You are on page 1of 320

BN BR G ECE M ASAL LA RI

Cil t 0 4

Anonim

Franszca Nshasndan eviren


ALM ERF ONARAN

Yaptn zgn Ad

KTB 'ALF LAYLA WA-LAYLA

Yaptn ngilizce Ad
ONE THOUSAND AND ONE NIGHTS
(ARABIAN NIGHTS)

ISBN: 975-414-142-8

lk Bask: AFA Yaynlar Austos 1992

Tarayan: Remaver
E-Kitap: spiderh
Dostum
Andr Gide'e
"Dedin ki..."
(Dnya Nimetleri)
mer-n-Neman yksnn Sonu
Gzel Aziz'in yks

G en Aziz, yakkl emir Tac-l-Mlk'un yksn anlat-


may yle srdrr:
Bil ki, ey gen efendim, babam byk tacirlerden biriydi, ve
benden baka olu yoktu. Ama babas lm olduu iin, baba-
mn evinde benimle birlikte yetitirilmi bir kz yeenim vard.
lmeden nce amcam; babam ile annemden bydmz za-
man bizi evlendirmeleri iin sz almt.
Bundan dolay bizi her zaman birlikte olalm diye serbest bra-
krlard, ve biz bylece birbirimize balanmtk; geceleyin de
bizi birbirimizden ayrmakszn ayn yatakta yatrrlard. Bunun
sonucunda ortaya kabilecek uygunsuz durumlardan hi kuku-
lanmyorduk; ancak yeenim bu gibi durumlar benden ok daha
iyi biliyordu. Onun beni kollaryla nasl kucakladn ve arkas
bana dnk uyurken kalalaryla beni nasl sardn dnerek
bunu sonradan anlamtm.
Beklenen yaa ulatmzda, babam anneme "Artk bu yl, daha
fazla beklemeden, olumuz Aziz'i yeeni Azize ile evlendirme-
miz gerek!" dedi. Ve szleme dzenleme gnn aralarnda ka-
rarlatrp dn iin hazrlklara baladlar; ve de yaknlarn ve
dostlarn "Bu cuma, namazdan sonra, Aziz ile Azize'nin evlen-
me szlemelerini dzenleyeceiz" diyerek ardlar. Annem
de kendi bakmndan, tand tm kadnlar ile tm yaknlarna
gidip konuyu anlatt. arllar gereince karlamak iin, evde-
ki dier kadnlarla birlikte, kabul salonunu batan aa ykad,
demedeki mermerleri parlatt, yerlere hallar serip duvarlar
4
byk sandklarda saklanan gzel kumalar ve kaneva ileriyle
sslediler.
Babama gelince, o da byk bir istekle tatlclara ve ekercilere
smarlamalar yapt ve iki tepsilerinin hazrlanmas iin gerekli
buyruklar verdi. Sonunda, annem arllarn gelmesi iin sap-
tanan saatten nce, ykanmam iin beni hamama yollad; ardma
da banyodan sonra giyeyim diye ayrd yeni bir giysiyi tayan
bir kle takt.
Hamama gidip ykandktan sonra, sz konusu gsterili urbay
giydim. Bu giysi kokulara bulanmt ve ylesine koku sayor-
du ki, gelip geenler havaya yaylan kokuyu burunlarna ekmek
iin caddede duraklyorlard.
Bylece o mbarek cuma gnnde dnden nce namaz kl-
mak zere camiye doru yol aldm; tam o srada dne ar-
may unuttuum bir dostum aklma geldi. Gidip onu bulmak ve
gecikmeden geriye dnmek iin abucak yrmeye koyuldum;
bu yzden yolumu ararak kendimi hi bilmediim dar bir so-
kakta buldum. Scak hamamdan yeni ktm ve srtmdaki ku-
ma kalnca olan yeni urba dolaysyla ter iinde kaldmdan
bu glgeli, serin sokakta bir duvar nnde yer alan bir kanepeye
biraz oturarak soluklanmak istedim; ama oturmadan nce ce-
bimden altn ilemeli bir mendil kararak altma serdim. Bir
yandan da alnmdan kopan ter yzme doru akyordu, scak
youndu, ve mendilim altma serili olduuna gre terimi silecek
zerimde baka mendil de yoktu; buna canm skld, sklnca
da terlemem de artt. Sonunda, bu canskc aknlktan kurtul-
mak iin, yeni urbamn ucunu kaldrarak yanaklarmdan ak-
makta olan iri ter damlalarn onunla kurulamak isterken, anszn
nme, sanki bir rzgr esintisiyle gelmi olan, ipekli kumatan
beyaz bir mendilin dtn grdm; onun sadece belirmesi

5
Gen Kz Mendilini Drrken
bile ruhumu serinletmi, kokusu ferahlk vermiti. abucak onu
kavradm ve nereden geldiini anlamak iin bam evirip yu-
karya baktm; ve gzlerim, ey efendim, bana verecei drtke
kumaa ilk gazeli ileyecek olan gen hanmn gzleriyle kar-
lat. Ve onu...

Anlatsnn burasnda, ehrazat, sabahn yaklatn grerek


yavaa susmu.

Fakat Yz On nc Gece Olunca


Demi ki:

Ve onu, st katn bronz penceresinden eilmi bana glerken


grdm. Dorusu, dilim ok yetersiz kalacandan, onun zelli-
ini anlatmaya kalkmayacam.
Sadece unu bil ki, benim kendisine dikkatle baktm gren
gen kz, bana u iaretleri yapt: lkin iaret parman dudakla-
rna bastrd; sonra orta parman indirip sol elinin iaret par-
mayla birletirdi; sonra da onlar iki memesinin arasna gtr-
d. Bunu yaptktan sonra, ban ekti, pencereyi kapatarak gz-
den kayboldu.
Tm tutkunluum ve aknlmla, birdenbire arzuyla tututu-
umu duyumsadm ve ruhumu ycelten o grnty yeniden
yakalamak umuduyla gzlerimi pencereden alamadm; pencere
srarla kapal kald. Ve dn szlemesini ve evleneceim kz
unutarak orada, o kanepenin stnde, gn batncaya kadar umu-
dumu yitirmeden bekledim. Ancak o zaman bekleyiimin nafile
olduunu anladm.

7
Bunun zerine kalktm; yreim kederli, evime doru yollan-
dm. Yolda, sadece kokusunun bile beni youn zevklere boan
ve beni cennette olduuma inandran sz konusu mendili aarak
kelerinden birinde harfleri birbirine giren gzel bir yazyla u
iirin yazl olduunu grdm:

Bu ince ve karmak yaz araclyla gnlmn tutku-


sunu ona duyurmak iin dert yanmaya altm. n-
k her yaz, onu tasarlayan ruhun kendi damgasn
tar.
Ama dostum, bana "Senin yazn neden byle, benim
baklarm incitecek kadar ince ve dolambal?" de-
di.
Ona "Ben kendim, skntl ve azap iindeyim! Sen a-
kn gsterdii yolu anlayamayacak kadar saf msn
yoksa?" diye yant verdim.

Ve mendilin teki kesinde de, dzgn iri harflerle u dizeler


yazl idi:

Ambere balanm inciler ve kskan yapraklar altn-


da utanarak pembeleen elmalar, dilerinin ve ayva
tyleri altndaki yanann aydnln ancak anlatabi-
lirler.
Ve eer sen lm aryorsan, onu, saysz kurbanlar
verdirmi olan siyah gzlerinin ar baknda bula-
caksn. Ama aradn sarholuksa, sakinin datt
arab bir yana brak! Asl sakinin kzaran yanayla
8
sarho ol!
Ve ayet onun tazeliini tanmak istiyorsan, mersinler
onu sana verecekler ve krlganln dallarn krl-
ganlnda bulacaksn!

Tam o srada, ey efendim, akn akn yrrken, yine de so-


nunda, ortalk kararnca eve ulam olduumu anladm. Ve am-
camn kzn, gzyalarna boulmu olarak otururken buldum;
ama, beni grnce, hemen gzyalarn sildi ve yanma gelerek
soyunmama yardm etti; ve tatl bir sesle gecikmemin nedenleri-
ni sordu ve bana, tm arllarn, emirlerin, byk tacirlerin ve
dierlerinin ve de kad ve ahitlerin uzun sre gelmemi bekle-
diklerini, ama kimsenin gelmediini grerek doyuncaya kadar
yiyip itikten sonra kp gittiklerini syledi. Sonra da "Babana
gelince, bu durum onu byk bir hiddete srkledi ve evlenme-
mizin gelecek yla kadar geri braklacana yemin etti! Ama sen
ey amcamn olu, syle bana, neden byle davrandn?" diye ek-
ledi.
Bunun zerine ona "unlar, unlar bama geldi" dedim. Ve ona
serveni tm ayrntlaryla anlattm. Bunun zerine, kendisine
uzattm mendili eline ald ve zerinde yazl olanlar okuyun-
ca, pek ok gzya dkt. Sonra da bana "Seninle hi konu-
mad m bu kz?" dedi. Kendisine "Sadece iaretler yapt; bense
bunlardan bir ey anlamadm. Senin beni aydnlatman isterdim"
diye yant verdim. Ve sz konusu iaretleri ona tekrarladm. Ba-
na "Ey benim sevgili yeenim, benden gzlerimi isteseydin, se-
nin uruna onlar yerinden sker karrdm! Bundan dolay, bil
ki, ruhunu rahatlatmak iin, tm varlmla sana hizmette bulun-
maya ve senin zihnini kurcalayan ve kukusuz sana tutulmu bu-
lunan bu kadn ile buluman kolaylatrmaya hazrm. nk
9
biz kadnlar iin hibir gizi bulunmayan bu iaretler, onun seni
tutkuyla arzuladn ve iki gn iinde seninle bulumak istedi-
ini ortaya koyuyor: iki memesi arasna gtrd parmaklar,
iki saysn saptyor; dudaklarna bastrd parmak ise, senin,
bedenine yaam salayan ruhuna denk olduunu gsteriyor. Bu
yzden sana olan akm dolaysyla, ne trden olursa olsun, hiz-
metinde bulunacama gven! kinizi de kanatlarm altna alarak
koruyacam!" dedi. Bunun zerine ona, ballndan ve bana
umut veren gzel szlerinden tr teekkr ettim ve buluma
saatini beklemek zere iki gn evde kaldm. ok hznlydm;
ve bam, beni yreklendirmeyi ve yreimi pekitirmeyi hi
brakmayan yeenimin dizlerine koydum. Ve buJuma saati yak-
lanca, yeenim giyinmeme yardm etti ve ellerime kokular sr-
d...

Anlatsnn burasnda, ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz On Drdnc Gece Olunca


Demi ki:

Gzel Aziz, yksn, gen emir Tac-l-Mlk'a anlatmay y-


le srdrm:
Ve ellerime kokular srd ve giysilerimi aselbentle ttsledi; be-
ni sevgiyle kucaklayarak bana "Ey benim sevgili yeenim, ite
huzura ulaacan saat geldi. Cesaretini topla ve bana yatm
ve doygun olarak geri dn! te ben sana, ruhsal bar diliyorum
ve sen mutlu olmadka mutlanmayacam sylyorum. Ama
servenini anlatmak zere bana abucak geri dn! kimiz iin

10
daha nice gzel ve kutsanm geceler olacak!" dedi. Bunun ze-
rine arpan yreimi yattrmaya ve heyecanm bastrmaya a-
ltm, ve yeenimden izin alarak evden ktm. O glgeli soka-
a ulanca, heyecann doruuna ulaarak sz konusu kanepeye
gidip oturdum. Ve de oturur oturmaz pencerenin aldn gr-
dm, ve hemen bamn dndn duyumsadm. Ama kendimi
toparladm ve pencereye doru baktm, ve gen kzn belirdiini
grdm. Bu tapnlas yz grnce sarsldm ve titreyerek ken-
dimi kanepenin zerine braktm. Gen kz, gzlerinde belirli bir
parlaklkla bana bakmay srdrd; elinde de gze batar ekilde
bir ayna ile al bir mendil tutuyordu. Ama birdenbire, hibir sz
sylemeden, giysisinin yenlerini kaldrd ve omuzlarna kadar
kollarn at; sonra elini aarak be parman aralayp gsle-
rine dokundu; sonra aynay ve al mendili tutarak ellerini pence-
reden darya uzatt; ve kaldrp indirerek mendili kez salla-
d; sonra mendiliyle burma ve katlama hareketleri yapt; ve ba-
n bana doru eerek uzun uzadya bakt ve canl bir hareketle
geri ekilerek pencereyi kapayp gzden kayboldu. Hepsi bu
kadar! Hem de tek bir sz bile sylemeden! Aksine! Beni yle
tahmin edilemez bir aknlk iinde brakt ki, orada kalaym
m, gideyim bilmiyordum; ve kuku iinde, saatlerce o pencere-
ye bakarak geceyarsna kadar orada kaldm. O zaman, tedirgin
bir halde eve dndm; gzleri alamaktan kzarm, keder ve
boyun emenin damgas yzne vurulmu zavall yeenimi, be-
ni beklerken buldum. Ve de kudretim tkenmi olarak, acnacak
bir halde, yere dtm. Ve yeenim, hemen yanma koarak beni
kollarna alp gzlerimi pt; giysisinin yenleriyle gzyalarm
sildi ve ruhumu yattrmak iin bana, iek suyuyla hafife ko-
kulandrlm bir bardak urup iirdi; sonra sakin bir edayla b-
tn bu gecikmemin ve kederli halimin nedenlerini sordu.

11
O zaman ben, hznl yorgunluumla krgn olduum halde, o
bilinmeyen ho kadnn hareketlerini tekrarlayarak ona her eyi
anlattm. Ve yeenim Azize bana "Ey canm Azizim! Bu iaret-
lerden, zellikle be parmak ile aynadan kan anlam bence u-
dur ki gen kz, be gn iinde sokan kesindeki dkkna bir
haber brakacak!" dedi. Bunu duyunca "Ey kalbimin kz, acaba
szlerin gerek midir? Ama, ben de sokan kesinde bir dk-
knn bulunduunu fark ettim. Gerekten bir Yahudi esnaf var
orada!" diye haykrdm. Ve artk anlarmn alkantsna daha
fazla dayanamayarak, beni teselli etmek iin tatl szler ve ok
ho okamalarla destekleyen yeenim Azize'nin barnda gz-
yalaryla hkrmaya baladm; o da bana "Dn ki, ey Aziz,
aslnda klar yllar yl beklemenin acsn duyarlar, yine de
dayanma glerini yitirmezler; sense, yrek ikencelerini tadal
bir hafta gemedii halde, grlmedik bir heyecana ve zntye
kaptrdn kendini! Biraz yreini btn tut, ey amcamn olu!
Ve kalk biraz bir eyler ye ve sana sunduum u araptan i!"
dedi.
Ama ben, ey gen efendim, ne bir lokma ekmek yiyebildim ne
de bir yudum arap iebildim; ve de tm uykumu yitirdim; y-
zm sapsar oldu ve mutlu izgilerini yitirdi. nk, ilk kez tut-
kunun scakln duyuyor ve akn ac ve tatl yanlarn tadyor-
dum.
Bylece, bekleyiimin srd be gn iinde, son derece zayf-
ladm ve benim yzmden zntye kaplan yeenim, bir an
bile yanmdan uzaklamad ve gece gndz dizimin dibinden
ayrlmadan bana klarn yklerini anlatt; ve uyuyaca yer-
de, bana gz kulak oldu; hatta onu bazen kaamak gzyalarn a-
bucak silerken yakaladm. Sonunda, bu be gn bitince, beni ayaa
kalkmaya zorlad ve su stp beni evin hamamna soktu; sonra da gi-
yinmeme yardm ederek bana "Ko abuk buluma yerine git! Allah
12
seni beklentilerine kavutursun ve merhemiyle ruhunu iyiletirsin!"
dedi. Bunun zerine, abucak evden ktm ve Yahudi esnafin dkk-
nna kotum.
O gn cumartesiydi; ve ne yazk ki, Yahudi dkknn amamt. Her
eye karn, dkknn kapsnn nne oturdum; ve akam gne ba-
tarken mezzinin sesi minareden duyulasya kadar orada bekledim.
Hibir sonu alamadan gecenin ilerlemekte olduunu grnce eve
dnmeye karar verdim. Ve artk ne dediini ve yaptn bilmeyen sar-
ho bir adam gibi oraya ulatm. Ve zavall yeenim Azize'yi orada,
odada, ayakta, yz duvara dnm ve bir kolunu bir mobilyaya daya-
m, bir elini de yreinin zerine bastrarak dururken ve zgn bir
edayla bahtsz aklar zerine ikyeti dizeler okurken grdm.
Ama benim varlmn farkna varr varmaz, yeninin ucuyla gzlerini
silip nme geldi, acsn benden gizlemek iin glmsemeye ala-
rak, "Ey sevgili yeenim, Tanr mutluluunu daim klsn! Geceleyin
bo sokaklardan bylesine yalnz bana geri dneceine, niin gece-
nin geri kalan ksmn da sevdiin gen kzla geirmedin?" dedi. O za-
man ben, sabrszlkla ve bir an iin yeenimin benimle alay ettiini
dnerek onu serte ve kaba bir tarzda ittim, kanepenin zerine d-
t, ba kanepenin kenanna arpt ve alnnda derin bir yara ald ve
bol bol kan akt. Bunun zerine benim zavall yeenim, benim kabal-
mla zlecek yerde, tek bir bakaldr sz etmeden, sakince kalkt
ve bir para kav tututurarak yarasn temizledi ve mendiliyle alnn
sard; mermerlere bulam kan sildi, sonra da hibir ey olmam
gibi sakin bir glmsemeyle yanma geldi ve bana olanca tatllyla
dedi ki...

Anlatsnn burasnda, ehrazat, sabahn belirdiini grm; izin al-


m olmasna karn yavaa susmu.

13
Ama Yz On Beinci Gece Olunca
Demi ki:

Ve sanki hibir ey olmam gibi, sakin bir glmseyile yanma geldi


ve sesinin olanca tatllyla bana "Ey amcamn olu, naho szlerle
sana strap vermi olmaktan dolay ok zldm. Ltfen beni bala
ve olup biteni bana anlat da sana bir yardmm olup olmayacan an-
layaym!" dedi. Bunun zerine kendisine bama gelen ters durumu ve
o bilinmeyen kadndan haber almann tm olanakszln anlattm.
Azize de bana "Ey gzmn nuru Aziz, hi kuku duymadan, senin
gayelerine ulamakta olduunu syleyebilirim; nk btn bunlar
gen kzn senin aknn derecesini ve kendisi hakknda ne denli sabr
gstereceini anlamaktan te bir anlam tamaz. Byle olunca da sen,
yarndan tezi yok, gidip yine pencerenin altndaki o kanepenin zerine
otur; kukusuz beklentilerine bir zm bulursun!" dedi. Sonra yee-
nim bana, yemek dolu tabaklarla donanm bir tepsi getirdi; ama hep-
sini kaba bir davranla ittim; tm porselen tabaklar havaya frlad ve
halnn stnde yuvarland. Byle davranarak hibir ey yiyip imek
istemediimi aa vurdum. Bunun zerine zavall yeenim dikkatle
ve sessizce yere yaylan ve haly kirleten dkntleri toplad ve uzan-
dm iltenin ayak ucuna gelip oturdu; ve btn gece, sonsuz bir tatl-
lkla kibar ve okayc szler syleyerek bir yelpazeyle beni serinletti
durdu. Bense "k olmak ne byk delilik!" diye dnyordum. So-
nunda sabah belirdi ve abucak ayaa kalktm ve gidip dar sokaktaki
kanepenin zerine oturdum.
Kanepeye ancak oturmutum ki, pencere ald ve kamaan gzleri-
min nnde tm ruhumu kaplayan kiinin o gzelim ba belirdi. Tm
dilerini aa vuran ho bir glle bana glmsedi. Sonra bir an iin
kayboldu ve elinde bir torba, bir ayna, bir iek sakss ve bir fenerle
geri dnd. Ve de yapt ey u oldu: lkin aynay torbaya koydu,

14
torbann azn bzd; sonra hepsini birden odaya frlatt; sonra da
taplas bir hareketle salarn zd, tm arlyla yresine sa-
p tm yzn rtt; sonra feneri saksnn ortasna, ieklerin
arasna koydu; en sonunda da hepsini alp gzden kayboldu.
Pencere de kapand. Ve yreim, kzla birlikte uup gitti. Duru-
mum da durum olmaktan kt.
Bunun zerine, tecrbemle beklemenin yararsz olduunu bildi-
imden, oradan ayrlp kederli ve kahrolmu bir halde, eve do-
ru yollandm. Orada zavall yeenimi alarken buldum. Bana
iki sarg dolamt. Biri yaral alnn, teki benim yokluumda
ve tm kederli gnlerde dkt gzyalarndan hasta olmu
gzlerini saryordu. Beni fark etmeden, ban emi ve bir eline
dayam olarak, yavaa, u hayranlk verici dizeleri okuyordu:

Ah! Seni dnyorum Aziz! Benden uzaa, nerelere


katn? Cevap ver, Aziz! Nerede mesken tuttun, ey ta-
pnlan avare?
Sen de kendince dn Aziz! Bil ki, mutluluumu ks-
kanan baht, seni nereye srklerse srklesin, Azi-
ze'nin zavall yreinin sana saklad scak sna
oralarda bulamazsn!
Sen beni dinlemiyorsun Aziz! Ve uzaklap gidiyorsun!
Ve ite boyna akan bu gzyalaryla gzlerim sana
olan acmasn dile getiriyor.
Oh! Temiz bir suyun saydamlnda susuzluunu gi-
der; ya da daha iyisi, brak kederim, derin gz ukur-
larmda biriken ac gzyalarnn tuzunu, g kazan-
mak iin isin!

15
Ah! Ala yreim ala, sevgilinin yokluunda.. Seni
dnyorum Aziz! Benden uzaa, nerelere katn?
Cevap ver, Aziz! Nerede mesken tuttun, ey tapnlan
avare?

Bu dizeleri okuyup bitirince, dnp beni grd; ve hemen ben-


den acsn ve gzyalarn saklamaya gayret etti; ve yanma ge-
lerek bir an, tek bir hece bile sylemeksizin ayakta durdu; so-
nunda bana "Ey yeenim, otur ve bana bu kez bana ne geldiy-
se anlat!" dedi. Ben de ona, gizem dolu gen kzn davranlarn
tm ayrntlaryla anlatmakta gecikmedim. Azize de bana "Sevin
ey yeenim, nk dileklerin yerine geldi! Bil ki, torbaya soku-
lan ayna, gzden yiten gne anlamnadr; bu davranyla seni
yarn akam evinde bulunmaya armaktadr; zlen siyah sa-
ve onunla yzn rtmesi karanlklaryla yeryzn kaplayan
gece anlamndadr; bu davran, ilkinin bir tekrarlanmasdr.
Saksdaki iekler, senin sokan ardndaki evin bahesine gir-
meni anlatmakta; saksnn orta yerine konan fenere gelince, bir
kez baheye girdikten sonra, yanm bir fenerin bulunduu do-
rultuda yrmeni ve orackta seni sevenin gelmesini beklemeni
aka bildirmektedir" dedi. Ama ben, d krklnn doruun-
da "Hatal aklamalarnla kanc kez bana umut vermeye al-
yorsun! Allah! Aman Allahm! Ne kadar bahtszm ben!" diye
haykrdm. Bunun zerine Azize, her zamankinden daha okay-
c bir tavrla benim iin tatl ve yattrc szler sylemeye ba-
lad. Ama yerinden kprdamaya cesaret edemiyor ve kzgnl-
mn arln grerek bana, yiyecek iecek de getirmeyi gze
alamyordu.
Bununla birlikte ertesi gn, akama doru, serveni gze alma-
ya karar verdim ve zellikle gizlice alamasna karn bana, -

16
kar gzetmeme ve tam bir feragat konusunda bunca rnekler
vermi olan Azize'nin esinlendirdiklerinden cesaret alarak ayaa
kalktm, boydan boya ykandm; ve Azize'nin yardmyla en g-
zel giysimi giydim. Ama dar kmadan nce, Azize bana pe-
rian bir bak frlatt ve sesi hkrk dolu "Ey amcamn olu,
bu saf misk tanesini al ve bununla dudaklarn kokulandr. Son-
ra, sevdiini grp ondan keyfince doyurucu bir sevgi aldktan
sonra, ltfen bana, imdi sana syleyeceim dizeleri ona oku-
yacan vaadet!" dedi. Ve kollarn boynuma atarak uzun uzun
hkrd. Bunun zerine ona istedii yemini vererek gen kza o
dizeleri okuyacam syledim. Azize yatarak niyetini pek iyi
anlamadm ve gelecekteki kerametini kavrayamadm u di-
zeleri bana okudu ve ayrlmadan nce bana da tekrarlatt:

Ey siz, tm klar!
Allah iin, syleyin bana:
Ak hi terk etmeden kurbannn yreinde yer tutarsa,
Kurtuluu ne yoldan olur bunun?

Sonra, oradan abucak uzaklatm ve sz konusu baheye gele-


rek kapsnn ak olduunu grdm; ve bahenin ta dibinde bir
fenerin yanmakta bulunduunu fark ettim, ve karanlkta ona
doru yrdm.
Bu n bulunduu yere ulanca, kzn orada bulunmayna
atm, kaldm! Aslnda orada, kemerlerle evrili kubbeleri fildi-
i ve abanozla ilenmi; altndan yaplma byk mealeler ve al-
tn zincirlerle tavana bal billur avizelerle ok ho klandrl-
m harika bir salon grdm. Ve bu salonun ortasndaki birbirine
girmi renkli kakma desenlerle sslenmi olan havuz, mzii

17
insan yenileyen bir su sesi veriyordu. Bu havuzun hemen yan-
banda, sedef kakmal byk bir taburede, zerine ipek rt ko-
nulmu gm bir tepsi, hal zerinde de, piirilmi topraktan
srla parlatlm bir testi, bunun ince uzun kulpunda da altn yal-
dzl billur bir bardak asl bulunuyordu.
Bunlar grnce, ey gen efendim, yaptm ilk i byk gm
tepsinin zerindeki rty kaldrmak oldu. rtnn altnda bu-
lunan lezzetli eyler hl gzmn nndedir. Gerekten ora-
da...

Anlatsnn burasnda, ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


izin alarak sylemekte olduu szlere son vermi.

Ama Yz On Altnc Gece Olunca


Demi ki:

Vezir Dendan, ah Dav-l-Mekn'a anlatmakta olduu yky


yle srdrm:
Gerekten, orada, baharla enilendirilmi, kokular saan, altn
sars renginde drt kzarm pili; ilkinde portakal suyuyla ko-
kulandrlm, dvlm fstk ve tarnla bezenmi muhallebi;
ikincisinde, glsuyuyla ezilerek lezzetlendirilmi kuru zm;
ncsnde -ah, hele bu ncs!- her bir yufkas sanat eseri
olan ekenar drtgen biimindeki baklava; drdncsnde, ze-
rine cmerte dklen ar urupla neredeyse patlayacak hale
getirilmi kadayfla dolu drt byk porselen tabak bulunuyor-
du. Tepsinin br yarsnda, benim ok beendiim meyveler:
arzu uyandrdklarnn deta bilincinde olan, olgunluktan hafife
burumu incirler; aa kavunlar, limonlar, taze zmler ve
19
muz vard. Ve bunlarn hepsi, aralarna renkli iekler: gller,
yaseminler, laleler, leylaklar ve nergisler konularak birbirinden
ayrlmt.
Bunlar grnce, iim ferahlad, dertlerimin daldn ve se-
vincin yreimi kapladn duyumsadm. Ancak, bu yerde, Tan-
r'nn yaratklar arasndan herhangi canl bir yaratn izine rast-
lamamaktan da tedirginlik duydum. Ve gelip bana hizmet gre-
cek ne bir hizmetkr ne de bir kle grebildiimden bunlara eli-
mi srmeyi gze alamadm; ve gnlmn sevdiceinin belirme-
sini sabrla bekledim. Ama bir saat geti, gelen olmad; ikinci,
nc saatler de geti, hl grnen yoktu. Yattrlamayan
tutkum nedeniyle, oktandr bir eyler yememi bulunduum-
dan, sonunda aln ezikliini iimde duymaya baladm; bu-
nun bilincine varnca da Tanr'nn ltfuyla, itahm yeniden al-
d ve zavall Azize'min bu bulumalarn baars ve gizemi st-
ne yapt aklamalar dnemez oldum.
imi ezen byk ala artk dayanamayarak ilkin hepsinden
stn tuttuum o taplas kadayfa saldrdm; ve bu lezzetli tatl-
dan kim bilir ne kadarn boazmdan geirdim. Sanki cennet
hurilerinin saydam parmaklarndan aktlm ruhsal kokularla
donatlm gibiydiler. Sonra da uruplandrlm gevrek ekenar
baklava dilimlerine saldrdm ve Tanr'ya snarak midemin bo
kalan yanlarn bunlarla doldurdum; ve de zeri dvlm fstk-
la donatlm beyaz muhallebinin tmn yutarak gnlm fe-
rahlattm; sonra da pililere yaklamaya karar verdim; ve bun-
lardan bir, iki, , belki de drdn yedim. Doldurulmu ileri
nar tanelerinin mayholuuyla ylesine lezzetlendirilmiti ki,
dorusu ka adedini yediimi hatrlamyorum. Bundan sonra a-
zm tatlandrmak iin meyvelere yneldim; damam okarca-
sna onlar ar ar yedim; sonra da bir, iki, ya da drt kak
nar reeli yiyerek yemek iini tamamladm. Ve , Tanr'ya verdii
20
nimetlerden tr krettim. Gereksiz barda bir yana iterek
susuzluumu srlanm toprak testiyi bama dikerek giderdim.
Bir kez karnm doyunca, zerime byk bir arln ktn
ve tm kaslarmn gevediini hissettim; ancak ellerimi yka-
yacak kadar g harcadktan sonra, halnn zerindeki iltelere
uzanp ar bir uykuya daldm.
O gece boyunca neler oldu? Btn bildiim, sabahleyin, gnein
kzgn klar altnda, artk o harika yumuaklktaki hallar ze-
rinde deil, dorudan doruya plak mermerler zerinde uzan-
m olarak uyandm ve karnmn stnde bir tutam tuz ile bir
avu dolusu kmr tozu bulduumdur. Bunun zerine kvrak bir
hareketle ayaa kalktm; silkinip sama soluma bakndm; ama
yremde ve evremde bir tek canl yaratn izini bulamadm.
aknlm da, heyecanm da ayn eitlikte oldu; kendime kar
byk bir fke duydum; sonra bedenimin zayflndan ve uyku-
suzlua ve yorgunlua kar dayankszlmdan pimanlk duy-
dum. Kederlenerek evime doru yol aldm; orada zavall Azi-
ze'yi yavaa szlanr ve alayarak u dizeleri okurken buldum:

Raksederek meltem ayaa kalkar ve ayrlardan ese-


rek bana yaklar. Onu kokusundan tanrm, okay
salarma dokunmadan da nce... Ey tatl meltem,
gel! Kular tyor. Gel! Tm aklar kendi yolunu
izler.
Seni, ey sevgili, seni kollarma alabilseydim! Tpk
sevgilisinin ban gsne hapseden bir k gibi!
Oh! Kedere dalm olan bu yrein acsn senin nefe-
sinde tatllatrmak isterdim.

21
Sen gittin ey Aziz, bu dnyann hangi sevinci kald be-
nim iin ve hangi zevk, bundan byle yaam bulacak?
Ah! Bana kim, sevgilinin yreinin benimki gibi akn
ateinden ve alevlerinden eriyip bittiini syleyecek?

Ama, beni grr grmez, Azize canllkla ayaa frlad ve gz-


yalarn silerek ok tatl szlerle beni karlayp giysilerimi -
karmakta yardmc oldu ve bana unlar sylemek zere birok
kez burnunu ekti ve "Vallahi! Ey amcamn olu, giysilerinde
kalan koku, hi de seven bir kadnn kokusu deil! Haydi bana
olan biteni anlat!" dedi. Ben de acele onu honut ettim. Bunun
zerine yz ok endieli bir hal ald ve bana korkulu bir edayla
"Vallahi! Ey Aziz, artk senin sorununu sakin karlayamyorum.
imdi, bu bilinmeyen kadnn seni byk skntlara sokarak de-
nemeye kalktndan korkmaktaym. Bil ki, gerekten, plak
karnna koyduu tuz, tutkulu bir k olarak seni, uykuya ve
yorgunlua yenildiin iin pek yavan bulduu anlamndadr.
Bylece, sevgili Azizim, bu kadn konuuna kibarlk gsterecek
ve onu yavaa uyaracak yerde, bylece kmseyerek tavr al-
yor ve onun yiyip imek ve uyumaktan baka eye yaramadn
gstermek istiyor. Ah! Tanr seni acmasz ve kalpsiz olan bu
kadmn akndan korusun!" dedi. Ben, bu szleri duyunca, g-
sm dvdm ve "Sulu olan benim; nk Allah da biliyor ya,
bu kadn hakldr, klar uyumazlar. Ah! Hatamla, bu uursuz-
luu kendi zerime eken benim. Ltfen, syle bana ey amca-
mn kz, imdi ne yapaym? Ah! Syle bunu bana!" diye haykr-
dm.
Zavall yeenim Azize, beni ylesine seviyordu ki, bylesine -
zldm grnce, acmann son snrlarna ulat ve...

22
Anlatsnn burasnda, ehrazat, sabahn belirmekte olduunu
grm ve anszn susmu.

Ama Yz On Yedinci Gece Olunca


ah ehriyar'a demi ki:

ittim ki, ey bahtgzel ahm, Vezir Dendan, Dav-l-Mekn'a


anlatmakta olduu yky yle srdrm:
Zavall yeenim Azize, beni ylesine seviyordu ki, byle zl-
dm grnce, acmann son snrna ulat ve bana "Bam
zerine, gzm zerine! Ama, ey Aziz, eer koullar benim d-
ar kmama ve gidip gelmeme izin verseydi, yararl olmak be-
nim iin ne kadar kolayd! Geleneklere gre evlenmeye hazrla-
nrken, kesinlikle evde kalmak zorundaym. Bununla birlikte,
seninle bu kadn arasndaki ilikide bir balant kuramadma
gre, uzaktan da olsa, baar salayabilmem iin beni iyi dinle!
Ey Aziz, bu durumda, bu gece gene ayn yere dn! Ve de uyku-
nun cazibesine kendini kaptrma! Bundan dolay da yiyip i-
mekten el ek, nk beslenmek duygular arlatrp yumua-
tr. Bundan dolay uyumamaya gayret et, gecenin ilk eyrei
getikten hemen sonra sana doru geldiini greceksin! Allah
seni saknsn ve ihanetlerden korusun!" diyerek cevap verdi.
Bunun zerine ben, gecenin abucak gelmesi iin dileklerde bu-
lundum. Ve tam kmak zere iken Azize, bir an beni durdurarak
"Her eyden nce, gen kz, arzularna doyum salaynca, sana
rettiim dizeleri ona okumay ihmal etme!" dedi. Ve ben de
"ittim ve itaat ettim!" diyerek yantladm. Sonra da evden ay-
rldm.

24
Baheye ulanca, bir gn nceki gibi, salonun ok gzel bir e-
kilde aydnlatlm olduunu ve bu salonda, yiyecekler, tatllar,
meyveler ve ieklerle donatlm byk bir tepsi bulunduunu
grdm. Bu ieklerin, yiyeceklerin ve tm bu lezzetli eylerin
kokusu burnuma ancak ulamt ki, kendimi tutamadm ve her
eyle karnm iyice doyurdum ve srl testiden itim. Ruhum son
derece holatndan, karnm iinceye kadar yeniden itim. O
zaman doyuma ulatm. Ama bunu hemen izleyerek gz kapak-
larm kapanmaya balad; uykuyla savamak iin parmaklarmla
onlar ak tutmaya altm, ama bouna! O zaman kendi kendi-
me "Uyumayacam!" dedim. Ve bir yastk alp bam yasla-
dm. Ama bu, benim ertesi sabaha kadar uykuya dalmam iin
yetti; ve kendimi o harika salonda deil, herhalde seyislerin kul-
lanmalarna ayrlm sefil bir odada uzanm buldum, ve karn-
mn zerinde de bir koyunun ak kemiini, yuvarlak bir topu ve
hurma ekirdekleri ile keiboynuzu tanelerini; yanbamda da
iki dirhem ve bir bak buldum. Bunu grnce, aknlk iinde
ayaa kalktm ve btn bu artklar zerimden iddetle silkerek
ve bama gelenlerden hiddete kaplm olarak hemen eve dn-
dm ve orada u dizeleri ikyeti bir edayla okuyan Azize'yi
buldum:

Gzlerimden dklen yalar! Yreimi erittiniz ve be-


denimi srkleyip gtrdnz.,
Ve sevgilim gittike daha fazla kyc oldu! Ama onca
gzel olan sevgili iin strap ekmek tatl deil mi-
dir?
Ey Aziz, yeenim! Ruhumu tutkuyla doldurdun ve i-
imde strap uurumlar atn!

25
O zaman, iim hl ksknlkle dolu, birka kfr savurarak
onun dikkatini ektim. Ama sabr bundan etkilenmedi ve hayran
olunacak bir tatllkla gzlerini kuruttu ve yanma yaklaarak
kollaryla boynumu sard ve beni sk skya barna bast; ben
onu itmeye abalarken, bana "Oh! Benim zavall Azizim! Gr-
yorum ki, bu gece de kendini uykuya kaptrmsn!" dedi. Ben
de artk baka bir ey yapamayarak ve hiddetten boularak ken-
dimi hallarn zerine attm ve getirdiim ba da uzaa fr-
lattm. Bunun zerine Azize eline bir yelpaze ald ve yanma
oturarak beni serinletmeye alt ve bana yreimi btn tutar-
sam, sonunda her eyin yoluna gireceini syledi. Onun istei
zerine, uyandmda karnmn zerinde bulduum eit eit
eyleri ona saydm. Sonra da ona "Allah akna! Btn bunlarn
anlamn bana akla!" dedim. Bana "Ah! Azizim, sana uykudan
saknman, yiyeceklerin ekiciliine kendini kaptrmaman tav-
siye etmedim mi?" diye cevap verdi. Ama, ona "Oh! Sen bana
sorduklarm acele akla!" diye haykrdm. Bana dedi ki "Bile-
sin ki yuvarlak top..."

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


anszn susmu.

Ama Yz On Sekizinci Gece Olunca


Demi ki:

"Bilesin ki, yuvarlak top, senin yrein anlamndadr. Sevgilinin


evinde bulunmana karn havalarda gezen, ne denli az tututu-
unu gsteren yreinin... Hurma ekirdekleri, kalbin meyvesi
olan tutkunun sende kesinlikle bulunmamasndan tr yre-
inin onlar gibi kuru olduu anlamndadr. Sabr timsali Hazreti
26
Eyp'n aac olan keiboynuzunun taneleri, klar bakmndan
onca deerli olan bu erdemi sana hatrlatmak iin oraya kon-
mutur; koyunun ak kemiine gelince, bunu aklamaya bile
gerek yoktur!" dedi. Bunu duyunca "Fakat, ey Azize, ba ve
iki gm dirhemi unuttun!" diye haykrdm. Azize de titremeler
iinde bana "Ey Aziz, senin iin ok korkuyorum! ki gm
dirhem, gzlerinin timsalidir. Bunlarla sana 'ki gzm zerine
yemin ederim ki, bir daha gelip uyuyakalrsan, acmakszn seni
bakla dorarm!' demek istiyor. Ey amcamn olu, ok korku-
yorum!" dedi. Bunu duyunca yreim onun acsn paylat ve
ona "Ey amcamn kz, Allah akna bunun aresi nedir? Bu
umarsz felaketten kurtulmam iin bana yardm et!" dedim. O da
bana "Dostlukla ve saygyla! Ama benim szlerimi dinlemen ve
onlara uyman gerek! Yoksa yaplacak baka ey yok!" dedi.
"ittim ve itaat ettim! Babamn ba zerine yemin ederim!" di-
ye cevap verdim.
Bunun zerine Azize, vaadime gvenerek mutluland ve beni
kucaklayarak dedi ki: "Pekl! te anlatyorum: Btn gn bu-
rada uyumalsn; bylece gece orada iken, kendini uykuya kap-
trmazsn! Uyandnda, ben sana yiyip imek iin ne gerekirse
vereceim; bylece korkacak bir ey kalmaz" dedi. Gerekten,
Azize beni yatmaya zorlad ve beni tatl tatl ovuturmaya ko-
yuldu; ben bu tatl ovuturmalarn etkisiyle uyumakta gecik-
medim; akama doru uyandmda, onu yanmda otururken ve
elindeki yelpazeyle beni serinletirken buldum. Onun ben uyur-
ken boyna alam olduunu anladm; nk giysileri gzyala-
rnn izlerini tayordu. Bunun zerine Azize, bana yiyecek ey-
ler getirip kendisi lokmalar sokarak azma yedirdi; bana sade-
ce yutmak ve doyuncaya kadar yemek zahmeti kald. Sonra ba-
na imek iin bir tas ekerli glsuyunda erimi ide erbeti
verdi; bu da beni adamakll serinletti. Sonra ellerimi ykad ve

27
miskle kokulandrlm bir pekirle kurulad ve ellerime kokulu
sular serpti. Sonra hatr saylr gzellikte bir urba getirdi ve bu-
nu bana giydirdi; ve bana "Eer Allah isterse, bu gece, senin iin
beklentilerinin gecesi olacak!" dedi. Sonra beni kapya kadar
gtrerek "Ama, zellikle tavsiyelerimi unutma!" diye ekledi.
Ona "Hangilerini?" diye sordum. Bana "Ey Aziz! Sana retti-
im dizeleri!" dedi.
Bylece, daha nceki gecelerde olduu gibi baheye ulatm.
Kemerli kubbenin bulunduu salona girip grkemli hallarn
zerine oturdum. Gerekten tka basa karn doyurmu olduum-
dan, tabaklara ilgisizlikle baktm ve bylece geceyars gelince-
ye kadar bekledim. Kimseler grnmyordu; bir trt bile yok-
tu. Bu durumda geceyi bir yl gemiesine uzun buldum; ama
sabrettim ve biraz daha bekledim. Bylece gecenin eyrei
akp gitmi ve afan mutucusu horozlarn tme zaman gel-
miti. Bir yandan da alk beni sarmaya balamt, ve gittike o
kadar kuvvetle kendini duyurdu ki, iim tabaklardaki yiyecekle-
ri tatmak arzusuyla doldu; ve artk iimden geenlere dayana-
maz oldum; hemen ayaa kalktm; tepsinin zerindeki byk
rty kaldrdm ve doyuncaya kadar yedim; sonra bir bardak,
sonra iki bardak, sonunda da onuncu bardaa ulancaya kadar
arap itim. Bam arlat; ama ben, canla bala direniyor, ken-
dimi kasyor ve bam her yana sallayarak uykuyu defetmeye
urayordum; ama, artk dayanamayacak ve kendimi koyvere-
cek bir hale geldiim srada bir glme ve bir etek hrts duyar
gibi oldum. Kvrak bir ekilde ayaa kalkmak ve ellerimi ve a-
zm ykamak iin ancak zamanm oldu; o srada dipteki perde-
nin kaldrldn grdm. Ve glerek, yresinde yldzlar kadar
gzel on gen esire olduu halde, kz ieri girdi. Gkteki ayn ta
kendisi gibi idi. Kenar tamamyla krmz altn tellerle ilenmi
yeil satenden bir giysiye brnmt. Ve sana sadece bir fikir

28
vermi olmak iin, ey gen efendim, airin u dizelerini okuya-
cam:

te karnda! Yksekten bakan, harika kz! Dmesiz


yeil giysileri arasndan gz kamatran gsleri ne-
eyle beliriyor; salar da zlm. Ve ben, hayran,
adn soracak olsam, bana 'Ben klarn yreklerini
lmsz bir atele yakan kiiyim!' der. Ve ona, ak i-
kencelerinden sz edersem, bana 'Ben sar bir kaya
ve yanksz bir gkyzym! Ey gafil! Kayann sar-
lndan ve gkyznn yankszlndan ikyet edilir
mi hi?' der. Ama, ben, yine de ona 'Ey kadn! Yrein
kayaysa, bilesin ki benim parmaklarm, bir zamanlar
Musa'nnkiler gibi, kayadan bir kaynan berrakln
fkrtrlar!' derim.

Ve gerekten, ey gen efendim, bu dizeleri ona okuyunca, bana


gld ve dedi ki: "ok gzel dizeler bunlar! Ama bu kez nasl
oldu da kendini uykunun penesinden kurtarabildin?" Ona "Se-
nin geliinin rzgr ruhumu canlandrd da ondan!" diyerek ya-
nt verdim.
Bunun zerine klelerine dnp onlara gz krpt; bunu grnce
uzaklaarak salonda bizi yalnz braktlar. O da iyice yaknma
gelerek oturdu; gsn bana yaslayarak kollarn boynuma sar-
d. Ben de dudaklarm dudaklarna bastrdm, ve st dudan
emdim; o srada o da benim alt dudam emiyordu; sonra beline
sarldm ve bktm; ve ikimiz birden halnn zerine yuvarlan-
dk. Bunun zerine bacaklarnn arasndaki narin akla kaya-
rak girdim ve tm giysilerini soydum. Ve plerin, okamala-
rn, imdiklemelerin ve srmalarn, bacaklarn ve kalalarn ha-
29
valanp inmelerinin ve salon boyunca lgnca kap kovalama-
calarn birbirine kart bir sevime abasna giritik. yle ki
sonunda kz, tkenmiesine ve arzudan lrcesine kollarma
dt; o gece, deta gnlmce tatllklar getiren ve duygularm
iin enlik oluturan bir gece oldu. airin dedii gibi:

Nee doluydu o gece ve bahtmn tm geceleri iinde


kolay ve tadna doyum olmaz letafetteydi! arap bar-
da da bir an bile al rengini terk etmedi. O gece,
uykuya "ek git! Sanyor musun ki, gz kapaklarm
seni arzulayacak?" Bacaklara ve gm kalalara da
"Yaklan bakalm!" dedim.1

Ama sabah olunca, ondan izin istemekteyken, beni bir an dur-


durdu ve bana "Biraz bekle! Sana gstermek istediim bir ey
var..." dedi.

Anlatsnn burasnda ehrazat sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz On Dokuzuncu Gece Olunca


Demi ki:

1 Powys Mathers'in Mardrus evirisinde bu dizeler yle anlatlm: On this preferred


and easy night / The cup was never empty of its red; / I said to sleep: 'We know you
not!' and / I said: 'I know you' to her tights of silver white. (Bu sekin ve rahat
gecede / Bardak, araptan yana hi bo kalmad. / Uykuya: 'Seni tanmyorum'
dedim; / Gm beyazlndaki kalalara ise, 'Sizi tanyorum' dedim (.)
30
Aziz yksn anlatmay yle srdrm:
Beni bir dakika durdurdu ve bana "Biraz bekle! Sana gsterece-
im bir ey ve vermek istediim bir t var!" dedi. Bunun ze-
rine, biraz arm, yeniden onun yanna oturdum; bir boha a-
t ve iinden urada karnda grdn, zerinde ilk gazelin i-
lenmi olduu drt ke ipek kuma kard, gen efendim. Ve
bunu bana verirken, "Bunu titizlikle sakla! Bu, gen dostlarm-
dan bir gen kzn, Kfur ve Billr Adalar Sultan'nn elinden
kmadr. Bu bergzarn2 senin iin, yaamda, byk bir nemi
olmal; ve de sana bunu vereni hatrlatmaldr!" dedi. O zaman
ben de, aknln doruunda, ona sevgi gsterileriyle teekkr
ettim ve yanndan ayrlmak iin ondan izin aldm. Ama bama
gelen tm harika eylerin etkisi altnda, Azize'nin bana ezberlet-
tii dizeleri okumay unuttum.
Eve ulatmda, zavall yeenimi yatm buldum; yz yakn
bir tehlikeyi gsteren izler tayordu; ama benim ieri girdiimi
grnce, ayaa kalkmak iin epeyce gayret sarf etti; beni bar-
na bast ve uzun uzadya gsnn zerinde tuttu; ve bana
"Sana rettiim drtl,okudun mu?" diye sordu. Bunu du-
yunca ardm ve ona "Ah! Unuttum okumay! Bunun nedeni
de, ipek kuma zerine ilenmi olan u gazeldir!" dedim. Ve
onun nnde kuma ap sz konusu gazeli gsterdim. Bunu
grnce artk Azize kendini tutamad ve nmde hkrklar ko-
pard ve gzyalar arasnda bana u dizeleri okudu:

Ah! Zavall yrek, sylesene: Tm ballklarn sonu-


nun bkknlk olmas kaide ve tm dostluklarn sonu
kopukluk deil midir?

2 Bergzar: Hatra eyas (.)


31
Sonra da "Ey yeenim, Allah akna, gelecek sefer ona drtl
okumay unutma!" diye ekledi. Kendisine "Onu bana bir kez da-
ha tekrarla, nk hemen hemen unuttum" diye yant verdim.
Bunun zerine bana drtl tekrarlad ve ben de iyice kafama
soktum; sonra da, akam olunca, bana "te saati geldi! Allah
seni gvenlikle kollasn!" dedi.
Baheye ulanca, salona girdim ve orada sevgilimi beni bekler
buldum; beni hemen karlayp kucaklad ve beni kucana
oturttu; sonra, yiyip imemizi bitirince, tam bir cinsel doyum
salayarak birbirimize sahip olduk. Burada sabaha kadar olan
sevgi savamzn ayrntlarn anlatmak yararsz. O zaman, bu
kez, Azize'nin dizelerini ona okumay unutmadm:

Ey siz, tm klar! Allah iin syleyin bana: Ak hi


terk etmeden kurbannn yreinde yer tutarsa, kurtu-
luu ne yoldan olur bunun?

Bu dizelerin, dostumun zerindeki etkisini sana asla anlatamam


efendim; heyecan ylesine byk oldu ki, yeenimin ok kat
olduunu syledii yrei deta gsnde eridi; ve bol bol gz-
ya dkerek doalamadan u dizeleri okudu:

O yce yrekli rakip onurlansn! Tm srlar biliyor


ve sessizce saklyor! Blmeksizin strap ekiyor ve
mrldanmadan susuyor. Sabrn hayranlk verici dee-
rini biliyor!

32
Ben de dikkatle dinleyerek, sonradan Azize'ye tekrarlamak iin
bu dizeleri aklmda tutmaya alyordum. Ve eve dndmde
Azize'yi ilte zerinde oturmu beni beklerken buldum; ona ba-
kan annem de yannda oturuyordu. Zavall Azize de, yznde
byk bir solgunluk tayordu; ve ylesine zayft ki, sanki bay-
lacakm gibi bir hal vard stnde... Acyla gzlerini bana do-
ru kaldrd ve kmldamadan bakt.
Bunun zerine annem bana iddetle bakarak ban sallad ve
bana "Ey Aziz, yazklar olsun sana! nsan nianlsn byle yz-
st brakr m?" dedi. Ama Azize, annemin elini tutarak pt;
ancak iitilebilir bir sesle bana "Ey amcamn olu, benim tavsi-
yemi unuttun mu?" diye sormak zere onun szn kesti. Bunun
zerine ona "Sakin ol, ey Azize! Onu heyecandan heyecana
srkleyen dizeleri kendisine okudum. O da bana u dizeleri
okudu" diyerek kendisine sz konusu dizeleri okudum. Azize de
bunlar iitince sessizce alad ve airin u szlerini mrldand:

Srr saklamay bilmeyen ve de felaketi sabrla kar-


lamayan kiinin lm paylamay dilemekten baka
bir eyi kalmamtr.
Byle de olsa! Benim tm yaamm her eyden el etek
ekmekle geip gitmitir. Dost sznden mahrum l-
yorum! Ah! Ben lnce, yaammn felaketi olana se-
lamlarm ulatrn!

Sonra da "Amcamn olu, sevdiin kz yeniden grdn za-


man, ona bu dizeleri oku! Ve yaam sana tatl ve kolay olsun, ey
Aziz!" diye ekledi.

33
Gece olunca, detim zere baheye geri dndm ve salonda
bekleyen sevgilimi buldum; ikimiz yan yana oturup yedik itik
ve birbirimizle her trden oynatk; sonra da birbirimize sar-
larak sabaha kadar yattk. O zaman Azize'ye bulunduum vaat
aklma geldi, rendiim dizeleri dostuma okudum.
Bu dizeleri iitir iitmez birdenbire byk bir feryat kopard ve
korku iinde irkilerek "Vallahi! Bu dizeleri sylemi olan kii,
imdi kukusuz lm bulunmaktadr!" diye haykrd. Sonra da
"Umarm ki, bu kii senin bir yaknn, bir kzkardein ya da bir yee-
nin olmasn! nk, hi tereddt etmeden sana, imdi onun llere
katlm bulunduunu tekrarlayarak sylyorum!" diye ekledi. Bunun
zerine ona "Bu kz, benim amcamn kzdr ve de nianlmdr"
dedim. Ama o "Ne dedin?" diye haykrd. "Niye bu tr bir yalan sy-
lyorsun? Doru olamaz bu! O gerekten senin nianln olsayd, onu
baka trl severdin!" diye haykrd. Ona "Gerekten nianlmdr ve
de amcamn kz Azizedir o!" diyerek szm tekrarladm. Bunu du-
yunca, "yleyse bana neden sylemedin? Vallahi bu balanty bil-
seydim, asla onun elinden nianlsn almazdm. Felaket bu! Ama,
syle bana, o bizim btn ak bulumalarmz biliyor muydu?" dedi.
Ben de "Kesinlikle! Ve bana belirttiin alametlerin anlamn zen de
oydu! Onsuz sana asla ulaamazdm! Onun yararl nasihatlar ve ha-
yrl yol gstericilii sayesinde maksadma ulaabildim!" dedim. Bunu
duyunca, "Pekl! Onun lmne sen neden olmusun! Zavall nian-
lnn yaamn mahvettiin gibi Tanr da senin yaamn mahvetsin!
Haydi imdi abuk git, bak bakalm ne olmu?" diye haykrd.
Bunu duyunca, aklm bu kt haberle yorarak acele oradan ktm. Ve
evimizin bulunduu sokan bana ularken, evin iinde dvnen ka-
dnlarn yas belirtisi olan haykrlarn duydum. eri girip kan kom-
ulardan soruturdum; biri bana "Azizeyi odasnn kaps ardnda l
bulmular!" dedi. Bunun zerine evin iine daldm; beni ilk gren
kimse annem oldu ve bana "Tanr nnde onun lmnn sorumlusu
34
sensin! Ve bunun vebali senin boynunadr! Ah! Olum, ok kahredici
bir nianl oldun, sen!" diye haykrd.

Anlatsnn burasnda, ehrazat, sabahn belirdiini grm ve yava-


a susmu.

Azize'nin lm

Ama Yz Yirminci Gece Olunca


Demi ki:

"Ah! Olum, ok kahredici bir nianl oldun, sen!" diye haykr-


d. Ve beni sitemlere boup, itham etmeyi srdrrken ieri ba-
bam girdi; bunun zerine bir an sustu. Babam da cenaze hazr-
lklarna balad; ve tm dostlarmz ve yaknlarmz gelip hepsi
hazr olunca, cenazeyi kaldrdk ve kabir zere gidip kurulan a-
drlarda gn kalarak ve kutsal kitab okuyarak byk gmme
merasimi iin gerekeni yaptk.

35
Bunun zerine eve, annemin yanna geldim; rahmetli bahtsz ye-
enim hakknda yreimin acyla dolu olduunu duyumsadm.
Annem de yanma gelip bana "Olum, zavall Azize'nin yreini
paralayacak kadar ona kar seni kusurlu klan nedenleri artk
bana anlatman istiyorum. nk, ey olum, ona her ne kadar
hastalnn nedenini sordumsa da asla bana aklamak istemedi
ve zellikle sana kar tek bir ac sz bile sarf etmedi; aksine, se-
nin iin, sonuna kadar, hayr dualar okudu. Ey Aziz, Tanr rzas
iin bu bahtsz byle lme srkleyen eyin ne olduunu bana
anlat!" dedi. Ona "Ben mi? Hibir ey yapmadm" dedim. Ama
annem srar ederek bana "Tam can verecei srada onun bau-
cundaydm. O srada bana dnd ve bir an iin gzlerini aarak
bana 'Ey amcamn ei, benim kanmn bedelini kimseden sorma-
mas iin Tanr'ya yakarlarda bulundum ve yreimi kyma
uratanlar balamasn diledim! te artk gerekten fani bir
lemden ebedi bir leme geiyorum!' dedi. Ben de ona 'Kzm,
lmden sz etme! Tanr yaknda ifan verir!' dedim. Ama bana
ac bir glmseyile bakt ve 'Ey amcamn ei, senden olun
Aziz'e, unutmamasn dileyerek son vasiyetlerimi nakletmeni ri-
ca ediyorum. Gittii yere her ulatnda oray terk etmeden n-
ce u szleri sylesin: lm ihanetten daha tatl ve yedir!' de-
di. Sonra da 'Beni bylece mutlulandrr ve ldkten sonra da,
tpk yaarken yaptm gibi, onu gzetirim!' szlerini ekledi.
Sonra yastn kaldrp altndan, sana vermekle beni grevlen-
dirdii bir ey kard; ama bunu sana, en has duygulara ulap,
lmne gerekten zlp gnlden piman olduunu grme-
den vermeyeceime dair de yemin ettirdi. Ben de olum, bu eyi
senin iin titizlikle sakladm ve ileri srd koulun yerine gel-
diini grdm zaman onu sana vereceim!" dedi.

36
Bunun zerine anneme "yle olsun! Ama bana pekl bu eyi
gsterebilirsin!" dedim. Ama annem sert bir ekilde reddederek
yanmdan ayrld.
Siz, efendim, yreimin sesine kulak asmak istemeyiimden,
benim o srada ne denli dncesiz ve ne kadar akl kt bir d-
nem geirdiimi anlayabilirsiniz. Zavall Azize'nin lmne a-
layacak ve matemini iimde tayacak yerde, elenmekten ve
hoa vakit geirmekten baka bir ey dnmyordum. Ve hi-
bir ey, sevgilimin yannda bulunmay srdrmekten daha lez-
zetli gelmiyordu bana. Bylece, akam olur olmaz, onun evine
gitmek iin acele ettim; onu da beni yeniden grmek iin diken
stnde oturur gibi, sabrsz buldum. eri girer girmez yanma
kotu, boynuma sarlarak bana, yeenim Azize'den haber sordu;
ben de kendisine onun lmnn ve cenazesinin kaldrlmasnn
ayrntlarn anlatnca, yrei acyla szlad ve "Ah! lmnden
nce sana yapt iyilikleri ve hayranlk verici zverisini bilsey-
dim! Ona ne ok teekkr eder, onu her bakmdan ne ok dl-
lendirirdim!" dedi.
Bunun zerine ona "Ve de zellikle, bana vasiyet ettii, sras
gelince benim de sana aklamam iin, son olarak anneme sy-
ledii u dize var: "lm ihanetten daha tatl ve yedir!" dedim.
Gen kz bu szckleri duyunca "Allah ondan merhametini esir-
gemesin. Bak ldkten sonra bile hl sana yardmda bulunmak-
ta! nk bu sade szcklerle senin iin dndm yok etme
tasarsndan ve iine drmeyi kararlatrdm tuzaktan seni
kurtaryor!" diye haykrd.
Bu garip szleri iitince, aknln doruuna ulatm ve "Sen
ne diyorsun? Nasl! Biz birbirimize sevgiyle balyz! Oysa sen
beni ldrmeyi tasarladndan sz ediyorsun! Beni iine d-
recein bu tuzak da neymi bakalm?" diye haykrdm.
38
O "Ey ocuk! Ey gafil! Gryorum ki senin, biz kadnlarn ya-
pabilecei tm ihanetlerden hi haberin yok! Ama zerinde dur-
mak istemiyorum. Yalnz bil ki, benim ellerimden kurtuluunu
yeenine borlusun. Bununla birlikte, gen olsun, yal olsun,
bundan byle, benden baka hibir kadna ne bir bak ne de bir
szle hitap etmemen kaydyla seni balyorum. Yoksa, bana
ok felaketler, evet, pek ok felaket gelir! nk seni nasihatla-
ryla destekleyen kii ldne gre, artk seni benim ellerim-
den ekip kurtaracak kimsen olmayacak. Bu koulu unutmama-
ya ok dikkat et! Bir de senden bir ricam olacak!" dedi.

Anlatsnn burasnda ehrazat sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Yirmi Birinci Gece Olunca


Demi ki:

"Bir de senden bir ricam olacak!" deyince ben de "Ne gibi?" de-
dim. "Gidip ziyarette bulunmak ve zerini rten taa birka ke-
derli sz yazmak zere beni zavall Azize'nin mezarna gtrme-
ni istiyorum" dedi. Ona "Allah nasip ederse yarn gideriz!" diye
yant verdim. Sonra geceyi birlikte geirmek zere onunla yat-
tm; ama geirdiimiz saatler boyunca, boyna bana Azize hak-
knda sorular sordu ve bana "Ah, niin bana onun amca kzn ol-
duunu sylemedin?" deyip durdu; ben de kendimce ona "Sras
gelmiken, 'lm, ihanetten daha tatl ve yedir' szlerinin anla-
mn bana aklar msn?" diye sordum. Ama o, bu konuda bana
bir ey sylemek istemedi.

39
Sabahn ilk saatinde, yataktan kalkt ve ii dinarlarla dolu byk
bir kese ald ve bana "Haydi! Kalk ve beni onun mezarna gtr!
nk orada bir trbe yaptrmak istiyorum" dedi. Kendisine
"ittim ve itaat ettim!" yantn verdim. Ve dar karak onun
nnde yol aldm; o da fakirlere yol boyunca sadakalar data-
rak beni izledi; ve her sadaka veriinde "Bu sadaka, Azize'nin
ruhunun dinlenmesi iindir!" diyordu. Bylece Azize'nin meza-
rna ulatk. O zaman, mezara bir gz att ve bol bol gzya
dkt. Sonra ipek bir torbadan elik bir makas ve altn bir eki
kard, ve parlatlm mermer zerine gzel bir yazyla u zarif
dizeleri kazd:

Bir gn yolumda giderken, aalarn glgesinde yer


alm bir mezar nnde durdum; yedi lale boyun bk-
m alayordu.
"Kim yatm olabilir bu mezarda?" diye sordum. Yerin
altndan gelen bir ses bana "Ey yolcu! Alnn saygyla
e! Burada, sessizliin bar iinde bir sevgili yat-
maktadr" diye yant verdi.
Bunu duyunca "Ey ak urunda len, sessizce burada
uyuyan kadn! Tanr dertlerini unuttursun ve seni
Cennetin en yce doruuna koysun!" diye haykrdm.
Bahtsz klar, sizler lm yatarken bile yzst b-
raklmsnz, nk mezarnzn tozunu almaya kim-
seler gelmez!
Ben, urackta, gller ve ak iekleri dikmek istiyo-
rum; ve de daha gzel iekler asn diye onlar gz-
yalanmla sulayacam.

40
Gen Kz Azize'nin Mezar Tana iirini Yazarken
Sonra ayaa kalkt ve Azize'nin mezarna bir veda bak frlatt
ve benimle birlikte saraynn yolunu tuttu. Anszn ok duygu-
sallaarak ve boyna tekrarlayarak, bana "Beni asla brakma!" de-
di. Ben de kendisine abucak, iitip itaat ettiimi syledim. Ve
dzenli biimde, her gece, onu ziyaret etmeyi srdrdm; beni
her zaman byk bir ferahlk ve scaklkla karlad ve bana
zevk vermek iin hibir eyi esirgemedi. Bylece, onunla yiyip
imekten, sarmap iftlemekten ve her gn birbirinden gzel
giysiler ve birbirinden ince gmlekler giymekten geri durma-
dm. yle ki, sonunda epeyce imanladm ve keyiflenmenin
son snrna ulatm; artk hibir derdim ve kaygm kalmamt;
zavall amca kzmn hayalini bile hatrlamayacak kadar her eyi
unuttum. Ve bu zevkli yaant bir yl kadar srd.
Yeni yln balangcnda bir gn, hamama gitmi ve gsterili bir
urba giymi bulunuyordum; hamamdan knca bir bardak erbet
imi, iine koku sinmi giysilerimden taan ince kokular iime
ekerek ve kendimi her zamankinden de ferah, yremdeki her
eyi de bembeyaz grerek ve de yaam sevincini sonuna kadar
duyumsayarak, sanki arap imi birisi gibi kendi arlmdan
kurtulmuasna yrmekteydim. Bu durumdayken, ruhumu
dostumun gsnde yatarak daha da ferahlatmak arzusu duy-
dum.
Onun evine doru ynelmi, Flavta kmaz denen bir sokaktan
gemekte iken, yal bir kadnn yolunu aydnlatmak iin elinde
bir fener ve yenine soktuu bir mektup olduu halde, bana do-
ru yaklamakta olduu grdm. Bunun zerine durdum; o da
beni selamladktan sonra, bana...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

42
Ama Yz Yirmi kinci Gece Olunca
Sze balam:

O da beni selamladktan sonra, bana "Yavrum, okuma bilir mi-


sin?" dedi. Ona "Evet, halacm!" diye yant verdim. O da "y-
leyse, senden rica ediyorum, u mektubu al! Ap iindekini
bana oku!" deyip mektubu bana uzatt. Aldm, ap iindekileri
okudum. Mektupta, yazann salnn yerinde olduu, dosta
duygular sunup kzkardei ile ana-babasna selam yollad yaz-
l idi. Mektubun ieriini renince, yal kadn ellerini gky-
zne kaldrd ve ona iyi haberler duyurduumdan dolay bana
hayr dualarnda bulundu ve bana "Gelip yreimi ferahlattn
iin Allah da senin tm dertlerini yok etsin!" dedi. Sonra yeni-
den mektubu ald ve yolunu srdrd. O srada iddetli bir i
yapma ihtiyac duydum ve bir duvar dibine melerek ihtiyac-
m giderdim; sonra iyice silkinip giysimi toparladm ve oradan
ayrlmak isterken, yal kadnn dnp geldiini grdm; elimi
tuttu ve alp dudaklarna gtrd ve de bana "Beni bala, efen-
dim, ama senden bana bir iyilik yapman dileyeceim; bunu ba-
na salayarak yaptn iyilikleri tamamlayacak ve Tanr tarafn-
dan dllendirileceksin. Senden, buraya ok yakn olan evimizin
kapsna kadar gelmeni ve kapnn ardndan, bu mektubu bu kez
de evimdeki hanmlara okuman rica ediyorum; ok iyi biliyo-
rum ki, bu hanmlar, bu mektubun ieriini kendilerine zetle-
memle yetinmeyeceklerdir, nk bu mektubu yazan, on yl n-
ce ticaret amacyla aramzdan ayrlp, o gnden beri kendisinden
haber alamadmz ve lm olduunu sanarak urunda alayp
durduumuz, benim bir baka kzm, onlarn da z kardeidir.
Bunu benden esirgememeni rica ediyorum! eri girmek zahme-
tine bile katlanmayacaksn, bu mektubu onlara dardan da oku-
yabilirsin! Zaten, dua ve bar zerine olas Peygamber'in soy-
43
dalarn rahatlatanlar hakkndaki 'Kim ki bu dnyann dertle-
rinden bir derde uram Mslman kardeini kurtarrsa, Allah,
br dnyada onun gnahlarndan yetmi ikisini siler!' szlerini
de bilirsin!" dedi. Bunu duyunca onun isteini abucak yerine
getirmek zere ona "Yolu aydnlatmak ve klavuzluk etmek ze-
re nmden yr!" dedim. Yal kadn da nme geti ve birka
adm sonunda, bir konan kapsna ulatk.
Bu kap antsal byklkteydi ve kzl bakrdan olup ilemeli
bronzla kaplanmt. Kapnn nnde durdum; yal kadn ieri-
ye Farsa seslendi. Ve hemen, nasl geldiini anlayamadan, ive-
di bir hareketle, plak ayaklaryla ykanm mermerlere basarak
ve slatmak korkusuyla alvarnn ularn elleriyle dizinin zeri-
ne kadar kaldrm olan gle yzl, kvrak ve tombul bir kz
nmdeki yar ak kapda belirdi. Beyaz kollarn da omuzla-
rna kadar, kuytusunda koltuk altlar grnr ekilde svamt.
Ben artk onun, aldan stunlar gibi baldrlarna m, yoksa bil-
lur gibi kollarna m hayran olaym bilemiyordum. nce topukla-
r deerli talarla zenginletirilmi altn halhallarla evriliydi ve
narin bilekleri k saan bir ift ar bilezikle donanmt; ku-
laklarnda hayran olunacak gzellikte inci kpeler; boynunda,
deer biilmez mcevherlerden katl bir gerdanlk; salarnn
zerinde serpitirilerek elmaslar ilenmi ince kumatan bir ba-
rts vard. Her halinden, zellikle farkna vardm gmlei-
nin gevek ukurlu alvarndan kan ularna bakarak, bize ka-
py amadan nce, olduka ho bir aba iinde bulunmu olabi-
leceini dndm. Her ne olursa olsun, gzellii ve harika kal-
alar beni alabildiine dndrd; ve kendime karn airin u
szlerini hatrladm:

44
Ey gen bakire, ey duygularmn neesi! Senin gizli
hzinelerini kefetmek iin giysini kalalarnn belir-
dii yere kadar ! Sonra bana zevkin verimli barda-
n sun!

Gen kz beni grnce ok ard ve iri gzlerinin saf bakyla


ve tm yaammda iitmediim kadar tatl bir sesle "Anneciim,
bize mektubu okuyacak olan gen bu mu?" diye sordu. Yal ka-
dn da yant olarak "Evet!" dedi. Gen kz annesinden alm bu-
lunduu mektubu bana uzatt. Ama mektubu almak zere ona
doru uzandm srada, anszn, kapdan iki ayak boyu bir me-
safede bulunurken, srtma yal kadndan gelen bir kafa darbe-
siyle aniden ne doru tkezleyerek evin iine girmi oldum;
beni izleyerek yal kadn da imek gibi ardmdan eve girdi ve
iddetle sokak kapsn kapatt. Birdenbire kendimi bana ne ya-
pacaklarn dnmeye vakit bulamadan bu iki kadn arasnda
hapsedilmi buldum. Ama bu konuda fikir sahibi olmakta gecik-
medim. Gerekten...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Yirmi nc Gece Olunca


Demi ki:

Gerekten, kendimi evin iinde bulunca, gen kz, byk bir be-
ceriyle ayama elme takarak beni yere drd ve boylu bo-
yunca zerime atlp beni kollaryla boarcasna skt. Kukusuz,
lyorum sandm. Ama yle olmad. Birka deiik hareketten

45
sonra gen kz, zerimden yar yarya kalkt, karnma oturdu ve
elleriyle yle iddetle ve yle uzun zaman ve de grlmedik e-
kilde bedenimi ovuturdu ki, aklm kullanamaz oldum ve bir
budala gibi gzlerimi kapattm. Bunun zerine gen kz ayaa
kalkt; benim de ayaa kalkmama yardm etti; elimden tutarak
annesi de peimizde olduu halde, beni yedi kadar koridordan
geirdikten sonra, kendi odasna gtrd. Mthi becerikli par-
maklarnn zerimde yapt etkinin sonucu olarak, sarhoa dn-
mesine, ben de onu itirazsz izliyordum. Odaya girince durdu
ve beni oturtarak "Gzlerini a!" dedi. Gzlerimi atm ve ken-
dimi drt byk ark lambasyla aydnlatlm byk bir salonda
buldum; bu salon yle bykt ki, iinde cirit oynayan atllara
alan oluturabilirdi ve batan baa mermer deliydi. Duvarlar
da canl renkleri son derece ince ve uyum salayan desenler
oluturmu kaplamalarla sslenmiti. Ho ekilli ve kabartma
sslemeli kadifelerle kapl mobilyalar ve ayn kumatan divanlar
ve yastklarla denmiti. Ve bu salonun dibinde, som altndan,
zeri inci ve dier talarla ilemeli byk bir yatak grlyordu.
Ve bu yatak senin gibi emirlere, ahlara laykt.
Bunun zerine gen kz, kendi admla ararak beni artt:
"Ey Aziz, neyi yelersin sen: lm m, yaam m?" diye sor-
du. Ona "Yaam!" diye yant verdim. O da "Madem ki yledir,
benimle evlenmelisin!" diye yant verdi. Fakat ben "Hayr, val-
lahi! nk senin gibi utanmaz bir kzla evleneceime, lm
yelerim!" diye haykrdm. Bana "Ey Aziz, bana inan! Gel be-
nimle evlen ve Dzenbaz Delile'nin kzndan yakan kurtar!" de-
di. Ben de "Bu Dzenbaz Delile'nin kz da kim?" diye sordum.
"Bu ad tayan hi kimse tanmyorum." Bunun zerine glerek
bana "Nasl olur, Aziz! Dzenbaz Delile'nin kzn tanmyor
musun, sen? Ama bir yl drt aydr sevgilin o senin! Zavall! Sa-
kn kendini, hem de ok sakn, bu Tanr kahredesi alan hain

46
Yal Kadnn Gen Adama Pusu Kurmas
(Albert Letchford)
liklerinden! Gerekten, yeryznde, onunki kadar kokumu bir
varlk yoktur! Kendi elleriyle pek ok kiiyi kurban etmitir. Sa-
ysz ndan ne kadar ok ldrmtr! Dorusu seni tand-
ndan bu yana epeyce zaman getii halde hl sa kalmana
ayorum!" dedi.
Gen kzn bu szlerini duyunca, son kertede atm kaldm; ve
ona "Ey hanmm, onu nasl tandn ve benim bile bilmediim
ayrntlar nasl rendiini bana aklar msn?" dedim. Bana
"Baht'n kendi tertiplerini ve neden olduu felaketleri nasl bili-
yorsa ben de onu o denli bilirim. Ama bunlar sana aklamadan
nce, senin azndan onunla geen servenini renmek ister-
dim. nk, bir kez daha, onun ellerinden syrlp cann kurtar-
m olmana ok ardm sylemeliyim!" dedi.
Bunun zerine gen kza, bahedeki sevgilim ve amcamn kz
zavall Azizem ile geen servenimi anlattm; ve o, Azize adna,
ektii aclardan dolay ok esef etti ve scak gzyalar dkt;
ve kar durulmaz bir umutsuzluk iareti olarak ellerini birbirine
arpt ve bana "Allah seni iyilikleriyle korumu ey Aziz! imdi
aka gryorum ki, sen ancak zavall Azize'nin araya girme-
siyle Dzenbaz Delile'nin kznn ellerinden kurtulabilmisin!
Ama imdi onu yitirdiine gre, ihanet tuzaklarndan kendini
koru! Ama bu konuda sana daha fazla almama izin verilme-
mitir. Bu sr bizi birbirimize balyor!" dedi. Ben de "Evet,
doru! Btn bunlar Azize yapt!" dedim. O da "Ah! Gerek-
ten, bugn artk Azize gibi hayran olunacak kadnlar yok!" dedi.
Ona "Bir de u var: lmeden nce, sevgilime, senin u Deli-
le'nin kz dediine 'lm ihanetten tatl ve yedir' dememi tav-
siye etmiti" dedim. Benden bu szleri duyar duymaz, haykra-
rak "Ey Aziz, ite bu szlerin etkisidir ki seni yok olmaktan kur-
tard; l ya da canl, Azize seni korumay srdryor. Ama l-
leri bir yana brakalm; onlar Allah'n rahmetine kavumulardr.
48
Biz bu gn dnelim! Bil ki, ey Aziz, uzun zamandr, seni
kendime balama arzusu beni gece gndz batan ayaa sard;
ve ancak bugn seni elime geirebildim. Ve gryorsun ki baa-
r saladm!" dedi. Kendisine "Evet, Allah iin!" diye yant ver-
dim. O da szn srdrerek "Ama sen gensin, ey Aziz ve an-
nem gibi yal bir kadnn yapabilecei her trden dzenbazlk-
lardan hi haberin yok!" dedi. Ben de "Hayr, Vallahi!" dedim. O
"yleyse kendini bahtna terk et ki, hkmn yrtsn: kendini
eine balaman yeter. nk, bir kez daha sylyorum, ben
Tanr ve dua ve bar zerine olas Peygamber nnde senin ni-
kh szlemeli karn olmaktan baka bir ey istemiyorum. O za-
man btn dilekler yerine gelecek ve bundan fazlas da olacak-
tr. Zenginlikler, giysilerin iin gzel kumalar, lekesiz ve hafif
sarklar, senden yana hibir harcama olmakszn her ey... ve
asla keseni zmene izin vermeyeceim; nk benim evimde
ekmek her zaman tazedir ve bardak doludur. Buna karlk ey
Aziz, senden sadece tek bir ey isteyeceim!" dedi. Ben de "Ne-
dir o?" diye sorunca, "Bana tam da bir horozun yaptn yapma-
n?" dedi. ararak ona "Horoz da ne yapyor ki?" diye sordum.
Bu szleri duyunca, gen kz, nlayan bir kahkaha kopard; y-
lesine iddetliydi ki srtst dt; ve ellerini birbirine vurarak
neeyle rpnd. Sonra da bana "Ne dedin? Sen horozun mesle-
ini bilmiyor musun?" dedi. "Yok vallahi! Bu meslei bilmiyo-
rum! Nedir?" dedim. O da "Horozun meslei, ey Aziz, yiyip i-
mek ve iftlemektir!" dedi.
Onun byle konumasna ok ardm ve "Yok, vallahi, bunun
bir meslek olduunu hi bilmiyordum!" dedim. O da "Bu, dn-
yann en gzel mesleidir, ey Aziz! Ayaa kalk! Ha gayret! Ku-
an sar, bbreklerini glendir, sonra da zebbini sert, kuru ve
dayankl kl!" diyerek yant verdi. Sonra annesine dnp "An-
neciim, abuk buraya gel!" diye haykrd.
49
Annesinin, her biri elinde bir meale tutan drt resmi ahit ile
hemen koup geldiini grdm; det olan selamlamalardan
sonra, bunlar ilerleyip epeevre oturdular.
Bunun zerine gen kz, grenee gre abucak rtsn yz-
ne indirip izarna3 brnd; ve ahitler abucak szlemeyi kale-
me aldlar; kz cmerte benim muaccel ve meccel mehrler 4
iin on bin dinar dediimi yazdrd, ve bu miktar paray ald-
na dair vicdan ve Tanr's nnde ikrarda bulundu. Ve geldikleri
ekilde selam verip giden ahitlere geleneklere gre belirli c-
retlerini dedi. Annesi de ortadan kayboldu.
O zaman drt kemeri camla donanm byk salonda ikimiz yal-
nz kaldk.

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Yirmi Drdnc Gece Olunca


Demi ki:

Drt kemeri camla donanm byk salonda ikimiz yalnz kal-


dk. O zaman gen kz ayaa kalkt, soyundu ve zerinde sadece
ince bir gmlekle yanma geldi. Ne gmlekti o yle! Ve ne ile-
meleri vard! zerinde effaf donu da vard; ama onu abucak
syrp att; ve beni elimden tutarak yatan bulunduu keye
gtrd; birlikte altn yatan zerine atldk; nefes nefese bana
"imdi buna hakkmz var. Yasal olan eyde hibir utan yoktur"
dedi. Ve beni zerine ekti; sonra uzun uzadya inledi; bunu b-

3 zar: Kadnlarn stne giydii araf (.)


4 imdiki ve gelecekteki evlilik tazminatlar (.)
50
yk bir titreme izledi, sonra da apknca krtkanlklar... Sonun-
da, ince gmleini belinin zerine doru kaldrd.
O zaman ben de artk uzun sredir tuttuum arzumu engelleye-
medim; ve dudaklarn emdikten sonra, yar kendinden gemi,
geriye doru kayklm ve gz kapaklar alp kapanrken, de-
rinden derine iine iledim. Ve airin u deyilerinin sihirli ke-
sinliini kantladm:

Gen yavru bahede giysisinden soyununca, bakla-


rm karnnn zerinde rahata dolat, ey baheler!
Sabrm ve yaamm kadar dar ve almas g olan gi-
ri yerini buldum. Yine de gcm kullanarak oraya
girdim, ama ancak yarya kadar. Bunu grnce, derin-
den i ekti, ona sordum:
"Neden byle i ekiyorsun?" diye; "br yars iin,
ey gzmn nuru!" diye cevap verdi.

Gerekten, bu i bir kez yerine getirilince bana "stediin gibi


davran, ben senin boynu eik klenim. Git! Gel! Al onu! Ver
onu! Ya da baka ekilde! Yaamm sana bal! stersen ver onu
bana, kendi elimle iime sokaym; iimdeki ate yatsn!" dedi.
Ve plerin, rpnmalarn, hareketlerin ve birok kez iftle-
menin iinde i ekilerini, inlemelerini srdrd. yle ki, hay-
krlarmz sadece evi doldurmakla kalmad, tm soka velve-
leye verdi. Bundan sonra, sabaha kadar uyuduk.

51
O zaman, sokaa kmaya hazrlanrken, apknca bir glle
bana "Nereye gidiyorsun? Yoksa, k kapsnn, giri kaps ka-
dar tamamen ak olduunu mu sanyorsun? Aziz, yanlyorsun
sen, saf ruhlu Aziz! Sen beni Hilebaz Delile'nin kz yerine mi
koyuyorsun? Evet, yle galiba! Hemen aklndan bu zararl fikri
at! Yoksa, Snnet'in belirttii ekilde benimle bir evlenme sz-
lemesi yapp birletiini unuttun mu? Eer sarhosan, ayl
Aziz! Ve akln bana topla! Bu evin kaps ancak senede bir
kez ve bir gn alr. stersen, kalk bak, szlerimin doru olup
olmadn denetle!" dedi.
Bunun zerine, arm olarak kalktm ve cmle kapsna doru
yrdm; kilitlenmi, kol demiri vurulmu, ivilenmi ve kesin-
likle kapatlm olduunu grdm. Ve gen kza dnerek ona,
sylediklerinin doru olduunu bildirdim. Mutlanarak gld ve
bana "Aziz, bil ki burada, bol bol un, tahllar, ya ve kuru mey-
veler, kabuunda kurumu narlar, tereya, eker, ekerleme, ko-
yun ve pili etleri ve bize bir yl yetecek kadar benzeri her ey
var. Dahas, senin burada benimle btn bir yl kalacana, b-
tn bunlarn varl kadar inanmaktaym. Bundan dolay bu ters
tavrn terk et ve suratn asp durma!" dedi. O zaman iimi e-
kerek "Allah'tan baka g ve yardm kayna yoktur!" dedim.
O da "Ama sen, neden ikyeti oluyorsun, hey budala? Dn
zerinde anlatmz horozun meslei konusundaki bilginin ka-
ntlarn bana gsterdiin halde, dertlenecek ne var?" dedi. Son-
ra da glmeye balad. Ben de glmekten kendimi alamadm.
Artk ona itaat etmekten ve onun emirlerine uymaktan baka ya-
pacak ey kalmamt.
Bylece, o evde kalarak, yiyip imek ve sert, kuru ve uzun boy-
lu sevimekten oluan horozluk grevini bir yln on iki ay sr-
drdm. Bir yln sonunda, iyice dllendi, ve bir ocuk dourdu.
Ve ancak o zaman, ilk kez, menteelerinden atrdayan kapnn
53
al sesini duydum. Ve ta iimden "Ya Allah!" diyerek bir k-
ran haykn kopardm.
Kap bir kez alnca, gelecek senenin hamur ileri, eker ve her
trden yeni besini tayan birok hizmetkr ve hamaln ieriye
girdiini grdm. Bunun zerine srayarak, elimden geldiince
abuk, sokaa ve zgrle atlmak istedim. Ama o beni giysi-
min eteinden tutarak durdurdu ve bana "Aziz, nankr Aziz, hi
deilse akama kadar, bir yl nce evime girdiin saate kadar
bekle!" dedi. Ben de biraz daha sabretmek zorunda kaldm. Ama
akam olur olmaz, ayaa kalkp kapya yneldim. Bana kap ei-
ine kadar elik etti ve ancak kap sabahleyin yeniden kapan-
madan dnmek zere yemin ettirdikten sonra, ayrlmam iin izin
verdi. Bunu yerine getirmekten baka arem olmadndan, bar
ve dua zerine olas Peygamber'in klc, Kuran ve Snnet-i e-
rif zerine boanmayacama dair yemin verdim.
Ve sonunda evden kabildim ve ivedi anamla babamn evine
yollandm; ama ilkin yeni eimin Kurnaz Delile'nin kz dedii
sevgilimin bahesine urayarak... Ve ok ararak, bahenin her
zamanki gibi ak olduunu ve dip tarafta fener yanmakta bu-
lunduunu grdm.
Bun grnce strap ekercesine duygulandm ve de epeyce
kzdm; ve iimden...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Yirmi Beinci Gece Olunca


Demi ki:

54
Bunu grnce strap ekercesine duygulandm ve de epeyce
kzdm; ve iimden "Buraya gelmeyeli bir yl getii halde ras-
gele uruyorum ve her eyi gemiteki gibi gryorum! yley-
se, Aziz, seni ld sanarak alamakta olan anneni grmeye git-
mezden nce, eski sevgilinin ne halde olduunu anlaman gerek!
O zamandan bu yana neler olmutur, kim bilir!" dedim. abuk
abuk yryerek kubbesi abanoz ve fildiinden yaplm kemerli
salona ulatm ve acele ieri girdim. Ve sevgilimi bklm, ba-
dizine eik ve bir eli yanaklarndan birine yaslanm, oturur-
ken buldum. Rengi ne kadar da deimiti! Gzleri yalarla s-
lak ve yz mahzundu. Ve birdenbire beni karsnda grd. r-
kildi; ayaa kalkmaya alt; ama heyecandan oturduu yere
dt. Sonunda konuabildi ve insann iine ileyen bir edayla
"Tanr'ya krler olsun ki geri dndn, Aziz!" dedi.
Ben de, gerekten, sadakatsizliimi bilmezlikten gelen bu sevin
karsnda ok ardm ve bam yere edim; ama sevgilime
doru ilerlemekte gecikmeyerek ve onu kucaklayarak "Benim
bu akam geleceimi nasl bilebildin?" dedim. Bana "Vallahi!
Senin geliin hakknda hibir ey bilmiyordum. Ancak, bir yl-
dan beridir, her gece seni burada bekliyorum, tek bana alyor
ve kendi kendimi avutuyorum. Yolunu gzlemekten ve uykusuz-
luktan bak nasl deitim. Sana yepyeni ipek bir urba verdiim
gnden ve sana dnecein hakknda yemin ettirdiimden beri
bylece seni beklemekteydim. Ah! Seni benden bunca uzun sre
ayran nedeni syle bana Aziz!" dedi.
O zaman, ey Emir Tac-l-Mlk, tm budalalm iinde ona
servenimi ve gzel kalal gen kzla evlenmemi ayrntlaryla
anlattm. Sonra da ona "Zaten, seninle sadece bir gece geirece-
imi nceden sylemeliyim; yarn sabah olmadan karma d-
neceim; nk bunun iin kutsal ey zerine yemin ettim"
dedim.
55
Gen kadn benim evlenmi olduumu renince, sarard; sonra
fkelenerek hareketsiz kald. En sonunda "Sefil! Seni ilk tanyan
ben oldum ve sen bana bir gecenin tamamn bile vermiyorsun;
anneni bile grmeyeceksin, her halde! Sen, benim, Allah rahmet
eyleyesi Azize'den de sabrl olduumu mu sanyorsun? Ve senin
sadakatsizliin uruna ben de kederden lr giderim diye mi
dnyorsun? Ah! Hain Aziz! imdi seni benim elimden kimse
kurtaramaz! Bir karn ve bir ocuun olduuna gre, artk kim-
seye yaramayacaksn; seni korumam iin de bir neden kalmyor.
nk ben, evli erkeklerden dehet duyarm; ve ancak bekrlar-
la der kalkarm. Vallahi! Artk benim iime yaramazsn; artk
benim deilsin; kim olursa olsun, bakasnn olman da istemi-
yorum! Hele biraz bekle!" diye haykrd.
Mthi bir hiddetle sylenen bu szleri duyunca, zaten gen ka-
dnn gzleri ruhumu delip getiinden, bama geleceklerden
epeyce korkuya kapldm. nk, anszn, benim dnmeme
frsat bile brakmadan, zenci erkeklerden de daha yapl on kle
kadn zerime atld ve beni yere frlatarak hareketsiz brakt.
Bunun zerine ayaa kalkt ve eline korkun bir saldrma alp
bana "Seni, fazla ateli tekeleri boazladklar gibi boazlayaca-
m! Bylece hem kendimin hem de dertle yreini atlattn
zavall Azize'nin intikamn alacam! leceksin Aziz! imdi
inanl biri olarak salavat getir!" dedi. Ve bana bunlar syleye-
rek kleleri bana nefes alma frsat bile vermezken, o da dizini
alnma dayad. Bu durumda lmden kurtulmama hibir olanak
bulunmadna kukum kalmamt; zellikle...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

56
Ama Yz Yirmi Altnc Gece Olunca
Demi ki:

Bu durumda lmden kurtulmama hibir olanak bulunmadna


kukum kalmamt; zellikle klelerin bana kar davranlarn
grnce buna tm olarak inanmtm. Gerekten, onlardan ikisi
karnma oturdu, ikisi ellerimi tuttu, dier ikisi de dizlerime otur-
du. O da ayaa kalkt ve dier iki kadn kle ile birlikte beni
ayann tabanlaryla ylesine tekmeledi ve sopalarla ylesine
dvd ki acdan baylmm. Aylp da dinlenmekte olduklarn
grnce "lm, bu ikenceye bin kez ye tutarm!" diye hay-
krdm.
Bunun zerine, sanki beni sevindirecekmi gibi, korkun saldr-
may yeniden eline ald, onu terliinde biledi ve klelere "unun
boynunu tutun!" diye seslendi.
Tam o anda, anszn Allah bana Azize'nin son szlerini anmsatt
ve "lm, ihanetten tatl ve yedir!" diye haykrdm. Bu szleri
duyunca, byk bir korku l att; sonra da haykrarak "Al-
lah senin ruhuna acsn, ey Azize! Amcann olunu yine aresiz
bir lmden kurtardn!" dedi.
Bunu izleyerek bana bakt ve "Azize'nin szleriyle yakan kurta-
ran sana gelince, bununla tm olarak kurtuldun sanma; kesinlik-
le senden ve seni benden uzaklatran alak utanmazdan ala-
cak ve bu ikili amaca ulamann gerek ve tek yoluna bavura-
cam! Hey! Oradakiler!" diye seslendi. Ve klelerine bylece
seslenerek onlara "Onu sk tutun ve kprdamasna meydan ver-
meyin, ayaklarn da sk skya balayn!" dedi. Syledikleri he-
men yapld.

57
Bunun zerine ayaa kalkt ve ocan zerine, iine ya ve yu-
muak peynir koyduu kzl bakrdan bir tencere koymaya gitti;
peynirin kaynar yada erimesini bekledikten sonra bunu alp be-
ni kle kadnlarn nezaretinde yatmakta olduum yere dnd.
Yaklap eildi ve alvarm kard; onun bu davranyla korku
ve utanca brndm, ve beni byk bir titreme ald; bama ge-
lecekleri anlayverdim. Karnm akta brakarak yumurtalarm
yakalad ve mumlanm bir iple ta kknden balad; ularn iki
kleye verdi, ve onlara kuvvetle ekmelerini emretti; kendisi de,
eline bir ustura alarak keskin bir vurula, zellikle hasretini ek-
tii erkeklik organm kesiverdi.

Emir Tac-l-Mlk, sen, benim, ac ve umutsuzlukla baylm


olduumu kestirebilirsin. Btn bildiim, bundan sonra, yani a-
58
yldmda, karnmn altnn bir kadnnki gibi dmdz olduu-
nu grdmdr; kleler de yaramn zerine iinde yumuak
peynirin kaynad ya srmekte idiler; bylece kanmn ak
dinmekte gecikmedi. Bu i yapldktan sonra, gen kz bana yak-
lat ve susuzluumu dindirmek iin bir bardak erbet verdi ve
aalar gibi bir edayla "imdi geldiin yere dn artk! Benim
iin hibir ey ifade etmiyorsun, hibir ie yaramazsn; nk
ihtiya duyduum tek eyi senden alm bulunuyorum! Arzum
da yatt!" dedi. Ve beni ayaa kaldrd ve "Hl bann omuz-
larnn zerinde bulunduunu grmekle mutlu sayabilirsin ken-
dini!" diyerek evinden kovdu.

Bunun zerine ben, dertle dolu, adm adm ilerleyerek gen ei-
min evine kadar srklendim; ak bulduum kapya ulanca,
sessizce ieri girdim ve byk salondaki iltelerin zerine olan-
ca arlmla dtm. Hemen koup gelen eim, beni solgun
grerek dikkatle yoklad ve beni, servenimi ona anlatmaya ve
kesilmi olan organ yerini kendisine gstermeye zorlad. Ura-
dm kayb yeniden anlaynca, bir kez daha baygn dtm.
Ayldm zaman, kendimi byk kapnn alt yannda, sokakta,
uzanm yatar buldum; nk karm da, bir kadna benzer duru-
mumu grnce, beni evinden dar attrmt.
O zaman, bu sefil durumda, kendimi toparladm ve kendi evime
doru yollandm; orada kendimi, oktandr urumda alayp du-
ran ve nerelerde dolatm bilmeyen annemin kollarna attm.
Beni hkrarak barna bast ve solgun ve son derece zayf bir
halde bulunduumu grd...

59
Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve
yavaa susmu.

Ama Yz Yirmi Yedinci Gece Olunca


Demi ki:

Annem beni hkrklarla karlad ve beni bitkin ve son kertede


zayf bir halde grnce, daha da fazla gzya dkt. Ben de,
kendimden yana, zavall, tek bir sitem szc etmeden kahrn-
dan len tatl Azize'nin ansn yaadm; ve ilk kez, onun uruna
zldm ve umutsuzluk ve pimanlk yalar dktm.
Sonra, bir an iin skn bulduumda, annem bana, gzleri yala
dolu "Zavall yavrum, evimizde felaketler barnyor; ben sana
olanlarn en ktsn syleyeyim: Baban da ld!" dedi. Bu ha-
beri duyunca, boazm hkrklar sard ve hareketsiz kaldm;
sonra yzst yere derek btn gece ylece durdum.
Sabahleyin, annem beni kalkmaya zorlad ve yanma oturdu;
ama ben oturduum yerde ivilenmi gibi kaldm ve zavall Azi-
ze'min oturmay det edindii keye gzlerimi diktim durdum;
gzyalarm sessizce yanaklarmdan szlyordu; annem de ba-
na, "Baban on gn nce Hakkn rahmetine kavutu!" dedi. Ona
"Ey anneciim, bunu konumay imdi bir yana brakalm! im-
di ben batan aa Azize'nin ansyla doluyum; ve onun ansn-
dan gayrsna kederlenemiyorum. Ah! Zavall Azize, beni ger-
ekten seven seni braktmdan tr imdi hata ve ihanetleri-
nin cezasn ekmi olan bu sefili affet ne olursun!" diye haykr-
dm.
Annem aclarmn byklnn ve gerekliinin farkna vard;
ama susuyordu; tez davranp yaralarm timar etti ve kuvvetimi
60
yerine getirecek eyleri bana ulatrd. Sonra, bir kez elinden ge-
leni yapnca, sevecenliinin teki belirtilerini gstermekte ge-
cikmedi; ve yanma oturarak bana "Allah'a krler olsun yav-
rum, bana daha ar felaketler gelmesinden seni koruduundan
ve de yaamn kurtarm olduundan tr!" dedi ve bu szleri
ben tamamen yatncaya kadar srdrd durdu, ama ruhumun
tedirginlii bir trl dinmedi.
Bunun zerine, bir gn, annem, yemekten sonra gelip yanma
oturdu ve etkileyici bir sesle bana "Olum, sanrm ki, zavall
Azize'nin sana verilmek zere bana brakt veda hatrasn sa-
na vermenin artk zaman geldi; lmeden nce, sende onun u-
runa matem tuttuunun gerek iaretlerini grdmde ve kapl-
dn yolsuz ilikiden kesinlikle kurtulduunu anladmda ve-
rilmesini vasiyet etmiti" dedi. Sonra da bir kutu ap iinden bir
paket, onun iinden de, Emir Tac-l-Mlk, imdi nnde bulu-
nan ikinci gazelin ilendii deerli kuma kard. Kenarna i-
lenmi olan dizeleri gryorsun:

zerine oturup ezmen iin yreimi arzunla doldur-


dun; gzlerimi, sen yatp uyurken baucunda gzetle-
mekle grevlendirdin! Gzlerimin nnde ve yreim
arparak, senin akna yabanc dler yaaman izle-
dim; oysa benim gzlerim ve yreim senin arzunla
eriyordu!
Hemirelerim, Allah iin! lmden sonra mezar ta-
ma yle yazn: "Ey Allah'n yollarndan geen kii,
bu toprakta bir ak klesi yatmaktadr!"

61
Bu dizeleri okuyunca, efendim, dolu dolu gzyalar dktm ve
kederli yanaklarm dvdm; kuma parasn anca zerinde
Azize'nin elinden kma u satrlarn yazl bulunduu bir k-
dn dtn grdm:

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Yirmi Sekizinci Gece Olunca


Sze balam:

Kuma parasn anca zerinde Azize'nin elinden kma u sa-


trlarn yazl bulunduu bir kadn dtn grdm:

Ey sevgili yeenim, bil ki sen, benim iin kendi canm-


dan ve kanmdan daha deerliydin. lmmden son-
ra da senin, setiin kiilerin yannda mutlu ve baa-
rl olman Tanr'dan yakarmay srdreceim. Ba-
na, Dzenbaz Delile'nin kznn getirecei felaketleri
biliyorum! Umarm ki bunlar sana ders olur ve yre-
inden hain kadnlara olan kt ak sker atar ve bir
daha bylelerine balanmamay retir! Tanr'ya -
krler olsun ki, nce benim canm alarak senin ac-
larna tanklk etmek zorunluluundan beni kurtard.
Senden Tanr adna rica ediyorum! zerine bir gaze-
lin ilenmi bulunduu bu mendili bir veda hatras
olarak sakla. Senin yokluunda o, bana yoldalk et-
miti. Bunu bana, bir hkmdar kz olan Kfur ve
Billr Adalar'nn Sultan Sitt-Dnya yollamt. Fe-

62
laketler zerine ylnca, Sultan Dnya'y babasnn
saltanat srd Kfur ve Billr Adalar'na aramaya
gidersin. Ama ey Aziz, bil ki, bu sultann gzellii ve
esiz sihirli yanlar sana ynelik deildir. Dolaysyla
onun akyla yreini tututurmaya kalkma! O sadece
seni dertlerinden kurtarmak ve ruhunun zntlerine
son vermek iin yardmc olur.

Vesselm, ey Aziz!

Ey Emir, Azize'nin bu mektubunu okuyunca, iimdeki sevecen-


lik artt; ve gzlerimin olanca yan dktm, annem de benimle
birlikte alad; bu bylece akam oluncaya kadar srd. Ve ben
bu matem dolu kederden kendimi kurtaramayarak bir yl geir-
dim.
Ve ancak o zaman Kfur ve Billr Adalar'nda Dnya Hatun'u
aramak zere yola ktm. Annem de "ocuum, gezi seni oya-
layacak ve kederlerini datacaktr. Ve tam da imdi kentimizde
yola kmak zere bir tacirler kervan bulunmakta; ona katl, bu-
radan mal salayarak yola k. Sonra, yl bitince, ayn ker-
vanla geriye dnersin. Ruhunu ezen her eyi unutmu olursun!
Gsnn rahatladn grerek ben de sevinirim!" diyerek beni
geziye kmak iin epeyce yreklendirdi.
Bunun zerine annemin bana sylediini yaptm ve deerli mal-
lar satn alarak kervana katldm; ve onun urad her yanda ge-
zimi srdrdm; ama yoldalarm gibi mallarm sergileme y-
rekliliini gsteremedim. Aksine! Her gn bir keye ekilip, bu
iki mendili nme koyarak onlara bakp bakp alamay det
edindim. Ve bu durum bylece gezilerle bir yl geinceye, so-
nunda Dnya Hatun'un babasnn hkm srd lkenin snr-
63
larna ulancaya kadar srd. Buras yedi adadan oluan Kfur
ve Billr Adalar idi.
Ey Emir Tac-l-Mlk, bu topraklarn hkmdar ehriman a-
dnda biriydi. Ve gerekte, bu kimse, o denli beceriyle ipek par-
as zerine sz konusu gazelleri ileyip dostlarna gnderen
Sitt-Dnya'nn babas idi.
Ama ben, bu lkeye ulanca, kendi kendime "Ey Aziz, zavall
hasta adam! Sultanlar ve yeryznn tm gen kzlar, bir kad-
nnki gibi dmdz olan karnnla, bundan byle sana ne yarar
salayabilir?" diye dndm.

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Yirmi Dokuzuncu Gece Olunca


Demi ki:

"... Ey Aziz! Sultanlar ve yeryznn tm gen kzlar, bir kad-


nnki gibi dmdz olan karnnla, bundan byle sana ne yarar
salayabilir?" dedim.
Bununla birlikte Azize'nin szlerini anmsayarak kendi kendi-
me, hkmdarn kzna bavurduumda bana ne yolda yararl
olabileceine dair gerekli aratrmalar yapmaya balamak iin
karar aldm. Ama tm abalarm bouna oldu; kimse bana arad-
m yolu gsteremedi. Tam tm mitlerimi yitirmek zere idim
ki, bir gn, kenti evreleyen bahelerde dolarken ve bunlarn
birinden kp dierine girerken, yeilliklere bakp dertlerimi
unutmaya altm bir srada, srf harika grnyle dertli g-

64
nlleri avutan, ahane aalarla donanm bir bahe kapsna u-
latm. Kap nndeki peykede bahenin yal bekisi olduu
anlalan, iyilik taan yzyle saygn bir ihtiyar grdm. Bunun
zerine ona doru ilerledim; allagelen selamlamadan sonra
ona, "Ey eyh, bu bahe kimindir?" diye sordum. Bana "H-
kmdarn kz Sitt-Dnya'nndr! Ey gzel delikanl, istersen gi-
rip biraz gezebilir, iek ve bitkilerin kokusunu soluyabilirsin!"
dedi. Ben de ona "Sana ok teekkr ederim! Ama, ey eyh, yo-
un ieklerle donanm bir tarhn ardnda bekleyerek, hkm-
darn kz gelince kirpiklerim arasndan bir tek bakla sadece
bir an iin onu grerek gzlerimi enlendirmeme olanak sala-
yabilir misin?" diye sordum. Bana "Olmaz vallahi!" dedi. Bunu
duyunca kendisine ylesine yalvardm ki, bana sevecenlikle ba-
kp, sonra da elimi tutup benimle baheye girdi.
Bylece birlikte yrmeye koyulduk; beni slak yapraklarla gl-
gelenmi ok ho bir yere gtrd; ve meyvelerin en olgun ve
en lezzetlilerini toplad. "Al bunlar ye! Sadece Dnya Hatun
bunlarn lezzetini bilir!" diyerek meyveleri bana verdi. Sonra da
bana "Otur uraya! Birazdan dnerim!" dedi. Bir an iin yanm-
dan ayrlp kzartlm bir kuzuyla geri dnd ve beni kendisiyle
yemek yemeye ard; en lezzetli paralar benim iin ayrarak
ve byk bir iyilikseverlikle bana sundu. Ben onun bunca iyili-
inden arm, ona nasl teekkr edeceimi bilememitim.
Oturup yemeimizi yer ve dosta konuurken, bahe kapsnn
tatl bir sesle aldn duyduk. Bunu duyan ihtiyar beki, canl
bir konumayla bana "abuk! Ayaa kalk, u sk yapraklarn
arasna saklan! Ve de hi kprdama!" dedi. abucak onun de-
diklerini yaptm.

65
Gizlendiim yere henz yeni sinmitim ki, bahenin yar alan
kapsndan zenci bir haremaasnn bann belirdiini ve yk-
sek sesle "Ey ihtiyar beki, buralarda kimse vr m? Dnya Ha-
tun geliyor!" diye bardn duydum. htiyar da "Ey saray ba-
efendisi, bahede kimseler yok!" dedi. Sonra koup kapy ard-
na kadar at.
O zaman, efendim, kapdan Sitt-Dnya'nn girdiini grdm ve
birden gkyznden ayn dnyaya indiini sandm. ylesine bir
gzellii vard ki, beni akn, kmltsz, l gibi olduum yere
iviledi. Onunla konumak iin duyduum arzuya karn soluk
bile almadan, onu lde susuz kalm birinin glkle bir gln
kenarna gelebildii halde berrak suya dokunamamasna benzer
bir ekilde yalnzca baklarmla izledim; ve sultann tm gezin-
tisi sresince yerimden kprdamadan orada kaldm.
O zaman anladm ki, efendim, benim bulunduum durumda, ne
Dnya Hatun'un ne de herhangi bir kadnn bundan byle tehli-
keye dmesi sz konusu olamazd!
htiyar bekiden izin alp ayrlmak iin Sitt-Dnya'nn baheden
kp gitmesini bekledim, ve abucak gidip kervandaki tacirlere
katldm; kendi kendime "Ey Aziz! Sen ne oldun ey Aziz? By-
lesine dz bir karnla hibir kzn hrnln yattramazsn!
Haydi git! Annenin yanna dn de artk bir efendiden yoksun
olan bo evde zavall annenin yannda lmeyi bekle! nk
bundan byle senin iin yaamn hibir anlam yok!" dedim. Bu
lkeye ulamak iin yolda ektiim onca zahmete karn, umut-
suzluum o kerteye ulat ki, Dnya Hatun'un benim iin bir
mutluluk nedeni olacana dair bana kesinlikle sz verdii hal-
de, Azize'nin sylediklerini uygulamaya koyamadm.

67
Ve kervanla birlikte lkeme dnmek zere yola ktm. Ve ba-
ban Sleyman ah'n egemenliindeki bu topraklara da byle
ulatm, ey Tac-l-Mlk! te benim ykm budur! Demi.
Emir Tac-l-Mlk hayran olunas bu yky iitince...

Anlatsnn burasnda ehrazat, gnn belirdiini grm ve ya-


vaa susmu.

Ama Yz Otuzuncu Gece Olunca


Demi ki:

ittim ki, ey bahtgzel ahm, byk vezir Dendan, Konstanti-


niyye kuatmas srasnda ah Dav-l-Mekn'a anlatt yk-
nn gen Aziz'in serveniyle ilgili blmn bitirince, yknn
imdi greceimiz gibi, Aziz'in karmadan edemedii geri ka-
lan blmn de yle anlatm:

68
Dnya Hatun ile Emir Tac-l-Mlk
yks

E mir Tac-l-Mlk, bu harika yky iitince ve o gizemli


Dnya Hatun'un ne denli arzulanr ve gzellikten yana nite-
likli ve de ipek zerine ileme sanatnda ne kadar usta olduunu
renince, o saatte, yreini olanca gcyle arptran bir tutku-
ya kaplm. Ve ona ulamak iin ne gerekirse yapmaya karar
vermi.
Ayn nedenle, artk kendisinden hi ayrmak istemedii gen
Aziz'i de yanna alm; bir ata atlayarak hemen babas Yeil
Kent'in ve sfahan Dalar'nn hkmdar Sleyman ah'n ken-
tine yollanm.
Yapt ilk i, dostu Aziz'in emrine, iinde hibir eyin eksik ol-
mad gzel bir ev ayrmak olmu; Aziz'in kendine uygun gelen
her eyi edindiine kanaat getirince, babasnn sarayna dnm;
ve kim olursa olsun, gelenleri kabul etmeye ve tutkuyla alaya-
rak kendi dairesine kapanmaya balam. nk bazen iitilen
eyler, grlen ve duyulanlar kadar etki yapar.
Babas Sleyman ah, onu byle benzi atm durumda grnce,
Tac-l-Mlk'un ruhunda kederler ve kayglar olduunu anla-
m. Bunun zerine ona "Yavrum, byle benzini attracak ve se-
ni kederlere boacak neyin var?" diye sormu.
Bunun zerine Emir Tac-l-Mlk ona, srf Aziz'in, zarif yr-
yn, gzlerini, stn niteliklerini ve iek ve hayvanlar nak-
etmekteki alas ustaln tanmlamasyla, kendisini hi gr-
medii halde, Sitt-Dnya'ya k olduunu anlatm.

70
Bu haberi alan Sleyman ah son kertede arm ve oluna,
"ocuum, Kfur ve Billr Adalar denen bu lke, bizimkinden
ok uzaktr; Sitt-Dnya harika bir kadn olsa da, bizim burada,
kendi kentimizde ve annenin saraynda grkemli kzlar ve dn-
yann her yanndan gelmi gzel esireler var. Hareme gir hele
yavrum, aylar kadar gzel be yz esire arasnda houna gidecek
olanlardan istediini se. Ve eer, buna karn, bu kadnlarn
hibiri houna gitmezse, senin iin e olarak komu lkelerin
hkmdar kzlar arasndan birini salarz; onun, Sitt-Dnya'nn
kendisinden bile gzel ve daha becerikli olacana inanabilir-
sin!" demi. O da "Babacm, ben, e olarak, kuma zerine ga-
zeller ilemekte becerisi olan Dnya Hatun'dan bakasn iste-
mem. Bana sadece o gerekli; yoksa lkemden, dostlarmdan ve
evimden ayrlacak ve kendimi ldreceim" diye yantlam.
Bunun zerine babas ona kar durmann zararl olacan gre-
rek kendisine "yleyse, olum, biraz sabret ki, Kfur ve Billr
Adalar hkmdarna bir heyet gndereyim ve kendisinden yasal
olarak kzn isteteyim ve sizi, tpk vaktiyle annenle evlenirken
yaplan merasime benzer bir merasimle evlendireyim. Kabul et-
mezse, onun ayann altndaki topra kertir ve tm lkesini,
ncleri Kfur ve Billr Adalar'na ularken artlar imparator-
luumuz snrlarndaki sfahan Dalar'nda olacak byk bir or-
duyla inedikten sonra harabeye evirir, bann stne yka-
rm!" demi.
Bunu syledikten sonra, ah, Tac-l-Mlk'un dostu, gen tacir
Aziz'i artm ve ona "Kfur ve Billr Adalar'na giden yolu
biliyor musun?" diye sormu. O da "Bilirim" cevabn vermi.
ah, "Senden, bu lkenin hkmdar nezdine yollayacam b-
yk vezirime, oraya giderken elik etmeni istiyorum" demi.
Aziz de, "Ey zamamn ah', iittim ve itaat ettim" cevabn ver-
mi.
71
Bunun zerine Sleyman ah, byk vezirini artm ve ona,
"Olumun bu hacetini uygun grdnce hallet; ancak bunun
iin Kfur ve Billr Adalar'na gidip hkmdarn kzn e ola-
rak olum Tac-l-Mlk iin istemen gerekecek" demi. Vezir
de iitip itaat ettii cevabn vermi; o srada, sabrsz emir Tac-
l-Mlk, kendi dairesine ekilmi, ak elemleri zerine airin
yazd u dizeleri okuyormu:

Geceye sor! Sana derdimi ve hznm yreim zre


terennm ettii gzyalaryla dolu atms iiri syle-
yecek.
Geceye sor! Sana, gzyalar yanaklarndan akarken,
gzleri geceleyin yldzlar gzeten oban olduumu
syleyecek.
Yreimden arzular taarken, yeryznde kendimi ya-
payalnz hissediyorum; tpk dllenebilir bir br ol-
duu halde zafer tohumunu bulamayan kadnlar gibi!

Ve btn geceyi yemeyi ve uyumay reddedip dlere dalarak


geirmi.
Ama gn doar domaz babas, abucak onu bulmaya gelmi ve
yznn bir gn ncekinden de solgun olduunu ve deiikliin
daha belirgin hale geldiini grnce, onu teselli etmek ve sabrla
beklemesini salamak iin, Aziz ile vezirin yola koyulma hazr-
lklarn abuklatrm; ve Kfur ve Billr Adalar hkmdar
ve yresindekiler iin zengin armaanlar gtrmelerini salama-
y da unutmam. Heyet hemen yola koyulmu.

72
Gnler ve geceler boyunca yol almlar ve bu bylece Kfur ve
Billr Adalar'na ulancaya kadar srm. Bunun zerine bir r-
man kenarna adrlarn kurmular; ve vezir bir ulak gnde-
rerek oraya ulatklarn lkenin hkmdarna haber vermi. Ve
henz gn sona ermeden, onlar karlamak zere hkmdarn
mabeyincilerinin ve emirlerinin geldiini grmler; allagelen
selamlamalardan ve hoa karlamalardan sonra onlar hkm-
darn sarayna gtrmler.
Bunun zerine Aziz ve vezir saraya girip hkmdara efendileri
Sleyman ah'n armaanlarn sunmular; ve o da "Tm dost
yreimle ve bam zerine, gzm zerine koyarak onlar ka-
bul ettim" demi. Ve hemen Aziz ile vezir huzurdan ayrlm,
gelenek zere sarayda be gn kalp yolculuk yorgunluunu gi-
dermiler.
Ama beinci gnn sabahnda, vezir onur giysilerini giymi ve
bu kez tek bana ah'n huzuruna km; ve kendisine efendisi-
nin dileini bildirmi ve sonra saygyla susarak yant beklemi.
Vezirin szlerini iiten hkmdar, birdenbire ok telalanm ve
ban emi; ve aknlk iinde dnerek Yeil Kent'in ve s-
fahan Dalar'nn kudretli hkmdarnn ulana ne diyeceini
bilemeden epeyce vakit harcam. nk, tecrbe, kznn ev-
lenmekten ne denli rktn; ve ah'n isteini, daha nce
komu lkelerin belli bal emirlerinin ve uzak yakn her yandan
gelen soylularn isterlerine kar davrand gibi nasl nefretle
reddedeceini biliyormu.
Sonunda hkmdar, ban kaldrarak ba haremaasna yakla-
masn iaretle bildirmi ve ona "Hemen gidip hanmn Sitt-
Dnya'y bul ve ona vezirin sayglaryla bize getirdii armaan-
lar sun ve sylediklerini duyduun gibi kendisine aktar" demi.
Haremaas hkmdarn nnde yeri pp uzaklam.
73
Bir saat sonra, burnu sanki yerlere kadar uzam olarak geri gel-
mi; ve hkmdara "Ey yzyllarn ve zamann hkmdar, gi-
dip hanmm Sitt-Dnya'nn huzuruna vardm; ancak kendisine
vezir efendimizin isteklerini anlatr anlatmaz, gzleri hiddetle
dolarak oturduu yerden ayaa kalkt ve hemen eline bir tokmak
alarak kafam krmak zere ardmdan kotu. Bunu grnce olan-
ca hzmla kap kurtuldum; ama kaplar boyunca ardmdan ko-
uyor ve bana, "Babam, her eye karn beni zorla evlendirmek
istiyorsa, bilsin ki, evleneceim kii, yzm asla ak olarak
gremeyecektir; onu kendi ellerimle ldrr; sonra da kendi ya-
amma son veririm!" diye haykryordu.
Ba haremaasnn bu szlerim iitince...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn yaklatn grm ve


yavaa susmu:

Ama Yz Otuz Birinci Gece Olunca


Demi ki:

ittim ki, ey bahtgzel ahm, ba haremaasnn bu szlerini


iitince Sitt-Dnya'nn babas olan hkmdar, vezire ve Aziz'e
"te kendi kulanzla iittiniz. Dolaysyla Sleyman ah'a
selamlarm gtrn ve kzmn evlenmekten duyduu deheti
kendisine aklayarak durumu anlatn. Allah tm gvenlikle yur-
dunuza ulamanz salasn!" demi.
Bunun zerine vezir ile Aziz, kutsal grevlerinin olumsuz sonu-
cunu grerek Yeil Kent'e dnp Sleyman ah'a iittiklerini
bildirmek iin abucak yola kmlar.

74
Bu haberi alan ah, byk bir hiddete kaplm ve emirleriyle
naiplerine, hemen birlikleri toplayp Kfur ve Billr Adalar l-
kelerini igal etmeleri iin emir vermek istemi.
Ancak vezir, konuma izni istemi ve "Ey ah, bunu yapmaya
gerek yok, nk kusur babasnn deil, kznn; ve engel sadece
ondan geliyor. Babas da bizim hepimiz gibi onun davranna
kar. Zaten korkudan d kopmu haremaasna kzn syledii
szleri de sana anlattm" demi.
Sleyman ah, vezirinin anlattklarn duyunca, ona hak vermi
ve Hatun'un olundan alaca intikamdan ok ekinmi. Ve
kendi kendine "lkelerini igal etsem ve gen kz esir etsem de
kendini ldreceine yemin ettiine gre ie yaramayacak!" de-
mi.
Bunun zerine Emir Tac-l-Mlk'u huzuruna artm ve ken-
disine verecei haberden peinen znt duyarak, ona olup bite-
ni anlatm. Emir Tac-l-Mlk, umudu krlmaktan uzak, karar-
l bir edayla babasna "Babacm, her eyi olduu gibi kabul
edeceimi sanma! Tanr nnde yemin ederim ki, ya Sitt-Dnya
benim karm olacaktr; ya da ben artk senin olun Tac-l-
Mlk olarak kalmayacam. Yaamm karlnda da olsa, ona
ulaacam!" demi. ah da ona "Bu nasl olacak?" diye sorunca
"Tacir klna girerek onu gidip bulacam" diye yant vermi.
ah da "Bu durumda, yanna vezir ile Aziz'i al" demi. Ve he-
men onun iin yz bin dinarlk tccar mal satn alarak kendi-
sine vermi; ve kendi hzinesindeki ekmeceleri de boaltarak,
ona, yz bin dinar altn ile atlar, develer, katrlar ve ho renkli
ipeklerle astarlanm gsterili adrlar salam.
Bunun zerine Tac-l-Mlk, babasnn elini pm ve yolculuk
giysilerini giyerek annesini bulmaya gitmi; onun da elini p-
m; annesi de ona yz bin dinar vermi ve alayarak Tanr'dan
75
ona hayrlar dilemi ve ruhunun doyumluluu ve gvenlikle ye-
niden aralarna dnmesi iin iyi dileklerde bulunmu. Saraydaki
be yz kadn da hngrdeyerek, sayg ve sevecenlikle baktkla-
r Tac-l-Mlk'un annesinin yresinde alamaya koyulmular.
Ama Tac-l-Mlk hemen annesinin dairesinden km ve dos-
tu Aziz'i ve yal vezir yannda olduu halde, yola kma emri
vermi. Aziz'i alar grnce ona, "Niin alyorsun kardeim
Aziz?" diye sormu. O da "Kardeim, iyice hissediyorum ki, ar-
tk senden ayrlamam; ama zavall annemin yanndan ayrlal da
epey zaman oldu. Ve katldm kervan lkeme dndnde, an-
nem de beni teki tacirler arasnda gremeyince ne yapacak aca-
ba?" demi. Tac-l-Mlk "Sakin ol, Aziz! Amacmza ulama
yolunu bulduktan sonra Allah'n izniyle lkene dnersin!" de-
mi. Ve yola koyulmular.
Tac-l-Mlk'u oyalamak iin onlara hayranlk uyandran y-
kler anlatan bilge vezirin yoldalnda durup dinlenmeden yol
almlar. Aziz de Tac-l-Mlk'a stn deerde iirler okumu
ve ak zlemi ve klar zerine yaklm bin kadar dize arasn-
da unlarn da bulunduu, sihir dolu doalamalar sylemi:

Sana lgnlm anlatmaya geliyorum sevgili ve a-


kn beni ocuksu ve yaam urunda delikanl kld-
n...
Ey yolunda gzya dktm sen! Geceleyin, ruhum-
da hatran canlandryorum; ve sabah, uykuyu hi
tatmam alnmdan fkryor. Oh! Bunca ayrlktan
sonra dn ne zaman olacak?

76
Bylece bir aylk bir yolculuktan sonra Kfur ve Billr Adala-
r'nn bakentine ulamlar ve byk tacirlerin bulunduu ar-
ya girmiler. Tac-l-Mlk daha o andan balayarak kayglarnn
hafiflediini duyumsam ve neeli vurular yreini canlandr-
m. Aziz'in grne uyarak byk hana inmiler; vezirin kent-
te onlar iin bir ev tutmasn beklerken, kendileri iin alt kattaki
btn dkknlar ve yukar kattaki tm odalar kiralamlar; ve
denkleri dkknlara sralamlar. Handa drt gn dinlendikten
sonra, byk ipekiler arsndaki tacirleri grmeye gitmiler.
Yolda giderlerken vezir, Tac-l-Mlk ile Aziz'e "Her eyden
nce yapmamz gereken ve onsuz asla beklenen amacmza ula-
amayacamz bir ey dnyorum" demi. Onlar da "Seni
dinlemeye hazrz, nk yallarn esinlemeleri boldur, zel-
likle, senin gibi tecrbeli olurlarsa!" diye yantlamlar. Vezir de
"Fikrim udur ki, mallarmz mterilerin gznden uzak bir
handa kapal tutacak yerde, ey Emir Tac-l-Mlk, tacir olarak
sana ipekiler arsnda byk bir dkkn aalm. Mallarn
gstermek ve satmak iin sen dkknn giri blmnde oturur-
sun; Aziz de dkknn dip tarafnda kumalar karp gstermek
zere yer alr. Bylece, sen ok yakkl olduundan, Aziz de
daha aa durumda olmadndan, ksa srede dkkn arnn
mterisi en bol tecim1 yeri haline gelir" demi. Tac-l-Mlk
da "Hayran olunacak bir fikir!" diye yantlam. Ve onu zengin
bir tacire dntren gzel giysilerine brnm, ardnda Aziz,
vezir ve tm hizmetileri olduu halde, byk ipekiler ars-
na dalm.
Tacirler Tac-l-Mlk'u geerken grnce, gzelliinden gzleri
kamam ve mterileriyle ilgilenmeyi terk etmiler: kuma
kesmekte olanlarn makaslar havada kalm, sat yapmakta
olanlar mterilerini savsaklam. Ve hepsi birden birbirlerine
1 Tecim: Ticaret, al-veri.
77
"Acaba, gkyz cennetinin anahtarlarn elinde tutan kapc
Rdvan kapy kapamay unuttu da, bu gkyz yarat kap
yeryzne mi indi?" diye sormu. Kimileri de o geerken "Ya
Allah! Senin meleklerin ne kadar gzelmi!" diye haykrm.
Tac-l-Mlk, Aziz ve vezir arnn ortasna ulanca, tacirlerin
byk eyhinin nerede bulunduunu sormular ve abucak ken-
dilerine gsterilen dkkna doru yollanmlar. Oraya ulanca,
oturmakta olan herkes onlara sayg duyarak ve "Bu sayn ihti-
yar, herhalde bu iki gzel delikanlnn babas olacak" dnce-
siyle ayaa kalkm. Vezir de, selam alnp verildikten sonra "Ey
tacirler, iinizden hanginiz arnn byk eyhidir?" diye sor-
mu. Onlar da "te!" diyerek tavr sayg uyandran beyaz sakal-
l, gle yzl bir taciri gstermiler. Vezir, kendilerine gsteri-
len tacire bakm: iri kym bir ihtiyarm bu. Onlara gerekli say-
gy gstererek abucak dkknna arm ve yrekten bir ko-
numayla "Dilediiniz tm hizmetleri grmeye hazrm!" demi.
Bunun zerine vezir "Ey nazik eyh, yllar var ki ben, u iki
ocukla birlikte kentleri ve lkeleri, onlara eitli halklar tant-
mak zere ve eitimlerini tamamlamak, mal alp satmay ret-
mek ve her lkenin gelenek ve greneklerine gre kr salamak
zere gezer dururum. Ve de bu maksatla bu lkeye belirli bir
sre kalmak zere geldik; ocuklarm bu kentin tm gzellikle-
rini grerek yararlansnlar ve kent halknn tavrlarndaki tatll
ve nezaketi rensinler diye... Bundan dolay bize arda, duru-
mu iyi, bycek bir dkkn kiralamamz ve burada uzak lke-
mizden getirdiimiz mallarmz sergilememiz iin yardmda
bulunman senden rica ediyoruz" demi.
Bu szleri iiten ar eyhi "Kukusuz! Sizin dileinizi yerine
getirmek benim iin zevktir" diye yant vermi. Ve onlar daha
iyi grebilmek iin delikanllara dnm ve gzelliklerinin etki-

78
siyle bir bakta snrsz bir balanma duygusuna kaplm. Daha
dorusu, ar eyhi, aktan aa ve lgnca, gzel delikanlla-
rn gzel gzlerine vurulmu. Zaten gen kzlardan ok gen de-
likanllar sevmeyi yeler ve krpe ocuklarn kekremsi tadn2
stn grrm.
Bundan dolay kendi kendine "Onlar yaratana ve ekil verene
ve cansz bir maddeden bylesine gzellik salayana zaferler ve
vgler olsun!" diye dnm. Ve ayaa kalkarak bir klenin
efendilerine yapaca hizmetten daha lsn yapmak zere ken-
disini tm olarak onlara balam. Ve hemen n de yanna
alarak elverili dkknlar gstermi; sonunda ayn arnn or-
tasnda bir dkkn semiler. Bu dkkn tm grdklerinin en
gzeli, en aydnl, en genii ve baklara en ak olan imi;
neeli ve gsterili bir tarzda ina edilmi ve n cephesi tahta
oymalarla bezenerek; st ste ve yanyana olan raflar abanoz ve
billurdan yaplm; zerinde bulunduu sokak da, iyice sprl-
m ve sulanm imi; geceleyin, ar bekisi de, bu dkknn
kaps nnde durmay yelermi. Kiras kararlatrlnca, ar
eyhi "Allah bu tertemiz gnn hrmetine burasn bereketli ve
kutsanm bir dkkn klsn! Ve genlerin de baht gr olsun!"
diyerek anahtarlar vezirin eline teslim etmi.
Bunun zerine vezir, deerli mallar: gzel kumalar, dibalar
ve Sleyman ah'n hzinesinden kan deer biilmez eyay
dkkna tatp dizdirmi. Ve bu i bir kez bitince, iki delikanly
ykanmak zere yredeki temizlii ve parlak mermerleriyle nl
bir hamama gtrm. Hamama klan be basamakl merdive-
nin iki yannda dzgn bir ekilde sralanm ktkler varm.
ki dost, abucak ykandktan sonra, vezirin ykanmasnn bit-
mesini beklemeden acele gidip dkkndaki yerlerini almak iste-
2 Kekremsi Tad: Ekimsi, buruk tad.
79
miler. Hamamdan neeyle knca rastladklar ilk kii onlarn
kn merdivenlerde tutkuyla bekleyen yal ar eyhi ol-
mu. Ykanmalar, gzelliklerine ve tenlerinin tazeliine ok da-
ha fazla parlaklk vermi; ve...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Otuz kinci Gece Olunca


Demi ki:

Ykanmalar, gzelliklerine ve tenlerinin tazeliine ok daha


fazla parlaklk vermi; ve yal adam, iinden onlar, narin ve
kibar iki geyik yavrusuyla kyaslam. Ve yanaklarnn ne denli
pembeletiini ve siyah gzlerinin nasl koyulatn ve yzle-
rinin ne kadar aydnlandn grm; meyveleriyle renklenmi
iki dal gibi narin ya da st beyazlnda ve tatl iki ay gibiymi-
ler; ve airin u dizelerini anmsam:

Sadece onun eline dokunmakla tm duygularm ycel-


di ve titredim. Ya suyun saydaml ile n altnnn
birletii bedenini grsem ne olurdum?

Bunun zerine onlarn nne km ve onlara "ocuklar, nasl,


ykanmaktan zevk aldnz m? Allah bu zevkten sizi esirgemesin
ve her zaman yeniden ykann!" demi. Tac-l-Mlk da, en ho
haliyle ve kibar bir vurgulamayla "Seninle ayn zevki paylamak
isterdik!" diye yant vermi. Ve ikisi birden onu saygyla evir-

80
miler ve yan ve ar eyhi olarak mertebesini gznnde
tutarak yol gsterip onun nnde yrmler ve dkknlarnn
yolunu tutmular.
Onun nnde yrdkleri iin de ihtiyar eyh, yrylerinin ne
denli zarif olduunun ve giysilerinin altnda kalalarnn adm
atarlarken nasl titrediinin farkna varm. Artk iinden gelen
duygular gemleyemeyerek ve gzleri kvlcmlar saarak, nefes
nefese kalm ve karmak duygular iinde u beyti okumu:

Yreklerimizi byleyen ekilleri gzleyerek, arlk-


lar youn da olsa, onlar titrerken grrsek, asla a-
mamak gerekir.
nk, gklerin tm kreleri dnerken titrerler ve
tm gk yuvarlaklar devinirken sarslrlar.

ki delikanl bu dizeleri iitince, anlamlarn anlayp yal eyhin


ehvetinden de hi kukulanmam. Tersine! Bunu, kendi neri-
lerinin zarif bir vgs gibi anlam ve bundan ok duygulana-
rak ve de dostluun byk bir gstergesi sayarak, onu sevindir-
mek zere kendileriyle birlikte hamama srklemek istemiler.
Ve ar eyhi, nezaket olsun diye ilkin reddeder gibi grndk-
ten sonra neriyi, ruhunda arzular kvlcmlanarak kabul etmi
ve onlarla birlikte hamamn yolunu tutmu.
eri girdiklerinde, vezir, zel odalardan birinde kurulanmaktay-
ken, onlar grm; ve eyhin de farkna vararak nlerine km
ve onlarn durduklar orta havuza doru ilerleyerek eyhi kendi
odasna davet etmi; fakat ihtiyar, bunca iyiliklerini ktye kul-
lanmak istemediini aklayarak ve zaten Tac-l-Mlk ile Aziz,
her biri birer elini tutarak onu kendilerine ayrlm bulunan oda-
81
ya gtrmekte bulunduklarndan bu ary yerine getirememi.
Bunun zerine vezir srar etmemi ve kurulanmak zere kendi
odasna dnm.
Bir kez yalnz kalnca, Aziz ile Tac-l-Mlk saygn ihtiyar
soymular; kendileri de soyunup ihtiyar kann altndan onlara
gizlice baklar frlatrken, onun bedenini bastra bastra ovmaya
balamlar; sonra Tac-l-Mlk, onu sabunlama onurunun sa-
dece kendisine dtn yeminle ifade etmi; Aziz de, ona ba-
kr tasla su dkme zevkinin kendisine ait olduunu yeminle teyit
etmi; ihtiyar eyh kendisinin cennete girdiini sanm.
Ve bylece byk vezir gelip ihtiyar eyhin keyfini bozasya ka-
dar, onu ovuturmaya, sabunlamaya, bandan aa su dkmeyi
srdrmler. Bunun zerine onu scak havlularla silerek, sonra
da serin ve kokulu havlularla kurulayarak giydirmiler ve onu
kerevete oturtarak glsuyundan yaplm misk kokulu erbetler
sunmular.
eyh, vezirin konumalarna ilgi duyar gibi grnyor, ama as-
lnda, ona hizmet iin gidip gelen iki gencin zarif hareketlerine
bakmaktan ve ilgilenmekten baka bir ey yapmyormu. Ve ve-
zir, ona, banyodan sonra det hkmnde olan dileklerde bulu-
nunca "Sizlerin gelmesiyle kentimize Tanr'dan hayrlar ulam-
tr! Geliinizle ne kadar mutluluk getirdiniz!" diye yantlam.
Ve onlara u ktay okumu:

Gelileriyle tepelerimiz yeniden yeerdi ve topramz


titredi ve yeniden ieklendi. Yeryz ile yeryznde
oturanlar, hep birlikte, "Byleyici konuklarmza ho
geldin der, dostluklar sunarz!" diye haykrmlar.

82
de onun bu ho kibarlna teekkr etmi, o da "Tanr size
mutlu bir mr srdrsn ve ey nl tacir, iki yavrunu kem gz-
lerden saknsn!" diyerek cevap vermi. Vezir de "Ykanmakla
sen de, Tanr'nn ltfuyla, iki kat g ve salk kazanrsn inal-
lah! nk ey saygn eyh, yeryznde sudan daha deerli bir
ey var mdr? Ve hamam bir mutluluklar evi deil midir?" de-
mi. ar eyhi de "Kukusuz, vallahi! Ve hamam, byk air-
lere az m hayranlk veren iirler esinlemitir? Bunlardan hatr-
ladklarnz var m?" demi. Tac-l-Mlk, ilkin "Ben bazlarn
hatrlyorum" demi; hele unu dinleyin:

Hamam lemi, senin tatllna doyum olmaz! Oysa


sen, ne kadar ksa srersin! Senin barnda yaamm
akar gider! Hayran olunas hamam, duygularmn ha-
mam!
Sen var olunca, Cennet'in kendisi bile ekilmez olur;
ve sen Cehennem olsan da byk bir mutlulukla ba-
rna atlrdm!

Tac-l-Mlk bu iiri okuyup bitirince, Aziz de "Ben de hamam


zerine dizeler biliyorum!" diye haykrm. ar eyhi "Oku da
zevklerimiz okansn!" diye haykrm. Aziz de uyumlu bir sesle
u dizeleri okumu:

Buras iekli kayalar ss olarak alm bir yerdir.


Scakl bir cehennem kovuundan alnm izlenimi
verir; eer hemen zevkini karmazsan ve ortamnda
aylar ve gneleri grmezsen!

83
Bu drtl bitirince, Aziz, Tac-l-Mlk'un yanna oturmu.
Bunun zerine ar eyhi, onlarn inceliinden ve yeteneklerin-
den son kertede hayranlk duyarak "Vallahi! Siz kendinizde be-
lagat ile gzellii birletirmisiniz! imdi ben de size, kendim-
ce, baz zevk verici dizeler sylemek ya da daha ok ark halin-
de sunmak istiyorum; nk ancak bizim arklarmz, bu uyum-
lu dizelerin gzelliini ortaya koyabilir!" demi. Ve ar eyhi,
elini yanana bastrarak, gzlerini yar yarya kapatp ban
sallayarak u arky okumu:

Hamamn atei, senin scakln bizim yaammzdr.


Ey ate, sen bedenimize g verirsin; ruhlarmz da
hafifler ve yeniden salk kazanr.
Ey hamam, dostum! Ah! Havann lkl, kurnalarn
serinlii, su rlts, tavandan gelen k, temiz mer-
merler, glgeli odalar, tts kokusu ve koku srnm
gvdeler, sizlere tapyorum!
Sen hi snmeyecek bir alevle yanar tutuursun, y-
zeyde serin kalrsn tatl karanlnla! Glgesin sen,
hamam, atee karn, tpk ruhum ve arzularm gibi,
ey hamam!

Sonra delikanllara bakm, bir an iin ruhunu onlarn gzellik


bahelerinde avare dolatrm ve bundan esinlenerek, onlar
kastederek u iki ktay sylemi:

84
Evlerine gittim; daha kapdan girerken, ince bir yz
ve glcklerle dolu bir gzle karlandm.
Konukseverliklerinin tm zevklerini tattm ve ateleri-
nin tatlln hissettim! Nasl olur da ekiciliklerinin
klesi olmam!

Bu dizeleri ve arky iitince, son kertede etkilenmiler ve ey-


hin sanat anlayna hayran kalmlar. Ve ona cokuyla teekkr
etmiler; akam olduundan dolay da ona hamam kapsna ka-
dar elik etmiler; ve kendilerinden evinde bir akam yemei ye-
meleri iin pek ok srar ettii halde, zr dilemiler; ve kendi-
sinden izin alarak, ihtiyar eyh hl onlara bakarak hareketsiz
kald bir srada, oradan uzaklamlar.
Sonra handaki odalarna gelerek yiyip imiler ve tam bir mutlu-
luk iinde, sabaha kadar uyumular. Sabahleyin kalknca abdest
alp namaz borlarn yerine getirmiler; sonra da, arnn al-
dolaysyla ilk kez aacaklar dkknlarna doru yol almlar.
Hizmetkrlar zaten dkkn iyice dzene koymu bulunuyorlar-
m; nk yeterince ii biliyorlarm; ipek kumalar duvarlara
asm ve uygun yerlere her biri bin dinar deerinde iki ahane
hal ile kenarlar altn ilemeli her biri yzer dinar deerinde iki
rme yastk sergilemiler. Fildii, abanoz ve billur raflara iyi bir
dzenlemeyle deerli mallar ve deer biilmez mcevherler,
dizmiler.
Bunun gren Tac-l-Mlk, hallardan birinin, Aziz de tekinin
zerine oturmu; vezir de ikisinin arasnda ve tam da dkknn
ortasnda yer alm; hizmetkrlar yrelerini evirerek emirlerini
yerine getirmek iin acele davranmakta rekabete girmiler.

85
Ksa srede o kentin halk bu hayranlk verici dkkndan sz
edildiini iitmi ve her yandan mteriler akn etmeye bala-
m; satn aldklar eyleri, gzelliinin n btn balar ken-
disine evirten ve tm akllar uuran Tac-l-Mlk adl gencin
elinden almak gayretine dmler. Kendi bakmndan vezir de,
ilerin son kertede yolunda gittiini grerek Tac-l-Mlk ile
Aziz'e bir kez daha byk bir az skl gstermelerini tle-
mi ve dinlenmek zere sakin bir ekilde odasna girmi.
Bu durum bylece bir sre devam etmi; bu srenin sonunda
Tac-l-Mlk, Dnya Hatun hi ortaya kmadndan, sabrsz-
lanmaya ve uykularn yitirinceye dek meraklanmaya balam;
sonunda, bir gn, dostu Aziz ile dkknlarnn nnde kayglar-
n paylarken, yal bir kadn...

Anlatsnn burasnda ehrazat, gn domakta olduunu gr-


m ve yavaa susmu.

Ama Yz Otuz nc Gece Olunca


Sze balam:

Bir gn, dostu Aziz ile dkknlarnn nnde kayglarn payla-


rken, siyah satenden byk bir arafa arballkla brnm
yal bir kadn, ardan geiyormu; bu harika dkkn ve hal
zerinde oturan gen tacir dikkatini ekmekte gecikmemi. Ve
ylesine heyecana kaplm ki, donunu slatm. Sonra baklar-
n gen adama evirmi ve iinden "Bu kukusuz bir demolu
deil; ya bir melek ya da bir rya lkesi hkmdar!" diye d-
nm. Bunun zerine dkkna yaklap gen taciri selamla-
m; o da karlk vermi; ve Aziz'in dkknn dip tarafndan

87
yapt bir iaret zerine, kadnn onurunu gzeterek ayaa kalk-
m ve en tatl glyle glm. Sonra da onu hal zerine otur-
maya arm ve de onun yanna oturarak, kadna, serinlii his-
sederek rahatlayncaya kadar yelpazeyle hava salamaya koyul-
mu.
Bunu gren yal kadn, Tac-l-Mlk'a "Yavrum, sen ki tm
gzellikleri, tm incelikleri kendinde toplamsn, sen bural m-
sn?" diye sormu. Tac-l-Mlk da konumasndaki tm in-
celik, temizlik ve ekicilikle "Vallahi! Ey hanmm, srf ziyaret
ederek elenmek zere geldiim bu lkeye bundan nce hi
ayak basmamtm. Zamanmn bir parasn alp satmakla dol-
duruyorum" demi. Yal kadn da "Kentimizin zarif konuu,
ho geldin! Uzak lkelerden mal olarak neler getirdin? En g-
zellerini bana gster, nk gzel, gzellii eker!" demi. Tac-
l-Mlk, onun tatl szlerinden ok etkilenmi, teekkr anla-
mnda glmsemi ve "Dkknmda senin houna gidecek mal-
lardan baka bir ey yok; bunlar hkmdar kzlarna ve senin gi-
bi kimselere layk eylerdir!" demi. Yal kadn "Ben de tam
hkmdarmz ehriman'n kz Dnya Hatun'a bir urba iin g-
zel bir kuma satn almak arzusundaydm!" demi.
Uruna onca yolu kat ettii kiinin adnn anldn iitince Tac-
l-Mlk, artk kendini tutamayarak Aziz'e "Aziz, mallarmz a-
rasnda en gzel, en zengin olanlar abuk bana getir!" diye hay-
krm. Bunun zerine Aziz, duvara gml olan bir dolab a-
m ve oradan tek bir boha karm. Ama nasl bir bohaym
bu, bir bilseniz! Bohay oluturan kuma, altn saaklar olan,
zerine yumuak renklerle ku ve iek desenleri, ortasna da
dans eden sarho bir fil ilenmi, am kadifesindenmi. Ve bu
bohadan insann ruhunu sarho edici bir koku yaylyormu.
Aziz bunu Tac-l-Mlk'a getirmi; o da bohay am ve bura-
dan tek para halinde, ancak bir huri ya da gz kamatran bir
88
sultan iin tek giysi oluturacak bir kuma karm. Ancak Tan-
r'dan esinlenerek uyumlu dizeler syleyen airler onu tanmla-
yabilir ya da onu zenginletiren talar ya da argacn3 rten i-
lemelerini sayabilirmi. Kendisini saran boha dnda, sadece
kuma, en azndan yz bin altn dinar edermi.
Bunun zerine Tac-l-Mlk, kuman gzelliine mi yoksa si-
yah gzl delikanlnn taplas yzne mi bakacan bilemeye-
rek aran yal kadnn nnde kuma am. Tacirin genli-
inden gelen sihrin etkisiyle kartlam gvdesinin canlandn
ve kalalarnn atelendiini duyumsam; ve hemen orackta
ap arasnda hatr saylr bir kanma arzusu duymu.
Sonunda konuabilecek duruma gelince, tutkuyla slanm gz-
lerini Tac-l-Mlk'a dikerek ona "Uygun bir kuma bu. Sana
ne kadar deyeceim?" diye sormu. O da eilerek "Seni tan-
m olmann mutluluuyla malmn karln gereinden fazla
alm oldum" diyerek cevap vermi. Bunu duyan yal kadn
"Ey gzel ocuk, senin kucana uzanan ve kollaryla seni saran
kadna ne mutlu! Ama sana layk olabilecek kadnlar nerede?
Bana kalrsa, yeryznde buna layk ancak tek kii var! Syle
bana ey gen karaca, senin adn nedir?" diye haykrm. O da
"Benim adm Tac-l-Mlk'tur" deyince, yal kadn "Ama bu
ancak hkmdar oullarna verilecek bir isimdir. Nasl olur da
bir tacir, Hkmdarlarn Tac4 adn alabilir?" demi.
Bu szleri duyan ve o ana kadar hibir ey sylememi bulunan
Aziz, dostunu skntdan kurtarmak iin sze kararak yal ka-
dna, "Anas ile babasnn ok sevdikleri tek oullar olduun-
dan ona, hkmdar ocuklarna verilebilecek bir isim vermi-
ler!" demi. Kadn da "Kukusuz! Eer gzellik bir hkmdar

3 Arga: Dokuma tezgahlarnda enine atlan iplik, atk.


4 Tac-l-Mlk'un szck anlam (.)
89
seecek olsa, Tac-l-Mlk'u seerdi! Pekl! Ey Tac-l-Mlk,
bil ki, bu yal kadn artk senin klendir. Allah da, sana olan
ballmn tandr! Yaknda senin iin neler yapabileceimi
greceksin! Tanr seni korusun ve kem gzlerden saknsn!" de-
mi. Sonra deerli bohay alp oradan ayrlm. Ve hl heye-
canlar iinde ocukken kendisine stanalk ettii iin onu anas
gibi tutan Sitt-Dnya'nn yanna ulam. eri girdiinde boha-
y arballkla kolunun altnda tutuyormu. Bunu gren Dnya
Hatun ona "Stanne, bana ne getirdin? Gster bakaym!" demi.
O da "Dnya Hatun, al bak bakalm!" demi ve kuma birden-
bire avermi. Dnya Hatun, mutluluk iinde ve gzleri sevin
dolu "Benim gzel kalpli dadm, bu ne gzel kuma byle! Her
halde lkemizin kuma deil!" diye haykrm. Yal kadn da
"Kukusuz, ok gzel! Ama acaba, onu bana senin iin veren
gen taciri grseydin ne derdin? Aman Allah'm! Ne gzellikti
o! Herhalde Cennet'in kapcs Rdvan, onun yeryzne inerek
Tanr'nn kullarnn yreklerini ferahlatmas iin, kaplar kapa-
may unutmu olacak! Ah hanmm, k saan bu gencin senin
gsnde uyuduunu grmeyi ne kadar isterdim ve..." Ancak,
Dnya "St-ana, yeter!" diyerek onun szn kesmi ve "Nasl
oluyor da bir erkekten bylesine sz ediyorsun? Hangi duman
akln karartm acaba? Ah! Sus bakaym! Ve de bana u kuma
ver bir dokunaym ve de yakndan greyim!" diye haykrm.
Kuma eline alp okamaya balam ve zerinde nasl duraca-
n anlamak iin omzundan aa sarktm ve stanasna doru
dnm; bunun zerine yal kadn "Hanmm, sana pek yarat,
ama gzellik tek olmaktansa ift olmaldr. Ey Tac-l-Mlk..."
deyince, Sitt-Dnya "Peri tutkunu dad, hain dad! Artk konu-
ma! Hemen git, o taciri bul, ve diledii bir ey ya da yerine ge-
tirilmesini istedii bir hizmet varsa, ren! Hemen ah babam
yerine getirsin!" diye haykrnca, yal kadn glmeye balam
ve gz krparak "Bir dilek mi dedin? Doru sylyorsun! Kimin
90
bir dilei yoktur ki?" demi. Ve abucak ayaa kalkp Tac-l-
Mlk'un dkknna komu.

Yal Kadn ve Tac-l-Mlk

Tac-l-Mlk onun geldiini grerek yreinin sevinten kanat-


landn duyumsam ve gs rahatlayp ferahlam; iinden
"Bu i oldu!" demi. Yal kadna da "Tek bir isteim var: Ken-
disine yazacam bir mektubu Sitt-Dnya'ya gtr ve bana ceva-

91
bn getir!" demi; kadn da "ittim ve itaat ettim!" yantn ver-
mi. Bunun zerine Tac-l-Mlk Aziz'e "Bana bakr hokkay,
kt ve kalemi ver!" diye seslenmi. Aziz, istediklerini getirin-
ce, u mektubu uyumlu dizeler halinde kaleme alm:

Bu mektup, bekleyi derdiyle yanan bir yrein klleri


arasndan eeleyerek bulduum pek ok ve eitli ey-
ler getirecek sana, ey yce varlk! lk satra iimi ya-
kan atein iaretlerini koyuyorum; ikincisine arzumu
ve sevgimi; nc satra yaamm ve sabrm; dr-
dncye tm scaklm; beincisine sevindirilmeye
muhta yreimin sonsuz tutkusunu; ve altnc satra
bir buluma dileini!

Sonra, mektubun altna imza yerine gemek zere unlar yaz-


m:

Gzelliine adanarak uyumlu dizeler halinde yazlan


bu mektup, derin arzularnn esiri olan ve derdinin ka-
fesinde tutuklu bulunan, ikencelerinden hasta den
ve baklarnn zlemini eken tacir Tac-l-Mlk'un
elinden kmtr.

Sonra mektubunu okumu; onu kumla kurutmu, katlam, hiz-


metinin karl olarak eline iinde bin dinar bulunan bir kese
sktrarak yal kadna vermi. Yal kadn da, onun baarsn
dileyerek abucak hanmnn yanna gelmi; o da kendisine "Pe-
kl! Benim iyi kalpli dadm, syle bakaym, tacir, gidip babam-
dan yerine getirilmesini isteyeceim ne gibi bir dilekte bulun-
92
du?" diye sormu. Yal kadn da "Aslnda, ey hanmm, ne iste-
diini ben de bilmiyorum, ieriini bilmediim u mektubu ver-
di bana!" demi. Ve mektubu kendisine vermi.
Dnya Hatun mektubun ieriini anlaynca "Ah, kstah tacir!
Nasl olur da gzlerini benim seviyeme ykseltmeye cesaret
edersin?" diye haykrm. Sonra hiddetle ellerini yzne arpa-
rak "Bu ala, dkknnn nnde astrmalym!" demi. Bunun
zerine yal kadn, masum bir tavrla "Bu mektupta seni bu ka-
dar kzdracak ne var ki? Yoksa tacir, sz konusu kuma iin
olmayacak bir bedel mi istiyor?" diye sormu. O da "Felket!
Aktan ve tutkudan baka bir ey yok bu mektupta" demi. Yal
kadn "Gerekten pek kstahm; sen de bu davrann srd-
rrse, neler yapabileceini sert bir yantla ona anlat!" demi. O
da "Evet ama, bu onu daha fazla yreklendirmez mi?" demi.
Yal kadn da "Yok canm! Ancak akln bana getirir!" diye
yantlam. Bunun zerine Sitt-Dnya "Bana hokkam, kt ka-
lemimi ver!" demi ve kouklu ve uyakl olarak unlar yazm:

Gecelerin yldzna hibir lmlnn ulaamayaca


belliyken, sen o yldza ulamay dleyen bir krsn!
Ve ben senin gzlerini amak iin, seni topraktan bir
testi olarak ekillendiren ve el dokunmam yldzlarn
sonsuz bakirliini yaratann gereklii zerine yemin
ederim.
Kstaha nerini bir daha tekrarlarsan, lanetli bir
aacn gvdesinden yaplma bir daraacna astrrm
seni! Bylece tm kstahlara rneklik etmi olursun!

93
Sonra mektubu kapatarak yal kadna vermi; o da bunu he-
mencecik bekleyile yanp tutuan Tac-l-Mlk'a gtrm;
Tac-l-Mlk da, ona teekkr ettikten sonra, mektubu am ve
gz geirir geirmez, byk bir zntye kaplm ve kederli bir
tavrla yal kadna "Beni lmle tehdit ediyor; ama ben lm-
den korkmuyorum; nk yaam bana daha ekilmez geliyor. Ve
lm gze alarak, ona cevap vermek istiyorum!" demi. Yal
kadn da "Benim iin ok deerli olan yaam zerine yemin ede-
rim ki, sana yardm edecek ve tm tehlikeleri seninle paylaaca-
m! Haydi mektubunu yaz ve bana ver!" demi. Bunun zerine
Tac-l-Mlk, Aziz'e "Anamza bin dinar ver! Biz de kendimizi
Gc Byk Tanr'ya emanet edelim!" diye haykrm. Ve kt
zerine aadaki dizeleri yazm:

te, benim akamki dileime karlk, o beni lmle


ve atla tehdit ediyor; bilmiyor ki, lm huzurdur; ve
Baht'n izdii yol neyse, ancak o olur.
Allah iin! Acmas, akn insan gznn bakmaya y-
reklenemeyecei ok ykseklerde olduunu ve ok te-
miz olanlara zg bulunduunu sanmaktan biraz da-
ha teye geemez mi?
Ey arzularm! Bouna harcanan arzularm! Artk ba-
ka ey dilemeyin! Ve brakn ruhum, umutsuz tutku-
sunda gmlsn!
Ama sen ey tayrekli kadn, gnl zntsnn bana
hkmetmesine raz olacam sanma! Ve bundan by-
le maksatsz bir mrn acsna katlanmaktansa, umut-
larmla birlikte ruhumun da uup gitmesini ye tuta-
cam!

94
Ve gzleri yala dolu "Bo bouna tedirgin olma! Artk lmekten
te bir ey kalmadn hissediyorum!" diyerek mektubu yal
kadna vermi. O da kendisine "Bu kederli ve yanl nsezileri
bir yana brak ve ey gzel delikanl, sen gne gibi deil misin,
o da ay gibi deil mi? yleyse, nasl olur da tm yaam ak d-
zenleriyle gemi benim gibi birinden sizin gzelliklerinizi bir-
letirmeyi beceremeyeceimi beklersin? Haydi ruhunu sakinle-
tir! Seni zen kayglar yattr! Yaknda sana sevinecein haber-
ler getireceim!" demi. Ve bu szleri syleyerek yanndan ay-
rlm...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Otuz Drdnc Gece Olunca


Demi ki:

... Ve bu szleri syleyerek, yanndan ayrlm; mektubu salar-


nn arasnda gizleyerek hanmn bulmaya gitmi. Huzuruna -
kp elini pm ve hibir sz sylemeden oturmu. Ama aradan
birka saniye geince "Sevgili kzm, yal salarm dald; on-
lar dzeltecek gcm yok. Senden rica ediyorum, esirelerinden
birine emir ver de gelip tarasn!" demi. Ama Sitt-Dnya "Be-
nim iyi yrekli dadcm, onlar ben sana tarayaym; sen im-
diye kadar benim salarm ne ok taramtn, unuttun mu?" diye
haykrm. Ve Dnya Hatun, stanasnn beyaz salarn zm
ve taramaya davranm; o srada mektup kayarak yere dm.

95
Sitt-Dnya Dadsnn Salarn Tararken
Bunun zerine Sitt-Dnya, aarak onu yerden almak istemi;
ama yal kadn "Kzm, sen o kd bana ver! Herhalde gen
tacirin yannda iken salarmn zerine dm olacak. Gidip
hemen kendisine geri vereyim!" diye haykrm. Ama Dnya
mektubu abucak am ve okumu, ve de kalarn atarak "Ah
sen, kt kalpli stanne, bu yine senin dzenlerinden biri! Ama
bu uursuz ve kstah taciri tedirgin etsin diye bana kim yollad?
Hangi Allah'n belas lkeden kopup bana kadar geldi? Ve ben
nasl olur da, ne benim rkmdan ne de benim kanmdan olan bu
adama bakmaya karar veririm? Ah, dad, ben sana bu saygsz
kiinin daha da yzszleeceini sylememi miydim?" diye
haykrm. Yal kadn da "Gerekten, bu sahici bir eytan'm!
Ve gzpeklilii de cehennemlik bir gzpeklilikmi. Ama, ey
kzm ve hanmm, sen ona son bir kez daha yaz; senin iradene
boyun eeceine sz veriyorum! Yoksa brak kahrolsun, ben de
onunla birlikte kahrolaym!" demi. Bunun zerine Dnya Ha-
tun hemen eline kalemi alm ve u uyakl szleri yazm:

Soluduun havada felaket ve tehlike fr dnerken, du-


yarszca uyursun!
Tersine ak yasaklanm rmaklar olduunu ve hi-
bir insanolunun ayak basmad ssz, yasak yerler
bulunduunu bilmezlikten mi geliyorsun?
Ve herkes biraraya gelse de gecenin ilk yldzlarna
bile ulaamazken; sen sonsuzluktaki yldzlara dokun-
may m kuruyorsun?
yleyse! Hl dlerinde, hurileri kollarnla sarp ok-
amaktan vazgemeyecek misin?

97
Aldanyorsun, ey saf kii, sultanna inan! Yoksa kor-
kun karanlklarn kargalar yaknda, kara kanatlar-
n rparak seni bekleyen mezarn yresinde dne d-
ne lm haykracaklar!

Sonra kd katlayp zarfa soktuktan sonra, onu yal kadna


teslim etmi; o da, ertesi sabah onu Tac-l-Mlk'a vermek iin
abucak saraydan ayrlm.

Sitt-Dnya, Tac-l-Mlk'a Mektup Yazarken

Bunca ac szleri ieren mektubu okuyunca, Tac-l-Mlk, artk


bir daha umudun yreinde hibir zaman canlanamayacan an-
lam ve Aziz'e doru dnerek ona "Kardeim Aziz, syle bana,
imdi ne yapaym? Ona kesin bir yant vermek zere yazmak
iin esinim yok!" demi. Aziz de "Ben, senin yerine ve senin
adna bir deneyeceim!" demi. Tac-l-Mlk, ona "Evet Aziz,

98
tm sanatn kullanarak ona sen yaz!" demi. Bunun zerine
Aziz bir kt alp u dizeleri sralam:

Yce Tanrm, aclarm artnca bana yardmc ol, kay-


glarmn isiyle kararan yreimi yattr!
Beni yakan iimdeki alevin srrn sen biliyorsun ve
de merhameti reddeden bir gen kzn kycln!
Gzlerim kapal, bam sallyor, hi kurtulu umudu
olmayan daldm dmanlk denizini dnyorum.
Sabrm ve cesaretim sona erdi, reddedilen bir akn
beklentisi iinde tkenerek!
Ey gece sal acmasz, Baht'n darbelerine ve Talih'in
cilvesine karn, sana seslenen bahtsza ikence et-
mekten bylesine holanacak kadar kendinden emin
misin?
Anla artk! Senin gzelliin uruna bir felakete ura-
mn babasn, yuvasn, lkesini ve sevdiklerinin gz-
lerini terk etmi olduunu!

Sonra Aziz, Tac-l-Mlk'a bu uyakl dzenlemeleri yapt k-


d uzatm. Tac-l-Mlk da uyumluluklarn deerlendirmek
zere dizeleri okuyarak genel gidiinden memnunluunu bildir-
mi ve Aziz'e "Harika olmu!" demi. Ve mektubu yal stana-
ya vermi; o da hemen Dnya Hatun'a gtrm.
Hatun, mektubun ieriini renince, yal kadna duyduu kz-
gnlkla kprm ve "Lanetli dad, uursuz stana! Uradm
tm aalamalarn nedeni sensin! Ah! Felaketler anas yal ka-
99
dn, bir daha gzlerime grnmeni istemiyorum. ek git! Yoksa
esirleri dvdrdm kamlarla bedenini para para edece-
im! Ve de kendi kelerimle kemiklerini koparacam!" diye
haykrm. Bunun zerine yal kadn Dnya Hatun'un istedii
gibi abucak dar km; ve iki dostuna bana gelen felaketi
anlatm ve kendini onlarn korumalarna terk etmi.
Ondan durumu renen Tac-l-Mlk ok etkilenmi ve yava-
a enesini tuttuu yal kadna "Vallahi! Ey anamz, benim ha-
tam yznden bana gelenlere katlanmak zorunda kalmandan
dolay u saatte derdimin iki kat olduunu hissediyorum!" de-
mi. Ama kadn ona "Sakin ol, olum, ben baardan yz evir-
mi deilim. nk hibir zaman benim iin, yaammda bir kez
bile, 'Sevdallar birletirmekten yana baar gsteremedi!' diye-
meyecekler. Ve bu g durum, seni arzularnn gayesine ulatr-
mak iin daha da fazla hileler dnmeme yol ayor!" diye ya-
nt vermi. Bunun zerine Tac-l-Mlk "Ama, ey anamz, Sitt-
Dnya'y erkeklere kar bunca dehet duymaya iten nedeni ba-
na syler misin?" diye sormu. Yal kadn "Grd bir rya!"
diye haykrm. Ve szn "Dinle bak!" diyerek srdrm:
Bir gece, Dnya Hatun uyurken, dnde, bir ormann aklk
yerinde alarn germi olan bir kubaz grm; yresindeki
topraa buday taneleri serptikten sonra, uzaklap gizlenerek
ksmetini beklemeye koyulmu.
Biraz sonra ormann her yanndan kular gelip aa konmu. To-
hum gagalayan btn bu kularn arasnda, biri erkek, teki dii
iki de gvercin varm. Erkei gagalayp dururken, zaman za-
man da diisinin yresinde, kurulan tuzan farkna varmadan,
dnp duruyormu. Bylece, bir hareketi srasnda, aya tuzaa
tutulmu; tuzak onu kendine ekip tutsak etmi; tm kular,
onun kanat rpn grp korkup, grlt kopararak ekip git-

100
miler.
Ama ei, tohum gagalamay brakarak yrekli bir rpnla eini
kurtarmaktan baka ey dnmez olmu. Ve gagasyla ve bay-
la, tm gayretini harcayarak dikkatsiz eini avc gelip yakalama-
dan adan kurtarma baarsn gstermi. Ve onunla birlikte ua-
rak havada bir gezinti yapm, sonra yeniden gelip an yresin-
deki tohumlar gagalamaya balam.
Yeniden erkek gvercin, diisinin yresinde dolamaya bala-
m; durup dinlenmeden zerine binmek isteyen erkeinden sa-
knmak isterken dii, farkna varmadan tuzaa epeyce yaklam
ve sonunda o da tuzaa kaplm. Bunu gren erkek gvercin di-
isinin durumuyla ilgilenmekten uzak, teki kularla birlikte ka-
nat ap umu; ve diisini ylece brakp kubazn gelip onu ya-
kalayarak boynunu koparmasna neden olmu.
Bu d gren ve heyecanla uyanan Dnya Hatun, beni arp
gzyalar iinde ve titreyerek grdklerini anlatt; ve szn
bitirirken 'Tm erkekler birbirine benzer; ve insanlar hayvanlar-
dan da beterdir; bir kadnn onlarn bencilliklerinden bekleyebi-
lecei hibir ey yoktur! Byle olunca, ben de Tanr nnde, as-
la, evet asla onlarn bana yaklamalarnn dehetini duymayaca-
ma yemin ettim' dedi"
Emir Tac-l-Mlk yal kadnn bu szlerim iitince, ona "A-
ma, ey anamz, sen ona btn erkeklerin bu hain gvercin gibi
olmadklarn ve btn kadnlarn da onun sadk ve bahtsz ei
gibi davranmadn sylemedin mi?" demi. Kadn da "Hibir
ey onu yumuatamad; ve o zamandan beri kendi gzelliine
hayran, tek bana yaad" diyerek cevap vermi. Tac-l-Mlk
"Ey annemiz, senden rica ediyorum, benim hemen, lm pahas-
na da olsa, hi deilse bir kez onu grmem ve bir tek bakyla
ruhuma ilediini duymam gerek! Bunu bana sala!" demi.
101
Bunun zerine yal kadn ona "Bil ki, ey gzmn nuru, Dnya
Hatun'un oturduu sarayn alt katnda, sadece onun gezintilerine
zg bir bahe vard; oraya kendisi, sadece ayda bir kez, nedi-
meleriyle gelir; ve gelip geenlerin gzlerinden kendini sakn-
mak iin gerekli nlemleri aldktan sonra, oraya gizli bir kap-
dan girer. Hatun'un bu ziyaretine tam bir hafta kald. Seni oraya
ulatrmak iin ben kendim yol gstereceim ve sevgilini sana
gstereceim. una da inanyorum ki, tm nyarglarna karn
Hatun seni bir kez grnce, senin gzelliine yenilmekten baka
bir ey yapamayacaktr: nk, ak bir Allah vergisidir ve onun
istedii zaman doar!" demi.
Bunu duyan Tac-l-Mlk biraz rahat nefes alm ve yal kad-
na teekkr ederek onu, artk hanmnn huzuruna kamayaca-
na gre, evinde konuklamaya arm; ve birden eve git-
mek zere yola koyulmular.
Yolda Tac-l-Mlk Aziz'e dnerek ona "Kardeim Aziz, dkk-
na gidip uraacak vaktim olmadndan, onu tm olarak sana
brakyorum. Sana ne uygun gelirse, onu yaparsn!" demi. Aziz
de iitip itaat ettiini bildirmi.
Bylece oturmakta olduklar hana gelmi ve vezire tm olup bi-
tenleri anlatmlar ve de Hatun'un dnden ve ona rastlamak
zere iine girilecek baheden sz ederek grn sormular.
Bunun zerine vezir epeyce dnm, sonra ban kaldrarak
onlara "zm yolunu buldum! imdi ilkin gidip bahenin du-
rumunu grelim!" demi. Yal kadn handa brakarak, hemen
Tac-l-Mlk ve Aziz ile birlikte Hatun'un bahesine gitmi.
Oraya ulatklarnda, kapda ihtiyar bir bekinin oturmakta oldu-
unu grmler. Selam verip selam almlar. Bunun zerine ve-
zir, her eyden nce, yal bekinin eline yz dinar ieren bir ke-
se sktrm ve ona "iyi yrekli amca, bu gzel baheye girip
102
biraz ferahlk duymak ve iekler arasnda ve su kenarnda biraz
bir eyler yemek istiyoruz. nk bizler, her yandan zevk al-
nabilecek gzel yerler arayan yabanclarz!" demi. Yal adam
paray alarak "Girin yleyse, benim misafirim olun! Yemek iin
gerekeni size salamam beklerken, keyfinizce dinlenin!" demi.
Ve onlar baheye sokmu; kendisi de ardan yenecek eyler
satn almaya gitmi; biraz sonra da kuzu kebab ile hamur ile-
riyle geri dnm. Bir ayn kenarna epeevre oturarak, mide-
lerini iyice doyurmular.
Bunun zerine vezir, bekiye "Ey eyh, karmzda bulunan u
saray olduka kt bir durumda grlyor. Niin bunu onartm-
yorsun?" demi. Bunu duyan beki, "Vallahi! Bu saray Dnya
Hatun'a aittir; o da bununla uraacana, brakyor harap olsun
diye! Bu gibi eylere kafa yormaktan uzak, kendi kabuuna e-
kilmi yayor" diye haykrm. Vezir ona "Ne kadar yazk! Ey
iyi yrekli eyh! u birka basamakla klan blme, hi deilse
srf senin gzlerinin zevki iin olsa da, badana edilmeliydi. Eer
bunu dnrsen, onarm iin gerekli tm harcamalar ben de-
rim!" demi. Beki "Allah senden raz olsun!" demi. Vezir de
"Katlanacan zahmet iin u yz dinar al, git duvarclar ar,
bir de renk zevki olan bir nakka bul!" demi.
Bunun zerine beki, duvarclar ve bir nakka bulmak zere a-
bucak dar karak bunlar bulup getirmi; vezir bunlara gerek-
li talimatlar vermi. Gerekten, ilk katn byk salonu bir kez
onarldktan sonra, iyice badanalanm; sonra da nakka ie ko-
yulmu ve vezirin buyruklarna uyarak, bir orman, ormann ba-
rnda da tuzaa tutulmu kanat rpan bir gvercin naketmi.
Bunun izimi bitince, vezir ona "imdi de teki yana ayn eyi
iz, ama eini kurtarmaya gelen bir de erkek gvercin olsun; ve
de kubaz tarafndan yakalanarak ballnn cezasn ekmek
zere kafas koparlm olarak grlsn!" demi. Nakka da sz
103
konusu edilen deseni izmi; sonra da ykl bir cret alarak ora-
dan ayrlm.
Bunun zerine vezir, iki gen ve beki, naklarn etki ve tonla-
malar stne deerlendirmeler yaparak bir sre daha oturmu-
lar. Tac-l-Mlk, her eye karn, hznlym; naklara dal-
gn dalgn baktktan sonra Aziz'e "Kardeim, dncelerimin i-
kencesinden kurtulmam iin bana birka dize daha syler mi-
sin?" demi; Aziz de unlar sylemi:

Tp bilimi zerine yazdklarnda bni Sina, unlardan


stn bir ifa arac olarak sz ediyor:
Ak aclarnn uyumlu bir arkdan ve bahelerde a-
rap imekten baka ilac yoktur!
bni Sina'nn szlerini tuttum, ama sonu alamadm,
ne yazk ki! O zaman, baka aklara bavurarak bir
denemede bulundum; Baht'n bana gldn ve ifa
sunduunu grdm.
bni Sina! Sen yanldn! Akn tek ilac, yine aktr!

Bunu duyan Tac-l-Mlk, Aziz'e "airin belki de hakk var.


Ama, irade olmaynca, bylesine bir iyiletirme zordur!" demi.
Sonra ayaa kalkarak yal bekiyi selamlam ve yal stanay
bulmak zere hana geri dnmler.
Bir haftalk sre akp geince, Sitt-Dnya, alkanl gerei,
bahede gezintisini yapmak istemi. Ama, gezinirken, yal st-
annesini ne kadar zlediini fark edip kederlenmi ve onu d-
nmeye balam; o zaman, anas yerine koyduu bu kii hak-
knda insanla yaramaz ekilde davrandn anlam; ve he-
104
men arya bir kle, dadnn tandklarna uramak zere de bir
baka kle gndererek onu bulup getirmelerini sylemi. O sra-
da dad da, Tac-l-M-lk'a o gn bahede ne yapaca hakkn-
da gerekli btn tavsiyelerde bulunduktan sonra, kendi bana
saraya doru yryormu; klelerden biri onu grerek saygyla
yanna sokulmu ve kendisinden urunda alamakta olan hanm
adna barmak zere geri dnmesini rica etmi; ekil bakmn-
dan ortaya kan baz glkler yenildikten sonra istenen olmu;
Dnya Hatun yanaklarndan perek onun gnln alm; dad da
onun ellerini pm ve ikisi birlikte, artlarnda esireler olduu
halde, gizli kapdan geerek baheye kmlar.
O srada, kendi bakmndan, Tac-l-Mlk da, koruyucusunun
tavsiyesine uymu. Dadnn ayrlmasndan sonra, vezir ve Aziz
ayaa kalkarak onu, en az be bin dinar deerinde, gerekten a-
hane bir giysiyle donatm ve beline telkri altnla ilenmi bir
kemer takmlar; bana ince altn tellerle ilenmi desenli beyaz
bir sark dolam, bunu da elmas bir sorgula sslemiler; sonra
kendisine Tanr'dan hayrlar dilemi ve bahenin grnd bir
yere kadar ona elik ettikten sonra, daha kolay ieri girmek ze-
re onu orada brakarak ayrlmlar.
Bunun zerine Tac-l-Mlk, kapya ulaarak orada iyi yrekli
bekiyi oturur bulmu; beki onu grnce saygyla ayaa kalk-
m ve yrekten selam vermi. Ve Dnya Hatun'un gizli kapdan
baheye inmi bulunduunu bilmediinden, Tac-l-Mlk'a,
"Bahe senin bahendir, ben de senin klenim!" demi. Ve ona
kapy aarak ieri girmesini rica etmi. Sonra da kapy kapatp
her zamanki yerini alm ve Tanr'ya yarattklarndan tr v-
glerde bulunmu.
Tac-l-Mlk'a gelince, yal kadnn tavsiyelerine uymakta ge-
cikmemi, kendisine gsterilen sk allklarn ardna gizlenmi

105
ve hatunun geiini beklemeye koyulmu. Ve Sitt-Dnya ile da-
ds birdenbire ortaya kmlar.
Yal kadn yrrlerken, Sitt-Dnya'ya "Hanmm, sana bu gzel
aalarn, bu meyvelerin ve ieklerin grnn daha dinlen-
dirici klmaya yardmc olacak bir ey sylemek istiyorum"
diyormu. Dnya da ona "Seni dinlemeye hazrm, benim iyi
yrekli dadcm" demi. Kadn da "Havadaki tatll ve bu
gzel tazelii keyfince tatman engelleyen btn bu hizmetkr-
lar saraya geri yollamalsn! Gerekte, senin iin bir sknt ol-
maktan teye gemiyorlar" demi. Dnya "Doru sylyorsun
stanneciim!" demi ve hemen, bir iaretle nedimelerini uzak-
latrm. Ve bylece, sadece yal kadn kendisini izlemekte
iken, Tac-l-Mlk'un grlmez biimde gizlendii youn al-
la doru ilerlemi.
Tac-l-Mlk da Dnya Hatun'u grm; ve bir bakta gzelli-
inin farkna varm ve ylesine etkisi altnda kalm ki, orack-
ta baylm. Dnya Hatun yolunu srdrm ve vezirin kubaz
olayn nakettirdii salona doru ilerlemi; ddsnn nerisine
uyup yaamnda ilk kez ieri girmi; nk o gne kadar saray
hizmetilerine ait bu yeri ziyaret merakna hi dmemi imi.

Bu nak grnce, Sitt-Dnya, aknln doruuna ulam ve


"Dad, baksana! Bu benim daha nce grdm rya, ama ba-
tan aa tersine evrilmi! Yarabbi! Aman Yarabbi! im nasl
titredi!" diye haykrm. Ve eliyle yreini bastrarak halnn -
zerine oturmu ve "Dad, aldanmyorum deil mi? Melun blis,
benim dlere inanacak kadar saf oluumla deta alay ediyor ga-
liba!" demi. Dads da, ona "Zavall yavrum, yamn tecrbe-
siyle sana daha nce hatan aklamam mydm ben?" demi

106
ve "Ama artk kp biraz daha dolaalm; gne batmak zere
ve iek kokularyla dolu havann tatl sertlii imdi daha g-
zel!" demi; ve baheye kmlar.
O srada Tac-l-Mlk, kendine gelmi ve dadnn kendisine
tavsiye ettii gibi, sanki saf bahenin gzelliini izler gibi ilgisiz
bir tavrla ar ar bahede gezmeye balam.
O srada, bir bahe yolunu dnerken Dnya Hatun, onu grm
ve "Dad! u gen adam gryor musun? Ne kadar yakkl;
boyu posu, yry ne gzel! Acaba onu tanmln var m?"
diye haykrm. Kadn da "Hi tanmyorum, ama haline baklr-
sa, bir ehzade olmal! Ah, hanmm, ne harika insan bu byle!
Ve ah, ne kadar da ruhu okayc!" diye yant vermi. Sitt-Dnya
"Son derece yakkl!" demi. Yal kadn da "Son derece! Sev-
107
dii kimse, ne mutlu ona!" demi; ve gizlice Tac-l-Mlk'a he-
men baheyi terk etmesini iaret etmi. Tac-l-Mlk da anlaya-
rak yolunu dar yneltmi; bu srada Dnya Hatun, onu gzle-
riyle izliyor ve dadsna "Dadcm, bende oluan bu deiiklii
fark ediyor musun? Ben, Dnya'nn, bir erkek grnce byle bir
tedirginlik duymas mmkn m? Bana akllca grlerini ak-
la, dad!" demi. Yal kadn da "Allah seni eytan'n errinden
korusun! te hanmm, sen de bir tuzaa kapldn! Ama bir er-
kein gelip seni kurtarmas ne gzel olur, deil mi?" demi.
Dnya "Dadcm, benim iyi yrekli stannem! Sen beni bu
gen adama gtrmelisin! Bunu senden, sadece senden bekliyo-
rum sevgili dadcm! abuk ko, ltfen onu ara, bul! Ve ite
sana bin dinar ve de bin dinarlk bir giysi! Beni reddedersen l-
rm!" demi. Yal kadn "Saraya dn, brak ben kendi bildiim
gibi davranaym! Sana bu hayranlk uyandrc birlemeyi ger-
ekletireceime yemin ediyorum!" demi.
Ve hemen Sitt-Dnya'y terk ederek yakkl Tac-l-Mlk'u
bulmak iin dar km; kendisini gren Tac-l-Mlk da ona
bin dinar vererek sevincini belli etmi. Yal kadn da ona "un-
lar, unlar oldu!" diyerek Sitt-Dnya'nn duyduu heyecan ve
aralarnda geen konumalar anlatm. Tac-l-Mlk da "Ama
ne zaman buluacaz?" diye sorunca, kadn "Kukusuz yarn!"
cevabn vermi. Bunun zerine kadna bir urba ile bin altn di-
nar daha vermi; kadn da bunlar alarak ona "Seni uygun saatte
kendim gelip alacam!" demi. Ve hemen kendisini merakla
bekleyen hanmn bulmaya gitmi; hanm da ona "Dad, bana
dosttan ne haberler getirdin?" diye sormu. Kadn "Onun izini
bulmay baardm ve onunla konutum. Yarn elinden tutar sana
getiririm" diye yant vermi. Bunu duyan Sitt-Dnya sevincin
doruuna ulam ve stanasna bin altn dinar ile ayrca bin di-
nar deerinde armaanlar vermi. Ve o gece, de, tatl umut-

108
lar ve mutluluklarla dolu gnlleriyle uyumular.
Bylece sabah olur olmaz, yal kadn kendisini bekleyen Tac-
l-Mlk'un oturduu yere gelmi. Getirdii bir bohay am
ve iinden kard bir kadn giysisini Tac-l-Mlk'a giydir-
mi, batan aa bir arafa brm; yzn de youn bir pe-
eyle rtm; sonra da ona "imdi saa sola salnan bir kadn
gibi kalalarn oynatarak yrmeyi taklit et! Ve gen bakireler
gibi kk admlar at! Ve rastladklarmzla konumay tmyle
bana brak! Hangi nedenle olursa olsun, kimseye sesini duyurma!"
demi. Tac-l-Mlk da iitip itaat ettiini syleyerek onu yantlam.
Bunun zerine ikisi birlikte, dorudan doruya ba hadmaas-
nn nbet tuttuu sarayn kapsna ulancaya kadar ilerlemiler.
Tanmad yeni bir kimsenin geldiini gren ba hadmaas,
yal kadna "Benim bu gne kadar grmediim bu gen hanm
da kim?" diye sormu; ve "Onu biraz yaklatr da, bir yoklaya-
ym; buyruk buyruktur, ve de her anlamda yerine getirilmelidir;
ve gerekiyorsa, sorumluluum altna girecek olan btn yeni
esireleri rlplak soyarm. Bu kz da tanmyorum. Brak da
ellerimle yoklayaym ve gzlerimle greyim onu!" demi. Ama
yal kadn "Sen ne diyorsun, ey sarayn baefendisi!" diye hay-
krm; "Bu esirenin...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Otuz Beinci Gece Olunca


Demi ki:

109
"Sen ne diyorsun, ey sarayn baefendisi!" diye haykrm. "Bu
esirenin Sitt-Dnya'nn kuma zerine nak yaptrmak zere
getirttii esire olduunu bilmiyor musun? Bu kz, sultanmza
ipek zerine gzel naklar ileyenlerden biridir!" demi. Ama
hadmaas homurdanm ve "Ben kuma zerine naktan falan
anlamam. Benim her yeni gelenin yzn, srtn, yann yresi-
ni batan aa ellerimle yoklamak grevimdir!" demi.
Bu szleri iiten yal stana, byk bir hiddete kaplm gibi
davranarak hadmaasnn nne dikilmi ve ona "Vay bana ki,
bugne kadar seni nezaket ve grg kurallarnn canl timsali
sanmtm. Sana birdenbire ne oldu? Seni saraydan kovdurmam
m istiyorsun?" demi. Sonra da klk deitirmi Tac-l-M-
lk'a dnerek ona "Kzm, baefendimizi ho gr! aka ediyor
olmal! ekinmeden gir haydi!" diye seslenmi. Bunun zerine
Tac-l-Mlk, kalalarn oynatarak ve peesinin ince kuma-
nn arasndan beliren gzelliiyle donup kalm olan hadmaa-
sna bir gl frlatarak kapy ap gemi. Ve yal kadnn g-
dmyle, nce bir arala sonra da bir koridora; sonra da baka
aralklar ve baka koridorlara girmi; sonunda, yedinci korido-
run bitiminde, indirilmi perdelerin ardndaki altn kapdan b-
yk bir avluya kan bir salona ulam. Yal kadn, ona "Birbiri
ardndan kaplar say ve yedincisine gir; orada ey gen tacir,
yeryz zenginliklerinin hepsinden stn deerde, bakr bir i-
ek, gen bir ten ve tatllk olan Sitt-Dnya adl hatuna rastlaya-
caksn!" demi.
Bunun zerine, kadn giysilerine brnm olan Tac-l-Mlk,
kaplar sayp yedincisinden ieri girmi. Ve rtlerini kararak
yzn gizleyen peeyi kaldrm. Tam o srada Sitt-Dnya, di-
van zerinde uyumaktaym. Ve zerinde yasemin cildinin say-
damlndan baka rts yokmu. Ve bedeninden bilinmeyen
okaylara bir ar tayormu. Bunu gren Tac-l-Mlk,
110
zerindeki giysileri kvrak bir hareketle syrm ve narin bir
atlmla, divana sram ve uyuyan sultan kollarna alm. An-
szn uyanan gen kzn aknlk haykr onu yutan dudaklarla
bountuya uram. Ve ite yakkl Emir Tac-l-Mlk ile
Dnya Hatun'un ilk bulumalar, birbirine dolanan kalalar ve
sarsnt iindeki ayaklar ortamnda bylece gereklemi. Bu
bylece, bir yandan ya da te yandan sesli pler ve tm gzel
eylerin yaratcs Tanr'nn kutsad gller kesilmeksizin bir
ay srm. Onlarn durumu byleymi.
Vezir ile Aziz'e gelince, akam oluncaya kadar merakla Tac-l-
Mlk'un dnmesini beklemiler. Dnmediini grnce ciddi
bir ekilde kayg duymaya balamlar; sabah olunca, tedbirsiz
dostlarndan haber almamalar, onun yitip gittii kukusunu u-
yandrm ve tm direnlerini yitirmiler. Ve Aziz, bouk bir
sesle "Sarayn kaplar bir daha efendimize almayacak. imdi
ne yapmalyz, acaba?" demi. Vezir "Hibir ey yapmadan bu-
rada bylece bekleyeceiz!" diye yant vermi. Ve bylece btn
bir ay hibir ey yapmadan orada ylece, yiyip imeden bekle-
miler; ve bu aresiz felaketten szlanp durmular. Ve ayn so-
nunda da Tac-l-Mlk'un yaadna dair hibir alamet belir-
mediinden vezir, "ocuum, bu ne berbat ve iler acs durum-
dur! Sanrm ki yaplacak en iyi ey, bu felaketten ah' haberdar
etmektir. Yoksa bizi, haber vermeyi savsakladmzdan tr
sulu tutabilir" demi. Ve hemen o saatte, yola kmak zere b-
tn hazrlklar tamamlayp Sleyman ah'n bakenti olan Yeil
Kent'e ulamak zere yola kmlar.
Oraya ular ulamaz, abucak saraya kp servenin felaketli
sonunun yksn ah'a anlatmlar. Sonra da hkrklar iinde
susmular.

111
Bu mthi haberi alnca, Sleyman ah, tm dnyann ayann
altnda ktn sanm ve kendisi de bilinsizce km. A-
ma artk gzyalarnn ve pimanlklarn ne yarar olabilir ki?
Sleyman ah da, yreini kemiren ve ruhunu ve gzlerinin -
nndeki dnyay karartan acy bastrarak olu Tac-l-Mlk'un
yitmesinin cn, grlmedik bir intikam duygusuyla alacana
yemin etmi. Ve hemen, tellallarla, kl ya da mzrak tutacak
yetenekteki btn erkekleri ve balarnda komutanlaryla tm
orduyu greve arm; ve tm sava makinesini adrlar ve
filleriyle birlikte harekete sokmu; cmertlii ve adaleti dolay-
syla ona sayg ve sevgi besleyen askerlerden oluan kudretli or-
dusu ardnda olduu halde Kfur ve Billr Adalar'n hedef tu-
tarak yola koyulmu.

Bu sre iinde, mutluluun aydnlatt sarayda, iki sevgili: Tac-


l-Mlk ile Dnya, gittike daha hzla sevimekten geri durma-
mlar ve hal zerinden ancak birlikte imek ve ark sylemek
iin kalkmlar. Ve bu bylece alt ay srm.
Dostunun sevgisi, her eyin tesinde ruhunda tutuurken, Tac-
l-Mlk, Dnya'ya "Ey yreimin tapnd! Akmzn hay-
ranlk uyandrc aamaya ulamasna engel olan bir ey eksik!"
demi. Kz da ararak ona "Ey Tac-l-Mlk, gzmn nuru,
daha ne dileyebilirsin? Dudaklarm, gslerim, kalalarm ve
tm etim ve seni saran kollarm ve seni arzulayan ruhum sana
yetmiyor mu? Eer benim bilmediim bakaca bir ey varsa, ne-
den bana aklamyorsun? Syle, hemen yerine getireceimi g-
receksin!" demi. Tac-l-Mlk da "Kuzucaz, byle bir ey
sz konusu deil. zin ver de ben sana kim olduumu aklaya-
ym! Bil ki, ey sultanm, ben bir ehzadeyim, bir ar taciri de-
il. Babamn ad Yeil Kent'in ve sfahan Dalar'nn hkmdar
Sleyman ah'tr. Kendisi, zamannda, vezirini baban ah ehri-

113
man'a yollam; eim olmak zere seni babandan istemiti. Bil-
mem hatrlar msn? Sen o zaman bu birlemeyi reddetmi ve e-
lindeki tren asasyla sana bundan sz eden hadmaasn tehdit
etmitin! Pekl, bugn artk, gemite bizden esirgeneni ger-
ekletirelim ve birlikte Yeil sfahan'a doru yol alalm!" de-
mi.

Tac-l-Mlk ve Sitt-Dnya

114
Bu szleri duyan Dnya Hatun, gzel Tac-l-Mlk'un boynuna
daha da sevinle sarlm ve iitip itaat ettiini kuku duyurma-
yacak biimde aklayan alametler gstermi. Sonra ikisi birlik-
te, o gece, ilk kez kendilerini uykunun kollarna terk etmiler.
Oysa birlikte olduklar alt aydr sabahn beyazl onlar sar-
mam, pler ve benzeri eylerle megulken yakalyor imi.
ki k bylece uyurlarken, gnein henz doduu bir saatte,
tm saray ayaa kalkm ve Hatun'un babas ah ehriman, tah-
tnda yastklara yaslanm oturuyor ve yresi emirleri ve lkenin
ileri gelenleriyle sarl bulunuyormu; ve tam o gn, balarnda
bakanlar olduu halde cevahirciler loncasnn yelerini kabul
etmi bulunuyormu. Cevahirciler arsnn eyhi de sayg nia-
nesi olarak ah'a iinde yz bin dinardan fazla deerde elmas,
yakut ve zmrt bulunan harika bir kutu sunmu bulunuyormu.
ehriman ah, bu sunutan son kertede sevin duymu ve ba
hadmaasn artarak ona "Al Kfur, bunu hanmn Sitt-Dn-
ya'ya gtr! Ve dnerek bana, bu armaann onun houna gidip
gitmediini syle!" demi. Hadmaas Kfur da hemen Dnya
Hatun'un tek bana oturmas iin ayrlm bulunan kke doru
yol alm.
Oraya ulanca Hadmaas Kfur, bir hal zerine uzanm, ha-
nmnn kapsn bekleyen stana dady grm; kkn kaps
da tm olarak kapanm ve perdeler de ekilmi bulunuyormu.
Hadmaas "Nasl olur da, bu denli ilerlemi bir saate kadar hi
de detleri olmad halde uyurlar?" diye dnm. Sonra, hi-
bir sonu almadan ah'n huzuruna kmak istemediinden, kap
boyunca uzanan yal kadnn gvdesi zerinden atlayarak kap-
y itmi ve salona girmi. Ve orada, Sitt-Dnya'nn, olaanst
bir zinann kuku gtrmez birok alametleri belirgin olduu
halde, gen bir adamn kollar arasnda rplak yatmakta oldu-
unu grnce hayret ve aknl sonsuz olmu.
115
Bu grn karsnda hadmaas Kfur, Sitt-Dnya'nn tehdit
ederek gsterdii kt davran anmsam ve hadmaas ru-
huyla "Demek ki, erkek milletinden byle nefret ediyormu ha?
imdi de Allah biliyor ya, beni alaltmasnn cn alma sras
bende!" diye dnm. Ve ardndan kapy kapatarak yavaa
dar km ve ah ehriman'n huzuruna km. ah ona "Ha-
nmn ne dedi, bakalm?" diye sorunca, hadmaas "te kutu!"
demi. aran ah, ona "Kzm, koca istemedii gibi, deerli
talar da m istemiyor?" diye sorunca zenci, "Btn bu topluluk
nnde beni yant vermekten balayn ah'm!" demi. O za-
man ah, yannda sadece vezirini alkoyarak taht salonunu bo-
altm; bunun zerine hadmaas "Hanmm Dnya, yle,
yle bir durumda! Ama, gerekte, gen adam ok yakkl!"
demi. Bu szleri duyunca ah ehriman ellerini birbirine rp-
m, gzlerini iri iri aarak "Korkun bir ey bu!" diye sormu.
Hadmaas da "u ve u gzlerimle grdm!" demi. Bunun -
zerine ah "Bu, inanlmayacak kadar korkun bir ey!" demi ve
hadmaasna iki suluyu tahtn nne getirmesini emretmi; ha-
dmaas da emri derhal yerine getirmi.
ki k, ah'n nne getirilince, ah, bouk bir sesle onlara
"Demek ki doruymu!" demi. Ama daha fazla bir ey syleye-
memi ve byk klcn kaldrarak Tac-l-Mlk'a frlatmak is-
temi. Ama Sitt-Dnya, n kollaryla sarm ve dudaklarn
kendi dudaklarna yaptrm, sonra da babasna "Madem ki y-
le, ikimizi birden ldr!" diye haykrm. Bunun zerine ah,
yeniden tahtna oturmu ve hadmaasna Sitt-Dnya'y dairesi-
ne gtrmesini emretmi; sonra da Tac-l-Mlk'a "Sefil batan
karc! Kimsin sen? Baban kim? Kzma ulamaya nasl cesa-
ret ettin? demi. Bunun zerine Tac-l-Mlk "Bil ki, ey ah,
arzuladn benim lmmse, seninki de, hemen bunu izleye-
cektir ve saltanatn yklacaktr!" demi. ah da, kendini kay-

116
bederek "Nasl olur bu?" diye haykrm. Emir "Ben Sleyman
ah'n oluyum! Yazl olana uyarak, vaktiyle benden esirgeneni
aldm! Benim ldrlmemi emretmeden nce, gzlerini asan
iyi olur, ey ah!" demi. Bu szleri iitince, ah, am kalm
ve vezirine danarak ne yaplacan sormu. Ama vezir "Bu
sahtecinin szlerine sakn inanmayn ah'm! Bylesine bir o-
rospu ocuunun yapt ktlk ancak lmle cezalandrlr.
Allah belasn versin!" demi. Bunun zerine ah, cellada "Boy-
nunu vur!" emrini vermi.

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Otuz Altnc Gece Olunca


Demi ki:

Bunun zerine ah, cellada "Boynunu vur!" emrini vermi. Cel-


ladn emri yerine getirecei anda, ah'a, Sleyman ah'n iki
ulann gelip huzura kabul edilmeyi diledikleri bildirilmesey-
mi, Tac-l-Mlk'un hakkndaki hkmn yerine getirileceine
kuku yokmu. Bu iki ulak Sleyman ah'n kendisinin tm or-
dusuyla birlikte ulamakta olduunu nclk ederek bildirmekle
grevli imi. Ve bunlar Vezir ile Aziz'den bakalar deilmi. Gi-
rilerine izin verilip de orada ahlarnn olu Emir Tac-l-M-
lk'un bulunduunu grnce sevinten baylacak gibi olmular
ve ayaklarna atlp ona sarlmlar. Tac-l-Mlk da onlar aya-
a kalkmaya zorlayp kucaklam ve birka szckle onlara du-
rumu anlatm; onlar da olup biteni kendisine anlatmlar; ah
ehriman'a da Sleyman ah'n tm kuvvetleriyle yaknda gele-
ceini bildirmiler.
117
Sitt-Dnya ve Tac-l-Mlk'un Yakalanmas
(Albert Letchford)
ah ehriman, kimlii artk ortaya km olan gen Tac-l-M-
lk'un lmne hkmetmekle geirmi olduu tehlikeyi anlayn-
ca, ellerini ge kaldrp celladn kolunu durdurmu olduu iin
Tanr'ya krler etmi. Sonra da Tac-l-Mlk'a "Olum, ne
yapacan bilememi olan benim gibi yal bir kiiyi bala!
Ama kabahat benim uursuz vezirimindir; imdi onu urackta
kaza oturtacam!" demi. Bunun zerine Tac-l-Mlk onun
elini pm ve ona "Ey ah, seni babam sayarm! Asl ben sen-
den, uyandrdm heyecan iin zr dilerim!" demi. ah da
"Hata bu namussuz hadmaasnndr; onu da iki dirhem etme-
yen u rk tahta zerinde armha gereceim!" demi. Bunun
zerine Tac-l-Mlk "Hadmaas gerekten bunu haketti! Ve-
zire gelince, ikinci bir kusuru grlnceye kadar onu balasa-
nz iyi olur!" demi. Bunun zerine Aziz ile vezir araya girerek
korkudan altn berbat etmi olan hadmaasnn da balanma-
s iin ricac olmular. ah da vezirin hatr iin hadmaas K-
fur'u balam. Bunun zerine Tac-l-Mlk "Yaplacak asl
nemli i, benim canm cierim olan kzn Sitt-Dnya'nn ura-
m olduu korkudan bir an nce kurtarlmasdr!" demi. ah
da "Bunu, yanna gidip ben salayacam!" demi. Ama daha
nce veziri, emirleri ve mabeyincilerine Emir Tac-l-Mlk'a
elik edip hamama gtrmelerini ve ykanarak ferahlamasn
salamalarn emretmi. Sonra Sitt-Dnya'ya ait kke gidip onu
orada kabzasn yere dayad bir klc barna saplamak ze-
reyken bulmu. Bunu grnce ah, akln uurur gibi olmu ve
kzna "Kurtuldu o! Babana ac kzm!" diye haykrm. Bu sz-
leri duyan Sitt-Dnya klc kendinden uzaa frlatm ve baba-
snn elini pm; babas da olan biteni ona anlatm. Bunun
zerine kz "Sevdiimi grmedike rahatlamayacam!" demi.
Bunun zerine ah da, Tac-l-Mlk hamamdan dnnce, onu
abucak Dnya Hatun'un yanna getirmi. O da sevgilisinin boy-

119
nuna atlm; iki sevgili prlerken, ah yavaa zerlerine
kapy kapatm. Sonra sarayna dnp Sleyman ah'n kar-
lanmas iin gerekli emirleri vermi. Vezir ile Aziz'i de ilerin
mutlu bir dnm gsterdiini bildirmek zere ivedi kendisine
gndermi ve de armaan olarak yz grkemli at, yz hecin de-
vesi, yz gen ocuk ve yz gen kz, yz zenci ve yz zenciye
gndermekte de zen gstermi.
Ve ah ehriman, ancak btn bu nlemler alndktan sonra,
Emir Tac-l-Mlk'u da yanna almay savsaklamadan, kalaba-
lk bir maiyetle Sleyman ah' karlamak zere yola km.
Onlarn yaklatn gren Sleyman ah da kendilerini saygyla
karlam ve "Tanr'ya krler olsun ki, olum sonunda dilek-
lerine kavutu!" diye haykrm. Sonra iki ah sevecenlikle -
pmler; Tac-l-Mlk sevinten alayarak babasnn boynu-
na atlm. Babas da mutluluk gzyalar dkm. Sonra yeme-
ye imeye ve byk bir mutluluk iinde konumaya koyulmu-
lar. Bunu izleyerek kadlar ve ahitler arlm; yaplan toplan-
tda, Tac-l-Mlk ile Sitt-Dnya'nn evlenme szlemeleri d-
zenlenmi. Sonra da, bu vesileyle, askerlere ve halka byk bah-
iler datlm ve krk gn krk gece kent sslenip aydnlatl-
m. Btn bu sevin ve enlik iinde Tac-l-Mlk ile Dnya,
akn son snrlarna ularcasna keyifle seviip durmular. Tac-
l-Mlk, dostu Aziz'in gsterdii stn hizmetleri de unutma-
m. Olunu urunda gzyalar dkmekte olan annesini aramak
zere Aziz ile birlikte bir kafile yollam. Babas Sleyman
ah'n lmn izleyerek sras gelen Tac-l-Mlk, Yeil
Kent'in ve sfahan Dalar'nn hkmdar olunca, kendisinden
ayrlmak istemedii Aziz'i bavezir olarak atam; yal bahva-
n sarayn genel simsar, ar eyhini de btn loncalarn genel
bakan yapm. Ve hepsi, aresiz tek felaket lm kaplarn a-
lncaya kadar, mutluluk iinde yaamlar.

120
Aziz ile Azize ve Tac-l-Mlk ile Dnya Hatun yklerinin an-
latlmasn bitirince, Vezir Dendan, ah Dav-l-Mekn'dan bir
glsuyu erbeti imek iin izin istemi. ah Dav-l-Mekn da
ona, "Ey vezirim, yeryznde emir ve ahlara arkadalk edecek
senden daha deerli kii var mdr acaba? Gerekte, anlattn
yky ok beendim; ho olduu kadar, dinlemesi de zevk ve-
riyordu!" demi. Ve ah Dav-l-Mekn, vezirine ahlk hzine-
sindeki en gzel hilat armaan etmi.
Konstantiniyye'nin kuatlmasna gelince...

Anlatsnn burasnda ehrazat, gnn belirdiini grm ve ya-


vaa susmu.

121
Tac-l-Mlk ve Sitt-Dnya'nn Dn enlikleri
Ama Yz Otuz Yedinci Gece Olunca
Demi ki:

Konstantiniyye'nin kuatlmasna gelince, kesin bir sonu alna-


madan, o srada, drt yl gemi bulunuyormu; askerler ile ko-
mutanlar da ana-babalarndan ve dostlarndan uzakta bulunmak-
tan ok sklyorlarm; ve bakaldr eli kulanda gibi grn-
yormu.
Bu yzden ah Dav-l-Mekn da karar almakta elini abuk tuta-
rak byk komutan Behrimen, Rstem ve Trke'i artm;
ve veziri Dendan'n yannda onlara "Siz olan bitenin ve bu Al-
lah'n belas kuatma yznden uranan yorgunluun, kardei-
miz yiit arkn'n lmyle balayan yal Felaketler Anas'nn
bamza yadrd onarlmaz felaketlerin tansnz. Bu yz-
den yaplacak ne kaldn dnerek bana yant verin!" demi.
Bunu duyan ordunun komutan balarn nlerine emi ve
uzun uzun dnmler; sonra da "Ey ah, Vezir Dendan bizim
hepimizden daha tecrbelidir ve bilgelikle yalanmtr!" demi-
ler. ah Dav-l-Mekn da Vezir Dendan'a dnp ona "Hepimiz
senin grn bekliyoruz!" demi.
Bunun zerine Vezir Dendan, ah'n huzuruna gelmi ve "Bil ki
ey zamann ah', bundan byle, bizim iin, Konstantiniyye du-
varlarnn dibinde daha uzun kalmak zararldr. lkin sen, ey
ah, yeni doan yavrun Knmekn' ve de am'daki sarayda ka-
dnlarla kalan gen yeenin rahmetli emirimiz arkn'n kz Ta-
lihin Kudreti'ni grmek arzusuyla yanp tutumaktasn. Sonra
biz, buradaki herkes, lkemizden ve evlerimizden bu denli uzak
kalmann acsn iddetle duymaktayz. Benim fikrim odur ki,
Badat'a dnelim ve bu inanszlar kentini kargalarn ve akba-
balarn yuvas olmaktan kurtarmak zere daha sonra yeniden
123
buraya gelelim!" demi. ah da "Gerekten, ey vezirim, benim
grlerime uygun yant verdin!" demi ve hemen btn karar-
gha, tellallar araclyla, gn iinde yola klacan duyur-
mu. Ve gerekten, nc gn, rzgrda sancaklar dalgalanr-
ken ve borular alarken ordu konaklama dzenini bozmu ve
Badat yolunu tutmu. Geceler ve gnler getikten sonra, Bar
Kenti'ne ulamlar; orada btn oturanlarn byk sevin gste-
rileriyle karlanmlar.
ah Dav-l-Mekn iin yaplacak ilk i, yedi yana ulam bu-
lunan olu Knmekn' gidip grerek onu barna basmak ol-
mu; yapt ikinci i de, eski dostu yal hamam klhancsn
artmak olmu. Ve onu karsnda grnce, onuruna, tahtndan
ayaa kalkm ve onu yanna oturtmu ve tm emirlerin ve ora-
da bulunan teki kiilerin nnde onu vm. Geen bunca za-
man iinde, hamam klhancs tannmaz bir hale gelmi bulunu-
yormu; yiyip imek ve rahat bir yaam yznden epeyce i-
manlam; boynu bir filinki gibi kalnlam, karn da bir balina-
nn karnna dnm; yz ise frndan kan yuvarlak bir ekmek
gibi parldyormu.
Dolaysyla ah'n yanna oturmas iin yapt neriyi kabul et-
memek iin ilkin Dav-l-Mekn'dan zr dilemi ve ona "Ey
efendim, Tanr beni byle bir yolsuzluktan korusun! Senin huzu-
runda oturmak yrekliliini gstermek iin izin verileliden beri
aradan ok zaman geti" demi. Fakat ah Dav-l-Mekn ona,
"Ey babacm, o gnlerin senin iin imdi yeniden balamas
gerekir. nk benim yaamm kurtaran sensin!" demi. Ve
klhancy tahtn byk iltesinde birlikte oturmak zorunda b-
rakm.
Bunun zerine ah, klhancya "Benden bir dilekte bulunman
istiyorum, zaten istediin her eyi sana vermeye hazrm; hatta

124
saltanatm seninle paylamaya bile! Haydi konu ve Tanr da ta-
nn olsun!" demi. Bunun zerine yal klhanc ona "oktan
beri iimden geen bir eyi senden dilemek istiyorum; ama m-
nasebetsiz grnmekten de ok korkuyorum!" demi. ah da
ok zlerek ona "Kesinlikle bana bundan sz etmelisin!" de-
mi. Klhanc "Emirlerin bam zerinedir. Ey ah, senin elin-
den, kendi kentim Kutsal Kent'te tm hamam klhanclarnn
genel bakanl beratn almak isterdim!" demi. Bu szleri du-
yunca ah ve tm orada bulunanlar ok glmler; klhanc da
dileinin ar bulunduunu sanm, ve bundan ok zlm.
Ama ah ona "Allah akna! Benden baka bir ey dile!" demi.
Vezir Dendan'da ayn ekilde klhancnn yanna yaklaarak
bacan imdiklemi ve gz krparak sanki "Baka bir ey dile"
demek istemi. Bunun zerine klhanc da "yleyse ey zamann
ah, kendi kentim Kutsal Kent'te, tm pler derneinin ey-
hi olmay dilemekteyim!" demi. Bu szleri duyunca, ah ve
orada bulunanlar ylesine glmler ki, bacaklar havaya frla-
m; ve ah klhancya "Bak, babacm, benden, sana layk ve
gerekten zahmete deer bir istekte bulunmalsn!" demi. Kl-
hanc da "Korkarm ki, bunu bana salayamazsn!" yantn ver-
mi. ah "Tanr sayesinde her ey mmkndr!" demi. Klhan-
c da "yleyse beni, rahmetli arkn'n yerine am Sultan ata!"
demi. ah Dav-l-Mekn da "Gzm zerine!" diyerek yant
vermi. Ve hemen orackta klhancnn am Sultan olarak atan-
ma fermann yazdrm ve kendisine yeni sultan olarak Zabla-
kn El-Mcahit adn vermi. Sonra da Vezir Dendan' yeni sul-
tana am'a kadar grkemli bir alayla elik etmek, sonra da rah-
metli kardei Emir arkn'n kz Talihin Kudreti'ni birlikte ge-
tirmekle grevlendirmi Ve yola kmadan nce, klhancyla ve-
dalam; onu kucaklayarak yeni uyruklarna kar iyi ve adaletli
olmasn tavsiye etmi; sonra orada bulunanlara "Burada bulu-
nup da benden sevgi ve sayglarn esirgemeyenler, Sultan El-
125
Zablakn'a armaanlar vererek sevinlerini kantlasnlar!" bu-
yurmu. Ve hemen Dav-l-Mekn'n kendi eliyle sultanlk urba-
sn giydirdii yeni sultann yresi armaanlarla dolmu; ve tm
hazrlklar bittikten sonra, ah Dav-l-Mekn ona, zel korun-
mas iin be bin Memluk ve krmz deri ve altnla donanm
bir tahtrevan tamak iin hamallar salam. Ve bylece, ad
Sultan El-Mcahit El-Zablakn olmu olan hamam klhancs,
muhafzlar, Vezir Dendan, Rstem, Trke ve Behrimen emirler
tarafndan izlenerek Badat'tan km ve saltanat srecei
am'a ulam.
Yeni sultann ilk ii, Badat'a gtrlecek olan kk ece rah-
metli emir arkn'n kz Talihin Kudreti'nin hizmetinde bulun-
mak zere on gen kz ve on zenci kle kz ayrmak olmu; ve
aralarnda saf glyalar, byk kutulara konulup azlar rutu-
bete kar iyice mhrlenmi kays reelleri ve de Badat'a ka-
dar bozulmadan gtrlmesi ok g, ince bir zevkle yaplm
tatllar bulunan baka pek ok armaan hazrlatm. Bunlar ara-
snda, karanfil taneleriyle kokulandrlm bir uruba yatrlarak
billurlam hurmalarla dolu yirmi byk kp ve ayrca am'n
en iyi tatlclarna zellikle yaptrlm yirmi kutu yaprak halin-
de hamur ii tatl ve yirmi kutu da baka eit tatl varm. Ve
bunlarn hepsi, am kentinin en usta dokumaclarnn altn tel-
lerle ssleyerek dokuduu ipek kumalar ieren ykler, deerli
silahlar, zeri altn ilemeli bakr kpler hari, krk deve yk
tutmu.
Btn bu hazrlklar bittikten sonra Sultan El-Zablakn, Vezir
Dendan'a da, gm ii zengin bir armaan vermek istemi; ama
vezir "Ey Sultan, sen bu lkede henz yenisin, bu gmleri ba-
na armaan etmekten daha iyi ilerde kullanabilirsin!" diyerek
kabul etmek istememi. Sonra kervan yola km ve bir ay so-
nunda, Allah'n salad gvenle, hepsi sa salim Badat'a ula-
126
m. ah Dav-l-Mekn gen Talihin Kudreti'ni sevin iinde
karlam ve onu annesi Nzhet'in ve Nzhet'in kocas byk
mabeyincinin ellerine teslim etmi. Ve ona da Knmekn'n ho-
calarn tutmu; ve bu iki ocuk birbirinden ayrlmaz olmu ve
zamanla, artan byk bir sevgiyle birbirlerine balanmlar. Her
ey bu izgide, sekiz yl srm; bu sre iinde ah Dav-l-Me-
kn da, inansz Rumlar'a kar sava amak iin gerekli silah-
lanma ve hazrlklar gzden rak etmemi.
Ama, yiten genlii boyunca tm yorgunluklar ve katlanlan
glkler sonunda, ah Dav-l-Mekn'n gnden gne gc ve
sal eriyormu. Durumu gzle grlecek kadar ktleyince,
bir gn Vezir Dendan' artm ve ona "Ey vezirim, seni ger-
ekletirmek istediim bir tasary grmek zere ardm.
Bana olanca drstlnle cevap ver!" demi. Vezir "Hayrola,
ey zamann ah?" diye sormu. ah "Henz saken, tahttan vaz-
gemek ve kendi yerime tahta olum Knmekn' geirmek ve
lmeden nce onun baarsyla hkmetmekte olduunu grerek
sevin duymak istiyorum! Sen buna ne dersin? Syle bakalm,
benim gnl bilgelikle dolu vezirim!" demi. Bu szleri iiten
Vezir Dendan ah'n huzurunda yer pm ve ok heyecanl bir
sesle ona, "Bana akladn tasar, ey bahtgzel ahm, ey tedbir ve
hakkaniyetle donanm hkmdarm, ne gerekletirilebilir ne de uy-
gunluk tar. ki nedenden tr: Bir kere olun Emir Knmekn, he-
nz pek gentir; sonra daha saken olunu kendi yerine geiren h-
kmdar, meleklerin defterinde gnlerinin saysnn azalmasna neden
olur" demi. Ama ah "Yaantmdan yana sylediklerin, yaamm za-
ten bitmekte olduundan pek geerli deil; ama olum Knmeknn
henz pek gen olduu hakkndaki grn doru bulduumdan,
kzkardeim Nzhetin kocas byk mabeyinciyi ona vasi atayaca-
m!" demi.

127
Ve ah hemen emirlerini, vezirlerini ve lkenin tm ileri gelenlerini
toplayarak byk mabeyinciyi onlarn nnde olu Knmekn iin
vasi atam; ve ona yce bir neri olarak gerekli yaa ulanca Talihin
Kudreti ile Knmekn evlendirmelerini nermi. Byk mabeyinci
de "Ben senin ltuflarnla ezilmi ve iyiliklerinin denizinde boulmu-
um!" diyerek yantlam. Sonra Dav-l-Mekn, oluna dnm ve
ona, yal gzlerle "Ey olum, bil ki, benim lmmden sonra
byk mabeyinci senin vasin ve danmann olacak; ama Ba-
vezir Dendan benim yerime baban olacak. nk, bu lml
dnyadan ebedi leme gmekte olduumu hissediyorum. Ama,
bundan nce, ey olum, lmeden nce dnyada dilemekte oldu-
um bir tek ey var: Bykbaban ah mer-n-Neman'n ve
amcan Emir arkn'n lmne neden olan ve Felaketler Anas
adl bedbahtlk ve lanet saan yal kadndan intikam alnmas"
demi. Gen Knmekn da "Ruhun rahat etsin, babacm! Ko-
lumun gcyle intikamn almama Tanr yardm edecektir!" diye
cevap vermi. Bunun zerine ah Dav-l-Mekn, ruhunu ferah-
latan byk bir rahatlk duymu ve sakin bir ekilde bir daha
kalkamayaca yatana uzanm.
Gerekten bir sre getikten sonra ah Dav-l-Mekn, tm ya-
ratklar gibi onu yaratann elinde yokluktan geldii gibi yoklua
dnm; sanki hi yaratlmam gibi olmu. Zira zaman, her eyi
bier ve sonra unutur!

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

128
Ama Yz Otuz Sekizinci Gece Olunca
Demi ki:

... Sanki hi yaratlmam gibi olmu. Zira zaman, her eyi bier
ve sonra unutur!
Kendi varlklarnn gelecekte ulaaca yeri bilmek isteyenler,
kendilerinden nce lenlerin ulat yeri renerek bundan ken-
dilerine pay karabilirler.
Ve ah mer-n-Neman'n olu ve Emir arkn'n kardei Dav-
l-Mekn'n, Allah cmlesinden tkenmez rahmetini esirgeme-
sin; yks byleymi.

129
Ama, bu gnden balayarak "Ardnda hayrl evlat brakanlar l-
mezler!" ataszn yalan karmamak iin size u yky anla-
tacam:

130
Dav-l-Mekn'n Olu Gen Knmekn'n
Serveni

G en Knmekn ve yeeni Talihin Kudreti gerekten by-


dke ylesine gzellemiler ki, Ya Allah!.. Endamlarnn
biimi gittike daha ho olmu, gelien bedenlerinde esiz bir
orant belirmi; ve gerekte, onlar ancak meyveyle ykl iki da-
la ya da gz kamatran iki aya benzetebiliyorlarm. Ve her bi-
rinden ayr ayr, zellikle Talihin Kudreti'nden sz ederken insa-
nn akln bandan alacak her eyin bulunduunu sylemek ge-
rekirmi. ahane yalnzlnda, tm gzlerden uzak, teninin be-
yazl soylu, boyu tam da gerektii gibi incecik ve elif harfi gi-
bi dimdik; kalalar, youn arlnda kesinlikle tapnlas; t-
kr stten, araptan tatl ve tm tatllar kskandracak kadar
lezzetli imi. Ve nar rengindeki dudaklarndan kan szleri, ol-
gun meyveler dile gelse o denli tatl syleyemezmi. Yanaklar-
na gelince, yanaklar iin gller bile kendilerinden stn olduu-
nu itiraf edermi. Onun hakknda airin yazd u dizeler ne ka-
dar doruymu:

Yreim, sarho ol! ukurlarnzda raks edin ey gz-


lerim! te O! Onu yaratann tm zevklerini dile geti-
riyor!
Gz kapaklar, onlar daha da koyulatracak srme-
ye meydan okuyor! Ay! Ay! Baklar yreimi Emir-
l-Mminin'in klcymasna, ayn keskinlikle yarp
geiyor.

131
Ah! Ah! Dudaklarn ne zaman tadacam! Ezilmeden
nce olgun zmlerin enisindeki! Ve incilerinin sk-
mac altnda szlp uruplaan!
Size gelince, salarnzn sarkan salkmlarn meltem-
de silkeleyen hurma aalar, onun salar da byle-
dir!

Nzhet'in kz, gen sultan Talihin Kudreti ite byleymi. Gen


yeeni Knmekn'a gelince, o da bambaka bir eymi. Beden
eitimi ve av; binicilik, mzrak ve kargyla cirit oynama, oku-
luk ve at yarlar bedenine esneklik kazandrm ve ruhunu pe-
kitirmi. slam lkelerinin en yakkl binicisi ve kent ve kr
savalarnn en gz pek yiidi olmu. Ve tm bunlarla birlik-
te, yz bir bakire kznki kadar taze kalm ve yanaklar gller
ve nergislerden daha fazla grlesi ve sevilesi hale gelmi; onun
hakknda airin dedii gibi:

Snnet olduunda, sakallarnn hafif ipei, enesinin


tatlln sevgiyle arttran ayva tyleri halindeydi;
ya ilerledike, daha sk bir dokuyla siyah bir kadife
gibi yanaklarn glgeledi.
Ona bakanlar, gzleri sevince boar; tpk anasnn
bacaklar arasnda oynamaya niyetlenen bir karaca
yavrusu gibidir o!
Onu izleyen uyank ruhlara yanaklar, sarholuun
datclardr; tkrnn doal bal kadar tatl bir
kann krmzlnn yavaa akt yanaklar;

132
Ama ben ki, yaamm onun gzelliklerine tapmaya
balamm, yine de ruhumu en ok okayan eyin
zellikle i donunun yeil rengi olduunu sylerim.

Ancak, belirli bir zamandan beri, Knmekn'n vasisi byk ma-


beyinci, ei Nzhet'in tm uyarlarna ve Knmekn'n babasna
borlu bulunduu tm ltuflara karn, iktidar tmyle ele ge-
irmeyi baarm; hatta bir ksm halk ve orduyla ilikili kimse-
ler tarafndan Dav-l-Mekn'n ardl olarak tannm bulunu-
yormu. Ordunun ve halkn geri kalan blmne gelince, bunlar
mer-n-Neman'n adna ve ardllarna sadk kalmlar ve yal
Vezir Dendan'n ilerin yrtlmesinde danmanlk yapmasna
ynelmiler. Ama, Vezir Dendan byk mabeyincinin tehditleri
karsnda, Badat'tan ayrlmak durumunda kalm ve Baht'n,
hakk yenmi yetimin yeniden haklarna kavumas iin bir d-
nm gstermesini bekler olmu.
Bylece, byk mabeyinci, artk hi kimseden korkusu kalmad-
iin, Knmekn' ve annesini dairelerinde kapal kalmaya zor-
lam ve hatta kz Talihin Kudreti'ne de Knmekn ile iliki
kurmay yasaklam. Bylece ana oul geri planda yaayarak
Tanr'nn hakk olana hakknn iade edecei gn bekler olmu-
lar.
Bununla birlikte, byk mabeyincinin gzetimine karn Kn-
mekn, birok kez yeeni Talihin Kudreti'ni grebilmi; gizlice
de olsa, onunla konuabilmi. Ve gnn birinde, onu gremeyin-
ce ve de ak gnln almad bir ikenceyle sarstndan, bir
kt alarak dostuna u tutkulu dizeleri yazm:

133
Sen yryp gittin, ey sevgili, kadnlar arasnda, tm
gzelliklerine brnm! Gller, sen geerken, saks-
larnda kskanlklarndan kurudular, kendilerini se-
nin yanaklarnla kyaslayarak; zambaklar senin be-
yazlna bakarak gz krpar; ve iek am papatya-
lar senin dilerinin glyle gler. Ah! Bu srgn ne
zaman bitecek ve kalbim yokluun aclarndan nasl
arnacak? Mutlu dudaklarm, sonunda, sevgiliminki-
lerle birlesin diye! Bir gece bile olsa, birleme ihti-
mali doacak m? Benim varlmdan taan duygu-
lanmann bir parasn yaadn grmek bana nasip
olacak m? Allah derdime katlanmama yardmc ol-
sun, ifa bekleyen hastann dalanmaya katland gi-
bi!

Ve mektubu zarflayarak onu hizmet grmekte olan haremaas-


na vermi; o ise, ilk i olarak bunu byk mabeyincinin ellerine
teslim etmi. Bu ak ilann okuyan byk mabeyinci hiddetten
coup kprm ve gen kstah cezalandrmaya yemin etmi.
Ama, hemen, iin dallanp budaklanmamas iin, bunu sadece
ei Nzhet'e amann uygun olacan dnm. Bunun zerine
kendisini bulmak zere Nzhet'in dairesine gitmi ve baheye
gidip hava almas bahanesiyle gen Talihin Kudreti'ni uzakla-
trdktan sonra eine...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

Ama Yz Otuz Dokuzuncu Gece Olunca


Demi ki:
134
Byk mabeyinci ei Nzhet'e "Gen Knmekn'n epey zaman-
dr ergenlik yana ulam bulunduunu biliyorsun herhalde!
imdi de kzn Talihin Kudreti zerinde erkekliini denemek
istiyor. Bu durumda onlar, buluma umutlarn kracak ekilde
birbirinden ayrmak gerek! nk rann atee yaklamas ok
tehlikelidir. Bundan byle kznn yzn rtl tutup haremden
dar kmamas gerekir. nk artk kzlarn rtnmeden dar
kamayaca yaa ulat! zellikle de ikisinin haberlemelerini
nlemek iin ne gerekiyorsa yap! En kk bir nedenle, gen
adamn sapklk eilimlerine kaplmamas iin nlem almaya
kararlym!" demi.
Bu szleri duyan Nzhet, alamaktan kendini alkoyamam ve
kocas kp gidince, yeeni Knmekn' bulmaya gitmi ve b-
yk mabeyincinin fkesinden onu haberli klm. Sonra da ona
"Ey kardeimin olu, bununla birlikte bil ki, senin gizlice Tali-
hin Kudreti ile buluman, ama sadece kapdan grmeniz ar-
tyla olanaklar salayacam. Bundan dolay Tanr sana yardm-
c olana kadar sabretmelisin!" demi. Ama Knmekn, bu haberi
iitince tm ruhunun alt st olduunu duyumsam ve "Tek ba-
ma kendi hkmmde olmas gereken bir sarayda artk bir an bile
yaayamam! Bu sarayn benim alaltlmama tanklk eden tala-
rna artk katlanmayacam!" diye haykrm. Sonra hemen ora-
ckta giysilerinden soyunmu, bana bir dervi takkesi, omuzla-
rna da eski bir bedevi harmanisi geirerek annesi ve teyzesine
veda edecek zaman bile ayramad bir abuklukla saraydan ay-
rlp kentin kaplarna doru yollanm; torbasnda da tm yol
az olarak gnlk bayat bir ekmekten baka bir ey yok-
mu. Kentin kaplar alnca, kentin dna kan ilk kii o ol-
mu; tm ayrldklarna veda oluturacak ekilde, u dizeleri
okuyarak byk admlarla oradan uzaklam:

135
Artk hi korkmuyorum, ey kalbim; arpabilirsin, hat-
ta krlabilirsin gsmde; gzlerim artk hznlen-
meyi unutacak, ruhumda da merhamet yer bulamaya-
cak!
Akla arlam yreim, iradem, sana karn bkl-
meyecek, alaltlmay kabul etmeyecek; katlm kar-
snda bedenim eriyip gitse bile!
Bala beni kalbim! Sana acrsam, kudretim ne olur
ki! Ateli gzlerin etkisiyle yolunun deitirilmesine
katlanan kii, sonradan lmcl yaralar almaktan i-
kyet edemez.
Snrsz yeyzn vahi sraylarla dolamak isti-
yorum, gzelim ana, geni dnyay; biricik ruhumu,
canlln ortadan kaldrabilecek her eyden kurtar-
mak iin!
Yiitlerle, kabilelerle dveceim; galibiyetlerimden
saladm ganimetlerle zenginleeceim ve geri d-
neceim: ve tm kaplar bana alacak!
nk, iyi bil ki ey saf yrek, hayvann deerli boy-
nuzlarna sahip olmak iin, ya hayvan boyun edir-
mek ya da onu ldrmek gerek!

Gen Knmekn, kentinden ve yaknlarndan bylece kat s-


rada anas, olunu btn gn gremeyince, onu, bo yere arayp
durmu. Sonra oturup alayarak en kyc dncelerin pene-
sinde dnn beklemi. Ama, ikinci, nc ve drdnc
gnler gemi; hi kimse Knmekn'dan haber alamam. O za-
man annesi kendi dairesine kapanarak alayp szlam ve derdi-

136
nin olanca derinliiyle "Yavrum, sana ne yandan sesleneyim?
Seni aramak iin hangi lkelere gideyim? Uruna dklen bu
gzyalarnn yarar ne, ocuum? Nerdesin sen? Nerdesin sen,
ey Knmekn?" diye haykrm. Sonra, zavall kadn, ne yemek
ne de imek istemi; tuttuu yas, kentin heryannda duyulmu
ve gen adam ile rahmetli babasn seven tm halk tarafndan
paylalm. Hepsi de "Neredesin sen, ey zavall Dav-l-Mekn,
ey halkna kar o denli drst ve iyi olan ah? te olun da
kayboldu ve senin ltuflarnla donanan hi kimse onun izlerini
nasl yeniden bulacan bilemiyor! Ah! mer-n-Neman'n za-
vall ardl, ne oldun sen?" diye haykrm.
Knmekn'a gelince, gn boyunca yol alm ve ancak kara gece
bastrnca dinlenmi. Ertesi gn ve onu izleyen gnler yolculuu
srdrm; yolda toplad bitkilerle karnn doyurarak, rmakla-
rn ve kaynaklarn suyunu ierek... Drt gn getikten sonra,
ormanlarla kapl bir vadiye ulam; orada kvrak sular akyor,
kular ve vahi gvercinler uuuyormu. Orada durmu ve usu-
lne uygun olarak abtest alp namaz klm; bylece gerekli g-
revleri yerine getirdikten sonra, gece bastrdndan, byk bir
aacn altna uzanm ve uyumu. Orada ylece geceyarsna ka-
dar uyuyakalm. O srada vadinin sessizliinin ortasnda yre-
deki kayalardan kan bir ses onu uyandrm. Bu sesin syledi-
i ark yleymi:

nsanolunun yaam! Sevgilinin dudaklarndaki g-


ln aydnl, sakin yznn verdii ifa olmaynca
senin ne deerin var?
Ey lm! Bana, tehditleri, srgnleri unutturacak sev-
gilinin uzanda gnlerim akp giderken, arzulanr
olacaksn sen!
137
Ey sakinin elinden nefis araplar imek iin ayrda
toplanm dostlarn neesi! Sakinin elinden barda
aldklarnda tutkuyla yanarlarken duyduklar nee!
Bahar! Sevgilinin yanndayken, senin ieklerin, kr
bahtn gemiteki katlklarndan yaralanan ruhumu
iyiletirirdi! Ey bahar, ayrdaki ieklerin...
Ve sen, krmz ve kokulu arabn ien dostum, baksa-
na! Elinin altnda sularyla, renkleriyle, dourganl-
yla kvanl bir toprak uzanyor!

Gecenin koynunda bylece ykselen bu hayranlk uyandrc


arky duyunca, Knmekn ayaa kalkm, kendinden gemi-
esine ilerleyerek, sesin geldii yne doru bakarak, karanlklar
delmeye alm. Ama vadinin dibinde akan rman stnde
ykselen aalann belli belirsiz glgelerinden baka ekil ayrt
edememi. Bunun zerine ayn dorultuda biraz daha yrm
ve bylece aadaki rman kysna kadar inmi. Bu kez ses,
gecenin koynunda, u iiri okurken, daha belirgin ve daha doku-
nakl olarak duyulmu:

Kendimle onun arasnda ak yeminleri var. Bundan


dolay onu kabilede brakabildim!
ldeki kabilem kusursuz atlardan ve siyah gzl kz-
lardan yana en zenginidir. Taim kabilesi derler ona.
Meltem! Soluun beni, Beni-Taim'lerin nezdine gt-
ryor! Karacierimi yattryor ve beni son kertede
mest ediyor?

138
Syle bana, kle Sat, topuu nlayan ngrakla do-
lanm, bazen bizim ak yeminimizi hatrlyor mu ve
ne diyor?
Ah! Yreim, bir akrep seni soktu. Gel, dostum! Du-
daklarnn panzehiriyle iyileeyim: tkrn yuta-
rak ve tazeliini soluyarak!

Knmekn, syleyeni grmeden, bu arky ikinci kez iitince,


karanlkta hl onu grmeye abalam ama bunda baar sala-
yamadndan, bir kayann tepesine km ve sesinin btn g-
cyle haykrm...

Anlatsnn burasnda, ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Krknc Gece Olunca


Demi ki:

... Bir kayann tepesine km ve sesinin btn gcyle "Ey


gecenin karanlnda geip giden kii, ltfen, benim ykme
benzediini hissettiim ykn yakndan iiteyim. Ve karlkl
birbirimizi eylemeye alalm!" diye haykrm. Sonra da sus-
mu.
Birka saniye getikten sonra, ark syleyen ses yant vermi:
"Ey beni aran kii, sen kimsin? Bu dnyadan bir insanolu
mu yoksa toprak altnn cinlerinden biri mi? Eer bir ecinni isen,
yolunu srdr! Ama, bir insanolu isen, burada n belirmesi-
ni bekle! Zira gece tuzaklar ve ihanetlerle doludur!"

139
Bu szleri duyunca, Knmekn, kendi kendine "Kukusuz, sesin
sahibi, serveni garip ekilde benimkine benzeyen bir kimse ol-
mal!" demi. Ve sabahn belirmesine kadar orada kprdamadan
beklemi.
O zaman, ormann aalar arasndan, l bedevileri gibi giyin-
mi, bir kl ve bir kalkanla donanm iri yar bir adamn kendi-
sine doru gelmekte olduunu grm; ayaa kalkp onu selam-
lam; bedevi de selamna karlk vermi; ve her zamanki hatr
sormalardan sonra, bedevi, ona yan sorup renince, arm
ve "Ey kendisini tanmadm gen adam, kimsin sen? Ve de
hangi kabilenin adamsn? Araplar nezdinde ailene kim derler?
Sen gerekte, geceleyin silahl birliklerden bakasnn grlme-
dii lkelerde tek bana yolculuk yapacak yata bulunmuyor-
sun. Haydi bana ykn anlat!" demi. Knmekn "Benim b-
ykbabam ah mer-n-Neman idi; babam da Dav-l-Mekn;
ben de yeeni Talihin Kudreti'ne duyduu akla yanp tutuan
Knmekn'm!" demi. Bunun zerine bedevi ona "Ama nasl
oluyor da ahlarn neslinden bir ah olu olduun halde, bir der-
vi gibi giyiniyor ve anna yakr bir maiyetin olmakszn yol-
culuk yapyorsun?" diye sorunca; o da "Bundan byle kendim
kendimin maiyetiyim ve yanmda olacaklarn ilki olman senden
rica ediyorum!" diye yant vermi. Bu szleri duyunca bedevi,
glmeye balam ve ona "Ey gen adam, sen sanki imdiden
yirmi sava geiren nl bir yiit, drt ba bayndr bir sava
gibi konuuyorsun! Oysa sana yetersizliini gstermek iin seni
tutup bana kle olarak hizmet grmeni salayacam! Ve o za-
man, eer gerekten senin babalarn ah ise, senin kurtarmal-
n deyecek kadar zengin olduklarn gstereceklerdir!" demi.
Knmekn, fkenin gz kapaklarndan frlar gibi olduunu du-
yumsam ve bedeviye "Vallahi! Benim kurtarmalm kendim-
den bakas demez, kolla kendini, ey bedevi! Senin sylediin

140
dizeleri iitince, seni kibar tavrl biri sanmtm" demi.
Ve Knmekn, bu ocukla oynamaktan te bir ey yaplamaya-
cana inand iin onu glerek bekleyen bedeviye doru iler-
lemi. Ama bedevi ne kadar yanl dnyormu! Gerekten,
Knmekn, bedevi ile beden bedene bir savaa hazrlanarak,
dalardan gl, minareden dik ayaklaryla yere aklarak onun
karsnda yer alm. Sonra bedeviyi yakalayp kollaryla skarak
sanki kemiklerini atrdatr ve barsaklarn boaltr gibi olmu.
Sonra onu kollarnda tuttuu halde yerden kaldrm, bu haldey-
ken byk admlarla rmaa doru komu. O zaman bedevi, bu
ocuktaki bunca gcn bulunmasnn aknln zerinden at-
maya zaman bulamadan haykrarak "Byle koarak suya g-
trp bana ne yapacaksn sen?" diye seslenmi. Knmekn da
"Seni rman akna terk ederek Dicle'ye kadar srklenmeni
salayacam; Dicle seni ssa nehrine, ssa nehri de Frat'a kadar
ulatrr; Frat da kabilene gtrr seni! O zaman kabilendekiler,
senin yiitliini ve gzpekliliini iyice anlarlar, ey bedevi!" de-
mi. Bedevi de, Knmekn'n onu havaya kaldrp rmaa atma-
sndan doacak tehlikeyi anlaynca "Ey yiit gen, sevdiin ye-
enin sultan Talihin Kudreti adna bana hayatm bala! Bun-
dan byle senin en boynu eik klen olacam!" diye haykrm.
Knmekn da hemen kollarn geveterek onu yavaa yere b-
rakm ve "Bu sznle elimi kolumu baladn!" demi. Bunun
zerine ikisi birlikte rman kysna oturmular ve bedevi hey-
besinden bir arpa ekmei karm; ortasndan krp yarsn bir
para tuzla birlikte Knmekn'a vermi. Ve o andan balayarak
dostluklar itenlikle pekimi. Bunun zerine Knmekn ona
"Yolda, imdi artk sen benim kim olduumu biliyorsun. Sen de
bana adn ve kimlerden olduunu syler misin?" diye sormu.
Bedevi de "Ben, am llerinde Taim kabilesinden Sabah bin
Remah bin Hemam'm. Ve birka szckle ykm yledir:

142
Babam ld zaman henz pek gentim. Amcam bana sahip
kt ve kz Necma ile birlikte kendi evinde bytt. Necma'y
sevdim, o da beni sevdi. Evlenecek yaa gelince onun eim ol-
masn istedim; ama babas, beni fakir ve geliri olmayan herhan-
gi birisi olarak grdnden evlenmemize raz olmad. Bununla
birlikte, kabilenin ileri gelen ihtiyarlarnn grlerine uyarak
amcam Necma'y bana ancak kendisine elli at, elli cins deve, on
dii kle ve en azndan elli lek de arpa salamak kouluyla
evlendirmeye raz oldu. Bunun zerine Necma uruna bu bal
salamann en iyi yolunun kabilemden ayrlarak gidip uzaklarda
tacirlere saldrmak ve kervanlar soymak olduuna karar ver-
dim. Ve bu gece, beni ark sylerken duyduun yerde bulunma-
mn nedeni de budur. Ama, ey yoldam, Necma'nn gzelliiyle
karlatrsan, bu arknn ne denli deersiz olduunu anlardn!
nk, Necma'y yaamnda bir kez gren, geri kalan gnler
iin ruhunun beklenmedik bir mutlulukla dolduunu hisseder!"
demi. Ve bu szleri syleyerek bedevi susmu.
Bunun zerine Knmekn ona "Yoldam, senin yknn be-
nimkine benzediini iyice biliyordum! yleyse bundan sonra,
yanyana arparak kllarmzn hakk olarak sevdiklerimizi
kazanalm!" demi.
Ve tam bu szleri syledikten sonra, uzaklarda bir toz bulutu
ykselmi ve abucak kendilerine yaklam; bir kez toz daln-
ca, nlerinde yz len bir kimseninki gibi sapsar bir atl belir-
mi; giysileri kana bulanm olan bu atl "Ey iman ehilleri, yara-
larm ykamak iin biraz su verin! Ve beni tutun, neredeyse l-
mek zereyim' Bana yardm ederseniz, lrsem atm sizin olur!"
diye haykrm Ve gerekten, yaral srcnn bindii at, kabi-
lenin tm atlar arasnda ei bulunmaz ve gzellikten yana, ba-
kan herkesi aknla uratan bir atm; nk bir l atnn
tm nitelikleri bakmndan en st dzeyde bulunuyormu. Ve
143
kendi rkndan gelen herkes gibi atlardan anlayan bedevi "Ger-
ekten, ey atl, senin atn zamanmzda pek grlmeyen cins at-
lardan birisi!" demi; Knmekn da ona "Ey atl, kolunu bana
uzat da inmene yardm edeyim!" demi. Kendini baylacakm
gibi duyumsayan atlnn kolundan tutarak onu yavaa imenli-
e indirmi ve ona "Senin neyin var karde, bu yara ne tr bir
yara byle?" demi. Bedevi de giysisini yar aarak srtndaki
boyna kanamakta olan byk yaray gstermi. Bunun zerine
Knmekn yaralnn yanna diz kerek dikkatle yarasn yka-
yp zerini yavaa taze otla kaplam; ve lmekte olan bu kii-
ye su iirmi ve ona "Seni bu duruma kim soktu, ey bahtsz kar-
deim?" demi; adam da unlar anlatm:
"Bil ki, sen ey yardm elini uzatan kii, tm gzelliiyle urada
grdn at, benim bu duruma dmemin nedenidir. Bu at,
Konstantiniyye hkmdar Kral Afridonyos'un bizzat sahibi ol-
duu bir att; ve n l Araplar olarak hepimizce biliniyordu.
Ve de bu cinsten bir at, kfir bir kraln ahrnda kalmamalyd;
onu, bakp gzeten ahr uaklar ve muhafzlar arasndan kar-
mak iin, kabilemin ileri gelenlerince grevlendirildim. Ve he-
men yola karak geceleyin atn barndrlmakta bulunduu ad-
ra ulatm; sonra, atn yce nitelikleri zerinde grm almak
istedikleri ve onu bir kez yoklamam rica ettikleri andan yararla-
narak zerine bindim ve bir kam darbesiyle onu drtnal srp
kardm. Bunun zerine muhafzlar, aknlklar geer gemez,
ardmdan oklar, mzraklar frlatarak atlaryla beni izlediler; ve
grdnz gibi beni srtmdan yaraladlar. Ama at beni gittike
artan bir hzla, den bir yldzdan daha ivedi alp gtrd ve so-
nunda tamamyla onlarn ulaamayaca bir duruma getirdi.
gndr durmakszn at srtnda yol aldm! Ama kanm akp dur-
du ve gcm tkendi; lmn gz kapaklarm kapatmak zere
olduunu hissediyorum!"

144
"Siz de beni kurtarm bulunduunuz iin, lmmde, at sizin-
dir. Bu at, El-Kaatul el-Mecnun adyla anlr ve El-Acuz rknn
en gzel rneidir!
Ama daha nce, ey giysileri dkn, yz soylu gen adam, at-
nn terkisine alp, doduum adrn altnda lmem iin, beni
kabileme ulatrarak son bir yardmda bulun!" demi.
Bu szleri iiten Knmekn ona "Ey lden gelen kardeim; ben
de, soyluluun ve iyiliin gelenek olduu bir soydan gelmek-
teyim. Bundan dolay, at bana vermesen de, istediin hizmeti
senden esirgemeyeceim!" demi. Ve onu ayaa kaldrmak ze-
re Arabn yanna yaklam; ama Arap derin derin iini ekerek
"Hele biraz bekle! Sanrm burackta canm bedenimden kmak
zere! man tazelemek istiyorum!" demi. Sonra gzlerini hafif-
e ksp ge avu am; ve "Tanr'dan baka Tanr olmadna
ve Muhammet'in Tanr'nn elisi olduuna tanklk ederim!" de-
mi.
Sonra, lmeye hazr olarak u arky syleyip son szlerini ta-
mamlam:

Atm drtnal srerek dnyay dolatm, yolumda deh-


et saarak ve kan dkerek. elaleler ve dalar atm
uar gibi, cinayet ve sefahatle. Yaadm gibi ldm,
yollar-boyunca babo dolaarak ve galibiyet kazan-
dklarmca yaralanarak! Ve aclarmn meyvesi olan
yaamm, bir elalenin kycnda, altnda dodu-
um gklerden uzakta, terk ediyorum!

145
Bununla birlikte, bil ki, ey bedevinin tek hzinesine
sahip olacak yabanc, benim deerli atm Kaatul'un
gzelliine yaraan bir binici bulduuna inanmasam,
ruhum kederinden kahrolurdu!

Ve Arap bu arky okur okumaz azn rpnarak ap kapam;


derin bir hrlt koparm ve gzlerini sonsuza dek kapam. Bu-
nun zerine Knmekn ve yolda, bir ukur kazdktan ve ge-
rekli dualar yerine getirdikten sonra ly oraya gmmler; ve
Allah'n yolu zerinde bahtlarn yaamak zere oradan ayrl-
mlar.

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

Ama Yz Krk Birinci Gece Olunca


Sze balam:

... Bahtlarn yaamak zere oradan ayrlmlar. Ve Knmekn,


yeni at Kaatul'e binmi, Bedevi Sabah da, onu yryerek izle-
mekle yetinmi; nk ona dostluk ve itaat yemini etmi ve de
onu, Tanr'nn evi Kutsal Kbe zerine yemin vererek sonsuza
kadar efendisi olarak tanm bulunuyormu!
Bundan sonra onlar iin, servenlerle ve yiitliklerle, hayvanla-
ra olduu kadar haydutlara da kar mcadeleyle geecek; av-
lanma ve yolculukla, vahi hayvanlara kurduklar tuzaklarla be-
zenmi, kabilelerle savamak ve ganimet toplamakla dolu bir
yaam balam. Bylece, canlar pahasna, saylamayacak kadar
ok hayvan bakclaryla birlikte, atlar esirleriyle ve adrlar
146
hallaryla birlikte toparlamlar. Ve Knmekn, yolda Sabah',
aknlarnda nlerine katp gtrdkleri tm ganimetlere ilgili ge-
nel gzetmen olarak grevlendirmi. Dinlenmek zere ikisi bir-
likte bir yere oturduklar zaman, birbirlerine biri yeeni Talihin
Kudreti'nden, dieri yeeni Necma'dan sz aarak ak aclar ve
umutlarn anlatrlarm. Bylece iki yl gibi bir zaman gemi.
urackta size, gen Knmekn'n bandan geen binlerce
servenden birini anlataym:
Bir gn, Knmekn, at Kaatul zerinde sadk adam Sabah ile
birlikte bir servene atlm bulunuyormu. Sabah nde gidiyor
ve yaln klc elinde, zaman zaman gzlerini maara az gibi
aarak, lde tam bir sszlk olduu halde, dehetli haykrlarla
baryor ve "Yol an! Sadan, soldan yol an!" diyormu. O
srada avladklar bir karacay kzartarak yiyip kaynan serin ve
yeni1 suyunu itikten sonra yola koyulmu ve bir sre sonra,
altnda yeil bir ayrn bulunduu ve dii ve erkek develerle
koyunlarn, ineklerin ve atlarn otlad bir tepeye ulamlar; bi-
raz tede, bir adr altnda, sessizce oturan silahl kleler bulu-
nuyormu. Bunu gren Knmekn, Sabah'a "Sen burada kal!
Ben kendi bama gidip btn sry ve kleleri ele geirece-
im" demi. Ve bu szleri syleyip atnn zerinde tepeden aa
tpk atlayan bir buluttan anszn kan bir yldrm gibi drt
nala inmi ve u sava ezgisini syleyerek klelerle hayvanlarn
zerine saldrm:

mer-n-Neman'n rkndanz biz, istikbali yce, yiit


kiileriz!
Bizler, sava gn, gn doarken, dman kabilelerin
yreini vuran soylu kiileriz!
1 Yeni: Hafif
147
Gszleri gllere kar koruruz, mzraklarmzn
bezei olarak yendiklerimizin kellesini kullanrz.
Kellelerinizi koruyun, ey dman bildiklerimiz! Yiit-
ler geliyor! stikbali yce, mer-n-Neman'n rkn-
dan!

Bunu gren rkm kleler, tm l Araplarnn anszn saldr-


dklarn sanarak byk feryatlar koparmaya, yardm istemeye
koyulmular. Bunun zerine adrlardan, srlerin sahipleri olan
sava km; atlarna srayp Knmekn ile karlamak
zere ileri atlmlar; bir yandan da, "Kaatul atn hrsz bu! So-
nunda onu bulduk! Saldrn hrsza!" diye haykryorlarm. Bu
szleri duyunca Knmekn, onlara "Gerekten Kaatul at bu! A-
ma asl hrsz sizlersiniz, orospu ocuklar!" diye haykrm. Ve
Kaatul'un kulana eilerek onu yreklendirecek szler sylemi
ve Kaatul, av zerine atlan bir canavar gibi sram; ve Kn-
mekn, mzran bir zafer oyunu oynarcasna kullanm; ve
nne ilk kann karnn delen mzrak, ardndan ucunda bir
bbrek olduu halde dar km. Ayn olay teki iki atlnn da
bana gelmi; ve karnlarn delip geen mzrak artlarndan -
karken birer bbrekle donanm. Sonra klelere doru dnm.
Ama bunlar efendilerinin bana gelenleri grnce, yerlere ka-
panmlar ve canlarnn balanmasn dilemiler. Knmekn da
onlara "Haydi kalkn! Hi, vakit geirmeden nme derek bu
srleri srp onlar benim adrlarmn ve klelerimin bulundu-
u falan yere yneltin!" demi. nnde hayvanlar ve kleleri
gderek yolunu srdrm; ve buyruklarna uyarak, sava sre-
since yerinden kprdamam olan yolda Sabah'n abucak ya-
nna ulam.

148
nlerinde kleler ve sryle bylece yol alrlarken, anszn kar-
dan bir toz bulutunun ykseldiini grmler; toz dalnca,
bunun Konstantiniyye Rumlar'nn giysileri iinde silahl yz
atl olduunu anlamlar. Bunu gren Knmekn, Sabah'a "Sen
srleri ve kleleri gzet! Bu inanszlara kar ben tek bama
savaacam!" demi. Bedevi de, hemen uzaa bir tepenin ard-
na ekilmi ve verilen buyruktan baka bir ile uramam. Ve
Knmekn tek bana Rum atllarnn zerine atlm; bunlar he-
men onun drt yann sarmlar; bunun zerine balarndaki ko-
mutan ona doru ilerleyerek "Ey gzel gen kz! Gzlerin tatl,
yanaklarn parlak ve iek gibi taze olduu halde, bir sava at-
nn dizginlerini bylesine ustaca kullanmasn bilen ey gzel
gen kz, sen kimsin? Yakla da, seni dudaklarndan peyim!
Sonras da gelsin! Gel! Seni kabilelerin dolat tm bu toprak-
larn ecesi yapaym!" demi.
Bu szleri duyan Knmekn, byk bir utancn yzn brd-
n duyumsam ve "Sen kiminle konutuunu sanyorsun, ey
kpeolu kpek? Eer yanaklarmda ty yoksa, kollarm sana
haddini bildirecek gtedir. Ey savalardan gen kzlar ayrt
etmeyi bilemeyen kr Rum!" diye haykrm. Bunun zerine
yz atlnn komutan Knmekn'a daha da yaklam ve gerek-
ten, teninin tatll ve beyazlna karn yanaklarndaki yeni
km tylerin kadifemsi grnmn fark etmi; ve gzlerin-
deki alevden, kolayca alt edilemeyecek bir savayla karlat-
n anlam.
Bunun zerine yz atlnn komutan Knmekn'a "Bu sr ki-
min? Ve sen de, byle kstah ve meydan okur bir tavr taknm
nereye gidiyorsun? Kendi rzanla teslim ol! Yoksa lrsn!" di-
ye haykrm. Sonra maiyetindeki atllardan birine, gen adama
yaklap esir almasn buyurmu. Ama atl, Knmekn'n yanna
henz ulamken Knmekn, klcnn bir vuruuyla sarn,
149
ban ve gvdesini ve de eeriyle atnn karnn ikiye ayrm.
Sonra yaklaan ikinci, nc ve drdnc atllar da ayn kader-
le karlamlar.
Bunu gren yz atlnn komutan, atllarna geri ekilmelerini
buyurmu ve Knmekn'n ok daha yaknna gelerek "Gzel bir
gen olduun kadar, yiit bir savasn sen, ey delikanl! Ben,
yiitlii tm Rum lkelerinde nlenmi Kahruda, cesaretine
duyduum saygyla seni balamak istiyorum! Bar iinde geri
ekilirsen, gzelliinin hatr iin, ldrdn adamlarndan
dolay seni balarm!" diye haykrm. Ama Knmekn ona,
"Kahruda deil, kim olursan ol, beni ilgilendirmez! nemli
olan, senin btn bu szleri bir yana brakp benim mzramn
ucunu denemendir. Ve de bil ki, sen Kahruda'san, ben de mer-
n-Neman'n olu Dav-l-Mekn'n sulbnden gelme Knme-
kn'm!" diye haykrm. Bunu duyan Hristiyan ona "Ey Dav-l-
Mekn'n olu, babann sava alanlarndaki yiitliini grdm!
Sen de, gryorum ki, babann kuvvetini tam bir zarafetle bir-
letirmisin! Tm ganimetlerini toplayarak ek git, yleyse! Bu,
bana zevk verecektir!" demi. Ama, Knmekn, ona "Ey Hristi-
yan, atmn dizginini ekip geri dnmek benim detim deildir.
Kolla kendini!" diye haykrm. Bunu syledikten sonra, sahibi-
nin ne istediini anlayan at Kaatul' okam, o da kulaklarn
drerek kuyruunu kaldrp ileri atlm. Bunun zerine iki sa-
va dvmeye balamlar; atlar da boynuzlaryla atan iki
ko gibi ya da gs gse gelen iki boa gibi karlam. Ve
karlkl giritikleri birka hamle sonusuz kalm. Sonra ans-
zn Kahruda, tm gcyle mzran Knmekn'n gsne fr-
latm; ama, Knmekn, atnn kvrak dnyle, zamannda sa-
knmay bilmi ve sert bir dnle kolunu gerip mzran ileri
atm. Bu vurula Hristiyan'n karn delinmi ve mzran ucu
ardndan ldayarak km. Ve Kahruda, artk inansz sava

150
lar arasnda bir daha saylmayacak hale gelmi!
Bunu grnce, Kahruda'n atllar, atlarnn hzlarna gvenerek
kap onlar maskeleyen toz duman iinde gzden kaybolmular.
Bunun zerine Knmekn, yerde uzanan ller zerinde mzra-
nn kann silerek, Sabah'a srleri ve kleleri ne srmesini
iaretle anlatarak yeniden yola koyulmu.
Ve ite tam bu servenden sonra, adndan sz edildiini ok
iittii llerin gezgin zenci kadnna rastlam. Bu kadn, kabi-
leden kabileye dolaarak adrlar altnda ykler ve yldzlar
altnda destanlar anlatrm. Knmekn da, ona adrnda kala-
rak kendisine hoa vakit geirtecek ve gnln ferahlatarak ru-
hunu enlendirecek bir yk anlatmasn rica etmi. Yal gezgin
kadn "Dostlukla ve saygyla!" cevabn vermi; sonra, hasr
zerinde onun yanna oturarak kendisine u yky anlatm:

152
Haha Yutann yks

B
tr!
il ki, kulamn holat en gzel yky, ey efendim,
bana haha yutanlar arasndan bir haha yutucu anlatm-

Bir zamanlar bakirelerin etine tapnan bir adam vard...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

Ama Yz Krk kinci Gece Olunca


Demi ki:

Bir zamanlar bakirelerin etine tapnan bir adam vard ve tek


kaygs buydu. Ama, bu etin deeri, hele seilmi ve smarlan-
m olunca ok yksek olduundan ve hibir servet, sonsuza dek
dayanamayacandan; sz konusu adam, bu konuda durmay bi-
lememi ve kendini arzularnn lszlne kaptrm ve de
her yanl davranta sadece arlk knanr olduundan, sonun-
da tam bir iflasa srklenmi.
Gnn birinde, srtnda kt giysilerle ve plak ayaklarla ar-
da yryp yiyecei ekmeini dilenirken, ayana bir ivi bat-
m ve olduka fazla kann aktm. Bunun zerine yere otur-
mu ve kann durdurmaya ve ayan bir bez parasyla sarma-
ya alm. Ama, kan durmadndan, kendi kendine "Hamama
gidip ayam ykayp suya daldraym. Herhalde iyi gelir!" diye
dnm ve hamama gidip fakirlerin ortaklaa yararland,
ama yine de temiz ve aydnlk olan blmne girmi ve orta ha-
153
vuzun yanna oturan bir adam, dileri arasnda bir eyler geveli-
yormu. Yaral kii, tekinin ineyip durmasndan ok etkilen-
mi; o da azna bir eyler alp inemek iin byk bir arzu
duymu. Bunun zerine yanndaki adama "Komum, sen ne i-
niyorsun?" diye sormu. O da kendisini kimsenin duymasn is-
temediinden alak sesle "Sussana sen! Haha bu! stiyorsan,
sana bir para verebilirim!" demi. O da "Kukusuz! Zaten ok-
tandr tatmak istiyordum!" demi. Bunun zerine haha ine-
yen kii, azndan bir parasn karp yaralya vermi ve "Tm
kayglarndan kurtulacaksn!" demi.
Adammz paray alm ve ineyip sonra da tamamn yutmu.
Ve hahaa alkn olmadndan, ilacn kanda dolap beyne
ulatnda yaratt etkiyle, ilkin grlmedik bir neeye kapl-
m ve hamamda mthi kahkahalar koparm! Birka dakika
sonra, mermerin zerine kerek en holarndan birini imdi an-
latacam sanrlarn tuzana dm.
lkin kendini korkun bir tellan ellerinin egemen bulunduu
ve iki berbat zencinin kiiliine tmyle sahip olduu bir plak-
lk iinde ve kendini bu ellerin elinde bir oyuncak gibi grm;
onu her anlamda elle yoklayarak boum boum parmaklarn et-
lerine daldrarak, ama son kertede ustaca evirip evirmiler; be-
ceriyle bedenini ovuturmak iin karnna dayadklarnda dizleri-
nin arlyla inlemi. Bunu izleyerek onu, bakr leenlerde b-
yk bir rahatlk salayarak ykamlar ve gvdesini bitkisel lif-
lerle ovuturmular; sonra, iri kym tellak, bedeninin nazik yan-
larn ykamak istemi, ama bu onu ok huylandrdndan "Bu
ii kendim yapacam!" demi.
Ykanma fasl bittikten sonra, iri kym tellak, ban, omuzlarn
ve belini yasemin gibi bembeyaz havlularla sarm ve ona "im-
di, efendim, seni bekleyen karnn yanna girme zamandr!" de-

154
mi. Ama o "Hangi karm, ey tellak? Ben bekr bir kiiyim!
Byle samalaman yoksa haha yutmu olmandan falan m ge-
liyor?" diye haykrm. Ama tellak "Byle akalar yapmaktan
vazge! Haydi sabrszlkla beklemekte olan karnn yanna gi-
delim!" demi. Ve onun omuzlarna ipekten byk siyah bir rt
koyarak, srf aka olsun diye, iki zenci omuzlarndan tutup za-
man zaman kn gdklayarak ilerlerken; nden yryp yol
am. Adam da, kendini tutamayarak glyormu.
Bylece, onunla birlikte, yar karanlk, scak ve ttsyle koku-
landrlm bir salona ulamlar; salonun ortasnda, iine tatl-
lar, erbetler ve meyve doldurulmu bir tepsi ve iek dolu va-
zolar varm; onu bir abanoz tabureye oturttuktan sonra, tellak
ile iki zenci, ekilme izni isteyip gzden kaybolmular.
O srada gen bir olan ocuu ieri girip ayakta dikilmi ve ona
"Ey zamann ah, ben senin klenim!" demi. O ise, gen ola-
nn inceliine aldr etmeden, tm salonu sarsan mthi bir kah-
kahayla glm ve "Vallahi! Buralar hep haha yutanlarla dolu
yerler! te birisi de beni ah yerine koyuyor!" diye dnm.
Sonra dnp olana "Sen, buraya yakla bakaym! Bana krmz
ve sulu bir karpuz kesip yarsn getir! Benim en ok sevdiim
eydir bu! imi ferahlatacak bir karpuzdan deerli ey yoktur!"
demi. Gen ocuk hayran olunacak dilimler halinde kestii kar-
puzu ona getirmi. Bunun erine ocua "Artk sen git baka-
lm! Senin burada iin kalmad. Ko git, bana gzel bir karpuzla
iyi gidecek en iyi cinsten bakir et bul!" demi. ocuk da gzden
kaybolmu.
Ve hemencecik salona gepegen bir kz girmi. Ve kz, henz
ocukluktan kurtulmam olduundan, ancak belirmi olan kal-
alarn kvrarak ona doru yrm. O da, bu grnt karsn-
da neeyle burnundan solumu; kk kz kollarna alarak kal-

155
alarnn arasna oturtmu ve ehvetle pm. Onu biraz aa
kaydrarak erkeklik organn karm ve kzn eline vermi; kim
bilir daha neler yapacakken, birdenbire, youn bir soukluk du-
yarak, dnden aylm.
Ve hemen o anda, btn bunlarn hahan beyninde yaratt et-
kiden ortaya ktn dnp hamamda tm ykananlarn yre-
sini sararak grtlaklarn yrtarcasna ve azlarn frn gibi aa-
rak gldklerini grm. Birbirlerine, plak ve havaya alabil-
diince dikilmi, deta bir eein ya da bir filinki kadar mthi
grnen zebbini gsteriyor ve ii souk suyla dolu kovalarla
onu slatyor ve hamamda ykananlar arasnda det olduu gibi,
kyaslama yoluyla organlarndan sz edenlerin yaptklar trden
akalar yaparak ona taklyorlarm.
Bunu grnce zihni karma kark olmu; ve beline havlusunu
sarp glenlere ikyet eder gibi bir sesle "Tam da her eyi yerli
yerine koyacakken neden kz alp gtrdnz, ey saygn kii-
ler?" diye sormu. Bu szleri duyunca, yresindekiler neeyle
tepinmi ve el rpmlar ve ona "Ey haha yutucu, yuttuun o-
tun etkisiyle sadece havayla iftletiin halde, hl da uyumsuz
szler sylemekten utanmyor musun?" diye haykrmlar.
Zenci kadnn bu szlerini duyan Knmekn, artk daha fazla
dayanamam ve ylesine glm ki, needen katlm kalm.
Sonra da zenci kadna "Bu ne ho yk byle! Ltfen, kulaklara
ho gelen ve ruhu enlendiren bu yknn gerisini bana hemen
anlat!" demi. Zenci kadn da "Kukusuz, efendim, yknn so-
nu ylesine gzeldir ki, gerekte, iittiin blm sana unuttu-
rur; ve ylesine temiz, tatl ve gariptir ki, sarlar bile zevkten
srarlar" demi. Knmekn da "Ah! yleyse szn srdr!
Sonsuz bir hayranlk iindeyim!" demi.

156
Tam zenci kadn yksnn sonunu anlatmak zereyken, Kn-
mekn, atl bir ulan gelerek adrnn nnde durduunu gr-
m; ulak, atndan inmi; yanna gelerek selam vermi; Knme-
kn da onun selamn alm. Bunun zerine ulak ona "Efendim,
ben, Vezir Dendan'n drt bir yana salp yldan beri Ba-
dat'tan uzakta bulunan gen Emir Knmekn'n izini buldurma-
ya alt yz ulaktan biriyim. Zira byk vezir, mer-n-Ne-
man'n tahtn zorla ele geirenlere kar tm orduyu ve tm hal-
k ayaklandrmakta baar gsterdi; ve zorbay yakalatt ve yer-
altnn en derin yerinde bir zindana kapatt. Ve imdi, alk, su-
suzluk ve utan, onun cann karm olmal! Acaba efendim,
bana, tesadfen, babasnn tahtndaki hakk elinden alnm olan
Emir Knmekn', bir gn, bir yerlerde grp grmediini sy-
ler misin?" demi.

Anlatsnn burasnda ehrazat, gn doduunu grerek yava-


a susmu.

Ama Yz Krk nc Gece Olunca


Demi ki:

Emir Knmekn bu hi beklenmedik haberi iitince, sadk yol-


da Sabah'a dnm ve sakin bir sesle ona "Gryor musun, ey
Sabah, her ey saptanan zamanda yerine ulayor. Haydi kalk
bakalm! Badat'a gidiyoruz!" demi.
Bu szleri duyunca, ulak, yeni hkmdarnn karsnda bulun-
duunu anlam ve hemen yere eilerek Sabah ve zenci kadnn
yapt gibi nnde topra pm. Knmekn da, zenci kadna
"Sen de benimle birlikte Badat'a geleceksin. Orada benim iin

157
bu l yksn tamamlarsn!" demi. Sabah da "yleyse, ey
ah'm, bana izin ver de, senin geliini Vezir Dendan'a ve Ba-
dat halkna bildirmek iin ben nden gideyim!" demi. Knme-
kn da, ona bu izni vermi. Sonra, getirdii iyi haberden dolay
ula dllendirmesi iin, armaan olarak yl boyunca sava-
p ele geirdii tm adrlar, tm hayvanlar ve tm kleleri
ona terk etmi. Sonra, bedevi Sabah nde, bir deveye tnemi
zenci kadn ardnda olduu halde, at Kaatul'un trs bir gidiiyle
Badat'a doru yol alm.
Emir Knmekn, sadk yolda Sabah'n kendinden bir gn nce
Badat'a ulamasn salayacak ekilde geride kalmaya dikkat
ettiinden Sabah, kente ulanca verdii haberler tm Badat
kentini birka saat iinde heyecana bomu. Kentte oturanlarn
hepsi ve tm ordu, Vezir Dendan bata olmak zere, komu-
tan: Rstem, Trke ve Behrimen ile birlikte, kentin kaplarn-
dan dan karak sevdikleri ve artk grmekten umut kestikleri
Knmekn'n geliini grmek zere beklemeye koyulmular; ve
mer-n-Neman'n neslinin refah ve utkusu iin dileklerde bu-
lunmular.
Emir Knmekn da at Kaatul'un trs gidiiyle gelirken, grlr
grlmez, hkmdarlar olarak, ona alk tutan binlerce kadn ve
erkein sevin ve yakarma lklar tm gkyzne ykselmi.
Vezir Dendan da, yal olmasna karn, eviklikle yere atlam
ve birok hkmdarn mirass olan gen emiri karlamak ve
nnde sadakat yemini etmek zere ne km. Sonra hep bir-
likte Badat'a girmiler; bu srada hatr saylr bir kalabaln
evreledii devenin zerinde zenci kadn srekli ykler anlat-
yormu.
Knmekn'n saraya ulanca yapt ilk i, hkmdarlarnn an-
sna en ok bal olan byk Vezir Dendan', sonra da Rstem,

158
Zenci Kadn Kalabala Hikayeler Anlatrken
(Anton Pieck)
Trke ve Behrimen emirleri kucaklamak; ikinci ii de gidip se-
vinten hkrklara boulmu olan annesinin elini pmek ol-
mu; nc i olarak da annesine "Anneciim, syle bana lt-
fen, benim sevgili yeenim Talihin Kudreti ne haldedir?" demi.
Annesi de ona, "Yavrum, sana bu konuda cevap verecek durum-
da deilim; nk seni yitireliden beri, senin yokluunun acsn-
dan baka bir ey dnmedim!" diyerek yantlam. Knmekn
da "Sana yalvarrm anneciim, ondan ve halam Nzhet'ten ha-
berler getir bana!" demi. Bunun zerine annesi kp Nzhet'in
ve kz Talihin Kudreti'nin bulunmakta olduklar daireye gitmi;
ve onlarla birlikte Knmekn'n beklemekte olduu salona gel-
mi. Ve o anda byk bir sevin ortal kaplam ve binlercesi
arasnda unlarn da bulunduu en gzel iirler sylenmi:

Ey sevgilinin dudaklar zerindeki incilenmi gl,


inciler zerinde su gibi akan gl!
Sevgililerin yanaklar! Tanmadnz pler mi kal-
mtr, ipeksi duyularla okaylar m?
Sabahleyin dank salarn okaylar, kprdayan
bir dolu parman okaylar!
Ve sen, ateten km elik gibi parlak kl, durmak
bilmez kl, gecenin klc...

Bylece, mutluluklar Tanr'nn ltfuyla son snrna ulanca, ar-


tk sylenecek bir ey kalmam. Ve artk, mer-n-Neman'n
ardllarnn yaad yerlerden uzaklaan felaket, tm dmanla-
rnn bana m!

160
Gerekten, ah Knmekn, bir kez, ei olmu bulunan Talihin
Kudreti'nin kollarnda uzun mutluluk aylar geirdikten sonra,
bir gn, byk Vezir Dendan', tm emirlerini, birlik komutanla-
rn ve devletin ileri gelenlerini biraraya getirmi; ve onlara "Ba-
balarmzn kannn c henz alnmad ve artk bunun zaman
gelmitir! ittim ki, Afridonyos lm, Kayseriyye hkmdar
Nardobyos lm. Ama yal Felaketler Anas henz yaamakta.
Ve savalarmzn dediklerine baklrsa, tm Rum lkelerini
yneten ve bu lkelerin ilerini dzenleyen oymu. Kayseriy-
ye'de de yeni kral, Rumzan adn tayan ve anas babas belirsiz
biriymi.
Dolaysyla, ey siz hepiniz, benim savalarm, inanszlara
kar savamz yarndan tezi yok balayacaktr! Ve bar ve dua
zerine olas Peygamberimiz'in ans zerine yemin ederim ki,
bu felaket saan yal kadnn yaamna son vermedike ve sa-
va alanlarnda lm bunca ehidimizin cn almadka, ken-
timiz Badat'a dnmeyeceiz!" demi.
Orada bulunanlarn hepsi, uygun gr bildirmiler. Ve ertesi
gnden balayarak ordu, Kayseriyye zerine sefere km.
Dman kentinin duvarlar dibine geldiklerinde ve bu inansz
kentte her eyi atee ve kana bomaya hazr bir durumda bulun-
duklar srada; ah'n adrna doru bir kral olundan bakas
olmadn dndrtecek kadar gzel bir delikanlnn, ardnda
yz rtl ve saygn tavrl bir kadnla birlikte geldiini gr-
mler. Tam o srada, ah'n adrnda Vezir Dendan ve iman eh-
linin ordusuyla birlikte gelmi bulunan ve yolculuun yorgunlu-
una alk olan Knmekn'n halas Nzhet Sultan toplanm
bulunuyormu.
Gen adam ile kadn, huzura kmak istemiler, onlara hemen
izin verilmi. Ama henz ieri girdikleri srada Nzhet, bir fer-
161
yat koparm ve baylm; kadn da byk bir feryat koparm ve
o da baylm. Ve yeniden kendilerine geldiklerinde, birbirleri-
nin kollarna atlarak pmler. Zira bu kadn, Ebrize Ece'nin
eski klesi sadk Mercane'den bakas deilmi.
Sonra Mercane, ah Knmekn'a dnm ve ona "Ey ah, gr-
yorum ki, boynunda parlak ve yuvarlak, deerli bir mcevher ta-
yorsun; Nzhet Sultan da benzeri bir mcevheri boynuna as-
m. Biliyorsunuz ki, Ebrize Ece de bunlarn ncsne sahipti.
te bu nc mcevher burada!" demi. Ve sadk Mercane,
kendisiyle birlikte ieri giren gen adama dnerek onun boynun-
da asl bulunan nc mcevheri gstermi; sonra gzleri ne-
eden imek gibi parlayarak "Ey ah ve sen Nzhet Sultanm,
bu gen adam, benim bahtsz sultanm Ebrize Ece'nin oludur.
Ve doduundan beri onu ben yetitirdim. Ve o, kendisi, beni
dinleyen ey sizler, Kayseriyye'nin imdiki kral, mer-n-Ne-
man'n olu Rumzan'dr. Dolaysiyle, ey Nzhet Sultan, senin de
kardeindir ve ey ah Knmekn, senin de amcandr!" diye hay-
krm.
Mercane'nin bu szlerini duyan ah Knmekn ve Nzhet ayaa
kalkmlar ve needen gzyalar dkerek gen kral Rumzan'
kucaklamlar; Vezir Dendan da ayn ekilde, efendisi Tanr'nn
sonsuz rahmetine kavuas ah mer-n-Neman'n olunu ku-
caklam. Sonra, ah Knmekn, Kayseriyye Kral Rumzan'a
"Syle bana, ey babamn kardei, sen ki bir Hristiyan lkesinin
hkmdarsn; ve Hristiyanlar arasnda yayorsun! Sen de Nas-
rani oldun mu?" diye sormu. Ama Kral Rumzan elini uzatm
ve ahadet parman kaldrarak "L lahe ili'Allah ve Muham-
meden Resul'llah!" diye haykrm.
Bunun zerine, Knmekn'n, Nzhet'in, Vezir Dendan'n se-
vinleri sonsuz olmu ve "Kendisini tanm olanlar biraraya

162
getirdiinden tr Tanr'ya krler olsun!" diye haykrmlar.
Sonra Nzhet "Ama sen, Tanr'y ve yalvacn1 tanmayan bunca
inansz arasnda nasl oldu da doruyu bulabildin?" diye sor-
mu. O da "Bizim inancmzn sade ve hayran olunacak ilkeleri-
ni bana reten, iyi yrekli Mercane'dir! Zira kendisi vaktiyle
Badat'ta babamn saraynda kaldklar srada annem Ebrize ile
birlikte Mslman olmutu. Bylece Mercane, doduum srada
beni alarak yetitiren ve her bakmdan annelik eden kii olmak-
tan te, baht hkmdarlarn hkmdar Tanr'nn ellerinde bulu-
nan gerek bir Mslman yapan kii oldu!" demi.
Bu szleri iitince, Nzhet, Mercane'yi, oturmakta olduu hal
zerine, yan bana oturtmu ve bundan sonra onu bir hemire
saym.
Knmekn'a gelince, amcas Rumzan'a "Ey amcam, byk ou-
lun hukukuna gre, slam mparatorluu'nun tac senin hakkn-
dr. u andan balayarak ben kendimi senin sadk uyruun say-
maktaym" demi. Ama, Kayseriyye Kral, "Ey yeenim, Allah
ne yaparsa gzel yapar! Tanr'nn dzenledii bir dzeni sarsabi-
lecek bir neriyi kabul etmeyi dnmeye nasl cesaret edebili-
rim?" demi. O srada araya giren byk Vezir Dendan, "Ey ah-
larm, en doru fikir, ikiniz de ahlnz elde bulundurarak her
birinizin bir gn, srayla, hkmetmenizdir!" demi. Onlar da
"Senin fikrin harika, ey babamzn saygn veziri!" diye yant
vermiler.

Anlatsnn burasnda, ehrazat, gnn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

1 Yalva: Kendisine kitap gnderilmi peygamber, eli, resul.


163
Ama Yz Krk Drdnc Gece Olunca
Demi ki:

...Ve onlar da "Senin fikrin harika, ey babamzn saygn veziri!"


demiler. Ve bu konuda aralarnda uyumular. Ve bu mutlu ola-
y kutlamak iin, Kral Rumzan, ayaa kalkp kendi kentine gir-
mi ve kentin kaplarn slam ordularna atrm. Sonra tellallar
araclyla, bundan byle slam dininin, halkn dini olacan,
ama isteyen kimsenin yanl da olsa, kendi dinine bal kalmak-
ta zgr olabileceini duyurmu. Bununla birlikte halktan hi
kimse inansz kalmay srdrmek istememi; ve tek bir gnde,
binlerce iman ehli inan akdi yapm! Bu yolda, Dou'da olduu
kadar Bat'da da tm yaratlanlar arasnda bar simgesi olmak
iin yalvacn gndermi olan Yce Tanr'ya sonsuza dek kr-
ler olsun!
Bu nedenle, iki hkmdar, her biri byk sevinler ve byk
enliklerle, kendi gnnde hkmdarlnn gereklerini yerine
getirerek bir sre Kayseriyye'de kalm.
Ve ite bu sre iinde yal Felaketler Anas'ndan almay da
planlamlar. Bu maksatla Kral Rumzan, ah Knmekn'n da
onayyla, ilerin yeni durumunu bilmeyen ve Kayseriyye Kra-
l'nn anas Abriza'dan yana byk babas olan topra bol olas
Hardobyos gibi Hristiyan olduunu sanan Felaketler Anas'na
abucak bir ulakla Konstantiniyye'ye yollanmak zere bir mek-
tup hazrlam. Bu mektup yle kaleme alnm bulunuyormu:

164
Muzaffer ve saygn, mthi ve korkun, dman kafa-
lar zerinde felaketin topuzu, Hristiyan kenti zerin-
de gzetici gz, erdem ve bilgeliin kokusu, byk
patriin gerek ve stn dksnn ttssyle ttslen-
mi ve stanbul ire2 sa'nn dikili ta, soylu bayan
avahi mml Devahi!
Ey hepimizin anas, Yer ve Gklere hkmeden. Yce
Tanr'nn bize ordularmzla Mslmanlar zerinde
zafer nasip ettiini; tm slam ordularn kahrettiimi-
zi ve ahlarn Kayseriyye'de tutsak tuttuumuzu, ayn
biimde mer-n-Neman ile Konstantiniyye'nin top-
ra bol olas kral Afridonyos'un kz Kralie So-
fia'dan olma Nzhet Sultan ve Vezir Dendan' da tut-
sak aldmz bildiririz.
Bundan dolay, bizlere katlarak zaferimizi birlikte
kutlamak ve senin gzlerinin nnde ah Knme-
kn'n, Vezir Dendan'n ve tm Mslman komutanla-
rnn balarn vurmak zere sizi aramzda grmek is-
tiyoruz.
Kayseriyye'ye kalabalk bir maiyetiniz olmakszn ge-
lebilirsiniz; zira, bundan byle tm yollar Irak'tan
Sudan'a, Musul ve am'dan Dou ve Bat'daki lkele-
rin snrlarna kadar gvenlik iindedir. Gelirken bir-
likte Konstantiniyye'den Kralie Sofia'y da getirmeyi
savsaklamayn; bylece ona, saraymzda onurla ko-
nuk etmekte bulunduumuz kzn yeniden grme se-
vincini tattrm oluruz. Meryem'in olu sa, tpk nite-
lii deimeyen altn bir kutuda zenle saklanan saf
bir koku gibi seni kollasn ve korusun!
2 re: inde
165
Sonra mektubu Rumzan adyla imzalam ve zarfna krallk
mhrn vurarak kapatm; ve bunu hemencecik Konstantiniy-
ye'ye gnderilen bir ulaa vermi.
Ve yal Felaketler Anas'nn kurtuluu olmayan lm ann bek-
lerken, iki hkmdarn, iyilik ve ktlkle ilgili eski hesaplar
neeyle gzden geirdikleri birka gn gemi.
Gerekte olup bitenler unlarm:
Bir gn, iki hkmdar, Vezir Dendan ve veziri baba bildiinden
huzurunda yzn rtmeyen tatl Nzhet oturmu, uursuz yal
kadnn gelmesiyle onu nasl bir bahtn bekledii zerindeki ih-
timalleri grrlerken, ieri bir mabeyinci girip darda hay-
dutlarn soyduu yal bir tacirin ve de zincire vurulmu haydut-
larn beklediini bildirmi ve "Ey hkmdarlarm, bu tacir siz-
lerden huzura kabul edilmesi iin ricada bulunuyor; elinde size
verilecek iki mektubu da varm" demi. ki hkmdar birden
"Gelsin bakalm!" demiler.
Bunun zerine yz Tanr'dan yana kutsanmln izlerini ta-
yan ve alayan yal bir adam ieri girmi; iki hkmdarn hu-
zurunda yeri perek "Ey zamann hkmdarlar, uyum ve adalet
iinde ynetilen gerek inananlarn lkesinde, kfirler nezdinde
saygn bir kiinin Mslmanlar'ca soyulup kt ilem grmesi
mmkn mdr?" demi. ki hkmdar da ona "Ey saygn tacir,
ne oldu sana, anlat!" demiler. O da "Ey efendilerim, zerimde,
tm slam lkelerinde bana her zaman saygnlk salayacak iki
mektup var. Bunlar bana gvenle yolculuk edebilme ve malla-
rmdan vergi ve mruriye3 alnmakszn her kente girme hakk
tanmaktadr. Bu mektuplardan biri, efendilerim, bu deerli er-
demin dnda, yalnzlmda bana teselli olmakta ve yolculu-
umda bana yoldalk etmektedir; nk hayranlk uyandran di-
3 Mruriye: Gei vergisi
166
zelerle kaleme alnmtr; ve gerekte, o denli gzeldir ki, bun-
dan ayrlmaktansa canm yitirsem yedir!" diye yant vermi.
Bunun zerine iki hkmdar ona "Ama ey tacir, sen ya bu mek-
tubu bize gstermeli ya da ieriini okumalsn!" demiler. Yal
tacir de, titreyerek, iki mektubu da hkmdarlara uzatm; bun-
lar da mektuplar alp Nzhet'e vermiler ve ona, "Sen ki en kar-
mak yazlar zebilir ve iirleri gerekli vurgulamalar yaparak
okuyabilirsin; ltfen abucak bu zevki bize sala!" demiler.
Nzhet, tomar ap bu iki mektuba gz atar atmaz, bir feryat
kopararak rengi safran gibi sararm. Bunu grnce yzne gl-
sular serpmiler; yeniden aylnca, hemen ayaa frlam, tacire
doru koup gzleri yala dolarak onun elini pm. Bunu g-
ren oradaki herkes, hkmdarlarn ve Mslmanlar'n gelenek-
lerine tmden aykr bulduklar bu durum karsnda son kertede
armlar; ve yal tacir de sarslp srtst yere dm. Ama
Nzhet Sultan, onu tutarak dmesine engel olmu ve ona "Ey
babacm, sen beni tanmadn m? O zamandan bu yana ok mu
yalanmm?" demi.
Bu szleri duyunca yal tacir, d grdn sanm ve "Sesini
tandm! Ama, ey hanmm, gzlerim ok yaland, artk hibir
eyi seemiyorum!" diye haykrm. Sultan da ona "Ey baba-
cm, sana dizeler halindeki mektubu yazp veren benim! Ben
Nzhet-z-Zaman'm!" demi. Yal tacir de, bu kez, tm olarak
baylm. Bunun zerine, Vezir Dendan, yal tacirin yzne
glsuyu serperken Nzhet, kardei Rumzan'a ve yeeni Knme-
kn'a dnerek onlara "Kutsal Kent'in sokaklarnda beni karan
o kaba bedevinin esiri iken beni kurtaran iyi yrekli tacir ite
budur!" demi.
Tacir baygnlktan aylnca, iki hkmdar ona duyduklar say-
gyla ayaa kalkp onu kucaklamlar; o da kendince Nzhet

167
Sultan'n ve yal Vezir Dendan'n ellerini pm; ve hepsi bir-
den bu mutlu olay karlkl kutlamlar ve hepsini bylesine
birletiren Tanr'ya kretmiler; tacir de ellerini havaya kaldra-
rak "nsan yreini unutmaz klan ve minnettarln hayranlk
verici kokusuyla dolduran Yce Tanr'ya vgler ve krler ol-
sun!" diye haykrm.
Bundan sonra, iki hkmdar, yal taciri, Kayseriyye ve Ba-
dat'taki tm hanlarn ve tm arlarn byk eyhi olarak ata-
m ve ona saraya gece gndz zgrce girme hakkn bala-
mlar. Sonra da ona "Ama nasl oldu da kervannla gelirken sal-
drya uradn?" diye sormular. O da "lde oldu bu! Silahl
haydutlar, kt nitelikli Araplar, silahtan yoksun tacirleri soyan-
lar, anszn bana saldrd. Yzden fazla idiler! Ama balarndaki
reisleri kiiydi: biri korkun bir zenci, dieri dehet saan bir
Krt, ncs de akl almaz kertede kuvvetli bir bedevi! Beni
bir deveye balayp artlarnda srklediler; ama Tanr'nn yard-
myla dzenli sava birlikler yollarna kp bunlara saldrarak
benimle birlikte tutsak ettiler" diye yantlam.
Bu szleri duyan hkmdarlar, mabeyincilerden birine "lkin
zenciyi ieri al!" demiler. Zenci de ieri girmi. Bu kii, yal
bir maymunun kndan daha irkin grnmlym; gzleri de
bir kaplannkinden daha kt bakyormu. Vezir Dendan ona,
"Senin adn ne ve niin haydutluk yapyorsun?" diye sormu. A-
ma daha zenci yant vermeye vakit bulmadan, Ebrize Ece'nin es-
ki cariyesi, hanm Nzhet'i armak zere ieri girmi; gzleri
tesadfen zencinin gzlerine taklm, ve birdenbire mthi bir
feryat kopararak bir dii aslan gibi zencinin zerine atlm ve
parmaklarn gzlerine daldrarak bir saldrda karm ve "Be-
nim zavall Ebrize'mi ldren korkun Alayk bu ite!" diye
haykrm. Zencinin gz ukurlarndan karp yere frlatt iki
kanl gz ekirdek gibi srattktan sonra "Adaletli, Yce Tan-
168
r'ya krler olsun ki, kendi ellerimle hanmmn cn aldm!"
diye eklemi. Bunun zerine Kral Rumzan tek bir iaret yapm;
yaklaan cellat bir vuruta zenciyi ikiye ayrm; sonra hadma-
alar ayaklarndan srkledikleri cesedi darya gtrp k-
peklere atmlar.
Bunu izleyerek hkmdarlar "Krt getirilsin!" demiler. Ve Krt
ieri girmi. Bir limondan daha sar ve bir deirmenci eeinden
daha uyuz ve kukusuz bir yl suya girmemi bir manda kadar
kll imi. Vezir Dendan ona "Senin adn ne ve neden haydutluk
yapyorsun?" diye sormu. O da "Ben, meslek olarak Kutsal
Kent'te deveci idim. Bir gn hasta gen bir adam am'daki has-
taneye tamam iin bana verdiler..." Bu szleri duyunca ah
Knmekn ve Nzhet ve de Vezir Dendan, szn srdrmesine
zaman brakmadan "Bu, ah Dav-l-Mekn' hamamn nnde-
ki ple atan hain devecidir!" diye haykrmlar. Ve birdenbire
ah Knmekn ayaa kalkp "Ktlk ktlkle karlanmaldr,
hem de iki katyla! Yoksa yasalar hie sayan namussuzlarn, k-
t kiilerin, acmaszlarn says artar! Ktlerden alnrken
acmann yeri yoktur; nk acma, sadece hadmaalarna, has-
talara ve gsz kiilere gsterilmelidir!" demi. Ve ah Knme-
kn, kendi elleriyle, klcnn bir vuruuyla Krt', eskiden bir
deveci iken, iki deveci haline getirmi. Ama sonra da klelere,
cesedi dinin gereklerine gre gmmelerini emretmi.
Bunun zerine iki hkmdar mabeyinciye, "imdi de bedeviyi
getir!" demiler.

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

169
Ama Yz Krk Beinci Gece Olunca
Demi ki:

Bunun zerine iki hkmdar, mabeyinciye "imdi de bedeviyi


getir!" demiler. Bedevi de getirilmi. Ama haydudun ba daha
kapdan belirir belirmez Nzhet Sultan "Beni bu iyi yrekli ta-
cire satan bedevi budur!" diye haykrm. Bunu duyan bedevi
"Ben Hamit'im! Ve seni tanmyorum!" demi. Bunun zerine
Nzhet glmeye balam ve "Bu, gerekten odur! nk onun
benzeri lgn yoktur! yleyse bana dikkatle bak, ey bedevi Ha-
mit! Ben, Kutsal Kent'in caddelerinden kardn ve o denli k-
tlk ettiin kii deil miyim?" diye haykrm.

170
Bedevi Hamit, bu szleri iitimce "Vallahi! T kendisi! Sanrm
ki, artk bam boynuma veda etmeli!" diye haykrm. Nzhet
de yannda oturan tacire dnerek ona "imdi onu tandn m, ey
iyi yrekli babacm?" diye sormu. Tacir de "Evet, bu o alak-
tr! Ve kendi bana dnyadaki tm lgnlardan daha lgndr!"
demi. Ama Nzhet "Bu bedevinin, tm kabalklarna karn, iyi
bir yan vardr: gzel dizeleri ve gzel ykleri sever!" demi.
Bunu duyan bedevi "Ey efendim, Allah iin dorusu budur!
Kendi bamdan geen son derece garip bir yk biliyorum. Si-
ze bunu anlatr ve burada bulunan herkesi honut klarsam, beni
affeder ve kanm balar msnz?" diye haykrm. Tatl Nz-
het de glerek ona "yle olsun! Anlat bize ykn, ey bedevi!"
demi.
Bunun zerine Hamit de anlatmaya balam:

171
Bedevi Hamit'in yks

G erekten ben byk bir haydut, tm haydutlarn bana ta


olabilecek bir haydudum! Tm kentlerdeki ve llerdeki
yaammn en artc olay u olmutur:
Bir gece, atmn yannda, lde, kum zerinde yalnz bama u-
zanmken, dmanm olan byclerin arl altnda, ruhu-
mun skldn hissettim. O gece, benim iin, btn gecelerimin
en dehetlisi oldu; nk bazen bir akal gibi ryor, bazen bir
arslan gibi kkryor, bazen de sessizce salyas akan bir deve gi-
bi gevi getirircesine szlanp duruyordum! Ne geceydi o yle!
Ve ne tr titremelerle bitmesini ve sabahn belirmesini bekliyor-
dum! Sonunda gk aydnland ve ruhum rahatlad; bu tutkulu
dlerin son dumanlarn da datmak iin abucak kalktm, kl-
cm kuandm, mzram ele aldm ve atma atlayarak bir cey-
landan da uar drtnal srmeye baladm.
Bylesine at srer dururken, anszn tam karmda, bana bak-
makta olan bir devekuu grdm. Tam karmda dikilmi duru-
yor, yleyken beni grmemie benziyordu. zerine gidip mzra-
mla onu vurmay kararlatrdm anda, ayan iddetle yere
vurup srtn dnd ve gr kanatlarn alabildiine aarak lde
bir ok gibi uup gitti. Bunu grnce, durmakszn ben de onu
izledim; bylece sadece Tanr'nn ve plak talarn bulunduu
korku dolu tenha bir yere ulancaya kadar beni ardndan srk-
ledi. Orada, ngrakl ylanlarn tslamasndan, hava ve kara e-
cinnilerinin yankl armalarndan ve av bekleyen gulyabani-
lerin ulumalarndan baka ses duyulmuyordu! Devekuu da gz-
lerimin seemedii bir delie ya da seemediim uzaklktaki bir
yerlere kap kaybolmutu! Etimin tm zerreleriyle titriyordum;

172
atm da durmu, ter iinde nefes nefese kalmt!
Bunun zerine tam bir aknlk ve byk bir dehet iine d-
tm, atn ban evirip eski yolumu tutmak istedim. Ama yor-
gun atmn boynundan terler szarken ve le sca beni kpr-
dayamaz hale getirmiken nereye gidebilirdim? Ve de kahredici
bir susuzluk boazm kavramt ve atmn karn bir demirci k-
r gibi kabarp iniyor, onu soluk solua brakyordu. imden
"Ey Hamit! Sen burada leceksin! Ve etin yavru gulyabanilerin
ve korku saan hayvanlarn beslenmesine yarayacak! te lm
karnda, ey bedevi!" diye dnyordum.
man tazeleyip kendimi lme terk edeceim srada, uzakta, da-
nk hurma aalarn fark edip ufukta bir umut izgisinin belir-
diini grdm; atm da kineyip ban sallad ve kendiliinden
ileri atld! Ve bir sre drtnal giderek o kayalk yrenin korku
veren ve yakan dehetinden kurtulduumu anladm. Ve nmde,
hurma aalarnn nnden akp giden bir kaynan yaknnda,
ahane bir adrn kurulmu olduunu grdm; yresinde de ba-
caklar birbirine bal iki stn nitelikli tay, slak ve nefis i-
menlerde otluyordu.
Bunun zerine yere atlayp burnu ate saan atmn susuzluunu
gidermek, kendim de bu duru ve son derece tatl sudan imek
iin acele ettim; heybemden uzunca bir urgan kardm ve bu
ayrn yeilliinden istedii gibi yararlansn diye atm bala-
dm. Sonra da bir merak beni iin ne olduunu anlamak iin, a-
dra doru iteledi. Ve orada unu grdm:
Beyaz bir hasrn stnde, yz henz tylenmemi, hilal halin-
deki bir ay kadar gzel bir gen, keyfince uzanmt; sanda da
nefis, kaygsz, usul boylu, narin ve bir taze st dal kadar es-
nek bir gen kz, gzelliinin tm gz kamatrcl iinde u-
zanm yatyordu.
174
Bunun zerine ben o saat ve o anda, tutkunun son kertesinde -
k oldum; ama bu akmn gen kza kar m, yoksa gen ola-
na kar m olduunu tam olarak kestiremedim! nk, Allah i-
in! Dolunayn m, hilalin mi daha gzel olduunu bilemiyor-
dum.
Bu grnm karsnda, sesimi ykselterek onlara "Bar zeri-
nize olsun!" dedim. Gen kz hemen yzn rtt, gen adam da
bana dnerek ayaa kalkt ve "Senin zerine de bar olsun!" di-
ye yantlad. Ona "Ben, Frat boylarnn nl bir kabilesinden
Hamit bin El-Fezari'yim! hretli bir sava, korkun bir atl,
175
Araplar arasnda cesaret ve gzpeklikten yana be yz atlya
bedel deerde saylan bir kiiyim! Bir devekuunu izlerken,
Baht beni buralara kadar srkledi; sizden bir yudum su isteme-
ye geldim!" dedim. Bunun zerine gen adam, gen kza dnd
ve ona "Ona yiyecek, iecek bir eyler getir!" dedi. Gen kz da
ayaa kalkt ve yrd! Att her adm ayak bileklerindeki altn
ngraklarn uyumlu sesiyle belirginleiyordu; ardna dklen
uzun salar srtn tmyle kaplyor ve gzel bir arlkla dk-
lyordu. Ne denli arl yerinde bir gen kzd, bilemezsiniz!
Bu durumda ben, gen adamn baklarna karn, gen kza
diktiim gzlerimi bir trl zerinden alamyordum. Biraz sonra
kz, sa elinin ayasnda taze su dolu bir kap, sol elinin ayasnda
da hurma, yourt ve geyik eti bulunan bir tepsiyle geri geldi.
Ama ben, tutku beni deta tkettiinden, ne elimi uzatabiliyor
ne de btn bu eylere dokunabiliyordum, Sadece gen kza ba-
kyor ve o anda aklma gelen u dizeleri sylemekten te ne ya-
pacam bilmiyordum:

Cildinin kar beyazl, ey gen kz, ah! Ve parmakla-


rn ve el ayalarnda knann boyasnn koyuluu ve ta-
zelii!
Hayran gzlerimin nnde, ellerinin beyazl zerine
koyu tyl parlak bir kuun izildiini hatrlatyor ba-
na!

Gen adam benim bu dizelerimi duyunca ve baklarmdaki


atein farkna varnca ylesine gld ki, neredeyse baylacakt.
Sonra bana "Gerekten, senin esiz bir sava ve olaand bir
binici olduunu gryorum!" dedi. Kendisine "yle derler! A-

176
ma syle bana sen kimsin?" diye yant verdim. Ve onu korkut-
mak ve kendimi saydrmak iin sesimi ykselttim. Gen adam
da bana "Ben, Beni Talaba Kabilesi'nden, bat bin Tamim bin
Talaba'ym. Bu gen kz da benim kzkardeimdir" dedi. Bunu
duyunca "yleyse abuk kzkardeini bana e kl, nk onu
tutkuyla sevdim, ben de soylu bir rktan gelmekdeyim!" dedim.
Ama o bana "Bil ki, ne ben ne de kzkardeim asla evlenmeye-
ceiz. nk l ortasndaki bu verimli topra semi ve bura-
da tm yaammz sessizlik iinde, kayglardan uzak yaamak
istiyoruz!" diyerek yant verdi. Ona "Bana kz kardein e olarak
gerekli, yoksa u anda bu klcn keskin azyla ller arasnda
yerini alacaksn!" dedim.
Bu szleri duyunca, adrnn en st ucuna kadar srad ve bana
"Geri ekil, ey konukseverlii hie sayan vicdansz! Aramzdaki
dv, yenileni boyun emeye zorlayacaktr!" dedi. Ben, atmn
otlamakta olduu yana frlayp zerine srayarak savaa hazr-
lanrken, o da knndan klcn karp kalkann eline ald. Ve
gen adam bylece silahlanarak o da atna atlayp tam savaa gi-
rimek zere iken, kzkardei u dizeleri okuyarak onu kucakla-
d:

Ey kardeim, narin kzkardeini korumak iin, kendini


savaa atyor ve tanmadn bir dmann darbeleri-
ne terk ediyorsun!
Bense, Zaferler Salayc'dan senin utkunu dilemek-
ten; bylece tm kirlerden arnk, yreimin kann
srf senin iin saklamaktan baka ne yapabilirim?

177
Ama vahi Baht seni ruhumdan uzaklatrrsa, sanma
ki, herhangi bir lkede yaar, barnabilirim! Dnya-
nn en gzel lkesi de olsa, topraklarndan rnler
tasa bile!
Ve bir an bile, senden sonra bir an bile yaayabilece-
imi sanma; nk yaamda olduu gibi lmde de
mezar, birlemi bedenlerimizi iinde saklayacaktr!

Gen adam kzkardeinin bu zgn dizelerini iitince, gzleri


yalarla doldu ve gen kza eilerek yzn rten rty kaldr-
d ve iki gznn arasn pt; bu bana ilk kez kzn yznn
izgilerini grme frsatn verdi: tpk bulutlardan syrlan bir g-
nein gzelliindeydi! Sonra gen adam bir an iin atnn ban
gen kzdan yana evirerek ona u dizeleri okudu:

Dur da, ey kzkardeim, kolumun gcnn yarataca


harikalar seyret!
Senin iin, ey kardeim, dvmezsem, silahlarm ve
atm ne ie yarar?
Ve seni savunmak iin savamazsam, yaamn ne de-
eri kalr?
Ve senin gzelliinin sz konusu olduu yerde geri
ekilirsem, bundan byle bu, ruhsuz bir bedene alc
kularn mesi iin bir iaret saylmaz m?
urada durmu, ne denli korkun bir sava olduu-
nu syleyen ve cesaretinin katlyla vnen kiiye
gelince, senin gzlerinin nnde, bir vuruta, yreini
topuundan kartacam!
178
Sonra bana doru dnd ve u dizeleri okudu:

Sen ki, lmmden sonra srecein sefay dnyor-


sun; imdi gelecein kitaplarnda yer alacak bir yenil-
giyi tadacaksn!
nk, bu dizeleri sava bir edayla dzenleyen ben,
sen daha nasl olduunu anlamadan, ruhunu bedenin-
den ayracam!

Sonra da atn benimkinin zerine srd ve bir vuruta, klcm


elimden uurup uzaklara frlatt ve kap l yollarna dmeme
frsat vermeden; beni bo bir uval gibi atn eeri zerinden kal-
drarak bir top gibi havaya frlatt ve sol eliyle yeniden yakala-
yarak ehliletirilmi bir kuu elinde tutar gibi tuttu. Bana gelin-
ce, btn bunlarn kara bir rya m, yoksa bu tysz ve pembe
yanakl olann, bir huriyle birlikte o adrda yaayan bir ecinni
mi olduunu artk bilemez olmutum. Ve zaten sonradan bama
gelenler, bu ikinci dncemin daha doru olduunu kantlaya-
cakt.
Gerekten, gen kz, kardeinin zaferine tanklk edince, ona
doru ilerleyip alnn pt ve neeyle atnn boynuna asl kala-
rak onu adra doru gtrd. Orada gen adam, kolunun altnda
bir paket tarcasna attan inerek beni yere brakt, beni ayaklar
altnda ezecek yerde, ayaa dikerek ellerimden tutup adra sok-
tu; sonra da kzkardeine "Artk bu kii, bizim korumamz altn-
da bir konuktur; bundan dolay kendisine sayg ve tatllkla dav-
ranacaz" dedi. Sonra beni sofraya oturttu; gen kz da iyice ra-
hat edeyim diye arkama bir yastk dayad, sonra kalkp kardei-
nin silahlarn yerlerine koymakla urat; sonra da kokulu sular

179
getirip elini yzn bununla ykatt; ve ona beyaz bir urba giydi-
rerek kendisine "Ey kardeim, Tanr seni, kabilemizin muzaffer
yzne bir ben gibi yerletirsin!" dedi; delikanl da ona u dize-
lerle cevap verdi:

Duru kanl, Beni-Talaba rkndan kzkardeim benim!


Beni sava alannda, gzlerinin urunda dvrken
grdn!

Kz da yantlad:

Alnndaki salarnn parlakl, banda ta oluturu-


yor, ey kardeim!

Olan yeniden sz alarak unlar syledi:

te sonsuz yalnzlklarn arslanlar! Ey kzkardeim,


syle onlara ekip gitsinler! Utanlarn topra sra-
rak, kaldrdklar toza brmelerini istemem asla!

Kz yle cevap verdi:

Ey sizler, hepiniz, bu benim kardeim bat'tr! Tm


lde yaayanlar onu, yiitliiyle, gzpek servenle-
riyle ve atalarndan gelen soyluluuyla tanr! Grp
irkilin! Ve sen, bedevi Hamit, sen de, sana lm, av-

180
na saldrmaya hazr bir ylann zerine gelmesi gibi
duyuran bir yiit kiiye kar dvmeye kalktn!

Btn bunlar grp bu dizeleri duyan ben de, byk bir akn-
la kapldm; ve kendime geldim ve kendi gzmde ne kadar
kldmn ve de bu iki gencin gzellii yannda ne denli
irkin olduumun farkna vardm! Ama o srada gen kzn
bana, varl grmezden gelinmesi gereken bir kpekmiim gibi
tek bir bak bile frlatmadan, kardeine zeri yiyecek ve mey-
velerle dolu bir tepsi getirdiini grdm. Bununla birlikte, her
eye karn, onu zellikle kardeine yiyecek sunmaya koyulup
sanki hibir eye ihtiyac yokmuasna kendisini savsaklayarak
ona hizmet eder grnce, daha da harika bulmay srdryor-
dum. Fakat, sonunda gen adam benden yana dnp kendisiyle
yemei paylamam istedi. Bunun zerine rahat bir nefes aldm;
nk o anda yaamm kurtardma gven duydum. Kendisi
bana bir kse yourt ve kokulu suda kaynatlm bir tabak hur-
ma uzatt. Bam eik tutarak yiyip itim ve ona bundan byle
en sadk klelerinden biri ve en gnlden bal kii olacam
konusunda bin bir yemin ettim. Ama o, gld ve yapt bir ia-
ret zerine kzkardei hemen ayaa kalkp byk bir sandk at
ve iinden birer birer, hepsi birbirinden gzel on hayranlk uyan-
drc urba kard; bunlardan dokuzunu bir bohaya koyup beni
bunlar kabul etmeye zorlad; onuncusunu da srtma giydirmek
iin beni sktrd. te, imdi sizler, o denli gsterili olan bu
onuncu urbay zerimde gryorsunuz!
Bunun zerine gen adam ikinci bir iaret daha yapnca, gen
kz dar kp derhal geri dnd; sonra ikisi birlikte, beni, ze-
rine yaam iin gerekli her trl eya ve bugne kadar saklad-
m deerli armaanlar yklenmi bir dii deve vermek zere

181
ardlar. Bylece, bunlara layk olmak iin hibir ey yapma-
dm, hatta aksine davrandm halde, beni onurlandrarak ar-
maanlara bodular ve istediim kadar yanlarnda konuk olarak
kalabileceimi sylediler. Ama onlarn davranlarn daha fazla
ktye kullanmak istemediimden, kendilerinden izin istedim
ve nlerinde yedi kez yer perek, al atma binerek ve deveyi yu-
larndan tutarak geldiim l yoluna yeniden dnmek iin acele
ettim.
Ve bylece, kabilemin en zengin adam olarak kurduum yollar
kesen bir haydut etesinin bana getim. Ve sonunda olan oldu!
te size sylemeyi vaadettiim ve hi de arl azmsanama-
yacak sularmn, hi kuku duymadan, balanmasn salaya-
can umduum yk budur! demi.
Bedevi Hamit yksn bitirince, Nzhet, iki hkmdara ve ve-
zire "Delilere sayg gstermek gerek, ama onlar zarar vermeye-
cek hale de getirmeli! Bu bedevinin kafas onanlmaz derecede
sakat; gzel dizelere duyarl ve alas bellei dolaysyla
yapt ktlkleri balayalm!" demi. Bu szleri duyan bede-
vinin yrei ylesine rahatlam ki, halnn zerine ylp kal-
m. Hadmaalar onu kaldrp gtrmler.
Bedevi henz gzden kaybolmuken, bir ulak gelip hkmdarla-
rn nnde yere kapanm ve "Felaketler Anas, kentin kaplar-
na yaklam bulunuyor; ancak bir fersahlk yolu kald!" demi.
oktandr bekledikleri bu haberi alnca, iki hkmdar ile vezir
sevinten kaplarna samaz olmular ve ulaa haberin ayrnt-
larn sormular; o da kendilerine "Felaketler Anas kralmzn
mektubunu anca ve altnda imzasn grnce, son derece se-
vindi; hemen o saat ve o anda, yol hazrlklarna koyuldu ve
kendisiyle birlikte yola kmak zere Safiye Sultan' ve Kons-
tantiniyye Rumlar'nn en sekinlerinden yz sava ard.
182
Sonra geliini haber vermek zere benden nclk etmemi iste-
di" demi.
Bunun zerine Vezir Dendan ayaa kalkm ve hkmdara "-
nansz yal kadnn dzenleyebilecei tuzaklar ve nankrlk-
leri bozmak yerinde olacaktr. Batl Hristiyanlar'n giysilerine
brnerek klk deitirdikten sonra onu karlamaya gidelim;
yanmza da yine Kayseriyye'nin eski geleneklerine gre giyin-
mi bin sekin sava alalm!" demi. ki hkmdar iitip itaat
ettiklerini syleyerek onu yantlamlar ve byk vezirin kendi-
lerine nerdii yolda davranmlar. Nzhet onlar bu tuhaf klk
iinde grnce "Gerekten, sizleri daha nce tanm olmasay-
dm, Frenk olduunuza inanrdm!" demi. Bunun zerine saray-
dan karp bin savann bana geerek Felaketler Anas'n
karlamaya gitmiler.
Ve bir sre sonra kadn belirmi. Bunun zerine Rumzan, Vezir
Dendan ile Knmekn'a "Yal hainin nne ilk kez benim k-
mama izin ver; nk beni zaten tanr ve benden saknmaz!" de-
mi. Ve atn ileri srm. Ve birka dakika sonra Felaketler A-
nas'nn yanna ulam.
Bunun zerine Rumzan, hemen atndan yere atlam; yal kadn
da onu tanyarak, atndan ayn ekilde inip boynuna atlm. Bu-
nun zerine Kral Rumzan onu kollarna alm, gzlerini gzleri-
ne dikmi; onu sarp ylesine kuvvetle ve uzun sre skm ki,
kadn, tm atlar rkten ve yoldaki talar kaldrp atllarn ba-
larna yadran mthi bir yellenme koparm!
Ayn anda, bin sava, atlarn drtnal srerek daireyi sklatr-
mlar ve yz Hristiyan'a silahlarn yere atmalarn haykrm-
lar; ve gz ap kapayncaya kadar ksa bir srede, hepsini tut-
sak etmiler; Vezir Dendan da Safiye Sultan'a doru ilerleyerek
nnde sayg duruunda bulunmu; ve birka saniyede durumu
183
kendisine aklam; bu srada Felaketler Anas smsk balan-
m; sonunda mahvolduunu anlam ve uzun uzun giysilerine
iemi.
Sonra hepsi birden Kayseriyye'ye geri dnm; oradan da he-
men Badat dorultusunda yola klm; ve olaysz ve sratle
oraya ulamlar.
Bunun zerine hkmdarlar tm kenti klandrp sslemiler
ve tellallar bartarak btn halk saray nnde toplanmaya a-
rmlar. Ve tm meydanlar ve tm sokaklar kadn erkek ve
oluk ocukla dolunca uyuz bir eek, srtnda tersine bindirilmi
olarak balanm Felaketler Anas olduu halde, saray kapsn-
dan km. Banda stne dk ylm bir kzl ta varm.
nnde yryen bir tellal, Dou ile Bat zerindeki uursuzluk-
larn ilk nedeni olarak belirttii alak yal kadnn yapt bal-
ca ktlkleri yksek sesle anlatyormu.
Tm kadn, erkek ve ocuklar yzne tkrdkten sonra, onu
ayaklarndan Badat'n byk kapsna asmlar! Ve kndan -
kan iren ruhunu blis'e teslim eden felaket dolu pislik, efsane-
vi yellenmeleriyle nl, kurnaz, politikac, sapk, inansz ava-
hi mml Devahi bylece can vermi. Onun ihanetlerine kar-
lk Baht da ona ihanet etmi ve onun lm, iman ehlinin Kons-
tantiniyye'yi almasna ve gelecekte slam'n Dou'daki kesin za-
ferine ve genilik ve uzunluu iinde Tanr'nn topraklarnda s-
lam'n ban iinde yaamasna yol aan olaylarn mutucusu ol-
mu!
Yz Hristiyan sava da kendi lkelerine geri dnmek isteme-
diklerinden, Mslmanlar'n sade inanlarna kendi arzularyla
zgrce balanmlar.

184
Ve hkmdarlar ile Vezir Dendan en usta ktiplere, gelecek ku-
aklara salam birer ibret olutursun diye, tm ayrntlaryla o-
laylar yllklara geirmeleri iin emirler vermiler.

"Ve ey bahtgzel ah" diyerek ehriyar'a seslenip szn sr-


drm ehrazat; "mer-n-Neman'n ve iki harika olu ar-
kn ile Dav-l-Mekn'n; Ebrize Ece'nin, Sultan Talihin Kudre-
ti'nin ve Sultan Nzhet'in, Byk Vezir Dendan'n ve Rumzan ile
Knmekn'n ykleri byleymi!" demi.
Bunun zerine, ilk kez, ah ehriyar, masallar syleyen ehra-
zat'a sevecenlikle bakarak ona "Ey ehrazat, Allah iin! Seni
dinleyen u kk kzkardein, szlerinin kulaa ne kadar ho
geldiini ve tazelikleri iinde ne denli zevkli olduklarn syle-
diinde ne kadar da haklym! Gerekte, sen bana, bunca gen
kz ldrmekten dolay pimanlk duyurmaya baladn; ve san-
rm sonunda, brleri gibi seni de ldrmek yolunda ettiim ye-
mini bana tmyle unutturacaksn!" demi.
Kk Dnyazat da, sokulduu halnn zerinden kalkarak "Ab-
lacm, bu ykn ne kadar hayranlk uyandrc idi. Nzhet'i ve
onun syledii szleri ve gen kzlarn sylediklerini ne kadar
ok sevdim! Hele Felaketler Anas'nn lmne ne ok sevin-
dim! Bunlarn hepsi harikayd!'' demi.
Bunun zerine ehrazat, kzkardeine bakp glmsemi. Sonra
da ona "Fakat, ya hayvanlarn ve kularn szlerini iitince ne
diyeceksin bakalm?" demi. Dnyazat da "Abla, sana rica edi-
yorum, hayvanlar ve kular zerine de bana biraz sz et! Her
halde ok zevkli olacak, zellikle senin azndan anlatlnca!"
diye haykrm. Ama ehrazat "Tm dosta yreimle! Ama e-
fendimiz ahn buna izin vermesinden sonra ve de uykusuz kal-
maya dayanabilirse!" demi. ah ehriyar da, ok ararak
185
ona "Ama hayvanlar ve kular nasl konuabilirler? Sonra han-
gi dilde konuurlar?" demi. ehrazat da "Srf Arapa ve nesir
ya da kafiyeli ve ll olarak!" demi. Bunu duyan ah ehri-
yar "Gerekte, ey ehrazat, senin bahtn zerine bilmediim bu
eyleri bana anlatmadan nce hibir kararda bulunmak istemi-
yorum. nk ben bugne kadar insan konumasndan bakas-
na tanklk etmedim; ve insanlarn ounun anlamadklar var-
lklarn ne dndn renmek de canm skmaz!" demi.
Bunun zerine, gecenin akp gitmekte olduunu gren ehrazat,
ah'a, ertesi gne kadar beklemesini rica etmi. ehriyar da,
duymakta olduu sabrszla karn buna uymay ye tutmu.
Gzel ehrazat' kollarna alm ve sabaha kadar sarmamlar.

Ama Yz Krk Altnc Gece Olunca


ehrazat demi ki:

186
Hayvanlarn ve Kularn Ho ykleri
Kaz, Tavus ve Dii Tavus yks

ittim ki, ey bahtgzel ahm, eski zamanlarda ve an ve a-


nn gerilerindeki yllarda, ei ile birlikte, deniz kylarnda bu-
lunmaktan ve oralara kadar uzanan ii akarsularla dolu ve ku
sesleriyle enlenen ormanlarda dolamaktan holanan bir tavus-
kuu varm. Gndzn, iki ku sessizce yiyecek arar; gece ge-
lince de, gen diinin gzelliine hayranlk duymada ar he-
vesler besleyebilecek herhangi bir komudan saknm olmak i-
in sk yaprakl bir aata tnerlermi.
Ve yaamlarn Tanr'ya krederek bar ve honutluk iinde
bylece srdrmekteymiler.
Gnn birinde, erkek tavus, hava ve evre deitirmek iin, dii-
sine, kydan grlmekte olan kar yakadaki bir adann yresin-
de gezinti yapmalarn nermi. Dii tavus da iitip itaat ettiini
bildirince, ikisi birlikte uarak adaya gitmiler. Bu ada, gzel
meyve aalaryla ve pek ok akarsuyla donanm bulunuyor-
mu. Tavus ile ei, bu serinlik iinde gezmekten son kertede b-
ylenmiler ve bir zaman tm meyvelerden tadarak ve tatl ve
yeni sudan ierek oyalanmlar.
Tam artk kendi yerlerine dnmeye karar verdikleri bir srada,
kendilerine doru, kanat rparak, korku iinde bir kazn yakla-
makta olduunu grmler. Btn tyleri rpererek, kaz, onlara
yaklam, onlara snmak ve korunmak istemi; tavus ile ei
de, onu tm itenlikleriyle kabullenmekten geri durmamlar;
dii tavus da olanca kibarlyla onunla konumaya balayarak
kaza "Bizim yremize ho geldin! Aramzda dostluk ve yaknlk
bulacaksn!" demi. Bunun zerine kaz, sakinlemeye balam;
187
ve erkek tavus, bu kazn artc bir yks olabileceini d-
nerek, ona babacan bir tavrla "Hayrola, ne oldu da bu kadar
korktun?" diye sormu. Kaz da "Bama gelen olaydan ve adem-
olunun esinledii mthi korkudan tr imdi bile hasta gibi-
yim! Ah! Allah korusun bizi! Allah saknsn bizi ademolun-
dan!" diye yant vermi. Tavus da, ok zlerek ona "Sakin ol,
iyi yrekli kaz, sakin ol!" demi. Dii tavus da "Nasl olur da
ademolu denizin ortasnda kurulu bir adaya ulaabilir?" diye
sorunca, kaz onlara "Korkularm unutturmak ve yreime su
serpmek iin sizi yoluma karana krler olsun!" demi. Dii
tavus da "Ey kzkardeim, Beni Adem'in sana esinledii korku-
nun nedenini ve kukusuz bana gelmi olan olay bize anlat!"
demi. Kaz da u yky anlatm:
Ey gz kamatrc tavus ve sen onun konuksever tatl ei, bilin
ki, ben ocukluumdan beri bu adada oturur ve hibir honut-
suzluk ve kayg duymadan, ruhumu tedirgin edebilecek ya da
yaamm glgeleyebilecek hibir olay olmadan yaar dururum.
Ancak, nceki gece, bam kanatlarm arasnda uyurken, ryada
bir Beni dem'in benimle konumak zere yanma yaklatn
grdm; konuma giriimine yant vermek zere idim ki, bana
bir sesin "Dikkat et, ey kaz, dikkat et! Kendini ademolundan ve
onun dilinden ve davrannn hainliinden sakn! Ve bu konuda
u iirin anlattklarn da unutma:

O sana dilin ucundaki bir tad tattrr; ama bu, sinsi


tilki gibi, seni anszn bastrmak iindir.

nk ey zavall kaz, iyi bil ki, Beni Adem, hilede yle bir dere-
ceye ulamtr ki, isterse, sularn koynunda yaayanlar ekme-
yi ve denizden en vahi canavarlar bile karmay bilir; gky
188
Kaz, Dii ve Erkek Tavuskuuna yksn Anlatrken
(Anton Pieck)
znde sakince uan kartallar, sadece kurutulmu amurdan yap-
t bir topakla vurarak bir kitle halinde ykseklerden tepe tak-
lak drebilir; ve de ylesine haindir ki, tm zabnlna 1 karn
fili yenebilir ve gere yapmak zere savunma aralarn skerek
ehliletirir. "Ah kaz, ka! ka!" dediini duydum.
Bu etkiyle uykumdan srayarak uyandm ve ardma bakmaks-
zn, korkuya kaplarak, boynumu uzatp kanatlarm gererek
katm. Ve orada, burada, gcm yitirdiimi hissedinceye ka-
dar avare dolap durdum; bu srada bir da eteine ulaarak bir
kaya ardnda yreim korku ve yorgunluktan arparak bir an
durdum. Gsm, Beni dem'in korkusuyla fena halde sk-
mt! Ve bundan tr, ne bir ey yiyebiliyor ne de bir ey ie-
biliyordum; ve alk ve susuzluk iimi kyyordu! Ne yapaca-
m bilemiyor ve yerimden kprdayamyordum. Tam o srada,
karmda bir maarann giriinde, bende gven ve sevecenlik
uyandran, iyi ve tatl bakl, al yeleli gen bir arslann karma
ktn grdm. Gen arslan da beni fark etti; mahcupluum
ve grnmn onda uyandrd izlenimle byk bir neeye
kapldnn iaretlerini gsterdi. Ve de bana seslenip "Ey kibar
ocuk, yakla da benimle biraz konu!" dedi. Beni armasn-
dan duygulandm, alak gnlllkle ona doru ilerledim; o da
bana "Senin adn ne? Ve hangi cinstensin?" diye sordu; ona "Ba-
na kaz derler! Ve ku cinsindenim!" diye yant verdim. Bana
"Seni titrerken ve korkmu gryorum, nedenini de bilmiyo-
rum!" dedi. O zaman kendisine, ryamda grp iittiklerimi an-
lattm. Bana "Ben de benzeri bir rya grdm ve ryam arslan
babama anlattm; bana ademolundan korunmam ve onun hile
ve hainliklerinden son derece saknmam tledi! Ama bu gne
kadar u Beni Adem denen varlkla hi karlamadm!" dedi.

1 Zabn: Yoksul, yetersiz, gsz.


190
Gen arslann bu szlerini iitince, korkum daha da artt ve "Ar-
tk yaplacak eyde kararszlk gstermenin yeri yok! Bu fela-
ketten kurtulmamzn zamandr; ve ey hayvanlarn sultannn
olu, Beni Adem'i ldrmenin onurunu tatmak senin anna d-
er! Bunu yaparak tm gkyznde, yeryznde ve suda yaa-
yan yaratklarn gzlerinde nn ykselecektir!" diye haykr-
dm. Bu tutumla onu yreklendirmeye ve ortak dmanmz a-
ratrmaya, karar verinceye kadar gen arslan vmeyi srdr-
dm.
Bunun zerine gen arslan maaradan kt ve beni kendisini iz-
lemeye ard; ve kuyruuyla srtn dverek gururla yrrken
onu ardndan izledim. Ve bylece, ben onun ardnda olduum
halde admlarn izlemekte glk eksem de, birlikte yrdk.
Sonunda nmzde ykselen bir toz dalnca, atlayp zplaya-
rak, bazen de yere atlp nallar havada yuvarlanan semersiz,
yularsz, rplak bir eek grdk. Bunu grnce, dostum gen
arslan ok ard; nk ana babas onun o gne kadar maara-
dan kmasna hi izin vermemilerdi; ve sz konusu eee u-
zaktan seslenerek, ona "Hey sen! Buraya gel!" diye haykrd. -
teki de hemen onun istediini yerine getirdi; dostum ona "Akl-
sz hayvan, neden byle davranyorsun? Ve de sen hayvanlar
iinde hangi cinstensin?" diye haykrarak sordu. O da "Ben,
eek cinsinden senin klen eeim!" diye yant verdi. Arslan ona
"Peki buralara niin geldin?" diye sordu. O da "Ey sultanmzn
olu, Beni Adem'den kamak iin!" diye yant verdi. Bunu du-
yan gen arslan glmeye balad ve ona "Nasl, bunca boyun ve
iriliinle Beni Adem'i korkutamyor musun?" dedi. Eek, bilgi
bir tavrla ban sallayarak "Ey sultanmzn olu! Gryorum
ki, sen bu kt varl tanmyorsun! Ben eer ondan korkuyor-
sam, lmm istemesinden deil! Bundan da ktsn ister o!
Korkum bana gsterecei davrantan trdr. Gerekte, ben

191
gen ve salam olduka onu srtmda tarm; ve bu maksatla
srtma semer diye bir ey vururlar; karnma kolan 2 diye bir ey
sararlar, kuyruumun ardna imdi adn unuttuum, ama en na-
rin yerlerimi acmaszca inciten bir halka koyarlar; azma da,
dilimi damam kan iinde brakan gem dedikleri bir demir par-
as geirirler. Ve de bundan sonra srtma binerler ve takatimin
stnde bir hzla beni srerler; boynumu drterler, kma uval-
dz batrrlar. Yorgunluktan hzm keser gibi olsam, korkun la-
netler ve eek halimde bile tylerimi rperten kaba kfrler sa-
vururlar; nk herkesin nnde beni: 'Pezevenk! Orospu ocu-
u! Olancnn olu! Kzkardeinin k! Kanck budalas! Ve
daha neler neler!' diye adlandrrlar. Ve ayet, kt bir rastlanty-
la, gsmn darln gidermek iin yellenmeye kalkarsam, ar-
tk hiddetleri snr tanmaz hale gelir; sana saygmdan tr, ey
sultanmzn olu, benzer durumlarda bana tm yaptklarn ve
tm sylediklerini burada tekrarlamayaym! Ancak ferahlamak
zere en sevdiim davranta bulunmak iin, onun ok uzaklar-
da, benimse tek bama bulunduumdan emin olduum zaman
kollamak zorundaym! Ama hepsi bu kadar deil! Yaland-
mda, beni, srtma tahta bir semer yerletirerek koca su kpleri
ykleyen sucuya satar; bu duruma da ok gemeden alktan -
lnceye kadar katlanrm. O zaman da cesedimi plklerdeki
sokak kpeklerine atarlar! te, ey sultanmn olu, Beni A-
dem'in bana uygun grd uursuz yaam budur. Ah! Yaratk-
lar arasnda benimkine benzer baht olan bakas var mdr? Sen
syle, ey iyi yrekli ve nazik kaz!" demi.
Bunun zerine, ben, ey efendilerim, dehetten ve acmadan titre-
diimi hissettim. Heyecan ve titremenin son snrnda "Ey efen-
dimiz arslan, gerekten, bu eein zr geerlidir! nk, anlat-

2 Kolan: At, eek vb. hayvanlarn semerini veya eyerini balamak iin gsnden ar-
larak sklan yass kemer.
192
tklarn dinlemek bile beni ldrecekti!" diye haykrdm. Gen
arslan da eein brakp gitmek zere olduunu anlaynca ona
"Neden acele ediyorsun, arkada! Hele biraz daha kal! nk
benim ok ilgimi ektin! Senin Beni Adem'e gitmek iin bana
klavuzluk etmenden memnun olacam!" diye haykrm. Ama
eek "zr dilerim, efendim! Ama ben onunla kendi aramda bir
gnlk ara bulunmasn yelerim; nk zaten kendime onun
hainliklerinden ve dzenlerinden korunmak iin gvenli bir yer
aramak zere idim. Ve sonra, izninle, imdi, onun duymayaca-
ndan emin bulunduum bir yerde keyfimce rahatlamak ve ha-
vadan yararlanmak istiyorum!" diye yant verdi. Ve bu szleri
syledikten sonra, eek uzun uzadya anrd ve bunu izleyerek
birbirini izleyen yz kadar ahane yellenme kopard. Sonra
epeyce bir sre imenler zerinde yuvarland ve uzaktan bir toz
grerek ayaa kalkp ilkin bir kulan, sonra ikincisini dikti ve
gzlerini evirip baktktan sonra bize abucak srtn dnerek
ekip gitti ve gzden kayboldu.
Toz dalnca, aln bir gm dirhem byklnde ak tyle
damgal ve ayaklarnn nal kesiminin hemen st yine beyaz
tylerin oluturduu halkalarla ssl ve ok ho bir sesle kine-
yen gzel, dengeli ve marur, yaz bir at grnd; ve bize do-
ru geldi. Dostum gen arslan grnce, onun onuruna saygyla
durdu ve yavaa ekilmek istedi. Ama arslan, onun zarafetiyle
son kertede bylenmi ve grnmyle ba dnm olduun-
dan, kendisine "Sen kimsin, ey gzel hayvan? Ve bu sonsuz ten-
halkta neden byle kouyorsun? Ve de bu tedirgin halin nedir?"
diye sordu. O da "Ey hayvanlarn sultan, ben atlar iinden bir a-
tm! Yaklaan Beni Adem'den saknmak iin kayorum!" diye
yantlad.
Bu szleri duyan arslan, son kertede arm ve ata "Byle ko-
numa, ey at! Senin Allah vergisi gcnle, geni sarn ve de
193
boy bosunla Beni dem'den korkmu olman gerekten ok a-
yp! stersen bir tek iftenle onu yere serersin! Bana baksana!
Ben senin kadar da iri kym deilim; yleyken bu titreyen kibar
kaza, Beni Adem'e saldrp onu ldrerek ya da yiyip bitirerek
korkularndan kurtarmay vaadettim. Bylece bu zavall kaz e-
vine yollayp ailesine kavumasn salayarak zevk duyacam!"
dedi.

At, dostunun bu szlerini iitince, mahzun bir glmsemeyle ba-


kp ona "Bu tr fikirleri kafandan kar, ey sultanmn olu ve
de benim cinsim, kudretim, boyum ve hzm zerine hayaller
kurma! Zira btn bunlar Beni dem'in kurnazlklar yannda
birer hitir. Ve bil ki, bir kez eline dersem, keyfince beni ev-
cilletirmenin yollarn bulacaktr. Bu maksatla, ayaklarma kl-

194
dan ve kenevirden bukalar3 koyar; ve bam duvardaki bo-
yumdan yksek bir halkaya balar; yle ki artk ne kprdayabi-
lir, ne oturabilir, ne de yatabilirim. Hepsi bu kadar da deil! -
zerime binmek isteyince, srtma eyer denilen bir ey koyar ve
karnma beni ldrrcesine sktran iki kolan sarar; azma bir
elik paras sktrarak istedii yne dorultmak iin dizginler
araclyla onu ekitirir; ve bir kez srtma binince, zengi4 de-
nen eyle yanm yremi delerek kanm aktr! Ama bununla da
yetinmez! Yalanp da boynum yeterince bklgen ve dayankl
olamaynca ve kaslarm kendi isteince hz salamak zere kul-
lanamaynca, knceye kadar, gece gndz deirmen ta e-
virmek zere beni deirmenciye satar. O da beni at kasabna sa-
tar! te Beni dem'in elinde benim bahtm budur!" dedi.

Bunun zerine gen arslan iittiklerinden ok etkilenmi ve ata


"Benim hepinizin Beni Adem diye adlandrdnz bu felaket sa-
an yaratktan kesinlikle kurtulmam gerektiini anlyorum. y-
leyse, syle bana ey at, bu Beni dem nerededir ve nasl tan-
nr?" diye sormu; at da "Onu ben leye doru terk ettim. im-
di benim peimdedir, u yandan koar gelir!" demi.
Gerekten, daha bu szler onun azndan henz kmken, yk-
selen bir toz ona ylesine korku verdi ki, zr dilemeye bile va-
kit bulamadan at, mthi bir drtnalla bizi terk etti. Tozun belir-
dii yanda da, bize doru iri admlar atarak korkmu, boynunu
uzatarak lgnca bren bir devenin belirdiini grdk.
ly aarcasna iri olan bu hayvann grnmyle arslan o-
nun Beni Adem olabileceine hkmetti ve bana danmadan,
ona doru gidip tam zerine srayarak boaca srada tm se-
3 Buka: Kamamas iin hayvanlarn ayana taklan zincir, demir kstek.
4 zengi: Eyerin iki yannda asl bulunan ve hayvana binildiinde ayaklarn baslmas-
na yarayan, alt dz demir halka.
195
simle ona "Ey sultanmn olu, dur! Bu Beni Adem deil! Za-
vall bir devedir, hayvanlarn da en zararszdr! Ve de kukusuz
Beni dem'in yaklamasn sezerek kamaktadr!" Bunun zeri-
ne gen arslan tam zamannda durdu ve ok afallayarak deveye
"Gerekten, sen de mi, ey iri kym hayvan, bu yaratktan korku-
yorsun? Eer onu altnda ezemiyorsan bu iri ayaklarnla ne i
gryorsun?" diye sormu. Deve de ar ar ban sallam ve
gzleriyle kbus gryormuasna kederle "Ey sultann olu,
burun deliklerime bak! Hl ademolunun beni evcilletirmek
ve ynetmek iin burnuma geirdii kldan halka yznden de-
lik deik! Bu halkann bal bulunduu ipi Beni dem kk bir
ocuun eline verir; o da kk bir eee binerek beni ve bir
sr deveyi birbirine bal olarak keyfince gder! Srtma bak!
Yzyllardan beri yklemekten bkmadklar yklerle kambur!
Bacaklarma bak! llerde uzun yolculuklar srasnda kumlarda
ve talarda zorlanmaktan tr nasrlam ve eri br! Ama
hepsi bu kadar deil! Bil ki, yalannca, bunca uykusuz geceler
ve bunca durup dinlenme bilmeden geen gnler sonunda, yal-
lma ve sabrma sayg gsterilecek yerde, hl da, kocam de-
rimden ve kemiklerimden yararlanmak iin beni kasaplara satar;
onlar da etimi fakirlere, derimi debbalara, tylerimi rclere,
bkclere satar! te Beni dem'in bana dzenli olarak uygula-
d ilem budur!" diye yant verdi.
Devenin bu szlerim duyunca, gen arslan, snrsz bir nefret
duydu; ve kkreyerek enelerini oynatt ve peneleriyle topra
dvd; sonra da deveye "abuk bana Beni Adem'i nerede brak-
tn syle!" dedi. Deve de "Beni aramaya kmtr; ok ge-
meden grnr. Ve de ltfen, ey sultann olu, beni brak, bura-
dan gerek doduum yerden baka lkelere kaaym! Zira ne
ln sessizlii ne de en bilinmeyen topraklar onun aratrma-
larndan beni gizleyebilir!" dedi. Bunun zerine arslan ona "Ey

196
deve, inan bana! Biraz daha bekle, Beni dem'e nasl saldracak
ve onu yere ykp kemiklerini ezecek ve kann ierek etinden
gdalanacam, greceksin!" dedi. Ama deve, btn gvdesini
rten tyleri btnyle titrerken "zin ver, ey sultann olu! Ben
yine de buradan gitmeyi yelerim! nk air demitir ki:

inde barndn adr altnda veya ait bulunduun


lkede bile, hoa gitmeyen bir yz grrsen; yapla-
cak tek bir ey vardr: adrn ona ver, lkeni de; ve
dzen bozup yola k!

Ve ok doru olan bu dizeleri okuduktan sonra, iyi yrekli deve,


arslann nnde sayg duruunda bulundu ve ayaa kalkt; onun
hemen uzaklara doru sallanarak uzaklatn grdk. Deve he-
nz gzden kaybolmutu ki, birdenbire nereden ktn bile-
mediim ufak tefek, clz grnml, kurnaz tavrl, derisi buru-
uk bir yal kii belirdi; srtnda, marangozluk gereleri koydu-
u bir sepet, banda da alt byk tahta paras tayordu.
Onu grnce, ey efendilerim, yol arkadam uyaracak bir feryat
bile koparacak g bulamadm ve elden ayaktan kesilerek yere
yuvarlandm. Gen arslana gelince, bu garip grnl adamn
grnmnden ok zevklenerek, onu daha yakndan incelemek
zere yanna yaklat; marangoz onun nnde yerlere kadar ei-
lerek alak gnll bir sesle "Ey kudretli ve ansl sultan, ey ya-
ratklar arasnda en yce srada bulunan sen! Sana hayrl ak-
amlar diler ve Tanr'dan evrendeki yerini daha da yceltmesini,
kudretini, erdemlerini arttrmasn dilerim! Ben, dmanm y-
znden beni felaketlerden korunmak iin senden yardm iste-
meye gelmi bask altnda bulunan biriyim!" dedi. Ve alamaya
balad.
197
Bunu gren gen arslan, onun gzyalarndan ve felakete u-
ram halinden ok etkilenerek sesini tatllatrd ve "Seni kim
bask altnda tutuyor? Ve sen, ey tandm tm hayvanlar iinde
en konukan ve hepsinin en irkini olsan da en temizi de olan,
kimsin sen?" diye sordu. teki "Ey hayvanlarn efendisi, benim
cinsimi sorarsan, ben marangoz taifesindenim! Beni bask altn-
da tutansa, Beni Adem'dir! Ah! Sultan Arslan, Tanr seni, Beni
Adem'in hainliklerinden korusun! Her gn, afaktan balayarak
kendi rahat iin beni altrr ve karln hi demez; ben de
alktan imanm gevrediinden; onun adna almay reddettim;
ve oturduu kentlerden kaarak uzaklatm!"
Bu szleri duyan gen arslan hatr saylr bir hiddete kapld;
kkredi, srad, soluk solua, kpk kpe kald; ve gzlerin-
den kvlcmlar saarak "Ama, bu uursuz Beni Adem nerede?
Syleyin ki, dilerimle paralayaym ve tm kurbanlarnn c-
n alaym!" diye haykrd. Adam "Neredeyse belirdiini gre-
ceksin! nk evinin doramasn yapacak kimseyi bulamayn-
ca kzgn bir halde benim peime dt" dedi. Arslan da "Ama
sen, doramac hayvan, byle ufak admlarla ve penelerinden
gven duymakszn, ne yana kap kurtulacaksn?" diye sordu.
Adam da "Doruca, ulaklarndan bir hayvan gndererek kendi-
sine salam bir kulbe yapmam ve bylece iine girip bu yre-
lerden kp gelecei haberleri duyulmu olan ademolundan
kurtulmas iin beni aran baban arslann veziri pars hazretle-
rini bulmaya gidiyorum. Bundan dolaydr ki, beni bu keresteleri
ve gereleri tarken gryorsun!" dedi.
Gen arslan bu szleri iitince, pars ok kskand ve marangoza
"Vallahi! Babamn vezirinin, bizimkilerden nce siparilerini
vermek istemesi, ok byk kstahlk! u anda burada kalacak,
ilkin benim ihtiyacm olan kulbeyi yapacaksn! Vezir hazretle-
rine gelince, bekleyebilir!" dedi. Ama marangoz gidecekmi gibi
198
davranarak gen arslana "Ey sultann olu, parsn buyurduu ii
bitirir bitirmez geri geleceime dair sana sz veririm; nk o-
nun hiddetinden korkarm! O zaman sana bir kulbe deil, bir
saray yaparm!" dedi. Ama arslan hibir ey iitmek istemedi;
hatta hiddete kaplarak onu sadece korkutmak iin aka tarznda
marangozun zerine atld; ve penesini gsne dayad. Srf bir
okaytan baka bir ey olmayan bu davranla kk adam
dengesini yitirdi ve keresteleri ve gereleriyle yere ykld. Ars-
lan da onu korku iinde ve zavall adamn yzn bozuma ura-
m grerek kahkahalar kopard. Marangoz bundan dolay iin-
den duyduu byk can skntsna karn, bunu belli etmedi,
hatta dalkavuka bir glmseyile durumu idare ederek ar ar
ie koyuldu. Aslnda, onun diledii ve urunda buraya geldii
maksad da buydu!
Arslann her ynden istekle llerini ald ve birka dakikada
sadece dar bir k yeri olan salam bir kafes yapt; ve dardan
ieriye doru byk iviler akarak; orada burada da pek byk
olmayan delikler brakt; ve bu ii bitince, arslan, saygyla, ma-
lna sahip olmas iin ard. Arslan ilkin kararsz davrand ve
adama "Aslnda, bu bana dar grnd ve iine nasl girebilece-
imi hi kestiremedim!" dedi. Adam da "Ban e ve srnerek
gir; bir kez iine girsen, orada rahat edeceksin!" dedi. Bunun -
zerine arslan eildi ve bklgen bedeni kayarak ve darda sa-
dece kuyruunu brakarak ieri girdi. Ama marangoz bu kuyru-
u abucak sarp sarmalayarak geri kalan ksmla birlikte ieri
sokuverdi; ve gz ap kapayasya kadar geen bir zamanda ka-
py kapatp sk skya iviledi.
Arslan ilkin kprdayp gerilmeye alt, ama ivilerin keskin
ular derisine girdi ve her yanda ilendi; o da duyduu acdan
haykrmaya balad ve "Hey marangoz, ina ettiin bu dar ev ve
her yanma batp actan bu sivri ular da ne oluyor?" diye hay-
199
krd.
Bu szleri duyan adam bir zafer l atp arslana "Bunlar Be-
ni dem ivileridir! Ey l kpei, artk renmelisin ki, ben
Beni dem, tm irkinliim, korkaklk ve zayflma karn ce-
saretin, kuvvetin ve gzelliin zerine zafer kazanabilirim!" de-
di. Ve bu korkun szleri syleyerek bir meale yakt ve kafesin
yresine al rp yarak hepsini atee verdi. Ve ben, korku ve
dehetten elim ayam tutulmu, zavall dostumun canl canl
yanarak en feci ekilde can verdiini grdm. Ve Beni dem,
topraa serilip yattmdan beni fark etmeden zafer lklar a-
tarak oradan uzaklat.
Bunun zerine ben de, uzun sre sonra, iim korku dolu ayaa
kalkp ters dorultuda oradan uzaklaabildim. Ve bylece bah-
tm beni buraya getirerek sizinle karlatrd, ey merhametli e-
fendilerim, demi.

Anlatsnn burasnda ehrazat gnn belirdiini grerek yava-


a susmu.

Ama Yz Krk Yedinci Gece Olunca


Sze balam:

Tavusla ei, kazn bu yksn duyunca, duyarln son kerte-


sinde duygulanmlar ve dii tavus kaza "Kardeim, biz burada
gven iindeyiz; sen de istediin kadar ve Tanr'nn salktan
sonra en deerli nimeti olan yrek ferahlna kavuuncaya ka-
dar bizimle kal ve iyi de olsa, kt de olsa ksmetimizi payla!"
demi. Ama kaz ona "ok korkuyorum ben, ok korkuyorum!"
demi. Dii tavus "Gerekmez! Ama aslnda, alnna yazl olan
200
bahttan ne bahasna olursa olsun kamak isteyerek talihi zorlu-
yorsun! Tm borlar denmelidir! Sremiz saptanmsa, hibir
ey bunu yok edemez! Ama seni rahatlatacak ve teselli edecek
bir ey varsa, o da Adaletli Datc'nn salad mutluluk t-
kenmedike hibir mrn tkenmeyeceine olan inantr!" de-
mi.
Onlar byle birbirleriyle, konuurlarken, yrelerindeki dallar a-
trdam ve duyulan bir ayak sesi, titreyip duran kaz ylesine
endielendirmi ki, kanatlarn lgnca germi ve "Kendinizi sa-
knn! Kendinizi saknn! Yoksa bahtnz kapanacaktr kuku-
suz!" diye haykrarak denize atlm.
Ama bu, gereksiz bir korkuymu; nk dallar aralannca, gz
nemli gzel bir karacann ba grnm. Dii tavus da kza
"Kardeim, byle korkma! abuk geri don! Yeni bir konuumuz
var! Senin ku cinsinden olduun gibi, hayvan rkndan olan ki-
bar bir karaca! Asla kanl et yemez o; yerin otlarn ve bitkilerini
yer! Gel! Artk kendini byle durumlara sokma! Zira keder ve
kayglardan ok hibir ey bedeni bitirip yok etmez!" diye hay-
krm.
Bunun zerine kaz, kalalarn oynata oynata geri gelmi; karaca
da, allagelen selamlamalardan sonra, onlara "Bu yerlere ilk
kez geliyorum; buradan daha verimli toprak ve daha taze ve da-
ha imrenilesi otlar grlmemitir! Sizinle arkadalk etmeme ve
Tanr'nn nimetlerinden sizinle birlikte yararlanmama izin ve-
rin!" demi. birden ona "Balarmz gzlerimiz stne, ey
grgl karaca! Burada rahatlk, aile ilgisi ve kolaylk bulacak-
sn!" demiler. Sonra hep birden uzun bir sre yiyip imeye ve
gzelim havay solumaya koyulmular.
Ama sabah ve akam ibadetlerini yerine getirmeyi de savsakla-
mamlar; yalnz kaz, artk bara kavumakla Adalet Datc'ya
201
kar grevlerini unutmu.
Dolaysyla Tanr'ya kar bu nankrln yaamyla demi.
Gerekten, bir sabah, kazaya uram bir gemi kyya vurmu;
ve iindeki tayfalar adaya kmlar ve tavus, ei, kaz ve kara-
cadan oluan topluluun farkna varnca, abucak yaklamlar.
Bunu gren iki tavus uup bir aacn tepesine konmu, karaca
kap birka srayta gzden kaybolmu; sadece kaz arm
kalm ve oraya buraya kamaya alm; fakat bunu hemence-
cik fark edip adadaki ilk yemekleri olsun diye kaz yakalamlar.
Tavus ile eine gelince, kendi doduklar ormana yeniden ka-
vumak zere aday terk etmeden nce, gizlice yaklap kazn
bana gelenleri renmek istemi ve onu boazlanrken gr-
mler. Bundan sonra dostlar karacy yrede arayp bulmu ve
selamlap yakalarn syrdklar tehlikeden tr birbirlerini
kutladktan sonra karacaya zavall kazn bana gelen son fela-
keti anlatmlar. Ve birden onun ansna gzya dkm ve
dii tavus "O ne kadar tatl, alakgnll ve kibard!" demi.
Karaca da "ok doru! Ama son zamanlarda Tanr'ya kar g-
revlerini savsaklyor, onun verdii nimetler iin kretmeyi unu-
tuyordu!" demi. birden yeri perek Tanr'ya sayg gster-
miler ve yle haykrmlar:

202
Adil, Nasip Datan, Kudretli Hkmdarlarn Efendi-
si, Hereyibilir, Ycelerin Ycesi Tanr!
Tm varlklarmzn yaratcs, tm varlklarmzn
her biri zerinde gzetici olana, herkese deim5 ve ye-
teneine gre nasibini verene krler olsun!
Gkleri aan, zerimize ykselten ve aydnlatan
Yaradan'a krler olsun! Topra yeryzne yayan,
topran her yann denizlerle kuatan ve tm gzel-
liklerle Donatan'a vgler olsun!

Bu yky anlattktan sonra ehrazat bir an szn kesmi; ah


ehriyar "Bu dua ne kadar hayranlk verici ve bu hayvanlar ne
kadar nasipli! Ama, ey ehrazat, hayvanlar zerinde bildiklerin
bu kadar m?" diye haykrm. ehrazat da "Anlatma izni veri-
lirse, imdi anlatacamn yannda bu bir ey deil, ey ahm!"
demi. ehriyar da "yleyse neden anlatmyorsun?" demi. eh-
razat "Hayvan yklerini srdrmeden nce, ey ahm, bir n-
cekinin sonunu balayacak olan ve edilen duann Tanr'nn ne
denli houna gitmi olduunu aklayan bir yk anlatmak isti-
yorum!" demi. ah ehriyar da "yi olur!" demi.
Bunun zerine ehrazat u yky anlatm:

5 Deim: Bir kimsenin, kendisine i verilmeye hak kazandran durumu.


203
oban ile Gen Kz

A nlatrlar ki, bir zamanlar, Mslman lkelerde, dalar ara-


snda bir dada, byk bir bilgelik sahibi ve ateli bir ima-
n olan bir oban varm; ve bu oban kendi halinde ve kesin-
de bahtndan memnun ve srsnn yn ve st rnyle yetine-
rek yaam sryormu. Kendi varlndaki scaklk ve kutsan-
mlk dolaysyla tm vahi hayvanlar onun srsne asla sal-
drmyor ve kendisine o denli sayg gsteriyorlarm ki, onu da-
ha uzaktan grnce, haykrlar ve ulumalaryla onu selamlyor-
larm. Ve bu oban, acunun1 kentlerinde olup bitenlerden kayg
duymadan, byk bir mutluluk ve huzur iinde bylece uzun
yllar yaamn srdrm.

1 Acun: Dnya
204
Yce Tanr, bir gn, onun bilgeliinin derecesini ve erdemleri-
nin deerini lmek istemi; ve onu snamak iin gzel bir kad-
n gndermekten daha kuvvetli bir yol bulamam. Bunun ze-
rine meleklerinden birini kadn klna sokarak grevlendirmi
ve ermi oban yoldan karmak iin bu yarata her areye
bavurmasn emretmi.
Bylece, oban, gnn birinde, bir sre hasta yattktan sonra
maarasnda uzanm dinlenirken ve iinden Yaradan'na kr-
ler ederken, birdenbire pekl bir olan ocuu yerine de kona-
bilecek siyah gzl ince bir gen kzn glerek yanna geldiini
grm. Birdenbire maara kzdan yaylan kokuyla dolmu ve
oban, yal etlerinin titrediinin farkna varm. Ama kalarn
atm ve kesinde surat asm ve arlmadan gelen konua
"Ey tanmadm kadn, buraya ne yapmaya geldin? Ben seni
armadm ve sana da hi ihtiyacm yok!" demi. Bunun zeri-
ne gen kz yaklap yal obann yanna oturmu ve ona "Y-
zme bak! Ben kadn falan deilim, henz kzm! Ve srf kendi
zevkim ve senin erdem sahibi olduunu iittiim iin kendimi
sana vermeye geldim!" demi. Ama yal oban ona, "Ey cehen-
nem batankarcs, uzakla buradan! Ve brak beni lmsz
Rabbim'in ibadeti iinde yok olaym!" diye haykrm. Ama
gen kz, vcudunu tm kvraklyla oynatm ve geri geri e-
kilmeye alan ihtiyara bakm ve "Syle! Niin beni istemi-
yorsun? Sana boyun een bir ruh ve arzudan erime haline gel-
mi bir beden sunuyorum! Bak bakalm gerdanm senin koyun-
larnn stnden ak, plaklm kaynak suyundan daha taze de-
il mi! Dokun salarma, ey oban! Parmaklarna anasnn kar-
nndaki kuzunun tynden daha yumuak gelecektir! iek aan
genliimle ancak belirmi olan kalalarm lk ve kaygandr. Ve
kk gslerim, abucak gezindirecein parmaklarnla bir
yoklasan titrerler! Gel!... Titreen dudaklarm aznda erisin!

205
Gel! Gel!... Isrnca lmekte olan ihtiyarlara can verebilecek di-
lerim var ve derimin tm gzeneklerinden damla damla dme-
ye hazr ballar dklyor! Gel!" diyerek i ekmi.
Ama yal oban, sakallarnn tm tyleri titremekte iken "ekil,
ey eytan! Yoksa seni u boumlu sopayla kovalayacam!" diye
haykrm. Bunu gren gklerden inmi gen kz, lgn bir dav-
ranla kollarn onun boynuna dolam ve kulana "Ben ancak
tatllamaya balam mayho bir meyveyim; onu ye ki, iyile-
esin! Sen yasemin kokusunu bilir misin? Benim bakireliimi
koklarsan, sana yasemin kokusu kaba gelir!" diye fsldam.
Ama yal adam "badetin kokusu, hi dalmayan tek kokudur!
Defol buradan, ey batankarc!" diye haykrm. Ve boynun-
daki iki kolu syrp kz itmi! Bunun zerine gen kz ayaa
kalkm, hafife ve batan aa soyunup rplak ve dimdik,
salarnn dalgalarnda ykanan bembeyaz vcuduyla karsnda
durmu. Ve maarann tenhalnda, sessizliin ars, tm l-
gnlk haykrlarndan daha mthi imi. Ve yal adam inilde-
mekten kendini alamam ve bu canl zamba artk grmemek
iin ban giysisiyle rtm ve "Defol! Gzleri ihanet dolu ka-
dn! Dnya yaratldndan beri sen bizim felaketlerimizin nede-
ni oldun! lk alarn insanlarn mahvettin ve yeryznn o-
cuklar arasna nifak soktun! Sana kendini kaptranlar, ancak se-
ni yaamlarndan atanlarn tadabilecei sonsuz sevinlerden t-
myle vazgeerler!" diye haykrm. Ve yal adam ban daha
da fazla giysisinin kvrmlarna saklam.
Ama gen kz yeniden sze koyularak "Eskilerden kimin szn
ediyorsun? Onlarn en erdemlileri bana tapnrd ve en arbal-
lar bana ark sylerdi! Ve benim gzelliim onlar doru yol-
dan saptrmazd, ama yollarm aydnlatr ve yaamlarna zevk
katard! Ey oban, gerek bilgelik, her eyi benim barmda u-

206
nutmaktr. Erdeme geri dn! Sana almaya ve gerek bilgeliin
nimetleriyle doyurmaya btn varlmla hazrm!" demi.
Bunun zerine yal adam, btn bedeniyle duvara doru dn-
m ve "Geri ekil, ey ktlkle dolu kii! Senden kusarcasna
nefret ediyorum! Kim bilir ne harika kimselere ihanet ettin ve ne
kadar ktleri barnda korudun! Gzelliin yalanc! nk iba-
det etmesini bilenlere, senin gsterdiinden stn gizli bir g-
zellik grnr! ekil geriye!" diye haykrm.
Bu szleri duyan gen kz "Ey ermi oban! Koyunlarnn s-
tn i, ynnden giysilerle donan! Ve bar iindeki yreinle
kendi kende Tanr'na dua et!" diye haykrm. Ve grnt kay-
bolmu.
O zaman, dan her yanndan, obana doru vahi hayvanlar ko-
umaya balam ve nnde yer perek ona sayg gstermiler!

Anlatsnn burasnda ehrazat, durmu ve ah ehriyar, anszn


hznlenerek ona "Ey ehrazat, gerekte, oban rnei beni d-
nceye sald! Bir maaraya ekilmemin ve saltanatmla ilgili
tm kayglardan sonsuza dek kurtulmamn ve tm abamn kuzu
yetitirmek olmasnn benim iin daha iyi olup olmayacan
dnyorum. Ama daha nce Hayvanlarn ve Kularn yk-
s'nn devamn iitmek istiyorum!" demi.

Yz Krk Sekizinci Gece Olunca


ehrazat demi ki:

207
Kaplumbaa ile Balkln yks

E y bahtgzel ahm, eski kitaplarmdan birinde anlatlmak-


tadr ki; bir balkl, bir gn, bir nehir kenannda bulunuyor
ve boynunu uzatm dikkatle suyun akn izliyormu. nk
ona yaamn salayan ve ocuklarn beslemeye olanak veren
meslei, bunu gerektiriyormu. Ve bunu, zerine den grevi
ok drste yerine getirerek durup dinlenmeden yapyormu.
Bylece sudaki en kk kprty ve en hafif dalgalanmay gz-
den karmayarak tnemekte olduu kayadan baknp dururken,
karsnda, insan rkndan irice birinin l gvdesinin durduu-
nu grm. Bunun zerine cesedi incelemi ve her yannda pek
ok yaralar, kl ve mzrak darbelerinin izleri bulunduunu fark
etmi.
Kendi kendine "Bu, herhalde bu yoldan ktlklerinin cezasn
ekmi bir haydut olsa gerek!" diye dnm. Sonra kanatlarn
kaldrm ve "Hayrl kullarnn yaam iin, ktlerin ldkten
sonra da yararl olmalarn salayan Tanr'ya krler olsun!" di-
yerek nimetler sunucu Tanr'ya kretmi. Ve lnn stne ko-
narak, birlikte yemek zere ocuklarna gtrmek iin didikle-
yerek paralar koparmaya balam. Ama birdenbire zerindeki
gkyznn akbaba ve atmaca gibi iri alc kularn bulutuyla
karardn grm. Bunlar byk daireler izip fr dnerek git-
tike daha fazla yaklamaya balamlar.
Bunu grnce, balkl, bu hava kurtlar tarafndan kendisinin de
yenilip yutulaca korkusuna kaplm ve kanatlarn aarak u-
up gitmi. Birka saat getikten sonra da, nehrin ortasndaki bir
adackta bulunan bir aacn tepesine konmu; ve nehrin aznda
olan bu yerde, sularn akntsyla cesedin oraya kadar srklen-
208
mesini beklemi. Ve kendi kendine dertlenerek yaamn belirsiz-
liini ve talihin oynakln dnmeye balam; ve "ocuklar-
mn ve eimin bulunduu lkemden ve doumuma tanklk eden
kydan uzaklamak zorunda kaldm! Ah, bu dnya ne bo! Hele
kt gn dnerek bir yere bir eyler koyacak yerde, kadere
gvenerek yarnndan kayg duymayanlar iin daha da bo! Da-
ha akl banda biri olsaydm, bu gnler iin yiyecek toplam o-
lurdum; ve hava kurtlarnn avma sahip kmalar bana pek te-
dirginlik vermezdi! Ama bilgeler bize sabretmeyi tler. Sabre-
delim, bakalm!" demi.
O, bylece dnp dururken, tnedii aacn altna doru ar
ar yzp sudan kan bir kaplumbaann yaklamakta olduu-
nu grm. Bu kaplumbaa ban kaldrnca, onu aa zerinde
grm; hemen selam verip kendisine "Nasl oldu da ey balkl,
seni her zaman grdm kydan ayrlp da buralara geldin?"
demi. O da "Oturduun adrn altna ve sana ait olan topraa
ho olmayan bir kii gelip orada oturmak isterse, sana yapacak
tek ey kalr: adrn ve topran ona brakp oradan tez elden
ayrlmak!" demi.
"Ve ben, ey iyi yrekli kaplumbaa, kymn hava kurtlan tara-
fndan igal edilmi bulunduunu grdm ve onlarn naho yz-
lerinden tedirgin olmamak iin, her eyi brakp Tanr bahtma
acyasya kadar oradan ayrlmay yeledim!" diye devam etmi.
Kaplumbaa bu szleri iitince, balkla "Sorun buysa, ite ben,
tm ballmla sana hizmet etmeye, gnll srgnln ve
yoksulluunda sana yoldalk etmeye hazr, karndaym; nk,
garibin yurdundan, sevdiklerinden uzakta ne kadar kederli ol-
duunu ve bilmedii kiilerin yannda scak bir yaknlk ve ilgi
bulmasnn ne denli tatl geldiini bilirim. Bundan dolay, senin
iin ilgili ve candan bir dost olacam!" demi.

209
Bunun zerine balkl ona "Ey scak yrekli kaplumbaa, ey
d sert, ii yumuak olan! nerinin itenlii karsnda heye-
candan alayacam duyumsuyorum. Sana ok teekkr ede-
rim! Ve de ilgiden yoksun olmasnlar diye gariplere konukse-
verlik gstermek ve bahtsz insanlara gsterilen dostluk zerine
sylediklerin ne kadar doru! Zira, gerekte, yaamn, dostlar
olmadan, dostlarla dertlemek olmadan ve dostlarla glp ar-
klar sylemeden ne anlam olurdu? Bilge, o kiidir ki, yaradl-
na uygun dostlar bulmasn bilir ve mesleinin gerei dp
kalkmak zorunda olduu, benim kendi cinsimden olup beni ks-
kanan ve tuttuum avlara ve bulduklarma imrenen balkllar
gibi varlklara bal kalmaz! Hele imdi, avlarndan baka ey-
den sz etmeyen ve kk yararlarn dile getiren, ama ruhlarn
Tanr'ya yneltmeyi hi dnmeyen bu aalk, budala ar-
kadalar, benim uzaklamamdan kim bilir nasl sevinmilerdir!
Onlar gagalarn hep yere dikerek yaar dururlar. Kanatlar varsa
da bunlar asla kullanmazlar! Ve ilerinden ou da, isteseler de
artk uamazlar. Ancak suya dalabilir ve ounlukla suyun di-
binde kalrlar!" demi.
Bu szleri duyunca, onu sessizce dinlemekte olan kaplumbaa
"Ey balkl, aa in de seni peyim!" diye haykrm. Balkl
da aatan inmi, kaplumbaa da onu iki gznn arasndan p-
m ve ona "Gerekte, ey kardeim, incelikten tmyle yoksun
olan ve grg kurallarndan zevk almayan kendi cinsinden ku-
larla ortak yaam iin yaratlmamsn. Sen benimle kal! Sular
ortasnda yitip gitmi bu toprak kesinde, bu aacn altnda,
dalgalarn sesini duyarak yaamak bize ho gelecek!" demi. A-
ma balkl ona "Ey kaplumbaa kardeim, sana teekkr ede-
rim. Ama, ocuklarm, karm ne olacak?" demi. Kaplumbaa
da ona, "Allah byk ve kayrcdr! Onlar buraya tamakta bi-
ze yardmc olacaktr! Ve de burada tm kayglardan uzak sakin

211
gnler geiririz!" diye yant vermi. Bu szleri duyan balkl
"Ey kaplumbaa, bizi birbirimize kavuturan Yce Tanr'ya bir-
likte kredelim!" demi. Ve ikisi birden yle haykrmlar:

Efendimiz olan Tanr'ya vgler olsun! Birini zengin,


tekini fakir klan! Dndkleri bilgece ve hesapl o-
lan!
Efendimiz Tanr'ya vgler olsun! Fakiri glmeden
yana zengin; zengini sevinten yana fakir klan!

Anlatsnn burasnda, ehrazat, gn doduunu grm ve ya-


vaa susmu. Bunu gren ah ona "Ey ehrazat, szlerin beni
daha az acmasz dncelere doru ynelmekte kararl olmama
yardm etti. Bir de senin, rnein, kurtlar ya da baka yrtc
hayvanlar zerine ykler bilip bilmediini merak ediyorum!"
demi. ehrazat da "Bunlar benim tam da ok iyi bildiim yk-
lerdir!" demi. Bunun zerine ah ehriyar ona "yleyse hemen
onlar bana anlat!" demi. ehrazat da, ertesi gece iin anlat-
maya sz vermi.

Ve Yz Krk Dokuzuncu Gece Olunca


ehrazat demi ki:

212
Kurt ile Tilkinin yks

B il ki, ey bahtgzel ahm, tilki, sonunda, efendisi kurdun


srekli fkelerinden ve her bakmdan yrtclndan ve til-
ki olarak kendine zg haklarna saldrmasndan dolay bkm;
bir gn bir aa gvdesine oturarak dnmeye koyulmu. Son-
ra birdenbire aklna gelen bir fikirle zm bulduunu sanarak
sevin iinde sram. Ve hemen kurdu aramaya koyulmu ve
sonunda onu, tyleri diken diken olmu, yz arplm ve kt
bir ruh halinde iken bulmu. Daha uzaktan onun farkna varnca,
yeri pm ve gzleri yere eik, alak gnlllkle yanna ula-
m ve kendisine seslenmesini beklemi. Kurt da ona "Senin ne-
yin var, kpolu?" diye haykrm. Tilki ona "Efendim, cesareti-
mi bala, ama bana bir frsat tanrsan, sana amak istediim
bir fikrim ve de senden bir ricam var!" demi. Kurt da ona "S-
zn ksa tut, sonra abucak srtn evir, git! Yoksa kemiklerini
krarm!" demi. Bunun zerine tilki "Farkna vardm ki, efen-
dim, bir sreden beri Beni dem, durup dinlenmeden bize bir
sava am bulunuyor; ormann her yannda artk sadece tu-
zaklar, pusular ve her trden kapandan baka ey grlmyor!
Bu tutum biraz daha srerse artk ormanda yaanmaz olacak.
Bundan dolay, tm kurtlarla tilkiler arasnda bir anlama yapa-
rak kitle halinde Beni dem'in saldrlarna kar koysak ve o-
nun bizim evremize yaklamasn yasaklasak diyorum!" demi.
Bu szleri iitince kurt tilkiye "Benimle anlama yapmak, dost-
luumu kazanmak iin, ey sefil, hilebaz ve clz tilki, planlar
kurmaya m cesaret ediyorsun? Kstahlndan tr al bakalm
unu!" diyerek, onu yar l topraa serecek bir pene vurmu.

213
Bunun zerine tilki, sendeleyerek kendini toparlam, ama kz-
gnln gstermekten saknm, aksine, en gle, en pimanlk
belirten yzn taknarak kurda "Efendim, kleni grg noksan-
lndan ve densiz davranndan dolay bala! Hatalarnn b-
yklnn farknda! Hatta onlarn farknda olmasa da, bir fili
bile ldrebilecek iddetteki mthi ve yerinde vuruun, ona ko-
layca retirdi!" demi. Kurt da, tilkinin davranyla biraz ya-
tm; "yle olsun! Ama bu sana, seni ilgilendirmeyen sorunla-
214
ra asla burnunu sokmamay retecektir!" demi. Tilki de "Ne
kadar doru syledin! Gerekten, bilgeler, 'Senden istenmedike
konuma ve fikrini syleme! Sana sorulmadka cevap verme!
Ve tm dikkatini seni ilgilendirebilecek sorunlara ynelt! Ve de
zellikle anlamayacak kimselere nasihat vermekten ve yapmak
istediin iyilii ktlkle karlayanlardan sakn!' derler" demi.
Tilkinin kurda syledii szler bunlarm; ama kendi kendine de
yle dnyormu: "Elbet benim de sram gelecek ve bu kurt
bana olan borcunu son mangrna kadar deyecek; nk, kasl-
ma, kstahlk, kkrtclk ve kaba saldr, er ge cezasn bulur!
Bizim de gl olacamz zamana kadar boyun emeliyiz!"
Sonra tilki, kurda "Ey efendim, adalet ve insafn kudretlilerin er-
demi olduunu ve tavrlardaki iyilik ve tatlln kudretlilerin
verileri ve ssleri olduunu bilirsiniz! Tanr bile pimanlk gs-
teren kulunu balar. Ben de, suumun ne kadar byk olduu-
nu biliyorum; ama pimanlm da o kadar byk! Zira ac ve-
ren o vuruun, iyilik olsun diye indirildiinden, tenimi incittiyse
de, aslnda, ruhum iin bir ila olmu ve beni sevince bomu-
tur. Bize bilgelerin rettii gibi 'Eiticinin elinden gelen ceza-
nn ilk tad, batan biraz acdr; ama sonradan duyurduu tat, du-
ru baldan daha lezzetlidir!' " demi.
Bunun zerine kurt, tilkiye "zrn kabul ediyor ve beni pene
vurmaya zorlayan yanl davrannla neden olduun can sknt-
sndan dolay seni balyorum! Ama yine de diz kp ban
toza bulaman gerek!" Tilki boyun eip tereddt etmeden kurdun
nnde diz km ve sayg gstermi. "Tanr seni her zaman
muzaffer klsn ve egemenliini pekitirsin!" demi. Bunun ze-
rine kurt ona "ok iyi! imdi nmde yr ve klavuzluk et! Ve
grdn herhangi bir av hemen dnp bana bildir!" demi.
Tilki de iitip itaat ettii cevabn vermi ve ne atlm.

215
Bylece, zm ekili bir topraa ulamlar; tilki buradan geer-
ken, bir tuzak olduunu anlad kukulu bir yerden gemi; ve
bundan saknmak iin tuzan yresinden dolam ve kendi
kendine "Ayann altndaki deliklere dikkat etmeksizin yryen
birisi tutulup yakalanr! Zaten bir sredir Beni dem'in bana
kurduu tuzaklarla ilgili tecrbem bana dikkatli olmay retti.
Bylece, rnein, bir bada, bir tr tilki ekli grdmde, ona
yaklaacama olanca hzmla kaarm; nk bunun oraya bn-i
dem'in hainliinin diktii bir tuzak olduu kukusuna kapl-
rm! Bu balk yerin ortasnda, pek de hayra alamet saylmaya-
cak bir yer grdme gre 'Dikkat!' diyerek bunun ne olduu-
nu inceleme tedbirliliini gsteririm. Zaten tedbirli olmak cesa-
retin yarsdr!" demi. Ve bylece akl yorarak, tilki, zaman za-
man duyumsayarak, her adm burnuyla koklayarak, yava yava
oraya yaklam; srnerek gelip kulak kabartm; sonra duyum-
sayp yeniden ilerlemi; sonra kazasz belasz, bu denli kukulu
olan o yerin kenarna ulam. Bakm ki, bu yer, zeri yeni
dallarla rtlm ve bunlarn da zeri toz toprakla kapatlm
derin bir ukurmu. Bunu grnce "Beni tedbirlilikle ve gerei
gren gzlerin hayran olunas erdemiyle donatan Tanr'ya vg-
ler olsun!" diye haykrm. Sonra da, kurdu biraz sonra ba eik
grmek dncesiyle, sanki ban tm zmlerinin arabyla
sarho olmuasna dans etmeye koyulmu ve u arky syle-
mi:

Kurt, acmasz kurt! ukurun kazlmtr, toprak seni


yutmaya hazr!
Kurt, kt, kz ocuklarnn peinde dolaan, olanla-
r yiyip yutan kurt! Bundan byle kmn, ukurday-
ken azna yadraca pislikleri yiyeceksin!

216
Ve hemen geri dnerek, kurdu bulmu ve ona "Sana iyi bir haber
getirdim! Bahtn yce ve mutluluk zerine durmadan yamur
gibi yayor! Evinde sevincin ve neen srekli olsun!" demi.
Kurt ona "Sen bana ne bildirmek istiyorsun? Bunu bana tm ay-
rntlaryla anlat!" demi. Tilki de "Ba bugn gzel, her ey ne-
e iinde; nk ban sahibi lm. Tarlasnn ortasnda onu r-
ten dallarn altnda boylu boyunca yatyor!" demi. Kurt da ona
"Kt arac, yleyse, beni oraya gtrmek iin ne bekliyorsun?
Yr bakalm!" diye haykrm. Tilki de onu ban ortasna ek-
mek iin ivedilik gstermi ve sz konusu yeri kurda gstererek,
ona "te buras!" demi. Bunun zerine kurt byk bir uluma
kopararak dallarn zerine atlm ve dallar onun arlyla k-
m. O da deliin dibini boylam. Tilki dmannn dmesini
grnce, ylesine bir sevince kaplm ki, ukura komadan n-
ce, zaferinden coarak sramaya balam ve sevincin doruuna
ulaarak u dizeleri okumu:

Ruhum cokuyla dol! Tm arzularma kavutum, so-


nunda Baht bana gld.
Btn onurlar bana! Ormanda nclk ve egemenli-
in tm zaferi de!
Gzel balar ve verimli avlar hep bana: kazlarn en
yals, rdeklerin esnek butlar, tavuklarn yumuak
gerileri ve horozlann kzl balar!

Ve ukurun kenarnda, yrei arparak birka kez sram. u-


kura dt iin inleyip alayan ve mutlak yitiini anlayarak u-
mutsuzlua kaplan kurdu grmenin zevkine kaplm. Tilki de
belirgin ekilde alayp inlemeye koyulmu; kurt ban kaldra-

217
rak onun da aladn grnce, ona "Ey tilki arkada, benimle
birlikte byle alamakla ne kadar iyi kii olduunu gsterdin!
imdi sana kar zaman zaman kt davrandm anlyorum; a-
ma ltfen, imdilik gzyalarn bir yana brak! Git, karmla o-
cuklarma iinde bulunduum tehlikeyi, beni tehdit eden lm
haber ver!" demi. Bunun zerine tilki ona "Ah! Haydut, senin
uruna gzya dktme inanacak kadar budalasn demek!
Aldanyorsun ey alak! Eer alyorsam, bugne kadar gven
iinde yaadndan ve bu felaketin senin bana bugnden nce
gelmemi olmasndan dolay duyduum ac yerinmeden tr-
dr! Geber artk, felaket saan kurt! Mezarnn stne ieyeyim
ve yeryzndeki tm tilkilerle birlikte gmldn yerin stn-
de dans edeyim!" demi.
Bu szleri duyunca, kurt kendi kendine "Artk onu tehdit etmek
sz konusu olamaz; ama ancak beni o, bu ukurdan karabilir!"
diye dnnl. Sonra da ona "Ey arkada, daha bir sre nce,
bana ballk yemini etmi ve kulluun adna binlerce iaret gs-
termitin! imdi bu deiiklik niye? Sana biraz kaba davrand-
m dorudur! Ama bana kin besleme ve airin u dizelerini ha-
trla:

Cmerte iyiliinin tohumlarn sa, sana verimsiz


grnen topraklara bile! Tohum saan, er ge, verim
salayan tohumunun rnlerini umutlarnn tesinde
toplayacaktr!

Ama tilki, alayla glerek ona "Ey tm kurtlarn ve tm vahi


hayvanlarn en aklsz, davrannn yaratt onca deheti unut-
tun mu? Ve de airin ok bilgece syledii u dizeleri bilmiyor
musun?
218
Bask yapmayn hi, nk tm basklar intikam a-
rr; tm hakszlklar da geri tepmeyi.
nk siz, ilediiniz eylemin zerine yatar uyurken;
baskya urayan, bir gz boyna gzetmekteyken, an-
cak tek gzyle uyur; Allah'n gz de hi kapanmaz!

Sen de beni o kadar uzun bir sre bask altnda tuttuktan sonra,
imdi senin felaketinden zevk duymam ve alalmandan keyif-
lenmem doal hakkmdr!" demi. Bunun zerine kurt "Ey ve-
rimli dncelere sahip, yaratc ruhlu, bilge tilki! Sen btn bu
szlerin stndesin ve kukusuz bunlar dnmezsin, srf aka
olsun diye konuuyorsun. Oysa, aslnda, hi de bunun sras de-
il! Senden bir urgan bulup bir ucunu aaca balayarak teki u-
cunu da bana sarktman rica ediyorum; bu arala trmanr, bu
ukurdan karm!" demi. Ama tilki, yeniden glmeye balam
ve ona "ok tatl dillisin, ey kurt, ok tatl dilli! Oradan ilkin ca-
nn kacak, sonra da bedenin! Ve zerine talar ile akllar ya-
drlnca, bu ayrlk kolayca salanacak! Ey fikirleri durgun ve
kavray kt kaba hayvan, senin durumunu AHN LE KEK-
LK'in durumuna ok benzetiyorum" demi.
Bu szleri duyan kurt "Bununla bana ne sylemek istediini an-
lamyorum" diye haykrm. Bunun zerine tilki kurda "Bil ki ey
kurt, bir gn bir baa girip birka zm tanesi yemek istemi-
tim. Ben orada bulunurken, birdenbire ykseklerden iri bir ahi-
nin kk bir keklie saldrdn grdm. Ama keklik ahinin
penelerinden kurtulmay baard ve abucak yuvasna snma-
ya kotu. Bunun zerine, onu izleyen, ama yakalamay baara-
mayan ahin, yuvann giriini oluturan kk deliin nnde
durarak keklie 'Benden kaan kk lgn! Benim seni nasl
gzettiimi ve iyiliini istediimi bilmezlikten mi geliyorsun?
219
Seni yakalamak istememin tek nedeni, uzun sredir a olduunu
bilerek seni dnp biriktirdiim taneleri sana vermek iste-
memdi. Haydi kk kekliim, benim ince ruhlu kk kekliim,
korkmadan yuvandan k, bu taneleri yemeye gel! ok houna
gidecek ve kursan rahatlatacaktr; gzmn nuru, ruhum kek-
liim!' diye haykrm. Keklik bu ekilde konuulduunu iitin-
ce, gven duyup sakland yerden km; ama o daha grnr
grnmez ahin zerine saldrm ve korkun penelerini etleri-
ne batrm ve de bir gaga vuruuyla karnn demi. Bunun
zerine keklik, can vermeden nce ona, 'Ey alak hain! nallah
Tanr karnnda benim etimi zehire dntrr!' demi ve lm.
ahine gelince, gz ap kapayasya kadar bir srede onu yut-
mu; ama bu, Tanr iradesiyle onun cezas olmu; nk keklik,
hainin midesine iner inmez, sanki iinden yanan bir ate kavur-
mu gibi btn tylerini yitirmi ve cansz yere dm!"
"Ve sen, ey kurt" diye szn srdrm tilki: "Benim hayatm
ekilmez hale getirdiin ve yaamm alalmann son snrna
kadar alaltm olduun iin ukura dtn!"
Bunun zerine kurt tilkiye "Ey arkadam, ltfen! Anlattn b-
tn bu rneklemeleri bir yana brak! Gemii unutalm! Bunun
iin, bu ukurda olduuma ve bir bacamn krlmas ya da iki
gzmn kmas tehlikesini geirdiime gre, zaten gereince
ceza grm bulunuyorum! imdi bu kt durumdan kurtulma-
nn yolunu arayalm; unutma ki, salam dostluk bir felaketten
kurtulduktan sonra doar! Ve gerek dost, bir kardeten daha
ok kalbe yakndr! Haydi gel, beni buradan kar; senin iin
dostlarn en iyisi ve danmanlarn en bilgesi olacam!" demi.

220
Ama tilki tm neesiyle glm ve kurda "Gryorum ki, BL-
GELERN SZLER'ni bilmezlikten geliyorsun sen!" demi.
Kurt da ona "Hangi bilgeler?" diye sormu. Tilki de ona demi
ki:
"Ey ktlk saan kurt; bilgeler, bize, senin gibi irkinlik mas-
kesine brnenlerin, grn kaba, bedeni arpk olanlarn,
ruhlarnn da kaba olduunu ve incelikten btnyle yoksun bu-
lunduunu retirler! Bu sz senin bakmndan dnlrse,
gerekten dorudur! Senin bana dostluk zerine sylediklerin
yerindedir ve bir terslik gstermez. Ama sen bunu hain ruhunu
gizlemek iin kullanarak gzel szlerle beni tavlamak istiyor-
sun! nk, ey budala kurt, t vermede o denli usta isen, ora-
dan kmak iin tek areyi neden kendine tlemiyorsun? Ve
dediin gibi kudretli biriysen, mutlak bir lmden cann kurtar-
may neden denemiyorsun? Ah! Nasl da bana HEKMN Y-
KS'n hatrlatyorsun!" demi. Kurt "Bu hekim de nereden
kt?" diye haykrm. Tilki de ona u yky anlatm:
Bir zamanlar sa elinde bycek bir ur km bir kyl varm;
bu durum onu almaktan alkoyuyormu. are bulmak zere,
tp bilimlerinde uzman olduu sylenen bir hekim artm. Bu
bilgili adam, bir gznde bir ba olduu halde hastay grmeye
gelmi. Hasta ona "Ey hekim, gznde ne var?" diye sormu. O
da "Grmemi engelleyen bir ur!" diyerek cevap vermi. Bunu
duyan hasta ona, "Gznde bu ur var da sen onu iyi edemiyor-
sun, yle mi? Sonra da gelip benim urumu iyiletirmeye kalk-
yorsun! Srtn dn de, bana omuzlarnn geniliini gster!" de-
mi.
"Sen de, ey hain kurt, bana nasihatler vermeyi ve bana incelikler
retmeyi dnmeden nce, kendini ukurdan karmak iin
gayret gster de bana yaacaklardan kendini koru! Yoksa bu-

222
lunduun yerden hi kurtulamazsn!"
Bunun zerine kurt alamaya balam ve umudu tamamen k-
rlmadan nce tilkiye "Arkadam, senden rica ediyorum, beni
u ukurdan ek, al! Bunun iin, rnein, ukurun kenarna yak-
la, bana kuyruunu sarkt! Ben de ona yaparak bu delikten -
kaym! Sana, gemiteki tm ktlklerimden pimanlk duydu-
umu Tanr nnde aklyorum; ve de penelerimi trpleyece-
ime ve iri dilerimi kracama, bylece komularma saldr-
mak iin tm aralar ortadan kaldracama sz veriyorum;
bundan byle bir ilekein kaba giysilerine brnecek ve artk
ottan baka bir ey yemeyerek ve sudan baka bir ey imeyerek
gnah kartacam!" demi. Ama tilki, bu acndrmalara kendi-
ni kaptrmadan, kurda "Bu kadar kolaylkla doa nasl deiebi-
lirmi? Sen kurtsun, kurt kalacaksn ve pimanlk getirdiine i-
nandrmay baaracan kii de ben olmayacam! Sana kuyru-
umu emanet edecek kadar da saf deilim! Ben senin ldn
grmek istiyorum, nk bilgeler, 'Ktnn lm, hayrldr;
nk dnyay pislikten artr!' demilerdir."

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabah olduunu grm ve ya-


vaa susmu.

Ama Yz Ellinci Gece Olunca


Demi ki:

"Ktnn lm, hayrldr; nk dnyay pislikten artr!"


Bu szleri duyan kurt, kapld hrs ve umutsuzluktan penesini
kemirmi; ama yine, sesini daha da tatllatrarak tilkiye "Ey til-
ki, senin rkn dnyann her yanndaki hayvanlar nezdinde zarif
223
davranlar, gzel konumas ve huyunun tatllyla nldr.
Senden yana, hi de ciddi olmayan bu oyunu kes ve ailenin ge-
leneklerini hatrla!" demi. Ama tilki, bu szleri duyunca, bay-
lncaya kadar glm. Ama kendine gelmekte gecikmemi ve
kurda "Gryorum ki, ey bulunmaz kabalktaki hayvan, seni ye-
ni batan eitmek gerek! Lkin bylesine bir abaya girimeye
vaktim yok! Ama gebermeden nce, sadece, bilgelerin baz sz-
lerinin kulana kpe olmasn istiyorum. Bil ki, lmden baka
her eyin aresi vardr; elmas dnda her ey bozulur; ve bir de
insan bahtndan gayr her eyden kaar kurtulur!
Sana gelince, sanrm, biraz nce, bana, ukurdan kurtulursan,
beni dllendireceini, bana dostluk gstereceini sylemitin.
Oysa ben, cahilliinden dolay bildiini sanmadm YILANIN
YKS'ndekine benzer ekilde senden kukulanyorum!" de-
mi. Kurt da bu konudaki cahilliini kabul edince, tilki ona u
yky anlatm:
"Evet, ey kurt, bir zamanlar bir ylan oynatcsnn elinden kap
kurtulmu bir ylan varm. Ve ylancnn sepetinde uzun sre
barnmaktan dolay bedeni hareket yeteneklerini yitirdiinden,
toprakta glkle srnyormu; ve kukusuz ya yeniden ylan-
c tarafndan yakalanacak ya da ezilecekken, yoldan geen iyi-
liksever biri onu grm ve hasta sanarak, merhamet duygusuy-
la, yerden kaldrm ve ovuturarak gvdesini stm. Yeniden
canlln kazanan ylann ilk ii kurtarcsnn en can alacak
noktasn bulup srarak zehirini aktmak olmu. Ve adam hemen
lerek yere dm! Zaten air yle sylemitir:

224
Kolla kendini ylanc! Engerek dokunuunu tatllat-
rr ve sevimli bir edayla reklenirse, geri ka! Gev-
eyecek ve seni sokacak; zehri kanna bulaarak l-
m getirecektir!

Ve sonra ey kurt, benim durumuma uyan u harika dize de var:

Gen bir olan ocuu sana kar ok kibar davranr


ve sen ona kaba davranrsan, yreinin derinlerinde
sana kin duymasna ve bir gn kolu ty tutunca seni
sakatlamasna ama!

Ve ben, ey alak, cezan balatmak ve seni bekleyen tatllklarn


bir n-enisini duyurmak ve de ban okayacak gzelim ta-
larn ukurdayken seni bulmasndan nce, mezarna cimrilik
gstermeden serpmek iin sana ne sunuyorum, ban kaldr da
bak!"
Bu szleri syledikten sonra tilki, srtn evirmi ve iki art aya-
n ukurun kenarna dayayarak kurdun suratna, son anlarn
yalayp kokulara bryecek maddeleri yadrm. Bunu yaptk-
tan sonra, bir bayra trmanm, ba sahiplerini ve bekilerini a-
rmak iin haykrmaya balam; onlar da koup gelmekte ge-
cikmemiler. Onlarn yaklatn grnce tilki, acele ekip git-
mi ve gizlenmi; yine de durumdan memnun ba sahiplerinin
byk kayalar ukura attklarn grecek ve dman kurdun u-
lumalarn iitecek kadar yakndaym.

225
yknn burasnda kk Dnyazat'n sunduu bir tas erbeti
ien ehrazat, bir an susmu; ah ehriyar da "Ah! Kurdun l-
mn iitmek iin sabrszlktan yanp duruyorum! imdi, bunun
byle olaca kesin olduuna gre, senden, safa ve dnlme-
den gsterilen gvenin ve bunun sonularnn anlatld bir y-
k iitmek isterdim!" diye haykrm.
ehrazat da "ittim ve itaat ettim!" demi.

226
Fare ile Gelincik yks

B ir zamanlar meslei susam kabuundan ayrmak olan bir


kadn vard. Gnn birinde, ona en iyi cinsten bir lek su-
sam getirdiler; ve kendisine "Hekim, bir hastaya, srf susam yi-
yerek iyiletirme yolunda bir beslenme ngrd! Badcn 1 ayk-
layp dikkatle temizlemen iin sana getirdik?" demiler. Kadn
da susam alp ie koyulmu ve gnn sonunda, temizleyip ba-
dcn ayrm; bembeyaz ve itah ac oluunu grmek pek
homu! Nitekim, orada aylak aylak dolaan bir gelincik onu
grp durumundan olduka itah kabarm ve gece olunca, su-
samlar, iinde bulunduu tepsiden gizlendii yere tamaya ko-
yulmu. Ve bu ii ylesine gzel yapm ki, sabah olunca tepsi
zerinde susamdan hemen hemen hibir ey kalmam.
Bu durumda, gelincik, deliine gizlenmi, susam ayklaycnn i-
indekinden arnm taba grnce nasl arp kzacan d-
nebiliyormu. Nitekim onun "Ah! Hrsz bir grebilseydim!
Kedinin lmnden beri evi yama eden u alak fareler olma-
sn yine bunlar! Bunlarn bir tekini yakalasam, tm benzerleri-
nin yaptn ona deteceim!" diye haykrdn duymu.
Gelincik bu szleri iitince, kendi kendine "Kendimi bu kadnn
hncndan tamamen korumam ve onu fareler hakkndaki kuku-
larnda hakl olduuna inandrmam gerek! Yoksa beni yaka-
lamas ve boynumu koparmas iten bile deil!" demi. Ve he-
men gidip komusu fareyi bularak ona "Kardeim, her komu-
nun komusuna hayr dokunur. Yanbanda oturanlar iin hibir
ilgi duymayan, neelenmek iin frsat doduunda piirmi ol-
duu nefis yemeklerden ya da enlik gnlerinde hazrlad tatl
1 Bad: Bakla, fasulye, bezelye vb. taze sebzelerde, iinde tohumlarn sralanm bu-
lunduu kabuk, baklams meyve.
227
ve hamur ilerinden yaknnda oturanlara tattrmayan bir komu
kadar nefret uyandran baka bir ey yoktur!" demi. Fare de
"ok doru sylyorsun benim gzel kalpli dostum. Tanma-
mzdan bu yana henz pek fazla zaman gemedii halde, senin
komuluundan ve bana gsterdiin iyi niyetten ne kadar honu-
dum bilsen! Tanr tm komular senin kadar cmert ve anlayl
klsn! Bana aklayacan bir ey var m?" diye yant vermi.
Gelincik "urada oturan iyi yrekli kadn, evine bir lek taze
ve itah ac susam alm. ocuklar ylesine oburca susamlar
yiyip bitirmiler ki, bir iki avu bir ey kalm. Gelip sana duru-
mu bildiriyorum. Zira bu obur ocuklardan ok senin bunlardan
yararlanmann bin kez daha iyi olacana inanyorum!" demi.

Bu szleri duyunca, fare ylesine sevinmi ki, kpr kpr kpr-


damaya ve kuyruunu oynatmaya koyulmu. Dnmeye hi
zaman ayrmadan, gelinciin riyakr havasnn farkna varma-
dan, sessizce gzetlemekte olan kadna da dikkat etmeden ve
228
gelincii bylesi cmerte bir davrana iten nedeni kendi ken-
dine sormadan, tm hzyla koup parlamakta olan badcndan
ayrlm gz kamatran susamlarn bulunduu tepsiye saldrm
ve oburlukla azn doldurmu. Ama tam o srada kadn, kapnn
ardndan belirmi ve bir sopayla farenin kafasn yarm.

Ve bylece zavall fare, tedbirsizce gvenmekten dolay, baka-


snn yapt ktlk yznden yaamn yitirmi!

Bu szleri iitince ah ehriyar "Ey ehrazat, bana, nlem al-


mann byk deeri konusunda ders verdin. Bu yky daha
nce duysaydm, ellerimle ldrdm sefih karma ve ihanette
yardmc olan hain hadmaalarna duyduum sonsuz gvenden
saknrdm!.. Ama sen bana sadk dostluk zerine bir yk anla-
tamaz msn?" demi.
ehrazat da demi ki:

229
Karga ile Misk Kedisinin yks

ittim ki, bir karga ve bir misk kedisi birbirlerine kar byk
bir dostluk besliyor ve bo saatlerini konuarak ve eitli o-
yunlar oynayarak geiriyorlarm. Bylece, bir gn, kukusuz il-
gin olan eylerden konuurlarken, yrelerinde olup bitenin far-
kna varamam, birdenbire bir kaplann orman nlatan kor-
kun haykryla geree dnmler.
Dostunun yannda bir aacn alt dallarnda tnemekte olan kar-
ga, abucak uup yksek dallara konmu; misk kedisine gelince,
korkarak nereye saklanacan bilememi; nk av peinde o-
lan hayvann haykrlarnn nereden geldiini kestiremiyormu.
Bu aknlk iinde kargaya "Dostum, ben ne yapaym? Syle
bana, gsterecein bir are ya da bana yapabilecein etkili bir
yardm var m?" demi. Karga "yi yrekli dostum, senin iin
yapmayacam ey yoktur. Seni bu skntdan kurtarmak iin ite
her eyi karlamaya hazr durumdaym; ama uup yardm getir-
meden nce, bu konuda airin sylediklerini sana aktaraym:

Gerek dostluk, lm pahasna, sevdii eyi kurtar-


mak iin tehlikeye atlmaktr; o ey ki, kendi setiin
dostunu yeniden bulmak iin, maln, ana-baban ve
aileni terk ettirir sana!

Bu dizeleri okuduktan sonra karga, kanatlarn aarak abucak


umu ve oradan gemekte olan arslanlardan daha gl kpek-
lerle korunan bir srye doru umu ve doruca bu kpekler-
den birine saldrarak ban olduka iddetli gagalam ve sonra

230
teki kpee saldrp onu da gagalam. Sonra da onlar ardn-
dan ekerek olduka uzak bir yere umu, dilerinden saknarak
kendini izletmi. Sanki onlar nemsemezmi gibi kaba seslerle
haykrm. Bunu duyan kpekler, gittike daha fazla kzarak,
nlerinde uan kargay kovalamay srdrmler; ve bylece or-
mann ortasna kadar srklenmiler. Dolaysyla, kpeklerin
havlamalar tm orman sardndan, karga, kaplann bu sesler-
den rkerek katn anlaynca, kpeklerin nnden ykselerek
uzaklara umu; kpekler de homurdanarak srlerinin bana
dnmler. Sonra karga, gelip yakn bir tehlikeden kurtulmu
olan dostu misk kedisini bulmu ve onunla bar ve gvenlik i-
inde birlikteliini srdrm.

"Ama, ey bahtgzel ahm" diye szn srdrm ehrazat:


"abucak sana KARGA LE TLK yksn de anlatmaya ba-
lyorum " demi.

232
Karga ile Tilki yks

A nlatrlar ki, vicdan birok kt olay ve apulculukla ykl


yal bir tilki, birlikte eini de getirerek av bol bir boazn
dibine ekilmi. Kk av hayvanlarn, orada, ylesine krma
uratm ki, bir sre sonra dan yresinde barnan tek bir hay-
van kalmam. Daha sonra da, alktan lmemek iin, ilkin ken-
di ocuklarn, sonra bir gece de hain bir tertiple boazlad ka-
rsn bir anda yiyip bitirmi. Bunu da yapnca, artk dilerinin a-
rasna koyacak hibir ey kalmam.
Oysa, yer deitiremeyecek kadar yalym ve tavan avlayacak
ya da srayp keklik yakalayacak kvrakln da yitirmi bulu-
nuyormu. Dnyay gzlerinde karartan bu fikirlere dalm bu-
lunduu bir srada, bir aacn tepesinde yorgun bir kargann t-
nediini grm. Ve birdenbire iinden, "Bu kargann benimle
dost olmasn salayabilirsem, ne byk bir frsat yakalam o-
lurdum! Onun, benim ktrmleen yal bacaklarmn artk ye-
rine getiremedii almay yapmasna olanak salayacak sa-
lam kanatlar var! Bana yiyeceklerimi salar ve dahas, canm
skmaya balayan bu ssz yerde bana arkadalk eder!" dn-
celeri gemi. Ve bunu dnr dnmez yerine getirmek iste-
mi. Kargann tnemekte olduu aacn altna gelmi ve kendini
daha iyi iittirmek iin allagelmi selamlamalardan sonra, en
gnlden sesiyle ona "Ey komum, iyi bir Mslman'n, Msl-
man komularna kar iki deerli erdemi sz konusudur: Ms-
lman olma erdemi ve komu olma erdemi! Ben de, bana kar
tutumun dolaysyla, hi tereddt etmeden bu erdemleri sende
grdm syleyebilirim; ve dahas, urada barmda, senin
kibarlnn altedilmez ekiciliini duymakta ve tm yreimle
sana kar kardee bir yaknlk beslemekteyim! Ya sen, ey kar-
233
ga, bana kar ne duymaktasn?" demi.
Bu szleri iitince karga, ylesine bir kahkaha koparm ki, ne-
redeyse aatan decekmi. Sonra tilkiye "Gerekte, son dere-
ce atm! Ne zamandan beri, ey tilki, bu allmadk dostluk or-
taya kt? Ve ne zamandan beri dilinin ucuna bile gelmeyen bu
itenlik yreinde yer etti? Ve ne zamandan beri bizimkiler gibi
birbirinden bunca farkl rklarmz bu kadar byk bir kaynama
gsterebildi? Sen ki drt ayakllar rkndansn, ben ise ku rkn-
dan! Ve zellikle ey tilki, madem ki bunca gzel konuuyorsun;
syle bakalm, senin rkndan olanlarn yiyici ve benim rkmdan
olanlarn yenilen olmas ne zamandan beri ortadan kalkt? Bu
seni artt m? Aslnda gerekten byle bir ey yok! Haydi!
Yal, kurnaz tilki, btn bu gzel szleri heybene koy ve hibir
kant bulunmayan bu dostluktan beni bala!" demi.
Bunun zerine tilki, ona "Ey doru szl karga, kafan mkem-
mel iliyor! Ama iyi bil ki, kullarnn yreklerini dzenleyen
Tanr iin olanaksz hibir ey yoktur; benim de yreimde bir-
denbire sana kar bu duygu uyand. Ayr rklardan kiilerin de
kendi aralarnda pekl anlaabileceine dair benden istediin
kant yerine geecek olan, Pire ile Fare yks'n eer, dinle-
mek istersen, sana anlataym!" demi. Karga da "Kanttan sz
ettiine gre ben, daha nce hi iitmediim bu PRE LE
FARE YKS'n dinlemeye hazrm!" demi. Tilki de unlar
anlatm:
Ey kibar dostum, eski ve yeni kitaplar okumu bilginler anlatr-
lar ki, bir pire ile bir fare zengin bir tacirin evini, her biri kendi-
ne uygun yerde oturmak zere, mesken olarak semiler.
Bir gece pire, evin kedisinin ac kann boyna emmekten bkarak
tacirin karsnn yatmakta olduu yataa sram ve giysilerinin
arasna sokulmu ve oradan gmleinin altna kayarak kalasn
234
bulmu; oradan da kasnn kvrmndan tam da nazik organnn
bulunduu yere gelmi. Burasn gerekten ok narin, tatl, be-
yaz ve zevkine yatkn bulmu; hibir prtk ve uygunsuz hibir
kl yokmu orada, ey karga! Aksine, zevkine yatkn kayganlkta
bulmu. Ksacas, pire artk orada yer tutarak kadnn tatl kann
doyuncaya kadar emmeye koyulmu! Ama gdasn salarken,
pek o kadar insafl davranmadndan, srn acsyla gen ka-
dn uykudan uyanm ve elini abucak srlan yere gtrm. E-
er pire ustalkla kap kadnlara zg bu giysinin saysz kv-
rmlar arasndan geip yere atlamasa ve nne kan ilk delie
koup snmasaym, kadn onu hi kukusuz ezecekmi. Pire-
nin bana gelenler bunlar!
Gen kadna gelince, duyduu acyla tm kleleri bana t-
ren bir feryat koparm; bunlar hanmlarnn ektii acnn nede-
nini renince, yenlerini svamlar ve giysiler arasnda pireyi a-
ramaya koyulmular: ikisi urbalar, biri gmlei, dier ikisi tm
kvrmlarn birbiri ardndan aralayarak idonuyla ilgilenmiler;
bu srada gen kadn, mealelerin nda rplak, gvdesinin
nn yokluyor, en gzde klesi de dikkatle arkasn gzden ge-
iriyormu. Ama, senin de tahmin edecein gibi, ey karga, hibir
ey bulamam! Kadnn durumu da byle!
Karga "Ama, tm bunlara karn, bana szn ettiin kant nere-
de?" diye haykrm. Tilki de "imdi tam oraya geliyoruz!" de-
mi.
Ve szn srdrm: "Gerekte, pirenin snd delik, farenin
de snaym..."

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

235
Ama Yz Elli Birinci Gece Olunca
Demi ki:

Gerekte, pirenin snd delik, farenin de sna imi. Fare


pirenin kaygszca kendi yerine geldiini grnce, son kertede
tedirgin olmu ve ona "Ey pire, sen benim yanma ne yapmaya
geldin; sen ki ne benim cinsimden ne de yaknmdan birisin! Bir
asalak olduuna gre, can skntsndan baka ey de beklene-
mez senden!'' diye haykrm. Ama pire "Ey konuksever fare,
byle uygunsuz ekilde senin evine snmsam, bil ki, elimde
olmakszn, evin hanm tarafndan ldrlmek korkusuyla ka-
mamdan dolaydr! Ve de btn bunlarn nedeni, emmi oldu-
um bir para kan yzndendir! Bu kann tatl, hayranlk uyan-
dracak kadar lk ve sindiriminin harika olduu dorudur! Ben
de, senin iyiliine gvenerek koup sana geldim; tehlike gein-
ceye kadar yannda barnmama izin vermeni rica ediyorum. Ve
de seni tedirgin edip evinden kamaya zorlayacak yerde, sana
ylesine belirgin bir hizmette bulunacam ki, birlikteliimizi
salayan Tanr'ya krler edeceksin!" demi. Bunu duyan fare,
pirenin konumasndaki itenlie gvenerek ona "Eer byley-
se, ey pire, snam seninle blebilirim ve burada sakince
yaayabilirsin; ve de Baht'n iyi ve kt dnmlerinde benim
yoldam olursun! Evsahibinin einin kalasndan emdiin kana
gelince; brak, bunun iin endielenme! Ve gnl rahatl iinde
ve zevkle onu sindirmeye bak! nk herkes besinini olanak
salad yerde bulur; bundan dolay da eletirilemez ve Tanr
bize mr vermise, alktan ve susuzluktan lmeyelim diyedir!
Ve zaten, bir gn derviin birinin, bu konuda sokaklarda okudu-
unu duyduum u dizeler de bunu gsteriyor:

236
Yeryznde, zerimde arl olan ya da bal bulun-
duum hibir ey yok; ne ev eyas, ne hrn bir kan,
ne de evim var! Ey yreim, ne kadar hafifsin!
Bir para ekmek, bir yudum su, bir tutam tuz beslen-
meme yeter, nk tek bamaym! Ypranm bir urba
bana giysi oluturur ve bu bile fazladr!
Ekmei nerede bulursam orada alrm, Baht' da gel-
dii gibi kabul ederim! Alnp gtrlecek bir eyim
yok! Yaamak iin bakasndan aldklarm onlarn ar-
tklardr! Yreim, ne kadar hafifsin!

Pire farenin bu szlerini duyunca, son kertede etkilenmi ve ona


"Ey fare, kardeim! Bundan byle birlikte ne ho bir yaammz
olacak! Tanr, sana minnetimi deyebileceim an bir an nce
yaatsn!" demi.
Bu ana ulamalar pek gecikmemi. Gerekten, ayn akam, taci-
rin odasnda bir eyler kemirmekte olan fare, madeni bir nla-
ma iitmi ve bunun tacirin kk bir kasada saklad altnlarn
birer birer sayarken kan ses olduunu anlam; tacir parann
tamam olduunu anlaynca, keseyi yatann altna koyarak ya-
taa uzanp uyumu.
Bunu gren fare, hemen koup pireyi bulmu ve ona grdkleri-
ni anlatm ve "te sonunda bana yardma koma frsat kt
karna; bu paralar seninle birlikte tacirin yatandan benim ba-
rnama tayacam!" demi. Bu szleri duyan pire, heyecan-
dan dp baylacak gibi olmu; nerilen ey ona olduka ar
grnm ve zlerek fareye "Ciddi olamazsn, ey fare! Benim
boyumu grmezlikten mi geliyorsun? Bin pire biraraya gelse, o-
nu yerinden kprdatamazken, srtmda bir dinar nasr tarm?
237
Ama yine de sana byk bir yararm dokunabilir. Bir pire olarak
bir cirmimle, taciri odasndan, hatta evinden dar karabilirim;
ve sen de bu durumda o yerin sahibi olur, keyfince hareket eder
ve kendini skntya sokmadan altnlar barnana tayabilir-
sin!" demi. Bunu duyan fare "Doru, yrekli pire, gerekten
bunu dnmemitim! Barnam da tm o altnlar lacak ge-
niliktedir; ve dahas, beni kstrmak ve kapatmak isteseler bile
yetmi k kaps bulabilirim! yleyse, acele et de bana vaa-
dettiin dzeni yerine getir!" diye haykrm.
Bunun zerine pire, birka srayta uyuyan tacirin yatana u-
lam, doruca kna doru yol alarak hibir pirenin o gne ka-
dar insanolunun kn srmad ekilde srm. Bu sr ve
onu izleyen sancyla tacir uyanm ve elini abucak pirenin sr-
dktan sonra hemen terk ettii saygn yerine gtrerek evin ses-
sizliinde nlayan binlerce kfr savurmu. Sonra bir o yana,
bir bu yana dnerek yeniden uyumaya alm. Ama dmann
uyumadn hesaba katmam! Gerekten, pire, tacirin, yatan-
dan ayrlmamakta direttiini grnce, son kertede kzarak yeni-
den saldrya gemi ve bu kez aparas denen duyarl blgeyi
tm gcyle srm.
Bu kez tacir bararak sram ve stnden rtleri ve giysileri-
ni atarak evin alt katna, kuyu bana, komu; ve souk suyla
ykanm ve yeniden odasna dnmek istemeyerek, gecenin geri
kalan blmn avludaki kanepede uzanarak geirmi.
Bu durumda fare, tacirin tm altnn kolayca barnana tam
ve sabah olunca kesede bir tek altn bile kalmam. Ve bylece
pire, farenin konukseverliini karlamay bilmi ve yz kat faz-
lasyla demi.
"Ve sen, ey karga" diye szn srdrm tilki: "Senden yana
olan zverimin lsn aramzda yapmay istediim dostluk
238
anlamasnn karlnda hemen greceksin umudundaym!"
Ama karga ona "Gerekte, bay tilki, senin ykn beni inandr-
maktan uzak! Ve sonra, bir kimse, kendisi iin bir felaket nedeni
olabilecekse, bir iyilii yapp yapmamakta zgrdr. Buradaki
durum da byledir. Gerekten, uzun zamandr ihanetler ve ver-
dii sz tutmama bakmndan senin nl olduun bilinmekte-
dir; byle olunca ben, nasl olur da bu denli kt yrekli olan,
hele daha yenilerde yeeni kurda ihanet edip lmne neden ol-
mann yolunu bulan bir kimseye gven duyarm? Zira ey hain,
tm hayvan milleti arasnda her bakmdan ya ektikten sonra,
kendi cinsinden, hatta kendi ailesinden saylabilecek birini hi
tereddt etmeden harcayan birinin, kendinden farkl ve dman
bir rktan olana kar kt bir dzene girimesi pek mmkndr!
Bu, bana, iinde bulunduumuz imdiki duruma ok uyan bir
yky hatrlatt!" demi. Tilki "Hangi yk?" diye haykrnca,
karga "Akbabann yks'n!" yantn vermi. Ama tilki "Ben
bu AKBABANIN YKS'n hi bilmiyorum. Anlat bakalm
biraz!" deyince karga u yky anlatm:
Bir zamanlar bilinen btn snrlar aan, kyclyla tannm
bir akbaba varm; byk olsun kk olsun, hibir ku, onun
verdii skntdan yakasn kurtaramam; ve tm hava kurtlar
arasnda korku sam; ylesine ki, bu yrtc kular, ellerindeki
her eyi brakp onun korkun gagasndan ve diken diken olmu
tylerinden korkarak kaar olmular. Ama zaman ilerleyip yllar
tepesindeki tyleri tmyle dkp penelerini ypratarak belal
gagasn krp bedenini ktrm etmi ve kanatlarn yararsz ha-
le getirmi. Bu durumda ylesine acnacak bir hale dm ki,
eski dmanlar, kyclnn cn bile alma gereini duyma-
yarak onu horlamlar. Ve beslenmek iin, kularn ve hayvanla-
rn artklaryla yetinmek zorunda braklm!

239
"Ve sen, tilki, sen de gcn yitirdin, ama gryorum ki, hl
hainliinden hibir ey yitirmemisin! nk bylesine gsz-
ken bile, Tanr'nn yardmyla sakladm kanatlarmn gcn-
den, gzmn parlaklndan ve gagamn keskinliinden yarar-
lanmak iin benimle anlamak istiyorsun. Sana, SERE gibi
davranmaman neririm!" demi. Tilki birdenbire ararak ona
"Hangi sereden sz ediyorsun, sen?" diye sorunca; karga "Din-
le!" demi:
ittim ki, bir sere, bir koyun srsnn getii bir ayrda bu-
lunuyor ve bir yandan geen sry izlerken gagasyla topra
eip duruyormu; o srada anszn mthi bir kartaln kk bir
kuzuya saldrdn ve onu penelerine alarak uzaklara uup
kaybolduunu grm. Bunu gren, sere, sonsuz bir gururla
yresine bakm ve kanatlarn yeterince gererek kendi kendine
"Ama ben de umasn bilirim ve koca bir koyunu penelerimle
havaya kaldrabilirim!" demi. Ve uarken gzne kestirdii, es-
kimi ynleri karnnn altnda yumak olmu ve geceleyin ieye-
rek slatt iin kirlenmi ve kat bir kitle haline gelmi en iri
koyunu semi! Sere bu koyunun yn yumana taklm ve
kendisi koyunun esiri olmu. Bunu gren oban koarak gelmi
ve onu yakalayarak kanatlarn yolmu ve bir sicimle ayan
balayarak ocuklarna oynasnlar diye vermi ve onlara "Bu
kua iyi bakn! Bu, felaketi pahasna, kendinden gllerle ben-
zemeye kalkt! Sonunda da byle esir dmekle cezalandrl-
d!" demi.
"Ve sen, ey ktrm tilki, imdi sen beni kendinle kyaslyorsun;
onun iin bana anlama nerme kstahln gsteriyorsun! Hay-
di bakalm, yal kurnaz, srtn dn ve abuk buradan uzakla!"
demi. Bunun zerine tilki, karga gibi uyank birini aldatmann
artk olana bulunmadn anlam. Ve kzgnlk iinde, enesi-
ni ylesine iddetle gcrdatm ki iri bir dii krlm. Ve alayc
241
karga ona "nerini geri evirmemden tr diini krmana do-
rusu ok zldm!" demi. Ama tilki, ona, sonsuz bir saygyla
bakp "nerimi geri evirdiin iin bu dii krmadm; seni ben-
den kurnaz bulmu olmamn utancyla krdm!" demi.
Ve bu szleri syleyerek tilki, gidip saklanmak iin oradan a-
bucak ayrlm.

"Ve ey bahtgzel ah" diyerek szn srdrm ehrazat:


"Karga ile tilkinin yks ite byle! Belki biraz uzun srd; a-
ma yine de Allah, bana yarna kadar yaam balar, sen de bu-
nu ho karlarsan, sana, GZEL EMS-N-NEHAR LE E-
MR AL BN- BEKKAR YKS'n anlatrm!"
Ama ah ehriyar "Ey ehrazat, hayvanlarn ve kularn yk-
lerinin beni bylemediini ve bana uzun geldiini sakn san-
ma! Aksine! Eer bakalarn da biliyorsan, onlar dinlemekten
sklmam! Yeter ki onlardan karlacak yararlar olsun! Ama
madem ki bana daha adn iitmekle byk bir hayranla dt-
m bir yk anlatmay vaadediyorsun, onu dinlemeye haz-
rm!" demi.
Lkin ehrazat, sabahn belirdiini grerek yavaa susmu.

Ama Yz Elli kinci Gece Olunca


Demi ki:

243
Ali bn-i Bekkar ve
Gzel ems-n-Nehar'n yks

ittim ki, ey bahtgzel ahm, bir zamanlar Badat'ta, Halife


Harun Reit'in saltanat srd yllarda, Ebl-Hasn bn-i Ta-
hir adl gen ve yakkl bir tacir yaarm. Kendisi hi kuku-
suz Byk ar tacirleri arasnda en yakkls, en seveceni ve
en iyi giyineniymi. Ve de sarayn ba hadmaas tarafndan
gzdelere, ihtiya halinde kuma ve ziynet gibi eyay salamak
bakmndan seilmi bulunuyormu; ve bu kadnlar birok kez
deneyip gvendikleri iin zaman zaman yaptklar sipariler ba-
kmndan onun selim zevkine ve zellikle sr tutma hasletine k-
r krne balanm bulunuyorlarm. O da kendisine bu sipa-
riler iin gelen hadmaalarna her trl serinletici erbetler
sunmaktan asla geri kalmaz ve onlara, hanmlarnn yannda e-
dindikleri mevkilere gre, her seferinde armaanlar verirmi.
Bundan dolay gen Ebl-Hasan, sarayn tm cariyeleri ve ha-
dmaalar tarafndan tapnlrcasna sevilirmi; yle ki, halife-
nin kendisi bile sonunda bunun farkna varm; ve ona gece ya
da gndz gnn her saatinde saraya serbeste girme izni ver-
mi; ve gen tacir tm niteliklerine ark ve iir sylemekteki
yeteneini de kattndan, gzel bir sesle gzel konumay her
eyin stnde tutan halife, onu, ou zaman sofrasna arr ve
uyumdan yana eksiksiz gzellikte doalama dizeler syletir-
mi.
Ebl-Hasan'n dkkn da, Badat'n emirleri ve baka nl kii-
lerinin oullar arasnda en nllerinin ve soylu kiilerin ve ma-
beyinci elerinin de ura olan yerlerin en tannm imi.

244
Ebl-Hasan'n dkknna en ok urayanlardan birisi Ebl-Ha-
san'n en iyi dostlarndan biri olan yakkl ve gzalc gen bir
efendi imi. Ad Ali bn-i Bekkar olan bu kii, eski ran ahlar-
nn, soyundan geliyormu. nsan byleyen bir endam, taze ve
pembe yanakl bir yz, eksiksiz bir izgi oluturan kalar, g-
len dileri ve zevk saan bir konumas varm.
Bir gn gen Emir Ali bn-i Bekkar, dostu Ebl-Hasan bn-i Ta-
hir'in yannda otururken ve ikisi konuup glrlerken, ay gibi
gzel on gen kzn altn saakl kabartma kumatan koumlar
olan bir at zerindeki on birincisini evrelemi olarak dkkna
doru geldiklerini grmler. Bu on birinci gen kz pembe
renkli saydam bir peeyle rtl imi; gzleri bu rt arasndan
olanca parlaklyla beliriyormu! Ellerinin cildi, ylesine tatl
bir grnm salyormu ki, beyazl iinde ylece dururken i-
pek sanlrm; elmas yzkler takl parmaklar i gibi incey-
mi. Boyu bosuna gelince, grlr grlmez harika olduu anla-
labiliyormu.
Kafile, dkknn kapsna ulatnda gen kadn, klelerinin
omzuna dayanarak yere ayak basm ve Ebl-Hasan'a selam ve-
rerek dkkna girmi; o da selamn karlayarak oturmas iin
gsterdii divan ve zerindeki yastklar abucak dzeltmi; ve
buyruklar almak zere hemen bir para geriye ekilerek ayakta
durmu. Gen kadn da savsaklar bir tavrla altn ilemeli birka
kuma ve birka kuyumii semi ve bir miktar glya ayrt-
m. Ve Ebl-Hasan'dan ekinmediinden bir an iin yzn r-
ten kk rty kaldrm ve doal gzellikteki yzn parl-
datm.
Gen emir Ali bn-i Bekkar, bu gzel yz grnce byk bir
hayranla kaplm ve iini ta derinlerden bir alev yakm; son-
ra edebini taknarak dkkndan uzaklar gibi yapm; bunu g-

245
ren ve kendisi de ayn biimde gizlice etkilenmi olan gzel
gen kz, hayranlk uyandran sesiyle Ebl-Hasan'a "Mterileri-
nin dalmasna neden olmak istemem. ar u gen adam, i-
erde kalsn!" demi. Ve ok tatl bir edayla glmsemi.
Bu szleri duyan emir Ali bn-i Bekkar, arzularnn zirvesine u-
lam ve zarafette geri kalmak istemezcesine, gen kza "Valla-
hi! Ey hanmm, ayrlmak istememin nedeni, sadece nezaketsiz-
lik etmek korkusundan deil, seni grnce, airin u dizelerini
hatrlaymdand:

Sen ki gnee bakmaktasn! Grmez misin ki, onun ye-


ri insan gznn lemeyecei ykseklerdedir!
Yoksa kanat taknmadan ona ulaabileceini mi san-
yorsun ya da ey saf kii, sana kadar ineceini mi?

Gen kz umutsuz bir vurgulamayla okunan bu dizeleri duyunca,


onlar esinleyen duygu inceliinden bylenmi ve kendisine tu-
tulan gencin sihirli havasndan etkilenmi. O da gence glen
gzleriyle uzun bir bak frlatm; sonra da gen tacire yakla-
masn iaret ederek ksk bir sesle "Ebl-Hasan, bu gen adam
kimdir ve nerelidir?" diye sormu; o da "ran ahlarnn soyun-
dan gelen emir Ali bn-i Bekkar'dr! Yakkl olduu kadar da
soyludur. Ve benim en iyi dostumdur!" diye yantlam. Yeniden
sz alan gen kz "ok nazik! Ey Ebl-Hasan, ayrlmamdan he-
men sonra, sana klelerimden birinin geldiini ve seni ve dostu-
nu, beni grmeniz iin saraya ardn duyarsan hi ama!
Zira ona, Badat'ta da ran ahlarnn sarayndakinden daha g-
zel saraylarn, daha gzel kadnlarn ve daha usta engilerin bu-
lunduunu kantlamak isterim!" demi. Onu anlamak iin zama-

246
na ihtiya duymayan Ebl-Hasan da eilerek "Bam stne, g-
zm stne!" diyerek cevap vermi.
Bunun zerine gen kadn kk peesini yeniden yzne rt-
m; ardnda sandal aac ve yasemin kokulu bohalardan ka-
rlan giysilerinden gzel kokular saarak kp gitmi.
Ali bn-i Bekkar'a gelince, ne diyeceini bilemeden epeyce bir
sre olduu yerde kalm; yle ki Ebl-Hasan mterilerin onun
sarsldn anlayarak armaya baladklarn kendisine duyur-
mak zorunda kalm. Ali bn-i Bekkar da "Ey bn-i Tahir, ruhu-
mun bedenimden karak aklma danmadan, gnlmn kapl-
d bu ay parasna ulama yolunu aradn grr de nasl sar-
slmam!" diye yant vermi. Sonra da "Ey bn-i Tahir, ltfen! Ta-
nr gibi grndn bu gen kz kim? abuk bana syle!" diye
eklemi.
Ebl-Hasan da "Emir-l-Mminin'in en sekin gzdesidir! Ad
da ems-n-Nehar'dr1! Halife kendisine nikhl ei Sitt-Zbey-
de'ye gsterdii saygdan bile fazla sayg ve sevgi gsterir. Sa-
dece kendine zg bir saray vardr. Ve orada haremaalarnn
gzetiminden uzak, kendi bana buyruk yaar; nk halife ona
sonsuz gven duyar ve hakldr da! nk en gzeli olduu hal-
de, sarayda, cariyeler ve hadmaalarn imar ederek, hakknda
konutuklar kadnlara benzemez" demi.
Ebl-Hasan, dostu Ali bn-i Bekkar'a bu aklamalar yapp s-
zn henz bitirdii srada kk bir kle kz dkkna girmi ve
Ebl-Hasan'a yaklaarak kulana, "Hanmm ems-n-Nehar,
seni ve arkadan bekliyor!" diye fsldam. Ebl-Hasan da he-
men ayaa kalkm, Ali bn-i Bekkar'a iaret etmi ve dkkn-
nn kapsn kapam; sonra da, Ali ile birlikte, nlerinde yr-
yen ve onlar Harun Reit'in sarayna gtrmekte olan kk k-
1 ems-n-Nehar: Gnn gnei anlamnda (.)
247
le kz izlemiler.
Ve birdenbire Emir Ali, sanki her eyin, insanolunun anlatmak
istese de dilinin tylenecei gzellikte olan eylerin bulunduu
ecinnilerin oturduu yere gtrldklerini sanm. Ama kk
kle, hayranlklarn belirtmeye zaman brakmadan, iki elini bir-
birine vurmu; bir zenci kz, zeri yiyecekler ve meyvelerle dolu
bir tepsiyi getirip bir taburenin zerine koymu; ve tepsiden t-
ten koku, burunlara ve yreklere hayranlk veren bir nefaset sa-
m.
Kk kle de onlara, sonsuz bir saygyla hizmet etmekte eksik-
lik gstermemi ve tam olarak karnlar doyunca, ellerini yka-
malar iin onlara altn bir leen ile ii kokulu su dolu altn bir
ibrik getirmi; sonra da onlara ii glsuyuyla dolu, zeri yakut
ve elmas kakmal harika bir glabdan2 sunarak bir elleriyle sa-
kallarn, tekiyle yzlerini svazlamalar iin avularna dk-
m. Sonra da kk bir altn buhurdanda3 sarsabr4 kokusu ge-
tirmi; bununla det olduu zere giysilerini kokulandrm. Bu
da bitince, bulunduklar salonda bulunan bir kapy am ve
kendisini izlemelerini rica etmi. Ve onlar hayran olunacak g-
zellikte byk bir salona sokmu.
Buras, gerekten, en temiz kaymaktandan yaplm yirmi drt
saydam stunun stnde ykselen bir kubbeyle talanyormu;
dipleri ve stun balar ince bir sanatla yaplm altn kular ve
drt ayakl hayvanlarla sslenmi bulunuyormu. Ve bu kubbe-
de, altn zemin zere renkli ve gze ho gelen hatlarla yere serili

2 Glabdan: Serpmek iin glsuyu doldurulmu kk ibrik (.)


3 Buhurdan: inde tts iin kullanlan maddeler yaklan kap.
4 Sarsabr: Zambakgiller familyasndan, scak blgelerde yetien, yapraklar olduka
yksek bir sapn tepesinde rozet biiminde toplanm bulunan bir ss bitkisi, azvay
(Aloe vera). Bu bitkinin etli ve kaln yapraklarndan karlan krmzmtrak esmer
renkli madde hekimlikte ve boyaclkta kullanlr.
248
byk halnn desenine uygun desenler izili imi. Ve stunlar
arasndaki aklklara, hayranlk verici ieklerle dolu iri kpler
ya da sadece kendine zg gzellikleriyle yetinen alacal donuk
akikten ya da billurdan iri vazolar bulunuyormu. Ve bu salon
batan aa, nndeki halnn desenlerine uygun kk renkli
akllarla yaplm bir giriin bulunduu bir baheye alyor-
mu; bylece kubbe, salon ve bahe, plak ve mavi bir sakinlik
iindeki gn altnda uzanp gidiyormu.
Emir Ali bn-i Bekkar ve Ebl-Hasan, bu narin dzenlemeye
hayran olduklar srada, epeevre oturmu, kprdayan gsle-
ri, siyah gzleri ve pembe yanaklaryla, her biri elinde birer telli
alg tutan on gen kadn grmler.

Anlatsnn burasnda ehrazat, gnn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

Ama Yz Elli nc Gece Olunca


Demi ki:

... Ve pembe yanaklaryla her biri elinde birer telli alg tutan on
gen kadn grmler. Ve kk klenin bir iaretiyle, hepsi bir-
den byk bir tatllkla bir perev5 almaya balam; ylesine
ki, yrei gzel ams-n-Nehar'la dolu olan Emir Ali, gzleri-
nin yaardn duyumsam. Ve dostu Ebl-Hasan'a "Ah! Kar-
deim, ruhumun heyecanla dolduunu hissediyorum. Ve bu ses-
ler bana, nedenini pek bilemediim, ruhumu alatan bir dille ko-
nuuyorlar!" demi. Ebl-Hasan da ona "Benim gen efendim,
ruhun sakin olsun! Belki de biraz sonra kp gelecek olan gzel
5 Perev: Klasik Trk mziinde fasln giri taksiminden sonra, arkdan nce alnan
para
249
ems-n-Nehar sayesinde hayranlk uyandraca anlalan u
musiki ziyafetine kulak ver!" demi.
Gerekten, Ebl-Hasan daha bu szleri syler sylemez, on
gen kadn hep birlikte ayaa kalkm ve birileri tellere vurur-
ken, brleri kk zilli teflerini uyumla tngrdatm ve sevgili-
nin geliini bildiren u arky alp sylemiler:

Mavi gk, memnun bir glle anszn bize bakarsn!


Ey ay! te buluttan giysilerine brnyorsun ve u-
tanla rtnyorsun! Ve sen gne, ey muzaffer g-
ne, kayor ve ldamaz oluyorsun.

Ve hep bir azdan sylemeyi, on kiiden birinin yant vermesini


bekleyerek kesmiler:

Ey gzlerim! te bizim kendi Ay'mz ilerliyor. nk


gne bizi ziyaret etti, ems-n-Nehar'a sayglarn
sunmaya gelen ahane gne!

Bunun zerine arkdaki gnei simgeleyen Emir Ali, kar tara-


fa bakm ve gerekten, on iki gen zenci kzn omuzlarnn ze-
rinde kadife glgelikle rtl som gmten bir taht tayarak
tahtn n dalgalanan yeni ipekten byk bir rtyle kapal bu-
lunduundan iindeki kadn ayrt edilmeksizin, yaklatn gr-
m ve bu zenci kzlarn gsleri ak, balar akm; tay-
clarn zengin klarn belirten bedenlerine smsk sarlm altn
ilemeli ipekli eteklikleri varm. Bunlar arkclarn arasna gel-
dikleri zaman, yavaa gm taht yere indirmiler ve bahede-

250
ki aalarn altna ekilmiler.
Bunun zerine bir el rtleri aralam ve aydan bir ehre zerin-
de parlayan bir ift gz belirmi; bu, yeni kumatan, says ok
olmasa da deerce yksek inci, elmas ve yakutla sslenmi altn
ilemeli mavi bir pelerine brnm olan ems-n-Nehar'm.
Kumalar aralanp yzndeki peesini kaldran ems-n-Nehar,
Emir Ali'ye glerek bakm ve hafife ban emi. Emir Ali de
ona i ekerek bakm ve sessiz bir dille birbirleriyle konumu-
lar; ve bu yoldan birka saniyede, uzun bir srede anlatlamaya-
cak kadar ok ey sylemiler.
Ama ems-n-Nehar baklarn sonunda, kadnlara ark syle-
melerini buyurmak zere Ali bn-i Bekkar'n gzlerinden ayrl-
m. Bunun zerine ilerinden biri udunu akort ederek u arky
sylemi:

Ey Baht! Biri dierini eken iki k, birbirini sever


ve bir busede birleirlerse, senin deilse, hata kimin-
dir?
"Ey kalbimin sahibi", der sevgili, "bam iin, bana
bir buse ver! Onu sana olduu gibi geri veririm, ayn
scaklkla! Daha fazlasn da istiyorsan, benim iin
zor deildir bunu salamak!"

Bunu duyan ems-n-Nehar ile Ali bn-i Bekkar, ilerini ek-


miler; ve bir ikinci arkc, gzel gzdenin bir iareti zerine,
ayr bir uyumla u arky okumu:

251
Ey sevgili! iekler gibi salan yldzlarn bulunduu
evreni aydnlatan k, senin gzlerindir bence!
Ey dudaklarmn ikiyi szdran gzenekli eti, ey du-
daklarma o denli tatl gelen gzenekli et!
Ey sevgili! Seni bulduumda, gzellik fsltsyla ko-
numak iin beni durdurdu.
te! Tanrsal parmaklarla ekillenmi olan sevgili,
zengin bir nak gibi gzleri okamakta!

Bu dizeleri duyunca, Emir Ali bn-i Bekkar ve gzel ems-n-


Nehar uzun uzun bakmlar; ama bir nc arkc da unlar
okumu:

Mutlu saatler, ey gen kiiler, su gibi akar gider, su


kadar abuk! Bana inann, klar beklemeyin sakn!
Mutluluun kendisinden yararlann! Vaatleri bouna-
dr! Yllarn gzelliini ve sizi birletiren an kullann!

arkc bu arky syleyip bitirince, Emir Ali uzun uzun i ek-


mi ve artk heyecann bastramayarak hkrklarla gzyalar-
n aktm. Bunu gren ems-n-Nehar da ayn ekilde alama-
ya balam; ve tutkusuna dayanamayarak tahtndan aa inmi
ve canl bir hareketle salonun kapsna doru ilerlemi. Ali bn-i
Bekkar da ayn dorultuda ilerlemi ve kapnn byk perde-
sinin yanna ulanca, sevgilisiyle bulumu; kucaklarlarken
duygulanmalar o denli byk ve lgnlklar o denli younmu
ki, birbirlerinin kollarnda baylr gibi olmular; belli bir mesafe-

252
den hanmlarn izleyen kadnlar tutmasa ve ikisini de bir divana
gtrp iek sular serperek onlar canlandrmasalar ve canlan-
drc kokular koklatmasalarm, belki de dp baylacaklarm.
Bylece ems-n-Nehar'n kendini toparlaynca yapt ilk i,
yresine baknmak olmu; Ali bn-i Bekkar' yeniden grnce,
yzn mutlu bir gl kaplam. Ama, Ebl-Hasan bn-i Tahir'i
gremeyince, meraklanarak ondan haber sormu. Oysa, Ebl-
Hasan, halden anlayan biri olarak yavaa daha uzaa ekilmi;
ve bu servenin neden olabilecei canskc sonu hakknda kor-
ku duymaktan kendini alamyormu. Ama gzdenin kendini to-
parladn grnce, ona doru ilerleyip ve nnde saygyla e-
ilmi. ems-n-Nehar da ona "Ey Ebl-Hasan, senin grdn
hizmetin deerini nasl lebilirim, bilmiyorum! Senin sayende,
dnyadaki yaratklarn en sevimlisini buldum ve ruhumun mut-
luluun younluuyla ezildii esiz anlar yaadm! undan e-
min ol ki, ey bn-i Tahir, ems-n-Nehar bir nankr deildir!"
demi. Ebl-Hasan da, gzdenin nnde derin bir saygyla ei-
lerek, onun iin Tanr'dan gnlden diledii tm arzular yerine
getirmesini yakarm.
Bunun zerine ems-n-Nehar dostu Ali bn-i Bekkar'a dnm
ve ona "Ey efendim, senin benim iin duyabilecein tm dosta
duygulardan, younluk bakmndan benimkiler onlar asa da
kuku duymam. Ama ne yazk ki, benim bahtm bu saraya ba-
lanmay ve sevecenliime dolu dizgin yol vermemeyi gerektiri-
yor!" demi. Ali bn-i Bekkar da "Ey hanmm, gerekten senin
sevgin, iime ylesine iledi ki, deta ruhumun bir paras oldu!
Artk lsem de ruhum bu birliktelii terk etmez. Ah! zgrce
seviemediimize gre ne kadar bahtsz kiileriz, biz!" diye ya-
nt vermi. Ve bu szleri bitirince, Emir Ali'nin yanaklarna bir
saanak gibi gzyalar inmi ve bunun etkisiyle de ems-n-
Nehar'nkilere de! Ama Ebl-Hasan yanlarna yavaa yaklaa-
253
rak onlara "Vallahi! Byle birlikteyken alamanz bir trl an-
lamyorum! Ya ayrlrsanz ne olacak? Gerekten, imdi birbiri-
nizi zme zaman deil; alp salma, uyum ve nee iinde e-
lenme zamandr" demi.
Ebl-Hasan'n bu szlerini duyunca, onun grlerine deer ver-
meye alm olan gzel ems-n-Nehar gzyalarn kurutmu
ve klelerinden birine bir iaret yapm; o da hemen dar ka-
rak, yannda, balarnda ii her trl ho grnl yiyeceklerle
dolu tepsiler tayan birok hizmetkrla birlikte geri dnm. Ve
bu tepsiler bir kez hal zerinde oturan Ali bn-i Bekkar ile
ems-n-Nehar arasna konunca, hizmetkrlar duvara doru e-
kilmiler ve orada kprdamadan durmular.
Bunun zerine ems-n-Nehar, Ebl-Hasan' karlarnda otur-
maya arm. Ve kendi parmaklaryla her tabaktan ald lok-
malar ilkin dostu Ali bn-i Bekkar'n, sonra da Ebl-Hasan bn-i
Tahir'in azna sokmu. Doyuncaya kadar yenilince, altn tabak-
lar kaldrlm ve gm ilemeli bir leen iinde ince bir altn
ibrik getirilmi; ve ellerini dklen kokulu sularla ykamlar.
Bunu izleyerek yeniden oturmular ve gen zenci kzlar, parlak
krmz renkli tabaklara oturtulmu renkli akik bardaklarda, g-
rnleri bile gzleri kamatran ve ruhu enlendiren nefis a-
raplar getirmiler. Ve birbirlerine uzun uzadya bakarak bunlar
imiler; ve bir kez bardaklar boalnca, ems-n-Nehar tm k-
lelerini gndererek yanlarnda sadece arkclar ve alg alan-
lar alkoymu.
Bunun zerine, kendini tam olarak ark syleyecek durumda
bulmakla, ems-n-Nehar, ilkin bir giri salamak ve ses perde-
si gstermek zere arkclardan birine buyruk vermi; arkc
da uduna dzen verdikten sonra tatl bir sesle u arky okumu:

254
Ruhum, tkeniyorsun! Akn elleri tm dorultulardan
sana uzanyor ve senin srrn tm rzgrlara frlat-
yorlar.
Ruhum! Seni iimin lk ikliminde incitmeden saklyo-
rum! Ama sen, dertlerimin nedeni olan kiiye komak
iin oradan kap gidiyorsun. Akn gzyalarm! Ah!
O acmasza doru akmak iin gzlerimden kayor-
sunuz! Tutkulu gzyalar, siz de benim sevgilime -
ksnz demek!

Bunu duyan ems-n-Nehar kolunu uzatm ve bir bardak arap


daha doldurup yarsna kadar imi; geri kalann Emir Ali'ye u-
zatm. O da bunu alp dudaklarn dostunun dudaklarnn bar-
dakta dokunduu yere dedirerek imi.

Anlatsnn burasnda, ehrazat, gnn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Elli Drdnc Gece Olunca


Demi ki:

Dudaklarn, dostunun dudaklarnn bardakta dokunduu yere


dedirerek imi. O srada, algnn telleri, algclarn parmak-
larnn dokunuuyla titriyorlarm. ems-n-Nehar da, biraz da-
ha pesten6 bir sesle bir ark daha sylenmesi iin yine kzlardan
birine iarette bulunmu. Gen kle de, hafife u arky mrl-
danm:

6 Pes ses: Hafif, yava ses; tiz (ince) sesin kart.


255
Evet... Yanaklarm durmadan gzlerimin sarholuuy-
la kzaryor.
Evet... Dudaklarm slatan bardak, sakinin arabn-
dan ok, gzyalarmla dolu.
Vallahi! Ey kalbim, sen yine de bu kark ikiyle bo-
ul! Sana, gzlerimden kaan ruhumun artklarn ge-
ri getirsin diye!7

O anda, ems-n-Nehar, arklarn dokunakl notalaryla bann


dndn duyumsam ve ardnda oturan kadnlarn birinden
bir ut alarak ve gzlerini yar yarya kapatarak u hayranlk veri-
ci dizeleri okumu:

Ey gzlerinin ! Ey bir gen dii ceylann gzelli-


i! Sen uzaklarsan eer, ben lrm! Sen yaklar-
san, sarho olurum! Bylece yanarak yaarm ve du-
yarak snerim.
Nefesinin soluundan kokulu meltem doar; l ak-
amlar da ondan ald gzel kokularla dolar; neeli
hurmalar altndaki lk akamlar! Dikkat et! Ey ona
dokunup sarho olan meltem! Dudaklarnn gln-
den ve yanaklarnn gamzelerinden aldn buseyi ks-
7 Powys Mathers'in Mardrus evirisinde, bu dizeler yle: My lips are wet with tears /
Again and yet again, / My cup is filled with tears / More often then wine, / And yet I
think / I ought to take this mingled drink of mine; / For it appears / To fortify my
heard for pain, / Because the tears are from my soul / and if I drink I shall be whole /
Again. (Dudaklarm gzyalaryla slanyor / Tekrar ve tekrar / Bardam gzya-
laryla dolu / arapla dolmaktan ziyade ou zaman; / Yine dnyorum / Bu kark
ikimi imeyeyim, diye / nk yle anlalyor ki / Aclara kar yreimi peki -
tiriyor bu iki / nk gzyalar ruhumdan koptu / Ve bunu iersem / yeniden ta-
mamlanacam (.)
256
kanyorum! nk senin okayn, tm bedenini titre-
ten bir zevktir!
nce giysiler altndaki karnnn kokulu yasemin cildi,
bir ayta kadar stms cildinin yasemini!
Tkrk! Ey aznn sevdiim tkr ve ey pembe
dudaklarnn iek am goncalar!8
Ey kalbim! Kymetli talar kadar deerli bedeninin
kvrmlarnda yolunu armsn sen! Kolla kendini!
Ak oklarn sana doru evirmi, yolunu gzlyor!

Ali bn-i Bekkar ve Ebl-Hasan bn-i Tahir, ems-n-Nehar'n


bu arksn iitince, neredeyse kendilerinden geip baylacaklar-
m; sonra zevkten titreyerek allmadk bir derinlik tayan bir
feryatla "Allah!" diye haykrmlar; sonra da glp alamlar;
ve Emir Ali, heyecannn doruuna ulaarak eline bir ut alp
Ebl-Hasan'a vermi ve kendisi ark sylerken elik etmesini
rica etmi. Bunun zerine gzlerini kapam ve ban eip eline
yaslayarak ve alak sesle, lkesinin u arksn sylemi:

Dinle ey Ski!
Sevdiceim o denli gzeldir ki, tm kentlerin sahibi
olsam, dman yanaklarnn zerindeki gzellik dam-
lasna dudaklarmla sadece bir kez dokunmak iin
hepsini armaan ederdim!

8 Powys Mathers'in evirisinde: The crimson flowers of his lips / Are watered with
water of his mouth... (Dudaklarnn krmz iekleri / Aznn tkryle sulanr)
eklindedir (.)
257
Yz ylesine gzeldir ki, ben'i fazla geliyor! nk
bu yz kendine zg gzelliiyle o denli gzeldir ki,
ne gllerin ne de ayva tylerinin ona yeni bir by
katmas mmkndr!

Ve bu ark Emir Ali bn-i Bekkar tarafndan duyulmadk gzel-


likteki bir sesle okunmu. Ve tam bu arknn bitecei srada,
ems-n-Nehar'n gzde klesi titreyerek ve akn bir halde
ieri girmi ve ems-n-Nehar'a "Ey hanmm, Mesrur, Afif ve
sarayn teki hadmaalar kapda bulunuyor ve seninle gr-
meyi diliyorlar!" demi.
Bu szleri iiten gen Ali ve Ebl-Hasan ve tm esireler, ok he-
yecanlanp hepsi yaamlar iin korkuya dm. Ama tek ba-
na sakin kalm olan ems-n-Nehar, rahat bir glle glm
ve hepsine birden "Rahat olun ve ii bana brakn!" demi. Sonra
da sadk cariyesine "Git Mesrur'u, Afif'i ve dierlerini, onlar
durumlarna uygun olarak arlamamz iin hazrlanmak zere
zaman balamalarn syleyerek oyala!" demi. Sonra da cari-
yelerine salonun tm kaplarn kapamalarn ve byk perdeleri
zenle ekmelerini buyurmu. Bunlar yaplnca, Emir Ali ile
Ebl-Hasan' salondan ayrlmamaya ve hibir eyden korkma-
maya arm; sonra ardnda btn arkclar olduu halde,
baheye alan kapdan geerek salondan dar km; ve ar-
dndan kapy kapattrm; sonra aalarn altna doru ilerleye-
rek oraya tatmaya zen gsterdii bir tahta oturmu. Orada bit-
kin ve yorgun bir edayla oturmu, esire kzlardan birini ara-
rak bacaklarn ovmasn, tekilere de, oradan uzaklamalarn
buyurmu; sonra da gen bir zenci esireyi Mesrur'a ve teki ha-
dmaalarna kapy ivedi olarak atrmaya yollam.

258
ems-n-Nehar Ut alp ark Sylerken
(T. Dalziel)
Bunun zerine Mesrur, Afif ve yirmi hadmaas, ellerinde yaln
kllar ve bellerinde geni kemerlerle ilerlemiler ve yerlere
kadar eilip gzdeyi byk sayg gsterileriyle selamlamlar.
ems-n-Nehar da "Ey Mesrur, Allah'tan hayrl haberler getir-
mi olman dilerim!" demi. Mesrur da "nallah! Ey hanmm!"
diyerek yant vermi. Sonra gzdenin tahtnn yanna yaklaarak
ona "Emir-l-Mminin bar dileklerini yollad ve seni grmeyi
ok arzuladn bildirdi! Ve bugnn onun iin nee dolu ve
herkes iin kutsanm bir gn olduunun kendisine bildirildiini
bilmeni istedi; ve bugn, tmyle ho sonulanmas iin senin
yannda bitirme arzusunu gsterdi. Ama ilkin bu konudaki d-
ncelerini ve senin saraya gitmenin mi, yoksa kendisinin bura-
ya gelmesinin mi uygun olaca stne grlerini renmek is-
tedi!" demi.
Bu szleri duyan gzel ems-n-Nehar ayaa kalkm ve yerle-
re kadar eilmi ve halifenin arzusunu bir emir saydn gster-
mek iin topra pm ve "Ben Emir-l-Mminin'in itaatkr ve
mutlu klesiyim. Bundan dolay senden rica ediyorum Mesrur,
efendimize onu arlamaktan ne denli memnun olacam ve o-
nun terifiyle bu sarayn ne denli aydnlanm olacan kendisi-
ne bildir!" demi.
Bunun zerine ba hadmaas ve maiyeti ekilmek iin acele
etmiler ve ems-n-Nehar, hemen salona koarak orada sevgi-
lisini bulmu ve gzlerinde yalarla onu barna basm ve tatl
bir edayla pm; sonra da hi istemedii halde ona veda etmek
zorunda olduu iin ne denli zldn bildirmi. Ve ikisi de
birbirlerinin kollarnda alamaya balamlar. Emir Ali de so-
nunda sevdiceine "Ey hanmm, ltfen! Brak beni, brak da se-
ni saraym, seni barma basaym ve taplas dokunuunu duya-
ym; nk ayrln uursuz saati gelip att! Senin bu sevgili
dokunuunu etimde saklayacam, ansn da ruhumda! Uzakta
260
iken bu benim iin bir teselli ve mahzunluumda bir tatllk ola-
cak!" demi. Kz da "Ey Ali, Vallahi! Hznn dokunaca kii
sadece benim! Ben ki, bu sarayda, sadece senin hatranla var
olacam! Sen ey Ali, oyalanmak iin arlarda dolarsn ve
sokaktaki kk kzlar ve dierleri senin iindir! Onlarn zarafe-
ti ve ekik gzleri sana sevdicein zntl ems-n-Nehar' u-
nutturur; ve billur bileziklerinin tkrts belki de grntm bile
gzlerinden silecektir! Ey Ali! Artk bundan sonra acmn patla-
ylarna nasl dayanabilecek ve boazmda haykrlar nasl bo-
abileceim ve onlarn yerine Emir-l-Mminin'in buyuraca
arklar nasl yerletirebileceim? Dilim nasl olacak da uyumlu
notalar syleyecek, snen ruhumu sadece sen canlandrabile-
cekken, onlar glerek arkya dkeceim? Yanmda oturduun
yere gzm dikerek baklarmla seni nasl arayp duracam,
ey Ali! Ve zellikle, can vermeden, Emir-l-Mminin'in bana
sunaca barda dudaklarma gtrp onunla nasl paylaaca-
m? Kukusuz, onu imekle, acmasz bir zehir kanma kara-
cak! O zaman da, lm, bana ok yeni 9 gelecek!" diyerek ya-
ntlam.
Ebl-Hasan bn-i Tahir, onlara sabr dileyerek teselli etmekte ol-
duu srada, srda esire koup gelerek Halife'nin yaklamakta
olduunu hanmna bildirmi.
Bunun zerine ems-n-Nehar, n son bir kez pecek za-
man ancak bulmu ve srdana "Konuklarmz abucak bir
yandan Dicle'ye, te yandan baheye bakan geide gtr! Orta-
lk kararnca, nehir yakasndan gizlice dar karrsn!" demi.
Ve bu szleri syleyerek ems-n-Nehar, onu bomak zere o-
lan hkrklarn yutmu ve te yakadan gelmekte olan halifeyi
karlamak zere komu. Gen esire, Emir Ali ile Ebl-Hasan'
sz konusu geide gtrm ve onlara gven verip arkalarndan
9 Yeni: Ar olmayan, hafif.
261
Esire, Halife'nin Yaklatn Haber Verirken
(Albert Letchford)
kapy dikkatlice kapattktan sonra oradan ayrlm. ki gen ora-
da koyu bir karanlk iinde kalmlar; ama aradan biraz zaman
geince pencerenin kepenkleri arasndan byk bir n parl-
dadn grmler; yaklatka bunun bir kafile oluturan yz
gen siyah klenin ellerinde tad mealelerden geldiini an-
lamlar; bu yz gen kleyi, saraydaki kadnlarn muhafz olan
yz yal hadmaas izliyor ve her biri de elinde birer yaln kl
tayorlarm; ve onlarn ardnda da, yirmi adm geriden aya
benzer yirmi gen beyaz cariyenin arasnda Halife Harun Reit
varm.
Halife, nnde Mesrur olduu halde ilerlemi; sanda ba ha-
dmaas Afif, solunda ikinci hadmaas Vasf varm. Ve asln-
da, kendiliinden son kertede grkemli ve yakkl olduu ka-
dar, klelerin tuttuu mealelerin ve sarayl kadnlarn m-
cevherlerinden yansyan parltyla bsbtn grkemli grn-
yormu! Ve bylece, esirelerin birdenbire almaya koyulduu
alglarn sesi duyulurken, Halife, kendisine sayg gstermek
zere yerlere kadar eilmi bulunan ems-n-Nehar'n yanna
gelmi; ve abucak elini uzatarak onu ayaa kaldrm ve tut-
tuu elini dudaklarna gtrm; sonra da kendisini grmekten
dolay mutlu, ona "Ey ems-n-Nehar, saltanat kayglar uzun
zamandr gelip seni grmeme engel oldu! Ama Tanr bu akam,
gzlerimin senin gzelliinle mutlanmas iin bana firsat verdi!"
demi. Sonra gidip gm tahtn zerine oturmu, gzdesi de
nnde oturarak yer alm; yirmi cariye de birileri dierlerinden
eit aralkla yerleerek ikisinin yresinde bir daire oluturmu-
lar. alg alanlara ve ark syleyenlere gelince, gzdenin he-
men yannda yer alarak bir baka topluluk oluturmular; yal
ve gen hadmaalar da, det olduu zere, uzaklap yanar hal-
deki mealeleri ellerinde tutarak aalarn altnda yer almlar;
bylece Halife'nin zevklerini daha rahata doyurmasn sala-

263
mlar.
Hepsi birden oturup herkes kendi yerini aldktan sonra, Halife
arkclara iaret etmi ve hemen ilerinden biri, tekilerin eli-
inde, Halife'nin kendisine okunan tm gazeller iinde uyumu-
nun gzellii ve son blmndeki zengin havasndan tr ye-
ledii nl bir gazeli okumaya balam:

Sabahn k ebnemleri yar ak iekleri slatr ve


gney rzgr saplarn iki yana sallar! Ama yavrum
senin gzlerin...
Senin gzlerin, yavrucuum, dudaklarmn kadehini
doldurarak uzun uzadya kandran saydam kaynaktr.
Ve azn... ey gen dost, azn: Arlar kskandran bir
tkr barndran inciden kovandr!

Ve bu harika dizeler tutkulu bir sesle okunduktan sonra, arkc


susmu. Bunun zerine ems-n-Nehar, Emir Ali'ye olan akn
bilen srda gzde cariyesine bir iaret yapm; o da ayr bir ma-
kam zre Halife'nin gzdesinin Ali bn-i Bekkar'a olan gnlden
duygularna pek uyan u dizeleri okumu:

Gen bedevi kz, yolunda yakkl bir atlya rastlayn-


ca, yanaklar kzarr! Tpk Arabistan'da yetien defne
iei gibi...
Ey serveni seven bedevi kz, yanana renk veren
atei sndr! Ruhunu, onu yakp bitirmek iin doan
bir tutkudan sakn! Kendi lnde kaygsz yaa, n-
k akn aclar yakkl atllarn sunulardr!
264
Gzel ems-n-Nehar bu arky iitince, ylesine byk bir he-
yecana kaplm ki, oturduu yerde sarslm ve hemen yardm-
na koan cariyelerinin kollarnda baylm. Bir pencereye sokul-
mu, arkada bn-i Tahir ile birlikte ieriye bakarlarken, bu du-
rumu gren Emir Ali de, itenlikli bir acyla yle sarslm...

Anlatsnn burasnda ehrazat, gnn belirdiini grm ve ya-


vaa susmu.

Ama Yz Elli Beinci Gece Olunca


Sze balam:

ten bir acyla yle sarslm ki, boylu boyunca dostu Ebl-Ha-
san bn-i Tahir'in kollarna baygn dm. Bunu gren Ebl-
Hasan, bulunduklar yer bakmndan son kertede arm kal-
m; bou bouna su arayp dostunun yzne serpmeyi dnr-
ken, geidin kaplarndan birinin aldn ve ieriye nefes nefe-
se, ems-n-Nehar'n gzde esiresinin girerek kendilerine korku
dolu bir sesle "Ey Ebl-Hasan, sen ve arkadan abuk ayaa
kalkn; sizi hemen buradan karmam gerekiyor; zira, her ey bi-
zim iin iyi olmayacan gsteren bir kargaa iinde; sanyo-
rum ki, bugn bizim uursuz bir gnmz! Bundan dolay ikiniz
de beni izleyin, yoksa hepimiz mahvolacaz!" demi. Ama
Ebl-Hasan ona "Ey yardmsever gen kz, arkadamn duru-
munu grmyor musun sen? Yakla da bir bak!" demi.
Esire, Emir Ali'nin hal zerinde baygn yatmakta olduunu g-
rnce, yerini bildii, zeri eitli ielerle dolu bir masaya yak-
lam ve iek suyu ieren bir serpecek bularak getirip gen
adamn yzne serperek onu serinletmi; o da hemen aylm.

265
Bunun zerine Ebl-Hasan omuzlarndan, kz da ayaklarndan
tutarak, ikisi birlikte, onu geitten karmlar ve sarayn alt ya-
nna, Dicle kenarna indirmiler. Ve onu orada bulunan bir sra-
nn zerine yavaa yatrmlar; ve gen kz ellerini rpm; ne-
hir zerinde hemen iinde sadece tek bir kreki bulunan bir ka-
yk belirmi; ve kayk hemen kyya yanap nlerinde durmu.
Sonra, tek bir sz sylemeden, srdan bir iaretiyle kreki
Emir Ali'yi kollarna alp onu kaya tam; arkalarndan Ebl-
Hasan da kaya binmekte gecikmemi. Gen cariyeye gelince,
onlardan, daha ileriye kadar yoldalk yapamad iin zrler
dileyerek, abucak ieri dnerken, kendilerine son derece keder-
li bir sesle bar dilemi.

Emir Ali ve bn-i Tahir Saraydan Kaarken


(T. Dalziel)
266
Kayk kar kyya ulanca, rzgrn ve suyun etkisiyle iyice
kendine gelen Ali bn-i Bekkar, bu kez dostunun desteiyle
karaya ayak basm. Ama hemencecik bir rhtm tana oturmu;
sanki ruhu kendisini terk ediyormu gibi bir duyguya kaplm.
Ve Ebl-Hasan, bu skntdan onu nasl kurtaracan bilemeye-
rek ona "Ey dostum, yreini btn tut ve gcn toparla; n-
k aslnda buras pek gvenli bir yer deil; bu kylar haydutlar-
la ve namussuz kiilerle doludur. Birazck cesaretini topla da,
buraya yakn bir yerde u grdm n yresinde oturan bir
dostumun evine gidelim!" demi. Sonra da "Bismillah!" deyip
arkadann ayaa kalkmasna yardm etmi ve onunla birlikte
yava yava szn ettii eve doru yol alm; ve ok gemeden
evin kapsna ulam. Sonra ilerlemi bir saatte bulunmalarna
karn evin kapsn alm; hemen biri gelip kapy am; ve
Ebl-Hasan, kendini tantarak byk bir itenlikle dostuyla bir-
likte ieri alnm. Bylesine uygunsuz bir saatte varlklarnn ve
orada bulunmalarnn nedenini aklayan szler bulmakta nok-
sanlk gstermemi. Ve bu evde, hibir can skc soru sorulma-
dan, onlara, en hayran olunacak lde konukseverlik gsteril-
mi. Ve ikisi de olduka kt bir gece geirmiler: Ebl-Hasan
evinden darda yatma alkanlnda olmadndan ve kendi
bakmndan tedirginlikler duyduundan tr; Emir Ali de,
Halife'nin ayaklar dibinde, kederden baygn ve solgun yatan
ems-n-Nehar'n hayali gzlerinin nnden gitmediinden t-
r.
Ve sabah olur olmaz, ev sahibinden izin alarak kente doru yol
almlar ve aras ok gemeden, Ali bn-i Bekkar'n yrmekte
gsterdii byk gle karn, evlerinin bulunduu sokaa u-
lamlar. Ama ulatklar ilk kap Ebl-Hasan'nki olduundan,
gen tacir, dostunu byle berbat bir durumda yalnz bana b-
rakm olmamak iin ilkin gelip kendi evinde dinlenmesi iin

267
birok kez arda bulunmu. Ve ev halkna evin en gzel odas-
n ona hazrlamalarn ve bylesi durumlarda kullanlmak zere
byk dolaplarda drl sakladktan yeni yataklar sermelerini
sylemi. Ve Emir Ali, tm gn yrmekten pek yorulmu oldu-
undan, yatan zerine kendini atacak gc ancak bulmu ve
orada gzlerini kapayarak birka saat uyumu. Uyandnda, ab-
dest alm ve namaz grevini yerine getirmi ve dar kmak
zere giyinmi; ama Ebl-Hasan kolundan tutarak ona "Ey efen-
dim, bugn ve bu geceyi de benim evimde geirmen yedir;
bylece sana yoldalk eder, derdini avuturum!" demi. Ve onu
kalmaya zorlam. Ve gerekten, btn gn arkadayla gr-
tkten sonra akam olunca, Badat'n en nl arkc kadnlarn
artm; ama hibir ey Ali bn-i Bekkar'n kederli dncele-
rini datamam; aksine, arkclar, derdini ve kederini azdr-
maktan baka ie yaramamlar; ve birlikte bir gece ncekinden
de kt bir gece geirmiler; ve ertesi sabah, durumu o kadar
ktlemi ki, dostu Ebl-Hasan onu daha fazla tutmak isteme-
mi. Klelerinin ahrdan getirdikleri katra, Emir'in binmesine
yardmc olduktan sonra, ona evine kadar yoldalk etmeye karar
vermi. Ama onu kendi adamlarna teslim ettikten sonra, o ara-
da, kendisine ihtiya olmadn anlayarak, yeniden onu yrek-
lendirecek szler syleyip haber almak zere elinden geldiince
erken bir saatte yeniden geleceini vaadederek ondan izin alm.
Sonra evden km ve btn bu zaman iinde kapal tuttuu
dkknn amak zere arya doru ynelmi.
Oysa, dkknn dzene sokmay ancak bitirip mteri bekleme-
ye koyulduu bir srada, bir de bakm ki...

yksnn burasnda ehrazat, sabah olduunu anlayarak ya-


vaa susmu.

268
Ama Yz Elli Altnc Gece Olunca
Demi ki:

Mteri beklemeye koyulduu bir srada, bir de bakm ki,


ems-n-Nehar'n srda gen cariyesi geliyor. Kz ona selam
vermi; Ebl-Hasan da selamna karlk vermi ve tavrnn ne
kadar kederli ve dalgn olduunun farkna varm ve de birden
yrei eskisinden de beter arpmaya balam. Ve kza "Geliin
benim iin ne denli deerli oldu bilsen, ey yardmsever gen
kz! Ah! Ltfen bana hanmnn durumundan abucak haber
ver!" demi. Kz da ona "Ama, ben senden rica edeyim, bana il-
kin, o kt durumda brakmak zorunda kaldm Emir Ali'den
haber ver!" diye yant vermi. Ve Ebl-Hasan ona, dostunun a-
ckl durumundan ve onarlmaz bitkinliinden sz etmi. Ve sz-
lerini bitirince, srda kz, ncekinden de fazla kederlenmi ve
birka kez i ekmi; ve dokunakl bir sesle Ebl-Hasan'a "Bi-
zim bamza gelen ne byk felakettir! Bil ki, ey bn-i Tahir,
benim zavall hanmmn durumu, daha da ackldr! Ben, sana,
zerine gelen fenaln nedenini bilmedii halde ok zlen Ha-
life'nin ayaklar dibinde hanmm bayld srada, dostunla sa-
londan ktnz andan bu yana kesinlikle neler olduunu anla-
tacam!"
Ben sizi kayknn ilgisine terk ettikten sonra, abucak ve b-
yk bir endieyle, ems-n-Nehar'n yanna dndm; ve onu h-
l baygn ve sapsar buldum; gzyalar boyna dank salar -
zerine damla damla dmekteydi. Emir-l-Mminin, byk bir
zntye kaplarak yanbanda oturmakta idi; kendisinin gs-
terdii byk ilgiye karn, onun kendine gelmesine yardmc o-
lamad. Ve hepimiz kolayca tahmin edebilecein bir perianla
dmtk; ve Halife'nin tedirginlik duyarak bize sorduu soru-

269
lara, gzyalar dkmekten ve nnde yzmze topraklar sa-
maktan baka yant veremiyorduk; ve bilmedii srr ondan sak-
lamaya alyorduk. Ve bu anlatlamaz ikence, geceyarsna
kadar srd. Ancak o zaman, akaklarn glsuyu ve iek su-
yuyla ovduktan ve yelpazelerle ferahlk saladktan sonra, yava
yava kendine gelmesinin neesini yaadk. Ama aylr aylmaz
Halife'nin kesin aknlna neden olan ve sonunda kendisini de
alamaya zorlayan bir gzya seli kopard. Olup bitenler ylesi-
ne hazin ve olaandyd!
Halife, sonunda, gzdesine soru yneltebileceini anlaynca, o-
na "Gzmn Nuru ems-n-Nehar, konu benimle; bana derdi-
ni syle ki, sana yararm dokunabilsin! Bak, ben de bir ey ya-
pamadmdan ne kadar znt duyuyorum!" dedi. Bunun zeri-
ne ems-n-Nehar, Halife'nin ayaklarn pecek gc buldu; a-
ma Halife buna izin vermedi; onu elinden tutarak yavaa soru-
lar sormaya balad. Bunun zerine, ems-n-Nehar krk bir
sesle ona, "Ey Emir-l-Mminin, bana ac ektiren rahatszlk
geicidir! Gndzn yediim baz eyler dokunmu olacak!"
dedi. Halife de, "Ne yemitin, ey ems-n-Nehar?" diye sordu.
Hanmm da, "ki eki limon, alt yeil elma, bir anak yourt,
byk bir para knefe; onun zerine de alm gideremedi-
imden bir okka tuzlu fstk ve kabak ekirdei ve bir avu do-
lusu frndan henz km halanm ekerli nohut!" diye yant-
lad. Bunu duyan Halife "Seni ihtiyatsz sevgili seni, dorusu
beni ok arttn! Btn bu eylerin lezzetli ve itah ac oldu-
una kukum yok; ama, birazck yiyerek idare etmen ve cann o
kadar ok ektii eylerin zerine dnmeden atlmaktan al-
koyman gerekirdi! Bylece, kendini bu duruma sokmazdn!" di-
ye haykrd. Ve Halife, aslnda, teki kadnlar iin sz ve oka-
ytan yana pek savurgan olmayan Halife, gzdesiyle, pek ok
ilgi gstererek uzun uzun konutu ve sabaha kadar bann ucun-

270
dan ayrlmad. Ama durumunun pek dzelmediini grerek sa-
rayn ve kentin tm hekimlerini artt; onlar da, hanmmn ra-
hatszlnn gerek nedenini ve Halife'nin orada bulunmasnn
ve gsterdii basknn bunu arttrdn aklamay incelik gste-
rerek gizlediler. Ve kendisine ylesine karmak bir reete yazd-
lar ki, tm iyi niyetime karn, ey bn-i Tahir, bir tek szcn
bile sylemeyi beceremem!
Sonunda Halife, tm hekimleri ve dierlerini peine takarak ora-
dan ayrld; ancak o zaman zgrce hanmmn yanna yakla-
tm; ve ellerini pcklere boarak yreklendirecek szler sy-
ledim ve ona Emir Ali bn-i Bekkar' yeniden gsterme iini -
zerime alacam konusunda gvence vererek kendisine bakma-
ma izin vermesini saladm. Ve ona hemen iinde biraz iek
suyu da olan bir bardak souk su iirdim; iyi geldi. Ve ite o za-
man, kendi derdini unutarak ve kendisini bir sre brakarak, gi-
dip ona ekmekte olduu derdinden ksaca sz ettiim dostun-
dan haber getirmemi istedi.
Srda cariyenin bu szleri zerine Ebl-Hasan bn-i Tahir, ona
"Ey gen kz, imdi ben sana dostumun durumu hakknda hibir
ey syleyemem! Sen imdi doru hanmnn yanna ko ve ona,
benim bar dileklerimi ve bana gelenleri renmekle ne ok
zldm bildir; ve kendisine bu durumun zorlu bir snav ol-
duunu anlamakta gecikmediimi; ancak onu sabretmeye ar-
dm, zellikle Halife'nin kulana eriecei korkusuyla, szle-
rini saknmakta ok zen gstermesi gerektiine inandm da
syle! Yarn dkknma gelirsen ve Tanr isterse, karlkl ola-
rak birbirimize vereceimiz haberler teselli edici olacaktr!" de-
mi.

271
ems-n-Nehar'n znts
(T. Dalziel)
Bunun zerine gen kz ona bu szlerinden ve grd hizmet-
ten tr ok teekkr etmi ve oradan ayrlm. Ebl-Hasan da,
gnn geri kalan blmn arda geirmi ve gidip evinde
dostu Ali bn-i Bekkar' grmek zere dkknn allm saat-
ten nce kapatm.

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

Ama Yz Elli Yedinci Gece Olunca


Demi ki:

Dostu Ali bn-i Bekkar' grmek zere dkknn allm saat-


ten nce kapatm. Kapy alnca kapc gelip am; girip ieri-
de dostunun yresini her trden birok hekimin ve yaknlar ile
dostlarnn sarm bulunduunu grm; bunlarn kimisi nabzn
yokluyor, dierleri de her biri dierinden farkl ve birbirine ay-
kr reeteler yazyorlarm; yal kadnlar da ii abartyor ve he-
kimlere kukuyla bakyorlarm; sonunda gen adam sabrn t-
ketmi; ve artk hibir ey grmek ve duymak istemeyerek ba-
n rtlerin altna sokmu ve kulaklarn iki eliyle tkam.
Tam o srada Ebl-Hasan baucuna gelmi, yavaa arkadann
bandaki rty ekerek yreklendirici bir sesle "Bar zerine
olsun, ya Ali!" demi. O da "Senin zerine de bar olsun ve
Tanr'nn iyilikleri ve ltuflar salsn, ya Ebl-Hasan! nallah
yzn kadar ak haberler getirmisindir, ey dostum!" diye yant
vermi. Bunun zerine Ebl-Hasan bunca ziyaretinin nnde
konumak istemeyerek bn-i Bekkar'a gz krpmakla yetinmi;
ve oradaki herkes ekildikten sonra, onu kucaklam ve srda

273
cariyenin kendisine anlatt her eyi bildirmi ve "Ey kardeim,
her zaman gven duyabilirsin ki, sana btn varlmla bal-
ym; ve senin yreini rahatlatmadka duracak dinlenecek de-
ilim!" demi. bn-i Bekkar da, dostunun hayrl giriimlerinden
ylesine duygulanm ki, tm yreiyle alayarak "Senden rica
ediyorum, bu geceyi benimle geirerek iyiliklerini tamamla;
bylece seninle konuur ve bana ikence veren dncelerimi o-
yalarm!" demi. Ve Ebl-Hasan onun bu dileine uymakta ku-
sur etmemi; ve kulann dibinde dokunakl bir sesle iirler
syleyerek, ak gazelleri okuyarak yannda kalm. Bu dizeler
bazen airin dostuna seslenii eklinde, bazen de sevgili zerine
sylenmi bulunuyormu. te, binlercesi iinden, bunlardan
sevgilinin onuruna sylenmi olanlarn birka yleymi:

Baknn klcyla elik balmn siperini deldi ve


ruhumu endamnn esnekliine sonsuza dek balad.
Gzlerime bembeyaz grnen sevgilinin enesinin k-
furunu10 ssleyen tek bir misk tanesi var!
ayet, anszn korkarak titrerse, yanaklarnn krmz
akii, incinin temiz solgunluuna ya da eker kam-
nn donukluuna dnr! Eer, derde der de, elini
plak gsne dayar ve i ekerse, ey gzlerim! Gr-
dnz manzaray anlatn, ne olur!
Gzlerim, "Biz, zerine her birinin ucuna mercan
renkli gller ilitirilmi be kamn konulduu bir te-
miz masa rts gryoruz!" dediler.
Ey sava, sanma ki ifte su verilmi elik klcn, se-
ni, onun baygn baklarndan koruyabilir!
10 Kfur: ok beyaz.
274
Dorudur, seni delip gemek iin mzra falan yok;
ama dimdik boyundan kork! Gz ap kapayasya ka-
dar seni kleden beter eder! Bedeni altn bir daldr ve
gsleri devrilmi dinlenen iki yuvarlak ve saydam
kupadr! Ve nar dudaklar nefesiyle kokulanmtr!

Ancak, Ebl-Hasan, bu dizelerle dostunun son kertede duygu-


landn grerek ona "Ey Ali, imdi sana, arda benim yanm-
dayken fsldamay pek sevdiin o arky okuyacam! Belki de
senin yaral gnlne bir merhem olur, ya Ali! Bak dinle, dostum,
airin u hayranlk verici szlerini:

Gel! Bu arabn yakut rengi altnda bardan yeni


altn hayranlk vericidir, ey ski!
Yarn dnmeden, gemiin tm kederlerini uzakla-
ra savur, al bu kadehi, unutmak zere imem iin dol-
dur, senin elinle, beni batan aa sarho et!
Gzme arpan buradaki herkesten ok sadece sen
anlayl grnyorsun! Gel! Sana bir yrein ks-
kanlkla gizledii srlar aklayaym!
Ama acele et! Bakirelerin dudaklarndan alnacak bu-
seden de tatl yanaklar olan ocuk, benim iin nee
yaratan, o unutuun ikisini sun!

Bu arky iitince, Emir Ali, hl takatsiz olduundan, bana


en youn anlarn etkisiyle yle bir bitkinlie kaplm ki,
yeniden alamaya balam; ve Ebl-Hasan, onu yattrmak i-
in ne syleyeceini bilememi; ve o geceyi de, btnyle, ba
275
ucunda, gzlerini bir an bile kapamadan onu gzetlemekle ge-
irmi. Sonra, sabaha doru, her eye karn gidip bir sredir
savsaklad dkknn amaya karar vermi. Ve orada akama
kadar kalm. Ama alveriini bitirip kumalar ierdeki yerleri-
ne yerletirdikten sonra, tam gitmeye hazrlanrken, ba rtl
olarak ems-n-Nehar'n gen srda cariyesinin geldiini gr-
m. Allagelen selamlamalardan sonra, cariye ona "Han-
mm, size, sana ve Ali bn-i Bekkar'a selamlarn gnderdi ve
beni, kararlatrdmz gibi, onun sal hakknda bilgi edin-
mek zere buraya gelmekle grevlendirdi! Durumu nasl? Syle
bana!" demi. O da "Ey kibar kz, bunu bana sorma! nk ya-
ntm ok hznl olacaktr! Dostumuzun durumu parlak olmak-
tan uzaktr! Hi uyumuyor! Hibir ey yemiyor, imiyor! Onu
bitkin halinde ancak iirler biraz oyalyor! Ah! Renginin solgun-
luunu bir grsen!" diye yant vermi. Kz da "zerimizde bir
felket esiyor! Ondan daha iyi durumda olmayan hanmm, beni
sevgilisine uraya, salarmn arasna sktrdm u mektubu
ulatrmakla grevlendirdi. Ve de yantn almadan geri dnme-
memi tembihledi. Beni evini bilemediim dostumuzun yanna
gtrr msn?" demi. Ebl-Hasan da "ittim ve itaat ettim!"
demi. Ve abucak dkknn kapatarak kendisini izleyen srda
cariyenin on adm nnde ilerlemeye balam...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabah olduunu grm ve ya-


vaa susmu.

Ama Yz Elli Sekizinci Gece Olunca


Demi ki:

276
Kendisini izleyen srda cariyenin on adm nnde ilerlemeye
balam. Ve bn-i Bekkar'n evine ulatklarnda, giri blmn-
deki halnn zerinde oturmaya ard gen kza "Birka sa-
niye beni burada bekle! eri girip yabanclar olup olmadna
bakaym!" demi. Ve bn-i Bekkar'n yanna girip ona gz krp-
m. bn-i Bekkar bu gz krpn anlamn kavram ve yresin-
dekilere "zninizle! Karnmda bir ar var!" demi. Onlar ne de-
mek istediini anlamlar ve selam verdikten sonra, onu Ebl-
Hasan ile yalnz brakarak ekilmiler. Onlar ayrlr ayrlmaz,
Ebl-Hasan kp srda cariyeyi bulmu ve onu ieri alm.
Kendisine ems-n-Nehar' anmsatan onun grn bile bn-i
Bekkar' olduka yreklendirmi ve ona "Ho geldin! Allah sen-
den raz olsun!" demi. Gen kz da eilerek ona teekkr etmi
ve hemen karp ems-n-Nehar'n mektubunu kendisine ver-
mi. bn-i Bekkar da onu alp dudaklarna, sonra da alnna g-
trm ve okumak iin yeterince gl olmadndan, mektubu
Ebl-Hasan'a vermi. O da, mektupta, gzdenin el yazsyla, do-
kunakl deyimlerle tm ak aclarnn dizeler halinde anlatlm
olduunu grm. Ebl-Hasan bu mektubun dostunu daha da
kt bir duruma sokacan dnerek ieriini ok gzel birka
szck yoluyla zetlemekle yetinmi ve ona "Ey Ali, imdi der-
hal bir yant hazrlamam gerek; sen de imzalarsn!" demi. Bu
sylenilen en gzel ekliyle yerine getirilmi ve bn-i Bekkar, bu
mektubun genel anlamnn unu anlatmasna zen gstermi:
"Eer sevgiler aclardan yoksun olsayd, sevgililer birbirine yaz-
ma zevkini tadamazlard!" Ve srda cariyeye, izin alp ayrlma-
dan nce, grm olduu kederli halini hanmna anlatmasn
nermi. Sonra da yazdrd mektubu gzyalarn tutamayarak
cariyeye vermi; cariye bundan ylesine duygulanm ki, o da
kendini tutamayarak aka alamaya balam; sonra da bar
dileyerek oradan ayrlm. Ebl-Hasan da, srda cariyeye so-
kakta yoldalk yapmak zere onunla birlikte evden ayrlm; ve
277
ona dkknna ulancaya kadar yoldaln srdrm; orada
kzdan ayrlarak evine yollanm.

Emir Ali mektubunu ems-n-Nehar'a Gnderirken


(T. Dalziel)

Ebl-Hasan, evine ulanca, durum zerinde ilk kez derin derin


dnmeye balam ve divan zerine uzanarak kendi kendine,
"Ey Ebl-Hasan, gryorsun ki, durum gittike daha da arla-
maya balyor! Ya bu ii Halife renirse ne olacak? Ya Allah!
Ne olur acaba? Kukusuz, bn-i Bekkar', ona verilmesi iin bir
gzm feda edecek kadar seviyorum! Ama, Ebl-Hasan! Senin
bir ailen var, bir annen, kzkardelerin ve kk kardelerin var!
Senin nlem almayn onlar sonunda nasl bir bahtszla s-

278
rkler acaba? Aslnda, bu zaten byle uzun boylu srp gide-
mez! Yarndan tezi yok, gidip bn-i Bekkar' bulacak, sonu ok
ac bitecek bu aktan vazgeirmeye alacam! Beni dinlemek
istemezse, Allah elbet tutacam yolu bana gsterecektir!" de-
mi. Ve Ebl-Hasan, bar dnceleriyle daralm, sabahtan gi-
dip dostu bn-i Bekkar' bulmu ve onu selamladktan sonra ken-
disine "Ya Ali! Naslsn bakalm?" diye sormu. O da "Her za-
mankinden berbat!" yantn vermi. Ebl-Hasan da ona "Valla-
hi, hayatmda, ne seninkine benzer bir servenden sz edildiini
duydum ne de seninki kadar garip bir ak grdm! Biliyorsun
ki, ems-n-Nehar da seni, senin onu sevdiin kadar seviyor;
buna karn sen ac ekiyorsun ve durumun gnden gne arla-
yor! Ya bunca sevdiin, ayn duyguyu seninle paylamasa ve
akna gnlden bal olaca yerde, k kadnlarn ou gibi
yalan ve hile yoluna sapsayd ne olurdu? Ama zellikle, ey Ali,
bu serveni Halife renecek olursa bamza gelecek felaketle-
rin bykln ancak Allah bilebilir! nan bana, ey Ali, k
yolu olmayan bu akta srar edersen, ilkin kendin yitip gidecek;
ve ems-n-Nehar' da birlikte srkleyeceksin! Ben kukusuz
kendim de gz ap kapayasya kadar geecek bir srede canllar
arasndan ailemle birlikte izim silinecei halde, kendimden sz
etmiyorum!" demi.
Ama bn-i Bekkar, bu nasihatndan dolay dostuna teekkr edip
ona iradesinin kendi elinde olmadn ve zaten bana gelebile-
cek tm felaketlere karn, kendisine duyduu sevdadan tr
yaamn yitirmekten korkmayan ems-n-Nehar'n hibir ekil-
de vazgemeyeceini bildirmi.
Bunun zerine Ebl-Hasan, bundan sonra syleyecei her szn
bo olacan anlayarak dostundan izin alm ve ilerde olacaklar
dnerek evinin yolunu tutmu.

279
Ebl-Hasan'n sk sk kendisini grmeye gelen dostlar arasnda
ad Emin olan gen ve kibar bir cevahirci 11 varm; kendisi onun
sr saklama huyunu ok takdir edermi. Ebl-Hasan, yastklarna
yaslanm, gelecekte ne yapacan aknlkla dnrken, tam
o anda, dostu kagelmi. Karlkl selamlamalardan sonra, di-
vann zerine onu yanna oturmu. Bu sevgi dolambacndan bir
para haberi olan tek kii olarak ona "Ey Ebl-Hasan, Ali bn-i
Bekkar ile ems-n-Nehar'm aklar ne durumda?" diye sormu.
Ebl-Hasan "Ey Emin, Allah bizi korusun! imde ilerde ba-
mza bir eyler gelecekmi gibi bir nsezim var!" diye yant ver-
mi.

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

Ama Yz Elli Dokuzuncu Gece Olunca


Demi ki:

"... Bamza bir eyler gelecekmi gibi bir nsezim var! Seni
gvenilir ve sadk bir kii olarak bildiimden, bu tehlikeli ser-
venden kendimi ve ailemi kurtarmak iin kararlatrdm tasa-
rm sana aklamak istiyorum!" demi. Cevahirci de ona "Tm
gvenirliinle konuabilirsin, ey Ebl-Hasan! Bende, sana hiz-
met iin can atmaya hazr bir karde bulacaksn!" demi. Ebl-
Hasan da ona "Badat ile olan tm ilikilerimi koparmak istiyo-
rum, ey Emin! Borlarm demek, alacaklarm toplamak, tm
mallarm dk fiyatlarla elden karmak, yapabileceim her
eyi yapmak ve buradan uzaklara, rnein Basra'ya gitmek ve o-
radan olacaklar sessizce izlemek istiyorum. Zira, ey Emin, olup
11 Cevahirci: Kuyumcu
280
bitenler benim iin ekilmez oldu ve artk burada yaamm sr-
drmek olanaksz; nk Halife'ye bu ak dolambacnda yerim
olduunun belirtilecei korkusuna tutuldum. nk bu olayn,
sonunda Halife tarafndan renilmesi ok mmkndr!" demi.
Bu szleri iitince, gen cevahirci, ona "Aslnda, ey Ebl-Hasan,
aldn karar ok yerinde! Ve plann akl banda bir adamn d-
nmesi gereken tek yoldur! Bu kt durumdan kurtulmak iin
Tanr sana zihin akl versin ve yollarndan en hayrlsn gs-
tersin! Eer vicdan azab ekmeden ayrlma kararnda sana yar-
dmm dokunabilecekse, senin yerini almaya ve dostun bn-i
Bekkar'a hizmet etmeye hazrm!" demi. Ebl-Hasan da ona
"Ama Ali bn-i Bekkar' tanmadna, sarayla ve ems-n-Ne-
har ile de bir ilikin bulunmadna gre, bunu nasl yaparsn?"
demi. Emin "Saraydan yana kukun olmasn. nk ems-n-
Nehar'n gen srda araclyla oraya mcevherler satm ol-
mak bakmndan bir ilikim var; ancak bn-i Bekkar'dan yana,
onu tanmak ve gven uyandrmak bakmndan iliki kurmak
benim iin pek g deildir. Dolaysyla iin rahat etsin, eer
gitmeyi kafana koydunsa, geri kalanla kafan yorma. nk
Tanr, isterse, tm kapal kaplar aar!" demi. Bu szleri syle-
yerek cevahirci Emin, Ebl-Hasan'dan izin alarak kendi yoluna
gitmi.

Anlatsnn burasnda ehrazat, gn doduunu grerek yava-


a susmu.

Ama Yz Altmnc Gece Olunca

Ebl-Hasan'dan izin alarak kendi yoluna gitmi.

281
Ama, gn sonra, ondan haber almak zere geri dnm ve e-
vin tmyle boaltlm olduunu grm. Bunun zerine duru-
mu komularndan renmek istemi; onlar da kendisine "Bir i
gezisi iin Ebl-Hasan Basra'ya gitti ve hepimize yokluunun
pek uzun srmeyeceini ve uzaktaki mterilerinin kendisine o-
lan borlarn toplar toplamaz Badat'a geri dnmekte kusur et-
meyeceini syledi" demiler. O zaman Emin, Ebl-Hasan'n
korkuya kaplarak bu ak serveninin Halife'nin kulana eriti-
i srada gzden yitmi olmann daha gvenli olduunu dn-
m bulunduunu anlam. Ama, kendisi ilkin hangi taraf tuta-
can bilememi; sonra bn-i Bekkar'n evinin bulunduu semte
ynelmi. Orada, klelerden birini bularak, kendisini efendisinin
yanna gtrmesini rica etmi; ve kle onu, bn-i Bekkar'n yas-
tklara dayanm sapsar uzand toplant salonuna sokmu. Bu-
rada Emin bar dileklerinde bulunmu; bn-i Bekkar da dileini
ona iade etmi. Bunun zerine ona "Ey efendim, gzlerimin seni
bu gnden daha nce tanma sevincini tatmam olmasna
karn, saln sormak zere yanna gelmekte gecikmi ol-
mamdan dolay, ilkin, zr dilerim. Sonra da pek houna gitme-
yecei kesin olan bir ey bildirmek; ama yine de sana her eyi
unutturacak bir are bulucu olarak yanna gelmi bulunduuma
seni inandrmak isterim" demi. bn-i Bekkar da, heyecandan tit-
reyerek, ona "Allah akna! Houma gitmeyecek baka ne kald
ki?" diye sormu. Gen cevahirci de ona "Bil ki, ey efendim,
ben senin dostun Ebl-Hasan'n her zaman yakn bir srda ol-
muumdur. Ve benden bana gelen hibir eyi gizlemezdi. Ama
her akam gelip beni arad halde, gndr ortalkta grn-
medi; ben de kendisinin bana daha nceki aklamalarndan, se-
nin de onun dostlarndan biri olduunu bildiimden, sana, onun
nerede bulunduunu ve nereye gittiini ve de dostlarna hibir
ey sylemeden ortadan byle niin kaybolduunu sormaya gel-
dim!" demi.
282
Bu szleri duyunca, zavall bn-i Bekkar, son kertede sararm
ve neredeyse baylacak gibi olmu. Sonra glkle "Syledikle-
rini ben de ilk kez duyuyorum. Ve bn-i Tahir'in bu gnlk
yokluunu neye dayandracam gerekten bilmiyorum! Ama
klelerimden birini gndererek ondan haber sorabilirim; belki
de olan bitenin asln reniriz!" demi. Sonra da klelerinden
birini ararak "abucak Ebl-Hasan bn-i Tahir'in evine git ve
burada mdr, yoksa bir geziye mi kmtr, ren! Sana gezide
olduu yantn verirlerse, nereye gitmi bulunduunu sormay
da ihmal etme!" demi. Ve hemen kle, haber getirmek zere
gitmi ve bir sre sonra geri dnerek efendisine "Ebl-Hasan'n
komular, onun Basra'ya gitmi olduunu sylediler. Ama ora-
da Ebl-Hasan hakknda bilgi edinmek isteyen bir gen kz da
grdm; bana "Sen kukusuz emir bn-i Bekkar'n sarayndan
birisin, deil mi?" diye sordu. Kendisine olumlu yant verince,
sana bildirecei bir haberi olduunu syledi ve bana buraya ka-
dar elik etti. Yanna girme dileinde bulunuyor" demi. bn-i
Bekkar da ona "Onu hemen ieri al!" diye cevap vermi.
Bylece, birka saniye sonra, gen kz ieri girmi ve bn-i Bek-
kar, ems-n-Nehar'n srda cariyeyi tanm. Kz yaklam ve
selam verip aldktan sonra, kulana fsldad szler, bn-i
Bekkar'n yzn kh aydnlatm, kh karartm.
Bunun zerine gen cevahirci, sze karmas gerektiine inana-
rak "Ey efendim ve sen ey gen hanm, bilin ki, Ebl-Hasan, git-
meden nce, bildii her eyi bana aklad ve sizi ilgilendiren ii
Halife'nin renmesi dncesinden duyduu korkuyu anlatt.
Ama benim, ne karm, ne bir ocuum, ne de bir ailem var; tm
ruhumla size kar onun grevini stlenmeye hazrm; nk
bn-i Tahir'in bahtsz aknz zerine bana aklad ayrntlar-
dan derinden derine etkilendim. Benim hizmet nerimi reddet-
mezseniz, dua ve ban zerine olas aziz Peygamberimiz zerine
283
yemin ederim ki, size dostum bn-i Tahir kadar sadakatle bala-
nrm, hatta daha da salam ve daha da gvenilir olarak! Ve de
nerimi kabul etmemeniz halinde bile bana aklanm bulunan
bir srr kimseye sylemeyecek kadar yce bir ruhum olduun-
dan emin olun!..."

Anlatsnn burasnda, ehrazat, sabahn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

Ama Yz Altm Birinci Gece Olunca


Demi ki:

"Kimseye sylemeyecek kadar yce bir ruhum olduundan e-


min olun! Aksine, eer szlerim ikinizi de inandrmsa, size ho
gelebilecek her trl zveriden kanmayacam bilin! Zira, is-
tediiniz doyumu salamak iin elimden gelen tm olanaklar
kullanmaya hazrm; hatta evimi, gzel ems-n-Nehar ile bu-
luma yeriniz yapabilirim, ey efendim!" demi.
Gen cevahirci bu szleri syleyip bitirince, Emir Ali ylesine
bir sevince kaplm ki, birdenbire ruhunun canlandn duyum-
sam ve oturduu yerden ayaa kalkarak cevahirci Emin'i p-
m ve ona "Seni Allah gnderdi ey Emin! Ben de sana tama-
men gveniyorum ve senin ellerinle salk bulacama inanyo-
rum" demi. Sonra ona uzun uzadya teekkr etmi ve sevin-
ten alayarak vedalam.
Bunun zerine cevahirci, gen kz da birlikte alarak oradan ay-
rlm; onu kendi evine gtrm; ve bundan byle burasnn
ikisinin olduu kadar, kararlatrdklar gibi Emir Ali ile ems-
n-Nehar'n da buluma yeri olacan sylemi. Gen kz da,
284
bylece evin yolunu renerek durumdan hanmn haberli kl-
mak iin daha fazla oyalanmak istememi. Cevahirciye de ertesi
gn geri dnp ems-n-Nehar'n cevabn getireceini vaadet-
mi.
Ve gerekten, ertesi gn, Emin'in evine gelmi ve ona "Ey Emin,
hanmm ems-n-Nehar, hakkmzdaki gzel dncelerini -
renince ok sevindi. Ve sana iten gelen gnl yceliin ve ar-
zularna hizmet iin hibir zorunluun olmad halde gsterdi-
in ilgiye kendi azyla teekkr etmek zere, seni, saraya, onun
yanna gtrmem iin beni grevlendirdi!" demi.
Bu szleri duyan gen cevahirci, gzdenin bu arzusunu yerine
getirmek zere acele edecei yerde, aksine tm bedenini bir tit-
reme kaplam ve sapsar kesilerek, sonunda, gen kza "Ey kz-
kardeim, gryorum ki, ems-n-Nehar ve sen, benden yapma-
m istediiniz giriim zerinde hi dnmemisiniz. Ama be-
nim sradan bir adam olduumu ve Ebl-Hasan'n tannm ol-
masnn, kendine emredileni yapyor gibi grnp sarayda key-
fince dolaarak hadmaalarn gerei gibi ynetmesini salayan
bir zekya sahip olmasnn stnln unutuyorsunuz; ben ne
onun gvenliine ne de grmeye gittii kimselerin detlerini be-
nimsemedeki hayranlk verici alkanlna sahibim. Ebl-Ha-
san'n gzdeyi ziyareti stne bana anlattklarn iitmekle bile
sarslan birisi olarak saraya girmeye nasl cesaret edebilirim?
Aslnda, bylesine bir tehlikeyi gze alacak yrek yok bende!
Ama, hanmna, benim evimin bulumalar iin, hi kukusuz, en
uygun yer olduunu syleyebilirsin; ve eer buraya gelmeye ra-
z olursa, herhangi bir tehlikeye uramakszn istediimiz gibi
konuabiliriz" demi. Ve gen kz her ne kadar onu, birlikte git-
mek iin yreklendirmeye alm, hatta ayaa kalkmaya karar
verdirmise de, cevahirci, birdenbire ylesine bir titremeye ka-
plm ki, bacaklar stnde duramam ve gen kz onu tutmak
285
ve yeniden oturmasna yardm ederek sakinlemesi iin bir bar-
dak su vermek zorunda kalm.
Bunun zerine, srarda bulunmann doru olmayacan anlayan
gen kz, Emin'e "Hakkn var! Hepimizin yararna olarak ems-
n-Nehar'n kendisinin buraya gelmeye karar vermesi daha iyi
olacak. Onu kandrmaya alacam ve de buraya gelmesini
salayacam. Bizi, hi ayrlmakszn burada bekle!" demi.
Ve gerekten, ngrd gibi, gen cevahircinin saraya gelmesi-
nin olanakszln hanmna anlatnca, ems-n-Nehar kendisi-
ni o zamana kadar yatakta hareketsiz brakan dknln u-
nutarak, bir an bile dnmeden, ayaa kalkm ve geni ipek
arafna brnerek srdan izlemi. Srda cariye ilkin eve gi-
derek, hanmnn evdeki kle ya da yabanclar tarafndan grl-
meyeceine kanaat getirmek istemi ve Emin'e "Hi deilse, ev-
de bulunanlar uzaklatrdn m?" diye sormu. O da "Ben bura-
da, ev ilerini gren yal bir zenci kadnla oturuyorum" diye ya-
nt vermi. Kz da "Yine de onu ieri girmekten men etmek ge-
rek!" demi. Ve gidip tm kaplar ieriden kapatm, sonra da
gidip hanmn aram.
ems-n-Nehar ieri girmi ve geitler ve salonlar, geerken
sat kokuyla dolmu. Ve tek bir szck sylemeden ve de y-
resine baknmadan gidip divana oturmu ve gen cevahircinin
abucak dzelttii ardndaki yastklara yaslanm. Ve bir sre,
bitkinliine kaplarak ve glkle soluk alarak ylece kmlda-
madan kalm. Ve o denli allmadk bir koumann verdii
yorgunluu giderince, peesini kaldrm ve geni yeldirmesini12
karm, Gen cevahirci, gzleri kamam ve sanki gnei
kendi evinde grr gibi olmu. ems-n-Nehar da biraz ilerisin-

12 Yeldirme: Kadnlarn araf yerine kullandklar, ba rts ile birlikte giyilen hafif
stlk.
286
de saygyla ayakta dururken onu bir an szm ve srdann ku-
lana "Bana szn ettiin kii bu mu?" diye sormu; gen kz
da "Evet, efendim!" dedikten sonra gen adama dnerek "Nasl-
sn ya Emin?" diye sormu. O da "Tanr'ya kr ki, salm
iyidir! Tanr seni korusun ve altn iine gizlenmi bir koku gibi
sakl tutsun!" demi. ems-n-Nehar ona "Sen evli misin, bekr
m?" diye sorunca "Vallahi, bekrm, ey hanmm! Ne anam, ne
babam, ne de bir yaknm var. Sana hizmet etmekten baka da
yapacak bir iim yok; senin en kk arzun bam, gzm st-
nedir..."

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Altm kinci Gece Olunca

"... Ve senin en kk arzun bam, gzm stnedir! Bir de, bil


ki, bn-i Bekkar ile bulumanz iin oturmakta olduum bu evin
tam karsndaki kimsenin oturmad bir evi tm olarak emrini-
ze vereceim. Onu gereince karlayabilmeniz iin hemen e-
yayla donatacam; bylece hibir noksannz olmayacak!" diye
yant vermi.
Bunun zerine ems-n-Nehar ona ok teekkr etmi ve "Ya
Emin, ne mutlu bir bahtm varm ki, senin gibi sadk bir dosta
rastlamak talihine eritim! imdi, yarar gtmeyen bir dostun
yardmnn ne denli etkili olduunu ve de azaplar ve aclar -
lnde srndkten sonra rahatlk veren bir vahada bulunmann
ne denli zevkli olduunu anlyorum! una da inan ki, ems-n-
Nehar, bir gn, dostluun deerini bildiini sana kantlayacaktr.
Benim srdama bir bak, Emin! Gentir, tatldr, hotur; ondan
287
ems-n-Nehar ve Cevahirci
(T. Dalziel)
ayrlmann tm aclarna karn kl geceler ve ho gnler ge-
irtmesi iin onu sana armaan edeceimden emin olabilirsin!"
demi. Emin de gen kza bakarak onun, gerekten ok ekici ve
ok gzel gzleri bulunmasnn tesinde kesinlikle harika kala-
lar olduunu fark etmi.
Ama ems-n-Nehar, szn srdrerek "Ona sonsuz gvenim
vardr; bundan dolay Emir Ali'nin sana syleyecei her eyi ona
bildirmekten ekinme! Ve onu sev, nk onda yrei serinleten
duyarl nitelikler var!" demi. Ve ems-n-Nehar, cevahirciye
daha pek ok incelikle dolu szler sylemi ve srda kendisini
izlerken ve yeni dostuna glen gzlerle veda ederken ekilip git-
mi.
Onlar ayrlnca, cevahirci Emin dkknna komu ve oradan
tm deerli vazolar, altn yaldzl bardaklar, gm taslar al-
m ve iki n bulumalar tasarlanan eve tam. Sonra tm
tandklarna urayarak, kiminden hallar, kiminden ipekli d-
ekler, yastklar; kiminden porselen eya, kiminden de tepsiler
ve ibrikler dn alm. Ve bylece evi ahane bir tarzda de-
mi.
Her eyi bu tarzda dzene soktuktan sonra, uzaktan bir gz at-
mak iin oturmakta iken, ieriye ems-n-Nehar'n gen srda
olan dostunun yavaa girdiini grm. Kz, kalalarn tatl
tatl oynatarak yaklam ve selamlar alnp verildikten sonra
"Ey Emin, hanmm duyduu zntsnden artk kurtulduunu
sylememi istedi. Sonra da sevdalsna, Halife'nin sarayda bu-
lunmadm ve kendisinin bu akam buraya gelebileceini sana
bildirmek grevini bana verdi. Bunu hemen Emir Ali'ye bildir-
melisin; ve bu haber, hi kuku duymuyorum, onun kendine gel-
mesini, g ve salk kazanmasn salayacaktr!" demi.

289
Ve bu szleri syleyerek, gen kz, ii dinar dolu bir kese kara-
rak Emin'e vermi ve "Hanmm hi ekinmeden tm harcama-
lar yapman senden rica ediyor!" demi. Ama Emin, keseyi geri
evirmi ve ona "Deerim onun gznde bu kadar dk m ki,
hanmn, ey gen kz, dl olarak bu altnlar veriyor? Ona,
Emin'in, btn bunlarn tesinde, onun szlerinin altn ve gz-
lerinin baklaryla karln aldn syle!" diye haykrm.
Bunun zerine gen kz keseyi geri alm ve Emin'in yarar sa-
lamay reddetmesinden ok mutlu olarak ondan duyduklarn ve
evde her eyin hazrlanm bulunduunu ems-n-Nehar'a anlat-
mak zere koup gitmi. Sonra ykanrken, taranrken, koku s-
rnrken ve en gzel urbalarn giyerken ona yardm etmeye ko-
yulmu.
Kendi bakmndan, cevahirci Emin de, abucak vazolara taze i-
ekler koyduktan, her trden yiyecekler, tatllar, ekerlemeler ve
ikilerle dolu tepsiler donattktan ve duvar kenarna utlar, gita-
ralar ve teki uyum sazlarn zenle dizdikten sonra, emir Ali
bn-i Bek-kar'n yanna gitmi. Emir Ali'nin yanna girince, bir
gn nce yreine sat mitle onu biraz neeli bulmu. Gen
adamn neesi, ksa bir sre sonra; urunda bunca gzya dk-
t sevgilisine kavuacan renince daha ok artm. Bir-
denbire, tm dertlerini, tm kederlerini unutmu ve benzi de
bundan etkilenmi; zira batan aa aydnlanm ve sevginin
tatl scakl da eklenince ok daha gzel olmu.
Bunun zerine, dostu Emin'in yardmyla, en ahane giysilerini
giymi; sanki daha nce mezarn kaplarna hi yaklamama-
sna salkl, cevahirciyle birlikte evinin yolunu tutmu. Ve ieri
alndklarnda, Emin, emiri oturmaya arm ve ardna yumu-
ak yastklar koymu ve sa ve sol yanlarna iekle dolu birer
billur vazo yerletirmi ve eline de bir gl vermi. Ve ikisi bir-
likte, tatl tatl konuarak, gzdenin gelmesini beklemiler.
290
Bylece, henz birka dakika gemeden, kap alnm ve Emin
koup am; ieriye, biri btnyle siyah ipekten kaln bir ar-
afa brnm iki kadnla geri dnm...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grm ve


yavaa susmu.

Ama Yz Altm nc Gece Olunca


Demi ki:

291
... eriye, biri btnyle siyah ipekten kaln bir arafa brn-
m iki kadnla geri dnm. Zaman, tam da minarelerden ak-
am ezan okunduu bir saatmi. Ve darda, akamn lkln-
da mezzinin etkileyici sesi, yeryznde Tanr'nn kutsamasn
yayarken, ems-n-Nehar peesini kaldrm ve Ali bn-i Bek-
kar'n yzne bakm.
Ve iki k, birbirini grnce, baygn dmler ve bir saatlik bir
zaman getikten sonra kendilerine gelebilmiler. Sonunda gzle-
rini atklarnda, tutkularn birbirine anlatmann baka yolunu
bulmakszn sessizce uzun uzun bakmlar. Sonra, konuabil-
mek iin kendilerine yeterince egemen olunca, birbirlerine yle-
sine tatl szler sylemiler ki, srda cariye ile gen Emin, k-
elerinde alamaktan kendilerini alamamlar.
Ama cevahirci Emin, hemen konuklarn arlamann tam zama-
n olduunu dnerek, gen kzn yardmyla, ilkin, bolca orta-
ya konmu en iyi cinsten yemeklere, meyvelere ve ikilere do-
kunmak zereyken, onlara ho kokular sam. Bunu izleyerek,
Emin, ellerine ibrikten su dkm ve kurulanmalar iin ipek sa-
akl pekirler13 sunmu. Ancak bundan sonra, tmyle canlan-
m ve heyecanlarn yenmi olarak birlikte olularnn tadn -
karmaya gerekten balayabilmiler. ems-n-Nehar da, daha
fazla beklemeyerek, gen kza "Bana u udu ver de, ruhumda
hkran byk tutkuyu ona anlatmaya alaym!" demi. Srda-
ona udu verince, alp dizine koymu' ve abucak dzen tuttur-
duktan sonra ilkin szsz bir arkyla a yapm. Ve alg, par-
maklar altnda, bazen hkrm bazen glm; ve ruhu hepsini
duygulandran ezgisel atlmlar gstermi. O zaman kendilerin-
den gemiler. Ve ancak o zaman, gzleri dostunun gzlerinde
yitip gitmi olan ems-n-Nehar u arky okumu:

13 Pekir: Genellikle pamuk ipliinden dokunmu ince havlu.


292
Ey k bedenim, sen sevgiliyi beklerken saydamla-
tn! Ve dklen gzyalar altnda, yanaklarmn tutu-
mas, geliinin meltemini tatllatrd!
Ey dostumun bulunduu yerdeki kutsal gece, sen, bah-
tmn tm gecelerinden daha ok yreime tatllk ve-
riyorsun!
Ey beklediim, yotunu gzlediim gece! Sevgilim beni
sa koluyla saryor, ben de onu sol kolumla mutlana-
rak saryorum!
Onu saryorum ve dudaklarmla, onun dudaklar beni
tamamyla tketirken, aznn arabn iiyorum! By-
lece hem testiyi, hem de iindeki bal elde ediyorum!

Bu arky iittikleri zaman, birden ylesine byk bir zevk


ve nee duymular ki, yreklerinin ta dibinden "Ya Leyl! Ya Se-
lam! te! Ah, ite zevk dolu szler bunlar!" diye haykrmlar.
Sonra cevahirci Emin, artk varlnn gerekli olmadn d-
nerek ve zevkin doruundaki iki sevgiliyi birbirinin kollarnda
grerek ve onlar skntya sokmamak iin, kendilerini bu evde
yalnz balarna brakma kararn alarak yavaa oradan ayrl-
m. Ve her zaman oturmakta olduu evin yolunu tutmu ve ru-
hu artk rahat, dostunun mutluluunu dnerek yatana uzan-
makta gecikmemi ve sabaha kadar uyumu.
Uyandnda, karsnda, yal zenci kadnn yznn korkudan
kaslm, yanaklarn elleriyle dverken aladn grm. Ba-
na ne gelmi olduunu sormak zere azn aarken, rkm
zenci kadn kendisine, sessiz bir iaretle uyanmasn anlatm ve
kapda beklemekte olan komusunu gstermi.

293
Emin'in ricas zerine, komusu yaklam ve selamlamalardan
sonra, ona, "Ey komum, bu gece evinin zerine ken korkun
felaketten dolay seni teselli etmeye geldim!" demi. Cevahirci,
"Sen hangi felaketten sz ediyorsun, Allah akna?" diye haykr-
m. Adam "Henz renmediine gre, bilesin ki, bu gece se-
nin teki evden kp kendi evine ancak ulatn bir srada, ile-
rinin ustas olduklar anlalan hrszlar, bir gn nce senin ikin-
ci evine deerli eyalar tam olduunu grm olacaklar ki,
orada kimse bulunmad inancyla ieri dalmlar. Ama orada
senin konuk ettiin kimseleri grnce, onlar herhalde ldrmek
zorunda kalmlar ya da ortadan kaldrmay dnmler; nk
artk onlarn hibir izine rastlanlmyor. Evine gelince, hrszlar
onu batan aa soymular; bir hasr, bir ilte bile brakmam-
lar. imdi sanki hi denmemi gibi tertemiz ve bo durumda"
demi.
Bu haberi alnca, gen cevahirci, ellerini umutsuzlukla ge kal-
drarak, "Ya Allah! Ne felaket bu byle! Bana ait olan eyayla,
dostlarmdan dn aldklarm, yerine getirilmez biimde yk
oldu, ama konuklarmn kayb yannda bunun sz m olur?" di-
ye haykrm. Ve akn, yaln ayak ve gmlekle, felaketine ac-
yan komusu yakndan onu izlerken ikinci eve doru komu.
Ve grm ki, salonlar tm boluklaryla nlamaktadr! Bunu
grnce alayarak ve hkrklar kopararak yere km ve son-
ra "Ah! imdi ne yapmal, ey komum?" diye haykrm.
Komusu yant oluturmak zere...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabah olduunu grerek yava-


a susmu.

294
Ama Yz Altm Drdnc Gece Olunca

Komusu yant oluturmak zere, ona "Sanyorum ki, ey Emin,


tutulacak en iyi yol, sabrla felakete katlanmak ve er ya da ge
yakalanmalar kesin olan hrszlarn ele gemesini beklemektir;
nk valinin muhafzlar, yalnz bu hrszlk iin deil, u son
zamanlarda iledikleri daha pek ok sular iin onlar izlemek-
te!" demi. Zavall cevahirci de "Ey Ebl-Hasan bn-i Tahir, bil-
ge adam! ekilip yavaa Basra'ya gitmek iin ne kadar doru
esinlenmisin! Ama... nsan bana gelecekten saknamaz ki!"
diye haykrm. Ve Emin, tm yky renen ve geerken ona
acyan bir kalabalk ortasnda zlerek yeniden evinin yolunu
tutmu.
Bylece, evinin kapsna ulanca, cevahirci Emin, evin giriin-
de, hi tanmad birinin kendisini beklediini grm. Adam,
onu grnce ayaa kalkm ve onu selamlam; Emin de selam-
na yant vermi. Bunun zerine adam ona "Sana syleyeceim,
sadece ikimizi ilgilendiren gizli eyler var!" demi. Emin de onu
eve sokmak istemi. Ama adam ona "kimizin tamamyla yalnz
kalmas daha iyi olur; en iyisi senin teki evine gidelim!" demi.
Emin de ararak ona "Ama ben seni tanmyorum, sen beni ve
evlerimi nasl tanyorsun?" diye sormu. Yabanc glerek "Sana
hepsini aklarm! Ve eer Allah isterse, sana derdini hafiflete-
cek bir eyler de salayabilirim!" demi. Bunun zerine Emin,
bu yabancyla evden km ve ikinci eve ulam; ama orada bi-
linmeyen kii, evin kapsnn hrszlar tarafndan krlm bulun-
duunu; dolaysyla, gizli konumalara elverili olmadn sy-
lemi. Sonra da ona "Beni izle! Seni bildiim gvenli bir yere
gtreyim!" demi.

295
Cevahirci ve Tuhaf Ziyaretisi
(T. Dalziel)

Bunun zerine adam yrmeye balam; Emin de bir sokaktan


dierine, bir ardan tekine ve bir kapdan bir bakasna ada-
mn ardndan giderek akam oluncaya kadar onu izlemi; ve
bylece Dicle nehrinin kenarna kadar gelince, adam, Emin'e
"teki kyya gesek kukusuz daha fazla gven iinde olur-
duk!" demi. Ve birdenbire, bilinmeyen bir yerden bir kayk
belirerek onlara yaklam ve daha Emin, neriyi reddetmeyi
dnmesine vakit kalmadan, kendini yabanc kiiyle birlikte
kayn iinde buluvermi; kayk da birka gl krek ekile
onlar kar kyya tam.

296
Bunun zerine adam, elinden tutarak, Emin'in karaya kmasna
yardm etmi; onu dar ve dolambal sokaklardan geirmi. Ve
artk hibir eyden gven duymayan Emin, kendi kendine "Ya-
amm boyunca buralara ayak basmamtm! Benimki de ne se-
rven ya!" diye dnm.
Ama sonunda adam, batan aa demirden yaplm olan alak
bir kapya ulam ve cebinden pasl byk bir anahtar karm,
onu kilide sokmu; mthi bir gcrt koparan anahtarla kapy
am. Adam ieri girmi, Emin'i de ieri sokmu. Sonra yeni-
den kapy kapatm; ve elleri ve ayaklar zerinde yrmek zo-
runda kaldklar dar bir geide girmiler. Ve bu geidin sonunda,
kendilerini anszn, tam ortada tek bir mealenin aydnlatt bir
salonda bulmular. Bu mealenin yresinde, ayn giysileri ku-
anm ve sanki tek bir iri-kym suret aynalarla on kez yanstl-
m gibi birbirine tpk tpksna benzeyen on erkein kprdama-
dan oturduklarn grmler.
Sabahtan beri yapt yryle zaten yorgun dm olan
Emin, bunu grnce, byk bir gszlk duymu ve yere d-
m. Bunun zerine onu bu yere getirmi olan adam, yzne bi-
raz su serpmi ve onu kendine getirmi. Sonra, zaten hazr edil-
mi bulunan sofraya, on birbirine benzer adam oturmular ve tek
ve benzer bir sesle Emin'i de yemeklerini paylamaya arm-
lar. Emin de, bunlarn btn tabaklardan yemeye baladklarn
grerek, kendi kendine "Yemeklerde zehir olsayd, bunlar ye-
mezlerdi!" diye dnm ve korkusuna karn sofraya yakla-
m; sabahtan beri a olduu iin alabildiine yemi.
Yemek bitince, on azdan kan tek bir sesle "Bizi tanr msn?"
diye sormular. Emin de "Yok, vallahi!" cevabn vermi. Onu
birden "Geen gece evine girip soyan ve konuun olan gen er-
kek ile ark okuyan gen kadn karan haramileriz! Ama ne

297
yazk ki, hizmet eden kz, taraadan kamay baard!" demiler.
Bunun zerine Emin "Allah sizden raz olsun efendilerim! Lt-
fen bana bu iki konuun nerede olduunu gsterir misiniz? Al-
m gidermeme yardm ettiiniz gibi, ruhumun sakinliine ka-
vumasn da salaynz! Ve benden aldnz her eyle Allah
hepinizi bar iinde yaatsn! Bana sadece dostlarm gsteri-
verin!" demi. Bunun zerine hrszlar, hepsi birden, ayn anda
kollarn uzatarak kapal bir kapy gstermiler ve ona "Onlarn
baht iin bundan byle korkma; bizim yanmzda, valinin evin-
dekinden daha gven iindedirler ve zaten sen de ylesin! Bil ki,
seni buraya, gzel yzleri ve soylu davranlar bizi artan ve
bu durumlarn bir kez kestirdikten sonra sorguya ekmeye cesa-
ret edemediimiz bu iki gen hakknda tutarl bilgi almak zere
getirdik!" demiler.
Bunun zerine cevahirci Emin'in korkusu epeyce yatm ve
haramileri tm olarak kendi maksadna ulamak iin kazanmak-
tan baka bir ey dnmemi ve onlara "Ey efendilerim, imdi
aka gryorum ki, yeryznn insanlk ve incelik yok olsa
da, el dokunmadk halleriyle sizin evinizde yeniden bulunurlar.
Yine de ayn aklkla gryorum ki, sizler kadar gvenli ve c-
mert kiilerle i grlnce, onlarn gvenini kazanmak iin tutu-
lacak en iyi yol, kendilerinden gerei asla saklamamaktr! y-
leyse, benim ykmle onlarn, armann son snrna ulatra-
cak kadar artc olan yksn dinleyin!" demi.
Ve cevahirci Emin, haramilere, hibir ayrnty atlamadan ban-
dan sonuna kadar, ems-n-Nehar ile Ali bn-i Bekkar'n yk-
sn ve kendisinin bununla ilgili yksn anlatm. Ama ger-
ekten onu burada tekrarlamann hibir yarar yok!
Haramiler bu garip yky iitince, gerekten, son kertede ar-
mlar ve "Aslnda, evimizin u anda gzel ems-n-Nehar ile

298
Ali bn-i Bekkar' barndrmas, ne byk mutluluktur! Ama ey
cevahirci, sen bizimle alay falan etmiyorsun ya? Bunlar gerek-
ten anlattn kiiler mi?" diye haykrmlar. Emin de "Vallahi!
Ey efendilerim, ta kendileridir!" diye haykrm. Bunun zerine
haramiler, tek bir kiiymiler gibi, ayaa kalkmlar ve sz ko-
nusu olan kapy amlar ve emir Ali ile ems-n-Nehar', ken-
dilerinden bin kez zr dileyerek dar karmlar ve onlara
"Davranmzn uygunsuzluu dolaysyla bizi balamanz
sizden yalvararak diliyoruz. Zira cevahircinin evinde sizin mev-
kinizdeki kiileri yakaladmzn kukusunu gerekten hi duy-
mamtk!" demiler. Sonra Emin'e doru dnp ona "Sana ge-
lince, senden aldmz btn eyalar hemen sana geri verece-
iz; ancak, her yanda, arttrma yoluyla sattrarak datm bu-
lunduumuz bazlarn ayn ekilde geri veremediimizden dola-
y ok zlyoruz!" demiler.

299
Ve gerekten, byk bir balya halinde toparlayarak deerli eya-
y bana geri vermekte abukluk gsterdiler; ben de, onlara, c-
merte davranlarndan tr pek ok teekkrde bulunmakta
kusur etmedim.14 Bunun zerine mze dnerek "imdi artk
sizi daha uzun sre burada tutmak istemiyoruz; yeter ki, bizlerle
kendi gnlnzle kalmak istediinizi aklayarak byk bir onur
verin!" dediler.

Ve hemen sadece onlar ele vermememizi ve geen naho olay-


lar unutmamz vaadettirerek bize hizmet etmeye koyuldular.
Bizi nehir kysna gtrdler. Soluk alamayacak hale getiren
heyecanmz ve tedirginliklerimizi birbirimize aktarmaktan hl
kanyor ve tm olaylar bir d gibi kabullenmek eiliminde
bulunuyorduk. Sonra, btn sayg gsterileriyle, on kii bize ka-
yklarna binerken yardmda bulundular ve hepsi birden ylesine
gayretle krek ektiler ki, gz ap kapayasya kadar geen bir
srede kar kyya ulatk. Ama, tam kayktan ktmz srada,
birdenbire her yandan hkmet muhafzlaryla sarldmz ve
derhal tutuklandmz grmek bizim iin mthi bir ey oldu!
Hrszlara gelince, onlar kaykta kalm bulunduklarndan, bir-
ka krek vuruuyla tm ulamlarn tesinde kalmay salaya-
cak zaman buldular.
Bunun zerine muhafzlarn banda bulunan amir, yaklaarak,
tehdit savuran bir sesle bize, "Kimsiniz siz ve nereden geliyor-
sunuz?" diye sordu. Biz de, korkuya kaplarak, konumaktan e-
kindik; bu durum, muhafzlarn komutannn gvensizliini daha
da arttrd ve bize "Bana doru cevap verin; yoksa, hemen elini-
zi, ayanz balatr ve adamlarma sizi alp gtrmelerini sy-
lerim! Haydi nerede, hangi sokak, hangi mahallede oturduunu
14 Bu andan balayarak, yknn aktarlmasndan vazgeilip cevahircinin kendi azn-
dan anlatlmakta olduu grlmektedir (M.)
300
Kayktan nerken
(T. Dalziel)
zu bana syleyin!" dedi. Bunun zerine ben, ne pahasna olursa
olsun durumu kurtarmak iin konumak gerektiini anladm ve
"Efendim, biz algcyz, bu kadn da meslekten bir arkcdr.
Bu akam, bizi kayklaryla buraya kadar getiren bu kiilerin e-
vinde bizim de bulunmamz istedikleri bir enlik vard. Bu kii-
lerin adn size aklama isteinize gelince, bu ayrntlar hi bil-
miyoruz, bizi ilgilendiren sadece iyi bahi alm olmamzdr!"
diyerek yantladm. Ama muhafzlarn komutan bana sert sert
bakt ve "Sizin arkcya benzer yeriniz yok; aksine, bir enlik-
ten kp gelen kimselere gre, ok tedirgin ve ok korkmu bir
haliniz var! Bunca gzel ziynetleri olan bu kadn arkadanzda
da engi havas yok! Hey, muhafzlar! Bu kiileri toparlayn ve
hemen hepsini hapse atn!" dedi.

Bu szleri duyunca, ems-n-Nehar, kiiliiyle ie karmak ka-


rarn verdi ve muhafzlarn komutanna doru ilerleyerek, onu
bir yana ekti ve kulana birka sz syleyerek, onda ylesine
bir etki brakt ki, komutan, birka adm geri ekilip sayglarn

302
ok gzel ifade edilmi szlerle, ama kekeleyerek aklarken
yerlere kadar eildi. Ve adamlarna, hemen iki kayk armalar
buyruunu verdi; birine ems-n-Nehar'n girmesine yardmc
olurken, tekine de beni ve Emir bn-i Bekkar' yerletirdi. Son-
ra kayklara, bizi, nereye istiyorsak, oraya gtrmelerini bu-
yurdu. Ve kayklardan her biri hemen iki ayr dorultuda yol al-
d; ems-n-Nehar sarayna doru, biz ikimiz de kendi mahalle-
mize doru.
lkin bizden yana olanlar anlatacak olursak, emirin evine henz
yaklamtk ki, onu, uzayp giden heyecanlarn tketmesinden
ve gcnn sonuna ulamasndan dolay, bilinsizce, evindeki
kadnlarn ve hizmetkrlarnn kollarna derken grdm...

Anlatsnn burasnda ehrazat, gn domakta olduunu gre-


rek yavaa susmu.

Ama Yz Altm Beinci Gece Olunca


Demi ki:

Evindeki kadnlarn ve hizmetkrlarnn kollarna derken gr-


dm. Zira, yolda konuurken bana anlattklarndan, artk bu olup
bitenlerden sonra, sevgilisi ems-n-Nehar ile bir kez daha bu-
lumasnn btn mitlerini yitirmi olduu anlalyordu.
Evin kadnlar ve hizmetkrlar, emiri yeniden ayltmaya al-
tklar srada, ana babas da bir trl anlayamadklar btn bu
felaketlerin nedeninin ben olabileceimi dnmler ve her tr-
l ayrnty onlara anlatmam iin beni zorlamak istemilerdi.
Ama olup bitenleri onlara anlatmaktan saknm ve kendilerine
"Ey saygn kiiler, emirin bana gelen ylesine olaanddr ki,
303
bunu ancak kendisi size anlatabilir!" dedim. Ve mutlu kiiymi-
im ve de ansm varm ki, o anda emir kendine geldi; ana ba-
bas da onun nnde beni sorgulamay daha fazla gze alamad-
lar; ve ben, yeni soruturmalardan korkarak ve bn-i Bekkar'n
durumundan biraz daha gvenli olduumdan dolay, balyam al-
dm ve olanca abuklukla evimin yolunu tuttum.
Oraya ulanca, zenci kadn, yzn dverek, en keskin ve en
mitsiz lklar atarken buldum; tm komular da onun yre-
sinde toplanm, kesinlikle inandklar lmmden dolay onu
teselli ediyorlard. Byleyken kp geldiimi gren zenci kadn,
koup ayaklarma kapand; o da beni yeni bir soruturmaya sok-
mak istedi. Ancak kendisine, o an iin, uyumaktan baka bir ey
dnmediimi syleyerek kestirip attm; ve kendimi, bitkin, bir
halde ilteler zerine braktm. Yzm yastklara gmerek sa-
baha kadar derin bir uykuya daldm.
Uyandmda, zenci kadn yanma geldi ve bana sorular sorma-
ya balad; ona "Bana abuk bir anak su getir!" dedim; onu bir
dikite itim; zenci kadn soru sormay srdrnce, kendisine
"Olan, olup bitmitir!" dedim. Bunun zerine yanmdan ayrlp
gitti. Ben de, yeniden uykuya daldm ve bu kez ancak iki gece
uyuduktan sonra uyandm.
O zaman yataktan kalkp oturarak, kendi kendime "imdi ger-
ekten bir hamama gidip ykansam iyi olur!" dedim. Ve hemen,
srekli hi kimseden haberlerini alamadm bn-i Bekkar ile
ems-n-Nehar'n durumuyla kafam yorarak hamama gittim.
Orada ykandktan sonra hemen dkknmn yolunu tuttum; ve
tam cebimden anahtar karp kapy amak zereyken, kk
bir elin omzuma dokunarak birinin bana "Ya Emin!" diye ses-
lendiini duydum. Dnp baknca, ems-n-Nehar'n srda,
benim gen sevgilimle gz gze geldim.

304
Ama ben, onunla karlamaktan sevineceime, kendisinin Hali-
fe'nin gzdesinin ilerine bakan srda cariyesi olduunu bildi-
imden, onunla grrken dkkn komularmn tarafndan g-
rleceimi dnerek byk bir korkuya kapldm. Bundan do-
lay anahtar hemen yeniden cebime koydum ve bam evirme-
den tamamyla arm, ardmdan koan gen kzn beni durdur-
mak iin yalvarmalarna kulak asmadan burnumun diki dorusu-
na yryp gittim; ve ardma den ve beni yakndan izleyen
srda cariyeye ilgi gstermeden, orada burada dolandm dur-
dum; sonunda pek fazla cemaati olmayan bir camiin kapsna u-
latm. Ve abucak pabularm darda brakarak ieri girdim;
ve en karanlk bir keye giderek hemen namaza durdum. Ve
ancak o zaman, her zamandan daha ok, btn bu zc kar-
maklklardan saknmak iin kam ve sessizce Basra'ya ekil-
mi olan eski dostum Ebl-Hasan bn-i Tahir'in ne denli byk
bir bilgelik gsterdiini anladm. Ve kendi kendime "uras ke-
sin ki, Tanr beni kazasz belasz bu servenden kurtarrsa, bir
daha bylesine belal ilere girmeyeceim ve bylesine ileri,
kesinlikle stlenmeyeceim!'' dedim.
Bu karanlk keye henz ekilmitim ki, yanma....

Anlatsnn burasnda ehrazat, gn doduunu grerek yava-


a susmu.

305
Ama Yz Altm Altnc Gece Olunca
Demi ki:

Bu karanlk keye henz ekilmitim ki, yanma, srda cariye-


nin geldiini grdm; ortalkta tanklk edecek kimse bulunma-
dndan, bu kez, onunla zgrce konumaya karar verdim. lkin
bana "Sen naslsn?" diye sordu. Ben de "Salm ok iyi! A-
ma, hepimizin yaad bu srekli korkuyu yaayacama lsem
yeridir!" diye cevap verdim.
Bana "Yazk! Ya zavall hanmmn durumunu bilsen ne derdin
acaba? Ah! Ya Rabbi! Senin evinden kaarak, damdan dama at-
layarak, sonuncu evden sokaa atlayp ilkin kendimin ulat
sarayda onu yeniden grdm an hatrlamakla bile elim aya-
m kesiliyor. Ya Emin! Onu bir grseydin! ems-n-Nehar'n o
k saan yz yerine, mezardan km birininki gibi solgun
yzyle onu kim tanyabilirdi? Ben de, onu grnce, ayaklarna
kapanarak ve onu perek hkrklara gmlmekten kendimi
alamadm. Ama o bu durumunu unutmu grnerek, ilkin, bana
yardmlarndan tr kaykya hemen verilmek zere bin altn
dinar dolusu bir kese verdi! Bu i grldkten sonra, gc t-
kendi ve baygn kollarma dt; onu abucak yatana tadk;
orada yzne iek sular serpmeye koyuldum; ve gzlerini sil-
dim, ellerini ayaklarn ykadm ve tm giysilerini deitirdim.
O zaman yeniden kendine geldiini ve biraz soluk aldn gre-
rek ok sevindim; ona hemen imesi iin gl erbeti sundum ve
yasemin ruhu koklattm ve kendisine, 'Ey hanmm, Tanr ak-
na, kendini toparla! Byle srp giderse, halimiz ne olur?' de-
dim. Ama o, bana 'Ey benim sadk srdam, artk benim yery-
znde balanacam kimse kalmad! Ama, lmeden nce, sevgi-
limden haber almak isterdim. Git hemen cevahirci Emin'i bul ve

307
ona altnla dolu u keseyi ver ve ona varlmzn neden olduu
zararlarn onarlmas iin bunlar kabul etmesini rica et!' dedi."
Ve srda cariye szn keserek, bana iinde be bin altn dinar-
dan fazla para bulunduu anlalan olduka ar bir torba verdi;
nitekim sonradan bunun byle olduunu anladm. Sonra da
"ems-n-Nehar sonuncu bir rica olarak, iyi de olsa, kt de ol-
sa, senden Ali bn-i Bekkar'a dair haberler almakla beni grev-
lendirdi!" diyerek szn srdrd.
Bunu dyunca gerekten, bu tehlikeli ykye bir daha karma-
mak konusunda verdiim kesin karara karn, bir ltuf olarak
benden istenen eyi reddedemeyeceimi anladm; ve ona akam-
leyin evime gelirsen, gidip reneceim gerekli ayrntlar ken-
disine anlatmakta kusur etmeyeceimi syledim. Ve gen kza
evime urayp torbay oraya brakmas iin ricada bulunduktan
sonra, ben de camiden ktm; ve bn-i Bekkar' grmeye gittim.
Orada, kadnlar ve hizmetkrlarn hepsinin, gnden beri beni
beklediklerini ve derin iniltiler kopararak beni sorup duran Emir
Ali'yi yattrmak iin ne yapacaklarn bilemediklerini grdm.
Gzleri hemen hemen snm gibi grnen emiri de canldan
ok lye benzer durumda buldum. Bunun zerine yanna yak-
lap gzlerim yala dolu onu barma bastm...

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabahn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

Ama Yz Altm Yedinci Gece Olunca


Demi ki:

308
Ve onu barma bastm ve ona, kendisini bir para avutmak iin
birok incelikli szler syledim; ama bu kez baar salayama-
dm; nk bana "Ey Emin, ruhumun beni terk etmek zere ol-
duunu iyice hissediyorum. Ama lmeden nce, hi deilse, se-
nin dostluuna duyduum minneti karlamak iin bir kran
hatras brakmak istiyorum" dedi. Ve klelerine "Bana u ve u
eyay getirin!" dedi. Ve kleler hemen bir sepetin iine koyduk-
lar her trden deerli eyay: vazolar, gmleri ve yksek de-
erde ziynetleri getirdiler, Bana "Evinden alnan eyalarn yeri-
ne bunlar kabul etmeni senden rica ediyorum!" dedi. Sonra hiz-
metkrlarna hepsini evime tamalarn emretti. Sonra da bana
"Ey Emin, bil ki bu lemde her eyin bir sonu vardr! Akta ga-
yesini bulamamak felakettir! Bunu ancak lm paklar. Ben de,
bar zerine olas Peygamberimiz'in yasalarna sayg gsterme-
diim iin, yaklatn hissettiim bu lmn gelecei an bek-
liyorum! Ah! Emin, derdimden ne ok ac ektiimi bir bilsen!
Ruhumu dolduran bunca aclar eken baka biri olduunu san-
myorum!" dedi.
Bunun zerine, ona, biraz oyalansn diye, ilkin gidip ems-n-
Nehar'n gnderdii ve beni evimde bekleyen srda cariyeyi bu-
lacam syledim. Ve gidip gen kz bularak emirin durumunu,
sonunun geldiini sezdiini ve sevdiceinden ayrlm olmann
hznn tayarak yeryznden ayrlacan sylemek zere o-
nu terk ettim.
Ve gerekten, eve ulamadan birka dakika sonra, gen kzn
inanlmaz kertede heyecan ve aknlk iinde ve gzlerinden
seller halinde gzya dkerek geldiini grdm. Ben de, gittik-
e daha fazla korkarak ona "Allah akna! Btn olan bitenlerin
tesinde daha kt bir ey mi var?" diye sordum. Bana, titreye-
rek "O kadar korktuumuz ey sonunda bamza geldi! Artk
kurtulmamz ihtimali bulunmazcasna mahvolduk! Halife her
309
eyi rendi. Dinle bak: Kle kzlardan birinin az geveklii
dolaysyla ba hadmaas kukulara kapld ve ems-n-Ne-
har'm kadnlarnn hepsini, ayr ayr dinleyerek sorguya ekti. Ve
inkrlara karn, birbirine aykr aklamalar ve edindii bilgile-
ri biraraya getirerek gerei saptamann yolunu buldu. Ve mese-
leyi Halife'nin bilgisine sundu; o da hemen, allagelene aykr
olarak ems-n-Nehar' karsna getirmeleri iin yirmi hadm-
aas gnderdi.

Emir Ali ve Cevahirci


(T. Dalziel)

Hepimiz korkunun snrlarna dayanacak kadar dehete dtk!


Ben bir ara gizlice katm ve bizi tehdit eden son felaketi sana

310
bildirmek iin koup geldim. Git, hemen Emir Ali'ye haber ver,
bu durumda alnmas gereken tm nlemleri alsn!" diyerek ce-
vap verdi!
Ve bu szleri syleyerek gen kz saray dorultusunda koarak
uzaklat. Bunlar duyunca, yremdeki evrenin tamamyla karar-
dn grdm ve "Tm gcn sahibi Yce Tanr'dan baka g
alnacak ve ba vurulacak varlk yoktur!" diye haykrdm. Bah-
tn bu dnm karsnda daha fazla ne syleyebilirdim! Ken-
di kendime, henz yanndan yeni ayrldm halde, Ali bn-i
Bekkar'n yanna dnp ve daha o, en kk bir bilgi isteminde
bulunmadan, kendisine "Ey Ali, imdi hemen beni izlemen ge-
rek! Yoksa, en iren ekliyle lm seni bekliyor! Her eyi -
renmi olan halife, seni yakalatmak iin adamlarn gndermek
zere! Bir an bile kaybetmeden buradan ayrlalm ve lkenin s-
nrlarn aarak, seni arayanlarn ulaamayaca bir yere gide-
lim!" diye haykrdm. Ve hemen, emrin adna, klelerine de-
veye evdeki deerli eyay ve yol azn yklemelerini buyur-
dum; bir deveye de emiri bindirerek, arkasna da ben oturdum.
Ve zaman kaybetmeden, emir abucak anasna vedada bulunur
bulunmaz yola koyulduk ve l yolunu tuttuk

Anlatsnn burasnda ehrazat, sabah olduunu grerek yava-


a susmu.

311
Ama Yz Altm Sekizinci Gece Olunca
Demi ki:

Yola koyulduk ve l yolunu tuttuk.


Oysa, yazl olan her ey gerekleir ve bahtn gerekleri, hangi
gk altnda olursa olsun, yerine gelir! Gerekten felaketlerimi-
zin devam kanlmazd ve bir felaketten kanmamz bizi daha
beter bir felakete drmt.
lde yol alp dururken, akama doru ve tam da bir vahada
hurma aalar arasnda bir minare grdmz srada, birden
sol yanmzdan bir haydut etesi belirip bizi hemen drt yan-
mzdan sard. Hayatmzn kurtulmasnn, hibir direnie geme-
memize bal olduunu ok iyi bildiimizden, silahlarmzn a-
lnmasna ve soyulmamza ses karmadk. Haydutlar da zerin-
deki tm ykleriyle hayvanlarmz ele geirdiler ve zerimizde
tadmz giysilerimizi bile soydular ve srtmzda sadece gm-
leklerimizi braktlar. Sonra da bamza ne geleceiyle hi ilgi-
lenmeden uzaklap gittiler.
Zavall dostuma gelince, tekrarlanan heyecanlar onu ylesine
bitkin hale getirmiti ki, benim elimde bir kuklaya dnmt!
Her eye karn, yava yava vahada farkna vardmz camiye
doru srklenmesine yardm edebildim; ve geceyi geirmek -
zere ieri girdik. Orada Emir Ali, yere dt ve bana "u saatte
artk ems-n-Nehar yaam olamayacana gre, ite sonunda
ben de burada leceim" dedi.
Oysa tam o srada, camide adamn biri namaz klmaktayd.
badetini bitirince, bize doru dnd ve bir an yzmze bakt
ve sonra bize doru yaklat; iyimser bir edayla "Ey gen kiiler,
siz kukusuz yabancsnz ve geceyi geirmek iin buraya girmi
312
olacaksnz!" dedi. Ona "Ey eyh, biz l haydutlarnn zeri-
mizdeki gmleklerden baka bir ey brakmadan tepeden trnaa
soyduklar yabanclarz!" diye cevap verdim.
Bu szleri duyunca, yal adam bize ok acd ve "Ey zavall
genler, burada beni bekleyin, biraz sonra geri geleceim!" dedi.
Ve biraz sonra yannda bir boha tayan bir olan ocuu ol-
duu halde geri dnd; yal adam bu bohadan giysiler kard
ve bunlar giymemizi rica etti; sonra da bize "Benimle birlikte,
bu camiden daha iyi dinlenebileceiniz evime gelin, herhalde a-
ckm ve susam olmalsnz!" dedi. Ve bizi evine gitmek zere
kendisini izlemeye zorlad; orada Emir Ali, hallarn zerine so-
luksuz dt! O zaman, uzaktan, hurmalar arasndan vahada e-
sen rzgrla birlikte zavall bir kadnn u kederli dizelerle sy-
ledii arky duyduk:

Genliimin sonunun geldiini grerek alyorum! A-


ma hemen bu yalar kurutuyor ve onlar artk sadece
sevgilimden ayrlmamn uruna dkyorum!
Eer lmn gelii ruhuma ac veriyorsa, bu: korkulu
bir yaam braktmdan dolay deil, sevgilimin gz-
lerinden uzaa deceim iindir!
Ah! Ayrlk anlarnn bu denli yakn olduunu ve sev-
diimden sonsuza dek ayrlacam bilseydim: yol az-
olarak, yanma, tapnlas gzlerine bir an dokun-
duumda elimde kalan alrdm!

Ali bn-i Bekkar bu arky iitmeye balar balamaz ban kal-


drp kendinden geerek dinlemeye koyuldu. Ve ses dindii za-
man, onun, byk bir hkrk kopararak yere dtn gr-
313
dk: lmt...

Anlatsnn burasnda ehrazat, gnn belirdiini grerek ya-


vaa susmu.

Ama Yz Altm Dokuzuncu Gece Olunca


Demi ki:

Onun byk bir hkrk kopararak yere dtn grdk: l-


mt.
Bunu grce, yal adam ile ben hkrklara boulduk ve
sabaha kadar ylece kaldk; Ve ben, gzyalar arasnda, yal
adama, bu hazin yky anlattm. Sonra, sabahleyin, ana ba-
basna haber verip dnnceye kadar ly gereince saklamas-
n kendisinden rica ettim. Ve bu iyi yrekli adamdan izin alarak
yola kan bir kervandan da yararlanarak btn abukluumla
Badat'a dndm. Giysilerimi bile deitirmeden doruca bn-i
Bekkar'n evine yneldim; orada annesini grp hznle bar
dileinde bulundum.
bn-i Bekkar'n annesi benim yalnz dndm grnce ve ke-
derli halime de baknca, bir nseziyle titremeye balad. Kendi-
sine "Ey Ali'nin saygdeer annesi, Allah buyurur ve kullar bo-
yun emekten baka bir ey yapamaz! Ve bir ruh zre ar
mektubu yazlmsa, bu ruh, geciktirmeden, efendisinin nne
kmaldr!" dedim.
Bu szleri duyan Ali'nin annesi ac bir feryat kopard ve yz
koyun topraa derek "Aman yarabbi! Olum ld m yoksa?"
diye haykrd.

314
Bunun zerine, bam edim ve bakaca bir ey syleyemedim.
Ve zavall kadnn hkrklara boularak bayldn grdm.
Ben de, yreimden kopan tm gzyalaryla aladm; o srada
eve doluan kadnlar korkun lklar atyorlard.
Sonunda Ali'nin annesi beni dinleyecek hale gelince, ona olu-
nun lmnn btn ayrntlarn anlattm ve ona "Ey Ali'nin
annesi, Tanr onurunun yceliini takdir etsin ve seni hayrlar
ve merhametiyle kuatsn!" dedim. Bunun zerine bana "Ama
annesine duyurulmak zere hibir vasiyeti olmad m?" diye sor-
du. Ona "Oldu tabii! Bana, son dilek olarak cesedinin Badat'a
tanmasn salaman istediini syledi!" diyerek yant verdim.
Bunu duyunca, giysilerini yrtarak yeniden gzyalarna boul-
du ve olunun cesedini tatmak zere bir kervanla hemen vaha-
ya gideceini syledi.
Ve gerekten, birka dakika sonra, onun yol hazrlna giriti-
ini grerek, kendi kendime "Ey Ali bn-i Bekkar, bahtsz k,
genliinin en gzel iekleri at bir srada solmu olmas ne
hazin! " diyerek evimin yolunu tuttum.
Ve bylece evime ulatm ve elimi cebime atp anahtarm -
karrken, birinin yavaa koluma dokunduunu duydum; dnp
baknca, matem giysilerine brnm olan ems-n-Nehar'n
srda cariyesinin kederli yznn farkna vardm. Bunu grr
grmez kamak istedim; ama beni durdurdu ve birlikte evime
girmeye zorlad. O zaman ben, her eye karn, henz hibir ey
bilmediim halde, onunla birlikte mthi bir gzya seline
kapldm. Sonra da ona "Kederli haberi rendin demek?" diye
sordum. Bana "Hangisini ya Emin?" diye yant verdi. Ona "Ali
bn-i Bekkar'n lmn!" dedim. Ve bu kez daha da ok alad-
n grnce, bundan henz haberli olmadn anladm. Ve ken-
disine, onunla birlikte uyumlu byk i ekilerle olan biteni an-

315
lattm.

Cevahirci Evine Dnerken


(T. Dalziel)

yky anlatp bitirdim, o da kendi sras gelince "Ve sen ya


Emin, gryorum ki sen de benim felaketimden haberli deil-
sin!" dedi. Ben de "Yoksa, Halife'nin buyruuyla ems-n-Ne-
har da m ldrld?" diye haykrdm. Bana "ems-n-Nehar
ld, ama hi de senin dndn gibi deil! Ey efendim!" di-
yerek yant verdi. Ve biraz daha alamasn srdrmek iin sz-
lerine ara verdikten sonra, sonunda bana "Dinle bak, Emin!" de-
di:

316
Yirmi hadmaasna elik ederek ems-n-Nehar, Halife'nin hu-
zuruna ulanca, Halife bir iaretiyle onlarn hepsini uzaklatr-
m, sonra kendisi ems-n-Nehar'a yaklaarak onu yanna o-
turtmu ve hayranlk verici bir iyilik tayan sesiyle "Ey ems-
n-Nehar, saraymda senin dmanlarn olduunu biliyorum ve
bu dmanlar davranlarn saptrarak, bana ve sana uygun ol-
mayan bir grnme sokup senin ruhundaki varlna zarar ver-
mek istiyorlar! Bil ki seni her zamandan daha ok seviyorum ve
bunu tm sarayn nnde kantlamak iin, senin hizmetilerinin,
klelerinin ve ev masraflarnn arttrlmasn buyurdum! Senden
de, beni de ok kederlendiren bu dertli halini stnden atman
rica ediyorum! Ve seni elendirmek iin hemen saraymn alg-
clarn; meyve ve ieceklerle dolu tepsiler getirteceim!" dedi.
Ve hemen algclar ve arkclar geldiler; ve her eyi ieren ar
tepsilerle kleler ieri girdiler. Ve her ey hazr olunca, Halife,
bunca iyilie karn gittike daha fazla bitkin grnen ems-n-
Nehar'n yanna oturarak arkclara ie balamalarn emretti.
Bunun zerine, bunlardan biri, arkadalarnn elik ettii utlarn
sesine uyarak u arky okumaya balad:

Ey gzyalar, siz benim ruhumun srlarna ihanet e-


diyorsunuz ve sessizce iimde byttm bir derdi
kendi bama saklamam engelliyorsunuz!
Yreimin sevdii dostumu yitirdim ben...

Ama birdenbire, okunan bu satr henz sona ermemiken, ems-


n-Nehar, hafif bir feryat kopard ve srt st yere dt. Halife
de, son derece zlerek onun zerine atlr gibi eildi; onu sa-
dece baylm sanyordu; ama kollarnda onun lsyle ayaa

317
kalkt!
Bunun zerine elindeki barda frlatp att ve tepsileri devirdi
ve hepimiz feryada baladmzdan, enlik yerindeki algclar
dar kardktan sonra herkesi oradan uzaklatrd; salonda sa-
dece ben kaldm. Bunun zerine ems-n-Nehar' dizlerine ald
ve btn gece onun urunda gzya dkt; bana da salona kim-
seyi sokmamam tembihledi.
Ertesi sabah, Halife, cesedi, ykayclara ve matem tutuculara
teslim etti; ve onlara, gzdesi iin, nikhl karsna yaplmas ge-
reken merasimden de gzel bir merasim yapmalarn emretti.
Sonra da gidip kendi dairesine kapand. Bundan sonra hi kimse
onun Adalet Divan'na geldiini grmedi!
Anlatsnn sonunda, gen kzla birlikte, iki n lmne bir
sre daha aladktan sonra, onunla birlikte Ali bn-i Bekkar'n
ems-n-Nehar'n yanna gmlmesi iin anlatk. Gidip anas-
nn lden getirecei cesedi bekledik ve ona gzel bir cenaze
merasimi yaptk ve ems-n-Nehar'n kabrinin yanna gmdr-
meyi baardk! O zamandan beri ne ben ne de sonradan eim
olan gen kz, bir zamanlar bizim dostlarmz olan gen kla-
rn mezarlarn ziyarette hibir zaman kusur etmedik! dedi.

Ve "Ey bahtgzel ahm," diye szn srdrd ehrazat. "te


Halife Harun Reit'in gzdesi ems-n-Nehar'n yks byle-
dir!"
O srada, kk Dnyazat artk kendini daha fazla tutamayarak
bir hkrk koparm ve ban hallara gmm. ah ehriyar
da "Ey ehrazat, bu yk beni de ok kederlendirdi!" demi.
Bunun zerine ehrazat "Evet, ey ah! Ben de tekilere benze-
meyen bu yky, sana, ierdii gzel ark dizelerinden dolay
318
aktardm; ve de zellikle, eer izin verirsen, imdi aktaracam
yknn neesiyle seni teselli etmek isterim" demi. ah ehri-
yar da "Evet, ey ehrazat, bana kederimi unutturacak vaadetti-
in yknn adn bala!" diye haykrm. ehrazat da "Bu
yk, TM AYLAR NDE EN GZEL AY SULTAN BU-
DUR'UN PERCELK YKS'dr" demi.
Kk Dnyazat, ban yerden kaldrarak "Ey kzkardeim
ehrazat, bir incelik gsterip bunu bize hemen anlatsana!" diye
haykrm. Ama ehrazat "Tm dost yreimle ve bu yksek ruh-
lu ve erdemli aha duyduum saygyla!" demi. "Ama bu arzunu
ancak gece olunca yerine getirebilirim!" diye eklemi. Ve saba-
hn belirdiini gren ehrazat, yavaa susmu.

319
Drdnc Cildin Sonu

You might also like