz
dir. Berkeley'in ilgin tezi de bu noktadan balar. Bizim bilgi nes
nelerimiz sadece bu duyulur eyler, duyumlar ya da idelerdir. Biz
bu duyulur eyleri dorudan doruya alglarz. Bunlarn kimi
lerini dzenli olarak hep birlikte ya da art arda algladmz
zaman, zihnimiz bunlar birletirme yoluna giderek, birtakm du
yulur nitelik bileimleri ortaya koyar, yani bileik-karmak ideler
sz konusu olmu olur. Ardndan bunlara bir 'ad' taklarak 'por
takal,' 'kiraz,' 'masa,' 'kitap' gibi adlar ortaya kar; aslnda bun
lar bileik idelerin yani duyulur eylerin adlardr, ama giderek
sanki bir bamsz kendilik ya da tz varm gibi dnlmeye
balandnda bu tam bir yanlg olmaktadr. nk bu adlarla
gsterilen tzler dorudan alglanan niteliklerin taycs ola
rak, onlara dayanak oluturan ve bu ekilde grnmeyen bir ey
mi gibi ne srlrler. eliki buradadr; grnmeyen,
dorudan alglanmayan bir ey bilgi nesnesi olamaz. Bu nedenle
d dnyada yer ald sylenen maddesel tzler, cisimler ya da
ksaca madde tz diye bir ey yoktur. Bunun yerine zihnimizde
salt bir bileik ide, e deyile idelerin, duyulur eylerin bir bile
ii yer alr. Bu bileii adlandran terim de genel ad olmu olur.
Berkeley genel adlara kar deildir. nemli olan zihnimizde
nasl yer aldklardr. Bunlar alglanan ideleri temsil ederler, hi
bir biimde alglanmam olan soyut birtakm ideleri deil. As-
lngiliz Deneycilii l 165

lnda kimileri soyut ideler haline getirilmektedirler ve bu da bir


yanlg olmaktadr. (Bu konuya daha sonra ayrntl bir biimde
yer verilecektir) .
Sonu olarak madde tznn ne olduunu bilmiyorsak, u ya
da bu ekilde var olduunu da ne sremeyiz. Locke'un yapt
gibi biz, ne olduunu bilmediimiz bir eyin varln nasl sa
vunabiliriz? Eer savunma yoluna gidersek bu eliki olmuyor
mu? Locke ne srd grle byle bir elikiye yol amtr.
u halde biz ne olduunu bilmediimiz bir eyin var olduunu
stelik onun birtakm niteliklere sahip olduunu hibir biimde
ne sremeyiz. Locke, ona gre var olan maddenin tad ni
telikleri birincil ve ikincil nitelikler olarak belirtme yoluna git
miti. Bunlardan birincil olanlarn madde tznde gerekten,
nesnel olarak var olduunu , buna karlk ikincil olanlarn nes
nede var gibi grnmelerine karn bunlar insan zihninin olu
turduunu ve nesneye yklediini ne srmt.

Birincil ve kincil Nitelikler


Berkeley'e gre bizim biricik bilgi nesnelerimiz, duyulur nes
neler, ideler olduuna gre, bunlar tze ilikin terminoloji ile
dile getirilirse, birincil ve ikincil niteliklerdir. Berkeley ikincil ni
teliklerin konumu bakmndan Locke ile uyuum iinde olma
sna karn, birincil nitelikler konusunda ondan tmyle ayrlr.
Ona gre, biz bu nitelikleri de tpk ikincil nitelikler gibi nes
nede var olan eyler olarak deil, zihnimizde var olan ideler ola
rak biliriz. Berkeley'in nl slogan "esse est percipi" nin anlam
burada ortaya kmaktadr: "Var olmak alglanm olmaktr." Eer
duyularmla bir eyleri algladm ise onlar sadece algladm
eyler olarak varolu kazanm olurlar.
Berkeley Diyalog'da ana tezi gerei, yani var olanlarn salt
ideler olduu tezi gerei hem ikincil niteliklerin hem de birin
cil niteliklerin zihnimizin rnleri olduu grn amla
maya giriir: nce ikincil nitelikleri ele alr ve dokunma duyusu
166 I Yeniada Bilgi Felsefesi

ile ie balar. rnein "scaklk duyulur bir ey midir?" diye


sorar ve "duyulur bir ey olduundan hi kuku yok" yantn
alr; elimizi atee tuttuumuz zaman hem scakl ama bunun
yan sra hem de belli bir acy duyarz, hissederiz. Ayrca ayn s
caklk derecesi farkl znelerde farkl iddette, daha az ya da
daha ok ac duyumlarna yol aar. Bu durumda dorudan alg
lanan bir scaklk zel bir eit acdan baka bir ey olamaz; ya
da zel bir scaklk, soukluk, tat, koku gibi idelerden soyut
lanm bir duyulur ac ya da haz fikri bulunamaz gibi grn
yor. Haz ya da ac zihnimizde bulunduuna, scaklk duyumu
da bir tr haz ya da ac duymak olduuna gre, demek ki her
trden scaklk denen ey, tzn bir nitelii deil, bizim zihni
mizin bir kazanm olarak karmza kmaktadr.
Berkeley, ayn ileyiin tat duyumuna ilikin olarak da geerli
olduunu belirtir. Genelde cisimsel tz fikri ile zihni koullan
m olanlar ekerin tatl, pelinin ac olduu dile getirirler. Bu
arada tatl bir tat hazzn zel bir tr ya da haz veren bir du
yumdur diyebiliriz. Bu noktaya hi kimsenin kar kaca d
nlemez. Ac olma da bir eit rahatszlk, elem duygusu
olarak dnlr. Eer eker ya da pelin, zihnin dnda bulu
nan, dnme gc olmayan cisimsel tzler ise haz ve elem bun
larla nasl badatrlabilir? Ayrca u noktaya da dikkat ekmek
gerekir: baka bir zaman tatl olan bir ey, rahatsz bir damak
iin ac gelebilir, yine farkl kiilerin ayn bir yiyecekten ayr ayr
tatlar aldklar da bilinmeyen bir ey deildir. yle ki birisi bir
eyden holanrken, bir bakas ayn eyden tiksinti duyabilir.
Eer tat gerekten yiyecein iinde bulunan bir ey olsayd,
byle farkllklar olabilir miydi? Demek ki tat duyular da du
yulur eyler-ideler olarak tmyle bizim zihnimizde olumak
tadr. Kokular ve sesler iin de benzer argmanlar geerlidir.
Bu konuda son bir rnekleme olarak, grme duyusu genelde
bizim d dnya ile ilikimiz bakmndan ok nemli grld
iin, renk duyumunu ele alabiliriz. Renklerin de zihnimiz d
ndaki cisimsel tzlerde yer ald dnlr. Buna gre gzle
lngiliz Deneycilii 1 167

grlebilen her objenin onda bizim grdmz rengi tad


iddia edilir. Buna gre u uzaklardaki bulutlarda grlen gzel
krmz ve erguvan renkleri gerekten onlarda bulunuyor ola
rak m kabul edeceiz? Yoksa bulutlarn bize uzaktan yle g
rndn, yakndan bakldnda ise beyazms, koyu bir sis ya
da buhar eklinde grndklerini belirtmek zorunda m kal
rz? Yine bir obj eye mikroskopla bakldnda grlen renk o
obj eye plak gzle bakldnda grlen renkten ok farkldr.
stediimiz derecede bylten mikroskoplarmz olduu tak
dirde, bunlarla baklacak herhangi bir obj enin plak gzle g
rnd renklerle grlmeyecei kesindir. u halde plak gzle
grdmz btn renkler tpk bulutlarn zerindekiler gibi
salt grnen renklerdir. nk bu renkler bir mikroskopla ya
placak bak altnda kaybolmakta ya da deimektedirler. Ay
rca hayvanlar da nesneleri bizden farkl renkler altnda
grmektedirler. Tm bunlar gsteriyor ki renkler sadece onu al
glayann zihninde olumaktadr ve ayrca greli olarak kar
mza kmaktadr. Bu grelilii yle bir rnekle daha aka
anlayabiliriz: belli bir yzeye farkl klar altnda baktmza
bu yzeyi farkl renklerde alglarz. Bu durumda bu yzeyin
kendi rengi diye bir ey olabilir mi? Ayrca karanlk ortamlarda
renk diye bir eyden sz etmek tmyle olanakszlamaktadr.
u halde renkler dorudan grme nesneleri olarak alnmak du
rumundadrlar ve varolular alglayan tzlerden bakasna ba
lanamaz. stelik bu varolu, alglayan tzler arasnda da grelilik
gsterir.
Berkeley'in ikincil niteliklerin insan zihninde olutuuna ili
kin olarak yapt bu rneklemelerin ardndan imdi de birincil
niteliklerin de ayn ekilde zihin tarafndan oluturulduklarna
ilikin ne srd grleri ele almamz gereklidir. Berkeley'in
bu alanda Locke'tan farkl olarak asl ne srd farkl bak
as da zaten bu konuda karmza kmaktadr.
Birincil nitelikler genelde uzam, biim, byklk, boyut,
arlk, devinim ve tm bunlarn genel anlatm diyebileceimiz
168 [ Yeniada Bilgi Felsefesi

saysal niteliklerdir. Pek ok filozof bu niteliklerin cisimlerde


gerekten var olduunu ne srer. Ve sradan insan da bu ko
nuda hemen hemen ayn biimde dnr. Oysa Berkeley, felsefi
eiliminin genel nitelii gerei byle bir bak asn onaylaya
mazd. Dolaysyla bu sz edilen niteliklerin de tpk ikincil ni
telikler gibi greli olduklarn ne srer. rnein bu alanda en
genel nitelik olarak uzam ile yola kmak gerekirse, Berkeley'in
verdii rnek yledir: Belli bir uzay paras kk bir kurtua
olduka byk grnrken, ondan daha kk bir kurtua ise
ok daha byk grnecektir. Bu ey, bir kurtuktan daha kk
yaratklara daha da byk grnecektir. Peki, ama ayn bir ey,
ayn zamanda, kendi bana eitli boyutlarda olabilir mi? Ku
kusuz olamaz. Ve yine "bir obj eye yaklatmz ya da ondan
uzaklatmz zaman onun gzle grlebilir yaygnl deiir,
bakarsn belli bir uzaklkta baka bir uzaklkta olduundan on
kere, yz kere daha byk olur. Buradan da uzanm obj enin
kendi znde sakl olmad sonucu kmaz m?" (Berkeley,
1 996, s.33) . Ve aynca uzam denen eyin de tpk ikincil nitelik
ler gibi greli olduu sonucu da kmaktadr. Bu balamda Ber
keley, uzaklk algs ile grme algs arasndaki iliki zerinde
durmaktadr. Gerekte bu konuyu ilk olarak bir Grme Kura
mna Doru Deneme adl ilk yaptnda irdelemi ve daha sonra
llkeler'de yeniden ele almtr. Burada at yol birincil nitelik
lerin ikincil niteliklere bal olduu ve tpk ikincil nitelikler
gibi zihnin iinde olduklar temel savna gtren yoldur.
Burada grme yoluyla, nesnelerin uzaklk, byklk ve ko
numlarn alglay yollarmz ve aynca grme ve dokunma du
yulan arasnda nasl bir iliki olduunu gstermeye almaktadr.
Berkeley; uzakln kendisini dolaysz olarak alglamadmz ne
srer. Ona gre uzaklk algs grme ediminde dolayszca alg
lanan bir baka ide araclyla gereklemektedir. rnein her
iki gzle yakndaki bir cisme baktmzda gzbebeklerimiz ara
sndaki aralk cismin yaklamasna ya da uzaklamasna gre
klmekte ya da genilemektedir ve gzlerdeki bu deiime
lngiliz Deneycilii l 169

farkl grme duyumlar elik etmektedir; bylece deiik grme


duyumlar ve deiik uzaklklar arasnda bir balant olduu
aktr. u halde grme duyumlar uzaklk algsnda ara ideler
olarak ilev grmektedirler.
Duyulur nesnelerin byklklerini alglamamzda da durum
ayndr. Berkeley'e gre dorudan grlr nesnelerle, dokunu
lur nesnelerin byklkleri ayn biimde alglanmaz. Ne zaman
bir nesneye ilikin olarak onun byk ya da kk u ya da bu
belirli lde olduunu syleyecek olursak, bu dokunulur olan
asndan denmek isteniyor olmaldr. Ama dokunulur nesnele
rin bykl dorudan alglanmamaktadr; grlr grng
lerin karklk ya da seiklik, bulanklk ya da aklklanna gre
grlr byklk tarafndan yarglanmaktadr. Bir nesneye do
kunmadan nce, dokunulur byklk daima grlr byklk
tarafndan imlenmektedir. Geri her iki duyuya ortak olan hi
bir ide yoktur. rnein grmenin dolaysz nesneleri olan renk
leri ve dokunma duyusu yoluyla alglayamayz. Geri uzam
grdmz sylenir ama Berkeley buna katlmamaktadr;
bizim grdklerimiz birtakm renk alanlardr, uzaml renkler
ama hibir zaman iin uzanm kendisi deildir. Biz grme du
yumlarn uzanm ya da byklklerin iaretleri olarak kullan
maktayz. Berkeley'in bu sylediklerinden kan sonuca gre,
maddesel tzn asli nitelikleri olarak ne srlen uzam, uzak
lk, byklk, boyut gibi eyler, daima grme duyumlar arac
lyla alglanabilmektedirler ve bu alanda grme koullarna
gre ok byk bir farkllk ya da grelilik hkm srmektedir.
Ayn grelilii devinim konusunda da grebiliriz. Bir cismin
devinimi belli bir uzam parasn gemek iin harcad zamanla
orantl olarak hzl olacaktr. Oysa rnein bir saatte bir mil kat
eden bir cisim, bir mili, ancak saatte kat ettii duruma gre
kat daha hzl hareket ediyor demektir. Zaman ise zihnimizde
fikirlerin art arda geliiyle llen bir eydir, deriz. Buna gre,
birisinin zihninde fikirlerin art arda gelii, bir bakasnnkine
gre bir kat daha hzl olursa, o zaman, bir cismin belli bir uzam
1 70 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
parasndaki deviniminin sresi bu birisine, bakalarna gr
nenin yans kadar grnebilir. Bu durumda tek ve ayn cismin,
ayn yolu ayn zamanda farkl kiiler asndan hem hzl hem de
yava olarak kat etmesi gibi bir durum ortaya kmaktadr. u
halde devinim ve zaman kavramlar da grelidir ve kiilerin zi
hinsel koullarna gre anlam kazanmaktadr. Bu nedenle birin
cil nitelikler olarak betimlenen niteliklerin bu durumda hibir
nesnel geerlilikleri yoktur. Bata uzam olmak zere devinim,
biim, en, boy, ykseklik gibi boyutlar, hacim, arlk gibi Descar
tes'm da tmyle nesnel kabul ettikleri nitelikler, tpk ikincil
nitelikler gibi salt bir zihinde bulunan nitelikler durumuna in
dirgenirler. Bunlarn gerek yaplan ve gerekse de ilevleri bak
mndan ikincil niteliklerden hibir ayrmlar yoktur. Bylece
Berkeley epistemolojisinde birincil ve ikincil nitelikler arasndaki
ayrm da ortadan kalkm oluyordu . Bu niteliklerin tm de du
yusal niteliklerdir ve zihnimizin duyusal etkinlii sonucunda
varolu kazanrlar. u halde tm duyulur nitelikler, duyulur ey
ler olarak zneye ait olan idelerden baka bir ey deildirler. Bu
durumda d dnyada tzler ve onlarn birtakm nesnel nitelik
leri vardr demek yanl olacaktr. u halde gerekten var olan
lar alglanm olanlardr ve bunun yan sra alglayanlardr. "Esse
est aut percipi aut percipere. "

Neyi Bilebiliriz?
Var olan eyler, alglayan znenin duyu nesneleri yani du
yumlar, alglan ya da teknik terimle ideleri olduuna gre biz,
bilgi nesneleri olarak salt bunlar bilebiliriz. rnein biz n
mzdeki u kada baktmz zaman kat ad verilen bir tz
deil beyaz renkli bir uzam parasn alglarz. Bu renk alan du
yusal donanmmzdan bamsz olan nesnel bir ey midir? Eer
o duyusal donanmzdan bamsz nesnel bir ey olsayd, alg
koullanmzdaki deiime bal olarak deimemeliydi. Oysa
ayn beyaz yzey o;a yakndan baktmz zaman farkl, uzak-
l
lngiliz Deneycilii 7 1

tan baktmz zaman daha farkl grnr. Ona farkl gzlkler


araclyla baktmz zaman baka, plak gzle baktmz
zaman daha baka bir grnm kazanacaktr. Eer krmz kla
aydnlatlm bir odaya girer, daha sonra ona beyaz kta bak
mak iin geri dnersek, bu ayn yzey paras beyazdan yeile
dnecektir. Grld gibi alglayan znenin alglama koulla
rna gre bu beyaz yzey grnm olarak farkllamaktadr. Bu
farkl alglaylar gsteriyor ki, sz konusu kat parasna bak
tmz zaman algladmz ey, bizim kendi znel izlenimimiz
den baka bir ey deildir. u halde duyusal algmzn biricik
nesnesi kendi izlenimimiz, belli bir deney, belli ikin bir rn
dr. Bu retiye ikin epistemolojik idealizm denmesi bu nedenle
dir. Demek ki biz grme, iitme, dokunma, tat alma duyularmzla
d dnyadaki birtakm eyleri algladmzda bizim alglad
mz salt kendi izlenimlerimiz ya da daha genel bir terimle ide
lerimizdir ve bylece bizim iin var olan bilgi nesneleri salt
bunlardr.
Bu aamada ikin metafizik idealizm de karmzda durmak
tadr. Bildiimiz tek ey, kendi izlenimlerimiz, kendi alglarmz,
kendi idelerimiz olduuna gre, evrende var olanlar da salt bun
lardr. Bunlarn dnda baka bir ey var olamaz; bu durumda,
ne olduu bilinmeyen, duyularmza verilmeyen maddesel bir
tzn varln nasl ne srebiliriz? Berkeley bu noktaya Hylas
ve Philonous'da verdii u rnekle aklk kazandrmaya alr:
"u kiraz gryorum, hissediyorum, tadyorum . . . Yumuaklk,
sululuk, krmzlk ve mayholuk duyumlarn kaldr, kiraz da
ortadan kaldrm olursun. nk o duyumlardan ayr bir var
lk deildir; kiraz duyulur izlenimlerin, ya da eitli duyularla al
glanan idelerin bir kmesinden baka bir ey deildir. Bu ideler
zihin tarafndan tek bir ey de birletirilir (ya da ayn bir ad al
tnda toplanr) . nk bunlann hep bir arada bulunduklan g
rlr. " (Berkeley, 1996, s. 1 22) . Bu ekilde Berkeley'e gre 'kiraz'
terimi bu duyumlardan ayr bir tzn ad deil, belli saydaki
duyumlarn ya da idelerin bir arada bulunuunun, bileiinin
1 72 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

bir ad olmu oluyor. O, ancak bu tarzda gerektir; yani zne


deki bir duyumlar karmaklnn ad ya da anlatm olarak ve
bilen zne de bu kiraz salt bir duyumlar bileii olarak bil
mektedir, 'kiraz' adn tayan bir tz olarak deil. Buna karlk
bu duyumlara, alglara, idelere sahip olan ya da onlar oluturan
bir tinsel varlk, alglayan, dnen bir zihin, bir bilin znesi de
vardr. nk byle bir bilin znesi var olmadka, alglar ve
ideler de var olamazd. u halde evrende salt tinsel tzler ve on
larn duyumlan-alglan-ideleri, ksaca ifade edildiinde onlarn
zihin ierikleri vardr. Kukusuz bu tinsel tzler iinde bunlarn
en ycesi olarak Tann'nn varln Berkeley en temel metafizik
ilke olarak kabul eder. Tanr, sonsuz Tin ya da zne olarak
sonlu tinleri ve onlarn alg ieriklerini yaratmtr. Bu noktada
Berkeley'in immateryalizmini (madde-tanmazcln) daha ya
kndan kavram oluyoruz. Buna gre evrende maddesel yapl
bir tz ya da tzler yoktur; salt tinsel yapl tzler, bir baka de
yile zihinler ve bunlarn tad yine tinsel yapl duygu , d
nce ve ideleri vardr.

Bilgi ve Evren Dzeninde Tann'nn Rol


"Var olmak alglanm olmaktr, " nermesine geri dnersek,
alglanan bir nesne sadece bir alg ierii olarak vardr, kendinde
nesne olarak var deildir, biiminde bir sonuca zorunlulukla ula
lm oluyordu. Bunun yan sra bu sylemden bir ey alglan
d srece bir alg ierii olarak vardr; alglanmad srece
hibir biimde var deildir, biiminde bir anlam da ortaya k
maktadr. Bu imleme gre, algladmz eyler bir alg ierii
olarak da olsa bir tr var olmakla birlikte, alglamadmz ey
ler hibir biimde yok mudur gibi bir soru sormak akla gel
mektedir; sz gelimi alglamadmz iin yan odadaki duyusal
nesneler yok mu? Biz onlar alglamasak da onlarn orada bu
lunduundan kuku duymayz saduyusal olarak. Szgelimi
orada olduunu bildiimiz masa imdi onu alglamadmz iin
ngiliz DeneyciliJ(i 1 1 73

yok mudur ya da yok mu oldu? Buna inanmak ok zor? n k n


bir sre sonra oraya geri gittiimizde sz konusu masann o ada
olduunu gzlerimizle grmekteyiz yani onu alglama k t ayz.
Berkeley, buradaki gln farkndadr. Ve ayrca kendisi n e hu
konuda eletiriler de yneltilmektedir.
Berkeley ncelikle eletirilere u ekilde yant verme yolu
tutar; "yan odadaki masann varoluu" deyiinden tam olarak
anlalmas gerekenin ne olduu sorusunu sorar. Berkeley'e gre
bu sorunun yant durumu aklamaya yardmc olaca k tr.
nk insanlar terimlerin gerek anlamlar zerinde dnme
den konumakta ya da birtakm iddialar ne srmektedirler.
Oysa eer biz yan odada bir masann varlndan sz ediyorsak
bunun gerek anlam, "eer birisi odaya girecek olsayd, 'bir ma
say grme' dediimiz bir deneyimde-izlenimde bulunacakt,"
demekten baka bir ey deildir. Ama sradan insan " eer birisi
odaya girerse masann orada olduunu grr" , biiminde bir
sylem biimi ortaya koyar; bu yanl bir anlatm biimidir. Biz
insanlar bir masay alglamamaktayz; biz, 'masay grme' bii
mindeki bir izlenimi ya da bir ideyi alglam oluruz. u halde
her durumda biz insanlar duyularmzla sadece kendi ideleri
mizi-fikirlerimizi alglarz. Bu ideler ya da fikirler ise bazlar ta
rafndan yanl olarak postulalatrlan bir maddesel tzden daha
dorusu bu tzn nesnel yapl diyebileceimiz birtakm nite
liklerden gelmezler. u halde bunlarn bize daha farkl bir kay
naktan gelmeleri mantkl olur.
Algladmz tm izlenimler ya da ideler bize, iinde var ol
duklar baka bir zihinden-tinden gelmi olmaldrlar. nk al
gladmz eylerin nedeni biz kendimiz olmadmza gre,
bunlarn nedeninin baka bir tin ya da tinsel zne olmas ge
rektii sonucu kar. Bu tin bizim gibi sonlu bir tin olsayd
durum deimezdi. u halde bu tin sonsuz bir tin, bizim gibi
sonlu tinlere benzemeyen, ok daha yetkin bir tin olmaldr. Ber
keley bu noktay u ekilde betimlemektedir: "Bu yzden du
yularma verilen duyulur dnyann yani ideler dnyasnn
1 74 f Yeniada Bilgi Felsefesi

varlndan ne denli emin isem, onu iinde tayan, ona destek


olan, sonsuz ve her yerde hazr ve nazr bir Espiri'nin varln
dan da o kadar eminim. " ( Berkeley, 1 996, s.66).
u halde yan odaya gittiimde sahip olduum 'bir masay
grme' biimindeki algmn biricik nedeni bu Espiri'den yani Tan
r'dan bakas deildir. Berkeley bu konuda unlar dile getirir.
"nsanlar genellikle tm eylerin Tanr tarafndan bilindiine ya
da alglandna inanrlar, oysa te yandan ben bir Tanr'nn var
ln dolayszca ve zorunlu olarak karsyorum, nk tm du
yulur eyler O'nun tarafndan alglanyor olmaldrlar. " (Aktaran
Copleston, 1 99 1 , s.334) . Berkeley duyulur eylerin dsalln,
bu ekilde tmyle yadsm olmaktan kurtulmu oluyordu .
Bylece bizim duyulur eyleri alglamadmz zaman aralkla
rnda onlar srekli olarak alglayan bir Zihin-Tanr vardr ve
bizim algladmz ve alglamadmz her ey srekli olarak bu
tanrsal-zihnin iindedir. Sz gelimi, masa idesi Tanr'da ncesiz
sonrasz olarak bulunmaktadr. Yan odadaki masay bizim alg
lamadmz anlarda Tanr onu alglamaktadr ve gittiimizde
onu orada bulacak olmamzn ya da alglayacak olmamzn ne
deni sonul anlamda bu tanrsal algdr. Bu noktada Berkeley
unu da eklemekten de geri durmaz: Bizim alglamadz eyleri
tpk bizim gibi, teki sonlu tinler alglamakta olabilirler ve by
lece bakalar tarafndan alglandklar iin bu eylerin yine duyu
ierikleri olarak varolularndan sz edilebilir. Ama eer hibir
sonlu tin tarafndan alglanmyorlarsa, Tanrsal tinin alglar ola
rak var olmay srdrm olmaktadrlar.
Duyulur dnya deyince insanlarn byk ounluu maddi
bir dnya dnrler. Oysa bu Berkeley'e gre, tmyle yanl
tr. Ona gre, "duyulur dnya bizim eitli duyularmzla alg
ladmz dnyadr; duyularla fikirlerden baka hibir ey
alglanamaz. Ve bir fikir ya da bir fikir anatipi, bir zihnin iinde
var olmaktan baka hibir yerde var olamaz. " (Berkeley, 1 996,
s.67) . delerin Tanr'nn zihnindeki sra dzeni bizim alglad
mz idelerin sra dzenin de garantisi olmaktadr ve bu d-
lngiliz Deneycilii l 1 75

zenlilie dsal dnya bakmndan doa yasalar denmektedir.


Bizim duyu nesnelerini alglaymz genellikle bu yasal dzen
lilik iinde olur, ancak sonlu tinlerin kendi zihinsellikleri iinde
bireysel imgeleri, znel dnceleri, fantazmalar da olabilir.
Ama idelerimizdeki doruluk, Tanr'nn alglarnn yaratt
doa yasalarna uygunluk saladklar lde gerekleir. Bunun
dndaki durumlar tmyle znel kalacaktr. Bu arada Berke
ley, tm idelerin bir zneye bal ve ona ait olmalar noktasn
dan hareketle tm idelerin edilgin olduklarm, bunlarn
hibirinde bir etkinlik bulunmadn, bylece hibir etkinlik or
taya koyamayacaklarn da ne srer. Etkin olan bata Tannsal
Tin olmak zere sonlu tinler, ruhlar (spi ri tler) dir. nk ideleri
alglamakta ve aralarnda balar kurabilmektedirler. zellikle
bileik ideler ve bunlar temsilen genel terimler sonlu tinlerin zi
hinselliinde nemli bir yer tutmaktadr. Berkeley'in bilgibilim
sel grlerini bitirmeden nce dile ve soyut idelere ilikin
eletirisine de ksaca bir gz atmak yerinde olacaktr. nk
Berkeley bu konuyu sanldndan ok daha duyarllkla ele
alm ve ilemitir.

Berkeley'in Dil ve Soyut Kavramlar Eletirisi


Berkeley'in dile ilikin eletirileri daha ok felsefe diline ili
kin olarak karmza kar. nancna gre, felsefe alannda pek
ok kiinin ele alnan bir terimle ne denmek istediini anladn
ne srmesine karn, terimin net bir aklamasn yapmas ya
da onu tanmlamas istendiinde, baarsz olduu grlmekte
dir. Berkeley bu noktalarda karlalan gl , dnce yan
llna ya da karklna balamaktadr. Bu nedenle felsefede
dilbilimsel zmleme ok nemlidir ve yaplmaldr. Bu alanda
dnce yanllar genelde 'ey' ya da 'tz' gibi szcklerin an
lamlar zerine yeterince dnmeme tutumundan kaynaklan
maktadr. nsanlarn konumadan nce dnmelerini ve
kullandklar szcklerin anlamlarn bir karara balamalarn
176 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ister. Ona gre bu alandaki bilgisizlikler ve duyarszlk skolas


tikleri, hukukular ve din adamlarn byk karmaalarn iine
atmtr. yle ise terimlerin anlamlarn bulanklk ve belirsiz
likten kurtarmak iin zmleme yapmak gerekmektedir. Ken
disi de yaptlarnda bu zmlemeleri yapmtr. Ve denebilir ki
yapt dilbilimsel zmlemelerin sonucu olarak bilinen felsefi
retilerine ulamtr. Gnmz dilbilimcileri de Berkeley'in,
dilbilimsel zmlemeler alannda nc isimlerden birisi oldu
unu belirtmektedirler.
Berkeley felsefede dilbilimsel zmlemenin gereklilii d
ncesini Locke'un maddesel tz yaklamna uygulamtr. Ona
gre duyulur eylerin ya da cisimlerin adlann ieren tmcelerin
anlamca zmlenmesi Locke'un gizli ve bilinemez bir dayanak
olarak ne srd herhangi bir maddesel tzn bulunduu gr
n desteklememektedir. eyler sadece onlar algladmz gi
bidirler; Locke'un onlara verdii anlamda hibir tz ya da
dayanak alglamamaktayz. Duyulur eylere ilikin ifadeler sa
dece fenomenlerin terimlerinde zmlenebilirler. Eer salt al
gladmz biimiyle eyleri demek istiyorsak, tzler zerine
konuabiliriz, ama alglanan nitelikleri destekleyen bir grlmez
tz olmas gerektii zerine konuulursa bu tmyle anlamsz
olmaktadr. nk bu balamda 'destekleme' terimine de ak,
kesin bir anlam verilememektedir. u halde sradan anlamnda
'tz' terimini bir kenara atmasak bile, szcn felsefi anlam,
gerek bir anlam ifade etmemektedir. Bu nedenle maddesel tz
terimi herhangi bir eye iaret etmedii iin, e deyile anlamca
bo olduu iin felsefi sylemden dlanmaldr.
Berkeley bu balamda 'varolu' teriminin de daha duru bir
anlam zmlemesine gereksinimi olduunu belirtir. Duyulur
eylere ilikin olarak bunlarn varolular 'alglanmaktr' derken
var olduklar doru deildir gibi bir bildirimde bulunma niye
tinde olmadn, sadece 'duyulur eylerin var olduklar' bildiri
minin anlamca belirlenmesine altn ifade etmektedir.
Berkeley, dile ilikin bu grlerinin nda tlkeler'in giri b-
lngiliz Deneycilii 1 1 7 7

lmnde genel nitelikli soyut ideleri ykc bir eletiri szgecin


den geirir. Savunduu temel gr bu trden soyut kavramla
rn insan zihninde bulunmad grdr.
Bilindii gibi Locke, gerek bilgi felsefesi, gerekse de dil fel
sefesi asndan genel nitelikli soyut kavramlara retisinde ok
nemli bir yer veriyordu . Ona gre bu tmel kavramlar ya da
genel terimler zihnimizdeki kavramlarn-idelerin ok nemli bir
blmn oluturur ve bunlarn nemli bir blm de soyut
nitelikli olanlardr. Byle olunca kukusuz insan dilinin ok
byk bir blm de bu tr kavramlar anlatan terimler tara
fndan oluturulur. Ona gre, eer tmel kavramlarmz olma
sayd, hem dnme hem de iletiim neredeyse olanaksz
duruma gelirdi. nk var olan her bir tikel varl, durumu
zel olarak adlandrmak olanakl deildir. Bu nedenle pek ok
tikel varl ve durumlar birlikte adlandran genel terimler ile
tiimde ok byk bir kolaylk salamaktadrlar.
Ayrca bu tmel ve soyut kavramlarn varl, Locke'a gre,
insan ile hayvan arasndaki en nemli ayrm noktasn da olu
turmaktadr: Locke'un iddiasna gre, hayvanlar bu trden
tmel ve soyut yapl kavramlara sahip deildirler. nk onla
rn bu tr kavramlar iin genel szckler ya da daha baka tr
den genel bir gsterge kullandklarn aa koyan hibir belirti
yoktur; daha dorusu insan dili anlamnda bir dilleri yoktur.
nk Locke'a gre genel, soyut kavramlar oluturabilmek iin
konuma diline sahip olmak gerekir. Bu da salt insana zgdr.
Locke, bu noktay aklayabilmek iin u soruyu soruyor: "Yal
nzca tikeller var olduuna gre, genel terimlere nasl ulaabili
riz?" Yant: "Szckler, genel idealarn gstergeleri durumuna
getirildiklerinde genelleirler. (Aktaran: Berkeley, 1996, s. 2 1 ) .
Oysa Berkeley'e gre, bir szck soyut tmel bir idenin deil de
birok tikel idenin gstergesi durumuna getirildiinde genelle
ir grnmektedir. Bu genel ide zihinde yan tutmakszn her
hangi bir tikel idenin imgesi zerinden temsil edilmi olur.
nk baka bir yol olanakl deildir: Tmel bir terimin zihinde
1 78 I Yeniada Bilgi Felsefesi

salt ona karlk gelen zel bir idesi ve dolaysyla zel bir imgesi
yoktur. Biz duyularmzla daima tekil ya da tikel duyumlar ya da
ideleri alglamaktayz. Bu nedenle zihnimizde tikel ideler ve
bunlarn imgelerine yer vardr; baka bir durum sz konusu de
ildir. rnein "uzaml olan blnebilirdir," dendiinde, bu
nermenin kendi bana bir uzam idesine ilikin olduu d
nlmemelidir. Berkeley'e gre gerekte, bu ilkede dile gelen sav,
her tikel uzam paras iin sylenmitir. Bu uzanm ne trden ol
duu nemli deildir; o, yerine gre, izgi olabilir, dzlem ola
bilir ya da hacim olabilir ve yine belli bir byklkte ve biimde
olabilir. Ve zihnimizde de bu zelliklerden herhangi birisini ta
yan bir tikel rnek tarafndan yanstlr. Buna gre zihnimizde
daima tikel ideler ve bunlarn imgeleri bulunur. Zihnimizde
soyut idelere kesinlikle yer yoktur. nk bunlarn zihnimizde
imgeleri yoktur; bunlar hibir biimde imgeleyemiyoruz. Bu
aklamalardan grld kadaryla, Berkeley'in zihnimizde bu
lunan ideleri imgeleriyle zdeletirdii grlmektedir. Bu a
dan ne derece hakl olduu kukusuz bir eletiri konusudur. Bu
nedenle olsa gerek, Berkeley'e gre zihnimizde soyutlama edimi
diyebileceimiz bir etkinlie de yer yoktur. Berkeley zihnimizde
soyut idelerin ve soyutlama ediminin bulunmadn ne sr
mekle birlikte genel idelere kukusuz izin verir nk yukarda
da belirtildii gibi genel ideler olmakszn iletiim olanaksz hale
gelirdi. Onun katlmad nokta, Locke'un aklad anlamda
bir soyutlama edimi ve bunun sonucunda ortaya kan genel
soyut ideler bulunduu iddiasdr:
Locke'a gre, soyutlama edimi ile genelde cins tr kavramlar
olarak nitelenen kavramlar oluturmaktayz. O bu edimi yle
tanmlamaktadr: Bir cinsin ya da trn bireyleri diyebileceimiz
bir tikeller topluluunda her bir bireyin kendine zg olanlar
bir kenara atp, tmnde ortak olan nitelikleri onlardan soyut
layp bir araya getirerek, zihnimiz yepyeni bir ide-kavram olu
turmu olur. Bu kavram sylendii gibi bir cins ya da tr
kavramdr. Ama tmyle soyutlanm bir kavramdr. rnein,
lngiliz Deneycilii l 1 79

grme duyumuzla algladmz tikel renklerde onlar birbirin


den ayran bir kenara brakp, tmnde de ortak olan alkoya
rak, yani ne krmz ne mavi ne de baka belirli bir rengi olan
soyut bir 'renk' idesini zihnimizde olutururuz. Ve yine, pek ok
farkl bireysel insann, biimlerinin ve dier niteliklerinin belli
uyuumlar bakmndan birbirlerini andrdklarn gzlemleye
rek, sz konusu bireysel insan idelerindeki kendilerine zg ni
telikleri dta brakp, tmnde ortak olanlar alkoyarak, tm
tikel insanlarn kendisinden eit olarak pay ald genel ve soyut
bir 'insan ya da insanlk' idesi oluturulur. Bu ide bir renk idesini
de ierir, nk belli bir rengi olmayan bir insan olamaz; ancak
tm insanlar ayn renkte olmadklarna gre bu renk ne beyaz ne
siyah ne de herhangi baka bir renk olabilir. Yine ayn tarzda bu
ide boy idesini de kapsar ama bu ne uzun ne ksa ne de orta boy
dur; dolaysyla tm bunlardan soyutlanm bir ey olabilir.
teki ortak nitelikler iin de durum ayndr. Sonu olarak genel
ve soyut bir insan idesinin nasl bir varlk olduunu imgelemek
hi de kolay grnmyor. te bu balamda Berkeley, bu nedenle
imge konusuna ok fazla nem vermi grnyor. Ve yine devi
nen cisimden ayrlm, ne hzl ne yava, ne erisel ne de do
rusal olan bir soyut devinim idesi oluturmak da ayn lde
zor grnmektedir. Benzer eyler tm teki genel soyut ideler
iin de sylenebilir. Bu noktada Berkeley unlar dile getirmek
tedir.
"Bir imgeleme yetisine ya da kendisiyle algladm tikel ey
lerin idealarn tasarmlayabildiim, onlar eitli ekillerde bir
letirip blebildiim bir yetiye sahip olduumu gryorum. ki
bal bir insan ya da yars insan yars at bir varlk imgeleyebi
lirim. Eli, gz, burnu , gvdenin geriye kalanndan soyutlan
m, ya da ayrlm olarak her birini tek tek dnebilirim.
Ancak imgelediim elin ya da yzn tikel bir biimi ya da rengi
olmaldr. Ayn biimde tasarladm insan ideas ya beyaz ya
siyah ya esmer ya dik ya kambur ya uzun ya ksa ya da orta
boylu bir insann ideas olmaldr. Yukarda tanmlanan soyut
180 j Yeniada Bilgi Felsefesi

ideay herhangi bir dnsel abayla gz nne getiremem . . .


Byle ayn ayr var olmayacak nitelikleri birbirinden soyutlaya
bileceimi, onlar birbirinden ayr ayn kavrayabileceimi ya da
daha nce sz edilen yolla tikellerden genel kavramlar olutu
rabileceimi kabul etmiyorum." (Berkeley, 1 996, s. 18-19). Ber
keley'in kastettii bir baka soyutlama yolu yine Locke
tarafndan ifade edilmitir. Buna gre daima birlikte bulunan ni
telikler bei iinden sadece birini ekip kararak, yani soyut
layarak tek bana genel soyut bir kavram haline getirmi
oluyoruz. Szgelimi uzam, devinim, boyut gibi ve yine mavi,
san, krmz gibi renkler tek bana ele alndklarnda bu tarzda
soyutlanm ve soyut ideler olarak ele alnm olmaktadrlar.
Oysa Berkeley'e gre, krmzy uzamdan ayn dnmek, uzam
devinim, byklk, renk, biim gibi teki niteliklerin birlikte
liinden ayn dnmek olanakl deildir. Bunlar salt terimler
olarak geneldirler biz bu terimleri dndmzde zihnimizde
kesinlikle bir tikel ide zerinden dnrz yani salt bir tikel
rnei zihnimizde canlandrabiliriz.
Sonu olarak Berkeley'e gre zihnimizde hibir somutluu
olmayan, tmyle soyut yapl ideler yoktur. Biz bunlar birlikte
olduklar teki idelerden soyulmu olarak, zihnimizde nasl can
landramayacamz bilemiyoruz. Zihnimizde daima somut du
yumlara dayal, somut idelerin imgeleri canlanr. Yukarda da
belirtildii gibi burada genel olan sadece terimlerdir. rnein
'insan' terimini tm tikel insan bireylerini birlikte adlandrmak
iin kullanrz. Bir baka deyile onlarn zel birer adlan olduu
gibi bir de ortak adlar vardr, bu da 'insan' addr. Bu adn kul
lanm zellikle iletiimde ilevsellik kazanmaktadr. Bu konuda
Berkeley'in u sylediklerine kulak verelim: "Soyut idealarn bil
ginin arttrlmas iin, iletiim iin olduklarndan daha gerekli
olduklarn sanmyorum. Btn bilginin, btn tantlamalann
tmel kavramlarla ilgili olduu konusunun zerinde ok du
rulduunu biliyorum, buna katlyorum da; ancak bu kavram
larn yukarda aklanan soyutlama yoluyla oluturulduklarn
lngiliz Deneycilii l 181

hi sanmyorum- anlayabildiim kadaryla tmellik herhangi bir


eyin, saltk olumlu doasnda ya da kavramnda deil de,
onunla temsil edilen ya da onunla gsterilen tikellerle ilikisinde
yatmaktadr. Kendi doalarnda tikel olan eyler, adlar ya da kav
ramlar bu yolla tmelleirler. Bylece genlere ilikin herhangi
bir nermeyi tantladmda tmel bir gen ideasn gz
nnde tuttuum varsaylmaldr. Bundan ne ekenar, ne eit
kenar ne de ikizkenar olan bir gen ideasn tasarlayabileceim
deil de, yalnzca gz nne getirdiim, u ya da bu trden ol
mas nemli olmayan tikel genin ne trden olurlarsa olsunlar
btn dorulu genlerin yerini tuttuu, hibirine ayrcalk ta
nmadan tmn temsil ettii ve bu anlamda tmel olduu an
lalmaldr. " (Berkeley, 1 996, s.25-26) .
Grld gibi Berkeley, bu aklamasnda genel ya da tmel
bir ideden sz eder gibi grnmekle birlikte, bu idenin kendine
zg bir imgesi ya da tasarm yoktur; burada salt tekil bir ide
zerinden tekileri temsil etmek zere oluan bir tmellik sz
konusudur. Bir tikelin teki tikelleri temsil etmesi, onu tmel
ya da genel bir ide durumuna getirmektedir. Ne var ki zihinde
belli karlklar yani kendilerine zg genel soyut ideleri olma
dna gre, bunlar salt terim ya da szck dzeyinde grmek
ve dnmek, Berkeley'in ifadesine gre en doru yol olacaktr.
Bu noktada tmellerin gereklii konusunda Berkeley'in nomi
nalist bir tutum iinde olduu aka grlebilir. Bu nominalist
tutumu David Hume da vgyle belirtmitir.
Berkeley'in duyusalc empirist yaklamnda, balangta fel
sefi sylemlere uygulad bu dilsel zmlemeci tutumun ok
byk etkisi olmutur. zelikle Locke'un duyu algs yakla
mn zmlemesi, Berkeley'i onun ne srd cisimsel tz g
rn hakl karmad noktasna gtrmtr. Ayrca bu
yaklamn materyalistlerin ana tezini de ykacana inanyordu.
Ve yine ona gre, duyularla alglanan duyu nesnesinin daima
tikel bir yap olduuna inanmas nedeniyle, zihnimizde tikel ide-
182 I Yeniada Bilgi Felsefesi

ler ve tikel imgelerden baka bir ey bulunduunu kabul etme


mesi sonucunda, Locke'un zerinde ok fazlasyla durduu
tmel soyut kavramlarn zihnimizdeki varln yadsm olu
yordu. Ona gre duyu algsnn fenomenalist yaps gz nnde
bulundurulursa, byle bir gre yer verilmemesi gerekir. Loc
ke'un, Deneme'sine eer dilin bir irdelenmesi ve eletirisi ile ba
lam olsayd, maddesel tz yaklamndan byk lde
sorumlu grd soyut tmel ideler yanlgsna dmeyecek ol
duunu ve felsefesinin bu dorultuda bir ak kazanacan ve
Locke'un da cisimsel tz yanlgsndan uzak kalacak olduunu
Defterler'inde belirtmitir. Locke'a, sylemlerinde ok ak ve
duru bir filozof olduu iin sayg duyduunu, ama sz konusu
noktalar bakmndan eletirmesinin de ok hakl olduunu, eer
yaasayd Locke'un, bakalarnn deil de kendi z yargsn or
taya koymasndan dolay Berkeley'i takdir etmekten kanma
yacan dile getirir.
Sonu olarak, Berkeley felsefesindeki tinselci metafiziksel
elerin ok da etkili olmad, kendisinden sonra gelen kii ve
kuaklar zerinde ok daha etkili ya da belirleyici olan enin,
empirist e olduu dile getirilebilir. ngiliz empirizminin doruk
noktas diyebileceimiz David Hume, onun fenomenalist alg
kuramn benimseyerek tm uzantlarnda daha da derinletirme
yoluna gitmitir. 1 9 . yzylda j.S. Mill, Berkeley'in felsefi
bulu yaptn ve bunlarn her birinin epistemoloji ya da ruh
bilim alannda devrim niteliinde olduklarn belirtmitir. "Bun
lar Yeni Bir Grme Kuramna Doru Denemeler'de amlad
biimiyle grsel alg kuram, uslamlamann daima tikellere ilikin
olduu ve olgusalln duyum beklerinden ya da kmelerinden
olumu olduu gryd. (Mill'in kendisi bir cisimsel eyi s
rekli bir duyum olana olarak betimliyordu . ) " (Copleston,
1 99 1 , s.35 1 ) . u halde Berkeley, ngiliz empirist geleneinin
Locke ve David Hume arasndaki ba oluturan vazgeilmez bir
halkas durumundadr.
lngiliz Deneycilii 1 183

DAVID HUME
David Hume ( 1 7 1 1 - 1 776) , l 77l'de lskoya'nm Edinburgh
kentinde dodu. Edinburgh niversitesi'nde hukuk, klasik dil
ler ve felsefe okudu. Babas hukuku olmasn istiyordu. Ama o
felsefe ve yazn alannda karar kld. nk felsefe ve genel ei
tim dnda kalan alanlardan herhangi birine ynelmenin ken
disine hibir biimde haz ve doygunluk vermeyeceini
belirtmitir. Ne var ki ailesinin durumu ok iyi olmad iin
ilkin Bristol'da ticaret dnyasna girmek zorunda kalr. Tahmin
edilebilecei gibi bu skc ie birka ay dayandktan sonra, tu
tumlu bir yaam gze alarak, kendisini yaznsal yaama adamak
kararllyla Fransa'ya gitmitir. Fransa'da kald sre iinde
( 1 734-37) , ilk ve temel yapt nsan Doas zerine Bir nceleme
(A Treatise of Human Nature)yi kaleme ald. Bu yapt 1 738-40
yllar arasnda cilt halinde yaymland. Ne var ki hibir bi
imde ilgi ekmedi; kendi deyiiyle "matbaadan l dodu."
Fransa dnnde 17 4 1 'de Ahlaksal ve Politik Denemeler (Es
says, Moral and Political) adl deneme kitabn yaymlad. Bu a
lmas baarya ulaarak tannmaya balad. Edinburgh
niversitesi'ne, kukuculuk ve tanrtanmazlk asndan tann
maya balamas nedeniyle kabul edilmedi. Bunun zerine
Hume, bir generalin sekreteri olarak, onunla birlikte yurtdna
gitti. 1 749 ylna dek yurtdnda kald ve bu arada incelemenin
ilk blmn yeniden yazd ve bu yeni versiyon, lnsan Anl
zerine Felsefi Denemeler (Philosophical Essays Concerning
Human Understanding) bal altnda 1 748 ylnda yaymland
ve ayn yl ikinci basm yapld. Hume bu kez yapta imdi ta
makta olduu nsan Anl zerine bir Soruturma (An Enquiry
concerning Human Understanding) baln verdi. Ayn yl, ince
lemenin nc blmnn tpkbasm denebilecek Ahlak l
keleri zerine Bir Soruturma (An Enquiry Concerning the
Principals of Morals) yaymland. l 752'de Politik Sylemler (Po
litical Discourses) yaymland. Daha sonra Edinburgh ktpha
necisi oldu ve ktphanenin kendisine tand olanaklarn
184 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
sonucu olarak 1 756 ylnda ngiltere tarihi zerine birka cilt
yazd ve yaynlad. l 757'de Drt nceleme Sav (Four Dissertati
ons) adl yaptn yaymlad. Bundan sonra lmne dek baka
bir yapt yaymlamad.
l 763'te bykeli sekreteri olarak tekrar Paris'e gitti; burada
Ansiklopedi ile balantl filozoflar evresiyle yakn ilgi kurdu .
l 766'da ngiltere'ye dnerken yannda Rousseau'yu getirdi.
Ancak Rousseau'nun an evhaml ve herkesden kukulanan ka
rakteri nedeniyle aralan bozuldu , bir sre sonra birbirlerinden
koptular. Hume Londra'da iki yl daha mstear olarak altk
tan sonra l 769'da Edinburgh'a dnd ve 1 776 ylnda orada
ld. lmnden sonra Doal Din zerine Diyaloglar (Dialo
gues conceming Natura! Religion) adl yapt yaymland. Daha
sonra ntihar ve lmszlk zerine Denemeler balkl eseri
l 7 77'de ad verilmeden, l 783'de ise Hume ad altnda yaym
land. Bu arada 1 777 ylnda, zyaam yks, Hume'un dostu
Adam Smith tarafndan yayma hazrlanarak baslmtr.
Hume, baz yorumculara gre, 1 7 . yzylda Locke tarafndan
balatlan ngiliz empirizminin en byk temsilcisi olarak kabul
edilir. Locke'un Berkeley'den sonra gelen ikinci ardl olmas ne
deniyle, hem Locke'un hem de Berkeley'in empirist ynelimle
tutarl olmadn grd savlaryla hesaplama yolu tutmu
ve bu felsefi gelenei gerek anlamda tutarl bir izgiye oturt
maya almtr. Ne var ki bu alanda yapt irdelemeler ve kav
ram zmlemeleri kendisini deneyimcilii de aarak kukucu
sonulara srklemitir. Bu nedenle empirist ve kukucu bir fel
sefe rnei ortaya koyduunu sylemek doru olur. Hume fel
sefesinin bu niteliklerini aada adm adm ele alacamz tm
dnme dorultularnda grmemiz olanakl olacaktr.

nsan Doas Bilimi


Hume, Paris'te kaleme ald ilk ve temel yapt durumun
daki nsan Doas zerine Bir nceleme'nin Giri blmnde n-
lngiliz Deneycilii l 185

celikle bir insan doas bilimi zerinde durur: Ona gre, insan
doas tm bilimlerin temelinde yer alan, onsuz olunamaz bir
ilk kaynaktr; nk tm bilim dallar bir biimde insana ili
kindir. rnein matematik, doal bilimler ve doal din gibi
insan doasna uzak gibi grnen bilim dallar bile insan tara
fndan bilinirler ve insan bu bilim dallarnda neyin doru neyin
yanl olduunu gstermeye alr. Bu nedenle asl nemli olan
bir insan doas bilimini gelitirmektir. Bunun teki bilimlerin
gelimesine llemeyecek dzeyde katklar olacaktr. Bu nasl
yaplabilir? ncelikle yntem konusunu aydnlatmak gerekir.
Tm teki bilim dallar iin salam bir temel oluturmas d
nlen byle bir balang biliminin temeli de salam olmaldr:
u halde byle bir yntem deneyim ve gzlemden bakas olamaz.
Hume'un burada vurgulamak istedii nokta, imdiye dek doal
bilim alannda baaryla uygulanm olduu grlen deneysel
yntemin insann incelenmesinde de uygulanmas gerektiidir.
Bir baka deyile insann ruhbilimsel srelerinin ve ahlaksal
davrannn yakndan bir gzlemi ile balamann ve bunlarn
ilke ve nedenlerini saptamaya almann gerekli olduudur.
Kukusuz bu alanda szgelimi bir kimya biliminde gerekleti
rildii biimiyle bir deney yntemi sz konusu deildir. Hume
bu alandaki gln farkndadr. Bu nedenle, i gzlemden im
diki teknik terimiyle iebaktan ve insan davrannn gzlemin
den elde edilen verilerle yetinmek gerektiinden sz eder. Ancak
ne olursa olsun empirik-gzlemsel verilerle ie balamann ge
rekliliine ve bu nedenle yntemin tmdengelimli deil tme
vanml olmas gerektiine vurgu yapar.
1nsan Anl zerine So rutu rma da felsefeci olarak konuya
'

iki ynden yaklalabileceini belirtmektedir. Birincisi, eylemde


bulunan bir varlk olarak insan eylemlerinin gzlemlenmesi ve
insan erdemli davranlara yneltme ama olarak belirlenecek
tir. Burada erdemin gzelliinin fark edilmesi n plana ka
caktr. kinci yol ise insan daha ok uslamlamada bulunan bir
varlk olarak ele almak ve insan zihninin ileyiini aydnlatmak
186 J Yeniada Bilgi Felsefesi

amacna ynelik olacaktr. Hume'a gre birincisi "kolay ve ak,"


ikincisi,"san ama anlalmas g" grnmektedir; bu nedenle
olsa gerek, insanlarn ounluu birinci alana ynelir. Ancak
insan doasnn bir btn olmas nedeniyle bu ikisi arasnda bir
iliki vardr. Bu nedenle birincinin gvenilir bir temelinin ol
mas iin ikincinin iyice anlalmas gerekir. Bunun iin imdiye
dek olduu gibi metafiziksel kurgular bir tarafa brakarak, in
sann tad zihinsel g ve yeteneklerin san bir zmlenmesi
ile ie balanlmas teki nemli konularn aydnlatlabilmesi ba
kmndan yolu aydnlatc olacaktr.
Burada derhal dikkati eken ve tartlmas gereken nokta,
nerdii iebak ynteminin gerek bir bilimsellik nitelii ta
yp tamaddr. Hume bu durumu az ok sezinlemi olacak ki
gkbilim alanndan rnek verir; buna gre gkbilimcilerin bir
zamanlar gk cisimlerinin devinimlerini ve byklklerini be
lirlemekle yetindiklerini, ama sonunda gezegenlerin devinimle
rini yneten yasalar ve gleri belirlemeyi baardklarn dile
getirir. Doann baka alanlaryla ilikili olarak da benzer eyler
gereklemitir. Bu nedenle iebaka dayal olarak yaplan san
bir zmleme gvenilir bir temel zerinde insan doas bili
minin kurulmasna n ayak olabilir ve bu eree ulamak iin
gze alnan skntlar hibir biimde boa gitmemi olabilir.
Hume, bu nerileriyle temel yaptlarnda gerekletirecei insan
zihni zmlemelerini ima eder gibi grnmektedir. Hi ku
kusuz bu zmlemelerin baarl sonular douracana da
inancn dile getirmi olmaktadr.

Hume'un Bilgibilimsel Grleri


Hume, insan doasnn aydnlatlmas adna, ilk adm olarak
insan zihninin ileyi bakmndan zmlenmesi gerektii inan
cyla ie giriir. Bilgi kavram asndan da bu giriim zorunlu
dur. nk bilgi, insan zihninde doduuna gre, eer zihnin
ileyi srecini dikkatli bir biimde gzlemlersek, bilginin orada
lngiliz Deneycilii 1 l 87

nasl olutuunu grebiliriz, bir baka deyile, bilgi iin zorun l u


zihinsel koullarn neler olduunu kefedebiliriz. Bu arada Loc
ke'un insan bilgisinin alann ve dzeyini belirleme yolundak i
zgn giriimini onayladn, ama onun at yolda gidilebile
cek en son noktaya dek ilerlemek gerektiini belirtir.

delerimizin Kayna
Locke gibi Hume'a gre de zihnimizde bulunan her ey ilkin
ve ncelikle deneyimden gelmitir; her eyi duyularmz arac l
yla d dnyadan alglyoruz ya d a alglam bulunuyoruz. Al
Hume iin en genel zihinsellik terimidir. Bir tr eylerin bilin
cine varmak ya da eyleri fark etmek ya da kavramakdr. Humc,
algy ya da eyleri alglama edimini, izlenimler (impressions) ve

ideler (ideas) olarak ikiye ayrr. lzlenimler duyular araclyla


dorudan alglanan duyumlar ve duygular biiminde betimle
nebilir. nk bir yzeye yaylm bir rengi ya da renkleri gr
meye devam etmek ya da bir sesi duymaya devam etmek, bir
izlenim almak olduu gibi, u anda birisine duyulan zlem ya da
nefret ya da sevgi de bir izlenim olarak ifade edilebilir. Ksacas
duyumlar ve duygular yaarken bunlarn ad izlenim oluyor.
Bir baka deyile izlenimler dolaysz deneyim verileridir. Yaant
ya da deneyim sona erdikten sonra, bunlarn zihinsel bir kaza
nlmlk olma durumlar ise ideler-fikirler olarak adlandrl
maktadr. Yani ideler sadece anmsanr, dnlr, imgelenir. Bu
nedenle ideler zihnimizdeki bir kavram, bir imge, bir tasarm ya
da proje gibi adlandrlabilirler. Hume, ideleri betimlerken n
celikle bunlarn, izlenimlerin zihinsel karlklar olduklarn be
lirtir. Eer u anda pencereden baheme bakarsam onun bir
izlenimini alrm. Daha sonra gzlerimi kapatarak baheyi d
nrsem, bu kez oluturduum ideler duyumsadm izlenim
lerin san tasarmlardr ya da imgeleridir. Burada daha ok
bahe imgelenmi olmaktadr; gzlerimin nne bir imgesi gel
mektedir. Hume'un belirlemesine gre ideler-fikirler-dnceler
ss J Yeniada Bilgi Felsefesi

ve izlenimler yaln yaplar bakmndan birbirlerine karlk d


yor olarak grnrler ve bunlar arasnda yapsal bir fark da
yoktur; sonuta bunlar alglarmzn dereceleridir; bunlar ara
sndaki fark, zihnimize yaptklar etkinin gcnn ve canll
nn farkl derecelerinden baka bir ey deildir.
Hume, izlenimler ile ideler arasndaki ayrm genelde canl
lk-dirilik (vividness) terimi ile dile getirir. Bir alg tr olarak
izlenimler canldrlar, diridirler, buna karlk ideler neredeyse
canlln, diriliini kaybetmi lgn alglar olarak betimlene
bilirler. Bu durumun bir baka anlatm zihin zerindeki etki
leri bakmndandr. Zihnimize-bilincimize en byk g ve
younlukta giren alglar izlenimler olarak adlandrlr; bu ad al
tnda ruhta olu durumunda iken kendilerini duyumsadmz
biimiyle, duyum, tutku ve duygular sz konusudur. deler ise
artk bunlarn daha snklemi, etki gcn ve yeinliini yi
tirmi imgeleri ya da tasarmlar durumundadr. Ancak, arala
rndaki snrn tam belirgin olmad da grlr. Hume, bu
noktay kendisi yle aklamtr: "Uykuda, vcudun bir ate
lenmesi durumunda, delilikte ya da ruhun ok yein bir heye
cannda idelerimiz-dncelerimiz izlenimlerimize yaklaabilirler;
yine, te yandan, kimi zaman izlenimlerimiz ylesine snk ve
zayf olabilir ki onlar dncelerden ayrt etmek olanaksz ola
bilir. " (Aktaran. Morris. 1 93 1 , s. 1 1 7) . Buna karn Hume koy
duu bu ayrmn genel olarak geerliliini belirtir. Soruturma'da
en canl idenin, en snk duyumun altnda olduunu da dile
getirmektedir. nk sonu olarak ideler izlenimlerin elem
leri, kopyalar durumundadr. Yani zgn olan izlenimdir. Hu
me'a gre izlenimlerin ncellii asla tartlmaz ve bu nedenle
bilgimiz sonul anlamda izlenimlerden e deyile dolaysz dene
yim verilerinden gelmektedir. Tpk Locke'da, Berkeley'de ol
duu gibi. Ancak bu ikisi daha nce de grdmz gibi,
dolaysz deneyim verilerini yaln ideler olarak adlandrmakta
drlar. Onlarda ide terimi alg terimine edeer olarak ele aln
mtr. Hume'un, tm zihinsel kazanlmlklarmzn temel
lngiliz Deneycilii l tN

etkeni olarak izlenimlere iaret etmesi, ussalclann doutan idr


ler retisine Locke'un izinden giderek bir kez daha ykc l
darbe vurmay istemesinin yan sra, empirik temellerde yer ah r
bir bilgi anlaynn da genel tutumunu sergileyecek baka yol
olmadn dnmesidir.
Bu balamda Hume, da az ok Locke'a benzer bir biimdi'
yaln ve karmak-bileik alglar arasnda bir ayrm yapma y
luna gider. Bu ayrm hem izlenimlere hem de idelere uygu la
maktadr: rnein mavi bir bez parasnn algs yaln li
izlenimdir, bunun bir imgesi ya da tasarm da yaln bir ided
Buna karlk penceremden bahemi seyredersem bahede, aa1,
lar, iek tarhlar, bymekte olan baz sebzeler, otlar, kuL
gibi pek ok eyi bir arada gryorsam, Hume'a gre bu alg ka
mak bir izlenimdir ve bu grnmn daha sonra imgelennw ..
ya da genel anlamda idesi de karmak bir ide olmaktadr. Anc l,
karmak ideler alannda az ok yle bir durum da olabilir: f i
myle imgesel bir masal yarat dnebiliriz; sz gelimi l
sfenks (insan bal, hayvan vcutlu bir yaratk) olabilir hu .
ancak bu idenin bir izlenimi yoktur. Hume, bu gl u
kilde amaya alr: bu tr imgesel bir karmak ideyi bilet
lerine yani yaln idelerine ayrabiliriz. Bu yaln idelerin kukus u :
izlenimleri olmak zorundadr. Hume, burada kuraln istisna' ' :
geerli olduunu belirtir. Ve u noktada srar eder: Her yaln idr
nin ona karlk gelen bir yaln izlenimi ve her yaln izleni
ona karlk den bir yaln idesi vardr. Hume iin unu bel i t
mek de temel nem tar: zihnin ieriklerinin bu zmki.
tketicidir; yani zihinde bulunanlar ya bir izlenimdir ya da l
idedir; bunlarn dnda baka hibir ey bulunmaz.
Hume, bu arada balangta idelere temel oluturan izle n i
leri de duyum izlenimlerine ve dnm (reflection) izlenimlnir
ayrr. Duyum izlenimleri canl doamzn sonucu olarak o l u
urlar. Ama dnm izlenimleri byk lde idelerden d
arlar: Acnn elik ettii bir scakln izlenimini edindii i :
varsayalm. Bu izlenimin bir kopyas izlenim sona erdikten so 11
190 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
zihnimizde kalacaktr. Bu kopya kukusuz bu izlenimin idesi
dir. te bu ide yeni honutsuzluk izlenimleri yaratabilir. Bu ho
nutsuzluk izlenimleri de bellek ya da imgelem yoluyla kendi
idelerini oluturabilirler. Bu durumda bu idelerin izlenim kay
na bir duyum (sense) deil bir dnm (reflection) olmak
tadr. Yani, bu izlenim artk bir dnm izlenimidir ve bu
izlenim bir ideden sonra olumu olmaktadr. Ne var ki bir d
nm izlenimine neden olan ide bir duyum izleniminin sonu
cudur. u halde uzun erimde izlenimlerin idelere nsel olmas
kural deimemektedir.

deler Aras Balant Sorunu: anm Mekanizmas


Bu balamda sorulmas gereken ilk soru udur: Zihnimiz iz
lenimleri ald zaman bunlarn ideleri nasl oluur? Hume, ide
lerin iki yolla ortaya ktn belirtir. Birincisi bellek yoluyla
izlenimlerimizin ideler olarak tekrar ortaya kmalar gerekle
ir. kincisi, imgelem yoluyla izlenimlerimizin yinelenmesi sa
lanm olur. Hume'a gre, idelerin bellekte ortaya k,
imgelemdeki yansmalarna gre daha canldr. mgelemde ise
daha snk ya da daha lgn olarak belirirler; burada da tpk
izlenimler ve ideler arasndaki canllk derecelendirmesine ben
zer bir biimde belirleme yapar. Ayrca aralarnda nemli baka
bir fark da vardr. Bellek salt yaln ideleri deil, bunlar arasndaki
sra dzenini de korur. rnein birisinin iyi bir bellei oldu
unu sylediimiz zaman, bu kii bir etkinlikteki olaylar tek
tek olduu gibi, hangi olayn hangisinden sonra geldiini ve onu
hangilerinin izlediini olu srasna gre aktarabilir. Oysa imge
lemde byle bir koul yoktur; imgelem yaln ideleri keyfi olarak
birletirebilir ya da karmak ideleri yaln idelere zmleyerek,
daha sonra bunlar istedii biimde birletirerek, yeni karmak
ideler dzenleyebilir. Szgelimi masallarda, epik ve lirik iirlerde
bu duruma sklkla rastlanr. Bu alanlarda doa, algladmzdan
ok daha farkl bir grnm iindedir. nk devler, ejderhalar,
lngiliz Deneycilii l 1 ll I

kanatl atlar, ba insan gvdesi hayvan garip yaratklar ortal k.


dolarlar. mgelem, ideler arasnda bir ayrm alglyorsa, kl' l l
disi de kolayca yeni ayrmlatrmalar yapabilir v e b u ekilde ay
rlm ideleri farkl bir dzen iinde yeniden birletirebilir.
Ama imgelem ideleri zgrce birletirebilse de, tmyle ha
bo, hesapsz, kitapsz alyor denemez. Genelde evrensel hi
takm ilkelere gre alr. Bellekte ideler arasnda deitirileme:
bir ardklk olduu sylendi. mgelemde ise byle bir duru
mun olmad ak; buna karn imgelemde ideler arasnda hi
birletirici ilke, bir idenin bir bakasn bilince getirmesini sa
layan bir antnna zellii vardr. Hume bunu genellikle "slii
gelen nazik bir g (a gentle force) " olarak dile getirmektedi
Ama bunlara bu artrma zelliinden dolay arm ilkeln i
denmesi yelenmitir. u halde imgelem, yapsnda var olan a
rmsal bir dzenee gre alr. Hume bu dzenei devreye
sokan balca ilke ne srmtr. Bunlardan birincisi ben
zerlik-andrm (resemblance), ikincisi, zamanda ve uzayda bit i
iklik (contiguity) ve ncs ideler arasnda neden ve etki ba.
grmektir. mgelem bir ideden ona benzeyen ya da onu andra
bir bakasna kolaylkla gemektedir. Yine, imgelem, uzayda v

zamanda dolaysz ya da dolayl olarak bitiik olan idelerin hi


rinden tekine kolaylkla gemektedir. Ve yine zihin idelerin ni
telikleri gerei aralarnda neden etki ba kurma biiminde
birinden tekine geerek, bunlar birbirine birletirme yoluna
gider. Aslnda Hume, ok nemli grd bu neden ve etki ko
nusunu daha sonra ele alacan belirterek, bu aamada konu
zerinde ok fazla bir ey sylemez. Grld gibi karma k
idelerin oluumunda imgelemin ileyiini etkin bir biimde be
lirleyen arm gcnn ok byk bir rol vardr. Hume zih
nimizdeki arm dzeneini fizik doadaki genel ekim
yasasna benzetmektedir. Geri, "bu yasann ileyiinin nedeni
ve tarz bilinmese de varl gzlem temelinde kabul edilmeli
<lir," (Aktaran, Murrey, 193 1 , s. 1 24) biiminde bir sylemde bu
lunur. Bu yasann tm evrende egemen olmas gibi, ar m
192 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

yasalarnn da zihnimizdeki idelerin tm balantlarnn teme


linde yer aldn belirtme yoluna gitmitir. Bilimlerin disiplinli
dnmelerinde bile idelerin armndan daha fazla bir eyin
aa konmadn ne srer. Bu ekilde dnme ilemlerini
Hume, balk altnda ele alr. Bunlar tzlerin, moduslarn ve
ilikilerin kavranlar biiminde olur. Bu ilemlerin tm de alg
tarafndan deil, dnme tarafndan kavranrlar ve bu kavra
n sonucunda tz ideleri, moduslar ve iliki ideleri karmza
karlar. Hume ideler aras ilikilere ve ilikisel idelere felsefesinde
ok zel bir yer vermitir. Bu nedenle iliki trlerini ve ilikisel
ideleri daha sonraya brakarak nesnel tz ve modus konularna
ksaca bir gz atabiliriz.

Tz desi ve Eletirisi
Hume, ncelikle dsal dnyadaki varlklara ilikin nesnel tz
idesinin hangi izlenimlerden tremi olabileceini sorar. Ona
gre, byle bir tz idesi duyum izlenimlerinden tremi olamaz.
nk eer gzlerimizle alglanyorsa, o bir renk olmaldr; ku
laklarmz tarafndan alglanyorsa bir ses, dilimiz tarafndan al
glanyorsa bir tat olmaldr. Oysa hi kimse tzn bir renk, bir
ses ya da bir tat olduunu syleyemez. Eer dnm izlenim
lerinden tremi olduunu iddia edersek, o zaman da duygu ve
tutkularmza geri gtrlecektir, oysa duygu ve tutkularn da
bir tz olmad aktr. Tz idesi bu durumda ne duyum izle
nimlerinden ne de dnm izlenimlerinden tremitir. Bu du
rumda bu idenin izlenim olarak bir karl yoktur. Oysa
izlenimi olmayan bir ide imgelemin serbeste birtakm yaln ide
leri birletirerek oluturduu bir imgesel ideden baka bir ey
olamaz. Hume'un deyiiyle, bir tz idesi, imgelem tarafndan
birletirilen ve her birinin zel adlar olan yaln dnceler top
lamdr; bu toplama da bir ad verilir ve bu ad yoluyla kendimize
ya da bakalarna bu toplam anmsatmamz olanakl olur. G
rld gibi 'tz' szc imgelem tarafndan oluturulan bir
ngiliz Deneycilii l 193
ideler toplam ya da karmak bir idedir. Bu idenin belli bir iz
lenimi yoktur; daha dorusu cisimsel tzn kendine zg bir iz
lenimi yoktur. u halde izlenimi olmayan bir ide, ii bo bir ide
durumuna ya da salt bir szck durumuna der. Sonu olarak
cisimsel tz diye bir ey yoktur. Hume, cisimsel tzn olmad
n Berkeley'in de kantladn ve bu noktaya daha fazla ekle
necek bir ey bulunmadn ifade eder. Zaten bu nedenle bu
konuda ayrntl bir zmsel ilem yapma gereini pek duy
mamtr. Ne var ki Berkeley'in, tinsel tzleri-spiritleri alkoy
duunu, oysa bunun da haksz bir giriim olduunu belirtir.
nk Berkeley'in maddesel tze uygulad uslamlamann ayn
biimde tinsel tzlere de uygulanabileceini ve sonucun ayn
olacan dile getirir.
Biz kendi ruhumuza ynelik bir duyum alma edimine girdi
imizde, ruh ya da tin denilen eyin bir izlenimini almyoruz;
her defasnda ruhumuza yneldiimizde tikel birtakm dene
yimlerin-izlenimlerin ideleri yani anlar ile karlayoruz. Bu
anlarn taycs bir ruh, tin, kendim ya da ben denilen o gizemli
tz srekli olarak elimizden kamaktadr. u halde tinsel tz de
salt imgesel bir kavram olmaktadr. Bu konuyu ileride tekrar ele
alacaz. nk Hume, ben idesine ilikin soruna, inan alt ba
ln ele ald zaman olduka yeterli bir yer vermektedir.

Soyut Genel deler


Bu aamada eylerin soyut genel idelerine yer vermek uygun
olacaktr. Hume, soyut genel ideler konusunda da Berkeley'in
yaklamnn ok doru olduunu belirtir. Bildiimiz gibi, bu
dnr tm genel kavramlarn farkl bir terimle dile getirilen
tikel kavramlardan baka bir ey olmadklarn ne srmt:
"Berkeley'e gre bu terim onlara daha geni bir imlem verir ve
zaman zaman kendilerine benzer baka bireyleri artrmala
rn salar. " (Aktaran Copleston, 1 998, s.80).
194 I Yeniada Bilgi Felsefesi

Hume, bu yaklam son zamanlardaki bulularn en byk


lerinden ve nemlilerinden biri olarak grr ve bu grn belli
uslamlamalarla dorulanmas gerektii dncesindedir. O da
soyut idelerin kendilerinde bireysel ya da tikel olduklarn kabul
eder. Szgelimi insan zihni, bir nicelik ya da nitelik kavramn,
bunlarn her birinin somut ve kesin derecelerini oluturmaks
zn, kavrayamaz. rnein bir izginin kesin ve net uzunluu,
bu izginin kendisinden ayrt edilemez; hibir uzunluu olma
yan bir izginin genel bir kavramn oluturamayacamz gibi,
olanakl tm uzunluklara sahip olan bir izgi idesini de olutu
ramayz. Yine bir izlenim belirli ve kesindir; bir ide bir izlenim
den geliyorsa onun da belirli ve kesin olmas gerekir. O zaman
da bu ide genel deil, tikeldir. Yine var olan her ey bireysel ol
maldr; rnein tikel nitelikleriyle tikel bir gen olmayan hi
bir gen var olamaz. "Olanakl tr ve byklklerin ayn
zamanda tm ve hibiri olan bir genin var olduunu konut
lamak bir samalk olacaktr. Ama somutta ve olguda sama olan
dncede de samadr. " (Copleston, 1 998, s.8 1 ) .
Ancak Hume, bu alanda u eklemeyi yapmaktan da geri dur
maz: Soyut ideler kendileri bakmndan tikel ideler olsalar bile
bunlarn tasanmlan tmel olabilir. Yani bunlarda bir anlam ge
nilemesinden sz edilebilir. nemli olan bu genilemenin nasl
ortaya ktna bakmaktr. Bu noktay da Hume, yine Berkeley'e
benzer bir biimde aklama yoluna girer: Gzlemlediimiz ey
ler arasnda bir benzerlik bulduumuz zaman, bunlar ayn 'ad'
altnda ele almaya almzdr. rnein 'aa' olarak adlandr
dmz eyler arasndaki benzerlii yakaladktan sonra bunlarn
tmn de 'aa' ad altnda anmaya balarz. stelik uzun ya da
ksa aalar, yapran dkenler, dkmeyenler ve bunlar gibiler
arasndaki dikkate deer farkllklara karn 'aa' adn tm
iin kullanmay alkanlk haline getiririz. Ne var ki 'aa' teri
mini iittiimiz zaman, bu somut varlklardan herhangi birisinin
tasarm ya da imgesi zihnimizde canlanr. Szcn ya da adn
iitilmesi uyguland nesnelerin tmnn idelerini artr-
lngiliz Deneycilii l 195

maz, bunlardan sadece birini antnr; bu da anm etkinlii


gerei benzer baka bir tikel varl antrabilir, kukusuz ge
rekiyorsa. u halde zihnimiz genel bir adn altnda tikel bir var
lktan ona benzeyen baka bir tikel varla gei salayacak
biimde dnme ya da imgeleme edimlerini devreye sokar.
Sonu olarak, soyut tmel ideler konusunda Hume'un da Ber
keley'i izleyerek adc (nominalist) bir tutumu benimsediini gr
m oluyoruz.

Uzay ve Zaman deleri


Hume, karmak ideler alannda tz ideleri ve iliki idelerini
yan sra moduslardan da sz etmesine karn en nemli modus
trleri saylan uzay ve zaman moduslar zerinde yeteri kadar
durmamtr. Bunlar, izlenimlerin iinde ortaya ktklan varo
lu tarzlandr ve biri tekiyle birlikte vardr. rnein bir renk iz
lenimini bir uzay iinde ya da bir uzam olarak alnz. Dokunma
izlenimi iin de ayn ey sylenebilir: uzam dolduran bir nitelil'
dokunabiliriz. Bir niteliin bir bakasnn yerini almas zama
idesini dourur. Bir baka deyile eylerin, niteliklerin ya da n i
celiklerin ardkl zaman idesini ortaya koyar. Ya da terste n
sylersek zaman iinde eyler birbiri ardnca gelirler. Bu durumu
en gzel olarak nicelikler aras ilikilerde grebiliriz. Hume'u
bu balamda zerinde durduu konu, yine Berkeley'i izleyerek
ne izlenimlerin ne de idelerin sonsuzca blnebilir olduklan fik
ridir. "Bunlar gremediimiz ve hissetmediimiz minimum bir
kklkte yani boyut olarak ve yer olarak daha kn im
geleyemediimiz bir noktada dururlar. Bu en k:c varlklar
Hume, grlebilir ve dokunulabilir noktalar olarak adlandrr.
Onlarn varoluu empirik bir olgu olarak dile getirilir ve m
rekkep noktas deneyi ile onlarn varoluu desteklenebilir. Bu
ekilde izlenimler ve ideler retisinin kukulu bir uygulan
ile Hume, idelerimizin hibirinin sonsuzca blnebilir olmad
n kantlam olur. Bizim sonsuz blnebilirlik idemiz yoktur;
196 I Yeniada Bilgi Felsefesi

bundan dolay bu terim anlamszdr. " (MacNabb, 1967, s. 78) .


Daha sonra da greceimiz gibi Hume iin cisimsel tz ya da
tzlerin varoluu kukulu bir hal almtr; Hume iin evrende
var olan biricik varlklar znel yapl da olsa izlenimlerdir. zle
nimlerin sonsuz blnebilirlii onlar yok durumuna getire
cekti. Bu nedenle Hume, izlenimleri evrenin en kk varlklar
(entiteleri) , bir tr atomlar olarak kabul etme yoluna girmitir.
Bu da varlkbilimsel yaklamyla tutarl olmaktadr.

liki-Bant deleri
Hume, lnceleme'de iliki idelerini irdelerken ncelikle iliki
szcnn iki anlam zerinde durur. llkin szck doal ili
kiler anlamnda, biraz yukarda grdmz arm ilkelerine
gndermede bulunur. Bunlara dayanarak imgelemde iki ide bir
birine balanr ya da iki ideden biri doallkla tekini getirir.
Bunlar benzerlik, bitiiklik ve nedensellik idi. Ancak Hume, bu
doal iliki trlerine, genel olarak felsefi ilikiler dedii toplam
ilikiler bei iinde de yer verir ve saysn yedi olarak belirler.
nk bilim ve bilgi adna zihnimiz istenli olarak tm nesne
leri birbirleriyle karlatrabilir ve aralarnda herhangi trden
bir iliki bulmaya alabilir. Yeter ki aralarnda belirli adan bir
benzerlik bulunsun. Bu balamda kii doal arm akndan
daha ok, kendi zgr seimiyle belli bir karlatrmay yapma
ediminde bulunur. Hume, bu felsefi ilikileri benzerlik, kart
lk, nitelikte dereceler, nicelikte ve sayda oranlar, zdelik, uzay
ve zaman ilikileri ve neden etki ba olarak dzenleme yoluna
gider. Hume ilk drdn bir snf, son n bir baka snf ola
rak ele alr. nk ilk drd salt ideler aras ilikileri kapsa
maktadr. Bu ilikilerden kesin bilgiler karmza kar. Benzerlik,
kartlk ve nitelikte derecelenmeler, sezgi (intuition) yoluyla
dorudan olarak kavranr. Bu alanda ortaya kan nermelere
rnek olarak tanm nermelerini ya da temel mantk nerme
leri gsterebiliriz. Oysa ayn bein drdnc ilikisi olan sa-
ngiliz Deneycilii 1 197

yda ve nicelikte orantlar kavramak uslamlama-tantlama yap


may gerektirir; ama yine btnyle idelere baml olan bu us
lamlama da soyuttur ve sandr. Bu iliki alanna en gzel
rnek, aritmetik ve cebir nermeleridir diyebiliriz . Grld
gibi bu alan iinde Hume, sezgi ve soyut dnme araclyla,
kesin ve san bilgiye bir baka deyile mutlak bilgiye bir yer a
maktadr.
teki snfta yer alan ilikilere gelince, bunlar idelerinde her
hangi bir deiiklik olmakszn deiebilen eylere ilikindir. Bu
nedenle salt idelere ilikin deildirler; sadece sezgi ve soyut us
lamlama ile de kavranamazlar. Bunlara ilikin bilgiyi deneyim
den kazanrz. Buras kesin bilginin alan deildir. Burada
zellikle iki iliki tr yani zdelik ve uzay ve zaman ilikileri
Hume'a gre, uslamlamaya gerek olmakszn kavranr. Bu er
eve iinde nesneler, dorudan doruya duyularmza verilerek
alg yoluyla kavranrlar; burada dnmenin herhangi bir et
kinlii sz konusu deildir; salt izlenimlerin duyu organlar ta
rafndan edilgin bir aln sz konusudur. Bu durumlarn
hibirinde hem gerek varoluu hem de nesnelerin ilikilerini
kefetmek iin zihin duyulara ani olarak verilenin tesine gide
mez. Bu duyularn tesine gitme ii, salt yine bu snfta yer alan
nedensel iliki araclyla yaplabilir. Hume'un ok zel bir yer
verdii nedensellik ilikisini ya da idesini incelemeyi yine biraz
ileriye brakyoruz. Nedensellie gemeden sz edilen bu iki
iliki beinden doan bilgi trlerine biraz daha yakndan bak
mamz uygun olacaktr.

Bilgimizin Balca Trleri


Hume I. So ruturma'da insan zihninin bilisel edimine konu
olan zihinsel kazanmlar ikiye ayrmaktadr. Bunlar, ideler-kav
ramlar aras ilikiler ve empirik olgu durumlar (matters of
fact)dr. Geometri, cebir ve aritmetik bilimleri veya sezgisel ola
rak ya da tantlamal olarak kesin olan her nerme ilk bekteki
198 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

iliki trlerinde yer alr. Hume'a gre, yukarda ele aldmz yedi
felsefi ilikiden sadece drdnn ideler aras ilikilerde ibanda
olduunu biraz nce grmtk. Bunlar, benzerlik, aykrlk, ni
telikte derecelenmeler ve nicelikte oranlar olarak dile getirilmiti.
Bunlardan ilk tantlamal bilgi alanndan daha ok sezgisel
bilginin alannda ilevseldirler. Tantlamac uslamlama alann,
bir baka deyile matematiksel bilimler alann ise salt saysal ya
da nicel oranlar ilgilendirir. Hume, ideler aras ilikiler alanna
en temel rnek olarak, mantk ve matematii gsterir nk
mantksal ve matematiksel nermeler salt ideler arasndaki ili
kileri yanstrlar. "rnein cebirde kullanlan simgelere karlk
den nesnelerin olup olmadklar tantlamalarn pekinlikleri ve
nermelerin gereklikleri asndan hibir nem tamaz. Mate
matiksel bir nermenin doruluu varolua ilikin sorulardan
bamszdr. " (Copleston, 1 998, s.83).
u halde matematiksel bir nermenin doruluu, belli sem
bollerin anlamlarna bamldr ve deneyim yoluyla hibir do
rulamay gereksinmez. Burada ne srlen ideler aras ilikiler
zorunludur. Bu nedenle Hume'un matematii bu aklay biimi
deneyimci olmaktan daha ok ussalc bir izgide yer almakta
dr. Bu ussalclk hi kukusuz matematiin doutan ideler kap
samnda olduu biiminde deildir. Hume'un burada belirtmek
istedii nokta matematiksel nermelerin doruluklarnn sem
bollerin anlamlarn bilme yollarmzdan btnyle bamsz ol
duklardr. Bunlarn doruluklarnn deneyim tarafndan
rtlmesi olanakszdr. nk empirik olgular konusunda
hibir ey sylemezler; bir baka deyile empirik nsavlar de
ildirler. Bunlar salt biimsel-formel nermelerdir. Bu balamda
Hume'a gre matematik her ne kadar uygulanabilir bir bilim dal
olsa da, matematik nermelerin doruluklar bu uygulamadan
bamszdr. Hume'un kullanmaktan kand bir terimle bun
lar a priori nermelerdir. 20. yzyl yeni-pozitivistleri de bilim
sel uygulanabilirliklerini yadsmadan matematiksel nermelerin
a priori ve zmsel-analitik olduklarn onaylamlardr. nk
lngiliz Deneycilii l I 94

olgusal, empirik ierikten yoksundurlar. Szgelimi alt art il


eittir dokuz demek empirik gereklii bulunan eylere iliki
bir ey sylyor olmak demek deildir. Bu nermenin gerekli
sadece nermede bulunan terimlerin anlamlarna bamldr. 1311
terimlerin anlamlar deimedike bunlar arasndaki ilikiler dr
deimez kalr. Bu nedenle Hume, bu alandaki ideler aras ili
kileri deimez felsefi ilikiler olarak adlandrr. Matematie ili
kin olarak Hume tarafndan savunulan gr ksaca budur.

Empirik Olgu Durumlanna likin Bilgimiz

Doa Bilimleri
Hume'a gre felsefi ilikiler iinde deiebilir olanlar da va

dr. Empirik olgular alannda ideler aras ilikiler daima de


ime aktr. Bir baka deyile, deiebilir ilikiler ilg i l
nesnelerde ya d a bunlarn idelerinde zorunlu bir deiim s
konusu olmad halde deiikliin meydana gelebilmesidir. O
nein cisimler ve onlara ilikin idelerimiz ayn kalsa da iki cisi
arasndaki uzaysal uzaklk deiebilir. Bu nedenle bu trden dl"
iebilir ilikilerin kesin bilgilerine salt uslamlama ya da salt idr
lerin zmlenmesi yoluyla ulaamayz . Empirik ol.
durumlanyla, ancak deneyim ve gzlem yoluyla tanklk kur.
rz. Ve onlarn san bilgilerine ulamak istiyorsak yine deneyi
ve gzleme bamlyzdr. stelik tantlama yapmamz gere h
durumlarda bile. N e var ki, empirik olgular alannda mate a
tikte olduu gibi kesin bilgilere ya da sonulara ulamak ol.
nakl gibi grnmyor. Hume bu alanda, matematik alanl.
eritiimiz ayn aklk derecesine eriemeyeceimizi br l i
mektedir. Bunun nedenini ise u ekilde aklama yoluna gidn
idelerin bir ilikisini bildiren bir nerme elikiye dmeksi.:
yadsnamaz. rnein iki art iki drt eder nermesinin kar 1 1 1 1
tasarlamak olanakszdr. Byle bir nermeyi elikiye drl,
sizin geri eviremeyiz. Oysa her empirik olgunun kart y i r k
olanakldr. nk hibir zaman bu durum bir eliki inl":
200 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

rnein "gne yarn domayacaktr" nermesi "gne yarn


doacaktr" nermesinin eliii deildir; ikisi de eit derecede
anlamldr. Buradaki ama "gne yarn doacaktr" nermesi
nin yanl olduunu ya da doru olmadn gstermek deildir,
"gne yarn domayacaktr" nermesinin de belki bir gn gelip
doru olabileceini dnmenin ya da sylemenin sama olma
dn vurgulamaktr. Sonu olarak Hume'un burada iddia ettii
ey udur: gnein yarn doaca nermesine genelde kesin g
zyle bakarz, ama eer kesin bir nermeden tpk matematik
alannda olduu gibi, mantksal olarak zorunlu olan ve kart
elikili ya da olanaksz olan bir nermeyi anlyorsak, "gne
yarn doacaktr" nermesi kesin deildir. Gelecekte belki bir
gn bu iddia yanl da kabilir. u halde empirik olgu durum
larnda matematik nermelerin kesinlii gibi gemi, imdi ve
gelecek boyutunda bir nermenin doruluunu ne srmek pek
olanakl grnmemektedir. Klasik jargonla dile getirirsek, bu
alanda mutlak bilgi sz konusu olamaz. Bu alan Hume'un yine
kullanmaktan kand bir terimle olumsal (contingency) bilgi
lerin alandr.
Hume'un iddiasna gre, bu alanda duyularmzn tesine ge
erek herhangi bir uslamlamada bulunmamak gerekmektedir.
nk bu alanda zdelik, yer ve zaman ilikileri ile ilgili ola
rak yapabileceimiz gzlemlerden hibirini uslamlama olarak
kabul etmememiz gerekir. Zira bu balamlardan hibirinde an
lama yetimiz, gerek varoluun ya da nesnelerin ilikilerini or
taya karmak iin dorudan olarak duyularmza verilenin
tesine geemez. Ama aslnda anlama yetimiz bunu sk sk yap
makta ve duyularla verilenin tesine gemektedir. Bu durumda
da nedensellik ilikisine dayal uslamlama yapma devreye gir
mektedir. Hume'a gre, "grgl olgular ilgilendiren tm us
lamlamalar neden etki bants zerine kurulu olarak grnrler.
Ancak bu iliki araclyla bellek ve duyularmzn kantlarnn
tesine geebiliriz. " (Aktaran, Copleston, 1 998, s.86) . u halde
usavurma biimleri olarak matematikte tantlama varken, em-
ngiliz Deneycilii 1 201

pirik bilimlerde salt nedensel uslamlama yolu karmza kar.


Bunlardan matematikteki tantlama yntemi, sonular bak
mndan hibir tartmaya yer vermez iken, empirik bilimlerdeki
nedensellik karmlar genelde hep tartmaya aktr. Bunun
nedeni artc da deildir. nk biraz yukarda grdk ki an
lama yetimiz olgular arasndaki neden etki balantlarn, daima
duyularn tesine geerek kurmaktadr. Hume'a gre bu hi ku
kusuz haksz bir giriimdir. Bu nedenle Hume, nedensel iliki
nin doasn ve duyularn dorudan tanklklarnn tesinde
nedensel uslamlama araclyla ilerlemenin salam bir zemini
olup olmadn aratrmaya giriir ve bunun sonucunda kar
mza Hume'un nl nedensellik eletirisi kar.

Hume'un Nedensellik zmlemesi ve Eletirisi


Hume'a gre, neden-etki ilikisinin neliini aratrrken, n
celikle 'neden' idesine ilikin anlaymz ak hale getirmekle ie
balamamz gerekir. Bir ideyi, onu douran bir ilk izlenime ula
amyorsak, anladmz ya da bildiimiz sylenemez. Bu adan
belirtmek gerekir ki nesnelerin nedenler ya da etkiler olarak ad
landrlan duyulanabilir bir nitelii ya da nitelikleri olmad
aktr. Bu durumda 'neden' idesine karlk gelen herhangi bir
izlenim yoktur. O halde byle bir ide niin ve nasl var? Bir baka
deyile hangi koullar altnda ortaya km olabilir? Hume'a
gre nesneler arasnda belli trden ilikilerin bulunduu du
rumlarda zihnimizde bir nedensellik fikri domu grnyor.
O halde bu ilikiler nedir?
Hume, nce arm ilkeleri arasnda grdmz mekanda
ve zamanda bitiiklik ilikisi byle bir ideyi dourabilir mi, diye
sorar. Birbirinden ayr objeler bazen nedensel olarak birbirle
riyle ilikili grnrler, nk onlar nedenler zincirinin bir link
hatt boyunca tmyle birbirlerine bitimi olarak kabul edilir
ler. (u tr bir durumda bile) A gibi bir neden ile onun etkisi
olarak kabul edebileceimiz Z gibi bir ey arasnda var olduu
202 J Yeniada Bilgi Felsefesi

dnlen bir nedensel dizide, A ve B'nin, B ve C'nin bitiik ol


duklarn kabul edebiliriz ama bu ekildeki arac nedenler yo
luyla A ve Z'nin de bitiik olduunu syleme yoluna gideriz, ama
byle bir eyi syleme hakkn kendimizde nasl bulabiliyoruz?
Aslnda burada dorudan bir bitiiklik deil ama dolayl bir bi
tiiklikten sz edilir. Bu ekilde insanlar gndelik yaamlarnda
neden ve etkinin dolayl ya da dolaysz olarak her zaman bitiik
olduklarna inanrlar. Bu aklanan bitiiklik grlebilecei gibi
uzaysal bitiiklie rnek idi. Hume hemen belirtir ki uzaysal bi
tiiklik nedensellik dncesine zsel olamaz. nk bir ey var
olabilir ama hibir yerde uzaysal olarak bulunmayabilir. rne
in etik bir ide bir duygunun sana ya da soluna yerletirile
mez. Ve yine bir koku ya da bir sesin ne yuvarlak ne de keli
biimi olabilir. Hi kukusuz duygular nedensel ilikiye giriyor
olarak dnebiliriz ama baka eylerle uzaysal olarak bitiik ol
duklar sylenemez. yleyse uzaysal bitiiklik nedensel ilikiye
yol aan zsel bir e deildir.
Zamansal bitiiklie gelince; burada zamansal olarak nce
gelen hemen onun ardndan gelenin nedeni olarak grlr.
Neden denen ey zamansal olarak etkiye nsel olmaldr. nce
likle Hume, neden ve etkinin zamanda olamayacan nk
eer zamanda olunacaksa tm durumlarda olunmas gerekti
ini, o zaman da ardklk diye bir eyin olmamas gerektiini
belirtir. Burada nedensel olan, nedenin etkisine zamansal ola
rak nsel olmas gerektiidir. Ama Hume'a gre zamansal olarak
nce ve sonra gelmek, yani bu ynden olan bir bitiiklik de so
runu zmeyecektir. nk bir trenin hareket saatinin nedeni
kendisinden zamansal olarak daha nce hareket eden trenin ha
reket zaman deildir. u halde ardklk durumu da nedensel
lie zsel olarak grlmyor.
Hume, bundan sonra zorunlu balant (necessary connexion)
koulunu ele alr. Ama konuyla ilintili olarak her eyden nce u
iki nemli sorunu tartmay nemli bulur. Birincisi var olmaya
balayan her eyin bir varolu nedeni olmaldr biiminde d-
lngiliz Deneycilii l 203
nmemizdir. Oysa bu ilkenin, Hume'a gre, ne sezgisel olarak
kesin olma ne de tantlanabilir olma zellii vardr. Hume, bu il
kenin sezgisel olarak kesin olduunu dnen birini byle ol
duunu gstermeye armakla yetinir, yani iin bu taraf
zerinde durmay pek gerekli grmez. Asl ilgilendii tantlana
mazlk durumudur. Hume burada her idenin bir izlenimi olmas
gerektii noktasna geri dner. Biz bitiiklii, ncelik sonralk
biimindeki ardkl belki grebiliriz ama bunlarn dnda
baka gzlemlenebilir bir iliki bulamyoruz. Ona gre neden ve
etki arasndaki zorunlu balant diyebileceimiz bir izlenim hi
bir zaman alglanamamaktadr. Bir baka deyile neden ve etki
arasnda olmas gereken zorunlu balantnn bir izlenimini elde
edemiyoruz. Buradaki tantlama ideler aras bir uslamlama ola
rak kalmaktadr. Olgu alannda ise salt ideler aras uslamlama
geerli bir sonu vermeyecektir. Bu nedenle bu alanda bir tant
lama yapmak da olanaksz grnmektedir.
Bu durumda u tr bir soruyu sormak kanlmaz olmaktadr:
Ne tr bir deneyim bizde "her varoluun bir nedeni olmaldr"
inancn douruyor? Bu durumun aklanmas, Hume asndan
yine deneyim ya da gzleme gitmemizi gerektiriyor. Varsayalm
ki iki nesne arasnda zorunlu balant diyebileceimiz deimez
birliktelik durumlarn gzlemliyoruz. Ama bu gzlemin tekrar
salt kendi bana zorunlu balant idesini yaratamaz. Byle bir
ideyi yaratabilmek iin benzer durumlarn yinelenmesi, bu ide
nin kayna olan ya yeni bir eyi bulmal ya da byle bir eyi
retmelidir; ama yinelenme bu ikisini de gerekletiremiyor. Bu
nunla birlikte yinelemenin gzleminden doan yinelenme idesi
zihinde yeni bir izlenim yaratyor. Buradaki izlenim udur; ye
terli sayda durumun benzerlii gzlemledikten sonra, zihnin
dolaysz olarak bir nesneden her zaman ona elik eden bir baka
sna getiini duyumsarz. Buradaki zorunluluk zihnimizin isel
bir izleniminden, ya da idelerimizi bir nesneden bir bakasna ta
yan bir belirlenimden baka bir ey deildir. "yleyse, srekli
olarak birlikte gzlenmi olan eylerin birinden tekine gemek
204 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

iin alkanlk ya da anm tarafndan yaratlan yatknlk ken


disinden zorunlu balant idesinin tretildii izlenimdir. Baka
bir deyile alkanlk tarafndan retilen yatknlk verili bir eydir,
bir izlenimdir ve zorunlu balant dncesi onun bilinteki bir
yanss ya da imgesidir. (Copleston, 1 998, s.9 1 -92) .
"

Grld gibi Hume, olgular arasndaki neden etki ban


ruhbilimsel terimlere gndermede bulunarak aklama yolu tut
mutur. Srekli birliktelik durumlarnn gzlemlenmesinin zi
hinsel bir alkanlk ya da yatknlk rettiini ve bununla zihnin,
deneyimin ya da gzlemin tesine geerek, rnein ate idesin
den scaklk idesine ya da ate izleniminden gl bir scaklk
idesine gei yaptn ne srmektedir. Yine dumann gzle
minden doallkla atei karmlarz, stelik atei gzlemleme
mi olsak bile. Byle bir karmn geerliliinin gvencesi
sorulacak olursa verilebilecek sonul yant, empirik dorulama
yoludur. u halde her olayn belli bir nedeni olmas gerektiini
beklememize yol aan ve nedensiz olaylar olabileceini ileri sr
memizin nne geen ey alkanlktr. Her olayn bir olu nedeni
olacana inanma alkanl ya da her olayn bir olu nedeninin
olacann beklentisi alkanl. Neden etki bann nesnel bir
gereklii olmayp, bir alkanln sonucu olarak insanlarn zih
ninde yerletiini pek ok kii, filozof ve bilim insan kabul et
meyecektir. Gerekten de Hume'un bu nedensellik aklamas
pek ok kar klara ve tartmalara yol amtr. Hume'a gre
pek ok filozof ve bilim insan tarafndan benimsenen neden ya
da nedensellik tanm yle bir eydir. "Bir neden, bir baka ey
den nce gelen ve ona bitiik olan, bu nedenle imgelemde
onunla birlemi bulunan bir obj e idesidir. . . e deyile bir eyin
idesinin bir baka eyin daha canl bir idesini oluturmak iin
zihni belirlemi olmasnn idesidir. " (Aktaran, Murrey, 1 93 1 ,
s. 138) . Aslnda Hume'a gre, nedensellie ilikin olarak yaplan
zmleme gsteriyor ki, her varoluun balangcna elik eden
bir nedenin bulunmasnn gereklilii iin ne mutlak ne de me
tafiziksel bir zorunluluk vardr.
!ngiliz Deneycilii l 205

Hume bu nedenle sras gelmiken ans etkeninden de sz


eder. ans, Hume iin rastlantsal ve nedensiz bir olay demektir.
Gerekten de olaylar bazen beklentilere aykr olarak yer alabi
lirler; yukarda grdmz gibi olgu durumlarnda bu man
ta aykr bir ey deildir. Ne var ki byle bir dnce sradan
insan ansa inanmaya gtrr. Oysa filozoflar ya da bilim in
sanlar bu duruma kart olarak beklenmeyen olaylarn o gne
dek bilinmeyen nedenlerini kefederek, "her olayn bir nedeni
olduu" ilkesinde srar ederler. Aslnda bu ilke filozoflar ve bilim
insanlar tarafndan oluturulan bir ilkedir. Ama Hume'a gre
ilkeye olan inancmz yinelemek gerekirse alkanln sonucu
olarak grnr, bir baka deyile insann ruhbilimsel boyutun
dan kaynaklanr.
Bu konuyu sonlandrmadan nce u varlkbilimsel noktaya
da deinmek aklayc olabilir: Hume'a gre salt bir tr neden
olabilir. Neden-etki idemiz iki nesnenin deimez birliktelii
idesinden tremi olduu iin, bunun gzlendii her yerde ne
densellik fikri etkilidir; ve olmad yerde herhangi bir tr neden
de olamaz. Buradan kan sonu udur: Biimsel, maddesel, etkin
ve ereksel olarak Aristoteles tarafndan belirlenen ve tm sko
lastik boyunca geerliliini koruyan drt neden kuram Hume ta
rafndan geri evrilmitir. Ve yine neden ile vesile arasndaki
ayrm da kabul etmez. Ek olarak fiziksel ve ahlaksal zorunluluk
arasndaki ayrm da yadsnr; salt bir tr zorunluluk olabilir.
Nesnelerin deimez birliktelii zihinsel belirlenimle birlikte fi
ziksel zorunluluu da oluturur. Bunlarn birbirlerinden uzak
latrlmalar ans kavramna yol aar.
Grld gibi Hume, felsefesinde nedensellik kavramna
nemli boyutta yer ayrmtr. Bunun nedeni Hume'un, neden
sel etkinin bilimlerde ve insan yaamnda oynad nemli roln
farknda olmasdr. Ancak tutarl bir empirist olarak bu kavram
da empirist temellerde zmlemeye almas onun ayrcal
olmu ve kendisine n getirmitir. Bununla birlikte, "On sekizinci
yzyldan bu yana terminoloji deimitir ve ada grgc ,
206 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Hume'un mantk ve ruhbilimi birbirine kartrma eiliminden


kanmaya alr. Ama ada grgcnn Hume'a dorudan
ya da dolayl borcu konusunda hibir kukuya yer olamaz. "
( Copleston, 1 998, s . 94) . Hume'un nedensellik zmlemesi
mantksal ve varlkbilimsel bakmdan belki yeterli grlebilir
ama bilim insanlarnn Hume'un bu yaklam ile tmyle uyu
up uyumayacaklan da kukuya ak bir konudur. Ama u ka
darn da belirtmeden gemeyelim: 19. yzylda doa olgularna
ilikin olaslklar hesabndan yararlama ynteminin devreye gir
mesiyle, "baz aratrmaclar Hume'un nerdii ve nedensellik
ilikisinin sadece herhangi bir olayn baka bir olayla ilikilen
dirilmesi alkanl olduunu ileri sren nedensellik analiziyle
tutarl bir biimde olasln sklkla tanmlanmasn nermi
lerdir. " (Barreau, 2010, ss.46,47). Grld gibi aratrma yn
temleri bakmndan her alanda ve her konuda yeni bak alan
ve araylar karmza karabilir.

nancn Doas ve nanca Konu Olan Kavramlanmz


Nedensellik zmlemesinden grdmz gibi, Hume'a
gre doann kurallln anlama yetimizin tantlayabilme ola
na yok gibidir. Bu konu dorudan alglamann ya da tantla
mann deil inancn bir nesnesidir. u halde inan nedir? nancn
aklanmas da Hume iin olduka nemli grnyor, bu ne
denle inancn doasn ve inanca ilikin sorunlar ele almaktan
da kanmamtr.
Hume'un inan aklamas yine ruhbilimsel elere dayan
drlarak gerekletirilir. Hume'a gre bir inan ya da bir gr,
var olan bir izlenimle ilikili ya da onunla arml, olduka
canl bir ideden-fikirden baka bir ey deildir. Bir nesnenin iz
leniminden bir baka nesnenin canl bir idesine geersek, bu
canl ide inantan baka bir ey olamaz. E deyile, inan var olan
bir izlenim ile bir iliki tarafndan retilen canl bir idedir. Burada
u ayrma da dikkat etmek gerekir. Onaylanan bir ide, salt im-
lngiliz Deneycilii l 207
geleme dayanan uydurulmu bir ideden daha deiik bir duygu
ile duyumsanr. Buradaki duygu stn bir g, canllk ya da da
yankllk yahut kararllk olarak dile getirilebilir. mgesel idekn
bu nitelikleri eklemek pek olanakl deildir. u halde, ok glii.
canl ya da kararl olarak bir nermeyi onaylamamz ona inand
mz gsterir.
Hume'un grnde bir nermeye onay vermemiz, alterna
liflerin dlanmas ile olanakldr. zmsel (analitik) b i
nerme sz konusu olduunda herhangi bir aykr nerme d
lanr; nk zmsel bir nermenin yadsnmas kendisi ile e
liik olarak grlr. Bireimsel (sentetik) bir nerme sz konusu
olduunda ise alternatifler, nermede bildirilen durumun ge
mite yer alndaki dzenlilikle orantl olarak dlanrlar. Her
yinelenmenin gzleminin bir alkanlk yerletirdii ve arm
ilkelerinin ilevini balatt kabul edilebilir. rnein, "Ay Dn
ya'nn uydusudur," bildiriminin doruluuna inanrz. Neden?
nk bize her zaman bunun doru olduu sylenmitir, bildi
rimin gerekliinden kuku duymamza yol aacak hibir ey
olmamtr; yapm olduumuz tm gzlemler onun doruluu
ile badar durumdadr. yleyse onun doruluu konusunda
dayankl ve kararl bir inan tarz. Bu son rnek bizde inancn
nasl olutuuna ilikin tam bir aklk getirmektedir. Bize sk
lkla Ay'n Dnya'nn uydusu olduu sylendiine gre, inan
lar okluk eitim tarafndan, bunun da temeli olarak
dnceler-fikirler tarafndan yaratlmaktadr. Hume bunu u
ekilde aklar: "eyler konusunda bebekliimizden beri alm
olduumuz tm o dnceler ve kavramlar ylesine derine kk
salmlardr ki, usun ve deneyimin tm gleri ile onlar kopa
rp atmamz olanakszdr; ve bu alkanlk, gc asndan ne
denlerin ve etkilerin srekli ve ayrlmaz birlikteliinden doan
alkanla yalnzca yaklamakla kalmaz, ama giderek pek ok
durumda ondan baskn kar. " (Aktaran Copleston, 1998, s.98) .
Bu szleriyle Hume eitime dayal olarak kazanlan inanlarn
soyut uslamlamaya ya da deneyime dayal olanlara ok daha ar
208 j Yeniada Bilgi Felsefesi

bastklarn aklamaya almaktadr. Ama ona gre inancn


olumasnda eitim yapay bir nedendir, doal deildir.
yleyse Hume'a gre, "herhangi bir ilkeye inandm zaman
bu yalnzca beni daha gl olarak etkileyen bir dncedir. Bir
kme uslamlamay bir baka kme uslamlamaya yelediim
zaman, yaptm ey etkilerin stnl konusundaki duy
gumdan yola karak karar vermekten daha tesi deildir. Yine
nedenleri ve etkileri ilgilendiren tm uslamlamalarmz , al
kanlktan baka bir eyden tremezler; ve inan doalarmzn
bilisel yanndan daha ok duyusal yannn bir edimidir. " (Ak
taran, Copleston, 1998, s.98) . Bu durumda ussal ve usd inan
lar birbirinden nasl ayrt edeceiz? Bu ikisi arasndaki ayrm
grmezden gelinecek bir sorun deildir.
Yukarda belirtildii gibi Hume'a gre, pek ok inan eiti
min sunucudur ve bunlarn bir ksm usddr. Kendimizi bu
inanlardan syrmak iin bunlar deneyim yoluyla snamak zo
rundayz. Bize srekli olarak gerek olduu sylendii iin edin
diimiz bir inan nedensel ilikinin deneyimi ile uyumuyorsa,
byle bir inanc terk etmek gerekir. Ama Hume'a gre deneyim
zerine dayal usd inanlar da oluturulabilir. Hume, kimi ya
banc uluslarn yelerine ilikin bir iki karlamadan sonra olu
turduumuz olumsuz genellemeleri ya da nyarglar bu
duruma rnek olarak gsterir. Ama bu tr usd inanlar, inan
cmza kart durumlar aa karan ya da daha baka olumlu
etmenleri grmemizi salayan daha geni bir deneyimin nda
dnce gc tarafndan dzeltilebilirler. Sonu olarak Hume,
bu alanda da alkanln gcne vurgu yaparken, olaylarn de
neyimlenen ya da gzlemlenen dizisini davranlarmz dzen
leme yolunda en temel lt olarak ne srmektedir.
Hume'a gre insan yaamna zsel olan belli temel inanlar
vardr. Bunlar cisimlerin srekli ve bamsz varoluuna inan ve
var olmaya balayan her eyin bir nedeni olmas gerektiine ili
kin inantr. Bu temel geleneksel inanlar insan yaamnda ege-
lngiliz Deneycilii l 209

mendir ve egemen olmalar da gerekir. Bunlar daha zel inan


lar da koullandrrlar. Ama bu sonuncular kanlmaz ve zo
runlu deildir; bunlar snanma yoluyla deitirilebilir. Snama,
olaylarn gzlemlenen aklaryla ve bu akla badaabilir olan
inanlarla tutarllk ynnden gerekletirilir. Bu noktada n
celikle, d dnya varlklarna ilikin inancmz ele almak ve
zmlemek uygun olacaktr.

Cisimlerin Bamsz Varoluuna likin nancmz


Hume konuya u ekilde girer: Zihnimizde yer alan tm ide
ler ya da dnceler sonul anlamda izlenimlere indirgenebilir
ler. zlenimler ise zneldir, bir baka deyile, salt alglayan
zneye zgdr. Bu nedenle hibir zaman iin nesnelerin alg
larmzdan ayr olarak nasl olacaklarn ya da nasl olduklarn
bilemeyiz, kavrayamayz. Bu noktada unu belirtmek nemlidir.
Hume, cisimlerin alglarmzdan bamsz olarak varoluunu
yadsma gibi bir amac olmadn ama bu varoluu tantlama
gibi bir olanamz da olmadn dile getirir. Ve bu iddiasn ka
ntlama yoluna gider.
lk olarak Hume, nesnelerin alglanmadklar zamanlarda da
var olmay srdrdkleri dncesinin kaynann duyularmz
olamayacan belirtir. nk bunun iin duyularmzn etkin
olmaya son verdikleri zaman da etkin olmalar gerekmektedir;
bu da eliik bir durumdur. Yine duyular bize alglarmzdan,
yani cisimlerin duyulur grnglerinden baka bir eyi sun
mazlar. Ksacas bizim algladmz ey, nesnelerin grngleri
fenomenleridir. Bu durumda duyular bize hem bir elemi hem
de zgn olan bildiremezler. Bu durumda nesnelerin varolu
unu alglardan karmlayamayz; nk byle bir karm ne
densel bir karm olacaktr. "Ve geerli olabilmesi iin o
nesnelerin bu alglar ile deimez birlikteliini gzlemleyebil
memiz gerekecektir. Ama bunu yapamayz, nk alglarmzn
dizisinin dna karak onlar, onlardan ayr bir ey ile karla-
210 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

tramayz." ( Copleston, 1998, s. 102) . Ve yine, bizi cisimlerin s


rekli ve zihnimizden bamsz varoluuna gtren ey usumuz
da deildir. Usumuz, "felsefe bize anla grnen her eyin bir
algdan baka bir ey olmadn ve sreksiz ve anlk zerine ba
ml olduunu bildirir. " (Aktaran, Copleston, 1998, s. 102) . u
halde cisimlerin srekli ve bamsz varoluuna inanmamz du
yulara ve usumuza dayandramadmza gre geriye bir tek im
gelem kalmaktadr. zlenimler ve idelerin dnda bunlarn
kaynan oluturan cisimsel bir tz varsayma alkanlmz
imgeleme bal olmaktadr. Bu durumda cisimlerin srekli ve
anlmzdan bamsz bir varoluuna inanmamza yol aan im
gelemsel zellikler nelerdir? nk Hume, cismin ya da cisim
lerin varoluuna inanmamazlk da edemediimizi hatta bunun
gerekli de olduunu ve yine bu alandaki kukucunun bile cis
min varoluunu kabul ettiini ne srer.
Hume bu balamda iki zellikten sz eder. Bunlar deimez
lik ve tutarllk zellikleridir. Aslnda, bu zellikler de yine izle
nimlerimizin edimsel dizilileri ile ilgilidir. Szgelimi evimin
penceresinden darya baktmda karmda grdm dalar,
evler ve aalar, her zaman ayn dzen iinde grnmlerdir.
Daha sonraki bakmda yine ayn dzen iinde bana geri d
nerler. zlenimlerimdeki bu deimezlik onlar alglamadm za
manlarda da ayn biimde var olduklarn dnmeme ya da
imgelememe neden olur. Ama u da bir gerektir ki, cisimler sk
sk yalnz konumlarn deil niteliklerini de deitirirler. Bu
nunla birlikte deiimlerinde bile belli bir tutarllk vardr. Hu
me'un verdii u rnee bakalm: "Bir saatlik bir yokluktan
sonra, odama geri dndm zaman minedeki atei brakm
olduum ayn durumda bulmam. Ama sonra baka durumlarda,
benzer bir zaman ierisinde benzer bir deiim bulmaya al
rm, orada bulunuyor olaym ya da olmayaym, ister yaknda is
terse uzakta olaym, deiimlerindeki bu tutarllk, yleyse,
dsal nesnelerin deimezlikleri gibi zelliklerinden biridir. "
(Aktaran, Copleston, 1 998, s. 102).
lngiliz Deneycilii l 2 1 1

Bununla birlikte cisimlerin srekli ve bamsz varolularna


ilikin inancmz iin bu aklama yeterli deildir. nk Hu
me'a gre, bir yandan izlenimlerimiz olgusal olarak deiirken
ya da kesintiye urarken, te yandan alkanlkla cisimlerin s
rekli varoluuna inanrz. Bu olgu yine ruhbilimsel temellerde
gerekleir. Dnme yetimiz bir kez izlenimler arasnda bir ku
ralllk ya da tutarllk gzlemeye balaynca, bu kuralll ola
nakl olduu ide tam klma eilimine girer. Cisimlerin
sreklilii inanc byle bir eilimin sonucu olmakla birlikte bu
da tek bana yeterli deildir; cisimlerin alglarmzdan bamsz
varolular iin deimezlik inancnn da buna eklenmesi gerekir.
rnein gnein algsn ilk grnyle ayn biimde yinele
niyor olarak dnmeye altmz iin bu deiik ve sreksiz
alglar ayn olarak grmeye yneliriz. Bununla birlikte dnce
bize alglarn ayn olmadklarn gsterir. Bu elikiden kurtula
bilmek iin bu kesintili alglarn ya da imgelerin arasnda tam bir
zdelik bulunduu ve bizim kendisine duyarsz olduumuz bir
gerek varolu tarafndan bunun gerekletirildii saytlsna sa
rlarak cismin zihnimizin dndaki srekli ve deimez varolu
una duyulan inanc kurtarm oluruz.
Ne var ki Hume bu noktada unu kabul eder: cisimlerin s
rekli ve bamsz varolularna inancmz iin hibir ussal do
rulama yolu yoktur. Bir baka deyile bu alanda bir tantlama
olanakl deildir. Yine de bu inanc ortadan kaldrmann ola
naksz olduunu ve onu sorgusuzca kabul ettiimizi belirtir. S
radan insan hem dsal hem de isel bir dnyann var olduuna
inanr. Ancak felsefi dncenin edimsel srecinde bu nokta
zerine kukuculuk olanakldr. Hume, grld gibi bu a
dan kukucu izgiyi benimsemitir. Hume, john Locke'un bal
olduu, renk, ses, tat, koku, scaklk gibi ikincil nitelik denilen
eylerin znel olmakla birlikte, boyut, uzam, hacim, devinim
gibi birincil nitelik denilen eylerin ise nesnel yani cisimsel tz
ile birlikte var olduklar kuramn hibir biimde benimsemez.
Tersine unu ileri srer; "eer renkler, sesler, tatlar ve kokular,
212 I Yeniada Bilgi Felsefesi

yalnzca alglar iseler, tasarlayabileceimiz hibir ey, olgusal,


srekli ve bamsz bir varolu tamaz; giderek zellikle zer
lerinde diretilen birincil nitelikler denen devinim, uzam ve ka
tlk bile. Nedenden etkiye uslamlamada bulunduumuz zaman
rengin, sesin, tadn ve kokunun srekli ve bamsz bir varolu
lar olmad vargsna varrz. Ama bu duyulur nitelikleri dla
dmz zaman evrende geriye byle bir varolu tayan hibir
ey kalmaz. " (Aktaran, Copleston, 1 998, s. 105). Bu nedenle
Hume, felsefi adan bir kukucu olarak kalmakla birlikte, so
nunda sradan insanlarn yannda yer alr ve cisimlerin srekli ve
bamsz varolulanna inanma ynnde kanlamaz ve yok edi
lemez bir eilim tadmz vurgular. Ona gre bu eilim inanc
yaratr ve bu inan, sradan ve felsefi bilinlerde benzer olarak
i grr. Bu inanc ussal biimde hakl karmaya ynelik tm
giriimler baarsz kalmtr; alglarmzdan ayr bir ey olabilir
ne var ki durumun bu olduunu tantlayamayz. Yani cisimsel
tzn varoluunu tantlayamayz, ama onun varoluuna inanma
zerine yaammz kurma yoluna gideriz.
Sonu olarak belirtmek gerekirse, Hume asndan dolayszca
tank olduumuz eylerin, alglarmz olduu aktr; buradan
znel bir yapda da olsa evrende gerekten var olanlarn algla
rmz olduunu anlayabiliyoruz. Peki, bu alglar tayan tinsel
bir tzn varoluu bakmndan ne sylenebilir? Berkeley en
azndan tinsel tzn ya da tzlerin-spiritlerin varln kabul edi
yordu . Bu adan Hume'un tutumu nedir? Tutarl ya da kk
tenci bir empirist olarak Hume'un yine kukucu sonulara
ulamas artc olmazm gibi grnyor. imdi biraz da bu
konuya bakalm.

Zihinler ve Kiisel zdelik Sorunu


Bu konuya balarken Hume yine tz kavram ile hesapla
maya girer ve herhangi bir tz idemiz var mdr sorusunu sorar;
vardr yantn verir. nk tz "kendi bana var olan bir ey"
lngiliz Deneycilii l 213

olarak tanmlyoruz. Oysa bu tanm Hume'a gre, tasarlanabilir


her eye uyacaktr. nk ak ve seik olarak tasarlanabilen
her ey, olanak dahilinde olduu srece, kendi bana var olabi
lir. Bu yzden bu tanm tz, ilinekten ya da ruhu , alglardan
ayrt etmeye yeterli olmayacaktr. Genellikle bir eyin varlnn
bir baka eye baml olduu biimindeki bir ilikiden de sz
edilir. rnein alglarn varl bir tze baml ya da znl ola
bilir mi? ncelikle cisimsel bir tze baml olamaz. nk
byle olabilmesi iin bir yerde olmalar gerekecektir; oysa bir
duygunun ahlaksal bir ide ile iliki iinde onun stnde ya da al
tnda, sanda ya da solunda konumlanm olduundan sz
etmek sama olacaktr. Yine bundan alglarn cisimsel-olmayan
bir tze znl olduklar sonucu da kmaz. Tam u anda bana
grnen masa salt bir algdr ve tm nitelikleri bir algnn nite
likleridir ve eer masay bildiimi sylyorsam, bildiim ey sa
dece bir algdr; alglardan baka eyler var olabilir, ama eer
varsalar ne olduklarn bilemeyiz. Alglar dnyasyla snrlyz.
Bu nedenle alglarn Spinoza'nn deyiiyle ruhun deikileri ol
duunu sylemek anlamsz olacaktr. nk bu deikilerle tin
sel tzn yani ruhun arasnda bir aynn olanamz yoktur. Bu
nedenle Spinoza'nn ruh ve onun deikileri retisini tmyle
anlamsz olarak grr. Ulat sonu ruhun tzn ilgilendiren
sorunun tmyle anlalmaz olduudur. "Tm alglarmz
uzaml olan ya da olmayan ile yersel bir birlie yetenekli deil
dirler. Kimileri bir tr, kimileri ise bir baka tr olmak zere. "
(Aktaran, Copleston, 1 998, s. 1 08).
Ama eer, uzaml ya da uzamsz ruh denebilecek hibir tz
yoksa o zaman kiisel kimlik denen ey nasl aklanacaktr? Fi
lozoflarn ou, bizim her zaman "kendim-ben" dediimiz eyin
srekli bir kendine-zdelik durumunda kalan bir ey olarak bi
lincinde olduumuzu imgelerler. Ama eer ben'in ak ve anla
lr bir dncesini tayorsak, bunun bir izlenimden tremi
olmas gerekmez mi? Oysa kendim ya da ben, tekil bir izlenim
214 I Yeniada Bilgi Felsefesi

deil, ama izlenim ve idelerimizin bal olduu bir ey olmaldr.


Eer herhangi bir izlenim kendim idesini yaratyorsa, bu izle
nim yaam boyunca ayn kalmay srdrmelidir. nk 'ken
dim' dediimiz ey o yolda var olmas gereken bir eydir. Oysa
deimeksizin kalan hibir izlenim yoktur ve bunun sonucu ola
rak bu ekilde bir 'kendi-m' idesi de yoktur. u halde birbirinden
ayrt edilebilir olan alglarmzdan ayr ve onlarn altnda yatan
hibir kendi-m idesi de yoktur. Hume bu noktada unlar sy
lyor: "Kendi payma, kendim dediim eyin en yaknna girdi
imde, her zaman u ya da bu tikel algya, souk ya da scak,
k ya da glge, sevgi ya da nefret, ac ya da haz alglarna rast
larm. Hibir zaman kendim'i zel bir alg olmakszn hibir
yerde yakalayamam ve hibir zaman algdan baka bir eyi gz
leyemem. " (Aktaran, Copleston, 1 998, s. 1 09). Bu noktada Hu
me'un ulat sonu udur: "Zihin bir tr tiyatrodur; orada
eitli alglar srasyla kendilerini sunarlar, geer, yeniden geer
ve kayp szlerek, sonsuz bir konumlar ve durumlar trll
ne karrlar. " (Aktaran Copleston, 1 998, s. 1 09) . Burada hi
bir yalnlk ve zdelik yoktur; geri zdelii imgelemek iin
doal bir eilimimiz olsa da. Ayrca Hume, tiyatro karlatr
masnn bizi yanl yne gtrmemesi gerektiini vurgular. Yal
nzca ardk yani birbirini izleyen alglar ya da bunlarn bir
toplam sz konusudur. Eer bir zihinden sz edeceksek, birbi
rini izleyen alglarn byle bir dizisinden baka bir ey yoktur. u
halde ne tiyatro sahnesinin bir kavram ne de onu oluturan ge
recin herhangi bir kavram sz konusudur. Bir baka deyile bu
tr eyler yoktur.
Bu durumda zihnimize yalnlk ve zdelik ykleme eilimi
mizi yaratan ey nedir? Hume bunu sorar ve ilgili nesnelerin ar
dkl ve zdelik gibi iki dnceyi kartrma eiliminde
olduumuzu belirtir. rnein bedenimiz bir toplaktr ve bir
araya gelen paralar srekli olarak deiir, ama bu deiimler
genellikle derecelidir ve dereceden dereceye geite alglana-
lngiliz Deneycilii l 215

mazlar. Ayrca paralar birbirleriyle bamllk ilikisi iindedir


ler. Bu nedenle zihnimiz kesintileri gz ard etme ve bu bir araya
gelmeye kalclk ve kendine-zdelik ykleme eilimindedir.
Peki, insan anl sz konusu olunca durum nedir? Burada ilgili
alglarn ardkl sz konusudur. Bellek, gemi alglarn im
gelerini canlandrarak alglarmz arasnda bir benzerlik ilikisi
retir. Bunun sonucu olarak alg zinciri srekli ve kalc bir
nesne olarak grnr. Burada yine bellek birincil nem tar;
nk bellek araclyla alglarmz arasndaki nedensel iliki
lerin bilincine varabiliriz. Bir kez bellek verildiinde alglarmz
arm tarafndan imgelemde balanrlar ve bu ekilde algla
rn ardkl olan bir eye zdelik ykleriz. Bunun sonucunda
alglarmzdan ayr bir srekli kendi varm gibi davranrz.
Sonu olarak bizim dorudan algladmz bir ben ya da kendi
deildir, birtakm izlenimler ve bunlarn ideleridir, bir baka de
yile de genel anlamda alglarmzdr. Bu nedenle kendisine
zde bir ben ya da kendi salt bir inantr. Hibir biimde algya
ak olmad gibi ussal tantlamaya da ak deildir.

Tann'nn Varoluu ve Doas Sorunu


Hume, nsan Anl zerine S o ruturma'nn bir blmn
Tanr'nn varoluuna ilikin sorunlara ayrmtr. Tanrsal varo
lua ilikin biricik uslamlamann doann dzeninden dodu
unu ne srer. Doasal yararnn dzeninden bunu yapan eyde
bir tasar, plan ya da n dncenin olmas gerektiine inan
rz. Burada etkilerden nedenlere doru giden bir uslamlama sz
konusudur. Ancak Hume, bu konuda u ikircimli noktalar dile
getirir. Bir kez Hume'a gre, tikel bir nedeni bir etkiden ka
rmlarken, nedene etkiyi retmek iin gerekenlerden ve yeterli
olanlardan baka niteliklerin yklenmesi kabul edilemez. kinci
olarak da karlm neden ile ie balandnda, daha imdiden
bilinenlerin yannda baka etkiler karmak kabul edilemez. Bir
baka deyile nedenin, szgelimi ahlaksal niteliklere sahip ol-
216 J Yeniada Bilgi Felsefesi

duunu ya da daha imdiden benim tarafmdan bilinenlerden


baka etkiler retebilir ya da retecek olduunu karamam.
Doal dzenden zihinsel bir nedeni karmak pek geerli ve
kesin grnmemektedir. nk bu konu btnyle insann du
yularyla ve usuyla ulaabilecei alann dnda yer almaktadr.
Daha nce de ele alnd gibi nedensel bir ilikiyi ancak dei
mez birliktelii gzlemlediimiz srece ele alabiliriz. Kald ki
Tanr zerine hibir gzlemde bulunamayz. Bir nedenin salt et
kisi yoluyla bilinebilmesi olduka kukuludur. Bu nedenle din
sel n sav evrenin grnen fenomenleri iin geerli bir
uslamlama deildir. Kendisinden daha imdiden bildiimiz ol
gulardan bakalarn karamayz. Ve yine ondan davran ilke ve
kurallarn da karamayz. nk burada "nedene ilikin bil
gimiz doann srecinden tredii iin, doru uslamlama ku
rallarna gre hibir zaman herhangi bir yeni karsama ile
nedenden geriye dnemeyiz, ya da doann gzlenen olaan s
recine eklemeler yaparak yeni davran ilkeleri getiremeyiz . "
(Aktaran, Copleston, 1 998, s. 1 13- 1 1 4) .
Bu balamda Hume, son sz olarak unlar sylemektedir.
"Eer doal tanrbilimin btn, kimilerinin ileri srdkleri gibi
kendini, geri biraz ikircimli, ya da en azndan belirsiz tek bir
yaln nermeye; 'evrende dzenin nedeni ya da nedenleri belli
bir olaslkla insan anlna uzaktan bir andnn tarlar' ner
mesine zndryorsa; neden ya da nedenlerin ahlaksal nite
likleri konusunda hibir ey sylenemez. " (Aktaran Copleston,
1 998, s. 1 1 5 ) . Bu nerme kendisinden, dinsel ya da ahlaksal,
insan davrann etkileyen hibir sonucun karlamamas an
lamnda salt kuramsal bir nermedir. Bu durumda din, salt ku
ramsal bir olaslk bildiriminin kabul edilmesine indirgenmi
olmaktadr. Hume'un da kabul edebilecei son ey budur. G
rld gibi tanr kavram ussal tantlamaya kapaldr. Bir ola
slk olarak Tanr'nn varoluuna salt inanabiliriz.
lngiliz Deneycilii l 217

Hume'un Kukuculuu
Hume, bilgi alannda olsun, tz alannda olsun gerekletir
dii empirist temelli zmlemelerinde, tm yukardaki akla
malardan da anlalabilecei gibi genellikle kukucu sonulara
ulamtr. Gemi, imdi ve gelecei kucaklayan mutlak bir bil
ginin olamayacan ne srmesi, maddesel ve tinsel tzlerin va
roluunu yadsmas, nedensellik ilkesinin geerliliini ortadan
kaldrmas gibi ok etkili olmu nl grleri, kukuculuu
nun en ak kantlarn ortaya koyarlar. Bu alanlarda ulat ku
kuculuu kendisi de kabul eder. Ama tm bunlarn yan sra
Hume, kuku ve kukuculuk kavramlar zerine kendi grle
rini de ortaya koymutur. Bu kesimi sonulandrmadan nce,
ksaca, Hume'un kukuculuu nasl ele aldna da bir gz ata
biliriz.
Hume, nsan Anl zerine Soruturma'da kuku ediminde
nceleyen (antecedent) ve sonralayan (consequent) tarzlar ba
kmndan bir ayrtrma yaparak konuya girer. nceleyen ku
kuculuk ile tm bilimsel ve felsefi inceleme ve aratrmalardan
nce gelen kukuyu anlamaktadr ve buna rnek olarak Kartez
yen kukuyu gsterir. Bu kuku nceden savunduumuz tm
tikel inan ve grlerimize olduu kadar, gerei elde etme ye
tilerimize de ynelik bir kuku tr olarak i banda olabilir.
Bu kuku tr Kartezyen sistemin olumlu bir kuruluu bak
mndan ibanda olduu gibi, tanm gerei sradan insann e
itli alanlarda gsterdii kuku biimini de az ok karlyor
olarak dnlebilir. nk sonralayan/sonra-gelen olarak ni
telediimiz kuku trnn sradan insann kukularyla pek bir
ilikisi yoktur. Ancak Hume'a gre, Descartes'n uygulad bi
imiyle karmza kan kukunun da her aratrma ya da ince
lemeden nce uygulanmas pek de olanakl deildir, nk
genelde kendisi hibir biimde kukuya yer vermeyen kkensel
bir ilke bulmaya yneliktir; daha sonra tm sistem bu ilke ze
rine dayanacaktr. Oysa Hume'a gre byle bir kkensel ilke
218 J Yeniada Bilgi Felsefesi

yoktur. Aslnda Descartes byle bir ilkeyi bulmu mu? ok ku


kulu. Ama daha lml ve usa yatkn bir nceleyen kukuculuk
biimi vardr. Bu da felsefi soruturmaya girimeden nce, ken
dimizi elimizden geldii lde tm nyarglardan arndrma
mz, yansz bir biimde ak ve net ilkelerle ie balamamz ve
usavurmamzn tm admlarn denetleyerek ilerlememiz ge
rektiidir. Ancak bu bizim saduyu dediimiz eydir. Byle bir
zen ve aklk olmakszn bilgide herhangi bir gvenilir iler
leme yapmay zaten umut etmemek gerek.
Sonra-gelen kukuculuk ise bilim ve aratrmann ya da so
ruturmann sonucu olan kukuculuktur. Bu balamda, insann
zihinsel yetilerinin, yaygn olarak kullanldklar tm kurgu ko
nularnda herhangi bir gvenilir sonuca ulamak iin yetersiz
ya da uygunsuz bulunuunun ileri srlmesinden kaynaklanan
bir kuku tr sz konusudur. Hume, bu kuku trnn de du
yulara ilikin ve usa ilikin olmak zere iki kategoride ele alna
bileceini syler.
Hume, ncelikle, ilkalardan bu yana tm kukucularn du
yusal verilerin gvenilmez olduklarn ne srerek olduka bas
makalp bir kuku tr ortaya koyduklarn belirtir. rnein
suya batrlan bir ubuun krk grnmesi, yakndan keli
olan bir kulenin uzaktan dairesel grnmesi gibi sradan r
nekler gsterildiini belirtir. Ama bu alanda Hume'a gre, du
yularn dolaysz kantlarn ortamn doas, nesnenin uzakl,
duyu organnn yatknl ve ussal dnme gibi etkenleri gz
nne alarak dzeltmek olanakl olabilir. Gerekte yaptmz
da budur ve bu tr duyusal yanlmalar dzeltmek iin tmyle
yeterli bir yoldur.
Burada duyulara ilikin asl kuku d dnya gereklii ze
rinedir. nsanlar doal bir eilim olarak zihinlerinden bamsz
bir d dnya gereklii olduunu kabul ederler. Ve bu d dn
yada yer alan varlklarn tpk duyularna verildii gibi olduunu
da kabul ederler. E deyile duyularna verilen alglar ya da im-
lngiliz Deneycilii l 219

geleri dsal nesnelerin kendileri olarak alrlar. Ancak insanlar


daki bu evrensel ynelim, felsefi dnn eletirel bak al
tnda gvenilir olmaktan kar: nk imgelerin ya da alglarn
kendilerinin, bizim zihnimizin imgeleri ya da alglar olarak
kabul edemeyeceimiz nesnelerin tasarmlar olduklarn nasl
tantlayabiliriz? Anlk, kendisine hibir zaman alglardan baka
bir eyin verili olduunu gremez ve bunlarn nesnelerle ban
tlarnn herhangi bir deneyimine ulamas olanakl deildir.
Byle bir bantnn varsaylmasnn yleyse uslamlamada hi
bir temeli yoktur. Eer Tanr'ya bavurma yolu tutulursa bu da
sonusuz kalmaya mahkumdur. nk eer tanrsal gereklik
gerekten iin iinde olsayd, duyularmzn btnyle ve her
zaman yanlmaz olmas gerekirdi. Ayrca dsal dnyann varo
luu bakmndan Tanr'y garantr olarak gryor isek, o zaman
da Tanr'nn varoluunu ya da yklemlerinden herhangi birini
nasl tantlayabiliriz? Grld gibi duyularn salad alglar
ya da imgeler dsal nesnelerin kendileridir varsaymn, ussal
olarak tantlamann bir yolu olmad gibi, bu alglar ya da im
geler dsal nesneler tarafndan yaratlr ve onlar temsil ederler
tezini de deneyime dayal olarak tantlamann bir yolu grn
memektedir. Hume'a gre, "bu yle bir konudur ki, orada insan
bilgisi ve soruturmasnn tm alanlarna evrensel bir kuku ge
tirmeye alan derin ve daha felsefi kukucular her zaman utku
kazanacaktr. " (Aktaran, Copleston. 1 998, s. 1 1 9).
Us konusundaki kukuculuk yine ikili olarak ya soyut us
lamlama ya da somut olgulara ilikin olarak ele alnabilir. Soyut
uslamlama alannda uzay ve zaman idelerimize ilikin kukulu
uslamlamalar aka ortadadr. "Varsayalm ki uzam sonsuz ola
rak blnebilirdir. Verili bir x nicelii kendi iinde ondan son
suz lde kk olan bir y niceliini kapsar. Benzer olarak y
kendi iinde ondan sonsuz lde kk olan bir z niceliini
kapsar. Ve bu da yine sonsuza dek byle gider. Bu tr bir saylt
insan usunun en ak ve en doal ilkelerinde sarsnt yaratr. "
(Aktaran, Copleston, 1 998, s. 1 1 9 - 1 20 ) . Yine "ardk olarak
220 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

geen ve birbiri ardna tkenen belirsiz sayda olgusal zaman


paras ylesine ak bir eliki olarak grnr ki . . . hibir kim
senin hibir zaman bunu kabul edemeyecek olduunu dn
memiz gerekir. " (Aktaran, Copleston, 1 998, s. 1 20).
Empirik olgular ilgilendiren uslamlamalara ynelik kukucu
kar klara gelince, bunlar ya gndelik yaama ilikin ya da
felsefi olabilirler. Gndelik yaamda insanlar tarafndan savu
nulan, karlkl olarak birbirleriyle badamaz grlerin ok
luu, bir konuda ayn insan tarafndan deiik zamanlarda
savunulan farkl grler, farkl toplumlarn elikili inanla
rndan tretilen birtakm kar klar, insanlar kukuculua
srkleyebilir. Bununla birlikte bu alandaki kar klar etkili
deildir. Felsefi kar klar daha nemlidir ve Hume bunlara,
kendi nedensellik zmlemesinden treyen kukucu duruu
rnek olarak gsterir. nk bu zmleme verildiinde a ve
b'nin gemi deneyimimizde her zaman birlemi olmalarndan
gelecekte de benzer olarak birlemi olacaklarn tantlamak iin
hibir uslamlama yolumuz olmadn dile getirir.
Bununla birlikte Hume, felsefi kukuculuun en kktenci r
nei olan Pyrrhonism'i kukuculuk adna onaylamadn ak
lamalaryla ortaya koyar. Bir kez bu retinin gndelik yaamn
eylem, i ve uralar tarafndan bozguna uratldn dile geti
rir ve unlar syler. "Bu kar klar snfta rtmek olanakl
olmayabilir, ama gndelik yaamda duman gibi yiterler ve en
kararl kukucuyu baka lmllerle ayn durumda brakrlar. "
(Aktaran, Copleston, 1 998, s. 1 20) . Ama, Pyrrhonism kuramsal
adan da ortada hibir ey brakmamakta tam bir yokumsamaya
ulamaktadr. Eer Pyrrhonist ilkeler evrensel olarak ve kalc
olarak yrrlkte olsayd, tm insan yaam dururdu ve insan
lar pratik ya da kuramsal tam bir eylemsizlik durumunda ka
lrd; "ta ki doann doyurulmam zorunluluklar dayanlmaz
varolularna bir son verinciye dek. . . . Doa ilke iin her zaman
ok gldr. " (Aktaran, Copleston, 1 998, s. 1 2 1 ) . Doann ve
lngiliz Deneycilii l 221

insan doasnn zorunlu yasalar her zaman ve her eyin stnde


baskn kacaktr. Bu g karsnda hibir kktenci kukucu
luk ayakta kalamaz.
Ne var ki Hume, ar dedii kukuculuu yadsyor olsa da,
hafifletilmi ya da akademik dedii bir tr kukuculuu hem da
yankl hem de yararl olarak kabul etmektedir. Bu kukuculuk
belli konulara snrlanm olarak grnr. Hume u tarzda bir
ayrmlatrma yoluna gider. "Bana yle grnyor ki soyut bili
min ya da tantlamann biricik nesneleri nicelik ve saydr ve bu
daha eksiksiz bilgi trn bu snrlarn tesine geniletmeye y
nelik tm abalar ancak sofistlik ve yanlsamadr. " (Aktaran,
Copleston, 1 998, s. 1 22).
Empirik olgular ve varolular alanndaki soruturmalara ge
lince, burada tantlama alannn dna klm olur. nk olan
her ey olmayabilir de; bir olgunun hibir olumsuzlamas bir e
liki yaratmaz. Bu alanda daha nce de grdmz gibi ne
denden etkiye ya da etkiden nedene tantlama yaplr ama bu
tantlamalarda nnde sonunda deneyime bamllk sz konu
sudur. Byle olunca da gelecekte ne olaca tam bir kesinlik ta
maz. Grld gibi doa bilimleri alannda bile belli dzeyde
bir kukuculuk ibandadr. Ancak varolu konularnda Hume,
tm metafizii tam bir sofistlik ve yanlsama alan olarak grr.
Hatta ktphanalerde grdnz metafizik yaptlarnn hibir
yararlar olmad iin atee atlmalarnn uygun olacan be
lirtir. Ahlak ve estetie gelince; Hume'a gre, bunlar anlama ye
timizden daha ok beeni ve duyumsamay ilgilendiren
konulardr. " Gzellik ister ahlaksal isterse doal olsun algla
maktan daha ok duyumsanr, " demektedir. Bu alanda da bir
lt belirleme yoluna gidilebilir; ama o zaman yine belli bir
empirik olguya gidilmesi gerekir ki, bu da insanln genel be
enilerini belirlemekten bakas olamaz.
Grld gibi Hume, felsefi irdelemelerinden doan ku
kucu sonularn farknda olduu iin lml bir kukuculuktan
222 j Yeniada Bilgi Felsefesi

yana olduunu aa koymutur. Bunun, ayn zamanda dogma


tiklik ve fanatiklie de panzehir olduunu dnyordu . Ona
gre "gerek bir kukucu, felsefi kamlarnda olduu gibi felsefi
kukularnda da gvensiz olacaktr." Bu ekilde kukuculuunda
fanatik olmaktan kanm olur. Yinelemek gerekirse, tam bir
kukuculuk uygulamada savunulamaz durumdadr nk gn
delik yaamda insan doasnn yatknlklarna gre davranlmas
kanlmazdr ve bu durum kktenci kukuculukla badamaz
dr. Felsefi tin zgr soruturma tinidir; filozof felsefi irdeleme
sinde insan usunun tamtlayabilecek olduu ok az ey grmesi
anlamnda kukucu sonulara varabiliyor olsa da, sonuta bir
insandr. Gndelik yaamnda, insan doasnn bakalarna ol
duu gibi ona da dayatt genel inanlar tarafndan ynetilir ve
eer herhangi bir biimde yaamak istiyorsa bunlar tarafndan
ynetilmeye izin vermesi gereklidir. Ulat bu sonularla Hu
me'un kukuculuunda doalcla (natralizme) bir yer olup
olmad tartmaya ak bir sorun olarak grnyor.

THOMAS REID
Hume deneyciliinin ulat kukucu sonulara yine bir
sko dnr, Thomas Reid ( 1 7 10-1796) kar karak bir sa
duyu okulunun olumasna n ayak olmutur. Reid, bir sko
rahibin olu olarak skoya'da, Strachan'da dodu. ocuklu
undan balayarak yaamnn byk blmn geirdii Aber
deen'de eitim srecini tamamlad. Birka yllk rahiplik
grevinden sonra, Aberdeen'de Kings College'da akademik bir
greve getirilmi ve burada 1 7 5 1 - 1 764 yllan arasnda dersler
verdikten sonra, Glasgow niversitesi'ne ahlak pofesr olarak
atanmtr. 1 764 ylnda, Saduyu lkeleri zerinde nsan Anl
zerine Bir Soruturma (An Inquiry into the Human Mind on the
Principles of Common Sense) balkl ilk ve nemli yaptn ya
ymlamtr. Ahlak profesrl dneminde 1 785 ylnda, nsa
nn Ussal Gleri zerine Denemeler (Essays on the Intelectual
lngiliz Deneycilii 1 223
Powers of Man) adl yapt yaymland ve onun ardndan l 788'de
nsann Etkin Gleri zerine Denemeler (Essays on the Active Po
wers of Man) balkl yapt yaymlanmtr. Daha sonralar bu
iki yapt, nsan Zihninin Gleri zerine Denemeler (Essays on
the Powers of the Human Mind) ad altnda yaymlanmaya devam
edilmitir.
Reid, empirizmin balang savna kendisini yakn hisset
mekle birlikte, felsefi yneliminin birincil kaygs, Hume'un ku
kucu sonularn etkisiz hale getirecek bir felsefi yaklam ortaya
koymakt. Bununla birlikte Berkeley'in idealizmine ve Locke'un
idelere ilikin temel tezine de kar karak grlerini olu
turma yoluna gitti.
Reid, empirizmin balang sav olan "bilginin duyu dene
yimi yoluyla balad" tezini kabul etmekle birlikte, Locke'un,
"ideler algnn dolaysz nesneleridir," biimindeki postlasn
kabul edilemez buldu. Bu balamda ilkin 'ide' szcnn eitli
anlamlar zerinde durur: Ona gre, gnlk dilde herhangi bir
eyin dncesini ya da idesini tamak, onu kavram olmaktr;
onun hibir idesini tamamak, onu kavramam olmaktr. Oysa
Locke ve Berkeley'in anlaynda "deler algmzn nesneleri"
olup karlar. Bir baka deyile Locke'a gre ideler dnen an
lmzn dolaysz nesneleridir. Bu yolda devam eden Berkeley
salt, ideleri bilebileceimizden hareketle, tinleri ve tinlerin d
ncelerini alkoyarak cisimler dnyasn kolayca ortadan kal
drd. Hume ayn yolda daha da tutarl ilerleyerek, hem tinsel
hem de maddesel dnyalar ortadan kaldrd. Bu durumda geriye
kalan salt ideler ya da izlenimler idi. Peki ama nerededir? Belli
bir yerleri var mdr? 'Ben' ya da 'kendi-m' denen ey ortada ol
madna gre, bunlar bolukta m salnyorlar? Aslnda bu a
dan Hume'un yapt aklama doyurucu deil; bunlar
birbirleriyle ardklk iinde, birbirlerine balanyor ve bu ba
lanma deyim yerinde ise bir paket ortaya koymu oluyor; yani
idelerin, izlenimlerin bir paketi iinde 'ben' ya da 'kendim'in bir
224 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

idesi ya da izlenimi yer almyor. Ama realitede kendisine 'ben'


diyen bir canl zne bulunduuna gre bu eliki nasl zm
lenecek? te empirist yolculukta, Hume'un ulat bu son
nokta, Reid asndan kabul edilemez grnyordu ve tm in
sanl temsil eden bir saduyu ile badamyordu.
Reid, 'ide' terimine felsefi yaklamdan sz eder. Bu yaklam
ncelikle Locke'un 'ide' terimine verdii anlamdr: Salt bir kurgu
olan bu yaklama gre, anln idelere ilikin ilk ilemi yaln
ayrmsamadr; ona ilikin baka hibir inan olmakszn yaln
kavrandr. Bu yaln kavranlar elde ettikten sonra, bunlar
karlatrarak aralarndaki uyumay ya da uyumamay algla
rz; bu uyuma ya da uyumamann algs inan, yarg ya da bilgi
denen eyin tmdr.
Reid terime verilen bu felsefi anlam kabul etmemektedir:
"nan ya da bilginin yaln ayrmsamalar bir araya koymak ve
karlatrmakla elde edildiini sylemek yerine, daha ok yaln
ayrmsamann doal ya da kkensel bir yargy zndrerek ve
zmleyerek yerine getirildiini sylememiz gerekir. " (Akta
ran, Copleston, 1998, s. 1 70) . tk bilgi eleri olarak Locke, yaln
ideleri, Hume ise izlenimleri kabul ettiler ve sonra bunlarn bir
araya getirilmesi ya da ayrmsanmas sonucu bilginin olutu
unu ne srdler. Oysa Reid'e gre bu esel veriler zmle
menin sonucudurlar. ncelikle kkensel temel yarglar gelir.
Peki, ama bu yarglarda bir araya getirilenler nedir? Reid'in bu
yaklam da tartmaya aktr. Devam edersek Reid'e gre, du
yularn ilemi yaln ayrmsamay olduu gibi yarg ya da inanc
da imlemektedir. Bu kkensel ve doal yarglar, insan doamza
bal olarak zihinsel donatmmzn temel elerindendir. Usu
muzun tm bulular bunlar zerinde ykselir. Bunlar insanl
n saduyusunu olutururlar.
Reid'e gre anlama yetimizin iki temel grevi vardr. Birincisi,
kendiliinden-ak eylere ilikin yarglarda bulunmak, ikincisi
de kendiliinden ak olmayan sonular kendiliinden ak
lngiliz Deneycilii 1 225

olan yarglardan tretmektir. Birinci yeti hemen hemen insanl


n byk blmnde bulunur; bu yeti saduyunun alandr ve
saduyu ilkelerine ilikin sonular karr. Ama ikincisi daha
spesifik olandr ve bu nedenle herkeste bulunmas beklenemez;
daha ok zel bir yeti olarak grlmesi uygun olur. Ancak bu
yeti de saduyu alanyla hi ilikisizdir denemez. Bir anlk de
recesi olarak kendiliinden-ak olan ve aka ayrmsanan so
runlarda neyin doru neyin yanl olduunu bulma yetenei
olarak karmza kar. Bu iki yetinin sonucu olan ortak ilkeler
tm uslamlamann ve tm bilimin temelini olutururlar. Bu il
keler dorudan ya da dolayl tantlanmaya gereksinim gster
mezler. nk tm insanlar tarafndan bilinen ya da duyulur
duyulmaz onay verilen trden eylerdir.
Reid bu ilkeleri kartlar olanaksz olan zorunlu gereklikler
ve kartlar olanakl olan olumsal gereklikler olarak ncelikle
iki snfa ayrr. lk snfa ait olanlar arasnda mantksal aksi
yomlar, matematiksel aksiyomlar, ahlak ve metafiziin ilk ilke
leri bulunur. Mantksal olanlara rnek; "her nerme ya doru
ya yanltr. " Ahlaksal olanlara rnek olarak Reid unu gsterir:
"Hibir insan engelleme gcnde olmad bir ey iin knan
mamaldr. " Ahlaksal ilkelerin de mantk ve matematik ilkeleri
kadar ak olduunu savunur. Metafiziksel ilkeler bal altnda
Reid temel ilkeyi gsterir. nk Hume, bunlara kuku ile
yaklamt. Bunlardan ilki; "duyularmz yoluyla algladmz
niteliklerin bir zneleri olmaldr; buna beden deriz ve bilin
cinde olduumuz dncelerin bir zneleri olmaldr; buna
zihin deriz. " kinci metafizik ilke de udur: "Var olmaya bala
yan her eyin onu reten bir nedeni olmaldr. " Ve ncs,
"nedendeki niyet ya da dnce, onun etkideki belirti ya da im
lerinden karlabilir."
Olumsal gerekliklere gelince: "Seik olarak anmsadm ey
ler gerekten olmutur. " "Duyularmz yoluyla seik olarak alg
ladmz eyler gerekten vardr ve onlar algladmz
226 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
gibidirler." "Gerei yanltan ayrt etmemizi salayan doal ye
tiler yanltc deildir. " "Doa fenomenlerinde olacak olann,
benzer koullarda, olmu olan gibi olmas olasl vardr. " Ay
nca Reid unlar da belirtmitir: "Eylemlerimizin zerinde ve is
tencimizin belirlenimleri zerinde, belli bir dzeyde gcmz
vardr. " " lletiimde bulunduumuz bakalarnda da yaam ve
zihnin bulunduunu sylemek uygun olur." Grld gibi
Reid, bu alanda da olduka ok sayda ilke bulmu grnyor.
Ancak bu ilkelerin kendiliinden-ak olular birinci gruptaki
ilkeler kadar kesin mi acaba? rnein bellein tanklna ne
reye kadar gvenilebilir? Duyularmzla seik olarak alglad
mz eylerin var olduunu kabul etsek bile, onlarn algladmz
gibi olduklarndan nasl emin olabiliriz? Aynca, bireylerin tpa
tp benzer biimde algladklar da kukulu bir konudur. Sonuta
bu alanda yine Hume'un kukularna geri dnm gibi oluyoruz.
Ama Reid bu olumsal ilkeleri saduyu gerei ne srmenin ka
nlmaz olduunu ne srerek, kendisini hakl gstermeye a
labilir.
Duyular yoluyla algladmz eylerin gerekten var olduu
ve onlarn algladmz gibi olduklar bildiriminden sz ederken
unlar sylemektedir: "Tm insanlarn eitimin ya da felsefenin
nyarglarndan herhangi bir neilim oluturabilmelerinden
ok daha nce, doa tarafndan duyularnn seik tanklklarna
rtk bir onay vermeye gtrldkleri tantlamaya gereksinim
gstermeyecek denli aktr. " (Aktaran, Copleston, 1 998, s. 1 72-
1 73) . Yine, "doann kurallln bekleme ynnde doal bir
yatknlmz olduunu" belirtmektedir.
Sonu olarak, zorunlu gereklikler alanndaki temel ilkeler,
hibir glk yaratmamaktadrlar. Bu alanda Hume ile Reid ara
snda bir sorun yoktur. nk bu alandaki nermeler zmsel
yapl olduklar iin, bu nermelerdeki terimlerin anlamlan ve
rildiinde samaya dmeksizin bunlar yadsnamazlar. Oysa
olumsal ilkelerin aksini dnmek samalk getirmemektedir.
lngiliz Deneycilii l 22 7

Zaten bunlarn olumsal oluunun anlam budur. u halde bu


nermelerde dile getirilen savlarn aksinin gerekleme bak
mndan olumsall mantksal olarak kabul edildiine gre, ne
srlen savlarn kesinlii iddia edilemez. Bunlar saduyu kale
sine snarak savunmak, Hume'un bu konulardaki kukuculu
unu bertaraf etmek bakmndan baarl bir sonu getirmi
olmamaktadr.
3. BLM
FRANSIZ AYDINLANMACI DNRLERN
EPSTEMOLOJK RDELEMELER

FRANSIZ DUYUMCULUGU
Genel olarak Locke'un deneyciliini benimseyen ve bu temel
zerinde zihnin yaps, bilinlilik ve bu alanlara ilikin kavram
lar zerine bir takm kuramlar gelitiren balca dnrler Con
dillac, Helvetius, Diderot ve Holbach gibi dnrlerdir. Bu
dnrler "Fransz Duyumculuu" genel ad altnda snflan
maktadrlar. Bunlarn her birini ksa ksa grmeye alalm.

ETIENNE BONNET DE CONDILLAC


john Locke'un izinden giden ngiliz empirizminin Fransz
temsilcisi Condillac ( 1 715-1 780) , Fransa'da, Grenoble'da dodu.
nce rahip olmak iin Sulpice ilahiyat okuluna girdi ama 1 740
ylnda bu okuldan ayrlarak felsefeye yneldi . 1 758'den l 767'ye
dek Parma Dk'nn olunun retmenliini stlenmitir.
nsan Bilgisinin Kkeni zerine Deneme (Essai sur l'oricine des
connaissances humaines) baln tayan ilk yapt 1 746 ylnda
yaymlanmtr. Bu yaptla ok etkilendii Locke empirizmini
Fransa'da tantma amacna yneldii grlr. kinci yapt Sis-
230 J Yeniada Bilgi Felsefesi

temler zerine Deneme'de (Traite des Systemes) ( 1 749) , Locke'un


empirizmini Malebranche, Spinoza ve Leibniz'e kar savunma
grevini stlenmitir. 1 754 ylnda yaymlanan Duyumlar ze
rine lnceleme de kendi empirist yaklamn amlam ve bu ya
'

ptla byk ilgi toplamtr. Condillac felsefe alannda


bilgibilimin yan sra, zihin felsefesi, dil felsefesi ve siyaset fel
sefesi alanlarnda da almalar yapmtr.
tk yaptnda, bilginin oluumunda imlerin oynad rol ze
rinde durduu grlr. Dil aslnda zihinsel geliimimiz iin ok
nemli bir aratr. Dnceler bir im yani szck ile balandk
larnda belirlenmi olurlar. rnein imenlerden aldmz yeil
duyumunu ancak 'yeil' szc ile baladmz zaman, bir d
nce nesnesi olabilir ve teki dnce nesneleriyle bir ilikiye
girebilir, bir yarg oluturabilir. Temel bilgi nesnesi bylece al
nan bir duyumun bir im ile birlemesi sonucunda ortaya kar.
Bu birlemeler dolaysyla artan yaam deneyimimiz, gereksinim
ve amalarmz dorultusunda zihinsel yaammz gelime gs
terir. Sradan dil matematiksel dil kadar yetkin olmasa da d
nmemizi ve zihinsel yeteneklerimizi gelitirmek iin ok
byk lde yeterli olmaktadr.
Sistemler zerine 1nceleme'sinde byk ussalc dnrlerin
oluturduklar sistemsel yaplarda karmza kan sistem anla
yn eletirmektedir. nk bu sistemlerde ilk ilkelerden ya da
tanmlardan yola klarak, kapsaml bir evren dzeni olutu
rulmaktadr. Oysa bu tanmlarn byk lde keyfi olduklar
sylenebilir. Bu durumda evrenin gerek bilgisini salayamazlar.
Spinoza rneinde olduu gibi bir felsefeci yapt tanmlarla
zlerin bir kavrayna ulatn syleyebilir. Ama bu tanmlarda
szcklerin gerek ve san olarak imledikleri anlamlarn yerine
farkl anlamlar sz konusu ise bu tanmlar keyfi olmu olur, ama
eer bir bakma salt szlk tanmlar veriliyorsa, o zaman da bu
felsefi dizgeler yerine getirmeleri gereken grevi yapamazlar. te
Malebranche, Spinoza ve Leibniz gibi dnrlerin sistemleri
aynen byledir. Oysa "szcn kabul edilebilir anlamnda bir
Fransz Aydnlanmac Dnrlerin Epistemolojik irdelemeleri 1 231

dizge, bir bilimin blmlerini, aralarndaki ilikileri aka ser


gileyebilecek olduklar bir yolda dzenli olarak yerletirmeyi an
latr. " (Copleston, 1995, s.35) .
Condillac, lmnden sonra yaymlanan Mantk ( 1 780) adl
yaptnda da bu konu zerinde durmaktadr. Ayn konuya yle
devam eder. Kukusuz bu sistemlerde birtakm ilkeler olacak
tr, ama bunlar bilinen fenomenlere gndermede bulunan ifa
deler olmak zorundadr. Bunun yan sra salt zmleyici
yntem de yeterli olmayacaktr. nk bu tr bir yntem daima
verili olann alannda kalr ve karmak bir veriden yola karak,
onu farkl paralarna zmlemi olur. Aynca zmlenmi
paralardan btn yeniden oluturabiliriz. Bu, bilgimizi geli
tirmek istediimiz zaman anlama yetimizin doal olarak izledii
yoldur. Bir baka deyile en doal yntemdir. Aslnda ideal w

deimez tek bir yntem yoktur; seilmesi gereken sistem, gc


reksinim ve amacmza baldr. "Eer doay incelemeyi, eyle
rin gerek bilgilerini kazanmak istiyorsak, verili olann ala n
iersinde, bize en sonunda duyu-deneyiminde verilen fenomenal
dzen iersinde kalmamz gerekecektir." (Copleston, 1995, s.36).
Bizi burada asl ilgilendiren Condillac'n Duyumlar zerir
inceleme adl yaptdr. nk bu yaptta, her ne kadar Lor
ke'dan hareket etse de kendi duyumcu bilgibilimini gelitirm i
tir. Condillac burada serimledii yaklamyla deneycili
duyumculua (sensuanalism) dolaymlamtr. Ona gre tpk
Locke'da olduu gibi bilgimizin temelinde duyu yetimiz bulu
nur. Duyu yetimizle d dnyadan birtakm duyumlar almasay
dk hibir ide, kavram ve bilgimiz olamazd. Ancak Loc h
duyumlar alma yetimizin (sensation) yanna bir de i duyu
dnm (reflection) diye adlandrd bir yetiyi daha ekle mi";>
idi. Bizim salt bu yetinin sonucu olan birtakm idelerimiz tk
vard. O halde tm zihinsel kazanmmz bu iki yolla oluma kta
idi. Bunlarn zerinde tm teki karmak zihinsel ilemler yk
seliyordu.
232 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
Oysa Condillac, i-duyum-dnm yetisini gereksiz grr.
nk nnde sonunda tm idelerimiz ve fikirlerimiz duyula
rmzla d dnyadan aldmz duyumlara dayanmaktadr. Con
dillac bu adan Locke'u eletirirken, ona gre bir adm daha
ileriye gittiine inanyordu: rnein Locke, dnmn bir so
nucu olarak grd tz idesini yaln idelere yani duyumlara
zmleme yolu tutmakla birlikte, karlatrma, yarglama, is
teme gibi zihinsel ilemleri insan doasna verili olarak ele al
yor ve zerlerinde durmuyordu. Konuya ok daha kktenci
olarak yaklaan Condillac'a gre, bu zihinsel ilemlerin ya da i
levlerin nasl duyumlara indirgenebilir olduklarnn gsterilmesi
gerekiyordu. Bunlarn kendileri elbette duyumlar deildirler
ama duyumlardan ve duyumlar aras ilikilerden tretilirler. u
halde zihinsel yaamn tmyle nasl duyumlardan tretildiini
gstermek gerekir. nk ona gre daha yksek dnme
edimleri duyusal srelerden daha fazla bir ey deildir.
Bunun iin Condillac, koku duyusu ile balayp, aamal ola
rak teki duyularla donatlan bir heykel imgeler: buradaki asl
ama balangta tm bilgilerden yoksun bir bireyin idelerini ve
her trl zihinsel kazanmlarm duyumlar temelinde nasl adm
adm oluturduunu grebilmektir. Buna gre, balangta hi
bir zihinsellii olmayan heykele koku duyusu ile balayarak bir
gl koklatalm; bu durumda o gl koklayan bir heykeldir ama
kendi iin gln kokusudur. Henz bu aamada dsal eyler ya
da kendi bedeni gibi eylerin hibir bilgisini tamamaktadr.
imdi varsayalm ki bu birey, salt tek bir duyumu bir gln ko
kusunu tamaktadr; bu dikkattir. Gl uzaklatrldnda ge
riye dikkatinin az ya da ok youn olmasna bal olarak belli bir
izlenim kalacaktr. Bu izlenim artk bellein devreye girdiine
iaret eder. "Gemi duyuma dikkat, bir duygu kipinden baka
bir ey olmayan olmayan bellektir. " (Aktaran, Copleston, 1 995,
s.3 7). Bundan sonra bu birey gllerin yan sra karanfilleri ara
lkl olarak koklasn ve ardndan tekrar gl koklasn; bu du
rumda edilgin dikkati gller ve karanfiller arasnda blnr;
Fransz Aydnlanmac Dnrlerin Epistemolojik lrdelemeleri l 233
bunun anlam bunlar arasnda bir karlatrma doar; karla
trma ise yargy getirir. "Ve karlatrma olduu zaman yarg
vardr . . . Bir yarg yalnzca karlatrlan iki dnce arasndaki
bir ilikinin addr." (Aktaran, Copleston, 1995, s.37).
Yine eer bu birey, houna gitmeyen bir koku duyumunu al
yor ve gemiteki ho bir duyumu anmsyorsa, burada imgele
min de devreye girdii sylenebilir. nk bellek ve imgelem
tr olarak farkl eyler deildirler. Bunlar birbirini tamamlayan
eylerdir. Yine bu birey iin kimi kokular ho kimileri nahotr;
eer doyum ve doyumsuzluk dncelerini bunlarn eitli tikel
deikilerinde ayrt etme yoluna giderek, soyut dncelere de
sahip olmu olacaktr. Bu arada birok deiik ardk duyumu
anmsayacak olursa, say dncesini de gelitirebilecektir. te
yandan imdi naho bir duyumu yaayan bir insan, gemiteki
ho bir duyumu anmsayacak olursa, o honut-mutlu durumu
yeniden kazanma ynelimi gsterecektir ki bu da istekten baka
bir ey deildir. Ve tm tekileri uzaklatran ya da en azndan
tm dikkati kendinde toplayan istek tutku adn alr. Bylece
sevgi ve nefret tutkularna da ulalm olur. Bu birey onda olan
ya da olmasn istedii ho bir duyguyu sever; ona ac veren
naho bir duygudan ise nefret eder. "Dahas eer yontu imdi
yaamakta olduu istein baka zamanlarda doyum tarafndan
izlenmi olduunu anmsayacak olursa, isteini yerine getirebi
leceini dnecektir. Ve imdi nmzde olan ey isten du
rumudur. nk isten ile saltk bir istei anlarz; e deyile
istediimiz eyin gcmz iinde olduunu dnrz." (Ak
taran, Copleston, 1 995, s.38) .
Condillac bylece tm zihinsel ilemlerin heykel rnei ze
rinde bir tek duyudan-koklama duyusundan tretilebileceini
gstermeye almtr. Daha sonra iitme, tatma ve grme du
yular da bunlara eklenmitir. Ancak bu aamada heykel sa l
henz bir bilin olarak, bir zihin olarak kendini grmekted i
Zihin bir arada alnan zihinsel yetilerin tm iin bir addr. l l
bireyde henz bir zihin varl olmann dnda, bir dsallk fi ,
234 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

olumamtr; duyumlar arasndaki deikilerin d nedenlere


bal olduu gibi bir farkndal yoktur ve hatta kendi bede
ninden de habersizdir. Condillac, ancak dokunma duyusu dev
reye girdikten sonra bu dsallk fikrinin doacan syler,
kendi bedenine dokunarak, kendini dokunduu her bir parada
duyumsar ve bunlar dardan da olsa kendi varlna katar.
teki cisimlere dokunduunda bedeninden ald ayn duyum
lar almaz. Bylece bunlar btnyle kendi bedeni dnda ola
rak yarglar. Bu ekilde bu heykel insanda bir d dnya fikri
olumu olur. Ayrca dokunma baka duyulara katld zaman
insan aamal olarak koku, iitme, tatma gibi eitli duyu or
ganlarn da kefeder ve bunlarn salad duyumlarn dsal
nesneler tarafndan yaratld sonucuna ular. "rnein, gle
dokunarak ve onu yze doru yaklatrarak ya da ondan uzak
latrarak, bir insan kendi koku organ konusunda ve kendi
koku duyumunun dsal nedeni konusunda yarglar olutur
maya balar. Benzer olarak, ancak dokunma duyusuyla bileim
yoluyladr ki gz uzakl, bykl ve devimi nasl grece
ini renir. Byklk, ekil, uzaklk ve konum gibi eyleri,
grme yoluyla yarglamaya ylesine almzdr ki doallkla bu
yarglarn yalnzca grme duyumuna bal olduklarn dnme
eilimindeyizdir." (Copleston, 1 995, s.38-39) . Ama grld
gibi, bu konuda dokunma duyusunun rol aka ortadadr.
Bu arada Condillac'n dil ile dnce arasndaki bantya
ilikin grlerine tekrar deinmek bir karkl nlemek ba
kmndan yararl olabilir. nk daha nce grdmz gibi
Condillac ilk yapt nsan Bilgisinin Kkeni zerine Deneme'de
idelerin dilsel imlerle sembolize edilmedikleri srece tam bir
fikir ya da yarg haline gelemeyeceklerini ne srmekte idi. Buna
gre dil dnceyi nceliyor ya da en azndan dil ile dnce
birlikte ilevsel oluyorlard. Oysa Duyumlar zerene nceleme'de
kktenci bir duyumcu olarak safn belirleyince, bu ilk yakla
mn terk etmi ve aslnda tutarl bir durula tm zihinsel ya
am duyumlarla balatmtr. Bu durumda henz dil olmakszn
Fransz Aydnlanmac Dnrlerin Epistemolojik lrdelemeleri l 235
dnsel etkinlik yetkin bir biimde ilerlik iinde olabilir. Sz
gelimi, koku duyusu ile snrl bir insan ele alrken, bu insann
belli bir say dncesi tamasnn olanakl olduunu ileri
srmtr; bu insan, bir ve bir ve bir dncelerini tayabilir.
Ama bellein ayn zamanda drt birimi seik olarak kavraya
mayacan da ne srmtr. Bu durumdaki kii ten sonra
snda ancak belirsiz birokluk tasarlayabilir. " Hesaplama
sanatdr ki bize bak amz geniletmeyi retmitir," diye be
lirtir. Bylece, nceleme'de Condillac, zihnin duyumlar ya da
ideleri kullanmnn dili ncelediini ne srm oldu . Ancak
dil zihinsel yaammzn bu ilkel evresinin tesinde daha ileri
zihinsel ve dnsel gelimelerin nn aan ok nemli bir
ussal ara olarak karmza kmaktadr.
Sonu olarak Condillac'a gre, doal dzende bilgimizin kay
na duyumlardr. nsann tm zihinsel ilemleri ve giderek en
yksek zihinsel ilemler olarak grlenler bile "dnm du
yumlar" olarak aklanabilirler. Onun zihne bu yaklam mad
deci bir konuma iaret ediyor gibi grnmektedir. nk ruhu
farkl bir tz olarak ele aldnda bile, ruhun tm yetileri du
yumlardan tremekledir, sylemini elden brakmamtr. Ayrca
insann kazanmlarnn toplamndan baka bir ey olmadn
da ne srmtr. Bu biimiyle Condillac'n kuram maddeci bir
bak asn glendirmeye az ok katkda bulunmu olabilir,
ama salt bu noktaya dek diyebiliriz. nk yalnzca en yksek
neden olarak Tanr'nn varoluunu onaylamann yan sra, ruh
tznn de tinsel bir yapda olduunu ne sryordu. Geri
Ekstra Dnceler adl yaptnda bunlar sylerken, ruhun tm
ruhsal fenomenlerinin en sonunda duyumlardan tretilebilir ol
duklarn yeni batan tantlamaya alyordu . Bu duyumlara in
dirgemeci tutumu ile insanda tinsel bir ruhun bulunduunu
kabul etmesi tutarl grnmemektedir. Ayrca uzaml eyler olup
olmad sorusunu da ak brakmtr. Bu konuda unlar sy
lemektedir: "Kar klabilir ki, eer bir uzam yoksa hibir
nesne de yoktur. Ama bu doru deildir; usa uygun olarak -
236 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

karsayabileceimiz tek ey, nesnelerin bizde duyumlara vesile


olan varolular olduklar ve hibir kesin bilgiye ulaamayaca
mz zellikler tadklar olacaktr. " (Aktaran, Copleston, 1 995,
s.4 1 ) . Bu szleriyle Condillac'n maddeci olmaktan uzak oldu
unu syleyebiliriz, ama retisinin nsavlarnn da bu yarg
mz dorulamadn belirtmemiz gerekir. Belki de Tanr ve ruh
konularnda kendisini geleneksel bak asndan kurtaramad
n sylemek uygun olabilir.

ANSKLOPEDSLER

DIDEROT VE D'ALEMBERT

Fransz aydnlanma dneminin simgesi durumundaki byk


kltr hazinesi Ansiklopedi (Encyclopedia ou Dictionnaire rai
sonne des sciences, des arts et des metiers), Didorot ve d'Alembert
tarafndan yayma hazrlanmtr. ilk cildi 1 7 5 1 ylnda yaym
lanan bu dev almaya kraliyet hkmeti tarafndan, kraliyet
yetkesine ve dine zararl olduu gerekesiyle derhal yasaklama
getirilmesine karn, 1 757 ylna dek yedi cildin yaym gerek
letirilmitir. 1 758 ylnda d'Alembert yaynclndan ayrlm
tr. Bundan sonraki srete basm yaym ilerini Diderot tek
bana yrtmtr. Ancak ynetim tarafndan ciltlerin yaym
lanmasna yeniden yasak getirilerek, Ansiklopedi tamamlann
caya dek basmna izin verilmitir. 1 780 ylna gelindiinde,
Ansiklopedi'nin kendisi 1 7 cilt olmasna karn tablolar ieren
ciltler, be ek cilt, iki dizin cildi olmak zere toplam otuz be
cilt olarak bu dev yapt piyasaya srlmtr. Daha sonra pek
ok yabanc dilde de baslmaya devam edilmitir.
Konumuz bilgibilim olmasna karn bu almaya ilikin ksa
bir deini uygun olabilir. Yaptn amac okuyucuya salt her trl
konuya ilikin birtakm bilgiler salayan yararl bir bavuru ya
pt olmak deildi; asl ama gnn politik koullar iinde in
sanlarayol gstermek ve grlerini biimlendirmekti. zellikle
Fransz Aydnlanmac Dnrlerin Epistemolojik lrdelemeleri 1 23 7

ynetici gler tarafndan yaymnn bylesine tepkiye yol a


masnn nedeni de budur zaten. nk genel politik duru ola
rak hem kilisenin hem de krallk rej iminin kararl bir kart
durumundayd. "Makalelerin yazmnda hi kukusuz belli bir
lde sagrl davranlmt; ama almaya emek verenlerin
genel tutumlar btnyle akt; rn zgr dnrlerin ve
ussalclarn byk lek bir bildirisiydi ve nemi szcn a
da anlamnda bir ansiklopedi olarak tad kalc deerden
deil ama ideolojik yanndan geliyordu." (Copleston, 1995, s.46) .
Baka konularda aralarnda dikkate deer gr farkllklar
olmasna karn, kiliseye ve dine kar kmada ortak davranan
dnrler genelde yapta makaleleriyle katk salamlardr.
Bunlarn arasnda bata deist Voltaire olmak zere ateist d'Hol
bach, hmanist Helvetius, siyaset dnr Montesquieu ve
ekonomist Turgot da bulunmaktadr. Bu arada zellikle mzik
konusundaki pek ok maddeyi de ].]. Rousseau'nun yazd dik
katlerden kamamaktadr.

DENIS DIDEROT
Fransa'da Langres kentinde dodu ( 1 7 13-1 784) . Bu kentte
bulunan Luis-le-Grand jesuit kolejinde ortarenimini parlak
bir renci olarak tamamladktan sonra, yksek renim iin
Paris'e gnderildi. Muhtemelen Harcourt kolejinde edebiyat b
lmnden mezun oldu ve kilisede resmi bir greve getirildi;
ancak dzenli bir meslek yaam kendisine skc grnd iin
geim sknts ekme pahasna da olsa grevinden ayrlarak, ok
byk bir tutku duyduu dil renimine ve yan sra matema
tik renimine yneltmitir. ok gemeden Greke, talyanca
ve ngilizce dillerini ok iyi bir dzeyde renmitir. ngiliz d
ncesinin etkisinde kalarak ncelikle ngilizce yazlm yapt
lara ynelmi ve baarl bir evirmen olarak nlenmeye
balamtr. lk evirisi Temple Stanyan'dan Grek Tarihi'dir.
Daha nemli ve ilgi eken evirileri aras nda Schaftesbuninio
238 I Yeniada Bilgi Felsefesi

Inquiry concerning Virtue and Merit (1 745) adl yapt ve Robert


james'in Medicanal Dictionary'si vardr. Ama zellikle, Cham
bers'n Cyclopaedia'sn evirmi olmas, kendisine bir ansiklo
pedi karma yolunda esin kayna olmutur. Bu arada ilk zgn
yapt Filozofa Dnceler'i 1 746 ylnda yaymlamtr. Ayn yl
tm yaam srecini kapsayacak, uzun soluklu bir yapt duru
mundaki Ansiklopedi zerine almaya balamtr. Ksa sre
sonra ba editr olmu, zellikle matematik konularnda sz sa
hibi olmak zere yanna yardmc editr olarak d'Alembert'i de
almtr. 1 780 ylnda pek ok ek ciltleri ile birlikte yaym son
bulan bu dev alma sadece Diderot'un deil, tm bir yzyln
en nemli yapt ve simgesi durumundadr. Diderot'nun editor
l yan sra, ansiklopedi iinde ok sayda makalesi bulundu
unu sylemeye bile gerek yoktur. Ancak Diderot, ansiklopediyi
yaymlama srecinde, ansiklopedist ve filozof olmasnn yan
sra, bir hicivci, oyun yazar, roman yazar, yazn ve sanat ele
tirmeni gibi sfatlar altnda ok sayda zgn yapt yaymlamtr.
Yaptlarndan birkann adn vermekle yetinelim: D'A lembert'in
Ryas, Krler zerine Mektup, Aktrlk zerine Aykr Dn
celer, Rameau'nun Yeeni, Aile Babas gibi.
1 772 ylnda ana ciltlerin ( 1 7 cilt) yaymnn tamamlanmas
zerine, 1 773 ylnda St. Petersburg'a giderek, orada birka ay
arie il. Katerina'nn evresinde bulunmu ve kendisiyle fel
sefi tartmalar yapmtr. Bu arada arienin ocuklarnn eiti
mini stlenmesi nerisini geri evirmitir. Ansiklopedinin
basm konularnda arieden olduka maddi destek grd
gibi lmne dek belli bir ayla da balanmtr. lmnden
sonra kz Diderot'nun tm el yazmalarndan oluan koleksiyo
nunu ve tm kitapln arieye armaan etmitir.
Diderot'un belki de iinde bulunduu dnemin ruhuna
uygun olarak, felsefi grleri ok byk bir dinamizm, dei
im ve geliim iinde olmutur. Geleneksel dine ve dinsel kurum
ve uygulamalara, birbirlerine kar dlayc, hogrsz ve ay
rca bo inanlarn kayna olduklar iin ona gre asla onay ve-
Fransz Aydnlanmac Dnrlerin Epistemolojik irdelemeleri l 239
rilemez. Felsefi adan Taun kavramna ilikin grleri de s
rekli olarak deimitir. Balangta deist, yani kendi deyiiyle
doal dine bal biri olarak, tm geleneksel dinlerin nnde so
nunda tarih sahnesinden kalkacana ve tm insanlk iin hep
sinin temelini oluturduuna inand doal dine dnleceini
savunuyordu. Filozofa Dnceler adl yaptnda bu gre ili
kin bir sylem iinde olduu grlr. Oysa ok ksa bir sre
sonra ateizme geerek, tm insanlann her trl dinsel inancn
ve bo inanlann boyunduruundan kurtulmalan gerektiini
ilan eder. Ama sonunda doalc bir tmtanncl (panteizmi)
nerir. "Doann tm paralan en sonunda tek bir bireyi, B
tn ya da Tm olutururlar. "

Bilgi retisi
Diderot insann ruhsalln ve bilgi yetisini maddeci temel
lerde aklama yolu tutmutur. Ona gre tm ruhsal fenomen
ler fizyolojik temellere indirgenebilir ve zgrlk dncesi bir
yanlsamadan baka bir ey deildir. Condillac'n insann zihin
sel yaamnda duyumun rolne ilikin yaklamndan etkilen
mitir. Ancak Condillac'n duyumlara ilikin zmlemesinin
yeterince ileriye gitmediini dnmektedir. nk Condillac,
sonul anlamda tannsal kayna dlamad, daha sistematik ve
daha soyut bir reti ortaya koymutur.
Ona gre duyumun fizyolojik temellerinin duyumun tesine
geerek aklanabilmesi gereklidir. Bu adan Leibniz'in monad
retisine yaklaarak unlan ne srer; monadlar bir tr atom
dur; belli bileiklerde bu atomlar "hayvan" dediimiz canllann
organlarn olutururlar ve bu organlarda yine atomlar tarafn
dan salanan sreklilii temele alan bilin dediimiz farkndalk
olgusu doar. Bilinlilik, bilme ediminin temelinde yer alr. Her
trl bilme ve bilim dzeyleri, bilincin farkl ilevlerinden ve
derecelenmelerinden baka bir ey deildir. Bu giriimiyle Di-
240 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

derot, klasik Fransz duyumculuunu ok daha maddeci kanal


lara doru srklemitir.
Bu ekilde, zihinsel yaamn fizyolojik temellerinde diretmesi
nedeniyle, bilim ve felsefe alannda da deneyimsel yntemin vaz
geilmezlii zerinde durmutur. Doann sadece matematik yo
luyla aklanamayacana inand iin, dorudan doruya
olgular zerinde deneysel yntemin uygulanmas gerektiini
ne srmtr. Ona gre ancak bu yolla doa biliminde baa
rya ulalmas olanakl olabilirdi: Bu adan ilkin doal feno
menlerin gzlemlenmesi ve snflanmas birincil ve temel admdr;
bilim insan feno menler arasndaki ilikileri alglamal ve buna
dayanan bir hipotez ortaya koymaldr. Bu hipotezin deneyimsel
olarak dorulanmas asl amatr. Bu demek deildir ki bu yn
temsel uygulama bizi kat ve deimez yasalara gtrr. Tersine,
bu ekilde deneyimsel bir inceleme yoluyla, doann deiebilir
ve esnek bir yapda olduunu ve yeni olanaklarn sonsuz eitli
lii iinde trdesizlik niteliini barndrdn gsterebiliriz .
imdiki trleri nceleyenleri ve sonradan gelecekleri kim bile
bilir ki? Doada her ey deiim iindedir; birbirine tmyle
benzeyen iki atom ya da molekl bulmak olanakl deildir. Doa
durmadan kendini yenilemekle birlikte, srekli olan yalnzca
sonsuz btnlktr. u halde yerleik kavramsal emalar ve s
nflamalarn iinde kalarak doann srekli bir yorumunu vere
meyiz. Dnce yapmz yeni bak alarna, bir baka deyile
yeni deneyimsel olgusallklara kar ak tutmamz gerekir. Bu
sylenenlerden anlalmaktadr ki Diderot, bilimsel olanla yara
tc olan teoride ve pratikte ok sk bir ibirlii iinde grm
tr. ster air ister bilim insan olsun deha sahibi kii, poetik bir
metaforda ya da yararl bir hipotezde sonulanan yeni bir ilikiyi
aniden alglayabilir.
Bu adan Diderot, analojik dnmeye kar olmamakla bir
likte felsefi dncenin soyutlamalardan arndrlmas gerekti
ine inanyordu; soyutlamalardan nefret ettii bile sylenebilir.
D'Alembert'in Ryas nda soyutlamalarn dilsel sembollerden
'
Fransz Aydnlanmac Dnrlerin Epistemolojik lrdelemeleri l 241
baka bir ey olmadklarn dile getirir. Sylevin aknda ve ma
tematik gibi soyut bilimlerin inasnda belki yararl olabilirler,
ama semboller olarak onlarn kavramsal ierikleri botur ve bu
nedenle san dnmeye de engel olutururlar. Soyutlamalar
kullananlar, srekli olarak yeni rneklere gitmek zorundadrlar:
bu ekilde belki, bu soyut kavramlara belli bir alglanabilirlik ve
fiziksel bir gereklik kazandrabilirler. Zihin beynin ilevlerin
den baka bir ey deildir. sten de sonul anlamda isteme ve
kanma drtlerinden baka bir ey deildir. Nesneleri adlan
drmalar tmyle yapaydr bir baka deyile uzlamsaldr.

JEAN LE ROND D'ALEMBERT


Adn Paris'teki St. Jean le Rond kilisesinin yaknlarnda do
umundan sonra terkedilmi olarak bulunmasna borludur
( 1 7 1 7- 1 783) . d'Alembert soyad daha sonra kendisi tarafndan
eklenmitir. Bir camcnn ei tarafndan baklmtr. Daha sonra
gerek babas ona yllk bir gelir balam ve bu ekilde eitimi
salanmtr. D'Alembert hukuk eitimini tamamladktan sonra
tbba gemi ama daha sonra kendisini btnyle matematie
adamtr. Matematik zerine pek ok nemli makale yazdktan
sonra, 1 74 l 'de Bilimler Akademisi yeliine kabul edilmi, daha
sonra kinetik alannda bu gn de kendi adyla anlan ilkeyi bul
mutur. Matematik alannda bundan sonra yapt almalarla
Prusya Akademisi tarafndan da dllendirilmitir. Bilim ala
nndaki yetenekleri ve ahlaksal rasnn ykseklii nedeniyle
yakn dostluunu kazand David Hume'dan kendisine iki yz
Paundluk bir miras da kalmtr.
Felsefe alanna da nemli katklar olan d'Alembert'in, An
siklopedi alanndaki editrlk almalarna zaten deinilmiti.
Bu balamda matematie ilikin pek ok makaleyi de kaleme al
dn eklemek gerekir. Ayrca Ansiklopedi'nin nszn de yaz
mtr. Bu yazda John Locke'un bilimsel felsefenin kurucusu
olduunu dile getirir. Felsefe'nin eleri adl yaptnda on seki-
242 I Yeniada Bilgi Felsefesi

zinci yzyln zel anlamda felsefe yzyl olduunu, nk


doal felsefenin devrim geirdiini ne srer. Bununla zellikle
Newton araclyla fizik alannda gerekleen devrimsel ilerle
meleri kastetmektedir. Ayrca tm teki bilgi alanlarnda da
byk gelimeler kaydedilmitir. Tm bilimlerin bir arada insan
anlnn amn olduklarn ne srer. "Ve birletirme ilevini
vurgular. Fenomenler dizgesinin trde ve biimde olduunu
kabul eder; bilimsel bilginin amac bu dizgenin birlik ve tutar
lln rnekledii ilkelerin nda gstermektedir. " ( Coples
ton, 1 995, s.50-5 1 ) .
Ama unu belirtmek gerekir k i b u sistem iinde metafizik il
kelere kesinlikle yer yoktur. Bu ilkeler nda eylerin neden
lerini ve niinlerini aydnlatmann olana yoktur ve giderek
dsal bir dnyann var olduunu bilemez hale geliriz. Metafi
ziksel kuramlar bizleri atkya gtrrler ve daima kukucu
lukla sonlanrlar. Oysa cisimlerin zlerine ileyebilme yeteneinde
olup olmamamz, bizim iin btnyle ilgisiz bir sorundur. Bi
limsel bak asndan burada nemli olan cisimlerin ilksel ola
rak grdmz zelliklerinden, onlarda algladmz ikincil
niteliklerini karabilmemizdir. Burada nemli olan fenomenler
dizgesinin bize hibir eliki gstermemesidir. ilkelerden feno
menleri karmak demek, burada gzlemlenmi ikincil nitelik
leri daha ilksel olarak grlen, baka gzlenmi niteliklerden
karmak demektir. Bilimsel felsefenin grevi, fenomenleri sis
temli bir biimde betimlemek ve ilikilendirmektir. Grld
gibi d'Alembert bu sylemiyle olguculuu ncelemektedir. Ama
bu demek deildir ki doal filozof, hibir anlamda aklama ile
ilgilenmez. Duyu deneyimi temelinde birtakm ak tanmlar
oluturarak, bunlardan dorulanabilir sonular karmlayabi
lir. Ama hibir kesin bilgiye ulama olana sunmayan metafi
ziksel alana geme meraknn yeni bir getirisi olmayacaktr. Buna
gre, metafizik ya olgularn bir bilimi olmal ya da bir yanlsama
lar alan olarak kalmaldr. "Dnce tarihinin bir incelenmesi,
bize insanlarn yalnzca olas kuramlar nasl gelitirdiklerini ve
Fransz Aydnlanmac Dnrlerin Epistemolojik irdelemeleri j 243

kimi durumlarda uzunlamasna aratrmalar tarafndan doru


landktan sonra olasln deyim yerindeyse nasl gereklik ol
duunu gsterir. Bylece bilimlerin tarihinin bir incelenmesi de
daha te aratrmalar iin, bak alar ve deneyimsel olarak s
nanmalar gereken kuramlar sunar." (Copleston, 1 995, s.5 1 -52) .
D'Alembert, matematiki kimliinde bir bilgin olarak, doal
bilimler alannda olgusal yntemin uygulanmasnn daha uygun
olacan savunmakla akas tutarl bir tutum sergilemitir de
nebilir. Bununla birlikte bir maddeci olup olmad konusunu
ak brakmtr. nk olgusalln sonul doasnn tinsel mi
yoksa maddesel mi olduu sorusunun gdmndeki ksr me
tafizik tartmalardan nesnel bir sonu kmayacana inan
yordu; bu nedenle bu tr zle ilgili tartmalardan bilinli olarak
uzak durmu ve daha ok ada bilimin gncel gelimelerinin
snrlar iinde kalarak dnme yolunu yelemitir. O da Di
derot gibi, bilimsel ilerlemeyi doal ve kanlamaz buluyor ve
buna bal zihinsel aydnlanmann toplumsal ve ahlaksal geli
meyi bir sonu olarak getireceine inanyordu.

MADDECLER
Aydnlanma dneminde maddeci konumlarn aka ortaya
koyan ve bu alanda neredeyse ideolojik olarak davranan baz
atak dnrler de ortaya kmtr. Bunlardan sz edilmeye
deer olanlarn banda La Mettrie, d'Holbach ve Cabanis vardr
diyebiliriz. Bunlar srasyla ksaca grmek yararl olacaktr.

JULIEN OFFRAY DE LA METTRIE


Ruhun Doal Tarihi balkl ilk yaptn 1 745 tarihinde ya
ymlamtr. 1 748'de nsan Bir Makine'yi yaymlad. Daha sonra
ayn yl nsan Bitkidir adl yapt kt. lk yaptnn yaynndan
sonra Fransa'dan srlmtr. Bundan sonraki yaamn ln
ceye dek Fransa dnda geirmitir. ok gen yata, 1 7 5 1 y
lnda Postdam'da ld .
244 I Yeniada Bilgi Felsefesi

Tp eitimi almtr. Bir doktor olarak atein zihin ve d


nme gc zerindeki etkilerini hastal srasnda kendi be
deni zerinde gzlemleyerek, fizyoloj ik etmenler ve zihinsel
ilemler arasndaki ilikileri incelemeye ve kefetmeye alm
tr. Ruhun Doal Tarihi balkl yaptnda, zihinsel, duygusal ve
isten yaam olmak zere insann tm ruhsallnn duyumlar
dan doduunu ve eitim tarafndan gelitirildiini ne srm
tr. Ona gre duyularn olmad yerde hibir dnce de
yoktur. "Daha az duyu daha az dnce demektir ve nerede ei
tim ve retim dzeyi dkse orada dncelerin bir yetersiz
lii sz konusudur. Ruh ya da anlk zsel olarak bedensel yap
zerine bamldr. " (Copleston, 1 995, s.52-53). Fizyolojik s
relerin san gzlemleri yoluyla ruhsal edimlerin nasl olutuu
ya da ilerlik kazand ortaya konmaya allmaldr. Aslnda
ruhumuzun gerek filozoflar duyulardr; duyularmzn sala
d veriler olmasa ruhumuz neye ilikin ve nasl dnebilirdi
ki? Duyularmz da fizyolojik srelere yani bedenimize bam
ldr. Bu nedenle bedenden bamsz tinsel bir ruh kuram ge
reksiz bir nsavdr.
nsan Bir Makine adl yaptnda Descartes'n insan varl a
sndan yaratt dalizmi eletirmektedir. nk Descartes'a
gre kii olarak insan, bir makine olan beden yani uzaml bir
tz ile bununla hibir ilikisi bulunmayan, tinsel ve zgr bir
dnen tzden olumutur ama bunlar arasnda Descartes ta
rafndan kurulan ba yapaydr ve dayanaktan yoksundur. Oysa
La Mettrie'ye gre, bu ikicilie hibir gerek yoktu; uzaml tz
den hareketle yani bedensel rgenleme zerinde, bir baka de-

yile fizyolojik sreler zerinde ruhsal yapy oluturmak


gerekirdi. Bu ekilde bir insan kiisinden sz etmek uygun
olurdu. Ayrca ona gre Descartes'in madde betimlemesi de yan
ltr; madde salt bir uzam demek deildir; onun yapsnda bir
devinim gc ve belli bir biimde rgtlenme biimlerinde du
yulama yetisi de vardr; duyu zsel olarak devinim gc ze
rinde ykselir. Madde tzn sonuna dek aklamak olanakl
Fransz Aydnlanmac Dnrlerin Epistemolojik rdelemeleri l 245

olmasa da, gzlemin bize devinimin yani rgtl maddenin


temel ilkesinin doduunun gvencesini vermesi yeterlidir ve
devinim ilkesi verildiinde salt duyum gc deil, tm teki
ruhsal yaam biimleri de doabilir. Ksacas tm yaam biim
leri sonul anlamda deiik fiziksel rgtleni biimleri zerine
bamldr. "Aslnda bir makine benzetmesi yerine bir bitki ben
zetmesi daha uygun olabilirdi," demitir. Bu ikinci yaptnn
adna gndermede bulunarak bu sz sylemitir. Ama hemen
bir telafi mekanizmas iinde nsan Bitkidir'i yaymlamay ba
armtr. Canllar dnyasnda trlerin varln bile kabul et
meyerek tm canllar arasnda salt bir derece fark olduunu
savunmutur. Kktenci maddeciliinin bir sonucu olarak ateist
olduu ne srlmekle birlikte, aslnda din konusunda biline
mezcilikten yana bir tutum sergiledii sylenebilir.

BARON PAUL VON D'HOLBACH


Almanya'da doup byd. Daha sonra Paris'e yerleti. Genel
olarak baron sfatm kullanmamtr; daha ok d'Holbach
( 1 723-1 789) olarak bilinir. Paris'teki evi filozoflarn buluma
yeri idi. Filozoflar orada baron ve ei tarafndan byk bir ko
nukseverlikle karlanmaktaydlar. Paris'te bulunduu srada
David Hume da bu toplantlara katlm ancak d'Holbach'n ate
ist sylemlerine yaknlk duymamtr. Baron'un kiiliine ok
byk sayg duymasna karn, evrenin yeleri arasndan
d'Alembert'i yelemitir. Holbach'n nl yapt Doa Sistemi
adn tamaktadr. Ayrca Toplumsal Sistemin Doal, Etik ve Po
litik ilkeleri adl bir yapt ve yine Evrensel Ahlak, tmyle mad
deci bak asyla kaleme alnmtr; maddeci ilkelerden dn
vermeden evren sistemi betimlenmeye allmtr.
O da Descartes'in madde tzne ilikin grlerini eletirerek
ie balar. Descartes maddenin yaps bakmndan devinimsiz ol
duunu ve devinimin ona dardan verildiini sylyordu. Oysa
Holbach da tpk La Mettrie gibi dnerek, devinimin zorunlu
246 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

olarak madde tznn znden yani eylerin en temeldeki ku


rucu eleri olan atomlarn doasndan geldiini belirtir. Ona
gre Descartes, madde tznn tek para olduunu ve ayn tr
den olduunu dnmekte de yanlyordu. Oysa atomlarn ili
kilerinden farkl devinim trleri ortaya kar. Evrende her eyin
boyun emesi kanlmaz devinim yasalar hkm srer. Devi
nim dsal bir e olarak grlmeyip eylerin zsel bir nitelii
olunca, d'Holbach'n evren sisteminde Tanr'ya yer kalmam
oluyordu. Ya da dnya-st bir varlk ya da varlklar postla
latrma gereksinimini ortadan kaldryordu. Buna gre evren
sistemi tanrsal bir tasarnn deil, eylerin doalarnn ve ikin
yasalarnn bir sonucudur. Grld gibi d'Holbach'n tanr
tanmazl ve maddecilii birbirinden ayrlmaz bir biimde i
iedir.
Holbach bilgibilimsel bir sylemden daha ok varlkbilimsel
bir sylemi yelemitir. Bilgimizin temeli duyularmz ve dene
yimdir; deneyimsel olarak bildiimiz biimiyle nesneler deiik
atomsal rgtlenmelerden oluurlar ve her biri kendi yapsal
zelliine gre devinimde-davranmda bulunur. Her yerde, nes
neler arasnda itme ve ekme fenomenleri vardr: bu itme ve
ekme fenomenleri insan dnyasnda sevgi ve nefret olgularna
dnr. Bu olgular iinde her ey kendini varlkta tutmaya a
balar; bu ynelim, yine insanda z-sevgi ve z-kar tarafndan
gdlenir. Ama bu z-kar toplumsal gnenci amalamaya da
engel deildir. Toplumun gnenci iin din olgusu gerekli deil
dir; tersine din insan mutluluuna ve toplumun ilerlemesine
engel oluturur. Doa Sistemi adl yaptnda unlar dile getirir:
"Bilgisizlik ve korku tanrlar yaratm, dlem, coku ve al
danma onlar anlatan resimleri sslemi ya da irkinletirmitir,
zayflk onlara tapnmakta, saflk onlar korumakta ve tiranlk
kendi z amalar iin onlara inanc desteklemektedir. Tanr'ya
inan, insanlar mutlu klmaktan ylesine uzaktr ki tersine en
die ve korkularn arttrr . . . Eer politik tiranln gl bir
arac olarak din yklabilirse, ylesine ac ve sefaletten sorumlu
Fransz Aydnlanmac Dnrlerin Epistemolojik irdelemeleri 1 24 7
bir dizgenin yerine ussal bir toplumsal dizgenin geliimini sa
lamlatrmak daha kolay olacaktr. " (Aktaran, Copleston, 1 995,
s.55) . Grld gibi, d'Holbach, maddecilik, tanrtanmazlk
ve din kartl konusunda pek ok ada dnre gre ok
daha ak szl ve tutarl grnmektedir.

PIERRE JEAN GEORGES CABANIS


Fiziksel ve Ahlaksal nsana likin grler ve Sinirler-te nsan
adlarnda yaptlar vardr. O da La Mettrie gibi bir doktordu .
Maddeciliin olduka keskin ve kaba anlatml bir rneini or
taya koymutur. Dnyann grd en kktenci maddecilerin
arasnda yer alr. "Beynin dnceyi, karacierin safray salgla
d gibi salglad," sylemiyle nldr. Buna gre insan fiz
yoloj isinde farkl salg kmeleri olduu aktr ve bunlarn
hepsinin de kendine zg ilevleri ve nemleri vardr. Bu ne
denle insann zihinselliinin ya da ruhsallnn incelenmesinde
ncelikle fizyolojik temeller zerinde younlamak gerekir. Fiz
yolojik temellerden hareket etmek, insan incelemek iin sa
lam ya da uygun temeli oluturabilir. Bu balamda insan
yaamnn birlii zerinde durmutur. Condillac ile birlikte bir
heykele srasyla u ya da bu duyumu balamaktan sz etme
nin bir anlam yoktur. Duyular ilevlerini yerine getirirken kar
lkl olarak birbirlerine baml bir biimde almakla
kalmazlar, ayn zamanda baka organlarmzn ilevleri ile de
ok yakn bir balant iinde bulunurlar. nsann ahlaksal ya
am da metafiziksel ve tanrbilimsel kabullerden kurtarlmal
ve yine bilimsel temellerden hareket edilmelidir. Ancak Caba
nis de ( 1 75 7-1808) en son temellere ilikin olarak bilinemezci
lii (agnostisizm) ne srmekten kanamamtr.
4. BLM
KANT'IN ELETREL FELSEFES

IMMANUEL KANT

Modern felsefenin hi kukusuz en byk dnr Alman


kkenli Immanuel Kant'tan (I 724- 1 804) bakas deildir. Fel
sefesi kendisinden sonraki dnemi tmyle etkilemitir. Zt ku
tuplarda yer alan felsefe yaklamlar bile kendilerine Kan t
felsefesinde dikkate deer bir kaynak bulmulardr. Bunun ne
deni ok yeni, ok derinlikli ve ok zengin ierimli bir felse fe
kotarm olmasdr. Sonuta felsefe evreninde frtnalar kopar
masna karn, Kant'n yaam son derece sade ve hibir sarsc
olay iermeyen bir izgide gemitir. Belki de bu ztln kendisi
Kant'n yaamnn en dikkate deer olgusu olarak karmza k
maktadr.
Kant, 1 724 ylnda Almanya'nn Knisgberg kentinde dn
yaya geldi. Babas ayakkab yapma ii ile uraan bir usta id i .
Annesi dinsel duygular olduka yksek bir kadnd. Bu neden le
hem ev iinde hem de l 732'den l 740'a dek eitim ald Colk
gium Friedericianum'da pietist bir ortam iinde yetitirildi. Ya
am boyunca pietistlerin iyi niteliklerinin deerini kabul etmeyi
srdrmekle birlikte, kolejde uyulmas iin bask yaplan dinsrl
250 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

kurallara kar olduka sert bir tepki gstermitir. Bu okulda al


d renimin en byk yaran, ona ok iyi dzeyde bir Latince
kazandrmas olmutur.
1 740 ylnda Knigsberg niversitesi'nde eitime balam
ve ok eitli konularda dersler almtr. Hocalar arasnda en
byk etkiyi bir mantk ve metafizik profesr olan Martin
Knutzen'den almtr. Knutzen bir Wolff izleyicisi olmakla bir
likte doal bilimlere de ok byk bir ilgi gsteriyordu. Bu ne
denle fizik, astronomi ve matematik alanlarnda da dersler
vermekteydi. Kant, Knutzen'in tm derslerini izledii iin ba
langta doal bilime ilgi gsteren bir tutum iinde yetimi
oldu. zellikle Newton fiziini renmesi onu ok etkilemiti.
Bu nedenle Kant'n ilk yazlar doal bilimler alanna ilikindir.
niversite eitimini tamamladktan sonra Kant, maddi ne
denlerle Prusya'da 7-8 yl kadar aile retmeni olarak almak
zorunda kald. 1 755 ylnda doktora dzeyi denebilecek bir de
receyi alarak niversitede 'Privatdozent' nvanyla greve ba
lad; bylece salad dzenli gelir ile geim skntlar az ok
sona erdi ve bu ekilde zel retmenlik iine de son verdi. ni
versitedeki gerek pozisyonunu 1 770 ylnda mantk ve metafi
zik profesr olarak atanmasyla kazanm oldu. Buna gre
Privatdozent olarak geirdii dnem 1 755'den 1770'e kadar sr
m oluyor. Onun bu dnemine eletiri-ncesi dnem ad verilir.
nk Kant'n ok etki yaratan felsefesi 'eletirel-felsefe' olarak
adlandrlr.
Kant, eletiri ncesi dneminde ok farkl konularda ok sa
yda dersler verdi. Sadece mantk, metafizik ve ahlak felsefesi
zerine deil, fizik, matematik, corafya, mineralbilim, antro
poloji ve eitimbilim zerine de dersler veriyordu. Her ynden
ok stn bir reticiydi. "Profesrler ve retmenler iin kural
ders kitaplarn amlamakt ve Kant'n da hi kukusuz bu ku
rala uymas gerekiyordu. Bylece Baumgarten'in Metafizik'inden
yararland. . . Felsefe derslerindeki balca amac dinleyicilerini
Kant'n Eletirel Felsefesi l 251
kendileri iin dnme, kendi deyimiyle, onlar kendi ayaklar
zerinde durma ynnde gdlemekti" (Kant, 2004, s. 1 1 ) . Bu
dnemde genel anlamda Leibniz-Wolff felsefesinin bir izleyicisi
olma zelliini tamtr. Kant yaad srece, bulunduu kent
ten hi ayrlmam olsa da, sosyal ilkikileri ve dsal ortamlarla
balar olduka gl birisi idi. Baka lkelerdeki ya da kent
lerdeki kiilerle iletiim kurmaktan holanyordu. lgileri ol
duka geni bir kii idi. Rousseau'nun yazlar politik grlerini
kktenci bir biimde deitirmesine neden olmutur. Bunun
yan sra eitim reformuna kar da ok canl bir ilgi duymasna
yol amtr.
1 770 ylndan balayarak, Kant'n Leibniz-Wolff felsefesinin
dna karak kendi zgn felsefesini oluturmaya baladn
kabul edebiliriz. 1 78 1 ylnda Salt Usun Eletirisi adl temel ya
pt yaymlanmakla birlikte, 1 770'den balayarak 1 1 yl boyunca
zgn yepyeni dnceler ieren bu yapt zerinde almtr.
1 796 ylnn sonlarna dek ders verme iini srdrm ve ders
lerinde Wolff izgisindeki ders kitaplarn izlemekten de vaz
gememitir. Ayrca rencilerin olgusal bilgilere gereksinimleri
olduunu dnd iin fiziksel corafya ve antropoloji gibi
dersleri vermeyi de srdrmtr. Bu tr derslerin, deneyimin
insan bilgisindeki roln anlamada yararl olacan dn
mekteydi. Salt kuramsal bir felsefe ayaklar yere basan bir dnya
anlay salamada eksik kalabilirdi. Kant bu dnemde eletirel
felsefesinin aamalarn oluturan byk yaptlarn ve ayrca
sosyal konulara ilikin yaptlarn yazd iin ok youn bir
tempo iinde almtr. Bu nedenle zaman ok iyi ve sistema
tik olarak kullanan bir kii olarak dikkati ekmitir. Karakter
olarak ahlaksal drstl ve dev duygusunun yksek oluu
ile belirginleiyordu. Hibir zaman zengin olmad iin para ko
nularnda da zenli ve dikkatli idi. Buna karn yeri ve zaman
geldike bakalarna maddi yardm yapmaktan da ekinmeyen
bir kiilii vard. Tanr'ya gerek bir inanc olmakla birlikte, tam
olarak Ortodoks bir Hristiyan deildi ve dinsel ibadet konula-
252 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
rna hibir ball yoktu. Gerekte dine yaklam ahlaksal y
kmllk balamnda karmza kar. Politik duruu bakmn
dan snrl anayasal tekerklii ierecek biimde cumhuriyeti
eilimler tad sylenebilir. ovenizme ve militarizme tmyle
kart bir duru iinde idi. "Politik dnceleri hi kukusuz
zgr, ahlaksal kiiliin deerine ilikin anlay ile derinden
balydlar," (Kant, 2004, s. 14) . Bununla birlikte, Kant kadn
lara ilikin dncelerinde ada ve ilerici dnceleri yakala
yabilmi bir kii olarak grnmez. Kadn konusu zerinde
derinlikli olarak dnmedii ya da dnmeye frsat bulama
d sylenebilir belki de.

Kant'n Balca Yaptlan


Kant, arkasnda ok sayda irili ufakl yapt brakmtr. Bun
lar eletiri ncesi yazlanlar ve eletirel dneme ait olanlar bii
minde ele almak uygun olacaktr. Kant, eletiri ncesi
dneminde yukarda da belirtildii gibi, balangta bilimsellie
ynelik ilgisinin bir sonucu olarak daha ok doal bilim alannda
almalar ortaya koymutur.
Kant, Canl Glerin Doru Deerlendirilii zerine Dnce
ler balkl fizik tezi ile niversiteyi bitirmitir. Eletiri-ncesi
dneminin bilinen ilk yaptlar, Yer, Ekseni evresinde Dnerken
Birtakm Deiikliklere Urad m? Yer Yalanyor mu? Deprem
zerine gibi yazlardr. 1 755 ylnda niversiteye sunduu al
mas Ate zerine (De lgne) baln tamaktayd. Yine ayn yl
Genel Doa Tarihi ve Gk Kuram balkl almas yaymlan
mtr. Bu yaptta daha sonra Laplace tarafndan ileri srlen ev
renin oluumuna ilikin bulutsu varsaymnn zgn bir
ncelenii ne srlm oluyordu. Bu nedenle daha sonraki za
manlarda bu kuram Kant-Laplace Kuram olarak anlr olmu
tur. Kant'n bu yaptnn alt bal Gkcisim lerinin Yap ve
Devinimlerinin Balangc zerine Newton Fiziine gre Bir De
neme biimindedir. Bu dnemin en nemli almalarndan birisi
Kant'n Eletirel Felsefesi l 253
olan bu yaptnda Kant, evrenin balangcn bir baka deyile,
gkcisimlerinin oluumunu Newton fiziinin ilkelerinden ha
reketle aklamaya almaktadr. Kant'n bu dnemdeki bilim
sellik anlayna Newton'un etkisi egemendir.
Yine bu dnemde Kant, Metafiziksel Bilginin lk ilkelerinin
Yeni Bir Aklan adl Latince kaleme ald yaptnda Leibniz
Wolff dizgesinin kimi ilkelerini eletirmeye girimitir. 1 762 y
lnda Drt Tasmsal ekil zerine Yanl Ayrntclk balkl
almasn yaymlamtr. Burada, tasmn (kyasn) mantksal
olarak drt ekle ayrlmasnn kl krk yarma dzeyinde bir ge
reksizlik olduunu gstermeye almaktadr. Yine ayn yln so
nunda, Tanrnn Varoluunun Tantlanmas in Biricik Olanakl
Zemin balkl almasn yaymlamtr. l 766'da Bir Hayal G
rcnn Dleri, Metafiziin Dleri Tarafndan Aklanyor ba
lkl adn aklamad bir yaz yaymlamtr. Geri bu yaznn
onun tarafndan kaleme alnd bilinmekteydi. Nihayet 1 770
ylnda, Duyu Dnyasnn ve Dnce Dnyasnn Form ve lkeleri
balkl eletirel dneme gei yapt olarak kabul edilen al
masn yaymlamtr. Bu yapt aslnda onun profesrlk tezidir.
Yapt savunmann ardndan profesr olarak atanmtr. Yapt
getirdii birtakm yeniliklerle dikkati ekmitir. Genel kabule
gre zaman ve uzam hem duyu dnyamzn hem de Newton'un
aka ifade ettii gibi doa bilimlerinin doa aratrmalar iin
nkoul olarak kabul ettii ilkelerdir. Ancak Kant'n burada ne
srd yenilik, zaman ve uzanm, varln ilkeleri olmayp,
bizim alg yetimizin formlar olmalardr. Kant burada duyulur
dnya ile dnlr dnya arasnda ve yine bunlara karlk gel
mek zere duyu bilgisi ile dnme-akl bilgisi arasnda ayrm
yapma yoluna gider ve yine duyu bilgisine gtren duyarlk ik
us bilgisine gtren anlama yetisi arasnda ayrm yapmaktadr.
Bu balamda zaman ve uzam, duyarlmzn tad formlard r
ve duyu bilgimize temel tekil ederler. Bir baka deyile bu form
lar nesnenin ya da doann formlar deildirler. Bunlar asli ola
rak insan zihninde yer alrlar. Burada getirilen balca yenilik
254 J Yeniada Bilgi Felsefesi

budur. Kant bu makaledeki bu asli ve yeniliki grlerini ele


tirel dnemini gerek anlamda aan Salt Usun Eletirisi adl
byk yaptnda yeniden ele alacak ve bu temel zerinde kendi
zgn felsefesini ilerilere tayacaktr. Bu nedenle bu yaptla il
gili irdelemeyi burada brakarak eletirel dnemin yaptlarna
ksaca bir gz atmaya geebiliriz.
Kant, sz edilen bu makalesindeki dnceler zerinde ye
niden younlaarak ve insan zihninin bilisel edimleri ve ile
yii zerine geni apl amlamalar yaparak, Salt Usun Eletirisi
adn verecei devasa bir yapt zerinde on bir yl boyunca a
lt ve sonunda 1 88 1 ylnda bu yapt yaymland. Bylece
Kant'n eletirel dnemi de olgusal olarak balam oluyordu .
Salt Usun Eletirisi (Kritik der Reinen Vemunft) batan sona ge
leneksel felsefelerin eletirisini temele alarak bilgibilimsel ara
trmalar alanna ok nemli katklarda bulunan ve yepyeni bak
alar getiren bir yapt olma zellii tamaktadr. Bu yaptn ar
dndan Kant, l 788'de Pratik Usun Eletirisi (Kritik der Praktisc
hen Vemunft)'ni yaymlad. Bu yapt, Kant'n eletirel bakn
geleneksel etik retilere yaygnlatran ve kendi zgn etik an
layn gzler nne seren yine ok temel bir yapt durumun
dadr. Kant'n zgn etik anlay ise dev ahlak olarak bilinen
bir deontoloj i sergilemektedir. Bunu 1 790 ylnda yaymlanan
Yarggcnn Eletirisi (Kritik der Urteilskraft) adl yine ok
nemli bir yapt izledi. Burada canllk retilerinin eletirisi ve
estetik beenme sorunlar ele alnmaktadr. Bylece, eletirel fel
sefesinin l ayaklarm tamamlayarak eletirel felsefesine sis
tematik bir btnlk kazandrm oluyordu . Bunlarn dnda
Kant'n, lerideki Her Bir Metafizie nsylem (ksaca, Prolego
mena) , Ahlak Metafiziinin Temelleri, Ahlak Metafizii, Dnya
Yurttal Bakmndan Bir Genel Tarih Tasarm, Sonsuz Bar
stne, Usun Snrlar indeki Din, Pragmatik Bakmdan Antro
poloji gibi her biri kendi alanlarnda ses getiren yaptlar da ya
ymlanmtr.
Kant'n Eletirel Felsefesi l 255
Kant'n Eletirel Dnemine Giri
Kant, yukarda da grdmz gibi l 770'de profesrlk tezi
olarak sunduu Duyulur ve Dnlr Dnyann Form ve lkeleri
balkl makalesinde, insan bilgisini duyusal bilgi ve ussal bilgi
olarak ikiye ayrr. Bu aynn bulank bilgi ve seik bilgi arasn
daki aynn olarak anlalmamaldr. nk duyusal bilgi bt
nyle seik olabilir, gerekten bu tr bilginin Kant'a gre, ilk
rneini oluturan geometri durumunda olduu gibi. Ve ussal
bilgi kark ve bulank olabilir, rnein metafizikte, hi de sey
rek olmamak zere durumun byle olduu sylenebilir.
Kant bu tr bir ayrm ne tr bir etkinin altnda bu
tarzda gerekletirdi? Kant, Leibniz'in "uzay ve zaman fenome
naldir, kendinde varlklar deildir" grn benimsemekle bir
likte, yine Leibniz'in uzay ve zamann bulank dnceler ya da
tasarmlar olduklar grn kabul etmeye kendisini hazr ola
rak bulmuyordu; nk bu durumda rnein san ve pekin bir
bilim olan geometrinin bu zellii yok olma tehlikesiyle kar
karya kalyordu. Kant bu sorunu sz konusu makalesinde a
maya alt ve bu nedenle uzay ve zaman 'saf-salt sezgiler-g
rler' olarak kabul etme yoluna gitti.
Bu yaptta duyusal bilginin yeni batan yorumlan nemli
dir. Bilindii gibi duyusal bilginin nesneleri, znenin duyarll
n (sensalitas) etkileme yeteneindeki duyulur eylerdir
(sensibilia). Duyarlk bir nesnenin burada bulunuundan onun
bir tasarmn retecek bir yolda etkilenebilme yetisidir. Bu ta
nmlarn nda, Kant duyusal bilgide madde ve form-biim ay
rm yapma yoluna gider. Madde verili olandr ve nesnenin
bulunuundan doan duyumlan anlatr. Form-biim, madde ile
egdml olarak, bilen znenin maddeye katksdr ve duyusal
bilginin kouludur. Bu ekilde biim-form olarak duyusal bil
gide iki koul vardr; bunlar uzay ve zamandr. 1 770 S ylem'inde
Kant bunlardan kavramlar olarak sz etmekle birlikte, bunlar
altlarnda duyusal eylerin kmelendikleri tmel-genel kav-
256 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ramlar olmayp, tersine ilerinde sensibilia'nn bilgi nesnesi ol


makta olduu tekil kavramlardr. Bu tekil kavramlar saf sezgiler
grler olarak betimlenirler. Bu sezgilerin ilevleri alnan
duyumlar egdml klmak ve bylece duyusal bilgiyi olanakl
klmaktr. "Zaman nesnel ve olgusal bir ey deildir; ne bir ilinek,
ne bir tz ne de bir ilikidir; tm sensibiliay belli bir yasa yoluyla
egdml klmann-insan anlnn doas nedeniyle zorunlu
znel kouludur ve bir ar sezgidir. nk hem tzleri ve hem
de ilinekleri ardklk asndan olduu gibi e zamanllk a
sndan da ancak zaman kavram yoluyla egdml klarz. "
(Aktaran, Copleston, 2004, s.29) . Yine, "uzay nesnel ve olgusal
bir ey deildir; ne bir tz ne bir ilinek ne de bir ilikidir, tersine,
znel ve idealdir ve tm dsal sensay egdml klma emas
olarak, kararl bir yasa yoluyla, anln doasndan gelir. " (Ak
taran, Copleston, 2004, s.29). u halde saf zaman ve saf uzay
uzam sezgileri tm duyusal bilgi iin zorunlu koul
durumundadr. rnein zamanda olmakszn isel isteklerimizin
bilincinde olamayz. Saf uzay-uzam sezgisi de dsal duyulana
bilir olann tm bilgisi iin zorunlu kouldur. Bylece Kant'a
gre uzay-uzam ve zaman, ne salt kendilikler ne de eylerin ol
gusal zellikleri olarak ele almak doru olur. nk Kant'a gre,
bu tr aklamalar iinden klamaz glk ve atklara yol
amaktadrlar. Bylece, onlar tm empirik ierikten arnm saf
sezgiler olarak kabul etmek gerekir. Bunlar duyusal bilginin
maddesi diyebileceimiz duyumlar ile birlikte 1 770 Sylem'inde
'grngler-fenomenler' olarak adlandrlmlardr.
Ama Kant'a gre bu aklama bu saf sezgilerin, duyumlara
bilerek ve isteyerek uyguland anlamnda alnmamaldr. nsan
znesi zsel yaps nedeniyle, duyusal nesnelerden gelen du
yumlar uzayda ve zamanda alglar. Form ve madde arasnda
ayrm yapma edimi felsefi dncenin iidir. Ancak spontan bilgi
sz konusu olduu srece, bu form ve maddenin birlii verili
bir eydir. Daha sonra duyulur nesnelerin bulunuuna bal olan
Kant'n Eletirel Felsefesi l 257

ile znenin katks olan arasnda bir ayrm yapabiliyor olsak bile
bu durum deimez.
u halde Kant'n kabulne gre, duyusal eylerin duyumla
rnn uzay ve zaman birlii iinde alglanmalar grnglerin
olumasna yol ayor. Bu devrede anlama yetisinin-usun man
tksal kullanm devreye girerek almlanan duyusal sezgi verile
rini rgtleme yoluna gider. Ama bunlarn temeldeki duyusal
nitelikleri dokunulmadan kalm olur. Bu ekilde alglanan ve
bilgisine ulalacak olan dnya bir grngler dnyas ya da fe
nomenal deneyim dnyas ndan baka bir ey deildir. Mantksal
kullanmnda anlama yetisi salt duyusal sezgi verilerini rgtler
ve bu durumda karmza deneyimin empirik kavramlan kar.
Bu kavramlar duyusal verilerin rgtlemesi sonucunda empirik
bilimler olanakl klnm olur. Bu noktada Kant unu nemle
belirtir. Anlama yetisi-us kendi zkaynaklarndan yeni kavram
lar salamyor; sadece duyusal bir kaynaktan tretilen gereci
mantksal olarak rgtleme yoluna gidiyor. Burada sylenmek
istenen, usun duyusal bilgiyi bu rgtleme esnasnda ussal bil
giye evirmediidir. nk anlama yetisinin mantksal kulla
nm salt duyusal kaynaktan tretilen verilerin rgtlenmesiyle
snrl deildir.
u halde Kant, anlksal ya da ussal bilgi ve dnlr dnya ile
ne demek istemektedir? Ussal bilgi duyularmz etkilemeyen
varlklarn bilgisidir. Baka bir deyile sensibilia'nn deil ama
intelligibilia'nn bilgisidir. "Duyusal bilgi nesnelerin grndk
leri biimiyle, e deyile, Kant'n duyarlk yasalar dedii a piori
uzay ve zaman koullar altnda olduklar biimiyle bilgisidir.
te yandan anlksal bilgi ise eylerin olduklan gibi (sicuti sunt)
bilgisidir" (Aktaran, Copleston, 2004, s.3 1 ) . te bu iki bilgi tr
bir arada, anlalr-kavranlr dnyay olutururlar.
Empirik bilimler, genelde duyusal bilgiye dayal olarak kar
mza karken, metafizik ise, ussal bilginin birincil rnei du
rumundadr. u halde metafizikte bilgi nesneleri duyular aan,
258 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

bir baka deyile tinsel nitelikli varlklardr. Bunlarn en banda


Tanr gelir. Ama Kant'a gre tinsel olgusallklarn sezgisine ula
abilmemiz olanakl deildir; nk dnlr nesnelerin sez
gisi insana verilmi deildir; bu alanda sadece simgeletirilmi
bir bilgi ortaya koyabilir. Bu son tmceyi biraz daha aarsak, biz
duyulurst nesneleri genel-tmel kavramlar araclyla d
nrz. Dorudan sezgi ya da alg yoluyla deil. Bu balamda
Kant anln mantksal kullanm ve olgusal kullanm arasnda
ayrm yapar. Olgusal kullanma gre anlama yetisi (geni an
lamda us) empirik olmayan nitelikte kavramlar retir; bunlar
olanak, varolu, zorunluluk, tz, neden vb. gibi kavramlardr. Bu
kavramlar, Descartes ve Leibniz'in dnd gibi doutan ge
tilmi olmamakla birlikte, deneyim durumlarna ilikin olarak,
anln kendisinden trerler. rnein, tz ve neden kavramlar
deneyimden deil, ama deneyim durumu zerine anln ken
disinden tremilerdir. Bununla birlikte dnlr dnya sz ko
nusu olduu srece bu genel kavramlar, sezgisel verilerin
yokluunda bize dnlr dnyann tinsel nesnelerinin geerli
bir bilgisini verebilir mi? Bir baka deyile acaba dogmatik me
tafizik olanakl mdr? Kant bu alandaki Tanr, ruh gibi tinsel
varlklarn sezgisel bilgisine gtren bir yetinin insana verilme
diini bu alann ancak simgesel bir bilgisine ulaabileceimizi
belirtmiti. Bunun anlam udur: anln olgusal kullanmnn
dogmatik kullanma genilemesinin bize duyulurst varlkla
rn simgesel belirtilerini saladdr. Bu durumda szgelimi
Tanr'nn ilk neden olarak betimlenmesi bir simgecilik rnei
olacaktr. Ne var ki neden ve tz gibi kavramlar duyulurst
olgusallklara uygulamak, bir baka deyile simgesel bilgiler sa
lamak ruhbilimsel adan olanakl olsa da byle bir uygulama,
bu olgusallklarn bilimsel bilgisini vermi olmayacaktr. nk
bu kavramlarn birincil ilevlerinin duyusal alg-sezgi verilerini
birletirmek olduu unutulmamaldr.
Kant bu balamda u nemli aklamay yapmaktan da geri
durmaz. Doal bilimlerde ve matematikte duyusal sezgi verileri
Kant'n Eletirel Felsefesi l 259
zerinde anlk, doal mantksal ilevinde kullanlr. E deyile,
duyu verilerini mantksal olarak karlatrr ve rgtler ama
kendi i doasndan kavranlan ve aksiyomlar salamaz. Bu
rada yntemi kullanm salar. Ancak bu bilimler belli bir geli
im dzeyi saladktan sonra kullanlan yntem zerinde
dnr, onu ayrntda nasl gelitirebileceini irdeleme yolu
tutar. Tpk dil alannda olduu gibi; insanlar nce dili kullan
maya balam, sonra dilbilgisi kurallarn gelitirmitir.
Oysa salt felsefede bir baka deyile metafizikte, "eylerin ve
ilikilerin ilkel kavramlar ve belitlerin kendileri kkensel olarak
an anln kendisi tarafndan salanrlar ve burada hibir sezgi
olmad iin yanlgdan bak deilizdir,- burada yntem tm
bilimi nceler; ve bu yntemin ilkeleri uygun bir yolda gelitiril
meden, ve salam olarak saptanmadan, stlenilen her ey ive
enlikle tasarlanm grnr ve bo ve gln bir ansal etkinlik
olarak yadsnmalar yerinde olacaktr. " (Aktaran, Copleston,
2004, s.34) . Sonu olarak, duyulan etkileyen maddi nesnelerle
ilgilenirken, iin banda bilimsel bir yntem oluturmakszn
bunlar zerine geni bir bilgi salanabilir. Ama Kant'a gre,
Tanr, ruh gibi duyulurst olgusallklar ya da duyu sezgisinde,
verildiinden daha te yaps olan kendinde-eyler sz konusu
olduunda, ncelikle yntemin belirlenmesi nemli olmaktadr.
nk Kant duyulur dnya ile duyulur-st dnya arasnda
ok keskin bir ayrm yapmaktadr. Ve onun iin en bata gelen
yntem kural duyusal bilgi ilkelerinin duyulurstu olgusallk
lara geniletilmemesidir. rnein duyulur dnyada geerli olan
"var olan her ey bir yer ve bir zaman iinde var olur" ilkesi, du
yulur-st dnyann bir nesnesi olan Tann'ya uygulannca, Tan
n'y uzaysal ve zamansal bir varlk haline getirmi oluruz ki
buna hibir biimde hakkmz yoktur. Bu ekilde us diyalektik
olarak kullanlm olur ve us ne yazk ki bunu yapmaktan ken
dini alkoyamamaktadr.
Ama anln dogmatik kullanmn, eletirel kullanmndan
ayrt etmemiz gerekir. Szgelimi, 'Tanr uzayda ya da zamanda
260 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
deildir,' diyebilmemiz olgusu , zorunlu olarak salt us tarafndan
Tanr konusunda olumlu ve kesin bilgiye ulaabileceimiz anla
mna gelmez. Eer metafizik ile Tanr ve lmsz insan ruhu
gibi, duyulurst olgusallklar konusunda, kesin doruluklar
dan oluan bir dizgeyi dnyorsak, o zaman salt usun ilkel
kavramlarnn bilisel ilevlerinin duyusal sezgi verilerini daha
te birletirme ilevi olduunu onaylamamz gerekir. Ancak du
yusal sezgi verilerini bu alanda uygulayamadmz aktr. Bu
durumda rnein neden kavram Tanr'ya uygulanamaz olacak
tr. Her ne kadar ruhbilimsel adan uygulanabilirliini ne sr
sek bile bu adan en bata da sylediimiz gibi ancak Tanr'nn
simgesel bir bilgisinden sz edebiliriz, kesin bir bilgisinden asla
sz edilemez. Bu son sylenenler, tanr kavramna ilikin pek
ok safsatann dolat bir ortamda gerekten zerinde d
nlmeye deer grnyor.
Buna karn Kant'a gre yine de duyulurst bir olgusallk
alan vardr. Bu nedenle Sy lem'de metafizii kesin ve ak bir
dille yadsma yoluna gitmemitir. Daha sonra metafizik sylemi,
ahlaksal eylemin postlalar olarak gelitirme yoluna gidecek
tir. Sylem'de anln dogmatik kullanmndan, salt usun genel
ilkelerinin tam olarak bir numeni (dnler dnyay) kapsa
yacak biimde geniletilmesi olarak dnr: Kuramsal alanda
yani varln, olann alannda, bu lt Tann'dr; pratik, eylem
sel alanda, yani zgr eylem yoluyla ortaya karlmas gerekli
olann alanndaki lt ise Ahlaksal yasadr. Bylece Kant'a gre,
temel ilkeleri sz onusu olduu srece ahlak felsefesi, salt fel
sefenin m etafi ziin alanna girmektedir. nk Kant, ahlakn
-

temel ilkelerinin duyusal-alg zerine deil, usun kendisine ba


ml olduunu dnyordu ve ahlak, duygunun-duygusall
n anlatm olarak gren hibir yaklam onaylamyordu. Kant,
bir ahlak metafiziine Sylem balamnda girmez, nk bu ba
lbana farkl bir konudur. Bu konuyu ikinci byk eletirisi
olan Pratik Usun E l eti risi nde ele alacaktr. Sylem daha ok
'

bilgibilimsel temellerle ilgili bir aratrmadr ve buradaki ne-


Kant'n Eletirel Felsefesi l 261
srmlerini Salt Usun Eletirisi'nde ok daha ayrntl ve geli
tirilmi bir biimde ele almaktadr.

Salt Usun Eletirisi nin eriine Genel Bak


'

Salt Usun Eletirisi'nin belirtilmesi gereken ilk zellii, bir


nceki alt balk altnda dile getirildii gibi, 1 770 S y lem'inde
uzam ve zaman asndan nesrd zgn tezi burada daha
da derinletirerek ele almas ve bu temel zerinde ok geni kap
saml bilgibilimsel bir bak gelitirek bu bakla uyumlu bir me
tafizik eletirisi gerekletirme yoluna gitmesidir. 1 770
S y lem inin ardndan bu yapt zerinde almas ve zellikle,
'

anlama yetisinin kavram ve ilkelerine ilikin sorunlar zmesi


nin, on ylm alm olduu ve yaptn, 1 781 ylnda yaymlana
bildii belirtilmiti. Kant bu yaptta amlad felsefi sistemini
zel olarak transsendental idealizm (transcendental idealism)
olarak adlandrmakla birlikte, ard ardna gelen byk ya
ptnn balklarnda yer alan 'eletiri' szcnden de anlaya
bildiimiz gibi, Kant felsefesi tm varlk alanlarna bak
asndan eletirel bir felsefedir. Bir anlamda Kant'n felsefede
eletiri geleneini balatt da sylenir.
Kant'n bu yapttaki amac, "bundan byle, Spinoza, Leibniz,
Wollf tarznda metafizik sistemler retmenin doru, hakl bir
giriim olup olmayacann bir hesabn karmak ve ortaya
kacak sonuca gre gelecekteki metafiziklere bir yol gstermek
tir" (elik, 20 1 1 , s.6). Ancak bu sonul amac gerekletirebilmek
iin ncelikle insan bilgisinin doasn, alann ve snrlarm ele
almak gerekmektedir. nk burada insan bilgisinin bir meta
fizik program gerekletirmeye yetenekli olup olmad konusu
byk nem tamaktadr. nsan bilgisi hangi alanlarda geerli
ya da gvenilir bilgi ortaya koyabilmektedir? Bunun anlam bil
ginin tamtlanabilir olmasdr. Metafizik alandaki insan bilgisi ta
m danabilirlik zellii tamakta mdr? Her eyden nce bu
konunun aydnlatlmas gerekmez mi? Bu nedenle Kant, Salt
262 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
Usun Eletirisi'nde youn bir bilgibilimsel aratrmaya giriir.
ncelikli ama geerli bilginin nitelii, hangi alanlarda geerli
olduu, bir baka deyile snrlarnn belirlenmesidir. Bunu ya
parken, bilgiyi reten znenin zihinsel yapsna, zihinsel yeti ve
yeteneklerine de bakmak gerektiinden, bu yaptta zellikle bi
lisel, ussal yeti ve yeteneklerimizin ileyiinin de bir dkm
verilmi oluyordu. Aslnda bilgimizin alan ve snrlar zihin ya
pmzn bilisel olanaklarndan ayr dnlemeyeceine gre
aratrmann bu biimde olmas, olduka doal grnmektedir.
Sonu olarak Salt Usun Eletirisi'nde amlanan Kant felsefesi,
dar anlamda bir metafizik eletirisi olmann yan sra, geni an
lamda bir bilgibilimsel aratrma olmaktadr.
Kant bu yaptta insann bilisel yetilerini duyarlk, anlk (an
lama yetisi) ve salt-saf us olarak ele almakta ve bunlara karlk
olarak da matematik, fizik ve metafizik bilim dallarn gster
mektedir. Bu yetilerin bu bilim dallarna gtren ileyiini ak
layabilmek iin de l)Matematik nasl olanakldr? 2)Fizik nasl
olanakldr? J)Metafizik olanakl mdr? sorularn sormaktadr?
Ve bu sorular ilgili olduklar zihinsel yetilerin doasnn ve ile
yiinin aydnlatlmasn ngrd iin yaptn sistematii
bunlarn her birinin derinlemesine ve ok ynl incelenmesi bi
iminde gereklemi olur.
Kant duyarlk ve anlama yetisi sz konusu olduunda, ma
tematiksel ve bilimsel bilgiyi irdelemi olur ve bu bilgi trlerini
zellikle de David Hume'un empirist kukuculuuna kar sa
vunarak tantlanm bilgiler olduklarn gstermeye alr.
Ancak bunu insan zihninin nesnelere deil de nesnelerin insan zih
nine uyduunu gstererek yapmaya alr. nk insan duyar
lnn ve anlnn yaps deimediine gre, nesneler bize her
zaman belli tarzlarda grnecektir. Ve ayrca u andaki edimsel
olan iin deil, ama gelecekteki her trl deneyim iin de ge
erli olacak tmel yani bilimsel yarglar ortaya koymamz ola
nakl olacaktr. Kant bu bak asn 'Kopemik devrimi' olarak
adlandrmaktadr. Ve bu bak asnn sonucu olarak transsen-
Kant'n Eletirel Felsefesi l 263
dental idealizmini ortaya koymu olur. Nesnelerin zneye uy
mas bir baka deyile nesnelerin alglannda znenin belirle
yici olmas, idealist bak asn anlatr. Zihnimizin kendi
snrlan dna karak, d dnya nesnelerini bilebilmesi noktas
da transsendental (aknsal) olmasn getirmi olur. Kant, bu gi
riimi ile Newton bilimini de empirizmin ykc kukuculuuna
kar aklam olduuna inanyordu . Ancak unu belirtmek ge
rekir ki, zihnimizin kavramsal yaps, bize grndkleri yoldan
ayn olarak nesneleri kendinde-eyler olarak kavrayabilmemize
olanak tanmyordu; Kant bu son tezi ile geleneksek metafizii
savunulamaz duruma sokmu olur.
Kant, Salt Usun Eletirisi'nin balangta karanlk bulundu
unu ve hatta yanl anlaldn grerek, bu yaptn daha kolay
anlalmasn salayacak bir tr giri ilevi grmek zere bir
yapt daha kotararak, bunu 1 793 ylnda 'Gelecekteki Her Tr
Metafizik in nsylem (Prolegomena') ad altnda yaymlad. Bu
yaptn Kant'n genel felsefesinin anlalmas ve tannmaya ba
lamas asndan nemli katks olmutur. Bu arada Salt Usun
Eletirisi'ni anlamaya ynelik ilgi de giderek yaptn kendi hatr
ve deeri asndan artmaya balam ve Kant'n ne denli zgn
ve r ac bir felsefi yaklam ortaya koyduu fark edilmeye
balanmtr. Sonu ortada: Salt Usun Eletirisi'nde merkezile
en ve teki eletirel yaptlaryla sistem btnln yakalayan
Kant felsefesi bugn felsefenin yaamasn salayan en nemli
esin kaynaklarnn banda yer almaktadr.

Salt Usun Ele tirisi ne Bilgibilimsel Adan Bak


'

Salt Usun Eletirisi'nde Kant'n temel sorunu metafizik ala


nnda genelde ne srlen savlarn olgusalla ilikin geerli bil
gilerimizin alann geniletip geniletmediinin bir hesabn
vermektir. zet bir anlatmla sk bir metafizik eletirisi yapmak
ister. Bu eletiriyi yaparken de bir bilgi eletirisi kanlmaz
sonu olarak ortaya kar. Aslnda yapt, gerek anlamda epis-
264 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

temolojik bir aratrmadr ve bilgilenme srecimize ilikin ola


rak Kopemik devrimini ortaya koyar. Metafizik eletirisini de me
tafizik bilgilerin nitelii ve buna bal olarak olgusall yanstp
yanstmad asndan yapmaktadr ve buradaki temel soru
udur: Metafizik olanakl mdr yoksa deil midir? Metafiziin
temel konular Tanr, zgrlk ve ruh sorunlarnn aydnlatl
masdr. Ne var ki bu alanda ortaya konan bilgiler, tantlanama
dklar iin geerli bilgiler olamamakta ve bu nedenle de daima
bir tr kukuya ak olmaktadrlar. Oysa buna karlk matema
tik ve doal bilimler, tantlanm bilgileriyle hzla gelimiler ve
byk bir bilgi birikimi ortaya koymulardr. Hi kimsenin bu
bilgilere kar ciddi bir kuku duymas dnlemez. Metafizik
ise balangcndan bu yana daima sonu gelmez bir tartmalar
alan olarak dikkati ekmitir. Bunun nedeni Kant'a gre meta
fiziin belli tantlanabilir sonulara gtrecek gvenilir bir yn
tem bulamamasdr. Bu nedenle her defasnda yeni batan
balanmas bu alana duyulan gveni azaltt gibi bir ilgisizlie
de yol amtr. Bu nedenlerle yepyeni bir eletirel bakla ko
nuyu ele alarak, oluan tkankln hesabnn verilmesine ve
mmknse bu tkankln giderilmesine allmaldr. u halde
bu eletirel inceleme nasl bir rotaya oturtulmaldr?
Kant, Leibniz-Wolff felsefesi erevesi iinde yetimitir ve
metafizik deyince de Leibniz-Wolff metafiziini dikkate almak
tadr. Ayrca bu metafizik sistemden bir dereceye dek etkilendi
ini sylemek de yanl olmayacaktr. Bunun yan sra ngiliz
empirizminden de bir noktaya dek etkilendii aktr. Bu etki
kaynaklarnn nda bireimsel bir gre ulat sylenebilir:
Kant, John Locke'un bilgilerimizin deneyimle balad g
rn kabul etmekle birlikte, sonul anlamda tm bilgilerimi
zin deneyimden geldii gr ile uyumuyordu. Bunun yan
sra zihnimizde doutan ideler bulunduu kuramn tpk
Locke gibi o da kabul etmemekteydi. Bunlara kart olarak,
insan usunun deneyim esnasnda kendi iinden trettii baz kav
ram ve ilkelerin olduuna inanyordu. rnein bir ocuk ne-
Kant'n Eletirel Felsefesi l 265
densellik dncesi ile domaz, ama deneyim durumunda al
d duyumlar arasnda bir nedensellik ilikisi kurma yoluna gi
debilir. Bu ilke, deneyim esnasnda deneyimi dzenlemek ya da
ynetmek adna usun kendi yatknlndan tremi bir kavram
olarak karmza kar. Bylece deneyimden trememi, ancak
deneyim esnasnda ussal yapmzdan karak devreye giren ve
deneyimi yneten birtakm ilkelerimiz olduunu ileri srerek,
bunlara deneyimle bir ilikileri olmamalar anlamnda a priori
kavramlar ya da ilkeler adn verir. yleyse anln, yeri ve za
man geldiinde kendi iinden trettii kavramlarn bulunduu
anlamnda deneyim-d bilgilerimizin olduunu Kant kabul et
mektedir. Bu bilgiler deneyimden trememekle birlikte dene
yimi yneten kavramlar olarak, kendi balarna tm empirik
ierikten ya da veriden yoksun olmalar anlamnda salt bilgiler
dir. Kant 'salt-saf terimini deneyimle ilikisi olmayan tm kav
ramlar iin kullanma yoluna gitmektedir. Ancak deneyimimizi
yneten bu salt kavramlarn bir baka zellii daha vardr ki bu
zellik bu a priori kavramlar, bilgimizin nn aan, bilgimizi
kadro olarak genileten evrensel ilkeler durumuna getirmekte
dir. Kant bu zellii sentetik (birletirici) olarak nitelemektedir;
bu tr deneyimimizi yneten, dzenleyen ilkelere de sentetik a
priori yarglar adn vermektedir. Bu tr sentetik a priori nitelikli
yarglarda dile gelen bilgilerimizi teki yarg trlerinden ayrt
edebilmek iin ncelikle Kant'n belirledii yarg trlerini ele al
mamz uygun olacaktr.

Yarg Trleri
Kant, tm grlerinin temelinde yer aldna inand iin
Salt Usun Eletirisi'nin Giri blmnde yarg trlerini amlama
yolu tutmutur. Ona gre gerekten de bizim belli bal yarg
trlerimiz vardr ki bunlar arasndaki ayrmlar ok iyi kavra
mak nemlidir. Yukarda deneyim tesi (a priori) yarglarmz
olduunu sylemitik. Ve yine bunlarn bir blmnn sentetik
266 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

olduu da belirtilmiti. ncelikle unu belirtelim: Baz a priori


yarglarmz sentetik olduuna gre bazlar deil demektir, o
zaman sentetik olmayan a priori yarglar sentetik olanlardan
nasl ayrt edeceiz? Kant sentetik olmayan a priori yarglar ana
litik olarak betimlemi ve bu analitik ve sentetik arasndaki ay
rmlatrmay ok nemli grm ve bu ayrm a priori ve a
posteriori yarglar biimindeki geleneksel ayrmlatrmann da
nne koymutur. Ona gre tm geerli bilgi sistemi bu ayrma
dayanmaktadr. nk bilgi sistemimizin ilerleyebilmesi iin
bilgilerimizin kesinlikle sentetik (bireimli) olma niteliini de
tamas gerekmektedir. u halde bu yarglar birbirinden nasl
ayrmlatrlyor?

Analitik-zmleyici yarglarda, yargnn yklemi, genelde


rtk olarak znesi tarafndan ierilmektedir, "yleyse ilerinde
yklemin zne ile balantsnn zdelik yoluyla dnld
yarglardr," (Kant, 1 993, s.4 1 ) . Bu durumda, yklem tarafn
dan zne kavramna yeni bir ey eklenmemekle birlikte zne
kavram biraz daha aklanm olmaktadr; zne teriminin
zmlenmesi bize yklem terimini zaten verir. Bunlar aklayc
yarglardr. Bu nermelerde doruluk koulu elimezlik ilkesi
dir; mantksal bir elikiye dmeksizin bunlar yadsyamayz.
Analitik yarg tipine Kant, "tm cisimler uzamldr, " nermesini
rnek gsterir. nk "uzaml olma" cisim dncesinde ie
rilmektedir. E deyile uzaml olan her ey zaten cisim demek
tir. Kant bu balamda konuya unlar da ekler. "zmsel bir
yargy deneyim zerine dayandrmak sama olacaktr, nk
yargy oluturmak iin kavrammn tesine gitmem gerekmez
ve bunun iin hibir grgl kant zorunlu deildir. Bir cisim
uzamldr nermesi a priori anlalmas gereken bir nermedir,
bir deneyim yargs deil. nk deneyime bavurmadan nce,
yargm iin gereken tm koullar daha imdiden kavramda bu
lunurlar ve yapmam gereken tek ey eliki ilkesine gre kav
ramdan yklemi ekmektir. Bu yolla ayn zamanda yargnn
Kant'n Eletirel Felsefesi l 267
zorunluluunun bilincinde de olabilirim ki, deneyimin bana hi
bir zaman retemeyecei ey budur. " (Kant, 1 993, ss.41-42).

Sentetik yarglara gelince; bu tr nermeler zne iin onu n


kavramnda kapsanmayan bir yklemi dorulayc ya da yads
yc bir konumdadrlar; bu durumda zne kavramna yeni hi
ey ekleyerek bu kavram anlamca daha da geniletmi olurlar.
Bu nedenle Kant bu yarglara geniletici yarglar demektedir. Ona
gre, "tm cisimler ardr, " yargs, sentetik bir yargdr nkll
arlk dncesi cisim kavramnda kapsanmamaktadr. u
halde arlk idesini cisim kavramna eklemi ve onu anlamca
geniletmi olduk. Bylece yeni bir ey sylemi olmakla, cismi'
ilikin bilgimizin snrm da geniletmi olduk. Bu yarg tr!I
zerinde biraz daha durmamz gerekiyor. Eer olumlu yargla
asndan konuya bakarsak, sentetik olumlu bir yargda zne ile
yklem arasnda bir bant olumlanm-onaylanm olur. Bi
baka deyile de dorulanm olur. Ama aslnda bu bant salt ol
gulara ilikin ve olumsal olabilir; hi de zorunlu olmayabilir. Bu
durumda Kant bu tr sentetik nermelere a posteriori nerme
ler demektedir. Ancak Kant'n bu balamda ne srd yeni
nokta sentetik-bireimsel nermelerin bazlarnn zorunlu bir
baka deyile a priori olma zelliini de tayabilmeleridir. Bu
noktay biraz sonra ele alacaz.

A posteriori yarglar deneyime ve olgulara ilikindir. Bir


baka deyile tm deneyim yarglan a posterioridir. Bu nedenle
bu yarglar ya da nermeler daima olumsaldr, yani zne ile yk
lem arasndaki onaylama her zaman doru olmayabilir. Yanl
lanma olasl daima vardr. rnein "btn kuular beyazdr,"
gibi evrensel ve tmel geerli (zorunlu) sandmz bir yarg ger
ekte sentetik a priori bir yarg olmayp, sentetik a posteriori bir
yargdr. nk bugn olmasa da yarn beyaz olmayan bir kuu
ortaya kabilir. (Aslnda Avustralya'da siyah kuu grlm
tr) . Sonu olarak a posteriori yarglarda, zne ile yklem ara
sndaki bantnn her zaman doru olmas zorunlu deildir,
268 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

zaten bu nedenle bunlara olumsal denmektedir; a posteriori yar


glar, daima sentetik-bireimli olma nitelii tamakla birlikte, a
priori yarglar gibi zorunluluk ve evrensellik nitelii tamazlar.
Bu yarglar daima ya da her zaman sentetiktir; hibir zaman iin
analitik olamazlar. Bilgimizin ileriye doru tanmas bakmn
dan a posteriori yarglar bilgiyi geniletici nitelik tamakla bir
likte, yanllanabilme zellikleri olduu iin doruluk bakmndan
zorunlu ve tmel geer olamyorlar. Buna karlk analitik ner
meler daima zorunlu ve tmel-geer olmakla birlikte, anlam ola
rak zne teriminin zmlenmesi demek olduklar iin bilgimizi
geniletme ve dolaysyla ileriye doru tama zellii tama
maktadrlar. Bu durumda bilgimizin ileriye doru genileyerek
tanabilmesi iin sentetik bir yargnn doruluk zellii bak
mndan zorunlu ve tmel geer olmas gerekmektedir. Kant'a
gre zorunlu ve tmel geer olan nermeler salt a priori ner
meler olduuna gre eer sentetik bir nerme a priori bir zellik
tayabilirse, ancak o zaman bilgimiz doru yolda ilerleyebilecek
tir. te bu nedenle Kant bu tr nermelerin bulunup bulunma
d sorusunu sorar ve yapt aratrma bu tr nermelerin
varolduu sonucuna gtrr. Yukarda konuya girerken bu
nerme trne verdii rneklerden birini belirtmitik.

Sentetik a priori yarglarda belirtilmesi gereken ilk zellik


aslnda biraz eliik gibi durmakla birlikte udur: bu tr yarg
larda zne terimi yklem terimine zmlenmemekle birlikte,
zne ile yklem arasndaki bant yine de zorunlu ve tmel ge
erdir; a priori nitelii bu zellii getirmektedir. Bu alanda
Kant'n verdii rneklerden birisi udur: "Olan her eyin nedeni
vardr. "Kant'a gre bu nerme her eyden nce sentetik bir ner
medir. nk yklem olarak karmza kan "bir nedene sahip
olmak" , olan'n e deyile olayn kavramnda kapsanmamakta
dr. Bu nedenle bu yarg zmleyici yani analitik deil, sente
tik yani zne durumundaki kavram geniletici bir yargdr. Ama
Kant'a gre ayn zamanda a priori bir yargdr. nk "olan her
l
Kant'n Eletirel Felsefesi lco

eyin bir nedeni vardr," yargs zorunlu ve tmel geerlik d


lii tamaktadr. Olan eylerle, olaylarla tanklmz dency
araclyla kurulmu ve olan her eyin bir nedeni olduunu , l
neyimimiz araclyla gzlemlemi olsak da, eer bunun son11

olarak "deneyim aksini gsterinceye dek olaylann nedenleri ol.


can beklemek usa uygun olacaktr," biiminde bir d t ..
tarz iinde olsaydk bu nerme a posteriori olurdu . Ancak K a
bu ekilde dnmemekte ve deneyim araclyla olan her ry
nedeni olduunu grmemizle birlikte, nedensiz hibir eyin ol.
mayaca sonucunu da sezgisel (intuitij) olarak grebildiin i :
ne srmektedir. Sezgisel olarak her olayn zorunlulukla bir w
deni olaca grlebilmektedir. Her olayn zorunlulukla bir c
deni olaca dncesi byle bir ilkenin tmel geer olmas n
kendiliinden imlemektedir. te bu nedenle "her olayn bir n
deni vardr," yargs sentetik a priori bir yarg olmaktadr.
Deneyime ya da olaylara ilikin yarglarn kesinlikle a postc
riori olmalar gerektii hususunda direnen baz modern d
nrler, Kant'n sentetik a priori yarg yaklamn kabul etmeyerek,
zorunlu ve tmel geer nitelikli yarglarn salt analitik-zm
leyici olabileceini israrla ne srerler. Bir baka deyile Kant'n
sentetik a priori yarg buluunu kabul etmezler. Bu eletiriyi ya
panlarn banda mantk pozitivistler gelmektedir. Kukusuz
bu tartmal bir konudur ve burada bu tartmann ayrntlanna
girme olanamz yoktur.
Kant sentetik a priori yarg belirlemesini yaptktan sonra,
byle sentetik a priori yarglarn hangi alanlarda bulunabilece
ini aratrmaya koyulur. nk insan bilgisi ancak bu ekilde
dzenli bir biimde gelierek ilerleyebilecektir. Kant'n bu tes
pitinden kan en nemli sonu udur: eer a priori geerli bir
bilgilenme olacaksa a priori yarglarmzn ayn zamanda sente
tik nitelikli yani znenin yklemde tekrarlanmad trden ol
malar gerektiidir. u halde sentetik a priori yarglarn hangi
alanlarda ya da bilimlerde bulunduuna bakmak uygun olacaktr.
2 70 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Kant, belli bal bilim dallan olarak bu trden yarglarn ma


tematikte, fizik bilimlerde ve metafizikte bulunup bulunmad
n sorar. Ve bu bilimlerin her birini srasyla ele alarak bu
bilimlerin sentetik a priori ile olan ilikisini belirlemeye alr.
Kant'n genel sorusu udur: Sentetik a priori nermeler nasl ola
nakldr? Bu nermeler nasl olanakl olmaldr ki, olgusalla
ilikin bir eyi a priori olarak bilebilelim? Kant bu tr bilgilerin
matematikte ve fizik bilimlerde bulunabileceini dnr, ama
metafizikte bulunup bulunmayacandan kukuludur. Bu ne
denle Salt Usun Eletirisi nin temel blmlerini "matematik nasl
'

olanakldr? " "fizik nasl olanakldr?" ve "metafizik olanakl


mdr?" sorularyla aar. Bu bilim dallarnn sentetik a priori bil
giler bakmndan olanakll kendilerine ilikin zihinsel yetile
rimizin ileyi biimlerine baldr ve bu ileyi biimlerinin
sonucu olarak Kant matematikte ve fizikte sentetik a priori yar
glarn olanakl olduunu ne srer.
ncelikle matematii ele alr. Bu bilim dalnn tm nerme
leri sentetik a prioridir. ncelikle unu belirtmek gerekir. Mate
matiin nermeleri hibir zaman iin empirik nermeler
deildir "ama her zaman a priori yarglardr, nk deneyimden
tretilemeyecek olan zorunluluu kendilerinde tarlar," (Kant,
1 993, s.43). u halde bunlar daima zorunlu ve tmel geer ner
melerdir. Bireimsel olmalar nedeniyle de bu nermeler ayn
zamanda bilgimizi geniletici zellik tarlar. onu olarak, te
den beri kabul edildii gibi bunlar zmsel nermeler deil
dir. Kant bu durumu, "7+5=12" nermesi zerinden gstermeye
alr. Bu nerme kukusuz zorunludur; a prioridir ama ayn
zamanda analitik deil, sentetiktir. nk "on iki kavram yal
nzca yedi ve be arasndaki birlik dncesinin zmlenmesi
yoluyla elde edilmi deildir ve elde edilemez. nk bu birlik
dncesi kendi bana on iki kavramn birlikten sonulanan
tikel say olarak imlemez. On iki kavramna sezginin yardm
olmakszn varamayz. " (Copleston, 2004, s.57) . u halde arit-
Kant'n Eletirel Felsefesi l 271
metiksel nermeler daima sentetikdir, ama ayn zamanda a prio
ridir nk zorunludurlar ve bu nedenle hibir zaman iin sen
tetik a posteriori olamazlar.
Ayn ekilde saf geometrinin nermeleri de sentetik a priori
dir. rnein Kant'n yine rnek olarak verdii "iki nokta ara
sndaki doru izgi en ksa yoldur, " nermesine bakalm;
"benim 'doru' kavramm nicelikle ilgili hibir ey iermez, sa
dece bir nitelii ierir. 'En ksa' kavram tamamiyle ona eklenir
ve 'doru izgi' kavramnn elerine ayrlmasndan karlamaz.
O halde burada grnn yardm gereklidir; ancak onun arac
lyla sentez olanakldr," (Kant, 1995, s. 1 7) . Bu nedenle bu
yarg analitik deil sentetik bir yargdr. Ama sentetik olmann
yannda sezgi yoluyla grlebilmektedir ki bu yarg ayn za
manda zorunludur ve bylece sentetik a priori bir yargdr. Hi
bir biimde empirik bir genelleme deildir. Kant bylece,
aritmetik ve geometrinin temel nermelerinin sentetik a priori
olduklarn ne srer. Her ne kadar matematikiler salt a priori
yani analitik nermeleri de aklayc olmak zere geometride
kullanm olsalar da bu durum matematiin genel niteliini de
itirmez.
Kant, matematiin ardndan sentetik a priori nermelerin fi
zikte de bulunduunu ne srer. rnein, "maddesel dnyann
tm deiimlerinde madde miktar deimez olarak kalr. " Bu
nerme her eyden nce sentetiktir. nk madde kavram salt
uzayda kaplad uzam olarak bilinir; evrende miktar olarak de
imezlii kavrama ok nemli bir eklentidir. Ayn zamanda bu
yargnn zorunlu ve tmel geer olduunu sezgi yoluyla kavra
mak ok kolay olmaktadr. Doal olarak fizik salt sentetik a
priori nitelikli nermelerden olumaz. Fizikte sentetik a priori
nermeler ilke niteliinde karmza kar ve saf fizik alann
oluturmu olurlar; bunlarn nda ya da yol gstericiliinde,
deney ve gzlemin eliinde fiziin tm empirik alanlarnda
doru nermeler elde edilmeye allr.
2 72 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Peki, Kant'n ilgilendii bu bilim alanndan geriye kalan


metafizikte durum nedir? Metafizik alannda matematik ve saf
fizikte olduu gibi acaba sentetik a priori yarglarmz var mdr?
Kant metafiziin genelde olgusalla ilikin bilgimizi genilet
mek amacn gtmesine karn imdiye dek analitik (zmle
yici) nermelerle i grdn ne srer. Bir baka deyile
metafizik genelde hep kavram zmlemeleri yapmtr; oysa
salt kavram zmlemeleri ile olgusalla ilikin bilgilerimizi ge
niletmenin olana yoktur. Bu durumda bu alandaki nermeler
zmleyici olmalar nedeniyle a priori nermeler olmakla bir
likte, sentetik olmadklar ortadadr. yleyse metafizik nasl ola
nakldr, sorusundan nce metafizik olanakl mdr, sorusunu
sormak yerinde olacaktr.
Salt Usun Eletirisi'nde Kant'n ele ald bu bilim dalna
bilgi deerleri bakmndan zet bir bak attktan sonra, zel
likle matematik ve fiziin zihinsel donanmmz bakmndan
nasl olanakl olduuna ve ardndan metafiziin olanakl olup
olmadna ok daha yakndan bakmamz gerekmektedir.
nk Kant bu tr bir aratrmay aslnda yaptnn varlk ne
deni olarak grmtr. Gerekletirdii Kopernik devriminin
gerekesi ve alm bu giriimde yant bulmaktadr.

nsan Zihninin Yaps: Zihnimizin yaps genelde duyu yeti


mizi ve anlama yetimizi ierir. Bu yetiler insan bilgisinin asli iki
kaynan olutururlar. Bunlara ksaca duyarlk ve anlk diyebi
liriz. Bir de bu iki kaynaktan gelen veriler zerinde daha soyut
kavramlatrmalara giden salt us yetimiz vardr. Genel anlamda
'us-akl' terimi tm bu yetilerin bir aradaln dile getirir ve bu
anlamda insan usundan sz edilir; us-akl burada insan zihniyle
eanlaml ele alnm olmaktadr. Bizim burada bu en geni an
lamyla alnan us terimiyle bir ilgimiz olmayacaktr. Kant'n kul
land salt us zel bir zihinsel yeti olarak karmza kmakta
ve daha ok metafizik bilgi dalnn oluumundan sorumlu tu
tulmaktadr. Ama salt us metafizik bilgiler oluturmakla birlikte,
Kant'n Eletirel Felsefesi l 273
bu bilgilerin geerlilii konusunda ne sylenebilir acaba? Bu so
runun yantn biraz ileride almaya alacaz. ncelikle du
yarlmzn ve anlama yetimizin geerli bilginin oluumunda
nasl bir rol oynadklar konusuna ynelmek durumundayz.

Duyarlk
Duyu yetisi denmesi belki de ok daha anlalrlk salaya
cak olan bu temel yetimiz olmasayd d dnyaya alamazdk.
D dnya iinde yer almayan ve d dnya ile iliki iinde ol
mayan bir canldan sz etmenin ise olana yoktur. Her canl ya
amn bir evre iinde srdrr; evre ile ilikimizi duyu
organlarmz araclyla kurarz ve anlama yetimizin katkla
ryla da evremizi anlamlandrrz, anlarz ve giderek evreyi y
netmeyi ya da ynlendirmeyi de baarrz.
Kant iin duyu yetisi, kendisinden nceki dnrlerin pek
ounun kabul ettii gibi olduka edilgin bir reseptr (alc) du
rumunda deildir. Eskilere gre, duyarlmz d dnyadan al
nan birtakm uyarlarn salt bir ynn salar; duyarlk temeli
zerinde hibir soyut ilem gereklemez; duyu verilerini an
laml btnler haline getiren anlama yetimiz ya da usumuzdur.
Oysa Kant, duyarla ok nemli bir zellik ykleme yoluna gi
derek, matematik gibi soyut bir bilgi dalnn bu yetimiz zerinde
olutuunu ne srer. Bunu da duyusal bilgide a priori bilgi
esi bulunduunu ne srerek yapar. Duyarlk yetimiz zaten
sentetik bilgilerimizin alandr. Ne var ki Kant bu alanda da ge
erli olan sentetik a priori bilgilerimizin bulunduundan emin
dir: Duyarlkta yer alan sentetik a priori bilgiler matematik
biliminin olumasna olanak verirler. imdi de bu tr bilgilerin
oluumunu Kant'n nasl akladn ksaca grmeye alalm:
Kant, Salt Usun Ele ti risi nde duyarlk yetimizi ele ald b
'

lm, aslnda 'Transsendental (Aknsal) Estetik' olarak adlan


drr. Buradaki 'estetik' terimi anlam olarak Eski Grekedeki
kulanmna baldr. Grekede estetik (aisthesis) duyular yo-
2 74 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

luyla alglamak, duyumlar almak demektir. Kant bu zgn an


lama uygun olarak estetik terimini duyu yetisi anlamnda kul
lanmtr.
Kant insan bilgisinin duyarlk ve anlk olmak zere iki ana
kayna olduu konusunda kuku gstermez. Duyarlk (Sin
nlichkeit) ile bize nesneler verilir ve anlk (Verstant) ile dn
lrler. Aslnda bunun gerek anlam udur. Bilginin oluumu iin
tek bana bunlardan herhangi biri yeterli deildir. zellikle an
lama yetisi bir baka deyile dnce, nesneler bize duyu dene
yiminde verildii zaman ilevini gerekletirmeye balayabilir.
Duyu deneyiminde verilenler olmasayd, dnce gerek ilevini
yerine getiremezdi. Dnme yetimiz de olmasayd duyu verileri
anlam kazanmaktan uzak kalabilirdi. Kant bu durumu "duyu
suz kavramlar bo, kavramsz duyular krdr, " deyiiyle dile ge
tirmitir. Genel ileyi bu olmakla birlikte duyularla verili olan
daha imdiden madde ve formun bir sentezi olarak anla gelir.
nk insan duyarlnn da a priori formlar (biimleri) var
dr. Bunlar uzam ve zaman formlardr. Duyulara verili olanlar
duyarln bu a priori formlarn alm olarak anla ularlar. u
halde bunlarn daha balangta belli bir bireim-sentez olma
zellii vardr. Demek ki duyu deneyimimiz, uzam ve zamann
a priori sezgilerinde belli bir sentezi ierir; kendilerinde eyler
hibir zaman bize nesneler olarak verilmezler; anln verili ola
rak bir bakma nnde bulduu daha imdiden bir biim ve
madde bireimidir. Anlama yetimiz bu ekilde duyusal sezgi ve
rilerini-grngleri kendi a priori kavramlar ya da kategorileri
altnda daha st dzeyde birletirme yoluna gider. Bu ekilde
bizim iin grnen nesneler bir baka deyile fenomenler ortaya
kar.
Duyu yetisinin ilevine yeniden dnersek, katksz madde,
duyularmza a posteriori olarak verilirken, uzay ve zaman form
lar znenin bir katks olarak maddenin algsna katlrlar. Bu
radan kan sonuca gre, duyarln a priori bir yan vardr. Bu
yan duyarln yapsnn kendine zg ve tm duyusal algnn-
Kant'n Eletirel Felsefesi l 275
grnn-sezginin zorunlu bir koulu durumundadr. Belirtildii
gibi duyarlktaki a primi yapy uzay ve zaman oluturur. Kant
bunlara salt-saf grler demektedir. Kant bu ekilde klasik em
pirizmin ok telerine gemi olur. Bunlar ideal formlardr; bir
baka deyile d dnyadaki nesnelerde deil de znenin kendi
sinde bulunan formlardr. Kant'n aknsal idealizminin bir ya
nn bu yaklam oluturur.
Kant burada duyarln a priori eleri lehine bir durum sap
tar. Aslnda Aknsal Estetik'in asl amac da bu gibi grnmek
tedir: Uzay ve zaman formlar olmadan hibir duyu verisi zneye
verilemez, iletilemez. rnein iki duyumun bilincinde olmak
demek, onlarn zaman ierisinde, bir zamansal ardklk dzeni
ierisinde birini teki ile ilikilendirmeyi ierir; bir duyum bir
bakasndan nce ya da sonra ya da onunla ayn zamanda bi
lince ular. Uzay ve zaman bir bakma iinde duyumlar oklu
sunun dzenlendii ereveyi olutururlar; bylece belirsiz
grng maddesini zamanda trlletirir ve zamansal, uzaysal
ilikilerde birletirirler. u halde belirsiz grng maddesi uzay
ve zaman formlar iinde dzenlenmeden asla bilince gelemez.
Dzenleni bir bilmenin ya da bilincin kouludur, asla onun bir
sonucu deildir. Kant burada dsal duyu ile isel duyu arasnda
bir ayrm yapma yoluna gider: Ona gre, "uzay, dsal duyularn
tm grnglerinin biimi, e deyile znel duyarlk kouludur,
yle ki bizim iin dsal sezgi yalnzca onun altnda olanakl
dr. . . Zaman, isel duyunun, e deyile kendimizin ve isel du
rumumuzun sezgisinin biimidir. Ruhsal durumlarmz zamanda
birbirlerini izliyor olarak ya da e zamanl olarak alglanrlar,
uzayda deil. " (Aktaran, Copleston, 1 998, s. 76). Buna gre
zaman ne trl olursa olsun, tm grnglerin a priori biim
sel kouludur. Oysa uzay salt dsal grnglerin a priori bi
imsel kouludur. Aslnda tm tasarmlar, nesneleri dsal eyler
olsun olmasn zihinsel belirlenimlerdir ve bu nedenle isel du
rumumuza aittirler. Bu yzden tm de i duyu ya da sezgi ola
rak, zaman altnda dumaktadrlar. Ama yine de zaman dsal
276 I Yeniada Bilgi Felsefesi
grnglerin sadece dolayl koulu iken, tm isel grnglerin
dolaysz kouludur. Kant'n yapt bu dsal duyu, isel duyu
ayrmna ksaca deindikten sonra uzay ve zaman formlarnn
kendisine yeniden geri dnebiliriz.
Duyarln a priori formlar olarak uzay ve zaman her eyden
nce saf gr-alg-sezgi durumundadrlar. Onlar empirik olarak
tretilmi kavramlar deildir, yani uzay tasarmn dsal grn
gler arasnda grlen ilikilerden a posteriori olarak tretmi
olamayz; nk dsal grngleri uzay iinde olmakszn zaten
belli ilikilere sahip olarak tasarmlayamazdk. Zaman iin de
ayn ey sz konusu nk zaman tasarmmz daha imdiden
bulunuyor olmadka, grnglerin ezamanl ya da ardk ola
rak var olduklarn tasarmlayamazdk. Tm dsal grngleri
soyutlayabiliriz ama yine de geriye tm olanaklarn bir koulu
olarak uzay tasarm kalr. Ve yine tm isel durumlar soyutla
yabiliriz, ama yine de zaman tasarm kalmay srdrr. Bu ne
denle bunlar deneyimsel olarak tretilmi kavramlar deildir;
hatta bunlar kavram bile olamazlar. nk tmel kavramlar
kendi iinde paralarna ayramayz. Oysa szgelimi uzay s
rekli bir uzay zerinde snrlayarak birtakm paralara ayrabi
liriz. Zaman da ayn ekilde srekli bir zaman sresi zerinde
paralara ayrlabilir. Oysa genel kavramlar bu ekilde paralara
ayrlamazlar. Uzay ve zaman salt algsal dzeyde tikel olarak var
olurlar. Hibir biimde tmel ya da genel bir kavram olamazlar.
Bunlar anln tm kavramlar bakmndan n kouldurlar; tersi
olanakl deildir. Ksacas bunlar duyular dzeyinde a priori sez
gilerdir. Bunlar znenin alg iin zorunlu olarak takt ya da ta
d gzlklerdir. Bunlar olmadan hibir dsal alg olanakl
olamazd.
u halde uzay ve zaman, Kant'a gre znel duyarlk biimle
ridir. Bu nedenle olgusal olmaktan daha ok ideal olarak adlan
drlabilirler. Ama nemli olan nokta da urasdr ki, bu formlar
stlenmeksizin, hibir deneyimsel olgusallk yer alamazd. Bu
Kant'n Eletirel Felsefesi l 277

nedenle bu formlar bir bakma empirik olgusalln oluumuna


girerler ve bylece kendileri empirik olarak olgusal olmu olur
lar. Kant burada u tr bir formlasyona ular: uzay ve zaman
empirik olarak olgusal ama aknsal (transcendental) olarak ide
aldir. Uzay ve zamann aknsal olarak ideal olmas u anlama
gelir: onlarn geerli olduu biricik alan fenomenler alandr. Bu
nedenle, bize grnme yollarndan ayn olarak dnlen ken
dinde eylere uygulanamazlar. Kant kendinde eyleri kabul et
mekle bu idealist yaklamnn Berkeley'inkinden farkl
olduunun grlmesini istiyordu. nk Berkeley'e gre var
olmak iin alglamak ya da alglanm olmak gerekiyordu. Oysa
Kant eylerin fenomenin tesinde kalan kendiliklerini kabul edi
yordu. Ayrca empirik olgusalln fenomenal dzeni de bozul
mam olarak kalyordu. Buradaki sorun fenomenleri yadsma
deil, aklama sorunudur. Ve onun bu tarzdaki uzay ve zaman
gr, bu saf sezgiler zerine kurulu olan bir tr a priori bilgi
nin elde ediliine olanak salamaktadr. Bu bilgi tr pek ok
kiiye artc gelmekle birlikte matematik bilgidir. Matematik
gibi soyut bir bilgi dalnn aslnda, duyu yetisinden daha ok
anlk ile iliki iinde olmas gerekmez miydi? Kukusuz anlama
yetisinin birletiricilii iin iindedir? Bunda hibir kuku yok.
Ama burada Kant'n kefettii yeni olan ey, matematiin temel
deki oluum srecinin kesinlikle duyarln a priori zaman ve
uzay formlar zerinde gereklemi olmasdr.

Matematik Yarglann Oluumu


Kant'n buradaki genel sav bata geometri olmak zere ma
tematik yarglarn sentetik a priori nitelikte olduklardr ve bu
yarglarn oluumu sadece, uzay ve zamann saf a priori sezgiler
olmalarndan dolaydr. imdiye dek genelde matematik ner
melerin zmsel (analitik) yapda olduklar kabul edilmitir.
Oysa Kant bu gr yadsma yolu tutar. Szgelimi, " doru
ile bir ekil izmek olanakldr" nermesini alalm. Kant'n yak-
278 I Yeniada Bilgi Felsefesi
lamna gre, bu nermeyi salt bir doru izgi ve saysnn
kavramlarnn zmlenmesinden elde edemeyiz. Gerekli ekli
izebilmemiz iin saf sezgi durumundaki uzayda bu ekli gre
bilmemiz gerekir. Bu empirik bir grme-gr olamaz. nk o
zaman zorunlu bir nerme olamayacaktr. Oysa bu a priori bir
sezgidir, bu nedenle zorunlu-a priori ama ayn zamanda sentetik,
bilgiyi geniletici trde bir yarg ortaya kmaktadr. Bu yargda
dile gelen nesne (gen) ne empirik nesnedir, ne kendinde
nesne ne de kendinde-nesnenin zihinsel bir imgesidir. Bu yarg
btn gen trleri iin geerlidir ve bu nedenle tm genlere
ilikin bir ilke durumundadr. Kant genelde bu saf grler ze
rinde oluan yarglarn ilke grevi grdklerini ne srer. Kant
aritmetik alanndan u ok bilinen rnei verir: " 7 , 5 daha 1 2
eder. " Burada da on iki saysn, ne yedinin ne d e bein kavram
larnn analizinden elde edebiliriz; saf uzay zerinde yedi nes
neye be tane nesneyi tek tek ekleyerek sonucun on iki says
olduunu tasarmsal olarak grebilmemiz gerekir. Bu nedenle
bu aritmetiksel nerme de sentetik a priori bir nermedir. Mate
matik bizi dsal sezgi (gr) nesneleri konusunda a priori bil
gilendirir. Ancak bu, matematiin kurulmas iin gereken
sezgilerin-grlerin tm de dsal sezgi nesnelerinin olana
iin zorunlu koul grevi gren a priori sezgilerde temellenmi
iseler olanakldr. Geometri, uzayn zelliklerini bireimsel ola
rak ve yine de a priori olarak belirleyen bir bilimdir. Ancak bu,
uzay insan duyarlnn saf bir biimi ise, tm dsal alg nesne
leri iin zorunlu koul olan salt a priori bir sezgi ise olanakldr.
Bu ekilde empirik olgusallk matematik ya da geometri ile her
zaman uyumlu gider. Kant'a gre zellikle geometri tmyle
sentetik a priori olarak kurulur. Buna karn nermeleri, empirik
olgusallk, bir baka deyile empirik uzaysal dzen asndan
her zaman zorunlulukla dorudur.
Kant bylece kendi uzay ve zaman kuramn matematiin a
priori zelliine dokunmadan aritmetik ve zellikle geometri
Kant'n Eletirel Felsefesi \ 2 79
alannda ilevsel klm oluyordu; matematiin a priori yarglar
Kant'n uzay ve zaman anlay araclyla ayn zamanda sente
tik bir nitelik kazanmlardr. Bylece Kant'n bilimsel bilgi idea
line (sentetik a priori yarglar) uygun bir yap kazanm oldular.
Kant bu yaklamyla Leibniz'in matematik nermelere ilikin
grnden de uzaklam oluyordu. Leibniz'e gre, ilkeler dahil
tm matematik nermeler elimezlik ilkesinin yardmyla ta
ntlanabilmektedir. Oysa Kant'n yaklamnda temel matematik
ilkeler, elimezlik ilkesine bavuru ile tantlanamazlar. Kant,
geometrinin ilkelerinin, uzayn znel bir a priori grde temsil
edilen zsel doas zerine bilgi verdiklerini ne srer. Yine ma
tematik bilimini gelitirmede Leibniz'e gre salt tanmlara ve e
limezlik ilkesine gereksinim duyarz ve sonra zmleme
yoluyla ilerleyebiliriz. Kant iin grdmz gibi matematik salt
zmsel bir bilim dal deildir; bireimseldir, sezgi ya da gr
gerektirir ve kurulum yoluyla ilerler. Kant'n bu yaklam yir
minci yzylda Bertrand Russell'n ne srd matematik ku
ramla da uyumazlk gstermektedir. Leibniz'in yaklamn ok
dahice bulduunu belirten Russell, sonul anlamda matematiin
manta indirgenebileceini ne srmtr. Buna gre, saf ma
tematik, ilkece, belli ilkel mantksal kavramlardan ve tantlana
maz nermelerden karsanabilir. Russell bu kuram Principia
Mathematica'da amlama yolu tutmutur. Ve yine Kant'n ma
tematiin sentetik a priori yarglardan olutuu tezine, en kararl
kar k 20. yzyln mantk pozitivist dnrlerinden gel
mitir. Bunlara gre matematik hibir biimde sentetik yarglar
dan oluamaz. Matematiksel nermeler a priori nitelikli olmakla
birlikte tmyle zmsel nermelerden oluurlar. Bununla bir
likte, Kant'n matematie yaklamnn yerinde ve uygun oldu
unu ne sren baz grler de dikkatleri ekmeye balamtr.
Bu alandaki tartmalar srp gidecek gibi grnmektedir.
280 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Anlk ve Kategorileri
nsann d dnyay kavrama ve bilgi edinme srecinde en
temel rol anlmz oynamaktadr. Anln kendisine ulaan ve
rileri birletirme , dzenleme anlamlandrma zellii olmasayd,
tm veriler anlamsz bir yn olarak kalr, herhangi bir eye ili
kin hibir bilgimiz oluamazd. Kant'm kavramsz duyular kr
dr, demesinin anlam burada yatar. Duyu verilerini anlaml
btnler haline getiren anlmzn temel birtakm kavram ve il
kelerinden bakas deildir. Ama eer duyularn salad veriler
olmasayd, kavramlarn da ii bo kalacakt. Bir baka deyile
anlk ilevsiz kalacakt. u halde insan bilgisi bu iki ana kay
naktan doar: duyarlk ve anlk. Duyarlk, yani duyusal sezgi bize
verileri salar. Anlk, yani dnme yetisi de bu veriler zerinde
kavramlar ve ilkeler araclyla dnmeyi gerekletirir. By
lece nesnelerin bilgisi iin, her iki yetinin ibirlii yapmas zo
runlu bir sre olarak karmza km olur. Ancak bilginin
oluumu iin her iki yetinin temel yasalarnn ilevlerini yerine
getirmesi gerekir.
Bu temel yasalarn duyarlk iin a priori zaman ve mekan
formlar olduunu grm bulunuyoruz. Anlk iin ise bu temel
yasalar, a priori birtakm kavram ve ilkeler ya da genel anlat
myla kategorilerdir. Duyarln zaman ve mekan formlarn i
levleri bakmndan ayrntl bir biimde yukarda ele aldk. imdi
de anln nasl altn daha yakndan grebilmek iin kate
gorileri ele almak gerekmektedir. Kant anln kategorilerini ele
ald blme Transsendental Mantk (aknsal mantk) adn
verir. Bu balk altnda Kant, a priori dnme biimlerini, bil
ginin nesnesi durumundaki ierikleri ile iliki iinde ele alr;
Aristoteles'in formel mantnda olduu gibi ierikten soyut
lanm olarak ele almaz. Anln a priori kavram ve ilkeleri ile
bunlarn nesnelere genel olarak uygulan burada sz konusu
dur. Kukusuz u ya da bu tikel bir nesneye uygulan ile ilgili
deildir. Bir baka deyile bu mantk nesnelerin a priori bilgisi ile
Kant'n Eletirel Felsefesi l 281
ilgilenir. Sorunu daha ak olarak koymak gerekirse, Aknsal
estetik, nesnelerin duyusal sezgide verilebilmeleri iin zorunlu
a priori koullar olarak karmza kan zaman ve mekan form
larn incelemiti. Aknsal mantk ise nesnelerin, bir baka de
yile duyusal sezgi verilerinin dnlmeleri iin zorunlu
koullar olarak anln a priori kavram ve ilkelerini inceler. u
halde anlkta, duyusal veriler oklusunun birletirilmesini sa
layan nedensellik gibi a priori kavramlarn ve bunlarda temel
lenmi ilkelerin sistematik bir incelemesini gerekletirmek
gerekmektedir.
Kant aknsal mantn gerektirdii grevi gerekletirebil
mek iin anln yarglar oluturma edimine bavurur. nk
bu edim onun iin anln dnme gc ile ayn ey demektir.
Aslnda anln tm ilemlerini yarglara indirgeyebileceimizi
belirtir. yleki anl yarg gc olarak da sunabiliriz. u halde
yarg nedir? Yarg Kant' a gre, "bir nesnenin dolayl bilgisi ve
bu yzden onun tasarmnn tasarmdr. Her yargda birok ta
sarm iin geerli bir kavram vardr ve bu birok tasarm ara
snda ayrca nesne ile dolayszca bantl olan verili bir tasarm
da bulunur. Bylece, Tm cisimler blnebilirdirler,' nerme
sinde 'blnebilir' kavram birok baka kavram ile bantldr;
ama bunlar arasnda zellikle cisim kavram ile bantldr ve bu
kavram da yine kendilerini bize sunan belli grngler ile"
(Kant, 1 993, s. 72) . Burada anlatlanlar daha zet olarak dile ge
tirmek gerekirse, "Yarg deiik tasarmlar tek bir bilgi olutur
mak iin kavramlar araclyla birletirmektir. " (Aktaran,
Copleston, 2004, s.88) . u halde tm yarglar tasarmlarmz ara
snda birlik ilevleridirler. Bu yolla pek ok olanakl bilgi tek bir
bilgide birletirilir.
Burada yaplmak istenen, yargda bulunmann olanakl yol
larn belirlemektir. Bu mantklar tarafndan zaten yaplmtr
ama sorunu daha teye tayamamlar ve niin salt bu yarg bi
imlerinin bulunduu sorusunu sormamlardr. Oysa Kant'a
282 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

gre her yarg biimi, bir a priori kavram tarafndan belirlenir ve


anln a priori kavramlarnn listesini belirleyebilmek iin ola
nakl mantksal yarg tiplerinin tablosnu belirlemek gerekir.
Olanakl yarg tiplerinde sergilenen belli temel birletirme yol
lar vardr; bunlar birletirici bir g olarak dnlen anln a
priori yapsn olutururlar. u halde eer yarglardaki birle
tirme ilevleri tmyle ortaya konabilirse, anln birletirici i
levleri de tmyle saptanm olur. Anln a priori kategorik bir
yaps vardr. Baka bir deyile anlk doas gerei zorunlu ola
rak tasarmlar belli temel yollarda ve belli temel kategorilere
gre birletirir. Bu birletirme olmasayd nesnelerin bilgisi de
olanakl olmazd. Bu nedenle anln kategorileri bilginin a
priori koullardr. Bir baka anlatmla nesnelerin dnlme
leri olana iin a priori koullardr. Ve dnlmedikleri srece
gerekte nesnelerin bilindikleri sylenemezdi.
Kant yarglarmz, her birinde er yarg tipi bulunmak ko
uluyla nicelik, nitelik, iliki ve kiplik olmak zere drt grup ola
rak belirlemitir ve bunu, hi kukusuz bunlar belirleyen
kategorilerden yola karak yapmtr. Kant'n belirledii kate
goriler Aristoteles'inkinden farkl olarak sayca 1 2'dir ve er
er drt farkl grup olutururlar. imdi bu kategorileri ve bun
lara karlk gelen yarg trlerini tablo halinde grmeye alalm.

Katagoriler Yarglar
1 . Nicelik 1 . Nicelik
( 1 ) Birlik ( 1 ) Tmel
(2) okluk ( 1 ) Tikel
(3) Tmlk (3) Tekil

2 . Nitelik 2. Nitelik
( 1 ) Olgusallk ( 1 ) Olumlu
(2) Deilleme (2) Olumsuz
(3) Snrlama (3) Sonsuz
Kant'n Elelird l /" / ' ' 1 111

3 . liki 3. lliki
( 1 ) Kalclk ve ilintilik ( 1 ) Kesin
(Tz ve linek)
(2) Nedensellik ve Bamllk (2) Varsay m l
(Neden ve Etki)
(3) Birliktelik; Karlkl-Etkileim) (3) Ayrk
(Etkin ve Edilgin Arasndaki Ballk)

4. Kiplik 4. Kiplik
( 1 ) Olanak ve Olanakszlk ( 1 ) Olasl (Belk l
(2) Varolu ve Varolmay (2) nesrmlu
(3) Zorunluluk ve Olumsallk (3) Zorunlu-Zon -,1 1 :

Tablodan anlald gibi anln kkensel o n iki a priori k.


tegorisi vardr. Kant bu listenin rastgele deil, her bir ilkenin uy
gulan ile ortaya ktn belirtir. Bu ekilde, anln tm sal
kavramlarn ya da kategorilerini kapsamaktadr. Kant bunla
dan daha baka salt kavramlar da olduunu ve bunlarn trev
sel ve yardmc mahiyette olduklarn da belirtir, ama bunlarn
tam olarak ne olduklarn aklamam, bir listelerini oluturma
yoluna gitmemitir. Aslnda, amac iin kkensel kavramlarn
ya da kategorilerin listesini vermek ona gre yeterli olmaktadr.
Ancak daha sonraki mantklar bu listenin de tam olmad
eletirisinde bulunarak birtakm dzenlemeler yapma yoluna
gitmilerdir. zellikle unu da belirtmek gerekir ki "Kant'a gre
her ldeki nc kategori ikincinin birinci ile bileiminden
doar. Bylece tmlk, birlik olarak dnlen okluktur; s
nrlama, deilleme ile birlemi olgusallktr; birliktelik, bir
tzn karlkl olarak bir baka tz belirleyen ve onun tara
fndan belirlenen nedenselliidir; ve zorunluluk, varolu olana
yoluyla verili varolutur. " (Copleston, 2004, s.9 1 ) . Dnme ka
tegorilerine ilikin bu dzenleni her ne kadar eletirilmi olsa
da kategorilerdeki l birliktelik, daha sonra Hegel felsefesinde
284 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

tez, anti-tez ve sentez biiminde karmzda kacaktr. Bu kate


gorilerin neliine ksaca deinmekte yarar olabilir.

Nicelik ve Nitelik Kategorileri


A priori zaman ve uzay formlar iinde anla ulaan duyusal
veriler bu kategorilerin nda kavramsal dokuya adapte edi
lerek, nicelik ve nitelie ilikin yarglar ne srme olanamz
olur. rnein bir nesneyi algladmz zaman biz onu iinde
bulunduu koula gre birlik, okluk ya da tmlk kategorile
rinden birisi altna yerletiririz ve buna bal olarak tmel, tikel
ya da tekil yarglardan birisini ne sreriz. Ayn ekilde, nitelik
kategorisi bakmndan biz, bir eye baz nitelikleri ykleriz, baz
nitelikleri ondan soyutlarz, bylece tekilere kar onda bulu
nanlar bakmndan bir snrlama da yapm oluruz. Ona ykle
diimiz nitelikler olgusal olurken, ne srlen nermemiz de
olumlu olacaktr. Ondan soyutladmz nitelikler onun varl
bakmndan deillenmi olurken, bu deillemeyi olumsuz
nerme tipi ile dile getirmi oluruz. Snrlama ediminden de son
suz nerme tipi karmza kar.

liki Kategorileri
Gerekte tm nicelik ve nitelikleri biz, tz olarak grd
mz eye, nesneye ykleriz. Tz ya da tzler olmasayd, belki
de teki kategorilere de gerek kalmayabilirdi. Aristoteles de bu
kategoriye birincil ncelii vermitir: tz kendisine yklenen
lerden nce gelir; tze yklenen her ey tze gre ilinektir. Tz
kalc iken ilinekler tz kadar kalc deildir. "Yonca yeildir,"
ve "Yonca insanlar tarafndan yenmez," gibi. Tz ve ilinek kate
gorisine karlk gelen yarg tr kategorik yani kesin yarg t
rdr. Neden-etki kategorisinde, neden etkin olan ey, etki de
nedene baml olan yani kendisine etki edilen eydir. Buradaki
yarg tr hipotetik ya da koullu yani varsaymldr. "Eer me-
Kant'n Eletirel Felsefesi l 285
taller stlrlarsa genleirler," gibi. Kant bu kategorinin zellikle
bilimlerde ok nemli olduunu dile getirir. Karlkl etkileim
kategorisine gre, ayn ortamda bulunan eyler birbirleriyle kar
lkl iliki iindedirler.

Kiplik (Tarz, Modalite) Kategorileri


Aristoteles'in kategoriler listesinde bulunmayan bu katego
riler ontik bakmdan belki de en bata gelen kategorilerdir. Olu
tarzlarn dile getirdikleri iin tm insan bilgisinin temelini olu
tururlar diyebiliriz. Bu adan rnein bir eyin olmas olanakl
olabilir, bu olanak yerine gelirse bu ey olutu, oldu demektir;
bu ey olduuna, gerekletiine gre, demek ki gereklemesi
zorunlu imi.
Kant'a gre, anlama yetimizin temel a priori kategorileri bun
lardr; bu kategorilerin nda oluturduumuz farkl yarg tip
leri iinde evren ieriklerine ilikin bilgilerimizi ortaya
koymaktayz. Eer bu kategoriler olmasayd, duyu verileri
zaman ve uzay formlar iinde bilincimize verilmesine karn,
birletirilmemi olarak, birbirinden kopuk ya da birbirleriyle ili
kisiz bir biimde baka deyile birbirlerini grmeden (kr gibi)
kalacaklard. Oysa insan bilgi oluturma yetenei ile ayrmlaan
bir varlktr. nk anlama yetisinin donanm buna uygundur.
imdi de bu a priori zaman ve uzay formlar iinde anla ulaan
grngleri birletirmek iin kategorilerin nasl ilev kazand
konusunu ele almamz gerekmektedir. Kant'n asl nem verdii
konu da budur. nk duyu verilerinin anlam kazanmas, bir
lik btnlk kazanmas belli kurallarn uygulanmasna baldr.
u deil de bu kategorinin ya da kategorilerin belli duyu verile
rine uygulanmas nasl olmaktadr. Kategorilerin keyfi olarak
uygulanmas kukusuz bir kaosa yol aabilirdi. Oysa bilgide bir
lik btnlk ve olgusuna uygunluk esastr. u halde kategorile
rin uygulannn temellendirilebilmesi gerekir. Kant bu alana
ynelik irdelemelerini "Aknsal Tmdengelim (Transsendental
286 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Dedksiyon)" bal altnda ele almtr. Kant bu alanda var ol


duunu dnd sorunlar zebilmek iin on yl uram ve
Salt Usun Eletirisi'ni yaymlamas 1 770 balarndan 1 780 ba
larna sarkmtr.
Kant'a gre bu blmde asli olarak gsterilmesi gereken ey,
kategoriler olmakszn nesnelerin dnlemeyecei ve dnl
meyen nesnelerin bilinmi olmayacadr. Nesnelerin dnl
mesi ise kategorilerin duyu verileri toplamna uygulanmasndan
baka bir ey deildir. Kategorilerin duyu verilerine uygulanmas
sonucu nesnelerin neliini kavram, bir baka deyile bilgisine
ulam oluruz. u halde dnme kategorilerinin zorunlu kul
lanmlarnn nasl gerekletiinin gsterilmesi gerekir. Bir baka
anlatmla, "aknsal tmdengelimin tm amac, anln a priori
kavram ya da kategorilerinin, deneyim olanann a priori ko
ullar olduunu gstermektir." (Copleston, 2004, s.92) . Kant
bu blmde bu temel savn temellendirme iine giriir.
ncelikle u noktaya aklk getirerek ie balamak gerektii
dncesindedir. Bir bilgi rnei, Kant tarafndan "kavramnda
verili bir sezgi oklusu birletirilmi olan," (Aktaran, Copleston,
2004, s.93) biiminde tanmlanr. Birletirme yani sentez ol
makszn nesnelerin hibir bilgisi olamaz. Salt bir bantsz ta
sarmlar akna bilgi demek olanakszdr. te yandan birletirmek
anln iidir. nk anlama yetisinin kendiliindenlii yani
spontanitesi vardr; bu kendiliindenlik, kendisine ulaan duyu
verilerini birletirmeye girimesi demektir.
Bu birletirme bir baka deyile bantlama giriimi Kant'a
gre bir baka eyi daha kapsar; bu da "oklunun bireimli bir
liinin tasan m dr Ancak buradaki birlik kategoriler listesinde
" .

yer alan a priori birlik kavram ya da kategorisi deildir. Bu ba


lamda kastedilen birlik dncesi tm kategorileri iine alan bir
birlik dncesidir. Kant'n burada szn ettii, "tek bir alg
layan ve dnen zne ile ilikiden oluan birlik tir. Nesneler ka
"

tegoriler araclyla dnlrler ama bu birlik olmakszn


Kant'n Eletirel Felsefesi l 287
dnlebilir olamayacaklardr. "Bu demektir ki eer alglama
ve dnme tek bir znede z-bilincin tm tasanmlara elik ede
bilecek olduu bir yolda birletirilmi deilseler, sezginin ya da
algnn oklusu dnlebilme ve bylece bir bilgi nesnesi
olabilme durumunda deildir. Kant bunu yle ifade eder; D '

nyorum' tm tasarmlarmza elik edebiliyor olmaldr. Al


glamam ve dnmemi her zaman benim olarak dnmem
zorunlu deildir. Ama byle bir ayrmsamann olana olmaks
zn sezgi oklusuna hibir birlik verilemez. " (Copleston, 2004,
s.94) . u halde her alg oklusunun bu okluyu tayan ayn z
nede Dnyorum ile zorunlu bir ilikisi vardr.
zne ile alg oklusu arasndaki bu 'Dnyorum' ilikisi
Kant tarafndan 'salt tamalg' olarak adlandnlr; bu salt tamalg
aknsaldr ve empirik tamalgdan ayrlr. Yani verili bir ruhsal
durumun benimki olarak empirik ve olumsal bir yolda ayrm
sanmasndan aynlr. Empirik bilin paraldr; bir zaman aral
nda verilen bir tasarma empirik bir z-ayrmsama ediminde
bulunurken bir baka zaman aralnda verilen bir tasarma ise
byle bir edimde bulunmayabiliriz. u halde empirik bilin elik
ettii tm tasarmlar gibi paraldr. Ama tm tasarmlara elik
eden zde bir Dnyorum'un olana srekli bir deneyim
kouludur. Bu nedenle z-bilincin aknsal bir birliini anlatr.
Kant'n deyimiyle aknsal tamalgnn birlii tm deneyim iin
zorunlu bir kouldur. Bu e kiiye bir nesne olarak verili de
ildir ama bireysel bir zne iin herhangi bir nesnenin bilgisinin
kazanlabilmesi bakmndan temel zorunlu kouldur; veriler ara
snda bant kurabilmek iin aknsal tam algnn birliini ge
rektirir. Kant bu noktada veriler arasnda bir senteze gitmeden
nce, zne ya da 'ben' olarak ilkin kendimizi ayrmsamamz ge
rekir demek istemediini belirtir. Srekli bir kendine-zde
'ben'in ncelikli bir bilincini tayor deilimdir. Ancak verili
olanlara ynelik edimler araclyla onlarn benimkiler olarak
bilincine varrm. Bylece kendinin bilinci ya da tamalgnn bi
linci olumu olur. Kant'a gre, tamalgnn birlii (z-bilincin
288 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

birlii) ve aknsal tamalgnn birlii deneyimin a priori koul


larnn en banda yer alrlar. Bunun alm yledir: Bant ol
makszn hibir deneyim yoktur ve bant aknsal tamalgnn
birliini gerektirir. u halde hibir nesnel deneyim ya da nesne
lerin hibir bilgisi alg-sezgi oklusu tek bir z-bilinte balan
madka olanakl deildir; anlama yetimiz-anlk araclyla
tasarmlar oklusu tamalgnn birlii iine alnr. Anlmz ise a
priori kategorileri araclyla birletirdiine gre, hibir nesnel
deneyim, hibir nesnel bilgi kategorilerin uygulanmas olmak
szn olanakl deildir. u halde a priori kategorilerin varl da
bilginin oluumunda olmazsa olmaz bir kouldur. Ama tam da
bu noktada yle bir soru sormak kanlmaz olmaktadr. Du
yarl znenin alglad duyu verileri oklusuna uygun olan ka
tegorileri anlama yetimiz nasl semekte ve uygulamaktadr? Bu
balamda hangi kategorinin ya da kategorilerin sz konusu
duyu verileri oklusuna uygulanacan belirleyen nedir?

Kategori ermalan
Kant'a gre bu uygulamay anlmz dorudan olarak yapa
maz, nk duyarlk ile anlk arasnda ortak bir yn yoktur ve
byle bir ortaklk olmadka anlk bu grevi gerekletiremez.
u halde bu iki farkl alan arasnda kpr grevi gren bir yeti
ya da bir etkinlik olmal. Bu ne olabilir? Kant, duyarlk ve anlk
arasnda araclk grevini stlenen yeti olarak imgelem yetisini
ne srer. Ona gre imgelem yetimiz kategori emalarn ret
mekte ve onlarn taycln yapmaktadr. ncelikle bu soruyu
soralm: Kategori emas nedir? "ema, bir kategoriyi duyu ve
rilerine uygulanmasna izin verecek biimde snrlayan imgele
rin retimi iin bir kural ya da bir ilemdir." emann kendisi bir
imge deildir, ama imgelerin oluumu iin genel bir ilemi tem
sil eder. mgelem bir kavrama kendi imgesini salamaya yne
lik bir genel ilem gerekletiriyor, bu ilemin tasarm bu
kavram iin ema olmu oluyor. "ema genel olmakla, kavrama
Kant'n Eletirel Felsefesi l 289
yapsal bir benzerlik gsterir: mge tikel olmakla sezgi oklu
suna bir benzerlik gsterir. Bylece imgelem anln kavramlar
ve sezginin oklusu arasnda araclk yapabilir. " ( Copleston,
2004, s.97) . Bir ema, bir sezgi oklusunun belli bir kavram ile
uyumlu olarak bir imgede tasarlanabilmesini salayan bir yn
temin tasarmdr. emann kendisi kesinlikle bir imge deildir.
rnein be noktay birbiri ardna koyarak be saysnn bir im
gesini retebiliriz, ama be saysnn emasnn kendisi bir imge
deildir; o bir oklunun belli bir kavram ile uyumlu olarak bir
imgede tasarlanabilmesini salayan bir yntemin tasarmdr.
ema bir bakma kavramn ve fenomenler oklusunun bir araya
getirilmesini salar; daha akas kavramn fenonomenlere uy
gulanmasn salar. rnein aa kavramnn emas bu kavram
tikel bir aaca uygulamak iin gereken bir tasarm retmeye ya
rayan bir kuraldr.
Kukusuz burada Kant'n zerinde durduu empirik, a pos
teriori tasarmlara yol aan emalar deil anln a priori kavram
ya da kategorilerinin emalardr. Kant bunlara aknsal emalar
demektedir. Kategorilerin aknsal emalarnn grnglere uy
gulanmas, bu uygulanabilirliin zamansal koullarn belirle
mesi demektir. nk zamandaki konum tm grnglere
ortak olan biricik zelliktir. Zaman duyarln a priori formu ol
duu gibi, imgelemin rn olan aknsal zaman belirlenimi bu
ekilde iki yanda da dayanak bulmu olur. Buna gre zaman, e
mas olduu kategori ile trdetir, nk tmeldir ve bir a priori
kural zerine dayanr. Grngler ile de trdetir; nk zaman
alg oklusunun her empirik tasarmnda bulunur. "Bylece, ka
tegorilerin grnglere bir uygulan aknsal zaman belirle
nimi yoluyla olanakl olur. " (Aktaran, Copleston, 2004, s.98).
Bu ekilde anln a priori kavramlarnn emas, grnglerin
kategori altna alnmasna izin verir.
Birka kategorinin emasn rnek olarak ele alrsak, nce
likle tz kategorisinden balayabiliriz. Tz kategorisinin emas
'olgusa!n zamandaki sreklilii'dir. Bunun bir baka anlatm da
290 [ Yeniada Bilgi Felsefesi

udur: tz empirik zaman belirleniminin bir dayana olarak ta


sarmlanan eydir. Buna gre baka her ey deiirken tz ge
ride kalmaya devam eder. u halde tz kavramnn duyu
verilerine uygulanabilmesi iin imgelem tarafndan zaman iin
deki deiimin srekli bir dayana olarak tasarmlanmas ya da
imgelenmesi gerekir. Ancak bu ekilde tz kategorisi grng
lere uygulanabilir.
Neden kategorisinin emas, duyusal verilerin dzenli bir ar
dklk iinde olmas, bu ardklk iinde olgusal olan bir eyin
baka bir ey tarafndan izlenmesi biiminde bir imgesel tasa
rm ierir. Sonu olarak neden kategorisi, imgelem tarafndan
zaman iindeki kurall ardklk olarak imgelenecek biimde
emalatrlr.
Kiplik (modalite) kategorisine bir gz atarsak, varolu kate
gorisinin emas belli bir zamandaki varlk olarak, zorunluluk
kategorisinin emas ise bir nesnenin tm zaman iindeki varl
olarak imgelem tarafndan tasarmlanmasdr.

Salt Doa Biliminin lkeleri


emalatrlan kategorilerin nesnelere uygulanmasndan sen
tetik a priori birtakm temel doa ilkeleri kar. Bir baka anla
tmla, anlama yetimiz kategorilerin nesnel kullanm iin temel
ilkeleri a priori olarak retir. Bunlarn nda nesnelere ilikin
deneyimimizin koullarn anlam bir baka deyile snrlarn
izmi oluruz. Kant bu ilkeleri de kategorilerin snflanna pa
relel olarak ele almtr.
Nicelik kategorisinin salt temel ilkelerini Kant; "duyunun ak
siyomlan" olarak adlandr; adlandrmada her ne kadar oul bir
ifade kullansa da bu alann tm olgularn ilgilendiren genel bir
ilke dile getirilir: "Tm duyulara verilenler uzaml (extensive) b
yklklerdir. " Bunun anlam, tm grnglerin duyunun zaman
ve uzam formlar iinde yer aldklarndan dolay saylabilir ve
llebilir byklkler olmasdr. Bir birim paradan yola ka-
1
Kant'n Eletirel Felsefesi 2ll 1

rak btn saysal ya da lm ynnden elde edebiliriz. Til


zaman paralar iin d e ayn ey geerlidir; bir 'an'dan bir ha
kasna geerek zamanda ilerlemek lmleme ynnden ola
nakl olur. "Ve bylece tm zaman paralar ve eklenikri
yoluyla sonunda belli bir zaman bykl retilir," (Kan ,
1 993, s. 1 23) . Bu ilke matematiin doa bilimlerinde uygulan
masna olanak verir. "Matematik, duyarln zaman ve uzam
formlar iinde retilmi olsa bile, anlama yetimizin nicelikleri
dnme kategorisi, bu ilkeye bal olarak alr. " (elik, 20 1 1 ,
s. 15) . Sonu olarak bu ilke duyarlktan treyen matematiin bir
sonucu deildir, anlama yetimizin salt ilkelerinden birisidir.
Nitelik kategorilerinin salt doa ilkelerini Kant, "algnn n
celemeleri (antisipasyonu)" olarak adlandrr. Buradaki temel
ilke yle dile getirilebilir: "Tm grnglerde duyumun ve ona
nesnede karlk den olgusaln younluklu bir bykl, e
deyile bir derecesi vardr." Bu ilke de nicelik kategorisi gibi ma
tematiin duyumlara uygulanabilirlii ile ilgilidir. Biz duyum
maddesini sonul anlamda belirleyemeyebiliriz. Ama deneyimi
miz arttka duyumun younluklu bir byklk olduunu yani
belirlenebilir bir younluk derecesine sahip olduunu matema
tiksel olarak belirleyebiliriz. Bu ilke ksaca yle dile getirilebi
lir: "Her duyumun ve dolaysyla grngdeki her olgusalln,
ne denli kk olursa olsun bir derecesi, e, .d. , bir yein byk
l vardr ki her zaman daha da kltlebilir. . . Her rengin,
rnein krmznn bir derecesi vardr ki, ne denli kk olursa
olsun, hibir zaman en kk deildir; ve s, arlk momenti
vb. iin de ayn ey geerlidir." (Kant, 1993, s. 1 25 ) .
Kant'a gre b u iki kategorinin ilkeleri birlikte ele alnrsa,
bunlar araclyla gelecekteki duyumlar ya da alglar konusunda
ndeyide bulunmak olanakl olmaktadr. Aslnda gelecekteki al
glarn tam olarak nasl olacan imdiden bilemeyiz. rnein
gelecekte belli bir yapran imdiki gibi yeil olacan imdiden
bilemeyiz ama unu kesinlikle saptayabiliriz: gelecekte de tm
alg nesneleri uzaml olacaktr ve tm duyum ieren empirik al-
292 I Yeniada Bilgi Felsefesi

glarn younluklu byklkleri olacaktr. emalatrlm nice


lik ve nitelik kategorilerinin bu ilkeleri, kategorilerin matematik
sel kullanmlarn verdikleri iin bunlar oluturucu (konstruktij)
ve bu nedenle de dinamik ilkelerdir.
emalatnlm iliki kategorilerine karlk den sentetik a
priori ilkelere Kant, "deneyimin andnmlan (analojileri) " adn
verir. Burada birbirleriyle ilikili ilke verilir, ama bunlarn da
temelinde yatan bir genel ilkeden sz edilebilir: Buna gre, "de
neyim ancak duyumlarn zorunlu bantlarnn bir tasarm yo
luyla olanakldr. " Burada imlenen duyu nesnelerinin (verilerinin)
bireimli bir birlii olmakszn nesnel deneyimden e deyile
duyu nesnelerinin bilgisinden sz edemeyiz. te burada ban
tlar kavrayan bireimli birlik oluturma giriimi a prioridir yani
zne tarafndan deneyime katlr. u halde deneyimin gerek
lemesi iin a priori bantlar tasarm zorunludur. Bantlar ta
sarmn dile getiren ilkeler zamann modusuna karlk
gelecek biimde ilke olarak karmza kar.
Zamann modusu sreklilik, ardklk ve ezamanllktr.
Sreklilie ilikin birinci ilke, tzn devamll, kalcl ilkesi
dir. "Grnglerin tm deiiminde tz kalcdr ve tzn nicelii
doada ne artar ne de azalr. " Bu ilkede tm ilineklerin gelip ge
iciliine kart olarak tzn sreklilii ve kalcl vurgulan
maktadr. kinci olarak, zamann ardklk modusu asndan,
"tm deiimler neden ve etki yasasna gre gerekleirler, " ilkesi
karmza kmaktadr. Buna gre tm deiimler nedenseldir
ve verili tm etkilerin bir nedeninin olmas zorunludur. Bu ilke
felsefe genelindeki nl nedensenlik ilkesine karlk gelmekte
dir. nc modus ezamanllk asndan, "tm tzler uzayda
ezamanl olarak alglanabildikleri lde karlkl etkileim
iinde bulunurlar, " ilkesi karmza kar. Grld gibi bu il
keler emalatrlm iliki kategorisindeki tz ve ilinek, neden ve
etki, etkin ve edilgin kategorilerine ilikin ilkeler olarak kar
mza kmaktadr.
Kant'n Eletirel Felsefesi l 293

Bu ilkeler bize ilikiler ya da bantlar konusunda temel baz


eyler sylese de gelecekte tzn niteliinin ne olacan, etkiyi
bilsek de nedenin ne olacan ve hangi eylerin uzayda eza
manl olarak yer alacaklarn ve etkileimlerinin hangi yolda ola
can sylemez. Bu nedenle bu ilkeler ilk iki ilke grubu gibi
oluturucu deil dzenleyici ilkelerdir. Bilinen koullar iinde
deneyimimizi dzenlemeye yararlar. Bunlara gre en azndan
deiimin tz imlediini ve ne olursa olsun kendi toplam mik
tarm koruduunu bilebiliyoruz. Tzn her ne kadar madde mi
yoksa enerji mi ya da daha baka bir ey mi olduunu tam ola
rak syleyemesek de. Ve yine ikinci analojiye gre, tm dei
imlerin nedensel olduklarm, verili tm etkilerin belirleyici
birer nedenleri olmas gerektiini anlyoruz. Ve yine uzayda e
zamanl olarak bulunan eylerin mutlaka birbirlerine etki ettik
lerini anlayabiliyoruz.
Kiplik-modalite kategorilerine karlk den ilkelere gelince:
bunlara genel olarak 'empirik dnmenin postlatlan' denir. Bi
rincisi, olaslk-mmknlk kategorisine karlk olmak zere,
"formel deneyim koullar ile badaan her ey olanakldr, " bii
minde karmza kar. kincisi, "deneyimin maddi koullan ile
bantl olan her ey olgusaldr, " ilkesi olgusallk-gereklik ka
tegorisine denk gelmektedir. Ve son olarak, "olgusal ile bants
genel deneyim koullarna gre belirlenen zorunludur, " ilkesi de
zorunluluk kategorisinin ilkesel anlatm olmaktadr.
Kant'a gre bu ilkeler deneyim nesnelerinin bilisel yetileri
miz ile ilikisini dik getiren ilkelerdir. Empirik olgusallk iinde
olabilecek olan, gereklik durumunda olan ve olmas zorunlu olan
ve olmayan eylerle ilgilidir. Deneyim dnyasnn dnda bulu
nan eylere ilikin bir ey syleme savnda deildirler; empirik
olgusall aan herhangi bir varln ya da varlklarn olamaya
can bildirmezler. rnein Tanr fiziksel bir dnyada olanakl
deildir; ancak bunu sylemek bir Tanr'nn olmadn ya da
olamayacan sylemek deildir. "Ama tanrsal varlk mantk
sal olarak olanakldr; en azndan tasarmnda hibir mantksal
294 I Yeniada Bilgi Felsefesi

elikinin saptanabilir olmamas anlamnda. Ve belki de byle


bir varla inanmak iin nedenler olabilir. " (Copleston, 2004,
s. 1 04). u halde bu postlatlar belirtildii gibi empirik dn
menin postlatlardr. Birinci postlat, empirik olgusallk iinde
nelerin olanakl olabileceinin bir hesabn verirken, ikinci pos
tlat, empirik deneyimle balantl olgusalln bir tanmn ver
mektedir. Buna gre, empirik alg ya ya duyum ile bant iinde
bulunmayan hibir eye doa bilimlerinde yer yoktur. nc
postlata gre, deneyimin postlatlarna ve empirik yasalara
uygun olarak olgusal ile ba belirlenmi olann zorunluluun
dan sz edilebilir.
Bu verilen ilkeler dorultusunda izilen bir doa resmi, buna
matematiin doaya uygulanabilirliini de eklersek, bize salt
saf doa bilimini verecektir. Fizik hi kukusuz empirik bir
bilim daldr ama a priori bir dizi ilkenin bulunmas, salt bir
doa bilimini olanakl klmaktadr; bu salt doa bilimi Kant'n
Prolegomena'daki adlandrmasyla empirik fizie bir propedtik
ya da bir nreti salayacaktr. Geri bu nretideki tm kav
ramlar da a priori deildir; szgelimi devinim, iine-ilenemez
lik ve sredurum kavramlar deneyime baldrlar, ama yine de
empirik fizik, fiziin bu felsefi blm zerinde ykselir. Sente
tik a priori nermelerden oluan bu blm, doann gidiini n
ceden saptama olanan vermektedir. nk bunlar ayn
zamanda doann en temel yasalar olma grevini grrler. By
lece, Salt Usun Eletirisi'nde sorduu temel sorulardan birisi olan
salt doa biliminin olanakl olup olmad sorusunu Kant
olumlu olarak yantlam olur. nk deneyim nesneleri dene
yim nesneleri olabilmek iin, salt doa biliminin ierdii a priori
kategorilere ve ilkelere uyum gsterirler, bu zorunlu uyumun
gereklemesi, anln a priori kategorilerinden tremi sentetik
a priori nermeler her zaman dorulanm olacaktr. Bu ekilde
olanakl deneyim ilkeleri ayn zamanda evrensel doa yasalandr
ve a priori olarak bilinebilirler. Bylece Salt Doa biliminin nasl
olanakl olduu sorusu yantlanm olmaktadr. Ve yine Kant,
Kant'n Eletirel Felsefesi l 295
doann deimezliini ve kurallln postlalatran N ewton
fiziini de tantlam oluyordu. Bu tantlamann empirik tme
varm yoluyla yaplamayaca konusunda Hume ile uyuum
iinde olmakla birlikte, Hume doann kuralllnn salt bir
inan olduunu ne srerken, Kant doann, nesnel deneyimin
a priori koullara uymak zorunda olduunu ileri srerek, Hume
gibi ruhbilimsel aklama yapma tehlikesini am oluyordu .
Ona gre doann uymak zorunda olduu a priori koullar,
Newton fiziinin temellerinde yatan a priori kesin gereklikleri
bilmemizi salar. nk Kant'a gre Newton fizii, kuramsal
olarak a posteriori tantlanamayacak temelde yer alan varsaym
lar iermektedir. Bunlar a priori bir tantlamann zorunluluunu
ve bylece salt Doa Biliminin olanaklln gstermitir. Ne var
ki salt doa bilimi empirik yapl fizik bilimine doann genel
izgileriyle bir ileyiini verir; doann karmak yapsn adm
adm zebilmek iin deneysel almalara ya da aratrmalara
gereksinim vardr. Bu balamda elektirik, k yasalar gibi ya
salarn kefi a posteriori, deneyimsel, aratrmalarn sonucunda
kefedilebilirler. Kant bu trden olan yasalara zel yasalar de
mektedir. Kant zel yasa sorununu doann kefi balamnda
Yarggcnn Eletirisi adl nc byk yaptnda ele alm ve
bu tr keifleri yarggcmzn kefedici ediminin bir sonucu
olduunu gstermeye almtr.

Fenomen Numen Ayrm


Kant'n buraya dek yapt aklamalardan anlalabildii
gibi, kategoriler tek balarna ele alndklarnda ii bo birer kav
ramdan baka bir ey deildirler. Kant bouna "duyusuz kav
ramlar bo" dememitir. emalatrlm kategoriler ise salt
duyusal alg verileri bir baka deyile grngler ile ilikilidir
ler. Bu durumda kategorilerin empirik bilgi olanana hizmet et
tikleri aktr. Kant buna deneyim adn verir. eylerin bilgisi
asndan kategorilerin biricik geerli kullanmlar olanakl de-
296 I Yeniada Bilgi Felsefesi

neyim nesnelerine uygulanmalardr. Kant bu ekilde kategori


lerin kullanm snrlarn belirlemi olur. Kategoriler bu du
rumda bize duyu alann aan eylerin kuramsal ya da bilimsel
hibir bilgisini veremezler.
Anln a priori ilkeleri iin de durum hi kukusuz ayndr.
Bu ilkeler de salt deneyim nesnelerine yani duyusal algya veril
dii biimiyle nesnelere bir baka deyile de fenomenlere uygu
lanabilirler. rnein tz ve nedenselie ilikin ilkeler ancak
fenomenler iin geerlidir. Demek ki salt anln tm ilkeleri de
neyim olanamzn a priori ilkeleridir ve tm sentetik a priori
nermeler salt deneyim ile ilikilidirler. Nesnelere ilikin bilgi
miz bylece fenomenal olgusallkla snrlanm olur.
Fenomenal ey, bir baka deyile grnen ey, bir bakma zih
nimizi grnmeyen ey dncesine gtrmyor mu? Kuku
suz gtryor. te Kant buradan hareketle, grnenin yani
fenomene! olgusalln snrn ve snrn tesini anlatabilmek
iin numen (noumenon) kavramn ne srmtr. Numen s
c terim anlamyla dnce nesnesi demek olsa da ve Kant
terimi, zaman zaman bu anlamda da kullansa, aslnda fenomenin
tesinde kalan ey- aknsal ey-aknsal nesne anlamnda kul
lanmtr. Aknsal nesne, kendinde-nesne'dir. Kendisi olarak var
l ne ise o koulda olan nesne; ama bizim iin tmyle belirsiz
bir ey olarak kalan nesne. nk dnlebilir bir kavram ol
makla birlikte anlksal sezgisine sahip olduumuz sylememez.
Bu adan da salt olumsuz bir kavram; salt bir snr kavram ola
rak dnlmesi uygun olmaktadr.
Numen kendinde-ey olarak ele alndnda Kant'a gre
zgr, empirik olmayan ben'den ve Tanr'dan da kendinde-ey
olarak sz etmek olanakl olmaktadr. nk Tanr bir fenomen
deildir; fenomenal ya da empirik bir olgusall yoktur. u
halde bir numen, bir kendinde-ey olarak tasarlanmas uygun
olur. Ne var ki Tanr gene de dnlmekte, ama uzaysal-za
mansal grnglerin bir korelat olarak dnlmemektedir. Bir
Kant'n Eletirel Felsefesi 1 247

baka deyile, grnmeyen olarak dnlen grnen bir ey i


kavram deildir. nk Tanr hibir biimde grnen bir ey
deildir. Bu nedenle numen ve kendinde-ey terimleri tanr kav
ram bakmndan, fenomenal nesnelerle ilikili olarak kullan 1
dklar anlamda kullanlm olmazlar. Tanrnn varlna iliki
tartma Salt Usun Eletirisi'nin Aknsal Diyalektik blmnde
ele alnmtr ve bu temel yapta uygun olarak bu almamzd .
oluturduumuz ana izlek bizi artk bu noktaya getirmi sayla
bilir. Kant'n metafizik eletirisi salt usun ideleri ad altnda Jc
nomenal ben, Tanr, evren gibi kavramlara eletirel bir bak
getirmektedir. Bir bakma Kant'n Salt Usun Eletirisi adl temel
yaptnn ana kaygs gelenekten gelen biimleriyle bu tr me
tafiziksel kavramlarla hesaplamaktr. Bu balamda bilimsel bir
metafizik olabilir mi? Bu sorunun yantn alabilmektir. Bu nokta
ile balantl olarak bilimselliin epistemolojik koullarn be
lirleme ve uygulama bakmndan matematik ve fizik bilimlerinin
de ne durumda olduklar ya da nasl olanakl olduklar konula
rn da devreye sokmak Kant iin zorunlu bir koul olmutur. O
halde Kant, metafizik eletirisi balamnda bu alann bilimsel
sonular salayp salayamayaca konusunda neler sylemitir?

Kant'n Metafizik Eletirisi


Kant metafizik kavram irdelemeleri yapt blme Aknsal
(Transsendental) Diyalektik baln vermitir. 'Diyalektik,' bu
rada Kant'n kullanm asndan yanl karmlar mant an
lamndadr. Bu adlandn terimin etimolojik uygulanna da az
ok uygundur. Eski Grek dnyasnda diyalektik terimi 'sofistik
tartma sanat' anlamndadr. Sofistik tartma bilindii gibi
doru gibi grnmesine karn aslnda yanl sonu veren ka
rm yapmalarla ilgilenir ve bylece bir tr grng mant i
bandadr. Kant bu mantk trne atfla yaptnn bu son bl
mne Aknsal Diyalektik adn vermitir. Onun bu blmde ka
ntlamak istedii ey de hemen hemen ayndr: Zihinselliimizin
298 I Yeniada Bilgi Felsefesi

zel bir blm olarak kabul ettii salt usun kendine zg ide
lerine ilikin benzer bir mantk trnn i banda olduuna
inanmaktadr. Yani bir tr yanl karmlar mant bu alanda i
banda olmaktadr. Bu alanda idelere ilikin nesnel bilgilere
ulamann bir yolu yok gibi grnmektedir. Bunun nedenlerini
ve Kant'n aklamalarn daha yakndan grmeye alalm.
Daha nceki blmlerde olduu gibi burada da temel soru
"bilimsel bir metafizik olanakl mdr" sorusudur. Matematik ve
salt. doa biliminde bilimselliin koulu iin sentetik a priori bil
gilerin gerekli olduunu ve bu alanlarda bu koulun salandn
grm idik. u halde acaba metafizik ideler balamnda sente
tik a priori bilgilerimiz olabilir mi? Sentetik a priori bilgileri nasl
salyorduk? ncelikle bunu anmsamamz nmz grme
mize yardmc olabilir. Anlama yetimizin kategorileri duyusal
algda verildii biimiyle fenomenlere uygulandnda bu alanda
bilimsel bilgi (nesnel bilgi) elde etmek olanakl oluyordu. Oysa
bir de fenomenlerin tesinde kendinde-eyler (numenler) vard;
ve yine grdk ki kategorilerin ve bunlara dayal salt doa ilke
lerinin kendinde-eylere uygulanmas olanakl deildir. nk
kategoriler ve ilkeler sadece fenomenlere uygulanrlar ve de ken
dinde-eyler fenomen deildir. Bylece, salt usun balca ideleri
olan ruh, Tanr ve evren (kosmos) ideleri numen ya da kendinde
eyler olarak kategorilerin salt duyu nesnelerine uygulanabilir
olma koulunu karlamaktan uzak kalrlar ve bu nedenle sen
tetik a priori bilgi retmenin dnda kalrlar. Bu yzden bilim
sel bir metafizik olanakl gibi grnmemektedir.
Kant aslnda insanlarn doutan getirdikleri bir eilim ola
rak metafizie ynelmekten kanamadklarn da belirtir.
Bunun anlam insanlar nnde sonunda salt usun edimi olarak
Tanr, ruh ve evren idelerine ularlar ve bunlarn nesnel ger
ekliine inanrlar ama yukarda az ok belirtilen nedenlerden
dolay bu tam bir yanlgdr. Bu idelere ilikin nesnel (bilimsel)
bir bilgi olanakszdr. Bunun neden byle olduunu Kant a
sndan biraz sonra grmeye alacaz. Ama bu noktada Kant
Kant'n Eletirel Felsefesi 1 299

unu da gstermekten geri durmaz. Salt usun rettii Tanr, ruh,


kosmos idesinden treyen zgrlk gibi ideler kiinin ahlak
dnyasnda kendisine yol gsterme bakmndan ilevsel olmak
tadrlar. Ve bir tr gereklilik tarlar. Bu nedenle bu idelere ili
kin olarak bilimsel bir metafizik gereklememekle birlikte
inanca dayal bir ahlak metafizii oluturma yoluna gider.
Kant'n buradaki amac insan yaamnda ok etkili olduunu
grd bu ideleri insan yaamndan skp atmamak ve tersine
ilevselliklerini mantksal temellerde savunabilmektir. Bu ne
denle Kant bu idelere ahlak retisinde nemli bir yer verecektir.
imdi bilimsel bir metafizik olanakl mdr ve aslnda olanakl
deil ise neden olanakl deildir, sorusunun yantna geelim.
Kant, metafizik alannda ruh, evren ve Tanr idelerinin her birisi
iin geleneksel olarak ortaya srlm, varolusal uslamlamala
rn mantksal yapsn amlayarak bilimsel bir metafiziin
neden olanakl olmadn gstermeye alr. Ona gre, salt
usun bu temel aknsal ideleri erevesinde ussal ruhbilim, ussal
evrenbilim ve ussal tanrbilim retileri ortaya kmtr. Ama bu
alanlarn her biri de gemiten bugne bu kavramlara ilikin ne
srdkleri temel tezler bakmndan tam bir yanl karmlar yu
ma halindedirler. Bunu kantlamak iin, Kant bu retilerin
temelindeki bozuk mantksal yapy gstermeye alr.

Ussal Ruhbilimin Yanl karmlar


Bir nceki blmde grdmz gibi, dnyorum ilkesi
nin, kiinin tm tasarmlarna elik edebiliyor olmas deneyimin
gerekleebilmesi iin zorunlu bir kouldur. Buna karn d
nyorum diyebilmek iin zorunlu koul olan ben, Kant'a gre
deneyimde verilmez ; bu empirik deil aknsal bir bendir. Biz bu
ben'i psikolojik bir bakla bir tz olarak dnebiliriz ama bu
kavrama birlik ve tz kategorilerini uygulayamayz. nk bu
kategoriler bilindii gibi sadece fenomenlere uygulanabilir, nu
menlere deil. Bylece aknsal ben'in mantksal bir zne ola-
300 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

rak bir deneyim koulu olduunu karmlamakla birlikte onun


bir tz olarak varoluuna doru bir karmda bulunma hakk
mz yoktur. nk nesneler nesneler olarak, tamalgnn birlii
ile balanmadka, deneyim anlalabilir deildir, ama tamalg
nn birlii iinde, varolu, tz ve birlik gibi kategorilerin bir
numen varl olan aknsal ben'e uygulanmas kategorilerin yan
l bir kullanmn ortaya koymu olur. u halde aknsal ben'in
bilimsel bir bilgisi olamaz nk o, fenomen dnyasna ait de
ildir, ve salt bir snr kavramdr.
Kant'a gre, bir tz olarak kabul edilen ruh kavramnn al
tnda mantksal olarak aldatc bir tasm (kyas) rnei yatmak
tadr.
" zne olmaktan baka trl dnlemeyen, zne olmaktan
baka trl varolmaz ve yleyse, tzdr. imdi, dnen bir varlk,
salt byle olarak dnldnde, zne olmaktan baka trl d
nlemez. yleyse ancak dnen bir varlk olarak, e deyile tz
olarak varolur. " (Aktaran: Copleston, 2004, 1 29) .
Kant'm zmlemesine gre, 'zne olmaktan baka trl d
nlemeyen' terimi byk nclde kullanld anlamda kk
nclde kullanlmamtr. Dolaysyla bu tasm, yerine drt
terim iermektedir: Byk nclde sz konusu terim alg nes
neleri de dahil, tm dnme nesnelerine gndermede bulu
nurken, kk nclde sadece zne olarak dnlebilen bir
nesne iin kullanlmaktadr. Bylece dzenli bir tasmn kural
olarak terim kural bozularak terim says drde kmakta
dr. Ve yine bu terime kk nclde dnld anlam iinde
tz kategorisi uygulanamaz. nk bir kategori olarak tz ka
tegorisi numenal varlklara uygulanamaz. Bylece mantksal ya
ps btnyle bozuk bir uslamlama rnei ile kar karya
olduumuz aktr.
Kant'a gre hi kukusuz empirik bir ben'in varoluunu ne
srmekten kanamayz. nk bu isel sezgide verilmitir ve
psikolojik adan kendi dediimiz eydir ve bu ben, kendim,
Kant'n Eletirel Felsefesi l 301
zaman iinde verilidir ve ardk durumlara indirgenebilirdir.
Zaman iinde verili olarak ardk durumlara indirgenemeyen
ve zne olmas dnda dnlemeyen bir ben duyulara verile
mez bylece bir nesne deildir ve bu nedenle dogmatik bir bi
imde yaln bir tz olarak var olduu da ne srlemez.
Grld gibi ruh idesi bilimsel bir metafizik blm olu
turmaktan ok uzaktr. Bununla birlikte Kant, salt usun varlk
yapsnn bir sonucu olan ruh idesinin etik alanda gerek il
evini bulacan ne srer. Bu konuyu Pratik Usun Eletirisi'nde
gelitirme yoluna gider.

Evren (Kosmos) desine likin atklar


Kant'a gre nedensel fenomenler dizisinin bir btnl d
ncesi evren (kosmos) idesini ortaya karr. Nedensel feno
menler dizisinin bir btnl olarak evren, koulsuz bir varlk
olarak karmza kar. Speklatif evrenbilim (kosmoloji) ise
sentetik a priori nermeler yoluyla bir fenomenler btnl
olarak evren bilgimizi geniletmeye alr. Ama bunu yaparken
birtakm atklara (antinomialara) dmekten kurtulamaz. Bu
nedenle bu alanda da bir yanl karmlar mant, bir grnt
mant ibandadr.
atk (antinomi) nedir? Bir atk, birbiri ile elien iki
nermenin her ikisi de tantlanabildii zaman ortaya kan bir
durumdur. Aslnda burada birbirleriyle elien iki nermenin
tantlanmas, bir bakma ikisinin de geerli olmas demektir.
Byle bir durum mantksal olarak olanakl deildir. nk man
tkta iki eliik nermeden birisi doru ise tekisi zorunlu ola
rak yanl olur. te Kant speklatif evrenbilim alannda evren
idesi erevesinde bu trden birtakm nermelerin yani antino
milerin ortaya ktn iddia etmektedir. Bunlarn giderilebil
mesi iin hem speklatif ussalcln hem de eletirel olmayan,
sradan saduyusal bakn terk edilmesi gerektiini ne srer.
Bunun iin kendi eletirel felsefesinin bu konuda sylediklerine
302 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

yer vemenin sorunun giderilmesinde yol gsterici olabileceini


dile getirir.
Kant bu atklar drt grupta ele alr. Her biri de drt temel
kategori grubuna kar gelir gibi grnmektedir. Nicelik kate
gorisine karlk geldiini syleyebileceimiz antinomiler ve
Kant'n bunlara verdii yant aada ele alnmaktadr. Kuku
suz birbiriyle atan iki tez sz konusu olacaktr; Kant bunlar
sav ve karsav olarak adlandrr.

1. atk (Antinomi): Nicelik kategorisi, bakmndan kar


mza kmaktadr. Sav: Evrenin zamanda bir balangc vardr ve
uzayda snrldr. Karsav: Evrenin zamanda hibir balangc
ve uzayda hibir snr yoktur.
Sav, Kant tarafndan u ekilde tantlanmaktadr: Eer evre
nin zamanda hibir balangc olmadn sylersek o zaman
sonsuz bir olaylar dizisi olmu olmaldr; yani imdiki zamandan
nce sonsuz bir olaylar dizisi tamamlanm olmaldr. Oysa son
suz bir dizi hibir zaman tamamlanamaz. u halde evrenin za
manda bir balangc olmu olmaldr. Savn teki blmne
gelince; eer evren uzayda snrl deilse, o zaman var olan ey
lerin verili sonsuz bir btn olmaldr. Ama verili eylerin bu
sonsuz btnl para paraya eklenerek gerekleebilir
ancak, bu eklemeyi grebilmek iin sonsuz zaman iinde ta
mamlanmasn grmek gerekir, oysa bu olanakszdr, nk bu
sonsuz bir gemi zamana bakmay gerektirir ki bu da olanak
szdr. u halde evren uzayda snrldr.

Karsavn tantlanmas: Eer evrenin zamanda bir balan


gc varsa, evren balamadan nce bo bir zaman olmu olmal
dr. Ama bo zamanda hibir olu ya da balay gerekleemez.
Bu nedenle bo bir zamanda herhangi bir olutan sz etmek an
lamsz olacaktr. u halde evrenin zamanda hibir balangc
yoktur.
Uzaysal olarak da snrszdr; eer snrl olsayd, o zaman
bolukta ya da bo bir uzayda varolmu olmas gerekirdi. Bu du-
Kant'n Eletirel Felsefesi l 303
rumda bo uzay ile ilikisi olacaktr. Oysa bo uzay yokluktur;
yoklukla ilikisi olan eyin kendisi de yokluktur. Bu yzden
evren uzaysal olarak sonsuz olmaldr. Grld gibi sav da
karsav da eit olarak tamtlanm oldu. Yani her ikisi de eit de
recede geerli gibi oldular. Oysa iki eliik nermenin ikisi de
ayn anda geerli olamaz; sadece birisi olabilir. Peki ama han
gisi? te salt usun iine dt eliki ya da atk nicelik y
nnden byledir.

2. Nitelik kategorisi asndan atk: Bu atk evren mad


desinin niteliine ilikin olmaktadr: Sav: Evrendeki her bileik
tz yaln (artk daha fazla blnemeyen) elerden olumutur.
Karsav: Evrende hibir bileik tz yaln elerden oluma
mtr. Bu nedenle bileik olan sonsuza dek blnebilir.
Savn tantlanmas: Eer bileik tzler yaln paralardan olu
mam olsalard, bileii ortadan kaldrdmzda geriye hibir
ey kalmazd, ama bileim aslnda olumsal bir ilikidir. Bu ne
denle her bileik yaln paralardan oluuyor olmaldr.
Karsavn tant/anmas: Bileik bir tz uzay kaplar; bu uzay
bileik tzdeki paralar ile eit sayda paradan oluuyor olma
ldr. u halde bileik tzn her paras bir yer kaplar. Bylece bir
uzay kaplayan her ey bir paralar oklusundan oluuyor de
mektir ve bunlardan her biri bir uzay kaplayacak ve bu ekilde
kendisi de paralardan oluacaktr. Bu sre bu ekilde sonsuza
dek gider. yleyse yaln paralardan oluan bir bileik olamaz,
ne de yaln bir ey olabilir.

3 . liki kategorisi asndan atk: Bu atk evrende


zgr bir neden bulunup bulunmad ile ilikilidir. Sav: Olay
larn kat nedensellii doada tek nedensellik biimi olamaz,
bunun dnda doada zgr bir neden olmaldr. Karsav: Do
ada hibir zgrlk yoktur; evrende her ey kat nedensellik
ilkesine gre olup biter.
304 \ Yeniada Bilgi Felsefesi

Savn tantlanmas: Evrende her eyin neden etki izgisinde


yer aldn varsayarsak, bu durumda verili bir olay nceki olay
tarafndan belirlenir ve bu da sonsuza dek byle gider. O zaman
hibir ilk balang olamaz. Ama doa yasas a priori uygun bir
biimde belirlenmi olmayan bir neden olmakszn hibir eyin
olamayaca biimindedir. Bu da her nedenin, bir nceki nede
nin etkisi olmasn imler. yleyse, doal nedenlere gre ilerleyen
bir fenomenler dizisine kaynaklk eden mutlak olarak kendili
inden bir nedensellik olmaldr; bir baka deyile zgr bir
neden olmaldr.
Karsavn tantlanmas: zgr nedensellik, nedenin nceki
durum ile hibir nedensel iliki iinde olmayan bir durumunu
gerektirir. Ama bu gereklilik doal nedensel yasa ile eliir ve
deneyimin birliini olanaksz hale getirir. Buna gre deneyimde
hibir zgrlk bulunmaz o, salt bir dnce yaratsdr.
Kiplik kategorisi asndan atk: Nedenler zincirinin ba
nda zorunlu bir varln bulunup bulunmamasna ilikin bir
atk durumudur. Sav: Evrenin ya paras ya da nedeni olarak
mutlak zorunlu bir varlk vardr. Karsav: Genel olarak ne ev
rende ne de dnda onun nedeni olabilecek zorunlu hibir var
lk yoktur.
Savn tantlanmas: Zorunlu bir varln varoluu sz konusu
ise, koullar dizisinin zorunlu olarak var olan bu koulsuz var
la dek devam etmesi gerekir. Bu durumda bu koulsuz varlk
duyu evrenini ayor olarak dnlemez; bu durumda onun ya
btn evrensel dizi ile zde ya da onun bir paras ile zde ol
mas gerekir.
Karsavn tantlanmas: Fenomenler dizisinin kendisi zo
runlu ve nedensiz bir ilk ye olamaz; nk tm fenomenler
zaman iinde belirlidirler. Eer hibir tekil ye zorunlu deilse,
btn bir evrensel dizi zorunlu olabilir. yleyse, ne evrenle
zde olarak ne de onun bir paras olarak, evrende hibir zo
runlu varlk olamaz. Ayrca evrenin dnda onun nedeni olarak
Kant'n Eletirel Felsefesi j 305

var olan bir varlk da dnlemez. nk eer nedensel olgu


lar dizisine neden oluyorsa, edimde bulunuyor demektir ve eer
edimde bulunuyorsa zaman iinde demektir ve eer zaman
iinde ise, evrenin dnda deil iinde yer alyor demektir.
Grld gibi ele alnan tm antinomilerde sav da karsav
da eit olarak tantlanm oldu. Oysa bu durum salt usun bir di
yalektii olmaktadr. Yani salt usun yanl mantksal temellerde
dndn ortaya koyar. Ve bu tr bir dnme zemininde
bilimsel bir metafizikten sz etmek ok zor grnmektedir. Salt
us asndan bu yanl dnme rnei salt usun bir dier
nemli idesi Tanr kavram asndan acaba ne durumdadr?
imdi de Kant'n bu ideye ilikin neler sylediklerine bir gz at
mamz gerekmektedir.

Tann desi
Kant, salt usun nc idesi olarak ele ald Tanr idesini
kkensel olarak tm olanakl yklemler toplamnn bir dn
cesi olarak grr ve bu ideyi 'Aknsal ideal' olarak adlandrr.
Tm tikel olanaklarn verileri bu ide tarafndan a priori olarak
kapsanr. Ama unu belirtmek gerekir ki "her biri eliik ya da
badamaz yklemleri dlayan tm tikel yklemlerin koulsuz
koulu olarak" anlk bu ideyi karsnda bulur. Bylece aslnda
tm olanakl yetkinliklerin bir toplam dncesidir. Yani Kant'n
deyiiyle o bir ens perfectissimum (en yetkin varlk) dncesi
dir. Ama ayn zamanda ens realissimum dncesidir. nk en
yetkin varlk olarak tikel yetkinliklerin koulsuz koulu olarak
dnld lde, onlarn ilk rnekleri olarak da dnlr
bu nedenle soyut deil, olgusal bir varlktr. Burada unu da be
lirtmek gerekir ki, bu varlk empirik, snrsz ve ou kez kar
lkl dlayc yetkinliklerin bir araya getirilerek birletirilmeleri
olarak dnlemez, tersine snrsz, salt yetkinliklerin tek bir
yaln varlktaki birlikleri olarak dnlmelidir. Bylece birey
sel, zorunlu olarak varolan, yaln, ncesiz-sonrasz, her eyden
306 I Yeniada Bilgi Felsefesi

yetkin bir en yksek-varlk olarak Tann dncesine ulalm


olur. O, sonlu yetkinliklerin birliktelii olarak deil, ama onla
rn koulsuz koullar ve en son nedenleri olarak dnlr.
Aslnda bu doal bir sonutur. nk Kant'a gre, salt us
tm olanakl yklemlerin koulsuz birliini arar; tm koullarn
totalitesine ulamak ister; bylece aratrmasnn belirsiz hede
fini ens perfectissimum olarak nesnelletirir; daha sonra bunu ens
realissimum olarak bireysel bir tz haline getirir ve son olarak
da kiiselletirir. Ne var ki salt us bu ekilde tm deneyimin te
sine gemi olur. Aslnda Ens perfectissimum ve Ens realissimum
olarak dnlen bir varln var olduunu ne srmek iin hi
bir hakkmz yoktur. Geri Kant Tanr'ya ilikin simgesel bir bil
gimiz olabileceini ne srer ama Tanr'nn bir yetkinlikler
btnl olduu dncesini nesnelletirme olgusunun ken
disi kategorileri gerek uygulama alanlarnn tesine yani
numen alanna atlatmak anlamna gelmektedir. Oysa bildiimiz
gibi kategoriler numen alannda geerli deildir. u halde
Kant'n kabul ettii bu ncller zerinde Tanr'nn varoluunun
tantlanmas olanakl deildir.
Kant konuyu bylesine kestirip atmak istemez. Gemite ele
alnan geleneksel Tanr tantlamalarnn da aldatc olduunu ve
temellerinin rk olduunu gstermeye alr. Aslnda, "Aris
toteles'den balayarak, kilise babalarndan, skolastiklerden, Des
cartes, Spinoza, Malebranche, Leibniz ve Wollfa kadar yaplan
tm Tanr tantlamalar kendilerini salam ve kesin buluyor
lard," (elik, 20 1 1 , s. 19). Oysa burada salt usun bir yanlsamas,
bir diyalaktii ya da bir baka deyile bir grnt mant iba
ndadr. Kant imdi yanlsama mantnn bu alandaki tm ta
ntlamalarn hibirinin salam ya da geerli temellere
dayanmadn gsterme iine giriir. Ona gre gemite ger
ekletirilen Tanr tantlamalarn grupta toplamak olanakl
dr: Bunlar ontolojik (varolusal) kant, kosmolojik kant ve
teolojik-fiziksel kant olarak snflandrlabilir.
Kant'n Eletirel Felsefesi l 307

Varolusal (ontolojik) tantlama yolu: Kant ncelikle bu nl


tantla hesaplamaya giriir: Bu tantlama ortaan byk d
nrlerinden Aziz Anselmus'un buluudur; daha sonra ayn ta
nt Descartes da kullanmtr. Bu alandaki en nl tantlardan
biridir. Buna gre 'Tanr en yetkin varlk'tr-Ens realissimum.
'En yetkin varlk' kavramnda tm teki yetkinlik niteliklerinin
yan sra varolu da kapsanr; nk eer kapsanmam olsayd,
kavram 'en yetkin' kavram olamazd. Eer en yetkin denen var
lk olanakl ise bu durumda zorunlu olarak varolur. En yetkin
kavram olanakl bir kavramdr yle ise byle bir varlk zorunlu
olarak var olur. Bu uslamlama u ekilde de anlatlabilir. Ens rea
lissimum dncesi mutlak olarak zorunlu bir varolu dncesini
de ierir. Eer byle bir varlk olanakl ise, byle bir varlk zorun
lulukla vardr. nk salt olanakl ama edimsel olarak varolma
yan bir En gerek varlk dncesi elikili olacaktr, u halde
Tanr vardr.
Oysa Kant buna hemen yant verir; salt olanakl zorunlu bir
varlk dncesinden elikili bir dnce olarak sz etmenin
sama olduunu ne srer. Eer bu kavramdan varolu ortadan
kaldrlrsa tm nitelikleriyle e deyile yklemleriyle o ey or
tadan kaldrlm olacaktr. O zaman eliki nereden gelecektir?
Eer birisi Tanr yoktur derse, varoluu ortadan kaldrmas ve
her eye gc yeterlik gibi yklemleri brakmas olanakl deil
dir. nk bu sylem tm yklemleri ve onlarla birlikte zneyi
ortadan kaldrr. u halde Tanr yoktur yargs elikili deildir.
Pek ok kii iin bu yarg yanl kabul edilse de.
kinci olarak, Ens realissimum dncesinden varolua geen
herhangi bir uslamlama gerek bir deer tamaz. nk bir yi
nelemeye indirgenebilir: eer bir varln dncesine varolu
katyorsak, o zaman hi kukusuz onun var olduu sonucunu
karabiliriz. Ama sylenenin tm var olan bir varln var ol
duudur. Sonu dorudur, ancak ortada salt bir yineleme
-totoloji vardr. Eer varlk, kavram ya da dncesi nedeniyle
varolu kazanyorsa, bunun nedeni varlk tasarmna varolu
308 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

yklemi olmak ve bylece soruyu daha iinde iken yantlam


olmakdr. Bu tr uslamlamalara ksr dng uslamlamalar denir.
Kant'n bu tantlamaya asl eletirisi varoluun gerekte hi
bir zaman iin nitelik ya da yklem olmaddr. Ona gre bir
ey vardr dediimiz zaman tm nitelikleriyle ya da yklemle
riyle birlikte bir zneyi ne srm oluruz. Bu nedenle eer Tan
r'nn varoluunu yadsyorsak yalnzca bir znenin bir niteliini
yadsyor olamayz; aktr ki tm yklemleriyle birlikte bir z
neyi ortadan kaldrm oluruz. Ve bunda herhangi bir mantksal
eliki de bulunmaz. u halde "bir en-yksek varln varoluu
nun salt kavramlara dayanan nl varlkbilimsel ya da Kartez
yen tant iin harcanan tm sknt ve emek boa giden sknt
ve emektir," (Aktaran Copleston, 2004, s. 143) .
Kozmolojik (Evrenbilimsel) tanta gelince: bu tantlamann en
bilinen rneini Leibniz ortaya koymutur. Kant, ncelikle
Leibniz'in tantlamasndaki uslamlama yolunu u ekilde ak
lar: "Eer bir ey varsa, saltk olarak zorunlu bir varlk da var
dr. imdi en azndan ben varm. yleyse en azndan zorunlu
bir varlk da vardr. Kk ncl bir deneyimi kapsar; byk
ncl genel olarak bir deneyimden zorunlu bir varln varolu
unu uslamlar," (Aktaran, Copleston, 2002, s. 144) .
Kant'n bu uslamlama biimini eletirisi u ekildedir: Bir
eyin varlndan mutlak olarak zorunlu bir varln varoluuna
gemek, nedenselik ilkesinin akn (trancendent) bir kullanm
zerine dayanr. Oysa bu yanl bir kullanm olur. nk ne
densellik ilkesi ya da kategorisi duyulur dnyann olumsal var
lklar arasnda geerlidir; duyulur dnyann dnda hibir
geerlilii yoktur. Bu durumda duyulur dnyann nedenselli
inden bu dnyann dnda yer ald varsaylan zorunlu bir
varln varoluunu karmaya hakkmz yoktur. Bu mutlak zo
runlu varln duyulur dnya dnda yer aldn deneyim dn
yasndaki varlklarn olumsal kipliinde bulunmalarndan
anlyoruz. Mutlak olarak zorunlu bir varlk ancak bu dnyann
Kant'n Eletirel Felsefesi 1 309
dnda bir baka deyile numen dnyasnda yer alabilir. Buna
karlk nedensellik ilkesini numen dnyasna atlatamayz. Ay
nca olumsallktan zorunluluk kipine gemek de dzgn bir usa
vurma yolu olmamaktadr.
Bunun dnda Kant, bu tantlama biimine ilikin olarak u
eletiriyi de ne srer: Zorunlu varlk kavram belirsizdir. Byle
bir varln niteliklerini deneyim dnyasndan kartamayz.
Bylece 'zorunlu bir varlk' dncesi iin yeterli olacak kav
ram aramaya zorlanrz. Bu balamda us en uygun kavramn bir
Ens realissimum ya da Ens perfectissimum olduunda karar klar.
Bu durumda kosmolojik tant nnde sonunda Tanr'nn onto
lojik tantna geri gitmi olur. nk genelde bu tantta Tanr,
'en yetkin ve en gerek varlk' olarak tasarmlanmaktadr. Bu
eletirinin geerlilii bazlarnca tartmal olsa da, kozmolojik
tantn, sonusal karm olarak nedensellik ilkesinden varo
lusallk ilkesine geilmesi ve yine olumsallk ilkesinden zo
runluluk ilkesine geilmesi hibir biimde kurala uygun olarak
grlmemektedir.
Fiziksel- teolojik tantlama izgisine gelince: Bu tantlama bi
imi doal teolojiyi ya da Kant'n adlandryla 'aknsal tanr
bilimi' ifade etmektedir. Bu tantlama z olarak unu dile getirir:
Dnyann bir yaratcsnn yklemlerini ve varoluunu , dnya
nn yapsndan ve onda gzlenebilir dzen ve birliinden kar
samak olanakldr. Bu fiziksel teolojik uslamlamadaki balca
admlar unlardr: ncelikle dnyada eree uygun dzenleniin,
yani aralarn amalara uyarlannn ak belirtilerini gzleye
biliriz. kinci olarak, aralarn amalara bu uyarlan olumsal
dr yani nesnelerin doasndan gelen bir zorunluluk deildir. u
halde bu uyarlann en azndan tek bir nedeni olmaldr; bu
neden ya da nedenler anlama yetisine sahip ve zgr olmaldr.
Sonu olarak, dnyann deiik paralar arasnda var olan kar
lkl ilikiler bir sanat yaptna benzeyen uyumlu bir sistem or
taya koyan ilikiler olarak, bunlara yol aan bir neden bulunduu
fikrini pekitirmi olurlar.
310 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Kant a posteriori, e deyile deneyimsel ve sonlu ilikilerden


yola kan bu tant en fazla dnyann bir mimarnn varoluu
nun saptanmaya allmas olarak yorumlar; ancak mimar hazr
bulduu gere zerinde alr ve ayrca gerecin salad ola
naklar tarafndan kstlanm olarak alr. Bu durumda dnya
nn bir yaratcsnn varoluu tantlanm olmamaktadr. Kant
bunu yle aklamaktadr: "Tasarlama dncesi bizi kendili
inden bir tasarmc dncesine gtrr; dorudan olarak bu
tasarmcnn ayrca sonlu duyulur eylerin tzlerine gre yara
tcs da olduu sonucuna gtrmez" (Aktaran, Copleston,
2004, s. 14 7). Kant'a gre bu tantlama biimi de yine dolayl bir
yoldan da olsa a priori ya da ontolojik uslamlamaya bamldr.
Bir baka deyile Tanr'nn varoluu ontolojik uslamlamann kul
lanm olmakszn tantlanamaz. Oysa bu uslamlama yolu da al
datc bir tanttr. Ona gre, u halde her tant da ortaklaa
yanlmacalar tarlar ve her birinin ayrca kendine zg yanl
macalar vardr.
Grld gibi salt usun nc ana idesi durumundaki
Tann idesine ilikin olarak da nesnel geerlilii bulunan tantla
malara ulamak olanakl grnmemektedir. Bu durumda Tanr
bir inanca konu olabilir ama bilimsel bir metafiziin kuruluuna
bir katk salayamaz.

Salt Usun Gerek levi


Salt usun temel idelerinin bilimsel bir metafizik retmede ye
terli olmadklarn, nk bu idelerin akn varlklara ilikin ol
malar nedeniyle sentetik a priori nitelikli nermelerle
amlanma olanandan yoksun olduklarn imdiye dek grm
olduk. Oysa Kant'a gre bilimsel nermelerin temel nitelii sen
tetik a priori tarznda olmalar idi. Salt us, temel idelerin iaret
ettii lmsz bir ruh, evrenin btnl ve tanrnn varl gibi
konularda geerli olacana inand aklamalara kalktnda
ister istemez bir yanlsama mant iine dmekten kurtulam-
Kant'n Eletirel Felsefesi J 311

yordu . nk ele ald varlklarn duyarln zaman, uzay


formlar ile gerek hibir ilikileri olmadn grmezden geli
yordu. Bu idelerin kavramlar gerei bu da doald nk bu
idelerin kavramlarnda zamand ve uzayd olma zellikleri
bulunmaktadr. Bu nedenle deneyim dnyas ile hibir ilikileri
yoktur. Oysa bilimsel bilgi deneyim dnyasna ilikin bir bilgi
dir; nk duyarln ve anln form ve kategorileri salt dene
yim dnyasnda geerlidirler ve bilimsel bir bilgi iin her iki
yetinin de birlikte ilevde bulunmalar gerekir. Salt us olduka
soyut nitelikli bir alma tarz iinde olduundan duyarln
edimlerini grmezden gelirken, anln ierimlerini kendisine
bilgi nesnesi olarak almaktan da geri durmamaktadr. Bu ne
denle a priori nitelikli ama sentetik olmayan bildirimler ortaya
koymaktadr. te bu nedenledir ki ruh, evren ve Tanr idelerine
ilikin bir grnt mant iinde almas doal olmaktadr.
Bu durumda yle bir sorunun akla gelmesi kanlmaz olur:
Salt usun insan zihinselliinde salt byle bir ilevsellik iin yer
alm olmas dnlebilir mi? Kant'a gre de dnlebilir gibi
grnmyor. Bu nedenle Kant salt usun gerek grevini akla
maya giriir. zellikle insan yaamnda ok byk bir rol oyna
yan temel ideler asndan kaygldr. delerin asl ilevlerinin
daha farkl olmalar gerektii konusunda dnmektedir. Bu ne
denle salt usun gerek grevsellii idelerin de insan yaamn
daki asl ilevlerini ortaya koyabilecektir.
Daha nce de belirtildii gibi salt usun oluturucu bir zel
lii yoktur. Oluturduu idelere karlk gelen obj elerinin bir
bilgisini veremez. Nesnelerin geerli bilgilerini elde edebilmek
iin anln emalatrlm kategorilerinin duyusal sezgi verile
rine uygulanmalar gerekir. Bu uygulan sonunda oluan 'nes
neleri' bilme olana kazanm oluruz. Buna karlk salt usun
anlksal bir sezgi gc yoktur; bu nedenle aknsal idelerin olu
turucu bir zellii yoktur ve bilgimizi arttrmazlar. Eer onlar
deneyim alann aarak, deneyimde verili olmayan eylerin va
roluunu ileri srmek iin kullanrsak kanlamaz olarak al-
312 I Yeniada Bilgi Felsefesi

danmacalara deriz. Ona gre, aknsal diyalektiin grevi bun


lar ortaya sermektir.
Salt usun bilgi oluturma yetenei olmamakla birlikte, d
zenleyici grevi vardr. Bu adan salt us bunu bilgilerimizi sis
temsel bir dzene sokarak gerekletirme yolu tutar. Nasl ki
duyarlk anlk iin bir nesne grevi grr, tpk bunun gibi an
ln kavranlan ve ierikleri de salt us iin bir malzeme duru
mundadr. Bu adan anln tm olanakl empirik ilemlerinde
sistematik bir birlik retmek salt usun grevidir. Tpk anln
fenomenler oklusunu kategoriler ya da kavramlar araclyla
birletirmesi ve onlar empirik yasalar haline getirmesi gibi.
Salt usun sistemletirme srecinde de her ide dzenleyici bir
birlik ilkesi olarak ilev grr. rnein, srekli bir zne olarak
yaln bir 'ben' idesi, duygular, istekler, imgelem edimleri gibi her
trden ruhsal fenomenlerimizi daha byk bir birlik haline ge
tirmede itici g olur; bu balamda empirik ruhbilim, bu birlik
adna onlar yasalar altnda bir araya getirmeye ve birleik bir
ema oluturmaya alr. Bu ekilde 'aknsal ben' ideasnn
bilim alannda bir tr bulgulatc ve dzenleyici zellii kendini
gstermi olur.
Kozmolojik ideye gre, evreni salt bir kapal birlik olarak d
nmeyip, ayn zamanda, sonsuza alan belirsiz bir dizi olarak
dndmzde, bu yaklam bizi olaylarn nedensel zinciri
boyunca daha telere doru yol almaya sevk eder. rnein, eer
empirik kant izin veriyorsa, verili bir organik trn ilksel ye
lerine doru aratrma yapmamz engellenmemi olur. Kosmo
lojik ide bize bilimsel aratrma yoluyla neyi bulup neyi
bulamayacamz belki sylemez ama bizi doal fenomenlerin
nedensel yasalar ile uyumlu olarak, bilimsel birleimlerini s
nrszca gelitirmeye iten bir bulgulatc ve dzenleyici ilke gr
evi grr.
Tann idesine gelince, evrenin nedeni olarak dnlen bir
aknsal Tanr idesi bizi doay erekbilimsel bir sistem olarak
Kan'n Eletirel Felsefesi l 313
dnmeye gtrr ve byle bir varsaym doann incelenme
sinde anla yardmc olabilir. "Kant hi kukusuz sz gelimi
gzn incelenmesi, Tanr belli yaratklara belli bir amala gz
verdi demekte kalmaldr, demek istemez. Bunu ileri srmek her
ne olursa olsun bilmediimiz ve bilemeyeceimiz bir eyi ileri
srmeyi imleyecektir. Ama eer Doay sanki anlkl bir yarat
cnn anlkl bir iiymi gibi dnrsek, Kant'n grnde, ne
densel yasalar altna getirme yoluyla bilimsel aratrma iini
srdrmeye itiliyor oluruz. Belki de Kant'in demek istediini u
yolda yorumlamak olanakldr. Anlkl bir yaratcnn ii olarak
doa dncesi, anlalr bir dizge olarak doa dncesini
imler" (Copleston, 2004, s. 1 5 1 ) . Byle bir varsaym da bilimsel
aratrma iin uyarc, dzenleyici ve ikin bir kullanm ka
zanma ansna sahip olabilir.
Bu idelerin metafizik alanndaki gerek rol acaba ne olabi
lir? Burada konuya yine salt usun dzenleyici gerek grevi ba
kmndan bakyoruz. Kant'n bu alana ilikin sorduu iki temel
soruyu anmsayalm: l)Metafizik doal bir yatknlk olarak nasl
olanakldr? 2)Metafizik bir bilim olarak olanakl mdr? Bunlar
dan birinci soruya verilen yant olumludur, nk insan usu
nun doasnn kendisi nedeniyle olanakldr. nsan usu zsel
doas gerei anln salad deneyimsel bilgileri birletirmeye
alr: bu sistemli birletirmeye ynelik doal drt sonu ola
rak, koulsuz bir birliin deiik biimlerdeki idelerini ortaya
koyar. Bunun yan sra salt usumuzda ideleri nesnelletirmek iin
de doal bir eilim vardr. Salt usun bu doal eilimlerinin so
nucu olarak Ruh, Evren ve Tanr ideleri ayn zamanda olgusal
birer varlk olarak metafiziin eitli dallarnn konusunu olu
tururlar ve dorulanmaya allrlar. Ama bu baarlamaz. Eer
baarlabilseydi bilimsel bir metafizikten sz edilebilirdi. Bu
alanda bilimsel bir dorulamann olamadn, byle bir doru
lama abas iinde zihnin srekli yanlsamalara dtn bir
nceki alt blmde zaten uzun uzadya grm bulunuyoruz.
u halde bu noktada hemen belirtebiliriz ki "metafizik bir bilim
314 I Yeniada Bilgi Felsefesi

olarak olanakl mdr" sorusunun yant tmyle olumsuzdur.


nk idelere ynelik bilimsel bir dorulama salt usun ideleri
nin duyusallkla hibir ilikileri olmamas nedeniyle olanakl
olamamaktadr. Ama bilimsel bir dorulama olanakl olmasa da,
salt usun doal etkinliinin bu tr ideler ortaya koymak olduu
gereini de kabul etmek zorunda kalyoruz.
u halde insan usu iin doal bir yatknlk ve etkinlik olarak
metafizik daima olanakldr. Ancak bu metafiziin bilgiye (bi
limsel bilgi anlamnda) dayanmayacan grmek gerekir. Kant,
"inanca yer amak iin bilgiyi bir tarafa brakmak zorunda kal
dm," demitir. Aslnda bunun dorusu, "bu alanda bilgiyi elde
edemediimiz iin inan zerinden gidebiliriz," biiminde olsa
gerektir. Kukusuz doal metafizik ynelimin ortaya koyduu
idelere inan duymak da doal bir eydir. Kant da metafizie
doal drty sapkn bir ey olarak uzaklatrma gibi bir sorun
sz konusu olamaz, dncesindedir.
Tm bu sylenenlerin sonucu olarak, Kant'a gre metafizik
idelerin dzenleyici ilevlerinden inan temeli zerinde insan
yaamnda yararlanmak almandan baka geriye bir ey kal
maktadr. nsan bireyi yaamnda bilginin yan sra inanca da yer
verebildiine gre, insan eylemleri alannda bir baka deyile ah
laksal deneyim alannda inan esinden yararlanmak uygun
olabilir. nk buradaki ama erdemli ya da iyi insan yaratmak
deil midir? Kant bu nedenle bilimsel bir doa metafiziinin ola
nakszlndan bir ahlak metafiziine geii eliik bir giriim
olarak grmemitir. Ona gre bu doal metafizik ideler, ahlak
sal eylemlerimizde yol gsterici bir ilev stlenebilirler; bu e
kilde insanlarn ahlaksal bilincinin geliiminde ok byk bir
rol oynama ansn da kazanm olurlar. Kant bu nedenle bu ide
lerin her birini ahlaksal deneyim iin temel postlat konumuna
getirmitir. Bylece salt usun asli bir ilevinin sonucu olan ruh,
evren idesinin bir yansmas olarak dnlen zgrlk ve Tanr
ideleri, us alanndan inan alanna aktarlarak insan yaamnda
Kant'a gre anlaml bir ilev kazanm oldular.
Kant'n Eletirel Felsefesi 1 315

Sonu
Kant felsefesinin kotarlmasnda kta ussalclnn ve ngiliz
empirizminin etkileri olduu aktr. Kant, Leibniz felsefesinin
Wolff ve ardllar tarafndan okullatrlm biimi iinde yeti
mekle birlikte, Leibniz'in kendi felsefesini kefettikten sonra,
asl Leibniz felsefesinin etkisi altnda kalm ve bu felsefenin baz
nemli temalarn kendi felsefesine de tamtr. rnein Leib
niz'in ne srd zaman ve uzayn fenomenal olduu konusu
Kant felsefesinde de nemli bir yer tutar. Bunun yan sra Hu
me'un metafizik eletirileri de kendisini dogmatik uykularndan
uyandrarak, onu, katksz, ussalc bir felsefi sistem olutur
maktan alkoymu ve Hume'un eletirel felsefi irdelemelerinin
etkisiyle, o da bir metafizik eletirisine ynelmi ve bu ekilde
felsefesi, tam bir eletirel felsefe olarak belirginlemitir. Oysa
metafizii eletirmek aslnda metafizik bilgiyi eletirmek, bu bil
ginin gvenilirlik dzeyini test etmek demektir. Bu edim ise bilgi
sorununa girmeyi kanlmaz klar. Bu nedenle Kant'n eletirel
felsefesi tam bir bilgi felsefesi durumundadr ve bu tutum temel
yapt konumundaki Salt Usun Eletirisi'nde batan sona ege
mendir. Kant bu yaptn ierimleriyle bilgibilim alanna yeni-
1,:ada en byk katky yapmtr. Bir bakma bu alanda Kant'tan
sonra sanki sylenecek sz kalmam, bu grkemli doruk, bil
gibilimin sonunu da getirmi gibi alglanm ve bunun sonucu
olarak da Kant'tan sonra onun ardllar metafizik alannda yeni
araylara gemilerdir. Bylece 19. yzyl felsefesi Kant'n trans
sendental idealizminin asl ieriini yakaladna inanan d
nrlerin oluturduu bir Alman idealizmi olarak karmza
1,:kmaktadr.
Kant'n transsendental idealizmi, bilgibilimsel adan Leib
iz'de bir tr gizil olarak beliren doutan ideler retisini, do
utan kategorik ilevler durumuna getirirken, Hume'un
kukucu eletirisinde nedensellik gibi birtakm karmak kav
ramlara da bir tr znellik esini katm olmas eletirel tutu-
316 J Yeniada Bilgi Felsefesi

munda dengeleyeci bir e oluturmutur. Bununla birlikte bil


ginin oluumunun salt empirik temellerde aklanmasnn da
yetersiz kaldn gstermeye almtr. nk byle bir du
rumda inancna gre bilimsel bilginin olana ortadan kalk
yordu . Newton fiziinin sentetik a priori yarglar sunduu
kansna varm olarak, salt grgl deneyimin byle bir olana
salayamayacan dnmtr. Bu nedenle eer a priori bilgi
nin olanan aklamak gerekiyorsa, znenin deneyimi olu
turmasn kabul etmek gerekiyordu. Bylece Kant'n bilimsel
bilgide empirik enin vazgeilmez katksna ek olarak, insan
anlnn dzenleyici ediminin de zorunlu olmas gerektii d
ncesi onu, sentetik a priori bilgi ne srmyle, hem dogma
tik ussalcl hem de empirizmi amaya gtrmtr. Kant'n
Kopernik devrimi dedii ey de en temelde budur ve Kant'n
transsendental idealist felsefesinin zgnl de buradadr. Ko
laya kaarak ussalcl ve empirizmi birletirmitir yargs ke
sinlikle Kant felsefesinin ieriini yanstmamaktadr. Kant'n bu
yaklam, ussalc, dogmatik yapl metafiziklerin eletiriye kar
dayanksz olduklann, bilgi alannda gvenilir sonulara ulama
bakmndan yeteneksizliklerini gzler nne sermeye alrken,
ayn zamanda bilimsel bilginin snrlarn da gstermi oluyordu.
Tm bunlara ek olarak Kant, bilimsel bilginin snrlarnn
tesine ilikin gnderimleri ile de ahlak bilincine ve onunla ili
kili inan ve umutlara kar duyarl olan kiinin gznde z
grle , lmszle ve Tann'ya olan inanca ussal olarak
geerli olabilecek bir yol ayordu.
5. BLM
ALMAN DEALZM

Kant sonras Almanya'da gelien felsefi akma Alman idea


lizmi denir. Bu akmn en byk temsilcileri Fichte, Schelling
ve Hegel'dir. Bu filozoflarn tm de Kant'n felsefesini doal
olarak bir baka deyile olmas gereken ynde gelitirdiklerine
inanmaktadrlar. Bu gelitirme ise Kant'n epistemolojik akn
sal idealizminden metafiziksel idealizme gei biiminde ol
mutur. Aslnda Kant bilimsel bir metafizik olamayacan
felsefesinde kantladna gre bu bir eliki gibi grnmektedir
diyebiliriz. Ama Kant' izleyenler yle dnmemektedir. nk
onlara gre, Kant felsefi yaklamnda ussalc, dogmatik metafi
zii eletirmekle birlikte, fiziksel bilime btnyle kapal nu
menal alann varln kabul etmiti ve bu ynyle bir bakma
metafizikilerle uyumu oluyordu. Bu arada numenal alann bir
temel esi durumundaki kendinde-eyin yapsnn tmyle be
lirsiz olmas ve bu nedenle bilinememesi Kant'n ardllarn bu
kavramdan kurtulmak gerektii noktasna getirmitir. Buna kar
lk Kant'n aknsal tamalgnn birliini savunmas, 'znel
ben'de durup kalmayp 'nesnel ben'e geii salamtr. Bu ekilde,
solipsizm tehlikesi atlatlrken, hem znel bilinci, hem de feno
menin temelinde olduu kabul edilen kendinde-eyi nesnel bi-
318 [ Yeniada Bilgi Felsefesi

lince dayandrmann yolu alyordu. Bylece, Kant'n ardllar


onun aknsal epistemolojik idealizmini, metafizik idealizme ta
makta hibir duraksama duymadlar. Fichte ile balayan bu
sre, Hegel'de doruk noktasna ulat. Hegel, nesnel idealizmin
en grkemli ve sistematik rneini ortaya koydu . Hegel'den
sonra idealist eilim gerileme srecine girdi ve bir daha ayn gr
kemli ve etkili niteliini kazanamad. Bunun yan sra bu d
nrler, Kant felsefesinde egemen olan sistem dncesinin tam
olarak yerine oturmad inancn da tamakta idiler. Bu ne
denle, Kant felsefesini olmas gereken sistematik btnle ula
trmak gerekiyordu. Bunun biricik yolu ise bir temel kavramdan
yola karak oluturulacak olan bir metafizik sistem olabilirdi.
Bu dnrlerdeki sistem tutkusu, ortaya ok byk nesnel idea
list metafizik sistemlerin ortaya kmasna neden oldu. Sonu ola
rak, Kant'n epistemolojik bulularnn ardndan gitmek bir
tarafa braklarak, metafizik ve etik nosyonlarndan gelitirilen
tm tinsel edimleri kapsayan evren sistemleri ortaya km
oldu. u halde epistemoloji adna bu dnrlerde yeterli bir gi
riim bulmak olanakl deildir. Fichte bir miktar giriimde bu
lunmutur denebilir ama daha ileri gitmek yerine derhal
metafizik alana atlamtr. Schelling hemen hemen hi bu ko
nulara girmemi, Hegel ise bilgibilimi tmyle metafizie dola
ymlayarak, evrenin ileyiindeki mant amlama yoluna
girmitir. Burada bilgibilim adna, Fichte ve Hegel'e gerektii
kadar deinilecek, Schelling'e ise hi girilmeyecektir.

JOHANN GOTTLIEB FICHTE

Almanya'nn Saksonya blgesinde Rammenau'da ( 1 762-


18 14) dodu. Yoksul bir ailenin ocuu idi; kk yata yete
nekleri dikkat ektii iin o yrenin soylusu Baron von Miltitz'in
destei ile ilk ve orta eitimini tamamlama olanan buldu. Pek
ok nl aydnn yetitii daha sonra Nietzesece'nin de gidecei
Pforta'daki nl okulun rencisi olmutur. l 780'de Jena ni-
Alman dealizmi l 319

versitesi'nde tanrbilim okumaya balam ve buray bitirince


Wittenberg'e, oradan da Leibzig'e yerlemitir. renciliinde
belirlenimciliin etkisinde kalmakla birlikte, giderek bu reti
nin gl etik ilgileri ile uyum iinde olmadn grerek, daha
ok ahlaksal bir zgrlk dncesini savunmaya balamtr.
Bu temel ilgi ilerideki felsefesinde de belirleyici olacaktr. ni
versiteyi bitirince geim derdi nedeniyle bir sre aile retmen
lii yapmak zorunda kalmtr. Bu srada Rousseau ve
Montesquieu okumalar yapt; bunlarn etkisiyle zgrlk ide
sine ilgisi daha da artm oluyordu . Bu arada bir rencisinin
eletirel felsefeyi aklamasn istemesi Kant felsefesine ynel
mesine yol at. Knigsberg'de Kant ile tanmasna karn fazla
ilgi bulamad iin, Kant'n pratik us adna inanc aklamasn
gelitirmek iin Tm Tannsal Bildiri zerine Bir Eletiri Giri
imi balkl bir makale kaleme ald. Bu alma Kant'n houna
gitti, ancak 1 792 ylnda yazarn ad belirtilmeden yaymlana
bildi; kimilerinin bu denemenin Kant'a ait olduunu ne sr
mesi zerine, Kant almay ven bir yaz yazd ve bundan
sonra Fichte'nin ad duyulmaya baland. 1 793 ylnda Fransz
Devrimi zerine Kamunun Yargsn Dzeltmek iin Tasarlanm
Katklar adl bir alma yaymlad. Bunun zerine 1 784'te je
na'da felsefe profesr olarak atand. Bu arada insann deeri ve
bilge insann grevi zerine bir dizi konferans vermitir: bu kon
feranslar krsye atan ylnda yaymlanmtr. 1 794 ylnda,
Btn Bilim Kuramnn Temeli adl almas yaymlanmtr. Bu
yaptnda Kant'n eletirel felsefesini idealist bir ynde gelitirme
abasna girimi bulunuyordu ve burada bilincin geliiminin
salt bilgibilimsel deil, ahlaksal erei zerine de vurgu yap
yordu. Ve bylece 1 796'da Doal Hakkn Temeli ve 1 798'de Ahlak
S is temi ni yaymlamtr. Fichte bundan sonraki yllarda dersle
'

rinde bir bilim kuram ats altnda eitli ynlerden almalar


yapmtr. Nihayet 1810'de Genel izgileri inde Bilim Kuram
(Wissenschaftlehre) balkl temel yaptn yaymlam oluyordu.
Ayn yl Bilincin Olgular adl yapt da yaymlanmtr. 1 798 y-
320 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

lnda yaymlanan Tannsal Bir Dnya Ynetimine inancmzn Ze


mini zerine balkl yazs kendisine tanrtanmazlk sulamasnn
yneltilmesine yol amtr. Bunun zerine 1 799 ylnda je
na'dan ayrlarak Berlin'e gitmek zorunda kalr.
1800'de Fichte insann Belirlenimi balkl almasn ya
ymlar. Bu yaz daha ok genel kamuya ynelik bir sylem iinde
kotarlmtr. Ayn ylda Kapal Ticaret Devleti balkl yapt da
yaymlanr. Bu yaptta zellikle ticaret alannda bir tr sosyal
devlet uygulamalarna ilikin nerilerde bulunur. 1804'te a
mzn Temel zellikleri zerine, 1805'de Bilge nsann z ze
rine vel805-6 dneminde Kutlu Yaamn Yolu ya da Din retisi
zerine dersler verir. 1807-8 ders dneminde Alman Ulusuna
Sylevler balkl derslerini verir. Bu balklar lmnden sonra
kitap halinde yaymlanmlardr. Fichte bu son sz edilen a
lmalaryla daha ok bir eylem insan ruhu iinde davranmtr.
Fichte 1 8 1 0 ve 1 8 1 1 yllarnda Berlin niversitesi rektrl
yapm, 1814 yl banda yaamdan ayrlmtr.

Fichte'nin Bilgibilimsel rdelemeleri


Fichte'nin bilgibilimsel grlerini ilk byk ve kapsaml ya
pt olan Bilim Kuramnda bulabiliriz. Fichte o dnemde olduka
yaygn olarak ne srlen felsefe ile iir arasnda yaknlk bu
lunduu konusundaki romantik gre katlmyordu. Ona gre
felsefe bir bilimdi ya da en azndan bir bilim olmalyd. Bilim ise
sistematik bir dizili iinde bir araya getirilen nermeler topla
mndan baka bir ey deildir. Mantksal bir iliki iinde her bir
nerme bu sistematik dizili ya da btnlk iinde yerlerini alr
lar, bu ekilde bir bilim dal ortaya km olur. Ayrca her bili
min temel bir nermesi olmak zorundadr. Tm teki nermeler
hu nermeden mantksal bir ballk iinde karsanm olurlar.
1 l ibir bilimin birden ok temel nermesi olamaz; eer olursa
ayn alanda birden daha fazla bilim sz konusu olur ki bu da e
l ii k olacaktr. Fichte bu bilim anlayna rnek olarak geomet-
Alman idealizmi l 321

riyi gsterir. Ama ona gre geometri tikel bir bilimdir. Oysa fel
sefe bilimin bilimi, baka bir deyile bilginin bilgisi ya da bilgi
retisidir (Wissenschaftslehre). u halde felsefe btn bilimlerin
bilimidir, temel bilimdir. Bu yzden felsefenin temel nermesi
tantlanamaz. Byle bir nerme kendiliinden ak bir biimde
doru olmak durumundadr. Tm teki nermeler ondan tre
mi olmakla ancak dolayl bir biimde kesinlik tayabilirler.
u halde felsefenin temel nermesinin ne olduunu sormak
gerekir. Fichte, Bilim Kuramna Giri balkl yaptnda felsefenin
tm grevinin, deneyimin temelinin ne olduunu aydnlatmak
olduunu ileri srmektedir. Fichte'ye gre olgusal deneyim,
daima bir eyin deneyleyen biri tarafndan deneylenmesidir. Bir
baka deyile bilin, her zaman bir nesnenin bir zne ya da bir
zihin tarafndan bilinmesidir. Bunun yan sra, zne ya da zihin
olarak, deneyimlerimizin bazlarnn zgrlk duyuncu iinde
olutuunu, bazlarnn da zorunluluk kategorisi iinde gerek
letiini biliriz. rnein zihnimizin iinde kendimizce birtakm
dnceler retirken zgrzdr, ancak yolda yrrken gzle
rimize ve kulaklarmza etki edenlere bal olan deneyimleri
mizde zgr deilizdir. Bir tr zorunluluk altnda dururuz. Bu
iki ucu temsil etmek zere felsefi zihin-filozof, soyutlama yo
luyla bilinte her zaman birleik olan iki etmeni kavramsal ola
rak yaltabilir ve bylece, kendinde-anlk ve kendinde-ey
kavramlarn oluturabilir. Bu durumda felsefecinin nnde iki
yol durur. Ya deneyimi kendinde-anln e deyile yaratc d
ncenin rn olarak aklamaya alabilir. Ya da kendinde
eyin etkisi olarak aklamaya alabilir. lk yol grld gibi
idealizmin yoludur, ikincisi ise Fichte'nin deyiiyle dogmatizmin
yani maddecilik ve belirlenimciliin yoludur. Felsefenin temel il
kesi olarak bu birbirini dlayc iki konum arasnda aka be
lirli bir seim yapmak sz konusudur.
Fichte'ye gre eer kendinde-ey yani nesne, aklamann
temel ilkesi olarak alnrsa, bu durumda anlk en sonunda salt
322 J Yeniada Bilgi Felsefesi

bir epifenomene indirgenecektir. Eer bir felsefeci tm sonular


ile dogmatizmden kanmay istiyorsa, deneyimin aklanma
snda kendinde-eyi ortadan kaldrmaldr. Bir zorunluluk duy
gusunun ya da anlktan bamsz olarak var olan bir nesneden
etkilenme duygusunun elik ettii tm tasarmlar Kant ken
dinde-ey dncesine hibir bavuru olmakszn aklanabil
melidir. Fichte, aslnda tutarl bir idealizm adna kendinde-ey
kavramn terk etmek gerektiini Kant'a aka belirtmitir, ama
Kant bu kavram terk etmek istememitir. Oysa Fichte, ken
dinde-ey bilinemediine gre, tm bilginin ya da bilinen ey
lerin bilen znenin bilincine bal olmas gerektii konusunda
hakl olarak diretiyordu, bununla birlikte Berkeley gibi bir so
lipsizime dmekten yana da deildi. Bu nedenle d dnyadaki
eyleri bireysel znenin oluturamayaca dncesinden hare
ketle, bireysel anlktan, nesnel-anla geii bir zorunluluk olarak
grmtr.
u halde zgrlkten yana olan bir felsefeci iin felsefenin
temeli olarak salt-anlktan ya da salt-benden yola kmak ka
nlmaz olmaktadr. Aslnda bu yolun biricik yol olduu bu kav
ramdan yola kan felsefi sistemin sonunda aka grlebilir.
Ama u anda sistemin tamam henz bilinmediine gre, bura
daki seimi balangta eilim ve ilgi belirleyecektir. Ahlaksal
deneyimde aa serildii biimiyle, zgrln olgunluk iinde
bilincinde olan felsefeci idealizme eilim gsterirken, te yandan
bu olgun ahlaksal bilinten yoksun olan felsefeci inaklk-dog
matiklik eilimi gsterecektir. Sz konusu ilgi bylece Fichte'nin
en yksek ilgi olarak grd Kendi'ye ynelik ve Kendi iin il
gidir. Dogmatik bak bu ilgiden yoksun olarak 'ey'i, 'kendi-ol
mayan' vurgulama yoluna gider. Ama zgr, ahlaksal, zneye
ynelik ve onun iin gerek bir ilgi tayan zihin, temel felsefi il
kesi iin anla, 'ben'e ya da 'kendi'ye dnecektir, 'kendi-olma
yan'a deil.
Alman ldealizmi l 323

'Saltk Ben' ve Anlksal Sezgi


Biraz nce aklanan gerekeler nda, idealizm yolu seil
diine gre, felsefenin ilk ilkesi olarak u aamada kendinde-an
la bir baka deyile saltk (mutlak) ben'e geri dnmek gerekir.
Ancak 'kendinde- anla' ya da saltk ben'e kendi zerinden ge
erek ulaldn belirtmek gerekir: ben ya da anlk bir soyut
lama ile kendinde-anla, saltk ben'e ulayordu. nk bireysel
ben hem kendisini hem de d dnyada bulunan eyleri yarata
mazd. Bu nedenle ben'in arkasna yani saltk ben'e gitmek zo
runlu olmaktadr. Fichte'nin dediine gre duvar dnelim
ama daha sonra da duvar dneni dnelim. Kukusuz bu
dnme sreci sonsuza dek gidebilir. Ama kendi'yi nesnelle
tirmeye yani onu bir bilin nesnesine evirmeye ne denli aba
larsak abalayalm daima bir ben kalr ki, bu nesnelletirmeyi
aar ve kendisi tm nesnelletirilebilirliin koulu ve bilincin
birliinin koulu olur. e bu saltk ben ya da aknsal ben felse
fenin ilk ilkesidir. Ancak burada bir eliki ile karlar gibiyiz.
Balangta, Fichte, Kant'm "kuramsal bilgi deneyimin tesine
geemez" ilkesini benimsemi grnmesine karn, imdi bu ku
ral inemi gibidir.
Ama Fichte durumun byle olmadn belirtir. nk
Kant'n kabul etmedii bir eyi ne srer: O da kendinde-anl
n zihinsel bir sezgisine-algsna sahip olduumuzdur. Burada
sezgiye konu olan bilincin arkasnda ya da tesinde var olan bir
kendilik olarak, bir saltk ben deildir. Tersine saltk ben ilkesi
bilincin iinde sadece bir etkinlik olarak sezinlenir. Bu ekilde
zbilinte bulunan bileen bir e durumundadr. Biz herhangi
bir eylemi yerine getirdiimizi ancak sezgi yoluyla bizim kendi
eylemimiz olarak biliriz. Bu anlamda bir etkinlik olarak ken
<li'mizin bir sezgisini tam oluruz. Ne var ki bu sradan bir d
nme edimiyle bilinen bir sezgi de deildir. Dikkatin salt ben
zerine yanstlmasn gerektiren aknsal bir dnme edimi
olarak felsefi dnme edimidir. Bu nedenle eer felsefeci her-
324 I Yeniada Bilgi Felsefesi

hangi birini bu sezginin olgusall konusunda inandrmak isti


yorsa, onu kendi zbilinci zerinde dnmeye ve onun bir ey
deil ama bir etkinlik olarak saltk 'ben'in bir sezgisini tadn
grmeye arabilir. "Byle bir anlksal sezgi gcnn varolduu
kavramlar yoluyla tantlanamaz, ne de doas kavramlar aracl
yla gelitirilebilir. Herkes onu dolayszca kendi iinde bulma
ldr, yoksa onu hibir zaman bilemez" (Aktaran, Copleston,
1996, s.52) . Fichte'nin saltk 'ben'e ilikin aklamas u ekilde
yalnlatrlabilir: rnein ie bak yoluyla bir istei bir imgeyi
dnme nesnesi yaptmz gibi saltk 'ben'i de nesneletire
meyiz. nk zaten her nesneletirme edimi saltk ben'i nge
rektirmektedir. Bu nedenle ona 'aknsal ben' denebilir. Saltk
ben gizemli ya da anlalmaz bir kendilik olmak yerine nesne
letirme edimlerinde kendini dnceye bildirir. Bu etkinlik se
zilir ama bilincin arkasnda hibir kendilik yani tz karsanmaz.
Sonu olarak saltk ben edimde bulunan bir ey deil sadece bir
etkinlik ya da edimdir. Fichte, bu etkinliin en ak olarak kesin
buyruun (ahlak yasasnn) bilincinde olmamzda yansdn
ne srer; Kant'n da kesin buyruun bilincinde olduumuzu
belirttiini ama bunun saltk 'ben'in sezinlenii olduunu gre
mediini belirtir. Fichte'ye gre, ahlak yasasnn bilincinde ken
diliinden-etkinliin ve zgrln sezgisi temellenmitir. Bu
ifade bir kez daha Fichte'nin dncesindeki etik eilimin bir
anlatm olmaktadr.

Felsefenin Temel lkesi


Fichte, felsefenin bir temel nermesinin olmas gerektiini
ne srmt. Ayrca felsefenin salt ben'den hareket etmesinin
zorunlu olduunu da sylemiti. Bu durumda salt ben bir
nerme olmadna gre 'salt ben'e ilikin nerme nasl olutu
rulabilir ya da oluabilir? Felsefenin aknsal dnme edi
minde, yani bir etkinlie ynelik etkinlik araclyla, salt ben'in
ilkin kkensel olarak kendini ortaya koyduu sylenir. Bu e-
Alman dealizmi l 325
kilde felsefenin temel nermesi ortaya km olur: '"Ben' yal
nzca kkensel bir yolda kendi varln ortaya koyar, " (Aktaran,
Copleston, 1 996, s.56) . Grld gibi, var olana ilikin olarak
ilk felsefi temel tez ortaya koyulmu oluyor. Bu temel tezi ieren
nerme, ncllerden karlan bir sonu nermesi gibi tantla
nabilir deildir. Kendini ileri sryor ve bylece var oluyor ola
rak grnr. "Kendini koymak ve olmak, 'ben' ile ilgili olarak
bildirildiklerinde, btnyle ayn eydir," (Aktaran, Copleston,
1 996, s.56) . Ancak saltk 'ben'in bir etkinlik zerine etkinlik ile
kendini ileri srmesi salanm olsa da, ben'in, kkensel kendi
liinden etkinlii kendinde bilinli deildir; o, ayn zamanda
sradan bilincin yani birinin kendini bir dnya iinde ayrmsa
masnn en son zeminidir.
Bu yzden felsefenin ikinci temel nermesi udur: "Bir'ben
olmayan' genel olarak 'ben' ile kartlar, " biimindedir. Bu kar
tlatrma kukusuz ben'in kendisi tarafndan yaplr. Salt
idealizmin anlam da buradadr. Ben- olmayan, genel olarak nes
nellik anlamnda snrszdr. Bu snrsz ben-olmayan,'ben'in ier
sinde 'ben'e kart olarak koyulur. Bylece bilin hem 'ben'i, hem
de 'ben-olmayan' kapsayan bir birlik olarak karmza kar. Bu
yzden saltk 'ben'i oluturan snrsz etkinlik, 'ben-olmayan'
kendi iersinde koymu olur. Burada birinci nermeye ya da ilk
sel temel teze bir kart tez bir baka deyile bir anti-tez ortaya
konulduu akca grlmektedir.
Ama hem 'ben' hem de 'ben-olmayan' eer ikisi de snrsz
iseler her biri tm olgusall doldurma eiliminde olacaklar
11,;in birbirlerini ortadan kaldrabilirler; bylece bilin olanaksz
duruma debilir. Eer bilin ortaya kacaksa, 'ben'in ve 'ben
ol mayan'n karlkl olarak birbirlerini snrlandrm olmalar
.:erekir. Bir baka deyile, her biri tekini ortadan kaldrmaldr,
. na ancak blmsel olarak ortadan kaldrmaldr; bu anlamda
l cm 'ben,' hem de 'ben-olmayan "blnebilir" olmaldr. Bu du
mda felsefenin nc temel nermesi karmza kacaktr

ve bunun formlasyonu u ekli alr: Saltk 'ben' kendi iersinde


326 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

birbirlerini karlkl olarak snrlayan ve belirleyen bir sonlu 'ben'


ve bir sonlu 'ben-olmayan' koyar. Buna gre bunlarn her biri tek
olamaz. Saltk 'ben' kendi iinde sonlu 'ben'i ve sonlu 'ben-olma
yan retmedike hibir bilin sz konusu olamazd. Grld
gibi bu nc temel nerme birinci ve ikincinin bir bireimi
olarak belirmektedir. Bir baka deyile bir sentez aamas ortaya
kmaktadr.
Grld gibi saltk 'ben'den hareketle felsefenin temel
nermesi sk bir ardklk ba iinde oluturulmu olur. Ama
bu ardklk, yukardaki aklamalardan aka grlebildii
gibi diyalektik bir sre iinde salanmtr. Birinci nermede
mutlak 'ben'in kendisini 'ben' olarak koymas, bir baka deyile
kendisini var olan olarak koymas, tez aamas olarak belirgin
leirken, 'ben'in kendisine kart bir 'ben'-olmayan koymas bir
anti- tez aamas getirir ve bunlarn birbirlerini snrlayarak ya da
blmleyerek, birlikte varlk kazanmalar da bir bireim, sentez
aamasn oluturmu olarak karmza kar. Bu ekilde daha
sonra greceimiz gibi Hegel'de gerek anlatmn bulacak olan
diyalektik yntemin bir ilk ya da nve olarak uygulan ile Fichte
felsefesinde karlam oluruz. Bu konuda grkemli, tam bir uy
gulan iin Hegel' beklemek zorundayz. Aslnda yapt i bu
formata uymakla birlikte Fichte, felsefenin bu temel ner
mesini formel mantn (Aristoteles mantnn) temel ilkelerini
gz nne alarak gerekletirdiini ifade eder. Buna karlk
Hegel diyalektik mantn Aristoteles mantna kart olarak
yepyeni bir mantk tr olduunu dnmektedir. imdi Fich
te'nin bu temel ilkeyi formel mantn temel ilkeleriyle nasl
benzetirdiine ksaca bir gz atabiliriz .

Bilim Kuram ve Formel Mantk likisi


Fichte, Btn Bilim Kuram'nn Temeli adl yaptnda felsefe
nin ilk temel nermesine A A'dr ya da "A Aya eittir" biiminde
ifade edilen zdelik ilkesi nda yaklatn belirtir. A'nn
Alman idealizmi 1 32 7

ierii zerine hibir ey sylemez. tleri srlen ey A ve A'nn


kendisi arasndaki zorunlu ilikidir. Bir A varsa zorunlu olarak
kendine zdetir. zne olarak A ve yklem olarak A arasndaki
bu zorunlu iliki bunlarn birbirine zde olduudur. Bu yarg
ancak 'ben'de ve onun yoluyla koyulabilir. 'Ben- olmayan' byle
bir yargda bulunamaz. 'Ben'in varoluu onun yarglama etkin
liinde dorulanm olur. Eer, A A'dr kesin ise Varm nermesi
de kesin olmaldr. Ben, zdelik ilkesini dorulamakla, kendini,
kendine zde olarak dorulam ya da koymu olur. Bylece
formel mantn zdelik ilkesi felsefenin ilk temel nermesine
var iin bir bulu yolu olarak kullanlr.
Ama felsefenin ilk nermesi ve zdelik ilkesi arasndaki ba
ok daha derindedir. nk Fichte'ye gre zdelik ilkesi ieri
in ya da belirli deerlerin yerine deikenlerin konulmas ile
felsefenin ilk temel nermesi olur. Yine benzer biimde formel
mantkta elimezlik ilkesi olarak bilinen ey, yani, "A A-olma
yan deildir" ilkesi de felsefenin ikinci ana nermesine ulamak
iin kullanlr. nk 'A-olmayan'n koyulmas A'nn koyulma
sn ngerektirir ve bylece A ile bir karlatrma sz konusu
dur. Bu karlatrma ancak 'ben'de ve onun yoluyla yer alr ve
formel elimezlik ilkesinin, 'ben'in kendisiyle, genel olarak ben
olmayan karlatrdn ileri sren ikinci ana nermesinde te
mellendii dile getirilir. Yine bunun gibi felsefenin nc ana
nermesinin de mantn, 'nc kkn olmazl ilkesi'nin de
ikenlerle dile getirilmi durumu olarak ortaya koyulduu g
rlr. Bu da "Bir ey ya A'dr ya da A-olmayandr, nc bir k
olamaz," biiminde dile getirilebilir.Fichte bundan sonra felse
fenin bu temel ilkesini Kant'n kategorileri balamnda yeni
den karsamaya koyulur. nk ona gre Kant, bu karsamay
yeterince sistematik olarak yapmamtr. Bilincin yeniden kuru
luu srecinde Fichte felsefenin ilk nermesini bir baka deyile
'ben'in kendini koyumlamasn, olgusallk kategorisi olarak gs
terir. nk bir eyin salt koyuluu yoluyla koyulan onun ol
gusall olmaktadr. kinci nerme olumsuzlama kategorisini ve
328 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ncs de snrlama ya da belirlenim kategorisini ortaya koy


maktadr. zellikle snrlama ya da belirlenim kategorisi Fich
te'nin zorunlu grd iki karsama yoluna temel salamas
bakmndan nem tamaktadr:
"Saltk 'ben' kendi ierisinde birbirlerini karlkl olarak s
nrlayan bir sonlu 'ben' ve bir de sonlu 'ben-olmayan' koyar," ner
mesine dikkatlice bakldnda, buradaki bildirimin iki ayr
nerme ierdii grlr. Birincisi, "Saltk 'ben' kendisini 'ben-ol
mayan' tarafndan snrlanyor olarak koyar," biimindedir. kin
cisi ise, "Saltk 'ben' kendi ierisinde 'ben-olmayan, sonlu 'ben'
tarafndan snrlanyor olarak koyar," biimindedir. Bu iki
nerme bilincin srasyla kuramsal ve eylemsel-klgsal karsa
malar iin temel nermelerdir. Kuramsal karsamada Fich
te'nin olgusal ya da gerek edimler dizisi ya da ben'in
ben-olmayan tarafndan belirlenen edimleri dedii eyler irde
lenir. rnein duyum bu edimler snfna girer. Eer ben'i, ben
olmayan' etkiliyor olarak dnrsek, bilincin eylemsel
karsamasna geebiliriz ki burada 'ideal' edimler dizisi sz ko
nusu olur. Burada szgelimi istek ve zgr eylem irdelenebilir.
Bu iki yol hi kukusuz birbirini butnleyicidir ve birlikte bi
lincin yeniden- kuruluunu olutururlar. Ne var ki Fichte, ku
ramsal karsamann eylemsel olana alt gdml olduunu ne
srer. nk ona gre saltk 'ben' zgr ahlaksal etkinlik yo
luyla kendini olgusallatrmaya doru sonsuz bir abadr ve
'ben-olmayan' yani doa dnyas bu eree ulamak iin bir ara
tr. Fichte'nin felsefesi aslnda zaman zaman belirtildii gibi di
namik bir trel idealizmdir. imdi bu iki karsama yoluna
ksaca bir gz atalm.

Kuramsal karsama
Fichte'nin idealist dizgesinde tm etkinlik sonul anlamda sal
tk 'ben' ile ilikilidir ve ondan trer. Bu balamda bilinten ba
msz herhangi bir eyi dnmek olanakszdr. Hele ki
Alman idealizmi 1 329

bilinten btnyle bamsz olarak var olan ve 'ben'i etkileyen


bir 'ben-olmayan' dnmek, Kant'm kendinde-ey dncesini
yeniden kabul ederek idealizmden ayrlmak demek olur ki bu,
Fichte iin kabul edilebilir bir ey deildir.
Bu durumda Fichte, 'ben'e, 'ben'in dnda var olan bir 'ben
olmayan' dncesini yklemek zorunda kalr. Bylece 'ben-ol
mayan' 'ben'e bamldr ve sonul anlamda 'ben'in etkinlii olup
kar. Ve kukusuz bu g bireysel kendi'den ok saltk 'ben' de
bulunan, kendiliinden, kanlmaz ve bilinsiz olarak ileyen
bir gtr. Bu nedenle bireysel bilin sahneye ktnda 'ben'
olmayann sahneye kmas zaten olup bitmitir. Bylece empi
rik bilin, doay kendisi iin hazr olarak bulmu olur. 'Saltk
ben'in kendinde bilinsiz olarak ileyen bu retken etkinliini,
aknsal dnme ediminde bilinli olarak izleyen yalnzca fel
sefecidir. Felsefeci olmayanlar iin ve felsefecinin empirik bi
linci iin doal dnya verili bir eydir; iinde sonlu 'ben'in
kendisini bulduu bir durumdur.
'Ben'deki bu retken etkinlik gcn Fichte, imgelemin ret
ken gc olarak adlandrr. mgelem gc Kant'n felsefesinde
de nemli bir konumda bulunuyor ve duyarlk ile anlk arasnda
ok nemli bir ilev gerekletiriyordu. Ama Fichte'de ok daha
yaamsal bir rol kazanr ve tm empirik bilincin zeminini olu
turur. Ancak 'ben' ve 'ben-olmayan'a ek bir nc g deil
dir. 'Ben'in kendisinin bir etkinliidir.
Bilincin pragmatik-ilevsel tarihine kabaca bir gz atldnda
unlar sylenebilir: Ben kendi etkinliini kendiliinden snrlar
ve bylece kendini edilgin olarak, etkilenen bir ey olarak koyar.
Bu koul duyumu anlatr. Daha sonra ben kendini yeniden ileri
srer ve duyumu nesnelletirir. Daha ak bir deyile, 'ben' du
yumu kendiliinden bir 'ben-olmayan' ile ilikilendirir. Bu koul
tasarm ya da imge ile nesne arasndaki ayrm temellendirir.
Empirik bilin bu ayrm, onun kendi etkinliinden bamsz
olarak var olan bir nesne arasndaki ayrm olarak grr. Oysa
330 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

bu durumun bilinalt dzlemde ilev gren retken imgelemin


bir edimi olduunun bilincinde olmad sylenebilir. te yan
dan bilin, belirsiz bir 'ben-olmayan' deil, belirli ve birbirinden
ayrt edilebilir nesneleri alglamaktadr. Bu nesnelerin birbirle
rini dlayabilmeleri iin imgelem gc bir sezgi-alg biimi ola
rak uzaml, srekli ve sonsuza dek blnebilir uzay retir.
Benzer olarak ardk alg edimleri olanakl olabilsin diye ret
ken imgelem ikinci bir alg formu olarak zaman koyar. Bu ter
sine evrilemez bir alg edimleri dizisidir. Uzay ve zaman
formlar mutlak 'ben' tarafndan kendiliinden retilirler; bilin
li olarak konulmazlar. Bilincin ilevsel tarihinde sral olarak
imgelemin yaratc gc, anl (anlama yetisini) ve yarg gcn
ortaya koyar. Anlk dzeyinde 'ben' tasarmlar kavramlar ola
rak belirler. Yarg gc bu kavramlar dnce nesnelerine dn
trr. Bylece salt anln iinde deil, ayrca anlk iin de var
olmaya balarlar. yleyse hem anlk hem de yarg gc, anlama
edimi iin szcn tam anlamyla gereklidirler. Duyusal alg
tikel nesnelere kapanm olmakla birlikte, anlk ve yarg dze
yinde tikel nesnelerin soyutlanmalar ve tmel yarglarn retil
meleri gerekleir. Bu ekilde 'ben' retken imgelemin bilinsiz
etkinlii zerine ksmen zgrlemi olur. Tikel nesneleri soyut
lama ve onlar zerinde yargda bulunma gc us (akl) yetisinden
baka bir ey deildir. Us 'ben-olmayan' alann soyutlad
zaman 'ben' kalmay srdrr ve bu ekilde z-bilin karmzda
durur. Ama birey iin 'ben'-nesneyi btnyle ortadan kaldr
mak ve bilinte 'ben' -zne ile zdelemek kolayca gereklee
bilecek bir koul deildir. Aslnda salt z-bilin birey iin ancak
kendisine yaklalabilecek bir ideal olarak grlebilir.

Eylemsel karsama
Fichte'nin bir karm biimi olarak ele ald ve felsefesinin
ana kaynana gtrme bakmndan nemli grd eylemsel
karm biimini biz de burada bilgibilimin ksmen dna dme
Alman ldealizmi l 331

pahasna da olsa insan anlnn bir dnme biimi olarak ele


almay uygun grmekteyiz.
Bilincin eylemsel karsamas zeminini yine saltk 'ben'in do
asnda bulur ve kendisini sonsuz bir aba olarak aa serer.
Byle bir aba doaldr; nk saltk 'ben' genelde salt bir et
kinlik olarak dnlmektedir ve bu etkinlik en temelde sonsuz
bir abadr, bylece retken imgelemin de altnda bulunur. aba
bir eyin stesinden gelmeyi imler; stesinden gelme ise ste
sinden gelinecek bir engeli gerektirir. Bu yzden 'ben' stesin
den gelinecek bir engel, alacak bir durdurma olarak,
'ben-olmayan' bir baka deyile doay koyar. Doa eylem iin
zorunlu bir alandr; 'ben' in ahlaksal z-olgusallamas iin zo
runlu bir aratr.
Fichte'ye gre, aba, 'ben-olmayann konulmasna ynelik
bir aba olmazdan nce, bilinalt bir drt ya da itki olarak bir
biim alr. Bu drt 'ben' iin duygu olarak var olur. Bu duyguyu
duyumsayan 'ben,' bilinmeyen olarak, bir duyumsanan engel ya
da durdurma olarak 'ben-olmayan' koymaya zorlanr. Ve drt
o zaman "nesneye doru drt" olabilir. 'Ben' drty engel
lenmi g ya da kuvvet olarak duyumsar; g duygusu ve en
gellenme duygusu birlikte gider ve btnsel duygu olgusalla
inancn temelini oluturur. ster 'ben'in isterse 'ben-olmayan'n
olgusall olsun, tm olgusalln zemini, btnsel duygunun
ben ile ilikisidir. u halde olgusalla inan sonul anlamda, her
hangi bir kuramsal uslamlama zerine deil, duygu zerine da
yaldr. Ayrca Fichte'ye gre, g olarak itki biiminde karmza
kan duygu henz tam gelimemi bir dnme aamasn an
latmaktadr. nk 'ben'in kendisi duyumsanan drtdr. Bu
nedenle bu duygu z-duygudur. Daha sonraki geliim basamak
larnda bu ilksel drt ya da duygu, deiik duygular ve istek
ler biiminde tikel belirlenimler kazanr. Ve 'ben'de deiik
doyum duygularnn gelitikleri grlr. Ama 'ben' sonsuz bir
aba olmas lsnde herhangi bir tikel doyum ya da doyum
lar dizisinde dinginlie eriemez. Bu nedenle zgr etkinlii ara-
332 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

clyla ideal bir hedefe doru ynelir. te bu hedef etik alanda


ortaya kabilecek olan bir hedeftir. Ancak byle bir hedefe bi
reysel bir 'ben'in tek bana ulaabilmesi pek de kolay deildir.
Ne var ki 'ben' z gerei etik olarak etkin ben dir. Daha do
'

rusu 'ben'in gizil doas budur: 'ben'in gizil doasnn edimsel


lemesiyle,'ben-olmayann koyulmas ve retken imgelemin tm
edimleri gerekleir.
u halde 'ben'in kuramsal etkinliinin arkasnda onun aba
olarak drt ya da duygudan baka bir ey olmayan doas yatar.
rnein tasarmn retilmesi kuramsal gcn iidir ama bu
edim tasarm retme drtsn n-gerektirir. Ve yine duyulur
dnyann koyulmasna ilikin temel aba ya da itki olmakszn
ideal bir hedefe doru ynelmi ahlaksal zgrlk biimi ortaya
kamazd. Bylece bu iki karsama biimi birbirini tmleyici
olmaktadr ama yine de kuramsal karsama sonul aklann
eylemsel karsamada bulur. Bu noktada konuya Kant ile ilikili
olarak baklrsa, Fichte ahlaksal yaam, igd ve drtye bir
kar-yant olmaktan daha ok, bu temelden bir gelime olarak
grmektedir ve giderek Kant'n kesin buyruunun bir ilk bii
mini bedensel zlem ve istek zerinde temellendirme yoluna
gitmitir. Ksacas Fichte, Kant'n aksine duygu temelli bir ah
laka ynelmi grnr. Ancak bu noktada bilgibilimsel snrn
dna kma balad iin Fichte felsefesindeki bilgibilimsel ie
rimleri burada noktalama yoluna gidiyoruz.
Fichte'nin bu noktadan sonraki aklamalar tam bir eylem
felsefesidir; ahlak felsefesi, devlet ve hukuk felsefesi ve tarih fel
sefesi balklar felsefi giriimini ok uygun olarak tanmlayan alt
balklardr. Aslnda felsefesi, z ve amac bakmndan grl
dnde tam etik idealizmdir. Bu yaklamn z ise bir metafi
zik kurgu olarak dar anlamda bir znel idealizm olmaktadr. Her
eyin balang noktas olarak bir saltk 'ben' kabul ettii ve her
eye ilikin olarak bu 'ben'den yola kt iin, felsefesi metafi
zik bir yaklam olarak belirginlemektedir. Bu arada 'ben'in ya
da znenin zihinsel.edimlerinin ileyiine yer verdii ve yine bu
Alman ldealizmi l 333

balamda felsefi bilginin ve felsefenin (bir bilim dal olarak)


temel niteliklerine, doasna ynelik baz saptamalarda bulun
duu iin Fichte'ye epistemolojik balamda yer vermek uygun
olmaktadr.
Buna karlk Alman idealizminin ikinci byk ismi olarak
kabul edilen Schelling tmyle metafizik alanda devinmi bir
dnr olarak dikkati ekmektedir. Bu nedenle bu ak iinde
Schelling'i atlayarak Hegel'e geilebilir gibi grnyor. Gerekte
Hegel de metafizik alann en byk doruklarndan biridir ve bil
gibilimi ve bunun yan sra mant da tmyle metafizie dola
ymlamtr. Bunun anlam udur: Gerek bilgi, salt bilgi, saltk
varln kendine, kendi z varlna ynelik bilgisidir. Mantk
ise insan zihninin bir dnme ve karsama biimi olmaktan
karak, mutlak varln (saltn) z yapsnn ileyi biimini
gsteren bir sresel yap olup kmtr. Kant'ta grdmz
anlamda insansal bir bilgibilimin ve mantn metafiziksel bo
yutlara nasl tandnn bir serimlenme denemesi de bilgibilim
adna bir rnekleme saylabilir ve burada Hegel'e yer vermek,
bu nedenle hi de artc olmayabilir.
Fichte'yi bitirmeden nce u noktalara dikkat ekmek n
mz daha kolay grmek ynnden aklayc olabilir. Fichte
felsefesinde ana eksen tayclar olarak karmza kan zne
ve nesne terimleri aslnda birbirlerine ballak terimlerdir ama
'nesnel ben' bir baka deyile zne, sonul ilke olarak dnl
dnde nesnesizlemektedir. Bu ekliyle zne, nesne ilikisine
temel salar ama kendinde olarak dnldnde ilikilendi
rilmeyi aar; bylece o, zdelik iindeki zne ve nesnedir; ikisine
de kaynak olan sonsuz etkinlikdir. Bu nedenle Fichte'den sonra
gelen Schelling ve Hegel'de nesnel ben teriminin terk edildiini
ve bunun yerine sonsuz tin ya da sonsuz us ya da bunlarla ean
laml terimlerin kullanld dikkati ekmektedir. Bu demek de
ildir ki dnya sradan anlamnda bir dnme srecine
indirgenir. Mutlak tin ya da us bir etkinlik olarak kendini dn
yada anlatan ya da dnyada ortaya koyan, retken us olarak g-
334 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

rlr. Bu nedenle, Fichte'yi izleyen dnrlere gre metafiziksel


idealizm iin olgusalln tm sonsuz dncenin ya da usun
z-anlatm ya da z-belirii olarak grlr. Bu adan metafi
ziksel idealizm, empirik olgusalln znel dncelerden olu
mu olduu savn da bertaraf etmi olur; tersine, evreni ve insan
tarihini yaratc usun nesnel anlatm olarak ele alan bir gr or
taya koyar. Bu son tmce zellikle Hegel'i tam olarak anlatmak
tadr.

GEORG WILHELM FRIEDRICH HEGEL


Alman idealistlerinin en by ve en nls olarak kabul
edilen Hegel ( 1 7 70- 1 83 1 ) , Almanya'nn Stuttgart kentinde
dodu. Babas bir devlet memuruydu . Stutgart'taki ilk ve orta
retim yllarnda gelecein byk filozofuna iaret eden bir g
rnm sergilememekle birlikte Yunan dehasnn ekiciliini du
yumsayarak bu alana zel bir ilgi gsterdii sylenebilir. 1 788
ylnda Tbingen niversitesi'nde Protestan teolojisi eitimi al
maya balad. Bu dnemde Schelling ve Hlderlin ile arkadalk
ilikileri kurmas dikkat eker; birlikte Rousseau incelemeleri
yapmlar ve Fransz devriminin ideallerine cokuyla katlm
lardr.
Tbingen'deki eitimini tamamladktan sonra, Bern ve
Frankfurt kentlerinde alt yl aile retmenlii yapar. Bu d
nemde Hegel felsefe ve tanrbilim ilikisi zerine daha yakndan
dnme olana bularak birtakm denemeler kaleme alr. Bun
lar Hegel'in Erken Tanrbi!imsel Yazlar bal altnda yaymla
nr. Bu dnemde henz bir tanrbilim dnr gibidir. Daha
sonra 1801 ylnda Hegel, burada nemli bir konumda olan
Fichte'nin desteiyle Yena niversitesi'ne retim yesi olarak
atand. O srada Schelling de ayn niversitede bulunuyordu.
Hegel'in bu iki byk idealist filozofun evresine girmesi, hem
bu dnrlerin felsefesini tanmasna hem de daha sonra ele
tirerek kendi nesnel idealizmine doru ilerlemesine yol at. Bu-
Alman idealizmi l 335
rada niversiteye getii yl Fichte ve Schelling Felsefeleri Ara
sndaki Ayrm zerine balkl ilk felsefi yapt yaymland. Bu
yazda daha ok Schelling'den yana bir tutum sergilemitir. Ara
larndaki iliki Eletirel Felsefe Dergisi'nde birlikte almalar s
rasnda daha da gelimitir. Ama Hegel iten ie kendine zg
bamsz bir felsefe anlayna doru ilerlemektedir. Daha sonra
kendi zgn felsefesini yanstan ve en byk ve etkili yapt du
rumundaki Tinin Fenomenolojisi (Phenomenologie des Geistes)
adl yapt 1 807 ylnda yaymlad. Ve Hegel'in Schelling'den
uzaklat bu yaptta tmyle gn yzne km oldu. Nesnel
idealist nitelikli felsefesinin temel alm durumundaki bu yapt,
Hegel felsefesinde bulabileceimiz bilgibilimsel ierimler iin de
balca kaynak durumundadr.
Hegel Yena sava nedeniyle niversitenin dalmas zerine
1807'den 1 8 1 6 ylna dek eitli devlet memuriyetleri yapmak
durumunda kalmtr. Bu arada 1 8 1 1 ylnda evlendii grlr.
1 8 1 2 - 1 8 1 6 yllan arasnda Mantk Bilimi (Wissenschaft der
Logik)ni ortaya koyar. 1816 ylnda Heidelberg niversitesi'nden
gelen ary kabul ederek niversite yaamna geri dnm
olur. 1 8 1 7 ylnda zet Olarak Felsefi Bilimler Ansiklopedisi ba
lkl geni kapsaml yapt yaymlam ve bu yaptta felsefi siste
minin ana blmn oluturan Mantk Bilimi, Doa Felsefesi
ve Tin Felsefesi balkl blmler altnda, daha nceki iki byk
yaptnda dile gelen grlerini yeni batan zgn bir biimde
zetleme yoluna gitmitir. Batan baa metafiziksel bir reti ola
rak karmza kan bu yapt Hegel'in felsefi sisteminin byk
ln gzler nne serer. Hegel 1818'de Bedin niversitesi'nden
gelen yinelemeli arlar zerine bu niversiteye geer ve yaa
mnn sona erdii 183 1 ylna dek bu niversitede ders vermeye
devam eder. Bu son Bedin dnemi ok parlak gemi, Schelling
ve Schopenhauer gibi teki filozoflar glgede brakmtr. Bir
bakma o dnemde Almanya'nn en byk filozofu durumunda
idi. 1821 ylnda Hukuk Felsefesinin Ana izgileri yaymlanmtr.
Daha sonra Tinin Grngbilimini yeniden gzden geirmitir.
336 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Verdii derslerin notlar rencilerinin karlatrmal metinle


rinden dzenlenerek, lmnden sonra drt ciltlik Sanat ze
rine Dersler ve er ciltlik Din Felsefesi ve Felsefe Tarihi ve bir
cilt eklinde Tarih Felsefesi yaymlanmtr. Hegel 183 1 ylndaki
kolera salgn srasnda bu salgnn penesine derek yaamn
kaybetmitir. Hegel'in felsefe sistemi ok kapsaml byk meta
fizik bir retidir. Ama bu felsefede bilgibilimsel ierimlerin hi
bulunmad da sylenemez. zellikle ilk iki byk yapt dik
kate alnarak bilgibilim adna baz sylemlerin yakalanabildii
dnlebilir.

Saltk (Mutlak) Gerekliin Doas ve Felsefenin Grevi


Hegel iin saltk (mutlak) varln belirlenebilmesinde Schel
ling'in ayn kavram belirleyi biimine eletirel bak nemli
olmutur. Schelling'e gre saltk varlk, her eyden nce Sonsuz
Tin'dir; kendisinde tm ayrmlarn yok olduu, bylece kav
ramsal dnmeyi ve belirlemeyi aan Saltk zdelik'tir; sonlu
olandaki tm yklem ve ayrmlar ortadan kaldrarak, bir baka
deyile salt olumsuzlama yoluyla bu Saltk zdelik'e, Sonsuz
Tin'e ulalabilir. Bu ekilde Saltk iin herhangi bir kavramsal
belirleme yaplamaz. Oysa Hegel Saltk'a bu yaklam kabul
etmez. Ona gre Saltk, zerine daha fazla hibir eyin sylene
meyecei bir zdelik olamaz. "Tersine O, kendisinin sonluda
ve onun yoluyla z-anlatm ve z-beliriinin btnsel srecidir,"
(Copleston, 2000, s. 18). Bylece Hegel, Tinin Grngbilimine
nsz'de Schelling'in Saltk grn keskin bir dille yadsma
yoluna gider. Ona gre Schelling'in Saltk kavram "tm inekle
rin siyah grnd bir gece gibidir. Oysa kendimizi gizemli bir
geceye daldrarak Saltk-olan bilmeyi baaramayz;" ancak be
lirli bir ierii, Saltn Doadaki ve Tindeki z-geliimli yaa
mn kavrayarak onu bilmek olanakl olabilir.
Felsefenin konusu Saltkdr; saltk Btnlktr; bir btn ola
rak olgusallktr, evrendir. Ya da btnyle sonsuz yaamdr. Sal-
Alman ldealizmi l 33 7
tk bir z-geliim srecidir; bu adan erekbilimsel bir sretir;
ideal son btn sreci ngerektirir. Denebilir ki Saltk zsel ola
rak bir sonutur. Eer btn srece bir zn z-amn, sonsuz
bir ideann edimsellemesi olarak baklrsa, byle erekbilimsel
bir srete, onun doasn gsteren ey telos ya da erektir. Ve
burada felsefenin grevi bu ereksel srecin dizgesel bir anlatm
olmaldr. "inde gerekliin varolduu gerek biim ancak gene
onun bilimsel dizgesi olabilir," (Aktaran, Copleston, 2000, s.20) .
Saltn olgusalln btn olduunu sylemek onun Tz
olduunu onaylamaktr. Ancak Hegel'e gre, Saltk sadece Tz
deil, ayn zamanda zne'dir. zne olduuna gre nesnesi
nedir? Olanakl biricik yant nesnesinin onun kendi kendisi ol
duudur. Bu durumda o, kendini dnen Dncedir. Bunu sy
lemek Saltn Tin olduunu sylemektir; sonsuz, kendine
saydam ya da z-bilinli zne olduunu sylemektir. Saltk Tin
dir ve tin olarak kendini dnen dncedir. Ama Aristoteles'in
kendini dnen dncesi dnyaya baml olmayan ve zaten
olumu bir z-bilin iken, Hegel'in kendini dnen dncesi
akn bir olgusallk deil, ama daha ok evrenin kendine ilikin
bilgisidir. Saltk kendini btnlk olarak, kendi olu srecinin b
tn olarak bilir; "ama ayn zamanda kendi z yaamnn evre
leri arasndaki ayrmlar da grr. Kendini ayrmda zdelik
olarak, kendi iinde ayrt edilebilir evreleri kapsayan birlik ola
rak bilir. " (Copleston, 2000, s. 2 1 ) . Bu ekilde, evrensel usun
ereksel sre ya da devinimi, bir yanda doa alannda, te yanda
Saltn kendisine ilikin bilgisinde dorua ulaan insan tini ala
nnda yer ald grlmektedir. Bunun sonucu olarak, Hegel u
nl yargy ne srer: Ussal olan olgusaldr; olgusal olan ussal
dr. Bylece doa ve insan tini ncesiz sonrasz bir dea'nn ya da
z'n kendisini sergiledii alanlardr. Bylece nmzde ken
dini Doada ve Tinde sergileyen ncesiz sonrasz bir ldea ya da
Logos tablosu yer almaktadr. Doada Logos, kendisinin kar
sav olan maddesel dnyaya geer. Tinde, insan tini alannda
kendini znde olduu gibi sergiliyor olmas anlamnda ken-
338 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

dine geri dner. Bylece Saltn yaam, mantksal dea ya da


Kavram, Doa ve Tin olmak zere ana evreyi ierir. Mantk
Saltn doasn inceliyor olmas anlamnda metafizik, Doa fel
sefesi ve Tin felsefesi olmak zere ana blm, bir btn ola
rak Saltn yaamnn felsefi yorumunu olutururlar. Ksaca, bu
blmlerden mantk kendinde salt inceler; Doa felsefesi
kendi-iin-Salt inceler ve Tin felsefesi kendinde ve kendi-iin
Salt inceler. Bir arada bunlar Saltn yaamnn tamamlanm
yorumunu olutururlar.
Buraya dek sylenenlerden grlebildii gibi Hegel, felsefe
sini dorudan doruya metafizik bir reti olarak oluturma
amall sergilemektedir. Bu amallk iinde oluturduu me
tafizik reti ile uyuumlu ama yine de onun dnda yer alan
bamsz bir bilgibilime doal olarak yer yoktur. Ancak Hegel'in
Saltk anlay gerei, Tin'in zorunlu z-edimselleme srecinin
bir evresi olarak nsan tinindeki bulunuun bir ilevsellii ola
rak Hegel, felsefenin ve felsefi bilginin grevi zerinde durmakta
dr: Bu durumda artk bilgi tmyle metafizie dolaymlanm
olmaktadr.
u halde, felsefe ya da felsefi bilgi, Hegel'e gre, Tinin do
ada ve insansal tindeki zorunlu akn ya da z-edimselleme
srecini bir bilgi sistemi olarak yanstabilmelidir. Yeterli bir fel
sefe, e deyile gerekliin btnsel sistemi, Saltn yaam ze
rine yetkin bir kavramsal dnce sreci demektir; bu aslnda
Saltn insan anlnda ve onun araclyla kendine ilikin bil
gisidir. te bilginin metafizie dolaymlanmas da bu noktadan
gelmektedir. Ancak u noktann belirtilmesi gerekir: Saltk z
bakmndan ayrmda-zdelik demek olduundan, szgelimi
sonsuzun ve sonlunun, birin ve okun ayrmda zde oldukla
rn insan tini sradan bir anlama yetisi olarak deil, tm ayrm
daki-zdelikleri kavrayabilen bir dnme yetisi ile baarabilir.
Burada ibanda olan salt ve derinlikli ustur. Bu nedenle ku
ramsal felsefede, anlk kendini dar anlamdaki kavray dze
yinden kurtarmal, yani anlk dzeyi diyebileceimiz dzeydeki
Alman idealizmi j 339

bir, ok, sonlu, sonsuz gibi ayrmlaan kavramlarn katlnn


stesinden gelerek, szgelimi, bir kavramn kartn yaratyor
olarak ya da onda eriyor olarak gren diyalektik dnce dzeyine
geebilmelidir; ancak bu ekilde iinde bir aamann zorunlu
olarak bir bakasna getii Saltn yaamn kavramak olanakl
olabilir. nk Saltn yapsnn ileyii diyalektiktir. Bylece
bu mantk tr Hegel'e gre apkadan karlarak alnm, bir
baka deyile keyfi olarak seilmi bir yntem deildir. Saltn
z yapsnn bir sonucudur. imdi bilgibilim adna bu yntemin
yapsna biraz daha yakndan bakabiliriz.

Diyalektik Mantk
Diyalektik dnme sreci elikileri aarak ilerleyen bir s
retir. Hegel'in olumsuzun gc dedii eyle herhangi bir anlk
kavram bir elikiyi retir; kavramda rtk olan eliki, kav
ram katln ve kendinde-kapsanmln yitirdii ve kartna
getii zaman belirtik hale gelir. Aslnda Saltn yaam eliki
leri yaratr demek daha doru olacaktr. Kald ki insan tini de
Saltn bir grnm biiminden baka bir ey deildir. Hegel'e
gre elikinin douu, diyalektik devinimin gdc gcdr:
"Kart kavramlarn atmas ve atmann, kendisi bir baka
elikiyi yaratan bir bireimde zlmesi, anl durup dinlen
meksizin ileriye, ideal bir sona, her eyi kapsayan bir bireime,
gerekliin tamamlanm dizgesine doru gden zelliktir,"
(Copleston, 2000, s.26) . rnein bu dizgesel bak as altnda,
insan tarihi ele alnd zaman yine diyalektik bir devinimin i
banda olduu grlecektir.
Hegel iin bireim (sentez) szc aslnda ayrmda-zdelik
aamas iin kullanlan bir terimdir. Ama diyalektik yntem de
nince akla gelen 'tez,' 'anti-tez' ve 'sentez' terimleri ncelikle
Fichte'nin tercih ettii terimlerdir, ancak Hegelci sistemin de bu
tarz ller ile amlandn gsterir. Buna gre Saltn yaa
mnn aknda ana evre bulunur: Bunlar Mantksal dea, Doa
340 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ve Tin'dir. Her bir evre llere ve bunlar da alt llere bl


nr. Btn dizge zorunlu bir geliimdir; her bir basamak kendini
bir i zorunlulukla, sonrakini gerektiriyor olarak aa koyar.
Bunun iin, eer Mantk'taki ilk kategori ile balarsak, diyalek
tik geliimin i zorunluluu, dnceyi Mantk'taki son katego
riye deil, aynca Tin felsefesinin en son evresine de ilerlemeye
zorlar. Biz de burada Saltn ilk evresini dile getirdii iin man
tksal ideann i zn aa sermekle ilgilenen ve Hegel'in Man
tk olarak adlandrd felsefi blm ile ie balayarak daha sonra
insan tininin geliiminin ele alnd Tin felsefesine geebiliriz.
Bu arada Saltn ilk temel lsnn bir ayan oluturan Doa
felsefesine bu giriimde yer vermeyeceiz nk bilgibilimin t
myle dnda kalan bir inceleme nesnesi olduu aktr. Bir
baka deyile bu alana tmyle metafizik gzyle baklabilir.
Aslnda Saltn i zn aa karmak da metafizik ol
maktadr. Ama bu irdeleme ayn zamanda belli trden bir Tinin
(Saltn) ileyi biimini ya da dn biimini aydnlatmak
tadr. nk Saltk (Mutlak) , salt dncedir, bu dnce d
sallamasndan ayn olarak, kendinde irdelenebilir. O zaman da
belli trden bir Tinin dnme biiminin irdelenii sz konusu
olmu olur. Bylece bu incelemenin bilgibilimsel olduunu
kabul edebiliriz. Her ne kadar, ayn zamanda metafizik de olsa.
Mantk u halde, Doa ve tarihteki somut z-beliriinden so
yutlanm olarak, kendinde Saltn, bir baka deyile mantksal
deanin kendine ilikin bilgisidir. Bu bilgi, sonlu tinin mutlak
bilgi dzeyinde, Saltn kendini bilmesinin simgelendii bir bil
gidir. Saltn kendini dnme, bilme yolunun her eyden nce
diyalektik olduunu, bir baka deyile l kavram dizileri bi
iminde ilerlediini biraz yukarda zaten belirtmi bulunuyoruz.
Hegelci diyalektik, "gereklii, her biri birer sav, karsav ve bi
reim olarak davranan llerin bir dizisi yoluyla bulan bir de
vinim mantdr: Her sav eer bir anlam olacaksa onu
karsavnda bulacaktr; her olgu ancak kart ile, sav olmayan
eylerle ilikilendirildii zaman anlalacaktr. . . Tm bu savlar
Alman ldealizmi l 341

ya da kplar 'olmadklar' ile ilikilidirler; onlar belirleyen bu


olumsuz ilikidir. Bu olumsuzluk ilkesi nedeniyle, kartlar (sav
ve karsav) ve kartlklarnn bir sonucu olarak arpmalar
uzlatrlr; daha yksek bir birlie bireime girerler," (akt. Sa
hakian, 1 995, s. 1 75). Bu ller diyalektii Saltk idea'ya ula
ncaya dek mantksal bir sre olarak snrszca ilerler. Salta
yaklama sreci kartlar uzlatrarak gerekleir; kartlarn her
bir bireimi yeni bir sav olur ve bu da olumsuzluk ilkesi yoluyla
kendi kartn bularak ilikiye girer ve bundan yeni bir bireim
doar. Bu diyalektik sre yetenekli olduu tm olanakl uygu
lamalar tkettii zaman Btnl, Mutlak gereklii ortaya
sermi olur, "Ama gerekte doa Dnya Tininin bir alm sreci
olduu iin sav ve karsav birletirme sreci sonsuza dek
srer" (Sahakian, 1995, s. 1 76) .
Saltk'n ya da dea'nin kendi varlk yapsnn temel ls,
Mantksal idea, Doa Ve Tin (Anlk) olarak var olur. Mantksal
idea Hegel tarafndan Kendinde-dea olarak nitelenir. Doa,
Kendi-iin-dea ya da Kendi-dnda-dea olarak ve Anlk (Tin)
ise Kendinde-ve- kendi-iin-dea olarak nitelenir. Bunlarn her
biri yine kendi lleri araclyla geliimlerini srdrrler.
Mantk olarak Saltk, sav aamasnda kendini Varlk olarak
koyar. Karsav z'dr; bu ikisinin bireimi ise Kavram olarak
karmza kar. u halde bunlar arasndaki diyalektik devinim
nasldr? Varlk kavram tek bana ele alndnda en belirsiz ve
mantksal olarak en bata gelen kavramdr. Bu belirsiz kavram
dan saltk ideaya, kendini bilen ya da z-bilinli, kendini-d
nen Dnce kavramna ya da kategorisine geinceye dek,
zorunlu olarak birtakm ardk ller ya da olgular dizisi ge
ilecektir. Balangta btnyle belirsiz varlk kavram, Yokluk
kavramn artrr; nk eer varl hibir belirlenim ol
makszn dnmeye alrsak, yokluu dnmekte olduu
muzu grrz. Dnme yetimiz varlktan yoklua, yokluktan
geriye varla geer: ama hibirinde bir sonu gremez; her biri
bir bakma kartnda kaybolmaktadr; bu ekilde varlktan yok-
342 I Yeniada Bilgi Felsefesi

lua, yokluktan varla gerekleen bu devinim Olutur. Olu,


bylece varlk ve yokluun bireimidir (sentezidir) , bir baka
deyile aynmda-zdeliidir. Varlk bu aamada artk Olu olarak
dnlmelidir. u halde Saltn varlk olarak kavram, saltn
olu olarak, bir z-geliim sreci olarak kavramdr. Bu varlk,
yokluk ve olu ls Hegel'in mantnn ilk blmn varlk
mantn oluturur. Mantn bu blmdeki ana kategorisi,
nitelik, nicelik ve l kategorileridir. Bunlarn yan sra iliki ka
tegorileri ve kendinde-varlk kategorileri de bu alanda ele alnrlar.
Mantn ikinci ana blmnde z mant karmza kar:
Bu blmde Hegel, z ve varolu, g ve beliri, tz ve ilinek,
neden ve etki ve etki ve tepki gibi bantl kategori iftlerini ele al
maktadr. Bu blmde dnen bilin iin kendinde-varlk, ken
dini blme srecine girerek bantl kategorilere dalmaktadr.
rnein z grngnn arkasnda yatyor olarak dnlr
ken, g, belirii iinde sergilenen olgusallk olarak dnlr.
Bu blmde ele elman son kategori edimsellik olarak belirtilir;
bir bakma blnmenin yeniden birletirilmesi yani bireim sz
konusu olur. Bu da z ve varolu arasnda gerekleir. Edimsel,
ortaya kan i-zdr, tam beliriini bulmu gtr. Bir baka
deyile, edimsellik olarak varlk, i ve dn birliidir, kendini
belirten zdr. Ve kendini belirtmelidir. Bu aklama Spinozac
la gei midir? Hegel'e gre deildir. nk edimsellik olarak
Saltk kendini belirten zdr ve beliri hi kukusuz evrendir.
Ancak, bu aamada Saltk sadece bir deildir; Birdir ama ayn
zamanda okluktur; ayrmda-zdeliktir. Bu alanda dolayllk
kendini gsterir. Varlk mantnda ilk bakta her kategori ba
mszdr; dncenin diyalektik ak bu grnm ister iste
mez bozmu olsa bile kavramlar anlamlarn kendilerinden
alrlar. Buna karlk, z mantnda neden ve sonu ya da tz
ve ilinek gibi bantl kategoriler tam bir dolayllk gsterirler.
Bantl kategoriler iftinin her bir yesi kendinden baka bir
ey tarafndan dolayl klnm olarak dnlr. rnein
neden, nedenden ayn bir ey olarak dnlen etkiye bal iken
Alman ldealizmi 1 343
neden olarak oluturulur. Ayn ekilde etki kendisinden ayr bir
ey olarak neden ile bants tarafndan bir etki olarak olutu
rulur.
Hegel, z mantndan sonra Kavram mantna geer. Kav
ram mantnn da alt blm vardr. lk blm znellik ola
rak adlandrlr. znelliin lsndeki ilk e ncelikle genel
olarak kavramdr. Hegel bunu tmel kavram olarak dile getirir.
Bununla, Hegel, kendinden dar kan ve sonra daha yksek
bir dzeyde kendine geri dnen genel olarak varlk dncesi
nin, mantksal dzlemde formel olarak nasl dorulandn gs
termek ister. Bylece evrensel kavram yarglarda dile gelir. Bu
ekilde bir bakma birlik btnln yitirerek yarg yoluyla
blnm olur. Ama daha yksek bir dzeyde, szgelimi tasm
kyas yoluyla yitirilen birlik yeniden kurulur. nk tasm bir
likli bir dnme rnei olarak bir uslamlama-usavurma rneidir.
Hegel kavram znellik olarak irdeledikten sonra, nesnellik
olarak ele alr. Bu aamann ls dzeneksellik (mekaniklik),
kimyasallk ve ereksellik olarak karmza kar. Bu kategoriler
doann balca ileyi yollaryla ilikili olarak, doa felsefesinin
kavramlardr. Burada asl nemli olan, nesnellik kavramnn
kendisidir. nk Saltn doas, kendini-nesnelletirme kav
ramn da kapsar ve bunu Doa olarak yapar.
Kavram mantndaki nc aamaya gelince; bu aamada
znellik ile nesnelliin daha yksek bir dzeydeki bireimi sz
konusudur ve burada kavram, 1dea adn alr. deada formel ve
maddesel, znel ve nesnel gibi tek yanl eler bir araya getiri
lir. dea'nn da kendi evreleri vardr, bunlar yaam, bilgi ve Sal
tk deadan oluur. Bu aamalarda grld gibi belli
dzeylerdeki bilincin varl dikkati ekmektedir. Burada Saltk
1dea dzeyi nemlidir. Hegel'e gre "Saltk 1dea, znellik ile nes
nelliin ussal yaam ile zenginletirilmi birliidir." Yaam ve bil
gilenme dzeylerinde bilin, z-bilin burada deann anlk-zihin
ya da tin olarak evrimlemelerini yanstr. Yaam ve bilgilenme-
344 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

nin bireimi olarak beliren Saltk dea, kendisini nesnesinde ve


nesnesini kendisi bilen z-bilin ya da kiiliktir; kendini dnen
Dncedir, Bylece bu kategori genel anlamda Zihin (Anlk) ya
da Tin kategorisidir. Tin kategorisindeki aamalar ise znel tin,
nesnel tin ve Saltk Tin olarak adlandrlr. Saltk Tin demek Sal
tk dea demektir. Bu aama dinsel sylem bakmndan kendini
btnlk olarak bilen kendinde ve kendi iin Tanr kavramdr.
Buna gre biricik gerek varlk saltk deadr, yalnzca saltk dea
varlktr, bengi yaamdr, kendini bilen gerekliktir, ve tm ger
ekliktir," (Aktaran, Copleston, 2000, s.47) .
Buna gre felsefenin konusu dar anlamda mantksal dea
deil, mutlak ldeadir; bir btn olarak olgusallktr; Doa ve insan
tini olarak olgusallk, mantksal ideann ya da Logos'un kendini
edimselletirme srecidir. yleyse felsefe olgusallk olarak her
zaman dea ile ilgilenmektedir. Bu adan Logosun kendini Do
ada ve insan Tini alannda nasl edimselletirdii konular dea
nn yaam bakmndan ele alnmas kanlmaz konulardr. Ne
var ki burada doa felsefesine gemek, gndemimizin bilgibi
limsel olmas bakmndan konu dna olduka sapma ve dos
doru metafizik alana uzanmak demek olacaktr. Bu nedenle
deann Doa olarak servenini bir tarafa brakmak ve insan tini
alannda saltk deaya doru bilgilenme srecinde almas ge
reken bilin dzeylerini ele almak uygun olacaktr.

Tinin Grngbilimi
Hegel insan tini alannda olup bitenler konusunu Tinin G
rngbilimi adl temel yaptnda ele almtr. Buradaki ana kayg
insan anlnn Saltk deann z-bilgisine katlmak zere ilerle
yi ya da ykseli servenidir. Bu konuda Amerikal dnr
Royce unlar syler: "Bu kitapta, Hegel ardk bir dzen iinde,
deneyimin baz trlerini betimlemektedir. Bunu yapmakla, daha
yksek ussal yaamn genel evriminin bir karakteristii olarak
ocuksu saduyudan derin felsefi dnceye geiin ve idealist
Alman idealizmi l 345
bir sistemin bir rnei olarak bu yolu tuttuu sylenebilir," (akt.
Acton. 1 967, s.439) . Aslnda daha balangta u noktay belirt
mek gerekir ki insann Saltk zerine bilgisi ile Saltn kendi
zerine bilgisinin ayn bir gerein iki yan olduklar sylenebi
lir. Buna karn Hegel sonlu anln saltk bilgiye katlmasndan
sz eder. nk insan anlnda grdmz her bilgi, Saltn
z-bilgisindeki bir momenti gstermez. Her bilin dzeyi saltk
z-bilince katlamaz. Bunu baarabilmek iin sonlu anln He
gel'in mutlak bilgi dedii bilgi dzeyine ykselebilmesi gerekir.
Grngbi!im ana blme ayrlr, bunlar zihinselliin
ana evresini srasyla ele alrlar. Birincisi nesnenin zneye kar
duran duyulur bir ey olarak zne tarafndan farknda olunma
sdr. Hegel bu evreye bilin adn verir. kinci evre z-bilin ev
residir. Burada oka toplumsal bilin zerinde durulur. nc
evre Us (Vernunft) evresidir ve nceki evrelerin bir sentezi ola
rak sunulur. Bu ana blmlerin de hi kukusuz kendi alt diya
lektik lleri vardr.

znel Tin: Tin kavramna genel bak asndan ncelikle


znel tin aamas karmza kar. Tinin bu aamasn genelde
insan bireyi temsil eder. Bu aamada antropoloji, tinin fenomeno
lojisi ve ruhbilim basamaklar bu alandaki ller olarak gste
rilmitir ve bireysel znenin tinsellii bakmndan znel tinin
genel alt balklardrlar. Hegel ncelikle fiziksel dnyadaki
doal, canl bir varlk olarak insan ruhundan (spirit) sz eder ve
bu tr bir ruhsalln zelliklerini Antropoloji alt bal altnda
ele alr. Burada bedenle sk iliki iindeki znenin ruhsall sz
konusudur. Bu aamada zne, bedeni araclyla dsal varlklara
tepkide bulunabilir, onlar etkileyebilir ve onlardan etkilenebi
lir. znel tinin geliim basamaklar asndan grldkte, bu
aama da bilin olarak adlandrlsa da burada henz znede 'ben'
bilinci, 'z-bilin' yoktur. "Bu aama, duyarl, duygulu bir zne
olarak ruhun, Saltk'n tin halinde kendine geldii ilk adm ola
rak karmza kar, bir baka deyile Saltk'n doadan zgr-
346 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

lemesinin ilk basaman oluturur. Ama tin, anlk (geist) ola


rak henz uyuklamaktadr. Ksacas bu aamada ruh (spiril) bir
zne olarak kendini ifade edebilir ve bedeni araclyla dnya
zerinde edimde bulunabilir; alama ve glme gcne sahip
olan bir birey olarak dnce ve duygularn dsallatrarak
ifade edebilir." (elik, 20 1 1 , s.94) . u halde znel anln yaam
aamasndan bilgilenme sreci denen aamaya nasl geilir?
Zihin ancak salt kendi deneyiminin nda ani bir uyarana tepki
gsterdii zaman hayvansal duyum dzeyinin tesine geerek,
gerek anlamda bilinlilik aamasna ulam olur. Bir baka de
yile ruhun isel ya da dsal bir nesne ile zsel olarak iliki
iinde bulunmasndan bilin ya da bilinlilik doar. Bu aamada
artk tinin fenomeno!ojisi gerek anlamda balam demektir ve
znenin d dnya nesnelerine ilikin olarak bilgilenme sreci
arlkl olarak n plandadr.
Bilgilenme sreci bakmndan Hegel, bilin aamasn duyu
sal aklk dedii evre ile balatr. Bu evre tikel nesnelerin du
yular yoluyla eletirel bak iermeyen bir ayrmsandr; nesneler
szgelimi duyarak, grerek birbirinden ayrmsanr. Bu ayrm
sanma bize ok zengin bir nesneler okluu biiminde bilgi
sunar, ama nesnenin nelii tam olarak ortada deildir. "Hi ku
kusuz bilin nesneyi tam olarak saptamaya alabilir ama
bunun iin 'imdi,' 'bu ,' 'buras,' gibi szcklerden ve bunlara
elik eden gzle grnr bir belirtme deviniminden yararlanr.
Ne var ki ayn szcklerin baka bir nesneye de uygulanabilir ol
duu grlr. 'Bu' ve benzeri szcklere gerek bir tikel imlem
vermek olanakl deildir," (Copleston, 2000, s.32) . Bu nedenle
bu aamada gerek bilgiden sz edilemez; bilin gerek bilgiye
giden yolda alg dzeyine geme zorunluluundadr. nk alg
iin nesne deiik zellik ve niteliklerin merkezi olarak d
nlen bir eydir. Ama duyu bilincine ilikin zmleme gste
rir ki sadece alg dzeyinde kalmak da nesneye ilikin birlik ve
okluk elerini doyurucu bir biimde uzlatrmaya dayal bir
bilgi salayamaz. Bu nedenle bilin, duyusal grngleri ak-
Alman idealizmi 1 347
lamak iin grng tesi ya da gzlenemez kendiliklere bavu
ran bilimsel kavray dzeyine geer. Burada bilin duyusal g
rngleri aklayabilmek iin doa yasalan dncesini devreye
sokar. Ancak Hegel'e gre, bu yasalar grngleri dzenleme ve
betimleme yollan olmakla birlikte, aklayc deildirler, duyu
sal grngleri aklama ilevini tam olarak yerine getiremez
ler. Bu aama da anln aramakta olduu asl bilgi trn
vermekten uzak kalr. Bu durumda bilin duyusal grngleri
aklamak iin bavurmu olduu tm bir grng-tesi alann
anln kendisinin rn olduunu grr ve bylece grng
ler alannn arkasndaki gereklik olarak kendi zerine evrilir
ve z-bilin olur.
z-bilinteki ilk aama istek-arzu olarak kendini gsterir:
'Ben' ya da 'kendi' dsal nesne ile ilgilenmektedir. Ama istein en
temel zellii 'kendi'nin nesneyi kendine gdml klmas, onu
doyum arac yapmas ve giderek tketmeye almasdr. Bu tu
tumu hi kukusuz hem canl hem de cansz eylere kardr. Ne
var ki bu aamada 'kendi' bir baka 'kendi' ile karlat zaman
bu tutum zlmek zorunda kalr; 'baka kendi'nin bulunuu
Hegel'e gre z-bilin iin zseldir. nk gelimi z-bilin,
'kendi'nin 'kendilii,' kendisinde ve bakalannda tannd zaman
doabilir. "z-bilin yleyse gerekten toplumsal bir biim al
mal ya da bir biz-bilin biimini almaldr," ( Copleston, 2000,
s.34) . Bu durum z-bilin dzleminde yine aynnda-zdeliin
tannmasndan baka bir ey deildir.
Efendi-Kle Diyalektii: Dsal nesnelerle karlama dzle
minde bir baka 'kendi' ile karlaan bir 'ben'nin ilk tepkisi ken
disinin tekine kar 'kendi' olarak, bir ben olarak varoluunu
ne srmektir. Bu nedenle genel anlamda 'kendi' z-kendiliinin
zafer kazanmak isteyen bir ne srl balamnda teki 'ken
di'yi ortadan kaldrmak ister. Ama bu onun iin gerek bir ba
ar olmayacaktr, nk bu ekilde zsel amacn da ortadan
kaldrm olacaktr. Buradaki asl ama, kendi olmann bilinci
olarak bu 'kendi'nin bir bakas tarafndan tanndnn bilin-
348 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

cine varmasdr. 'Kendi' iin teki 'kendiler' tarafndan tannma


bilinci ya da istei, efendi-kle ilikisini dourur. "Efendi, ken
disini bakasnn deeri olarak dayatyor olmas anlamnda, ba
kas tarafndan tannmay baarm olandr. Kle ise kendi
gerek 'kendi'sini bakasnda grendir," (Copleston, 2000, s.34).
Efendi-kle ilikisi dncesinin Hegel'e gre iki yan vardr.
Birincisi, bilincin soyut diyalektik geliiminde bir evre olarak
dnlebilir ve ikincisi insanlk tarihi ile iliki iinde ele al
nabilir. Hegel bu ikisinin badamaz olmadn ne srer.
nk insanlk tarihi, Tinin geliimi bakmndan amaca giden
yolda Tinin acl emeini ortaya serer. Bu nedenle Hegel tarihsel
armlarn altnda bu sreteki lden ilkini Stoac bilin
olarak adlandrr. Burada efendiyi Marcus Aurelius, kleyi Epik
tetos simgelemektedir. Bu aamada efendi ve kle somut iliki
leri deimemekle birlikte her ikisi de isellie snarak gerek
isel zgrlk ve isel z-yeterlik bilincini yceltmelerine kar
n, henz elikiyi yenmi durumda deildirler. nk somut
dsal olana kar olumsuz bir durum iindedirler. Bu nedenle bu
aamadaki efendi ve kle kolayca kukucu bilince geer, bylece
ldeki ikinci basamak gerekleir. Bu evrede baka her ey
kuku ve olumsuzlama konusu olurken sadece 'kendi,' kendi
sini bunun dnda tutar. Szgelimi kukucu iin d dnya yok
tur ve sadece 'ben' vardr. Ne var ki kukucu iin empirik bilinci
ortadan kaldrmak olanakl deildir. Bu nedenle olumlama ve
olumsuzlama ayn bilinte bir arada var olurlar. Ama bu eliki
belirgin duruma gelince, Hegel'in mutsuz bilin dedii blnm
olan bir bilin durumuna geilmi olur. Hegel Hristiyanln
iinde bulunduu durumu mutsuz bilin olarak betimlemektedir.
Birey kendi iinde blnmtr. Asl efendi-kle ilikisinde
'kendiliin' ve zgrln hem kendinde hem de bakasnda ta
nnmas iki bireysel bilin arasnda blnyordu; efendi 'kendi
lik' ve zgrl klede deil ama salt kendisinde tanyor, kle
ise bunlar kendisinde deil ama salt efendide tanyordu. Oysa
imdi, yani mutsuz bilin durumunda, blnme ayn 'kendi'de
Alman idealizmi 1 349

yer alr; 'kendi' deien tutarsz, kararsz bir 'kendi' ile deiim
siz ideal bir 'kendi' arasndaki elikinin bilincindedir. "lki bir
anlamda yanl bir kendi olarak, yadsnacak bir ey gibi gr
nrken, ikincisi ise henz eriilmemi gerek 'kendi' olarak g
rnmektedir. Buradaki ideal 'kendi' bir te dnyasal alana
yanstlabilir ve saltk 'eksiksizlik' ile dnyadan ve sonlu 'ken
di'den ayr olarak varolduu dnlen Tanr ile zdeletirile
bilir," (Aktaran, Copleston, 2000, s.35). nsan bilinci bu nedenle
mutsuzdur: kendinde blnm ve kendine yabanclamtr.
z-bilinteki bu elikiler ya da blnmeler sonlu zne,
tmel z-bilince ykseldii zaman yenilecektir. Bu ekilde tikel
zne z-bilin aamasndan Us aamasna gemi olur. Bilincin
grngbilimsel tarihinin bu nc aamas, ilk iki aamann,
yani sradan bilincin ve z-bilincin sentezi olarak dnlr. Bu
dzlemde 'kendiliin,' kendinde ve bakalarnda tam bir tann
mas sz konusudur; bu tanma bu ekilde sonsuz Tinin sonlu
'kendi'lerde ve onlar araclyla rtk bir ayrmsan olarak be
lirir. Burada insan tini Us olarak kendini aa koyar. Us dze
yindeki zne Doay, kendisi ile birlemi olduu sonsuz Tinin
nesnel bir anlatm olarak grr. Ama bu anlatm deiik biim
ler alabilir. Gelimi dinsel bilinte zne Doay Tanr'nn yara
ts ve z-belirii olarak grr. Dinsel bilin dzeyinde gereklik'
anlatmn daha ok resimsel dnce biiminde bulur. Mutlak
bilginin en yksek dzeyinde ayn gereklik felsefi biim altnda
dnsel olarak kavranr. Sonlu zne kendi en-i 'kendi'sini son
suz, tmel Tinin yaamndaki bir an olarak grrken, Doay
kendini edimselletirme srecindeki Tinin ileriye doru yr
ynde zorunlu bir evre olarak grr. Buna gre saltk bilgi,
sonlu znenin, kendini-dnen Dncenin yaamna, Saltk
Varla katld dzeydir. Ya da baka bir anlatmla saltk bilgi,
Saltk Varln, Btnln kendini felsefecinin sonlu anlnda ve
onun yoluyla aynmda-zdelik olarak dnmekte olduu dzeydir.
Us evresinde de diyalektik ller karmza kar kukusuz.
lnn ilk basama gzlemci us olarak ele alnr. Burada us
350 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

belli bir ekilde doada kendi yansmasn grmeye balar; r


nein doadaki pek ok eyin sonlu olmas gibi bu aamada us
da kendini sonlu olarak grr. Daha sonra soyut dnmeye
balaynca empirik ruhbilimin ve formel mantn incelenmesi bi
iminde kendi iselliine geri dner ve son olarak da kendini
bir dizi pratik etik tutum iinde sergileme yoluna gider. Etik ya
amla birlikte Nesnel Tin devreye girmi olur. Kukusuz bunu
metafizik dzlemde grmek zorundayz. Etik yaamda ilkin top
luluklarn gelenek ve greneklerinin izlenmesi yeterli grl
d, dnme iermeyen bir etik yaam anlaynn ardndan,
bireylerin bu dnmeyen arka tasara yabanclatklar ve ona
ilikin yarglarda bulunduklar etik kltr dzeyine ulalr. Bun
larn ardndan gelen daha yksek bir aamada bu ikisi gelimi
ahlaksal bilin olarak birletirilir. Bu bilin dzeyinde artk ussal
genel isten, 'kendi'lere dardan bask yapan bir ey olarak deil
de onlar zgr kiiler olarak birbirlerine balayan ortak bir
yaam olarak belirir. tk evrede Tin dnmemektedir; Yunan
ahlaknda Sofistlerden nceki zamanda olduu gibi. kinci ev
rede tin dnmektedir, ama ayn zamanda zerlerinde yargda
bulunduu olgusal toplumdan ve bunun geleneklerinden ya
banclamtr. Bununla birlikte nc evrede Tin genel istenci
canl bir birlik olarak tenselletiren bir zgr kiiler topluluu
durumuna gelmitir. Bu aama Hegel felsefesinin en temel nite
lii olarak yine ayrmda-zdelii yanstr; bir baka deyile, bu
evrede bireylerin tmnde birliklerinin i ba olarak bulunan
ama yine de onlar bireyler olarak ortadan kaldrmayan bir
yaam biiminin benimsenmilii sz konusudur.
Bununla birlikte Us tam da bu aamadan balayan bir diya
lektik l ile geliim srecinin en yksek noktasna doru iler
lemeye devam eder. Bunun anlam, ahlaksal tutum diyalektik
olarak dinsel tutuma, sanatsal tutuma ve ardndan en yksek
tutum olarak felsefi tutuma dolaymlanacaktr. Dinsel tutumda
sz edilen dirimli birlik, Tanr biiminde tannr. Burada mut-
Alman ldealizmiJ 351

lak Tinin belirtik olarak kendi bilincini kazandna tank olu


nur: u halde bu aama artk Mutlak Tin (absoluter Geist) aa
masdr. Hi kukusuz dinin de diyalektik alm sz konusudur.
Hegel'in doal din dedii birinci aamada tanrsal e alg nes
neleri ya da Doa olarak grnr. Daha sonra Yunan dininde ol
duu gibi sanat ya da gzellik dinine doru ilerler; burada
tanrsal e fiziksel e ile birlemi z-bilin olarak grnr.
rnein Antik Yunan heykelleri insan biimli olarak Tanr'y
temsil ederler. Son olarak Hegel'in saltk din dedii Hristiyan
lkta Saltk (mutlak Tin, olduu gibi Tin olarak tannr. Doa,
Tanr tarafndan yaratlmtr ve Szn anlatmdr. Kutsal tin
sonlu kendilerde ikin ve onlarla birlemi olarak grnr. Ama
dinsel bilin kendini daima resimsel biimlerde ya da tasarm
larda anlatmaktadr. Bu da Us iin yeterli deildir; salt kavram
sal anlatmla yer deitirmelidir. Bylece felsefi anlatm
kanlmaz olarak devreye girer ve bu ekilde inantan bilgiye ya
da bilime geilmi olur. Bir baka deyile Tanr'ya ilikin resim
sel dnceden mutlak Tin kavramna, sonsuz kendini dnen
Dnce kavramna geilmi olur. Hegel'e gre din de mutlak
gereklii yanstmaktadr ama biraz nce belirtildii gibi mutlak
dinde e deyile Hristiyanlkta imgesel ya da resimsel anlatm
bulunmaktadr, oysa Us ya da Salt Dnce kendini salt dnce
olarak anlatmaldr. Bu da saltk bilgidir ve ancak felsefe yoluyla
ortaya konabilir. Bu nedenle felsefi bilgi en yksek bilgi tr
dr. nk bu bilgi Mutlak' tmlenmilii iinde, bir baka de
yile Btnlk olarak yanstr.
u halde saltk Tin kendini insan tininde ve onun yoluyla bil
meye balar. Bunun gerek anlam udur ki; insan tini kendini
sonluluun zerine ykselterek, salt Dnce ile zdelemeyi
baarrsa bu bilme etkinlii gerekleir. Ama yine de insann bu
ekilde saltk Dnce-Tanr ile eitlendii dnlemez. nk
saltk Dnce ya da Tanr Btnlktr, ama insan deildir. Bu
nedenle Btnlk, dinsel bilincin evriminden geerek, salt kav-
352 I Yeniada Bilgi Felsefesi
ramsal bilgi dzleminde yani felsefe tarihinde kendisinin saltk
bilgisine ular; bu bilgi olgusalla ilikin btnlenmi gerek
liin bilgisidir.

Sonu
Grld gibi Hegel'e gre gerek bilgi, saltk Varla, ken
dini dnen Dnceye sonsuz Usa ilikin bilgidir ve bu bilgi
gerek anlam ve tamamlanml asndan salt kavramsal bilgi
tr olarak felsefi bilgidir. u halde gereklemesi iin felsefeci
tinini beklemektedir. Bylece Hegel, bilgi tr olarak felsefi bil
giyi yceltmi ve en yksek yere koymu oluyor. Ancak bu bil
giyi saltk Varln -dinsel bak asyla Tanr'nn- kendini bilen
bilgisi olarak betimlemesiyle metafizik bir varlkla zdeletirmi
oluyor. Ama bunu yapmakla aktr ki gerek bilgi kavramndan
da uzaklam olur. Bu nedenle btn bu giriimiyle bilginin me
tafizie dolaymlandndan sz edebiliriz.
Elde edilii bakmndan bilginin, insan bilincinin en alt d
zeylerinden balayarak saltk bilgiye doru adm adm yksel
mesinin bir amlanmas da burada bilgibilim adna ele alnmas
kanlamayacak bir nokta idi. nk bilgibilimde rnn yani
bilginin kendisi kadar bilgiye gtren ya da bilgiye ilikin zi
hinsel sreler de inceleme konusu olmak bakmndan nemli
olmaktadr. Kald ki dnrlerin pek ou bilgibilimsel irdele
melerinde bilgi konusu bakmndan bilisel zihinsel edimlere ya
da ilevlere fazlasyla yer verme yoluna giderler. Hegel de bilgi
nin bireysel edinimi ya da kazanlmas bakmndan zihinsel s
relerin ilevselliine ya da grevlerine kendince bir bak
yneltme yoluna gitmitir. Bir bilgilenme aamas olarak z-bi
lin dedii evrede, etik bilinlenme aamalarna fazlasyla yer
vermesi, bilgibilim alanndan etik alanna gei biiminde yine
bir alan kaymas olarak grlebilir. z-bilincin gerek zgr
benliini kazanmas bakmndan geirilen etik bilinlenme s-
Alman dealizmi l 353
recini kle-efendi diyalektii metaforu iinde amlama yolu tut
mas da speklatif sosyoloji alanna ya da ekonomi-politik sy
leme gei balamnda dnlebilir. Ne var ki tm bunlar,
kendine zg bilgibilim anlaynn yaptalar arasnda felsefe
sinin zn oluturan ayrmdaki-zdeliin bir gstergesi ola
rak grlp ele alnabilir. Bu da Hegel felsefesinin genel nitelii
ile uyumlu bir noktadr.
6. BLM
HEGEL KARITLARI

ARTHUR SCHOPENHAUER
ok kararl bir Hegel kart olarak belirginleen Schopen
hauer, l 788'de Almanya'nn Danzig kentinde dodu ( 1 788-
1860) . Zengin bir ailenin ocuu olarak, temel eitimini Fransa,
ngiltere, svire gibi lkelere yolculuk yaparken zel ret
menlerden alm ve bu erken dnem eitimi olduka st d
zeyde gereklemitir. 1809 ylnda Gttingen niversitesi'ne tp
eitimi iin girmekle birlikte ksa sre sonra ikinci eitim olarak
setii felsefede karar klmtr. Etkilendii ve geliimine ok
byk katk salayan iki byk dnr Platon ve Kant olmu
tur. Daha sonra Fichte, Schelling ve Hegel gibi idealistleri ince
lemekle birlikte, bu kiilerin karanlk sluplarndan holanmam
ayrca ne srdkleri felsefi yaklam kabul edilemez bulmu
tur. Platon ve Kant felsefelerinin nda doktora tezi olarak ha
zrlad Yeterli Neden lkesinin Drt Kkeni zerine balkl
yapt 1813 ylnda yaymlanmtr. Bu nemli yapt her zaman
iin felsefesinin temeli ve nsz olarak kabul ettiini belirtir.
Bundan sonra yakn dostu Goethe'nin yreklendirmesiyle
Grme ve Renkler zerine balkl bir yapt yaymlamtr. Hemen
sonra bayapt ( magnum opus) olarak nitelenen lsten ve Tasa-
356 I Yeniada Bilgi Felsefesi

rm Olarak Dnya 1819 ylnda yaymlamtr. Ne var ki bu


yapt da balangta gereken ilgiyi grmemitir.
1831 ylnda Hegel'in de lmne sebep olan kolera salgn
ba gsterince Schopenhauer, bir sredir yaamakta olduu Ber
lin'den ayrlarak Frankfurt'a yerlemi ve orada almalarn
srdrmtr. Bu almalar ounlukla lsten ve Tasarm Ola
rak Dnya'daki temel fikirleri daha ileri dzeyde gelitirmek ve
amlamak amacna ynelik grnr. Bu adan lsten zerine
( 1 836) balkl yaptn sz edilebilir. Bundan sonra yapt a
lmalar arasnda Etiin ki Temel Sorunu, Kadnlar zerine, Din
zerine, Etik zerine, Estetik zerine, Dnya'dan Ac ekme ze
rine, Varoluun Bo Oluu zerine gibi balklar tayan yaptlar
yaymlanmtr. zellikle sz edilen son yapt onun gerek bir
n ve poplerlik kazanmasnda etkili olmutur. 1844 ylnda ls
ten ve Tasarm Olarak Dnya'nn ikinci basksn elli tamamla
yc blm ekleyerek yaymlam bu arada yaptn nsznde
Alman felsefe profesrlerine ilikin ykc eletirel grlerini de
aka dile getirmektan ekinmemitir.
Schopenhauer'n evrene ve yaama ilikin ktmser gr
leri balangta pek yanda bulamasa da, " 1 848 devriminin ba
arszlndan sonra insanlara dnyadaki ktl ve yaamn
boluunu vurgulayan ve yaamdan uzaklap estetik seyredie
ve ilecilie dnme vaaz veren bir felsefeye dikkat etmeye daha
hazrdlar ve Schopenhauer yaamnn son on ylnda nl bir
insan oldu," (Copleston, 1 998, s. 26) . Alman profesrlerine ili
kin alayc ve aalayc syleminin unutulmamasna karn pek
ok niversitede felsefi sistemi zerine dersler verilmitir. Bu e
kilde Schopenhauer, felsefesinin artk amacna ulat dn
cesi iinde 1 860 ylnda lmtr.
Schopenhauer'n ktmser felsefinin kaynaklar ailesel ili
kilerinde , zellikle kk yalardaki younlatrlm reni
minde ve kendine zg kiilik yapsnda bulunur. Kuramsal
felsefedeki byk etkilenim kaynaklar Platon ve Kant olmakla
Hegel Kartlan J 357
birlikte, Hindistan kltrnden Upanis had1ar kefederek bun
larn da etkisi altnda kalmtr; Bu Uzakdou felsefesinin etki
siyle, "Yaam bu mu? " "Her ey bu mu ?" tarznda sorular
sorarak evrendeki her eyin grnmden baka bir ey olmad
sonucunu kendi kiiliinden gelen dncelerle birletirme yo
luna gitmitir ve Schopenhauer'n bu Upanishad sorulara ver
dii yant, ktmser bir "evet" olmutur. O kendi ktmser
dncelerini, kt insanlarn kt niyetlerini anlatan ktlk
dncesinden ayrt etmek istemitir. Ktmserliini, "beklen
medik gnahkarlklara ba kaldran ve sadece daha iyi bir kii
lik yapsndan kan asil bir honutsuzluk duygusu" olarak
niteledi ve kendisininki gibi bir ktmserliin tikel bireylere y
nelmediini ama tmn de ilgilendirdiini ve her bir bireyin
bu konuya salt bir rnek olabileceini ekledi" (aktaran, elik,
20 1 2, s. 1 18). Sonu olarak felsefesi genel anlamda bir metafizik
sistem olarak nitelenmek yerine, yaam ve gereklik zerine k
tmser bir bakn metafiziksel bir hakl karln amlamak
giriimi biiminde dnlebilir. Onun gerekliin doasn an
lay biimi, dnyada hkm sren genel istencin ilevinin ve
dnya ile ilikisi iinde kavramn (tasarmn) konumunun be
timleniinden baka bir ey deildir. Bu betimleme Schopenha
uer' insann insan varoluuna ilikin seebilecei tek bak
asnn ktmserlik olduu noktasna gtrmtr.

Schopenhauer'n Bilgibilimsel Grleri


Daha ok bir yaama filozofu olarak grebileceimiz Scho
penhauer'n bilgibilimsel grleri de yine yaam gerekliine
dolaym iinde belirmi bir konu olarak dnlmelidir. Bu
alana Kant'n gsterdii dorudan bir ilgi, Fichte, Schelling,
Hegel gibi Schopenhauer iin de dnlemez. Ama yine de bir
yaama filozofu olarak istenilen yaamn eitli vehelerine y
nelik bilgi dnrn ilgi alannn tmyle dnda kalmaya
caktr. Kald ki iinde yaanlan dnya, deneyim dnyas, bir
358 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
zne iin bir nesne durumundadr ve bu ekilde zihinsel tasa
rmlarmzn, kavramlarmzn dnyasdr. Ancak hibir nesne
bize tam bir ayrklk ve yaltlma durumu iinde verilmez. Baka
tasarmlarla belli kurallara bal ilikiler iinde verilir; tam da
bilgi ya da bilim bu kurall ilikilerin bilgisi ya da bilimidir. Bilim
yalnzca bir tasarmlar yn deildir; bilinen nesnelerin bir diz
gesine gndermede bulunur ve bu ilikililik ve dzeltilmilik
iin yeterli bir neden olmaldr.
Schopenhauer'n Yeterli Neden tlkesinin Drtl Kkeni ze
rine balkl doktora sylemi bu konuya ayrlmtr. Ona gre,
nesneler ya da fenomenler zerine bilgimizi yneten genel ilke
yeterli neden ilkesidir. Yeterli neden ilkesinin bir ilk ve genel bil
dirimi iin Schopenhauer, Wolffun formlasyonunu ne srer.
"Olmasnn bir nedeni olmayan hibir ey yoktur. " Ama bu genel
sylem drt ana nesne snfna gre drt farkl grnm altnda
karmza kar ve bunlarn aklanmas, yeterli neden ilkesinin
kapsaml bir aklann ortaya koyacaktr; ilkenin genel bildi
rimi bunlardan bir soyutlama olarak ortaya konmutur.
u halde yeterli neden ilkesinin birinci biimi, nesnelerin ya
da tasarmlarn ilk snf olarak karmza kan empirik, dene
yimsel tasanmlanmzn snfna ilikindir. Daha saduyusal bir
dil ile konuulursa, uzayda ve zamanda yer alan fiziksel nesne
lerin aralarndaki ilikileri yneten nedensellik burada sz ko
nusudur. Fizik ve kimya gibi doal bilimler, bu tr nedensellik
ve bu nedenselliin geerli olduu nesne balantlaryla ilgili
dirler. Bu balamda fiziksel nesneler anla belli bir ilikililik
iinde verilirler. Buradaki etkinlik, fiziksel nesnelerin gerecini,
yani balca duyum lan a priori duyarlk formlanna yani uzay ve
zamana ve anln tek kategorisi olarak kabul ettii nedensellik
kategorisine gre dzenler. Burada grld gibi Kant' izle
mektedir ama anln kategorilerini sadece nedensellik katego
risine indirgemi olarak grnr. Schopenhauer, fiziksel
nesnelere ilikin nedensellii "oluun yeterli neden ilkesi (princi-
Hegel Kartlan l 359
pium rationis succientis fiendi) " olarak dile getirir. Bu ilke tm
fenomenlerin birer nedeni olduunu imler.
Nedensellie ilikin ikinci nesneler snfn soyut kavramlar
oluturur. Soyut kavramlar arasndaki iliki yarg olarak kar
mza kar. Yarglar aras geerli nedensellik ne olabilir? Hi ku
kusuz doruluk. " Doruluk bir yargnn ondan ayr olan ve
onun zemini olarak adlandrlabilen bir eyle ilikisidir," (Akta
ran Copleston, 1 998, s.28) . Burada yargnn zemini ya da yeterli
nedeni ayr tiplerde olabilmektedir. rnein, bir yargnn ze
mini yani doruluk nedeni baka bir yarg ya da bir karm mo
deli olabilir. Anlam ve karm kurallarn formel bir yolda
incelediimizde ise mantk alan iine girmi oluruz. Ama kav
ramlarn bir bireimi diyebileceimiz yarg hangi durumda
olursa olsun "bilmenin-bilginin yeterli neden ilkesi (principium
rationis succientis cognoscendi) " tarafndan ynetilir.
Nedensellie ilikin nc nesneler snfn matematiksel
nesneler oluturur. Matemetiksel nesneler snfn yneten ne
densellik yasas, d ve i duyularn formlarnn a priori kavra
nlarn, sezgilerini ynetir; bu alann a priori formlar uzay ve
zamandr. Burada grld gibi Schopenhauer yine Kant' iz
lemektedir. Uzay ve zaman, her bir parann bir bakas ile ili
kili olmasnn kanlmaz olduu bir doaya sahiptirler. Uzay ve
zaman paralarnn birbirlerini belirlemelerinde geerli olan ya
say Schopenhauer, "varln yeterli neden ilkesi (principium
rationis succientis essendi) " olarak adlandrr. Bu ilke duyu nes
nelerinin uzay ve zaman doldurmalar gerektiini imler. Bu il
keden kan ontik sonular olarak; zamanda-zamann aknda
tersine evrilemez bir ardklk dzeni hkm srer ve tm
sayma ilemi zaman paralarnn bu bants zerine dayanr.
Bu yasa aritmetikte zaman paralar arasndaki ilikiyi ynetir
ken, geometride uzay paralarnn karlkl konumlar arasn
daki ilikiyi ynetir. u halde geometrik ve aritmetiksel ilikiler
zerine bilgimizi yneten yeterli neden ilkesini dile getiren yasa

111.
360 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ya da yasalar uzay ve zaman paralarnn karlkl olarak bir


birleri ile olan ilikilerini belirleyen yasalardr.
Yeterli neden ilkesinin drdnc kkeni ya da tabanna ili
kin yasa, tek tek ele alnan bireylere ilikindir. Bu nedenle tek bir
yesi vardr bile denebilir: "Bilen zne iin nesne olarak gr
len isteme znesi, baka bir deyile nesne, isten kayna ya da
znesi olarak 'kendi'dir" (Aktaran, Copleston, 1 998, s. 29) . Bu
alanda geerli olan yasa, zne ve onun istekleri ya da isten
edimleri arasndaki iliki zerine bilgimizi yneten yasadr. Bu
nedenle Schopenhauer bu yasay, "eylemin yeterli neden ilkesi
(principium rationis succientis agendi) " olarak adlandrr. Buna
daha ksaca belirtilirse, gdlenme yasas da denebilir. Buradaki
zemin karakterin belirlenmi olmasdr: Bir insan gdlenerek
eylemde bulunur ve uruna eyleme getii gdler zeminlerini
ya da yeterli nedenlerini onun karakterinden alrlar. Bir insann
isteyerek yapt eylemleri ve isten znesi olarak kendisi ara
sndaki ilikiyi kiinin karakteri ile ilikilendirme yoluna gide
rek anlamaya alrz. Ama bu yeterli midir? Bu konu olduka
karmak grnyor. Daha sonraki aamada Schopenhauer, is
tence dayal eylemler alannda zgrlkten de sz eder grn
mektedir.
Bu alanda Schopenhauer'n terminolojisi Wolffu izlemekle
birlikte, fikirlerin genel ak ya da konumu bakmndan Kant'a
dayanmaktadr. Kant'da olduu gibi ona gre de dnya feno
menal bir sistemdir ve zorunlululuk alandr. Schopenhauer
farkl zorunluluk tiplerini kabul eder. rnein fenomenal dn
yada fiziksel ve soyutlamalar dnyasnda mantksal zorunluluk
tipleri egemen iken, isten alannda ahlaksal zorunluluk geer
lidir. u halde tasarmlarn aralarndaki ilikiler zorunlu olarak
belirli yasalar tarafndan ynetilir ve bunlar yeterli neden ilke
sinin kkleri olarak betimlenir.
Hegel Kartlar l 361
Tasarm Olarak Dnya
Yeterli neden ilkesinin bu farkl biimleri yalnzca fenomenal
dnya iin geerlidir; numenal alana ya da grng tesi olgu
salla ilikin deildirler. Ayrca bir btnsellik olarak ele alnan
fenomenal dnyaya da uygulanamazlar. nk bu ilkeler salt
fenomenler arasndaki ilikileri ynetir. Kant'tan farkl olarak
Schopenhauer, numeni kabul etmez. Bu nedenle Tanr'nn var
l iin hibir evrenbilimsel uslamlama geerli olamaz. Yani fe
nomenlerin nedeni ya da yeterli taban olarak Tanr'y gsteren
bir uslamlama kabul edilemez. Bu noktada Kant'la uzlar ama
Tanr inancn pratik ya da ahlaksal bir inan sorunu olarak
gren Kant'la yeniden uzlamazla der.
Bu dnya neden fenomenal (grngsel) bir dnyadr?
nk salt bir znenin tasarmlar olarak vardr. Btn grlr
dnya ya da tm deneyim toplam, bir zne iin nesnedir; ol
gusallk zneye grnen neyse odur. znenin alglarnn topla
mdr. Bu noktada Berkeley ile uyuur; duyulur eyler iin
alglanmak ve var olmak ayn anlama gelir; esse ve percipi bir ve
ayn eydir. Bununla birlikte Berkeley'in solipsizmini kabul
etmez. Yani salt Ben'in ve Ben'in tasarmlarnn var olduu yak
lamn kabul etmez; bu durumda bireysel eylerin fiziksel dn
yalarnn yalnzca bir yanlsama (maya) ya da salt grng
(fenomen) olmas gerektii sonucuna ular. Bu nedenle mag
num opusu "dnya tasarmmdr, " bildirimi ile balar. Burada ta
sarm daha ok algsal tasarm anlamndadr. rnein bir aa
tasarm soyut olarak dnlen aa olmaktan ok, zne tara
fndan alglanmakta olan aacn, yalnzca alglamakta olan
zne ile ilikisi iinde var olmasn anlatmaktadr. Aacn olgu
sall alglanabilirlii iinde tketilmektedir. Algladm ya da
alglayabildiim neyse odur.
Schopenhauer'n burada anlatmak istedii udur: soyut kav
ramlar ya da tasarmlar salt insanlara zgdr. Algsal (intuitiD
tasarmlar ise insana ek olarak hayvanlarda da bulunur. Bu ne-
362 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

denle salt insanlarda deil, hayvanlarda da fenomenal bir dnya


sz konusudur. nk fenomenal dnyann koullar hayvansal
zihinsellie de uyar; bunlar duyusalln zaman, uzam formlar
ile anln nedensellik ilkesidir. Schopenhauer'a gre nedensel
lik ilkesi pek ok hayvan trnde bulunmaktadr. Sorunu bir
baka yolda koyarsak, "grlr bir dnyann alglayan bir zne
iin nesne olduu bildirimi bir insan iin olduu denli bir kpek
iin de geerlidir. Ama bundan bir kpein bu bildirimin doru
olduunu bilebilecei sonucu kmaz. (Copleston, 1 998, s.30)
nk soyut kavramlar ve bunlar zerine uslamlamda bulunma
yetenei hayvanlarda yoktur.
u halde bir kez daha baa dnersek, zne iin dnya salt bir
tasarm olmaktan te bir ey deildir. Eer dnya bir tasarm ise
o halde bedenimiz de bir tasarm olmaldr; nk grlr bir
eydir. " Eer dnyann yalnzca bir zne iin nesne olarak va
rolduu doruysa, ayn zamanda alglayan znenin nesne ile
ballak olduu da dorudur. " (Aktaran, Copleston, 1 998,
s.3 1 ) . Buna gre balak varlklar olarak madde ve zihin (anlk)
salt birbirleri iin ve bu nedenle de greli olarak varolurlar ve
ikisi birlikte tasarm olarak dnyay olutururlar. Tasarm olarak
dnya bylece hem alglayan hem de alglanan kapsam olur.
Bylece tasarm olarak dnya Kant'n grngsnden baka bir
ey deildir. lleri yalarnda bu retiyi Hint Maya retisi ile ili
kilendirmi olmas da pek artc olmamaktadr. nk bu
retiye gre de bireysel znelerin ve nesnelerin tm de birer
grngdr-Maya'dr.
Dnya eer salt bir grng ise Kant'n varlm kabul ettii
Numen nedir? "Maya'nn peesinin arkasnda yatan olgusallk
nedir?" Schopenhauer bu sorunun yantn bulmak isterken me
tafiziksel bir idealizme doru yelken aarak, bayaptnn bir dier
temel blm olan "isten olarak dnya"nn da yantn vermi
oluyordu. nk fenomenin arkasndaki olgusallk yani Kant'm
kendinde-eyi Schopenhauer iin metafiziksel anlamda sten
olarak koyutland. Bu durumda gerek olgusallk isten-sonsuz
Hegel Kartlar l 363

isteme olurken iinde bulunduumuz bu dnya bu olgusalln,


istencin imgesi ya da grngs olmaktadr.
Bu noktada isten olarak dnya ne anlama gelir, bu dnyay
nasl kavrarz sorusuna gemeden nce, tasarm olarak dnya
nn sistemsel bir bilgisine nasl ulaabileceimizin hesabn ver
mek gerekmektedir. Bu adan Schopenhauer soyut kavramlann
nemi zerinde durur ve bunlarn ilevini devreye sokar. Bu
kavramlar araclyla metafizik alan ile de iliki kurulmaktadr.
nsan anl intuitif-sezgisel tasarmlarn yan sra soyut kav
ramlar da oluturmaktadr. "Sezgisel tasarmlarla, dolaysz al
gsal bilgi ile karlatrldklarnda, soyut kavramlar bir anlamda
yoksuldurlar. nk ok eyi atlarlar, rnein bir snfn birey
sel yeleri arasndaki aynlklar. Ama eer iletiim olanakl ola
caksa ve deneysel bilgi saklanacak ve aktnlacaksa gereklidirler.
Ussal ya da soyut bilginin en byk deeri iletilebilirlii ve ka
lc olarak saklanabilirliinde yatar." (Aktaran, Copleston, 1 998,
s.32) . Soyut kavramlar araclyla zgn bilgi gerecinin ele aln
mas, gzden geirilmesi ve dzenlenmesi kolaylamaktadr.
Soyut kavramlar bu zellikleriyle pratiin, uygulamann emrin
dedir. Bir baka deyile de bilgi, Schopenhauer'a gre, isteme
nin, istencin emrindedir.
nsan zihinsellii bakmndan soyut kavramlar olarak dile ge
tirilen bu eyler, metafiziksel anlamda Platonik idealardan baka
bir ey deildir: bunlar bireysel duyulur fenomenlerin ncesiz
sonrasz elemleridir. Her bireysel nesne bir ideaya baldr ve bu
ideann zihinsel bir imgesidir. Platonik idealar, isten ile onun
yaratp ynlendirdii bireysel fenomenler arasnda konumlan
mlardr. "Ama Schopenhauer iin idealar varlkbilimsel olgu
sallklar deildirler, nk yalnzca isten olgusallktr, Kant'n
kendinde-eyidir," (Sahakian, 1 995, s. 187). Bu durumda idealar
soyut kavramlar, tmeller olarak vardrlar demek doru olacak
tr. Schopenhauer bu ekilde varlk tarz konutlam olmak
tadr. Bunlar tikel fiziksel nesneler yani fenomenler, Platonik
idealar; fenomenlerin yeterli neden ilkesiyle karlk verdikleri
364 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

deimeyen arketipler, formlar ve nihayet tek evrensel isten.


Ama bu varlk biimi doalar bakmndan tinseldirler. O ne
denle Schopenhauer'n retisi de idealist bir retidir.

sten Olarak Dnya


Schopenhauer'n biricik olgusallk olarak grp kabul ettii
sten nedir? stencin z ussal olmayan bir itki, drt ya da i
gddr. zne asndan grldnde istekdir. Usu kendine
alt gdml klm olan, usu denetleyen, kendi znden gelen
bir itilimle davranan usd bir sten sz konusudur. Bu ba
lamda usun ilevi istencin dizginlenmemi eylemlerini ussalla
trma-hakllatrma ediminden baka bir ey deildir. sten
kendini fiziksel, bitkisel (ya da hayvansal) ve insansal olarak
biimde gsterir. Her bir durumda da isten bir kuvvettir. Fi
ziksel fenomenler alannda isten kendisini ekim kuvvetleri,
elektriksel gler ya da drtler ve kimyasal kuvvetler olarak
belirtir. Hayvan ve insan dnyasnda ise durum olduka farkl
lamaktadr.
nsan ve hayvan dnyasndaki bireysel zneler olarak istek
lerimiz tarafndan ynetilmekteyiz. steklerimiz ncelikle be
densel gereksinimlerimizle ilikili olduu iin yaam bilgimiz
de bu trden gereksinimlerimizin doyurulmasna araclk yap
maktadr. Hayvanlarda gereksinimler insanlara gre daha az kar
maktr ve daha kolay doyurulurlar; burada alg yeterlidir. Ama
insanda organlarn, zellikle beynin daha te geliimiyle gerek
sinim ve isteklerde de parelel bir gelime olur; bu gereksinim ve
istekleri doyurmak iin bilginin daha yksek bir tipi gerekir.
"nsanda gereksinimlerini doyurmak iin yeni yollar bulabil
mesini, aletler kefedebilmesini ve benzeri eyleri yapabilmesini
salayan us (akl) ortaya kar, " (Aktaran, Copleston, 1 998,
s.32). Bu nedenle usun birincil ilevi biyolojikdir. Doa onu n
celikle insann fiziksel gereksinimlerinin giderilmesi iin bir ara
Hegel Kartlar l 365
olarak dzenlemitir. Birincil olarak beslenme ve reme ile bi
reyin ve trn bedensel gereksinimleri ile ilgilenir. Bu ekilde
usun i grme arac olan kavram da pratik bir aratr. Soyut kav
ram ayn trden ok sayda eyi temsil eder ve "ok byk bir
gere ynn ekonomik olarak ele alabilmemizi salar. Ama fe
nomenlerin tesine, temelde yatan herhangi bir ze ya da ken
dinde- eye gitmek iin uyarlanmamtr. " ( Copleston, 1 998,
s.33). Bu ekilde fenomenal dnyaya ilikin bilgi sistemi ger
eklemi olur.
Bu durumda metafizik nasl olanakldr? Bir baka deyile fe
nomenlerin ardnda yer ald ne srlen ncesiz sonrasz is
tenci kavramak nasl olanakldr? Schopenhauer'n buradaki
bilgibilimsel yant u ekildedir: Ona gre insan anlnn-zih
ninin nesnellie eriebilecek denli gelimeye yetenekli bir yan
da vardr. "Baka bir deyile, insann anlnn ilkin bedensel ge
reksinimlerini doyurmann bir arac olmasna karn, onu iste
in-istemlerin hizmetinden en azndan geici olarak zgr klan
bir tr art erke gelitirebilir. O zaman insan yansz bir seyirci
olur: seyredici bir tutumu benimseyebilir-estetik seyredite ve
felsefede olduu gibi." (Aktaran, Copleston, 1 998, s.33). Bura
daki felsefe terimi ile kukusuz metafizik kastedilmektedir.
sten olarak dnyann kavran bakmndan Schopenhauer,
bir tr algsal bilgi temelinde ykselen bir sezgi (intuition)den
sz eder. Bu Bergson'da grdmz sezgi-intuition yetisinin
ncelenmesi olarak dnlebilen bir yetidir. Bu sezgi yetisi bize
fenomenlerin altnda yatan olgusalln doas zerine doru
dan bir igr salamaktadr. Oysa fenomenal felsefe bunu kav
ramsal biimde anlatmaya alr. Bu yzden genel felsefe, sezgi
ve kavramsal uslamlama arasnda karlkl bir etkileimi gerek
tirir. "Kavram sezgi ile varsllatrmak iirin ve felsefenin de
imez kaygsdr. " Kavramlar bize yeni bilgi salamazlar: temel
olan sezgidir. Ama sezgi eer felsefe olacaksa, kavramsal dzeye
ykseltilmek durumundadr.
366 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

u halde sezginin bize salad ey, Kant'n 'kendinde-ey'


olarak adlandrd ama bir tr bilinemez, yani x olarak kabul et
tii ey, Ama Schopenhauer'n ne olduunu syledii bu ey, is
tentir, tek bir tekil isten. Dnyann ii tek bir olgusallk-isten
iken, buna karn dars, bu olgusalln grngs sonlu
eylerden oluan empirik dnyadr. Bir baka deyile de feno
menlerden oluan empirik dnya, istencin geici grlebilir be
lirileridir.
Peki, Schopenhauer kendinde-eyin isten olduu kansna
nasl ulamtr? Bu soruya verdii yant, "kendi i dnyama ba
karak" biiminde olmutur. Belirttiine gre "gereklie alan
biricik dar kap" burasdr. Buna gre, i bilinte ya da ie doru
ynelmi algda istencin varlndan baka bir ey bulamayz.
nk istenci izleyen bedensel eylem isten ile bir ve ayn ey
dir: btn beden nesnellemi istenten, bilin iin bir tasarm
olarak istenten baka bir ey deildir. Kendi ierisine giren her
kes bunu grebilir. Bir kez bu temel sezgi kazanlrsa, gerekli
in anahtar da ele geirilmi olur. Bylece dnyann iinin tek
bir olgusallk, isten olduu kefedilmi olur. Bu ekilde ister
organik dnya isterse anorganik dnya olarak nereye baklrsa
baklsn, fenomenlerin tek bir metafiziksel istencin grng
sn oluturduu savnn empirik dorulamas da elde edilmi
olur. Schopenhauer, bu metafiziksel olgusalla neden 'isten'
terimini verdiini de aklamaktan geri durmaz.
Ona gre, fiziksel dnyada belki de 'kuvvet' ya da 'erk-erke'
olarak adlandrmann daha uygun olacan belirttii bu sonsuz,
bilinsiz itkinin ya da drtnn 'isten' olarak adlandrlmas
nn kendisine ok daha uygun grndn belirtir. nk be
timleyici terimin en iyi bildiimiz alandan alnmasnn daha
doru olacan dnmektedir: kendi istencimizin dorudan
olarak bilincindeyizdir; canl yaam batan sona istentir; canl
demek yaama istenci demektir. Kr drt, sonsuz aba, bengi
o l u gibi terimlerle adlandrlabilecek olan bu olgu, isten ya da
Hegel Kartlar l 367
yaama istenci ile bir ve ayn eydir. Empirik olgusallk metafi
zik istencin nesnellemesi ya da grngs olduundan zorunlu
olarak yaama istencini ifade etmi olur.

Metafizik Ktmserlik
sten eer zsel olarak sonsuz bir aba, bitmek bilmeyen kr
bir drt ya da itki ise, hibir biimde doyum bulmayacak ya
da bir dinginlik durumuna ulaamayacaktr. Metafiziksel isten
cin bu zsel zellii kendini insan yaamndaki nesnelletirme
sinde ok daha iyi gsterir: nsan mutluluk arar, doyuma
ulamak ister ama baaramaz. Gereksinimin ya da yokluun an
latm olarak istek, bir ac biimidir. Bu yzden mutluluk bir ac
dan, yokluktan kurtulmadr. Ama bu hibir zaman
gereklemez; bu durumda mutluluk zsel olarak her zaman
olumsuzdur. " ok gemeden skntya dnr ve doyum iin
aba kendini yeniden ortaya srer. Birbirlerini insanlar denli az
seven varlklarn birbirleriyle beraber olmay istemelerini sala
yan ey skntdr. Ve byk anlksal gler yalnzca ac ekme
yeteneini arttrr ve bireyin yaltlmasn derinletirir. " ( Cop
leston, 1998, s.36). Her bireysel ey, yaama istencinin nesnel
lemesi olarak baka eylere kar kendi varoluunu ne srmeye
abalar. Bu nedenle dnya bir atma alandr. "Bu atma ken
disi ile anlaamayan, ikence eken bir isten olarak istencin do
asn sergiler." stencin doas gerei organizma dnyas ve
insan dnyas batan baa atmadr; bir baka deyile de sava
ve zulmdr: her yerde bencillik, agzllk, katlk ve zalim
lik grlmektedir. Bu adan "Devlet Tanrsal bir beliri olmak
tan ok uzaktr. Devlet dnyay baka trl olacandan biraz
daha dayanlabilir klmaya alan aydnlanm bencilliin bir
yaratsdr" ( Copleston, 1998, s.3 7).
Bylece metafiziksel istencin doasnn bir sonucu olarak su
nulmas nedeniyle Schopenhauer felsefesinde karmza kan
ktmserlik de metafizik bir ktmserliktir. Kendinde-ey k-
368 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

tmserlii getiren bir doada olunca, fenomenal olgusallk


edimsel olarak gzlemlenen kt zelliklerle damgalanmak zo
rundadr. Ne olursa olsun dnyada acnn ve ktnn egemen
lii sonul anlamda kendinde-eyin doasna balanmak
zorundadr. Ama Schopenhauer'a gre acy daha dayanlr kl
mak iin bir eyler yaplabilir. Daha nce de belirtildii gibi, "bi
rincil yaambilimsel ve klgsal ilevini yerine getirmek iin
gereken erkenin stnde ve tesinde anlk, bir anlamda art bir
erke gelitirebilir. Bylece insan, istek ve aba, bencilce kendini
dayatma ve atmayla geen bo yaamdan kamay baarabilir.
(Copleston, 1 998, s.40).
Schopenhauer istence boyun emekten ya da kle olmaktan
ka iin iki yol nerir: bunlardan biri geicidir, teki daha ka
lcdr; geici olan estetik seyredi yolu, sanatn yoludur; ikincisi
ise ileciliin yolu, esenlik yoludur. Estetik seyredite insan ilgi
siz yani karsz gzlemci olur. Eer gzel nesneyi bir istek nes
nesi ya da istek iin bir uyaran olarak grrsek, bu tarz bir bak
as estetik seyrediin bak as olamaz. 'tlgili' bir seyirci ola
rak, yine istencin arac, hizmetisi durumundayzdr. Oysa gzel
nesneyi (ister doal bir ey olsun, ister sanat objesi olsun) ne
kendinde bir istek nesnesi ne de istek iin bir uyaran olarak
ancak yaln olarak, tek bana, estetik anlam iin seyredersek,
ilgisiz-karsz (uninterested) bir gzlemciyizdir. Bu ekilde geici
olarak da olsa yani bir sreliine istencin kleliinden zgr
lemi oluruz. Bu balamda Schopenhauer'n temel tezi udur:
Estetik seyredite kavramlar tpk Platon'un idealarnda olduu
gibi ncesiz sonrasz formlar iinde, tikel, bireysel varlklarla
ilikilerinden soyutlanm olarak ele almak mmkn olmakta
dr. Bu ekilde olanakl olan estetik seyredite, insann bilgisi is
tence-istee kkensel boyun eii am olmaktadr. "Artk
ilikileri, yeterli neden ilkesine uygun olarak izlemeyen ama ona
baka herhangi bir nesne ile bantsndan ayr olarak sunulan
nesnenin duraan seyrediinde dinginleen ve yiten ar istensiz
bilgi znesi olur," (Aktaran, Copleston, 1 998, s.42) . rnein
Hegel Kartlan 1 369
gzel doa manzaralarn seyretmek, bir heykeli, bir tabloyu sey
retmek, bir mzik yaptn dinlemek kiiyi geici bir sre iin
de olsa istencin kleliinin dna ya da tesine tayacaktr.
kinci yolun esenlik yolu, ilecilik yolu olduu belirtilmiti:
bu yol bir yaam biimi olarak ok daha kalc bir zm olarak
belirmektedir. Bu alandaki gerekleim salt ahlaksal temelde ola
bilecei gibi dinsel yaam biimi iinde de olabilir. Burada temel
olgu istencin yadsnabilmesi ve kleliinden tmyle zgrle
ebilmektir. Bunun iin ya etik bakmdan st dzeyde olgun
lama ya da yetkinleme yoluyla esenlie kavuma sz konusu
olabilir ya da uzak dou dinlerinin ileciliini benimseyerek de
ayn amaca ulamak olanakl olabilir. Schopenhauer Uzakdou
dinlerinin zellikle Hint-Maya kltnn etkisinde kalm biri
olarak bu dindeki ilecilik yolunu istencin prangalarndan kur
tulmada etkili bir alternatif olarak dnmtr. Budha'ya, Bud
ha'nn yaam tarzna hayranln sk sk dile getirmitir. Aslnda
etik ilkeleri olmayan bir din sistemi dnlemeyeceine gre
estetik seyredi karsnda bu yola ksaca ahlaksal ka yolu da
denebilir. Schopenhauer istencin kleliinden kurtulmada ah
laksal olgunluun en st dzeylere tanmas olanandan ve
Uzakdou'nun ilecilik yollarndan ayr ayr bahsetmi olsa da
her iki tutum da ahlaksal olgunluun yceliinden g bulurlar.
Ne var ki u aamada bu konularn ayrntlarna girmekten vaz
geiyoruz. nk inceleme alanmzn dna karak etik ve din
felsefesi alanlarna kaym olmak gibi bir durum sz konusu ola
caktr.
Kald ki Kant sonras Alman idealistleri balamnda bilgibi
limsel irdelemelerimizin metafiziksel ierimlerle ilikili olarak
ele alnmalar kanlamaz bir gereklilik olarak kendini gster
mitir. Bu filozoflarda bir tr metafiziksel bilginin bir hesabnn
verilmesi dikkat ekici bir olgudur. Bu da konuyu ister istemez
metafiziksel elerle ilikilendirmeye gtrmtr. Ayrca, me
tafiziksel bilginin zihinsel koulu ya da ediminin bilgibilimsel
bir ilgi olarak grlmesi de doaldr. Bu almann yazan zel-
370 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

likle bu noktadan hareket etmitir. Ancak tmyle etik ya da


dinsel bir irdeleme bu balamda yer bulamazd. Bu nedenle
Schopenhauer'n 'transsendental istemselci idealizm' olarak yaf
talanan felsefesinden bilgibilim adna syleyebileceklerimiz ko
nusunu burada sonlandrmak uygun olacaktr. imdi bir baka
Hegel kart dnre gemenin tam zamandr.

FRIEDRICH WILHELM NIETZSCHE

Gr ve dnceleriyle 20. yzyln en byk dnrle


rinden birisi olarak kabul edilen ve ilgi eken bir filozof ve yazn
insan ile kar karyayz ( 1 944- 1 900) . Yazdklaryla olduu
denli yaam ile de ne kan bu byk Alman dnr, felsefe
ciler zerinde olduu kadar yaznclar, ruhbilimciler ve psiki
yatrlar zerinde de byk etki yaratmtr; yaamn son derece
ilgin klan noktalar kronik bedensel hastal, psikolojik ra
hatszl ve dnemin byk mzik dehas Wagner ile olan e
likili ilikisidir. Olumsuz fiziksel koullar iinde ok byk bir
yazma istenci gstermesi ve dahice denebilecek, ok sayda yapt
ortaya koymas Nietzsche'yi dnya yazn kltrnn en b
yklerinden birisi yapmaktadr. Hatta bu durum felsefesinin ger
eki temellerde deerlendirilmesini de olumsuz etkilemitir
eklinde dnlmesi pek de haksz olmaz.
Nietzsche de tpk Schopenhauer gibi Hegel kartlarnn en
bata gelenlerinden birisidir. Hegel'in kat ussalc sistemini in
sann bireysel yaamn grmezden gelmesi ve hatta hilemesi
asndan yetersiz grm ve kyasya eletirmitir. Buna karn
Schopenhauer'n felsefesinden byk lde etkilenmi ve bu
dnrn idealist metafiziindeki isten retisini insan yaa
mna tayarak maddeci, empirist, pragmatist temellerde bir ya
ama felsefesine gei yapmtr. Bundan byle Nietzsche'nin
retilerinin de etkisiyle yaama felsefeleri ve varoluu felsefeler
20. yzyln felsefe eilimlerinin banda gelecektir denebilir.
Hegel Kartlan \ 3 71

Friedrich Wilhelm Nietzsche, 1 5 Kasm 1 944 tarihinde Prus


ya'nn Saksonya blgesinde bulunan Rocken'de domutur. Bir
Luther hayran olan babasnn 1 949 ylndaki lmnden sonra
annesi, kz kardei, bykannesi ve iki teyzesinden oluan din
dar bir kadnlar grubu tarafndan bytlmtr. nce yerel bir
lisede eitimini srdrdkten sonra, 1 858'den 1 864'e kadar
Fichte, Schelegel ve daha pek ok nlnn eitim grd Pfor
ta'da eitimini srdrmtr. Yunan dili ve kltrn ret
mede ok nl olan bu okulda Nietzsche, Yunan dehasn
kefederek, bu klasik kltrden ok fazla etkilenerek dnya g
rn ve felsefi bak asn gelitirmeye balamtr. Platon ve
Aeskilos en beendii klasik yazarlarn banda gelir. 1 864 y
lnda Nietzsche, Bonn niversitesi'ne girer ancak bir yl sonra
klasik filoloji almalarn nl filolog Ritschl'in yannda sr
drebilmek iin Leipzig'e gider. Nietzsche bu dnemde Scho
penhauer'n bayapt ile tanr. Dnrn tanrtanmazlndan
ok etkilenmitir; kendisi de bu dnemde Hristiyanl artk
terk etmitir. Nietzsche bu dnemde Rheinisches Museum'da kimi
makaleler yaymlar. 1 869 ylnda Basel niversitesi'ndeki felsefe
krssne Ritschl'in de hararetli nerisi ile profesr olarak ata
nr. Henz bir doktoras bile yoktur.
Nietzsche, Basel'de profesrlk grevini srdrrken Lu
cerne gl kysndaki bir villada yaayan Wagner ile tanr.
Wagner'e renciliinden bu yana byk hayranl vardr. Onu
en byk mzisyen ve deha olarak grmektedir. 1872 ylnda
yaymlanan Mziin Tininden Trajedinin Douu adl yaptnda
Yunan kltrn Sokrates'den nceki ve sonraki dnem olarak
aynmlatnp sonraki dnemin yozlama dnemi olduunu, bu
gnk Alman kltrnn de Yunan kltrnn bozulan dne
mine benzediini ve eer Alman kltrne Wagner'in tini
yerletirilebilirse bu kltrn kurtarlabileceini ne srm
tr. Kukusuz bu yaklam ve yapt Wagner tarafndan cokuyla
karlanm ama filologlar tarafndan ok byk eletiri alarak
klasik aratrmaclk alannda gven yitirmesine neden olmu-
372 I Yeniada Bilgi Felsefesi
tur. Ancak bugn Nietzsche'yi dnya bir filozof, ahlak ve ruh
bilimci olarak tanmaktadr. nk daha sonraki almalar
kendiliinden bu sonucu getirmektedir.
1873 ylnda Zamana Aykn Baklar genel bal altnda drt
yazs yaymlanma srecine girmitir. lk yazda David Strauss'a
Alman kltrnn dar grllnn bir temsilcisi olarak ac
maszca saldrrken, ikincisinde tarihselci bakn yaayan bir
kltrn yerine geirilmek zere putlatrlmasn eletirmek
tedir. Bu yaznn bal Tarihin Yaam iin Yaran ve Sakncas'dr.
nc yazda bir eitimci olarak Schopenhauer' niversite fel
sefe profesrlerinin aleyhine olarak gklere karmaktadr. Bu
nc yaznn bal Eitici Olarak Schopenhauer'dr. Dr
dnc yazda ise Wagner'i Alman kltr dnyasnda Yunan de
hasn yeniden balatan bir kii olarak yceltmektedir. Ne var ki
Richard Wagner Beyrut'ta balkl bu drdnc yaznn yaym
lanmas 1 876 yln bulmutur. Oysa bu srada Nietzsche gerek
yaamnda Wagner'den uzaklamaya balamt bile. Ve besteci
den kopmas Nietzsche'nin dnsel geliimindeki ilk dnemin
sonu olarak kabul edilmitir.
kinci dneminde Sokrates'i bu kez yceltme eilimine girer.
lk dneminde insan yaamnn geliimini yaratc sanatnn,
ozann ve mzisyenin retiminde grrken, ikinci dneminde
Nietzsche bilimi iire yelemekte, tm inanlar sorgulamakta ve
ussalc bir filozof grnmne brnmektedir. Bu ikinci dne
min ilk yapt 1878-9'da blm halinde yaymlanan insanca,
Pek insanca dr Burada pozitivist bir bak asn benimsemi
' .

gibidir. nsan deneyim ve bilgisinin metafiziksel aklamalar ge


rekli olarak gsteren zelliklerinin maddeci temellerde akla
nabileceini savunur. rnein iyi ve kt arasndaki ayrmn
kimi eylemlerin topluma yararl, kimi eylemlerin de zararl ol
masndan kaynaklandn ileri srer. 1879 ylnda salnn k
tlemesi nedeniyle Basel'deki profesrlk grevinden istifa eder
ve bundan sonraki on yl boyunca svire ve talya'n eitli kent
lerinde bir gezgin yaam srdrerek saln kazanmaya alr.
Hegel Kartlar 1 3 73
188 1 ylnda Nietzsche, Gnn afa'n yaymlamtr. Bu
rada kendini-yadsma ahlakna kar sava atn ilan eder.
1882'de en Bilim yaymlanr. Bu yaptta Hristiyanl yaama
dman olarak grmektedir; "Tann ld" sylemini ilk kez bu
yaptta dillendirmektedir; bu bildirimin zgr tinlere yeni ufuk
lar aaca inancndadr. 1883 ylnda Nietzsche'nin bayapt
diyebileceimiz Byle Buyurdu Zerdt'n ilk iki blm ya
ymlanr. Sonsuz yineleni retisinin dile getirildii nc
blm ise 1884 ylnda yaymlanr. Nietzsche bu yaptta sk sk
yineledii "Tanr ld" syleminin yan sra deerlerin yeniden
deerlendirilmesi ve st-insan dncelerine yer vermektedir.
Byle Buyurdu Zerdt ile Nietzsche'nin dncesinin nc
evresinin balad kabul edilir. Genelde dnceler aforizma
tik bir sylem biimi iinde verilmeye allrken, iirsel yan
ar basan, imgelerle bezenmi bir yapt karsnda olduumuz
aktr. Burada ele alnan dncelerin daha felsefi ve sistematik
bir ele aln lyinin ve Ktnn tesinde ( 1 886) adl yaptnda
ele alnr. Bu yaptta felsefe tarihinin baz kavram ve dnrle
rini eletirmenin yan sra, insan eylemlerinin balca trlerini
gzden geirerek, btn eylemlerin kaynanda evrenin tek itici
gc olarak grd g istemini ne sryor. Daha yksek bir
insan modelinin gereklemesine engel olan her eye saldryor.
Ona gre insanln nderleri zgr ruhlu olmal, iyi ve ktnn
tesinde durmaldrlar. Bu arada soyluluu oluturan eyleri,
gllk, salk, kendini tutma, incelik, buyurma ve yaratma
yetkisi dolu bir yaama istemi olarak sralama yoluna giderken,
soyluluu alklam oluyor. Bu kitabn alt bal Gelecein Fel
sefesine Bir Giri olarak belirlenmitir.
Ahlakn Soykt ( 1 887) adl yaptnda ise insanl efendi
ler ve kleler (soylular ve ynlar) olmak zere ikiye ayrr ve
bunlara paralel olarak iki ahlak trnden sz edilebileceini
ifade eder. Efendi ahlaknn (soylularn) deerleri gzellik, erk,
yreklilik, g ve bunlar arttran her ey olarak belirlenirken,
erk, yreklilik ve gten yoksun, tersine itaat, boyun eme ve
3 74 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

korkaklk zerine kurulu bir kle ahlakndan-ynlann ahla


kndan sz etmektedir. Buradaki en nemli tez, Hristiyanln
znde bu kle ahlaknn bulunduunu savunmasdr. Hristi
yanln koyduu deerler aslnda ynn deerleridir ve bu ne
denle Hristiyanl ortadan kaldrmak gerekir.
Bu arada Nietzsche g istenci dncesine dayal sistematik
bir felsefe kurmay planlamaktadr; yapmak istedii ey Scho
penhauer'n yaama istenci zerine bir felsefe kurmasna benzer
bir eydir. Yaptn baln, birka balk denemesinden sonra
G stenci, tm Deerlerin Yeniden Deerlendirilmesi in Bir
Giriim olarak dnmt; Antichrist adl almas da bu ya
ptn nsz olacakt. Ama Nietzsche bu konuda olduka hara
retli bir biimde n almalar yapmasna ve pek ok notlar
almasna karn bu temel yapt ya da magnum opusu bir sona
ulatramamtr. lmnden sonra kz kardei G istemi ad
altnda yapt almalar ve notlar deerlendirerek yaymla
mtr. Bu arada Nietzsche, Wagner Davas, Nietzsche Wagner'e
Kar, Putlann Ykl (1 888) ve Deccal gibi yaptlar ortaya
karmtr. En son olarak ruhsal dengesinin iyiden iyiye bozul
masna birka adm kald bir dnemde Ecce Homo-lte nsan
(1 889) adl otobiyografik denemesini yazmtr. Burada kendi
sini bir deha olarak gklere karmaktadr. Son on yln bilin
karkl iinde bir ruh hastas olarak geirdikten sonra 1 900
ylnda lmtr.
Bu aklamalardan grlebildii gibi Nietzsche daha ok bir
yaama filozofu olarak belirginlemektedir. Bilgi felsefesiyle do
rudan bir ilikisi olmad gibi, metafizii de kyasya eletire
rek, Schopenhauer'n metafizik bir balamda ele ald isten
kavramn yaamn temelinde grd bir g istenci kavramna
dntrmtr. nsan yaamndaki tm deerlerin yeniden de
erlendirilerek, g istencinin en yksek derecede karland
yeni bir etik sistem yaratlmas gerektiini, bu sistemin ngr
d insan tipinin de st-insan olduunu ve bugnk insanl
n st-insan trne geite bir basamak olduunu ne srmtr.
Hegel Kartlar 1 3 75
st-insan etiine ters den Hristiyan ahlaknn almasndan
yanadr. Olabildiince zgr yapl olan st-insan aslnda iyinin
ve ktnn tesinde durarak, evreni, olaylar ve insan yaamn
deerlendirme yoluna gider. Nietzsche'nin bu alanlardaki g
rlerine ayrntl bir biimde girmeye nmzdeki program
izin vermemektedir. Burada grevimiz dnrlerin bilgiye ili
kin grlerine yer vermektir. Bu nedenle Nietzsche felsefesinde
bilgiye ilikin gr ve dnceleri az ok belirlemek asl kay
gmz olarak orta yerde durmaktadr.

Nietzsche'de Bilgibilimsel rdelemeler


Nietzsche, her trl kavram ve deeri eletirdii gibi gele
neksel bilgi ve hakikat kavramlarn da eletirmitir. yinin ve
Ktnn tesinde adl yaptnda, filozoflarn hakikat sevdasn
eletirerek "Nedir bu hakikati istemenin temelinde yatan" diye
soruyor. Bundan nce sorulacak asl sorunun bu istemenin de
erinin ne olduunu sormak olmaldr, diye de ekliyor. "Hakikati
istemenin deeri nedir? "Peki, neden hakikat olmayan deil- Be
lirsizlii-Hatta bilgisizlii? " (N ietzsche, 200 1 , s. 7) . Ona gre her
eye kukuyla bakabilmek gerekir. "Bu kesin olarak byledir,"
dendiinde "belki baka trl de olabilir," yantn verebilmek
gerekir. nk tm tutkulu araylara karn hakikat bugne
dek bulunamamtr. Her anlamda tehlikeli 'belkiler'in felsefeci
lerinin, byle yeni felsefecilerin gelmesini beklediini ifade eder.
Bir yargnn yanll zerinde durmaktan vazgeerek,
"onun ne lde yaam- ilerletici, yaam-koruyucu , tr-koru
yucu belki de tr-yetitirici olduu zerinde durmak gerektiini
ne srer; ve bu balamda ounluun kanlarna ters decek
bir tez ne srer. Ona gre biz insanlar asl olarak unlar ileri
srmeye eilimliyiz: "En yanl yarglar (bunlara sentetik a priori
yarglar aittir,) bizim iin en vazgeilmez olanlardr . . . Saylar
araclyla dnyann srekli yanllamas olmakszn insanlk
yaayamaz. Yanl yarglardan vazgeme yaamdan vazgeme,
376 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

yaam yadsmadr, hakikat olmayan yaam koulu olarak tan


mak; elbette bu, allm deer duygularna tehlikeli biimde
kar kmak demek; ve buna kalkan felsefe, yalnzca bununla
bile kendini iyinin ve ktnn tesine koyar," (Nietzsche, 200 1 ,
s. 1 0) . Bu alntdan anlaldna gre Nietzsche, felsefede artk
yeni bir bak gerektiini, hakikati aramaktan vazgeerek, ya
am ilerleten ve koruyan bilgilerin peine dmek gerektiini
ne srmektedir. nk hakikat diye ne srlenlerin temelde
bir ncelenmi nerme, ani olarak rastlanan bir dnce, bir
vahiy olduunu ne srer. Bunlar aslnda hakikat olarak ne s
rlen nyarglardan baka bir ey deildir.
Nietzsche, bilgi kavramn g istenci ile ilikisi iinde ele
alarak irdeleme yolu tutar: G stemi'nde bu konuya yer ver
mitir. Ona gre bilgi her eyden nce bir g arac olarak ilev
grr. "Bilgi istei, bilme istenci, g istencine baldr, baka
bir deyile, verili bir varlk trnn olgusalln belli bir alanna
egemen olma ve onu kendi hizmetine alma gdsne . . . Bilginin
amac saltk gereklii kendi uruna ele geirmek anlamnda
bilmek deil ama egemen olmaktr," (Aktaran, Copleston, 1 998,
s. 167). Olgusallk olutan baka bir ey deildir. Oluun akna
deimez yaplar dayatan, onu Varla eviren biziz; duyumlar ve
izlenimler okluunu pratik gereksinimlerimizin gerektirdii l
de emalatrma ve onlara bir dzen ve biim dayatma yoluna
gideriz ve bu ekilde kavramlar ve kavramsal emalar ortaya
kar. Btn bunlar g istencinin bir anlatmdr. u halde
bilim, "Doaya egemen olma amacyla Doann kavramlara dn
trlmesi" olarak tanmlanabilir ya da betimlenebilir. (Akta
ran, Copleston, 1 998, s. 1 68) .
Bilgi canl varlk olarak gereksinimlerimiz zerinde gelien bir
yorumlama srecidir. Bu yorumlama oluun baka trl anlal
maz olan akna egemen olma istencini anlatr. Ve buradaki
durum udur; yorumu olgusallktan karmak yerine, bir yo
rumu olgusalla yaptrrz. rnein kalc bir tz olarak 'ben'
ya da 'kendi' kavram Oluun ak zerine dayatlm bir yo-
Hegel Kartlar 1 377
rumdur; pratik amalar uruna bizim kendimiz tarafndan ya
ratlmtr. Ancak bir yorumun yararllndan uslamlama yapa
rak onun nesnelliini karsama hakkmz da yoktur. Aslnda
hibir mutlak gereklik de yoktur. Mutlak gereklik kavram olu
dnyasndan doyum bulmayan felsefecilerin icaddr; onlar ka
lc varlk dnyasn kurmaya alrlar. Kukusuz, kimi kurgu
lar insan soyu iin ylesine yararl ve gereklidir ki sorgulanmayan
saytllar haline gelirler. rnein "kalc eylerin olduu, eit ey
lerin olduu, eylerin, tzlerin, cisimlerin olduu" gibi. Olayla
rn srekli ak zerine bir 'ey' kavramnn ya da 'tz'
kavramnn getirilmesi yaam iin zorunlu idi. Ayn ekilde olup
biten eyler arasndaki ilikiyi dzenleyen nedensellik yasas
insan inanc tarafndan ylesine benimsenmitir ki ona inan
mamak insanln ykm anlamna gelecektir. Ayn inan man
tk yasalar iin de geerlidir. "Kendilerini baka kurgulardan
daha az yararl ya da giderek somut olarak zararl gsteren kur
gular 'yanllar' olarak rtlrler. Ama tre yararllklar ta
ntlanm ve sorgulanmayan 'gereklikler' rtbesini elde etmi
olanlar bir bakma dile gmlrler. Ve burada bir tehlike yatar.
nk dil tarafndan yanltlabilir ve dnya zerine konuma
yolumuzun zorunlu olarak olgusall yansttn imgeleyebili
riz," (Aktaran, Copleston, 1 998, s. 1 69) . Bu ise tam bir yanlg
dr. Szckler ve kavramlar araclyla, "srekli olarak eylerin
olduklarndan daha yaln olduklarn, birbirlerinden ayr ol
duklarn, blnemez olduklarn ve her birinin kendi bana va
rolduunu dnmeye saptrlrz," (Aktaran, Copleston, s. 1 69).
Sonu olarak tm gereklikler kurgulardr (fictions); tm kurgu
lar yorumlardr (interpritations); tm yorumlar ise bak alan
dr (perspectives) . Ve akln kategorileri de mantksal kurgular ve
bak alardr; ne zorunlu gereklikler ne de a priori formlar
dr. Ve g istencinin bir sonucu olarak da her bak as ken
dini teki bak alarna dayatmaya alr. Nietzsche'nin bak
asna bal gereklik gr kukusuz ayrmlar kabul eder.
nk kimi bak alarnn rkn esenlii iin yararl olduu
3 78 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

aktr ama hibir biimde gerekli olmayan bak alar da var


dr. Ve burada deerlendirmelerin rol ya da etkisi byktr.
"rnein dnyay, deiimi aan ve yalnzca kendisi 'gerekten
gerek' (really real) olan bir Saltn grn olarak yorumla
yan felsefecinin amlad bak as olu dnyasnn olumsuz
bir deerlemesi zerine dayanr," (Copleston, 1 998, s. 1 69).
Nietzsche grld gibi pragmatist ya da arasalc bir ger
eklik ve bilgi yaklam ne srmtr. Hakikat (doruluk)
kavramnn daha fazla peine dlmemesi gerektii kansnda
dr. Bu adan gerek bir kukucu olduu sylenebilir. Ona gre,
hakikat kavramnn, oluun akkanl gz nne alndnda
hibir geerlilii ya da katks yoktur, mantn temel ilkeleri ve
tm teki ilkeler de yalnzca g istencinin anlatmlardr ve in
sann oluun akna egemen olabilmesini salayan aralardr.
Bilgi kavramna ilikin olarak z bakmndan yararc ve ara
salc grleriyle Copleston'a gre Nietzsche'nin 20. yzyln
byk pragmatisti ve arasalcs john Dewey'i ncelediini gr
mek ilgin olmaktadr.
Nietzsche'nin doruluk ve bilgi eletirisi Kant sonras d
nemde felsefi ilginin metafizie kaymas ve ardndan yaama fel
sefelerine doru ynelmesi ile bilgibilim aleyhine balayan bir
srecin doruk noktasn oluturmu olduunu syleyebiliriz. 19.
yzyln materyalist nitelikli felsefelerinde bilgibilim kendisine
yeterli denebilecek bir yer bulamaz iken, yaama felsefelerinin
bir devam olarak belirmeye balayan varoluu felsefeler de
insan varoluunun z ve anlam zerine aratrmalara dalarak
bir bakma etik kanallara doru srklenmi oldular. Bu nedenle
1 9 . yzyln ikinci yarsndan balayarak eitli felsefi akmlarda
bilgi fenomenine gsterilen felsefi ilginin ok byk lde azal
dn belirtmek yanl olmaz. 20. yzylda yine felsefe evrenin
deki grnm ok ynl olarak farkllaacaktr ve bylece tm
felsefi disiplinler az ok bir ilgi nesnesi olabilecektir. Biz burada
20. yzyla dek olan sreci sonlandrmadan nce yaamlar 19.
Hegel Kartlan l 3 79

yzylda geen birka dnrn daha bilgibilim adna neler


sylediklerine ksaca gz atabiliriz.

SOREN KIERKEGAARD
Felsefi grleri bakmndan Hegel kart bir baka dnr
de ada varoluuluun resmi temsilcisi kabul edilen Dani
markal filozof ve teolog Sren Kierkegaard'dr ( 1 8 13-1855).
Doum ve lm tarihlerinden anlalabilecei gibi 19. yzyln
ilk yarsnda yaamtr. Bu nedenle kendisine bu programda yer
vermenin uygun olabilecei aktr. Aslnda grleri yaad
yzylda kendi memleketi dnda hemen hemen hi bilinme
mekte idi. Ancak 20. yzylda 11. Dnya Sava'ndan sonra Bat
kltr dnyasnda hzla yaylan varoluuluun etkisiyle kefe
dilmi ve bu akmn ilk en temel rneklerinden birisini ortaya
koyduu kabul edilmitir. Varoluuluk teist ve ateist olmak
zere iki koldan gelime olana bulmasna karn ele ald va
roluu tezler bakmndan iki akm iin de deimez bir nc
durumundadr. Ancak varolusal seimini teist ynde yapt
iin zel anlamda Kierkegaard teist varoluuluun en bata
gelen temsilcisi durumundadr.
Sren Aabye Kierkegaard Danimarka'nn bakenti Kopen
hag'da domu ve felsefe eitimi almak iin ksa bir sre Ber
lin'de bulunmann dnda yaamnn ok byk bir blmn
bu kentte geirmitir. Babas ok dindar bir tccar, annesi ev ka
dn idi. Kierkegaard'n babas ile olan ilikileri geliimini etki
leyici bir dzeyde olmutur. Babas zerinde baskc bir dinsel
eitim uygulamtr. Kierkegaard'n teist varoluuluunun k
keni tpk babas gibi dinsel duygular gl bir biimde isel
letirmesine balanabilir. 1 830 ylnda Sivil Erdem Okulu'na
kabul edilmi, burada teki konularn yannda Latince ve Tarih
arlkl bir eitim almtr ama tarihten pek holand syle
nemez. Kopenhag niversitesi'nde teoloji eitimi alm, ardn
dan Berlin niversitesi'nde bir sreliine felsefe eitimi
380 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

grmtr. O srada felsefe evreninde yaygn ilgi gren spek


latif, ussalc, sistem felsefesinden hi holanmamtr. Hegel tm
dnya ieriklerini kapsadn dnd bu devasa sistemde
bireysel insan yaamn tmyle grmezden gelmitir. Oysa ona
gre felsefenin biricik ilgi alam dnya zerine bilgi vermek deil
bireysel insan yaamdr. Duygusal ynden ok alkantl, kendisi
asndan byk aclarla ve umutsuzluklarla dolu bir yaam sr
m olmas, Kierkegaard'n insanlardan soyutlanarak srekli
yazmasna neden olmu; yazar ve dnr Kierkegaard bu tr
koullarn bir sonucu olarak ortaya kmtr.
1 840'l yllardan balayarak Kierkegaard yaptlarn pepee
yaymlanmaya balamtr. Balca yapdan unlardr: Ya/Ya da
(Either/Or, 1 943), bu yaptta insanlarn genel olarak yaam bi
imlerini irdelemekte ve bunlar estetik, etik ve teist terimleriyle
niteleme ve birbirinden ayrma yoluna gitmektedir. Eitici Sy
levler (Edifying Discourses, 1 843) , dinsel rapsodilerden olu
maktadr ve ayn balk altnda daha sonraki yllarda da yazlan
kmtr. Kayg kavram (The Concept of Anxiety, 1 844). Felsefi
ve psikolojik almalar Philosophica! Fragments (Felsefi Frag
manlar, 1 844) ve bunun devam niteliindeki Bilimsel-Olmayan
Sonu Notlar (Concluding Unscientific Postscript, 1 846) adl ya
ptlarnda yer almaktadr. Yaam Yolundaki Evreler (Stages on
Life's Way) 1 845 ylnda gelmitir. Diyalektik bir lirik olarak ni
telenen Korku ve Titreme (Fear and Trembling, 1 843) ve ld
rc Hastalk (Sickness Unto Death, 1 849) olduka popler
olmu yapdandr. Bunlarn dnda dinsel polemik yazlarn
ieren Hristiyanlk Eitimi (Training in Christianity) ve Hristi
yanlk zerine daha baka irili ufakl yazlar vardr. Bu verilen
listede Eitici Sylevler hari tm tekilerin her birini birtakm
takma adlar altnda yaymlamtr. Kierkegaard bu yolu gr
lerini dolayl konuma dedii yntem araclyla aktarbilmek
iin benimsemitir. nk aktarmak istedii dnceleri en iyi
bu yolla aktarabileceini ve bu ekilde okuyucunun belirli so
runlarn nemini kavrayarak, onlar zme ynnde kendi is
tenciyle harekete geebileceini dnmtr.
Hegel Kartlan 1 381

Kendi dnemi asndan bakarsak Kierkegaard da tpk Ni


etzsche gibi bir yaama filozofu olarak yaam ve bu ereve
iinde dnmtr. Ona gre sorulabilecek ve yantlanabile
cek canalc felsefi sorular, insan ne yapmaldr? insan neye inan
maldr? Bu sorular nemlidir nk pek ok insan niin
yaadklar gibi yaadklarn, yaadklar gibi yaamann gerekli
olup olmadn kendilerine sormakszn yaamlarn srdrr
ler. Bu nedenle tekdze, anlamsz, can sknts, umutsuzluk ve
korku ieren bir yaam srdrrler. Bundan dolay insanlarn
yaamlar zerinde dnmelerini, yaamlarn sorgulamalarn
salamak gerekir. Bir filozofun temel grevi onlar bu ynde
uyarmaktan baka bir ey olamaz. nsanlar bir kez yaadklar
yaam sorgulamaya balaynca, insan varl iin anlaml bir
temel arayna da balam olacaklardr. Bu adan dolayl ko
numann ilk amac insanlar kendi kendileriyle, kendi yaamla
ryla ilgili hale getirmektir. nsanlar kendi yaamlarna baktklar
zaman, onlar bu yaamlarnn ne denli ksr, nemsiz, anlamsz
ve mutsuz olduunu greceklerdir. Onlar ayn zamanda bo
luklarnn ve kederlerinin insan durumlarn kavramaya isteksiz
olduklar olgusuna bal olduunu ve ayrca yaamlarnn ciddi
hibir amac olmadn da greceklerdir. Bu adan insanlar ge
nelde haz arayan varlklar olmaktan kp, yaam anlaml kl
mak iin daha kkten sorgulamalara girimelidirler.
Kierkegaard sorgulanmas gereken yaam biimlerini estetik
ve etik yaam biimleri olarak gsterir. Estetik, duyulara gre
yaama anlamndadr. Bu aamada insanlar holandklar eye ya
da eylere gre yaarlar. Bir baka deyile haz peinde koarlar.
Etik yaam biiminde ise birtakm kurallar putlatrarak bun
larn izdii snrlar iinde yine hibir sorgulama yapmadan
renksiz ve skc bir yaam srdrmeye devam ederler.
Kierkegaard Philosophical Fragments adl eserinde dolayl ko
numann felsefi bir rneini ortaya koyar. Szde ]ohannes Cli
machus tarafndan yazlan bu yapt insan varlnn anlam ve
1
amac zerine mutlak olarak belirli bir bilgi salanabilir mi sa-

382 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

lanamaz m sorusu ile ilgilidir. Bunun iin ncelikle byle bir


bilgiye ulama yeteneimiz olup olmadm sorgulamak gerekir.
Fragmanlar'n kant zinciri byle bir bilgiyi ussal yetilerimizi
kullanarak kazanamayacamz gstermek amacn gder. Buna
karlk bir baka ekilde mutlak kesinlikte bir bilginin elde edi
lebileceinin de yolunu amaya alr.
retisini gelitirebilmek iin johannes Climacus Platon'un
Menon diyaloundaki renmeye ilikin ne srd uslamla
maya geri dner. Buna gre birisinin daha nceden bilmedii
eyi renmesinin olana yoktur. nk bir zamanlar ren
dii byle bir bilgiyi tanmasnn hibir aracna sahip deildir.
Eer birisi 8 . 768 ile 4.677 saylarnn arpmn bilmiyorsa, o
zaman yanl olandan ayrt ederek doru yant nasl verebilir?
Eer bir zamanlar retildii iin doru yant ayrt edebiliyorsa,
o zaman da sonucu zaten bilmi olmas gerekirdi. Eer birisi ol
gusal olarak bu bilgiye sahip olmasayd, o zaman verilen yan
tn doru ya da yanl olduundan emin olamazd. Sokrates
(Platon) bu akl yrtme izgisinden renmenin olanaksz ol
duu sonucunu karr. Birisi bilmedii eyi renemez nk
byle bir bilginin doruluunu ayrt edemez. Ve eer birisi zaten
bildii eyi renirse, o zaman da yeni bir renme olay ger
eklemez. u halde bilme, birisinin bildii ama zamanla unut
tuu eyi olgusal olarak anmsamasdr. nk aslnda o,
farknda olmasa da tm olanakl bilgiye ruhunda zaten bulun
durmaktadr.
Kierkegaard bu noktay mtevaz bir kadn ve onunla evlen
mek isteyen gl , kudretli bir kral metaforu ile betimlemeye
alr. Kral kadnla evlenmek istemekle birlikte, balangta ka
dnn bir kralla evlenmekte olduunu bilmesini istemez. O sa
dece eer kadn onu gc ve zenginlii iin deil, kendisi
olduu iin severse, onunla evlenecektir. Eer kadn onun ne
denli zengin ve gl olduunu bilirse onunla evlenmeye istekli
olabilir. Ama bu, evlenme iin yanl bir neden olur. Eer kral
kadn kendisiyle evlenmeye zorlarsa, kadnn kendisini sevip
Hegel Kartlan 1 383
sevmediinden yine emin olamaz. Bu nedenle kral sadece kendi
olgusal durumunu gizlemek suretiyle kadnn doru nedenle,
yani kendisini salt kendisi olarak sevmesi nedeniyle evlenme
sini salayabilir. Bu ekilde kadn yanl nedenle onunla ev
lenmeyi seemez, nk evlenmeyi setii kiinin olgusal
durumundan haberdar deildir.
Ayn ekilde Tanr, kendisini tanyacak, bilgisini elde edecek
renciden, aydnlanmann iyiliklerini (nimetlerini) gizlemi ol
maldr. Eer Tanr renciyi dnm arzu gstermeksizin ay
dnlanm olmaya zorlarsa renci asndan hibir neden sz
konusu olmayacaktr; ayrca bu olgu rencinin yaamnda bir
anlam tamayacak ve yine zgn bir an olmayacaktr. Bu ne
denle aydnlanma an renci tarafndan doru nedenle arzu
edilirse yani kendi hatr iin arzu etmi olduu eyin bir sonucu
olarak doru nedenle arzu edilirse o zaman onunla btnle
meye zorlanmam ya da kandrlmam olur. u halde kii kendisi
iin avantajl ya da avantajsz olup olmayacan yarglamakszn,
mutlak bilgiye giden yolda aydnlanmaya karar verirse, o zaman
Tanr kendisini aydnlatarak kiinin yaamndaki zgn dn
m salayacaktr. Buna gre insanlar kendi aralaryla her
hangi bir bilgi elde etmeye muktedir deillerdir. Eer insan
btnyle bilmez durumda ise, o zaman bu umarsz durumu
nun nce ne olduunu fark ederek ve daha sonra, ona kr bir e
kilde ya da irrasyonel bir ekilde gvenerek bir zm ararsa
ancak o zaman bu durumun stesinden gelebilir. Kendisi ile
Tanr arasnda dorudan bir kontakt olabileceine inanmaldr;
bunun mmkn ya da az olaslkl olup olmadn bilmeden
inanmaldr. Ki o zaman Tanr kendisini dllendirebilsin ve
onu inancn valyesi yapsn. Tpk Hz. brahim'in durumunda
olduu gibi: Hazreti brahim Tanr'ya, hi sorgulamakszn, ko
ulsuz olarak iman etti ve bu imanla olunu kurban etme iine
giriti; ite tam bu durumda Tanr onu dllendirdi; hem onun
olunu kurban etmesini nledi, hem de onu imann valyesi
yani peygamber yapt. Kierkegaard bu konuyu Korku ve Titreme
adl yaptnda gzler nne sermitir.
384 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Grld gibi Kierkegaard, insan iin dnyada biricik mut


lak bilgi rnei olarak Tann bilgisini ngrm ve bunu elde ede
bilmenin de yine Tanr'nn yardm ile Tanr'nn iin iine
girmesi ile gerekleebileceini ne srmtr. Bunun koulu
ise insann byle bir mutlak doruluun var olduuna sadece
ve itenlikle inanmasdr; sadece itenlikle, gvenle, sorgula
makszn inanan, iman eden kiiyi Tanr kendi varl ve bilgisi
asndan aydnlatacaktr.

Genel Bilgi Trlerine Kukucu Yaklam


Kierkegaard bu yaklamn hakl gsterebilmek iin, bizim
gnlk yaam iinde sahip olduumuzu kabul ettiimiz bilgile
rin hibir mutlaklk deeri tamadn gsterebilmek iin bu
tr bilgilerin gerekte z bakmndan ne anlama geldiini de ir
delemitir. Tanrsal aydnlanmaya dek insann tam bir cehalet
iinde bulunduunu ne srmesi de bu ynden kararl bir ku
kuculuk sergiledii iindir. Bu alanda gsterilebilecek hibir
mutlaklk deeri tayan bilgi rnei yoktur. Bu konuda Kierke
gaard unlar dile getirmektedir.
Bizim cehalet aamamzda olgusal olarak sahip olduumuz
tek bilgi yaantlarmz ve deneyimlerimize ilikin tarihsel veri
ler ve yine belirli birtakm kavramlardan mantksal olarak tret
tiimiz bilgilerdir. Biz bu bilgilerin olgusal olarak doru olup
olmadklarndan emin olamayz. nk dnyann gerek zel
liklerini bilemeyiz, aydnlanmadan nce bir Tanr'nn var olup
olmadn bile bilemeyiz. Bunun nedeni ise udur: bizim olgu
sal ve tarihsel bilgilerimize ilikin veriler daima duyu deneyimi
zerine oturmaktadr. Bizim deneyimimiz srekli olarak deii
yor; biz bu deneyimden bir bilgi kazanp kazanmadmzdan,
eer kazanyorsak bile bu bilginin doru olmas gerekip gerek
mediinden emin olamayz. Bu noktada duyu bilgisinden kuku
duyan Platon, Descartes ve Spinoza gibi dnrleri anmsama
dan edemiyoruz. Bu bilgileri, yanl olmas mmkn olmayacak
Hegel Kartlar l 385
ekilde oluturabilseydik eer, ancak o zaman bunlarn doru
luundan emin olabilirdik. Ne var ki byle bir oluturma yolu
bulamyoruz. nk bizim nesnelere ilikin duyu deneyimimiz
srekli olarak deiiyor; bu nedenle duyular araclyla kazan
lan herhangi bir bilgi bizim deneyimimizi deitiren nitelikler
bakmndan yeniden yeniden gzden geirilmi olmaldr. Bu
nedenle bizim duyularmz, deien dnya ile ilgili herhangi bir
zorunlu koullar zerine bize bilgi salayamaz. Biz sadece ta
rihsel olarak yer alan olaylar iinde kendisini gsteren nitelik
lerin zamansal dzenlemesini gzlemleyebiliriz. Ama bu
nesnelerin bizim deneyimimiz yoluyla algladmz bu zellik
leri tamas gerektiinden emin olamayz. Ya da onlarn farkl
eyler olamayacandan emin olamayz. Dikkat edilirse Kierke
gaard'n bu yaklam zellikle Hume'un olgulara ilikin kesin
bir bilgiye sahip olamayz biimindeki radikal kukucu gr
yle benzerlik gstermektedir.
Matematik gibi bilgi dallarndan saladmz bilgi kesin gibi
grnyor. Bununla birlikte Kierkagaard, bu alanlarda kavram
lar eer belirli bir yolda tanmlanmlarsa, o zaman kesin so
nularn ister istemez izlemesi gerektiini biz hepimiz bilebiliriz,
biiminde bir kar kta bulunur. Bu tarzda bir kavram gru
bunun mantksal ilikisiyle ilikili bilgi kazanabiliriz belki, ama
halen deneyimlerimiz herhangi bir nesnenin bu kavramlarn
gsterdii zelliklere sahip olup olmadn bize gstermemek
tedir. Ya da deneyimlenen nesnelerin belirli kavram dzenleme
leri gibi, ayn ekilde birbirleriyle ilikili olup olmadklarndan
emin olamayz. rnein, klid geometrisinin aksiyom ve ta
nmlar, birisinin genler ve dairelere ilikin teoremleri ka
rmlamasna olanak verir, ama geometrik bilgi, kendilerine
teoremlerin uygulandn deneyimlediimiz nesnelerin var olup
olmadn belirleme gc kazanmamza yardmc olmaz, nk
buna yeterli deildir. klid geometrisi kesin ve zorunlu doru
luklarn bir sistemini salar ama genlerin ve dairelerin ger
ekten bu dnyada olgusal olarak bulunup bulunmadklarn
386 I Yeniada Bilgi Felsefesi

dikkate almaz. Bu doruluklar sadece kavramlar zerinedir ve


bizim deneyimleyebileceimiz herhangi bir ey zerine deildir.
klid geometrisinin gzlemlenen nesnelere uygulanp uygu
lanmayaca ile ilgili tek bilgimiz duyu deneyiminden gelir ve bu
bilgi de asla kesin deildir.
johannes Climacus (Kierkegaard) bu kukucu grleri "bil
ginin mantksal bir sistemi olanakldr ama varolu bakmndan
bir sistemi olanakl deildir" diyerek 'Postscript' adl yaptta zet
leme yoluna gider. Mantksal bir sistem kavramlarn ya da ta
nmlarn bir balang dizisinde mantksal olarak tretilen
zorunlu doruluklarn bir btnnden ibarettir. te yandan bir
varoluu sistem deneyimin deien dnyas zerine zorunlu
doruluklarn bir btnnden olumu olmaldr. Ancak byle
bir sistem kefedilemez ya da oluturulamaz, nk olgusal ya
da tarihsel olaylara ilikin herhangi bir zorunlu doruluu bile
miyoruz.
Kierkegaard yine unu da iddia eder: Herhangi birisi tarih
iinde eylemde bulunan bir Tanr'nn varln kantlayamaz.
nk kesin snrlardan dolay insanlar Tanr'nn varlnn
mmkn olduunu ancak kavramsal kantlarla bilebilir. Eer
tanr terimi teolojik bakmdan ncesiz sonrasz, yetkin ve dei
im geirmeyen bir varlk olarak tanmlanyorsa bundan 'Tanr
zorunlulukla vardr,' nermesini tretmek olanakl olabilir. Ve
hatta bunun gibi daha baka dikkatle dzenlenmi tanmlar sz
konusu olabilir. Bununla birlikte byle bir kant byle bir Varo
lan'n tarihsel dnya iinde var olacan ya da eylemde bulu
nacan kantlamaz. Eer bir Tanr'nn var olup olmad ile
ilgili olgusal bir bilgiyi kefetme giriiminde bulunursak o
zaman ciddi bir glkle yz yze geliriz: duyu organlarmzla
algladmz varlklar arasnda bir Tanr'y bulamayz; nk ta
nm gerei ncesiz sonrasz ve deimezdir. Buna karlk tm
duyu nesneleri srekli olarak deimektedir. Deneyimlediimiz
nesnelerin bazlar Tanr'nn eylemlerinin etkileri olabilir, biz
Hegel Kartlan l 387

salt bu etkilerden onlarn nedenini karmlayabiliriz, eer ne


denin varlndan zaten emin isek . . . Bu nedenle olgu bilgisi
Tanr'nn varlnn bir kant iin temel salayamaz.
Eer birisi Tanr'nn teolojik tanmn zmlerse, tarihsel
sre iinde yer alan bir Tanr'nn mantksal olarak olanaksz
olduunu grebilir. Eer Tanr sonsuz ve deimeyen Varolan
ise, o zaman o tarihsel ve zamansal niteliklere de sahip olamaz.
Bylece Tanr'nm teolojik kavram tarih iinde etkinlikte bulu
nan bir Tanr'nn var olmas olasln da kural olarak dta b
rakr. Zamansal bir dnyada eylemde bulunan bir Tanr ya da
tarihsel boyutu bulunan bir Tanr kavramna inanan bir kii o
halde salt bir mantksal samala inanm olur.
Kierkegaard bilgiye ilikin bu kukucu aklamalarndan
sonra, "o halde bir insan ne yapmaldr," diye sorar. Yukarda da
akland gibi, insann iinde bulunduu koullarn bir snav
dan geirilmesi bizi tmyle bir kukuculuun iine drr.
inde bulunduumuz koullarda kesin bir bilgiye sahip olam
yoruz. Ne yapmamz ve neye inanmamz gerektiini belirlemek
iin byle bir bilgiye sahip olmamz gerekir. Eer insan varl
nn anlamn ve amacn kefetmekle ilgileniyorsak kesin bilgiyi
aramaktan vazgeemeyiz. Ne var ki btnyle cehalet iinde bu
lunmamzdan dolay, peinde olduumuz bilgiyi kazanmak iin
hibir aracmz yoktur. Byle bir bilgiyi sadece aydnlanmann
mucizesi yer alrsa kazanabiliriz. Cehalet durumumuzda ortaya
kabilecek byle bir mucizenin nedeni olsa bile bir Tanr'nn
var olduundan da cehalet durumu iinde emin olamayz. Ne
yapmamz gerektii konusunda herhangi bir rehber bulmamz
olanakl grnmyor. Bu durumda ya tam bir kukucu olarak,
srekli bir cehalet iinde kalabiliriz, ya da tarihsel olarak ey
lemde bulunan bir Tanr'nm var olduuna ve onun eer biz is
tersek bizi aydnlatacana inanmay seerek bir samaln iine
bir srama yapabiliriz. Eer inanma bu kt durum iin bizim
tek zm yolumuz ise bu durumda neye inanacamz syle-
388 j Yeniada Bilgi Felsefesi

yebilmemiz gerekir. Ama inanmaya karar vermeden nce de


neyin doru karar oluturduundan emin olmann hibir yolu
yoktur; her eit gre inanmaya karar verebiliriz, ama bunla
rn hangisinin doru gr olabileceini de syleyemeyiz. u
halde samala bir srama yapma riski ok byktr. nce
den srama yapmann daha iyi olup olmadn ya da nereye
srama yapmann daha iyi olup olmadn asla bilemeyiz. Ama
yine de semeliyiz; bir isten eylemiyle bir nedene dayanmaks
zn, kukucu olup olmayacamza karar vermeliyiz.
Kierkegaard'n seimi kendi bilgi retisinin altnda yo
rumlanm bir Hristiyanla inanma biiminde olmutur. Bilgi
salt mucizevflbir biimde kazanlabilir. Kierkegaard'n inancnda
bu mucize Tanr sa'nn somutlamas yani bir bedene girmesi
dir. Tanr insan tarihinde grnm ve ona inanan kiileri ay
dnlatmtr. Kierkegaard'a gre, eer imandan uzak olarak
bedenlemenin ne zaman ve nerede yer aldndan emin olmak
iin aratrmaya kalkrsak, bu sorunlarla ilgili bir yargya ula
mak iin, bize yardm edebilecek bir kant olmadn grm
oluruz. nk Climacus'un kral yksnde olduu gibi, Tanr
btnyle kendisini gizlemitir. nsanoullar isteyerek, imanla
onun varlna inanmay semelidirler. Tarihsel bilgi Tanr'nn
sa'da bedenlemi olduunu belirlemeye yardmc olamamak
tadr. MS 1 . yzylda sa'y tanm olanlar onu sadece bir insan
olarak tandlar; onlara gre bir insann Tanr olmas mantksal
olarak olanaksz idi. 1 . yzyldan bu yana toplanan tarihsel ve
riler, sa ve ardllarnn sadece insan varlndan sz etmekte
dirler. Teolojik akl yrtme bize Hristiyanln temel olgusu
olarak lsa'nn Tanr olmasnn sama olduunu kantlamakta
dr. u halde iman eden insan pozitif kantn yokluuna, nega
tif kantn varlna karn inanr. O bu noktada Tertullian'n
nl szne tekrar yer almaktadr: "Sama olana inanyorum."
Grld gibi yaamn hibir alannda mutlak bir bilginin
bulunmadn ne sren Kierkegaard, eliik bir biimde
Hegel Kartlan 1 389
inanca bavurarak Tanr'nn varl ve bilgisinde mutlak doru
luu yakaladn ne srmtr. u halde cehalet iinde bulu
nan insanlar, kararl bir inanla ya da imanla davranrlarsa,
Tanr'da ve tanrsal sistemde mutlak doruluu ya da doru
luklar bulabilirler. Bu durumda Kierkegaard'n "insan ne yap
mal, neye inanmal" sorularna nerdii zm, tmyle
ussallk d bir yol olmaktadr. Ona gre insan doru yantlar
sadece iman dnyasna atlamakla bulabilir. Bu adan hibir
insan bir bakasn aydnlatma konumunda deildir. Her biri
doru bilgiyi ancak bir mucize yoluyla kefedebilir; bu mucize
nin salanmas da bireyin inanmaya olan kendi kararna, Tan
r'nn bu mucizeyi oluturarak ona katlmas yoluyla gerekleir.
Bu durumda biricik gereklik znellik olmaktadr. Her birey
kendi znellii iinde doruluu oluturmaktadr.
Kierkegaard'n teist varoluuluu da kendi znel yaklam
nn bir sonucudur. Ancak onun bu znellii bandan beri din
sel eilimleri ok gl olan birisinin znelliidir. Babasnn
youn etkisiyle oluturduu derin dindarl hibir zaman terk
etmemitir. Gerekletirdii ey Ortodoks Hristiyanl kyasya
eletirerek, kendi znellii iinde Hristiyanl balangtaki saf
lna ve zgnlne kavuturduuna inanmasdr. Bu noktaya
gelmek uruna doru bir biimde balad bilgi eletirisini so
nunda Tanr'ya ve dinsel inanlara gtrp dayandrmas, ras
yonellikten, irrasyonellie bir srama yapmann da gzel bir
rnei olmutur diyebiliriz. Gerekte tutarl bir biimde bala
d kukucu izgideki bilgi eletirisini yine tutarl bir biimde
tamamlayarak Tanr bilgisine ulamann da olanakszln ilan
etmesi olurdu. Kierkegaard'n varoluuluu ateist bir varolu
uluk boyutuna gelip dayanmalyd. ada ve yine ok gl
bir Hegel kart olan Nietzsche bu konuda tutarl bir izgide ka
larak "Tanr ld" diyebilmitir, Kierkegaard gibi dnenlerin
yanlgs, bilgisine ulaamadm eye ya da eylere inanrsam
onlar vardr ve en azndan onlarn var olduu bilgisini bu e
kilde salam olurum yanlgsdr. Ancak bu noktada Kierkega-
390 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ard tutarl davranm ve gereklik znelliktir yani bana uygun


gelen gerektir deme yoluna gitmitir. Acaba bu gerekten de
gereklik znellik mi? te buras tartmaya son derecede ak
bir konudur.
Kierkegaard ada varoluuluun bugn kabul edilen genel
temalarna ilikin yapt derinlikli ve duygu dolu irdelemeler
nedeniyle nemli grlmektedir. Aynca yapt ruhsal zm
lemeler psikanaliz alannda da ilgi ekmekte ve pek ok yo
rumlamalara kap amaktadr. Hi kukusuz teist varoluularn
kendisini batac yapmas da artc olmaz. Ne var ki varolu
uluun genel kurucusu olmas en genel temalara imza atm
olmas, dinsel ierikli grlerine Heidegger ve Sartre gibi yz
yln nemli dnrlerin itibar etmemelerini de nleyememi
tir. Kierkegaard'la birlikte 1 9 . yzylda bilgi kavram asndan
nereden nereye gelindiini de grm oluyoruz. Nesnel doru
luk ierimli bilgi kavram zellikle Kant'tan sonraki idealist ei
limli dnrler . eliyle terk edilmeye balanm, Saltk varln
doruluu da temsil ettiinin ne srlmesi ile yaln olarak bil
ginin ve doruluun terk edilmesi srecine de girilmi oluyordu.
Bundan sonra birbirinden olduka farkl yapda iki gre daha
yer vererek bu proram tamamlam olacaz.
7. BLM
MILL'N YEN DENEYMCLG

JOHN STUART MILL


ngiliz deneyci geleneinin 19. yzyldaki en nemli temsil
cisidir ( 1 806- 1873). Babas james Mill ok yakn arkada du
rumundaki jeremy Bentham ile birlikte yararclk ( tilitaryanizm)
olarak bilinen felsefi ve toplumsal nitelikli devinimi birlikte
oluturmular ve uygulamaya koymulardr. Ama bu devinimin
de en baarl temsilcisi ve en hararetli yanda Mill olmutur.
Mill 1806'da Londra'da dodu . yandan on drt yana
dek babas tarafndan ok sk bir biimde uygulanan bir eitim
deneyimine konu olmutur. Eitim srecinde, Yunan ve Latin
dilleri ve kltr , tarih, matematik ve mantk alanlarnda ol
duka ileri dzeyde yetitirilmitir. 1 8 1 9 ylma gelindiinde
ekonomi politik srecine ilikin eitimini de tamamlam bulu
nuyordu. Ald eitim sreci salt bellee dayal konularda deil,
eletirel ve zmleyici dnce alannda da kendisini olduka
st dzeylere tam grnyordu.
1 820 ylnda Fransa'ya giderek Fransz dilini ve yaznn in
celemi, bu arada pek ok liberel dnr ve ekonomistle iliki
kurmutur. 1821 ylnda ngiltere'ye dner dnmez john Austin
392 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

( 1 790- 1 859) ile birlikte Roma hukukunu incelemiler, bunun


yan sra Bentham felsefesi ile de yakndan ilgilenmeye balam,
bu arada felsefi almalarn Helvetius, Locke, Hume, Reid ve
Dugald Steward gibi dnrlerin yazlarn okuyarak geni
letme yolu tutmutur. john Austin ve kardei Charles'n aracl
yla yararc evrelerle tanm, 1822'de kendisi de yararc bir
evre kurarak, yl boyunca bu evrede yararc etkinliklerde
bulunmutur. 1823 ylnda babasnn araclyla yerletirildii
East India Company'de uzun yllar altktan sonra 1 856 y
lnda bu irketin bana gemitir. Kendisinin ve babasnn hi
bir zaman iin akademik deneyimi olmamtr.
tk nemli yaz denemeleri 1 824 ylnda Westminster Review
kurulduktan sonra bu dergiye gnderdii yazlar ile yapt kat
klardr. 1 825'de Bentham'n be ciltlik Rationale of Evidence
(Kant Gerekesi) adl nemli yaptn dzeltmeyi stlenmi ve
bu alma bir yl srdkten sonra 1 826 ylnda yaymlanmtr.
Bu yaptn kendisini fazlaca yormas ve hatta yararcln nere
deyse bysn yitirmesi zerine bir sre felsefeden uzaklaa
rak yazn incelemelerine koyulmu ve bu arada Coleridge ve
izleyicilerinin dncelerini deerlendirme frsat bulmutur. Bu
dnemde Carlyle'la bile sempati ile bakt grlr. Yine de
sonu olarak bir yararc olarak kalm, Benthamizmi olduka
deitirmesine karn, yararclk kart cephelerin hibirinde
yer almamtr. 1 830-3 l'de Politik Ekonominin Kimi zlmemi
Sorunlar zerine Denemeler'i yazm, ancak sayca be olan bu
denemeler, 1 844 ylna dek yaymlanamamtr. 1 843 ylnda
nl Mantk Sistemi adl yapt yaymland. Bu yapt hazrlar
ken Auguste Comte ile yazmtr. nk bu almada Com
te'un Pozitivist Felsefe zerine Dersler adl temel yaptndan
yararlanmtr. 1 848'de Politik Ekonominin llkeleri'ni yaymla
m, 1859'da zgrlk zerine, 186l'de Temsili Hkumet ze
rine irdelemeler, 1 863'de Yararclk (Utilitarianism) adl yaptlar
yaymlanmtr. Sir William Hamilton'un Felsefesinin Bir lncelen
mesi balkl almas ve Auguste Comte ve Pozitivizm balkl bir
Mill'in Yeni Deneyimcilii l 393
incelemesi 1 865 ylnda yaymlanmtr. 1868'de lngiltere ve lr
landa (England and Ireland) adl, ngiliz hkumetinin rlanda
politikasn knayan bir almas yaymland. Yaz rlanda d
nda ilgi grmemitir. Mill, 1873 ylnda Avignon'da lmtr.
Savlar ve Tartmalar adl yapt 1 859- 1875 yllar arasnda drt
cilt olarak yaymlanmtr. Din zerine Deneme balkl ya
zs ve Otobiyografi'si 1874'de lmnden sonra yaymlanmtr.

Mill'in Bilgibilimsel rdelemeleri


tilitarianizmin temsilcisi olarak Mill, daha ok ahlak felse
fesi alannda ve ekonomi politik alanlarnda n yapmtr ve yine
daha ok bu alanlar sz konusu olduunda gndeme getirilir.
Bilgibilime ilikin dorudan bir yapt ortaya koymamakla bir
likte, Mill'in kitaplarn belirtirken ilk bata szn ettiimiz
gibi, Mantk Sistemi adl ok kapsaml bir almas bulunmak
tadr. Bu yapt genelde mantk alanna bir katk olmakla birlikte,
mantn dnme ve uslamlama bilimi olmas bakmndan
genel bir snflamaya gre mantk zerine dncelere bilgibilim
alannda da yer vermek mmkn olmaktadr. Ayrca mantn
temelleri ya da ana ilkeleri bakmndan geleneksel ngiliz de
neyciliinden ayrlmad aktr. Ve yine Mill, epistemolojik
alanda dneminin baz almalarna eletirel yantlar verirken,
Locke deneyciliinden yana bir tavrla kart grleri rtme
yoluna gitmektedir. Bu nedenle burada, Mill'in bilgibilimsel ir
delemelerini hem bu eletirel irdelemeleri hem de mantk al
malarm dikkate alarak amlamaya alacaz.

Empirizm ve Mantk
18. yzylda da hkm sren bilgibilimsel yaklam Locke
tarafndan ne srlen deneycilik temelinde, "genellemelerden
oluan tm bilginin deneyimden tredii" gr idi. Bu yakla
mn bir baka anlatm ise, gerek Locke ve gerekse Mill iin
394 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

duyumlarn ve zihnin kendi edimlerinin farknda olmasnn, bil


gimizin biricik kaynan ve materyalini oluturmasdr. Ve bu
kurama gre, zihnin isel ile fark edilen bu intuitif kant
zerinde temellendirilen deneyim ncesi (a priori) bir bilgi ya da
doruluklar yoktur. Buna karn Coleridge ve onun safnda yer
alan baz Alman dnrler kart gr benimsemilerdi. Co
leridge de deneyim olmakszn hibir bilginin mmkn olma
yacan kabul eder, ama ona gre, baz durumlarda doann
bakmza dorudan verilen grnmleri, grlmeyen eylerin
kendisine dayand isel bir yasann varl konusunda bizi uya
rr. Bu ekilde duyularla kavranamayan doruluklar kavramak
ve eyleri alglamak dorudan bir sezgi (intuition) ile mmkn
olabilir.
Coleridge'ye gre, bu ekilde a priori olarak bilinen doru
luklar arasnda dinin ve ahlakn temel retileri, matematiin
ve hatta fiziksel doann sonul yasalar yer alr. Coleridge, bu
kavramlar savunmaya kendini adam bir kii olarak, Locke'un
izleyicilerinin ykc zmlemelerine karn, intuistyonist bilgi
kuramn daha deerli bulmutur. Sezgiciler-intuistyonistler Hu
me'la birlikte una inanr; Tanr'nn varoluunu deneyim arac
lyla kantlamak olanakl deildir. Ama bundan Tanr'ya ilikin
hi birey bilmediimiz sonucu kmaz. Bundan bizim baz bil
gilerimizin deneyimden tretilemeyecei sonucu kar. Tm bil
ginin deneyimden tretilmesi ahlaklln yadsnmasnda
sonlanabilir. Bu bizi ya hayvansal duyarlln kr uyarmlarna
ya da salt aklsal hesap ilemlerine gtrecektir. Her iki indir
geme de etik ykmlln yok edilmesinde son bulur. Ayrca
Locke teorisi zerindeki bilim bile kendi zgn karakterini kay
beder ve salt bir empirizm olur kar. Oysa onlar iin bilim, zo
runlu olarak alglanmas gereken eyi alglar alglamaz yasalarn
kendini aa vurmasndan baka bir ey deildir.
te yandan Locke'un izleyicileri bu aklamalara , sezgicile
rin felsefe koltuunda oturarak grdkleri en vahi ryalarn
talandrabilmek adna ilkeleri feda ettikleri karln verdiler.
Mill'in Yeni Deneyimcilii 1 395

Bir Boehme'nin, bir Swedenborg'un zel vahiylerinin byk tu


tarszlklar rtlm olsa bile, bu yaklam halen dorulu
un test edilmesi olarak sadece ounluun ryalarn, her bir
bireyin ryas olarak gsterme yoluna gitmektedir. Gerekten
de bu , sezgiciliin ok zel bir tehlikesidir; gerekten aratr
mak yerine hazr zm arac sunmasdr; bunlar, iimizdeki
kutsal bir yetinin kefedilmesi adna, lgn bir kalbin, kr bir ki
inin bile grebilecei bir aklkta olduu ne srlen vahiyle
ridir. Bu iki okulun savamnda kazanan taraf yoktur. nk
birisi tekini insan salt hayvani bir varlk yapmakla sular, teki
de berikini insanlar birer lgn ya da deli yapmakla sular. Ve
bylece meydan antagonistlere (bilinemezcilere) kalm olur.
Mill, bu canl tartma ortam karsnda, her iki ynden gelen
sulamalara prim vermeyerek, konuyu daha derinden zmle
meye karar vermi ve bu iki kart gr arasnda bir orta yol
olarak kendi empirizm anlayn ve bu anlay zerine kurulan
tmevarmsal mantk grn ne srmtr.

Mill'in Empirizm Anlay


u halde, Mill'in kendine zg bir empirizm anlay vardr.
Bu da bu kavram erevesinde az ok bir kargaa yaratyor gibi
grnebilir. Ama sezgicilerin Lockecu deneyimcilere saldrlar
Mill'i byle bir araya srklemitir.
Mill, ncelikle klasik anlamda kullanlyla bir empirist ol
madn dile getirir. Geleneksel empirizm ile uzlat tek vaz
geilmez nokta, tm bilgimizin kaynann deneyim tarafndan
salanddr. Bu noktada Locke ve izleyicilerinin yannda yer
ald ak bir gerekliktir. Bundan sonra geleneksel empirizme
kar eletirel bir bak yneltmeye balar. Bu balamda "neden
sel bitiikilikten evrensel nedensellik karsand zaman yer
alan 'a posterimi kt genellemeden ya da szcn asl anla
mnda grgclkten sz eder," (Aktaran, Copleston, 2000,
s.53) . Yine bu 'a posteriori kt genelleme' kapsam iine, Ba-
396 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

con'un yaln empirik yasalar nedensel yasalarla kartran bir


genelleme tipi olarak grnen yaln sralama (enumeration) yo
luyla gerekleen karsama yolunu da yerletirir. Burada, tikel
ve yaln bir rnek sanki tm insanlar her yerde ve her zaman
ayn biimde davranrlarm gibi genelleme yaplarak sunul
maktadr. "Bacon, gerekte tmdengelime kart olarak bilimsel
tmevarmn ltn oluturmaya almtr; bununla insan
soyunun gzlemleri, gvenilir genel kuramlarn temelini olu
turmak zere birletirilebilecek ve bu ekilde pratiin biricik
salam temeli olarak tmdengelimsel genellemelerden vazgei
lerek, empirizmin talandrlmas salanacaktr ve bu yol insan
lk iin biricik otorite haline gelecektir," (Anschutz, 1969, s.60) .
Mill, deneyim ve gzlemlere bavurma anlamnda tpk Bacon
gibi bir deneyci-deneyimci olduunu belirtir. Ama toplanan veri
ler arasnda nedensel balar kurarak bilimsel genellemelere yk
selme anlamnda, Bacon'un baarl olmadn biraz yukarda
da belirtildii gibi, para para gzlem verilerinden hareketle a
posteriori genellemeler yapmann gerek bilimsel empirizm ol
madn belirtir. Bu durumda Mill, kendisinin sadece veri top
lamakla ilgilenen ve onlar para para kullanan anlamnda bir
empirist olmadn, ama veriler arasnda balar kurarak onla
dan geerli nedensel genellemelerde bulunan anlamnda bir de
neyci (experientialist) olduunu ilan eder. Bir baka deyile,
Mill'in empirizmi, bilimsel empiri zm den baka bir ey deildir.
'

Mill'in bilimsel empirizmini, mantk anlay ile ilikisi iinde


aklamak daha uygun olacaktr.

Mill'in Mantk Anlay


Mill, Mantk Sistemi adl yaptnda yukarda sz edilen her
iki okula kar da ntr (yansz) kaldn ifade eder. nk ona
gre, mantk bilimi tm felsefe okullarnn ortak zeminini olu
turmaktadr. Bu adan Hartley'in, Reid'in, Locke'un ve Kant'n
izleyicileri bu ortak zeminde buluabilir ve el skabilirler. Bu
Mill'in Yeni Deneyimcilii j 397

nedenle, Richard Whateley'in ne srd , "mantn doru


luu elde etmek iin anlama yetimizin ilevlerinin bilimi ol
duu" tanmn kabul etmediini belirtir. nk bu tanm,
bilgimizin sonul nclleri ile ya da temeldeki zgn veri ile il
gili olduunu ima etmektedir. Bunun yerine u tanm daha
uygun bulur. Mantk, anlama yetisinin kant (evidence) gsterme
edimine yardmc olan ilevlerinin bilimidir ; bu tanm ona gre
mantn, bilgimizin nceden bilinen doruluklardan karm
larda bulunan blm ile snrlandrlm olduunu gsterir ve
byle de olmaldr. Bununla birlikte daha sonra "Examination of
Hamilton" adl yazsnda biraz daha farkl bir izgiye gelerek
"mantn, sonucunda doruluu elde etme olarak geerli dn
menin bilimi" olduunu ne srer. Ona gre, biz ou zaman,
dnme izgimizin bir parasnn bir dieri ile ilikili olduu
sonucuna ulatmz zaman bile, asla tatmin olmayz. Gerek
ten bazen bilgimizin zgn kaynaklarna ulamadan da bir
karmn geersiz olduunu kefedebiliriz. rnein, bir kavram
ya da karm bir eliki ierebilir; bir tasm (kyas) ncllerden
sonuca doru ok-anlaml ya da bulank bir terimle ilerleyebilir.
Ya da kii, yorumunun doruluunu ya da olgusal temellerinin
yeterliliini salayacak herhangi bir referans noktas edineme
mi olduunun farknda olabilir. Buna karn Mill, mantn bu
blmnn onun tm demek olmadn da belirtme yoluna
gitti. Aslnda ona gre iki tr mantk vardr: bunlar tutarllk
mant ve doruluk mant dr zleyicileri bazen bunlardan for
.

mel yani kavramsal mantk ve materyal mantk olarak sz ederler.


Doruluk, teki doruluklar araclyla bilinen doruluklarla
snrl deildir ama ayn zamanda, ilk doruluklarn ele geiril
dii srelerin gz nne alnmasn da ierir. Bu adan Mill u
noktaya parmak basar: "Manta ilikin giriimimin getirdii
herhangi bir baar varsa, bu, doutan ilkeler kuramna kart
olarak, zmlenmi deneyim zerinde metafiziksel ve etik bi
lime yer aabilmek abas ya da giriimi olarak deerlendiril
melidir. " Ona gre, Alman dnrlerin temsil ettii a priori
398 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

bilgi gr bir sre daha bilgibilim alannda etkili olabilir ama


Mantk Sistemi, tm bilgiyi deneyimden treten kart okulun
kaynak kitab olarak en fazla istenen eyi salamaktadr.
Dncenin iki okulu fikri Mill'e ya da Yararclara zg bir
ey deildir. 19. yzyln balarndan itibaren geni lde yan
da bulan, birbirine kart iki inantan birisi Bacon'un tmeva
rmsal felsefesine dayandrlan ilerleme fikri, tekisi de Descartes
ya da Kant'n intuitif felsefelerine dayandrlan bir inan siste
midir. Bu iki inan sistemi arasndaki fark iki politik partinin
tutumlarnda da yansmasn bulmu kabul ediliyordu. Bunlar
dan birincisi Toryler, tutucu olarak kabul edilen partidir. kincisi
de ilerlemeci olarak kabul edilen Whigler dir. Bylece her alanda
'

tutucular ve ilerlemeciler biiminde bir dikotomi karmza k


mtr. Bu adan yaznda, sanatta, bilimde, mekanikte, tpta vb.
ilerlemeci ve tutucular sz konusu olmutur. tlerlemeciler re
formlarn laik, dnyevi nitelikte olmasnn stnlklerini savu
nurlar; tutucular ise duygulara zellikle de dinsel ve ahlaksal
duygulara bavururlar. Bu nedenle , tutucular din partisi, iler
meleciler ise dind parti olarak kabul edilir. Son bir niteleme
olarak belirtilirse tutucular sanatta romantizmi, ilerlemeciler ise
klasisizmi temsil ederler. Bununla birlikte Mill bu ayrma yeni
bir not dme yoluna gider: tutucu okul sezgisel ya da a priori
niteliklidir. lerlemeci okul tmevanmsal ya da deneycidir. Mill,
buraya kadar ki aklamalardan da anlalabilecei gibi, tme
varmsal ve deneyci (experimental) grn kararl bir temsil
cisidir. Sezgici okula kar olarak, deneyci okulun bir yanda
olduunu daima dile getirmitir.
Ona gre deney-deneyim bilginin tm materyalini salamak
iin yeterlidir. Ancak bu materyali ilemenin eitli yollar var
dr. Mantk sisteminde ncelikle bu yollar zerinde durmakta
dr. Bunlardan bazlar bilimsel olmayan sonulara gtrrken,
bazlar da gvenilir, bilimsel genellemelere gtrr. Deneyim
gzlemleri ile dorudan ve para para ilgilenmek gven sala
mayan ve bilimsel-olmayan sonulara gtrr. Bilimsel ve g-
Mill'in Yeni Deneyimcilii l 399
venilir yol ise deneyim verileriyle daha dolayl ve birbirleriyle
iliki iinde ilgilenmektir. Ve yine bir empirist olarak bir kii de
neyimi ilemenin bilimsel olan ve olmayan yollar arasnda her
hangi bir ayrm grmez ya da grmekte baarsz olursa, o
zaman, kanlmaz olarak bilimsel olmayan bir biimde ilem
yapacaktr.
Bu durumda Mill sadece veri toplamakla ilgilenen ve onlar
para para kullanan anlamnda bir empirist (empricist) olmad
n, ama veriler arasnda balar kurarak onladan geerli genel
lemelerde bulunan anlamnda bir deneyci (experientialist)
olduunu ilan eder. Kendisini bu tarzda bir empirist olarak ni
telemekle Bacon empirizminin de tesine gemi olur. Buradaki
sorun bu ikisinin nasl birletirilebileceidir? Yani bu olanakl
mdr? Bu alanda Mill'in tm abas btn tmel nermeleri de
neyimden tretmek ve ayn zamanda onlardan bazlarn tpk
Bacon'un yapt gibi kesin olarak ilan etmektir. Bu tmceden
anladmza gre Mill'in, tmevarm mantn savunduu ok
aktr. Tmevarm mantna ve bu alana ilikin grlerine
gemeden nce, Mill, mantnda sral olarak dilin terimlerine,
nermelere ve tmdengelim mantna yer vermitir. Biz de bu
rada ncelikle bu konular zet olarak ele almak suretiyle yolu
muza devam edebiliriz.
ncelikle mantk, Mill'e gre kant gsterme kuramdr: bir
kant, tantlanabilen bir eyi ngrr ve bu daima bir nerme
dir. Bu nedenle ncelikle nermelerin nemi ya da anlam ze
rinde durmak gerektiinden sz eder. nerme bir zne, yklem
ve bir balatan oluur ve bu yap, bu edim, dilin terimleriyle
gerekleir. Mill bu terimleri adlar olarak gsterir. nermede bir
eye ilikin bir ey, onaylanr ya da yadsnr; yani, yle bir sy
lem biimidir ki daima bir ey zerine bir ey sylenir. Bu edim
dilin terimleriyle yani adlar araclyla gerekleir. Bu adan
Mill'in tanmyla nerme bir ad iin bir baka ad doruluyor ya da
yadsyor olarak grnen bir tmcedir. u halde nce adlar ze
rinde durmak gerekmektedir. Burada en nemli nokta bir adn
400 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

anlam deyince neyi anlamak gerektiidir. Mill'e gre anlam


oluturan ey sz konusu adn neyi belirttii (denote) deil, neyi
imlediidir (connote). Bu adan tm somut genel (tmel) adlar
nemlidir. rnein 'insan' szc bir snf oluturduklar d
nlen belirsiz sayda bireysel varl gsterebilir ya da belirte
bilir, ama onun asl anlam neyi imlediinde, yani insan szc
belli varlklara uygulandnda, bunlara yklenen yklemlerde
yatar. Bu nedenle tek bir bireyden daha fazlasn belirtebilen ama
hibir imlemi olmayan james gibi zel adlarn hibir anlam ta
madklar sylenebilir. u halde Mill iin, 'insan, bitki, balk,
ev' gibi somut genel terimler imlemleri ok geni olduu iin
gerek anlama sahiptirler. nermelerde bir adda bir baka ad
onaylanyor ya da yadsnyordu. Bu iliki 'dr,' ya da 'deildir' ba
lac araclyla olmaktadr; 'dr,' 'deildir,' 'eer,' gibi terimler
kesinlikle adlarn bir paras deildir; bunlarn tek bana bir an
lam yoktur. Ama yine de, 'dr,' bir nermeyi olumlu , 'deildir,'
bir nermeyi olumsuz yapmaktadr. Mill bu terimlerin mant
n aydnlatmaya pek girimemitir.
Mill, nermeler arasnda olgusal ve szel (real end verbal)
olanlar ayrt eder: Olgusal bir nermede zne durumundaki
adn imleminde imdiden kapsanmayan bir olguyu dorular ya
da yadsrz. Baka bir deyile olgusal bir nerme duruma gre
doru ya da yanl olabilen yeni olgusal bilgi iletir ve bu bilgi
salt zne teriminin anlamca zmlenmesi ile elde edilememesi
anlamnda yenidir. zel adlar hibir anlam tamadklar iin r
nein "jack evlidir," gibi bir nerme zorunlulukla bu snfa dahil
olur. Bununla birlikte szel nermeler salt adlarn anlamlar ile
ilgilidirler; yklem, zne teriminin anlamca zmlenmesi ile
elde edilebilir. rnein, "insan cisimsel bir varlktr," nerme
sinde yklem daha imdiden insan teriminin imleminin bir par
asn oluturur. nk cisimsel bir varlk olmadka hibir eye
bir insan diyemeyiz.
Szel nermelerin en nemli snf tanmlardr. Bir tanm bir
Mill'in Yeni Deneyimcilii l 401

szcn anlamn aklayan bir nermedir. Bununla birlikte,


Mill, szel nermelerin salt keyfi olduklarn ya da olgu sorun
lar zerine incelemenin hibir zaman tanmlar oluturmaya
uygun olmadn imlemeyi amalamaz. rnein insan insanlar
olarak adlandrdmz varlklarn ortak olarak tadklar yk
lemleri tmyle gz ard ederek tanmlamak sama olacaktr.
nsan teriminin imleminin insanlarn deneyiminde temellendii
aktr. Bu adan Mill'e gre tanmn salt szel olmadn var
sayma eilimi tayabiliriz. Aynca, 'dr' balacnn ikili anlamn
aklmzda tutarsak bu eilim kolayca aklanabilir. rnein,
insan gibi imleyici, genel bir terim belirsiz sayda eyleri belirtir
ve aynca bunlarn ortak olarak tadklar belli yklemleri imler.
Bu nedenle "insan toplumsaldr" dediimizde, bu tanmn in
sanlarn var olduklarn onayladn ileri srme eiliminde ola
biliriz. Bu ekilde ileri srlen nermede, iki nerme dile gelmi
olur: bir yanda salt insan teriminin anlamn belirtik klan tanm,
te yanda tanmda sz edilen yklemleri tayan varlklann ol
duunu onaylayan bir varolusal nerme. Eer rtk olarak bu
lunan varolusal nermeyi dnrsek tanmn salt szel olduu
sylenebilir.
Olgusal nermelere gelince; rnein, btn insanlar lml
dr, bir adan kuramsal bir gereklik paras olarak grlebilir:
bunun anlam insann yklemlerine her zaman lml olma
ykleminin elik ettiidir. Ama ayn zamanda nermeye uygu
lamal kullanm iin bir anmsatma olarak da bakabiliriz . O
zaman bu "insann yklemleri lmlln kantdr, lml
ln bir imidirler" demek olur. Bir baka deyile bize neyi bek
leyeceimizi syler. Bu ayn anlamlar en sonunda edeerdir ama
Mill'e gre bilimsel karmda zel nem tayan yan anlamn
klgsal yandr.
Mill szel ve olgusal nermeler arasndaki ayrmn, Kant ve
onu izleyenler tarafndan yaplan analitik ve sentetik yarglar
arasndaki ayrma karlk geldiini belirtir. Bu balamda unu
belirtmek gerekirse Mill, olgusalln herhangi bir a priori bilgi-
402 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

sinin olduu grne kardr. Bu nedenle sentetik a priori ner


meleri yadsma yoluna gider. Bu balamda sezgicilerin ve a priori
bilginin savunucularnn gl kalesi durumundaki matema
tiksel nermeler konusunda syleyecekleri de olduka ilgin
olabilir. imdi biraz da bu konuya eilebiliriz:

Matematiin Temelleri zerine


Mill, ada Dugald Steward'n matematiksel nermelerin
olgulara ilikin olmayp salt nsavlar ya da nkabullerle ve belli
sonular arasndaki balantlarla ilikili olduu yaklamn ele
tirerek konuya girer. stelik Steward bu nkabullerin aksiyom
lar ya da postlalar olmayp klid'in tanmlar olduunu ileri
srmektedir; tanmlar ise keyfi olmaktan teye gitmez. Mate
matiin olgusalla uyabilmesi ve fizie baaryla uygulanabil
mesi salt bir raslant sorunudur. Bu aklamalara kart olarak,
Mill, matematiksel nermelerin olgusal-gerek olduklarn d
nyordu. Bu nedenle klid'in teoremlerinin tanmlardan
karsanabilir olduklarn kabul etmedi. nk ona gre tanmlar
ne gerek ne de yanl olabiliyordu. Bu nedenle klid'in teo
remlerinin postlalardan karsanabilir olduunu dnyordu.
Bu yzden klid tanmlarnn yalnzca blmsel olarak tanm
olduunu ne srd. Bu ekilde bir postlay da iermi olu
yorlard. Postla bir olgu sorununa ilikin olurken, ikinci para
gerek bir tanm anlatr. Bylece bir emberin tanm u iki
nermeye zmlenebilir: "evresindeki izgi zerindeki tm
noktalarn ierisindeki tek bir noktadan eit uzaklkta olduklar
bir ekil var olabilir," ve "bu zellii tayan her ekil ember
olarak adlandrlr" (Aktaran, Copleston, 2000, s.6 1 ) . Buradaki
ilk nerme olguyu anlatan bir postladr; ikinci nerme ise salt
bir tanmdr. Bu ekilde Mill'e gre klid'in teoremlerinin
karsanmas iin nclleri oluturan eyler an tanmlar deil ama
byle postlalardr. Bu ekilde geometrinin nermeleri keyfi ta
nmlardan deil, olgu sorunlarna ilikin postlalardan ya da
Mill'in Yeni Deneyimcilii J 403

varsaymlardan tretilmi olur. u halde geometride uslamla


malarmz tanmlarn kendileri zerine deil, ama tanmlarda
konutlanan olgu sorunlar zerine kurulur.
Bundan sonra Mill kendisini bir baka polemik iinde bulur.
Bir baka ada Whewell'e gre , bu ilk ilkeler kendiliinden
aktr, deneyimden tretilmemilerdir ve intuitif olarak bilinir
ler. Ksacas bunlar a primi bilginin rneklerini olutururlar. Mill
bu gre de katlmaz. "Bilimin geri kalan gerekliklerinin
karsand bu kkensel ncllerin grnrdeki tm aykrlk
lara karn gzlemlerin ve deneyimlerin sonular olduklarn
ksaca duyularn kant zerine kurulduklarn" savunur. Ma
tematiksel bir aksiyomu rtecek bir durum hibir zaman
karmza kmamtr ve arm yasalarnn ileyii byle ak
siyomlarn zorunluluu konusunda tadmz inanc akla
mak iin tmyle yeterlidir.
Temeldeki genel ncller snfnda Mill, aksiyomlar (belit
ler) ve tanmlarda ierilen postulalar (koyutlamalar) arasnda
ayrm yapma yoluna gider. Aksiyomlar mutlak olarak gerektir:
Ayn eye eit olan eylerin birbirlerine eit olduklarnn ger
eklii aka ortadadr; aksiyomlarn gereklii tartma kabul
etmez ama postulalarn gerekliinin tartmaya ak olduu
sylenebilir. rnein, geometrici tarafndan tanmland bii
miyle bir izginin var olabilecei doru deildir. izgiyi uzun
luu olan ama genilii olmayan olarak tanmladnda kendi
amalar iin genilik esini gz ard etmeye ve yalnzca uzun
luu incelemeye karar veriyordur. Bunu yaparken herhangi bir
matematiksel kendilii seziyor deildir. Aslnda bunu deneyim
lerinden yola karak yapmaktadr. Bylece hem aksiyomlar hem
de postlalar deneyimden tretilirler. Tm bu sylenenlerden
kan sonuca gre, matematiksel tantlamann temeldeki ncl
lerinin empirik nsavlar olduklar sylenebilir. Bunlar tmeva
rmsal genellemeler olarak grlmelidirler. Ve matematiksel
nermelerin zorunluluu da salt bu temel ncller ve onlardan
tretilen sonu nermeleri arasndaki mantksal bantnn bir
404 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

zorunluluu olarak yorumlanmaldr. Bu sylenenlerin nda,


Mill'in matemetiin temelleri konusunda da empirist yaklam
aka grlebilmektedir. Mill, bu balamda say yasalarnn fe
nomenel dnyann temelinde yattn kabul etmenin de kendi
yaklamyla tutarl olduunu savunuyordu. Konuyu metafizik
ile balantl olarak noktalamak gerekirse; "Mill, uzam yasalar
nn altnda say yasalarnn yattn, bu iki kme yasann kuv
vet yasalarnn altnda yattn ve kuvvet yasalarnn, zdeksel
evrenin baka tm yasalarnn temeli olduunu bildirir," (Akta
ran, Copleston, 2000, s.62) .

Tmdengelime Kart Olarak Tmevanm Mant


Gerekte matematiksel nermelerin zorunluluunun ncl
lerden tretilen sonu nermeleri ile ncller arasndaki zo
runlu balantdan kaynakland son olarak dile getirilmi idi.
Aslnda, her alanda doruluklarna inandmz nermelerin
gereklii kabul edilen baka nermelerden karmlandklar
iin onlara inandmz dile getiririz. Ama karm yapmann
genel olarak iki tr olduu kabul edilir: bunlar tmdengelim ve
tmevarmdr. nermeleri daha genel nermelerden ya da on
lara eit nermelerden karyorsak, bu yol tmdengelim yolu
dur. Ya da karlan nermeler, onlara gre daha az genel
nermelerden tretilmi ise bu yola da tmevanm denmektedir.
Mill'e gre, yeni bir gereklik, yani ncllerde daha imdi
den kapsanmayan bir gereklik karsandnda, ortada olgusal
bir kanm sz konusudur. Bu durumda karsanan sonu, n
clde kapsanandan daha fazlasn kucaklad lde sadece t
mevarm olgusal karsama olarak saylabilir. Sonu, nclde
nceden kapsandnda karm bilgide hibir olgusal ilerleme
yapmaz; bu tasmsal karm iin dorudur. Tasm ( kyas) tm
dengelimci kannn en bilinen yoludur. Kyasl uslamlama, d
ncede mantksal tutarll gvence altna alabilir, ama sonu
nclde kapsanan amad iin yeni bir bilgi ortaya konmu
Mill 'in Yeni Deneyimcilii l 405
olmaz. te yandan tmevanmsal kann yani fiziksel bilimlerde
kullanlan kann, zihnimizi bilinenden kann sreci tarafn
dan dorulanmadan nce bilinmeyen bir gereklie gtrr. u
halde, elimizde bir tutarllk mant, bir de bulu mant vardr.
Mill'e gre bu yollar sorunsuz deildir; nce tmdengelime
bakalm. rnein: Tm insanlar lmldr; john da bir insandr,
bu yzden john lmldr. Bu kyasta byk ve kk ncl
kabul etmenin ve sonucu yadsmann mantksal bir tutarszlk
getirecei aktr. Ne var ki Mill, zaman zaman byk ncln
gerekliini varsaymak iin sonucun gerekliini varsaymak ge
rektii biiminde konuur. Bir baka deyile byk ncln ger
ekliini bilmek daha imdiden sonucun gerekliini bilmektir.
Grld gibi burada bir ksrdng sz konusudur. Ve yine
"tm insanlar lmldr" dendiinde, insann yklemlerine her
zaman lmllk elik eder anlam kmaktadr; eer bu nerme
insan szcnn imleminin terimlerinde yorumlanrsa, ner
menin tikelleri deil ama tmelleri ilgilendirdiini sylemek
doal olur. Bu durumda insan szcnn imlemini oluturan
yklemlere her zaman lmllk ykleminin de elik edecei
sonucu kar. Byle olunca da John'un insan olduunu biliyor
sak, o halde lml olduunu da daha imdiden bildiimiz sy
lenebilir. Ayrca Mill tasm tartmas bakmndan, tmeller
konusunda adc kuram desteklemektedir: buna gre "tm in
sanlar" belirtme terimleri iinde ele alnm olur ve " tm tikel
insanlar" demeye gelmi olur. Bylece tm tikel insanlarn lml
olduunu biliyorsak, herhangi bir tikel insann da lml ol
duunu biliriz.
Mill bu alanda asl vurucu eletiriyi u ekilde yapar: Ona
gre, " tm insanlar lmldr" nermesi szel deil olgusal bir
nermedir ve tasm tartmasnda gerekten de adc konumu
stlenmesine karn, uslamlamann sonucu ncllerden do
maz. nk adc adan " tm insanlar lmldr" tikel olgula
rn yani, Sokrates ve Sezar'n ikisinin de ldkleri gibi olgularn
bir deneyim kayddr. Ve eer John yaayan bir insan ise, onun
406 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

lmnn bu tikel olgular arasnda ierilmedii aktr. Bu yz


den tm insanlarn lml olduklarn bilmeninjohn'un lm
ll bilgisini ierdiini ne srmek mantkl deildir. john'un
lml olduu karm "tm insanlar lmldr" nermesinde
nceden ierilmez.
u halde karm geerli klmak iin "tm insanlar lml
dr"n sadece gemite insanlarn ldkleri deneyiminin bir
kayd deil, ama ayn zamanda empirik kantn tesine giden ve
bize ne bekleyebileceimizi syleyen bir ndeyi olarak hizmet
eden bir tmevanmsal karsama olduunu sylememiz gerekir.
Bir baka deyile, "tm insanlar lmldr" imdideki ve gele
cekteki insanlarn lmllnn karsand bir genel ncl
olmaktan daha ok, belli baka yklemleri tamaktan gelecek
teki lmllk yklemine karsamalar yapmak iin bir forml
olmu olur. u halde Mill'e gre bir tasmn byk ncl, u
andaki benzer olgularn bir kayd olmann tesinde gelecee ili
kin sonular karabilmenin bir formldr. Burada, sonu for
mlden karlan bir karm deil, formle gre karsanan bir
karmdr.
Durum byle olunca da Mill buradaki tm karsamann ti
kellerden tikellere olduu biiminde arpc bir aklamada daha
bulunur. Gemite bir insan olma ve lml olma arasnda bir
tikel olgusal balantlar oklusu gzlenmitir; bunlar bir an def
teri iinde kaydedilir. Ama bu kayt salt tarihsel bir not grevi
grmez; gemite kaydedilen empirik kantlarn tesine geer
ve gelecee ilikin karsamalar yapmak iin bir klavuz ya da
bir forml olarak ilev grmeye balar. Bu formle gre uslam
lamamz tasmsal biim iine sokmamz gerekmese de byle ya
pabiliriz. Ve tasmlamac uslamlamann kurallar forml
yorumlamamzda doruluu ve tutarll gvence altna almak
iin bir kurallar ya da uyarlar kmesi grevini grr. Buradaki
ama, gelecek karsamalar gemi karsamalarmza uygun
olarak yapmay yalnlatrmaktr. Bu durumda tasmlamac us
lamlama ncllerden sonulara yani tikellerden tikellere doru
Mill'in Yeni Deneyimci/ii l 407

btn bir srecin ikinci yars olmu olur. Grld gibi Mill,
tmdengelime bu eletirel bak ile tmdengelim ile tmeva
rm arasndaki uurumu azaltm olmaktadr. nk nnde
sonunda, tasmlamac uslamlamay tmevarmn sonucu olan
bir genel ya da tmel nermeyi yorumlama sreci olarak sun
mu oldu . Byle olunca, tmevarmsal uslamlamann da tmel
nermeler ortaya karma ve tantlama ilemi olarak tanmlan
mas artc olmayacaktr. karsamann z tikellerden tikel
lere olduuna gre, tmeller ya da geneller, tr olarak belirli
ama sayca belirsiz tikellerin derlenmelerinden (koleksiyonun
dan) baka bir ey deildir. Bylece Mill'in tmeller tanmna
yaklamn da yakalam oluyoruz.

Tmevanm ve Doann Biimdelii


Buraya dek sylenenlerden anladmza gre Mill, tmden
gelimsel karsamay tmevarmla elde edilen bir tmel nermeyi
yorumlama sreci olarak tanmlamaktadr; bu yaklam gz
nne alndnda, tmevarmc uslamlamann en ksa anlat
myla tmel nermeler ortaya karma ve tantlama ilemi ola
rak sunulmas artc olmayacaktr. Ayn zamanda Mill, tm
karsamalarn tikellerden tikellere olduunu belirtiyordu. Bu
durumda bir eliki var gibi grnmyor mu? Mill'e gre yok
nk ona gre tmeller, ayn trden ama sayca belirsiz tikel
lerin derlenmesinden baka bir ey deildir. Bundan da tme
varmn, bir eyin btn bir tikeller snf iin gerek olduunu
tantlamak olduu sonucu kmaktadr. Bu sylenenlerin
nda, Mill'in tmevarm tanm yledir: "Tikel bir durumda ger
ek olduunu bildiimiz eyin, birinciyi andran tm durumlarda
gerek olacan karsamak tmevanm yapmak demektir"(Akta
ran Copleston, 2000, s. 67) . Tanm bu ekilde ele alndnda
ilerlemeyi gzard etmi grnmektedir. nk burada tmel
nerme, yaln olarak bir snfn her bir yesi asndan gerek ol
duu imdiden gzlenmi olan eyi gstermektedir. Bu durumda
408 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

Mill'e gre, edimsel deneyim verilerinin tesine giden ve rne


in kimi X'lerin Y olduklar konusundaki bilinen gereklikten,
X'lerin onlar bir snfn yeleri olarak gsteren yklemleri ta
yan her eyin her zaman Y yklemini de tadklarnn buluna
ca sonucunu ileri sren karsama, yetkin tmevarmdr.
"Edimsel empirik verilerin tesine tmel bir nermenin bil
dirilmesine giden bu sre tarafndan imlenen temel nsav,
Mill'e gre, Doann biimdelii ilkesi, yani tm fenomenlerin
genel yasalara uygun olarak yer aldklardr: Doada olup bi
tenlerin biimde olduu ilkesi, tmevarmn temel ilkesi ya da
genel aksiyomudur," (Aktaran Copleston, 2000, s.68) . Doann
biimdelii ilkesi, bilimsel karsamann geerlilii iin bir n
kouldur. Bu adan herhangi bir tikel uslamlama yapmaya gi
ritiimizde, bilinli olmasa bile bu ilkeyi rtk olarak kabul
etmi oluruz. Eer tmevarmc karsama, tasmsal biime so
kulacak olsa, doann biimdelii ilkesi bu karsamann en
sondaki byk ncln oluturacaktr; nk her durumda,
tmevarmn "bastrlm" ncldr. Bununla demek istenen,
tm karsamalarn ona gre yapld rtl bir forml ya da
aksiyom olduudur; yoksa karmn ondan tretildii bir
nerme deildir. Doadaki biimdeliin belirtik dncesi ise
tikel biimdeliklerin bulunuu yoluyla ortaya kar ve ne denli
ok byle biimdelikler bulunursa , o denli dncenin geer
lilii ve bylece tm karsamann rtk n savn tantlama ei
limi gstermi oluruz. Grld gibi Mill, bu konuda da
mutlak kesinlikten yana deildir; bu byk genellemenin ken
disi de n genellemelere dayanr ve yaplacak ilk tmevarm ol
maktan ziyade sonunculardan birisi olaca kabul edilmelidir.
Bu ilke, gelecein her zaman gemii yineleyecei anlamnda de
ildir. rnein hava durumu bu anlamda biimde bir yol izle
mez ve hi kimse de bunu beklemez. "Biimdelik aslnda
karmak bir olgudur; tekil bir fenomen bakmndan varolan
tm ayr biimdeliklerin karmdr ve bu ayr biimdeliklere
ortak olarak doa yasalar denir," (Aktaran Copleston, 2000,
Mill'in Yeni Deneyimcilii l 409

s.69). Bu nedenle doann bilimsel aratrlmas bu ilkeyi rtk


olarak kabul eder; ak olarak doa yasalarndan sz edebiliriz.
Aslnda biz, bir yasann ya da varsaylan biimdeliin olanakl
tm rneklerini gzlemleyemeyiz, ama eer empirik olarak s
nadmz tm durumlarda bir yasa dorulanmsa ve eer onun
yanlland hibir durum bilmiyorsak, bilinenden bilinmeyene,
gzlenenden gzlenmeyene, "birka"tan "tm"e, tmevarmc
srama iin salanabilecek tek aklama tr bu olacak gibi g
rnmektedir.
Tmevarmsal uslamlamann sonucu olarak elde edilen doa
yasalar, Doada en yaln anlatmlarna indirgenmi biimdelik
lerdir. Bunlar, en az sayda ve en yaln genellemeler olarak var
olan btn bir doa dzenini oluturmu olurlar. Bilimsel doa
aratrmasnn grevi bu yasalarn neler olduklarn ve bunlar
dan hangi alt gdml biimdeliklerin karmlanabileceini
bulmaktr. Bu yasalarn en bata gelenlerinden birisi de neden
sellik yasasdr.

Nedensellik Yasas
Nedensellik yasas doa dnyasnda gerekten en temelde yer
alan yasalarn banda gelir. Mill konuya girerken bu adan me
tafizik anlamda en son nedenlerle uramak gibi bir amacnn
olmadn dile getirir. Nedensellik yasasn yalnzca deneyim
den elde edebildii lde belirlemeyi amaladn, neden ve
etki arasnda herhangi bir zorunlu, gizemli ba kavram dn
mediini belirtir. Bu da tutarl bir empirist iin zaten beklenen
bir tutumdur. Tmevarmc bir bilim kuram asndan, "doa
daki her olgu ve onu ncelemi olan baka her hangi bir olgu
arasndaki ardkln deimezliine ulamak iin gzlem ta
rafndan bulunan tandk gerekliin tesine gitmeye hi gerek
yoktur," (Aktaran Copleston, 2000, s. 7 1 ) .
u halde nedensellik nedir? Mill'e gre, "bir fenomenin ne
deni onun deimeksizin ve koulsuz olarak sonucu olduu ncel
41 O 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ya da nceller topluluudur." Mill nedensel ilikilerin deimez


ardkla indirgenemeyeceini dnr. " nk bu onun g
rne gre verili bir fenomenin nedeninin deneyim tarafndan
her zaman onu nceledii bulunan baka herhangi biriyle z
deletirilebileceini imliyor olarak alnabilir. O daha ok verili
bir fenomenin nedenini, feno menin ortaya kmas iin yeterli
olan olumlu ve olumsuz ncellerinin (antecedent) toplam ile
zdeletirir," ( Copleston, 2000, s. 7 1 ) . Bu nedenle ardklk de
imez olmann yan sra koulsuz da olmadka nedensellik ile
eanlaml deildir.
u halde nedensellik yasasnn evrensel bir gereklik oldu
unu nasl bileceiz? nk bu yasa kendiliinden ak a priori
bir nerme deildir. Ne de byle herhangi bir nermeden ka
rmlanabilir. Bu nedenle bata da sylendii gibi tmevarmc
karsamann bir rn olduu sylenmelidir. Ama ne tr bir
tmevarmc karsama? Btn tikel yasalarn kefinde zaten ne
densel balantlarn ibanda bulunduu kabulyle ie balanr
ve Mill bu tr yasalarn kefi iin eleme yntemini nerir. Ancak
fenomenler arasnda nedensel balantlar olduunu nasl bile
ceiz? Burada yaln sralama (enumeration) yoluyla tmevenm
dan baka bir yol grnmemektedir. Yaln sralama yoluyla
tmevarmn gzlem alannn genilemesi ile orantl olarak
daha fazla kesinletiini-glendiini ne srer. Bu nedenle,
"gerekliklerin en evrensel snf, rnein nedensellik yasas, sa
ynn ve geometrinin ilkeleri gibi ve doyurucu bir biimde yal
nzca bu yntem tarafndan tantlanr ve bunlar baka herhangi
bir tant kabul etmezler. Nedensellik yasas tm gzlenmi bi
imdeliklerin banda evrensellik noktasnda durur; eer onu
nceleyen gzlemler doruysa kesindir ve yine ondan karsa
nabilecek tm baka tmevarmc nermelere kesinliinden pay
vermeye yeteneklidir" (Aktaran, Copleston, 2000, s.72).
Sonu olarak, nedensellik yasasnn evrensel geerliliine
duyduumuz, kuku kaldrmayan gvenden sz edebiliriz. Bu
Mill'in Yeni Deneyimcilii l 41 1
yasa bilimsel karsama bakmndan, Mill'in bir tasmdaki byk
ncle ykledii ilevi yerine getirebilir. Yani yasa hem gemi
deneyimin bir kayd, hem de neyi beklediimizin bir ngrs
dr. Bilimsel karsama iin bir kural ya da formldr. Bilimsel
karsama her zaman nedensellik yasasn glendirir. Hibir
zaman onu yanllamaz: "Eer gerekten de yanl bir yargya
ulaarak A, C'nin nedeni deilken yle olduunu varsayarsak,
sonunda baka bir eyin szgelimi B'nin C'nin nedeni olduunu
grrz, ama C'nin nedensiz olduunu deil. " Bylece neden
sellik yasas tm pratik amalar iin kesindir ve gndelik de
neyimde olaylarn nedenleri olduunu istisnasz grerek,
nedensellik yasasnn evrensel geerliliinden kuku duymayz.

Deneysel nceleme ve Aratrmann Yntemi


Mill'in sradan empirizme zt olarak kendi deneyciliinin (ex
perimentalism) ne anlama geldiini bu alt balk altnda ksaca
da olsa biraz daha yakndan grm olacaz: Mill yaln gzlem
anlamndaki empirizmin bilimsel bilgiyi ilerletmeye yeterli ol
madn, sadece denetlenmi deneyler yapma anlamndaki de
neyciliin de bilimsel yntemin tm olmadn dnr.
nsavlarn ilevinin de bilimde vazgeilmez olduunun farkn
dadr. nsavlar olmakszn bilim imdiki durumuna ulaamazd.
imdi kuram olan her ey bir zamanlar nsavd. Ayrca bu ko
nuda tmdengelimin roln de grmezden gelmez. "nsan an
l Doann aratrlmasndaki en dikkate deer utkularn
karsama, Mantksal Uslamlama ve Dorulama olmak zere
oluturucu parasyla ralandrlan Tmdengelimci Ynteme
borludur," (Aktaran, Copleston, 2000, s. 74) . Tm bu etkenle
rin nda Mill kendi deneyciliini (experimentalizmini) sunar.
Mill ncelikle betimleyici ve aklayc nsavlar arasna bir
ayrm getirir. Gezegenlerin yrngelerinin elips biiminde ol
duu hipotezini ele alalm. Bu hipotez herhangi bir nedensel
aklamaya girmeksizin, salt gezegenlerin devinimlerini betim-
412 [ Yeniada Bilgi Felsefesi

leme yolu tutar. Eer bu nsav dorulanrsa, bu onun gereklii


iin tek tanttr. Eer nsav fenomenlere uyarsa baka hibir
tant gerekmez. Ama aklayc nsavlar iin durum byle de
ildir. "X nsavndan, eer nsav gerekse, verili belli koullarda,
a, b ve c fenomenlerinin ortaya kacan ve bu ngrnn do
rulandn varsayalm: Dorulama, X'in gerekliini tantlamaz;
nk ayn sonular ayn zamanda Y ve Z nsavlarndan da
karsanabilirdi. O zaman karmzda olanakl neden bulunur.
Ve gerek nedeni bulmak iin ikisini elememiz gerekir. Bu ya
pldnda balangtaki nsav bir Doa yasas durumuna gelir,"
(Copleston, 2000, s. 74) .
Burada grld gibi eleme yntemi uygulanmaktadr. Bu
yntem aklayc nsavlar bakmndan kanlmaz bir yoldur.
Doada tikel biimdelikler dolayszca karmza kmazlar. Ve
sadece gzlemler, ne denli ok olursa olsunlar, genel biimde
lii, tikel biimdeliklere zebilmemizi salamaya yetmez.
nk doa her anda ve durakta son derece kaotik bir gr
nm sunar. Sadece gzlemler ve salt uslamlama tek bana ye
terli deildir. Bir nsav, alternatif olanaklar elenmedike bir doa
yasasna dntrlemez. Bunun iin deneysel aratrma yn
temleri gereklidir.
Mill bu adan drt deneysel aratrma yntemi vermitir: ilk
iki yntem srasyla uyuma ve uyumama yntemleridir. Uyuma
yntemine gre, eer aratrlan fenomenin iki ya da daha fazla
rnei, sadece tek bir koulu ortaklaa tayorlarsa, tm rnek
lerin salt kendisinde uyutuklar koul, fenomenin nedenidir ya
da etkisidir. Uyumama ilkesinin genel kural da udur: eer
aratrlan fenomenin ortaya kt ve ortaya kmad birer
durumu irdelersek ve eer iki durumun yalnzca ilk durumda
bulunan biri dnda tm koullarda ortak olduklarn grrsek
bu tek koulun etki ya da neden olduunu ya da sz konusu fe
nomenin nedeninin vazgeilmez bir paras olduunu kabul et
memiz gerekir. Aklamalardan anlalabildii gibi her iki
yntem de eleme yntemidir. Birincisinde elenebilecek her ey
Mill'in Yeni Deneyimcilii l 413

yasaya balanmamakta, ikincisinde ise elenemeyen her ey ya


saya balanmaktadr. Deneysel yntemin nc genel kuralna
gelince; "herhangi bir fenomenden nceki karsamalar yoluyla
belli ncellerin etkisi olaca bilinen paray karn, o zaman
fenomenden artan para, geriye kalan ncellerin etkisidir," (Ak
taran, Copleston, 2000, s. 75). Drdnc yntem birlikte ortaya
kan deimeleri ele alr: bu yntem zellikle yapay deneylerin
uygun olmad durumlarda kullanlabilir. Bu yntemin genel
kuralna gre, bir fenomenin verili bir tarzda her deimesinde
deien baka her fenomenin ya sz konusu fenomenin bir ne
deni ya da etkisi olduu, ya da onunla herhangi bir nedensel
olgu yoluyla baland kabul edilir. "rnein eer ayn konu
mundaki deimelerin her zaman gelgitlerdeki karlk den
deimeler tarafndan izlendiini bulursak, aktr ki ay orta
dan kaldrp onun yokluunda ne olduunu grmeyi baarama
yacak olmamza karn, ayn btnsel ya da blmsel olarak
gelgitleri belirleyen neden olduu vargsn karabiliriz," (Cop
leston, 2000, s. 76) .
Kukusuz Mill, deneyin snrl bir uygulama alan olduunu
kabul eder. Gkbilimde, kimyada yapabildiimiz deneyleri ya
pamayz. Ruhbilim ve toplumbilim iin de az ok ayn ey ge
erlidir. Bu yzden bu bilimlerin yntemi byk lde
tmdengelimci olmak zorundadr. Ama deney olmakszn sa
dece gzlem, ardklklar ve bir arada varolular saptayabilir
ama nedensellii tantlayamaz. Bu nedenle bu bilimlerde gz
lemden yola karak tmdengelimsel karsamalar yaplmas zo
runlu olur. Ama yine de empirik yanllamann yokluunda
empirik olgularla eit lde tutarl daha yaln bir nsav ken
dini sununcaya dek elimizdeki nsav ile yetinmemiz gerektii
grn kabul etmeye hazr deildir. Onun grne gre yan
llamann yokluu hibir biimde fiziksel yasann biricik ye
terli tant grevini gremez. Bu nedenle uygulanabilir olduu
her zaman deneysel aratrma yntemlerinin kullanlmasnda
srar eder. Ancak bu yntemlerin uygulanmasndaki baar, do-
414 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ann her yerinde salt olgusal ardklklardan daha tesi olan


gerek-olgusal bir biimdelikler yapsnn bulunduu varsay
larak salanabilir. Baka bir deyile Mill, bilimsel karsamay
gerek-olgusalc bir konum varsayarak ve adcl bu balamda
bir tarafa brakarak savunma yoluna gider.

Ahlak Bilimlerinde Yntem


Mill, tmevarmc deneysel yntemi insan davranlar ala
nnda da geerli klmaya almtr. Bir baka deyile savunduu
yntemi evrensel genilikte grerek, dsal dnya ve insan ya
am olmak zere tm bilgi alanlarna yaygnlatrmaya al
mtr. Bu nedenle son olarak insan davranlar bakmndan
dorulara ulama yolunda neler sylediini grmeye alalm.
Mill yukardaki alt balktan da anlalabilecei gibi tm insan
sal bilgi dallarn "Ahlak bilimleri " bal altnda toplama yo
luna gider.
Ahlak bilimleri ile Mill, ne tam olarak normatif (kuralko
yucu) , ne de fiziksel bilimin paralan olarak snflanabilecek in
sansal bilim dallarn dnr. tk koul olarak buyurucu kipte
anlatld biimiyle trebilimi darda brakr. Buyurucu kip
aynca sanatn bir zelliidir. kinci koul ise dorudan doruya
bedensel durumlar tarafndan ortaya kanldklannn dnl
mesi lsnde zihinsel durumlarn irdelenmesini dlam olur.
Ahlak bilimlerini, balca ruhbilim, etoloji, toplumbilim ve tarih
olarak dile getirir. Mill'e gre ahlak bilimlerini sradan empi
rizmden kurtarmak gerekir. Bu demektir ki salt empirik betim
leyici yasalar aklayc ya da nedensel yasalara dntrlmeli
ya da byle yasalardan tmdengelim yoluyla kanmlanmal
drlar. nk belli sayda rneklerin sadece gzlenmesi empirik
yasann evrensel olarak geerli olduu konusunda gvenilebilir
bir inan salamaz. Byle bir inan, salt insann verili koullar al
tndaki davrann belirleyen neden ya da nedenlerin bulun
masn salayabilir. Ve salt byle nedensel balantlarn
Mill'in Yeni Deneyimcilii l 415
bulunmasyla gerek bir insan doas bilimi gelitirilebilir. Mill,
byle bir programn sunumuyla Hume'un "nsan Doas Bi
limi"ne ilikin grne bal grnmektedir.
Bir ahlak bilimi olarak ruhbilimin konusu zihinsel durumlar
arasndaki ilikileri yneten yasalarn incelenmesidir. Ama fi
ziksel koullara yakndan baml olarak grnen duyular y
neten yasalarn incelenmesi doal bir bilim olan fizyolojiye aittir.
ncelikle bu noktann ayrt edilmesi gerekir. Ruhbilimin ko
nusu olan yasalar ardklk yasalardr; ister sonul ister tretil
mi olsunlar, bir zihinsel durum bir bakasn bunlara gre izler.
Bir bakas tarafndan bunlara gre ortaya kmas salanr. Bu
yasalar deneysel inceleme yntemleri tarafndan bulunmu olan,
dncelerin anm yasalardr. Bu nedenle ruhbilim, tmyle
bir gzlem ve deney bilimidir.
Etoloji ya da karakter biimlenmesi bilimi, sz konusu oldu
unda deneye pek yer yoktur. Ama salt gzlem de etolojiyi bir
bilim olarak kurmaya yetmez. Bu nedenle etolojinin yntemi
byk lde tmdengelimci olmak zorundadr. Bu durumda
ruhbilimi varsaymas ve ilkelerinin, ruhbilimin genel yasalarn
dan tmdengelim yoluyla karsanmas gerekirken, ayn za
manda bireysel ya da ulusal karakterin biimlenmesiyle ilgili
imdiden kabul edilmi empirik yasalarn onlardan tretilebilir
olduklarnn ve bylece bu ilkelerin dorulanmalar olarak ilev
grdklerinin gsterilmesi gerekir. Daha tesi etolojinin ilkeleri
bir kez salam biimde kurulunca, buna karlk den bir sa
natn, yani istenen etkileri retmek ya da istenmeyen etkileri
engellemek amacyla ilkelerden yararlanabilecek uygulamal ei
tim sanatnn gelimesi iin yol alacaktr.
Toplumbilim, toplumdaki insann bilimi, "ortaklaa insan y
nlarnn eylemlerini ve toplumsal yaam oluturan eitli fe
nomenleri" inceler. Kukusuz politikann incelenmesi de buna
girer. Bu alanda da tpk etolojide olduu gibi yapay deneyler
yaplamaz ve salt gzlem ise bir bilim yaratmak iin yeterli de-
416 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

ildir. Tek bana tmdengelimci yntem de uygun bir model


salamaz. Bentham, insanlarn her zaman kendi karlarn ara
dklar ilkesinden bir toplumsal politik kuram oluturmaya a
lmakla birlikte bunu baaramamtr. nk insanlarn
bakacl gdler tarafndan ynetildikleri de birincisi denli do
rudur.
Genelde toplumsal fenomenler ok karmaktr ve tek bir il
keden tmdengelim yoluyla karmlanmalarna izin vermeye
cek denli eitlilik gsteren etmenlerin sonucudurlar. Mill
toplumbilimde model aray bakmndan geometriden daha ok
fizik biliminin rnek alnmasn daha uygun bulur. nk fi
zikte bir etkinin retilmesine eitli nedenlerin katkda bulun
masna ve bylece eitli yasalara yer verilir. Mill, toplumbilimde
evrik tmdengelimci ya da tarihsel yntem olarak adlandrd
eyin yararna vurgu yapar. Buna gre karmlar yasalardan a
priori karsayp sonra bunlar gzlem tarafndan dorulamak
yerine, ilk nce karmlar (varglar) deneyimden yaklak em
pirik genellemeler olarak elde eder, sonra bunlar a priori us
lamlamalar yoluyla insan doasnn ilkeleri ile balar. Bu
ekildeki uslamlamalar olgusal bir dorulama grevi grr. Mill
bu yntemi Auguste Comte'tan dn aldn belirtir. Kukusuz
Mill'e gre bu tek yntem deildir. Snrlarn kabul etmek ko
uluyla dorudan tmdengelimin de kullanlabileceini dile ge
tirir. nk eer X'in insan doasnn bir yasas olduunu
bilirsek, insanlarn belli bir yolda davranma eiliminde olduk
larn tmdengelim yoluyla karsayabiliriz. Ama pratik olgusal
alanda onlarn bu yolda davranacaklarn bilemeyiz ve olumlu
olarak tahminde bulunmak zorlar. nk gz nnde tutulan
nedensel koula kar etkide bulunabilecek daha baka nedensel
etmenler ortaya kabilir ve biz bu etmenlerin hibirini nceden
bilemeyiz. Yine de dorudan tmdengelim yntemi insanlarn
eylem eilimlerini tahmin etmede belli olde kullanm alan
bulabilir. zellikle bu ekonomi politik alannda sz konusu ola
bilir. Ancak insan eylemlerinin tm tek bir yntemle akla-
Mill'in Yeni Deneyimcilii l 41 7
namaz. Mill'e gre ne denli yalnlatrlm bir gr seersek
dorudan tmdengelim yntemine daha geni bir alan ykle
nebilir; ama durum nedenli karmak olarak grlr ve irdele
nirse o denli evrik tmdengelim yntemine dnmek gerekebilir.
Tarih bilimi bakmndan, evrik tmdengelim yntemi ile ta
rihsel deime ya da ilerlemenin baz genel yasalarn bulabil
memize karn tarihin ak zerinde Mill, belirgin bir etki yapan
srad bireylerin ortaya klarn tahmin etmenin zorluuna
vurgu yapar. Mill insan istencinin olaylarn aknda hibir rol
olmadn ne sren bir yazgcla kardr. Ona gre "insan
istencinin kendisi bir nedendir ve gl bir nedendir. " Bu du
rumda toplumbilimde belirli hibir nedensel yasaya ulalama
yacan dnmek ile tarihin akn tahmin etmenin olanakl
olduunu imgelemek arasnda bir orta yol izlemek uygun ola
caktr: toplumsal yasalar nsavlardr. statistik temelli genelle
meler doalar gerei kurald durumlar kabul ederler.
Toplumbilimin ana amalarndan birisi empirik genellemeleri
insan doasnn yasalar ile balamaktr. Ama toplumsal yaam
daki deiiklikler bir tarih bilimine ya da bir toplumsal dina
mikler bilimine yaklam biraz daha kolaylatrm olsa da,
durum tarihin aknn yanlmasz biimde tahmin edilmesinin
olanakl olamayaca denli karmaktr.
Grld gibi konu insan bilimleri olunca Mill'in savun
duu tmevarmsal yntem tek bana yeterli olmad gibi,
hangi yntem ya da yntemler uygulanrsa uygulansn, bilgide
kesinlik zayflam ve birtakm genellemeler kesin yasalar ol
maktan daha ok nsavsal nermeler olarak ilev grmeye ba
lamtr. Bu durum giderek bilgi alannda "evrensel-mutlak
doruluklar" baknn ya da araynn terk edilmesine yol aa
cak bir srece iaret eder grnmektedir. Bu durumu Marxist
bilgi yaklamnda daha yakndan grme olanamz olacaktr.
8. BLM
DYALEKTK MADDECLK

Marksizmin Bilgi Anlay


Bu yzyldaki materyalist-maddeci felsefelerdeki bilgibilim
sel grlere bir gz atmak istediimizde, kukusuz karmza
ncelikle Karl Marx ve yakn arkada Friedrich Engels'den ba
kas kmayacaktr. Ancak burada daha ok Marx zerinden iler
leyerek bir amlama yolu tutacaz.
Marx dorudan olarak bilgibilim konusuna ynelmi bir d
nr deildir. Kendisi bilindii gibi sosyoloji alanna byk
katklar yapan almalar yapmtr. nk onun amac felsefe
adna soyut ve genel birtakm aklamalar yapmak deil, yaplan
aklama ve almalarla dnyay deitirmektir. Ancak dnyay
deitirmeye ynelik grlerini gelitirebilmek iin felsefe ala
nndan yola kmas da kanlmaz idi. nk o yzyln klt
rel bak as iinde baka trl bir yol dnlemezdi.
"Hegel'in geni kapsaml idealist evren sisteminin diyalektik
esini alkoyarak, maddeci temellerde yepyeni ve kuatc bir
evren sistemi gelitirdi," (elik, 20 1 1 , s.143). Bu ekilde "ba
zerinde durduunu ne srd Hegel'in ayaklar zerinde
durmasn" salayarak yaplmas gerekeni yaptn dnd.
420 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

nk diyalektik yntemi maddeci temellerden hareket ederek


uygulamakla doa ve evren yapsn en doru bir biimde ak
lamann olanakl olacan ngryordu .

KARL HEINRICH MARX VE FREIDRICH ENGELS


Karl Marx ( 1 8 1 8- 1883), Almanya'nn Trier kentinde Yahudi
bir ailenin ocuu olarak dnyaya geldi. Babasnn dinsel kan
lar ok gl olmad iin Kant ussalclk ve politik libera
lizm gelenekleri iinde yetitirilmitir. Trier'deki okul eitimi
basamaklarndan sonra Bonn niversitesi'nde hukuk okumaya
balam, bir yl sonra bu eitimden vazgeerek, Berlin niver
sitesi'nde felsefe eitimine balamtr. 1841 ylnda Jena ni
versitesi'nde doktorasn tamamlamtr. Tez bal: "Demokritos
ve Epikros'un Doa Felsefeleri Arasndaki Aynm zerine"dir.
Marx 1 842 ylnda Reinishe Zeitung'un yayma hazrlanma
sna katkda bulunmaya balam, bu giriim onun toplumsal,
ekonomik ve politik sorunlar alannda hzla gelimesine ve bi
linlenmesine yol amtr. "Bu alandaki almalar onu felse
fenin kuramsal olmaktan daha ok uygulamal bir etkinlik
olmas gerektii noktasna getirdi. Bunun sonucu olarak felse
fecinin grevinin sadece dnyay anlamak olduu biimindeki
Hegelci anlaytan daha imdiden uzaklam grnyordu. Ter
sine dnyay anlamak artk yeterli deildi; onu yine felsefe yo
luyla deitirmek gerekiyordu . " (elik, 20 1 1 , s. 1 43 ) . Bu
etkilenimlerin sonucu olarak 1 84 1 - 1 843 arasndaki dnemde
Hegel'n devlet kuramna kar bir eletiriyi Kritik des Hegelschen
Staatsrechts bal altnda yaymlamtr. Hegel'e gre devlet
nesnel tinin en yksek anlatm ve bu nedenle "zne"dir. Toplum
ve aile ise onun yklemleridir. Oysa Marx'a gre bu doal ak
bozmaktan baka bir ey deildir; nk asl zne olan aile ve
yurtta toplumudur. Bunlar insan toplumundaki temel olgusal
lklardr. Oysa devlet soyut bir tmeldir; insan yaamndan ayr
ve onun stnde duran ynetsel ve brokratik bir kurumdur.
Diyalektik Maddecilik l 421
Marx'a gre Hegel tarafndan kavrand biimiyle insan dev
lette kendi gerek doasna yabanclamaktadr. nsann gerek
yaam devlette var oluyor biiminde dnlmektedir; oysa
devlet bireysel insanlarn ve karlarnn karsnda ve stnde
durur, bu nedenle kamusal ve zel karlar arasnda bir eliki
sz konusudur" (elik, 20 1 1 , s. 144) .
Marx 1 844 ylnda Paris'e gittiinde Engels ile tanmtr.
Bundan sonra bu iki dost hi ayrlmamlar ve diyalektik mater
yalist retiyi birlikte oluturarak ortak temsilcisi olma duru
muna gelmilerdir.
Freidrich Engels, zengin bir sanayici aileden geliyordu
( 1820- 1895) . Bu nedenle Marx'a zor gnlerinde daima yardmc
olmutur. Marx ve Engels karlamalarndan sonra 1 845'te bir
likte Kutsal Aile'yi yazmlardr. Bu yapt dnce ve bilin ze
rine Bruno Bauer ve yandalar tarafndan yaplan idealist
vurguya kart olarak, devlet, yasa, din ve ahlak biimlerinin snf
savamnn evreleri tarafndan belirlenmi olduunu savun
maktadr. 1845 ylnda yine Engels ile birlikte Alman 1deolojisi'ni
kaleme aldlar. 1 932 ylna dek yaymlanmadan kalan bu yaptn
nemi materyalist tarih anlayn zetlemesinden ileri gelmek
tedir. 1 847 ylnda Proudhon'un Sefaletin Felsefesi'ne yant ola
rak, Marx, Felsefenin Sefaleti'ni Franszca olarak yaymlad.
Burada da burjuva ekonomisinin mlkiyet bata olmak zere
deimez kabul edilen kategorilerini eletirmektedir. Marx 1 847
ylnda komnist Liga'ya katld. Engels ile birlikte devinimin
temel ilkelerini ve amalarm dile getiren bir bildiri yazmakla
grevlendirildiler. Bu ekilde nl Kominist Manifesto ortaya
kt. Marx 1849 ylnda Fransa'dan ikinci kez smrd edilince,
bundan byle yaamnn geri kalann geirecei Londra'ya gitti
ve lmne dek orada yaad. Politik Ekonominin Eletirisine
Katk adl yapt 1 859 ylnda Berlin'de yaymland. nl al
mas Kapital'in ilk cildi 1 867 ylnda Hamburg'da kt; teki
ciltlerin yayna hazrlann tamamlayamadan, 1 883 ylnda ya
amdan ayrld. Bu ekilde geri kalan ciltler Engels tarafndan
422 I Yeniada Bilgi Felsefesi

1 885- 1894 yllar arasnda yaymlanmtr. Daha baka el yaz


malar blmler halinde K. Kautsky tarafndan 1 905- 1 9 10 yllar
arasnda yaymlanmtr.
Engels'in yaptlarna gelince; o dnemde etkili bir Alman top
lumcusu olan Eugen Dhring'e kar olan makalelerini Anti
Dhring bal altnda 1878 ylnda yaymlamtr. Engels'in o
sralarda zerinde alt nl yapt Doann Diyalektii ancak
1 925 ylnda Moskova'da yaymlanabilmitir. Bir dier nemli
yapt Ailenin, zel Mlkiyetin ve Devlet'in Kkeni dir. Yine bir
'

dizi makalesi, 1888 ylnda Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman


Felsefesinin Sonu bal altnda yaymlanmtr. Engels 1895'te
lmtr. Marx ve Engels, birlikte en genel anlatmyla diyalek
tik maddecilik olarak adlandrlan felsefi retiyi ortaya koy
mulardr. Toplumsal olgularn ele alnn da gz ard etmeyen
bir reti olarak "diyalektik tarihsel maddecilik" biiminde anl
mas doal olmaktadr. Burada konuyu daraltarak diyalektik
maddecilik snrlar iinde bir amlama yolu tutulacaktr.

Diyalektik Maddecilik
Marx ve Engels'e gre, maddecilik en bata Doa'dan nce
gelen ve kendini Doa'da anlatan bir Zihnin ya da deann yadsn
mas anlamna gelir. Bu o denli nemli bir tutumdur ki tersini
dnmek maddecilii btnyle ortadan kaldrr. Bu nedenle
maddecilik iin birincil gereklik, Doa dr : Doa tm tinsel
'

edimlerden bamsz olarak var olur; biz insanlar da doa ze


mini zerinde varolu kazanrz. "Doa ve insanlardan baka
hibir ey varolmaz ve dinsel dlemimizin yaratt daha yk
sek varlklar yalnzca kendi zmzn byleyici yansmalar
dr" (Aktaran, Copleston, s. 74). Marx ve Engels, maddecilii
birincil olarak ve temelde grmelerine karn zihnin varln da
madde temeli zerinde kabul etmekten geri durmamlardr.
Onlarn maddeci yaklam iinde zihnin oluumu doann diya
lektii'nde kabaca u ekilde aklanr. Niceliin nitelie, niteli-
Diyalektik Maddecilik l 423

in nicelie dnm yasas doadaki deiikliklerin yer al


masn salayan en temel yasadr. Bu yasa gerei bir tr dn
m, bir dizi nicel deiim birdenbire nitel bir deiim tarafndan
izlendii zaman gereklemi olur; bylece madde belli bir r
gtlenme rntsne eritii zaman yeni bir nitel etmen olarak
zihin-bilin domu olur. Ancak Marksizmde, doa temelinde
anlk ya da zihnin bu ekilde domu olmas dnce sreleri
nin kaba bir biimde maddesel srelerle zdeletirildikleri
demek de deildir. Doal sreler iinde nitel bir srama olarak
karmza kan zihin olgusu, hibir biimde maddesellie geri
dn yapmamaktadr; artk onun kendine zg bir doas vardr.
Byle bir yaklama zihin felsefesi asndan epifenomenalizm ya da
nitelik dalizmi-ikicilii gibi adlar verilmektedir. Yine de zihin,
madde temeli zerinde maddenin nitel dnm sonucu olu
tuu iin doann ya da evrenin biricik tz, yap ta maddedir.
Zihnin ilikili olduu maddesel rnt yok olduunda zihin de
yok olur. Bu nedenle Metafizik adan bir baka deyile evrenin
tz asndan, Marksizm monist bir yaklamdr. Bu noktada
zihin ve bilgi konusuna gemeden nce Marksizmin metafizik
grlerine bir baka deyile Doa'ya ilikin grlerine ksaca
deinmemiz uygun olacaktr.

Doa Felsefesi
ncelikle u belirtilir: Doa metafizik srele deil diyalek
tik srele olumutur ve olumaya devam etmektedir. Burada
Darwin'in evrim kuramna yer verilmektedir; insanlk tarihinin
banda atein kefi yer alr. Bu keif, "insann ilk defa doa g
cne egemen olmasn salam ve bununla onu hayvanlar ale
minden tamamiyle ve kesinlikle ayrmtr," (Marks/Engels,
1 975, s.8) . Binlerce yllk savamdan sonra eller ayaklardan ay
rlm, dik yry balam, bu ekilde hem ellerin beceri ka
zanmasnn hem de szcklerle anlama dilinin hzla geliiminin
yolu almtr. "Elin beceri kazanmas, aletin tremesi demek-
424 I Yeniada Bilgi Felsefesi

tir, alet ise insana zg bir eylemdir, insann doaya yeniden


oluturucu kar etkisidir, ksacas retim demektir," (Marks/En
gels, 1975, s.8) . nsan toplumu ile hayvan toplumu arasndaki
ayrm da burada yatar: hayvanlar en ok sr halinde toplana
bilirler, insanlar ise emeklerini seferber ederek retimde bulu
nurlar. Bylece insan toplumu gerek durumu ile tm toplumsal
ilikiler olarak, retim ilikileri temelinde olumu olur.
Doada ve toplumda diyalektik yasalar hkm srer. "Diya
lektik, doann, insanlk toplumunun ve dncenin genel devinim
ve gelime yasalar biliminden baka bir ey deildir: Devinim
maddeye zseldir; maddenin olu biimidir. Devinimsiz madde
olmad gibi, madde olmadan da devinim yoktur. Bu yzden
devinim de tpk madde gibi yaratlamaz ve yok edilemez" (
Marks/Engels, 1 975, s. 1 1 ) .
Maddenin devinim tarzlarn anlatan diyalektik yasalarn en
temelde olanlar asndan birinci yasa diyebileceimiz ey
udur: Devinim iindeki eylerin birbirlerini etkilemeleri ve bu et
kileimin sonucu olarak dnmn gereklemesidir. Doada hi
bir ey tek bana meydana gelmez. Her ey bir bakasn, bir
bakas da onu tetikler. Bu etkilemenin sonucu olarak eyler
dnr yeni haller kazanr. Ksacas doada dnm esastr.
Devinimsiz, dnmsz, duraan bir doa zaten dnlemez.
Diyalektik srecin bu taban oluturan temel yasasnn nda
dnmn olgusal olarak gereklemesini anlatan belki de en
birincil yasa balangta da belirttiimiz gibi niceliin nitelie d
nm yasasdr. Niceliin nitelie dnm yasasna doa
dan bir rnek verirsek, kaynamaya braklan suyun ss azar azar
ykselirken, henz nicelik deiimine uradndan sz edebi
liriz ; ancak suyun, ss yz dereceyi bulduunda birdenbire ni
telik dnmne urayarak, sv halden, su buhar haline
geldii, buharlat bir baka deyile sv halini kaybederek
baka bir nitelie brnd grlr. Bu durumda su, nitelik
deiimine uramtr. stelik bu ani bir srama biiminde olur.
Doada kukusuz bu yasaya pek ok rnek gsterilebilir. Ter-
Diyalektik Maddecilik J 425

sine olarak, suyun ssnn dmesi ile buz haline yani kat hale
gelmesi, yumurtann civciv haline, iein meyve haline gelmesi
gibi.
Diyalektiin nc yasas; kartlarn birliktelii ve savam
yasasdr. Bu yasa bir nesnedeki nicelik deiiminin sonucu ola
rak, nesnenin niteliksel dnme uramasnn nedenine ili
kindir; bu adan doadaki nesnelerin ve fenomenlerin i
elikiler tadn dile getirir. Burada eliki teriminin devreye
girdiini gryoruz. Bu adan diyalektik mantk bir eliki man
tdr da denebilir. nk eliki en temeldedir ve her alana
yaygndr. eliki bir nesnede ya da fenomende kart elerin
bir arada bulunduunu anlatr; buna gre bir eyde ya da olguda
olumlu denebilecek bir niteliine kart olarak onda bir olumsuz
nitelik de bulunur: rnein, her eyin bir yok olan ve bir de yeni
gelien eleri vardr. Bunlar birbirine kart olarak dururlar,
yani birbirleriyle eliirler; bu eliki birbirleriyle savam (m
cadele) iinde olmalarn zorunlulukla dourur. Yeni domakta
olan ile lmekte olan, yok olan ile gelimekte olan arasndaki
savam geliim srecinin, nicel deiimlerin nitel deiimlere
evrilmesinin i dinamiidir; dsal deil, isel nedenidir. Geli
menin ilkesi olarak, eliki itedir, yeniletiricidir ve kart e
lerin birlikte bulunuunu anlatr. Bu doada da byledir, toplum
yaamnda ve yine insan zihninde de byledir.
Diyalektiin drdnc yasas olumsuzlamann olumsuzlamas
(yadsmann yadsmas) olarak dile getirilir. Bu yasa kartlarn
savamnn sonucu olarak ortaya kan durumu anlatr. Sava
m gerei bir nitelikten yeni bir nitel duruma geen nesne , n
ceki durum olarak, belli bir sre sonucunda kendisini
olumsuzlam olur; yine ileriye doru akan bir sre sonucunda
bu kazanlan son nitel durum da nesnenin ilk durumuna bir
dn olarak olumsuzlanm olur. Engels, Anti-Dhring'de bu
yasaya baz rnekler vermitir. Bunlardan birisi yledir: Bir arpa
tanesi imlendii ve bitki bymeye balad zaman, tane ola
rak kendisini olumsuzlam olur. "Sonra bitki bir tohumlar ok-
426 I Yeniada Bilgi Felsefesi

luu retir ve kendisi olumsuzlanr. Bylece bu olumsuzlama


nn olumsuzlamasnn sonucu olarak elimizde yine ilk arpa to
humu vardr, ama olduu gibi deil, on kat, yirmi kat, ya da otuz
kat ok olarak. Benzer olarak, bir kurtuk ya da trtl iinden
kt yumurtay olumsuzlar, zamann gidiinde bir kelebee
dnr ve sonra lmnde kendisi olumsuzlanr" (Aktaran
Copleston, 1 998, s.80). Dikkat edilirse bu yasann temelinde de
kart glerin savam aka grlebilmektedir. eliki ve
olumsuzlamann olumsuzlamas gibi terimler diyalektik sre
cin salt mantk terimleriyle betimlenmesinden baka bir ey ol
mamaktadr. Gerek doa ve gerek insan toplumunda her ey,
kart glerin savam biiminde olup-bitmektedir. Bazen e
liki ya da savam ok iddetlenmekte ve buna da antagonizm
denmektedir. Antagonist gler attnda deiim ya da d
nm, ancak bir devrim, bir alt st olma biiminde gerekle
mektedir. Bu antagonist atma daha ok toplumsal ve tarihsel
srete geerlidir denebilir.
Diyalektik mantk, ucu ak bir sre olarak devam edip
giden eylerin bilimsel mant olarak kendisini vaaz etmektedir.
Diyalektik yasalarn rnekleri toplumsal srelerde ok daha
arpc olarak gsterilebilir, ama bizim buradaki programmz
bilgi felsefesine ilikin olduu iin diyalektik tarihsel materya
lizm olarak belirtilen alana bir gei yapmaktan saknarak, Mark
sizmin ierdii zihin, bilme (bili) ve bilgi konularna girmek
durumundayz.

Marxist Bilgi Kuram


nce zihnin ya da bilincin nasl doduuna bakmamz
uygun olacaktr. Politik Ekonominin Eletirisi'ne nsz de Marx,
'

"insanlarn varlklarn belirleyen bilinleri deildir. Ama tersine


bilinlerini belirleyen toplumsal varlklardr," demektedir. Bu
syleme Engels de unu eklemitir. "Kavramlar, kafalarmzda
bir kez daha zdeki bak asndan olgusal eylerin elemleri
Diyalektik Maddecilik l 427
olarak kavradk, olgusal eyleri saltk Kavramn u ya da bu ev
resinin elemleri olarak kavramak yerine "(Aktaran Copleston,
1 998, s.75) . Daha sonraki aklamalar, insan dncesinin
maddi ekonomik koullarn ya da doa srelerinin bir elemi ya
da yansmalarndan daha baka bir ey olmadn syleme y
nndedir. Bu adan zihin, maddesellie gre olduka edilgin
bir varlktr, ama teki canllarn zihinsel yaplar ile karlat
rldnda, dnrlerimiz, en kt bir yap ustasnn en iyi ar
dan bile, zihinsellii asndan ok daha etkin olduunu , iinin
almasnn rnn oluturmadan nce onu tasarlayabilme
sini oysa arda byle bir tasarlama gcnn olmadn syleye
rek, "insan iide nnde bir erek gren ve kendini dsallatran
isten vardr," aklamasnda bulunmulardr. Byle olmas da
doaldr, nk devrimci etkinlik iin durumu doru olarak de
erlendirmek ve buna gre davranmak istiyorlarsa, ayn za
manda zihni salt doal sreleri ve ekonomik koullar edilgin
bir biimde yanstan bir yap olarak grmek istemeyecekleri de
aktr.
Bu noktada unu vurgulamak gerekir. Evrenin ve doann bi
ricik tz maddedir. Zihin madde temelinde olumakla birlikte
sahip olduu nitel yaps gerei hernekadar maddeye indirge
nemese de Descartes'n dalizminde olduu gibi asla bamsz
bir tz de deildir. Varln maddeye borludur ve maddesel
temel yok olduunda o da yok olacaktr. Bu tr bir yaklama
snflama asndan epifenomenalizm diyenler olduu gibi bir tr
nitelik dalizmi diyenler de vardr. Buna gre, zihin ya da zihin
sel edimler beynin nrobiyolojik almalarnn bir tr yan
rn durumundadrlar. Ya da beynin almalarndan nitelik
olarak farkl bir takm rnler ortaya kmaktadr; bu nitelike
farkl rnler, zihin ya da zihinsel dediimiz eylerdir. Ancak
zihin ya da zihinsellik varl bakmndan her aamada maddeye
daha zel bir deyile bedene ya da beyine bamldr ve beden ya
da beyin ortadan kalktnda zihin ya da zihinsellikler de orta
dan kalkar. Metafizik adan zihnin yerini kabaca bu ekilde be-
428 j Yeniada Bilgi Felsefesi

lirttikten sonra, Marxist ynelimin, bilme etkinlii, bilgi, bilin,


zbilin ve bilgide dorulama gibi bilgibilimsel konulara nasl
baktn grmeye alalm:

Bilisel Etkinlik ve Bilginin Nelii


Marksizme gre bilgi ya da bili en genel anlamda bilincin
dnda ve bilince bal olmakszn var olan nesnel gerekliin bi
linteki yansmasdr. Kukusuz bilen zne de nesnel gerekli
in bir parasdr ve bu balamda bilisel edim, yksek bir
rgtlenme durumunda bulunan beynin bir ilevidir bu ilevin
sonucunda bilgi ya da bili olumaktadr. Bunun iin bu yakla
m ncelikle, dsal nesnelerin insann duyu organlann etkile
melerini ngrr. Marxist yaklama gre, insan bilgisi zel bir
yans tipidir ve bu yansnn zellikleri, Marksizm ncesi mad
decilikte savunulan bilgibilim anlayna nemli katklar yaparak
onu gerektii biimde dnme uratacak ve bilisel etkinlie
ve bilgiye diyalektik bir nitelik kazandracaktr. Sonu olarak
bili ya da bilgi toplumsal aracla dayal, nesneye bal tarihsel et
kinlik ve iletiim sreci iinde gerekleen bir yans trdr. Bu a
dan bakldnda, S. L. Rubinstein'e gre, genelde bilin ve
dnce, fikir ya da imge gibi terimler bilgibilimin bamsz
birer terimi olarak kabul edilemezler.

Duyusal izlenimler ve Nesneye Bal Bilgi


Bir nesnenin insann duyu organlarna yapt etkinin so
nulan, bir d nesnenin yansmas olmakla birlikte, henz bilgi
saylamaz. Bunlar bu ilikinin zorunlu nkoullan olduklan iin
henz fiziksel imge durumundadrlar ve henz bilisel imge du
rumuna gememilerdir. zne ile nesne arasndaki karlkl ili
kiler, hem nesnenin konumundaki deiimler, hem de insann
devinimleri nedeniyle srekli olarak deiir. Bu durum nesnenin
duyu sistemi zerinde brakt "izler"in karakterinde ve d-
Diyaleltil Maddecilik l 429
zenleniinde srekli deiikliklere neden olur. "Nesnenin imge
sini bu izler belirlemi olsayd, o nesneyi bamsz bir gereklik
olarak ayrt edemezdik. Ama olaan koullarda nesne, algnn
somut koullarndan ve alglama ediminden bamszm gibi
alglanr, (ruhbilimde 'algnn deimezlii' olarak bilinen olgu) .
nsanlarn konumas da byle alglanr," (Lektorsky, 1 998,
s. 155). Bu nedenle bilme etkinlii nesneye yneliktir. Oysa em
piristler maddi nesnelerle bantl olmayan birtakm temel
znel deneyimleri ilk bilisel eler ve ayn zamanda bilgi bi
rimleri olarak gstermeye almlardr; szgelimi David Hume
bunlarn bir tr "izlenimler" olduklarn aka dile getirmitir.
Ayn hatay "duyu verileri"ni ne sren ada kuramclar da
yapmtr. Ama bu tr giriimler bilgibilimde salt paradokslara
yol amakla kalmtr. Oysa Marxist yaklama gre, alglama s
reci her zaman duyu verilerine ilikin bir yorumun seilmesini n
grr ve kukusuz gerek nesneler dnyasnda en olas grnen
yorum seilecektir. Bu yorum alglama ediminde nesne varsa
ymlan denebilecek olan yaplarn oluturulmasn kapsar.
Bylece biliin bir tr olarak alglama, grlen eyin kav
ranmasn, anlalmasn, yorumlanmasn ierir. rnein bir ma
sann yzeyine baktmz zaman, gzmzde beliren kahverengi
noktalara ilikin duyuma gre deil.fiziksel nesnenin yani masa
nn zelliklerinin veriliine ilikin algya gre davranrz. "Duyu
algs ya da Lenin'in deyiiyle canl alg soyut akl yrtmeden
elbette farkldr. Allm koullar altnda znenin bilinli olarak
kavradklar, yalnzca algsal etkinliin, nesne imgesinin sonu
cudur; oysa bu imgeyi kurma etkinlii verilmi deildir, indir
genmitir ve bilinten gizlenmitir. Ama soyutlamalarla uraan
dnme, nesne imgesini kurma etkinliinin aynntlanna inil
mesini ve bu imgenin kavrannn bilinli olarak denetlenme
sini ierir. (te yandan soyut dnmeyle her eyin kavranmas
sz konusu deildir, ama bu ayn bir konudur) . Bu nedenle zne
asndan alg nesnenin dolayszca verilmesi gibi grnr ve ite
bu lt yardmyla dnmeden ayrlr. Bir baka nemli ayrm
430 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

izgisi de algyla salanan bilginin belli bir duyumsal dokuda ya


da duyumsal modalitede nesnel anlamn varolmasn gerektir
mesidir" (Lektorsky, 1 998, ss. 1 60, 1 6 1 ) .
u halde algsal imgenin anlam, duyu izlenimleriyle bire bir
ilikili deildir; baz bakmlardan izlenimlere gre daha yaln
grnrken, baz bakmlardan ok daha zengindir. Bunun ne
deni algsal imgenin nesnel anlamnn biyolojik evrim srecinde
deil, pratik etkinlikler yoluyla toplumsal-tarihsel gelime sre
cinde ortaya km olmasdr. Bunun sonucu olarak zne, nes
nelerin duyu organlarn etkilemeyen ynlerini de alglayabilir.
"Ayn zamanda, ilke olarak bir duyumsal dokuyla birletirile
meyen ve bu yzden duyularla alglanamayan nesne anlamlar
da vardr. Bu balantl anlamlar, zel bir dnme tipiyle, yani
bilinli olarak soyutlamalarla ileyen dnmeyle yeniden kuru
lur," (Lektorsky, 1 998, s. 1 62) . u halde balantl anlamla du
yumsal doku arasndaki iliki, nesnel ierik araclyla eitli
duyumlarn salt bir bireimine indirgenemez. Nesnel ierikle
birtakm duyu izlenimleri arasnda birtakm elikiler de doa
bilir; bu durumda duyu izlenimleri fark edilmez ve kavranmaz.
Daha da fazlas balantl anlamn duyu deneyimiyle dolaysz
olarak btnlemedii durumlar da, bilgi sistemine dahil edile
bilmektedir. Yani insan deneyimine dolayszca verilmeyen nes
neler zerine de salt bilgi edinmek mmkndr. Bir yandan
modern mikrofizik, te yandan evrenbilim byle nesnelerle u
ramaktadr.
Bu arada Marksizm ncesi bilgibilimde bilginin dorulan
mas, kendileri dorulanmay gerektirmeyen bilgiler bir baka
deyile nesnenin az ok dolaysz olarak kavranmasn salayan
bilgiler yani postlalar (belitler) araclyla oluyordu . Bu yak
lam bu trden bilgileri metafizik bir tutumla ele alnan du
yumlarda ya da duyu verilerinde kefeden empirizm kadar,
deneystc idealist felsefeler iin de geerlidir. Bu nedenle "do
laysz verilmilie" ynelik aray ve bunun karsanm ve ku
rulmu bilgiden ayrlmas, Marksizm ncesi bilgi kuramlarnn
Diyalektik Maddecilik l 431

en temel amalarndan birisi olmutur. Oysa diyalektik madde


cilik, her bilginin nesnel, nesneye bal olamayacan vurgu
larken, te yandan farkl dzeylerde nesnelerin farkl tipleri ve
farkl ynleri yanstlmakla birlikte, farkl bilgi dzeylerinin ger
ek nesnelerle ilgili olduklarn ileri srer. Doann insan dn
cesine yansmas, cansz, soyut ve devinimden yoksun olarak
deil, elikiler de ieren, sonsuz devinim srecinde, elikile
rin doup zlmesi srecinde anlalmal ve ele alnmaldr. V
1. Lenin'e gre, "Bili, dncenin nesneye nsz, sonsuz yak
lamasdr. " Kukusuz, bilimsel dnmeye konu olan btn
kuramsal nesneler, duyumsal deneyimde zneye dolayszca ve
rilemeyen, soyut akl yrtme ile yanstlabilen gerek nesne
lerdir. Bu durumda Marxist bilgibilimin en nemli grevi,
dolaysz olarak verilmi elerin bilgi kesinliini ortaya karmak
deil, bilginin nesnelliinin balantl tmel anlamlarn ve ku
rallarn kefetmek, bu kurallarn oluma, deime ve gelime
biimlerini kefetmek, bilgiyle nesnel gereklik arasndaki kar
lkl iliki sorununu bu dorultuda zme kavuturmaktr"
(Lektorsky, 1 998, s. 1 64) .

Bilgi ve Nesneye Bal Pratik Etkinlik


Diyalektik maddeci felsefeye gre, belirli ltlere ve kural
lara dayanan bilisel etkinlik, algdan balamak zere btn bi
imleriyle, znenin maddesel nesnelere ynelik pratik etkinlik
srecinde oluur. Bilisel etkinlikte insann dnya karsndaki
nesnel tutumunun k noktas, nesnel evrenin edilgin olarak
alnmas deil, pratik olarak dntrlmesidir.
nsanlar dnya ile ilikilerinde her hayvan gibi ncelikle pra
tik kayglarla yola karlar. "Yani herhangi bir ilikide karar k
larak deil, etkin davranlarda bulunarak, d dnyadaki baz
eyleri eylemleriyle zmsyerek ve bylece gereksinimlerini
karlayarak yola koyulurlar" (Aktaran, Lektorsky, 1 998, s. 1 73).
Dnya insana eitli nedenlerle doyurucu gelmez ve insan dn-
432 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

yay kendi etkinlii ile deitirmeye giriir. nsann nesneyi al


glay, gereksinimleriyle olan balantsnn pratik gstergesi
olarak, insan deneyiminin btnn kucaklamas ynndedir.
Algnn oluumu insann nesneye bal etkinliinin genel ema
laryla btnlk iinde gelimektedir. Bu emalar bebeklerde du
yumsal-devinimsel emalar olarak ortaya karken, giderek
zekann geliimi ile ok daha ileri boyutlara ulamaktadr. Buna
gre, bu etkinliin sonul noktas gzlemlenen durumun zel
liklerinin saptanmasdr; nesneye ynelik pratik etkinlik, bir eyin
zelliklerini ayrt etme ve zmleme ilemlerini gelititirir. By
lece somuttan soyuta doru bir gelime gstermi olur.
Buna karn, bilisel kurallarn ve ilemlerin oluumunu an
lamak iin bir adm daha ileriye gitmek gerekmektedir. nk
pratik etkinlik de sadece insana zg karakteristikleriyle kav
ranmaldr. Yani her bireyin baka kiilerle birtakm ilikilere
girdii ortaklaa ya da toplu etkinliin sonucu olarak beliren ve
etkinlik arac olarak adlandrlabilen insan yaps etkenler de
alg srecinde ya da bilisel srelerde rol oynamaktadr. Ayrca
bu arac etkinlik kendi tarihini de iinde tayan, tarhsel ge
lime srecindeki etkinlik olarak kavranmak zorundadr. Top
lumsal bir ileve sahip olan ve insan etkinliinin eitli trlerine
araclk eden insan yaps nesneler, i aletleriyle balayp her gn
kullanlan nesneleri de kapsayarak iaret-simge sistemleri, mo
deller, izimler, emalar vb. gibi ile sona eren nesnelerdir; bun
lar yalnzca arasal bir rol oynamakla kalmazlar, insan pratiinin
gelimesi asndan nemli bir rol de stlenirler. Baka bir de
yile, insan yaps arasal nesneler, bireyin dnda var olan bili
sel kurallarn, ltlerin ve nesne varsaymlarnn somut ifade
biimleri olarak ilev grrler. Toplumsal bir kkene sahip olan
bu kurallar, bireyin zmsemesi sayesinde bunlar, bilme et
kinliinin yaptalar olarak ilev grrler. u halde algnn nes
nellii, d nesnelerle pratik etkinliklerde bulunarak kurallarn
bu ekilde zmsenmesi srecinde oluur.
Diyalektik Maddecilik 1 433

Grld gibi diyalektik maddecilie gre, bilgi en genel


anlamda pratik etkinlikten doar ve tm bir gelime sreci bo
yunca maddi pratie hizmet eder. Bilisel etkinlik yansya yne
liktir yani yapay olarak yaratlm arac nesnelerden oluan zel
bir sistemin yardmyla gerek nesnelerin zelliklerinin yeniden
retilmesine yneliktir. Bilgi d nesne zerinde etkide bulun
may da gerektirebilir (szgelimi deneylerde olduu gibi) . Ama
bu nesnenin bilinen karakteristiklerinde deiikliklere yol
amaz, salt bunlarn kefinde daha uygun koullar salamaya
katkda bulunur. Arac nesnelerden yararlanma etkinlii saye
sinde nesnelerin yaratl ya da kuruluu devreye girer. Yans
olarak bilgi bir tr etkinlik olarak, oluturma ve yaratma gibi de
grnr. nk arac nesnelerden yararlanma etkinlii saye
sinde nesnelerin yaratl ya da kuruluu devreye girer. "nsan,
bilimsel kuramlar yaratp gelitirerek, modeller kurarak, iaret
ve simgelerle birtakm ilemler yaparak vb. yeni aygtlar ve
lm aralar yapar. Ama bu yaratc kurucu etkinlik tamamen
arac nesneler dnyasna ilikindir ve bilinen nesnenin yaratl
masn ima etmez, yapay olarak kurulmu arac nesneler yard
myla zne, baka nesneleri bilisel olarak yeniden retir,"
(Lektorsky, 1 998, s. 1 83).
Ancak bu sylenenlere dayanarak arac nesnelerin bilgi nes
neleri olamayacaklar sonucu karlmamaldr. Bunlar bilgi nes
nesi olduklarnda artk arac olmaktan karak kendilerine
ilikin bilgiyi somutlatracak yeni bir arac nesneler sistemi ku
rulmasn gerektirirler. Bilisel srete kullanlan arac nesneler,
sadece baka nesneler hakkndaki bilgilerin tayclar olarak
bir deere sahiptirler. Daha da nemlisi kuramn amac bir nes
nenin pratik ekilde kullanld somut zgl duruma bakmak
szn o nesnenin zn yeniden retmektir. Bu ekilde henz
teknik etkinlik nesneleri haline gelmemi olan nesnelerin yeni
ynlerinden pratik ekilde yararlanma yollarnn bulunmas ola
nakl hale gelir. Yinelemek gerekirse gerek bir nesnenin ka
rakteristiklerini bilme ediminde yeniden retmenin tek yolu
434 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

baka bir nesneler sistemi kurmaktr. Belirli bir toplumsal ger


eklik oluturan arac nesnelerin meydana getirdii zel bir
dnya kurmaktr. Marksizme gre btn bilgilerin aracl nite
lii tm felsefe tarihi boyunca bir trl anlalmamtr.

Bilme Ediminin Toplumsal Nitelii,


letiim ve Bilginin Somutlamas
Bilisel etkinliin arac nesnelerden oluan zel bir toplum
sal, kltrel dnyann varlyla ve ilevselliiyle son derece ya
kndan balantl olduu grlm oldu. Burada u soru akla
gelmektedir. Bilgi ayr ayr bireyler tarafndan kavranmakla bir
likte, o ayn zamanda "bilin" ierisinde darya herhangi bir
belirti vermeden var olan bir oluum deil midir? Marksizme
gre kiinin kendi bilincinden oluan znel dnyasnn varl
ak bir gerektir. Bu dnya znenin vazgeilmez bir niteliidir.
Bu dnya gerek nesneler dnyasndan farkl olmakla kalmaz,
ayn zamanda znenin gerek nesnelere ynelik olan eylemle
rinden de farkldr.
Bu ak gereklik yadsnmaz ama znenin bilisel ediminin
ilerlik kazanmas znenin kendisini nesneden ayrmasna ba
ldr. Bu ekilde znel bilin durumlarn gerek nesnelerden
ayrm olur. Ama bu ayrmn yaplabilmesi iin znel dnyann
var olmas gerekir. Oysa znel dnyann-bilin dnyasnn ta
bandan beri var olmad da bir gerektir. Bireysel geliimin
erken aamalarnda, zneden ayr ve kendi bana varolan nes
nel eyler dnyas zneye henz verilmemitir. Bu nedenle zne
iin znenin kendisi ve bilin durumlar yoktur. Bu durumu
Marxist felsefenin temel nermelerinden hareket ederek Sovyet
l. S. Vygotsky u ekilde ifade etmitir: "l ruhsal sreler zne
nin aslnda dsal olarak yerine getirdii ve d nesnelere ynelik
olan eylemlerinin iselletirilmesinin yani isel dzleme 'ekilmesi
nin' ya da kaydrlmasnn sonucudur. Dsal biimlerde uygula
nan etkinlik, baka bireylerle ibirlii yaplmasn, toplumsal
Diyalektik Maddecilik l 435
-tarihsel olarak ekillenen ve arac nesneler sisteminde cisimle
en aralardan ve yollardan yararlanlmasn gerektirir. selle
tirme srecinde d eylemler, zgl bir dntrme ileminden
geirilir -bu eylemler genellenir, szelletirilir, indirgenir ve ayn
zamanda da dsal etkinliin olanaklarn aan daha ileri gelime
olanaklarna kavuturulur. Baka bir deyile, yalnzca insana
zg olan yksek ruhsal sreler ancak insanlar arasndaki ile
tiimde ortaya kabilirler" (Aktaran Lektorsky, 1 998, ss. 187,
188) . Bir baka deyile bunlar artk, ruh-ii (intra-psikolojik)
duruma gelirler ve bundan byle zne tarafndan bamsz ola
rak kullanlabilirler. Bazlar da balangtaki biimlerini kaybe
derek ruhlararas (interpsikolojik) sreler haline gelirler. u
halde bilin balangta verili bir ey deildir; ancak toplum ta
rafndan yaratlm ve retilmi bir eydir.
znel bilin aknn temel bir niceliksel esi durumundaki
grsel imge de her zaman nesnel olarak yorumlanr. Grsel imge
temsil ettii d nesnenin ieriinden farkl bir bilisel ierie
sahip deildir. Grsel tasarm (temsil) her zaman gerek bir nes
neye iaret eder. Bu gsterici ilevi dnda hibir ierii ya da
anlam yoktur. Buradaki btn sorun udur: znel dnyann
oluumuna ortam hazrlayan iselletirme sreci her defasnda
bir dizi benzersiz koul altnda gereklemektedir. Bu adan
hibir insan ruh geliiminin balang noktasnda bile bakala
rna benzememektedir. Bilincin bireysel geliimi, her defasnda
zgl koullar altnda ve farkl insanlarla kendine zg ilikiler
iinde gerekleir. Her kii yalnzca kiileraras, toplumsal kl
trel balantlar sisteminde deil, uzamsal-zamansal ilikiler
anda bile salt kendine ait bir yer kaplar. "Belli bir nesneyi al
gladm zaman o nesneyi, baka birisinin o anda bakamaya
ca, bir adan alglarm-nk bu yeri kaplayan sadece benim;
dahas alglama edimim nesnenin baz ynlerini ne karrken
baz ynlerini gz ard etmeme neden olan kendi bireysel dene
yimlerimi de kapsar . . . Yine de baka bireylerin de benimkinden
baka alardan ve baz ton farkllklaryla algladklar ayn nes-
436 I Yeniada Bilgi Felsefesi

neyi algladm o anda kavrarm" (Lektorsy, 1 998, s. 1 92) . Bu


adan bilincin kkl anlamsal balar ve zellikle de balantl
anlamlar sistemi, bireysel ierikleri ne denli eitli olursa olsun
genel bir geerlilie sahiptirler. Bu yzden toplumsal-kltrel
araclk, belli bir znenin kendine zg zelliklerinin oluu
munda geerli olduu gibi, bilisel etkinliin ve salt insana zg
baka etkinlik trlerinin temelindeki evrensel anlamsal yapla
rn zmsenmesi srecinde de geerlidir.
Bu sylenenlerden kan nemli bir sonu udur. "Bilincin
oluum srecinin banda birbiriyle balantl tr etkinlik
vardr. Bunlar d pratik etkinlik, bili sreci ve iletiimse! iliki.
zne bir tek nesnel eylemde bulunurken ayn anda birka ilevi
yerine getirir; d nesnenin biimini deitirir, bilisel ynelim
ediminde bulunur ve arac nesne olarak kulland nesnede uy
gulamaya konulan, toplumsal yolla olumu pratik ve bilisel et
kinlik tarzlarn zmser" (Lektorsky, 1 998, s. 1 94) . rnein
ocuk toplumsal ilev gren nesnelerin iinde yer ald etkin
lik tarzlarn zmseyebilmek iin, insan yaps nesnelerin in
sanlarca kullanln ona reten kiilerle iletiimsel balant
iinde bulunur; ancak bu yolla onun kltrel tutumlar ve bi
lisel etkinlik kurallarm gelitirebilmesi olanak kazanacaktr.
Bu nedenle ocuk kendi kendine hareket etmeyi renmeden
nce, bir yetikinle dolaysz ibirlii iinde hareket eder. Bura
daki davran biimi "ortak ama ayn " olarak nitelenmektedir.
Bu balamda iletiimin neminin ne denli ak olduu grle
bilmektedir. "Ortak ama ayn " etkinlik srecinde giderek yeti
kinin katlm pay azalmakta ocuun katlm ve etkinlik pay
bununla ters orantl olarak artmaktadr. "Bu ekilde toplumsal
olarak gelitirilmi etkinlik tarzlarn zmseme ve nesnel dn
yay yaratc ekilde dntrme sreleri en sonunda ortak bir
ileyie ulamaktadr" (Aktaran Lektorsky, 1 998, s. 195).
Daha sonra bilincin olutuu aamada, pratik etkinlik, bilme
edimi ve iletiim arasndaki dolaysz balar kopma noktasna
Diyalektik Maddecilik j 437

gelmektedir. Bilme edimi ile pratik etkinlik arasndaki derin isel


ba btn bilme dzeylerinde korunmasna karn, her bilginin
nesneyi pratik olarak dntrme yollarnn bulunmas ile do
rudan ilikili olmad da daha nce belirtilmiti. yi gelimi bir
bili srecinin iletiim sreci ile akmad da sylenebilir.
tletiim sreci zel yasalarn ynettii ayr bir etkinlik alan
olarak ayrt edilir ve genel olarak incelenmesi pek ok bilim da
ln ilgilendirir. Burada bizi ilgilendiren kiinin bilgi edimi ba
kmndan iletiim zorunluluuna iaret etmektir. Zihnimizle
dndmz zaman, birok ak ve allm zihinsel devinim
atlanr, baz nermeler aklkla formle edilmez. Baz arac i
lemler gizli ekilde uygulanr. Bununla birlikte bilisel etkinli
imizin sonulannn iletimi iin pek ok st rtl enin ak
bir biimde ifade edilmesi gerekmektedir. Ve ayrca st rtl
baz nermelerin farkl bireylerde ortak olarak bulunduu da
ngrlr. Bunun yan sra kar tarafn bak asnn ve belli bir
alandaki bilgi dzeyinin de dikkate alnmas gerekir. Dolaysyla
her bilisel etkinlik iletiim potansiyelini her zaman iinde ba
rndrr. Bu yalnzca kiinin kendisi iin deil, belli bir toplum
sal, kltrel normlar sistemi iinde yer alan baka herhangi bir
kii iin de uygulanr. u halde her bili etkinliinin, temel uygu
lan mekanizmalar bakmndan toplumsal aracla dayanmas ka
nlmaz bir olgudur. Marx, Ekonomik ve Felsefi Elyazmalan'nda
yle yazm: "Bilimsel olarak vb. etkin olduum zaman bile -
bakalaryla dolaysz iletiim iinde ok seyrek olarak yerine ge
tirdiim bir etkinliktir bu- etkinliim toplumsaldr, nk o
etkinlii bir insan olarak yerine getiririm. Etkinliimin mater
yali, toplumsal bir rn olarak (dnrlerin etkinlik arac olan
dil bile byledir) bana verilmi olmakla kalmaz, kendi varolu
um da toplumsal etkinliktir; bu nedenle kendimi ne yaparsam,
toplum iin yaparm ve toplumsal bir varlk olma bilincimle ya
parm" (Aktaran Lektorsy, 1 998, ss. 196, 197).
Bu toplumsalln temel etkeni ise iletiimdir; iletiim arac
lyla bireyler toplumsallamakta ve kiiler ya da bilgi zneleri
438 I Yeniada Bilgi Felsefesi

durumuna gelmektedirler. Bilgi iletiimi asndan u noktay


belirtmek de nemli grnyor. Marxist felsefi yaklamda, bilgi
iletiimi bilginin sadece metinler ya da szler eklinde deil top
lumsal-kltrel anlam tayan insan yaps nesneler biiminde de
nesnelletirilmesi ngrlr. Bu nedenle, bilgibilim, tm bilisel
srecin temeli olan nesneye ynelik etkinlii , pratik-dnt
rmsel, bilisel ve iletiimse! ilevlerin birlii iinde zmleme
yolu tutmaldr. Bylece Marxist bilgibilimde, bilgi zmleme
sinin k noktas, salt bireysel bir zne ile karsnda yer alan
nesne arasndaki ilikinin incelenmesi olarak anlalmaz; ortak
laa zneleraras etkinlik sistemlerin ileyiinin ve geliiminin
aratrlmas olarak anlalr. zneleraras etkinlik ncelikle d
nesnelerin dntrlmesine dayanr. Bu srete bilisel yans
ve iletiim, nesnelerin dntrlmesiyle yakn birlik iinde ger
ekleir. Dntrmsel ve bilisel etkinlik, toplumsal ilev
gren arac nesneler dnyasnda nesnelleir. Bilin ve bilgi z
nesi olarak bireysel znenin kendisi de o etkinliin gerekleti
ricisi olarak ilev yklendii iin ve teki znelerle kurduu
nesnel ilikiler kapsamnda yer ald iin bir bilin ve bilgi z
nesi olarak karmza kar. Bu anlamda hem insana zg bilgi
nin hem de o bilgi znesinin yapay rnler yanslar olduu
-

sylenebilir.

zbilin ve Yans Olarak Bilgi


Kant'a gre deneyimin srekliliinin onun deyiiyle birlii
nin koulu, tamalgnn aknsal (transcendental) birliidir, bir
baka deyile aknsal znenin birliidir. Bu adan Kant "d
nyorum" nermesini bilginin en stn temeli sayar. Marksizme
gre de d nesnelere ilikin bilginin zbilinci gerektirdii do
rudur, ama ikincisi de birincisini gerektirir. Hem bilginin hem de
zbilincin temel koulu znenin dsal dnyada gerekletirdii
pratik etkinliktir. Bu etkinlik znenin bakalaryla ilikisi iinde
yani toplumsal olarak gerekleir, dolaysyla Marx'a gre Kant,
Diyalektik Maddecilik l 439

biliin somut gereklerini yanl olarak yorumlamtr. Yine de


bilginin edinilmesinde zbilincin gerekten zel bir rol oynad
n kabul etmek gerektiini vurgulama yoluna gider.
zne, zbilin olmakszn dnyadaki nesnel gidii belirleye
mez. Bili terimiyle anlatlan zgl ve en stn yans biiminde
zne sadece bir eyi bilmekle kalmaz, o eyi bildiini de kavrar.
Yani her zaman bilgiyle ve kendisiyle belli bir iliki iinde bu
lunur. Eer byle olmasayd bilgi varolamazd. Marx bu konuya
ilikin unlar sylemektedir: "Hayvan yaam etkinlii ile do
rudan birlik iindedir. Kendisini ondan ayrmaz. O, kendi yaam
etkinliidir. nsan yaam etkinliini iradesinin ve bilincinin nes
nesi yapar o, bilinli yaam etkinliine sahiptir. Bu etkinlik, in
sann dorudan doruya kaynat bir belirlenmilik deildir.
nsan hayvann yaam etkinliinden bir rpda ayran, bilinli
yaam etkinliidir. " (Aktaran Lektorsky, 1 998, s.275 ) . Buradan
insann bir etkinlikte bulunurken, byle bir etkinlikte bulun
duunun farknda olduu ya da byle bir etkinlikte bulundu
unu bildii sonucu kmaktadr; ksacas zne bildiini biliyor.
Ne var ki Marx da buradan yine zmsz sonular kt
nn farkndadr. Bu paradoks 20. yzyln balarnda matema
tikte kmeler mantnn temellerinin aratrlmasna ynelik
paradokslara benzemektedir. Buna gre bilen zne bildiini bi
lirken, bir bilgi nesnesi durumunda mdr? Yoksa bilen zne du
rumunda mdr? Ayn anda her ikisi gibi grnmektedir. Ama
bu da mantksal olarak olanakl deildir.
Marksizm, bu paradokstan k yolunu bulabilmek iin yle
bir neride bulunur. zbilin bilgi olmakla birlikte, zel trden bir
bilgidir. Bilgi, olduu gibi kavranan nesneler dnyasn zneye
yans olarak sunar: bu hem bireysel zneyle balantl zel bir
bilgi tr olan alg iin hem de bilginin nesnelletirilmi biim
leri olan bilimsel kuramlar iin geerlidir. Oysa zbilincin nes
nesi ona verilmi deildir (zbilin yansyla yani bilgiyle
kartrlmamaldr) . Bir grup nesneyi algladm zaman bilin-
440 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

cim dorudan doruya bilgi nesneleri durumundaki bu d nes


neleri hedef almtr ama ayn zamanda bunlar arasndaki fark
da kavrar; ne var ki bu kavray bilincimin odanda deil arka
planda ya da dolaynda yer alr. Dolaysyla bu bilgi apak or
tada olan bir bilgi deildir. Bu nedenle bu bilgi, sz konusu et
tiimiz belirtik bilgiden farkl olarak zel trden bir bilgi, deyim
yerindeyse "rtk bilgi" durumundadr. rtk bilgi belirtik bil
giyi edinmenin bir arac ya da yntemi olarak ilev grr.

Bilginin Nesnellii, Sreklilii ve Dorulanmas

Yans olarak bilginin belirtik bilgi olarak, zbilinten farkn


ksaca bu ekilde belirttikten sonra bilgiye ilikin ok daha
nemli bir konuya gelmi oluyoruz. Bilginin nesnellii ve s
reklilii sorunu karmzda durmaktadr. Kant'a gre deneyimin
sreklilii ya da onun deyiiyle birlii bilginin nesnelliinin bi
ricik lt idi. Oysa Marx'a gre, yine de isel bakmdan tu
tarl, srekli, ayn zamanda tmyle zel bir deneyim tipi
dnlebilir. Baz akl hastalarnn yaratp iinde yaadklar
yanlsamal dnyalar olgusunda belki de bu tr bir ey bulun
maktadr. Bu dnyalarda oluan olaylar, belirli bir isel manta
baldr, ama gerek nesnel dnyann gerek balantlarna
uygun dmezler. Bunu hastann davranlarndan, gereklikle
ve baka insanlarla olan ilikisinden aka anlayabiliriz. Bu ne
denle deneyimin nesnelliinin en temel lt, "nesneye ynelik
pratik etkinlikle olan balantsdr. nk insann deneyimi d
zeltmesini, deneyim iindeki yanlsamalar olaylarn nesnel ak
ma uygun den eylerden ayrmasn salayan da bu
balantdr. Bu nesnel ak, yeri geldiinde, znenin yeterli bir
toplumsal iletiim sistemine dahil olmasn gerektirir. Akl has
talarnn durumuna gelince; onlarn bu eylerin hibirisini ya
pabilecek durumda olmadklar aktr. " (Aktaran Lektorsky,
1 998, s.224) .
Diyalektik Maddecilik J 441

Aslnda Kant'n, deneyimin nesnellik kazanmas iin srek


lilii ya da birlii noktasna parmak basmas nemlidir. Gerek
ten de eer deneyim kopuk kopuksa, deneyimin bir sonraki
aamas, bir ncekinin devam deilse ve onun tarafndan belir
lenmiyorsa, bu deneyimi nesnel kabul etmek iin hibir nede
nimiz olamaz. Ne var ki srekli olarak ve sonsuza dein bir ve
ayn nesneyi gzlemleyemeyiz. nk alg alanmza srekli ola
rak farkl nesneler girer. Bu nedenle bizim deneyimimizde yer al
mayan nesneler iletiimde bulunduumuz baka insanlarn
deneyiminde yer alabilirler. Sadece gr alanmzdan kt
iin nesnenin varlnn kesintiye uradn dnemeyiz. Daha
nce bizim deneyimimize konu olan nesneler, u anda ya da bir
sre sonra baka birilerinin deneyimine de konu olabilir. Dola
ysyla bu nesneler biz onlar alglamasak da gerekten vardrlar.
Eer bir nesnenin varl sona ererse, bu ancak nceki bir de
neyim aamasndaki belli olaylar nedeniyle olumu olur. te
yandan yok olan nesne de her zaman bir iz brakr. Bunun an
lam daha baka nesnelere dnm ya da dnecek olmas
dr. Bu ekilde farkl deneyim aamalarnda yer alan nesneler,
olaylar ve sreler, belirli bir sreklilik gsterirler. Bu syle
nenlerin, Berkeley'in nesnel dnyaya ilikin idealizmine ak bir
polemik oluturduu grlebilmektedir.
Aslnda deneyimin ilgili olduu nesnel srelerin srekliliinin
kavranmas, usavurmann bir sonucu, yorumlayc yansnn bir
rn deil, bir bilgi tr olarak deneyimin verilmiliinin de
dolaysz bir kouludur. Sonu olarak alg sreci, nesnelerin,
bunlar bilme ediminden bamsz olduklarnn kavranmasna
olanak salayan nesnel bir dnya emasnn varln gerektirir.
Nesneler dnyasnn znenin bilisel etkinliinden bamsz ola
rak var olduu nermesini k noktas olarak alan bilimsel, ku
ramsal dnmenin temelini de bu ema oluturur.
Marksizme gre, bili gerekliin yanstlmas ya da yeniden
retilmesi olduu srece, yalnz belli bir deneyim tipi ereve
sinde deil farkl trden deneyimler arasndaki ilikilerde de ko-
442 J Yeniada Bilgi Felsefesi

pukluklarn bulunmas olanakszdr. Kukusuz her znenin de


neyimleri kendine zgdr ve baka znelerin deneyimlerinden
farkldr. Ama yine de bir znenin deneyimi baka znelerin de
neyimlerinin verilerine ilikin szleri anlama olasln da kap
sar. nk farkl deneyimlerimiz nesnel olarak bir ve ayn
dnyaya ilikindir. Bu dnyaya ilikin olarak farkl bir zneden
daha az ya da daha ok ey bilebiliriz, ama nesne tipleri hepimiz
iin de bir ve ayndr. Baka bir znenin deneyimlerinde yer alan
nesneler bizim deneyimimizde de yer alabilir. nk farkl de
neyimlerimiz temelde ayn paydaya sahiptir. Genel nesneler dn
yas, farkl deneyimler arasndaki srekliliin gvencesidir.

Bilginin Dorulanmas Sorunu


Gemiten bugne, pek ok dnre gre epistemolojik ir
delemenin en bata gelen grevi bilgiyi dorulama olarak kabul
edilmitir. Ne var ki bilgiyi dorulama giriimi bilgiyi dorulu
undan kuku duyulmayan bir temele, ak seik bir nermeye
indirgeme abas biiminde olmutur. Bu giriimin en nl r
neini Descartes ortaya koymutur. Descartes, Cogito bilgisi nde
'

dile gelen zbilinci tm bilgi trlerinin kendisinden tretilebi


lecei bir kaynak olarak kabul edince birtakm amazlarla kar
lamtr. zellikle d dnya bilgisi ve teki zihinler bilgisi
cogi todan dorudan olarak karlamamaktadr. Bu da bilgiyi
dorulama konusunda bir yark amaktadr. Marxist yaklam
bilginin dorulamas sorununun bir anlam tayp tamad so
rusunu sorar. Klasik felsefede ve bilimde, tm bilgi trlerinin
kendilerine indirgenebilecei mutlak ekilde tartmasz ve sar
slmaz olan bir dizi nermenin bulunmas ya da saptanmas hi
bir biimde baarlamadna gre, byle bir sorunu kesinlikle
kabul etmemek gerekir. Mantn, matematiin, bilim felsefesi
nin temellerini , doa biliminin kuramn ve tarihini aratran
pek ok dnr ve uzman da hemen hemen ayn sonuca ula
mlardr.
Diyalehtih Maddecilik l 443

Gerekte bilme ediminin evriminden ve geliiminden sz


edilebilir. Bu evrim ya da geliim, bilgiyle bilgisizlik arasndaki
snr izgisinin belirlendii diyalektik bir sreci anlatr. Bu sre
var olan bilgi sistemlerinin nesnel uygulama alanlarnn gitgide
daha kesin bir ekilde snrlarnn izildii bir sretir.
Gerekte bilginin dorulanmas, nesneye ynelik pratik et
kinlik araclyla gerek nesneler ve bilgi arasnda bant kur
mak demektir. Ama pratik etkinlik de her zaman, ulat somut
tarihsel gelime dzeyi ile snrldr. Bu nedenle, belli bir bilgi
sisteminin pratie uygulanmas bile, bilginin tamamen doru
lanmas ile edeerde deildir. Pratik, bilgi sistemlerinin geli
mesini gerektirir. Nesneleri ieren pratik etkinlikle, bilisel
etkinliin karlkl balantl olarak gsterdikleri bu ortaklaa
gelime srecinde bilgi dorulanr. Bu nedenle dorulanma ol
gusu , bilgi iin sarslmaz bir temel kurma olana yaratan i
lemlerin toplam olarak grlmemeli, daha ok biliin tarihsel
geliimi olarak baz eski anlaylar saf d eden yeni kuramsal
sistemlerin ortaya kmas olarak, kuramlar arasnda yeni ba
larn kurulmas, eski kuramlarn gzden geirilmesi vb. anlal
maldr. "Belli bir kuramsal sistemin dorulanmas demek, o
sistemin erevesinin almas, sistemin daha derin bir balama
yerletirilmesi ve daha geni bir fon zerinde ele alnmas de
mektir. Buna gre bilginin dorulanmas bilginin geliimiyle a
kyor grnyor; bu durumda kuramsal yans bu geliimin
elerinden salt birisidir ve byle olunca da gerek dorulama
nn yansya indirgenemeyecek denli geni kapsaml olduu
aka grlr" (Lektorsky, 1 998, ss.288, 289).

Yansmadan ve Yans Nesnesinin


Dntrlmesinden Oluan Birlik Olarak Yans
Yans, var olan bilgi sisteminin almasna neden olmakla kal
maz, onun dntrlmesine de neden olur. rtk ncller be
lirtik hale getirilerek ayrt edilir, yeniden kurulur, bazlar
444 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

tanmlanr ya da tmyle saf d edilir. Kuramsal zmleme


edimi bu ncllerin gzden geirilmesinden oluur ve eletirel
bir anlayla incelenen eyler ksmen de olsa deiime urar;
baka trl bu grevin baarlmas olanakszdr. Ama bu arada
kuramsal yansnn bir sonucu olarak nesne de deiime urar.
Bylece yans nesnesi yani bilgi sistemi, yans araclyla yeni
ilikiler kapsamna sokulmakla kalmaz, ayn zamanda tamam
lanr ve yeniden kurulmu olur. Yans ve yans nesnesi arasn
daki zel ilikiye yalnzca nesnelletirilmi bilgi sistemlerinde
deil, bireysel bilinte de rastlanr. Burada nemli olan nokta,
somut bir kiisel ben'in zelliklerine ilikin yansnn, bilin ve
kiilik sistemini yeniden yaplandrma grevi balamnda ortaya
kmasdr. Bu grev ister baarlsn ister baarlmasn iin z
deimez. Buradaki ama, bireysel benlik'in sre iinde ve yans
sonucu olarak deimesi ve gelimesidir. Ama bu durumda yan
snn dpedz kendi nesnesini yaratt ve bylece aslnda hi
bir eyi yaratmad sonucu kmaz m?
Bu sorunun yantn alabilmek iin biraz daha zmlemede
derinlemek gerekmektedir. Bilimle ilgili yansda kuramsal yans
kendi nesnesini yani bilimsel bilgi sistemini ancak u koulda
yeniden yaplandrabilir. Bilimsel kuramda, yeniden retilmi
nesnel gereklik sreleri daha keskin bir ekilde ifade bulur
ken, ayn zamanda bizzat bilginin gelimesinin nesnel normla
ryla uyuan kavramsal sistemlerin saptanmasna hizmet edildii
lde bu yeniden yaplandrma gerekletirmi olur. Bu koul
salanmazsa, yansnn yanll ortaya kar; bu durumda yan
sda yeniden kurulan bilgi imgesi ile gerek bilimsel bilginin
kendisi birbirine denk dmemi demektir. Bilim tarihinde byle
rnekler grlebilir. Bu konuda Lektorsky'nin verdii u rnei
aktarm olalm.
"Klasik mekaniin kuramsal nclleri ve mantksal yaps
konusunda Ernst Mach tarafndan ondokuzuncu yzyl so
nunda yaplan zmlemenin btnyle yanl bir yanssal imge
olduu anlald ve _bu zmleme yeni bir fizik kuramnn ku-
Diyalektik Maddecilik \ 445

rulmas iin temel alnamad. Bazen yanssal imge bilginin bir


takm gerek bamllklarn yakalasa bile, baz nemli ynler
den yetersiz kalr. Sz gelimi, matematiin temelleriyle ilgili
olarak sezgicilik erevesinde gerekletirilen yans, bilimsel d
ncenin gelimesine katkda bulundu, ama te yandan mate
matik kuramnn baz temel nermelerini yeniden kuramad;
bunlar bizzat matematiin snrlar almadan gzden karla
mayacak nermelerdi. Btn bunlar gsteriyor ki, yans kendi
nesnesinin, yani bir bilgi sisteminin yanstlmasn ya da yeniden
kurulmasn, o nesnenin eletirel olarak yeniden yaplandrl
masyla zgl bir ekilde birletirmektedir. . . Yans nesnesi bi
reysel bilin erevesinde de uyumayabilir: 'Ben' imgesi, her
zaman gerek 'ben' iin yeterli deildir" (Lektorsky, 1 998, ss.
292, 293).
Sonu olarak yans, bir eit bili-bilgi olarak dtan gelen ve
rilerin salt edilgin bir ekilde alnmas demek deildir, bir yo
rumlama tekniidir; bu ekilde belirli balarn kurulmas,
semantik bamllklarn ayrt edilmesi salanr. Bilin yaam
da hi yorum yaplmadan akp gitmez. Bir imge bilincin yze
yine karsa, o imgeyi tanmlamaya, neyin yerini tuttuunu, ya
ammzdaki hangi somut kiiyle ya da olayla balantl
olduunu bulmaya alrz. Bu balamda u koulu da dikkate
almak zorundayz: zel bir tr bili olarak yans, o verili edimde
zerine eilinmeyen belirli bir semantik ereve gerektirir. Bu
nedenle ieriden verilmi olduu iin salt kendimin bilebilecei
znel durumlarm bilinli olarak yorumladm zaman bile bi
reysel bilincimin snrlarn aan ve beni baka znelere balayan
semantik balantlardan olumu bir sistemi kullanrm. Bu e
kilde bilincimin znel durumlarn bir bakma bir bakasnn
gzleriyle grrm. znel yarsnn gerektirdii semantik ba
lantlar erevesi, kiileraras ortaklaa etkinlik srecinde doar
ve insan yaps nesneler araclyla baka bireylerle iletiim ku
rularak, her birey tarafndan bireysel geliim srecinde zm
senir. u halde "ben"e ilikin yarsnn mmkn bbil n esi iifl
446 I Yeniada Bilgi Felsefesi

bireysel bilincin snrlarn terk etmek, daha kapsaml ve daha


esasl bir ilikiler sistemini gz nne almak gerekir. Sz ko
nusu sistem kiiler aras etkinlik sistemidir. Bu sistemde nesne
ler dnyasnn pratik olarak dntrlmesi, iletiim ve bili
dolaysz bir birlik oluturur. Toplumsal etkinlik srecinde
doup ekillenen standartlarn iselletirilmesi, bizzat bireysel
ben'i retir; salt bireysel bilin iinde kaldmz srece, bu ben
tam olarak yanstlamaz ve ancak daha geni bir ilikiler sistemi
iinde incelendii zaman bir yans nesnesi haline gelebilir. Bi
reysel ben, zne ile ok yakn iliki iinde var olan alg ve bel
lek imgeleri gibi bilgi eitleriyle, bir bakma herkesin mal
olarak nesnelletirilmi biimde var olan, yani alma arala
rnda, gnlk yaam nesnelerinde, bilimsel aygtlarda, kuramda
ve daha bunlara benzer koullarda somutlaan bilgiyle i ie ola
rak varolmaktadr. Bu nedenle birey tarafndan uygulanan bili
srelerinin anlalabilmesini salayan ey, ncelikle nesnelleti
rilmi bilgi biimlerinin ve bunlar reten ortaklaa etkinlik bi
imlerinin gz nne alnmas ve incelenmesidir.
Bu sylenenlerden bireysel zne yannda bir ortaklaa zne
kavramnn da sz edilebilir olduudur. ncelikle unu belirte
lim: bili, gerek kiilerce yani somut bireysel znelerce uygu
lanr. znel ya da nesnelletirilmi bilgi, dorudan ya da dolayl,
bireysel znenin etkinlii ile bantl olarak var olur. Ayn za
manda bilisel etkinlik, toplumsal, tarihsel dzlemde karlkl
balant iinde bulunan znelerin etkinlii olarak da grlme
lidir. Bu nedenle nesnelletirilmi bilginin baz paralar imdi
var olan bir tek zne tarafndan bilinli olarak kavranmyorsa,
bundan bu paralarn genelde znelerin bilinci dnda olduu
sonucu karlamaz. nk bu paralar hem gemiteki hem de
gelecekteki znelerle balantl olabilir. nk ortaklaa zne
kendisini oluturan bireylerin toplamna indirgenemeyen bir sis
tem anlamnda ve bu tarzda bir tayc olarak grlebilir. Bu
durumda belirli ilikilerle birbirine bal olan birok ortaklaa
bili znesinin bulunduu sylenebilir. Szgelimi belli bir ku-
Diyalektik Maddecilik l 44 7
ramsal bilgi paradigmasnn ileyiinin incelenmesi, bir toplu-
1 uun ngrlmesini gerektirir; bu durumda o topluluk belirli
hir bilisel etkinlik trnn ortaklaa znesi olarak grnr.
! ;arkl bak alar-paradigmalar bunlarla ilikili farkl ortaklaa
zneleri belirler. Ayn zamanda bu farkl paradigmalar kendine
zg ortak ltleri ve kurallaryla, bilisel bilginin gelimesini
salayan genel bir sre kapsamnda yer alrlar. Demek ki verili
bilimsel topluluk, daha geni bir sistemin, belli bilgi alanndaki
btn uzmanlardan oluan topluluun ve bilimsel etkinlik gs
teren btn bireylerden oluan topluluun bir alt sistemidir.
Bilim insan, etkinlikleri srasnda u ya da bu ulusal dili kulla
nr; yani o dili konuan toplumun iinde yer alr. Bilimle ilgisi
bulunmayan bireyleri de kapsayan bu topluluk, yine belirli bir
ortaklaa bili znesidir. Bilginin ileyiini ve gelimesini, bilim
topluluundan daha geni bir toplumsal sistemde sregiden s
reler belirler. Toplumsal srelere ilikin biliin ortaklaa z
neleri olarak da toplumsal snflar grnmektedir. Belli bir snfa
zg toplumsal pratik tipi, o snfn yelerine ak olan bilisel
olanaklarn ufkunu izmi olur.
Bilimle uraan ya da uramayan her kii bilile ilgilidir ve
dolaysyla eitli ortaklaa znelerle balantldrlar. Her birey
sel zne ayn anda farkl ortaklaa zneler kapsamnda da yer
alr. Deiik ltleri ve normlar olan farkl bilisel etkinlik sis
temleri bireyde bir btn haline gelir. Aslnda bu durum ben'in
birliinin zorunlu kouludur. Farkl ortaklaa zneler arasndaki
balarn kopmas ya da farkl ortaklaa znelerle ilikili bilisel
etkinlik sistemlerinin belirli bir birey erevesinde btnlee
memesi, bireysel znenin paralanmas sonucunu doururdu .
Bu noktada olduka sorunsal olarak grnen 'ortaklaa zne'
kavram zerinde ksmen durulmas gerekmektedir. Marxist be
lirlemeye gre, ortaklaa zne, bireysel zneyle ayn dzlemde
grlemez; ortaklaa zne balbana bir kiilik deildir ama
kendine ait bir bireysellii de yoktur ve ayr ayr yelerinin uy
guladklar bili edimleri dnda bir bili edimi uygulamaz. Bu
448 1 Yeniada Bilgi Felsefesi

zne, birbiriyle etkileen bireylerin oluturduu bir sistem d


nda var olmamakla birlikte, bir bakma ayr ayr her bireysel
znenin dnda bir varla da sahiptir. Ortaklaa zne, kendisini
ve ileyi yasalarn, bireyin bilincinin isel yaplar araclyla
deil, daha ok nesneleri ieren dsal pratik etkinlik araclyla
ve nesnelletirilmi bilgi sistemlerine ynelik ortaklaa bilisel
etkinlik araclyla aa vurur. Buna karlk, bireysel zneden
ayr olarak dnlemeyen bili, nesnelletirilmi bilgi sistemleri
tarafndan sonul anlamda belirlenmesine karn, dorudan do
ruya o sistemlerle akmaz. Bireysel znenin alglar, anlar,
znel armlarnn bireysel nitelikleri, kiisel olarak o zne
iin nem tayan ve sadece onun tarafndan eriilebilen bilgiyi
olutururlar. Bunlar ortaklaa znenin yapsnda yer alan nes
nelletirilmi bilgi sisteminin bir parasn oluturmazlar. u
halde bireysel ve ortaklaa znelerin isel karakteristiklerini
oluturan bilgi tipleri birbiriyle tam olarak akmaz ya da bir
birinin iinde dalmaz; daha ok karlkl olarak birbirini ge
rektirir ve bir birlik olutururlar.

Sonu
Buraya dek yaplan aklamalardan anlalabildii gibi, Mar
xist reti, felsefe geleneindeki bilgibilimsel tutumlar tmyle
altst eden devrimci bir bilgibilimsel yaklam ortaya koymu
tur. Bilisel iliki konusundaki diyalektik maddeci yaklam, bil
giyi eylerin insan bilincindeki bir yanss olarak grr; bu
balamda bilisel yans, toplumsal aracla dayal, tarihsel ge
lime srecinde gerekleen pratik etkinliin ve iletiimin birlii
olarak grlr. Pratik etkinlik ise bireyin baka kiilerle belirli
ilikilere girdii toplu ya da ortaklaa etkinlik olarak, bireyin
kendisi ile doal nesneler arasna baka insan yapm nesneler
koyduu aracl etkinlik olarak ve nihayet kendi tarihini iinde
tayan tarihsel gelime srecindeki etkinlik olarak grlr.
nsan yapm aralar, bireyin dndaki nesnel normlar, stan-
Diyalektik Maddecilik l 449
dartlan ve nesne varsaymlann ifade etme biimleri olarak ilev
grr. Kkenleri bakmndan toplumsal olan bu normlann birey
tarafndan zmsenmesi bunlarn yap oluturucu bili bileen
leri olarak ilev grmelerini salar.
Bilincinin oluumunda dsal pratik etkinlik, bilme sreci ve
iletiim birlikte rol oynarlar. nsan nesneye ynelik bir tek ey
lemi uygularken, nesnenin biimini deitirir, nesneyi bilisel
edimine konu yapar, arac nesne olarak kulland maddede ci
simleen, toplumsal olarak yorulmu pratik ve bilisel etkinlik
yollarn zmser. Bilincin iyice olutuu aamada bu etken
arasndaki doal balar kopmakla birlikte, znel bilinlilik du
rumu nasl olursa olsun, her bilisel etkinlik temel gerekleme
mekanizmalan bakmndan toplumsal araclkla olanakl olur ve
bu nedenle her zaman iletiim kouluna baldr.
Bilgibilimin grevi, geleneksel epistemolojilerde olduu gibi,
bilginin mutlak bir biimde dorulanmas sorununa zm ge
tirmekten ibaret deildir. Bilgi ancak, pratik etkinlikle birlik
iindeki bilme ediminin gsterdii somut gelime srecinde
dorulanabilir. Biliin ne bireysel ne de ortaklaa zneleri bu
dorulamann en stn gvenceleri deildir. Ortaklaa zne
kendi iine kapanm bir bilin dnyas olmayp, nesneye yne
lik pratik etkinlikle yakn balar olan, srekli gelime iindeki
ortaklaa bir bilisel etkinlik sistemidir. Bu sistemi farkl bili pa
radigmalarn temsil eden gruplar, bilimsel etkinlik topluluklar
ve toplumsal snflar temsil edebilir. Biliin-bilginin gelimesi
hem bireysel bilen znelerde hem de ortaklaa bilen znelerde
ve bilinen nesnelerin kapsamnda birtakm deiiklikleri ng
rr. Ortaklaa zne nesnelletirilmi bilginin ya da bilgi sistem
lerinin znesidir.
Marksizme gre bilimsel bilgibilim, biliin btnleyici zel
bir parasdr. Ortaklaa bilen zneye ilikin nesnel yapy am
lama grevi vardr ve her eyden nce diyalektik birlik iinde
bulunan bilisel normlarn gelime srecinin dilsel ve valkbi
limsel koullarn aratnr.
KAYNAKLAR

Acton, A, B. ( 1976). Hegel, Georg Wilhelm, Friedrich. . The Encyclopedia of


Philosophy. (ed: Paul Edwards) New York: The MacMillan Com. &The Free
Press.

Acton. A. B. ( 1967). ldealism. . The Encyclopedia of Philosophy, (ed: Paul Ed


wards) New York: The MacMillan Com.& The Free Press.

Adjukiewicz, Kazimiers. (2007). Felsefeye Giri, eviren: Ahmet Cevizci, s


tanbul: Say Yaynevi.

Anschutz, R. P. ( 1969). The Logic of]ohn Stuart Mili. . Mili (ed. ]. B. Schnee
wind) London: Macmillan.

Ayer, A. ]. (2002). Hume, eviren: Cemal Atila. stanbul: Altn Kitaplar Yaynevi.
Barreau, Herve. (2010). Epistemoloji, eviren, smail Yerguz, Ankara: Dost Ki
tabevi Yaynlar.

Berkeley, George. ( 1996). Hylas ile Philonous Arasnda Konuma, eviren:


Sahir Sel, stanbul: Sosyal Yaynlar.

Berkeley, George. (1996). lnsan Bilgisinin llkeleri zerine, eviren: Halil Turan,
Ankara: Bilim ve Sanat Yaynlar. \
Clapp, James, Gordon. (1967) Locke,]ohn, i. The Encyclopedia of Philosophy
(Edi. Paul Edwards) . New York: The MacMillan Company& The Free Pres.

Copleston, F. (199 1 ) . lngiliz Grgcl, eviren: Aziz Yardml, stanbul:


dea Yaynevi.

Copleston, F. ( 1996), Descartes, eviren: Aziz Yardml, stanbul: dea Yaynevi.


Copleston, F. ( 1 996). Felsefe Tarihi: Aydnlanma, eviren: Aziz Yardml, s
tanbul: dea Yaynevi.

Copleston, F. ( 1996), Alman idealizmi, eviren: Aziz Yardml, stanbul: dea


Yaynevi.

Copleston, F. (1996). Leibniz, eviren: Aziz Yardml, stanbul: dea Yaynevi.


452 1 Yeniada Bilgi Felsefesi
Copleston, E (1996). Spinoza, eviren: Aziz Yardml, sranbul: dea Yaynevi.
Copleston, E ( 1998). Berkeley, Hume, eviren: Aziz Yardml: dea Yaynevi.
Copleston, E ( 1998). Nihilizm ve Materyalizm, eviren: Aziz Yardml, stan-
bul: dea Yaynevi.

Copleston, E (2000). Hegel, eviren: Aziz Yardml, stanbul: dea Yaynevi.


Copleston, E (2000). Yararclk ve Pragmatizm, eviren: Deniz Canefe, stan
bul: dea Yaynevi.

Copleston, E (2004) . Kant, eviren: Aziz Yardml, stanbul: dea Yaynevi.


Cassirer, Ernst. (1988). Kant'n Yaam ve retisi, eviren: Doan zlem, s
tanbul: nklap Kitabevi

Cottingham, john. (1995). Aklclk, eviren: Blent Gzkan, stanbul: Sarmal


Yaynevi.

Cottingham, John. ( 1986). Descartes. Oxford, New York: Basil Blackwell Ltd.
elik, Sara. (2010). Bilgi Felsefesi: llka'dan Yenia'a. stanbul: Doruk Ya-
ynevi.

elik, Sara. (20 1 1 ) . Modem-Felsefe I. Eskiehir: Anadolu niversitesi.


elik, Sara. (201 1 ) . Modem-Felsefe II. Eskiehir: Anadolu niversitesi.
Descartes, Rene. (1962). Akln ldaresi lin Kurallar, eviren: Mehmet Karasan,
Ankara: Milli Eitim Basmevi.

Descartes, Rene. ( 1962). Metot zerine Konuma, eviren: Mehmet Karasan,


Ankara: Milli Eitim Basmevi.

Descartes, Rene. ( 1962). Metafizik Dnceler, eviren: Mehmet Karasan, An


kara: Milli Eitim Basmevi.

Descartes, Rene. (1963). Felsefenin !!keleri, eviren: Mehmet Karasan, Ankara:


Milli Eitim Basmevi.

Diderot, Denis. (1984). Felsefe Konuma/an, eviren: Adnan Cemgil, stanbul:


stanbul: Sosyal Yaynlar.

Didier, Jean. (2009).john Locke, eviren: Atakan Altnrs, stanbul: Paradigma


Yaynclk.

Engels, Friedrich. ( 1962). L. Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, e


viren: Nizamettin Burhan, stanbul: Sosyal Yaynlar.

Feuerbach, Ludwig. (2009). Gelecein Felsefesinin llkeleri, eviren: Glistan


Solmaz, Ankara: Alter Yaynclk

Hegel, Georg, Wilhelm, Friedrich. ( 1 995). Tarihte Akl, eviren: nay Szer,
stanbul: Kabalc Yaynevi.

Hobbes, Thomas. (2001). Leviathan, eviren: Semih Lim, stanbul: Yap Kredi
Yaynlan.
Kaynaklar j 453

Hume, David. ( 1909). A Treatise ofHuman Nature. London: Longmans, Gren,


And Co.

Kant, Immanuel. (1993) . An Usun Eletirisi, eviren: Aziz Yardml, stanbul:


dea Yaynevi.

Kant, Immanuel. (1995) . Prolegomena, eviren: oanna Kuuradi, Yusuf rnek


Ankara: Turkiye Felsefe Kurumu.

Kant, Immanuel. (2009). Ahlak Metafiziinin Temellendirilmesi, eviren oanna


Kuuradi, Ankara: Trkiye Felsefe Kurumu.

Kant, Immanuel. (2008). Pratik Usun Eletirisi, eviren: ismet zeki Eybolu,
stanbul: Say Yaynlar.

Kaufmann, W. ( 1997). Hegel Miti ve Yntemi, l. Hegel zerine Yorumlar I, e


viren: Aziz Yardml, stanbul: dea Yaynevi.

Kaufmann, Walter. (2001). Dostoyevski'den Sartre'a Varoluuluk, eviren: Akit


Gktrk, stanbul: Yap Kredi Yaynlar.

Kenny, Antony. ( 1968). Descartes, New York: Random House.


Kierkegaard, Sren. ( 1952). Philosophical Fragments or a Fragment of Philo
sophy, eviren: D. F. Swenson, Princeton: Princeton Univercity Press.
Kierkegaard, Sren. ( 1959). Either/Or: A Fragment of Life, eviren: Walter Low
rie. Garden Garden City: Anchor Boks.

Kierkegaard, Sren. (1990). Korku ve Titreme, eviren: N.Ekrem Dzen, s


tanbul: Ara Yaynlar.

Kierkegaard, Sren. (2005). Felsefe Paralan ya da Bir para Felsefe, eviren:


Doan ahiner, stanbul: Trkiye Bankas Kltr Yaynlar.

Kojeve, Alexsandre. (2001). Hegel Felsefesine Giri, eviren: Selahattin Hilav,


stanbul: Yap Kredi Yaynlar: Cogito.

Lecourt, Dominique. (2006). Bilim Felsefesi, eviren: Ik Ergden, Ankara:


Dost Kitabevi.

Leibniz , Gottfried, Wilhelm. ( 1998) . Monadoloji, eviren: Aziz Yardml, s


tanbul: dea: Genlik Arivi 1.

Lenin, V.I. (1997). K. Marks F. Engels Marksizmin Kayna, eviren: Hasan


Demir, stanbul: tlke Yaynlar.

Lektorsky, Victor. ( 1 992). zne Nesne Bili, eviren: kr Alpagut. stanbul:


Toplumsal Yaynlar.

Locke, John. ( 2007). lnsan Anl zerine Bir Deneme, eviren: Vehbi Hacka
dirolu, stanbul: Kabalc Yaynevi.

MacNabb, D. G. C. ( 1976). Hume, David, i. The Encyclopedia of Philosophy


(ed. Paul Edwards). New York: The MacMillan Company& The Free Press
454 I Yeniada Bilgi Felsefesi

Magill, Frank. (1992). Egzistansiyalist Felsefenin Be Klasii, eviren: Vahap


Mutal, Dergah Yaynlan.

Magee, B. (2001). Byk Filozoflar, eviren: Ahmet Cevizci, stanbul: Engin


Yaynclk.

Marx, Kari. ( 1970). Kapital: Birinci Cilt, Birinci Kitap, eviren: Mehmet Selik.
Ankara: Sol Yaynlar.

Marx, Karl. ( 1975). Felsefenin Sefaleti, eviren: Ahmet Kardam, Ankara: Sol
Yaynlan.

Marks/Engels. (1975). Dnceler Aforizmalar, eviren: Nuri Sel. stanbul: Yeni


Dnya Yaynlan.

Morris, C. R. ( 1931). Locke, Berkeley, Hume. Oxford: The Clarendon Press.


Nietzsche, Friedrich. ( 1995).Byle Buyurdu Zerdt, eviren: A.Turan Ofla
zolu, stanbul: Cem Yaynevi.

Nietzsche, Friedrich. (1998). Ecce Homo, eviren: Can Alkor, stanbul: Yap
Kredi Kltr Sanat Yaynclk.

Nietzsche, Friedrich. (2000). Putlann Alacakaranl, eviren: Hseyin Kaytan,


stanbul: Tmzamanlaryaynclk.

Nietzsche, Friedrich. (2001). Jyinin ve Ktnn tesinde, eviren: Ahmet nam,


stanbul: Yorum Yaynevi.

Nietzsche, Friedrich. (2007). Eitici Olarak Schopenhauer, eviren: Mustafa


Tzel, stanbul: thaki Yaynlan.

Pascal, Blaise. (2005). Dnceler, eviren, smet Zeki Eybolu, stanbul: Say
Yaynlan.

Plehanov, G. V. (1964) . Marksist Dncenin Temel Meseleleri, eviren: Sela


hattin Hilav, Erdem Buri, stanbul: Sosyal Yaynlar.

Politzer, Georges. ( 1977). Felsefenin Temel llkeleri, eviren: F. Karagzl. s


tanbul: Sosyal Yaynlar.

Ross, G. Macdonald (2002). Leibniz, eviren: Cemal Atila, stanbul: Altn Ki


taplar Yaynevi.

Sahakian, W. (1995) Felsefe Tarihi, eviren: Aziz Yardml, stanbul: dea Ya


ynevi.

Schneewind, j . B. (Edited). (1969), Mill-A Collection of Critical Essays. London:


Macmillan.

Scruton, Roger. (2002) . Spinoza, eviren: Cemal Atila, stanbul: Altn Kitaplar
Yaynevi.

Spinoza, Baruch. (1965). Etika, eviren: Hilmi Ziya lken, stanbul: Milli Ei
tim Basmevi.
l
Kaynaklar 455

Sorell, Tom. (2002). Descartes, eviren: Cemal Atila, stanbul: Alun Kitaplar
Yaynevi.

Stroll, Avrum Popkin Richard (1963) lntroduction to philosophy New York


Holt, Rinehart ve Winston ine.

Stumpf, S. E. ( 1994) Philosophy: History and Problems, United States of Ame


rica, McGrow Hill ine.

Thilly, F. (2007). Felsefenin yks II: ada Felsefe, eviren: brahim ener,
stanbul: zdm Yaynlan.

Weber, Alfred. ( 1993). Felsefe Tarihi, eviren: H. Vehbi, Eralp, stanbul: Sosyal
Yaynlar.

West, David. (1998). Kta Avrupas Felsefesine Giri, eviren: Ahmet Cevizci,
stanbul: Paradigma Yaynclk.

Wikipedia (in English): The Free Encyclopedia.

You might also like