You are on page 1of 651

1900'den Gnmze

BYK DNRLER

1. CLT

Editr: etin Veysal


V..U. LENiN Engin ERKNER
Gyrgy LUKACS Ate USLU
Antonio GRAMSCI Mehmet YET
Emst BLOCH Mehmet OKYAYUZ
Max HORKHEIMER etin VEYSAL
T.L.W. ADORNO etin VEYSAL
Herbert MARCUSE etin VEYSAL
Walter BENJAMIN M. Ertan KARDE
Hannah ARENDT Yavuz KILI
Nicos POULANTZAS Hasan TZEN

e
ETiK
YAYINLARI
1900'den Gnmze BYK DNRLER - 1

ETK YAYINLARI

Dizgi ve Dzenleme

KARE YAYINLARI

Kapak film
MAT YAPIM

Bask-Cilt:
BARI MATBAASI
Bar Matbaa Mcellit Ali Lain Davupaa Cad.
Gven San. Si. C Blok No: 29ITopkap-lsanbul
Tel: (0212) 674 85 28 Fax: (02I2) 674 85 29

Bask Tarihi
MART2009

ISBN 978 - 975 - 8565 - 56 - 6

ETiN VEYSAL

Tm haklar sakldr. Bu kitabn tamam ya da bir ksm 5846


11nyl yasann hkmlerine gre, kitab yaynlayan etin Veysal'n
ve izni olmakszn elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi

bir kayt sistemi ile oaltlamaz, yaynlanamaz, depolanamaz.

ETiK

YAYINLARI

ETiK YAYINLARI KiTAPSAN KURULUUDUR


.... ......

Caalolu Yokuu Narlbahe Sokak Narl Han No: 3


Caalolu-STANBUL Tel: (0212) 5116391-92 Fax 51162 99
e-mail: etikyayinlari@yahoo.com kitapyurdu.com
Dizi Editr ve Diziyi Yayma Hazrlayan

etin VEYSAL

Danma Kurulu

Prof. Dr. Yksel AK.KAYA


Prof. Dr. Kadir CANGIZBAY
Prof. Dr. Betl OTUKSKEN
Prof. Dr. Adnan G OMQ
Prof. Dr. Ulug NUTKU
Prof. Dr. Sinan ZBEK
Dr. Sibel ZBUDUN
Prof. Dr. Dogan ZLEM
Prof. Dr. . Naci SOYKAN
Prof. Dr. Afar TMUN
indekiler

Kitap Dizisine Giri . . . .


.... .. ..................... ..... .......................................... xi

1 Vladimir lyi Ulyanov Lenin


Yaam ve Eserleri ........................................ ............................... ............... .3
Giri............................................................................................................ 5

Birinci Blm
rgt Teorisi .
............... ...................... ......... ................................................ 8
Ne Yapmal? .
....... .
........ ........................ ....................................................... 8
Dardan Bilin . .
........ ... ........................... ................................. ................ . 9
Nasl Bir rgt? .
..................... ..... ........................................................... 12
Parti rgtlenmesinin Arac Olarak Gazete ........................................... 14
Bir Adm leri ki Adm Geri . ........................ ........ ; ..................................15
Birinci Blm Sonu .............................................. .......................... ... .. . . .16

kinci Blm
Demokratik Devrimde Sosyal-Demokrasinin ki Taktii . ..
... .......... . ........ 17
ki Burjuvazi . ..
........ .. . ............................................................................... 18
Demokratik Devrim - Sosyalist Devrim ....................... ........................... 20
Devrimin Avrupa'ya Tanmas ............... . . . . .. . . . ..... . . . . . . . .............. . . . . ........ 22

nc Blm
Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm . . ...... . . . . ............................................. 24
Materyalizm ve Ampiryokritisizm .
.......................................... ............ .. . .24
"Fiziin Bunalm" ve dealizm ........ ....................................................... 24
Marx-Engels ve Toplumsal Bilimler ........... .............................................. 26
Felsefe Defterleri .... ........................ ....... ................................................... 27
vi iindekiler

Drdnc Blm
Sosyalizm ve Sava . .. . .. .. . . .. . . . . . . ...
........ ..... ... ...... . ...... ... . . ..... . .. ... .... . ..... .. . 28
. ..

Savaa Kar Konferans ve Kongreler . . .............. .............. ..................... .. 29


.

Hakl ve Haksz Savalar . . . . . .. . .. . . . .. .


...... ... ....... .. .. .. . .... ...... . .... . . ....... ........ ... 29
Sosyal ovenizm . . . . .. . .. . .
.................... ..... ..... ..... . ........... . . 31
. ....... .............. ... ..

Beinci Blm
Emperyalizm .............................................................................................32
Emperyalizm Nedir? . . . . . .. . . .
.. ... .. ......... .... ... ................. . . 32
.. .. .. ......... .... ..........

Smrge lkeler .......................................................................................33


Emperyalist lkeler . . . .. . . .. .
.. .. .. . . .... .. . .. . .
.. ........ ........ ....... . . . 34
.... . ............ . ... . . . .

Yeniden Paylam Savalar . . . . .. .


... . .... . ........................ . . 36
...... .......... .... ........

Sosyal Emperyalizm . . . . . 37
...... .... ... .......... ................................. ....................

kinci Enternasyonalin Sonu . . . . . . . 38


.. ......... .. ..... ...... ........ .... .........................

Altnc Blm
Nisan Tezleri . . . . .. . . .. .
............ ...... ...... . .... . . .... ... .......... ........ ...
............. . . ....... .39
1917 ubat Devrimi ve Lenin'in Rusya'ya Dnmesi.. ............................ 39
Bugnk Devrimde i Snfnn Grevleri . . .
........ ...... ................. ......... .41
Demokratik Devrim Nasl Sona Erdi? .. .. . ......... .
. ................ .......... . . .41
..... ...

Yeni Devlet Tipi . . ..


.......... ............... . . . ........... . .
........................... ..... ......... . . 43
Yeni Bir Parti . . .. . . . ..
........................ .......... . .. ......... .. .. ................................ 44
Ekime Doru . . .. .. . ..
. .... . ... . . . .
............................................. ......... .. ........ .. .. 45
. .

Yedinci Blm
Devlet ve Devrim . .46
............................................................ ........................

Emperyalist Burjuvaziyi ve Devleti Desteklemenin


zdelii .46
..................................................................................................

Kapitalizmden Komnizme Devletin Deiimi ya da


Devlet Hakknda Genel Dnceler .........................................................47
Burjuva Devletinin Yklmas . .48
............................. ...................................

Proletarya Diktatrl ve Devletin Snmlenmesi . 50 ............................. .

Devlet Konusu ve Uluslararas Sosyal Demokraside Saflarn Ayrmas 51 ....

Sekizinci Blm
Proletar Devrim ve Dnek Kautsky . . . .
.... ............................ .. .... ............... 52
Proletarya Diktatrl . . . . .
............. .. .... .. ........... ........................ . . ............ 53
Avrupa Devrimi Beklentisi . . . .
.............. ..... ....... ....................... .................. 55
icindekiter vi i

Dokuzuncu Blm
Sosyalizmin nas . .............................................................. .. ......... ...... . . . .56

Onuncu Blm
Sonu ya da Leninizmin Tarihteki Yeri .
............................. ...................... 59
Kaynaka ................................................................................................... 61

2 Gyrgy Lukacs
Yaam ve Eserleri . . .. . . . . . . . . . 67
................. ............. ... . ... .... ..... .... ..... ....... .... .. . ..

Moderniteyi Eletirmek: Kant'tan Hegel'e . . . . . . 70


.......................... .. .. . .... .... ..

Yaam zerine Denemeler: Ruh ve Biimler . ... . . . .70


.......... ......... .... ... ...... ...

Estetik ve Sosyoloji Arasnda: Modern Dramn Geliiminin Tarihi . . 72 .. ...

Hegel'le Karlama: Roman Teorisi . . . . .... ...... . ... . 73


.................. .. .......... . . . .. . . .

Diyalektik, eyleme ve Bilin: Tarih ve Snf Bilinci . .75 .......................... ..

Marxist Diyalektigi Yeniden Kurgulamak . . . . . . .. ... .. .75


. . ... ................... .... .. . . .

Kapitalizm Tahlili: eyleme Fenomeni . . .. . . . .79


............................ .. ..... . . . ......

Bilin S ramas ve Devrimci rgt .. . . . . . . .. 81


.............. . ......... ... .......... ... ... . ..

Yeni Bir Diyalektik Anlay: Gen Hegel.... . . . . .. 84


.... ... ... ................... . ........

Hegel'de Gereklik ve Gerekilik . . . 84


...................................... ....... ......... ....

Emek ve Yabanclama . .. .. . .
.... ............................ . ... . ..... . . 88
. ... .... ............. . ... .

rrasyonalizmin Eletirisi: Akln Ykm . . . ... . .


. ..................... .91 . ..... ....... ......

rrasyonalizmin Tarihsel-Toplumsal Temelleri . . .. . .. 91


................. .. . ......... .. ...

rrasyonalist Dncenin Temel Ugraklar . . . .. . . . . . .93


..... .......... ... .... ....... .. .. .

"Yaam Felsefesi"nden Nazi Dncesine XX. Yzyl rrasyonalizmi .95 .

Edebiyat Eletirisinden Estetik Teorisine . . .. . . ..... .....


.... .. .. 96
.............. .. . . . ......

Yanstma Etkinligi ve Estetik ....... ... . . . . . ....... .. . .


..... ................ .. . .... ..96 . .. . ...... .

Toplumsal Belirlenimler ve Estetik . ....... .. .... .


............. ...... . . ... . ... 101
. . . ....... . . . .

Toplumsal Varlgn Ontolojisi'ne Dogru . . . .. ... . . . .. . . . 103


... ... . .. . . . ......... . ... . .. ...

Gndelik Yaam ve Toplumsal Varlk... . . ... . . . . . . . . 104


.. ..... ....... ....... . . . . . .. ..... .. ..

Hegel, Marx ve Hartmann'n Ontolojisi . . . .. .... . . . . .. ... ...... 106


... .. . . . . .. . ...... ... . .

Emek, Yeniden retim ve Yabanclama Sorunlar ...... . . ... ...... 108 .......... . . . .

Kaynaka ...... .
.. . . .. . . . ...... ... .
.... ..................... .. ............ ......... 115
..... .. .. . .. . ........ ..

3 Antonio Gramsci
Yaam ve Eserleri . . .. . . .. . . .
.. ......... . .......... ..... .... .. ..... ............. ... ...... ... . .121
. . ... ..

Yaam ve Siyasal Savam.. . .. . .... .. ..


... . . . . .. ................. ... . . . ....... . . . .. .124
.... . ... .

Fabrika Konseyleri Kuram ve Deneyimi .. . . . .............. ..... . ..... . . . . ..130


. ......... .

Tarihsel Blok ve Tarihsel Materyalizm Sorunlar .. . ............ . . .. . .. . . 137


... .. . .....
vi i i iindekiler

Sivil Toplum ve Devlet 141


...........................................................................

Snf stnl: Hegemonya ve Tahakkm 147


..........................................

Hegemonya Krizi . . 155


...................................................................... .......... ..

Aydnlar . 157
................... ..............................................................................

Kart-Hegemonya Stratejisi . 161


............................................... ..................

Hegemonya Sreleri ve Dou-Bat Sorunu..........................................163


Mevzi Sava ve Manevra Sava. . . . . . 165
.... .. . .............. ..... ...........................

Modern Prens: Devrimci Parti. . . 166


.................. ........................... ...............

Sonu Yerine 168


...........................................................................................

Kaynaka . 170
............................. ...................................................................

4 Emst Bloch
Yaam ve Eserleri . 175
................................................. .................................

Marxizm ve Ernst Bloch'un Felsefesinin Temel Kategoriler:


Madde, Doa, Estetik, Olanak . 182
....................................................... .........

Temel Kategorilerin "zeti" : topya Kavramsallatrmas .190 .................

Marksizm/Sosyalizm Kavramsallatrmas ve Faizm Teorisi . .193 ...... .......

Sonsz:
"zet" (ve yeniden Bloch'un Dnce Sistemine Btnlk Giri) 206 ....

Kaynaka ............................................................................... ................ 210

5 Max Horkheimer
Yaam ve Eserleri ...................................................................................219
Eserleri ve Felsefesine Genel Bir Bak .
................................... .... ..........220 .
Felsefeye Yaklam . .. 227
........................................................................... .... .

Etik, Ahlak ve Metafizik . . 230


........................................................... ....... .....

I. ..............................................................................................................230
II .233
. ............................................................................................................

Materyalizm . .
.................................................................................. .. ......235
Diyalektik .
.............................................................................. .................238
Politik Yaklamlar:
ktidar, Egemenlik, Siyaset ve zgrleme likileri .............................. 251
Geleneksel ve Eletirel Kuram, Bilim ve Pozitivizm ......................... .... . 254
Aydnlanma ve Akl Kavramlar ................................................ .......... . .274
Birey, Toplum ve Tarih Eletirileri ......................................................... 282
Kltr Endstrisi ve Kitle Kltr . ............... .................. . 290
... . .. . . . . . . . . . . . . . .

Bavuru Kaynakas .
............................................................. .............. 29 8
iindekiler X

6 Theodor Ludwig Wiesengrund Adomo


Hayat ve Eserleri 309
...................................................................................

Felsefe Anlay ve Sorunlara Genel Yaklam 311


.......................................

Aydnlanma ve Akl Eletirisi . . . 318


................................................. ....... .... .

Kltr Endstrisi . . . . .. .. 328


.......... .. ........................................................ .. ... . .

Diyalektie Yeni Bir Bak: Negatif Diyalektik ...................................... 334


Sanata Yaklam . . . .. ... ...359
........ .. ............................................... ............... .. .

Politika ve Etik . . . . .364


......................................... ........ .................... ........... ...

Pozitivizme Yaklam . 373


.................................................................. ...........

Minima Moralia'dan . . .375


....... ................................ ....................................

Bavuru Kaynakas ............................................................................ 378

7 Herbert Marcuse
Yaam ve Eserleri .
..................................................................... ............. 387
Politik Felsefe .
................................. .................................................... .. 388 ..

Bat Ahlak ve Sovyet Ahlak . . . . 397


................................ ..................... .... .. ...

Komnist Ahlak lkeleri .


.............................................................. .......... .400
Eros, Uygarlk ve Tek Boyutlu nsan ..................................................... 403
Diyalektie Yaklam ............................................................................. .426
Sanat ...................................................................................................... .442
zgrlk Sorunu . .
...................................................................... .. ........ .456
1
Marcuse'nin Kavrayna Genel Baklar ............................................... 467
Bavuru Kaynakas .
.................................................................... ...... .479

8 Walter Benjamin
Walter Benjamin'in Felsefi Labirentine Bir Bak . . ... ........ .. .... ............... 485
Yaam ve Eserleri . .. . . .. .
......... ..................................... ............... . .. .. .. . ... .. .485
Benjamin'i Nasl Okumal? .
.......................................................... ........ .488
Benjamin'in Felsefi Program . . .
......................... ............ .. ...................... .490
lk Felsefe Olarak Dil Felsefesi ............................................................... 492
Alman Barok Dramnn/ Yasoyununun Kkeni almas ......... ....... 49 6
Benjamin'de Sanat Yapt ve Hakikat: Edebi Kavga ve Felsefi Strateji ... 503
VIII. "Teknik Yeniden Oretilebilirlik anda Sanat Yapt" ............... .505
IX. Tamamlanmam bir Materyalist Okuma olarak
Pasajlar almas . .. . .
................. ................................................ .... . ........ 507
Benjamin'de Politika Teorisi ve Tarih Kavram ...................................... 510
XI. Sonu Yerine ..................................................................................... 524
XII. Kaynaka .
.................... ................................................................... 528
X icindekiler

9 Hannah Arendt
Yaam ve Eserleri ...................................................................................535
Giri .537
.......................................................................................................

1- Totalitarizm ........................................................................................539
2- iddet ..................................................................................................545
3- nsanlk Durumu ...............................................................................547
4- Vita Activa .........................................................................................550
5- Eylem ..................................................................................................554
5.1- zgrlk.....................................................................................558
5.2. ogulluk ......................................................................................562
6- Gelenek ...............................................................................................565
7- Kamusal Alan-zel Alan . .......... ......... .. ... ..... . .. . .............................. 568
7.1. Kamusal Alan ..............................................................................569
7.2. zel Alan ....................................................................................572
7.3. Toplumsal Alan ............................................................................573
8-Yabanclama .......................................................................................578
9- Arendt'in zm .............................................................................579
Yararlanlan Kaynaka . .. . . .. . . 581
.... ...................................... . .... ........ .. . .. ...

10 Nicos Poulantzas
Hayat ve Eserleri ...................................................................................587
Tarih Anlay .........................................................................................588
Toplum Anlay: Yap ve Toplumsal Formasyon...................................589
Poulantzas'da Toplumsal Snflar'n Analizi .........................................590
Poulantzas'n Siyaset Kuram . . . . . . .. . . .. . .. . . .. ..... .. . . .. . .. . . .59 4
.... ... .................

Devlet ......................................................................................................594
Poulantzas'n Kuramnda Devletin levi ve Greli zerkligi .............. 600
Devletin Aygtlar ve deoloji ................................................................. 604
ktidar ......................................................................................................606
Siyasal Dnm....................................................................................609
Sosyal Demokrat Mcadelenin Kuramsal Sebepleri:
Poulantzas'n i Snf Analizi ...........................................................612
Marx ve Poulantzas'rlatu:.lma.s1 ,/.': ... .... . . ..... . . ... .. .. 613
.. . .... . ....... .
------- -----
Kendi iin Snf Kriteri: Yeterli Etkinlik ................................................ 617
Son Sz ...................................................................................................618
Kaynaka . . .. . ... ... . . ... .. . . .. . . . .
... ....... . .... . ... .. .. .. . . ... ... . .... .. .. 620
.. ... .. .... ....... .... . . ...

Dizin .............. .. . . . . .. .
................... ......... .. ... ....... . ............. .... .. ... ..... . . . .. . .. 621
. . .

Yazarlar Hakknda .......... .. . . .. . . .


.. .. ... .
. .. .. ....... ........... . . . . . . .. .... . ..
. . . .......... 631
"1900'den Gnmze Byk Dnrler"
Kitap Dizisine Giri
linizdeki alma, 1900-2000 yllan arasnda yaam ya da hala yaamaya
E devam eden, gnmzde bulunduu alan etkileyen ve lkemizde de il
giyle takip edilen dnrlerin tanblmas gereksiniminden domutur. Geri
son birka yldr yaplan eviriler de belli lde sz konusu gereksinmeyi
karlamaya yneliktir. Ancak yzlerce dnrn binlerce kitab kapsayan
almalarnn derli toplu evirilerinin yaymlanabilmesi, uzun yllar kapsaya
cak abay gerektirmektedir. Uzun yllar yaplacak evirileri bekleme ve onlar
dan yararlanma da zaten gelien srecin bir parasdr. Ancak gnmz d
nrlerinin derli toplu tantrlarnn zaman geirilmeden arabrmaclarn hiz
metine sunulmas nemlidir. Bu anlamda, bylesi bir alma, ksmen ansiklo
pedik zellikler de tamasyla genel yarar gzehnektedir. Benzer almalar,
gerek tek kitap gerekse de birka cildi kapsar ekilde Bab'da daha farkl for
matlarda yaplmtr. Ancak henz lkemizde sz konusu belirlenimlerde a
lma yoktur. Bu alma, sz konusu eksikliin giderilmesine katkda bulunu
labilirse sevindirici bir sonu alnm saylmaldr. Yaplmas gerekenler olduk
a fazladr. Kendimizi Bab uygarl ile kyasladmzda, onlarla olan ilikile
rimizde, ynetilen ve ynlendirilen durumda oluumuzu dikkate alrsak, Tr
kiye'de yaratc, sorgulayc kltrel almann anlam ve nemi daha da artar.
"1900'den Gnmze Byk Dnrler" balkl dizide yer verilmi
dnrler, onlar hakknda ayrnbl olarak alm akademisyenler ve yazar
lar tarafndan kaleme alnmtr. Dnrlerin seiminde l, alanlarna kat
k ve yeniliklerinin byklyle belirlenmeye alld. Elbette ele alnmas
gereken daha birok dnr bulunmaktadr. Ancak sz konusu dnrle
rin bazlar hakknda alma yrtenlere ulamada henz baarl olunama
d. Bu eksikliin giderilmesi de zaman ierisinde hedeflenmektedir. Dikkat
edilirse, dizide yer alan dnrler deiik alanlardan seilmilerdir. Felsefe
den sosyolojiye, politikadan psikolojiye, iletiimden dilbilimine, hukuktan fi
zie ve antropolojiye dein birok alann nemli yaklak yz dnr
X '900'den Gnmze Byk OUntler'

hazrlanmakta olan kitap dizimizin listesinde yer ald. Bu kitap dizisindeki


ama, gnmz sorunlarnn tarhlmasnda hangi noktalarn ne kh ve
ne yantlar verildiinin gsterilmesidir. Bu bakmdan ele alnan dnrlerin
her birinin sorunu ve yant farkl olmakla birlikte, deiik alardan olsa da
birbirinden ayrlamayacak btnsellik tayan bir alana tekabl etmektedir.
"19 00'den Gnmze Byk Dnrler" balkl kitap dizisinin her cildi
birbirinden bamsz olarak dnlmtr. Bu trden almalarn asl
amalarndan biri de, kltrel anlamda bilgilenme urana girmi aydn ve
aratrmac insanlara, sorunlara daha geni yaklam olana veren kaynaka
l almalar sunabilmektir. Bu trden giriimlerin (rnein: Ahmet Ceviz
ci'nin Felsefe Ansiklopedisi ve Szl) oalmasnn, yeni trden yaklam
larla tanmay salamak, bilginin younlap yaylmasyla yeni tarhmalara
zemin hazrlamak gibi nemli grevleri yerine getirdii ileri srlebilir. al
malarn eksiklikleri olacaktr. Her alma kendi ierisinde ne lde mkem
mel olursa olsun, yine de eksiklikler tar. Ancak lkemizde bu trden al
malar genellikle henz ilk olmalar nedeniyle hata ve eksiklikleri byk ola
bilir. Bu trden sorunlar zaman ierisinde tartlp dzeltilerek, yeni alma
larda sz konusu eksiklik ve yanllklar atlarak daha ileri doru kltrel ah
lmlar yaplabilecektir. Eksiklikler bir lde kanlmazdr. Ancak "eksik ve
hatal iler yapabiliriz" diye hibir ey yapmamak da doru deildir. "a
nn ocuu olan" dnrler gibi, bu almaya katkda bulunan yazarlar da,
ierisinde bulunduklar bilgilenme dzeylerine uygun olarak ellerinde bulu
nan tm olanaklarla grevlerini yerine getirmilerdir. Bu dizi kitap alma
snda emei geenlere ne kadar teekkr etsek azdr.
alma boyunca her ne kadar ortak bir yap ve dil birlii kurmaya a
llsa da dnrleri anlatan yazarlarn; yazm, anlatm, alntlama ve kay
naka sunma yntemlerine karlmamtr. Bunu iki sebeple uygun grdk:
lki, yazarn biemine karmamak; ikincisi, zaten nceden yazm ilke ve ku
rallar gnderilmi, yazarlarmz baka trden bir yolu benimsemilerse, on
lara mutlaka u ya bu lnn doru olduunu ifade ederek dzeltmeye
kalkmamzn onlara kendi dorularmz dikte etme anlamna gelebilecei
dncesidir. te yandan farklln korumaya alan bir yazarn srar da
korunmaldr. yle de yapld. Bu anlamda kimi farkl ele allar, alkanlklar
iindeki gzleri rahatsz edebilir. Bunda bir saknca da yoktur. Birok metin
de, ayn anlama gelmelerine karn farkl yazlan-sylenen kavram ya da sz
ckler metinlerde kullanlmtr (diyalektik ya da eytiim; olanakl-mmkn
gibi). Bu kullanmlar da bir zenginlik olarak grlmelidir.
Her trl.kltrel urada olduu gibi, bu trden almalarda; yani
alana maddi kar, n, eref, stat, g ya da para kazandrmayan, kalp
lam nyarglar deitirmeye ynelik etkinlikler kimi sorunlarla karla-
'900'den Gnmze Byk Dnrler" X

maktadr. Bu engellerden en nemlisi maddi zmszlktr ki almas ne


redeyse olanakszdr. Bat' da alm olan bu sorun, lkemizde bir trl ala
mamtr. Bunun neeni, kltre verilen anlam ve nemle dorudan ilgilidir.
Toplumun gelierek kendini acl koullara uyarlamasnn n koulu olan
kltr; iinde bulunduu, evrelenmi olduu koullar ve alkanlklar ele
tiren, yeni trden dnce ve davran modelleri neren, insann tekliinde
birey, yurtta ve kii olmasn gelitirmede dayanaktr.
Bat' da olumsuz rnekler olsa da, genellikle toplumun ama ounlukla
yneticilerin, zengin kiilerin himayelerine aldklar, destekledii dnrler;
ortaya attklar dncelerin tartlmas, yorumlanmas ve sz konusu fikirle
rin kendi toplumlarna uygun biemlerde eitim-retim ve toplum yaamn
da deerlendirilmesi ile nem kazanmlardr. Dnrleri deiik ekillerde
destekleyen ve gelitiren bu yaklamlar, gelecek kuak dnrlerin alma
larnn ve bu alma sonularnn nicel ve nitel anlamlarda daha da artarak
younlamasna olanak salamtr. Bu gelimelere bakaca bir yn etki de
katlabilir. Bu anlamyla lkemiz, henz dnr ve aratrmaclarna gereken
nemi vermedii gibi, onlarn bin bir glkle ortaya koyduklarn koruyup
srdrme geleneini bile yerletirememitir. Bu hazin grnt, aslnda yalnz
ca kltr hayatyla da snrl deildir. Sz konusu durum karsnda ne yap
maldr ki, soruna zm bulunabilsin? Yant basittir. Yant bulmak iin alim
olmaya gerek yoktur. Bat'ya ya da so ;tnu am Dou'ya baklarak zgn
zmler yaratlabilir. Zaten bu konularda bir yn zm nerisi de dnr
lerimizce yneticilerin ve kamuoyunun bilgisine sunulmaktadr. Ama ne gam!
Yine de yeniden balamak, ylmamak gerekmektedir ve aznlk olsalar
da, bu lkenin kltrel kalknmas, toplumun adil ilikiler yaayabilmesi, in
sana yarar hayat srebilmenin olanaklarnn yaratlmas iin zemin hazrla
yacak gelimeler uruna insanlar almaldr. Hem de toplumumuzun b
yk blmnn, "gemisini kurtaran kaptandr" diyerek kendi dndakilerin
tmn tekiletirdikleri, hiledikleri bir anlayn genel toplum yaamna
egemen olduu b_ir ortamda. alan drst bir kesim, iinde bulunulan bu
rmenin dnda kalmaya uramakta, "bu gemi herkesindir, batarsa hep
birlikte batlr" anlayyla tm toplumun kendine gelmesi iin ar yapmak
tadr. Bu arya yant alnmad, gelimelerin sonularndan anlalmakta
dr. Beklenip grlecek, sonulardan da hep beraber etkilenilecektir. Bu yarg
genelletirilerek yerkre iin de ileri srlebilir. Dnya herkesi kurtarabilir,
ancak dnya kurtarlrsa olanakldr bu. Hardin'in "Cankurtaran Sandal" da
zm deildir, nk tufandan kurtulacan dnenlerin de olacaklardan
olumsuz anlamda etkilenecei gz ard edilmemelidir.
inde yaanlan dnyann herkesin ortak alan, her bireyin iinde ya
ad hayatn da, insan evreleyen doa ve toplumun da trdelerle birlikte
yaplandnlm bir sre olduu unutulmamaldr. Yaplan etkiler ve sonula-
XV "I 900'den G.mze 8yiJk DOOrler"

n yine sahibine dnmektedir. Etkiler insandan geldiine gre sonular da ona


aittir. Yaplan her etkinlik ya da eylemde sz konusu dng aklda tutulmal
dr. Yaratlm olan olumsuzluklar, yine yaratas tarafndan yeniden insanca
dzenlenebilir.
Elinizdeki almaya giriirken tereddtler yaamann yan sra, baa
rl olup olamayaca da tartld. Bu tereddt ve baarszlk tartmalarnn
kaynanda, kolektif almaya yabanc olmamz dile getirildi. Bir yerden
balanmalyd. Cesaret etmeliydik. Ortaklaa almaya gvenimiz olmalyd.
Hem de, yaplan iyi ileri de karalamaya ve her kk eksiklii abartarak ne
karmaya hevesli bir gelenee sahip olan bu toplumda, kk baarlara
dl ve destek yoksunluu yannda engel ve kstek olma sz konusuyken
yaplmalyd. Balanabildi, ancak baar, dizinin sonlanmasyla tadlabilecek.
lkemizde tek tek almalar var. Ancak bu almalar yapan bilim in
sanlar ve aratrmaclar kendi alanlaryla snrldr. Oysa bu trden bir ortak
alma tarihsel gelimeyi bir btn ierisinde yakalamamza olanak salaya
cak, okuyucu ya da aratraya birlik ierisinde bir dnce dnyas sunacak
tr. Bilgi birikiminin ve toplumsal kltrel ilerlemenin bylesi btnlkl al
malara, ansiklopedi ve szlklerin zenginliine bal olduu bir gerektir. O
halde bu alma alannda bir balang saylmaldr. Bu trden almalar ara
lksz ve ok eitli olarak srdrlmelidir.
Tm alma boyunca ele alnan dnrlerin temel soru ve yantlar,
sz konusu dnrn kendi eserlerinden dorudan ve yalnzca aktarlmaya
alld,-. Bylelikle de aktarann yorum ve deerlendirmelerinden, d
nrn ortaya koymaya abalad savlarn tartlmasndan uzak durulmaya
abaland. Bu yolun seilmesinin nedeni; fikirlerini okuyucuya ulatrmaya
abaladmz dnrlerin nesnel biemde yanstlmas kaygsdr. Bu tr bir
kaygnn gdld almada da kanlmaz olarak alntlar bolluu ortaya
kmaktadr. Bylesi olumsuzluklar, ncelikle belli temel konular balnda
toplanarak balantsz bilgi yn olmaktan karlmaya alld.
almann ilk ciltlerinde bile bir arada olmas gereken baz dnr
ler baka ciltlere kaydrlmak zorunda kald. Bunun belli bal nedeni; bu a
lmaya katkda bulunmaya abalayan baz arkadalarn verdikleri szleri -
kimi hakl ya da haksz sebeplerle- yerlerine getirememeleri gibi bize bal ol
mayan aksaklklardan kaynaklanmtr. Bylesi bir sorun nedeniyle belki de
bir arada olmas gereken dnrler ve ayn olmas gerekenler bir arada cilt
lenmi oldular.
Daha iyiler, bugn yaplanlarn eksik ve hatalarnn eletirileri zerin
de ykselecektir. Son olarak; her tr eletiri, neri ve katk iin (cetvey@gma
i.J..gn) adresine yazlmas beklenmektedir.

etin Veysal Mersin, Mart 2009


Vladimir lli Ulyanov LENN:
(22 Nisan 1 870 - 2 1 Ocak 24)
Engin ERKNER

YAAMI VE ESERLER

Lnin ocuu olarak 22 Nisan 1870'te Simbirsk'te dodu. Asl ad Vladimir


enin, matematik ve fizik retmeni bir babayla ve Alman asll bir anne

lli Ulyanov'dur. 1887'de biyoloji eitimi gren byk kardei Alexander,


ar III. Alexander'a suikast dzenleme hazrl iinde olduu sulamasyla
idam edildi. Kardeinin idam Lenin'in geerli toplumsal deer yarglarndan
kopmasn ve devrimci politik mcadeleye girmesini hzlandrd.
1895'te i Davas adl yasad gazetenin hazrlk almalar srasnda
tutukland. On drt ay gzaltnda kaldktan sonra yl Gney Sibirya' daki
Schuschenkoje'de srgne mahkum edildi. Orada Nadya Krupskaya ile ta
nh ve 1898' de srgnde iken onunla evlendi.
1900 ylnda Rusya' da yasad bir gazeteyi yayna hazrlamak amacy
la lke dna kt ve yine bu yldan balayarak Lenin takma adn kullanma
ya balad.
1902'de Ne Yapmal?'y Mnih'te yazdktan sonra 1903'te Rusya Sosyal
Demokrat i Partisi'nin Bolevikler ve Menevikler olarak ikiye ayrld
(Londra'da yaplan) ikinci parti kongresi'ne kahld. 1905-1907 devrimi sra
snda Rusya'ya dnen Lenin, 1907'de gvenlik nedeniyle yeniden lke dna
kt ve 1917 ubat devrimine kadar svire'de kald.
Nisan 1917'de arlk Rusya's ile sava halinde olan Almanya hk
metinin zel izni ile Almanya zerinden trenle Rusya'ya dnen Lenin, Pet
rograd' daki konumasnda geici hkmet'in devrilmesi ve sosyalist devrim
iin hazrlanlmas arsnda bulundu.
Kasm 1917'de yaplan Kurucu Meclis seimlerinde Bolevikler yenilgi
ye uradlar. Ekim Devrimi'nden birka ay sonra, Ocak 1918'de toplanan kuru
cu meclis Lenin'in direktifiyle datld ve ok sayda milletvekili tutukland.
30 Austos 1918' de Sosyalist Devrimci Fanny Kaplan tarafndan Le-
4 brnci bolm

nin'e suikast yapld. Omzundan ve boazndan iki kurunla yaralanan Lenin


salna yeniden kavuamad. 19 19'da Lenin'in de kuruluunda aktif rol oy
nad nc Enternasyonal ilk toplantsn yapt.
192 0 yaznda devrimin yaylabilecei umuduyla Polonya'ya gnderi
len Kzl Ordu ar bir yenilgi yaad. 192 1 sonlarnda i sava Boleviklerin
zaferiyle son buldu. 1922 'de savan yaratt ykm onarmak iin Yeni Eko
nomik Politika (NEP) ilan edildi. 30 Aralk 1922 'de Sovyet Sosyalist Cumhu
riyetler Birlii kuruldu.
Lenin, 2 1 Ocak 192 4'te Moskova'da 54 yanda ld.
Balca eserleri unlardr:
Halkn Dostlar Kimlerdir ve Sosyal Demokratlara Kar Nasl Savarlar? (1 894)
Rusya'da Kapitalizmin Gelimesi
Rs Sosyal Demokrasisinin Tarn Program (1902)
Ne Yapmal? (1902)
Bir Adm leri, ki Adn Geri (1904)
Demokratik Devrimde Sosyal Demokrasinin ki Taktigi (1905)
Materyalizm ve Ampiriokritisizm (1909)
Sosyalist Devrim ve Uluslarn Kaderlerini Tayin Hakk (1916)
Emperyalizm (1916)
Nisan Tezleri (1917)
Devlet ve Devrim (1917)
Proletan;a Devrimi ve Dnek Kautsky (1918)
Sol Komiinizm - Bir ocukluk Hastal (1920)
Az Olsun, Temiz Olsun (1923)
19 14-19 16 yllar arasnda yazlm felsefe yazlarn bir araya toplayan
Felsefe Defterleri lmnden sonra yaynland.
Giri

"Filozoflar dnyay yalnzca deiik biimlerde


yorumladlar, oysa sorun onu deitirmektir. "
Marx

20. yzyl tarihini derinden .tkilemi bir dnce ve eylem insan olan Le
nin'i, Marx'n Feuerbach Uzerine Tezler 'inin 11. sinden, yani "Filozoflar
dnyay yalnzca deiik biimlerde yorumladlar, oysa sorun onu deitirmektir"
ifadesinden daha uygun tanmlayacak ksa bir cmle bulunamaz herhalde.
Dnyay yorumlamak nemlidir, daha da nemli olansa onu deitirmektir.
Sahip olduunuz yorumu hayata geiremiyorsanz, o yorumun gereklikteki
karl -en azndan o dnem iin- yok demektir. Oa._!!Y_a_n_n_ha:_gi
yorumuna sahip oldmuzur. nemi-kalmad gibi, gereklikt.1-<-ghn
bul:-!i_n bu yorum, yrak da eksik alacaktr. HayaLhibir..zaman
kendi yorumuna denk dme yomElun ger_-ik.,y.orum.da da
deiiklie negen .olur. Teori eskj Jp;:i durumundan .kar, geretirilmi
yorumlad_imi teori u-r: Ayo_yqmyrfarl _ko!-JJ.lan:lo;. gereklemesi
farkii-deiimler_neden ve teari.ll}lgulanabildii-0randadaUaraayrlr.
--Lei;;; olarak bilinen, genellikle Marxizm-Leninizm olarak ve Mar
xizmi gelitirerek tamamlayan bir reti olarak ele alnan Leninist dnce ve
eylem de benzeri bir gelimeyi yaad. Leninizm, 20. yzyln balarnda va
rolan deiik Marxist grler arasndaki atma iinde ekillendi, o atma
nn taraflarndan birisi oldu ve ar bast oranda da dier taraflar Marxizm
dna itmeye alt. Yzyln sonraki yllarnda benzeri bir durumla Leni
nizm karlaacak, farkl Lenin yorumlar ortaya kacak ve gl olan kendi
sini tek temsilci ilan ederek dierlerini Leninizm'in dna itmeye alacaktr.
Lenin'de temel somn arlk ve burjuvazinin devrilmesi. ve sosyaliz
min kurulmasdr. Bu durumda Leninizm'in temel bileenlerinin g, iktidar
ve devlet olmas, baka alanlardaki grlerin ancak bu bileenlerle ilikisi
6 birinci blum

iinde anlam kazanmalar kanlmazdr. Lenin'in "ekonomik aratrma" gibi


alglanabilen yazlar ya da teorik fizikteki son gelimeleri yorumlayan kitab
gerek anlamlarn g-iktidar-devlet balamnda kazanrlar.
Rusya'da Kapitalizmin Gelimesi'nde Lenin, Rus komnnde kapitaliz
min gelimesinin kanlmazln gsterir. zellikle tarmla ilgili ok sayda
istatistik veriye dayanmasna karn kitabn asl hedefi, Rusya'nn kapitalist
gelime aamasn atlayarak sosyalizme ynelebileceini savunan Narodnik
lerin grlerini rtmektir. Kapitalizmin gelimesinin kanlmazl sana
yi iilerinin ve yoksul kyllerin glenmesi, arlk ve burjuvazinin devrile
rek iktidarn ele geirilmesinde (o zamanki adlaryla) sosyal demokratlarn
ana dayanan oluturmalar anlamna gelir.
Ne Yapmal? Lenin'in byk ii grevleri sonucu ortaya kan yaygn
ama olduka amatr alan potansiyeli toparlamak iin nasl bir rgte ve
hangi aralara sahip olunmas gerektii konularyla urat kitaptr. Kitap
ekonomistleri ya da arla kar burjuva muhalefetin grlerini hedef alr.
Bir Adm leri ki Adm Geri, arlk koullarnda iktidara yryebilecek bir par
ti hangi zelliklere sahip olmaldr? sorusuna cevap arar. Demokratik Devrim
de Sosyal-Demokrasinin ki Taktigi,1905 devriminde arln devrilmesi ve bu
devrimde liderliin (inisiyatifin) liberal burjuvaziye kaptrlmamas konusuy
la ilgilenir. i snf ve kylln devrimci demokratik diktatrl bu ki
tapta Lenin'in kulland temel kavramdr.
Devrimin yenilgisinin ardndan 1905-1917 arasndaki gericilik yllarn
da Lenin sendikalardan Duma seimlerine, kitle iinde almadan teorik fi
zikteki yeni gelimelerin deerlendirildii ve Mach'in grlerine cevap ola
rak yazlan Materyalizm ve Ampiriokritisizm'e kadar makale ksalnda ve ki
tap uzunluunda ok sayda yaz kaleme alr. Teorik fizikle ilgili kitap bile so
nuta iktidar mcadelesiyle ilgilidir. Diyalektik Materyalizm yetersiz ya da
yanl ise, Tarihsel Materyalizmin ve giderek Demokratik ve Sosyalist Devrim
teorilerinin, ii snfnn devrimin srkleyici gc olmasnn, ksacas Mar
xist sosyalist teorinin batan aaya yeniden ele alnmas gereklidir.
Sava ncesindZimmerwald Konferans'nda, deiik lkelerden top
lanan, aralarnda Lenin'in de bulunduu az sayda sosyal demokrat, burjuva
zinin devrilebilmesi iin yeniden paylam savann i savaa evrilmesi ko
nusunda gr birliine varrlar. Lenin, Birinci Dnya Sava yllarnda Em
peryalizm kitabn kaleme alr. Kitap, kapitalizmin gelimesinde yeni bir aa
may, tekelci kapitalizmi ve finans kapitalin egemenliini -arlkla Hob
son'un Finans Kapital kitabna dayanarak- aklamakla birlikte, dnyann te
keller arasnda paylamnn tamamlandn, yeniden paylamn ya da ba
ka deyile yeniden paylam sava olarak da adlandrlan genel bir savan,
dnya savann kanlmazl vurgulanr. Byle bir savan tek tek lkeler-
vladirnir illi ulyanov lein 7

deki osyal demokrat partilerinin nne koyduu yeni mcadele ve iktidan


ele geirme olanaklan zerinde durulur.
Lenin'in btn eserleri arasnda yakn balant bulunmakla birlikte
1917 nisan'nda yazlan Nisan Tezleri iin ksaca "1917 Sovyet devriminin kita
b" (daha dorusu bror) denilebilir. arln devrilmi olduu ikili iktidar
koullarnda Lenin, devrimin sosyalist devrime doru gelitirilmesini savu
narak "btn iktidar sovyetlere" hedefini gsterir. Demokratik devrimle sos
yalist devrimin farkl bir ilikisini ortaya koyan Lenin'in bu gr Bolevik
ler arasnda bile zorlukla benimsenebilmitir.
Devlet ve htilal' de Lenin, devletin hakim sinflarn bask arac olduu
nu, ncelikle devletin zor gleri olan polis ve ordu ile sembolize edilebilece
ini, iktidan ele. geiren ii snfnn bu devleti kullanmakla yetinemeyecei
ni, onu paralamas gerektiini, yerine kurulan ve halkn ounluunu tem
sil eden devletin ise artk _devlet olmayan devlet" zellii tadn aklar.
Yani artk devlet, toplumunun genel amalanna hizmete ynelik bir rgtlen-
me biimi olarak grlebilir. _,_

Proletarya Devrimi ve Dnek Kautsky'de Lenin, bir dnem grlerinden


etkilendii ve benimsedii Alman Marxisti Kari Kautsky ile Rus Marxisti
Plekhanov'a eletiriler yneltir. Kitabn amac, ksaca, 1917 devriminde ikti
dann ii snf ve askerler tarafndan ele geirilmesinin savunulmasdr deni
lebilir.
1917'den lm yl olan 1924'e kadar geen srede Lenin devrimin ken
disini savunmas, geri bir lkede sosyalist iktidar koullannda devlet kapita
lizminin rgtlenmesi (Yeni Ekonomik Politika ya da NEP) ve sosyalist iktida
rn ncelikle yerine getirmesi gereken grevler, yeni bir enternasyonalin kurul
mas (III. Enternasyonal) ve smrge halklannn kurtuluu zerinde durur.
Lenin'in Toplu Eserler' inin cilt says, basma hazrlayan yaynevine g
re deimekle birlikte genellikle 45 cilttir. Toplu Eserler'in eksenini; "ii sn
f rgtlenerek bir g haline nasl gelebilir", "iktidar nasl ele geirebilir ve
ii snf devletini nasl rgtleyebilir?" sorulan oluturur. Bu nedenle Le
nin'in hemen her konuda ifade ettii grlerini kstl bir sayfa says iinde
ifade etmeye almak yerine, bu yazda g-iktidar-devlet ekseninin zellik
le somutland yaptlann ele alnmasyla yetinilecektir.
Bunlar Ne Yapmal, ki Taktik, Sosyalizm ve Sava, Nisan Tezleri, Proletarya
htilali ve Dnek Kautsky ile Sosyalizmin nas Ozerine' dir. Okurun hem kitapla
n kolaylkla edinip okuyabilmesi hem de alntlan zorluk ekmeden deer
lendirebilmesi iin metin iinde zorunlu kalnmadka Trke dndaki dil
lerden alnt yaplmayacaktr. Metnin sonunda Trkenin yan sra Almanca
ve ngilizce yaptlar da ieren, kaynak saysnn ok fazla olmas nedeniyle s
nrl tutulmu bir kaynaka yer alacaktr.
8 birinci blm

BRNC BLM

rgt Teorisi

"Bizim teorimiz dogma deil, eylem k/avuzudur."

Ne Yaplmal?

Engels'in, "Bizim teorimiz dogma deil, eylem klavuzudur" cmlesi, sanki


Lenin iin sylenmitir. Teori donmu, kalplam bir dogma deildir; yeni
ortaya kan sorunlara, ihtiyalara cevap bulmak iin deiir, geliir. Bu geli
me yeni sorunlara zm getirmek iin almn yan sra, Marxizm'in orijinal
metinlerinin de yeniden yorumlanmasn ierir. Lenin'in bazen anlat ou
kez de tartt ve tartrken de haklarnda "oportnist" ve "dnek" szck
lerini bolca kulland Martov, Troki, Kautsky ve dierleri de Marxisttirler ve
tarttklar dnemde Lenin'i "tepeden inmeci", "darbeci" ya da "Marxizm
den sapma" olarak nitelendirirler. Lenin'in deiik yazlarnda yer alan pole
mikleri arlk ve burjuvaziden ok, son tahlilde onlarn "soldaki uzants"
olarak grdklerine kar yneltilmitir. Marxizmdeki her nemli gelime ay
n zamanda yeniden yorumu da ierir. Bu, btn byk teoriler iin geerli
dir. Lenin ve vgas sadece arlk ve burjuvazinin devrilmesi
nin deil, teki Marxistlere kar Marxizm'in yeniden yorumlanmasnn da
kavgasdr.
Bu mcadelede sonuta belirleyici olan "teorik stnlk" deildir;
glil'. olabilen ve bu gc iktidar ve devleti ele geirmeye yneltebilen ve
onu ele geirebilen belirleyicidir. Bunu yapabilen tekilerini -en azndan- ke
nara iter. Ulalan g -devlet iktidar gibi- byd oranda kenara itilme
ler de -deiik oranlarda tasfiye- artar.
nemli bir gce ulamak, iktidar ve devleti ele geirmek ve onu yeni
den yaplandrmak ancak g{il_J;j.r_gtl mmkndr. Ksaca "Leninist
_
parti" olarak da adlandrlan rt anlay Lenin'in grlerinin eksenini
oluturur dersek yanl olmaz. Leninizmden partiyi karn, geriye neyin-na
sl yaplaca belirsiz saptamalar kalr.
Politika, yapmaktr; eer yapamyorsanz, neyi savunduunuz -en
azndan o dnem iin- nemli deildir. Lenin, politik mcadelede bir gr
n, o gr gerekletirmenin uygun aralaryla birlikte dnlmediin
de ilevli olamayacana inanr. Politik mcadelenin yllardan beri bilinen bu
kural, ancak -zellikle Almanya sosyal demokrasisine dayanan- youn bir
deney birikiminden sonra Marxizm iinde kendisine nemli bir yer bulabil
mitir.
vladimir illi ulyanov lenin 9

Lenin'in rgt teorisi iki esasa dayanr: i s11fna dardan bilin g-


--

t_r!ilmesi ve merkeziyetilik.
c

- --
------ --

Dardan Bilin

i snf ilk ezilen snf olmad gibi, yaam koullarna isyan eden ilk snf
da deildir. Eitlik, kardelik, insanca yaamak da ilk kez onun zlemleri ola
rak ortaya kmyor. Ne ki, Marx'a gre, kendisini ve tm insanl kurtarabi
lecek, smry ve snflar ortadan kaldrabilecek koullara sahip ilk ezilen
snf. retici glerin ulam olduu gelime dzeyi bu snfa bu olana sa
lyor. nceki snfl toplumlarda ne kleler ne de kyller amalarna nasl
ulaabileceklerini bilmezler; ulaabilseler bile bunu srekli klamazlard. i
snf, ekonomik isteklerinin tesinde, burjuvaziyi mlkszletirmek, sm
ry kaldrmak ve snfsz topluma ulamak olanana sahiptir; ama o, kendi
bana ne byle bir olanan bulunduu dncesine ne de kendisinin byle
bir gce sahip olduunun bilincine ulaabilir.
Baka bir deyile ii snf tarihsel misyonunu kendisi bilemez, bu
misyonun bilgisi Q;!!.m) ona dardan verilmelidir._
Bilincin da-ndan iletilmesi Lenin' e ait bir gr olarak bilin
mekle birlikte, kaynak Kari Kautsky'dir. Lenin Ne Yapmal'da, Kautsky'nin
1901-1902'de Neue Zeit'taki yazsndan aktard uzun bir pasajda bunu be
lirt,ir:
"Revizyonist eletirmenlerimizden bazlar, Marx'n, ekonomik geli
me ve snf mcadelesinin, sadece sosyalist retimin nkoullarn deil, ayn
zamanda dorudan bunun zorunluluu bilgisini (italikler K. Kautsky'nin) de
yarattn iddia ettiini varsayyorlar ve kapitalist gelimenin en yksek d
zeyine ulat lke olmasna ramen, modern lkeler iinde bu bilgiden en
uzak lkenin ngiltere olduu itirazyla ii hallediveriyorlar.
( ... )
Bu balamda sosyalist bilin, proletar snf mcadelesinin zorunlu
dorudan sonucu olarak grnr. Fakat bu yanltr. reti olarak sosyaliz
min kkleri, elbette, tpk proletaryann snf mcadelesi gibi, bugnk eko
nomik koullarda yatar, tpk onun gibi kapitalizmin yaratt kitlesel yoksul
luk ve kitlesel sefalete kar mcadeleden doar; fakat bu ikisi birbirinden de
il, birbirinin yan sra ve farkl koullar altnda doar. Modern sosyalist bi
lin ancak derin bilimsel kavray temelinde ortaya kabilir. Gerekten de bu
gnk ekonomi bilimi, tpk bugnk teknoloji gibi, sosyalist retimin bir n
koulunu oluturur, ne var ki proletarya, ne kadar isterse istesin, ne birini ne
1O birinci blm

de tekini yaratabilir; bunlarn ikisi de bugnk toplumsal sreten doarlar.


Oysa bilimin taycs proletarya deil, burjuva aydn katmandr (italikler
K.K.'nn}; zaten modem sosyalizm de bu katmann tek tek bireylerinde orta
ya km ve onlar tarafndan ilknce dnsel bakmdan ne kan proletar
lere iletilmitir; koullar izin verdii yerde bunlar onu proletaryann snf m
cadelesine tamlardr. Yani sosyalist bilin, proletaryann snf mcadelesi
ne dardan tanan bir eydir, onun iinden kendinden bitme kan bir ey
deil" (Lenin, 1993: 44-45).
Marxist partiler 1917 ylna kadar "sosyal-demokrat" adn tadlar.
19. yzyln sonlarnda ve 20. yzyln balarnda dnyann en byk sosyal
demokrat partisi Almanya'da idi. Lenin'in Ne Yapmal'daki grleri byk
oranda bu partinin deneyimlerine ve bunlarn Rusya koullarna uyarlanma
sna dayanr.
i snfnn dk cretlere, uzun alma saatlerine kar igcn
daha uygun koullarda satabilmek iin mcadelesi fabrika retiminin Rus
ya'dan daha nce balad Almanya'da da nemli yer tutar. Birok ii eko
nomik mcadele iinde politikleti; ne ki, bir sre sonra bu politiklemenin
sosyal-demokrat politikleme olmad, daha iyi alma koullan iin mca
dele eden iilerin zorunlu olarak sosyalizm iin de mcadele etmeyecekleri
ortaya kt. Ekonomik mcadele erevesinde kazanlan politik bilin, iile
rin genellikle kendiliklerinden harekete geerek mcadele iinde kazandkla
r bu bilin, sendikal rgtlenmenin ve "iinin hakkn da gzeten kapita
lizm" anlaynn tesine gemiyordu. Ekonomik mcadele ile snrl politik
leme iilerin en fazla i kolu dzeyindeki birliini salayabiliyor; snfn bir
lii, politik iktidar sorunu ve sosyalizm gibi konulan ise gndeme bile getir
miyordu.
Almanya sosyal-demokrasisi Lassalle dneminden balayarak "eko
nomik mcadelenin kendisine politik nitelik kazandrmak" ile snrl bir po
litik mcadele ile en fazla gl sendikalar kurulabileceini, daha ileriye gi
dilemeyeceini pratikte yaayarak grd. Burada Marx'n "ii snfnn kur
tuluu onun kendi eseri olacaktr" sznn yeniden yorumlanmas gnde
me gelir. Kendi eseri olacaktr, ama bunun bilgisi dardan verilmek zorun
dadr.
Sanayilemenin Almanya'dan daha ge balad Rusya'da 20. yz
yln banda byk ii grevleri ortaya kar. ilerin byk lde
kendiliinden gelien eylemi ile ilgili olarak nasl bir tutum belirlenecek
tir?
Birinci tutum: Lenin'in grleriyle polemie girdii Raboaya Mysl
vladimir Uli ulyanov leni 11

ve Raboeye Dyelo gazetelerinde1 belirlenen ve ksaca "ekonomik mcade


lenin kendisine politik bir ierik kazandrmak" olarak ifade edilen tu
tumdur. Lenin'in "burjuva sosyalizmi" olarak nitelendirdii bu tutum
znde politik mcadeleye uzaktr. arlk ve burjuvaziyi devirmek gibi bir
sorunu da gerekte bulunmamaktadr. Liberal burjuvazi ve sendikal rgt
lenmeyi yasaklam olsa bile arlk, iilerin alma koullarn iyiletirme
leri iin mcadele etmelerine kar deildir; yeter ki mcadele daha ileriye
gitmesin.
kinci tutum: Lenin'in Almanya sosyal-demokrasisinin deneylerine
dayanarak aktard tutumdur. Politik ajitasyonun ekonomik mcadeleyle
snrlandrlmasna kar kar. Kitleleri politik mcadeleye ekmek iin top
lumsal eitsizlik ve hakszlklarn, polis basksnn ve otokrasinin keyfi tu
tumlarnn her eidinin kullanlmasndan yanadr. Sosyal-demokrat politi
kann amac, iilerin iglerini daha iyi koullarda satmalarn salamak
deildir; ama, onlar iglerini satmaya mecbur brakan dzenin deiti
rilmesidir.
Sosyal-demokratlar sadece iilere giderek, onlar kendi sorunlar hak
knda aydnlatarak dardan bilin iletemezler. iler kendi ekonomik sorun
larn zaten bilmektedirler ve bunlarn yeniden anlatlmas onlarn sosyal-de
mokrat bilince ulamasna hizmet etmez., Ekonomik alan, sosyal demokrat bi
lin iin dar bir alandr. Byle bir bilin ancak toplumun tm kesimleriyle il
gili bilgi ve deerlendirme temeli zerinde iletilebilir.
"ilere politik snf bilinci ancak dandan, yani ekonomik mcade
lenin dndan, iverenlerle iiler arasndaki iliki alannn dndan gtr
lebilir. Bu bilginin edinilebilecei biricik alan, btn snf ve katmanlarn dev
let ve hkmetle iliki alan, btn snflar arasndaki karlkl ilikiler alan
dr. Bu nedenle iilere politik bilin gtrmek iin ne yapmal sorusuna, tek
bana ve sadece, ou durumlarda pratisyenlerin -Ekonomizme eilimli pra
tisyenleri tamamen bir yana brakyoruz- yetindii yant, yani 'iilerin aras
na gidilmeli' yanb verilmemelidir. ilere politik bilin gtrmek iin sos
yal-demokratlar nfusun btn snftan arasna gitmeli, ordu birliklerini b
tn ynlere gndermelidir'' (Lenin, 1993: 87-88).

1 Rusya Sosyal Demokrat ii Partisi (RSDP) 1898'de kuruldu. Kurulu Kongresi' den ksa sre sonra
Parti Merkez Ynetim Kurulu yeleri tutukland, bunun ardndan parti yerel rgtlerin dank bir
lii haline geldi. Bu dnemde RSDIP iinde nemli yer tutan aydnlar arasnda ekonomizm yaygn
lat. Rusya dnda yaynlanan Raboeye Dyelo ve Raboaya Mysl, ekonomizm grnn savu
nulduu yayn organlan haline geldiler.
12 brinci blm

Nasl Bir rgt?

Ne yapmak istiyorsanz, ona uygun bir rgte ihtiyacnz olur.


'"verenlere ve hkmete kar ekonomik mcadele' iin, politik muhalefe
tin btn gsterilerini, protestolarn ve fkesini ortak bir saldrda birletire
cek, profesyonel devrimcilerden oluan ve tm halkn gerek nderleri tara
fndan ynetilen, btn Rusya'y kapsayacak Merkezi bir rgte gerek yok
tur, bu nedenle de byle bir rgt bu mcadele iinde doamaz. Bu anlalr
dr. Her kuruluun rgtlenme karakteri, doal ve kanlmaz olarak, bu ku
ruluun faaliyetinin ierii tarafndan belirlenir" (Lenin, 1993: 106).
Ne Yaprnal 'nn yazld 1902 ylnda Rusya'da devrimci mcadelede
amatrlk hakimdi . Kendiliinden gelien ii hareketiyle ba kurmak iste
yen ve genellikle rencilerden oluan gruplar amatrce alyorlar ve genel
likle de harekete geer gemez -bu genellikle ilk bildiriyi karmak demekti
polis tarafndan yakalanyorlard . Devrimci propaganda ve ajitasyon grupla
rnn srekli olamamas iilerde gvensizlik yaratmasnn yan sra tecrbe
birikimini ve az ok dzenli bir faaliyeti de engelliyordu.
Lenin, bir devrimciler rgtnn u zelliklere sahip olmas gerektii
ni savunur:
Birincisi: Sosyal-demokrat parti, ii rgtnden farkl olmak zorunda
dr. Bu partiye ekonomik karlar iin mcadele eden btn iilerin ye ol
mas dnlemez. nk parti, kitle rgt deildir. Ayn zamanda parti
kendisini snfla zdeletiremez. Parti ile ii snf arasndaki snr izgisinin
silinmesi partiyi ynn dzeyine indirmek, partiyi ekilsizletirmek olur.
Partinin grevi yn kendi dzeyine ykseltmektir.
kincisi: Bu parti sadece bo saatlerini deil btn zamann sosyal-de
mokrat politik mcadeleye ayrabilen, polis ile mcadelede uzmanlam
profesyonel devrimcilerden olumaldr. Ancak byle bir parti devrimci m
cadelenin srekliliini salayabilir.
Lenin burada yeni bir saptama yapmyor. Sadece sosyal-demokrat he
defleri olan mcadelede deil, her eit politik mcadelede sreklilik esastr.
Sreklilik olmadnda tecrbe ve deney aktarm olmayaca gibi, ikide bir
dalan ya da faaliyeti grlmeyecek kadar belirsizleen bir rgt de kitlele
re ancak gvensizlik alar ve giderek ciddiye alnmaz duruma gelir.
Sreklilik; yasad almak zorunda olan, arlk polisinin sk-srek
li takibi altnda yeleri sk sk tutuklanan, bazen yenilen darbelerin boyutlar
geni blgeleri kapsayacak denli byk olan bir rgt iin yaamsal nem ta
r. Yaplmas gereken, kanlmaz olan polis darbesini olabildiince aza indir
mek, darbe yenildiinde bunun zararn snrlandrabilmek ve kopan ilikile
ri, dalan rgtlenmeleri mmkn olduu kadar ksa sre iinde yeniden
vladimir illi ulyanov lenin 13

kurabilmektir. Bu ise, ancak devrimcilikte nemli bir deneyim biriktirmi,


profesyonellie ulam insanlar tarafndan yaplabilir.
ncs: Bu partide meslekler arasndaki ayrmlar silinmelidir. nem
li olan ii ya da aydn kkenli olmak deil, profesyonel devrimci olmaktr. Le
nin, profesyonel devrimcilerin seilme!i!i ve yetitirilmesinden yanadr. Yetenek
li insanlar -zellikle d.e her gn saatlerce almak zorunda kald iin birok
yetenei krelmi, genellikle dk eitim dzeyine sahip- iiler arasndan
fazla kmyor. Bu nedenle yetenekli her ii ile zel olarak ilgilenmek, ona ye
teneklerini gelitirebilecei koullar salamak gereklidir. Lenin burada Alman
ya sosyal-demokrasisinden rnek verir ve "ii kitlelerinden Bebel/er ve Auerler
byle ve ancak byle kyor" dedikten sonra, sendikann bile yasak olduu otok
rasi koullarnda konunun daha da byk nem tadn yle aklar:
"Fakat politik bakmdan zgr bir lkede kendiliinden olan eyler,
bizde sistematik olarak rgtlerimiz tarafndan gerekletirilmek zorundadr.
Biraz yetenei olan ve 'umut vaat eden' ii snfndan gelme bir ajitatr, on
bir saat fabrikada almamaldr. Geiminin parti kaynaklarndan karlan
masn, zamannda illegaliteye geecek durumda olmasn ve faaliyet alann
sk sk deitirmesini salamalyz, nk aksi taktirde byk deneyim edi
nemeyecek, ufkunu geniletemeyecek, jandarmaya kar mcadelede kendi
sini en azndan birka yl boyunca koruyamayacaktr" (Lenin, 1993: 141-142).
Drdncs: Otokrasi koullarnda byle bir partinin demokratik ol
mas mmkn deildir. Lenin, legalde alan Almanya sosyal-demokrasisi
* sendika kurmann bile yasak olduu Rusya'daki sosyal-demokrat partinin
benzer ileyi kurallarna sahip olmasnn mmkn olmadn savunur.
Demokratiklik, aklk ve btn kademelerdeki yneticilerin seimle
ibana gelmesi demektir. "Aleniyet, hem de sadece rgt yeleriyle snrl olma
yan bir aleniyet olmadan, demokrasiden sz etmek glntr" (Lenin, 1993: 147).
Lenin, "parti rgtnn geni demokratik ilkesi"ni savunan Raboeye Dyelo'yu
"neyi savunduunu bilmemekle" sular.
Demokratik aklk parti yelerinin -zellikle de nderlerinin- yrttk
leri faaliyetin ak denetimini gerekli klar. Her nder son tahlilde doru mev
kide midir, gcne ve yeteneklerine uygun den ii mi yapmaktadr, eksikleri
nelerdir? Bunlarn deerlendirilmesi, eletirisi ve zeletirisi zaman iinde her
nderi kendine uygun alana ynlendirir. Bu sre Rusya'da uygulanamaz.
"imdi bu tabloyu, otokrasimizin erevesine yerletirmeye aln bakalm!
Bizde 'parti programnn temel ilkelerini kabul eden ve Parti'yi gc orannda des
tekleyen' herkesin, konspiratff alan bir devrimcinin her admn denetlemesi d
nlebilir mi?" almann kan gerei, devrimcinin kimliini, bu 'herkes'in on
da dokuzundan saklamas bir ykmllkken, herkesin konspiratif alan devrim
ciler arasndan unu ya da bunu semesi mmkn m?" (Lenin, 1993: 148).
14 birinci blUm

Parti rgtlenmesinin Arac Olarak Gazete

Lenin'e gre, gl bir sosyal-demokrat parti kurmann Rusya apnda mer


kezi bir yayn organ karlmasndan baka yolu yoktur. Byle bir yayn or
gan, ncelikle parti kadrolarnn ve taraftarlarnn eitimi iin nemlidir. Par
tinin grleri tzk ve programdan ibaret deildir; her somut durumda par
tinin ne dnd, hangi taktikleri kullanaca, kadro ve sempatizanlara
srekli olarak iletilmelidir. Kadro ve sempatizanlarn srekli eitimi olmadan
somut parti politikalarndan sz etmek mmkn deildir.
Lenin bu konuda da Almanya sosyal-demokrasinin deneyiminden ya
rarlanr. 1883 ylndan beri partinin teorik yayn organ olarak yaynlanan
"Neue Zeit" ve teki yayn organlarnda izlenen politika ve bu organlarn ye
rine getirdikleri ilev, sosyal-demokrat bir parti yayn organnn nasl olmas
gerektii hakknda yeterli fikir vermektedir.
Ek olarak Rusya'da farkl bir durum vard: Sosyal-demokrat parti ve
karaca yayn organ yasal deildi. Gazete gizlice hazrlanmak, baslmak
ve dahlmak zorundayd. Bu durumda gazetenin datm kanlmaz olarak
rgtsel ilikiyi gerektiriyordu. Gazete, ilevli bir parti yapsnn olumasn
da binann dna yaplan iskele grevini stlenecekti.
Tm Rusya iin yaynlanan politik bir gazete bylece sadece kolektif
bir propaganda organ olmakla kalmayacak, kolektif bir rgtleyici de ola
caktr. Gazete siyasi gerekleri srekli olarak aklar, politik ajitasyon iin
malzeme salarken, ayn zamanda farkl parti rgtlerini birbirine balayan
somut bir ba da olacaktr.
Lenin, gazetenin ok ynl ilevini yle aklar:
"... O nedenle parti rgtmzn faaliyetinin ana ierii, bu faaliyetin odak
noktas, hem en gl devrimci patlama dneminde, hem de tamamen durgun bir d
nemde olanakl ve gerekli olan bir alma, yani Rusya apnda btnlemi, hayatn
btn yanlarn aydnlatan ve en geni kitlelere ynelmi politik ajitasyo almas
olmaldr. Fakat bu alma gnmz Rusya'snda ok sk kan bir Merkezi yayn or
gan olmada dnlenezdir. Bu gazete etrafnda kendiliinden oluan rgt,
onn alanlarnn (szciin en geni anlamyla alanlarn hepsinin) rgt, en
byk devrimci 'bask' annda partinin onurunu, prestijini ve srekliliini korumak
tan, genel silahl lalk ayaklanmasnn hazrlanmasn, zamannn tespiti ve ger
ekletirilmesine kadar her eye hazr olacaktr" (Lenin, 1993: 187).
Merkezi olarak dzenli yaynlanan bir gazete merkezi bir rgtn ina
edilmesinin de arac olacakhr. Burada dikkat edilmesi gereken, bu aracn za
man iinde nemini kaybetmekle birlikte varln her zaman koruyacak olma
sdr. Herhangi bir blgede gerekleen geni bir tutuklama sonucu bu blge
de parti yaps dalsa bile, yasad yayn yeni balarn kurulmasnda nemli
vladinir illi ulyanov lenin 15

lr.ratr. Sonuta yaplmas gereken, varolan geni bir mekanizmann tahrip


bir blmnn teki blgelerdeki ileyi rnek alnarak yeniden kurul
1 11 1 1 1 1 1
rnsdr. Yasa d bir gazete, bu nedenle, her zaman kolektif bir rgtleyicidir.
()r tleme ilevi zamanla azalabilir, ama asla ortadan kalkmaz.

llir Adm leri ki Adm Geri


RSDIP'nin kinci Kongresi'nde parti, tzn birinci maddesi zerinde yap
lan tartmalarn ard.Jndan Bolevikler (ounluk) ve Menevikler (aznlk)
olarak ikiye blnd. Lenin, kitabn nsznde, Martov ve Akselrod'un t
zn birinci maddesini yazarken yapm olduklar yanl ve bu yanl sa
vunmalar sonucu ortaya kan durumu yle zetler:
" ... smsk kaynamam gevek bir parti rgtn savunmalar; parti
kongresinden ve onun setii kurullardan balayarak, partiyi yukardan aa
rgtleme dncesine (bu 'brokratik' dnceye) dmanlklar; her profe
sre, her yksek okul rencisine, her 'grevciye', kendini parti yesi ilan et
me olana verecek biimde, partiyi aadan yukarya rgtleme eilimi; bir
parti yesinin, parti tarafndan tannm bir rgte bal olmasn ngren
'biimcilie' dmanlklar; 'rgtlenme ilikilerini yalnzca platonik olarak
kabule' yatkn burjuva aydnnn anlayna kaymalar; oportnist anlayta
daha da derine gitme ve anariste szlere balanma eilimleri; merkeziyet
ilie kar zerklie yatknlk gstermeleri - ksaca btn bunlarn hepsi, ye
ni Iskra'da imdi bol bol iekleniyor ve ilk yanlgnn, tmyle ve somut bi
imde giderek daha ok aa kmasna yardm ediyor" (Lenin, 1976: 7).
Lenin, kitap boyunca kongredeki tartmalar zerinde durur, zellikle
kar grtin szclerinin konumalarn bazen cmle cmle inceler. Gerekte,
Bir Adm leri ki Adm Geri, Ne Yapmal 'nn uzants olarak ele alnmaldr. Ne Yap
mal' da Rusya' da gizli ve merkezi rgtlenmeye sahip bir partinin gereklilii or
taya konulmutur. Sendikann bile yasak olduu arlk otokrasisi altnda sos
yal-demokrat bir partinin ak rgtlenmesi mmkn deildir. Gizli almak
zorunda olan bir partinin Marxist rgtlenmeden baka seenei var mdr?
Byle bir parti isteyenin kendisini parti yesi olarak grmesine izin ve
remez. "arla kar halk ayaklanmasn hazrlamak" gibi bir grevi nne
koymu olan partinin "emir-kumanda zinciri"ni dlayarak rgtlenebilmesi
mmkn grnmyor. Byle bir parti byyebildii oranda yneticiler artan
oranda gce sahip olacaklar, merkezi ve militarist otokrasiye kar kan yine
merkezi olan ve askeri rgtlenmeye zg yanlar da tayan bir parti, ancak
byle bir parti iktidar ele geirme gcne sahip olabilecektir.
Lenin hem Ne Yapmal hem de Bir Adm leri ki Adm Geri' de yaanlan
lkenin zelliklerint hibir zaman unutmaz ve Bat Avrupa' da yasal koullar
da alan sosyal-demokrat partilerin rgtlenme anlay ile Rusya'daki par-
6 birinci blm

tinin rgtlenmesinin -bilinli ya da bilinsiz- kartrlmasna srekli kar


kar.
Lenin'in Bir Adm leri ki Adm Geri'nin sonunda Rosa Luxemburg'un
kendisinin parti anlayna ynelik eletirilerine verdii cevap da bu balam
da ele alnabilir. Almanya ve Rusya birbirinden olduka farkl lkelerdir, sos
yal-demokrat partilerin mcadele koullar da olduka farkldr. Bu nemli
fark dikkate almayan eletirinin maddi zemini yoktur.

Birinci Blm: Sonu

Lenin ve Bolevikler 1902-03 yllarnda savunduklar parti anlayn ancak


1905-1906 yllarnda ve 1917 ubat devriminden sonra geni olarak uygulaya
bileceklerdir. 1905'in ocak aynda Kanl Pazar'dan sonra balayan devrim ile
1917 ubat Devrimi byk lde kendiliinden hareketin sonucu gerekle
ecektir.
Burada teorideki "doruluk" ile hayattaki gereklik arasnda srekli
rastlanan farkllkla yeniden karlarz. Lenin, kendiliinden ii hareketi
nin sendikal bilinten teye geemeyeceini savundu. Ama 9 Ocak 1905'te
ar'a iinde yaadklar kt koullarn dzeltilmesi amacyla dileke ver
mek iin yryen binlerce iinin zerine ate alp ok sayda kiinin lme
si zerine yry ayaklanmaya dnt. 1905 devrimi, baarya ulaama
m bir devrim olmakla birlikte, gerekleebildii kadaryla iilerin kendili
inden eylemi sonucu hayata gemiti. Bu devrim srasnda iiler yine ken
diliinden gelme bir ekilde -daha sonra ii snfnn ynetim organlar ola
rak tannacak- ii sovyetlerini oluturdular.
1905'te ksa sren ak alma dneminde Lenin, partinin olabildiin
ce legal koullardan yararlanmasndan, ak propaganda ve rgtlenme ya
plrken gizli parti rgtnn de korunmasndan yanadr. arlk henz dev
rilmemitir ve devrimin yenilgisinin ardndan yasad parti almas yine
ne kacaktr.
Kendiliinden ayaklanma, 1917 ubat Devrimi iin de geerlidir. S
rp giden Birinci Dnya Sava ve Rus ordusunun baarszlklar, savan l
ke ekonomisini byk oranda sarsmas ve sonuta ncelikle Petrograd ve
Moskova'da iilerle asker elbisesi giymi kyller, yine byk oranda ken
diliinden gelien bir ayaklanma ile arlk rejimini devirdiler.
RSDP'nin Bolevikleri oluturan kesimi ayn yln temmuz ayna ka
dar legal, daha sonra da yar legal olarak faaliyet gsterdi ve nemli bir gce
ulat. RSDP'nin kuruluundan sonra geen yaklak yirmi yl iinde Rus
ya' da yaanan nc devrim, 1917 Ekim Devrimi kendiliinden deil, Bol
evikler tarafndan hazrlanan bir devrim olacakt.
vtadimir illi ulyanov lenin 17

KNC BLM

Demokratik Devrimde Sosyal-Demokrasinin ki Taktii

Lenin 1905 devrimi srasnda yazd ve ksaca ki Taktik olarak anlan kita
bnda, RSDP'nin Menevik kanadnn ayn yl yaplan Cenevre Konferan
s' nda (zamanda olarak Londra'da yaplan RSDP'nin 3. Kongresi'ne ise sa
dece Bolevikler katlmt) ifade ettikleri sosyal-demokrasinin demokratik
devrimdeki taktiklerinin ne olmas gerektii konusundaki grlerini eleti
rir.
Kitabn ilk sayfalarndaki iki cmle, ki Taktik' teki anlayn zn or
taya koyar:
"Devrimin bizi ve halk ynlarn eiteceinde kuku yoktur. Ama militan
bir siyasal partinin imdi kar karya olduu sorun, bizim, devrime 11erlangi bir ey
retip retemeyeceiniz sorunudur" (Lenin, 1976: 8).
Rusya' da sosyalistlerin nndeki aama, demokratik devrimdir.
Ama, arln yklarak demokratik cumhuriyetin kurulmasdr. Otokratik
hkmet biiminin sona ermesi, siyasi zgrlklerin salanmas, toprak dev
rimi ve demokratik devrimin teki kazanmlar burjuvazinin egemenliini
zayflatmayacak, tersine glendirecektir. Burjuvazi ii snfnn kazanmla
rn geri almak iin elinden geleni ardna koymayacana gre, RSDP ve ii
snf devrimde nasl bir tutum taknmaldr? ki Taktik, Boleviklerle Mene
viklerin iki farkl tutumunun tartlmasn ierir. Demokratik devrim burju
va i;erikli bir devrimdir. Menevikler byle bir devrimde aktif bir rol stlen
memekten yanadr. Bolevikler ise devrime aktif olarak katlmak ve onu ula
abilecei son snra kadar gtrmek yanlsdr. "Biz devrime bir ey retebile
cek miyiz?" sorusu da bunu ifade eder. Demokratik devrim ama nereye kadar?
Burjuvazinin istedii derecede mi, yoksa burjuva dzeni iinde ulalabilecek
son noktaya kadar m?
ki Taktik, Lenin'in iktidar mcadelesindeki anlayn ortaya koyan
iki temel eserden birisidir (dieri Nisan Tezleri'dir). i snf kendi devrimi
iin srasn beklemez, tersine toplumdaki her elikiye karr, tutum belirler
ve onun sosyalist devrim koullarn olabildiince kolaylatrabilecek biim
de zlmesi iin mcadele eder.
Lenin'in politik mcadele anlay, dneminde geerli olan Almanya
sosyal-demokrasisinin ve onun ynetiminde saylan kinci Enternasyonal'in
Marxizm yorumundan kaynaklanan ve ksaca "gelime sosyalizme doru
dur" olarak ifade edilebilecek anlaya kardr. Lenin'e gre, "toplumun sos
yalizme gtrlmesinin maddi koullar vardr" ya da toplumlar sosyalizme
doru gtrlmek zorundadrlar. Aksi durumda sosyalizm hi de kanlmaz
18 birinci blm

deildir. ki Taktik, bu iki anlayn ahmasn ak olarak sergiler. ktidar


nasl ele geireceksiniz; sranz bekleyerek mi, yoksa her frsattan yararlanp
gelimeleri ynlendirerek mi?

ki Burjuvazi

Lenin "liberal ve monarist burjuvazi" ile "devrimci ve cumhuriyeti burjuvazi"


ayrmn yapar. lki, byk kentlerde younlam ve arlk ile elikileri de
bulunmakla birlikte onunla yakn iliki iinde bulunan burjuvazidir. Lenin,
burjuvazinin bu kesiminin, Almanya demokratik devriminde olduu gibi,
feodallerle (Rusya' da otokrasi) ile anlaarak demokratik devrimin yarda kal
masn ciddi bir tehlike olarak deerlendirir. Liberal burjuvazinin feodallere
yaknlamas ii snfnn eylemliliinin artmas orannda nemli bir tehlike
olarak ortaya kar. Liberal burjuvazinin otokrasi ile elikisi vardr ama ii
lerle elikisi daha byktr. Bu nedenle, iileri arlk zerinde bask arac
olarak kullanp onu geri ekilmeye zorlarken, iilerin de talep ve eylemlerin
de "fazla ileri gitmemeleri" iin alr.
Lenin, Konferans kararlarnn liberal burjuvazinin talepleriyle byk
oranda rttn syler. Menevikler liberal burjuvaziyi desteklemiyorlar
ama demokratik devrim srecinde ii snfnn -bu devrim kendi devrimi ol
mad iin- kenarda durmasn istemeleri ya da RSDP'nin ve iilerin sra
nn kendilerine gelmesi iin beklemeleri tam da liberal burjuvazinin istekleri
ne uygun bir tutumdur. Lenin, Konferans kararlarnn gerek anlamn yle
belirtir: "Konferansnz adna formle ettiiniz taktik sloganlar, 'anayasac
demokrat' partinin, yani monarist burjuvazinin partisinin sloganlaryla a
kmaktadr; ayrca siz bu akmann farkna bile varmyorsunuz ya da kav
ramyorsunuz..." (Lenin, 1976: 46).
Lenin'in iddias, demokratik devrimin liberal burjuvaziye braklama
yacadr.
Lenin'in "devrimci burjuvazi" ile kastettii kyllktr. Tarmda kapi
talizmin gelimi olduu lkelerde zengin kyllkle tarm proletaryas iki
ucu temsil etmek zere snflara ayrm olan kyllk, Rusya' da kapitaliz
min dk gelime dzeyi sonucu byk oranda ayrmam, i elikileri
keskinlememi durumdadr. Kyl ynlar demokratik devrimden en b
yk fayday elde edecektir. Feodalizmin toprak devrimiyle tasfiye edilmesi,
otokrasinin politik kurumlarnn dahlarak genel oy sistemine dayal de
mokratik cumhuriyetin oluturulmas, en fazla nfusun ounluunu olutu
ran kyllere yarayacaktr. Kylln karlar bu nedenle demokratik dev
rimde ii snf ile birlikte hareket etmeye, bu devrimi arlk ile anlaarak ya
nda brakmaya deil, sonuna kadar gtrmeye uygundur.
vladimir illi ulyanov lenin 19

" ... nk ancak tamamyla baarl bir devrimdir ki, kylle tarrn
.l reformlar kapsam iine giren her eyi verebilir - ('sosyalist devrimciler' in
d iindkleri gibi kapitalizmi ortadan kaldrmak iin deil de) yar-serfliin
loyunduruundan, bask ve uakln zulmnden kurtulmak iin, yaam ko
ullarn meta retimi sistemi ierisinde ne kadar iyiletirmek mmknse o
kadar iyiletirmek iin kyllerin istedikleri, dledikleri ve gerekten gerek
sindikleri her eyi.
stelik, kyll devrime balayan ey, yalnzca kkl bir tarm re
formu umudu deil, genel ve srekli karlardr da. Proletaryaya kar sava
m verirken bile, kyllk demokrasiye gereksinme duyar, nk ancak de
mokratik bir sistem, bir yn olarak, bir ounluk olarak onun karlarn
doru bir biimde ifade edebilir ve egemenliini gvence altna alabilir" (Le
nin, 1976: 117-8).
Rusya'daki demokratik devrimde snflar mevzilenmesi Lenin'e gre
yle olacaktr: arlk ile liberal burjuvaziye kar ii snf ve kyllk. De
mokratik devrimde -zellikle ii snfnn gl olduu lkelerde- burjuva
zinin iki para olmas ve bir parasnn ii snfyla birlikte teki paraya kar
tavr almas sonraki yllarda -zellikle smrge ve yar smrge lkelerde
byk nem kazanacaktr. Kylln devrimci demokrat burjuvazi olarak
ortaya kabilmesi iin iki koul gereklidir:
Birincisi: Liberal burjuvazi -ya da smrge ve yar smrge lkelerde
ki komprador burjuvazi- arlkla (ya da feodallerle, smrge ve yar smr
ge lkelerde emperyalizmle) anlamaya her zaman hazrdr. lkede ii ve
kyl hareketinin gelimilii orannda bu anlama olasl artar. Liberal ya
da monarist burjuvazi arlk ya da feodaller olmadan yaayamayacak duru
ma gelir. Ayn durum smrge ve yan smrge lkelerde emperyalizmin
uzants durumundaki komprador burjuvazi iin de geerlidir. Burjuvazinin
bir kesimi her an barikatn teki tarafna gemeye hazrdr.
kincisi: lke nfusunun byk blmn kyller oluturmaktadr.
Bu koul, ekonomik yapda feodalizmin nemli bir arlk tamas dernektir.
arlk Rusya's iin geerli olan bu durum smrge ve yan smrge lkeler
iin de geerli olacaktr.
"Kylln devrimci potansiyelinin kefedilmesi" ancak kylln
ayrmasnn gelimemi olduu lkelerde sz konusu olabilirdi. Kyllk
kapitalist ilikilerin az gelimilii sonucu zengin kyllk, orta kyllk,
kk kyllk, yoksul kyllk ve tarm iileri olarak yeterince ayrrna
mtr; byk oranda btnln korumaktadr ve bu aamada asl eliki
si feodal byk toprak sahipleriyledir.
Toprak devrimi, krsal alanda devrimin eksenini oluturur. Bu devri
min kapitalizm kartlyla ilgisi yoktur. Topran milliletirilmesi ya da top-
20 birinci blm

ram devletin mal olmas bile cretli emek ve smr ilikisi ortadan kald
rlmad iin sonuta kapsam olarak kapitalizmin dna tamaz.
Kyllk toprak devriminin demokratik devrimin zn oluturduu
lkelerde ii snf ile birlikte devrime katlmaya objektif olarak yatkndr.
Kylln demokratik devrimdeki bu farkl rolnn ancak "ge kalm de
mokratik devrim" in gndemde olduu lkelerde ortaya kmas rastlant de
ildir. Bu lkelerin yapsnda feodal ilikiler nemli yer tutmakla birlikte, ka
pitalizm de zellikle kentlerde gelimi ve az ok gl bir ii snf ortaya
kmtr. Demokratik devrim sadece iilerin, burjuvazinin ve kyllerin feo
dallerle mcadelesini deil, iilerin burjuvaziyle mcadelesini de iermekte
dir. Bat Avrupa lkelerindeki demokratik devrimlerde olduu gibi burjuva
zinin btnln korumas, kyllkle kar karya gelmemesi, nfusun
geri kalann kendisiyle birlikte feodallerin karsna dikebilmesi, ksaca de
mokratik devrimin tek aktr olmas artk mmkn deildir.
ki Taktik; eski teoriye bal kalan Marxistlerle, koullarn deitiini,
Rusya' da bu deiimin ak olarak ortada olduunu savunan ve demokratik
devrim konusunda eskinin rneklerine bal kalmann kiiyi bugn ister iste
mez liberal burjuvazinin safna savuracan savunan Lenin arasndaki pole
mii ierir.

Demokratik Devrim - Sosyalist Devrim

i snfnn demokratik devrimde -eskiden az gelimi olduu dnemde ol


duu gibi- burjuvazinin yedei olmas deil, bu devrime nclk etmesi, de
mokratik devrim ile sosyalist devrim ilikisinin deimesini de gndeme ge
tirir. Lenin, iki devrimde snflarn mevzilenmesini yle belirtir:
"Proletarya, kuvvet yoluyla otokrasiyi ezmek ve burjuvazinin tutarsz
ln etkisiz hale getirmek iin kyl ynlaryla ittifak kurarak, demokratik
devrimi sonuna kadar gtrmelidir. Proletarya, kuvvet yoluyla burjuvazinin
direncini krabilmek iin, kylln ve kk-burjuvazinin kararszln et
kisiz hale getirmek iin, halkn yar-proletar unsurlaryla ittifak kurarak sos
yalist devrimi baarmaldr" (Lenin, 1976: '120).
Demokratik devrimin ii snf ve kyllk tarafndan sonuna kadar
gtrld koullarda kapitalizm eskisinden daha hzl gelime koullarna
sahip olur. i snf ile kyllk arasndaki irade birlii sona erer. Otokrasi
den cumhuriyete ulalmtr, imdi sz konusu olan kk-burjuva demok
ratik cumhuriyetten sosyalizme geilmesidir.
"Bir sosyal-demokrat, proletaryann, kanlmaz olarak, sosyalizm
uruna, en demokratik ve cumhuriyeti burjuvaziye kar snf savam a-
vladimir illi ulyanov lenin 21

mak zorunda olduunu bir an iin bile olsun unutmamaldr" (Lenin, 1976:
99).
Lenin, iki devrim arasndaki zaman diliminin uzunluu konusunda
herhangi bir belirleme yapmaz. Bu sre snf elikisinin keskinlemesine ve
ii snfnn rgtl mcadelesine baldr. Anaristlerin, "sosyalist devrimi
geciktiriyorsunuz" sulamasna kar unlan syler: "Biz sosyalist devrimi
geciktirmiyoruz, biz mmkn olan tek yoldan ve tek doru yoldan, yani de
mokratik bir cumhuriyet yolundan, sosyalist devrime doru ilk adm atyo
ruz. Kim sosyalizme siyasal demokrasi dnda, baka bir yoldan varmak is
tiyorsa, kanlmaz olarak, hem ekonomik, hem de siyasal anlamda sama ve
gerici sonulara varr" (Lenin, 1976: 22).
Hemen ardndan iilerin bilin ve rgtlenme dzeyinin ne kadar ge
ri olduunu belirten Lenin, "bu rgtlendirme ve bilinlendirme iinin, bu sosya
list eitim iinin baars, demokratik dnmlerin eksiksiz gerekletirilmesine ba
ldr" der. i snfnn demokratik devrimde ncl elde etmesi ve kyl
lkle birlikte bu devrimi gerekletirmesinin ardndan oluan demokratik
cumhuriyet koullarnda, snf elikilerinin sertlemesi ve ii snfnn sos
yalist eitimi ne kadar srecektir; Lenin' de bu konuda ak bir belirleme bu
lunmuyor.
1905 devriminden sonra Troki'nin formle ettii "s:-ekli devrim" te
zinde; demokratik devrimin ii snfnn nclnde gereklemesinin ar
dndan iki devrim arasna snf elikilerinin keskinletii az ok uzun sayla
bilecek bir dnemin girmeyecei, ii snfnn sosyalist devrime ynelecei
savunulur. Bu anlamda devrim sreci gerekte tektir; demokratik devrim sos
yalist devrime dnr. ki devrimi birbirinden ak olarak ayrmak mmkn
deildir.
Lenin de burjuva devrimle sosyalist devrimin kesin olarak aynlmas
nn mmkn olmadn, bu iki devrimin tek tek unsurlanrun i ie geebile
ceini savunur: "Hepimiz burjuva devrimle sosyalist devrimi kar karya
koruz; hepimiz ikisi arasnda kesinkes bir aynnn mutlak zorunluluu konu
sunda direniriz; ama tarihin ak iersinde, bu iki devrimin tek tek zgn un
surlannn iie gemi olduklan yadsnabilir mi? Avrupa' da demokratik dev
rimler dnemi birtakm sosyalist hareketler ve sosyalizmi kurma yolundaki
giriimlerle karlamad m? Ve Avrupa' daki gelecein sosyalist devrimi, de
mokrasi alannda geride braklm olan bir sr tamamlanmam eyi ta
mamlamak zorunda kalmayacak mdr?" (Lenin, 1976: 99).
Lenin ii snfnn nderliindeki demokratik devrimin ksa srede
sosyalist devrime dneceini ngrmemekle birlikte, iki ayn devrimin ba
z unsurlannn kanlmaz olarak i ie geecei dncesindedir.
22 birinci blum

Devrimin Avrupa'ya Tanmas

Rusya'daki devrimin Avrupa devriminin ncs olaca grn Ne Yap


mal' dan balayarak Lenin' de bulmak mmkndr. Otokratik Rusya hem
Avrupa' da hem de Asya' da despotizmin kalesidir ve bu kalenin yklmas Av
rupa' da devrim iin de gl bir itki olacaktr.
Lenin, bu konuda Ne Yapmal' da yle yazyor: "Tarih nmze im
di, herhangi bir baka lkenin proletaryasnn kar karya kald btn acil
grevlerin en devrimcisi olan bir acil grev koymutur. Bu grevin gerekle
tirilmesi, sadece Avrupa gericiliinin deil, ayn zamanda (imdi diyebiliriz
ki) Asya gericiliinin de en gl dayanann yklmas, Rus proletaryasn,
uluslar aras devrimci proletaryann nc mfrezesi durumuna getirecektir"
(Lenin, 1993: 187).
Lenin, demokratik devrimle arln yklmasndan sonra ii snf ve
mttefiki kylln iktidar elinde tutabilmesinin devrimin Avrupa'ya da
tanmasn salayacan dnr. ki Taktik'te unlar yazar: "Eer cumhuri
yet ve demokrasi uruna savammzda proletaryaya olduu kadar, kyll
e de dayanmam olsaydk, 'iktidar elde tutma' umudumuz olmazd. Ama
bu umudu tayorsak, devrimin arlk zerindeki kesin zaferi bize byle bir
olasl salyorsa, o zaman bunu belirtmeli, bunun geree dnmesi iin
arda bulunmal, ve yalnzca devrimin Avrupa'ya tanmas olasl iin
deil, ayn zamanda devrimin orada olmas amacyla pratik sloganlar atma
lyz" (Lenin, 1976: 97).
Burada, Rusya' da devrimin gelecei asndan dikkate alnmas gere
ken nokta bulunuyor:
Birincisi: Ne Yapmal ve ki Taktik'te sz konusu olan Rusya'da demok
ratik devrimdir, arln devrilmesidir. Lenin, bu devrimin, Avrupa' da sosya
list devrim iin gl bir itki olaca dncesindedir. Bunun neden byle ol
mas gerektii konusunda herhangi bir aklama bulunmuyor. arlk, Avrupa
ve Asya' da gericiliin kalesi durumundadr; ne ki, "bu kalenin yklmas Av
rupa' da neden sosyalist devrime yol asn?" sorusunun tek yant ancak g
l bir devrim beklentisi olabilir. Avrupa' da devrim bekleniyor. Bu gl bek
lenti konusunda Rus devrimcileri arasnda Lenin tek rnek deildir.
kincisi: Rusya'daki devrim demokratik olmakla birlikte, Avrupa'da
beklenen sosyalist devrimdir. Rusya'da demokratik devrim iktidar ele geir
mekle yetinmeyip orada tutunabilirse, Avrupa' da sosyalist devrim iin nem
li bir itici g olacaktr.
ncs: Avrupa devrimi tek lkede deil, ktasal apta dnl
mektedir. Lenin, bu konuda, Marx-Engels'ten bu yana sregelen dnceyi
vladimir illi ulyanov lenin 23

korur: Avrupa' da tek lkede devrim olamaz, birisinde gerekleen hzla te


kilerine yaylmak zorundadr. Rusya' da demokratik devrimin baars da bu
devrimin itici gc olacaktr.
Burada Rusya koullarndan kaynaklanan bir "umut"tan sz etmek
daha yerinde olur. Rusya, Avrupa lkelerinde benzeri olmayan younlukta
kitle hareketlerinin yaand bir lkedir. Bu lkede devrim yakndr; ne ki,
Lenin ve dier Rus devrimcileri de Avrupa' da sosyalist devrimin yardm ol
madan Rusya'nn -bu lkede demokratik devrim gerekletirilebilse bile- ile
riye gidemeyecei, sosyalist devrim yapamayaca grndedir.
"Tarihte srasn beklemek", bu kez uluslar aras dzlemde ortaya
kyor.
Demokratik devrimde kendisine gre daha az gelimi olan liberal
burjuvaziyi tecrit edip kyll de yanna ekerek nderlii ele geirebilen
ii snf, byle bir burjuvaziyi de devirmekte zorlanmaz. Ne ki, Rusya'nn
koullar sosyalist devrim iin uygun deildir. retici glerin ulam oldu
u gelime dzeyi byle bir devrime -gerekleebilse bile- yaama ans tan
myor. Sosyalist devrim, retici glerin en fazla gelimi olduu lkelerde,
Avrupa' da gerekleecek ve grece geri Rusya' daki (sosyalist) devrim de an
cak Avrupa'nn yardmyla ayakta kalabilecektir.
Avrupa'da -zellikle de sosyal-demokrasinin en gelimi lke olduu
Almanya' da- 1900'l yllarn balarnda byle bir devrim olasl bulunmu
yor. Lenin "tarihte sra beklemek" istemiyor; ancak Avrupa'nn yardm olma
dan usya'da iktidar ele geirilebilse bile, sosyalist bir iktidarn bu lkede tu
tunamayacan, dolaysyla Rus devriminin balca ilevinin uluslar aras ge
riciliin en gl kalesini ykarak Avrupa devrimini hzlandrmak olduunu
dnyordu.
Lenin'in devlet ve iktidar anlay nemli bir umudu da ierir. Burada
sz konusu olan iktidarn ele geirilebilmesi umudu deildir. Rus sosyal de
mokratlar arasnda, zellikle Lenin'de, arlk Rusya'snda iktidarn ele gei
rilebilecei, rejimin zayf olduu ve fazla dayanamayaca dncesi vardr.
Rusya' da iktidar alnabilir, ama elde tutulabilecei phelidir. Bunun iin Av
rupa sosyal demokrasisinin zerine deni yaparak Rusya'daki sosyal de
mokratlarn da yolunu amas gerekmektedir.
RSDP iindeki Bolevikler ellerinden geleni yapacaklardr ama asl so
run Avrupa'nn da kendisinden beklenileni yerine getirmesidir. Bu beklenti,
1920'li yllarn sonlarna kadar sonraki adlaryla Sovyet komnistlerinin b
yk sorunlarndan birisini oluturacaktr.
24 birinci blm

NC BLM
Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm

Materyalizm ve Ampiryokritisizm
Kitap, "Marxist geinen baz yazarlar, bu yl, Marxist felsefeye kar gerek bir
kampanyaya giritiler. Alt aydan ksa bir zamanda, esas olarak ve heme he
men sadece diyalektik materyalizme saldran drt kitap kt." cmleleriyle
balar. Bazarov, Bogdanov, daha geri planda Mach ve Avenarius'un amalar
n; "materyalizmin gzden geirilmesi", "materyalizmle idealizmin kaynat
rlmas", "materyalizmin almas" olarak ifade ediyorlard. 19. yzyln sonu
ve 20. yzyln balangc fiziin nemli deiim geirdii, eski fizik teorileri
nin deerini yitirdii, "fiziin bunalm"ndan sz edildii yllard. Materya
lizmin temel tezi olan, zneden bamsz olarak varolan madde, yeni atom te
orisi balamnda sorgulanyor ve buradan hareketle materyalizmin iflas ya
da ak yetersizlii ilan ediliyordu. Lenin'in Materyalizm ve Ampiryokritisizm -
Gerici Bir Felsefe zerine Eletirel Notlar kitabnn gncel politik nem tama
s kolaylkla anlalabilir. Eer materyalizm iddia edildii gibi kyor idiy
se; diyalektikten, art-deer teorisinden, snf mcadelesinden, kapitalizmden
ve emperyalizmden sz etmenin anlam da byk oranda ortadan kalkard.
Lenin, ilk olarak, "materyalizmi gzden geirmek" ya da "materya
lizmle idealizmi birletirmek" isteyenlerin 1710'da Berkeley'in grlerini
tekrarladklarn ya da idealizmin bilinen tezinden -varolmak alglanmaktr
ya da alglamaktr- farkl bir gr getirmediklerini ortaya koyar.
Fiziin konusunu, "duyumlar arasndaki iliki" olarak tanmlayan
Mach, duyumun bizden bamsz olarak varolan madde tarafndan olutu
rulmasn bylece devre d brakr (Lenin, 1993: 33 ve 50). Lenin, kitap bo
yunca birka kez materyalizmin temel nermesini, "d dnyann, bizim bi
lincimizin dnda ve ondan bamsz eylerin varlnn kabul" olduunu
tekrarlar. "Materyalizm, doann nesnel yasalarnn ve bu yasalarn insan zihninde
yaklak bir uygunlukla yansmasnn kabuldr" (Lenin, 1993: 166).
Materyalizmle idealizm arasndaki atmann zellikle bu dnemde
iddetlenmesinin nedeni, doa bilimlerindeki zellikle fizikteki byk dei
imdir. Eski kavramlarn kmesi, daha dorusu snrllklarnn ortaya k
mas, doa anlaynn da deimesini birlikte getirir ve materyalizm-idea
lizm atmas bu yeni temel zerinde tekrar ekillenir.

"Fiziin Bunalm" ve dealizm


Lenin, "modem fiziin bunalm"n ve fiziin matematiklemesini, idealiz
min yeni atann ve idealizmle materyalizmin birletirilmesi abalarnn te-
vladimir illi ulyanov lenin 25

meli olarak grr. "Modern 'fiziksel' idealizm ile modern fiziin bunalm arasnda
ki balar (... ) herkese kabul edilmektedir" (Lenin, 1993: 340).
Atomun maddenin son snr olmadnn anlalmas, elektronun bu
lunmas, maddeyi eskisine gre eitlendirerek doa anlaynn deimesine
yol amtr. Buradan doann yeniden yorumlanmasna gemek zor deildir.
Eski fizik -Newton mekanii- grlebilir cisimlerin fizii olduu iin doann
idealist felsefesine fazla olanak tanmyordu. Yksek hzla hareket eden ve
son derece kk olduklar iin grlemeyen cisimlerin fizii ise speklas
yonlara daha fazla alan brakmaktadr.
Fiziin matematiklemesi idealizm iin daha da uygun bir zemin yara
tr. Lenin'in, felsefeci Rey'in grlerini aktardktan sonraki yorumu ilgintir:
"( ... ) Fizii matematie yaklatrmak yolunda srekli giriimler ol!llutur ve
genel bir matematik anlay, genel bir fizik anlayna aktarlmtr. ... Bu b
tn deneycilerin kar ktklar fizii anlama ve deerlendirme yntemleri
nin matematik anlay tarafndan istilasdr. st rtl olmakla birlikte ge
ne de egemen bulunan bu etkiden tr deil midir ki, dnce, fiziin nes
nellii konusunda zaman zaman kesin grlere varmaktan ekiniyor, durak
samalara, dolambal yollara sapyor ya da fiziin nesnelliini kantlamak
iin engelleri amak zorunda kalyor... "
Uzun alnty srdren Lenin sonunda u deerlendirmeyi yapar:
"'Fiziksel' idealizmin ilk nedeni budur ite. Gerici giriimler, bizzat bi
limin ilerlemesinden doarlar. Doa biliminin salad byk baarlar,
mddenin elerine bunlarn hareket yasalarnn matematiksel olarak ele al
nabilmelerini olanakl klacak kadar trde ve yaln bir biimde yaklalmas,
matematikilerin maddeyi grmezlikten gelmelerine yol amtr. 'Madde
kayboluyor', geriye denklemler kalyor" (Lenin, 1993: 341-3).
Sonu, eski Kant anlaytr: Us kendi yasalarn doaya kabul ettirir.
Burada daha sonra, 20. yzyln ikinci yarsnda, ortaya kacak bir sorunun
kklerini grmek mmkndr. Doa bilimlerindeki gelimelerin materyalist
yorumunu felsefecilerden nce bu bilimcilerin yapmas gerekir. 20. yzyln
bandan sonra da byk bir hzla sren fizikteki gelime, temel fizik ve ma
tematik eitimi almam felsefecilerin bu gelimeyi yorumlamay srdrme
leri sonucu, diyalektik materyalizm adna fizikilerin ciddi bulmadklar ak
lamalara yol amtr.
20. yzyln banda "matematik anlayn fizik alann fethetmesi" konu
sunda bu yorumun ilk izlerini grmek mmkndr. Newton fizii ya da klasik
fizikte de matematik nemli yer tutar, ne ki, fiziin inceleme nesneleri grlebi
lecek kadar byk olduklarndan matematiin rol geri planda kalr. Fizik,
atom ve atom alt paracklar ile uraabilecek kadar gelitiinde ise, matemati
in rol daha byk nem kazanr. Bu, kastl bir tutum deildir, kanlmazdr.
26 birinci blm

Fiziin daha fazla matematiklemesinden hareketle savunulan idealist


doa anlay sonraki yllarda daha da somutlanacaktr: Atom alt parackla
rn durumuyla ilgili olarak deiik matematik formller birbirlerinden treti
lirler. Bu tretilme ilemi deiik ara aamalardan ya da ara denklemlerden
geer. Bu ara denklemlerin hepsinin fiziksel bir karl olduu sylenemez.
Bu iddia ksmen doru olduu durumda bile doann idealist yoru
munu hakl karmaz. Sonuta, denklemler maddenin iinde bulunduu du
rumu yanstrlar, ya da fiziksel bir karlklar vardr. En azndan balangta
ki ve sonutaki denklem iin durum byledir. Bu denklemlerin doruluu
nun salanmas deneyle olur. Denklem deneyin sonucunu doru olarak for
mle edebilmi midir? Yant, evet ise, maddenin sz konusu parasnn ve
onun iinde bulunduu konumun matematik ifadesi bulunmu demektir. Bu
ifade fiziksel bir durumu, realitenin bir parasn temsil eder. Kendi yasasn
doaya kabul ettirmez, tersine oradaki yasann zl ifadesini oluturur.
Materyalizm ue Ampiryokritisizm 1908 ylnda yazlm olmasna karn,
1905 ylnda Einstein tarafndan ortaya atlan ve "modern fizikteki bunalm"
belirli oranda zecek zel Grelilik Kuram'ndan sz etmez. Bu kuram, Le
nin'in fiziki ve filozoflardan yapt alntlarda da sz edilen "arlksz esir"i
gndemden kard gibi, zellikle k ve elektronla ilgili olarak gerekletiril
mi deiik deneylerde ortaya kan sonulan da aklamaktayd. zellikle
"zamann grelilii" konusunda dnemin fizikileri arasnda byk tartma
lara yol aan bu kuramla ilgili herhangi bir deerlendirme kitapta yer almyor.
Materyalizm ve Ampiryokritisizm bir felsefecinin fizikteki gelimelerin
yorumlanmas konusunda yazd ve "elektrik atomu" gibi belirlemelere kar
n, doruya olduka yakn belki de son yapttr. Modern fizik klasik meka
nikten uzaklatka, felsefecilerin fizikteki gelimeyi yorumlamalar iyice so
runlu olacaktr.

Marx-Engels ve Toplumsal Bilimler


Marx ve Engels abalarn materyalizm konusunda bilinenleri yinelemeye de
il, diyalektik materyalizmi toplumsal bilimler alanna uygulamakta youn
latrdlar. "Felsefede yeni izgi bulmak", "materyalizmle idealizmi birletir
mek" giriimlerine ve phecilere prim vermediler. Lenin, zgrlk ve zo
runluluk ilikisi balamnda, doa yasalaryla toplumsal yasalar arasndaki
ilikiyi yle belirtir: "( ... ) zgrlk doa yasalar karsnda dlenmi bir
bamszlk deil, ama bu yasalarn bilinmesinde ve bu bilme aracyla bu ya
salarn belirli erekler iin yntemli bir biimde kullanlma olanandadr. Bu,
d doa yasalar iin olduu kadar, insann maddi ve manevi varln yne
ten yasalar, -gereklikte deil, olsa olsa kafamzn iinde ayrabildiimiz iki
yasa snf iin de byledir" (Lenin, 1993: 204).
vladimir illi ulyanov lenin 27

zgrlk ve zorunluluk ilikisi balamnda anlatlan udur: Toplum


sal yasalar da, doa yasalarnda olduu gibi, znenin zihninde oluturulup
d dnyaya kabul ettirilmezler. Akl, tersine, doann ve tarihsel olaylarn
yapsnda bulunan yasalar tanr ve onlar belirli amalar iin sistemli olarak
kullanmaya ynelir.
19. yzyln sonu ve 20. yzyln ba sosyal bilimlerin grece yen i ol
duu yllardr ve bu yllarn tipik yanlgs, doa yasalaryla toplumsal y asa
lar arasnda fazlasyla yakn paralellikler kurmaktr. Konu zellikle 20. yzy
ln ikinci yarsnda youn tartma konusu olacaktr.

Felsefe Defterleri

Felsefe Defterleri'nde bulunan metinler ounlukla 1914-1916 dneminde ya


zlm ancak Lenin'in lmnden sonra yaynlanmlardr. Kitap Len in'in
1895 ylndan 1916'ya kadar okuduu deiik felsefe kitaplaryla ilgili olarak
kard zetlerden ve yapt deerlendirmelerden oluur. Trkedeki bas
ks 550 sayfa tutan kitabn yarsna yakn Hegel'in Mantk Bilimi ve Felsefe Ta
rihi kitaplarnn deerlendirilmesine ayrlmtr.
Lenin, Hegel'in Mantk B ilimi'nden, "diyalektii anlamak bakmndan
alabildiine nemli bu" notunu derek u blm aktarr: " ... ama bu baka,
zsel bir biimde, bo olumsuz deil, diyalektiin allm sonucu olarak al nan
hi deil, birincinin baka'sdr, dolaymsz'n ofumsuz'udur; bundan tr
de, dolaymlanm olarak belirlenmitir ve birincinin belirlenimini ilke olarak
kendinde barndrr. Bunun sonucunda birinci, zsel biimde, baka'nn iine
alnr ve orada korunur'' (Lenin, 1976: 184).
Burada sz konusu olan yadsma'dr. Yadsma, bilinen anlamyla red
detme deil, yadsnann zsel anlamyla korunmas ve sonraki aamaya ta
nmasdr. Diyalektik, deiimin nasl olduunu aklar. Lenin, bu nedenle,
daha sonra, "Hegel'in ve Marxizmin bilgi teorisi, dorudan doruya diyalektiin
kendisidir" saptamasn yapacaktr.
Lenin daha sonra bu balamda Deborin'in Diyalektik Maddecilik yapt
n inceler. Burada Lenin'in zellikle dikkatini eken bir nokta, Deborin'in "fi
zikte yeni akm" dan sz etmesidir. Lenin, Plehanov'un yazlarnda bu akmdan
hi sz etmemesini "demek ki bilmiyor" eklinde deerlendirir. Deborin, ato
mun blnmez olmadnn ortaya kmasn diyalektik maddeciliin doru
lanmas olarak grr. Lenin, Deborin'in u cmlesinin de altn izer: "Modem
fizik teorileri, diyalektik maddecilii rtmek yle dursun, tam tersine bu
grn doruluunu ve salamln ortaya koymaktadr" (Lenin, 1976: 404).
Gerek Materyalizm ve Ampiryokritisizm ve gerekse de Felsefe Defterle
ri'nde incelenen yaptlar ve eletirilen grlerin tm diyalektik materyaliz-
28 birinci blm

min temel kabullerinin ve kurallarnn savunulmas ekseninde ele alnrlar. Le


nin, Engels'in "doa bilimleri alannda (ve daha da nemlisi insanlk tarihin
de) r aan her bulula materyalizm, biimini deitirmelidir" (Lenin, 1993:
279), saptamasn aktarr. Ancak bununla birlikte, ne inceledii ok sayda ya
ptta ne de kendisinin bunlar zerine yazdklannda, "insanlk tarihinde r
aan" yeni fizikle birlikte materyalizmin biimini nasl deitirmesi gerektii
konusunda baz mphem deerlendirmelerden tesi bulunmamaktadr.
Modern fizik diyalektik materyalizmi yalanlamaz, dorular. Fizikteki
ve doa bilimlerindeki bu nemli gelime materyalizmde nasl bir biim de
iikliini gerekli klmaktadr; cevap henz yoktur. Byle bir cevab, neden
leri nceden akland gibi, felsefecilerden beklemek de artk mmkn de
ildir. Bu kitap dizisinin ileriki ciltlerinde ele alnacak Einstein, Bohr, Heisen
berg, Planck gibi 20. yzyln ilk eyreindeki baz nemli fizikilerin konuy
la ilgili olarak yaptktan tartmalar ierik olarak daha zengindir.

DRDNC BLM

Sosyalizm ve Sava
Lenin'in Sosyalizm ve Sava balyla yaynlanan kitab, Birinci Dnya Sava
srasnda ve sonrasnda yazlm baz makalelerinin toplanmasndan oluu
yor. Bu makaleler zellikle sosyal-demokratlarn emperyalist yeniden payla
m sava konusundaki tutumlannn ne olmas gerektii ve kinci Enternas
yonal partilerinin sosyal oven bir politikaya ynelmelerinin nedenleri ze
rinde duruyor.
Avrupa lkelerindeki sosyal-demokrat partiler 1907 gibi erken bir ta
rihten balayarak yaklaan savan niteliini ve buna kar alnmas gereken
tavr ortak bir gr oluturarak saptamlard. Ne ki, zellikle de politikada
bir konuda karar almakla o karar hayata geirmenin farkl eyler olduu bir
kere daha ortaya km ve kinci Enternasyonal'i oluturan partilerin byk
blm savata kendi burjuvazilerini desteklemeye ynelmilerdi. Bu, ulus
lar aras sosyal-demokrasinin ilk byk kriziydi. Burada sz konusu olan
burjuvaziyle savata yenilmek ya da u veya bu sapma deil, sosyal-demok
rat partilerin nemli bir blmnn kendi burjuvazileriyle anlamas, "ana
vatan savunmas" ad altnda yeni smrgeler elde etmek iin savaa giren
kendi hkmetlerini desteklemeleri, deiik uluslardan iilerin birbirlerini
boazlamasn adeta tevik etmeleriydi.
Birinci Dnya Sava karsnda alnan tutum ksa sre sonra ii hare
ketinin de sosyal-demokratlar ve komnistler olarak blnmesini gndeme
getirecekti.
vladimir illi ulyanov lenin 29

Savaa Kar Konferans ve Kongreler


kinci Enternasyonal 1914 ylnda balayan savaa hazrlksz yakalanmad. O
zamana dek yaanmam lde byk bir savan adm adm yaklat ve
bu savan asl amacnn emperyalist lkeler arasnda smrgelerin yeniden
paylam olduu ve buna kar uluslar aras sosyal-demokrasinin nasl bir
tutum almas gerektii grlm ve karara balanmt.
1907'de Stuttgart'ta yaplan Sosyalist Enternasyonal Kongresi'nde yak
laan olas sava konusu da ele alnd. Kongre, sosyal-demokratlarn savan
yaratt bunalm burjuvaziyi devirmek yolunda kullanmas ynnde karar
ald. Bu kararn Lenin'in nerisiyle alnm olmas, onun her olana kullana
rak iktidar ele geirme anlayyla uyum iindedir (Lenin, 1978: 1 79-80).
24-25 Kasm 1912'de kinci Enternasyonal svire'nin Basel kentinde
dzenledii zel kongrede oy birlii ile kabul edilen kararda; yakn gelecek
te balayaca aka grlen savan paylamac emperyalist karakteri ak
lanyor, iiler sava tehlikesine kar savama arlyor, sosyalist bir devri
min hzlandrlmas iin sosyalistlerin ekonomik ve politik bunalmlardan ya
rarlanmalar isteniyordu.
Basel Kongresi'nde Kautsky de karara olumlu oy vermiti; ancak sade
ce o deil dier Avrupa lkelerinin sosyal-demokratlar da savan iyice ya
knlamasyla tutumlarn deitireceklerdi.
5-8 Eyll 1915'te svire'nin Zimmerwald kentinde toplanan uluslar
aras konferansta saflar ak olarak belli olmutu. kinci Enternasyonal parti
leri yaklak bir yldr sren savata ya aka kendi hkmetlerini destekli
yorlar ya da onlara dolayl bir destek sunuyorlard. Savan emperyalist ve
yamac karakterini sergilemek, bu gerei ynlara aklamak, yaanlan
ekonomik ve politik alkanblar sosyalist devrim iin kullanmak; bunlarn
hibirisi sz konusu deildi. Kautsky ve Plehanov gibi sosyal-demokrasinin
tannm isimleri de kinci Enternasyonal partilerinin genel izgisine aykr
bir tutum almyorlard. Lenin ve Rosa Luxemburg, Zimmerwald Konferan
s'nda aznlkta kalrlar.
Kautsky, Plehanov ve kinci Enternasyonal partilerinin dier nde gelen
sosyal-demokratlar, savata kendi burjuvazilerini desteklemelerini hakl gs
termek iin Marxist metinlerdeki belirli blmlere bavururlar. Lenin, Sosya
lizm ve Sava bal altnda toplanan makalelerinde kinci Enternasyonal par
tilerinin Marxizme dayanarak kendilerini hakl gsterme abalarn eletirir.

Hakl ve Haksz Savalar


Lenin'e gre, sosyal-demokratlar savan her trlsn reddederek genel bir
pasifizm yanls olamazlar, tersine, hakl ve haksz sava ayrm yaparlar. S-
30 birinci blm

mrlenlerin bakaldrmas ve smrenlerin elindeki iktidar zor yoluyla al


maya almas hakl bir savatr. Keza smrge bir lkenin smren lkeye
saldrmas temelinde hakl bir savatr. Savunma sava da bu balamda ele
alnmaldr.
"rnein, yarn, Fas Fransa'ya, Hindistan ngiltere'ye, ran ya da in
Rusya'ya ... sava asalar, ilk saldran kim olursa olsun, bu savalar, 'hakl sa
valar', 'savunma' savalar saylrlar; ve her sosyalist, ezilen, baml, eit ol
mayan devletin, ezen, kleci, soyguncu 'byk' devlete kar kazanaca za
feri sevgi ile karlar" (Lenin, 1978: 13).
Buna karlk, yz klesi olan bir kle sahibinin klelerin daha "adil"
dalm iin iki yz klesi olan bir kle sahibiyle girdii sava, "savunma sa
va" ya da "ana yurdun savunulmas sava" olarak adlandrlamaz. Lenin,
burada, Almanya ve Rusya gibi Fransa ve ngiltere'ye gre daha az smrge
ye sahip olan lkelerin "daha adil paylam" iin girdikleri savala benzetme
yapmaktadr. Bu sava, bir yama ve yeniden paylam savadr.
Konuyla ilgili nemli bir baka nokta da, Lenin'in Rusya'y emperya
list bir lke olarak grmesidir. "Rusya' da yeni tipte bir kapitalist emperya
lizm, ran, Manurya ve Moolistan'a kar gdlen arlk politikasnda ken
dini aka ortaya koymutur; ama genellikle Rus emperyalizminde egemen
unsur, militarizm ve feodalizmdir" (Lenin, 1978: 19). Lenin daha sonra, "ar
lk, Galiya'y ele geirmek, Ukraynallar ezmek, Ermenistan', stanbul'u vb.
almak iin savamaktadr" demektedir.
Birinci Dnya Sava'nda savaan taraflar arasnda Almanya ve Rusya
da vard. Rusya, Fransa ve ngiltere ile ittifak halindeyken, Almanya da Avus
turya-Macaristan ve Osmanl mparatorluu ile birlikteydi. Savan balama
snn ardndan Osmanl mparatorluu ynetimindeki ttihat ve Terakki, n
giliz sava gemilerinden kaarak bir Osmanl limanna snan iki Alman sa
va gemisine Osmanl bayra ekti ve bu gemiler Karadeniz'e alarak Rus li
manlarn bombalad ve -doal olarak- Almanya'nn yannda Osmanl mpa
raorluu da savaa girmi oldu.
Osmanl mparatorluu bu savaa kaybettii topraklar geri almak iin
girdi. Saldrya urayan deil, saldran taraft. ngiltere ve Fransa tarafndan
(Rusya tarafndan deil) yar smrgeletirilmi bir lkeydi ama yeniden
paylam savana katlmaktan da geri durmad. Rusya gibi o da esas olarak
feodal-militarist bir devletti. Lenin, Osmanl mparatorluu hakknda olum
suz bir ey sylemez. Gerekte ise, Rusya'nn sava halinde olduu Osmanl
mparatorluu'ndan stanbul'u almak istemesiyle, Osmanlnn Kafkaslar ele
geirmek istemesi arasnda zde fark yoktur. Rusya'nn olduu gibi Osman
l'nn da yaylma istekleri vard. Rusya'nn daha gl bir lke olmas bu du
rumu deitirmez.
vladimir illi ulyanov lenin 31

Osmanl mparatorluu'nda sosyalistler o yllarda ok zayf olduklar


iin, brakalm kinci Enternasyonal'e katlmay, varlklarndan ve sava hak
knda ne dndklerinden de kk bir evrenin dnda kimsenin haberi
yoktu. Uluslar aras sosyal-.demokrasi iindeki keskin tartmada, Osmanl
l nparatorluu'ndaki sosyalistlerin adnn gememesi normal olmakla birlik
le, Lenin'in Birinci Dnya Sava'nn taraflarndan birisi olan Osmanl hak
knda olumsuz bir deerlendirme yapmamas ilgintir. Lenin' in Osmanl m
paratorluunu Almanya'nn kuklas olarak deerlendirmi olmas mmkn
dr. Gerekten de o dnemin ttihat ve Terakki ynetimindeki mparatorlu
u, Almanya'nn ne istese yaptrabilecei bir devlet durumundayd. Ne ki,
Osmanl'nn da kendisine gre yaylma istekleri vard ve savaa da sadece Al
manya'nn zorlamasyla deil, bu amacna ulamak iin de girmiti.

Sosyal ovenizm
"Sosyal-ovenizm, bugnk savata, 'anayurdun savunulmas' fikrinden yana
kmaktr. Ayrca bu fikir, sava srasnda snf savamnn bir yana atlmasna ve
sava borlarn vb. kabullenmeye yol amaktadr. ( ... ) Sosyal-ovenler, saldrgan
byk devletler grubundan birisinin hkmetini ve burjuvazisini hakl karan
ve venler ile Kautsky gibi btn saldrgan devletlerin sosyalistlerinin 'anayur
du savunmada' eit haklar olduunu ne srenlerdir" (Lenin, 1978: 19-20).
Lenin'e gre sosyal ovenizm, oportnizmin eitlerinden bir tanesi
dir. Oportnizm ii snf hareketi iinde burjuva politikasn dile getirir, bur
ju\faziyle ibirliini savunur. Sosyal ovenistlerin yeniden paylam savan
da kendi burjuvazilerini destekleyerek yaptklar da bundan farkl deildir.
Savan bir sre sonra ynlardaki honutsuzluu artracan, eliki
leri keskinletireceini ngren Lenin, savan yaratt skntlarn burjuvazi
nin devrilmesi iin kullanlmasndan, emperyalist savan i savaa evrilme
sinden yanadr.
"Bu grev ancak u slogan ile doru olarak ifade edilebilir: emperya
list sava i sava durumuna eviriniz; ve sava srasndaki btn tutarl s
nf savamlar, ciddi bir biimde yrtlen btn 'yn hareketleri', eninde
sonunda bu amaca yneltilmelidir" (Lenin, 1978: 27).
Burada iki nemli nokta vardr: Birincisi; iki ya da daha fazla lke ara
sndaki paylam ya da belirli bir alandaki nfuz mcadelesi savanda sos
yalistlerin grevi kendi burjuvazilerini desteklememek, kendi lkesinin ye
nilmesini istemek ve savan yaratt gerilim ve zorluklar burjuvaziyi devir
mek iin kullanmaktr. "Kendi lkesinin yenilmesini istemek" ulusalclktan
hi de ayrlmayan sosyalistlerin bir kesimi iin "ar bir belirleme" gibi g
rnse de, Lenin ak olarak unlar sylemektedir:
32 birinci blm

"Bugnk savata, gerek 'kendi' hkmetinin zaferini savunmak, gerek


'ne zafer ne yenilgi' slogann savunmak, sosyal-ovenizm grnden kay
naklanr. Gerici bir savata, devrimci bir snf, hkmetinin yenilmesini iste
mekten baka bir ey yapamayaca gibi, hkmetin askeri baarszlklar ile
onu devirme olanaklarnn arthn grmemezlik de edemez" (Lenin, 1978: 29).
kinci Enternasyonal partilerinin deiik szcleri kendi lkelerinin
"ilerici bir sava, hakl bir sava" verdiini savunurlar. Lenin bu gerekeleri
kolayca rtr. Smrge paylam savana kahlan bir lke hakl bir sava
veriyor olamaz!
kincisi: Lenin, haksz bir savaa kahlm lkenin sosyalistlerinin alma
s gereken tutumu belirlerken, bu lkede sosyalistlerin gl olup olmadkla
rn dikkate almaz. Sosyalistler her durumda yeniden paylam ve yeni nfuz
alanlar elde etme savana kar kmal ve bu savata kendi lkelerinin ye
nilmesini istemelidirler. Gleri varsa savan yarath olanaklardan yararla
narak burjuvaziyi devirirler. Lenin'in genel yaklamna uygun olarak ortaya
kan her yeni olanak, burjuvazinin devrilmesi, iktidarn ele geirilmesi iin
kullanlmaldr.

BENC BLM

Emperyalizm
Lenin, 1916'da kaleme ald Emperyalizm kitabnda byk lde Almanca
kaynaklara ve zellikle de Hilferding'in "Finans Kapital" kitabna dayanr.
Lenin, kitabn banda, "... iinde bulunduum alma koullarndan tr, doal
olarak, baz Fransz ve ngiliz kaynaklarndan ve byk lde Rus kaynaklarndan
yoksun durumdaydm. " der. ngilizce olarak sadece Hobson'un kitabndan ya
rarlanabilir.
Kitap, savan neredeyse iki yldr srd, kinci Enternasyonal par
tilerinin "vatan savunmas" sylemleri ve sava destek.lemeleriyle sosyal-de
mokrat olmaktan tmyle uzaklatklarnn aa kh bir dnemde yazl
mtr.

Emperyalizm Nedir?
Kitabn nemli bir blm emperyalizmin ekonomik temelini aklamaya ay
rlmhr. Emperyalizm, ekonomide tekellerin egemenlii demektir; serbest re
kabeti kapitalizmin -ortadan kalkmasa bile- geriye itilmesi, tekellerin her
alanda ne kmas demetir. Lenin, 19. yzyln ikinci yarsndan balayarak
kapitalizmde tekellerin belirleyici duruma gelmesini inceler ve 20. yzyln ba-
vtadimir iUi ulyanov lenin 33

n kapitalizmin tekelci kapitalizme dnme tarihi olarak saptar. Tekelci ka


pitalizm; ekonomide tekelleme, bankalarn yeni rol, sermaye ihrao, dnya
nn paylalmasnn tamamlanmas ve yeniden paylam savalarnn kanl
mazl demektir. Tekelci kapitalizm, teki adyla emperyalist kapitalist, kapi
talizmin gelimesi sonucu ortaya kmbr, tercih edilmi bir politika deildir.
Lenin emperyalizmi tek cmleyle yle tanmlar: "Emperyalizm, tekel
lerin ve mali-sermayenin egemenliinin ortaya kb; sermaye ihraonn bi
rincil planda nem kazand; dnyann uluslar aras trstler arasnda payla
lmasnn balam olduu ve dnyadaki btn topraklarn en byk kapi
talist lkeler arasnda bllmesinin tamamlanm bulunduu bir gelime
aamasna ulam kapitalizmdir" (Lenin, 1978: 108).
Serbest rekabeti kapitalizmdeki sermayenin, tekelci sanayi sermaye
siyle banka sermayesinin i ie girmesi sonucu mali sermayeye ya da teki
adyla finans kapitale dnmesi tekelci kapitalizmin ayma bir zellii ol
makla birlikte, sanayi ve banka sermayesi arasndaki iliki Anglo-Sakson lke
lerde Lenin' in Almanya rneini esas alarak anlatt gibi deildir. Burada or
taya kan sonuta tekelci kapitalizm iindeki bir farkllktr, daha fazlas deil.

Smrge lkeler
Tekelci kapitalizmde meta ihracnn yan sra sermaye ihraorun da nem ka
zanmas dnya genelinde kapitalizmin gelimesini hzlandrr. Smrge ve
yar-smrge lkelere ihra edilen sermaye bu lkelerdeki feodal yapy be
lirli oranda zer, pazar ilikisini gelitirir, lkenin i blgelerinden hammad
deleri limanlara tamak iin demiryolu ina eder; lkede emperyalizme do
rudan baml komprador burjuvazinin yan sra sanayi ve tarm iileri orta
ya kmaya balar.
"hra edilmi sermaye, ihra edildii lkelerde, kapitalizmin gelimesi
ni etkiler, hzlandrr. Bylece, sermaye ihrao, ihracat lkelerdeki gelimeyi
bir para durdurma eilimi tasa da, bunun, btn dnyadaki kapitalizmi de
rinlemesine ve genilemesine gelitirmek pahasna olduunu unutmamal"
(Lenin, 1978: 78).
Bylece sermaye ihrac emperyalist lkelerdeki elikileri belirli oran
da yumuatsa bile, smrge lkelerde keskinletirecektir.
Lenin, ngiliz emperyalizmiyle ilgili olarak Hobson'dan bir alnb ya
par ve ifade edilen grlere katlr: "Yazara gre, eski imparatorluklarn g
cn aadaki iki durum dizisi zayflatmaktayd: (1) 'ekonomik asalaklk';
(2) ordunun baml halklardan meydana getirilmesi. ( ... ) mparatorluumu
zun Hindistan' da kazanm olduu savalarn ou, yerlilerden oluan aske
ri birliklerimizin eseridir. ( ... ) Gney Afrika'y saymazsak, Afrika ktasndaki
.
34 birinci blm

btn savalarmz, bizim admza, yerliler tarafndan kazanlmtr" (Lenin,


1978: 124-5).
Tarihteki eski imparatorluklarn gc ordunun nemli bir blmnn
smrge lkelerin askerlerinden olumasyla zayflasa bile, ayn durum em
peryalist-kapitalist dneminde geerli deildir. Lenin'in ayn kitabn 97. say
fasnda verdii listeye gre, dnyann en byk smrgeci devleti olan ngil
tere'nin nfusu 1914 ylnda 46,5 milyon iken, smrgelerinde toplam 393,5
milyon kii yaamaktadr. Benzer bir durum Fransa ve Rusya iin de sz ko
nusudur.
Smrgelerdeki emperyalist poli tika sadece sermaye ihrac, youn s
mr, bask ve zulmden ibaret deildir. Emperyalizm smrge lkenin hal
kn blmek ve bir blmn kendi yanna ekmek zorundadr. Emperyalist
bir lkenin kendisinden hem nfus hem de toprak olarak fazlasyla byk s
mrgeleri baka trl ynetebilmesi mmkn deildir. ngiliz ordusunda
Hintliler, Fransz ordusunda Afrikallar, arlk ordusunda Kazaklar bu neden
le nemli yer tutmutur.
Emperyalist bir lke smrge lke halknn olabildiince fazla bir bl
mn hizmetine alabildii oranda daha gl olur. Bu nedenle, smrge kur
tulu savalarnda halk sadece smrgeci lkeyle deil, onlarn kumandas al
tnda hareket eden ayn halktan askerlerle de atr. Bu nedenle, lkenin ba
mszln kazanmasnn ardndan ok sayda smrgeci lke yandann l
keyi terk etmesi de (Fransa-Cezayir rneinde olduu gibi) sz konusu olur.

Emperyalist lkeler
Emperyalist lkelerde snf mcadelesinin zayflamas, smrgelerin varl
na baldr. Lenin, Die Neue Zeit gazetesinden ngiliz burjuvazisinin bir po
litik temsilcisinin bu konudaki grn aktarr: "Birleik Kralln 40 milyon
nfusunu kanl bir i savatan kurtarmak iin, bizler, smrge politikaclar,
fazla nfusu yerletirebileceimiz, fabrikalarmzn ve madenlerimizin rn
leri iin yeni pazarlar kazanabileceimiz yeni topraklar elde etmek zorunda
yz. Her zaman sylerim, mparatorluk bir mide sorunudur. savatan ka
nmak istiyorsanz, emperyalist olmak zorundasnz" (Lenin, 1978: 96).
Alntda fazla nfustan sz edilmektedir, gerekte ise gelime tersi
yndedir. Emperyalist dnemle birlikte ngiltere'den -ve dier emperyalist
lkelerden- g azalm, buna karn cretlerin dk olduu lkelerden ge
len ii saysnda nemli bir artma sz konusudur. Bu iiler emperyalist l
kelerde en kt ve dk cretli ilerde alrlarken, "yerli ii" ayrcalkl
dr; daha iyi cret alr, daha hafif ite alr. Bu durum, 20. yzyln ikinci ya
rsnda, kapitalizmin fordist retim dneminde gelierek srer.
vladimir illi Wyanov lenin 35

Lenin, "Emperyalizm, iiler arasnda da ayrcalkl kategoriler yarat


ma, onlar proletaryann byk ynndan ayrma eilimindedir" der (Lenin,
1978: 129). Buradaki "ayrcalkl kategori" zamanla kategori olmaktan km
ve "yerli ii"lerin nemli bir blmn kapsar duruma gelmitir. Emperya
list lkelerdeki "yerli ii" ile "yabanc ii" srtmesi 20. yzyln ilerleyen
yllarnda belirgin olarak ortaya kacakhr.
Ek olarak, emperyalist lkelerde herhangi bir retici faaliyete kahlma
dan kupon keserek rantiye geliriyle yaayan ve gittike byyen bir tabaka
ortaya kmaktadr. Smrgelerden salanan byk gelir emperyalist lkede
says gittike artan asalak bir tabaka yaratmaktadr.
ilerin ayrmas konusunda Engels ve Lenin'in birbirinden farkl
saptamalar yaptklar sylenebilir. Lenin, Engels'ten aktaryor: "En sonu En
gels, 7 Ekim 1858'de Marx'a yle yazmt: 'Gerekte, ngiliz proletaryas gi
derek daha fazla burjuv.alamaktadr; yle grnyor ki, baka uluslara gre
daha burjuva olan bu ulus, kendi burjuvazisinin yansra bir burjuva aristok
rasisi ve bir burjuva proletaryas yaratmaya ynelmekte. Btn dnyay s
mrmekte olan bir ulus iin bu, elbette, bir dereceye kadar mantksal bir ey
dir."'
Engels, 1882'de Kautsky'ye yazd mektupta ise yle der: " ... iilere
gelince onlar da ngiltere'nin smrgeler ve dnya pazar zerinde kurduu
tekele rahata katlyorlar" (Lenin, 1978: 129-30). Engels, en azndan ngiltere
ii snfnn neredeyse bir btn olarak smrgecilik politikasna kahlmasn
dan ve onun nimetlerinden -burjuvazi kadar olmasa bile- yararlanmasndan
sz ederken, Lenin, bunun geici bir olgu olduu grndedir.
"Oportnizm, bugn 19. yzyln ikinci yarsnda ngiltere'de olduu
gibi, on yllar boyunca bir lkenin ii hareketi iinde tamamyla zafer kaza
namaz. Ancak, u da var ki, bir dizi lkede tam olgun bir hale gelmitir; sos
yal-ovenizm biimi alhnda burjuva politikasyla her noktada kaynaarak ol
gunluk dnemini de am ve rmtr" (Lenin, 1978: 131 ).
Bu satrfara verdii dipnotta Lenin, Rusya'dan sz eder. Gerekte ise
Rusya bu konuda dier emperyalist lkelerle karlatrlamaz. Sendikalarn
bile yasak olduu Rusya'da ii aristokrasisi neredeyse yoktur.
Lenin, 1920 ylnda kitabn Franszca ve Almanca basklarna yazd
nszde, ii aristokrasisi ile smrgelerden salanan byk kazana iliki
lendirir. "Anlalyor ki, salanan bu muazzam an karlarla (nk bu kar
lar, kapitalistlerin 'kendi' lkelerinin iilerinden szdrdklar karlarn ok
daha zerindedir) ii liderlerini ve ii aristokrasisini oluturan bu yksek
tabakay bozmak olanakl olabilmektedir. (. . ).

Yaam tarzlaryla, cretleriyle, dnya grleriyle tamamen kk.


burjuva nitelii tayan bu burjuvalam ii tabakas ya da 'ii aristokrasi-
36 brnc bOlm

si', il. Enternasyonalin balca destei olmutur; gnmzde de burjuvazinin


balca toplumsal (askeri deil} desteidir" (Lenin, 1978: 15).
Lenin' in, ii snfnn aristokrat blmn ibirliki olarak deerlendir
mesi, bunu zellik.le ii snfnn rgtlenmesinin ve sosyal-demokrat partinin
gl olduu Almanya rneinden hareketle yapmas dorunun yannda eksi
i de ierir. Almanya'da sosyal-demokrasinin nderlerinin (Luxemburg ve Li
ebknecht dnda) sava desteklemeleri, burjuvazinin bu olduka skk zama
nnda ondan yana kmalar ak bir ibirlikiliktir. Onlar bunu yaparken de
kendilerini Marxist olarak gryorlard. Burada eksik olan, Alman iilerinin
byk ounluunun sosyal-demokrat nderlerin sava desteklemesi sonucu
bu savaa neredeyse koar adm katlmam olmalardr. Bu nderler savaa kar
ksalard, bu tutumlar etkili olurdu, ama yine de iilerin nemli blmn
etkileyemezlerdi. Almanya' da milliyetiliin ykselmesi sava ncesindeki yl
lara dayanr ve sosyal-demokrat partinin sava karsndaki yanl tutumunu da
ykselen milliyeti dalgann iinde srklenmek, ardndan da bu srklenme
yi hakl gstermeye almak temelinde deerlendirmek daha doru olur.
Lenin'in, Avrupa emperyalist lkeleri sosyal demokratlarndan Rus
ya' da sosyalizmin yolunu da aacak devrimi gerekletirmeleri ynnde g
l bir beklentisi bulunmakla birlikte, en azndan ngiltere ve Almanya rnek
lerinde grld gibi bu lkelerdeki ii snfnn konumunu, burjuvaziye
yedeklenme derecesini yeterince deerlendiremedii sylenebilir. ngiltere i
i snf konusunda Engels'in deerlendirmesi daha gerekidir. Lenin, Avru
pa lkelerindeki iilerin ataleti ve zellikle savata burjuvaziyi destekleme
leri konusunda sosyal demokrat partilerin nderlerini sulamakla yetinir. S
mrgeciliin ii snf zerindeki sadece ekonomiyle snrl olmayan etkisi,
yerli-yabanc ii elikisi, milliyetiliin ii snf saflarnda yaylmas gibi
konular Lenin'e yabancdr. Marx-Engels "iilerin vatan yoktur" demilerdir,
ama vardr. Birinci Dnya Sava, iilerin de ulus ve ulusal devlet sorunlar
nn olduunu ve sosyal demokratlarn buna sosyalizmle uyumlu bir cevap
bulmalar gerektiini tarihte ilk kez gndeme getirir. kinci Enternasyonal
partilerinin cevab, burjuvazinin desteklenmesini ieren sosyalist olmayan bir
cevaptr. Sosyal demokrasinin Lenin'in de iinde bulunduu kesiminin ise
byle bir sorunu henz bulunmamaktadr.

Yeniden Paylam Savalan


Emperyalist lkeler arasnda dnyann paylalmas 20. yzyln banda ta
mamlanmtr, artk ele geirilebilecek yeni smrge yoktur. Bu paylam em
peryalist lkeler arasndaki gler dengesine gre gereklemitir. Kim abuk
davranmsa, kim daha gl donanmaya, kara gcne ve bunlarn arkasn
da gerekli olan ekonomik gce sahipse, o daha geni smrgelere sahiptir.
vtadimir ii iyanov leni 37

Dnemin en byk smrge imparatorluu "topraklar zerinde g


ne batmayan" ngiltere'ye aittir, onu Fransa izlemektedir. Ne ki, emperyalist
lkeler arasndaki g dengesi ayn kalmyor, ekonomik gc geri olan ve bu
nedenle de daha az smrgeye sahip olan bir lke dierlerine yetiebiliyor.
Bu durumda smrgelerin yeni gler dengesine gre yeniden dalmas
gndeme geliyor. Elde edilebilecek yeni smrge kalmad iin bu yeniden
dalm ancak bir yeniden paylam savayla mmkn olabilir. Smrgelerin
yeniden paylalmas iin emperyalist lkeler arasnda gten baka kriter
yoktur, bu ise sava demektir.
Lenin, dnyann paylalmasnda 1876-1914 arasndaki son durumu
akladktan sonra unlar syler: ... retim aralarnda zel mlkiyet dzeni va
"

rolduu srece, bu ekonomik temel zerinde emperyalist savalar, mutlak biimde ka


nlmaz olacaktr (Lenin, 1978: 11).
Lenin'in bu saptamasndan iki sonu karlabilir: Birincisi; emperya
list lkelerin smrge, yar smrge ya da baml lkeleri igal etmek ya da
oradaki direnileri bashrmak iin giritikleri savalar, baml lke halklarna
kar srdrlen emperyalist savalardr. kincisi; emperyalist lkeler arasn
da -bazen Osmanl mparatorluu gibi yar-smrge lkelerin de katld
smrgelerin yeniden paylam savalardr. Emperyalist savalarn kanl
mazl Lenin' in emperyalizm teorisinin ana bileenlerinden bir tanesidir.

Sosyal Emperyalizm
Leqin sosyal -emperyalizmi yle tanmlar: "Bugn Alman 'sosyal-demokrat'
partisi denen partinin nderlerine pek hakl olarak 'sosyal emperyalistler',
yani szde sosyalist, gerekte emperyalist deniyor" (Lenin, 1978: 133). Sosyal
emperyalist; politik yelpazede solda olduuna inanan, ama kendi burjuvazi
sinin baka lkeleri igal abasn destekleyenlere verilen addr. Sosyal em
peryalizmin nemli bir zellii, dier btn emperyalist lkeleri eletirirken,
kendi lkesinin emperyalist niyetleri hakknda sz etmemesidir. Sosyal em
peryalizmin mutlaka emperyalist lkelerde ortaya kmas gerekmez. Os
manl mparatorluu rneinde de grld gibi yar smrgelerin ve da
ha sonra baml lkelerin de -varsa- eski smrgelerini kazanma, yaylma gi
bi amalar olabilir. Bu gibi lkelerin "sosyalistleri" anti emperyalizm gr
nm altnda emperyalist lkelerin savalarn ve yaylma amalarn eleti
rip, kendi lkelerinin ayn dorultudaki giriimleri hakknda sustuklarnda
sosyal emperyalist olarak deerlendirilirler.
Lenin Almanya ile ilgili olarak rnek verir: "Alman emperyalistleri,
Dnya Ekonomisi Arivi dergisinde, smrgelerdeki ve kukusuz zellikle
Almanya'ya ait olmayan smrgelerdeki, ulusal kurtulu hareketlerini izle
meye girimi durumdalar" (Lenin, 1978: 133). Sonraki yllarda da benzeri r-
38 birinci blm

nekler fazlasyla grlecektir. Sosyal emperyalistler ulusal kurtulu savala


rndan yanadr, yeter ki bu sava kendi lkelerinde olmasn!
Lenin, emperyalizmin smrge ve baml lkelerin kurtulularn ha
zrladn syler. Bu lkelerdeki kurtulu hareketlerinin byk nem kazan
mas ve onlarla ittifaklara ynelmek 1917 Ekim devriminden sonra olacaktr.

kinci Enternasyonalin Sonu


kinci Enternasyonal ayn zamanda Kautsky demektir. Bu Enternasyonal'e ye
olan partiler ounlukla Birinci Dnya Sava'n, bu savata iilerin birbirleri
ni ldrmesini destekleyerek kendi lkelerinin burjuvazilerine arka kmlar
dr. Lenin asndan 1914 yl ayn zamanda bu Entemasyonal'in biti yldr.
Bu konuda zellikle nemli noktalardan bir tanesi, kinci Enternasyo
nal'in politikasna bal kalan partilerle, bu politikadan ayrlanlarn -o d
nemde kk bir aznlktrlar- kendilerini Marxist olarak tanmlamalardr.
Tarihteki her nemli olay sadece burjuvazinin deil, farkl ve ayn lkedeki
Marxistler arasnda da nemli ayrmalara yol aar. Bu ayrma genellikle o
gne kadar Marxizrrri yorumlamada otorite saylan bir kii ya da gruba kar
baka bir kii ya da grubun yeni gelimeleri farkl yorumlamasyla ortaya
kar. Farkllk nemli bir konuda olduu iin ksa srede farkl politikalara ve
ayrmaya yol aacaktr.
Lenin'in u szleri farklln bykln ve kar tarafn nde gelen
kiisiyle polemiin nemini belirtir: "Ama emperyalizmin tanmlanmas ko
nusunda, II. Enternasyonal denen dnemin, yani 1889-1914 yllar arasndaki
25 yln balca Marxist teorisyeni olan Kautsky ile tartmaya girmek, zellik
le gereklidir" (Lenin, 1978: 109).
Lenin, bu tartmada, Kautsky'nin artk Marxist olmadn savuna
caktr ki, gl bir ayrma yaayan Marxistler arasnda bu sulama her d
nemde kanlmaz olarak ortaya kacaktr. Marxizm tektir, nemli bir geli
me karsnda birbirinden olduka ayr tutumlarn tmnn veya birka ta
nesinin Marxist olmas, belirli bir konuda Marxizmin deiik yorumlarnn
olmas mmkn deildir. Bu nedenle her iki tarafa gre de teki taraf Mar
xizmden ayrlmtr.
Lenin' in Kautsky'ye ynelik eletiri dilinin giderek sertlemesinde; de
iik lkelerdeki Marxist glerin bir an nce tavr almalarn salamak aba
s kadar, il. Enternasyonal' in -Kautsky yandalarnn- gerilemesine karn ha
la byk bir g olarak varln srdrmesine duyulan fke de yatmaktadr.
Lenin'e gre II. Enternasyonal, burjuvazinin devrilmesi ve iktidarn ele
geirilmesi iin byk bir engeldir. Bu engel, 1917 Ekim Devrimi sonrasnda
daha da nem kazanacaktr.
llladimir iDi ulyanov lenin 39

ALTINCI BLM
Nisan Tezleri

1917 ubat Devrimi ve Lenin'in Rusya'ya Dnmesi


Nisan Tezleri Marxizmin yeniden yorumlanmas konusundaki mcadelenin
yan sra Lenin'in iktidar anlayn da daha iyi anlamak bakmndan nemli
dir. ubat 1917'de uzayan sava ve hayat artlarnn gittike zorlamas iiler
le asker elbisesi iindeki kyllerin byk oranda kendiliinden ayaklanma
syla arlk' deviren bir devrim gerekleir. Devrimi yapanlar iktidar burju
vaziye teslim ederler. Rusya' da tarihte o zamana kadar grlmemi politik bir
durum ortaya kmtr: Devrimi yapanlarla Rusya'y ynetenler ayn deildir;
burjuvazi iktidardadr ama iktidarn -zellikle Rusya koullarnda- nde gelen
aralar olan ordu ve polis zerinde denetime sahip deildir. Petrograd bata
olmak zere eitli kentlerde ii ve asker Sovyetleri kurulmutur, iktidarn
Sovyetlerle burjuvazi arasnda paylalmas sz konusudur. Burjuvazi -devril
mi arlk ile ilikisini srdrerek- lkeyi ynetmektedir, ama ii ve askerle
re kar zorlayc nlemlere bavurabilecek gten de yoksundur.
Sava, devrim ncesinde olduu gibi, srmektedir; feodallerin toprak
larnn kyllere datlmasnn planlanmas bile sz konusu deildir; kuru
cu meclis toplantya arlacaktr ama zaman belli deildir.
Kendilerini ii snfnn bilinli nc mfrezesi olarak gren Bolevik
ler .,ne yapacaklarn bilemez durumdadrlar. arlk devrilmitir ama bata
top'rak devrimi olmak zere demokratik devrimin byk grevleri henz
zmlenmemitir. Genel kan, demokratik devrimi ilerletmesi iin burjuvazi
nin zorlanmas gerektii ynndedir. Bu gr, 12 yl nce Lenin'in ki Tak
tik'te savunduu gre de uygundur. i snf demokratik devrimin kade
rini burjuvaziye teslim edemez; inisiyatifi ve devrimde ncl alr ve dev
rimi sonuna kadar gtrr. Ne ki, mevcut durum olduka karktr. Sovyet
ler iktidar paylaan organlardr, bu anlamda ii snf ve askerler burjuvazi
yi zorlayabilecek nemli bir organa sahiptirler, ama Bolevikler Sovyetlerde
aznlktadr. ounluu oluturan Menevikler ve Sosyalist Devrimciler ise
burjuvazi ile demokratik devrimin ilerletilmesi konusunda pazarlk iindedir.
Lenin, nisan 1917'de Rusya'ya vardnda d urum zetle byleydi.
Lenin'in ubat devrimi sonrasndaki Rusya' da "beklenmesi" ve olaa
nst bir yoldan Rusya'ya ulamasnn ciddi bir sorun olarak grlmemesi,
kendisinin Rusya solundaki etkisini gsterdii kadar, solun deiik gruplar
nn ne yapacaklarn bilmez durumda olmalaryla da yakndan ilgilidir.
ubat Devrimi srasnda svire' de srgnde bulun;n Lenin, Iusya ile
sava halinde olan Almanya'nn zel izniyle trenle bu lkeden gee rek ge l i r.
40 birinci blm

Almanya ynetimi Lenin'e Rusya'daki devrimi glendirecei ve bylece de


bu lkenin savatan ekilmesini salayaca dncesiyle izin vermitir. By
lece Dou cephesinde rahatlayan Almanya gcn Bah cephesinde Fransa'ya
kar younlatrabilecektir.
Lenin'in 1914 ncesindeki tutumundan ve Zimmerwald Konferan
s'ndaki konumalarndan savaa kar olduu bilinmektedir. Almanya'da
sosyal-demokratlar byk ounlukla sava desteklediklerinden Almanya
ynetiminin bu konuda ierde sknts yoktur; rakip bir lkenin sava kar
hn desteklemek ise karnadr.
Lenin'in herhangi bir aksilik durumunda tutuklanmas ya da ldrl
mesiyle son bulacak byle bir yolculua kmas, teorik ve pratik politikada
fikirler kadar kiiliin de byk nem tadn gsterir.
Leonardo da Vinci'nin tarihin grd en yarata kii olduu genellik
le kabul edilir. Ne ki, yaratclk sadece bilgi, alkanlk ve zekadan ibaret de
ildir ve bu nedenle Freud'un da aralarnda bulunduu psikologlar da Vin
ci'nin kiiliiyle de ilgilenmilerdir. Freud'un bu konudaki grlerini eleti
ren Manfred Clemenz, Fred ve Leonardo adl kitabnda (Clemenz, 2003), yara
tcln kiilikle de yakndan ilgili bir zellik olduunu belirtir. ok kii al
arak, arahrarak ya da rastlant sonucu yeni bir dnceye ulaabilir; ancak
ulamakla o dncenin kabul grmesi birbirinden ayrdr. Yeni dnce ge
nellikle byk bir muhalefetle karlar (politikada zellikle byledir), yeni
grn sahibi eletiri yamuruna tutulur. Bu durumda gerilemek ve hatta
grnden vazgemek ya da grnn arkasnda durmak, onu savunmak,
varsa eksiklerini tamamlayp btnsel hale getirmek, sz konusu dncenin
doruluk ya da yanllndan ziyade savunann kiiliiyle ilgilidir.
Lenin, parti anlayn savunurken Kautsky'ye, demokratik devrimde
ii snfnn taktii konusunda ise tarihsel deneyimlere ve Marx'n bu konu
da sylediklerine dayanmt. 1917 ubat devrimi sonrasnda yazlan Nisan
Tezleri'nde bunlarn ikisi de artk sz konusu deildir. Balangta tepki gren
ve Bolevikler tarafndan bile zorlukla anlalan Nisan Tezleri nin arkasnda
'

durmas, onlar savunmas, her yeni gelimeye gre tezlerini gelitirmesi ge


rekecektir.
Rusya'ya dnebilmek iin olduka tehlikeli ama o gnn koullarnda
tek seenek olan Almanya zerinden dn yolunu tercih etmesi de bu ba
lamda deerlendirilmelidir: "Devrim oldu, tarihte benzeri bulunmayan bir
durum ortaya kh, kimse ne yapacan bilmiyor ve eer en ksa zamanda
oraya ulaamazsam devrimin kazanmlar boa gidecek!" Lenin'in bu yakla
mla dnebilmesi, dnemin ihtiyalarna uygun grlere sahip olduunu
ama ayn zamanda devpme inanc ve kendine salam bir zgveni olduu
nu da gstermektedir.
vladimir illi ulyanov lenin 41

Bugnk Devrimde i Snfnn Grevleri


Politika, mmkn olan grmek, olanakl olann nasl yaplabileceini ortaya
koymak, bunun iin gerekli kaynaklar harekete geirebilmek ve sonuta
mmkn olan gerekletirmek demektir. Lenin, Rusya'nn o gnk koulla
rnda iktidarn Bolevikler tarafndan ele geirilebileceine inanmaktadr. Bu
nun iin mevcut durumdan iktidara kadar uzanan bir gelime izgisinin be
lirlenmesi gerekir.
ktidardaki burjuvazi sava srdrmekte, toprak devrimi ve Du
ma'nn toplantya arlmas iin somut adm atmamaktadr. ktidar Sovyet
lerle burjuvazi arasnda paylalm durumdadr. Lenin bunu "ikili iktidar"
olarak nitelendirir. Bolevikler Sovyetlerde aznlktr, ounlukta olan Mene
vikler ve Sosyalist Devrimciler ise ak ya da dolayl olarak burjuvaziyi des
teklemektedirler.
Lenin kitle nndeki ilk konumasnda geici hkmete iddetle h
cum eder ve seenei gsterir: "Btn iktidar Sovyetlere!" Burada kastedilen
Boleviklerin ounlukta olduu Sovyetlerdir. Lenin, srekli bir aklama kam
panyasyla iiler ve askerlerin geici hkmet ve Sovyetlerdeki ounlua
olan gveninin ortadan kaldrlmas gerektiini savunur. Boleviklerin oun
luu kazanmasyla btn iktidarn Sovyetlere gemesi, ayn zamanda yeni bir
devrim demektir.
"Bugnk Rusya' da zgn olan ey, proletaryann bilin ve rgtlen
me dzeyinin yetersizliinden tr, iktidar burjuvaziye vermi olan devri
min birinci aamasndan, iktidar proletarya ve kylln yoksul katlarna
devredecek olan ikinci aamasna geitir" (Lenin, 1979: 10-11).
Bylesi bir gei iin zlmesi gereken nemli bir teorik sorun vardr:
Boleviklerin ounluu da ne yapacan bilmemekte ve Lenin'in tezlerini
abartl bulmaktadr. Demokratik devrimini bile yapmam bir lkede iktida
ra yrmek... Bylesi bir yaklam o gne kadar Marxizmden renilenlere
ve Lenin'in 1905 Devrimi srasnda yazd ki Taktik' te savunduu grlere
ters gibi grnmektedir.
Lenin, politik yaam nemli olaylarla dolu ok sayda politik nder iin
tandk olan bir sorunla karlar: Eski grlerini yeniden yorumlamak, o g
rlerin bugne uymadm aklamak, yeni grlerini sylemek; ksacas es
ki grlerini kendisine kar savunanlar ikna etmeye almak. .. Bunu yap
madan Boleviklerin yeni grevlere ynelmesi mmkn gzkmemektedir.

Demokratik Devrim Nasl Sona Erdi?


Temel sorun udur: arlk devrilmitir ama demokratik devrim brakn ta
mamlanm olmay, nemli oranda gereklemi olmaktan bile uzaktr. Byle
42 birinci blm

bir durumda, ii snf ve yoksul kylln iktidanna, baka bir deyile sos
yalist devrime ynelmek nasl dnlebilir? Bu, demokratik devrimi atlaya
rak sosyalist devrime ynelmek deil midir?
Lenin Rusya'da demokratik devrimin mevcut konumunu aklarken
nce iktidar sorununa vurgu yapar: "Her devrimin temel sorunu, iktidar so
runudur. Bu sorun aydnlatlmadka devrimde kendi roln bilinli bir bi
imde oynamak ve hele devrimi ynetmek sz konusu olamaz" (Lenin, 1979:
16).
Devrim ncelikle iktidarn ele geirilmesi demektir. Lenin, devrimci
deiikliklerin ancak devlet eliyle yaplabileceine inanan ihtilalciler kua
na aittir. inde bulunulan somut durumda iktidar kime aittir? sorusu belirle
yici nem tar. Lenin, Nisan 1917 Rusya'snda bu soruyu yle yantlar: "u
bat-Mart 1917 devriminden nce devlet iktidan, Rusya' da, eski bir snfa, ba
nda Nikola Romanov'un bulunduu feodal toprak soylularna aitti. Bu dev
rimden sonra, iktidar, baka bir snfa, yeni bir snfa burjuvaziye ait bulunu
yor. ktidarn bir snftan tekine geii, szcn salt bilimsel anlamyla ol
duu kadar, politik ve pratik anlamyla da bir devrimin birinci, balca ve esas
belirtisidir. Burjuva devrimi ya da burjuva demokratik devrim, Rusya'da bu
bakmdan tamamlanmtr" (Lenin, 1979: 23-4).
Lenin, devrimi, uygulamalar ynnden deil, iktidarn snf yapsnn
deimesi olarak ele almaktadr. Burjuva devrimini belirleyen, burjuvazinin
yerine getirdii demokratik devrimle ilgili grevler deil, bu snfn iktidara
gemi olmasdr. Demokratik devrimin tamamlanmas iin bu grevlerin
burjuvazi tarafndan yerine getirilmi olmas gerekmez.
Bu szlerinin hemen ardndan Lenin, 1905'te sylediklerini bugn
kendisine kar savunan eski Boleviklere unlar syler: "imdi, burada ken
dilerine 'eski-Bolevikler' demekten holanan kar-grllerden ykselen
itirazlar duyuyoruz: Her zaman burjuva demokratik devrimin ancak 'prole
taryann ve kyllerin devrimci demokratik iktidar' ile son bulabileceini
sylemedik mi? Tann devrimi, ki o da burjuva demokratiktir o da sonulan
d m? Bu, tam tersine, henz balamam bir olay deil midir?"
Lenin tartmann temelini oluturan bu eletiriye yant verirken nce
Marx ve Engels'e bavurur, onlann genel formllerle her zaman alay ettikleri
ni, tarihsel srecin her evresinin kendi koullar iinde ayrca incelenmeleri ge
rektiini savunduklarn syler. Lenin ile eski Boleviklerin tarhmasnda iki
taraf da Marx ve Engels'e dayanmakla birlikte, ayn kaynaktan hareketle bir
birlerinden olduka farkl sonulara ulamaktadrlar. Eski Boleviklerin ve ek
olarak Lenin' in konuyla ilgili tartt Kamenev'in de tezleri hi de kolayca
rtlebilecek trden deildir. Marx ve Engels'in yan sra Lenin'in 1905 yln
daki grlerine de dayanmaktadrlar. Lenin'in dilinin eskisinden daha alayc
vladimir illi utyanov lenin 43

olmas ve "Marx-Engels sizinle alay ederdi", "burjuvazinin bavurduu yn


temleri kullanyorsunuz", "kk burjuva devrimciliine aonacak ekilde tes
lim olmak" gibi ifadeleri kullanmasnda, ak olarak kar taraftan olmayan
ama kafas kark ve ne yapacan bilemeyen, sayca da az olmayan Bolevik'i
ikna abas da nemli bir nedendir.
Lenin'e gre, 1905 ylnda ki Taktik te savunulan "iilerin ve kyllerin
'

devrimci demokratik diktatrl" gereklemitir, ama nceden hesaplan


mas mmkn olmayan karmak bir biimde. Bu iktidar ikili iktidarn bir ta
raf, ii ve asker vekilleri Sovyetleri temsil etmektedir. Bu diktatrlk kendi is
teiyle burjuvazinin iradesini kabul ehni, bylece iki diktatrln karmas
ortaya kmtr. Yaanlan bir gei dnemidir; iilerin ve kyllerin devrim
ci demokratik diktatrlnden, iilerin ve yoksul kyllerin iktidarna gei.

Yeni Devlet Tipi


Politik mcadelede farkl grler arasndaki tartmalarn sadece gr ba
znda sonuca ulamas enderdir. Politikada grler arasndaki mcadele ay
n zamanda gler arasndaki mcadeledir. Gncel ortam daha iyi tahlil ede
rek kendi grleri dorultusunda ne yaplmas gerektiini daha iyi gren,
daha iyi bir rgte sahip olan ve onu somut hedefler dorultusunda hareke
te geirebilenin kazanma ihtimali dierlerine gre daha yksektir. Lenin hem
geici hkmet hem de Sovyetlerde ounluu oluturan Menevikler ve
Sosyalist Devrimciler karsnda bu avantaja sahiptir. Lenin ve birlikte oldu
..t d ar bir Bolevik kadro dnda hi kimse ne yapacan bilmemektedir. Ge
ici hkmet durumu idare etmeye alrken Sovyetlerdeki ounluk da ona
destek olmakla yetinmekte, sk tartmalar yrtmekte ve devrim olmasna
karn sava hala srmekte, toprak devrimi yaplmamakta, ala kar gerek
li nlemler alnamamaktadr. Sonu, honutsuzluun kanlmaz olarak b
ymesidir. Olmas mmkn olmayan tek gelime, mevcut durumun devam
etmesidir.
Lenin, balangtan itibaren ikili iktidarn uzun sremeyeceini syle
mi, mevcut durumun ak bir analizini yapm ve hedefler belirlemitir. O
zamanki adyla sosyal demokratlar arasnda baka hibir grubun bu kadar
ak seik grleri yoktur. Genel bir kararszlk ortamnda ak grlere sa
hip olan, kararl davranan ve balangta az olsalar bile gittike glenen yan
dalarn da seferber edebilen kazanacaktr.
Politik mcadelede zeka, bilgi ve tecrbenin yan sra kiiliin de b
yk nem tad burada aka grlyor. Lenin, kendisine Plehanov ve Ka
menev gibi tannm sosyal demokratlarn yan sra eski Bolevikler tarafn
dan da yneltilen "anarist", "komplocu", "grleri kabul edilemez" ya da
44 birinci blm

"sayklyor" gibi belirlemeler karsnda kk bir tereddde bile dse, olay


larn olduka hzl gelitii 1917 Rusya'snda gelimeler daha farkl olabilirdi.
Lenin, "iiler ve kyllerin devrimci demokratik diktatrl"nn
eskiye ait olduu, aldna kant olarak Rusya' da yeni tipte bir devletin or
taya kmasn da gsterir. Bu devlet, Marx'n Paris Komn'nde ortaya k
tn syledii yeni tip bir devlet, "devlet olmayan devlettir."
Bu devlette halk parlamento ya da benzeri herhangi bir organn karan
olmadan harekete gemi ve kendi organlarn oluturmutur. Halktan ayr
bir polis ve ordu yoktur, bunlarn yerini halkn silahlanmas almbr. Grev
den alnamaz ve halktan ayr bir memurlar topluluunun yerini seimle iba
na gelen, her an grevinden alnabilen ve en fazla kalifiye bir iinin maa
n alabilen memurlar almhr.
Lenin, Devlet ve htilal' de konu zerinde daha ayrntl duracaktr. 1917
nisannda nemli olan, devrimin byle bir devlet tipini ortaya kardnn,
bunun da burjuva parlamenter dzenden daha ileri bir aamay temsil ettii
nin gsterilmesidir. Burjuva demokratik devrim bitmitir, bunun gstergele
rinden bir tanesi de parlamenter cumhuriyetten daha ileri aamay temsil
eden halk organlarnn kurulmu olmasdr.

Yeni Bir Parti


Lenin, Marxist olduklarn, kendilerini Marx ve Engels'in yapbklar gibi ko
mnist partisi olarak ilan etmeleri gerektiini belirtir. Komnist Manifesto kin
ci Enternasyonal tarafndan, "emperyalist savata vatan savunmas" ve "Mar
xist devlet teorisi" ynlerinden arptlmtr. Marx ve Engels "sosyal demok
rat" adlandrmasn, demokrasi ayn zamanda bir devlet biimi olduu ve
Marxistlerin sonuta her trl devlete kar olmalar nedeniyle yanl bulma
larna ramen, ii hareketinin iinde bulunduu zayf durum nedeniyle ka
bullenmilerdir. Uluslar aras ii hareketindeki byk ayrma ve Rusya'da
devrim nedeniyle artk bylesi bir durum sz konusu deildir; bu nedenle
parti, kendisini, son ama olan komnizmle ilikilendirerek "komnist parti
si" adn almaldr (Lenin, 1979: 71-72).
Rusya'da demokratik devrimin zgn bir ierikte gereklemesi ve
sosyalist devrimin yaknlamas, Lenin'i arbk burjuvazinin yannda yer al
dklarn savunduu kinci Enternasyonal ve onun Rusya'daki uzantlaryla
ak bir ayrmaya gtrmektedir. Aksi durumda, partinin adnn sosyal de
mokrat olarak srmesinde olduu gibi, halkn aldatlmas kolaylaacaktr.
Burada teori ile pratik arasndaki birlik ilikisinin koullara gre dei
en bir iliki olduu grlyor. Bu birlik, ekillenmi teorinin hayata geiril
mesinden ibaret deildir ya da byle bir durum ancak teorinin pratie gei-
vtadimir iUi ulyanov lenin 45

rilmesinin balang dneminde geerlidir. Teori pratikletike deiir; teori


nin yeni yorumlar, eskiden geride kalm baz saptamalarn nem kazanma
s gibi gelimeler gerekleir. Pratik de teoriyi artan oranda ekillendirmeye
balar. Bu nedenle uygulanamayan bir teori ayn zamanda eksik bir teoridir.
Rusya'da devrim olmasayd, Marx ve Engels'in partinin ad konusundaki
saptamalarnn gndeme gelmemesi kuvvetle muhtemeldi.

Ekime Doru
Bolevikler Petrograd ve Moskova Sovyetlerinde ounluu kazandlar. Sa
va sryor, kylye toprak datmnda hibir gelime grlmyor, Sovyet
lerde Menevik ve Sosyalist Devrimcilerin bir kesiminin kararszl sryor
du.
Lenin Boleviklerin iktidar almas gerektiini yle aklar: "ktidar
alabilirler, nk iki bakent halknn devrimci elerinin etkin ounluu,
ynlar arkalarndan srklemek, dmann direncini krmak, onu yok et
mek iin, iktidar ele geirmek ve onu elinde tutmak iin, iki bakent halknn
etkili devrimci elerinin ounluu yeterlidir. nk Bolevikler, hemen de
mokratik bir bar nererek, topra hemen kyllere vererek, Kerenski tara
fndan ayaklar altna alnm ve yok edilmi demokratik kurum ve zgrlk
leri yeniden kurarak kimsenin deviremeyecei bir hkmet kuracaklardr"
(Lenin, 1979: 153).
Lenin, Rusya gibi byk bir lkede iki kentte iktidan ele geirmenin
lke apnda iktidara gelmek iin yetecei grndedir. Kylye hemen
toprak datlmas, onlarn Boleviklerin iktidarn -en azndan bir sre iin
desteklemesine yol aacaktr.
Burada nceden benzeri grlmemi ve dnlmemi bir devrim sz
konusudur: ki byk kentte sosyalist devrim, lkenin geni bir blmnde
ise demokratik devrim. Ekim devrimini demokratik grevleri de yerine geti
ren sosyalist bir devrim olarak nitelendirmek de kolay deildir, nk lke
nfusunun byk blm Ekim 1917'de esas olarak savan sona ermesi ve
toprak devriminden tesini yaamayacaktr. Burjuvazinin iktidannn sona er
dirildii iki byk kent ise en azndan balangta lke apnda belirleyici du
rumdadr. Bu iki kentin ayn konumunu srdrp srdremeyecei, Paris
Komn'nde olduu gibi lkenin kk bir blmnde iktidan alan iilerin
lke genelinde yalnz kalp kalmayaca 1918 yaznda krlarda da balayan
sosyalist devrimin ne oranda gelieceine bal olacaktr.
Lenin'in Ekim devriminin hemen ncesinde ve sonrasnda yazd iki
kitap, devlet teorisi ve sosyalizm ynlerinden bu devrim ile hayata geirilme
si gerekenleri ve beklentileri ortaya koyar.
46 birinci blm

YEDNC BLM

Devlet ve Devrim
Marx-Engels ve Lenin' de ii snfnn burjuvaziyi devirerek iktidar ele geir
mesi ve kapitalizmden komnizme gei dnemi boyunca ilerleyerek son he
defe (komnizme) ulamas ancak devletin ele geirilmesi ve dntrlme
siyle mmkn olabilir. Bu nedenle, yar feodalizm ve /veya kapitalizm koul
larnda yaayan iilerin ve kyllerin bulunduklar konumdan komnizme
kadar geirecekleri sre "devletin evrimi teorisi" olarak da ele alnabilir. Bur
juva ya da yar feodal devletle mcadele, devlet ayghnn paralanmas, yeri
ne yeni bir devletin (proletarya diktatrl) kurulmas ve bu devletin s
nmlenmesi. Bu aamalar; smrc snfn tahakkm altnda mcadele,
devrim, kapitalizmden komnizme gei dnemi ve komnizm olarak da ad
landrlabilir.
Parti ve devlet teorileri Leninizmin iki eksenini oluhrur. Geriye kala
n ksaca ii snf partisi araalyla iktidann ele geirilmesi ve kapitalizm
den komnizme gei iin koullara gre uygulanmas gereken uygun taktik
ler olarak da adlandrmak mmkndr. Hal byle iken, Marxist devlet teori
sinin 1960'l yllara kadar pek az gelimesi ve devlet teorisi adna Marx'n Pa
ris komn zerine sylediklerinin tekrarlanmakla yetinilmesi aklama ge
rektiren bir durumdur. Birazdan ele alnaca gibi, Marxizm'in gelimi bir
devlet teorisine ihtiya duymamas ve Lenin' in de bu izgiyi srdrmesi ola
s bir aklama olarak ne srlebilir.

Emperyalist Burjuvaziyi ve Devleti Desteklemenin zdelii


Emperyalist yeniden paylam savanda kendi lkesinin burjuvazisini des
tekleyen Kautsky, Plehanov ve kinci Enternasyonal' in teki kii ve kurumla
ryla tartmann ksa srede "Marxist devlet anlay"na gelmesi neredeyse
kanlmazdr. Savata burjuvaziyi desteklemek ayn zamanda devleti de des
teklemek demektir. Sava, hele de byk devletler arasndaki sava, devletin
btn etkinliini artrmadan, btn ilevlerini devreye sokmadan yrtle
mez. Devlet, sava ihtiyalar nedeniyle ekonominin deiik alanlarna el ko
yar, toplumda yeni dzenlemeler yapar, retimi savan ihtiyalarna gre
dzenler, ok sayda insan silah altna alr; ksaca toplumu byk oranda mi
litarize eder. Byle bir dnemde mevcut devletin zellikleri hakkndaki yanl
glara, devleti baka trl gstermeye, sosyal demokratlarn onunla mcade
lesini -Marxizm adna- tannmayacak duruma getirmeye kar mcadele, he
le de bu durum uluslar aras sosyal demokrasi iinde ounluu salam ise,
byk nem tar.
llladimir illi ulyanov lenin 47

Lenin, Devlet ve htilal'in nsznde unlar syler: "alan ynlar,


genel olarak burjuvazinin, zel olarak emperyalist burjuvazinin basksndan
kurtarma savam, 'devlet' zerindeki oportnist nyarglara kar bir sava
m olmakszn, olanakszdr"
Devlet ve htilal' de yrtlen "devlet" tarbmas, Marxistler arasndaki
bir tartmadr. Buna kendisini "Marxist olarak tanmlayanlar" arasndaki tar
bma demek daha doru olur. Devlet ve htilal, "Marxizmin arptlmasna
kar" kaleme alnmtr.
"retinin devrimci yan ve devrimci ruhu unutuluyor, siliniyor ve
deitiriliyor. Burjuvazi iin kabul edilebilir ya da yle grnen eyler, n pla
na karlyor ve vlyor. Bugn btn sosyal-ovenler, -glmeyin!- 'Mar
xist'tirler. ( ... ) Bu durum karsnda, Marxizmin arpblmalarnn bu grlme
mi yayl karsnda, grevimiz, her eyden nce, Marx'n devlet zerinde
ki retisini yeniden kunnaktr" (Lenin, 1978: 13-14).

Kapitalizmden Komnizme Devletin Deiimi


ya da Devlet Hakknda Genel Dnceler
Lenin, Marxizmin devletle ilgili genel grn balca iki yapta dayandrr:
lki, Marx'n Lois Bonaparte'n 1 8 . Brmaire'i ve Paris Komn ile ilgili teki
yazlardr. Marx, Engels ile birlikte Komnist Manifesto'nun Paris Kom
n'nden sonraki bir basksnn nsznde burjuva devletle ilgili olarak d
ncelerinde ortaya kan deiiklii belirtirler.
kincisi, Engels'in Ailenin, zel Mlkiyetin ve Devletin Kkeni adl kitabdr.
Marx'n Paris Komn ile ilgili deerlendirmesi ve Engels'in sz konu
su yapt sonraki yllarda hayli eletirilmi olmakla birlikte, Lenin her ikisinin
de devletle ilgili grlerini hareket noktas olarak alr. Marx ve Engels'in
devlet ile ilgili grlerinin eletirisi esas olarak Lenin' den sonraki yllarda
ifade edilmilerdir. Sosyal bilimlerin grece yeni kurulduklar, Marx ve En
gels'in sz konusu yaptlarnn zerinden henz fazla zaman gememi ol
mas, 20. yzyl banda bu yaptlarn Marxistler tarafndan eletirisiz olarak
kabul edilmesini getirmitir. Lenin ile kartlar -zellikle Kau tsky- arasnda
ki tartmann esas Marx ve Engels'in devlet ile ilgili grlerinin yorumlan
mas zerinedir. Her iki tarafn da bu grlere herhangi bir eletirisi sz ko
nusu deildir.
Lenin, Marx ve Engels'ten konuyla ilgili alntlar yaptktan sonra u
saptamay yapar: "Marx'a gre devlet, bir snf egemenlii organ, bir snfn
bir baka snf zerindeki bask organdr; snflar arasndaki atmay hafif
leterek, bu basky yasallatrp pekitiren bir 'dzen'in kurulmasdr" (Lenin,
1978: 59).
48 birinci blm

Snfl toplumlarda devletin eitli biimleri vardr. Burjuva toplumun


da iilerin snf savann gelimesi iin en uygun olan demokratik cumhu
riyettir. "Demokratik cumhuriyet kapitalizmin olanakl en iyi politik biimi
dir/' Genel oy hakk vardr, parlamento seimleri dzenli olarak yaplr ve
halk ilerideki birka ylda bu smr dzeninde kendisini kimlerin temsil
edeceine karar vermek iin sandk bana arlr. Ancak demokratik cum
huriyette bile "halkn nasibi cretli klelikten baka bir ey deildir. "
Bir snfn baka bir snf zerindeki bask organ olan ve demokratik
cumhuriyette de bu zelliini koruyan devlet bu ilevini nasl yerine getirir?
Lenin, Marx'n Paris Komn zerine yazdklarndan uzun alnhlar ya
parak devletin ncelikle polis-ordu-brokrasi olduunu aklar. Polis, ordu ve
brokrasi toplumun zerinde yer alr ve ounluktan ayr bir kesimi oluturur.
Bu kesimin toplumun ounluundan ayr zel bir g olma zelliine son ve
rilmesi, devletin devlet olmayan bir aygt durumuna dnmesine yol aar.
Marx-Engels ve onlarn izleyicisi olan Lenin'deki devlet tanmnn si
lahl g ve onunla yakn iliki iindeki devlet memurlarna indirgendiini
gryoruz. Bu, o dnem yaygn olan bir indirgemedir. Devleti devlet yapan
balca zellik, zor kullanma tekeline sahip olmasdr. Ulusal devletin -belirli,
yani ulusal snrlar iinde- zor kullanma tekeli vardr. Bu tekel ortadan kalk
tnda, baka bir deyile ulusal snrlar iindeki baka gler de zor kullan
maya baladklarnda, ulusal ya da kapitalist dzendeki burjuva devlet de i
levini kaybetmeye, paralanmaya balar.
Rusya' da yaanan ikili iktidar dneminde devletin zor kullanma teke
li kalmamtr. Geici Hkmet kendisine sadk ordu ve polis birlikleriyle ba
z zor kullanma aralarn elinde tutsa bile, karsnda sovyetlere bal zor
kullanma aralar vardr. kili iktidar ya da uzun sren bir i sava hakim s
nfn zor kullanma tekelinin de ortadan kalkmas anlamna gelir.
Burada nemli olan, devletin esas olarak zor kullanma tekeline indir
genemeyecei ve baka nemli ilevlerinin de bulunduudur. Bu yzeysel
devlet tanm burjuva devletinin yklmas, yerini ii snf devletinin almas
ve kapitalizmden komnizme gei srecinde devletin giderek snmesi ko
nularnda daha da nem kazanacaktr.

Burjuva Devletinin Yklmas


Marx, zora dayanan devrimin gerekliliini savunur. ABD ve ngiltere gibi b
rokrasinin yeterince gelimemi olduu lkelerde devrimin bar gelime
olanann mevcut olduunu saptar. Lenin'e gre ise, bu saptama gemie ait
tir. Emperyalist dnemde askeri ve brokratik ayghn olaanst ilerlemesi
sonucu devrimin bar gelimesi olana artk kalmamtr.
vladimir illi ulyanov lenin 49

Lenin'in, Marx-Engels'in devlet teorisinde yapt tek deiiklik bu


dur: Artk hibir lkede devrimin bar gelime olana kalmamtr. Lenin,
Marx-Engels ta'tafndan Komnist Manifesto'nun 1872 tarihli yeni bir Alman
ca basksna yazlm nsze byk nem verir. Marx-Engels, burada, Paris
Komn'nden kardklar sonucu ifade ederek, Manifesto' da bu konuda de
iiklik yaplmas gerektiini belirtirler. "Paris Komn, zellikle bir eyi, 'ii s
nf nn hazr bir devlet makinesini ele geirip onu kendi hesabna kullanmakla yetine
meyeini' tantlamtr" (Lenin, 1978: 52).
Komn srekli orduyu ortadan kaldrr; polis, politik niteliklerinden
yoksun braklr ve Komn'n sorumlu ve her an grevden alnabilir bir ko
lu durumuna dntrlr. "Ynetimin btn teki kollarndaki memurlar iin de
ayn ey oldu. " Kamu grevi, ii creti karl yaplr duruma getirildi.
Marx-Engels ve daha sonra Lenin, Komn'n bu uygulamasn "butju
va devlet aygtnn paralanmas" olarak ve bunu devrimin olmazsa olmaz ko
ulu olarak deerlendirirler. " ... nceki btn devrimler devlet makinesini yet
kinletirmiler, glendirmilerdir; oysa, onu krmak, ykmak gerekir. Marxist
devlet retisindeki en nemli, en zsel ey, ite bu sonutur. Ve egemen resmi
sosyal-demokrat partiler tarafndan yalnzca bsbtn unu tulma k' la kalmayp,
ayrca il. Entemasyonal'in en gzde teorisyeni Karl Kautsky tarafndan aka
arptlm da olan, ite bu zsel eydir" (Lenin, 1978: 41-42).
Devrimin yapaca nde gelen ilerden bir tanesi burjuva devletini
ykmak; bunun iin orduyu datmak, polisi dntrmek, brokrasiyi yeni
den dzenlemek ve yklan devletin yerine kendi devletini kurmaktr. Bu ye
ni dvlet; ordunun yerine halk milisinin geirilmesi, polis ve brokrasinin ge
riye kalan kesimlerinin halk organlarna dntrlerek halkn denetimine
verilmesidir.
Lenin iin "butjuva devletinin dntrlmesi" ya da "ii snfnn ve
halkn iine yarar duruma getirilmesi" sz konusu deildir; devlet makinesi
nin paralanmas gerekir. Bylece nfusun ounluu zerindeki bask fonk
siyonunu yitiren devlet, devlet olmaktan kar; devlet olmayan devlet ya da
yar devlet durumuna gelir.
Burada Marxizmin (daha sonra Marxizm-leninizmin) neden gelimi
bir devlet teorisine ihtiya duymad ortaya kyor. Marxist devlet teorisinin
1960'l yllara kadar gelitirilmemi olmas konunun ihmal edilmesinin sonu
cu deil, Marxizmin bu alanda gelimi bir teoriye ihtiya duymamas nede
niyledir. Devrimin nde gelen amac, butjuva devlet yapsnn paralanmas
dr; bunun ardndan oluan yap ise artk devlet olarak adlandrlamaz. Bu
durumda devlet teorisinin gelitirilmesine de ihtiya kalmaz. Bu nedenle,
Marxizmin hemen her alannda, parti teorisinden demokratik devrime, ii
lerle kyllerin ittifakndan emperyalizm teorisine kadar an (emperyaliz-
50 birinci blm

min) gereklerine uygun deiiklikler yapan Lenin, Marxizmin devlet teorisi


ni -kk bir deiiklik dnda- aynen benimsemitir.
Bu teorinin gelitirilmesi iin 1 960'l yllar beklemek gerekecektir.

Proletarya Diktatrl ve Devletin Snmlenmesi


"Proletacya, politik stnlnden, sermayeyi burjuvaziden dilim dilim ko
parp almak iin, btn aralarn devletin, yani egemen snf olarak rgtlen
mi proletaryann elinde toplamak ve olabildiince hzla, retici glerin
miktarn artrmak iin yararlanacaktr."
Louis Bonaparte'n 18. Brumaire inden yaplan bu alntnn ardndan Le
'

nin unlar belirtir: "Burada, Marxizmin devlet konusundaki en ilgin ve en


nemli dnlerinden biri, (Marx ve Engels'in Paris Komn'nden sonra di
le getirecekleri gibi) 'proletarya diktatoras' d formle edilmi bulunuyor.
Gene burada, son derece ilgin ve Marxizmin 'unutulmu szleri' arasnda
olan bir devlet tanm buluyoruz: 'Devlet, yani egemen snf olarak rgtlen
mi proletarya"' (Lenin, 1978: 36).
i snfna u veya bu zellikteki bir burjuva devlet deil, baka bir
devlet gerekir. Bu devlet de ancak burjuva devletin paralanmas ve yerini
egemen snf olarak rgtlenmi ii snfnn devletinin almasyla mmkn
dr. i snfnn devlete ihtiyac vardr ve bu saptama Marxistlerle anarist
ler arasndaki nemli ayrm noktalarndan bir tanesidir. Anaristlere gre
devlet devrimden sonra hemen ortadan kaldrlmaldr, Marxistlere gre dev
let sre iinde snmlenecektir. Devletin, devrimden sonra ortadan kaldrl
maya ynelinmesi yanhhr.
i snf devrimden sonra devlete neden ihtiya duymaktadr?
ncelikle belirtmek gerekir ki, burada sz konusu olan devlet, burju
vazinin devleti deildir. Bu devlet paralanacak (ordu datlarak yerine halk
milisi kurulacak, polis ve brokrasi komn veya sovyet iktidarnn aralar
haline getirilecek) ve yeniden oluturulacaktr. Devletin "bir snf egemenlii
organ ", "bir snfn baka bir snf zerindeki bask organ" olma ilevi srecektir;
u farkla ki, bu kez sz konusu olan, burjuva devleti (ve nceki devlet tiple
rinde olduu gibi) aznln ounluk zerinde bask uygulamas deildir. Bu
kez sz konusu olan, nfusun ounluunu temsil eden ii snf ve mtte
fiklerinin aznlk (burjuvazi ve yandalar) zerinde bask uygulamasdr.
Konuyla ilgili olarak Lenin, Engels'ten aadaki szleri aktarr: "Marx
ve Engels'in yaptlarnda bulduumuz devletle ilgili en dikkate deer dn
celerden biri -eer en dikkate deeri deilse- Engels'in Bebel'e yazd, 18-22
Mart 1878 tarihli mektubun aadaki parasndadr. ( ... ) '( ... ) Devlet, proletar
yann, dmanlarna kar kuvvete dayanarak basky rgtlemek iin, sava-
vladimir iHi ulyanov lenin 51

mda, devrimde kullanmak zorunda bulunduu geici bir kurumdan baka


bir ey olmadna gre.. .'" (Lenin, 1978: 87).
i snf ve mttefiklerinin iktidar burjuvazi ve yandalarna kar,
onlar mlkszletirmek, devrim saflarndaki sallantl unsurlarn direncini
krmak ve toplumu yeniden rgtlemek iin devleti kullanacaklardr. Bura
daki devlet artk baka bir devlettir, devlet olmayan devlettir. Lenin, Komn
rnei ile benzerlik kurar:
"Komn, artk nfusun ounluunu deil, bir aznl (smrcleri)
ezmesi gerektii lde, devlet olmaktan kyordu; burjuva devlet makinesi
paralanmt; zel bir bastrma gc yerine, sahneye halk kalabalnn ken
disi giriyordu. Btn bunlar, szcn gerek anlamnda devlete aykr ey
lerdir" (Lenin, 1978: 89).
Kapitalizmden km haliyle, onun zelliklerini belirli oranda bnye
sinde toplayan komnist toplumun ilk aamas (Lenin bunu sosyalizm olarak
da adlandrr) burjuva hukukunun tamamen deil, bir oranda kalkmasyla
karakterize olur. retim aralarnda zel mlkiyet yoktur ama burjuva huku
ku "rnlerin blm ve almann toplum yeleri arasndaki dalmnn
dzenleyicisi olmak bakmndan yrrlkte kalr".
"Bir yandan retim aralarnn ortaklaa mlkiyetini korurken, bir
yandan da emek eitliini ve rnlerin blmndeki eitlii korumakla
ykml bir devletin zorunluluu, bu nedenle srer" (Lenin, 1978: 89). re
timin gelimesi, artk ezilecek, bastrlacak bir snfn bulunmamas ve insan
larn da toplum iinde uyumlu olarak birlikte yaamaya almalaryla devlet
olmayan devletin de ilevi kalmaz ve devlet sner.
'" Devlet sner' deyimi, ok baarl bir deyimdir, nk, ayn zaman
da srecin hem kertelilik ve hem de kendiliindenliini dile getirir. Byle bir
sonuca ancak alkanlk yol aabilir ve kukusuz o yol aacaktr, nk sm
r olmad, fke uyandran, honutsuzluk ve bakaldrmaya yol aan, bask
y gerektiren hibir ey olmad zaman, insanlarn, toplum biiminde yaa
mann zorunlu kurallarna uymaya ne byk bir kolaylkla altklarn ev
remizde binlerce ve binlerce kez gryoruz" (Lenin, 1978: 1 19).

Devlet Konusu ve Uluslararas Sosyal Demokraside Saflann Aynmas


Lenin ile Kautsky, Plehanov ve uluslar aras sosyal demokrasinin teki nde
gelenleri arasnda devlet zerine polemik balca noktada younlar: Bi
rincisi; Parlamentarizm eletirisidir. i snf devleti parlamentarizmin al
masn temsil eder. Lenin'in Marx'tan yapt alntyla: "Komn, parlamenter
bir rgt deil, ayn zamanda hem yrtmeci hem de yasamaa, hareketli bir
gvde olmak zorundayd" (Lenin, 1978: 62).
52 birinci blm

i snf devleti, yasama ve yrtmenin birliini ierir. Bu birlik ka


nlmaz olarak yargy da bnyesine alacaktr. Burada burjuva cumhuriyetin
deki kuvvetler ayrl prensibi deil, bunlarn birliktelii sz konusudur.
Parlamentarizm, genel oy hakk vastasyla halkn ynetici snftan kimlerin
kendisini belirli bir dnem iin temsil edeceine karar verme hakkdr ve Le
nin'e gre, Marx'n bu parlamentarizm eletirisi sosyal ovenizm tarafndan
unutturulmutur.
kincisi: Burjuvazinin devleti ii snfnn devletine u veya bu ekilde
dnmez; bu nedenle devrimin nde gelen grevi, bu devleti paralamaktr.
ncs: Proletarya diktatrldr. Sosyal ovenizm, Marx'n
retisinin zn snflar savam olarak grr. Lenin'e gre bu doru deildir.
Snflar savam retisi Marx'tan nce burjuvazi tarafndan ortaya konul
mutur ve liberal burjuvazi bile snflar savann varln yadsmaz.
"Marxizmi snflar savam retisine indirgemek, onun kolunu kana
dn krpmak, bozmak, onu burjuvazi iin kabul edilebilir bir eye indirgemek
demektir. Snflar savamnn kabuln, proletarya diktatorasnn kabulne
dek genileten kii bir Marxisttir ancak. Marxisti baya kk (ve byk)
burjuvadan temelden ayrt eden ey, ite budur. Marxizmin gerekten anla
lp kabul edildiini, ite bu denekta ile snamak gerekir" (Lenin, 1978: 49).
Lenin'in uluslar aras sosyal demokrasinin balca teorisyeni saylan Kautsky
ile polemii Proletar Devrim ve Dnek Kautsky kitabnda da srecektir.

SEKZNC BLM

Proletar Devrim ve Dnek Kautsky


Ekim 1917'de Rusya'da sosyalist devrim gerekleir. Lenin'in devrim sonra
sndaki eitli yazlarnda anlataca gibi, "devrimden baka yol kalmamtr".
iler ve kyllerin balca iki talebi vardr: Savan sona erdirilmesi ve toprak
devrimi. Her ikisinin de bu hkmet tarafndan yaplamayaca fazlasyla or
taya km durumdadr. ktidarn, sadece iilerin ve asker niformas altn
daki yoksul kyllerin eline gemesi sava sona erdirebilir ve toprak devri
mini gerekletirebilirdi.
Avrupa'da savata yaanan byk insan kayplar ve ekonomik skn
tlar devrimci bir durum yaratmt. Rusya'da devrim, Avrupa lkelerindeki
iiler ve askerler iin ak bir rnekti ve buradan hareketle huzursuzluklar
artmaya, ayaklanma giriimleri ortaya kmaya balad. Kautsky, Avrupa l
kelerinde en fazla tannan Marxist teorisyendi ve Lenin'e gre ii devriminin
temel sorunu olan proletarya diktatrl konusundaki yanl grlerinin
ayrntl eletirisi yaanlan dnemde byk nem tayordu.
vladimir illi ulyanov lenin 53

"Kautsky'nin brornde inceledii temel sorun, proleter devrimin te


mel ierii, yani: Proletarya diktatoras sorunudur. Btn lkeler, hele ileri l
keler, hele savaan lkeler iin, hele u anda ok byk nem tayan bir so
run. Abartmasz denebilir ki, tm proleter snf savamnn ba sorunu bu
dur" (Lenin, 1979: 12-13).

Proletarya Diktatrl
Lenin, Kautsky'nin 1918'de yaynlanan Proletarya Diktatoras adl brorn ele
tirirken sk sk gereksizlie kaacak lde saldrgan bir dil kullanr. Bu dil ile sy
lediklerine ayn bir g katmak, Kautsky'nin zellikle Alman ii snf iinde yl
larn birikimiyle olumu byk etkisine olabildiince hzl darbe indirmek iste
mektedir. Koullar uygundur, Ekim Devrimi'nin uluslar aras alanda byk pres
tiji vardr ve zellikle Almanya' da her an iilerin ayaklanmas beklenmektedir.
Kautsky grlerini Bolevikler ile Bolevik olmayanlar arasndaki ay
rm temelinde ekillendirir. O'na gre, bu ayrmn temelinde demokratik yn
tem ile diktatrlk yntemi arasndaki farkllk yatmaktadr. Bolevik olma
yan sosyalistler ounluu ikna etmeyi esas aldklarndan diktatrle ihti
yalar yoktur; kar taraf ise iddeti esas almaktadr. Hemen anlalaca gi
bi, kitap, huzursuzluu iyice artm olan iilere ve halka izlemeleri gereken
yntemi gstermektedir: ounluu ikna etmek.
Bolevikler ise, Ekim Devrimi'nden sonra toplanan Kurucu Meclis'i es
ki gler dengesini yansth ve Sovyetlere gre daha geri bir demokrasiyi
temsil ettii gerekesiyle datmlardr. Kautsky, ek olarak, devrim sonras
Rusya'snda burjuvalarn oy hakkndan mahrum edilmesini de eletirir.
Lenin'in yant byk oranda proletarya diktatrl konusunu iler:
"Diktatora, dogrudan dogruya zora dayanan ve hibir yasa ile bagl olmayan bir ik
tidardr. Proletaryann devrimci diktatoras, proletaryann burjuvazi zerinde uygu
ladg, zor aracyla kazanlp srdrlen, hibir yasa ile bagl olmayan bir iktidardr"
(Lenin, 1979:19).
Snf dmanna kar kullanlacak zorun kural yoktur, onun direnii
ni krmak iin ne gerekiyorsa o yaplr. iddet, burada, sorunlar ortadan kal
drmann nemli bir yolu olarak ortaya kmaktadr. Sorunu kendilerinde
tmsil edenler kalmaynca sorun da kalmaz sanlyor; gerekte ise byle de
ildir. Proletarya iktidar iin sorun olan btn insanlar ortadan kaldrlabil
se bile, onlar ortaya karan kltr deiik yollardan kendisini srdrr. Es
ki sorun yaratan insanlarn yerine daha az sorun olan ama gerekte ncekiler
den de ok farkl olmayan bakalar gelir. Lenin'in proletarya diktatrl ta
nm, Marx'tan beri gelen devletin yzeysel deerlendirilmesiyle yakndan il
gilidir. Bu anlaya gre, devlet sonuta ezilen snf zerindeki zor aygtdr;
54 birinci blm

bu nedenle, silahl glerin ve brokrasinin geri kalan ksmnn datlmas


ve yeniden oluturulmas, hakim snfn (bu durumda burjuvazinin) gcn
krar. Proletarya diktatrlnn ncelikli ya da ksa vadeli ilevi byledir.
Bu diktatrln bir de uzun vadeli ilevi vardr.
Lenin, Kautsky'nin "ounlua sahip olunduu zaman diktatora neye ya
rar? " sorusunu Marx ve Engels'e gnderme yaparak yle yantlar: "Burjuva
zinin direncini krmaya yarar; gerici/erde korku uyandrmaya yarar; silahl halkn
burjuvaziye kar otoritesini koruyup srdrmeye yarar; proletaryann dmanlarn
zorla bastrabilmesine yarar" (Lenin, 1979: 40).
Lenin, sorunu proletarya diktatrlnn ilk dneminde burjuvazinin
bastrlmasyla snrl grmez. "Tek bana mlkszletirme (kamulatrma), hu
kuksal ya da siyasal bir eylem olarak, sorunu zmekten uzaktr" der. Onlarn y
netiminin yerine seenek bir ynetimi oturtabilmek gerekir, bu da hi kolay
bir i deildir. Onlarn yllar iinde olumu byk bir ynetim tecrbesi, ili
kileri vardr. Burjuvazi, bu nedenle, grnrde hibir gc kalmam olsa bi
le, gerekte nemli bir gce sahip olmaya devam eder. Devrimin tek lkede
gerekletii ve bu lkenin kapitalist lkeler okyanusunda yalnz bana kal
d bir durumda iktidar kaybetmi olan burjuvazi -geni uluslar aras iliki
leri sayesinde- daha da byk bir gce sahiptir. Bu nedenle proletarya dikta
trl devrimin ilk dnemlerine ait deildir, btn bir tarihsel dnemi kap
sar. "Kapitalizmden komnizme gei, koca bir tarihsel dnemdir. Bu dnem tamam
lanmadka, smrcler bir geriye dnme umudunu, geriye dnme giriimlerine
dnen bir umdu kanlmaz olarak korurlar" (Lenin, 1979: 42-43).
Proletarya diktatrlnn uzunluu belirsiz bir dnemi kapsamas, ya
sal olarak herhangi bir kurala bal olmamas ve bunlarla birleen yasama-y
rtme (ve kanlmaz olarak yargnn) birlii dikkate alndnda, Sovyet sosya
lizminin olduka kanl bir tarihe sahip olmas anlalabilecek duruma gelir. Dik
tatrlk teorik olarak snf dmanna ynelik olmakla birlikte, o dmann
mttefiklerini de kapsar. Lenin sk sk sadece kk burjuvazinin deil, iile
rin arasnda da burjuvazinin yandalar olabileceini ve ii snf diktatrl
nn bunlar da hedef alacan belirtir. Bu koullarda burjuvazinin yanda ka
tegorisine sokulmak teorik olarak herkes iin mmkndr. Sovyet iktidarnn o
dnem iin belirledii hedeflerle uyum iinde olmamak snf dman saylmak
iin genellikle yeterli olacaktr.
SSCB'nin 1991 ylna kadar srecek tarihi burjuvaziden kurtulmann
daha kapsaml bir ierik gerektirdiini, retim aralarnda zel mlkiyet bu
lunmasa ve burjuvazi bir snf olarak ortadan kalkm olsa bile, burjuva dne
minden kalma toplumsal bask ve hakszlklarn kendilerini yeni dzene uy
durarak yeniden retebileceklerini gsterecektir.
vtadimir illi ulyanov lenin 55

Avrupa Devrimi Beklentisi


Kautsky, Rusya' da sosyalist devrimi yanl bulur. Rusya ekonomik olarak ge
ri bir lkedir ve bu lkede devrimin Avrupa' da devrimi balatacana gve
n ilerek sosyalist devrim gerekletirilmitir. Avrupa devrimi sayesinde Bole
vikler Rusya'nn ekonomik geriliinin sosyalist bir retim sistemi iin ortaya
kard engelleri aabileceklerini dnyorlard. Bolevikler her eylerini
Avrupa devrimine balamlard, ama bekledikleri gibi olmad!
Kautsky'nin saptamalarna kar Lenin, ncelikle, az ok yakn ama be
lirli olmayan bir tarihteki Avrupa devrimine bel balamakla, belirli bir tarih
teki Avrupa devrimine bel balamann birbirine kartrlmamas gerektiini
syler. Bolevikler savan Avrupa' da devrimci bir durum ortaya karmasn
dan hareketle, Rus devriminin bu devrimci durumu ileriye itebileceini he
saplamlard. Lenin, zellikle Devlet ve htilal' de "Devrimden baka kar yol
kalmad, ama Rusya ekonomik gelime dzeyi bakmndan sosyalizme uy
gun deildir" diye dnen Bolevikleri ikna edebilmek iin, Rus devriminin
Avrupa devrimine zellikle de Almanya' da devrime yol aacan sk sk tek
rarlamtr.
Tarih, Bolevikleri nemli bir amaza sokar: Burjuvazi devrilmeden
Rusya'nn en nemli sorunlar olan savan bitirilmesi ve toprak devrimi
zlemez. Dier yandan ise, Rusya'nn ekonomik gelime dzeyi sosyalist
devrim iin uygun deildir. Byle bir lkede sosyalizmin kurulabileceini
sylemek, sosyalizmin ancak gelimi kapitalizm temelinde hayata geebile
ce,ini ngren Marxist teoriye terstir.
Lenin bu konudaki gr ve polemiklerini sosyalist devrimle sosyaliz
mi ina etmenin ayrm zerine kurar. Rusya' da sosyalist devrim yaplabilir.
Bu devrim hem emperyalist dnemdeki eitsiz gelime sonucu en zayf hal
kann kopabilme olasl nedeniyle hem de Rusya' da koullarn olgun olma
s nedeniyle mmkndr. Byle bir devrim Avrupa devriminin patlamasna
yol aacaktr!
Lenin' in tereddt iindeki Bolevikleri ikna etmek iin byle bir ayrma
bavurduunu dnmek gereki deildir. O, Rus devriminin Avrupa devri
mini zellikle de Almanya devrimini hzlandracana inanyordu. Bu durum
da Rusya'nn yapt devrim yolu amann tesinde ilev tamayacakt.
Burada sz konusu olan Marxist teoride tek olarak ele alnan baz sap
tamalarn ayrtrlmasdr. Marxist teoride sosyalist devrim ve sosyalizmin
inas birlikte dnlmtr, Lenin ikisini birbirinden ayrr. Geri bir lke
deki sosyalist devrim ileri lkelerde de sosyalist devrimin gereklemesi iin
nemli bir itki ilevini grecek, bu devrim sonucu ortaya kan sosyalist ikti
dar da geri Rusya' da sosyalizmin inas iin gerekli destei salayacaktr.
56 birinci blitn

Lenin' e gre devrimin bu karmak ilerleyii Marxist devrim teorisin


de nemli bir deiime yol amaz, sadece onun teorik olarak saptanm ama
pratikte nasl hayata geecei bilinmeyen gerekleme biimini deitirir. Rus
devriminden bir yl sonra deiik Avrupa lkelerinde devrimci kalkmalar
yaanacak ve Lenin bunlar devrimin balangc olarak deerlendirecekti.
"Oysa imdi, 1918 Ekiminin sonu, devrim bir dizi Avrupa lkesinde, gzler
nnde byk bir hzla ykseliyor" (Lenin, 1979:90).
Avrupa'da birka baarsz devrim giriiminin tesine gidilemeyecek
ve Bolevikler kapitalist dnya ile evrili bir lkedeki sosyalist bir iktidarla ne
yapacaklarna karar vermek zorunda kalacaklardr.

DOKUZUNCU BLM

Sosyalizmin nas
Ekim Devrimi'nden sonra balayan i sava Sovyet iktidarnn baarsyla so
na erer. Yaygn yiyecek sknts, i huzursuzluklar belirli oranda almakla
birlikte halen srmektedir. zellikle tarmda rn artnn salanmas iin
Yeni Ekonomik Politikaya (NEP) ynelinir. Lenin bunu, "Sovyet iktidar altn
da kapitalizmin gelitirilmesi" olarak tanmlar. Bunlar geici nlemlerdir ve
ana soru cevaplandrlmam olarak durmaktadr: Sovyet iktidar devrimden
nce hi beklemedii bir durumla kar karya kalmtr, SSCB kapitalist l
kelerle evrili olarak tek banadr, Bat ve Orta Avrupa lkelerindeki devrim
ci kalkmalar bastrlm, devrimden nce byk umutlarla beklenilen sosya
list iktidar Avrupa' da kurulamamtr. il. Enternasyonal' den klm ve III.
Enternasyonal kurulmutur ama uluslar aras ii hareketinde beklenen l
de byk ayrma salanamamtr. Yeni kurulan partiler komnist adn al
mlar, kapitalizm denizindeki tek sosyalist lkenin savunulmasn nemli
grevlerinden birisi olarak benimsemilerdir; emperyalizme ve burjuvaziye
kar mcadele zellikle dou lkelerinde yaylmaktadr, ama bunlarn hepsi
Sovyet iktidarnn bundan sonra ne yapmas gerektii sorusuna vermesi ge
reken cevabn nemini gndemden kaldrmyordu.
Lenin konuyu 1923 ylndaki yazlarnda ayrntl olarak ele alr ve
1924 ylnda lmnden sonraki dnemi belirleyecek saptamalar yapar. Bu
saptamalar tek lkede sosyalizmin (SSCB'nin birok lkenin birlemesiyle
oluan olduka byk bir lke olduunu unutmadan) temellerinin Lenin ta
rafndan atldn, Stalin'in bunu ayrntlandrdn ve pratie geirdiini
gsterir.
Bolevikler iki olaslktan birisini semek zorundadr: NEP'i srdr
mek, kapitalizmi Sovyet iktidar altnda kontroll olarak gelitirmek ve uzun
vladimir illi ulyanov lenin 57

bir dnem kk burjuvalar lkesi olarak kalmas kanlmaz olan SSCB'de


iktidar kaybetmeye raz olmak... Halk 1917' de iktidarn Bolevikler tarafn
dan ele geirilmesini istemiti, nk lkenin en nemli iki sorununu, sava
tan klmasn ve toprak devrimini ancak Bolevikler gerekletirebilirdi. Bu
radan halkn byk kesiminin sosyalizm istedii iin Bolevikleri ve Ekim
Devrimi'ni destekledii sonucu kmaz; dolaysyla devrimin zerinden be
lirli bir sre getikten, lkenin en nemli iki sorunu zmlendikten sonra,
zellikle topraa kavumu kk kylnn sosyalizm fikrinden uzaklama
s beklenebilir. SSCB'de retici glerin gelime dzeyi dikkate alndnda
iilerin ve yoksul kyllerin nfusun kk bir aznln oluturmalar ka
nlmazd, ek olarak ii snfnn nde gelen pek ok yesi de i sava sra
snda hayatn kaybetmiti. Devrimin gelimi kapitalist lkelere yaylmas
da gnn koullarnda mmkn grnmyordu. Bu durumda Boleviklerin
yapacaklar en iyi uygulama, demokratik devrimi olabildiince ileriye gtr
m politik bir g olarak iktidar kk burjuvazi ve kanlmaz olarak bur
juvazi ile de paylamakt.
kinci yol ise, kimsenin bilmedii, o gne kadar bilinen Marxist teori
ye de uymayan, retici glerin az gelimi olduu bir lkede sosyalizmi kur
maya ynelmekti. 1920'1i yllarn balarnda bunun nasl yaplabileceinden
ok mmkn olup olmad sorusu gndemdeydi. Lenin, Sovyet devriminin
1920'li yllarn bandaki temel sorunuyla ilgili saptamasn lkede sosyaliz
min kurulmasnn mmkn olduu ynnde yapar.
Lenin, Devrimimiz zerine (Lenin, 1970:220), adl yazsnda II. Enter
naonal bilgilerinin srekli ayn saptamay yaptklarn syler: Rusya'da
devrimin gerekli ekonomik n koullar yoktur! Aslnda burada belirtilmek
istenilen, "sosyalist devrimi bouna yaptnz" sulamasdr. Lenin, buna kar
lk, bir halkn kendisini emperyalist sava koullarnda, Rusya' da ve Avru
pa apnda gelien bir devrimci durum iinde bulduunu, iinde bulunduu
umutsuz gibi grnen durumu mcadeleye girerek atn ve bylece al
lagelmi yoldan olmasa bile uygarln daha da geliebilmesi iin gerekli ko
ullara ulatn belirtir. Lenin'e gre, Rusya'da uygarlk iin gerekli nko
ullarn Avrupa lkelerinden farkl bir yoldan oluturulabilmesi sz konusu
dur.
"Sosyalizmin gerekleebilmesi iin belirli bir kltr dzeyi gerekli ise
(belirtelim, her Bat Avrupa lkesinde farkl olduu iin kimse bu gerekli d
zeyin tam olarak ne olduunu syleyemiyor), bu durumda biz neden devrim
ci yoldan bu dzeye ulamak iin gerekli nkoullar oluturmaya girimeye
lim ve sonra ii ve kyl iktidar ve Sovyet dzeni temelinde ileriye giderek
dier halklara yetimeyelim?"
Ertesi gn (17 Ocak 1923 tarihinde) yazd yazda konuya devam
58 brinci bhim

eder: "Sosyalizm iin uygarln gerekli olduunu sylyorsunuz. ok gzel!


Ama neden biz de uygarlk iin gerekli nkoullan yerine getirmek iin b
yk toprak sahiplerini ve Rus kapitalistlerini srmekle ie balamayalm ve
daha sonra sosyalizm iin ileriye doru ilerlemeye ynelmeyelim?"
Lenin' in bu saptamas Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birlii'nde sos
yalizmin 1991 ylna kadar srecek geleceini ekillendirecektir. Sosyalizm
iin belirli bir uygarlk dzeyi gerekli ise, buradan ncelikle anlalmas gere
ken retici glerin ileri bir geliim seviyesidir, Lenin bunun iilerin ve yok
sul kyllerin iktidar albnda da yaplabileceini ve byle bir uygulamann
tarihin (Marxist) yasalarn deitirmeyeceini savunmaktadr.
Tarihin (Marxist) yasalar sosyalizmin kapitalizmin ileri bir gelime
aamasna ulamasndan sonra gelmesini ngrr. Tarihsel materyalizm top
lumlar retici glerin gelime aamasna gre snflandrr, retici glerde
daha ileri bir gelime aamasna ulam olan toplum da, bu erevede, daha
ileri bir toplum olarak deerlendirilir.
Lenin, toplumlarn Marxist tarihsel gelime teorisinde deiiklik ya
par. Birincisi: Emperyalist dnemde buhrann sistemin genelinde olgunla
mas nedeniyle tek lkede devrim olanadr. Devrimin ncelikle retici g
lerin en gelimi olduu lkelerde deil, nispeten daha geri bir lkede de ger
eklemesi mmkndr.
kincisi: Geri bir lkedeki devrim sadece demokratik deil, sosyalist
devrim de olabilir. Lenin sosyalist devrim ile sosyalist bir toplum kurulmas
n birbirinden ayrr.
ncs: Sosyalizm retici glerin grece azgelimi olduu bir l
kede de kurulabilir. Lenin, burada, Marx-Engels'in sosyalizmin gelimi lke
lerin btnnde kurulabilecei grn iki ynden deitirmektedir: reti
ci glerin grece az gelimi olduu bir blgede sosyalizm! (Rusya byk bir
lke olduu iin tek lke yerine tek blge denilmesi daha dorudur).
Ayn anlay sonraki yllarda yan feodal yapya sahip smrge ve yar
smrge lkelerin de -ayn yolu daha nce gemi- SSCB'nin desteiyle sos
yalist lkeler haline gelebilecekleri dncesine yol aacaktr. "Kapitalist ol
mayan yol" olarak da adlandrlan bu gelime izgisine gre, eksik olan re
tici glerin ileri saylabilecek bir gelime dzeyine ulamas ise, bu gelime
sosyalist iktidar altnda da gerekletirilebilir. Sanayi retimi geliir, toprak
devrimi yaplr, kapitalist rekabet deil Marxist planlama geerlidir, okuma
yazma oran byk oranda artar, kadnlar feodal bask altnda yaamaktan
kurtulurlar ve ksaca "modernleme" olarak da adlandrlan insanlk toplu
munun bu gelime aamasna sadece kapitalist yoldan deil, sosyalist yoldan
da ulalabilir.
Burada, sosyalizmin teknik yan ar basan bir sorun olarak ele alnd-
vladimir illi ulyanov lenin 59

sylenebilir. retici glerin ileri bir gelime aamasnda kapitalistlerin ik


tidardan uzaklatrldklarnda, retim aralarnda zel mlkiyet kaldrlp
Marxist planlamaya geildiinde sosyalist aamaya ulalm olur. Lenin, bu
anlay, 22-29 Aralk 1920'de toplanan 8. Btn Rusya Sovyetleri Kongre
si'nde, sosyalizmi, Sovyet iktidar ile lkenin elektrikletirilmesinin toplam
na balayarak zl bir ekilde ortaya koyar.
Lenin'e gre nemli olan, sosyalizm iin gerekli retici glerin ileri bir
gelime aamasna ulalm olmasdr; bu aamaya nasl ulald, hangi ev
relerden geildii nemli deildir.

ONUNCU BLM

Sonu ya da Leninizmin Tarihteki Yeri


Leninizmin tarihi sosyalizmin iktidar tarihi olarak da ele alnabilir. 1902' de Ne
Yapmal'nn yazlmasyla 199l'de SSCB'nin dalmas arasnda ele alnabile
cek bu tarih henz sonulanm bir tarih olmamakla birlikte, en azndan
nemli gelime ve uygulama aamalarn geride brakm bir tarihtir. Leni
nizm, zellikle 1917'den sonra SSCB ile deil, dnyann her yannda kapita
lizme kar mcadele eden rgtler araclyla 20. yzyl toplumsal tarihini
derinden etkilemi bir dnce akmdr.
Getiimiz yzyl boyunca Marxist olup da Leninist olmayanlar yok
deifdir; ne ki, Lenin' in Marxizm yorumunu kabul etmeyenlerin 20. yzylda
kapitalizme kar mcadele iinde nemli denilebilecek yerleri olmamtr.
Leninizm, her elikiden yararlanarak, gerektiinde teoriyi bu yarar
lanmann gereine gre deitirerek iktidar ele geirmeye almak biimin
de tanmlanabilir. Parti ve devlet teorileri Leninizmin esasn oluturmakla
birlikte, bu ikilide Lenin'e zg olan ilkidir; devlet konusunda Lenin, Marx
Engels'ten farkl saptamalar yapmamtr.
Leninist parti modeli olarak da bilinen ve balca zellikleri ii snf
na dardan bilin gtren, profesyonel devrimcilerden oluan, demokratik
merkeziyeti ileyi kurallarna sahip olarak da sralanabilecek bu rgt anla
y hakknda Lenin'in zamannda ve sonrasnda ok sayda eletiri yapld.
Yine de gnmzde Lenin denildiinde akla ilk olarak onun adyla anlan
parti modelinin gelmesi rastlant deildir. Leninist parti modelinin nem
li bileeninden ilki, dardan bilin gtrlmesi nemini halen korumaktadr.
Partiyi veya ad farkl olan rgt oluhlranlar profesyonel devrimciler olma
yabilirler, rgt de kat merkeziyeti kurallara gre ilemeyebilir; ne ki, rgt
iin alan srekli grevli insanlar olmadan ve bunlarn da nemli katklary-
6o birinci blm

la rgtn ilevli olduu konudaki bilgiler ve eylem anlaylar daha geni bir
evreye yaylmadan az ok ilerlii olan hibir rgt dnlemez.
1970'li ve sonrasndaki yllarda ortaya kan ve "ii snf hareketi d
ndaki sosyal hareketler" olarak da adlandrlan sosyal hareketlerin incelen
mesinde rgt ve rgtlenme nemli yer tutar. Kadn hareketi, renci hare
keti, evreci hareket, neo liberal kapitalizme kar hareket gibi birok eidi
bulunan hareketlerin tarihini inceleyen sosyal arahrmaclar, bu hareketlerin
ortaya kma nedenlerini arahrrlarken nemli bir sorunla karlatlar. Ben
zer koullara sahip toplumlarn bazlarnda bu hareketler ortaya karken ba
zlarnda neden grlmyorlard? lkenin tarihi, kltr, hakim snflarn
mevcut durumu gibi faktrlerin yan sra rgtlenme konusu da nemli bir
aklayc neden olarak ortaya kyordu. Baz insanlar ne kp mevcut du
rum ve yaplabilecekler hakknda bakalarn bilgilendirmezler ve rgtlen
menin ilk admlarn atmazlarsa, muhalefet sadece potansiyel olarak kalr.
Sosyal bir hareketin ortaya kmas -baka faktrlerin yan sra- nc kadro
lar da gerektirir. Mevcut durum, sorunlar ve elikilerle ilgili ilk bilginin ge
nellikle bu insanlar tarafndan muhalefet potansiyelini tayan kitleye iletil
mesi gerekir. Sonuta ortaya kan rgtn Leninist parti ile ne teorik ne de
rgtsel ileyi olarak ilikisi olmasa bile, en azndan balang iin nc bir
kadronun gereklilii ve yaplmas gerekenin bilincinin yine en azndan ilk
aamada dardan iletilmesi genel kurallar olarak ortaya kmaktadr.
nsanlarn eitim dzeylerinin 20. yzyl bayla karlatrlamayacak
kadar ykseldii, gelimi haberleme teknolojisi sayesinde bilginin her ei
dinin neredeyse herkes iin ve ksa srede eriilebilir olduu gnmzde bi
le, iilere dayanan ya da dayanmayan sosyal bir hareketin oluabilmesi iin
-en azndan balangta- baz kiilerin ne kmas, daha sonra da ayn kiile
rin en azndan bir blmnn oluan hareketin srekli kadrolarn olutur
mas gerekmektedir. Sosyal bir hareketin olumas iin gerekli bilin, koullar
ne kadar gelimi olursa olsun, kendiliinden domuyor.
Yntemleri ve ierii deimi olsa bile "dardan bilin" Kautsky ve
Lenin'in rgt teorisinin 21. yzyln banda halen yaamakta olan blm
dr.
Yararlan lan Kaynaka*

LENN, V. ., Ne Yapmal?, (eviren: smail Yarkn), stanbul: nter Yaynlar, 1997


LENN, V. ., Bir Adm leri, ki Adm Geri, (eviren: Yurdakul Fincana), Ankara:
Sol Yaynlan, 1997
LENN, V. ., Demokratik Devrimde Sosyal-Demokrasinin ki Taktii, (eviren:
Muzaffer Ardos), Ankara: Sol Yaynlan, 1976)
LENN, V. ., Sosyalizm ve Sava, (eviren: N. Soluku), Ankara: Sol Yaynlar,
1978
LENN, V. 1., Emperyalizm - Kapitalizmin En Yksek Aamas, (eviren: Cemal
Sreyya), Ankara: Sol Yaynlan, 1978
LENN, V. ., Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi, (eviren: M. Ardos), Ankara: Sol
Yaynlar, 1979
LENN, V. ., Devlet ve Devrim, (eviren: Kenan Somer), Ankara: Bilim ve
Sosyalizm Yaynlan, Aralk 1978

Lenin ile ilgili kitaplar Trke'nin yan sra lngilizce ve Almanca'da da hayli fazla. O kadar fazla ki,
yaklak bir listesini karmak bile mmkn deil. Bu nedenle Kaynaka'da az sayda kitap ad veri
lecek ve bunun yerine Lenin hakknda daha ayrntl bilgi edinmek isteyen okurlarn bu bilgiyi han
gi alanlarda bulabilecekleri zerinde durulacaktr.
Lenin'in Toplu Yaptlar'nn byk bir blm Trke'ye evrilmemitir, evirisi yaplanlar Seme
Yaptlar iinde yer alan kitap ve makaleleridir. Bu nedenle Lenin'in grleri hakknda daha fazla
bilgi edinmek isteyen okurun tercihen lngilizce, Almanca ya da Franszca'dan Toplu Yaptlar' oku
mas yerinde olur.
Lenin' in deiik konulardaki grlerinin etkisi yaad dnemle snrl deildir. Bu bakmdan, Le
nin' in grlerinin zellikle yaanm sosyalizm erevesi iinde nasl deerlendirildii, 20. yzyl
sosyalizmini nasl etkilediinin arahnlmas da nemlidir. Bu kapsamda sosyalist lkelerin, zellik
le de SSCB'nin tarihi zel bir nem tar. Stalin dneminde hazrlanan SBKP (B) Tarihi adl kitabn
Trke'de de yaynlanmasna karn bu konuda fazla bilgi verebildii sylenemez. Bu konuda oku
ra lngilizce'de Carr'n, Almanca'da Hildermeier'in konuyla ilgili kitaplarn okumas nerilir.
Lenin, ek olarak, Rus devrim tarihindeki muhaliflerinden de renilmelidir. Bu balamda Menevik
ler' in, Kautsky'nin ve Krontad isyanclarnn grlerinin de renilmesi yararl olur.
Lenin ile ilgili bir baka nemli konu, deiik akmlardan sosyalistlerin Lenin' in grlerini nasl de
erlendirdikleridir. Bu konuda Aybar ve Dutschke'den iki kitap nermekle yetineceiz.
Aadaki liste, Lenin'in bu yazda ele alnmam ve Trke'de yaynlanm kitaplarn belirtmenin
ve Lenin hakknda yazm teki yazarlar konusunda genel bir yaklama yardmc olmann tesinde
bir ilev tamyor.
62 birinci blm

LENN, V. 1., Proletar Devrim ve Dnek Katsky, (eviren: Kenan Somer), Ankara:
Bilim ve Sosyalizm Yaynlar, 1979
LENN, V. ., ber den sozialistischen Aufbau, (Sosyalist na zerine), Berlin: Dietz
Verlag, 1970
LENN, V. ., Materyalizm ve Ampiryokritisizn, (eviren Sevim Belli), Ankara: Sol
Yaynlar, 1993
LENN, V. ., Felsefe Defterleri, (eviren: Attila Tokatl), stanbul: Sosyal Yaynlar,
1976

GENEL KAYNAKA
LENN, V. ., Ne Yapmal?, (eviren: smail Yarkn), stanbul: nter Yaynlar, 1997
LENN, V. 1., Bir Adm leri, ki Adm Geri, (eviren: Yurdakul Fincanc), Ankara:
Sol Yaynlan, 1997
LENN, V. ., Demokratik Devrimde Sosyal-Demokrasinin ki Taktii, (eviren:
Muzaffer Ardos), Ankara: Sol Yaynlar, 1976)
LENN, V. ., Sosyalizm ve Sava, (eviren: N. Soluku), Ankara: Sol Yaynlar, 1978
LENN, V. 1., Emperyalizm - Kapitalizmin En Yksek Aamas, (eviren: Cemal
Sreya), Ankara: Sol Yaynlan, 1978
LENN, V. ., Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi, (eviren: M. Ardos), Ankara: Sol
Yaynlar, 1979
LENN, V. ., Devlet ve Devrim, (eviren: Kenan Somer), Ankara: Bilim ve
Sosyalizm Yaynlar, Aralk 1978
LENN, V. 1., Proletar Devrim ve Dnek Kautsky, (eviren: Kenan Somer), Ankara:
Bilim ve Sosyalizm Yaynlar, 1979
LENN, V. 1., ber den sozialistischen Aufbau, (Sosyalist na zerine), Berlin: Dietz
Verlag, 1970
LENN, V. 1., Materyalizm ve Ampiryokritisizm, (eviren Sevim Belli), Ankara: Sol
Yaynlar, 1993
LENN, V. 1., Felsefe Defterleri, (eviren: Attila Tokatl), stanbul: Sosyal Yaynlar,
1976
- ASCHER, Abraham., Kendi Belgeleriyle Rus Devriminde Menevikler, (eviren:
Celal A. Kanat), stanbul: Metis Yaynlar, 1992
- AYBAR, Mehmet Ali., Marxizm'de rgt Sorunu - Leninist Parti Burjuva Modelinde
Bir rgttr, yaynevi ad bulunmuyor, 1979
- DUTSCHKE, Rudi., Versuch, Lenin aufdie Ffle zu stellen, Berlin: Wagenbach, 1974
- CARR, E. H., The Bolshevik Revolution (3 Cilt), New York: Penguin Books, 1976
- LEBMAN, Marcel., Lenin Dneminde Leninizm (2 Cilt), (eviren: Osman
Ahnkay), stanbul: Belge Yaynlar, 1992
- HLDERMEER, Manfred., Geschiclte der Sowjetunion 1917-1991, Mnih: Verlag
C. H. Beck, 1998
vtadimir li ulyanov lenin 63

- KAUTSKY, K., Seilmi Politik Yazlar, (eviren: Celal A. Kanat, stanbul: Kavram
Yaynlar, 1990
- LENN, V. ., Marx Engels Marxizm, (eviren Vahap Erdodu), Ankara: Sol
Yaynlar, 1999
- LENN, V. i., "Sol" Komnizm Bir ocukluk Hastal, (eviren: Muzaffer Kabagil),
Ankara: Sol Yaynlan, 1974
- LENN, V. 1., Marxizmin Bir Karikatr ve Emperyalist Ekonomizm, (eviren:
Yurdakul Fincanc), Ankara: Sol Yaynlar, 1979
- LENN, V. i., Burjuva Demokrasisi ve Proletarya Diktatrl, (eviren: Muzaffer
Ardos), Ankara: Sol Yaynlar, 1977
- LENN, V. i., Ulusal Sorun ve Ulusal Kurtulu Savalar, (eviren: Yurdakul
Fincanc), Ankara: Sol Yaynlar, 1979
Gyrgy LUKACS
( 1 885 - 1 971 )
Ate USLU

Giri

Gburjuvazisinin byk ailelerinden birinin ocuu olarak dnyaya geldi.


yrgy Lukacs, 1885 ylnda Budapete'de, Avusturya-Macaristan finans

mparator Franz Joseph, Lukacs'n doumunu izleyen yllarda aileye asalet


nvan bahedecekti. Dnemin birok gencine benzer bir ekilde, Lukacs'n
renim yllar bu byk burjuva-aristokrat evreyle bir hesaplama iinde
gti. lk genlik yllarndan itibaren edebiyatla ilgilenmeye balayan Lukacs,
on yedi yanda yaynlamaya balad tiyatro eletirileriyle, erken denebile
cek yata yazarlk hayatna adm att. Babasn honut etmek iin tamamlad
ve entelektel geliimi zerinde hemen hemen hibir etki yaratmayan hu
kuk ve siyaset bilimi eitiminden sonra felsefe doktorasna balad. Tyatro
tarihi zerine yapt doktora aratrmalar 1911'de Modern Dramn Geliimi
nin Tarihi balyla Budapete'de yaynlanacakt. Hemen hemen ayn dnem
lerde yazd denemelerin derlemesi Ruh ve Biimler ise 1910' da Macarca,
191l'de Almanca olarak yaymland ve Lukacs adnn Orta Avrupa felsefe
evrelerinde duyulmasn salad. Yazarn ilk iki kitab modernitenin eletirel
tahlili konusunda Georg Simmel, Max Weber ve Friedrich Dilthey'n alma
larndan, zellikle Ruh ve Biimler'in felsefi denemelerinde ise Friedrich Ni
etzsche' den ve yeni Platonculuktan etkilenmiti.
Lukacs 1913'te yerletii Heidelberg'de Weber evresi'ne katld ve a
lmalarn estetik zerine younlatrd. Bununla birlikte Heidelberg' deki es
tetik almalar, Dnya Sava'nn patlak vermesiyle sekteye urayacakt. Sa
van ilk yllarnda kaleme ald Roman Teorisi'nde (1914-1915), ilk eserlerine
68 ikinci blm

damgasn vuran yeni Kantlk yerine Hegelciliin etkileri grlyordu. Sa


van sonraki yllarnda Budapete'de "Pazar evresi" adyla bilinen tartma
kulbnn kurulmasnda etkin rol oynad ve Kari Mannheim, Kari Polanyi,
Bela Balazs ve Arnold Hauser gibi isimlerle birlikte bu evrede yaplan su
numlar ve tartmalarda etkin bir rol ald. Savan son dneminde yine Hei
delberg'de hazrlamaya alt sanat felsefesi almas ise, tpk "Heidel
berg estetii" gibi, taslak olarak kalacakt.
Sava izleyen yllarda Lukacs'n sonraki hayatna damgasn vuracak
olan byk bir krlma gerekleti. 1918 sonbaharnda, savatan yenik kan
Avusturya-Macaristan'n paraland ve Macaristan'n bir burjuva-demokra
tik devrime sahne olduu bir balamda Lukacs radikal bir karar alarak yeni
kurulan Macar Komnist Partisi' ne ye oldu ve bu tarihten itibaren nde ge
len Marxist dnrlerden biri olarak tannmaya balad. 1919 ylnda kuru
lan ksa sreli Macaristan Konseyler Cumhuriyeti dneminde devrimci h
kmetin "eitimden sorumlu halk komiserlii" grevini yrtt. Konseyler
Cumhuriyeti'nin yklmasnn ardndan dier komnist nderler gibi Viya
na'ya srgne giden Lukacs, 1923'te Tarih ve Snf Bilinci: Marxist Diyalektik
zerine ncelemeler balkl bir derleme yaynlad. Kitap Komintern evrelerin
de youn bir ekilde eletiriye urad ve "Hegelcilii Marxizme ikame et
mek" bata olmak zere birok eletiriyle karlat.
Lukacs'n 1930'da Marx'n 1844 tarihli elyazmas metinlerini ve Le
nin'in felsefe notlarn kefetmesi, bir zeletiri vermesine yol at. Bu tarihten
sonra Marxizm anlaynda ve genel olarak felsefe yorumunda baz deiik
liklere giden Lukacs, ounlukla siyasetten uzak durmay tercih etti ve al
malarn edebiyat eletirisi ve felsefe tarihi ile snrlad. Avrupa gerekilii
zerine (zellikle Goethe, Balzac, Zola, Tolstoy gibi yazarlar ve eserleri hak
knda) kaleme ald eitli kitap ve yazlar ve Tarihsel Roman balkl kitab
1930'lu yllardaki almalarnn rndr. Yine ayn dnemde balad fel
sefe tarihi aratrmalarnn sonucu olarak Gen Hegel (1930; yaymlanmas
1948) ve Akln Ykm (1954) almalar yaymlanmtr.
1930'1u ve '40'l yllarda Moskova'da srgnde bulunan ve her ne ka
dar st kapal baz eletiriler yapsa da Stalin ynetimiyle genel olarak bir
"uzlama" iine giren Lukacs, 1956 Macar Devrimi srasnda reformcu Imre
Nagy hkmetinin eitim ve kltr bakan olarak atand, devrimin bastrl
mas ve Janos Kadar rejiminin balamasyla siyasi hattan bir kez daha ekildi.
Bu tarihten 1971'deki lmne uzanan yllarnda iki byk felsefi sentez a
lmasn hazrlad. Bu almalardan Estetiin zgll balkl sentezi
1963'te yaymlanmtr; Toplumsal Varlm Ontolojisine Doru adl kapsaml a
lmasn ise tamamlayamamtr.
gyrgy lukacs 69

Lukacs'n XX. yzyl boyunca felsefe ve siyaset dnyasna yaph en b


yk etki, Tarih ve Snf Bilinci adl almas dolaymyla olmutur. Bu alma
ya ve etkisine bal olarak Lukacs, Antonio Gramsci ve Kari Korsch ile birlikte
"Bat Marxizm'i" ekolnn kurucu figrleri arasnda kabul edilmektedir. Bu
nunla birlikte, Lukacs'n nemini 1923 tarihli bu almayla snrlayan yakla
mlar, dnrn 1930'lardan itibaren yapt almalar basit bir Stalinist
Marksizm yorumunun rnekleri olarak grme eilimindedir. Dier yandan,
Lukacs'n XX. yzyl dnce tarihi iindeki neminin Marxizm yorumu konu
sunda getirdii yeniliklerle snrl olmadn da belirtmek gerekir. Macar d
nr "yzyl sonu" Avusturya-Macaristan'nn zengin felsefe, sosyal bilimler
ve sanat balamnda yetimi, ilerleyen yllarda ise tiyatro sanat ve klasik Al
man felsefesi konularnda edindii engin bilgiyi Marxizmle btnleyerek z
gn bir senteze ulamtr.
Lukacs'n dnsel geliiminin dnemlere ayrlarak incelenmesi d
nr zerine yaplan incelemelerin balca odak noktalarndandr. Aratrma
clarn byk bir ounluu Lukacs'n genlik ve olgunluk dnemleri arasn
da keskin bir ayrm yapar. Lukacs' esas olarak "Bat Marxizm'i"nin bir nc
s olarak gren yaygn dnceyi savunan incelemeciler Tarih ve Snf Bilin
ci'ni ieren genlik dnemini dnrn dikkate alnmaya deer eserlerini

verdii dnem olarak deerlendirir ve 1930 sonras eserlerini Stalinist bir


Marxizm yorumundan ibaret grrler. Bu ve benzer deerlendirmeler
Lukacs'n ge dnem eserleriyle lsz (ou zaman da temelsiz) bir pole
mie girmenin yannda, dnrn yaptndaki sreklilik balarn da gz
ard etmektedir.
Yeni Kant okullar, Friedrich Nietzche ve Georg Simmel etkisiyle ka
leme ald ilk inceleme ve kitaplarnda Lukacs, dneminin Orta Avrupa en
telektellerine benzer bir ekilde, modernitenin, ada uygarln eletirisin
den yola kyor ve daha sonralar "romantik antikapitalist" olarak adlandra
ca bir tutum benimsiyordu. Bu kavramsal erevede modemitenin yaltk
bireye dayanan toplumsal sistemi, kapitalizm ncesi devirlerin blnmemi
topluluk yapsyla kar karya konur. zellikle de eski Yunan uygarl bu
noktada modern alara bir alternatif olarak sunulur. Lukacs, Hegel etkisin
de kald Birinci Dnya Sava yllarnda da bu kavramsal ereveyi gelitir
meye devam etmi, Marxizmi benimsedikten sonra ise antikapitalizmi sosya
list devrim perspektifiyle yeniden retmitir. Bununla birlikte, bu yaznn il
gili blmlerinde ele alnaca gibi, kimi Hegelci eler (rnein "zde z
ne-nesne" kavram) yazarn Marxizm anlaynn bir bileenini oluturmu
tur. Lukacs, ounlukla eletiriye tabi tutulan 1930 sonras eserlerinde He
gel' den devralnan kimi zellikleri terk etmi, ancak Marxizm yorumunda
hibir zaman dnemin Sovyet Marxizminin basitletirici bak asn tekrar-
70 ikinci b<iliim

lamamtr. Dnr 1930'lardan itibaren, gerek "akl" ve "aklclk" kavram


larn merkeze alarak yapt Hegel incelemelerinde, gerekse gereki edebi
yat zerine yapb almalarda dnemin Sovyet Marxizminde benimsenen
grlerin dna kmakta, hatta baz durumlarda bu grlerin karsnda
konumlanmaktadr.
Bu yazda, yukarda ksaca deinilen karmak sreklilik balar ve ko
pu noktalar zerine genel bir fikir verilmesi amalanmaktadr. Bu dorultu
da, yazarla polemik yapma (ya da yazarn herhangi bir dnemini dierine
tercih ederek eserini yarglama) yoluna gidilmeyecek ve keskin bir dnemle
tirme abasndan kanlacaktr. Buna bal olarak Lukacs'n dnce geliimi
belirli dnemler dahilinde deil, sekiz urakta incelenecek, her bir ura
temsil eden birka eserin incelenmesine arlk verilecektir.

Modemiteyi Eletinnek: Kant'tan Hegel'e


Lukacs, eser vermeye balad 1900'l yllarda tiyatro sanatnn geliimi konu
suna younlar. Bata Georg Simmel'in sosyoloji almalarndan etkilenerek
teorisini oluhrmaya balar. Bu yllarda snf mcadelelerini temel sorunsal
olarak alan almalar yapar, ancak Marxizmi benimsemesi iin 1. Dnya Sava
nn bitimini beklemek gerekecektir. Sava ncesi dneme hakim olan dn
cesi, snf mcadelelerinin snfsal smrnn kaldrld bir sosyalist toplum
ina edilmesi deildir. Aksine, modem toplumun yabanclamln moderni
te ncesi dnemlere duyduu nostaljiyle badatrr. Modernitenin Simmelci
(ve bir bakma Nietzscheci) gzlklerle yaplan bu eletirisi dnrn Rul ve
Biimler (1910) adl almasnda Kant bir perspektifle, felsefi-metafizik bir
ereve iinden ortaya konmuhr. Hemen hemen ayn dnemin rn olan
Modern Dramn Geliiminin Tarili benzer bir dnce dnyasn edebiyat sosyo
lojisi yoluyla yanstr. Sava yllarnn bir rn olan Roman Teorisi ise dn
rn Hegel dncesinden etkilendii yllarn en nemli rndr.

Yaam zerine Denemeler: Ruh ve Biimler


XIX. ve XX. yzyl dnrleri ve yazarlar zerine yazlm denemelerin bir
derlemesi olan Ruh ve Biimler, "deneme zerine bir deneme" ile balar.
Lukacs "Deneme nedir, neyi ifade etmeye alr, bu ifadenin ara ve yollar
nelerdir?" sorusuna cevap arad bu yazda iki tr psiik gereklik (seeliscle
Wirkliclkeiten) olduunu belirtir: Bunlar, "zsel yaam" ve "ampirik ya
am"dr (Lukacs, 1974:13). Tm insani yaam deneyimleri bu iki gereklii,
farkl llerde ierir. Eletiri yazsnn amac, ruh ve biimlerin (baka bir de
yile zsel yaama tekabl eden "kavram"larla gndelik yaamn) buluma
sdr. Deneme bir sanat biimidir, zgl ve btnsel bir yaamn, zgl ve b
tnsel bir biimlenmesidir (Gesta/tung). Lukacs bundan sonra yaamn iki
gyrgy lukacs 71

gerekliinin Sokrates'in yaam deneyiminde nasl tezahr ettiine deinir:


Sokrates, dnyay btnl iinde anlamak iin kulland kavramlar en
dolaysz yaam enerjisiyle yaamtr, dolaysyla Sokrates'in yaam, deneme
trnn esas amacnn, "mutlak" ve "gndelik" arasndaki bulumann r
neklendii bir deneyimdir.
Ruh ve Biimler'in son denemesi olan "Tragedyann Metafizii"nde
gndelik ve zsel yaam arasndaki ayrm farkl bir ekilde yeniden kurgula
nacak, zsel yaam tragedya kahramanlarnn "otantik" yaamyla zdele
tirilecekti.
Kitabn ilk denemesinde "deneme" trn mutlak'a ulamak iin bir
yol olarak aklayan Lukacs, Rudolf Kassner zerine kaleme ald ikinci de
nemede air ve denemeci ("Platoncu") arasndaki ayrm belirginletirir ve bu
ekilde airin mutlak'a doru ulamaya alrken denemecinin esas olarak
somut dzlemde eser verdiini belirtir.
Kitabn nc blm ise S0ren Kierkagaard ve Regine Olsen iliki
sinden yola karak yaamn iki vehesi arasndaki balantya deinir. K ier
kegaard yaamn iirsel ilkelere gre yaamaya alm, mutla yaamn
iinde aram, bu yzden Olsen'i terk etmitir. Oysa yaamda -gndelik ya
amda- var olan, yalnzca somuttur. Lukacs bu noktada bir adm daha ileri gi
derek mutlan somut olduunu syler: Bunun sonucu olarak, soyut bir mut
la ya da iirsellii gnlk yaamn temeli haline getirmektense, yaamdan
yola karak mutlaa ve zsel olana ulamann gerekli olduunu savunur. Bu
nun tesinde, iir ve yaam arasnda ayrm yaparak, yaamn karnak ve n-
-
grlemez nitelii ile iirin yalnl arasndaki farka dikkat eker.
Novalis rneinde incelenen XVIII. yzyl sonu romantikleri ise Kier
kegaard'n tam aksi bir tavr benimsemilerdir. Bu dnemin romantikleri bir
yandan yaamn getirdii tm gelimelere uyum salayarak bir lde ka
derci bir tutum benimserken, dier yandan da btn bu yaamsal gelimele
re iirsel bir anlam atfeder, baka bir deyile zgl deneyimlerini iirletirir,
mutlaklatrrlar. Bu durum, romatizmde iirin kutsal ve evrensel bir nitelik
kazanmasn beraberinde getirir. Lukacs'a gre romantiklerin bu tavr hatal
dr. Zira her yarat ve her eylem snrl bir nitelik tar ve eylem iinde olan
(gndelik yaamda varln srdren) bir insann evrensel bir nitelik kazan
mas imkanszdr.
Lukacs, XIX. yzyl inceledii denemelerde "burjuva yaam biimi"
konusuna deinir ve yaamnn sonuna kadar gelitirmek isteyecei ancak
gelitirmeye frsat bulamayaca bir sorunsal, "etik" sorunsaln ortaya atar.
Burjuva yaam biiminde etiin yaamdaki stnl sz konusudur: Burju
va toplumunda yaam, sistematik olarak ve bir kurala gre tekrar eden, de
ve uygun olarak kendini yeniden reten ve zevk almaya dayal yarglar dik-
72 ikinci blm

kate almayan bir eye balanr. Etik sayesinde insan burjuva toplumuna z
g yalnzlk duygusundan kurtulur ve kendini bir cemaate ait hisseder. D
nre gre, XIX. yzyl sonunda balayan (ve kitabn yazlma yllarnda de
vam etmekte olan) dnem ise yalnzlk ve iletiimsizliin en youn olarak his
sedildii dnemlerden biridir. Ruh ve Biimler'le ayn dnemin rn olan
Modern Dramn Geliiminin Tarihi bu yalnzlk ve iletiimsizliin tiyatro san<)
tndaki yansmalarn tarihsel-sosyolojik bir perspektiften incelemektedir.

Estetik ve Sosyoloji Arasnda: Modern Dramn Geliiminin Tarihi


Lukacs, Modern Dramn Geliiminin Tarihi'nde (1911) merkezi sorunsal mo
dern dramn modemite ncesi dnemlerin edebi biimlerden ayrld nokta
y aratrmaktr. Yazar bu ekilde kitabn ilk blmlerinde incelemesinin ge
nel tarihsel-sosyolojik erevesini izer ve modem dram antik dram ve Rne
sans dramyla karlatrr.
Lukacs'.a gre, antik tiyatro ve Shakespeare tiyatrosunda belirleyici
olan, evrensel olarak paylalan deerler, simgeler ve normlardr. Bu dnemin
dramlarna (gerek dram konularna ve olay rglerine, gerekse eser temsille
rine) bakldnda bireylerin olaylara ve durumlara tabi olmad, aksine nes
nelliin birey yaamlarnca ekillendirildii grlr. Modem dramda ise nes
nellik ve bireyler arasndaki bu organik birlik zlmtr. Antik dramn
"naif"liinin ve organik yapsnn aksine, modern dram atmal ve "sorun
sal" bir nitelik tar. Modem dramda ilenilen konular ve bu konularn ilen
me biimi toplumun paralanmln, organik birlikten yoksunluunu yan
str. Modem dramatik eserlerin merkezinde "dnya grleri arasndaki m
cadele" bulunur; srekli bir atma hali kiiler aras ilikileri ekillendirir. n
sanlar arasndaki mesafe bymtr, kahramanlar birbirlerini anlamayan,
yaltk, yalnz bireylerdir. Bu saptama ak bir ekilde Georg Simmel'in mo
dern bireycilie ilikin tahlillerinden etkilenmitir. Lukacs moderniteyi Sim
mel'inkine benzer bir sorunsaldan yola karak tahlil eder: Modernite ncesi
nin yapsn yanstan Shakespeare'in oyunlar bireyler, karakterler ve onlarn
karlkl etkileimi zerine kurulmuken, modern dram durumlara, insann
durumlarla olan ilikisine dayaldr. Modern dramn bireyleri, soyut ilikilen
me biimleri iinde, zedelenmi bir kiilie ve znellie sahiptir: Sz konusu
bireyler, nesnellie bir bakma teslim olmulardr. Modern dramn kahraman
lar edilgin kiilerdir. Yaptklar "kahraman"lklar da cesaretten deil, yaa
dklar hayal krkl sonucunda ortaya koyduklar umarsz tepkilerden, r
pnlardan kaynaklanr.
Dram karakterlerinin zelliklerinin yannda, modem dramn temsili
de dramda ilenen paralanml yanstr: Modemitede dramn izleyici kit
lesi sekin, varlkl bir kitledir. Bu durumda, modem dram, klasik dramn ev-
gyrgy lukacs 73

rensel karakterinden bir kez daha uzaklar; antik Yunan tiyatrolarn, Shakes
peare'in Globe Tiyatrosu'nu dolduran kitlenin aksine modern dramn kitlesi
ni toplumun aznlkta kalan bir kesimi oluturur. Modern dramn izleyici kit
lesi bir tr "aristokrasi"dir ve bu aristokrasi yaltk, yalnz, yaam iinde bir
birleriyle mcadele eden bireylerin toplamndan baka bir ey deildir. Dola
ysyla, modern dramn izleyici kitlesi sahnede dram kahramanlarn izlerken
ayn zamanda kendi kendini de izler; modern dram, iinde serpilip gelitii
toplumsal yapya ayna tutar.
Bu saptamalar, Lukacs' ele ald edebi biimlerin toplumsal ve eko
nomik ieriini aratrmaya yneltir, zira "gnmz yaamnn doru bir
portresini izmeyi amalayan herkes, beense de beenmese de, ekonomik
ilikilerin, insanlarn eylemlerini ve etkileimlerini gdleyen etkenlerden ol
duunu kabul etmek zorunda kalacaktr" (Lukacs, 1911-11: 390). Modern dra
mn tarihini anlatarak bir yandan da modemiteyi ve modem yaam tarihsel
bir ereveye yerletirmeyi hedefleyen Lukacs da insanlar aras ilikilerin bu
ekonomik (ve toplumsal) ieriini aratrr. Bu noktada, modern dram tarihi
almas, Ruh ve Biimler' in denemelerinde izledii yola da paralel olarak, ya
am biimleri ve sanat biimleri arasndaki etkileimin aratrlmas eklinde
ilerler. Bununla birlikte, "yaam biimleri" Ruh ve Biimler'in aksine metafi
zik-felsefi kavramlarla deil, kapitalizme ve burjuva toplumuna dair sosyolo
jik ya da ekonomik kavramlarla aklanr.

Hegel'le Karlama: Roman Teorisi


i.
Macar ve Alman felsefe evrelerinde tannmasn salayan R uh ve Biimler'in
ve Macar edebiyat evrelerinde saygn bir yer edinen Modern Dramn Geliimi
nin TariHi nin yaymlanmasn takiben Lukacs sanat felsefesiyle ilgilenmeye
'

balar, 1910'lu yllar boyunca bir yandan Max Weber'in, dier yandan da G.
W. F. Hegel'in etkisi altna girer. Berlin'e giderek bizzat Weber'le alma yap
t bu dnemde yaymlanan Roman Teorisi adl ksa almasnda, roman sa
natnn gelimesinin tarihsel-toplumsal temellerini ortaya koyar; bu ekilde,
sanat eserlerinin geliimini toplumsal-snfsal mcadelelere balayarak ak
layaca Marksist dnemini haber verir.
Lukacs, Birinci Dnya Sava'nn hemen ncesinde gelitirmeye bala
d estetik teorisine paralel olarak Fyodor Dostoyevski'nin yaptnda gelitir
dii, etii ele alan bir alma yapmay dnmektedir; ancak savan ilk yl
larnda bunun "fazla byk bir proje haline geldii" fikrine kaplr ve al
may tamamlamaktan vazgeer. Sonuta Roman Teorisi ortaya kar. Yazar, Ro
man Teorisi'yle gerekletirdiinin Kant bir "znel idealizm"den Hegelci
"nesnel idealizm"e bir gei olduunu ilerleyen yllarda srarla belirtmitir.
Gerekten de bu yeni dnemde Lukacs'n almalarnda Hegel'in yaptla-
74 ikinci blm

nnn, zellikle de Tinin Fenomenolojisi'nin etkisi aka grlr. rnein d


nr, Modern Dram ve Ruh ve Biimler'in ierik karsnda biime ncelik tan
yan grn Roman Teorisi' nde terk etmi, Hegel'den esinlenerek, ieriin
biim karsnda birincil ve ncelikli olduu sonucuna varmbr.
Roman Teorisi iki blmden oluur: lk ksm, epik edebiyabn biimle
rinin uygarlkla ilikileri iinde incelenmesine aynlmbr. kinci ksm ise "ro
man biimi iin bir tipoloji denemesi"ni sergiler. lk blm "kapal uygarlk
lar" zerine bir tasvirle balar. Yazara gre felsefe i ve d, "ben" ve dnya,
ruh ve eylem arasndaki ayrmayla beraber ortaya kmtr. Baka bir ekil
de ifade etmek gerekirse, bu ayrmalarn gereklemedii dnemlerde "fel
sefe"nin varlndan sz edilemez. Bu tr blnmelerin var olmad dnem
leri yazar "mutlu zamanlar" olarak adlandrr. "Kapal uygarlklar" bu d
nemlerde ortaya kmtr. Kapal uygarlk rneklerinden olan eski Yunan uy
garlnda insanlar yalnzca yantlar, zmleri ve biimleri tanr; sorularla,
bilinmez ve kaos ile uramaz. Bu dnemlerde felsefe yoktur, zira kapal uy
garlklarda tm insanlar filozoftur (Lukacs, 1997: 20).
Tamamlanm, kapal, tutarl bir btn oluturan bu uygarlklarn ak
sine, modern uygarlk sorunlu bir nitelik tar: Modernitede, dnya Yunanl
larn dnyasna gre ok daha karmak ve zengindir, bu karmaklk kapal
uygarlklarn yaamn temellendiren btnlgu de yok eder. "Btnlk", bu
almada, kapitalizmin paralanmln gzlemleyen Lukacs'n arad bir
letirici kategorinin ifadesidir.
Daha nce belirtildii gibi, Lukacs zsel bir "yaam" a ulamann yolu
olan "biim" in ierie stn olduu bir kurgudan uzaklam, bu ekilde Ruh
ve Biimler'in kavramsal ve yntemsel erevesini terk etmitir: Roman Teori
si'nde sergilenen tezlerde tarihsel-felsefi ierik biimi belirler duruma gelmi
tir. Destan ve roman gibi biimler arasndaki fark yazarlarn isel durumlar
na, eilimlerine deil, yarablmalarnda etkili olan tarihsel-felsefi verilere ba
ldr. Modern toplumun paralanml, varln btnselliine yeniden ula
lmasyla alabilir: Bu btnsellie ulalmasn salayacak olan da yine mo
dernite iinden km bir edebi tr olan romandr. Gemi dnemin edebi bi
imlerinden olan tragedya byk lde deiiklik geirmesine ramen mo
dernitede varln srdrmektedir, oysa destan ortadan tamamen kaybol
mu ve yerini romana brakmtr (Lukacs, 1997: 33).
Grld gibi Lukacs, nceki eserlerinde olduu gibi Roman Teori
si nde de modernite ve kapitalizm eletirisini "gemi" in blnmemi toplu
'

muna duyulan bir nostaljiyle tamamlamaktadr. Antikapitalizmin gelecee


ilikin bir snfsz toplum kurgusu ve sosyalist devrim perspektifiyle ortaya
konmas ise dnrn felsefi geliiminin bir sonraki uranda gereklee
cektir.
gyrgy lukacs 75

Diyalektik, eyleme ve Bilin: Tarih ve Snf Bilinci


Lukacs'n mrnn sonuna kadar farkl yorumlarla da olsa savunmaya devam
edecei Marxist dnceyi benimsemesi iin I. Dnya Savann sonunu bekle
mek gerekecektir. Sava yllannda benimsedii sava kart tavrla dneminin
Avusturya-Macaristan ve Almanya in telligen tsia'snn ounluundan ayrlan
dnrn muhalif kimliinin Marxizmle ve Bolevizmle pekimesi, 1918 son
baharnda yeni kurulmu olan Maccristan Komnistlerinin Partisi'ne ye ol
masyla gerekleir. Bu olay Lukacs'n hayatnda bal bana bir dnm nokta
sdr. Macaristan'n en varlkl ailelerinden birine mensup olan, radikal burjuva
edebiyat ve felsefe evrelerinde ismini duyurmu olan, stelik partiye katlma
dan hemen nce Bolevizmi etik adan eletiren dnrn beklenmedik bir
ekilde Bolevizmi benimsemesi paradoksal bir olay olarak grlmtr.
Lukacs'n Marxist dneminin ilk uraklarndan biri, ksa sreli Maca
ristan Konseyler Cumhuriyeti (mart-austos 1919) dneminde stlendii
"eitim halk komiserlii" grevidir. Konseyler Cumhuriyeti srasnda ve bu
dnemi izleyen kar devrim srasnda srgnde bulunduu Viyana' da kale
me ald eitli teorik makaleler 1922 sonunda Viyana' da yaymlanr. Tarih ve
Snf Bilinci baln tayan bu derleme Marxizm, devrimci rgt, snf bilin
ci gibi konularda getirdii yorumlarla Marxist dnce iinde adeta bir dev
rim yapar. Hegel etkisinin ok belirgin olarak grld bu kitapta, her olgu
nun tarihsel-toplumsal btnlkle ilikisi iinde deerlendirilmesi gerektii
ni savunan tarihselci vurgu egemendir. Bunun yannda, kapitalist toplum
iinqeki "eyleme" fenomeni de kitapta incelenen temel konular arasnda
dr: Genellemi meta retimi koullarnda tm toplumsal ilikiler ve bu ara
da bireyler birer "nesne", birer "ey" haline gelir: Kapitalist toplumda her
"ey"in alnp satlmas mmkndr. Bireyin znelliinin, znel tercihlerinin
yok sayld bu durumdan kurtulmak iin ii snfnn kendi "nesnelemi
liinin" farkna varmas ve devrim yapmas gerekir. Bunun iin gerekli olan
snf bilincinin oluturulmas ise devrimci partinin grevidir.

Marxist Diyalektii Yeniden Kurgulamak


Tarih ve Snf Bilinci'nin ilk yazs olan "Ortodoks Marxizm Nedir?" arpc bir
giri blmyle balar: "Diyelim ki Marx'n tm tezlerinin nesnel yanll
aratrmalarla tek tek ve kusursuzca kantlanm olsun, o zaman her ciddi or
todoks Marxist bu yeni sonulan kaytsz artsz kabullenecek, Marx'n btn
tezlerini -ortodoksluundan bir an bile vazgemeksizin- tek tek reddedecek
tir" (Lukacs, 1960: 1 7-18). Bu cmle, Lukacs'n Marxizn ve diyalektik anlay
hakknda belirgin bir fikir verebilir: Dnre gre, "ortodoks Marxizm"
Marx'n belirli tezlerinin kr krne, bilinsizce tekrarlanmas deildir. Or-
76 ikinci btlm

todoks Marxizm, Marx ve Engels'in metinlerine deimez, sarslmaz bir nite


lik atfedilmesine de kar kar. Yazara gre, Ortodoks Marxizm'i benimse
yenlerin bulutuu nokta, Marx'n gelitirdii diyalektik yntemin toplumsal
fenomenleri aklamak ve dntrmek iin en elverili yntem olduu y
nndeki gr benimsemektir.
Marxizm ii konumlanlarn belirleyici kriteri olan diyalektiin ne ol
duu konusunda aklamalar iin ncelikle kitabn ikinci yazs olan "Bir
Marxist Olarak Rosa Luxemburg" denemesi incelenebilir. Lukacs bu yaz er
evesinde Marx'n diyalektik yntemini burjuva dncesinden ayran nok
tann btnlk kavramna verdii anlam olduunu belirtir (Lukacs, 1960: 47):
Marx'n ynteminde toplum bir btn olarak ele alnr, oysa burjuva dn
cesinde toplumsal olgular birbirinden ayrk, yaltk, birbiriyle ilikisiz kabul
edilir. Burjuva ideolojisinde ksmi sorunlar, belirli olgularn yaratt zgl
durumlar toplumun dier sorunlaryla balantsz olarak dnlr. Marxiz
min bak as ise "btnln bak as" dr. Marxist yntemin uygulan
masyla tm ksmi, tekil fenomenler btnn, diyalektik srecin birer ura
olarak kavranr. Bu diyalektik sre dncelerin ve tarihin birliidir. Marxiz
min kapitalizme yaklam, klasik iktisat okulu yaklamnn aksine ksmi, te
kil bir bakla snrl deildir. Marxizm kapitalizmi zmlerken kapitalist
toplumun btnnden, toplumsal snflardan yola kar. Marxist yntem, bi
reysel kapitalistin deil, proletaryann bak asn temel alr, bylece kapita
list gelimeyi toplumsal btnlk iinde deerlendirebilir (Lukacs, 1960: 49,
266). Dolaysyla Marxizmi burjuva dncesinden ayran zellik ekonomik
olgularn tarihin aklanmas iin ncel olarak kullanlmas deildir; Marxizm
burjuva dncesinden btnlk anlayyla, btne ynelik bak asyla
ayrlr (Lukacs, 1960: 48).
Tarih ve Snf Bilinci'nin diyalektik ynteme ilikin sayfalarnda "ol
gu"lar mutlaklatran yntemsel konumlanlarn eletirisi nemli bir yer tu
tar. Gereklik zerine her tr bilgi olgulardan yola kar; ancak her olgu do
laysz olarak bilgi kayna olamaz. Bilgi edinme srecinde, bilginin amac
dorultusunda baz veriler dierlerinden daha nemli kabul edilir; bu yn
temsel ilemin sonucunda hangi olgularn gerek anlamda olgu haline geldi
i belirlenir (Lukacs, 1960: 22). Burjuva dncesinin eitli akmlarnda -r
nein ampirizmde- ise bu yntemsel ilem, seme ilemi gz ard edilir ve
tm olgular dolayszlklan iinde, gerein ta kendisi olarak kabul edilir. G
rnrde "bilimsel" olan -hatta bilimsellii tekelinde bulundurduunu iddia
eden- bu yntem, gerekte olgularn temelini oluturan tarihsel karakteri g
zard eder. Buna karlk diyalektik yntem, olgularn iyapsn ve olgular
aras ilikilerin yapsnn tarihsel sre iindeki yerini aratrr. Baka bir de
yile, diyalektik yntem, olgular tarihsel-diyalektik bir ileyiin bileeni ola-
gyrgy lukacs 77

rak grr. Ayrk, yalhk olgu ve olgu kmelerinin karsnda "btnn somut
birlii"ni vurgular ve olgular birbirinden yaltk olarak kuran grn bir
"yanlsama" dan ibaret olduunu ortaya koyar (Lukacs, 1960: 24-25).
Toplumsal yaamn eitli olgular,.bir btnlk iine yerletirilirse, ol
gularn bilgisi gerekliir bilgisi haline gelir. Bilginin oluum srecinde do
laysz, basit, saf belirlenimlerden yola klr ve gerekliin dncede yeni
den retimi olan somut btnle varlr: Diyalektik anlay dolaysz gerek
liin grnrde ayrk ve yalhk olan olgularn dncede yeniden retmeyi
salar (Lukacs, 1960: 26, 28). Toplumsal fenomenlerin tarih-ar fenomenler
olarak grlmesi bir kenara braklrsa, fenomenin gerek nesnellii onun ta
rihsel karakterinin ve toplumsal btnlkteki gerek ilevi anlalabilir
(Lukacs, 1960: 33). Bylece diyalektiin balca kategorilerinden biri olan do
laym kategorisi anlam kazanr. Olgularn, ampirik verilerin dolayszln
mutlaklatran burjuva dncesinin aksine, diyalektik yntem dolayszl
aar; sz konusu olgularn birbirleriyle ve somut-tarihsel btnlkle ilikilen
me biimlerini, baka bir deyile dolaymlarn gz nnde bulundurarak
tahlil yapar. Marx'n yntemi, toplumu bir btn olarak kavramaya ynelik
tir ve Lukacs'a gre Marx, "btnn paralar zerindeki her ynden belirle
yici ncellik ya da stnl" ilkesini Hegel'den -belirli bir lde de Dilt
hey'dan- miras almtr. Marx, Hegel'in ynteminin znde bulunan devrim
ci karakteri aa karm ve bylece diyalektii (Herzen'in deyiiyle) "dev
rimin cebri" haline getirmitir (Lukacs, 1960: 48). Lukacs'a gre, btnlk ka
tegorisi materyalist diyalektiin temeli olduuna, Marxizm de esas olarak di
yalek.tik yntemle karakterize olduuna gre, Marxizm dorudan doruya
klasik Alman felsefesinin, ncelikle de Hegel'in mirassdr. Dolaysyla, yine
Lukacs'a gre somut-tarihsel diyalektik konusunu incelerken Hegel'e dein
mek kanlmazdr. Marx'n almalarnda kulland baz kategorilerin, r
nein dolaym ve dolayszlk arasndaki ayrmn Hegel' den miras alnd
dnlrse, bu nem daha da belirgin bir ekilde ortaya kar (Lukacs, 1960:
12-13).
Lukacs'a gre tarihsel materyalizmin tarih felsefesinin z, Hegel fel
sefesinde bulunur: Buna gre dnce ve varln diyalektik birlii, bir sre
cin birlii ve btnl olarak ele almaldr. Dolaysyla dnce ve varlk bir
kartlk oluturmaktan ziyade bir birlik iindedir ve tarihsel srecin rn
dr. Tarihsel materyalizmin yntemi bu birliin tarihselliinin deerlendiril
mesi zerine kuruludur. Diyalektik yntem hangi konuyu ele alrsa alsn, ele
al ekli tarihsel srecin btnnn bilinmesini esas alr. Bir sorunun ele al
n tarznn tarihi, sorunun kendi tarihini de ifade eder: Her sorun aratrma
cnn tarihsel dneminin koullar erevesinde ele alnd iin, sorunlarn i
lenme tarz sorunlarn tarihsel balamn, dolaysyla sorunlarn kendisini ve-
78 ikinci blm

recektir. Bylece, tarih felsefesi ayn zamanda felsefe tarihi haline gelir
(Lukacs, 1960: 55-57). Yalnzca bu tez bile dorudan doruya Hegel'den dev
ralnm bir grtr.
Lukacs bir yandan Hegel'in yntemini Marxist diyalektiin temeli ola
rak grm, dier yandan ise Hegel'in kulland kategorilerin bir ksmn
Marxizmin bak asndan eletirmitir. Marx, Hegel felsefesinin dn
ce / varlk, biim / madde, teori / praksis, zne / nesne ikiliklerini amakta baa
rsz olduunu belirtir (Lukcics, 1960: 35). Bu ikilikler burjuva dncesinin
geri kalannda olduu gibi Hegel'de de ayrks, yaltk konumlarn korumak
ta devam eder. Lukacs Hegel'e bu eletirinin yannda bir dier eletiriyi yine
Marx' izleyerek yneltir. Bu eletiri "tarih yapma" sorunundan kaynaklan
maktadr. Marx, Kutsal Aile' de Hegel'in "tarihin mutlak tini" kategorisini de
erlendirir: Mutlak tinin temeli kitlelere dayanmaktadr; dolaysyla Hegel' de
tarihi yapann kitleler olduu ynnde bir kabule ak kap braklr. Ancak
Hegel'in bu kavray snrlarna ular, zira Hegel'de mutlak tin yalnzca g
rnrde tarih yapar, bu tarih yapma gereklikte tarihin yaplmasndan sonra,
post festum olarak gerekleir: Dolaysyla mutlak tinin tarih yapmas yalnz
ca felsefenin kurgusal imgeleminde var olur (Lukacs, 1960: 35-36). Tarihin
gerek tayc glerinin, snflarn henz tam anlamyla ortaya kmad bir
ortamda eser veren Hegel tarihin taycs olarak halklar grmek zorunda
kalm (Lukacs, 1960: 37), hatta tini esas olarak halk-tini ( Volkgeist) olarak kav
rayarak bir "mitoloji" oluturmutur. Dnr bylece gerek zneler tara
fndan yaplan bir tarih anlayndan uzaklam, mutlak tinin tarihe mda
halesinin tarihsel olaylarn gereklemesinden sonra, salt kurgusal, gereklik
ten kopuk bir alanda gerekletiini ne srmtr; bylece Alman dn
rn tarih felsefesi elikilerine ve snrlarna ulamtr. Hegel'in bu tutumu
"kavramsal mitoloji"nin (Begriffsmythologie) bir ifadesidir; kavramsal mitolo
ji, sorunlarn niteliinin kaytsz artsz bir ekilde kabul edilmesi anlamna
gelir. Bu tutum, Engels'in deyimiyle, "tarihte belirleyici etkenin son aamada
gerek yaamn retimi ve yeniden retimi olduu" ynndeki kabulle alr
(akt. Lukacs, 1960: 38). Bylece, kavramsal mitolojinin son ve en byk biim
lerinden biri olan mutlak tin kavraynn; snrl, kurgul, dolaysyla edilgin
olan ve tarihe ancak gecikerek mdahale edebilen akl anlaynn tesine ge
ilir. Marx bu ekilde, Hegel'in oluturmay denedii, ancak ikilikler ve kav
ramsal mitoloji nedeniyle tamamlayamad diyalektii tam anlamyla ina
eder; Hegel'in gerek bir i btnlk tekil etmeyen sistemini aar (Lukacs,
1960: 13-14). Hegel felsefesinde bulunan "tarihsel eilim"i son noktasna ka
dar gtrr, toplumun ve toplumsallam insann tm fenomenlerini tarih
sel sorunlar haline dntrr (Lukacs, 1960: 36).
gyrgy lukacs 79

Bylece, tarihsel materyalizmin en nemli grevi ortaya kar: Kapita


list toplumun zn ortaya koymak. Gemiin ve gnmzn toplumsal fe
nomenlerine yn veren itici glerin anlalmasn, sz konusu fenomenlerin
i balantlar ve toplumsal-tarihsel btnlkle ilikileri iinde incelenmesini
salayan tarihsel materyalizm, bu zellikleriyle proletaryann toplum iinde
ki konumunu kavramas ve bilinli bir mcadele yrtebilmesi iin en nem
li aratr. Bu ekilde tarihsel materyalizmin bir kendinde amac olmad syle
nebilir (Lukacs, 1960: 259): Tarihsel materyalizm belirli dnrlerin imzas
n tad iin nem tayan bir kanonik metinler btn deildir, proletarya
nn en nemli mcadele aracn tekil eden bir zmleme yntemidir.
Bundan sonra Lukacs uzun bir dipnotta kitabn en ok tartma yara
tan tezlerinden birini ortaya koyar: "Yntemin tarihsel-toplumsal gereklikle
snrlanmas ok nemlidir. Engels'in diyalektii sunu tarzndan kaynakla
nan yanl anlamalar esas olarak Engels'in -[bu konuda] kt bir rnek olan
Hegel'i izleyerek- diyalektik yntemi doa bilgisine doru geniletmesine da
yanmaktadr" (Lukacs, 1960: 21). Dnrn deyiiyle, "doa toplumsal bir
kategoridir" (Lukacs, 1960: 165, 269). nsanlar belirli toplumsal fenomenlere
"doallk" atfeder; sz konusu fenomenleri deimez, sabit ve kanlmaz
olarak ele alrlar. Oysa gerekte "doa" kategorisinin ierii, biimi, kapsam
ve nesnellii toplumsal olarak belirlenmitir, dolaysyla herhangi bir toplum
sal fenomene doallk atfederek onu toplumsal-tarihsel srece dsal olarak
ele almak yersiz bir tutumdur.

">.
Kapitalizm Tahlili: eyleme Fenomeni
Tarih ve Snf Bilinci'nin en ok dikkat eken sayfalar arasnda, "eyleme fe
nomeni"ni inceledii blmler yer alr. Bu sayfalar birok yorumcu iin kita
bn en dikkat ekici tezlerini ierir: Bu yorumlara gre bu tezlerde Lukacs,
eyleme sorununa dikkat ekerek Marxist yabanclama teorisine nemli bir
katkda bulunmutur, stelik bu tezlerini yabanclama zerine balca Mar
xist metinlerin -1844 Elyazmalar, Alman deolojisi- henz yaymlanmad bir
dnemde gelitirmitir. Ancak bu noktada, Lukacs'n Tarih ve Snf Bilinci'nin
eyleme konusuna ayrlm olan merkezi yazsnda bir terim olarak "yaban
clama"y kullanmadn belirtmek gerekir. Bunun yannda, Lukacs'n kapi
talizm tahlilinde etkilendii kaynaklara da ksaca deinmek gerekmektedir:
Lukacs'n eyleme konusundaki tezleri zerinde Simmel'in modemite tahli
li ve Weber'in ''biimsel rasyonalite"ye dair bulgular etkili olmutur (Van
dengerghe, 1997: 236, 247): Dnr zellikle kapitalist rasyonellemeye dair
sayfalarda Weber'in tahlillerini Marxist bir erevede yeniden retmektedir.
Lukacs, kapitalizm tahlilinin temel sorunsaln tekil eden eyleme fe
nomenini incelerken, kapitalizmin Marxist tahlilinden, zellikle de kapitaliz-
80 ikinci blm

min "genellemi meta retimi" olarak tanmlanmasndan yola kar. Marx'n


Kapital'inin ilk alt blmlerinden birinin konusunu tekil eden "metann feti
ist karakteri", insanlar aras ilikinin bir nesne, bir meta, bir "ey" nitelii ka
zanmasna neden olur. Meta biiminin evrensellemesinin nesnel boyutu,
dnyann bir "eyler dnyas" na dnmesi anlamna gelir. Bu ekilde insan
lar aras ilikiler nesneler aras ilikiler gibi grnr. Bu srecin znel boyutu
ise, insan emeinin genellemi meta retimi balamnda genellemesi ve in
sana yabanc bir "ey" haline gelmesini ierir. stelik bu eyleme fenomeni
yalnzca nesnelerin meta halini almasyla snrl deildir, eyleme ile beraber
insan bilincinin zellikleri kiinin organik birliinin bir parasn oluhrdu
u kabul edilmez; insann sahip olduu "ey"ler olarak grlmeye balar. Bu
erevede insanlarn kendileri de bir mekaniklemeye, eylemeye tabi olur
lar.
Lukacs, kapitalizm ncesi yaplarda hakim olan "doal" belirlenimle
rin, dolayszl temel alan iliki biimlerinin burjuva toplumuyla ve kapita
lizmle birlikte yerlerini soyut iliki biimlerine, biimsel eitlik ilkesine brak
tn belirtir. "Toplum -kelimenin gerek anlamyla- toplumsal bir varlk,
toplum insan iin gerekliin ta kendisi haline gelir" (Lukacs, 1960: 40). By
lece toplumun btn olarak bilgisine ulamann n art gereklemi olur.
Kendi kendini anlamas ayn zamanda tm toplumu anlamas demek olan,
kendi bilgisinin hem znesi hem de nesnesi olan snf proletaryadr. Zira pro
letarya iin kendi snf konumunun en ak bir ekilde bilincine varmak, bir
lm-kalm sorunudur. eyleme fenomeninin bir sonucu olarak, iilerin ki
iliinde bir blnme meydana gelir: i bir yandan meta hareketinin bir
esidir, genellemi meta retimi koullarnda kendi emeini yine kendi z
nel tercihi, zgr iradesi dorultusunda satt varsaylr. Dier yandan ise
toplumsal ilikiler birer "ey" haline gelmi ve her ey nicelik cinsinden he
sap edilmeye balamtr, ii de kendini bir meta, bir "ey" haline getiren bu
sreten kurhlamamaktadr. zne-nesne blnml bylece iilere e
likili bir konum ykler: i eylemi dnyada meta mbadelesinin bir par
as olarak metalarn, nesnelerin arasnda yerini alr; ancak yine bu bln
mlk nedeniyle kendi konumunun -nesneler dnyas iindeki konumu
nun- bilincine varma imkanna da sahiptir.
Lukacs'n Marx'a dayanarak gelitirdii kavramsal erevede proletar
ya, kapitalizmin elikilerinin, kapitalizmin srekli krizinin bir rndr; an
cak toplumsal btnlk iindeki konumunun farkna vararak eyleme geer
ve mcadele ettike de konumunu tanr (Lukacs, 1960: 62): Proletaryann ken
di konumunun bilincine varmas, kendi bilgisinin zde zne nesnesi haline gel
mesi de bylece mmkn olur. Lukacs'n "zde zne-nesne olarak proletar
ya" kavrayn Hegel'in "Mutlak Tin" kategorisinden devrald sylenebilir.
gyrgy lukacs 81

Lukacs'a gre Hegel, tarihin zde zne-nesnesini bulmaya abalam, ancak


tarih felsefesinin snrlan nedeniyle proletaryay zde zne-nesne olarak g
rememi, giderek onu tarihin tesinde aramaya mecbur kalmtr: Bylece
Hegel'in sisteminde mutlak tin zde zne-nesne olarak yerini almtr.
Tarih ve Snf Bilinci'nin diyalektik ynteme ilikin sayfalarnda geliti
rilen olgu fetiizminin temeli de eyleme fenomeninde yatar: "ktisadi biim
lerin fetiist karakteri, tm insan ilikilerinin eylemesi, dolaysz reticilerin
insani imkan ve kapasitelerini umursamadan retim srecini soyut ve rasyo
nel olarak atomize eden bir i blmnn artan yaygnlamas toplumun fe
nomenlerini, ve onlarn anlalma tarzlarn dntrr" . Bylece yaltk "ol
gu"lar, yaltk olgu kmeleri, kendilerine has kanunlar olan ayrk alanlar (ik
tisat, hukuk. .. ) ortaya kar. Gereklii gizleyen bu yanlsama kapitalist toplu
mun fenomenlerinin (rnein ekonomik kategorilerin) aslnda insanlar aras
ilikileri ifade ettii gereini de ortadan kaldrr: Bylece kapitalizmde nes
nellik biimleri, eyler (ve eyler aras ilikiler) olarak grlr. Diyalektik
yntem ise bu "eylik tl" n yrtarak, kapitalizmin grnrde mutlak olgu
larn toplumsal btn ve tarihsel sre iindeki yerleriyle deerlendirerek,
gerekliin bilgisinin yolunu amakla ykmldr. Bu noktada, bu gerekli
in bilgisini ortaya karacak olan "bilin" kategorisinin nemi ortaya kar.

Bilin Sramas ve Devrimci rgt


Lukacs, kitabn "Snf Bilinci" balkl blmnde, psikolojik bilin ve atfedilmi
bilin f,:ugerechnetes Bewusstsein) arasnda bir ayrm yapar. Psikolojik bilin
"bilginin en ilkel dzeyi"ne tekabl eder ve kapitalist toplumun blnm,
paralarna ayrm niteliini yanstr. Bu bilin dzeyinde insanlar toplum
sal-tarihsel gelimeye bir tr doallk atfeder, onun toplumsal olgularn geli
iminde doal kanunlarn ileyiini grrler (Lukacs, 1960: 68); bu "dogma
tik" tutum burjuva dncesine, rnein Adam Smith ve David Ricardo'nun
iktisat teorisine yansr: Burjuva dncesinin k noktas ve amac varolan
dzenin savunulmas ve onun "deimez" niteliinin kantlanmasdr. Bu y
nyle ilkel dzeyde bilin bir "yanl bilin"tir, ancak "yanl"l gereklik
ten btnyle kopuk olduu anlamna gelmez; dolaysyla burjuva bilincinin
ortaya koyduu fikirler birer "hayal" deildir, aksine, ait olduklar toplumsal
tarihsel btnln birer ura, birer yansmasdr. Toplumsal yaplanmaya
sabit-doal nitelik atfeden burjuva dncesini eletirerek sz konusu yap
lanmay tarihsellik iine yerletiren Marxizm ise psikolojik bilin dzlemini
amtr; ampirik verilerle snrl kalmaz ve ampirik verilerin toplumsal b
tnlk ile olan ilikisini aratrr.
Yntemsel bakmdan sorunlu olan psikolojik bilincin karsnda ise s
nf bilinci ya da "atfedilmi bilin" yer alr. Atfedilmi bilin, insanlarn top-
82 ikinci blm

lum iindeki konumlarnn, snfsal konumlarnn bilincine vardklar bir bi


lin dzeyine, snfsal konumlar itibariyle sahip olmalar gereken -baka bir
deyile, onlara atfedilen- snf bilincine tekabl eder. nsanlarn var olan -psi
kolojik- bilinleri ile olmas gereken -atfedilmi- bilinleri arasnda ise bir me
safe bulunur, bu mesafeyi kapatma grevi ise partilere aittir. Bu noktada
Lukacs, sosyalist devrime nclk edecek olan devrimci parti ile ilgili fikirle
rini gelitirir.
Kimi eksikliklerine ve elikili noktalarna ramen, bir btn olarak
ele alndnda Tarih ve Snf Bilinci'nin 1917 sonrasnda devrimci rgt soru
nuna aklk getirme ynndeki en nemli abalardan biri olduu sylenebi
lir: Bu konudaki en kapsaml deerlendirmeler kitabn son yazs olan "rgt
Sorunu zerine Yntemsel Notlar" da yer alr. Bu yazda rgt ve snf bilinci
arasndaki ilikiye dair vurgu u ekilde yaplr: Proletaryann bilinci nesnel
durumun gerisinde kalr, bu durumda snf bilincinin devrimci bir konuma
gelmesi iin ii snf partiye gereksinim duyar.
rgt sorununun tarhlmasna ayrlm olan yaz, rgtsel konularn
yalnzca teknik sorunlar olarak anlalmamas gerektii ynndeki uyaryla
balar. rgt sorunu hiyerarik ilikiler btnnde emirlerin uygulanma
usul, hiziplerin parti iindeki stats, parti birimlerinin ve karar organlar
nn arasndaki ilikiler gibi salt teknik konularla snrl olarak ele alnmamal
dr; teknik boyut almal ve devrimci rgt; siyasi, entelektel, teorik bir
perspektiften deerlendirilmelidir. Devrimci rgt sorunu, yazara gre, an
cak ve ancak bir devrim teorisinden hareketle gelitirilebilir. Bu erevede
Bolevik Devrimi, rgt sorununa dein bir yaklam oluturulmas ynnde
byk bir admdr, zira devrimle beraber Bat Avrupa'nn yerleik sosyal de
mokrat partilerinin rgtlenme modelinin snrl nitelii su yzne kmtr.
Boleviklerin yan sra Rosa Luxemburg'un da rgt teorisi oluturma ynn
de abalar olmu, ancak bu abalar da en sonunda hatal bir konuma doru
evrilmitir (Lukacs, 1960:333-337).
Lukacs'a gre rgt, teori ve pratik arasndaki dolaymn biimi olarak
tanmlanabilir (Lukacs, 1960: 338). Dolaysyla, rgt sorununun doru bir e
kilde ortaya konabilmesi iin, teori ve pratik arasndaki zsel belirlenimlerin
ne olduu aratrlmaldr. Bylece, rgt sorunundan yola klarak, teorinin
pratik sorunlar nda eletirilmesi ve yenilenmesi de mmkn olur. Bu
noktada teori ve pratiin birlii konusu, snf bilinci konusuna balanr. Pro
letarya sosyalist devrim srecinde bilinli eylemleriyle teori ve praksis birlii
ni gerekletirmeye ynelir: Komnist parti de devrimci srayn bilinli ola
rak hazrlanmasnn bir ifadesidir.
Bu noktada devrimci rgt sorununun temel balklarndan olan ken
diliindenlik ve iradecilik arasndaki atma gndeme gelir. Kendiliinden-
gyrgy lukacs 83

ci gr, ii snfnn kendiliinden hareketinin devrim srecinin esas itici


gc olduunu ne srerken; iradecilik, devrimci rgtn gelimelere iradi
mdahalesinin nemini vurgular. Gerek Rosa Lxemburg'un kendiliinden
ci grlerini, gerekse Lenin'in devrimci iradeye temel nem atfeden gr
lerini rgt sorununun doru / diyalektik bir ekilde anlalmas ynnde ya
plm katklar olarak kabul eden Lukacs; kendiliindenlik ve bilinli mda
halenin mutlak olarak birbirinden ayrlamayacan, bu iki sre arasnda bir
etkileim olduunu belirtir. Bylece, toplumsal evrim sreci karsnda salt
izleyici, edilgin bir tutum taknan kaderci yaklamlar ve iradi/ znel mda
haleye an bir nem ykleyerek devrimin nesnel koullarn gz nnde bu
lundurmaktan kanan iradeci yaklamlar alabilir.
"Snf bilinci" konusu erevesinde de grld gibi, snflarn var
olan bilinleri ile olmas gereken (atfedilmi) bilinleri arasnda bir mesafe
vardr. Baka bir deyile, proletarya tarihinin her safhasnda devrimci deil
dir ve proletaryann toplum iindeki gerek konumunu kavrayarak eyleme
gemesi, gerekli olan atfedilmi bilince ulamas iin kendine dsal bir odak
tan mdahale edilmesi gerekmektedir. Bu mdahaleyi fiilen gerekletirecek
olan odak ise nc partidir (Feenberg, 1974: 111). Lukacs'n snf bilinci anla
y bu noktada Kari Kautsky'nin ortaya att ve Lenin'in gelitirdii "dar
dan bilin" kavrayyla birleir: Lenin'in anlaynda bilinli nc parti, ii
snfn snfsal karlar ve snfsal konumu hakknda bilinlendirir. Bylece
snfa kendi dndan verilen bilin proletaryann devrimi gerekletirecek de
recede olgunlua kavumasn olanakl klar.
"'
Lukacs, Tarih ve Snf Bilinci'nde Leninist "nclk" teorisini felsefi te
mellere yerletirmesi ve genel olarak kitap boyunca bilince, znellie merke
zi bir nem atfetmesi il. Enternasyonal kuramclarnn nesnelci, basitletirici,
"ekonomist" Marxizm yorumlarna alan bir sava anlam tar. Kitabn bir
dier zellii ise henz Marx'n yabanclama zerine kaleme ald genlik
dnemi notlarnn yaymlanmad bir dnemde znellii, yabanclamay n
plana alan bir zmleme yntemi meydana getirmesidir. Bu zellikleriyle
Tarih ve Snf Bilinci bata Frankfurt Okulu dnrleri ve 1960'l yllarn "ye
ni sol" hareketleri de dahil olmak zere geni bir alanda etki yaratacaktr: Ki
tabn "korsan" bask yoluyla oaltlan nshalarnn Alman "yeni sol" evre
lerinde elden ele dolamas, bu etkinin boyutlar hakknda bir fikir verebilir.
Ne yazk ki yazar ileride "yeni sol" iinde grecei bu ilgiyi 1920'li yl
larn komnist hareketi iinde grememitir. Aksine, yaymland tarihten iti
baren Tarih ve Snf Bilinci "idealist" boyutlar, ar znelcilii gibi nedenlerle
Komintern evrelerinde kyasya eletirilmitir. Bir sreliine kendini ve eseri
ni "savunma" abas iine giren Lukacs 1930'dan itibaren kitabn reddeder ve
grlerinin hatal olduunu belirten bir z eletiri yapar. Bu z eletirinin te-
melinde bir yandan Komintem teorisyenlerinin yaratb bask, dier yandan
da dnrn felsefi grlerinin deimeye balamas bulunur. Bu dnemde
Marx'n yaymlanmam metinleriyle tanan ve Lenin'in baz almalarn
okuyan Lukacs, dncelerini nesnel gereklik zerine vurgu yaparak yeni
den ekillendirir. Bundan byle ilgi oda snf bilinci, znellik gibi alanlardan
uzaklaacak, nesnel gereklik, toplumsal varlk ve tarihsel gelimelerin zeri
ne younlaacakhr.

Yeni Bir Diyalektik Anlay: Gen Hegel

Lukacs'n 1930 sonrasndaki almalar sol dnce iinde nemli bir tartma
bal temsil eder. Tarih ve Snf Bilinci'nin Marxizmini Lukacs'n dncesinin
ulaabilecei en u nokta olarak grenler, dnrn bu almasn reddetme
sini kabulenememekte, 1930'dan lmne kadar yapt hemen hemen her a
lmada deyim yerindeyse bir "Stalinizm emaresi" grmektedirler. Dnr
gerekten de Berlin'de ve Moskova'da geirdii 1930'lar boyunca Stalinizmle
uzlaan bir grnt izmi, baz almalarn Stalin'den alnhlarla sslemek
ten geri durmamtr. Bununla birlikte, kestirmeden bir sonula basit bir "Sta
linist Lukacs" tablosu izmemek gerekir. Zira dnrn bu dnemdeki pek
ok almas dnemin Sovyetler Birlii'nin genel geer edebiyat ve felsefe
normlaryla ters dmektedir. Bu durumu rnekleyen en nemli eserlerden bi
ri Gen Hegel' dir: Lukacs bu almasnda dnemin Sovyet Marxizminin He
gel'i kar devrimci bir dnr olarak deerlendiren grnn aksine, He
gel dncesinde diyalektiin ve gereki bir felsefenin temellerinin bulundu
u ynndeki tezi savunmaktadr. Yazar 1930'larda Moskova srgn srasn
da kaleme ald bu almasn ancak 1948'de yaymlayabilmitir. Bunun ya
nnda Lukacs, 1906 tarihli bir almasnda Hegel'i felsefi romantizm akmyla
ilikilendiren Friedrich Dilthey'i de karsna almakta, romantizmi aristokratik
kar-devrimle ilikilendirmekte, Hegel'i ise romantizmin bir karh, devrimci
aklc bir dncenin savunucusu olarak deerlendirmektedir.

Hegel'de Gereklik ve Gerekilik


Lukacs Gen Hegel'de Hegel'in eitim yllaryla balayp 1807'de Tinin Feno
menolojisi'nin yaymlanmas ile biten dnemini kronolojik olarak, drt blm
de inceler. Gen Hegel'in ilk blmnn bal "Gen Hegel'in Cumhuriyeti
Dnemi" dir, bu balk bile genel olarak kabul gren Hegel yorumlarna kar
Lukacs'n balath byk mcadeleyi yansbnaktadr: Lukacs, yaygn yo
rumlarn aksine Hegel'in genlik dneminin "teolojik" olarak deil, "cumhu
riyeti" olarak nitelenmesi gerektiini savunur. Din zerine yaph alma
lar da gerekte dinin, Hristiyanln, esas olarak da Hristiyanln toplumsal
gyrgy lukacs 85

temellerinin eletirisini iermektedir. kinci blm, "Hegel'in Toplumsal Kav


raylarnn Bunalm"nn incelenmesine aynlmhr; Lukacs'a gre, Hegel
gncel-siyasi sorunlara arlk verdii ilk dneminin aksine 1797-1800 dne
minde salt felsefi konularla ilgilenmeye balam, bireysel deneyimlerden, so
yutlamalardan yola karak felsefe sistemini oluturmutur; bunun sonucun
da diyalektik ynteminin de ilk temellerini atmhr. nc blm, Alman
dnrn Jena dnemini (1801-1803) kapsar: Bu dnemde Hegel, nesnel
idealizm sistemini gerek anlamda oluturmu ve savunmutur. Drdnc
blm ise, Hegel'in, nesnel idealizmin bir dier temsilcisi olan ancak dn
cesini teolojik sonulara vardrmaya balayan Schelling'in felsefesinden ken
di sistemini ayrd dnemi kapsar: Bu blmde Hegel'in en nemli eserle
rinden Tinin Fenomenolojisi'nin ayrntl bir incelemesi yer alr.
Lukacs' a gre Hegel, felsefi sistemini gelitirirken k noktas olarak
her zaman toplumun faaliyetini, dolaysyla nesnellii almaktadr (Lukacs,
1981a: 85). Baka bir deyile, Hegel, bireysel duygulardan, znellikten, ig
dlerden hareket eden irrasyonalist dnrlerin aksine, nesnel gereklie
vurgu yapmakta, nesnel gereklii akla bir perspektiften deerlendirmekte
dir. Hegel'in rasyonalizmi konusuna vurgu yapan Lukacs, Dilthey'n yorumu
nu karsna ald gibi, iki sava aras dnemde Hegel'i varoluu, irrasyona
list bir perspektiften anlama abalarna, rnein Jean Hyppolite'in Hegel yo
rumuna da kar kar (Lukacs, 1981a: 49). Akl kategorisinin ve rasyonaliz
min Gen Hegel' de tad nem gz nnde bulundurulursa, Gen Hegel,
Lukacs'n (sonraki yllarda Akln Ykm adl kitabnda doruk noktasna ulaa
cak aftn) irrasyonalizm eletirisinin tamamlayas, onun pozitif karl ola
rak deerlendirilebilir.
Lukacs, gen Hegel'in irrasyonalist, mistik bir dnr olduu ynn
deki yaygn dnceyi reddetmek iin byk bir aba gstermitir. Macar d
nre gre Hegel grnrde dini karakterde olan yazlarnda. bile gelenek
sel din anlaynn dna kmaktadr; rnein rencilik yllarnda gelitirdi
i din kavraynda Hegel "halkn kurtuluunu salayacak olan" dinin kamu
sal nitelikte bir din olacan belirtir, dolaysyla Hegel'in genlik yazlarnda
din kategorisi bile irrasyonel, mistik deil, rasyonel olarak anlalm bir ka
tegoridir.
Lukacs, rasyonalizm ve irrasyonalizm arasndaki ekime balamnda
Hegel'i Avrupa gerekilii ile ilikilendirir, rnein Goethe ve Hegel arasn
daki yaknla dikkat eker. Lukacs'a gre, gerek Hegel, gerekse Goethe bur
juvazinin evriminin "son byk trajik dneminde" yaamlardr (Lukacs,
1981b: 383-384); bylece gerek burjuvazinin ilerici dneminin getirdii ger
eki bak asn yeniden retebilmiler, gerekse burjuva toplumunun eli
kilerini grebilmilerdir.
86 ikinci blm

Lukacs, Hegel'in genlik yazlarn yorumlarken romantik-irrasyona


list akmlar karsna alr: Bu konudaki incelemelerinde, Tarihsel Roman adl
kitabnda ilerici edebiyat akmlar ve aristokratik kar devrim arasnda yap
t karlatrmay anmsatr. rnein romantizmin "szde tarihselci" olarak
niteledii akmn eletirir: Szde tarihselci romantizm, devrim gibi "kesin
ti"leri, "kopu"lar tarihsel sre zerindeki olumsuz, "bozguncu" uraklar
olarak grmektedir: Bu gre kaynaklk eden ise Schelling felsefesidir. Buna
karlk Hegel, tarihsel sre zerindeki kopu noktalarn, sramalar mut
lak olumsuzluklar, mutlak istisnalar olarak grmez, tarihi ilerlemenin eliki
lerle, kartlklarla gerekletiini savunur.
Hegel'in kesintileri ve sreklilii, tarihsel srecin birbirleriyle elikili
uraklarn bir arada, diyalektik bir iliki iinde ele almas, btnlk anlay
nn bir sonucudur. Hegel elikiyi nesnel bir kategori olarak deerlendir
mekte, onu gerekliin z olarak grmektedir. Hegel "tin"i btnl iinde
ele alr: Yalnzca btnsel olarak ele alnan tinin gerek bir tarihi vardr. Ba
ka bir deyile, yaltk olarak ele alndklar takdirde btnln paralarnn
tarihleri olduundan sz edilemez. Dolaysyla inceleme alann belirli konu
larla (rnein dnce, siyaset ya da ekonomi ile) snrlayan bir tarih anlay
nn Hegel'de yeri yoktur: Hegel'in tarih anlaynda bir btn olarak tinin
tarihi incelenebilir, sz konusu alanlar da bu tarihi geliimin paralar olarak
ele alnabilir. Grld gibi, Lukacs Tarih ve Snf Bilinci'nde nemini vurgu
lad btnlk kategorisini Gen Hegel'de Hegel zmlemesi balamnda
yinelemekte, belirli "bilimsel alanlar"n snrllna kar btnsel bir incele
meyi koymaktadr. Bununla birlikte, Lukacs 1930'larda Tarih ve Snf Bilin
ci'nin belirli ynlerini reddetmitir. Bu reddediin en nemli davurumlarn
dan biri de yine btnlk kategorisinin yorumlan konusundadr: Lukacs
Tarih ve Snf Bilinci'ni reddederken yansma teorisini sahiplenmitir, Gen He
gel'in balca tartma balklarndan biri de yansma teorisi zerinedir.
Lukacs Hegel'in ilk dnemi zerine yapt bir deinide Alman d
nrn Fichte ve Schelling'den ayrld noktann altn izer. Bu ayrlma nok
tas, Hegel'in genlik dneminde nesnel gereklik ve znellik (zgr ahlaki
bilin) arasnda kurduu ilikinin niteliinden kaynaklanmaktadr. Hegel'e
gre, nesnel gereklik, "yaayan" znelliin, bilincin karsnda "l", yaban
c bir dnyadr. Bu saptamayla Lukacs, Hegel'i Leninist yansma kuramnn

temelini oluturan "bilince yabanc bir alan olarak nesnel dnya" kavray
nn bir ncs haline getirir. Hegel, sistemini gelitirdike, burjuva toplumu
nun grnrde "l", hareketsiz, birbiriyle ilikisiz olan nesnelerinin ve ku
rumlarnn arasndaki diyalektik ilikiyi aratrnu, bylece nesnelliin "l"
karakterini kaybetmesini, znenin faaliyetinin art ve sonucu haline gelme
sini salamaya abalanutr.
gyrgy lukacs 87

Lukacs' a gre, nesnel idealizm akmnn iinde objektif gereklik soru


nunu zmek iin iki konumlan gelimitir. lk konumlan, ampirik gerek
lii, znenin "vaaz ettii", ortaya koyduu bir ey olarak grr; buna kar
lk, znenin "vaaz etmedii", insan bilincinden bamsz bir gereklik de var
dr: Bu "szde" gereklie dini, mistik zellikler atfedilir. Dolaysyla nesnel
idealizmin -Schelling felsefesinde iyi bir rneini bulan- bu yorumu irrasyo
nalist yanlar tar. Nesnel idealizmin dier trise Hegel tarafndan gelitiril
mitir: Bu yorumda tm dnya, tinin kendi kendini retmesi ve "anlamas"
olarak ortaya konur.
Hegel nesnellii, nesnelerin insan aklndan bamszln yine insan
aklnn evriminin, insan aklnn faaliyetinin bir rn olarak grr, dolaysy
la nesnellik de en genel anlamyla bakldnda znel bir faaliyetin, tinin fa
aliyetinin rndr. Bu noktada Marx'n 1 844 Elyazmalar'nda Hegel'e getir
dii eletiri anmsanabilir: Marx bu almasnda Hegel'in "zihin"i balang
noktas olarak alan, "bilin"i merkeze alan zmlemelerini eletirmektedir.
Hegel'in dncesi, varln zne karsndaki bamszl sorununa "arpp
kalr", bu konudan verimli bir sonu karamaz, zira Hegel idealist bir bilgi
teorisinden yola kmaktadr. Marx 1844 Elyazmalar'nda nesnel olmayan bir
varln varlk olmadn syler; maddiyah haiz olmayan bir varlk yoktur:
Varlk maddilikle zdetir. Hegel ise felsefe sisteminin banda yer alan Man
tk' ta maddiyat olmayan bir varl k noktas olarak alr (Lukacs, 1983a:
102).
Hegel'in tin anlay, insan faaliyeti konusunda doru tespitler yapma
sn bhaberinde getirmitir. Hegel'in sisteminde toplumu -tm kurumlaryla
birlikte- meydana getirenler insanlardr: nsanlar toplumu kendileri yaparlar
ve kendi rnleri olan bu toplumun iinde faaliyet gsterirler. Hegel toplu
mun gerek hareket ettirici gcnn, toplumun kendi kendini yeniden ret
mesi olduu tespitini yapm, ancak bu fikri gelitirmekte baarsz olmutur
(Lukacs, 198lb: 18-20). Bu baarszln temelinde de idealist bak as yer
almaktadr. Alman dnrn tarih grnn ulah snrlardan birine r
nek olarak, snf savamlarn gz ard etmesi gsterilebilir.
Lukacs' a gre Hegel, tarihi, felsefi sistemlerin isel ve diyalektik bir e
kilde art arda dizilmesi olarak grerek "dahice" bir gr ortaya koymutur.
Ancak felsefenin geliimini bu ekilde incelerken, geliimin gerek ve nesnel
temellerini deil, znel boyutunu hesaba katar; bylece ister istemez felsefe
tarihini dolaysz haliyle mutlaklahnr; tarih boyunca ortaya kan felsefe sis
temlerinin gerekliin, nesnelliin yansmas olduu fikrini bir kenara bra
kr. Lukacs bu noktada bir adm daha ileri gider ve Hegel'in bu "ematik" ta
rih anlaynn il. Enternasyonal Marxizm'ine (rnein Plekhanov ve Meh
ring'in eserlerine) de yansdn belirtir. Dnr, bu durumun, Lenin ve Sta-
88 oonci blm

lin'in felsefe zerine almalaryla aldn belirtir, ancak bu sabrlarda rt


l olarak Sovyet Marxizm'inin ematik tarih anlayna da kar kar (Lukacs,
1981a: 53-55).
Hegel felsefesi her ne kadar idealizmin getirdii snrlara taklp kalsa
da, yntemi asndan deerlendirildiinde yansma teorisinin, dolaysyla
gerekiliin en nemli ekillerinden biridir. Gerekilik balamnda ortaya
kan balca konulardan biri "gereklikle uzlama" dr. Lukacs, Gen Hegel'de
bu konuyu ayrnhl olarak tartmaktadr. Hegel'de "gereklikle uzlama",
toplumsal gerekliin, sadece tarihsel srecin aamalarndan birisi olduu,
alacak olduu bilinse bile olduu gibi kabul edilmesi anlamna gelir. Tarih,
kesintisiz diyalektik bir evrim olarak anlalr; "imdiki zamann tarihi",
"iinde bulunulan an" da bu diyalektik evrimin iinde deerlendirilir. Buna
bal olarak farkl dnemlerde ortaya kan "dnya grleri" de Hegel tara
fndan dnemlerin teorik genel baklar olarak anlalr: Dnya grleri
keyfi, znel bak alarn yanstmazlar, tarihsel bir gerekliliin sonucunda
ortaya kmlardr. Hegel'de "gereklikle uzlama", dncelerin ve olgula
rn tarihsellik iindeki yerleriyle anlalmasdr.
Hegel'de "uzlama"nn bir dier boyutu ise A ufhebung (ierip koruya
rak ama) kavramyla ilikilidir. Hegel'in gelitirdii diyalektik yntemde e
likiler, rnein burjuva toplumunun elikileri, tarihin ilerleyen safhalarnda
korunarak alr, bu da tarihsel sreteki uzlamann boyutlarndan biridir.
Mantksal sonularna gtrldnde uzlama kategorisi ayn zamanda
imdiki zamann geriye gtrc eilimleriyle gerek bir uzlama anlamna
da gelebilir: Bu durumda gereklikte var olan gerici eilimler deyim yerin
deyse "allanp pullanr"; bu da Hegel dncesinin ilerici boyutunun trp
lenmesine yol aar.
zetlemek gerekirse, Hegel' de uzlama kategorisi elikili bir yapya
sahiptir. Gereklikle uzlama bir yandan Hegel'in gerekiliini, dnemin so
mut toplumsal gerekliine balln ifade eder, dier yandan ise birbiriyle
badamaz elikilerin zerine kurulu idealist bir "mistikletirme" srecini
yanshr. Hegel, Frankfurt dneminde (1797-1800) diyalektik sisteminin temel
lerini atmasndan itibaren, burjuva toplumunu tarihin en gelimi aamas
olarak deerlendirmeye balamhr, bu da Hegel'in idealizminin "gereklikle
uzlama" konusunda izdii snrlardan biri olarak deerlendirilebilir, zira
dnr burjuva toplumunu ama perspektifini, gereklikle uzlama pahas
na terk etmi durumdadr.

Emek ve Yabanclama
Gen Hegel'in orijinal versiyonunun bal Gen Hegel ve Kapitalist Toplumun
Sorunlar' dr. B u balk Lukacs'n esas projesi zerine bilgi verir: Macar d-
gyrgy lukacs 89

nr, Hegel diyalektiini kapitalist toplumla, retim faaliyeti ve emek sreci


konularyla balanhsn incelemeyi amalamaktadr. Hegel'in sisteminde
ekonomi insan faaliyetinin en ilkel, en dolaysz olarak tezahr ettii alandr,
zira doann dntrlme faaliyetini ifade eder. Ekonomi incelendii tak
dirde, en basit ekliyle insan faaliyetinin en temel kategorileri incelenebilir.
Lukacs'n da ekonomi-diyalektik ilikisi konusuna vurgu yaparken benzer
bir tespitten yola kt sylenebilir: Ekonomi Lukacs iin de insan faaliyeti
nin en temel kategorilerinden biridir ve retim sreci, emek kategorisi konu
lan yabanclama gibi temel kategorilerin anlalmasn salar.
Lukacs, Hegel'in Frankfurt dneminde ekonomi sorunlaryla ilgilen
meye baladn tespit eder. Hegel bata Adam Smith olmak zere sko ve
ngiliz siyasal iktisatlarn okumu, Smith'in eserleri nda, emek sorunu
nu insani faaliyetin merkezi kategorisi olarak grmeye balamtr. nsan,
emek yoluyla doay dntrr, bu dnm srecinde insan kendi kendi
ni de dntrr ve insani zelliklerini kazanr. Dolaysyla emek, insann
kendi faaliyetinin bir rn olmasn salar: nsann kendi tarihini kendisinin
yapmas da bu ekilde aklanr (Lukacs, 1981a: 299-319).
Ekonomi, doann insani faaliyetle dntrlmesi olarak konulduu
takdirde, "doa"nn kendi zgll iinde incelenmesi de zel bir nem
kazanr. Lukacs' a gre, tm idealist akmlar doay bilincin bir alan olarak
deerlendirir. Dnr bu noktada Tarih ve Snf Bilinci'nde gelitirdii ve
"doa bir toplumsal kategoridir" cmlesinde ifadesini bulan doa anlayy
la hesaplamak ister gibidir. Bu anlayta doa, kltr-toplum alannn bir alt
bl:h, bir bileeni kabul edilir, bu da bir idealist tavr olarak grlebilir, zi
ra bu anlayta da doaya topumsal / insani alan karsnda zerklik tann
maz. dealist kavrayn dna kmak isteyen dnrler, doann bilincin
dndaki varln, zerk bilince dsal varln kantlamaldrlar. Grld
gibi Lukacs Tarih ve Snf Bilinci'nin temel ontolojik tespitlerinden birini
bu dnemde reddetmi ve Lenin' in Materyalizm ve Ampiryokritisizm adl ese
rinin de etkisiyle, doann toplumsal alan karsnda zerklie sahip olduu
nu fikrini gelitirmeye balamtr.
Emek sreci, nesne ve zne asndan farkl boyutlaryla incelenebilir.
Nesne asndan; emek srecinde emek nesnesi (doa) bir yandan kendinde
sahip olduu deeri muhafaza eder, dier yandan da emekle birlikte dn
me urar: Emein nesnesi emekle dntrlr, bylece nesnelliin biimi
yok olur ve yeni bir nesnellik biimi oluur (Lukacs, 1981b: 60). zne asn
dan ise, emek yoluyla insann kendi kendisine yabanclat sylenebilir: He
gel'in deyiiyle insan bu yolla kendini "ey"letirir. Ayn zamanda emek, in
sann dolayszlk ile basit doallk balarn koparmas anlamna gelir.
Doa alannn toplum /bilin / kltr alanlarndan ayrlarak zerkleti-
90 ikinci blm

rilmesi bu noktada anlam kazanr. Lukcics, Gen Hegel' de bir yandan doay
toplum/ tarih karsnda zerkletirirken, dier yandan da toplumsal / tarih
sel alan doa karsnda zerk hale getirir: nsann (ve toplumun) emek yo
luyla basit doallkla olan ilikilerini koparmas da bu zerkletirme ilemi
nin bir parasdr. Hegel (ve Lukacs) insann emek faaliyetiyle doallktan
uzaklahn ve insani zglln meydana getiren zellikleri kazandn
belirtir: Emek, insan insanlatrr, toplumu toplum haline getirir. Lukacs,
emek srecini incelerken retim faaliyetinin amacnn birincil nemde oldu
unu belirtir: Hegel ve Marx' a gre, amacn ortaya konulmas, emek sreci
nin harekete geirilmesine nceldir. Dolaysyla emek srecinin harekete ge
irilme aamasnda bile basit doalln almas ve doann insani bir faali
yetle dntrlmesi sz konusudur.
Yabanclama kategorisi de emek ve retim sreci konularyla balan
ts iinde aklanr. Lukcics, Hegel'in felsefesinde yabanclamann ayr an
lam tadn belirtir:
(1) lk anlamda zne ve nesne arasndaki kopukluk yabanclama ola
rak ortaya konur: Bu anlamda; emek, ekonomik aktivite gibi konulara yaban
clama tahlilinde yer verilmez, zne ve nesne tanm gerei yabanc kategori
lerdir.
(2) Kapitalist balamda anlald ekilde yabanclama, Marx'n Ka
pital'in birinci cildinde "meta fetiizmi" bal alhnda inceledii fenomenle
benzerlikler gsterir.
(3) nc anlamyla yabanclama ise, "nesnelleme ile zdeletiri
len yabanclama" dr ve bu yabanclama anlay hatal sonulara yol aar.
Hegel, doa ve toplumu tinin nesnelemi/ yabanclam biimleri olarak g
rr, dolaysyla nesnelleme ile zdeletirilen yabanclama gerek, nesnel
bir srecin fenomeni olarak kabul edilmez, tinin kendi kendini gerekletir
me hareketi olarak anlalr. Oysa yabanclama fenomeni gerek, nesnel bir
fenomendir ve ancak gerek anlamda almas mmkndr; dolaysyla tinin
kendini gerekletirme / nesneletirme hareketine indirgenen yabanclama
anlay, yabanclamann gerekten almas perspektifini ortadan kaldrd
lde hatal bir anlayhr. rnein Hegel, ticaret ve para gibi fenomenlerin
yabanclama biimleri olduunu grebilmitir. Ancak bu yabanclama sre
cini yabanclam tinin geirdii evrelerden biri olarak ele alm, bu nedenle
idealizmin snrlarna taklm ve yabanclamann almas perspektifini de
terk etmitir.
dealist bak asnn yabanclama tahliline izdii snrlarn en
nemlilerinden biri de "zde zne nesne" konusunda ortaya kmaktadr.1

1 Bu konuda ayrntl bir zmleme iin bkz. Acar-Savran (2006).


gyrgy lukacs 91

Yabanclamann zne ve nesnenin zdelemesiyle almas perspektifi ger


ekte znel idealizmin ifadesidir -dolaysyla Hegcl'in nesnel idealizmine de
uzak bir kavraytr-, ve Hegel bu perspektifi Frankfurt dneminde (1707-
1800), Schelling etkisinin belirgin olduu dnemde gelitirmitir (Lukacs,
1981a: 237). Lukacs "zde zne-nesne" anlayn, "elikilerin ortadan kal
dnlrun mistikletirici bir teorik formu" (Lukacs, 1981b: 166) olarak niteler.
Baka bir deyile, "nesnelemi olan"n kendini zne haline getirerek bir "bi
lin sramas" yoluyla yabanclamann getirdii elikileri amas, gerekte
mmkn olmayan bir eydir. Yabanclama tinin hareketine, yabanclamann
almas da tin iindeki bir bilin sramasna indirgendii lde yabancla
ma fiili olarak mutlaklatrlr: Yabanclamann elikileri de fiili olarak al
maz kabul edilir. Grld gibi, Lukacs burada, Tarih ve Snf Bilinci'nde
kendinin de benimseyerek kulland "zde zne-nesne" kavrayn kars
na almaktadr: 1930'lar izleyen dnemde Lukacs, ii snfnn bir bilin s
ramas yoluyla nesnelemi konumunu amas ve kendini zne haline getir
mesi perspektifini, idealist ve gerekilikten uzak bir perspektif olarak kabul
ettii iin terk etmitir.

rrasyonalizmin Eletirisi: Akln Ykm


1933'te Adolf Hitler ynetimindeki Nazi Partisinin Almanya'da iktidar ele
geirmesinden itibaren Lukacs'n balca aratrma alanlardan birini faizm
irrasyonalizm ilikisi konusu tekil etmitir. Dnrn konu zerine kaleme
ald taslaklarda ve bu dnem yapt konumalarda srarla vurgulad
k noktas, faizmin Alman kltrnde istisnai olarak ortaya kan bir feno
men olmad ynndeki tespittir. Lukacs, Akln Ykm'nda da bu tespiti yi
neler. Akln Ykm'nn yer yer XIX. ve XX. yzyl Alman felsefesinin nde ge
len kimi dnrlerine kar ei grlmemi bir sulama haline brnen say
falarnda, Alman dncesinde Lukacs'n tezine gre Schelling'le balayan ve
Nazi dnrlerinde son noktasna ulaan irrasyonalizmin tarihini incelen
mektedir.

rrasyonalizmin Tarihsel-Toplumsal Temelleri


Lukacs' a gre, gerek faizmin ncllerini tekil eden irrasyonalist akmlarn,
gerekse faizmin ortaya k ise snf savamnn sorunlarna kar getirilen
gerici bir tepkinin sonucudur (Lukacs, 1978c: 15). Lukacs'a gre, irrasyonaliz
min douu ve etki alann geniletmesi, materyalizm ile diyalektik ynteme
kar mcadele edilen bir balamda gereklemitir. Baka bir deyile, irras
yonalizm, rasyonalist bir yntem olan diyalektiin (ve dolaysyla diyalektik
yntem zerine kurulu olan Marxizm'in) kartdr. Giambattista Vico ve Jo-
92 ikinci blm

hann Friedrich Herder tarafndan ortaya konulan diyalektik yntem, Fransz


Devrimi sonrasndaki dnemde, zellikle Hegel'in almalarnda gelikin bir
ekle kavumutur. Modem irrasyonalizm de yine bu balamda, idealist di
yalektik ynteme bir tepki olarak ortaya ahlmtr: Nasl Hegel'in diyalektii
Fransz Devrimi'nin ilerici fikirlerinin bir yansmasysa, Schelling'den Kierke
gaard' a uzanan irrasyonalist izgi de Devrim' e kar gelien feodal gericiliin,
ilerleme kartlnn bir ifadesidir.
Akln nemsiz bir konuma itilmesi, "sezgi"ye snrsz bir nem veril
mesi, aristokratik bilgi teorisi, toplumsal ilerleme fikrinin reddi, toplumsal
tarihsel ilerleme fikrinin reddi, tm irrasyonalist dncelerin ortak motif
lerindendir. Yine irrasyonalist dncenin balca zelliklerinden biri, tari
hin znellik tarafndan ynlendirilen bir sre olarak kabul edilmesidir; bu
ekilde tarihin nesnel gelime izgisinin incelenmesi bir kenara braklr ve
tarih, belirli bireylerin znel kararlaryla ortaya kan olgularn art arda sra
lanmas olarak anlalr.
Lukacs Akln Ykm'nda, irrasyonalizmi Almanya'nn zgl balamn
da inceler; irrasyonalizm "uluslararas bir fenomen" olmasna ramen Al
manya irrasyonalizmin "klasik lkesi"dir. Almanya'nn zgll, irrasyo
nalizmin bu lkede en gerici glerin ideolojisi haline gelmesidir: Marx'n
sermayeyi incelerken en gelimi kapitalist lkeye, lngiltere'ye odaklanmas
na benzer bir ekilde, Lukacs da irrasyonalizmi incelerken esas olarak Alman
ya rneini gz nnde bulundurur. Kitabn ilk blm, "Almanya'nn tarih
sel geliiminin baz zgllkleri" baln tar: Lukacs burada Almanya'nn
Ortaadan XX. yzyla uzanan dnemdeki tarihi zerine genel bir ereve
izer. Almanya'run balca zellii, dier Avrupa lkelerine kyasla geri kal
ml ve azgelimiliidir: Kapitalizmin ge bir dnemde gelimesi toplum
sal, siyasi ve ideolojik dzlemde sonular dourmutur.
Kapitalizmin ve burjuva snfnn serpilip olgunlamas Bah Avrupa'da
modem an banda, XVI. yzylda gereklemiken, Almanya' da bu geli
me XVIII. yzyln ikinci yarsnda kendini gstermitir. Bu dnemden hemen
sonra Fransz Devrimi ve Napoleon dnemlerinin yaanmas Almanya'nn
geliiminin elikili niteliini derinletirmitir: Fransz Devrimi ve Napoleon
Savalar bir yandan Almanya' da devrimi heyecanla selamlayan bir entelek
tel kua yaratm, Rhein blgesinde feodal yaplarn kalnhlarnn tasfiye
edilmesini salam, dier yandan da devrim fikirlerine kar feodal gericili
in domasna zemin hazrlamtr.
XIX. yzyln ilerleyen dnemlerinde Almanya'nn gndeminde, Al
man topraklarnda yaylm durumda olan siyasi birimlerin tek bir ulus dev
let altnda birlemesi sorunu bulunmaktadr. Bah Avrupa lkelerinde, nceki
gyrgy lukacs 93

yzyllarda gerekleen ulus devletleme sreci bylece Almanya' da ge bir


dnemde gereklemitir. Bu sreci belirleyen de burjuvazi ile aristokrasi ara
sndaki uzlama olmufur. Bylece, Almanya'run geri kalml, aristokrasi
nin XIX. yzyl boyunca siyasi bir g oluturmaya devam etmesi gibi neden
lerle ovenizm ve irrasyonalizm Almanya' da nemli lde gelime gstere
bilmitir. Yine benzer nedenlerle Almanya' da yerleiklik kazanan tarih anla
y znel, irrasyonel bir temele oturtulmutur. Bat' da devletler ve devlet po
litikalar halkn kendi rn olarak grlmekte, dolaysyla halk tarafndan
benimsenmektedir. Almanya' da ise bu tr yaplar halka ve lkenin i dina
miklerine yabana olarak grlmekte, tarihi yapann belirli insanlar olduu
dnlmektedir.

rrasyonalist Dncenin Temel Uraklan


Lukacs 1789-1848 dneminin irrasyonalizmi erevesinde esas olarak d
nr, Schelling'i, Schopenhauer'i ve Kierkegaard' inceler. Schelling'in
zellikle son dnemlerinde idealizmi genelletirmesi ve akl din karsnda
nemsizletirmesi irrasyonalizmin ifadelerindendir. Schelling gerekliin an
lalmasn da dinsel bir lte balar: Tm gereklik Tann'nn mutlak birli
ine indirgenebilir; ancak bu mutlak birlik grld takdirde gereklik an
lalabilir. Hegel'in Schelling'e kar yrtt mcadele ise diyalektiin ir
rasyonalizmle mcadelesine tekabl eder.
Lukacs, Schopenhauer'in dncesini de gericilikle paralel olarak in
celr. 1848'de burjuvazinin proletaryaya kar cephe almas ve gerici bir mev
ziyi savunmaya balamasyla birlikte Schopenhauer birdenbire nl olmu,
burjuvazinin gzde dnr haline gelmitir (Lukacs: 1978c: 179); irrasyo
nalist Schopenhauer'in bu ykselii, rasyonalist ve ilerici Hegel'in dne
paralel olmutur. Burjuvazinin proletaryaya kar silahlarn evirdii tarihsel
"dnm noktas" olan 1 848 Devrimi balamnda bir yandan Alman dnce
sinin doruu olan Marx ve Engels'in diyalektik ve tarihsel materyalizmi v
cut bulmu, dier yandan da gerici dnceler, aristokrat bilgi teorisi, irras
yonalizm geliebilmitir. Schopenhauer btnyle burjuva temellerine daya
nan ilk irrasyonalisttir, kendi faaliyeti de bunu yanstr: Schopenhauer'in ir
rasyonalizminde gerekliin bilinmesinin imkansz olduu dnlr: lerle
me dncesi, ilerleme iin toplu mcadelenin gereklilii fikri terk edilir ve
bunun yerine burjuva bireyciliinin egoizminin bir ifadesi olan bireysel ahlak
her eyin zerine karlr.
Kierkegaard ise esas olarak diyalektik kavrayn Hegel'in ulatrd
dzeyi geriye gtrm, Hegel diyalektiinin tarihsellie ve toplumsalla
vurgu yapan ynlerini eletirmi Hegel diyalektiinin tarihselciliine kar
94 ikinci blm

bir mcadele yrbntr. Hegel'de tarih, insan faaliyetinin bir rn olarak


grlr: Hegel diyalektiinde tarih, insann kendi emei dolaymyla insan
lk zelliklerini kazand bir sre olarak anlalr. Kierkegaard tarihsel geli
menin, evrim ve devrimin bir arada olduu bir srele gerekletii fikrini
reddeder ve kaderci bir tarihsel gelime anlayn benimser. Kierkegaard' a
gre, dnyann kaderi Tann'nn arzusuna baldr. Bylece Kierkegaard tari
hi ortadan kaldrr, zira yalnzca Tanr'nn istedii ekilde ilerlemektedir. Ki
erkegaard'n bu grleri irrasyonalizmin temel zelliklerini yanstr: rrasyo
nalizm rasyonelliin, nesnel incelemelerin yerine znellii, isel tefekkr,
metafizii koyar. Kierkegaard'n irrasyonalizminin en nemli belirleyicisi, in
sann tarihten bamszlna yaplan vurgudur.
Schopenhauer'e ilikin blmlerde de grld gibi Lukacs, 1848
Devrimini bir "dnm noktas" olarak kabul eder ve bylece gerekilik ze
rine incelemelerinde ve daha nce Tarihsel Roman' da benimsedii tarihsel
zmleme yntemini irrasyonalizm konusuna uygular. 1848 Devrimi'yle bir
likte burjuvazi devrimci niteliini btnyle yitirmi ve proletaryaya kar
belirgin bir konumlan almtr, bu durum 1871 Paris Komn'nde daha da
belirginlemitir; bu ortamda irrasyonalizm de byk bir "srama" yapm
tr: rrasyonalizmin bu yeni dneminin ilk nemli temsilcisi Nietzsche'dir. Ni
etzsche'yle birlikte burjuva irrasyonalizminin sosyalist fikirlere kar gerek
mcadelesi balamtr. Bylece, irrasyonalizmin tanmlayc zelliklerinden
biri olan "materyalizme kar mcadele" Nietzsche'yle birlikte sosyalizme
kar mcadele eklini almtr.
Akln Ykm'nn Nietzsche'ye ayrlm olan blmnn bal
"Emperyalizm Dnemi rrasyonalizminin Kurucusu Olarak Nietzsche" dir.
Nietzsche, yaad dnemde hem 1 848 devrimlerine, hem 1871'in Paris Ko
mn'ne ve Alman ulusal birliinin kurulmasna, hem de 1880'lerin ban
da il. Friedrich Wilhelm'in "saldrgan emperyalizm" politikasn ina etme
abalarnn balangcna tanklk etmitir. Bu balamda Nietzsche, Marx ve
Engels'in almalarn hi okumasa da, sosyalizmin fikirlerine kar tam
boy bir kartlk iine girmitir.
Nietzsche'nin dncesi "gerek anlamda faist dnce"nin ilk teza
hr olarak tanmlanabilir. Nietzsche bu dnemde "stn insan"n geliimi
ni selamlam; elit tabakann ve elit tabakayla boyun een kitlenin kartl
n vurgulam; elitist grleriyle emperyalizm dnemint ve faizm dnemi
ne bir felsefi temel oluturmutur. Nietzsche kapitalizme kar kmakta, an
cak bu kar k aristokratik, gerici bir bak asndan yapmakta, halka, kit
lelere nefretle bakmaktadr: Halk ve elit arasndaki eitsizliin biyolojik bir te
mele oturduu ynndeki gr savunmas da faist-rk bir irrasyonaliz
min savunucusu olduuna iaret eden zelliklerdendir.
gyrgy lukacs 95

"Yaam Felsefesi"nden Nazi Dncesine XX. Yzyl rrasyonalizmi


Lukacs, kitabn geri kalan blmnde "Emperyalist Almanya' da Yaam Fel
sefesi"ni (Dilthey, Simmel, Spengler, Scheler, Heidegger, Jaspers gibi d
nrleri}, yeni Hegekilii, emperyalizm dneminin Alman sosyolojisini ve son
olarak da sosyal Darwincilikten rkla, faizme uzanan yolu inceler. Dilt
hey'n bilimsel psikolojizmini, Simmel'in znelcilii ve grececiliini, Speng
ler'in kinizmini, Scheler'in yaam felsef: sini fenomenolojiyle birletirmesini
irrasyonalizmin farkl davurumlar olarak ele alr.
Lukacs, yaam felsefesinin, Almanya'nn emperyalist dneminin bas
kn ideolojisi olduunu vargular. 1. Dnya Savana kadar yeni Kantlar ara
snda yalnzca Simmel yaam felsefesini aka savunmaktadr, savatan son
ra ise Husserl okulu ve yeni Hegelcilik de yaam felsefesinin etki alanna gir
mitir. Yaam felsefesinin etkisinin artmas, felsefede znelci grlerin etkin
olmasn beraberinde getirmitir. Hegel, Kant bilgi teorisinin znelciliini
bilinli ve kararl bir ekilde am, sistemini nesnellik zerine ina etmitir.
Dilthey ise znelci eleri daha da ileri gtrmtr, bu bakmdan Dilthey'n
felsefesinin yeni Kantln uzantlarn barndrd sylenebilir.
Simmel ise byk lde Nietzsche'nin etkisi alhnda kalm bir d
nrdr, ayrca Schopenhauer ve Nietzsche'nin de bir rencisidir. Tarihsel
materyalizmin felsefi ve toplumsal sonularna kar mcadele edilen bir or
tamda fikirlerini gelitirmitir: Dnceleri Amerikan pragmatizmiyle ve
Bergsoncu eilimlerle ilintilidir. Simmel' de Kantlk ve znelcilik ar bas
maJ<tadr: D dnyann nesnel gereklii Simmel iin bir sorun olmaktan k
mtr. Weber de benzer bir ekilde ideal tiplere ilikin modelini znelcilik
zerine kurar. Weber belirli tipolojiler yaratr ve tarihi fenomenleri "zorla" bu
tipolojiye uygun hale getirir: dolaysyla Weber'in metodolojisinin merkezi
sorunu, znelci karakteridir.
Heidegger'le birlikte fenomenoloji Alman entelektel yaamnda ilgi
eken bir konu haline gelmi, bylece emperyalist dnemin "sorunlu bi
rey"inin de ideolojik temeli olmutur. Bu bakmdan Heidegger'in (ve Jas
pers'in) felsefesi Kierkegaard'n felsefesinin, bireycilik anlaynn mirass
saylabilir. Heidegger, varln nesnel bir teorisini gelitirmeye, bir ontoloji or
taya koymaya abalamaktadr. Bu almann salt znelcilie bir snr izmesi
beklenir. Ancak Heidegger temel sorunlar incelemeye balaynca ontolojisi
nin bir antropolojiden ibaret olduunu belirtir, bylece balangta nesnel te
melleri esas almaktan yola kan bu ontoloji aray yine insan-bireyin znel
liinin snrlarna taklr: Heidegger'in ontolojisi, nesnellik grnm alhna
saklanm bir antropolojizmden baka bir ey deildir.
Akln Ykm'run dorudan doruya faist dnrlerinin incelemesine
ayrlan sayfalarnda, faizmin Hegel'e bak asnn deerlendirilmesi nem-
96 ikinci blm

li bir yer htar. Lukacs'n bu sayfalarda bir kez daha Hegel'i irrasyonel-gerici
dnrlerin karsna, ilerici-rasyonalist dnrlerin yanna yerletirme
abas kendini gsterir; bu ekilde Lukacs gerek Hegel'i aristokratik gericili
in temsilcisi olarak gren Stalinist tezleri, gerekse Hegel'i Nazizmin ncle
rinden biri olarak gsteren tezleri reddeder. Lukacs' a gre, Rosenberg gibi
Nasyonal Sosyalist dnrlerin Hegel'e iddetle kar kmasnn nedenle
rinden biri, Hegel'in Marxizm'le ilikilendirilmesidir. Aynca Rosenberg, He
gel'in gelitirdii "tarihin rasyonellii" tezini ve Hegel'in devlet teorisini de
reddeder. Rosenberg'in Hegel'e kar olan bu htumu Alman Nazizmi tarafn
dan resmi olarak kabul edilmitir.

Edebiyat Eletirisinden Estetik Teorisine

1930'larda Lukacs'n almalarn Hegel ve irrasyonalizm sentezlerinin yann


da, edebiyat eletirisine younlatrd grlr; bu alandaki almalar
1950'li yllar boyunca da devam edecektir (Lukacs, 1977, 1986). Gelitirdii ger
ekilik teorisi, burjuvazinin "ilerici" olduu dnemde (1848 Devrimleri nce
sinde) ortaya kan gereki yazarlarn, toplumsal gerekilik adna sahiplenil
mesini ngrr. Bylece, rnein Honore de Balzac, "gerici" olarak nitelenebi
lecek siyasi grlerine karn dneminin toplumsal gerekliini eserlerine us
taca yanstmas bakmndan sahiplenilmelidir. Dolaysyla Lukacs'n edebi
eletiri kriteri basit bir ekilde "snfsal aidiyet" zerine kurulu deildir. Hatta,
daha da ileri giderek, dnrn bu dnemdeki temel kaygsnn, edebi ger
ekilii temel alarak, dnemin ilerici burjuva entelektelleri ve komnistler
arasnda bir "birleik cephe" yaratmak olduunu sylememiz mmkndr.
Moskova'da edebiyat almalarnn yannda felsefi aratrmalar da
yapan Lukacs, 1945 ylnda, kinci Dnya Savann sona ermesiyle birlikte
Macaristan'a dner. "Halk Cumhuriyeti"nin ilk yllarnda felsefe profesr
olarak grev alr ve kendi rencilerini yetitirmeye balar. 1940'larn sonun
dan itibaren ise gittike Stalinist yntemler benimseyen iktidarn gznden
dmeye balar. Bu tarihten itibaren, birka gnlne "eitim bakan" ola
rak grev ald 1956 Macar Devrimi gnleri istisna kabul edilirse, siyasette
aktif olarak yer almaz. 1971'deki lmne kadar; birincisi, Estetik, dieri; Top
lumsal Varln Ontolojisine Doru balkl iki kapsaml eseri zerine alr. Bu
blmde bu iki sentez almasnn ilki olan Estetik incelenecektir.

Yanstma Etkinlii ve Estetik


Lukacs'n estetik zerine sistemli almalarnn rn olan Estetiin zgll
(Die Eigenart des Aestetischen) 1963'te iki cilt halinde yaymland. Kitap ger
ekte Lukacs'n tasarlad Estetik'in yalnzca ilk blmn tekil ediyordu.
gyrgy lukacs 97

Yazar Estetiin zgllg nde genel bir ereveden ele ald sanat konusunu
'

sonraki iki blmde daha somut bir tahlile tabi tutmay amalyordu (Lukacs,
1978a: 17). Bununla birlikte Lukacs ilerleyen yllarda estetik zerine alma
larn srdrmemi, dnsel faaliyetini etik ve ontoloji zerine younlahr
mhr; buna bal olarak, Sanat Yapt ve Estetik Tutum baln tayacak olan
ikinci blme ve Toplumsal-Tarihsel Bir Olgu Olarak Sanat balkl nc b
lme balama frsahn bulamamhr.
Lukacs'n 1930 sonrasndaki tm almalarnda olduu gibi Estetik' in
de de temel ald varlk teorisi, bilinten bamsz, nesnel bir gerekliin var
l zerine kuruludur. Dnr kitabn giri ksmnda bu teoriyi gayet yaln
bir ekilde zetler: Bilin olmadan varlk olabilir, ancak varlk olmakszn bi
lincin var olmas mmkn deildir. Bu ekilde bilin karsnda bamszl
vurgulanan nesnel gerekliin iki yanstlma biimi vardr: Bilimsel yanstma
ve sanatsal yanstma. Baka bir deyile, insanlarn gndelik yaamlarnda do
layl bir ekilde ortaya kan nesnel gereklik, bilim almalarnda ve sanat
eserlerinde dolaymlanarak yeniden kurulmak suretiyle yanstlr.
Bu noktada Lukacs Estetik'in ve daha sonraki felsefi almalarnn
merkezi kategorisi olan gndelik yaam zerinde durur. Gndelik yaam, her
tr insan faaliyetinin balad ve bittii alandr; insann nesnel gereklikle
dolaysz ilikisinin alandr. Bu alanda oluan karmak ilikilerden yola k
larak tahlil yapld takdirde, nesnel gerekliin, gndelik hayatn yansma
sna, bilime ve sanata ilikin doyurucu karmlar yaplmas mmkn olur.
Yazara gre, bilgi kuram (epistemoloji) gndelik dnce ile yeterince ilgi
lenmemitir: Felsefi faaliyeti bilgi teorisi alanyla snrlayan dnrler; en
genel, en soyut anlamyla bilgi zerine tahlil yapm, ancak bu bilginin nes
nel temeli olan varla, gndelik yaama ilikin derinlemesine ilikin bir ak
lama getirmemitir. Estetik teorilerde de benzer bir durum sz konusudur:
Yerleiklik kazanm estetik teorileri "gzel", "yce" gibi kavramlardan yola
kmlardr, oysa nesnel gereklikle sanat arasndaki ilikinin doru bir ekil
de kurulmas iin bu yntem tersine evrilmeli, sanat, insan faaliyetinin bir
rn olarak ele alnmaldr. zetlemek gerekirse, estetik teorisi genel kav
ramlardan deil, somut gereklikten, sanat yaptlarndan yola karak tahlil
yapmal ve bu ekilde genel kategorilere ulamaldr. Bu ekilde gndelik ya
amdan yola klmas durumunda bilimsel ve sanatsal yanstmann oluu
mu, kkeni gereince anlalr ve bu yanstma trlerinin tarihsel-toplumsal
bir temele yerletirilmesi olanakl olur. Estetiin zgll de sanahn gnde
lik yaamn gerekliinin yanstlmasnn bir biimi olduu tespiti zerine
kuruludur ve kitabn ilk blm "Gndelik Yaamda Yanstmann Sorunlar "
baln tar.
98 ikinci blm

Lukacs gndelik yaam ve sanat yaph arasndaki ilikileri inceledii


blmlerden sonra mimesis (yknme/ taklit) konusunu ayrnhl bir ekilde
inceler. yknme kavram Aristoteles tarafndan Peri Poietikes adl almada
gelitirilmitir. Aristoteles, almasnda sanat eserlerinin taklitten yola kla
rak meydana getirildiini belirtir: Bununla birlikte, bu taklit varolan gerek
liin basit bir ekilde kopyalanmasndan ibaret deildir, Aristoteles'in deyi
iyle "ozann devi, gerekten olan eyi deil, tersine, olabilir olan eyi, yani
olaslk ya da zorunluluk yasalarna gre olanakl olan eyi anlatmakhr"
(Aristoteles, 1995: 145la). Aristoteles bu satrlarda sanat eserlerinin sanatnn
bilincinden bamsz olan nesnel gereklik tarafndan ekillendirildiini be
lirterek, Lukacs'n estetik anlayna da temel oluturacak olan anlay zet
lemektedir.
Lukacs'n, gndelik yaam ile sanat arasndaki yansma ilikisini basit,
tek ynl bir iliki olarak ele ald dnlmemelidir. Lukacs, yansmann
basit bir iliki olmadn aklamak iin Lenin' in Felsefe Defterleri'nde yer alan
Hegel'in Mantk Bilimi adl kitabna ilikin notlarna bavurur (Lukacs, 1978a:
359). Lenin'e gre bilgi, doann insan tarafndan yanstlmasdr. Ancak sz
konusu olan basit, dolaysz, btnsel bir yansma deildir. nsan, doay do
laysz btnl iinde yanstamaz; ancak soyutlamalar ve kavramsallatr
malar yaparak doann kanunlar hakknda greli bir fikir edinir (Lenin,
1978: 171-172). Yanstma ileminin bu karmak yapsn gz nnde bulun
duran Lukacs, bu ilikiyi bir "ak" olarak tasvir eder: Bu akta gndelik ya
amn sorunlar zgl estetik biimlere dntrlr; gereklik bu ekilde in
san tarafndan dolaymlanr, "ele geirilir". Dolaysz gereklik karsnda bu
yolla elde edilen baarlar yeniden gndelik yaama karr ve gndelik yaa
m nesnel ve znel adan zenginletirir (Lukacs, 1978a: 220).
Gndelik yaam ve sanatn yannda, yanstma etkinliinin gerekletii
dier alan bilim alandr. Gndelik yaamn merkezinde insan bulunmaktadr;
gndelik yaamda her ey insan iin ve insana gre dzenlenmitir. Bilim ise
tam aksine znelcilikten, "insan biimcilikten" uzaklama zerine kuruludur.
Lukacs bu ekilde gndelik yaamdan bilim alanna gei konusunu aklar
ken kulland temel kategori olan "insan biimcilikten kurtulma" kategorisini
gelitirir. Bilim ve bilimsel soyutlama, gndelik yaamn basit bir yansmasn
dan ibaret olmad gibi, bilimde resmedilen gndelik yaam tm yalnlyla,
"insanbiimciliiyle" yer alan bir gndelik yaam da deildir; yeniden yaratl
m, dolaymlanm, "insan biimcilikten kurtulmu" bir gerekliktir. Bilimle
rin gelimesi, "insan biimcilikten uzaklama" srecine paralel olarak ilerler:
"Dorudan doruya var olan gerekliin btnnden, belirli nitelikte grn
gler karlr ve uygun biimde badaklatnlr: Ama, bunlarn baka trl
alglanamayan ve kendinde var olan ilikilerini aydnlatmak, bunlar gerek i-
gyrgy lukacs 99

kin yasallklar, gerekse baka trdeki nesne gruplar asndan irdelemektir"


(Lukacs, 1978a: 199). nsan biimcilikten uzaklama, insann nesnel gereklik
iindeki zgl konumunun geliimine de yakndan baldr: nsan, tarihsel s
re iinde kendisi, evresi ve doa zerinde giderek daha ok egemenlik kurar.
nsan gcnn bu ykseliine paralel olarak soyutlama dzeyi de geliir, by
lece gerekliin sanatsal yanshlmas basit bir taklidin tesine geer: Bu ekil
de sanatsal yanstma insan biimcilikten arndrlr. Lukacs, ilerleyen yllarda
insann bu ilerleyi srecini ayrnhl bir ekilde inceleyecek ve bu konuyu On
toloji'sinin temel sorunsallarndan biri haline getirecektir.
Sanat ise insan biimcilik konusundaki zgl konumuyla gerek bilim
den, gerekse gndelik yaamdan ayrlr. Sanatta da bilimde olduu gibi do
laysz gerekilik yanstma srecinde dolaymlanr, bu gereklikteki belirli ol
gular gereklii yanstacak ekilde yeniden kurulur ve sanat eseri haline ge
tirilir; bu bakmdan sanat da gndelik yaamn yalnlndan uzaklama s
reciyle birlikte oluur. Bununla birlikte, bilimin aksine, sanat "insanbiimci
likten uzaklama" ile deil, deyim yerindeyse "insan biimciliin yeniden
retilmesi" ile oluur: Sanat eseri her zaman insan biimci-znel bir boyut ta
r, zira insan sanatn hem yaratcs, hem de nesnesidir.
Sanatn kkenlerini ve sanat-gndelik yaam ilikisini aratran
Lukacs, by ve din konularn tahlil eder. D dnya zerinde egemenlik
kurmaya ilikin giriimler balangta bysel bir kabuk iinde geliir. Sanat
ve by / din arasndaki ortaklk, her ikisinin de insan biimci bir karakter ta
yor olmasdr. Gndelik yaamn dorudanl iinde, pratik nedenlerle or
taya kan byde yanstma sonucu yaratlan dnyaya bir nesnel gereklik
atfedilir. Sanatta yaratlan dnyann ise herhangi bir nesnel gereklii olduu
savunulmaz. Estetiin zgllg de bu noktada kendini gsterir: Sanat, insa
nn doay pratik ya da bysel olmayan bir erevede yorumlama kapasite
lerinin bir sonucu olarak ortaya kar. Bu bakmdan, sanat gerek pratik-dolay
sz bir yanstma srecinin rn olan by ve dinden, gerekse evreni znel
likten ve insanilikten uzaklaarak yorumlamaya abalayan bilimden ayrlr.
Sanat, hem insan biimciliin korunduu, hem de st dzeyde dolaymlan
m bir yanstma srecinin rn olmas dolaysyla zgl bir yapya sahip
tir.
Lukacs'n Estetigin zgllg'nde zerinde durduu temel konular
dan biri, "sanatn dnya yaratmas" konusudur; hatta "estetiin zgll"
kategorisi de dorudan doruya bu konuya ilikin olarak tanmlanr. nceki
blmde de grld gibi, Lukacs sanatsal yanstmann sonucunda kendi
ne zg bir dnya yarahldn belirtir. Gerekliin sanatsal bakmdan yans
hlmas faaliyetinin temel erei bir dnya yaratlmasdr; en ilkel dans bile bir
dnya yaratlmas ereine ynelik olarak ortaya kar.
1 00 ikinci blm

"Dnya yaratma" kavram, estetik oluumun doallktan ayrlmasn,


insandan zerklik kazanarak kendine has bir btnle kavumasn ifade
eder. rnein resim ve heykeller insan eliyle yaratlm sanat eserleridir, an
cak insan karsnda bamsz bir varlk ieren "dnya"lar haline gelmilerdir.
Baka trl ifade etmek gerekirse; sanat, karsndaki nesnel gereklii yan
starak yeni bir sanat eseri meydana getirir; bu eser yanstlan nesnel gerek
likten yola klarak ortaya konmu, ancak sz konusu gereklikten bamsz
lam ve kendine zg bir btnlk, bir dnya haline gelmitir. Grld
gibi, sanatsal yanstma faaliyeti nesnel gerekliin dolayml bir ekilde su
nulmas, bu ekilde sanat yaptnn kendine zg bir gereklie dnmesi fa
aliyetidir. Bu faaliyet sonucunda ortaya kan sanat yapt kendi iinde tutar
l, nesnel gereklik.le ilikili bir yapttr. Bu bakmdan, paleolitik dnemin ma
ara resimlerinin dnya yaratmaktan yoksun olduu sylenebilir, zira bu re
simler varolularndan soyutlanm bir ekilde betimlenmilerdir.
Sanatn "dolaymlanma"ya bal olarak tanmlanmasna paralel bir e
kilde, sanatn gelimesi de insann gelime srecine bal olarak aklanr: Do
al-biyolojik bir varlk olan insan kendi emek faaliyetiyle doay dntrr
ve evresini "insanlatrr", bu ekilde doal snrlar geri ekilir ve insan do
a zerinde gitgide daha ok egemen hale gelir. Ancak bu "insanlama" ve
"toplumsallama" srecinde doal bir varlk olma niteliini de hibir zaman
kaybetmez. Lukacs sanatn geliimini de benzer bir sre olarak ele alr. Sanat
da nesnel gerekliin dolaymlanmas faaliyetidir ve insanln doa karsn
daki gelimesine paralel olarak geliir.
Lukacs'n "doa gzellii" ve "sanatsal gzellik" arasnda kurulan
kartla ilikin olarak yapt zmleme de doa-toplum ilikisi konusun
dan hareket eder. Klasik estetik, doa gzellii ve sanat gzellii arasnda uz
lamaz bir dalist (ikici) tavr benimsemitir: Bu ekilde gzellik iki alana ay
rlm ve bu iki alan bir hiyerari ilikisi iinde birbirine eklemlenmitir: Kla
sik estetiin yapt, "doa gzellii mi stn, sanat gzellii mi?" sorusuna
yant aramaktr. dealist teoriler, bu seenekler karsnda doann gzellikten
yoksun olduunu kabul eder ve sanat gzE:lliini, doann estetikten yoksun
halinin almas olarak grrler; dolaysyla bu estetik teorilerinde gzellik
dendiinde sanatn doa karsndaki gzellii anlalr (Lukacs, 1978b: 617-
618). Sanat gzellii ise doann bu gzellikten yoksun halinin almasdr:
Gzellik dendiinde doa deil, sanat gzellii anlalr. Bunun karsnda,
ernievski gibi materyalist teorisyenler gzellii doa ile balantlandrr:
Gzellik her eyden nce organik yaamn iindedir. Bununla birlikte, doa
gzelliini stn tutan grler de doa ve sanat arasnda bir kopukluk kur
gulama, iki alan arasnda bir hiyerari ilikisi kurma hatasna dmektedirler.
Lukacs'n bak ise byle bir hiyerarik kurguyu reddeder.
gyrgy lul<acs 101

Toplumsal Belirlenimler ve Estetik


Lukacs, Estetik boyunca birok defa olduu gibi burada da k noktas ola
rak doa ve insan arasndaki emekle dolaymlanan ilikiyi alr. Emek, insann
(ve toplumun) doayla iliki kurmasnn yoludur. nsann doay emekle d
ntrmesi sonucunda retici gler doar ve bunlar kendilerine uygun re
tim ilikileri yarahr. Sanat da retim ilikileri iinde bir fenomendir. zetle
mek gerekirse, gzellik ne salt doaya ait bir kavramdr, ne de doal belirle
nimlerden tam anlamyla soyutlanm bir toplumsalln rndr. Gzellik,
toplum-doa arasndaki dolayml ilikinin bir rndr. Doann kendine
ikin bir gzellii yoktur, doaya ilikin olarak "gzellik" yargsn veren de,
doaya egemen olup toplumsallaan bir varlk olan insandr. Dolaysyla g
zellik, toplumsal olarak belirlenmi bir kategoridir ve toplumsal yaamdan
soyutlanmaz. zetlemek gerekirse, gzellik esas olarak toplumsal bir deer
dir, doa gzellii gibi, insan ve toplum d bir deerin anlam yoktur.
Lukacs'a gre, insana ait gelimenin bir rn olan sanat yaptlar ay
n zamanda insani gelimeye katkda da bulunurlar; dolaysyla "insann in
sanlamas" sreciyle sanat yaptnn kendine zg dnyas arasnda gayet
karmak bir iliki vardr. Sanat yaptnn kendine zg dnyas, "insann
tm dnce-duygu dnyasn ieren, daha yksek bir dzeye karan, de
rinletirip younlatran zerk bir 'gereklik' niteliindedir" (Lukacs, 1978a:
453). Grld gibi, Lukacs sanatn insanlar zerindeki "gelitirici" etkisini
vurgulamaktadr. Yine Lukacs'a gre, sanat yapt "insan i dnyasn ve ev
resini yanstarak kendi konusunda aydnlatmak, bylece onu gnlk yaam
ierisindeki varlnn zerine ykselterek ona bir zbilin kazandrmak ama
cna hizmet eder. nsan yanstt dnya ierisinde kendine zg dnyasn
yaratp o dnyay kendine zg klmakla gerek benliine kavuur" (Lukacs,
1978a: 482). Lukacs, bu noktada "kendine zg" kavramn ayrnhl olarak
aklar. Dnre gre, burada "kendine zg dnya"nn anlam vardr:
(1) nsann kendisi ve insana! gelimeden yana olan yan iin yarath
dnya;
(2) erisinde nesnel gerekliin yanshld, kendi btnselliin haiz
bir dnya;
(3) "Sanat anlamnda kendine zg", belirli sanatsal yntemlerle (sz
gelii resim sanat rneinde grsellik yoluyla) yanshlan dnya.
Sanat yaptnn insanlar zerindeki etkisinin en nemli etkilerinden bi
ri, insanlarn znellikleri zerinde yapt dnm etkisidir. Gnlk yaam
da insanlar tekil, snrl bir znelliin taycsdr; zne evresini dolayszl
iinde, kendi ksmi bak asndan deerlendirir. Dnyay kendine zg
aralarla yeniden reten sanahn eritii biimleme dzeyinde, bireysel ve
toplumsal varlk, gnlk yaam iindeki insanlarn kendi aralaryla ulaabi-
102 ikinci blm

leceklerinden ok daha stn bir aklk ve bilin dzeyine kar, bu ekilde


sanat yaph gnlk yaamn tikelliinin almasn, gndelik yaam dzeyi
nin stne klmasn salar. Lukacs'n, "estetik" ve "hoa giden" arasnda
yapt ayrm da bu noktada anlam kazanr: Gndelik yaamn snrlar iin
de ksmi bak alarndan belirli nesnelerin "hoa gitmesi", sanat eserlerinin
"gzel grlmesi"nden farkl bir eydir. Sanat eserinin "dnya"s kiiyi ok
zgl bir biimde katharsis biiminde etkiler, bu bakmdan bir sanat eserinin
verdii estetik haz, gndelik yaamda karlalan "hoa gitme"lerden farkl
lar. Bununla birlikte, "hoa giden" estetikle tamamen balantsz deildir:
Estetik, hoa giden zerinde ykselir; sanat eseri nasl gndelik yaamn do
laymlanm bir yanstlmasysa, sanatsal anlamda "gzel" olan da gndelik
yaamn holanmalarnn alm eklidir.
Bu noktada Lukacs'n Estetik'inde znel faktre ilikin olarak yapt
saptamalara deinmek gerekiyor. Lukacs' a gre, sanatn ieriini belirleyen
nesnellii somut olarak kavrayabilmek iin znel etkeni anlamak gerekmek
tedir. Ancak sz konusu olan soyut, "salt" bir znellik deildir. Gerekliin
sanatsal olarak yanshlmas, insanlarn znellii tarafndan belirlenmektedir;
ancak bu znellik hibir zaman nesne karsnda bamsz, nesneyi dorudan
doruya ekillendiren bir znellik deildir. Lukacs'n deyiiyle "znenin se
rveni", her zaman nesnel nedenlere dayanr, znellik temelini her zaman
nesnel gereklikte bulur.
Lukacs'n znellie ve zne-nesne ilikisine dair tahlillerinde, "nesnel
leme" kategorisi nemli bir yer tutar. Dnr bu konuda, Marx'n 1844 El
yazmalar'nda Hegel felsefesine ynelttii eletiriden yola kar. Marx'a gre,
Hegel'in temel hatalarndan biri, yabanclamay nesnelleme ile zdele
tirmesidir. Gerekte nesnelleme yabanclamadan farkl bir kavramdr ve in
sanln geliimi bakmndan olumlu bir anlam tar: Marx'n -ve Lukacs'n
benimsedii anlaya gre nesnelleme, insann doay emeiyle dntrr
ken kendi kendini yaratmas srecinde ortaya kan bir kategoridir. Doann
emekle dntrlmesi srecinde insan, kendini insan yapan zellikleri ka
zanr ve bylece bir "tr bilinci" edinir: Kendini "insan tr"nn bir paras
olarak grr. Bu ekilde, insan trnn zgllnn farkna varr ve yine
bu ekilde kendi kendini trsel bir varlk olarak, bir nesne olarak grr
(Lukacs, 1978a : 560-561 ).
Lukacs'n gz nnde bulundurduu bu tahlil, zne-nesne ilikisi so
rununa ok karmak bir yaklam gelitirmesini beraberinde getirir. D
nr, bir yandan sanat eserinin yarahcsnn znelliinin nemine vurgu yap
makta, dier yandan ise nesnellie ve nesnelleme fenomenine deinerek ba
sit bir "znelciliin" tesine gemektedir. Lukacs'n ge dnem felsefesi z
nellikten bamsz bir nesnel varlk anlay zerine kuruludur; baka bir de-
gyrgy lukacs 103

yile, ontolojik dzlemde, nesnesiz zne olmaz. Estetik alanda ise zne ve
nesne ayrlmaz, zira sanat eseri znellik tarafndan yarahlm olan yapthr.
Lukacs bu noktada daha da ileri gider ve insanln zbilincini dile ge
tirmek iin kullanlacak en uygun yolun estetik olduunu belirtir: Sanat ese
rinde zne-nesne birlikteliinin ald biim, estetiin imdiye kadar incele
nen zgll bu konuma temel oluturur. Sanat yaptnn en nemli ilevle
rinden biri, insanlara "fetiizmden arndrc bilin" kazandrmasdr. Fetile
me, varolan insani / toplumsal ilikilerin nesneler aras ilikiler olarak grl
d, toplumsal-tarihsel balamdan koparld durumun ifadesidir. Feti
izmden arndrc bilin ise grnte nesneler aras olan yeniden gerekte
ne ise ona, yani insanlar aras bir ilikiye dntrmeyi salar. Hakiki sana
hn, z gerei, byle bir ilevi vardr (Lukacs, 1978a: 711), zira gnlk yaam
da kopuk ve pratik amalar dorultusunda dalm grnen olgular, gzel
sanatlar alannda tmellik dzeyine ykseltilir, her yaptta kendi bana bir
btn oluturan bir "dnya" ya dntrlr. Bu ekilde olgularn btnsel
bir ereveye yerletirilerek deerlendirilmesi, fetilemilikten kurtarlmas
mmkn olur. Bu noktada Lukacs'n gereki edebiyata ilikin zmlemele
ri anmsanabilir: Lukacs "byk gerekilik" akmnn yazarlarn, rnein
Honan de Balzac' ve Walter Scott'u, dnemlerinin toplumu zerine yaptk
lar btnsel ve yetkin anlahm iin vmekte, bu ekilde sz konusu yazarla
rn eserlerinin "fetiizmden kurtarc" boyutlarna vurgu yapmaktadr. Buna
karlk doalc yazarlar verili olgular yorumlamakszn ve btnsel bir te
mele yerletirmeksizin sraladklar lde byle bir eletirel / fetiizmden
arnd'rc yoldan uzaklarlar.
Dnyann insanilemesine ve yaamn insan tarafndan iselletirilme
sine katkda bulunan, dnyay "fetiizm" den kurtaran sanatn grevi, gnde
lik yaamn ben-merkezli znelciliinin alarak insanlk trnn btnne
ynelik bir zbilincin oluturulmasna yardmc olmakhr. Lukacs bu noktada
Estetiin zgll'nn yirmi alhnc ve son blmnde "Sanahn zgrleti
rici Mcadelesi" konusunu inceler ve sanahn ilerici, "fetiizmden kurtarc"
boyutunu sosyalizm perspektifiyle ilikilendirir. Sosyalizm insana yarar bir
yaamn aray zerine kuruludur: Bu yaamda, sanahn fetiizmden kurtar
c nitelii nemli bir rol oynayacaktr.

Toplumsal Varln Ontolojisi'ne Doru


Toplumsal Varln Ontolojisine Doru, Lukacs'n eserleri arasnda en az tann
m ve en az tarhlm olandr. Yazarn Estetik' in yaymlanmasndan lm
ne geen sre boyunca zerinde alp tamamlayamad bu eser, birok di
le tam olarak evrilmemitir, rnein ngilizce olarak yaymlanan basm yal
nzca blmn evirisini kapsamaktadr. Toplumsa/ Varl Ontolojisine
104 ikinci blm

Doru bata Lukacs'n ge dnem dncesine ve siyasi konumlanlarna


ilikin nyarglar nedeniyle ihmal edilmi bir eserdir, bununla birlikte, ierdi
i tahlillerin zenginliiyle, Lukacs'n olgunluk dnemi felsefesinin doruk
noktasn tekil eder.

Gndelik Yaam ve Toplumsal Varlk


Lukacs'n "toplumsal varln ontolojisi"nden anlad eyin iki boyuta sahip
olduu sylenebilir. Dnr, almalarn toplumsal varlk zerine younla
trarak, tarihsel-toplumsal-insani alann doa alan karsndaki zerkliini
vurgulamay amalamaktadr. almalarn bir ontolojik perspektiften yap
mas ise, toplumsal varlk alanndaki olgular yine toplumsal gerekliin, top
lumsal varln btn iindeki yerleriyle anlama abasn yanstr. Glnur
Savran'n deyiiyle, Lukacs'n Ontoloji'sindeki yntem, "gnlk hayatn so
mut varolu biimlerinden hareket ederek, belirli soyutlamalar yapmak yo
luyla temel baz kategorilere varmak ve sonra bu kategoriler araclyla so
mutu dncede yeniden kurmak"tr (Acar-Savran, 2006: 226). Dolaysyla
Lukacs'ta ontoloji esas olarak bir "kategoriler retisi" dir (Kategorienlehre) ve
k noktas olarak da gndelik hayatn olgularin alr.
Toplumsal Varln Ontolojisine Doru, genel zmleme erevesi a
sndan ele alndnda, Tarih ve Snf Bilinci'nin tam aksi bir boyutu temsil
eder. Tarih ve Snf Bilin ci'nin zmlemelerinde ve siyasi almlarnda belir
leyici olan bilin ve znel faktrdr. Dnrn 1930' dan itibaren nesnel ger
eklii esas almaya balayarak girdii yeni ynelim ise Ontoloji' de sistemli bir
hal almtr: Lukacs bu kitabnda, nesnel dnya zerine kurulu bir gerekili
in felsefi temellerini kurmaktadr.
Lukacs'n Ontoloji'sinin k noktas, toplumsal varl gndelik ha
yattan yola karak anlama giriimidir. Bu noktada, dnrn temel incele
me konusu olan "toplumsal varlk" genel olarak gereklik iinde konumlan
drmak gerekiyor. Lukacs, 1930 sonrasndaki tm almalarnda olduu gibi
Ontoloji' de de znellikten bamsz bir nesnel gereklik tanm yapar: Le
nin' in Materyalizm ve Ampiryokritisizm adl almasndaki kurguya paralel
olarak, her tr insan mdahalesinden bamsz, tek bir gerekliin var oldu
unu kabul eder. Bu gerekliin "inorganik doa", "organik doa" ve "top
lumsal varlk" olmak zere boyutu vardr ve bu boyut arasnda karma
k bir geikenlik sz konusudur. Ontoloji'nin balca konularndan biri, do
a ve toplum alanlan arasndaki bu geikenliin ald biimlerin aklan
masdr. norganik doa cansz doal varlklarn, organik doa canl olmakla
birlikte toplumsal olmayan, salt biyolojik varlklarn alandr. Toplum alan
ise insann kendine zg alandr. Doa ve toplum birbirleriyle ilikili alanlar
dr, ancak kendi ontolojik zerkliklerine sahiptirler. Doann kendine has, in-
gyrgy lukacs 105

sann mdahalesinden bamsz bir diyalektii vardr; toplumsal alan da do


a kanunlarna tabi olmayan, zgl bir diyalektik ileyi zerine kuruludur.
norganik doann toplumsal varla herhangi bir bamll yoktur; toplum
ise doa karsnda zglle sahiptir, ancak varl, organik ve inorganik do
ann varlna baldr. Baka bir deyile, toplumsal varlk olmakszn doa
var olabilir, ancak doa olmakszn toplum var olamaz: insan, toplumsalla
ma srecinin en st kademelerinde bile ayn zamanda organik doaya ait, bi
yolojik bir varlk olma zelliini korur.
Grld gibi, Lukacs bu ontolojik kurgusuyla toplumu doal belir
lenimlerden arndrmakta, toplumun zgl tarihsellii zerine vurgu yap
makta, bu bakmdan Tarih ve Snf Bilinci' ne paralel zmlemeler yapmakta
dr. Ancak dier yandan da doay toplum karsnda zerk bir alan haline
getirmekte ve toplumsal varlk olan insann ayn zamanda doal-biyolojik bir
varlk olma zelliini koruduunu belirtmekte, bu ekilde Tarih ve Snf Bilin
ci'nin "toplumsal bir kategori olarak doa" anlaynn tesine gemektedir.
Bylece, toplumsal gelimeyi doal belirlenimlerden btnyle arndran ve
tarihi eylemilikten zne-nesne zdeliinin kurulmasna geile zdele
tiren kavray terk edilir. Buna bal olarak, toplumsal varlk tm karmakl
iinde, gerekliin dier boyutlaryla ilikileri iinde ele alnr. Ontoloji'de
gelitirilen tahlilde, tarih artk bilin dzeyinde yaplan soyut sramalardan
deil, somut gereklikte yer alan somut dnmlerden ibarettir.
Toplumsal gerekliin aklanmasn temel alan bu modelde toplum
"karmak btnlerin btn" olarak anlalr (Lukacs, 1976b: 140, 179b), ba
ka bi' deyile, toplum bir dizi karmak birimin -ki birey de bu karmak bi
rimlerden biridir- oluturduu bir btndr. Ontolojinin grevi, bu karma
klklarn nasl kurulduunu aklamak, varlklarnn gerek zn, ilevle
rini tespit etmektir. Yntemsel olarak, ontoloji en ilkel olgular ele alr ve bu
olgulardan karmak olgular tretir, bu ekilde toplumsal varla (ve onu
oluturan karmak btnlere) ilikin bir aklama getirmek mmkn olur. l
kel olgulardan yola kmak, mmkn olduu kadar kesin tespitler yaplma
sn salar, zira incelenen olgu ne kadar karmaksa, insan bilinci o kadar
"sonsuz" bir nesneyle kar karya kalr: Bu sonsuzluk hakknda insan yal
nzca yaklak bir bilgiye ulaabilir (Lukacs, 1969: 14-16). 1967'de Lukacs, Le
nin: Dncesinin Balam zerine almalar'a yazd sonszde yer alan "var
ln nesnel olarak sergilenen btnsellii sonsuzdur ve bundan dolay tm
olarak asla kavranamaz" szleriyle (Lukacs, 1998: 110), bir yandan bu karma
k gereklik anlayn yanstmakta, dier yandan da 1920'1i yllarda kendi
gelitirdii btnlk anlayn eletirmektedir: Tarih ve Snf Bilinci'nde geli
tirilen bu "basit btnlk" anlaynda, insan bilincinin gereklii bir btn
olarak anlayabilecei varsaylr.
106 ikinci blm

Hegel, Marx ve Hartmann'n Ontolojisi


Lukacs'n Ontoloji'sinin ilk ksm, "toplumsal varln ontolojisi" sorununun
eitli dnrlerde ald biimin incelenmesine aynlmhr. Dnr He
gel'e ilikin olarak kaleme ald blmde aydnlanma felsefesinin doa anla
yn eletirir; aydnlanmada doa salt nesnel, maddi, zerk bir alan olarak
kurgulanmtr (Lukacs, 1976a: 188). Hegel ise, doa ve tarihi tek bir ontolo
jik sistem iinde deerlendirir: Bu kurguda, doa insan toplumunun geliimi
iin bir temel oluturur, doa, toplumsal-tarihsel olann azgelimi, alm
(ya da alacak olan) biimi olarak kabul edilir. Aynca Hegel, .tarihin kanun
larnn doadan trediini ve doadan teye gemesini saladn ileri sre
rek Aydnlanmann doa kavraynn tesine geer (Lukacs, 1976a: 189).2 He
gel'in k noktas, burjuva toplumunun gereki bir tasviridir. Bu bakmdan
Hegel, gndelik hayatn karmak gerekliini k noktas olarak alan bir
ontoloji kurma yolunda nemli bir adm atm durumdadr. Hegel, gerekli
i bir btn, "karmaklklar btn" olarak kurgular ve bu karmak btn
lk iindeki diyalektik ilikileri aratrr.
Hegel'in ontolojisinin en temel hatalarndan biri, mantksal kategoriler
ve mantksal ilikiler zerine kurulu olmasdr. Hegel'de toplumsal varlk,
tinsel faaliyetin uraklarndan biri olarak grlr: Bu ekilde, toplumsal var
ln, tinin faaliyet sreci iinde olumsuzlanarak ald varsaylr. Bylece,
tinsellik toplumsal gereklie, mantk toplumsal varln ontolojisine stn
gelir: Mantn snrlarna indirgenen bu srete, toplumsal varln belirle
nimleri insanlarn seiminin rn olarak grlmez. Hegel'in sisteminde do
ann ve toplumsal dnyann btn tek bir ereksel sre olarak grlr: Bu
sre, ideann kendi gerekliine doru ald yolda geirdii evrelerden iba
rettir.
Hegel' de tinin tarihsel sre iinde yitirdii znelliini yeniden kaza
narak, gerekliin btnsel bir bilgisine ulaaca fikrine dayanan "zde z
ne-nesne" anlay, bu kavramsal erevenin vard hatal sonulardan biri
dir. Lukacs burada, Hegel'in zde zne-nesne anlayn eletirirken, rtl
olarak, Taril ve Snf Bilin ci'nde gelitirmi olduu zde zne-nesne kavram
n da eletirmekte, 1930'lardan beri yaph "felsefi zeletiri"sini srdrmek
tedir. Ontolojik btnlk bir manhk sistemine dntrld takdirde, ger
eklik homojen bir btn olarak dnlr, bylece gerekliin karmak ve
heterojen yaps gz ard edilir: Bu ekilde, bir bilinsel srama (zne-nesne
zdelemesi) yoluyla bir btn gerekliin bilinebilecei varsaylr. He
gel'in, ontolojiyi manta tabi klan bu kurgusunun karsna Lukacs, gnde
lik yaamdan yola kan "toplumsal varln ontolojisi"nin zerkliini koyar.

2 Bu konuda aynnbl bir tartma iin bkz. Acar-Savran (2003: 102 vd.).
gyrgy kkacs 107

Baka bir deyile, Toplumsal Varlgn Ontolojisi, Hegel'in sisteminin (ve belirli
llerde Tarih ve Snf Bilinci'nin) ontolojiyi epistemolojiye ve manta tabi k
lan kurgusunu terk eder; ontolojinin (somut gereklikte ortaya kan olgular
ve iliki biimlerinin) epistemolojiye ve manta ("bilen zne"nin faaliyetine)
stn tutulmasn ngrr.
Lukacs'a gre Marx'n eseri, Hegel'in taklp kald snrlarn ald
bir ontolojinin kurulmas iin temel eleri ierir. Lukacs'n son dnem al
malarnda "Marxizmin yenilenmesi / rnesans" projesi, toplumsal varl do
ann nesnel gerekliinde temellendiren ve toplumsal varlkla doann z
delik ve farklln ortaya koyan bir ontolojiyi gerektirir (Lukacs, 1976a: 232-
233). Byle bir ontolojinin gelitirilmesi ise, toplumsal varlk olan insann
maddi retim srecinden yola klarak kurgulanmasyla mmkn olur. 1 844
Elyaz rnalar'ndan balayarak Marx'n zmlemelerinde ekonomik kategori
ler, insann retimini ve yeniden retimini anlamak iin temel kategoriler ola
rak ortaya konmutur: Bylece, toplumsal varl materyalist bir temelde in
celemek mmkn olmutur. Lukacs'n Ontoloji'sinin amac da bu ontolojik
ereveyi genileterek toplumsal varlk zerine zmleme yapmaktr.
Marx'n ekonomisi, toplumsal varln btnn balang noktas olarak alr
ve vard sonular da yine toplumsal varln btnne uygulanr; dolay
syla Marx'n yntemi basit bir ekonomizmden ok daha teye geer.
Lukacs, Hegel ve Marx'n yannda XX. yzyln baz dnrlerini de
incelemesine dahil eder. Yazar, neopozitivist ve varoluu dnrlere kar
polemik bir tavr iindedir. Neopozitivizme kar ynelttii eletiriler birok
bakmdan Hegel'e ynelttii "mantklk" eletirisine paraleldir: Lukacs ne
opozitivist dnrleri, felsefeyi bir tr "mantksal zmleme"ye indirge
mekle, toplumsal varln gerekliine ynelik ontolojik sorunlar gz ard et
mekle sular. Varoluu dnce ise, her ne kadar "zne"ye verdii merkezi
nem bakmndan neopozitivizme kart grnse de, gerekte onun tamam
laycsdr: Heidegger ve varoluu dnrler, nesnenin zne karsnda, do
ann bilin karsnda ontolojik zerklie sahip olduunu reddederler, by
lece somut gereklie dayal bir ontolojik tahlil yapmalar imkansz hale gelir.
Lukacs, On toloji'nin Nicolai Hartmann'a ayrlan blmne anlaml
bir ekilde Lenin'in Felsefe Defterleri'nden bir cmle aktararak balar: "Akl
lca idealizm, akllca materyalizme aptalca bir idealizmden daha yakn ko
numdadr". XX. yzyln ilk yarsnda eser vermi dnrlerden biri olan
Hartmann, her ne kadar idealist bir sistemin, bir metafiziin kurucusu olsa
da, maddeci bir ontoloji ina etme abasndaki Lukacs' derinden etkilemi
tir. Hartmann, maddecilie kar mcadele ettii kadar znelcilie kar da
mcadele etmekte, nesnel gereki bir ontoloji kurmaya abalamaktadr
(Bocheski, 1991: 251 ). Bunu yaparken, incelemelerinde k noktas olarak
108 ikinci blm

"olduu halde varolan" (das Seiende als Seiendes) ve varl karmak bir b
tn olarak ele alr. Bu noktada, Lukacs'n "gndelik hayatn ontolojisi" ze
rine almalaryla Hartmann'n eserleri ayn noktada buluur. Lukacs'n or
ganik-inorganik, doa ve toplumsal varlk arasnda yapt ayrm da Hart
mann'n "varlk katmanlar" retisinden (Hartmann, 2001 : 40 vd.) etkilen
mitir. Ayrca, Lukacs'n epitemoloji karsnda ontolojinin nemini vurgula
yan abasnn da Hartmann'n almalarnda bir karl vardr. Hartmann,
bilgiyi yalnzca bir bilin fenomeni olarak deerlendirmenin, bilgi konusunu
varlktan soyutlayarak salt epistemolojik dzlemde ele almann yanllna
iaret etmi; bilgi ve varlk arasndaki ilikinin kurulmasnn gerekliliini
vurgulamtr. Hartmann'a gre, dier varlk eleri gibi bilgi de ontolojinin
nda incelenmelidir (Hartmann, 1998).

Emek, Yeniden retim ve Yabanclama Sorunlan


Lukacs'a gre, Marx'n ontolojisinin yntemsel temeli, doa ve toplumun bir
biri karsnda ontolojik zerkliinin altnn izilmesi zerine kuruludur. Orga
nik doann bir paras olan insan dier canl varlklardan ayran, faaliyetini
zihninde kurgulayabilmesi ve bu faaliyeti belirli bir amaca, eree doru ynelt
mesidir. Toplumsal-insani dnyann ayrc zellii, insanlarn neyin zerine
ve hangi biimde faaliyet gstereceklerini bilmelerinden kaynaklanr. Lukacs
bu tezini glendirmek iin Marx'n Kapital' de kulland bir rnee bavurur:
Marx' a gre, en kt mimarn ina ettii binay en iyi arnn ina ettii bal pe
teine stn klan, mimarn yapt almay daha nce tasarlama yetisine sa
hip olmasdr. nsan, bu yetisini kullanarak evresini, doay emek nesnesi ha
line getirir. Baka bir deyile, doa, insan emei tarafndan dntrlr. Bu
emek faaliyeti srasnda insan ayn zamanda kendi kendini de dntrr ve
kendine has, insani zellikleri kazanr; emek, "insann insanlamas" srecinin
balang noktasdr. Bu sre, insann doa alanndan niteliksel olarak farkl
bir alana, toplumsal varlk alanna getii "ontolojik sray" srecidir.
Emek, doann ereksel bir neden dorultusunda insan tarafndan d
ntrlmesi faaliyetidir. Bu noktada emek kategorisini toplumsal varln
dier kategorilerinden ayran zelliin alt izilmelidir: Dier kategoriler (ye
niden retim, yabanclama... ) dorudan doruya toplumsal nitelikte katego
rilerdir; emek ise doa ve toplum arasnda bir ilikinin, bir dolaymn ifadesi
dir; dolaysyla emek dier kategorileri (ve toplumsal varln btnn) an
lamak iin bir balang noktasdr. Emek faaliyeti sonucunda ortaya yeni, do
adan farkllam bir rn kar: Bu ekilde hem emek faaliyetinin znesi,
hem de emek faaliyetinin rn doal belirlenimlerden kurtulur ve toplum
sal alana dahil olur. nsann bu "toplumsallama" srecinin farkl uraklarn
da gsterdii davranlar sonucunda ise insan kiilii, bireysellii oluur.
gyrgy lukacs 109

Emek kendi bana ele alndnda bile son derece karmak bir meka
nizmaya sahiptir: nsan, emek faaliyetini yrtmek iin nispeten basit erekler
ortaya koyar ve bu erekler dorultusunda tercihler yaparak faaliyet yrtr.
Ancak emek faaliyeti hibir zaman yalhk bir ortamda gereklemez; gnde
lik yaamda ortaya kan basit ereklerin btn bir araya gelir ve bir neden
sellik bayla birbirine balanr, bu nedensellik de ereksel tercihlere etki eder
(Lukacs, 1969: 60). Ekonomi de byle bir srecin sonucunda oluur. Ekonomi,
tekil erekler dorultusunda tercih yaplmas ve bu tercihlerin gerekletiril
mesinin bir sonucudur. Bu tercihlerin bir araya gelmesi bir nedensellik yara
hr ve bu nedensellik -bu balamda piyasa mekanizmas- yine bireylerin ter
cihlerini ekillendirir. zetlemek gerekirse, emek srecinde insann ereksel
tercihleri ve bu tercihler tarafndan oluturulmu olan nedensellik arasnda
diyalektik bir ba vardr.
Toplum yaps gelitike, aralar, aletler karmaklatka erein ortaya
konmas ve bu erek dorultusunda karar alnmas sreci karmaklar, emek
sreci son derece uzun ve karmak bir sre haline gelir. rnein vahi hay
vanlarn saldrsndan korunmay amalayarak talardan bir korunak yapan
tarihncesi devir insan belirli bir erek (vahi hayvanlardan korunma erei)
dorultusunda bir emek faaliyeti yrtmekte, inorganik doay (talar) d
ntrmekte, ayn zamanda kendi yetilerini de gelitirerek toplumsallamak
tadr. Ayn ekilde bir sanayi iletmesindeki alanlar da belirli bir erek dahi
linde faaliyet gsterirler, ancak fabrika dzeninde emek faaliyeti inorganik
doann basit, tek bir erek dorultusunda dntrlmesine indirgenemeye
cek kadar karmak yapdadr ve birok erein, birok bireysel seimin bile
kesinin sonucudur; ayrca kapitalist retim doal koullardan (hava artlar
vs.) da mmkn olduunca etkilenmeyecek ekilde gelimektedir. Kapitalist
retim bu karmak yapsyla st derecede dolaymlanm ve "toplumsalla
m" bir retimdir; kapitalizmde "doal snr"lar mmkn olduu kadar
yksek bir dzeyde almtr; baka bir deyile, kapitalizm, insann doay
en yksek lde dntrd retim biimidir. Bununla birlikte, "doal s
nr"n geri ekilmesi yok olduu anlamna gelmez, kapitalizm de en temel
ekliyle insann -zerkliini korumaya devam eden- doay emeiyle dn
trd bir retim biimidir.
Biyolojik-doal bir varlk olan insann kendi faaliyetiyle toplumsal
varlk haline gelme srecinde emek faaliyetinin nesneleri kullanm deeri ka
zanr ve basit birer doal nesne olmaktan karlar. Bunun yannda, sz ve
kavram, dil ve kavramsal dnce de toplumsal varl karmak btnl
iinde yer alan elerdir. Bilimin olumas da yine emekle ve toplumsal var
ln oluma sreciyle aklanr: Somut bir emein deneyimleri baka bir
11 o ikinci blm

emek sreci iin kullanlr ve genel nitelik kazanrlar: Bu tr genelletirilmi


emek deneyimleri daha sonralar bilimlere kaynaklk eder.
Rasyonellik, insann emek faaliyeti sonucunda gereklie hakim olma
syla ortaya kan durumdur; baka bir deyile, "dolaymlanm" olana veri
len addr (Lukacs, 1969: 37). Toplumsal gelimenin bu ileri aamalarnda kar
mak toplumsal yapnn dzenlenmesi iin, bir ideal kurallar sistemine, hu
kuka ihtiya duyulur. Emek, salt biyolojik-igdsel olan zerinde hakimiyet
kurulmasdr; baka bir deyile emek srecinde, "insann insanlamas" sre
cinde toplumsal olan doal olan zerinde, bilin igd ve duygusallk ze
rinde galip gelir. Lukacs bu incelemeleriyle, Akln Ykm'nda sistemli bir e
kilde yaph irrasyonalizm eletirisini ontolojik bir ereveye yerletirmekte,
irrasyonel elerin toplumsal varln gelimemi evrelerine ait eler olduk
larn ne srmektedir.
Lukacs, emek zerine tahlillerinden sonra, "yeniden retim" konusu
zerine younlar. Dnr, biyolojik yeniden retim ve toplumsal yeniden
retim arasnda ayrm yapar: Organik yaamda yeniden retim, canl varlk
larn kendilerini ve trlerini koruma abasndan ibarettir. Organik doada ye
niden retim, tek tek canl varlklarn biyolojik yeniden retimidir. Toplumsal
varln yeniden retimi ise ok daha karmak bir sretir; tek tek canl var
lklarn yaph bir faaliyetten tede, birey ve toplumun karlkl etkileime
girdii bir faaliyetin sonucudur. Yeniden retim sreci, insann kendi kendi
ni gerekletirdii, gelitirdii, insanln bir tr olarak zgllk kazand
sretir; toplumsal varlk kendini yeniden rettii lde daha da toplumsal
lar.
Bu toplumsallama-yeniden retim srecinde insanlar arasnda bir
farkllama meydana gelir: blm olarak adlandrlan bu farkllama tama
men toplumsal niteliktedir ve doal-biyolojik alandaki iblmyle herhangi
bir benzerlik arz ehnez. nsani alanda i blmnn biyolojik nitelikli olma
mas, salt toplumsal alanda gereklemesi, toplumsal ilerlemenin yalnzca in
sana zg olmas sonucunu dourur. Yeniden retim srecinde ortaya kan
dier olgular arasnda ise krsal kesim ve kent arasndaki ayrm ile "kol eme
i" ve "kafa emei" arasndaki ayrm saylabilir. Kent yaam krsal yaama
gre, kafa emei ise kol emeine gre daha youn bir toplumsallama sreci
gerektirir: Baka bir deyile, kent yaam ve kafa emei, toplumsal dolaymla
rn doal belirlenimlere oranla daha ok nem kazand bir balamda ortaya
kar. Toplumsal yeniden retimin getirdii bu iblm biimlerinin en
nemlisi ise, toplumun snflara ayrlmasdr.
Yeniden retim ve "toplumun toplumsallamas" srecinde doal be
lirlenimlerin yerini arlkl olarak toplumsal belirlenimlere brakmasyla bir
likte smr ilikileri de dorudan niteliklerini kaybeder ve dolayml bir hal
gyrgy lukacs 111

alrlar; Weber'in ve Tarih ve Snf Bilinci'nin terminolojisi kullanlacak olursa,


"rasyonelleirler". Bylece, toplumsallamann tam olarak gereklemedii
dnemlerde emek rnne el konulmas salt iddete balyken, kapitalist
toplumda bu el koyma ilemi ok daha karmak bir hal alr; iinin emek g
cnn bir meta haline gelmesiyle birlikte ekonomi iddete dayal belirlenim
lerinden arndrlr, iinin emek gcn kendi rzasyla satt varsaylr.
zetlemek gerekirse, st dzeyde bir toplumsal belirlenmiliin hkm sr
d kapitalizmde doal-kaba kuvvete dayal retim, yerini rzaya dayal,
toplumsal belirlenimli bir ekonomiye brakmhr. Yine kapitalizmin zgl
toplumsal nitelii, bireyin yeniden retim srecine "doal" dolaymlarla de
il, toplumsal dolaymlarla katlmasn salar. rnek vermek gerekirse, in
sanlar kapitalizm ncesi retim biimlerinde kan ba, kaba kuvvete boyun
eme gibi dolaymlarla yeniden retime katlrlar; kapitalizmde ise kendi r
zalaryla yeniden retime katldklar ve kendi emek glerini bir alm-satm
szlemesiyle "sattklar" kabul edilir. Yine buna bal olarak, kapitalizm n
cesi biimlerde insan bir kasta, bir cemaate baldr; bu ballk doal belirle
nimlerle (rn. kan ba esas) ya da "geleneksellik"le tanmlanr; kapitalizm
de ise bireyin herhangi bir doal bamll yoktur, bu nedenle kapitalizm
artlarnda birey mutlak surette "zgr" kabul edilir.
Bu noktada, Lukacs'n bu dnemde yapt zmlemelerde doaya
verdii neme ilikin bir parantez amak gerekir. Lukacs'n Tarih ve Snf Bi
linci'ndeki tarihselciliinden vazgeerek doaya ontolojik bir zerklik atfet
mesi, kaba-mekanik materyalizmin doalc grlerini benimsedii anlamna
m gelmektedir? Lukacs, Ontoloji' de toplumsal varln, organik ve inorganik
doann varlndan tamamen bamsz bir ekilde dnlemeyeceini sa
vunmaktadr. Dnre gre, toplumsal varl doadan tmyle arndra
rak bir "tinsel alan" tanm yapan burjuva dnrleri yanlg iindedir.
Lukacs, burada bir yandan Dilthey'n ve Heidelberg Okulu dnrlerinin
ontolojik kurgusunu, dier yandan da 1923'te Tarih ve Snf Bilinci'nde kendi
gelitirmi olduu kurguyu karsna almaktadr. Tarih ve Snf Bilinci diyalek
tiin yalnzca toplumda var olduunu savunmakta ve doaya herhangi bir
ontolojik konum tanmamaktadr. Lukcics Ontoloji' de bu kurgunun aksini sa
vunur; Tarih ve Snf Bilinci'nden farkl olarak, inorganik doa, organik doa
ve toplum arasndaki karmak-somut ilikileri temel alan bir inceleme yapar.
Bununla birlikte, Lukcics kaba materyalizmin doa kanunlarn toplu
ma aktaran yntemini Ontoloji' de de eletirmeye devam ehnitir; hatta Onto
loji'nin "toplumsal varln (doa karsnda) zgll" temas zerine ku
rulu olduu dnlrse, bu eletirinin kitabn temel tezlerinden biri oldu
u sylenebilir. Baka bir deyile, toplumsal varlkla birlikte doann da var
lk kategorisi olarak incelemeye dahil edilmesi ve doa-toplum arasnda ge-
112 ikinci blm

ikenliin vurgulanmas, toplumun doaya tabi klnmas anlamna gelme


mektedir. Bu bakmdan, Lukacs'n Ontoloji' de Sovyet Marxizminin diyalektik
materyalizm zerine tezlerini savunduu sylenemez. Lukacs, Ontoloji'nin
baz blmlerinde Sovyet tarz diyalektik materyalizm yorumunu dorudan
doruya karsna alm, rnein Sovyetler Birligi Komnist Partisi (Bolevik)
Tarihi adl kitabn (ve zellikle de bu kitabn felsefeye ilikin blmnn) ya
ymlanmasn, Lenin'in Stalin tarafndan tasfiye edilmesi olarak nitelemitir.
Yazara gre, bu dnemde resmi felsefe Stalin' den yaplan alnhlarn yorum
lanmas haline gelmi, Marx ve Lenin de yalnzca bu yorumlar desteklemek
iin kullanlan kaynaklardan ibaret olarak grlmeye balamt (Lukacs,
1976a: 300).
Lukacs, yalnzca Stalin'in kaba Marxizm yorumunu karsna almakla
kalmaz, Bukharin'in teknolojik determinist tezlerine de kar kar. Lukacs'a
gre Marxistlerin grevi, teknolojinin retici glerin geliim yollarndan yal
nzca biri olduunu gstermektir; Bukharin'in tekniin balca retici g ol
duu ynndeki fikri ise kabul edilemez. Grld gibi Lukacs'n genlik
dnemindeki almalarn reddetmesi "kaba" bir materyalizm yorumunu be
nimsedii anlamna gelmemektedir. Bu noktada, Lukacs'n doa bilimlerini
temel alan teoriler ile evrenin mutlak bir irade, Tanr'nn iradesi gibi glerce
ynetildiini syleyen kaderci-teolojik grler arasnda kurduu paralellik
dikkate deerdir. Lukacs'a gre, doa bilimleri zerine kurulu teoriler, evrenin
doa kanunlarnn mutlak ve kesin zorunluluu tarafndan ynetildiini sa
vunduklar lde kaderci bir anlay savunurlar. Dolaysyla dnr gerek
doalc-pozitivist dnceleri, gerekse teolojik dnceleri ayn kategoride
deerlendirmekte ve eletirmektedir.
1930 sonrasnda Lukacs'a yneltilen temel eletirilerden biri, dn
rn bu tarihten sonra Tarih ve Snf Bilinci'nin zne-merkezli tezlerini redde
derek zneye yer brakmayan bir felsefeyi, kat bir nesnelcilii savunmaya
balam olduu ynndedir. Bununla birlikte, Lukacs'n ge dnem dn
cesinde zneye, insana hibir yer tanmad sylenemez. Ontoloji'nin "deal
Urak ve deoloji" ve "Yabanclama" baln tayan iki blm, Lukacs'n
ontolojisinde znel faktre ayrd yerin ne derecede nemli olduunu gs
terir. Lukacs'n nesnelci bir varlk tanmndan yola kmas zneyi tamamen
dlad anlamna gelmedii gibi, "znel faktr" n nemine vurgu yapmas
da salt "znelci" bir perspektifi benimsedii anlamna gelmez. Lukacs, zne
ve nesne arasnda bir kopukluk kuran felsefi akmlarn (salt znelcilik ya da
salt nesnelciliin) aksine diyalektik bir zne-nesne ilikisi tanm yapar.
Lukacs'n sisteminde, emein dorudan sonularndan biri, zne ve
nesne arasnda oluan mesafedir; bu mesafe, insanlarn toplumsal varlnn
vazgeilmez temellerinden birini, dili yaratr. Dil, basit bir bilgilendirme ara-
gyrgy lukacs 113

c deil, insanlar arasnda iletiimin bir yoludur. Hayvanlar arasndaki ileti


im biimleri ise zne-nesne ayrmn tanmazlar ve bu nedenle dilden farkl
drlar; hayvanlarn iletiimi biyolojik srecin organik bir parasyken, insan
dili toplumsal varln bir parasdr. Tpk emek gibi dil de doal varlktan
toplumsal varla doru ontolojik bir sray ifade eder. Dil, emek srecinde
ereksel boyutun inas iin en nemli boyutu tekil eder: Emein, i blm
nn ve insanlar aras i birliinin ilerlemeler gstermesine paralel olarak dil
de gelime kaydeder ve bu karmaklaan faaliyetler btnne uyum salar.
alan insan, hareketlerinin ereine uygun olup olmadn eletirel
olarak denetler, emeiyle amacna ulap ulamadm sorgular. Bylece in
san, kendi bedeni zerinde bilinli bir ekilde hakimiyet kurar. Bu noktada in
sann ikili karakteri bir kere daha ortaya kar: Bir yandan biyolojik-doal bir
varlk olan insan, vcudunun biyolojik yeniden retimini salar; dier yan
dan da toplumsal bir varlk olmas itibariyle bu yeniden retim srecine top
lumsal bir nitelik kazandrr. Dolaysyla insan, en temel biyolojik ihtiyalar
m karlarken bile salt doal bir varlk olarak deil, toplumsal bir varlk ola

rak hareket eder.


Ontoloji' de insana ilikin olarak tarhlan sorunlardan biri de zgrlk
sorunudur. Lukacs'a gre, insann toplumsall zerine kurulu olmayan, do
adan toplumsal varla doru bir "ontolojik sray" temel almayan bir z
grlk gerekte var olamaz. Bu balamda, gerek anlamda zgrlk, insann
kendi faaliyetinin bir rn, kendi organik yaps zerinde kurduu z dene
timin bir meyvesidir. Lukacs, bu noktada varoluularn soyut zgrlk an
lay'n eletirir: Varoluularn yapt gibi, insann zgrle "atlm", z
grle "mahkum edilmi" olduunu iddia etmek, zgrln gerek yap
sn kavrayamam olmak anlamna gelir.
Lukacs'n znellie ilikin grlerinin nemli bir ksm, Ontoloji'nin
"deal Urak ve deoloji" baln tayan ksmnda gelitirilmitir. Lukacs bu
blmde, bir kez daha emek srecinin balca elerinden olan "ereksel ko
numlandrma"y (teleologische Setzung) inceler. Emek faaliyetinin maddi an
lamda "gereklemesinden" nce, bilincin rn olan (yani "ideal" /"fikir
sel" bir urak olan) ereksel konumlandrma gerekleir. Bununla birlikte,
emek srecinin birbirinden zerk iki eylem tarafndan ortaya karld d
nlmemelidir. deal urak ve maddi urak ayrlmaz bir ekilde birbirine
baldr. Baka bir deyile, emek faaliyetinin maddi anlamda gereklemesi
olmakszn "ereksel konumlandrma" basit bir dnce olmaktan teye ge
mez; ereksel konumlandrma olmakszn da gerek anlamda bir emek faaliye
ti ortaya konamaz. zetlemek gerekirse, gerek olan ve ideal olan arasnda
statik deil, dinamik, diyalektik bir kartlk, bir kutuplama vardr.
Ereksellikle ilikilendirilen bir dier kavram da, nceki blmde g-
114 ikinci blm

rld gibi, "nedensellik"tir. Nedensellik zinciri, doal ve toplumsal varlk


alanlarnda oluur ve ereksel konumlandrmalar tercihleri belirler; ancak be
lirli balamlarda ereksel kararlar da nedensellie etki yapar. Dolaysyla, ne
densellik, her ne kadar znel seimlerden bamsz olarak var olsa da, statik
bir kategori deildir.
Ontoloji' de yer alan zmlemelerin nemli bir ksm ise yabanclama
(Entfremdung) dlama (Entiiusserung) nesnelleme (Vergegenstiindlic
- -

hung) sorunlarna ayrlmhr (Lukacs, 1976b: 400 vd.). Lukacs, Gen Hegel de '

ve Estetik'te de yaph gibi, yabanclamay nesnelleme ile zdeletiren He


gel felsefesini eletirir ve Tarih ve Snf Bilinci nde kendisinin de benimsedii
'

grle hesaplar. Lukacs'a gre, nesne dzleminde "nesnelleme" ve zne


dzleminde "dsallama" insani faaliyetin temelini oluturur; insan emeiy
le doay dntrd lde kendini ontolojik olarak farkl bir hale getirir,
"insanlar", toplumsallar: Nesnelleme ve dsallama bu srecin nesnel ve
znel boyutlarn fade eder. nsann "tr bilinci"ne varmas da yine bu iki ka
tegoriye bal olarak aklanr: Kii, kendi emeini bir nesne olarak grd
lde emek faaliyetinin bireysel bir faaliyet olmadnn, genel olarak insan
ln doa karsnda yrtt bir faaliyet olduunun farkna varr. Bu ekil
de emein nesnellemesi sayesinde kendini belirli bir trn, insan trnn
paras olarak grr. Bu bakmdan, nesnelleme ve dsallama, insann geli
imi bakmndan olumlu zellikler tayan srelerdir.
Bibliyografya

Lukacs'n Eserleri
LUKACS, Gyrgy (191la)., A modern drama fejl_desenek trtenete: l, Budapete:
Franklin-Tarsulat.
LUKACS, Gyrgy (191lba)., A modern drama fejl_desenek trtenete: Il, Budapete:
Franklin-Tarsulat.
LUKACS, Gyrgy (1956)., "Margarette Tragedyas", (ev. erif Hul1si), Trk
Tiyatrosu 12(50): 23-44.
LUKACS, Gyrgy (1960)., Histoire et conscience de classe, (ev, Kostas Axelos ve
Jacqueline Bois), Paris: Minuit, 1960 [ksmi eviri: Tarih ve Snf Bilinci,
(ev. Ylmaz ner), stanbul: Belge, 1998].
LUKACS, Gyrgy (1968a)., "Kurtarc", (ev. Kundeyt urdum), Yeni Dergi 4(47):
95-100.
LUKACS, Gyrgy (1968b)., "Marks ve Engels'in Estetik Yazlar", (ev. Bedrettin
Cmert - Zeki zcan), Forum 21(353): 17-19.
LUKACS, Gyrgy (1969)., Entretiens avec Georg Lukfcs, Wolfgang Abendroth, Hans
Heinz Holz ve Leo Kofler ile syleiler, (ev. Marcel Ollivier), Paris:
Franois Maspero. [eviri: Lukacs (1978e, 1978{, 1978g, 1979)]
LUKACS, Gyrgy (1970a)., "85. Doum Yldnmnde Lukacs ile Bir Konuma",
(ev. A. G.), Yeni Edebiyat (7): 14-16.
LUKACS, Gyrgy (1970b)., "Dostoyevski", (ev. smail zg), Yeni Dergi 7 (74):
330-343.
LUKACS, Gyrgy (1970c)., "Epik ve Tyatro: Epik ve Tyatro Arasndaki Ayrmn
Temelinde Yatan Hayat Olgular", (ev. Taciser Ula - Blent Aksoy),
Yeni Dergi 7(75): 398-414.
LUKACS, Gyrgy (1970d)., "Pukin", (ev. Kundeyt urdum), Yeni Dergi 6(68):
339-344
LUKACS, Gyrgy (1971)., "Romanda Koullanma ve Tarihsel-Dnsel Anlam",
(ev Tahsin Sara), Trk Dili 23(234): 555-561.
LUKACS, Gyrgy (1972)., "Balzac ve Gerekilik", (ev. erif Hulusi), Soyut (47):
39-45.
LUKACS, Gyrgy (1974)., L'ime et les formes, (ev. Guy Haarscher), Paris:
Gallimard.
LUKACS, Gyrgy (1976a)., A tfrsadalmi Jet ontol6gifjfr61: I, (ev. Istvan Ersi),
Budapete: Magvet_ Kiad6.
116 ici bn

LUKACS, Gyrgy (1976b)., A tdrsadalmi /et ontol6gidjdr6l: l, (ev. Istvan Ersi),


Budapete: Magvet_ I<iad6.
LUKACS, Gyrgy (1977)., Avrupa Gerekiligi, (ev. Mehmet H. Doan), stanbul:
Paye!.
LUKACS, Gyrgy (1978a)., Az esztetikum sajdtossdga: l, (ev. Istvan Ersi),
Budapete: Magvet_ [ksmi eviri: Estetik, (ev. Ahmet Cemal), stanbul:
Payel, 1999-1992-1988, 3 cilt].
LUKACS, Gyrgy (1978b)., Az esztetikum sajdtossdga: ll, (ev. Istvan Ersi),
Budapete: Magvet_ I<iad6.
LUKACS, Gyrgy (1978c)., Az esz tr6nfosztdsa, Budapete: Magvet_ Kiad6, 1978
[Akl n Ykm, (ev. Ayen Teken Kapkn), stanbul, Payel Yaynlar,
2006, 2 cilt].
LUKACS, Gyrgy (1978d)., "Kapal Uygarlklar", (ev. Afar Tmuin - Mehmet
Sert), Felsefe Dergisi (2): 3-15.
LUKACS, Gyrgy (1978e)., "Varlk ve Bilin", Hans Heinz Holtz ile sylei, (ev.
Afar Tmuin), Felsefe Dergisi (3): 33-66.
LUKACS, Gyrgy (1978f)., "Birey ve Toplum", Leo Kofler ile sylei, (ev. Afar
Tmuin), Felsefe Dergisi (4): 16-59.
LUKACS, Gyrgy (1978g)., "Bilimsel Siyaset zerine Belirlemeler", Wolfgang
Abendroth ile sylei, (ev. Afar Tmuin), Felsefe Dergisi (5): 12-25.
LUKACS, Gyrgy (1979)., "Genel Deerlendirme [Marx zerine]", Wolfgang
Abendroth ve Hans Heinz Holtz ile Sylei, (ev. Afar Tmuin), Felsefe
Dergisi (8): 82-87; (9): 35-40.
LUKACS, Gyrgy (1981a)., Le jeune Hegel: Sur !es rapports de la dia/ectique et de l'e
conomie: l, (ev. Guy Haarscher ve Robert Legros), Paris: Gallimard.
LUKACS, Gyrgy (198lb)., Le jeune Hegel: Sur !es rapports de la dialectique et de l'e
conomie: ll, (ev. Guy Haarscher ve Robert Legros), Paris: Gallimard.
LUKACS, Gyrgy (1983a)., Record of a Life: An Autobiographical Sketch, ed. Istvan
Ersi, (ev. Rodney Livingstone), Londra: Verso.
LUKACS, Gyrgy (1983b)., "Gzelliin Mantk ve Metafizikteki desi", Gldeste 2
(24): 18-19.
LUKACS, Gyrgy (1986)., ada Gerekiliin Anlam, (ev. Cevat apan), stan
bul: Paye!.
LUKACS, Gyrgy (1987)., "Denemenin Doas ve Biimi zerine", (ev. Nurdan
Grbilek), Defter (1): 105-123.
LUKACS, Gyrgy (1994a)., "rgt Sorunu Metodolojisine Doru [I]", (ev. Sevim
Kksal), Sosyalist Politika (1): 103-117.
LUKACS, Gyrgy (1994b)., " rgt Sorunu Metodolojisine Doru [Il], (ev. Sevim
Kksal), Sosyalist Politika (2): 106-124.
LUKACS, Gyrgy (1997)., La theorie du roman, ev. Jean Clairevoye, Paris: Denoel
[Roman Kuram, (ev. Cem Soydemir), stanbul: Metis, 2003].
gyrgy lukacs 117

LUKACS, Gyrgy (1998)., Lenin'in Dncesi, (ev. Ragp Zarakolu), stanbul:


Belge.
LUKACS, Gyrgy (2002)., A De/ence of History and Class Consciousness: Tailism and
the Dialectic, (ev. Esther Leslie), Londra/ New York: Verso.
LUKACS, Gyrgy (2004)., Marksist mgelem, (ev. Veysel Atayman ve Mediha
Gbenli), stanbul: Yenihayat Ktphanesi.
Lukacs zerine Kitap ve Yazlar
ACAR-SAVRAN, Glnur (2003)., Sivil Toplum ve tesi: Rousseau, Hegel, Marx,
stanbul: Belge.
ACAR-SAVRAN, Glnur (2006)., "Lukacs'n Felsefi Miras", zne-Yap Gerilimi:
Maddeci Bir Bak iinde, stanbul: Kanat Kitap.
ULHAOCLU, Metin (2002)., "Lukacs, Gramsci ve Althusser", Binyl Eiinde
Marksizm ve Trkiye Solu iinde, stanbul: YGS.
FEENBERG, Andrew (1974)., "Lukacs et la critique du marxisme orthodoxe",
L'Homme et la Socicte (31-32): 109-133.
HELLER, Agnes (1972)., "Lukacs'n Estetii", (ev. Nejat Firuz), Yeni Dergi 8(95):
87-90.
LCHTHEM, George (2001)., George Lukdcs, (ev. Zeki Algn), zmir: lya.
NALBANTOCLU, Hasan nal (2002)., "Etik, Estetik, Teknik", Defter 15(45): 187-
229.
RADDATZ, Fritz J. (1984)., Georg Lukdcs, (ev. Ender Ateman), stanbul: Alan.
SZAB, Tibor (2005) Gyrgy Lukdcs: Filosofo Autonomo, Napoli: La Citta del Sole.
TERWLAN, Nicolas (1980)., Georges Lukics: Etapes de sa pensee esthetique, Paris, Le
Sycomore,
USLU, Ate (2006a)., Lukics: Marx'a Giden Yol, stanbul: Chiviyazlar.
USLU, Ate (2006b)., "Lukacs'n Ontoloji'sinde Emek ve Gndelik Yaam", Praksis
(16): 49-64.
VANDENGERGHE, Frederic (1997)., Une histoire critique de la sociologie allemande:
Alienation et reification. Tome 1: Marx, Simmel, Weber, Lukdcs, Paris, La
Decouverte.
Atf Yaplan Dier Kitaplar
ARSTOTELES (1995)., Poetika, ev. smail Tunal, stanbul: Remzi.
BOCHE_SK, Joseph M. (1997)., ada Avrupa Felsefesi, (ev. Serdar Rifat
Krkolu), stanbul: Kabalc.
HARTMANN, Nicolai (1998)., Ontolojinin Inda Bilgi / Die Erkenntis im liclte der
Ontologie, (ev. Harun Tepe), Ankara: Trkiye Felsefe Kurumu.
HARTMANN, Nicolai (2001)., Ontolojide Yeni Yollar, (ev. Ltfi Yarba), zmir: lyn.
LENN, Vladimir ilyi (1978)., Caliers philosophiques, Paris: Editions Sociales.
TUNALI, smail (1998)., Estetik, Remzi Kitabevi, stanbul, 1998.
Antonio G RAMSCI
( 1 89 1 - 1 937)
Mehmet YET

Giri
ntonio Gramsci'nin olduka ksa saylabilecek bir yaama (1891-1937)
Asdrd zihinsel retimin olaanst arpcl, siyaset kuram ve fel
sefesi alanndaki Avrupa entelektel birikimine yapt byk katkda kendi
ni gsterir. Zorlu bir hapishane dnemine son veren trajik lm sonrasnda
yaknlar tarafndan faist iktidarn elinden kurtarlabilen yazlarnn derlen
dii Hapishane Defterleri, Marksizmin en nemli yaptlar arasndaki saygn
yerini oktan almtr. Bu yaphn, 1960'l yllarda nce talya'da, daha sonra
da 1970'lerden itibaren btn dnyada bir ilgi odana dnmesi hi de a
rhc deildir. Yirminci yzyl toplumsal ve siyasal dncesinin en etkileyi
ci almalarndan biri olan Defterler, geni bir alana yaylan zmlemelerin
deki derinlik nedeniyle etkisini hala srdryor. Gramsci'nin yalnzca Mark
sist akmlarla snrl kalmayan dnsel yol gstericiliinde aa kan ev
rensellik boyutu, aydnlar ve siyasal zneler arasndaki yaygn ilginin nede
nini aklar. Bu zgn talyan dnr ve politikacnn felsefeden sosyolojiye,
antropolojiden siyaset kuramna dein uzanan geni kapsaml dnsel im
gelemi, onun zihin ac kuramsal modeller ve kavramlar araclyla kazan
d, entelektel yeniden retim srecindeki ayrcalkl konumunu kavrama
mz kolaylahryor.
Antonio Gramsci'nin yaptlarna ynelik ilginin bir nedeni, zellikle
ada kapitalist toplumlardaki iktidar ilikilerinin ve ideolojik yaplarn ku
ramsallahrlmasna yapt katkda bulunabilir (Martin, 1998: 1 ). Siyaset ku
ramnn aslnda en zor alt balklarndan birini oluturan bu alandaki katks,
aada daha ayrntl olarak incelenecei zere, birok zmleme kategori
sine gnderme yaplarak aklanabilir: praksis felsefesi, ideolojik hegemonya,
tarihsel blok, organik ve geleneksel aydnlar, sivil toplum ve devlet, rza ve
122 nc blm

zorun diyalektii, mevzi sava, vb.1 Hapishane Defterleri'nin kavramsal mat


risini oluturan bu kategorilerin dnda, hapishaneye girmeden nceki aktif
siyasal yaam boyunca gelitirdii fabrika konseyleri stratejisi ve siyasal par
ti yaklam da dikkat ekicidir. Kapitalist toplumun yeniden retiminin ya
psal koullarn aklamak zere gelitirdii tahakkm / egemenlik ve hege
monya sorunsal, fabrika konseyleri dneminden itibaren iinde bulunduu
siyasal dnm projesinde ngrlen mcadele biimleri konusundaki siya
set stratejisiyle birlikte anlam kazanr. Gramsci'nin zmlemeleri, bir yan
dan, kapitalist toplumdaki snfsal egemenlik ilikilerinin deiik grnmle
rini (ideolojik, kltrel, siyasal, vb.) kavramaya ynelik bir bak as sundu
u lde akademik entelijensiyann ilgisini ekmitir. br yandan, ezilen
lerin ve ii snfnn, eitsizlik ve smr ilikilerini ortadan kaldracaklar
"yeni bir dzen" kurmak amacyla giritii tarihsel mcadelenin stratejisini
oluturmaya alan aktif siyasal zneler de bu zmlemelere yaknlk gs
termilerdir.
Antonio Gramsci'nin siyaset kuram alanndaki katklarm koulland
ran tarihsel belirlenim ilikileri, 20. yzyln ilk onyllarndaki olaanst d
nm srecinde bulunabilir. Bu dnemin yapsal zelliklerini ana hatlaryla
incelediimizde, ilk olarak, Avrupa ve Rusya'da ortaya kan devrimci geli
melerin oynad role iaret etmek gerekir. zellikle Rusya'da Boleviklerin
nderliinde gelien 1917 Ekim Devrimi, benzer koullarn Avrupa lkelerin
de de olup olmad sorusunu ortodoks Marksizmin tartma balklar aras
na katmt. Bu soru, ayn zamanda, hangi koullarda devrimci bir dnemin
ortaya ktn aklamaya ynelik siyasal analizlerin zorunlu esiydi. kinci
olarak, Gramsci'nin aktif siyasal yaamn stbelirleyen bu tarihsel dnemin
niteleyici bir baka grnmn, hem talya' da hem de Bat Avrupa' da dev
rim hareketlerinin yenilgiye uramas ve faizmin iktidara gelmesi oluturur
(Fontana, 2008: 81). Bylece, sz konusu yllarda, siyasal-kltrel iklimdeki
devrimci ideolojik eilimlerin, srurlarru Ekim Devrimi ile faizmin izdii ta
rihsel uzamda, gemite hi grlmedik lde yeniden harmanlanmaya ba
ladn saptayabiliyoruz. Btn bu belirlenim ilikileri, Gramsci'nin, Marksist
siyaset kuramnn temel ncllerini yeniden ele alarak kendi sorunsaln olu
turmaya ynelmesinin yapsal-tarihsel balam olarak dnlebilir.
Gramsci'nin entelektel ve siyasal yaamm biimlendiren talyan top
lumsal formasyonu, ierdii karmak, elikili ve eitsiz geliim sreleriyle
birlikte zgl bir tarihsel deneyimi davurur. 186l'e kadar lke d glerle
geleneksel iktidar odaklar arasndaki krlgan ilikilere dayal bir yap sergi-

1 Praksis kavramn ilevselletirerek gelitirmeye alt tarihsel materyalizme yapt felsefi katk,
yap ve styap arasndaki diyalektik iliki balamnda, mekanik determinizmin eletirisinde de g
rlebilir (bkz. Texier, 1979: 48).
antonio gramsci 123

leyen talya, Avrupa'nn dier gelimi kapitalist lkeleriyle kyaslandnda,


ulus devletin ekillenmesi bakmndan grece ge kalm bir lkeydi. zellik
le kuzey blgesinde modem kapitalist toplumsal biimlerin gelimesi sonra
snda, lkenin gney blgelerinde daha geri retim ilikilerinin hkm sr
mesi eitsiz geliimin tipik grnmyd. Tarihsel arkaplannda grece ge
cikmi bir modern kapitalist yapnn balang nveleriyle feodal ilikilerin
zgl eklemlenmesine dayal bu toplumsal formasyon, Risorgimento dne
minde orta snflarn ve aristokrasinin kimi aktif unsurlarnn mcadelelerine
tank oldu Oones, 2006: 16). Ulusal entegrasyona ynelik aznlk hareketinin,
talyan halk kitlelerinin katlmyla devrimci bir ayaklanmaya dntrl
meksizin kazand iktidar formu, Risorgimento'nun daha sonraki mcadele
ler pratiine brakt sorunlarn kaynanda yer alr.
Nitekim, bu yzden, ulusal birliin saland 1861'den faizmin ikti
dara yneldii 1922'ye kadar uzanan tarihsel dnemin liberal devleti, top
lumsal snflar ile siyasal iktidar arasndaki uzlamaz gerilimin yaratt so
runlarla srekli uramak zorunda kalmtr. talyan toplumsal formasyonu
nun hukuksal dzlemdeki siyasal birliini temsil eden Risorgimento ulusal
devletin kurulmas srecinde baarl bir aamay ifade etse de, toplumsal ve
ideolojik-kltrel dzeylerde organik btnlemenin gerekletirilememi
olmas ciddi bir sorundu. Hi de nemsiz olmayan bu baarszlk, toplumsal
egemenlik ilikileri alanndaki en belirgin tezahrn, kuzeydeki clz sanayi
burjuvazisi ile gneydeki toprak sahipleri arasndaki snf ittifaknda gsterir.
Egemen snflar ittifaknn dnda kalan geni kitleler (zellikle kyl
ler) ise, Risorgimento sonrasnda kurulan yeni devletin siyasal haklardan
yoksun braklan yurttalar topluluunu oluturuyordu. Ynetilen snflarn
bu eitsizlik koullarna tepkisi, devlet karsnda sergiledikleri kukucu tu
tumlarda aa kan siyasal yabanclama biimlerinde grlebilirdi (Martin,
1998: 14). te yandan, Risorgimento'nun ivme kazandrd yeni egemenlik
ilikileri, parlamenter yntemlerle kitlelerin siyasal katlmn sala(ya)ma
yan iktidar pratikleri balamnda, toplumsal muhalefetin etki6izletirilmesini
hedefleyen snrlandrc politikalara yol ayordu. Bu durumun tipik gster
gesi, parlamenter dzeyde, ast snflarn olas liderlik kadrolarnn iktidar
katmanlarna sourulmas anlamna gelen trasformismo (dntrmecilik) uy
gulamasdr. Yirminci yzyln banda, Giovanni Giolitti ynetimindeki h
kmetlerin bir iktidar yntemine dntrd bu uygulama, zellikle geli
mekte olan sosyalist hareketin etkin bir liderlie kavuturulmasnn nnde
ki engellerden biriydi. ktidar bloku dndaki siyasal glerin edilginletiril
mesini hedefleyen trasformismo politikas, bamsz ve disiplinli bir muhalefe
tin gelimesini nleyerek, ynetilen snflarn parlamenter faaliyetlere dina
mik bir biimde katlmasn gletiriyor, bylelikle de talyan birliinin te-
124 cnc blm

mel sorunu olan siyasal btnleme srecini geciktiriyordu (Martin, 1 998: 14-
15). Bu ynyle, Risorgimento'nun ngrd talyan birlii, geni kitlelerin
kendiliinden rzasna dayanmak yerine, asl olarak tahakkm yntemlerinin
kullanld, nfusun byk bir ounluunu oluturan kyllerle dier ast
snflar darda tutan elitist bir projeydi. Risorgimento ve trasformismo,
Gramsci'nin siyasal kimliinin olutuu tarihsel dnemin karakteristik gr
nmleri olmakla kalmayacak, sonradan, onun entelektel ilgi alanndaki
zmleme nesneleri arasna da girecektir. Bu tarihsel arkaplan, doumundan
balayarak ilk genlik gnlerine, oradan aktif siyasal mcadele dnemine, da
ha sonra da uzun hapishane yllarna uzanan bir yaam boyunca, nemli bir
entelektel ve devrimci politikacnn zihinsel retim srecindeki deiik aa
malara elik etmitir.

Yaam ve Siyasal Savam


Antonio Gramsci, talyan ulusal birliini gerekletiren Risorgimento sreci
nin henz ilk evreleri yaanmaktayken, 22 Ocak 1891 gn Sardunya adas
nn Ales kasabasnda dnyaya geldi. Sardunya, Risorgimento ncesinde, l
kenin kuzeyindeki Piemonte blgesini yneten kralln denetiminde olmak
la birlikte, toplumsal zellikleri bakmndan daha ok Gney talya'y (Mez
zogiorno) andryordu. retim ve deiim srelerine azgelimi tarmsal ili
kilerin hakim olduu bu yoksul ada, ekonomik hayahru derinden etkileyen
bir dizi mali ve ticari krizin ykc etkisinden kurtulamamt. Gramsci'nin ai
lesi, ada ahalisinin genelini oluturan yoksul kyller arasnda saylamazd:
Babas Francesco Gramsci, orta dzeydeki bir kamu grevlisi; annesi Giusep
pina Gramsci ise, yedi ocuunu, orta snf aile ortamnda, evrelerini saran
yoksulluktan olabildiince uzakta tutarak bytmeye alan bir ev kadny
d (Davidson, 1987: l; Jones, 2006: 16; Joll, 1977: 17).
Gramsci, yandayken yaad, muhtemelen belkemiiyle ilgili bir
salk sorunu nedeniyle kambur ve ksa boylu kald. Onun yaamn derin
den etkileyecek bu sorun dnda grece mutlu bir yaam srmekte olan aile
sinin durumu, Francesco Gramsci'nin iyerinde yolsuzluk yapt iddiasyla
hapse atlmas sonrasnda bozuldu. Francesco Gramsci, 1897 seimlerinde,
baarszla urayan bir milletvekili adaynn yannda taraf tutmasnn bede
lini, adaya hakim olan siyasal entrikalarn kurban olarak demek zorunda
kalmt (Davidson, 1987: 26). Sardunya koullarna kyasla ekonomik adan
iyi bir konumda olan ailenin btn yk, artk bir kamu grevlisinin maan
dan yoksun kalan Giuseppina Gramsci'nin omuzlarna bindi. Ailenin iine
dt bu beklenmedik yoksulluk hali, on bir yandaki kk Antonio'nun
son derece baarl olduu okulundan ayrlmasna sebep oldu (Joll, 1977: 17).
Antonio, ancak babasnn hapisten kmasndan sonra ailenin hayat
antonio gramsci 125

koullan dzelince, okula dnebildi. On yedi yana geldiinde, adann mer


kez kenti olan Cagliari'deki aabeyi Gennaro'nun yanna giderek liseye kay
dn yaptrd. Sosyalist Parti'nin yerel birimine ye olan aabeyinin etkisi al
tnda, muhalif ideolojilerle ve sosyalist dnceyle tant. O dnemde Mez
zogiomo'nun kuzey talya tarafndan smrldn ileri sren, gneydeki
kyllere oy hakk verilmesini savunan radikal dnr Gaetano Salvemi
ni'nin grlerinden de etkilendi. lk genlik yllarnda, Gramsci'nin ideolo
jik evrenini bir yandan entemasyonalist sosyalizm, br yandan da Sardun
yaclk (Sardunya yurtseverlii) oluturuyordu Oones, 2006: 17).
1911'de lisedeki btn derslerinin snavlarn baaryla tamamlayan
Gramsci, sonradan okul arkada ve siyasal yolda olacak olan Palmiro Tog
liatti ile birlikte, Torino niversitesi'nde okumak zere bir burs kazand. Burs
snav iin kta talya'sndaki Torino'ya gittiinde modem sanayi koullarnn
hkm srd bir kenti hayatnda ilk kez grmt Ooll, 1977: 17, 19). ni
versitede dilbilim derslerine kaydolan Gramsci, kendini hemen almaya ve
rerek, akademik yetenekleriyle ksa srede fakltedeki profesrlerin dikkati
ni ekti. 1911-1915 arasn kapsayan niversite yllar, yaam koullar bak
mndan birok zorluklar ierse de, Gramsci'nin entelektel geliiminde sra
ma yaad bir dnemdir. Bu srada, ilk genliindeki Sardunyac eilimler
den gittike uzaklaarak, sosyalist dncenin entelektel ve kuramsal kay
naklaryla daha youn bir biimde ilgilenme frsat buldu; talya'nn nemli
aydnlarndan Benedetto Croce'nin yan sra, Kari Marx'n yaptlarn okudu.
Entelektel alandaki almalarnn dnda, niversitede edindii ar
kada evresiyle kurduu ilikiler Gramsci'nin sonraki yllarn temelden et
kileyecekti. Arkadalar arasnda yer alan Angelo Tasca, Umberto Terracini ve
Sardunya kkenli yolda Palmiro Togliatti gibi genler talyan Sosyalist Par
tisi'yle (PSI) balantl Sosyalist Genlik Federasyonu'nun yeleriydi. Grams
ci, Torino' daki devrimci atmosferin etkisi altnda, bir sre sonra dier arka
dalarna uyarak PSI'ye katlmaya karar verdi. rencilii srasnda niversi
tedeki milliyetilik kart eylemlere katkda bulundu. Yaad salk sorun
lar ve ekonomik durumundaki ktleme nedeniyle, aslnda ok baarl ol
duu niversiteden Nisan 1915'te ayrlmak zorunda kald. Askerlikten muaf
tutulmasndan sonra, btn zamann ve enerjisini siyasal faaliyetlere ayra
rak, dnemin sosyalist yaynlar arasnda ne kan 11 Grido del Popolo ve
Avanti! gibi gazetelerde yazmaya balad. Sosyalist Genlik Federasyonu'nda
verdii dersler ve gazete-dergi yazlar sosyalist evrelerde daha fazla tann
masn salad (Davidson, 1987: 64, 70). 1915-1918 dneminde yazd yazlar,
gen Gramsci'nin entelektel ilgi alannn ne kadar geni olduunu gsterir:
Yalnzca siyasal konularla ilgilenmiyor, ayn zamanda edebiyat ve tiyatro
eletirileri de yazyordu Ooll, 1977: 30).
12 6 nc blm

Bu dnemde arhk ulusal dzeyde tannmaya balayan Gramsci'nin,


1917'de Rusya'da gerekleen Bolevik Devrimi'nden byk lde etkilen
diini syleyebiliriz. Dnya-tarihsel lekte bir dnm uran oluturan
bu devrim, Gramsci'ye Marksizmin indirgemeci, mekanik-determinist ve te
leolojik yorumunun nesnel gereklikteki rtlmesi olarak grnd. Devri
mi felsefi dzeyde zmlemek amacyla kaleme ald son derece arpc ve
tartmal "Kapital'e Kar Devrim" (Ekim 1917) balkl yazs, kinci Enter
nasyonal'e hakim olan pozitivist ve kaba maddeci tarih anlay karsndaki
eletirel tutumunu aka gsterir.2 Bu anlay, dar bir bak asyla yorum
lad iin, Marx'n Kapital'ini hem talya' da hem de Rusya' da "proletaryann
deil, burjuvazinin bir kitabna" dntrmt. Bu anlaya gre, Rusya' da
nce burjuvazi bir snf olarak geliecek, kapitalist ilikiler egemen olacak,
tpk Bat'daki gibi bir burjuva uygarl kurulacak; bu aamalar tamamlan
dktan sonra, ancak o zaman, proletarya kendi siyasal mcadelesine giriebi
lecekti. Gramsci, kaba ve mekanik materyalizmin tarihsel ilerleme emasn
geersizletirdiini dnd Bolevik Devrimi'nin, byle yanl yorumla
nan Das Kapital'e kar gerekletirilmi bir devrim olduunu ileri sryordu.
Ona gre, Bolevikler, tarihsel materyalizmin kurucu ilkelerinin hi de sanl
d gibi kat olmadn gstererek, aslnda bu kitabn "yaayan, ikin dn
cesini" hayata geirmilerdi (Gramsci, 1977: 34).
Artk analizlerinde Marksizmin mekanik-determinist ve pozitivist ol
mayan yorumunu benimseyen Gramsci, Ekim Devrimi'nin tarihsel deneyimi
ni gelecekteki siyaset kuram ve pratiinin nemli bir bileeni olarak grme
ye balamt. Nitekim, kiisel entelektel-siyasal tarihi asndan bakldn
da, 1919-1920 dneminde talya'y derinden etkileyen fabrika konseyleri ha
reketi, onun bu deneyimi nasl iselletirmeye yneldiini aka gsterir.
Toplumsal ve siyasal alkantlarla dolu geen bu "iki kzl yl" (biennio rosso)
boyunca arkadalaryla birlikte yaad dnm sreci, Rusya' daki geli
melere gndermede bulunmakszn anlalamaz. Gramsci'nin 1919-1920 ylla
rndaki siyasal ve kuramsal etkinliinin odanda, Bolevik deneyiminin tal
ya koullarna nasl uyarlanabilecei sorusuna ynelik aratrma abas bulu
nur. i snfnn znel mdahale yeteneine duyduu gven ve sempati,
Gramsci'nin, Rusya'da rnekleri grlen ii, kyl ve asker sovyetlerinin
kitle mcadelesinde ne kadar kritik bir rol oynayabileceini kavramasna yar
dmc olacakt.
Gramsci'nin Torino'daki ilk yllar, talyan siyasetinde nemli deiik
liklerin ortaya kt bir dnm srecine karlk gelir. Bu dnemde, lke
nin ynetici snflar, Libya'nn igalinde de grld zere, sonuta savaa

2 Bu yaz iin bkz. Gramsci (1977: 34-37).


antonio gramsci 127

dnecek olan militarist eilimler sergilemeye balamlard. Bu eilimlerin


somut politikalara aktarld Birinci Dnya Sava, siyasal yelpazedeki ide
olojik konumlanmalarn daha net bir biimde belirginlemesine yol at. Sa
akmlar genel olarak askeri igal yanls bir tutum alrken, soldaki oluumlar
sava karsnda "yanszlk" ve "mdahalecilik" biiminde iki kart eilim
arasnda blnd. Gramsci'nin 1914'te yaynlad bir gazete yazsnda (1977:
6-9) "aktif yanszlk" eilimini savunmas, haksz bir biimde, o sralarda he
nz PSI yesi kimliiyle Avanti!'nin editrln yapmakta olan Benito
Mussolini'nin mdahale yanls tutumuna destek verdii biiminde yorum
lanmtr.
te yandan, Birinci Dnya Sava sonrasnda talyan siyasal hayatnn
derin bir krize girmesi btn dengeleri deitirdi. Avrupa'nn birok lkesin
de devrim rzgarlar esmeye balarken, lkedeki siyasal ve toplumsal geri
limlerin, konjonktre! yntemlerle zlemeyecei bir evreye ulamakta ol
duu grlyordu. Sava srasnda izlenen politikalar, ekonomik ve toplum
sal kriz koullarndan etkilenen geni kitleleri radikal siyasal hareketlerin
propagandalarna ak hale getirmiti. Rusya'nn sava sonras krizden Bole
vik Devrimi'yle ktn gren Gramsci, talya'nn yaad krizin benzer bir
yapsal dnme olanak tandn dnmeye balamt.
Gramsci'nin bu dncesinin somut rn, Palmiro Togliatti, Angelo
Tasca ve Umberto Terracini gibi arkadalaryla birlikte Mays 1919'da yayn
lamaya balad L'Ordine Nuovo (Yeni Dzen) dergisi olmutur. Hepsi de tal
yan devrimci siyasetinde nemli grevlere gelecek olan bu gen devrimciler,
sre ierisinde aralarnda kimi siyasal farkllklar ortaya ksa da, dergiyi k
sa srede sosyalist hareketin nemli yaynlar arasna katmay baardlar.
L'Ordine Novo, o sralarda ii snfyla daha dorudan iliki kurmay ama
layan Gramsci ve Togliatti' nin bilinli abalar sonrasnda, Haziran 1919' da
yaynlanan "i Demokrasisi"3 balkl makaleden itibaren fabrika konseyle
ri stratejisinin gelitirildii bir mcadele organna dnt (Cammett, 1967:
71-72). Gramsci, L'Ordine Nuovo hareketinin Torino'da etkili bir siyasal evre
olarak gelimesiyle birlikte, talyan sosyalizmi iinde daha etkin bir rol oyna
ma olanan buldu. Yazd kuramsal makalelerle, konsey komnizminin
Rusya, Macaristan ve Almanya' daki benzer deneyimlerinin yeni bir stratejik
ve politik syleme aktarlmasna katk salad.
Ne var ki, L'Ordine Nuovo topluluu, Torino'daki fabrika evrelerinde
kitlesellik kazanabilmi olsa da, ayn baary ulusal siyaset dzleminde gs
teremedi; hatta PSI iinde bile etkili bir g olamad. Baarszlk kukusuz sa
dece bu topluluun siyaset alanndaki ksmi yetersizliine balanamaz; ii

3 Bu yaz iin bkz. Gramsci (1977: 65-68). L'Ordine Nuouo'nun kurulu dnemi iin ayrca bkz.
Davidson (1987: 115) ve Fiori (1970: 118).
128 nc blm

snf hareketindeki dier bileenlerin karlahrrnal stnl, L'Ordine


Nuovo'nun daha geni kesimlere ulamasnn nndeki yapsal engeldi. zel
likle, ii snfnn en gl sendikal rgtlenmesi olan Genel Emek Konfede
rasyonu'nun (CGL), PSI'nin parlamento grubunun, kooperatiflerin vb. refor
mistlerin denetiminde bulunmas devrimci sylemin kitlelere aktarlmasn
zorlahryordu. te yandan, partinin merkez ynetimindeki maksimalist ei
limin L'Ordine Nuovo'da savunulan siyasal stratejiye yakn olduu da syle
nemezdi. Dsal nitelikli bu engellerden baka, topluluun kendi iindeki si
yasal anlamazlklar da, izlenen politikann ulusal dzeye aktarlmasnda
olumsuz bir rol oynamhr (Cammett, 1967: 107-08; Yeti, 1994: 140-45).
L'Ordine Nuovo'nun biennio rosso dnemindeki mcadeleden yenilgiy
le kmas, Gramsci'nin izleyen yllardaki siyasal ve entelektel geliimi a
sndan zorlu bir dnemin almasna sebep olmutur. zellikle 1921 ve 1922
yllan, hem devrimci savamn nnde almas gereken yeni engellerin k
mas, hem de kiisel yaam yksndeki alt st olularn belirleyici olmas
bakmndan skntlarla geti Ooll, 1977: 46). Bu arada, PSI'nin fabrika konsey
leri hareketi, Komintern'in nerileri (reformistlerin uzaklatrlarak partiye
devrimci bir karakter kazandrlmas isteniyordu) ve ii snfnn igal eylem
leri karsndaki tutumu artk kesin bir dnm noktasnn gndeme geldiini
gsteriyordu (Cammett, 1967: 133).
Gramsci, PSI iinde uzlamas mmkn olmayan siyasal eilimlerin
giderek partinin blnmesine doru yol ald bu gei dnemi boyunca, re
formist ve merkezci yaklamlarn dnda konumlanan bir mcadele pers
pektifini benimsedi. Artk siyasal programa ilikin strateji ve taktikler zerin
de anlalamayaca kesinlikle belli olduu zaman, Ocak 1921'deki Livorno
Kongresi'nde kararlatrld zere, kurulmas planlanan talya Komnist
Partisi'ne katlma karar ald. Yeni partinin kuruluunda, PSI'deki uzlamaz
kanadn temsilcisi olan Amadeo Bordiga'nn yaklamlar belirleyici oldu;
Gramsci ise, parti organlarnn ve politikalarnn saptanmasnda daha "alak
gnll" bir konumda bulunuyordu. Gramsci, yeni partinin merkez komite
sinde yer almakla birlikte, partinin gndelik ynetimini elinde bulunduran
yrtme organnda grevlendirilmemiti Ooll, 1977: 46). te yandan, 1921-22
yllan, faist partinin hzla g kazanmaya balad, liberal devletin eskisi gi
bi srdrlemeyeceinin iyice ortaya kt, ancak ksa erimde sosyalist dev
rimin olanaksz olduunun giderek anlald bir dnemdi. Gramsci, gele
cekte devrim koullarnn yeniden ortaya kacana inanmakla birlikte, mev
cut g dengeleri hesaba katldnda, ii snfnn daha uzun sre olumsuz
luklarla mcadele etmek ve verili konumunu korumak zorunda kalacan
grmt.
antonio gramsci 129

Gramsci, Mays 1922'de Komnist Entemasyonal'in Yrtme Komite


si'nde talya Komnist Partisi'ni temsil etmek zere Moskova'ya gitti. Bura
daki grevine balad srada, son yllarda yaad olumsuz gelimelerin yol
at psikolojik ve bedensel skntlarla ba edebilmek amacyla, Moskova ya
knlarndaki bir sanatoryumda kald. Ayn yerde, daha sonra evlenecei Gi
ulia Schucht'la tant. Ona Delio _ve Giuliano adnda iki ocuk verecek olan
eiyle burada geirdii srenin, yaamnn en neeli ve mutlu gnleri olduu
sylenir (Davidson, 1987: 182; Fiori, 1970: 155; Cammett, 1967: 163). Bu arada,
1923 ubat'nda Bordiga'nn ve merkez komite yelerinin tamamna yakn
nn tutuklanmas, parti faaliyetlerinin faizm dneminde ne denli zorlama
ya baladnn da bir gstergesi olmutu. Gramsci, Aralk 1923' de Komintem
ynetimi tarafndan, yeniden youn bir siyasal alma ierisine girecei Vi
yana'ya gnderildi. Oradaki almalar srerken, Nisan 1924'de talya' da ya
plan parlamento seimlerinde partisi tarafndan aday gsterildi ve milletve
kili seildi. Bu gelime zerine talya'ya dnd ve ksa bir sre sonra partinin
Como yaknlarnda gizlice toplanan ilk ulusal konferansna katld.
lkede btn solun ciddi bir krizle karlat bu aylarda, giderek ye
ralt faaliyetine doru zorlanmakta olan partinin ynetimini stlenmek duru
munda kald. Konferans sonrasnda, partinin parlamento grubunu ynetmek
zere Roma'ya gitti. Faistlerin en byk siyasal g haline geldii olaans
t koullar altnda, bir yandan yasal alanda parlamento almalarnn koor
dine edilmesi, br yandan da partinin yar gizli bir mcadele rgtne d
ntrlmesi grevini stlendi (Cammett, 1967: 169; Joll, 1977: 58, 48). Faist
diktatrln siyasal ve toplumsal sreleri btn arlyla denetimi altna
almaya balamas nedeniyle, anti-faist mcadelenin hangi eksenlerde olu
turulaca sorunu gndemdeki en yakc tartma balyd. Gramsci, 1924
sonrasnda liderliini stlendii komnist partisinin disiplinli, merkezi bir
yapya kavuturularak bask koullarnn gerekliliklerine uygun bir biimde
yeniden yaplandrlmasn ve faizme kar mcadele iinde kitlelerin gn
delik yaamlaryla sahici bir iliki kurulmasn hedefledi (Martin, 1998: 32).
Ne var ki, partinin etkin bir siyasal g olmasna ynelik almalar,
Kasm 1926'da Mussolini'nin faist iktidar tarafndan, parlamenter dokunul
mazl olmasna karn tutuklanp hapse atlmasyla sona erdi. Mussolini,
Gramsci'nin de aralarnda olduu liderlik kadrosunu tutuklatarak talyan
Komnist Partisi'ni btnyle susturmak istiyordu. Gramsci, arkadalaryla
birlikte yargland, zel olarak kurulmu Devlet Gvenlik Mahkemesi tara
fndan yirmi yl hapse mahkum edildi. Tutuklanmadan nce kaleme almaya
balad en nemli almas olan "Gney Sorunu zerine Kimi Gzlemler"
(Gramsci, 1978: 441-62) balkl yazsndaki izlekleri hapishane dneminde
gelitirmek zorunda kalacakt. Zorluklarla geen tutsaklk yllar boyunca, ak-
130 nc blm

tif siyasal yaam sona erdirilmeden nce sahip olduu analitik derinlii ko
rumaya alb. Faizmin hapishanelerinde, uzun uralar sonucunda yazma
iznini alabildikten sonra, Hapishane Defterleri ad altnda toplanan notlarn
kaleme almaya balad. 1929'dan salk sorunlar yznden yazmay brak
mak zorunda kald 1935'e kadar, toplam 33 defter doldurdu.
Gramsci, 27 Nisan 1937 gn Roma' da, hastal nedeniyle gtrld
bir klinikte ld. Krk alh yandayd. Hapishane yllarnda ona yardmc
olan baldz Tatiana Schucht, defterlerin gvence albna alnarak Moskova'ya
gtrlmesini salad. Yaklak bin sayfa tutan bu notlar yn, gncel si
yasal etkinliklerine son veren ok uzun hapis cezasnn bile durduramad
dnsel retimin zenginliini olduu kadar, her trl zorluk karsnda
"iradenin ve entelektel disiplinin olaanst gcn" (Martin, 1998: 3) de
yanstyordu.

Fabrika Konseyleri Kuram ve Deneyimi


Gramsci'nin Hapishane Defterleri'ndeki kuramsal sorunsalnn kkenleri, aktif
siyasal yaam srasnda gelitirdii siyasal zmlemelerinde bulunabilir.
Tutuklanmadan nceki almalar, genellikle sosyalist dergilerde yaynlanan
makaleler ile parti iin kaleme alnan deerlendirme yazlarndan oluur.
Gndelik politikann son derece hzl bir biimde seyreden zorunluluklarna
yant vermek amaayla kaleme alnan bu yazlar, aslnda, siyasal kimliiyle
ne kan bir aydn olarak, Gramsci'nin dnsel derinliinin bir baka gs
tergesidir.4 Hapishane ncesi yazlarna egemen olan temel ncller kuram
sal dzeyde incelendiinde, sz konusu derinliin, talyan liberal devletinin
organik krizine ilikin kapsaml bir analize duyulan gereksinmeden kaynak
land saptanabilir.
Defterler' deki aklama modelini de etkileyen bu analiz, talyan burju
vazisinin kendini iinde bulduu yapsal krizin tarihsel nedenlerini aa
karmaya odaklanmtr. Burjuvazi hem Risorgimento dneminde ulusal b
tnleme srecinin ngrd tutunumlu (cohesive) bir liberal toplum hede
fini yaama geirmekte, hem de Birinci Dnya Sava sonrasnda siyasal ker
tedeki btn gelimeleri etkileyen uzlamaz elikileri zmekte baarl ola
mamt (Martin, 1998: 13). Bu baarszlk, burjuvazinin, kapitalist geliim s
recini etkin bir biimde ynetemedii ve kendi snfsal stnln olutu
rurken ynetilenler nezdindeki meruluunu sorunsuz bir biimde salaya
mad anlamna gelir. Birinci Dnya Sava'nn hemen ardndan, talyan bur
juvazisinin artk ulusun tarihsel dzeydeki geliiminin koullarn hazrlaya-

4 Hapishane ncesi dneme ait yazlardan yaplan kimi derlemeler ayrca yaynlanmtr. Bkz.
Gramsci (1977, 1978 ve 1994a).
antoio gramsci 131

cak bir hegemonik zne olamayaca anlalmt (Boggs, 1984: 76). Snflar
arasndaki ideolojik ve kltrel stnlk ilikilerinde krlgan bir yapya sa
hip olduu anlalan bu snfn isel yetersizlikleri, yapsal kertedeki eitsiz
geliim sorunlarnn styapsal srelerdeki aksamalarla eklemlenmesine yol
ayordu: Ekonomideki yapsal dnm nasl piyasa mekanizmalarn etkin
bir ileyie kavuturamadysa, burjuvazinin styapsal dzeydeki perfor
mans da liberal siyasal dzenin konsolidasyonunu salamaktan uzakt.
Gramsci'nin hapishane ncesindeki aktif siyasal hayatnn en nemli
deneyimini oluturan fabrika konseyleri giriiminin kuramsal gerekesi, tal
yan burjuvazisinin liberal siyasal kurum ve normlar salamlabrmaktaki ye
tersizliinin neden olduu tarihsel krize ilikin zmlemeye dayanr.
Gramsci ve L'Ordine Nuovo' daki arkadalarnn biennio rosso' da zirvesine
kan konsey stratejisi, liberal devletin knn aslnda yeni bir dzenin ku
rulmas bakmndan yeni olanaklar yaratt yolundaki varsaymn rn
dr: Burjuvazinin baarszl ortada olduuna gre, talyan toplumsal for
masyonundaki glerin mevzilenileri dikkate alndnda, yeni bir siyasal
yaplanmann temel znesi yalnzca ii snf olabilirdi. te yandan, yeni
devletin kurulmasn ynlendirecek olan kurumsal mekanizmalarn nerede
aranmas gerektii sorusu da nemli bir tartma balyd. Tam da bu nok
tada, Gramsci'nin katkda bulunduu fabrika konseyleri modeli, sz konusu
sorunun yantn mevcut rgtlenme biimleri (rnein, sendikalar ve siyasal
partiler) dnda buluyordu (Cammett, 1967: 94). Eski kapitalist/liberal dev
letin ileyi mantndaki konumlar dolaysyla, siyasal partiler ve sendika
lar, yeni tarihsel zne olarak ortaya kan ii snfnn nclnde ina edi
lecek olan devletin ("yeni dzen" in) kurucu yaplarna dntrlemezdi. Bu
varsaym, Gramsci'nin fabrika konseylerini kuruculuk ileviyle donatan stra
tejik yaklamn merulatrmay amalamaktayd.
Gramsci, 1919' dan itibaren konsey, parti ve sendika ilikileri konusun
daki yaklamn gelitirirken, 1917 Ekim Devrimi'nin Sovyet deneyiminden
ve Leninist kuramdan olabildiince yararlanmtr. talya'nn iinde bulundu
u zgl koullan gz nnde bulundurarak, siyasal parti alannda PSl'ye,
sendika alannda ise CGL'ye ynelttii eletirisinin temel hedefi konsey mo
delinin neden gerekli olduunu aklamaya yneliktir (Boggs, 2002: 75). te
yandan, 1919-1920 dneminde talyan siyasal srelerini derinden etkileyen
fabrika igallerinden karlan derslerin de, Gramsci'nin ii snf rgtleri
arasndaki ilikilerin brnecei biimler konusundaki yaklamnn nesnel
dayanan oluturduu dnlebilir.
Gramsci'ye gre, ii snfnn mcadelesine kurumsal biim kazand
ran sendikalar ve siyasal parti, kapitalizmin egemen olduu tarihsel dnemin
rgtlenme biimleridir; baka bir deyile, bunlar kapitalizmin gelimesine
132 clincu blm

kout olarak ortaya kan burjuva demokrasisi zemininde etkinlik gsteren s


nf rgtlenmeleridir (Boggs, 2002: 76). Bu zellikleri nedeniyle, ne sendika
larn ne de siyasal partinin, kapitalist dzenin isel mantn dolayszca a
malar sz konusu olamaz. Gramsci, ayn dnemde uluslararas sosyalist ha
reket iinde etkili bir entelektel olan Anton Pannekoek'in gelitirdii tezleri
artracak bir biimde (Bellamy ve Schecter, 1993: 32), snf savamnn bu
iki geleneksel kurumunun kapitalizmi btnyle amay ngren bir devrim
stratejisinin tayc zneleri olamayacan savunur. Ona gre, kapitalizmin
zorunlu kld snf ilikileri alannda asl olarak savunma amacyla olutu
rulan rgtlenme biimleri, yeni bir toplumsal formasyonu ve devlet biimi
ni kurmay hedefleyen devrim savamnn temel aralar olamayacaktr.
Gramsci, sendikalar devrimi gerekletirecek snf organlar olarak
kabul etmese de, bunlarn snf savamndaki ilevlerini btnyle yads
maz. Avrupa lkelerindeki tarihsel deneyim, zellikle balangtaki toplum
sal-siyasal konumlar dikkate alndnda, sendikalarn ii snf mcadele
lerinde radikal ynelimler sergileyebilen rgtsel yaplar olarak ortaya k
tklarn gsterir. Bununla birlikte, kapitalizm koullarnda, ii snfnn bir
lik ve dayanmasn salayan rgtlenmeler olmalarna karn, sendikalar
zaman iinde kapitalizmin ynetsel sreleri iinde yer almaya balamlar
dr. talya'daki en etkili sendikal oluum olan CGL de, nihayetinde, sylem
dzeyindeki btn "devrimci" ve radikal grnmnn tersine, kapitaliz
min genel ileyi mekanizmalarna eklemlenmiti. Gramsci'nin bu saptama
snn dayand kuramsal ncller aratrldnda, emein piyasadaki bir
meta olarak yeniden retiminde sendikalarn oynad role ilikin yaklam
nn belirleyici olduu grlebilir: Sendika, "nesnel bakmdan" kendi zgl
deiim nesnesi olan emein metaya dntrlerek piyasa ilikilerine so
kulmasnda, tpk dier kapitalist irketlerin kendi metalaryla kurduu ili
kinin bir benzerini yeniden retmektedir. Meta olarak emein deiim sre
cindeki temsilciliini stlenen sendika, ii snfnn karlarn korumakla
birlikte, aslnda retici kimlikleriyle dnlmesi gereken iileri sadece c
retli emekiler olarak konumlandrmaktadr. Bu yzden, Gramsci, sendika
nn, emekle kurduu meta ilikisindeki rol nedeniyle, "kapitalist merkanti
lizmden ancak znel olarak ayrt edilebilecei"ni (1978: 76) ileri srer. Sendi
ka, ironik bir deerlendirmeyle, sonuta iilerin birliini hedefleyen bir r
gtlenme biimi olduuna gre, verili sendikalist yaplar ierisinde kapitaliz
min almasnn olanakszln gsterdii lde, snf bilincinin gelimesine
znel olarak katkda bulunabilir. Ne var ki, sendikal etkinlikler araclyla
kurulan kolektif znellik, ii snfnn kendini tarihsel bir zne olarak algla
masn salayacak gelikinlik dzeyine asla ulaamayacaktr; zira, proletar
yann devrimci zneye dnmesi, iilerin, "emek sisteminin ayrlmaz bir
antonio ransci 133

paras"n (Gramsci, 1977: 110) oluturduklar dorultusunda bir bilin geli


tirmelerine baldr.
Gramsci, sendikalarn neden devrimci dnmn taycs kurumlar
olamayacaklarn aklamak zere, bunlarn kapitalist toplumda yerine getir
dikleri bir baka ileve daha gndermede bulunur. Sendikalar, sermaye ile c
retli emek arasndaki szleme ilikisi erevesinde etkinlik gsterdikleri s
rece, uzlamaya dayal "endstriyel yasallk" kavramn snf savam alan
na aktarrlar; bylelikle, emek-sermaye ilikisinde dolaym (ya da, araclk) i
levini yerine getirirler, bizatihi bu ilikinin almasn hedeflemezler.s Dolay
syla, almalar srasnda verili hukuksal zemini daha fazla dikkate almak
durumunda kaldklar iin, devrim srecini rgtleme yeteneine sahip de
ildirler.
Gramsci, kapitalist dzenin zorunlu kld endstriyel yasalla uy
mak zorunda olan sendikalarn, ayn zamanda brokratikleme eilimi sergi
lediklerini de vurgular. Sendikalar, iilerin dayanma rgtleri olarak geli
meye baladktan sonra, snfn iktisadi karlarn savunurken, temsil ettikle
ri yelerin saysndaki arha kout olarak, kanlmaz bir biimde brokratik
yaplara dnrler. Snf iindeki iblmne dayal uzmanlamann da kat
ksyla hiyerarik ve disiplinli bir yapnn ortaya kmas sonucunda, sendika
larn, ii snfnn gndelik varolu biimlerine yabanclamas nemli bir so
rundur (bkz. Bellamy ve Schecter, 1993: 34; Boggs, 2002: 81 ).6 Gramsci, bu ne
denle, snfn iinden gelseler bile, kitlelerin nesnel varoluundan giderek ay
rmaya balayan (hatta, ayr bir kasta dnen) sendika grevlilerinin olu
turduu rgtsel biimler karsnda eletirel bir tutum sergiler: Kendi varl
n kapitalist toplumdaki emek-sermaye ilikilerinin srmesine borlu olan
ayrcalkl brokratik-hiyerarik katmann, reformist yaklamlarn nesnel da
yanana dnerek, devrim srecinin derinlemesini engellemeye balama
s hi de olaslk d deildir.
Nitekim, Gramsci'ye gre, talyan sendika yneticileri endstriyel ya
sall asla sorgulanmayacak bir olgu olarak algladklar iin, ii snfnn
gndelik mcadelelerinde yalnzca "kaos ve dikballk" grmler; iilerin
kapitalist disipline kar klarn, devrimci bir itiraz dorultusunda genel
letirmeyi hi dnmemilerdir. Bu zihniyetin biimlendirdii sendikal di
siplin de, sonuta, sermaye snfna hizmet anlamna gelecektir; dolaysyla,
fabrika konseylerinin sendikalarn denetimine braklmasn savunan her g-

S Bu konuda ayrca bkz. Boggs (1980: 87; 2002: 80) ve Adamsan (1980a: 58).
6 Gramsci (1978: 77), emek piyasasn denetlemek amacyla etkinlik gsteren sendikal yaplarn, geni
leme sreci iinde, ii snfnn retim alanlarndan giderek uzaklaan bir grevliler topluluuna d
ntn, sendikal mcadelede arbk yalnzca ticaret yasalarnn dikkate alnmaya baladn zel
likle belirtir.
134 nc blm

r, gericiliin ii snf mcadelesinde egemenlik kurmasna yol aacaktr


(1977: 268). Sendikalar, snf bilincinin ykseltilmesine yardmc olmadklar
gibi, emein meta olarak alglanmasna katkda bulunduklar lde, iileri
edilginlie ve otoriteye itaate ynelten burjuva ideolojisinin yaygnlamasn
da kolaylatrmaktadrlar. Bu yzden, sendikalarn kapitalizmi ortadan kal
drma yeteneine sahip olduu yolundaki iddia "sama ve ocuka"dr
(Gramsci, 1978: 76). i snfnn devrimci eilimlerini trplemeye hizmet
eden sendikalar, kapitalizmin almasn salayacak kurumlar deildir.
Gramsci, sendikalar yeni devletin kurulu srecini ynetecek temel
kurumlar olarak grmedii gibi, ayn olumsuz deerlendirmesini ii snf
nn br rgtlenme biimi olan siyasal partiye de ksmen yanstr. Siyasal
parti konusundaki eletirel zmlemesi, arlkl olarak PSI deneyimine y
nelik yaklamndan tretilebilir. Gramsci, PSI'yi tpk dier burjuva partileri
gibi hareket eden, nihayetinde onlarla ayn siyasal zemin (burjuva demokra
sisi) zerinde yer alan bir rgtlenme biimi olarak deerlendirir (Boggs,
2002: 77). Kapitalizmin yerini btnyle farkl retim ilikilerine dayal bir
toplumsal oluuma brakt bir dnm uranda, snfn geleneksel r
gtlenme biimlerinden biri olarak, partinin yeni devletin nvesini olutur
mas mmkn deildir. Gramsci'ye gre, PSI rneinde grld zere, et
kinlik alann asl olarak parlamentarizmin sunduu olanaklarla snrlandran
bir rgtlenme formundan devrimci dnmn temel znesini tretmek
yanltr. Gramsci, sre ierisinde kendi kuramsal yaklamn gelitirirken,
devrimci siyasal partinin aslnda ne kadar nemli olduunu da vurgulamaya
zen gstermitir; nitekim, Hapishane Defterleri'nin "Modem Prens" konulu
blm bu vurgulamann kuramsal balamn oluturmaya yneliktir.
Gramsci, L'Ordine Nuovo dnemindeki yazlarnda, temelini ii ve
kyl konseylerinin oluturaca yeni bir devlet modelini savunur. Sendika
ve siyasal parti eletirisi, fabrika konseyini "etik devlet"in sosyalist formu
olarak kurgulayan yeni devrimci siyasal tasarmn merulatrc bir n hazr
ldr. Gramsci'nin konsey sorunsalnda, ii snfyla kurulacak organik ba
n siyasal kertedeki temsilini oluturan sosyalist devlet, iilerin retici kim
liine kamusal-yurttasa! bir nitelik kazandrlmasnn gstergesidir. Snf sa
vamnn fabrika konseylerinde somutlanmas da, ayr retim alanlarnda
kendi yaltk konumlarn srdrmeye zorlanan iiler arasndaki organik bir
liin kurulmas anlamna gelecektir (bkz. Germino, 1990: 96; Martin, 1998:
146). Bu nerme, teknik iblmnn korporatif snrlar iinde kaldklar s
rece, iilerin daha yksek bilin biimlerine ulamasnn olanaksz olduu
varsaymna dayanr. Gramsci'nin balca kaygs, iilerin trde bir birlik
iinde toplanmalarn kolaylatracak rgtsel biimlerin oluturulmasdr.
Gramsci, baka trden rgtlenme deneyimlerinden farkl olarak, fabrika
antonio gramsci 13 5

konseylerini, byle bir birliin kurulmas ve iiler arasndaki teknik bln


melerin almas iin en nemli tarihsel olanak olarak grr.
Gramsci'nin bak asndan, fabrika konseyleri stratejisine kaynaklk
eden sovyet kurumu, sadece Rusya'daki devrim srecine zg bir rgtlen
me biimi olmayp kapitalizme kar mcadelelerinde baka lkelerin iile
rinin de yararlanabilecei bir rnektir. L'Ordine Nuovo grubu, Sovyet mode
lindeki rgtlenme biiminin, Rusya' da nasl arln devrilmesine ve yeni
tipte bir devletin kurulmasna yardmc olduysa, talya'da da ii snfnn
devrimci mcadelesine ve demokrasinin derinlemesine katkda bulunaca
n savunuyordu. Gramsci, dnemin dier kuramclarndan farkl olarak, de
mokrasinin liberal parlamenter kurum ve uygulamalara indirgenemeyecei
ni varsayarak, ii demokrasisinin ancak fabrika konseyleri araalyla geli
tirilebileceini vurgular. Sradan iilerin gndelik iyeri deneyimlerindeki
mzakere ve ynetim sreleri, gelecekteki sosyalist dzenin balca grn
m olan demokratik katlmn yeni biimlerini salayacaktr. Gramsci'nin bu
ngrs, kapitalist toplumda burjuvazinin ynlendirmesi altndaki siyasal
kurumlardan kktenci kopuun, ancak mevcut egemenlik ilikilerini yadsya
cak ynetim organlaryla mmkn olduunu varsayar. Gramsci'ye gre, d
nemin sosyalist partileri zerinde hegemonik bir etkisi olan kinci Enternas
yonal tarafndan desteklendii haliyle, sosyalizmin kuruluunu parlamenter
yntemlere balayan siyasal strateji kesinlikle devrimci dnme olanak ta
nmaz; byle bir strateji, baarl olmas durumunda bile, ii snfnn ve ezi
len kesimlerin burjuva devlet sistemine eklemlenmesine yol aar (bkz. Boggs,
2002: 59, 76).
Gramsci, fabrika konseylerini ne karan bir siyasal mcadele tarzn
nermesi nedeniyle, zellikle reformistler tarafndan, anarizm ve anarko
sendikalizmin savunduu trden bir bak asna sahip olmakla eletirilmi
tir. Ancak, L'Ordine Nuovo dnemindeki yazlar incelendiinde, Gramsci'nin,
kendi siyasal konumunu sendikalist ya da anarist yaklamlardan uzak tut
maya zen gsterdii kolaylkla saptanabilir (Bellamy ve Schecter, 1993: 32).
Nitekim, Gramsci yeni devletin fabrika konseyleri zerinden kurulacan ile
ri srerken, aslnda, snfsz topluma gei srecinde devletin mutlaka gerek
li olduunu da kabul eder. Gei srecinde devletin zorunlu olup olmad
sorusu, kuramsal alanda, Marksizmin anarizm karsndaki temel ayrma
noktalarndan birini oluturduuna gre, Gramsci'nin yaklam anarizm ya
da anarko-sendikalizmle ilikilendirilemez. Gramsci iin, ii snfnn mca
delesi yeni trden bir devletle desteklenmedii srece, siyasal devrimin kk
tenci nitel dnmleri gerekletirmesi sz konusu deildir. Devlet, toplum
sal zgrln sosyalist biimlerine ulalmasn hedefleyen deiim srecin
de son derece kritik bir rol oynayacaktr. Anarizmin yanlgs, zgrlk kav-
13 b nc blm

ramn diyalektik bir perspektife dayandrmad iin, gei dneminde z


grln, retim aralan zerindeki toplumsal denetimle ve kurumsal bir bi
im altnda salanabileceini ngrmemesinde aranmaldr. Anarizm, snf
egemenliinin ayn zamanda devlet araclyla gerekletiini ve siyasal s
relerdeki temel znenin devlet olduunu kavramamaktadr; oysa, devrimin
baanya ulamasndan sonra, geni kitlelerin siyasal yaama ve devlet alan
na mdahalesi konseyler araclyla mmkn olabilecektir (bkz. Martin,
1998: 25-26; Bellamy ve Schecter, 1993: 33, 35).
Gramsci'nin sendikalizme ynelttii bir baka nemli eletiri ise, ii s
nfnn organik birliinin salanmas konusuyla ilgilidir: Sendikalist yaklam
lar, meslek aynmlan zerinden rgtlenmeyi esas alan sendikal rgtlenme
tarzn destekledikleri iin, ii snfnn deiik kesimleri arasndaki ayrma
lann srmesine katkda bulunurlar. Sendikalizmin nerdii trden genel grev
benzeri mcadele biimleri bile, ksa erimde iiler arasnda gl balantlar
kurulmasna yardmc olsalar da, snf-ii blnmelerin ortadan kaldrlmasna
yardmc olmaz. Buna karlk, fabrika konseyleri, daha devrim ncesinden
balayarak retim srecinin tamamna ilikin bir rgtlenme perspektifi sun
malar nedeniyle, snfn kendi iindeki birliini salamann temel aralar ola
rak kabul edilebilir. Gramsci'nin bu deerlendirmesi, L'Ordine Nuovo'nun siya
sal stratejisinde aka ifade edildii zere, fabrika konseylerinin yeni devletin
nvesini oluturacana ilikin ngryle koutluk iindedir. Gramsci'ye gre,
snfn organik birliini gerekletirecek olan konseyler, bir yandan sosyalist
demokrasinin gelikin biimlerine ulalmasnda ilevsel olacak, br yandan
da yeni trden devlet iktidarnn siyasal formunun oluturulmasna yardmc
olacaklardr (bkz. Boggs, 2002: 75; Bellamy ve Schecter, 1993: 33-34).
Fabrika konseylerinin yeni devletin nvesi olarak kuramsallatrlma
s, bunlarn siyasal parti ve sendikalarla ne trden bir iliki iinde olaca so
rusunu gndeme getirir. Gramsci, bu soruyla ilgili olarak, devrimci srecin
btn ynlerini kuatabilecek kurumlar olmadn dnd parti ve sen
dikalarn btnyle bir yana braklmasndan yana deildir. Bolevik deneyi
minden hareketle, sendikalarn devrim sonrasnda da ilevlerini srdrerek,
zellikle retim srecinin rgtlenmesine katkda bulunacaklarn ngrr.
Gramsci'nin, konseylerin dier ii snf rgtlenmeleri (hatta, devrimci par
ti) karsndaki zerkliini gvence altna alan bir siyasal modeli savunduu
aktr (Cammett, 1967: 108). Ancak, yeni devletin nvesini oluturacak ku
rumlar olduklar iin konseylere ncelik tannmas, elbette siyasal partinin
devrim ncesinde ya da sonrasnda oynayaca roln ikincilletirilmesini ge
rektirmez. Gramsci, temel olarak, iktidarn fethi ve konsolidasyonu srecinde
siyasal partinin geni ii kitlelerine nderlik etmesinin ne denli nemli oldu
unu vurgular. Gramsci iin, partinin devrimin rgtlenmesine ynelik id-
antonio gramsci 137

dias, kendi bana, kitlelerin savamnda nc bir konuma gelmesi bakmn


dan yeterli deildir; devrimci parti, hem iktidarn ele geirilmesinden nceki,
hem de devrim sonrasnda yeni devletin kurulmas srecindeki etkinlik tar
zyla kendini ii snfnn organik bir bileenine dntrebilmelidir.

Tarihsel Blok ve Tarihsel Materyalizm Sonmlan


Gramsci'nin Hapishane Defterleri'nde toplanan dank notlarnda gelitirdii
kuramsal modelin aa karlmas iin bavurulabilecek yntemlerden biri,
"tarihsel blok" kavramn merkezine alan okuma tarzdr. Gramsci, kendi sz
leriyle "fr ewig" (btn zamanlar iin) bir yapt brakmak isterken, kuramsal
dzeyde Marksizmin ilgi alanna giren temel felsefi sorunlar yeniden incele
mek zorunda kalmhr. "Tarihsel blok", bu sorunlar apraz kesen bir kurucu
kavram olarak, Gramsci'nin siyaset kuramnn belirleyici grnmlerinin so
mutlatrlmas bakmndan son derece ilevseldir. Aslnda, tarihsel materya
lizmin balca nermeleriyle ilikili deiik yaklamlar (determinizm, volun
tarizm, ekonomizm, vb.) dnldnde, Defterler'in inceleme alanndaki
btn kavram ve kategorilerin, "tarihsel blok" kavramnn ierdii tartma
balklaryla yakndan balantl olduu grlebilir.
Gramsci, Marksist siyaset kuramnn temel kavramsal aralarn kendi
sorunsalna eklemleyerek, toplumsal btnln farkl kertelerine ilikin bir
zmleme gelitirmeyi amalar. Nesnel gerekliin ampirik dzeydeki kar
mak rntsn aklamay hedefleyen her kapsaml kuramsallatrma gi
riimi, yapsal ve styapsal srelerin btnselci bir bak asyla ele alnma
sn gerektirir. Gramsci'nin "tarihsel blok" kavram, bir yandan yapsal kerte
de ekonomik srelerin, br yandan da styapsal kertede siyasal kurumla
rn, ideolojik oluumlarn, inan sistemlerinin ya da kltrel formlarn
zmlemeye katlmasnn zorunluluunu anlahr. Gramsci, bu kavram aracl
yla, kkeni Marx'n yaptlarnda bulunan yap-styap metaforunu meka
nik-nedenselci olmayan bir balama yerletirmeyi hedefler. Yapsal kertedeki
retim ilikilerinin belirleyicilii tezini yadsmakszn, bir toplumsal formas
yondaki snfsal stnlk biimlerini aklamak amacyla, styapdaki hege
monik srelerin ne denli nemli olduunu gstermeye alr. Nitekim, niha
yetinde bir tarihsel blokun ku.ruluunu ifade ettii iin, hegemonya kavram
da, snfsal egemenliin hem yapsal hem de styapsal grnmlerinin mut
laka dikkate alnmasn gerektirmektedir. Bu bakmdan, "tarihsel blok" kav
ramna bavurmakszn, Gramsci'nin hegemonya, sivil toplum ve devlet ko
nusundaki yaklamnn anlalamayaca belirtilmelidir?

7 "Tarihsel blok" kavramnn nemi konusunda aynca bkz. Portelli (1982: 2-4), Dombrosk.i (1989: 5),
Sassoon (1987: 119) ve Martin (1998: 82).
138 nc blm

Sassoon'un (1987: 120) da saptad gibi, Gramsci, kendi zmleme


sinde kritik bir konuma yerletirdii "tarihsel blok" kavramn balca iki bi
imde kullanr. Daha sk grlen birinci kullanm biiminde, bu kavram, ta
rihsel srecin ierdii btn karmak ilikilerin birliini nitelemek zere, ya
p ve styapnn organik btnl anlamna gelir: "Yaplar ve styaplar, bir
'tarihsel blok' oluturur. Bu demektir ki, karmak, elikili ve uyumsuz st
yaplar btnl toplumsal retim ilikileri btnlnn yansmasdr"
(Gramsci, 1971: 366). Marx'n sorunsaln yeniden reten bu kullanm bii
minde, tarihsel blok kuramsal adan iki ayn zmleme dzeyinin (yap ve
styap) eklemlenmesi olarak yorumlanabilir. Yukardaki alnhda yer alan
"yansma" ilikisine dair saptama dnldnde, tarihsel blok ierisinde
yapnn birincil ve belirleyici urak olduu akhr (Texier, 1979: 58).
Bununla birlikte, Gramsci'nin, tarihsel blokun bu iki ura arasndaki
ilikileri, Marksist diyalektie uygun bir biimde, karlkl olarak kurgulad
da belirtilmelidir. Nitekim, Gramsci "yap ile styap arasndaki zorunlu
karlkllk"n aslnda "gerek diyalektik sreten baka bir ey olmayan kar
lkllk" (1971 : 366) olduunu vurgulamaya zen gsterir. Burada zerinde
durulmas gereken temel nokta, tarihsel blokun iki ura arasndaki ilikile
rin her trden glgegrngsel (epifenomenal) indirgemeciliin dnda ku
ramsallatrlmasdr. Ekonomi, siyaset ve ideoloji kertelerinin "tarihsel blok"
kavram araclyla organik bir btnlk ierisinde konumlandrlmas,
Gramsci'nin Marksizmin geleneksel diyalektik yaklamna dayandn gs
terir (Sassoon, 1987: 120-21; Texier, 1979: 49). "Tarihsel blok" kavram, byle
likle, Gramsci'nin, bir yandan nesnel gereklii salt etik-politik terimlerle
kavramay neren yeni-Hegelci ya da Croceci idealizmden, br yandan da
styapsal oluumlar basit bir glgegrngye indirgeyen ekonomist sap
madan da uzak kalmasn salar.
"Tarihsel blok" kavramnn ikinci kullanm biimi ise, verili tarihsel
uran ierdii btn ilikilerle birlikte somut bir varlk kazanan toplumsal
formasyondaki zgllklerin aa karlmasna yneliktir. Sz konusu top
lumsal formasyonun karmak yapsn niteleyen bu kavram, hangi retim
tarznn egemen olduuna ve onun eski retim tarzlaryla nasl eklemlendii
ne bal olarak, farkl snflar ve /ya da snf fraksiyonlar arasndaki karlk
l ilikilerin biimlenme mantn anlatr (Sassoon, 1987: 121-22). Belirli bir
toplumsal formasyonun davurduu karmak, elikili ve uyumsuz ilikiler
btnlndeki zgllkler nem kazand iin, artk, zmleme alannda
ulusal farkllklar, somut siyasal ittifaklar, toplumsal g dengeleri, devletin
zgl konumu, snfsal oluumlarn ideolojik ve kltrel kerteye yansma tar
z gibi birok lte bavurmak gerekir. Gramsci'nin yukarda deinilen "G
ney Sorunu" almas, talyan tarihsel/ toplumsal formasyonunun somut -
antonio gramsci 139

zmlemesini hedeflemesi nedeniyle, kavramn ikinci kullanm biiminin ar


pc bir rneidir.
Gramsci'nin "tarihsel blok" kavramn olutururken bavurduu ku
ramsal modelin dnsel ve yntemsel kkenlerine yakndan bakhmzda,
Marksizmin pozitivist yorumuna ynelik eletirel tutumunu aka saptaya
biliriz. Hapishane Defterleri'nin felsefe alanndaki en dikkat ekici blmlerin
den birini, Nikolay Buharin'in Tarihsel Materyalizm Kuram (1921) balkl ya
.
pbna ilikin eletirileri oluturur. Gramsci, bu yaptn yansth kuramsal
eilimi zmlerken, znel faktr nemsizletirerek tarihsel ilerlemeyi eko
nomik srelerin basit ve dolaysz bir yansmasna indirgeyen mekanik deter
minizme kar kar. Tarihsel materyalizmin pozitivist yorumuna ynelik
nemli bir itiraz, tarihsel blokun yapsal kertesindeki ekonomik uran ken
di iinde kapal bir ilikiler rnts oluturduu yolundaki varsaymla ili
kilidir. Pozitivist yorum, ekonomi alann, styapsal srelerin (ideolojik, si
yasal, kltrel oluumlarn) dsal etkisinin tesinde bir ileyi mantna sa
hipmiesine betimledii iin hataldr. Gramsci'ye gre, Buharin'in temel ya
nlgs Marksizmi sosyolojiye indirgemesi ve tarihsel srecin nesnel geliimi
ile znel faktrn siyasal alandaki etkinlii arasnda ortaya kan diyalektii
kavrayamamasdr.
Buharin'in temsil ettii kuramsal anlaya ynelik eletiri, en genel
zellikleriyle yeniden kurgulandnda, Gramsci'nin mekanik determinizm
konusunda ne denli kukucu olduunu gsterir. Gramsci, siyasetin anlamlan
drlmas bakmndan ok etkilendii Lenin ve geleneksel Marksizmin dier
temsilcileri gibi, Marksizmin mekanik ve teleolojik determinizme indirgen
mesini balca dnsel-yntemsel yanlglar arasnda sayar. Kendi bak a
sn gelitirirken, tarihsel ilerlemenin dinamikleri ii snfnn pratik sreler

deki etkin mdahalesini ne kard lde, Marksizmin ancak bir "praksis


felsefesi" olarak anlalmas gerektiini ileri srer. Bu varsaym, ayn zaman
da siyasetin bilinli etkinlikler araclyla biimlendirilmesi gerektiini ileri
sren tez erevesinde, ii snfnn kendi nc partisiyle kuraca diyalektik
asndan da, Marksizmin mekanik determinizme indirgenemeyecei yolun
daki kuramsal nclle koutluk iindedir.
Bu nedenle, Gramsci'nin znel konumlanma ile nesnel sreler arasn
daki diyalektie ilikin yaklam, PSl'deki reformistlerle maksimalistlerin
devrim aamasna gelinceye dein, siyasal znenin beklemesini neren temel
stratejilerinin tamamen karsnda yer alyordu (Cammett, 1967: 93). Tarihsel
srecin diyalektiini yadsyan mekanik determinizm, dnemin entelektel
politik tartmalarndaki yaygn bir felsefi tutum olarak, zellikle, bata Al
man Sosyal Demokrat Partisi olmak zere kinci Enternasyonal'in sosyalist
partilerini derinden etkiliyordu (Simon, 1985: 1 2). Gramsci'ye gre, bu trden
140 nc blm

bir perspektifin siyasal mcadele bakmndan yol ah asl sorun, sonuta


kapitalizmin kanlmaz k aamasn beklemeyi nererek ii hareketini
edilginletirmesidir. Bu sorunun zm, tarihsel bloku yap ve styapnn
organik btnl olarak kavrayan ve insan etkinliini, brnd btn
biimler altnda, tarihsel ilerlemenin ayrlmaz bir urana dntren yeni
bir felsefi sorunsaln benimsenmesiyle olanakldr. Gramsci'nin soyut katego
rilerle ifade ettii nesnel' den znel'e, nitelik'ten nicelik'e, zorunluluk'tan z
grlk' e gei tam da bu balamda anlalabilir (Texier, 1979: 52). Marksiz
min, yapsal kertedeki retim ilikilerini ve nesnel ekonomik faktrleri top
lumsal zmlemenin odana yerletirmesi, toplumsal snflar ve snf frak
.
siyonlarnn styapdaki yansmalarnn gz ard edilmesini gerektirmez. Do
laysyla, Gramsci, yapsal kertenin belirleyicilii konusundaki kuramsal n
cl balamnda deerlendirilmek kouluyla, snf egemenliinin btn gr
nmleriyle birlikte anlalabilmesi iin, znel etkenlere (rnein, snf bilinci)
zel bir nem verilmesini zorunlu grr (Martin, 1998: 77-79). Bu nedenle,
toplumsal snflar ya da geni kitleleri ekonomik yap tarafndan belirlenmi
nesnelere indirgeyen mekanik materyalizmin aksine, insani eyi bilinli z
ne olarak yeniden anlamlandrmay nerir. Bu durumda, Marksist kuram a
sndan yerine getirilmesi zorunlu olan felsefi grev, znel bilincin deiik bi
imlerini (ideolojiler, kltrel deerler, inanlar, alglama tarzlar, vb.) tarihsel
diyalektik bir balama yerletirmektir.
Bu yorumlama tarz, ekonomik ura kltrel ve siyasal sreleri do
laysz bir biimde belirleyen temel etken olarak anlamlandran mekanik ma
teryalizmden kktenci bir kopuu simgeler. styapsal elerle yap arasn
daki ilikinin tek yanl olmadn dnen Gramsci, tpk Machiavelli'nin
talyan siyasal kltrn dinsel ve ahlak bak alarndan kurtarmaya a
lmasnda olduu gibi, Marksizmin gelimesi iin ekonomik indirgemecili
in her trnden uzaklalmasnn zorunlu olduunu varsayar (Femia, 1987:
133). Bu amala, aslnda ayn kuramsal yanlgnn iki grnmn oluturan
ekonomizm ve ideolojizm karsnda ciddi bir eletiri gelitirir. Sosyalist siya
sal ve entelektel gelenekler iinde olduka sk rastlanan ekonomist eilim si
yasal, ideolojik ya da kltrel eleri ekonomik yapdaki gelimelerin basit
bir yansmas olarak yorumlar. Bu bak asndan yaklaldnda, ekonomi
ile politika arasndaki ilikiler, dolayszca, salt birincisinden ikincisine doru
ilerleyen tek ynl bir nedensellik mant iinde ve styapsal uraklara her
hangi bir zerklik tanmayacak biimde kurgulanr. Gramsci, tarihsel-siyasal
zmlemelerde kendini gsteren temel yntemsel hatann kkenini, organik
ve konjonktre! olgular ya da sreler arasnda ayrm yapl(a)mamasnda bu
lur. Bylece, ya aslnda sadece dolayl bir biimde etkili olan nedenlerin do
layszca rol oynad dnlr; ya da, dolaysz nedenlerin tek bana etkili
antonio gramsci 141

olduklar varsaylr. Gramsci, ortaya kan iki olaslktan birincisinde, meka


nik nedenlere abartl bir ilev atfedildiini; ikincisinde ise, iradi ya da birey
sel eye ar bir vurgulama yapldn belirtir. Dolaysyla, birinci yakla
m, ou zaman zmlemede doktriner bir tutuma zemin hazrlayan eko
"'
nomizmle; ikinci yaklam ise, yapsal kertenin ierdii nesnel dinamikleri
ikincilletiren ideolojizmle sonulanr (Gramsci, 1971: 178; 1984: 78-79).
Gramsci'nin ekonomizme ynelttii eletiri, yapsal kertedeki ekono
mik srelerin -znel etkenlerin roln btnyle dlayacak bir biimde
"doal" olgular gibi ele alnamayaca dncesine dayanr. Nitekim, stya
psal elerin ekonomik yap karsndaki konumlarnn incelenmesi srasn
da da, politikann ya da ideolojinin basit bir glgegrngye indirgenmeme
si gerekir. Yapsal kerte insanlarn retim srecindeki ilikilerini de ierdiine
gre, tarihsel blok perspektifi styapsal srelerin kapsaml bir zmleme
sini zorunlu klar. znde iktidarn kazanlmasna ya da korunmasna yne
lik giriimleri ieren nemli bir insani etkinlik biimi olarak politika, styap
sal kertenin zgl grnmlerini sergiler. Ancak, Gramsci'nin politikann z
gllklerine ilikin vurgusu, yapsal srelerin nemsizletirilmesi biiminde
yorumlanamaz. Croce'nin tarihsel diyalektii yadsyan idealist sorunsaln
dan farkl olarak, Gramsci'nin kuramsal pozisyonu, etik-politik uran yap
sal-ekonomik uraktan ayrlamayacan varsayar. Marksizm, ekonomik ol
gular metafizik nedensellik mantnn koullandrd bir bak asyla kav
ramad iin, styapsal sreleri yapsal kerteden ayrmayp, tarihsel ger
ekliin nesnel birliini gz nnde bulundurur. Gramsci, bu nedenle, Cro
ce'nin felsefi sorunsaln eletirirken, Marksizmin ekonomik yapy metafizik
bir gce indirgedii yolundaki sav reddeder. styapsal srelerde yansma
lar olan kimi ikiliklere / dikotomilere (zor ve rza, hegemonya ve tahakkm,
ekonomi-politik ve etik-politik uraklar, vb.) ynelik ayrtrma giriimi, ta
rihsel blokun organik birliini ve ekonomik koullarn son kertedeki belirle
yiciliini dikkate almaldr (bkz. Texier, 1979: 51, 59-60).

Sivil Toplum ve Devlet


Gramsci, tarihsel blokun yapsal ve styapsal kerteleri konusundaki yntem
bilimsel yaklamn, Hapishane Defterleri'nin bir baka nemli ikilii olan sivil
toplum ve devlet konusunda da srdrr. i hareketinin yenilgiye uramas
ve faizmin iktidara gelmesinden sonra talyan siyasal srelerinde ortaya
kan dnm nedeniyle, kapitalist lkelerde zgl bir grnm sergileyen bu
ikiliin kuramsal dzeyde aratrlmas gerektiini dnr. Bu amala, sivil
toplum ile devlet arasndaki ilikileri daha kuatc bir kavram olan tarihsel
blokun organik birlii balamnda zmler. Sz konusu ikilii tarihsel blokun
styapsal kertesinde yer alan iki ayr urak olarak konumlandrr: "u anda
142 nc blm

yapabileceimiz, iki temel styapsal 'dzey' saptamakhr: birincisi sivil top


lum olarak adlandrlabilir, ki genellikle 'zel' diye anlan organizmalar btn
ldr; ikincisi, 'politik toplum' ya da 'devlet'tir. Bu iki dzey, bir yanda ege
men grubun toplum zerinde uygulad 'hegemonya' ilevine, dier yanda
devlet ve 'hukuki' hkmet araalyla uygulanan 'dorudan tahakkm' ya
da komuta ilevine karlk gelir" (Gramsci, 1971: 12). Defterler'in en nl pa
sajlar arasnda yer alan bu saptamay daha yakndan incelediimizde, sivil
toplum kavramnn, dar anlamda devletin kurumsal yaplanmas dnda ka
lan toplumsal rgtlenme biimlerini nitelediini grebiliriz.& Burada, gemii
liberal ekonomi politikilerden (Adam Smith, Adam Ferguson, vb.) Hegel'e ve
oradan da Marx'a kadar uzanan bu ikilik yeniden yorumlanmaktadr.
Gramsci, yukardaki alnbda aka belirttii zere, sivil toplumu (n
ceki kuramsal eilimlerden farkl olarak) ekonomik yapyla zdeletirmek
yerine, ideolojik-politik-hukuki styaplar btnl iinde konumlandr
may seer. Aynca, hegemonya konusundaki vurgulamas, sivil toplum kav
ramn, egemen snf ideolojisinin topluma yaylmasn salayan kurum
sal / rgtsel sre ve ilikileri nitelemek amacyla kullandn gsterir. Buna
karlk, ikiliin br kutbunu oluturan "politik toplum" ya da devlet ise, dar
anlamyla, egemen snfn siyasal stnln srdrmesine yardmc olan
zorlama, bask ve tahakkm aygtlarnn toplamdr.9 Bylece, Gramsci'nin si
yaset kuramnda sivil toplum hegemonya, ikna, rza ve oydama ile; devlet
ise tahakkm, diktatrlk ve zorlama ile nitelenmektedir. Btn bu ikilikler,
Machiavelli'nin siyasal iktidarn ikili doasn aklamak iin kulland cen
taur (yar hayvan, yar insan) metaforunda olduu gibi, rza ve zorun ya da
hegemonya ve diktatrln sentezini yanstr. Dolaysyla, Gramsci'nin iki
likler arasnda kurduu diyalektiin; devletin, kapsaml bir sivil toplum ana
lizi yaplmakszn; sivil toplumun da, devletle ilikilerine deinilmeksizin
kavranamayacan gstermeye ynelik olduu ileri srlebilir. Baka bir de
yile, tarihsel blokun organik birliine dayanan bu yaklama gre, sivil top
lum dar anlamyla politik toplum ya da devletten ayr konumlandrlamaz
(Texier, 1979: 49; Simon, 1985: 68). te yandan, bu ikiliklerde ortaya kan ay
nmlann, kuramsal zmlemenin bir gerei olarak yntemsel-analitik dz
lemde oluturulduu da vurgulanmaldr; zira, bunlarn nesnel gereklikteki
maddi ayrmalara karlk geldiini varsaymak, Gramsci'nin sorunsal a
sndan hatal sonulara yol aacakhr. 10

8 Buradaki ''zel" terimini, devlet kurumlan iin kullanlan "resmi" teriminin kart olarak dnebi
liriz. Aynca bkz. Gramsci (1994c: 67; 1995: 75).
9 Aynca bkz. Fontana (2008: 88-90) ve Femia (1987: 26).
10 Nitekim, birok yorumcu (rnein, Fontana, 2008: 89-90; Simon, 1985: 71 ) Gramsci'nin devlet-sivil
toplum ikilii konusunda yapt aynmn, tpk dierlerinde olduu gibi, yntemsel ve analitik ol
duunu zellikle belirtir.
antonio gramsci 143

Bu noktada, Gramsci'nin modem topluma ilikin yorumlama tarznn,


styapsal oluumlar konusundaki kuramsal modelinin ortaya kmasnda
belirleyici olduuna iaret edilmelidir. Gramsci, zellikle bah toplumsal for
masyonlarnn bir grnm olarak gelien modem toplum biiminin, temel
yaps bakmndan kapitalist ve burjuva karakterde olduunu varsayar. Mo
dem toplumun ayrt edici ynlerinden biri, devletin resmi rgtlenme alan
dnda kalan kurumsal-rgtsel yaplann oulluu ve siyasal-kltrel alan
lardaki genellikle zerk gruplamalann yaratt ilikiler rntsnn kar
makldr (Fontana, 2008: 93). Modem kapitalist dnemin yapsal bir nite
lii olan sivil toplum farkl dzeylerde (siyaset, ekonomi, kltr, sanat, spor,
vb.) etkinlik gsteren ok-katmanl ve ok-amal ikincil rgtlenmeler alan
dr. Buradaki toplumsal pratikler, emek ve sermaye kategorileri zerinden ay
ran temel snflar (burjuvazi ve ii snf) arasndaki mcadeleler de dahil
olmak zere, son derece geni bir uzama yaylan devlet-d toplumsal rgt
lenmelerin varolu tarzn yanstr. Gramsci, toplumsal pratiklerin ayn za
manda ideolojik kartlklarla birlikte anlalabilecei dncesinden hareket
le, sivil toplumu hegemonik mcadeleler alan olarak niteler. Kamu grevli
lerinin ynettii "hkmet aygt"ndan farkl olarak, genellikle "zel" diye
adlandrlan sivil toplum rgtleri ideolojik-kltrel biimler altnda varlk
gsterirler. Toplumsal formasyonun temel snflar, bu biimlerin salad
dolaym mekanizmalarn kullanarak, hegemonya savamn ynlendirmeye
alrlar. Bu balamda, snf savamnn deiik uraklarnda yer alan dev
let-d rgtler ve kurumlar (siyasal partiler, dernekler, sendikalar, dinsel ku
rulular, gazeteler, vb.) hegemonik aygtlar olutururlar. Bununla birlikte,
her ne kadar yntemsel ve analitik bakmdan styapda konumlandrlsa da,
Gramsci'nin sivil toplumunun kkenlerinin ekonomik yapya uzand ayr
ca vurgulanmaldr (Simon, 1985: 69; Texier, 1979: 65).
Gramsci, sorunsalnn yntemsel temelini salayan dikotomik yakla
mnn bir sonucu olarak, karmak bir toplumsal pratikler ve ilikiler rnt
s oluturan sivil toplumun karsna devleti yerletirir. Snfsal terimlerle
zmledii devleti, "ynetici snflarn tarihsel birliinin gerekletii" (1971:
52) bir urak olarak yorumlar. Gramsci'ye gre, nasl sivil toplum egemen s
nfn ideolojik hegemonyasnn kurulduu bir dzlem ise; devlet de, snf ik
tidarnn, zor ve tahakkm ilevleri araclyla saland kritik bir kurumsal
rgtlenme alandr. Bununla birlikte, snfn tarihsel birliinin, sadece dev
letle ilikili siyasal ve hukuksal sreler dolaymyla kurulduunu dnme
mek gerekir; nk, bu srelerin de hi kukusuz rol oynad tarihsel blok
ierisinde, egemen snfn tutunumu (cohesion) ya da birlii, "devlet ya da po
litik toplum ile 'sivil toplum' arasndaki organik ilikilerden" kaynaklanr
(Gramsci, 1971 : 52).
144 nc b<ilim

Hapishane Defterleri'ndeki siyaset kuramnn en zgn ynlerinden bi


ri, devletin basit bir biimde hkmet kurumlarnda somutlanan zor aygtna
indirgenmemesine zen gsteren yeni bir perspektif sunmasdr. Gramsci,
birbiriyle yakndan ilikili, ancak yntemsel gerekelerle ayr olarak kurgula
nan -biri dar, br geni kapsaml olmak zere- iki farkl devlet kavramna
bavurur (Buci-Glucksmann, 1980: 92; Fontana, 2008: 90). Daha dar ve tek
ynl olan birinci modeldeki biimiyle devlet, sivil toplumun kartdr ve si
yasal iktidar/ hkmet aygtnn ynetsel, hukuki ve askeri alanlardaki ku
rumsal yaplanmasn ifade eder. Gndelik kullanmda daha sklkla karla
lan bu dar tanm, siyasal iktidarn bir trevi eklinde alglanan devleti, asl
olarak (tek bana deil) iddet ve zor ileviyle betimler. Baka bir deyile, dar
anlamdaki devlet, kendi diktatrln zor ve tahakkm yntemleriyle sr
dren ynetici snfn egemenlik aracdr ve snf egemenliinin gerekletiril
dii aygtlar (brokrasi, polis, ordu, hkmet, vb.) toplamdr (bkz. Texier,
1979: 51; Buci-Glucksmann, 1980: 92). Gramsci'nin bu tanmnn, devleti ege
men snfn bir arac olarak yorumlayan klasik Marksist tezle koutluk iinde
olduu kolaylkla grlebilir.
Gramsci, yntemsel dzeyde birbirinden ayrtrd iki styap ura
n temsil eden sivil toplum ile devlet arasndaki ayrmn mutlaklatrlma
sn yanl bulur. Liberalizmin ayn konudaki, hatal bulduu yaklamn
eletirirken, politik toplum ile sivil toplum arasnda yaplan ayrmn "gerek
te yalnzca yntembilimsel" olduunu zellikle belirtir (Gramsci, 1971 : 159-
60; aynca bkz. Texier, 1979: 64). Buna gre, toplumsal gerekliin analitik ola
rak kavranmas iin meru bir biimde kullanlabilecek olan yntembilimsel
ayrmn "organik bir ayrm"a dntrlmesi ciddi bir kuramsal hatadr.
Tam da bu noktada, Gramsci, diya]ektik bir saptamaya bavurarak, yntem
bilimsel dzeyde ayrtrd ikiliin kutuplarn yeniden birletirmek zere,
"sivil toplum ve devletin gereklikte bir ve ayn olduunu" (1971: 160) ak
lar. Snflar arasndaki toplumsal-siyasal ilikiler rnts sivil toplumun te
sine doru yaylmakta; bu alandaki snfsal egemenlik biimlerinin sergiledi
i karmak dinamikler, ayn zamanda devlet dzeyinde de yanklanmakta
dr nk. Baka bir deyile, politik toplum ya da devletin kkenlerini sivil
toplumdaki snf ilikilerinde aramak gerektii iin, styapnn bu iki nemli
ura arasndaki gl bant yeniden kurulmaldr. Gramsci'nin -gereklik
dzeyinde- sivil toplum ile devlet arasnda kurduu zdelik, devletin bt
nyle politik topluma indirgenemeyecei biiminde de yorumlanabilir.
Yntembilimsel ayrmdaki dar kapsaml tanmn ngrdnden
farkl olarak, devleti sz konusu indirgemenin dnda konumlandran geni
tanmda ise, zmlemenin gerekleri dorultusunda yntemsel olarak olu
turulan ikilikler arasndaki birliin kurulmasna zen gsterilir. Gramsci'nin
antonio gramsci 145

devleti daha geni bir biimde tanmlad ikinci kuramsal modeli "entegral
devlet" kavramyla zetlenebilir. Buna gre, entegral ya da btnsel anlamy
la devlet, hegemonya ve diktatrln bir sentezidir. Gramsci, bylelikle,
devlet kavramyla "yalnzca hkmet ayghnn deil, ayn zamanda 'zel'
'hegemonya' aygtnn ya da sivil toplumun da anlalmas gerektiine"
(1971: 261) iaret eder. Devlet, dar tanmda daha ok styapsal kertenin sade
ce zorlamayla ilikili bir alann olutururken; geni tanmda ise, styaplar
btnlnn ynetim ve bask ayghnn ksmi etkinliklerine indirgenme
mesi gereken karmak ilikiler rntsn de ierecek bir biimde anlamlan
drlr (Buci-Glucksmann, 1980: 93; Texier, 1979: 4, 63). Geni tanmdaki en
tegral devlet kavramnn oluturulmasnn bir nedeni, tartmann kaynan
daki ikiliklerin kartlk kadar birlik ilikisi iinde kavranmasn gerektiren di
yalektik yntemde aranabilir. Bu adan ele alndnda, entegral devlet kav
ram, ztlarn birlii konusundaki diyalektik ncl uyarnca, hem oydama,
rza ve hegemonyaya; hem de zorlama, tahakkm ve diktatrle gnderme
de bulunur.
Nitekim, Gramsci, ikiliklerde aa kan diyalektii, Defterler' in devlet
kuramyla ilgili en arpc nermelerinden birinde yle formle eder: "Genel
devlet kavramnn, yeniden sivil toplum kavramna gndermede bulunulma
sn gerektiren eleri ierdii belirtilmelidir (bu bakmdan, denebilir ki, Dev
let politik toplum + sivil toplum, baka bir deyile zorlama zrhyla koru
=

nan hegemonya)" (1971 : 262-63; 2007: 75). Bu formlasyon, Gramsci'nin, gn


delik kullanmdaki biimiyle kimi zaman "hkmet olarak devlet" (stato-go
verno) ya da "politik toplum" olarak niteledii devlet kavramn epey geni
lettiini gsterir.11 Bu noktadan itibaren, entegral devlet kavram, styapsal
kertede egemen snfn btn stnlk biimlerinin kuramsal zmlemeye
kahlmasn kolaylatrr (Buci-Glucksmann, 1980: 93). Bylelikle, devlet kav
ram, snf egemenliinin bask ya da zora dayal biimleriyle snrlandrl
maz; ayn zamanda, sivil toplumdaki snfsal-toplumsal ilikilerin de iktidar
ilikileri biiminde anlalmasn salayacak lde zenginletirilir (Simon,
1985: 71-72, 73; Fontana, 2008: 90). Bu yaklama gre, egemen snf kendi he
gemonik stnln sivil toplum alanndaki entelektel ve ahlaki liderlik
sreleriyle kurarken, siyasal iktidarn da devlet aygtlarndaki etkisiyle g
vence altna alr.
Gramsci'nin entegral devlet kavram balamnda sivil toplumla devle
ti bir arada kurgulamasnn baka bir nedeni, egemen snf iktidarnn sivil
toplumda da bulunduunu gstermek istemesidir. Snfsal egemenlik terim-

11 Devleti bask aygt ile ideolojik aygtlann toplam olarak inceleyen Louis Althusser'in (1989: 23-38)
de ayn kuramsal pozisyondan hareket o!ttii dnlebilir. Bu konuda ayrca bkz. Joseph (2002: 30).
146 cinc blm

leriyle oluturulan bu zmleme tarz, devletin bask ya da zorlama aygt


olduu kadar, bir hegemonya aygt olarak da kuramsallatnlmasna olanak
salar. Gramsci, devletin -zorlama ve basknn tesinde- hegemonik ilevleri
de olduunu belirtir: "Devlet, kendisi araclyla ynetici snfn, egemenlii
ni yalnzca meru gsterip koruduu deil, ynetimi altnda tuttuklarnn et
kin rzasn da kazanabildii pratik ve teorik etkinlikler btnldr" (1971:
244). Bu tanmlamann en arpc yn, egemen snfn stnlnn yeni
den retiminde rol oynayan hegemonik srelerin ayn zamanda devlete de
aktarlm olmasdr. Gramsci, kendi dnemindeki liberal devlet kuramnn
tersine, soyutlama dzeyinde analitik bakmdan yararl olduunu dnd
ikiliklerin (devlet ve sivil toplum, hegemonya ve tahakkm, rza ve bask)
organik ayrma dntrlerek mutlaklatrlmasna kar kar (Buci-Gluck
smann, 1980: 93). Buna gre, hegemonik etkinliklerin ortaya kt tek alan
sivil toplum deildir; devlet de, hegemonyann siyasal bir nitelik kazanma
syla birlikte, ynetilenlerin etkin rzasnn kazanlmasna katkda bulunur.
Bu uslamlamayla birlikte, Gramsci, devletin etkinlik alanni zorlama,
bask ve tahakkm srelerinin tesine doru geniletir. Devletin hegemonik
konumuna ilikin bu genilebne giriimi, devlet aygtlarnn rzann rgtlen
mesindeki eitsel ileviyle yakndan balantldr. Devletin niteleyici zellii
ni oJuturan zorlama ilevi, yapsal kertedeki retim sreleriyle kitlelerin
ideolojik-kltrel alglama tarzlar arasnda uygun bir denge kurulmasn
salamak zere, eitsel adan da desteklenmelidir (Simon, 1985: 70; Buci
Glucksmann, 1980: 92). 12 Devletin eitsel ve oluturucu ilevi, "yeni ve daha
yksek uygarlk tiplerinin yaratlmas"nda; bu amala, geni halk kitlelerinin
ideolojik ya da ahlaki bilin biimlerinin, "ekonomik retim aygtnn srekli
geliiminin gereksinmelerine" uyarlanmas abasnda aa kar (Gramsci,
1971: 242). Baka bir deyile, yeni bir toplumsal formasyonun ya da -daha ge
nel olarak ifade etmek gerekirse- "yeni bir uygarlk tipi ya da dzeyi"nin ya
ratlmasn hedefledii lde, devletin "eitici" olarak kavranmas gerekir
(Gramsci, 1971: 247).
Devletin tarihsel blokun yapsal kertesindeki ekonomik retim aygt
nn yaplandrlmas konusundaki ilevleri, styapsal srelerin kendi bala
rna braklmasn gerektirmez. Gramsci'ye gre, devlet, yapsal kertedeki ko
numlanna benzer bir biimde, styapsal kertedeki ideolojik, siyasal ve hu
kuksal srelerin dzenlenmesinde de rol stlenerek adeta bir "rasyonalizas
yon aygt" gibi alr (1971: 247). Bat'daki burjuva toplumlar kapitalizmin
ekonomik, kltrel ve siyasal alanlardaki yansmalarna gre biimlendiin
den, devletin eitsel ilevine ynelik saptama, egemen snfn toplumsal, kl-

12 Baka bir deyile, devletin zorlama ilevi eitsel ilevinden ayn olarak dnlmemelidir.
antonio gramsci 147

trel ve siyasal ethos'una uygun bir ideolojik yaplanmann ortaya karlma


snda devletin de nemli ve vazgeilmez bir rol oynad anlamna gelir. Dev
let, yeni bir uygarlk dzeyinin ve yurtta tipinin oluturulmas amacna y
nelik eitsel ilevini yerine getirirken, ynetilen snflar ve katmanlar arasn
da kimi gelenekler, tutumlar ve deerlerin yaygnlahrlmasn, kimilerinin
ise etkisizletirilmesini hedefler. Bu dorultuda, okul sisteminin ve br ku
rumsal olanaklarn yan sra, nemli bir ara olarak hukuktan da yararlanr.
Bu adan bakldnda, hukuk, "devletin yerine getirdii btn olumlu, uy
garlatrc etkinliin baskc ve olumsuz yndr" (Gramsci, 1971 : 246-47).
.
Dolaysyla, devletin eitsel ilevinin iki ayr dzlemde gerekletii
ileri srlebilir. Tarihsel blokun yapsal kertesindeki maddi srelerle ilikili
birinci dzlemde, devletin eitsel ilevi, retim aygtnn verimli bir biimde
almasn salamak amacyla bilimsel, teknolojik ve ekonomik koullarn
oluturulmasna yneliktir. kinci dzlemdeki eitsel ilev ise, devletin etik
politik ve ahlaki-entelektel alanlardaki nclyle ilikilidir; buna gre,
devlet, kendini kltrel, ahlaki ve entelektel dzeyde hegemonik bir g
olarak ina ederken, kurumsal-rgtsel yapsnda cisimlenen siyasal iktidar
meruluk ve ussallk sylemiyle donatr (Fontana, 2008: 92). Devlet iktidar
verili koullarda evrensel deerlerin temsil edildii etik-politik bir urak ola
rak geni kitlelerin ideolojik algsna yerletiinde, egemen snfn ynetilen
ler zerindeki hegemonik stnl tescil edilmi olur. Bununla birlikte,
eitsel ilevde de grld zere, geni tanmda devletin zorlama ve rza
nn bir sentezi olarak sunulmas, devlet-sivil toplum ikiliinin ortadan kalkt
anlamna gelmez. Aksi takdirde, zor btnyle ideolojik iknayla zdele
tirilir; diktatrlk ve tahakkm olgusu, hegemonik stnle indirgenirdi
(Buci-Glucksmann, 1980: 93).

Snf stnl: Hegemonya ve Tahakkm


imdiye kadarki aklamalardan anlalaca zere, "hegemonya" (egemonia)
Gramsci'nin siyaset kuramnda nemli bir kavram konumundadr. Gncel
akademik ve kamusal sylemde olduka yaygn bir kullanm alan bulan bu
kavramn soykt antik Yunanistan'a kadar uzatlabilir. Hegemonya kav
ram, Yunan siyaset kuramnda liderlik, ynetim, nclk gibi terimleri a
rtryor; zellikle, bir devletin ya da toplumsal kesimin dierleri zerindeki
stnl anlamnda kullanlyordu. Bylece, antik dnemde "hegemon"
devlet, polis'ler arasndaki gnllle dayal siyasal ve askeri ittifaklar a
sndan, nclk ve liderlik konumunda bulunan devlet demekti. Kent devlet
lerinin birbirleriyle girdikleri atmalarda askeri olanaklar belirleyici oldu
undan, liderlik konumundaki devletin temel bir nitelii, olas savalarda di
er devletler zerinde tahakkm kurabilecek kadar gl olmasyd.
Antik siyaset syleminin geride kald sonraki dnemlerde, hegemon
ya kavramnn kabaca iki kullanm biimi olduu saptanabilir. Uluslararas
ilikiler alanyla daha dorudan balanhl birinci kullanm biiminde, "hege
monyaclk" (hegemonism) terimi balamnda, zellikle bir devletin -tpk an
tik Yunanistan' daki gibi- baka devletler ya da siyasal ittifaklar zerinde, da
ha ok askeri gc sayesinde kurduu tahakkm ya da egemenlik durumunu
niteler. Kavramn ikinci kullanm biimi ise, ilk kez 19. yzyl sonu ile 20. yz
yl balarnda Rusya' da, kapitalizmin gelimesi ve feodalitenin ortadan kalk
masyla ilgili devrim stratejisi tarhmalarnda ortaya kt. Rus sosyalist hare
ketinin kuramsal ncleri olan G. Plehanov, P. Akselrod, L. Martov, V. 1. Lenin
ve L. Trotskiy gibi siyaseti ve aydnlarn syleminde ska grld. Kapita
lizmin gelimesi bakmndan bat lkelerine kyasla olduka geri bir toplum
sal formasyonda, henz burjuvazinin siyasal iktidara gelmedii, hatta gelme
ye istekli olmad koullar altnda, nfusun aznln oluturan ii snfnn,
kyllk bata olmak zere toplumun dier baml snflar zerinde kura
ca devrimci ncl bu kavramla (gegemoniya) ifade edildi (Anderson,
1976-77: 15-17; Fontana, 2008: 83). Ekim Devrimi'ne giden srete, bu kavram
kendi stratejisinin nemli bir dayanana dntren Lenin, Rus ii snfnn,
kyllkle kuraca bir ittifak sistemi ierisinde, arln devrilmesini hedef
leyen demokratik devrimin hegemonik gc olmas gerektiini savundu. Bu
radaki kullanm biimiyle, hegemonya kavram ii snfnn devrimci iktidar
stratejisindeki nclk kapasitesiyle ve br snflar kendi savamna nasl
katabilecei sorusuna verilen yantlarla yakndan ilikiliydi.13
Hegemonya terimi, 1917 Ekim Devrimi'nin sosyalist hareket zerinde
etkiler yaratmaya balamasna kout olarak, talyan siyaset syleminde de
yank bulmutur.14 Bununla birlikte, kavramn talyan entelektel gelenein
de de kkenleri olduu belirtilmelidir; Bellamy'nin (1994: xxvii) iaret ettii
gibi, 19. yzyl dnr Vincenzo Gioberti, talyan ulusal birliinin kurul
mas srecinde, bir blgenin (rnein, Piemonte'nin) dierleri zerinde kura
bilecei ahlaki liderlii bu kavramla anlatmtr. Kavramn hem ulusal hem
de uluslararas kkenlerinden etkilenen Gramsci, hegemonya tartmasna
yapt kimi nemli kuramsal katklarla zgn bir sorunsal formle etmeye
ynelir. Burjuvazinin belirledii bir toplumsal formasyonda, egemen snf ve
temsilcilerinin, siyasal iktidarn ele geirilmesi ve korunmas srelerinde y
rtt ideolojik, siyasal, kltrel, entelektel, ahlaki vb. etkinliklerin topla
mn hegemonya kavramyla zmler.IS Bylece ierii zenginletirilen kav-

13 Bu konuda ksa bir tartma iin ayrca bkz. Simon (1985: 21-22).
14 Fabrika konseyleri hareketi, Ekim Devrimi'nin l talyan sosyalizmi zerindeki etkisinin en canl gs
tergesidir.
15 Ayrca bkz. Simon (1985: 22), jones (2006: 44-45) ve Martin (1998: 1-2).
antonio gramsci 149

ram, Hapishane Defterleri'ndeki br kavramlarla (tarihsel blok, sivil toplum,


mevzi sava, aydnlar, vb.) birlikte, geni kapsaml bir sorunsaln kurucu bi
leeni durumuna gelir. 16
Gramsci'nin yazlarnda, ele alnan tarhma balklaryla ilgili olarak
zaman ierisinde dnm geiren hegemonya kavramnn hapishane dne
minden nceki en gelikin biimi "Gney Sorunu" (1926) makalesinde gr
lr. Defterler'de daha ilevsel baka niteliklerle kuramsallahrlmadan nce,
bu makaledeki hegemonya kavram, sonraki zmleme modelinin birok
esini nve halinde ierir (Howson, 2008: 24). i snf ynetimini nitele
mek zere, grec;:e dar bir erevede, "proletarya diktatrlnn ve ii dev
letinin toplumsal temeli" (Gramsci, 1978: 443) olarak tanmlanr.17 Buradaki
kullanm biiminde dikkat eken birinci nokta, zellikle talya'nn tarihsel
toplumsal koullan nedeniyle, aznlktaki ii snfnn, dier toplumsal snf
larla (rnein, kyllk) ittifak kurabilmesi iin, hegemonik bir mcadele y
rtmek zorunda olduuna iaret edilmesidir. kinci nokta, ii snfnn, ken
di tarihsel konumuna ilikin bir snf bilinci oluturmakszn iktidar sava
mnda baar kazanamayacann vurgulanmasdr (Adamson, 1980b: 626).
Gramsci, ii snf nclndeki ittifakn izleyecei stratejik rotann saptan
masnda yararl olduunu dnd bu kavram, hapishane notlarnda, bu
kez kapitalist toplumdaki burjuva egemenliini aklamak amacyla gelitire
cekti.
Defterler'in hi kukusuz en temel kavramlarndan biri (belki de, birin
cisi)18 olan hegemonya, ok katmanl yan anlamlan ve kuramsal armla
ryla birlikte, snfl toplumdaki iktidar dinamiklerini ve snf egemenliinin
yeniden retimini zmlemeye yardmc olur. Gramsci, kavram toplumda
ki egemen deerler ve dnce biimlerini yanstan yaplar, sreler, pratik
ler ve araclar (siyasal zneler, partiler, snflar, vb.) btnlnn ierdii
karmak ilikiler rntsn betimlerken kullanr. Buna gre, tarihsel blo
kun organik birliine dayal sorunsal balamnda konumlandrlan hegemon
yann ekonomik, politik ve ideolojik dzeylerde yansmalar bulunur. Mo
dem burjuva toplumlarnda egemen snflarn stnl, zorlama ve bask
yntemlerinin yan sra, mutlaka baml snflarn ya da kesimlerin rzasn
da belirli lde temel almak zorundadr. Toplumsal ya da snfsal iktidarn
salt tahakkm/ egemenlik (domination) ve bamllk (subordination) ilikile
riyle aklanamayacan kavrayan Gramsci, ast snflarn mevcut sisteme

16 Simon (1985: 23), bundan dolay, ancak baka birok kavramla ilikileri balamnda ina edilebilecek
olan hegemonya kavramnn ksa bir ekilde tanmlanmasnn her durumda yetersiz kalacan iddia
eder.
17 Gramsci, "proletarya hegemonyas" nitelemesini kullanr burada.
18 Dombroski'ye (1989: 4) gre, hegemonya "Cramsci'nin siyaset ve kltr kuramnn en nemli ve
merkezi kavram"dr.
1 50 iinc blm

verdii destei de, iktidar karsndaki direni pratiklerini ya da kart-hege


monya savamlarn da ayn kuramsal sorunsaln iine yerletirir.
Bylece, Gramsci'nin hegemonya sorunsalnn balang ncl, birin
ci olarak, baml snflar ve toplumsal kesimler zerindeki egemen snf ikti
darnn zorlama, bask ve tahakkm ile rza, ikna ve oydama arasndaki di
yalektik bileimden kaynaklandm varsayar. kinci olarak, egemen snfla
baml snflarn karlkl ilikisinin deien koullara gre srekli yeniden
yaplanmak zorunda olduunu ngrr.19 Gramsci, bir toplumsal snfn ya
da grubun dier snflar ya da gruplar karsndaki stnlnn (supremacy)
iki biim altnda ortaya ktn belirtir: tahakkm / egemenlik (dominazione)
ve entelektel-ahlaki liderlik (direzione intellettuale e morale). Egemen snf,
kendi stnln kabul etmeyen uzlamaz ya da dman / hasm kesimler
zerinde tahakkm uygulayp, gerektiinde askeri zor da kullanarak onlar
"tasfiye" etmeye ya da kendine baml klmaya alr; buna karlk, mtte
fik ya da dost kesimlere nderlik yapar (Gramsci, 1971 : 57). te, entelektel
ve ahlaki liderlik araclyla kurulan, mutlaka iddet ve zorlamaya bavurul
masn gerektirmeyen stnlk biimi hegemonyay oluturur. Bu adan ba
kldnda, hegemonya, ynetici snfn stnlnn sosyo-kltrel ve ide
olojik aralarla kurulduu; bu snfa zg dnya grnn (en genel anlam
da, ideolojinin) toplumun ortak deerlerinin oluum srecinde belirleyici bir
konuma geldii; aktif ya da pasif rzaya dayal ikna yntemlerinin etkili oldu
u bir ilikidir.20 Grld gibi, Gramsci, rza ve ikna ura olarak anlam
landrd hegemonyay, dikotomik "ikili perspektif"21 anlay dorultusun
da, zor ve diktatrlk urann karsna koyar. Burada, baml toplumsal
gruplar zerindeki hegemonik stnln, retim srecindeki ayrcalkl ko
numlar dolaysyla, ancak temel snflarca (kapitalizmde, burjuvazi ve ii s
nf) kurulabilecei belirtilmelidir (bkz. Texier, 1979: 64).
Gramsci, dost ve mttefik snf gleri karsnda izlenecek iktidar
stratejisini "liderlik" terimiyle aklarken, snf ittifaknda somutlanacak he
gemonik stnln ahlaki ve entelektel bir balama yerletirilmesini
nemli bulur. Entelektel-ahlaki liderlik, yneten-ynetilen ilikisini yeniden
anlamlandrmak zere, egemen grubun kendi dnya grn yeni bir uy
garlk tipi yaratabilecek ya da br toplumsal kesimlerin alglama tarzlarn
ynlendirebilecek lde gelitirmesini gerektirir. Bu bakmdan, bir snfn
hegemonik konuma ykselebilmesi ve entelektel-ahlaki liderliini evrensel

'.19Benzer saptamalar iin bkz. Jones (2006: 3) ve Simon (1 985: 21).


20 Bu noktada bkz. Femia (1 987: 24), Fontana (2008: 8485), Dombroski (1989: 4 ), Simon (1985: 21) ve Te
) ><)er (1979: 64). .
21 Gramsci, siyasal eylemc:le ve ulusil yaamda ortaya kan ikili perspektifin "kendini birok dzeyde
gsterebileceini" ifade eder: Bunlar, "zor ve rza, otorite ve hegemonya, iddet ve uygarlk" gibi d
zeylerdir (1971: 169-70).
antonio gramsci 151

olarak oluturabilmesi, dar ya da tikel karlarn tesine geilmesine baldr.


Gramsci, egemen snfn ulusal dzeydeki liderliinin (dolaysyla, hegemon
yasnn) ayrt edici bir grnm olan ideolojik etkisini "ulusal-popler"
kavramyla zmler. Tenninolojik nedenlerle poplizm ya da milliyetilik
ile kartrlmamas gereken bu kavram, hegemonik etkinliin olumasn,
ulus-halk'n deiik kesimlerinin istek ve zlemlerinin yansblabildii kolek
tif iradenin yaratlmasyla ilikilendirir. Ulusal-popler kltr, ou zaman
birbiriyle atan farkl ideolojik ya da ahlaki ynelileri ierse de, geni kitle
lerin ideolojik dzeyde kendi varolu biimlerini anlamlandrdklar karma
k bir ilikiler btnln meydana getirir. Egemen snf, baka toplumsal
kesimlerin uyumsuz grnen istek ve karlarn eklemleyebildii bir tarihsel
blok oluturduunda hegemonik konuma ulaabilir (Dombroski, 1989: 5).
Dolaysyla, hegemonya kavramnn snfsal olduu kadar ulusal-popler bir
yn de bulunmaktadr. Gramsci, bu nedenle, "nitelike ulusal olan zorunlu
luklarn hegemonya kavramnda bir araya getirildiini" (1971: 241) belirtir.
Gramsci'nin ulusal-popler kavramna ynelik yaklam, hegemon
yann nemli bir bileeni olan ideolojiyi salt snfsal bir olgu ya da yanl bi
linlilik durumu olarak ele almadn gsterir. Zihinsel sreleri dsal ger
ekliin dolaysz yansmas biiminde yorumlamay reddeden Gramsci, ide
olojiyi -en genel hatlaryla- nesnel gerekliin ierdii karmak ilikiler
rnts ierisinde, insanlarn kendi varolularn gerekletirdikleri maddi
pratiklerin bir trevi olarak anlamlandrr. Bu yorum, ideolojiyi "yanl bi
lin" e ya da baka yanl alglama biimlerine indirgeyen "negatif" ideoloji
kavraylarndan ayrlr. Gramsci, kendi sorunsalndaki ideoloji kavramn,
mutlaka tutarl biimde eklemlenmi bir dnceler ya da inanlar dizgesi
olarak kavramsallatnnaz; bunun yerine, ideoloji bal altnda, insanlarn
ya da toplumsal gruplarn varolu tarzlarn davuran maddi pratiklerinde
ki deiik dnce ya da inan biimlerini ele alr (Martin, 1998: 145, 123).
deoloji kavram, snfsal ya da snf-d konumlarla ilikili pratik deneyimler
ve dnce / inan biimlerinin oluturduu, ancak bireysel ya da tekil fante
zilere indirgenemeyecek olan, insanlarn kolektif yaam tarzlarnda karl
n bulan farkl dnya grlerini yanstr.
Bu nedenle, Gramsci, tekil aydnlarn ya da dnrlerin keyfi tasa
rmlar ile belirli bir tarihsel blokun zorunlu bileenini oluturan organik ide
olojiler arasnda net bir ayrm yapar. Tarihsel adan organik ideolojilerin, kit
lelerin gndelik varolularndaki yansmalar dolaysyla, psikolojik dzlem
de de geerlilii vardr; bunlar, geni insan topluluklarnn rgtlenmesi ba
lamnda, insanlarn kendi yaam deneyimlerine ilikin bilin edindikleri ve
mcadele ettikleri bir alan olutururlar (Gramsci, 1971: 367). Bu noktadan ba
kldnda, insanlarn toplumsal pratiklerinde aa kan organik ideolojiler,
152 nc blm

politikann ya da ba_ka trden insani etkinlik alanlarnn uzanda deildir.


Bu trden ideolojik oluumlar, bir dnya grn ve ona uygun ahlaki dav
ran kalplarn yansttklar (Gramsci, 1971: 326), kitlelerin maddi varolu
koullar iinde yeniden retildikleri ve kolektif znelerin alglama tarzlarn
daki etkileri dolaysyla ynsallatklar lde, tarihsel blokun organik bir
bileenine dnrler.
te yandan, Gramsci'nin tarihsel blok iindeki siyasal g ilikilerine
ynelik zmlemesinin en zgn ynlerinden birini, snf bilincinin deiik
dzeylerine ilikin kuramsallatrma giriimi oluturur. Gramsci, g ilikile
rini birbiriyle balantl temel balk altnda inceler: yapsal, siyasal ve as
keri dzeyler (1971: 180-84).22 Toplumsal g ilikilerinin ele alnd yapsal
dzey, daha ok tarihsel blokun ekonomik temeliyle (yapyla) ve maddi re
tim glerinin geliimiyle ilikili, insan iradesinden bamsz, bilimsel yn
temlerle kesin olarak analiz edilebilecek nesnel iliki ve sreleri ierir. kinci
dzeyde, toplumsal snflarn trdelik, z-farkndalk (ya da, snf bilinci) ve
rgtlenme dinamikleri yer alr. nc dzey ise, dar ya da teknik anlam
daki askeri g ilikilerini olduu kadar, daha geni olarak dnlmesi ge
reken politik-askeri g ilikilerini de kapsar.
Gramsci, ikinci kategoride toplad siyasal g ilikilerini incelerken,
toplumsal snflarn styapsal kertedeki geliim dinamiklerini aklamak
zere, snf bilincinin deiik aamalarn ya da dzeylerini ele alr. Her biri
kolektif siyasal bilinlenme ve rgtlenme srecinin ayr geliim uraklarn
oluturan bu dzeylerden birincisi ekonomik-korporatif, ikincisi ekonomik,
ncs ise hegemonik-politik karakterdedir. Gramsci, bu dzeyleri, kapi
talizmin geliimine kout olarak ortaya kan burjuvazinin geirdii dn
m sreci zerinden tartr. Ekonomik-korporatif olarak adlandrd ilk
aamada, toplumsal snfn deiik kesimleri arasndaki birlik algs henz s
nfn tamamn kapsayacak lde gelimemitir. rnein, belirli bir meslek
grubunun yeleri kendilerine ilikin birlik, trdelik ve rgtlenme bilincine
ulamakla birlikte, snfn dier kesimlerine ynelik olarak ayn bilinci edin
memilerse, bu grubun henz ekonomik-korporatif nitelikli kesimse! (fraksi
yonel) bilin aamasnda olduu dnlebilir. Snf bilincinin daha ileri ev
resini temsil eden ikinci dzey, ekonomik bilin aamasdr; bu urakta, sn
fn btn kesimlerinin ortak karlar olduu konusunda salt ekonomik nite
likli bir bilince ulalmtr. Egemen toplumsal gruplar karsnda siyasal-hu
kuksal eitlik istemini vurgulayan bir sylem erevesinde snrl olarak ifade
edilse de, bu aamada devlet sorunu gndeme getirilir. nc ve en gelikin
urak, snfn korporatif karlaryla ilikili bilince ulaldktan sonra, salt

22 Bu konuda aynca bkz. Yeti (1996: 113-16).


antonio gramsci 153

ekonomik nitelikli snfsal varolu koullarna ynelik ideolojik alglamann


tesine geildii, aynca br baml snflarn karlarnn da dikkate alnd
hegemonya aamasdr. Gramsci'nin en katksz siyasal evre olarak gr
d bu urakta, temel toplumsal snfn dier snflar zerindeki geni kap
saml ideolojik etkisi ortaya kar (1971: 181-82).
Gramsci, snf bilincinin hegemonik dzeyi konusundaki zmleme
sinde, ideoloji kavram araclyla, toplumsal egemenliin yeniden retimi
nin koullarn aratrmaya ynelir. Bu amala, klasik Marksist metinlerde ye
terince kuramsallatrlmayan popler kltr ve bilin biimlerini, ideolojinin
temel tr olarak grd felsefe, "ortak duyu" (common sense) ve folklor
balamnda inceler. zellikle, baml snflarn maddi pratik ya da deneyim
lerini, egemen snf hegemonyasnn toplumsal yapdaki deiik grnmle
rinin zmlenmesi bakmndan ilevsel ve yararl bulur. Marksizmin insan
bilincinin maddi varlk koullarnca belirlendii yolundaki nl tezini hege
monya kavramyla zenginletiren Gramsci, ast snf ve kesimlerin egemen s
nfn dnya grn evrensel "ortak duyu" halinde 'iselletirmelerine zel
nem verir (Dombroski, 1989: 10). Gramsci'nin kuramnda, sradan insanlarn
bireysel ahlaki tutumlarndan geni ynlarn kolektif alglarna kadar uza
nan ideolojiler alanndaki yansmalar nedeniyle, ortak duyu hegemonik s
tnln dikkat ekici bir gstergesi olarak betimlenir. Halk kitlelerinin psi
kolojik yaps ve bilisel durumlar, dnyay alglamann eletirel-olmayan,
elikili ve ksmen bilind biimlerinin oluturduu ortak duyuda aa
kar (Simon, 1985: 25). Ortak duyu, sradan insann kendi varoluuyla ilgili so
ru(n)larna hazr yantlar/ zmler bulmasna yardmc olan popler dn
ce, inan ve deerlerin yansd, herhangi bir felsefe sistemine indirgeneme
yen bir styap alandr.
Ortak duyunun egemen snf hegemonyasnn yeniden retilmesinde
ki ilevi, kitlelerin gndelik yaama ilikin alg ve yorumlarnda bir tr "ken
diliinden felsefe"nin gelimesine katkda bulunmaktr. Hegemonik ideoloji
nin baml snflar zerindeki biimlendirici etkisi, mevcut iktidar ilikileri
ni deimez olarak gsteren bak alarnn yaygnlamasna baldr. Ortak
duyu, iktidardaki snfn hegemonik etkinliklerinin koullandrd eletirel
olmayan alglama biimlerinin gizemliletirici yapsyla eklemlenir; kendi
eleri arasnda ideolojik uyumsuzluklar ya da uzlamaz elikiler olsa da,
dnemin egemen inan ve deerlerini sradan gereklere dntrerek ebedi
letirir. nsanlarn yaam tarzlarnn olumasnda yol gstericilik yapar, by
lece toplumsal ilikilerin baka inan ve deerler dorultusunda yeniden ya
plandrlmasnn olanaksz olduunu ima eder. Bu bakmdan, ast snflarn
kitle hareketlerinde somutluk kazanan kendiliinden felsefenin trde bir ey
lem ideolojisine aktarlamamas, ortak duyunun ya da geleneksel dnya g-
1 54 nc blm

rlerinin etkisiyle aklanabilir.23 Dolaysyla, egemen snfn hegemonyas


na kar verilecek savamda, ortak duyunun kitleleri edilginletirici etkisinin
krlmasna ynelik eletirel abalar byk nem kazanr. Bununla birlikte,
Gramsci, ortak duyunun btnyle olumsuz bir ideoloji tr olduu yolun
daki gr reddeder; ortak duyu iindeki ilerici eleri "sa duyu" (buon
senso) bal altnda toplayarak, bunlarn kart-hegemonik siyasette kullan
labileceini ileri srer. Bu balamda, ortak duyunun eletirel bir tarzda al
mas iin, dnya grlerinin sistematik bir biimde eklemlenmesi anlamna
gelen felsefi dncenin gelitirilmesi gerekir. Gramsci'ye gre, felsefe, eleti
rel yaps nedeniyle ortak duyu ve din karsnda daha stn bir dnsel ko
numlanmay temsil eder (bkz. Martin, 1998: 99-101).
Gramsci'nin hegemonya sorunsal, kimi hatal yorumlarda ifade edilen
grn tersine, salt styapsal srelerle snrl bir kuramsallatrma giriimi
olarak deerlendirilemez. Hegemonik stnln yeniden retimi, ynetici
snfn iktidar stratejilerinde esnek bir siyaset tarz gelitirmesini zorunlu k
lar. Sre ierisinde baml snflarn toplumsal yapdaki konumlarnn de
imesine kout olarak, egemen snf politikalarnda yeni koullara uygun de
iikliklerin yaplmas kanlmazdr. Siyasal iktidara ilikin ast snf algla
masnda, ynetilen kesimlerin kar ve isteklerinin de dikkate alndna dair
yaygn kan ya da izlenimlerin aa kmas, hegemonik etkinliin srdrl
mesi bakmndan son derece belirleyicidir. Bu balamda, yalnzca ideoloji ala
nndaki kimi ast snf deerlerinin hegemonik blokta karlk bulmas yeterli
deildir; ayn zamanda, baml snflara, tarihsel blokun yapsal kertesiyle
ilikili ekonomik nitelikli kimi dnlerin de verilmesi gereklidir.
Hegemonyann ekonomik dzlemdeki anlam, ynetici snfn nesnel
karlar ve kazanmlar ile baml snflarnkiler arasnda, mevcut iktidar ili
kilerinin yapsal dayanaklarn btnyle ortadan kaldrmayacak lde, g
rece kabul edilebilir bir dengenin kurulmasdr. Ekonomi alanndaki taviz po
litikas, siyasal alandaki snf ittifaknn ynetilen kesimlerce meru grlme
sini salad takdirde, hegemonyann yeniden retimine yardmc olur. 24
Gramsci, bu nedenle, egemen snfn ekonomik-korporatif evreyi amasn; ay
n anlama gelmek zere, dier toplumsal snf ya da gruplarn istek ve zlem
lerini dikkate almasn, hegemonyann ekonomik kertedeki yeniden retimi
asndan zorunlu grr: "Hi kukusuz, hegemonya olgusu, zerinde hege
monya uygulanacak gruplarn kar ve eilimlerinin hesaba kahlmasn, belli
bir uzlama dengesinin olumasn; baka bir deyile, ynetici grubun ekono
mik-korporatif trden tavizlerde bulunmasn ngrr. Ancak, yine hi kuku

23 Ortak duyu konusunda aynca bkz. Jones (2006: 9), Martin, (1998: 99-100), Dombroski (1989: 12) ve
Buci-Glucksmann (1980: 225-26).
24 Hegemonyann ekonomik kertedeki yansmalar iin bkz. Jones (2006: 3-4) ve Texier (1979: 64).
antonio gramsci 55

yoktur ki, byle tavizler ve byle bir uzlama zsel olana dokunamaz"
(Gramsci, 1971: 161). Snf bilincinin aamalar asndan bakldnda, ekono
mik tavizler, egemen snfn retim srecindeki ayrcalkl konumunu belirle
yen zsel ilikilere dokunmamak kouluyla, ekonomik-korporatif aamadan
hegemonik-politik aamaya geiin bir gstergesidir.
Dolaysyla, styapsal kertedeki ideolojik ve kltrel biimler altnda
srdrlse de, snf stnlne ynelik savamn maddi / nesnel ieriini
ekonomik-politik sreler oluturur (Texier, 1979: 67; Femia, 1987: 24). Hege
monyann yapsal kertede ekonomik dayanaklar olmaldr; zira, Gramsci'ye
gre, "hegemonya etik-politik olsa bile, ayn zamanda ekonomik nitelikte ol
mak zorundadr, ynetici grubun ekonomik etkinliin belirleyici ekirdeinde
yerine getirdii belirleyici ileve mutlaka dayanmak zorundadr" (1971: 161).
Gramsci, kapitalizmin yapsal dnmn ve retim srecindeki Taylorist
dzenlemelerin ideolojik etkilerini inceledii Amerikanizm-Fordizm zmle
mesinde, "hegemonyann, fabrikada doduunu" (1971: 285) zellikle belir
tir.s Bu son derece arpc saptama, hegemonik etkinliklerin tarihsel blokun
styapsal kertesinden ekonomik yapsna kadar uzandn yeniden gsterir.
Gramsci, snflar temsil eden znelerin ideolojik-kltrel alanlardaki
karmak ilikileri gz nnde bulundurmas gerektii yolundaki saptamasy
la, hegemonya sorunsalnn kritik uzanhlarndan birini oluturan siyasal pra
tiklerin nemini vurgular. Hegemonya savamnn sivil toplumdaki yansma
lar dnldnde, ynetilen snflar arasnda kendiliinden rza ve oyda
ma eilimlerinin oluturulmasndaki ilevleri bakmndan, siyaset kavramnn
olduka geniletildii grlebilir. Gramsci, siyasal kertedeki temel gcn
(yasama, yrtme ve yarg), farkl derecelerde de olsa, siyasal hegemonya or
ganlar olduunu belirtirken (1971: 246), siyasal kerteyi geni kapsaml olarak
ele alr. Hegemonik stnln bu ekilde geniletilen siyasal alanda da ku
rulmak zorunda olmas, devletin rzann retilmesine ynelik ilevlerle dona
tlmasn gerektirir (Martin, 1998: 145; Simon, 1985: 89). Devletin hegemonik
etkinliklerdeki ilevsellii, egemen snfn, bir yandan ideolojik-kltrel sre
lerde dier snf kesimlerini de kuatacak bir konumda olmasna; br yandan
da, ekonomik kertedeki sreleri denetleyebilmesine baldr.

Hegemonya Krizi
Gramsci'nin kuramsal modelini gelitirirken dikotomik ikili perspektif ynte
mine bavurduu anmsanacak olursa, hegemonya sorunsalrun ayn zaman
da "kart-hegemonya" ve "hegemonya krizi" kavramlarn da ierdii gr-

25 Gramsci'nin Amerikanizm-Fordizm zmlemesi, Defler/er'in en zgn blmleri arasnda yer alr


(1971: 277-318); aynca bkz. Buci-Glucksmann ( 1980: 76-86).
156 nc blm

lebilir. Tarihsel blokun organik birliinde aa kan toplumsal tutunum s


relerini, diyalektik bir bak asyla, dalma ve kriz srelerine eklemleyen
bu yorumlama tarz yapsalc-ilevselci yaklamlarn tesine geer. Baka bir
deyile, Buci-Glucksmann'n (1980: 58) da hakl olarak iaret ettii gibi, "he
gemonya krizi (organik kriz) kuram olmakszn, hegemonya kuram ola
maz." Gramsci'nin aklama modelinde, hegemonya krizinin en genel anlam
daki grnm, yap ile styaplar btnl arasndaki organik ban kop
masdr; bundan dolay, hegemonya krizi organik kriz olarak da adlandrlr.
Organik kriz srecinin brnd biim her lkede farkl olmakla birlikte,
her yerde ayn olan ierii egemen snf hegemonyasnn krizidir (Gramsci,
1971 : 210). Hegemonya krizi, egemen snf politikalarnda son derece ciddi
baarszlklarn ortaya kmasna bal olarak geliir. Gramsci'ye gre, bu
trden krizler, ya ynetici snfn geni kitlelerden onay ve destek talep ettii
ok nemli bir siyasal giriimde (rnein, sava) baarszla uramas duru
munda; ya da, edilgin durumdaki byk kitlelerin (zellikle, kyllk ve k
k burjuvazi) siyasal adan olaand bir hareketlilik iine girip, ancak bir
devrimle yerine getirilebilecek olan kimi taleplerde bulunmalar durumunda
ortaya kar (1971: 210).
talya'nn emperyalist sava sonrasnda yaad trden bir ekonomik
krize bal olarak gelien organik kriz, balangta styapsal dzeydeki bir
siyasal temsil krizi biimini alabilir (Buci-Glucksmann, 1980: 97). Byle bir
kriz, tarihsel blokun organik birlii asndan bakldnda, toplumsal snflar
ile siyasal temsilcileri arasndaki geleneksel balarn kopmas anlamna gelir.
Gramsci, parlamenter siyasette de yansmalar olan ve genellikle "otorite kri
zi" kavramyla aklanan bu durumun, tam da "hegemonya krizi, ya da dev
letin genel krizi" olarak anlalmas gerektiini ileri srer (1971 : 210). Kriz, s
nfsal egemenlik tarznda deiikliklere yol aar; nceden rza ve iknaya da
yanan hegemonik stnlk biimi, yerini dorudan zor ve bask yntemleri
ne brakr: "Egemen snf oydamasn yitirmise, yani arhk ynetici deil, sa
dece egemen ise, salt zorlama gcn kullanyorsa, bunun anlam kesinlikle
udur ki, byk kitleler geleneksel ideolojilerinden kopmulardr ve eskiden
inandklarna artk inanmamaktadrlar, vb. Kriz, eskinin lmekte, yeninin ise
doamamakta oluundadr" (1971: 25-26). Organik kriz, tarihsel blokun her
iki uran da kuatacak denli geni kapsaml olduu ve devlet-toplum ili
kilerinin btn alanlarn etkiledii iin, styapsal dzeydeki yansmalar
dolaysyla salt "parlamenter kriz"e indirgenemez. Gramsci, temsil ilikisin
deki uyumsuzluun siyasal partiler alanndan parlamenter siyasete, devlet
ayghna, medya rgtlenmesine, vb. kadar yanklandn belirtir (1971 : 210).
Organik krizlerde, egemen snfn elindeki geleneksel ynetim olanak
lar ie yaramaz duruma geldii ve baskya dayal olaand yntemlere ba-
antonio gramsci 1 57

vurulabilecei iin, siyasal ortam krlgan bir nitelik sergiler. Byle koullar
da, egemen snf asndan hegemonya krizini sona erdirmenin balca iki yo
lu vardr. "Organik zm" olarak adlandrlabilecek olan birincisi, yeni he
gemonyann kuruluunu salamak zere eski siyasal partiler ve znelerin tek
bir siyasal liderlik (parti) altnda bir araya getirilmesine dayanr. Bu zm bi
iminde, hegemonya aygtnn yeniden oluhrulmas yoluyla, egemen snfn
toplumsal g dengeleri iindeki birlii salanmaya allr. Aslnda egemen
snf temsilcilerinin tek bir siyasal program evresinde bir araya getirilmesi
amaland iin, birliin kurulaca rgtsel biim mutlaka tek parti yneti
mini gerektirmez; ayn hedefe bir koalisyon araclyla da ulalabilir.
kinci zm yolu ise, bu trden bir tek-partinin oluhrulamamas du
rumunda gndeme gelir. Krizin derinden etkiledii siyasal alan, karizmatik
"kader adamlan"nn temsil ettii baskc yntemlere olanak saladndan,
Gramsci'nin nitelemesiyle "Sezarizm" yoluna bavurulabilir. Byle bir zm
biimi, atmakta olan siyasal-toplumsal gler arasndaki savamn bir tara
fn zaferiyle sonulandrlamad ve atmann ancak katastrofik bir ykmla
sonulanabilecei durumlarda geerli olur. Kendini sylem dzeyinde bile ol
sa atan taraflarn dnda/ stnde gsteren bir nc g (karizmatik bir
kii, deiik kurumlar ya da bir koalisyon hkmeti)26 duruma mdahale ede
rek iktidara gelir (Gramsci, 1971: 219). Gramsci, kimi yorumcularca Marx'n
Bonapartizm kavramyla da ilikilendirilen, ancak onunla zdeletirilmemesi
gereken Sezarizm'in ilerici ve gerici (ya da, gerilek) olmak zere farkl trleri
olduunu ileri srer. Devrim-restorasyon diyalektii balamnda, ilerici Seza
rizm (rnein, Sezar ve l. Napoleon), siyasal g dengesini toplumsal glerin
ilerletilmesi dorulhsunda deitirirken, gerici Sezarizm (rnein, III. Na
poleon ve Bismarck) bunun tersini yapar.
Organik krizin her iki yoldan da zlememesi durumunda, yeni bir
tarihsel blokun kurulmas toplumsal diyalektiin devrimci almn oluh
rur. Kapitalist toplumdaki burjuva egemenliini sona erdirecek olan sosyalist
devrim ura, tarihsel blokun dnm asndan deerlendirilebilir.
Gramsci, hem mevcut hegemonyann yeniden retilmesini, hem de bu dn
mn gerekletirilmesini tarihsel blokun yaps ile styaps arasndaki or
ganik ban kurucusu olarak grd aydnlarn toplumsal yapdaki konu
muyla ilikilendirir.

Aydnlar
Gramsci, kuramsal modelinin nemli bir blmn ayrd aydnlar, daha
geni kapsaml bir toplumsal zmleme balamnda, tarihsel blokun oluu-

26 Sezarizm, mutlaka karizmatik bir kiinin varln gerektirmez (Gramsci, 1971: 220).
158 nc bn

muyla ilikili bir inceleme nesnesi olarak ele alr. Ancak, en gelikin biimiy
le Platon-Hegel izgisinde somutlanan geleneksel-elitist yaklamdan farkl
olarak, aydnlan entelektel etkinliin ikin doasna gndermede bulunarak
incelemez. Ona gre, zihinsel etkinliin, entelektelleri dier insanlardan ay
ran temel kstas olarak sunulmas yaygn bir yntem hatasdr. Aydnlar, her
keste bulunan zihinsel yeteneklerle deil, toplumsal yapdaki ilevleriyle ta
nmlanmaldr: "Btn insanlar aydndr, denebilir; ancak toplumda btn
insanlar aydnlarn ilevini yerine getirmez" (Gramsci, 1971: 9). Aydnlar di
er toplumsal figrlerden ayn bir konuma yerletirilirken, aslnda onlarn
profesyonel bir kategori olarak yerine getirdii toplumsal ilevler gz nn
de bulundurulur. Bu ilevlerin temelde zihinsel etkinlie mi, yoksa kassal-si
nirsel etkinlie mi dayand sorusuna ar bir belirleyicilik tannmamaldr.
Ne var ki, bu iki etkinlik tr arasndaki ilikiler her zaman ayn olma
sa da, entelektel etkinliin farkl derecelerde aa kt grlebilir. Grams
ci, bu nedenle, zihinsel srelerin darda tutulduu hibir insani etkinlik bi
iminin olamayacan zellikle belirtir: "Homo faber, homo sapiens'ten ayrla
maz" (1971: 9). Dolaysyla, btn insanlarn aydn saylabileceini varsayan
bu saptama, ideolojik biimlerin hegemonya srelerinde oynad role her
kesin katlabileceini ngrr: "Her insan, sonuta, kendi mesleki etkinlii
nin dnda, belli bir entelektel etkinlikte bulunur; yani, bir 'filozof', bir sa
nat, bir beeni adamdr; bir dnya gr ierisinde yer alr, bilinli bir ah
laki davran izgisi vardr, bylelikle de bir dnya grnn desteklenme
sine ya da deitirilmesine, yani yeni dnce biimlerinin ortaya kmasna
katkda bulunur" (Gramsci, 1971: 9). Burada, Gramsci'nin aydn tanmn ol
duka genilettii ve hegemonik sreleri salt profesyonel aydnlarn etkin
likleriyle snrlandrmad kolaylkla grlebilir.
Gramsci'ye gre, profesyonel aydn kategorisinin balca ilevi, tarih
sel blokun yapsal kertesindeki maddi retim srelerinden styapsal kerte
deki ideolojik, siyasal, ynetsel, kltrel, vb. yaplara kadar uzanan geni bir
toplumsal alanda srdrlen rgtlenme etkinliidir. Genel anlamdaki aydn
kavramn zgl bir profesyonel kategoriye dntren temel nitelik, mesle
ki ayrmlara gre farkllaan uzmanlk bilgisi ve pratiinde bulunabilir (Dom
broski, 1989: 11; Femia, 1987: 131). Gramsci'nin aydnlarn ilevi konusunda
ki zmlemesi, hegemonya kavramyla yakndan ilikilidir: Aydnlar, ege
menlik ilikilerinin ahlaki, kltrel ve ideolojik aralarla yeniden retiminde
rol oynamak zere, rza ve iknann rgtleyicileri olarak ilev grrler. Bu
adan bakldnda, aydnlar, tarihsel blokun istikrar ve deiim srelerin
de belirleyici konumda bulunan nemli bir toplumsal kategoriyi olutururlar.
Ayrca, etik-politik norm ve deerlerin taycs olarak yerine getirdikleri ei
tim ileviyle birlikte, egemen snfla baml snflar ve gruplar arasndaki do-
anlonio gramsci 159

laymn kurulmasnda da katk salarlar. Dolaysyla, aydnlarn alma alan


lar hem yapsal kertede, hem de styapsal kertede (ideolojik ve kltrel s
relerin yan sra, sivil toplum ve devlet uraklarnda) yer alr. Bu nedenle,
aydn kategorisi yalnzca geleneksel yaklamn ngrd gibi sosyo-klt
rel alanda etkinlik gsteren yazarlar, sanatlar, dnrleri, akademisyen
leri, vb. deil, dier alanlarn rgtlenmesinde alan iletme yneticilerini,
siyasal liderleri, mhendisleri, teknisyenleri, vb. de ierir (Fontana, 2008: 86;
Simon, 1985: 94). 27
Gramsci'nin bu konudaki sorunsalnn yntemsel adan belirleyici y
n, aydnlar balantsz bir grup olarak tanmlayan geleneksel yaklamlar
da ngrlenin tersine, snf zmlemesini temel almasdr. Sorunsaln ba
lang sorusu, aydnlarn snfsal konumunu aratrmaya yneliktir: "Aydn
lar zerk ve bamsz bir toplumsal grup mudur, yoksa her toplumsal grubun
kendine zg uzmanlam aydnlar kategorisi mi vardr?" (1971: 5).28
Gramsci, bu soruyu net bir biimde yantlayarak, aydnlarn ayr bir toplum
sal snf oluturmadn, ama belirli aydn katmanlarnn snflarla deiik
dzeylerde iliki iinde olabileceini belirtir. Bu balamda, tarih sahnesine
kan her toplumsal snf, "kendisiyle birlikte, organik olarak, yalnzca ekono
mik deil ama ayn zamanda toplumsal ve siyasal alanlarda da kendisine tr
delik ve kendi ilevine ilikin bilin veren bir ya da daha fazla aydn katma
n yaratr" (1971: 5). Ancak, bu trden aydnlarn snflarla ilikisi arasalc bir
biimde yorumlanmamal; ayrca, aydnlarn retim sreleri ve snflar kar
sndaki konumu da tek ynl olarak dnlmemelidir.
Gramsci, aydnlar konusundaki yaklamnn snfsal temellerini z
glletirmek zere, iki nemli kategoriyi formle eder: organik aydnlar ve
geleneksel aydnlar. Kuramsal ayrtrma dzleminde, bu kategoriler, tarihsel
blokun farkl kertelerindeki snfsal yaplar, egemenlik ilikileri ve hegemonik
sreler balamnda oluturulur. Organik aydn kategorisi, tarihsel oluumla
r bakmndan ilikili olduklar snflarla kronolojik olarak ayn zaman dili
minde ve bu snflarn deiik alanlardaki gereksinmelerine karlk vermek
zere ortaya kan aydn topluluklarn anlatr. Bunlar, "yeni snfn ne kar
d yeni toplumsal tipin ilkel etkinliinin kimi ksmi grnmlerinin 'uz
manlamalar' dr" (1971: 6) ve yapsal kertedeki hakim retim ilikileriyle da
ha dolaysz bir biimde balantldr. Organiklik ltn, aydnlarn temel
snflarla kurduklar ilikinin nitelii ve yerine getirdikleri toplumsal ilevle
rin doas salar.
Bu noktada, Gramsci, aydnlarn zellikle egemen snf politikalarnn

27 Gramsci, aydnlan "geni anlamda rgtsel bir ilev yerine getiren btn toplumsal katman" (1971;
97) olarak niteler.
28 Gramsci, buradaki "toplumsal grup" terimini toplumsal snflan nitelemek amacyla kullanr.
1 60 Ont blfm

yeniden retimindeki rollerine iaret eder: "Aydnlar, egemen grubun top


lumsal hegemonya ve siyasal hkmet alt ilevlerini yrten 'vekilleri'dir"
(1971: 12). Bu kuramsal saptamadaki ilevlerden birincisi (toplumsal hege
monya), egemen snfn baml snflar zerinde uygulad entelektel-ahla
ki ve ideolojik-kltrel ynlendiricilik yeteneinin aa kmasnda aydnla
rn oynad role gndermede bulunur. kinci ilev (siyasal hkmet) ise, ken
diliinden rza biimindeki hegemonik stnln oluum srecine aktif ya
da pasif olarak katlmayarak, egemen snfn meruluunu sorgulayan ast s
nf ve kesimler zerinde uygulanan zorlama ilevinin bir trevidir. Grams
ci'nin bu yorumu, aydnlarn politik toplum alannda (dier bir deyile, sivil
toplumun dnda) da ilev grdne ilikin temel saptamasnn bir baka
versiyonudur.
Gramsci'nin sorunsalndaki ikinci kategoriyi oluturan "geleneksel ay
dn" kavram, yeni bir tarihsel blokun geliim srecinde, egemenlik iddiasn
daki temel snfn karsnda bulduu ve "siyasal ve toplumsal biimlerdeki
en karmak ve kktenci deiikliklerin bile kesintiye uratamad bir tarih
sel sreklilii temsil ediyor gibi grnen" (1971: 6-7) aydn topluluklarn ni
teler. Kendi iinde ayrtrlabilecek olan bu kategorinin birinci tipi, eski re
tim tarzndan kalan, gemiteki egemen snfn organik aydnlarn ierir. Feo
dal dnemdeki egemen snf olan toprak aristokrasisinin organik aydnlar
olarak ilev gren din adamlar kesimi bu tipin karakteristik rneidir.
Gramsci, bu kesimin, uzun bir tarihsel dnem boyunca egemen snfn gerek
sinmeleri dorultusunda etkinlik gsterdiini; birok alandaki (bilim ve felse
fe, eitim, ahlak, adalet, dinsel ideoloji, vb.) toplumsal hizmetler zerinde te
kel kurduunu vurgular (1971: 7). Geleneksel aydn kategorisinin ikinci tipi
ni, styapdaki ilevleri ve konumlar dolaysyla, kendilerini yapsal dzey
deki retim ilikilerinin ve snfsal oluumlarn dnda ya da stnde gren;
baka bir deyile, kendilerini snflardan bamsz olarak gsteren aydnlar
oluturur.
Gramsci, aydnlar hegemonya sorunsal balamnda zmledii iin,
yeni tarihsel blokun kurulmasna ynelik savam srecini incelerken, ii s
nfnn organik aydnlarnn oluturulmasn stratejik bir hedef olarak saptar.
Baml snflarn barndan kacak olan yeni aydnlar, bir yandan kendi snf
larnn siyasal bilincini ykseltmek amacyla entelektel-ahlaki bir ideolojik
reformun gelitirilmesinde; br yandan, snfn evrensel bir hegemonik gce
dnmesi iin, btn ulusun liderliini stlenebilmesini salayacak politika
larn uygulanmasnda etkinlik gstreceklerdir (Simon, 1985: 98-99). i sn
fnn retim srecindeki ayrcalkl konumuna uygun bir biimde, yapsal d
zeydeki teknik ve endstriyel olanaklarn gelitirilmesi de yeni aydnlarn g
rev alannda yer alr. Dolaysyla, ii snfnn organik aydnlar, kendi etkin-
antonio gramsci 161

tiklerini salt styapsal ilevlerle snrlandrmayacaklardr. Gramsci, yeni ta


rihsel blokun gerektirdii hegemonik stnln ancak yapsal kertedeki be
lirleyici ilikiler zerinden kurulabileceini varsayar; bu nedenle, yeni aydn
larn maddi uygarlk alanndaki varolularn son derece nemli grr. retim
srecinin hegemonik bir tarzda denetimi salanmakszn yeni bir uygarln,
dnya grnn ve bak asnn gelitirilebilmesi mmkn deildir (Dom
broski, 1989: 14). Gramsci'nin nerdii kart-hegemonya stratejisinde ii s
nfnn organik aydnlarnn etkinlik gsterecei balca kurumsal-rgtsel bi
im "kolektif aydn" olarak alacak olan devrimci partidir.29

Kart-Hegemonya Stratejisi
Gramsci'nin yapt, kapsam bakmndan yalnzca tarihsel ve kltrel formla
ra ilikin kuramsal zmlemelerle snrl olmad iin, baml snflarn
kart-hegemonya savamlarna ilikin yeni perspektifleri de ierir. Siyasal
iktidarn hibir zaman duraan olmad nclne dayanan hegemonya so
runsal, snf stnlnn deien koullar altnda nasl yeniden retildii
ve hangi dinamiklerle alabilecei sorusuyla da ilgilenir. Ayn anlama gel
mek zere, hegemonya sorunsal ayn zamanda bir kart-hegemonya sorun
sal olarak da oluturulabilir. Nitekim, Gramsci, hegemonik stnln (ay
nca, siyasal iktidarn), bir kez kazanld m sonsuza dek elde tutulan bir zafer
ura olmaktan ok, snflar arasndaki ilikilerin srekli yeniden biimlen
dii bir savam sreci olduunu varsayar. Hegemonya, aslnda hibir zaman
sona ulal(a)mayan kesintisiz bir sre olarak dnlebilir. Egemen snf,
deiik savam konularyla karsna kan baml snflar denetim altnda
tutmak amacyla, kendi siyasal iktidarn her zaman koruyup glendirmek
zorundadr (bkz. Jones, 2006: 4, 48). Buna karlk, egemen snf iktidarn a
may ve yeni bir tarihsel blok kurmay hedefleyen baml snflar da kart
hegemonya savamn rgtlemek zorundadr.
Kart-hegemonya konusundaki vurgulama, yeni bir tarihsel blokun
ve uygarln kurulmasn amalayan tm ast snf etkinliklerinin, siyasal ik
tidarn ele geirilmesinden nceki btn bir srece yaylmas gerektiini gs
termeye yneliktir. Gramsci, kart-hegemonya savamndaki asl hedefin,
devlet aygtnda somutlanan siyasal iktidarn kazanlmas olduunu belirtir.
Devlet ynetiminin kazanlmasndan nce, baml snflarn hegemonya sa
vam, ncelikli olarak egemen snfn siyasal ve ideolojik alanlarda yalnz
latrlmasn, baka bir deyile mevcut iktidar blokunun datlmasn hedef
ler. Ayn siyasal hedefin teki bileeni ise, kart-hegemonya savam a rac l -

29 Gramsci'nin aydnlar kuram zerine daha ayrnhl bir zmleme iin, ayrca bkz. Yd i (2!Kl2. VI'
2002b).
1 62 nc blm

yla kurulacak olan yeni snf ittifaknn ya da siyasal-ideolojik birliin g


lendirilmesidir. Gramsci'nin Defterler'de formle etmeye alt siyasal stra
teji, alternatif ittifakn gereki bir odaa dntrlmesini salayacak olan
entelektel-ahlaki blokun gelitirilmesini ngrr. Kitlelerin "kendiliinden
felsefe" bal altnda toplanabilecek olan bilin biimlerindeki kktenci de
iim, byle bir stratejik etkinliin zorunlu bileenidir (Texier, 1979: 65; Dom
broski, 1989: 12).
Gramsci, daha "Gney Sorunu" makalesinde, hegemonya kavramnn
snf ittifaklar asndan tad anlam aratrmaya girimiti. Fabrika kon
seyleri deneyimi srasnda, Torino'daki komnistlerin snf hegemonyasnn
nemini ak bir biimde kavradklarn yazarken, hegemonik stnln
nemli bir gstergesinin kitleler karsndaki liderlik yetenei olduunu gr
mt. Bu makalede, ii snf iktidarnn toplumsal dayana olarak ele al
d hegemonyann, bata kyllk olmak zere geni kitlelerin bir ittifak sis
temi ierisinde bir araya getirilmesiyle kurulabileceini yazyordu. i snf,
ancak baml snf ve kesimleri kendi politikalarna eklemleyebildii lde,
kapitalizme ve burjuva iktidarna kar savamn liderliini stlenebilirdi
(Gramsci, 1978: 443). Gerekten de, zellikle 20. yzyln banda, talyan ii
snf kendi hegemonik konumunu oluturabilmek iin kylln gereksin
melerine yant verebilecek trden politikalar retmek zorundayd. Bu neden
le, ii snfnn, salt ekonomik-korporatif bir perspektife dayal savam bi
imlerine bavurmas durumunda, kendi devlet iktidarn kurmas mmkn
olamazd.
Balak snflar arasndaki ilikilerin ideolojik-kltrel boyutlarna da
dikkat edilmesini gerektiren bu siyasal strateji, Gramsci'nin, hegemonyann
oluumunda entelektel-ahlaki liderlii ne kadar nemsediini yeniden gs
terir. i snf, hegemonik etkinliklere arlk verilen iktidar savamnda,
kendiliindenlik dzeyindeki varln snf bilinciyle eklemleme becerisini
gsterdiinde tarihsel zne konumuna ykselebilecektir. Hegemonik sreler
deki baarnn gstergesi, gemite tarihin nesnesi olarak alglanan toplumsal
snflarn bamsz zneye dnmesidir. Bu noktadan bakldnda, Defter
ler' deki siyasal strateji nerisi, en genel anlamda, ii snfnn yeni tarihsel blo
kun kurucu znesini oluturmak zere kktenci bir deiim geirmesiyle ya
kndan ilikilidir Oones, 2006: 47). Gramsci, felsefi dzlemde praksis kavra
myla diyalektik bir iliki iinde kurgulad hegemonya sorunsaln, Avrupa
ve talya toplumsal formasyonlarnn zgllklerini dikkate alarak, kapitaliz
min sosyalizm dorultusunda almasn hedefleyen bir siyasal stratejiyi olu
turmak amacyla gelitirir (Dombroski, 1989: 14). Baka bir deyile, Grams
ci'nin kuramsal modeli, son kertede yeni tarihsel blokun kurulmasn salaya
cak dinamiklerin aratrlmasna yneliktir.
antonio gramsci 1 63

Hegemonya Sreleri ve Dou-Bat Sorunu


Gramsci, hegemonya kavram zerinden kendi siyasal strateji nerisini ana
hatlaryla gelitirirken, siyasal-toplumsal alandaki somut zgllklerin mut
laka dikkate alnmas gerektiini ileri srer. Nitekim, bu amala, yaptnn en
zgn blmlerinden birisini, "dou" ve ''bat" toplumsal formasyonlar ara
sndaki farkllklarn aa karlmasna ayrr. Daha hapishane ncesinde
Rusya ile talya'nn karlatrmal zmlemesine dayanarak formle etme
ye balad dou-bat ayrm, kuramsal adan, yapsal ve styapsal kerte
deki elerin zgl eklemlenmesine gre farkllaan iki ayn tarihsel bloku an
latr. Gramsci, partideki ynetici yoldalarna Viyana'dan yazd 9 ubat
1924 tarihli bir mektubunda "dou" ve "bat" toplumlarndaki snfsal-siya
sal ilikilerin ayn olmadna dikkat ekiyordu. Rusya'da (yani, Dou'da)
kitleleri devrimci ayaklanma dorultusunda dolaysz bir biimde etkileyen
"belirlenim" ilikisi, Bat ve Orta Avrupa' da (yani, Bat' da), kapitalizmin da
ha gelikin olmasna bal olarak farkllaan siyasal styaplar nedeniyle
"karmak" bir grnm kazanmt. Bu durum, Gramsci'ye gre, bat top
lumlarndaki kitle hareketlerinin daha "yava ve ihtiyatl" olmasna yol a
yordu. Gramsci, bu yzden, devrimci partinin siyasal yaklamn somut ko
ullara gre yeniden oluturmasn ve Boleviklerin Mart-Kasm 1917 dne
minde uyguladklarndan "daha uzun erimli ve karmak" strateji ve taktik
ler gelitirmesini neriyordu (1978: 199-200).
Bat' daki snf savamnn Rusya' da devrimle sonulanan srecin ier
dii grnmlerden farkl olarak biimlenmesinin nemli nedenlerinden bi
ri, emeki kitleler arasnda kayda deer bir "ii aristokrasisi"nin ortaya k
masyd. Sendika brokrasileriyle sosyal demokrat partilerde varlk gsteren
bu kesim, snf ilikilerindeki gl konumuyla, burjuva egemenliinin yeni
den retilmesine yardmc oluyordu (Gramsci, 1978: 199). Gramsci, kapitaliz
min batdaki geliim srecinde gzlenen bu trden zgllklere bal olarak,
burjuva snfnn elinde, olas krizleri atlatabilmesini salayan siyasal ve r
gtsel olanaklar bulunduunu belirtir. Bu saptamann devrimci dnm a
sndan anlam, gelimi kapitalist toplumlardaki ekonomik krizlerin siyasal
kerteye ynelik etkilerinin ancak dolayl olarak ortaya ktdr. Siyasal u
ran ekonomik sreleri gecikmeli takip ettii bu toplumsal formasyonlarda,
devlet aygtnn ekonomik krizler karsnda genellikle tahmin edilenden da
ha "direnli" olduu grlr. Gramsci, kriz zamanlarnda byle bir zellii
olan devletin, elindeki olanaklar kullanarak rejime bal gleri daha hzl bir
biimde rgtleyebildiine iaret eder (1978: 408-09). Krizin derinliine kar
n devlet aygtnn mdahale yeteneini artran etken, ekonomik sreler ile
siyasal sonular arasndaki belirlenim ilikisinde yaanan "gecikme"dir.
Gramsci'nin tarihsel blokun dzeyleriyle ilgili olarak formle ettii bu dola-
1 64 nc blm

ym, siyasal sreleri ekonomik koullarn basit bir yansmasna indirgeyen


mekanik-determinist ve ekonomist sorunsaln yadsnmas olarak da okunabi
lir.
Gramsci, dou ve bat toplumlar arasndaki farkllklara ilikin
zmlemesini, hapishane dnemindeki notlarnda sivil toplum-devlet ikilii
zerinden gelitirir. Defterler'in en nl pasajlarndan birinde, bu toplumlarn
niteleyici zelliklerini sivil toplum ve devletin karlkl konumlanmasn l
t alarak amlamaya alr: "Rusya' da devlet her eydi, sivil toplum ilkel
ve peltemsiydi; Bat'da ise, devlet ile sivil toplum arasnda uygun bir iliki
vard, devlet sarsnt geirdiinde salam bir sivil toplum yaplanmas hemen
aa kyordu. Devlet, ardnda gl bir istihkam ve siper sistemi bulunan
bir d hendekti sadece: Bunlarn bir devletten brne az ya da ok sayda
olabileceini sylemeye gerek yok -ama, bu da her tekil lkenin dikkatli bir
kefini gerektirirdi" (1971: 238). Rusya'daki devletin niteliine ilikin sapta
ma, batdaki devlet-toplum ilikisinden ok farkl olarak, hkmet aygtnn
ve ynetim mekanizmalarnn bir yandan zorlama ilevine daha fazla arlk
verdii, br yandan da btn toplumsal yapy denetimi altnda tuttuu an
lamna gelir. Ekim Devrimi ncesinde, bask ve zorlama aygt o denli etkin
lik kazanmtr ki, politik topluma zg ideolojik, ahlaki ve kltrel formla
rn etkin gc karsnda sivil toplumun kendine zg bir varolu alan kal
mamtr.
Nitekim, Gramsci, bu nedenle Rusya'daki sivil toplumun henz geli
memi ("ilkel ve peltemsi" ) olduunu vurgular. Ayru anlama gelmek zere,
bu lkede bat toplumlarndakine benzer gelikinlikte bir sivil toplumun var
lndan sz edilemezdi; sivil toplumun son derece clz kimi bileenleri de,
politik toplumun her yere yaylan muazzam egemenlii karsnda zerk bir
gelime yetenei gsteremiyordu. Aslnda, bu durum, Rusya'daki egemenlik
ilikilerinin yeniden retiminde ciddi sorunlar olduunun kant olarak da
dnlebilirdi; nk, buradaki egemen snf, batdaki burjuva snflarndan
farkl olarak, devletin dnda etkinlik gsteren sivil toplum yaplarnn sa
lad hegemonik korumadan yoksun kalmaktayd. Buna karlk, bat top
lumlarnda devlet ile sivil toplum arasndaki ilikiler "uygun" bir biimde ya
plandrlmt; baka bir deyile, bu iki styapsal dzey kendi greli zerk
likleri ierisindeki zgl varolularn srdrebiliyordu. Etkinlik alan snr
landrlan devlet, sivil toplumun kukusuz snfsal olarak belirlenen gereksin
melerini karlayacak tarzda rgtleniyordu. Bu bakmdan, bat toplumlarn
da devlet ile sivil toplum organik bir btnlk iinde, birbirini tamamlayan
iki styap dzeyi olarak etkinlik gsteriyordu (Fontana, 2008: 90-91; Martin,
1998: 72).
antonio gramsci 1 65

Ayrca, gelimi kapitalist lkelerde, sivil toplum yapsal dzeydeki


ekonomik krizler karsnda "son derece dayankl ve karmak bir yap"
(Gramsci, 1971: 235) olarak ortaya kyordu. Gramsci, bu zellii dolaysyla,
sivil toplumun styaplann modem savalardaki siper sistemlerine benzetir:
"Sava srasnda, iddetli bir topu ateinin dmann btn savunma dze
nini ykm gibi grnd, gerekte ise yalnzca d eperi ykt anlar olur;
ilerleme ve hcum annda, saldrya geenler kendilerini hala etkili olan bir
savunma hattnn direniiyle kar karya bulurlar. Ayn ey, byk ekono
mik krizler srasnda, politikada da olur. Kriz, saldran glere zaman ve me
kanda yldrm hzyla rgtlenme yeteneini veremez; onlara savam ruhu
da pek kazandrmaz" (1971 : 235). Bu adan bakldnda, devlet aygtnn ele
geirilmesine ynelik savam srecinde, sivil toplumdaki burjuva rgtlen
melerinin, dorudan siyasal iktidarn korunmasnda rol oynadklar sylene
bilir. Dolaysyla, Gramsci'ye gre, bat toplumlarndaki iktidar stratejisi (bir
btn olarak, kart-hegemonya savam) sadece devlet aygtn deil, ayn
zamanda sivil toplumun karmak ilikiler rntsn de dikkate almak zo
rundadr. Ayrca, ekonomist sorunsalda ngrlen devrimci durum anlay
nn tersine, ekonomik krizlerin dolaysz bir biimde siyasal devrimlere yol a
mayaca da aktr. Gramsci'nin yukardaki saptamas, bat toplumlarnda
ii devrimlerinin neden gereklemedii sorusuna verilen yantlardan biri
olarak dnlebilir.

Mevzi Sava ve Manevra Sava


Gramsci, gelimi kapitalist toplumlar ile emek-sermaye ilikilerinin henz
yeterince olgunlamad "dou" toplumlar arasndaki ayrmdan hareketle,
her iki toplumsal formasyon tipinde izlenecek farkl siyasal stratejileri iki ka
rakteristik kavramla aklar: mevzi sava ve manevra sava. Dier ikilikler
de olduu gibi, bu kavramlar da ayn diyalektik srecin iki ayr grnm ya
da formu olarak yorumlanmaldr. Gramsci, askeri terminolojiden dn ala
rak gelitirdii bu kavramlar araclyla, iktidarn ele geirilmesi srecinin
deiik biimlerini ve farkl uraklarn betimler.
Manevra sava, kabaca ifade edilecek olursa, siyasal iktidarn doru
dan (baka bir deyile, ara aamalar olmakszn) ele geirilmesi amacyla,
devlet aygtna cepheden saldry ngrr. Bu stratejik eylem tarznda, sivil
toplumda kalc konumlarn kazanlmas iin uzun erimli almalar yapmak
yerine, siyasal etkinliin btn biimleri sadece devlet aygtnn fethine do
ru ynlendirilir. Rusya' da sivil toplum henz gelimedii iin, Boleviklerin
devrim stratejisi dorudan siyasal iktidarn kazanlmasrn: yiinelikti; manev
ra savann hedefindeki devlet aygtna kadar uzanan "sava alan"nda, ya
ni sivil toplum alannda, nceden teker teker ele geirilmesi gertken mevziler
166 nc blm

yoktu.30 Devlet iktidar, sivil toplumdaki koruyucu mevzilerin ("siperler")


desteinden yoksun olduu iin, siyasal mcadelenin biricik hedefi haline
gelmiti. Gramsci, son derece karmak ve gelikin sivil toplum yaplan nede
niyle Rusya'dan farkllaan bat toplumlarnda, nce mevzi savann yr
tlmesi gerektiini ileri srer.
Toplumsal formasyon dzeyindeki zgllkler, bat toplumlarnda izle
necek siyasal stratejinin sadece manevra savayla snrlandrlmasn engeller.
Gramsci, devrimci stratejinin kurgulanmasnda, iktidarn fethi ncesindeki
uzun zaman dilimine yaylan savamlarn kart-hegemonya kavram dorul
tusunda yrtlmesini nerir. Bu balamda, mevzi sava, iktidardaki burjuva
srufrun toplumsal yaplar ve sreler zerindeki hegemonyasn zayflatarak,
ii snfnn entelektel-ahlaki (etik-politik) nderliine dayal yeni bir hege
monyann kurulmasn hedefleyen savamlardan oluur. deolojik ve kltrel
biimlerle ilikili btn alanlardaki atmalar, son kertede sivil toplumu m
cadele zeminine dntren mevzi savann deiik grnmleridir. Bylece,
taktik dzeydeki birok yntemi ieren mevzi sava stratejisi, kart-hege
monya savam yoluyla politik toplum alannda devlet aygtnn kuatlmas
n, sivil toplum alannda ise egemen snf hegemonyasnn ortadan kaldrlma
sn hedefler. Gramsci, mevzi sava yoluyla burjuva hegemonyasnn toplum
zerindeki etkileri zayflatlmadan giriilecek manevra savann bat toplum
larnda baarl olamayacan dnr.31 Siyasal iktidarn kazanlmas, kart
hegemonya savamndaki ilerlemelere baldr: "Bir toplumsal grup, hk
met erkini kazanmadan nce de nderlik yapabilir (yani, hegemonik olabilir),
aslnda yapmaldr da (bu, gerekten de, byle bir erkin kazanlmasnn bal
ca koullarndan biridir)" (Gramsci, 1971: 57). Siyasal iktidarn ele geirilmesi
nin en nemli koulu olan hegemonik nderlik, devrimden sonraki yeni tarih
sel blokun kurulmas srecinde de belirleyici olacaktr.

Modern Prens: Devrimci Parti


Gramsci siyasal, ideolojik ve kltrel bilin biimlerine ynelik hegemonik et
kinlii iktidar savamnn temel bir etkeni olarak grd iin, sosyalist hare
ketin kitlelerle organik ilikisine olaanst bir nem atfeder. Bu nedenle, ku
ramla pratiin birliini ngrmesi bakmndan "praksis felsefesi" olarak yo
rumlad Marksizmin, mekanik bir biimde ekonomik yasalarn bilimine in
dirgenemeyeceini vurgular. Sosyalist hareketin savam iindeki insanlarn
(snflarn, toplumsal gruplarn, vb.) somut varolu tarzlaryla anlaml bir rezo
nans yarahnas gerektiini dnr (Boggs, 2002: 58). Devrimci sre, snf bi-

30 Ayrca bkz. Germino (1990: 257).


31 Ayrca bkz. Martin (1998: 73) ve Fontana (2008: 91, 93).
antonio gramsci 1 67

linci alannda nesnel gerekliin bilimsel bir zmlemesini olduu kadar, kit
lelerin ideolojik-politik dzeydeki gnll katlmn da zorunlu klar. Kapita
list ilikiler tarafndan belirlenen burjuva toplumunda, egemen snf hegemon
yasna kar savamn liderliini Machiavelli'nin Prens'ine benzer bir kiinin
stlenmesi mmkn deildir.
Gramsci, yeni tarihsel blokun kurulmas srecindeki liderlik konusu
nu tartrken, praksis felsefesinin somut rgtsel formu olarak devrimci si
yasal partiyi grdn aka yazar; Machiavelli'nin siyasal nerisine gn
dermede bulunarak, devrimci partiyi "Modem Prens" olarak niteler. Grams
ci, daha fabrika konseyleri dneminde, Bolevik partisinin 1917 Ekim Devri
mi'ndeki rolnden hareketle, parti rgtlenmesinin kitle mcadelelerinde ne
kadar nemli olduunu kavramt. Modem Prens, ona gre, ii snf hege
monyasnn oluturulmas ve baml snflarn ortak hedef dorultusunda
seferber edilmesi asndan vazgeilmez bir aratr. Bu saptama, Leninist par
ti teorisinin Gramsci'nin entelektel-siyasal yaklamndaki belirleyici etkisi
nin somut gstergesidir. Lenin, devrimci partiyi, kitlelere (bilimsel sosyaliz
min entelektel birikimine uygun bir biimde) "dardan bilin" tayan ba
lca rgtsel ara olarak gryordu. Gramsci, en genel hatlaryla bu yakla
mn snrlan iinde kalarak, partide somutlanan snf nderliinin ayn za
manda eitsel ve bilisel ilevleri olduunu da vurgular. i snfnn geliim
srecinin btn dikkate alndnda, partinin ortaya k ile snfn bilin
lenmesi arasnda karlkl bir belirlenim ilikisi saptanabilir: Devrimci parti,
hem snf bilincinin gelimesinin bir rndr, hem de snfn bilin dzeyi
nin gelitirilmesinde nemli bir etkendir.
Gramsci'nin ngrd biimiyle, Modem Prens, kendisini snfsal
ilikilerin dnda voluntarist bir znellik biimi olarak deil, snfn tarihsel
geliiminin organik ifadesini salamak zere tarihsel bir zorunluluk olarak
oluturmaldr. Bylece, parti, bir yandan siyasal alanda ii snfnn en ileri
kesimlerini temsil ederken, br yandan da snfn kart-hegemonik sava
mlarna rgtsel bir biim kazandrlmasnn dolaymn salar. Dnya-ta
rihsel lekteki dnmn hedeflendii yeni tarihsel blok giriimi, felsefi
adan son de:ece gelikin bir dnya griinn (ya da, ideolojinin) eklem
lenmesine dayanr. Gramsci, kura;n ile pratik arasnda gl baiantlann ku
rulmasyla mmkn olabilecek yeni entelektel-siyasa! yaplanmann mey
dana getirilmesinde siyasal partinin belirleyici bir ;levi olduunu ileri srer.
Modern Prens, egemen snfn kendi hegemonyasn Lahk:m etmek ve ast m
ruflarm siyasal bamszlklarn nlemek amac;!<>. b;:vmhu pa&if devrim
trnden giriimler karsnda, yeni kurucu hcgemcnyann tlrglit ll'yicis! o l.:
rak etkinlik gsterecektir. Gramsci. kendi s iyasa l ya:;amnrf,, dn Mrhrn
Prens'in olutunlmas abasna katkda bulunmu; Bordiga v ' li-; l i,t i r,hi
168 nc blm

siyasal liderlerin yan sra, talyan Komnist Partisi'nin 1921'deki kuruluun


da yer almtr.

Sonu Yerine
Gramsci, aktif siyasal yaam sona erdikten sonra da, entelektel almalar
n srdrerek talyan tarihi, siyaseti ve kltrel sreleri zerine kapsaml
zmlemeler gelitirmitir. almalarna yol gsteren entelektel ilgisini salt
kendi lkesinin sorunlaryla snrlandrmam; evrensel dzeyde, zellikle
Marksizmin en nemli dnsel tartma balklaryla yakndan ilgilenerek
siyaset kuram alannda yeni bak alar nermitir. Sonradan Avrupa sosya
lizminin en nemli kuramclar arasnda yer almasn salayan bu almala
r, ok sayda yorumcunun dikkatini ekmitir. 1970'li yllardan itibaren, Def
terler' den yaplan derlemelerin baka dillerde de yaynlanmaya balamasyla
birlikte, birok alandaki kuramsal yaklamlar aydnlar ve siyasal akmlar
iin esin kayna olmutur.
Gramsci'nin, modem kapitalist devletin doasna ve sivil toplumun ta
rihsel blok iindeki zgl konumuna ilikin deerlendirmeleri, bata bat top
lumlar olmak zere farkl toplumsal formasyonlarn analizi iin kuramsal bir
model oluturur. En genel dzeyde, kendi yntemsel yaklamn gelitirir
ken bavurduu kavramlar kuramsal adan son derece retken bir sorunsal
ierisinde ilevselletirmesi dikkat ekicidir. Bat Marksizminin 20. yzylda
ki "bayaptlar" (Crehan, 2002: 1) arasnda saylan Defterler'i, yntembilimsel
alanda, zgn bir sorunsaln nasl oluturulabileceini gsterir. Gramsci'nin
yntemi; inceleme nesnesi, kavram seti ve kuramsal modelden oluan sorun
saln organik ve diyalektik bir btn olarak kurgulanmasna dayanr. rne
in, sivil toplum kavram, byle bir sorunsal iinde dier kavramlarla (dev
let, politik toplum, hegemonya, egemen snf, vb.) diyalektik olarak ele aln
d iin, bat toplumlarndaki burjuva hegemonyasnn akla kavuturul
masnda nemli bir zmleme arac durumuna gelir. styapsal olgu ve s
relerle ilgili yorumlar ne kmakla birlikte, Gramsci'nin yntemsel yakla
mm niteleyecek nemli bir gsterge tarihsel blokun organik btnl ko
nusundaki srardr. Amerikanizm-Fordizm tartmasnda olduu gibi,
zmlemesinde toplumsal-kltrel olgularn yan sra ekonomik srelere de
yer vermesi nesnel gerekliin btnsel olarak kavranabileceine ilikin var
saymnn somut kantdr.
Bu bakmdan, Gramsci'nin toplumsal yap ve srelerin anlalmas
iin etik-politik tarihin olduu kadar, ekonomi-politik tarihin de dikkate aln
mas gerektiini vurgulamas nemlidir. deolojik, siyasal ve kltrel sre
lerle ilgili zmlemesi, kuramsal adan, tarihsel blokun her iki dzeyinin
(yap ve styap) de indirgemeci bir yaklamla incelenemeyecei yolundaki
antonio gramsci 1 69

yntemsel ncle dayanr. Gramsci, bu iki dzey arasndaki ilikilerin doa


sna ilikin tartma baln, Marksizmin kurucu nitelikteki felsefi nerme
lerine gnderme yaparak kuramsallatrmtr. Bu dorultuda yapsal dzey
deki sreleri tarihsel ilerlemenin son kertedeki belirleyicisi olarak grmekle
birlikte, styapsal olgularn yap zerindeki karlkl etkisini de dikkate al
mtr. Bylece, tarihsel blok iinde ayrtrd dzeyleri toplumsal formas
yonun btnsellii balamnda inceleyerek, kuramsal yaklamn, ayn yn
temsel yanlgnn iki ayr biimi olduunu dnd ideolojizmin ve eko
nomizmin etkilerinden uzakta gelitirebilmitir.
Yaamnn son on yln faizmin hapishanelerinde geirmek zorunda
kalan Antonio Gramsci'nin kuramsal miras, hi kukusuz, Marksist siyasal
entelektel gelenein en zgn rnekleri arasndaki yerini almtr. Hapishane
Defterleri, daha nceki dier almalarnda da kolaylkla fark edilebilecei gi
bi, kendi dnsel etkinliini salt konjonktre! tartma balklaryla snrlan
drmayan yetkin bir dnrn bayaptdr. Gramsci'nin, toplumsal-siyasal
gerekliin tarihsel yapsnn anlalmas dorultusunda toplumsal bilimler
ve felsefe alanna yapt katklar dikkat ekicidir. Kuramsal zmlemeleri
nin dnsel balam, nesnel gerekliin yorumlanmasnda, pozitivist yakla
mlarn snrlandrc etkisine girmeksizin, praksis felsefesinden nasl yarar
lanlabileceini gsterir. Gramsci, kuram ve pratiin birlii olarak anlalma
s gerektiini her zaman savunduu praksis felsefesinin son derece etkileyici
bir temsilcisidir. Onun entelektel ve siyasal yaamnda, kuramsal dzeyde
ki almalar ile toplumsal mcadeleler alanndaki siyasal etkinlikler arasn
da kurulabilecek organik eklemlenmenin benzersiz bir rneini buluruz.
Kaynaka

Adamson, Walter L. (1980a) Hegemony and Revolution: Antonio Gramsci's Political and
Cultural Theory (Berkeley ve Los Angeles, Califomia: University of
Califomia Press).
Adamsan, Walter L. (1980b) "Gramsci's Interpretation of Fascism," ]ournal of the
History of ldeas, 41 (4): 615-33.
Althusser, Louis (1989) deoloji ve Devletin deolojik Aygtlar, ev. Yusuf Alp ve
Mahmut zk (stanbul: hetiim Yaynlan).
Anderson, Perry (1976-77) "The Antinomies of Antonio Gramsci," New Left
Review, 100: 5-78 [Trke evirisi: Antonio Gramsci: Hegemonya,
Dou/Bat Sorunu ve Strateji, ev. Tark Gnersel, stmbul: Alan
Yaynalk, 1988).
Bellamy, Richard ve Darrow Schecter (1993) Gramsci and the ltalian State
(Manchester ve New York: Manchester University Press).
Bellamy, Richard (1994) "Introduction," Antonio Gramsci, Pre-Prison Writings
(Cambridge: Cambridge University Press): i-xxvi.
Boggs, Cari (1980) Gramsci's Marxism, 4. bask (Londra: Pluto Press).
Boggs, Cari (1984) The Two Revolutions: Antonio Gramsci and the Dilemmas ofWestern
Marxism (Boston, MA: South End Press).
Boggs, Cari (2002) "What Gramsci Means Today," ed. Douglas Dowd,
Understanding Capitalism: Critical Analysis from Kari Marx to Amartya Sen
(Londra ve Sterling. Virginia: Pluto Press): 57-81.
Buci-Glucksmann, Christine (1980) Gramsci ad the State, ev. David Fernbach
(Londra: Lawrence and Wishart).
Cammett, John M. (1967) Antoio Gramsci and the Origins of ltalian Communism
(Stanford, Califomia: Stanford University Press).
Crehan, Kate (2002) Gramsci, Culture and Anthropology (Londra: Pluto Press)
[Trke evirisi: Gramsci, Kltr ve Antropoloji, ev. mit Aydomu,
stanbul: Kalkedon, 2006).
Davidson, Alastair (1987) Antonio Gransci: Towards an Intellcctual Biography
(Londra: Merlin Press).
Dombroski, Robert S. (1989) Antonio Gramsci (Boston: Twayne Publishers}.
Femia, Joseph V. (1987) Gramsci's Political Thouglt: Hcgcnwny, Consciousness, and tle
Revolutionary Process (Oxford: Clarendon Press).
antonio grarnsci 171

Fiori, Guiseppe (1970) Antonio Gramsci: Life of a Revolutionary, ev. Tom Naim
(Londra: NLB) [Trke evirisi: Bir Devrimcinin Yaam: A. Gramsci, ev.
Kudret Emirolu, Ankara: V Yaynlar, 1989].
Fontana, Benedetto (2008) "Hegemony and Power in Gramsci," ed. Richard
Howson ve Kylie Smith, Hegemony: Studies in Consensus and Coercion
(Londra ve New York: Routledge): 80-106.
Germino, Dante (1990) Antonio Gramsci: Architect ofa New Politics (Baton Rouge ve
Londra: Louisiana State University Press).
Gramsci, Antonio (1971) Selections from the Prison Notebooks, ed. ve ev. Quintin
Hoare ve Geoffrey Nowell Smith (Londra: Lawrence and Wishart).
Gramsci, Antonio (1977) Selections from Political Writings (1910-1920), ed. Quintin
Hoare, ev. John Mathews (Londra: Lawrence and Wshart).
Gramsci, Antonio (1978) Selections from Political Writings (1921-1 926), ed. ve ev.
Quintin Hoare (Londra: Lawrence and Wishart).
Gramsci, Antonio (1984) Modern Prens, ev. Pars Esin (Ankara: Birey ve Toph:m
Yaynlar).
Gramsci, Antonio (1985) Selections from Cultural Writings, ed. David Forgacs ve G.
Nowell- Smith, ev. William Boelhower (Londra: Lawrence and
Wishart).
Gramsci, Antonio (1986) Hapishane Defterleri: Semeler, ev. Kenan Somer (Ankara:
Onur Yaynlar).
Gramsci, Antonio (1992) Prison Notebooks, c. 1, ed. Joseph A. Buttigieg, ev. Joseph
A. Buttigieg ve Antonio Callari (New York: Columbia University
Press).
Gramsci, Antonio (1994a) Pre-Prison Writings, ed. Richard Bellamy, ev. Virginia
Cox (Cambridge: Cambridge University Press).
Gramsci, Antonio (1994b) Letters from Prison, c. 1, ed. Frank Rosengarten (New
York: Columbia University Press).
Gramsci, Antonio (1994c) Letters from Prison, c. 2, ed. Frank Rosengarten (New
York: Columbia University Press).
Gramsci, Antonio (1995) Further Selections from tle Prison Notebooks, ed. ve ev.
Derek Boothman (Minneapolis: University of Minnesoa Press).
Gransci, Antonio (1996) Prison Notebooks, c. 2, ed. ve ev. Joseph A. Buttigieg (New
York: Columbia University Press).
Gramsci, Antonio (2007) Prison Notebooks, c. 3, ed. ve ev. Joseph A. BJtigieg (New
York: Columbia University Press).
Howson, Richard (2008) "Hegemony in the Prepriso Cotex," ed. Richard
Howson ve Kylie Smith, Hegmony: Studies i Conserss anl Coaciu
(Londra ve New York: Routledge): 16-32.
Joll, James (1977) Gramsci (Glasgow: Fontana).
172 nc blm

Jones, Steve (2006) Antonio Gramsci (Londra ve New York: Routledge).


Joseph, Jonathan (2002) Hegemony: A Realist Analysis (Londra ve New York:
Routledge).
Martin, James (1998) Gramsci's Political Analysis: A Critical lntroduction (Londra:
Macmillan).
Portelli, Hugues (1982) Gramsci ve Tarihsel Blok, ev. Kenan Somer (Ankara: Sava
Yaynlan).
Sassoon, Anne Showstack (1987) Gramsci's Politics, 2. bask (Minneapolis:
University of Minnesota Press).
Simon, Roger (1985) Gramsci's Political Thought: An lntroduction (Londra: Lawrence
and Wishart).
Texier, Jacques (1979) "Gramsci, Theoretician of the Superstructures: On the
Concept of Civil Society," ed. Chantal Mouffe, Gramsci and Marxist
Theory (Londra: Routledge & Kegan Paul): 48-79 [Trke evirisi:
"Gramsci, styaplar Teorisyeni," Norberto Bobbio ve Jacques Texier,
Gramsci ve Sivil Toplum, ev. Kenan Somer ve Arda pek, Ankara: Sava
Yaynlar, 1982: 43-90).
Yeti, Mehmet (1994) "Antonio Gramsci ve talya' da Fabrika Konseyleri
Deneyimi: 1919-1920," ed. Sina Akin vd., ki Dnya Sava Arasnda
Avrupa ve Balkanlar: deolojiler ve Uluslararas Politika (stanbul: Aybay
Yaynlan): 139-62.
Yeti, Mehmet (1996) deolojik Hegemonya Sorunsal, Yaynlanmam Doktora Tezi
(Ankara: Ankara niversitesi Sosyal Bilimler Enstits).

Yeti, Mehmet (2002a) "Gramsci ve Aydnlar," Mlkiye, XXVI (236): 217-45.


Yeti, Mehmet (2002b) "Aydnlar ve Snflar: Kuramsal Model," Praksis, 8: 51-
90.
Ernst BLOCH
(8 Temmuz 1 885 4 Austos 1 977)
-
Mehmet OKYAYUZ

Yaam ve Eserleri
8Temmuz 1885 tarihinde Almanya'nn Kraliyet Demiryolu letmeleri'nde
ynetici olan bir memurun olu olarak Ludwigshafen kentinde dnyaya
gelen ve 4 Austos 1977 ylnda Almanya'nn nde gelen niversite ehirle
rinden biri olan Tbingen'de len Emst Bloch, nemli ada "Bahl" Mark
sist dnrlerden biridir. Ne var ki, yirminQi yzyln hemen hemen tm
nemli toplumsal-siyasi dnmlerine tanklk yapmakla kalmayp onlarda
ayn zamanda daima aktif rol oynam olmasna ramen, Marksist teori olu
um srecinde yaratt etki ve tartma zemini asndan Luxemburg,
Gramsci, Lukacs ya da Althusser gibi teorisyenlerin hep "gerisinde kalm
hr". Bloch'un etki alan -ki, eserleri otuzdan fazla dile evrilmitirl - byk l
de Almanya ve Almanca konuan lkeleri ile snrl kalmhr. Buna bal
olarak, gnmzde bir "Bloch Ekol"nn varlndan bahsetmek mmkn
deildir.2 Belki "ihtiyac" da yoktur byle bir eye, zira onun felsefesinin n-

1 Bloch'un Trkeye evrilmi iki eseri mevcuttur:


Umut lkesi (Das Prinzip Hoffnung), (ev. Tan! Bora), 840 s., Ankara 2007.
Rnesans Felsefesi (Vorlesungen zur Philosophie der Renaissance), (ev. Hseyin Portakal), 160 s., s
tanbul 2002.
Bunun dnda baz yazlarn u derleme kitabnda bulmak mmkndr: Emst Bloch/Theodor W.
Adomo / Walter Benjamin/ Bertolt Brecht /George Lukacs, Estetik ve Politika, (ev. nsal Oskay), s
tanbul 2006.
2 Bloch'un halen yaayan ve Almanya'nn entelektel camiasnda isim yapm be "rencisi" vardr.
Yazarlar Gerhard Zwerenz ve Volker Braun, gazeteci-yazar ve felsefeci Gnther Zehm, filozoflar
Hans Heinz Holz ve Gerd lrrlitz.
Bloch'un tarihsel ve diyalektik materyalizm anlaynn yansmalarn - daha "ortodoks" ekliyle de
olsa - Alman Komnist Partisi (DKP) yesi Hans Heinz Holz'un dnce sisteminde orebilmck
teyiz. 1927 doumlu Holz, daha 17 yandayken anti-faist faaliyetler sonucunda GcHtnpo .uafn
dan tutuklanmt. 1971'de Bloch'un desteiyle Marburg niversitesi'nde felefe profcllrlltAilll"
atanan Holz, 1945 sonras Bat Almanya'da akademiye girebilen az saydaki Mark.lst d!lilnllrlr
den biridir.
176 drdnc blm

veleri, birilerinin aktarmyla deil okurlarnn keif srecinin sonucunda an


cak berraklaabilir. Almancann zengin kelime hazinesinden sonuna kadar
faydalanan ve o hazinenin inceliklerini ustaca kullanan Bloch, keif temasn
hep ilemitir zaten eserlerinde: 1917'de tamamlanan "genlik" eserinde Geist
der Utopie [topyann Ruhu]'nda olsun, byk sistematik eserler olan Das
Prinzip Hoffnung [Umut lkesi] (1948), Subjekt-Objekt: Erliiuterungen zu Hegel
[zne-Nesne. Hegel Hakknda Aklamalar] (1949), Naturrecht und menschlic
he Wrde (Doa Hukuku ve nsan Onuru) (1961), Das Materialismusproblem - sei
ne Geschichte und Substanz [Materyalizm Sorunsal - Tarihi ve z]'nde (1972)
olsun; daima "yolculuk" yapp "kefeden" insan temasna rastlamaktayz.3
Bloch'a gre, yolculuk yapp kefeden insan insanlk tarihinin belirleyicisidir
ve insanolunun bu hareketlilii adeta; "kk dnya"nn "kk insanlar"
bu ekilde "byr", bu ekilde souk ve solgun bir hayata renk katar ve "ken
dileri" olurlar. Dz ve btn olan "yap" deil, bu yapnn iini dnce ve
eylemleriyle dolduran zneden bahseder Bloch. Marx'n genlik yazlarnda
burjuva toplum yapsnn aa kavuturulmas iin nemli bir yer tekil eden
yabanclama teorisinin bir nevi devam olan bu aray, Birinci Dnya Sava
sonrasnda yaygn bir eilimdi sol entelekteller arasnda.
kinci ki Dnya Sava srasnda Avrupa'da meydana gelen siyasi,
toplumsal ve ekonomik dnmler balamnda ve bu dnmlerin en ra
dikali olan Ekim Devrimi ile birlikte Marksizmin iktidara tanp teorik "ma
sumiyet" ini kaybetmesiyle, Marksist teoriyi yeniden okuma denemeleri gz
lemleyebilmekteyiz. Bu denemeler, toplumun akademik-entelektel kesimi,
yani "darda" olanlar tarafndan yaplmaya alld kadar, siyasi mcade
lenin iinde yer alanlar tarafndan da yaplmaktayd. Frankfurt Ekol ve on
larn (ksmen Marksist diye tanmlayabileceimiz) temsilcileri, birey-toplum
ilikisi ekseninde dnen yabanclama gibi meselelere yantlar arayp bura
dan hareketle bir dnm amalarken; Rosa Luxemburg gibi Marksist-Ko
mnist kiiler, devrimci kitle-lider ilikisi gibi daha ok devrim stratejisi ile il
gilenmekteydiler. En kaba haliyle teori-praksis dikotomisi ekseninde birbirin
den farkllatklar sylenebilen bu reformlasyonlar, Marksizmin "btnsel
liini" ina ehne abasyla hareket etmi olsalar da, aslnda tam da bu nokta
da bu btnsellii blm oldular. Bloch'un ana temasnn bu blnml
yeniden ina etmek olduunu sylemek pek yanl olmaz, ancak bunu -"z
ne"ye ve znellie fazlasyla vurgu yapt iin belki de- baaramad gibi,

3 rnein bkz.:
Emst Bloch, Tbinger Einleitung in die Philosophie [Felsefeye Tbingenli Giri), Frankfurt/M. 1975, s.
58-84.
Emst Bloch, Grundrisse einer besseren Welt [Daha iyi bir Dnyann Ana Hattan). Emst Bloch, Das
Prinzip Hoffiung [Umut i lkesi[ iinde, Frankfurt/M. 1977, s. 873-929. Burada, yolculuk temas,
corafi topyalar balamnda ele alnr.
emst bloch 177

hayat boyunca yukarda bahsi geen akm-geleneklerin hep dnda kalm


tr /braklmtr.
Birinci Dnya Sava'nn rtkanlna katlmayp Wilhelm Almanya
s'ndan kap svire'ye, daha sonra Musevi ve komnist olarak Alman faist
lerin terrnden ABD' ye iltica eden ve -ki, bu belki de hayatnn en zor karar
larndan biriydi- byk umutlar balad sosyalist Alman Demokratik Cum
huriyeti'ne oradan da Federal Almanya'ya yerleip orada len Bloch; bir an
lamda hep yalnzd. Ama -ayn zamanda- (yukarda belirtildii gibi) tarihsel
toplumsal srelerin iindeydi daima. Altml ve -ksmen- yetmili yllarn
renci Hareketi'ne sempatiyle yaklaan ve genlerin "topya"larn ou
kez amasz ve ancaksz destekleyen Bloch, bu gen ve aktivist camiann sem
patisini kazanabilmi olmakla birlikte; ne "Bat" Marksizmin akademik semi
nerlerinde (Althusser ve elbette -zellikle de Trkiye sz konusu olduunda
Gramsci gibi) hararetle tartlan "ba" teorisyenlerden, ne "Dou" Marksiz
min ortodoks temsilcilerinden biri ve ne de Marcuse'nin felsefesinden etkile
nen "Yeni Sol" un "anti-leninist" ve anti-otoriter "idol"lerinden biri olabilmi
tir. Belki de felsefesinde Marksizmin birok akmn ve temsilcisini, hem Alt
husser ve Gramsci'yi, hem Frankfurt Ekol'n, hem Marksizmin "neo"larn
ve hem de "Lenin"i bulabildiimiz iin4, Bloch'un kendisini bulamyoruz".
Bloch, dolaysyla, kefedilmeyi ve anlalmay bekliyor hala.
Yukarda Bloch'un zel ve akademik yaamndaki "yalnz"lna vur
gulananlar somutlatrarak devam etmek gerekirse; Blochcu felsefenin "So
mut topya" (Konkrete Utopie) gibi temel kategorilerinin/ kavramsallatr
malarnn "geleneksel" Marksist algy bir hayli zorladn grebilmekteyiz.
stne stlk Bloch, Birinci Dnya Sava sonrasnda hemen hemen tm Ba
t ve Orta Avrupa lkelerinde kurulan ar sa/ faist hareketlerin yaamsal
tehditleri karsnda hi kimse artk salt teori, bilim ya da felsefe "yapma"
"lks"ne sahip deilken, bu somut topya gibi kavramlar siyasi-stratejik
bir balamda, yani sosyalizmi kurma yolunda uygulanabilir birer rehber ni
teliinde kullanmamaktayd. O daima, kelimeleri titizlikle kullanan, gncel
kullanmda artk akla gelmeyen balantlar aa kavuturmay bilen bir "fi
lozof" olmutur. Sorun (ve ayn zamanda) bizi eken nokta da bu zaten.
Bloch, felsefeyi bilmeden ve anlamadan nce, yani genelde erken genlik yl-

4 Yaayan birka "rencisinden"biri olan sosyolog Oskar Negt, Bloch'un siyasi yazlannn biraraya
getirildii "Vom Hasard zur Katastrophe" adl kitapta, onu "Ekim Devrimi'nin Filozofu" olarak ta
ntr okura. Ekim Devrimi'nden insanln "kendine gelme"sini bekleyen bir Bloch ile kar karya
yz burada.
Bkz.: Oskar Negt, "Emst Bloch - der deutsche Philosoph der Oktoberrevolution. Ein politisches
Nachwort" [Ernst Bloch - Ekim Devrimi'nin Alman Filozofu. Siyasi bir Sonsz]. Ernst Bloch, Von
Hasard zur Katastrophe. Po/itisc/c Aufsiitze aus den /ahren 1934-1939 [Kumardan Felakete. Siyasi Yazlar,
1934-1939]'n iinde, Frankfurt /M. 1972, s. 429-444.
178 drdnc blm

larmzda, bilincimizde ycelttiimiz klasik bir bilge-filozof tipolojisini can


landrr kafamzda. Umut lkesi (Prinzip Hoffnung) gibi olgunluk dnemi
eserlerini okurken ve orada sergilenen adeta ansiklopedik bilgi birikimine
tanklk yaparken, bu "bilge adam" arm daha da pekimektedir.
Bloch'un bahsi geen tm bu yan(lar) (Marksist teori asndan} yukarda
deindiim greli etkisizliini aklamak iin elbette yeterli bir neden deil
dir. Ancak "filozof" Bloch, te yandan, (gayet militan bir eylemsellikle) otuz
lu yllarn ortalarndan itibaren "bir lkedeki sosyalizm"in przsz inas
iin Moskova' da yer bulan i muhalafetin bastnlmasna ynelik davalarn
da savunucusu olarak nmze kar, ki Adorno ile olan arkadalnn bu
yzden sona erdii bilinmektedir.s Adorno / Horkheimer ikilisi, hem Mark
sizm'in reformlasyon abalarn hem de ondan kopuunu baaryla temsil
ederken; ve -zellikle de Adorno- ellili ve altml yllarda Bah Almanya'nn
entelektel yeniden inasnn ba mimarlar saylrken, Bloch'un bayapt
olan Umut lkesi o yllarda daha yeni yeni akademik camiaca dikkate deer
bulunmaktayd. Bloch'un kiisel yaam yksnde hep gzlemleyebilecei
miz bu gibi -zaman zaman eliki gibi grlen- farkl ynleri, onun tarih an
laynn belirleyicilerindendir. Buna gre, tarihsel-toplumsal srelerde in
sanlk tarihinin ina edici krlma noktalarn oluturan "henz olmam
olan"n nveleri vardr ve bunlarn kefedilmesi gerekir. Otopya 'nn Ru
hu'nda ve Umut lkesi'nde birey ve toplumun, dnce ve eylemin, topik
egelerine rastlamaktayz. Bloch, bize bu topyalar hatrlatmaktadr. rne
in, onaltnc yzylda Alman Kyl Savalar'nda yenilgiye urayan isyan
c kyllerin "Geschlagen gehen wir nach Haus, u ns're Enkel fechtens besser aus"
[Yenilgiye urayp dnyoruz evlerimize; torunlarmz yapamadklarmz
tamamlayacaktr] eklindeki parolasn geni sol bir camiaya hatrlatan Bloch
olmutur. Elbette bu arada -Bloch'un kendi deyimiyle- kar-topyann en
radikali olan lm6 unuhnadan. renci ve -ksmen- ii hareketinin belli
bal temsilcilerinin aznda ve yreklerindeydi bu ifade altml ve yetmi
li yllarda. Ayn zamanda Blochcu umut felsefesini belki de en iyi zetleyen
bu paroladr. Tarihin -bazen- derinliklerindeki ilerlemeci nvelerini hatrla
dmzda, bu gibi parolalar bizi kr eden bir nikbinlikten korur, zira: "Umut,
kesin gven deildir" [Hoffung ist nicht Zuversicht] 7.

5 Yllar sonra ancak, Soyyetler Birlii Komnist Partisi'nin 1956 ylndaki Yirminci Parti Kurultay ile
balayan de-Stalinizasyon dnemiyle birlikte, bu grnden feragat etmitir.
Bkz.: Biographisch-Bibliographisches Kirchenlexikon [Biyografik ve Bibliyografik Kilise Szl],
Ernst Bloch, Cilt 14, Stun 783 ve devam.
6 Bkz.: Bloch'un Adomo ile 1964 ylnda katld Mglichkeiten der Utopie heute [ topyann Gnmz
deki Olanaklan] (1964) konulu radyo program (Kayt, yazarn arivinde bulunmaktadr; M.0.).
7 a.g.e.
Aynca bkz.: Ernst Bloch, Ober die Hoffiung [Umuda Dair). Es spricht Ernst Bloch. Vier Reden [Emst
Bloch konuuyor. Drt Sylevi) iinde, Frankfurt/M. 1972. (Plak eklinde yayn)
ernst bloch 179

92 yllk yaamnda -genel anlamda ve sosyalizmin ina edilebilirlii


asndan somut olarak- umudunu hibir zaman kaybetmeyen Bloch; ne var
ki, ocukluk yllann mutsuzluun getirdii kesintilerle yaamhr.8 Byd
ii ehri Ludwigshafen ise hzlca sanayileen Almanya'nn toplumsal e
likilerini yanstan bir nitelie sahipti. te yandan Ludwigshafen'n yanba
nda parklaryla, oseleriyle ve aristokrasinin yaam tarzn hibir zaman
zerlerinden atamayan bir burjuvazinin kenti olan Mannheim. Bloch, daha o
ocukluk ve genlik yllarnda, daha sonra faizm teorisinin ana temasn
oluturacak "ezamanszlk" [Ungleichzeitigkeit) olgusunu bizzat deneyimle
mitir. Bloch, kendisini bir anlamda Marksizme "hazrlayan" bu iki ehrin
yanstt snfsal elikileri, Erbschaft dieser Zeit [Bu Zamann Miras] (1928)
ve Literarische A ufsiitze [Edebiyat Yazlan] (1964) adl eserlerinde sanatta da
vurumuculuk [Expressionismus] akmndan devrald imge ve metaforlarla
dolu bir dille betimler. Ludwigshafen ya da Ludwigshafen gibi saysz baka
ii ehri iin yazdklaryla balayalm: "Bu, kapitalizmin en yalansz bolu
udur: Bu kir, hesapl bir ekilde maa denen, hesapl bir ekilde i bandna
konan yontulmam ve lmne bitkin bu proletarya; buz gibi souk efendi
lerin bu proje almalar, artk her hangi bir efsane kalntsndan ve tutumtu
rakl szden yoksun bu kar iletmeleri ve zgn sokaklarda ki bu bok psr
pervasz sinema parlhs."9 te yandan Mannheim: "On yedinci ve on seki
zinci yzyla ait modas gemi biimde sralanm ensiz burjuva evleri; ou
kez nlerine hasarl parmaklklar rlm kabark pencere camlar; pervazsz
pencerelerinin yere kadar uzand birka daha enli ... binalarn nnde ki d
merdiven ve balkonlar. Eskiden bir kasaba ve aristokrat ehri olan Mannhe
im, ... orada oturan birok insan ve zellikle de komu ehri ... Ludwigshafen
iin gzel ve bo bir leden sonray ya da akam simgelemekteydi.'' 10
Bloch'un eserinde srekli nmze kan eliki ve kesintiler temasnn n
belirtilerini tar bu iki ehir adeta.
Bloch, Almanya'nn etrefilli ve sekinci niversite ncesi eitim siste
minde bile bir hayli ge bir ya saylan yirmi yanda liseyi bitirip felsefe, m
zik ve fizik okumak iin Mnih niversitesi'ne kaydolur. Akademik dnyann
souk bilimselliini ve teori ve pratii birbirinden ayrt edici yntemselliini
benimsemeyen Bloch, daha bu yllarda, henz Marksizmden ve Marksizmin ta
rihsel znesi olan ii snf meselesine deinmeden, deiim ve sresellik fik
rini gelitirmeye balar. Esasen ocukluk yllarndan balayarak niversitede ki

8 Bkz.: Karola Bloch, Aus meinem !.eben [Hayahmdan] Pfullingen 1981, s. 45.
9 Emst Bloch, Erbschaft dieser Zeil [Bu Zamann Miras]. Emst Bloch, Grsamlauglff' [Tm Eerler) Ci lt
4 iinde, Frankfurt/M 1962, s. 211.
10 Emst Bloch, Uterarische A ufsiitze [Edebiyat Yazlan]. Emst Bloch, Grsamlausgabe [Tm E""rleril Cilt 9
iinde, Frankfu rt / M. 1964, s. 405.
180 drdnc blm

tatminsizliklerine kar bir tepki olarak balayan bu fikir, daha sonra dnyann
sreselliine ilikin bir kategoriye dntrlecektir Bloch tarafndan. Daha
sonra Umut lkesi'nin temel kategorilerinden biri olacak olan "Henz-Olmayan"
kategorisini tarihte (sanatta ve bilimde ki) topyann ifadeleri balamnda ile
yen Bloch, bu yllarda (ve niversitede ki idealist fikirler tarihi / ldeengeschich
te geleneine bal olarak) "Henz-Bilinli-Olmayan" ekliyle ileyecektir. Bu
balamda daha 1908 ylnda, Rickert ve Modern Epistemoloji Sorunsal hakknda
yazd doktora tezinde, eserinin ana temasn oluturacak olan topya dn
cesinin nvelerini grebilmekteyiz.
1908'de Berlin'e tanan Bloch, o yllarda dnce sisteminde oluma
ya balayan ve felsefesini bir anlamda hep zgn klacak olan duygusal-us d
nvelerden arndrmak istercesine, almalarn manhk zerine younla
trr. Berlin; toplumsal-kltrel metropol yapsndan kaynakl ve Alman
ya'nn bakenti olmas dolaysyla, Alman burjuvazisinin ve Alman emperya
lizminin, ayn zamanda buna kar kan en radikal muhalefetin konumland
ehriydi. Buras, niversite yllarnda balad Mnih ve Augsburg gibi
Gney Alman kentlerinden farkl olarak, romantik duygulara pek yer tanma
maktayd. Snfsal elikilerin rgtlenmi bir ii snf balamnda yorum
land ve stesinden gelinmeye alld bir yerdi buras. Gelimi kapita
list bir lkenin atmalar, siyasete, sanata ve bilime yansyacakt elbette. Bu
yllarda ve - 1912 ylnda tand Heidelberg ve 1917 ile 1920 arasnda sava
kart olarak snd svire servenlerinden sonra - yirmili yllardan sonra
yeniden yaamaya balad bu kentte, hayatnda nemli yer tekil edecek
kiilerle tanr Bloch: Gyrgi Lukacs, Walter Benjamin, Bertolt Brecht, Kurt
Weill ve Theodor W. Adorno. topyann Ruhu'nu yazdktan sonra (henz net
olarak tanmlayp isimlendiremedii ama "d"ledii bir "baka" dnyann
nvelerini yanstt "Marksizm d") bir sosyalizmi benimsemeye balayan
Bloch, bu ehrin "modernite"sinin iinde barndrd srekli ak ve deiim
potansiyelinden etkilenerek, nce Marksist sonra ise komnist olur. Bunun en
somut yansmasn, sava sonrasnda Almanya'ya dndkten sonra Kom
nist Parti yesi olmasnda grebilmekteyiz.
Bloch'un dnceden maddi oluuma doru giden geliimi, Birinci
Dnya Sava srasnda tant ve ciddiyetle okumaya balad Marx ile bir
likte sistematik bir hal alr. Bundan byle, Diyalektik ve Tarihsel Materya
lizm'in somut bir hedefsellie sahip toplum teorisi, Aristo'nun dinamik mad
de (dinamei on) fikri ile Hegel'in diyalektii Bloch'un dnce sisteminin te
mel kategorik "malzemeler"ini oluturacakhr.
Faistlerin iktidara geliinden sonra svire, talya, Avusturya ve Prag
zerinden ABD'ye kamak zorunda olan Bloch, bu yllarda Erbschaft dieser
emst bloch 181

Zeit [Bu Zamann Miras] ve temel eseri olan Das Prinzip Hoffrung [Umut l
kesi] ni kaleme alr. Bloch'un faizm analizini ieren Bu Zamann Miras,
1930'lu yllarn ortasnda Komnist Entemasyonal'in liderliinde kurulan ve
Thomas Mann gibi burjuva-hmanist entellekteileri de kapsayan anti-faist
Halk Cephesi politikalarna destek amal kaleme alnan bir eserdir. Yine bu
yllarda sanatn yapabilecekleri / yapmas gerekenleri ile ilikin tarhmalarn
iinde de aktif rol oynar Bloch. Sosyalist Gerekilik tarhmalarnda davurum
akmnn ilerici nvelerini gstermeye alr. Ana tezi, dorudan da yans
tlan topik dlerin Sol tarafndan bir kenara itilmemesi, tersine sosyalizmin
ina projesi iin deerlendirilmesi gerektiine ilkin tezidir. Bu yaplmadn
da, zira, ortaya kan boluk, faistlerce doldurulabilir. Ki, faist hareket, ge
limi kapitalizmin teknik-teknolojik geliim dzeyinden faydalanarak, k
k burjuvanin duygu ve korkularn kendi propagandalarnda o zamana de
in grlmemi bir younlukla smrmtr. Oysa, faizmin toplumsal ta
ycs olan kk burjuvazinin bu duygu ve korkulan, Marksizmin analitik
yntemselliiyle doru ynlendirilerek, sosyalizm davas iin kullanlabilirdi
Bloch'a gre.
Bilin ve estetii Marksizmin Scak Akm [Warmestrom] olarak gren
Bloch, 1948 ylnda felsefe profesr olarak Dou Almanya'nn Leipzig kenti
ne tanr. "Ortodoks" Marksizm ile kendi Marksizm konsepti arasnda ki
tm farkllklara ramen, Almanya' da kurulacak olan sosyalizme inancndan
dolay olacak (ki, bu inan, Ekim Devrimi'ne -adeta mistik bir ekilde- bal
lnn da rnyd), 1950'li yllarn ortasna kadar -ilk kez hayatnda- teori
ve pratii yaayabilecek bir ortam bulmu gibi grnmekteydi. Ancak, 1950'li
yllarn ortasndan itibaren, de-Stalinizasyon srelerinin ve Macaristan'daki
olaylarn ardndan, Bloch'un "reel" sosyalizmle ilgili yaklam deimeye,
dnce retimine de yansmaya balamt. "Hmanist" ve znel nveleri,
Marksizme eklemleyen Bloch, revizyonizm sulamalarna maruz kalp so
nunda, 1961 ylnda, konuk profesr olarak Bat Almanya'nn Tbingen eh
rine tanr. Tbingen; Hegel, Schelling ve Hlderlin'in okuduu, Gney Bat
Alman idealist felsefe geleneinin nemli noktalanndand(r). Leipzig'de 1949
ylnda yazd Subjekt-Objekt [zne-Nesne] adl kitabyla Hegel'in Marksizm
iin nemini vurgulayan (ve bir anlamda Marksizmi "idealize" eden) Bloch;
Tbingen' de 1972 ylnda yazd Das Materialismusproblem [Materyalizm So
runu] adl kitabyla -te yandan- Bat Alman akademik camiasnn yaklam
larn "materialize" etneye almt. Bulunduu her yerde "anti-tezci" (ya
ni -bir anlamda- sayg uyandracak bir inatla kendince diyalektik) davranan
Bloch; Umut lkesi'nin (yani yukarda bahsi geen keif yolculuunu n) sonun
da insanln "Heimat" [anayurdu]'na -yani, (Bloch'un Marksist olduf'.tunu
182 drdnc blm

unutmayalm)- sosyalizme ulamay ummull, ancak kendi hayatnda bunu


gerekletirememitir.

Marksizm ve Ernst Bloch'un Felsefesinin Temel Kategoriler: Madde, Doa,


Estetik, Olanak
"Dnmek, snrlan amak demektir. Ama mevcut olan hie sayarak, unu
tarak deil... Bu yzdendir ki, gerekten snrlar ama eylemi; salt bizden-n
ce-olann vakumuna hayalperestlik yaparak ve soyuta tasvir ederek nfuz
etmez. Bilakis, yeni olann varln hareket halindeki mevcut olann bnye
sinde alglar ..... Gerekten snrlar ama eylemi, tarihte var olan diyalektik
eilimi bilir ve harekete geirir."12
Bloch, bu szlerle, tarihsel ve diyalektik materyalizmden aina oldu
umuz btnlk ve hareketlilik dncesine ilaveten dnya tarihini bir "yi
likler Laboratuvar", labarotarorium possibilis salutis13 olarak deerlendirmek
tedir. Maddi dnya ve -daha somuta- bizi evreleyen doa ve toplum koul
lar, ilerinde adeta bir canl g [Potenz] barndran bir zne gibi tasvir edil
mektedir burada. Bu noktada Bloch'un materyalizm anlayna ve bu anlay
nn somutlat doa felsefesine deinmek yararl olacaktr. Onsekizinci
yzyln altml yllarndan itibaren Fransz Aydnlanma Hareketi'nin14 fel
sefi kolunu temsil eden La Mettrie (1709-1751)15, Condillac (1715-1780), Hel
vetius (1715-1771) ve d'Holbach (1723-1789) gibi mekanik materyalistleri16 bi-

11 "Gerek Balang [Genesis] bala degil, sondadr. Ve toplum ve varoluun radikal olduu, birbirlerini
kknden kavradklan yerde ancak balar. Tarihin kk ise, alan, yaratan, koullar deitiren ve
onlann nne geen insandr. Kendi benliinden feragat etmeden ve yabanalamadan gerek de
mokrasi balamnda kendini kavradnda ve kendine ait olan oluturduunda, ancak, herkese o
cukluuna yansyan ama hi kimsenin henz bu dnyada varamad bir yere -ana vatana [Heimat)
ular insan."
Ernst Bloch, Das Prinzip Hoffiung [Umut i lkesi), Frankfurt/M. 1977, s. 1628.
12 Ernst Bloch: Das Prinzip Hojfnung. [Umut llkesi), Frankfurt /M. 1977, s. 2
13 Bkz.: Ze'ev Levy, Utapia and Rea/ity in lhe Philosophy of Ernsl Bloch. Jamie Owen Daniel /Tom Moylan
(ed.), Not Yet. Considering Ernst Bloch iinde, London-Brooklyn 1997, s. 175
14 Bloch'un Alman ve Fransz Aydnlanmas ile ilikin yaklam iin bkz.: Mehmet Okyayuz, Ernst
Blocl'un Gzyle Alman Aydmlanmas. Dogu Bat dergisi, Say 7 (Akademi ve i ktidar). Mays-Haziran
Temmuz 1999, s. 179-190.
15 O dnem, mekanik materyalizmin belki de en radikal, en tavizsiz eserlerinden biri La Mettrie'nin
1747 ylnda yazd L'hone achine adl eserdir. Ruh, bu eserde, bedensel ilevlerin bir sonucu ol.
rak betimlenir. Dolaysyla bu ilevler bireysel deiimlerce deil, biyolojik srecin gelimesi tarafn
dan ancak etkilenebilir. Aydnlanmaalarn ilerlemeci iyimserliinin, tarihsel-toplumsal sreleri iz
gisellik balamnda gsteren felsefenin yansmas olarak; toplumsal gelimeleri adeta matematiksel
bir olaslkla hesap edilebilircesine deerlendiren determinizm, burada zneyi de kapsamaktadr ar
tk.
16 Bu adlandrma, tarihsel materyalist retisini erken dnem "materyalizmler"den ayrt edebilmek
iin, bizzat Marx tarafndan felsefe tarihi literatrne sokulmutur.
Bo konuyla ilgili bkz.: Alex Callinicos, Die molutionliren /deen von Kari Marr [Kari Marx'n Devrimci
Fikirleri), Karlsruhe 2005, s. 80 ve devam.
ernst bloch 183

raraya getiren, radikal bir biimde onyedinci yzyl metafiziine kar sava
mlaryd. ngiliz duyumculuundan (Sensualismus) esinlenen Condil
lac'ta rnein, istemek ve tasvir etmek gibi eylemler hissedebileceklerimizin
sonucunda ekillenirler byk lde. Buna gre elle dokunulabilen madde,
yani -kelimenin en dolaysz anlamyla- somut olarak deneylenebilinen, bi
rincildir. Bloch, bu dar materyalizm anlayna kar karken, Marksizmde
byk bir rol oynayan insanlarn (soyut) dnme yeteneklerinin fazlasyla
edilgenletirildiini dnmektedir. Tarihsel ve diyalektik materyalizmde
maddi dnyann btnl ilkesi balamnda mnferit bireylerin tarihsel
toplumsal sresellikte zne olduklar kadar nesne olduklarna karn, son
kertede belirleyen, dntren yine de her zaman insann ta kendisidir. Ay
n ekilde maddi srecin belirleyiciliine, yani "yaptklarna" karn; bu
maddi koullar son kertede yine insanlarca belirlenir. Diyalektik Marksizm,
zne-nesne ilikisi balamnda, her iki unsurun i ieliine iaret eder, ama
birinin yerine dierini geirmez. Bloch, te yandan, mekanik materyalistle
rin zneyi nesneletirdiklerini eletirirken, nesneyi znelletirmektedir.17
Geoghegan'in ifadesiyle; Bloch'un "radikal materyalizmi insani dinamikle
rin barndrd doal unsuru ve doann barndrd dinamik unsuru"18
ifade eder.
Aristo'dan esinlenerek kulland "leriye Ynelik Madde" [Materie
nach vorwarts] ifadesinden bunu anlayabilmekteyiz. Byle alglanan bir "Do
a", estetik deneyime ak olan baka bir dnyann ifrelerini tamaktadr
iinde. Doa kavramsallatrmasnn iki temel unsuru, zgrleen insanlk ile
"yeniden dirilmi doadr" (auferstandene Natur). Bloch, en bata deindii
miz "filozof" edasyla, daha henz "ortaya karlmam" doa znesi ile ge
lecekteki insanln topik uyumunu vurgulamaktadr. Bu yaklamla iliki
lendirdiimiz Marx, maddi srelerin hareket yasalarn anlamaya alan
"Kapital"i yazan Marx olmaktan ok, "doann insaniletirilmesi"nden ve
"insann doalatrlmas"ndan bahseden Feuerbach'c Marx'tr.19 Bloch'un
diyalektik materyalizmi, bahsedilen ekilde doa felsefesiyle "uzlatrd"
en nemli metin, Umut lkesi'dir. Burada topik grnglerin mzie, edebi-

17 Bloch'un materyalizm anlaynn belki de en dolaysz tasviri iin bkz.: Emst Bloch, "Die Lehren vom
Einzelnen-Allgemeinen" [Mnferit ve Genel Olanna i likin retiler]. Emst Bloch, Das Materialis
musproblem - seire Geschichte urd Substarz [Materyalizm Sorunsali - Tarihi ve z) iinde. Emst
Bloch, Gesamtausgabe [Tm Eserleri Cilt 7, Franfurt/M. 1972, s. 32 ve devam.
18 Vincent Geoghegan, Errsl Bloch, London - New York 996, s. 153.
19 Bkz.: Studiengruppe zur Geschichte der Arbeiterbewegung, Stuttgart/ li Hareketi Tarihi Aratrma
Grubu (ed.), Bloch '78. Marxismus urd Naturbcherrschurg. TheserbroschUre zu der ErrslBloch-Tagen
1978 in der Urivcrsiliil Tiibinger [Marksizm ve Dogaya HkUm. 1978 yrlnda Tilbingen Oniversitesi'rde d
6.
zenletcn Erst Bloch Gnleri Dolayrsyla rkarlan Tezler Bror), Stuttgar, s.
184 drdnc blm

yata, dine ve siyasete ne denli ve ne ekilde nfuz ettiini gsterip (byk l


de Aristo'nun dinamik madde anlayndan ve Hegel'in diyalektiinden
esinlendii) maddenin sreselliinden hareketle "Henz Olmayann Onto
lojisi"ni [Ontologie des Noch-nicht-Seins]20 ina etmeye alan Bloch, gen
Goethe'nin de dahil olduu Alman Edebi Romantik Hareketi'nden etkilenmi
grnmektedir.21
Onsekizinci yzyln sonundan ondokuzuncu yzyln ortasna kadar
Alman edebiyat zerinde etkisini srdren Romantik Hareket, duygu ve tut
ku ile donatlm belirgin bir bireycilik vurgusuyla hareket ederken, henz
anlalamayan ve dolaysyla "mistik" bir doa deneyimden hareket eder.
Edebiyattaki bu hareketin felsefeye yansmalarn, Schelling'in doa felsefe
sinde bulmak mmkndr. Schelling'in doa felsefesinde doa (ve bir an
lamda madde), ruh ya da Tanr tarafndan ekillendirilmez, tersine bizzat
kendisi aktif, yaratc ve retken bir canl g [Potenz] olarak "var"dr.22 Bu
g, doa felsefesinde en ge Averroes'ten [lbn Rt] beri natura naturans kav
ramyla adlandrlr. Bloch, Umut lkesi'nin birok yerinde, bu yaklam be
timlemekle kalmayp benimser.23
Bu trden materyalist bir anlay, geni bir eskataloji24 projesinin bir
paras olarak nmze kar. Dolaysyla komnist "zgrlk Dnyas"n
gerekten zgr klan, maddi smrnn sona erdirilmesinden ok, zne
nesne (ya da yukarda buna deinildii ekliyle: nsan-doa) arasndaki me
safenin ortadan kalkmasyla yabanclamann yok oluu ve insanlarn tinsel

20 Bu konuya ilikin bkz.: Emst Bloch, Philosophische Grundfragen 1: Zur Ontologie des Noch-Nicht-Seins
[Felsefeye i likin Temel Sorunsallar l: Henz-Olmayann Ontolojisine Dair], Frankfurt/M. 1961.
21 Bloch'un ontolojiyi Marksist syleme dahil etme abas, ortodoks Marksist camia tarafndan ban
dan beri tutarl bir materyalizm anlayndan kopuunun iareti olarak yorumlanmtr.
Gnmzde Almanya' da bu gelenei srdren kiilerden biri Bloch'un "renci"si olan Hans Heinz
Holz'tur. Bu, sistem kutuplamasnn siyasi iktidar dzeyinde bittii dnyamzda, Bloch'un yaad
dnemden daha "kolayca" yaplabilir olsa gerek.
22 Haberrnas, Schelling'in doa felsefesinin Bloch zerindeki etkisini o kadar nemser ki, Bloch'u
"Marksist bir Schelling" olarak tanmlar.
Bkz.: Jrgen Haberrnas, Philosophisch-politische Profile [Felsefi ve Siyasi Profiller]. Frankfurt/M. 1971,
s. 141-167.
23 Bloch'un Hegel ve Schelling'in doa felsefelerine ilikin yorumu iin bkz.:
Das Prinzip Hoffiung [Umut i lkesi], Frankfurt/ M 1977, s.804 ve devam.
Bununla balantl olarak natura nalurans'n Bloch kavramsallatnlmas i!n bkz.: a.g.e, s. 803-805.
24 "Eskatoloji (Yunanca eskatos yani "son" szcnden) teoloji (dinbilim) ve felsefenin bir blm
dr. insanln nihai kaderi veya dnya tarihini sonulandran olaylar, daha kaba bir tabirle dnya
nn sonu ile ilgilenir. Birok din, reti veya kltte dnyann sonu gelecekte olacak bir olay olarak
kutsal metin, mit veya folklorda belirtilir. Daha geni bir adan, eskatoloji Mesih, Mesih a, ahiret
ve ruh gibi konular da kapsayabilir. Farkl inanlarn eskatolojik inanlar ve dnceleri farkl ol
sa da belli benzerlikler var olabilir."
http: / / tr.wikipedia.org/ wiki / Eskatoloji
ernst bloch 185

adan zgrlemeleridir.25 Tm bunu mmkn klan ise, Umu t lkesi'nde


ontolojik adan ele alnan ve "insanln geliiminin ve dnya kltrnn
merkez unsuruna ykseltilen Umut ve (Somut) topya kavramlardr."26
Walter Benjamin'in tarihsel materyalizm yorumlarndaki "mesihlik"
vurgusunun27 bir benzeri gibi gelen bu yaklam, tarihsel srecin "isel" di
namiklerine iaret eder. Bu yaklam speklatif ve mistik klan, arahrma
alanlarna ikin ideallerin [Wunschbilder] ve kar ideallerin [Negativbilder)
o alanlarn zsel "eilimler"iymiesine betimlemekten, yani sonuta yukar
da bahsedilen insan ile doa arasnda uyum-topya ya da "doa zne" gibi
dnsel inalardan kaynaklanmaktadr.
Bloch'un felsefesinin sistematik inasn yanstan bu yaklam; topik
olan a priori kabul eder. Bloch'un yntemi, konu alannn ve onun "madde
selliinin", (Marx'n deyimiyle) onun "isel ba"nn28 zmlenmesinden
ok, konu alanna "henz olmam olan" izdrmektir. Marksizmde koul
olan, burada sonu olarak gsterilmektedir adeta.29
Yukarda sylenenler, Bloch'un felsefesinin Marksizmden olas kopu
a / kopulara iaret eder.30 Genelde burjuva toplumsal formasyonlarn ve bu
formasyonlar temellendiren mlkiyet ve retim ilikilerinin zmlenmesi
asndan ska yaplan bu eletiri, estetik ve din ile kltr eletirisine ilikin
alanlarda her eye ramen olduka verimli olarak gsterilebilir. Bloch'un za-

25 Bloch, bu balamda, Marksist bir kozmolojinin gereksiniminden dahi bahseder.


Bkz.: lwan A. Boldyrev (2008), Ernst Bloch nd seine Deutung der "Pllinonenologie des Geistes" [Emst
Bloch ve "Tinin Grngbilimi"ne ilikin Yorumu], Yaynlanmam makale, s.1.
"Evrenbilim (Evren bilimi) veya Kozmoloji bir btn olarak evreni konu alan bilim dalnn ismidir.
Kozmoloji szc Trkeye Yunanca kosmologia (cosmologia, [kozmos] dzen + [logia] sylev)
szcnden tremitir. Her ne kadar kozmoloji szc nispeten yakn zamanl bir szck olsa da,
evren tarih boyunca bilim, felsefe, ezoterizm ve din gibi farkl disiplinler tarafndan arahrma konu
su olmutur. Kozmoloji ise bir szck olarak ilk kez 1 730 ylnda Christian Wolff'un Cosmologia Gene
ralis isimli eserinde kullanlmhr."
http:/ / tr.wikipedia.org/ wiki / Evrenbilim
26 Boldyrev 2008, s. 1-2.
27 Bkz.. : Walter Benjamin'in 1940 ylnda kaleme ald metin Obcr den Begriff der Geschichte [Tarih Kav
ramna Dair]. Walter Benjamin, Gesammelte Schriften [Klliyat] Cilt 1.2 iinde, s. 693 ve devam.
28 "Bilim, konusunu ayrnhl biimde benimsemek, onun farkl geliim evrelerini zmlemek ve isel
bann izini arayp bulmak durumundadr. Bu i tamamlandktan sonra ancak. gerek hareket uy
gun biimde betimlenebilir."
Kari Marx, Kapital /. Nachwort zur zweiten Auflage [Kapital 1. i kinci Basmna Sonsz]. Marx-Engels
Werke (MEW)/ Marx-Engels Eserleri Cilt 23 iinde, Berlin (Dou) 1983, s. 27.
29 Bkz.: Studiengruppe zur Geschichte der Arbeiterbewegung, Stuttgart / ii Hareketi Tarihi Aratrma
Grubu (ed.), Bloch '78. Marxismus und Naturbeherrschung. Thesenbroschre z d E rs t- Blocl Tage
1978 in der Universitiit Tbingen [Marksizm ve Dogaya Tahakkm. 1978 ylda T bi11,11 011iwrsilesi"11rl
dzenlenen Ernsl Bloch Gnleri Dolaysyla karlan Tezler Bror], Stuttgart, s. 6.
30 Bu konu ile ilikin bkz.:
Rugard Otto Gropp (1954), "Die marxistische dialektische Methode und ihr Gcgcnsatz zr idl'alisti"
hen Dialektik Hegels" [Marksist Diyalektik Yntem ve Hegel'in idealist Diya lckti i ne Olhmh
Kartlk]. Deutscle Zeitschrift fr Philosophie /Alman Felsefe Dergisi, Say 72.
1 .,.. lokkH'U llim

1 1 11111 1 11 1 1 1 1111 slaabilen Marksist teorisinin ideoloji eletirisine katklar g-


1 1 1 1 1 1 11 1 1 1 11 lnel kabul grmektedir. rnek olarak, otuzlu yllarn ortasndan
l l l 1 1 1 1 1 l i-faist stratejinin bir paras olarak hararetle yaplan sanatta (sos
l l I 11'' 11,'l'kilik tartmalarnda, davurumculuk [Expressionismus] gibi

'"""'' ,, .. l. rnn -Lukacs gibi teorisyenlerin aksine ve Brecht ile birlikte- sos
l ll I' i1, in kullanlmas gerektiine ilikin tezleri gsterilebilir.

l lvurumculuk akmnn metafor ve imge kullanm Bloch'un edebi


"' 1 11 1 1 1 1 111 yansm grrz. Sanat eserleri aracyla insanlarn anlk yaan
t l l. 111 1 1 1 1 1 1 1 dorudan da vurumu birok eserinin ana temasn olutur
' " " 1 l ll ndan dolay olmaldr ki, Frederic Jameson, Bloch'un felsefesinin
1 e1 l l ll' ' 1 1 l 1 1 " Faust" eserine ilikin kapsaml bir aklama niteliini tadn

l t h l 1 1 11!.. ll'dir.31 Jameson bu yorumuyla Bloch'u Alman idealist "Ideen


l h l h'" 1 Fikirler Tarihi] gelenei iinde konumlandnp onun sosyalist ki
y l l R l l .. 1 1 1 d plana iter. Oysa Bloch, yukarda bahsi geen davurum tart
l l dcbiyat ve politika arasndaki ilikiye deinirken, edebiyatn s
l l h 1 1 l l l l r i ni gzden karmaz hibir zaman. Bu balamda davurumcu
'

1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 "sasszla olan zne davurumu" [Subjektausbrche ins Gegens


l111llF'2 ylemlerini tehlikeli ve anlalmaz bulur, hatta ve hatta Lukacs'n
l 1v v 1 1 1 1 1 n luun znde bireyci ve aidiyetsiz bir kk burjuva sanat ak-
1 1 1 1 l l 1 R 1 1 1 1 ; ilikin tespitlerine de katlr. Ne var ki, bu sanat akmnn " .. ; ar
lo. t l w lrden, ancak ksmen de eletirel ve gittike artan oranda devrimci
t l 11 v y n l l nd c n" [ ... aus archaischen Bildern, zum Teil aber auch aus revolutioniirer
l'/111/11l'. ns kritischer und hiiufig konkreter . . . ] beslendiini de sylemeyi ihmal
1 1 1 1 11 1 "
I >uymak iin kulaklar olanlar olmu olsayd, bu da vurumlarn
l 1 1 1 1 yl11l11dc devrimci bir retken-Olan da grebilirdi ... " [Wer Ohren gehabt
ll l l l ll rr n, hiitte in diesen Ausbrchen ein revolutioniir Produktives wahrneh
""'" A111 11111 . . . ].33
llloch'un yukarda bahsedilen krlma noktalan fikrine burada yeniden
1111l l111 1111ktayz. Knlma noktalarnn akl ve duygularyla mimarisi olan zne,
11 1 l l l "belleini" ina eder. Bizler ise, bu ina srecinin iinde barndrdkla
h v rl nci nveleri "kefetmek" durumundayz. "Gericilik" ve "ilericilik",
l u k tda, "nesnel" unsurlar olmaktan karlp, yoruma ak birimler hali
m ..tlrllmektedir. Bloch'un bu yaklamn, daha sonra ele alacamz faizm

llk . : l'n.oderic Jarneson, Mar::ism and Form: 201h cenlury Dialeclical Theories of Lileralure. Princeton
I U14, 140.
il liml llloch (1937/38), "Diskussionen ber Expressionismus" (Davurumculuk Tarhmalan), "Das
Wo l " dergisi, Moskova.
1 ln Jrgen Schmitt (ed.), Die E:cpressionismusdebal/e. Malerialien zu einer marrislischen Realismus/con
"l'li IDavurumculuk Tarhmas. Marksist bir Gerekilik Anlayna llikin Dokmanlar)'n iin
'''" l'rankfurt/M. 1973, s. 184.
il 11 .
ernst bloch 187

yorumunda somutla(hrl)m greceiz. Buna gre, i Hareketi'nin faizme


yenilgisi -kendi iinde ki blnmlnn yan sra-, burjuvazinin ayakta
kalma direncinin kmsenrnesinden ve kk burjuvaziyi (onlarn "gerici"
dlerinin ilerinde barndklar "ilerici" nvelerinin kefi bir yana itilerek)
kolayca faistlere "teslim" etmesinden kaynaklanmhr.
Kesintisiz bir tarih anlayn reddeden Bloch, Lukacs', gereklii ken
di iinde kapal ve iinde znel faktrn yeri olmayan bir btnsellik eklin
de deerlendirdii iin eletirmektedir. Byle bir "totalite"yi Marksizmden
ok idealist felsefi sistemlerde ve zellikle klasik Alman felsefesinde bulabile
ceimizi syleyen Bloch, davurumcu akmn paralayclru bu adan
olumlu ve ileriye gtrc deerlendirmektedir, stelik "kapitalizmin dnya
tasavvuru"nun34 zlmesi sz konusu ise.
Davurumculuk akmna kar besledii sempati, sanatn dizginlen
memi ve "znel" yapsndan kaynaklanmaktadr. Sanat, "souk" modernite
nin ilevsel rasyonalitesine kar bireysel yaratcln "scak tn"sn koyar.
"Modern" birey, niceliksel retimin verimliliinden baka bir deer tanma
yan sanayi toplumlarnn dnyasnda, kendi yabanclamlnn stesinden
gelir bu ekilde. nsanln kurtuluu, sanatta ifade bulan ve "gndz dle
ri"ne yansyan her bir bireyin "i" zgrlk arayndan balar. Bu noktada
"Faust" temasn bir kez daha hahrlamakta fayda var. Zira, Faust'un yaam
sal araylar ve deneyimleri, insanlk deneyiminin aynasdr adeta. Dnyann
doa ile doann ise "benliimiz" ile birletii an, "Faust"ta olanaklar dnya
snn kaplar alr. Bloch iin bu -madde / doa / estetik btnsellii bnye
sinde barndran- dnya, maddenin bizzat kendisidir.35
Bloch'un felsefi sisteminde olanak kategorisi belirleyici bir nem tar.
Zira, dnyann (ve dolaysyla yukarda bahsedilen anlamda) "ben"imizin
"kendine gelebilmesi" iin en nemli itici gtr. Daha topyann Ruhunun
(1917 / 1 8) ilk cmlesinde bu aray u szlerle ifade edilir: "Ben varm. Biz va
rz. Yeter. imdi balamamz gerekir'' [leh bin. Wir sind. Das ist genug. Nun
haben wir zu beginnen].36 Ve topyann Ruhundan 45 yl sonra yazlan Felse
feye Giri adl eserde (1963) u szler geer: ,,Ben varm. Ancak kendime sahip
deilim henz. O yzdendir, daha yeni yeni olmaktayz" [leh bin. Aber ich
habe mich nicht. Darum werden wir erst.].37

34 a.g.e, s. 186.
35 Bu konu iin bkz.:
Amo Mnster, Tagtrume vom aufrechten Gang. Sechs /nteroiews mit Ernst Bloch [Dik Yrye ilikin
Gndz Dleri. Emst Bloch ile Alh Sylei), Frankfurt/M. 1977, s. 142-143.
36 Emst Bloch (1917 / 18), Geist der Utopie [topyann Ruhu), Frankfurt/M. 1977, s. il.
37 Emst Bloch, Tbinger Ein/eitung in die Philosoplie 1 [Felsefeye Tbingen'li Giri I), Frankfurt/M. 1975,
s. il.
188 drdnc blm

Olanak kategorisi [Mglichkeit], drt katman [Schicht) balamnda


incelenir Bloch tarafndan: Birinci katman, formel -yani manta aykr olma
yan- [das formal Mgliche], ikinci katman, nesnel -yani ontolojik ltlerle
mmkn ve dolaysyla nesnel olarak tahmin edilebilinen- [ das sachlich-ob
jektiv Mgliche], nc katman nesneye uygun- yani nesnenin teorisine ili
kin mmkn olan -[das sachhaft-objektgema_ Mgliche], drdnc katman
ise, nesnel gereklik asndan mmkn olan- yani maddeye ikin ve bnyesinde
eilimsel nveler sahip olup sresel maddeye uygun olan -[das objektiv-re
al Mgliche] olanaktr.38 "Tarihte sosyalist bir olanak olarak gelien ve niha
yet gerek olmaya balayan [ . . j zgrlk Dnyas"nn39 inasyla somutla
.

an olanak kategorisi, davurumculuk akm ve "Faust" temasyla birlikte te


matik olarak billurlar. Bunun nclleri ise onalhnc ve onyedinci yzyln
edebi sosyal topyalardr. Bu edebiyat trnn en belirgin rnekleri, Cam
panella'nn Civitas solisi [Gne Devleti] (1623) ve Thomas Morus'un De opti
mo rei publicae statu sive de nova insula Utopia [Devletin en yi Haline ya da ye
ni ada Utopia'ya likin] (1516) adl eserleridir. Fransz Devrimi sonras ondo
kuzuncu yzyl kapitalizmin -bireysel, organize ve emperyalist aamalardan
geerek- emek smrsnn ve snfsal elikilerin doruk noktasna vard
durumu "vaktinden nce grmesine" bahsedilir dzen ve eitlii konu
eden bu eserlerde.40 Bloch, Umut lkesi'nin ikinci ve temel blmnde bilin
cin bu "vaktinden ncelii"ni zmlemeye almaktadr. Bu balamda za
mann, psikolojinin/ psikanalizin genel tablosunu da gzler nne serer. Bu
rada asl amalanan, istenenin hedefselliini temellendiren drtlerimize k
tutarak, Marksist toplum teorisini Marksist bir antropolojiye dntrmektir
bir anlamda. Bunun en nemli anahtar kelimesi de Gndz D [Tagtraum]
kavramsallatrmasdr. Gndz Dlerimize, henz bilinli olmayan ikin
dir. Dlerimizin gndz yer bulmas, olup bitenleri net ve keskin grmemi
zi salar, dlememiz ise henz "olmam" olan bu dnyada "souk", heye
cansz ve -giri blmnde kullandm bir kelimeye atfen- "kk dn
ya"nn karsnda kafamz duvara arpmamz nler.41 Gndz dlerimiz,
" ... topik boyutlara nfuz ederler. [Bu topik boyutlar ise] ... daha iyi bir
dnya tasvirini sorunsuzca daha gzel bir dnya tasviriyle [zenginletirirler]

38 Emst Bloch, Das Prinzip Hoffnung (Umut ilkesi], Frankfurt/M. 1977, s. 258 ve devam.
39 a.g.e, s. 269.
40 a.g.e, s. 598-614.
41 Bloch, bu balamda, Soguk Akm (Kaltestrom] ve Scak Akm (Warmestrom kavramsallatrlmalann
kullanmaktadr. ilki, (siyasi iktisadn eletirisi eklinde vrut bulan) toplum analizinin itinal, ancak
bir o kadar heyecansz yann vurgulayan bir metafordur. ikincisi ise, insanlarn beklentilerinden ha
reket eden bir toplum analiz yntemidir. Bu kavram ikilisi faizm konusuna deindiimizde yeni
den nmze kacaktir.
ernst bloch 189

... Yeryznn henz grmemi olduu mkemmel-kusursuz ve tamamlan


m tablolarla ... "42
Yukarda deinilen sosyal topyalar, belki de gndz dlerimizin en
berrak halleridir. Bloch'un deyimiyle, burada artk -olumlu ve istenilen- bir
sona seyahat balar [Fahrt ans Ende].43 Mulaklklar geride braklm, ancak
-ne var ki- gerek seyahatin toplumsal tayclar henz tarihin sahnesine k
mad iin, istenilen yere henz varlmaz. Bloch, bu noktada Marksizmin
devrim stratejisine ihtiya duyar. Zira, bireysel umudu toplumsallatran,
topyay da somutlahran da bu stratejidir. Bloch'un Ekim Devrimi'ne adeta
hayranlk beslemesi de bundandr. Bloch'un Marksist teorisinin bu pratik ya
nna zellikle son yzyln zellikle otuzlu yllarnda vurgu yapmasna iaret
etmemek, "hakszlk" olduu kadar, bilimsel nesnellik asndan da doru ol
maz. 1934 ile 1 939 yllar arasnda faist Almanya'nn dnda kan kltr ve
siyasi gazeteler iin yazd metinlerde faizm ve sosyalizm temalarn srek
li ilediini grmekteyiz. Faizmin tm Avrupa'y adm adm sava felaketi
ne srklemeye balad bu yllarda Bloch'un -belki de ilk ve son kez- "filo
zof" kimliini bir yana brakmaya alp pratik politik oluumlarda yer ald
n grmekteyiz. Ki, o yllarda, Komintem'in anti-faist Halk Cephesi politi
kas balamnda, Thomas Mann gibi komnist / sosyalist olmayan ancak bur
juva-hmanist adan olaylara bakan entelekteller bile bu politik eylemci
"apka"sn giymilerdi.
Tarihin gidiahna k tutan bu eserlerin topik nvelerini, Goethe ve
yirminci yzylda Georg Trakl ve Franz Werfel gibi davurumcu yazarlarn
eserlerinde mkemmel bir ekilde grmek mmkndr Bloch'a gre. Bloch,
bu nveleri n belirti [Vor-Schein] olarak adlandrmaktadr.44 Sanahn tm
alanlarnda rastlamak mmkndr bu n belirtilere. Bu balamda, bnyesin
de henz gerekle(tiril)memi olan olanaklar barndran dinamik bir dnya
srecini [Weltprozess] yorumlamaktr nihai olarak sanatn amaa. Bloch iin
esas olan budur ve dier her ey esasen teknik-formel ayrntdr.

42 Emst Bloch, Das Prinzip Hoffnung [Umut ilkesi], Frankfurt/M. 1977, s. 105-106.
43 Bkz.: "Vierter Charakter des Tagtraums: Fahri ans Ende" [Gndz Dnn Drdnc zellii:
Sona Seyahat]. Ernst Bloch, Das Prinzip Hoffnung [Umut ilkesi] iinde, Frankfurt/M. 1977, s.
107.
44 Bu konuya ilikin bkz.: a.g.e, s. 258-288.
Aray iinde ve "olumakta olan" [das sich Herausbildende], "topik olann da k."n [Hervor
brechen des Utopischen] edebiyatn dnda en belirgin ekilde mzikte grebiliriz. Mziin doru
danh, gnmz szleriyle henz sylenemez olan da vurur. Notalarn ard ardna dizilii, tek
nik-formel dzeni aarak, yeni "kelimeler"e yol aar. ok sesliliin karmakl yine de tek tek ola
na nem verir, yer tanr ona.
Amo Mnster, Tagtriiume vom aufrechten Gang. Sechs Interoiews mit Ernst Bloch [Dik Yrye ilikin
Gndz Dleri. Emst Bloch ile Alt Sylei], Frankfurt/M. 1977, s. 138-141.
190 drdnc blm

Temel Kategorilerin "zeti": topya Kavramsallatrmas


Tm yukarda sylenenlerin bir anlamda zeti olan ve Bloch'un dnce
sistemini zgn klan ise, topya kavramsallatrmasdr. Ondokuzuncu
yzyln pozitivist bilim anlay dorultusunda verilerin betimlenmesinin
dnda baka bir gerekliin kabul grmemeye baladn gzlemleyebil
mekteyiz. Doa Bilimleri'nin -zleri itibariyle- yntemsel bir paradigmas
olarak hzla yaylan pozitivizm, Sosyal Bilimlere en ge Auguste Comte'un
moderniteye olan sarslmaz inan ve gveni balamnda girmitir. Gn
mz sosyolojinin ampirik aratrmalar -sonularn tek bana ya da arlk
l olarak bulgulara dayandrd lde- bu gelenein devam niteliini ta
maktadr. Pozitivizmin yaylmas ve bilimsel yntemselliin egemen para
digmas haline gelmesiyle birlikte; gelecek bir dnya tasarsnn nedenlerini,
imge ve motiflerini iinde barndran topya, mnferit bireylerin kiisel bek
lenti ve umutlar dzeyine indirgendike hayalperestlikle eanlaml kulla
nlmaya balanmtr.
Marksist teoride, burjuva bilim dnyasna -ierik olarak olmasa da so
nu itibariyle- benzer gelimeler gryoruz. yle ki, kinci Enternasyonal' in
teorik temelini oluturan "Bilimsel Sosyalizm" [Wissenschaftlicher Sozialis
mus], erken ya da topik sosyalistlerden paradigmatik bir kopu ifade etmek
tedir. Ancak ne var ki, Marx'n topik ile bilimsel sosyalizm anlayilar ara
sndaki fark vurgulamak iin Komnist Manifesto' da ifade ettii " [Bunlar] . . .
(kastettii, Saint-Simon, Fourier gibilerinin komnist tasarlar; M.O.) geri snf
kartln egemen toplumun kendisindeki zc unsurlarn etkinlii ola
rak gryorlar. Ama proletarya cephesinde hibir tarihsel zerk girikenlik,
ona zg hibir siyasal hareket gnnyorlar"45 eklinde ki sz, insanlk ta
rihinde nemli bir yere sahip olan (ve bir nceki blmde deinilen) edebi
topyalar da gzden drmeye yetmiti.
Bloch'un bu erevedeki amac, iki ynldr: Birincisi, topyann bi
lim d olmadn gstermek; ikincisi ise onu Marksist teoriye (yeniden) ka
zandrmaktr. Bunu yapabilmenin yntemi ise, topyann ada sosyal teori
de geerliliini koruduunu gstermektir.46 Tm eserlerinde, esasen yapt
da budur. Eserlerinde ska rastladmz "Henz olmam olan" [Noch
Nicht], "Novum", "Front","kinlik" [Latenz], "Eilim" [Tendenz] gibi kav
ramlar, "gelecein dinamik ekim gcn"ne47 iaret ederler. Bloch, gerek-

45 Kari Marx/Friedrich Engels, Komnist Parti Manifestosu.


http: / / www.marxists.org/ turkce / m-e / 848 / manifest /kpm.htm
46 Geoghegan, 996, s. 44.
47 a.g.e, s. 144.
ernst bloch 191

Iiin kendisi "henz bitmemi", "henz olmam" olduundan, topyaya y


neltilen "gereki" eletirileri reddeder. Dnya bir deneydir - "Experimentum
mundi"48; srecin n ak, "bitmi" deildir. topik dnce ise, bu deneye
en uygun yanthr: "topya nasl en uzak alanlara kadar geniliyorsa, bu ham
madde nasl tm insani faaliyetlere nfuz ediyorsa; dnyaya ilikin antropo
loji ve bilim de aslnda o denli iermek zorundadr onu. Gerekilik; kendisi
ni eer (henz bitmemi olan gereklik olarak) gerekliin en gl unsuru
olan ... [topyadan] ... soyutlarsa, bu ismi tamaya bile layk deildir."49
Bu szlerde gemi ve imdiki zaman vurgusundan ok gelecee iaret
edilmektedir. imdiki zaman dopdolu olsa da gndz dlerinin yarahc yol
gstericiliiyle; gnmz salt analitik bilimsel aralarla deil, gemiten g
nmze uzanan topik dncelerle kavrayabiliriz ancak. Bloch; Otopya'nn
Ruhu'ndan Umut lkesi'ne kadar, gnmz toplumsal yaplarn nmze ser
mek istemektedir. Bylece; gelecein feneri olan topya, bireysel bir beklenti
olmaktan karlp toplumsal bir olanan ifadesi haline dntrlecek, ka
pitalizmin smrclnden-yabanclatralndan dolay dejenere ol
mu olan birey-toplum ilikisi yeniden ina edilecektir.
Bu balamda, yukardaki blmde deinilmi olan gndz dleri ka
tegorisinin Bloch'un dnce sisteminde tekil ettii neme bir daha iaret et
mek anlaml olacakhr. Zira, topya ileriye gtren dinamiini -kuaklar son
ra olsa bile- insanlarn bu gndz dlerinden alr. Gndz dlerini zel k
lan ise; tabulara, snrlara, standartlara, belirlenmiliklere nem vermeksizin
"hayal" etmek ve -byk sanat ve bilim eserleri sz konusu olduunda- "za
manndan nce" gelecei "grmek"tir. Marsiglio rnein, onnc ve on
drdnc yzylda, erken rnesans-hmanizmas dneminde, seklerleme
laiklik ve halk egemenlii gibi kavramsallatrmalar, daha henz bu kavram
lar somutlatrabilecek toplumsal tayalar mevcut deilken -yani "zama
nndan nce"- konu etmitir. Bunun gibi sayszca rnek vardr; ve Bloch bize
bu rnekleri hatrlatr eserlerinde. Bunu yaparken, "kk adamn" umut ve
beklentilerini de ihmal etmez. Aada deinilecek faizm teorisinde, "kk
adam" motifi kk burjuva birey bnyesinde yeniden nmze kacaktr.
Bireylerin umut ve beklentileri, tm "gerici" nvelerine ramen, daha iyi bir
gelecein inas iin deerlendirilmelidir Bloch'a gre. "Experimentum Mun
di" hepimiziz. Bloch'un dar anlamda snfsal bir yaklamn tesine geen bu
anlay, yukarda vurgulanan eskatolojik bir gelecek umudunun yansmas-

48 Emst Bloch, Erperimentum Mundi. Emst Bloch. Gesamtausgabe [Tm Eserler) Cilt 15 iinde, Fran
furt/ M. 1975
49 Emst Bloch. The Principle Hope, Oxford 1986, 624
1 92 drdnc blm

dr. topya kavramsallahrmas ile tarihsel materyalizmi "diyalektize" ehne


ye alan Bloch, esasen diyalektii fazlasyla "insani''letirip, iinden mater
yalizmi skp ahnaktadr.50
Bloch, topya ile ilikin zmlemelerini arlkl olarak Umut lke
s i nin drdnc blmnde "Grundrisse einer besseren Welt"51 [Daha yi bir
'

Dnyann Temel Hatlar] bal altnda sunmaktadr. Tbbi, teknik, mimari


ve corafi topyalardan sonra topya motifinin resim sanahna, operaya ve
edebiyata yansmalarn ele almaktadr burada. Bloch'un bu yaznn giri b
lmnde bahsi geen arhc ve sayg uyandran ansiklopedik bilgisinin bel
ki de en belirgin rneklerinden biridir bu blm. Tarihin unutulmu krlma
noktalarna, ayrntlarna, kk hikayelerine ve yaanmlklarna iaret ede
rek gelecek bir dnyann yabanclamam bireyin dimdik duruunu okuyo
ruz satrlar arasnda. Daha iyi bir dnya, daha iyi bir dnyann n belirtisi
( Vor-Schein] anlamn tamaktadr Bloch iin esasen.
Davurumcu edebiyattan fazlasyla etkilenmi olan Bloch'un metafor
ve imge kullanm bu blmde olduu kadar hibir eserinde bu younlukla
grmemekteyiz. nsanolunun "yolculuk" sreci (ki, bu en belirgince corafi
topyalarda grnr) dnyann, maddenin ileriye dnk, "ak" olmasnn
somut yansmasdr. Sre, bu anlamda, keif yolculuunun sonunda kefedi
lecek olan "dnyevi cennetten" daha nemlidir.
topya ile Marksist pratii birletirdii alan ise, sosyal topyalardr.
Bloch, sosyalizmin geliiminin tarihesini, Thomas More, Campanella, Saint
Simon ve Robert Owen gibi kiiler zerinden yapar. Modem sosyalizm, bu
"okuma"ya gre, soyut topyadan somut topyaya doru geliiminin sonu
cunda ortaya kar; dolaysyla "bilimsel" Marksizm, topyalarn reddi anla
mna gelmemektedir, tam tersine onlarn somut dzeye tanm ve ii sn
fnn tayclnda toplumsallam biimidir.52
Marksizmi topya ile "barhran" Bloch, somut topyalarn dnda
ileriye gtrmeyen topyalardan da bahsetmektedir. Bunlar, dar kalpl ufuk
larn aamayan belirli gruplarn bireyci beklentilerinden ibarettir. Marksizm-

50 Bu gibi eletiriler, ellili yllann ortasndan itibaren Demokratik Almanya'nn "ortodoks" Marksistle
ri tarafndan Bloch'a kar ynlendirilen ve gnmze kadar yaplmaya devam eden bu eletirilerin
belki de en "bilimsel" olanlan, Demokratik Almanya'nn nemli filozoflarndan Manfred Buhr tara
fndan yaplmtr.
Manfred Buhr ( 1970), "A critique of Erns Bloch's philosophy of hope", Philosophy Today. Say 14.
Manfred Buhr (1987), "Seven comments on Ernst Bloch's philosophy", Studies in Soviel Thought, Cilt
33.
51 Em.<! Bloch, Das Prinzip Hoffnung [Umut ilkesi), Frankfur/M. 1977, s. 523 - 1088.
52 Bloch, Marksizmin sreselliini ve sentezci gcn u ekilde ifade eder: "Marksizmin gc ve ger
ei, dlerimizi rten bulutlan daha ileriye gtrmesinden ibarettir. Bunu yaparken, ama bu dle
rin ierdii alev stunlann sndrmekten ok onlan somutlukla glendirmektedir."
Emst Bloch, Principle Hope, Oxford 1986, s. 146.
ernst bloch 193

le birlikte doruk noktasna tanan, yani gerekleebilme olanan (bkz. bir


nceki blmnde ki Olanak kategorisi) iinde barndran somut topyalarn
anti-tezleridir bu topyalar. Kk burjuva bireyin salt kendi hayah iin iste
dikleri, bilincindeki gemi zaman(lar)n yceltilmesi, korkularnn da vu
rumu ve bunun (faizmde olduu gibi) belli gruplarn tasfiyesine kadar gt
rlmesi, kylnn "romantik" ve hibir zaman var olmam bir kyl "cen
net"i dlemesi, esnafn proletarleme korkusundan kaynakl dledii k
k reticiler kapitalizmi, kadnlarn ve genlerin e ve babalarn boyundu
ruk altna girmeyi kabullenip bylece kendilerine "manevi vatanlar" yarat
malar gibi. Bu dlerin ortak noktas, "znel" dzeyde hkanp kalmalardr.
Yukarda Kyl Savalar rneinde gsterildii gibi, ya da ii hareketinin
uzun soluklu mcadelesine yansd gibi, burada gelecek kuaklara, "torun
lar" a i dmemektedir artk. Bloch'cu ifade tarzn kullanmak gerekirse eer;
"Ben", artk salt kendisi iin var olup, onun kendisi etrafnda dnmektedir
her ey.
Bloch, yine de, bu trden bireysel topyalarn bir ksmnn derinlikle
rinde, daha iyi bir yaamn dlerini kefetmektedir.53 nemli olan ise, bu
dlerin somut topik nvelerini daha iyi bir dnyann inas iin kullanmak
olacaktr. Bu somut olarak, Sol'a den bir vazifedir Bloch'a gre.

Marksizm/Sosyalizm Kavramsallatrmas ve Faizm Teorisi


Bloch'un sosyalizme yaklam yukarda deinilenlerle ilintilidir. Yeni bir ya
amn zleminin ve bu zlemi yanstan cokunun kod ve imgelerini, daha
topyann Ruhu'nun her satrnda (anlamaktan ok) hissetmek mmkn. "El
lerimize verilmi yaam. Ki, kendisi iin oktan bombo bir hal almtr. An
lamszca ordan oraya sendelemektedir. Ancak bizim duruumuz salamdr.
(Yaamn) yumruu ve hedefleri olmak isteyiimiz bundandr" [In unsere
Hande ist das Leben gegeben. Fr sich selber ist es langst schon leer gewor
den. Es taumelt sinnlos hin und her, aber wir stehen fest, und so wollen wir
ihm seine Faust und seine Ziele werden].54 Kendisi de bu cokunun fazlasy
la soyut-bireyci olduunu anlam olacak ki, sosyalist dncenin gereklili
inden ilk kez bu eserde bahseder. Bloch'a gre sosyalist dnce, gereklii
zmlemenin keskin dnsel analiz aralarn sunarak, salt "yrein derin
liklerinden" gelen dnyay deitirme-dntrme istemini tamamlar ve
salam ve uzun soluklu temellere oturtur. Bloch, bu szleri dile getirdikten az

53 "Ve bir kez daha - uygun olmayan aralarla ve uygun olmayan bir toprakta olsa da - daha iyi bir ya
am yzeye kmaktadr burada."
a.g.e, s. 584 ve devam.
54 Emst Bloch, Geisl der Utopie [topyann Ruhu]. Emst Bloch, Gesamtausgabe [Tm Eserler] Cilt 16 iin
de, s. 11.
194 drdnc bOlm

sonra, Birinci Dnya Sava akabinde, Almanya Komnist Partisi'ne ye olup


o dnemin birok aydn gibi parti almalarna kahlr. Partinin -en genel an
lamda- tavizsiz anti-kapitalist politik tutumu, daha dar anlamda ise ykselen
faizme ve beraberinde ki antisemitizme kar duruu, Bloch ile birlikte dne
min birok Musevi kkenli aydnnn teorik Marksizmden pratik-politik ko
mnizme ynelmelerini salamb.ss Weimar Cumhuriyeti'nde ykselen fa
izmin, isizlik, alk ve umutsuzlukta somutlaan snf elikilerinin ald
hal, (sadece szde olmakszn) taraf tutmay yaamsal adan zorunlu klm
t o dnemde birok aydn iin. Ne var ki, dnce binasnn ahsn bu ekil
de salamlahrmaya alan Bloch, yukarda ele alnan temel kavramlardaki
gr ayrlklarndan dolay, parti "ortodoks"luunda hibir zaman "manevi
bir vatan" bulamamtr. Aristo, Hegel, Schelling ve onlar zerinden anlam
landrd Marx ile yola kan Bloch, ksa bir mddet iin bu yoldan sapm
olup nihayet felsefenin "kuca"na geri dnmt.
Ekim Devrimi'ne hayranl, bu geri dnne eliki tekil eder gibi
grnse de, esasen kendi lkesine ilikin hayal krklnn ifadesidir. Tm
beklentilere ramen kendi lkesinde gereklemeyen sosyalist devrimi (ki,
katlinden ksa bir mddet nce Karl Liebknecht -en azndan!- Friedrich
Ebert'in parlamenter cumhuriyetin inasna paralel olarak sosyalist sovyet
cumhuriyetini kitleler nnde inat bir umutla ilan etmiti), Marx'n nam
na Lenin organize etmiti. Uzaktaki Lenin, yanbanda yok olmu umudun
simgesel "yer tutucusu" konumuna gelmiti. Alman komnistlerin orto
doksluunu ve keskin mantksalln dnce yolculuunu balatt klasik
felsefi gelenekle uzlatramayan Bloch, ayn keskinlik, hedeflilik ve stratejik
hesapllkla hareket eden Lenin'i ve Ekim Devrimi'ni cokulu szlerle "de
mokratik bir kamulatrma"56, dnyann "kendine gelii" ve yabanclama
nn sonu olarak kutlamt. "phe yoktur ki, Yahudilik Almanlk ile birlik
te, binlerin enerjisi ve yeni bir beyann ebedi bak sayesinde, yeniden bir
son, gotik ve barok olan getirecektir. Ve bu ekilde, Rusya ile birleerek, bek
lemenin nc alcs olan Tanryarabclk ve Mesihliin mutlak zaman ha
zrlanacaktr."57 Baka bir yerde ve neredeyse ayn ylda (1919'da) ok daha
net szlerle sosyalizmi ve Ekim Devrimi'ni anlatan bir Bloch karmza kar:

55 Bu konu iin bkz.:


Mario Kessler (2005), "Die KPD und der Antisemitismus in der Weimarer Republik" [KPD ve Wei
mar Cumhuriyeti'ndek.i Antisemitizm], UTOPIE kreatiu dergisi, Say 173, s. 224.
56 Bkz.: Geist der Utopie [topyann Ruhu]. Mnih-Leipzig 1918, s. 302.
57 "Es gibi keinen Zweifel daran, daS durch die tausendfachen Energien, durch die aonenweite Optik
einer neuen Proklamation das Judentum mit dem Deutschtum nochmals ein Lezes, Gotisches, Ba
rockes zu bedeuen hat, um sokhergestalt mit RuSland vereint, diesem dritten Rezipienten des War
tens, des Gottgebarertums und Messianismus - die absolute Zeit zu bereiten."
Ernst Bloch, Geist der Utopie [topyann Ruhu]. Mnih-Leipzig 1918, s. 332.
emst bloch 1 95

" . . . Rusya, bylece, tm dnya sosyalizminin tophanesi ve deneyim merke


zi haline gelmitir. Burjuvazinin daima ihanet ettii, Bastille'e hcumun
dnyaya verdii sz Rusya ve Rusya ile birlikte nihayet devrimlemi olan
bir Almanya tutacakhr. Hindenburg ve Alman sosyal demokrasisinin artk
anlmad sosyalist bir toplumda olacaktr bu . . . "58
Yukardaki szleri bir yerde anlalr klan, o dnemin tarihsel-toplum
sal koullar ve bizzat Bloch'un iinde bulunduu yaam artlardr. lk kez
byk oranda kimyasal kitle imha silahlar kullanlan Birinci Dnya Sava
'nn korkun yok ediciliinden sonra, Boleviklerin bu sava emperyalist
bir sava olarak deerlendirmeleri ve onu bitirmek iin giriimde bulunmala
r, savatan kap svire'ye iltica eden Bloch iin gerekten de (hem bireysel
hem de toplumsal anlamda) bir kurtulu gibi gelmiti. Dolaysyla, Bloch'un
Ekim Devrimi'ne ilikin sosyalizm anlaynn altnda bu bar aray motifi
ni de aramak gerekir.
Oskar Negt'in "Ekim Devrimi'nin Filozofu" eklinde tanmlanan
Bloch, o yllarda daha ok "Devrimin lahiyats" [Theologe der Revolution]
olarak nmze kmaktadr. 1921 ylnda yazd Thomas Mntzer als Theolo
ge der Revolution [Devrimin lahiyats olarak Thomas Mntzer] adl eserin
de, Sosyalizmi; din ve devrim temalar ekseninde yorumlamt. Onbeinci ve
onaltnc yzyl Alman Kyl Savalar'nda Martin Luther, ticaret burjuvazi
si ve prenslere kar kyllerin liderliine soyunan Mntzer, "cenneti yery
znde" ina etmeye almt. Bloch, bu hadiseyi, bu sylemi ve daha nce
sinde yer bulmu olan Anabaptist Hareketi'ni, sosyalizmin n belirtisi [Vor
Schein] olarak alr. Bloch burada, dinsel metafizie kar kmaktan ok, me
tafizikle dnyay "zenginletirmek" istemektedir. Mesihi tasar ile materya
list dnya grnn iieliini grebilmekteyiz burada. Dolaysyla artc
deildir ki, Thomas Mntzer'den sonra Bloch'un n, Marksistler arasndan
ok teoloji fakltelerinin "sol" mensubu rencilerinin arasnda yaylmhr.
Yaznn banda konu edilen ve -1949 ylnda felsefe profesr olarak Dou
Almanya'ya dndkten sonra- 1959 ylnda "revizyonizm"59 ile sulanan
Bloch'un "yalnzl", Mntzer kitabndaki Din-Devrim sentezi inasyla ba-

58 ". . . Russland wurde derart endlich Arsenal und Erfahrungszentrum des gesamten Sozialismus der
Welt. Was der Bastillesturm der Welt versprach, dieses von der Bourgeoisie stets gebrochene Vers
prechen, das warden Ru_land und, mit ihm im Bunde, ein endlich revolutioniertes Deutschland der
Welt zu hallen haben. So in einer sozialistischen Gesellschaft, worin keines Hindenburg und keiner
deutschen Sozialdemokratie auch nur gedacht warden kann . . . "
Ems Bloch (1919), "Unterschied zur heutigen Opposition: Jugend, Hindenburg und Republik" (G
nmz Muhalefete Olan Fark: Genlik, Hindenburg ve Cumhuriyet]. Emst Bloch, Widers/and und
Friede (Direni ve Ban) iinde, Frankfurt/M. 1971, s. 13.
59 Bu konu ile ilikin bkz.: Rugard Oto Gropp (ed.), Emsl B/ochs Revision des Marxismus (Emst Bloch'un
Marksizm Revizyonu], Berlin 1957.
1 96 d<irdunc bolm

lamt oktan.60 rnein Lukacs, Tarih ve Snf B ilin ci'nde Bloch'un bu yakla
mn, "tarihsel materyalizmin gerek derinliini es getiini" 61 ifade ederek,
eletirmiti.
Geoghegan'a gre ("sosyal devrimler ile dinin biraradal"62 konu
sunda olduu gibi) farkl toplumsal olaylarn sentezinin amac, "topik felse
fesine daha derin bir toplumsal boyutun" 63 kazandrlmasdr. topyann Ru
hu'nun ilk basksnda bu sentezci yaklamn ilk kez ve Ekim Devrimi gibi
dnyay sarsan deiim-dnmlerin kanlmaz etkisiyle adeta zorlamac
bir ekilde sergileyen Bloch, otuzlu yllarn ortasndan itibaren ve zellikle de
1948'de Demokratik Almanya'ya orada sosyalizmi kurabilme umuduyla dn
dnde artk pratik-politik anlamda da sergilemeye balamt. Yine o yllar
da Bloch'un sosyalizm ve Marksizme "inanc" bunlarn "bilgi"sine dnr
gibiydi. Yukardaki blmde grdmz zere, Marksizmi en somut top
ya olarak tanmlayan Bloch; onu Ekim Devrimi'nden sonra ufukta Almanya
iin de grnen yeni bir dnyann inasnn tek arac olarak benimsemiti. O
zamana dein cret karl alma olanana hi sahip olmam olan Bloch,
altmn gemi olan "olgun" bir delikanl olarak ilk kez akademide i bul
mutu. Yeni kurulmu sosyalist Almanya'nn ounlukla anti-faist mcade
leden gelen politik liderleri, Bloch'a bu teklifi yapmlard. "Marksist" Bloch,
artk gerekte bir komnist olmu ya da yle grnmektedir. Ancak, esasen
yapm olduu ey, kendi dnce sistemini Marksist teori ve pratiin iine
yerletirmek deil; Marksizmi kendi dnce sistemine "uydurmak"t. Goeg
hegan, bu gr temellendirmek iin, Bloch'un Marx anlayn u ekilde
betimler: Bloch; "tarihsel Marx', znel ve nesnel eilimleri yaratc bir ekil
de buluturduu konumu itibariyle deerlendirmektedir. Gen Marx, dne
minin temellendii nesnel eilimlerini znel bir ekilde kavrayp tarihin to
humlaryla almaya balamt. Marx, 'henz bilinte olmayan' bilin dze
yine tayan ve bu srecin gerekliin nesnel hareketinin ta kendisinde yer
bulduunu alayan bir 'deha'nn niteliklerine sahipti."64
Yukarda grld zere, Bloch'un Marksizmi, hmanist ve insan
doasna vurgu yapan bir Marksizmdir. Her ne kadar Bloch, kendince, bu h
manizmay hibir zaman soyut-"barl" ve kavgasz-dizginletirici anlamda
kullanmak istemediyse de65, bir anlamda Marx'n "insan" ve "insann kendi-

60 Emst Bloch, Thomas MUnzer als Theologe der Revolution [Devrimin llhaiyats Olarak Thomas Mn-
zer], Frankfurt/M. 1962.
61 Gyrgi Lukcs. Hislory and Class Consciousness, London 1971, s. 193.
62 a.g.e.
63 Geoghegan 1996, s. 117.
64 a.g.e, s. 118.
65 rnein bkz.: Emst Bloch, Widersland und Friede [Direni ve Ban]. Es spricht Ernsl Bloch. Vier Reden
[Emst Bloch konuuyor. Drt Sylev) iinde, Frankfurt/M. 1972. (Plak eklinde yayn).
ernst bloch 197

sine yabanclamas" gibi kavramlahnnalara vurgu yaph erken dnem ya


zlarnn kefi sonucunda dnce sistematii bir nevi burjuva hmanizma
nn izinde giden teorik bir hmanizma gibi okunmaya balanmh birok ki
i tarafndan. Buna gre snf mcadeleleriyle ekillenen insanlk tarihi, ya
banclamann ve "insan tr"nn yeniden "kendisine gelme" tarihi olarak
betimlenmeye balanmt. Ellili yllarn sonunda meydana gelen ve arlkl
olarak Bahl Marksistleri etkileyen bu gelimelerin nvelerini, daha nceleri
yukarda bahsedilen Frankfurt Ekol ve temsilcilerinde grmek mmknd.
1920'1i yllardan itibaren psikanalizin ve "zne"nin teorik fonnlasyonlara
dahil edilmesi, bunun ilk ve en ak iaretidir. Genelde tm bu "ekoller" den
bamsz olarak dnen ve dnlen Bloch, zaman geldiinde ve zaman
zaman haksz bir katlk.la, eletiri sz konusu olduunda kolayca bu trden
akm-ekollere dahil edilebiliyordu.
Bloch, Althusser' den farkl olarak, Marx'n 1845 ylnda Alman deolo
jisi'ndeki tezlerle balayarak geleneksel felsefeyi "epistemolojik" (bilim teori
siyle ilgili) olarak terk ettiini savunmaz, zira "Marksizm, genel anlamda, ka
pitalizmle birlikte doruk noktasna varan insanisizletirmee kar olan ve
onu tamamen ortadan silip sprne kadar devam eden mcadeleden baka
bir ey deildir. Marksizm, dolaysyla, tm younluuyla, tm snf mcade
leci yanyla, tm hedefselliiyle, insanln ortaya karlmasndan baka bir
ey deildir, olamaz ... [salt Marksizm] erken devrimci burjuvazinin niyetlen
dii insaniyetin varisidir."66
Bu noktada Bloch ve Althusser ile devam etmek anlaml olabilir, zira
Marksist teoride bir anlamda iki farkl "u" ta konumlanan bu iki dnrn
fark.litatklar noktalar, ayn zamanda Marksizmin altml yllardan sonra
girdii krize de k tutmak iin yararldr. Bu noktalarn nemli konularndan
biri Hegel ve Hegel'in Marksizm zerindeki etkilerine ilikin tartmalardr.
Althusser'in bu konudaki grlerine yer verelim nce. Yukarda bahsedilen
"epistomolojik" kopula birlikte, Marx'n bilimsel dnce sistematii Sol
Hegelcilerin zorla "materyalize" edilmi Hegel'in diyalektiinden gerek ta
rihsel bir materyalizme dnm (ki, bu dnmn siyasi-somut zirveye
ulatn Manifesto'da grebilmekteyiz); Feuerbach'n din eletirisi tarihsel
diyalektik materyalizmin kategorilerinden olan ateizme geliim gstermi (ki,
bu yaklama Lenin'in 1920'1i yllarda Sovyetler Birlii'nin inasna ilikin ele
ald yazlarnda ve yaph konumalarnda da rastlarz67); yani nihai olarak

66 Ernst Bloch, Principle Hope, Oxford 1986, s. 1358


67 rnek olarak Lenin'in 12 Mart 1922 tarihinde felsefi ve sosyoekonomik konulan ele alan Pod Sname
nem Mar:isma /Marksizmin Bayrag Altnda adl dergide "ber die Bedeutung des streitbaren Materi
alismus" (Mcadeleci Materyalizmin nemi zerine) adl maklesini gstermek mmkn.
Bkz.: Lenin, Ausgewahlte Werke (Seilmi Eserler), Progress Yaynevi, Moskova 1987, s. 663-671
198 drdnc blm

metafiziksel, idealist ve ideolojik yaklamlardan "kurtulmu" tur Althusser'e


gre.
Althusser'n dayand bu kopu fikri baka bir kopua, bilim teorisin
de bilim alanndaki dncenin "merkez" den koptuuna ilikin teze dayan
maktadr: "Kopemik'ten beri bilmekteyiz ki, dnya evrenin "merkezi" deil
dir; Marx'tan beri bilmekteyiz ki, insan znesi; ekonomik, siyasi ve felsefi Ben
tarihin "merkezi" deildir - dahas, Aydnlanma filozoflanna ve Hegel'e kar
n, tarihin bir "merkeze" deil, ancak ve ancak bir yapya sahip olduunu
bilmekteyiz ( ... ) Freud, ( ... ) insan znesinin 'kendisini yeniden tand' salt
ideolojik formasyonlarda ( ... ) bir "merkez"e sahip olduunu aklar bize ken
dine zgn yntemiyle."68
Althusser'e gre, insanlann ideolojik dnya imajlar aracyla kendile
rini gerekliin merkezi olarak grdkleri yaklamlarn yerine insanlarn di
er zne-nesnelerle birlikte oluturduklar olay-grnglerin ilikisel yapla
r konmaldr. Marx, 1845'ten itibaren (yukan bkz.) retim gleri ve retim ili
kileri gibi "znellikler"den bamsz olarak alglanmas gereken kavramlar
"rettiinde" toplumsal geliimin belirleyenlerini yeni teorik bir sorunsal ola
rak ortaya koyar. Buradan hareketle, "insan" ya da "insan tr" gibi hayali
znelerin tarihsel srecin bilinli ya da bilin d eyleyicileri olduklarna ili
kin yaklam reddeder.
Althusser'n tm felsefi dnce sistemine zemin oluturan bu tezle
ri, bandan itibaren tartmalara yol amtr. Bu tartmalarn merkezinde,
insan ve insan eylemselliini (praksisini) ihmal ettiine ilikin eletirileri g
rebilmekteyiz. Althusser, bunlara yantlarnda, teorik tutarlln koruyarak,
tek bir "praksis"ten deil, birbirleriyle ilikili praksis biimlerinden sz edi
lebileceine iaret eder: "nsana ilikin felsefi (teorik) mitin kle indirgenme
siyle ilgili mutlak nkoul yerine getirildiinde ancak insana bakarak bir ey
kavrayabiliriz." 69 Althusser, bu szlerin tarif ettii "teorik anti-hmaniz
ma" dan hibir zaman vazgememi olup bu balamdaki eletirilere hep teo
rik bir derinlikle yant vermistir. Bir anlamda onlar ciddiye almamtr bile.
"nsah"a deil ama "kitleler"e nem verdiine, parti brokrasisinin edilgen
liine ve "halk"n zerinde tahakkm kurmasna yol atna ilikin eletiri
lere70 ise hassasiyet gstermistir. Bu eletiriler dorudan siyasi ve mcadele
ci kimliini hedef almt, ki Althusser iin pozisyon almak yaamsal bir zo-

68 Louis Althusser, "Freud et Lacan" [Freud ve Lacan]. Louis Althusser, EcriIs sur la psychcnalyse [Pika
naliz zerine Yazlar] iinde, Paris 993, s. 47.
69 Louis Althusser, "Marxismus und Humanismus" [Marksizm ve Hmanizma]. Louis Althusser, Fiir
Mar:r [Marx iin] iinde, Frankfurt /M. 974, s. 179.
70 Bu eletiriler, arlkl olarak Maoist kamptan yneltiliyordu Althusser'e kar. Aralarnda Jacques
Ranciere gibi eski rencileri de bulunmaktayd. Bu "saldn"lara kar gsterdii hassasiyet belki de
bundand.
emst bloch 1 99

runlulukh her eyin tesinde. Yaama mr boyunca btnlk bakan Alt


husser iin bu -ikinci trden- eletiriler (ki burada yukarda deinilen varo
lusal nosyona rastlamaktayz yine) yantsz kalamazd. Her eyden nce bu
sefer yaptklar ve uruna yaadklar, yani kendisi, sz konusuydu. Ayrca,
bu eletirilerin nemli tarihsel nclleri vard. rnein Rosa Luxemburg,
1918 ylnda yazd ve kitle-lider ilikisini ele ald Sozialreform und Revolu
tion (Toplumsal Reform ve Devrim) adl yazsnda benzer konulara dein
miti.
Althusser'in Marksizm yorumu ile Bloch'un ki arasnda herhangi bir
benzerlik bulunmamaktadr. Bloch'un gen Marx'a kar besledii sempati,
byk lde Hegel'in idealist felsefesine ve diyalektik sistemine verdii
nemden kaynaklanmaktadr. 1949 ylnda Leipzig niversitesi'nde yapt
ilk (al) konumasnda Marksizm'deki Hegelci mirasa deinirken, idealiz
mi "ok nemli bir kategori ... ve dolaysyla daha henz tam anlamyla zen
ginlikleri ortaya karlmam bir maden ... olarak"71 tanmlar. Ve 1949 yln
da tamamlad Subjekt-Objekt. Erliiuterungen zu Hegel [zne-Nesne. Hegel
Hakknda Aklamalar] adl kitabnda, Hegel'in diyalektik materyalizm ze
rindeki nem ve etkisinden bahseder.72 Hegel'in felsefi yntemini niteleyen
geler kastedilmektedir burada phesiz. Yoksa Bloch, devrimci proletarya
nn tarihin znesi olarak inasn kabul ederken, sonuta, tm bu yazda im
diye dein bahsedilen "zne" vurgusuna karn, Hegel'in idealist metafizii
ne katlmaz elbette. Antagonist elikilerin tm younluuyla vcut bulduu
retim srecinin, yani maddi smrnn ve dolaysyla yabanclamann
merkezinde konumlanan ii snfnn insanl tarihsel misyonu balamnda
dntrc gcne btn sylenenlere ramen hep inanmaya devam et
mitir Bloch. Bazlarna gre "gerek" bir Marksist ol(a)mayan Bloch, en azn
dan ve her eye ramen, "neo" -Marksist de olmamtr hibir zaman. Ve r
nein, Marksizmi bir anlamda "idealize" eden Bloch, ilgin bir ekilde anti
Leninist olmamtr hibir zaman. Burada bir defa daha nmze kan
Bloch, birok birbirinden farkl nveyi, gelenei ve kategoriyi "harmanla
ma"ya alan bir Bloch'hr.
Geoghegan, yukarda kategorik dzeyde gsterilmeye allan
Bloch'un Marksizm-Sosyalizm anlayna, dnemsel bir snflandrmaya gi
derek, katkda bulunmaktadr. Buna gre, en genel hatlaryla ve Bloch'un
"izgisel" ve "dz" olmayan tarih anlaynn z yaamna da yansdn
dikkate alarak, ana dnemden bahsetmek mmkndr: lki, yirminci yz-

71 Ernst Bloch, "The University, Man:ism and Philosophy". Ernst Bloch, On Kari Mt1rx iinde, New York
1971, s. 133 ve devam
72 Ernst Bloch, "Marx and the Dialectics of ldealism". Emst Bloch, On Kari Marx iinde, New York 1971,
s. 107.
200 drdnci bltilJl

yln yirmili yllarn ortasndan 1949 ylna kadar ki dnem; ikincisi, Demok
ratik Almanya'daki dnem (1949-1961); nc ise, lmne dein sren Fe
deral Almanya dnemi (1961-1977).73
lk dnemde yukarda deinilen Ekim Devrimi'ne ilikin yorum ve
adeta mistik cokusu; te yandan ise Marksizmin klasik (idealist) felsefeden
beslendiine dair yaklamn biraradal gze arpmaktadr. kinci dnemde
ise, Marksist teorinin sosyalizmin inasnda oynad pratik rol ve yine klasik
felsefeye yaplan vurgunun srdrlmesi sz konusudur. nc dnemde
ise, altml yllarn Bat Almanyas'ndaki sol "rnesans" ile birlikte Marksiz
min ve temellendii materyalizmin yeniden yorumlama abalar. Bloch, tm
bu alkantl dnemlerde, topya kavramsallatrmasn byk bir tutku ile
gelitirmeye devam etmektedir. rnein, altml yllarn ortasndan itibaren
radyo ve televizyon programlarna konumac olarak ska davet edilen
Bloch'un en ok stnde durduu konu, topya kavram ve bu kavramn
"imdi"ye uyarlanabilirlii olmutur daima.74 Ayn ekilde, kendisiyle alt
ml ve yetmili yllarda yaplan syleilerde de bu konu hep merkezi nem
tamaktayd.75 Bundan anlalmaktadr ki; Bloch, bize eserlerinde n-belirti
lerini [Vor-Schein) izdii "gndz d"nde ki sosyalizmin gelimi kapita
list. koullarda gereklemesine ilikin umudunu kaybetmemiti.
Bloch'un Hegel temasnda somutlatrabileceimiz Marx okumas,
"ortodoks" Marksizm ile arasndaki teorik-felsefi gr ayrlklarnn en be
lirgin rneidir. Bu ayrlklara daha sonra pratik-politik alandaki ayrlklar
eklenmitir. Bloch, KPD'nin faizmi salt (ya da arlkl olarak) ekonomik ve
snf temelli aklamasn yeterli bulmayp, yirmili yllarn ortasndan krkl
yllarn bana kadar eitli gazete ve dergilerde kaleme ald ksa siyasi ya-

73 Geoghegan, 1996, s. 124.


74 Buna bir rnek olarak Bloch'un Adorno ile birlikte Mays 964'te katld Mglichkeilen der Utopie
heule [topyann Gnmzdeki Olanaklar] konulu bir radyo program verilebilir. Yayn tarihi:
6.5.1964 (Kayt, yazarn arivinde bulunmaktadr; M.0.).
75 rnein bkz.:
1) Arno Mnster, Taglriiume vom aufrechen Gang. Secls lnlervicws mil Emsl Bloch [Dik Yrye ili
kin Gndz Dleri. Ernst Bloch ile Alt Sylei], Frankfurt/M. 1977.
Ve iinde zellikle u blmlere bkz.: "Ein Marxisl hal nichl das Rechl, Pessimisl zu sein" [Bir Marksis
tin Karamsar Olmaya Hakk Yoktur] (1976), s. 101-121. Die Utopie isi eine phi/osophische Kaegorie un
seres Zeila/ters [topya, amzn bir Kategorisidir] (1970), s. 121-127. Gespriich ber die Kaegorie 'No
vum' ['Novum' Kategorisine Dair bir Sohbet] (1965), s. 154-162. 'Geisl der Utopie' ['topyann Ruhu']
(1974), s. 162-173.
2) Rainer Traub/ Harald Wieser (ed.), Gespriiche mil Ernsl Bloch [Ernst Bloch ile Sohbet], Frankfurt/M.
1977.
Ve iinde zellikle u blmlere bkz.: Utopien des kleinen Mannes und andere Taglriiume [Kk Ada
mn topyalar ve dier topyalar] (1971), s. 41-58. Elwasfeh/t . . . Ober die Widersprche der ulopisclen
Sehnsuchl [Bir eyler Eksik . . . topik zlemin elikilerine Dair] (1964], s. 58-78. Um dns Rechl des
aufrcchlen Ganges [Dik Durulu Yrye Dair] (1%8), s. 121-126. Experimenlum Mundi. Hoffnung als
Wissenschaft [Experimentum Mundi. Bilim Olarak Umut] (260-169). Utopische Funklion im Malerialis
rnus [Materyalizmdeki topik ilev] (1974), s. 269-292.
ernst bloch 201

zlarda ve -esasen- Erbschaft dieser Zeit [Bu zamann Miras] (1935) adl eserin
de bilin ve estetik eksenli bir faizm teorisini sunmutur. Bu ekilde yakla
masnn en nemli amac, faizmin toplumsal taycs olan kk burjuvazi
yi "anlayarak" onu devrim davas iin kazanmakhr. Bunun altnda yatan an
lay ise, faizmin ykseliinin ve iktidara geliinin salt kapitalizme ikin kriz
lere ilikili olmayp, bunun tesinde Sol'un psikoloji ve psikanaliz gibi alan
lar zmleme aralar olarak kullanmamasndan da kaynaklandna ilikin
yaklamdr. Bu balamda, Wilhelm Reich'in 1933 ylnda yazd Die Mas
senpschologie des Faschism us [Faizmin Kitle Ruhu]76 adl eseri toplum teorisi
nin psikoloji ve psikanalizden alnan kategorilerle "donatlma"snn ilk r
neklerindendir. Ancak bundan nce de, 1929 ylnda, Dialektischer Materialis
mus u d Psychoanalyse [Diyalektik Materyalizm ve Psikanaliz] adl eserde da
ha teorik dzeyde "znel" ve "nesnel" unsurlar sentezlemeye almt Re
ich.77 Marksizm asndan bu (ilk saylabilecek) denemeler, Federal Alman
ya'nn Faizm sonras dneminde ancak 60'l yllarn ortasndan itibaren, ye
ni kuak gen Marksist akademisyenlerce devam ettirilmeye allmtr.
Bylece, bir anlamda, faizmin "znel" faktrne ilikin aratrmalarn temel
lerini atm olan Bloch ve Reich, faizm-kapitalizm arasnda ki mevcut iliki
yi vurgularken, gelimi kapitalizmin karmak snfsal yapsn, talyan ve
Alman "faizmleri"nin kitle hareketi karakteristiini dikkate alarak, bu iliki
nin dorudan ve mekanik bir "emir veren-emir alan" iliki olmadn ifade
etmilerdir. Dimitroff, otuzlu yllarn ortasnda, Marksist ortodoksluu bala
mnda kalarak geri, bu ilikiyi somutlahrarak78 geni katlml bir anti-faist
Halk Cephesi'nin oluumuna yol amh.
Bloch, yukarda vurgulanan gr ayrlklarna ve faizm analizine ek
lemledii bilin ve estetik, yani "zne" temelli kltrel vurgusunun daha n
ce yaknlat komnist hareketi tarafndan rabet grmemesine karn, Sov
yetler Birlii'ne sempatiyle yaklamaktayd o yllarda. Oluum yllarnda
Ekim Devrimi'ne kar adeta metafiziksel bir tn kullanarak ifade ettii hay
ranln yerini, imdi anti-faist blokun temel unsuru olarak grd Sovyet
ler Birlii' ne kar gelitirildii sempati ve dayanma almt.79
Kltrel eksenli yaklamna daha aynnhl girmeden, Bloch'un faist
terrden "kl pay" ancak kurtulabildiinden bahsetmek yararl olacaktr.

76 Wilhelm Reich, Die Massepsychologie des Faschismus [Faizmin Kitle Ruhu !, Kln - Berlin 1971.
77 Wilhelm Reich, Materialismus und Psychoanalyse [Diyalektik Materyalizm ve Psikanalizi, Rheine 1971.
78 Dimitroff; 1935 ylnda, Komnist Entemasyonal'in Yedinci Dnya Kongresi'nde sunduu raporun-
da faizmi artk topyekn burjuvazi-faizm ibirlii olarak deil, "finans kapitalin en gerici, en ove
nist, en emperyalist unsurlar" balamnda tanmlamt. Faizm tanmnda ki bu somutlatrma, bir
ok "burjuva" entellektelin sosyalist-komnistlerle birlikte anti-faist ibirliklerini kolaylatrmtr.
Bkz.: Georgi Dimitrov, Faizm ve ii Snf (ev. lsmail Yarkn), lstanbul 1995.
79 Bu konuya ilikin bkz.: Geoghegan 1996, Ernst Bloch, London-New York, s. 104.
202 drdirc blm

1933 ylnda -Komnist Parti'nin kapahlp rgtl komnistlerin tasfiyesine


daha 1932 ylnda balabldn dnrsek- son anda svire'ye kaabilen
Bloch, faizmin btnlk terrn ne d emek olduunu bizzat yaamh do
laysyla. "Uzaktan" bir yerden seyrederek deil, felaketin iinde bulunarak
gzlemlerini srdren Bloch, yine de -her eye ramen- tm acmaszln
hissettii faizmin "plak" ve "dorudan" yznn altnda insanlarn kayg
larnn ve (maniple edilmi de olsalar) umutlarnn kefine kmh. Yukar
da konu ettiimiz Sosyalizm anlaynda olduu gibi, grnglerin altnda
yatan "derin katmanlar" [Tefenschichten] arayan bir Bloch kmaktadr yine
karmza burada. Bloch'un Alman idealizminden ve doa felsefesinden bes
lenen insana dair diskuru, faist dnem gibi en gizemsiz ve acmasz tarihsel
toplumsal dnemlerde bile kategorik/ ina edici neme sahiptir dnce sis
teminde.
Bloch iin trajiktir ki, son kertede insanln zgrl iin yola kan
Marksizm deil; eklektik, kendine zg bir dnya gr bile olmayan, siya
si adan muhafazakarln (organik toplum anlay gibi) baz temel eleri
ni radikal bir noktaya tayan, ekonomik adan ise kapitalizmin mlkiyet ve
retim ilikilerini ii snfn tamamiyle edilgen bir konuma getirerek muha
faza eden faizm anlamhr insanlarn bilincindeki dlerin gcn.80 Bun
dan dolay, faizmin iktidara gelii, insani bir felaket olduu kadar, komnist
lerin indirgemeci ekonomist analiz temelli anti-faist stratejilerinin de bir so
nucudur Bloch' a gre.
Ne var ki, Bloch'un bu faizm teorilerine getirdii zgn yaklam ve
Sol'a eletirisi Umut lkesi konusunda yukarda vurgulanana benzer bir ekil
de geni bir akademik camia tarafndan ancak altml yllarn ortalarndan
itibaren okunup yorumlanmtr. Frankfurt Ekol temsilcilerinin benzer ara
brmalan ise -Adorno ve Horkheimer'in Amerika'da bulunduklar srete
Otoriter Kimlikle ilgili ampirik arahrmalanm hahrlayalm- bandan itibaren
akademik evrelerce dikkatle izlenmitir. Bloch'un hemen hemen her zaman
var olan -ve lmne d ein srecek olan- "tek adam"ln bir kez daha gr
mekteyiz burada. Bunun nedenini; genel anlamda (dnce sisteminin teo
rik-felsefi temel kategorilerinde) hibir meta sylemi, kalbna sdrlama
yan, ancak pratikte (Ekim Devrimi'nin ve Sovyetler Birlii'nin sonularm ko
ulsuz kabulnde grdmz zere) bu meta teorilerinin beraberinde getir-

80 Bloch, bu trajediyi u szlerle ifade ehnektedir: '"Life', 'soul', 'unconsciou. 'nation', "totality', 'Re
ich' . . . would not be
... usable in reactionary tenns if the revolution did not merely wish, with justifi

cation, to unmask here but, with just as iuch justification, ronnetely to outdo, and o recollect the
ancient posses.ion of these very categories..."
Emt Bloch, Heritage o/ Dur Times, Oxford 1991, s. 3.
emst bloch 203

dii kategorik "ortodoksluu"nu, en ortodoks parti adamndan bile daha kes


kin bir ekilde uygulayan Bloch'un "elikileri"nde aramak gerekir.
Sylemek gerekir, bu elikilerin en somuta vcut bulduu yer, fa
izm teorisidir. Estetik ve bilin eksenli yaklamnda Bloch; "estetik olan" bi
ze gzel olarak gelen-yansyan bir "nesne" olmaktan ok insani duyumsall
n [Sinnlichkeit] ta kendisi olduunu vurgular. nsanlar, bu duyumsallklar
ile gereklii kendi (gndz) dlerine gre ekillendirir; estetik imgeler or
taya koyarak kendi gereksinimlerine yant vermeyen mevcut gereklii d
ledikleri kiisel topyalarna adapte derler. Bu trden "estetik bir retim",
salt znel dzeyde kald yani toplumsallaamad oranda, bir zgrleme
aracndan ok bir maniplasyon arac olarak nmze kmaktadr. Faist
propagandann temel zelliklerinden biri de, gelimi bir sanayi toplumunun
teknik-teknolojik olanaklarndan faydalanarak, tam da bu maniplatif ilevi
yerine getirmek olmutur esasen. Dolaysyla, teorik altyapyla "donatl
ma"d oranda "znel" estetik retimin ileriye gtren potansiyeli, yerini ir
rasyonel-ykc korkulara brakr. Faist iktidar dnemi boyunca, (kk bur
juva) kitleyi savaa hazr duruma getirmek amacyla bu korku motifi propa
gandada kesiksiz bir ekilde ilenmitir. Ne var ki, salt faizm gibi u burjuva
iktidar biimlerinde deil, retim aralarnn zel mlkiyete dayal tm bur
juva toplum formasyonlarnn genelinde, elikilerin sistem bnyesinde
zlemedii toplumlarda, insanlarn duyumsal eylemlerinin potansiyeli ola
rak vcut bulan "estetik", bu elikiyi her zaman iinde barndrmaktadr. n
sani ve dolaysyla toplumsal olan bu yaratc potansiyel, deiime yol aabi
lecei gibi, gereklemeyen isteklerin zerine sanal tatminler ina eder ayn
zamanda. Bu sanal tatminlerin somut imgelerini de faizmin gemie ynelik
ve dolaysyla nesnel olarak gerici imgeleri ve toplum tasvirinden devralr.
Faist propagandann hibir zaman var olmam uyumlu bir gemie (rne
in yceltilen bir kylle) vurgusunu faist resim ve heykel sanatlarnda
grebilmekteyiz. nsanlarn aslnda "gerici" olmayan dleri, bylece mani
ple edilip faistlerin yaylmac politikalarna uygun iddet ieren eylemlere
dntrlebilmitir.
Bloch'un bu yaklamnn altnda yatan iki amacn tespit etmek mm
kndr. lki; insanlarn niin ve nasl faist harekete yaknlk duyduklarna
ilikin soruyla ilintilidir. kincisi ise; insanlarn (gndz) dlerinin ne ekil
de sosyalist proje iin "retken" bir hale getirilebilirliiyle ilgili. lki, tespit
dzeyinde bir yntemsellik; ikincisi ise devrim praksisiyle ilgili bir sonuBal
lk iermektedir.
Bloch'un yukarda bahsedilen krlma noktalaryla dopdolu tarih anlay
nn yansmalarn grmekteyiz burada. Genel felsefesi dnce sistemindeki
"zne"ye ve bu znenin kefedilmesi gereken psikolojik "derinlik"lcrine inme
204 drdnc blm

abasndandr ki, bir Marksist olarak temelde kabul ettii snfsal konulandrl
malar yntemsel bir analiz aracndan ok, geni kapsaml bir ereve olarak be
nimsemektedir.
Bu balamda, estetik ve bilincin yan sra bahsedilmesi gereken baka
bir kategorik kavram ise, Ungleichzeitigkeit [ezamanszlk] kavramdr. "Ayn
'imdi'de yaamaz tm insanlar"81 Bloch'un demek istediini anlalr kla
bilmek iin, genelde ok ynl akslardan oluan toplumsal bir yaam tasars
metaforu kullanlr. Buna gre, insanlar phesiz ayn mekanlarda oturdukla
r oranda birbirlerinin adalar olup ayn temel bedensel-yaamsal drt ve
istekleri paylarlar. Bir baka yerde Bloch, insanlarn bu en temel ortak yan
larn, Freud'un (gece) dlerine verdii neme ve C.G. Jung'un arketipler
retisine82 kar "materyalist" bir psikoloji anlay sergileyerek, insanolunun
-her olanakl olan anlamda- "a" ve dolaysyla "merakl" dnyaya geldiine
ilikin szlerle gstermektedir.83 Ancak, insanlarn bu yatay aksta "eitlen
dikleri" kadar, dikey aksta farkllarlar. Bedensel olarak "benzer"leen ve
trsel varl (Gattungswesen)84 olan insanlar; duygusal, aklsal ve kltrel
adan birbirlerinden farkl "yerde"dirler. Bu balamda unutulmamal ki,
Bloch'un davurumculuk akmndan devrald metafor ve imgeler dolu dil
kullanmnda kavramlar salt bir nesne-olay tanmlayp anlamlandrmazlar,
bilincimizin hayal gcn harekete geirip gndz dlerimizin ieriklerini
belirlerler ayn zamanda ve srekli olarak.
Kapitalizmin insanlar retim srecine ve bu retim srecini temellen
diren styapsal olgulara dahil etme kapasitesinin snrlarna da iaret etmek
tedir Bloch burada. Burjuva toplumunun bu anlamdaki entegratif gc tm
nceki toplumsal formasyonlardan daha kapsaml olsa bile, yirminci yzyln
banda yer alan deiim-dnmlerle birlikte zayflamh. Bu zayflamann
sonucunda, modern zamanlarn merkezinde modern ncesini yaayan insan
lar says artmaktadr. Bloch'un bu ezamanszlk kavramsallatrmas, onu
yukarda bahsedilen bireysel ve toplumsal "estetik retim" perspektifiyle bir
likte okuduumuzda; ve buna da davurumuculua, onun kapitalist dnya
anlayn paralama potansiyelinden hareketle, olumlu yaklamn ekledii
mizde, yine tarih anlaynn temel nvelerini grmekteyiz.

81 "Not ali people exist in the same Now". Emst Bloch, Heritage ofOur Times, Oxford 1991, s. 97.
82 Jung' a gre arketipler, tm insanlann tarihlerinden ve kltrlerinden bamsz olarak ruhlarnda var
olan ilkel imgelerdir. Deimezlie vurgu yapan bu reti, Alman faist propagandasnda deiime
vurgu yapan Sol'a kar kullanlmtr.
Bu konuyla ilgili bkz.: Brigite Spillmann (1998), Die Wirklichkeit des Schattens. Kritische berlegun
gen zu C.G. Jungs Haltung wahrend des Nationalsozialismus und zur Analytischen Psychologie
[Glgenin Gereklii. C.G. Jung'un Nasyonel Sosyalist Dnemine i likin Tutumuna ve Analitik Psi
koloji'ye Dair Eletirel Dnceler), Analytische Pschologie dergisi, Say 29, s. 272-295.
83 Bkz., Emst Bloch, Das Prinzip Hoffiung [Umut ilkesi], Frankfurt/M. 1977, s. 21 ve devam, s. 55 ve devam.
84 Bkz., Ems Bloch, Das Prinzip Hoffnung [Umut i lkesi], Frankfurt /M. 1977, s. 49 ve devam.
ernst bloch 205

Ezamanszlk kavramsallatf'mas, Zamanmzn M iras'nn en sosyo


lojik en snfsal temelli blmn oluturmaktadr. Burada, esasen, Weimar
Cumhuriyeti dnemimin Alman burjuva toplumunun elikilerine vurgu ya
plmaktadr. Bloch, kitabn "Angestellte und Zerstreuung" [Szlemeli Me
mur ve Mest Olma Durumu] balkl birinci blmnde ve "Ungleichzeitig
keit und Berauschung" [Ezamanszlk ve Mest Olma Durumu] balkl ikin
ci blmnn ilk sayfalarnda dorudan materyalist bir toplum analizi sun
maktadr. "Burada ve imdi" de [Hier und Jetzt"] yaayan insanlar, gzel ya
amlarla ilikilendirdikleri gemi zamanlar dlemektedirler. Burada kaste
dilen, rgtsz, ynsz ve snf bilincine varmam olan kk burjuva birey
leridir. i snf mensuplar, te yandan, bilinlerinde alternatif bir toplum
tasarsn ekillendirdiklerinden, bu denli bireyci ve smrlebilen tutum
iinde olmamaktadrlar. Kk burjuvazi ise, retim srecine mekansal ve
dnsel olarak mesafeli kaldndan, "toplumsal nedensellikle kendi arasn
da ylesine bir uurum yaratmtr ki, iinde istek ve romantizmlerin, ilkel
drtlerin ve mistisizmlerin yeniden canlanabilecei mantk d bir alan"n
gelimesini mmkn klmtr.85 Burada ve imdi'de yaayan bu insanlarn
bu yan, kolayca faistler tarafndan smrlebilmitir.
Yukarda sylenenleri daha iyi anlayabilmek iin, 1871 sonras Alman
yas'nn sosyo-ekonomik yapsna deinmek faydal olacaktr. Hzlca sanayi
lemenin nndeki engelleri aan Almanya, Birinci Dnya Sava'nn arifesi
ne gelindiinde, ekonomik byme asndan ngiltere ve Fransa gibi lkele
ri geride brakm, devleti ve brokrasisini bytmt. Bu zaman dilimi ie
risinde rgtl ii snf mensuplarnn saysnn hzla artmasna karn, me
mur ve cretli memur [Angestellte] saysnda da art gzlemleyebilmekteyiz.
Esnaf ve zanaatkarlar ile birlikte toplum ierisinde nemli bir sayya ulaan
bu grup, Birinci Dnya Sava sonrasnda balayan ekonomik krizden fazla
syla etkilenmiti. Yoksullaan bu insanlar, faizmin toplumsal tayclar du
rumuna gelmilerdi. Kapitalizmin dinamiklerini anlayamayan-kavrayama
yan bu insanlar, faistlerin her eyi basite indirgeyen sylemlerine kolayca ka
nabilmekteydiler. Bu denli snf bilincinden yoksun ve bireyci kk burjuva
mensubunun proletarlememe istei "ehvet dolu bir boyunduruk altna gir
me, bir dkn iktidar altnda gizemli bir brokratik yaam srdrme istei
eklinde younlamaktadr" .86
i Hareketi'nin reformcu kanadnn ana temsilcisi SPD (Alman Sos
yal-Demokrat Partisi) olsun, devrimci kanadnn ana temsilcisi KPD (Alman
Komnist Partisi) olsun, siyasal ve sendikal glerine (ve bu gcn temellen-

85 Ernst Bloch, Heritage of Our Times, Oxford 1991, s. 102.


86 a.g.e, s. 102.
206 drdnc blm

dii aklclna) dayanarak bu "irrasyonel" kk burjuvazi kitlesine kendi


rgtlenme stratejilerinde yer vermemekteydiler. Bloch, bu balamda, "irras
yonellii" kmseyen, te yandan da ii snfnn rasyonelliine koulsuz
"inanan" bir Sol'u eletirmekteydi.
Zira, irrasyonelliin ve onun yansth gerici, adlandrlmayan ve as
lnda hibir zaman var olmam gzel bir gemie brndrlen toplumsal
topyalarn (yani hemzamansz yaamn) arkasnda, yukarda bahsedilen
olanaklar kategorisinin katmanlarn aramak gerekir Bloch' a gre. Psikolojik
dinamiklere vurgu yapan Bloch, ne varki, faizm-kapitalizm ilikisini somut
lahran teknolojik boyutlara deinmemektedir. Kk kitlelerin rgtlenme
sini ve faist iktidarn btnlk terrn mmkn klan bu boyutu, burju
va toplumunun maddi retiminin seviyesini gstermektedir bize. Sonuta fa
izm, Bloch iin, yirminci yzylda vcut bulan burjuva toplumsal formasyo
nun ve bu formasyonun temelinde yatan mlkiyet ve retim ilikilerinin ze
lindeki somut gericilik deil, tarihte hep tespit edebileceimiz genel bir geri
ciliin simgesidir.
Faist propaganday zneler zerinden zmlemeye alan Bloch, pro
pagandann kendisiyle ilgilenmemektedir. Oysa ki faizm, en ge talya'da
Mussolini'nin iktidara geliinden sonra, salt teorik-bilimsel adan yaklala
cak bir nesne olmaktan kmh oktan. Walter Benjamin, Bloch'un aratrma
nesnesine fazlasyla mesafeli yaklahn kastederek, Zamanmzn Miras'nn
yazld koullara uyumluluk gstermediini sylemiti rnein. Ve yine ay
n eletirisinde, bu kitab baka bir ey elinden gelmedii iin deprem alann
en ssl psl giysileri ile ziyaret eden bir gentleman' a benzetmiti alayc bir
hnyla.87

Sonsz: "zet" (ve yeniden Bloch'un Dnce Sistemine Btnlk Giri)


Bu yaznn eletirel tnsna ramen (ve belki de tam bunun iin), Bloch'un fel
sefi ve bilimsel abalar, Marksizmin teorik-dnsel temellerinden ve Avru
pa'run i Hareketi pratiinden bamsz dnlemez. Yirminci yzylda
kapitalizmin younlaan elikileri, dz ve przsz bir Marksizm inas ola
sln ortadan kaldrmtr byk lde. Burjuva toplumunun snfsal ola
rak ayrmhlamas, kltrn metalamas, kk burjuvazinin daha nce hi
grlmemi bir siyasi gce brnmesi ve faist hareketlerin ortaya k ve
burjuva iktidar biimleri olmakla birlikte faist iktidarlarn daha nceki tm
iktidar biimlerinden farldlamalar, ister istemez zgrlk, eitlik ve kurtu
lu gibi kategorilerin yeniden okunmasna neden olmutur. Marksizmin

87 Bkz.: Gershom Scholem/Theodor W.Adomo (ed.), The Correspondence of Waller Benjanin 1910--1 940,
Chicago 1994, s. 478.
emsl bloch 207

Ekim Devrimi ile birlikte dnyay sarsan bir politik pratie dnmesi, sos
yalizmin nasl ina edileceine ilikin soruyu yeniden gndeme getirmitir.
Marx'n sosyalist-komnist toplumu ayrnblanyla tarif etmekten hak
l olarak kanmas ve bunu tarihsel ve diyalektik materyalizmin nesnel nite
liiyle gerekelendirmesi, yirminci yzylda ve zellikle de iki Dnya Sava
arasndaki dnemde geerliliini yitirmitir arbk. Bilinlenen bir ici snfnn
beklentileri ve bu beklentileri tehdit eden glere kar donanml bir mcale
denin gereksinimleri, daha somut ve "grnebilir" bir "yeni dnya" tasvirini
gerektirmekteydi. Dolaysyla Bloch, arbk mmkn olmayann olanaklarn
aratrp bunlar sanatta ve bilimde ifade edildii ekliyle nmze sermek
tedir. Sosyalizmin imge ve metaforlarn bireylerin "znel" ve toplumsal ta
rihlerinde arayan Bloch, olup bitenlerin tesine giderek bu "yeni dnya"y
gemiin topyalarnda aramaktadr. Gemiteki gelecei gsteren Bloch, bu
nu yaparken, modem dnyann maddi olanaklarna insanlarn "gndz d
leri"nin yaratc dinamiini eklemleyerek, birbirinden yabanclam olan bi
rey-toplum, dnya-doa ve zne-nesneyi yeniden bartrmaya almakta
dr.
Bloch'un sosyalizm anlayn ekillendiren gemi-gelecek kavramsal
latrmasndaki sresellik nosyonu, devrim stratejisinin arac olmaktan ok
devrimin bizzat kendisiymiesine sunulur okura. Devrim ile gnlk yaam
arasnda balant kuran bu yaklam, altml yllarndan itibaren farkl ya
am ve alma modelleri deneyimlenen ABD'nin ve Bat Avrupa'nn niver
site genlii iin son derece ekici gelmitir. Sosyalist toplumu kurmadan n
ce sosyalizm "yaanabilir" fikri, Bloch'un topya kavramsallatrmasnn en
somut mesajdr esasen. Bu ana tema, teori ve pratik arasndaki ba kurmak
tadr Bloch'un dnce sisteminde. Ancak, bunun kayna, yirminci yzyl
Marksizminin en ge Lenin ile balam olan devrim stratejisine ilikin gele
neinden ok, Aristo'dan Hegel'e uzanan klasik felsefenin insan ve dnyaya
ilikin gelitirdii kategorileridir. Bu, tarihsel bir "continuum"a iaret eden
"miras" ve "varis" meselesi, Bloch'un felsefesinde her zaman ina edici bir rol
oynamtr. Bundan dolaydr ki, Bloch'un dnce sisteminden hep "devran
lr": rnein Marksizm; sosyal topyaclarn ve topik sosyalistlerin toplum
tasarlarn, radikal ve devrimci erken burjuvazinin ise dncelerini daha
ileriye gtrerek "devralmtr". Tarihsel materyalizm ise, Hegel'in diyalekti
ini -ona somut sosyo-ekonomik bir temel ekleyerek- "devralmtr". Experi
mentum mundi dnya sonucu belli olmayan ancak n-belirtileriyle bize yol
gsteren sregelen bir deneydir. Biz ise, bu deneyin hem uygulayanlar (yani
znesi), hem de iinde srklenen nesnesiyiz.
Gen Bloch, daha topyann R u h u 'nda en kk "nesne"lerin, yani
,

dlerin, znel ve toplumsal ifade biimlerinin dahi nemini kefedip dnya


208 drdimc blm

tarihinin bunlardan hareketle kavranlmas gerektiini sylemiti. Dolaysy


la madde, tm bu kk nesnelerin toplam olmakla birlikte, var olann son
suz "bereket"inin olabilirliini ifade eder. Aristo ve Hegel'den "devrald"
bu madde anlayn, daha sonra Engels'in doa diyalektii anlayyla har
manlayan Bloch, bir anlamda "dnyay kendisinden hareketle" aklamaya
alrken, dnya tarihini, te yandan, "sregelen bir sreksizlik, niteliksel
olarak biribirinden farkl nesnelerin [Materien] diyalektie ilikin sregelen
sreksizlii"88 olarak kavrar. Kesintilerden oluan bir dnya tarihinin belirti
leri ve yol gstericileri ise, kefedilmesi gereken bu kk nesnelerdir. Byle
ce (maddi doa olan) dnyann ileriye gtren "motor"u kendinde tarih de
il, bu dnyada yaayan zne-nesnelerin hikayelerinden oluan insanlk tari
hidir bir anlamda. nsanlk Tarihi'nin topyalarda ifade bulan imge ve motif
leriyle maddi dnya kozmik bir nitelie brnr. Bloch' a gre ancak bu ekil
de insanlk tarihi ile doa tarihi arasnda anlaml bir iliki kurulabilir.
Bloch'un bu ilikiden kastettii ey, bireylerin "insanlk d ve lm
cl fiziksel belirlenmiliklerinden" kurtulmalar ve "Mesihi anlamyla yep
yeni niteliklere sahip olan [ ... ] bir dnyaya atlay"lardr (ki, bu Mesihi mo
ment yeni komnist toplumda vcut bulacakhr).89 Doaya atfedilen rol,
madde olarak Eilim ve kinlik [Tendenz und Latenz) biiminde "niteliksel
yeni"ye ak olmasnda yatmaktadr. Bylece bilin, maddenin kendine ili
kin yansmas olarak Henz-Var-Olmayann ve Henz-Olumam-Olann Ola
naksal Mekann kavrar, ler, adlandrr ve buradan hareketle topik bir
gndz d oluturur. Bu dlerin somut ifadesi ise, Zamanndan Evvellik
[Antizipation], topya ve Nesnel Tahayyl [Objektive Phantasie] eklinde ol
maktadr.90
(topik) umudun olmazsa olmaz olan Olanak kategorisi, Umut lke
si'nde Zaman, Tarih ve Diyalektik erevesinde ele alnr. "Olanaktan bahset
mek, gelecein olduu yerde ancak anlamldr. Zira, gerekte olmayp daha
sonra ancak mmkn olabilecek olan, gelecekte ancak gerekte olabilir. By
le olmasayd, salt gerekte olmayp, mmkn olamazd.91 Gelecek, (gemi-

88 Emst Bloch, Das Materialismusproblem seine Geschichte und Substanz [Materyalizm Sorunsal - Tarihi
ve z). Emst Bloch, Gesamtausgabe [Tm Eserler) iinde, Frankfurt/M, 1972, s. 362.
89 Silvia Markun, Emst Bloch, Reinbek bei Hamburg 1977, s. 60.
90 a.g.e, s. 64.
91 Bu konuyla ilgili bkz.: Hans Heinz Holz, Einleitung zu Ernst Bloch [Emst Bloch'a Giri]. Emst Bloch,
Auswahl aus seinen Schriften. [Eserlerinden Sekiler] iinde, Frankfurt/M. 1%7, s. 93: "Gelecein ken
disi, z itibariyle, bir varlk biimi olan Olanan zamansal vehesidir. Ki, Olanak da Zamann Ya
ylmasnn [Zeiterstreckung) sureti [modal) vehesidir. Bizzat dilin kendisi, zamansal ve modal ifa
deleri birbirine geiken biimde kullanarak, bu ilikiyi dorular bize."
Aynca bkz.: Holz (1967), "Kategorie Mglichkeit und Moduslehre" [Olanak Kategorisi ve Modus
retisi]. a.g.e, s. 99 ve devam.
Markun 1977, s. 68'den alntlanmtr.
ernst bloch 209

teki) Henz-Olmam-Olan temsil ederken, "imdi", gemiteki Henz-Ol


mam-Olann barndrd "Yeni"yi [Novum] ortaya karacak olan dnya
srecinin Cephesi'ndedir. "Eski gereklikle (gemis olanla) balayan Yeni (ge
lecek) arasndaki niteliksel fark, "imdi"nin devreye girmesiyle zamann asl
niteliini belirler."92 Bloch'un zaman kavramsallatrmas, takvim ve saat za
manna "tarihsel" zamann kesintileri eklinde felsefi bir derinlik katmakta
dr. Zaman, dz akan bir srecin ifadesinden ok, insan-doa-dnya ilikisi
nin younluuna gre az yada ok belirgin ifade bulup yine az yada ok be
lirler maddi sreleri. Bu srelerin stndeki rty ekip gzmz "ola
naklar" dnyasna evirmek ister Bloch.
Tarih ve Zaman erevesini klasik felsefenin kategorileri ile ina eden
Bloch93, diyalektik sz konusu olduunda Hegel zerinden Marx' kefetmi
tir. Hegel'ci diyalektik, belli bir "ieriin hareketinden"94 kan bir dnce
biimidir. Marx, bu dnce biimini, yani aslnda Hegel felsefesinin tm
zn, tersyz evirip onu maddi-somut bir hedefsellikle donatr. Marx'n
mehur on birinci Feuerbach tezi bunun programatik ifadesidir; Engels bu
ifadenin oluum sre ve servenini Die Entwicklung des Sozialismus von der
Utopie zur Wissenschaft [Sosyalizmin topyadan Bilime Geliimi]95 adl kita
bnda betimler. Bloch'un bu balamda farkllk yaratt nokta, Marksist top
lum teorisinin tek bana olduunda "souk" diye adlandrd analitik boyu-
. tuna duygusall eklemlemesinde grlebilir. "Giriimci eylem, hibir za
man salt bilgiden kaynaklanmayp temelini istemekten alr."96 Bloch'un felse
fesinde, dnyay deitirmenin "znel" heyecan ve cokusu ve devrimci tut
ku; "nesnel" deiim ve devrim olgusundan her zaman daha fazla ne k
mtr. Bu coku ve tutku, Marksizmin teori-pratik birlikteliinde ifade bulur
Bloch'a gre. Bloch, Marksizme "zne" ve duygu zerinden balanm olan
bir filozoftur. Onu, "Marksizmiyle" ilikin tm kategorik eletirilere ramen,
hibir yere "ait" olamayacak kadar zel klan da bu zaten.

92 Markun 1977, s. 68.


93 Geri Bloch, bu malzemeyi, kendi "tarihsel" zaman kavramsallahnnasnn an ti-tezi eklinde deer
lendirmitir. rnein Husserl, Heidegger ve Bergson'un zaman kavramsallatnnalan, salt znenin
zaman algsyla ilintili iken, Bloch maddi tarihsel srelerden bahseder: "Farkl younluklar (ierik
sel Doluluk/Inhaltserflltheit) ve sratlar balamnda farkl ekillerde ne kan tarihsel zaman so
runsal, hi konu edilmemitir bu balamda [kastedilen yukarda ad geen dUnUr/erin zaman kavram
sal/atrma/ar; M.O.]. Zaman . . . salt saat zamannn dorusal ard ardnahyla rtmez [zusam
menfallen]. Geri, insandan bamsz olarak vardr. Ancak, gemi suretinde bile iinde cereyan
eden, srekli deien, sona ulamam olan ve somut alann oluturduu ieriinden bamsz de
ildir." Ernst Bloch, Experimentum Mundi. Emst Bloch, Gesamtausgabe [Tm Eserler) Cilt 15 iinde,
Franfurt/M. 1975, s. 93.
94 Markun 1977, s. 77.
95 Friedrich Engels, Die Entwicklung des Sozialismus von der Utopie zur Wissenschaft [Sosyalizmin top
yadan Bilime Geliimi). Kari Marx/Friedrich Engels - Werke [Eserler) Cilt 19 iinde. Berlin (Dou)
1973, s. 177-228.
96 Markun 1977, s. 77-78.
Kaynaka

Althusser, Louis: "Marxismus und Humanismus" [Marksizm ve Hmanizma].


Louis Althusser, Fr Marx [Marx in] iinde, Frankfurt/M. 1974.
Althusser, Louis: "Freud et Lacan" [Freud ve Lacan]. Louis Althusser, Ecrits sur la
psychanalyse [Pikanaliz zerine Yazlar] iinde, Paris, 1993.
Benjamin, Walter (1940): ber den Begriff der Geschichte [Tarih Kavramna Dair],
Walter Benjamin: Gesammelte Schriften [Klliyat] Cilt 1.2 iinde, s. 693 ve
devam.
Biographisch-Bibliographisches Kirchenlexikon [Biyografik ve Bibliyografik
Kilise Szl], Ernst Bloch, Cilt 14, Stun 783 ve devam.
Bloch, Emst/ Adomo, Theodor W. / Benjamin, Walter/ Brecht, Bertoldt/ Lukacs,
George: Estetik ve Politika (ev. nsal Oskay), stanbul, 2006.
Bloch, Emst/ Adomo, Theodor W.: Mglichkeiten der Utopie heute [topyann
Gnmzdeki Olanaklan] konulu radyo program (1964).
Bloch, Emst: Rnesans Felsefesi (Vorlesungen zur Philosophie der Renaissance)
(ev. Hseyin Portakal), stanbul, 2002.
Bloch, Emst (1917 / 18): Geist der Utopie [topyann Ruhu], Frankfurt/ M. 1977.
Bloch, Emst: Geist der Utopie [topyann Ruhu]. Emst Bloch, Gesamtausgabe [Tm
Eserler] Cilt 16 iinde.
Bloch, Emst: Tlomas Mnzer als Theologe der Revolution [Devrimin lahiyats
Olarak Thomas Mnzer], Frankfurt/M. 1962.
Emst Bloch (1937 /38), "Diskussionen ber Expressionismus" [Davurumculuk
Tartmalan], "Das Wort" dergisi, Moskova. Hans-Jrgen Schmitt (ed.),
Die Expressionismusdebatte. Materialien zu einer marxistischen
Realismuskonzeption [Davurumculuk Tartmas. Marksist bir
Gerekilik Anlayna likin Dokmanlar)'n iinde, Frankfurt/ M.
1973.
Bloch, Emst: Philosophische Grundfragen I: Zur Ontologie des Noch-Nicht-Seins
[Felsefeye likin Temel Sorunsallar 1: Henz-Olmayann Ontolojisine
Dair], Frankfurt/M. 1961.
Bloch, Emst (1919): "Unterschied zur heutigen Opposition: Jugend, Hindenburg und
Republik" [Gnmz Muhalefete Olan Fark: Genlik, Hindenburg ve
Cumhuriyet). Ernst Bloch, Widerstand und Friede [Direni ve Bar]
iinde, Frankfurt/M. 1971.
emst bloch 211

Bloch, Emst: Das Prinzip Hoffnung [Umut hkesi), 3 Cilt, Frankfurt/M. 1977.
Bloch, Emst: The Principle Hope, Oxford, 1986.
Bloch, Bloch; Tbinger Einleitung in die Philosophie 1 + I1 [Felsefeye Tbingenli
Giri), Frankfurt/M. 1975.
Bloch, Emst: ''The University, Marxism and Philosophy". Emst Bloch, On Kari Marx
iinde, New York, 1971.
Bloch, Emst: "Marx and the Dialectics of Idealism". Emst Bloch, On Kari Marx iinde,
New York ,1971.
Bloch, Emst: Umut lkesi [Das Prinzip Hoffnung] (ev. Tanl Bora). Ankara, 2007.
Bloch, Emst: ilber die Hoffnung [Umuda Dair). Es spricht Ernst Bloch. Vier Reden
[Emst Bloch konuuyor. Drt Sylevi) iinde, Frankfurt/M. 1972. (Plak
eklinde yayn).
Bloch, Emst: Widerstand und Friede [Direni ve Ban). Es spricht Ernst Bloch. Vier
Reden [Emst Bloch konuuyor. Drt Sylevi) iinde, Frankfurt/ M. 1972.
(Plak eklinde yayn)
Bloch, Ernst: Erbschaft dieser Zeit [Bu Zamann Miras). Ernst Bloch,
Gesamtausgabe [Tm Eserler] Cilt 4 iinde, Frankfurt/M 1962.
Bloch, Emst: Heritage of Our Times, Oxford, 1991.
Bloch, Emst: Literarische Aufsiitze [Edebiyat Yazlar]. Emst Bloch, Emst Bloch,
Gesamtausgabe [Tm Eserleri] Cilt 9 iinde, Frankfurt/M. 1964.
Bloch, Bloch: Das Materialismusproblem - seine Geschichte und Substanz
[Materyalizm Sorunsal - Tarihi ve z) iinde, Ernst Bloch,
Gesamtausgabe [Tm Eserler) Cilt 7, Franfurt/M. 1972.
Bloch, Bloch: Experimentum Mundi. Emst Bloch, Gesamtausgabe [Tm Eserler] Cilt
15 iinde, Franfurt/M. 1975.
Bloch, Karola: Aus meinem Leben [Hayahmdan] Pfullingen, 1981.
Boldyrev, lwan A. (2008), Ernst Bloch und seine Deutung der "Phiinomenologie des
Geistes" [Emst Bloch ve "linin Grngbilimi"ne hikin Yorumu],
Yaynlanrnanu makale.
Buhr, Manfred (1970): "A critique of Ernst Bloch's phi/osophy of hope". Philosophy
Today, Say 14
Buhr, Manfred (1987): "Seven comments on Ernst Bloch's philosophy". Studies in
Soviet Thought, Cilt 33.
Callinicos, Alex: Die revolutioniire ldeen von Kari Marx [Kari Marx'n Devrimci
Fikirleri], Karlsruhe 2005.
Dimitrov, Georgi: Faizm ve i Snf (ev. smail Yarkn), stanbul, 1995.
21 2 drdnc blm

Geoghegan, Vincent: Ernst Bloch, London - New York, 1996.


( ;ropp, Rugard Otto (1954): "Die marxistische dialektische Methode und ihr Gegensatz
zur idealistischen Dialektik Hegels" [Marksist Diyalektik Yntem ve
Hegel'in dealist Diyalektiine Oluturduu Kartlk]. Deutsche
Zeitschrift fr Philosophie/Alman Felsefe Dergisi, Say, 72.
l ;ropp, Rugard Otto (ed.): Ernst Blochs Revision des Marxismus [Emst Bloch'un
Marksizm Revizyonu], Berlin, 1957.
l lhtrnas, Jrgen: Philosophisch-politische Profile [Felsefi ve Siyasi Profiller].
Frankfurt/ M. 1971.
l lol., Hans Heinz: Einleitung zu Ernst Bloch [Emst Bloch'a Giri]. Emst Bloch,
Auswahl aus seinen Schriften [Eserlerinden Sekiler] iinde,
Frankfurt/M. 1967.
l l l, 1 lans Heinz: "Kategorie Mglichkeit und Moduslehre" [Olanak Kategorisi ve
Modus retisi]. Emst Bloch, Auswahl aus seinen Schriften [Eserlerinden
Sekiler] iinde, Frankfurt/M. 1967.
lnwn, Frederic: Marxism and Form: 20th _entury Dialectical Theories of Literature.
Princeton, 1974.
lo- ""r, Mario (2005): "Die KPD und der Antisemitismus in der Weimarer Republik"
[KPD ve Weimar Cumhuriyeti'ndeki Antisemitizm], UTOPIE kreativ
dergisi, Say, 173.
.. 1 1 1 1 1 : "ber die Bedeutung des streitbaren Materialismus" (Mcadeleci
Materyalizmin nemi zerine). Pod Snamenem Marxisma/Marlcsizmin
Bayra Altnda dergi. adl maklesini gstermek mmkn. Lenin,
Ausgewiihlte Werke (Seilmi Eserler) iinde, Moskova, 1987
. . v y, Ze'ev: Utopia and Reality in the Philosophy of Emst Bloch. Jamie Owen
Daniel/Tom Moylan (ed.), Not Yet. Considering Emst Bloch iinde,
London-Brooklyn, 1997.
1 lo. .ks, Gyrgi: History and Class Consciousness, London, 1971.
Mkun, Silvia: Ernst Bloch, Reinbek bei Hamburg, 1977.
M \, Karl/ Engels, Friedrich: Komnist Parti Manifestosu.
l / / www.marxists.org/ turkce / m-e / 1848 / manifest / kpm.htm
M. \, Kari:Kapital l. Nachwort zur zweiten Aujlage [Kapital I. kinci Basmna Sonsz].
Marx-Engels Werke (MEW)/Marx-Engels Eserleri Cilt 23 iinde, Berlin
(Dou) 1983.
1 1 1 .er, Amo: Tagtriiume vom aufrechten Gang. Sechs Interviews mit Ernst Bloch [Dik
Yrye likin Gndz Dleri. Ernst Bloch ile Alt Sylei],
Frankfurt/M. 1977.
emst blach 213

Negt, Oskar: "Ernst Bloch - der deutsche Philosoph der Oktoberrevolution. Ein politis
ches Nachwort" [Ernst Bloch - Ekim Devrimi'nin Alman Filozofu. Siyasi
bir Sonsz]. Ernst Bloch, Vom Hasard zur Katastrophe. Politische Aufsiitze
aus den /ahren 1934-1939 [Kumardan Felakete. Siyasi Yazlar, 1934-
1939]'n iinde, Frankfurt/M. 1972, s. 429-444.
Okyayuz, Mehmet: Ernst Bloch'un Gzllyle Alman Aydnlanmas. Dou Bah dergisi,
Say 7 (Akademi ve ktidar), Mays-Haziran-Temmuz 1999, s. 179-190.
Reich, Wilhelm: Materialismus und Psychoanalyse (Diyalektik Materyalizm ve
Psikanaliz], Rheine, 1971.
Reich, Wilhelm: Die Massenpsychologie des Faschismus [Faizmin Kitle Ruhu], Kln
- Berlin, 1971.
Scholem, Gershom/ Adama, Theodor W. (ed.): The Correspondence of Walter
Benjamin 1910-1940, Chicago, 1994.
Spillmann, Brigitte (1998): Die Wirklichkeit des Schattens. Kritische berlegungen zu
C.G. /ungs Haltung wiihrend des Nationalsozialismus und zur Analytischen
Psychologie [Glgenin Gereklii. C.G. Jung'un Nasyonel Sosyalist
Dnemine likin Tutumuna ve Analitik Psikoloji'ye Dair Eletirel
Dnceler], Analytische Pschologie dergisi, Say, 29.
Studiengruppe zur Geschichte der Arbeiterbewegung, Stuttgart/i Hareketi
Tarihi Arahrma Grubu, Stuttgart (ed.), Bloch '78. Marxismus und
Naturbeherrschung. Thesenbroschllre zu den Ernst-Bloch-Tagen 1978 in der
Universitiit Tllbingen [Marksizm ve Doaya Hkm. 1978 ylnda
Tbingen niversitesi'nde dzenlenen Ernst Bloch Gnleri Dolaysyla
karlan Tezler Bror], Stuttgart.
Traub, Rainer /Wieser, Harald (ed.): Gespriiche mit Ernst Bloch [Ernst Bloch ile
Sohbet], Frankfurt/M. 1977.
Wikipedia: Eskatoloji. http: / /ttwikipedia.org/wikj/ Eskatoloji.
Wikipedia: Evrenbilim. http:/ / tr.wikipedia.org/wiki/Evrenbilim.

7.Faydalanlan ve nerilen Okumalar


Adorno, Theodor W.: "Ernst Bloch's Spuren". Theodor W. Adorno, Notes to
Literature iinde. Cilt 1, New York 1991, s. 200-215.
Aronson, Ronald: "Review of The Principle ofHope". History and Theory dergisi, 1991,
Say 30, No. 2, s 220-232.
Bahr, Egon: "The literature of hope: Ernst Bloch's philosophy and its impact on the liter
ature of the German Democratic Republic". H. Birnbaum/T. Eekman (ed.),
Fiction and Drama in Eastern and South-Eastern Europe iinde, Columbus,
Slavica, 1980, s. 11-26.
Baker, Gary Lee: "(Anti-)utopian elements in Uwe /ohnson's /ahrestage: traces of Ernst
Bloch". Germanic Review dergisi, 1993, Cilt 63, No. l, s. 32-45.
214 drdnc blm

Benjamin, Walter: Briefe [Briefe). Cilt 1, Frankfurt, 1966.


Bloch, Jan Robert : "How can we understand the bends in the upright gait? " New
German Critique dergisi, 1988, No. 45, s. 9-39.
Brecht, Bertolt: Briefe [Mektuplar). Frankfurt, 1981.
Caysa, Volker/Caysa, Petra /Eichler, Klaus-Dieter/Uhl, Elke: "Hoffrung kann ent
tiiuscht werden " - Ernst Bloch in Leipzig/dokumentiert und kommentiert
["Umut Hayal Krklna Urayabilir" - Ernst Bloch'un Leipzig'tek.i
Gnleri/Belge ve Yorumlarla] Frankfurt, 1992.
Cox, Harvey: "Foreword". Ernst Bloch, Man On His Own: Essays in the Philosophy of
Religion iinde, New York 1970, s. 7-18.
Daniel, Jamie Owen: "Warm thought: reassessing Bloch's aesthetics". Utopian Studies
dergisi, 1990, Cilt 1, No. 2, s. 13-26.
Ely, John: 'Ernst Bloch and the second contradiction in capitalism'. Capitalism, Nature,
Socialism iinde, 1989, No. 2, s. 93-107.
Finkelstein, Norman: "The utopian function and the refunctioning of Marxism".
Diacritics dergisi, 1989, Cilt 19, No. 2, s. 54-65.
Gross, David: "Marxism and utopia: Ernst Bloch". Grahl, Bart/Piccone, Paul (ed.),
Towards a New Marxism iinde, St. Louis 1973, s. 85-100.
Hobsbawm, Eric: "The Principle of Hope". Eric Hobsbawm, Revolutionaries:
Contemporary Essays iinde, London, 1973.
Hudson, Wayne: The Marxist Philosophy of Ernst B/och. London, 1982.
Kaufmann, David: "Thanks for the memory: Bloch, Benjamin and the philosophy of his
tory". The Yale Joumal of Criticism, 1993, Cilt 6, No. 1, s. 143-162.
Kearney, Richard: 'Ernst Bloch'. Modern Movements in European Plilosophy iinde.
Manchester, 1986, s. 190-202.
Kellner, Douglas/O'Hara, Harry: "Utopia and Marxism in Ernst Bloch". New
German Critique dergisi, 1976, No. 9, s. 11-34.
Landmann, Michael: ''Talking with Ernst Bloch: Korcula, 1968", Telos dergisi, 1975,
No. 25, s. 165-185.
Lwy, Michael: "Interview with Ernst Bloch ". New German Critique dergisi, 1976, No.
9, s. 35-45.
Lwy, Michael: "Jewish messianism and libertarian utopia in Central Europe
(1900-1933)". New German Critique dergisi, 1980, No. 20, s. 105-115.
Mannheim, Kari: deoloji ve topya. (ev. Mehmet Okyayuz) Ankara, 2002.
Metz, Johann Baptist: "The responsibility of lope". Philosoply Today dergisi, 1966,
Cilt 10 No. 4, s. 280-288.
..

Phelan, Tommy: 'Ernst Blocl's 'Golden Twenties"': Erbschaft dieser Zeit and the prob
lem of cultural history'. Keith Bullivant (ed.), Culture and Society in the
Weimar Republic iinde, Manchester 1977, s. 94-121.
Piccone, Paul: "Bloch's Marxism". Continuum, 1970, Cilt 7, No. 4, s. 62731 .
ernst bloch 215

Rabinbach, Anson: "Unclaimed heritage: Emst Bloch's Heritage of Our Times and the
theory of Fascism". New German Critique dergisi, 1977, No. 11, s. 5-21.
Rabinbach, Anson: "Between enlightenment and apocalypse: Benjamin, Bloch and mod
ern German /ewish messianism". New German Critique dergisi, 1985, No.
34, s. 78-124.
Radn6ti, Sandor: "Lukics and Bloch". Agnes Heller (ed.), Lukdcs Revalued iinde,
Oxford, 1983 s. 63-74.
Reimer, A. James: "Bloch's interpretation of Muenzer: history, theology, and social
change". Clio dergisi, 1980, Cilt 9, No. 2, s. 253-267.
Roberts, Richard H: Hope and its Hieroglyph: A Critical Decipherment of Ernst Bloch's
Principle of Hope. Atlanta, 1990.
Max Horkheimer*
( 1 4 ubat 1 895 - 7 Haziran 1 973)

Bu almann byk blm, "Etik, Ahlak ve Metafizik; Materyalizm; Diyilkktik, ( ;.... .wksl'i w
Eletirel kuram" blmleri balyla yeni eklemelerden olumaktadr. almann dir tmltr
kimi yenilikler, dzeltme, ksaltma ya da geniletmelerle Max Horklrimer'de N0.< ll'fr11 . O:glll";
me Sorunu balkl (etin Veysal'a ait) doktora almasndan yararlanlarak hazrlannr.
etin VEYSAL

Yaam ve Eserleri
1 4 ubat 1895'te Almanya'nn Stuttgart-Zuffenhausen ehrinde fabrikatr
Moses Horkheimer'in olu olarak dnyaya gelen Max Horkheimer,
1911'de kolejden (Gymasium'dan) ayrlarak ticarete balad. Ayn yl Fried
rich Pollock ile arkada oldu. Marx okumaya balad. 1917 / 1918 yllarnda sa
vata geirdii sreye dein babasnn fabrikasnda alh. 1919'da Abi
tur'unu (niversite girii iin n alma) gecikmeli olarak tamamlad. M
nih'te Gelb ve Schumann'n yannda psikoloji renimi yapbktan sonra
1922'de Hans Comelius'un yannda "Ereksel Yarggcnn atks (Antino
mie der teleologischen Urteilskraft)" balkl doktorasn tamamlad. 1922'de
Adomo ve Felix Weill ile arkada oldu. Frankfurt am Main'daki J.W.Goethe
niversitesi'nde "Teorik ve Pratik Felsefe Arasndaki Ba Olarak Kant'n Yar
ggcnn Eletirisi (Kants Kritik der Urteilskraft als Bindeglied zwischen theore
tischer und praktischer Philosophie)" balkl teziyle 1926'da doentliini ald.
Ayn yl Rosa Riekher ile evlendi. 1930'da sosyal felsefe alannda daimi (ordi
narius) profesr olarak atand.
Erich Fromm, Herbert Marcuse ve dier arkadalaryla birlikte Frank
furt'ta Sosyal Arahrrnalar Enstits kurucular arasnda yer ald. 1931 yln
da Sosyal Arahrrnalar Enstitsnn bana geti. Sosyal Arahrrnalar Dergi
si'nin yaymcln yaph. 1933'te Nazilerce Enstitnn kapahlmasndan son
ra ilkin svire'ye, bir yl sonra da ABD'ye g etti ve New York Columbia
niversitesi'nde Sosyal Arahrrnalar Enstits'n yeniden kurdu. 1937'de k
sa bir sreliine dnd Avrupa'da Benjamin ile karlah. 1940 ylnda
ABD yurttaln alarak 1942'den 1944'e dein Kaliforniya'ya yerleti. 1940-
1942 yllarnda "Felsefe ve Sosyal Bilimlerde ncelemeler (Studies in Philosophy
and Social Science)" dergisini, Sosyal Aratrmalar Dergisi'nin bir devam olarak
220 leinci bllm

yylamaya balad. Amerikan Yahudi Komitesi'nin bilimsel blmnde


o d O r olarak grev yapt. Antisemitizm hakknda geni almalarna daya-
1 1 1 1 1 1 ll ciltlik nyarg zerine ncelemeler'i (Studies in Prejudice) yaymlad.
A l r il e birlikte yazdklar ve ancak 1969' da Almanya' da yaymlanabilecek
1 1 1 11 1 1 Aydnlanmann Diyalektigi'ni 1947'de Amsterdam'da Querido-Verlag'dan
y y lad. 1949'da Almanya'ya geri dnen Horkheimer, yine Frankfurt ni
v .,illsi'nde daimi profesr olarak sosyal felsefe alannda greve balad.
t J ' O'de Sosyal Aratrmalar Enstits'n Frankfurt'ta yeniden at. 1951'de
l ' k ftut niversitesi Rektr oldu. 1953 ylnda Frankfurt kenti Goethe
o l l l l n ald. 1954-1959 yllar arasnda Chicago niversitesi'nde dersler ver
d i . l 959'da emekliliinden sonra Lugano'ya yerleti. 1960'da Frankfurt kenti
i onursal yurtta dlne layk grld. Rosa Riekher'in 1969'da lmn
l l'n sonra 1970'te Geleneksel ve Eletirel kuram' (Traditionelle und kritische 'Fhe
nri') yaymlad. 1971'de Hamburg kentinin Lessing dlne layk grld. 7
haziran 1973'te 78 yanda Nmberg'te ld. almalar Alfred Schmidt ta
ra fndan Toplu Yazlar (Gesammelte Schriften) balyla Suhrkamp Fischer Ver
lag'dan yaymland.

Eserleri ve Felsefesine Genel Bir Bak


Horkheimer, sorunlar incelemeye aydnlatmaya aba gsterir, disiplinler ara
s bir tutumu benimser, toplum, aydnlanma, eletiri, psikoloji, sanat ve dier
toplumsal olgular felsefi dnce btnl balamnda ele alr. Bu trden
-disiplinleraras- toplumsal felsefi anlayn Kant'la baladn ileri sren Ko
ak, Horkheimer'in 'Toplumsal Felsefe' anlaynn, insanlarn durumunu
"tekil bireyler olarak deil, bir topluluun paralan olarak yorumlama aba
s" olduunu, zellikle de, insanlarn toplumsal hayatyla ilgili olarak anla
labilecek devlet, hukuk, ekonomi, ksaca maddi-manevi kltr olduunu
vurgulamaktadr (Horkheimer, 1994:9).
almalarnda, 'zgrlk', 'zgrleme', 'iktidar', 'egemenlik', 'bas
k', 'aydnlanma', 'kltr', 'materyalizm', 'birey', 'yabanclama', 'aralama',
'nesneleme' veya 'eylme' olgu ve kavramlarnn, insan yaamnn her ala
nna yansyp yayldna iaret eden Horkheimer, insan ve insanla ilgili tm
iliki ve etkileimlerin, insann zgrleme ve nesnelemesi dnda ele alna
mayacan, zgrlemesi denli nesnelemesinin de toplumsal ilikilerinden
doaya dein uzandn belirtmektedir.
Noerr, 1950-1969 aralndaki notlar kapsayan Notlar (Notizen) ve Top
lu Yazlar'n (Gesammelte Schriften) 7. ve 8. ciltlerinin ge dnem yaptlar oldu
unu belirterek, Eletirel Kuram balyla Alfred Schmidt tarafndan yaynla
nan ya da toplu eserlerinde 3. ve 4. cilt olarak adlandrlan almalarn (Ge-
ma horkleimer 221

sammelte Schriften, Band 2 ve 4, Schriften) Horkheimer'in kuramsal dnyasnn


kurulu almalar olduunu vurgulamaktadr (Horkheimer, 1985a:457-471).
Horkheimer'in, ilkin 1930'lardaki Zeitschrift'li yllar, ABD'ye g sre
ci ve Almanya'ya geri dnle birlikte balayan zaman dilimlerini birbirin
den ayn olarakl deerlendirmek, aratrmann ayrntlandrlmas bakmn
dan yararl olacaktr. Her iki dnemin dnsel ak birbirinden byk fark
lar ierir. Bir dnemleme yapmak gerekli grlrse denebilir ki; ilk dnemi,
Marxist teorinin diyalektik yapsn aydnlatma ve gelitirmenin ar bast
bir sretir. kinci dnemi ise, daha ok ierisinde bulunduu koullan Mar
xist perspektif gzetmeden sorunlara zm arama yolunu setii dnemdir.
Bu dnem, zellikle snflar aras uzlamaz elikilerin pek sznn edilme
dii ve dolaysyla da proletaryann snfsal nclnn reddine dayanan,
ancak bu savn, koullar ile toplumsal iliki ve elikilerin deiikliklerine
balayarak ortaya koyduu bir dnemdir.
Horkheimer'in dnce izgilerinin anlalabilir olmas, ncelikle
onun almalarnn tarihsel srece uygun olarak ele alnm olmasn gerek
tirir2. Byle bir gerekliliin nedeni, hi kukusuz Horkheimer'in dnce s
relerinin belli dnemlerde farkllklar gsterdiini ileri sren yorumcular
nn olmasdr. Byle bir tarihsel hatt takip eden btnselliinde bir yakla
ma bavurulmasnn baka bir nedeni de, Horkheimer'in dncelerinin iz
lenmesinde ve aratrma konusuna ilikin dnsel gelimelerinin zmlen
mesinde ortaya bir yanlsamann kmasn engellemektir.
Horkheimer'in ilk dnem yazlarnda felsefi konularn aratrlmasna
rastlanmaz. Olgunlama Dneminden (Aus der Pubertaet, bkz. Horkheimer,
1988:375) balkl derlemeye yazd son szde Schmidt, Horkheimer'in ilk

)ay, Bottomore, Slater gibi aratrmaalar.


2 Horkheimer'in tm almalan bir btnlk iinde, Alfred Schmidt ve Gunzelin Schmied Noerr'in
yaynn stlendii 19 ciltten oluan toplu eserlerinde (Gesammelte Schriften) ortaya koyulmaktadr.
Frankfurt Okulu'na zg kavray ve dnceler, daha nce yaynlanm olan drt nemli kitapta,
Aydnlanmann Diyalektiji, Akl Tutulmas (ya da Arasal Akln Eletirisi) ve Alfred Schmidt tarafndan
Horkheimer'in makalelerinden seilen ve Eletiri Kuramnn kuramsal ieriklerini byk lde ta
yan yazlardan oluan iki ciltte toplanp 1968'de Eletiri Kuram (Kritische Theorie) balyla yaynla
nan makalelerin derlenmesinde ele alnmhr. Horkheimer'in almalan, ana hatlanyla (Noerr'in
dzenledii ekliyle BU tn Eserleri, Gesammelte Schriften bal altnda), tarihsel ve toplu bir dkm
yaplmak istenirse, btn eserleri; 1. Cilt, Olgunlama Dneminden 1914-1918 (Aus der Puberlafl), 2.
Cilt, Felsefi Erken Yazlar 1922-1932 (Philosophische Frhschriften), 3. ve 4. Ciltler, Yazlar 1931-1941
(Schriften), 5. Cilt, Aydnlanmann Diyalekliji 1940-1950 (Dialeklik der Aufklaerung), 6. Cilt, Arasal Ak
im Eletirisi -ya da Trke eviri balyla, Akl Tutulmas 1949-1%9 (Almanca evirisi, Zur Kritik der
lnstruentcl/en Venunft), 7. ve 8. Ciltler, Konferanslar ve Taslaklar 1949-1973 (Vortraege und Aufzeich
nungen), 9. 10. 11. 12. 13. 14. Ciltler, Geride Braklan Yazlar 1914-1972 (Nachgelassene Schriften), 15. 16.
17. 18. Ciltler, Mektuplamalar 1913-1973 (Briefwechsel) ve 19. Cilt, Listeler ve ndeks (Verzeichnisse und
Regisler)'ten olumaktadr.
222 benci blm

yazlarnn, kuramsal nitelikte ve dorudan felsefeyle ilgili olmadn, ancak


felsefi ierikte dnceler tadn belirtmektedir.
Alaca Karanlk (Daemmerung) ad altnda birletirilen ilk almalarna,
eskimi olan dncelerinin topland kitap olarak bakt ve ilk dnemleri
nin Marx'n felsefesinin etkisinde olduu kendi ifadelerinden anlalmaktadr
(Horkheimer, 1974:224). lk dncelerinin -Marxist dneminin-, teorik belir
lemelerin yannda pratie de nemli yer verdiinin alt izilmelidir. lk d
nem yazlarnda, zgrlemenin radikal Marxist -yine eletirel yaklam el
den brakmasa da- bir savunucusu olarak karmza kmaktadr. Ona gre,
zgrlk sosyalizmde gerekletirilebilir (Horkheimer, 1974:268). Sosyalizm,
amaca uygun olan bir toplum biimidir ve kimi kurucu geleri kapitalizmde
bulunmaktadr (Horkheimer, 1974:251 ).
Gereklemesi olas olsa bile, sosyalizmi gerekletirmek iin artc
bir kararlla gereksinim olduunu vurgulayan Horkheimer, sosyalizmin
karsnda duran, gereklemesinin teknik glkleri deil, tersine, egemenin
iktidar aygt olduuna iaret etmektedir (1974:252-255). Proletar mcadeleye
ilikin burjuva eletirisi mantksal bir olanakszlktr (Horkheimer, 1974:257).
nk byle bir eletiriyi yapmaya ynelecek burjuva kavray, zaten soru
nun kaynan oluturan retim ilikileri ve retici gler arasndaki eliki
nin varlnn kapitalist toplumsal yapnn kendi i ileyiine dayanmakta ol
duunu gz nnde bulundurmak zorundadr.
Enstitnn, otorite zerine ortak almasnn genel blmn kaleme
alan Horkheimer, burjuvazinin otoriteryanizme kar ideolojisi ile bireyin ir
rasyonel bir sosyo-ekonomik dzenin eylemi otoritesi karsnda gitgide
artan boyun eii arasndaki ters bir iliki zerinde durmaktadr. Horkhei
mer' e gre, bunu savunurken, gerek zgrlk iin gerekli maddi n koulu3
kavrayamayan Bakunin'in ve dier anaristlerin btnsel bir antiotoriterya
nizmine kar klmaldr. Ona gre, anarizm ve otoriteryan devletilik ayn
kltrel aa aittir. Horkheimer, anaristlerin otorite ile akl arasnda forma
list bir kartlk olduu grn reddederken, genel nitelikteki karlar ile
zel nitelikteki karlarn uyuabilmesi durumunu ileri srmektedir.
Sorunun derinliklerine inmeye abalayarak kkenleri hakknda belir
lemelerde bulunmaya alan Horkheimer'e gre, bugn, insann doal k
toplumsal ilerlemeden ayrlmamaktadr. Ekonomik retkenliin art, bir

3 Burada kastedilen koul; kkten-saf (diyesi her trl otoriteyi reddeden) antiotoriteryan bir tutu
mun, iktidar, egemenlik ve snf ilikilerinin varln srdrd koullarda savunulmasnda, eit
siz ilikilere ve koullara eitsiz tutum alnm olacandan, gszn gl karsnda korunganl
n salamak ve btnsel bir antiotoriteryan gelimenin temellerini koyabilmek iin egemen gce
ya da iktidara kar gszn aclannn paylalmas gerektii dncesi olmaldr (yazann notu).
ma hortheiner 223

yandan adil bir dnya iin gereken koullan yarahrken, te yandan teknik
aygta ve bunu elinde tutan sosyal gruplara, halkn geri kalan ksm zerinde
lsz bir stnle sahip olma olana vermektedir. Bununla birlikte, top
lumun doa zerindeki bu iddeti inanlmaz hale gelmitir. Birey, hizmet et
tii ara karsnda kay.bolurken, yine ara tarafndan geimi daha iyi bir e
kilde temin edilmektedir.
Refah metalar mevcut ilikilerde birer sefalet gesi olmakta ve bu me
talarn nicelii gemi dnemde, toplumsal znenin eksiklii nedeniyle i
ekonomik bunalmda ar retim olarak etki yarathysa, bugn de iktidar
gruplarnn toplumsal zne olarak baa gemeleri yznden uluslar aras fa
izm tehlikesi dourmaktadr. lerlemenin gerilemeye dnmesi durumu
ayn zamanda fragmanlarnn k noktasn oluturmaktadr (Horkhei
mer / Adorno, 1997b:15; 1995:16).
Ona gre teknik, birlikte gelitii ekonomik sistem kadar demokratik
tir. Teknik, bu bilginin zdr. Ulamaya alt hedef, imgeler ve kavray
n verecei mutluluk deildir; tersine, yntemler ve bakasnn emeini s
mrmektir. Bacon' dan sonra hala saklanan, korunan pek ok ey, tekrar birer
ara olmaktadr (Horkheimer / Adorno, 1997b:20; 1995:20). Horkheimer
(1991:112-113), bir zamanlar sanat, edebiyat ve felsefenin amaann, varlkla
rn anlamn aklamak, dilsiz olan her eyin sesi olmak, doaya, aclarn an
latmas iin bir dil vermek ya da gereklii asl adyla armak olduunu di
le getirmektedir. Ona gre bugn, doann dili koparlmtr. Bir zamanlar,
her ifadenin, her szcn, ln ya da el kol hareketinin isel bir anlam
olduuna inanldm, bugn ise hepsinin bir olay ya da sre olarak grl
mekte olduunu belirtmektedir.
nsann kendi varln srdrmesinin dndaki tm amalar elinden
alnmtr. Dnyann bir amalar dnyasndan, tmyle bir aralar dnyas
na dnmesi, retim yntemlerinin tarihsel gelimesinin bir sonucudur.
Maddi retim ve sosyal rgtlenme karmaklatka ve eyletike, aralarn
bamsz varlk eklindeki grnleri kabul edilmekte ve onlar ara olarnk
tanmak glemektedir (Horkheimer, 1991:113). Horkheimer, bugn doa
nn her zamankinden daha ok insann bir aleti olarak kavrandn beli rt
mektedir. Doann tmyle smr nesnesi olduunu, akl tarafndan konul
mu amac olmadn ve bu nedenle snr tanmadn vurgulamaktadr.
Horkheimer, anlam yitimini, insan ilikilerinin tm alanlarna yaylm ege
men ierik olduunu gstermeye abalamaktadr. Horkheimer'e gre, ama
ve ara ilikilerinin zsel ieriklerini kaybetmi, tersine dnm balant ve
niteliklerle temsil edilir olmutur.
Boyun eme, ounluun kabul ettii gedir ona gre. Gereklie kar
kamayacak kadar zayf olanlarn onunla zdeleerek kendilerini zl-
224 beinci blm

meye brakmaktan baka seenekleri yoktur. Bunlar, uygarlkla hibir zaman


rasyonel bir tarzda uzlaamamlardr. Bunun yerine, uygarla boyun eip,
akl ve egemenliin, uygarlkla idealin zdeliini gizlice kabul ederler. yi
bilgilenmi kiniklik, uyumluluun yalnzca baka bir trdr. Bu insanlar,
glnn egemenliini kendi ebedi normlar yaparlar ya da buna kendilerini
zorlarlar. Btn yaamlar, gerek dsal gerek isel doalar olsun bashrmaya,
alaltmaya ve kendilerini -rkla, vatanla, liderle, grup ya da geleneklerle- g
lnn yedei olarak onlarla zdeletirmeye abalarlar. Modern ekonomik
yaam araclyla ortaya karlan ana-babann artan lde eitici ilevleri
nin deimesi, bu ilevin okul ve sosyal gruplara devredilmesi, egemen top
lumsal eilimlere kar bireysel direniin yava yava yok oluunu byk l
de aklamaktadr. Taklidi (mimesis'i), bir tr uyarlanmaya dnme ola
rak gren Horkheimer, taklit biimlerinin yerini ilkin bilinli uyarlanma, son
ra da egemenliin aldn dnmektedir. Ona gre, bilimin ilerlemesi bu
deimenin kuramsal anlahmdr: Forml, imgenin; hesap makinesi de tren
sel dansn yerini almaktadr. Kendini uyarlamak demek, varln srdrmek
iin insann kendini nesneler dnyasna benzetmesi demektir (Horkheimer,
1991 :123, 124, 125).
Boyun een kitlelerin egemene uyum salama ve kendilerini onun ye
dei olarak grmeleri, kitlelerin zendikleri ve sayg duyduklar tek eyin ik
tidar olduunu gstermektedir. Ancak egonun yceltilmesi ve varln bal
bana ama olarak savunulmas dncesinin son noktas, bireyin tmyle
yadsnmas olarak grnmektedir. Bireyin kendi varln korumas iin yap
mak zorunda olduu ey, egemene ve onu aralatran dzenee yknme
yoluyla kaytsz artsz teslim olmaktr.
Horkheimer' e gre, doal insann artan aklcla kar bakaldrs,
gerekte, biimsellemi akl ilerletmi ve doann kurtulmas yerine, onun
denetim alhna alnmasna hizmet etmitir. nsanlar, iyi ya da kt, aydnlan
mann ve teknolojik ilerlemenin miraslardr. Doaya yardm etmenin yolu
da, onun grnteki karhn, yani bamsz dnceyi zincirlerinden kur
tarmaktr (Horkheimer, 1991:131-135).
Horkheimer'in, Trkeye Akl Tutulmas olarak evrilen Arasal Akln
Eletirisi (Zur kritik der Insrumentallen Vernunft) adl incelemesinde tartlan
temel sorun, znel ve nesnel akl hakkndaki dnm nda, tin ile doa,
zne ile nesne arasndaki ilikinin ele alnmas; znel akln, sorumsuzlua,
keyfilie dme ve basit tinsel oyuna dnmekten korkan bilincin kendini
zne ile nesne arasndaki yabanclamaya, eylemeyle toplumsal srece ken
dini uydurmasyla ortaya kan durumun incelenmesidir. Nesnel akl sistem
leri ise varoluun rastlanhsalla ve kr talihe teslim olmaktan kanma aba
larn temsil etmektedir.
max hor1deimer 225

Bugn topyaya doru giden ilerleme, ncelikle toplumsal iktidar ay


gtnn ezici arl ile atomlam bireylerden oluan kitlelerin gszl
arasndaki dengesizlik tarafndan engellenmektedir. Yadsma yntemi, insan
l dilsizletiren ve onun zgr geliimini engelleyen her eyin aa karl
mas, insana gvene baldr (Horkheimer, 1991 :185). Ona gre, eylem, ebedi
yazgmzn gerekletirilmesi, pragmatizmin eletirilmesi gereken bir yandr.
Bu noktada, eylem ve dncenin gerekletirilmesi arasndaki ban, onun
eletirisine hedef olan pragmatizmin sn'lannn tesindeki ierikleriyle de
ele alnmasnn gerekli olduu grlmektedir.
Hibir nesne imdiden, son, belirleyici olarak daha fazla geerli deil
dir; o kendini rn olarak, eylemi olarak kantlamaktadr (Horkheimer,
1985:40). Ona gre, "fikirler ne kadar ok otomatikleir ve aralarsa ne ka
dar az kendi kendini ifade ederse, bylelikle, makinenin bir trym gibi, o
kadar ok eylemeye yenilirler" (Horkheimer, 1985:29). Uygarlk srecinin
kendisinin fetiletirilmi olduunu ileri sren Horkheimer, edinilmi bir
meslein, ister kadn ister erkek olsun, bir i alanna zg rgtl alma ol
duunu; almann kendisinin de, yapaca z etkinlikten bireyi alkoyduu
nu, erkekte olduu gibi kadnn dncelerini de eyletirdiini belirtmekte
dir. almann eylemesi srete bir basamakhr; bu sre araclyla ocuk
luk daha yksek dzleme tekrar ulahnlmaktadr (Horkheimer, 1996c:37-39).
Her giriimcinin kazanc amalamas gibi, almann rgtlenmesi ticaret
olarak kabul edilir, aslnda bununla, insann eylemesi sreci tamamlanmak
tadr.
Egemenliin temel biiminin soygun olduunu dile getiren Horkhei
mer (1985b:287}, eyleme anda yalnzca bir alandan, eylemenin uzakla
trd (entrckt} hayal aleminden sz edilebileceini ileri srmektedir (Hork
heimer, 1985b:555}. Kapitalizmin sz edilen bu gelimelerinin toplum ve bi
rey zerindeki iki sonucu, gszlk-acizlik ve bilinsizlik olarak somutla
maktadr.
Hibir zaman refleksiyonun kollektif zneye uygulanmadn; top
lumda herhangi bir zgrlk hkm srdke, toplumun kendini (kolektif
zne) tam bir koul olarak anlayamayacan ve eer zgrlk kaybolmusa
ya da azalmsa, zne olmay brakacan vurgulamaktadr (Horkheimer,
1985:116). zgrle zorlamann, ayn zamanda, insann almas ve kiinin
gelimesi olduuna dikkat ekmektedir (Horkheimer, 1985:347}.
Toplumsal iktidarn, bugn eyler zerindeki egemenlik araclyla
dolaymlanmakta olduunu dnen Horkheimer'a gre insan, znitelikleri
gerei arasal dnme etkinliinde olmak istememektedir. Bireyler, otomat
lara, kolay kontrol edilen robotlara dn olmalarna karn, kendilerini
eskiye gre daha rahat ve mutlu hissetmektedirler. Bahnn yksek yaam
226 beinci blm

standard ideoloji ve bozulmadr. Bati' da iilerin bozulmas, tm dnyada


'ii aristokrasisi'ne ynelme eilimi, yksek cret ve refah devleti balamn
da aa kmaktadr. zgrlk, ekonomik refah salayan yksek cret ve
balangandan sonuna dein ynlendirilmi bo zaman yerine konmaktadr.
Ona gre, ynlendirilen dnya, yani insanl daha akla, dzenli ve zengin
yapmaya ynelme, barbarla dntr.
Egemenliin srmesinin koulu olarak retici glerin zincirlendiini
belirten Horkheimer, sz dinleyiciliin retken olmadn, otoriter devletin
btn biimlerinin baskc olduunu ve iktidar aygtinn aymazlkla, egemen
lik altndaki bireylerin her insiyatifini yok etmeyi gereksindiini dnmek
tedir. Egemenlik ilikilerinde taman otoriteryan kiilik ya da karakteri Hork
heimer ksaca yle zetlemektedir: "Uzlamsal deerlere kr bir balanma
ya da teslimiyet; otorite karsnda kr bir itaat ve hemen yan sra, muhalif
lere ve grubu dndakilere kar kr bir nefret ve husumet; kendi iindeki
duygularn ve dncelerin ne olduunu yoklamaktan kanmak; kati, ayn
tip (stereotip) bir dnme tarz; insanst varlklara inanma ve bel balama
eilimi; insan doasnn yan-ahlak ve yar-alaya bir tutumla horlanp bas
trlmas; kendi iindekini dtaki nesnelere yanstma" Oay, 1989:346).
Otorite zerine yaplan almalarn sonunda gelecee ilikin Horkhei
mer'in umut ve gvenin kaybolmaya balamasnn daha sonraki yazlarnda
ortaya kti grlmektedir. Burjuva toplumunda ekonomik znenin zgr
lnn grnten ibaret olduunu belirten Horkheimer (1988b:171), asln
da bugn herkesin otoriter olduunu, bununla birlikte kiinin otoriter devlet
ler ya da otoritelerle ilikisinin biiminin de bu durumu deitirmediini ne
srmektedir (1996b:422). Ayrca, burjuva toplumu, genel karlar bir arada
tutmak iin egemenlik arac olarak dine de gereksinim duymaktadr
(1988b:65; 1968a:58).
Otomatikleme ve aralama hakkndaki fikirler ne lde geerlilii
ni yitirirse, ne kadar az kendi kendini ifade ederse, o kadar ok eylemeye
yenilirler ve makinenin bir trym gibi grnrler (Horkheimer, 1985:29).
Horkheimer' a gre, insanlar ne kadar ok bir arada ve iletiim iinde olursa
olsun, o lde de sar olmaktadrlar (1985:30). Onun, problemi kavrayn
dan anlalaca gibi, bu sarln, makinenin bir tr gibi grnmenin k
keni, toplumsal ilikilerin ama dnce ve eylemden uzaklamasyla ba
lantil grlebilir.
Ona gre, tmyle youn alma iinde olma a, yeni barbarlk a
dr (Horkheimer, 1988c:227) ve gelecein dnyasnda, insan otomatikleip,
krmz kta durup, yeilde yryecek, iaretlere boyun eecektir (Horkhei
mer, 1985:402). Her eye ramen ynetilen dnyann olumlu yanlarnn da ol
duuna, insanlarn maddi gereksinimlerini giderdiine de iaret etmektedir
max horkleimer 227

(Horkheimer, 1985:403). Horkheimer, (1985a:269), bilginin oalmasyla uz


manlamann arthn ve bu uzmanlama araclyla da bunun zorunlu ola
rak insanla insan arasndaki ilikilerin eylemesini etkilediini dile getir
mektedir.
Srekli krizlerin, amzn anlalmasnda anahtar ilevi grdn
belirten Horkheimer ( 1988c:520), byk ekonomik ve toplumsal glerin top
land kiilerin daima azalmakta, gszlerin hep oalmakta olduunu;
geri bu grubun, endstri devletlerinde yeterli kaloriyi hkndklann, ancak
insansal etkinliklerinin azalmakta olduunu vurgulamaktadr (1988c:302). Bu
dncesine bal olarak, bugnlerde -szde ekonomik refah araclyla-,
zgrlgn Krallgnn (Egemenliginin) (Reich der Freiheit) karikatrnn ger
ekleiyor olduunu, ancak, zgrln Krallnn (Egemenliinin) bir topya
olduunu ileri srmektedir (Horkheimer, 1988c:320-323).
zgrlkle ilgili olarak Horkheimer; "gerekte, nerede zgrlk sz
konusuysa, o, eylem zgrldr, hareket zgrldr ve olanaklarn
okluu anlamndaki zgrlklerdir. fade zgrl bunlardan biridir. fa
de zgrlne hakl olarak dnce zgrl de dendi. nk ifade edi
lemeyen baka ifadelerle llemeyen ve bylece geliemeyen dnce ifade
nin kendisi gibi zgr deildir ve zayflar" (1985:147, 148). "Yanl burjuva
zbilincinin ayrntl incelenmesi, tayclarnn bamllk ve kararszlklar
bakmndan i zgrlklerinin ideolojilerini ayakta tutan ynyle bize unu
gsterebilirdi: Yabanc dncenin liberal geerlilik kabul -ki bu da relativiz
me zgdr-, donuk, mutlak hakikat inancna ynelen insann kendi kararla
rna kar korku duymasnn ortak (genel) kklerini dile getirir. Bu ekonomik
dzende kanlmaz olarak dnmeye egemen olan, bireyin soyut eylemi
olarak kavranmasdr" (Horkheimer, 1968: 236).
zgrlk iin gerek mcadelede, ilkin daha iyi bir yaam, genel ola
rak yaamn sz konusu olduunu vurgulayan Horkheimer, amzda z
grln, ocuk almasnn kaldrld, yaamda gereksinim aralarnn
seimi olanan veren iyi bir cret, hastalk ve yallkta yardm ierdiini
belirtmektedir. zgrln amacnn isteme deil, eyleme olduunu, olanak
l lde az snrlanmayla, seebilecekleri arasndan istediini yapmann z
grlk olduunu, uluslarn olduu gibi, sosyal snflarn, bireylerin mcade
lesini gvence alhna almas gerekenin bu zgrlk olduunu vurgulamakta
dr.

Felsefeye Yaklam
Felsefecilerin felsefeyi ama, anlam, yntem ve temellendirme bakmndan
farkl ele almalar nedeniyle, tanmlanmam "felsefe" kavram kullanldn
da dinleyiciyle birka mulak tasarmn tesinde pek bir ey payla lmad-
228 benci bolm

n dnmektedir (Horkheimer 2005:468). Bilim insanlarnn almas, b


yk lde snrlan baknindan belirlenmiken, felsefeciler nesne ve alma
alanlarnda kendi zgn kavraylarn gelitirirler. Ondan ok ey beklenir.
Ancak toplumsal pratik, felsefe iin lt oluturmaz: Felsefe hibir biimde
baarlarn yolunu gstermez (Horkheimer, 2005:469). Sokrates'in yarglan
masndan bu yana felsefeciler, yaadklar toplulukla gerilimli iliki ierisin
dedirler. Bu gerilim zaman zaman kullanlan dilin anlalmamas ya da ko
vuturma biimini de almaktadr. Ona gre felsefeciler, ister fiziksel ister en
telektel anlamda olsun gzden rakta yaamaldrlar. Felsefenin gereklie
direnii, onun ikin ilkelerinden kaynaklanr. Felsefe, insan eylem ve hedefle
rinin, kr zorunluluklarn rn olmamalar gerektiinde diretir. Ne bilimsel
kavramlar ne de toplumsal yaam biimleri, ne egemen drune biimleri ne
de treler alkanlkla alrunamal, eletirmeden uygulanmamaldr. Felsefe,
bilincin n, doal, deimez ve sonsuz grnecek denli derinlere kk sal
m insani ilikilere ve tepki biimlerine dntrmek gibi nankr bir grevi
stlenmitir (Horkheimer, 2005:470-472).
"Akln ve gerekliin birbiriyle uzlatklarn ve insan zerkliinin g
nmz toplumunda gvencelendii ne srlrse, dnyann durumu sineye
ekilmi olur" (Horkheimer 2005:473) diyerek, dnyann gidiine itiraz edil
mesi gerektiinin altn izer. Felsefeyi bilimin zel bir tr olarak gsterip
"satmaya" ya da uzmanlk alanlan iin ok yararl olduunu gstermeye a
lanlar nezdinde felsefe, bilim ve toplumun eletirmeni deil hizmetisi du
rumundadr. Onlara gre dnce, daha ok devletin ve endstrinin srekli
yenilenen gereksinimlerinden kendisi iin doan devleri alak gnlllkle
benimsemeli ve bu devleri genel olarak kabul edilen biimde yerine getir
melidir. Bu devlerin kapsam, biim ve ierik asndan u anki tarihsel za
man diliminde insanla yararl olup olmadklar gibi sorular, alak gnll
felsefecilerin gznde ne bilimsel ne de felsefi sorulardr; tersine bireyin be
enisine ve mizacna baldr (Horkheimer, 2005:474-475).
'
Felsefenin doru toplumsal ilevi, varolann eletirisinde yatar. Byle
bir eletirinin ana hedefi, toplumun imdiki rgtlenii, insanlarn dnce
ve davran biimleri iinde kendilerini yitir.melerini engellemektir. nsanlar
bireysel etkinlikleri ile bu etkinlik sonucu ulalanlar arasndaki, kendi zel
varolular ile toplumun genel yaam arasndaki, gndelik projeleri ile kabul
ettikleri byk dnceler arasndaki banty grmeyi renmelidirler. Fel
sefe, insanlarn gndelik yaamda yaltlm dncelere ve kavramlara tu
tunmakla iine dtkleri elikiyi ortaya koyar (Horkheimer, 2005:477).
Adil ilikilerin, insann anlksal glerinin arunasnn zorunlu kou
lu olduunu ve btn bat hmanizminin temelinde bu dncenin yattn
belirten Horkheimer, felsefe tarihi aratrldnda toplumsal sorunun son de-
max hortdeimer 229

rece belirleyici olduunun grleceini belirtir. Toplumsal kategorilerin ince


lenmesi olmakszn dierleri anlalamaz. Ona gre bu yzden, salt kuramsal
felsefe rnlerinin ieriinin derinlikli bir zmlenii, modem felsefe tarihi
arahrmalannn en ilgin devi.erinden biridir. "Toplumsal sorunlann ince
lenmesinin felsefede aka ya da rtl bir biimde, bilinli ya da bilinsiz
olarak oynad nemli role karn, bir kez daha vurgulamak istiyoruz ki, fel
sefenin toplumsal ilevi birincil olarak bu rolden deil, eletirel ve diyalektik
dncenin anlanmasndan kaynaklanmaktadr", demektedir. Felsefenin
nazik ve tartmal konumunu belirleyen noktann; dnyaya akl getirmek
.
dorultusunda yntemli ve inanl aba olduunun alhn izer. Felsefe dik
kafaldr, rahatszlk verir ve dorudan bir yarar da yoktur, bu nedenle ger
ekten de kzgnlk kaynadr. Ne kstastan ne de zorlayc kantlar vardr.
zel ve kamusal alanlarn mulakl nedeniyle, bu gvensiz-tehlikeli zemin
teologlara ve felsefecilere braklr. Gnmzde insanlarn, felakete doru git
tiklerini ya da imdiden felakete uradklarn grdklerini; birok lkede
yaklaan barbarlk karsnda ylece donakaldklarn, tepki gstermekten ve
kendilerini salama almaktan neredeyse btnyle aciz durumda kaldkla
rndan, a sansarn nndeki tavana benzediklerini dnmektedir. u anda
kuram eksiklii, insanlar ezmekte ve onlar iddet karsnda aresiz brak
maktadr. Yine de gnmzde, genel tarihsel dinamik felsefeyi, toplumsal
gerekliin ve toplumsal gereklii de felsefenin merkezine yerletirmitir.
Platon' un toplumsal sorunlar zmede dile getirdii topya eklindeki yak
lam, gnmzde uygun felsefi yaklam biimi deildir ve sorunlan z
mekte yetersizdir. "Dncenin elikilerinin ar kuramsal dnseme yoluy
la zlemeyecei anlalmtr. Bunun iin daha ok, dnerek dna sra
yamayacamz tarihsel bir geliim gereklidir. Bilgi, yalnzca psikolojik ve ah
laki deil, ayn zamanda toplumsal koullarla da balantldr. Salt ideleri
k noktas alarak mkemmel politik-toplumsal biimleri betimlemek ve bir
biriyle balantlandrmak ne anlaml ne de yeterli bir abadr" (Horkheimer,
2005:480-481).
Felsefi dizgelerin talandrl olarak topyann yerine, insan yaam
nn iyiletirilmesine gtrlebilecek somut ilikilerin ve eilimlerin bilimsel
betimlenii geecektir. nsanlarn iyi bir yaama ya da olas en iyi toplumsal
rgtlenmeye doalar gerei yeteneksiz olduklan nermesi, en byk d
nrler tarafndan rtlmt.r. Eletiriden; egemen dnceleri, eylem bi
imlerini ve toplumsal koullar dnsemeden, alkanlk gerei kabul etme
meye ynelik entelektel ve sonunda pratik bir abay anladn; toplumsal
yaamn tek tek yanlarn birbirleriyle ve dnemin genel dnceleri ve he
defleriyle uyum iine sokmay, onlar genetik olarak tretmek, grn ve
z birbirinden ayrmay, olaylann temellerine inmeyi, yani ksaca onlan ger-
230 beinci blm

ekten bilmeyi anladn vurgulamaktadr. "Gnmzdeki devimiz, gele


cekte kuram ve kuramdan gelien eyleme yeteneinin, gndelik rutinin belki
de btn sorunu yeniden unutma eilimini hzlandrd barn ileri bir d
neminde bile, bir daha asla yitmemesinin gvencesini salamakbr. nsanln
gnmzn korkun olaylar yznden btnyle cesaretini krmamas iin,
toplumun insana yakr, barl ve mutlu geleceine duyulan inanan yery
znden silinmemesi iin savamalyz" demektedir (Horkheimer, 2005:482-
484).
Yaama felsefesi ve baka irrasyonel dorultulann, gerek varl kav
rayn analizle bir ilikisi bulunmad, analizin yerine dnce iermeyen
bir kendi-iine-daln gemesi gerektii yolundaki grlerin doru olmad
n belirtir (Horkheimer, 2005:103). Ona gre, analizin rn, soyut kavram
lar ve kurallar, gereklikte olup bitenlerin bilgisiyle kesinlikle zde deildir.
Tekil bilimler, tarihsel akn kuramsal olarak inas iin gereken unsurlar su
narlar sadece ve bu unsurlar, tekil bilimlerde naslsalar, serimleme iinde de
yle kalmazlar, daha nce hi sz konusu edilmemi yeni anlamsal ilevler
edinirler. Bu nedenle her gerek dnmeyi, soyut belirlemelere ynelik s
rekli bir eletiri olarak da kavramak gerekir. Byle bir dnme eletirel, He
gel'in dedii gibi kukucu bir urak ierir (Horkheimer 2005:108). Ancak,
kavramlar sayesinde nesnedeki soyut uraklara iaret edildiini vurgulayan
yaam felsefesinin bu ifadesinde tamamen hakl olduunu dile getirir (Hork
heimer 2005:103).

Etik, Ahlak ve Metafizik


I.

Horkheimer, Nikolai Hartmann'n, "Etik, verili durumda burada ve imdi ne


yin olmas gerektiini dorudan doruya retmez, tersine genel olarak bu
nun yapsnn nasl olduunu, genel olarak neyin gereklemesi gerektiini
retir . . . Etik, gncel olann nesnel olarak kubak grlebilecei genel bir
temel yaratr" eklindeki tanmndan hareketle idealist ahlak felsefesinin,
kendi koulsuzluuna duyulan inanc, kendi kendisini tarihsel bir anla iliki
lendirmeyiiyle elde ettii dncesini ne karr. Etik taraf tutmaz. Gr
leri tarihsel olarak birbirleriyle savaan insanlarn bir grubuna ne denli uygun
dse ya da iine yarasa da, kendisi bir tavr al nermez. Ona gre Hart
mann, bunu u ekilde aklamaktadr: "nsann neyi yapmas gerektii, nere
de ciddi sorumluluk ykl alma karsnda bulunduu, ite bu: 'En iyi bi
lince' gre belirlenir, yani deerin yksekliine ilikin olarak insann derin
den hissettii kendi duygusuna gre belirlenir . . . " Etik, "yaamn almalar
na karmaz, bu almalar muhatap alan talimatlar vermez, hukuk gibi buy
ruklardan ve yasaklardan oluan kurallar btn deildir. Tam da insandaki
max horkheimer 231

yaratc olana ynelir, onun burada ve imdi neyin olmas gerektiini her de
fasnda yeniden grmesi, adeta kehanette bulunmas iin kkrt.r." Bu arada
ahlak ebedi bir kategori olarak kabul edilir (Horkheimer, 2005:52).
Horkheimer, Kant'n koulsuz buyruk ('sadece, ayn zamanda genel bir
yasa olmasn isteyebilecein maksime gre davran') fonnlasyonunda, burjuvazi
nin ahlak tasarmnn en ar bir biimde dile geldiini ileri srer. Kant'a gre,
bu ilkeye uyan ve dolayszca bu ilke uruna gerekleen eylemler, teki tm
eylemlerden ahlakllk zelliiyle ayrlr. Ykmllkten doan eylem, iyi
den doan eylemin karsna konur burada. nsan kendini kendi karndan
bamsz klmaldr (Horkheimer, 2005:53). Horkheimer'e gre, Kant anlam
da ahlakl eylemde bulunan kii kendi ediminin gerek nedenlerini bilmez.
Ne genel olann neden zel zerinde yer almas gerektiini bilir ne de herhan
gi bir olayda uyumun nasl doru kurulacan. Koulsuz buyruk, bir lt
olarak "genel doa yasas"n, insan toplumunun yaam yasasn bireyin bu
doa yasasnn nne koyar. ounluun dnlmesi, bireyin kendi al
masyla ak ve net bir iliki iine sokulamaz. Sadece toplumun kendisinin
her bir bireyin planl olarak ynlendirilen alma sreci iine katlmas yo
luyla aklc bir biimde zebilecei bu sorunsal, burjuva anda, toplumun
znelerinin i dnyalarnda bir ahma olarak ortaya kar (Horkheimer,
2005:54-55).
Materyalizmin, ahlaki sorunun kaynakland ve arptlm biimde
de olsa, ahlak felsefesi retilerinde yansyan gerek koullan -sadece yuka
rda deinildii gibi genel olarak deil, eitli dnemleri ve toplumsal snfla
r da dikkate alarak- gstermeye alr (Horkheimer, 2005:56). Herkesin ken
di vicdanna uymasyla, ne kaos ne de ondan kaynaklanan sefaletin sona ere
ceine dikkat eken Horkheimer, bir kez bile vicdan rahatlyla yaplmam
tek bir alaklk var mdr? diye sorar. yi niyetin -ne denli nemli bir itki olsa
da- biricik iyi olduu, eylemin ve ayru zamanda o anki tarihsel durumda ger
ekte ne anlama geldiine gre deil de sadece iyi niyetin ne dediine gre
deerlendirilmesi idealist bir kuruntudur ona gre. Kant ahlak kavramnn
bu ideolojik ynnden, kurban olma ve itaat mistisizmine uzanan bir yolun
olduunun altn izer. ounlua ilikin glerin amlanmas ve mutlu bir
biimde gerekletirilmesi en yce hedef olarak kabul edilecekse, erdemli bir
i dnyaya, yaln tine, mlkiyet igdlerinin disiplin yoluyla bastrlmasna
dikkat etmek kesinlikle yeterli deildir; bu mutlulua neden olabilecek dsal
dzenlemelerin gereklemelerine de dikkat edilme!.idir. nsanlarn bir eyi
nasl yaptklar deil, neyi yaptklardr nemli olan (Horkheimer, 2005:59).
Vicdan deil, doru kuramn bilgi verdiini ileri sren Horkheimer, zi
hinde her eyin dzen iinde olduu takdirde, dnyann da dzen ierisinde
olacan syleyen Kant' taki idealist ynn, idealist felsefenin, dncemn
232 beinci blm

mutlak gce sahip olduuna ilikin ilkel inann, yani bycln inceltil
mi biimi olarak kendini gsterdii bu hayal ile gereklik arasnda ayrm
yapma eksikliinin, onun retisinin sadece bir ynn oluturduunu belir
tir (Horkheimer, 2005:60).
Kant, egemen sistemin kategorilerini ebediletirmektedir. Kant'n hedef
olarak tasarlad dzen yine, kendi bana eylemlerde bulunan kiilerin dze
nidir, bu kiilerin bireysel olarak aldklar kararlardan, btnn esenlii zah
metsizce ortaya kacaktr. Horkheimer'e gre, Kant'n mkemmel anayasa
idesinin topik karakterini ortadan kaldrmak iin materyalist bir toplum ku
ram gerekmektedir. Bireylerin deiik karlar kesin gerekler deildir, temel
leri bamsz bir psikolojik yapda deil, bireyin ait olduu toplumsal grubun
maddi ilikilerinde ve gerek balantsnda yer alr. karlarn kesin olarak uz
lahrlamaz olan farkll, mlkiyet ilikilerinin farkllndan kaynaklanr; in
sanlar gnmzde birbirlerinin karsnda her biri dieriyle elien gelime
eilimlen gsteren deiik ekonomik kuvvetlerin ilevleri olarak yer alrlar
(Horkheimer, 2005:63).
Materyalizm ahlakta belirli insanlarn yaam anlatmn grr ve onu
kendinde hakikat uruna deil, belirli tarihsel devindirici glerle bant
iinde ortaya k ve sona eri koullarnda kavramaya alr. Materyalizm
kendisini, mevcut sefaleti ortadan kaldrma abalarnn kuramsal yan olarak
grr. Ahlakn tarihsel fenomeninde materyalizmin iaret ettii zellikler, sa
dece belirli bir pratik ilgi kouluyla ne karlar. Materyalizm, ahlakn ardn
da tarihst bir merciin bulunduunu dnmez. Ahlaki talimatlarn dinsel
otoritedeki kkenlerinden bu yana beraberlerinde getirdikleri korku, mater
yalizme yabancdr. Gerek filozoflarn gerek kamuoyunun genel olarak "etik"
eylemin stn kapladklar parlt ve bu eylemi tavsiye ettikleri tek bir bel
ge (argman) bile, akl karsnda tutunamaz. Balayc ahlaki buyruklar yok
tur. Materyalizm, yardm severlik ile kar hrs, iyilik ile zalimlik, hrs ile feda
karlk arasnda ayrm yapacak, insan aan bir merci grmez (Horkheimer,
2005:68-69).
Ahlakn, gnmzde daha uygun ifade bulduu teki biimin politi
ka olduuna deinen Horkheimer, byk ahlak felsefecilerinin, politikann
asl hedefini ounluun mutluluu olarak tanmlayageldiklerine iaret et
mektedir. Ancak politik ekonominin materyalist eletirisi sonucunda, gn
mz toplumunu douran idealin gereklemesinin, yani zel ve genel karn
birletirilmesinin, sadece bu toplumun kendi koullarnn alarak ortadan
kaldrlmasyla olanakl olduunun altn izmektedir. Aydnlanma ve Fran
sz Devrimi'nin sloganlar her zamankinden daha fazla geerlidir. Bu slogan
larn rtlerinin alhnda gizlenen, dnyaya ynelik diyalektik eletiri, gncel-
ma horkheimer 233

liklerini gereklik temelinde yitirmeyip koruduklarnn kantlanmasna da


yanmaktadr (Horkheimer, 2005:73).
"Hi kuku yok ki, sanat yaph ya da sanat, ahlak alannda devindi
i srece, sanat pratik ngr tarafndan ynlendirilecektir" diyen Adler'in
tarih dln, "su yalnzca bir antisosyal davran trdr. Egemen ahlaka
uymayan her davran, znde ayn anlamda antisosyaldir . . . Su ileyerek ya
da genel egemen ahlaka kar gelerek, antisosyal davranan insanlar, ayn an
lamda ahlaki adan aalk biimde davranmaktadrlar" diyerek ahlak ala
nnda da srdrdn belirtmektedir. Adler'in, kanlmaz biimde Levy
Bruhl'n ve teki sosyologlarn oktan kardklar, ahlaki olan, mevcut trele
rin ve adetlerin pozitifieriiyle belirlenir ve ahlakllk, egemen toplum dzeninde ge
erli olann formle edilmesine ve kabul edilmesine dayanr, sonucuna srklendi
ini' belirtir. Ona gre toplumun tm, rnein tek hizaya sokulmu bir Al
manya, bu anlamda gr birlii iinde olsa bile, buradan, toplumun yargs
nn doru olduu sonucu kmaz. Yanlg da insanlar en az doruluk kadar
birletirmitir. Doruluk "egemen ahlakla" uzlamaya giremez (Horkheimer,
2005:494-495 ).
Materyalizm, ahlaki sorunun kaynakland ve arptlm biimde de
olsa, ahlak felsefesi retilerinde yansyan gerek koullar -sadece yukarda
deinildii gibi genel olarak deil, eitli dnemleri ve toplumsal snflar da
dikkate alarak- gstermeye alr. Ona gre, Kant'n formle ettii ahlak ide
si, ekonomik yarara ilikin doal yasaya uyan eylem biiminin ayn zamanda
zorunlu olarak aklc biim olmad hakikatini ierir (Horkheimer, 2005:56).
Buradan hareketle Horkheimer, tarihsel koullar, retim ilikileri ve mlk
edinme biimlerinin de ahlaki yasann uygulanabilirlii, geerlii ve hakll
n belirleyici ller olarak betimler.

II.

Metafiziin zden, tzden, ruhtan ve lmszlkten sz ettiini, bilimin ise


bu konularla ii olmadn belirten Horkheimer (2005:289), mutlak bir dzen
ve mutlak bir talep savnn, her zaman btnn, btnselliin, sonsuzun bil
gisine duyulan arzuyu gerektirdiini, ancak bilgimiz tamamlanmamsa,
kavram ile varlk arasnda ortadan kaldrlamaz bir gerilim olutuunu ve
byle olunca, hibir nermenin yetkin bilgi nvarun hak edemeyeceini be
lirtir. Sonsuzun bilgisinin de kendi bana sonsuz olmas gerekir. Kendi ken
disini yetkin saymayan bir bilgi, mutlan bilgisi deildir o zaman. Bu yz
den metafizik, tm dnyay bir akl rn olarak grme eilimindedir. n
k ancak akl kendisini tam olarak bilebilir. Akln mutlak bilgiyi sadece ken
disinden yola karak elde edebilecei, genel olarak metafiziin gizemidir.
234 be$inci bOliim

Deneyci eletiricilik de metafiziin bunu yapabileceine inanr: Duyumlarn


hakiki, bamsz, koulsuz varlk olduunu ne srer; nk onlarn bilgisi
dolaysz, yani kendi kendisine gnderme yapan bilgidir. Gerek metafizikte
bilme ve bilinen ey zdetir, metafiziin szn ettii varolu, "aa kar
ma (Erschlossenheit), yani anlama ile kurulmutur" (Horkheimer, 2005:31 ).
Metafizik her eyin en genelini tm zamanlarn, tm mekanlann, tm
toplum tabakalarnn btn insanlarna, olanaklysa btn varolulara zg
olan unsurlar "somut" olana ykseltir. Metafizik bu nihai, ilksel, somut ola
n kefetmek ve ona gnderme yapmak iin hep yeni retiler, hep yeni tas
laklar ortaya koyarak kendisiyle yarr. Materyalizm bu gibi taslaklarda nis
peten verimsizdir. nk bunlardan kendi grevleri iin ok ey beklemez
(Horkheimer, 2005:36).
Metafizik, ilksel olarak herkesin kullanmna ak olmas gereken bil
gi aralaryla varl kavrama, btnsellii dnme, dnyann insanlardan
bamsz anlamn kefetme iddiasndadr. Metafizikte, varolan her eyin ya
psndan, yaam iin talimatlar tretilir; rnein tam da en yce idelerle, a
knsal olanla ya da ilk nedenle bu ilgilenmenin, insanlara en uygun, en yak
an etkinlik olduu sav tretilir. Metafizik bilin, genel olarak insanln o
unluu iin zor bir yaamn ebedi zorunluluuna ve bireyin devletin o an
ki amalan iin kendini feda etmesine duyulan inanla uyum iindedir. Bu
bakmdan metafizik Kitab- Mukaddes'e deil de szde kuku gtrmez
kavraylara dayanr. Metafiziin sistemleri, vahyin itibarnn sarsld yeni
alarda insan yaamnn daha derin bir anlamna duyulan inanc ayakta
tu tmu ve inancn kategorilerini, doal dncenin aralaryla temellendir
meye almtr. Ancak kendileri temellendirilmemekte, iddialar kendileri
ni desteklemesi beklenen dnceyle srekli atkya dmektedir. Bu du
rum iki farkl tarihsel srete grlebilir: Metafizik sistemlerin birbirlerini
karlkl ykmalarnda ve kavramlarnn, metafiziin ulamaya alt do
al akln asl yerine sahip olduu mevcut bilim tarafndan skartaya kartl
masnda (Horkheimer, 2005:289). Bilim insanlarnn grnde ahlaki ve me
tafizik kategorilere yer olmad dncesindedir (Horkheime 2005:290).
Metafizik, kiinin bu toplumdaki yazgsn, asl deerini onun mane
vi kararlaryla, metafizik zgrlyle kazanan ve "asl" hakiki varolula
ilikili olan salt bir grn olarak anlayarak, varoluuna bir anlam verir
Deneyimin metafizik grnteki bir dnya karsndaki tanklmm d
rlmesi, endstri toplumunun zgrlemi bireyi ile onun bu toplumdaki
yazgs arasndaki elikiden kaynaklanr. Bilimin felsefede kmsenmesi,
zel yaamda bir yattrma, toplumda ise bir a!datmacadr (Hork.heimer,
2005:294).
ma horkheimer 235

Materyalizm
Horkheimer, Max Scheler'in, Platon'a dayanarak metafizik tutumu hakl bir
ekilde "insann kendi kendisini doal, tamamlanm bir varlk olarak akn
latrma, kendi kendisini tanrlatrma ya da tanrya benzer klma abas" ol
duunu, buna karn, materyalistin abas kendisini gereklie gre dijzenle
mekten ok gereklii kendisine gre dzenleme dorultusunda olduunu
vurgulamaktadr. Herhangi bir felsefi savla; materyalist davrann belirlene
bilebilecei dncesi materyalizmi skalamaktr. Materyalistlerin, bilimin
grevinin "olgular" salt saptamaktan ibaret olduu savna eletirel yaklatk
larn belirten Horkheimer, materyalistler iin yanlgnn, pratik nemi olan
koullarn uzanda olmas durumunda balanabilir olduunu belirtmekte
dir. Metafiziin srekli gz nnde bulundurduu bu "bir olann, yantlana
maz olann, byk olann, bilinmeyenin balam"n materyalist kuram elbet
te ne bir k noktas olarak alma ne de bir hedef olarak grme eilimindedir
(Horkheimer, 2005:24-25). Materyalizm ile metafizik arasndaki savam bu
sorunsal nedeniyle de gnmzde her eyden nce materyalizm ile idealizm
arasndaki kartlk olarak grnmektedir. Burjuva toplumunun ilkesi ile
onun varoluu arasndaki elikinin kantlanmas, adaletin zgrlk yoluyla
ve zgrln de salt olumsuzlama yoluyla tek yanl olarak belirlenmesini
bilince karr ve adaleti pozitif ekilde aklc bir toplumun ilkesi olarak ta
nmlar. Adalet kavramnn bu ekilde deiime uramasyla, balangta ebe
di olduu iddia edilen bu ilke tarihsel olarak ortaya k iinde tannmakta
ve snfl toplum ilikileriyle koullanm, belirli insanlar tarafndan ortaya
konmu bir dnce olarak anlalmaktadr. Gnmzde daha iyi bir dzen
uruna verilen savam, bu nedenle doast bir temellendirmeden kurtarl
mtr. Bu savamn kuram, materyalisttir. Materyalizm, eylemin merula
trlmas yerine, eyleyenlerin tarihsel anlaynn aklanmasn geirmeye a
lr (Horkheimer, 2005:26-27). Pratik isteklerin materyalist kuramn ierii ve
biimine etki ettiini dnmektedir.
Ona gre, materyalist kuram insani ilikileri iyiletirme abalarnn bir
ynn oluturuyorsa, o zaman toplumsal sorunlar ikincil olarak gsteren
tm abalarla zaten eliki iindedir. Materyalizmin zellikle de temellendiri
lemez olan umudu merulatrmay ya da onun temellendirilemezliini sade
ce gizlemeyi stlenen felsefe tr, insanlar aldatr (Horkheimer, 2005:30).
Metafiziin "zne ve nesnenin ya da bilen ve bilinenin zdelii" kav
rayna karlk materyalizm, kavram ile nesne arasndaki ortadan kaldrla
maz gerilimin bilgisinde, tinin sonsuzluu inancna kar eletirel olarak ken
dini korumaya alr. Bu gerilim her yerde ayn kalmaz. Bilim, bu gerilimi en
deiik biimlerde ama denemelerinin toplamdr.
236 beinci blm

Materyalizmi ilgilendiren dnya gr deildir, insanlann ruhu da


deildir; onu ilgilendiren, insanlarn ac ektii ve ruhlarnn aka ktrm
lemek zorunda kald koullann deitirilmesidir (Horkheimer, 2005:35).
dealizm tinsel olann kendisi iin tad bamsz anlamdan tr "zgn
varsaymlan hep yeni batan sorgulamak"la urarken, materyalizmin ken
di varsaymlann snamas, bu varsaymlara baml kuramn iine dt
gerek glklerle gdlenir. Materyalist felsefe sistemlere bir btn olarak
deil, olup bitenin ilksel bir anlamnn bulunduu iddiasna kar kar. Bu id
dia sadece anlama ilikin ortaya konan aklamalarda deil, ister "nesne" is
ter her trl "nesnellii" nceleyen edimlerin rgs olsun, dnyann ya da
insann ilksel ve belirleyici yapsnn sz konusu edildii her yerde vardr
(Horkheimer, 2005:36). Bu dnceleriyle Horkheimer, toplumsallk ve tarih
sellii dikkate almann materyalizmin diyalektik ynn oluturduunu vur
gular.
Materyalizm dnceyi yadsmaz. Dnceyi her zaman belirli insan
larn belirli bir zamandaki dncesi olarak kavrar. Materyalizm dncenin
zerk olduunu kabul etmez (Horkheimer, 2005:35). Materyalizm felsefenin
ve bilimin birletirilmesini talep eder. Geri daha genel felsefeye ait olan ve
tek tek btn bilimleri ilgilendiren grevler arasndaki alma tekniine ili
kin ayrmlar ve bilimsel aratrma ve serimleme yntemleri arasndaki ay
rmlar kabul eder; ama genel olarak bilim ile bu trden felsefe arasndaki ay
rmlar kabul etmez (Horkheimer, 2005:37).
Sadece kendini duyusal deneyimde gstereni gerek olarak kabul et
mesi, materyalizmin pozitivizmle ortak yndr. Ortaya kndan bu yana,
duyusalclkla bir balants vardr. Materyalizm bu bilgi kuramsal retiyi
tarih boyunca korumutur (Horkheimer, 2005:44). Materyalizmin idealleri
vardr. Ancak materyalizm hem tarihe hem de bugne ait sz konusu idealle
ri, insanlardan bamsz ideler olarak temellendirmez (Horkheimer, 2005:47).
Materyalist kuramda, kavramlar deitirmeden korumak deil, o
unluun yazgsn deitirmek sz konusudur. Bu anlamda da bireylerin z
grl, gnmzde onlarn ekonomik bamszlnn bir tasar iinde on
larn almas anlamna gelir (Horkheimer, 2005:74). Buradan anlalan, bir
materyalistin her defasnda somut duruma gre eylemde bulunacadr.
dealizmin, ahlakn kantlanamayaca ve tek bir deerin bile ar ku
ramsallkla temellendirilemez olduu dncesine materyalizm de kablr.
Materyalizm, hakikat karsndaki koulsuz saygy, gerek bilimin yeterli ol
masa da zorunlu koulu grmekte ve toplumsal ya da kiisel konumdan kay
naklanan karlarn, bilimsel almay (bilimciyle birlikte) belirlediini bil
mektedir. te yandan materyalizm, idealist felsefenin tersine, zne tarafnda
etkili olan karlar ve hedef koymalar, sz konusu znenin bamsz yarat-
max horkheimer 237

a etkinliine, onun zgr iradesine dayandrmaz; bunlar znel ve nesnel u


raklarn katld gelimenin birliine balanabilir. Bu nedenle de diyalektik
olmayan zgr zne kavram, materyalist yaklama sahip deildir. Materya
lizm, salt verilere nem vermedii i in de pozitivizmden ayrlr. Bu bakmdan
kuram, belirli bir pratikten ve belirli hedef koymalardan kaynaklanan bilgiler
balamdr. Pratik, herkesin dikkate ald malzemeyi dzenler; kald ki ku
ramdan bamsz olgular saptama talebi, nesnel olaylarda znel uraklarn
zaten etkili olmad anlamna geliyorsa, yanltr (Horkheimer, 2005:82, 83,
84).
Gnmz koullarnda materyalizm, toplumun teki yardmc arala
r gibi, bir retici g olmaktan kp bir engel haline gelmi bulunan analitik
(zelden genele giden zmleyici) dnceyi yadsmayp onu doru uygu
lamay dnyorsa da, analitik dnce materyalizmde felsefede oynad
rolden farkl bir rol oynar (Horkheimer, 2005:110).
Materyalist dncenin karakteristik zelliini oluturan kendi koul
luluunun bilinci, kuramn gnmzdeki dzeyinde bireylerin tarihsel ko
ulluluunun bilgisiyle zdetir. Nasl ki, dncenin bamszl ve kendi
bana buyrukluu retisi, kendi iinde kapal monadik birey kavramna
balanmsa, her bireyin toplumun btnne ilikin yaam sreciyle i ie ol
duu retisi de dncenin sonluluuna ilikin materyalist gre karlk
der. Materyalizme gre birey, tm kategorileriyle toplumsal gelimeye ba
ldr, gelime tarihsel ekonomik kuramnda ortaya konur. Her bireyin kendi
doas vardr, ancak bu doa bugn bilimsel olarak kavranabilir lnn ok
tesinde, toplumsal olarak koullanmtr. Bu birey anlay, Horkheimer'c
gre, sadece materyalizmin analitik, hatta diyalektik dncenin tzletiril
mesine kar eletirel tavrna kaynak oluturmakla kalmaz; ayn zamand
materyalizmin gnmzde geerli olan felsefedeki rasyonalist akmlara yii
neltilen byk sulamaya, bireyselcilie ynelik tutumunu da temellend irir
(Horkheimer, 2005:116, 117).
Materyalizmin, nesnel gerekliin insanlarn dncesiyle zde ol
madm ve hibir zaman bu dncenin iine giremeyeceini ne srd
n vurgular (Horkheimer 2005:181 ). Materyalistler ona gre, "bir kimse iin
bu, bir bakas iin bunun tam kart olan, znel" ve greci bir "hakikat sy
leminin tam da tutarsz olarak kabul edilmesi gerektiini" reten (Husserl
gibi) saf mantktan daha az "nesnelci" davranmazlar (Horkheimer, 2005:184).
dealist felsefenin, genel olarak da metafiziin, sadece kuramsal adan
reddetmekle temellerinden deitirilemeyeceini, olumsuzlanmalanmn, "fel
sefeye srtm dnp, ban evirerek felsefe hakknda birka fkeli ve sradan
sz mrldanmakla" olmayacam, ancak gerekletirmekle olabileceini ileri
srer. Materyalizmi, yalnzca gerek olan her eyin maddeden trediini ile-
238 beinci blm

ri sren metafizik ve dogmatik yaklamdan; en kaba biimde dile getirilirse,


bir olay ya da olgunun zmlenmesinde sre, toplumsallk, tarihsellik, ko
ullar ve para-btn ilikilerinin belirleyici olduunu vurgulayarak amla
m, ona canl bir form da kazandrmbr. Bylelikle de, kendinden nceki ta
rihsel materyalist kavraylara zenginliiyle katlmbr.

Diyalektik
Tarihin ak ve net bir ilerleme olmaduu, tersine diyalektik araclyla ka
rakterize edildiini dnen Horkheimer'e gre (1985:255), Feuerbach,
Marks ve Engels'in diyalektii idealist biimden kurtarmalaryla, materya
lizm kendi dncesiyle gereklik arasndaki srekli deien ama ortadan
kaldrlamaz olan gerilime ilikin bilinle birlikte kendine zg bilgi kavram
n da edinmitir (Horkheimer, 2005:35). znenin, kavramlarn kuruluunda
ki payn dikkate ald andan itibaren, kendi diyalektiinin bilincini iine
alr. Diyalektik bir sre, kendisinin ayn kalan tek tek btn faktrlerinin bir
sonucu olarak kavranlmasna izin vermeyii ile nitelendirilir; bu srecin mo
mentleri birbirini sre iinde srekli karlkl olarak deitiririr; yle ki ra
dikal olarak birbirlerinden ayrt bile edilemezler (Horkheimer, 2005:31-32).
Kavramsal farkllatrma yoluyla elde edilen soyut unsurlarn, toplam
olarak da, balangtaki fenomenle rtmedikleri, Hegel'in mantk eitimin
den gemi materyalizm tarafndan eskiden beri biliniyordu. Soyutlama ve
analiz, deitirici bir etkinliktir. Analizin o defaya zg zelliklerinin, yeni
den kurma srasnda olabildiince dikkate almak yoluyla, bu etkinliin sonu
cunun yeniden, ierilerek almas gerekir. Bu kural tam olarak yerine getir
mek hibir zaman olanakl deilse de, her bir diyalektik serimleme, bu kura
l karlama abasna dayanr. Diyalektik yntem, ayrc anlakla elde edilen
soyut uraklar canl nesnenin imgesi asndan verimli klmaya ynelik tm
entelektel aralarn toplamdr. Bu ama iin evrensel bir kural yoktur. Birey
sel psikoloji gibi tek bir bilimin iinde bile, nerdeyse tek bir insann incelen
mesi, baka bir kuramsal yaplanma (konstrksiyon) biimini gerektirir. Bir
psikolog, saysz vakanm gzleminden elde edilen ve tek bir ruhun tipik ge
liimi hakkndaki genel bilgiyi oluturan analitik temel kavramlardan ve be
lirli bir yazgnn zel analizinin sunduu verilerin yan sra kendine zgn di
namiiyle gncel ruhsal durumu anlamaya almak zorundadr. Burada sa
dece veriler deil, diyalektik yaplanmann biimi de farkldr; diyalektik ya
planmaya giren genel kavramlarn anlam, hibir rnekte ayn kalmaz. Can
l bir srecin serirnleniinin her aamasnda aralarnda yaknlk bulunan kav
ramlarn ilevi ve bununla birlikte ierii de bu durumdan etkilenir (Horkhei
mer 2005:105, 106). Her gerek dnmeyi, soyut belirlemelere ynelik srek
li bir eletiri olarak da kavramak gerekir; byle bir dnme eletirel ve ku-
max horkheimer 239

kucu bir urak ierir. Manbksal olann diyalektik yan, ayn zamanda "olum
suz-aklc" yandr (Horkheimer, 2005:108).
Materyalist diyalektiin Hegelci diyalektikten de ilkesel olarak farkl
olduunu belirten Horkheimer, Hegel'in diyalektik ilkeleri gelitirmek yoluy
la ve daha ok da, ierikleri aklanm diyalektik serimlemeler yoluyla, ana
litik yoldan kazanlm kavramlar ve canl srelerin dncede yeniden in
as asndan nasl verimli klnabileceklerini gsterdiine iaret eder. Diya
lektiin tamamlanm bir sre olarak dile geldii Hegelci anlamdan farkl
olarak materyalistin byle bir tamamlanmla ve netlie inanmayacann
alhn izer. Diyalektik materyalizm, dncenin znesini, -Feuerbach'n insa
nn z anlayndaki gibi bir soyutlama olarak deil-, her defasnda belirli ta
rihsel bir dnemin insanlan olarak kavrar. Bu nedenle, materyalizme gre
toplumsal yaam srecinin kuram, tm alanlardaki analitik bilimsel aratr
maya yardmc olan kapsaml bir dnsel yaplanmadr (konstrksiyondur).
Dier yandan bu kuram zorunlu olarak, toplumsal snflardan her biri iin ka
rakteristik olan tinsel ve maddi konuma ve bu konumdan doan itkilere y
nelir. Hegel'e gre evrensel diyalektiin gidii, kavramlarn ikin dinamiiy
le net olarak saptanmtr; buna karlk materyalizm her diyalektik yaplan
may (konstrksiyonu), insanlann kendi toplumsal ve doal evreleriyle a
bma ierisinde tasarladklan bir rn olarak kabul eder. Bu yzden her di
yalektik yaplanma (konstrksiyon), tm sreci iinde yalnzca nesne tarafn
dan deil, znelerin tinsel gelime dzeyi ve bilinli ya da bilinsiz abalar
tarafndan da ynlendirilir (Horkheimer, 2005:110, 111, 112).
Diyalektik materyalizm, salt analitik dnceye ynelik sulamadaki
hakllk payn kabul eder. Analizin sonularn tzletiren ve soyutlama
rnlerini varln temeli ya da unsurlar olarak gsteren eski ve yeni felsefi
retiler, tek yanl ve snrldr. rrasyonalist felsefenin, yaam ve varolu gibi
eyletirilmi kategorileri -tarihsel ve somut olarak iten bir cokuyla ne s
rlseler bile- rasyonalist diye mcadele edilen dorultularn ontolojik ilkele
rinden, rnein 'Ben' den, 'mutlak ide' den, duyumsamalar toplamndan daha
az soyut deildir. Diyalektik kuramn kendisi de elbette soyut bir karaktere
sahiptir; nesneyi olabildiince kendi geliim biimlerinin eitlilii iinde
yanstma abalarna karn, daha farkna varnda ve admlarndan her birin
de, belirli tarihsel koullara bal oluu yznden bile byledir. Btnln
bilgisi, kendi kendisiyle elien bir kavramdr (Horkheimer, 2005:116).
Husserl' de felsefe bilim gibi, "mutlak, zamansz deerler iin bir ba
lkhr . . . idenin, kltrn, bilgeliin, dnya grnn maddi ieriini belir
ler". Buna karlk diyalektik dnce, malzemenin n oluumuna ve ilen
mesine giren karlarn ve hedeflerin koullu ve geici olduunu grr ve
240 beinci blm

f.endi ediminin rnn, her defasnda ebedi bir mlkten ok toplumsal bir
itici g anlamnda kavrar (Horkheimer, 2005:158). Diyalektiin materyalizm
de tamamlanm olmayacan dnen Horkheimer, egemen durumlar ko
ullu ve geici olarak kavramak, burada dorudan doruya bunlarn ortadan
kaldrlmas ve almasyla eit tutulamayacan belirtir (Horkheimer,
2005:180).
Tamamlanmam diyalektiin hakikat damgasna sahip olduunu, as
lnda bakalarnn ve kendisinin dncesindeki koullanmlklarn ve tek
yanllklarn ortaya kartl, entelektel srecin nemli bir duradr. Hegel
ve onu izleyen materyalistler, bu eletirel ve greliletirici zelliin bilgiye zo
runlu olarak dahil olduunu, hakl olarak srekli vurgulamlardr. Ne ki,
kendi inannn kesinlii ve onaylan, burada artk kavramn ve nesnenin
bir olduu ve dncenin dinlenmeye ekilebilecei tasarmn gerektirmez.
Ona gre, alglamada ve karmlarda, yntemsel aratrmada ve tarihsel
olaylarda, gndelik almada ve siyasal savamda kazanlan deneyimler,
mevcut bilgi aralarna dayandklar lde, hakikattirler (Horkheimer,
2005:183).
dealist yanlsamadan kurtarlm diyalektik, grecilik ve dogmatizm
elikisini aar. Kendi gr asndaki eletiri ve belirlemenin ilerleyiinin
sona erdii kuruntusuna kaplmad ve kendi gr asn olduu haliyle de
tzletirmedii iin, kendi bilgilerinin, yarglarnn ve kavramlarnn bant
l olduu genel balam iinde, sadece tekil bireyler ve gruplar iin deil, ke
sinlikle geerli olduklar, yani kart kuramn yanl olduu inanna teslim
olmaz. Diyalektik mantk da eliki ilkesini ierir; bu ilke metafizik karakte
rinden materyalizmde tamamen syrlmtr; nk burada gereklik hakkn
daki statik bir ilkeler dizgesi, kavram ve nesne arasnda tarihsel olarak kurul
mam her iliki, bir ide olarak bile anlaml grnmez. Diyalektik mantk, an
lama yetisinin kurallarn kesinlikle geersiz klmaz. lerleyen bilgi srecinin
devinim biimlerini nesne edindii iin, sabit dizgelerin ve kategorilerin par
alanmas ve yeniden yaplandrlmas ve bylelikle tm entelektel kuvvet
lerin insan praksisinin ura olarak birlikte etkimeleri de onun alanna girer.
Kendi kszl iinde her eyi -anlama yetisinin soyut urasn bile- bir
feti haline getirme eiliminde olan ve yitirilmi tanrsal tutana, felsefecile
rin yaltlm kavramlarn ve ilkelerin grnte zaman st ilikilerinde, za
man d hakikat olarak sevinerek ikame etmek isteyen bir ada, byle bir
"kesinlie" duyulan ilginin kuku gtrrlne ve kesinlikle yadsmad
hakikatin bundan farkl oluuna iaret eder (Horkheimer, 2005:185). Her kav
ramn, ancak kuramsal btnn ura olarak gerek bir geerlilie sahip ol
duu yolundaki diyalektik ilke, her bir kavram, asl anlamn ancak baka
kavramlarla balantlarnn kurulmas zerinden kuramsal bir btnle
max horkheimer 241

ilerlemi ve rol bu btnlk iinde kabul edilmi olduunda kazanr (Hork


heimer, 2005:190).
Tarih, toplum, ilerleme, bilim gibi kategorilerin de zaman iinde ilev
sel deiime uradklarn, bunlarn bamsz zler olmadklarn, insanlarn
kendi aralarnda ve doayla atmalarnda gelitirdikleri ve asla gereklikle
zde olmayan her bir bilgi btnnn uraklar olduklarn vurgular. Diya
lektiin kendisi iin de bu durumun geerli olduunu dnen Horkheimer,
diyalektik dncenin, gereklii olabildiince tam resmetmek ve gerek s
relerin biim ilkeleriyle olabildiince rtmek iin izledii yntem ve yasa
lar toplam olduunun altn izer. Horkheimer, diyalektik dncenin z
gnlklerini aadaki ekilde sralar: Henz ok ynl ama kesin olan belir
leme yargsn, zne ile nesnenin ve bunlarn ilikilerinin deimesinin bilin
ciyle greliletirmek (bu, idealizmde varsaylan bir mutlaktan yola klarak,
materyalizmde ise ilerleyen deneyim temelinde gerekleir). Belirtileri yan
yana koymak deil, her genel zelliin belirli nesne asndan analiz edilme
siyle, tek bana ele alndnda, bu genelin nesneyle ayn zamanda elitii
ni ve dahas, doru olarak kavranmas iin, kart zellikle, sonunda bilginin
tm dizgesiyle ilikilendirilmesi gerektiini gstermek; buradan kaynakla
nan, her ilkeyi ancak toplam kuramsal bilgiyle banhs iinde doru olarak
kabul etmek. Bu nedenle onu, kavramsal adan, formllendiriliinde kurama
egemen olan yap ilkeleriyle ve pratik eilimlerle bann farknda kalaca
biimde anlatmak. Bununla bantl olan kural, belirleyici ideler ve hedefler
deki tm yanlmazlkta, dnemin tarihsel grevlerinde srar edite, serimle
menin biemini ya / ya da bieminden ok hem / hem de biemiyle nitelen
dirmek. Doa ve insan tarihindeki belirli durumlarn ileriye ve geriye gt
ren uraklarn, koruyan ve zen iyi ve kt yanlarnn birbirinden ayrlmaz
ln gsterme temel ilkesi; sonradan somut gerekliin kavrannda metafi
zie ve dine bavurmak zere, bilim dalnn hakl karlm ayrmalarna ve
soyutlamalarna bavurmamak, analitik yolla elde edilmi kavramlar birbir
leriyle iliki iine sokmak ve gereklii onlar araclyla yeniden kurmak. Di
yalektik akln bu ve dier ayrt edici zellikleri, tm ayrntlarnda birbiri ii
ne gemi ve srekli deien gerekliin biimine karlk derler (Horkhei
mer, 2005:196, 197).
Geleneksel mantk, yalnzca temel kategorilerin tarihsel olarak koul
lanm deiimi asndan deil, konuyu kavrayan dnce sreci asndan
da yetersizdir ve sadece tek tek yanlar kavrar. Bir olayn diyalektik konstrk
siyonunda bir kavram belirli bir rol oynuyorsa, dnsel bir btnn iine
alnm tm kavramlarn toplamndan farkl zelliklere sahip olan bamsz
bir ura olur; bu btn, belirli nesnenin konstrksiyonu, elbette ancak kav
ramlar, tek tek bilimlerde, dizgesel dkmlerde kendilerine bilimsel olarak te-
2.42 beinci blm

mellendirilmi tanmlamalarn karlk dmesi anlamnda bu sisteme aln


dklarnda, o dnemin bilgisine uygun bir biimde ortaya kabilir (Horkhei
mer, 2005:202). Ona gre, dncenin diyalektik devinim biimlerinin, ger
ekliin devinimleriyle ayn olduu anlalr.
Tamamlanmam materyalist diyalektik, "aklc" olann tarihin hibir
noktasnda tamamlanm olarak verildiini dnmez ve elikiler ile geri
limlerin zlmesinin, salt dncelerin ve onlarn basit mantksal sonular
nn gereklemesiyle tarihin dinamiinin sonuna gtreceine inanmaz. Ma
teryalist diyalektikte, idealist diyalektiin Hegel'in "speklatif" ve ayn za
manda "mistik" olarak tanmlad ura, yani szde koulsuz olan bilme
ve bylelikle bizzat koulsuz olma tasarm yoktur. Materyalist diyalektik ha
la byle evrensel bir kategoriler dizgesini tzletirmez. "Olumlu aklc" olana
varmak iin, dncedeki elikilerin ortadan kaldrlmas yetmez, klavuz
idelerin ve kuramsal nvarsaymlarn savaanlarn bilincinde verili olduu,
tarihsel savam gerekir. Sonu ise saf kuramsal olarak ncelenemez; nk
rnein, "tarihin ak." gibi ilkeleri btnsel olarak ve bir defalna kesin
olarak saptanan, snrlar iyice belirlenmi bir btnlk tarafndan deil, ken
di aralarnda ve doayla atan, yeni ilikilere ve yaplara giren ve bu srada
deien insanlar tarafndan belirlenecektir. Tamamlanmam diyalektiin
mant, deiimin mevcut kategori malzemesinin tmn ilgilendirmesi
olanan dikkate alp bu nedenle bu malzemenin biimlendirildii kuram
da daha az gerek kabul etmemekle, tam da Hegel'in diyalektik ile anlama
yetisi arasndaki diyalektik tasarmna karlk dmekte ve bu tasarmn ze
rinde yeni bir dogmatizm ina etmemektedir. Hegel, "Aklsal olan, kavramla
nn sabit belirlenmiliklerinde ve dier kavramlarn farklarnda kalr; diyalek
tik olan, onlarn geileri ve zlleriyle ilgilenir", der. Horkheimer bunu,
u ekilde yorumlar: Elbette birincisi, ikincisine ikindir. Kavramlarn belir
lenmilii ve dzeni olmadan, yani anlama yetisi olmadan dnce olmaz,
diyalektik dnce de olmaz. Ama anlama yetisi, koruyucu ve verili bilgiyi
yaygnlatrc, saptayc, snflandrc, karmda bulunucu ilevini ya da so
nularn, hakikatin varoluu ve devam olarak mutlaklatrdnda, metafi
zik bir hal alr (Horkheimer, 2005:203, 204).
Diyalektik dncede ampirik bileenler, sadece bilimin hizmet ettii
snrl amalar asndan deil, bilimin bal olduu tarihsel karlar asn
dan da nem tayan deneyim yaplar halinde birletirilirler. Diyalektik top
lum kuramnn tm temel kavramlar, rnein toplum, snf, ekonomi, deer,
bilgi, kltr gibi znel ilgiye batan aaya egemen olan kuramsal bir bala
mn paralarn olutururlar. Tarihsel dnyann onlarla kendini kurduu ei
limler, znenin kendi iinde deneyimlemesi ya da daha ok retmesi gereken
insana yarar bir yaam istei olmadan, kavranamayacak gelimeler anlam-
max horkheimer 243

na gelir. Diyalektik dnce ayrca kendinde, insanln savalarda ve sonsuz


barbarlkta yok olma tehdidi karsnda ounluun karndan sz edecek,
belirleyici ve nemsiz olan birbirinden ayracak ve kavramlarn bu tutumla
yaplandracak gveni buluyorsa da, elbette bunun iin kuku gtrmez bir
kant ortaya koyamaz; hele ki, ounluun gnmzde henz kr olduu ve
.
kendisi iin dneni ve eyleyeni utandrd olgusu da durumun bir para
sysa bu olaslk daha da zayflar (Horkheimer, 2005:314, 315, 316, 317).
Diyalektik mantk, canl gerekliin sonradan kurulmas srasndaki
dnceye dayanr, sadece sabitlemi bir dile getirime deil. Diyalektik
mantk, "dilin fizii" deildir, kendi serimlenii asndan bile ieriksel bilgi
dir (Horkheimer, 2005:327).
Diyalektik, tek tek dncelerin ve grlerin tek yanl, snrl, geici
ynlerini gstererek, kukuyu ierir. Diyalektik dnce grleri bu gster
me yoluyla yok edilmi kabul etmeyiiyle ve tm bunlar dncelerde orta
ya koyan Ben' e geri ekilmesiyle kukuculuktan ayrlr, ta ki 'Ben' de bir ya
nlsama ya da kurgu olarak grnnceye ve kendi kendisi zerinde absrd
bir zafer kazanncaya dek. Diyalektik, kendilerini sabit ve mutlak kabul eden
grlere negatif etkinlikte bulunarak, dncenin "negatif" dnce olarak
gcn ve kendi zn tanr. Eletirel kuram' da ierilen materyalist diyalek
tikte, Hegel'den farkl olarak dncenin ve tarihin birliine katlanlmaz. G
nmzde, irrasyonelliklerini dncenin imdiden grd reel tarihsel ya
am biimleri varlklarn srdrmektedir. Diyalektik tamamlanmamtr. D
nce ile varlk arasnda uyum yoktur, eliki bugn hala itici g olduunu
gstermektedir; salt insan ile doa arasnda deil, zellikle gereksinmeleri ve
yetenekleriyle insanlar ile ortaya koyduklar toplum arasnda da. Bu yzden
ama, gereksinimleri ve yetenekleri, yani ounluu temsil eden bireyler ile
katlam biimleri, yani tikel karlar temsil edenler arasndaki reel tarihsel
savamda gereklemektedir. Bylece dncenin kukucu ve eletirel ura
, geici 'Ben'e geri ekilmek yerine somut tarihsel etkinlie gemektedir.
Dnce ile tarih arasndaki bu iliki sonucunda, kendi kendisi iin, kendi
b tnsellii iinde, salt mantksal olan savamsz bir gvenlik kstasna sa
hip olmak Eletirel kuram'dan esirgenmitir; kukuculuk zaten varolan bir
kstas olarak bu kstas ararken nihilizme varmtr (Horkheimer, 2005:446,
447). Horkheimer'in, materyalizmi diyalektik kavraynn savlar, dier yak
lamlardan farkl olarak, ak ulu bir deime srecinin gemi, imdi ve
burada ile balamyla, olanak ve koullarla, para-btn ilikisinde, olu ve
bozulula ilgisinde ele ald grlmektedir.
Stoaclar ve Epikrosular, nafile siyasal tasarmlarndan sonra, birey
sel pratikler retisine geri ekilmilerdir; yeni diyalektik felsefe ise bireyle
rin zgr geliiminin, toplumun akla bir durumuna baml olduu bilgisi-
244 beinci blm

ne bal kalmlardr. Diyalektik felsefe, mevcut durumun temellerine inerek,


ekonominin eletirisine dnmtr 0-Iorkheimer, 2005:392).
Diyalektiin bilimler kadar eski olduunu belirten Horkheimer
(1990:164), Hegel ve Marx'n, diyalektik srecin dncede olduu denli top
lumda ilerleme olduu konusunda anlatklarn (Horkheimer, 1985:423) ileri
srer.
Horkheimer, Hegel'in soyutlamaya dayal zdelik dncesini, ama
ayn zamanda pozitivizmin gzlem ve deneye dayal bilimselliini de eletir
mektedir. O, bir yandan, zne ve nesne zdeliinden uzak, te yandan da,
gzlem ve deneyin ilerisine gidebilecek diyalektik sosyal bilimin olanakll
n ileri srmektedir Oay, 1989:78).

Materyalizmi, vlger maddeci anlayn dnda ve spiritalizmin kar


h olarak, manevi hayat reddeden, srf ontolojik ncelik balamyla monis
tik materyalist metafiziin dnda ele alan Horkheimer'a gre, diyalektik
maddecilik, maddi ilikileri esas alan bir dnce olmakla birlikte, tinsel ve
kltrel yaam dlayan bir kavray olmamaldr. Bu dnceyi Marx da ele
alm, diyalektik materyalizmi kaba materyalizmden ayrmaya almtr.
Buna benzer baka bir yanlg da, dn, bugn ve yann da, alt yapnn ncelik
tad ve tayaca dncesidir ki, Horkheimer bu konuda, ncelik mese
lesinin tarihsel gelimenin ortaya kard bir durum olduunu, alt yapnn
yine arlk tamasna karn, arhk st yapnn, zellikle politikann, Marx'n
tahmin edebileceinden fazla, belli bir zerklik ierisinde olduunu vurgula
maktadr.
Ona gre, gerek materyalizmin, zne ile nesne arasnda hi kesilme
yen karlkl-etkileimi bir sre olarak grecek biimde diyalektik nitelikte
olma"l.dr. Bunu sylemekle de Horkheimer, kendinden menkul Marxistler
den ayrlari)k, diyalektii, insann denetimi dnda btnyle nesnel bir s
re olarak fetiletirmeyi reddetmi olmaktadr Oay, 1989:86).
Dnmenin kendiliinden diyalektik olduu zerinde duran Hork
heimer' a gre :
1 ) Dnmek, diyalektik dnmek demektir: Doa bilimlerinin yap
t gibi, kavram donuk tutmamak, aksine tm canllarn bitimsiz deiim
lerinin aynas olarak kullanmaktr. Bakalar ama yine de kendisi olarak ka
lr.
2) Pozitivist sylemde, niceliin nitelie dnmesinde su buz olur; di
yalektik sylemde; hem su buz olur hem su olarak kalr hem de eski durumu
na yeniden dnebilir.

Bu ifadeden sonraki drt sayfalk metin Dr. Faik Kanatl'nn yaynlanmam evirilerinden alnm
tr.
max horkheimer 245

3) Pozitivist nermeler dnmenin n koullardr. Onlar bilmek/ ta


nmak; ancak onlarda taklp kalmamak gerekir.
4) Diyalektik dnme ne tmdengelimsel ne de tmevanmsaldr. Di
yalektiin her ikisini ieren koullan: Paray bir btnn paras olarak an
lamak, yani hibir zaman yalhk olarak grmemek; her eyi bir oluta / akta,
hem baka ey olarak hem de ayn ey olarak grmektir.
5) Kafa ile dnmek yetmez. Kafa ile hesap yaplabilir, mantksal
karm yapabilir, kestirimlerde bulunulabilir ama bilinemez (znel ile nesnel
akl karkarya) (Horkheimer 1988: 289).
6) Bilgi iin, Jaspers'in aknlamak (Transzendieren) diye nitelendirdi
i belirli bir hedefe ynelik tutkulu aba gereklidir.
7) Protestanlarn duas ebedi olanla birleme abasdr. Mistik biimi
ierisinde hakiki bir z ierir.
8) Dinin kendi iinden rettii gcn zayflamas Avrupa'y mahvedi-
yor.
te yandan diyalektik hakknda unlar yazmaktadr:
1) Balangta mantk, gncel sorunlarn giderilmesi iin, iinde eyle
rin btnlkl ve deimez olarak varsayld bir ad hoc sistem erevesin
de oluturulmutur. Bu yzden geleneksel mantk metafiziksel sorunlarda,
rnein "Varlk x'tir" gibi ifadelerde beklenen baary salayamad.
2) Tarih, toplum, gnlk yaam gibi metafiziksel olmayan alanlar, ge
leneksel mantn iyi uygulanabilecei ekilde geliti. Buna karlk, "sa
(peygamber) ld ve dirildi", yani o ld ve yayor, gibi bir nerme gelenek
sel mantk tarafndan ancak bir ardardalk olarak anlalabilir. Aslnda bura
da lm hi gereklemedi, olan sadece onun grntsyd. Ancak burada
ki ey sa mitiyle kastedilen ey deildir: Hem yaamn hem de lmn haki
kat iddias vardr. Diyalektik her ikisinin hakiki olduunu ortaya koyar. (Tl
lich'in ikinci doa /dnya kavram ayn sorunu irdeler: nsan lmek zorunda,
ama ebedi saadette yaamn srdrebilir.)
3) Hegel, geleneksel manhn canllar iin yeterince iyi olmadn sy-
ler.
4) Mantk, Bay Mller'in sadece grlen ve konuulan kii olmadn,
aksine rnein eskiden olan kii de olduu, gibi baka birok eyi syleye
mez. Ayrca her nermenin ayn anda hem hakiki olduunu hem de hakiki ol
madn (yani o ey olduu ve olmadn) syleyemez.
5) Nasl byk blm rtl olan bir halnn desenini grlen ssle
mesinden karamyorsam; tmel, btncl, saltk hakikate sahip olamad
m srece, o hakikati de bilemem / tanyamam.
246 beinci bllim

6) Diyalektikte ileyen gr; her ifadenin tamamlanmam (eksik) ol


duu ve bu nedenle hakiki olmad, hakikatin btn olduudur. (Her ne ka
dar Spinoza'nn Grashalm dnyasnda olduu gibi hakikat her blmde g
rnse de)
7) O halde, btn var olana, daha iyi ifadeyle, salanana kadar Diya
lektik huzura eremez. Materyalizm, btnn varln, bylelikle de hakika
tin varln yadsr.
8) Diyalektiin !<orunmas nafile bir umuttur. Tarih, korunmas gereke
nin ou kez korunamadn, tersine tmyle mahvolduunu gstermekte
dir.
9) Marx'ta Diyalektik bir anlatm yntemidir, znde Marx bir poziti-
visttir.
10) Hakikat kavram Hegel'e dayanr, yoksa hakikat diye bir ey yok
tur. Diyalektik, ancak dizge kapalysa ve zne-nesne elikisi almsa felse
fedir. Hegel'in dizgesi hakikatin olmadna mkemmel bir kanttr. Diyalek
tik sonlandrlamasayd, o zaman btn ifadelerimiz yanl da olabilirdi: On
lar snayacak olanak yoktur.
11) "Marx yasalar" doal yasalln zorunluluklar deildir, aksine
gerekleebilen ya da gerekleemeyen gelimelerdir. Bu gelimeler diyalek
tikte mutlak biimde temellendirilmemitir, nk Marx'ta bunlar bir anlatm
ynteminden baka bir ey deildir. Marx'n gerek baars onun "politik
ekonomi eletirisidir". Onun genlik yazlar, Hegel felsefesine dipnottan te
ye gemez (Horkheimer, 1988: 290, 291 ).
Empatik dnme diyalektik tarafndan ynlendirilir. Kavram alr,
bylelikle elikileri de alr. Hegel'e eletiri: O diyalektiin sonucunun ce
binde olmasn istiyor (Horkheimer, 1988:316). Dnya kavramlara gre d
zenlenmitir ama keyfi olarak deil zorunlu olarak. Diyalektik doruluk iin
deil, hakikat iin yaplr. O, bir kavramn hakiki olup olmadn sorar. Onun
itici gc, hakikate "duyulan" sevgi ve "baka olana" zlemdir.
Hegel, kavramn zdeviniminden sz eder. Bilimsel dnmenin d
nda sahip olduumuz her ey, kavramlardr. Diyalektik, kavramlarn haki
ki olup olmadklarn sorar. rnein; zgrlk kavramnda bu durum nasl
dr? Saltk zgrlk, herkesin herkese kar sava (bellum omnium contra
omnes) anlamna gelir. Bu nedenle, zgrlk kavram zgrln snrland
rlmasn talep eder. O zaman buradan daha fazla hakikat ieren yeni bir z
grlk kavram kar. Ciddi olarak sylenen her nerme saysz durak (mo
ment) ierir. Kar gerekelerden her zaman bolca vardr. Anlama ancak z
deletirme araclyla salanr (Horkheimer, 1988:344).
Nietzsche'nin hakikat hakknda notlarnda:
max horkheimer 247

Hakikat arahrmamda kendimi diyalektiin iddeti altnda buluyo


rum. Kapal bir diyalektik yoktur. Neyin iyi ya da kt olduu hakknda ka
rar verebileceim dogma da yoktur. Ama zehirli gazn birey ve insanlk iin
kt olduunu biliyorum (Horkheimer, 1988: 535).
Diyalektik ile diyalektik olmayan dnme arasndaki ayrm, en kes
tirmeden aadaki gibi belirlenebilir: Diyalektik olmayan kavramlar tanm
larla o kadar snrlandrlm ki, bu kavramlara ynelik olas her yeni bilgi on
larn fiili kapsamn zorlar. Diyalektik olanda yeni bilgi araclyla anlamn
kendisi hedeflenir. Bu yzden, o zaman kavramlarn da hurdaya karlmas
na gerek kalmaz.
Ne var ki, ancak diyalektik dnmede her kavramn aslnda hakikati
temsil ettii aka belli olursa, bu ayrm anlam kazanr. Bir yandan diyalek
tik ilerleme ancak kavramlarn ve yarglarn mutlak taleplerini olumsuzlama
syla gerekleir, te yandan kavram ve yarglarn bylesi talepleri olmamas
manhksal adan sama olur. Aslnda diyalektik olmayan dncenin de ni
yeti aynyd, ama teslimiyeti sonucunda bundan vazgeip unuttu. Diyalektik
olmayan dnme, aslnda dnmeyi oluturan devingenlii artk hedefle
memekle ve bunu (devingenlii) bu dnm olmadan sama olan psikoloji
ye havale etmekle, kavramlarndan onu balayan gelimeyi, yani tini uzak
latrmtr; bylece kavramlar dnceden arnp srf kaplara, eylere dn
mtr, artk gsterge bile deiller, nk bir gsterge ancak onun aracly
la uyandrlan dnsel ileti ile gstergedir (Horkheimer, 1985:299).
Toplumsal gereklikte her gn daha belirgin bir ekilde ortaya kan
ey, burjuva dnmesinin balangcndan beri kararlatrlmt; gelimeyi
tasfiye etme. Sadece hakikat kavram gzetilir. Kavram bir kez iyice belir
lendi mi, (etwa als adaequatio intel/ectus et rei), o zaman tm dnsel konu
larla ilikili olan bu en yce ide hakknda artk hibir ey deneyimlenemez.
de balamnda dnmeye kalan tek grev, bir nermenin ideye uygun
olup olmadn mekanik olarak snamaktr; bu ilem iin gerekli koullar
szde mantkta bir araya getirilmitir. Bunun kart olarak, bilgi tamamlan
mad iin hakikatin ne olduunu henz bilemeyeceimiz kabul vardr.
Buna gre, srf biimsel kendi olarak hakikat kavramna dokunmayan tinsel
sre, sadece tek tek hakikatlerin oalmas ya da dzeltilmesinde bulun
maz; maddesel ilerleme daha ok biimsel kategorilerle ilgilidir, yani biim
sel ile maddesel arasndaki ayrm srekli almaktadr (Horkheimer,
1985:300).
Hakikat kavram iin geerli olan, tekiler iin de dorudur. Her ikisi
de en derinden birbirine baldr. Ama bu nihai olarak tanmlama araaly
la bitmi olarak belirlenemez, her bireysel (tekil) kavramn ilikisi kavram
olduunu yle brakr, ilgilendii ey, nihai biimsel mantk nermeleri daha
248 besinci blm

fazla belirlemez. Aynca, bundan byle olgusal bilginin her adm etki alann
uzataca en yce kavramsal ilikiler sorunsalyla anlamsal adan yklendi
i gibi, mantn yaps olgusal bilgi ileyiinin ta derinliklerine sinmitir. Bu
sadece son sorularn dayand deneyselliin arln artrmakla kalmaz;
ayn zamanda onu dizginler, nk bu sorular ve uyandrdklar tm beklen
ti ve kukular zaten her deneysel bilgi ediminde vardr. Diyalektik mantkta
deneysel aratrma denen eyden kurtulmak gerektiine inanlmyormu.
Eer, bugn zellikle sosyal bilimlerde bo bir i olmaya eilimli deneysel
aratrma denen ey, forma! mantk ile maddesel deneyimin kt bir ayrm
nn kuru soyutlamas rnnden baka bir anlam tamyorsa, o zaman so
mut dnme karbn erimiliinde hak ettii yere gelir. Nesne, aratrmada
szm ona nyargsz, ekonomik i blm sonucunda retilen emann ger
ekliinde grlrse, o zaman diyalektik her anda nesneyi felsefenin ilgi
alanlarndan grr ve bu yzden bozulmu endstriyel kavramsalla gre
ce zgrlk kazanr. Diyalektik iin grnt her zaman denk ifadeden kopa
rlan doann alglanmasdr, Bizzat diyalektik bu alglamann salanmasnda
doaya yardmc olmak ister. fadenin bile bilmedii bir eyi anlama abas,
iinde geleneksel dalizmin silinip gitmedii ama kendi ilikilerinde srekli
deiime ura:Yan bir sre olarak speklasyona ynelir (Horkheimer,
1985:301 ).
Diyalektik tin (diyalektik olmayan) safla ilikin olarak baka bir ili
kiye sahiptir. Bu ona kar basit bir kartlktr. O hep, daha nceden tand
ve ezbere retmeye alt olgu ya da bir duygunun koullar, sebepler,
paralar ilikileri iin abalar; onu, baka eyin etkisi olan nceden bildirdii
kesinliiyle tecrbe eder. Btn dolaymsz ve zel (tekil) olan ona daima do
laym ve genel iin iarettir. Kendini eylemeye adamtr.
Ama diyalektik ayrr. Safl onu olumsuzlamakszn farkl biimlere
sokar. Diyalektik, bilimle eylerin arkasndan gider (gelir), ama byy sey
rek olarak kurtarmaz, ama ondan kan korur. . . . Bu ortaya kan basamakta
her yeni dolaymda, dolaysz olan, almaldr (eklindeki) Hegelci temel
nermenin sonucudur. Bu kullanmda, eski anlamda srf mantksal olandan
daha fazla ey sakldr. Bu kullanm, felsefeyle zde olduu savunulan ay
dnlanmada anlatlan eyi dile getirmekle mitoloji boulmu olmaz. Onun
gc yattrlr. Diyalektik, lye tapnma gibi genellikle yansm tutuma
kar koyar, geri ona aptallk da yabanc deildir, eylerle yumuak ilikiler
kursa bile hibir ey hissedemez. Doa araclyla egemenliin diyalektik ti
ni, doaya kr egemenliini reddetmede -eylerin olanaklln koparmaks
zn- onu byleyemez (Horkheimer, 1985:301, 302).
Yarglarnda, esneklie bilerek nem veren Horkheimer, diyalektii,
bilin ve varlk arasnda, zne ve nesne arasnda, Adorno'nun szleriyle "et-
max horkheimer 249

kileme ve etkilenme" alan olarak grmektedir. Diyalektik, ontolojik ilkeleri


bulmu deildir ve bulmas da sz konusu olamaz. Toplumsal gerekliin
hibir grnm de gzlemci tarafndan son ve tamamlanm olarak anlal
mamaldr.
Diyalektik Hakknda Tartmalar balkl blmde; dil :Ve bilgi, doann
insana egemenlii, Marxizmin siyasal ynleri tarbmalanrta dayanan 1939 ta
rihli Adomo ile yapti bir tarhmada (Horkheimer, 1985:526-541); "benim
pozitivizmim ile diyalekti yklediim rol arasnda bir eliki ya da daha
ok ortak noktalar olduu gerekesiyle bana itiraz ediyorsunuz. Bir yandan
diyalektiin sadece verili olann ierisindeki balamlarn kavramsal bir bi
imlendirimi olduunu savlyorum; te yandan diyalektiin bizzat verililik
ile znel biimlendirim arasndaki ilikiye uygulanabileceini itiraf ediyo
rum. Son sylediim, bizzat karmlayan znenin (anerkennende Subjekt'in)
tarihsel olduunu, dolaysyla sabit dnlemeyeceini kabul etmeliyim an
lam tayor. Hem birok bakmdan zne hem de zneyle ilikisinde verililik
tarihe baldr. Ksaca itirazm yle formle edilebilir: Diyalektik srf verili
olann bir ksaltmas olamaz; nk verililik ilikisinin kendisi diyalektik ola
rak tarihe baldr", diyerek dncelerinin albn izer.
znenin ya da verililiin diyalektie eklemlendiinin sylenemcyen
ini dnen Horkheimer, her defasnda belirli soru yneltmelerinin koulla
rna, zel yntemlerin uygulanmaz koullarna ve verilerin tarihsel oluum
larna ilikin sorular sorulabileceini ancak, bylesi soru yneltmeleriyle nite
lenen sorularn anlaml olabilmesi iin en azndan yaplacak aratrma bala
mnda tek tek durumlarda diyalektik olmayan verilere dayanmas gerektii
ni belirtmektedir. "ster sosyolojik ister doa bilimsel olsun, pozitivist talep
lerin gzetilmedii bir aratrmay hi tasarlayamyorum" diyen Horkheimer,
zne ve nesnenin tarihsel diyalektie dahil edilmesi sorusunun bu genellikte
sorulamayacan ve bu sorundan hareketle pozitivist tutuma kar gelineme
yeceini vurgular. Bu arada pozitivizmden u yntemsel talebi anladn; her
bilimsel sorunun, hatta her anlaml sorunun yle yneltilmesi gerektiini, an
cak daha nce bulunan belirli bir veri ile ilikilendirilerek yantlanabileceini
belirtir (Horkheimer, 1985:526-541 ).
Horkheimer, eer Adomo'nun diyalektik resimleri (Bilder: Resim ya da
yans) sadece verili olann yapsn niteliyorsa, -Adomo'yu anladm sanyo
rum- o zaman "ber sich hinausgreifen" (darya doru uzanma) nedir ve di
yalektik resimler diyalektik olmayan resimlerden hangi ilkelere gre ayrlr?
diye sorar. bergreifen (bir eyin kavranmasyla baka eyin de kavranmas)
kavramn anlalr klmak ve zorunlu olduunu ortaya "koymak iin, belirli bir
bilgideki zne ve nesnenin mutlak paynn belirlenemeyeceini, bu bilginin
ancak baka bilgilerle balanb ierisinde anlalabileceini ne sryor Ador-
250 beinci blm

no. Horkheimer'e gre, bu gerekelendirme mutlak olmak zorunda deildir.


Belirli bir bilgide zne ve nesne paynn belirlenemeyecei, mutlak bilginin ol
mayaca ilkesinden karmlanabilir. Neden bir bilgideki zne nesne paynn
belirlenmesinde, geerli bir bilgi kazanmak iin yaplan dier giriimlerden
farkl bir yol izleniyor? Ona gre, bilimsel gidi, znenin zorunluluunun sap
tanmasndaki zorunlu grevini yerine getirmelidir. Belirli bir bilginin znel (bi
reysel) koullarn hala sorunlu olmas, anlalmasnn nnde bir engel olarak
grnyor. Ayrca Adomo'nun her bilgide znel zorunluluun sorulabilme
olasln "gerilim zyaps" olarak adlandrmas houna gitmemektedir. Bu
nun sonunda felsefe tarihinde varolan sorun, herhangi bir gereklilik olmaks
zn geleneksel terminolojiden koparlm olur (Horkheimer, 1985:526-541 ).
Bilginin kendi gerilimini koruyabilmesi iin, tek tek bilginin tesine
gemek zorunda oluu ne demektir? Ona gre, Hegel deneylerinin baarsz
lna borlu olduumuz bu talebin yerine getirilemeyecei gr, bilgi kav
ramnn tamamn deitirir. Adorno'nun diyalektik resimlerine kar yaplan
en byk sulama, Hegel'den bu yana olanaksz olan zde bilgi retmeye bu
kavramn bir eyler getirmek zorunda oluudur (Horkheimer, 1985:526-541 ).
Adorno'nun diyalektik resimlerden ne anladna ynelik getirdii
aklama, ona gre yeterli deildir. u ana kadar sadece bu kavramn ne yap
mas gerektiini ve neyle karhrlmamas gerektii biliniyor. Ancak bir dizi
olgusalln etrafnda kmelendii bir merkez olarak zellikleri betimlenme
ye allan mulakll ve bize pek katk salayamayaca fark edilmektedir
(Horkheimer, 1985:526-541).
Bu kmelenmede bize, Hegel Diyalektii, biimlendirici kuram ve da
ha birok yntem arasnda bir seim yapmak kalyor. rnein Hegel diyalek
tii, mantktaki belirli ilem sonucunda zgrlk kavram etrafnda kmele
nen btn ulamlar eklinde anlalabilir. Adomo'nun kmelenme ilkesi ya da
Adorno'nun mutlak evrensel yntemi nedir? (Horkheimer, 1985:526-541 ).
Horkheimer, Adorno'nun kmelenme ilkesi ya da mutlak evrensel
yntemine katlmadn (Horkheimer, 1985:526-541 ), Adomo'nun konuma
snda zne ve nesne kavramlar eletirisinin kullanm bulduunu; nk
(Horkheimer iin) en basitinden, znel tek tek arahrmalardan dolay bilen
tarafndan bakldnda koullu olarak bulmak zorunda olduumuz varolan
bilgideki pay olduunu, buna karlk bylesi eyleri gstermeyen payn nes
nel olduunu belirtmektedir. Eer Adomo zne ve nesne ulamlannn olduu
gibi kabul edilemeyeceini, aksine bunlarn aratrma iin bir grev olutur
duunu sylyorsa, bu byledir, demektedir (Horkheimer, 1985:526-541).
O zaman Adomo'nun, daha nce yapt gibi yant vermesi gerektii
ni belirterek: O, bunun kullanlan her kavram iin kesinlikle geerli olduu
nu ifade etmektedir. Horkheimer'e yle gelmektedir ki, Adorno'nun konu-
max horkhemer 251

masndaki eletirisizlik, zmn ncelikle onun tarafndan ortaya atlan


felsefenin grevinden bekledii ve bunun iin yeni bir tr diyalektik olutur
mak istedii zne ve nesne kavramlarnn bizzat bu anlamnn bu grevlerin
zmnden bamsz ve verili olduunu varsaymasndadr. Bizzat bu bilgi
deki znel ve nesnel paydan sz edildii zaman, her defasnda ne kastedildi
i bilginin verili durumunda kantlanr. Horkheimer, Adomo'nun bilime, bi
limin bu iki kavram balamnda, kendi znel koulluluun ve bunun sonu
cunda ura nesnesini gelien bilgi erevesinde yeniden belirlemek dnda
nasl baka grevler ykleyebileceini anlayamadn belitmektedir (Hork
heimer, 1985:526-541 ).

Politik Yaklamlar: ktidar, Egemenlik, Siyaset ve zgrleme likileri


Horkheimer'in, zgrl, iinde bulunulan olanaklardan ne lde pay
alnd ile ilikilendirdii grlmektedir. "Ekonomik mucize dneminde
sonsuz sayda ldayan vitrinlerin nnden gelip geen ve gerekten de her
ey arasndan seebilen, cebinde az para olanlara gre daha zgrdr. Muh
temelen, o vitrinlerden satn alabilecei ksm daha oktur. Kim al veri ya
paca zaman kendisi belirleyebiliyorsa, dkkanlann kapan saatinden n
ce, dolu olmasndan dolay al verie kan ve son anda en gerekli ihtiyala
rn satn alabilenden daha zgrdr. Salkl olan hasta olandan zgrdr,
insanlara ve eylere sahip olan -en mtevazi alanlarda dahi olsa- az bir emek
li maayla geinen yalnz ve yal bir kimseden daha zgrdr" (Horkheimer,
1985:147-148). Bir facia btn yaam yok etmezse, en sonunda, tmyle y
netilmi, otomatiklemi, iinde bireyin hibir maddi yaam kaygs olmaks
zn yaayabildii, ancak anlam olmayan mkemmel ileyen bir toplumun
varolaca dncesinde olan Horkheimer, bireyin mevcut zerkliinin ko
runmas gerektiini ileri srmektedir (1985a:347). Modern soygun tarihinin
balangcnda engizisyoncularn, sonunda ise faist aygtn eflerinin bulun
duunu ileri sren Horkheimer (1970:30), burjuva devrimin, kitlelerin istedi
i kalc arkadalkla dolu bir varolua ve genel eitlie deil, tersine bireyci
toplumun sert gerekliine gtrdne iaret etmektedir (1968b:24).
Horkheimer'e gre (1986:165), btn deitirmeyi hedefleyen ve
byle bir zgrlemeye ynelen bir davran, varolan gereklik ierisindeki
dzene olduu gibi, kuramsal almaya da hizmet edebilir. Doal olarak ge
lien ve yok olan bir birim olarak organizma, toplum iin bir rnek deil, ter
sine ondan zgrleilmesi gereken bunaltc bir varlk biimidir. Ona gre,
toplumsal atom, yalnzca bireydir. Varolma sava, bireylerin dnyada, ara
lar, makineler ve baka eller tarafndan anszn fiziki olarak yok edilmeme ka
rarllnda yatmaktadr. Geri beden gc, temel deildir, ancak yeterince
nemlidir. Beden gcnn kendisi doal bir nitelik olmaktan oktan km-
252 beinci blm

hr; eylemenin bir rndr, paralanm bir edir ve toplumun tm kat


manlarn soyut olarak tayan arta kalanlardr. Bunlar, endstrilemedeki ge
limenin kapitalist biimine g olarak gemitir.
Horkheimer'e gre (1968:236), "halkn kendine ilikin, yanl olan bi
lincinin kkl bir analizi bize unu gsterebilir: Relativizmin zellii olan,
bakalarnn fikirlerini liberal bakla geerli sayma ve donmu bir mutlak ha
kikat dncesine gtren kendi kararn kendi vermekten korkma, ortak bir
kkene sahiptir. Bu ekonomik dzende kanlmazcasna dnmeye egemen
olan, soyut, eylemi birey kavramdr". inde bulunulan ekonomik ilikiler
ve yaratlan kltr ve balamlar, bireyi eyletirmektedir. Kabaca ifade edil
diinde, gncel tarih zerine kurulu ve tarihsel olarak verili rn ticareti, a
n i ve d kartlklarn iinde barndrmaktadr. U biimiyle yeniye da
yanmakta ve ykselmenin belirli aamasna gelindiinde, insani glerin ge
limesi, bireyin zgrlemesi ve insan iktidarnn doa zerinde korkun bir
ekilde gelimesi sonucunda, sonraki gelimeleri nlemekte ve insanlk yeni
bir barbarla ynelmektedir.
Horkheimer (1974:111 ), burjuva kltrnn tarihsel ilevinin; insann
kollektiflii ve hiyerarik gemiinin zerinde dnlmeden tutsaklnn
ardndan bireysel zbilince araclk ehnek ve herkeste onun onurunun ayn
nn olduu dncesini yerletirmek ve bireyin zgrlnn genel kavray
olduunu tlemek, burjuva kltrnn snrnn ise, tekleme ve zelle
meye balanarak bireyi bu yolla yalana dntrmek olduunu vurgulamak
tadr. Ona gre (1974:113), burjuva dnyasndaki bireyler, 'ben zerkim', 'z
grm' ve 'kendimde amacm', demeyi renmek zorundadrlar.
Ekonomik ve teknik gelimelerle ilgili olarak Horkheimer; "antik, feo
dal ve burjuva dnemlerinin egemen toplumsal tabakalarnn bireyleri, dn
yayla karlkl etkileim iinde ok byk toplumsal basklardan kurtularak,
kendi i dnyalarn ifade edebilme yetisi retmilerdir. Ancak bu bireylerin
says hibir zaman ok olmamtr. Arhk az sayda insann kltrlemesi yet
miyor. Btn, ekonomik olarak gelitii srece, tek tek dnen ve duyumsa
yan znelere dnmeliydi. Bunun yerine ekonomik ykseli, bunu, tinsel
zgrlemeden vazgemekle demektedir" (1985:95-98), demektedir. zgr
lemenin bireyle ilgisi ve ona ball bakmndan da, "nsanlar D;zgrleti
ama bu zgrlemenin pek az bireye baldr. Belirli tekler tarafndan kulla
nlan szck aslnda, onun kendisini ifade etmesine yardmc olacakh; ancak
(yle olmad) szck; araca, markaya ve silaha dnt. Bu durumu ska in
celeyen bo zaman endstrisinin dzeyi deil, tek tek insanlarn dilsizlii
aklar: Polisiye filmin mi ya da Rigoletto'nun mu ekranlarda daha rahatlat
c etkide bulunduu kukuludur. Yakn zamanda da muhtemelen daha gl
etkileyicilere gereksinim olacaktr" demektedir (Horkheimer, 1985:98).
max tortdeimer 253

Yukardaki ifadelerden de anlalaca gibi, "ekonomik, bilgisel ve tek


nik gelime ve ilerlemelerin" zgrl yaygnlahrp kkletirmesi gerekti
i halde, tersini gerekletirdiini ileri srmektedir Horkheimer. Horkhei
mer'in hep ileri srd gibi, arahrmac, inceleyip arahrmaya alt nes
nenin bir paras olmak durumundadr. nsann henz zgr ve bamsz bir
birey olmad bir dnyada, zgr ve hibir kara bal olmayan bilimsel
arahrmalarn yaplabilecei grne de kablmamaktadr. Ona gre, arala
rn insandaki organlarn uzanhs olduunu ifade eden tmceyi, insan organ
larnn da bu aralarn uzanhs durumuna geldiini ifade eden tmceye d
ntrmek gerekmektedir.
Horkheimer'e gre, gerek zgrln, devlet kapitalizminin toplum
sal yaama getirdii teknolojik basklarn yaamdan ablmasn gerektirdiini,
hi deilse Sovyetler Birlii'ndeki uygulamann deitirilmesiyle bunun ola
s olduunu ileri srmektedir. Eletiri Kuramnn, otoriteye en radikal eleti
rilerini ynelttii Otoriteryan Devlet almasnda, diyalektiin gelime ile z
de olmad belirtilmektedir. Jay, Horkheimer'in, bir toplumun kendisinin
de "eytann emri altna girmi olabileceini" ileri srdn, byle bir du
rumda 'olgu' diye grlen eylerin kendilerinin de 'marazl' olabileceine
dikkat ektiini belirtmektedir (1989:98). Bununla birlikte, Jay'e gre, Eletiri
Kuram'nda, negatif bir metafizik ve antropoloji, yani Nietzsche'nin "byk
hakikatler tapnlmak iin deil, eletirilmek iindir" zdeyiine uygun ola
rak, kendini herhangi bir ekilde betimlemek istemeyen bir metafizik ve an
tropoloji yer almaktadr (1989:101).
Horkheimer'a gre, toplumsal devrim kavramnn iinde, biri devlet
kontrolnn salanmas, dieri ise bu olgudan kurtulmak olan birbiriyle uz
lamazcasna kart iki moment yer almaktadr ve toplumsal devrim kendili
indenlik olmadka olumayacak olan olgularn gereklemesini salaya
caktr. retim aralarnn toplumsallatrlmas, retimin planl olarak yn
lendirilip ynetilmesi, doann insan egemenliine alnmas anlamna gel
mektedir. Fakat etkin bir direnme ve zgrlk iin srekli yenilenen bir m
cadele olmadka olumayacak eyi, yani, smrnn sona erdirilmesini top
lumsal devrim salayacakhr. Hedef, toplumsal devrim ise, ilerlemenin / geli
menin srekli olarak hzlandrlp gelitirilmesi ile deil, daha ok, bu ilerle
menin / gelimenin gerektii biimde dizginlenebilmesi ile olanakldr.
Marcuse gibi Horkheimer de 1942'de iyimserliini srdrr. Umu tsuz
luun ncesinde hala zgrlemenin olanakl olduunu, zgrln gerek
leebilmesi iin baz gerekli maddi koullarn elde edilmi olduunu dn
mektedir. Horkheimer, hem ktln ortadan kalkmasnn, hem de yeni tahak
km biimlerinin ortaya kmasnn teknolojik duygunun yaygnlamas so
nucunda oluabileceini ileri srmektedir Oay, 1989:230-231). Horkheimer,
254 beinci blm

Marx'n dile getirdii koullarn tersini yaadmz, artk proletaryann sa


dece durumunu dzeltmediini, memurlarn da ayr bir grup olarak toplum
da daima daha byk bir neme sahip olduklarn, egemenler tarafndan ar
krizlerin yumuatlarak ya da engellenerek nlendiine de dikkat ekmekte
dir (Grossner, 1971 :263).
Burada nce bir kere daha u dnceler belirtilmelidir; insann ve
toplumun zgrleiminin ncsnn ii snf olamayaca vurgusunda, do
a ve insan arasndaki eliki belirtilmektedir. Ona gre tahakkmn ekono
mik nitelikte olmamas u dnceye dayandrlarak aklanabilir: Kapitalist
smr biimi, Bat tarihinin burjuva dnemine ait tarihsel bir formudur.
Devlet kapitalizmi ve otoriteryan devlet, bu sreci sonlandran ya da bu s
reci kkten deiikliklere uratan gelimeler olarak saylmaldr. Burjuva s
mrsnn sonucu olarak ortaya kan bu yeni tarzdaki tahakkm, yani ege
menlik ve bask, artk burjuva dolaymlamalar da bir kenara atarak kaba bir
ynetime dnmtr. Denebilir ki, bu kavraylar nedeniyle, zgrleme
problemini nesneleme problemiyle, nesneleme problemini de kitle kltr,
kltr endstrisi, akl, aydnlanma gibi kavraylarnda ve toplumun felsefi
tm zmleme ve eletirilerinde dile getirmektedir.
Ona gre dnyay, iletiimi, nesnel gereklikten evrensel hakikatlere
dein dolaymsz olarak eysel bir alglamann aracna dntren kavray
gnlk yaama egemen olmutur. Bu arasal akln yapsal ilevinin zellii
olarak da belirlenebilir. Aydnlanmann Diyalektii'nde ve Arasal Akln Eleti
risi'nde (yani Akl Tutulmas'nda), felsefi toplumsal kavramlatrmalar, mev
cut felsefi kavraylara (zellikle pragmatizm ve pozitivizme) kar bir dn
me ve ann ideoloji eletirisi olarak ortaya kmaktadr.

Geleneksel ve Eletirel Kuram, Bilim ve Pozitivizm


Eletiri Kuramnn (ya da Eletirel kuram'n) kurucusu olan Horkheimer,
"Geleneksel ve Eletirel Kuram" balkl makalesinden sonra da Eletiri Ku
ram dncesini tm yazlarnda genileterek ayrntlandrr. Ancak Hork
heimer'in sorunlara getirdii eletirel bak arkadalarnn da onaylayarak
kullanmas; bu evrenin kurduu 'Sosyal Aratrmalar Ensti ts'nn de
Frankfurt'ta olmas, bu evrenin Eletiri Kurama'lar ya da Frankfurt Okulu
(evresi) adn almasna neden olmutur. Bylesi bir sonu, Eletirel Kuram',
bir yaklam temel alan bir akm eklinde de alglamaya yol amtr. Byle
si bir gerekliin olduu da grlmektedir.
Bildik bilimsel aratrmada kuram (2005:339), bir alma konusu ze
rine, ilerinden bazlarndan dierlerinin tretilebilecei biimde birbirleriyle
bantl olan nermelerin bir toplam olarak kabul edilir. Bir kuram, en st il
kelerin saysnn sonulara oran ne denli kkse o denli mkemmeldir. Bir
ma horkheimer 255

kuramn gerek geerlilii, tretilen nermelerin gerek olaylarla rtmesi


ne dayanr. Poincare, bilimi hi durmadan byyecek ktphaneye benzetir.
Horkheimer, kuramn zne ilikin o gnk tasarmn kaba hatlaryla yuka
rda dile getirdii ekilde olduunu vurgular. Horkheimer (2005:340, 41 ), za
mannn en ileri manh. olan Husserl'in tanmnda kuramn, "bir bilimin,
kendi iinde kapal nermeler sistemi olarak" ya da tam olarak kuram, "ner
melerin btnlkl bir tmdengelim biiminde, sistematik olarak ele alnma
sdr" eklinde ele alndn belirtir. Yine Husserl' e gre bilim ise, "her zaman
olduu gibi kuramsal almadan doan, sistematik dzeninde belirli bir nes
neler evreninin tanmland . . . belirli nermeler evrenidir."
Bu geleneksel kuram kavram der Horkheimer (2005:341 ), eilim gs
terdii kadaryla, saf matematik bir iaret sistemini hedeflemektedir. Kura
mn unsurlar olarak, sonularn ve nermelerin paralar olarak, deneyimle
nebilir nesnelerin isimlerinden ok, matematik simgeler i grmektedir. Man
tksal ilemler bile imdiden ylesine rasyonelletirilmilerdir ki, en azndan
doa bilimlerinin byk bir blmnde kuram oluturma, matematik bir
konstrksiyona dnmtr. Deiik sosyoloji okullarnda, ampiristlerde,
doa bilimlerinde kuram kavray ayndr ve ona gre geleneksel tarzdadr.
yle ki, 'a', 'b', 'c', 'd', koullar varsayldnda, q olaynn beklenmesi ge
' '

rekir; 'd' koulu yoksa, 'r' olay ortaya kacaktr; 'g' koulu eklenirse, 's' ola
y ortaya kar gibi. Byle bir hesaplama tarihin de doa bilimin de mantksal
abasna dahildir. Bu, geleneksel kuramn varolu biimidir.
Horheimer'e gre (2005:347) geleneksel kuram tasarm, verili bir aa
madaki i blm iinde gerekleen bilim urandan soyutlanmtr. Bu ta
sarm, bilginlerin, toplumdaki teki tm etkinliklerin yan sra tek tek etkin
likler arasndaki bant dolayszca saydamlamadan gerekletirilen etkinli
e karlk der. Bu yzden, bu tasarmda bilimin gerek toplumsal ilevi,
kuramn insan varoluunda ne anlama geldii deil, sadece tarihsel koullar
iinde retildii yaltlm alanda ne anlama geldii grlr.
Geleneksel kuramsal dnce (Horkheimer, 2005:357), hem belirli nes
ne durumlarnn douunu, hem de bunlarn ele alnd kavram sistemleri
nin pratikteki kullanln, bylelikle kendisinin pratikteki roln, kendi d
nda grr. Felsefi terminolojide deer ve bilimsel aratrma, bilme ve eyle
me ayrm olarak ve baka kartlklar olarak dile gelen bu yabanclama, bil
gini tehlikelerden korur ve almasnn basit erevesini verir.
Gelecekteki bir toplumda akl gerekten olaylan belirleyecekse, Lo
gos'un gereklik olarak bu tzletirilii de bir topyadr. Gnmzde insann
zbilgisi, ebedi Logos olarak grnen matematiksel doa bilim deil, mevcut
topluma ilikin, akla durumlarn egemenliindeki bir Eletirel Kuram'dr.
Kuram, kavramnn burjuva bilimine ikin olan kuramsal dnce ve olgular
ilikisinin greliliine iaret edilerek deil, yalnzca bilim adamlarn deil,
bilen bireyleri de kapsayan bir dn yoluyla gelitirilebilecei. dnl-
mektedir (2005:348, 349).
Bireyin etkinliinin nceden izilmi snrlarn doal kabul ehnesini
salayan birey ve toplum ayrm, Eletirel kuram' da nemsizletirilmitir.
Eletirel Kuram, tek tek etkinliklerin kr krne ortak etkisini belirledii
ereveyi, yani verili i blmn ve snfsal farkllklar, insanlarn eylemin
den kaynaklanan ve planl kararlara, aklc hedef koymalara da tabi olabilen
ilev olarak grr. Horkheimer (2005:356), eletirel dn tarznn, emek,
deer ve retkenlik gibi ekonomik kategorilerini, tam da bu dzenin iinde
geerli olduklar gibi kabul ettiini ve baka her trl yoruma kt bir idea
lizm gzyle baktn vurgulamaktadr. Ona gre, toplumsal yaama ege
men olan kategorilerin eletirel kabul, ayn zamanda onlarn yarglann da
iermektedir.
Horkheimer (2005:358), bilim adam "olarak" uzman aydnlarn, top
lumsal gereklii rnleriyle birlikte dsal olarak grdklerini, yurtta "ola
rak" bu gereklikle ilgilerini siyasal makaleler, partilere ya da hayr kurulu
larna yelik ve seimlere katlmak olarak alglarken, bu ikisini ve baka bir
ka davran tarzn da kiilikleriyle, olsa olsa psikolojik yorumlama yoluyla
ilikilendirip, bunun dnda bir ilikilendirmeye girmediklerini belirtmekte
dir. Eletirel dnce ise gnmzde bu gerilimi somut olarak ama, bireyde
bulunan hedefin bilincinde olma, kendiliindenlik ve aklclk zellikleri ile
toplum asndan temel oluturan alma srecinin ilikileri arasndaki eli
kiyi ortadan kaldrma abasyla gdlenmitir. Ona gre eletirel dnce, bu
zdelik kurulmad srece kendi kendisiyle elien bir insan kavramn ie
rir. Aklla belirlenen eylem insana aitse, varoluu ayrntlarna dek belirleyen
mevcut toplumsal pratik insanlk ddr. Kald ki bu insanlk dlk toplum
iinde olup biten her eyin zerinde etkili olur. nsanlarn entelektel ve mad
di etkinlii hep dsal olarak kalacaktr, yani doa, toplumla ilgili henz ege
men olunmam ehnenlerin toplam olarak kalacaktr.
Horkheimer'e gre (2005:359), eletirel dnce ve onun kuram, ne
yaltlm bireyin ilevidir ne de bireylerin bir genelliidir. znesi bilinli ola
rak, daha ok teki bireyler ve gruplarla gerek ilikileri, belirli bir snfla tar
tmas ve sonunda toplumsal btnle ve doayla byle salanm balants
iinde belirli bir bireydir. Burjuva felsefesinin 'Ben'i gibi bir nokta deildir; se
rimlenii tarihsel imdiki zamann kuruluuna dayanr. Dnen zne de, bil
ginin ve nesnesinin ttii, mutlak bir bilginin oradan yola klarak edi
nilebilecei bir yer deildir. Descartes'tan bu yana idealizmin iinde yaad
bu grn, kesin anlamda ideolojidir, burjuva bireyinin snrl zgrl
max horkheimer 257

kusursuz bir zgrlk ve zerklik biiminde grnr. Eletirel dncenin


deneyimle ba, salt snflandrmamay ne karmakhr.
Horkheimer (2005:361), "deneyimin rol asndan Geleneksel ve Ele
tirel kuram arasnda bir fark vardr", der ve bu, Eletirel kuram'n, insani et
kinliin hedefleri olarak tarihsel analizden alm olduu gr alan, zellik
le de aklc, genele uygun den bir toplumsal rgtlenme fikri, bireylere ya
da kamusal tine doru bir biimde imdiye ait olmadan, insani almaya i
kinliidir.
Eletirel Kuram'n salt belli durum, duygu ya da dncelere deil,
dnce ve nesnenin belirleyenlerinin btnne, yani "varolann eletirisine"
dayandn belirten Horkheimer (2005:362, 363), tersinin ise sorunu zel bir
biimde koymak, yani geleneksel kuram olduunu belirtir. Geleneksel kura
mn rahatlkla mevcut olarak kabul edebilecei eyler, ileyen toplum iinde
ki pozitif rol, genel gereksinmelerin doyumlanmasyla dolayml ve saydam
olmayan ilikisi, btnn kendini yenileyen yaam srecine katlm, bilginle
rin sosyal konumu sayesinde, yerine getirilmeleri dllendirildii ve onay
land iin bilimin bile dert edinmedii tm bu gereklilikler, eletirel dn
cede tartmaldrlar 2005:364). Eletirel dncenin ulamak istedii hedef,
aklc durumdur ve bugnn gerekliliinde temellenir. Ancak bu gereklilikle,
onun ortadan kaldrlnn imgesi henz verilmi deildir. Bu imgeyi tasarla
yan kuram, zaten mevcut olan bir gerekliin hizmetinde almaz; sadece
onun srrn aa vurur.
Eletirel Kuram'a gre (Horkheimer, 2005:369, 370), yalnzca bir haki
kat vardr ve drstlk, i tutarllk, aklclk, bara, zgrle ve mutlulua
abalamak gibi sfatlar ayn anlamda baka herhangi bir kuram ve pratie at
fedilemezler. Ona gre, bu noktada u da vurgulanabilir: nclerin siyasal
kavgada, konumlar hakknda artk akademik eitime deil, uyank olmaya
gereksinimleri vardr.
Eletirel Kuram, pozitivizmin tersine, bir insan (ya da olguyu) ocuk,
ergin, olgun ve yal olmas bakmndan deiiklikleri iinde ama yine de ay
n ey olmas bakmndan grr. Oysa pozitivizm iin her olgusal durum ba
ka durumdan ayrdr ve kendi bakal bakmndan ele alnr. Bu bakmdan
btn, pozitivizm bakmndan gz ard edilirken, Eletirel kuram tarafndan
durum ya da olgu iinde bulunduu koullar, evre ve tm etkenlerle birlik
iinde ele alnr. Tpk bir bireyin iinde bulunduu iktisadi, politik ve klt
rel koullarn gz nnde bulundurulmasnda ve belirleyen olarak ne kan
larla dier etkenlerin balanhlandrlarak deerlendirilmesi gibi.
Eletirel toplum kuram (Horkheimer, 2005:373), demek ki grece ge
nel bir kavramla belirlenmi basit meta deiimi fikriyle balar; sonra, kulla
nlabilir tm bilgi kouluyla, yabanc ve kendi yaph aratrmalarda elde
258 beinci blm

edilen malzemenin alnmasyla, deiim iktisadnn insanlarn ve olaylarn


mevcut ve elbette bu iktisadn etkisiyle deien yapsnda, ekonomi bilimin
de serimlenen kendi ilkelerini inemeden, nasl zorunlu olarak toplumsal e
likilerin keskinlemesine yol amas gerektiini ve bunun da imdiki tarihsel
durumda savalara ve devrimlere yol ahn gsterir. Burada sz edilen zo
runluluun anlam, kavramlarn soyutluunun anlamlan gibi, geleneksel ku
ramn buna karlk den ynlerine hem benzer hem de benzemez oluudur.
Her iki kuram, btnde de tmdengelimin kesinlii genel belirlemelerin do
ruluu iddiasnn, belirli gerek ilikilerin doruluuna ilikin iddiay nasl
ierdiini aydnlatmasna dayanr.
Ona gre (Horkheimer, 2005:374), Eletirel toplum kuram bir btn
olarak, anm tek bir varolusal yargdr. Kabaca dile getirilirse, yakn tari
hin dayand, tarihsel olarak verili meta toplumunun temel biiminin, dne
min isel ve dsal elikileri barndrdn, keskinletirilmi biimde srekli
yeniden oluturduunu ve insani glerin ykselmesi ve anmas, bireyin
zgrlemesi dneminden, insann doa zerindeki gcnn olaanst art
masndan sonra, sonunda daha sonraki gelimeyi engellediini ve insanl
yeni bir barbarla srklediini dile getirir. Bu kuramn iindeki tek tek d
nce admlar, en azndan ynelimi gerei, herhangi bir bilimsel kuramdaki
tmdengelimlerle ayn kesinliktedir; burada her bir adm, o kapsaml varo
lusal yargnn kuruluunda bir uraktr. Eletirel Kuram'n ksmi nermele
rinin gnmz toplumunun bir defalk ya da yinelenebilir olaylarna uygu
lanmalar gerektiinde ortaya kan sorunsal, Eletirel Kuram'n doruluu
na deil, ilerici amal geleneksel dnce rnlerine uygunluuna ilikindir.
Eletirel ya da muhalif kuram, reel ilikiler hakkndaki nermelerini genel te
mel kavramlardan tretir ve tam da bylelikle bu ilikilerin zorunlu oldukla
rnn grlmesini salar. Mantksal anlamda zorunluluk asndan, her iki ku
ramsal yap tr birbirine benzese de, benzeri olgusal srelerin artk yalnz
ca olgusal deil, nesnel bir zorunluluu sz konusu olduunda, bir kartl
vardr.
Kuramn paralarndan her biri, kuramn belirledii dorultuda, mev
cut olana kar eletiriyi ve savam gerektirir. Horkheimer 'de (2005:377)
Eletirel Kuram, zorunluluk kavramna da eletirellik ykler. Mevcut olmasa
da bir zgrl varsayar. nsanlar zincire vurulmu da olsalar, her zaman
zaten var olan bir zgrlk tasarm, yani salt bir isel zgrlk tasarm,
idealist dn tarzna aittir. Ona gre (2005:378), dncenin en ileri biimi
eletirel toplum kuram olduundan ve insanlar dert edinen her tutarl ente
lektel aba, z gerei bu kuramla ayn kapya ktndan, genel olarak ku
ramn ad ktye kmtr.
rnax horkheimer 259

Eletirel kuram'n (2005:380) bugn baka, yann baka bir retisi yok
tur. Eletirel kuram' daki deiiklikler, dnem deimedii srece, tamamen
yeni bir grne gemeyi gerektirmezler. Kuramn salaml, toplumdaki
tm deiikliklere karn, ekonomik temel yapsnn, en basit biimiyle snf
lar ilikisinin ve bylelikle bu yapnn alarak ortadan kaldrlmas fikrinin
ayn kalmasndan kaynaklanr. eriin bununla belirlenmi belirleyici zel
likleri, tarihsel bir ani deiiklik karsnda deiemezler. Ancak dier yan
dan, tarih o zamana kadar da hareketsiz kalmaz. Eletirel dncenin i ie
olduu kartlklarn tarihsel geliimi, onun tek tek uraklarnn nemini de
itirir, farkllklar dayatr ve bilim dallarndaki bilgilerin Eletirel Kuram ve
pratik asndan nemlerinde deiiklie neden olur. Bu dncesini Hork
heimer, retim aralarna sahip sosyal snf kavramnda daha yakndan gs
termektedir.
Eletirel Kuram, sanki imdi mlkiyetin ve karn artk belirleyici rol
oynamadklar grntsne, sosyal bilimlerde zenle tevik edilen bu yanl
samaya kaplmyor. Ayrca hukuksal yaplar ve zel mlkiyet ilikisini ortaya
koymaktadr (2005:382). nsan davranlar da ahlak ve kltr yaplarna de
in sz konusu mlkiyet ve iktidar ilikilerinin bir sonucu olmas bakmn
dan belirleme eletirel dncenin yaklamlarndan biridir. Kapitalizm ko
ullarnda bireyin grece bamszlnn sona erdiini, onun kendine ait d
nceleri olmadn, kitle inanlarn da devletteki egemen brokrasinin be
lirlediini ortaya koyar. Kltrel olann ekonomik olana bamll kavram
bu yzden deimitir ona gre.
Horkheimer (2005:387), bir btn olarak Eletirel Kuram iin genel ks
taslar olmadn, nk bu kstaslarn her zaman olaylarn yinelenmesine ve
bylelikle kendi kendini yeniden reten bir btnsellie dayandklarn belir
tir. Onayna gvenilecek bir toplumsal snf yoktur. Her tabakann bilinci, ko
numu gerei her ne kadar hakikat iin belirlenmi olsa da, mevcut koullar
da ideolojik olarak daraltlm ve yozlatrlm olabilir. Eletirel Kuram, tek
tek admlarnn tm kavrayllna ve unsurlarnn en ileri geleneksel ku
ramlarla rtmesine karn, snf iktidarnn ortadan kaldrlmasna ynelik,
kendisine balanm ilgi dnda zel bir merciye sahip deildir. Bu negatif
formllendirme, soyut bir anlatm haline sokulduunda, idealist akl kavra
mnn materyalist ieriini oluturur. Bugnk gibi tarihsel bir dnemde ha
kiki kuram, eletirel olmaktan ok olumlayc deildir; ona uygun eylem de
"retken" olamaz. Gnmzde, insanln gelecei, geleneksel kuramlarn ve
genel olarak yok olmakta olan bu kltrn unsurlarn iinde barndran ele
tiren davrann varlna baldr. Hayal rn bir bamszlkta, hizmet et
tii ve ait olduu bir pratiin biimlendirilmesine salt kendi tesinde bir ey
260 beinci blm

gzyle bakan dncenin ve eylemin ayrlmasyla yetinen bir bilim, insan


lktan zaten vazgemitir.
Descartes'in kurduu, geleneksel anlamdaki kuram, der Horkheimer
(2005:390, 391, 392), her yerde bilimlerin ileyiinde yaad haliyle, deneyi
mi, yaamn bugnk toplumun iinde yeniden retimleriyle ortaya kan so
runsallar temelinde dzenler. Sorunlarn toplumsal kayna, bilimin kullanl
d reel durumlar, uyguland amalar, onun dnda kabul edilirler. Buna
karlk eletirel toplum kuram, kendi tarihsel yaam biimlerinin tmnn
reticileri olarak insanlar konu edinir. Her defasnda verili olan, sadece do
aya deil, insann doann zerinde ne yapabileceine de baldr. Algla
mann nesneleri ve tr, soru soru biimi ve yantlamann anlam, insann et
kinliini ve gcnn derecesini belgeler. Eletirel Kuram, Alman dealizmi
nin miras zerinden, felsefenin mirasn korur. Egemen ileyite yararn ka
ntlam herhangi bir bilimsel aratrma hipotezi deil, insanlarn gereksinme
ve glerine yeten bir dnya yaratma yolundaki tarihsel abann kopmaz bir
uradr. Eletirel Kuram ile ilerlemelerine srekli ynlendii ve onlarca yl
dr zerlerinde zgrletirici ve canlandrc bir etkide bulunduu bilim dal
lar arasndaki tm etkileime karn, Eletirel Kuram asla bilginin oaltl
masn hedeflemekle kalmaz, insanlarn kleletirici koullardan zgrleme
lerini de hedefler. Bu bakmdan Eletirel Kuram, Helenist feragat dnemine
deil de, Yunan felsefesi'nin doruk noktasna, Platon ve Aristoteles zamanna
denk der.
"Modern bilimin ileyiinden farkl olarak, eletirel toplum kura
m'nn, ekonominin eletirisi olarak da felsefi kaldn" ekleyen Horkheimer;
onun ieriini, ekonomiye egemen olan kavramlarn tam kartlarna dn
trlmesinin oluturduunu belirtir. "Adil deiim; sosyal adaletsizliin de
rinlemesine, zgr iktisat; tekelin egemenliine, retken alma; retime ket
vuran koullarn pekitirilmesine, toplumun yaamnn srdrlmesi; halkla
rn yoksullamasna dntrlmtr", demektedir (2005:392, 393). Ayn za
manda bununla, Eletiri Kuram ekonomizme de kar kar.
Tm bireylerin mutluluunu hedefleyen Eletirel kuram (2005:394,
395, 396), otoriter devletlerin bilimdeki hizmetilerinin aksine, sefaletin de
vam etmesine uyum salamaz. Eski felsefe iin, mutluluun en st aamas
n oluturan, akln kendini tanmas, yeni dnce de zgr, kendi kendini
belirleyen toplumun materyalist kavramna dnmtr; idealizmden de
geriye, insann bugn mevcut olana kendini adamaktan, gc ve kar birik
tirmekten daha baka olanaklarnn bulunduu kalmtr. Gelimeyi bugn
engelleyen koullarn alarak ortadan kaldrlmas, pratikte sradaki grev
dir. Ne var ki aarak ortadan kaldrma diyalektik bir kavramdr. Bireysel ola
nn devlet mlkiyetine alnmas, endstrinin yaygnlatrlmas, kitlelerin en
max horllheimer 261

geni honutluu bile, tarihsel nemleri hakknda ancak ait olduklar bt


nn doasnn karar verdii unsurlardr. Eski dnya, alm bir iktisadi r
gtlenme ilkesi yznden yok olmaktadr. Sefaletin birinci nedeni ekonomi
dir ve kuramsal-pratik eletirinin ncelikle ona ynelmesi gerekir. Ancak ge
lecekteki toplum biimlerini de sadece iktisada gre deerlendirmek, diyalek
tik deil mekanik bir dnce olur. Eletirel Kuram'n, kendisine dayanlan
kimi yerlerde indirgendii ekonomizm; ekonomik olana nem vermeye deil,
onu ok dar anlamda ele almaya dayanr. Balangtaki, btn hedefleyen
ynelimi, snrlandrlm fenomenlere dayanlmasnn ardnda gzden d
mektedir. Eletirel Kuram'a gre gnmz iktisad esas olarak, insanlarnn
kendi gereksinimlerinin tesinde rettikleri rnlerin, dorudan doruya
toplumun eline gemeyip, zel mlkiyete gemeleri ve sahlmalaryla belir
lenmitir. Bu durumun alarak ortadan kaldrlmasndan, kesinlikle felsefi
bir topya deil, daha st bir rgtlenme ilkesi kastedilmektedir. Eski ilke, in
sanlar felakete srklemektedir. Ancak deiiklii tanmlayan toplumsalla
trma kavram, sadece ulusal ekonomiyle ya da hukuk bilimiyle ilgili unsur
lar iermez. Endstriyel retim, bir devletin denetimine sokulduunda, bu
olgu, anlamnn Eletirel Kuramca her defasnda duruma gre yeniden analiz
edilmesi gereken tarihsel bir olgudur. Diyalektik kuram salt dnceden kay
naklanan bir eletiri yapmaz. Bu kuramn idealist biiminde bile, gerekliin
sadece karsna karblan bir kendinde iyi tasarm reddedilmitir. Eletirel
Kuram, neyin zamann stnde olduuna gre deil, neyin zamannn geldi
ine gre yargda bulunur. Eletirel Kuram'n diyalektik ilevi, her tarihsel
adm sadece tek tek yalhlm verilere ve kavramlara deil, onlarn balang
cna ve btnsel ieriklerine gre deerlendirmek ve atlan admn onlarda
canl olmasn salamakhr. Gnmzde doru felsefe, somut ekonomik ve
sosyal analizlerden boaltlm, balamsz kategorilere geri ekilmeye deil,
tam tersine, ekonomik kavramlarn, her ynde gereklii rtmeye uygun bir
ii boaltlm, balamsz ayrnh almasnda buharlamalarna dayarur.
Horkheimer, kendi kendinde, herhangi bir hakikatte, huzur bulduunu sy
leyen felsefenin Eletirel Kuram'la bir ilgisi olmad dncesindedir.
Horkheimer, Eletiri Kuramnn, gnmzde teknik ilerlemenin insan
ve toplum zerindeki etkisiyle ilgilendiini, tekniin barbarlkla edeer ol
duunu, her trl teknolojik srecin toplumsal srelerden ayrlmadn, bu
srecin insanlar hayvan trnden ayrdn ve bu arnmann da tini ocuk
luk srecine indirgediini belirtir.
Eletiri Kuram, artk devrimi savunmamaktadr; nk Nasyonal Sos
yalizmin yklmasndan sonra Bah lkelerinde devrim yeni bir terrizme, ye
ni bir korkun duruma ynelebilir (Horkheimer, 1985a:341 ). Toplumun eleti
rel analizi, egemen adaletsizlie iaret eder; ancak ona gre, egemen adalet-
I t I 1,11 ,1111 holum

l l , . m a giriimi, daha byk adaletsizlie gtrmtr (Horkheimer,


! I .' l .'i ) . Horkheimer, bireyin zerkliini kaybetmesini istememesi nedeniy
l , l . " devrimin getirecei otoriteryan ynetimden de kanmann gereklili
. 1 1 11 l k k a tekmektedir. lmnden hemen nce, "teolojik olmayan hibir
'." ' V l i ilgilendirmiyor" diyecektir.
l lorkheimer ve Eletiri Kuram giderek artan bir ekilde kkten dei
yl l l ' l.n umudunu yitirmekte, ge felsefesi ise, klasik anlamda kktenci ni
l l l. lrinden uzaklaarak, bir tr uyum anlamna da gelebilecek, varolan de-
1 1 11 11. r.tik hak ve zgrlklerin ncelikle korunmas ve bunlarn gelitirilme
l w da yanan bir yeniletirmecilii iermektedir. Adomo, "zde Olmayan
n mak" ya da "Negatif Diyalektik"i ele alnp gelitirmi; Horkheimer ise,
" / i111111111en baka Olana zlem" (Sehnsucht nach ganz Anderen) dncesi altnda
\ l rno'ya benzer bir negatif diyalektik gelitirmi ve bu dncesi onun ge
lhwfesinin nemli belirleyicilerinden olmutur.
Bottomore tarafndan, Eletiri Kuramnn drt dnemi olduu belirtil-
1 1 11'1...t edir, bunlar: 1 ) Grnberg'in enstitnn banda olduu dnem (1923-
l ':l 1 ), ki bu sre esas olarak, Marx'n temel tezlerini o gnk koullarla ili-
1. l lndirmenin tartld dnem; 2) Nasyonal Sosyalistlerin (Nazi'lerin) ikti
l .ra geldii ve g yllarn da iine alan dnem (1933-1950); 3) Okul yeleri
i n Almanya' da yeniden dnsel etkinliklerine balad 1950-1970 dnemi,
ki bu dnemde Marcuse ve Lwenthal'in, Adomo ve Horkheimer'den daha
radikal dnce ve tutum iinde olduklar grlmektedir; 4) Adorno'nun
1 969 ve Horkheimer'in 1973'te lmlerinden sonraki dnem -ki bu dnem
okulun dalma dnemi olarak grlmektedir- (Bottomore, 1990:14). Ancak,
bu dnemde Habermas gibi, okul dncesi dna tamasna karlk, eleti
ri kavrayndan vazgemeyen bir izgiyi srdren etkili bir grup dnr de
-ayrca Albrecht Wellmer, Alfred Schmidt ve Klaus Offe- onlar izlemektedir.
Habermas'a gre (2001 :833), Sosyal Aratrmalar Enstits alt temel
konu zerinde almtr. Bunlar; a) Liberalizm sonras toplumlarn btn
leme biimleri, b) Aile iinde toplumsallatrma ve Ben-geliimi, c) Kitle ile
tiim aralar ve kitle kltr, d) Susturulmu protestonun sosyal psikolojisi,
e) Sanat kuram, f) Pozitivizm ve bilim eletirisidir.
Marx'n politik ekonomi eletirisi, materyalizm anlay ile yakn bir
balant iinde olan Frankfurt Okulu, geleneksel teori ve ondan ortaya kan
kavramlarn st-eletirisine ynelmi, yntem olarak da Marx'n sorunlara
bak tarz benimsenmi, ancak Marx'n ortaya koyduu kategoriler ve analiz
nesneleri geniletilmi ve temel ilkeler felsefi eletiri asndan korunmutur.
Slater'a gre, bu nedenlerle, 1930'lu yllarda kendilerini Marxist olarak tanm
lamalarnn bu trden bir dayanaa sahip olduu -deiik bir adan tersi bir
dnn de sz konusu edilebilecei gibi- ileri srlebilir (Slater, 1998:92).
max horkheimer 263

Bunun yan sra, Frankfurt Okulunun, zellikle Horkheimer'in akl


zerine vurgularnda eilim, Hegel ve zellikle Kant'n anlad anlamda ak
la nem verme ve onu arasal akl (insrumentalle Vernunft) ve nesnel ya da
nesnel (ya da genel) akl (Objektive Vernunft) diye ikiye ayrlmasdr. Bu nok
tada anlama yetisi (Verstand) ve akl (Vernunft) ayrm Horkheimer' de ak
seik grlebilir. Horkheimer, akl anlama yetisinden daha stn tutmaktadr
denebilir. Ona gre, nesnel akl (objektive Vernunft), sorunlar zmleme ve
deerlendirmede Eletiri Kuramnn kendisine temel ald akldr.
Enstit'nn al konumasn yapan Grnberg'in ifadesine baklrsa,
Marx'n dncelerinin izlenecei ok ak bir ekilde grlebilir. Grnberg
Enstitnn, "Tarihin tarihsel materyalist yorumu, btn toplumsal grng
leri, bunlara karlk gelen tarihsel biimi iinde, ekonomik yaamn yans
malar olarak grmektedir; yani, son kertede, 'maddi yaamn retim sreci
toplumsal, politik ve dnsel yaam srelerini belirlemektedir'. Btn ta
rih (yabanl dnem dnda) kendini snf savamlarnn tarihi olarak ortaya
koymaktadr" dncesinde olduunu belirtir (Slater, 1998:18). Grnberg'in
bu dncelerine, Weil'n, Marxizme ilikin tm gndermelerin, 'bir parti
politikas olmayp, kesinlikle bilimsel bir anlamda olacan' da eklemek ge
rekir.
Eletiri Kuram, insann, doann bir gc olarak edimde bulurunasy
la, doay kendi amalar iin kullanmas anlamna gelen alma edimini ger
ekletirdiini, toplumsal i ya da almann arhk ne zgrleimin ne de ras
yonelliin alan olduunu, artk hem zgrlemenin hem de akln baka bir
rnekte ararunas gerektiini belirten Benhabib (1986:164-167), Eletiri Kura
mna gre kltrn iinin, tekinin bak asyla 'Ben' in zdeliini kurmak;
aklnsa, bunun baarlmasn salayan yeti olduunu belirtmektedir (Benha
bib 1986:179).
Eletiri Kuramnn grevinin, ne ynde gideceimizi gstermek olduu
nu dnen Geuss (2002:83), eksiksiz bilgi olmakszn zgr olunamayacan
ama ayn zamanda tmyle zgrlk koullarnda bulurunakszn eksiksiz bil
giyi de edinemeyeceimizi dnmektedir. Geyer'e gre (1980:62), Horkheimer
ve Adorno'nun incelemeleri, politikann, aklc bir toplumu gerekletirme
amaanda bir ara olarak kullanlmasn konulahrmaktadr. Aralam akln
niteliklerinden hareketle denebilir ki, yalnzca politika deil, aralam akln
yneldii her ey, tpk kendi gibi zorunlulukla aralamakta, srf bir nesne du
rumuna dnmektedir.
Eletiri Kuram dnrlerinin aralarnda nemli farkllklar ortaya
kmsa da, dnyay anlama/ anlamlandrma konusunda ortak hareket nok
talarna, dncelere sahip olduklar grlmektedir. zellikle 1950 sonrasn
da, Frankfurt Okulu dnrleri arasnda belirgin ayrlklar ortaya kmhr.
.. n 4 ... ttu 1 lolun

d n ki derin dnce ayrlklarna karn, dnyay kavraylarnda d


' ,, ,
*
" " ' " ' 1 wrspektif deimemitir. Bu ayrm , Horkheimer ve Adomo'nun Mar

l I l lrden uzaklam olduklar noktasndadr.

Bu anlamda Marcuse'nin, Marxist dnceleri daha radikal bir biem


. , . l l getirerek Marxist tezlere yaknln korumu olduu dnlebilir.
t\ 1 1 1 . .. yine de aralarnda ortak bir ynelim ve kavrayn bulunduu ileri s
11 ll i l i r. Eletiri Kuramnn rol, bir snfsal rgtllk balamnda olmasa
l . l.. ndine hareket noktas olarak belirledii misyon, toplumsal eliki ve in
111 1 1 1 11 kendini gerekletirmesinin nnde engel olan sorunlarn stesinden

p,l neye alan glerin, tarihsel materyalist bir kavrayla dnsel olarak
yd nlatlmas ve betimlenmesidir. Grnberg'in, enstitnn al konuma
ml a bu dnceyi aka ifade ettii grlmektedir.

Bottomore, Eletiri Kuramnn amacnn, toplumun dnm ve insa


n n zgrleimi dncesinden ortaya ktn, bilgi ve hedefinin, kuramsal

v e pratik akl bir senteze gtrmeye yneldiini, felsefi giriim olarak, pozi

tivizmin "olgu ve deer" anlaynn eletirisi olduunu belirtmektedir.


Frankfurt Okulunun, olgunluk dneminde birbiriyle ilgili geyi ortaya
koyduunu, bunlarn: Toplum bilimlerinde bilimciliin (ya da pozitivizmin)
epistemolojik ve metodolojik bir eletirisi, teknokratik-brokratik yeni bir
egemenlik biiminin yaratlnda temel bir etmen olarak bilim ve teknoloji
nin ideolojik etkisine ynelik eletirel bir tavr ve kltr endstrisi ya da ge
nel olarak egemenliin kltrel boyutlaryla bir nilgilenimdir, ki bunlarn da
yalnz Frankfurt Okuluna zg olmad grlmektedir (Bottomore, 1990:53).
Geuss, Eletiri Kuramnn temel ayrt edici zelliklerinden biri olarak, onlarn
zgrleimci olmalarn anar. Eletiri Kuram, bir taraftan verili bir zamanda
ki zgrlk olanaklarn kefetmekte, dier taraftan ayn olanaklarn ierisin
deki bask ve barbarlk izlerine k tutmaktadr (idem, 1997:13-44).
Eletiri Kuram, her eyi sylenmi ve bitmi olarak grmeyen, yarg
larn ak brakan bir kuramdr. Kuram temsilcileri, kendilerini ifade etme
yntemi olarak, baka felsefi dnr ve gelenekleri eletirme yolunu izle
mektedir. 1840'lardaki eletiriciler (zellikle Marx), ii snfnn kendi dn
celerini yaama geirecek nemli bir g olduunu kabul etmelerine karn,
1900 sonras eletiricileri (Frankfurt Okulu da iinde olmak zere) ii snf-

Adomo'nun, krizin ve snf elikilerinin etkilerinin kontrol albna alnabileceini, snf toplumunun
znn daha belirgin bir biimde silindii ve Horkheimer'in, Marx'n dnceleri toplumu anlamak
iin gerekli ancak yeterli olmad ve snfn arhk toplumsal sorunlarn zmnde etkili bir g ol
maktan kh ve sorunun stesinden gelme yeteneinde olmad grn dile getirerek yaplabi
lir bu aynm.
4 Marcuse Tek Boyutlu nsan ile Bakaldn ve syan adl almalarnda, teknolojik toplumun, ngrle
bilir bir gelecekte niteliksel deiimleri kontrol edebilecek bir yapda olduunu, ama bunun kart,
yani bu durumu tersine evirebilecek g ve eilimlerin de olduunu, ancak artk ii snfnn tek
devrimci bir snf olmadn, tek bana nc ve motor g olamayacan belirtmektedir.
max horkheimer 265

nn, dnlen felsefi ve toplumsal kuram yaama geirme yeteneinden


yoksun olduunu, kimi koullara dayandrarak olumsuzlamaktadr.
Eletiri Kuramnn en belirleyici kavraylarndan biri, artk ii snf
nn, insann ve toplumun zgrleiminin ncs olmad ve artk bu motor
gcn, doa ve insan arasndaki elikide olduu savnn ileri srlmesidir.
Onlara gre tahakkm, ekonomik olmayan nitelikte srmektedir. Kapitalist
smr biimi, gnmzde geni bir balam iinde bakldnda tahakk
mn Bat tarihinin burjuva dnemine ait tarihsel bir biimi olarak grlmek
tedir. Devlet kapitalizmi ve otoriter devlet, bu dnemin sonunu getiren, ya da
bu dnemi kktenci ekilde deiikliklere uratan gelimeler olmutur. Ta
hakkmn, artk burjuva dolaymlamalar da bir kenara itip kaba bir yneti
me dnerek, acmasz ve ykc Bat smrsnn sonucu olduu dile geti
rilmektedir Oay, 1989:370).
Yalnzca kapitalizmin deil, reel sosyalist sistemlerin de eletirisini ya
pan Frankfut evresi ve Horkheimer'in devlet kapitalizminden ne anlad
n Trcke ve Bolte ana hatlaryla yle dile getirmektedir: 1 ) Kapitalizm kav
ram, liberalizmin ideal tipini daraltmaktadr. Bu durum, ok sayda bireysel
ekonomik znenin serbest rekabetiyle, pazar araalyla dolaymlanmakta
dr. 2) Tekel, rekabetin diyalektik kart olarak kavranamaz, tersine onun ta
rihsel noktalarla soyut kartl sz konusudur. Byk tekeller, rekabeti t
myle etkisiz brakmlar ve pazar yok olmaya terk etmilerdir. 3) Kapitaliz
min bu tekellemesinin grlebilir mantksal son basama devlet tekelidir.
Soygun etesine benzer, politik, ekonomik ve askeri elitin oluturduu bir ik
tidar klii, retimin kontroln ve faydann bllmesini zerine alrlar.
Bunlar, toplumu bilinli istemelerine gre terr ve ikramiye (dl) araoly
la ynlendirirler (Trcke / Bolte, 1994:8-12).
Habermas'a gre, Horkheimer, enstit'nn eski yayn organ olan Ze
itschrift dergisi ciltlerini sandk iinde kilerde saklatmaktadr ve kimse bunla
ra ulaamamaktadr. Horkheimer 1968 ylna dein Zeitschrift'teki eski maka
lelerin yaynlanmasna izin vermemi, izin verdiinde ise, yaynlanan kitab
na yazd nszde; "Eletiri Kuramnn, deimi bulunan bugnk tarihsel
koullar altnda dncesizce ve dogmatik bir biimde ele alnmasnn, Ele
tiri Kuramnn reddettii ve ortadan kalkmasna alt sreci hzlandrma
ya yarayaca" (1968:1X-XIV) uyarsnda bulunmutur.
Eski dergilerdeki makalelerin yaynlanmasna izin verdii 1968' de bile
Horkheimer, 1939' da yaynlanm Yah udiler ve Avrupa balkl makalesinin
tekrar yaynlanmasna izin vermemitir. Bu makalede ok sk alntlanan, "Ka
pitalizmden sz etmeye yanamayann, faizm hakknda da konumamas gerekir",
ifadesi gemektedir. Frankfurt'a geldikten sonra, deien artlarn neler oldu
u ve bu tutum deiikliinin nedenleri, onlarn kendi yazlarnda da ak de-
266 beinci blm

ildir. Burada ortaya koyulanlara dayanarak denebilir ki, bu tutumlar, onla


rn ne lde eski dncelerinden uzaklabna iaret etmektedir.
Ancak Frankfurt Okulu ya da Eletiri Kuramnn baard ne srle
bilecek nemli bir dnce de, her ne olursa olsun, Marxist kuramsal yakla
mn derinletirilmesidir denebilir. Marx' ve Marxizmi, iinde bulunduklar
toplumsal ilikiler btn ierisinde derinlemesine ele alarak, tartma ve
eletirilerle, bulunulan noktadan daha yksek dnsel dzeye ilerletmiler
dir. Bylelikle de, Marx ve Marxizmin daha st dzeyde incelenme ve arat
*
rlmasna yol aarak nemli katklarda bulunmular ve bu alandaki dnce
dnyasnn zenginlemesine olanak salamlardr.
Frankfurt Okulu ya da Eletiri Kuramnn toplum eletirisini aklama
daki anlam ve yerinin ne olduunu arayan almasnda Demirovic (1999:9),
teorinin toplumsal praksisin olduu yerde aranmas gerektiini, bu balam
da Horkheimer ve Adorno'nun, teorinin kendisinin praksis olduu dnce
sine gvendiklerini (1999:44-45) ileri srmektedir.
Horkheimer ve Frankfurt Okulu'nun geirdii dnsel evrim en ak
ifadesini, Marxist bir kuramn temel tan oluturan snf elikisinin yerine,
tarihin motorunu bir baka yerde, insan ve doa arasndaki elikide arama
larnda bulmaktadr. Horkheimer, Pollock, Lwenthal ve Adorno'ya gre, ta
hakkm, gnmzde giderek daha dorudan, ekonomik olmayan bir nitelik
te bir tahakkme dnmektedir. Kapitalist smr biimi, tahakkmn Ba
t tarihinin burjuva dnemine ait tarihsel bir biimi olarak grnmektedir.
Devlet kapitalizmi ve otoriteryan devlet, bu dnemin sonunu getiren ya da en
azndan bu dnemi kktenci bir biimde deiikliklere uratan en son geli
meler olmaktadr. Tahakkm, gnmzn dnyasnda, burjuva toplumuna
zg dolaymlamalarn da terk ederek, daha dolaysz ve daha kaba bir y
netmeye, hkmetmeye dnmektedir. Bu dnm, bir bakma Bat insan
nn kuaklar boyunca doa karsndaki acmasz ve ykc smrsnn zo
runlu sonucu, sanki doann bir tr almas gibi grlmektedir.
Frankfurt Okulu yelerinin, bilimsel teorilerle eletirel teoriler arasn
da belirgin ayrmlar yaptn dnen Geuss'un (2002:84-85) grd ay
rmlar zetlenirse: ilkin bu iki kuram arasnda amalar ve uygulaym farkl
lklar sz konusudur. Bilimsel teoriler ama ya da hedef olarak, dnyann ba
arl bir ekilde maniple edilmesini ve arasallatrlmasn (nesneletirme
yi) sz konusu ederler. Geusss'a gre Eletiri Kuram, zgrlemeyi ve aydn
lanmay hedefleyerek, Eletiri Kuramna gre hareket edenlerin zorlarunalar
dan kurtulmalarn ve nerede olduklarn belirlemelerine yardm etmektedir.

Bu katklann gsterecek temel alanlar ve abalara iaret edilecek olursa; esas olarak bireyin ve top
lumun zgrlemesinin olanaklann aratran toplumsal ve bireysel geliimi engelleyen/etkileyen
gelere iaret eden, otorite, kltr. aydnlanma, sanat, toplum ve egemenlik konulandr.
ma horkheirner 267

Ona gre, bilimsel kuramlar nesneletirici, Eletiri Kuram ise zgrletirici


dir.
Baarl bir Eletiri Kuramnn etkisinin, zgrleme ve aydnlanma ol
duunu ileri sren Geuss (2002:89-90), Eletiri Kuramnn, eletirdii toplum
sal iliki ve durumla ilgili olarak, balang durumunda hem yanl bilin ve
yanlgy, hem de 'zgr olmayan varolu durumunu' sz konusu ettiini, bu
iki durumun birbiriyle iliki iinde olduunu, bireylerin bu durumdan kur
tulabilmelerinin ise ancak zgrlemeyle olanakl olduunu vurgulamakta
dr. ' zgr olmayan varolu', faillerin kendi kendilerine dayathklar zorla
madr ve bu durumu failler anlamamaktadrlar. Nihai durumsa, faillerin yan
l bilinten kurtulduklar, aydnlanm olduklar, kendi kendilerine dayat
m olduklar dayatmadan kurtulduklar, yani zgrlemi olduklar bir du
rumdur.
Eletiri Kuram Geuss'a gre (2002:115-116), nerilen nihai durumun,
retim glerinin geliim dzeyi temel alndnda, faillerin 'zgr olmayan
varolu'tan kurtulabilecekleri savlanr. Bu etkinliin faillerin eylemiyle orta
ya kacan, balang durumundan nihai duruma geiin de pratik zorun
luluk olduunu varsaymaktadr. Marxizmden kendilerini ayran noktalardan
biri de Frankfurt Okulu yelerinin, 'snfsz toplumun' tarihsel akn zorun
lu sonucu olarak ortaya kaca dncesine katlmamalardr.
Eletiri Kuramnn temel dnsel eilimleri; nesnel akl dnyaya ege
men klmaya almak ve aklsal bir toplum biimi nermektir. Marxist diya
lektik yerine srecin kendi i diyalektiinden yanadrlar. Yani, 'ak ulu' ya
da 'kapal olmayan' diye adlandrlan ve son yargy vermi olmaktan uzak
duran diyalektii nermekte, tarihin kendinde bir varlk deil, olaylarn kav
ramsal zeti olduu dncesini ileri srmektedirler. nsann insan tarafn
dan smrsnn yine insan tarafndan sona erdirilmesi gerekliliinin altn
izerek, kapitalizmin insann olumsuzlamas olduunu, ekonomik ilikilerin
insanlar bireycilie zorladn, otorite ve totalitarizmin kapitalizmin zne
ilikin olduunu vurgulamaktadrlar. Ynetilen dnyann bir btn olarak,
kolektif baskya dntn, insann reit olmaktan uzak olmas nedeniyle
ruhsuzlatn belirtmektedirler. Burjuva egemenliini, iyi rgtlenmi ve
ynetilen bir dnyann izlediini, burada insan ve dnmesinin retimin bir
paras olduunu, akln znel ve arasal akla dnerek, insan keyfi eylemin
denetimi altna soktuunu, bu srecin gelimi endstri toplumlarnda ta
mamlanm olduunu vurgulamaktadrlar.
Eletiri Kuramna gre, doay egemenlik alhna alma etkinliindeki
insann, akl arasallahrd, ancak bu aralatrmann trdei ve doayla s
nrl kalmad, aralatran bireyin kendine de dnd belirtilmektedir.
Anamalc toplumsal yaam ve retim ilikileri kltr endstrisi araclyla,
268 beinci blm

insansal ilgiler ekonomik nceliklerin alhna konmaktadr. Temel insansal et


kinlik olan dayanma, artk tekilerle birlikte olmak iin, topluluun karla
rnn alglanmasna ilikin bir motif ya da bak as olmaktan km, znel
karlarn tatmini iin mekanik birliklere dnmtr. Bilimler de kendi te
mel insansal amalarndan uzaklaarak, an egemen, pragmatik ya da ara
salc anlayn benimsemektedirler. Aydnlanma ieriksel anlamda kendi kar
tn iermekte, kendi karhna dnmektedir. Sonu olarak, iinde bulun
duumuz koullarda zgrleme, tarihte bulunduu en uzak noktaya gerile
mitir.
Horkheimer Marxizm'in almas gerektiini, Marxizm'in dayand
temellerin deitiini, bylelikle de an maddi koullarnn deimesine
kout olarak aa uygun tasarlar gelitirmek gerektiini belirtmektedir. Pro
letaryann eskisi gibi devrimci olmadn, hatta daha nce belirtildii gibi
kar devrime hizmet ettiinin de altn izmektedir. Reel sosyalizmin zgr
l gelitirmediini, kapitalizmin baskclnn burada sadece ynetim tek
nii asndan farkllklar gsterdiini, sosyalist lkelerin polis devletine d
ntne de iaret etmektedir.
Eletiri Kuramnn metodolojik vurgulan Kellner'den u ekilde zetle
nebilir: "1) Eletiri Kuram disiplinler arasndaki snn zayflatmakta, kesin s
nrlara kar kmaktadr. 2) Toplum ve kltr, ekonomi ile politika ve felsefe
arasndaki ba vurgulamaktadr. 3) Disiplinler aras bir bak asyla dier di
siplinlerden ayrlmaktadr. 4) Btn sosyal srelerde ekonomi yapc rol oy
namaktadr. 5) Felsefe ve sosyal teori arasndaki kurulmu snrlan ykmakta
ve teori ile siyasa arasndaki okul, sre ierisinde arlkl olarak felsefe ile ta
rih, toplum ve insan odakl aynlklar yok etmeye girimektedir" (Kzlelik,
2000:43, 44).
Dnyay uygulaymsal anlamyla deitirmenin olanakszlna kana
at getirmi Horkheimer'in "Eletiri Kuram" ad altnda ortaya koyduu d
nceleri, onun alma yntemini belirliyor olmasnn yannda farkl ierik
ler de tamaktadr. Bu ierikler, onun, kltr, sanat, tarih, toplum, insan ve
insan ilikilerine ilikin zm araynda dayand kavray olmas bak
mndan, ierik olarak olduu kadar kavramsal olarak da ilevsel bir anlam
yklenmektedir.
Ona gre, ilerleme karsnda da durmayan eletirel dnme, zgr
lk tortularndan ve reel insanlk eilimlerinden yanadr. Ynetilen dnyann
gidiini her zamanki gibi dolayl ekilde hzlandrmak yerine, zgrl ko
rumann, onu yaygnlatrp gelitirmenin ok daha byk bir nem tad
n daha sonraki yazlarnda da dile getirmitir (Horkheimer / Adorno,
1997b:9-10; 1995:8-9).
max horkheimer 269

Eletiri Kuramnn hareket noktalarndan biri olan politik ekonominin


eletirisi, arasal akln eletirisine dnerek, yalnzca eletiri nesnesinin fark
llamasn deil, ayn zamanda eletirinin manhnn deitiini de gster
mektedir. Geleneksel kuramda, dnyay betimleyen genel ve kendi iinde tu
tarl ilkelere varma, saf bilgiye ulama gtilmekteyken, Eletiri Kuramnn
genellikle, btn anlamak iin onun somut tikellerde yer almakta olduu
durumlar ele ald grlmektedir.
Eletiri Kuramnn, kapitalizm tarafndan retilen deime ve gelime
lerin stesinden gelebilme giriimi olduunu ile? sren Thembom'a gre,
geleneksel teori ve Eletiri Kuram arasndaki ayrm, "kuramn toplumsal ye
niden retim srecine yardm etmesi ya da bu srece yka bir etkiqe bulun
mas" dr (idem, 1997:42).
Eletiri Kuramnn, en yaln biimiyle, Nasyonal Sosyalizmin (Na-.
zizm'in) ortaya kt srada egemen sisteme kar ynelmi olduunu ska
belirten Horkheimer, bu dnemde devrimin tek umut olduu, ancak ok k
t bir ekilde, gelimeyi kesintiye uratacak biimiyle devrimci abalarn da,
tersine evrilmi bir tehlike olduunu, eletirinin bu tehlikeye de yneltildi
ini vurgulamaktadr.
Horkheimer, eletirel felsefenin, toplum ve insann durumundan hare
ket ettiini, birey ve toplum ilikilerinin hangi ilkelere, ne tr ilikilere dayan
mas ve nasl olmas gerektiini, neyin doru olduunu, bylelikle de burada
varolann eletirisini yaptn, 'doru olan nereden biliyorum'un sorgulan
mas gerektiini belirtmektedir. Felsefe, yntemsel ve srarl ekilde akln
dnyaya egemen klnmas denemesidir ve Eletiri Kuram da bilimi ve top
lumu birlikte eletirmektedir. Eletiri Kuram, ada toplumun durumuna
uygun tek felsefedir.
Eletiri Kuramnn ikili grevi vardr; ilki, neyin deimesi gerektii ve
ikincisi, neyin korunmas gerektiinin adlandrlmasdr (Horkheimer,
1985:396). Eletiri Kuram, egemen sisteme ynelmektedir ve Nasyonal Sosya
lizm dneminde ortaya kmtr. Bu dnem, tek umudun devrim olduu bir
zamandr. Ona gre, bugn yeni bir tehlike ortaya kmhr. Gelimeyi tehli
keli bir biimde kesintiye uratan, ynlendirilmi dnyaya gtren devrimci
abalar, tersine dnm bir tehlikedir (Horkheimer, 1985:340). k noktasn
varolann eletirisine dayandran Eletiri Kuram, yanl olann ne olduunu
syleyebilir, ancak doru olann ne olduunu betimleyemeyeceini bir itiraf
olarak dile getirmektedir. (Horkheimer, 1985a:331 ).
Geleneksel teoride bilgi ak snrldr ve bu bilgi ak yalnzca mev
cut durumu ve bu koullar altnda bulunan durumlar olumlar. Bilim olgular
dzenidir, bu dzen bilincimizin zaman ve uzanm doru yerinde, her defa
snda doruyu beklememize izin verir. Geri bu durum, kimi farkllklarla tin
270 beinci blm

bilimleri iin de geerlidir. Bu anlamda doruluk bilimin amacdr; ancak bu


noktada Eletiri Kuramnn ilk gds ortaya kar.
yle ki; bilim, neden belli nesneleri, belli bir dzen iinde belli bir
ynde toplamakta da baka bir ekilde yapmamaktadr? Burada, bilimin, top
lumsal temelleri tanma ve kendi hakkndaki dnmn (refleksiyon) eksik
olduu grlmektedir. Bilim, niin Ay'la ilgienmektedir de insanla ilgilen
memektedir? Bu sorunun yant, bilimin insan merkezli ve insan balaml bir
etkinlik olmasna karn, bu hareket noktasn unutarak, sanki bilimin ken
dinde ve hibir eyle balants olmayan bir alanm gibi ele alnmasnda yat
maktadr.
Eletiri Kuramnn, 1920'li yllarn sonuna doru, daha iyi bir toplum
dncesinden hareketle ortaya km olduunu, toplum ve bilime kar,
varolan olgularn kalplam deerlendirmelerine eletirel tutum alm ol
duunu dile getiren Horkheimer (1985a:339), bugn artk pozitivist felsefe
nin olmadn, sadece pozitivist tutumun olduunu vurgular. Bu durumun,
bilim ve genliin en ileri kesiminin tutumu olduunu, en zeki aktivist
rencilerin bile bu tutumu benimsedikleri ve pozitivist olduklarn, bu tutu
mun dnda her eyin laf ya da dogma olarak deerlendirildii de belirtil
mektedir (Demirovic, 1999:846-847).
Nasyonal Sosyalizmin egemenlii, basklar, toplumun umudunu yitir
mesi, snf mcadelesinin baarszl, yoksulluun art, iinde yaanlan
toplumsal kmazlar karsnda entelektel zmszlkler Eletiri Kuram
nn olumasna zemin hazrlamtr. Toplumsal ilikilerde neyin yanl olaca
nn belirlenmesi, buna karlk neyin doru olacann ortaya koyulmaya
giriilmemesi Eletiri Kuramnn temel k noktalarndan biri olarak vurgu
lanmaktadr. Yani iinde yaanlan sorunlar, karlaldka yanllanabilir;
ama gelecek toplumun yaps ve etkileim modelleri bugnden koyulamaz.
Tartmay sorularla amay deneyen Horkheimer, "bilim ara olarak
hibir eydir, bilim, niin ara olduunu dile getiremez bile" demektedir.
"Doaya egemen olmak iin" dediinde, ona, "Niin doaya egemen ol
mak?" diye sorulduunda, "yi bir toplum iin" diyeceini; ama ona, "niin
iyi bir toplumun gerekli olduu sorulduunda" bunu bilimsel olarak yantla
yamayacan (Horkheimer, 1988c:414) belirtmektedir. Grlmektedir ki, ona
gre bilim, yaamn anlam hakkndaki soruyu yantlamaya yetili deildir.
Pozitivist felsefe iin, olgular betimleme ve birbirine balama, bilgiyi verili
ekliyle yararl hale getirme sz konusudur (Horkheimer, 1985:287). Poziti
vizmin probleme bylesi bir yaklam, amac aralatrmaya ynelik grn
mektedir.
Modern dncenin, pragmatizmde olduu gibi, bu grten bir felse
fe karmaya altn ileri sren Horkheimer, akln aralamasn ve biim-
max horkheimer 271

sellemesini ortaya karan temellerin, bu sonulara dayanan felsefe dizgesi


kurduunu syler. Bu dizgeler, pragmatizm ve pozitivizmdir. Pragmatizmin
z, bir dncenin, bir kavramn ya da bir kuramn bir eylem izlei ya da ta
sarsndan baka bir ey olmad ve dolaysyla doruluun da yalnzca bir
dncenin baarsndan ibaret olduudur. Pragmatizm, balangcndan beri,
doruluun mant yerine olasln mantnn geirilmesinden yana ol
mutur. Bir dnce ya da kavram ancak sonularyla anlam kazanyorsa,
nermeler de yksek ya da dk bir olaslk derecesi olan beklentileri dile
getiriyor demektir. Ona gre, pragmatizm, anmsamaya ve derin derin d
nmeye vakti olmayan bir toplumu yanstmaktadr (Horkheimer 1991 :60-
62). Beklentilerimiz gerekletii ve eylemlerimiz baarl olduu iin dn
celerimizin doru olduu kavrayna dayanan pragmatizm, amzn en
dstriyel ileyi mekanizmasnn, bireysel, toplumsal davran ve ilikilere de
yansdn gstermektedir.
Dnceleri eya gibi ele alan ve doa zerindeki teknik egemenlik d
nda her trl doruluk dncesini tavsiye eden, fiziki deil, kendi etkin
lik trn "btn baarl olmu bilimler" arasna kaydettirmeye alan, fi
zikiyi taklit eden filozofS olduunu belirtmekten geri durmayan Horkhei
mer, pragmatizm tarafndan, dncenin, dnce olmayan bir eyle, retim
ya da davranlar zerindeki etkisiyle llmekte olduunu ileri srmektedir.
Horkheimer, doa bilimlerinin -zellikle fiziin- doru dnme yn
temlerini model olarak alan, dorulanmad srece hibir nermenin anlam
l olmad ilkesini klavuz edinen, kltrel bunalm "sinirsel zayflamaya
balayan" pozitivistlerin, bilimin ykc etkilerinden de haberdar olmakla bir
likte, bu tr kullanmlarn sapknlk olduu grn ileri srmelerini, doal
bilimi her eyden nce yardmc bir retim yntemi, toplumsal srecin yal
nzca bir gesi olmas nedeniyle hakl grmemektedir. Felsefi bir teknokrasi
olarak grd pozitivizmin, her eyi bilime baladn ve gereklii eletir
meyi deil, ele geirmeye altn ileri sren Horkheimer, rgtlenmi bili
min postlatlarna tam bir uyum gstermeyen her dnceyi dlayarak, lo
kavt ilkesini dnce dnyasna aktardklarn ve genel tekelci eilimin, teo
rik doru kavramn yutacak kadar ilerlediini belirtmektedir (1991:75-76-86).
Bilimsel yntemlerin dnda kalan tm dnce yntemlerini dla
yan pozitivizmin eletirisiyle pragmatizm eletirisini birletiren Horkheimer,
pozitivizmi de pragmatizmi koyduu yere, yani znel, aralatrlm ya da
biimselletirilmi akln egemen olduu dnn yanna koyar. Ancak
pragmatizm ve pozitivizm arasndaki fark, pragmatizmin, beklentilerimiz ve

5 Burada, Husserl'in felsefeyi kesin bir bilim olarak kurma abalan anmsanabilir (Husserl, 997).
2 7 2 lllm totum

yl ll'i izin baarl olmasna balanan doruluk anlay yerine, poziti


v 1 1 1 l -. 1op1 u msal ilikiler balam da dahil olmak zere, bilimsel yntemler

i l l l l sonu ve verilerin doru olduu iddias yer deitirmitir. Her e


y i 1-. l l lleri iinde ele alarak doru ya da yanl, olumlu ya da olumsuz,
y , 1 1 '" l y da yararsz olarak deerlendiren ve bu deerlendirmelerini de tm
r. l p, kabul ettirmeye girien bilim, gnmz basklayan Prokrustes6
y l l l l i andrmaktadr.

1 lorkheimer (1985a:403-404), dzenlenmi bir renimden gemi in


l.11 1 1 1, aralara ynlendirildiklerini, neredeyse her zaman pozitivist ve
.1 1 1 1 l l k bir dnmeye zorlandklarn, eer dnmeye kar dmanlk
,l l \l l wnilerse, tinin eylemesi araclyla yaplanlar da kendilerinde
l l l'. lr; l i rnek zorunda kaldklarn vurgulamaktadr. Bugn, toplumun iler
l 1 ,i ninde birey, psikolojik olarak, toplumun isel yaamna indirgen-
1 1 1 1 l , plum zerklii idi edilmektedir. Ona gre, doada insan trnn
p, l nasnn bedeli, kendi isel yaamnn ldrlmesidir (1974:89-90).
Yu karda da birka kez deinildii gibi, erken Eletiri Kuramnn iki te
. . . ,.,11nii vardr: Birincisi, faizm yoluyla toplum adaletsizlie gmlm
v l durumdan kurtulu olarak devrim umut edilmektedir; ikincisi, yal

" " ' ,, d .la iyi bir toplum, gerek dncenin retilmesinin kouludur. Erken
l l, l l I Kuram'ndan, Eletiri Kuramnn -Horkheimer'in anlad biimiyle
'" '" 1 ,iine gelite, ilk kavray, Marx'n birok noktada haksz olduunun
l l l n e s idir. Bunlara rnek vermek gerekirse; Marx'n, devrimin daima
1 p, 1 1 1 1 1 . n n ekonomik krizin, kapitalist lkelerdeki yoksullaan proletarya ile
l p, l ' l l ortaya kt iddias artk doru deildir. nk ii snfnn duru-
1 1 1 1 1 M. rx'n dnemine gre ok daha iyidir. kincisi, ekonomik krizler daha
'" l;ktadr. Krizler ekonomi politikalaryla engellenmektedir. ncs,
M x ' n doru bir toplumdan bekledii, olaslkla yanlt; nk, adalet ve
0111.0 rlk diyalektiine gre, adalet ne lde artarsa, zgrlk o lde aza
l r v bunun tersi de (Horkheimer, 1985a:339-340) sz konusudur.
Eletiri Kuramnda btne ya da egemene kar gelitirilen eletirinin
twlinde, bireyin btne (deiik ara ve yntemlerle) uydurulmas yalnz
,.,, uydurulmay ierdii iin deil ama ayn zamanda btnn bireyi zne
il'riinden soyarak olumsuzlamas vardr. Nesnel akl znel akl, znel akl
da nesnel akl ierip birlikte bir btn oluturmadka, bu birlik Horkheimer
lnrafndan olumsuzlanmaktadr.

6 Prokrustes, sadist yaratll bir hanodr. Yolculan evine anp onlara yatak veren ama ksa olana
byk, uzun olana kk yata vererek uzun olann uzuvlann keserek, ksa olann uzuvlann ise
ekile dvmek suretiyle yataa uydurur. Theseus onun yolculara yaptn, ayn ekile onu ld
rene dein uygular (Fink. 1995:280).
max horkheimer 273

Wellmer'e (1969:54) gre, Adomo, Horkheimer ve Marcuse'de Eletiri


Kuramnn ge dnem gelimesi, kaybedilen pratie ilginin itiraf7 olarak da
varlk gsterir. Eletiri Kuram, kendini pratik anlamda aciz protesto olarak,
felaket trnden (apokalyptisch) bir eyleme ve yabanclama sistemini tka
yan kar tavr olarak kavrar, yle ki, bu sistemde bir kvlcm olarak Eletiri
Kuram kararan bir dnyada bu kvlcm koruyan ve tekinin hatrlanmas
n canl tutan kavraytr.
Klasik, Ortodoks Marxist anlayn ileri srd proletarya diktatrl
nn hayata geirilmesini de teki otoriter ynetimler kadar tehlikeli bulan
Horkheimer, Rosa Lksemburg'un dncelerine katlarak, hatta daha da ile
ri giderek, kazanlm mevcut hak ve zgrlklerin savunulmasnn esas ol
duunu, sosyalist adlandrmayla da olsa her trl diktatrln olumsuzlan
mas gerektii grn savunmutur.
Bu konuda Horkheimer (1968:X-XII) "Btn aksaklklarna karn,
kukulu bir demokrasinin bile, bugn bir devrimin kanlmaz sonucu olacak
bir diktatrlkten daha iyi olduunu aka ilan etmek, bana hakikat uruna
zorunlu grnyor. ... Rosa Luxemburg Rus devrimine ballna karn elli
yl nce unlar sylemiti: 'Troki ve Lenin'in iyiletirici ara olarak adlandr
dklar, demokrasinin ortadan kaldrlmas, iyiletirilecek hastalktan daha da
ktdr"'.
Horkheimer, Eletiri Kuram (Kritische Theorie ya da Eletirel kuram
denebilir) adl almasnn (1968:1X-XIV) nsznde, yaadmz an, bi
reyin greli zerkliinin son kalntlarn da yok etmekte olduunu ve ren
ci hareketlerinde bavurulan iddeti ise, gsz dmanlarn iine yarayan
bir ara olduunu ileri srmektedir. Horkheimer'e gre, bildiini dile getir
mek ve belki de bylece yeni bir terrden kanabilmek, bugn hala gerek
ten yaayan bir insann hakkdr. Ama Horkheimer, rencilerin bakaldrs
nn somut bir amac olmadn belirterek, onlarn hakl bir ekilde dnyann
ve toplumun deimesini sesli olarak istediklerini, ancak bunu isteyenlerin
soruya yant vermeleri gerektiini syler: 1) "Yeni toplum tasarlar nedir?";
2) "Toplumu kim deitirecek?"; 3) "Bu toplumun iyi bir topluma dnme
si iin hangi aralar kullanlacaktr?" (Horkheimer, 1988c:423-424). rencile
rin, zgrl ne olduunu bilmeksizin istediklerini belirten Horkheimer
(1988c:526), bakalarna zgrlk tanmadklarn da vurgulamaktadr. Byle
olunca, onlarn taleplerinin kendisi de Eletiri Kuramnn nesnesi olmaktadr.
Bu ise u sonucu ortaya karmaktadr: Eylemcilik bizi ileriye gtrmez, tam

7 Adorno, renciler tarafndan pratik etkinlie davet edildiinde, bu teklifi reddetmitir, nk ona
gre bu pratik, teorinin n sansr olarak ilev grmektedir. 1968-69 k retim dneminde, sosycr
loji rencilerj ve asistanlan, Adomo ile tarhmak i'in Sosyal Arahrmalar Enstitsn igal etmi
ler, ancak Adorno'nun ikayeti zerine tutuklanmlardr (Grossner, 1971:107).
274 beinci blm

tersine otoriter devletin ve otomatiklemi toplumun geliiminin hzlanmas


na yardm eder.
Horkheimer, Marx ve Engels'in retilerinin, toplumun dinamiini an
lamak iin hala vazgeilmez olduuna, ancak uluslarn i gelimelerini ve d
ilikilerini anlamakta yetersiz kaldna iaret etmektedir. Yaadmz an,
bireyin greli zerkliinin son krntlarn da yok etme eiliminde olduunu;
liberalizm dneminde, belli snrlar iinde, yurttan kendi gizil glerini ge
litirebildiini, kendi yazgsn belirleyebildiini, zgrlk ve adalet taleple
rinin anlamnn da bu olanaa herkesin sahip olma istei olduunu belirt
mektedir. Muhalefet ne lde direnirse dirensin, kar koymay umduu ge
limenin bir paras haline gelmektedir.
Bugn, bireyin snrl, anlk zgrln gittike artan tehditlere kar
savunma, koruma ve olanakl olduu yerlerde de geniletmenin, bu zgr-
1 e soyut eletiriler yneltmekten ya da umutsuz eylemlerle onu tehlikeye
atmaktan daha acil bir grev olduuna iaret etmektedir. Ona gre, barndr
d tehlikeli gizil gce karn, hem iteki hem dtaki adaletsizliine karn,
zgr dnya u anda hala uzay ve zaman iinde bir adadr; bu adann iddet
egemenlii okyanusunda yok edilmesi, Eletirel kuramn da bir paras oldu
u kltrn yok edilmesi anlamna gelmektedir (Horkheimer, 1968:IX-XIII).
Horkheimer, kuramn stlendii rol, eitli bilimsel dallarn bulgula
rn ortak ilkelere dayanarak birletiren bir ara olarak betimlemektedir. Ona
gre, "Kuram nerede otonomi kazansa orada kavram eylemekte, ideolojik
bir kategoriye dnmektedir." nk bilimsel etkinlikler, endstri ve hk
metler tarafndan ynlendirilerek finanse edilmektedir; onlar da byk l
de retim srecine ilikindir ve her eyden nemlisi, alg nesnesi tarihsel ola
rak verilidir. Alg znesi de yani insan, kendi yntembilimsel ve kategorik
aralarna bal olarak tarihsel ve toplumsal anlamda belirlenmitir.

Aydnlanma ve Akl Kavramlan


Horkheimer, 'Alman Aydnlanmas' dendiinde, Lessing'den ok Marx ve
Engels'in ne ktn, zgrleme balamnda ise, Avrupa'da aydnlanma
konusunda Kant'n zel bir yeri olduunu vurgulamaktadr (1974:49).
Kant'n aydnlanma hakkndaki dncelerinin aydnlanma sorununa ve bu
sorunun zmne k tutucu nitelii, yalnzca Horkheimer tarafndan deil,
bu konu zerine alan neredeyse tm dnrlerce kabul grmektedir.
Horkheimer'e gre, akln amzdaki bunalmnn temelinde, nesnel
lii kavrayamamas ya da sann olarak grmesi vardr ve bu sre yava ya
va her rasyonel kavramn nesnel ieriine yaylmtr. erikleri boalan b
tn genel kavramlar biimsel kabuklara dnmtr. Bu nedenle, akl znel
leirken biimsellemektedir de. Akln biimsellemesinin teori ve pratie de-
max horkheimer 275

in uzanan sonular vardr. znelci gr geerli olunca, dnme, herhan


gi bir amacn, kendinde bir isteme deerine sahip olup olmadn belirleye
mez. deallerin kabul edilebilirlii, eylem ve inanmalarmzn ltleri, etik
ve politikann ynlendirici ilkeleri, btn nihai kararlarmz akldan baka et
menlere balanr. Bu trden teorilere gre, dnme, ister iyi ister kt olsun,
tek tek abalara hizmet eder. Dnme, toplumdaki btn giriimler iin bir
aratr, ama o, baka gler tarafndan belirlenmesi gereken toplumsal ve bi
reysel yaamn yapsn, kendisi belirlemeyi denememelidir.
Nesnel akla dayal sistemlerin, her eyi kapsayan ya da temelde yatan
bir varlk yapsnn bulunabilecei ve insansal belirlenim kavramnn tretile
bilecei dncesini ierdiini belirten Horkheimer, bu sistemlerin, gerek bi
limi, bu tr dnce ya da speklasyon uygulamas olarak anladklarn ifa
de etmektedir. Nesnel akla dayal sistemler, bilgi kuramsal kavraymzn te
melini dzenlenmemi bir veriler karmaasna indirgeyen ve bilimsel al
malarmz srf rgtlenme, snflandrma veya hesaplama, belirleme eklinde
kategorize eden btn bilgi kuramlarna kardrlar. Horkheimer (1991 :34-
35), znel akln, bilimin temel ilevi olarak grd rgtleme, snflama, ka
tegorize etme ve belirleme trnden etkinlikleri, nesnel akln klasik sistemle
ri nda speklasyonlar olarak deerlendirmektedir.
En geni anlamyla 'aydnlanmann', balangtan beri insanlardan
korkuyu silmek ve onlar kendi efendileri durumuna getirmek amacn izle
mi olduu dncesine katlan Horkheimer, tamamen aydnlatlm yery
znn, bugn muzaffer bir felaketin belirtilerini yansttn, aydnlanma
programnn, dnyay gizlerinden kurtarmak, mitleri paralamak ve ham ha
yalleri bilgi araalyla ykmak olduunu, ama aydnlanmann bunu yerine
getiremediini ileri srmektedir8.
Horkheimer da Kant gibi, znel aklla, akln tikel niteliklerinin ne ol
duunu, nasl ilediini, znenin sorunlar karsnda ne tr bir yol izlediini
ve akln kullanmasnn ne anlama geldiini gstermekte, nesnel akln ise t
mele ilikin, birey de iinde olmak zere, tekliinde znel olmakla birlikte ak
ln genel ileyiinin ne iin ve hangi noktada evrenselletiine aklk kazan
drmaktadr.
Horkheimer'e gre, burjuva meta ekonomisinin yaygnlamasyla bir
likte, hesap eden akln gnei, mitin karanlk ufkunu aydnlatmtr; imdi bu
gnein buz gibi nlan altnda yeni barbarlk tohumlan olgunlamaktadr.
Egemenlik altnda her zaman mitin ekim alanna giren insan emei, egemen
liin basks altnda hep mit tarafndan uzaklara tanmaktadr. Aydnlanma-

8 Aynnhl bilgi iin: Adomo ve Horkheimer'in Aydnlanmann Diyalektii ya da etin Veysal'n, "Nes
neleme ve zgrleme Soruru zerine", Tekaa Yaynevi, Ankara:2005" balkl kitaplarna bkz.
276 beinci blm

nn znn, kanlmazl, egemenlikten kanamama olan bir seenek oldu


u grlmektedir. nsanlar her zaman doaya boyun eme ya da doay ken
dilerine boyun edirme seeneiyle kar karya kalmaktadr.
Ona gre, dnyann gizlerinden kurtulmas, animizmin kknn ku
rutulmasdr. Aydnlanmaya kurban giden mitler de aydnlanmann kendi
rndr. Mit, anlatmak, adlandrmak, kayna belirterek, bunlarla betimle
mek, saptamak ve aklamak da istemektedir. Mit aydnlanmaya ve doa srf
nesnellie doru kaymaktadr. nsanlar, egemenliklerindeki artn bedelini,
egemenlik altna aldklar eylerden yabanclaarak demektedirler. Aydn
lanmann eylere kar tutumu, diktatrn insanlara kar tutumu gibidir
(Horkheimer / Adorno, 1997b:25).
Mitlerin aydnlanmay tamamlamalar gibi, aydnlanma da att her
admda mitolojinin derinliklerine girmektedir. Mitlerde tm olaylar olmu ol
duklar iin, bunun karln demek zorundadr. Aydnlanmada da durum
ayndr: Olgu gerekleir gereklemez geersiz duruma gelir. nsanlar, yine
lenme ile yasallk ad altnda bir dng iine sokulmakta ve bu dngnn do
a yasasnda nesnelletirilmesiyle birlikte de zgr birer zne olarak gven
altnda bulunduklar sansna kaplmaktadrlar.
Aydnlanma, 18. yy.da dnce ve toplumsal yaamda kendini gster
meye balamtr. Birey balamnda dile getirilecek olursa, aydnlanmaya
vurgu, zetle, bireyin kendi iradesi ve dnsel eylemleri ile kendi hakknda
olduu kadar toplum hakknda da etkinlikte bulunmas, dogma ve kr inan
lardan uzaklaarak akl ve bilime, bilgiye dayal bir yaam benimsemesi ve
uygulamas noktasndadr.
Genel olarak ifade edilmek istenirse unlar sylenebilir: Yukarda da
belirtildii gibi Horkheimer, bir yandan mitin aydnlanmaya, aydnlanmann
da mite dnyor olmasn ve bu karlkl dnmenin kart ierikleri do
urduunu belirtirken, te yandan teknik ilerlemeler yoluyla doadan zgr
lemeye karn, insann doaya egemen olduu lde, doann ve insann
yaratp kulland tekniin de insann kendisini bir ama varl olmaktan
kardn; nesneletirme etkinliinin, kendi kartn dourduunu, bylelik
le insann kendi z niteliklerine yabanclaarak, aralap nesnelemesinin
sz konusu olduunu ileri srmektedir. Aralatrma ve aralatrmann do
urduu yabanclama, aralama ya da nesneleme (giderek eyleme), di
er Frankfurt Okulu yelerinde olduu gibi Horkheimer'in tm eserlerinde
grlen temel sorun olarak belirlenebilir. Bununla birlikte, nesneleme, ara
lamann kkenleriyle hesaplaarak, bu bamllk ve belirlenmi olma duru
mundan kurtuluun, yani zgrlemenin nasl salanaca da ana konular
arasndadr.
nax horkheimer 277

Aydnlanmann Diyalektigi'nde ortaya koyulmaya allan fragmanlar,


savlar ve temellendirmeler ana hatlaryla u ekilde dile getirilebilir: Aklsal
lk ve toplumsal gereklikle doa ve doa zerindeki egemenliin i ie gei
i sz konusudur. Bu noktada ortaya kan aydnlanmaya ynelik eletiri, ay
dnlanmann karh egemenlik entrikasndan onu kurtaracak olanan, yine
aydnlanmadan karlp karlamayacana ilikin bir soruturmadr da.
Burada iki temel sav bulunmaktadr: Mit zaten aydnlanmadr ve ay
dnlanma mitolojiye geri dnmektedir. Bylelikle iki belirleyici dnce ileri
srlmektedir; ilki, burjuva Bah-uygarlnn ilk belgelerinden biri olan Ody
sseia, mit'le aydnlanmann diyalektiini izlemektedir. Arahrmann merke
zinde, mitsel doa ile aydnlahlm doa zerindeki egemenliin ayrmn ve
birliini aka gsteren kurban ve feragat kavramlar vardr. kinci dnce,
aydnlanmann tamamlayclar Kant, Nietzsche ve Sade' ele almakta ve do
al eylerin, nesnel olanla doal olann egemenliinde otokratik zneye ba
ml klnmasyla zirveye nasl ulah sz konusu edilmektedir.
Ona gre, aydnlanma, esas anlamyla ideolojik gerileyiini, medyada,
belirleyici olarak da sinema ve radyoda gstermektedir. Aydnlanmann bura
daki ilevi, zellikle yapm ve yayn teknii ile bunlarn kitle zerindeki etki
sinin hesaplanmasnda ortaya kar. deoloji, kendine zg ierii gerei, tek
nii kullananlar tarafndan varolanlarn ve iktidarn tannlahnlmasyla tken
mektedir. Aydnlahlm uygarln, aslnda barbarla dnmesi sz konusu
dur. Kendi kendini yok etme, balangondan beri akln kendisine aittir.
Akl Tutulmas (Arasal Akln Eletirisi) adl almasna 1946 ylnda
yazd nszde Horkheimer, bu almann amaonn, bilim uzmanlarnca
arahnlmas yaplan gnmzn ekonomik ve toplumsal sorunlarnn ince
lenmesi deil, amzn endstriyel kltrnn temelinde yatan akl kavra
mnn arahrlmas olduuna dikkat ekmekte ve bugn insanln umutlar
nn gerekletirilmekten ok uzak olduunu belirtmektedir (1991:25).
Akl Tutulmas ya da Arasal Akln Eletirisi'nde9 Horkheimer, genel ola
rak, akl kavramnn endstri toplumlarndaki anlam ve ieriklerini, amz
felsefelerinin ynelimlerini, pozitivizm ve pragmatizmin endstri toplumlar
nn temel karakterlerini nasl yanstbklann konulatrr. Akln aralamas ve
biimsellemesinin kaynak ve etkilerini, yabanclama, aralama veya eyle
menin insansal zniteliklerden uzaklama olmas asndan hangi anlamlar
ierdiini, nesneleme ve zgrleme balamnda znel ve nesnel akln zel
liklerinin ne olduunu ve ne ile betimlenebilir olduunu tartmaktad r.

9 lngilizcesi Eclipse of Reason olan eserin Trke evirisi Akl Tutulmas olarak evrildi. Almanr. Zrr
Kritik der Instrumentellen Vernunft olan eser, Trkeye evrilirse; Arasal Akln Eletirisi Ozrri111 y l
Arasal Akln Eletirisidir. Bu alma da, yukanda deinilen akl, pozitivizm ve eyleme tartm ko
nusu yaplmaktadr.
278 beinci blm

Aydnlanmann, iki temel nedenden dolay, tam da kendisinin tersi bir


durumun ortaya kmasna yol ab belirlenebilir. lkin, arasal akln, her e
yin evrensel al veriin hizmetinde oluu ve her eyin bir baka eyin soyut
edeerine indirgendii deiim ilkesiyle yakndan balanbl olduu grl
mektedir. kincisi, arasal akln kendi isteine ters den tahripkar etkisi, do
ann tahakkm altna alnmas ile yakndan ilikilidir. Nesneler zerindeki
znenin tahakkm, znelerin de eyselleme araclyla egemenlik altna
alnmasnn yollarn amaktadr. Arasal akln ileyiinde, niteliksel olarak
farkl ve birbirinin zdei olmayan varlklar, yalnzca belli toplumsal ilikile
rin srekliliinin korunabilmesine ynelik bir etkinliin paras olarak, nicel
bir zdelie indirgenmektedir. Bylesi bir ileyiin etkiledii bireyler, bilin
sizce kendilerini belirleme olanandan uzaklamaktadrlar.
Aydnlanma, zdelik mantnn doruuysa, aydnlanmann almas,
zde olmayana geri gitme demektir. Horkheimer'in "tamamen bambaka
olana zlem" kavray da bu noktada belirginlemektedir. zde olmayan
bulma, sanabn ii olarak grlmektedir. Eletiri Kuramclarna gre, bireyin
koruna, son direnme oda yalnzca sanatbr.
Horkheimer'a gre, "Bambaka" (ganz Andere), eyleme ve yabanc
lamann egemen olduu sistemin karsnda olandr; ancak, "Eletiri Kuram
da bu sistemin karsnda gsz ve umutsuz grnmektedir". "Bambaka
olana zlem" (Sehnsucht nach ganz Anderen) dncesi, Horkheimer'in dn
ce dizgesi iinde nemli bir yere sahiptir. "Bambaka olana zlem", iinde ya
anlan toplumsal ilikilerin dikte ettii, ynlendirdii, maniple ettii iliki
lerin seenei olarak, bu ilikilerin karsna konulabilen teki ya da baka
olan simgelemektedir.
Horkheimer, iinde bulunduumuz toplumun, insann iinde bulunan
eylemeden kurtulma gizil gcn ortadan kaldrdn vurgulamaktadr.
Horkheimer'in bu balamdaki hedefi, tm bir Aydnlanma geleneini, tarih
sel sre ierisinde insan zgrletirici olduu ne srlen mistifikasyonun
sona erdirilmesi olduu grlmektedir. Bu konuda Lukacs (Marx'tan ald),
eyleme kavrayn gelitirmitir. Lukacs ve Horkheimer'in hareket noktala
rnn, nclleri bakmndan ortak, fakat varlan sonular bakmndan farkl
olduu grlmektedir.
Modern dnemin iileri ve emekileri gibi, yapmalar gereken grev
leri yerine getirmeleri iin, nlerine kacak duyusal doyum ve haz olanakla
r bask altna alnmakta, bunlardan vazgemelerinin olanaklar hazrlanmak
tadr. Horkheimer'in, insan-insan, insan-doa ilikisindelO insann merkeze

10 Hem Aydnlanmann Diyalektigi hem de Arasal Akln Eletirisi'nde ayn konuyu dile getirdii grl
mektedir.
max horkheimer 279

alnd pozitif bir antropolojiyi, her trden otorite ve egemenlik ieren hiye
rariyi reddettii grlmektedir.
Aydnlanma, gerileme anlan zerine dnmde (refleksiyon) bulun
mazsa, kendi kaderini belirler. Toplumdaki zgrlk, aydnlatan dnceden
ayrlamaz. lerlemenin ykal hakknda dnp tanmay dmanna b
raktnda, krce pragmatikletirilmi dnme, gelitirici karakterini ve bu
nedenle de hakikatle ban kaybeder (Horkheimer/Adorno, 1997b:13).
Aydnlanmann gereklemeye balar balamaz kendi karh olan mit
gibi tutum aldn, yani aklamak, anlatmak ve adlandrmak istediini be
lirtmektedir Horkheimer. Ona gre, aydnlanmay aydnlanma klan nitelik,
karanla, kr inanca kar kp, bilmeye cesaret etmeyi ne kar ve zne
olarak bireyin otonomisini savunmas ve gerekletirmesi abas vardr. Ama
bu noktaya, aydnlanmay aydnlanma yapan savlarla gelinmi olmakla bir
likte, ortadan kaldrlmas dnlen, insann tarihsellii ve toplumsallyla
kklenerek genetik toplumsal kodlara dnm, toplumsal yaamn aydn
lanma ncesi karanlnn kkenlerini oluturan geler kararak aydnlan
mann temel gelerinin istenmedik bir ekilde gereklemesinde, yeniden ve
daha gl ve daha canl olarak ortaya kmhr. Bunlar, politik, ekonomik,
kltrel ierikleriyle, mlkiyet ve egemenlik formunda eitsizlii, yoksunlu
u ve adaletsizlii tayan ilikiler olarak grne kmaktadrlar. Horkhei
mer'in aydnlanma'nn zsel ieriini deil, ierisinde bulunduu kendi sav
laryla kartlk iinde bulunan durumuna ilikin olmas nedeniyle, aydnlan
ma eletirisi bu noktadan hareket etmektedir denebilir.
Horkheimer, sradan insann akl kavramndan ne anladn ele ala
rak, akl kavramn anlamaya, kavramaya almaktadr. Ona gre, ortalama
bir insandan akl kavramnn ne anlama geldiini aklamas istendiinde,
"akla uygun eylerin yararl eyler olduunu ve her akla uygun insann da
kendisine neyin yararl olduunu bilmesi gerektiini" syledii grlmekte
dir" . Nihayet, akla uygun davranlar olanakl klan gcn, zgl ierik ne
olursa olsun, snflandrma, karsama ve tmdengelim yetenei, dnme
mekanizmasnn soyut ileyii olduunu vurgulamaktadr.
Bu tr ileyie sahip akla, "znel akl" denebileceini belirtmektedir
Horkheimer. "znel akl", znel olarak aralar ve amalarla ilgilidir ve bu
ara ve tekniklerin amalara uygunluu az ya da ok kabul edilir ve szm
ona kendiliinden anlalr. "znel akl", genel olarak aralar ve amalarla il
gilenmektedir; Horkheimer, znel anlamdaki akla bunlar uygun grmekte
dir. Bu durum ise, znenin karlar ve kendi varln korumaya -bu, ister bi
rey ister bireyin iinde varln srdrd topluluk olsun- hizmet ettiini
kabul etmektir. Bir amacn herhangi bir znel kazan ya da kardan bam
sz olarak, tercihler, anlay ve amacn ierii nedeniyle, kendi bana akla uy-
280 belncl bolum

y,h ierdii dncesi, "znel akla" tmyle yabanadr. Bu, "znel ak


l " klndisinin, dolaysz yararl deerlerin tesine geip, toplum dzenini
l l l l ll n olarak dnp bunlarla ilgili dncelere kendini adadnda bile, bu
bilyledir (Horkheimer, 1991:27-28; 1985:22-23).
Horkheimer, "znel akl" kavramyla nelere iaret ettiini u ekilde
dile getirmektedir: "Avrupa toplumunun ilerlemesinde akl ile ilgili iki kav
ram birbirinden aynlmaktadr. Bu kavramlardan biri Platon' dan bu yana b
yk felsefi sistemlere aittir. Anlan felsefi sistemler iinde felsefe kendisini,
dnyann akll zlerinin bir sureti olarak kavnyordu, ayn zamanda da son
suz eylerin znn dili ya da yanks olarak gryordu. Hakikatin insan ta
rafndan alglanmas ilk olarak hakikatin kendisinin ortaya koyulmasna eti
ve byle bir alglama yetenei dnmenin tm ilemlerini kapsyordu. z
nenin bamszlamasyla, kendi mantnn ekillenmesiyle, onun srf bir
ara olarak dnyadan aynmlanmas, eliik olarak nesneyi ve zneyi deiti
ren, biimsel, banbsz, kendinden emin bir 'akl' (ratio) ortaya kt. O, ken
disini varlkla kantrmaya kar korur, kendisinin egemenlii altnda olma
d varl plak doa olarak grr ve kendi alanna yneltir. Burada her iki
akl kavram da ele alnacak, ancak zellikle zerk ve herkesi kendine dahil
etmeyen akl kavram. Bylece de bu iki kavramn toplumsal sonular ile bir
letirilmesi sorusu incelenebilir.
Egemen dil kullanm, akl ncelikli olarak en son anlan anlamyla, ya
ni ara olarak bilir. znel akl, hep daha fazla, akll olmakla, yararll anla
maya ynelmektedir. Akll insan, kendisine yararl olann ne olduunu bilme
gcnde olan insandr. Hangi zel ierikle olursa olsun, bunu olanakllatran
gcn, snflandrma, snrlama, tmevarm, tmdengelim yetisi olduu sy
lenir. Gnlk yaamda ve bunun dnda akl, dnce mekanizmasnn so
yut, biimsel ilevi olarak kabul edilir. Akln alb kurallar biimsel ve sy
lemsel mantn yasalardr: zdelik, eliki, nc halin olanakszl, ta
sm ilkesidir. Bunlar deien deneyimlerin etkisine kar bir biim, dnme
nin iskeleti olarak saptanmtr. Burjuva toplumu ile hibir ekilde ayrlma
yan bu akl kavram zellikle de imdiki zaman belirler, kendinde bir nesnel
akl sorusuyla ilgilenmez, tersine, dnen iin, zne iin aklc olan hedef
ler, bu bakmdan da znel akl kavram ile karlanabilir. 'znel akl', ncelik
li olarak amalar ve aralarla ( ... ) ilgilenir. 'znel akl' amalarla ilgilendiin
de ise, bunu sadece amalarn znel anlamda aklc olup olmadn snamak
iin yapar. Akll olmak, znenin karlar, onun ekonomik ve yaamsal ola
rak hayatta kalmasna yaramas, soyutlanm bireyler sz konusu olmasa bi
le onun kendisini tanmlad gruplara yaramas anlamna gelmektedir. Ya da
amalar, akll deerlendirmelerin iine bu amalann gerekletirilmesinin
max horkheimer 281

olanaklarn ve seilen aralarn uygunluunu snamak iin ekilir" (Horkhei


mer, 1985:22-23).
Platon ve Aristoteles'in, Skolastik dnce ve Alman dealizmi gibi b
yk felsefi sistemlerin 'nesnel akl' teorisi zerinde kurulduunu vurgulayan
Horkheimer, bu felsefi kavraylarn, insan ve amalar da iinde olmak ze
re, btn varlklarn gelitii kuabc bir sistem ya da hiyerariyi amaladk
larn belirtmektedir. Bir insann yaamnn akla uygunluk derecesi, bu b
tnlkle arasndaki uyuma gre belirlenebilmektedir. "Nesnel akl" kavram
nn arlk noktas, davran ile amacn balanblandrlmas deil, tersine -bu
gn bile bize mitolojik etkide bulunabilecek- en yksek yi desi ile ilgilenen,
insann belirlenimi ve en yksek amalarn ne ekilde gerekleebileceiyle il
gili kavramlardr.
"znel akl", olaslklar hesaplama ve belli bir amaca uygun arac bul
ma yetenei olarak grnmektedir. znelci gr asndan "akl", bir eylemi
deil de bir nesneyi ya da bir dnceyi anlatmak iin kullanldnda, bir
nesne ya da kavramn kendisiyle deil, sadece bir amala balants sz ko
nusudur. Bu durum, nesne ya da dncenin baka bir ey iin kullanlabile
cei anlamna gelmektedir. Kendinde aklsal bir ama yoktur ve akl asn
dan bir amacn tekine stnln tarhmak anlamszdr (Horkheimer,
1991:28-29; 1985:23-24).
"Akln biimsellemesinin sonular nelerdir?" sorusunu, Horkheimer
u ekilde yantlamaktadr: Adalet, eitlik, mutluluk, hogr gibi, gemi
yzyllarda aklda ierildii varsaylan ya da akl tarafndan kabul gren tm
bu kavramlar, tinsel kklerini kaybetmitir. Bu kavramlar hala birer hedef ve
amahrlar; ancak, onlar deer olarak ele alacak ve nesnel gereklikle birara
ya getirecek rasyonel bir mercii yoktur. Biimsellemi akl asndan, bir et
kinlik ancak baka bir amaca hizmet ettiinde aklsaldr. rnein salk ya da
dinlenmenin alma gcn tazelemek iin olmas gibi. Baka bir deyile, et
kinlik bir alettir, nk anlamn ancak baka amalarla balantsnda kazan
maktadr (Horkheimer, 1991 :44-56). Ancak, iinde bulunduu koullar nede
niyle gdklemi olan ve ona gre, bugn hkm sren arasal akl, insan
gerekten ilgilendiren sorulara yant verme gcnde deildir (Horkheimer,
1988c:485).
Horkheimer'in bu dncelerinin arka plannda duran kavray, ev
rensel ya da nesnel olarak adlandrlan hakikat kavraydr. Arasal akl,
olumsuz anlamyla 'ben' merkezli, bireyci pragmatist bir kavray etkinlikle
rine egemen klmas nedeniyle, genel insan kavram altnda dile getirileni; ya
ni, insansal olan gerekletiremez.
zerklii kalmayan akln bir ara haline geldii, pozitivizmce ne
karlan biimselci bakta, nesnel ierikle banbszln, pragmatizmin ne
282 beinci blm

kard arasalc bakta ise, kendi dndaki ieriklere teslim oluun belir
gin hale geldiini syleyen Horkheimer'e gre akl, tmyle toplumsal sre
ce hizmet etmektedir. Akln etki deeri, insan ve doa zerindeki egemenlik
kurulmasndaki rol, tek lt olmutur. Kavramlar, dirensiz, aklsallabnl
m, emek tasarruf eden aralar olmulardr. deler otomatikletike ve ara
sallatka, onlardaki dnceler kendi zgn anlamlaryla daha az grlebi
lir olmulardr. deler, ey ve makine olarak ele alnrlar. Dil, modem toplu
mun dev retim aygtndaki gerelerden herhangi birine indirgenmitir. An
lam, eyler ve olaylar dnyasndaki ilev ya da etki araclyla yer deitir
mektedir. Dnceler kkl olarak ilevselletirilmi ve dil gerek retimin
dnsel gelerinin depolanmas ve iletilmesi iin, gerekse kitlelerin idare
edilmesi iin bir ara olarak grlmtr.
Horkheimer, uygarln bir gesinin de, doal ayklamann yerine ras
yonel eylemin geirilmesi olduu dncesindedir. Hayatta kalma -ya da ha
an-, bireyin, toplumdan gelen ve ona zorunlu klnan zorlamalara uyum sa
lama yeteneine baldr. znel ya da biimsellemi akln zaferi, znenin
karsna dikilen mutlak, egemen gerekliin de zaferi olarak grlmektedir.
Horkheimer' e gre, akln hastalndan sz edilecekse, bu birdenbire
tarihsel olarak ortaya kan bir hastalk olarak deil, imdiye dein tand
mz gibi, ondan, uygarlamada akln znden ayrlmaz biimde varolan bir
hastalk olarak sz edilmelidir. Akln 'hastal'nn kayna, insanlarn doa
ya egemen olma isteine, 'iyileme' de son belirtilerinin giderilmesine deil,
hastaln kkensel znn kavranmasna baldr (1991:176).

Birey, Toplum ve Tarih Eletirileri


Horkheimer'in temel konulabrmalanndan birini, belki de en nemlisini bi
rey / toplum ve doa ilikisinin doal niteliklerinden uzaklamas ya da bo
zulmas oluturmaktadr. Dncelerini ortaya koyarken izledii yol, dn
celerini sistematik olarak nermelere dayandrmak yerine, ounlukla dene
me ve aforizmalar olarak dile getirmi olmasdr. Onun, Hegel ve Marx dn
da filozoflarn dncelerini tanm olmasnn, eletirel dncesinin geli
mesindeki rol nemli grnmektedir.
Horkheimer (1987:192), amz zgrlnn, burjuva zgrlne
iaret ettiini vurgulamaktadr. Daha ilk yazlarnda Horkheimer, devletin
eylemesinin de sz konusu olduunu, Hobbes ve ondan nceki burjuva
retisinin temsilcilerinde, devletin desteklenmesi ve refahnn en yksek yasa
olmas, bylelikle bireyin refahnn salanaca dncesi, yeni gelimelerle
deierek tersine dnmtr demektedir. Devletin refah hakkndaki kavray
n bu ilevsel dnm, eyleme ve devlet kavramnn mutlaklamas,
max horkheimer 283

burjuvann yasa koyuculuu ve toplumla ilgisinde aranmaldr (Horkheimer,


1987:218-219).
Antropologlann aratnnalanna atfla ve onlara dayanarak, iktidar ili
kilerinin kkenlerini, ilk din grevlilerinin etkinliklerinde birey ve toplum
zerindeki egemenliin geliimini gzlemekte olan Horkheimer, bycler
ve rahiplerin, tarihe ilk giriinde dilin ustalan olduklann, ruhlar dnyas ve
onlarn zellikleriyle meslek bilgilerini ve iktidarlann artrdklarn ileri sr
mektedir. Bylelikle kutsal varlk, kendini yneten byclere gemektedir.
Horkheimer'e gre, gebeliin ilk aamalarnda kabile yeleri doa
y etkileme srecine bamsz bir ekilde katlmaktadrlar. Erkekler av pein
deyken, kadnlar sert emir almadan da ilerini yapabilmektedirler. Bylesine
basit bir dzene almak iin ne lde zora bavurulduu belirlenemez. Bu
dzende dnya, iktidar alan ve dnyevi olana blnmtr. Doal sre
Mana'nn etkisi olarak boyun emeyi gerektiren bir norm dzeyine ykseltil
mitir. Ancak her eit boyun eie karn gebe vahiler, kendilerine snr
koyan by trenlerine de katlr ve gizlice yaklamak iin av hayvanlannn
klna girerken, sonraki dnemlerde tinlerle ve boyun eile ilikilerde, tin
sel ilikiler ve boyun ei balamna benzer ekilde, insanlann deiik snf
lan arasnda paylatnlmtr.
Bir yanda iktidar, te yanda boyun eiin olduunu ileri sren Hork
heimer, yinelenen, hep ayn kalan doa sreleri, ister yabanc kabileden ister
kendi kabilelerinden (Cliquen) olsun, boyun edirilenlerin kafasna, topuz ve
sopann, her barbar davulunda, tekdze ritelde yanklanan dzenli darbele
re gre, alma ritmi olarak sokulduunu belirtmektedir. Simgelerin, fetiin
anlamn aldn, simge anlamna gelen doann yineleniinin, gelime sra
snda, toplumsal basknn simgelerce temsil edilen sreklilii olarak ortaya
ktna dikkat ekmektedir. Nesnelletirilmi dehetin sabit yanss, ayrca
lkllann pekitirilmi egemenliinin imgesine dnmekte, ama bu tm im
gesel olanlardan vazgeilse bile genel kavramlar olarak kalmaktadr. Hork
heimer' e gre, bilimin tmdengelimli biimi hala hiyerari ve basky yanst
maktadr. lk kategorilerin rgtl kabileyi ve kabilenin bireyler zerindeki
iktidann gstermesi gibi, toplumsal gereklik ve i blm ilikilerinde kav
ramlarn bamll, art arda gelii, treyii ve birlemesinin de mantksal
dzene temel oluturduu vurgulanmaktadr. Ne var ki, ona gre dnce bi
imlerinin bu toplumsal karakteri, Durkheim'in sand gibi toplumsal daya
nmann ifadesi deildir, tersine toplumun ve egemenliin nfuz edilmez
birliine kant oluturmaktadr (Horkheimer / Adomo, 1997b:37-38; 1995:38-
39).
Dnmenin, kendi kendine yryen, otomatik ve sonradan kendi ye
rine geirebilmek iin yaratt makineye yknen bir sre halinde eyleti-
284 beinci blm

ini dnen Horkheimer, matematiksel ilem tarznn adeta bir ritel duru
muna geldiini, bu durumun ise, dnmeyi, tpk kendi tanmnda olduu
gibi bir nesne, bir ara haline getirdiini vurgulamaktadr. Pozitivizmi hedef
alarak, nesneletirilmi (versachlichte) dnmenin soru soramayacan be
lirhnektedir (Horkheimer / Adomo, 1997b:42).
Scheible'ye (1973:99) gre, Horkheimer iin zgrlk kavram, giriim
cinin zgrlne baldr ve bu zgrlk kavram ise onun birey kavramy
la yakndan ilgilidir. Horkheimer' a gre, doa zerindeki dnya egemenlii,
dnen znenin kendi aleyhine dnmekte, ondan geriye, tasanmlanma e
lik edebilecek hep ayn 'Ben'i dnmekten baka bir ey kalmamaktadr. z
ne ve nesne, her ikisi de anlamszlamaktadr.
Kendini koruma dncesiyle rasyonel bir iliki olmadan kendini ya
amn ellerine brakan kimse, Aydnlanmann yargsna gre, tpk Protestan
lk gibi tarih ncesine gihnektedir. Kendini koruma sreci burjuva i blm
nedeniyle gelitike, bu sre, bedenini ve ruhunu teknik aygta gre biim
lendiren bireyleri kendinden vazgemeye daha ok zorlamaktadr. Bilinten
silindikten sonra, znenin kendini eyletirerek katld teknik sre, tm
anlamlardan olduu gibi, mitsel dnmenin ok anlamllndan da kurtul
mutur, nk akln kendisi de her eyi kapsayan ekonomik aygtn yalnzca
yardmc aralarndan biri haline gelmitir. Dnmenin mantktan dlan
konferans salonlarnda, insanlarn eyletirilmesi de fabrika ve brolarda
onaylanmaktadr (Horkheimer / Adomo, 1997b:45-47; 1995:45-48).
Horkheimer, bugn kitlelerin gerilemesini, duyulmam-olan kendi
kulaklaryla duyamama, tutulmaz-olana kendi elleriyle dokunamama acizli
i olarak betimlemekte, yenik dm her eit mitsel krlemenin yerine ge
en yeni bir krleme biimi olduunu gstermektedir. nsanlar tm ilikileri
ve kmldanlar kapsayan toplumsal btnn dolaymlanmas ve yaltlma
araclyla zor uygulanarak ynlendirilen kolektif iinde birbirine benzer salt
cinse zg varlklar haline getirilmektedir.
Toplumdaki somut alma koullan, bask altnda insanlar aptallat
rarak ve hakikatten uzaklatrarak, bilinli etkilerde bulunmaya deil, uyma
cla (konformizme) zorlamaktadr (Horkheimer/ Adomo, 1997b:54; 1995:55-
56). Horkheimer, Odysseus'un tayfalarnn birbirini duymamasn, bugnn
iilerinin fabrikada ve kitlelerin sinemadaki iletiimsizliine benzetmekte
dir. Ancak bu durum, iilerin acizlii ya da egemenlerin bir hilesi deildir.
Bu, antik yazgnn dnm olduu sanayi toplumunun mantksal sonucu
dur ama mantksal zorunluluu deildir.
nsanlarn yerleik dzene gemesinden ve sonra da meta ekonomisin
de, yasa ve rgt halinde eylemesiqden bu yana kendini snrlamak zorun
da kaldklarn belirten Horkheimer, kendini unutan insanlardan, matematik,
max horkheimer 285

makine, rgt olarak eyletirilmi biimi iinde alan dnmenin babo


braklmasyla birlikte aydnlanmann kendi kendini gerekletirmekten vaz
getiini vurgulamaktadr. Ona gre devrimci, gerek praksis kuramnn bi
linsizlik karsnda boyun emeyiine baldr; toplum bu bilinsizlik arac
lyla dnmeyi duygusuz duruma getirip pekitirmektedir. nsanlar eyle
rin iktidarnda, iktidardan yoksun kalmay renmektedirler (Horkhei
mer / Adomo, 1997b:54-58-60; 1995:56-61, 62).
Horkheimer, insann, bilincini doa olarak kendinden ayrd anda
kendisini yaama balayan tm amalar, toplumsal ilerleme, maddi ve mane
vi glerin art, hatta bilincin kendisinin bile geersiz, nemsiz duruma gel
diinin ve aracn ama olarak ge-kapitalizmde aka bir lgnlk niteliini
alan yceltiliinin, znelliin ilk tarihinde bile grlebileceini ileri srmek
tedir. Totaliter kapitalizmin akla aykrl, maddiletirilmi, egemenlike be
lirlenmi biimiyle gereksinimleri karlama teknii, gereksinimlerin kar
lanmasn olanaksz hale getirmekte ve bunu insanlarn imhasna dein var
drmaktadr (Horkheimer/ Adomo, 1997b:73; 1995:73). Uygarlk tarihi, fera
gatin tarihidir ve feragat araclyla, kendine verilenden daha fazlas ondan
alnmaktadr. Basknn znn egemenliin kendisi olduu ve aydnlanma
nn, kitlelerin eksiksiz ekilde aldatlmasna dnt dncesi, Horkhei
mer' in temel kavraylarndan birisidir. Horkheimer'e (1997b:142; 1996:9) g
re, teknik rasyonellik bugn egemenliin rasyonelliidir. Bu rasyonellik ken
dine yabanclam toplumun cebri niteliidir.
Tevekkl gstererek doaya uyan, deitirilmi, aralatrlm tinin
doaya kendi payn vermesi ve bylece onu aldatmas, Odysseusu hilenin
formldr. Bu hileye, kurban betimlemesinde de rastlanmaktadr ki, kurban
araclyla tanrlarn aldatlmasnn da sz konusu olduu grlmektedir.
Kapitalist retim, tketicileri beden ve ruhlaryla ylesine iine alr ki,
tketiciler kendilerine sunulan eylere hi direnme gstermeden kaplrlar.
Ynetilenlerin kendilerine, ynetenlerce alanan ahlak anlayn her zaman
onlardan daha ok ciddiye almas gibi, bugn aldatlan kitleler de baar mi
tine baarl olanlardan daha ok kaplmaktadr. Kitleler, ynetenlerin istekle
rini benimsemekte, kle haline gelmelerine neden olan ideolojiye inatla sarl
maktadr. Halkn kendine reva grlen eylere olan kt sevgisi srmektedir
(Horkheimer/ Adomo, 1997b:l55; 1996:23).
zne, nesneden aldn artk ona geri veremeyecek duruma geldii
zaman zenginlemez, tersine yoksullar. zne, yanstmay her iki ynde de
kaybeder, bylelikle nesneyi artk yanstmad iin kendini de yanstmaz ve
ayrm konusundaki yeteneini yitirir. Vicdannn sesini deil, sesler d uymak
ta.dr. ktidar hrsn protokola geirmek iin kendine dneceine, Siyon (Zi
on) bilgelerinin protokoln bakalarna yklemektedir. Anlam bakmndan
286 bf!sinci bolm

yalnzca ara olan egemenlik, mutlak da olsa, zapt edilmeyen izdmde


hem kendi amac hem yabanc ama, hatta genel olarak ama haline gelmek
tedir. Ona gre, anti-semitik davran tarz, krlemi, znellii elinden aln
m insanlarn zneler olarak serbest brakld durumlarda ortaya kar
(Horkheimer / Adomo, 1997b:l 95).
nsan cinsinin ykseliinden bu yana, ilerlemi rklarn ilkellere, teknik
ynden daha iyi donanm halklarn geri kalmlara olduu gibi, insan, dier
-
cinslere gelime tarihi bakmndan en yksek ve en korkun yok etme eitle
rini uygun gryorsa, hasta birey de byklk ve zulm histerisi iinde di
er bireylerin karsna kar. Ona gre zne, her iki durumda da merkezde
yer alr, dnya ise onun histerisi iin yalnzca bir frsathr ve bu dnya kendi
zerinde yanstlanlarn aciz ya da her eye gc yeten simgesi haline gel
mektedir (Horkheimer / Adomo, 1997b:214-215; 1996:88-89).
Horkheimer, bu toplumsal, ekonomik ilikilerin bireye etkilerinin, bi
lincin tm gzeneklerinin kapanmas, bylelikle de kendilerine mucizeler ya
ratma yetenei kazandran mutlak duyumsamazlk olduunu belirtmektedir.
Sanayilemenin ve reklamlarn ynlendirdii ekilde dnme, uluslararas
ilikilere uymak anlamna gelmektedir. Sadece kitlelerin edilgenlii sayesin
de olanak salanm iktidarn yapsn, kitlelerin karsna kah gereklik ola
rak karmaya yol aan eyleme, o denli youn hale gelmitir ki, her eit
kendiliindenlik, hatta gerek durum ve koullarn srf tasarlanmas bile zo
runlu olarak fantastik bir topyaya, sapk mezhepilie dnmtr.
Ona gre, bugn bireyler yaftalarn hazr bir ekilde iktidarlardan al
maktadr, hpk tketicilerin otomobillerini fabrikalarn sah ubelerinden al
malar gibi. Gerekliin meruluu, iktidara uyum, artk zne ile gereklik
arasndaki diyalektik bir srecin sonucu deildir, tersine sanayi arklar tara
fndan retilmektedir. Serbest braklm retim devleri, bireyi, onun tatmin
olmasn salamakla deil, zne olarak yok etmekle amtr.
Horkheimer'e gre, dier btn felsefi kategoriler gibi, zne kategori
si de znellemenin sonucu olarak, kaydedilecek olguya indirgenmektedir.
Btn doa "birbirine karm eitli nesneler yn", insansal zneyle ili
kisinde tam olarak srf nesneler olarak grldke, bir zamanlar zerk olarak
kabul edilen znenin her ierii boalr, nihayet hibir ey ifade etmeyen ad
lara dnr. Btn varlk alanlarnn bir aralar alanna dntrlmesi,
bunlarn hizmet etmesi gereken znenin de tasfiyesine yol aar. Modem en
dstri toplumu, nihilist karakterini bu gelimeden almaktadr ve zneyi y
celten znelleme, ayn zamanda onu mahkum da etmektedir.
Egemenlik, iinde temel bulduu toplumsal btne yksek lde bir
dayankllk ve g salamaktadr. Egemenlii toplumsal ynden gelitiren i
blm, hkmedilen btnn varln korumasna yaramaktadr. Ama by-
ma horkheimer 287

lelikle btn olarak btn ve btne ikin akln faaliyeti, zorunlu olarak ti
kellerin icras haline gelmektedir. Egemenlik, bireylerin karsna genel-olan
diye, gereklikteki akl diye kmaktadr. Kendileri iin baka bir k yolu ol
mayan btn toplum yelerinin gc, btn yeniden gerekletirmek ze
re stlerine yklenen i blm araclyla btnn rasyonelliini arthnr.
Aznlk tarafndan yaplan her ey, daima bireyin ounluk tarafndan ezil
mesi eklinde gereklemektedir. Toplumun bask alhnda tutuluu, ayn za
manda bir kollektif g tarafndan uygulanan basknn zelliklerini tamak
tadr. Bu, dnce biimlerinde grlen dolaymsz toplumsal genellik, daya
nma deil, kollektif egemenliin birlii olarak grlmektedir (Horkhei
mer / Adomo, 1997b:37-38; 1995:38-39).
nsann, zgrleme srecinde, geri kalan dnyann yazgsn paylat
n ileri sren Horkheimer, doa zerindeki egemenliin insan zerindeki
egemenlii ierdiini belirtmektedir. Her zne, yalnzca insansal ve insansal
olmayan d doann boyundurua vurulmasna katlmaz, bununla birlikte,
kendindeki doay da boyunduruk altna almak zorundadr. Egemenlik, ege
menlik iin isteyerek iselletirilmektedir. Mutluluk, salk ve refah gibi kav
ramlar, dnsel ve maddi retim iin elverili koullar belirtmektedir.
nsann iinde ve dndaki doann kleletirilmesi anlaml bir ama
olmadan gerekletii iin, doa, alm ya da uzlalm deil, sadece bash
rlm olmaktadr. Doann bastnlyla byyen bakaldr ve tepki, balan
gcndan beri uygarlkta banba olmutur. Ancak amz iin tipik olan, bu
bakaldrnn, uygarln kendi egemen glerince kontrol altnda tutuluyor
olmasdr. Bakaldr, kendisine yol aan ve hedef ald koullan srdrme
arac olarak kullanlmaktadr. Uygarlk, aklsallatrlm bir akldlk ola
rak, doann bakaldrsn da, kulland alet ya da aralardan biri olarak
kendisiyle btnletirmektedir. Horkheimer, toplumsal iktidarn, nesneler
zerindeki egemenlik araolyla dolaymlandna iaret etmektedir. Bireyin
nesneler zerindeki egemenlik ilgisi ne lde youn olursa, nesnelerin de
ona o lde daha ok egemen olacann, bu nedenle de gerek bireysel zel
liklerin o lde onda eksileceinin, o lde o bireyin tininin, biimsel akl
otomatna dneceinin altm izmektedir.
Herkesin kendi bann aresine bakmaya karar vermesiyle bireyselli
in zedelendiini, sradan insann politik olaylara katlmaktan imtina ettiin
de toplumun orman kanunlarna geri dndn belirten Horkheimer, by
lelikle de bireyselliin btn izlerinin silindiini ileri srmektedir. Ona gre,
toplumdan saltk olarak yalhlm birey daima bir yanlsamadr. Bamszlk,
zgrlk istemi, sempati, adalet duygusu gibi en beenilen kiisel nitelikler,
bireysel olduklar kadar toplumsal erdemlerdir. Tam anlamyla gelimi birey,
tamamen gelimi bir toplumun sonucudur. Bireyin zgrlemesi, toplum-
288 besinci blm

dan zgrleme deil, tersine kolektifleme ve kitle kltrnde doruk nokta


sna ulaan atomlamadan zgrlemedir.
zerk zneyi giriimci ile balanhlandrmas nedeniyle, birey ve zerk
zneyi bir ve ayn kategori iinde ele ald grlmektedir (Horkheimer,
1985:377). Horkheimer'e gre, bireycilik, burjuva liberalizminin teori ve pra
tiinin en iteki ekirdeidir ve liberalizm, toplumsal ilerlemeyi, aykr kar
larn serbest pazarda karlkl etkileimi olarak grmektedir (1991 :144-145).
Horkheimer, bireyselliin zlmesine etkide bulunan endstriyel disiplinin,
teknik ilerleme ve bilimsel aydnlanmann, ekonomik ve kltrel srecin, bi
reyselliin daha az ideolojik ve daha insanca bir varolma biimi iinde bir ge
olarak yeniden ortaya kartabileceini ve bir an douunu -geri bunun
ada belirtileri ok zayfhr- hazrlayabileceini ileri srmektedir.
Her eye karn, bireyin, tmyle yeni, kiisel olmayan, (unpersnlich)
anonim kurumlarda yitip gitmedii, bireyciliin modem toplumda da nce
ki gibi azgn bir biimde srp gittii yolunda bir itiraz ona isabetsiz grn
mektedir (Horkheimer 1991:161). Bask ve terrn, insanca direnmenin ve bi
reyselliin olumasnn nvelerinden biri olmas da sz konusudur. Horkhei
mer' e gre, znenin, ekonominin eylemi otoritesine olanakl tam bir uyu
mu, ayn zamanda burjuva gereklikteki akln biimidir. zgrszln, te
ki insanlarn dnce, kann ve eylemlerine aklc olmayan, salam temel
lere dayanmayan bir ballk anlamna geldiini, bunun ise tam anlamyla
burjuva dnrn reddettii ey olarak Orta a'n bir zellii olduunu
belirterek, otoritenin en karmak ve serpilmi olduu dnemin de Libera
lizm dnemi olduunu ileri srmektedir (Horkheimer, 1988a:372-379;
1986:35-41).
inde bulunduumuz kolektifin, retim ve i blmnn bireyin so
nunu hazrladn dnen Horkheimer (1985b:318), Adomo ve Marcuse gi
bi, bireyin, toplumda ve toplumsal olanda "son deer" olduu grndedir.
Bireyin kendi soyut bilincini kazand tarihsel srecin aslnda klelik formu
na sahip olduunu, snfl toplum ilikilerinin ortadan kalkmam olmas ne
deniyle, insanlarn zgrlemedikleri gibi, isel olarak da klelemi oldukla
rn ileri srmektedir (Horkheimer 1988b:21; 1968a:13). amza uygun insan
tipi, iktidarn hizmetinde olan her eyi kabul etmektedir (Horkheimer
1968:218; 1988a:266).
Alman idealizminin olduu kadar Marxist sosyalizmin de amac zerk
bireydir. Ama her ikisinin de diyalektii unuttuklar grlmektedir. Birey ne
lde zerk olursa, o kadar az zerk olmaktadr. nk birey, kendini top
lumsal dzene gre dzenler, yoksa baka trl varolamaz ya da tmyle
ilerleyemez. Doaya egemen olma yoluyla zerkliini kazandnda, birey
zerkliini kaybehnektedir.
max horkheimet 289

zgr zne olarak bireyin, otomatiklemi toplumda ilevi kalmad


n vurgulayan Horkheimer (1988c:517), uzun zamandr brokrasi egemenlii
nin tarihi eilimi (trendi), otomatik tepki veren bireyin kontrol ve kendi bi
reyselliinin bilincini kaybettiini gsterdiini ileri srmekte ve bu ekliyle,
'ynetilen dnya'nn (verwaltete Welt) geriye evrilemez (irreversibl) tarihin
sonucu olduuna iaret etmektedir (Horkheimer, 1988c:427).
Giesen (1991 :132), ilevselci, sibernetik sistem kuramlar gibi topluma
ilikin kuramlarn, toplumsal srecin zmnde uygun olmadklarn ve bu
kuramlarn, toplumsaln eylemesine (Verdinglichung, Reifikation) dayan
dklarn; toplumlar, rgtlenmeleri maddi nesneler gibi, ele aldklarn, by
lelikle dnyann anlam ve maddi eyler arasndaki zel ayrmlar kaybettik
lerini ileri srmektedir.
nsan trnn manhksal geliimi ele alndnda bu gelimenin; b
yk aileden kk burjuva aileye ve buradan, kapsaml zerklik ve nihayet
otomatiklemi dnyaya, oradan da yaltlm bireye gei vardr (Horkhei
mer 1988c:486). Horkheimer'e gre, aydnlanma srecinde, btn zgrle
me mcadelelerindeki en yksek deer, gd ve ama olarak bireydir
(1990:22). Bireyin deiimi, toplumsal deiimin teki tarafdr (1985a:134).
nsan trnn gelimesinde, bireyin zerklie eilimi, geici bir fenomen ola
rak grnmektedir (1985a:310). Ona gre (1988c:301), birey, toplumun farkl
lamasyla kendi kendinin bilincine varr ve bylelikle de birey ilgili toplu
mun yesi olur.
Horkheimer (1986:70), bireyin zgrleme anda insann temel eko
nomik alanda kendisini karlarn yalhlm znesi olarak tanmas ve sadece
sahn alma ve satma araclyla bakalaryla ilikiye girmesi sonucu yabanc
lamann antropolojik bir kategori olarak ortaya ktn ileri srmektedir.
Maniple edilmi kollektifin birlii, bireyin yadsnmasndan ileri gel
mektedir ve bu durum, toplumun bireyi ve birey olma isteini hor grmesi
olarak belirlenebilir. znenin nesneye mesafesi, yani soyutlamann koulu,
efendinin egemenlii alhndakiler araclyla kazand duruma olan mesafe
de temel bulmaktadr. Dnyann baml klnmasnda, dzeni ve boyun e
meyi renen 'Ben', hakikati hemen, aralarnda kesin farklar bulunmazsa var
olamayaca dzenleyici dnceye katmaktadr. Bu dnme, nesneyi ger
ekten ilgilendiren bilgiyi yknmeci by araclyla tabulatrmakta, al
m lk a dnyasna ilikin imgeden ve bu dnyann hayali mutluluun
dan nefret etmektedir.
nsanlk tarihinde XX. yzyln, ilk kez adaletin gerekletirilmesini he
men yaplmas gereken bir grev olarak grmeyi salayan olanaklara kavu
mu olduunu ve politik eylemin, moral eylemin en yerinde ve doru alan
durumuna geldiini ileri sren Horkheimer, bu amala mcadelenin, deiim
290 beinci blm

ve gei nitelikleri tayan amzn temel zellii olarak ortaya khn be


lirtmektedir.
Tarihin yalnzca ilerleme anlam tamadn, tersine diyalektik yoluy
la karakterize edildiini (Horkheimer, 1985:255), yani kartlklar ierisinde
ele alnabilir bir nitelik tadn ileri sren Horkheimer'a gre, insann Ben'i
tarihsel bir rndr ve geicilie tabidir. Salhk bir zne yoktur, nk bitmi
bir tarih sz konusu deildir (1987b:271-273). Bu anlayyla Horkheimer, bi
rey niteliklerinin tarihsel ve toplumsal koullarla ilikilerine vurgu yapar ve
zneyle tarihin gelimelerinde deimeyi belirleyici grr.
Horkheimer'e gre, zamanmzn gerek bireyleri, kitle kltrnn
kof, mevki sahibi (Wrdentraeger) ve uzlamac kiilikleri deil, klelemeye
ve baskya kar direnen, acnn ve alaln cehennemlerinden gemi ehit
lerdir. Bu arks sylenmemi kahramanlar, bakalarnn toplumsal sre ie
risinde bilinsiz olarak hedef olduu terrist imhaya, kendi varolularn bi
linli olarak maruz brakmaktadrlar. Bu insanlarn kendi sesleri zorbaln
darbeleriyle susturulmu da olsa, felsefenin grevi, onlarn yaphklarn iiti
lebilecek seslere dntrmektir (1991:164).
Hegel'in, tarih felsefesindeki tarih ve ilerlemenin zdeliini kaderci
bir tarzda hakl karmay amaladn gstermeye alhn dnen Hork
heimer, Hegel'in, tarihte kesintisiz bir gelime olduu dncesine Marx'n
da katldn vurgulamaktadr. ki dnr de kadercilie ve gemie ba
lanmaktadr. Onlarn, tarihin kesin (deimez) yasalar izledii, tarihin zama
nn tamamlad metafizik yanlgs, tarihsel yanlglarn olgusallkla kant
lanmasyla ortadan kalkmaktadr. Bugn ve yarn yasa albnda deildir. Bu
yasa, yeni toplumsal evreyi de ykseltmemektedir.
Horkheimer, Hegelci tarih felsefesi modelini iki bakmdan eletirmek
tedir. lkin forma! bakmdan, tarihi, zgrln kesintisiz artmasnn deil,
doann kesintisiz bask altna alnmasnn tarihi olarak grmek gerektii ba
kmndan; ikincisi ierik, diyesi (yani) artk yeni bir tarihin anlahlmad, ter
sine, akln tarihinin geriye dn olarak kabul edilmesi bakmndan.

Kltr Endstrisi ve Kitle Kltr


Kltr ve elence aralaryla krletirilen halkn zgrle kavumak uru
na herhangi bir eylemi gerekletirmekten yoksun kaldklar dnlmekte
dir. Bu durum, insanlarn maddi temelleri farkl tarzda yaratlm 'yeni' bir
'kltrn' iine oturtulmasna, yani hegemonyann gereklemesine iaret et
mektedir. Horkheimer kltr sanayini incelerken, sinema, radyo, televizyonu
ne kararak ilevlerini ayrntlaryla ele almaktadu. Ona gre (Horkhei
mer / Adorno, 1997b:145-147; 1996:12-14), yapmclar her defasnda hangi d
zen ve hileye bavururlarsa vursunlar, i arayan mlkszletirilmilere, ser-
max horklennr 291

mayenin iktidarn, efendilerinin iktidar olarak iyice benimsetmektedirler.


Bu benimsetme, btn filmlerin ama ve anlamn oluturmaktadr. Dnya,
kltr sanayinin szgecinden geirilerek ynetilmektedir.
Horkheimer, kitleye hitap eden kltr sanayinin, sonuta, taklidi mut
lak diye ortaya koymakta olduunu, sadece biemin hala taklidin gizini, ya
ni toplumsal hiyerariye boyun emeyi aa vurduunu belirtmektedir. Es
tetik barbarlk bugn, kltr halinde biraraya getirilmelerinden ve tarafsz
latrlmalarndan bu yana tinsel yaplar tehdit etmektedir. Kltr sanayi, li
beralizmin bir amac olarak ortaya kmaktadr. Burada direnen ancak ona ka
blarak hayatta kalabilir. Kltr tekelinin egemenlii ile ilgili olarak, Tocqu
eville'in, "despotluun bedeni serbest brakbn ve dorudan doruya ruhu
hedef aldn ve egemenin, benim gibi dnmelisin ya da lmelisin, deme
diini; tersine, benim gibi dnmemekte serbestsin, yaamn, maln mlkn
sana aittir; ama bugnden itibaren aramzda bir yabancsn"; eklindeki d
ncesine yer vermektedir. Uyum salayamayan her ey, bana buyruk kii
nin sregiden acizliinde yetersizlikle sulanmaktadr (Horkheimer / Adomo,
1997b:152-153-155). Yukarda yer verilen; Tocqueville'in dncesine bakld
nda, bu dncenin zaten ilkellerde temel aforoz ilkesi olduunun grl
mesi arhcdr. nsanlk tm ilerlemesinde yeni bir yaklam getirmeden es
kiye dnerek yine ilk ilkesini baa koymutur arhc biimde.
Bu sektrn ideolojisi, ticaret ve alveri olmas nedeniyle adlandrl
mas da tam yerinde bir yaklamla 'kltr sanayi' olarak koyulmutur. Hork
heimer' a gre, kltr sanayi elence kurumu olarak kalmaktadr. Kltr sa
nayinin tketiciler zerindeki tasarrufu elence vastasyla dolaymlanmakta,
dolaysz yaln bir dikta vastasyla deil, kendinden daha fazlas olabilecek
eylere kar elence ilkesinde yer etmi dmanlk vastasyla ortadan kald
rlmaktadr. Hibir zaman kart rnei, yani hakikati deil, kendi rnekleri
ni, yani az ya da ok bir fenomen halini alm gzde rnlerini deneyen sine
ma sanayinin yneticileri iin bugn de ayn durum sz konusu edilmektedir.
Horkheimer, kltr sanayi iktidarnn, yarahlan ihtiyalarla yaln bir
kartlk iinde bulunmasndan deil, bu ihtiyalarla olan birliine dayand
n, tersi bir durumun olmas halinde, kltr sanayinin de mutlak iktidarla
acizlik arasnda kartlk oluturacan ileri srmektedir. Elence, ge kapita
lizm koullarnda almann uzatlmas olarak grlmektedir. Horkheimer
elence sanayinde, zihinsel katky ngren her manhksal badan zenle ka
ldn ve izleyicinin kendi dncelerine gereksinim duymamas gerektii
ni vurgulamaktadr. rn her tepkiyi nceden sinyaller vastasyla ama so
mut balam dnda belirlemektedir. Tersi bir durumun yaratlmas kltr
sanayinin yaplanmasna kart grnmektedir.
nk, edilgin deil etkin, gsterilene deil, kendi zihinsel etkinlikle-
292 beinci blm

rinin amalar dorultusunda ilerleyen birey ya da kitle maniplasyon dn


da kalacak, denetlenip ynlendirilemeyecektir. Bu durumda birey ve toplu
mun nesneletirilmesi temelinde ykselen toplumsal ilikiler gibi, kltr sa
nayinin varln tehdit edecek bir durum yaratacandan ulalmak istenen
bir ortam ya da iliki biimi olamayaca grlmektedir.
Kltr sanayi insanlara cennet diye yine ayn gnlk yaam sunmak
tadr. Elence, kendini elencede unutmak isteyen boyun eii tevik etmek
tedir. Kltrle elencenin birlemesi bugn srf kltrel yozlama olarak de
il, stelik elenceye ister istemez ierik kazandrmak eklinde de gerekle
mektedir. Kltr sanayi konumunu salamlahrdka tketicilerin gereksin
mesini topluca karlayabilmekte, bu gereksinimi reterek disiplin altna al
makta, elenceye de el koyabilmektedir. Horkheimer, elencenin anlamn,
her zaman, toplumun savunulmas olarak belirlemektedir (Horkhei
mer / Adorno, 1997b:164-165-166; 1996:33-35).
Kastedilen elence, insanlara sistematik ekilde gizlice dikte edilen,
onlar aktel sorunlarn varlndan bilinli olarak uzaklatrarak kendi ba
na ama olarak sunulan, farkl izlencelerle boyun emeyi ieren etkinliklerdir.
Kltr, kltr sanayi araclyla bir elence tarz olarak ierii boaltlm bi
imiyle kitlelere sunulmaktadr. Kitle de artk kltrel etkinlikleri, bir bo za
man etkinlii, daha zinde bir ekilde yeniden almaya girimek iin bir tr
dinlenme olarak anlamlandrmaktadr. Bylelikle kltr, zgrleme etkinli
inin belirleyen bir etkeni olmasna karn, ieriini yitirip kendi nitelikleri
nin kartn ieren bir maniplasyona dnmekte, eyleme srecine dahil
olmakta ve nesneleme srecinin nemli etkiye sahip gelerinden biri olmak
tadr.
Trajik sinemann gerekten ahlakn dzeltildii kurumlar haline gel
mekte olduunu ileri sren Horkheimer, yerlemi dzenin mantna uygun
olarak, sistemin basks altndaki varolu tarafndan ahlaklar bozulan, uygar
ln sadece duruma var gleriyle uydurulmu, fke ve itaatsizlii her yerde
yanstan davran tarzlarnda sergileyen kitlelerin, acmasz yaamn ve sz
konusu rnek kiideki davrann grn araclyla dzene sokulmakta
olduunu vurgulamaktadr. Ona gre kltr, nceden beri devrimci ve bar
bar igdnn zapt edilmesini retmekte, sanayilemi kltr ise gerein
den fazlasn yapmaktadr. nsann, acmasz yaamda zar zor geinmesine
izin veren koullar, sanayiletirilmi kltr tarafndan alhra altra iselle
tirilip retilmekte, bireyin kendisinden yaka silken kollektif iktidara teslim
olmak iin genel bkknl, onun disipline edilmesi iin itici g olarak deer
lendirilmektedir.
Ahlaksal uygunluu, topluma her zaman yeniden kantlamak iin her
kese zorla kabul ettirilen davran biimi olarak gren Horkheimer, adayn
max horkheimer 293

kadroya alnrken rahibin tokatlar altnda basmakalp glmseyerek dnp


duran ocuklar habrlathn vurgulamaktadr. Ge-kapitalizmde varolmak
srekli bir kabul merasimine benzetilmektedir. Herkes kendisine boyun edi
ren iktidarla eksiksiz bir ekilde zdeletiini gstermek zorunda kalmakta
dr. Bireyin, iktidarn egemenliini kabul etmesi ve eylemeye gnlllk
gstererek, zgrlemeden vazgemi olmas, varln koruyabilmesi iin te
mel kural olarak grlmektedir. Herkes, gc her eye yeten toplum gibi ola
bilir, bu ancak direnmekten vazgemekle olanakldr. Ama ayn zamanda, bi
reyin direniten yoksunluu ona gvenilir bir gvenilmez kii nitelii kazan
drmaktadr. Gvenilir bir gvenilmez birey, iktidar asndan bakldnda,
kendini iktidarn egemenliine uydurduu iin gvenilirdir ama bu yapt,
kendince bile hakikati iermediinden gvenilmez bir nitelie de sahiptir.
Bireyin toplumla elikisi, bir zamanlar toplumun gelimesinin z
olarak grlmektedir. Ancak artk bu dnem geride braklmtr. Bireyin bu
gnk deviniminin hareket noktas, toplumsal egemenlik ve iktidarn etkile
rinden kendi v'arln korumak, kendi varln srdrebilmek olarak grl
mektedir. inde bulunduumuz dnem, kendi varln korumak iin bire
yin, bakaldr ve bakaldrya cesaret dnda olan her trl boyun emeyi ve
uyumu kabul ettii tutumun belirleyici davran biimi olduu sre olarak
belirlenmektedir.
Batan beri bireyselliin elikili olduunu ve gerek anlamda birey
sellemenin bir kere bile sz konusu olmadn vurgulayan Horkheimer, bi
reysel olann kendini, genelin, rastlanbsal olan ayn ey olarak tespit edebil
sin diye eksiksiz damgalama yeteneine indirgediini belirtmektedir. zel
likle her defasnda tehir edilen bireyin inat suskunluu ya da seilmi dav
rannn, milimetrenin binde birine gre birbirinden ayrlan Yale marka kilit
ler gibi, seri halde retildiine iaret etmektedir. Ona gre arbk, 'Ben'in zel
lii, toplumsal koullu, doal diye yanstlan bir tekel rndr.
Toplumun dayana olan birey, kusurunu kendinde tamaktadr
Horkheimer' a gre. Aldatc zgrlk iinde bulunan toplumun ekonomik ve
toplumsal aracnn rndr. "Ancak, burjuva toplumu kendi gidiat iinde
bireyi de gelitirmitir. Teknik, ynlendiricilerinin isteinin tersine insanlar
ocukluktan karp kii haline getirmektedir. Bireysellik adna gerekleen
bireylemedeki her eit gelime, bireyselliin zararna ilemekte ve geriye
kendi amacn izleme kararndan baka bir ey brakmamaktadr. Yaam i
yaamna ve zel yaama, zel yaam temsile ve mahremiyete, mahremiyeti
geimsiz evlilik beraberliine ve dokunakl teselliye blnen, yalnz bana
kalan, kendisiyle ve herkesle aras ak olan yurtta artk hem heyecana geti
ren hem hakaret eden gizil bir Nazi'dir ya da dostluu sadece 'toplumsal bir
szleme' olarak, manevi ynden etkilenmemilerin toplumsal etkilenii ola-
294 beinci blm

rak tasarlayabilen bugnn byk kent sakinidir. Kltr sanayinin bireysel


lie kar istedii gibi davran ite bu yzden baarl olmaktadr, nk bi
reysellikte toplumun temelsizlii yansmaktadr" (Horkheimer / Adorno,
1997b:178; 1996:48-49).
nsanlarn en mahrem tepkileri bile kendilerine kyasla o kadar eksik
siz ekilde eyletirilmitir ki, kendine zg olma dncesi sadece en an
soyutluklarda yaamaya devam etmektedir: Kiilik (Personality) kavram ar
tk onlara parlak beyaz dilerden ve koltuk altlarnn terlememesinden, heye
can duymamaktan baka bir ey ifade etmemektedir. te bu durum kltr sa
nayindeki reklamlarn zaferini ve ayn zamanda iyz anlalm kltr me
talarna tketicilerin mecburen yknmelerini gstermektedir (Horkhei
mer / Adorno, 1997b:191; 1996:62). Demek ki, iinde bulunulan amzda, bi
reyin kendi olmasn belirleyen zelliklerden, adeta doalla brnm bir
kendiliindenlik ierisinde uzaklalmaktadr.
Bireyselleme adna bireysellik, kendi karbn dourarak, bireyin b
tne uyumunu kolaylatrmasna yol amaktadr. Birey, kolektif nitelikleriyle
bireylemesiri gerekletirmesine karn, kolektifin ynlendirici ve biimlen
dirici egemenlii nedeniyle, btnden ayrlarak yalnzlap soyutlanarak
kendini koruyabilme olana bulabilmektedir. Kitle kltr ve kltr ends
trisinin katklar bireyi o lde belirlemektedir ki, birey, bireyliin ve zgn
ln anlamn da ondan renmekte, bylelikle balangtan itibaren zgn
bir birey deil, ynlendirilip maniple edilen biri olup kmaktadr.
Horkheimer'e gre, tin'in hakiki dilei, eylemenin yadsnmasdr.
Tin, kltr metas haline getirildii ve tketim amacyla insanlara teslim edil
dii noktada dalmak zorundadr. Titiz bilgilendirme ve zendirici elence
ler insanlar ayn zamanda hem akllandrp, hem de aptallabrmaktadr.
nsanln, tm kltr kaybetme yolunda olmasndan korkan Hork
heimer (1989:227), geneli ve zeli, kavram ve tekil durumu dtan, st ste
koordine eden ematizmin gerek doasnn, nihayet sanayi toplumunun le
hine olarak aktel bilimde ortaya kbn vurgulamaktadr. Varlk, malzeme
gibi ilenerek ynetim asndan incelenmektedir. Her ey, hayvan bir yana,
bireyler bile yinelenebilen, telafi edilen bir sre haline, sistemin soyut mode
li iin srf bir rnek durumuna gelmekte, brokratik, eyletiren bilim, kamu
sal tin ve bireysel deneyim arasndaki eliki ve durumlar vastasyla bireye
boyun edirmektedir.
Duyular, daha alg gereklemeden nce kavram aygb tarafndan be
lirlenmi; yurttaa, kendine yaratt dnya duyulardan bamsz-nsel (a
priori) diye alglablmtr. Bu durumu, yani kltr endstrisi alannda ilk kez
Hollywood'un bilinli gerekletirdii eyi, felsefede Kant (bilgi problemi
balamnda) sezgisel olarak ncelemektedir: Grntler daha kendi retim-
max horkheimer 295

leri srasnda, anlama yetisinin standardna gre n sansrden geirilmekte


dir ki, sonradan bu lye uygun olarak gz nnde bulundurulmak zorun
dadrlar. Ona gre, Kant ematizmin hala znelerden bekledii etkinlik, ya
ni duyusal eitlilii nceden temel kavramlara uydurma etkinlii, sanayi ta
rafndan znenin elinden alnm ve sanayi, ematizmi, mteriye sunulan ilk
hizmet olarak gerekletirmektedir.
Kltr sanayinin, insann evreyi ve kendini anlamlandrmas sreci
ncesinden bu srece mdahale ettiini, onun nceden belirlenmi toplumsal
normlara uygun biimde dnmesini ve etkinlikte bulunmasn salayacak
ekilde biimlendirdiini belirten Horkheimer, Kant'n ortaya koyduu, insa
nn anlama yetisinin ve akln ilevlerinin yapmas gereken etkinliklerini, kit
le kltryle kltr sanayinin stlendiini ve bireyin alglama, anlama sre
leri ncesinden seri retim nesnesi olarak onun bilincinde yaamasna ilikin
olacak tm gelerin, biim kazanm olarak yerletirilmi olduunu vurgula
maktadr.
nsann tasann ve yaratma yetilerini kullanmasna gerek yoktur arhk.
nk bireyin yapaca tm dnsel yarahm sreleri bireyden nce ve yi
ne birey iin kltr sanayi tarafndan yarahlmaktadr. Dnmeye ve yarat
maya gerek yoktur, yalnzca ynlendiren btne uyulmas istenmektedir bi
reyden. amzda, arhk ne anlama yetisinin ne de akln ilevlerinin gerekli
olmad, nk bu yetilerin ilevlerini yerine getirecek koullarn ortadan
kaldrld belli olan bir srece girildiine iaret edilmektedir.
Modem kitle kltr, niteliini yitirmi kltr deerlerinden beslen
mekte ve dnyann olduu gibi olmasn vmektedir. Dnyann olduu gibi
olmasna vg, tm medya aralaryla tekrarlanmaktadr. Olduu, olmas ge
rektii ve olaca biimiyle gerek budur, demektedirler. Yerleik bir grubun
karlarna hizmet etmeyen ya da ekonomik bir al-verile ilgili olmayan her
trl dnce yersiz, bo ve gereksiz grlmektedir. Horkheimer (1991:148)
paradoksal bir biimde, dnyann uzak blgelerinde lmcl alk karsnda
makinelerin byk blmnn yararsz kalmasna izin veren, birok nemli
buluu bir kenara brakan, saysz i saatini budalaca reklamlara ve ykm
aralarnn retimine adayan bir toplum, yararllk dncesini kutsal bir hi
kaye haline getirmitir.
Horkheimer'e gre, bireyin d, onu geriye doru ynelten kendi
varln srdrme gds, retimin kendisi deil, insanlarn, endstriyaliz
min spesifik erevesinde ortaya kan karlkl etkileiminin biimleridir.
Herhangi bir bireyin tek varlk nedeni ve lt, 'genlerden biri olma' yete
neidir ve kuvvetli grnmek, bakalarn etkileyebilrr.ek, kendini iyi 'sata
bilmek', gerekli ilikileri kurabilmektir ve bylelikle tm bu yetenekler insan-
296 beinci blm

larn byk blmnn reme hcreleriyle yeni kuaklara devrediliyor g


rnmektedir.
nsan dnce ve eylemlerinin, son derece gelimi endstriyelleme
biimleri tarafndan zincirlenmesi, kitle kltrnn her eyi kapsayan aygt
larnn etkisiyle birey dncesinin k, akln zgrlemesinin n koul
larn oluturmaktadr (Horkheimer, 1991:177). Nasl ki; iyi ktnn, doru
erinin izlerini tar; olumsuz, olumlunun ortaya kmasna olanak oluturur
sa, zgrlemenin n koullarn da Horkheimer engellenme ve bask altna
alnma trnden olumsuzluklarn varlklarna balamaktadr.
Kitle kltr ve kltr endstrisinin dil zerindeki etkilerini ele alan
Horkheimer, dilin de bpk akl varl olarak kendi kendine bir amaca sahip
olan insan gibi nesneleip aralaarak nceden belirlenmi bir srece girdii
ni belirtmektedir. Dil ve dnmenin kendisi de iinde olmak zere, hep ia
retlere bakana, sonunda her eyin iaret olarak grneceini, bylelikle, dil
de, her eyi eylere dntrmeye alacaktr (Horkheimer, 1985a:200). Her
eyi, kendi nitelik, ama ve zelliklerinden yaltarak simgelere indirgemenin
sonucu olarak, dil, kendini de biimselletirdii eylere uygun olarak imge,
iaret ve eylere dntrerek biimselletirmektedir.
Kltr endstrisiyle balanbsnda kitle kltrnn, sanatsal olduu
sylenen etkinliklerden (tiyatro, sinema, reklam ve dier tm sanat dallar)
aka yararland grlmektedir. Kltr endstrisinin -grsel sanatlardan
yazna dein- deiik rnleriyle, insanlarn umut ve zlemlerinin, ideal ve
amalarnn aralabrlarak, sanki o etkinlik ve eylerle kendilerini zdele
tirmelerine olanak salanyormu gibi yaplarak eyletirilmelerinin yollar
almakta ve ynlendirilerek etkisizletirilmekte, amalarn gerekletirdik
lerini sandklar bir yanlsamayla kontrol altnda tutularak, zgrlemeleri
hissettirilmeden yolundan sapbrlarak engellenmektedir.
Horkheimer, eskiden bir sanat yapbnn amacnn, dnyaya nasl oldu
unu sylemek, son yargy sylemeye abalamak olduunu, ancak bugn
ortalama bir konser izleyicisinin, eserin nesnel anlamn tecrbe etmekten
aciz olduunu, kompozisyonun (beste-senfoni) eyletirilmi, bir mze par
as olduunu, yldzlarn ortada grnmeleri ya da belli bir gruba dahil olan
lar iin ziyareti kanlmaz uygun bir frsat olarak toplumsal bir toplant hali
ne geldiini vurgulamaktadr. Bu eylemenin, akln znellemesinin ve bi
imsellemesinin tipik bir sonucu olduunu, bu srecin, sanat yaptlarn kl
tr metalarna, tketimlerini de gerek niyet ve amalardan kopuk, rastgele,
dzensiz bir duygular dizisine dntrdn ileri srmektedir.
Grld gibi Horkheimer bireyin, sanat, politika ve dinden olduu
gibi, doruluktan da koparldn, eylemenin balangann rgtlenmi bir
topluma ve aletlerin kullanlmasna dein geriye doru izlenebilir bir sre
max horkheimer 297

olduunu dile getirmektedir. Ona gre, insan etkinliklerinin btn rnleri


nin metaya dnmesi ancak endstri toplumunun etkinliiyle ortaya k
mtr ve nceleri nesnel akln, otoriter dinin ya da metafiziin yerine getirdi
i ilevleri, anonim ekonomik aygtn eylemi mekanizmas stlenmitir.
retken kol ya da kafa almas saygnlam, hatta tek saygn yaama bii
mi durumuna gelmitir ve bir gelir getiren her ie, her uraa retken denil
mektedir (Horkheimer, 1991 :58-59).
st yapda kltrel grnglerin, alt yapnn geliiminden sonu ola
rak karsanabileceini syleyen Ortodoks Marxistlerin tersine Horkheimer,
kltrn hibir zaman btnyle zerk olmadysa da, hibir zaman bt
nyle ikincil bir fenomen de olmadn savlamaktadr. Bu anlamda kltrel
grngler, bir alt yap yansmas olduklarn deil, toplumsal btnln
dolaymlanm ve kartlklar iinde olduunu gstermektedirler.
298 beinci blm

Bavuru Kaynakas

ADORNO, Theodor Wiesengrund., Dialektik der Aufklaerung, Gesanmelte


Schriften, Band 3, (Theodor W. Adomo und Max Horkheimer), (Hrsg.
von Rolf Tedemann), Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag, 1997b
BENHABB, Seyla., Critique, Norm and Utopia, (Yaynlanmam ksa eviri: Yavuz
Adugit) New York: Columbia University Press, 1986
BOLTE, Gerhard., Von Marks bis Horkheimer, Darmstadt: Wisssenschaftliche
Buchgesellschaft, 1995
BOTTOMORE, Tom., Frankfurt Okulu, (ev. Ahmet idem), stanbul: Ara Yaync
lk, 1990
iCDEM, Ahmet., Akl ve Toplumun zgrleimi, stanbul: Vadi Yaynlan, 1997
DEMROVC, Alex., Nonkonformistische Intellektuelle, Frankfurt a.M: Suhrkamp
Taschenbuch Verlag, 1999
GEUSS, Raymond., Eletirel Teori, (ev: Ferda Keskin), stanbul: Aynnh Yaynlan,
2002
GEYER, Carl-Friedrich., Aporien des Metaphysik- und Geschichtsbegriffs der kritischen
Theorie, Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft, 1980
GESEN, Bemhard. Die Entdinglichung des Sozialen, Frankfurt a.M: Suhrkamp
Verlag, 1 991
GROSSNER, Claus., Verfall der Philosophie, Hamburg: Cristian Wegner Verlag, 1971
HABERMAS, Jrgen., letiimsel Eylem Kuram, (ev. Mustafa Tzel), stanbul:
Kabalc Yaynevi, 2001
HORKHEMER, Max., Kritische Theorie Band 1, (Hrsg. von Alfred Schmidt),
Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1968
HORKHEMER, Max., Kritische Theorie Band Il, (Hrsg. von Alfred Schmidt),
Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1968a
HORKHEMER, Max., Die gesellschaftliche Funktion der Philosophie, (Hrsg. von
Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag, 1968b
HORKHEMER, Max., l/ernunft und Selbsterhaltung, Frankfurt a.M.: S. Fischer
Verlag, 1970
HORKHEMER, Max., Notizen 1950 bis 1969 und Daemmerung, (Hrsg. "f'm Wemer
Brede), Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1974
max horkheimer 299

HORKHEMER, Max., Vortraege und Aufzeichnungen 1949-1973, Gesammelte


Schriften, Band 7, (Hrsg. Gunzelin Schmid Noerr), Frankfurt a.M.: S.
Fischer Verlag, 1985
HORKHEMER, Max., Vortraege und Aufzeichnungen 1949-1973, Gesammelte
Schriften, Band 8, (Hrsg. von Gunzelin Sclunid Noerr), Frankfurt a.M.: S.
Fischer Verlag, 1985a
HORKHEMER, Max., Nachgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 12,
(Hrsg. von Gunzelin Schll}id Noerr), Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag,
1985b
HORKHEMER, Max., Studien ber Autoritaet und Familie, 2. Auflage, Lneburg:
zu Klampen, 1986
HORKHEMER, Max., Frhschriften, Gesammelten Schriften, Band 2, (Hrsg. von
Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.: S. Fischer
Verlag, 1987
HORKHEMER, Max., Nachgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 11,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1987b
HORKHEMER, Max., Aus der Pubertaet, Gesammelte Schriften, Band I, (Hrsg.
Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1988
HORKHEMER, Max., Schriften 1931-1936, Gesanunelten Schriften, Band 3, (Hrsg.
von Alfred Schmidt / Gunzelin Sclunid Noerr), Frankfurt a.M.: S. Fischer
Verlag, 1988a
HORKHEMER, Max., Schriften 1936-1941, Gesammelten Schriften, Band 4, (Hrsg.
von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmiedt), Frankfurt a.M.: S.
Fischer Verlag, 1988b
HORKHEMER, Max., Nachgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 14,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1988c
HORKHEMER, Max., Naclgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 13,
{Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1989
HORKHEMER, Max., Nachgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 10,
(Hrsg. Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1990
HORKHEMER, Max., Zur Kritik der insrumeniellen Vemunft und Notizen, Gesam
melte Schriften, Band 6, (Hrsg. von Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
Fischer Taschenbuch Verlag, 1991
HORKHEMER, Max., Akl Tutulmas, (ev. Orhan Koak), stanbul: Metis Yayn
lan, 1994
300 beinci blm

HORKHEMER, Max., (Theodor Wiesengrund Adorno ile birlikte), Aydnlanmann


Diyalektigi 1, (ev. Ouz zgl), stanbul: Kabala Yaynlan, 1995
HORKHEMER, Max., (Theodor Wiesengrund Adomo ile birlikte), Aydnlanmann
Diyalektigi Il, (ev. Ouz zgl), stanbul: Kabala Yaynlan, 1996
HORKHEMER, Max., Register, Gesammelte Schriften, Band 19, verzeichnisse
und Register, (Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt),
Frnkfurt a.M.: S. Fischer Yerlag, 1996c
HORKHEMER, Max., Geleneksel ve Eletirel kuram, (ev. Mustafa Tzel), stanbul:
YKY, 2005
JAY, Martin., Diyalektik mgelem, (ev. nsal Oskay), stanbul: Ara Yaynclk, 1989
KIZILELK, Sezgin., Frankfurt Okulu, Ankara: An Yaynalk, 2000
NOERR, Gunzelin Schmiedt., Kritische Theorie Nachkriegsgesellschaft, in: Max
Horkheimer, Vortraege und Aufzeichnungen 1 949-1973, Gesammelte
Schriften, Band 8, (Hrsg. Gunzelin Schmied Noerr, Alfred Schmiedt),
Frankfurt a.M.: S. Fischer Yerlag, 1985a
SCHEBLE, Hartmut., Yon der bestimmten zur abstrakten Negation, in: Neue
Rundschau Erstes Heft, 1973
SLATER, Phil., Frankfurt Okulu, (ev. Ahmet zden), stanbul: Kabalc Yaynevi,
1998
TRCKE, Christoph ve GERHARD Bolte., Einfhrung in die kritische Theorie,
Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft, 1994
YEYSAL, etin., Nesneleme ve zgrleme Sorunu zerine, Ankara: Tekaa Yay
nevi, 2005
WELLMER, Albrecht., Kritische Gesellschafttstheorie und Positivismus, Frankfurt
a.M.: Suhrkamp Yerlag, 1969
HORKHEMER HAKKINDA GENEL BR KAYNAKA
BACCE, H. Emre., (Edit.) Frankfurt Okulu, (ev. H. Emre Bace vd.), Ankara: Do
ubah, 2006
BOLTE, Gerhard., Von Marx bis Horkheimer, Darmstadt: Wisssenschaftliche
Buchgesellschaft, 1995
BOOKCHN, Murray., zgrlgan Ekolojisi, (ev. Alev Trker), stanbul: Aynnh
Yaynlar, 1994
BOTTOMORE, Tom., Frankfurt Okulu, (ev. Ahmet idem), stanbul: Ara Yayn
alk, 1990
BHLER, Dietrich., Kritische Theorie-Kritisch Reflektiert, in: ARSP, Yol. 1970
LYl/4, 1970
BRENKERT, G. George., Marx'n zgrlk Etigi, (ev. Yavuz Alogan), stanbul:
Aynnh Yaynlar, 1998
max horllheimer 301

CLAUSSEN, Detlev., Zum emanzipatorischen Gehalt der materialistischen


Dialektik in Horkheimers .Konzeption der kritischen Theorie, in: Neue
Kritik, s: 55-56, 1970
iCDEM, Ahmet., Akl ve Toplumun zgrleimi, stanbul: Vadi Yaynlan, 1997
DANNEMANN, Rdiger., Das Verdinglichungsproblem und Habermas, in:
/enseits der Polemiken, (Rdiger Dannemann Hrsg.), Frankfurt a.M.:
Sendler Verlag, 1986
DELLALoCLU, F. Besim., Frankfurt Okulu'nda Sanat ve Toplum, stanbul: Balam
Yaynclk, 1995
DEMROVC, Alex., Nonkonformistische Intellektuelle, Frankfurt a.M: Suhrkamp
Taschenbuch Verlag, 1999
FRENZEL, lvo., Kritik und Interpretation der kritischen Theorie, Raubdruck
GED, Andras., Dialektik der Negation oder Negation der Dialektik, in: Die
"Frankfurter Schule" im Lichte des Marxismus, (Hrsg. von Johannes
Heinrich von Heiseler, Robert Steigerwald und Josef Scleifstein),
Frankfurt a.M.: Verlag Marxistischer Blaetter, 1970
GEUSS, Raymond., Eletirel Teori, (ev: Ferda Keskin), stanbul: Aynnh Yaynlar,
2002
GEYER, Carl-Friedrich., Aporien des Metaphysik- und Geschichtsbegriffs der kritischen
Theorie, Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft, 1980
GESEN, Bemhard., Die Entdinglichung des Sozialen, Frankfurt a.M: Suhrkamp
Verlag, 1991
GROSSNER, Claus., Ver/ali der Philosophie, Hamburg: Cristian Wegner Verlag, 1971
HABERMAS, Jrgen., letiimse! Eylem Kuram, (ev. Mustafa Tzel), stanbul: Ka
balc Yaynevi, 2001
HABERMAS, Jrgen., Die Theorie des Kommunikativen Handelns, Band I., il.,
Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag, 1981
HESELER, J.H., STEGERWALD R. ve SCHLEFSTEN J. (Hrsg.)., Die "Frankfurter
Schule" im Lichte des Marxismus, (Hrsg. von Johannes Heinrich von
Heiseler, Robert Steigerwald und Josef Schleifstein), Frankfurt a.M.:
Verlag Marxistischer Blaetter, 1970
HORKHEMER, Max., Kritische Theorie Band I, (Hrsg. von Alfred Schmidt),
Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1968
HORKHEMER, Max., Kritische Theorie Band il, (Hrsg. von Alfred Schmidt),
Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1968a
HORKHEMER, Max., Die gesellschaftliche Funktion der Philosophie, (Hrsg. von
Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag, 1968b
HORKHEMER, Max., Vernunft und Selbsterhaltung, Frankfurt a.M.: S. Fischer
Verlag, 1970
302 beinci blm

HORKHEMER, Max., Notizen 1950 bis 1969 und Daemmerung, (Hrsg. von Wemer
Brede), Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1974
HORKHEMER, Max., Vortraege und Aufzeichnungen 1949-1973, Gesammelte
Schriften, Band 7, (Hrsg. Gunzelin Schmid Noerr), Frankfurt a.M.: S.
Fischer Verlag, 1985
HORKHEMER, Max., Vortraege und Aufzeichnungen 1949-1973, Gesammelte
Schriften, Band 8, (Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1985a
HORKHEMER, Max., Nachgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 12,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr), Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag,
1985b
HORKHEMER, Max., Studien ber Autoritaet und Familie, 2. Auflage, Lneburg:
zu Klampen, 1986
HORKHEMER, Max., Frhschriften, Gesammelten Schriften, Band 2, (Hrsg. von
Gunzelin Schmid Noerr), Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1987
HORKHEMER, Max., Nachgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 9,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1987a
HORKHEMER, Max., Nachgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 11,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1987b
HORKHEMER, Max., Aus der Pubertaet, Gesammelte Schriften, Band I, (Hrsg.
Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1988
HORKHEMER, Max., Schriften 1931-1936, Gesammelten Schriften, Band 3, (Hrsg.
von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.: S.
Fischer Verlag, 1988a
HORKHEMER, Max., Schriften 1936-1941, Gesammelten Schriften, Band 4, (Hrsg.
von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.: S. Fisc
her Verlag, 1988b
HORKHEMER, Max., Na::hgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 14,
(Hrsg. von Gunzclin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 198Bc
HORKHEMER, Max., Nuchgelassene Schriften, Gesammclte Schriften, Band 13,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1989
HORJ<.HEMER, Max., Naclgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 10,
(Hrsg. Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.: S.
Fischer Verlag, 1990
ma torkheimer 303

HORKHEMER, Max., Zur Kritik der insrumentellen Vernunft und Notizen,


Gesammelte Schriften, Band 6, (Hrsg. von Alfred Schmidt), Frankfurt
a.M.: Fischer Taschenbuch Verlag, 1991
HORKHEMER, Max., Akl Tutulmas, (ev. Orhan Koak), stanbul: Metis Yayn
lan, 1994
HORKHEMER, Max., (Theodor Wiesengrund Adomo ile birlikte), Aydnlanmann
Diyalektii l, (ev. Ouz zgl), stanbul: Kabalc Yaynlan, 1995
HORKHEMER, Max., Briefwechsel 1913-1936, Gesammelte Schriften, Band 15,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1995a
HORKHEMER, Max., Briefwechsel 1937-1940, Gesammelte Schriften, Band 16,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1995b
HORKHEMER, Max., (Theodor Wiesengrund Adomo ile birlikte), Aydnlanmann
Diyalektii Il, (ev. Ouz zgl), stanbul: Kabala Yaynlan, 1996
HORKHEMER, Max., Briefwechsel 1941-1948, Gesammelte Schriften, Band 17,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1996a
HORKHEMER, Max., Briefwechsel 1949-1973, Gesammelte Schriften, Band 18,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt), Frankfurt a.M.:
S. Fischer Verlag, 1996b
HORKHEMER, Max., Register, Gesammelte Schriften, Band 19, verzeichnisse
und Register, (Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr / Alfred Schmidt),
Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1996c
HORSTER, Detlef., Horkheimer, Hamburg: Junius Verlag, 1987
HUBG, Cristoph., Dialektik der Aufklaerung und neue Mythen, in: Philosophie
und Mytos, (Hrsg. von Hans Poser), Berlin/ New York: Walter de
Gruyter, 1979
ISRAEL, Joachim., Der Begriff Entfremdung, Hamburg: Rowolht Taschenbuch
Verlag, 1985
JAY, Martin., Diyalektik mgelem, (ev. nsal Oskay), stanbul: Ara Yaynclk, 1989
JAY, Martin., Adorno, (ev. nsal Oskay), stanbul: Der Yaynevi, 2001
KEJANLIOCLU, Beybin., Frankfurt Okulu'nun Eletirel Bir Ura: letiim ve Med-
ya, Ankara: Bilim ve Sanat Yaynlan, 2005
KIZILELK, Sezgin., Frankfurt Okulu, Ankara: An Yaynclk, 2000
KOAK, Orhan., Horkheimer ve Frankfurt Okulu, Akl Tutulmas, stanbul: Metis
Yaynlan, 1994
KOLAKOWSK, Leszek., Die Hauptstrmungen des Marxismus, Band 3 (Zerfall),
Mnchen: Piper&co. Verlag, 1979
304 beinci blm

KUNZMANN, Peter, Franz-Peter Burkard ve Franz Wiedmann., DTV Atlas


Philosophie, Mnchen: Deutsche Taschenbuch Verlag, 2001
LESER, Norbert., Ende der kritischen Theorie? V 112/172, _Ts, 12 BI (Baslmam a
lma) Frankfurt Stadt und Universitaetsbibliothek, Frankfurt a.M:
Horkheimer Archiv, 1970
LTSCHEV, Alexander ve KEGLER Dietrich (Hrsg.), Abschied vom Marxismus,
Hamburg: rowolts enzyklopaedie, 1992
LUNN, Eugene., Marxizm ve Modernizm, (ev. Yavuz Alogan), stanbul: Alan Ya
ynalk, 1995
MARCUSE, Herbert., Versuch ber die Befreiung, Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag,
1969
MARCUSE, Herbert., ldeen zu einer kritischen Theorie der Gesellschaft, Frankfurt
a.M.: Suhrkamp Verlag, 1969a
MARCUSE, Herbert., Schriften, Band 9, Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag, 1987
MARCUSE, Herbert., Der eindimensionale Mensch, Hamburg: Deutsche
Taschenbuch Verlag, 1988
MARCUSE, Herbert., Kar Devrim ve syan, (ev. Grol Koca /Volkan Ersoy), s
tanbul: Ayrnt Yaynlan, 1998
NEGT, Oskar (Hrsg.)., Aktalitaet und Folgen der Philosophie Hegels, Frankfurt a. M.:
Edition Surhkamp, 1970
NOERR, Gunzelin Schmiedt., Kritische Theorie Nachkriegsgesellschaft, in: Max
Horkheimer, Vortraege und Aufzeichnungen 1949-1973, Gesammelte
Schriften, Band 8, (Hrsg. Gunzelin Schmied Noerr, Alfred Schmiedt),
Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1985a
REDAKTION UNI. BIBL., Horkheimer; Leben und Werke, Stadt-und Universitaet
Bibliothek Frankfurt a.M., 2001
ROHRMOSER, Gnter., Das Elend der kritischen Theorie, Freiburg: Rombach Verlag,
1970
SCHEBLE, Hartmut., Von der bestimmten zur abstrakten Negation, in: Neue
Rundschau Erstes Heft, 1973
SCHWEPPENHAEUSER, Gerhard., Emanzipation Theorie und Ideologiekritik,
Bremen: Junghans-Verlag, 1990
SLATER, Phil., Frankfurt Okulu, (ev. Ahmet zden), stanbul: Kabala Yaynevi, 1998
STEGERWALD, Robert., "Eletirel kuram" ya da "Frankfurt Okulu", (ev.
Ouz zgl), Felsefe Dergisi Ekim 1987, stanbul: De Yaynlan
THYEN, Anke., Es gibt darum in der verwalteten Welt auch keine Ethik. Moral
und Moraltheorie_n: Die Gesellschaftliche Theorie Adornos, (Hrsg.) von
AUER, Dirk. / BONACKER, Thorsten. vd. Darmstadt: Primus Verlag,
5:165-185, 1998
max horkheimer 305

TUNALI, smail., Estetik, stanbul: Remzi Yaynlar, 1989


TRCKE, Christoph ve GERHARD Bolte., Einfhrung in die kritische Theorie,
Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft, 1994
VEYSAL, etin., Nesneleme ve zgrleme Sorunu zerine, Ankara: Tekaa Yay
nevi, 2005
WELLMER, Albrecht., Kritische Gesellschafttstheorie und Positivismus, Frankfurt
a.M.: Suhrkamp Verlag, 1969
WEST, David., Kta Avrupas Felsefesine Giri, (ev. Ahmet Cevizci), stanbul: Para
digma Yaynlan, 1998
WESTARP, Michael / GRAF Wictor., "Kritische Theorie" in der Sackgasse, Merkr,
Deutsche Zeitschrift Jr eureupaeisches Denken, (Hrsg. von Hans
Paeschke), XXIX. Jahrgang, 1970 Heft 261-272,?? Verlag, 1970
WGGERHAUS, Rolf., Die Frankfurter Schule, Mnchen: dtv, 1997
ZUDECK, Peter., Der Hintern des Teuefels, Bhl-Moos: Elster Verlag, 1987
Theodor Ludwig Wiesengrund ADORNO*
( 1 1 Eyll 1 903 - 6 Austos 1 969)

Bu alma, arlkl olarak gsterilen kaynakayla birlikte; kimi yenilikler, dzeltme ve geniletme
lerle "Max Horkheimer'de Nesneleme ve zgrleme Sorunu zerine" balkl (blm yazanna ait) dok
tora almasndan, Ahmet Cevizci'nin yayma hazrlad Felsefe Ansiklopesi'ne hazrlanan (blm
yazannn kaleme ald) Adorno balkl maddeden, mer Naci Soykan hocann Mziksel Dnya
topyasnda Adorno le Bir Yolculuk eserinden ve Editrln E. Efe akmak'n yapt Adorno ba
lkl (Cogito Adorno zel says, YKY, lstanbul 2003) almalardan yararlanlarak hazrlanmtr.
etin VEYSAL

Hayah ve Eserleri
domo, dinini deitirip katolikleerek Almanlam Yahudi bir arap
A tccar olan Oscar Wiesengrund ile Cenoval bir aileden olan profesyo
nel ses sanats Maris Calvelli-Adomo'nun olu olarak Frankfurt arn Main
kentinde 11 Eyll 1903'te dnyaya gelmitir. Annesinin kzlk soyadm kulla
nan Adomo, ses sanats olan annesi ve kendileriyle birlikte kalan piyanist
teyzesi Agathe' den mzik eitimi almhr. ocukluu ve genlii mzikle i
iedir. Benhard Sekles'ten piyano dersleri almhr. On be yandayken, aile
dostlar olan Siegfried Kracauer'in ynlendirmesiyle Alman klasik felsefesi
zerinde almaya ve haftada bir gn de Kant' okumaya balam, yine Kra
cauer' den, felsefe metinlerini toplumsal ve tarihsel gereklerin belgeleri ola
rak amlamay renmitir. 1921'de Frankfurt'ta Kaiser Wilhelm Gymnasi
um'unu bitirerek Frankfurt'un yeni kurulmu olan ve yeniliki olarak adn
duyuran Johann Wolfgang Goethe niversitesine balamhr. 1922 ylnda
Comelius'un seminerlerinde kendinden sekiz ya byk olan Horkheimer ile
tanr. Toplumbilim, psikoloji ve mzikle ilgili dersler alr ve yl sonra 1924
ylnda, Kant dnr Hans Comelius ynetiminde yapb, Edrnund Hus
serl zerine olan doktora almasn bitirir ve felsefe doktoru nvann alr.
Adomo hakknda Marcuse, "Adomo ise tam bir dahi idi, . . . hayatm
da felsefe, sosyoloji, mzik, sanat ve . . . her eyde onun kadar geni bilgili,
onun kadar konusuna hakim insan grmedim. . . . . Konumaya balad za
man, baka hibir dzeltiye gerek kalmadan, konutuu eyi yazl metin di
ye dizgiye verip yaynlayabilirdiniz" demektedir. Mziin da vurumcu ya
nndan ok, bilisel boyutuna nem veren Adorno, mzikte geleneksel tona
lite anlayna kar karak, atonal mziil diyalektik kurgularyla destekle-

1 ilerde grlecei gibi -geleneksel olan danda brakma anlamna gelecek ekilde anlalrsa- felse
fede de atonal bir yol izlemitir.
310 altnc blm

mitir. 1921'de Sosyal Aratrmalar Enstitsyle henz resmi bir ilikisi olma
makla birlikte, enstit bakan ve Marxist ii hareketleri tarihisi Cari Grn
berg'le ve edebiyat sosyolou Leo Lwenthal'le tanmtr. Enstit'nn Sos
yal Aratrmalar adl yayn organnn onuncu kurulu yl dnmnde 1933'te
"Mziin Toplumsal Durumu" balkl yazs ktktan sonra resmen olmasa
da bu entelektel evreden saylmaktadr. O zamanlar, arkadalar arasnda
dnemlerinin en parlak isimleri olan Ernst Bloch, Bertolt Brecht, Kurt Weill ve
Walter Benjamin bulunmaktadr. Ama onlarn aktivist ve politik yaklamlar,
komnist partisi yanls ynelimleri yerine, Adorno' da eletirel bir yaklam,
akademik bir ynelim grlmektedir. Adorno, niversitede ders verebilmek
iin gerekli olan tez (venia Iegendi ya da Habilitationschrift) almasn S
ren Kierkegaard zerine olan Estetiin nas adl almay bir teolog olan Pa
ul Tillich'Ie yapmtr. Bu almas, varoluuluk zerine yapaca eletirel
deerlendirmelerinin hem ilki, hem de ayn zamanda varoluuluun sorgu
lanmas gereken siyasal sonularn ilk fark eden alma olarak da saylmak
tadr.
Adorno, 1937'de Gretel Karplus ile evlenir. Mart 1933'te "devlete kar
eilimleri" olduu gerekesiyle enstit Naziler tarafndan kapatlr ve Hork
heimer de grevden atlr. nce Cenevre'ye sonra da New York'a tanan ens
titnn yneticisi Horkheimer'in srarlar zerine Adorno, Almanya'y terk
etmek istememesine karn gelimeler nedeniyle 1938'de yerlemek zere
Amerika'ya gider. Birok alanda eserler veren Adorno, Amerika' da Horkhei
mer ile birlikte kaleme ald nl Aydnlanmann Diyalektii eserini, fragman
tr almas Minima Moralia 'y ve diyalektik alannda nemli bir eser olan
Negatif Diyalektik'i yazar. Sava sonras Almanya'ya dnerek, Frank.furt Jo
hann Wolfgang Goethe niversitesi ile Sosyal Arahrmalar Enstitsnde a
lr. 1969 ylnda enstity igal eden rencileri polise ikayeti nedeniyle
Marcuse ile aralarnda tartma kar. Bu tartmann bir boyutu, Marcuse ile
Adorno'nun toplumsal olaylar karsndaki tutumlarndaki ayrl gsterir.
Marcuse rencilerin yannda yer alrken, Adorno onlara kar tutum almak
ta ve bylece toplumsal olaylara olan mesafesini de ortaya koymaktadr.
Sz konusu nisan 1969 olaylarnda, ders anlatt snfa giren militan
renci grubundan bayanlarn krsye karak gslerini ap gstermesiy
le "erotik okayc" saldrlara maruz kalmtr. Adorno, cesareti krldndan
dersi brakarak uzaklamaya almtr. Arkasndan "bir kurum olarak Ador
no ld" diye haykran kalabaln aalamalarndan kaarak kurtulmutur.
Bu olaylar sonrasnda depresyona giren Adorno, "erotik okayc" tacizden
hemen iki ay sonra, Estetik Teori almasn tamamlayamadan lmtr.
theodor hdwig wiesengnnd adorno 311

Felsefe Anlay ve
Sorunlara Genel Yaklam

eyler sahiplikten arndrldklarnda, ayn anda


hem renkli hem de yararl olacaklardr.
Adomo

Aslnda onu, 'Eletiri Kuram'ru birlikte ynlendirdikleri Horkheimer'den


ayr ele almak da tarhlabilir bir yaklamdr. Ancak her ne kadar birlikte a
lmalar yapm, ortak eserler vermilerse de Adomo ve Horkheimer kimi
yaklamlar bakmndan (zellikle diyalektik ve politikaya yaklamlaryla)
birbirinden ayrldklar grlr. Burada bu ayrmlara girilmeyecektir. Fakat
onlarn temel eserlerinden saylan hem Aydnlanmann Diyalektii'ni birlikte
yazmalar hem de Otoriter Kiilik, Otoriter Aile ve Otoriter Devlet gibi nemli
almalarda hemfikir olmalar ama ayn zamanda Adomo'nun Horkhei
mer' a ithaf ettii "Minima Moralia" eserinin Horkheimer'in her tmcesine
kahlacann phesiz olduu dncesi de farkllklarna karn onlarn ay
rlmazlna bir kanttr. Farkl konularda ortak dncelere sahiptirler. Daha
aklayc olarak dile getirilmek istenirse; sorunlarn tartlmas ve zmlen
mesi srelerinde ortak kavray ya da yaklamlar sergilemektedirler.
ncelikle felsefeye yaklam bakmndan ele alnacak olursa Adomo;
"Neden Hala Felsefe?" sorusunun aslnda gereksiz gibi grndn, ancak
bu soruyu sormak istediini ve yantndan emin olmamas sebebiyle yeniden
arahracaru belirtir. Uzmanlamaya ynelik genel eilime felsefenin de ka
pldn, onun da bir uzmanlk alan olma rahatlna kavutuunu, yani tm
ilineksel ieriinden soyunmu, saf bir kuram almas alan haline geldiini
dnmektedir Adomo. Ona gre bu, felsefenin asl kavramn yadsmay da
gerektiriyor ki, bu da entelektel zgrlk ya da teknik bilimlerin stnl
ne boyun emeyi reddetmektir. Bu anlamda snrl ierikten kanan felsefe,
evremizdeki dnyann toplumsal hedefleri karsnda iflasn ilan etmi olu
yor. yle ki felsefe, bilim haline gelmeyi mi, yoksa yabanc topraklarla evrili
snrl bir alanda, ho grld srece varln srdrmekte srar ederek, yo
la k amacyla eliir bir ekilde, evrensel doruluk sistemine dnmeyi mi
seeceini belirleme gcn neredeyse kaybetmiti. Ona gre, modern bilim
anlay, felsefeyi kadim zamanlardan kalma bir emanet; doa fenomenlerine
getirilen cesur aklamalaryla eylerin doasna dair yce, metafizik bir kav
rayn birbirinden ayrlmaz biimde i ie getii eski Yunan speklasyonu
nun miras brakh, geliimini tamamlayamam bir disiplin olarak grme ei
limindedir. Adomo, felsefenin kendini ideolojilerden olduu denli kltrel
az kalabalndan korumas gerektii dncesindedir. Sahici bir metafizik.
sel soruturmaya girimenin gereklerini yerine getiren bir felsefi speklasyon,
312 amc bn

gcn modem mitolojiye kar gsterdii direnten alr ve evremizdeki


maddi dnyann, bugn olduu gibi, kaytszca kabulleniliine kar kmaya
hizmet eder {1997k:459-473; 2003:184-199). Felsefe ona gre, geleneksel anlam
da, zorunlulukla var olan durumun gerekelendirilmesine dnmtr. Hei
degger'i hedef alarak, "Varlk" gibi, tamamen kktenci, ayn zamanda temel
siz sorunlar gndeme getirmenin, gerek sefaleti gizlemeye ve bylelikle in
sanlar gncel sorunlardan uzaklahrmaya hizmet edeceini dnmektedir.
Her eyi kapsayan bir sistem olma iddiasyla felsefe, lgnca aldanma
lar dizisine dnme riskine girer. Felsefe her eyi bilme iddiasndan ve b
tn gerei kendi iinde kristalletirme fikrinden hemen vazgemeli, gelene
inden gelen yk srhndan atmaldr. Felsefenin iine dt aldatmacann
yerine gereklii koyabilmesi, kendini lgnca kavramlardan kurtarp, ger
eklikle akln ban kurabilmesi iin demesi gereken bedel budur. Felsefe
her eye ynelik bir sorumluluk duygusu tarafndan ynlendirilmemeli, artk
'Mutlak' zerinde bir egemenlik kurma iddiasnda olmamaldr, bu tr kav
ramlarn hepsinden vazgemelidir, aksi takdirde sorumluluk duyduu eyle
re ihanet edecektir; ancak bu arada hakikat kavramnn kendisini de kurban
etmemelidir. Felsefenin son are olarak bavuraca tek mercinin filoloji oldu
unu da eklemektedir. Felsefenin, entelektel bamszlk ve zgrlk iin bir
barnak olmas, bunu yaparken de politik eilimleri ortadan kaldrma umu
du tamamas gerektiine vurgu yapmaktadr. Adomo, felsefenin, ancak
kendisinin aydnlatabilecei bilimi kendi statsne kardnda felsefe ol
maktan vazgetiini ileri srmektedir (1997k:459-473; 2003:184-199).
Ona gre, felsefenin devi, apak gibi grnenle, anlalmaz gibi gr
neni birbirinden ayrmakhr. Var olan felsefelerin eletirilmesi, felsefenin orta
dan kalkmas ya da onun yerine tek bir disiplinin gemesi anlamna gelmez.
Hatta eletiri, gnmz felsefesinin gelgitleri arasnda kendine salam bir yer
bulamayan entelektel zgrlk biimlerine, formel ve maddi anlamda yar
dma bile olabilir. Kendini harekete geiren itici gcn kaybetmi olan felse
fe, herhangi bir hayale kaplmadan u soruyu sormaldr: Bugn bir cennet ha
line gelebilecek olan dnya, neden yarn cehenneme dnmek zorunda olsun
ki? Bu tr bir bilgi kesinlikle felsefi trden bir bilgi olacakhr. Felsefeyi, mevcut
durumu -ki felsefenin ilevi bu durumu eletirmektir- kanlmaz olarak ebedi
klmaya alan pratik politikann yerine koymaya almak, tam bir anakro
nizm olacakhr. Felsefeyi bekleyen grev, rnein, amatrce analojiler veya sen
tezlere bavurmadan, doa bilimlerinde elde edilen deneyimlerin sonularn
zihnin egemenlik alanna tamaktr. Bu grevi, hi de hafife alnacak ey de
ildir. Felsefe hibir ie yaramad iin demode olmamtr. Hatta yine, srek
li pervaszca dt o en byk gnaha, yani fazla iddial olma gnahna
dmek istemiyorsa, bu iddiayla dikkat ekmeye almamaldr. Bu hata eze-
lleodor ludwig wiesengrwd adorno 313

li-ebedi hakikatleri iinde tad iddia edilen sonsuz-srekli felsefe (philosop


hia perennis) kavramndan miras kalm geleneksel bir hatayd. Ona gre He
gel, sz konusu hatadan, felsefenin bir dnemin z olduunu ve dnce ta
rafndan damhldn syleyerek kurtulmutu (19971<:459-473; 2003:184-199).
Adomo, Hegel'in her eyi kapsayan bir akla (rasyonel) sistem adna
"znel dolaymszln" ortadan kalkmasn Kierkegaard'n hakl grme bii
mini eletirmektedir. nsan somut tarihsel ortamndan karp, soyutlayan Ki
erkegaard'n "kendi bana znel"lii ne karmasn, soyut tek yanllk ola
rak eletirdii grlmektedir. D dnyann insan rahatsz eden neden ve et
kileri karsnda, kaarak gizlendii bireyin kendi znelliini bir tr ideolojik
yansma olarak deerlendirmektedir. Kierkegaard'n, Hegel'in zne ve nesne
nin bir ve ayn olduu idealist zdelik fikrinden kanmakla birlikte, yalnzca
ruhsallatrlm zneyi varlkbilimsel anlamda nemli grmesi ve pratikte,
var olan toplumsal elikilere szde uyumluluk kazandryor grnmesi nede
niyle de eletirmektedir. Ona gre, inandrc olamayan bu uyumluluk, nesne
siz saf bir znellik diyalektiine saplanp kald iin gene de bir zdelik te
orisi olmaktadr. Sanahn bilisel gc zerine yaph vurgulamalardan anla
laca gibi, Kierkegaard', gelimenin estetik aamalarn -estetik bilincin, du
yumsal ve maddesel ilgilenimleri birbirinden ayramadn ileri srerek- etik
ya da dinsel aamalara oranla daha deersiz saymas nedeniyle eletirmekte
dir. Oysa Adomo, estetik aamay, Kierkegaard'n deersiz bulduu bu zelli
i nedeniyle de daha nemli bulmaktadr ve gereklik dnyasnn henz uyu
ma ulamam elikilerine ilikin olarak estetik aamann hakiki (sahih) bilgi
edinmemize olanak tandn belirtmektedir. Adomo'nun Kierkegaard'da
bulduu paradoks, diyalektiin bozulmu biimidir. Ona gre, "Akln kurban
edilmesi iin, onun alannda her zaman olan ey, ganimet olarak onun payna
der. Kurban edilmi akl, yan-Tanr olarak hkm srer. Onun hkm sr
mesi, Kierkegaard felsefesinde tutkunun kopyasn karhr" (Soykan, 2000:24).
Adomo'nun, 1931 yl mays aynda Frankfurt niversitesinde felsefe
dersleri verme yetkisi kazandnda yaph konuma Felsefenin Gncellii
baln tamaktadr. Yaad sre boyunca hi yaynlanmam bu alma
s, sonraki yllarda gelitirecei almalarnda problemlere yaklamnn te
melini oluturmaktadr. Bu metninde olduu gibi, Walter Benjamin'in, Alman
Trajik Dramasnn Kkeni, Doal Tarih Fikri, balkl almalarndaki kavray
larn Adomo zerindeki genel etkisi aka grlmektedir. Felsefenin Gncel
lii adl metinin etkileri, en nemli eseri olan Negatif Diyalektik'te de -mutlak
ve genel geer yarglara ulama abasnn olumsuzlamas zerinde temelle
nen dncelerinde- grlmektedir. Felsefi etkinliin de eyletirmenin bir
paras olmasnn olanakl olduunu dnen Adomo'ya gre, Husserl'in ve
rili-olan eyselletirme eilimi, gelikin burjuva toplumunun yaam deneyi-
314 altoc blm

mini (Erfahrung) tahrip etme ve onun yerine, ynetim albna alnm, cansz
kavramlarn konulmu olmas ile balanhl bir olguydu. Ona gre fenomeno
loji, arbk burjuva dncesinin, birbiriyle birlikteliinden yoksunlam, ke
sintili ve birbirinden kopuk paracklara dnm, bir dierine kart de
cek ekilde kurumlam ve yalnzca "bu udur, u budur"un yinelemelerin
den ibaret olan nermelere varmtr. Praksisin, ynelmiliin basit bir zel
tr saylp karalanmas, burjuva dncesinin eysellemi ncllerinin en
yanl sonucu olmutur Oay, 1989:108-109). Adomo, Husserl'in fenomenoloji
sinin, k halindeki burjuva idealizmindeki temsilcisi olduunu, Hus
serl' in son (ultimate) kaynak ya da temellere, aknsal ilk ilkelere ulama a
basn kimi yazlarnda eletirmektedir. Yine ona gre, Husserl'i, epistemolo
jik aratrmasn tmden bir ontolojiye dayandrmad iin rencisi Heideg
ger'den stn grmektedir. te yandan Adomo, son dnem burjuvazisinin
dncelerini korkusuz biimde ele alarak iyzn ortaya koyduu iin
Husserl'e hayrandr. Bir yandan da idealist felsefenin olanakl herhangi bir
zmnn olabileceini de kabul etmemektedir. Husserl eletirisindeki ori
jinal balktan yola klarak ifade edilirse; bir "epistemoloji metakritii" say
labilecek Adomo felsefesinin temel savlarna sahip olan "zne ve Nesne"
bakl makalesi de birok merkezi problem ve argman iermektedir.
Pozitivizmin dnyann oluturulmasnda tarih, kltr ve toplumun de
iimini kavrayamadn, dnyay olmu bitmi bir gereklik, donuklaan
ikinci bir doa olarak kabul ebnesinin olumlanamayacaru, pasif ve boyun
eici tutum ve politikann, yaanan gereklikte yaratlan aalarn su orta ol
duunu dnmektedir. Genelletirilen zne kavramnn bireyselin zgn
farkllklar gzden kardn, genelden bsbtn farkl, kendinde soyutlana
rak yalnzlabrlm znenin de, karbrun ulab sonuca yakn bir gelimeye
yol aacan vurgulamaktadr. Her iki kavraytan birinin tek yanl olarak ile
ri srlmesi, Kant' tan beri felsefeyi kmaza srkleyen aporia'y canlandrmak
anlamna gelir. Adomo'nun zne ve nesne probleminde zerinde durduu,
Descartes'ten beri zne ve nesnenin birbirinden bsbtn ayn tutulmas, ko
parlmas, yani bir yann mutlaklabnlmas anlaydr. zne ve nesneyi birbi
rinden ayn ya da bir ve ayn grmenin bir yandan gerek, te yandan aldaha
yanlan olduu zellikle diyalektiinde2 tarhlmaktadr. Bilgisel alanda gr
ne gelen aktel ayrl dile getirmesi nedeniyle gerektir. Sonu olarak orta
ya kan bu ayrlk esas durum saylmaz ve sihirli bir biimde, bir deimezlik
biimine sokulamad iin aldabadr. Buradaki ifadenin ilk ksmndaki ger
ek, bugnk dnyann durumuna ilikin bir betim; aldaba olan (sahih olma
yan), bilimsel gerek idea'snn ancak "gerek toplumun" gelecekteki gerekle
mesine bal olduuna ilikin ifade savn ikinci blmdr. Demek ki gerek,

2 Aynntlar iin diyalektik blmne bkz.


theodor ludwig wiesengrund adomo 315

betimleyici anlamda somutun burada ve imdisine ilikin olan anlamna gel


mekte; normatif anlamda ise, somutun olanakl koullarna gndermede bu
lunmaktadr. Daha ilerde de deinilecek olan sz konusu betim, "dir"in diya
lektik ifadesi ierisinde "olanakl"nn da bulunduunu gsteren "Btn Haki
ki olmayandr" (Das Ganze ist das Unwahre) yargsnn albn izmektedir.
Adomo, zne-nesne probleminde irdeledii kap syrlmay, "zne ve
Nesne" adl makalesinde zmlerken, ynlendirilmi dnya nn (Horkhei
'

mer'le ortak kavram olarak kullandklar "verwaltete Welt") gnmzde ta


mamlad gereklemenin daha nce balam olduu zerinde durmakta
dr. Ona gre zne, nesnenin belirleyenlerini kendi llerine gre dnp
indirgeyerek, nesnenin niteliklerinin ne olduunu unutarak olumsuzlamak
tadr. nsann en balangtaki doa iine konumlannl (yani onunla bir ve
ayn olduu) dnme ve eylem ierisinde yadsnp unutulduunda, doa
nn da tahakkm alhna alnmas balam olmaktadr. Demek ki daha balan

gtan beri doann zne tarafndan tek yanl (insan merkezli) bir egemenlik
albna alnmas, iktidarn da iinden doduu toplumsal hiyerari ve denetle
meyle birlikte ilerlemektedir. znenin nesneye egemenlii, felsefi anlamyla
pozitivizm (arasal bir keif etkinliinde) ve idealizmde (kendisini znel ya
rahmlannda grp tanyan bilincin rn olarak) kendini aka gstermek
tedir. zne ile nesnenin farkllnn yoksanmas, yani zde olular, dn
menin kayb anlamna gelmektedir. Adomo, bir yandan zneyle nesnenin
mutlak ayrlna te yandan nesneyle znenin zdeliine daha ilerde ze
rinde durulaca gibi kardr. Burada, insann balang durumuyla ilgili
olan doa ile bir olmasna gndermede bulunulmakta, onun doa ve doal
oluuna vurgu yaplmaktadr.
Adomo, ne zne ve nesnenin birbirinden ayr eyler olduunu fark
edemeyen birlik anlaynn ne de bunlarn biraraya gelmesi olanaksz kart
eyler olduu anlaynn uyumluluk ya da birlik iinde yer alamayacan;
tersine, birbirinden farkllklar olmalar nedeniyle ayn olduklar zneyle nes
ne arasndaki karlkl iletiime bal olduu anlalmadka, objektif bir kav
ram olarak iletiimin bile varolamayaca dncesindedir. znenin nesne
den baka olarak ayrlnn temelinde, zihinsel emein bedensel emekten ay
rl olduu zerinde duran Adomo, sz konusu ayrln, znenin nesne
zerinde egemenliine yol ahna dikkat ekmektedir. Adomo'nun, nemli
tehditlerden biri sayd, eitlilikten doan zenginlii ve farkll bask alh
na almann, grnte znellik karb, bilimsel adan nesnel olan ve indirge
mecilik diye tannan benzetirici dncedir.
Adomo, evrensel ve tikelin anti-tezlerinin de hem gerekli hem de aldat
o olduunu, bunlarn her birinin tekinin varlna gereksinim duyduunu, ti
kel olann, ancak betimlendiinde var olduu ve evrensel olabildiini; evrensel
316 "''"""' lOIUm

olannsa, ancak tikel olann betimlenmesi olduu zaman varolabildiini ve bu


yzden de tikel olduunu belirterek, bunlarn her ikisinin hem kendileri hem
de kendileri olmadn ve idealist olmayan diyalektiin en gl motiflerinden
birinin bu olduunu vurgulamaktadr. zne ve nesne ilikilerinin aydnlablma
s balamnda, Adomo ve Horkheimer iki tr akl kavram kullanmaktadrlar3:
"Nesnel akl" (geneli kapsayan) ve "znel akl" (bireysel, tekil olan); ilkinde ge
nel olann ierildii, btne ilikin olann dile getirildii, ikincinin ise, bireysel
ve yararc bir yaklam ne kararak aralabrc ve gnceli kendi lehine kul
lanarak kar salayc olduu, arasallabrcl grlmektedir.
Adomo, "Auschwitz Sonrasnda Eitim" yazsnda eitimle ile ilgili
olarak, insanlar eitip disiplin altna almada ve olmalar istendii hale getir
mede, eitilenin sknhya sokulduunu aktarmaktadr. eylemi bilinle ilgi
li olarak yalnzca belli gruplarn ilikilerini deil, teknolojiyle ilikilerin ince
lenmesi gerektiini, teknolojik dnyann, teknolojiyle uyumlu insanlar retti
ini dnmektedir. Teknolojiyi feti haline getirmeye eilimli insanlarn, en
basit anlamyla sevgiye yabanc olduklarn belirten Adomo, bunu duygusal
ya da ahlaksal anlamda deil, cinsellik igdlerinin kusurlu olmas anlamn
da kullandn belirtmektedir (Adomo, 19971<:682-690; 2003:237-242).
Adomo Otoriter Kiilik almasnda, sevgiden yoksun insanlarn souk
luk ierisinde olduklarn, bu nedenle de sevgi olanan reddetmek ve dier
insanlara olan sevgilerini daha ortaya kmadan bastrmak zorunda olduklar
n vurgulamaktadr. lerinde kalan sevgi gcn de teknolojik aralara ynelt
tiklerini ifade eder. Berkeley' de Otoriter Kiilik hakknda yaptklar aratrma s
rasnda bir denein "ben iyi alet edevab severim" ifadesini, neyi belirttiini
(ekipman olarak) gstermeden sylemesini eletirmektedir. Soukluk zerine
pek az ey sylendiini belirten Adomo, aslnda bu problemin antropolojinin
esas konularndan olduunu, dolaysyla toplumdaki insanlarn doasnn te
mel zelliklerinden biri olarak deerlendirilmesi gerektii dncesindedir. Bu
soukluk durumunun Auschwitz'e yol atn, Aristoteles'in onaylanan kabu
lnn tersine, toplumun ekim kuvveti balaryla deil, kiinin kendi karla
mu bakalarnn karlar karsnda koruma abasna dayandn ileri srer.

Bizzat insan doasnn znde yansmasn bulan bu abaya kar duran, "yal
nz kalabaln" sr gds, bir tepkidir, kendi soukluklarna dayanama
yan, fakat durumlarn deitiremeyen insanlarn biraraya toplanmasdr. Ona
gre gnmz insanlarnn tm ok az sevildiinden yaknmaktadr ve bu da
kendilerinin ok az sevebilmelerinden kaynaklanr. Bu bir tr zdeleme ye
tersizliidir. tekilerin kaderine kaytszlk olarak soukluk, ok az insann di
renebildii bir olgudur. Korku iinde suskun kalmak bir anlamda bu durumu

3 Ayrnll bilgi iin Horkheimer blmne bkz.


lheodor ludwig wiesengl'l.lld adomo 317

destekler ve bu trden bir suskunluk bir tr parazitliktir. Sevgiyi yceltmeye


almadn, sevgiyi yceltmenin, deitirmek istediimiz kiilik tipinden
baka bir kiilik tipinin var olduunu kabul etmek anlamna geleceini, nk
sevilecek kiilerin sevme yeteneinden yoksun olduklarn ve bu yzden onlar
tarafndan sevilmeye deer olmadklarn dnmektedir. Bu sorunun tarihte
eski ve bar iinde yaayan topluluklarda aldn, Charles Fourier'in de e
kimi tanmlarken, insana yakr bir toplumsal dzen tarafndan retildiini
belirttiini dile getirmektedir. Bu durumun, ancak insanlarn arzulan bashrl
mayp gerekletiinde ve serbest brakldnda ortaya kabileceini de Fo
urier'in kabul ettiini belirtmektedir. Bir zarar verme koulu olarak souklua
bulunabilecek tek arenin, kiinin kendi koullarn kavramas, bu koullar bi
reysel dzeyde ortadan kaldrmas iin -onu bilince karma ve dinamiklerini
kavrama- almas olabilir. Sevgi ona gre dolaysz bir eydir ve dolayml ili
kilerin karhdr (Adomo, 19971<:682-690; 2003:237-242).
Adomo, felsefe ve gncele ilikin nemli saptamalar yaph Minima
Moralia almasnn son paragrafnda felsefenin ne yapmas gerektii bala
mnda u ifadelere yer verir: "Umutsuzluk karsnda sorumlu bir biimde
srdrlebilecek tek felsefe, her eyi kurtarlmann bak asndan grne
cekleri biimiyle dnme abasdr. Kurtarln dnyaya sat ktan ba
ka yoktur bilginin; baka her ey kurgu, tekrar, sadece tekniktir. Perspek
tifler oluturulmal, yle perspektifler ki dnyay yerinden oynatsn, yadrg
klsn, onu btn atlaklar, krklk.lan, yara izleriyle birlikte bir gn mesi
hin nda grnecei gibi sefalet ve arpklyla gstersin. Keyfilie ya da
cebre kaymadan, sadece nesnelerle temas yoluyla byle perspektiflere ula
mak, dncenin grevi sadece budur. En kolay eydir bu, nk durum bu
nu istemektedir bizden. nk sonuna kadar gtrlen negatiflik, ad konul
duunda ve gz krpmadan yzleildiinde, kendi karhnn ayna imgesini
verir. Ama ayn zamanda en olanaksz olan eydir, bu nedenle varoluun
menzilinin dnda duran, bir milim bile olsa dnda duran bir bak asn
gerektirir; oysa hepimiz biliyoruz ki herhangi bir geerli bilgi ancak var olan
dan elde edilebilir, ama byle olduu iin de kamaya alh sefalet ve ar
pkln izlerini tar. Dnce, koulsuz olan adna kendi koulluluunu ne
kadar yadsrsa, dnyada o kadar bilinsizce ve dolaysyla o kadar yka bi
imde teslim eder kendini. Sonunda kendi olanakszln bile mmkn olan
adna kavramak zorundadr. Ama bylece dncenin alhna girdii ykn
yannda, kurtarlmann gereklii ya da gerek dl sorunu da pek nem
sizdir'' (Adomo, 2000:257; Adomo 1997c:283).
Pozitif bilimlerin "gerei", tutarl btnl temsil etmez. Bireysel
(tek tek) bilimler hep sadece ksmi resimleri, tek tek olgular ve geerlilii s
nrl olan yasalar salar ama btnlk savndadrlar. Eletirel felsefenin bir
318 albrc blm

grevi de, zgl somut sorunlar bireysel bilimlerin tekelinden kurtarmaktr.


Eletirel felsefe, bireysel bilimlerin "gereklii" tanmlama ayrcalna kar
koymaldr. Bilimden farkl olarak eletirel felsefenin niyeti, kendi kategorile
rini abartmak deildir. Bilim ve felsefe arasndaki fark u ifadelerle ortaya
koyar; "Ak bir fark var: Bireysel bilim kendi bilgilerini, zellikle en son ve
en moda bulgularn, zlmez ve sarslmaz kabul eder, oysa felsefe, karla
t orijinal bir bulguyu deifre edici bir iaret olarak anlar. Basite sylenirse;
bilimin fikri aratrmadr, felsefenin ise anlamlandrmadr". Felsefenin an
lamlandrma iin nceden belirlenmi bir yaklam yoktur. Yorumlanacak
konu felsefi dn ierir. Her felsefi anlama, tm resmin farkl bir bak.
n sunar. Yani belirleme aralar da belirlenmelidir. Ona gre, felsefe kendini
tanmlamaldr. Anlamlandrmay anlamlandrmak da anlamlandrmann so
runudur (Reijen, 1999:12). Anlama ve anlamlandrmada felsefe iini bir niyet
le deil, nesnel olarak yapar. Felsefe hem metin olmal hem de metni deifre
etmeli. Adomo, Benjamin'in "resim" terimine karlk "metin" terimini be
nimser. Ona gre felsefe, bireysel bilimlerin baklarn ve sonularn bir b
tn oluturacak ekilde ilikilendirmelidir.
Adomo'nun, bilinen tm alanlarda konusuna en hakim, gerekten akl
almaz bir insan olduunu birok yerde ska vurgulayan Marcuse, bireyin ve
toplumun denetlenerek gdmlenmesinin, ynlendirilen ilikiler araclyla
dilimize, dil araclyla tm yaam alanlarna szan iktidar yaps tarafndan
oluturulan otorite ve hiyerarinin olumsuzlanabilmesi iin, Adorno'nun gra
merden sentaksa, noktalama iaretlerinden szck kullanmna ve tmce ku
rulumlanna dein alkanlktan kopmann gerekli olduu bilincini tadn
belirtmektedir. Aynca Adomo, Almanca'y felsefe dili ve yurtdndan Al
manya'ya dnnn temel gerekelerinden biri olarak grmektedir. Ador
no' dan, dilin fonetik yapsndan, sentaks, gramer ve noktalamalanna dein
kendi kavrayna uygun ve uyumlu olann ne olduunu bilen ve kullanabi
len yaman bir sz ustas olarak sz eden Soykan, onu filozof, sosyolog ve m
zik kuramcs olarak tantarak, "sz sesin, sesi szn iinin derinine soktu
unu" belirtmektedir (Soykan, 2000:12).

*
Aydnlanma ve Akl Eletirisi
Adorno ve Horkheirner'e gre, burjuva meta ekonomisinin yaygnlamasyla
birlikte, hesap eden akln gnei, mitin karanlk ufkunu aydnlatmtr; imdi

Horkheimer ile ortak yazlm olan eserleri "Aydnlanmann Diyalektigi "nden alnan buradaki dn
celer Harkheimer blmnde de mevcuttur. Ancak bu tekrarn wrunluluu nedeniyle, ayn dn
celere sahip iki dnr anlatrken ortak ifadeleri her birinde ayn ayn aktarlmtr. Ortak kitapla
rndaki dnceleri birinde anlatlp dierinde anlatlmasayd, sz konusu dncelere yalnzca bi
ri sahipmi gibi grnecekti.
lheodor ludwig wiesengrund adorno 319

bu gnein buz gibi nlan alhnda yeni barbarlk tohumlan olgunlamakta


dr. Egemenlik altnda her zaman mitin ekim alanna giren insan emei, ege
menliin basks alhnda hep mit tarafndan uzaklara tanmaktadr. Aydn
lanmann znn, kanlmazl egemenlikten kanamama olan bir seenek
olduu grlmektedir. nsanlar her zaman doaya boyun eme ya da doay
kendilerine boyun edirme seeneiyle kar karya kalmaktadr.
Ona gre, dnyann gizlerinden kurtulmas, animizmin kknn ku
rutulmasdr. Aydnlanmaya kurban giden mitler de aydnlanmann kendi
rndr. nsanlar, egemenliklerindeki arhn bedelini, egemenlik altna al
dklar eylerden yabanclaarak demektedirler (Adomo / Horkheimer,
1997b:24). Aydnlanmann eylere kar tutumu, diktatrn insanlara kar tu
tumu gibidir.
Mitlerin aydnlanmay tamamlamalar gibi, aydnlanma da att her
admda mitolojinin derinliklerine girmektedir. Mitlerde tm olaylar olmu ol
duklar iin, bunun karln demek zorundadr. Aydnlanmada da durum
ayndr: Olgu gerekleir gereklemez geersiz duruma gelir. nsanlar, yine
lenme ile yasallk ad alhnda bir dng iine sokulmakta ve bu dngnn do
a yasasnda nesnelletirilmesiyle birlikte de zgr birer zne olarak gven
altnda bulunduklar sansna kaplmaktadrlar.
Aydnlanma, 18. yy.da dnce ve toplumsal yaamda kendini gster
meye balamhr. Birey balamnda dile getirilecek olursa, aydnlanmayil
vurgu, zetle, bireyin kendi iradesi ve dnsel eylemleri ile kendi hakknda
olduu kadar toplum hakknda da etkinlikte bulunmas, dogma ve kr inan
lardan uzaklaarak akl ve bilime, bilgiye dayal bir yaam benimsemesi ve
uygulamas noktasndadr.
Adorno ve Horkheimer, bir yandan mitin aydnlanmaya, aydnlanma
nn da mite dnyor olmasn ve bu karlkl dnmenin kart ierikleri
dourduunu belirtirken, teknik ilerlemeler yoluyla doadan zgrlemeye
karn, insann doaya egemen olduu lde, doann ve insann yaratp
kulland tekniin, insann kendisini de bir ama varl olmaktan kard
n vurgular. Nesneletirme etkinliinin, kendi kartn dourduunu, byle
likle de insann kendi zniteliklerine yabanclaarak, aralap nesnelemesi
nin sz konusu olduunu ileri srerler. Aralatrma ve aralatrmann do
urduu aralama, nesneleme ve eyleme, Adomo ve Horkheimer'in tm
eserlerinde grlen temel sorun olarak belirlenebilir. Bununla birlikte, nesne
leme, aralamann kkenleriyle hesaplaarak, bu bamllk ve belirlenmi
olma durumundan kurtuluun, yani zgrlemenin nasl salanaca da ana
tartma konular arasndadr.
Aydnlanmann Diyalektii'nde ortaya koyulmaya allan fragmanlar,
savlar ve temellendirmeler ana hatlaryla u ekilde dile getirilebilir: Aklsal-
320 altnc bliin

lk ve toplumsal gereklikle doa ve doa zerindeki egemenliin i ie gei


i sz konusudur. Bu noktada ortaya kan aydnlanmaya ynelik eletiri, ay
dnlanmann karh egemenlik entrikasndan onu kurtaracak olanan, yine
aydnlanmadan karlp karlamayacana ilikin bir soruturmadr da.
Aydnlanma ve mitoloji ili.kisinde iki temel sav bulunmaktadr: Mit
zaten aydnlanmadr ve aydnlanma mitolojiye geri dnmektedir. Burada da
iki belirleyici dnce ileri srlmektedir; ilki, burjuva Bah-uygarlnn ilk
belgelerinden biri, Odysseia, mit'le aydnlanmann diyalektiini izlemekte
dir. Buradaki arahrmarun merkezinde, mitsel doa ile aydnlahlm doa
zerindeki egemenliin aynmru ve birliini aka gsteren kurban ve fera
gat kavramlar vardr. kinci dnce, aydnlanmann tamamlayclar Kant,
Nietzsche ve Sade' ele almakta ve doal eylerin, nesnel olanla doal olann
egemenliinde otokratik zneye baml klnmasyla zirveye nasl ulah
sz konusu edilmektedir.
Aydnlanma, esas anlamyla ideolojik gerileyiini, medyada, belirleyi
ci olarak da sinema ve radyoda gstermektedir. Aydnlanmann buradaki i
levi, zellikle yapm ve yayn teknii ile bunlarn kitle zerindeki etkisinin
hesaplanmasnda ortaya kar. deoloji, kendine zg ierii gerei, teknii
kullananlar tarafndan var olanlarn ve iktidarn tanrlahrlmasyla tken
mektedir. Aydnlablm uygarln, aslnda barbarla dnmesi sz konu
sudur. Kendi kendini yok etme, balangandan beri akln kendisine aittir.
Aydnlanmann, iki temel nedenden dolay, tam da kendisinin tersi bir
durumun ortaya kmasna yol at belirlenebilir. lkin, arasal akln, her e
yin evrensel al-veriin hizmetinde olduu ve her eyin bir baka eyin soyut
edeerine indirgendii deiim ilkesiyle yakndan balanhl olduu grl
mektedir. kincisi, arasal akln kendi isteine ters den yka etkisi, doann
tahakkm alhna alnmas ile yakndan ilikilidir. Nesneler zerindeki zne
nin tahakkm, znelerin de eyselleme araalyla egemenlik alhna aln
masnn yollarn amaktadr. Arasal akln ileyiinde, niteliksel olarak fark
l ve birbirinin zdei olmayan varlklar, yalnzca belli toplumsal ilikilerin
srekliliinin korunabilmesine ynelik bir etkinliin paras olarak, nicel bir
zdelie indirgenmektedir. Bylesi bir ileyiin etkiledii bireyler, bilinsiz
ce kendilerini belirleme olanandan uzaklamaktadrlar.
Aydnlanma, zdelik mantnn doruuysa, aydnlanmann almas,
zde olmayana geri gitme demektir. Adorno'nun "Negatif Diyalektik"i,
Horkheimer'in "Bambaka Olana zlem" kavray da bu noktada belirgin
lemektedir. zde olmayan bulma, sanahn ii olarak grlmektedir. Bu ko
nuya yeniden dnlecektir. Ynetilenlerin, yapmalar gereken grevleri yeri
ne getirmeleri iin, nlerine kacak duyusal doyum ve haz olanaklar bask
theodor kdwig wiesengrund adorno 321

albna alnmakta, bunlardan vazgemelerinin olanaklar egemenlerce hazr


lanmaktadr. Adorno ve Horkheimer'in, insan-insan, insan-doa ilikisinde
insann merkeze alnd pozitif bir antropolojiyi ve her trden otorite ve ege
menlik ieren hiyerariyi reddettii grlmektedir.
Onlara gre, aydnlanma, gerileme anlan zerine dnmde (reflek
siyon) bulunmazsa, kendi kaderini belirler. Toplumdaki zgrlk, aydnlatan
dnceden ayrlamaz. lerlemenin ykcl hakknda dnp tanmay
dmanna braktnda, krce pragmatikletirilni dnme, gelitirici ka
rakterini ve bu nedenle de hakikatle ban kaybeder (Adorno / Horkheimer,
1997b:13).
Aydnlanmann gereklemeye balar balamaz kendi karh olan mit
gibi tutum aldn, yani aklamak, anlatmak ve adlandrmak istediini be
lirtmektedir Adorno ve Horkheimer. Onlara gre, aydnlanmay aydnlanma
klan nitelik, karanla, kr inanca kar kp, bilmeye cesareti ne kar ve
zne olarak bireyin otonomisinin savunulmas ve gerekletirilmesi savdr.
Ama gelinen noktaya, aydnlanmay aydnlanma yapan savlarla gelinmi ol
makla birlikte, ortadan kaldrlmas dnlen, insann tarihsellii ve top
lumsallyla kklenerek genetik toplumsal kodlara dnm, toplumsal ya
amn aydnlanma ncesi karanlnn kkenlerini oluturan geler kararak
aydnlanmann temel gelerinin istenmedik bir ekilde gereklemesinde, ye
niden ve daha gl ve daha canl olarak ortaya kmhr. Bunlar, politik, eko
nomik, kltrel ierikleriyle, mlkiyet ve egemenlik formunda eitsizlii,
yoksunluu ve adaletsizlii tayan ilikiler olarak gr.ne kmaktadrlar.
Adorno ve Horkheimer'in aydnlanmann zsel ieriini deil, ierisinde bu
lunduu kendi savlaryla kartlk iinde bulunan durumuna ilikin olmas
nedeniyle, aydnlanma eletirisi bu noktadan hareket etmektedir denebilir.
Bir yanda iktidar, te yanda boyun eiin olduunu ileri sren Ador
no ve Horkheimer, yinelenen, hep ayn kalan doa sreleri, ister yabanc ka
bileden ister kendi kabilelerinden (Cliquen) olsun, boyun edirilenlerin kafa
sna topuz ve sopann, her barbar davulunda, tekdze ritelde yanklanan
dzenli darbelere gre, alma ritmi olarak sokulduunu belirtirler. Simgele
rin, fetiin anlamn aldn, simge anlamna gelen doann yineleniinin, ge
lime srasnda, toplumsal basknn simgelerce temsil edilen sreklilii olarak
ortaya khna dikkat ekmektedir. Nesnelletirilmi dehetin sabit yanss,
ayrcalkllarn pekitirilmi egemenliinin imgesine dnmekte, ama bu
tm imgesel olanlardan vazgeilse bile genel kavramlar olarak kalmaktadr.
Onlara gre, bilimin tmdengelimli biimi hala hiyerari ve basky yanst
maktadr. lk kategorilerin rgtl kabileyi ve kabilenin bireyler zerindeki
iktidarn gstermesi gibi, toplumsal gereklik ve i blm ilikilerinde kav
ramlarn bamll, art arda gelii, treyii ve birlemesinin de mantksal
322 ahmc blm

dzene temel oluturduu vurgulanmaktadr. Ne var ki, ona gre dnce


biimlerinin bu toplumsal karakteri, Durkheim'in sand gibi toplumsal da
yanmann ifadesi deildir, tersine toplumun ve egemenliin nfuz edilmez
birliine kant oluturmaktadr (Adomo / Horkheimer, 1997b:37-38; 1995:38-
39).
Dnmenin, kendi kendine yryen, otomatik ve sonradan kendi ye
rine geirebilmek iin yaratt makineye yknen bir sre halinde eyleti
ini dnen Adomo ve Horkheimer, matematiksel ilem tarznn adeta bir
ritel durumuna geldiini, bu durumun ise dnmeyi, tpk kendi tanmn
da olduu gibi bir nesne, bir ara haline getirdiini vurgulamaktadr. Poziti
vizmi hedef alarak, nesneletirilmi (versachlichte) dnmenin soru sorama
yacan belirtmektedirler (Adomo / Horkheimer, 1997b:42).
Kendini koruma dncesiyle rasyonel bir iliki olmadan kendini ya
amn ellerine brakan kimse, aydnlanmann yargsna gre, tpk Protestan
lk gibi tarih ncesine gitmektedir. Kendini koruma sreci burjuva i blm
nedeniyle gelitike, bu sre, bedenini ve ruhunu teknik aygta gre biim
lendiren bireyleri kendinden vazgemeye daha ok zorlamaktadr. Bilinten
silindikten sonra, znenin kendini eyletirerek katld teknik sre, tm
anlamlardan olduu gibi, mitsel dnmenin ok anlamllndan da kurtul
mutur. nk akln kendisi de her eyi kapsayan ekonomik aygtn yalnzca
yardmc aralarndan biri haline gelmitir. Dnmenin mantktan dlan
konferans salonlarnda, insanlarn eyletirilmesi de fabrika ve brolarda
onaylanmaktadr (Adomo / Horkheimer, 1997b:45-47; 1995:45-48).
Toplumdaki somut alma koullan, bask altnda insanlar aptallat
rarak ve hakikatten uzaklatrarak, bilinli etkilerde bulunmaya deil, uyma
cla (konformizme) zorlamaktadr (Adorno / Horkheimer, 1997b:54;
1995:55-56). Adorno ve Horkheimer, Odysseus'un tayfalarnn birbirini duy
mamasn, bugnn iilerinin fabrikada ve kitlelerin sinemadaki iletiimsiz
liine benzetmektedir. Ancak bu durum, iilerin acizlii ya da egemenlerin
bir hilesi deildir. Bu, antik yazgnn dnm olduu sanayi toplumunun
mantksal sonucudur ama mantksal zorunluluu deildir.
nsanlarn yerleik dzene gemesinden ve sonra da meta ekonomisin
de, yasa ve rgt halinde eylemesinden bu yana kendini snrlamak zorun
da kaldklarn belirten Adorno ve Horkheimer, kendini unutan insanlardan,
matematik, makine, rgt olarak eyletirilmi biimi iinde alan dn
menin babo braklmasyla birlikte aydnlanmann kendi kendini gerek
letirmekten vazgetiini vurgulamaktadrlar. Ona gre devrimci, gerek
praksis kuramnn bilinsizlik karsnda boyun emeyiine baldr; toplum
bu bilinsizlik araclyla dnmeyi duygusuz duruma getirip, pekitir-
theodor ludwig wiesengrund adorno 323

mektedir. nsanlar, eylerin iktidarnda, iktidardan yoksun kalmay ren


mektedir (Adomo / Horkheimer, 1997b:54-58-60; 1995:56-61-62).
Adomo ve Horkheimer, insann, bilincini doa olarak kendinden ayr
d anda kendisini yaama balayan tm amalar, toplumsal ilerleme, mad
di ve manevi glerin art, hatta bilincin kendisinin bile geersiz, nemsiz
duruma geldiinin ve aracn ama olarak ge-kapitalizmde aka bir lgn
lk niteliini alan yceltiliinin, znelliin ilk tarihinde bile grlebileceini
ileri srmektedirler. Totaliter kapitalizmin akla aykrl, maddiletirilmi,
egemenlike belirlenmi biimiyle gereksinimleri karlama teknii, gereksi
nimlerin karlanmasn olanaksz hale getirmekte ve bunu insanlarn imhas
na dein vardrmaktadr (Adomo / Horkheimer, 1997b:73; 1995:73). Uygarlk
tarihi, feragatin tarihidir ve feragat araclyla, kendine verilenden daha faz
las ondan alnmaktadr. Basknn znn egemenliin kendisi olduu ve ay
dnlanmann, kitlelerin eksiksiz ekilde aldatlmasna dnt dncesi,
temel kavraylarndan birisidir. Onlara gre (Adorno / Horkheimer,
1997b:142; 1996:9), teknik rasyonellik bugn egemenliin rasyonelliidir. Bu
rasyonellik kendine yabanclam toplumun cebri niteliidir. Tevekkl gs
tererek doaya uyan, deitirilmi, aralatrlm tinin doaya kendi payn
vermesi ve bylece onu aldatmas, Odysseusu hilenin forml olarak grl
mektedir. Bu hileye, kurban betimlemesinde de rastlanmaktadr ki, kurban
araclyla tanrlarn aldatlmas da sz konusudur.
Kapitalist retim, tketicileri beden ve ruhlaryla ylesine iine alr ki,
tketiciler kendilerine sunulan eylere hi direnme gstermeden kaplrlar.
Ynetilenlerin kendilerine, ynetenlerce alanan ahlak anlayn her zaman
onlardan daha ok ciddiye almas gibi, bugn aldatlan kitleler de baar mi
tine baarl olanlardan daha ok kaplmaktadr. Kitleler, ynetenlerin istekle
rini benimsemekte, kle haline gelmelerine neden olan ideolojiye inatla sarl
maktadr. Halkn kendine reva grlen eylere olan kt sevgisi srmektedir
(Adomo / Horkheimer, 1997b:155; 1996:23).
zne, nesneden aldn artk ona geri veremeyecek duruma geldii
zaman zenginlemez, tersine yoksullar. zne, yanstmay her iki ynde de
kaybeder, bylelikle nesneyi artk yanstmad iin kendini de yanstmaz ve
ayrm konusundaki yeteneini yitirir. Vicdannn sesini deil, sesler duymak
tadr. ktidar hrsn protokola geirmek iin kendine dneceine, Siyon (Zi
on) bilgelerinin protokoln bakalarna yklemektedir. Anlam bakmndan
yalnzca ara olan egemenlik, mutlak da olsa, zapt edilmeyen izdmde
hem kendi amac hem yabanc ama, hatta genel olarak ama haline gelmek
tedir. Onlara gre, anti-semitik davran tarz, krlemi, znellii elinden
alnm insanlarn zneler olarak serbest brakld durumlarda ortaya kar
(Adomo / Horkheimer, 1997b:195).
324 altnc blm

nsan cinsinin ykseliinden bu yana, ilerlemi rklarn ilkellere, teknik


ynden daha iyi donanm halklarn geri kalmlara olduu gibi, insan, dier
cinslere gelime tarihi bakmndan en yksek ve en korkun yok etme eitle
rini uygun gryorsa, hasta birey de byklk ve zulm histerisi iinde di
er bireylerin karsna kar. Onlara gre zne, her iki durumda da merkez
de yer alr. Dnya ise onun histerisi iin yalnzca bir frsattr ve bu dnya ken
di zerinde yanstlanlarn aciz ya da her eye gc yeten simgesi haline gel
mektedir (Adorno / Horkheimer, 1997b:214-215; 1996:88-89).
Adorno ve Horkheimer, bu toplumsal, ekonomik ilikilerin bireye etki
lerinin, bilincin tm gzeneklerinin kapanmas, bylelikle de kendilerine mu
cizeler yaratma yetenei kazandran mutlak duyumsamazlk olduunu be
lirtmektedirler. Sanayilemenin ve reklamlarn ynlendirdii ekilde dn
me, uluslar aras ilikilere uymak anlamna gelmektedir. Sadece kitlelerin
edilgenlii sayesinde olanak salanm iktidarn yapsn, kitlelerin karsna
kat gereklik olarak karmaya yol aan eyleme, o denli youn hale gelmi
tir ki, her eit kendiliindenlik; hatta gerek durum ve koullarn srf tasar
lanmas bile zorunlu olarak fantastik bir topyaya, sapk mezhepilie d
nmtr.
Onlara gre, bugn bireyler yaftalarn hazr bir ekilde iktidarlardan
almaktadr, tpk tketicilerin otomobillerini fabrikalarn sat ubelerinden
almalar gibi. Gerekliin meruluu, iktidara uyum, artk zne ile gereklik
arasndaki diyalektik bir srecin sonucu deildir, tersine sanayi arklar tara
fndan retilmektedir. Serbest braklm retim devleri, bireyi, onun tatmin
olmasn salamakla deil, zne olarak yok etmekle amtr.
Egemenlik, iinde temel bulduu toplumsal btne yksek lde bir
dayankllk ve g salamaktadr. Egemenlii toplumsal ynden gelitiren i
blm, hkmedilen btnn varln korumasna yaramaktadr. Ama by
lelikle btn olarak btn ve btne ikin akln faaliyeti, zorunlu olarak ti
kellerin icras haline gelmektedir. Egemenlik, bireylerin karsna genel-olan
diye, gereklikteki akl diye kmaktadr. Kendileri iin baka bir k yolu ol
mayan btn toplum yelerinin gc, btn yeniden gerekletirmek ze
re stlerine yklenen i blm araolyla birikerek btnn rasyonellii
artmaktadr. Aznlk tarafndan yaplan her ey, daima bireyin ounluk tara
fndan ezilmesi eklinde gereklemektedir. Toplumun bask altnda tutulu
u, ayn zamanda bir kolektif g tarafndan uygulanan basknn zellikleri
ni tamaktadr. Bu, dnce biimlerinde grlen dolaymsz toplumsal ge
nellik, dayanma deil, kolektif egemenliin birlii olarak grlmektedir
(Adomo / Horkheimer, 1997b:37-38; 1995:38-39).
Doa ya da insan ilikileri olsun, bir tarafn dier tarafa stnln
veya egemenliini ieren her trl dnceye kar gelmesi nedeniyle, Ador-
theodor ludwig wiesengrund aclorno 325

no'nun, Marx'n ortaya koyduu emek-sermaye elikisinin, emek tarafnn


egemenlii yoluyla insann insanlamasnn nnn alaca dncesine
katlmad grlmektedir (van Reijen, 1999:71-72; van Reijen, 1987:73-74)4.
Aydnlanmann Diyalektigi nde dile gelen aydnlanma eletirisinde; aydnlan
'

mann kendi kendini imha etmesi, bireyin zgnlnn ortadan kalkmas


ve nihayet, mitin insan doaya baml klmas tersine dnerek doann in
sana baml klnmas, bylelikle de zne ve nesnenin yer deitirmesi sz
konusu edilmektedir. Bu anlamda doa, nesnelemekte ve egemenlik kurula
cak bir eye dnmektedir. Bunun sonucu olarak insan da egemen olduu
araclyla egemenlik alhna girmekte, iktidar kurduu nesnesinin bir klesi
durumuna gelmektedir.
Adorno, Horkheimer'le birlikte yazd Aydnlanmann Diyalektigi nde '

(ama dier almalarnda ve zellikle de Minima Moralia'da ), btn Frank


furtularn olduu gibi dnsel kayna olarak grlebilecek var olann
eletirisinden hareket eden Eletiri Kuramnn yneldii kapitalist toplumun
genel bir eletirisini yapmaktadr. Genel olarak bu almada eletirilerini da
yandrd noktalar: zgrleim ve egemenlik ilikileri eletirisi balamnda,
aydnlanma ve akl, zne ve nesne, birey ve toplum (kolektif ve bireysellik) ile
tarih ve kltrn felsefe ve bilim balamnda deerlendirilmesi olarak belir
lenebilir.
Ona gre, iinde yaadmz kapitalist toplumun dayand zel ml
kiyet ilikilerinin zorunlu bir sonucu olarak, insanlar kendi insansal olular
n belirleyen z niteliklerinden uzaklamlar, artk toplumsal iliki olarak
birbirlerini aralatran ilikiler kurmaktadrlar. nk kapitalist toplumsal
iliki, bireyin atomize olduu, akln nesnelliini kaybettii, bu nedenle de z
nel akln ne karak, "Ben" ve "olumsuz bir bencillii" insan ilikilerine ege
men klan etkileimi aklsal klmaktadr. Artk, toplumun hemen hibir yesi
nesnel bir akln ne olduunu ve ierdii genel bir iyi, gzel, doru, hakikat ya
da benzer bir kavray anlalr bulmamaktadr. Gnlk bireysel kayglara,
gereksinimlere yant verebilecek olan: "Bir eylem ya da iin, bireye yaran ne
dir? Ne ie yarar? Hangi gereksinmeyi karlar?" sorularna yant olutur
maktan uzak dnce ve kavraylar, amz egemen kltrnn rn top
lum ve bireyi iin anlamsz bulunmaktadr. Bu toplumsal yaplanmann, eko
nomik, politik, sosyal ve kltrel ilikilerin sonucu olarak, tekliinde birey ve

4 Tarihsel materyalist kavramnn ieriini, snfl toplumsal tarihi, salt snf savamlar tarihi olarak
kavrayan -tarihsel materyalizmi, bireysel ve toplumsal zgrleimin ancak snfsal mcadele ve
emek egemenlii aracl ile gerekleebilirliini kabul eden bir kavray olarak anlayan- bir dn
ceye ikin olarak ele alnrsa, Adomo'nun tarihsel materyalist olmad aka ilan edilebilir. Marx'n
tersine, Adorno, proletaryann zgrletirici, kollektifletirici olduunu kabul etmemekte, bu kavra
yn olumlayc ve uyumlatrc -kitle kltrnn niteliklerini tespit ederken de benzer bir tutum
iindedir- olduunu ne srmektedir (Lunn, 1995:290).
326 albnc blm

genelinde insan, toplumu oluturan teklerin birlii araclyla aralatnla


rak, insan kendinde ama olmaktan karm, insann doaya egemenlii or
taya km ve bu egemenlik anclyla, insann insan zerindeki egemenli
i yaratlmtr. nsann ve aklcln iinde bulunduu bunalmn kkenleri
ni incelemeyi kendine asl yn olarak belirlemi olan Adomo, aydnlanma ve
aklcln, insan mistik dnceden dogma ve nyarglardan kurtarmay
ama edinirken, ne olup da bu amacn tersini gerekletirmeye yneldikleri
ni aratrmaya girimektedir.
Aydnlanma, iki temel nedenden dolay kendi kartna dnmekte
dir. lkin; birbirleriyle zde olmayan varlklar, niteliksel anlamda birbirlerin
den farkl olduklar halde nicel bir zdelie zorlanmaktadrlar. Bu olgusal
durumun kurbanlarnn en nemlisi, burjuvazinin ykselmesinin kahraman
l (heroic) dneminde olumu bulunan bireydir. Adomo, bireyin yok olu
unu ele alarak, toplum ve toplumsal ilikilerin insansal niteliklerinin kaybol
mas balamnda bu olgunun dayanaklarnn incelemesini (aada da nesne
leme-aralama ya da eyleme probleminin ele alnmasnda gsterildii gi
bi) yapmaya girimitir. Burjuva bireyselliin szde kollektif zne /birey an
laynn, aslnda bireyin yok oluunun bir biimi, szde varlnn korunup
srdrlmesinin bir baka biimi olarak betimlenebilecei dncesinin ay
rntlarnn belgelenmesine yardmc olmutur. znel akln kendi isteklerine
ters den yko etkilerinin ikinci nedeni, znellemi akln doann tahak
km altna alnmasyla balants olarak grlmektedir. Doal evrenin nite
liksel farkllklar, bilimsel denetleme adna kendi zelliklerinden uzaklatr
larak saysallatrlan varlklara dntrlm ve nesneler zerinde kurulan
zne egemenlii, nesnelerin aralatrlarak egemenlik altna alnmalarnn
yollarn amtr.
Ama doann insan tarafndan egemenlik altna alnmas, diyalektik
bir olumsuzlamay da iermektedir. Bu da toplumsal ilikilerin, yani insann
insanla ilikilerinin de egemenlik kurgularnn dolaymlanmasyla ina edil
mesi olarak grlmektedir. Horkheimer ve Adomo, egemenliin en kat bi
imlerinden olan faizmin, insann basklanm mitsel gemiinin yeniden
yzeye kmas, doann insandan almas olarak anlalabileceini, yani fa
izmin de, znel akln doa ve insan zerinde tahakkm kurmakta gelitirip
kulland aralarn ounu kullanmakta olduu grlmektedir. Aydnlanma
ve aydnlanma felsefesi, kendi savunduu ve amalad "gelime"nin tam
da tersi olan "gelime"lerin ortaya kmasna yol am; ama ayn zamanda
da doa, insan ve toplum zerinde en gelimi ve modem denetleme arala
rnn kullanlmas nedeniyle bugne dein grlm olan tm barbarlklar
dan daha aomasz ve kaba barbarla ulamtr. Bilim, bilimsel gelimeler ve
sonulan, insan ve insanln gelimesinin olanaklarn gelitirip ilerletecei-
theodor ludwig wiesengrnd adomo 327

ne, tersi bir durum olan gerilemeyi yaratm, hmanizmi ortadan kaldrarak
insann insansal etkinlik ve zelliklerden uzaklamasnn temellerini glen
dirmitir.
Adomo, psikolojinin insan her eyin ls olarak yceltmesi nede
niyle, insan bir nesne, bir zmleme malzemesi olarak grdn, daha
sonra ise, insann nesne olarak grlmeye balanmasyla birlikte ona nesnele
re bakb gibi, yani deersiz bir ey olarak bakmaya baladn vurgulamak
tadr. Burada insann bir ara ya da malzeme gibi grlmesinde sorun, bir
yntem sorunu deil, bireyin toplumsal btn tarafndan ortadan kaldrlma
sdr. Adomo Minima Moralia' da, "insan kendinden yabanclatrd, insann
bamsz ve ayn varln reddettii iin, psikanaliz, insan btnsel bir bi
imde aklsallahrmaya ve sisteme uyumlulatrma mekanizmasna baml"
kld dncesini dile getirmektedir. Freud'un en nemli tekniklerinden bi
ri olan yanstma hakknda; znenin, kendi isteiyle ve kendisine sorun yara
tacak bir biimde, bir zamanlar kendi elinde olmakszn ama kendisine yarar
salayacak bir ynde yaph erotik hazdan vazgemeyle oluturduu, kendi
ni yok etme eylemini gerekletirmesi iin yapay olarak kurgulanm bir du
rum olduunu ileri srm ve ayn ekilde, Freud'un toplum ve psie arasn
da kanlmaz ve kalc ayrlk eklinde belirledii duruma boyun eici deer
lendirmesini olumsuzlamhr. Genel olarak Freud'un psikanalizini dier psi
koloji kuramlarndan daha olumlu deerlendirmekle beraber, kar kh te
mel belirlemeler5 sz konusudur. Hatta Marcuse'nin Freud'un lm igd
s anlaynda topyan bir yan grmesi hakknda hemen hi fikir belirtmemi
olmas da ilgi ekici grnmektedir. Ayrca Adomo, toplumsal btncln
akl dlna karn bugnk yaam koullar deimedii halde, tam olarak
yetkinlemi, btnlemi 'ego'larn elde edilmesini olanaklym gibi gste
ren ego psikolojisinin ideolojik bir kavray ileri srdn belirtmektedir.
Daha kkten bir ifadeyle; "psikanalizde, abartmalar bir yana, hibir ey do
ru deildir" eklindedir. Ama yine de Adorno'nun psikanalizde grd
olumlu veya dorulanabilir belirlemeler vardr. Bunlar esas olarak, erken d
nem Freud kuramnn ada toplumlardaki varoluun insan zerinde yarat
t insansall kntye uratan olumsuz etkileri salam bir ekilde kayde
derek dile getirmesi olarak belirtilmektedir. Ayn zamanda, Freud'un kitle
davran hakknda ileri srd savlarnda grup zihniyeti uydurmacasna
kar kmas, nihayet bu olgunun anlalmasn bireysel platformda ele alma
s, Adorno'nun ona olumlu yaklamnn kimi noktalar olarak gsterilebilir.
Aydnlanmann Diyalektii'nde, kendi uyandrd kuvvetlerle ba ede
meyen bycnn ra problemi ele alnr. nsanlk, doaya hkmetmek

5 Yukarda deinilenden baka bir rnek de lm igdsdr.


328 allnc blum

peinde gelitirdii rasyonalitesini, imdi bir denetim aletine dntrm


tr. Bu denetim, doa ve evreyle snrl kalmayarak kendine de dnmtr.
Bu durumun zmlenmesi zellikle il. paylam sava sonrasndaki yllarn
drt zelliini belirler: 1) nsan akl tamamen arasal bir dnmeye indirge
nir; 2) kltr ticariletirir; 3) Yahudi dmanln krkler; 4) insann kar
larn ekonomik ncelikler altna alr. Aydnlanmann Diyalektii, Reijen'e gre
temel tezde zetlenebilir: Niyet, eylemlerimiz ve dncelerimizin temeli
dir; politika ve bilim tarafndan yaratlm grnen dzen sadece bir yanlsa
madr, kargaa bu durumun arkasnda pusudadr; bunalm ykl fenomen
ler, daha iyi bir politik ve bilimsel ynetimle baedilebilecek sradan sarsnt
lar deildir. Bunlar temel bunalmlardr. Yukarda sz edilen konular u ba
lamlarda ele alnabilirler: a) Bireysellik dle tehdit edilmektedir. Birey ne
faizm altnda ne de bilim ve ekonomi alhnda kendini bulabilir, b) dayanma
bakalaryla birleme ve ortak hareket etme gds olmaktan kmtr, c)
"bilimler", bu olumsuz gelimelere kar mcadele etmek yerine onu pekiti
rirler. Problemlerin kaynanda duran yaklam her eyi arasallatrmadr ve
buna hakiki olmayan anlamda egoist kendini koruma da katldnda, teki
insanlarn eylemlerinin belirsizliklerinden beslenen paradoksal kayg duru
mu tamamlanm olmaktadr. Bylelikle mitler yaratlr, her ey btne uy
gun hale gelir (Reijen, 1999:42, 43).
Sirenlerin cazibesine kaplma; bireyin birey olarak bireyselliinin orta
dan kaldrld, genelletiren dnyann kendine uydurduu tekilin, btnn
gzelliklerine kendini brakmasdr. Burada, arasalc anlay her yne -ie ve
da, bireye ve btne, kendine ve bakasna- bask ve iddet uygular. nsan
atmal momentleri (doasnda) barndrr (Reijen, 1999:44, 45). Aydnlanma
nn Diyalektii'nde, 18. yy.a dein bilimlerin, yaamn iyiletirilmesine katk
da bulunduundan yola karlar. Rasyonel srete bilim, alet ve retimin ge
limesine etkide bulunmakta, mitlerden uzaklalmakta, birey geleneksel po
litik brokratik denetimden kurtulmaktadr.
Kayg, insan d doa zerinde tiranlk kurmaya iter. Bu denetimin
baaryla kurulmas, insan, "iktidar tm ilikilerin ilkesi olarak tanma" y
nnde ayartr. Aydnlanmann bu talihsiz diyalektii, kendi hareket noktas
olan bireyin geleneklerden, mitten kurtarlmas niyetine kar olutur. Dene
timin uygulanmas her eyi tersine dndrr (Reijen, 1999:45).

Kltr Endstrisi
Kltr endstrisi eletirisi, Aydnlanmann Diyalektii'inde, "kltr en
dstrisi", "Kitle Aldanm Olarak Aydnlanma" balyla verilmitir. Kltr
endstrisi'nin eletirisinde yaplmak istenen; zerklii elinden alnm klt
rn totaliter btn tarafndan igaline kar klmas, bu balamda kltrn
theodor ludwlg wiesengrund adorno 329

kendine zg nesnel belirlenimlerinin sz konusu koullardaki llerinin ne


olabileceinin ya da ne olmayabileceinin ortaya koyulmas ve ge-kapitaliz
min paraya, maddi deer ve znel karlara tahvil edildii, retimin pazar
amalad bir kltr anlaynn almasdr. Onun kltr endstrisini eleti
risi, bir kapitalizm eletirisi olarak dnlmelidir.
Adomo, kltr endstrisi ifadesini ilkin 1947'de yaynlanan Aydnlan
mann Diyalektigi almalarnda Horkheimer ile birlikte kullandklarn
(Adomo, 2007:109; 1997j:337), kitle kltr ifadesinin aslnda hi hak etmedi
i bir kitleye ait olan anlamna gelebileceini vurgulamaktadr. Kltr ends
trisi, kitlelerin tketim gereksinmesinin karlanmas amacyla her alanda or
tak nitelikler tayan rnlerin pazarda hazr halde bulundurulmasna ilikin
etkinliklerin toplamna iaret eder. Kltr endstrisi (Adorno, 2007:110;
1997j:337), mterilerinin kasten ve tepeden btnletirilmesidir. Bu btn
lemede, binlerce yl boyunca birbirinden ayrlm yksek ve dk kltr
alanlarn, her ikisinin zararna olacak ekilde, birlemeye zorlar. Yksek kl
trn, etkileri zerinde speklasyon araclyla ciddiyetinin ortadan kald
rld; dk kltrn de zerinde egemen olunmad srelerdeki isyan
karln da uygarlatrc dizginlemeler yoluyla yok edildiini belirhnektedir.
Kltr endstrisi iin kitleler birincil deildirler, hesaplanmlardr ve eklen
tiler olarak deerlendirilir. Mteri, kltr endstrisinin inandrmak istedigi gibi
kral, yani zne degil nesnedir. Kitle iletiim aralarnn da kendini kltr ends
trisi' ne uydurduunu, ilk olann ne kitle ne de iletiim olduunu, asl olan on
lara flenen ruh, yani efendilerinin sesidir. Kitleler kltr endstrisinin l
t deil ideolojisidir, kltr endstrisi de kitleleri kendisine uyarlamadka
var olamaz.
Ona gre, kltr endstrisi tarzndaki dnsel yaplar (Adomo,
2007:111; 1997j:338), nihayetinde maldr. Kltr endstrisi, kar anlayn do
layszca srdrmez, iyi niyet de retir. Bu tutumu amasz deildir. Kltr
endstrisi'nde ilerleme diye grlen, hep yeni olarak ortaya kan ey hep ay
n olann klnn deimesinden ibarettir, onda deimeden kalan ey kar
gdsdr (Adomo, 2007:112; 1997j:338). Kltr endstrisi'nin gzel biim
lere soktuu, uzlamsal ve balayaln yitirmi dzen kategorileri, bu ya
am doru yaamm gibi, kendilerini de onun lleriymi gibi sunmakta
dr (Adomo, 2007:116; 1997j:343). Adomo'ya gre, dzeni somut olarak ta
nmlamadan ona gndermede bulunmak botur. Ona gre, kltr endstrisi
nin pekitirdii dzen kavramlar her zaman statkonun kavramlardr. Bu
kavramlar, onlar benimseyenlerden hibiri iin artk tzsel olmasalar da, sor
gulanmadan, analiz edilmeden, diyalektik olmayan bir biimde kabul edil
mektedir. Kltr endstrisinin buyruu, Kant'n kategorik buyruunu ok
tan "neye uyum saladn bilmeden uyum salamalsn" ekline dntr-
330 altmc blm

mtr. Burada genele uyum salamann ne kh grlr. Kltr ends


trisinin ilkeleri, glnn karlar dorultusunda itaattir.
Adomo, kltr endstrisi'nin aresizlerin rehberi olarak grnp, on
lara asl elikileri yerine grnte zlebilecek elikiler sunduunu ve
bunlar zmelerini saladn syler. Sz konusu elikileri zerken kitle
ler btne uyum salar (Adomo, 2007:117; 1997j:343). Kltr endstrisi'nin
egemen klmaya abalad uzla, kr, aydnlatlmam otoriteyi glendirir.
Amerika' da kinik zihniyetli film yapmclarnn, filmlerinin on bir ya seviye
sini dikkate almas gerektii eklindeki beyanlar, kltr endstrisi'nin tem
silcilerinin kitlelere hangi grevi yklediklerini gstermekte ve kitleleri nasl
da istedikleri ya seviyesinde grmek istediklerine iaret etmektedir. Aydn
lanma, yani doa zerinde artan bir egemenlik kurma, kitle aldatmacasna,
bilincin zincirlenmesi araona dnmektedir (Adomo, 2007:117, 118, 119;
1997j:344, 345).
Kltrden sz edenin, bilerek ya da bilmeyerek ynetimden sz ettii
ni ifade eder Adomo. Kltr, dokunulamayan, herhangi bir taktik ya da tek
nik kaygyla zerinde oynanamayacak, daha yksek ve daha saf bir ey olma
arzusundadr. Eitimlilerin dilinde bunun ad zerkliktir. Eduard Steuer
mann'n, "kltr iin ne kadar ok ey yaplrsa o kadar kt" ifadesindeki
paradoks iin Adomo; kltr planlanp ynetildiinde zarar grr, kendi ha
line brakldnda, kltrel olan ne varsa yalnzca etkisini deil varln da
yitirmeye yz tutar. Ne oktandr kah bir ekilde ayrmlanma fikriyle bir ye
re koyulmu kltr kavramn eletirmeden onaylamal ne de btn bir kav
rayn gelitii ada muhafazakarca kafa sallanmaldr (Adomo, 2007:121,
122; 1997h:122, 123).
Ynetim ynetilene dsaldr, onu kavramak yerine alta koyar (subsu
miert). Yneten rasyonelliin znde bu vardr, o yalnzca dzenler ve zeri
ni rter. Kltr, genel olan zel olana kar uzlamaz kald srece, zel ola
nn genele kar sonsuza giden (perennierende) itirazdr (Adorno, 2007:127,
128, 129; 1997h:127, 128). Eletirel bir momenti zorunlu olarak ieren kltr;
nitelik olarak btnden farkl olanlarn btnle uyumlabrlrken maruz kal
dklar iddetin tektipletirmesine kar, yaygnlahnda, egemen uygulay
mn kukularn aydnlatan bir protestodur (Adomo, 2007:131; 1997h:l31).
Kltr; insann barbarlktan arndrlmas, insann ham durumundan,
bu durumu iddete dayal baskyla srekliletirmeden ykseltilii olarak kav
ranyorsa, kltr baarszla uramtr. nsanlarda, insana yakr varolu
un koullar eksik olduu srece, kltr onlarda varolmay baaramaz. n
sanlarn yazglar hakknda bastrlm garezlerinden, derinden hissettikleri
zgrlk yokluundan, barbarca patlamalara hala hazr olmalar bouna de
ildir. plk olduunu kendilerinin de bildikleri kltr endstrisinin p-
teodor ludwig wiesengrund adorno 331

lne doru komalar, ayn durumun olaslkla yalnzca grnte zararsz


olan baka bir yzdr (Adorno, 2007:142-148; 1997h:140-146).
Kltr ve elence aralaryla krletirilen halkn zgrle kavumak
uruna herhangi bir eylemi gerekletirmekten yoksun kaldklar ileri srl
mektedir. Bu durum, insanlarn maddi temelleri farkl tarzda yaratlm 'ye
ni' bir 'kltrn' iine oturtulmasna, yani hegemonyann gereklemesine
iaret etmektedir. Adorno ve Horkheimer kltr sanayini incelerken, sinema,
radyo, televizyonu ne kararak ilevlerini ayrntlaryla ele almaktadr. On
lara gre (Adorno / Horkheimer, 1997b:145-147; 1996:12-14), prodktrler her
defasnda hangi dzen ve hileye bavururlarsa vursunlar, i arayan mlksz
letirilmilere, sermayenin iktidarn, efendilerinin iktidar olarak iyice be
nimsetmektedirler. Bu benimsetme, btn filmlerin ama ve anlamn olu
turmaktadr. Dnya, kltr sanayinin szgecinden geirilerek ynetilmekte
dir.
Bu sektrn ideolojisi, ticaret ve alveri olmas nedeniyle, adlandrl
mas da tam yerinde bir yaklamla 'Kltr Sanayi' olarak koyulmutur.
Adorno ve Horkheimer'a gre, kltr sanayi elence kurumu olarak kalmak
tadr. Kltr sanayinin tketiciler zerindeki tasarrufu elence vastasyla do
laymlanmakta, dolaysz yaln bir dikta vastasyla deil, kendinden daha faz
las olabilecek eylere kar elence ilkesinde yer etmi dmanlk vastasyla
ortadan kaldrlmaktadr. Hibir zaman kart rnei, yani hakikati deil,
kendi rneklerini, yani az ya da ok bir fenomen halini alm gzde rnleri
ni deneyen sinema sanayinin yneticileri iin bugn de ayn durum sz ko
nusu edilmektedir.
Adorno ve Horkheimer, kltr sanayi iktidarnn, yaratlan ihtiyalar
la yaln bir kartlk iinde bulunmasndan deil, bu ihtiyalarla olan birlii
ne dayandn, tersi bir durumun olmas halinde, kltr sanayinin de mut
lak iktidarla acizlik arasnda kartlk oluturacan ileri srer. Elence, ge
kapitalizm koullarnda almann uzatlmas olarak grlmektedir. Onlar
elence sanayinde, zihinsel katky ngren her mantksal badan zenle ka
ldn ve izleyicinin kendi dncelerine gereksinim duymamas gerektii
ni vurgulamaktadr. rn her tepkiyi nceden sinyaller vastasyla ama so
mut balam dnda belirlemektedir. Tersi bir dunmun yaratlmas kltr
sanayinin yaplanmasna kart grnmektedir. nk edilgin deil etkin,
gsterilen deil, kendi zihinsel etkinliklerinin amalar dorultusunda ilerle
yen birey ya da kitle maniplasyon dnda kalacak, denetlenip ynlendirile
meyecektir. Bu durumda birey ve toplumun nesneletirilmesi temelinde yk
selen toplumsal ilikiler gibi, kltr sanayinin varln tehdit edecek bir du
rum yaratacandan, ulalmak istenen bir ortam ya da iliki biimi olamaya
ca grlmektedir.
332 altnc blm

Kltr sanayi, insanlara cennet diye yine ayn gnlk yaam sunmak
tadr. Elence, kendini elencede unutmak isteyen boyun eii tevik etmek
tedir. Kltrle elencenin birlemesi bugn srf kltrel yozlama olarak de
il, stelik elenceye ister istemez ierik kazandrmak eklinde de gerekle
mektedir. Kltr sanayi konumunu salamlatrdka tketicilerin gereksin
mesini topluca karlayabilmekte, bu gereksinimi retmekte, disiplin altna
almakta, elenceye de el koyabilmektedir. Elencenin anlamn, her zaman,
toplumun savunulmas olarak belirlerler (Adorno / Horkheimer, 1997b:164-
165-166; 1996:33-35).
Kastedilen elence, insanlara sistematik ekilde empoze edilen, onlar
aktel sorunlarn varlndan bilinli olarak uzaklatrarak, kendi bana
ama olarak sunulan, farkl izlencelerle boyun emeyi ieren etkinliklerdir.
Kltr, Kltr Sanayi araalyla bir elence tarz olarak ierii boaltlm
biimiyle kitlelere sunulmaktadr. Kitle de artk kltrel etkinlikleri, bo za
man etkinlii, daha zinde bir ekilde yeniden almaya girimek iin bir tr
dinlenme olarak anlamlandrmaktadr. Bylelikle kltr, zgrleme etkinli
inin belirleyen bir etkeni olmasna karn, ieriini yitirip kendi nitelikleri
nin kartn ieren bir maniplasyona dnmekte, eyleme srecine dahil
olarak nesneleme srecinin nemli etkiye sahip gelerinden biri haline gel
mektedir.
Trajik sinemann gerekten ahlakn dzeltildii kurumlar haline gel
mekte olduunu ileri sren Adorno ve Horkheimer, yerlemi dzenin man
tna uygun olarak, sistemin basks altndaki varolu tarafndan ahlaklar
bozulan, uygarln sadece duruma var gleriyle uydurulmu, fke ve itaat
sizlii her yerde yanstan davran tarzlarnda sergileyen kitlelerin, acmasz
yaamn ve sz konusu rnek kiideki davrann grn araclyla dze
ne sokulmakta olduunu vurgulamaktadrlar. Onlara gre kl tr, nceden
beri devrimci ve barbar igdnn zapt edilmesini retmekte, sanayilemi
kltr ise gereinden fazlasn yapmaktadr. nsann, acmasz yaamda zar
zor geinmesine izin veren koullar, sanayiletirilmi kltr tarafndan alt
ra altra iselletirilip retilmekte, bireyin kendisinden yaka silken kolektif
iktidara teslim olmak iin genel bkknl, onun disipline edilmesi iin itici
g olarak deerlendirilmektedir.
Ahlaksal uygunluu, topluma her zaman yeniden kantlamak iin her
kese zorla kabul ettirilen davran biimi olarak gren Adorno ve Horkhei
mer, adayn kadroya alnrken rahibin tokatlar altnda basmakalp glmse
yerek dnp duran ocuklar hatrlattm vurgulamaktadr. Ge-kapitalizm
de varolmak srekli bir kabul merasimine benzetilmektedir. Herkes kendisi
ne boyun ediren iktidarla eksiksiz bir ekilde zdeletiini gstermek zo
runda kalmaktadr. Bireyin, iktidarn egemenliini kabul etmesi ve eyleme-
theodor ludwig wiesengrund adorno 333

ye gnlllk gstererek, zgrlemeden vazgemi olmas, varln koru


yabilmesi iin temel kural olarak grlmektedir. Herkes, gc her eye yeten
toplum gibi olabilir, bu ancak direnmekten vazgemekle olanakldr. Ama ay
n zamanda, bireyin direniten yoksunluu ona gvenilir bir gvenilmez kii
nitelii kazandrmaktadr. Gvenilir bir gvenilmez birey, iktidar asndan
bakldnda, kendini iktidarn egemenliine uydurduu iin gvenilirdir,
ama bu yaph, kendince bile hakikati iermediinden gvenilmez bir niteli-

e de sahiptir.
Bireyin toplumla elikisi, bir zamanlar toplumun gelimesinin z
olarak grlmektedir. Ancak artk bu dnem geride braklmtr. Bireyin bu
gnk deviniminin hareket noktas, toplumsal egemenlik ve iktidarn etkile
rinden kendi varln korumak, kendi varln srdrebilmek olarak grl
mektedir. inde bulunduumuz dnem, kendi varln korumak iin bireyin
her trl boyun emeyi ve uyumu kabul ettii tutumun belirleyici davran
biimi olduu sre olarak belirlenmektedir.
Toplumun dayana olan birey, kusurunu kendinde tamaktadr
Adomo ve Horkheimer'a gre. Aldatc zgrlk iinde bulunan toplumun
ekonomik ve toplumsal aracnn rndr. "Ancak, burjuva toplumu kendi
gidiah iinde bireyi de gelitirmitir. Teknik, ynlendiricilerinin isteinin ter
sine insanlar ocukluktan karp kii haline getirmektedir. Bireysellik adna
gerekleen bireylemedeki her eit gelime, bireyselliin zararna ilemekte
ve geriye kendi amacn izleme kararndan baka bir ey brakmamaktadr.
Yaam i yaamna ve zel yaama, zel yaam temsile ve mahremiyete,
mahremiyeti geimsiz evlilik beraberliine ve dokunakl teselliye blnen,
yalnz bana kalan, kendisiyle ve herkesle aras ak olan yurtta artk hem
heyecana getiren hem hakaret eden gizil bir Nazi'dir ya da dostluu sadece
'toplumsal bir szleme' olarak, manevi ynden etkilenmemilerin toplumsal
etkilenii olarak tasarlayabilen bugnn byk kent sakinidir. Kltr sana
yiinin bireysellie kar istedii gibi davran ite bu yzden baarl olmak
tadr, nk bireysellikte toplumun temelsizlii yansmaktadr" (Adomo /
Horkheimer, 1997b:178; 1996:48-49).
nsanlarn en mahrem tepkileri bile kendilerine kyasla o kadar eksik
siz ekilde eyletirilmitir ki, kendine zg olma dncesi sadece en ar
soyutluklarda yaamaya devam etmektedir: Kiilik (Personality) kavram ar
tk onlara parlak beyaz dilerden ve koltuk altlarnn terlememesinden, heye
can duymamaktan baka bir ey ifade etmemektedir. te bu durum kltr sa
nayiindeki reklamlarn zaferini ve ayn zamanda iyz anlalm kltr
metalarna tketicilerin mecburen yknmelerini gstermektedir (Adorno /
Horkheimer, 1997b:191; 1996:62). Demek ki, iinde bulunulan amzda, bi-
334 altnc blm

reyin kendi olmasn belirleyen zelliklerden, adeta doalla brnm bir


kendiliindenlik ierisinde uzaklalmaktadr.
Kltr sanayinin, insann evreyi ve kendini anlamlandrmas sreci
ncesinden bu srece mdahale ettiini, onun nceden belirlenmi toplumsal
normlara uygun biimde dnmesini ve etkinlikte bulunmasn salayacak
ekilde biimlendirdiini belirtir Adomo ve Horkheimer. Kant'n ortaya koy
duu, insann anlama yetisinin ve akln ilevlerinin yapmas gereken etkinlik
lerini, kitle kltryle kltr sanayinin stlendiini ve bireyin alglama, an
lama sreleri ncesinden seri retim nesnesi olarak onun bilincinde yaama
sna ilikin olacak tm gelerin, biim kazanm olarak yerletirilmi olduu
nu vurgularlar.

Diyalektie Yeni Bir Bak: Negatif Diyalektik


Negatif Diyalektik'te, "var olan olmadan Varln olamayaca" dncesini
ileri sren Adomo (Adomo, 1997f:137-1666), kavramn ve de varln, dn
menin soyutlad kanlmaz taycs olarak eyi, en d ve elbette baka d
nme sreciyle ortadan kaldrlamayan, dnmeyle zde olmayan olgula
rn (olgusal olann) soyutlanmas olarak dnmektedir. ey olmadan formel
mantk bile dnlemez ona gre. Formel manhk metalojik artndan ko
parlamaz. Ulamsal (kategorik) olarak olgusal olan ancak ieriksel deneyi
miyle belirlenir.
Fichteden bu yana idealizmin ilk hilesi (proton psedon) soyutlama
nn deviniminde soyutlanan eyden uzaklalmasdr ona gre. Dnceye
kaynaklk eden ey, dnceden ahlr, z yurdundan srgn edilir, kendi
kendine yok olmaz; buna inanmak bile byleyicidir. Dnme, dnlen
olmadan oluturulan kendi kavramyla eliir ve bu dnlen ilkin hpk
mutlak dncenin ileride yerine getirmesi gerektii gibi var olana iaret
eder: Sonrakinin ncelenmesi(ne). Manhn elimezlii burada uygunsuz
kalr; ancak diyalektik kavramn zcletirisinde bunu kavrayabilir. Diyalektik
nesnel olarak akl eletirisinin irdeledii kazanmca, yani bilgi kuram tarafn
dan zendirilir ve bununla diyalektikte dorua ulaan idealizmin batn
da(n) kurtulur. Genellemenin biimi sayesinde dnmenin sz konusu olgu
saldan kurtulmak istemesi, yani mutlak biimin n kabul yanlhcdr. Biim
iin olgusal olann oluturucusu onun ieriksel deneyimidir. Dnce, kart
olan idealizmin momentine gtrr; ancak bu moment dnceye dn-

6 Negat\f Diyalektik almasnn 137-166'nc: sayfalarmda yaplan r.z konusu alnhlar, Dr. Klaus-Det
lev Wannig, Dr. Faik Kanatl ve etin Veysal tarafndan yaplan, henz yaynlanmam eviri al
malanndan zetlenerek alnmhr.
evirenlerin notu: proton pseUdon, ilk hile-ilk sahtecilik, ayn zamanda yorumbilimsel dng olarak
da anlalabilir.
theodor ludwig wiesengrund adomo 335

mez. Kant tasarm, kart kavram iftlerinin dolaymlanrnlna aldrmak


szn, biim ve ierik, zne ve nesne gibi ikiliine (dikotomilere) olanak tanr;
sz konusu tasarm kendi diyalektik zn, yani kendi iinde var olan (onu
anlaml klan) elikiyi fark edemiyor (Adomo, 1997f:137-166). Ona gre, Hei
degger'in hocas Husserl'e kadar hi kimse nsellik idesini bu denli keskin
letirmedi; yle ki her ikisi de istemedii halde sz konusu idenin kendi tale
bi dorultusunda kendi diyalektiini oluturduu izlenimini verdi. Madem
diyalektikten vazgeilmiyor, o zaman onun ontoloji ve aknsal felsefe gibi
kendi ilkelerinde srar edemeyecei unutulmamaldr, bu yzden ne kadar
deiirse deisin, diyalektik yap temel alnamaz (Adomo, 1997f:137-166).
Ontoloji eletirisi, ne baka bir ontolojiyi ne de ontolojik olmayan he
defler. Sz konusu eletiri, o zaman ilk olann sadece baka trlsn bu kez
de mutlak zdelii, varl, kavram deil, zde olmayan, var olan, yani ol
gusall ortaya koymu olur. Bylece kavramsal olmayann kavramn temel
alp kendi sylediinin tersine hareket etmi olur. Temel felsefe (prote philo
sophia), zorunlu olarak kavramn nceliini beraberinde getirir; bunun yad
snmas durumunda szde temel felsefe biiminden uzaklalr. Felsefe, kav
ramlar felsefenin dnd dnmeyle zde olduu srece, akn tam al
gy ve de varl dnerek rahatlayabilirdi. Sz konusu zdelik, ilkesel ola
rak zlrse o zaman bu zdelik, mutlak olan kavramn dinginliini yerle
bir eder. Her genel kavramn temel karakteri, belirli olan karsnda param
para olduundan, felsefe btnsellii artk umamaz (Adomo, 1997f:137-
166).
Adomo'ya gre deimezlik idesi, kendi ierikleri, yani maddesi kar
snda sabit kalmak isteyen kavramn egemenliinden gelir ve bu nedenle
(bunlara kar) krleir. Onlarsz bal bana bilginin olanann koullar
olan formlarn bile tasanmlanamayaca Kant madde olarak duyumlamala
rn geici bir zellii vardr.
Bugn her eye egemen olan uygulama teoriyi ktrmletirip k
msedii iin, teori, gszlne karn srf varlyla uygulamaya kar
koyar. Bu yzden, teori hem meru hem de nefret edilendir; teori olmadan
hep deitirmek isteyen pratiin kendisi deitirilemezdi. Teoriyi anakronik
diye ktleyen kimse, eskimi gibi grnen ve engellenmi olarak halen ac
veren bir eyi bir kenara atmay ieren genel kanya kulak vermi olur. te bu
yolla dnyann gidiat ciro edilir (geerli klnr); ancak yalnzca teori fikri
buna ayak uydurmamaldr, pozitivist yaklamda ya da iktidar emriyle onun
yok edilmesi baarlsa dahi, yine de o (teori fikri) teorik olarak ayakta kalr.
Arl olan teorinin hatrlanmasnda duyulan fke, aslnda Bat tarafndaki

Burada, doru pratie gtren teori engellenmektedir (ev. Klaus-Detlev Wannig'in eki).
336 altnc blm

tinsel alkanlklarn ksa solukluluundan pek uzak deildir (Adomo,


1997f:137-166). Uzun sredir kr krne yknmecilikten ve felsefi tarihsel
olarak belirlenen her trl motifin yeniden canlandrlmasna sinen okul ko
kusundan duyulan korku, okul kurumlarn, sanki hibir zaman olmam gi
bi kendilerini etiketlemelerine srklemektedir. Bu, aslnda olmu olann
yazgsal srekliliini glendirmektedir. Nasl, bir ileyi kukuluysa -bir i
leyie kategorileri ne kadar abuk toplumsal mekanizma tarafndan teslim
edilirse, bu ileyi o kadar yksek sesle ilk yaanhlarnda srar eder-, dn
celer de asla geldikleri yerle zdeletirilemezler; bu ayn zamanda az da ol
sa ilk felsefe alkanldr. Yaplp bir kenara atlan, ancak teorik adan kav
ranamayan eyler ou kez kendi hakikat deerini daha sonra aa karr
lar. Hakikat deeri, egemen salk anlaynn kanayan bir yarasna dnr;
bu deitirilmi durumlarda yine de dikkati oraya yneltir (Adorno,
1997f:137-166).
Adomo'ya gre, Hegel ve Marx'da teorik adan yetersiz kalan eyler
tarihsel pratie aldlar; bu yzden, dnce, pratiin nceliine akl dca
boyun emek yerine, sz konusu eyler yeniden dnmlenmelidir; kald ki
bizzat pratik [bir zamanlar] ok nemli bir kavramd. Hegel'e mesafe koyma,
btne ilikin bir elikide grlmektedir. Sz konusu eliki, herhangi bir
program dorultusunda para para yattrlamaz (Adomo, 1997f:137-166).
Kant'n biim ve ierik ayrmn eletiren Hegel, biimin ayrlmayaca ve
eyden bamsz herhangi bir yntemin kullanlmayaca bir felsefe istiyor
du; ancak kendisi de yntemsel alyordu. Aslnda diyalektik ne yalnzca bir
yntem ne de saf anlama iin bir gerekliktir ve bir yntem de deildir: n
k zdelik yoksunu ama dncede varm gibi sunulan -doas gerei uz
lamsz- nesne elikilerle doludur ve her trl tek anlamllk (tekil anlam
landrma) giriimine kendini kapatr. Dncenin dzenleme hevesi deil,
uzlamsz nesne diyalektie srkler. Srf bir gerek de deildir: nk e
likililik, bir dnm ulam ve dolaysyla kavram ile nesnenin dnceye
dayal yzletirmesidir. leyi olarak diyalektik, hem nesnede deneyimlenen
elikiden hem de bu elikinin kartlndan, elikilerle dnmektir. Ger
eklikte eliki olan diyalektik, gereklie kar da elikidir. Ancak bylesi
bir diyalektik arhk Hegel ile badatrlamaz. Diyalektiin hareketi, ey ve
onun kavramnn ayrmndaki zdelie ynelmez; daha ok zde olana
kukuyla bakar. Diyalektiin mant, ykm (k) mantdr: Uydurulan
ve nesneletirilen kavramlarn biiminin manhdr, bu biim ncelikle do
laysz olarak bilen zneyi karsna alr. Bunun zneyle zdelii hakikatsiz
liktir. Bununla, fenomenin znel n biimlendirimi (n oluturumu) zde ol
mayann ve kavranamayan bireyin (individuum ineffabile) nne duvar rer
(Adorno, 1997f:137-166).
theodor ludwig wiesengrund adomo 337

zde belirlemelerin doru bir simgesi olsa, o zaman geleneksel felse


fenin hayali hedefi, a priori yaps ve onun eskiyi taklit eden ge biimi, yani
ontoloji gerekleir. Soyut olarak saptanan bu yap, aslnda herhangi bir z
gn ieriinden bamsz olarak en basit anlamda olumsuzdur, yani zorlama
sonucu oluturulan tindir. Sz konusu olumsuzluun egemenlii, gerekte
bugne dein srmektedir. Olmas gereken Baka, henz balamtr. Bu b
tn tek tek belirlemelere bular. elikisiz gibi ortaya kan herhangi bir be
lirleme, tpk varlk ve varoluun ontolojik modelleri gibi eliki dolu olarak
grnr. Yapsyla zde tutulan felsefeden pozitif bir ey elde edilemez.
Adomo, mitletirmeden kurtarma srecinde, olumluluk mitletirmeden kur
tulmay salayan ilemci akln (znel akln) ta iine kadar olumsuzlanmaldr
dncesindedir. Ona gre, zaten birliktelik (uzlam) fikri onun olumlu ola
rak bir kavrama yerlemesini engeller. Bunlara karn, idealizme yneltilen
eletiri bir zamanlar kavramn yapsndan edinilen anlam ve bu kavramlarn
kullanlmas sonucu bu (idealist) yntemden kazanlan enerjiyi deersiz kl
maz. dealist etki alann ancak, hala kendi figrnde barnan eyi gzeten,
kendi tmdengelimsel yntemini gerekletirerek onu adyla nitelendiren ve
bylece btncllk simgesinin yaylmasyla, onun ikiye blnmln
ve hakiki olmadn gsteren eletiri aar. Saltk zdelik, z tarafndan ko
nan, dolaysyla dardan getirilen eydir. Saltk zdelii ikin olarak eletir
mek -yeterince paradoks olsa da- ayn zamanda onu dardan eletirmek de
mektir. zne zde olamayana yapageldiklerinin sorumluluunu stlenip te
lafi etmek zorundadr. Bylece zne, saltk kendi kendindeliinin grnt
snden kurtulur. Grnt bal bana bir eyi, herhangi bir trn ya da cin
sin srf bir rnei olarak deersizletiren ve o oranda sanki onu [soyutlama
yolunda] herhangi bir znel katk olmadan elde edilebilirmi gibi yanlgya
dren zdeletirici dncenin bir rndr (Adorno, 1997f:l37-166).
Adomo'ya gre, dnce en yaknndakine, yani kavrama dalp, onun
ikin-atksal karakterini benimseyerek sanki elikinin tesinde bir eyin
fikri varm gibi onun peinden koar. Kendi heterojenine kar dncenin
kartl, [onun] ikin elikisi olarak bizzat kendini yeniden dncede re
tir. Kavramn kapsad eyin adaletle atp atmadna ve zelin kendi
kavramn karlayp karlamadna karar veren zdeletirici edimler ve
genel ile zelin ite eletirisi, zel ile kavramn zdemezlii dncesinin
aracdr, srf dncenin deil. nsanlk zdeletirme ad altnda, yaamda
kendisine dayatlan baskdan kurtulacaksa, bunu ayn zamanda zdelik
kavram ile baarmak zorundadr. Tm nemli ulamlar, bundan kendilerine
den pay alr. nsan emeini ortalama alma sresinin soyut genel kavra
mna indirgeyen mbadele ilkesi, zdeleme ilkesi ile kkensel akrabadr.
Mbadelede sz konusu ilkenin toplumsal modeli de vardr -zaten onsuz da
338 albnc blm

olamazd-; zde olmayan varlklar onun sayesinde tek tek varlklar ve baa
nmlar karlatnlabilir ve zde olur. Bu ilkenin yaylmas tm dnyay z
delie, yani aynlamaya (totaliteye) srkler. Ona gre, ayet bu ilke soyut
olarak olumsuzlanacaksa, yani -indirgenemez niteliksel olann yksek onuru
uruna- artk ayn eyi ayn eyin karlayamayaca ideal olarak sunulursa,
o zaman bu, eski adaletsizlie dlmesine bahaneler oluturmu olur. n
k mbadele, ona gre, denklerin mbadelesi ad alhnda ta eskiden beri eit
siz olann mbadelesinden ve emein arh deerinin arlmasndan oluuyor
du. Karlatnlabilirliin lt bir rpda yok saylrsa, o zaman bir yandan
ideolojik olan ancak te yandan da mbadele ilkesinde vaad edilen aklcln
yerine yama, iddet; bugnk anlatmyla tekellerin ve hiziplerin kat ayr
cal geer. Dncenin zdeletirici ilkesi olarak mbadele ilkesi eletirisi -
imdiye kadar yalnzca bir bahane olarak kald- ideal, zgr ve adil bir m
badelenin gereklemesini istiyor. Mbadeleyi sadece bu aar. Eletirel ku
ram, takasla eit olan ve olmayann mbadelesinin olduunu ortaya koyarsa,
o zaman eitlik iindeki eitsizlik eletirisi -niteliksel fark olan hibir eyi to
lere etmeyen burjuva eitlik idealinde barnan fkeye kuku duyulsa da- ay
n zamanda eitlii hedefler. Ancak, artk hi kimsenin yaamsal emeinin bir
blm arlmazsa, o zaman rasyonel zdelie eriilir ve toplum, zdele
tirici dnceyi aabilir. Bu bizi Hegel'e yeterince yaklahnr. Ona gre He
gel' den ayrl, ncelikle tek tek belirlemelerden deil, daha ok uygulama so
nucu ve kuramsal olan bilincin en yksek mutlak olarak zdelii savlayarak
glendirmek isteyip istememesinden ya da onu evrensel baskdan kurtar
mak iin gerekli olan evrensel bir bask arac olarak alglayp alglamamaktan
kaynaklanmaktadr; zgrlk de srf doaya dnmekle deil, ancak uygarlk
basksndan geerek gerekletirilebilir (Adomo, 1997f:137-166). Saltlahrma
ya (Totalitaet, btnlk), kendi kavramna gre kendiyle zdelemezlii
yadsd kantlanarak kar durulmaldr. Bununla, negatif diyalektik hare
ket noktas itibariyle zdelik felsefesinin en yksek ulamlarna balanmak
tadr. Bu bakmdan negatif diyalektik de onun bizzat kar olduu dnlen
zdelik mantnda kaldndan yanlhr. Negatif diyalektik, sanki onun iin
de hala ilklermi gibi olan, formlanna gre ilem grd sz konusu kav
ramlara etki ederek eletirel sreci ierisinde kendini dzeltmelidir. ki farkl
yaklam vardr: Birincisi; dncenin -her dncenin kanlmaz formu bir
zorluk oluturduu iin- geleneksel felsefenin talepleri dorultusunda btn
cl dokuyu ikin olarak olumsuzlamak iin btncl (geschlossen) yani ilke
sel olarak kendini teslim edip etmedii, ikincisi; sz konusu dncenin ken
dinden, btnclln (Geschlossenheit) bu formunu gerektirip gerektirme
dii, yani amalan dorultusunda kendini ilkletirip ilkletirmediidir. dea
lizmde, zdeliin en formel ilkesi kendini formelletirmesi sonucunda olum-
theodor ludwig wiesengrund adorno 339

lamay temel alyordu. Terminoloji bunu masumca ortaya koyar; basit ifade
cmleleri olumlu olarak adlandnlr. Dir-dr (Copula) unu der: Bu byledir,
baka bir ey deildir; dir /dr eylemin bireimini simgeler ve bunun baka
trl olamayacan anlatr: Aksi halde bu bireim gereklemezdi (Adomo,
1997f:l37-166).
zdelik ideolojinin en eski biimidir. inde bastrlan eyin denklik
sreci olarak zdelikten az da olsa yararlanlmaktadr; denklik sreci de dai
ma egemenlik amalan dorultusunda boyunduruk albna almakt, bu adan
kendi iinde elikilidir. nsan tr, harcanm olan betimlenemez abalar so
nucu edindii kendine kar zdelik ncln bile kutluyor ve altedilen
eyin belirlenmesinde kulland zaferin tadn karyor: Btn bunlara ma
ruz kalan nesne, bunu "kendinde" olarak sunmak zorundadr. deoloji, ay
dnlanmaya kar koyma gcn, zdeletirici dnceyle yapt i birlii
ne borludur: Bir de (herhangi bir) dnceyle (yani genel olarak dncey
le) i birliine. Ben olmayann sonuta Ben olduuna ilikin dncenin asla
gereklemeyen diretmesi, onun ideolojik yann gsterir, Ben bu dnceyi
kavrad lde kendini tmyle nesneye indirgemi olur. Bylece zdelik,
bir uyum retisi kurumuna dnr. Sz konusu retide nesne znenin
davrann kesin belirler ve znenin ona dayatb eyi aynen geri evirir
(Adomo, 1997f:l37-166).
Ona gre, her belirleme zdeliktir. te bu belirleme, nesnenin kendi
si olduu, fakat zde olmad eye de yaklar. Belirleme bunu gerekletir
mekle, kendisinin de bunun tarafndan gerekletirilmesini ister. Aslnda z
desizlik, zdeliin gizli amaa ve onda korunmas gereken eydir. Gelenek
sel dncenin hatas da zdelii kendi amaa olarak grmesidir. zdeliin
(aldatc) grnn ykan g ayn zamanda bizzat dnmenin gcdr.
Bu 'budur'un kullanm, yine de mutlak biimi sarsar. zde olmayann bil
gisi, zdelik dncesinden daha ok ve daha farkl zdeletirildii iin de
diyalektiktir. Bir yandan zdelik dncesi, bir eyin hangi kategoriye ait ol
duunu, neyin rnei ve neyin karl olduunu -ki bu onu tmyle temsil
etmez- sylerken, te yandan zde olamayann bilgisi bir eyin ne olduunu
sylemek ister. zdelik dncesi, ne kadar ura nesnesi olan zdelie
hunharca bask kurarsa, o kadar ondan uzaklar. Eletirmekle zdelik yok
olmaz, sadece niteliksel olarak deiir. Nesnenin temsil edildii dnceye
olan yaknlnn geleri niteliksel olarak deien zdelikte barnr. Kendin
de nesnenin (kendi) kavramyla rtmesinin zdelik olduu sav elbette
kstahlktr. zdelik idealinden de kolayca vazgeilemez: Nesnenin kavra
myla zde olmadna ilikin sulamada, ayn zamanda kavramn zde ol
ma zlemi de barnr. Bylece zdesizlik bilinci zdelii ierir (Adorno
1997f:l37-166). Geri forma) manbkta da zdelik, saf dnmenin ideolojik
340 altmc blm

momentini (yaptan) nkoul olarak grr. Ama bu ideolojik momentte bir


de ideolojinin hakikat momenti, yani eliki ve uzlamaz kartln olmama
s gerektiine ilikin direktif de bulunur. Basit zdeletirici yargda bile, do
aya egemen olan geye bir topik ge katlr. A, henz olmayan bir ey ol
sun; bylesi bir umut ok elikili bir ekilde iinde yklemsel zdelik bii
minin ald eye balanr. Bunun iin, felsefe geleneinin ideler diye bir
szc vard. deler, ne tmyle darda, ne de bo bir sedadr; sadece
olumsuz gstergelerdir. Eldeki tm zdeliklerin hakikatsizlii, hakikatin ter
sine evrilmi biimidir. deler, nesnelerin olduklarn iddia ettikleri ey ile ol
duklar ey arasndaki maaralarda yaar. O zaman topya, zdeliin ve e
likinin tesinde, yani farkl olann biraradalnda olurdu. Bu uurda zde
letirme, nesnenin zdeletirilmesinden deil, insanlarn ve eylerin zde
letirilmesinden sz eden dilin szc, mantk dnda nasl kullandna
ilikin dnmlerde bulunur. Benzerin mi, yoksa farklnn m ayny belirle
diine ilikin (eski) Yunan ekimesi, ancak diyalektik anlayla dindirilebilir
(Adomo, 1997f:137-166).
Adorno'ya gre, zdeletiren yapdaki zdelemezliin momenti her
bakmdan aka grlr, nk belirli bir snfta toplanan tek tek her nesne
nin o snfn tanmnda yer almayan belirlenimleri vardr. Kavramn tretildi
i tek tek nesnelerin basite kavramn toplam zelliklerini karlamayan vur
gulu kavramda, ayn zamanda kart olan da varsaylr (Adomo, 1997f:l37-
166).
Var olan dolaysz olarak deil, ancak ve sadece kavram araclyla ol
duu iin, srf verilmilik ile deil, aslnda kavramla balamak gerekiyor.
Bylelikle kavram kavramnn kendisi soruna dnm olur. Kavram altn
da toplananlarn deiebilirliine kar kavramn dzen salayc deimezli
i, onun ikin savdr. Kavramn formu bu deiimi yadsr, bu da baka bir
hatadr. Diyalektik dnme, kendi kavramsallnn ilkelliine kar koyar.
Kendinde kavram, herhangi bir ierikten nce, olas tm ieriklere kar ken
di formunu n koullandrr (Adomo, 1997f:137-166).
zdeletirici dnme, kavramn mantksal zdelii ile nesneletirir.
Diyalektik -znellii balamnda-, artk dnme biiminin kendi nesneleri
ni deimez ve dolaysyla kendilerini sabit klan -ki nesnelerin deimez ol
duu, deneyim aykrdr- yaklamdan uzaklamay hedefler. zdelik ile z
desizlik arasndaki bylesi kartlk, zdeliin ta mantksal sorununa kadar
uzanr. Alan dili, bu kartl bilinen "zdesizlikteki zdelik forml" ile
karlard. Oysa ncelikle zdelikteki zdesizlik karlatrlmaldr. Ancak
srf bu formel yer deitirme, her eye ramen diyalektiin, "ilk diyalektik"
(prima dialektica) olarak "ilk felsefe" (prima philosopia) olduu gizli varsa
ymna zemin hazrlar. zde olmayana ynelim uygulama srecinde baar-
lheodor kdwll wieserl'llld adomo 341

ya ulamtr; eer sadece szde kalsayd, o zaman geri ekilmek zorunda ka


lrd.
Geleneksel felsefecilere gre, felsefi dnceyi zdelik yerine zde
olmayana dayandrmaya ynelik en kk bir giriim bile samadr; zaten bu
giriim nsel olarak zde olmayan kavramsallatrr ve onu onunla zde
letirir. lk etapta muhafazakarm gibi gelen Kari Kraus'un "ilk neden hedef
tir" cmlesinden de zorlamayla u kanmlanabilir: lk neden kavram dura
an karakterinden kurtarlmaldr (Adomo 1997f:137-166).
Adomo'ya gre, zdeliin yanlg olduu dncesi ayrlmazla ko
layca boyun eer ve nesnenin ayrlmazlnda zneye bir tabu sunar, diyesi
zne hem irrasyonel hem de bilimsel eylemelerinde itidalli olmal, kendisiyle
ayn olmayan eye dokurunamaldr: zne, geleneksel bilgi idealinin [rnei:
Kant ve zdelik felsefesi, .n.] nnde silah brakmakla ona (bilgi idealine)
aynca sayg kazandrr. Bylesi dnsel tutum hibir ekilde sz konusu
ideale yabana deildir. Tek tek olan ey kendi st kavramyla, yani varlkla
rtmedii oranda yorumlanabilir (Tek tek olan ey ne kadar az kendi st
kavramyla, yani varlkla rtrse o kadar az yorumlanamaz olur); aynca bu
tekler bilginin kafa patlataca eriilmez eyler deildir. Hegel mantnn ka
ha sonucuna gre, bu ey sadece kendi iin deil, bir de kendi iinde kendi
nin bakasdr ve bakaya baldr. Var olan (ey) olduundan daha fazladr.
Bu fazlalk, var olana dardan empoze edilmemi, daha ok olandan zorla
uzaklatrlm; yine de ona ikin olan bir ey olarak kalmtr. Bylece zde
olmayan, eyin kendi zdeletirilmelerine kar zgn bir (eyin) zdelii
ne dnr. Nesnenin en derinliindeki ey, ayn zamanda nesnenin dna
yneliktir, nesnenin kapall bir grn olarak ortaya kar ve zdeletiri
ci, sabitleyici yntemi yanstr. Israra drune (bizi), tekin temsil ettii gene
lin yerine, onun ta zne gtrr. Bakayla iletiim, -nasl gerekleirse ger
eklesin- tekin iletiim araclyla dolaymland tekte kendini belli eder.
Gerekte de genel, Husserl'in grd gibi bireyselin merkezinde ikamet
eder; sonradan bireyseli bakalaryla kyaslama sonucu olumaz. nk Hus
serl'in gzetmedii mutlak bireysellik de genellik uruna kesintiye uratlan
soyutlama srecinin bir rndr. Bir yandan bireysel olan 'drune'den
karlamaz, te yandan bireysel olann z ne kadar bireyselletirilirse birey
selletirilsin, hatta ne kadar emalamay reddederse reddetsin, sanat yaptla
ryla kyaslanabilir. Sz konusu sanat yaptlarnn zmlenmesi -bizzat en
bireysellemi halinde bile- genelin kimi z yaplarn bulundurduunu ve
sanat yaptlarnn tipik olana katldklarnn farknda olmadn ortaya koyar
( Adomo, 1997f:137-166).
Birletirici moment, -olumsuzlamann olumsuzla(n)mas olmak..,zn,
bir de en yksek ilke olarak soyutlamaya teslim olmadan-, kavramlarn aa-
342 altnc blm

mal olarak daha genel st kavrama gelimesiyle deil, kavramlarn (birbiri


ne kar) konumlarnn korunmasyla hayatta kalr. Kavramlarn bu konumu,
snflandrma ilemi asndan genelde nemsiz, ama kimi zaman yk olan
nesnenin zgnln aa karr. Dilin tutumu buna bir model oluturur.
Dil, srf bilgi ilevleri iin bir gstergeler dizisi sunmakla kalmaz. znde dil,
bir eyleri anlatt yerde kendi kavramlarn tanmlamaz. Dil, kavramlara,
onlar belli bir nesneye odaklamakla nesnellik kazandrr. Bylece dil, kaste
dileni eksiksiz dile getirmeye hizmet eder. Sadece konumlar -dardan bakl
dnda-, kavramn zorunlu olarak kendiliinden iinden kesip att, ok faz
lasn istedii halde yapamad eyi anlatr. Kavramlar tantlmas gereken
eyin etrafnda toplanmakla, potansiyel olarak onun iini belirlerler ve d
nme srecinde, dnmenin zorunlu olarak kendi iinden aykladna
ularlar. eyin srf kendilii olmad, ancak onun balam olduunu savu
nan Hegel'in somut terimi bunu dorulamaktadr. Elbette Hegel, her ne ka
dar sylemsel manta birok eletiri yneltse de, onu tamamen gzard et
memektedir. Her ne kadar diyalektiin en basit szck anlam dili gerektirse
de, Hegel'inki dilsiz bir diyalektikti; bu yzden Hegel bilime bal kald. Vur
gulama balamnda dile gereksinim duymuyordu; nk, Hegel'de her ey
dilsel olmayan ve opak olan dahil- tin olmalyd; tinin kendisi de balam ol
malyd. Ancak bylesi n koul savunulamaz. Yine de nceden dnlen
hibir balamda dnlemeyen ey olarak zdesizlik, kendiliinden kapa
lln aar. zlebilen ey ise, kavramn zlebilenden ayrd eyle ileti
im kurar. zdesizlik ancak zdeliin btnsellik talebi iin opaktr, ama
onun basksna kar koyar. Bylesi bir zdesizlik, dile gelmeyi arar. Dil sa
yesinde kendi kapallndan kurtulur. zde olmayanda kendi kavramnda
tanmlanamayan ey, kendi var olmakln aar. zde olmayan sadece kav
ramla kartlatnda -ona bakakalarak- klr. zde olmayann z onun
kendisi olmama orandr; kurgulanan bir bana donuk zdelik aslnda z
de olmayann karln veremez. zde olmayan, kendi donukluunda de
il, ancak dlamasnda kendini bulur. Bu da en azndan basklayc moment
lere taklmadan halen Hegel'in dlama retisinden renilebilir. Nesne,
iinde kendisinin bulunduu karlkl konumun bilinci olan monadolojik di
retmeye alr: Nesnesinin ta iine dalma olasl bylesi dlam gerektirir.
Tekilin bylesi ikin genellii, ancak donuklatrlm tarih olarak nesneldir
(Adomo, 1997f:137-166).
Tm dnsel kavray ve felsefi problematiklere yaklamnda nega
tif diyalektii bir yntem olarak uygulayan Adomo'nun "Negatif Diyalekti
i"nin kken, anlam ve uygulaym bakmndan ana hatlaryla ele alnmas
onu anlamak asndan belirleyici bir yer tutar. Adomo, "Diyalektik Akln",
"egemen akl karsnda egemen olmayan akl" olduunu, onun, "berikinin
theodor ludwig wiesengrund adorno 343

suunu kantlamak, sonra da onu yerden kaldrmak suretiyle bizzat ilkin akl
l" olduunu belirtmektedir. Adorno'nun "Negatif Diyalektii"ni, "gelecek
admda taklp kalmaca yok" vurgusuyla betimleyen Soykan, ifadesindeki
duruma ilikin olarak da, "diyalektik akl, diyalektik olmayan akln nce su
lu olduunu kantlyor, yani onu yere ykyor, sonra da her kahraman gibi, ye
re serdii dmann elinden tutup ayaa kaldryor". Soykan bu durumu,
demek ki diyalektik, "diyalektik olmayan dncede de doru adna bir ey
vardr" yaklamnndadr, eklinde zetlemektedir (Soykan, 2000:39).
Adorno'nun diyalektii, Hegel ve Marx'n diyalektiinden ayr bir du
ru sergilemektedir ve farkllklar nedeniyle, ama ayn zamanda da uygula
ymsal ieriindeki ayrlklar nedeniyle de Adorno tarafndan kavraynn
ieriini betimleyecek ekilde "Negatif Diyalektik" olarak adlandrlmhr.
Adorno, "Negatif Diyalektii"yle, Hegel ve tarihsel maddeci temellere da
yanmakla birlikte Hegelci bir diyalektii izleyen Marx ve Engels'in diyalekti
inden farkllklar gstermektedir. Hegel'in diyalektii; ilkin olanaklar lkesi
durumunda olmakla henz belirlenmemi olmas nedeniyle bir tanm yap
lamayan Mutlak dea'nn kendini doada olumsuzlayarak ve aarak, daha
sonra da Tn dnyasnda yeniden tm olanaklarn aarak gerekletirmesi
suretiyJe7, yani tez, antitez ve sentez aamalarndan geerek yine kendine
dnmesi yoluyla tamamlamaktadr. Marx'n tarihsel materyalist diyalektiin
de, tin dnyasnn yerini, insann somut tarihi dnyas alr. Buna gre, bura
da denebilir ki Marx'a gre tez: (salt zde tinin yerine) "lkel komnal" top
lum (ya da maddi tinsel dnya), "mutlak" ya da kendini gerekletirmi tinin
yerine de "komnist" toplum koyularak Hegelci diyalektiin idealist yanlar
giderilmitir. Adorno'nun "Negatif Diyalektii" de, tm farkllklarna karn
Hegel ve Marx'n diyalektik kavraylar tmyle olumsuzlanarak hilen
mezler, "Negatif Diyalektik" de zmsenerek ierilirler.
Hibir zbilin olmasayd, zellemenin hibir zdelii olmasayd ne
genel bir ey ne de zel bir ey olurdu diyen Adorno, zdelik grnn,
dnmenin salt biimi bakmndan, dnmenin kendi iinde bulur. Dn
me, zdeletirme demektir. Kavramsal dzen, dnmenin kavramak istedi
i eyin nne kendini memnuniyetle sreceini dnmektedir. Ona gre,
zdelik sav olmakszn diyalektik btn deildir; ama diyalektik bir adm
da terk edilecek olan bu gnah, hibir esas gnah deildir. Negatif diyalekti
in kendini kendinde dindirmemesi onun belirleniminde bulunur; onun ola
ki btn olmas, onun umut biimidir. zdelik grntsn havaya uuran
g, dnmenin kendi gcdr: Dnmenin 'budur' kullanm, onun ne
de olsa zorunlu biimini sarsyor. zde olmayann bilgisi de diyalektiktir;

7 ok bildik bir ifadeyle -geri bu lemeyi Hegel'in kendisi dillendirmerni olmakla birlikte.
344 altn: blm

yle ki bu bilginin kendisi, zdelik dnmesinden daha ok ve daha ba


ka tarzda zdeletiriliyor. zdelik dnmesi bir eyin neyin altna rastla
dn syledii srada, zde olmayann bilgisi, bir eyin ne olduunu syle
mek ister. zdelik dncesi, bir eyin rnei veya temsilcisidir; bu demek
tir ki o kendi kendisi deildir. Adomo, dncenin, nesnenin bir kopyas ol
madn, tersine nesnenin kendinden khn dnr. Dnmenin aydn
lata ynelimi, mitolojiden uzaklama, bilincin resim zelliini siler. Resimle
rin tecessm gerekliin nne duvar eker. Resim kuram, znenin kendi
liindenliini, retici glerin ve retim bantlannn nesnel diyalektiinin
bir hareketliliini yadsr. Kopya eden dnme, yansmasz, diyalektik olma
yan bir eliki olurdu. Bilin, kendisi ile dnd ey arasnda, samanla
resimler atan nc bir ey olurdu, deersiz idealizmi yeniden retirdi. Ku
ramn nesnesi, kalb eve tanabilen dolaysz bir ey deildir. . : . oysa nesne
yi kavrama konusundaki materyalist nostalji, tersini istiyor: Tam nesneyi d
nmek, ancak resimsiz olurdu (Soykan, 2000:44-46).
"Negatif Diyalektik" ya da Horkheimer'de kullanld isimlendir
meyle kapal olmayan, yani " Ak Ulu Diyalektik", yaamn iinde ortaya
kan zdelik durumlarnn olumsuzlanmas anlamna gelmektedir. lerleyii
ni kendini de olumsuzlamaya dein gtren negatif diyalektik, toplumsal
ilikiler balamnda deerlendirildiinde, insansalln olumlanmasn ve ter
sinin de olurnsuzlanmasru iermektedir. Baka bir ifadeyle, kavrama ve d
ncede zdeliin eliki -Widerspruch- (ya da yaamn olgusall bala
mnda nesnellie dayanan kartlk -Gegensatz-) olarak anlalmasna dayan
maktadr. Adorno'da, "sentez" aamas "zdelik", "tez-antitez" kartl da
"eliki" olarak anlalmaktadr. Adomo'nun diyalektiinde "zdelik", "e
likinin" bir baars olarak deerlendirilmez. eliki, doruda olan yanl, in
sansalda insansal olmayan ya da genel olarak dile getirilirse; olumsuzda
olumlu ve tersidir. zdeliin de egemen olduu zamanlar vardr. zdelik
konusunda, toplumsal yaama ilikin bir rnek verilirse, Nazi Almanya's
gsterilebilir. Diyalektikte zdelik aamasnda durup kalmann sonucudur
bu rnek. Ama "Negatif Diyalektie", bu zdelik durumunda taklp kalma
mas nedeniyle bu ad (negatif'lik) uygun grlmtr.
Adomo, "dialego'dan, sohbet etmekten, bir bakasyla konumaktan,
tartmaktan ileri gelen diyalektik kavram, eer bunu n-gstererek syle
meme izin varsa, kendi kendisinde zne olmakszn; dnen, tefekkr eden
ve hareket eden bir ey olmakszn asla kavranr deildir. Bsbtn zensiz
bir maddeye diyalektii basitesine, krcesine yklemek en bo hayali inan
olurdu. Sanrm, Marx'n bu anlay son derece uzakta tuttuu sylenebilir"
demektedir (Soykan, 2000:41-50). Adomo, olumsuzlamann, dnme-ara
ayla pozitif bir ey olarak kendini ortaya koymas olarak anlalan ve daha
theodor ludwig wiesengrund adorno 345

sonra da olumsuzlamann olumsuzlamas olarak ortaya kan, bugn gele


neksel olarak da adlandrlan Platon'daki diyalektie kar kmaktadr. Ne
gatif diyalektiin formle edilmesinin gelenee ters deceine iaret eder
(Adomo, 1997f:9). Hegel'i kkten olumsuzlayan ifadeyi, bayapt saylan Ne
gatif Diyalektik adl eserinin ilk tmcesi olarak "Var-olan olmadan Varlk ol
maz" ("Kein Sein ohne Seiendes") yazm ve bu etkileyici tmcenin gcn
eser boyunca da hissettirmeyi baarmtr (Adomo, 1997f:9). Adorno bu ese
rinde negatif bir diyalektik kavray kendine ama edindiini ileri srmekte,
olumlamac anlay uzaklatrc bir bilinci gelitirmeyi hedefledii grl
mektedir. Ancak NegatifDiyalektik'in paradokslara yneliminde "hile" sz ko
nusudur. Paradoksun zm, onun ortadan kalkmas anlamna gelmez, ter
sine diyalektiin onu amas beklenir.
Adorno'ya gre, "topyann somut olana bakmndan diyalektik,
yanl durumun varlkbilimidir". Ona gre diyalektik, "zdesizliin tutarl
bilincidir. O, nceden bir hareket noktasna taklp kalmaz. Hareket noktas
nn kanlmaz yetersizlii, dnd eydeki kendi kusuru, diyalektie
dnceler sunar" (Adomo, 1997f:l7). Diyalektik kavray bakmndan
Adomo, hem bilgi nesneleri ve yaam grnlerinde, hem de bilme etkinli
inde doru ve yanln, zdele eliiin i ie olduu dncesindedir. Bu
nedenle onda doru-yanl ifadeler i ie gemektedir. "Negatif Diyalektik ku
rama gre, bir yntembilim ile ieriksel almalar arasnda hibir art arda bu
lunma, hibir birbirine taklma, hibir sreklilik yoktur" ve "nesnellii iste
mek uruna bilginin kiisizletirilmesi ideali, bilginin kuru kafasndan baka,
ondan geriye hibir ey alkoymaz". Burada Adomo'nun diyalektiini, epis
temolojisini veya dier felsefi kavraylarn ifade etmede kulland, yardma
ard kavramlar olduu grlmektedir.
Geri bu kavramlar her dnem ve dnre gre farkl anlalmakla
birlikte, felsefe tarihinde ska karlalan kavramlardr. Bu konuda Soykan
(2000:31-37), Adorno'nun "doruluk" ltnn "hakl karma", yntemi
nin de "yzletirme" olduunu belirtmektedir. "Hakl karma" (Rechtferti
gung) kavramndan Adomo, bir bilgi, kuram, sanat yaptnn hakl karlrsa
geerli olabileceini ileri srmektedir ve yntemler de temellendirilmez hak
l karlr ona gre. Hibir dncenin tam doru olmadna, tam doruluk
diye bir eyin olmadna inanan Adorno'ya gre, dile getirilecek olumlu ya
da olumsuz bilgisel, kuramsal kesinlemeler ierilerinde doru ve yanl bir
arada bulunduklar ve apak bir bilgi kuruntu olaca iin8, ileri srlen bil
gi, kuram ya da sanatla ilgili dncelerin sahibinin ifadelerindeki yanllar-

8 Srf bu ifadelere bakldnda bile, AJorno'nun ifadelerindeki birbirini yanllayan betimlemelerin


de kendi kaynana dayandj\r 110zdn k.rmamak gerekir.
346 altnc blm

la yzlemesi gerekmektedir. Yzleme sonucunda da kesin hakl kma ola


nakl olmayabilir. "Yzleme" (Konfrantation) araolyla yanl ve dorular
aa kacakbr (Soykan, 2000:32-34). Ona gre, yzleme eylemedir. Eyleme,
yaam gereksemesinin yansmasdr. Durma ya da durum eylemi sakatlar. Sa
kat eylemse, zgr olmayan eylemdir. Ona gre bu noktada, "sanat, zgrlk
olmayan eylemin eletirisi olmas bakmndan kendi hakikatini ykseltir" .
Her sanat yapt ya da bilgi, toplumla ve ideolojiyle olan isellemi bana
karn kendi yzlemesini kendi zerkliinde yapmaktadr. Soykan, "hakl
karma" ve "yzletirme" ile ilgili olarak; "rnein, kartlklardan biri olan
doru ve yanl alalm. Doru olan (bu bir bilgi ya da herhangi bir nesnel ba
nb tr olabilir), yanlyla 'yzleme'yi reddederse, yani kendisinde yan
l bulunmadn ileri srerse, hakl kma ansn yitirir, kendi hakikatine sa
hip olmaz. Bu sahtelik durumudur. Buna karn doru olan, yanlyla yzle
irse, yanln kendinin yapar, onu kendi hakikatinin iine katar, bylece hak
l kar. Ama bu yzlemede yanl gl ise doruyu istila eder, bu kez do
ruluk yok olur, yanl kazanm olur; fakat yanl hakl km olmaz. Ancak
bu durum geicidir; yanln stn gelii egemenlii srgit olmaz. Kukusuz
ayn ey, dorunun stn gelii iin de sz konusudur. u denemez: Yanln
gl olduu durumda 'yzleme'ye girilmesin. Bu durumda 'yzleme' ne
denli ertelense de her erteleme yanln glenmesine hizmet eder. Sonu ne
olursa olsun 'yzleme' daha hayrldr" dncelerini zetlemektedir. Ayn
yerde Soykan, Adomo'nun, bilgikuramnda temel doruluk lt olarak ka
bul edilegelen karlkl olma -genel kabul gren bir dier doruluk ilkesinin
tutarllk olduu, yani nermenin kendi kendisiyle elimemesi- (korrespon
dens) ilkesinin yerine 'yzleme ya da yzletirme'yi nerdiini belirtmekte
dir. Adorno bu iki bilgikuramsal doruluk kabuln reddetmektedir. nk
ona gre, ne kendi kendisiyle ne de dile getirdii gereklikle eliik olmayan
hibir bilgi yoktur. Byle bir ey aramak ham hayal, mitos ve ieriksiz varlk
bilimdir. Bu geleneksel kabullerin yerine Adomo 'yzletirme'yi koymakta
dr. Bu yeni kabulle birlikte geleneksel doruluk ilkelerinin kabul ettii dili de
-nerme yerine tmce, sz gibi seenekler kullanlacakbr- terkedilmektedir.
'Yzleme'de korrespondens'den ayn olan nokta; korrenspondens'de l
tn akn olan (yani bu kabulde, nerme onu aan, onun karsndaki nesnel
olanla llmektedir) kullanm, 'yzleme'de ise lt ikindir, yani szn
iindedir. Yzleme szn kendi kendisiyle yzlemesidir. Ama Adomo'nun
bu ilkesi, yalnzca bilgikuramsal deil, ayn zamanda sanatta, mzikte, tm
insan yapp etmelerinde, yaam alanlarnda geerlidir.
Adomo'nun diyalektiinde eliki hep olacaktr. Kabalk ve mutlaklk
olmad gibi buna gerek de yoktur. zdelikle karlamak, elikiyi ortaya
karmak anlamna gelir. Adomo'ya gre (Soykan, 2000:43), "dnce nesne-
lheodor ludwig wiesengrund adomo 347

nin bir kopyas deildir, tersine nesnenin kendisinden kar. Dncenin ay


dnlatc ynelimi, mitolojiletirmeden uzaklama, bilincin resim zelliini si
ler" ve "bir dncenin bir gerekliin resmi olduunu syleme, o gereklii
elde tutma ve bylece szn gerek.le edeer olmas, ncesiz-sonrasz hep
burada olu, yani ezeli-ebedi olma biimindeki mitsel zelliklerle bir tutulur.
Byle bir tutum, zne ile nesne arasndaki birincinin dierini grmesini en
gelleyen bir duvar ektii gibi, dahas zneyi etkenlikten karr, stne re
simler yansyan edilgen bir ayna durumuna sokar". Dellalolu buradan y
le bir sonu karr: "Adorno iin zne nesne ilikisi, ne mutlak bir ikilem ne
de mutlak bir birliktir. Aslnda nesne ve zne bir anlamda birbirlerinden olu
urlar, fakat hibir zaman biri dierine indirgenebilir deildir" (Dellalolu,
2003:19). Dellalolu'na gre ((Dellalolu, 2003:19), bir anlamda Adorno ve
Horkheimer epistemolojisinin temel zellii, onun, bilincin greli zerkliini
hep gndemde tutan bir materyalizm oluudur. Tkel ve genel diyalektiine
geri dnerek Dellalolu, materyalizmin aslnda znenin yanl btn iinde
kalmasn salayan, onu, o btn dnda hibir ey olmad konusunda ik
na eden ve ayaklarn yere bastran olumlu anlamda bir ayakba olduunu
belirtmektedir. Koak'a gre (1990 nsz), Adorno'nun 'negatif diyalektii',
zdesizliin farknda olmay ierir. nceden bir hareket noktasna taklp
kalmaz. Hareket noktasnn kanlmaz yetersizlii, dnd eydeki ken
di kusuru, diyalektie dnceler sunar. Sentez, zdelii ve antitez de eli
kiyi ifade eder.
Dellalolu (2003:120), "gerekten de 'Negatif Diyalektik', bir yandan
verili olann almas drtsn iinde tarken bir yandan da alternatif bir
mutlak kurgu iermez der. Ancak diyalektik, Adorno'nun syledii gibi, mut
lak olan dnebilmemizi salar. Aslnda varolmayan, kuramsal olarak va
rolmas mmkn olmayan bir mutlak ile verili olan arasndaki ilikiyi ancak
diyalektik kurabilir. Bu da verili, koullu olandan hareketle koulsuz, yani
mutlak olan dnme diyalektiidir" demektedir. Yine ayn yerde Dellalo
lu, 'Negatif Diyalektiin' ortaya kt en nemli yerin aydnlanma ve mo
dernlik olduunu dnmektedir.
Adorno'ya gre eletiri, bilim insannn kendi kendisini eletirmesiyle
snrl kalmayp, toplumdaki gerek elikileri ortaya karmaya ynelik ol
maldr. Genel olarak eliki, kavram ile nesnenin dncede kar karya ge
tirilmesidir. Gereklikteki bir eliki, aslnda gereklie kar bir elikidir.
Adorno'ya gre eliki, znenin dncesindeki yanllklara dayanmaz.
Eletirel felsefede ar basan, nesnel elikidir. Biimsel mantkta ise eliki
yalnzca dncede varolup, eliki olarak nitelenen durum nnde sonunda
herkese kabul edilen bii msel bir yargya dayanarak giderilir. Yani eliki
gerek ddr. Buna karlk Adorno'ya gre, hibir mantksal saltklk reti-
348 altnc blm

sinin, olgularn gerekliine dayanmayan manhksal ilkelere uyduunu ileri


srme hakk yoktur. Adorno, gereklikteki elikiye rnek olarak zgrlk
kavramn vermektedir. Bu kavram toplum gereine uygulandnda, ama
cndan geri kalmaktadr. Artk syledii ey deildir. Ancak her zaman uygu
land eylerin kavram olmas gerektiinden, o eylerle karlamak duru
mundadr. Bu karlama ise kavram kendisi ile elikiye zorlar (Grnberg ve
Grnberg 2003:124-141).
Adomo'nun, Negatif Diyalektik'inin son blmnde "her kim Tanr'ya
inanyorsa, Tanr'ya inanyor olamaz" ve "inanmayan her kim ise Tanr ad
nn temsil ettii olana o korur" sonucuna vardn vurgulayan Kaufmann,
"ilerleme, sonu! bir kategori deildir. O, kkten ktnn utkusunu bozmak
ister, kendi iinde utku kazanmak deil" kavrayna yer verir ve u dn
cesini aktarr: Deiim ilkesini zdeletirici dnceye zg ilke olarak ele
tirdiimizde, zgr ve adil deiim idealini gerekletirmek istiyoruz. imdi
ye kadar, bu ideal yalnzca bir mazeret olmutur. Ancak ve ancak onun ger
ekletirilmesi, deiimi aacaktr (Kaufmann, 2003:171-180).
Adomo, olgusal ve kavramsal olan varlk mitolojisi iinde, yapay bir
ekilde birbirine karm olduundan, varlk hem varolutan hem de kav
ramdan daha yukarda bulunan bir dzlem iinde temsil edilir, bu yzden de
Kant'n deyiiyle, gizlice mutlaklk kazanr dncesindedir. Bu da eyleti
rilmi bilincin bir rndr, nk en yukar tad kavramlardaki insani
unsuru bastrr ve onlar birer idol haline getirir. Diyalektik ise, dolaysz gibi
grnen "dolaym" zerinde durur; dolaysz olanla dolaymlama srelerine
gereksinim duyanlar arasnda her dzeyde bir karlkllk bulunmas gerek
tiinde srar eder. Diyalektik nc bir yaklam deildir ama ikin eletiri
yoluyla, felsefi bak alarn, kendilerinin ve trde bak alarnn despo
tizminin zerinde bir yere tamaya ynelik bir abay temsil eder. Kendi s
nrlarn ve elindeki veriyi snrsz kabul eden kontroll, bamsz bir bilincin
saflna kart bir biimde, felsefe zorunlu bir biimde ikiyzl olacaktr
(Adomo, 1997k:467-468; 2003:192-193). Aynca ona gre, eski Dou Avrupa l
kelerinde gelien (bugn de birok klasik-Ortodoks Marxist tarafndan sr
drlen) Marxist felsefenin Diamat (Dia-lektik, Mat-erialism) haline getirilip
dondurulmas da, bu tutumun yanl olmas nedeniyle, Marxizmin kendi ie
riini yalanlayarak budanmas, statik bir dogmaya dntrlmesi ya da bir
ideolojiye dntrlmesi anlamna geldii iin eletirilmelidir (Adomo,
1997k:459-473; 2003:184-199).
Diyalektik dncenin eyleme eletirisinin bir boyutunun da birey
sel olgular kendi yaltlmlklar ve ayrlklar iinde olumlamay reddetme
si olduuna iaret eden Adorno, yaltlmann kendisini de evrenselin bir r
n olarak grmesi gerektiini, bylece hem mekanik sabitlemeye kar hem
lheodor ludwig wiesengrund adorno 349

de mutlak yarglarn bedeli konusunun zgl deneyimini yitirmekle deyen


paranoid zihnin bo bir kabuk gibi dirensizce srkleniine kar bir panze
hir olacan vurgular. Egemenlerin, "devrann deimezlii" ile ilgili pek
salkl grlerine dil karmann ve onlarn "llerinde" o muazzam l
szlk ve oranszln kltlm bir imgeyle yansdn deifre etmenin
diyalektiin grevi olduunu belirten Adorno, diyalektik akln, karsnda
egemen akl olduu srece, akl d ey olarak grleceini ifade eder
(1997d:80, 81; 2000:74, 75).
Reijen ise, Adomo'nun felsefesinin hem materyalist hem de tarihsel
oluunu, Adomo'nun imdinin sorunlaryla tarihsel balamlar, zellikle at
an karlar iinde ele alma yaklamlarna balar, geleneksel felsefeye sald
rsnn da aslen teleolojik kavray olduunu ileri srer. atan karlar, or
taya ktklar ve gelitikleri btnn hakiki btn olmadn gsterir. Bu
doru olduka her ey atma, yani muhalifi asndan ele alnabilir. Hibir
ey "kendinde" ve kendiyle anlalamaz. Felsefe gereklik hakkndaki haki
kati, gerekliin ve felsefenin btnl hakikatin kendisi olduunda anlata
bilir. Marx'la birlikte, "kt gerekliin" askya alnmasnn "kt felsefeyi"
askya aldna inanr (Reijen, 1999:12-16, 17).
Reijen'e gre, tarihin ve algnn birbirinden ayrlamayaca dnce
sinde olan Adomo, "doa ve tarih arasndaki bildik antitezi kaldrmak, . . . bu
iki terimi fiilen aralarndaki ayrm kalkana kadar srmek" gerektii dnce
sindedir. Bylelikle doal tarih fikrinin bir birlik olarak ngrlebilmesini
eler. imdi sadece bu iki terim, doal, otantik olmayan tarih yanlsamasndan
ayrmak ve gerek tarihi bir var olma yolu ve "doann hareketi" olarak ye
niden kurmak iin, problem, idealist felsefenin koyduu gibi ele alnmaldr.
Diyalektik grler, olgusalla yaklaan, gerekliin ters yz edildii ontolo
jik teorilerin, asla gerek ngry deil, sadece felsefi formller ve abartma
lar nerebilmekle snrl olduunu kavratabilen bir terminoloji kurmaldr. Bi
reysel "madde" ancak tarihi varsa anlalr ve bu balamda tarihsel bir mad
de olarak var olmak zorundadr (Reijen, 1999:20, 21 ).
Doa tarih olduu denli, tarih de doadr ve her ikisi de dnme s
recine ilikindir. Bununla birlikte dnme sreci, geleneksel felsefenin yap
t gibi, hakikatin ieriini "doru" ya da "yanl" tanmlarndan tretme
melidir. Dnce, analizlerimizin tarihi ve doa perspektifimizi hesaba kat
yor ve perspektiflerin herhangi birini tekine gre ncelik atfetmiyorsak n
celiklidir. Adomo'nun grne gre, tarihi en derindeki ekirdeiyle kavra
yan budur. O, tarihin resmini, tarihin kendisinden gelitirir; tarih tanm do
ay ve dnme srecini ierir (Reijen, 1 999:23, 24). Gerekliin kendini or
taya koyuunun "mantksal" olmay ve eylerin kendilerinde zde olma
ylar, mantn yetersizliini gsterir. Ona gre, gerekliin kendisi, gr-
350 altnc blm

nlerin anlamlar ve ilevlerle uyumlu olmadn anlahr. Adorno'nun doa


ve tarih hakknda vard sonu budur, diye aktarmay srdrmektedir Wil
lem van Reijen. Btn de paralarnn toplamndan fazladr diyerek mistik
letirmez. Totallik var olann bolluudur ve yok-varln momentidir ya da
zdelememi varln momentidir.
Adomo'ya gre totalite, imdi ve gelecekte olumsuz tarafndan hk
medilir ve felsefede bundan dolay ancak eletiri olarak ileyebilir. Kuram
olarak felsefe ve pratik arasndaki derin boluk ortaya kar. Burada felsefe
durumu deitiremez ve ancak eletiri olarak ortaya kar. Totalite terimi te
vekkl ima eder. Btnlk, olduu haliyle, kendini gerekletirmeye engel
olur (E.eijen, 1999:25, 26, 27). Tarihsel gelimenin elikili karlar ve bununla
balantl kanlar arasnda tarhmann sonucu ve ifadesi olduunu ncl alan
her teori diyalektiktir. Materyalist terimini, sadece tarihi, snf savamlarnn
tarihi olarak tanmlayan yaklam bakmndan Adomo materyalist kabul edi
lemez. Ona gre snf sava, hak.im rasyonelin, dier belirtiler trnden bir
belirtisidir (Reijen, 1999:29, 30).
ki tr eliki belirleyen Adomo, ilk.inin Hegel'in Mutlak Bilgi trn
den ve kendisiyle elikiyi ierdiini belirtir. nk mutlak, kendisiyle ele
alndnda mutlak olamaz. zdemezlik ya da yok varlk dikkatin yneltil
mesi gereken elikinin ierildii yerdir. Var olan ya da var olamayann birbi
rine (zne ve nesne gibi) ncelii yoktur. Bu noktada Adomo: "Sadece bilin
meyeni anlamak iin var olan, bilinmeyeni anlama metodu, kendi imgesin
den farkl olan uydurmak iin daima kuvvet kullanmak zorundadr. . . . ama
bu metot, zneden ayn olarak kurulmu, toplumda entelektel emekle fizik
sel emein ayrlmas olarak ortaya kar. Emek srecinde ortak metodolojik
prosedrler zellemenin sonudurlar ama zel ilevlere hapsedilmi zihin,
ayrcalkl yolunda kendini mutlak diye yanl anlar". Felsefe kavramlar ve
dncenin egemenliini merulatrdnda "diyalektii somut bir yolda
uygulama"y baardnda yenileyicidir. Dnme somut bir eyi dnmek
tir; bu nedenle dnce somut bir eyle tanmlanr. te yandan "bir ey" dai
ma kurgusaldr, ancak dncelerle kavranabilir. Odaklanlan birlik mutlak
zdelik olarak anlalmamaldr. nk bu birlik, ancak "imdiki" artlar al
hnda belli ilikili dnceler takmdr ve deiik artlar altnda farkldr.
Farkl-olma-olana durumu, var olann kendisiyle zdemezliinin kesinti
siz sregitmesi demektir (Reijen 1999:34, 35, 36).
Reijen'e gre Adomo, "mitolojisizletirmeyi" kendi izlencesi olarak su
nar ve bunu mitte ve aydnlanmada yitirilen diyalektik olarak, yani farkl ol
ma olanan, var olann ve yarglarmzn olumsuzluunu kabul etme anla
mnda kurar. Geleneksel felsefe ile ilgili sorun, onun kendi alg n koullarn
dan ve dnce metodundan yola kan eletirileri kabul etmesi nedeniyle,
lheodor ludwig wiesengrund adorno 351

yanl olduunun ortaya koyulmas olanan felsefe deil diye olumsuz ola
rak yarglamasndadr. Kendi anlay buyruktur ve gerekliin ne olup olma
dn sadece metodolojik olarak belirler. Kendiyle ayn kalma metodun bu
tarz maddiletirmesi felsefenin "ontolojiletirilmesi"dir. Burada dile gelmesi
gereken "meta-eletiri"dir. Bu terim, yeni ve farkllam metodolojik bir ele
tiri deil, felsefenin imdiye dek geleneksel anlamda deersiz bulduu y
zeysel felsefi konuya, yani toplumsal yaam zerinde younlamak demek
tir. Marx'a iaret ederek: "dnyann yorumlanmas dnemi bittiinde ve dn
ya deitirilmek zorunda kalndnda", felsefe ve eletiri gereksizleirken,
"felsefe elveda der ve byle yapmakla kavramlar durulur ve resimlere dn
r" (Reijen, 1999:37, 38, 39).
Reijen, Adorno'ya gre diyalektiin, dnme yolunun, gereklik u
dur denenden ayrlamayacan ifade eder. Bu anlamda (politik, ekonomik,
kltrel ve tarihsel) gelime, daima iki kuvvetin elimesi olgusunun ifadesi
dir. Bu iki kuvvet biri dieri olmadan var olamaz. Bunlar ya her ikisinin va
rolmasna yardm eden ya da hibirinin varolamayaca bir iliki btn olan
ayrlmazl dile getirirler (Reijen, 1999:45).
Adorno kendi dncesine ak bir biimde diyalektik ve materyalist
demektedir. Onun felsefesinde insan, var olan artlar gerekte olduklarndan
farkl alglamasnn belirlenmesiyle ilerler (Reijen, 1999:65, 66). Ancak onun
anlaynn hareket noktas ve ulah sonular bakmdan Marx'tan ayrld
da aka grlmektedir. Her ne denli her ikisi de hem diyalektik materyalist
ve tarihsel geleri kullansalar da, bu gelerin ierikleri ve varlan sonulan
balamnda tam anlamyla bir uyumsuzluk denemese de ayrlklar ierir. Va
rlmak istenen ama ve sonular bakmndan ise ortak kavraya sahiptirler:
Birey, toplum ve doann bask ve iddetin egemenliinden kurtularak doal
srelerin kendi zgrlklerini yaamalar.
Adorno'ya gre, "doa" ve onunla ilikili kavramlar, tarihsel olarak
belirlenmilerdir. Doay ve onun deimez yasalarn, dier yandan da tari
hin deiebilir yasalarn birbirinden ayrmak savunulamaz. Bu deien ve
deimeyen ayrm, doa ve tarih arasnda deil, doann kendisi yoluyla
olur. Benzetme tarih iin de geerlidir. Tarih deitirilebilir ama ayn zaman
da deimez bir ekirdei de vardr. Verili koullarda, tarihin insan eylemle
rinin sonucu olamayacana inanr. Doann kanlmaz bir ksm gibi gr
nen sava ve barlar ierisinden ya da az ok iddetli ekonomik krizlerden
doar. Ancak tarihin gerekte ne olabilecei de insan tarafndan bilinli ola
rak ekillendirilmedike anlamn bulmaz. Tarih ve doa tmden zde deil
dir (Reijen, 1999:69).
Adorno'nun diyalektik momenti, her eyden nce, var olan gereklii
kapal, tamamen zde birlik ola rnk deil, kart kuvvetler arasndaki atma
3 52 altnc blm

olarak grdn ortaya koyar. Bu ahma, gerekte tek olan ayrr: zne ve
nesneyi, doa ve tarihi, biim ve ierii, birey ve toplumu, dnce ve gerek
lii. Bu kartlaan momentler birbirini tamamlayan olgu ve grnlerdir.
Kavramsal aynlklar yapaydr. Her iki taraf da "e lde zgn" ve benzer
likle "etkindir". Bu eit kartlar kavram, Marx'n anlayndan farkldr.
Marx, iki kart kuvvetten birini stn klar. Sermaye emek ilikisinde stn
grnen taraf zamanla kendi kartna yerini brakacakhr. Ancak Adorno, bir
momenti dierine ilkesel olarak stn klmaz. Bir tarafa aslilik tanmak dene
tim terimleriyle dnldnde yanlhr. Hakiki gereklik kendini, mo
mentler arasnda denetim ve g farkllklarnn olgusal olarak var olmad
noktada ortaya koyar. Adorno, kartlaan momentleri, stnl ya da aa
l bakmndan deil, asl olarak dntrme yetenei, deime ve dei
meme bakmndan dnmektedir. Bu bakmdan Adorno, her ey olumsuz
lama tarafndan hem kendi ierisinde hem de bilinlilik bakmndan yeniden
tanmlanaca dncesindedir. G dengesini tersine evirmek topluma bir
zm deildir, tersine g dengesinin yok edilmesine gereksinim vardr.
Ama bu bir kez harekete geirildiinde, olumsuzlamann diyalektii tarafn
dan engellenir. Bunu aklamak, "Negatif Diyalektik'in" konusudur (Reijen,
1999:71, 72).
Adorno diyalektii konusunda Schiefelbein (Reijen, 1999:74, 75), Nega
tif Diyalektik'in onun dncesinde iki nedenle nemli yere sahip olduu d
ncesindedir: lkin, nceki almalar arasnda en farkl metodolojik alma
olmas, ikincileyin de "saf felsefenin ve olgular ya da forma! bilimlerin resmi
ayrmn tesine gemek" yolunda, felsefenin imdiye dek rettiinin ok te
sinde, teori ve pratik arasndaki ilikiyi yeni batan belirleme ilikisi olmas
dr. Bu felsefi zmlemenin hedefi, tm resmi refleksiyona kar karak so
mut felsefenin hakikiliini ortaya koymakhr. Adorno'ya gre, "Felsefe somut
eyler hakknda deildir, somut eylerden tretilmitir."
Adorno, "diyalektik, kesin anlamda, retorik momenti eletirellikle kur
tarma giriimi olan dncenin aleti (organon) olarak dildir; zneyi ve ifade
yi farkszlaana dek birbirine yaklahrmakhr. Diyalektik, tarihsel olarak, d
nce atlan gren dnme gcnce adanmtr; yani baka bir ey tara
fndan bozulamayan dnce ve dilin banbsna" (Reijen, 1999:76, 77), de
mektedir. "Dncenin mutlulua erimesi, yanl olan her eyin olumsuzla
masdr".
Adorno diyalektii balamnda Reijen evirisine bir son ek olarak de
erlendirme yazan Cemal, diyalektikle ilgili olarak Adorno'dan unlar akta
ryor: "Platon' dan beri diyalektik, olumsuzlama yoluyla pozitif bir eyin elde
edilmesi anlamna geldi. . . bu kitap (olumsuz diyalektik), diyalektii zellii
ni kaybettirmeden, bu olumlayc hususlardan zgrletirme arayndadr".
lheodor ludwig wiesengrund adomo 353

Ona gre Adomo, her zdelik iddiasnn mutlaklk peinde koacan ve so


nunda mutlaa varacan dnmektedir. "Olumsuzlanan, geip gidene dek
olumsuzdur. Bu Hegl'den kesin bir koputur. Eritilemeyen zdemezlii ifa
de etmek iin, diyalektik elikinin dindirilmesi iin zdelii kullanmak e
likinin ne demek olduunu unutmaktr. . . . Olumsuzlamann olumsuzlama
snn olumlu olduu tezine, ancak olumluyu -tm kavramsall olduu gibi
,,
n varsayan biri tarafndan arka klabilir. . . . Olumsuzlamann olumuzla
mas, yeni bir yanlgdr . . . " "olumsuzlamay olumsuzlamak tersini getirmez;
asl olarak, olumsuzlamann yeterince olumsuz olmadn kantlar". Cemal'a
gre, Adorno'nun ikinci kkl eletirisi sistem anlayna yneliktir. "Olum
suz diyalektik, . . . anti-sistem diye de adlandrlabilirdi" ifadesini referans
gsteriyor. Adorno'nun, sistem kurmay kavramsala hapsolmak olarak d
ndn, Hegel gibi a priori kavramlar sistemi kurmann, tikele bavur
makszn dnyann btn zihinde canlandrmak anlamna gelecei iin kar
ktna deiniyor. Cemal, Adorno'nun, zdelie ve sisteme kar, zde
mezlie dayal yeni bir diyalektik gelitirdiini belirlemektedir; ona gre bu
yeni diyalektiin ilkesi, zdelik ve zdemezliin zdemezlii olarak belirlene
bilir (Reijen, 1999:97, 98).
Adorno'nun diyalektiini betimleyen Cemal, Hegel'in diyalektiinden
onunkini ayrrken, Adomo'nun, niteliklerin evrensel olmasndan hareketle,
Hegel'in tekte okluu teki yoluyla kurmasna, kar ktn, Hegel'de ev
renselin tikeller zerinde egemenlik kurduunu, "onun mantnn ancak za
ten kavramsal olan tikellikle megul" olduunu belirtmektedir. Bu yolla He
gel, tikelleri evrensellere feda ederek idealizmi yceltmektedir. Tkel, olanak
l tikellerini bir ve ayn zamanda iinde tamas nedeniyle kendi evrenseli ol
maktadr. "zdemezlik, ne kendi bana ne de olumsuzlamann olumsuzla
masyla olumlu bir ey olarak elde edilemez. Bu olumsuzlama, Hegel'de ol
duu gibi, olumlama deildir" . "Hegelci mantn en kalc sonucu bireyin
kendinde kalamayacadr. Birey kendinde, kendi tekiliidir ve tekilere
balanmtr. Ama olan bundan daha fazlasdr. Bu 'daha fazla' ondan filiz
lenmi olarak ona dayahlmayp ona ikindir. Bu anlamda zdelememe, e
yin zdelemesine kar zdeliidir." Cemal' e gre, zdelii reddettii iin
kanlmazca epistemolojiyi reddedecektir Adorno. Ama ayn zamanda varl
n neliine ilikin bir iddiada bulunmay da reddeder. "Bununla birlikte, di
yalektik kanlmaz olur olmaz, ontoloji ya da akn felsefe gibi kendi ilkesi
ne yapp kalmaz . . . . Ontolojiyi eletirirken amacmz baka bir ontoloji kur
mak deil, ontolojik olmayan bir varlk da deil. Eer maksadmz bu olsay
d, baka bir tanml 'ilk' ortaya koyuyor olurduk -mutlak zdelik, kavram,
varlk deil ama zdemezlik, olgusallk, kendilik" (Reijen, 1 999:106, 107,
108).
354 altnc blm

Adomo'ya gre, "eliki, . . . zdeliin yanlln, kavramn kavrad


eyi, tmyle tketmedii olgusunu gsterir. . . . eliki zdelik bakmn
dan zdemezliktir; eliki ilkesinin diyalektik birincillii birlik dncesini
heterojenliin ls klar." Epistemeolojiyi olumsuzlamas nedeniyle, d
ncenin kendi kanlmaz yetersizliinin sonucu olarak diyalektie ynel
mektedir. Bu yetersizlik, zdelikle dnmek zorunluluudur. "Ne ki zde
lik grn, saf haliyle dncenin kendisinde ierilir. Dnmek zdele
mektir." Cemal'e gre, Adomo'nun dikkati nesneye ve aktele yneliktir. He
gel'i en soyut kavram olarak 'bir ey' yerine 'varlk' semekle eletirir. He
gel'in evrenselden yola karak, evrensel-tikel, z-grn ayrln ykma
abasnda yeni bir manbk kurmaya ynelmesi yannda Adomo'nun, tikelden
yola karak yeni bir ontoloji gelitirmesi beklenebilirdi Cemal' e gre. zde
mezlik ilkesi gerei, Adomo her iki yoldan da uzak durmaktadr. Ama eli
kinin varla ikin olduu tezi ontolojik deil midir? diye sormaktadr Cemal.
Cemal'e gre, Adomo Hegel'i sadece yeni bir tek, zdelik anlay retiyor
diye eletirmekle kalmayp, deiiklikleri evrensel cinsten tretmekle, z-g
rn ayrmnda z esas almakla ve bu yolla zneyi yceltmekle suluyor.
Adomo'ya gre, Hegel farkll evrenseller yoluyla teki dolaymyla koydu
undan, tikeli evrensel ierisinde eritir ve evrenselle tikelin birlii, ayn za
manda zne ve nesnenin birliine tekabl eder. Hegel'in "dnceler sadece
bizim dncelerimiz olmayp, ayn zamanda eylerin kendiliidir" dn
cesine kar, Adomo'nun, "nesneler arbk brakmakszn kavramlarna otur
mazlar" yaklam; sistem olarak kavram dnya ile rtr savna karlk,
nesneleri dile getiren kavramlar nesneleri bsbtn iermezler anlamna ge
lir, diye anlatlabilir. Hegel'de btn momentlerine gre somut, kartyla ku
raca yeni btne gre soyuttur. Dnce bylece, kavramlarn hareketiyle,
giderek daha karmak sisteme doru geliir. lk kavramn anlam ierii, for
mel mantn tersine, sonraki kavramlar yoluyla doldurulur. Adomo'nun
"Negatif Diyalektiinde" ise kartlar birlik oluturamadan dvr durur
lar; birlie ulamann yolu yoktur; kavramlarn anlam ierikleri bulank kal
maya mahkmdur. Adorno Hegel'i dilsiz olmakla sular, nk yaayan dil
de szckler anlam bulanklndan, balama baml olmaktan kurtulamaz
lar. Ama bu anlam oulluu dolayszca balarn oulluundan gdir, belir
li bir balam birden ok anlama gebedir ve belirli bir anlam etkileimin sonu
cu olarak ortaya kar. Anlam teke indirgemek toplumsal dolaymn rn
dr. Anlam oulluuna kavramlar takmyla yaklalabilir ona gre. "Birle
tirici moment olumsuzlamann olumsuzlamas olmakszn yaar, ama ayn
zamanda kendini yce bir ilke olarak soyutlamaya teslim etmeyerek. Yaar,
nk kavramlardan daha kapsaya genel kavrama adm adm ilerleme yok
tur. Bunun yerine, kavramlar birbirleriyle takmlarlar. Takmlama nesne-
teodor ludwig wiesengrund adorno 355

nin, snflama prosedrnn ya bir farkllk meselesi ya da bir yk olduu z


gl yann aydnlatr. Bunun modeli dilin ileyiidir. Dil bilisel ilevler iin
iaretler sistemi retmez" (Reijen, 1999:109-116).
1939 tarihli "Diyalektik Hakknda Tarhmalar" balkl bir blmde
Adomo, Horkheimer ile yaph bir tarhmada (Horkheimer, 1985:526-541);
"savmn kn baka bir taraftan aklamaya alaym: u ana kadar diya
lektik kavram Marxist tarhmalarda bile temelde idealiste kullanld. Tarih
te genelden, kavramdan hareketle zele, geree ulalmaya alld. Bu yak
lam, Marxist ieriklerin ekonomiye ait olduu Marxist diyalektikte bile ko
runur. rnein Lukacs'ta burjuva snf egemenlii erevesindeki retim ili
kileri kavram, zel hareketlerin ve ideolojilerin retildii bir kavramd. Diya
lektiin bu idealist tasarmnn yetersiz olduunu size itiraf ediyorum" de
mektedir. Devamla Adomo, "bu verililie sk skya bal olan pozitivist yn
temin, herhangi genel kavramdan hareketle tek tek eleri tanmlamaya al
an dier yntemlere kar stn tuttuumun itirafdr. O halde diyalektik sa
vmn iki boyutu var: Birincisi, ynelimin dayand verililiin kendisi diya
lektik olarak yaplanm ve diyalektik olarak yaplanm olann mutlak k
noktas olamaz. kincisi, bizim manhmzla diyalektik yaplanmas balay
c olmad gibi verilerin zmlenmesiyle dolayszca nceden bulunamaz.
Bu paradoksu zmek diyalektik kuramn grevidir", demektedir.
Adomo "zne", "nesne", "diyalektik" gibi kavramlarn tarih srecini
oluturan ve teklerin karmland tmel / mutlak kavramlar olarak grl
mesi gerektiinde Horkheimer ile ayn dndklerini belirtir. Eer Horkhei
mer, tarihsel hareket zerine anlaml bir ey sylemek iin dayanlmas gere
ken o eski somut eleri "verililik" diye adlandnyorsa, buna katldn ifa
de eder. Ancak kendi sav olan, verililik kavramnn kendisinin pozitivist kav
ram karsnda deiime uradn syler. Verililiin pozitivist ya da empiri
okritik (deney-eletirel) kavram iin iki e temeldir ona gre: Birincisi, her
verililiin ve tm tarihsel hareketin son gstergesi olarak eriilmek istenen
verililik ancak verili olann balam biimi olarak kavranabilir. Verililik kura
mnda bu verililikler ve tarihsel hareket arasndaki ilikiye ilikin verililikle
rin bizzat kendilerinin tarihsel olarak verili olabilecekleri dnda bir ey k
mamaktadr. Adomo'ya gre bu verililikler tek balarna bilgi-uygulaymsal
ilevi yerine getiriyorlar (Horkheimer, 1985:526-541).
kincisi, pozitivizmde verililiklerin hakllk gstergesi sadece znellik
tedir ve balamlar verililiklere indirgeme, pozitivist uygulamada znel i
kinlie indirgemeyle e anlamldr. zne nesne ilikisinin duraan belirleni
mini Horkheimer de reddettiine gre, artk verililiklere indirgeme salt z
nellik indirgemesi anlam tamayacakhr. Ama o zaman bundan byle znel
likle tanmlanmad iin mutlak yalnzlk karakterini yitirecektir. nk
356 altnc blm

imdi verili olann yapsnda nesnel varlk, her zaman olduu gibi bilginin
nemli bir paras olarak koparlmaz bir ekilde katlmhr. Diyalektikde z
nel ile nesnelin karlkl olarak deiebileceinden baka bir ey sylenme
mektedir. Adomo bu balamda: Tam burada, en son yapt karmla byk
lde rten bir karm yaplabileceini belirtir. Horkheimer'in de "diya
lektik", "zne", "nesne" gibi kavramlarn total (tmden) belirlenimini redde
dettiini, diyalektik ilem iin total ve mutlak bir diyalektik tasarmna gerek
olmayabileceini vurgular. Ona gre, zne ve nesne yalnz hala bir gerilim
ierisindeki kutuplar anla tr. Bunlardan yola karak hibir zaman ve hibir
belirli durumda soyutlama yaplamaz. Tekil somut bir bilgide, znel ve nes
nel olann pay belirlenemez. Bilginin oluturulmasnda zne ve nesneyle i
lem yaplmas, bilgilerin kendi ilerinde dingin, btnlkl olmadklarn,
aksine gerilimin taycs olarak kendilerini atklarn gsterir. O zaman ve
rililik kavram kendini ama kavramn da ierir. Diyalektik kuramnn gre
vi de, bu diyalektik ilevi yerine getirebilecek bir verililik kavram ortaya
koymaktr. Diyalektik resimler kavramyla bundan baka bir eyi kastetmek
istemediini ifade eden Adomo, resimlerden sz ettiini, nk henz kav
ramsal bir varlk sz konusu olmadn, aksine dolaysz olarak nceden bu
lunan bir varln sz konusu olduunu vurgular. Bu arada, dolaysz z bu
lunuluk, sadece znenin duyusal algsyla tanmlanamaz, belirli toplumsal
koullar da gzetilmelidir. Yukarda da vurguland gibi bu resimlere eyti
imsel (diyalektik) denmesinin nedeni, yaplanmalar iin genel kavramsal
bir varln zorunlu olmay, somut kapsamlarn terk etmeden kendilerini
a ve dier somut toplumsal koullarla balant kurulardr. Adomo'ya
gre, diyalektik resimler sorununu u ekilde tanmlamak denenebilir: Felse
fe tarihinin grevini, gvenilir olarak verilen materyalin kapsamndan yola
kmadan, ama yine de sz konusu materyalin gereklikteki dzenlemesi iin
kararlatrc bir gce sahip olan ideler (fikirler) oluturacaktr (Horkheimer
1985:526-541).
Horkheimer, "eer Adorno'nun diyalektik resimleri sadece verili ola
nn yapsn niteliyorsa, -Adorno'yu anladm sanyorum- o zaman kendi d
na karak baka bir eye uzanmak (ber sich hinausgreifen) nedir) ve diyalek
tik resimler diyalektik olmayan resimlerden hangi ilkelere gre ayrlr?" diye
sormaktadr. Bir eyden baka eye uzanmak / ele geirmek (bergreifen) kavram
zerine Adorno: u ana kadar zne ve nesnenin kendi iinde dingin ontik bir
belirlenim olarak ele alnamayaca, aksine bunun, sadece bilginin en azn
dan burada sz edilen bilginin belirli bir gerilim zyapsna sahip ve hibir
ekilde bundan koparlamayacann bir ifadesi olduunu belirtmektedir.
Ancak, eer bilgiler bylesi bir gerilim zyapsyla tanmlanrsa, o zaman ve
rililikler olarak son varla (rnein kiisel bilince) indirgendii gibi kendi i-
theodor luclwig wiesengrund adorno 3 57

)erinde ayn ekilde durulmayacaklar, demektedir. Adomo'ya gre, bir eyden


baka eye uzanmak / ele geirmek (bergreifen) znde unu anlatr: Tek tek bil
giler bir beste gibidir ve paralara ayrlamaz. Bu bakmdan her bilgi ancak di
er bilgiler balamnda anlalabilir.
Tek tek bilgiler gerilimsel oluturulmu olarak deerlendirilmelidir.
Bylece bilgi kendi gerilimini muhafaza etmek istediinde, tek tek bilgileri
amaldr. Bilimsel olarak bunu ancak verililiklerin erevesini amadan (b
tnle ilgisinde) yapabilir. Bu da diyalektik dncenin zmesi gereken bir
sorundur. Bu kuramsal genellikte diyalektik resimlerin seimi iin lt belir
lemek zordur. Hibir soyutlama yntemiyle tarihten koparlamamalar diya
lektik resimlere zgdr. Ama yine de birbirine konumlarndan, verililiin
oluturucusu olarak kabul edilen ve eski verililik kavramnda bulunmayan
diyalektik iliki aa karlabilir (Horkheimer, 1985:526-541).
Adomo, kmelenme ilkesi ya da evrensel yntemini de aadaki gibi
betimler: zne ile nesne arasndaki iliki kukusuz var olan her tek tek bilgi
de bilimsel ileme bal olan sorun oluturur. Bilginin znel paynn her defa
snda uygun olabileceini ve burada mutlak bilginin olanakszln anlatan
daha genel geer kavramlar olmadn da itiraf eden Adomo'ya gre, bu
noktada bu son ve kurucu olanakszla hemen el atmak gerekiyor. Sorun el
bette zeldir de! Buradaki ama, ilkesel olarak sonlandrlamaz bir srete her
bilgiyi znel ve nesnel paralara ayrmak deil. Aksine bu konumada znel
pay olarak ortaya kan eyin, yani sona! saltk verililiin bizzat kendisinin de
nesnel-tarihsel retilmi olarak anlalmas gerektiidir. Adomo, amacnn,
her ne kadar sorunsuz uygulanmasa da, bilgi snrlamalarnda hakll olan
ve genel kabul gren znellik ve nesnellik ayrmnda sorununu diyalektie
havale etmek de olmadn belirtir. Adorno'yu yeni bir diyalektik kavram
iin aba gstermeye iten ey daha ok; bylesi soru yneltimiyle gsterilme
si gereken imdiki sona! znel koullarn kendilerinin nesnel, yani tarihsel
retilmi olmas ve ayrca .aratrmay ynlendiren bylesi somut verililik
kavramnn n kabul olmakszn nesnellii salamann kesinlikle sz konu
su olamayacadr. Ona gre, bilgideki zne ve nesne paynn belirlenmesin
de, tm dier geerli bilgi edinme giriimlerinden farkl bir tutum sergileme
si aadaki nedenlerle gereklidir (Horkheimer, 1985:526-541).
Elbette payn belirlenmesinde farkl bir ey yoktur. Ama zne ve nes
ne ulamlar olduu gibi kabul edilemez; bizzat kendileri aratrmaya, ancak
diyalektik kavram araclyla zmlenebilecek bir grev yklerler. O halde
burada, tek tek bilgilerdeki zne ve nesnenin birbirine gre arlndan ok:
znellik ve nesnellik hakknda konumann anlaml olup olmadn ya da
bu iki ulam arasndaki hem tek tek bilgi ierisinde hem de bilgi balam ie
risinde var olan bulgulama bantsna ilikin soru nemlidir. Ancak bu so-
358 altnc blm

run, bilgilerdeki "znel payn" st dzeyde saptanmas ve elimine edilmesiy


le de zlmez. nk halen kalc olan nesnellik de ulamsal retilmi; buna
karlk ulamlarda nesnel olarak dzenlenmitir. Bu nokta ilk bakta somut
sorunsaldan uzak grlebilir, ancak zne ve nesne kavramlar ilkel, eletirisiz
ve akla kavuturulmam bir ekilde alnmak istenmiyorsa, bu kanl
mazdr (Horkheimer, 1985:526-541 ).
Adomo, zne ve nesne kavramn Horkheimer kadar az somutlahrd
n ve kendi savndan, zne ve nesne bantsna ilikin nasl ontolojik var
saymlar yapmak istediini anlamadn belirtmektedir. Burada bir yanl
anlalmann sz konusu olduunu kabul eden Adomo, zne ve nesnenin ne
olduu ve o anki bilgi durumunu gsterebilen payn her defasnda nasl l
lecei konusunda Horkheimer'e tamamen katldn belirtir (Horkheimer,
1985:526-541).
Adomo, tam bu noktada ve inand ekliyle, Horkheimer'in manh
yla bilginin snrllnn soyut saptamasnda taklp kalnamayacan, ak
sine burada ortaya kan davurumlar olabildiince eksiksiz dilselletirmek
gerektiini sylemektedir. znel ve nesneli, bilgideki bilen ve bilinenin pay
olarak nitelendirdii tanmnda, Adomo'ya yle gelmektedir ki, sorun geri
sonlandrlm, ancak hemen net olarak dile getirilmemitir. Onun burada
yapmak istedii, bilinen kavram gibi, bilen kavramnn da bilginin tutunaca
son noktay veremeyecei, aksine bu ikisi arasnda baka herhangi bir bul
gulama ilikisinin naif olarak n koullamad bir bant oluturmak gerek
tiini gstermekten baka bir ey deildir. Ona gre burada, Horkheimer ona,
zne ve nesne kavramn nkoullandrd eklinde bir sulama getiriyorsa,
burada koullulua gnderme yapmakla Horkheimer'i zmlemeden uzak
latran bu sulama tam da Horkheimer'e uyar. Adomo: Tarafndan amala
nan diyalektik tasarmnda gerekten herhangi bir ontolojik ey olduunun
varsaylmas durumunda bile, o zaman bunun kendi iin (bir bakma) katla
nlabilir olacan dnr. Bu, idealiste bir olgunun ya da bir verililiin her
zaman baka verililiklere dayanmak zorunda olduunu dnmez. Tersine
Adorno, bilgide daha ok konumdalklarn, tek tek olgular arasndaki her
hangi bir bulgulama ilikisinin stn koullu olarak kapatmadan, verililik
lerin btnln anlayabilmek iin oluturulan olgu balamlarnn sz ko
nusu olduuna inanmaz. Ona gre, hakiki bir diyalektik kavram ite bu ile
ri yerine getirmelidir, yani, tek tek olgular arasndaki balamlar oluturmal
dr (Horkheimer, 1985:526-541 ).
Adorno, hem verilinin hem de tarihsel hareketin, bir yandan o anki bil
gi dzeyinde ortaya koyduu gibi, zne ve nesne kavramlarn hesaba katan
ama ayn zamanda sz konusu kavramlarn birbirlerini karlkl olarak ret
tiini gzeten ve bu gr; o anki zne ve nesne arasndaki farkllklarda ta-
tleodor ludwig wiesengrund adomo 359

klp kalmak yerine, onlarn bantllk n kabulnden de yola kmadan,


gerekten karm yaparak ynteme dahil eden bir kavram -Adorno'nun bu
tartmada Horkheimer'e tamamen itiraf etmek istedii ey- bulunamaz m,
sorusu yneltilmesi gerektiini belirtmektedir (Horkheimer, 1985:526-541 ).

Sanata Yaklam
Her sanat yaptnn ilenmemi bir su olduu dncesinde olan Adorno
(1997c:125; 2000:114), sanatn ilkin apak pratik niyetlerle deil, salt varolu
uyla, hatta tam da pratik olmayyla polemie dayal ve gizliden gizliye
pratik bi yn olduunu dnr (Adorno, 2007:131,132; 1997h:131, 132).
Ancak bu ynn, kltrn egemen pratiin btnlne bir dal olarak, kl
trel etkinlikler eklinde gnmz koullarnda tamamen sorunsuzca eklen
mesiyle badamayacan dnmektedir. Adorno, eskiden gereklik ile
kltr arasndaki snr izgilerinin o denli keskin olmadn, sanat yaptlar
nn o zamanlar henz zerkliklerini ve her birine zg biim yasasn yanst
madklarn, tersine, a priori olarak, ne kadar deneyimli de olsa bir ilev yeri
ne getirdikleri balamlar iinde yer aldklarn vurgulamaktadr. Kendilerini
sanat yaptlar olarak ortaya koymaylar da neredeyse doal bir durum gibi
grnmelerini salar. Sanat olarak sanat, nihayetinde yalnzca sanat olarak
bir ihtiras bulunmadnda serpilebiliyordu.
Adorno, Aydnlanmann Diyalektik'i adl almasna ulanabilecek oldu
unu syledii Mzigin Felsefesi adl almasnda da, felsefede gerekletirdi
i gelenek kart olan bir perspektifi srdrmektedir. Schnberg'in mzie
getirdii yenilikleri eletirilerle birlikte olumlamasnn yannda, Stra
vinsky'ye kar tavr almaktadr. Stravinsky'nin arkaik, neo-klasik biimi ye
nilemesini, Wagner'i de geride brakacak kadar, ge-dnem burjuva toplumu
nun baskclyla kurulmu rtk bir zdelemeyi ifade ettiini belirtmek
tedir. Adorno'ya gre, Stravinsky btn modernist eilimlerine karn, genel
olarak halk ve neo-faist eilimlerle uyum iindedir. Marxist besteci Hans
Eisler'le yakn ilikileri ksa bir sre sonra tartmal bir ayrlkla sonulan
mtr. Adorno, Schnberg'in "Yeni Mzii "nin izleyicisi olan Eisler'in de, da
ha sonra bu mzik trnn sekinci olduunu ileri srerek eletirmesini ve
en sonunda da gftelerini Brecht'in yazd proletar koro paralar yapmaya
ynelmesini, ajitasyon amal, olumlamac nitelikteki mzii temkinle kar
lamaktadr ve bu mziin Hindemith tr bestecilerin tutucu cemaat mzi
gi'yle balants olduunu ileri srmektedir. Eisler'se, ksa bir sre sema
Brecht'c, enstitnn, Brecht'in Tui romanndaki kar kmak ister gibi gr11-
dkleri gler tarafndan beslenen yalanc radikal entellektellerin topland yer ol
duunu yazmaktadr. Eisler'le kimi film mzikleri zerinde birlikte alm
lar ve Filmler iin Kompozitrlak'n -bu alma, standartlatrlm mziksel
360 albnc blm

stereotiplerin tipik bir Adorno eletirisinin ve bu tr mziklerin mekanizma


larnn tehir edilerek deersiz klnabilecei yolundaki Brechtgil yaklam
nn bir anlalmas olmutur- 1947 ylnda yaynlanmasndan nce Eisler'in
kardei Gerhard'n komnist evrelerle yaknl nedeniyle sulanmasyla
Adorno endieye kaplm ve yazar olduu kitabn kapandan adn sildir
mitir Qay, 2000:25-50).
Tarih, felsefe ve psikolojinin de iinde bulunduu topluma ve bireye
ilikin disiplinleri sosyoloji iinde incelemeyi uygun gren Adomo, bu disip
linlerin zaten sosyolojik ierikleri olduunu, sosyolojinin de zaten sz edi
len disiplinleri ierdiini belirtmektedir. "Sanat, topluma kar toplumsal bir
itirazdr" ve "sanatsal fantazi" sanatda "birikmi olan" uyarr Adorno'ya
gre. Sanatnn almladklarnn, ierik ve biim olarak toplumdan ve doa
dan gelen veriler olmadn, sanatnn onlar dnmeksizin alglayamaya
can, bu 'veri'lerde ierik ve biimden fazla bir ey olduunu, bu fazla eye
Adorno'nun fantazi dediini, szck anlam bakmndan, sanat ile toplum
bantsndaki tm bak alarn kapsayan sanat sosyolojisi diye ifade et
mektedir. "Sanatn nesneleimi, onun toplumun dna kan fetiizmi, ib
lm rn olarak sanat asndan toplumsaldr. Bundan dolay, sanatn top
lumta bants, genellikle kabul balamnda aratrlp bulunacak bir ey de
ildir. Bu bant yaratmda ne kar. Sanatn toplumsal adan ifresinin
zlmesine ynelik ilgi, sanat yaptlarnn toplumsal temeline ve onlarn nes
nel toplumsal ieriine ok katmanl olarak bsbtn aykrlaan etkilerin
aratrlmasna ve snrlandrlmasna kendini kaptracak yerde sanata dn
melidir. Sanat yaptlarna ynelik insansal tepkiler, ezelden beri en uzak olan
eye araclk etmilerdir, dorudan doruya sorunla ilgili deildirler, gn
mzde tmden toplumsaldrlar. Etkinin aratrlmas ne toplumsal bir ey
olarak sanata ular, ne de pozitivist kafann sanat gasp etmesi gibi asla sana
ta normlar dayatamaz. Sanat ile toplum ierikte buluurlar", ama Adorno'ya
gre, bu buluma sanat yaptnn dnda olan bir eyde -toplumda- olmaz.
Sanatn aratrlmas ve onda olan toplumsaln aa karlmas iin sanatn
kendisine baklmaldr. Onun olumlu anlamda sanat sosyolojisi dedii ey de,
felsefeden baka bir ey deildir. Sanatn etkileri, sanat balamnda sosyolo
jik ya da psikolojik tarzda aratrlrken sanatn dna klmaktadr. Ama bu
aratrmalar bize sanatn kendisini vermemektedir. Sanat, bilgisel gelerini
bir yarg biiminde ortaya koymaz, ama o salt grsel bir ey de deildir. Sa
nat dnlrdr, o dnr. "Felsefe ile sanat, kendilerinin hakikat ieriin
de birbirlerine doru gelirler, st ste derler: Sanat yaptnn ilerleyen, ken
dini aan, yayan hakikati, felsefi kavramn hakikatinden baka bir ey deil
dir." Soykan, Adomo'nun grnde, felsefenin (ya da bilimin) kavramlar
kullanarak yarg verirken, sanatn bunu yaptlarn amakla, yaymakla yapt-
theodor ludwig wiesengrund adorno 361

n, ama sonuta, her ikisinin de ayn hakikati kendi tarzlarnda ifade etmek
le ayn yere geldiklerini, st ste bindiklerini vurgulamaktadr. Bilgi iin do
ruluk, sanat iin hakikatin sz konusu olduu belirtilmektedir. Halis sanat
yapt, kendi hakikatini kendinde bulunduran, erei gzellik olan yapttr
(Soykan, 2000:65-73).
Btn sanat yaptlarnn, btn olarak sanatn bir bilmece olduunu
ileri sren Adorno, sanat yaptnn kavramlara tercme edilerek anlalama
yacan, ancak -gz, dil ve kulakla- yaanabileceini belirtmektedir. Mimari
yi nasl mekan duygusu belirliyorsa, mzikte de zaman tasarm ve yaps bu
lunmaktadr. Mziin ilevi, dorudan doruya grnenden ortaya hemen
kartlamaz. Mziin dnyas, doal ve toplumsal olan btn dnyadr, re
al dnya karsnda grn dnyas, d dnya karsnda i dnyadr. "Tas
virler dizisi olarak deil, dinamik btnlk olarak byk mzik, i dnya
sahnesinde meydana gelir. Bu, mzik ile toplum bantsnn tam bir kuram
nn aranp bulunaca yn gsterir. ( ... ) Sanat yaptlarnn toplumla balan
ts Leibniz'in monad'larna benzer: Penceresiz. Demek ki toplum olmakszn,
kendini bilir olmak iin, bu bilin daima ve zorunluca topluma elik etmeksi
zin, yaptlar ve ayn zamanda kavramdan uzak mzik, her durumda toplu
mu tasavvur eder. una inanmak istenir: Kavramdan uzak mzik ne denli de
rinse, topluma o denli az gz krpar" . Ona gre, esas itibariyle mzik, top
lumsal hakikat ieriini, ancak kar koyma ile topluma yapm olduu anla
may feshetmeyle kazanmaktadr. Toplumla iie olan mzik ya da sanat, ne
zerk ne de zgrdr. "Sanatn zgrl, ondan geri alnan ey karsnda
ki bamszln zgr bir toplum idesinde temellendirir ve kendi gerekle
imini belirli anlamda n-tasarmlar". Mzik, toplumsal olan mziksel bi
imlerde iselletirir ve bu iselletirmede topluma kar kmaktadr, bu kar
knda zerkliini de elde etmektedir. "Tinsel bir ey olarak mziksel
rnn kendisi, toplumsal aracldr, aracsz bir ey deil" . "Mziksel kendi
liindelik toplumsal olarak genellikle nasl olanakldr?" sorusuna Adorno,
"sanatn toplumda nasl olutuunu, toplumun sanata nasl etkide bulundu
unu sormay deil, tersine toplumun sanat yaptlarnda kendini nasl nesne
letirdiini bilmek isteyen mzik sosyolojisidir" ve "bu bakmdan mzik sos
yolojisi, ideolojik ierikle ve mziin ideolojik etkisiyle ilgilendii lde,
toplumun eletirel bir retisi olur. Bu mzik sosyolojisine mziin hakikati
ni aratrma ykmll verir" demektedir. Yirminci yzyl mziinde en
kkten yeniliin, atonalite ve 12 ton teknii ile yapld dnlmektedir.
Adorno, gemite dnemini tamamlayan bir biemden sonra ortaya kan
mzii atonal, yani yeni m zik olarak adlandrmaktadr. Ona gre, "Yalnzca
'yeni mzik' kendi hakikat-ieriinin-bilgisine izin verir" ve "bugn mzik
felsefesi, ancak "yeni mziin felsefesi" olarak olanakldr". Ona gre, ban
dan beri resmi kltr ve sanatsal kurumlamay reddeden "yeni mzik", bi
reycilik koullar altnda olumutur. 'Yeni mziin' olumasnda kaynak ola
rak grd Brahms'n ilevini, Cezanne'n yeni resim iin oynad role ben
zetmektedir. yle ki; Cezanne ona gre -gemite byk rneklere sayg
duymakla birlikte-, dnyay yanstmak iin dz bir yzeye boyay ilk defa
uygulayan insanm gibi resim yapmaktadr. Bu gerilim ve elikili durum
Adorno'nun dnyay kavrayna da uygundur. Bu konuda Soykan, yeni m
ziin temel geleri u ekilde aktarmaktadr: Szck anlamyla sesler arasn
daki uyum demek olan armoni, geleneksel tonal mziin temel gesidir. To
nalite, ok ve farkl seslerin bir mzik parasnda bir ana ton ekseni etrafnda
birletirilerek uyum elde edilmesidir. Bu ana ton, ayn zamanda egemen ton
dur; oklukta birlii salayan gedir. Bu tonal dzeni ykarak, kromatik9 di
zideki on iki notaya sralama getiren Schnberg, 20.yy. mziini temelden et
kilemitir. Bu yeni teknie "on iki ton teknii" adn vererek, eski mziin ar
monisi yerine kontrpuan koymutur. Tonal mzikte ana tonun dier tonlar
zerinde egemenlik kurmasn, tonlar arasndaki elikinin ortadan kalkma
sn ve uyumsuzluun ortadan kalkmasn, geleneksel diyalektiin sav-kar
sav ahmasnn sonucu olarak bireimde elikinin ortadan kalkmasna ben
zetilmektedir. Ancak atonalite'de de armoninin enkaz zerine kurulan kont
rpuandaki dinmeyen amansz ahma, Negatif Diyalektik'teki bireimsiz, sre
giden elikiye karlk gelmektedir. Resim asndan on iki ton teknii, palet
stndeki boyalarn dzenleniine benzemektedir, yani tuvalde kullanlacak
renkler nceden, iyi bir palette ve tam olarak belirlenecek. Tonlarn bu belir
lenimi Adorno'ya gre, yaratcl ortadan kaldrp, mekaniklik yaratmaz
(Soykan, 2000:75-88). Toplumsal ilikilerimizde ortaya kan tek dzeliin
(vb. problemlerin de) mzikte karl olduunu dile getirmektedir Adorno
ve bu dnyada ortaya km bir sorunun (atmann) karlnn mzik di
liyle ifade edilirse, bestecilikte, akortlara dayal armoninin yerine, zaman be
raberliinden yararlanarak birok ezgiyi st ste getirmek sanah demek olan
"kontrpuan" olduunu belirtmektedir (Adorno, 1997m:l4-25 / Soykan,
2000:18-30).
Adorno, ynetimsel dil mutlak olan dolaymlamak ister; oysa mutlak,
her zgl ynelimde dilden kaar, zgl ynelimlerin her birini ardnda bra
kr, tek tek her biri snrl olduu iin der. Mzik, mutlak olan hemen bulur
ama keif annda hemen karanr, hpk ok gl n insann gzlerini ka
matrd, ok iyi grlebilecek eyleri grmesini engelledii gibi olduunu

9 Yanm tonlardan oluan ses dizisini tanmlar. Aynntl bilgi iin bkz. Vural Szer'in Mzik Szlg.
teodor ludwig wiesengrwd adomo 363

belirtmektedir Adomo. Adomo; Brecht ve Sartre hakkndaki bir yazsnda,


"politik sanat yaptlarnn zaman deil imdi; daha ok, politika zerk sanat
yaptna g etmi durumda", demektedir (Kaufmann, 2003:124-141 ).
Kavrama arac olan kuram konusunda da Adomo iin, ister doa ya da
toplumsal fenomenler olsun, bir deiiklie yol amazlar. Kavram da kuram
gibi bir eyin kavram olmak bakmndan kendisi de bir eydir. Yani, kavram
da diyalektik mantktaki her ey gibi bir momenttir. ana uygun eylem bi
imlerinin ne olduuna, teori-pratik ve uygulaym problemlerine ilikin de
erlendirmelerinde Adomo, dnyann uygulaymsal anlamda kkten bir de
iiklie uratlabilmesinin olanaklarnn ortadan kalktn, bu dnceyle
giriilecek kalkmalarn da bir tr egemenliin srdrlmesinin olanaklar
n genilettiini ileri srmektedir. Dnyann olanakl deiikliinin dnme
ve anlamayla balantlandrlabileceini ska vurgulayan Adomo'ya gre,
"Dnme var olana zincirlenmitir. Mantk ile bilgi kuram arasndaki para
lellik, yalnzca benzerlikten daha fazladr. ( ... ) Biimsel-mantksal 'bir ey'de
var olann izi yok edilemezdir. Bir eyin biimi maddenin, neden dolay yle
olduu (tode ti'nin) modeline gre olumutur" (Soykan, 2000:53). Buna gre
zne, ister kendini ister baka eyi dnsn, var olan bir eyi dnr. Bu
nun anlam, hangi etkinlik olursa olsun, bilgi konusu olmakla, zneyle ilgisi
ve znenin varl ile ba olmakszn tasarlanamaz. Niteliksel olan dn
meyen dnme, daha imdiden paralanmtr ve kendisiyle bir deildir.
Dnyann bir defalk olduunu belirten Adomo, mutlak doru ya da bilgiyi
arama abasnn, deimenin egemen olduu toplumsalln dnyasnda uy
gun bir kavray olmadn dnmektedir.
Adomo'ya gre, film temsilcilerinin cephaneliindeki en gl sav
olan, onun kitlesel olarak tketilmesi, ayn zamanda en kabasdr. Onlar, kl
tr endstrisinin bu vahi aracn popler sanat olarak nitelemektedir. Film,
sanat olmaya ne denli zenirse o denli de sahteleir. Sinemann bir tr kitle de
netim (maniplasyon) arac olduu, onlar bir ekilde ynlendirdii aktr.
Kendini parasym gibi insanlara balayan bu alan onlara alabildiine uzak
tr. nsan ve insani olan ylesine her eyi o kadar kusursuzca eyaya indirger
ki, insanlarla eyler arasndaki farkllkla birlikte eylemenin bysn de al
glanamaz hale getirir (1997c:231, 232, 233, 234; 2000:209, 210, 211,212).
Kendini gelimenin znesi olarak deilse de, nceki devrimci snfn
perianln ve yenilgi koullarn tanyp sindirmi, bilisel eletirel kurumu
olarak gren giderek daha kk entelekteller ya da hatta "tek bana" biri,
entelektel proletaryann yerini alr. Entelekteller "yurttalarn son dman
lardr, ayn zamanda, son yurttalardr". abalarnn merkezi, arasal akln
eletirisidir; ve eletiri, evrimin baarsz gidiini yakalamaktan baka bir ey
deildir (Reijen, 1999:87, 88).
364 albnc blm

Politika ve Etik
Ynetilen dnyada yneticiler de brokratlar kadar gnah keisidirler; nes
nel grev ve su balamlarnn kiilerin zerine yklmas da egemen ideolo
jinin bir parasdr. Sisteme bulamamlklanyla vnenler, krsal alandaki
sessizler, taral, kk burjuva gericiler olma kukusunu uyandrrlar. Artk
snacak bir e yok. Avrupa' da da yok; onurlu yoksulluk kalmad, yneti
len dnyann dnda kalanlarn k mtavaz bir ekilde geirme olanaklar
bile yok (Adorno, 2007:134, 135; 1997h:133, 134, 135).
Adomo politik iktidar ve ona kar mcadelenin koullarn yle an
latr: Ynetim, retken olduu kabul edilen insana yalnzca dardan dayatl
maz. Kendini onun iinde oaltr. Her eyi btnn deitirilmesinden bek
leye!'). radikalizm soyuttur: Deitirilmi bir btnde de birey sorunsal inatla
geri dner. Byle bir radikalizm, ideasnn bir hayalete dnmesiyle ve daha
iyi olana ynelik her trl abadan kendini muaf tutmasyla, arln yitirir.
Sonra kendisi de daha iyinin sabote edilmesine dnr. Ar talep de sabo
tajn st biimidir. te yandan, imdi ve burada ne yaplmal sorusunda, top
lumun tmn kapsayan bir zne trnn, iyi niyetli insanlar topluluunun
tasarland gzden karlmamaldr. Ynetilen dnyann en kuku gtrr
yan, yrtme organlarnn bamszlamasnn daha iyi olann potansiyelini
barndrmasdr. Bu kurumlar kendilerine ve ilevlerine effaflkla bakabili
yorsa, salt bakalar iin var olma ilkesini, aldatc halk oylamac isteklere
uyum salamay aabilecek lde glendirir. Sz konusu istekler, kltrel
olan her eyi szm ona yaltlmlndan kararak, acmaszca ezmektedir.
Ynetilen dnya, snlacak kelerin kalmad bir dnya olabilir, yine de
akil kiilerin emirleriyle, salt toplumsal seilimin kr ve bilinsiz srecinin
yok ettii zgrlk merkezlerini yaratabilecek bir dnyadr. Ynetimin top
lum karsnda bamszlamasnda dile gelen irrasyonellik, kltrde geli
meyen yann snadr. Egemen rasyonellikten sapmaktr onun rasyoneli.
Yine de bylesi umutlarn dayanak noktas olan bilin dzeyinin yneticiler
de olacan kesin olarak varsaymak olanakszdr ona gre. Onlarn iktidara
ve ynetilen dnyaya zde olan tketim toplumunun ruhuna kar eletirel
bir bamszla sahip olmalar gerekir. Tam ele geirilmemi bilin, ilerinde
dile getirdii kurumlarn ilevlerini hala deitirebilir. imdilik, liberal-de
mokratik dzende, bireyin kurumun iinde ve kurumun yardmyla, onun
dzeltilmesine biraz katkda bulunma olana var. Ynetim aralarndan ve
kurumlardan, yanlgya kaplmadan, eletirel bir bilinle yararlananlar, salt
ynetilen kltrden baka bir eyi gerekletirme olanana sahiptirler. Hep
ayn kalanlar karsnda kendini gsteren ok kk farklar onlara aktr ve
bunlar, ne kadar umarsz da olsa, btndeki farklar temsil eder; umut farkn
kendisinde -sapmada- younlamtr (Adorno, 2007:142-148; 1997h:140-146).
0
theodor ludwig wiesengrund adorno 365

Adorno'nun incelemelerinde on almalarna dein kktenci eili


min ieriini hi yitirmedii grlmektedir. Ona gre, "toplum bugn de s
nf toplumu olmaya devam etmektedir". Popper'la diyalektik konusundaki
tartmalarnda Adorno, "bilimsel hakikat idea'snn gerek bir toplum aray
ndan ayr tutularak oluturulamayaca''. grn savunmutur Oay,
2000:55-61 ). Bunlar yazarken, Adorno'nun iinde bulunduu toplumsal s
re, Marx'n ve felsefesinin iinde bulunduu, teori ve pratiin birliinin, uy
gulaymn gereklii deitirme enerjisine sahip bir ortamn tersine, kitlesel
eylemliliin ve teorisinin bir dte olduu, konjnktrn gerilemeyi gs
terdii bir sretir. Yine de Adorno, ykma uram bir dnyada ancak ikin
olarak varln srdrebilen bir felsefenin, yani tamamyla tarihsel nitelikte
eletirel gcn muhafaza eden bir felsefenin grevlerini yerine getirebilece
inden hareket ederek, boyun emeyi olumsuzlad grlmektedir. Boyun
eme sulamasyla kar karya kalmas nedeniyle Adorno, "kolektif eylem
balamnda dnmenin bir ilerleme olduu eklindeki teselli"nin aldatc
olduunu, yalnzca bir eylem arac olarak kullanlan dncenin, her trl
arasal akl gibi keskinliini kaybettiini belirtmektedir. te yandan, "kendi
vicdanna ramen hareket etmeyerek ya da rktlp eyleme rza gsterme
yerek dnsz bir biimde eletirel davranan dnr aslnda mcadeleyi b
rakmayan tek insandr" . "Dnen kimse" demektedir Adomo, "hibir ele
tiride fkeye kaplmaz: Dnmek, fkede bir incelme, ycelme salar. Ken
di kendisine kar fkeyle hareket etmesi gerekmediine gre, dnen kim
se bakalarna kar da fkeyle hareket etmez. Dnrn nezdinde mutluluk
tm insanln mutluluudur. Var olan genel basklama eilimi, bu biimiyle
dncenin karsnda yer alr. Bu dnce mutluluktur, mu tsuzluun h
km srd yerde bile; dnce, mutsuzluu dillendirerek mutlulua ula
r. Bu dncenin elinden alnmasna izin vermeyen kii, boyun ememitir"
(Adomo, 1999: 135-139). 1968 genlik eylemlerinin arkasnda kendi eletirel
kuramlarnn olduu savna kar Adomo, eylem izlenceleri ortaya koyma
dklarn, eletirel teoriden esinlendiklerini syleyenleri de desteklemedikle
rini de yeri geldike vurgular. Bu noktada Adorno, bir yanda "yeteri kadar
konutuk artk" slogann ileri srenler ve dier yanda da pratie pheyle
yaklaanlarn olduunu belirtmektedir. lk eilime gre, insann mutlaka bir
eye katlmas, bir yerlerde grlmesi gerekmektedir. Kendisini yalnzca d
nmeye veren kimse zayf, korkak, hatta hain saylmaktadr. Ama durumun
byle olmadn, iinde bulunduu srete dnmenin de nemli bir ge
olduunu vurgulamaktadr.
Byle bir dnyada, kltr alannda verilen baar dllerinin kpek
pisliinden bile deersiz olduu yargsn Brecht'le paylaan Adorno, bir yan
dan, kitlelerle ve Ortodoks Marxistlerle ayn safta yer almay (onun deyiiyle
366 albnc blm

mitmachen) reddeden, dier yandan da bireyin yalnzlamasna kar kan bir


dnrdr. Yry sralarndan birine girip kaybolmamann savunucusu
dur. te yandan, egemenlik, otorite, kltr, hiyerari ve deiik trden ya
banclama veya eyletirme geleriyle kar karya olan insann zgrleim
olanak.lan zerinde alarak, toplumsal duyarll ne karmay amalayan
interdisipliner bir felsefecidir.
Frankfurt Okulu yelerinin etkilendikleri en nemli kaynak olan Marx,
Adomo iin de nemli bir k noktas olarak gsterilebilir. Dier eletirel ku
ramclar gibi (Marcuse dta tutulursa) Adomo da hem kuram hem de eylem
balamnda Ortodoks deildir. Ksmen fragmanlar tarznda yazmas, eletiriyi
tm dnce alanlarna yneltmesi ve dili ustalkla kullanmas onu, Horkhei
mer dta tutulursa, dier eletiri kuramclarndan ayrmaktadr. Denebilir ki,
o, Frankfurt Okulu yeleri arasnda (tm yeler de Marx'n eletiri anlayn
benimsemilerdir) eletiriyi sonuna kadar, yani kendine geri dnene dein kul
lanabilen entelektel olarak nitelenebilir. Negatif bir tutum almaktan ekinme
diini belirten Adomo (1997a:339), egemen felsefi dnn radikal .?letirisi
nin ilk ve gncel grev olduunu belirtmekte ve 17. yy.dan beri zgrlk felse
fesinin, burjuva snfnn dile gelmemi vesayeti alhnda bulunduunu, zel
mlkiyet / kar ilikileri tarafndan belirlendiini ileri srmektedir (1997d:213).
Otoriteryan Kiilik stne balkl almasnn ilk blmnn ana ko
nusu "n yarg", yani esas olarak antisemitik n yarglarn belirlenmesi ola
rak grlmektedir. Antisemitik davranlarn bir yannn uyumcu (konfor
mist) olduu, toplumsal baskdan ac ekenlerin, dier mazlumlarla birlik ol
maktan ok, sk sk bu basky bakalarna aktarma eiliminde olabilecei
kukusunu dorulamaya yettiini bildirmektedir (Adomo, 2003:27-30). n
yarglarda imgesel dman yarahld dncesinde olan Adomo, klielerin,
seilmi dmana atfedilen an g dnceleriyle ilgili olduunu belirt
mektedir (2003:31-32). Toplumsal srelerin nesnelemesi, bu srelerin ken
dilerine zg birey-st yasalara uymas, bireyin toplumdan entelektel ya
banclamasyla sonulanmakta gibi grnmektedir. Adomo'ya gre, bu ya
banclama, birey tarafndan, uyumsuzluk ve ona elik eden korku ve belir
sizlik olarak yaanmaktadr; politik klie ve kiiselletinne, bu rahatsz edici
durumun stesinden gelmenin aralar olarak anlalabilir (Adomo, 2003:42).
znenin, aslnda zgrln, uyum iinde yaayan insanln deil de, top
lumsal gcn znesi olduu tasarmnn yalan ve gerek d olduunu belirt
mektedir. nsanln stnde oluan srelerin, onlar belirlemedii bir dn
ya durumunun geni lde olanakl olduunu vurgulamaktadr (Adorno,
1990:91). Adomo, "birey rgt ve rgtlenme" konusunu ele ald Darmstadt
Kon umalarna Giri almasnda, bireyin iinde bulunduu ilikilerin ne tr
den aralamalara, nesnelemelere yol ahn tartmaktadr.
theodor ludwig wiesengrund adorro 367

Ona gre, birey ve toplum konusu, bireysellik, toplumsallk ve birey


toplum ilikisini dzenleyen kurum ve kurulular ieren devlet bata olmak
zere, tm kamusal yaplar, sivil toplum kurulular ve sosyalist adlandrma
l kurulular da dahil olmak zere "rgt ve rgtlenme" problematii ala
nnda incelenebilir. Buna gre, insan, toplumsal varlk olarak rgte, rgt
lenme sorununun zm alanna zorunlu olarak girmektedir. Bylelikle rgt
ve rgtllk konusu da kendiliinden birey, toplum ve zgrlk veya z
grleme probleminin erevesi iine girmektedir. Bireyin zgrlemesinin
nnde daima en byk engel olarak grlen rgt ve rgtlenmenin ierii
hakknda hem olumlu hem de olumsuz dncelere sahiptir. Ona gre, rg
tn varlnn dayand doru temel ve saptama, toplumun doaya kar ge
lemeyecei ve rgt olmadan ayakta kalamayacadr. rgtn, toplumsal
lama ve insanlar iin yaratlm bir ara olduu unutulmaktadr. rgt
oluturanlarn zneler olduu unutulup, genel amalar iin aralar durumu
na dntrlmektedir. Oysa rgtn varl, insann kendini yeniden ret
mesine hizmet ettii srece doru ve hakl grlebilir. rgtn varlnn
hakl ve doru olmas, yneldii irrasyonel amalar sz konusu olunca, birey
asndan tehdite dnmekte ve onu bir araca indirgemektedir. rgt, rgt
olarak ne iyi ne de ktdr, ikisi de olabilir. rgtn hukuku ve nitelii, ona
gre, neye hizmet ediyorsa ona baldr. Adorno'ya gre, rgt oluturanla
rn yaratllar btnn amacna hizmet ilevinin ardnda yer almaktadr. r
gtte ama, insan ilikilerine araclk etmektir. Ancak bu araclk dolayml ol
maktadr ve kapsad kiiler en bata kendi ama ve iradeleri asndan de
il, rgtn amacnn gereklemesine yarayan birer alet olarak rgtten sa
ylrlar. Bu ama, dolayl olarak da olsa, o kiilerin -isterseniz "alet" deyin, der
Adomo- yine de iine yaramaktadr. rgtn ara olmas nitelii, bir katlk
ve soukluk, dsallk, zor uygulama momentini de birlikte getirerek ve bu
momentin kapsamn da geleneksel Alman felsefesinde yabanclama ve ey
leme kavramlarnn izmekte olduu dncesindedir (Adomo, 1990:95-
101).
Adomo'ya gre, utanmadan ileri srlebilir bir dnce de, gsz
kalan bireyin kendi gszlnn bilinciyle kendi kendine sahip kmas
dncesidir. Adomo Horkheimer'e katlarak, gnmz dnyasnda dnya
nn ruhunu gasp eden kollektif gler karsnda genel ve mantkl olan ey,
izole olmu bir bireyde daha iyi korunabilir olduu dncesindedir. Yneti
len dnyada, kalmsa umudun u mevzilerde olduunu ileri sren Adorno,
kamusal alanda mantkl bir dzenin ancak baka bir uta, bireyin bilincinde,
devasa ve oturmam bir rgte kar bir direnme ba gsterdii zaman d
nlebilir olduunu vurgulamaktadr (Adomo, 1990:113-114). Horkheimer
gibi, bireyin zgrlemesi ba)'.tlamnda, ynetilen dnyann olumsuz ynleri-
368 altnc blm

ni grme, hayatn rgt tarafndan henz bo braklm alanlarnda olanak


ldr dncesinde olan Adorno, iinde yaadmz toplumsal rgtlenme
nin, birey karsndaki olumsuzluklarndan hareketle, rgtn bireyi tehdit
eden ynleri zerinde dururken, onun olumlu anlamda dntrlmesinin
olanakl olmad dncesini ne karmaktadr.
Adorno, iinde yaanan toplumsal rgtlerin bireyle ilikileri ve bu
ilikilerin nitelikleri asndan, insann kendi kendini retmesinin _?lana
olan zgrle, bu yaplanmalar iinde olanak tannmadn gstermeye a
lmaktadr. nsann rgtl toplumsal bir varlk olarak yeniden yaplahmas
nn olana, insann zgr olmas, eylemeden kurtulmas hakknda, iinde
yaanlan toplumsal rgtllklerin olumsuzluklar nedeniyle iyimser yarg
lara sahip deildir.
te yandan Adorno Minima Moralia' dalO, "yanl btnde doru yaa
mann olanakl olmadna", burjuva bireyin kne ve yanl iinde bire
yin kendini doru 'artk' olarak gsterdiine iaret etmektedir (Thyen,
1998:181 ). Adorno, yabanclamann bir esi olan kltr endstrisinin bir
dal olarak sinemann, insan aptallatrarak suskunlatrdn dile getirir.
Ezilenlerin zaaflarna ayak uydururken, iktidarn nkoulu onaylanr, ege
menliin uygulanabilmesi iin kabal, duyarszl ve iddeti insan kendi
sinde de gelitirmi olur. Aydnn dayanma gsterebilmesinin tek yolu kat
bir yalnzlktr ve her trl ibirlii, toplumsal katlma ve kaynamann btn
insanca deeri, insanlk d koullarn sessizce onaylanmasn rten bir mas
kedir yalnzca. Paylalabilir olann, insanln ektikleri aclar olabileceini,
onlarn haz ve elencelerine doru atlan en kk admlarn, aclarn daha
da iddetlenmesine yol aacan ileri srer. Ona gre, ahane mazlumla;n
yceltilmesi, onlar mazlumlatran ahane sistemin yceltilmesinden baka
bir ey deildir. Tek sorumlu davran biimi, bireysel varoluumuzu bir ide
olojiye dntrmekten kanmak ve zel yaammz iddiasz ve grltsz
bir ekilde geirmektir: Bunu da bu cehennemde hala soluyabilecek bir hava
y bulabiliyor olmamzn utancndan tr yapmamz gerekmektedir (Ador
no, 1997c:26-27-28-29; Adorno, 2000:26-27-28-29).
Adorno, kendini gerekletiren snf olarak burjuvalarn, dnyann gi
diine yn veren tahripkar iradeyi stlendiklerini, kyamet habercisi hortlak
lar gibi yaamay srdrdklerinin altn izmektedir. Yneticilerin ve asalak
larn znelliinin de tmyle insanlk d bir nitelik kazanmakta olduunu
ve nesnel olarak tehdit altnda olduklarn ileri srmektedir. inde bulundu-

10 Aristoteles'in ahlak zerine almalarnn topland Mngnn Moralin adl eserine dein geri gtr
lebilir bir andrmayla Adomo, amz ahlaki bilincinin minyatrlerinin olduu almasna Minima
Moralin ad vermitir
theodor ludwig wiesengrund adorno 369

umuz srete, zgrlk saf bir olumsuzlua dnm ve tek olarak tek
(tekliinde birey), tr varl olarak insan temsil ederken zerklii aracly
la trn gerekletirirken bu niteliini yitirmitir. "Yanl btnde doru yaa
mn olanakl olmadn " ileri sren Adorno, yeni insan tipini anlamann yolu
nun, onlar ve bilinlerini, evresindeki nesnelerin etkileriyle ilikileri bala
mnda ele almann gerekliliini savunmaktadr. inde bulunduumuz ya
banclama dneminin bitmesine uygun, ama gze arpmayan yayn arac ise
Mimeograf olacaktr. lerleme ve barbarln kitle kltrnde iieliini, an
cak barbarca bir perhizin, bu ilerleme ve barbarln yerine barbarca olmaya
n koyabileceini ileri srmektedir (Adorno, 1997c:52-53-54).
Adorno, sosyalizmin en onurlu davran biimi olan dayanmann
hasta olduunu, teki temsil eden ve iinde tayan partinin, bir zamanlar
amac olan kardelik sylemini, iinde bulunduu genellikte ideoloji duru
muna gelmi kardelii genellikten karmas gerektiini ileri srer. Ona g
re, eskiden, insan gruplar dayanmacydlar. Birlikte kendi yaamlarn orta
ya koyuyorlard ve elle tutulabilir olanak karsnda en nemli olann kendi
yaamlar olduunu dnmyorlard. Dncenin soyut egemenlii olma
dan, ama ayn zamanda bireysel umut olmadan birbirleri iin kendilerini fe
da etmeye de hazrdlar. Bu ekilde z korunumdan feragat edebilmenin n
koulu, bilgi ve karar verme zgrldr. Bunlar olmad zaman, kr tikel
karn yeniden ortaya ktn, zamanla, dayanma, partinin binlerce gz
olduu inancna, gl olduu dnlen ve oktan niforma tayan ii
mfrezelerine kaydolmaya, tarihin akntsna katlmaya dntn ileri
srmektedir. Adorno'ya gre, dayanma kavray ile dnen ve hareket
edenler de kutuplamaktadr: Gidecek yol bulamayanlarn umutsuz sadakati
ve zindanclarla hibir ey yapmak istemeyen ama bunu da hrszlara katl
madan yapmak isteyenlere yneltilen olas antaj, bunlar kutuplaan iki ei
limi temsil etmektedir (Adorno, 1997c:56-57-58).
Dayanma kavrayndaki kutuplama balamnda ikinci eilimi tem
sil edenlere, yani kapitalizmin eletirisini proletaryann eletirisi ile birletiren
herkese, proletaryann sadece kapitalist gelime eilimlerinin bir yansmas
na dnmesinin hz kazand bir dnemde kukuyla bakld dncesin
dedir. Tpk Horkheimer gibi Adorno da, kapitalizm eletirilerini sosyalizmin
eletirileri ile birletirirken, sosyalizmin de kapitalizmin etkileriyle bozulma
lara uradn dnmektedir. Ancak bu yapldnda da gelen kar eleti
rinin yerinde olmadna vurgu yapmaktadr. Ona gre, dayanma ve zgr
leme dnceleri balamnda, amz ilikilerini deerlendirme, bir yandan
kapitalist toplumsal ilikileri, te yandan ise sosyalizmin amalar ile gerek
lemesindeki sorunlar ortaya koymay ve bu sorunlar ele alp eletirel olarak
gzden geirmeyi, an toplumsal ilikilerinin rayndan knn kaynakla-
370 allna blm

rna iaret etmeyi gerektirmektedir. Bunlar yaparken izledii yol olumsuzla


yc bir kavrayn ne karlmasdr.
Tarihin manhnn n plana kard insan kadar ykc olduunu, h
znn onu srkledii yerde gemi hastaln bir eini de orada yeniden ret
tiini belirtir. Normal ldr. Olanaksz grev, bakalarnn iktidarnn ve
kendi iktidarszlmzn bizi aptallahrmasna izin vermemektir (Adomo,
1997c:62-63). Benliksizlik, ykselen kuan kskanlkla koruduu, ok az
bulunan ortaklaa ve dayankl maldr; eyleme ve standartlamann ege
menlii, bylece kendi nihai elikisini -anormal ve kaotik saylan- ierecek
kadar genilemektedir. Ona gre diyalektik dnme, eylemeyi olumsuz
lar, teki her yalnzl ve ayrl anlamnda da onaylamay reddeder. Yalnz
l henz genelin rn olarak belirler. Gc elinde bulunduranlarn dnya
nn deimezliini korumak istemeleri ile ilgili pek salkl dnceleri ve l
szce byyen yanl ilikileri ortaya koymak diyalektiin dileidir (Ador
no, 1997c:80-81 ).
Adomo, baskc toplumda bireyin zgrlemesinin sadece iyi deil k
t yanlar da olduuna iaret etmektedir. Toplumdan zgr olmak, bireyi z
gr olma gcnden de yoksun brakr; nk bakalaryla ilikileri ne kadar
gerek olursa olsun, mutlak olarak dnldnde birey sadece bir soyut
lamadr. Bireyin ieriini oluturan her ey toplumsal olarak kurulmutur ve
bireyin toplumu aan btn drtleri, toplumsal durumun kendini amasna
hizmet eder. Bireyin mutlaklatrlmas, toplumsal ilikinin evrensel dolay
mndan en kuvvetli olann el koyduu bir dolaysz tahakkm dzenine geil
diini gsterir. Onu her eye karn toplumsal znenin paras klan btn
dolaymlarn bylelikle de bireyin kendinde zlmesiyle, yoksullap kaba
laan birey sadece anonim bir zne olmaya doru geriler. nsanln sregi
den izlerine bugn sadece k halindeki bireyde rastlayabiliyorsak, insan
lar yalblmlklar iinde bsbtn ezmek zere bireyselletiren yazgsalla
son verilmesi gerektiini de anlamamz gerekmektedir. Ona gre, kurtarc il
ke imdi sadece antitezinde yaamaktadr (Adorno, 2000:155-156; Adorno
1997c:170-171).
Adorno, bireyin tam da mutlak olarak, mlkiyet ilikilerinin bir yans
mas olduu dncesindedir. Ben, varln szck anlamyla, topluma bor
ludur. Btn ierii toplumdan ya da nesnesiyle ilikisinden gelir. Bu ilikiyi
ne kadar zenginletirir ve geri yanshrsa o kadar zenginleir, buna karlk k
ken olarak sahiplendii ayrlma ve sertleme onu kstlayp yoksullatrr
(2000:159; 1997c:175). zgrlemi bir toplumun amacnn ne olduu sorul
duunda, insann gizil gcnn gereklemesi ya da yaamn zenginlii gibi
yantlarla karlaldn, iinde yaadmz toplumsal ilikiler iin Adorno,
burjuva tarih dlnn zorunlu tamamlaycs olan "dinamik" kavramnn
theodor ludwig wiesengrund adomo 371

mutlak konuma ykseltildiini, belirtmektedir. Ona gre, zgrlemi bir


toplumda, retim yasalannn antropolojik bir refleksi olarak dinamizm kavra
mnn karsna gereksinim kavramyla klmas gerekir (2000:161; 1997c:177).
Adomo'ya gre, evrensel bir ilke olarak onaylanan tinsel zayflk, ya
ama ilikin g olarak grnr. Anlam asndan birbirine bal olan eyle
rin kopartlarak ekilci ve idari yolla zlerek ayn kmelere koyulmas, key
fi grlerin hibir kant gstermeden kr bir inatla savunulmas, deneyim
srecinden geri ekilip son olarak, ben byleyim ite, tavnyla ne srld
iin dumura urayan ve ekilsiz kalan bir benliin btn zellikleriyle eyle
tirilmesi, bunlar en sk manb bile etkisiz klmak iin yeterlidir, demektedir
(Adomo, 2000:188-189; Adomo, 1997c:208-209). Toplum yaamnn znel ola
rak da ekonomik ilkeyle belirlenmi olmas ve ekonominin kendi rasyonalite
sini btne yaymas, yaamn bencil karlardan zgrleimine srf bir zihin
sel lks olarak bile izin vermemektedir (Adorno, 2000:193; Adorno,
1997c:213). Adomo'ya gre, en pratik eydir ka, sermayedarn iinde sevgi
duyduu eydir. Mesajla doludur ka. Mesaj da, kart olan kamadan ka
ma istei vardr. eylemeye kar direnci eyletirir (Adomo, 2000:208-209;
Adomo, 1997c:230-231). Adomo, toplumun totaliter ynetim albna girmeden
nce bile bir btn olduunu, rgtll sayesinde, kendisiyle savaanlarn
bile bilinlerini kuattn, aydnlan da standartlabrarak, bak alarn ras
lantsallabrdn, radikalizmin bile bayalabn ileri srer. Ona gre a
da kitle kltr, sadece tm yaamn dev iletmelerce kuatlm olmas ne
deniyle deil, bugn egemen olan bilin standartlamasna grnte en ok
kar olan ey, yani estetik znelleme nedeniyle de bir tarihsel zorunluluk ka
zanmaktadr.
Adomo'nun "btn hakiki olmayandr" (Das Ganze ist das Unwahre)
(Adomo, 1997c:55; Adomo 2000:52) nermesi, daha nce sz edildii gibi,
bir yandan Hegel diyalektiinin ters yz edilmesin anlamna gelmekte, te
yandan bu dnce, Lukacs ve Horkheimer'in erken dnem Hegeki anlay
larndan da uzaklamaya iaret etmektedir. "Btn hakiki olmayandr" dn
cesi, Adomo'nun entelektel bilincinin dnyay olumsuzlamaya ilikin ak
bir ifadesidir. Bu kavrayyla Adomo, iinde yaad an, toplumsal ili
kilerin btnne ynelik olumsuz bir tavr gelitirmektedir. nk iinde
yaad zaman dilimi ve ilikiler, insan ve insana ait olan olumsuzlamakta,
bireyi bir ey ya da nesne konumuna indirmektedir. ann insan, zgr
lklerini kaybederek nesnelemi, bilincinin krlmas yoluyla artk zne ol
maktan kmbr. Artk insanlann, birer nesne olarak kafalarnda tadklar

11 nk Hegel, "Hakikat btndr. Btn ise ancak kendi gelimesi araclyla kendini tamamlayan
zdr" demektedir (Hegel, 1937:21 ).
372 amc blim

'ben' bilgisi, 'ben' deil, 'biz'dir. 'biz' ise genele iaret eder ve bu genel olan
doru ya da gerek olmayandr. 'biz'i oluturan 'ben'lerin her biri, zerk d
nme ve tutum alma yetilerini kaybetmi nesnelerdir.
eylemenin, yalnzca insanlar arasnda bir ilikiden ibaret olmayp,
doann baka zerinde tahakkmn de kapsayan bir olgu olduu grl
mektedir. Doal dnyann insan tarafndan maniple edilmesi, saysallatr
lp tasnif edilen alanlar iinde alglanmas da eyletirmedir. eylemenin her
alanla balantlarnn olduunu dnen ve vermeyi de sevgi ile btnleti
ren Adomo, vermeyen insann en vazgeilmez yeteneklerinin dumura ura
yacan; nk katksz iselliin tecrit hcresinde deil, nesnelerle canl te
masnda geliebilmesinin sz konusu olduunu ileri srmektedir. Bu yetene
ini yitiren kiinin, kendini de eyletireceini ileri srer. eylememi olan,
saylp llemeyen yok olmaktadr. Ancak eyleme bununla yetinmeyerek
kendi kartna, dolayszca aktelleemeyen (fiilileemeyen) yaama ve srf
dnce ile anmsama olarak yaayp giden eylere yaylmaktadr ona gre
(Adomo, 1997c:47-52; 2000:45-48-49). Bu dnceleri asndan Adomo'ya ba
kldnda, Horkheimer' a benzer ekilde, eylemeden kurtulabilmek iin da
yanmay ve vermeyi ne karmasyla, toplumsal varoluunun zorunlu so
nucu olarak birlikte yaamay ve asgari dzeyde rgtlle gereksinim du
yan insan onaylad grlmektedir. Bu ise onun rgtllk sorununa ilikin
duyduu tepkiye karn gereklii olduu gibi deil, ama eletirel bir kavra
yla deerlendirerek onayladn gstermektedir. Adorno, tarih ve toplum
sal zgrlk sorununu, insann ayrcalkl olarak ele alnmas yerine, (Negatif
Diyalektii balamnda) tarih, toplum, doa ve bireyi kar karya deil de
birbirini tamamlayan ya!llar olarak zmekten yanadr. Bu tutumun tersi,
eylemenin srmesine ve glenmesine yol aacaktr. Adomo'nun da iinde
olduu bir dnce evresinin (Lukacs, Bloch ve Brecht vd.), ksmen dn
ce ltnde yaptklar dnmlerde yenileyici bir zgrlemeyi benimse
dikleri (Lunn, 1995:266) ileri srlmektedir. eyleme nosyonunun, bireyin
iinde bulunduu koullarla ilgili olduu grlmektedir.
Adomo, bir bn iindeki gelerin bir ksmnn, bir dierine stn tu
tulamayac, birinin asli tekinin ise tabi olan olamayaca, byle bir dn
menin kendi kartn yarataca, kendini o.lumsuzlayaca, amalanan z
grleimden uzaklaarak, nesneleme sorununun stesinden gelinmesi yeri
ne, durumun tersine evrilecei dncesindedir. Ancak buna karn, Ador
no'nun dncesinde, entelektel bir grup ya da "tek bana biri"nin prole
teryann yerini almakta olduu ileri srlmektedir (Lohmann, 1987:89). Top
lumun eletirisini gerekletirdikleri kuramlarnn, ne pratik sonular ne de
eylem izlenceleri olmadn ve eletiri kuramndan etkilenerek pratik eylem
lere ynelenlere destek de vermediklerini, bunlar tasarlamadklarn belirten
theodor ludwig wiesengrud adomo 373

Adomo, ayn zamanda, pratikten uzaklamann kimseye iyi bir hret getir
meyeceini de vurgulamaktadr. Adomo, zgrlk ve akln, toplumsal dze
nin belirleyicisi olmaktan uzak olduunu, insann aresizlik ve snrlarnn
farkna varmasna izin vermeyen ideolojiye dntn ve bu noktada fel
sefenin de susuz olmadn ileri srmektedir. Adomo, zgrln byk
lde ideoloji olduunu ve sistem karsnda, insanlar kendi akllar yoluy
la yaamlarn ve btn belirlemekte gsz brakldklarn, zgrszl
n, Dou' da oktan gerekletirilmi zgrlk diye anlaldn belirtmek
tedir (Schiefelbein, 1987:82-87). Rohrmoser, Adomo'ya gre zgrleme soru
nunun, kendimizi kurtarmak istediimiz eyin tamamen reddedilmesi ya da
ondan tamamen bamszlamak anlamna geldiini belirtmektedir. Rohrmo
ser' e gre Adorno, doann bamllndan insann zgrlemesinin tarihsel
hareketi olarak dnlen ilerlemenin geride brakh eyin sadece bir k
olduunu dnmektedir. lerlemenin ierdii olumsuzluk, Negatif Diyalek
tik'te egemenliin zorunluluu olarak anlalmaktadr. nk doaya bam
lln almas ancak rgtlenmi egemenlik biimi iinde olanakldr. nsan
doadan bamszlama ile ilk.in doaya egemen olmu ve insann doaya
egemen olmas ile insann trdei zerinde egemenlii de zorunlulukla ba
lamtr. Adomo'ya gre, zgrleimci bamszlama -ki bu Negatif Diyalek
tik tarafndan da kabul edilmektedir-, zgr olmak iin kendini kurtarmak
zorunda olduu eyin egemenliini talep etmektedir (Adomo, 1995:354-355).
Ona gre, ilerleme sonu) bir kategori deildir. O, kkten ktnn utkusunu
bozmak ister, kendi iinde utku kazanmak deil (Kaufmann, 2003:124-141).

Pozitivizme Yaklam
Toplumbilimlerinin doa bilimlerinin gelimilik dzeyine gelip gelemeyece
ini, yntemlerinin doa bilimlerine benzeyip benzemeyeceini konulatran
"Alman Sosyolojisinde Pozitivizm Tarbmas" diye bilinen alma iinde
Popper ile tarhmalarnda Popper'i yantlayan Adomo (Grnberg ve Grn
berg, 2003:124-141); ncelikle Popper'in bilginin bolluu ve bilginin snrsz
lna ilikin olarak, aslnda sosyolojiye atfedilen bilgisizliin bu alana konu
olan gerekliin znn yanl anlalmasndan kaynaklanan bir sulama ol
duunu, sosyolojide bilgisizliin gerek deil grn olduunu gstermeye
alarak konuya girmektedir. Adomo'ya gre, sosyolojideki bilgi eksiklii,
aratrma ile metodolojinin gelitirilmesi ve sentez yaplmas yoluyla gideri
lemez; (toplumsal) gereklik bir nerme dizgesi ile dile getirilemez. Nitekim
gereklik, yani toplum, ne tutarl ne yaln ne de yansz olarak kategorilere da
yal bir anlatma izin verir. Tam tersine, toplumsal gerekliin alt yaps nes
ne olarak toplumdur ve bu karmsal manhn kategoriler dizgesini olutu
rur. Dolaysyla toplumsal nesnenin stnde tasarlanan karmsal bir manhk
374 altnc blm

bu nesnenin bilgisini salayamaz. Bylece tutarl, yaln ve matematiksel ola


rak k bir bilisel ideali der. Toplum elikilerle dolu ama yine de belirle
nebilir, ayn zamanda ussal ve usd, paralara ayrlm, kr bir doa ama ge
ne de bilince dayanan bir yapdadr. Bu nedenle sosyolojinin yntemi bu zel
liklere ayak uydurmaldr, yoksa salt elikilerden kanma abasndan dola
y ngrlen yntem en lmcl eliki olan kendi yaps ile nesnesinin yap
s arasnda bir elikiye der. Toplumbiliminin aklk ve kesinlik idealinin
peine dmesi, toplumsal gerekliin alglanmasn engelleyebilir (Grn
berg ve Grnberg, 2003:124-141).
Popper'in "saptrlm doalclk" (deney ve gzleme dayal olarak t
mevarmla olgularn deerlendirilip bir sonu karlmas olarak betimlenebi
lecek pozitivizm) olarak betimledii klasik pozitivizm tanmnn eletirisine
katlan; bu durumun, sosyolojiye atfedilen bilgisizliin, nesne olarak toplum
ile bu geleneksel yntem arasndaki aykrlktan kaynaklandn syleyen
Adomo, toplumsal gereklii kavramaya elverili yaklam savlarn aada
ki gibi toparlamaktadr (Grnberg ve Grnberg, 2003:124-141):
1) Toplumsal btnn yaam bu btnn gelerinin stnde ve on
lardan bamsz deildir.
2) Toplumsal btn, bireysel gelerine dayanarak kendi kendini re
tir ve gelitirir.
3) Bu btn, kendi gelerinin gerek ibirliinden gerekse birbirleriyle
atmasndan ayr tutulamaz.
4) Genel olarak da hibir ge, yalnzca kendi ilevlerine dayanarak ve
bireysel gelerinin etkinliinden kaynaklanm olan btnden ba
msz olarak anlalamaz.
5) Dizge ile birey, birbirinin karlklar saylp ancak bu karlklar
erevesinde kavranabilir.
Adomo, empirik toplumbilimlerinin yaadmz koullarn insanla
trlmasna katkda bulunduuna ya da katkda bulunabileceine inanmaz.
Toplumbilimlerdeki gelimelerin sonucu olarak ortaya kan gelime, insann
denetlenebilirliini kolaylatrmakta ve buna hizmet etmektedir. Toplum!:i
limlerini bu tek yanlla ayartan da, doa bilimlerinde ortaya kan yzyln
bandaki olaanst gelimelerdir. Ama ayn zamanda asl neden, rasyonel
liin zgl felsefi anlaldr. Bu felsefi kavramlatrma, dzen, zihin ya da
metoddur kanaatini ileri srer. Eylemde haan l olmutur, dolaysyla te
orinin ieriini belirler. Her yaklam arasall ne karmakta, "iyi pra
tik"ten kast, yalnzca problem zme olarak anlalmaktadr. Bu problem de,
genel olan deil, bilimin belirledii problemleri ierir. Ancak bilimler, top
lumsal sorunlar karsnda krdrler. Ancak toplumsal gerekliin "bilimsel"
bak asndan bamsz olarak kurulamayacan dnen Adomo, toplu-
theodor kdwig wiesengrund adorno 375

mun kendini resmi bilimsel dzene uydurduunu, bu modelin batan sona


bir hiyerarik yaps olduunu vurgular. Toplumbilimler, ardnda snf farkl
lklarnn toplumsal gerekliinin grnmez olduu yzeysel fenomenlerle
urarlar. Sonu olarak, toplumsal bilimler ilkin, metod ve snanan znenin
zgn birliini yeniden kurmal ve zgl sorulara yant aramaldr (Reijen,
1999:55, 56, 57).
Toplumbilimler, yukarda belirtilen sz konusu balamlar nedeniyle,
toplumdaki temel elikiyi grmeyi ve bu eliki zerinde kurulan toplumsal
fenomenleri anlama yetisini yitirmitir. Bu bakmdan Adomo, Marx' a ok ya
kn durmaktadr. Ancak Adomo'nun kuram Marx'n argmanlarndan, re
tim srecinde kapitalist ve ii arasndaki kartla dayal eliki yerine, de
iim srecinden yola kmasyla ayrlmaktadr. Adomo, burjuva toplumu
nun temel ticari ortam olarak deiimin, en somut ilikileri bile soyutlamala
ra dntrdne inanr. Her gereksinim, ierii bakmndan tatmin edil
meden nce deiim deeri biiminde grnmek zorundadr. Bununla uyum
iinde, insan kendini her ynyle soyut bir biimde yaar. Ona gre, insanla
r deiim mallarnn tayclar ve ajanlarna indirgemek, insann insan ze
rinde denetimini ina eder. Bylelikle de soyutun somut ve tikel zerinde de
netimi egemen klnr. nsann denetimi soyutun denetiminin sonucudur.
"Deiim deeri soyutlamas, a priori ortak olann tekil zerinde, toplumun
iddete urayan yeleri zerinde denetim kurmasyla balanhldr." Marx gi
bi o da, var olan koullarn kendileriyle yzleerek onlar akla kavutur
mak ister. Bu balamda felsefenin geleneksel anlamda stlendii dorunun
betimleyicilii grevi, zneler ve ilikilerin grndkleri biim, dayandklar
temelle uyumsuzdur. Onun sylemek istedii, toplumbilimin de eletiri ola
rak gelimesi, felsefe ile toplumbilimin birlemesi gerektiidir. Ona gre, "bi
limsel hakikat fikri, hakiki bir toplumun hakikatinden ayrlamaz" (Reijen,
1999:58, 59, 60).

Minima Moralia'dan
Ynetilenlerin dilinin sadece tahakkm izi tadn, bu yzden de sakatlan
m, zerk szn onu hn duymadan kullanacak kadar zgr olan herkese
ve vaat ettii adaletten bsbtn onlar yoksun braktn ileri sren Ador
no; proletarn dilini aln belirlediini, yoksullarn karnlarn doyurmak
iin szckleri inediklerini, dilin nesnel ruhundan toplumun kendilerine
verilmeyen gl besini beklediklerini, azlan szle dolu olanlarn dilerinin
arasnda da baka ey olamayacan vurgulamaktadr (1997d:59; 2000:55). Bu
ifadelerinde Adorno olaslkla unlar anlatmak istemektedir: Ynetilenin di
linin, onu kendiliinden bask altnda tutan iktidarn iddetini tamas sz
konusudur; zerk dnce de herkese vaat ettii adaleti onlara sunmaz. te
376 altnc blm

yandan, proletarn dili alkla belirlendii iindir ki, o kamn doyurmak iin
szckleri iner; ancak bu durumda nesnel yaamdan kavramlar kalr top
yalarn gerekletirebilecei. Bylelikle, azlan szle dolu olanlarn dileri
nin arasnda kalacak krnhnn, zenginlik deil, szn arhklar olan havadan
ibaret olaca dnlebilir.
Adomo, soyut topyann, toplumun en kirli eilimleriyle uyumlu ol
maya eilimli olduunu belirterek bir saptama yapar; btn insanlarn birbir
lerinin ayn olduu, toplumun iitmek istedii eydir. Birliki hogrnn
szcleri, uyum salamak istemeyen gruba hogrszce saldrya gemeye
hazrdr. Buna karlk zgr bir toplumda birliki bir devlet biimi olmaya
ca iin, insanlarn soyut eitlii bir fikir olarak bile ne srlmemelidir. Ter
sine, bugnn kt eitliine, filmler ve silahlarla ilgilenenlerin zdeliine
iaret etmeli ve daha iyi toplumu da insanlarn hi korkmadan farkl olabile
cekleri bir toplum olarak anmaldr (1997c:116; 2000:106).
Ona gre, szde kamuoyunun dzmece nitelii ve gerek kararlarda
ekonominin belirleyicilii her yerde apaktr. Dnya dehet sistemidir ama bu
yzden dnyay btnyle bir sistem olarak dnmek de ona fazla deer ver
mek olur; nk birletirici ilkesi nifaktr ve genelle zelin uzlamazln oldu
u gibi koruyarak salyordur uzlamay. Canavarlkhr dnyann z ama g
rn, srp gitmesini salayan yalan, bugn iin hakikatin vekilidir
(1997c:127, 128; 2000:116).
Gerekliin payn vermek iin znenin nce kendisine sonra da ba
kalarna zulmetmek zorunda brakmayan her i, umutsuz urama anlarnda
bile zevk vericidir. Aydnn zellikle felsefeye yakn olduu durumda yaam
dan kopuk olacana iaret eden Adomo, eletirdii dnya hakknda bilgi
edinme ya da ondan irenerek srt evirmeyi seebileceini, ancak ilk durum
da kendine yazk edeceini, ikinci durumda ise var olann eletirisine ynele
ceini belirtir. O, ya byyecek ve yetikinler arasnda bir yetikin olarak sis
temin bir paras olacak ya da iinde olan, var olann eletirisinden beslenen
ocuu byterek, ge-kapitalizmin kltrel mantnn olumsuzlaycs ola
caktr (1997c:148-150, 151; 2000:134-136, 137).
"Nasihat almayanlara yardm da edilemez" dncesinde olan burju
vaya kar, yardm edemeyenlerin t de veremeyeceklerini savunan Ador
no, btn fare deliklerinin tkalarla kapatlm olduu bir dzende sadece
nasihat etmenin kiiyi mahkum etmekle bir olduunu dnr. Denetimcile
rin istencinin dnyann istencini tank gsterebilecei durumlar iin Adorno,
onlarn kitle toplumunun, mterilere sunaca bayal retmeden, mte
rilerin kendisini rettiini, bu anlamda da dnya istencinin btn tarafndan
yaratlmas nedeniyle btnn kendi lehine tank olarak gsterilemeyeceine
iaret eder (1997c:l54, 155; 2000:141).
theodor ludwig wiesengrund adorno 377

Toplumun, totaliter ynetim altna girmeden daha nce tmlemi ol


duunu dnen Adomo, rgtll araalyla, kendisine kar mcadele
edenlerin bilinlerini bile biimlendirerek kuathn, burjuva ideolojisine
kar btn politik seenekleri sralayan aydnlarn da bu standartlama sre
cinden, bu btnn paralan olmalar nedeniyle, getiklerini, bylelikle de
uyumlulatklann ileri srmektedir. Kald ki, sz konusu aydnlarn radikal
olarak ileri srdklerini dndkleri de iktidarn onlara ayrd alanda,
burjuvazinin icazeti lsnde, yer almaktadr. Bu anlamda radikalizm de
bayalaarak soyut prestije, bugnlerde bir aydnn neye kar neye yanda
olmas gerektiini bilmenin verdii bir merulua dnmektedir (1997c:235;
2000:213). ada kitle kltr, sadece tm yaamn dev iletmelerce kuatl
m olmas nedeniyle deil, bugn geerli olan estetik znelcilik nedeniyle de
tarihsel bir zorunluluk kazanmaktadr (1997c:244; 2000:221).
Ak ve sevgi zerine de zgn yorumlarda bulunan Adomo, fragman
lar eklindeki eseri "Minima Moralia da (1997d; 2000) gncel ahlaki yaklam
'

lar eletirir. amzn anamalc ahlaknn ahlakszln arpc temellendir


melerle ortaya koyan Adomo; evlilik kurumunun kar birliklerine dayand
n belirterek (1997d:32, 33; 2000:31, 32), ancak elerin karlkl olarak ba
msz yaam srdrdkleri, ekonomik kann olmad ve birbirlerine so
rumluluk duyduklar bir ilikinin evlilik olabileceini belirtir. Bylesi bir ili
kinin ancak burjuvalarca yaanabileceini ancak bunun da yaanmasnn on
lann karlara bal doalar gerei olanakszlatn vurgulamaktadr. Asl
kadns olanlarn sert erkekler olduunu dnen Adomo, sert erkeklerin ka
dns olmadklarn gstermek iin hanm evlad kurbanlara gereksinim duy
duklarn, totalitarizmin de ecinsellikle birlikte yrdn savlar. zne
kerken, kendi cinsinden olmayan her eyi yadsmaktadr. Ona gre, "cinsel
etiin ilk ve tek temel nermesi: Sulayan her zaman hakszdr" anlaydr
(1997d:51-55; 2000:48-52).
Yaad ak ve efkati yeni gelen birine kaptrma korkusu iinde yaa
yan bir aktan daha dokunakl bir ey yoktur Adorno'ya gre: En deerli ml
k olan, aslnda mlk edinilemeyeni baka birine brakmak zorunda kalacak
tr. Tam bir mlk haline geldikten sonra sevilen kiinin yzne baklmaz artk.
Akta soyutlama, dlaycln tamamlaycsdr; bu dlayclk da, aldatc bi
imde, soyutun kart olarak, bu tek ve esiz varla ballk olarak gsterir
kendini. nsanlar mlk olmasalard, bakalaryla deitirilmeleri de olanakl ol
mazd. Ona gre sahici ak, zgl olarak tekine seslenir ve sahipliin yansm
imgesi olan kiilik putuna deil, sadece sevilen izgi ve zelliklere balanr
(1997d:88, 89; 2000:81, 82).
Bavuru Kaynakas

---- Hrsg. von Rolf Tiedemann, Philosophische Frhschriften, Gesammelte


Schriften, Band 1, Darmstadt:WBG, 1997a
---- Hrsg. von Rolf Tiedemann, Kierkegaard, Gesammelte Schriften, Band 2,
Darmstadt: WBG, 1997b
---- Hrsg. von Rolf Tiedemann, Dialektik der Aufklaerung, Gesammelte
Schriften, Band 3, Darmstadt: WBG, 1997c
---- Hrsg. von Rolf Tiedemann, Minima Moralia, Gesammelte Schriften,
Band 4, Darmstadt: WBG, 1997d
---- Hrsg. von Rolf Tiedemann, Negativ Dialektik, Gesammelte Schriften,
Band 6, Darmstadt: WBG, 1997f
---- Hrsg. von Rolf Tiedemann, Soziologische Schriften I, Gesammelte
Schriften, Band 8, Darmstadt: WBG, 1997h
---- Hrsg. von Rolf Tiedemann., Kulturkritik und Gesellschaft I, Gesammelte
Schriften, Band 10-1, Darmstadt: WBG, 1997j
---- Hrsg. von Rolf Tiedemann, Kulturkritik und Gesellschaft Il, Gesammelte
Schriften, Band 10-2, Darmstadt: WBG, 1997k
---- Hrsg. von Rolf Tiedemann, Negativ Dialektik fargon der Eigentlihkeit,
Begriff und Kategorien, Gesammelte Schriften, Band 6, Darmstadt: WBG,
(s: 137-166'dan yaplan yaynlanmam eviriden; (ev. Klaus Detlef
Wannig, Faik Kanatl, etin Veysal), 1997f
---- Minima Moralia, (ev. Orhan Koak), stanbul: Metis Yaynlan, 2000
---- Eletiri, Toplum zerine Yazlar, (ev. Ylmaz ner), stanbul: Belge
Yaynlar, 1990
---- Otoriteryan Kiilik stne, (ev. Doan ahiner), stanbul: Om Yaynevi,
2003
ADORNO, T.W. Kltr Endstrisi, (ev. Nihat lner vd.), stanbul: letiim
Yaynlar, 2007
---- Boyun Eme, (ev. Kaya ahin), Defter Dergisi, stanbul: Metis Yaynla
n, 1999, Say: 37, sayfa: 135-139
AOORNO, T.W. / HORKHEMER, M. Aydnlanmann Diyalektii I, (ev. Ouz
zgl), stanbul: Kabala Yaynevi, 1995
ADORNO, T.W. / HORKHEMER, M. Aydnlanmann Diyalektii II, (ev. Ouz
zgl), stanbul: Kabala Yaynevi, 1996
lheodor ludwig wiesengrund adomo 379

BOTIOMORE, T. Frankfurt Okulu, (ev. Ahmet idem), stanbul: Ara Yaynclk,


1990
DELLALOCLU, F. Besim Bir Giri: Adorno Yz Yanda, (Editr: E. Efe akmak),
Adomo: Kitle, Melankoli, Felsefe, inde; Cogito zel Says, stanbul:
YKY, s:13-36, 2003
GRNBERG, T. GRNBERG D. Toplumbilimleri Ynteminde Pozitivizm: Adorno
Popper Tartmas, (Editr: E. Efe akmak), Adomo: Kitle, Melankoli,
Felsefe, inde; Cogito zel Says, stanbul: YKY, S:124-141, 2003
HEGEL, G.W.F., (Hrsg. Johannes Hoffmeister) Phenomenologie des Geistes, Leipzig:
Felix Meiner Verlag, 1937,
HORKHEMER, Max., Nachgelassene Schriften, Gesamrnelte Schriften, Band 12,
(Hrsg. von Gunzelin Schmid Noerr), Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag,
1985
JAY, M. Adorno., (ev. nsal Oskay), stanbul: Der Yaynlan, 2001
JAY, Martin. Adorno., (ev. nsal Oskay), stanbul: Ara Yaynalk, 1989
KAUFMANN, D., Adorno ve Tanrnn Ad, (Editr: E. Efe akmak), Adomo: Kitle,
Melankoli, Felsefe, inde; Cogito zel Says, stanbul: YKY, S: 170-183,
2003
KOAK, O., Horkheimer ve Frankfurt Okulu, Akl Tutulmas, Metis: stanbul, 1990
LOHMAN, Hans-Martin., Adorno Aestetische Theorie, (Hrsg.) Van REJEN, Willem.
n: Adorno, Hamburg: Junius Verlag, 1987
LUNN, Eugane., Marxizm ve Modernizm, (ev. Yavuz Alogan), stanbul: Alan
Yaynclk, 1995
MAGEE, Bryan Yeni Dn Adamlar, (ev. Mete Tunay), Ankara: Birey ve
Toplum Yaynlar, 1985
REJEN van, W., Adorno: Bir Giri, (ev. Mustafa Cemal), stanbul: Belge Yaynlan,
1999
REJEN van, W. Adorno., Hamburg: Junius Verlag, 1987
SCHEFELBEN, Peter., Adornos Negativ Dialektik, (Hrsg.) Van REJEN, Willem. n:
Adorno, Hamburg: Junius Verlag, S:75-87, 1987
SOYKAN, .N., Mziksel Dnya topyasnda Adorno le Bir Yolculuk, stanbul:
Bulut Yaynlan, 2000
THYEN, Anke., Es gibt darum in der verwalteten Welt auch keine Ethik. Moral
und Moraltheorie n: Die Gesellschaftliche Theorie Adornos, (Hrsg.) von
AUER, Dirk. /BONACKER, Thorsten. vd. Darmstadt: Primus Verlag,
S:165-185, 1998
VEYSAL, etin., Nesneleme ve zgrleme Sorunu zerine, Ankara: Tekaa
Yaynevi, 2005
VEYSAL, etin., Felsefe Ansiklopedisi, C ilt I., Adorno Maddesi, (Editr: A. Cevizci),
stanbul: Etik Yaynlan, 2003
38o albnc blm

T.W. ADORNO N GENEL KAYNAKA


ADORNO, T.W., Hrsg. von Rolf Tedemann., Gesammelte Schriften in 23 Baende,
Darmstadt: WBG, 1997
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Phi/osophische Frhschriften, Gesammelte
Schriften, Band 1, Darmstadt: WBG, 1997a
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Kierkegaard, Gesammelte Schriften, Band 2,
Darmstadt: WBG, 1997b
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Dialektik der Aufklaerung, Gesammelte
Schriften, Band 3, Darmstadt: WBG, 1997c
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Minima Moralia, Gesammelte Schriften,
Band 4, Darmstadt: WBG, 1997d
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Drei Studien zu Hegel, Gesammelte
Schriften, Band 5, Darmstadt: WBG, 1997e
---- Hrsg. von Rolf Tiedemann., Negativ Dialektik, Gesammelte Schriften,
Band 6, Darmstadt: WBG, 1997f
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Negativ Dialektik Jargon der Eigentlihkeit,
Begriff und Kategorien, Gesamrnelte Schriften, Band 6, Darmstadt: WBG,
1997f, (s: 137-166'dan yaplan yaynlanmam eviriden; eviri: Klaus
Detlef Wannig, Faik Kanatl, etin Veysal)
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Aestetische Theorie, Gesammelte Schriften,
Band 7, Darmstadt: WBG, 1997g
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Soziologische Schriften l, Gesammelte
Schriften, Band 8, Darmstadt: WBG, 1997h
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Soziologische Schriften l, Gesammelte
Schriften, Band 9 / 1, Darmstadt: WBG, 1997
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Soziologische Schriften 11, Gesammelte
Schriften, Band 9/2, Darmstadt: WBG, 1997i
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Kulturkritik und Gesellsclaft 1, Gesammelte
Schriften, Band 10-1, Darmstadt: WBG, 1997j
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Kulturkritik und Gese/lschaft ll, Gesammelte
Schriften, Band 10-2, Darmstadt: WBG, 19971<
---- Hrsg. von Rolf Tiedemann., Note zur Literatur, Gesammelte Schriften,
Band 11, Darmstadt: WBG, 1997 L
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Philosophie der neuen Musik, Gesammelte
Schriften, Band 12, Darmstadt: WBG, 1997m
Hrsg. von Rolf Tiedemann., Die musikalischen Monographien,
Gesammelte Schriften, Band 13, Darmstadt: WBG, 1997n
lheodor ludwig wiesengrund adorno 381

Hrsg. von Rolf Tiedemann., Dissonanzen-Einleitung in die


Musiksoziologie, Gesammelte Schriften, Band 14, Dannstadt: WBG,
19970
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Komposition fr den Film-Der getreue kor
repetitor, Gesamrnelte Schriften, Band 15, Dannstadt: WBG, 1997
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Musikalische Schriften 1-III, Gesammelte
Schriften, Band 16, Dannstadt: WBG, 1997p
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Musikalische Schriften IV, Gesammelte
Schriften, Band 17, Dannstadt: WBG, 1997r
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Musikalische Schriften V, Gesammelte
Schriften, Band 18, Dannstadt: WBG, 1997s
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Musikalische Schriften Vl, Gesammelte
Schriften, Band 19, Darmstadt: WBG, 1997t
---- Hrsg. von Rolf Tedemann., Vermischte Schriften 1, Gesammelte
Schriften, Band 20-1, Dannstadt: WBG, 1997u
Hrsg. von Rolf Tedemann., Vermischte Schriften ll, Gesammelte
Schriften, Band 20-2, Darmstadt: WBG, 1997y
---- Minina Moralia, (ev. Orhan Koak), stanbul: Metis yaynlar, 2000
---- Eletiri, Toplum zerine Yazlar, (ev. Ylmaz ner), stanbul: Belge
Yaynlan, 1990
---- Otoriteryan Kiilik stne, (ev. Doan ahiner), stanbul: Om
Yaynevi, 2003
---- Boyun Eme, (ev. Kaya ahin), Defter Dergisi, stanbul: Metis
Yaynlar, 1999, Say:37, sayfa: 135-139
ADORNO, T.W. / HORKHEMER, M., Aydnlanmann Diyalektii l, (ev. Ouz
zgl), stanbul: Kabala Yaynevi, 1995
---- Aydnlanmann Diyalektii ll, (ev. Ouz zgl), stanbul: Kabala
Yaynevi, 1996
---- Kltr Endstrisi, (ev. Nihat nler vd.), stanbul: letiim Yaynlan,
2007
ARNOLD, Heinz., Ludwig (Hrsg.), Theodor W. Adorno, Gesamtherstellung,
Mnchen: Johannesdruck Hans Pribil KG, 1977
BACCE, H. E., (Edit.) Frankfurt Okulu, (ev. H. Emre Bace vd.), Ankara:
Doubat, 2006
BENJAMN, Andrew., (Edt.), The Problem of Modernity, Adorno and Benjamin,
Routledge: Landon anda New York, 1992
BOLTE, Gerhard., Von Marx bis Horkheimer, Darmstadt: Wisssenschaftliche
Buchgesellschaft, 1995
BOTIOMORE, T., Frankfurt Okulu, (ev. Ahmet idem), stanbul: Ara Yaynclk,
1990
BRUNKHORST, Hauke., Theodor W. Adorno, Dialektik der Moderne, Mnchen: R.
Piper, 1990
CEMAL, Mustafa., Hegel'in Diyalektii ve Olumsuz Diyalektik, (Hrsg.) Van
REJEN, Willem, Adorno inde, (ev. Mustafa Cemal), Hamburg: Junius
Verlag, S:75-87, 1987
AKMAK, E. Efe., (Editr) Adorno: Kitle, Melankoli, Felsefe, Cogito: zel Says,
stanbul: YKY, 2003
ALILAR, A. (Dzenleyen ve eviren), agda Felsefe, stanbul: Altn Kitaplar
Yaynevi, 1985
DANNEMANN, Rdiger (Hrsg.), fenseits der Polemiken, Frankfurt a.M.: Sendler
Verlag, 1986
DELLALOCLU, F. Besim., Frankfurt Okulu'nda Sanat ve Toplum, stanbul: Balam
Yaynalk, 1995
DELLALOCLU, F. Besim., Bir Giri: Adorno Yz Yanda, (Editr: E. Efe akmak),
Adorno: Kitle, Melankoli, Felsefe inde; Cogito zel Says, stanbul:
YKY, s: 13-36, 2003
DEMROVC, Alex., Nonkonformistische Intellektuelle, Frankfurt a.M: Suhrkamp
Taschenbuch Verlag, 1999
FRENZEL, Ivo., Kritik und Interpretation der kritischen Theorie, Raubdruck
GEUSS, Raymond., Eletirel Teori, (ev: Ferda Keskin), stanbul: Aynnt Yaynlan,
2002
GRNBERG, T., GRNBERG D., Toplumbilimleri Ynteminde Pozitivizm: Adorno
Popper Tartmas, (Editr: E. Efe akmak), Adorno: Kitle, Melankoli,
Felsefe, inde; Cogito zel Says, stanbul: YKY, S:124-141, 2003
GEYER, Carl-Friedrich., Aporien des Metaphysik- und Geschichtsbegriffs der kritischen
Theorie, Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft, 1980
GESEN, Bernhard., Die Entdinglichung des Sozialen, Frankfurt a.M: Suhrkamp
Verlag, 1991
GRENZ, Friedemann., Adornos Philosophie in Grundbegriffen, Frankfurt a.M:
Suhrkamp Verlag, 1974
GROSSNER, Claus., Ver/ali der Philosophie, Hamburg: Cristian Wegner Verlag, 1971
HABERMAS, Jrgen., Die Theorie des Kommunikativen Handelns, Band 1., il.,
Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag, 1981
HABERMAYER, von R., Adorno, SPECK, J. (Hrsg.), in: Philosophie der Gegenwart,
Gttingen:Vandenhoeck und Ruprecht, 1981
lheodor ludwig wiesengrund adomo 383

HESELER, J.H., STEGERWALD R. ve SCHLEFSTEN J. (Hrsg.), Die "Frankfurter


Schule" im Lichte des Marxismus, (Hrsg. von Johannes Heinrich von
Heiseler, Robert Steigerwald .hd Josef Schleifstein), Frankfurt a.M.:
Verlag ischer .Blaetter, 1970
HORKHEMER, Max., Nachgelassene Schriften, Gesammelte Schriften, Band 12, (Hrsg.
von Gunzelin Schmid Noerr), Frankfurt a.M.: S. Fischer Verlag, 1985b
JAMESON, Friedric., Late Marxizm. Adorno or the persistence of teh dialectic,
Verso, 1990
JAY, M., Adorno, (ev. nsal Oskay), stanbul: Der Yaynlan, 2001
---- Diyalektik mgelem, (ev. nsal Oskay), stanbul: Ara Yaynalk, 1989
KEJANLIOCLU, Beybin., Frankfurt Okulunun Eletirel Bir Ura: letiim ve Medya,
Ankara: Bilim ve Sanat Yaynlar, 2005
KIZILELK, Sezgin., Frankfurt Okulu, Ankara: An Yaymalk, 2000
KLAUS, G. / BUHR, M., (Hrsg.), Philosophisches Wrterbuch, Lepzig: VEB
Bibliographisches Institut, 1974
KNAPP, P. Gerhard., Theodor W Adorno, Berlin: Colloquim Verlag, 1980
KOLAKOWSK, Leszek., Die Hauptstrmungen des Marxismus, Band 3 (Zerfall),
Mnchen: Piper&co. Verlag, 1979
LANGE, E. / ALEXANDER, D., (Hrsg.) Philosophen Lexikon, Berlin: Dietz Verlag,
1987
LESER, Norbert., Ende der kritischen Theorie? V 112/172, Ts, 12 BI (Baslmam
alma) Frankfurt Stadt und Universitaetsbibliothek, Frankfurt a.M:
Horkheimer Archiv, 1970
LOHMAN, Hans-Martin., Adornos Esthetische Theorie, (Hrsg.) Van REJEN,
Willem. n: Adorno, Hamburg: Junius Verlag, 1987
LUNN, Eugene., Marxizm ve Modernizm, (ev. Yavuz Alogan), stanbul: Alan
Yaynclk, 1995
MAGEE, Bryan., Yeni Dn Adamlar, (ev. Mete Tunay), Ankara: Birey ve
Toplum Yaynlan, 1985
NEGT, Oskar., (Hrsg.) Aktalitaet und Folgen der Philosophie Hegels, Frankfurt a. M.:
Edition Surhkamp, 1970
OPPENS, Kurt vd., Ober Theodor W Adorno, Frankfurt a. M: Suhrkamp Verlag,
1968
OSKAY, nsal., (Hazrlayan)., Estetik ve Politika, stanbul: Eletiri Yaynlan, 1985
REJEN van, W., Adorno: Bir Giri, (ev. Mustafa Cemal), stanbul: Belge Yaynlar,
1999
REJEN van, W., Adorno, Hamburg: Junius Verlag, 1987
REJEN van, W., Philosophie als Kritik, Einfhrung in die Kritische Theorie, Atheneum
1984
384 itnc blUm

RTIER, Joachim., (Hrsg.), Historisches Wrterbuch der Philosophie, Band 2 D-F,


Darmstadt: WBG, 1971
ROHRMOSER, Gnter., Das Elend der kritischen Theorie, Freiburg: Rombach Verlag,
1970
SCHEBLE, Hartmut., Theodor W. Adorno, Reinbek bei Hamburg, 1989
SCHEFELBEN, Peter., Adornos Negativ Dialektik, (Hrsg.) Van REJEN, Willem. n:
Adorno, Hamburg: Junius Verlag, 5:75-87, 1987
SCHSCHKOFF, G., Philosophisches Wrterbuch, Stuttgart: Alfred Krner Verlag,
1982
SLATER, Phil., Frankfurt Okulu, (ev. Ahmet zden), stanbul: Kabak Yaynevi, 1998
SOYKAN, .N., Mziksel Dnya topyasnda Adorno le Bir Yolculuk, stanbul:
Bulut Yaynlan, 2000
STEGERWALD, Robert., "Eletirel Kuram" ya da "Frankfurt Okulu", (ev. Ouz
zgl), Felsefe Dergisi, stanbul: De Yaynlar, Ek.im 1987
THEUNISSEN, Michael., Gesellschaft und Geschichte, Berlin: Walter de
Gruyter&Co., 1969
THYEN, Anke., Negatv Dialektik und Erfahrung, Zur Rationalitaet des
Nichtidentischen bei Adorno, 1989: Suhrkamp Verlag
THYEN, Anke., Es gibt darum in der verwalteten Welt auch keine Ethik. Moral
und Moraltheorie_n: Die Gesellschaftliche Theorie Adornos, (Hrsg.) von
AUER, Dirk. / BONACKER, Thorsten. vd. Darmstadt: Primus Verlag,
5:165-185, 1998
TRCKE, Christoph ve GERHARD Bolte., Einfhrung in die kritische Theorie,
Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft, 1994
VEYSAL, etin., Nesneleme ve zgrleme Sorunu zerine, Ankara: Tekaa
Yaynevi, 2005
VEYSAL, etin., Felsefe Ansiklopedisi, C ilt 1., Adorno Maddesi, (Editr: A. Cevizci),
stanbul: Etik Yaynlan, 2003
WELLMER, Albrecht., Kritische Gesellschafttstheorie und Positivismus, Frankfurt
a.M.: Suhrkamp Verlag, 1969
WEST, David., Kta Avrupas Felsefesine Giri, (ev. Ahmet Cevizci), stanbul:
Paradigma Yaynlan, 1998
WESTARP, Michael ve GRAF Wictor., "Kritische Theorie" in der Sackgasse,
Merkr, Deutsche Zeitschrift fr eureupaeisches Denken, (Hrsg. von Hans
Paeschke), XXIX. Jahrgang, 1970 Heft 261-272,?? Verlag, 1970
WGGERHAUS, Rolf., Die Frankfurter Schule, Mnchen: dtv, 1997
WGGERHAUS, Rolf., Theodor W. Adorno, Mnchen: Verlag C. H. Beck, 1987
Herbert MARCUSE
( 1 9 Temmuz 1 898 - 29 Temmuz 1 979)
etin VEYSAL

Yaam ve Eserleri
arlkl bir Yahudi ailenin olu olarak 19 Temmuz 1898'de Berlin'de dn
Vyaya gelen Herbert Marcuse, Kari Liebknecht ve Rosa Lksemburg'un
askerlerce ldrlmelerinin ardndan Alman Sosyal Demokrat Partisi'nden
aynld. 1922'de Freiburg niversitesinde doktorasn tamamlad. 1922 - 1932
yllan arasnda ayn niversitede almalarn srdrd. Horkheimer ile bir
likte Sosyal Arahrmalar Enstits'nn kurulu almalanna katkda bulun
du. Adomo ile birlikte, 1936'da Paris'te yaynlanan Otorite ve Aile balkl a
lmay gerekletirdi. 1933'te Nazilerin Almanya' da iktidara gelmelerinin ar
dndan nce Cenevre'ye, ardndan Paris'e ve sonra da ABD'ye gitti.
Faist dncenin yarahcs olduu savlanan Hegel'i, 194l'de yaynla
nan Us ve Devrim adl eserinde savundu. Marcuse, liberalizmi kapitalizmin
rekabeti evresinin, faizmi de tekelci evresinin ideolojisi olarak tanmlad. Bu
balamda her ikisinin de kapitalizmin ideolojik grnleri sayarak, aralarn
da balar olduunu ileri srd. Sovyet Marxizmi almasnda Marcuse, eski
SSCB'nin de ABD gibi ileri ileyim teknolojilerine ynelmesini, baskc iktidar
yapsna sahip olduu gerekesiyle eletirdi. Marcuse, Eros ve Uygarlk al
masnda Freudcu ve Marxist kavramlan kullanarak yabanclama sorununu
inceledi, cinselliin bask alhnda tutulduu ada endstriyel toplumlar
eletirerek, basksz bir uygarln olanakl olduunu gstermeye abalad.
Tek Boyutlu nsan almasyla, ileri ileyim toplumlarnn ideolojileri zerin
de durdu. Bu eserinde zellikle ABD ve sanayilemi Bab toplumlarnn bas
kcln ortaya koydu. Bu lkelerde rn ve hizmet bolluunun yabancla
may beslediini, kiilerin bir ara, ey veya nesnelemi olduklan zerinde
durdu. Bylelikle kle bilinci ierisinde yaayan bir toplumun paras olarak
bireyin eletirel bilinten yoksun kaldn dile getirdi.
388 yedinci blm

Kardevrim ve syan kitabnda, estetie toplumsal zmlemelerinde


ok az yer veren Marxistleri eletirmi, devrimin 'Yeni Sol' diye betimledii
bir erevede ele alnabileceini vurgulam ve Marxist snf bak asna ye
ni bir bak as kazandrmtr. Sanatn insan zgrlemesine daha geni ola
naklar sunduuna inanan Marcuse, Adomo'ya benzer ekilde, sanatn bireyin
kendini gerekletirmesinde son snak olduunu dnmtr.
1968'li yllarda, Adorno ve Horkheimer'in tersine Marcuse devrimci
giriimlerin olanakl olduunu, zellikle renciler, aydnlar, akademisyenler,
entelekteller, iiler ve memurlarn yollarnn kesitiini, devrimin gerek
lemesinde btn oluturduklarn, gerekletirilen genlik ve ii eylemle
rinin gelecei kurma giriimleri olduunu ileri srmtr. Hayali geree e
virme abasnda umutlarm yitirmedii gzlenen Marcuse, sz konusu dne
min inanlan M'sinden (Marx, Mao ile birlikte) ncs olmay baarm
tr. O bu dncelerini, ok bilinen u ifadesinde dile getirmektedir: "Eylem
sonda deil, kuramn balangcndadr" . Bu dncesi balamnda Marx'a
yaklamnda yeri belirlenebilir. Onun, Adorno ve Horkheimer' den fark da
bu yaklamnda ortaya kmaktadr.
Onun yukarda sz edilenler dnda bakaca Trkede yaynlanma
m balca almalar: Hegel'in Ontolojisi ve Bir tarihsellik Kuramnn Temellen
dirilmesi (Hegels Ontologie und die Grundlegung einer Theorie der Geschich
tlichkeit, 1932), Kltr ve Toplum l, II (Kultur und Gesellschaft 1-11, 1965), Ele
tirel Bir Toplum Kuram Hakknda Dnceler (Ideen zu einer kritischen Theori
e der Gesellschaft, 1969), Kurtulu zerine Denemeler (Versuch ber die Befrei
ung), Olumsuzlamalar (Negations), Otoriteryan Devlet (Autoritaer Staat). Felse
fi dnceleri politik eylem alanna da yansyan Herbert Marcuse, 29 Tem
muz 1979'da Stranberg'de (Almanya) ld.

Politik Felsefe
Marcuse, kapitalizmin zorunlu elikisinin, reten ve alanlarla burjuvazi
(sermaye) arasnda olduunu syler. Marcuse, Bat dnyasnn yeni bir geli
im evresinde ve bu geliim evresinin bir kapitalist kar devrim sreci oldu
unu, kar-devrimin kresel nitelik ierdiini, ABD'de ve Bat'daki zellikle
ri ne ise bu zelliklerini baka yerlerin zgn koullarna uygun olarak dei
tiini ancak temel zelliklerin deimediini dnmektedir. Kar devrimin
temel belirleyenlerinden birinin yeni devrimleri engellemek olduunu ileri
sren Marcuse, yeni devrim kalkmalarndan ortaya kan korkunun, kar
devrimin parlamenter demokrasilerden polis devletine oradan da ak dikta
trlklere giden yolu atn dnmektedir. Kapitalizm, btn tarihsel dev
rimlerin en radikalinin tehdidine kar rgtlenme balamnda yapmaktadr
bu trden giriimleri. Bu yeni devrim, dnya tarihsel nitelikte ilk devrim olacak-
herbert marcuse 389

tr. Kapitalist sper gcn k, tamamen ona dayanan nc dnya l


kelerindeki askeri diktatrlklerin de sonunu getirecektir. Buralarda doacak
olan yeni ynetim rgtlenmeleri de kararl kurtulu hareketleri olacaktr
(Marcuse, 1987:11, 12; 1998:9, 10).
Sosyalist evrenin ekonomik, politik, ahlaki olduu denli estetik btn
sellii dile getirdiini belirten Marcuse, sz konusu btnselliin, radikal sol
kuram ve pratik ierisinde yer bulmasnn nedeninin kapitalizmin tarihsel ge
limesinin yant olarak anlalabilecei dncesindedir. Kapitalist ilerleme
yasas; "teknik geliim = artan toplumsal zenginlik = artan klelik", eklinde
belirlenebilir ona gre. Smr, meta dnyasnn ve hizmetlerinin sabit geJi
imini rnek gstererek kendini merulatrr; kurbanlar "iyi hayat"a giden
yolda kazalardr. Snfn (proletaryann) byk ksmnn orta snfa dnme
si nedeniyle Marcuse, radikal strateji ve amalarn gereklemesinin dayana
n artk, kk aznlk gruplar ve orta snf ile (bunlar; -beyaz ya da mavi
yaka diye anlan- memurlar, entelekteller, aydnlar, devrimci niversite
rencileri, komnizme inanan akademisyenler gibi) btnlk ierisinde olan
sosyalizme yz dnk proletarya oluturmaktadr (Marcuse, 1987:13,14;
1998:11, 12).
Marcuse'ye gre, devrimin tarihsel yeri, temel gereksinmelerin doyu
munun devlet kapitalizmi ya da devlet sosyalist toplumunu aan gereksinim
ler yaratt bir geliim dzeyine ulamtr artk (Marcuse, 1987:26; 1998:23).
Bu nemli dnce, aa damga vuran Yeni Sol yaklamn bir parasdr da.
Ona gre kresel yaylma, snrlarna gelmitir. nk ABD koruyuculuun
daki "bir btn olarak sermaye", dnyann her yerinde meydan okumalarla
karlamaktadr (Marcuse, 1987:30; 1998:27).
"Tketim toplumu" adlandrmasnn birinci snf bir yanl adlandr
ma olduunu belirten Marcuse, tketim toplumunun tekelci devlet kapitaliz
minin en gelimi dzeyinde kendini yeniden rettii biim olduunu belir
tir. Bask tam da burada yeniden rgtlenir ve "burjuva-demokratik" dnem,
yerini kardevrimci dneme brakr. Nazileri andran polis, istihbarat ve
kontrgerilla rgt, toplumun devrimci ve uyumsuz kesimlerini hedef al
makta ve parlamento zayflatlmaktadr, yurttalk ve insan haklar her za
man szde de olsa vardr ama yrrlkte deildir (Marcuse, 1987:31;
1998:28).
Su, kitle iletiim aralarnn en gzde elence aracdr ve bu iddet
gizli olarak gsz ama topluma uyumsuz olduu dnlen, dzene uyan
toplumun byk ounluunun yapmaya ynelmeyecei eyleri yapan azn
lklara (esmer derililer, radikal aydnlar, hippiler ve toplumdan farkl olanlar)
ynlendirilmektedir. Bu potansiyel karsndaki tek g, halkn yanl ve sa
kat bilincini, onlar kendi koullarn alglayabilmelerine ve yaamsal bir zo-
390 yedinci blm

runluluk olarak bunlar ortadan kaldrmaya yneltecek biimde dntr


mek ve halk tarafndan iddetli bir dmanlkla karlamasna ramen, hal
ka kurtulu yollarn ve aralarn sunmak anlamnda politik egitim grevini
stlenecek yetkinlikte rgtlenmi bir radikal Sol'un gelimesidir (Marcuse,
1987:35, 36; 1998:31, 32). Bu sistemin mutlaka kecei dncesinde olan
Marcuse, bu k sonrasnda hangi trden bir dzenlemenin gerekleece
inin sylenemeyeceini, ancak kitlelerin zeka ve iradelerine, bilin ve duyar
llklarna bal olarak bu sistemin yknhlar zerinde yeni bir toplum biimi
nin gelieceini ileri srmektedir.
nsan emei, deer yasas uyarnca metalar reten bir meta olmak ye
rine, zgrlk yasas uyarnca insani (zgrlemi bir insan varoluunun) ge
reksinimlerin karlanmas iin retim yapabilir; maddi ve dnsel kltrn
dntrlmesini ieren bir seenek olabilir. Bu seenek, kar-devrime ve
ideolojik biimde kapitalist evrenin imgesine kardr. Performans ilkesinin
zayflamasna katkda bulunan ve insanlarn (kapitalist sisteme kar) iinde
duyduklar gizli ve derin rahatszl aa karan gelerden bazlarn Mar
cuse yle sralamaktadr: Rekabeti olmayan bir davran biiminin ortaya
konuu, kaba kuvvetin reddi, iteki kapitalist verimliliin gzden drl
mesi, gvdenin duyarll, duyusalln onaylanmas, ekolojik protesto, s
mrgeci savalarda sahte kahramanln aalanmas, zgrlemi kadm
yalnzca erkek ayrcalklarnn baskc zelliklerinden eit pay almas bala
mnda betimlemeyen kadn kurtulu hareketi, anti-erotik ve priten nitelikli
plastik gzellik ve temizlik kltnn reddi. te bu tr eylemler tam da halk
"radikal hareket"ten ayran kar-deer ve kar-eylemlerdir. Ona gre, sz
konusu yaltmn da iki kk vardr: 1) Sosyalist, Marxist kuram ve pratiin
kitleler arasnda etkisi olmay ve, 2) zgr bir toplumla var olan toplum
arasndaki kkl farklln ve zgr bir toplum kurmann gerek olanaklar
nn mulak kalmas. Kurtulu bu yzden bir tehdit ve tabu olur. Ona gre
kurtulu, tketim toplumunun fetiizmini ykabilecek kkten farkl gerek bir
kar-bilincin gelitirilmesini n gerektirdii lde, yerleik dzenin snfl
eitim sistemi yoluyla halkn byk ounluunun ulamasn engelledii
bir bilgi ve duyarllk birikimini de n gerektirir. u an, Yeni Sol zorunlu ola
rak znde entelektel bir harekettir ve kendi saflar iinde varolan anti-en
telektel eilim aslnda dzen'e hizmet etmektedir (Marcuse, 1987:37, 38, 39;
1998:33, 34, 35).
Marcuse, kapitalist il. paylam ve 1968 Mays sonrasnda yakalanm
baarnnl sol militanlar, zellikle de devrimci renciler sayesinde kazan)-

1 ABD'de siyah aznlklarn harekete gemesi, Hindiin'indeki sulu sava siyasetini ortaya karan
halk muhalefeti ve kitle iletiim aralar ile hkmet arasnda ortaya kan abmalann.
herbert marcuse 391

m baarlar olduunu vurgulamaktadr (Marcuse, 1987:41; 1998:37). Yeni


Sol'un 60'l yllardaki hedefinin yeni ahlak, duyarln zgrlemesi, 'zgr
lk hemen imdi' talebi ve kltr devrimi olduunu belirterek eylem biim
lerinin de bina igalleri, kitle gsterileri, siyah militanlarla dayanma ve ey
lem birliini ierdiini gsterir Marcuse. Yeni Sol'un; militan yurttalk hare
keti, sava direnii hareketi, siyasi hippi hareketi gibi hareketlerden kkten
farkl olduunu vurgulamaktadr. Dzenin (ya da sistemin) devrimci hareke
te kar her zaman hazrlkl olduunu ifade eden Marcuse, iktidarn yasal ve
yasa d basklarnn mobilizasyonunun, Yeni Sol iindeki zayflklar, ideolo
jik atmalar ve rgtlenme eksikliini hzlandrdn vurgulamaktadr. Bu
nun nedenini, sol iindeki somut kar birliinin eksiklii ve amaca ilikin y
nelim ya da seeneklerin eitliliine balar (Marcuse, 1987:42; 1998:38).
Kavramlarn eylemesi (Verdinglichung), tekelci kapitalizmin snf
yapsnn zmlenmesini yanllar. Radikal ideoloji sklkla bir emek fetiiz
mine yenilir ki bu, meta fetiizminin yeni bir trdr (nk ne de olsa ig
c bir metadr). Marcuse, Marxist kuramda ii snfn potansiyel olarak dev
rimci klan nitelikten2 yalnzca birincisinin, Amerikan ii snfnn -prole
taryann- acl mirass olarak adlandrlabilecek kesimine, mavi yakal
emekilere uygulanabilir olduu dncesindedir. Ancak Marxist kavray,
bu niteliin birliini savunur. Proletarya, smrlen snf olduu iin de
il, gereksinim ve zlemi bu retim tarznn ortadan kaldrlmasn talep etti
i iin devrimin potansiyel znesidir. Bundan kan sonu udur: Eer ii s
nf, artk var olan toplumun bir ekilde "mutlak olumsuzlanmas" deilse,
bu toplumun iinde onun gereksinmelerini ve zlemlerini paylaan bir snf
olduysa, ne ekilde olursa olsun, iktidarn yalnzca ii snfna devredilmesi,
sosyalizme geiin niteliksel olarak farkl bir toplum oluturacan gvencele
mez. i snf bu geii gerekletirecek g olacaksa, deimek zorundadr
(Marcuse, 1987:42; 1998:38).
Btn baml snflar sermayenin karsnda gren Marcuse, ii sn
f ve Yeni Sol'un birlemesi gerektiini fakat bunun koullarnn henz sa
lanmadn belirtmektedir. Sendikal bilin, politik-sosyalist bilince dn
melidir. Bu birleme yalnzca, iki grubun her birinin kendi temelinde ve ken
di bilindnden, dertlerinden ve hedeflerinden yola karak hareket ettii top
lumsal deiim sreci iinde ortaya kabilir (Marcuse, 1987:45, 46; 1998:41 ).
Marcuse yeni tarzda rgtlenmenin, Leninist rgtlenmenin "sruf bilincinin
dardan gelitirilmesi" ve kitle partisiyle karlkllk ba olan Leninist n
cii 'nn ii snfnn ncln stlenen anlayndan farkl olacana iaret

2 1- retim srecini yalnzca o durdurabilir; 2- nfusun ounluunu oluturur, 3- kendi varoluu bi


le insan olmann olumsuzlanmasdr.
392 yedinci blm

eder. Komnist partiler ve sendikalar reformist stratejilerine karn, hala Sos


yal Demokrasi'nin Sol'undaki kitle rgtleridir. Bu nedenle hala potansiyel
olarak devrimci gtrler.
Yeni Sol'un (ya da radikal gruplarn) "iktidar ele geirme" ynelimi,
devlete kitle partileri liderliinde saldr dzenlemeleri anlamnda olumsuz
luklar tamaktadr. Bu olumsuzluklardan biri: Hkmetlerin polis ve asker
gc ile iiler arasndaki reformist bilincin yaygnldr. Bu duruma seenek
var mdr? Bu balamda, feodal toplumda burjuvazinin ekonomik iktidar al
masnn, siyasi iktidar almasndan nce olduuna dikkat eken Marcuse,
benzer bir gelime olanann tekelci kapitalist srete olanakl olup olmaya
. can tarhr. Devrimci ii denetimlerinin siyasi faktrlerin ekonomik ve
teknik faktrlere ncelikli olmas, bunun da ii snfnn yeleri arasndaki
radikal bir siyasi bilince dayanmas gerektiini ne srer. Eer Sol'un bu si
yasi radikallemesi gerekleirse, sistem ademi merkezi yap ve brokrasiden
kurtulmu ekilde zayflayacak ve sonuta bozulacakhr. Bu ademi merkezi
yet ve brokrasiden kurtulmuluun iaretlerine, tekelci kapitalizmin genel
durumunda da rastlanr: Bu eitsiz gelimedir. Tek tek fabrikalardaki ya da
fabrika gruplarndaki ii denetimi - halen kapitalist toplumdaki post-kapita
list (sosyalist) birimlerin "yuvalar" (hpk feodal toplumda ehirlerin burjuva
iktidarnn merkezleri haline gelii) gib:. Bu trden gelimeler devrimci gele
nein yerli halk kurullarnda kendini belirleme ve zynetim "konsey"lerin
(sovyetlerin) nemini yeniden gndeme getirecei dncesindedir. Bu an
lamda otoriter kitle partisinin seeneinin tarihsel mirass anari deil, ken
di kendine benimsenen disiplin ve otoritedir. Bu otorite, yalnzca mcadele
nin kendisinde ortaya kabilir ve mcadeleyi yrtenler tarafndan tannr.
Bununla birlikte, konseylerin kuram ve stratejisi de "aa" fetiizmine yenik
dmemelidir. Konseyler, bakaldran insanlar temsil ettikleri lde devrim
organlan olacaklardr. Dzenin, halkn ii ve bo zaman zerindeki tahakk
mnn krlmas gerekmektedir. Dorudan demokrasi, btn ynetici dele
gelerin "aadan" etkili bir denetime tabi tutulmas, sol stratejinin temel ta
lebidir (Marcuse, 1987:48, 49, 50; 1998:43, 44, 45). Bu balamda verdii rnek
aydnlahcdr: Deiimin, niversite ynetimine mdahalede rencilerin o
unluunun idareden daha ilerici olmas n kouluna bal olduuna dikkat
eker. Ona gre, tersi bir durum, deiimin Sol'a kar olaca anlamna gelir.
"ktidar halka" slogannn; vergi verecek durumu olmayan, yazlarnn
yaynlanmasna izin verilmeyen ve hapishanede yatanlar ifade ettiini vur
gulayan Marcuse, kendini-zgrletirmenin kendini-eitme demek olduu
nu; bunun ise bakalar tarafndan eitilmeye iaret ettiini dile getirmekte
dir. Gerek eitimin siyasi eitim olduu dncesinde olan Marcuse'ye g
re, snfl bir toplumda da radikal muhalefetin kuram ve pratiinde eitilip
herbert marcuse 393

denenmi liderler olmakszn siyasi eitim dnlemez. Bu liderlerin ilevi


de, kendiliinden protestoyu, dolaysz gereksinim ve zlemleri gelitirme,
toplumun radikal yeniden yaplanmas iin ama ans olan rgtl eyleme
evirmektir, yani dolaysz kendiliindenlii rgtl kendiliindenlie evir
mek. Kendiliindenlik otorite ile elimez: Devrimci pratik yaamsal gereksi
nimlerin tutumas olduu srece kkleri kendiliindenliktedir. Ancak bu
durumun dzenle bann olduu gncel pratie dikkat edilmelidir (Marcu
se, 1987:51, 52, 53; 1998:46, 47).
Marcuse, yeni bireyciliin, kiisel ve siyasal isyan ya da kurtulu ve
toplumsal devrim arasndaki iliki sorununu ortaya kardn dnr. Sz
konusu kartlktaki antagonizm dolaysz bir zdeletirmeye dnr. Dei
imin faillerinde radikal deiim olmakszn radikal toplumsal deiim ol
maz. Fakat bu bireysel kurtulu burjuva bireyi ama anlamna gelir. Ama bur
juva bireyi, basite toplumsal performans reddederek ekilip kendi hayatn
yaayarak alamaz. Gelecekteki zgr bir toplumun imge ve deerleri, zgr
olmayan toplumdaki kiisel ilikilerde grlmelidir. Szgelii cinsel devrim,
bir insanlk devrimi haline gelmez, politik ahlakla kesimezse, devrim falan
deildir. Ekoloji, rock ve ultramodern sanat, kltr devrimini uyumlanma
tehdidi alhnda tutmaktadr. zgrlk asl anlamn politik alanda kazanr. Bu
anlamda ayrm yapma ve belirleyici olma, kendi kendini disipline etmekle
olanakldr. Komnlerin de uyulmayan "yathra" etkisi olduundil srar
eden Marcuse, geneli hedeflemeyen ve btne yaylmam bir rgtlenme
olarak kaldka "komnleri" olumlamaz (Marcuse, 1987:53, 54, 55; 1998:47,
48,49).
"Mstehcenlik" zerine koca bir i alan kurmu, siyasetiyle ekonomi
sinde delilii kurumsallahrm bir toplumu hibir "mstehcenlik" ya da de
liliin oke edemeyeceini dnmektedir Marcuse. Kendi kendini disipline
eden bir rgtlenme zamannn gelmi olmas muhalefetin yenilgisini deil
de ufkunu gsterir. Dzenin kendi profesyonel katillerini kahraman, bakal
dran kurbanlarn da sulu olarak gsterdii yerde, kahramanlk fikrini dier
yandan esirgemek zordur. Devrimci g, kitlelerin ve snflarn sosyalist bir
toplum ina etmek amaayla, donanm ve kurulu dzeni ykma gcne sa
hipliinde; snrsz genel grev, fabrikalarn, hkmet binalarnn, iletiim ve
ulahrma merkezlerinin e gdml eylemler iinde igali ve bunlara el ko
nulmas gibi eylemlerde ortaya kar (Marcuse, 1987:56, 57, 58; 1998:50, 51,
52).
renci hareketini ikincil bir g olarak gren anlay eletiren Mar
cuse, bu anlayn, zellikle nc dnyada devrimci nclk y'!lparak ha.
yatlarn bu dava uruna feda eden rencileri (ya da snf kkei:t olmayan
memurlar ve aydnlar) incitir dncesindedir. Rudi Dutschke'nin kurumliir
394 yedinci blm

iinde uzun yry anlayn, zellikle kendi iini ustaca yaparak, dzenin
kurumlarnda bakalaryla alrken kendi bilincini koruyarak iyerine kar
alma yaklamn benimsemektedir. Bu yaklam, Marcuse ya da Dutschke
adna yle zetlenebilir; dzen denen btnn iinde olmak zorunluluunu,
onun iinde olmak ama eliii olmaya ve bylelikle de dzenin ynn d
nme evirmek eklinde dile getirmek olanakldr. Uzun yry, kar
kurumlar kurma yolunda youn abay da barndrmaktadr (Marcuse,
1987:59; 1998:53).
zgr medyann gelitirilmesine deinen Marcuse'ye gre, Yeni
Sol'un yaltlmlnn nedeni, byk bilgi ve doktrinasyon zincirlerine ula
amaydr. niversitelerin hala kar-kadrolarn yetitirilebilecei kurumlar
olarak i grebileceini, niversitelerin bu rollerinin kilit nemde olduklarru
belirtmektedir. Sosyalizm dncesinin, tarihsel zorunluluu belirsiz bir ge
lecee kadar uzanrsa bilimsel karakterini yitireceini vurgular (Marcuse,
1987:60, 61; 1998:54, 55).
nsanla doa -kendi doas ve d doa- arasndaki yeni ilikiyi yeni
bir boyut olarak grdn ve bu dncesini Kurtulu zerine Deneme (Ver
such ber die Befreiung) almasnda vurguladn belirtmektedir. Bu d
nce, doann radikal dnmnn toplumun radikal dnmnn b
tnsel bir paras olmas durumuna geldiine iaret eder. Ona gre, bu yeni
duyarlk, toplumsal deiimin bireysel bir gereksinme haline geldii ara,
"dnyay deitirme"nin siyasi pratii ve kiisel kurtulu drts arasndaki
dolaymdr. nsann zgrlemesinin arac olarak doann zgrlemesinin
almn u ekilde yapar Marcuse: 1 ) nsan doas; insann rasyonelliini ve
deneyimini oluturan asli tepki ve duygulan, 2) d doa; insann varolusal
evresi, toplumu biimlemek iin "doa" ile mcadele ettii yer. Doa tarihin
bir parasdr, tarihin nesnesidir; bu yzden, "doann zgrlemesi" tekno
loji ncesine dn anlamna gelemez, insan ve doay, smrnn hizme
tindeki bilim ve teknolojinin ykc kt kullanmndan kurtarmak iin tekno
lojik uygarln baarlarnn kullannun gelitirmek anlamna gelir. Doann
zgrlemesi, doadaki yaam-arbnc glerin elde edilmesi, yani bitmek t
kenmek bilmez rekabeti hareketlerin iinde harcanm bir hayata yabanc
olan duyusal estetik niteliklerin elde edilmesidir. Doaya hkmetme, insana
hkmetme anlamna gelir ki, doann zgrlemesi de bu anlamda insann
zgrlemesiyle kouttur. Ekolojik sorunlar da bu balamda kapitalizmle ili
kilendirilmek zorundadr. Bu noktada Marxizmin doay nesne (benzer bi
imde hammadde) olarak ele almas eletirilebilir (Marcuse, 1987:63, 64, 65.:
1998:56, 57, 58, 59).
Marx'n, "bitki gne iin bir nesne olduu gibi . . . gne de bitkinin
nesnesidir" dncesinde olduu gibi, zgrlemi duyular, kendi temelleri
herbert marcuse 3 95

dorultusunda ilerleyen bir doal bilimle birlikte, doann 'insan temellk


ne' yol gsterecektir. O zaman doa Marx'n ifade ettii biimde "salt fayda
olmaktan kacak", sadece madde -organik, inorganik olarak- deil, ayn za
manda kendi iinde bir yaam gc, zne-nesne olarak da ortaya kacaktr.
Bu anlamda duyular, "kendilerini, ey adna eyle ilikilendireceklerdir".
Marx'n bu dncesinin olgun materyalist kuram ncelediini onaylayan
Marcuse, bu dncenin, eyler dnyasn ayn zamanda insan emeiyle bi
imlenmi, nesneletirilmi insan emei olarak kavradn vurgular (Marcu
se, 1987:68, 69; 1998:61, 62).
Doann kurtuluu dncesi, evrende bir plan ya da amaa nceden
ortaya koymaz. Kurtulu dncesi, daha ok insann kendinde geerli hale
getirdii olanakl plan ve amaadr. Bu kurtulu ya da zgrlk dncesi
ni Adorno'nun szleriyle anlatr: Doaya "gzlerini amas", "zavall yery
znde nasl olabilecekse yle olmasn" salamak iin yardm etmek. Mar
xist kavray, doann kendi hz verici glerinin ve niteliklerinin yeniden
kefedilip zgrletii bir noktada, insan hazlarna uygun bir ortam haline
geldii bir evren olarak grr. Kapitalist doa smrsnn tersine, doa
nn "insani temellk" de iddetsiz, ykc olmayan bir ekilde olacaktr: Do
adaki mevcut yaam artra, duyusal ve estetik niteliklerde merkezilee
cektir.
nsann zgrl, bu yzden insan duyarlnda temellenmitir: Du
yular kendilerine grndkleri biimiyle verilenleri "almak"la kalmaz, veri
lenleri baka bir yetiye de (anlama yetisine) deitirerek iletir; daha ok, uy
gulamalarnda kendi kendilerine yeni olaslk ve yetenekler, eylere ait yeni
biim ve nitelikler kefederek gerekletirilmelerinde srarl ve yol gsterici
olabilirler. Duyularn zgrlemesi, zgrln henz olmad biimde; ya
ni bir duyusal gereksinim, Eros'u hedefleyen bir yaam itkisi olabilirdi. Ama
yabanalanu emee dayal bir toplumda duyular krlemitir. nk insan,
eyleri ancak kendine sunulduklar biimiyle almaya ynlendirilmitir. By
lelikle, var olan egemenliini insann yalruzca bilincinde deil, ayn zamanda
duyularnda da yeniden retir. Baska totaliter diktenin ilkeleri krlmadka
bu byle kalr (Marcuse, 1987:74).
Yalnzca Marxist anlayn, idealizmin eletirel, akn unsurunu koru
yarak insann zgrl ile doal zorunluluun, znel ve nesnel zgrln
uzlam iin maddi, tarihsel zemini aa kard grnde olan Marcuse,
bu birliin zgrlemeyi ngerektirdiini vurgular. Yani kapitalizmin kurum
larn kaldrarak yerine sosyalist kurumlar ve ilikileri getirecek olan devrim
ci praksisi. Fakat bu geite duyularn zgrlemesi bilincin zgrlemesine
elik etmeli, bylece insan varoluunun btnln kapsamaldr. Bireyler
eer birlik halinde niteliksel olarak farkl bir toplum kuracaklarsa btn ig-
396 yedinci blm

dil ve duyarlklarnda deiime uramaldrlar. Ama bu noktada Marcuse


sormaktadr: "Fakat bu yeniden yaplanmada estetik gereksinimler neden
vurgulanyor?" Bu soru, "sanat" altbal blmnde yantlanacaktr (Mar
cuse, 1987:76, 77; 1998:69).
Wilhelm Reich, faizmin kaynaklarn srarla igdlerin bastrlma
snda aramakta haklyd; cinsel zgrl faizmin yenilgisini salayacak
asl neden olarak grmekle hata etti Marcuse'ye gre; cinsel zgrlk, insann
fiziksel igc niteliinin ve alma gnlerinin devaml olarak azaltld ge
limi dzeyinde, kapitalist sistemi tehlikeye drmeden srekli artarak
gerekleebilir. Bunun tesinde bir dzeyde, igdsel kurtulu cinsel enerji
nin yaam tarzn toplumsal, siyasal dzleme doru deitirmeye alarak
erotik enerjiye dnt bir noktada, toplumsal kurtuluun bir gc haline
gelebilir (Marcuse, 1987:125; 1998:115).
"Oturup tartalm" ibaresi hakl olarak aka olmutur. nk Penta
gon'la (ABD Savunma Bakanl) silahlarn ldrc gc ve fiyatlar dn
da ne konuulabilir? Bakanlar, danmanlar ve i adamlar kendi aralarnda
konuabilirler ve bu aile ii bir deerlendirmedir; hepsi de yerleik iktidar ya
psnn salamlatrlmas konusunda hemfikirdirler ve iktidar "dndaki"
birileriyle bunun tartlmas ocukadr (Marcuse, 1987:127; 1998:117).
Ama yine de, bu sistem iinde hem konumak hem de eylem yapmak
iin bir zaman vardr ve bu zaman, glerin somut toplumsal dalm tara
fndan belirlenerek ortaya konur. Radikal kitle hareketinin olmad ve solun
karlatrlamayacak derecede zayf olduu yerde radikal kitle hareketi yal
nzca kendini snrlayc olabilir. iddeti artar, bask ve ykc glerin g ya
psnn elinde toplanmas ile isyana dayatlm olan eyler yeniden birliin,
yeniden deerlendirmenin eylem alan haline gelmelidir. Stratejiler, kardev
rimle mcadele edecek ekilde gelitirilmelidir. Sonu; byk lde gen
kuan geni apl siyasi eyleme gei iin vazgeilmez olan ngerekleri sa
lama yeteneklerine; yani mcadeleden ekilmek ve uzlamak yerine, yenilgi
den sonra, uzun eitim srecini srdrme yolunda yeni bir duyarllk ve akl
clk temelinde yeniden birlemeyi ve gelimeyi renmelerine baldr. n
k bir sonraki devrim, kuaklarn ii olacaktr ve "kapitalizmin nihai krizi"
rahatlkla bir yzyldan fazla srebilir (Marcuse, 1987:128; 1998:117).
Magee, Yeni Sol'un sekinci olduunun ne srldn syler. Ma
gee'nin, "moda, gelip geici akmlar Yeni Sol adlandrmal yaklamda ii s
nfnn da yerini ald" dncesine kar Marcuse; hibir zaman "katalist
gruplarn, devrimin znesi ve yapclar olarak ii snfnn yerini alabilece
ini" ileri srmediini, bu gruplarn eitsel olduklarn, politikayla ilgilenen
ama yalnzca ilgilenmekle kalmayan eitsel gruplar olduunu ileri srmekte
dir. Bu gruplarn temel ilevi, bugnk toplumlardaki iktidarn elinde bulun-
herbert marcuse 397

durduu bilin biimlendirimini ve gdleyimini inceleyip, buna kar de


erlendirmeler yaparak bilinlenmeye ve bilinlenmenin gelimesine yardm
a olmaktr. Fakat, apaktr ki bu gruplar ici snfnn yerini alamazlar (Ma-

gee, 1985:72).
Frankfurt Okulu'nun dl.linin adal, anlalmaz olduunu, oysa kitlele
re kendini anlatmak (varolan toplumsal sorunlardan hareket eden diyelim biz
buna) isteyen dnrlerin anlalmaz dil kullanmlannn bir engel olarak
anlaldn belirtir Magee. Kendinin de Adorno'dan baz pasajlan anlama
dn itiraf eden Marcuse, Adorno'nun sz konusu anlalmazln; olaan
dilin, olaan dzyaznn, hatta incelmi olannn bile yerleik toplum yaps
tarafndan, bireyin toplumdaki iktidar yaps tarafndan denetlenmesini ifade
etme durumunda braklacak derecede istila edilmi olmasna ve Adorno'nun
bu srece kar kabilmek iin de kullanlan dilin uymaclktan kurtulmu ol
mas gerekliini gerekletirme giriimine balamaktadr. Bu ise sentaksla,
gramerle, szck ya da tmcelerdeki imla tercihlerinde allm olandan ay
rlmay gerektirir (Magee 1985:73).

Bah Ahlak ve Sovyet Ahlak


Marxist teori uygulamasnda; Sovyet ahlak, deerlerle olgular, dnce ile
gerei, bireyin zel kar ile toplumun, hatta insanln genel karn, bilim
sel bir temel zerinde bir btn halinde birletirme iddiasndadr. Ayrca,
Sovyet ahlak felsefesi, herkese zgrlk ve insanca bir yaam getirecek tek
davran, tutum ve uygulamay kendisinin gsterdiini ileri srer. Bu uygu
lama, toplumsal olduu kadar bireyseldir; yani bu uygulama, bir ortak dava
temeli zerinde bireyi toplumsal grupla birletirecek ve bu dava dolaysyla,
bireyin zel sorunlar, btn grup tarafndan paylalacaktr (Marcuse,
1969:220).
Bylelikle ona gre, Sovyet ahlak felsefesi, Bat ahlak iinde birbirin
den koparlm olan birey ve toplumun fikir ve yaam alanlarn birbirine
kaynatrmak iddiasn ortaya atm olur. Bat ahlak grne gre insan, z
gr ve ahlaki yaantyla badaan, hi deilse bylesi bir yaanty engelle
meyen bir doal ve toplumsal evre iinde kendi oluumunu gerekletire
cektir. Oysa gerekte, yaam koullarn kstlayc ve kart olduu iin de
evrimin ahlaki kiiliin gelimesine frsat tanmayacak bir.durumda olduu
ortaya kmtr. Bu yzden, grlerin yeniden deerlendirilmesi ve yeni
den yorumlanmas gerekmektedir: nsann iyaps, d yaantsndan ayrl
m ve ahlaki kiilik, feragat, ac ve basklar kapsayan ve hatta gerektiren bir
biimde tanmlanmtr. Bat ahlak felsefesinin hareket noktas olan gerilim,
giderek artan maddi ve entelektel kaynaklarla, bunlarn bireysel ihtiyalar
iin kullanlmas arasndaki, self-determinasyon istei ile bu self-determi-
nasyonun gerekteki kstlanmas arasndaki, eitlikle insarun insana kar
srp gitmekte olan insan d davranlar arasndaki adalet fikri ile adalet
ten uzak uygulamalar arasndaki ztl belirtir. Ayn zamanda da bu ztl
hakl gsterir. Ahlak asndan onaylanm ve kabul edilmi olan bu dn
celerin gerekteki kstlan, Bat ahlaknn dayanak noktalarn sarsar gibi
dir. Ayrca, bu kstlamalar, insan yaamnn karsna3 elikili inan ve de
erler karmhr. Bunun tersine olarak, Sovyet ahlak felsefesi, bu elikileri
zer, ahlaki deerlerle pratik deerleri bir btnle kavuturur gibidir. Ba
b ahlak bu btnlemeyi salayamam ya da maddi dnya ile manevi dn
ya arasndaki gerilimi, ahlaki davrann n gereklilii olarak grd iin
bu btnlemeyi gerekletirmemitir. Bat ahlak felsefesiyle Sovyet ahlak fel
sefesinin ztl, zgrlk ve gven deerlerine verilen arlkla kantlanabi
lir.
Bah zgrlk dncesi, bireyin sorumluluk stlenerek kendi kaderi
ni kendi kurmasn salayacak ekonomik ve siyasal kurumlar kanalyla ger
ekletirilir. Bireyin yaam kendi faaliyetinin bir sonucu olacak, yani eit ko
ullarda donatlm dier bireylerle giriecei serbest rekabet iindeki kendi
eylemine bal olacaktr. Bu felsefe uyarnca, zgrln (yasa, medeni hak
lar ve mlkiyet gvenlii gibi) kurumlam bekileri, yaamn geni alanla
rnda, bireyi zorunlu olarak kendi aralaryla ba baa brakrlar. Ekonomik
sre, karmak ve hesaplanamaz duruma geldike sradan bireyin kontro
lnden kp, bireyler st gler ve sreler dzeninde bamsz olduka, bu
alanlar gvensizlik alanlan olurlar. Bu durumda, ekonomik alandaki zgr
lk, tm i kategorilerinin szn gerek anlamyla "kapanmas", nceden be
lirlenmi davran kalplarnn katl, istenilen alma tarzlarnn standardi
zasyonu yoluyla ortadan kalkar veya bu zgrlk, insanlarn byk oun
luunun gze alamayaca (isizlik, "geride kalma", toplum d olma gibi)
bir takm tehlikelerle karlamaya yol aar. zgrle kar yaplan saldr
lar ussal ve teknik ilemler gibi grnr. Bu saldrlarda kimsenin suu ve g
nah yoktur. Bunlar ada endstri toplumundaki i blmnn yan rn
leridir (hatta belki gerekleridir) ve bu itibarla, etkinlik ve geliimin birer do
al sonucudur. zgrln deeri konusunda kukular uyanr. deolojide ol
masa bile, gerekte, zgrlk yeniden tanmlilnmaktadr. zgrlk artk es
kisi gibi, kiinin kendi yaamn, potansiyellerini ve bunlarn gerekletiril
m esini kendi sorumluluu ile yrtmesi anlamna gelmez. Bugnk taum
iinde zgrlk, ilerleyen bireyci toplumun siyasal felsefesinin, zgrle
bugne dek yklenmi olduu anlamdadr; yani bireyin "doal" zgrl,
yasalarla engellenmemi ya da yasalarda yer almam eyleri yapma gibi bir

3 insan adale!ine kar ilahi adalet, pozitif yasalara kar doal yasalar, toplum llerine kar aile ku
rallar gibi.
herbert marcuse 399

uygar zgrle teslim olmas anlamndadr. Bu meru zgrszln kabu


l olarak da tanmlanabilir. Ama bu tr zgrszlk, gvenlik demektir. z
grlk lleri, zerk bireyden, bireyi yneten toplumun bal olduu yasa
lara aktanlmhr. Bu yasalar, ekonomiyi, ortak serveti, ulusu, uluslar birliini
yneten yasalarla kaynarlar. Ancak, bir yandan, bireyin bu ezici, siyasal ve
ekonomik kozmos iinde gvenliinin salanaca belirtilirken, te yandan
da bireyin "gerek" zgrlnn "i" yapsndan tremesi ve hatta bu iya
pdan meydana gelmesi (yani vicdan, dnce, inan zgrlkleri gibi bir
zgrlk olmas) beklenir. Bylece, gerek yaamda gvenlie kavuma iste
i, zgrlk deerinden stn tutulduu ve hatta zgrlk pahasna elde
edinmek istendii halde zgrlk ve gvenlik bir ahma haline girer. Bu a
tma, ancak bamszlk ve zerklik etmenlerini asgariye indirmekle, yani
bunlar gvenlik uruna feda etmekle zlebilir. Oysa, insan zgr, efendi
ve kanun koyucu olarak alan Bah ahlak felsefesinin tm ideolojik gelenei ba
mszlk ve zerkliin feda edilmesi eilimine kar koyar (Marcuse,
1969:222-223 ).
Sovyet ahlak felsefesinin, zgrlkle gvenlik arasndaki ahmay
zmek iin gsterdii yol, zgrln "olumsuz" ynleri, bireyin, halkn
byk ounluu iin yetersiz olan kendi aralaryla ba baa brakld
alanlardr. renim, eitim ve meslek seimi; kiinin kendi salk ve yallk
dzenini gven altna alma zgrl; okuma, yazma ve eitli fikirleri din
leme hakk ya azalhlm ya tamamen kaldrlm; Sovyet ahlak gr de bu
nu hakl bulmutur. Bu alanlardaki geleneksel zgrlkler, alma dzenine,
salk sigortasna, sansre, hareket kontrolne vb. baml klnmhr. Meru
zgrlk alan alabildiine geniletilmi ve insan yaamnn, Batda kutsal bir
dokunulmazlk iinde kalan alanlardaki bireyin "doal" zgrl aka ve
sistematik olarak boyun emeye zorlanmhr. Ancak, Sovyet ideolojisi ve
Sovyet amalan ortam iinde, geleneksel zgrlklerin bask alhna alnmas
"olumlu" bir fonksiyon yklenir ve Sovyet ahlak felsefesi, bunu, gerek z
grle bir hazrlk olarak yorumlar. Geleneksel zgrlkler, Sovyet ahlak
grnce kolaylkla deersiz saylabilmektedir. nk Sovyet gr asna
gre, bunlar ekonomik gvenlik iinde somutlahrlmadka, yani ihtiyalar
dan kurtulmadka, halkn byk ounluu iin sadece birer ideoloji ve hat
ta hayal olarak kalmaya mahkumdur (Marcuse, 1969:224-225).
Bir baka deyile, siyasal ve entelektel zgrlk iin gerekli n koul,
yaam gereklilikleri iin yaplan gnlk mcadeleden kurtulmaktadr. Bu da,
snfsz bir toplumun varln gerektirir. Marxist gr uyarnca, ekonomi bi
reyin "kaderi" olmaktan kh lde, yani bir belirleyici etmen olarak belir
lendii, ortak dzendeki bireylerin ussal denetimi altna girdii lde, insan
bir ekonomik zne olmaktan kurtulur. Marx'a gre, ekonomik zgrlk, "ki-
400 yedinci blm

inin ekmeini kazanma" yolundaki bitmez tkenmez aba alannda serbest


rekabet demeye geldii srece, asl zgrln yadsnmas demek olur. n
k serbest rekabet anlamndaki ekonomik zgrlk, insann tm zamann ve
enerjisini "yabanclam alma" dzeninde, yaamn ihtiyalarn sala
mak iin harcamasn zorunlu klar. zgr birey kavram, zgr ekonomik
zne anlamn kapsad lde, bir zgrszlk kavram olur. nk "eko
nomi", yani, rekabet dzenindeki yaam mcadelesinin yer ald ihtiyalar
alannn tm, yabanclam alma alan olduu srece, bireysel zgrlk
alan olamaz. Bu alann, ortak dzendeki bireylerin ussal ve kolektif deneti
mine girmesi orannda, "ekonomik zne" ve ekonomik zgrln ara ge
releri olan teki erkinlikler, bireyin zgrl iin kanlmaz gerekler ol
maktan karlar. Bu durumda, eskiden bireye zg olmu olan haklarn b
yk blm, topluma zg duruma gelir. Ve ihtiyalar alan, ortak dzende
ki bireylerin deil de, bu bireylerin stndeki devletin ussal denetimi altna
girerse, bireyin bu alandaki hak.lan, devleti ilgilendiren haklar durumuna ge
lir (Marcuse, 1969:225-226).
Bir bamsz g olarak ihtiyalar alann denetleyen devlet, ayn za
manda bireyin kiisel isteklerini, amalarn ve deerlerini de kontrol altna
alr. Kiinin i dnyas ile d dnyas, zel yaam ile toplum yaam arasn
daki (ve Bat ahlak felsefesinin yaam etmeni olan) atmann, sistematik ola
rak azaltlmas, gerek Sovyet ahlak felsefesinin gerekse Sovyet toplumunun
temel devlerinden biri olmutur. sel ve zel deerler dsallatrlm, ya
ni, insan btn oluumuyla bir toplumsal ve siyasal varlk durumuna getiril
mitir (Marcuse, 1969:226).

Komnist Ahlak lkeleri


Sovyetlerin ahlak felsefesi yorumlarna gre; ahlak felsefesinin iki dzeyi var
dr: Bunlardan biri, "insan ahlaknn, snf kapsamna girmeyen temel ilkele
ri"ni tanmlayan, teki ise, bu ilkelerin anlatmn ve "komnist ahlak" iin
deki belirli oluumu gsteren dzeylerdir. Ancak ona gre birinci dzeyin,
zmleme iin yeterli malzeme salayacak sistematik bir anlatm ve yorumu
olmamas gibi bir sorunla kar karya geliriz. "nsan ahlaknn temel ilkele
ri" nin sistematik trevi olmay hi kukusuz, ahlakn siyasallatrlmasn
dan gelen doal bir sonutur. Ahlaki deerlerin siyasal deerler ve ahlaki
davranlarn doru siyasal davranlar durumuna geldii arada bamsz
ahlak ilkelerine yer kalmaz; daha dorusu, bunlarn nesnel geerliliklerinin
trevlerine yer verilmez. Bununla beraber Sovyet ahlak bilimi, Sovyet toplu
munun kendine zg amalarnn, insanln evrensel kan, yani herkese z
grlk tannmas ile ayn paralelde olmas bakmndan evrensel geerlilik id
diasndadr. Ama "burjuva ahlak ilmi" de ayn iddiada bulunur. Sovyet ahlak
herbert marcuse 401

felsefesinin ykmlendii "insan ahlaknn temel ilkeleri" bylelikle, burjuva


ahlak felsefesinin ykmlendii ilkelerle usulen akr. Yine ayn nedenle ev
rensel geerlilii olan ilkeler, komnist ahlakn kendine zg ilkeleriyle kay
narlar. Sovyet ahlak felsefesi ortamnda evrensel geerlilii olan ilkeler, an
lam ve nemlerini komnist ahlaka zg ilkelerden alrlar. Bu ilkeler ise, Sov
yet toplumunun geliimine uygun olarak tanmlanrlar. Bu yzden imdi bu
ilkeler toplumsal ve siyasal fonksiyonlar iinde incelenmelidir. Daha balan
gta grlecektir ki; komnist ahlakn kendine zg ilkeleriyle evrensel ge
erlilii olan ilkeler, alacak derecede burjuva ahlak ilkelerine benzemekte
dir. Sovyet anayasasnn, "vatandalarn temel hak ve devleri"ni, "burjuva
demokratik" ideoloji ve uygulamadan ald gibi, Sovyet ahlak ilkeleri konu
sundaki nermeler de burjuva ahlak ilkelerinden kopya edilmi gibidir. deo
loji ile gerek arasndaki ayrm belirtmek gereksizdir. Taklit ya da benzetme
olduu gibi kalr. ki rakip sistemin siyasal dinamiklerini niteleyen tarihsel bi
rarada yaama, bu sistemlerin ahlak grlerinin toplumsal fonksiyonlarn
da tanmlar (Marcuse, 1969:248-249).
Marcuse'ye gre, Sovyet ahlak felsefesinin tand en yce ahlak de
erlerini, gzden geirdiimiz zaman Bah ahlak felsefesinin ei olmayan bir
tek ahlak, fikir ya da fikirler grubu gremeyiz. tina, sorumluluk, ak, vatan
severlik, gayret, sebatl alma, drstlk, alkanlk, kiinin evresindekile
rin mutluluunu bozacak davranlarn engellemek, ortak kara sayg besle
mek gibi deerler arasnda Bat geleneinin ahlak llerine smayan bir tek
deer dahi yoktur. Komnist ahlakn kendine zg ilkeleri de bu benzerlii
srdrrler. 1920'de Lenin'in belirtmi olduu deerler hiyerarisi neredeyse
kelimesi kelimesine yinelenmitir; tamamen ve salam biimde yerlemi bu
lunan, Sovyet devleti asndan ele alnd zaman, bu hiyerariye yaplan ek
lemeler salt birer yeniden formle edi olarak kalrlar.
Ahlaki deerler hazzn deve balanmas, yani kiinin her eyini dev
letin, partinin ve toplumun hizmetine vermesi konusunda fikir birlii iinde
dirler. zel yaamdaki ahlak asndan ele alnd zaman, bu, ocuk yapma
ve yetitirmeye ynelen tek eli aile ilikileri; yerleik grev blmnde d
zenli alma ile bo vakitlerin, bir ama olmak yerine almaya hazrlk ni
teliinde bir dinlenme ve enerji toplama durumuna gelmesi demektir. Bu
hangi adan baklrsa baklsn, rekabet dzenindeki bir alma ahlakdr. Bu
alma ahlak, Sovyet devletinin belirli karlarna gre sertletiren ya da
geveten4 ve burjuva ahlak kadar esnek olmayan bir ahlak grdr (Mar
cuse, 1969:250).

4 rnein; gayr meru ocuklar konusundaki kab tutumun, siyasal balln, alma yeterliliinin,
parti dzencesinin gerektirdii eylerle atmas durumunda gevetilen, bir devlet mlknn aln
mas ya da sabote edilmesi durumundaki cezalarda olduu gibi sertletirilen.
402 yedici bliim

Ona gre, Sovyet ahlak grnn gerek fonksiyonunu tarumlamak


bakmndan, almarun eitli alan ve biimlerinin byle eitletirilmesi b
yk nem tar. Marxist teori, insan potansiyellerinin gereklemesini sala
yan alma ile "yabanclam alma" arasnda temel bir ayrm yapmhr.
Maddi retim, mekanikletirilmi ve standartlatrlm almann tm,
yabanclam alma olarak alnr. Bu ayrm dolaysyla zgrln gerek
letirilmesi, mevcut alma dzeninden tamamen ayn bir toplumsal alma
dzenine atfedilir. Toplum dzeninde, insan yetilerinin, zgr faaliyeti tar
zndaki alma, toplum iin bir "gereklilik", bir "hayati ihtiya" durumuna
gelecek ve yaam iin gerekli maddelerin retimi, ne alma zamanrun t
mn alacak ne de bireyin asl ura olacakhr. Bu, son zmlemede yaban
clamann ortadan kaldrlmas demektir. Marx'a gre, yabanclamann or
tadan kaldrlmas, sosyalizmi uygarln "daha st dnemi" olarak tanmla
yan ve onaylayan bir olgudur. Sosyalizmi de insan yaam belirler: Bu yeni
yaamn anlam ve deeri, alma zamanna gre deil, bo zamana gre ta
nmlanacak ve belirlenecektir. Bir baka deyile insan, ancak yaam iin ge
rekli maddelerin retim alan dnda ve "tesinde" kendi oluumuna ulaa
bilir. retimin sosyalizasyonu bu alma alannda harcanan zaman ve ener
jiyi asgariye indirmek ve zgrlk alanndaki bireysel ihtiyalarn geliimi
ve doyumu iin verilecek zaman ve enerjiyi azamiye karmak amacn g
der.
Bu grn tersine olarak Sovyet alma ahlak, yabanclam ve ya
banclamam alma deerleri arasnda bir ayrm gzetmez: Birey enerjisi
nin ve hevesinin tmn, kendi iinde bulunduu ya da otoriteler tarafndan
yerletirildii greve vermek zorundadr. Bah toplumunun kreltilmi birey
leri karsnda, Sovyet sistemin her ynyle bireyleri gelitirme olana sa
lad yolundaki Sovyet Marxist iddia; yabanclam alma ile yabancla
mam alma arasndaki kesin ayrmn kaldrlmas temeline oturtulmutur.
Ancak komnizmin Sovyet Sosyalist yapsna, Marx ve Engels'in komnist
toplum kavramlar uyguland zaman, Sovyet kavram ile Marxist kavram
arasndaki ayrlk derhal gze batar: Sovyet grne gre, bireyin tamamen
geliimi demek, ok usta bir emeki olmas demektir. "Sosyalist dzende a
lma niteliinin deitii" iddia edilir; bu gre bal olarak, "herkesin,
kendisinin ve insanlarn, iyilii uruna yeteneklerine gre almas zorunlu"
grlr. Kiinin yetilerine uygun olarak almas, "yaam ihtiyalar alann
daki" alma olarak kald srece, yani insan yetilerinin zgr faaliyeti ol
mad srece, bu formln ne sosyalist ne de komnist bir nitelii olamaz
(Marcuse, 1969:252-253).
herbert marcuse 403

Eros, Uygarlk ve Tek Boyutlu nsan


Eros ve Uygarlk'ta ve Tek Boyutlu nsan' da sz edilen, aslnda anlamsal kkle
ri Freud'da olan temel kavramlardan "Olgusallk lkesi" ve "Edimleme lke
si"ne ksaca da olsa deinilerek aklk getirilmelidir: "Olgusallk lkesi" (rea
lity principle); birincil ve doutan olan "Haz lkesi" karsnda kazanlan
ikincil ansal etkinliktir. evrenin istemlerinin bilincine vararak bunlara
uyum gsterme bilincidir. "Olgusallk" greli bir terimdir ve ilkin "ideallik"
ile kartlk iindedir. Freud bu terimin greli kar ucunu "haz" ile ilikilen
dirdii iin, "olgusallk", hazzn kart olma yan anlam da kazanr. Bu ise
"ac" dr ve bylece olgusallk (somut yaam ya da dnya koulu) bu kart
lk iinde basky ve dolaysyla mutsuzluu imler. Uygarlk mutsuz olmak
zorundadr: Olgusallk mutsuzluktur. Gerekte, yalnzca hazzn kart ol
makla kalmayan olgusallk, idealin kart olarak, "kt" olan da imler ve bu
anlam Freud'un kullanmn glendirir. Burada ilgin nokta Freud'un genel
dizgesinde idealliin (zgrlk, gzellik, iyilik) hazza indirgenmesidir. Fre
ud genel insanlk kuramn ruh bilimsel dizgeye snrlamak zorunda olduu
nu dnd ve bylece ruh bilime hak etmedii bir kuramsal sorumlulu
u ykledii lde, ideallii "doal" iyi ile duyusal haz ile zdeletirmek
zorundayd. Bu kavramsal darlk ruh bilimin gelecekteki geliim gereksini
minin kantn ve gerekesini sunar. "Edimleme lkesi", nceki adlandrmay
la "Performans lkesi" (baar ilkesi, performance principle) daha byk ilke
nin modem deikisi (modification deiiklik) olarak Marcuse'nin katks
=

dr. Modem kapitalizmin alan insan sourmu olmasn imler ve Tek Bo


yutlu nsan' da gelitirildii gibi, anamala dizgenin emeki snflarn kendile
ri tarafndan benimsenir, desteklenir ve korunur olduu kavraynn n for
mlasyonudur. Marcuse, "toplumun onun ynetimi altnda yelerinin yar
mac ekonomik edimlemelerine gre tabakalahn vurgulamak iin onu
edimleme ilkesi olarak belirtiyoruz" demektedir. "Edimleme lkesi" ile "Ol
gusallk lkesi"nin zel anamalc biimini formle ettiini dnen Marcu
se'ye gre; modem toplumun zayf halkas olarak grlen "Edimleme lke
si", ironik ve btnyle mantksal olarak, igdsel birey tarafndan onay
land lde anamalc dzenin eletirisine deil ama dorulanmasna, dev
rilmesine deil ama salamlatrlmasna gtrr. zdekilik tutucu doas
n hibir yerde "Edimleme lkesi"nde olduundan daha ak gstermez. Mar
cuse, igdsel olarak doyurulan doal insanln yine kendi rettii eit l
de igdsel dzenle uzlamasnn nne geecek hibir zdeksel katego
ri olmadn dnr.
Bu aklamadan sonra Marcuse'nin Eros ve Uygarlk'a 1966'da yazd
politik nszdeki ifadeleriyle anlatya girilebilir. Marcuse (1995:x), bu kitaba
verilen baln iyimser olduunu, olumlu dnceyi anlattna vurgu ya-
par. leri ileyim (endstri) toplumunun baanmlar, insan, ilerlemenin y
nn tersine evirmeye, retkenlik ve yok etmenin, zgrlk ve basknn l
driic birliini krmaya yetenekli klacakh; yani lm pazarlamaclarna
kar birleik bir savamda, insann dnyasn onun yaam igdleri ile
uyum iinde ekillendirmek iin toplumsal gnencin nasl kullanlacan
gsteren "en bilim"i (gaya sciencia) renme olanan yaratacakt. Bu iyim
serlik, egemenliin srekli benimsenii iin gerekenin bundan byle geerli
olmad, darln ve zahmete gereksinimin egemenlik dizgesinin korunmas
karna salt "yapay olarak" srdrld varsaymna dayanyordu. Marcu
se bu eski gerekenin daha da etkili denetim biimleriyle glendirildii ol
gusunu gzard ettiini dnmektedir. Gnen toplumunda, yetkililerin
egemenliklerini aklamaya zorlanmadklarn, beklenenleri, yani uyruklarnn
cinsel ve saldrgan erkelerinin (enerjilerinin) doyurulmasn gerekletirdikle
rini bildirmektedir. Toplumsal gnencin aralksz retiminin bamll, bi
reylerin yeniden uyarlanmalarn gerektirir.
Marcuse (1995:xii), igdsel gereksinimlerin bilimsel ynetiminin
oktandr, dizgenin (sistemin) yeniden-retiminde dirimsel bir etken olduu
nu ifade eder. Sahn alnmas ve kullanlmas gereken eyalar libidonun nes
nelerine dntrlmektedir. Dvlmesi ve nefret edilmesi gereken ulusal
dman yle arptlp iirilmektedir ki, ancak bilinaltnda doyurulabil
mektedir. Kitle demokrasisi, halkn kendi efendilerini semesine, bir noktaya
dein onlara kahlmaya izin verir. Etkili olarak denetlenen ve rgtlenen in
sanlar zgrdrler; bilgisizlik ve erksizlik, ie-yanstlm zerksizlik, onlarn
zgrlklerinin bedelidir.
zgr insanlarn kurtulu gereksinimi duymayaca dncesinde
olan Marcuse (1995:xiv), bu dncesine ezilenlerin de kendilerini kurtaracak
denli gl olmadklarn eklemektedir. Bu koullar ona gre, topya kavra
mn yeniden tanmlar. Kurtulu, tm tarihsel olanaklarn en gereki, en so
mut ve ayn zamanda en ussal ve etkili olarak basklannu olandr, yani en
soyut ve en uzak olan. Marxist yaklam, ancak anamalcln kutsamasndan
zgr olanlarn onu zgr bir topluma dntrecei koulunda diretir. Kur
tuluun temel etmeni olacaklar, varolular anamalc mlkiyetin yadsmas
olanlardr. Daha nceleri 'dsal' g olarak tanmlanan bakaldrnn kuvvet
leri, dizgenin ierisinde mcadele yrten glerdir arhk. Onlar insanlarn
mjdecileri ve zgrln temsilcileri deildir. Marxist yaklamn burada
geerli olduunu ileri sren Marcuse, uluslar aras proletaryann anlksal (zi
hinsel, dnsel ya da bilin) silahn dardan alacak ve dncenin ime
i 'saf halk kitlelerine' (naiven Volksboden) ulaacan dnmektedir.
Geri lkelerde teknik anlamda donanmsz olan; kadn, erkek ve o
cuktan oluan kitlelerle, bedenin bir btn olan teknolojik donanml makine-
herbert marcuse 405

ye kar durduunu vurgulayan Marcuse (1995:xv), "agmzn devrimini geril


la sava m tanmlamaktadr" diye sorar. Ona gre, tarihsel gerilik yine ilerle
menin tekerleini baka bir yne evirmenin ans olabilir. Gnen (refah)
toplumunun radar donatml bombardman uaklar, kimyasallar ve "zel
kuvvetleri" yeryznn en yoksullar zerine, onlarn kulbeleri, hastanele
ri ve pirin tarlalar zerine salverildiinde uygtllaymsal ve bilimsel ar
gelimilik rtlm olur. "linekler" tz aa sererler, arkasnda gerek
glerin saklanmakta olduu uygulaymbilim perdesini yrtarlar, dnce
sinde olan Marcuse'ye gre, ar-ldrme ve yakmaya yetenekli ansal davra
n, retici glerin smr ve bask dizgesi ierisinde gelimesinin yan
rnleridir. Gnen toplumunun savaan bir toplum olduunu gsterdiini,
en azndan bunun, yurttalar deilse de kurbanlar tarafndan fark edildii
ni belirtir.
Daha nceki devrimlerin, retici glerin daha byk, ussal geliimini
getirirken, gnmzn an-gelimi toplumlarnda devrim bu eilimin geri
evrilmesi anlamna gelir dncesindedir Marcuse (1995:xvi, xvii). Oysa ona
gre, evrenin ekillendirilmesi ve doann dntrlmesi, basklanm de
il zgrlemi yaam igdlerince ynlendirilebilir. Bask.ta ve smrc
uygulaymbilime ve saldrgan retkenlik iin ileyimsellemeye (endstrile
meye) yol aan koullarn ayn zamanda geri lkelere bir ans tandn, bu
ansn da gnen iindeki sava devletine kar yalnzca toplumsal ayaklan
ma olarak deil, igdsel bir ayaklanma olarak yaambilimsel bir nefretle
btnletiine iaret eder. Gerilla savann, uygulaymbilim yzylnn doru
unda yaylmas simgesel bir olaydr. nsan bedeninin erkesi (enerjisi, gc)
dayanlmaz baskya kar ayaklanr ve kendisini bask aygtnn karsna
atar. Belki de ayaklananlarn bir toplumu rgtleme yollarna, toplumcu bir
toplum kurmaya ilikin hibir bilgileri yoktur. Belki bu konuda bir eyler bi
len liderlerince terrize edilmektedirler. Ancak onlarn zgrlkleri, ileri-ile
yim toplumlar iin elikidir. Varsllarn oyununu oynamay yadsyanlar ta
rafndan sorulan u soru nemlidir: Acaba bu btnn ortadan kaldrlmas
gerek bir insan kenti, devleti ve ulusunun douu iin n koul mudur? Ama
saldrganlk saldrgana kar evrilebilir. Bu srekliliin iinde ve ona kar
kavga srecektir, dncesinde olan Marcuse, bunun Eros'un Thanatos'a kar
savam olmadn, yerleik toplumlarn kendi Eros'u olduu, onun yaa
m koruduu, srdrp bytt anlamna geldiini belirtmektedir. Ona
gre (1995:xix), yaam igdlerinin erotik erkesi karl gnencin insanlk d
koullan altnda zgrletirilememektedir.
Marcuse (1995:xviii, xix), yalnzca yeni-smrgeci sava ve kyma kar
protesto; hapis tehlikesini gze alarak askerlik katlarn yakmay, temiz
giysiler giymeyi, gnencin salad sradan doyum nesnelerinden yararlan-
406 yedinci blm

may, gnenten yana eitimden gemeyi reddedii de kapsar. Yeni


"boheme", "beatnik", "hippie" ynlar, bar serserileri ve tm bu yozla
malar her zaman nereye gtrmse oraya varmlar, lekeli insanln zaval
l sntlar olmulardr. Burada erotik ve politik bir kesimeden sz edilip
edilemeyeceini de sormaktadr. "Savama sevi" rozetlerinde anlam ylesi
ne derin deildir. Gnen toplumunun, "gzel iin istei ve topluluk iin a
l", "doa ile iliki"nin yenilenmesini, zihinsel varsllamay "kendi uruna
yarat" iin kendi yolunda hazrlamaktadr. Dizgenin en zayf noktasnn en
yabanl gcn gsterdii yerde -askeri gizil gcnn artt yerde- olduu
nu dnr.
Marcuse (1995:xxiii), Eros ve Uygarlk almasnda kullanlan kategori
lerin ayn zamanda politik kategoriler olduunu ileri srmektedir. Bu koul
lar altnda ruh bilimi toplumsal ve politik olaylarn zlne uygulamak
bu olaylarn kendileri tarafndan geersiz klnm bir yaklam semek de
mektir. Olmas gereken ruh bilim kavramlarnn politik ve toplum bilim tz
n gelitirmektir. Marcuse (1995:4), basksz bir uygarlk kavramn soyut ve
topik bir kurgu olarak tartmayacan ifade eder. Eros ve Uygarlk'ta iki so
mut ve gereki zemin zerinde dile getirileceini vurgular: lki, Freud'un
kuramsal dncesinin kendisi onun tarihsel ve baskc olmayan uygarlk
olanan tutarl yadsyn rtyor gibi grnmektedir. kincisi, baskc
uygarln baarmlarnn kendileri basknn aamal bir kaldrl iin n ko
ullar yaratyor gibi grnmektedir. Bu zeminleri aklamak iin, Freud'un
kutamsal anlayn toplumsal tarihsel ieriinin terimlerinde yeniden yo
rumlamaya almaktadr Marcuse.
Freud'a gre, insan tarihi, basklann tarihidir. Uygarln birincil he
deften, yani gereksinimlerin btnsel doyumundan etkili olarak vazgeildii
zaman balayaca dncesindedir Marcuse (1995:9). Vazgeme ve kstlama
yoluyla kalc kazanmndan tr, Freud'a gre, olgusallk ilkesi haz ilkesini
"tahttan indirmek"ten ok "korur'', yadsmaktan ok "deitirir" ifadesine
vurgu yapan Marcuse (1995:10, 11), basknn yokluu zgrln arketipi ise,
o zaman uygarlk bu zgrle kar savamdr dncesindedir. Haz ilke
sinin olgusallk ilkesi ile yer deitirmesi insann gelimesinde, tpk soyun
gelimesinde (soygeliim) olduu gibi bireyin geliiminde de (zgeliim), b
yk yaralayc olay olarak grlmektedir. Bu olay, insanln ve her bireyin ta
rihi boyunca yinelenmektedir.
Olgusallk ilkesine boyun eiin, ebeveynler ve baka eiticiler tarafn
dan dayatldn, hem sosyal hem de bireysel dzeyde boyun eiin yeniden
retildiini, ilksel babann egemenliini ilk ayaklanmadan sonra oullarn
egemenliinin izlediini ve karde klann kurumsallam toplumsal ve siya
sal egemenlie yneldiini belirten-"Marcuse (1995:123), olgusallk ilkesinin
herbert marcuse 407

bir kurumlar dizgesinde somutlahn, bireyin byle bir btn ierisinde ge


lierek, olgusallk ilkesinin gereklerini yasann ve dzenin gerekleri olarak
renerek onlar sonraki kuaa aktardn vurgular. Ansal aygt yneten ol
gusallk ve haz ilkesinin uzlamazl ve baskc olmayan bir uygarlk kavra
mnn olanaksz olduu dncesi Freudcu kuramda nemli bir yer tutar.
Marcuse (1995:25), olgusallk ilkesinin rgenlii d dnyada destekle
diini, insan rgenlii olmas durumunda bunun tarihsel dnya olduunu
vurgulamaktadr. Freudcu kavramlarn "tarihsel olmayan" ras bylece kar
tnn gelerini kapsar. Onlarn tarihsel zlerinin yakalanmas gerektiini
dnr. Bir teki-karsama olarak, Yeni Freudcu okullarn yaptnn tersi
ne, Freud'un kuramnda eylemi biimde ierilen tarihsel sreleri doal
sre olarak gsteren kavram ve nermeleri treten iki terim getirmektedir.
Bu terimler, bir te karsama olarak kavramlarn eleniini gerektirir. Yaam
bilimsel, tarihsel ve toplumsal deiimler arasnda yeterince ayrm yapmayan
Freudcu terimler, belirli tarihsel ve toplumsal bileeni belirten terimler ile e
lenmelidir. Bunlar; toplumsal egemenlik tarafndan zorunlu klnan kstla
malar olarak (temel olan baskdan), yani igdlerin insan rknn uygarlkta
srmesi iin zorunlu 'deime'lerden ayrt edilmesini salayan "Artk-Bask"
ve "Olgusallk ilkesi"nin yrrlkteki tarihsel biimi olan "Edimleme lke
si"dir.
Marcuse (1995:25, 26), olgusallk ilkesinin arkasnda "zorunluluk"
(ananke) ve "darlk" (Lebensnot) temel olgusunun yattn, bunun da varo
lu iin savamn insann gereksinimlerinin srekli kstlama, vazgeme, er
teleme olmakszn doyumu iin ok yoksul bir dnyada yer almas anlamna
geldiini belirtmektir. Yani bu, olanakl olan her doyumun almay zorunlu
kld, gereksinimleri doyurma aralarnn salanmas iin az ok acl d
zenlemeleri gerektirdii anlamna gelir. Olgun bireyin neredeyse btn varo
luunu dolduran alma sresi iin hazn "askda" ve acnn yrrlkte ol
mas anlamna gelir bu olgusallk ilkesi. Temel igdler hazn basknl ve
acnn yokluu iin abalamalar nedeniyle haz ilkesi olgusallk ilkesiyle ba
damaz ve igdlerin baskc bir dzenleme srecinden gemeleri gerek
mektedir. Oysa yrrlkte olan darlk ne bireysel gereksinimler ile uyum
iinde ortaklaa datlm ne de gereksinimlerin doyumu iin retim, birey
lerin gelien gereksinimlerini en iyi yolda doyurma hedefi ile rgtlenmitir.
Olgusallk ilkesinin her biimi igdler zerinde nemli bir kertede ve alan
da baskc denetim isteminde bulunurken, olgusallk ilkesinin belirli tarihsel
kurumlan ve belirli egemenlik karlar, uygar insan birliktelii iin vazgeil
mez olanlarn stnde ve zerinde ek denetimler getirirler. Belirli egemenlik
kurumlarndan doan bu ek denetimler Marcuse tarafndan "artk-bask"
eklinde adlandrlmaktadr. Tekeli-ataerkil ailenin srdrlmesi tarafndan
4o8 yedinci blm

hiyerarik bir i blm ya da kiisel varolu zerindeki kamu denetimince


zorunlu klnan, igdsel g deiiklikleri ve saphrmalar, tikel bir olgusal
lk ilkesinin kurumlarna zg artk-bask rnekleridirler. Marcuse (1995:29),
igdlerin olgusallk ilkesi alhndaki deimesinin yaam igdsn etki
ledii gibi lm igdsn de etkilediini ama lm igdsnn geliimi
nin ancak yaam igdsnn geliiminin, yani baskc cinselliin rgtlen
mesinin nda anlalabilir olduunu belirtmektedir.
Freud'un olgusallk ve haz ilkeleri ile cinsellik ve uygarlk arasndaki
kanlmaz "yaambilimsel" atma kavramnn karsna, hasta bir uygarlk
ta zincire vurulmu ve ypranm Eros'un birletirici ve doyum verici gc
dncesi ortaya kar (Marcuse, 1995:31). Arhk-bask terimini getirerek tar
hmay olgusallk ilkesinin toplumsal "bedenini" oluturan kurum ve iliki
ler zerinde odaklandrdru belirten Marcuse, bunlarn yalnzca bir ve ayn
olgusallk ilkesinin deien d belirilerini temsil etmekle kalmadn, olgu
sallk ilkesinin kendisini edimsel olarak deitirdiini ileri srer. Bu anlamda
Marcuse'nin, ada uygarlkta yrrlkte olan baskcln alan ve snrlar
n aydnlatma giriiminin, onu bu uygarln kkenlerini ve bymesini y
netmi olan belirli olgusallk ilkesinin terimlerinde betimlemesi gerektiine
yneltir. Toplumun onun ynetimi alhnda yelerinin yarmac ekonomik
edimlemelerine gre tabakalahn vurgulamak iin onu edimleme ilkesi
olarak betimleyen Marcuse, bu ilkenin biricik tarihsel olgusallk ilkesi olma
dn vurgulamaktadr (1995:32). Egemenliin giderek artan bir biimde us
sallahrld uzun bir geliimi n gerektiren edimleme ilkesi, srekli yaylm
srecindeki kazanmc ve kartlk bir topluma zgdr. Bylelikle, toplum
sal emek zerindeki denetim, toplumu artan bir lde ve iyileen koullar
altnda yeniden-retir.
Libido zerine getirilen kstlamalar evrenselletike, toplumun bt
nne daha ok yayldka, daha ussal grnrler. Bu kstlamalar birey ze
rinde dsal nesnel yasalar ve isellemi bir g olarak ilerler. Bylelikle top
lumsal yetke (iktidar) bireyin duyuncuna (vicdanna) ve bilinaltna souru
lur ve onun kendi istei, ahlak ve geliimi olarak iler. Bireyin erotik edimle
mesi toplumsal edimlemesi ile bir izgiye getirilir. Cinsellik ve uygarlk ara
sndaki atma, egemenliin bu geliimi ile ortaya serilir. Edimleme ilkesinin
ynetimi altnda, beden ve anlk yabanclam emein aralarna evrilirler;
onlar ancak libidinal zne-nesnenin (ki insan rgenlii birincil olarak budur
ve bunu ister) zgrlnden vazgeerlerse bu tr aralar olarak ilev gre
bilirler (Marcuse, 1995:33).
Cinselliin rgtlenii, edimleme ilkesinin ve onun toplumu rgtleyi
inin temel zelliklerini yanstt grnde olan Marcuse, bedenin toplum
sal olarak zorunlu bir cinsellikten uzaklatrma ierisine sokulmasnn baa-
herbert marcuse 409

rldn; libido'nun, bedenin tek bir blmnde younlamaya baladn,


arta kalan enerjinin ounu emek arac olarak kullanm iin zgr brakt
n, bylelikle libidonun zamansal indirgeniinin uzamsal indirgenile tamam
landn dnr. Uzlamaz atma, alma (olgusallk ilkesi) ve Eros (haz
ilkesi) arasnda deil, yabanclam emek (edimleme ilkesi) ve Eros arasnda
dr. Kkensel olarak, eey igds znesi ve nesnesi zerinde dardan ge
len hibir zamansal ve uzamsal snrlama tanmadn; cinselliin doal ola
rak "ok ekilli-sapk" olduunu ileri sren Marcuse (1995:34, 35), eey ig
dsnn toplumsal rgtleniinin neredeyse onun retici ileve hizmet etme
yen ya da hazrlanmayan tm belirilerini sapklk olarak tabulatrdru
vurgular. Sapklklarn, cinselliin reme dzenine altgdml klnmasna
ve bu dzeni salama balayan kurumlara kar bakaldry anlattklarnn
alt izilir. Bir bask dnyasnda igdsel zgrlk istedikleri iin, sk sk
cinsel baskya elik eden sululuk duygusunun gl bir yadsmas ile ralan
dklarn da aktarr.
Normalin, toplumsal olarak yararlnn ve iyi olann eit olmasnda di
reten baskc dzende, kendi uruna hazzn belirileri olan "azap iekleri"
(Fleurs du mal) olarak grlmesi gerektiine iaret eden Marcuse (1995:36),
cinselliin yararl bir ama iin ara olarak kullanan bir topluma kar, sapk
lklar cinsellii kendinde bir erek olarak savunurlar; bylece kendilerini
edimleme ilkesinin egemenlik alannn dna karr ve onun temelinin ken
disine meydan okurlar. Sapklklar, Eros ve lm igdsnn en son zde
liini ya da Eros'un lm igdsne boyun eiini imlerler.
Olgusallk ilkesinin iini, yle eksiksizlik ve sertlikle henz daha o
cukluk aamasndayken bitirdiini vurgulayan Marcuse (1995:39), olgun bire
yin davrannn ocukluk deneyim ve tepkilerinin yineleyici bir rntsn
den daha ou olmadna dikkat eker. Ancak olgusalln vuruu altnda
yaralayc olan ocukluk deneyimleri birey-ncesi, soysaldr. Ona gre
(1995:39, 40), kiiliin ansal yapsnn zmlemesi bylece erken ocukluun
arkasna, bireyin tarih ncesinden soyun tarih ncesine gerilemeye zorlanr.
Tarihsel dnyay ele geirmi ve ekillendirmi olan zbilin ve us bunu isel
ve dsal basknn imgesi altnda yapmlardr.
Haz ilkesinin edimleme ilkesine dnm babann despotik tekelini
kstl bir eitsel ve ekonomik yetkeye dntrrken, savamn belirli nes
nesi olan anneyi de deitirir. Ona gre (1995:53, 54), ilksel srde (eski-ilksel
horda' da) istek duyulan kadn imgesi, babann hatun-ei dolaysz, doal bir
lik iindeki Eros ve Thanatos idi. O cinsel igdlerin amac ve bir zamanlar
oulun onda tm gereksinim ve isteklerin yokluu anlamndaki eksiksiz ba
r bulmu olduu anne idi. Bu, doutan nceki Nirvana'dr. Belki de i-zi
na zerindeki tabu, ilerlemenin, yaamn kendisinin yolunda durmu olan ve
41 O yedinci blm

bar amalayan o gerileyici drt zerindeki tabu. Anne ve e ayrldlar,


Eros ile Thanatos'un ldrc zdelii bylece zld. Anne ile ilgili ola
rak tensel sevgi, amac engellenmi ve sevecenlie (efkat) dnm olur.
Cinsellik ve sevecenlik ayrlmtr. Yalnzca daha sonra ee duyulan sevgide
yine birleeceklerdir. Bu yle bir sevgidir ki, sevecen olduu denli tenseldir
ve amaca-eriir olduu denli amata engellidir. Sevecenlik perhizden yarat
lr, ncelikle ilksel babann dayatt perhizden. Bir kez yaratlr yaratlmaz,
yalnzca aile iin deil ama aynca kalc kme ilikilerinin kuruluu iin de
ruhsal temel olur. Uygarln, her eyden nce ilerleme iinde alma (baka
deyile yaam gereksinimlerinin salanmas ve artrlmas iin alma) oldu
u dncesinde olan Marcuse (1995:57), bu almann bir kural olarak do
yumsuzluuna iaret eder.
Uygarln ilerlemesinin kendisi, ortaya km olan ussall dzmece
bir ussalla dntrme eilimindedir. Varolan zgrlkler ve doyumlar
egemenliin istemlerine balanr, kendileri birer bask arac olurlar. Kurum
sallam basky bandan beri aklam olan darlk gerekesi, insann doa
zerindeki bilgi ve denetimi onun gereksinimlerini en az bir zahmet ile kar
lama aralarn artrdka zayflar. Dnyann geni alanlarnn henz sr
mekte olan yoksullatrlmas bundan byle balca insan ve doa kaynakla
rnn yoksulluuna deil ama bunlarn datm ve kullanm yollarna baldr
(Marcuse 1995:65). Ona gre (Marcuse 1995:67), zgrlemi Eros'un yok edi
ciliine kart olarak, iyice salamlatrlm tekelci denetimler dizgesi ieri
sinde gevetilmi cinsel ahlakn kendisi dizgeye hizmet eder. Olumsuzlama
"olumlu" ile e gdmldr: Gece gndz ile d dnyas alma dnyas
ile dlem dknkl ile. Sonra, bu tek-dze denetimli olgusallkta geveyen
bireyler, d deil ama gn, peri masaln deil ama onun knann anm
sarlar. Erotik ilikilerinde ekicilikle, romantik akla ve en sevdikleri reklam
laryla "randevularna bal kalrlar".
retken aygtn ussallatnlmas ve ilevlerin oalmas ile tm ege
menlik ynetim biimini alr dncesindedir Marcuse. Doruunda, ekono
mik erkin younlamas anonimlie dnr grnmekte; herkes, giderek en
tepedeki bile, aygtn kendisinin devim ve yasalarnn nnde gsz gibidir.
Brolar tarafndan alanlar ve iverenler denetlenir. Efendiler bundan by
le bireysel bir ilevi yerine getirmezler. Sadistik efler, anamalc smrcler,
brokrasinin aylkl yelerine dnmlerdir. Uyruklar da onlarn karsna
baka bir brokrasinin yeleri olarak karlar. Bugnn ideolojisi, retim ve
tketim egemenliini yeniden retmesinde ve aklamasnda yatar. Ama bun
larn ideolojik ralar yararlaruun bir olgu olduu gereini deitirmez. B
tnn baskcl byk bir dzeye dek etkerliinde yatar. O zdeksel ekin
alann geniletir, yaam gereklerinin retilmesini kolaylatrr. Konforu ve
herbert marcuse 411

lks ucuzlahrarak her zamankinden daha da byk alanlan ileyimin y


rngesine eker. Ona gre, gizil kurtulu ile bask arasndaki eitsizlik olgun
lam ve tm yaam alanlarna yaylmaktadr. rgtlenmenin ussall r
gtleniinin ve ynnn us d niteliini arbnr. Emein yabanclamas ne
redeyse tamamlanmtr. Montaj zincirinin dzenekleri, bronun rutini, satn
alma ve satma ayini insan gizillikleri ile tm bantlarndan kurtarlmhr.
alma ilikileri byk bir dzeye dek bilimsel ynetimin ve etkililik uz
manlarnn takas edilebilir nesneleri durumundaki kiileraras ilikiler ol
mulardr. Marcuse, mutluluun bilgi getirdiini ve bunun ise insann ayrca
l olduunu vurgular. Bilginin ynetilmesi ve durdurulmasnn; bilinteki
d, biliimin denetlenmesi, bireyin kitle iletiimine sourulmas ile ola
nakl olduunu belirtir. Yabanclama kuram insann kendini emeinde ger
ekletirmediini yaamnn emeinin bir arac olduu, almasnn ve bu
nun rnlerinin bir birey olarak ondan bamsz bir biim ve g kazandk
lar olgusunu tantlar. Oysa bu durumdan kurtulu yabanclamann durdu
rulmasn deil ama tamamlanmasn, basklanm ve retken kiiliin yeni
den etkinletirilmesini deil ama ortadan kaldrlmasn gerektirir grnmek
tedir ona gre. nsann gizilliklerinin yabanclam emek dnyasndan uzak
latrlmas emein insan gizillikleri dnyasndan kaldrlmasnn n koulla
rn yaratmaktadr.
Felsefi Arasz' de Marcuse, savamn, insan gereksinimlerine boyun
emesi iin srekli olarak saldrlmas, denetlenmesi ve smrlmesi gereken
bir doa zerindeki yengide doruklandn ifade eder. Ona gre Ben, varl
"kkrtma" ve "tasar" olarak grgler; her varolusal koulu stesinden ge
linmesi ve bir baka kstlamaya dntrlmesi gereken bir kstlama olarak
grgler. Ben bylelikle efendilik eylemi ve retkenlik iin n koullandrl
m olur. Marcuse'ye gre us, doann daha da etkili dntrlmesi ve s
mrlmesi yoluyla, insann gizilliklerinin gereklemesini gvence altna ala
caktr. Oysa srete, ama aracn nnde geriliyor grnr. Yabanclam
emee ayrlan zaman bireysel gereksinimlere den zaman sourur ve ge
reksinimlerin kendini tanmlar. Logos egemenlik manb olarak kar. Mantk
daha sonra dnce birimlerini im ve simgelere indirgerken, dnce yasala
r sonunda hesaplama ve denetleme uygulaymlar olmulardr. Ama ona g
re, egemenlik mant diren grmeksizin utku kazanamaz. zne ve nesne
arasndaki kartlk ilikisini rneklendiren felsefe aynca onlarn uzlamalar
nn imgesini de elinde tutar. Ona gre, Hegelden sonra Bat felsefesinin ana
ak tkenir. Egemenlik Logos'u, dizgesini kurmutur ve izlenecek olan son
szdr: Felsefe akademik yapda zel (ve pek dirimsel olmayan) bir ilev ola
rak yaamn srdrr. Yeni dnce ilkeleri bu yapnn dnda geliir: Bun
lar nitel olarak yenidirler ve ayr bir us biimine, ayr bir olgusallk ilkesine
41 2 yedinci blm

balanmlardr. Varlk zsel olarak haz iin abadr. Bu aba insan varoluun
da bir "ama" olur: Dirimli tz daha da byk ve daha da kalc birimlere
birletirmek iin erotik drt uygarln igdsel kkenidir. Cinsel igd
ler yaam igdleridir; gelien yaam gereksinimleri ile uyum iinde doa
ya efendi olarak yaam srdrme ve varsllabrma drts kkensel olarak
erotik bir drtdr. Zorunluluk (ananke), gvenlik deil haz arayan yaam
igdlerinin doyumuna kar engel olarak yaanr. "Varolu iin savam",
kkende haz iin savamdr. Kltr de bu aracn ortaklaa yerine getirilme
siyle balar. Ancak daha sonra varolu iin savam, egemenlik karna rgt
lenir. Bylelikle kltrn erotik temeli dntrlr. Felsefe de varln z
n Logos olarak kavrad zaman, daha imdiden; buyuran, insan ve doann
boyun edii, denetleyen, ynlendiren us egemenliin 'Logos'udur. Eros Lo
gos'un iine sorulmu varlktr ve Logos igdleri sindiren ustur (Marcuse,
1995:78, 79,83, 88).
Uygar ahlakn, igdsel zgrlk ve dzenin uyumlu klnmasyla
tersine evrildiini belirtir Marcuse. Baskc usun tiranlndan kurtularak, i
gdler zgr ve kalc varolusal ilikilere ynelir, bylelikle yeni bir olgu
sallk ilkesi yaratrlar. Baskc olmayan bir igdsel dzen kavram ilkin tm
igdlerin en "dzensiz" olan zerinde snanmaldr Marcuse'ye gre. Cin
sellik zerinde baskc-olmayan dzen ancak cinsel igdler kendi zdevin
dirici gleri yoluyla deimi varolusal toplumsal koullar albnda, olgun
bireyler arasnda kalc erotik ilikiler yaratlabilirse olanakldr dncesin
dedir (Marcuse, 1995:141, 142).
Marcuse tarafndan yi\am igds olarak rlr Eros. Baskc-ol
mayan koullarda cinselliin Eros'a dnmesine vurgu yapan Marcuse
(1995:159, 160), haz ilkesinin bilince genletiini, Eros'un, usu kendi terimle
rinde yeniden tanmladn, doyum dzenini destekleyen her eyin usa uy
gun olduunu belirtir. Ona gre, libidinal-olmayan ilikiler erotikletirilebi
lir, yaambilimsel gerilimi ve rahatlamay zgr mutlulua dntrebilir.
Bundan byle insanlar yabanclam edimlemelerde tutmann aralar ola
rak kullanlmayarak, saltk doyuma kar engeller insan zgrlnn ge
leri olacaklar; iinde hazzn doduu teki yabanclamay, yani insann
kendinden yabanclamasn deil, salt doadan yabanclamasn ve insa
nn kendini zgrce gerekletirmesini koruyacaklardr (Marcuse,
1995:163,).
Yaam ve lm arasndaki abma ne denli azalrsa, yaam doyum du
rumuna o denli yaklar. Haz ilkesi ve Nirvana ilkesi o zaman yaknlarlar.
Ayn zamanda artk-baskdan zgrlemi Eros glenerek, bir anlamda
lm igdsnn hedefini souracaktr. Bylelikle, lm igdsnn de
eri deimi olacakbr. Ac ve istek geriledike, Nirvana ilkesi olgusallk ilke-
herbert marcuse 413

si ile uzlama kurabilir. gdleri geriye bir "erken durum"a srkleyen bi


linsiz ekim, eriilen yaam durumunun istenilebilirlii tarafndan etkili bi
imde durdurulacakhr. gdlerin "tutucu doas" tamamlanm bir imdi
de dinginlie ulaacaktr. lm igdsel hedef olarak sona erecektir. Bu sa
vamda us ve igdnn birleebilir olduunu dnen Marcuse, lmn
doalln yaamayanlarn acl yaam ve lmlerinin uygarla kar sula
ma olduunu dnmektedir. Sz konusu acl yaam ve doal olmayan
lmlerin, insanln geri alnamaz sua tanklk ettiini, aclar ve doal ol
mayan lmlerinin gereksiz olduunu, baka trl olabileceini gsterir. Bas
knn ua olarak ilemeyen felsefenin lm olgusuna byk bir reddiyede
bulunacann altn izer (Marcuse 1995:168, 169).
Eros ve Uygarlk almasna sonsz yerine yazd "Yeni-Freudcu D
zeltmeciliin Eletirisi" blmnde zetle Marcuse, Reich, Fromm ve sa
dan da Cari Jung'un Freud'a yaklamlarn ele alarak eletirel bir ekilde
deerlendirir. Cinsel zgrlemenin bamszlama ve genel bir zgrle
menin temeli olarak grlmesi, eletiri noktalarnn banda gelir. Cinsel
kurtuluun "her derde deva" grlmesi, ona gre sorunun dzen ierisinde
zme ynelme yanln ierir. Oysa, gnmz koullarnn cinsel zgr
lemesi acnn srdrlmesi ve bir tr dizgeyle btnlemedir. Ona gre,
yeni dzeltmecilerin mutluluk, cinsellik, sevgi, zgrlk ve bireyin kendini
gerekletirmesi zerindeki savlar Freud'u eletiriyor olsalar da sorunlu
dur. Sorunun temelinde de yukarda vurgulanan amaz yatmaktadr. Do
rudur, Freud yok etne igdsn temele koyar ama bu gd yaama ig
dsnn bymesine olanak salar, dncesindedir (Marcuse, 1995:171-
195).
leri ileyim uygarl yksek bir cinsel zgrlk derecesi ile ilemek
tedir. Cinsel zgrln bir "pazar" deeri ve bir toplumsal kurallar etmeni
olmas anlamnda "ilemektedir". Bir emek araa olmaya son vermeksizin,
bedene cinsel zelliklerini gndelik alma dnyasnda ve alma ilikile
rinde sergileme izni verilmitir. Bunun, ileyim toplumunun esiz baarla
rndan biri olduunu ifade eden Marcuse, kirli ve ar bedensel emein azal
tlmas ve ucuz, ekici giysiler, gzellik ekininin, bedensel temizliin elde
edilebilirlii ile reklamclk ileyiminin istekleri araalyla olanakl klnm
bir baar. Seksi bro kzlan, yakkl, gl ynetmen ve mteri yardmc
s, yksek pazar deerleri olan metalardr. Bir zamanlar krallar, prensler ve
yksek tabakadan insanlarn ayrcal olan uygun metreslere iyelik, i toplu
luunda en az vlen konumlarn bile ykseliini kolaylahrmaktadr. Yn
lar halinde yaama, dierlerinin e ve kocalarnn ekiciliklerini sergilemek
te, bu toplumsallama evrenin erotikletirilmesi ile elikili deil tmleyici
grnmektedir.
414 yedinci blm

Eros'un egemenlii batan beri, o denli de Thanatos'un egemenliidir.


Yerine getirme yok etmedir, ahlaksal ya da toplum bilimsel deil, varlkbilim
sel anlamda. Bu toplum dokunduu her eyi gizil bir ilerleme ve smr, an
garya ve doyum, zgrlk ve bask kaynana evirmektedir. Cinsellik bu ku
raln dnda deildir (Marcuse, 1986:95, 96). Mutlu Bilin toplumsal davran
a evrilmi uygulaymbilimsel ussalln bir yz olan yeni uyuumculuu
yanstmaktadr. Yok etme sava henz olup bitmi deildir, ikence olaan
bir sorun olarak yeniden getirilrnir ama uygar dnyann kysnda yer alan
smrge savalarnda. Orada i rahatl ile uygulanmaktadr, nk bu sa
va kydadr. Bunun dnda bar yrrlktedir (Marcuse, 1986:102). Ona
gre, ilevsel iletiim tek-boyutlu evrenin yalnzca d tabakasdr. Bu evren
de insan olumsuzu olumluya dntrmeyi unutmas iin eitilmektedir.
Bylelikle de bu btn ierisinde ilevini srdrr (Marcuse, 1986:121).
Eros ve Uygarlk almas boyunca Marcuse, uygarln igdsel yap
sndaki belli temel eilimleri saptamaya ve zel olarak da Bat uygarlnn
ilerlemesini ynetmi olan olgusallk ilkesini yeniden tanmlamaya alr. Bu
olgusallk ilkesi edimleme ilkesi olarak belirtilir ve geerli olan toplumsal
emein rgtleniinden treyen egemenlik ve yabanclamann igdler
zerine bu olgusallk ilkesi tarafndan dayatlan sistemleri byk lde be
lirledii gsterilmeye abalanr. Marcuse, Freud'u dzeltmeye girienlerin de
onu bulunduu yerden daha gerilere tad dncesindedir.
Eros ve Uygarlk'ta ortaya konan 'cinsel zgrleme' onun hedef ald
eletiri gelerinden biridir. "Cinsellik" sylemi ve "seks", bu toplumun isel
letirilmi disiplinin kertilmesinin bir arac deil, dzen disiplininin bir bi
leenidir. Marcuse'ye gre, erotik olann zgrlemesi hayatn dier btn
ynlerinden ayrlm bir faaliyet olarak grlen "inselliin" almasna ba
ldr. Erotik olann zgrlemesinin -Reich'n dedii gibi- baskdan kurtulma
nn rn olmad dncesindedir. Buna da ancak yceltimin kendisinin
dntrlmesi yoluyla ulalabilir (Giddens, 2001:236, 237).
Tek Boyutlu nsan almasnn giriinde Marcuse, bu almada batan
sona iki eliik nsav arasnda gidip gelineceini belirtmektedir: 1 ) leri ile
yim toplumu ngrlebilir gelecek iin niteliksel deiimi snrlamaya yete
neklidir; 2) bu snrlamay krp toplumu patlatabilecek gler ve eilimler
vardr. Bunlara ak bir yant verilemeyecei dncesindedir. Her iki eilim
de i iedirler ve ilk eilim baatbr. Tersine dn iin hangi koullar bulu
nursa bulunsun onu nlemek iin kullanlmaktadr. Bilincin ve insan davra
nnn altst olmas gereklemedike, bir ykm bile deiimi getirmeyecek
tir ona gre. zmlemesi, ileri ileyim toplumu zerinde odaklanmaktadr.
Teknolojik toplumun bir egemenlik dizgesi olduunu, burada tekniin kav
ram ve yapsnda imdiden ilediini belirtmektedir. leri ileyim toplumu,
herbert marcuse 415

doann yaln bir egemenlik arac olarak grlmesi, rgtlenmesi ve dn


trlmesinin en son politik evresidir.
leri ileyim uygarlnda rahat, przsz, usa uygun, demokratik bir
zgrszlk yrrlktedir (Marcuse, 1986:21), ona gre bu, uygulaymsal
(teknolojik) ilerlemenin bir belirtisidir. Giriim zgrlnn, balangta bir
kutsama olmadn, ancak alma ve alktan lme zgrl olarak, nfu
sun byk ounluu iin zahmet, gvensizlik ve korkuyu anlahyordu. n
san, bir makine olarak ve yleyse makineletirilmi olarak dnld d
zeye dek, alma dnyas insan iin yeni bir zgrln gizil temeli olmak
tadr. Hakiki "zgr toplum" egemen iliki koullarnda tanmlansa da anla
lr grnmemektedir. Ekonomik zgrlk de, ekonomik ilikilerden zgr
lktr, yani varoluun srdrlmesi iin gndelik zorunlu almadan azade
olmaktr. Benzer olarak, anlksal zgrlk de kitle iletiimi ve retileme (in
doktrination) tarafndan sourulmu bireysel dncenin yeniden diriltilme
si, "kamuoyu"nun onu oluturanlarla birlikte ortadan kaldrlmas demektir.
Yanl gereksinimler, reklamlar ile uyum iinde dinlenmek, elenmek, dav
ranmak, tketmek ve bakalarnn sevdiklerini sevmek nefret ettiklerinden
nefret etmektir (Marcuse, 1986:22, 23, 24, 25).
Tm kurtuluun klelik bilincine dayandn dnen Marcuse, bu
bilincin douunun her zaman yksek bir aamaya kadar bireyin kendisinin
gereksinim ve doyumlarnn basknl tarafndan engellendiini vurgula
maktadr. Sre her zaman bir n koullama dizgesini bir bakas ile deitir
mektedir; en uygun hedef yanl gereksinimlerin gerek olanlar ile deitiril
mesi, baskc doyumun terk edilmesidir. Baskc bir btnn ynetimi altn
da, erkinlik (serbestlik/bamszlk) gl bir egemenlik aracna dntr
lebilir. zgr seim iin lt hibir zaman salhk bir lt olamaz ama bt
nyle de greli deildir. Efendileri zgrce seme, efendileri ve kleleri orta
dan kaldrmamaktadr. Her trden snfn, birbirine benzer elence, kltr,
ortak tketim ve yaam tarz iinde olmas gstermektedir ki, egemen top
lumsal iliki biimini belirleyen geler tm toplum nfusunca benimsenmek
tedir (Marcuse, 1986:27, 28).
nsanlarn kendilerini metalarnda tanmakta olduklarn vurgulayan
Marcuse; ruhlarn otomobillerinde, iten-katl evlerinde, mzik setleri ve
mutfak donahmnda bulduklarn dile getirmektedir. Bireyi toplumuna ba
layan dzenein kendisi deimi ve toplumsal denetim rehni olduu ye
ni gereksinimlerde demirlemitir. Yrrlkteki toplumsal denetim biimleri
yeni bir anlamda uygulaymbilimseldir. Marcuse, retici ve yok edici aygtn
uygulaymsal yapsnn yerleik toplumsal i blmnde nfusu boyun e
dirmenin nemli bir arac olduunu, bunlara zorlama aygtlarnn (geim
aralar, yaptrmlar, silahl kuvvetler ve polis) kahldn belirtmektedir. "
416 yedinci blm

zgrln" ise, iinde insann "kendisi" olabilecei ve kalabilecei zel ye


ri belirttiine iaret eder. Ancak bugn bu yer olgusallka ele geirilmitir.
Kapitalist dizge btn bireyi istemektedir. Sonu, uyarlanm deil, mimesis
tir, yani bireyin kendi toplumu ile zdelemesidir (Marcuse, 1986:29, 30).
retim sreci, aralar ve sonular (yani mallar ve hizmetler) bir b
tn olarak dizgeyi "satmakta" ya da dayatmaktadr. Kitlesel ulam, iletiim
ve tketim aralar, konut ve gda, bireyin varolusalln srdrmesini ger
ekletirmeye yneliktir, onu btne balamaktadr. rnler insanlara bir
retiyi iletmekte ve onlar ayarlamakta, kendi yanllna kar bak olan
yanl bir bilinci gelitirmektedirler. Bylelikle bir tek boyutlu dnce ve dav
ran kalb doduu belirtilerek; dnce, zlem ve ierikleri yoluyla yerle
ik sylem ve eylem evrenini aan hedeflerin ya bu evrenin terimlerine itile
rek ya da indirgenerek verili dizgenin ve onun niceliksel uzamnn ussall
tarafndan yeniden tanmland belirtilmektedir. Tek boyutlu dnce, poli
tika uygulaymclan ve onlarn kitlesel bilgi pazarlamaalar tarafndan dizge
sel olarak gelitirilmektedir. Marcuse'ye gre, sylem evrenleri de kendini
dorulayan varsaymlar tarafndan kalabalklatrlmaktadr ki, bunlar aralk
sz olarak ve tekelci bir biimde yinelenerek, uyutucu tanmlar ya da buyruk
lar olmaktadrlar. rnein: Hr-dnyada iletilen kurumlar hrdr, ancak
baka zgrlk kipleri ya anarizm, komnizm ya da propagandadrlar
(Marcuse, 1986:31, 32, 34).
Uygulaymbilimin (teknolojinin) doann ve toplumun barllamas
iin savamda yetilerin zgr oyununa boyun eecei dncesinin ayn za
manda Marx'n "emein kaldrl" dncesinde ngrlm olduunu be
lirtir (Marcuse, 1986:36, 37). "Varoluun barllamas" teriminin toplumlar
ierisindeki elikileri dntren ve askya alan bir uluslar aras atma yo
luyla kresel bir savan eiine doru ilerleyen bir dnyann tarihsel alma
n belirtmek iin daha uygun grndnn altn izmektedir. Ona gre
"Varoluun barllamas", insann insan ve doa ile savamnn yle koul
lar altnda geliimidir ki, artk kar karya gelen gereksinim, istek ve zlem
ler, egemenlik ve darlktaki gl karlar tarafndan rgtlenmemekte, bu
savamn yok edici biimlerini srdren bir rgtlenii yaratmamaktadr. Bu
anlamda bar iin rgtlenmenin sava iin rgtlenmeden ayr olduunu
bir kere daha ifade etmelidir. Yani varolu iin savama hizmet etmi kurum
lar varoluun barllamasna hizmet etmezler. nk bir erek olarak yaam
bir ara olarak yaamdan niteliksel olarak ayndr.
Acmaszlk tarafndan yola getirilen, gnen toplumunu cehennem
olarak yaayanlarn toplumun emekileriyle birlikte dnme uradklarn,
bylelikle de nemli aratrma konusu olduklarm dile getiren Marcuse, bu
dnmn ana etmenlerini yle sralamaktadr: 1) Makineleme, emekte
herbert marcuse 417

harcanan bedensel erkenin niceliini ve yeinliini giderek indirgemektedir.


Bu evrimin Marx (Marxist iin de ayn ey sylenebilir, Y.N.) iin nemi, pro
letarn ncelikle el emekisi olarak bedensel bir g (erke) harcamasdr. Eme
in, insanlk d denecek lde ucuza getirilerek smrs, Marxist dn
cenin aa vurduu bir olgudur. Bu olgu, klasik anamalaln fizyolojik ve
biyolojik boyutudur ona gre. Uygulaymbilimsel evrende makine sreci z
grln en i gizliliini krarak ainsellik ve emei bilinsiz, dizemli bir ze
dimlilemede birletirmektedir ve bu sre ilerin benzemesine kouttur. 2)
Benzetirici eilim mesleksel tabakalamada ortaya kmaktadr. Anahtar i
leyimsel kurulularda, "mavi-yakal" igc "beyaz-yakal" geye oranla
dmekte ve retici-olmayan iilerin says artmaktadr. Bu niceliksel dei
im geride temel retim aralarnn rasnda bir deiim ile ilgilidir. leri ma
kineletirme evresinde, uygulaymbilimsel olgusalln paras olarak makine
saltk birlik deil, uygulaymsal btnde gelerle ve bireyler arasndaki iliki
ynnde olgusallktr. 3) almann rasnda ve retim aralarndaki bu de
iimler emekinin tutum ve bilincini deitirmekte, bu ise youn olarak tar
tlan emeki snfn anamalc toplum ile "toplumsal ve ekinsel btnleme
si" olgusunda ortaya serilmektedir. "Bu yalnzca bir bilin deiimi midir?"
sorusunu tartr Marcuse. zedimlilemenin (automatization; kendi kendine
hareket etme) olumsuz zelliklerinin baat olduunu; bunlarn, hzlandrma,
uygulaymbilimsel isizlik, ynetim konumunun glendirilmesi, iilerin
payna artan gszlk ve ekilme olduunu vurgular. 4) Yeni uygulaymbi
limsel alma-dnyas bylece ii snfnn olumsuz konumunun zayflama
sn beraberinde getirmektedir. i snf bundan byle yerleik topluma kar
canl bir eliki olarak grlmemektedir. Bu eilim itin te yannda, yani
ynetimde, retimin uygulaymbilimsel rgtleniinin etkisi tarafndan g
lendirilmektedir. Egemenlik ynetimle deitirilmekte, anamala patronlar ve
mal sahipleri sorumlu gler olarak kimliklerini yitirmekte ve bir irket ma
kinesindeki brokratlarn ilevini stlenmektedirler. Bylelikle, ynetim ku
rullar, ARGE'ler ve dier hiyerarilerde snfsal hedefler karmaklamakta,
eitsizlik ve kleletirmenin yeniden retilii gizlenmektedir. Bu anlamda z
grszlk, erkinlikler ve rahatlklar okluu biiminde srdrlmekte ve ye
inlemektedir. Kleliin ar biimi, ileri ileyim uygarlnn kleleri artk
yceltilmi kleler olarak grlmektedir. Onlar bir ara ve ey olarak var ol
maktadr. ey olarak varlklarn srdrdke de ortadan kaldnlmamakta
drlar (Marcuse, 1986:44-47, 49, 50, 51, 52, 53).
Eytiimsel mantn kaba olgu ve ideolojinin diline kar direndiini
dnen Marcuse, klelerin zgr olmadan nce kurtulular iin zgr ol
malar gerektiini, amacnn da ona erimenin aralarnda ilemsel olmas ge
rektiinde diretirken, zaten Marx'n "emeki snfnn kurtuluu emeki sn-
418 yedinci blm

fnn kendi eseri olmaldr" nermesinin de bu dnceyi a priori kapsadn


belirtmektedir.
zetlenirse: Uygulaymbilimsel ussalln politikas tarafndan sunul
duu biimiyle deiimin snrlanmasnn getirecekleri Gnen Devleti'nin
getireceklerine bal olduu yargsnda olan Marcuse, bununla birlikte, tm
ussall ile Gnen Devleti'nin bir zgrszlk devleti olduunu belirtir.
nk onun btnsel ynetiminde: (a) "Uygulaymsal olarak" yararlanlabi
lir zgr zamann;S (b) dirimsel bireylerin gereksinimleri iin "uygulaymsal
olarak" yararlanlabilir mal ve hizmetlerin nicelik ve niteliinin; (c) z-belir
lenim olanaklarn kavramaya ve olgusallatrmaya yetenekli (bilinli ve bi
linsiz) anln dizgeli bir kstlan sz konusudur.
Analitik felsefe eletirisinde Marcuse, asl olarak sorunun dilsel
zmleme boyutunda kald ve tarihsel, toplumsal boyutlar:nsa gzden ka
rldn gzlemleyerek eletirilerini temellendirir. Hangi sorun olursa olsun,
Marcuse'ye gre felsefenin kendini olgunun tarihsel ve toplumsal boyutlar
zerinde temellendirmesi gerekliliine vurguda bulunmaktadr. Hangi tr
den olursa olsun her olgusallk, tarihsel ve toplumsal ierie sahip olmas ne
deniyle, sz konusu kklerinden uzaklatrldklarnda, sorunsaln hayaletiy
le uralm olur. Bu nedenle sorunun zne, yani kendisine ulamak iin so
mut temelleri sorgulanmaldr (Marcuse, 1986:218, 219, 220).
lerleyen tek-boyutlu toplum ussal ve us d arasndaki ilikiyi dei
tirmektedir. Us dlnn dlemsel ve delice yanlarna kart olarak us d
nn alan, yani yaam sanatn gelitirebilecek dncelerin, gerekten ussal
olann evi olmaktadr. Sevincin olduu gibi dehetin, savan olduu gibi ba
rn da ilk rneklerinin ykmsal ralar kaybolmaktadr. Bu toplumun eleti
rel ve lmcl geliiminin eletirel kuramn geerli klan olgularn tm or
tadadr: Bunlar; btnn artan us dl, savurganlk ve retimin snrlan
mas, saldrgan yaylma iin gereksinim, srekli sava gzda, yeinlemi
smr, insanlktan uzaklamadr. Bunlarn tmnn de tarihsel almaa
iaret ettii grlmektedir: Yani, en az emek ile dirimsel gereksinimlerin do
yumu iin kaynaklarn planl kullanm, bo zamann zgr zamana dn
m, varolu iin savamn barllamas. Ancak Marcuse'ye gre; olgu ve
almaklar bir araya gelmeyen paralar gibi ya da bir zneden, onlar yeni
ynde devindirecek klgdan yoksun dilsiz nesnelerin bir dnyas gibi dur
maktadrlar (Marcuse, 1986:259-264).

5 Burada hemen bir aynm yapan Marcuse: zgr zaman ile bo zamann ayrmnn; i dnyas ve po
litika tarafndan ynetilip (bo zaman) ynetilmemesi (zgr zaman) ikisi arasnda ayrm olana
tand dncesindedir.
herbert marcuse 419

O, eletirel toplum kuramnn, dou zamannda, ilerlemeye engel ol


mu olan yrrlkteki kurumlan ortadan kaldrarak daha ussal ve daha z
gr kurumlara doru devinrni yerleik toplumun iinde bulunan olgusal
glerin (znel ve nesnel) bulunuu ile kar karya olduunu dile getirmek
tedir. Marcuse; znl olanaklarn erkinlemesinin bundan byle tarihsel al
ma yeterli olarak anlatmadn vurgulamaktadr. Marcuse, ileri ileyim
toplumlarnn zincire vurulu olanaklarn yle sralar: retici glerin geni
lemi lekte geliimi, doa zerindeki utkunun genilemesi, artan bir sayda
insan iin gereksinimlerin artan doyumu, yeni gereksinim ve yetilerin yarahl
mas. Ama bu olanaklar onlarn erkinletirici gizilliklerini ortadan kaldran
aralar ve kurumlar yoluyla aamal olarak olgusallamaktadrlar ve bu sre
yalnzca aralan deil ama erekleri de etkilemektedir. retkenlik ve ilerleme
aralar, btnclc bir dizgeye rgtlenmi olarak, yalnzca edimsel olarak
deil ama olanakl kullanmlar da belirlemektedir. Marcuse'ye gre, en ileri
evresinde egemenlik ynetim olarak ilev grmekte, an gelimi tketim
alanlarnda, ynetilen yaam ptnn iyi yaam olmakta ve bunun savunul
masnda kartlar birlemektedir. Bu, egemenliin ar biimidir. Evrik olarak,
olumsuzlamas olumsuzlamann ar biimi olarak grnmektedir. Tm ierik
egemenliin sonu iin tek bir soyut isteme indirgenmi grnmektedir. Bu,
biricik gerekten devrimci gereklilik ve ileyimsel uygarln baarmlarn
geerli klacak olaydr (Marcuse, 1986:265, 266).
Ona gre, hortlak hala ortadadr ve barbarln ikinci dnemi srekli
uygarlk imparatorluunun kendisi olabilir. Ancak bir ans da vardr: Tarih
sel ularn buluabilmesidir bu. Yani, en ileri insanlk bilinci ve onun en s
mrlen gc. Bu bir anstan tesi deildir ve eletirel toplum kuramnn bu
noktada gelecekle olan uurumu birletirebilecek hibir kavram yoktur. O
hibir sz vermeksizin ve hibir haan gstermeksizin olumsuz kalmaktadr.
Bylece umutsuz olarak, yaamlarn "byk reddedi"e vermi olanlara ve
verenlere bal kalmay istemektedir. Onun kitaba son sz Walter Benja
min'in faist evrenin balangcnda yazdklardr: Salt umutsuzlar urunadr
ki bize umut verilmitir (Marcuse, 1986:268).
Tek Boyutlu nsan almasnda Marcuse aadaki temel dnceler
zerinde durmaktadr: blmden oluan Tek Boyutlu nsan almasnn ilk
blmnn "Tek Boyutlu Toplum"u, yani ileri sanayi toplumunu temel zel
likleriyle ortaya koymaktadr. kinci blmde "Tek Boyutlu Dnce"yi, yani
ileri sanayi toplumunun zgl geliiminden kaynaklanan ve "kar k man
tnn yenilgisi" diye betimlenen ey ve nihayet nc blmde de "Alma
klarn ans" zerinde durmaktadr. Bu blmlemelerin temel savlarna ba
kldnda, "sz konusu durumu bir btn olarak amann olanaklar nedir"
sorusunun yantlanmaya alld grlebilir. Ancak ii snf hala temel ol-
420 yedinci blm

sa da arhk tarihsel dnmn temel belirleyeni olarak grlmemekte, bu


grev Ortodoks Marxizmden farkl olarak, tm ynlendirilip basklanan, ik
tidarn totalitarizminde iddetle susturulan kitlelere, aydn ve entelektellere
verilmektedir. i snf, ileri sanayi dzeninin yalnzca "maddi olumsuzla
mas" deil, ayn zamanda sz konusu egemen sistematiin ve dzenin ayrl
maz bir parasdr.
Marcuse'nin, Yeni Sol gruplarn eylemlerine karlk, dzenin yeni bir
totaliter bask biimine ynelebileceinden kukulandn vurgulayan Gid
dens, Eros ve Uygarlk'ta ortaya koyulan dncelerin Tek Boyutlu nsan al
masnda derinletirilerek temellendirildiini dnmektedir (Giddens,
2001:226). Tek Boyutlu nsan'da Marcuse, Marx'n 1 844 Elyazmalar'nda dile ge
tirdii felsefi antropolojiye bal kalarak ileri ileyim (tekelci kapitalist aama
daki ileri endstri) toplumlarnn eletirel bir deerlendirmesini yapmaktadr.
Marcuse burada, "negatif dnce" ile felsefi antropolojinin pozitif amalar
nn, ayn eletiri giriiminin birbiriyle balantl unsurlar olduunu gster
mektedir.
Marcuse'ye gre ileri sanayi toplumu, refah devleti ile "sava devle
ti"nin birlikteliinden olumutur. Bu toplum biimi, rekabeti kapitalizmin
tersine, devlet ile irketlerin sendikalarla e gdm salamaya dayal ekono
minin bymesini hedefleyen btnle ynelmitir. Bu ayn zamanda, fark
l politik yaklamlar birletiren bir izlence olan "uluslararas komnizm"
tehdidini kullanan bir ekonomidir. retimdeki mekanikleme yabanclama
nn odak noktasdr. Snf tahakkm de yalnzca "tarafsz idare" olarak orta
ya kyordu. Bu durum, iilerin smrlme ve kimliklerini yitirmelerine
benzer ekilde, kapitalistler ve i idarecilerinin de aka smren snf olma
niteliklerini yitirmeleri anlamna gelmektedir (Giddens, 2001:228). Snf ay
rmlar ve yabanclam emek ortadan kaldrlmam, rgt hiyerarilerinin
genilemesinin batana gmlmlerdir. Marcuse'ye gre, siyasi iktidar da
teknik retim aygtyla i ie gemitir. ada toplumlar kendilerini ne den
li liberal demokrasiler olarak grseler de totaliterdirler. nk ona gre tota
litarizm, yalnzca terre dayanan bir siyasi toplum e gdmlemesi deil, ay
n zamanda gereksinimlerin yerleik karlar tarafndan ynlendirilmesi (ma
niple edilmesi) yoluyla ileyen ve terre dayanmayan ekonomik-teknik bir
e gdmlemedir de. Bu balamda eski zamanlardaki entelektel kltr ger
eklikte olan bitene kar tutum alrken bugn bunlar dzen tarafndan yu
tulmaktadr (Giddens, 2001:228, 229).
Marcuse'ye gre, Austin ve dierleri ile Wittgenstein'n ikinci dnem
felsefesinin yneldii hedef, metafiziin dilin yanl kullanmna dayandn
gsteren bir giriimle felsefeyi metafizikten kurtarmakh. Yani dilin slah edil
mesi yoluyla kendi gemiinin metafizik arlklarn kontrol altnda tutmak.
herbert marcuse 421

Dil felsefesi teraptik bir giriim olarak, modem psikiyatri ile ortak bir yne
limi paylamaktadr. Bylece deliliin akl dlnn metafiziin aklyla te
mel bir yaknl olduu iddia edilmektedir. nk delilik gerein olumsuz
lanmasnn bir biimiyken, psikiyatrinin derdi bireyi mevcut dnyaya (bu
dnya ne denli ldrm olursa olsun) "uydurmak"t. Psikiyatri gibi dil felse
fesi de "ihlalden nefret ediyor" du. Emein mekanizasyonu ve otomasyonun
art, artk tek boyutlu toplumun snrlan iinde tutulmas olanaksz olan ve
toplumu kertme tehdidi oluturan bir aamaya gelmiti. Bu da devrimci bir
kopuu, nicelikten nitelie geii mjdeliyordu. Marcuse'ye gre, "bu zde
yeni bir insan gereklii -yani hayati gereksinimleri karlanm olmas teme
linde serbest zaman iinde var olma- olanan aacaktr. Bu koullarda, bi
limsel projenin kendisi faydaclk tesi amalar gtmek ve tahakkmn zo
runluluklar ve lksleri tesinde bir 'yaant sanat' gelitirmek iin zgr ola
caktr. Baka bir deyile, teknolojik gerekliin tamamlanmas, onu amann
sadece n koulu deil, ayn zamanda gerekesi de olacaktr" (Giddens,
2001:230, 231 ).
Marcuse, dnemin renci ve militan hareketlerine, dier tm bakal
drlara eli kulanda olan bir devrimin ncleri olarak deil, sistemin kendi
ne zgn gerilimlerinden kaynaklanan oluumlar olarak bakyordu. Devrim
ci dnmn asl temeli, tek boyutlu topluma henz tamamyla btnle
memi kiilerin etkinliklerinde deil, tek boyutlu toplumun merkezinde,
onun badaklnn kkeni olan gcn, yani tekniin rasyonalitesinin yol
aabilecei tahrip edici sonularda bulunabilirdi. Tek Boyutlu nsan gl bir
devrimci yazyd. Marcuse de, bu anlamda retici glerden ortaya kan ve
yeni toplum neren deiimler ile retim ilikileri arasndaki elikilere ba
l kalmaktadr (Giddens, 2001:232, 233).
Marcuse'yi semptomatik okumann yararl olduunu dnen Gid
dens; 'deolojinin sonu', radikalizmin sonu ve Marcuse'nin de szn ettii
"kar kma mantnn yenilgisi" anlamna geldiini dile getirmektedir. Tek
Boyutlu nsan zellikle ABD zerine kurulu tartmalar iermektedir. Gn
mz iin denebilir ki, benzer tartmalar Bat ya da endstriyel gelimesinin
doruuna ulaan her toplum iin de geerlidir. Ancak Marcuse yle bir top
lum betimliyordu ki, kapitalist retim mekanizmalar bu toplumun en nem
li kurumlarn aklamakta artk anahtar rol oynamamaktadr (Giddens,
2001:233-235). Marcuse, her trl uzlama biimine saldrrken, bunlarn na
sl da kendi kart klnda grndne iaret eder. 'Baska hogr' ve
'baskc yceltme-zl' kavramlar, "Tek Boyutlu Kltr"n i yetersiz
liklerine vurgu yapar. Marcuse'nin, szde "hogr toplumu" diye adlandr
lan bu sistemi kkl bir tilrzda eletirdii aktr.
422 yedici blm

Geri liberalizm de "total-otoriter devleti kendi iinden, kendisinin da


ha ileri bir gelime dzeyinde sona erii olarak retir." Ama yine de dier
Eletirel Kuramclardan onu ayran nemli bir ayrm da, teknolojinin zgr
letirici olanaklar olduudur. Kiiler zerindeki tahakkmn yerini nesnele
rin idaresine brakmas zgr toplumun temeli olaca dncesine yer veril
mektedir. Teknolojideki dnmler, zgrln gvencesi olarak grlmek
tedir ve burjuva demokrasileri, faizmden llemez derecede tercih edilir bir
ynetim biimidir. Ama liberalizm ile faizm arasnda sk bir ittifak vardr ve
ikisinin de gerek dman Marx sosyalizmdir (Giddens, 2001:240, 241 ).
Marcuse'nin anlayna gre Freud, ilkin insanln uygarl bireylerin
psiik ekonomilerinde "gereklik ilkesi"nin stnlk kazanmas ile birlikte
yarattn ve ikinci olarak da bu stnl yaratma ve ayakta tutmann ar
maliyetler getirdiini gstermitir. Marcuse'ye gre, "gereklik (ya da olgu
sallk) ilkesi" gerekte "baarma (performance) ilkesi"ne edeer olmutur;
bu ise, psiik enerjinin6 insanlara yklenen ilere disiplinli bir biimde uygu
lanabilmesi iin, yaamda zevk veren dllerin ertelenmesi ve kstlanmasn
zorunlu klar. Szn ksas insan almak zorundadr ve insan ynetilmelidir.
Gereklik ilkesi ise, insan bu zorunluluklara en iyi uyduran psikolojik rgt
lenmeyi simgeler. Freud'un sav en azndan Marcuse'nin anlatmnda yads
ma zerine kurulan bylesi bir dzendeki gerilimlerin daha ok vurgulanm
olmas dnda, Hobbes ve Hume'un faydaclna benzemektedir. Her du
rumda, baar ilkesi bir toplumsal gerek oluu nedeniyle teknik ussalln
psikolojik karl olarak sunulmaktadr (Kettler, 1994:27).
Marcuse, Freud'un ulat, enerjilerin bu tr rgtlenmesinin getirdi
i psikolojik maliyetlerin, uygarln ilerlemesi ile birlikte hzla trmand
ynndeki sonucu vurgular. gdsel yadsma, igdlerin bastrlmasn
gerektirir ve buna da ancak igdsel gcn bir da vurumunu dierlerinin
karsna dikmekle eriebilir. Bireyin byk ksmn kendisine kar yneltti
i "saldrganlk" nemli bir psiik enerji biimine dnr. Bylece uygar in
sanlar mutsuz, ounlukla rahatsz ve dnem dnem vahi kiilerdir. Freud,
gerilim ve engelleri, genellikle deer verir gzkt bir srecin iyiletirebi
lir ancak sonu} anlamda kanlamayacak maliyetleri olarak grmtr. "d'in
olduu yerde ego da olsun" sonucuna vardnda insanlarn tamamen karan
lk doa glerine bamszlktan ve snrsz sava dehetinden kurtulmalar
nn ancak ac veren yadsmalar ve denetimlerle olabileceini, nk 'ego'nun
domasnn sper ego ile yaanan deneyime ve gereklik ilkesinin ortaya k
masna sk skya bal olduunu anlatmak istemektedir (Ketler, 1994:27).

6 lnsanlann gerek duyduklan eylerin doada kt olmas ve birbirine rakip olmada doyum arayan in
sanlann okluu yznden.
herbert marcuse 423

Marcuse, bugn insanlarn igdlerini dzenleyen ve denetleyen s


relerin, Freud'un betimledii gelime, bask ve direnleri, bireyin iinde
zerk benlii bir biimde kefetmesi olanan ortaya koymadn savunur.
Toplumsal retim ve denetim kurumlan insanlarn igdierini kurumsal ge
reklere gre gemleme ilevini, Freud 'un izdii karmak aile piyesine ba
ml olmakszn yerine getirmektedirler. nsnlar yaygn ve otomatik bir
dl, ceza ve engellenmi seenekler sistemi yoluyla aygtn aralar olarak
rollerine uygun biimde toplumsallarlar. Gerekte Marcuse, gnmzde
davran psikologlarca sunulan betimlemelerin, gnmz toplumunun ger
eklerine Freud'un uygarlk incelenmesinin daha yakn olduunu ancak ger
eklerin Freud' dan bilgilenmi bir yorumlamaya konu edilmesi gerektiini
savunur. Marcuse, gnmzdeki psikolojik olu rntsnn Freud'un yn
psikolojisinde kefettii 'ego'nun gerilemesi olgusuyla dorudan karlatr
labileceini dnr. Bireyleme sreci ksa devre yapmtr. Teknik gerekli
in hizmetine topluca girmi olan bir yna katlmak amaayla insanlar kii
sellikten uzaklam bir ego-ideale ba eerler. Kimse iin banda deildir.
Kurumlar kendi kendilerini yeniden retirler. Bunun karl olarak Marcu
se, saldrganlk ve ykclkta srekli bir ykselmeye iaret eder. Ona gre Fre
udcu kuramn betimlemeleri daha gncel olan davranlarn kuramndan
yine de ok daha stn olduunu kantlar biimdedir. Drtlerin dzgn ve
yaygn biimde dzenlenmesi saldrgan enerjiler dourursa da grnrde hi
"denetleyici" bulunmadndan, bu enerjilerin kendini savunma ve kendini
kabul ettirme eylemleri biiminde k yollar bulmalarn engeller. gdle
rin bask altna alnmas sululuk duygusu ve kayg retir. Saldrganlk ve y
kclk, toplumu ancak daha da trmanmalarna yol aacak biimlerde sarar
lar. Marcuse, teknoloji rnlerinin ada kullanmndaki saldrgan eyi
vurgular. Sk sk simgede ve gerekte ldrc otomobillere, henz dokunul
mam kiisel mekanlara grltl tekrarlamalarla saldrganca girilmesine,
askerlemeye, i ve d dmanlara kar seferberlie ve trmanan savalara
dikkat eker. Freud uygarln maliyetlerine katlanlabileceini dnmt.
Marcuse, bu yargnn eksik bir muhasebeye dayandn savunur. Baarma il
kesi toplumda tamamen egemen olduunda, Marcuse'ye gre, uygarlk ken
di temelini oymaya balar. Baar ve kararlln doruundayken, uygar top
lum tam anlamyla olanakszlar (Kettler, 1994:28, 29).
Yrrlkteki toplumsal dzen, insanda 'toplumundaki dier insanlar
la iyi geinmesini salayan nitelikleri' ortaya karan bir dnm zorunlu
klar ve harekete geirir. Marcuse, bu etkinin 'sistematik dzenlemeler ve de
netimle' retildiini srekli tekrarlar. Marcuse'ye gre, toplumsal yaplarn
psikolojik biimlenile olan dntrc etkileimi sonsuz sayda itme ve
ekmeler yoluyla oluur. Bu sreler, ancak "gnmz toplumunun zm-
424 yedinci blm

lemesi ile tanmlanabilen ve politikalar oluturanlar farknda olmasa da ken


dilerini kabul ettiren eilimler, gler" olarak kavranabilirler. Marcuse, "bu
nesnel eilimler" der, "ekonominin genel eiliminde, teknolojik deimede,
bir ulusun ya da uluslar topluluunun i ve d politikasnda kendilerini gs:
terirler ve toplumdaki farkl snflar, bask gruplar ve partilerde ortaklaa
paylalan bireyler-st gereksinimler doururlar" . Btn toplumsal aktrle
rin bu dntrme iinde elbirlii ettii grlr. Yeni Freudcu revizyonistle
re kar Marcuse, bu uyarlamann sadece kiilii deil, insani igdlerin r
gtlenmesini de kesinlikle yeniden biimlendirdiini savunur. Oluan dei
meler henz yetkin biimde ortaya kmamsa da, yepyeni bir yapy, ge
miten btn bir uzaklamay kapsarlar. Yine bylece, hibir basit reform ya
da ayarlama, akn bir seenei balatamaz. Marcuse'ye gre, bu da bir ig
dsel devrimi kapsamak zorundadr. Gnmzn psikolojik dzeni yaam
lme (Eros'u Thanotos'a) ba edirir. Marcuse bunu yle aklyor: Ykc
enerjinin topluma yararl saldrgan (dolaysyla yapa) enerjiye (az ok) y
celtilerek (sblime edilerek) dnmesi, Freud'a gre normal ve vazgeilmez
bir sretir. Bu sre, erotik enerjinin, libidonun sblime edildii ve topluma
yararl klnd ayn dinamiin bir parasdr; birbirine zt iki drt zorla bir
araya getirilir ve bu ikili dnm iinde birletiklerinde uygarln dnsel
ve organik tayclar durumuna gelirler. Ancak bu drtlerin ne denli sk et
kili olursa olsun nitelikleri ayn kalr, oysa libido yaamn korunmasna, esir
genmesine ve iyiletirilmesine ynelirken, saldrganlk lm 'hedef' alan y
kcl harekete geirir. yleyse, ykclk ancak Eros'a hizmet ettike uygar
la ve bireye hizmet eder. Saldrganlk, erotik karlndan daha gl hale
gelirse eilim tersine dner (Kettler, 1994:29, 30).
Yaadmz aa damgasn vuran da kesinlikle bylesi bir tersine d
ntr. nsann evre koullar zellikle bireyin kendisine kar saldrgan
enerjinin seferber edilmesine yol aar ve bu da erotikten g almak zorunda
dr. Bu balanhda Marcuse toplumlarn askeri seferberlii diye adlandrd
olgudan retken alma ile doyumun birbirinden kkl biimde ayrlmasn
dan, "kitle toplumunun zellikleri olan kalabalk, grlt ve gz nnde ol
mak" tan sz eder. Btn bunlar da, birbirini dengeleyen ileyilerin ortadan
kaldrlm olmasna, zellikle gerek ile estetiin "ynetilmi dili" ve elen
ce yoluyla deerden dmesine balar. Freud'un kuram doruysa ve ykc
drt baat yaamlardan ve hedeflerden geen "dolambal yol" ne denli
uzun olursa olsun bireyin kendi, yaam yok edilmeye allyorsa, gerekten
de toplum apnda bir intihar eiliminden sz edebiliriz ve tam ykm zeri
ne srp giden ulusal ve uluslar aras oyun pekala bireylerin igdsel yap
larnda salam bir temel bulmu olabilir.
herbert marcuse 425

Egemenlik kuran teknik ussalln sonu) olarak us d olduunun or


taya kmas, sadece gnmz retim (sunu) koullarnn gerektiinden ok
daha kat yoksunluklara zorlamasndan ve ynetilenlerin olduu kadar, y
neticilerinin de ilerinde srekli, byyen lmcl bir patlama tehlikesi do
urmasndan deil, bunlarn yannda ve hepsinden nemlisi, herhangi bir
toplum dzeninin btnlemesi iin gereken erotik libidinal enerjileri saldr
gan bir biime dntrmesindendir. Marcuse, toplumsalln nemli miktar
da erotik biimli igdsel enerjiye dayandnda diretir. Gnmz uygarl
bu enerjiyi saldrgan ve ykc drtlere dntrrse, toplum kendisini gi
derek daha clz ve byk bir felakete kar daha savunmasz bir tarzda yeni
den retir (Kettler, 1994:29, 30).
Marcuse, Eros ve Uygarlk' ta, toplum ve bireysel tutkular arasndaki il
gileri ortaya koymaya abalamaktadr. Marcuse, Freud araclyla, igdsel
drtler (libido ve lm istei) ve gereklik ilkesi ad altnda onlar bastrmak
zorunda olan toplumsal rgtlenmeler arasndaki temel atmaya ular. Fre
ud' da tarih d ve "temel" nitelie sahip olan antagonizma, Marcuse tarafn
dan, insann temel arzular ve toplumsal basklar arasndaki kartlk olarak
tarihsel boyutlar ierisinde ele alnr. Marcuse'ye gre, ada toplumdaki
gereklik ilkesinin somut biimi retkenlik ilkesidir. Marcuse, rasyonel bir
toplumu srdrmek iin her zaman gerekli olanla, baskc toplumsal yaplar
destekleyen etkili basky birbirinden ayrmaya devam etmektedir. Bylece,
zorunlu ve etkili bask arasndaki farkla llen bir ek bask kavramna ula
r. ada toplumun ar retkenlii zorunlu basky asgariye indirgerken,
korporatif kapitalizm ve tketim toplumunun yapsnn etkili basky byk
lde artrdn gsterir. Bylece ek bask byk lde artmtr, bu durum
ncelikle Marcuse'nin ilgilendii zgrleme olanaklarn ve insanlarn ge
mi toplumlar anlamalarn etkiler (Goldmann, 2006:313).
Marcuse, Tek Boyutlu nsan almasnda, kapitalizm ve tketim toplu
munun kltre ve kiiliin gelimesine bir tehdit oluturduunu ileri srer.
Diyalektik yaklam iinde felsefenin insan iki boyutuyla, yani hem gerekli
e adaptasyonuyla hem de gereklii amasyla, yani gerek ve olanakl olan
la tanmlad bilinmektedir. Akl zerinde temellenen erken dnem felsefe
de gerekliin aknlna yol amt. Burada Marcuse'nin gsterdii gibi, ilk
defa yaam standartlarn ykselterek ve insanlarn zihnini ynlendirerek on
lar daha fazla uyarlanabilir klan ve aknla ynelik drty azaltan kat
manl bir topluma sahibiz. Bylece yaratclk da, insan zgrl kadar top
lumsal planlama canavar tarafndan tehdit edilir: yi cret denen, rahat, yal
nzca dier insanlarn kararlarn nasl uygulayacan bilen ve tketen tek
boyutlu insana sahibiz. Marcuse'nin, Eros ve Uygarlk ile Tek Boyutlu nsan a-
426 yedinci blin

lmas, ileri endstri toplumlarnda gelien muhalefetin programn formle


eden almalardr (Goldmann, 2006:313, 314).
Kolakowski, Marcuse'nin almalarnda ortaya koyduu dncele
rin modem toplumun eletirisine yneldiini, zellikle de Amerika toplumu
nu eletirileriyle sz konusu ederek, insanlarn zgrlne yneldiini vur
gulamaktadr. ada egemen uygarln ortaya koyduu gibi, toplum ve bi
reyin nitelikleri bakmndan; bilim, felsefe, sanat, politika ve teknolojinin tek
boyutlu olduunun altn izmektedir. Kaybedilmi ikinci boyutun, alkan
lklarn eletirisi, varolan dnya ile kartlk ieren ve olumsuzluk ilkesine da
yanarak ortaya koyulabilecek zgrlk, gzellik, yaam sevinci ve akl gibi
geler olduunu bildirmektedir (Kolakowski, 1989:442, 443).
Kadnn zgrlemesi hareketine byk nem verilmesi gerektiinde
srar eden Marcuse, gnmz kadn zgrlemesi hareketlerinde kktenci bir
olanak olduunu belirbnektedir. Yazl tarihin ataerkil nitelikte bir egemenlik
olduunu, yalnzca bu nedenle kadnlarn yasalar nnde eitliini gerekle
tirmeyi deil de, btn bir toplumda kadnlamlklan -iddet kullanmn
onaylamayan tutumlar, duygusal ve cokusal yanlarmz, duyarllk ve an
layllmz- bugnk boyun emiliklerinden kurtarmay da ama edine
bilir, soruna bu adan baklabilirse, bu, iddetten yana, yrbc ve kaba olan
erkeksi egemenliin tam bir anti-tezi olan ge.rekten nitelike deiik bir top
luma ynelmenin balangc olabilir. Bugn, btn bu zgl kadnlatrlm
lklar, toplumsal olarak koullandrlmhr. Bu anlamda da, gszlklerin
glle, "ikinci doa"nn bir toplumsal gce dnmesi de amalanmama
ldr (Magee, 1985:70, 71).

Diyalektie Yaklam
Marx iin, Hegel'de olduu gibi, "gereklik" yalnzca btnde, "olumsuz b
tnlk"te yatar. Bununla birlikte, toplumsal dnya ancak bir soyutlama sre
cinde olumsuz bir btnlk olur, bir soyutlamadaki eytiimsel yntem konu
sunun yaps kapitalist zel mlkiyeti / anamalc oplum tarafndan dayablr.
Giderek diyebiliriz ki soyutlama anamalcln kendi iidir ve Marxist yn
tem sadece bu sreci iler. Marx'n zmlemesi, kapitalist zel mlkiyet
i / anamalc ekonominin somut emein soyut emee srekli indirgenii ze
rine kurulduunu ve onun tarafndan srdrldn gstermitir. Bu eko
nomi adm adm insan etkinlik ve gereksinimlerinin somutundan geri ekilir.
Bireysel etkinlik ve bireysel gereksinimlerin somutundan geri ekilir ve birey
sel etkinlik ve gereksinimlerin btUnlemesini ancak bir soyut ilikiler karma
as yoluyla baarr, bir karmaa ki orada bireysel alma ancak toplumsal
olarak zorunlu emek-zamannn temsil ettii lde geerlilik tar ve insan
lar arasndaki ilikiler eylerin (metalarn) ilikisi olarak grnrler. Meta
herbert marcuse 427

dnyas "yanllanm" ve "gizemsellemi" bir dnyadr ve eletirel zm


lemesi ilkin bu dnyay oluturan somutlamalan izlemeli ve sonra gerek ie
riklerine varabilmek iin bu soyut ilikilerden yola klmaldr. kinci adm
bylece soyutlamann soyutlamas ya da gerek somutluun yeniden kurula
bilmesi iin yanl bir somutluun braklmasdr. Buna gre, Marxist kuram
ilkin meta dnyasn belirleyen soyut ilikileri gelitirir (rnein meta, dei
im deeri, para, cretler gibi) ve bunlard,an anamalaln tam olarak geli
mi ieriine dner (anamala dnyann onu yokua gtren yapsal eilim
leri) (Marcuse, 1989:249-250).
Yukarda belirtildii gibi, Marx iin, Hegel iin de olduu gibi gerek
lik yalnzca olumsuz btnlkte yatar. Bununla birlikte, iinde Marxist kura
mn devindii btnlk Hegel'in felsefesinin btnlnden ayrlr ve bu
ayrm Hegel'in ve Marx'n eytiimlerinin arasndaki belirleyici aynn belirtir.
Hegel iin btnlk usun btnln anlatyordu, en sonunda ussal tarih
dizgesiyle zde olan kapal bir varlk-bilimsel dizgeydi. Hegel'in eytiimsel
sreci, bylece tarihi metafiziksel varlk sreci zerine kalplandran bir ev
rensel varlkbilimsel sre olarak grnyordu. Marx, te yandan, eytiimi
bu varlkbilimsel temelinden koparmtr. Onun almasnda olgusalln
olumsuzluu, ilerin metafiziksel bir durumu olarak tzselletirilmeyecek ta
rihsel bir koul olur. Baka bir deyile, tikel bir tarihsel toplum biimiyle bir
lemi bir toplumsal koul olur. Marxist eytiimin yneldii btnlk, snfl
toplumun btnldr ve elikilerin altnda yatan ve her ieriini ekillen
diren olumsuzluk snf ilikilerinin olumsuzluudur. Eytiimsel btnlk yi
ne doay kapsar ancak doa tarihsel toplumsal yeniden-retim srecine gi
riyor ve onu koullandryor olduu srece. Snfl toplumun ilerlemesinde,
bu yeniden retim geliiminin deiik evrelerinde deiik biimler alr ve
bunlar eytiimsel kavramlarn tmnn erevesini oluturur (Marcuse,
2000:250).
Eytiimsel yntem bylece doann kendisinde tarihsel bir yntem ol
mutur. Eytiimsel ilke herhangi bir nesneye eit lde uygulanabilir genel
bir ilke deildir. Hi kukusuz, her ne olursa olsun tm olgular eytiimsel
zmleme albna alnabilirler; bir su barda rneiyle ilgili olarak Lenin "b
tn insan klgs nesnenin 'tanmna' girmelidir" der; su bardann bamsz.
nesnellii bylece zlr. Bu balamda Marcuse, her bir olgu ancak toplum
sal srecin kartlklar tarafndan etkilendii srece eytiimsel zmleme al
tna alnabilir, demektedir (Marcuse, 2000:250-251).
Marxist eytiimin tarihsel karakteri yrrlkteki olumsuzluu olduu
gibi onun olumsuzlanmasru da kucaklar. lerin verili durumu olumsuzdur
ancak ona ikin olan olanaklarn zgrletirilmesi yoluyla olumlu klnabilir.
Bunun sonuncusu, olumsuzlamann olumsuzlanmas eylerin yeni bir dze-
428 yedinci blm

ninin kurulmasyla baarlr. Olumsuzluk ve olumsuzlanmas ayn tarihsel


srecin insann tarihsel eylemi yoluyla birbirinden ayrlan iki deiik evresi
dir. "Yeni" durum eskisinin gerekliidir ama bu gereklik kararl olarak ve
kendiliinden nceki durumdan domaz; ancak insanlardan gelen ve varolan
olumsuz durumun btnn ortadan kaldracak olan zerk bir edim tarafn
dan zgr klnabilir. Ksaca gereklik, tarihsel olgusallktan ayn bir alan de
ildir, bengilik iinde geerli dncelerin bir alandr. Hi kukusuz, verili
tarihsel olgusall aar ama bir tarihsel evreden bir bakasna getii srece
olumsuz durum ve o denli de olumsuzlanmas, ayn btnlk ierisindeki so
mut birer olaydrlar (Marcuse, 2000:251).
Marxist eytiim bir baka anlamda daha tarihsel bir yntemdir. Tarih
sel srecin tikel bir evresini ele alr. Marx, Hegel'in eytiimini, eytiimsel devi
mi tm varln, varlk olarak varln bir devimine genelletirmek ve byle
ce yalnzca "tarih deviminin soyut, mantksal, kurgul bir anlatmn" elde et
mekle eletirir. Dahas, Hegel'in byle soyut bir anlatmn verdii ve genel ol
duunu dnd devim, gerekte insan tarihinin salt tikel evresini, ede
yile "onun olgunlama tarihini" (Entstehungsgeschichte) nitelendirir.
Marx'n bu olgunlamann tarihi ve insanln "edimsel tarihi" arasnda yap
t ayrm eytiimin bir snrlanna varr. nsanln 'Entstehungsgeschich
te'si, ki Marx tarafndan onun tarih-ncesi olarak adlandrlr, snfl toplu
mun tarihidir. nsann edimsel taihi, bu toplum ortadan kaldrld zaman
balayacaktr. Hegelci eytiim tarih-ncesi geliimin soyut mantksal biimini
verirken, Marxist eytiim onun olgusal somut devimini verir. Marxist eytiim
yleyse, henz tarih-ncesi evre ile baldr (Marcuse, 2000:251-252).
Marxist eytiimin kendisi ile balad dnlen olumsuzluk, snfl
toplumda insan varoluunu nitelendiren olumsuzluktur; bu olumsuzluu ye
inletiren ve en sonunda ortadan kaldran kartlklar snfl toplumun kar
tlklardrlar. Marxist eytiimin kendisi de imler ki, snfl toplum tarafndan
temsil edilen tarih ncesinden snfsz toplumun tarihine geile, tarihsel de
vimin btn yaps deiecektir. Bir kez insanlk kendi geliiminin bilinli z
nesi olduu zaman, tarih bundan byle tarih ncesi evre iin geerli olan bi
imlerde izilemeyecektir.
Marx'n eytiimsel yntemi, henz toplumun gerei zerindeki kr
ekonomik glerin egemenliini, yanstr. Devim, henz zgrce birlemi bi
reylerin z-bilinli etkinlikleri tarafndan gdlmedii lde kendinde eyti
imseldir. Eytiimsel yasalar toplumun 'doal' yasalarnn gelimi bir bilgi
sini ve bylelikle de ortadan kaldrlmalarna doru bir admn ama gene de
'doal' yasalarn bir bilgisini anlatrlar.
Marx'n eytiimini snfl toplumun tarihi ile kesin olarak balayan
kavram zorunluluk kavramdr. Eytiimsel yasalar zorunlu yasalardr; snfl
herbert marcuse 429

toplumun eitli biimleri zorunlu olarak kendi i elikilerinden trerler. Marx


anamalcln yasalarnn "demir zorunlulukla kanlmaz sonulara doru"
ilemekte olduklarn sylyordu. Bununla birlikte, zorunluluk anamalc top
lumun olumlu dnm asndan geerli deildir. Hi kukusuz, Marx
anamaln younlamasn ve zeksellemesini ortaya karan ayn dzenekle
rin "emein toplumsallamasn" da reteceini varsayyordu. "Anamala
retim kipi bir doa srecinin zorunluluuyla kendi olumsuzlanmasn", e
deyile, "i-birlii ve topran ve . . . retim aralarnn ortaklaa iyelii . . . te
melindeki" mlkiyeti dourur. Buna karn, anamalcln geliimini yneten
acmasz zorunluluktan toplumculua gei sorununda benzer bir zorunlulu
a uslamlama, Marxist kuramn btn imleminin bir arptlmas olacaktr.
Anamalclk olumsuzland zaman, toplumsal ilerleme bundan byle kr
doal yasalarn egemenlii altnda durmaz. Yeninin doasn eskiden ayran
ey szcn tam anlamyla bu olgudur. Anamalcln kanlmaz lmn
den toplumculua gei zorunludur ama bireyin tam geliiminin zorunlu ol
mas anlamnda. Bireylerin yeni toplumsal birlikleri de, yine zorunludur ann
eldeki retici gleri tm bireylerin genel doyumu iin kullanmann zorunlu
olmas anlamnda. zgrlk ve mutluluun olgusallamasdr ki, birlemi
olan bireylerin kendi yaamlarnn rgtleniini belirlemelerine olanak ve rl'
cek bir dzenin kuruluunu zorunlu klar (Marcuse, 2000:252-253). Ama s
re uzun bir barbarlk dnemini kapsayabilir. Barbarlk dnemi, ancak zg r
eylem tarafndan nlenebilir. Devrim, birok gcn olgunluunu gerekti r i r
ama aralarnda e n by znel gtr, e deyile devrimci snfn kend isi
dir. zgrln ve usun olgusallamas bunu baaranlarn zgr ussallkla
rn gerektirir (Marcuse, 2000:254). Birey ve toplum diyalektii balamnd .
Marcuse, bireysel kurtulu olmadan devrimin olamayacann ama toplumun
kurtuluu olmadan da bireysel kurtuluun olamayacann altn izmekted i r.
Bu dncenin, kurtuluun diyalektii olduunu belirtmektedir. Ona gilrl',
kuramn pratie aktarm ne lde az olursa, bireysel gereksinim ve dilekll'
rin politik ama ve eylemlere aktarm da o lde az olmaktadr. Hibir kii
ya da grubun kurtulu giriimi, savat sistemin bulamasndan kanamaz.
Bu nedenle, srdrlen ilikilerin iinde, yaama, dzene ve olumlayc kl
tre eletirinin srmesi gerektii ileri srlr. zgrleme srecinin balan
glarnda ortaya kan yeni bireyciliin, bireysel ve politik bakaldr arasn
daki ilikinin karsna bireysel ve toplumsal devrim kendini koyar. Bireyle
rin kendisinde yeni bir rasyonellik ve duyarllk ortaya kmadan hibir nitel
toplumsal deiim, hibir sosyalizm mmkn deildir. Deiimin failleri olan
bireylerde radikal bir deiim olmakszn radikal toplumsal deiimin olama
yaca dncesindedir. Bu trden bireysel kurtulu burjuva bireyini ama
anlamna gelir. Bu noktada Marcuse, burjuva bireyin almasnn, toplumsal
430 yedinci blm

baarlarn, taleplerin reddedilmesi ve kendi yaam biimini srdrmesiyle


gerekleemeyecei grndedir. Gelecekte zgr bir toplumun imge ve de
erleri, zgr olmayan toplumdaki kiisel ilikilerde ortaya kmal, zgr ol
mayan bir toplumda, hibir birey ya da grubun gerek anlamda zgr olma
d gereini unutmamal, dzeni etkili bir biimde reddetme koullan ya
ratmak iin giriilen her abada bu dnceler bulunmaldr. Bu konuda bir
rnee bavurmay yeleyen Marcuse, cinsel devrimin insanlk devrimi ve
politik ahlakla kesimedii durumda devrimin anlamn yitireceini vurgula
maktadr.
Marxist kuram o zaman, yazgc belirlenimcilik ile badamaz. Ger
ekten de, zdeki bilin toplumsal varolu tarafndan koullandrlr bii
mindeki belirlenimci ilkeyi kapsar. Bununla birlikte, gstermeye allmh
ki, bu ilke tarafndan bildirilen zorunlu bamllk "tarih-ncesi" yaam iin,
e deyile snfl toplumun yaam iin geerlidir. nsann gizliliklerini snf
landran ve arptan retim ilikileri kanlmaz olarak onun bilincini belirler,
nk toplum zgr ve bilinli bir zne deildir. nsan bu ilikilere egemen
olma, onlar btn gereksinim ve isteklerini doyurma iin kullanma gcn
tamad srece, bunlar nesnel, bamsz bir kendilik biimini stlenecekler
dir. Bilin, bu ilikiler tarafndan ele geirilmi ve boyun edirilmi olmakla,
zorunlu olarak ideolojik olur (Marcuse, 2000:254).
Marxist ekonomi anlay bamsz bir felsefe, ruh bilim ya da toplum
bilim iin hibir yer brakmaz. "Ahlak, din, metafizik tm geri kalan ideoloji
ve bunlara karlk den bilin biimleri bylece artk bamszlk grn
koruyamazlar. . . . Bamsz felsefe edimselliin betimlenii ile varolu ortam
n yitirir. Yeri en iyisinden ancak insanlarn tarihsel geliimlerinin irdeleniin
den doan soyutlamalar olarak en genel sonularn bir toparlanmas tarafn
dan alnabilir". Marx'n zmlemi olduu toplumsal olgular (rnein; eme
in yabanclamas, meta fetiizmi, art deer, smr) boanmalar, sular,
nfusta deimeler ve anamal dnyasndaki dngler gibi toplum bilimsel
olgulara benzemezler. Marxist kategorilerin temel ilikileri nesnel toplum fe
nomenlerini betimleme ve dzenleme ile uraan toplum bilimin ya da baka
herhangi bir bilimin erimi ierisinde deildirler. Marx'a gre, doru kuram
dnyay deitirmeyi amalayan bir klgnn bilincidir (Marcuse, 2000:255-
256 ).
Yani toplumsal klgnn amac formle edilmitir: Emein ortadan kal
drlmas ve toplumsallahnlm retim aralarnn tm bireylerin zgr ge
liimi iin kullanlmalar. Gerisi insann kendisinin zgrlemi etkinliinin
grevidir. Kuram klgya her kpda elik etmekte, deien durumu zmle
mekte ve kavramlarn buna gre yeniden formle etmektedir. Gerei olgu
sallahrmarun somut koullan deiebilirler ama gerek ayn ve onun en son
herbert marcuse 431

gzeticisi kalr. Kuram eer devrimci klg doru yolundan sapsa bile gerei
koruyacakbr. Klg gereklii izler, gereklik klgy deil (Marcuse, 1989:256).
Bu gereklik salbkl Marxist kuramn felsefi kalbn tamamlar ve eytiim
sel kuram daha sonraki olguculuk ve grecilik biimlerinden ilk ve son kez
ayrr (Marcuse, 2000:256).
Sosyalizmin ahlaki ve estetik evren olarak btnselliinden hareket
eden Marcuse, diyalektik materyalizmin, idealizmi kuram ve pratiin bir ge
si olarak kapsadn ileri srmektedir. Var olan maddi gereksinimler ve tat
min yollan smrnn gereklerine gre biimlenmekte ve denetlenmektedir.
Sosyalizm, yoksulluu yok etmek amacyla mal ve hizmetleri oalbrken,
sosyalist retim de varoluun niteliini, gereksinimleri ve doyum yollarn
deitirmelidir (Marcuse, 1987:13; 1998:11).
Marcuse radikal duyarlk kavramnn; duyularn akl belirlemedeki,
yani dnyann dzenlendii, yaanbland, deitirildii kategorileri biim
lemedeki aktif, kuramsal rol zerinde srarla durur. Duyular salt pasif, alc
deildirler. Deneyimden aldklar ilk veriyi tabi kldklar kendi bileimleri
vardr. Bu bileenler Kant'n, duyu verisini deitirilemez bir a priori dzen
lemesi olarak grmesi gibi sadece "gr (sezgi) biimleri" (zaman ve mekan)
deildirler. Bunun yannda, deneyimin ampirik (m: Tarihsel) a priorisini
oluturacak daha somut, daha "maddi" bileimler de olabilir. Dnyamz sa
dece zaman ve mekann kabksz biimlerinde deil, ayn zamanda bu bi
imlerle birlikte duyularn btnnde de -sadece gzn (sinopsis) deil, ay
n zamanda btn insan duyularnn (duyma, koku alma, dokunma tat alma
ve grme) nesnesi olarak- olumaktadr. Eer toplumsal deiim radikal, ni
teliksel bir deiim olacaksa, ite dnya deneyimin bu niteliksel, asli bilin
tesi kuruluu, asli deneyimin kendisi kkten deimelidir (Marcuse, 1987:66,
67; 1998:60). Bu anlamda duyarln ykc gizil gc ile kurtuluun alan ola
rak doa, Marx'n Politik Ekonomi Felsefi Elyazmalar'nda gz ard ettii konu
lardr.
Kapitalizmin, yine ona bal olarak ortaya kan yoksullama tarafn
dan ortadan kaldrlacak olduunu sklkla dile getiren Marcuse, sosyalizmi
sz konusu elikiyi nitel srama olarak zecek seenek biimi diye belirler
(Marcuse, 1987:25; 1998:22). Bu anlamda tez olarak varln (henz) srdr
mekte olan zel mlkiyete dayal retim ilikileri, seenei ya da antitezi
olan, devrimi (deiiklikleri) nitel sramaya denk den sosyalizmin ortaya
koyduu radikal dnmleri araclyla ortadan kaldrlacakbr. Yukarda
aktarlanlardan da aka grlmektedir ki Marcuse, toplumlarn dayandkla
r temel ilikileri ve dnmlerini de diyalektik balamnda ele almaktadr.
Marxist kuramn, devrimci olmayan durumlarda bile pratiin rehberi
durumunda olmasndan hareket eden Marcuse, burada Yeni Sol'un bir dier
432 yedinci blm

zayflnn ortaya ktn, bunun da Marxist kuramn ritelletirilerek arp


tlmas ve yanllanmas olduunu belirtmektedir. Tarihsel kavramlar, iinden
ktklar srelerin balamn tar ve daha sonraki srelerde ayn ierikle
dile getirilemez ya da ortaya ktklar ayn an grevlerini stlenemezler.
Geri bu srete kapitalizm kapitalist ilikileri temsil etmektedir ama retim
tarznn kapasitesi deimekte ve deiimler altyap ile styapy etkilemek
tedir. Marxist kuramn eylemesi, kuram ve uygulaymn (teori ve pratiin) bir
liini ihlal eder. Bir anlamda btn kuramlar soyuttur: Verili gereklikle ara
sndaki kavramsal ayrlk, gereklii anlamann ve deitirmenin n koulu
dur. Yine kuram, koullarn ve eilimlerin btnn -Marxist kuram ise bir ta
rihsel btnsellii- kavrad iin zorunlu olarak soyuttur. Bu yzden zgl
pratik hakknda (rn: Baz binalar igal etmek mi, yoksa saldrmak m gerek
tii zerine) hibir zaman karar veremez. Fakat verili btnsellik ierisinde
belli eylemlerin olaslklarn deerlendirebilir (deerlendirmelidir). Kuram
ve uygulaymn birlii hibir zaman dolaymsz deildir. Yalnzca kuramsal
bir zmleme, egemen bir durumu ve onun gizilglerini (potansiyel) ta
nmlayp ayrtrabilir. Verili gereklik kendi bana ve kendi hkmranly
la oradadr, kuramn kendini gelitirdii zemindir o; deiimi iinde kuram
belirlemeyi srdren kuramn nesnesi, 'kuramn tekisidir'. Diyalektik kav
ramlar, gereklii deiim sreci iinde kavrarlar; kavramlarn kendisinin ta
nmn oluturan da sretir. rnein, klasik emperyalizmin yeni-emperya
lizme dnmesi, klasik kavramn yeniden tanmlarken, yeni biimlerin n
cekilerden nasl trediini gsterir. 'Proletarya', 'smr', 'yoksullatrma'
gibi kavramlar iin de ayn ey geerlidir. Gerek durumun diline tercme et
meden halk bu terimlerle bombardmana tutmak, Marxist kuramn iletilme
si demek deildir. Bu kavramlar en ok, grup iindekiler iin kimlik belirleme
etiketleri olabilir ya da klie olarak grev grrler, yani hibir ilevleri yoktur.
Kapal bir szlk ierisinde anlk uyaranlar olarak kullanlmalar gereklikle
rini ldrr. Marxist kavramlar, gerekliin ardndaki z tanmlarlar: An
lamlar 'grn'n zmlenii iinde ortaya kar (Marcuse, 1987:39, 40, 41,
44; 1998:35, 36, 37, 39, 40).
Bilgi olarak imgelem, dnce ile gereklik ve olanakl olan ile var olan
arasndaki zlmez gerilimi barndrr. te bu da diyalektik materyalizmin
idealist zdr: Verili biimlerin tesinde zgrln aknl. Marxist ku
ram, bu anlamda da Alman dealizmi'nin tarihsel mirassdr. Marcuse'ye
gre, bylece zgrlk, gereklik "dncesi ile" (rn. Kendi olanaklar ile)
uyumlu olarak, gereklii kendi hakikati adna zgrletirmek iin, gerekli
in pratik deiimine klavuzluk ederek "dzenleyici akl kavram" haline
gelir. Diyalektik materyalizm, zgrl tarihsel, ampirik aknlk, imdiki
biimi olan sosyalist bir toplumu da aan bir toplumsal deiim gc olarak
herbert marcuse 433

kavrar. Srekli daha ok retime, cennete doru deil, toplumun ve doann


amansz direnii ile srekli bar ve neeli bir mcadeleye doru. Srekli
devrim kuramnn z budur ona gre (Marcuse 1987:73, 74; 1998:66, 67).
Trkeye Sovyet Marxizmi adyla evrilen, Sovyet Marxizminin Toplum
retisi (Die Gesellschaftslehre des sowjetischen Marxismus) eserinin "Diya
lektiin Deiimleri" alt blmnde, hem Sovyet Marxizminin diyalektie
yaklamn ele almakta hem de kendi yaklamn sunmaktadr. Marcuse'ye
gre, aslnda Sovyet Marxizminde, temel diyalektik kavramlardan hibiri
reddedilmedii ya da revizyondan geirilmedii halde, diyalektiin ilevi
nemli bir deiiklie maruz kalmtr. Bu durum, diyalektiin ilevinin, ele
tirel dnce biiminden, evrensel bir "dnya giine" ve kesinlikle sap
tanm kural ve dzenlere bal genel (evrensel) metoda dntrlmesidir.
Bu dnm, diyalektii, herhangi bir revizyondan ok daha fazla ypratr.
Diyalektie, resmi dnce ve yaynlarn bysel nitelikleri yklenir. Marxist
teori, devrimci bilin ve uygulama sistemi olmaktan kp da yerleik bir ta
hakkm dzeninin styapsna girince, diyalektik dncenin hareketi bir
felsefe sistemi biiminde kurallatrlr. Diyalektik mantkla formal mantk
arasndaki iliki ne denli sorunsal olursa, diyalektik de o denli forma! mantk
durumuna gelir. Sovyet Marxizminin, diyalektik ve mantk konusunda yeter
li bir "ders kitab" meydana getirmekte ektii glkler, yalnzca politik ne
denlerle ilgili deildir. Diyalektiin z, bylesi kurallatrmalara aykrdr.
Bu, diyalektik materyalizm iin olduu kadar, diyalektik idealizm iin de ge
erlidir; nk Hegel ve Marx, diyalektii bir genel metodoloji olarak gelitir
memilerdir. Bu ynde ilk adm Engels Doann Diyalektii'nde atm, onun
notlar Sovyet Marxi::t kurallarn iskeletini oluturmutur (Marcuse, 1969:152,
153; 1974:131-132).
Diyalektik mantk, Marxist teorinin temel tadr. Diyalektik mantk,
devrimci geliimin olduu kadar, devrim ncesi geliimin zmlenmesine
de k tutar. Bu zmlemenin ise, her iki dnemdeki stratejiye yol gsterme
si beklenir. Sovyet teori yorumcular, dikkatlerini bu alandaki olaylara evir
milerdir. Bu yorumcularn vardklar sonu u olmutur: Sovyet Marxizmi,
diyalektii, diyalektik manta gre, tarihsel geliim tarafndan almaya
mahkum gibi grnen bir rejimin ideolojik adan hakl gsterilmesi uruna
kstlam ve nemsiz klmtr. Bu sonuca varlmasn salayan balca neden,
nitelikten nicelie geiin ksrlatrlmas, sosyalizm dzeni iinde yaplmas
gerekli ykc deiikliklerin yadsnmas ("aykr olmayan elikiler" gr),
forma! mantn yeniden ortaya karl ve "yadsmann yadsnmas" teri
minin diyalektik sz daarcndan kaldrlmasdr (Marcuse, 1969:152).
Marx, diyalektii, yaps itibariyle aykr olan bir toplumu anlayabil
mek iin kavramsal bir ara olarak gelitirmitir. Felsefe, siyasal ekonomi ve
434 yedinci blm

sosyolojinin saptanm ve deimez grlerinin kendilerine kart bileenler


biiminde zmlemeleri, tarihin gerek yaps ve devinimini "yanstmak"
zere uygulanm bir zmlemedir. Diyalektik teoriyi, gerein varlnda
yeniden yaratacakhr. Bunu yeterli biimde yaratmak, yeterli tarih teorisi kur
mak iin, geleneksel kategorilerin yeniden tanmlanmas gerekmitir. nk
bu kategoriler olanlar aa vurmaktan ok, gizlemeye yaramlardr. te
yandan, dnce yapsyla gerein yaps arasndaki diyalektik iliki, yans
ma ve karlkl olumadan daha te bir eydir (Marcuse, 1969:154).
Manhk, btn varln gerek nesnel gerekse znel Logos'udur. Olu
um, varln eitli kalp ve durumlarn tanmlayan elikilerin geliimi ve
zm yoluyla meydana geldii lde Logos diyalektiktir. Varlk, z iti
bariyle bir "kavrama" srecidir. Bu sre, bir nesnenin kendi varoluunun e
itli durum ve ilikileri iinde ve bunlara kar olarak kendini (bu belirli nes
ne biiminde) meydana getirmekle oluturulmutur. Bu sre varoluu kav
raya duruma gelir, nesne "zne" olur ve kavrama yeteneine ular; "kav
ram" (Begriff), varln temel "gerek"i durumuna gelir. Kendine dnk bi
linle dnmek, btn varlklar iin ortak olan en yce bir varolu kalb ve
dncenin devinimi, btn varlklarn en yce ve en genel devinim tarzdr
(Marcuse, 1969:155).
Logos'un "manhk" olarak evrilmesi ne denli yetersiz olursa olsun, bu
fikrin belirgin anlamn, yani, kozmos dzenini (gerek doa ve gerekse top
lum, gerek fizik ve gerekse tarih dzeninin) hem ussal ve hem de ontolojik,
hem kavrayan ve hem de kavranan (begreifende ve begreifene) bir dzen ol
duunu aklar. Bylelikle kavraya dein iliki, gerei meydana getirir. Bu
iliki znel ve nesneldir. Ancak, nesnel ve znel dnyann birlii bir olgu ve
ya verilmi bir koul deil, aykn ve yadsyan koullarla mcadele ederek el
de edilecek bir sonutur. Bu mcadele, insanda varoluun kendine dnk bi
lin kalb durumuna geldii zaman, diyalektik sre tarihsel sre olur, yani
teoriyle pratik birleir. Bu sre, zne ile nesnenin, bireysel ile evrenselin ak
a uyumu iinde atknn zlecei bir "dnya durumu"nda meyvelerini
verir. Bu gerein olduu kadar felsefenin de i manhdr. Bu bakmdan di
yalektik mantk, bir zgrlk manh ya da daha dorusu, bir kurulu man
t olarak adlandrlabilir (Marcuse, 1969:156).
Hegel diyalektiinin, Marxist "altst edilii" tarihe bal kalr. Tarihsel
srecin arkasndaki itici gler sadece atklar deil, elikilerdir; nk
bunlar, yabanclamann tarihi olarak Logos'u meydana getirirler. Bylelikle,
Marx'a gre, kapitalist toplumun (Logos'u) kendine kar gelir: Kapitalist
toplumun ekonomisi, ancak devirli buhranlarla normal olarak ileyebilir; ar
tan emek retimcilii, ktlk ve ar almay ortaya karr; artan servet, yok-
herbert narcuse 435

sulluu srdrr ve ilerleme insanlktan uzaklama anlamna gelir (Marcuse,


1969: 156-157).
Marxist diyalektik bunun da tesinde, bir siyasal-tarihsel sretir, bir
kavray srecidir: Proletaryann gerek bilinci yani (snf bilinci), kurtuluun
nesnel dinamiinde yapa bir etmendir. Diyalektiin Logos'u, gerek Hegel'in
ontolojik, gerekse Marx'n tarihsel anlam iindeki kurtulu Logos'u olmak
tan kmbr. Diyalektik, snf toplumunun atklanna yneltilmekten kp
da, bunun tesine geildii takdirde bu durum kanlmaz olur. Marxist teo
ri, bir genel bilimsel "dnya gr"ne dntrlnce, diyalektik, bir soyut
"bilgi teorisi" durumuna gelir. Diyalektiin, proletaryaya ve komnist parti
sine bal olmas gerekirse de, bu artk ak bir bant olmaktan kmtr. Bu
durumda, Marxist teori belki bir "dnya gr" olarak adlandrlabilir
(Marcuse, 1969:157-158).
Engels, diyalektii "doa'nn, insan toplumunun ve dncenin devi
nimi ve geliimi konusundaki genel yasalar bilimi" olarak tanmlamsa da,
gerek toplumun ve gerekse doann, "tarihsel geliimin evreleri" olduunu
ve diyalektik kurallarnn, bunlarn tarihinden "soyutlandn" belirtmitir.
Diyalektik, kurallar bylesi bir soyutlama iinde bir genel varsaym, katego
ri ve sonular dizisi olarak sunulabilir. Ancak, genel plan, derhal kendi ken
disini ortadan kaldrr, nk bu plann kategorileri, ancak tarihsel somutluk
lan iinde canlanabfr.; r (Marcuse, 1969: 158-159).
Buna bal olarak, Sovyet Marxistleri, diyalektii "byle gibi" gster
meye almakla klasiklerin somut diyalektik zmlemelerinden belirli ilke
leri ekip almaktan, bunlar gstermekten ve "diyalektik olmayan" dnce
ile karlatrmaktan baka bir ey yapm olamazlar. Sz konusu ilkeler, Sta
lin'in Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm (Dialectical and Historical Materia
lism) adl yaptnda sralam olduu ve Engels'in Dogann Diyalektigi (Dialec
tics of Nature) adl yaptndaki nermelerin sadece bir blmn meydana
getiren ilkelerdir. Hegel'in ve Marx'n diyalektii erevesinde, bu ilkeler ne
dorudur, ne de yanl; bunlar bo birer kabuktan baka bir ey deildir. He
gel, diyalektik ilkelerini evrensellik ortamnda bir "mantk bilimi" olarak ge
litirebilmitir. nk Hegel'e gre, varln yaps ve devinimi, "kavram"
kavramnn yaps ve devinimidir, gereini 'Mutlak dea'da bulur. Oysa He
gel'in, varl dea erevesi iinde yorumlamasn reddeden Marxist teori, di
yalektii, mantk olarak ortaya koyamayacak durumdadr: Diyalektiin Lo
gos'u tarihsel gerek ve tarihin evrenselliidir (Marcuse, 1969: 159).
Marxist diyalektiin doaya uygulanp uygulanamayaca sorunu, ka
bataslak da olsa ele alnmaldr; nk doann diyalektii zerinde durmak,
Marx'n ve hatta Lenin'in tersine olmak zere, Sovyet Marxizminin belirgin
niteliklerinden biridir. Eer Marxist diyalektik, kavramsal yaps itibariyle ta-
436 yedinci blm

rihsel gerein diyalektii ise, doa ve tarihsel gerek diyalektiin iine gi


rer7. Ancak, doa bilimlerinde olduu gibi, doa, bu tarihsel ilikilerden ka
rlan soyutlama iin aratrld iindir ki; diyalektik alann dnda gibi g
rnr. Engels'in Doann Diyalektii'ndeki diyalektik kavramlarnn birer ana
loji olarak grnmeleri, mecazi olular ve anlama zorla uygulanlar ve de
sosyo-ekonomik ve tarihsel yazlarna oranla belirgin lde bo veya basma
kalp olular rastlanhsal deildir. Sovyet Marxizninde, diyalektii gster
mek iin srekli olarak ahfta bulunulan yetkili kaynak Doann Diyalektii ol
mutur. Bu kanlmaz bir tutumdur. nk "diyalektik her yere hakim" ise
ve eer "maddi dnya ve bilgi konusundaki genel yasalar"n bilimi ise, buna
bal olarak da, tek gerek "bilimsel dnya gr" ise, diyalektik kavramla
rn her eyden nce ve her eyden ok, bilimlerin en bilimsel olan, yani doa
bilimi ierisinde deerlendirilmesi gerekir. Bunun sonucu, tarihin nemini yi
tirmesidir (Marcuse, 1969:160).
Sovyet Marxizminin, diyalektii bir evrensel dnya gr olarak esa
sa indirgeyii, Marxist teorinin diyalektik materyalizm ve tarihsel materya
lizm olmak zere ikiye blnmesini gerekletirmitir. Stalin'in dile getirdii,
"tarihsel materyalizm, diyalektik materyalizmin 'geniletilmesi' ve toplumun
ve toplum tarihinin incelemesine uygulan" olduu dncesi, diyalektik
materyalizm ile tarihsel materyalizmi birbirinin ei olarak gren Marx iin,
anlamsz bir blnme olurdu. Sovyet Marxizm'inde ise tarihsel materyalizm
parti yetkililerince bir ideoloji olarak kurallatrlp yorumlanm ve parti po
litikasyla uygulamalarna mazeret olarak gsterilmi bulunan, Marxizmin
genel bilimsel ve felsefi sisteminin belirli bir dal durumuna gelir. Marxist te
oride, diyalektiin belirleyici ve deerlendirici boyutu olan tarih, Sovyet Mar
xizminde gerek tarihsel ve gerekse tarih d yasalarn kendilerini ortaya koy
duklar belirli bir alan olur. Bir nermeler sistemi biimine sokulan tarih d
yasalar, tarihte olduu kadar doada da belirleyici gler olarak faaliyet gs
teren yasalar diye gsterilir. Bu biimde yorumlanan diyalektik sre, artk
kesinlikle bir tarihsel sre olmaktan kmtr. Bu, tarihsel sre olmaktan
ok, bir baka nitelie brnm tarih durumuna gelmitir. Sovyet gelimele
ri, kendilerini yneten ve doru anlalp bilince aktarldklar takdirde, b
tn yanllar dzeltecek ve kart gler zerindeki nihai yengiye yol aacak
olan nesnel doal yasalarn deerlerini, ite bu tarih srecinden elde etmitir
(Marcuse, 1969:161-162).
Ancak, bir yandan diyalektik yasalarn nesnel, determinist nitelii
bylece glendirilirken, te yandan Sovyet Marxizmi, uygulamalarnda de-

7 Marcuse'ye gre, insan ile doann karlkl etkisi [Stoffwechsell, doann istisman ve tahakkm,
ideoloji olarak doa gibi bir tarihsel gerek de burada unutulmamaldr.
herbert marcuse 437

terminizme kar kar ve iradecilii (volantarizmi) destekler gibi grnmek


tedir. Arln, determinizminden volantarizme kaymas, Leninizmin bir
zellii olup Stalinizmde doruk noktasna ulam gibi grnr. Lenin'in
"dtan gelecek bilin"inden ve merkezi otoriter parti grnden, doruca
Stalin'in kiisel diktasna uzanan bir yol var gibidir. Bu yol zerinde, deien
yasalar ve hatta kiisel amalar ve karlar sebebiyle "bilimsel determinizm"
(ideolojide olmasa bile uygulamada) kararlara yer verir. Nesnel etmen ve ya
salara, znel etmenler egemen olurlar. Ancak daha yakn ve daha derin
zmlemeler determinizm ile volantarizmin kartlnn pek de elle tutulur
bir kartlk olmadn gstermitir (Marcuse, 1969:162).
Bu iki ge, balangcndan itibaren Marxist doktrinde yer alrlar. Bun
larn greli arl, Marxizmin faaliyetinin iinde bulunduu tarihsel koul
lara baldr. Belirgin snf mcadeleleri dnemlerinde, devrim "gndeme
alnm durumda" olduu ve yetkin, snf bilincine varm bir proletarya si
yasal eyleme girdii zaman, Marxizm, nesnel etmenlerin bilinli anlatmn
dan biraz daha fazla bir eymi gibi grnr. Nesnel etmenler, "kendi bala
rna" devrime yneldikleri; kapitalist yap, ekonomik buhran ve siyasal ayak
lanmalarla salland zaman Marxizm, bu durumu, znel ve nesnel etmenle
rin uyumu terimleri iine! yorumlayabilir. Bu durumda, Marxist partilere, bu
partilerin liderliine ve uluslar aras rgtne den grev, siyasal glerin
nesnel dzenini kavramak ve aklamak, proletaryann eylemini bu dzen
uyarnca ynetmektir (Marcuse, 1969:162-163). Bu durumda da iradeci (vo
lantarist) genin glenmesine, yine Marxist teorinin belirlenimci (determi
nist) niteliinin glenmesi elik etmitir. Lenin' in Materyalizm ve Ampirio-Kri
tisizm'i (Materyalism and Empriyo-Criticism), diyalektik gerek grn ye
rine, bir ilkel naturalist gereklik getirmi ve bu gereklik, Sovyet Marxizi
minde bir sanat yargs durumuna gelmitir (Marcuse, 1969:165).
rnek ders kitaplarndaki diyalektik yorumu, diyalektik srecin deter
minist nitelii zerine kurulmutur. rnein, Rosental'in Marxist Diyalektik
Metod unda (Marxistskli Dialekticheskli Method), kapitalist geliim, sosyaliz
'

me gei ve Sovyet toplumunun, bundan sonraki ve eitli evreler iindeki ge


liimi, baka trl gelimesi olanaksz olan bir nesnel gler sisteminin geli
imi olarak gsterilmitir. Hi kukusuz komnist partinin ve liderlerinin yol
gsterici rol, Sovyet halknn vatansever kahramanl zerinde srekli ola
rak ve nemle durulmu, ancak bunlarn eylem ve baarlarnn, diyalektiin
amansz yasalarn anlamalar ve bunlara uymalaryla olanak kazand belir
tilmitir. znel etmenler, artk nesnel diyalektiin birletirici bir gesi ve dev
resi olmaktan km, bu diyalektiin sadece bir arao, alos ya da uygulay
cs olmutur. Bu gr, Stalinist dnem srasnda ve sonrasnda gerekliliini
srdrmtr. Diyalektiin yorumu konusunda tek otorite parti ve parti li-
438 yedinci blm

derliidir. Ancak, bu bamszlk kaytldr: Liderlerin kendileri, yorumladk


lar ve uyguladklar nesnel yasalara baldrlar (Marcuse, 1969:167).
Sosyalizmde de toplumsal geliim yasalar, insan bilin ve iradesinden
bamsz olarak ileyen nesnel yasalardr. Ancak sosyalizmde parti, devlet ve
bir btn olarak toplum, bu yasalar kavrama ve bunlar kendi faaliyetlerin
de bilinli olarak uygulama ve buna bal olarak toplumsal geliimi hzlan
drma gibi tarihte ei grlmemi bir frsata sahiptir (Marcuse, 1969:167-168).
znel etmenle nesnel etmen arasndaki ilikinin Sovyet Marxist yoru
mu, diyalektik sreci mekanik bir srece dntrr. Bu, zellikle gereklilik
ve zgrlk arasndaki ilikinin tarhlmasnda ak seik ortaya kar. Bu ili
ki gerek Hegel gerekse Marx'n diyalektiinin ana sorunudur. Ayrca, grl
d gibi, sosyalizm fikrinin de temel sorunudur. Sovyet Marxizmi, zgrl
"fark edilmi zorunluluk" olarak tanmlanr. Bu forml, Hegel'in tanmn
yeniden neren Engels'in, zgrl "zorunluluk bilinci" olarak niteleyen ta
nmlamasnn izinden gitmektedir ancak. Hegel'e gre zgrlk, sadece zo
runluluun "bilincine" varma deil; mevcut koullarda bir deiiklii gerek
tiren kavranlm (begriffene) zorunluluktur. Sadece "bilincine varma", hibir
zaman zorunluluu zgrle eviremez; Hegel'in "kavranm" zorunlulu
u, "sadece soyut yadsma zgrl deil, daha ok somut ve pozitif zgr
lktr". zgrlk, ancak bu biimde, zorunluluun "hakikati"dir. Zorunlu
luktan zgrle gei, z itibariyle deiik bir "varolu" boyutuna geitir
ve Hege, bunu, diyalektik geilerin "en zoru" olarak adlandrr (Marcuse,
1969:168-169).
Sovyet Marxist revizyonu, teorik olarak Marxist yaklama uygundur.
Marx' a gre, nicelikten nitelie geiin "ykc" karakteri, kr krne al
an, denetlenmi sosyo-ekonomik gler alanna zgdr. Sosyalizmin kurul
masyla, bu gler, doa ve kendi elikileriyle olan mcadelesini bilinli ola
rak dzenleyen toplumun, bir btn olarak ussal denetimi alhna girerler.
Marx da "yadsmann yadsnmas" kavramn, zellikle kapitalist geliime
uygulamhr. Bir "doal yasa" gereklilii ile kendi yadsnna yol aan "ka
pitalist retim" dir (Marcuse, 1969:170).
Btn bunlar kesinlikle gstermektedir ki, Sovyet Marxizminin diya
lektik konusundaki tutumu, diyalektiin bu rejimin tesine geecek sosyo-ta
rihsel geliimini gerektirir. Yani niteliksel adan farkl, daha yksek bir sos
yalizm dnemine ynelecek gelimi gerektirecek btn gelerini saf d et
mek veya asgariye indirmekle yerleik rejimi korumaya ve hakl gstermeye
yaramaktadr. Baka bir deyile Sovyet Marxizmi, diyalektiin, mevcut du
rum uruna "engellenii"ni simgelemektedir. Gerekte de ideoloji sosyaliz
min engelleniini izleyecektir (Marcuse, 1969:171).
herbert marcuse 439

Eytiimsel kuram rtlm deildir, ancak are nerememektedir. O


olumlu olamaz. Hi kukusuz eytiimsel yaklam, verili olgular kavrarken,
onlar amaktadr. Bu onun gerekliinin kendisidir. Diyalektik, tarihsel ola
naklar, giderek zorunluluklar tanmlar ama bunlarn olgusallamalar yal
nzca kurama yant veren klgda olabilir. imdilik klg byle bir yant verme
mektedir. Pratik olduu gibi kuramsal zeminde de eytiimsel yaklam kendi
z umutsuzluunu bildirmektedir. nsan olgusall onun tarihidir ve onda
elikiler kendi balarna ortaya kmazlar (Marcuse, 1986:264).
Klasik Yunan Felsefesi'nde us, gerek olan ve yanl olan ayrt eden
bilgisel yetidir ama ancak gereklik (ve yanllk) birincil olarak varln, ol
gusalln bir koulu -ve ancak bu zeminde nermelerin bir zellii- olduka

byledir. Gerek sylem, mantk, olgusal olarak varolan, var (olgusal) olarak
grnenden ayrt edilmi olarak, aa serer ve anlatr. Gerek (olgusal) ve
'Varlk' arasndaki bu eitlik nedeniyle, 'Gerek' bir deerdir, nk 'Varlk',
'Yokluk'tan daha iyidir. Yokluk yalnzca hibir ey deildir, 'Varln' bir gizil
gc ve ona bir gzdadr yok etme. Gerek iin savam yok etmeye kar
ve 'Varln' 'esenlii' (tosein) iin bir savamdr8. Gerek iin savamn ol
gusall yok olmaktan "kurtarmas" lsnde, gerek insan varoluuna kar
ykmldr ve ona katlmaktadr. O zsel olarak insansal tasardr. Eer
insan olgusal olarak varolan grmeyi ve bilmeyi renmise, gerek ile
uyum ierisinde davranacaktr. Bilgikuram kendinde trebilimdir ve trebi
lim bilgikuramdr. Bu kav:y kendi iinde kartlklar ile dolu bir dnyann
grglenimini yanstmaktadr. Bir dnya ki yokluk ve olumsuzluktan ac ek
mekte, srekli olarak yok edilme ile tehdit edilmektedir. Ama o denli de bir
kosmos olan dnyadr, sonsal nedenler ile uyum ierisinde yaplanmtr. Zt
lklar ile dolu bir dnya deneyiminin felsefi ulamlarn geliimini gtmekte ol
duu dzeye dek, iinde felsefenin devinmekte olduu evren kendi iinde k
rlm, yani iki boyutlu bir evrendir. Grng ve olgusallk, gerek olmama
ve gereklik, zgrszlk ve zgrlk varlkbilimsel koullardr. Ayrm so
yut dncenin erdemine ya da kusuruna bal deildir; daha ok, dnce
nin klgda ve kuramda katld evrenin grgleniminde kklenmitir. Bu
evrende insanlarn ve eylerin "kendileri yoluyla" ve "kendileri olarak" bu
lunduklar varlk kipleri vardr ve yle kipler vardr ki, ilerinde byle deil
dirler, yani ilerinde doalarnn (zlerinin) arptlmas, snrlanmas ya da
yadsnmas ile varolurlar. Bu olumsuz koullar yenmek varlk ve dnce
srecidir. Felsefe eytiimde doar; onun sylem evreni, ztlklar ieren bir ol
gusalln olgularna yant vermektedir. Bu ayrmlar iin ltlerin neler ol
duunu soruturan Marcuse, hangi zeminde "gereklik" konumunun bir ba-

8 Bir aba ki eer yerleik bir olgusalla "gerek-deil" diye saldnyorsa kendisi yok edici olarak g
rnmektedir: Buna rnek, Atina kent devleti karsnda Sokrates verilebilir.
440 yedinci blm

kas yerine u ya da bu kipe veya koula yklendiini tartr (Marcuse,


1986:140, 141).
Biimsel mantn ynetimi altnda, z ve grng arasndaki atma
nn kavram, anlamsz olmasa da, vazgeilebilirdir; zdeksel ierik yanszla
trlmtr, zdelik ilkesi eliki ilkesinden ayrlmtr (elikiler doru olma
yan dnn kusurudur). Sonsal nedenler mantksal dzenden uzaklat
rlmtr. Alanlarnda ve ilevlerinde iyi tanml olarak, kavramlar nceden
bilme ve denetleme aralar olmaktadr. Biimsel mantk bylece bilimsel d
nceye giden uzun yoldaki ilk admdr, nk dnce kiplerini uygulaym
bilimsel ussalla ayarlamak iin henz ok daha yksek bir soyutlama ve
matematikselletirme derecesi gerekmektedir. Mantksal ilemin yntemleri
eski ve ada mantkta ok ayrdrlar ama tm ayrmn arkasnda zdeksel
ierik asndan yansz, evrensel olarak geerli bir dnce dzeninin kurulu
u yatmaktadr. Uygulaymbilimsel insann, doann ussal denetim ve hesap
lamann nesneleri olarak ortaya klarndan ok nce, an soyut genellemeye
duyarl klnyordu. elikiden zgr olan ya da yalnzca denetlenebilir eli
ki ieren tutarl bir mantksal dizge ierisinde rgtlenebilecek terimler rgt
lenemeyeceklerden ayrlyordu. Evrensel, hesaplanabilir, "nesnel" ve tikel ile
hesaplanamaz ve znel dnce boyutlar arasnda ayrm yaplyordu. Bu
ikinciler bilime ancak bir dizi indirgemeler yoluyla giriyordu. Biimsel man
tn nceden gsterdii ey ikincil niteliklerin birincil niteliklere indirgenii
dir ki, bu ikincilerde birincil fizik biliminin llebilir ve denetlenebilir zel
likleri olmaktadr. Dncenin geleri o zaman bilimsel olarak rgtlenebil
mektedir, tpk insansal gelerin toplumsal olgusallkta rgtlenebilmeleri gi
bi. n-uygulaymbilimsellii ve uygulaymbilimsellii9 de birbirinden ayran
Marcuse, tarihin hala egemenliin tarihi olduunu da buna eklemektedir. Bi
imsel mantn evrensel geerlilii amaladn, nk dnme her zaman
bireysel dnmeden daha ok ve bakadr, ancak bu ekilde anlama olanak
l olabilir. Eytiimsel dnce de byle bir yarg olduu dzeye dek bilimsel
deildir ve yle kalr. Yarg, eytiimsel dnceye nesnesinin doas tarafn
dan, yani nesnellii tarafndan dayatlmaktadr. Bu nesne gerek somutluu
ierisinde olgusallktr; eytiimsel mantk somut ierii yalnz bana ve arka
da kavranmam brakan tm soyutlamay nlemektedir. Eytiimsel mantn
biimsel olamayacann altn izen Marcuse, onun olgusal (somut) tarafn
dan belirlendiini dnr. Bu somutluk ise bir genel ilkeler ve kavramlar
dizgesine kar koymaktan uzak, byle bir mantk dizgesini gerektirir, nk
olgusaln ussalln oluturan genel yasalar altnda devinmektedir. Olgusaln

9 Kleliin zgr cretli emekten, putperestliin Hristiyanlktan ve kent devletinin ulustan ayrlmas
gibi.
herbert marcuse 441

devinimini ve eer kavranyorsa, olgusaln kavramn oluturan ey eliki


nin ussall, glerin, eilimlerin, gelerin kartlnn ussalldr. z ve
grng arasndaki dirimli eliki olarak varolmakla, dncenin nesneleri o
kendi kavramlarnn zgn nitelii olan "i olumsuzluun" nesneleridir. Ey
tiimsel tanm, eylerin onlar olmayanlardan onlar olanlara devinimini ta
nmlamaktadr. elikili gelerin geliimi, nesnesinin yapsn belirtmektedir,
aynca eytiimsel dncenin yapsn da belirler. Eytiimsel mantn nesne
si, ne somut genel nesnellik biimidir, ne soyut genel dnce biimidir ne de
dolaysz grglenim verileridir. Eytiimsel mantk biimsel mantn ve a
knsal (idealist) felsefenin soyutlamalarn zer ama ayn zamanda dolaysz
grglenimin somutluunu da yadsr. Bu grglenim grndkleri ve ola
geldikleri biimiyle eylerde dinginlie geldii dzeye dek, snrl ve giderek
yanl bir grglenimdir. Gerekliine erimesinin koulu; kendisini, etmen
leri olgularn arkasnda gizleyen aldatc nesnellikten kurtarm olmasdr. Ya
ni dnyasn tarihsel bir evren olarak anlamasdr. yle bir evren ki, orada
yerleik olgular insann tarihsel klgsnn iidirler. Bu (anlksal ve zdeksel)
klg grglenim verisindeki olgusallktr; o denli de eytiimsel mantn kav
rad olgusallktr. Tarihsel ierik eytiimsel kavrama girdii, onun geliim
ve ilevini yntemsel olarak belirledii zaman, eytiimsel dnce, dnce
nin yapsn olgusalln yapsna balayan somutluu kazanmaktadr. Man
tksal gereklik bylece tarih,d gereklik olmaktadr. z ve grng arasn
daki, "dir" ve "gerek" arasndaki varlkbilimsel gerilim tarihsel gerilim ol
makta ve nesne-dnyann "i-olumsuzluu" tarihsel znenin, yani doa ve
toplum ile savaan insann ii olarak anlalmaktadr. Us tarihsel 'us' olmak
tadr. Us, insanlarn ve eylerin yerleik dzeni ile elimektedir. nk bu
dzen, onun us d rasn aa seren toplumsal glerin karnadr, demek
ki "ussal" yle bir dnce ve eylem kipidir ki, hedefi bilgisizlii, yok etme
yi, yabanll ve ezmeyi azaltmaktr. Varlkbilimsel eytiimin tarihsel eytii
me dnm felsefi dncenin iki-boyutluluunu eletirel, olumsuz d
nme olarak barndrmaktadr. Ama imdi z ve grng, "dir" ve "gerek",
toplumdaki edimsel gler ve yetenekler arasndaki atmada birbirlerinin
karsna kmaktadrlar. Birbirlerinin karsna us ve us-olmayan, doru ve
eri olarak kmamaktadrlar, nk her ikisi de ayn yerleik evrenin zsel
bileenleridir, her ikisi de usa ve us-olmayana, doruya ve eriye katlmakta
dr. Kle, efendileri ortadan kaldrmaya ve onlarla i birliine yeteneklidir;
efendiler, klenin yaamn ve onun smrsn gelitirmeye yeteneklidirler.
Us, dncesi dncenin ve eylemin devinimine zgdr. Kurumsal ve kl
gsal bir gereksinimdir. Eytiimsel mantk, elikiyi "dncenin doasnn"
kendisine ait "zorunluluk" olarak anlyorsa, bunu yapmasnn nedeni, eli
kinin dnce nesnesinin doasnn kendisine, olgusalla ait olmasdr ve
442 yedinci llim

orada us henz us-olamayandr ve us d henz ussaldr. Tersine, tm yerle


ik olgusallk elikiler manhna kar durmaktadr. Yerleik yaam biimle
rini destekleyen dnce kiplerinden ve onlan yeniden-reten ve gelitiren
davran kiplerinden yanadr. Verili olgusalln kendi z manh ve kendi z
gereklii vardr. Onlan byle olarak kavrama ve ama abas deiik bir
manh, elien bir gerei ngerektirmektedir. Bunlar yaplarnn kendile
rinde ilemsel-olmayan dnce kiplerine aittirler; saduyu ilemselciliine
olduu gibi bilimsel ilemselcilie de yabanadrlar. Tarihsel somutluklan bir
yanda nicelleme ve matematiksellemeye, te yanda olguculua ve grgc
le kar kmaktadr. Bu dnce kipleri gemiin bir kalnhs olarak g
rnmekte, hpk tm bilimsel-olmayan ve grgl-olmayan felsefe gibi, daha
etkili bir us kuram ve klgs nnde gerilmektedirler (Marcuse, 1986:152,
153, 154, 155, 156, 157, 158).

Sanat
Marx'n, "gzelliin yasalarna gre eyleri biimleyebilen tek varlk insan
dr" dncesine kahlan Marcuse, zgrlemenin estetii, zgrln biimi
olarak gzellikten, bu insanbiimci, idealist kavraytan Marx'n tereddtle
uzaklahn dnmektedir. Estetik boyut zgrlk iin hayati bir boyuttur,
doru; iddetle, zulmle, vahilikle badamaz ve bu yzden de zgr bir
toplumun esasl bir nitelii -ayn bir 'yksek kltr' alan deil, byle bir top
lumun yaplanmasnda bir drt ve motif- haline gelir (Marcuse, 1987:71;
1998:64).
Marcuse, sanatn ve avam ya da argo dilin belli llerde (en azndan -
kaynaklan bakmndan) dzene kar bir mcadele arac olarak ilev grd
n, bu ilevin arhk grevini oktan yerine getirdiini vurgulamaktadr. Ge
nital organlan ve pislii ifade edecek biimde dile gelen kfrlerde cinselli
in aalandn belirtir. Bylelikle argo ya da avam dili, kendini bu gsz
lnden tr cezalandrma giriiminden baka bir ey deildir. Bu nokta
da avam ya da argo dil politik etkisini yitirmektedir. Toplumun dier ucun
da, sanahn kar duruu sz konusudur. Sanatsal gelenein ykc kullanm,
balangtan beri kltrn sistematik, yce olann aalanmasn (desbli
masyonu), yani estetik biimin yklmasn hedefler. "Estetik biim", eserleri
kendine zg bir yap ierisinde ve biem ile kendine yeten bir btn yapan
zelliklerin (uyum, ritim, kontrast) tm demektir. Bu zellikleri nedeniyle
sanat eseri gereklikte egemen dzeni dntrr. Bu dnm "yanlsama
dr" ama sunulan ierie bir anlam katan ve geerli sylem evreninde olan
lardan farkl ilevi olan bir yanlsamadr bu. Baka bir boyuttan gelen szck,
ses ve imgeler yerleik gereklii, gelecekte kurulacak yeni bir uzlama adna
"paranteze" alr ve geersiz klar (Marcuse, 1987:81; 1998:73).
herbert marcuse 443

Bakaldrnn politik hedefleriyle kltrel kuram ve pratik arasnda bir


eliki ortaya kar ona gre. Ancak bu eliki, asla "dorudan", dolaysz ve
btnsel deildir; toplumsal ya da siyasal bir roman, iir, resim gibi biimler
almaz. Byle olduunda da Brecht, lbsen, Delacroix ve Picasso'nun alma
lannda olduu gibi, eserler sanabn yapsna, oyunun, romann ve resmin bi
imine sadk kalr. Bylelikle, gereklikle arasndaki aynn ortaya koyar.
Olumsuzlama biim tarafndan "kapsanr"; bu her zaman verili gerekliin
biimini deitiren, baka bir eye dntren ve ondan kurtulan, "kopuk",
"yceltilmi" bir elikidir. Bu biim deiiklii kendi iine kapal bir evren
yarahr; ne kadar gereki doala olursa olsun, gereklik ve doann tekisi
olarak kalr. Bu estetik evreninde elikiler ait olduklan genel dzende orta
ya khklan srece "zmlenirler" (Marcuse, 1987:87; 1998:79).
"Yunan tragedyasnn ve Orta a edebi anlahsnn (epiinin) bugn
de anlalr olmasn salayan nedir?" sorusunun yanhnn aadaki iki nes
nellik olduunu belirtir Marcuse: 1 ) Estetik dnm, Marx'n tarih ncesi
dedii insanlk durumunu gsterir; 2) estetik biim, insan aklnn, duyarll
nn, hayal gcnn deimez belirli -felsefi estetik geleneinin gzellik
fikri diye yorumlad- zelliklerine karlk gelir. Sanat, yerleik gereklie
baka bir boyut aar; bu boyut, olas zgrlemedir. Verili gereklik, kendi
dorusu, kendi hakikati iin: e varolur; kendi etii, kendi mutluluu ve ken
di zevkleri vardr. teki gerek, ustalann yaptlarndaki mzik, ark, iir,
imgedir: Kendine yeterli estetik bir alan, acnacak haldeki gereklii kendi
haline brakan bir estetik uyum dnyas. Bugn, zihinsel ve fiziksel olarak
katlanlamaz, yanl, meta kltrnn bir paras, zgrletirme nnde bir
engel olarak duran ite bu "i gerek"tir, estetik imgenin bu yce gzellii,
derinlii ve uyumudur. te yandan Marcuse, burjuva sanat yaptlarnn me
ta olduklarn belirterek, ancak bu edim kendi bana tzlerini, hakikatlerini
deitirmez dncesindedir. Sanattaki "hakikat" sadece yaphn i tutarll
, manh demek deildir; sanahn sylediklerinin, imgelerinin, sesinin, rit
minin geerliliidir de. Hakiki eserin gerekten genel geerlii, nesnellik id
dia eden bir anlam vardr (Marcuse, 1987:88, 89; 1998:79, 80, 81).
Olumlama ile olumsuzlama, haz ile aa, yksek kltr ile maddi kl
tr arasndaki bu gerilim olmadnda, arbk yapt olann, olabilecein, (ve ol
mas gerekenin) diyalektik birliini salayamadnda, sanat hakikatini, ken
dini yitirmi olur. Bu gerilim ve burjuva sanahrun eletirel, olumsuzlayc
burjuva karh akn zellikleri tam anlamyla estetik biimdedir (Marcuse,
1987:93; 1998:84).
Grld gibi sanat, var olan dnyadan farkl ama bu dnyadan t
retilmi bir nesne dnyasnn kuruluudur, ancak bu dnm, insan ve nes
neleri tahrif etmez, daha ok onlarn tarafnda konuur, yerleik gereklikte
444 yedinci blm

ezilmi, basbrlm ve susturulmu olana sz, ton ve imge verir. Sanatn do


asndaki bu zgrletirici bilisel g, tm slup ve biimleriyle yer alr.
Hatta bir hikayeyi gerekten bu zaman ve yerde olabilecei ya da olduu gi
bi anlatan gereki roman ve resimde bile hikaye, estetik biim tarafndan de
itirilir. Yaptta kiiler gerekte olduu gibi konuup davranabilirler; olaylar
gerekte olduu gibi grnebilir ama yine de baka bir boyut vardr (Marcu
se, 1987:96; 1998:86, 87).
Marcuse, Marx'n zgr insan pratiinin bir zellii olarak nesnel dn
yann "gzellik yasalarna gre" dzenlenmesinden sz etmesini nemli bul
maktadr. nk estetik nitelikler gerekte iddet iermeyen, h.kmedici ol
mayan niteliklerdir. Devrim, bu basbrmay zecek ve estetik gereksinmeleri
toplumsal ve doal evreni biimlenmi olan hkmedici saldrganla kar
koyabilme gcne sahip olan ykc g olarak ele geirecektir. "Alc", "edil
gin" olma yetenei zgrln n kouludur. Bu yeti, eyleri kendi iinde
grme, ilerindeki neeyi ve doann erotik enerjisini deneyimleme yetenei
dir. zgrlemeyi bekleyen bir enerji, doada devrimi beklemektedir. Bu al
c olma durumu, yarabnn gelime zeminidir. Bu durum retkenliin deil,
ykc retkenliin kartn oluturur (Marcuse, 1987:77; 1998:69, 70).
Sonuncu olarak ykc retkenlik, her zaman iin erkek egemenliinin
gzle grlr ekli olmutur; "erkek ilkesi"nin egemen dnce ve fiziksel
g olagelmi olmas nedeniyle, zgr bir toplum bu ilkenin "kesin olumsuz
lamas" olan dii bir toplum olacakbr. Anaerki'nin hibir tryle yaplabilir
bir ey deildir bu, kadnn anne olarak imgesi kendi iinde baskcdr; bu im -
ge, biyolojik bir olguyu etik ve kltrel bir deere dntrerek kadnn sos
yal ezilmiliini destekleyip onaylar. Ataerkil saldrganln zayflatlmas, er
kek egemen toplumda Eros'un saldrganln zerine kmas ve erkein "di
ilemesi" anlamna gelir (Marcuse, 1987:77, 78; 1998:70).
Kadn kurtulu hareketi, yapnn kendisindeki deiimi, eit frsat, eit
cret talepleri ve tamgn ev iiyle ocuk bakmndan kurtulmay hedefledii
lde radikal bir hareket haline gelir. Kadnlarn kurtuluu, erkeklerinkin
den daha yol ac olacaktr. nk kadnlarn grd bask, daima biyolo
jik yaplarnn toplumsal kullanmlar tarafndan salamlatrlr. ocuk sahi
bi ve anne olmak kadnlarn sadece doal ilevleri deil, ayn zamanda "do
alar" gerei saylmakta, aile ats altnda kadn, hala bir oyun arac ya da
cinsel enerji iin elerin tatmin olmad bir boaltm arac durumundadr.
Marcuse'ye gre Marxist kuram, cinsel smry temel smr sayar ve Ka
dn Kurtulu Hareketi de kadnn "cinsel nesneye" indirgenmesine kar m
cadele eder (Marcuse, 1987:78; 1998:70, 71).
Hem kadnn hem de erkein karlkl olarak birbirlerine zne ve nes
ne olmalar cinsel ilikinin doasnda bulunur. Erkein saldrganl ve kad-
herbert marcuse 445

nn pasifliinde doal bir kartlk vardr: Bar vaadini, neeyi, iddetin so


nunu "temsil eden" kadndr. efkat, etkileri alma, duyusallk kadn gvdesi
nin (krletirilmi) ve (basbrlm) insanln zellikleridir (Marcuse, 1987:79,
80; 1998:72).
Marcuse'ye gre sanabn olumlayc karakteri, pek de gereklikten ayr
olmas temeline dayanmambr. Daha ok, verili gereklikle uzlaabilecei,
dekoru olarak kullanabilecei, katlmc olmayan, ancak sahiplenilii toplu
mun yksek dzeyini, eitilmii kitlelerden ayrt eden, kiiyi dllendiren bir
deer olarak retebilecei ve yaanabilecei rahatla dayanmbr. Ancak
sanatn olumlayc gc, ayn zamanda bu olumlamay yadsyan bir gtr.
Sayesinde sanatnn kendisi sistematik olarak yabanolam toplumdan so
yutlad, iinde sanatn hakikatinin yer ald ve bu hakikatle iletiim kurdu
u gerekd, "hayali" bir evren yaratb ikinci bir yabanolamadr bu. Mar
cuse'ye gre bu yabanclama, ayn zamanda sanab topluma balar: Snf ie
riini korur ve saydamlatrr. "ideoloji" olarak sanat, egemen ideolojiyi "ge
ersiz klar". Snf ierii "idealletirilir", stilize edilir ve bylelikle zgl snf
ieriinden te bir genel hakikatin yuvas olur. Sanatsal yabanclama sanat
yaptn, sanat evrenini esas itibariyle gerek d klar. Var olmayan bir dn
ya, bir yanltc grn (Schein), grnt, yanlsama dnyas yaratr. Ancak,
yalnz gerekliin bu ekilde j'anlsamaya dnmesi ile sanatn ykc haki
kati ortaya kar (Marcuse, 1987:97, 98; 1998:87, 88, 89).
lkin sanat bir habrlamadr. Deneyim ve anlayn toplumsal ilevi ba
lamndan, bu balama, yani arasal akl ve duyusalla kar, yeniden ortaya
kan kavram ncesi deneyim ve anlata bavurur. Dnsel abann u nok
tasna vard yer olan birincil dzeyde sanat tabular ykar; normal olarak
bastrlm eylere, ryalara, habralara ve zlemelere ses, gz ve kulak olur.
Kahramanlar burjuva olan oyunlar anlamnda burjuva tiyatrosu, balang
tan beri, ycelii ve ideallii ortadan kaldrlm bir estetik evrende devinir.
Dzyaz iirin yerini alr, tarihsel dekor der: Gereklik geerli olur (Marcu
se, 1987:99, 100; 1998:90, 91).
Yanlsama, sanat yaptnda deil, gerekliin kendisindedir. Bu yapt,
yapsnn temelinde bakaldrdr, bu nedenle betimledii evren ile uzlamas
dnlemez. Ona gre, sanabn doasnda dntrc bir olanak vardr.
Ancak burada soru, nasl gerekletirilmelidir ki, sanat sz konusu gcn
pratik deiimde gsterebilsin? Hangi tarzda deitirilmeli ki, estetik "gerek
bir ey" ile yer deitirerek yerleik gereklii asn ve yadssn? Bunun dn
da, ona gre sanat devrimi temsil etmez, yalnzca iinde politik ieriin sana
tn i gereklilikleri tarafndan ynetilip politika st olduu bir ortamda dev
rimi estetik bir biimde dile getirebilir. Bu devrimin hedefleri, huzur ve z-
446 yedinci blm

grlk dnyas, tamamen apolitik bir ortamda, gzelliin, uyumun yasalar


altnda ortaya kar (Marcuse, 1987:101, 102, 103; 1998:91, 92, 93).
Sanat ve devrim ilikisi bir kartlar birlii, hasmane bir birliktir. Sanat
bir zorunlulua boyun eer ve devrime deil kendine ait bir zgrle sahip
tir. Sanat ve devrim, "dnyay deitirme"de, zgrlemede birleir. Sanatta
politik olan, estetik tarzda ortaya kar. Srekli estetik ykm, sanatn devi
budur. Estetik biimin yklmas, sanatn devrimci ve n-devrimci praksisin
ayrlmaz bir paras olaca, bsbtn gelimi bir sosyalizm gelene dein sa
natn gerektii gibi gereklie aktarlabilecei (ya da bilim tarafndan ele ge
irilecei) sav, bu sav yanl ve baskcdr; sanatn sonu demektir (Marcuse,
1987:104, 105; 1998:94, 95). Marcuse, genel ve tikel, snf ierii ve akn biim
arasndaki etkileimi sanatn tarihi olarak grmektedir.
Gerekletirim, daha ok teknik ve doal evrenin zgrletirici dn
m olaslklarn ilerletebilen estetik biimler bulmak demektir. Ancak bura
da da sanat ve pratik arasndaki uzaklk, sanatn pratikten ayrlmasyla srer.
Sanat ve devrim arasndaki gerilim azaltlamaz gibi grnmektedir. Pratikte
sanatn kendisi gereklii deitiremez ve sanat kendini yadsmadan devri
min gerek gereksinimlerini paylaamaz. Ancak sanat, esinlerini ve hakiki bi
imini o zaman hkm srecek devrimci hareketten karabilir; nk_dev
rim, sanatn tzn biimlendirir. Bu anlamda Adomo'ya gre sanat, bask ve
ynlendirmenin btnc karakterine btnc bir yant verir (Marcuse,
1987:109-113, 114; 1998:98, 99-102, 103).
Marcuse'ye gre, sanat balamnda tartmalardan karlan sonu u
dur: Proletaryann durumunun toplumsal srecin btn ve radikal deiik
liin zorunluluk ve hakikat ynelimi zerine bir kavraya ulamay olas kl
d tarihsel dnemde, sadece proletar edebiyat sanatn ilerici ilevini gerek
letirir ve devrimci bilinci gelitirir. Bu snf savann vazgeilmez silahdr.
Byle bir edebiyat geleneksel sanat biimlerinden karlabilir mi, yoksa yeni
biim ve teknikler mi gelitirecektir? Kartlkta sz konusu olan buydu. O za

manlar Lukacs, yenilenmi gelecein geerliliinde srar ederken, Brecht, ra
dikal olarak "epik tiyatro" gibi farkl biimler talep eder; Benjamin ise, bu sa
nat biiminden film gibi "byk, kapal biimlere kar kk, ak biimler"
trnden teknik anlatmlara geilmesini ister. Bizzat kendi dntrc nite
lii sayesinde sanat devrimci bilinle birlikte anlr, ancak geerlikteki bilincin
olumlaya, entegre olmu, kr edilmi olduu lde devrimci sanat buna
kar kacaktr. Proletaryann devrimci olmad yerde, devrimci ve proletar
edebiyat olmayacaktr. Ne de geerlikteki devrimci olmayan bilince "demir
atacaktr"; sadece kopma, srama, sosyalist bir toplumda "yanl" bilincin
yeniden canlanmasn nleyebilir (Marcuse, 1987:118-121; 1998:108-110).
herbert marcuse 447

Marcuse, "estetik biiminin gcyle, sanahn, verili toplumsal ilikiler


karsnda byk lde zerk olduunu" ileri srmektedir. Marcuse'nin sa
vna gre (Marcuse, 1997:9-10), zerkliinde sanat, hem bu ilikilere bakald
rr, hem de ayn zamanda onlar aar. Byfelikle sanat, baat bir bilinci, sra
dan bir deneyime evirmktedir. Burada sanat, kurtuluun gzel imgesini a
rrken, ayn zamanda kendini kurtard boyutta da temellenmektedir. Mar
cuse, sanatn deiik devrimci grnleri olduunu vurgulamaktadr.
Ona gre Marxist kuram, bir btn olaral< toplumda aa serdii ve
dvt eylemenin kendisine yenilmitir. Estetik yceltme, ayn zaman
da sanatn eletirel, olumsuzlayc ilevi iin bir tayc olsa da sanahn olum
lu, uzlamac bileenine katkda bulunur. Dolaysz olgusalln aknl yer
leik toplumsal ilikilerin eylemi nesnelliini paralar ve yeni bir deneyim
boyutu aar. Bu durum, bakaldrc znelliin yeniden douudur. Sanatn
eletirel ilevi, kurtulu savamna katk olarak estetik biimde yerlemitir
(Marcuse, 1997:16-19).
Marxist kuramn, eylemeye kar mcadelede yenildii grn
ileri sren ve sanahn otoriteyi olumsuzlayc dinamiine vurgu yapan Marcu
se'nin bu konular hakkndaki savlar, hem eyleme karsnda zgrleme
etkinliinin henz devingenliinin tketilememi olmas hem de sanatn sis
teme uyum salam olmas ya da olumsuzlayc etkisinin ortadan kaldrlm
olmas nedeniyle tartmaya ak grnmektedir.
Olumlu ieriiyle ele alndnda, bilimden sanat ve felsefeye dein
her alann zgrlemeyi geniletici etkisi olduu ileri srlebilir. Ancak, fel
sefe ya da sanahn aktel anlamyla amzda aralam olarak ilev grme
lerine karn, zsel nitelikleri bakmndan hem tamamen aralatrlmalannn
glkler karmas hem de dier dnce ve davran etkinliklerini hareke
te geirici zellikler tadklar aktr. Marxist yorum olarak ileri srlen;
"her eyin snf savamyla ilgisinin olduu" savn eletiren Marcuse'ye g
: ..:, snf savam dnda ve onunla balanhs olmayan konu ve sorunlar da
vardr.
Marcuse bu savna uygun etkinlik olarak sanah dnr ve sanahn be
lirli toplumsal koullar aan niteliklerinin olduu zerinde durur. Ona gre
sanat, yoksunlukla eliirken zerkliini kazanmakta ve sanahn zerkliinin,
zgrlksz toplumda bireylerin zgrlk yoksunluklarn yansthn, in
sanlarn zgr olmalar durumunda sanahn zgrlklerin biimi ve anlatm
olacaru vurgulamaktadr.
Ona gre, rgtl snf hareketi yerine, bilgi etkinliklerine egemen eli
tin daha etkili direni gsterebilmesinin koullan vardr. Ancak bu trden di
renilerin, iinde bulunulan iddet kurumlan karsnda, bir kar rgte ge
reksinimi sz konusudur. Basksz uygarln olanakll savn ileri sren
448 yedinci blm

Marcuse, gnmzde insanln iinde yaad yabanclama sorununa ei


lerek, yabanclamay olumsuzlamaya girierek, refah toplumlarnda rn ve
hizmetlerin bolluuna karn, bu bolluun yabanclamay beslediini, kiile
rin bir ara, bylelikle de bir 'ey' haline getirilmesi ile eletirel bilincin eksik
lii ve bu nedenle ortaya km sonulan eletirmektedir. Sanat alannda in
sanlarn daha zgr olma olanaklarna sahip olduunu dnen Marcuse, tek
boyutlu bir dnce / yaam ilikilerince belirlenmi insann, son zgrlk
alannn sanat olduuna iaret eder.
Marcuse'nin Estetik Boyut "Marxist Estetiin Bir Eletirisine Doru"
adl almasnda yapmaya abalad ey; Marxist estetie onun baat Orto
doksluu sorgulamas sz konusudur ki, bu sorgulama Marxist kuramda te
mellenir. nk bu kuram sanat yrrlkteki toplumsal ilikiler balamn
da grr. Ad geen almann edebiyat alan ile snrl olduunu da belirtir
Marcuse. nk o, sanatn mzik ve dier alanlarn konuya dahil etmez. Sa
natn devrimcilii, dar anlamda, herhangi bir biem ya da bir uygulaymda
kktenci bir deiimi temsil ediyorsa devrimci olabilir. Aynca, talam z
grszl, birey ve ilikilerinde temsil eden geleri estetik dnm gcy
le ortadan kaldrma ve zgrleme yolunu ama sanat devrimciletirir. Dn
ya gerekte sanat yaptnda grnd gibidir; burada sanatn gereklii ya
tar. Sanatn politik gizil gc yalnzca kendi estetik boyutunda ierilir (Mar
cuse, 1997:9, 10, 11).
Estetik Boyut almasnda ortaya koyulan tartmann Marxist esteti
in aadaki savlarna ynelik olduu vurgulanmaktadr: 1 ) Sanat ve maddi
temel arasnda, sanat ve retim ilikileri btnl arasnda belirli bir ban
t vardr. retim ilikilerindeki deiim ile styapnn paras olarak sanatn
kendisi olarak deiir. 2) Sanat ve toplumsal snf arasnda belirli bir bant
vardr. Biricik asl, gerek, ilerici sanat ykselen bir snfn sanatdr. Byle bir
sanat, bu snfn bilincini anlatr. 3) Dolaysyla, politik ve estetik olan, dev
rimci ierik ve sanatsal nitelik akma eilimindedirler. 4) Yazarn, ykselen
snfn karlarn ve gereksinimlerini eklemlemek ve anlatmak iin bir y
kmll vardr (anamaklkta bu proletarya olacaktr). 5) kte olan s
nf ya da temsilcileri "yozlam" sanattan baka herhangi bir ey retmeye
yeteneksizdir. 6) eitli anlamlarda gerekilik, toplumsal ilikilere en yeterli
olarak karlk den sanat biimi anlamnda grlr ve bylece "doru" sa
nat biimidir. Ona gre, bu savlardan her biri toplumsal retim ilikilerinin
yaznsal yaptta temsil edilmeleri gerektiini imler. Bu estetik buyrum alt ve
st yap kavramndan doar (Marcuse, 1997:15, 16).
Marcuse u sav ne srmektedir: Sanatn kktenci nitelikleri, yani yer
leik olgusall sulamas ve kurtuluun gzel imgesini (schner Schein) a-
herbert marcuse 449

rmas tam olarak sanahn toplumsal belirlenimi at ve verili sylem ile


davran evreninin ezici bulunuunu saklarken kendini ondan kurtard bo
yutta temellendirmitir. Bylelikle sanat yle bir alan yaratr ki orada sanata
zg deneyimin devrilmesi olanakl olur. Sanat tarafndan biimlendirilen
dnya, verili olgusallkta bastrlm ve arptlm olan bir olgusallk olarak
tannr. Sanat yaptnn i mant baat toplumsal kurumlarn iine alnm
ussall ve duyarl geri pskrten baka bir ussalln douunda sonlanr.
Geici olarak, "estetik biimi" verili bir ieriin kendi iinde kapsanan bir b
tne dntrlmesinin sonucu olarak tanmlayabiliriz: Bir iire, oyuna, ro
mana. Yapt bylece deimez olgusallk srecinden "dan kanlr" ve ken
dine zg bir imlem ve gereklik kazanr. Estetik dnm dilin, algnn ve
anlan (anlama yetisinin) yle bit yeniden ekillenmesi yoluyla baarlr ki,
olgusalln z kendi grngsnde ortaya serilir. Sanat yapt bylece olgu
sall sularken yeniden-sunar. Sanatn eletirel ilevi, kurtulu savamna
katks estetik biimde yerlemitir. Gerekten, estetik biim, sanab snf sava
mnn edimselliinden uzaklahrr. Verili olan karsnda zerkliini koru
yan sanat, bir kar-bilin retir. Bu gereki-uyuumcu anln olumsuzla
masdr (Marcuse, 1997:18, 19).
Sanahn Eros'a ballndan sz eden Marcuse, yaam igdlerinin
igdsel ve toplumsal baskya kar kavgalanndaki derin balln vurgu
lar. yle grnr ki, bu yaptlarda devrimin zorunluluu sanatn a priorisi
olarak varsaylr. Marxist estetik tm sanahn her naslsa retim ilikileri, snf
konumu gibi geler tarafndan koullandnldn varsayar. Ancak Marxizm
bu noktada, Yunan trajedileri ya da Orta a epiklerinin (ilki kleci dieri fe
odalizme zg olduu halde) nasl olup da yazn yaptlar olarak kaldklar
n yantlamas gerekmektedir. Marcuse bu balamda, Marx'n Politik Ekonomi
nin Eletirisine G iri inin sonundaki ("Yunan sanahnn, 'insann ocukluu
'

nun' ..nmna duyduumuz sevin" tarzndaki) gzlemlerini inandrc bul


maz. Snfsz toplumun gereklemesinin znel temelinin, insanlarn "trsel
varlklar" olmalannda yattn dnen Marcuse, bunun gereklemesinin
de, bireylerin itki ve gereksinmelerinin kkten bir dnmnn ngerekti
ini belirtir. Bu anlamda dayanma, eer bireylerin igdsel yaplarna kk
salmam olsayd zayf bir zeminde olurdu. Dayanma ve ortaklk, temelleri
ni, yok edici ve saldrgan erkenin yaam igdlerinin toplumsal kurtuluu
na altgdmnde bulur. Ona gre Marxizm, bu boyutun kktenci politik gi
zil gcn gzard etmitir (Marcuse, 1997:15, 23, 25). Sanatnn ayrcalkl
bir kmeye ait olmasnn, onun yapbnn ne gerekliini ne de estetik niteli
ini olumsuzlar. Sanahn ilerici karakteri, kurtulu iin savama katks sanat
lar tarafndan llemedii gibi, snflann ideolojik evreni tarafndan da l
lemez. l yaptn kendisindedir: Ne sylediinde, bunu nasl sylediin-
450 yedinci bUn

de. Bu anlamda "sanat uruna sanat"br ama kurtulu grnlerini ortaya


sermesi lsnde (Marcuse, 1997:26).
Tm ideallii iinde sanat, eytiimsel zdekiliin (diyalektik materya
lizm) gerekliine tankhr -zne ve nesne, birey ve birey arasndaki srekli z
desizlie. Tarih-tesi, evrensel gerekliklerinin gcyle, sanat yle bir bilince
seslenir ki, yalnzca tikel bir suufa ait olmamakla kalmaz, artk tm yaam-b
ytc yetilerini gelitiren "trsel varlklar" olarak insanlara aittir. Marxist es
tetik iin bu bilincin znesi proletaryadr ki, tikel suuf olarak evrensel snftr.
Proletarya bu toplumun deerlerinden zgrdr ve bylece tm insanln
kurtuluu iin zgrdr. Ksaca, burada varolan toplumun sanatsal boyutta
olumsuzlamasnn kurulmasnn (olanaklaruun) ne/nasl olaca sorulmakta
dr. Adomo, byle bir durumda "sanatn zerklii, kendini an biimde ileri
srer -dnsz yabanalama olarak-", demektedir (Marcuse, 1997:33).
Ona gre, eer anamalc toplumda sanat iin bir kitle tabanndan sz
etmek anlamlysa, bu yalnzca pop sanata ve en ok satan listelne gnder
mede bulunacakbr. Bugn, gerek sanabn seslendii zne toplumsal olarak
anonimdir; devrimci klgnn gizil znesi ile akmaz. Smrlen snflar,
"halk" varolan glere ne denli yenik derse, sanat "halk"tan o denli yaban
alaacakbr. Brecht'in: "Olgusallk karsnda egemenliini sergilemeyen ve
olgusallk karsnda kamuya egemenlik vermeyen bir yapt sanat yapt de
ildir'' dncesine yer verir. Marcuse'ye gre sanatn halka dnmesi, sanat
nn onun dilini kullanmas gerektii dncelerinde "halk"n kim olduu
nu belirlemeye alr. Ancak sanat tarafndan konuulan halkn dili, halkn
ynlendirilmi geni kitlelere tekabl etmesi nedeniyle, kurtuluun dili deil
dir. Elitizm de kktenci bir anlay tayabilir. Devrimci sanat pekala "halkn
dman" olabilir. Sanatn dnyay deitirmede bir etmen olmas sz konu
sudur (Marcuse, 1997:34, 35, 36).
Politik savamn zorunluluunu estetik almasnda varsaym ola
rak kabul eden Marcuse, sanabn emekten ayr bir retici g olduunu belir
tir. Sanat kanlmaz olarak varolann parasdr ve ancak varolann paras
olarak varolana kar konuur. Bu eliki, estetik biimde saklanr ve koru
nur. Sanat yaptnda biim ierik olur ve ierik de biim. Bu anlamda estetik
biim ierie kart deildir (Marcuse, 1997:40, 41, 42). Sanabn kurtulu iin
verilmi sz olduunu vurgulayan Marcuse, sanatn, iyiliin ktle gale
be alaca gibi bir sz veremeyeceini belirtir. nk gerekte utku kaza
nan ktlktr ve ancak kiinin ksa bir sre iin snabilecei iyilik adack
lar vardr ve asl sanat yapb bunun bilincindedir, yksz mutlu sonu yad
srlar. zgrlk alan mimesisin tesinde yatar. Mutlu son sanabn "baka
s" dr. Gerekte soru, mutlu son sorusu deil, belirleyici bir btn olarak ya
pttr. Sanat yapt ancak zerk yapt olarak politik nem kazanabilir. Estetik
herbert marcuse 451

biim onun toplumsal ilevine zseldir (Marcuse, 1997:44, 45, 48). Sanat ya
phnn ne salt bir gndelik olgusalln ne de dlemin, yanlsamann dn
yas olduunu ileri sren Marcuse'ye gre, bir sanat yaptnn dnyas, sz
cn olaan anlamnda "olgu-d"dr, bu bir kurgusal olgusalhktr. Sanat
yapt, varolan gizlemez aa serer. Devrim yaam urunadr, lm uruna
deil. Belki de sanat ve devrim arasndaki en yakn akrabalk buradadr
(Marcuse, 1997:50, 51).
18 ve 19. yy. yazn yaptlar zerine bir deneme olan Estetik Boyut, ana
savlaryla betimlenmek istenirse: Ama, Marxist estetie onun Ortodoksluu
nu reddederek katkdr. Ortodoksluk terimi burada; sanatn altyap terimle
rinde yorumu ile ilgilidir. Ortodoks yoruma gre sanat, snf kar ve grle
rini anlatr. Sanat, snf ilikileri balamnda politik ilevlidir. Sanatn politik
gc -Marxist yorumla kartlk iinde- estetik biimde yatar. Estetik biim,
toplum karsnda baat bilinci devirecek "lde" zerktir. Sanatn greli ol
mayan, deimez bir ln vardr. Sanata eitli anlamlarda devrimci dene
bilir (nc, kktenci; avant-garde). Ama devrimci nitelemesi salt uygulaym
sal ya da biimsel yanla kstlanmamaldr. Devrimci sanat, estetik dnm
gcyle zgrlk bilincini gelitirmeli. Her zgrlk sanat yapt devrim
cidir. Devrimci temsil toplumsal koullar ile grelidir. Sanatn 'tarih-tesi t
z': Estetik biim boyutu, gereklik, bakaldr ve umut boyutu ile ilikilendi
rilebilir. Sanatsal ierie (yerleik dzene) karn biim devrimci olabilir
(Bchner, Kafka, Beckett). Sanahn gereklii: Dnya sanat yaptnda grld
gibidir (olgusallk yanlsamadr) dncesini ifade eder. Dolayszca poli
tik olan sanat yaph politik amaona kar etkisini zayflatr.
Toparlanacak olursa: Marxist ema zdeksel temeli belirleyici klar ve
bi1 . / bilinalhn nemsizletirir. Tarihsel zdekilik snf-tesi znellii red
dediyorsa kaba zdekilik olur. zerk zneyi deersizletiren Marxist kura
mn kendisi eylemeye yenik dmtr. Marxist kuram, znellii bir "bur
juva" kavram olarak ald. Ama isellik / znellik bir burjuva deer deildirlO.
"znelliin isellii" bireyi burjuva dnyadaki tecim ilikilerinden kurtarr,
bir baka varolu boyutuna gtrr (dnmeye, eletirmeye). znellik s
mr, tresizlik dzenine kar politik bir g olur. Kurtarc znellik, snf
tesidir (bireylerin 'i tarihlerinin' rndr). Snf perspektifinden kavran
mas bile olanakszdr. Sevgi ve nefret, sevin ve znt gibi kktenci klg
alanndan soyutlanamaz. Bu 'duygular', retici gler olmayabilirler; ama
birey iin belirleyici ve olgusallk oluturucudurlar. Marxist estetik znellii
deersizletirmitir. Sanahn kktenci nitelikleri, koullu toplumsal belirleni
mi aarak gzellik ideasna ynelmeyi imler (gzellik, kurtarc ve zgrle-

10 znellik bu balamda us; tutku, itki, anlak, isten, bilin, duyun gibi kavramlan anlatr.
452 yedinci blm

tiricidir). Sanat, dzen tarafndan bastrlm bir olgusall kurtarr. Sanat ya


ptnn i mant bir baka usun douunda sonulanr. Estetik biim verili
olgusall yceltir. Bu yceltme sanatn pozitif / tutucu yann da anlatr.
Ama gene de sonunda bakaldrya, devrimci ileve gtrr. Yceltmenin
zlnde, doal bilincin deerleri geersizleirll. Sanatn eletirel ilevi
zn henz anmam ve bastrlan gizliliklerini sergilemesinde yatar. Este
tik dnm (dil, alg, anlak dzleminde) olgusalln zn grngye
ykseltir. Sanatn eletirel / kurtuluu ilevi biimindedir. Sanat yapt ieri
in biime ykseltilmesiyle gerekleir. Estetik biim ('kar-bilin'), sanatn
verili olan karsndaki zerkliidir. Sanatn gereklii yerleik olgusalln
tekelini krma gcnde yatar. Sanatn kurgusal dnyas gerek olgusallk ola
rak grnr. Sanat, insann z veya gizliliklerini ancak yabanclatrm bi
imde sunabilir. Sanatn dnyas bir baka olgusallk ilkesinin ve yabancla
mann dnyasdr. 'Bu' yabanclama, sanatn 'bilisel' elime ilevidir ama
sanatta uzlama eilimleri de bulunur: (1) Uzlama snfsal deildir ama sa
natn arnmasna (katharsisine) baldr. Katharsis yazgn kendinde olduu
gibi grmeye gtrr. (2) Sanatn ikinci olumlu (uzlamaC) ras: Eros'a ba
llktr. On dokuzuncu yzyl militan burjuva yazn ideolojiktir (ve ahlaksal
dr). Ama bu yazn btnnde snf savan anlatmaz. Marxist bak asna
gre, sanat ideolojik ras gerei proletaryann dnya grnde temellendi
rilmelidir. Brecht, sanat yaptnda kahramanlarn evrensel insanlk eilimle
rini temsil etmelerini ister. Sanat ve kuram ayrlmaldr: Kavramsal zmle
me (felsefe) duyarlk alanna (yanlsama olarak sanat) aktarlamaz. Ama sa
nat yapt kurama (kavramsal zmlemeye) konu edilmelidir. Marxist este
tiin eylemesi ideolojik rasn zayflatr. Sanatn bilisel ilevi ideolojik i
levidir. Sanatn kktenci gizil gc ideolojik rasnda yatar. deoloji yanl bi
lin olmayabilir. Gereklik (!) de ideolojiktir. Sanat ideolojik gereklerden bi
rini temsil eder. Sanatn zerklii ile ilgili kesin buyrum: eyler deimelidir
ifadesinde dile gelebilir. En eksiksiz sanat yaptlarnda devrimin zorunlulu
u sanatn a priorisidir. Propagandann 'iyimserlii' ile kartlk iindedir sa
natta ktmserlik. Marxist estetik, sanatn retim ilikileri tarafndan koul
landrldn varsayar. Marxist estetik sanatn evrensel niteliklerini aklaya
bilir mi? Estetik deerler (iyi, gzel, gerek) toplumsal retim ilikilerinin g
reli terimlerinde anlalamazlar. Sanatn evrensellii snfsal grte temel
lendirilemez. Sanat snflar-st somut bir evrenseli -insanl-ngrr. Eros
ve Thanatos snfszdr. Trn gizil gc olarak zgrlk dile gelir. Snfsz
toplum, tarih-toplum ierisinde "rgensel" bir geliim sorunudur. Dayan
ma igdsel yaplara k(jk salar12. gd ve itkilerin "politik" gizilgleri

11 Nihilizm bu deer zlne sanat yoluyla deil ama dinsel d krkl yoluyla ular.
12 lmlem: Bir gn "dayanma" genleri de bulunabilir ve alanabilir.
herbert marcuse 453

gzard edilmemelidir. gdsel yap devrimciletirilmelidir: Bu toplumcu


(sosyalist) toplumun nitel ayrmdr. Sanat bu nitel ayrm snfl toplum ev
resinde saptar. Sanatn zerklii sanata ekonomik altyapnn gdmyle da
yatld. zerk sanat, "gene de" toplumsal etki altndadr: Kavramsal, dilsel,
imgesel gerecini toplumdan alr. Ekinsel veriler (sanatn toplumdan dn
ald dil, kavramsal, imgeler) ve elitizm sanatn snf rasn oluturur. Sanat
uruna sanat. Sanatsal yabanclamann vargs: Bunalm bilinci: Haz kay
naklar olarak yozlama, yok olma ve ktln gzellii (postmodem nihi
lizme doru: Modern ekinin kendi deerlerini reddedi). Burjuva sanattaki
yozlama ona gre kurtuluu deildir.
Sanatn retim srecinden zerklii onun gizem-ykc gcdr (n
cller: retim sreci gizemselletiricidir -aptallatrcdr-; sanat eletirel ol
duu srece sanattr). Sanatn kurgusal dnyas yerleik olgusallktan daha
olgusaldr (gerektir). Sanatn retim srecinden zerklii, estetik biim bo
yutudur. Sanatn yksek olgusall estetik biimletirme yoluyla tikeldeki
evrenseli yeniden yakalamasna baldr. Sanatsal biimletirme sanattaki ta
rih-st, saltk, evrensel srekli edir. Sanat yapt geici greli olan ey "Le
benswelt" dir (yaam dnyas / yaanan yer). Toplumsal, tarihsel varoluun
zayf biimidir. Sanatsal atma, feodale kar burjuvann, burjuvaya kar
proletann deil ama tarihsel, toplumsala kar evrensel duygusal, ussal insa
nn atmasdr. Tarihsel, snfl toplum ilkin doa (Eros) tarafndan reddedi
lir. Toplum-tesi (doal / igdsel) boyut, burjuva yaznda ussallatrlr =

bastrlr uygarlatrlr. Ama burjuva yazn bile bireyin bu baskc ussallk


=

la ...masna anlatm verir. Snf perspektifinden bakan Marxist estetik at


may alglamaz. Bireylerin (doal ve ussal) toplumla (modem / ekinsel-ussal)
atmalar politik deil ama estetik algya aktr. Tarih, kurtulu dnyasnn
imgesini yaratmtr. leri anamalclk kurtuluun gerek olanaklarn aa
serer (kurtuluun gerek olana sonunda meta-retim ilikileri tarafndan
yaratlr /belirlenir). Proletarya, "bundan byle" evrensel insanlk bilincinin
szcs deildir. Goldmann, "snfsal altyap yoksa ekonomik altyap ve sa
nat arasndaki bant nasl kurulur?" sorusuna yantn; "kurulmaz, hibir za
man kurulmad gibi" dncesindedir. Adorno, "sanatn zerklii arlk
biimlerinde belirir: dnsz yabanclama" gibi olabilecei dncesinde
dir. Marcuse'nin yant ise udur: Sanat her zaman snf-st olabilir. Anamal
c toplumda sanatn snfsal / ekonomik altyaps ancak 'halk' olabilir. Gerek
sanatn tarihsel / toplumsal taban / altyaps yoktur. Sanat, yerleik dzenin
kendisini onaylayan halksal bilinten yabanclamak zorundadr. Sanat (este
tik gzelliin tanm) halka indirgemek ya da uyarlamak, sanat yok etmektir.
Halk sanata uyarlamak gerekir [halk kategorisini saltk olarak ussal, saltk
olarak duyunlu ve saltk olarak duyarl insanlk kategorisine ykseltmek ge-
454 yedinci blm

rekir]. Ona gre Brecht, otuzlarda (ve her zaman) halk savunuculuu yapb.
Ayn ekilde Sartre da benzer yaklam benimsedi. Marcuse, Brecht ancak
'halk' kavramn iyice daralbrsa aklanabilir dncesindedir; ama Yeni Sol,
proletarya kavramn. da yetersiz grp halk kavramn yeler. Ama sorun,
halkn yerleik dizgesinden kopma sorunudur. Sanat pekala 'halkn dma

n' olabilir. Brecht' e kar, sanat denetleyici olmamaldr dncesindedir. He
def denetlenen deil ama kurtarlan dnyadr. Gerek bilin deiimi politik
bilin deiiminden daha oudur. Bu bilin politik propaganda yoluyla ile
tilemez. sellik, Marxist Brecht tarafndan 'burjuva' znellii olarak grlr;
aslnda isellik/ znellik zdeki burjuva tarafndan da yadsnr.
Sanatn gereklii toplumsal, ekinsel olarak koullu snrl salt bir bi
em sorunu deildir. Estetik 'biim' bir yandan varolarun parasdr. Biimin
ieriinin dolayszln reddetme hakk salhktr. Biim, yanl (tarihsel/ ekin
sel) dolayszlk zerinde etkindir. Biimsiz 'sanat', olgusall, kartl yok
eder. Estetik biim, uyuumcu olmayan yceltmenin, id ve ego birliinin ta
yasdr. Mimesis ya da yknme estetik yabanclama yoluyla toplumsal
bilin yapsnn devriliidir. Estetik dnm tresizlii sulamaya ve treyi
kutlamaya ykselir. Sanat salt sulamada sonlanmaz, kurtulu szn de ve
rir. Sanatsal kurtulu gzelliktir. Sanat, gc (zor, terr) yadsr ama yadsma
sn gerekletirecek gten kendisi yoksundur. Mutluluk ve zgrlk, sanat
sal mimesisin tesidirler. Mutlu son, olgusalln sanatsal igesi tarafndan
pskrtlr. Kar-sanat (biimsiz / irkin 'sanat'), olgusalln can skc kaba
bir parasdr. Santsal yceltme-zl grngnn (hem znenin hem de
dnyasnn) yenidn biimlenmesidir. Sanatn koulsuz zerklii, politik ne
minin de belirleyicisidir.
Sanat yaphnn dnyas olgu ddr, kurgusaldr. Sanahn kurgusal
gereklii gndelik dnyann olgusallndan daha yksek bir gerekliktir.
Yabanclamay gerekleme sayan gndelik dnya gizemsel dnyadr. Sana
tn yanlsamas eyleri gereklikleri iinde sunar. Sanat insann yok edicilii
ni, sadizmi katharsis konusu yapamaz. Sanat grn olgusalla evire
mez. Estetik biim, katharsis yoluyla o denli de olumlama biimidir.
Marxist estetik gzellik ideasn reddeder, nk gzellik politik sava
n bir kategorisi deildir. Dahas, burjuva dzen gzelin ideasn meta yapar
ama gzellik ideas bu uyuumcu indirgenii ap tarihsel ilerici devrime ka
tlr. Gzellik erotik haz ilkesine baldr, baskc olgusallk ilkesini reddeder.
Sanat yapt lm ve yok edicilie kar kurtarc yaam istencine seslenir. Ge
ne de gzellik politik olarak yansz grnr ve faist enlik de gzel olabilir.
Ya,znsal sanat yapt szcklerin [kavramsal] gcyle dolaysz biimin alda
tcln gsterebilir. Gzel duyusallk, politik gtr, kk-burjuva puritan
herbert n:arcuse 455

tepkiye yol aar. Sanatsal mimesis, gemi gzelliin ans ile ilgilenir (Mar
cuse, 1997:72-78).
Sanat ve edebiyatn mesajnn, dnyann gerekten, btn zamanlarn
sevgiyi tanyanlarnn onu (Antonius ve Cleopatra gibi) yaadn dile getir
diini vurgular Marcuse. Yani sanat, yerlemi gereklik ilkesinden bir kop
madr; ayn zamanda zgrlemenin imgelerini dile getirir, onlar canl tutar.
zgn edebiyatn hepsini her iki ynde de (hem toplumsal pratik, yani varo
landan harekete geme hem de kuramsal yaklam) ilevli saydn syleyen
Marcuse, gerek edebiyat, bir yandan varolan topluma ynelmi bir sulama
dr, fakat dier yandan da (isel ynden birinci ilevi ile bantl olarak) z
grlemeye bir sz verme olmak durumundadr. Yalnzca snf mcadelesin
den ya da retim ilikilerinden yola karak, edebiyat almasna ilikin ye
terli bir aklama gelitirilebilecei dncesine kahlmadnn alhn izmek
tedir (Magee, 1985:69, 70).
West (1998:89), Marcuse'ye gre klasik sanatn uyum, oran ve gzelli
inin, 'zgrlk dncesinin duyumsal grn' olduunu ve bu duru
mun, statkonun 'daima estetik bir biimde yklmas'n ortaya koyduunu
belirtmektedir. Marcuse'ye gre, yalnzca fantaziyle bezenmi eletirel teori
zgrletirme potansiyelini harekete geirebilir ve "fantazi olmadan her tr
felsefi bilgi, felsefeyle insanln gerek tarihi arasndaki tek ba olan gelecek
ten koparlm olarak, imdi ya da gemiin penesinde kvranr".
Ayinletirilmi olsun ya da olmasn, sanat, olumsuzlamann ussall
n kap ...r. leri konumlarnda, sanat byk reddeditir, yani varolana bakal
drdr. lerinde insan ve eylerin ortaya karhldklar, ark syletildikleri
ve ses verilip konuturulduklar kipler onlarn olgusal varolularn rtme,
krma ve yeniden yaratma kipleridir. Ama bu olumsuzlama kipleri kendisine
bal olduklar kartlk topluma hara vermektedir. Toplumun kendisini ve
sefilliini yeniden retmekte olduu emek alanndan ayrlm olarak yarat
hklar sanat dnyas tm gereklii ile bir ayrcalk ve bir yanlsama olarak
kalmaktadr. Sanatn 19 ve 20. yy. boyunca halklamasna karn bu biimde
srdne iaret eden Marcuse iersinde bu yabanalamarun kutland
"yksek ekin" in kendi z ayinleri ve z biemi vardr. Salon, konser, opera ve
tiyatro olgusalln baka bir boyutunu yaratmak ve anmsatmak iin tasar
lanmlardr. Bunlara kahlmak bayramlara zg bir hazrl gerektirir ve
bunlar gndelik yaanty kesintiye uratr. Sanatlar ve gnn dzeni arasn
daki bu sanatsal yabanalamada ak tutulan zsel ayrlk, gelien uygula
ymbilimsel toplum tarafndan giderek kapahlmaktadr. Bu kapablmada b
yk reddedi yadsnmaktadr. "teki boyut" ilerin yrrlkteki durumu
ierisine sourulmutur (Marcuse, 1986:82, 83).
456 yedinci blm

zgrlk Sorunu
Marcuse, ironik bir ekilde, zgr insana kurtulutan sz etmenin hibir an
lam olmadn, iinde yaanlan zgrln ve doyumun yeryzn cehen
neme dntrdne iaret etmektedir. Bu cehennemin ise, henz ok uzak
larda13, "gnen toplumu"nun gettolarnda olduunu vurgulamaktadr. Bu
sorunlarn ortadan kaldrlmasna yetenekli olarak byyen bu toplumun,
yoksulluk ve sefillik gediklerini grmek olanakldr. Ona gre, bu yorum ger
eki ve doru bile olsa, bu yoksulluu ortadan kaldrmann, insanlarn ya
amlar ve zgrlkleri pahasna m olaca, yantlanmas gereken sorudur
(Marcuse, 1995:xii).
zgrlk adna insanla kar sular ilendiini, yoksulluk ve sm
rnn ekonomik zgrln rn olduunu, insanlarn kendi efendilerin
ce kurtarlmasnn da yeni zgrlk biimlerine boyun eme olduuna iaret
etn:ektedir. Zor yoluyla boyun edirmenin ok gemeden "gnll klelik"
olduunu, bu kleliin giderek dllendirici ve ho klan bir toplumun yeni
den retilmesine dntn belirtmektedir. zgrlk ve kleliin bu bir
lii bugn "doal" ve bir ilerleme arac olmutur. Kurtulu ve yok etme, ret
me ve yok etmenin birlemesiyle insan zgrl yerinden edilmektedir. Ba
r ve dinginlik iin igdsel gereksinimlerin, "toplum-d" zerk Eros'un
baskc gnenten kurtuluu; ilerlemenin ynnde bir tersine dn nge
rektirir (Marcuse, 1995:xii, xiii).
Marcuse'nin temel savlarndan birisi (ki bu sav hem Er's ve Uygarlk
hem de Tek Boyutlu nsan almalarnda derinlemesine ele almaktadr); insa
nn bir sava yoluyla - Gnen Devleti yazgsndan kanabilecei ve bunu
ancak yeni bir balang noktasna erierek orada retim aygtn egemenlik
ve aratrma iin ansal temeli salanm olan o "i-dnyac ilecilik" olmaks
zn yeniden kurmakla baarlabilecei idi. Bu insan imgesinin, Nietzsche'nin
"stn insan"nn belirli olumsuzlamas olduuna iaret eden Marcuse, tm
kahramanlardan ve kahramanca erdemlerden vazgeecek denli anlkl ve sa
lkl insan, tehlike iinde yaama ve meydan okumay karlama drtlerini
tamayan, yaam bir kendinde-erek yapacak, korkudan uzak bir yaam se
vin iinde yaayacak, iyi duyunlu insan olarak tasvir etmektedir (Marcuse,
1995:xiii).
zgrln salt bireysel bir sorun olmadnn grld noktadan
sorunlara bakabilen Marcuse, ancak bireysel bir sorun olarak da ortaya koyu
lup zme ynelen bir noktadan yaklalmadka soruna hi girilmemi ola
can vurgulamaktadr. Freud'un psikanalizinden olduka etkilenen Marcu
se, basklanm, yabanclam bireyin kkenini incelerken, iki temel igd

13 Kongo, Gney Afrika ve Vietnam ile Harlem, Alabama ve Missisipi'de.


herbert marcuse 457

olarak, Eros'un tm yaam koruyan ve birletirici ilke, Thanatos'un da yaa


m alt eden lm ilkesi olduu zerinde durmaktadr. Thanatos, kendi uru
na deil ama gerilimden kurtulu uruna yok ediciliktir. Marcse'ye gre, ya
am ve lm (Eros ve Thanatos) igds arasndaki savam, kltr kurma ve
yok etmenin dinamii, insanln geliiminin tarihsel koullar tarafndan sa
lverilir ve rgtlenir.
Ona gre, zgr yaadn dnen insann zgrl pahasna, b
yk bir kesimin zgrlk ve insanlk koullarndan yoksun yaamalar sz
konusudur ve paradoksal bir biimde, sz konusu yoksunluk koullarnn
kkenlerinin ortadan kaldrlabilmesinin maddi ve manevi olanaklar varken,
zgrszln yaatlmasnn bir anlamszlk olduu gsterilmelidir. Yoksul
luk ve smrnn, gnmzn ekonomik zgrlnn zelliinden kay
naklandn belirttikten sonra, gnmzde zgrlk adna sularn ilendi
ini ileri srmektedir. Ona gre, bugn zgrlk ve kleliin birliinin 'do
al' bir ilerleme arac olmas sz konusudur. Bu durumun tersine evrilmesi
nin, 'toplum-d' zerk Eros'un 'gnen toplumu'ndan kurtuluu ngerektir
diini ileri srmektedir (Veysal, 2005:132-150).
Marcuse, zgrln gereklemesinin nesnel sre olarak ikili anlam
olduunu vurgulamaktadr: I) zgrlk, varolan toplumun dnmesini ie
rir. II) Bu dnm tarihsel koullara baldr. Bu iki temelden dolay, yani
dnme ve eylemin (teori ve pratiin) tarihsel hakikat ve nesnel aklla uyu
mas, bylelikle de zgrln gereklemesi ngrlr (Marcuse, 1974:202).
Bat geleneinde, ahlaki deerin, bireyle ve bireyde balam olduunu ve bi
reyin, eski geleneksel ekonomik, politik ve ideolojik balarndan zgrleme
sinin, bu gidiin etkili olmas iin n koul olduunu ileri srmektedir.
Sanatn, belki de basklanmn en grlebilir 'geri-dn' ve geri d
nn de yalnzca bireysel deil, aynca toplumsal ve tarihsel dzeyde oldu
unu, kurumsallam basknn karsna 'zgr bir zne olarak insan' imge
sini kardn ve bu etkinliini, Adorno'nun da belirttii gibi, ancak zgr
szlk durumunda, sanatn zgrlk imgesini zgrszln olumsuzlan
mas olarak srdrdn belirtmektedir. Marcuse, zgrlk bilincinin uya
nndan beri, hibir sanat yaptnn arkaik ierii dar vurmakszn zgr
szl yadsmay gerekletiremediini, sanatn basklanm zgrlk im
gesinin geri dnn anlattn, bu balamyla da bir kartlk olduunu,
kendini ortadan kaldrdn, geleneksel biimi, uzlamay yadsyarak tzn
kurtard yerde yaadn ne srmektedir (Marcuse, 1995:104).
Marcuse'ye gre, teknolojik evrende makinelemi sre, zgrln
en i zel alann ykmaktadr. Gelimi endstri uygarlnn kleleri, ycel
tilmi klelerdir; nk klelii belirleyen ey, kleliin saf biimidir. Bu ise,
bir ara, bir 'ey' olarak varolmaktr. Btn aklclyla refah (gnen) devle-
458 yedinci blm

ti, bir zgrszlk devletidir; nk onun btn ynetimi, teknik olarak (z


grce kullanma asndan) hak edilen serbest zamann ve kendini belirleme
nin olanaklarm sistematik bir snrlamadr. Bireyin gereksinmelerini giderme
de, yabanclama ve nesnelemenin yeniden biimlenmesini, zsel anlamda
zgrlemeden uzak tutularak bir yanlsamal zgrlkle oyalamann araa
olarak grev yapmaktadr. nsan arhk gereksinimleri dorultusunda ynlen
dirilirken, bu sorumluluu geleneksel iktidarlar srdrmemekte; tersine, bu
grevi, bu alanda uzmanlam eitli endstri gruplar stlenmektedir.
Marcuse, Komnist Manifesto'daki iki anahtar terimin ieriinin u e
kilde ortaya koyulduunu vurgulamaktadr: 'Burjuvazi' ve 'proletarya' bir
birlerinin karb olan yklemleri ynetirler. Burjuvazi, teknik ilerlemenin, do
adan kurtuluun ve onun zerinde egemenliin, toplumsal zenginliin ya
rablmasrun ve bu baarlarnn saphrlmasrun, yok edilmesinin znesidir.
Buna uygun olarak proletarya ise btnsel basknn ortadan kaldrlmasnn
znesidir (Marcuse, 1998:119; 1986:117). Marcuse, Marx'n Komnist Manifes
to sunda proletarya, basknn kaldnlmasrun olanan doal olarak kendin
'

de tayan bir snf olduu saptamasna dikkat ekmektedir.


Marcuse, tm basklarn kaldrlmasnn znesi ve dolaysyla da z
grlemenin nemli olanaklarndan biri olarak proletaryay grmekte, ancak
onun eski ilevselliini ve kar rgtlenmeyi ynlendiriciliini kaybettiini
de ileri srmektedir. Proletarya arbk kar rgtlenmenin rkezi gc deil,
bileenlerinden biridir. Marcuse'ye gre, yalnzca tekniin ortamnda insan
ve doa, rgtlenmenin yer deitirebilir nesneleri olmaktadrlar. Teknik,
eylemenin byk taycs -ama eylemenin en olgun ve etkili biimi- ol
mutur (1998:183; 1986:182-183). Bilimsel bilginin, teknik ve endstriyel geli
meleri otomatik sistemlere dntrmesi, insan herhangi bir doa nesnesine
dntrmektedir. Ona gre, reddetmenin soyut karakteri btnsel eyle
menin sonucu ise, o zaman reddetme iin somut temel hala var olmaldr;
nk eyleme bir yanlsamadr (1998:266; 1986:267).
Marcuse'nin, bireyin ve toplumun zgrleimine ilikin nerisi, kla
sik/ ortodoks Marxist-Leninist izginin tersi olarak grnmektedir. Bu bak
asyla Marcuse, dier Okul yelerinden, pratik anlamda rgtlenme ve a
lma tarz farkll ortaya koymaktadr. Bu fark, ilkin kar rgtlln
olumlanmasru -bu perspektifiyle Horkheimer ve Adomo' dan aynlmaktadr
iermektedir; ikinci olarak da bu rgtlenmenin klasik tarzda proletarya mer
kezli deil, bilgi srecini ynlendiren aydnlar, tm alan emeki kesim ve
devrimci rencilerden oluabileceini14 ileri srmektedir.

14 Bu perspektifle de, Marcuse ortodok.s Madstlerden aynlmaktadr diye dnlebilir.


herbert marcuse 459

zgrleme iin, arbk eski trden kalkmalarn olanann kalmama


sn Marcuse, olaanst asker ve polis gcnn varlna, ii snf arasn
daki reformist eilimlerin yaygnlna balamaktadr. "O halde tarihsel bir
seenek var mdr?" eklindeki soruyu olumlu yantlayarak, bunun olana
n, birey ve toplumun kendini ifade edecei dorudan zynetim organlarn
da grmektedir.
Marcuse, kltr devriminin .uyumlanma tarafndan tehdit edildiini
ve bunun en gze arpan rneklerinin; ekoloji, rock, ultramodern sanat oldu
unu belirtmektedir. Bununla birlikte, zgrln ancak politik alanda kaza
nlabileceini de vurgulamaktadr. Yeni Sol, gerek bir politik g gelitirmek
istiyorsa, kendi dnsel ciddiyetini, kendi aklsall ve duyarllnda geli
tirmeli, kendi Oedipus kompleksini politik anlamda amaldr (Marcuse,
1987:54-56; 1998:48-50). Yeni Sol'un Oedipus kompleksinin eletiriden uzak,
dogmac, geleneksellemi otoriter dnce ve pratik alkanlklara ballk
anlaynda kendini gsterdii belirlenebilmektedir.
iddet ile devrimci iddet arasnda da ayrm yaplmasnn gerekliliin
den sz eden Marcuse, bugnk kar-devrimci durumda, iddetin dzenin
silalu olduunu, kurum ve rgtlerde, ite ve serbest zamanlarda yollar, cad
deler ve havada, diyesi her yerde iddetin varlndan sz edilebileceine ia
ret etmektedir. Buna karlk, bu iddeti sona erdirecek olan devrimci g or
tada yoktur. Devrimci g, kitlelerin ya da snflarn sosyalist bir toplum ina
etmek amaoyla donanm ve kurulu dzeni ykma kudretine sahip eylemle
rinin sonucunda ortaya kacakbr (Marcuse, 1987:57-58; 1998:51-52).
Schweppenhaeuser, Marcuse'nin Etik ve Devrim adl makalesinde,
"Devrimci iddet uygulaym, insansal zgrln ve insansal mutluluun
kurulmasnn bir arac olarak hakl / mazur grlebilir mi?" sorusunu sor
makta olduunu, ilkin bu trden bir amac gerekletirebilmenin, bu amac
gerekletirebilecek gce sahip olmas ve sorunu akla bir ekilde temellen
dirmesi ile olanakl olduunu belirttiini; devrimci iddetin, ancak kar bir
iddet olarak meru olacan vurguladn aktarmaktadr (Schweppenhaeu
ser, 1990:33).
inde yaanlan toplumsal ilikilerin her alannda eyleme ilikileri
nin varlnn srdrlmesinde, egemenlerin bask ve iddete bavurduuna
iaret eden Marcuse, bu ilikilerin zlmesini salayacak bir kar gcn
yokluunu dile getirmektedir. nsan zgrlklerinden alkoyan bir dzen se
eneinin ise, ancak ona kar seenek olan zgrlemeyi gerekletirebilecek
ve yabanclama, nesneleme ya da klelii ortadan kaldrabilecek bir gle
donanmas gerektiini vurgulamaktadr. Ancak burada hemen belirtilmelidir
ki, Marcuse'nin szn ettii kar gcn harekete gemesinin koullarnn
460 yedinci blm

bile, toplumu etki altnda tutma araalyla ynlendiren gler tarafndan


doumundan nce etkisizletirilmesi sz konusudur.
Rudi Dutschke'nin, "dzenin iinde yer almak ama kltrel, politik ve
dier alanlarda onun seeneinin var olduunu gstermeyi becermek" ek
linde zetlenebilecek, "Uzun Yry" adlandrmasyla ileri srd kavra
yn onaylayan Marcuse, benzer bir ekilde zgr medyann gelitirilmesi,
sistemin iinde yer alarak etkin bir kar gcn rgtlenmesi ve olanaklarn
zgrleme amaana uygun olarak deerlendirilmesinin nemini vurgula
maktadr (1987:59-60; 1998:53-54).
Marcuse, "nsann zgrlemesinin araa olarak doann zgrlemesi
neleri ierir?" sorusuna yarut ararken, doann tarihin bir nesnesi olduunu,
onun egemenlik altna alnmas yoluyla insann kontrol alhna alndn, by
lelikle insan doa ilikisinde karlkl olumsuz bir geri-dnn ortaya k
masna yol atn vurgulamaktadr. Ona gre doann zgrlemesi, doa
daki yaam-arttrc glerin arhrlmas, yani bitmez tkenmez rekabeti ha
reketlerin iinde harcanm bir hayata yabanc olan duyusal estetik nitelikle
rin elde edilmesidir. Bunlar, zgrln yeni niteliklerinin nasl olacana
dair bilgi vermektedir. Doaya hkmederek insana hkmetme; insann z
grlemesi ile doann zgrlemesi arasndaki ba, gnmzde ekoloji dr
tsnn radikal harekette oynad rolde ak hale gelmitir. Bu durum kapi
talizmin egemenliinde, insann ve eylerin ynetilmelerinin geniletilmesiy
le smrmenin maddesi ve hammaddesi olarak ortaya kmaktadr.
Marx'n 'insan duyular ve niteliklerinin tmyle zgrlemesi'nden
sosyalizmin ana hatt olarak sz ettiini, sadece bu zgrlemenin 'zel ml
kiyetin almas' anlamna geldiini belirtmektedir Marcuse. Yine Marx'n El
yazmalarna dayanan zgrleme dncesi ile ilgili olarak Marcuse, "top
lumsal insann duyular, toplumsal olmayan insann duyularndan farkldr"
dncesine yer vermekte, 'duyularn zgrlemesi' ile toplumun yeniden
yaplanmasnda duyularn elverili hale geldiini, insanla insan, insanla-ey
ler, insanla-doa arasnda yeni sosyalist ilikileri meydana getirdiini belirt
mektedir. zgrlemi duyular, kapitalizmin arasalc rasyonelliini kendin
den uzak tutarken, baarlarn koruyacak ve gelitirecektir. Bu amaca ise,
"doann insanlar tarafndan mlk edinilmesi" ile yani doann 'bir tr var
l' olarak insan varl iin bir evreye dntrlmesi ve insann insansal
yeteneklerinin zgrce gelitirilmesiyle ulalacaktr.
Marxist kavrayn doay, -doann kendi hz verici glerinin ve ni
teliklerinin yeniden kefedilip zgrletii bir noktada-, insan hazlarna uy
gun bir ortam haline geldii bir evren olarak grdn ve kapitalist doa
smrsnn tersine, doann 'insansal sahiplenmesinin' iddetsiz, ykc ol
mayan bir ekilde olacan belirtmektedir. eylerin kendilerine zg 'isel l-
hertert marcuse 461

illeri' var olduunu, bu lnn onlarn iinde hapsolmu bir biimde yer
aldn, sadece insann bunlar zgrletirebileceini ve byle yapmakla da
kendi potansiyelini de zgrletireceini, "gzelliin yasalarna gre eyleri
biimlendirebilen" tek varln insan olduunu vurgulamaktadr (Marcuse,
1987:73-74; 1998:63-64). Ona gre, insann ve doann ara/ nesne olmaktan
kurtularak zgrleebilmelerinin olana, doayla insan arasndaki ilikinin
uyumuna, yani insann doay bozmamasna baldr.
Marcuse zgrln, gereklik dncesi ile uyumlu biimde gerek
liin pratik deiimine klavuzluk ederek (gereklii kendi hakikati adna z
grletirmek iin) "dzenleyici akl kavram" haline geldiini ve diyalektik
materyalizmin, zgrl tarihsel, deneysel aknlk, toplumsal deiim g
c olarak kavradn, srekli daha ok retime, cennete doru deil, toplu
mun ve doann amansz direniiyle srekli bar ve neeli bir mcadeleye
yneldiini belirtmektedir. Bunun ise, srekli devrim kuramnn z olduu
na iaret eder. Ona gre, bu tr bir g olarak zgrlk, insanlarn esas dr
tlerinde temellenmitir; zgrlk onlarn hayat igdlerini arttrmak iin
duyduklar yaamsal gereksinimdir. Duyarln 'pratik' olarak radikal biim
de yeniden tanmlanmas, zgrlk dncesini, onun akn ieriini terk et
meden alaltmaktadr (desblime etmektedir). Duyular, sadece gerekliin
epistemolojik yapsnn deil, zgrlk amacyla dnmnn ve ykmnn
da temelidirler. nsann zgrl, bu yzden insan duyarlnda temellen
mitir. Ona gre, duyularn zgrlemesi, zgrl, bugnk anlamndan
farkl bir duyusal gereksinimi, yaam igdlerinin (Eros'un) bir amac kla
caktr. Duyularn krlemesi, yabanclam emee dayal toplumun bir sonu
cudur.
Kurtulu iin yaplan politik mcadelede duyarlk bir g haline gel
mitir. Marcuse'ye gre bu, u anlama gelmektedir: Duyularn bireysel zgr
lkleri, evrensel zgrln balangc hatta temeli saylmakta, zgr toplum
yeni igdsel gereksinimlerde kklemeye balamaktadr. Bu ise u soruya
gtrmektedir: 'nsanlk', insanlar aras dayanma, 'somut evrensel' olarak
(soyut deer olarak deil), gerek g, 'praksis' olarak bireysel duyarlkta na
sl doabilir; nesnel zgrlk, insann en znel yeteneklerinden nasl doabi
lir? Marcuse, bu sorunun yantn Alman idealizminden aldn belirtmekte
dir. Marcuse, sorunu ilkin Hegel'de, sonra Kant'ta ve sonra da Marx'n yakla
m asndan u ekilde ele almaktadr: Hegel'e gre, benim dolaymsz du
yusal kesinliimin ierik ve biemi hakkndaki dnml (Reflexion) gr
ve alglama 'Ben'deki 'Biz'i aa karmaktadr. Henz dnlmemi olan
bilinlilik, eylerin duyulara ait grnlerinin 'ardnda' 'akn-duyarl' bir
dnyay deneyimledii, kendisi ve nesneleriyle olan ilikileri hakknda bilin
cine vard noktaya ulatnda, 'Biz' kendisinin grn perdesinin ardn-
da olduunu kefetmektedir. Bu 'Biz', kle ve efendi arasndaki 'karlkl ta
nma' mcadelesinde toplumsal gereklik olarak ortaya kmaktadr.
Marcuse'ye gre bu, Kant'n insanla doay, zgrlkle zorunluluu,
tmelle tikeli uzlahrma yolundaki abasndan Marx'n materyalist zm
ne giden yoldaki dnm noktasdr: Hegel'in Fenomenoloji'si Kant'n trans
sendental kavramndan kopar, bilginin asl yapsnn kendisine, yani tarihle
toplumun bilgikuramna girerek, a priori'nin safln alt eder, bylelikle z
grlk dncesinin maddilemesi sreci balar. Kant'a gre, genel duyula
ma (Sensorium) grnn saf formlaryla birlii erevesinde duyu deneyimi
ni kurar ve bylelikle de anlama yetisinin kategorileri geerlilik bulur. Birin
ci Eletiri'de znenin zgrl sadece duyu verisinin epistemolojik sente
zinde vardr. kinci Eletiri'de, uygulaym (praxis) alanna ahlaki bireyin
zerklii koulu ile girilir; yani ahlaki bireyin doay yneten doa zorunlu
luunu bozmadan (nedensellik olarak) zgrlkle eylemesi sz konusudur.
nc Eletiri'de, insan ve doa estetik boyutta birletirilmitir. zgrlk
ve zorunluluk alanlarnn birlii burada, doaya hkmedilmesi, doay insa
nn amalarna balamak olarak dnlmemi ama doaya 'kendisine ait
amallk', 'amasz amallk' atfedilerek kavranmtr (Marcuse, 1987:73-76;
1998:66-72).
Ama ilk kez Marxist kavray -idealizmin eletirel, akn unsurunu ko
ruyarak- insann zgrl ile doal zorunluluun, bilince znel ve nesnel
zgrln birliini getirir. Bu birlik;1mrtuluu, yani kapitalizmin kurumla
rn kaldrarak yerine sosyalist kurumlan ve ilikileri getirecek olan devrimci
praksisi n koul olarak koyar. Fakat bu geite duyularn zgrlemesi, bi
lincin zgrlemesine elik etmeli; bylece insan varoluunun btnln
kapsamaldr. Devrimci bir etkinlik alann aan sanat, zgrlemenin bir bo
yutu olarak ortaya kmasna karn bir yanlsamadr (Schein). Ama baka bir
gerekliin kendini gsterdii bir yanlsamadr bu. Sanat ve devrim ilikisi
nin bir kartlar birlii ierdiine deinen Marcuse, sanat ve devrimin ortak
paydas zgrleme olduu iin btnletikleri dncesindedir (Marcuse,
1987:77-80; 1998:69-72).
Kapitalist retim ilikilerine dayanan toplumsal ilikilerde otorite ve
egemenliin ierilmesinin, bu sistemin z niteliine uygun olduunu, bu ya
pnn zgrle ve zgrlemeye kart ve onu olumsuzlayan niteliinin, a
mz birey ve toplum ilikilerinde gerekletiini (ya da aktelletiini) be
lirtmektedir Marcuse. Bu trden yanlsama ierikli aktellemi ada z
grln -ya da aralam zgrln- alabilme olanann, sanahn otori
te kart ieriinde direnme iin olanak bulup temellendirilebileceini d
nmektedir.
Marcuse, yabanclamayla balanbsnda, sanabn asl gcnn, olum
lamay yadsma gcnde olmasna ve olmayann duyusal varlru ortaya
koymasna balar. Bu hayal gcnn ortaya kard bir yabanclamadr,
ancak bu yabanclama sanab topluma balar, snf ieriini korur ve saydam
latrrken, ideoloji olarak sanat, egemen ideolojiyi geersiz klar. Bylelikle
snf ierii, idealletirilip stilize edilerek, zgl snf ieriinden te, genel
hakikatin yeri olmaktadr.
Marcuse'ye gre, cinsellikte de beden tmyle eysellemekte, egemen
olan realite ilkesincelS deil, haz ilkesince denetim albna alnm edilgin bir
nesneye dnmektedir. Marcuse u dnceleri vurgulamaktadr: Beden t
myle bir nesne, gzel bir ey olduunda yeni bir mutluluk balamaktadr.
eysellemenin en u noktasna varmann acs yaanr gibi olurken, bir anda
insann eyselleme karsnda yengi kazand grlmektedir. Gzel bir be
denin sanatta esin kayna olabilmesi, gzel bir bedenin grnmnn hi
aba gerektirmeyen bir canlanma, tazelenme ve yorgunluklardan kurtulma
olana salamasndandr. Bu durum, gnmzde yalnzca sirklerde, vodvil
lerde16 kaba-saba akalarla dolu komedilerde gzlenmektedir. nsanlarn nes
nelerin efendisi olma durumunun ardndan gerek zne durumuna gelebile
cekleri, bugnk ideal-durumdan zgrleebilecekleri gn, yaayabilecekle
ri elenceye ve mutlulua buralarda rastlanabilmektedir. Arbk "nesne ze
rinde efendiliini kurabilmi insan" asndan konumamakla birlikte, Mar
cuse'nin, cinsel eylemenin getirebilecei cinsel zgrln bile, Sartre'daki
saldrgan kendinde-varlk'n etkinliine indirgenmi zgrl olumsuzla
yabileceini dnd grlmektedir (Jay, 1989:397-398).
eyleme ya da nesnelemeden kurtulmak ve zgrlemek iin, bu
"gnen toplumu"na kar yaplabilecek eyler olduunu ne sren Marcuse,
bu kar kn olanaklarnn Napalm gibi silahlarda deil, retmesi daha da
g olan, skdenetimsiz ve ayarlanmam bilginin, bilincin yaylmasn ve
her eyden nce, imdi insana kar kullanlmakta olan maddi ve zihinsel
aralar zerinde almay srdrmenin rgtl reddedilii olduuna iaret
eder. Dizgenin en zayf noktas olarak, yabanl gcnn grld yer, yani
onun barbarlk ve iddeti en ak ekilde uygulad yer olduunu vurgular.
Marcuse, zgrleme olanaklarnn olduunu, bu olanaklarn gerek
lemesinin ok g olduunu belirtmektedir. rgtl emein, statkonun sa
vunusunda ilemesi ve zdeksel retim srecinde emek paynn azalmas l
snde, zihinsel beceri ve yetenekler, toplumsal ve politik etmenler konu
muna geldiini belirtir. Bugn bilimci, matematiki ve uygulaymclar, ile-

15 Diyesi, toplumsal sistemi pekitirip etkinletiren performans ilkesince.


16 Kutsanm saylan kii ve deerleri eletiri konusu yapan yazn/oyun tr.
464 yedinci blm

yim ruh bilimcileri ve kamuoyu arahrmaclarnn (btnn otoritesiyle ba


lamlanan) ibirliini rgtl reddedilerinin, bir grevin, giderek byk lek
li grevin bir zamanlar baard ama artk baaramayaca eyi, e deyile ter
sine dnn balangcn, politik eylem iin zeminin hazrlanmasn pekala
baarabileceini ileri srer.
Ayrca, dncenin gereklikten btnyle uzak grnmesinin, ayd
nn amz ileyim toplumundaki konum ve ilevinde kapsanan politik so
rumluluunu azaltmadn da vurgulamaktadr. Ona gre, aydnn reddedi
i baka bir katalizrde, protesto ve genlik arasndaki igdsel reddedite
destek bulabilir. 'Doal olarak' genlerin, lme kar, Eros iin yaayan ve
savaanlarn en nnde bulunduunu belirtmektedir. Bu mcadelede, rgt
lenmenin kar-rgtlenmeyi gerektirdiini, bugn yaam iin, Eros iin kav
gann, politik bir kavga olduunu vurgulamaktadr. Marcuse gre, insanln
zdeksel ve anlksal kazanmlarnn gerekten zgr bir dnyann yaratlma
sna izin verecekken, insann insan tarafndan boyun edirilii dorua ula
m grnmektedir (Marcuse, 1995: xx-xxi-4).
Marcuse, zgrlkten yoksunluun, arhk, gereksinmelerin doyuma
ulamas sorununda deil, gereksinmelerde varlk bulmas nedeniyle, nceli
in bunlarn ortadan kaldrlmasna verilmesi gerektiini belirtir. Bunun ise,
eitimle ya da insann ahlak ynnden eitilmesi ile deil, topluluun retim
aralarna sahip olmasyla, retimde, toplumsal ve politik srete, tm alan
larn, btn toplumun gereksinimleri ve arzulan ynnde yeniden dzenlen
mesi, alma saatlerinin ksaltlmas ve toplumun tm bireylerinin ynetime
etkin olarak katlmalar ile olanakl olacan ne srmektedir Uay, 1989:94).
Slater'e gre, Marcuse'de Eletiri Kuram kktencilemektedir. Hork
heimer'in son dnem dncelerini de eletirecek kadar ciddi bulmayan
Marcuse, Horkheimer liberalizme kayar ve devrimci materyalizmden uzakla
rken, sorunlar Marx perspektifini gelitirecek balamlarla ilikilendirir.
Horkheimer'in tersine, zgrlk nosyonunu retim srecinin iine yerletirir
ve Marx'n, zgrl, 'toplumsal emek srecinin rgtlenmesi' olarak ince
lediini vurgular. Onun bu yaklam, i%O'larda kan eletirel praxis ile da
yanma iinde olmasn ortaya karmaktadr. Marcuse'nin teorik etkinlii
nin 'tanmlayc' bir devrimci strateji retme almas olduu, eletirel top
lum kuramnn devrimci hedefini, eletirel bir dayanma ierisinde, kuramn
balang aamasndaki pratik hareketine balayarak canlandrmak, kkten
ciletirmek ve yoksayarak amak giriimi olduu grlmektedir.
1960'larda Marcuse'nin teorik etkinliini, topyekn zgrlemek iin
bir talep olarak ne srp zgrleme iin bir teori ve strateji gelitirmeyi de
neyen anti-otoriteryan renci hareketine bir karlk oluturduu, Horkhei
mer Papa'run doum kontrol haplar zerine bildirilerini savunarak gericili-
herbert marcuse 465

e doru ynelmiken, Marcuse'nin, yeni harekete baland da ileri srl


mektedir (Slater, 1998:222).
Marcuse, Goldmann ile yapm olduu tartmada, tarihsel ilerleme
nin temel koullarndan birinin, kurulu dzenle ztlaan zgr bilincin, diye
si mutsuz bir bilincin gelimesi olduunu ve bu mutsuz bilincin, mutlak d
nm gereksinmesini sezebilen ve varolan eyler alann aabilen tek ey ol
duunu vurgulamaktadr. te yandan, tarihsel deiimin yalnzca zgrl
ngrmediini, mutsuzluu ve bu mutsuzluun bilincini de ngrdn
belirtmektedir (Marcuse / Goldmann, 1977:58-59).
Marcuse'ye gre, gerek mutluluu elde edebilmenin yollan ve arele
ri, ne olursa olsun, bu mutluluun elde edilebilmesi, zgrln de btn bir
toplum tarafndan elde edilmi olmasndan sonra olanakldr. Marcuse, mut
luluk realitesinin, zgrlemi insanln doa ile ortaklaa yrtt mca
delesinde kendi kendini ynetebilmesinde ortaya kan zgrlk realitesi ol
duunu, bu anlamda tikel olann kar ile tmel olann karnn birbirine ek
lemlenmesi sonucunda ortaya kacak olann 'pozitif zgrlk' olduunu d
nmektedir.
Marcuse, diyalektik mantn, kaba olgularn ve ideolojinin diline kar
direnmek olduunu, bylelikle klelerin zgr olmadan nce kurtulular
iin zgr olmalar gerektiini ve amacn aralarnn ona erimekte etkili ol
mas gerektiini vurgular. Bu durumu Marx'n a priori olarak, "ii snfnn
kurtuluu, ii snfnn kendi eseri olmas gerektii" sav ile belirlemi oldu
unu vurgulayarak; Marx'n, komnizmin ikinci aamasn dile getiren "her
kesin gereksinmesine gre alaca" evrenin, "herkese almasna gre" diye
adlandrlan birinci aamann iinde ak seik biimde yer aldna dikkat
ekmektedir (Marcuse, 1998:61 -62/ 1986:60-61 ).
Frankfurt Okulunun dier yelerinin de Marx ve Marxizmle hesapla
malarnda belirleyici bir neme sahip olan bu soruna ynelik olarak Marcu
se'nin buradaki kast, insann (bireyin) kiisel ve toplumsal kurtuluunun bir
birinden ayrlmaz biimde i ie getii, bireysel kurtulu ya da zgrleme
nin toplumsal olanla bir btn olarak ele alnmasnn zorunluluuna yaplan
vurgudur. Bylelikle Marcuse, snf ya da insanlk adna parti egemenliine
ve dolaysyla bireyin zgrle ilikin edilginletirilmesine kar karak, bi
reyin zgr iradesinin kendisi ile topluma ynelik etki ve canllnn yaa
masna dikkat ekmektedir. Marcuse'nin, Horkheimer'in son yazlarnn ele
tiriye bile demeyecei dncesi, Horkheimer'in ilk dnemini kapsayan te
mel ve belirleyici almalarnn son dnem dnceleriyle eliki iinde ol
duunun grlmesi asndan nemlidir.
Doru ve yanl, iyi ve kty net biimde politik ekonomiye ait kav
ramlar olarak gren Marcuse'ye gre, tketim toplumunun br yzndeki
gereklii; yksek yaam standard ve smrnn orta snf araalyla hal
kn byk bir blmne yaylmas, bu gerekliin bireylerin ardnda halk ta
bannn ok farkl ve ahan snflaruu birbirine kaynahran gtr. Bu birle
tirici g, zc g olarak kalr. Bu toplumsal yapya ait rgtlenmeden or
taya kan bu sonucun etkileri (zenginliin, kapitalizmin yapsal gelimesini
engellememesi) yaratlan gereksinmeyi doyuramaz. Kapitalizm arhk, retim
biimi kaldrlmad srece doyurulamayacak akn gereksinimleri bnye
sinde beslemektedir (Marcuse, 1987:23, 24; 1998:20, 21 ). Tarihsel bir radikal
dnya devrimiyle alt edilen kapitalizmin yerine kurulacak sosyalizmin ahla
ki ve estetik bir evren olduunu, bu yapsnn arkasnda btnsellik zellii
nin durduunu dnmektedir (Marcuse, 1987:13; 1998:11). Kapitalist top
lumlarda ii snfnn burjuvaziyle (arbk kar, yeni-smrgeci smr, deva
sa devlet denekleriyle) ortak yararlan olduu dncesinde olan Marcuse,
bu durumun yzeysel grng olmaktan daha ileri bir duruma iaret ettii
ni, tekelci kapitalizmin politik ekonomisinin altyapsn gsterdiini vurgula
maktadr. Politik anlamda olduu denli ahlaki anlamda da tartmak istedii
temel nermelerden biri; kapitalizmin artan zenginliinin onun ykmna ne
den olacadr. Tketim toplumu kapitalizmin mezar kazcs olacak mdr?
Onun iin bu sorunun yantlanmas zordur, nk kapitalizmin en yksek
aamasnda en gerekli devrim, en olanaksz devrim haline geliverir. Gerekli
dir; nk bir yandan yoksulluu ortadan kaldrmaya yetecek toplumsal zen
ginlik ve bu amaan gerekletirilmesine hizmet edecek gerekli teknik bilgi bi
rikiminin yan sra, retici gleri harcayan, alkoyan ve yok eden bir yneti
ci snf vardr. te yandan, antikapitalist glerin 3. dnyada bymek sure
tiyle smr rezervlerini azaltmas yannda, retim aralarnn kontrolnden
koparlm kk bir egemen snfla onun karsnda- mevzilenmi ii snf
nn artk biraradalnn olanakszl noktasna gelinmitir. Ancak tm bun
lara karn; i ve bo zamann btn boyutlarna yaylm bulunan sermaye
iktidar, sunduu mal ve hizmetlerle ve rktc oranda etkili politik, aske
ri ve polisiye aygtlarn yardmyla halk denetlemektedir. Bu nedenle, koul
larn devrimci bilincin gereklie ynelen diline dnemediini, kurtulua
duyulan hayati gereksinimin bastrld ve gten yoksun hale geldiine
vurgu yapmaktadr. Snf mcadelesi "ekonomist" bir yap ierisinde ele aln
makta, znel unsur geride kalmaktadr (Marcuse, 1987:15, 16, 17; 1998:13, 14,
15).
Teknoloji klna brnm klelie, iyi yaam klndaki yoksullu
a, para canls burjuva bireyiyle bir yaam biimi olarak benimsenmi kirli
lie kar giriilen mcadelede ortaya kar sosyalizm. Bu balamda ahlaki ve
estetik gereksinimler hayati gereksinimler haline gelerek, cinsler ve nesiller
arasnda, doa ve insan arasnda yeni ilikiler kurulmasnda zorlayc etkiler-
de bulunur. zgrlk, btn olarak duyusal, etik ve rasyonel olan bu gerek
sinimlerin giderilmesi temelinde kavranr (Marcuse, 1987:25; 1998:22).
Marcuse'ye gre Yeni Sol, doann restorasyonu iin, halka ak park
larla plajlar iin, skunet ile gzellie ayrlacak yerler iin yaplacak mcade
lenin nemini belirtiyorsa, yeni bir cinsel ahlak, kadnlar iin zgrlk talep
ediyorsa, kapitalist sistem tarafndan dayahlan ve bu sistemi yeniden reten
maddi koullara kar da savayor demektir. nk estetik ve ahlaki gerek
sinimlerin bashrlmas bir egemenlik araadr (Marcuse, 1987:25; 1998:22).
Ona gre, dnya leinde kapitalist sistemi ynetimi altnda tutan dnyann
en ileri sanayi lkesinde (ABD) ii snf, devrimci bir snf saylamaz. Bura
da artk burjuvazi sonras (sosyalist) bir kltrn geliimi durdurulmutur
(Marcuse,1987:93; 1998:84). Geri Marcuse'nin bu dncesi 20. yzylda tm
ileri sanayi lkeleri iin geerlidir, bunu yer yer yazlarnda dile getirerek, bu
nedene de dayal olan bakaldr ve devrimin dinamiklerini Marx' tan ve Or
todoks-Marxistlerden farkl olarak tasnif etmektedir.

Marcuse'nin Kavrayna Genel Baklar


Marcuse'nin yazlarnda egemen kavramlarn protesto, egemenlik ve aklalk
olduunu ileri sren Fleischer (Zahn, 2004:369), hpk uzayn boyutu gibi
bunlar birbirinden ayrmann olanaksz olduunu vurgulamaktadr. "Protes
to" kavramnn kaynakland ahlak -insanallk adna isyan-, egemenlik ile il
gilidir. Egemenlik ise yalnzca gelitirilmi olan "aklalk" asndan somut
bir ekilde anlalabilir. Marcuse iin felsefenin grevi; dnmek, hakim ol
mak ve istemek arasnda mevcut olan balam, bizleri daraltan bir gereklik
etkisi olarak ortaya koymak ve bylece kurtulula ilgili olaslklar bulmaktr.
Gnmzde felsefeyi gereksinim olarak ortaya koyan ey, an yapsnn do
nuklamas, toplumun, bamsz ve akla bir sistem olarak insan bask ve
tekrarlamalara baml klmasdr. Bylelikle de "bireysellik artk hayata atl
maya cesaret edemez olur". Fleischer (Zahn, 2004:370), Marcuse'nin
Marx'tan, yabanalamann derinlii ve sermayenin iktidar karsnda, du
rumlarla ilgili kuramsal eletirinin hibir gc olmadn rendiini belirt
mektedir.
Zahn, Marcuse'nin, sosyalist devrimin ilerleyememesini, faizm ve ge
riciliin genileyerek yaylmasn, Tek Boyutlu Toplum dedii yapyla tanmla-.
<ln belirtmektedir. Yant aranan soru; uygarl, her bakmdan belirlenmi
olan toplumun seeneksizliine gtren gelerin ne olduunun saptanmasy
d. Grnteki tm ilerlemelerin arkasnda, kltrn isel, psiik ve manevi
durumunun dramatik hal ald dncesine Marcuse Eros ve Uygarlk adl
almasnda yer vermektedir. Toplumun bilimsellik ve planlamac aklal
na ramen, psiik anlamda "nevrozlu ve dengesiz" olduu dncesine ka-
tlmaktadr. Bu dnceyi yalnzca artan psikopatlar ordusu deil, ayn za
manda hayatn "barbarlamas", bireysel ve toplumsal saldrganln youn
lamas, kitle imha niteliinde savalar, ikence ve Auschwitz olumlamakta
dr. Aynca ortak duygu ve karlkl yardmlamann giderek kaba ve dolay
sz olmaya yz tutan hayat ierisinde kaybolmas sz konusu durumun alt
n izmektedir. Artan lde barbarla dnlmektedir. Bu duruma ilikin
Freud'un yant; ynlendirilen dnyada toplumun tekdze baklar -akar
bantlar, okul zorunluluu, yaslar ve performans basklar- insann doutan
gelen zgr zevk alma arzusunu ne kadar ok bastrrsa, bireysel mutluluk
arayan tecavze uram arzumuzun da o kadar youn bir biimde "Gerek
lik lkesinin" (Olgusallk lkesi) dtan gelen basklarna tepki gsterdii ek
lindedir. Marcuse, Freud'un, doal-bencil zevk alla, toplumsal egemenlik
arasndaki ilikiyi fazla genel ve zellememi bir ekilde ele aldn dile ge
tirir. Zahn'a gre Marcuse, felsefenin, bu noktay eletirel kuramn zgrlk
amal olarak dnsel zmlemeye tabi tuttuunu belirtmektedir (Fleisc
her, 2004:371, 372, 373).
Modern toplumun dzen koullan arasnda bulunan zevk arzusu, salt
hayvansal bir drtnn doyurulmasndan baka bir eydir. Burada yalnzca
fiziksel gereksinimin doyurulmas deil, bask altna alnm drt sfatyla,
hayaller evrenine tanm olan bir zevk arzusu sz konusudur ki, burada
mutluluk, ounlukla uzak ve yksek mesafeler ardndadr ve kendisine d
lenerek, manevi anlamda tasarlanarak ulalr (Fleischer, 2004:374).
Marcuse'ye gre, toplumun medya kurulularnca zevk alma arzular
nn seri retimli tablolar tketime sunulmaktadr. Kltr, pazara sunulan bir
nesne olmaktadr artk. Sz konusu arzu, mutluluk ve sosyal baskdan kurtul
ma hedefli htkudan, ksa sreli "imdi" tanml zaman sresi iinde dalan
"elenceye" dnmektedir. nsanlarn hayatta kalabilmeleri iin yapmak zo
runda olduklar ilerin dnda zamanlan kalmaz. Zorunlu alma dnda
kalan zaman (bo zaman denilen}, insanlarn kendileri, ilikileri ve dnya iin
yeni fikirler oluturmalar ve kendi yeteneklerini gelitirmeleri iin kalan za
man deil, bir sonraki alma dilimi iin enerji toplanan sredir. Bu balam
da insan, daha iyiye ve doruya ynelme gcn yitirir. En muhalif ifade ve
arklar bile, iinde egemenliin yaatld btn onaylar, yaatr. Zahn,
Marcuse'nin, akln egemenliinden doan gelimelere kar bir protestonun
kanlmazln ileri srdn dnmektedir. Marx'n Alman deolojisi de
dii, kltr yalnzca entelektel anlamyla alglamaya ilikin Marcuse'nin
de eletirisi vardr. Bu eletiri, kltr yalnzca kurama ait bir ey olduuyla
ilgili, sonucu kendi yorumlarndan kararak almlayclara gnderene, teori
ile pratiin ayrlmasna ilikin entelektel tutumadr. Ona gre, sz konusu
herbert marcuse 469

tutum yerine koullar da gz nne alnm olunsa, dnyann protesto edil


mesinden kanlamazdr (Fleischer, 2004:376, 377).
Zahn, Marcuse'nin "imdi" tanml zaman dilimini belirlediini vur
gulamaktadr. Aklcln kendisine bak asn mutluluk adna protesto
eden zevk arzusu bakmndan nasl gelitiini zmek, aklcla yaklamn
anlamak asndan nemlidir. Burada saduyu ve egemenlik ilikisinin gn
mzdeki biimi de belirleyicidir. "Vatandalk ann idealist felsefesi de so
yutlanm bireyde utku kazanmak isteyen genel noktalan, saduyu kavram
albnda anlamaya almt, . . . saduyunun bu ekilde anlalmas, zaten bi
reyin kurban edilmesini ierir" dncesindedir Marcuse. renme edimi
nin, eitime ve talebe gre biimlendirmeye dnt, ahlaka uyma ve
adapte olmann ad olduu bir akln ilevsellii gereklemektedir artk. "Bu
nun seenei yoktur" (Fleischer, 2004:378, 379, 380, 381). Geri Marcuse sz
konusu egemen yaklamn, totaliter ve baskc ileyiin karsnda tutunabil
mek iin hakikatin geree dnmesinin bir yolunu bulduu dncesiyle
"Yeni Sol" yaklam nermektedir.
Marcuse, "gnmzde egemenlik yalnzca teknoloji yardmyla deil,
teknoloji kimliiyle ebedileip, geniler" dncesindedir. Aklclk ne kadar
hkmederse, egemenlik de o denli aklc olur. Sonunda akl, egemen olan hu
suslarla zdeleir, Tek Boyutlu nsan tezinin anlam budur Zahn'a gre. "Sa
duyu"lu toplum tam da kendi kartn karacaktr: Saduyunun baskc
retkenliinin zevk ve sefa iindeki egemenliin sonunu. Bir yandan koul
lardaki "topik" ve "olanaksz" olan gren, te yandan bu durumun alma
s iin abalayan Marcuse, sz konusu srete bir yandan rencilerin dn
ya apnda yaylan eylemliliine kuramsal temel salayan yaklamn (Yeni
Sol) savunurken, te yandan "zm bulamadn" da "topyann Sonu"
balkl makalesinde kabul etmektedir. Burada eletirilere uramaktan kur
tulamaz. nk o eletiricilerine gre, hem sav hem de kar sav birarada
dile getirerek bir paradoks ierisine der (Fleischer, 2004:382, 383, 384, 385,
386).
Magee ile konumasnda Marcuse, "1960-1970 yllar arasnda renci
lerin yol gstericisi olmadn, rencilerin kendilerinin durumu deerlendi
rerek kendilerince eylem stratejileri gelitirdiini" aka belirtir. Kendisinin,
yalnzca faizmin devrald bir mirasa deindiini, bu durumun kkeninde
ar zenginlik ile bu zenginlie kout adaletsiz dabmn gze batan eliki
lerine dikkat ektiini vurgular. Onun sylediklerinin Bab lkelerinde felsefe
derslerinde hi sz bile edilmeyen konular olmasnn, Marcuse'nin dn
celerini dikkat ekici kldn ifade eder Magee. Bu vurguyu Marcuse; insan
ln durumunu kendi somutluu iinde, toplumsal ve politik grnm iinde ele
almayan felsefenin zgn bir felsefe olmayacana inandk, felsefe denen ey, Pla-
470 yedinci blm

ton'dan beri, toplumsal ve politik bir felsefe olmutur, diyerek karlar. Yeni Sol'un
aydn kartl yaklamn onaylamadnn altn izer. Bunun nedenini,
renci hareketinin ii snfndan ayn dmesi, politik eylem olanann kal
mam olmasna balar. erisinde yaadklan dnemin {1960-1970'ler), dev
rim ya da devrim-ncesi dnem olarak adlandrlamayacan, dolays ile bu
duruma uygun stratejinin belirlenerek uygulanmas gerektiini, ancak Yeni
Sol'un sz konusu duruma uygun davranmadn belirler. Ayrca, Yeni
Sol'un, diyalektik kavramlar olan Marx kategorileri yeniden koullara uy
gun olarak ele almakta ekingen davranarak, sz konusu kavramlara donuk
olarak bakmalann eletirir. Bu bakn Marx kuram ve kategorileri fetile
tirdiini ne srer. Sz konusu tartmalarn Frankfurt Okulu'nun ortaya
k ve varlk nedeni olduu belirtilmelidir. Marcuse'ye gre, gnmzde in
sanlann bamllklanyla kout bilinleri deimektedir. Bu deiiklik, iktidar
yaplarnn, insanlarn yalnzca bilinlerini deil, yar-bilinli yaadklan
alanlar ve qilinaltlarn da denetlemekte, gdlemekte ve ynetmekte olma
sdr. Frankfurt Okulunun bu nedenle, psikolojinin Marxist kurama katlmas
gereken bir bilgi dal olduunun altn izmektedir. Marxist kuram ile Fre
ud'un uzlatrlmas abasnn pek olanakl grlmedii dorultusundaki
eletirilere deinen Bryan Magee, Marxist kuramda sonul temellendirmenin,
insanlar arasndaki ilikilerin, retim ilikileri ile retimin biimi arasnda or
taya kan elikilerle, st yap denen, hukuk, eitim, sanat, ideoloji, felsefe ve
din gibi kurumlarn zerinde olutuunu vurgulamaktadr. Ancak Magee,
Freud'un savlarnn sonu) temellendirmesinde, bilinsizlik dzeyinde istekle
rimiz, korkulanmz, ana-baba ve ocuk arasndaki ilikiler tarafndan biim
lendirilmesi sz konusudur. Bu iki savn uzlatrlmas olanaksz grlmekte
dir Magee'ye gre. Ancak yine de Marxistlerin, st-yap dediklerin eyin b
yk bir blm, gerekte ruhun basklanm ieriklerinin dsallatrmlar ol
maktadr. Sorusu udur: Sz konusu savlar arasndaki kartlk birletirilmi
bir kuram tarafndan ortadan kaldrlabilir ni? Marcuse'nin bu soruya yant
udur: Bu savlar, bir btnn ayn iki dzeyine ilikin farkl bak alardr.
Bu nedenle, Freud'un ileri srd birincil sreler -erotik ve ykc ya da ya
am ve lm igdleri olan Eros ve Thanatos-, toplumda varolanereveler
dzleminde ortaya kmaktadr. Toplumdaki bask ne denli younsa, bu bas
klamaya kar art-saldrganln etkinleecei vurgulanabilir (Magee,
985:58-63 ).
Magee'nin, Frankfurt Okulu yelerinin, Marxist kuramn birok temel
savnn eletirisini yapmasna karn kendilerini neden hala Marxist olarak ta
nmladklar sorusuna Marcuse anlalabilir bir yarut vermektedir. nk
Marxist kuram gerekte hala yanllanm deildir. Sz konusu eletiri, Mar
xist kuramn zne ilikin deil, iinde bulunduu koullarn, gelimelerin ve
herbert marcuse 471

deimelerin gzden karlmasyla ilgilidir. Oysa insanlarn ierisinde yaa


d koullar ve bu koullan betimleyen temel kategoriler tanmlanlarna
uygundur. Kapitalizm zlmemi olmas nedeniyle, varolan ve belirleyicili
ini srdren (retim ilikileri, retim tarz ve retim aralarnn gelime se
viyeleri arasndaki) elikiler srp gitmektedir. Ancak bu olgularn deime
lerine uygun olarak onlara ilikin kavramlarn anlamlarnn da deimesi ge
rekirken, yeterince kuahc yorumlarn gelitirilmesi yerine, dile gelmi prob
lemlerin betimi dna klamamas eletirilmelidir. Yaam, Marxist kuram
dan yana tankln srdrmektedir. zlmeye allan sorun ya da eliki,
byk lekli teknik ve bilimsel gelimelerin yarath olanaklarn, daha in
sanca bir yaamn kurulmas iin deil de, nlenmesi iin kullanlyor olmas
ve sz konusu gerein olumsuzlanmasrun olanakl olduu halde olumsuz
lanamamas(dr) (Magee, 1985:64, 74).
Marcuse, uygarln dourduu glklerin para para ve srekli bi
imde ynetilmesi yoluyla ahlaki ve siyasal adan ayakta kalmaya ynelik
nerileri savunmann olanakszln, bu tr nerilerin yrrlkteki gleri
yanl deerlendirmek veya yanl ifade etmek demek olduunu gstermeyi
stlenir (Kettler, 1994:18).
Marcuse, siyasal g ve iktidar hakknda grece az ey sylemekte, ki
lit kavramlar olarak egemenlik ve basky yelemektedir. Kavramlardaki bu
kaydrmann nemi ileride grlecektir. imdi dikkat edilmesi gereken, Mar
cuse'ye gre, eski gelenekte bask ynetimleri albnda egemenin istek ve zor
lamalar sonucu ortaya kan siyasal adan geerli davranlarn, ada top
lumda 'egemenliin' rn olarak anlalmalar gerektiidir. 'Bireyin hedef
ve amalar ve bunlar iin abalama ve bunlara ulama aralar ona nden ve
rildiinde ve birey tarafndan nden verilmi bir ey olarak yerine getirildi
inde' 'egemenlik yrrlkte demektir.'
Gelenekteki baskc g kavram gibi Marcuse'nin 'egemenlik' (domi
nation) kavram, 'ussal yetke'nin (rational authority) karh olarak konmakta
dr: Toplumdaki btn iblmlerinin znde bulunan bu ikinci kavram bil
giden tretilir ve btnn gelitirilmesi iin zorunlu olan ilev ve dzenleme
lerin ynetilmesi ile snrldr. Buna karlk egemenlik belirli bir grup veya bi
rey tarafndan, kendisini ayrcalkl bir konumda tutmak ve ilerletmek iin
uygulanr.
Dar anlamyla egemenlik koullarnda, 'toplumsal amalar egemen
gruplarn herhangi bir zamanda karlar ile belirlenmitir ve bu kar, dier
gruplarn gereksinimlerini, bu gereksinimlerin doyurulmasrun ara ve snr
lamalarn belirlemitir.' U noktasnda 'us d bir bulun (vicdan) aktarm
ve bilincin basbrlmas sz konusudur'. Ancak, geriye nemli bir belirsizlik
kalr. Oysa ayn zamanda, 'egemenlik insanlar, doa veya nesneler tarafndan
472 yedinci blm

uygulanabildii gibi, isel de olabilir, yani birey tarafndan kendi zerinde


uygulanabilir ve bylece zerklik biiminde gzkebilir' de demektedir
(Kettler, 1994:31, 32).
ada sanayinin grkemli retim ve datm ayghn hatta bu aygtn
yalnzca kilit noktalarn denetlemek, gerekte, kitleleri belirli bir tarzda de
netlemek demektir; yle ki bu denetim, i blmnn iinden kendiliinden
douyormu ve i blmn teknik sonucuymuasna ileyen aygtn btn
topluma yaylan ve toplumu ayakta tutan mantksal temeliymi gibi gzkr.
Bylece egemenlik bir teknik-ynetsel topluluk halinde kaynatrr. Egemen
toplulua, zihin kurcalayc biimde, evrensel bir temsil edicilik atfetmekle
birlikte Marcuse, kendi karlarn ilerletmek iin dier insanlar denetleyen
bir ynetici grubu betimler gibi gzkmektedir. Ancak, temsil edicilik kavra
mn gelitirmeyi srdrr: Bu teknik, ynetsel toplulama nesnel akln da
vurumu olarak, yani btnn kendisini yeniden rettii ve bytt biim
olarak gzkr. Bu toplulama btn zgrlkleri nden belirler, yerine ge
tirir ve onlar siyasal baskya olduundan ok, aygtn aklc taleplerine ba
edirir. Marcuse bu izlenimi dorular: "Artk, nesnenin karsnda, yneten
ve ynetirken kendi tanmlanabilir kar ve hedeflerini gzeten bir zerk z
ne yoktur" (Kettler, 1994:32).
Marcuse'ye gre egemenlik, bireyler karolum veya direnme yetene
ini terk ettiklerinde tamamlanr. Direni olmadan, bireylerin glerini da
vurabilmeleri iin hibir yol yoktur. Marcuse, 1950 ve 1960'larn banda ge
nellikle dikkati eken siyasal anlamazlk yokluunu byle aklamakta ve
bunun liberallerin dnce uyumu kavramna baladklar-anlamlarn hibi
rine gre 'dnce birlii' ile ilgisi olmadn savunur. Marcuse'ye gre, ege
menliin znde uygar erdemin yozlamasnn bulunduu sylenebilir. Ola
an anlamyla tutsaklk, birey zgrlnn yaanmas, tketici egemenlii,
insann doa zerinde giderek byyen denetimi, totaliter diktatrlk, oul
cu zgrlk demokrasi, bunlarn hepsi "hayr" diyememe eiliminin ze
rine kurulup onu pekitirdiklerinde insan direnme gcn ekip alrsa birer
egemenlik biimi olabilirler. Ancak son zmlemede bu anlaya gre, her
insan kendi ba emesini kendisi yeniden retir; hele yalnzca kendi iiyle il
gileniyorsa. Bu sadece birey kendi iiyle ilgilendii zaman geerli deildir.
Bylesi bir ba emi insanlar toplumunda olaan yollardan yaplan siyasi
eylem -eer olaan dili konuuyor ve olaan aralar kullanyorsa- insanlar
egemenlie gtren srelere bamllklarndan kurtaramaz ve bylece siya
si eyleme karan kiilerin itenlikle savunduklar ne olursa olsun yrrlk
teki dzeni glendirir. Marcuse, tam egemenlie ynelmi sistem iinde in
sanlarn doygun olduklar sonucuna varr. Ona gre insanlar, bu sistem tara
fndan yok edilmeye kendi kendilerini bu sistem araclyla yok etmeye yaz-
herbert marcuse 473

gldrlar. Marcuse, tansnn "peygamber kehaneti veya son bilimi" (eskato


logical) nitelii tadn syler ve bir akn seenee ilikin grne en uy
gun adlandrmann "topik" olmas gerektiini vurgular (Kettler, 1994:33,
34).
Marcuse, bize neeli bir bilim sunacakbr. yi dzen her eyden nce in
sanlar mutlu klan bir dzendir. Epikurosulukla arasndaki hsmlktan ken
dine bir vnme pay karrken Marcuse "hazcln (hedonism) eskil zlem
lerinin" imdi nasl gerekleebileceini gsterebileceini savunur. Artk mut
lulukla gerein atmas zorunlu deildir. Mutluluk artik baskn zorunlu
luklarn getirdii kat bir dzenin aralklarna sktrlmak zorunda deildir.
Ona gre, bizzat zorunluluun kendi yaps bugn insanlarn kendilerini
mutlu klmalarn buyurur. Marcuse, mutluluu igdlerin devrimsel bir bi
imde yeniden yaplamas temeli zerinde koullandrr. topya incelemesi
siyaset kuramnda liberal gelenein ortaya koyduu biimleriyle siyasal ikti
dar sorunlarn gz nne almaz. Marxist yazarlar gibi Marcuse, bu sorunla
rn kendi balarna toplumsal ilikilerin dzenlenmesiyle deil, gnmz uy
garlna zg us d evre koullaryla balantl olduunu savunur. Sorun,
kaynaklardan biri olarak "iktidar" dan kendini arndracak bir durum ngr
mek ve bylece siyaset kuramnn pek ok sorusunun dayand nclleri te
melden rtmeye girimekle de Marxistleri am olur. Gnmz uygarl
nda siyasal iktidar gerekten de baskcdr, ancak Marcuse'ye gre insanla
r bu tarzda ilikilendirmek, tamamen retim ve ilerlemenin gereklerine ken
dilerini uyarlam insan igdlerinin yapsndan gelmektedir, bu ise deie
bilir. Egemenliin mant yerini "doyum istemine" brakmaldr. Mutlu top
lumda hi kimse iktidara sahip olmayacaktr. Marcuse, toplumda olduu gi
bi bireyin iinde de imdikinden tamamen farkl bir rgtlenme ilkesi ve d
zenleme gc olabileceini srarla savunur. Daha nceki yaptlarnda olduu
gibi zgrleme, dzen anlamn da iinde tar. Bu almak dzeni izerken
Marcuse, ncelikle gnmz insanlarnn ulaabildii birbirleriyle ilikili bir
tr yaantya deinmekte ve bunlarn topyadaki btn yaantlarn temel
niteliklerini gsterdii kansna varmaktadr: Sevgi ve estetik anlamllk
(Kettler, 1994:35).
Gereklik ilkesi, libidinal enerjileri dzenleyerek insann zorunlulukla
r pratik bir tarzda karlamasn salar. Marcuse'ye gre, gereklik ilkesinin
yerlemi biimi baarma ilkesidir. Ancak bask ve sululuk karlnda iler
leme ve uygarlk elde edilir. Marcuse, zorunlu ve ussal olan eylerin gn
mzde zorunlu olmayan ve us d eylere dntn savunur. Psykhe'nin
politik iktisad deiebilir ve deimelidir: Gereklik ilkesinin bir biimi ola
rak "estetik ilkesi" igdleri yaplatracak ve ynlendirecektir. Marcuse, bu
deneyim trlerinin gnmzde ancak egemen sistemi ayakta tutmaya hizmet
474 yedinci blin

eden avuntular ve elenceler durumunda olmalarnn, bunlarn sonul olarak


ykc anlam arlklarn olumsuzlamayaca kansndadr. Libidinal enerjiler
bugn iinde bulunduklar saldrganlk, teknik ussallk ve smrc reme
cinsellii kanallarndan baka ynlere evirebilir. nsan ilikilerinin ve eylem
lerinin toplamna, dank ama yine de nee verici bir erotik doyum yklene
bilir. Bu trden ilk yazlarnda zellikle Eros ve Uygarlk'ta Marcuse, toplum
sal adan gerekli almayla birlikte kanlmaz olan z disiplin iin zorunlu
grlebilecek bask ile yrrlkteki yabanalam emek ve egemenlik siste
minde bulunan "arbk basky" birbirinden aynr. Bu basklardan sadece ikin
cisi ortadan kaldrlabilirken, ilki insann biimleniinde tuttuu merkezi ko
numdan alnacaktr. Ancak bu niteleme de geerliliini yitirmektedir; nk
Marcuse almann kendisinin yeni mutluluun yeni tr gereksinimlerin
dorudan doyurulmasn salayan, btnlemi bir paras olmas gerekti
inde karar klar. Marcuse, bireyin bnyesinde bylesi bir drtler ve eylem
ler rntsne tekabl eden igdler yapsn yeniden retecek gelime s
recinin (ontogenetic process) incelemesini hibir yerde yapmaz. Ancak kendi
kavramlatrmas Freud'un grlerinin yararl mrn doldurduuna ve i
gdlerin rgtlenmesinin aile ii diyalektiin deil, toplumsal ve siyasal
glerin rn durumuna dntne ilikin yargsnda ikindir. Nasl ki
son devrim, Freud'un babann birincil ldrlmesi ve bunun ertesi bi\min
de aktard, ailede grlen kkl dnm veri saydysa, insanlarn yak
lamakta olan zgrlemesi de ruhun yeniden kurulmas ile llmekle bir
likte, toplumsal ve siyasal altst oluu varsayar (Kettler, 1994:35, 36).
Marcuse, retim gleriyle yaplacak yaratc deneylerden ve "insani
olan ve olmayan doann gizil gleriyle oynamak"tan sz aar. retken d
gc, karlnda geliecek maddi retim glerinin temeli zerine kurulan
bir zgr insani varoluun olanaklarn izen, somut biimde yaplam re
tim gcne dnecektir. Marcuse, "zgrln arbk haan olanan sonsu
za dek yitirmi bir tasar olarak kalmayaca" grn belirterek szlerini
yle srdrr: "Varolu yaanacak; srekli genileyen fakat doyurulamayan
bir olu (becoming) olarak deil, olanla ve olabilirle birlikte olmak olarak ya
anacaktr. Zaman, bir bitmeyen izgi ya da ykselen bir eri gibi dorusal
deil, Nietzsche'nin 'hazzn bitmezlii' dncesindeki yeniden dn gibi
dngsel gzkecektir" (Kettler, 1994:37).
Gerekst airleri izleyerek Marcuse, en iyi sanabn ancak zgrln
salayabilecei mutluluu kestirebilecei grndedir. Ancak sanatn "yk
sek kltr" olarak dar anlamyla sanat yaptlarnda ierilmesinin bizzat bas
kc toplum dzeninin rn olduunu srarla savunur. "Estetik ilev insan
varoluunun tmn yneten bir ilke olarak kavranr" ise, topyada sanat
lara -ayn ekilde eletirel kuramclara da- yer yoktur. Her durumda Marcu-
herbert marcuse 475

se, Schiller'in "insann insanlk d varolu koullarndan kurtulmas gibi


nemli bir siyasal sorunun zm" iin yaamsal nemdeki ipucunu verdi
i kansna varr. "Oyun drts" der "bu kurtuluun tayosdr." "Estetik
eitimin ardndaki dnceyi" yeniden dile getirirken Marcuse yapttaki d
zen kavramn olduu kadar, yaptn ahlaki amalarn da vurgular: Yapt, ah
laki duygusal bir temele oturtmay hedef alr; akln yasalar duyularn kar
lar ile uzlatrlmaldr; drtnn basko biimi dizginlenmelidir. . . Eer z
grlk, uygarl yneten ilke olacaksa, kukusuz sadece akl deil, "duygu
sal drt" enerjisi de evrensel zgrlk dzenine uygun olmaldr. Ancak,
duygusal drt zerine yerletirilecek bir dzenin kendisi mutlaka bir "z
grlk ilemi" olmaldr. Birey ile evrensel doyum arasndaki uyum, bireyin
bizzat kendisi tarafndan retilmelidir. Gerekten zgr olan bir toplumda
btn yasalar bireyler tarafndan kendileri zerine vazedilmelidir. Estetik du
rumda "zgrlk yoluyla zgrlk vermek evrensel yasadr"; gerekten z
gr bir uygarlkta "btnn istemi" kendisini ancak "bireyin doas yoluyla"
yerine getirebilir. Dzen ancak ve ancak bireyin zgr doyumu temeli zerin
de kurulur ve ayakta kalrsa zgrlktr (Kettler, 1994:38-39).
Yaama igdleri, yaamn birlemesi ve ykselmesi iin abalar; bas
ko olmayan yceltmede (sblimasyon) bu igdler, artk Zevk lkesinin
bask altna alnarak smrlmesini gerekli klmayan bir gerekliin geliti
rilmesine almak iin gerekli libidinal enerjiyi salayabilirler. Bu durumda
"zendiriciler" insann igdsel yapsnda ierilmi olur. Anlamllklar ay
nen biyolojik tepkiler gibi; irkinin gzelden, dinginliin grltden, seve
cenliin kabalktan, zekann aptallktan, neenin elenceden ayrlmas gibi
kaydedilir ve bu ayrm zgrlkle klelik arasndaki ayrm ile ilikilendirilir
(Kettler, 1994:39).
Marcuse, hayvanca varoluu amak ve yle kalmak iin insanolunun
yoksunluk ve kayg ekmesi gerektii dncesini yadsmaya zel olarak ilgi
gsterir. Basko uygarlk ve egemenlik, ancak ktln alma disiplini biim
lerini zorunlu klmas ve bylece ortaya kan saldrgan enerjilerin zorlayo
bir hkmeti zorunlu klmas sz konusu olduu srece gerekelendirilebil
mektedir. Bolluk temeli zerine insanlar yeni ve daha stn bir insanla eri
ebilirler. Gelecee yanstlan Altn a, "insan-ncesi edilginlik ya da bir me
lek salakl a deildir; karmak, etkin ve gerekesi kendinden gelen bir
evrensel dans lsdr." Marcuse, insanlk almaya yatkn olursa tempoyu
verebilecek uyumluluklarn doada varolduunu anlatmak ister gibidir
(Kettler, 1994:39). Marcuse, g siyasetinin ve teknik ussalln almasnn bir
ideal olarak kavranlmas gerektiini vurgular. Ahlaki ve siyasal pratiimizi
bu ideale gre dzenlememizi ister ve gerekte, bugn varolan bir olanak de
ilse bunun deersiz olacan savunur (Kettler, 1994:40).
476 yedinci blm

Devrim, herhangi bir baka alan gibi siyasal uzamda ve zaman snrla
n olan bir varlk olarak ele alnmaldr. Bu anlamda devrim sadece yrrlk
teki bir meruiyetin zor kullanarak yadsnmas deildir. Eski rejimin yklma
sndan ok nce balayan ve yerini bir ekilde yeni dzene brakmak zorun
da kalana dek iktidan elde tutan bir kar rejimdir. Marcuse'nin bu konular
daki yazlan birbirinden ok ayr iki dzeydeki sorunlara dalar. lkin temel il
ke, g ve srelerini izerek devrimin genel niteliklerini belirlemeyi amalar.
kinci olarak ise devrimin imdiki durumu, kendine zg gelime olanaklar
ve gerekleri zerine siyasal yorumlar getirir (Kettler, 1994:41).
lk dnemlerdeki Marx zgvenine kar, Marcuse giderek devrimi
serpilmekte olan bir gereklikten ok bir tasan olarak grmeye balar. Bu tu
tum deiikliinin, II. Dnya Sava sonrasnda kapitalist refah devletinin
yerlemesi, Sovyetler Birlii ve komnist partiler konusunda urad d k
rklyla ilgisi vardr. Bu deiiklik devrime yklenen grevlerin yeniden in
celenmesini de kapsar: Devrim arhk gnmz toplumunda ve bu topluma
kar dorudan tepkilerde zaten varolan eilimlerin kktenletirilmesi ve ta
mamlanmas sorunu deil, insanlarn yaantlann biimlendiren belli bal
glerce bask altna alnm, zmlenmi, az ok gvenli biimde edilgin du
ran enerji ve yetenekleri aa karmak sorunudur. Devrim, toplumun dn
da kalarak, kendisine her naslsa salanan insan kaynana btnyle yeni
den biim verir, bu kayna dvmeye ve baka eylemlere yatkn i1tsanlara
dntrr (Kettler, 1994:41).
Hakkn ls, insan zgrl ve insan mutluluu sistematik bask
altndayken bunlan gelitirebilme yeteneidir. Bu ynden hakl grldn
de, devrimci hareket, hkm sren glere kar iddet kullanabilir ve dev
rimci rejim, insanlar bir "zorunlu eitim" den geirerek klece dnce ve ey
lem kalplarn, yani iteki egemenlii skp atmay hedef alabilir. Marcu
se'ye gre, iddet kullanmaya kar genel nitelikte ahlaki savlar geerli deil
dir. nk bunlar, her zaman seici bir tutumla yalnzca yerleik rejimlere
kar olan hareketlere uygulanmaktadr. Ac vermek insanln tarihine ile
mi bir olgudur; ahlaki adan anlaml olan ayrm, gerici iddetle devrimci
iddet arasndaki ayrmdr (Kettler, 1994:43). Devrim, sadece amac asndan
deil, aralar ve i kstlamalar ynnden de etik bir olgudur. Marcuse'ye
gre, devrimin ara olduu amac yadsyacak iddet ve bask biimlerini dev
rimci bir durum hakl gsteremez (Kettler, 1994:44).
Marcuse'nin anlad anlamda insan, "zgrlk" ve "mutluluu"nu
byk lde gelitirecek, zerindeki basky nemli lde hafifletecek bir
toplum dzeni oluturabilir mi? Marcuse'nin eletirisi ve topyas buna sor
gusuz sualsiz, 'evet' demektedir. Yrrlkteki yasal ve siyasal kurumlar ah
laki hakllktan btnyle yoksundurlar. Bu, soyut devrim hakk diyebilece-
herber marcuse 477

imiz bir hak dourur. Devrim hakk, bir hareketin en azndan iktidar ele ge
irerek gizilgce sahip ve devrimci hedefe ermeye ynelik amal bir iradey
le btnlemi bir hareketin varlna baldr (Kettler, 1994:45).
Tekelci sanayi toplumunda [basknn iddeti] tarihte grlmemi l
de toplumun btnlne ileyen egemenlikte younlamtr. Bu btnle
ilikin olarak zgrleme hakk, dolaysz grnyle tikel bir haktr. Dolay
syla iddet atmas genel ile tikel ya da kamusal ile kiisel iddet arasnda
bir atma olarak grlr ve bu atmada kiisel iddet, yrrlkteki kamu
sal gcn karsna yeni bir genel kar olarak kamad srece yenilgiye u
rayacaktr. Muhalefet yeni bir genel karn toplumsal gcn tamad s
rece, iddet sorunu ncelikle bir taktik sorunudur. Gnmzn kar-devrim
ci durumunda iddet, Kurulu Dzen'in silahdr. . . . Bu iddete son vermeye
yazgl devrimci g bugn yoktur. . . . Snrlar belirsiz, genel, elle tutulama
yan hedeflere ynelmi eylemler anlamszdr; daha da kts bunlar, kart
grtekilerin saysn kabarhnaktadr. Yrrlkteki duruma ilikin tans iki
blmden olumaktadr. lki, devrimci kaynaklara dntrlebilecek, siste
me kar kan toplumsal enerjiler aray iinde, gnmz toplumundaki y
nelimlerin tekrar tekrar incelenmesidir. kincisi ise, kendilerini sistemin dev
rimci ya da hi deilse kktenci muhalifleri sayanlarn ve ncelikle rencile
rin siyasal hevesleri ve eylemleri hakkndaki yorumlan kapsar (Kettler,
1994:46).
"leri kapitalist toplumlarda devrimci deime iin zgl tarihsel et
menler aramak aslnda anlamszdr. Devrim gleri bizzat deiim sreci
iinde ortaya karlar; gizil olann edimsele dntrlmesi siyasal pratiin
iidir". Bu uygulamaclarn grevi ncelikle eitsel bir grevdir: Devrim iin
gerekli ethos'u salayacak olan gr ve iradeyi dourmaldrlar. Toplum ve
seenei hakkndaki eletirel anlaylarn ilerletecek biimde davranmaldr
lar. Kendilerine "kktenci deime iin yaamsal bir gereksinim" dourabile
cek olan duyarll gelitirmelidirler. Yeni bir ahlak kurmaldrlar. Toplumda
tam bir ahlaki kapanmaya kar kmal, toplumsal moralin gevemesine yar
dmc olarak birgn baka insanlarn yeni ve devrimci olaslklara ak olma
larna olanak salamaldrlar. Marcuse'nin szleriyle ifade edilirse, kktenci
muhaliflerin bugnk ilevi, ileride birgn gerek bir devrimci harekete b
tnlk ve devinim verebilecek "bilinci" gelitirmektir. Bugnk durumda
devrimci bilin ancak bulank ve belirsiz biimde ve "bir sosyalist toplum
kurmak iin kurulu dzeni alaa edemeyecek" toplum glerinde vardr
(Kettler, 1994:47).
"iddet Sorunu ve Kktenci Muhalefet" konulu konumasnn sonun
da: "Ve hibir dnm grmesek de savam srdrmeliyiz. Hala insan ola
rak yaamak istiyorsak, almak ve mutlu olmak istiyorsak, direnmeliyiz."
478 yedinci bOlm

demektedir (Kettler, 1994:48). yeri deneyimlen temeline ohrtulan emeki


snf muhalefeti ile devrimci bilin arasnda olas bir yaknsama izebilmek
abas iinde, Marcuse 1919-20'lerin ii kurullar ve Paris Komn'n anm
sahrken, ncleri ile birlikte Leninci partinin genel geerliliini ak ak red
deder (Kettler, 1994:50).
Bavuru Kaynakas

BACCE, H. Emre., (Edit.) Frankfurt Okulu, (ev. H. Emre Bace vd.), Ankara:
Doubah, 2006
CRESPGNY, de A., / MNOGUE, K. R., (Der.), agda Siyaset Felsefecileri, (ev.
Mete Tunay / Ayta Oksal-Buldam vd.), Remzi Kitabevi: stanbul,
1994
GDDENS, Anthony., Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori, (ev. Tuncay Birkan),
stanbul: Metis Yaynlan, 2001
GOLDMANN, Lucien., Marcuse'yi anlamak, (BACCE, H. Emre., Edit.) "Frankfurt
Okulu" iinde, (ev. H. Emre Bace vd.), Ankara: Doubah, 2006
JAY, Martin., Diyalektik mgelem, (ev. nsal Oskay), stanbul: Ara Yaynalk, 1989
FLESCHER, Margot., 20. Yzyl Filozoflar, (ev. Akn Kanat), zmir: hya Yaynevi,
2004
KETLER, David., Herbert Marcuse: Yabac/ama ve Olumsuzluk, (ev. Mete Tunay),
CRESPGNY, de A., / MNOGUE, K. R., (Der.), ada Siyaset
Felsefecileri iinde, (ev. Mete Tunay / Ayta Oksal-Buldarn vd.),
Remzi Kitabevi: stanbul, 1994
KOLAKOWSK, Leszek., Die Hauptstrmungen Des Marxismus, Mnchen: R.
Piper&Co. Verlag, 1989
MAGEE, Bryan., Yeni Dn Adamlar, (ev. Mete Tunay), Ankara: Birey ve
Toplum Yaynlan, 1985
MARCUSE, Herbert., Versuch ber die Befreiung, Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag,
1969
MARCUSE, Herbert., Ideen zu einer kritischen Theorie der Gesellschaft, Frankfurt
a.M.: Suhrkamp Verlag, 1969a
MARCUSE, Herbert., Mantk ve htilal, (ev. Muammer Sencer), stanbul: Kita
Yaynlan, 1971
MARCUSE, Herbert., Die Gesellschaftslehre des sowjetischen Marksismus, Darmstadt
und Neuwied: Sammlung Luchterhand, 1974
MARCUSE Herbert ve GOLDMANN Lucien., Tartma, (ev. Avar Tmuin),
Felsefe Dergisi, say 1, stanbul: Kavram Yaynlan, 1977
MARCUSE, Herbert., Tek Boyutlu nsan, (ev. Aziz Yardml), stanbul, dea
Yaynlan, 1986
480 yedinci blm

MARCUSE, Herbert., Schriften, Band 9, Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag, 1987


MARCUSE, Herbert., Der eindimensionale Mensch, Hamburg: Deutsche
Taschenbuch Verlag, 1988
MARCUSE, Herbert., Eros ve Uygarlk, (ev. Aziz Yardml), stanbul, dea
Yaynlar, 1995
MARCUSE, Herbert., Estetik Boyut, (ev. Aziz Yardml), sanbul: dea Yaynlan,
1997
MARCUSE, Herbert., Kar Devrim ve syan, (ev. Grol Koca / Volkan Ersoy),
stanbul: Ayrnb Yaynlar, 1998
SCHWEPPENHAEUSER, Gerhard., Emanzipation Theorie urd Ideologiekritik.,
Bremen: Junghans-Verlag, 1990
SLATER, Phil.,Frankfurt Okulu, (ev. Ahmet zden), stanbul: Kabala Yaynevi,
1998
VEYSAL, etin., Nesneleme ve zgrleme Sorunu zerine, Ankar,= Tek.aa
Yaynevi, 2005 ,
WEST, David., Kta Avrupas Felsefesine Giri, (ev. Ahmet Cevizci), stanbul:
Paradigma Yaynlan, 1998
YARDIMLI, Aziz., Aklamal Szlk, Eros ve Uygarlk (sonunda), stanbul: dea
Yaynlan, 1995

MARCUSE N GENEL KAYNAKA


BACCE, H. Emre., (Edit.) Frarkfurt Okulu, (ev. H. Emre Bace vd.), Ankara:
Doubab, 2006
CRESPGNY, de A., /MNOGUE, K. R., (Der.), ada Siyaset Felsefecileri, (ev. Mete
Tunay / Ayta Oksal-Buldam vd.), Remzi Kitabevi: stanbul, 1994
]AY, Martin., Diyalektik mgelem, (ev. nsal Oskay), stanbul: Ara Yaynalk, 1989
GDDENS, Anthony., Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori, (ev. Tuncay Birkan),
stanbul: Metis Yaynlan, 2001
GOLDMANN, Lucien., Marcuse'yi anlamak, (BACCE, H. Emre., Edit.) "Frankfurt
Okulu" iinde, (ev. H. Emre Bace vd.), Ankara: Doubab, 2006
FLESCHER, Margot., 20. Yzyl Filozoflar, (ev. Akn Kanat), zmir: lya Yaynevi,
2004
KETLER, David., Herbert Marcuse: Yabaclama ve Olumsuzluk, (ev. Mete Tunay),
CRESPGNY, de A., /MNOGUE, K. R., (Der.), ada Siyaset
Felsefecileri iinde, (ev. Mete Tunay / Ayta Oksal-Buldam vd.), Remzi
Kitabevi: stanbul, 1994
KOLAKOWSK, Leszek., Die Hauptstrmurger Des Marxismus, Mnchen: R.
Piper&Co. Verlag, 1989
herbert marcuse 481

MAGEE, Bryan., Yeni Dn Adamlar, (ev. Mete Tunay), Ankara: Birey ve


Toplum Yaynlan, 1985
MARCUSE, Herbert., Versuch ber die Befreiung, Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag,
1969
MARCUSE, Herbert., ldeen zu einer kritischen Theorie der Gesellschaft, Frankfurt
a.M.: Suhrkamp Verlag, 1969a
MARCUSE, Herbert., Us ve Devrim, (ev. Aziz Yardml), stanbul: dea Yaynlan,
2000
MARCUSE, Herbert., Sovyet Marxizmi,.(ev. Sekin aan), stanbul: May Yaynlan,
1969b
MARCUSE, Herbert., Die Gesellschaftslehre des sowjetischen Marksismus, Darmstadt
und Neuwied: Sammlung Luchterhand, 1974
MARCUSE Herbert ve GOLDMANN Lucien., Tartma, (ev. Avar Timuin),
Felsefe Dergisi, say 1, stanbul: Kavram Yaynlan, 1977
MARCUSE, Herbert., Tek Boyutlu nsan, (ev. Aziz Yardml), stanbul, dea
Yaynlan, 1986
MARCUSE, Herbert., Schriften, (Kontrrevolution und Revolte, Zeit-Messungen, Die
Permanenz der Kunst), Band 9, Frankfurt a.M.: Suhrkamp Verlag, 1987
MARCUSE, Herbert., Der eindimensionale Mensch, Hamburg: Deutsche
Taschenbuch Verlag, 1988
MARCUSE, Herbert., Eros ve Uygarlk, (ev. Aziz Yardml), stanbul, dea
Yaynlan, 1995
MARCUSE, Herbert., Estetik Boyut, (ev. Aziz Yardml), sanbul: dea Yaynlar,
1997
MARCUSE, Herbert., Kar Devrim ve syan, (ev. Grol Koca /Volkan Ersoy),
stanbul: Aynnt Yaynlan, 1998
SCHWEPPENHAEUSER, Gerhard., Emanzipation Theorie und Ideologiekritik,
Bremen: Junghans-Verlag, 1990
SLATER, Phil.,Frankfart Okulu, (ev. Ahmet zden), stanbul: Kabalc Yaynevi,
1998
VEYSAL, etin., Nesneleme ve zgrleme Sorunu zerine, Ankara: Tekaa
Yaynevi, 2005
WEST, David., Kta Avrupas Felsefesine Giri, (ev. Ahmet Cevizci), stanbul:
Paradigma Yaynlan, 1998
Walter BENJAM IN
( 1 5 Temmuz 1 892 - 26 Eyll 1 940)
M. Ertan "KARDE

WALTER BENJAMN'N FELSEFi LABRENTNE BR BAKI

Adsz olann hatrasna sayg gstermek nl olannkinden


daha zordur. Tarih adszn hatrasna sadktr.
Dani Karavani tarafndan Port Bou'da Benjamin'in
ansna yaplan antn zerindeki yaz.

Yaam ve Eserleri
alter Benjamin, 15 Temmuz 1892 ylnda Emil Benjamin ve Pauline
WSchnfies iftinin ocuunun en by olarak dnyaya geldi.
1902-1912 yllar arasnda Kaiser-Friedrich-Schule'ye gitti. 1905-1907 yllarn
da Haubinda' daki yatl okulda kendisinden ok etkilendii Gustav Wyneken
ile tant. 1912 ylnda Berlin' de lise olgunluk snavn verdi. 1912 ylnda a
ir C.F. Heinle ile dostluk kurdu. Ayn yl, Freiburg niversitesi'ne girdi.
1912-1915 yllarnda Freiburg ve Berlin'de felsefe okumaya balad. Burada
kendisinden ilham ald ve daha sonra Emst Bloch ve Georgy Lukacs'n da
ok etkilenecei hocas George Simmel ile tant. Felsefe, sanat, edebiyat ve
tarih alanlarnda ders almas onun daha sonra disiplinler aras bir rgyle
oluturaca yapt eitliinin de gstergesi oldu. Benjamin'in entelektel
dnyasn oluturduu yllarda onu en ok, Almanya'daki Neo-Kant felse
fe, edebi neo-romantizm ve de gen Alman Yahudilerinin politik bilinlenme
si etkilemiti. Bu dnemde "zgr Okul Birlii" ile alt ve burann 1914 y
lnda bakan oldu. Benjamin'in estetik ve politik eilimleri Haubinda Oku
lunda Gustav Wyneken tarafndan fark edildi ve yine Wyneken tarafndan te
meli atlan Wickersdorf Okulunda, bu eilimler iyice su yzne kb. Benja
min bu sebepten tr ilk 'hoca's olarak Wyneken'i gsterir. Wyneken, ate
li ve idealist bir gen olarak edebiyata felsefi bir bak as getirmeyi ve mev-
486 sekizinci blm

cut tm yavan politika kavraylarna kar esasl bir felsefe ortaya koymaya
almt. Benjamin de benzer bir yaklam kendi felsefe serveni boyunca
srdrecektir. Benjamin'in Siyonizm fikri ile tanmas da bu yllara denk ge
lir; Wyneken'den rendii bu fikri hemen reddeder. Benjamin Siyonizmi salt
toplumsal ve politik bir hareket olarak grmez, nk onun ulusalal Yahu
diliin ulusst radikal iradesine kardr. Bu balamda Benjamin iin Yahu
di olmak kendinde bir ama deil, zihnin tayclarndan ve temsillerinden
biri olarak ortak bir Avrupa kltr gelitirme devidir. Mstakbel ei Dora
Sophie Pollak ile bu ortamda tant. 1. Paylam Savann balamas ile He
inle ve kz arkada intihar ettiler. Benjamin'in yaamna intihar motifi ilk bu
ekilde girdi. Bu olaydan sonra "yaamda kalmak" terimini sk sk "yaa
mak" yerine kullanmaya balad. Benjamin e zamanl olarak genlik hareke
ti ile irtibatn kesti. Yine bu ylda Benjamin; niversitedeki felsefe renimi
ne kar derin bir honutsuzluk duymaya balad. Bu honutsuzluu onun
banda bir "hoca" olmakszn "otodidakt" olarak yola devam ebnesine ne
den oldu. 1915 ylnda dncelerinin ekillenmesinde nemli rol oynayan
Gerhard (Gershom) Scholem ile tarut. Felsefe renimine ] 915-1917 yllar
arasnda Mnih'te devam etti. 1917 ylndan Dora Pollak ile evlendi. Asker
likten muaf tutulan Benjamin, Bem'e yerleti ve niversiteye burada devam
etti. Herman Hesse, Hugo Ball, Ernst Bloch'un da dahil olduu Alman ente
lektellerinin svire'ye g edii, savaan Almanya'y destekleyen egemen
kamuoyuna kar rgtl bir tepkiydi. 1918 ylnda olu Stefan burada do
du. Bu yl ierisinde Ernst Bloch ile tant. 1919 ylnda, Bem niversitesin
den Alman Romantizminde Estetik Eletiri Kavram almas ile "doktor" unva
n ald. 1920 ylnda doduu kent Berlin'e dndnde, 1. Paylam Savan
dan yeni km Almanya'nn yoksulluundan zerine den pay ald. 1921
ylnda A ngelus Novus dergi projesini ortaya ath. 1922 ylnda "Goethe'nin
Gnl Yaknlklar" makalesini kaleme ald. 1923 ylnda Theodor Wiesen
grund Adorno ve Siegfried Kracauer ile tant. 1924 ylnda, Marksizm ile
ilikisini younlatrmasna sebebi olan ve kendisiyle ak yaad Asja Lacis
ile Capri'de tant. 1925 ylnda Frankfurt niversitesinde hazrlad, Alman
Barok Dramnn/ Yasoyununun Kkeni adl doentlik tezi Max Horkheimer'in
da etkisiyle reddedildi. 1926 ylnda Proust'un metnini Almanca'ya evirme
ye balad. Yine bu yl ierisinde Frankfurter Zeitung ve Literarische Welt gaze
telerinde yaz yazmaya balad. 1926-1927 yllar arasnda, Asja Lacis ile ye
niden bulumak amaayla Moskova'ya gitti. Pasajlar almas'nn balangc
ise, Benjamin'in Paris'e gittii 1927 ylyd. Burada Scholem ile bulutu. Bu
bulumalarda Filistin'e gibnek/ gitmemek ikilemini yeniden dnd. 1928
ylnda, Rowohlt yaynevi Tek Ynl Sokak ve Alman Barok Dramnn/ Yasoyu
nunun Kkeni kitaplarn bast. 1929 ylnda ilk kez Brecht ile bulutu. Ayn yl
walter benjamin 487

radyo almalar yaph. 1930 ylnda einden boand. 1931'de intihar etne
plan yaph ve ilk vasiyetini yazd. 1933 ylnda biza'ya geti. Bu yl ierisin
de, Adomo'nun da tavsiyesiyle, Frankfurt Okulu olarak bilinen "Sosyal Ara
hrmalar Enstits" iin almaya balad. 1933 ylnda Hitler'in iktidara gel
mesiyle Almanya'y tamamen terk etti ve arlkl olarak Paris'te yaamaya
balad. 1934-1935 yllarnda maddi skntlar ayyuka kh. San Remo'da, bo
and einin yannda kald. Pasajlar almas zerine yeniden eildi. 1936
yln Paris'te geirdi. 1938 ylnda drt aylna Danimarka'ya, Brecht'in ya
nna son kez geti. Pasajlar almas eksenli almalarn srdrd. 1939 yln
da il. Paylam Sava'run balamas ile Nevers-Clos St. Joseph kampnda g
zalhnda tutuldu. 1940 ylnda Paris'e dnd. Tarih Kavram zerine'yi kaleme
ald. Bu onun yazd son yapt olacakh. Maddi sknhlarna arhk A.B.D'de
olan Frankfurt Okulu, "teorik" gerekelerle cevap veremez olmutu. Avrupa
artk onun iin ok tehlikeli olsa da, o "burada savunulacak konumlar var"
diyerek A.B.D'ye gitneyi mmkn olduunca erteledi. Paris'te barnmas da
imkansz hale gelmeye balamt. Mays 1940'ta Nazi birlikleri Paris'e girdi.
Benjamin arpma sesi Paris'ten duyulana dek ehri terk etnedi. nce, kz
kardei ile Lourdes'a kat. Bu srada AB.O. iin bir vize ald. Eyll aynda,
Pireneler zerinde spanya'ya, oradan da okyanus tesine geme plan henz
Port-Bou snrnda iken baarszla urad. Franko rejimi geileri yasakla
mt. Polis tarafndan geceyi geirmesi iin istasyon yanndaki otele gnde
rildi. Gestapo'nun eline decei kaygsna, Avrupa'y terk etne sknhs da
eklenince 26 Eyll 1940'ta, Walter Benjamin lm seti. Arthur Koestler'in,
Gestapo'ya yakalanma ihtimaline karn saklad siyanr tabletleri ile Benja
min, 26 Eyll gecesi intihar etti. Ertesi gn gmrk ald ve topluluk Benja
min'siz spanya'ya geti. lm raporu Benjamin Walter adyla kaydedildi ve
Walter Benjamin olarak Katolik mezarlna defnedildi. 5 yllna kiralanan
ve her sre dolumunda defnin yaknlarnn cret demesiyle kiras sren b
lme 1945 ylna kadar Benjamin iin kimse gelmediinden cenazesi kimse
sizler ukuruna atld. Sevenleri ok sonralan, mezar yeri bilinmeyen Benja
min' in ansna Port- Bou'da bir ant yaptlar.
"Hlderlin'in ki iiri" (1914-15), "Kendi Bana Dil ve nsan Dili ze
rine" (1916), "Dostoyevski'nin Budala's" (1917), "Gelecekteki Felsefenin
Program zerine" (1917), Alman Romantizminde Estetik Eletiri Kavram
(1919), "Kader ve Karakter" (1919), "iddetin Eletirisi zerine" (1921), "e
virmenin Grevi" (1921), "Teolojik-politik Para" (1921), "Goethe'nin Gnl
Yaknlklar" (1922), Alman Barok Dramnn/ Yasoyuunun Kkeni (1925), Tek
Ynl Sokak (1926), Moskova Gnlg (1927), "Kitsch Onirique" (1927), Pasaj
lar almas'na balamas (1927), "Gerekstclk" (1929), "Proust mgesi
zerine" (1929), Paris Pasajlar (1930), "Kari Kraus" (1931), "Ykc Karakter"
488 sekizinci blm

(1931 ), "Benzerlik Teorisi" (1933), "Taklit Etme Gc zerine" (1933), "Dene


yim ve Yoksulluk" (1933), "retici Olarak Yazar" (1934), Berlin'de ocukluk
(1934), "Franz Kafka" (1934), "Johann Jakob Bachofen" (1935), "XIX. Yzyln
Bakenti Paris" (1935), "Teknik Yeniden retilebilirlik anda Sanat Yapt"
(1935), "Hikaye Anlabcs" (1936), "Alman nsanlar" (1936), "Eduard Fuchs:
Koleksiyoncu ve Tarihi" (1937), "Baudelaire'de ikinci imparatorluk Paris'i"
(1938), "Zentralpark" (1939), "XIX. Yzyln Bakenti Paris" (1939), "Baude
laire'de Baz Temalar zerine" (1939), "Tarih Kavram zerine" (1940) Bu ya
ptlara nemli bir ek olarak G. Scholem ve T.W. Adomo tarafndan 1966 yln
da derlerren Benjamin'in Yazmalar' da dahil edilebilir.

Benjamin'i Nasl Okumal?


"Akam ne kadar ilerlemise, misafirler de o kadar gzelleir ". Benjamin'den sz
aldnda, onu snflamak, yazd metinleri konular itibariyle sralamak,
onu dier felsefe akmlarna dahil etmek olduka zordur, fakat bu zorlua
karn, o, yine de snflanmaya allr ve belirli akmlarla anlr. Bu zorlua
bir farkndalk gelitirilerek, Benjamin'i kendi yaamndan ve yaptndan ha
reketle, anlalmasna yardmc olmak, onun dncelerini gzler nne sere
bilmek asndan en doru tutum olacaktr. O halde, yola k noktamz Ben
jamin'in ve onun dncesinin zgn ve tekil bir konumu oldullnu kabul et
mek oluturacaktr. Ancak byle bir kabul, onun geride brakt deneyimin
ve almalarn baka bir kii veya filozofu tekrar etmediini, kendilerinden
baka bir eye benzemediini kavramaya imkan tanyabilir. Bu durumu en iyi
zetleyen ise Adomo olmutur: Adomo, Benjamin iin "a l'ecart de tous !es
courants" (Btn akmlarn dnda / btn akmlara mesafeli) ifadesini kul
lanr (Adomo 1999: 84). Benjamin zerinde dier filozoflarn, yaz insanlar
nn, edebiyatlarn, politik akmlarn etkisinden bahsederken bu temel ifade
nin byk hakikat pay tadn her zaman hatrlamak gerekmektedir. Ben
jamin okumalarnda sorun tekil eden birka balktan bahsetmek yerinde
olacaktr. Yzeysel bir okuma ile Benjamin'in nceleri Scholem etkisinde bir
teolog olduu, sonralar Asja Lacis ve Brecht ile tanmasndan Marksist bir
eilim tad ve bunlara paralel olarak da Adorno eksenli bir felsefi mesele
nin iinden konutuu belirtilir. Bu tarz bir okuma ile Benjamin'in kendine
zg felsefi bir mesele yaratamad iddias pekitirilmi olunur. Bu iddia he
men peinden yle bir sav destekler: Benjamin bir filozof deildir, sadece
edebi denemeler yazar. Benjamin'in kuzini Hannah Arendt de, bu tarz bir r
tk savdan hareketle kaleme ald olduka etkileyici denemesinde - ki ang
lo-sakson camiada Benjamin zerine yaplan yorumlar iin uzun bir sre bu
metin temel bir kaynak olarak okunmutur - Benjamin'in zihinsel varoluu
nun "air ve filozof olmayan" Goethe tarafndan ekillendirildii ve Benja-
waher benjamin 489

min'in air ve romanclarla "felsefe renimi grmesine karn", filozof ve


teorisyenlere oranla daha kolay iletiim saladn belirtir (Arendt 1997: 262).
Arendt'in bu sav doruluk pay tasa da, aslnda geri planda, Benjamin'in fi
lozof kimliini ve ortaya koyduu felsefi almlar rtbas ediyor gibi dur
maktadr. Arendt'in bu saptamalar, ancak ve ancak Benjamin'in ontolo
jik-epistemolojik-estetik-etik kavraylar ile ilikilendirilfrek Benjamin a
sndan geerli nermeler haline getirilebilir. Oysa Adomo, Benjamin'in felse
fesinin tpk atonal mzik gibi bir konusu olmadndan (athematique) sz
eder (Adomo 1999: 40). Adomo, Benjamin'in felsefesinin, geleneksel felsefe
nin tarzyla anlalabileceini dnmemektedir. Benjamin, edebi-olandan
bahsettii noktada felsefe-d bir ey yapmamaktadr, onun hakikatle iliki
sini gelitirdii balam budur. Yine Adomo'nun tabirleri kullanlacak olunur
sa, Benjamin "her alanda idealizm ve sistemden kurtulmaya alan bir nesle dahil
dir" (Adomo 1999: 33). Bu sebepten tr Benjamin'in hibir yazs gelenek
sel kalplarda olduu gibi "dnce-ey upuygunluuna" gre deerlendiri
lemez. Benjamin'in fikirleri bir takmyldz (Konstellation) oluturur gibi yan
yana dizilirler, bu dizilmede her bir ayrnt kendine ait bir "g alan" olutu
rur. Benjamin'e gre hakikat bu ayrntlarda mevcuttur: Btn ancak ayrnt
dan yola klarak anlalabilir. Benjamin; yaz yntemi olarak deneme yaz
may btnlkl bir kitap yazmaya, "fragmant" yazmay uzun bir makale
kaleme almay tercih etmitir, zira Benjamin btnn, paradaki "diyalektik
imge" zerinden yakalanabileceini dnmektedir. Bu "fragmanter" yn
tem, tamamyla kalp, babadan kalma geleneksel biimlerle bir kartlk
iermektedir. Benjamin'in akademideki felsefeye ilikin teredddnn sebep
lerinden bir tanesi de bu olmutur. Benjamin'in bu yntemine gre, motifler
yan yana dizilirler ve bu motiflerin takmyldznn, akademik yaznda oldu
u gibi bir otorite kurma, ikna etme gibi veya dncesini yayma gibi yaz
nn kendi yapsna dsal bir takm iddialar yoktur. Adorno, Benjamin'in fel
sefesinin neleri kapsadnn belirtilmesinin, geleneksel kalplara referansla
anlalmasnn imkanszlndan sz aar (Adomo 1999: 41). Bu metin, kendi
ni yle yoldan geenlere rasgele aan, ilk ziyaretisine kendini teslim eden bir
metin deildir ancak iine girildike dncesinin ufku fark edilebilecek,
kendisine misafir olunduka kendisini aabilecek bir metindir. Benjaminci
metin, "iletiime giremeyecek eylerin iletiimini" salamay nerir (Adomo
1999: 41). Bu tarz bir kavray, dilin salt mesaj ileten bir alet olduunu reddet
mektedir. Ksaca Benjamin'de felsefe, konuda, metninin akl yrtmelerinin
ak iddetinde, yaz zerindeki otoritede deildir. Benjaminci felsefe, metni
nin fragmanter yapsnda, motiflerin takmyldznda ve ayrntlanndadr.
Tam da bu noktada, Benjamin'in metnine misafir olunmaya allrken,
Adomo ile de araya bir mesafe koyulmasnn gereklilii ortaya kar; zira
490 sekizinci blm

Adomo da en nihayetinde Benjamin'i serimlerken kendi perspektifleri ze


rinden ona bakmaktadr.
Michael Lwy, Benjamin zerine tretilen bu perspektifleri drt mad
dede zetler (Lwy 2001: 24) : a) Materyalist Okul: Bu okula gre, Benjamin
Marksist'tir ve de doal olarak materyalisttir. Onun teolojik formlleri mater
yalist gerekleri rten metafor olarak anlalmaldr. Brecht, bu okulun bir
temsilcisi saylabilir. b) Teolojik Okul: Benjamin her eyden nce Yahudi bir
teologdur ve mesiyanik bir dnrdr. Marksizm onda sadece bir termino
lojidir. Tarihsel materyalizm kavramnn an kullanm sz konusudur. Bu
gr arkada Scholem de savunmaktadr. c) eliki Okulu: Bu okula gre,
Benjamin teoloji ile Marksizmi, materyalizm ile mesiyanizmi birletirmeye
alm ancak birbirleriyle asla uyuamayacak bu iki terim zerinde alt
iin baarszla uramtr. Bu okumay Lwy'e gre, Adomun iki asista
n Tiedemann ve Habermas yapar. Buna Adomo'yu da eklemek mmkn g
rnyor. d) Balama Okulul: Lwy bu okula kar kendi kavrayn dr
dnc olarak ekler. Buna gre, Benjamin hem Marksisttir hem de teologtur.
Benjamin Marksizm ve teoloji arasnda bir rabta (iliki) kurmay baarmtr.
Hi phesiz bu iki terim birbirleriyle alld zere olduka elikilidir an
cak Benjamin de allmadk bir dnrdr. Lwy'e gre, Benjamin'i iki y
z olan Janus'a benzetmek mmkn olabilir: Bir yz Kuds'e, dier yz
de Moskova'ya bakar.
Benjamin zerine yaplacak muhtemel bir okumada genellikle bu drt
okuma okulundan birine yakn tutum benimsenmitir. Bu sebepten tr
Benjamin zerine yansz, tarafsz bir okuma ancak ona ynelik bak asnn
ortaya konmasyla mmkn grnmektedir. Adomo, bize Benjamin'in felse
fi yntemini anlatrken olduka yetkin bir kalemdir, ancak onun Benjamin
zerine vard sonularla kolayca hemfikir olmamak yerinde olacaktr. Ya da
Scholem ve Tedemann'n Benjamin hakkndaki yine olduka yetkin yorum
larndan, onlarn vardklar sonular itibariyle deil, daha ok bu yorumlar
dan Benjamin'in dncesini betimledikleri lde faydalanlmas yntemi
seilecektir. Benjamin'e misafir olunduu kadar, bu sonuca varma hakk
okurda sakl kalacaktr.

Benjamin'in Felsefi Program


Benjamin'in epistemoloji ve ontoloji kavray hakknda dier yazlarna
oranla daha dorudan fikir edinebilinecek iki temel yaz mevcuttur. Bunlar
dan birincisi 1917 tarihli (baz kaynaklarda 1918 olarak geer) "Gelecekteki

Lwy bu okula ad vermemitir ve bu sebepten tr bu ad tarafmzdan "conjonction (fr)" teriminin


karl olarak eklenmitir.
walter benjamin 491

Felsefenin Program zerine" metni, dieri ise 1925 tarihli reddedilen doent
lik tezinin "Eletirel-epistemolojik nsz"dr. "Gelecekteki Felsefenin Prog
ram zerine", Benjamin'in hibir metninde rastlanmayan bir ekilde niver
siter syleme yakn bir slupla kaleme alnmhr. Grnrde metin sadece
Kant bir perspektiften sz ediyordur, ancak Benjamin'in yaph Kant'n fel
sefesinin bir ykmn hazrlamakhr Benjamin'in bu felsefi sahnesinin sonun
.

da Kant yerini J. G. Hamann'a brakr, dolaysyla Benjamin epistemoloji mer


kezli bir felsefe anlaynn da kkenine dil felsefesini koymu olur. Benjamin
bu metinsel tiyatrosuna u ekilde balar: "Gelecekteki felsefenin temel grevi,
gnmzden ve gelecek hakkndaki beklentilerimizden en derin imalar kartmak ve
onlar Kant sistemle ilikilendirerek bilgiye dntrmektir. Kant sistemi izleye
rek salanan tarihsel sreklilik, kesin ve sistematik sonular olabilecek tek sretir.
nk Kant bilginin derinlii ve ap ile ilgilenen deil, daha ok bilginin dorula
nabilirliiyle ilgilenen, Platon istisnasyla, tek filozoftur. Her iki filozofa gre de, en
ak ve seik biimde ortaya konan bilgi ayn zamanda en derin bilgidir. Her ikisi de
felsefede derinlii reddetmemilerdir ama onu dorulanabilirlik talebiyle ilikilendir
milerdir. Gelecek felsefe kendisini ne kadar beklenmedik ve cesur bir biimde ortaya
koyarsa, lt sistematik birlik ve hakikat olan kesinlik iin o kadar younlukla m
cadele edebilir" (Benjamin, 2000a: 179; Benjamin, 2005: 125). Benjamin bu me
tinde niversitedeki Kant hocalarna seslenmekte, bununla onlarn felsefe
den anladn eletirme gibi bir gaye gtmektedir. Benjamin, bilginin nesne
sini ald iddia edilen "bilimsel" sylemin snrlarn fiziin modelinden kur
tarmak gerektiini dnmektedir. Benjamin'in btn yaph bu program
zerine yaslanmaktadr. 1900'l yllarn banda, Benjamin'in iinde bulun
duu evrenin en nemli tarhma konusu Kant meselelerin etrafnda dnen
"deneyim" (Erfahrung) kavram tarbmasyd. En temelde iki kutup bu tar
hmay yrtyordu: Fenomenologlar ve Neo-Kantlar. Tarhmarun her iki
taraf da Kant', felsefi modernliin kurucusu olarak dnyordu. Bunu da
Kant'n, deneyimin a priori koullarnn elerini saptayarak yapmasna da
yandryorlard. Bylelikle Kant, yepyeni bir deneyim kavram tanmlamas
iin ciddi bir imkan salam oldu. Kant deneyimi, iinde "fahren" kk olan
eylemlerin yani tutumun, yol/ yordamn ve renmenin rn olarak grr.
O halde deneyimin ierii nedir? Bu konuda da yine nesnel artlan belirle
mek mmkn olabilir mi? Bu, bilimsel bir nesnelliin konusu olabilir mi?
Eer, bilimsel nesnellikten sz edilecekse onun indirgenebilecei kurallar,
yntemler olmas gerekir. Benjamin'in de rencisi olduu Rickert, dier Ne
o-Kantlar Cohen, Natorp, Cassirer, Windeband ve Lask gibi isimler Kant'n
transandantal tanmndan hareketle, btn bir Kant felsefeyi, nesnel bilgi
olarak deneyim teorisiyle zdeletirdiler. Neo-Kantlara gre, Kant'n ne
mi, onun aklsal bilginin koullarn aydnlahn olmasndan kaynaklanmak-
492 sekizinci blm

tadr. Bu balamda, onlar deneyim kavramn fizik-matematik bir ereveye


indirgeyerek olduka fakir bir ierikle dnmlerdir, zira deneyim kavra
mnn iinden her tr ruhani/ zihinsel eyi ekip karmlar, yerine de Ay
dnlanmaclar gibi kuru bir aklclk koymulardr. Benjamin, hocalar olan
Neo-Kantlar bu sebepten tr eletirir. Ona gre, deneyim kavram ile
salam / kesin bir bilgi zdeletirilemez. Benjamin'in kendi felsefi progra
mndaki amac deneyim kavramn hak ettii nemi salayacak "stn dene
yim" kavram ile uraan bir dnce gelitirmektir. Benjamin, Neo-Kantla
rn, zamansal, ruhani/ zihinsel bir deneyimi yok saymalarndan hareketle,
kendi deneyim kavramn ortaya koymaya almaktadr. Benjamin, Kant
kavgasnn dier cenah olan, fenomenotoglara da bata Heidegger olmak
zere kar kmaktadr. Onlara olan tepkisi ak bir ekilde bu metninde yer
almasa da, dier yaptlarnda sk sk dile getirmektedir. Heidegger, Kant'ta,
Neo-Kantlarn aksine sonsuz deneyimin filozofunu grmektedir. Bu ba
lamda bilmeyi ve bilimin statsn metafizik reddiyesi ile snrlamay kabul
etmez. Heidegger, deneyimden sonsuz aknl anlar ve bu kavram Dase
in'n sonluluuna balar. Benjamin hi phesiz, Neo-Kantlarn clz dene
yim kavramn eletirmesi asndan Heidegger ile hemfikirdir ancak onlara
ynelik eletiri zerinden Benjamin ile Heidegger arasnda ortaklk kurmak
pek doru grnmez2. Benjamin'in ne tarihd bir tarihsellik kavram vardr,
ne amac "metafizii" kurtarmaktr. Benjamin, Kant'n kendisine karn, "s
tn deneyim" kavramn yakaladn dnmektedir. Benjamin' e gre, ne
Neo-Kantlarn ne de fenomenologlarn yakalayamad tekil bir deneyim
kavram vardr. O, buna "mesiyanik deneyim" adn verir. Benjamin "dok
trin" (Lehre) kavramn gerek bir bilginin ya da felsefenin ad olarak ortaya
atar. Buna gre, ancak dil eksenli bir alm, Kant ve Neo-Kant bilginin
analitiini kurtarma ansn barndrr.

lk Felsefe Olarak Dil Felsefesi


"Gelecekteki Felsefenin Program zerine" metni, Benjamin'in dil felsefesine
olan ilgisini ortaya koymaktadr. Benjamin, kendi felsefi projesi olarak dil
(langage) - langue'dan farkl olarak, alann iaret eder. Benjamin'in dil ile il
gili dncelerini grebileceimiz yazlan srasyla "Kendi Bana Dil ve n
san Dili zerine" (1916), "evirmenin Grevi" (1921), "Benzerlik Teorisi"
(1933), "Taklit Etme Gc zerine" (1933)'dir. O, dil teorisi zerinden tarih,
toplum, sanat, felsefe ile ilikisini kurmaya alr. Benjamin, 7 Mart 1931 ta-

2 Benjamin ve Adorno'nun, Heidegger'e ynelik getirdii eletirilerine derinlemesine nfus etmek


iin "Dasein", "tarihsellik", "otantiklik" (Eigenlichkeit) gibi kavramlar zerinden tek tek ele almak
gerekir. Bkz. (Adomo 1989), Bkz. (Benjamin 2002a).
walter benjamin 493

rihli, Max Rychner'e yazd bir mektubunda, kendisinin bir dil filozofu ol
masnn diyalektik materyalist yaklama gemesinde bir dolaym saladn
dan bahseder (Benjamin; 1979-11: 43). Benjamin; bu mektupta, idealist-burju
va teorisinin temsilcileri olarak grd Keller, Mehring ve Heidegger gibi
dnr ve yazarlarn "ebedi fikirler", "zamand deerler" gibi kavrayla
rna kar kar. Benjamin'in kulland "dil filozofu" sfah araclyla, tm
dncesinin kava olarak dil meselesini grdn anlamak mmkn g
rnmektedir. Benjamin'e gre, dil, asla "manhksal ierik" ve "szce" (enonce)
arasnda basit bir dolaym ya da arac deildir. Dil, gerekliin bir vastas de
ildir. O, bu grle iki fikre kar kar. Bunlardan birincisi dilin bir uzla
mn rn olduunu iddia eden gr, tekisi ise kelime ile eyi zdeleti
ren gr. Bir baka deyile, ona gre, dil gerekliin dzeninden deildir,
ancak dil eylerden pay alr. Benjamin'in daha genken yazd "Kendi Ba
na Dil ve nsan Dili zerine" ve "evirmenin Grevi" ile daha sonralar yaz
d "Benzerlik Teorisi", "Taklit Etme Gc zerine" metinleri arasnda ilk
bakta slup ve politik bak asndan baz grnr farklar tespit edilebilse
de, aslnda metinlerin felsefi altyaplar asndan belirli bir sreklilik sapta
mak mmkndr. lk metinlerdeki teolojik ton, sonraki metinlerde yerini da
ha Marks bir stile brakmaktadr. Ancak her iki slupta da gerek sreklilik
ilikisi anlamnda gerekse de retrospektatif asndan bir balant olduu g
rnmektedir. lk metinlerinde Benjamin zetle u sonulara varr. nsan, ona
gre, kelimelerde konuur. nsan, eyleri adlandrarak konuur. nsan dilinin
biricikliini veren bu adlandrma yetisidir. nsan dili, adlandran bir dildir.
eyler bizi konuur ve biz onlar adlandrrz. eylerin dili bizimle iletiime
geer. Benjamin, klasik burjuva grne, dilin sadece insana zg olduunu
ifade etmesi balamnda kar kar, zira her eyin kendi dili vardr - "das
geistige Wesen". Bu sebepten tr, eyler kendilerine dsal bir enstrman
kullanmazlar, onlar kendilerine konuurlar. Bu konumann hibir ierii
yoktur. Onlar, zel bir ey iletmezler. Dil, bu balamda, Tanr'nn ya da doa
nn insana bahettii bir alet deildir. Dil, kendisinde zihinsel ieriklerin ileti
ime girdii eylerin ilkesidir. Dilin bizzat kendisi bir ieriktir. O hibir eyle
iletiime gemez ama kendi kendiyle iletiim halindedir. O halde, btn dn
yadaki fenomenler, kendi ifadelerini kendilerinde barndrrlar. Eer dilsel
z anlamak istiyorsak, bu zihinsel zn ne olduu sorusunu sormak gere
kir. eyler, adda, bu zle iletiime geerler. Yine ayn ekilde de adda, insan
Tanr ile iletiime girer. Benjamin, Kutsal Kitap'taki, ad verme, Babil Kulesi gi
bi anlahlardan hareketle gelitirdii, kendi dil teorisinin prototipini olutu
rurken en ok "der Jude" dergisinin editr Martin Buber'den etkilenir. Bu
ber'in eylem ve dil ilikisini sorgulamas, dilde ."byl-olan nedir" sorusu
nu ele almas ve en nemlisi de bunun politik eylem ile balantsn kurmay
494 sekizinci blm

denemesi, Benjamin'in kendi meselesini bu konular zerine younlahrmas


na sebep olmutur. Benjamin, Buber'e yazd bir mektupta ona bu konuda
borlu olduunu dile getirir (Benjamin, 1979 1: llS-119). By, basit olarak
-

u zellii ile anlr: Dolayma giremeyecek olan. Tpk, byde olduu gibi,
Benjamin'de "gerek bir iletiim", gnderileni olmayan bir tezahr olarak ta
rif edilir. Bu balamda, o, kendi yazsn, politik eylemi aa karacak, onu
gdleyecek, insanlar etkileyecek bir ara olarak dnmez. Gerek bir ileti
imde dil, ara deildir. Nasl ki "Kendi Bana Dil ve nsan Dili zerine" ma
kalesi, insanlk tarihini bir d sreci olarak ele almsa, "evirmenin G
revi" makalesi de bu tarihi topik bir tamamlanmaya doru giden bir sre
olarak inceler. Benjamin, yine teolojik malzeme ile baya ciddi bir i grr.
Buna gre, Benjamin, dildeki mkemmelliin yibnesi temas zerinden, dilin
sembolik boyutunu ve iletiimsel boyutunu ele alr. O, bu iki antite arasnda
bir ztlk bulur. Ona gre, iletiimse! boyut srekli olarak aktarmaya alr
ken, sembolik boyut dil meselesinin merkezinde kalr. Zihinsel ierik ile bil
dirme biimi arasnda olumsuz bir banh vardr. Onun asndan, dildeki bu
mkemmelliin yitip gitmesinin telafisini airler ve evirmenler stlenir. Bu
metnin temel bir sorusu vardr: "Gilt eine ilbersetzung den Lesern, die das Origi
nal nicht verstehen ?"3 (Benjamin, 2000a: 244) . Bu metin yine iletiilemezlik te
masndan hareket etmektedir. Benjamin'e gre, bir sanat yap1h karsnda, o
yaphn okur, izleyici ya da dinleyici tarafndan almlanmas hibir zaman
onun biiminin tannmas anlamna gelmez. Bu sanat yaptnn iinde dodu
u toplumsal balamn yok saylmas demek deildir. Benjamin sadece bir sa
nat yaphnn iletiimin aracs olmadn syler. Ayn ekilde, eviri de bilin
meyen bir dildeki (langue) yapta giri yapmamz salamaz. Ksaca, Benja
min dilin arasallahrld teorilerden farkl bir dil teorisi kurma dncesin
dedir. eviri gnderileni olmayan okunabilirlik salayan tekil bir biimdir.
Bu balamda, Almanca'da "Brot"un tam karl Trke'deki "ekmek" deil
dir, zira kastedilen ayn ey olsa da, kastedilme tarz farkldr. evirmenin g
revi, tek tek diller (langue) arasndaki mesiyanik imkanlar toplayp, srgn
edilmi saf dile (langage) bunlar aktarmakhr. Bylelikle, yaptta bu saf dilin
izi srlm olacakhr. evirinin amac, farkl diller arasndaki ortaklklar
herhangi bir aktarma ve iletiim gayesi gtmeden, bulup karmakhr. evir
men bu urasyla en temelde yapt ve hakikat arasndaki ilikinin aa k
masn salar. Benjamin 1933'te yazd "Benzerlik Teorisi" ve "Taklit Etme
Gc zerine" makaleleriyle, bu meseleleri tekrar ele alr. Aradan geen bu
on ksur ylda, Benjamin, Lukacs, Bloch, Frankfurt Okulu sayesinde "ince"

3 Bir eviri, zgn metni anlamayan okura yardm eder mi?


waller benjamin 495

bir Marxizm ile Brecht ve Moskova seyahati araolyla "kaba" bir Marxizm
le tankln ilerletmitir4. Bu denemelerinde Benjamin, dil teorisini "mime
sis" kavram zerine oturtur. Benjamin, doann benzerlikler retmesinin mi
metizmi artrdn ve insann da en st dzeyde benzerlikler retme ka
pasitesine erimi olduundan sz eder. Buna gre, insann her davran az
ya da ok mimetizmin etkilerini tar. Bu metindeki benzerlik kavram asln
da evvelki metinlerdeki ad verme kavram ile ayn eylerdir. Ona gre mime
tizm, eylerin addr. O, dili keyfi gstergeler btnne indirgeyen ada se
miyolojiyi de eletirir. Onun mimetizm teorisi tam da bunun karsnda du
rur, zira her insan eyleminin kkeninde mimetik bir yapy aramak, ayn za
manda dilin her gstergesinin geriye gtrlebilir bir kayna ve nedeni ol
duunu iddia etmektir. Saussure ve onun ardllarnn, dili uzlamsal bir sa
ha olarak nitelemesine karn Benjamin, dilin kkeninin "onomatopeyik"
(yansma sesler) olduunu savunur. "retici Olarak Yazar" denemesinde,
Benjamin, burjuva dil teorisinin, dilin btnln yok saydn belirtir. Bu
na karn o, dilin, gstergelerin tesinde bir alan olduunu dnr. Benja
min' in gznde, dil tpk ocuklarn oyunu gibi ontogenetik ve Dionysos
ayinleri gibi filogenetik bir etkinliktir, daha ksa sylenirse dil mimetik bir et
kinliktir. Peki, Benjamin bunu nasl temellendirmektedir? O, onomatopeyik
ten, keyfi olmayan bir gsterileni anlar. Bunu "nedensiz iliki olmaz" eklin
de formle etmek mmkndr. Buna gre, dildeki her balant, her szce, zo
runlu yani keyfi olmayan iliki sistemleri ierir: Benjamin versus Saussure.
Marks bir jargonla sylenecek olursa, Benjamin, dilin "deiim deeri"nden
ok "kullanm deeri"ne nem veren bir teori retmektedir5. Uzlamc bur
juva dil teorisi, sz-kod ayrm ile emein snrsz / bedava / keyfi kullanmn
bir ifadesini sunmaktadr. Benjamin'in mimesis teorisi ise, insanln arkaik
kalm dlerini, bilindn, ilksel dnme biimlerini aa karmay he
deflemektedir. zetle, dil Benjamin asndan ne bir vastadr, ne bir alettir. O,
insan kendi benzerleri ile balantsn salayan, insanln znn aa k
masdr. Bir baka deyile, dil, iletiimin ok tesinde, insanln tm var olan
ve var olmayan mesiyanik glerini madden aa karandr. McLuhan'n
"the medium is message" (vasta mesajdr) sz Benjamin'in tam da dilin ne
olmadn anlatmas asndan olduka yetkin bir slogandr, zira Benjamin'e
gre "vasta mesaj deildir" (the medium isn't message'dr).

4 30'lu yllardaki bu denemelerin, nceki denemelerle temel fark bu makalenin "Sanat Yaph ve Ha
kikat: Edebi kavga ve felsefi strateji" blmnde ele alnd, bu sebepten tr burada farkl dnem
, ler arasndaki sreklilik vurgulanmaya allmaktadr
5 Marx'n Felsefenin Sefaleti almasnda da ele ald "kullanm deeri" kavramnn aynnhl bir
zmlemesi ve onun "deiim deeri" ile kyaslanmas, Kapital'in 1. cildinin 1 .ksmrun 1.blmnde
geer.
496 sekizinci blm

Alman Barok Dramnn/ Yasoyununun Kkeni almas


Benjamin'in dil teorisi zerinden onun reddedilen doentlik tezindeki temel
felsefi fikirlerine bir gei manbkl grnmektedir.
1) Fikirler Teorisi u dnceye iaret eder, "Fikirlerin eylerle olan iliki
si, takmyldzlarn gezegenlerle olan ilikisine benzer". Benjamin'in tezinin giri
blm, onun felsefenin temel perspektiflerini barndrr. Benjamin, bu giri
te kendi dil kavrayn bir fikirler teorisi olarak adlandrr. Ona gre, felsefi
aratrmann konusu, fikirlerdir. Tpk dil gibi, fikirler de, insann elinin altn
da bulunmazlar, insann tekeli altnda deillerdir. Fikirler, bilginin nesnesi de
ildir zira "bilmek, sahip olmaktr". Bilinen ey, zaten hali hazrda kullanm
dadr. Oysa fikir, kendini aa kma olarak tanmlayan bir hakikat teorisi ile
balants itibariyle anlalabilir. Bu balanb ise transandantal bir dzlemde,
dilin bilisel boyutunda belirir. Benjamin'e gre, hakikat bilgi tarafndan tem
sil edilemez, o ancak ve ancak kendi kendini sunabilir, kendisini grnr k
lar. Benjamin'e gre, hakikat, kavramdan deil, varlktan kaynaklanr. Onun,
tm bu fikirler teorisini gelitirirken en ok referans verdii isim ise Pla
ton' dur. Metinde, hakikatin "teoloii" olmakszn dntrkmeyecei tezi sa
vunulur. Teoloji, burada, biimsel ve znel olmayan bir tzsellik, insann ha
kikati elinin albnda bulunduramamas anlamnda ele alnmaktadr. Tpk
1916 tarihli "Kendi Bana Dil ve nsan Dili zerine" metninde olduu gibi,
hakikatin, Tanr ile iletiime girdii ancak, insann onunla bu tarz bir dola
ymsz iletiime geemedii dnlr (Benjamin, 2000a: 143-165). Bylelik
le, Benjamin, felsefe tarihi boyunca kullanlan, kavram - fikir ztln da ken
di dncesinden karm olur. Benjamin bilgi ile hakikati ayrt eder zira bil
gi, zne - nesne ilikisinde bir sahip olma ilikisi olarak, arasal bir aklsall
anlatr. Oysa hakikatin kurucu ilikisi bu deildir. Hakikat, her eyden n
ce bir "muhatap" (interlocuteur) balamnda dnlebilir. Hakikat adna
retilen her nerme, muhatap ile olan ilgi ve alaka ile anlalabilir. Hakikatin
zneler aras boyutu, bilgiyi klasik zne - nesne ilikisi olarak dnen gele
neksel kavraya kapsanmaz. Benjamin, hakikati, zneler aras boyuttaki
transandantal bir dzlemde ele alr. Buna gre, onun "teolojik" dedii tam
olarak da bu transandantal dzleme tekabl eder. Hakikatin, ontolojik meka
n da burasdr. Benjamin' de hakikat, bilisel geerlilii aar. Onun gznde,
hakikat u anlama gelir: Dnyann anlalr/ dnlr olmas, onun 'okuna
bilir'lii ve anlam ufkunun akl ... Benjamin, Yazmalar' da doktora ve do
entlik tezleri sonrasnda dostlarna yazd mektuplarda, akademik ereve
ye uymak asndan kendi teorisini bilindik / klasik felsefi figrlerle "ssle
diini", bu yntemle de kendi duruunu gizlemeyi baardndan sz eder.
19 ubat 1925 tarihli Scholem'e yazd bir mektupta Benjamin, Alman Yaso
yununun Kkeni almasndaki fikirler teorisinin aslnda eskiden beri srdr-
walter benjamin 497

d "dil" almasnn sslenmi hali olduunu yazar. Buna gre, Benja


min'in bu metnindeki- dier metinlerine nazaran pek alldk olmayan, Pla
ton gndermeleri, fikir, bilgi gibi kavramlarn okluunu bu ekilde anlamak
gerekir. 9 Aralk 1923 tarihli bir baka mektubunda ise Benjamin unlar ya
zar: "Felsefe, fikirleri onlara hakim olmak iin, tpk Adem'in doay adlandrd gi
bi adlandrmaldr- ki o fikirler doann bir dndr/er" (Benjamin, 1979-1:
293-296). F.C.Rang'a gnderilen, Kken kitabnn nsznn bir hazrl olan
bu ok nemli mektupta, Benjamin, ilk defa olarak "sanat yaptlarnn tarih
sel yaamla olan ilikisi" fikrini ortaya atar. Buna gre, bu ilikiyi ancak "yo
rumlama" (Interpretation) aa karabilir. Benjamin, "fikir"lerin, tam da bu
yorumlama sayesinde mistik, tarihsel, zamand kipliklerde (modalite) aa
karan eyler olduunu dnr. Fikirler bu balamda, insann evrenle tarih
aracl ile aa kmasnn bir yzlemesidir. Fikirler, dilin aa kmas de
mek olan sanat yaptlarnda kendilerini ortaya koyarlar. Yorumlama ise bu
yaptlarda sakl olan, skp kalan zgrletirir. Benjamin'in, alegori ve ba
rok dram biimlerinde ortaya koymaya alt eyi, akademik evrelere "fi
kir" olarak tantmak istemesinin sebebi de budur. Hakikati, alldk olann
tesinde bir yerde dnen Benjamin, alldk bir kavramn eletirel bir ince
lemesi zerinden kendi hakikat teorisini ortaya koymaya almaktadr. Ben
jamin'in hakikat teorisi, en temelde onun dil anlayna dayandndan, Ben
jamin de kendini bir dil felsefecisi olarak niteler. O, felsefi "theoria"y, sanat
yaptlarnn yorumlamalar ve onlarn biimleri araclyla, her eye sahip
olan bir bilgi ve her eyin iletiilebileceini dnen geveze bir iletiim anla
ynda kaybolmu olan Adamik (Adem' e zg) adlandrma yetisini canlan
drarak pratik eder. Ksaca, Benjamin'de felsefi etkinlik, kaynan dilsel yeti
lerin gelitirilmesinden ve yorumlamadan alr. Benjamin'e gre, felsefe haki
katin bir sunmas (Darstellung) ve onun ifa edilmesidir. Ancak Benjamin fel
sefeden kantlarn sistemli bir ekilde hakl karlmasn anlamaz. Onun g
znde felsefe, dilin kkensel bir alglamas uruna "ey"lerin arlmasdr.
Benjamin, bu balamda, kendi ann felsefesindeki "matematik" eilimin,
felsefenin "dilsel" ve "hermentik" esas meselelerini grmezden geldiini,
hatta unutturduunu dnr. O, bilimsel bilgi teorisinin, varlk alanlarn
alanlara ayrp, bu alanlardaki etkinlii "kapal" bir zne-nesne ilikisine s
ktrmasn eletirir. Onun asndan, bu bilgi anlay, varlk alann saylabi
lir ve kontrol edilebilir hale getirerek varlk alanndaki krlganl amay he
defler, ancak bu tarz bir perspektif esas meselelerin ortadan kaybolmasna
yardmc olmak dnda bir ey yapmaz. Benjamin, bilimsel bilgi teorisi ek
senli bir felsefe yerine "nesnel yorumlama"ya dayal bir hermentik felsefe
gelitirir. Bu yorumlama da hakikatin sunmas (Darstellung) ile zdeletiri
lebilecek "fikir-monad"lar aa karmaya yarar (Benjamin, 2000d: 44-46).
498 sekizinci blm

Benjamin fikir-monaddan unu anlar: Her fikir bir monaddr, btn fikirler
kendi ilerinde bir dnya resmi barndrrlar. Fikirlerin sunmasnn amac da
bu dnya resmini bulup ortaya karmakhr. Ona gre, btnle btn ze
rinden ulalamaz. Btn ancak tekil zerinden anlalabilir. Her tekillik, b
tnl anlamak iin bir imkandr. Bu imkan tekilliin bnyesinde var etti
i dnya resmi sunar. Benjamin'in bu fikir teorisi ayn zamanda Platon'un
ideay dnyaya dsal olarak gren teorisine de kar kar. Benjamin, en k
k birim olarak monadn, hakikati kavramak iin k noktas olmas gerek
tiini dnr (Benjamin, 2000d: 46). Benjamin'in daha sonra Pasajlar alma
s'nda ve Tarih Kavram Gzerine'de, kulland montaj ve alnhlama yntemi
de kaynan fikir-monad kavrayndan alr. Benjamin, "Tarih Kavram ze
rine" 17. tezde tarihsel hakikati bulmak iin nerdii yntemi u kelimelerle
ifade eder: "Bu yntem sayesinde yaptn iinde tm bir mr, mrn iinde d
nem, dnemin iinde tm tarih ak hem korunmu hem de yadsnarak alm olur"
(Benjamin, 1995: 48). Bylelikle Benjamin, yapt anlayn, dnya resminin
okunabilmesi asndan her tr almasnda kullanr. O, estetik, politika, ta
rih, dil gibi alanlarn hepsinde, bu yntemden faydalanr. Bu balamda Ben
jamin, fikirler dnyasn, kesintili ve sistemletirilemeylcek bir alan olarak
dnr. Fikirler, birbirlerine indirgenemez, farkl karakteristikte yaplardr.
Her "fikir", rnein trajedi, barok dram, masal, hakikatin bir ksmn
kendi btnlklerinde sunarlar. Benjamin'e gre, fikirler dnyas tekil takm
yldzlarnn (Konstellation) ya da monadlarn kesintili ve sonsuz kmeleri
dir. Tam da fizik-matematik eksenli bilgi teorisi gremedii bu alandr. Benja
min asndan, bu alan ancak theoria (contemplation / Betrachtung) anlama
ya yeltenebilir. Benjamin'in kar kh felsefenin, her eyden nce olduunu
varsayd "kavram" ise aslnda bu alan tarafndan belirlenir.
2) "Barok Dram" ya da "Yasoyunu" ve "Trajedi": "Kahraman doldurul
mu zamanda yaamaya muktedir olmad iin lr. O, lmszl dolaysyla
lr ". Benjamin, hakikat ve dil balamnda yeni bir felsefe yapma tarz ola
rak yapt barok dram6 incelemesinde, temel bir soru ile yola koyulur: Dil
nasl, yasn bir ifadesi olabilir ya da dil nasl yasta tamamlanr? (Benjamin,
1979-1: 167). Peki, Benjamin neyin yasndan sz etmektedir? Bu yas, adlarn
yitirilmesi ve adlandrma yetisinin ilemez oluunun, dnyann bu ad ve ad
landrmann eksiklii nedeniyle anlam karmaas iinde olmasnn ve Alman
edebiyatnn bu durumla kader birlii iinde olmasnn yasdr. Benjamin,
bunlarn etkisiyle doentlik tezini Alman Barok Dram ya da Alman Yasoyu
nu zerine yazrnhr. Benjamin bu almay ortaya koyarken, kendi niver
site eitimi boyunca ald felsefe, bilim, sanat snflandrmalarn, onlar ze-

6 Trauerspiel, Trauer (yas) ve spiel (oyun) kelimelerinden meydana gelmektedir.


walter benjamin 499

rinden retilmi kategorileri reddeder. Benjamin'in birer "fikir" olarak kabul


ettii "trajedi" ve "Barok dram" kyaslad bu almas, bir yandan gizli bir
ekilde akademik felsefe ile atma ierisindedir, bir dier yandan da somut
bir ekilde akademik felsefe ve onun stlendii geleneksel biim ve kalplara
gnderme yapmadan baka bir felsefenin nasl yaplabileceini gstermekte
dir.
Benjamin' de barok dnemin inceleme konusu olarak seilmesi bir rast
lant da deildir, zira barok dnem modernliin ekillendii, kavramlannn
olutuu bir oluum evresidir. Benjaminci yntem bu evreyi, onun yaptlarn
dan yola karak okumaya, okunur klmaya ve yorumlamaya alr. Benja
min, sanat yaptnn biiminde "hakikat ierii" banndrdn dnr. O
halde, bu alma, edebiyat tarihi almas deildir, ama o, edebiyat bilimini
"gelecekteki felsefeye" dntren bir abadr. Benjamin'in amac, modem
dnyada sanatn konumuna ilikin yepyeni bir dnce ortaya koymaktr.
Benjamin almasnn ksm araclyla, Alman Kltrnn noktasnn
kyasya eletirisini yapar. almann ilk ksm olan nszde, tmdengelim
ci fikirler teorisi eletirilir. kinci ksmnda Trajedi ile Trauerspiel (Barok
Dram) ayrt edilir. nc ve son ksmda ise alegori kavray ele alnr. Ben
jamin, Alman idealizminde duyulur-olan ile duyulur-st olan uzlatrd
dnlen, Yunan kltrnden alnp, idealize edilen trajedi biimine kar
Alman kltrne akn olduunu dnd inceleme (tractatus), Yasoyunu
ya da Barok Dram ve alegoriyi ne kanr. Benjamin'in trajedi biimi karsn
daki tutumu olduka olumludur ancak kar kt trajedinin ok eski bir bi
imin devam ettiricisi olduu ve onun her ada yenilendii grdr. O,
trajedinin "modem" bir biim olduunu dnr (Benjamin, 2000d: 118-120).
Benjamin'e gre, modem olan trajedinin Yunan biimiyle bir alakas yoktur
dolaysyla trajedinin insani bir ierik tamad, evrensel bir yap olmad
sylenebilir. Onun asndan trajedi, tarihin belirli bir dnemine - tarihin "can
ekien peygamberlik" (prophetie agnale) dnemine aittir. Benjamin asn
dan, trajedi kendisinden koptuu mit zerine, Barok Dram ise tarih zerine
kuruludur. Trajedi, tarih-ncesi bir kahramanlktan yola kar. Tpk "Kader
ve Karakter" de belirtildii gibi, trajik kahraman ketum, dilsiz bir peygambe
re benzer (Benjamin, 2000a: 199 - 209). Kahramann sessizlii ve onun lm
yolundaki can ekii, iinde bulunduu topluluu sayg ve minnettarlk gibi
deerleri alar. Kahraman lmszdr ancak onun lm de bu lmszl
yzndendir. Benjamin, 1916 tarihli "Barok Dram ve Trajedi" makalesin
de ve daha sonra doentlik tezinde, bir zaman kavray gelitirir (Benjamin,
2000d: 255-262) . Marc Sagnol'un izdii bir emadan hareketle bu zaman an
lay ortaya konabilir: Zaman Mekanik zaman Tarihsel zaman Bo Doldurul
mam Doldurulmu Bireysel olarak lahi olarak doldurulmu Yasoyunu ya
500 sekizinci blm

da trajik zaman mesiyanik zaman Barok Dram (Sagnol, 2003: 53) Benjamin'in
"Tarih Kavram zerine" almas da dahil olmak zere, hep kulland bu
kavramsallahrmalanna gre, ncelikli olarak mekanik ile tarihsel zaman
ayrt edilmelidir. Mekanik zaman, takvim ve saatlerin varsayd bo zaman
dr. Benjamin, esas nemi tarihsel zamana atfeder. Burada ise iki zaman, dol
durulmaya ak doldurulmam zaman ile doldurulmu zaman vardr. Dol
durulmam zaman ile bo zaman arasndaki fark, bo zamann toplumsal-ta
rihsel bir dnyadaki olua dahil olmamasdr. Doldurulmam zaman ise her
annda, doldurulabilme imkanna sahiptir. Doldurulmam zaman kural ise
doldurulmu zaman istisnadr. Bu istisna ise trajik-olandan kaynaklanr. Ben
jamin, trajik-olmayan, doldurulmam zaman "Yasoyunu zaman" ya da
"zn zaman" olarak adlandrr.
Kant zaman anlayna ve Heidegger'inkine kapal bir yant olan
Benjamin'in bu zaman teorisine gre, tarihsel zaman empirik bir deneyim
deil, metafizik bir deneyim ile kavranabilir. Benjamin, profan dzlemde
trajik zaman diye adlandrd doldurulmu zamana ilahi c;lzlemde mesiya
nik zaman der. Yukardaki emaya "zn zaman"nn bir Kronos, "Trajik
zaman"n ise bir Kairos olduu eklenebilir. Mesiyanik teolojide, kurtulua ve
sonsuzlua iaret eden Kronos, tarihsel - olaan zaman olan (en basitiyle
gemi - imdi - gelecek) Kronos'a kar kar. Kairos "tamamen doldurul
mu zaman" yani sonsuzluk (gemi - imdi - gelecek'in ayn zamanda bir
likte varolmas) demektir. Benjamin'e gre, Kairos ve Kronos'un seklarize
olu hali trajik zaman ve zn zamandr. Benjamin, Alman Barok dramn
daha iyi ekilde inceleyebilmek iin onu ncelikle Yunan trajedisiyle kyas
lar. Yunan trajedisi, mitik bir dzene yaslanr. Kahraman bu mitik dzene
meydan okuyan kiidir. Kahraman bekleyen ise lmdr. Benjamin lm ve
kendini kurban etme temalar zerinden hukuk ve egemenlik ilikisine dair
bir zmlemeye giriir. Trajedide kahramann kendini kurban etmesi, onun
eski yasa karsnda yeni bir yasa vazetmesine imkan tanr. Bu balamda,
trajik-olan kendini ancak dilsel dzendeki bir gereklik olarak ortaya koyar.
Benjamin, kahramann sessizlii esini, kendini kurban etme ve onun pey
gamberimsi can ekimesinin tamamlaycs olarak dnr. Buna gre, kah
ramann suskun kalmas, eski yasadan kopmasna imkan tanmaktadr. De
monik-olan mitik dzenle, bu sebepten tr, zdelemek imkanszdr.
Kahramann sessizlii ile balayan agonistik (yarmac / atmac) sre
kendini dzenin en demonik temsillerinden biri olan mahkeme nnde gs
terir. Kahramann yasa ile kopuu, bu mahkemenin konutuu dilin konu
ulmamas ile balar. Kahramann dzene kar knn temsil olduu tiyat
ro sahnesi ise aslnda kahramann yaratmak istedii yeni dzenin mahkeme
sidir. Benjamin'in gznde Sokrates figr antik trajedinin bir miladdr, zi-
walter benjamin 501

ra Sokrates ile birlikte kahraman sesini kazanr. Bu ses, muktedirin yasasnn


muhalifin nazarnda yeniden retilmesidir. Bylelikle, Sokrates'in ironik bir
ekilde tavrn gerekelendirme istei, kahramann dzene kar kndaki
fiili durumun nne gemi olur. Bunun anlam ise kahramann kendini ras
yonalize etmesi ile birlikte, onun trajik boyutunun yitmesidir. Alman Barok
Dram da kaynan bu mitik dzenin tarihselliinden alr, ancak bu sefer
sz konusu olan bir seklerleme srecidir. Barok dram yaptlar, din sava
lar, Reform ve Protestanlk gibi etkilerle evrensel dzlemde kaybolan bir
lik /btnlk srecini kendi bnyesinde yeniden tesis etme abasdr. Benja
min, bu btnl yeniden kurma dncesinin baarszlkla sonulanma
ya yazgl olduunu syler. Bylelikle, Alman Barok Dram artk tek politik
otorite haline gelen kraln ya da dier mutlak otoriterlerin egemenliini tar
bma mekan haline gelir (Benjamin, 2000d: 65-68). Benjamin, Cari Schmitt'e
yazd (ve Yazmalar kitabna dahil edilmeyen) bir mektupta, XVI. yzyl
daki egemenlik incelemesini yaparken kendisinin egemenlik teorisinden
faydalandn yazar. Schmitt, ancak 1956 ylnda yazd Hamlet ya da Hecu
be kitabnda Benjamin'e bir yant verir. Schmitt bu kitabnn hemen banda,
onu bu almay yapmaya iten yapttan birinin Benjamin'in mevcut a
lmas olduunu belirtir (Schmitt, 1992: 9-10). Yine bu almasnn bir eki
ni tamamen Benjamin'in egemenlik incelemesinin eletirisine ayrr ve Ben
jamin'in bu katksn ok deerli bulmakla beraber olduka eletirir (Schmitt,
1992: 98-109). Benjamin, Schmitt'in kavramyla ondan olduka farkl sonu
lara ulamay baarm demek, bu durumda daha doru grnyor. Buna
gre, Benjamin egemen znenin imkanszln ortaya koymaya alr.
Onun istisna hali okumas, devrimci bir politika imkannn aralanmasna a
lr. Antik trajediden farkl olarak, Alman Barok dramnda kahramann mer
kezi bir konumu yoktur. Benjamin'e gre insanlar ve onlarn oluturduu
kmelenmeler kahramann yerini alr. Barok dramda, mekan saray avlusu
olarak seilmitir. Genel konu, saray ii mevki, makam mcadeleleri, ayak
oyunlar, dirsek temaslar, kumpaslar, entrikalardr. Benjamin'in trajedi ince
lemesinde grlen eski evrensel dzenin yadsnmasnn yenisinin talep edil
mesiyle sonlamas sreci, yerine Barok dramda, ok dzlemli, ok hiyerari
li ve paral bir dzenin ikame edilmesine brakr. Her sarayn entrikas, o sa
rayn tekil evrenselliini gsterir. Evrensellik iddiasnda artk, bu paral te
killikler bulunabilmektedir. Benjamin, Barok dramda yas tutulann trajedi
nin lm olduunu syler. Anlamszlk, atalet (acedia) ve melankoli bu ya
sn tutulmasn pekitirirler. lm, Benjamin'e gre, artk eskisi kadar byk
anlamlar barndrmamaktadr. lmn de bu dilsel yarann ve adlandrma
yetisinin yitip gitmi olmasnn ardndan ii boalmtr, zira eskiden metafi
zik boyut tayan lm bundan byle zaten akp gitmekte olann bir paras
502 sekizinci blm

haline gelmitir (Benjamin, 2000d: 149-163). Oysa tm trajik mesele kayna


n lm ve kendini kurban etme durumlarndan alrd. Modem yaamn, bir
temsili olarak Barok dram, iinde bulunduumuz dnyann -akp gitmekte
olann, alegorik yasn tutmaktadr. Benjamin, bu durumu Calderon'un ve
Shakespeare'in oyunlarndan faydalanarak gstermektedir. "Entrikac" (Intri
gant) figryle Benjamin, oyunun gerek egemeninin, kral, prens olmadn,
tam aksine bu komik grnml entrikacnn olduunu syler (Benjamin,
2000d: 97-101). Egemen, doldurulmu zaman tamamen yok edebileceini
dnerek tm kararlar kendisi almaya alr, ancak Benjamin'e gre mo
dem dnyann bu olu ve yokolu denizinde bu kadar salam, krlganl
azaltlm bir iktidar dzlemi bulunmamaktadr. Oysa tm var oluunu var
olan durumun kaypaklndan alan entrikao, kuraldnn kural haline geldi
inin farkndadr. Benjamin, yapt zerinden okumaya alt modernlikte
u gerei saptar: Mutlak egemen yoktur. . . Benjamin trajik-olan ya da me
lankoli ile zn ve yas (Trauer) arasnda yapt ayrm zerinden, melanko
lik kraln tuttuu yas dile getirir. Melankoli, bir yandan dzen ve iktidardan
ayr dnlemezdir - yani politiktir. Dier yandan ise, bireysel aylakl, s
knty, almayan saray ahalisini anlatr. Kraln mutlak jl(tidarnn egemen
likle sonulanamamas ve muktedirin kendi alanna geri ekilmesi melanko
lik bir paradigma olarak belirir. Melankoliin kaybettiklerini, "talatrp"
[petrification], kendine bir seyir nesnesi [contemplation] haline getirmesini
Benjamin; "dnyay" ve "tarihi", "doann bir paras" olarak gren alegorik
baka bir rnek olarak dnr7. Benjamin'e gre, alegori bu barok dnemin
ve tm modern paradigmann sanat biimidir. yle der Benjamin: "Ykntla
rn eylerin alannda olduu neyse, alegoriler dncenin alannda da odur" (Benja
min, 2000d: 191) Benjamin, sembol ve alegori terimlerini, Alman Romantizmin
de Estetik Eletiri Kavram adl doktora tezinden de faydalanarak romantizm
den itibaren tartr. Alegori bir ifade hatta bir yazdr, ancak sanldnn ak
sine o bir imgenin, bir figrn ya da bir semboln temsili (Reprasentation)
deildir. Alegori bizzat bir fikrin ya da duyulurst-olann (suprasensible),
duyulur bir "sunma"sdr (Darstellung). Alegoriler, tarihsel oluta mutlak bir
zeminin, deimez hakikatlerin olmadn gsterirler (Benjamin, 2000d:
1 75-180).

7 "Tarih Kavram zerine" 9. tezdeki melein bak da tam olarak byle bir baktr: "Klee'nin "Ange
lus Novus" adl bir tablosu var. Baklarn ayramadg bir eyden sanki uzaklap gitmek Uzere olan bir me
legi tasvir ediyor: Gzleri fa/ta gibi, agz ak, kanatlar gerilmi. Tarih meleginin grUnU de ancak byle
olabilir, yz gemie evrilmi. Bize bir olaylar zinciri gibi grnenleri, o tek birfelaket olarak grr, ykn
tlar durmadan Ust sle ygp ayaklarnn nne frlatan bir felket.( . . . ) Ykntlar gzlerinin nUnde gge
dogru ykselirlcn, frtnayla birlikte aresiz, srtn dndg gelecege srklenir. te ilerleme dedigimiz ey,
bu frtnadr" (Benjamin, 2000c: 434; Benjamin, 1995: 43-44 ).
walter benjamin 503

Bu noktay Benjamin'in en nemli kavramlarndan biri olan "doa-ta


rih" (Natur-GeschichichteB) fikrine balamak mmkn grnyor. Hegel'de
"akln hilesi" neyse, Benjamin'de de "doa"nn tarihteki konumu odur. Doa,
tarih iine yerleir ve ona "donuk" bir imge sunar. Alegori de tarihin bir par
asnn, donuk ve doaya benzeyen boyutunu sunar. Adomo'ya gre, Benja
min bu kavramla, tin (Geist) ve doa ya da tarih ve doa olarak ayrmn kal
drr yerine "tarihin ve doann somut birlii"ni geirir. Adomo "doa-tarih"
kavramndaki "doa"dan ne anlalmas gerektiini sylerken, bu terimin
mitik-olan (das Mythische) olarak evrilebileceini syler. Nasl ki trajedide,
kahraman iinden kt mitten kurtulup, kendi kaderine kar zaferini ilan
ediyorsa, Barok dramda da tarih kaybeder, doa olur - yani mit olur. Bu tari
hi yenen doann ona olan ikinliidir. Tarih, doann gc, kaderi olarak be
lirir. Barok dram, trajedinin kurtulduu demonik gce teslim olur. Alegoride,
tarih tpk bir "l doa" olarak grnr. Benjamin, doa ve tarih arasndaki
bu ilikiyi alegorilerin diyalektik ileyii ile yakalamaya alr. Benjamin'in,
daha sonra gelitirecei "diyalektik imgeler" kavramnn kayna da alegori
nin bu yorumlamasdr. Benjamin, bu almasnda, sanat yapt zerinden
profan dzen ile ilahi dzen ve seklerleme ile tarih arasndaki gerilimi ya
ayan, bunlar arasndaki gerilimleri bireysel ve kolektif bnyesindeki yrtl
malarla grnr klan modem insann ve modem dnyann felsefi bir incele
mesini yapmtr.

Benjamin'de Sanat Yapt ve Hakikat: Edebi Kavga ve Felsefi Strateji


"Dnyann sezgi ile kavranlm (en kk) nvesi, onun geride btn kalan gerek
liinden daha ardr". Benjamin bir ilk felsefe olarak dnd dil felsefesi
nin tezahrlerini en ok sanat alannda grmekteydi. Onun "Hlderlin'in ki
iiri" (1914-15), Dostoyevski'nin Budala's (1917), Alman Romantizminde Este
tik Eletiri Kavram (1919) ve Goethe'nin Gnl Yaknlklar (1922) gibi alma
lar, bu ilikiyi ele ald ilk somut giriimleri oldu. zellikle Hlderlin dene
mesi, Benjamin'in kendi yntemini ortaya koymasna imkan tanmtr. Buna
gre, Benjamin ne filolojik ne biyografik bir yntem izlemektedir. O, yazarn
"dnya gr"n bulmaya da almaz. Onun yapmaya alt, Goet
he'nin ierik (Gehalt) olarak adlandrdn bir "hakikat ierii" olarak deer
lendirmektir (Benjamin, 2000a: 91-92). Kant'n Yarg Gc'nn Eletirisi mese
lelerinden hareket eden romantizm almas ve Hlderlin denemesi, temel
bir aray ierisindedir: "Gzel" nedir? Gzel nasl tanmlanabilir? "Gzel"
(geleneks felsefenin terimleriyle) ve hakikat ilikisini, genel bir ontolojik ha-

8 Adomo'nun Benjamin'den en ok etkilendii, zerine bir yl ders verdii ve Olumsuz Diyalektik kita
bnn bir blmn oluturan kavram "doa-tarih" kavramdr. Bkz. (Adorno, 2001)
504 sekizinci blm

kikat teorisine gnderme yapmadan nasl dnlebilir? (Benjamin, 2000a: 91


- 124). Benjamin tm sorular, "beeni" den yola kmayan, "yapt" eksenli bir
stetik teori reterek cevaplandrmaya alr. Benjamin'in bu konu zerinde
ki grlerinin olumas ve ekillenmesinde en byk etki Goethe'ye aittir.
lk-romantikler zerine yapt almalarnda ortaya koyduu meseleleri
Goethe zerine gelitirdii dnmlerle daha blirgin hale getirmitir. "Go
ethe'nin Gnl Yaknlklar" denemesi, kavramsal dzlemde belirtilecek olu
nursa sanat yapt ve hakikat ilikisini irdeler, ancak bu irdeleme felsefenin
alldk slubu ile yaplmaz. Sanat yapt eletirisi, bizzat felsefenin alanna
bir giri nitelii kazanr. Bu balamda, Benjamin, sanat yaptnda "eysel ie
rik" (Sachgehalt) ile "hakikat ieriini" (Wahrheitsgehalt) ayrt eder (Benja
min, 2000a: 274-275). Ona gre, eletirinin grevi, bir yaptn hakikat ierii
ni bulmaktr; buna mukabil basit bir yorum (Kommentar) eysel ierikle u
rar. Benjamin'e gre, yaptn esas taraf onun hakikat ieriindedir. Felsefi
soruturmann, sanat yaptna ynelik ilgisi buradan kaynaklanr. Benja
min'in sanat yaptna ynelik en temel ilgisini o yaptta, felsefi bir meseleyi
ele alabilme imkan oluturur. Benjamin, yaptta, evresel bir ilgiyi yakalaya
rak ele alnan felsefi meseleyi, tarihsel balamna yerletirmeyi hedefler. Peki
Benjamin neden bu tarz bir yntem izler? nk Benjamin'e gre, sanat ya
p!J., felsefenin dorudan giriinin olmad "metafizik" bir hakikat alannda
bulunulmasn salar. Bylelikle Benjamin, sanat yaptna bir otonomi vermi
.oltir. Benjamin, barok dram almasn tamamladktan sonra, bak asn
edebi ve politik avangard almlara evirir. Bu dnemde artk davurumcu
luk, gerekstclk, Proust, Kraus, Kafka, Brecht ve sinema gibi yeni ilgi
alanlar vardr. Bu yeni ilgi alanlar karsnda Benjamin, kendi sanat ve haki
kat kavrayn gelitirme ve deitirme arzusu duyar. Onun 1924-25 yllar
na kadar dnd haliyle, dil felsefesi onun "ilk felsefesi"dir. Gerek bir
dil ise sadece Tanr ile iletiime geer ya da dil insann zn onun adlandr
ma yetisi sayesinde aa vurur. Benjamin, iletiimin imkanszl temas ze
rinden etkileime kapal bir kavray gelitirmiti, ancak onun avangardlar
dan renmeye balad yeni bir ey vard. O da almlama (reception) mese
lesidir. Avangard sanat almlayan zerinde etkide bulunmay ve onu eyleme
geirmeyi hedeflemektedir. Oysa Benjamin'in bu tarihe kadar gelitirdii sa
nat anlayna gre, sanatn kendi varlnda tzsel bir ekilde hakikati barn
drd dnlrd. Benjamin'in eski sanat kavray tz zerinde durur
ken, yeni ilgilendii sanat eilimleri hakikati eylem alannda dnmektedir.
Artk Benjamin, sadece Tann'nn iletiim iinde olduu bir dil yerine, kamu
sal bir iletiim alan tahayyl etmeye balamtr. Selamet (salut), saf dil, evi
ri gibi temalar yerini doa-insan karlamasndan meydana gelen sorunlara
walter benjamin 505

brakmhr. Dil meselesi "aura" / hale ekseninde dnlmeye balanmhr.


Benjamin, yine bu tarihten sonra "sanat yaph" kavramn temel gnderi nok
tas yapmhr. Benjamin'in yaphndaki bu dnmn balad yapt onun
Tek Ynl Sokak kitabdr. Pasajlar almas'na kadar kullanaca temalar ve
metodolojinin izlerini bu almada grmek mmkndr. lk kez bu kitapta,
teolojik vurgunun geri ekildii ve avangard meselelerin kiisel yaanh ve ha
fza ile i ie getii yeni bir pencere ald saptanabilir. Yaanh, deneyim,
hafza, ehir, ocukluk gibi kavraylarn n plana kt bu yapt Benjamin'in
yeni almlarnn habercisidir (Benjamin, 2000e). "Kitsch Onirique", "Gere
kstclk", "Proust mgesi zerine" gibi denemeler Benjamin'in avangard
meselesi ile uran tipik olarak gsteren almalarndandr. Benjamin'e g
re, gerekstcler sunduklar imgeler ve bu imgelerin oluturduklar me
kanla, bize dolaymsz bir devrimci etkinlik imkan yaratrlar. Benjamin'in
doktora tezinde ele ald Erken Alman Romantikleri'nin de benzer bir k
noktas vard (Benjamin, 2002b). Onlar Fransz Devrimi'nden karsadklar
politik iddialarn, tamamyla estetik bir alana aktaryorlard. Benjamin, ger
ekstclerde, Avrupa'daki radikal zgrlk syleminin en son ifadesini
grr. Benjamin'e gre, onlarn devrim iin gerekli hayal gc, d, uyanma
glerinin aa karabildiklerini dnr. O, bu metninde adlandrma yeti
sini "mit" ile ikame eder. Benjamin, "Kafka", "Kraus" ve "Proust" metinlerin
de, gerekstcler zerine incelemesindeki bak asndan faydalanr. r
nein, Proust metninde Yitik Zamann Peinde'nin edebi yaps ile ilgilenmez
(Benjamin, 2000e: 136 - 155). Onu bu yaptta daha ok ilgilendiren toplumsal
fizyonomi, imgenin stats ve zamanla ilikili olarak hafzann konumudur.
Buradaki hafza analizlerini, Benjamin daha sonra kendi devrimci politikas
nn kurucu bir unsuru olarak dnecektir.

VIII. "Teknik Yeniden retilebilirlik anda Sanat Yapt"


"Teknik yeniden retilebilirlik anda sanat yaph .almas (.. .) [Benja
min'in] saldrganla zdelemesi anlamna geliyordu" (Adomo, 1999: 56). Benja
min'in en ok ses getiren denemesi olan "Teknik Yeniden retilebilirlik a
nda Sanat Yapt", sanatn gncel durumlarnn politik ve toplumsal bir
balamda sorgulanmasndan, onun geleceine ve muhtemel politik almla
rna kadar birok noktay bnyesinde barndrmaktadr. zellikle de gncel
altyapsn, faizmin "politikay estetikletirmesi"nden almaktadr. Benjamin,
bu metninde, devrimci durutan, estetii politikletirmesini beklemektedir.
Bu metinde temel bir meseleden hareket edilir: Hale (aura) ve hale yitimi...
Hale, basit olarak bir yaptn ya da bir znenin evresinde yayd zgnlk
(Echtheit) olarak tarif edilebilir (Benjamin 2000c: 271 - 273). Bir yaptn hale-
506 sekizinci blm

si, ona ne denli yakn olunursa olunsun, o yapta dair bir uzakl bildirir. Ona
etrafndaki dier eylerle :nesafe koymasna yol aan bir alan yaratr. Bu da
her yaptn kendine zgdr. Modem an temel eilimi ise biricik olann bi
ricikliinin yitmesi ve uzakln teknik imkanlarla alabilir hale gelmesidir.
Modem, bir nesne etrafnda insan zihninin varsayd halenin yitmesine yol
aar. Modemin bunu yapmasna imkan tanyan ey de tekniin gelimesidir.
Teknik sayesinde, bir nesne ya da bir sanat yaptn sonsuz sayda oaltmak,
yeniden retmek mmkn hale gelmitir. Bu da sanat yaptnn, geleneksel
tanmlar ierisinde bulunan biricik olmas durumunu iermez. O halde, Ben
jamin hale yitimi karsnda nasl bir tutum alr? O bunu sanatn ve sanat ya
ptnn yitimi ile zde mi tutar? Benjamin'in 1935 tarihli metninin zgnl
, sanatn bu deimekte olan hallerini ve yeni tanmn vaktinde sezmi ol
masndan gelir. Benjamin, hale yitimi karsnda bir yandan melankolik bir
tutum taknsa da, dier yandan yeni olandaki tm avangard - devrimci pers
pektifleri, yeni sanat imkanlar sezmeyi baarmtr. Fotoraf, sinema, bunla
n n gelimesiyle kendisini yeniden dnmek zorunda kalan resim sanat ve

tm bu yeni alanlarn teknik imkanlarla kendisine "kitle" alannda yer bul


masn, Benjamin, politika asndan olumlu bir ilev stleneceini dnr.
Benjamin'e gre, tekniin imkanlaryla sanatn yaygnl , mas ve sanat yap
tnn kitle ile iletiime girme frsatlarnn artmas, bir devi sanatn demokra
tiklemesidir. Artk herkese alan sanat, eski kutsiyet balarndan kopmu
tur. Hale yitimi, teolojik ritellerin seklerlemesi anlamna gelmektedir. Ha
le, profan bir aydnlanma (illumination) srecine tabi tutulmutur. Benja
min'in en ok mit balad yeni sanat dallarndan sinema, insann modem
le yzlemesinin, onun dinamikleriyle i ie gemesinin bir aa kmasdr.
Sinema, modem insann gndelik yaam ve politikada iddetli bir ekilde
maruz kald "ok yaantsnn", insan tarafndan asimile edilmesinin frsa
tdr. Benjamin'e gre, sinema modem insann, ihtiyac olan estetik algnn
meru biimini salamaktadr. Ksaca, sanat yaptnn teknik olarak yeniden
retilebilmesinde Benjamin, demokratikleme imkan grmektedir. Ador
no'nun Benjamin' de kar kaca noktalardan biri de bu olmutur, zira Ben
jamin sanatn kitlesellemesi olgusunu, sadece ilk halleriyle grebilmitir. Bu
sebepten tr, onun gznde teknik yeniden-retilebilirlik her zaman ko
lektif bir arm yapmtr. Benjamin, kolektivitenin sanatsal almlamas ile
onun politik praksisi arasnda bir ba kurulabileceini ve bu ban devrimci
bir balamda ekillenebileceini dnmtr. Oysa Benjamin, II. Paylam
Sava sonrasnda ve daha sonraki aamalarla, teknik gelimenin bireyi ko
lektiviteden koparan unsurlardan biri olduunu gzlemleme imkann bula
mamtr. rnein Benjamin iin sinema hep birlikte izlenilen ve izleyenlerin
waller benjamin 507

zihin dnyalarnn ayn anda harekete getii bir mekansallktr. Oysa "ev si
nemas", "Dvd" ve "a zerinden indirme" gibi teknik gelimeye dayanan
bulular, bireydeki kolektif sinema algsnn tam aksinin olumasna yol a
maktadr. Ayrca, Adomo'nun perspektifi ile baklacak olunursa, Benja
min'in bu bak asnn, "kitle kltr"nn yavan bir toplumsal ortam ya
ratlmasnn, bu ortamn kitleleri politik anlamda maniple edip, "btny
le ynetilmi bir dnya" ortaya koymas gereini henz tam olarak incele
yemediini sylemek mmkn olabilir (Horkheimer / Adorno, 2000:
129-177). Benjamin, teknik ve sanat ilikisinde yeniden-retilebilirlik zerin
den bu srece olumlu bir anlam atfetmektedir. Benjamin eer bu ilikinin ile
riki aamalarn deneyimleme imkanna sahip olmu olsayd phesiz olum
suz taraflarna ilikin incelemelerde bulunurdu. Zaten 1940 tarihli "Tarih
Kavram zerine" metni Benjamin'in bu durum karsndaki olumlu tavrn
terk ettiini de ortaya koymaktadr. Benjamin'in 1935 metninin en nemli
alm, sanatn kutsiyetini yitirmesi, sanatnn toplumsal konumu gibi ko
nular birok avangarddan nce tartmaya am olmasdr. Bu ynyle,
mevcut metin gncelliini srdrmektedir.

IX. Tamamlanmam bir Materyalist Okuma olarak Pasajlar almas

"Her a bir sonrakini dler".

Michelet, yaklak 1000 sayfalk bitmemi bir alma olan Pasajlar, 1935 ve
1939 sergisi olmak zere iki sergi incelemesinde, A'dan Z'ye kadar kodlan
m 25 balktan, a'dan r'ye (c, e, f, h, n, o, q, s, t, u, v, w balklar mevcut de
il) kadar kodlanm 10 balk, proje notlar, taslaklar ve eklerden olumak
tadr (Benjamin, 2002a). Kodlanm balklar Benjamin'in, btnlkl bir
metin haline getirmek istedii yzlerce alntdan meydana gelmektedir. Ba
lklar altnda, alntlar dnda Benjamin'in konu ile ilgili dnceleri, aforiz
malar ve notlar bulunmaktadr. Benjamin'in Baudelaire zerine denemele
ri bu alma ile paralel olarak yrtlm almasnn rnleridir. XIX.
yzyln rettii fantazmagorik evrenin bilinlenmesi, dleri, uyan gibi
temalardan hareketle, Benjamin tarihsel materyalist bir yntemle, Paris Pa
sajlarnn, fotorafn, Baudelaire iirinin, Haussmann plannn yaratt top
lumsal mekann, XIX. yzyln bakenti olarak Paris'in, maazalarn ve so
kaklarn dili zerinden meta fetiizminin bir incelemesini yapmaya alr.
Benjamin, XIX. yzyln Paris'inde, pazara teslim olmu sanatn aslnda ge
mi kuaklarn dlerinin zerinde kurulduunu ve de gelecek kuaklarn
topyalarna brndnden bahseder. Bu dlerde, Benjamin ortak bir ko
lektif bilindnn ifadesini bulur. Benjamin'e gre, bu ortak kolektif bilin-
508 sekizinci blm

d imdinin zamannn kusurlar ve hasarl noktalar zerinden snfsz bir


toplumu ortaya koyma imkann barndrr (W kitab) (Benjamin, 2002a: 63
665) Onun asndan, pasajlar, tekniin ve metann sanah tm plakl ile
.

zgrletirmek asndan birer eiktirler. Benjamin'in pasajlar incelemesi ile


esas yapmak istedii, modernliin btn sembollerini, iaretlerini ortaya ko
yarak Aragon'un deyimiyle "modern mitolojiyi" ve ondaki "diyalektik b
ycl" (feerie dialectique) ortaya karmakhr. Benjamin, bir yandan XIX.
yzyln makine ve endstri eksenli gelimesindeki fantazmagorik boyutla
rn ele alr, dier yandan ise, il. mparatorluun "zenginlein" (Enrichissez
vous) slogan ya da Blanquici proleter direnileri gibi toplumsal ve politik
kavgalarn inceler. Tm bunlarla amac, XIX. yzyln diyalektik materyalist
tarihini yazmakhr. Montaj ve alnhlama9 teknii ile yazlmaya balanan Pa
sajlar almas, idealist ya da pozitivist tarih anlaylarnn eletirisini pratik
olarak yapar. Benjamin, halesini yitirmi bir an tarihini dleri zerinden
yazmak gibi bir abaya girimitir. Ona gre, Paris'in sokaklarnda tm mo
dernlii kristalize eden bir yaam gelimekteydi. Sz konusu/olan mekanla
rn hzlca kat edilebildii, eylerin gelip-geiciliinin artt bir adr. Ben
jamin bu modern ehir yaamn, dnyay dolaymsz bir ekilde plak gz
leriyle seyreden birisinin gzlerinden deil, gaz lambalar alhnda yryen
aylan (flaneur) baknda, anlatmay semitir. Aylak, nesneleri meta de
erlerinin dnda grebilmeyi baarr (Benjamin, 2002c: 57 - 100). Benjamin
aylan yzlerce nesnede, onlarn nesne olarak deerleri zerinden (sezgisel
olarak) bir devrimci boyut yakalamasn deerlendirir. Modern insan, "Hika
ye Anlatcs"nda ("Deneyim ve Yoksulluk" denemesinde) da bahsedildii
gibi "deneyim" (Erfahrung) yitimine urayan ve bunu ok yaants (Erleb
nis) ile ikame edendir (Benjamin, 2000c: 114 151). Benjamin dncesinde
-

ki romantik ve melankolik boyut, kaynan biraz bu deneyim yitimindenlO


alsa da, Benjamin muhafazakar bir gemi algsna sahip deildir. Modernli
in ok yaants ierisinde de devrimci almlar arar. Benjamin, bu aray
n en ok da Baudelaire zerine yazd "Baudelaire'de Baz Temalar zeri
ne", "Baudelaire'de kinci mparatorluk Paris'i" ve "Zentralpark"ll deneme
lerinde srdrr. Benjamin, bu denemelerde Baudelaire'i, kinci mparator
luun, toplumsal ve hayali sahasna yerletirir. Burada komplocular, Blanqu
iciler, III. Napolyon grnrler (Benjamin, 2002c: 40 - 41). Benjamin, dikkati
Baudelaire yaptndaki isyanclarn, dlanmlarn, devrimci Paris'in "diya-

9 Bu kavramlar bir sonraki balkta ele alnacaktr.


10 Onun "Berlin'de ocukluk" kitab, bu deneyim yitiminden geride kalanlar toplama abas olarak
yorumlanabilir.
11 Aforizmalardan olumaktadr.
watter benjamin 509

!ektik imgeleri"ne ekmektedir (Benjamin, 2002a : 479). Benjamin, Baudelai


re metni zerinden gemie dnk bak ile ondaki devrimci anlar sezme
ye almaktadr. Yine bu yaptta; airin yeteneini pazarda satma zorunlu
luunun air tarafndan fark edilmesinin, airin kendi yeteneinin metala
hrma olgusuyla, fahielik olgusu arasnda benzerlii irdeler. Benjamin'e g
re, modern toplumda air, esrimi kalabaln iinde pasif bir aylaktr (Ben
jamin, 2002a : 434 - 472). air, ayn zamanda modernliin kahramanlarndan
biridir. air, kavgasn, modern ehirde karlat yzlerce okla yaayarak
verir. Benjamin ok irdelemesinde, Baudelaire, Proust, Bergson ve Freud
okumalarnn bir kyaslamasn yapar. Ona gre, anmsama yetisinin yitiril
mesi, deneyim yitimine de yol amtr. Baudelaire'in gznde "kalabalk"
aire snma imkann verir ve bu imkan zerinden Benjamin, Baudelaire' de
olas bir deneyimin nvelerini aratrmaktadr (Benjamin 2002c: 149 - 208).
Benjamin'in Paris zerine yazd yazlarda kulland diyalektik materya
lizm, Adorno ile yazmalarnda ciddi tarhmalara yol aar. A.B.D.'deki
Frankfurt Okulu, kendi dergisinde Benjamin'in tek gelir kayna olan yaz
larn "teorik" gerekelere snarak yaynlamay reddeder12. Adorno, Benja
min'in ynteminin yeterince materyalist olmadn, teorik yetersizlii bu
lunduunu ve dolaymlarnn eksik olduunu yazmhr. 10 Kasm 1938 ta
rihli bu mektubunda, Adorno Benjamin'in "by"ye fazla yakn olduunu
syler13 (Benjamin, 1979-II: 267-274). Adorno'nun bu mektubu ve enstitnn
bu tavr, Benjamin'de ciddi krgnlk yaratmtr14.
Ksaca, Benjamin, Baudelaire'in yapt zerinden btn bir modernli
in, modernliin kurucu temalarnn, yaamsal rglerinin ve dlerinin bir
incelemesini yapmtr. Pasajlar almas'nn edisyonunu yapan Rolf Tiede
mann ise, yazd giri yazsnda, Benjamin'in eer bu almasn bitirebil
seydi, XIX. yzyln materyalist yntemle tarihini yazmay baarm olacan
dan sz eder (Benjamin iinde Tiedemann, 2002a : 11-32).

12 Bu reddin altnda imzas olan isim, Benjamin'in doentlik tezinin reddedilmesinde de pay olan
Horkheimer'dr. Horkheimer'n reddini felsefi gerekelere dayandrma ii Adomo'nun zerinde kal
mtr.
13 Oysa ayn Adorno'nun Benjamin hakknda yazd hibir yazsnda ya da Benjamin'e referans ver
meksizin onun kavramlanndan faydaland metinlerinde, bu tarz bir eletirisi yer almamaktadr.
1955 tarihli, "Benjamin'in Yazlanna Giri" adl metninde Adomo, Benjamin'in almasna ynelik
1938 tarihli yorumlamasndan btnyle vazgemi gibi grnmese de, onun yaptna daha hakka
niyetli bir bakl gelitirmitir.
14 Jacques Derrida, 22. Eyll. 2001 tarihinde Frankfurt'ta "Adomo dl" alrken bile bu klrgnl
Benjamin'in Theodor W. Adomo'nun ei Gretel Adomo'ya yazd bir mektuptaki "fichu" (berbat,
bitmi, midi kalmam) szc zerinden bir sylem kurarak konumasn yapar. Derrida'nn
metnini "fichu" ekseninde gelitirmesi olduka anlaml durmaktadr.
51 O sekizinci blm

Benjamin'de Politika Teorisi ve Tarih Kavram

"Tarih sadece byk bir yasoyunudur".

Benjamin'in en son kaleme ald almas olan "Tarih Kavram zerine"s,


18 tez ve 2 ekten olumaktadr. Onun bu almasn, tm yaphnn bir zeti,
bir z olarak nitelemek mmkn grnmektedir. Btn felsefi yolculuu
boyunca ele ald tm meseleler burada, tarih ve politika balamnda yeni
den ele alnmaktadr. Bu balamn tarihsel ve gncel altyapsn ise il. Payla
m Sava oluturur. Bu savan yava yava kendini gstermeye balayan
yz Benjamin'in metnindeki meseleleri ele aln da belirlemitir. Sava, bu
felaket havasn destekleyen gelimeler zellikle de Sovyetlerin Nazilerle
yapm olduu ittifak, Avrupa'nn bilindik ehresinin baka bir eye dn
m olmas tezlerin kaleme alnnda etkili olmutur. Ancak Benjamin'in ya
am son bulduunda onun henz bilmedii "kamp" gerei vardr. Benja
min, "Yahudi" olmas dolaysyla zaman zaman bir yerlerde zorla alkoyul-
'
mu olsa da Birkenau, Auschwitz gibi temerkz kamplarndan bihaberdi.
"Dman"n, Bah aklcl ile sistematik olarak yok edildiini duymamh.
Bu sebepten tr onun "Tarih Kavram zerine" tezlerinde kamp inceleme
si yoktur ancak bunun yaplmasna yardmc olacak ngrler, kavramlar ve
kukular mevcuttur. Onun zellikle 10, 11, 12 ve 13. tezlerde yapt gncel
politik tutumlarn (zellikle de kendini "sol" olarak tantan politik tutumla
rn) eletirisi bu tarz bir incelemeye imkan tanmaktadr. Benjamin, ilgili tez
lerde konformizm, teknoloji, doarun sanki snrszm ve tketilemezmi gi
bi smrlmesini ve alma kavramlarnn eletirileri zerinden "akntnn
ynnde" krek eken, politik tutumlarn maskesini drmeyi dener. Fela
ketin bir ncesi olarak denilebilecek bir zaman aralnda Benjamin, Alman
sosyal-demokrat hareketinin, Nazizm ile ortak noktalarn ifa ederek felake
te giden srecin dinamiklerini yetkin bir ekilde kavrar. Ona gre, bir politi
kay "muhalif" klan ey, o politikann hkmeti / ynetimi ele geirmek iin
savunduu ideolojiler deil, bizzat yaamla, doayla ve toplumla gelitirdii
iliki pratikleridir. "Tarih Kavram zerine", bu tarz bir muhalif politikann
oluturulmas iin ciddi bir dnm kaynadr. 18 tez ve 2 ek'in, birbirleri
ni dolaymsz izleyen bir dnce aknn olmamas, tezlerin zerinde dur
duu meseleler deerlendirilerek konu balamlarnn yorumlama ile olutu
rulmasn zorunlu klmaktadr. 1-) Teoloji - Materyalizm Sorunsal "Benim d
ncemin teolojiyle olan ilikisi, kurutma kadnn mrekkeple olan ilikisi gibidir.
Mrekkep, kurutma kfid tarafndan tamamen emilir. Ama eer, mrekkep kendini

15 Bu metni nceleyen almalar olarak, "HikAye Anlahos" ve zellikle de "Eduard Fuchs: Koleksi
yoncu ve Tarihi" baklmas gereken nemli denemelerdir.
watter benjami 511

tamamen kurutma kfidna braksayd, yazlm hibir ey de kalmazd". lk tez,


Benjamin'i srekli megul eden teoloji bahsi zerinde alr. Burada, tarihsel
materyalizmin, teolojiyi kendi hizmetine almas gerektiini savunur (Benja
min, 2000c : 427- 428). Bu nermede, Benjaroin iki tane farkl tarihsel mater
yalizm ayrt eder. Bunlardan. birincisi trnak iinde kulland, var olan sosya
lizmlerin ve mevcut politik hareketlerin kulland anlamda tarihsel materya
lizm, tekisi ise kendi projesinin bir paras olan materyalizm. Bu ayrm
nda nerme tekrar ele alndnda, temel bir soru ortaya kar: Acaba, Ben
jamin teolojik-olan kurtarmaya m almaktadr? Bu soruya verilecek yant
olumsuz olmaldr. Benjamin, aslnda Orta adan beri bilinen bir mottoyu
"teolojinin hizmetkar" (ancilla theologiae) tersine evirmektedir. Benjamin,
teolojideki mesiyanik, ykc, devrimci gc / iddeti materyalist bir devrimci
politika lehine kullanmay hedefler (Lwy, 2001: 32-33). Benjamin bu nokta
da "tarihsel materyalizm"e iki temel eletiri getirir. Bunlardan birincisi, varo
lan "tarihsel materyalizmin" dini olann hizmetinde olduudur, zira devrim
gnne yaplan vurgu, neredeyse teolojideki hkm gn, mutlak gelecek ve
tarihe ikin yasa anlaylarnn seklerlemi bir halidir. Benjamin bunu poli
tik bir dogmatizm olarak grr. Bunun iin teolojinin hizmetindeki bir "tarih
sel materyalizm" yerine, tarihsel materyalizmin hizmetindeki bir teolojiyi,
devrimci politikann projesine dahil eder. Benjamin'in "tarihsel materyaliz
me" getirdii ikinci eletiri ise, onun bilim ve ilerleme dncesine duyduu
snrsz inan ile dinin yanlsamalarn (Schein) aabileceini dnmesidir.
Benjamin, bilime olan gvenin de dini inan gibi bir sistematikten beslendii
ni, bu sebepten tr de "tarihsel materyalizm"in kendi zaferini ilan etmede
acele davrandn ifade eder. Oysa "tarihsel materyalizm", henz iinde bu
lunulan felaket ann bu bilimci- ilerlemeci kavrayla olan alakasn ve de
bu an muhasebesini yapmamtr. Buna karn Benjamin, gerek bir tarih
sel materyalizmin teolojideki canl ve etkin taraf, ondan almasn gerektiini
savunur. 1920-1921 tarihlerinde yazlm "Teolojik-politik Para"16, Benja
min' de bu meselenin hi de yeni olmadn gsterir. Benjamin, bu metninde
biri mesiyanik dieri profan olmak zere iki zaman anlayndan bahseder.
Yazar, bu iki zaman anlay arasnda bir uyum olduunu dnr. Benjamin
yle der: "Yalnzca Mesih'in kendisi btn tarihsel oluumu tamamlayabilir. (. . .)
te bu sebeple, hibir tarihsel gereklik kendini mesiyanik dzlemle kendiliinden ve
kendi aracl ile iliki kurmay isteyemez" (Benjamin, 2000a: 263). Benjamin'in
kavrayna gre, tarihin gcnn nihai telos'u mesiyanik kralla ulamak
deildir. Mesiyanik krallk, bir ama (Ziel) deildir, fakat o bir son (Ende) bul-

16 Bu metnin yazlma tarihi iin Adomo 937 tarihini gsterir, ama burada bir yanl anlalma sz ko
nusudur. Benjamin, "Teolojik-politik Para"y kesin olarak 1920-1921 yllannda yazmbr (Benjamin,
2000a: 263-265)
512 sekizinci blm

madr. Bu sebepten tr de profan dzen, Mesiyanik dzleme referansla


oluturulamaz. Mesiyanik dzenin, profan dzene dayatb bir yasa (Gesetz)
yoktur. Tann, tarihsel oluu belirleyen bir yasa vazetmemitir zira o, bu tari
hin sonundadr. Benjarnin, bu fikrini "Tarih Kavram zerine"nin B ekinde
srdrr: "zamann her saniyesi, Mesih'in ap girebilecegi dar bir kapdr", yani
Mesih tarihin mutlak amac deildir, o her an burada ve imdi olma imkan
dr (Benjamin, 2000c: 443). Her an, profan zamann tamamlanma ansn ihti
va eder. Benjamin'in imdinin zaman Oetztzeit) kavram bu iki zamann ke
simesi olarak, yani profan zamanla mesiyanik zamann bir bulumas olarak
karmza kar. Benjamin, bu nokta zerinden mutluluk fikrine geer. kinci
tezde ve yine "Teolojik-politik Para" da, profan dzenin bir mutluluk fikrine
gre ynlendirilmesi gerektiini ve bu fikrin kurtulua ikin hale gelmesinin
nemini anlabr (Benjamin, 2000c: 428). Buna gre, kurtulua ikinlemi mut
luluk fikri, tarihin mesiyanik tamamlanmasdr.
2-) Mevcut Tarih Anlaylarnn Eletirisi: Benjarnin disiplin olarak ta
rihin baz postulalannn, tarihteki olularn kavranmasndan ziyade, hakim
zihniyetin karlarna hizmet ettiini savunur. Modern tarih disiplininin ilk
postulas, "gemite olanlar oldugu haliyle" tasvir etmektir; 16. tez] (Benjamin,
2000c: 431). Bu dstur bilimsel olmann ilk koulu olarak gsterilir. Bu ba
lamda, tarihiye bir olay anlahrken hpk bir doa bilimcisinin laboratuara gi
rerken ceketi vestiyerde brakp, beyaz nlk giymesi gibi, nyarglarndan
syrlmas tlenir. Dahas, yaad gn silip atmasnn ve ele ald olgu
nun ardndan gelien dier olaylan unutmasnn zorunluluundan bahsedi
lir. nceledii olgunun Benjamin'in 14. ve 17. tezlerde belirttii gibi homojen
ve bo bir zamanda getiini tasarlamaldr. Buna gre, birbirinden bamsz
olarak tasavvur edilen olgularn- bir doabilimcinin tavryla, bir araya getiri
lip toplanmasyla tarihi akn kavrand yanlsamasna kaplnr. Benjamin'e
gre, tarihselcilik, tespih eker gibi olgular sralar, orada saptadn iddia et
tii nedensellik ilikileri ile yetinir [Ek A] (Benjamin, 2000c : 442 - 443) . St.
Augustinusu tarih algs hep i bandadr, zira ezeli ve ebedi bir gemi su
nulur [16. tez] (Benjamin, 2000c : 440 - 441). Tarih biliminin bu tarih anlay
na, insanln bo ve homojen zamanda durmakszn ilerledii varsaym da
eklenebilir. Bu sonsuz ilerleyiin zamannda, tarihi kendine doa bilimleri
nink.i gibi bir laboratuvar yaratmaya alr.
Diltheyci "Einfhlung" (Empathie, duygudalk) [7. tez] kavram bu
tarih anlaynn ynteminin kaynadr. Dilthey'a gre "ben" kendisini silip,
bu yolla tekinin benini tamamyla anlama kapasitesine sahiptir (Benjamin,
2000c : 431 - 433). Bu benin kendisini balamszlatrabilmesi anlamna gelir.
Bununla kast, benin kendi nyarglarndan, tarihselliin, gelenein onun
zerindeki otoritesinden btnyle syrlabilmesi anlamna gelir. Dilthey'n
walter benjamin 513

giydii, bu szde beyaz nln ad empatidir. Ona gre kendisini balam


szlahran ben, gemii yeniden yaayabilir (Nacherleben). Tarihselciliin ye
niden yaama kavram pozitivist tarih biliminin ngrd gibi nasl yaan
msa yle anlayabilmektir. Gemi, imdi klnr. Halbuki gemiin yinelene
bilir olmas doa bilimlerinin yntemidir, amac da olgular aras yasalar bul
makbr. Tarihte yasalar bulmay istemek de onu doa bilimi olarak tasarla
makhr. Benjamin, bu tarz bir empatide-insani etkinliin tarih iinde yalhlm
bir ierie dntrldn dnr (Tedemann, 1987: 145-146). Bu da
onu l bir malzemeye dntrr. Dilthey, tarihi dnce ile eitleyerek san
ki tarihte etkinlik yokmu gibi yapar. Bunun da sonucu tarihin nazari (con
templative: seyirsel) bir kavrayla anlalmaya allmasdr. Tarih, Zihnin
nesnesi deildir. Etkinliksiz bir tarih Benjamin'in karsna kh tarih anla
ydr. Benjamin'in eletirdii ikinci nokta, bu tarih anlaynn kurtulu (Er
lsung) midini (Hoffnung) imkan olarak kendisine tasa edinmemesidir. (Ti
edemann, 1987: 146). Bu tarih anlay, gemie ynelme tarznn bir uzants
olarak imdiyi deitirmeye ynelik her tr praksisi kategori olarak saf d
eder. Benjamin'e gre kurtulu midi tamayan her tr tarih anlay galiple
rin zaferini olumlar, salamlatrr. Benjamin'e gre, gemiin imgesi bir de
falkhr; o yakalanamaz, yeniden yaahlamaz [5. tez] (Benjamin, 2000c: 430).
Ksaca, tarihinin gemii nasl yaanmsa yle kavrama giriimi kadar bo
una bir etkinlik olamaz. Her gemie yneli, belirli koullanmlklar bala
mnda gerekleir. Kimse kendisini paranteze alp, tarihselliini iptal edemez.
Her okuma bu yzden zorunlu olarak bugnn okumasdr. Benjamin'in ze
rinde durduu mesele, gerek tarihselci gerekse de pozitivist tarih anlaylar
nn bilimsellik kaygsyla oluturduklar epistemoloji ve tarihteki etkinliin
kavramsal olarak anlalmasndan uzaklamalardr. Bu yzden tarihin, yeni
bir kavramna zorunlu olarak ihtiyac vardr.
3-) Devrimci bir Politikann Gemi ve imdi ile ilikisi "Tarihte k
(decadence) evresi yoktur''. Tarihinin esas yapmas gereken, tarihi srece ikin
elikilerin ve toplumsal adaletsizliklerin tannmasna, ortaya karlmasna
ynelik bir etkinlikte bulunmakbr (Mnster, 1996: 78). nceki dnemlerle,
imdinin zaman arasnda diyalektik bir iliki kurulmaldr. Bu ilikinin nasl
olabileceinden bahsedebilmek iin Benjamin'in gemiten ne anladn
aklamak gerekir. Buna gre, gemi kendisinde insanl kurtulua ynelte
cek "gizli bir zaman dizin"i barndrr [2. tez] (Benjamin, 2000c: 428 - 429). O
halde, gemi insanln mitlerini tayan bir potansiyeldir. Gemi, kendisi
ne ynelecek, ondaki potansiyeli fiili hale getirecek tarihinin bakn bekler.
Benjamin, bu noktada birok filozoftan, rnein Horkheimer'dan farkl d
nr. Horkheimer'a gre politikada dn yoktur, politikann bakmas gereken
514 sekizinci blm

yer sadece gelecektir. Horkheimer iin, "gemiteki hakszlklar gemite kalm


tr ve devrini tamamlamlardr'' (Horkheimer, aktaran Benjamin, 2002a: 488).
Buna karlk Benjamin'e gre gemi daha tamamlanmamhr. Gemi bt
nyle gememitir. Gemi kuaklarla, imdikiler arasnda durmakszn s
ren bir diyalog vardr [2. tez] (Benjamin, 2000c: 428). Gemiin hayaleti, insan
ln hibir kuan terk ebneyecektir. Gemi, imdinin zamann rahat b
rakmayacakhr. Buna gre tarihte beyaz bir sayfa ap gelecee bakabilmek
imkan, insann elinde olmayan bir imkandr. Benjamin, allm gemi-im
di-gelecek yatay izgisini tepetaklak eder. Tarihin ikin olarak ilerledii bir
evrim izgisi yoktur. Benjaminci tarih kavram, bu tarz bir izgiye inanan g
r iptal eder. Gelecekte zorunlu olarak olmas beklenenlerden bahseden an
layn dzmece olduunu ima eden Benjamin' e gre, yaanm ve yaan
makta olan bitmemi gemi, "kurtulu midini", mutlak bir gelecek tasav
vurundan daha youn bir ekilde barndrr. Bir baka deyile, tarihsel akn
kendisinde, onu ynlendiren bir yasa olduunu iddia eden ya da byle bir il
kenin varln tanmayp, sadece insanln gelecee doru durmakszn iler
ledii iddiasnda bulunan tarih anlaylar; Benjamin'e gre tarihin ontolojik
imkanlarn kavrayamam yaklamlardr. Bu anlaylarn politika ve yaam
balamlarnda karl, gemiin ve imdinin gelecpkteki bir belirsizlik uru
na feda edilmesidir. "artlarn olgunlamasn beklemek" sylemi, tam da bu
politikalar tarafndan retilmi bir grtr. Bunun evrimci bir politik pers
pektif barndrd aikardr, zira srekliliin muhafazasna ynelik bir tutum
gelitirilmi olunur. Gelecek beklentisi adna sreklilii glendiren dzen,
aslnda her annda yaam alanlarnn tekil retkenliklerini bask altna alr.
Hakim zihniyetin rasyonalitesi, gemii cansz bir madde olarak tasavvur et
tike, praksis imkanlarn da alkoymu olur. Daha da geniletilirse, Benja
minci syleme gre politika yaam dlam olur. "Politikann anlam nedir?"
sorusuna verilecek yant Benjamin asndan gemi ve imdi algsnn nasl
ortaya koyulduuyla balanhldr. Gemiin arsna yant verebilmek iin
anmsamaya (Eingedenken, rememoration) ihtiya vardr. Benjamin, bu yeti
nin kapasitesini gerek kendi politik-teolojik-materyalist felsefesinin devaml
lk gsteren kavramlarnda gerekse de modernlik ve toplumsallk eletirileri
balamlarnda sorgular. Bu yetinin gcn yenilemeye alr, zira ona gre
modernlik srecinde en ok yara alan yeti budur. (Benjamin, 1991 : 218-225)
Ona gre anmsama tarih bahsini amaya muktedirdir ve bu bahsin almas
nn yegane kouludur. Gemiin, zaman dizininde galipler tarafndan silinen
yazlarn okunabilmesi iin, imdinin her annda yanklanan gemiin sesini
duymak ve onu anmsamak gerekir. Kurtulmam bir insanlk gemiine de
sahip kamaz [3. tez] (Benjamin, 2000c: 429). Kurtuluu dnce, imdinin
zamanndaki etkinlii, ezilenlerin geleneini stlenmesiyle anlaml hale gelir.
walter benjamin 515

Bylelikle mevcut kuaklarn da zgrleme iradesine katkda bulunulacak


br. Bu tarz bir kurtarma (Rettung) giriimi insanln midinin gerekleme
sine katkda bulunup, gemi niyetlerini stlenecektir. Gemiin yakalana
maz resmi ancak "parlh" (huscht, eclair) [5. tez] olarak sezilebilir (Benjamin,
2000c: 430). Bu sebepten tr tarihinin yapmas gereken, gemiin imdi ile
imdinin de gemi ile kurulan diyalektik ilikisinden ele geen resimlerin,
kurtulu momenti balamnda kmelenmesini salamaktr. Benjamin buna
"takmyldz" (Konstellation) adn verir. "Takmyldz", gemi ve imdi ara
sndaki parldamalar sezebilme kapasitesidir. Bu parltlar, imdinin mda
halesiyle gemiin potansiyellerinin kurtarlmasdr. Tarihinin bu perspekti
finin gtt hedef, kurtarlan potansiyelin fiili hale getirilmesidir. Bylelik
le hem imdi, hem gemi kurtulacaktr.
Diyalektik imgenin takmyldznda yakalanan an (Andenken) ezilen
lerin geleneinden beslenir. Gelenek (berlieferung, tradition) kelimesi, iin
de bir yerden baka yere gtrme, aktarlma anlamlarn da ierir. Eer, bu
aktarlan ey kemikleirse gelenein kurumsallamasyla son bulur. Bunun
anlam, gelenein aktardnn olumsuz bir ekilde stlenilmesidir. Benjamin,
bu balamda, aktarlann esas anlamn gelenek teriminde karlayp ezilenle
rin gelenei kavramlatrmasn yaparken, aktarlann kurumsallamasyla
sonulanan bir sreci baka bir deyile aktarlana ihanetle srdrlen sreci,
ezenlerin tarihi olarak adlandrr (Benjamin, 1991: 332- 334). Ezenlerin tarihi,
bu sreci hep bir sreklilik olarak tasarlar. Sreklilik fikri, aktarlanlarn ni
yetlerinin bu sreklilik namna smrlmesiyle srdrlr. O halde, poziti
vist tarihinin empati kurup galip lehine hizmet ettii srecin ad, kltrn
ve kltr rnlerinin aslnda birer "barbarlk belgesi" haline getirilmesi sre
cidir. Tarihte ad anlmayan anonim kiilikler aslnda tarihin aknda en ok
neme sahip olanlardr. Onlarn rettikleri rnlerin, yaptlarn ve ilerin ai
diyeti onlarn elinden alnmhr. rnein, Msr piramitlerini yapan yzlerce
kii yerine Firavunun isminin anlmas, bir lkenin kurulmasnda sadece ge
nerallerden bahsedilmesi yahut Avrupa' daki sanat tarihi mzelerinde dnya
nn drt bir yanndan eitli yntemlerle getirilmi yaptlarn o lkenin klt
rel zenginlii saylmas gibi birok durumda, kltrel rnler, onu yaratan
lardan ve onlarn geleneinden yoksun braklmtr. "Hibir kltr rn yok
tur ki ayn zamanda barbarlk belgesi saylmasn " [7. tez ] (Benjamin, 2000c : 433).
yle bir tarih anlahlmaldr ki, bu hakszln hesabn sorsun, ezilenlerin ge
leneini sahiplensin. Materyalist tarihi, ezilenlerin geleneklerine ancak tari
hin aknn kesintiye urahlmasna uygun den bir tarih kavram gelitire
rek sahip kabilir. Ezilenler ise, tarihin srekliliini imdinin zamannda as
kya alr. imdinin zamannn, en ak ifadesi tarihsel srekliliin paralanma
sdr. Ezilenlerin gelenei aknhya kar krek ekmektir. Tarihinin yapmas
516 sekizinci blum

gereken tarihin havn tersine taramakhr17 [7. tez] (Benjamin; 2000c: 433). Bu
tarih kavramna tekabl edecek politika herkesin tek yn grdn, Benja
min'in "Ykc Karakter" yazsnda bahsettii gibi sonsuz sayda yola dn
trecektir (Benjamin, 2000b: 330-332). Bylesi bir politika kemiklemi olan
krar, oulluu yaamn iine sokar18. 4-) Politikann Tarihe ncelii, "Ben
jamin Hegel'e u soruyu sorar: Kayplarnz nerede?" (Deotte, 1998: 46). Benjamin,
tarih kavramn ve buradan hareketle politik praksis kavraynn teorik bir
tartmasn Pasajlar almas'nda da yapar. Benjamin tarih kavramn somut
gereklik iinde konumlandrmaya alrken, bunun politik eylem ile iliki
sini ilk etapta bilgi ve bu bilginin uyandrcl zerinden kurar. Tarihsel
materyalizm, bu balamda bir bilgi reformudur. O halde, bilginin kendisi po
litik eylemin mekanlarndan bir tanesidir. Bu bilginin mahiyeti, gemii ele
al biimi, bugnle kurduu iliki dorudan doruya politiktir. Tam da bu
noktada Benjamin'in "yeni" tarih -kavram, Marx'n bilin reformu diye ad
landrd eyle benzer bir noktaya tekabl eder. Benjamin' den Pasajlar al
mas Kl, 3'te: "Yeni diyalektik tarih bilimi, imdiyi, uyanlm bir dnya olarak gr
me sanat eklinde takdim etmektedir. Bu uyanlm imdi aslnda, evvel zaman ad
n verdiimiz dle ilikilidir. Evvel zaman dn hatrlanmasnda yeniden kurmak!
Bu ekilde anmsama ile uyanma yakndan balantl hale gelir. Uyanma, aslnda ye
niden anmann diyalektiidir. Uyanma kopernik devrimidir"19, denmektedir (Ben
jamin, 2002a: 406). Grld gibi, Benjamin'in uyanma diye adlandrd
yntem, gemi-imdi-gelecek ilikilerinin bir sorgulamasn ierir. Onda ge
lecek, gemiin bir tamamlanmas olmaktan kar. Buna karn imdi, gemi
in arsna yant verebilirlik olarak dnlr. Pasajlar almas K 1, 2'de,
Benjamin "Kopemiki devrimden" sz eder: "Tarih grnde Koperniki d
nm noktas udur:, Evvel zaman sabit nokta olarak dnlrd ve de imdinin el
yordamyla kendini zorlayarak gemiteki bu sabit noktann bilgisine yaklamaya a
'
lt dnlrd. .Bu iliki tersine evrilmelidir (.. .) Politika bundan byle tarihi
ncelemektedir. Olgular bizim zerimize ken eylerdir ve o anda onlar kurmak

17 Buradaki ifade tam olarak u ekilde geer : "Er betrachtet es als seine Aufgabe, die Geschichte gegen den
Strich zu brslen".
18 "Deneyim ve Yoksulluk" denemesindeki "pozitif barbarlk" kavram ile "Ykc Karakter" denemesi
birlikte okunduunda tamamlaya bir konum alabilirler. Pasajlar almas K ve N kitaplanndan ya
plan alntlann evirisinde emei geen A. A. Sarolu'na teekkrlerimi sunmay bir bor bilirim
- M.Ertan Karde.
19 Benjamin'ci perspektifte; tarih kavramnn, gemite snrsz sayda potansiyel kurtulu imkan ola
rak grmesini nostaljik bir zellik deildir, aksine bu kavram ngrlemez politik eylemin yaratl
mas iin gerekli olan salar. Benjamin asndan, mevcut kuaklann politikas, gelecek kuaklarn
kurtuluunu gzeten deil, dnn maluplann kurtarmak iin eyleyen politikadr. O halde, Benja
min'de politik eylem, maluplar kervanna katlanlann an felaketini durduracak olan uyan
gerekletirmesiyle mmkndr.
walter benjamin 517

anmsamann iidir. (.. .) Evvel zamann hala-bilinli-olamad-bir-bilme vardr ve


bu bilmenin gelimesi aslnda uyann yapsdr" (Benjamin, 2002a: 405 - 406).
Benjamin'in felaket tanmn da bu balamda belirtmekte fayda vardr. N 9a,
l'de yle yazar: "eyler nceden olduu gibi sregidiyorlar: te felaket. Felaket,
gelecek olanda sakl deildir, ama verili her durumdadr" (Benjamin, 2002a: 491). O
halde, her an, politik eyleme gemek iin hazrdr. Benjamin, geleneksel bir
zamansallk grnn politikasnn, yine akntnn ynndeki bir politika
olacan dnyordu. Bu noktada, Benjamin'in "imdinin zaman" kavra
m ile paralel "zamann doldurulmas" eylemini birlikte okumak gerekmek
tedir. Benjamin "gegenwart / imdi" ile "jetztzeit/ imdinin zaman" kavram
larn ayrt eder (Benjamin, 2000c: 439). imdinin zaman, iki zaman aralnn
kesimesini ifade eder. Bu kesime ise, tarihin aknn politik olarak durdu
rulmasdr. imdinin zaman, zamansalln deitirilme imkann aralar. O,
gemie ynelik kurtarma mdahalesidir. Benjamin N2, 6'da bu mdahalenin
yntemi u ekilde aklar: Marksist yntemin ilk etab, tarihte montaj ilkesi
ni ele almak olacaktr; yani byk yaplar, kk elerden netlikle ve belir
ginlikle kurmak (Benjamin, 2002a : 477). Bu yntem ayn zamanda, btn-ola
nn kristalize olmu halinin kk tekil momentinin kefedilmesine dayanr.
Benjamin'in tarihin kurulmas dedii ey budur. Benjamin'in bu noktada He
gelci-Marks gelenekte mesele edilmi btnsellik fikrini korumu olmas
dikkat edilmesi gereken bir husustur. Benjamin bu btnsellii btn-olanda
deil, en kk tekil ede bir nve olarak bulunduunu dnr. Bir baka
deyile, btnsellik kendi btnde ele vermez. Bu balamda, Benjamin'in di
yalektik materyalizm dediini tarif etmek gerekecektir. Benjamin'de mater
yalizm, dnyann maddiliinin, fikirlerin idealliini ncelemesidir. Mad
dilik iinde Benjamin'e gre bir yandan olaylar, olular, dier yandan ise psi
izm, izler, atklar, artakalanlar ve dler vardr. Benjamin mikro-maddilii,
tarihin konusu haline getirir. Tarihi, gemii bir srekliliin evveli olarak de
il, bir enkaz olarak deerlendirir. Bu enkazda, Benjamin, tasnif-edilemez ola
n, grnr-olmayan da maddi e olarak dnebilmeyi salamann tarih
inin grevi olduunu hatrlatr.
Tarihte psiizm meselesini biraz daha amak gerekirse, ncelikle bu
nun bir tr psikolojizm olmadn belirtmek gerekir. Benjamin'de. psiizm,
tarihe kaydolunmu bilinddr. Bu bilindn yorumlamak tarihinin g
revlerinden bir tanesidir. Benjamin'e gre, nceki kuaklarn varoluunu st
lenebilmek iin onlarn zamansallna ait dleri, arzular, okunabilir klmak
. gerekmektedir. Benjamin'de yorumlama, tarihi estetik bir model olarak d
nmenin eylemi de deildir, aksine, tarihte devrimci momentleri sezebilme
kapasitesidir. Benzer bir ekilde, gemi ve imdi arasnda kurulan ilikide,
anmsama da imdinin zamannda ykc ve dinamik bir grev stlenir. Ben-
518 sekizinci blm

jamin'e gre tarih, an-olmayan (impur) bir karaktere sahiptir. Tarih, dler
den, basknlardan, klerden, talihlerinden ters dnmelerinden mteek
kildir. Benjamin tam da bu noktada tarihiyi sokaklardan, yol kenarlarndan,
plerde kendi iine yarayacak bir eyler arayan "paavraalara" (chifonnier)
benzetir. An-olmayan eylerin mr henz dolmam, kendilerini henz ta
mamlamamlardr. Bu sebepten tr devrimci bir yeti olarak anmsamann
snrsz sayda ve tketilemez biimde yorum yapma imkan sakldr. Yorum
lama ve anmsama yetilerinin eylemlerini Benjamin kken dncesine ba
lar. Benjamin'in tarih anlaynda ne mutlak bir balang ne de mutlak bir
son vardr. O halde, Benjamin'in 14. tezde Kari Kraus'tan alntlad "kken,
hedeftir" szndeki kkeni kmldamaz/ deimez bir k noktas olarak
dnmemek gerekir (Benjamin, 2000c: 439). Benjamin'e gre her an, yeni bir
balang imkandr, ancak imdi o kadar gemi ile ykldr ki, bu balan
gcn kendisi gemiin hayaletini barndracaktr. Alman Barok Dramnn/ Yaso
yununun Kkeni kitabnda Benjamin kkenden ne anladn ak bir ekilde
yazar: "Kken, tamamyla tarihsel bir kategori olmasna karn, eylerin oluumuy
la hibir alakas yoktur. Kken domu olann oluunu belirtmez, ama tam olarak
oluta ve sona erite domakta olan iaret eder. Kken olu nehrinde bir girdaptr. Ve
o kendi ritminde olmakta olann maddesini srekler/ alp gtrr. Kken kendinin as
la plak, apak varolu iinde, olgusal olanda bilinmesine imkan tanmaz ve ondaki
ritmik-olan sadece ikili bir optik iinde alglanabilir. O, bir yandan bir onarm, bir ta
mir edilme20 gibi dier yandan da bundan dolay ak, hatta tamamlanmam, her za
man ak bir ey olarak tannmay talep eder" (Benjamin, 2000d: 43).
Buradan karlacak sonu ise, gemiin bize sunulu bir antite olmad
dr. Politik eylem, kendi zamansalln gemile olan ilikisi itibaryla ku
rar, bir baka deyile, politik eylem, zaman dolduran eylemdir. Benjamin,
doldurma kavramn, tarihi bo ve homojen zaman olarak ele alan tasavvur
lara kar kullanr. Benjamin, montaj yntemi ile paralellik iinde dnlebi
lecek alntlama tekniinden N 11, 3'te bu balamda sz aar (Benjamin,
2002a: 494). Benjamin'e gre, alntlama, gncel politik balamda, gemiten
devrimci bir eylem imkann sklp karlmasdr, yani alntlama, imdinin
zamannda gemiteki rtk bir fantazmagoryay okunur klmaktr. (Alntla
ma=Canlandrma / Animer / Belebung) U 76a, 4] (Benjamin, 2002a: 379). Ben
jamin'e gre, bu eylem gemiin imgesindeki kilidin, imdinin zamanndaki
"yeni" bir politik eylem iin tekil olarak krlmasdr. Yani, alntlama, gemi
i olmu olduu gibi anlama abas deildir- ki bu Benjamin'e gre imkansz
dr, aksine, o gemiin bir balamnn devrimci bir baka an iin uyarlanma
sdr. Benjamin, 14. tezde yle der: "Robespierre iin eski Roma, tarihin srekli-

20 Dipnot 21'deki "tikkun" kavramna baklabilir.


walter benjamin 519

liinden koparp ald, "imdi'nin zaman" ile yklU bir gemiti. Fransz Devrimi
kendisini eski Roma'nn tekrar olarak grmt. Tpk modann eski giysilere ba
vunnas gibi o da eski Roma'ya bavurmutu. Moda hep gemiin onnanlarnda av
lanp gncel olan yakalar, bir kaplan srayyla. Ne var ki gemie doru sray,
kurallar hfikim snfn koyduu bir arenada gerekleir. Ayn hamle, tarihin geni uf
kunda diyalektik bir nitelik kazanr. te, Marx devrimden bunu anlyordu" (Benja
min, 2000c: 439; Benjamin, 1995: 47). Benjamin, tarihin aknn askya alnma
s olarak tasarlad imdinin zamannn, ezilenlerin politikasn yaratmas
gereken en temel alan olarak dnr. Benjamin' de imdinin zaman, bir ge
i deildir ama zamansal bir eiktir. Bu zamansal eik, hem zamann doldu
rulmasdr hem de sonu olarak tarihin ezilenler tarafndan kurulduu me
kandr.
5-) Politika ve Hukuk likisi: Ezilenlerin politikas zamann aknda
ki her anda gerekleebilecek bir kiplik olarak tasarlanr. Bu balamda, poli
tika, fiili rastlantsallk mekan olarak rakibe srekli olarak yant verebilme,
yani mdahale edebilme gcdr. Bu mdahale, tahakkm durduracak
olan mdahaledir. Benjamin bunu ezilenlerinin geleneinin kendi istisna ha
lini yaratmas olarak ortaya koyar. 1921 tarihli "iddetin Eletirisi" metninde
Benjamin, Georges Sorel'in iddet Ozerine Dnceler adl kitabndaki mesele
lerden hareketle, politikmodemlie ait hukuk kavramnn bir eletirisini ya
par. Bu hukuk kavramnn ina srecini XVII . yzyldan balatmak mmkn
olabilir. Benjamin, bu metninde ve Alman Barok Dramnn / Yasoyununun Kke
ni almasnda, barok an sadece bir diktatrln ya da mutlak iktidarn
meru klnmas olarak dnlmesinin doru olmayaca fikrindedir. Barok
a, yeni bir iktidar biimidir, politik modernliin douudur. XVII. yzyln
sonunda doan hukuk sistemi, ite bu barok dnceden pay almtr. Benja
min'e gre bu hukuk sistemi, tahakkmn fantazmagorik imgesini sunmak
tadr. Hukuk bu anlamda, iddetin (Gewalt) ve iktidarn mistifiye edici bir bi
imi olarak ortaya kmaktadr. Benjamin, profan olsun dini olsun, her tr ik
tidarn anlaynn kendi hukuk anlaynda barndrd gizil yapy aa
karmay hedeflemektedir. Buna gre, mevcut adalet anlay her eyden nce
gcn merulatrlmasdr, ancak Benjamin bu noktada gten arndrlm
bir ideal adalet anlayn temellendirme gayesi de gtmez. Bu tarz bir kavra
y, adaletsizlii, sanki varm saylan ideal bir adalet dzeninin bozulmas
olarak greceinden, tahakkm yaratan esas yapy gzden karacaktr.
Oysa Benjamin'in incelemesi iktidarn bizzat kendi yapsn ortaya koymak
tadr. B.i balamda muhafazakar, devrimci, liberal, sava yanls ve sava kar
t olmak gibi eitli politik tutumlarn karsnda kaamad, iktidar aygt
nn ntralize edici tarafn vurgular. Buna gre, barok paradigmada her tr
politik tutum bir adalet tanmna gre g uygulamak durumdadr. Hukuk,
520 sekizinci blm

modem tanmyla, doal hukuk ya da pozitif hukuk anlaylarnda, temel bir


nokta zerinden iler: O da "birey" kavram zerinden. Birey btn zgr
lklerin ls haline gelmitir. Modem hukuk anlay, ncelikli olarak ken
di adalet anlayn bu zgrlk ls zerinden temellendirir. Var olan
Marxist akmlar, somut gereklik karsnda, hukukun soyut yalanc karakte
rini vurgulayarak bir hukuk eletirisini laykyla yaptn dnr. Buna g
re eitlik de, hak da burjuva bireyinin karlann rtbas eder. O halde yapl
mas gereken devrimci zgrleme yoluyla hukuki/ cumhuriyeti paradig
may ykmaktr. Klasik Marxist anlaya gre, bu eski dzenin yklmas iin
kullanlan g ve iddet, yeni bir adalet anlayn tesis edecektir. Benjamin,
bu anlayta bir sorun olduunu sezmektedir. Devrimci iddetin ne kadar li
beral demokrasi hukukunun alternatifi olabileceini sorgular, zira ortada y
le bir su ortakl vardr: Bir yanda kendini kurmak iin iddete bavuran
hukuk sz konusu, dier yanda da yei'tibir hukuk kurmak iin eskisini yk
maya alan iddet... Bu emberin dna nasl klabilecei sorusu sorulma
dan yola koyulmak bizi hep ayn embere hapsedecektir. Benjamin hukuk sis
temini en temelde ara-ama ilikisi olarak tanmlar. Kendi iddet eletirisini
ise amalar alannda deil, aralar alan zerinden yapar, ancak ona gre id
detin bizzat kendisini ayrt edecek bir lt sorunu vardr. Modem hukuk sis
temi, iddeti "hakl" ya da "haksz" olduu iddia edilen amalara ynelik bir
ara olarak kullanr. Bu da iddetin hangi durumlarda kullanm alan bulabi
leceine dair bir tasarruf salamaya yneliktir. Benjamin iddetin hangi
amala, ne iin ve ne uruna kullanld ynndeki bir baktan ziyade, id
detin kendisinin ne olduunu saptamaya ynelik bir a yakalamaya alr
(Benjamin, 2000a: 210-211). Bu balamda Benjamin, birbirleriyle olduka zt
grnen iki hukuk dncesi okulunu ayn paydaya yerletirir. Doal hukuk
teorisyenleri iin iddet tpk ilenmemi maden gibi doann bir rndr.
Pozitif hukuk iin ise, iddet tarihin bir rndr. Benjamin'e gre bu iki
okulun ortak paydas u ekilde dile getirilebilir: "Hakl amalara, ancak meru
aralarla ulalr; merulatrlm aralar, hakl amalar iin kullanlr"(Benjamin,
2000a: 212). Doal hukuk, aralar amalarn hakllyla merulatrmay de
nerken pozitif hukuk da amalarn haklln aralarn meruluu ile gven
ce altna almaya alr. Dolaysyla, Benjamin bize hakl amalar ve meru k
lnan aralann mevcudiyetlerinin, birbirlerine referans verilerek aklanmas
giriiminin samaln gsterir. Ona gre, yaplmas gereken nc, bam
sz bir kstas bulmak olmaldr. Benjamin'in gznde meseleye esas giri nok
tas aralarn nasl merulatrldn gzler nne sermek olmaldr. Hukuk
ve iddet dolaym ylesine "hayaletimsi" bir kombinasyon iine girer ki,
devlet aygt, "iddete bavurma hakkn", kendi var oluuna isellemi bir
ekilde bulur. Benjamin, bunun mantki deil olgusal bir eliki olduuna
walter benjamin 521

dikkatleri eker. Benjamin asndan iddetin eletirisinin ele aln ncelikle


onun ykcl zerinden deil, yasa koyuculuu zerinden olmaldr. Benja
min'e gre, iktidar kuran iddet ve iktidar koruyan iddet olmak zere id
det ikiye ayrlabilir. iddetin bu iki biimi birbiriyle i ie gemi durumda
dr. iddet bu balamda yasallk - yasa dlk ilikisi zerinden anlalmaya
yeltenildiinde, iddetin niye iktidar d alanlara kapahlmaya alldn
anlamak mmkn olmayacakhr. Avrupa kamu hukukunun gznde bireyle
rin tasarruflar altndaki iddet kendisine kar bir tehdittir, zira iddetin teke
li olarak hukuk onu sadece kendi tasarrufu alhnda tutmak ister. ktidar-d
her zaman iin yeni bir yasann vazedilmesi tehdidini barndrr. Bu durum
da yasa koruyucu iddet devreye girer. Buradaki nermeleri Benjamin'in ver
dii iki somut rnek zerinden grev hakk ve polis rnekleri zerinden ele al
mak, konuyu somutlahrmak asndan yerinde olacakhr. Grev, hukuk dev
letlerinde znelere tannm bir haktr. iddet tekeli ve hukukun kayna ola
rak devlet aygt, znelere bu hakk kendi hukuku erevesinde ve onun ga
rantisi altnda tanr. Grev o halde bir hukukun uygulanmasdr, iddetin do
al bir eylemi deildir. Grev, alanlarn "vahi" iddetlerini ehliletirmenin
bir yntemi olarak belirir. Georges Sorel, bu noktadan hareketle iki farkl grev
tr ayrt eder: Birincisi siyasi grev, ikinci ise genel proletar grev. Siyasi grev,
deminden beri sz edilen hukuk sisteminin bir parasdr. iddet tekelinin
gcn merulatrmasna katkda bulunur. kinci tr grev ise, birincisinin
tam zttdr. iddet tekelinin hukuki iradesini ykmaya yneliktir (Benjamin,
2000a: 216-217). Benjamin, iddet tekeli olarak tarif ettii devlet aygtnn
elindeki gc ktye kullandn dnmenektedir. Devlet, elindeki iktida
r uygular. Bu onun varoluunu salayan gtr. Bu aygt yasal bir antite de

ildir, tam tersine yasalln bu iktidar pratiinden alr. kinci tr grev olan,
genel grev en temelde bu iktidar pratiinin bir sorgulamasn yrrlkte olan
hukuku ykarak yapar. Birinci tr grev ise hukuk-iddet sarmaln yeniden
reterek, bu hayaletimsi yapnn kendini yeniden retmesine yardmc olur.
Bu iki tr grev karlahrmasndan hareketle u tespiti yapmak mmkn ola
bilir: Bir hak olarak grev, alanlardaki potansiyel ykc iddetin yaratabile
cei istisna halini, fiilen kural haline getirir, zira kurala karar veren ile idde
tin nerede yasal / hukuki nerede yasa-d olduuna "karar veren" ayn me
kanizmadr. iddetin tekeli ayn zamanda tahakkmn ve de karar-almann
tekelidir. Bu nokta zerinden 1921 tarihli bu metni 1940 tarihli "Tarih Kavra
m zerine" metninin VIII. tezine balamak mmkn grnr (Benjamin,
2000c: 433). Buna gre sz edilen ezilenlerin geleneinin ezenlerin politika
sna verecei yant, ezilenlerin kendi istisna halini yaratmasndan geer. Ezi
lenler asndan istisna u ekilde tanmlanabilir: Hukukun dladklarnn,
/
hukuk sahnesine kmalar ve kendi politik varolularn gstermeleri. Ancak
522 sekizinci blim

Benjamin'in politika kavrayna gre, gerek bir istisna hali ve gerek bir mu
halif politika, bu istisna halini kendine yontup onu kural haline getirmeye a
lan deil ama hukuki alana kendi varoluunu habrlatan ve onu askya alan
dr. Hakim hukuk pratii, bu istisnay da kendi kurallarnn iine hapsetme
ye alr. Eer sra d bir durum olacaksa, onun snrlarna da muktedirler
karar vermek isterler. Benjamin bu oyunu bozmay nerir. kinci rnek polis
gc ele alnacak olunursa, Benjamin bu modern kolluk gcnn iki kuvve
ti, yrtme kuvvetini ve yasama kuvvetini bir arada bulundurduunun alb
n izer. Buna gre bu ikilik, bu kolluk gcnn ifte karakterini ortaya koyar.
Polis, hem koruyucu iddete hem ,de kurucu iddete vakfbr. Hem kuraldr,
hem de istisnadr. Hem yasadr hehl iddettir. Modem hukukun bu sarmal
nn grlebilecei en iyi figr polis figrdr (Benjamin, 2000a: 223-224). Bu
figr bize unu syler: Gc olan hakldr, hakl olmak iin sadece gl ol
mak yeterlidir. Bu sebepten tr adalet ve iddet bu figrde birlemi olur.
Modem liberal demokrasiler aslnda kendi adalet anlaylarnda bu kusurlu
taraf gizlemektedirler. Eer, bu gizlenen iddeti mutlak monarilerle, totali
ter brokrasilerle kyaslayacak olursak, unu sylemek mmkn olabilir: Bir
diktatrlkte, iddet grnrdr, akhr ve gizlenme gerei duyulmaz. Zaten
iddet merudur. Ancak babl liberal demokrasilerin hukuk anlaylar iin
iddet olmamas gereken bir eydir. Pek doaldr ki, kendi kaynan iddet
ten alan bir hukuk sistemi, onu gizlerken daha sinsi, daha hayaletimsi, daha
da yko olacakhr. Bu sebepten tr, yle bir iddiada bulunabilir: Benjamin,
doudaki baskc rejimleri, bahl liberal demokrasilere tercih eder, zira bah,
bireye ve kolektiviteye uygulad iddeti grnmez klmay baard iin,
onlara ayn zamanda zgr olduu yanlsamasn verebilmektedir. Oysa bir
tirann, diktatoryal bir rejimin uygulad iddet grnr olduu iin bu di
renme ve onu alt-etme mekanizmalarnn ortaya kmasn kolaylatracakhr.
Batl liberal demokrasiler en muhalif direnileri bile kendi bnyesine bir e
kilde dahil ederken, ayn zamanda, kendi iddetini ve hukukunu galip kl
maktadr. Sz konusu olan iddetin estetize olmasdr. Benjamin'in gznde,
hukuk ve iddet sarmal en ok adalet kavramn andrmaktadr. iddetin
kullanm bireyler zerinde felakete yol aarken, hukuk da iddete dorudan
bavurmad durumlarda bile politik zneleri pusuya drrken ayn fela
keti daha younluklu olarak yeniden retmektedir. Adaleti salamak iin y
rrlkte olan yasa ise tersine dnen, iddet reten bir mekanizmann paras
olmaktadr. Yasa, modernlikte, Scholem'in ifadeleri ile sylenecek olunursa
"anlam olmadan yrrlkte olandr''. Benjamin'e gre yrrlkte olann anla
m, ezilenlerin yaam ile ilikisi balamnda yeniden tesis edilmelidir. Dev
rimci politikann grevlerinden biri de budur.
Modem mahkeme, kurban ile cellad, davac ile davaly ayn sahnede
walter benjamin 523

buluturarak, hem tm bu sahnedeki herkesi ayn dille konumaya zorlar,


hem de ayn "akl"n paylalmasn dayahr. Mahkeme sahnesi, aslnda adale
tin adil ve hakl olann yannda olmamasnn mekandr. Egemenin iktidar
alanlarndan biridir. Bu sahne adaletin salanmaya alld deil, muktedi
rin kendine kurban setii ve kurban ettii bir iktidar alandr. Benjamin a
sndan hukuki dzlemin paralanmas iin gerekli k noktalarndan biri de
dildir. Doal / pozitif hukuk ikilemiden k iin Benjamin, iddetin ne ara
lar, ne de amalar iin meru klnmayaca bir hukuk sistemi nerir: Anla
mak ya da dil'i kavramak, iddetin eriiminin olmad bir uzlama blgesi
aabilir. Ksaca, Benjamin hukuk ve iddet arasnda bir ztlk olduunu iddia
eden dar normativizme kar kmaktadr. Hukuk, kkeninde kendisine bi
im veren iddeti barndrr. Benjamin grev hakk, militarizm, polis gc gibi
karmak figrleri inceleyerek iki kavraya kar kar: Bunlardan birincisi,
hukukun iddeti dlad kavray, tekisi ise hukukun itiraf edilmeyen bir
iddeti maskeledii grdr. Benjamin, nc bir kavray savunur: O
da, hukuk ve iddetin birbirleriyle iie geen antiteler olduu, onlarn sarmal
bir iliki a oluturduudur. Her tr egemenlik, kurucu bir iddete referans
verir. Her tr hukuk dzeni bu kurucu iddetin "an"sn muhafaza eder; bu
iddet adna egemen olmaya devam eder. Btn bu iktidar pratii dorudan
ya da dolayl yaamda kalma ve kalmama hakkn tayin etme gcn belirt
mektedir. ktidar, modem anlamyla kimin leceine kimin kalacana karar
verendir. Hukuk, beden zerine her tr tasarruf konusunda kendini yetkili
klarak herhangi bir basit hukuki prosedr olmaktan km olur. Benjamin
buradaki sz konusu iddetin mitik karakterinin alhru izer (Benjarnin, 2000a:
234). Nedir peki mitik iddet? Mitik iddet, iddetin erdemlerine inanmakhr.
Genellikle devlet aygh ile bu aygh yerinden etmek isteyen politikalara ba
vurmas buna rnek olarak gsterilebilir. iddet, bir cezalandrma - hatta
meru bir cezalandrma, olarak grlr. Devletler ayaklanmalar bastrrken,
terristler de ldrrken adaletin iddetle tesis edilebilecei fikrinden hare
ket ederler. Benjamin mitik iddeti eletirirken asla anti-militaristler gibi "is
teyen istediini yapsn" tarznda naif bir noktadan hareket etmemektedir. Bu
tarz bir bak as, tm mitik yasa koyuculuun ilkesinin g olduunu ve bu
g kullanmnn nasl merulatrld meselesine derinlikli bir ekilde n
fuz edemez.
Mitik iddete mukabil Benjamin mesiyanik iddetten sz aar. Mesiya
nik iddet, ne bir tehdittir ne cezadr ne telafidir ne de bir yaptrmdr. Mesi
yanik iddet bir kurumdan ya da bir kurumun bir baka eyden intikam al
mas da deildir. Mesiyanik iddet, yrrlkte olan yasay ykan ve ezilenle
ri kurtaran iddettir. Bu iddet aslnda iddet-ddr ancak kulland aralar
itibariyle iddet-ddr. Aslnda niyetlerinde ve etkilerinde olduka iddetli-
524 sekizinci blm

dir. Mesiyanik iddet ne bir yasa vazeder, ne de yrrlkte olan baka bir e
ye kar korur: O yasay yrrlkten kaldrr. Benjamin, politika felsefesine te
melde u soruyu miras brakmtr: Tarihin dladklar asndan hukuki
alanda adalet nasl tesis edilebilir? Adalet meselesinin politik olarak yeniden
dnlmesinin gereklilii ... Benjamin, tarihin aknn askya alnmas ola
rak tasarlad imdinin zamannn, ezilenlerin politikasnn yaratlmas gere
ken en temel alan olarak dnr. Benjamin'de imdinin zaman, bir gei de
ildir ama zamansal bir eiktir. Bu zamansal eik, hem zamann doldurulma
sdr hem de sonu olarak tarihin ezilenler tarafndan kurulduu mekandr. O
halde, Benjamin'de devrim gelek bir vakitte gerekleecek olan kurumsal
dnmden bahsedecek bir Hkm Gn deildir. Her imdi, muhalif bir
politikann kurtulu mididir. Bu imdi dnda, baka bir politik eylem tari
finde bulunmak, tarihi ezenlerin yannda okumak olacaktr. Ezilenlerin poli
tikas zamann akndaki her anda gerekleebilecek bir kiplik olarak tasarla
nr. Bu balamda, politika, fiili rastlantsallk mekan olarak rakibe srekli ola
rak yant verebilme yani mdahale edebilme gcdr. Bu mdahale, tahak
km durduracak olan mdahaledir. Benjamin bunu ezilenlerin geleneinin
kendi istisna halini yaratmas olarak ortaya koyacaktr. Tm bu sylenenler
Benjamin'in tarih kavramna balanlrsa, Benjamin 8. tezde; yeni tarih kavra
mnn bu istisna haline tekabl etmesinin gerekliliinden sz eder. Benjamin
bu ekilde, bilgi ve politik eylem arasndaki ilikinin altn tekrar izmi olur.
Tarih kavray ve bilgi edinme tarz dolaymndan hareketle Benjamin, bilgi
nin kurtarmak dnda hibir grevi olamayacan syler. Bylelikle, Benja
min' de yeni tarih kavramnn bilgisi, politik eylem dzeylerinden biri olarak
ortaya kar. Amaladklarndan biri de tarihi, "dncenin alanndan karmak
tr'' (N IOa, 2) (Benjamin, 2002a: 493). Tarihsel bilgi de bu durumda eyleyen
deil, eylemeye katkda bulunan bilgidir.

Xl. Sonu Yerine

"Sadece midini yitirmiler iin, mitlendirildik"

Btn yazn-dn yaam boyunca sistematik felsefe anlayndan ve klasik


kantlama yntemlerinden uzak durmu bir filozofun yaptn burada yapl
maya alld gibi sistemletirmeye alarak anlamak, dnemlere ayrmak
onun felsefe yapma tarz ile elien bir durumdur. Yine de bu yapta bir giri
salama dncesi bu elikili durumu anlalr klabilir. Benjamin'in "felse
fe" sini sistem kelimesinden ok birok Benjamin yorumcusu ve kendisinin
vurgulad gibi "labirent" kelimesi anlatr. Srekli ina halindeki bu labiren
tin her noktas, her kvrm, her kk paras "btn" kendinde barndr
maktadr. Ancak labirentin kendisinin bu en kk paradaki btn dnda,
walter benjamin 525

btnlkl bir imgesi yoktur. Btn ancak en kk birimden aydnlatmak


mmkndr. Bu makalede o denemelere giden yollardan, labirentte gezin
menin "muhtemel" tarzlarndan bahsedilmeye alld. Benjamin'in yaph
nn "akl" onun ok farkl ekillrde, ok deiik balamlarda yorumlan
masna yol amtr. Bu yorum zenginliini, Benjamin'in metinlerinin tetikle
diini, hatta bunu talep ettiini sylemek yerinde olabilir. Bu sebepten tr,
bu makalede de mmkn Benjamin yorumlarndan biri denendi. Bu makale
deki Benjamin resminde, temel bir mesele zerinden gidilmeye alld: Ben
jamin'in yaptlar arasndaki temel sreklilii kopularyla ele almak. O halde
onun "barok dram" incelemesiyle "pasajlar", "tarih kavram" ve "politika"
dnceleri arasnda nasl bir ba kurulabilir? Bu sorunun yantlanmas ge
rekmektedir. ncelikle, Benjamin'in barok dram incelemesinin bir edebi ince
leme olmad aksine felsefi bir inceleme olduu belirtilmiti. Bu felsefi nok
ta, tarih ve politika balamna u tarz bak alan getirmitir: mitsizlikten
retilen mit, gszlkten treyen politik g, tarihi iinden k olmayan
bir labirent olarak atfetme, tarihi ayru emalarn tekrarlanmas (repetition)
olarak grme21 ve bu durumlarn yas ve melankolik bir ruh hali yaratmas . . .
Benjamin, felaket, mitsizlik ve melankoli temalanru Alman barok dram in
celemesinden karmtr ve tm bu karsamalarn Pasajlar almas'nda
kullanmtr. rnein XIX. yzylda da tpk XVII. yzylda olduu gibi muk
tedirler iin "devrim" felaket ve korku demektir. Benjamin, devrim korkusu
nu, Haussmann'n Paris'i mimari dzeltmelerle "gvenli" alan haline getir
mesini, XVII. yzyldaki mutlakiyetin bir geri dn olarak deerlendirir.
Benjamin, Baudelaire zerinden "spleen" (i sknts) temasn anlatr. Ona
gre, i sknts, burjuva bireyinin i mekanndaki (Interieur) bo ve mekanik
zaman anlatr. sknhsnn monotonluu ebedi dn olarak karmza
kar. Burjuva dnyasnda tekrar eden eyler, ilk-sel (Uralte) arzular, mitler ola-

21 Bu kavramn, Benjamin dncesinde teolojik bir gnderisi vardr. Bunun iin "tikkun" kavramna
bakmakta fayda grnmektedir. Tkkun kavramn, felsefede Origenes kullanmtr ve ona antik Yu
nanca'da apokatastasis demitir. Apokatastasis, restorasyon ve onarma anlamna gelmektedir. Ge
Stoa kozmogonisinin kkeninde olan bu kavram, dnyann douuna olanak tanyan srekli yanan
ate dncesini ifade eder. Origenes, bu kavram lncil'de bulur. Tkkun, kozmik iradeye uygun ola
rak mesiyanik bir kurtulu iin dnya dzeninin onarlmasdr. Tkkundaki "tekrarlanma", dei
mez bir kkenin tekrar deildir. Tkkun'daki "sonsuz dn", aslnda her zaman yeniden balayan
ve hi durmayan, srekli bir yapma halidir. Benjamin'deki tekrarlanma, kken, "mesihsiz bir mesi
yanizm" gibi kavraylarn Yahudi dncesi ile kesimesi iin ve tikkun kavramnn daha ayrntl
bir zmlemesi iin bkz. (Bensussan, 2001: 33-57) i mekan ile ayrntl bir fikir edinmek iin Ador
no'nun birok yorumcu tarafndan "Benjaminci" eseri olduu kabul edilen Kierkegaard (1929-30 ta
rihlerinde kaleme alnd, 1933 ylnda basld) almasna, Benjamin'in bu almann yaynlamas
zerine yazd "Kierkegaard" (1933) denemesine, Adomo'nun Benjamin'e gnderdii baya bir
polemik ieren 2.Austos.1935 tarihli ve Benjamin'in Gretel Adomo'ya yazd 16.Austos.1935 ta
rihli mektuplara baklabilir.
526 sekizinci blm

rak belirir. Fantazmogoryalar bunlarn taycsdr. Benjamin, bunlarn kar


sna doldurulmu zaman kavramn karr. Barok dramdaki"doldurulmu za
man kavramn, politik alanda tekabl ettii ey ise ezilenlerin kendi politik
eylemini gerekletirmesidir. Nerede bir devrim vardr, orada zaman doldu
rulmu olarak karmza kar.
Benjamin'in dncesi, zaman ierisinde ciddi deiim ve dnmler
yaam olsa da ciddi kopular yaamamtr. Alman barok dramn alma
sndan balayan ve son almasna kadar sren "dnsel sreklilii" gr
memek mmkn deildir. Benjamin'in "tarih sadece byk bir yas oyunudur"
demesini, bu sreklilii ortaya koyan bir sz olarak okumak gerekir. Bu ba
lamda Benjamin bir tarih epistemolojisi ya da bir tarih disiplini kurma ve ge
litirme amacnda deildir, zira ona gre her tr tarih yazm politik bir kate
goriye aittir. "Tarih" (histoire) adna anlatlan "hikaye" (histoire) aslnda, an
latclarn politik tercihlerini ortaya koyar. Benjamin temelde tarihi ezilenlerin
bak asyla okumay ve politik etkinlii onlarn yannda retmeyi nerir.
Benjamin ezilenlerin gelenei ile iki temel kavram ilikilendirir : mit ve
kurtulu. Ona gre, ezilenlerin gelenei, kurtulu midiyle ykl gemileri
ni ancak ve ancak tarihi bir "kesinti" olarak alglayarak slenebilir. Sreklili
in kesintiye uratld yerde devrimci politikann imkn belirir. Benjamin
bize "politikann tarihe ncelii" tezi ile tarihin bitmediini, onun sonunun
gelmediini gsterir. Tarih henz kapanmamtr, aksine tarihin her an', ger
ek bir kurtuluu gcn aa kmasnn frsatdr. Tarihin sonunun geldii
tezi, aslnda kural haline gelmi statu quo nun istisnasnn devam ettirilmesi
'

ni merulatrr. Oysa, Benjamin ezilenlerin kendi istisna halini gerekletir


mesinin her zaman mmkn olduunu savunur. Bu perspektiften bakldn
da, tarih snrsz sayda aklk ve kesinti imkndr. Buna gre, Benjaminci ta
rih kavram, tarihte "grnen" karsnda "grnmeyen"in, "devamllk"
karsnda "kesinti"nin, "galip" karsnda "malubun" okumasn yapar. Bu
adan, Benjamin'e gre, "evrensel tarih" mmkn deildir. Eitsizliklerin,
adaletsizlerin, smrnn, emperyal igallerin olduu bir dnyada tek bir ta
rih/ tek bir hikaye anlatlamaz. Tek bir tarihin olduu iddias galiplerir. zafe
rini pekitirmekten baka bir ey yapmaz. Ezilenlerin gelenei, kendi yenilgi
lerine sahip kacak, adaletsizlikleri ortaya koyacak bir tarih kavram gelitir
mek durumundadr. Benjamin'e gre, hkim paradigmann karsnda dura
bilmek iin mevcut tarih alglarnn dilsel ve kavramsal yaplarn kullanma
y da bir kenara brakmak gerekir. Benjamin, idealist tarih anlay ile poziti
vist-tarihselci tarih anlaylar arasnda bir fark olmadn belirtir. Bu tarih
anlaylarnn dnce yapsnn izini srerek, "mutlak bir gelecek", "Tanr",
"Parti", "Byk ef" gibi kurtarc figrleri zerinden bir muhalif politika ge
litirmenin samaln ortaya koyar.
walter benjamin 527

Benjamin'in "hale yitimi" ve "sanat yaph" meselesine verdii merke


zi nem, onun bu politik almlar yapmasna izin vermitir. Hale ve teknik
yeniden retilebilirlik zerinden Benjamin, modernlikte "mutlak biim"lerin
artk referans konusu olamayacan ortaya koymutur. Benjamin'in estetii
politikletirme dncesini, onun sadece estetik alm gelitirmesi olarak de
il ayn zamanda politik dncesinin bir boyutu olarak da anlamak gerekir.
Benjamin, politikann alldk zamanm ve mekann deitiren bir kavram
sallk gelitirir. O, dil, gndelik yaam, insanln dleri, fikirler, kltr gibi
alanlan politikann alanna dahil eder. Benjamin'in gznde, politikann ilk
sel kurumlar meclis, hkmet, bakanlk makamlar deildir. Bu kurumlar
da, politik-olan, ahmay, rekabeti grmek elbette mmkndr, ancak Ben
jamin'e gre tm bu "kurulmuluk" ierisinde maluplara bir yer yoksa o
halde muhalif bir politika henz gelitirilmemitir. Benjamin'in dncesi, bu
henz olmayan politikann hem mmkn hem de gerekli olduunu gsterir.
Onun gznde, felsefenin temel grevi kurtuluu gzehnektir. O halde felse
fenin esas amac, derin bilgiler kazanmak deildir, aksine kurtuluu amala
yan bir bilgi rehnektir. Felsefe politik bir etkinliin temelini hazrlamaldr.
Benjaminci felsefe, bize politika alannn nceden kestirilemezliini ve nce
den belirlenemezliini ispatlar. Bu sebepten tr, o bir politika "modeli"
nermez ama bir politika yapma "tarz" sunar. Benjamin "yeni" tarih kavra
myla, felsefi sorularn mekaruru, Adomo'nun deyiiyle byk metafizik me
selelerden yola kan dnce yerine, toplumsal somutlahran ve ondan ha
reket eden bir hakikat dncesine evirmeyi baarmb.r (Adomo, 1999: 73).
Bunu yapmakla Benjamin'in hedefledii, toplumsal elikilerin, felsefenin
gndeminin dna ahlamayacan bir baka deyile Marx'a kadar felsefenin
arzi nitelik atfettiklerinin artk arka planda kalamayacan gstermektir.
Dnsel retimini iki byk sava arasnda vermi bir dnce adam ola
rak Benjamin, rettiklerinin yan sra yaam ile de ciddi bir Avrupal entelek
tel figr olarak karmza kmaktadr. Benjamin figr, bize, felsefenin bir
"ey" olup bittikten sonra gelip o olup bitenin zerine dnmek olmadn
aksine o olu srecine dnsel, eletirel ve muhalif olarak katlmak olduu
nu gstermitir. Benjamin bu bakmdan, bugn de hala gncelliini koru
maktadr.
XI 1 . Kaynaka

Temel Kaynaklar
-BENJAMIN, Walter (2000a)., OEuvres 1, (Aln. ev. Maurice de Gandillac),
Rainer Rochlitz & Pierre Rusch, Paris: Gallinard
-BENJAMIN, Walter (2000b), OEuvres Il, (Aln. ev. Maurice de Gandillac),
Rainer Rochlitz & Pierre Rusch, Paris: Gallinard
-BENJAMIN, Walter (2000c)., OEuvres Ill, (Aln. ev. Maurice de Gandillac),
Rainer Rochlitz & Pierre Rusch, Paris: Gallinard
-BENJAMIN, Walter (2000d)., Origine du drame baroque allemand, (Aln. ev.
S.Muller), Paris: Flannarion
-BENJAMIN, Walter (2000e)., Sens Unique, precede de Enfance Berlinoise, (Aln.
ev. J.Lacoste), Paris: 10-18 editions
-BENJAMIN, Walter (2000f)., Brecht'i Anlamak, (Aln. ev. H. Bancan & G.
lsa), stanbul: Metis
-BENJAMIN, Walter (2000g)., /e me deballe ma bibliotheque, (Aln. ev. P.lvemel),
Paris: Rivages
-BENJAMIN, Walter (2002a), Paris capitale du XlXe siecle. Le livre des passages,
Aln. ev. Jean Lacoste, Paris: le Cerf
-BENJAMIN, Walter (2002b)., Le concept de Critique Esthetique, (Aln. ev. P.
Lacoue-Labarthe & A.-M. Lang), Paris: Flannarion
-BENJAMIN, Walter (2002c)., Charles Baudelaire, (Alm. ev. J.Lacoste), Paris: Payot
-BENJAMIN, Walter (1979)., Correspondance 1- Il, der. T.W.Adomo & G.Scholen,
Aln. (ev. Guy Petitdenange), Paris: Aubier
-BENJAMIN, Walter (1991 )., Ecrits Franais, (haz. J.-M. Monnoyer), Paris:
Gallinard
-BENJAMIN, Walter (1995)., Son Bakta Ak, Benjamin'den Seme Yazlar iinde,
haz. ve ev: Nurdan Grbilek, stanbul: Metis
-BENJAMIN, Walter (1987)., Rastelli Raconte et Autres Recits, (Aln. ev. M.de
Gandillac), Paris: Le Seuil
-BENJAMIN, Walter (2001)., Moskova Gnl, (Aln. ev. C.Ener), stanbul: Metis
-BENJAMIN, Walter (2005)., Benjamin, (der. ve ev. B. Dellalolu), stanbul: Say

Kavramlarn ve metinlerin evirileri, Walter Benjamin, Gesammelte Schriften,


Suhrkamp basklar ile tarafmzdan karlahnlmhr.
walter benjamin 529

Benjamin zerine
Kitaplar
ABENSOUR, Miguel (2000)., L'utopie de Thomas More a Walter Benjamin, Paris: Sens
& Tonka
-ADORNO, Theodor W. (1989)., ]argon de l'Authenticite, De l'ideologie al/emande,
(Alm. ev. E. Escoubas), Paris: Payot
-ADORNO, Theodor W. (1999)., Sur Walter Benjamin, (Alm. ev. C. David), Paris:
Allia
-AGAMBEN, Giorgio (2002)., Enfance et Histoire, Destruction de l'experience et orig
ine de l'histoire, t. (ev. Yves Hersant), Paris: Payot
-AGAMBEN, Giorgio (2003)., Etat d'exception, Homo Sacer, II-1, (t. ev. Joel
Gayraud), Paris: Le Seuil
-ARENDT, Hannah (1997)., Walter Benjamin: 1892-1940, Vies Politiques iinde,
(ng. ev. A. Oppenheimer-Faure & P. Levy)., Paris: Gallimard
-BENSAID, Daniel (1990)., Walter Benjamin, Sentinel/e Messianique, a la gauche du
possible, Paris: PLON
-BUCK-MORSS, Susan (1999)., The Dialectics of Seeing, London: MiT Press
-CREPON, Marc (2001)., La magie du langage , Les promesses du langage iinde,
Paris: Vrin
-DEOTTE, Jean-Louis (1998)., L'homme de verre/ Esthetiques benjaminiennes, Paris:
L'Harmattan
-DIDI-HUBERMAN, Georges (2000)., L'image-malice. Histoire de I'art et Casse
Tte du Temps, Devant le Temps iinde, Paris: Les Editions de Minuit
-DUFOUR-EL MALEH, Marie-Cecile (1999)., Angelus Novus, Bruxelles: Ousia
-DTTMANN, Alexander Garcia (1989)., Surdenomination et Melancolie, La
Parole donnee, Memoire et Promesse iinde, Paris: Galilee
-GAGNEBIN, Jeanne-Marie (1994)., Histoire et Narration, Paris: L'Harmattan
-JAMESON, Fredric (edit.) (1985)., E. Bloch, G. Lukacs, B. Brecht, W.Benjamin, T.
W. Adomo (yazarlar), Estetik ve Politika, (ng. ev. . Oskay), stanbul:
Eletiri
-JAMESON, Fredric (1997)., Walter Benjamin ya da Nostalji, Marksizm ve Biim
iinde, (ng. ev. M. Doan), stanbul: YKY
-LWY, Michael (2001)., Walter Benjamin : Avertissement d'incendie, Une lecture des
theses Sur le Concept d'Histoire, Paris: Presses Universitaire de France
-MOSES, Stephan (1992)., L'Ange de l'Histoire, Paris: Le Seuil,
-MNSTER, Amo (1996)., Progres et Catastrophe, Walter Benjamin et Histoire,
Paris: Kime
-PROUST, Franoise (1994)., L'Histoire a Contretemps, Paris: Le Cerf
530 sel<izinci blm

-PULLIERO, Marino (2004)., Walter Benjamin, Le Desir d'authenticite, Paris:


Bayard
-RAULET, Gerard (1997)., Le caractere destructeur : Esthetique, theologie et politique
clez Walter Benjamin, Paris: Aubier
-RAULET, Gerard (2000)., Walter Benjamin, Paris: Ellipses
-ROCHLITZ, Rainer (1992)., Le Desenchantement de /'art, La philosophie de Walter
Benjamin, Paris: Gallinard
-SAGNOL, Marc (2003)., Tragique et Tristesse, Walter Benjamin, archeologue de la
modemite, Paris: Cerf
-SCHOLEM, Gershon (2001)., Walter Benjamin: Histoire d'une amitie, Paris:
Pluriel (Hachette)
-TACKELS, Bruno (1999)., L'oeuvre d'art ii l'epoque de W.Benjamin, Paris:
Harmattan
-TIEDEMANN, Rolf (1987)., Etudes sur la Philosophie de Walter Benjamin, Aln.
(ev. R.Rochlitz), Paris: Actes Sud
-WISMANN, Heinz (haz.) (1986 ) ., Walter Benjamin et Paris, Colloque
Intemational 27-29 Juin 1983, Paris: le Cerf
-WITTE, Bemd (1988)., Walter Benjamin, (Aln. ev. A. Bemold), Paris: le Cerf

Makaleler
-DERRIDA, Jacques (2002).,
htt:p: / / www.nonde-diplonatique.fr/2002/01/DERR!DA /16038

Dergilerin zel Saylan


-Revue d'Esthetique, Hors 5erie, (1990)., Walter Benjanin -Lignes, Nouvelle
5erie :11, Mai 2003, Theodor W. Adomo & Walter Benjamin
-Magazine Litteraire, n 408, (Avril 2002),. Walter Benjamin, les decouvertes d'un
flaneur

Genel
-ADORNO, Theodor W. ( 1984)., Le Progres, Modeles Critiques iinde, (Aln.
ev. Marc Jinenez & Eliane Kaufholz), Paris: Payot
-ADORNO, Theodor W. (1995)., Kierkegaard, Constuction de l'esthetique, (Aln. ev.
E. Escoubas), Paris: Payot
-ADORNO, Theodor W. (2001)., Dialectique negative, (Aln. ev. G. Coffin, J.
Masson, O. Masson, A. Renaut ve D. Trousson), Paris: Payot
-ADORNO, Theodor W. (2003)., Minima Moralia, (Aln. ev. E. Kaufholz & J.-R.
Ladmiral), Paris: Payot
wer benjamin 531

-AGAMBEN, Giorgio (1997)., Homo Sacer, le pouvoir souverain et la vie nue, (t. ev.
Marilene Raiola), Paris: Le Seuil
-AGAMBEN, Giorgio (2000)., Le Temps qui Reste, (t. ev. Judith Revel), Paris:
Bibliotheque Rivages- Payot
-BENSUSSAN, Gerard (2001 )., Le Temps Messianique, Paris: Vrin
-BLOCH, Ernst (1977)., Hegel et La Reminiscence: Contre La fascination de la
Reminiscence, Sujet-Objet, Eclaircissement sur Hegel iinde, (Alm. ev.
M. De Gandillac), Paris: Gallimard
-BLOCH, Ernst (1978a)., Les rapports entre marxisme et religion, L'Atheisme
dans le Christianisme iinde, Alm. (ev. E. Kaufholz & G. Raulet), Paris:
Gallimard
-BLOCH, Ernst (1978b)., Conclusion: Marx et La suppression de l'alienation,
L'Atheisme dans le Christianisme iinde, (Alm. ev. E. Kaufholz & G.
Raulet), Paris: Gallimard
-BLOCH, Ernst (1989)., L'Esprit de L'Utopie, (Alm. ev. A.-M. Lang & C. Piron
Audard), Paris: Gallimard
-CHOURAQUI, Andre (1968)., La Pensee /uive, Paris: Presses Universitaire de
France
-DILTHEY, Wilhelm (1992)., Critique de la raison historique, (Alm. ev. S. Mesure),
Paris: le Cerf
-ENGELS, Friedrich (1992)., Tarihte Zorun Rol, (ng. ev. S. Erdodu), Ankara: Sol
-HEGEL, G.W.F, (1990)., Propedeutique Philosophique, (Alm. ev. M. De Gandillac),

Paris: Ed.de Minuit


-HORKHEIMER, Max (1996)., Theorie traditionnelle et theorie critique, (Alm. ev. C.
Maillard & S. Muller), Paris: Gallimard
-HORKHEIMER, Max / ADORNO Theodor W. (2000)., La Dialectique de la Raison,
(Alm. ev. E. Kaufholz), Paris: Gallimard
-JAY, Martin (1977)., L'imagination Dialectique, (ng. ev. E. E. Moreno & A.
Spiquel), Paris: Payot
-LUKACS, Georg (1984)., Histoire et Conscience de Classe, (Alm. ev. K. Axelos &
]. Bois), Paris: Ed. de Minuit
-MARX, Kari (1990)., Louis Bonaparte'n 18 Brumaire'i, (Fr. ev. S. Belli), Ankara:
Sol Yay., 1990
-MARX Kari (1994)., OEuvres: philosophie, (Alm. haz. ve ev. Maximilien Rubel),
Paris : Bibliotheque de la Pleaide
-MARX, Kari (2000)., Kapital (Birinci Cilt), (ng. ev. A. Bilgi), Ankara: Sol Yay.,
-MARX, Kari (2002)., Gotha ve Erfurt Programlannn Eletirisi, (Fr. ev. Barta
Erdost), Ankara: Sol Yay.,
532 sekizinci blm

-MARX Kari (2003)., Philosophie, haz. M. Rubel, Paris: Gallimard


-RcoaUR, Paul (2000)., La Memoire, L'Histoire, L'Oublie, Paris: Le Seuil
-SCHMITf, Cari (1992)., Hamlet ou Hecube, (Alm. ev. Jean-Louis Besson & Jean
Jourdheuil), Paris: L' Arche
-SCHMITI, Cari (1998)., Theologie Politique, (Alm. ev. Jean-Louis Schlegel), Paris:
Gallimard
-SCHMITI, Cari (2000)., La dictature, (Alm. ev. Mira Kller & Dominique
5eglard), Paris: Ed. du Seuil
-SCHMITf, Cari (2002)., Le Uviathan dans la doctrine de l'Etat de Thomas Hobbes,
Sens et echec d'un symbole politique, (Alm. ev. Denis Trierweiler), Paris:
Ed. du Seui
-SEROUYA, Henri (1964)., La Kabbale, Paris: Presses Universitaire de France
-SPINOZA, Barouch (1993), Traite Theologico-Politique, (Lat. ev. C.Appuhn),
Paris: Flammarion 59 / 60
Hannah ARENDT
( 1 906 Aralk 1 975)
-
Yavuz KILI

Yaam ve Eserleri
. annah Arendt 1906'da Hannover'de dodu. ocukluu nce Knigsberg
H (Bat Prusya) sonra Berlin'de geti. 1922-23'te Berlin niversitesinde
renime balad, 1924'te ise Martin Heidegger'le felsefi almalar yapt Mar
burg niversitesine kaydoldu. 1925'te Heidegger'le romantik bir iliki yaa
maya balad. Bu iliki kimi zaman kesintilere urasa da lene kadar srd.
Arendt, Marburg niversitesinin ardndan, varoluu filozof ve Heidegger'in
arkada Kari Jaspers'le almak iin 1 926'da Heidelberg'e gitti. Jaspers'in
danmanlnda St. Augustinus dncesinde ak kavram zerine doktora
tezini yazd. Heidegger'in fenomenolojisinin Arendt'in almas zerinde
ok byk etkisi olduu grlse de, Arendt yaam boyunca Jaspers'e de ya
kn oldu.
1929' da gen bir'Y<.hudi filozof olan Gunther Stern'le (daha sonraki so
yadyla da anarsak Gnther Anders'le) tanan Arendt, onunla 1 930'da evlen
di. 1929'da (baz kaynaklara gre 1928'de) tezi Love and Saint Augustine ady
la yaynland. Sonraki yllarda, Yahudi ve siyonist politikayla ilgilenmeye
balad (bu ilgi aslnda 1926'da balamt). 1933 ylnda Yahudi olduu gerek
esiyle gerekli hocalk niteliklerine sahip olmad belirtilerek Alman niver
sitelerinde ders vermesi engellendi. Ayn yl Nazi zulmnden ekindii iin
Fransa'ya kat ve orada Yahudi gmenlere yardm etmeye alan bir grup
ta aktif rol ald. FraRsa' dayken Marxist dnr Walter Benjamin ve Ray
mond Aron'la dostluk kurdu. Arendt 1936'da siyasi mlteci olan Alman air
ve filozof Heindich Blcher'le tant; Stern' den boand ve 1940' da Blc
her'le evlendi.
Sava bittikten sonra bir kampta tutulan Arendt ve Blcher 1941'de
Amerikan diplomat Hiram Bigham'n yardmyla USA'ya kat. New York'ta
536 dokuzmcu blim

yaamaya balayan Arendt, orada Aufbau gazetesinde yazar olarak alh.


1946'da 'What is Existential Philosophy" yaynland. 1944'te ilk temel politi
ka kitab The Origins of Totalitarianism'i (Totalitarizmin Kaynaklar) yazmaya
balad ve bu kitap 1951'de yaynland. 1946'dan 1951'e kadar New York'taki
Schoken Books'ta editr olarak alh. Ayn yl Amerikan vatandalna ge
en Arendt, Amerika'daki ilk yllarnda akademik bir i bulmada olduka
zorland. 1953 ylnda Princeton'da Christian Gauss konferansna arld.
Bylece Amerikan neversitelerinde (Califomia, Berkeley, Princeton, Colum
bia, Northwestem, Yale ve Wesleyen) verdii derslerle saygn bir akademik
kariyer balad. Arendt, 1959'da Princeton niversitesindeki ilk tam kadrolu
kadn profesr oldu.
1958'de The Human Condition (nsanlk Durumu) ve Rahel Varnhagen: The
Life of a fewess, 1961'de Between Past and Future (Gemi ile Gelecek Arasnda);
1963'te Eichmann in ferusalem: A Report on the Banality of Evil ve On Revolution;
1968'de ise Men in Dark Times adl almalar yaynland.
1970'te ei Blcher ld. Ayn yl Arendt, New School'da Kant'n Yarg
Gcnn (Eletirisi) felsefesi zerine seminerler verdi (bu seminerler, Reflecti
ons on Kant's Political Philosophy adyla 1982'de yaynland). 1972'de Crisis of
the Republic yaynland. Arendt'in cilt olarak tasarlad, birinci ve ikinci
ciltlerinin ("Thinking" ve "Willing" ) yaynland, ama nc cilt olan "Jud
ging"e henz balad ama lm nedeniyle bitiremedii temel felsefi eser
lerinden biri olan The Life of the Mind ise 1978' de yaynland. Arendt 4 Aralk
1975'te 69 yandayken New York'ta ld.
Giri

re dt, 20. yzyln en nemli politika filozoflarndan biridir ve Bat poli


Atik!'dncesi zerinde olduka etkili olmutur. Eserlerinde eylem, gele
nek, terr, iktidar, otorite, totalitarizm, devrim, zgrlk, kamusal alan gibi
ele avuca smaz kavramlar ele alr ve bu kavramlarla ilgili olan sorunla
r / sorular zmeye / yantlamaya alr. Tm bu kavramlarn iaret ettii so
runlarn ya da sorunlarn birbiriyle bulutuu alann odanda yer alan nok
ta ve politikann dogasnn ve baka insansal etkinlik alanlarndan farkl olarak
politik yaamn ne olduu sorunudur. Arendt bu soruna yant verebilmek iin
otonom politik bir alann varln tehdit eden tarihsel ve sosyal gleri dene
yimden hareketle inceleme nesnesi yapar.
Arendt'in politik yaamla ilgili dncesinin gelimesinde fenomeno
lojinin ve varoluuluun etkisi de grlr. zellikle Heidegger ve Jaspers'in
grleri Arendt'in grleri zerinde etkili olmutur. Ancak, bu iki filozofun
yansra, Arendt'in politikaya ilikin dncesinin gelimesinde etkilendii
dnrler olarak Sokrates, Platon, Aristoteles, Augustinus, Duns Scotus,
Machiavelli, Kant, Marx, Nietzsche ve Russell saylabilir.
Arendt, 20. yzylda gelinen "insanlk durumu"nu, bu yzyln temel .
kavramlarn ele alarak tartr. Onun amac ann insanlk durumunu anla
maktr. Ona gre 20. yzyl temelde iddetin yzyl olmu ve insanlk byk
aclar yaamtr. iddeti politika d gren Arendt, modem politik devrimle
rin, sz gelii Fransz ve Amerikan devrimlerinin hem liberal hem de Marxist
yorumlarna kar eletiriler gelitirir. Bu eletirilerini Devrim Ozerine'de (On
Revolution), daha nce nsanlk Durum u nda gelitirdii grlerini de yeni
'

den gzden geirerek yapar.


Arendt ortak insansal dnyann nasl olutuunu ve nasl yok olmaya
yz tuttuunu, Yunan polis'inden balayarak 20. yzyln byk ykmlarna
538 dokuzuncu blm

dek uzanan dnem iinde ele alr. 20. yzylda yaanan iki dnya savann
tan da olan Arendt, yaanan olaylara tarihsel bir perspektiften bakar ama
felsefi olarak irdeler. Bu tarihsel sre ierisinde insann neleri baardn
gzler nne sererken, ayn zamanda gnmzde neleri yitirdiini de gster
mi olur.
Neler olduunu ve insanlarn kendilerinin oluturduu dnyann na
sl ykma uradn, eylemlerine ve dncelerine baklmakszn bir grup
insann -Yahudilerin- nasl olup da kkn kazmaya ynelik eylemler ger
ekleebildiini anlamaya alan, bu ve benzeri sorulardan, kendi ann y
kc deneyimlerinden yola kan Arendt, politikay bu deneyimler nda
deerlendirir. Bu deneyimler Arendt'i klasik anlamda felsefe yapma tarzn
dan ayr tutmu ve bunun sonucu olarak da onun politika felsefesininin ha
reket noktasn dnce deil, deneyim oluturmutur.
Arendt zellikle 20. yzylda yaanan olaylar karsnda kaytsz kaln
dn dnr. Ona gre, olup bitenler karsnda kaytsz kalmann da, hat
ta politikadan kurtulma umudunun da elbette bir bedeli vardr: Her geri e
kilme, politik alann dna kma, bir "dnya yitimi", yani kendini insanlar
arasna yerletirebilecek bir bantnn yitimini dourmutur. Arendt'in vur
gulad tehlike yeni bir dnyaszln iine yeniden dme tehlikesidir. O,
insann bu tehlikeden eylem, konuma ve politika yoluyla kurtulabileceini
ve dnyann insanlatrlabileceini dnr.
ann sorunlarnn kaynanda modernlii gren, modernlii de
dnyann kayb olarak deerlendiren, modern dnyada insann kendini, ken
di gerekliini alglamaktan yoksun olduunu dnen Arendt, "kendi za
manmza ve deneyimlerimize uygun bir politika felsefesi" nerir. Bu felsefe
sorunlara kesin zmler nermese de eylemin doas ve olanaklar stne bir
kez daha dnmek gerektiini gstermektedir. Bu zelliinden dolay
Arendt'in felsefesi eylem felsefesi olarak da adlandrlmaktadr.
nsann iinde bulunduu durumu anlamaya alan, insann nasl z
gr ve onurlu bir yaam srderebileceinin yollarn arayan Arendt, zgrlk
alan olarak politikay grr. Politika alan Arendt'in gznde en st dzey
etkinlik alandr. Bu yzden Arendt, insann kendini grnr ve var klacak
olan politik alana, kamusal alana kmasn zorunlu grr. nsanlar bu alana
karacak olansa, ortak bir yaam uruna konumak ya da ayn ey demeye
gelen, insann en nemli etkinlii olan eylemdir. Baka deyile, insann ken
dini var klabilmesi iin ortak bir yaam uruna konumas ve eylemesi gere
kir. Konumak ya da eylemek insann zgr ve politik bir varlk olduu anla
mna gelir. Bu yzden de modern insan iinde bulunduu durumdan kurta
racak olan ey politik eylemdir.
hannah arendt 539

Politika filozofu olarak Arendt'in dncesinin ayrt edici yanlarndan


biri, insan yaamnn olgusal zelliini ortaya koymaya almas, yani pratik
yaama bakmasdr. nk Arendt'e gre, hibir ey yaptklarmz dn
mekten daha nemli deildir. Arendt'in temel kaygs, insann kendi yaratt
ortak yaama gitgide yabanalamasdr. O, bu yabanclamann nedenleri
ni anlamak ister. Bu durumu Arendt, insann dnyaya yabanclamas olarak g
rr. Arendt hemen hemen her eserinde insann dnyaya, yani kendisinin ya
ratt ortak yaama yabanalamasnn nedenlerini ve bu yabanalamay
aacak bir zgrlemenin yollarn bulmann olanakl olup olmadn arat
rr. Bu da olup-bitenlere anlam vermenin bir yolunu aramaktan baka bir ey
deildir. Ancak, Arendt, sadece olup bitenlere anlam vermekle yetinmemi,
sorunlara zm nerileri de getirmi olan bir filozoftur.

1- Totalitarizm

Arendt, iki dnya savann yaand bir yzyln tan olan bir dnr
dr. Kendi yzylna ilikin olup bitenleri anlamaya, anlamlandrmaya al
an Arendt, "daha nce grlmedik lekte bir yurtsuzluk, daha nce grl
medik derinlikte bir kkszlk" fenomeniyle kar karya olduumuzu be
lirtir. Yurtsuzluk, insann bir yere ait olamamas, kendisinin oluturduu bir
dnyada yaayamamas anlamna gelir. Kkszlk ise, hem insann iinde
bulunduu an hem de gelecei belirsizletirmekte ve insan anlamdan yok
sun brakmaktadr. Yurtsuzluk ve kkszlk insanl birarada tutan badan
yoksun brakrken, ayn zamanda insanln paralanmasna da yol amakta
dr. nsanlk sanki, "insann mutlak g olduuna inananlar ile yaamlarnda
sadece iktidarszl tanm kimseler arasnda ikiye blnm gibidir"
(1996b:9-10). Arendt bu blnml, bu insanlk durumunu bugnden
gemie bakarak ortaya koymaya alr.
nsanln nasl paralandn, blndn Arendt, ilk byk eseri
olan Totalitarizmin Kaynaklar nda gsterir. Bu eser ayn zamanda, kendi an
'

da yaanan Nazi Almanya'snn ve Sovyet Stalinizminin ykselii gibi olgu


lara bir yant nitelii de tar. Bu yaphnda, anda yaanan olaylarn deneyi
minden hareket eden ve bu yzden de 20. yzyln en nemli politik olaylar
olan antisemitizm ve emperyalizm olgusunu ele alan Arendt, bu iki olgunun
neden olduu totalitarizmin kklerini anlama abasndadr. O, temel sorunu,
"20. yzylda yaanan ykc ktlkleri oluturmaya iten nedenler nelerdir?
Ne oldu, neden oldu?" biimindeki sorularla dile getirir.
Arendt antisemitizm, emperyalizm ve totalitarizmi, modem dnyann
ideolojileri olarak adlandrr. Bu ideolojilere btnlkl bakldnda, ideolo-
540 dokuzuncu blm

jilerin insann saduyusunul, ortak dnyasn, dolaysyla kendini var kld


kamusal alan yok ettii grlebilir. Ona gre, modem ideolojilerin yol at
olaylar dnyay ykma srklemitir. Bu ykmda asl tehlikede olansa insan
lardr. Genel olarak sylenirse, "ideolojilerin bir amac da, saduyunun artk
geerli olmayan kurallarn ikame etmektir" (1996b:32). te bu ideolojiler or
tak dnyada yolumuzu bulmay salayan saduyuyu ortadan kaldrmtr.
Bu saduyudan yoksunluk insanlar birarada tutan ortak dnyann, kamusal
alann k anlamna gelir. Arendt'e gre totalitarizme giden yol ite bu or
tak dnyann yok edilmesiyle alr.
Totalitarizme giden yolun, deyim yerindeyse, ilk etabn antisemitizm
oluturmaktadr. Arendt'e gre antisemitizm politik bir harekettir (1996b:lll)
ve Avrupa apnda bir olaydr. "19. yzyln son yirmi ylnda ayn anda an
tisemitizm Almanya, Avusturya ve Fransa'da etken olarak ortaya kmasn
dan nce, esas olarak sermayenin an retiminden kaynaklanan bir dizi ma
li skandal patlak vermiti" (1996b:75). Bu durum gz nne alnmazsa ve
"antisemitizmin tarihine kendinde bir varlk, yaln bir siyasal hareket olarak
baklrsa "genelde Yahudi"ye, "her yerde ve hibir yerdeki Yahudi"ye yne
len bu gz dnm av anlamak mmkn olamaz" (1996b:164).
Antisemitizme ilikin kabaca yaplan yorumlarda, antisemitizm takn
bir milliyetilik olarak grlm ve buna bal olarak patlak veren yabanc
korkusundan doan galeyanlarla zdeletirilmitir. Oysa Arendt'e gre ger
ek udur: "Modem antisemitizm, geleneksel milliyetiliin gerilemesine ko
ut olarak ykselmi ve tam olarak Avrupa ulus-devletler sistemi ile onun ka
rarsz gler dengesinin atrdad bir dnemde doruk noktasna varmtr"
(1996b:20). Arendt Avrupa'nn ykl ile Yahudilerin yok edilmesi arasnda
bir akma olduunu belirtir (1996b:33). Bu dnce, Avrupa' da Yahudilerin
yok edilmeye balamas, Avrupa'nn yklnn da balamasdr, biiminde de
dile getirilir.
Dnyann eitli yerlerinde dank bir biimde yaayan Yahudilerin
siyasi bir gelenei ve deneyimi olmadn belirten Arendt'e gre, "btn Av
rupa halklar arasnda Yahudiler, kendilerine ait bir devleti olmayan ve tam
da bu nedenden dolay neyi temsil ederlerse etsinler, hkmetlerle ve devlet
lerle mttefik olmaya son derece istekli ve uygun tek halktlar" (1996b:54). Bu
durum, devletlerin ve hkmetlerin sorumlu olduu her eyden Yahudilerin
de sorumlu tutulmasna yol amtr. Nitekim bata Almanya olmak zere
Avrupa'nn farkl lkelerinde hkmetlere kar duyulan fkenin neredeyse

Arendt'e gre saduyu, "hepimiz iin ortak olan dnyay anlamamz ve orada yolumuzu bulmam
z salayan duyudur" (1996b:32).
hamah arendt 541

ayns Yahudilere de duyulmutur. Antisemitik hareketlerin balangcn da


bu olaylar oluturmaktadr.
Antisemitizm, bir insan topluluunun bu dnyada yaayacak bir yer
bulamamasna neden olmutur. Bu yzden "antisemitizm, tam da olduunu
iddia ettii eydir: Yahudiler iin lmcl bir tehlike -baka da bir ey deil"
(1996b:29). Ama antisemitizm bir insan topluluunu yurtsuz brakmakla kal
mam, ayn zamanda insanlk kavramn da ykmbr. nk o belli bir grup
insan bu dnyada yersiz-yurtsuz brakarak, ortak dnyay da ykm ve in
sanlarn bir arada, bar iinde yaamasnn olanan ortadan kaldrmbr. Bu
nedenle Arendt, antisemitizmi modem dnyann ilk politik ktl olarak
grr.
Arendt'e gre, ikinci politik ktlk ise emperyalizmdir. kinci Dnya
Sava sonuna kadar, hatta sava sonras ilk yllarda bile, politik ktlk iin
slogan "emperyalizm" idi (1994:311). Ona gre emperyalizm, "kapitalist re
timdeki egemen snfn ekonomik genilemesi ulusal snrlara dayandnda
ortaya kb." Arendt, emperyalizmi kapitalizmin son evresi olarak grmez;
bunun yerine burjuvazinin politik egemenliinin ilk evresi olarak grr
(1996c:35). Arendt iin emperyalist dnemde Avrupa' da meydana gelen ba
lca olay, politik etkinlik amac duymadan, ekonomik bakmdan stnlk el
de etmi tarihteki ilk snf olan burjuvazinin politik kurtuluuydu (1996c:10).
Emperyalizmin ana politik dncesi, yce amac yaylmadr. Bu d
nce geici bir yaylmay ya da fethin yol at daha uzun sreli bir asimi
lasyonu ifade etmemektedir. Emperyalist yaylma anlay "yaylmay geici
bir ara deil, kendinde bir ama olarak gren" anlaytr (1996c:33). Arendt'e
gre, emperyalist yaylmay ateleyen ey de sermayenin ar retkenlii ve
artk ulusal snrlar iinde retken yatrma dnmeyen parann ar tasar
rufu sonucu "fazla" parann ortaya kt garip bir ekonomik bunalmdr
(1996c:29-30). Bu ama dorultusunda "yaylma uruna yaylma" sloganyla
hareket eden egemen snf (burjuvazi}, yzn ekonomik ilkelerden politik il
kelere evirir (1996c:14-15). Kapitalist sistemin ulusal snrlar ierisinde kala
mamas, yaylmas ulus-devletlerin kn hzlandrm ama ayn zaman
da politik akln (ortak akln) kaybolmasna da yol amtr. Temel ilginin pa
raya, para kazanmaya gsterilmesi sonucu, rakiplerden oluan bir toplumun
deneyiminden zorunlu olarak doan zdeyiler olmu ve bu zdeyiler bir
dizi davran kalbn ortaya karmtr. Bu zdeyiler "baar gibisi yoktur",
"gl olan hakldr", "hak, bir aratr" biiminde dile getirilir (1996c:36).
nk emperyalizmin ayrc nitelii onun burjuva iktidar olmasdr, yani
politik topluluun paralanmas, kamusal yararn deil, zel yararn / karn
n plana getirilmesi demektir. Emperyalizm bu zelliiyle, halklar yurtsuz
brakm ve uluslar insann kendisinin oluturduu dnyadan karmtr.
542 dokuzuncu blm

Arendt, emperyalist dnemin temel kimi zellikleriyle, 20. yzylda


grlen totalitarizmin temel kimi zellikleri arasnda yakn bir benzerlik g
rr. O yzden emperyalizm dnemini Arendt, "yaklaan felaketlerin hazrlk
dnemi" olarak deerlendirmenin hakszlk olmayaca dncesindedir.
Totalitarizmle birlikte ise insan grnr olmaktan km, daha nce
kendisinin var kld ortak dnya yok olmaya yz tutmutur. Antisemitizm
ve emperyalizm totalitarizme gtren politik ktlklerdir, ama "totalitarizm
en byk politik ktlktr" (1994:311). Bu durum, insanl ilgilendiren so
runlara duyarsz olan; ortak yaama, toplum ve dnya adna eylemde bulun
mayan modem insanln geldii yeri gsterir. Dolaysyla modem dnyada
insan dnyaya yabanclam, kendi kurduu dnyadan koparlmtr. Bu ne
denle, antisemitizm sadece Yahudilere duyulan nefretten; emperyalizm sade
ce fetihten ve totalitarizm de sadece diktatrlkten ibaret deildir. Arendt'e
gre, "her biri dierinden daha aamasz olan bu fenomenler, insan onurunun
yeni bir gvenceye ihtiyaa olduunu gstermitir" (1996b:12).
nsann dnyaya yabanalamasyla balayan bu_ sre, insanlar arasn
daki ba koparm, insanlar birbirine dman hale getirmitir. Totalitarizm
altnda yaayan insanlarn en temel zellii kendi otonom yarg glerini
kaybetmesidir. Yarg gcn kaybeden insan hibir deere, inanca sahip ola
maz. Bu yzden, "geleceimiz hi bu denli ngrden uzak olmamtr"
(1996b:9), ama yine de "modern insann gerek gc ile modern insanlarn
kendi glerinin eseri olan bir dnyada yaamak ve bu dnyay anlamaktaki
aczleri arasndaki can skc uyumazlk; btn bunlarla yzlemek ve onlar
anlamak mmkn olmaldr" (1996b:ll). Totalitarizm, dolaysyla totaliter
hkmetlerin domas dnyamzn temel olaylardr. Arendt'e gre, totalita
rizmi anlamak bir eye gz yummak deildir. nk biliniyor ki, totalitarizm
anlama kar mcadele verir ve btn politik alanda iddet esi ierir
( 1994:308-309).
Totalitarizm Arendt'e gre, otoritenin yok edilmesini temsil eder. Tota
litarizm, kendini insanlararas ilikilerde gereklik kazanan iktidar ve gc
gereksiz grr (1996b:22). Arendt'e gre, "totaliter bir rejim kurmak iin, te
rrn belli bir ideolojinin gereklemesinin aygt olarak sunulmas gerekir ve
bu ideoloji, terr devaml ve istikrarl bir yapya kavuturulmadan nce, ok
luun, hatta ounluun taraftarln kazanm olmaldr" (1996b:26). Bu o
unluk artk kendine ait yarg gc olmayan, yani kendine ait bir gr ol
mayan insanlardan olumaktadr. Kendi olmayan insan da ama olmaktan
kmakta, arasallamaktadr.
Arendt'e gre, totalitarizmi besleyen en nemli kaynak milliyetiliktir.
"Milliyetilik her zaman, kendi halknn "dman bir dnya" ile kuatld
n, "hepsine kar tek bana" olduunu, bu halkla dier tm arasnda te-
hannah arendt 543

melli bir fark bulunduunu vurgular." Milliyetilik, sadece insann insanl


n deil, insanln olanan da teori olarak reddeder (1996c:187-188). Bu
yzden milliyetilik, insanlarn ortak bi,r dnyada, kamusal alanda bir araya
gelmesini engelleyen br dnce biimi olarak karmza kar. Rejim sadece
belli bir rk korumay amalayan yeni bir insan yaratmay hedefler. Bu ama,
"insann insan zerinde, 'yksek kan'n 'aa kan' zerinde sadece geici de
il, temel bir stnle sahip olduu biimindeki emperyalist bilinci de ok
glendirmitir" (1996c:22).
nsanlar totaliter bir rejim yaratmaya iten sre, ulus devletin gerile
mesi ve antisemitizmin ykselii ile balamhr. Totalitarizm, kendisine yar
dmc olan antisemitizm ve emperyalizmin ykselie gemesiyle varolmu
tur. Savalarla birlikte ulus-devletlerin paralanmas, isizliin nemli boyut
larda artmas sonucu yaanan i savalar bir dizi felakete yol amtr. Bu d
nemde yurtsuz, devletsiz olan ve "yeryznn posas" olarak grlen insan
lar, gruplar olumutur. Emperyalist yaylmayla birlikte ykselen bir deer
olarak iddet aralarnn ortaya kmas sz konusu olmutur. "Devlet iinde
iddet aralarn ynetenler, ok gemeden ulus ierisinde yeni bir snf olu
turmaya . . . baladlar. iddet uygulamaktan baka bir etkinlikleri olmadn
dan, politikay g ilikisiyle zdeletirmek onlar iin ok doald"
(1996c:33). Ulus-devletlerin gszlemesi sonucu iddet, devletleri kuatm
ve arhk mlkiyeti artrmak ve alann geniletmek iin ara olarak kullanl
mhr. Bu srecin sonunda, devletin kendisini iddetin uygulayas olarak
dayatt totaliter ideoloji tarih sahnesine kmhr.
Totalitarizmle birlikte politik insann toplumsal insana dntn
belirten Arendt, totaliter ideolojinin yaratt insan u szcklerle anlatr:
"Siyasi haklarndan yoksun braklm, kamusal ve resmi yaamn karsna
zorunluluk klnda kan birey, kendi zel yaamna ve kiisel yazgsna ye
ni ve artan bir ilgi gsterme olanana kavuur. Btn yurttalar ilgilendiren
kamusal ilerin idaresine kahlmas nlenmi olan birey, hak sahibi olarak top
lumdaki konumunu ve hemcinsleriyle doal ban yitirir." Bu durum, 17.
yzylda ortaya kh biimiyle yeni burjuva toplumunun bir zelliidir ve
Arendt bu dncenin en byk temsilcisi olarak da Hobbes'u grr
(1996c:40).
Totalitarizmle birlikte yaygnlk kazanan iddet, politik yapnn g
szlnn de bir gstergesidir. Totaliter rejimlerde "Aydnlanmann insan
sal olan her eye kar duyduu hogr ve merakn yerini, egzotik, normal
d ve farkl olana kar hastalkl bir ehvet almtr" (1996b:131). Bireycilik
ve sahip olma tutkusu, insan yaamn yok edecek bir dzeye erimitir.
Arendt'e gre "sahip olmann en radikal ve en emin biimi, ykmaktr, nk
544 dokuzuncu bltim

ancak yok ettiimiz bir eyin sonsuza dek bizim olduundan eminizdir''
(1996c:47).
Totalitarizm, insanlar, temelde iddet yoluyla tektipletirmi, kendi
olmaktan karmhr. Bu nedenle totalitarizmin egemen olduu bir dnyada
insan olmak, herkes gibi olmak demektir. Bu durumu Arendt yurtta olma
mak, yani insan olmamak olarak grr: "Yurttaln yitirilmesi insanlar sa
dece {yasalarn) korunmasndan deil, ayn zamanda tamamen ak biimde
yerlemi, resmen tannm bir kimlikten de yoksun brakmhr'' (1996c:288).
Arendt'in srarla zerinde durduu olgu, bir kez daha yinelersek, emperya
lst yaylmayla birlikte ulus-devletlerin gszlemesi ve bunun sonucu ola
rak ykselen iddetin devleti kuatmasdr.
Arendt, politik ktln bu belirtilerinin, gemite benzerleri gr
len imparatorluklarn srf yaylmalar olarak alnamayacan dnr. Bu
ktlkler, terr ve ideolojik yapnt zerine kurulan tamamen yeni bir yne
tim biimidir. Ona gre, "modern diktatrlklerle gemiin btn tiranlar
arasndaki temel farkllk, terrn artk ncelikle muhalifleri korkutmann ve
yok etmenin bir araa deil, tamamen boyun emi halk kitlelerini ynetme
nin daimi aygh olarak kullanlmasnda yatmaktadr." Modem terr politik
amaan bir arac deil, aksine kendinde bir ama haline gelmitir. Arendt'e
gre, "modem terr, bir muhalefetin tahrikine muhta deildir ve kurbanla
r, zorbann bak asndan bile masum kimselerdir. Yahudilere, yani dn
ce ve eylemlerine baklmakszn belli ortak zelliklere sahip bir grup insana
kar tam bir terrn uyguland Nazi Almanya'snda durum buydu." Sov
yet Rusya'da olup-bitenler biraz karmak grnse .de aslnda orada da ben
zer bir durum yaanmaktadr (1996b:25). Arendt, anda totalitarizmin g
hrs, egemen olma istei, terr ve monolitik bir devlet yaps anlamna geldi
ini belirtir (1994:312).
Grnen o ki, "yerkrenin fethini ve btnsel tahakkm amalayan
totaliter giriim, btn krdmlerin en belalsdr. Onun zaferi, insanln
yok olmas demektir, nk o egemen olduu her yerde insann zn yk
mtr." Arendt'e gre, totalitarizmin kendine zg olan zellii dehet verici
olmasdr. Bu durum, yeni bir "idea"run dnyada belirmesi yznden deil,
totaliter eylemlerin tm geleneklerimizi koparmasndandr. Totaliter eylemler
politik dncemizin kategorilerini ve ahlaki yarglarmzn ltlerini pa
rampara etmi (1994:309-310), ada dnyada byk aalarn yaanmasna
neden olmutur. Bu durum kamusal alann gerilemesine yol am ve insann
gerekle ban koparmtr. Arendt, totalitarizmi, gerein yerine tamamen
hayali bir dnyann yaratlmasna yol aacak kadar dehetli bir yalan olarak
niteler. Yine de, Arendt' e gre, "yzylmzn bu ykc glerine srtmz dn-
hannal arendt 545

menin hibir yaran yoktur" (1996b:ll). Her eye ramen modem dnyann
bu ykc glerini anlamak olanakldr. Bu yzden Arendt, modern dnyann
ykc glerinden biri ve belki de en nemlisi olan iddet fenomenini inceler.

2- iddet
Arendt iddet Ozerine adl yapbrun hemen banda Lenin'in 20. yzyln sava
ve devrimlerin yzyl olduuna ilikin ngrsn hakl bulur. Arendt, sava
ve devrimlerin ortak paydas olarak iddeti grr. Dolaysyla 20. yzyl ayn
zamanda iddetin yzyldr. Arendt buna baka bir etken daha ekler, o da id
det aralarnn teknik geliimiyle ilgilidir. iddet aralar arbk yle bir noktaya
gelmitir ki, "hibir siyasal ama, insan aklnn snrlar iinde, bu aralarn y
kc potansiyeline denk deildir; ne de silahl atmalarda bu aralarn fiilen
kullanmn hakl klabilir" (1997:9). Arendt'e gre, iddet modem dnyay ele
geirmitir ve her yerde etkin olarak karmza kmaktadr. iddetin kendisi
bir aratr, ama var olmak iin kendisi de aralar kullanr. Bu anlamda modem
dnyay ele geiren homo Jaberdir nk alet yapan ve doaya da iddet uy
.

gulayan odur.
Daha nce de belirtildii gibi, Arendt'e gre iddet, totalitarizmle bir
likte yaygnlk kazanan bir fenomendir. Arendt bu fenomeni aklamaya al
rken, onunla yakn ilikisi grlen fenomenlere de bakar. Bu yzden Arendt
ilkin iddet, iktidar, g, otorite gibi kavramlar arasnda bir ayrm yapma ge
rei duyar. nk ona gre, siyasetbilim terminolojisinde "iktidar", "g",
"otorite" ve "iddet" arasnda ciddi ayrmlar yaplmyor ve gndelik konu
malarda bu szckler rastgele ve keyfi bir biimde kullanlyor. Elbette bu te
rimler anlamca birbiriyle ayn deildir ve bu yzden bunlar ayrmak gerekir.
nk "bu terimleri eanlamlym gibi kullanmak, yalnzca linguistik an
lamlara sarlk gstergesi deildir, ayn zamanda, bunlarn tekabl ettii
gerekliklere de kr kalmaya yol ambr ki, bu da, bir o kadar ciddidir"
(1997:49).
Arendt, iddeti iktidardan (power), g (force) ve kuvvetten (strength)
farkl grr. Ona gre, iddete dayal eylemin z, ara-ama kategorisine da
yanmasdr. Arendt'e gre, "bu kategorinin en temel ayrc nitelii, insansal
olaylara uygulanrsa yle ifade edilebilir: Ama, kullanmn hakl kld ve
gereklemesi asndan gereksinilen aralarn altnda ezilme tehlikesine ak
tr. nsan eylemlerinin nihai amac, fabrika retimindeki nihai amatan farkl
olarak, asla gvenilir biimde ngrlemez" (1997:10).
ktidar, ama zellikle de devletin iktidar szkonusu olduunda, ikti
dar emir ve itaat terimleriyle dnmek ve onu iddete eitlemek de olduk
a ekicidir. "ilerinde olduu kadar d ilikilerde de iddet, tek tek mey
dan okuyuculara (d dman, sulu yerli) kar iktidar yapsn ayakta tut-
546 dol<uzuncu blm

mak iin son are olarak ortaya kar. Bu yzden, gerekten de iddet iktida
rn n kouluymu . . . gibi grnr" (1997:53). Oysa Arendt'e gre, emir-itaat
ilikisinde mutlaka iddete bavurmak gerekmeyebilir. nk devlet bir oto
rite olarak kabul edildii ya da kabul grd kanaatine ulald zaman id
dete bavurulmaz. Zaten "otoritenin en nemli belirtisi, bask ya da iknaya
gerek olmakszn, itaat etmesi istenenlerin verilen karan sorgusuz sualsiz ka
bul etmesidir." Bu yzden "otoriteyi korumak iin, kii ya da makama duyu
lan saygy ayakta tutmak gerektii" ne srlr (1997:51 ).
Arendt, iddet ile iktidar arasnda u ayrm yapar: "iktidar her zaman
saylara gereksinim duyar; oysa iddet, aralara dayal olduundan bir yere
kadar saylarn gc olmakszn da idare edebilir." Aynca Arendt, iktidar ile
iddeti birbirinin karh olarak da grr ki (1997:48, 62), bu, "iktidar iddet
iermez" anlamna gelir. Ne var ki, iddet modem dnyada yaam kuatm,
iddet iermeden iktidarlar dnlemez olmutur. Bu yolla da iddet insan
larn anlam dnyasn ykrnhr.
Arendt, iktidar, g, otorite ve iddeti "insann insan zerindeki ege
menliinin aralarndan baka bir eye iaret etmeyen szcklerden ibaret"
eyler olarak grr (1997:49-50). Buna ramen, Arendt iddeti (violence) di
erlerinden arasal karakteriyle ayrr (1997:52).
iddet, uygulayanlar asndan, bazen "lmlln sesini duyurabilmek
iin tek yol" olarak da grlyor. Baka deyile iddetin, ksa vadeli amalar
szkonusuyken anlaml olduu ve sonu verdii ne srlr (1997:88-89). Bir
baka adan iddet, kimi zaman "gayri meru, irrasyonel, hakl gsterilemez
ya da onaylahamaz" olarak grlrken, kimi zaman da yaamn bir esi ya
da yaam destekleyen bir g olarak grlr (1997:78,83). Arendt'e gre,
"her eylem gibi iddet pratii de dnyay deitirir; ama en olas deiim da
ha iddetli bir dnya dorultusundadr" (1997:90).
Arendt'e gre iddet ancak ksa vadeli amalar gtt zaman rasyo
nel kalabilir. Ne var ki "iddet, davalar destekleyemez; ne tarihi ne de devri
mi, ne ilerlemeyi ne de tepkicilii destekleyebilir." Ama yine de iddet belirli
bir ilev grebilir: "skntlar dramatize edebilir ve onlar kamu gndemine
getirebilir" (1997:88). Arendt insanlarn sknhlarn dile getiren, ama ayn za
manda iddet iermeyen eylemleri destekler. Bu konuda o, iddete dayal ol
mayan yurttalk hareketlerini rnek olarak verir.
Arendt, iddeti konuma gszl olarak grr ve konuma iddet
le kar karya geldiinde iddetin faydasz olduunu savunur (1990:18).
Gten farkl olarak iddet dilsizdir, iddet, "szn bittii yerde balar." Bu
yzden mcadelenin amac bakmndan kullandmz szckler, szn nite
liini yitirmitir, szler sadece birer klie olmutur (1994:308). Yani ona gre
iddet pek anlam olmayan bir dildir. Baka deyile, iddet szn bittii yer-
harnah arendi 547

de balayan, gszln bir ifadesi olarak aa kan bir eylem biimidir.


nsan eylemleri szn gcne dayanr. Szn gc olmadnda iddet hak
llatrlabilir ama hibir zaman meru grlemez. Bu nedenle, "iddetten
baka hibir ey sonu vermez" demek anlamszdr (1997:20-21). Bu balam
da, Arendt'e gre, "bir sava kuram ya da devrim kuram sadece iddeti hak
l klmayla ilgilidir, nk bu temellendirme onun politik snrlarn olutu
rur. iddet olarak iddetin vlmesi ya da hakllatrlmasna ulaldnda
ise, bu artk politik deil apolitik olur" (1990:19). Ne var ki, iddet apolitik de
olsa, zellikle i politikada cazibesini arttrmtr. iddetin cazibesini arthran
bir dier etken de kamusal yaamn brokratiklemesidir (1997:78).
Politik bir varlk olduu lde insan, konuma gcyle donatlmtr
(1990:19). iddet konuma gszldr, ama ayn zamanda politik yapnn
gszlnn de bir gstergesidir. iddet uygulamaktan baka bir etkinlik
leri olmayan insanlarn politikay g ilikisiyle zdeletirmesi doaldr. Ne
var ki Arendt politikay iddet d grr. iddet, yaamn bir esi olmayp,
yaam vmekle iddeti vmek ayn ey deildir. iddet uygulamann yarat
t en ykc etki, kamusal alan, dolaysyla politik alan yok etmesidir. n
k iddet suskunluu getirir, oysa insan politik varlk klan ey eylemdir,
szdr (1997:91). Baka deyile, "szn ilgili olduu her yerde meseleler tan
m gerei politik olur, nk insan politik varlk klan ey szdr" (1970:3).
iddetin getirdii suskunluk yaamn kartdr. Mutlak olarak iddet kullan
mnn olduu yerde, sz gelii totaliter rejimlerin toplama kamplarnda, sade
ce yasalar deil, her ey ve herkes suskun olmak zorundadr. Bu suskunluk
yzndendir ki iddet, politik alanda marjinal bir fenomen olmaktadr
(1990:18-19).

3- nsanlk Durumu
Arendt, insansal dnyay ykan temel politik ktlk dedii totalitarizme ve
onun yaratb iddete ilikin dncelerini ortaya koyduktan sonra, insanl
n iinde bulunduu durumu gstermeye alr. Bu durum, insanl para
layan, blen totalitarizmin doal sonucudur.
Temel felsefi eseri olan nsanlk Durumu'nda Arendt, eserinin yazl
amacn u szcklerle belirtir: "Bu kitabn ana konusu aslnda, 'yaptklar
mz' dr, gnmzn kansna gre olduu kadar geleneksel olarak da, sade
ce insanlk durumunun en temelli ifadelerini, her insansal varln erimi iin
de bulunan etkinlikleri ele almaktr" (1970:5).
nsanlk durumu Arendt'e gre, insan doasyla ayn deildir ve insan
lk kouluna karlk gelen insansal etkinliklerin ve kapasitelerin toplam da
insan doas gibi bir eyi oluturmaz (1970:9-10). Arendt'e gre, yeryz in
sanlk durumunun tam da tzn oluturur ve bildiimiz kadaryla doa in-
548 dokuzuncu blm

sana evrende hibir aba harcamadan ve insan yaps bir katkda bulunmadan
iinde hareket edebilecei, soluk alp verebilecei bir yaam alan sunmak ba
kmndan benzersiz olabilir. nsann kendisinin oluturduu dnya, insansal
varoluu btn yaln hayvani ortamdan ayrr ve yaamn kendisi bu yapay
dnyann dndadr. nsan, yaam araclyla dier tm canl organizmayla
balantl olarak kalr. Arendt'e gre; "bir sreden beri, yaam da "yapay"
hale getirmek, hatta insan doann ocuklar arasna katan son ba da ko
parmak ynnde kimi byk abalar olmaktadr. Yaam bir deney tpnde
yarablla giriiminde kendini aa vuran arzu, "mikroskop altnda stn in
sansal varlklar retebilecekleri insanlarn llerini, biimlerini ve ilevlerini
deitirebilecekleri kantlanm kiilerin gen plazmalarn" dondurma arzu
su, dnyaya mahkum olmaktan kurtulma arzusuyla ayndr" (1970:2).
Arendt'e gre, bu durumu bilim yaratmaktadr ve bunun ok byk
politik nemi vardr. Bilim adamlarnn politik yarglarna gvensizlik duy
may bilgece klan neden, bilim adamlarnn bu sfatla ncelikli olarak "karak
ter" yoksunu olmalar deildir -rnein atom silahlar gelitirmeyi reddetme
diler-, bnlkleri de deildir -rnein bu silahlar bir kez gelitirildiinde,
bunlarn kullanmlar hakknda gr alnacak en son kiilerin kendileri ol
duunu anlamadlar. Ne var ki, Arendt bundan daha nemli olarak bilim
adamlarnn "szn gcn yitirdii bir dnyada" yaadklarn fark edeme
melerini grr. Fark edilmesi gereken, bu dnyada insann deil, insanlarn
yaaddr ve insanlar yaadklar, hareket ettikleri ve eylemde bulundukla
r lde deneyim kazanabildikleridir. nk Arendt'e gre insanlar sadece
birbirleriyle ve bakalaryla konuabilir, birbirleri ve kendileri iin dnyay
anlaml klabilirler (1970:4). Ne var ki, perspektifler okluundan beslenen or
tak dnya, "kitle kltr" nn yapay uyarcl iinde kaybolmu grnmek
tedir.
Arendt'e gre, yzylmz tehdit eden bir baka olay da birka on yl
iinde olaslkla fabrikalarn boalmasna, insanln en eski ve en doal yk
olan emek harcama (laboring) zorunluluundan kurtarmasna yol aan oto
masyonun gelimesidir. Teknik gelimenin bir sonucu olan otomasyon, artk
alanlar toplumundan, emein zincirlerinden kurtulmak zere olan bir top
lumdur. Bu toplum, almann olmad, yani geriye yapacak hibir eyi kal
mam bir alanlar toplumu olacaktr. Arendt bu durumu, "elbette hibir ey
bundan daha kt olamaz" (1970:5) diye deerlendirir.
nsanlk Durumu adl eserinde Arendt, bu endielere ve aknlklara
verecei bir yant olmadn belirtir (1970:5). Ona gre, yantlar gnlk ya
amda verilir ve pek ok anlamaya konu olan pratik politik meselelerdir.
Arendt'in bu durum karsnda nerdii ey "en yeni deneyimlerimiz ve en
son korkularmzn k noktasndan insanlk durumunu yeniden dn-
hannah arendt 549

mektir." Arendt'in yapt tarihsel zmlemenin amac, modem dnyadaki


yabanclamay, bu yabanclamann biri yeryznden evrene dieri dnya
dan kendisine doru iki yanl kan, kklerine dek izlemektir. Bundan
amalanan ise tam da yeni ve henz bilinmeyen bir an geliiyle ald za
man, gelimi ve kendini ortaya koymu toplumun doas hakknda bir anla
ya varabilmektir (1970:6). Ona gre "amzda hibir ey, dnyaya ynelik
tutumumuzdan daha pheli deildir." nsan, kendisinin yaratt bir dnya
da ikamet eder, ama "dnya ile dnyada ikamet eden insan ayn deildir.
Dnya insanlar arasnda bulunmaktadr ve bu arasnda -bulunmak- bugn
en byk kayg nesnesidir" (1995:4).
Arendt Gemi le Gelecek Arasnda adl eserinde benzer kayglarn dile
getirir. "Gemi gelecei aydnlatmaya son verdii iin insan akl karanlkta
yolunu kaybediyor." Arendt bu alnty Tocqueville'den yapar (1996a:17-18),
bir gemii ve bir gelecei olmayan insandan sz eder. Ona gre gemi bir
hazinedir, bir deerdir; bu hazine ve deerin ne olduunu gsterense gele
nektir. Gelenek olmadan ne gemi ne de gelecek olur. nsan aklnn karanlk
ta kalmas, hazineyi ellerinde tutacak insanlarn bulunmad anlamna gelir.
nsann rettiklerini, deerlerini ve yaananlar unutan, gemile ban kur
mayan, sorgulamayan insan, yaanacak trajedinin de habercisiydi. Eylem
olup bittikten sonra o eylem hatrlanmazsa, ak ve seik hale getirilmezse,
"geriye anlatlacak bir hikaye kalmaz" (1996a:17). Eylem kendi yolunu ta
mamladnda ve eylemin sonucu olan hikaye "onu miras alan ve sorgulayan
akllarda" tamamlanmay beklediinde balamaktadr (1996a:19).
Ne var ki, sorgulayan akllar yerine olup bitenlere kar bir kaytszlk
sz konusudur. Olup bitenler karsndaki bu kaytszln, hatta politikadan
kurtulma umudunun elbette bir bedeli vardr. Arendt, "her geri ekilme, ba
ka deyile politik alann dna kma, bir "dnya yitimi"ni, yani kendini in
sanlar arasna yerletirebilecek bir bantnn yitimini dourur", demektedir.
Arendt bunu bir tehlike olarak, yeni bir dnyaszln iine yeniden dme
tehlikesi, apolitik olma tehlikesi olarak grr (1995:4-5).
"Bir gelecein olduundan hibir biimde emin olmayan bir kuak
var" (1997:24). nk bir gelecein olduunu bilmek/ anlamak iin bir ge
miin olduunu bilmek/ anlamak gerekir. Gemile gelecek arasnda ba ku
rabilmek iinse gelenee gereksinimimiz vardr. Oysa artk bir gelenee bile
sahip deiliz. nk modem durumda "anlama aralarmz kaybettik."
Arendt 20. yzyln bandan beri sregelen anlamszln gelimesini sadu
yunun kaybyla ilgili grr. Ona gre bir zamanlar saduyu olan eyin kural
larna bal kalarak yolumuzu bulabiliyorduk. Ama artk "altst olan bir dn
yada yayoruz." Saduyunun yerini artk Kant anlamdaki budalalk alm
tr (1994:314).
550 dokuzuncu blm

Arendt, dnya insanlar arasnda bulunmaktadr ve bu arasnda -bulun


mak- bugn en byk kayg nesnesidir derken, onun amao gemile gelecek
arasndaki bu uurumu kapatmak deil, szkonusu yarkta insann nasl ha
reket edebileceini sorun edinmektir (1996a:27). nk iF1San gemile gele
cek arasnda yaayan bir varlkhr. nsan bu arada yaar ve onun imdi diye ad
landrd ey, gemiin l arlna kar mr boyu mcadele etmektir.
imdi bugndr, gemi dnle, gelecek ise yarnla balar. Burada da imdi
gemi ile geleck tarafndan kuahlmhr. Arendt, Augustinus'un zaman an
layndan da etkilenerek, zaman srecinin gemi, imdi ve gelecek kipleri
ne blndn belirtir. Bu blnmede gemi ile gelecek birbirine zthr.
imdinin bak asndan bakldnda, biri sonsuz gemiten gelir, dieri
sonsuz bir gelecekten. Bunlarn bilinen bir balangc olmamakla birlikte, u
bir sonu vardr. Gemi ile gelecek arasndaki bu yarkta, zamandaki yerimi
zi buluruz. Arendt'e gre insan, bir "kken"e, douma sahiptir ve bir sona,
lme; bu yzden gemi ile gelecek arasnda verili bir anda durur. Bu arada
olma da "imdi" diye adlandrlr (197Sa:203-209). te Arendt, insann bu ara
da olan varln, yani insanlk durumunu anlamaya almaktadr. Bu yz
den de nsanlk Durumu adl eserinde Arendt, insanlarn nasl eylemesi gerek
tiini ya da yaamn nasl ynlendirmesi gerektiini buyurmaz, bu konular
da talimatlar da vermez; daha ok bu durumu anlamaya alr.

4- Vita Activa
Arendt'in insanlk durumuna ilikin grleri, bir bakma insanln yzy
ze geldii sorunlar dile getirmek olmaktadr. O, insanln iinde bulunduu
durumu gstererek, sorunlarna iaret eder. Bundan sonra yaplacak olansa,
insansal dnyay kurann ne olduuna bakmaktr.
Arendt vita activa terimini insann praxis etkinliklerini ifade etmek
amacyla kullanr. Arendt'e gre, vita activa terimi gelenekle ykldr ve bu
terim, "politik dnce geleneimiz kadar eskidir" (1970:12). Arendt ncelik
le uita activa terimi ile vita contemplativa terimi arasnda bir ayrm yapar.
Eski a ve Orta a felsefesinde theoria'nn praxis' e stnl her za
man vurgulanmhr. Bu dnce Hristiyanlk inancnda da mevcuttur. Hris
tiyanlk, her trl dnyevi ilerden syrlarak, tam bir dinginlik iinde olan
bir yaam yceltmi, insann eylemlerini, konumasn yadsyan bir tavr ge
litirmitir. Arendt bu anlaytaki felsefi gelenee kar kar. Bunu yaparken,
btn bir felsefi gelei.ei karsna aldnn da bilincindedir.
Arendt'e gre, geleneksel olarak, vita activa terimi anlamn vita con
templativa' dan alr. Arendt, vita activi terimini vita activann btn etkinlikle
rinin temelinde yatan ilginin, vita contemplativann temel ilgisiyle ayn olma
dn belirtir. O, vita activay vita contemplativadan ne stn ne de aa bir an-
hamah arendl 551

lama gelebilecek bir biimde kullanr (1970:16-17). Ne var ki, modern ada
vita contemplativa ile vita activa arasndaki hiyararik dzen tersine dnm
tr. Seyre dalma ile eylemin tersine dnmesinin arkasndaki temel deneyim
ise udur: nsann bilgiye susamlnn ancak elinin marifetine gven duy
maya balamasndan sonra dindirilebilmesiydi. Arendt'e gre asl sorun, "ha
kikat ve bilginin artk nemli olmamas deildi, ama bunlarn seyre dalmay
la deil, sadece "eylem"le kazanlabileceiydi."
17. yzylda ortaya kan deiiklik, seyre dalma ile yapma arasndaki
yerlemi geleneksel dzenin basite tersine dnmesinden daha kklyd.
Bu tersine dn, sadece dnme ile yapma arasndaki ilikiyle ilgiliydi, oy
sa contemplativa (zgl anlamyla hakikati seyre dalmak) tmden ortadan kal
drlmt. Dnce hakikatin seyredilmesine klavuzluk eden en dolaysz ve
en nemli yol olarak tasarland (1970:290-291). Oysa Arendt'e gre dnce
ile seyre dalmak ayn deildir. Arendt'in grnde ncelik vita contemplati
va'ya deil vita activa'ya verilir. Bu yzden de Arendt temel olarak vita activa
zerinde durur ve bu terimin anlamn aklamaya alr.
nsansal etkinlikleri emek, alma ve eylem (Iabour, work, action) di
ye e ayran Arendt, vita activa terimini bu temel insansal etkinlii adlan
drmak iin kullanr. Bunlarn temel olmasnn nedeni, her birinin yeryzn
deki yaamn insana verildii temel durumlardan birine karlk gelmesidir
(1970:7). Bu etkinlik ve onlarn karlk geldii durumlar, insansal varolu
un en genel durumuyla yakndan balantldr: doum ve lm, doumlu
luk ve lmllk. nsann temel etkinliinin ana zellikleri ksaca yle di
le getirilir: Emek, sadece bireysel hayatta kalmay deil, trn yaamn da
salar. alma ve onun rn, yani insann oluturduu (dnya), lml ya
amn geiciliine ve insansal yaamn geici zelliine sreklilik ve kalclk
lt verir. Eylem, politik yaplar kurmada ve korumada etkili olduu l
de, anmsamann, yani tarihin koulunu yaratr (1970:8-9).
Arendt, nsanlk Durumu adl eserinin "Emek" ksmnda Marx'n emek
grn eletirdiini syleyerek yazsna balar. Marx, zgr zamann,
emek etkinliine harcad enerjinin dnda kalan baka etkinliklere dne
ceini ne sryordu. Oysa Arendt'e gre, modem ada yaanan durum
Marx'n dndnn tam tersidir. nk animal laboras emekten kurtula
mam, tketim dnda bir etkinlii olmayan, gdlerini talmir. etmeye al
an birey haline gelmitir. Bu durum an imal laborans' n dnyr.szl anlam
gelir. Ne var ki, animal laborans'n bu dnyaszl elbette "iyi iler" etkinliin
de asli olarak grdmz dnyann kamusallndan etkin bir biimde ka
tan tmyle farkldr. Aninal laborans "dnyadan kamaz, ama kendi bede
ninin zelliine tutsak dtnden . . . dnyadan atlm;tr" (1970:118). Ani
mal laborans bir dnya kurmak iin deil, kendi srecinin emek harcamalar-
552 dokuzuncu blm

n kolaylatrmak iin aletler ve aralar kullanr. Bu yzden, insan, sanayi


devriminden bu yana bir makinalar dnyasnda yaamaktadr (1970:146-147).
Modem ada emek ve tketim, nceki alardan farkl olarak, salt ya
amn srdrlmesi iin zorunluluk tayan bir etkinlik olmaktan kmtr.
Emein, yaamn tm alann ele geirmesi, her eyin tketim nesnesine d
nmesine yol amtr. Bu yzden de bir tketim toplumunda yaadmz
sklkla dile getirilir. Arendt'e gre "emek ve tketim, insansal yaamn zo
runluluuyla dayatlan ayn srecin iki evresidir." Bu da, alanlar toplu
munda yaadmz sylemenin bir baka yoludur. Bu etkinlik sadece tke
time yneliktir, tketim gereksinimlerinin hep yenilenmekte oluu da emek
harcama srecinin bitmemesini salamaktadr (1970:125-126).
Klasik Antikitede emek ve alma arasnda ayrm olmamasn Arendt
artc bulmaz (1970:83-85). nk bu konuda Antik adakilerin bizden
farkl dndn belirten Arendt, onlarn, yaam srdrmek iin gerekli
ihtiyalar salayan btn mesleklerin doasn klece grdklerini ve bu
yzden de klelere sahip olmay zorunlu diye hissettiklerini belirtir. Ar bir
alma sreci olan "emek harcamak" (to labor) zorunluluun klesi olmak
demektir. Bu yzden Arendt, kendisinin emek ve alma arasnda yapt ay
rm allmn dnda bir ayrm olarak bize sunar.
Her eyden nemlisi, Arendt'te "isim olarak anlalan emek szc
bitmi rn anlamna gelmez" (1970:80). Ona gre emek, biyolojik yaamla
balantl, insan bedeninin biyolojik yaam srecine karlk gelen bir etkin
liktir. Emek, insann doal yanyla ilgili olan, bir bakma insann hayvansal
yaamn srdrebilmesi, canl kalabilmesi iin zorunlu olan bir faaliyettir.
Emek bir ilev deil bir etkinlik olduundan en az zel olandr, baka deyi
le, saklama gereksinimi hissetmediimiz tek etkinliktir (1970: 111 ). Emek,
Arendt'in dncesinde, tm etkinlikler arasnda en doal olan olmakla bir
likte, bu etkinlik zorunluluk kategorisine baldr; bu yzden, emek etkinli
inde ne kamusal alanla ne de zgrlkle ba kurulabilir. Arendt'in ifadesiy
le "animal laborans'n iyeliinde kald srece gerek bir kamusal alan ola
maz, sadece zel etkinlikler akta sergilenmi olur" (1970:134). Ksaca dile
getirilirse, "insansal emek durumu yaamn kendisidir" (1970:7); emein r
n denebilecek tek ey yaamn kendisidir. Emek, trn yaamda kalabilme
si iin zorunlu olan tketim nesnelerini salar. Arendt'e gre emek bedeni
mizle ilgilidir. Bedeniyle ve evcilletirdii hayvanlarla yaam besleyen animal
laborans btn canl yaratklarn efendisi ve sahibi olabilir, ama hala doann
ve yeryznn hizmetkar olarak kalr (1970:139).
alma, homo Jaber' in bir etkinliidir ve insann kendisinin bir dnya
oluturmasdr. Arendt'e gre, homo Jaber animal laborans' a gre kamusal ala
na kmaya daha yakndr. nk homo Jaber bir alet yapmay baarabilmitir.
hannah arendt 553

Alet yapan modem insan, yapt rnlerini sergileyebilecei bir pazar yeri
oluturmaya alr ve bu yanyla da toplumsallamaya daha ya tkndr. Pazar
yeri, Arendt'in dncesinde tam anlamyla bir kamusal alan olmasa da, ho
mo faber iin uygun bir kamusal forumdur. Bunun nedeni, insanlarn pazarye
rinde bir araya gelebilmesidir. Ne var ki, pazar yerinde rn bittiinde insan
larla bir aradalk da biter. nk nesne bitirildii zaman, almann kendisi
de son bulur (1970:98). Dnyann bir paras olarak grlen eyler alma
rnleridir. Bu rnler, kendileri olmadan bir dnyann asla olanakl olama
yaca bir kalqlk ve sreklilik salarlar. Baka deyile alma, lml insan
yaamnn geiciliine ve insansal zamann akclna kar kaha ve dayank
l bir lte iaret eder. Tketim mallan insansal yaam iin neyse, kullanm
nesneleri de insansal dnya iin odur. Onlarn gereklii tmyle insansal o
ullua, grlebilen ve iitilebilen ve bu nedenle varolularna tanklk edebi
lecek bakalarnn varlna dayanr (1970:94-95). Nasl ki emek bedenimizle
ilgiliyse, alma da ellerimizle ilgilidir. alma yoluyla dayankl mallar re
tilir ve almann ana hedefi de bu tr mallarn retimidir.
alma, insansal varoluun doa-dlna karlk gelen bir etkinlik
tir. Arendt, almay, "doal evrenin tmnden farkl olarak", insann ve
rili doadan kmas, kendinin "yapay" bir eyler dnyas oluhrmas ola
rak grr. nsan eseri yapay bir dnyaya yeni nesneler katan almadr
(1970:88). nsansal bir dnya yaratcs olan homo Jaber her zaman doann
paralaycs olmutur. Bu yzden retimde iddet ve ihlal hep vardr. Homo
faber btn yeryznn efendisi ve sahibi olarak davranr. nk onun ret
kenlii Yaratc-Tanr'nn imgesinde grlr. nsann retkenlii ancak Tan
rnn yaratt doann bir ksmn paraladktan sonra insan-yapm bir dn
ya kurabilir (1970:139). Ne var ki, bu anlamdaki insan-yapm dnyann ka
lcl mutlak deildir, onu tketmesek bile kullanmak iin yaparz
(1970:136). Her bir bireysel yaam, bu dnyann snrlar iinde bulunur, oy
sa bu dnyann kendisi, tm bunlardan fazla yaamas ve bunlar amas an
lamna gelir. "nsani alma durumu dnyaszlktr" (1970:7).
Animal laborans durumunda, yaam daha kolay ve daha uzun klmak
gibi, homo faber rneinde dnyay daha yararl ve daha gzel klmak gibi n
ceden varsaylan birtakm yce amalara gre tadklar yararllk lsnde
deerlendireceklerdir. Ama Arendt her ikisini de politika d grr
(1970:208).
Arendt'in emek, alma ve eylem arasnda yapt ayrm, dnyann
ayr alanlarna yerlemi ayr etkinlikleri deil, herhangi bir insan etkinliinin
doasnda bulunan eleri ya da olanaklar gsteren bir ayrmdr. Her biri in
sansal kapasitelerimizin gereklemesine farkl katklar yapmaktadr; bu yz
den, tam bir insansal yaam iin emek, alma ve eylem etkinlikleri ayn l-
554 dokuzuncu blm

de zorunludur. Ne var ki eylem, insansal varl hem hayvanlarn yaamn


dan hem de tanrlarn yaamndan ayran bir etkinliktir. Bu ayrc zellik in
sann potansiyel eserler, eylemler, szler retebilme yeteneine karlk gelir.
Grnen o ki, Arendt, yaph bu ayrmla, dnyayla ilgili neyin insan
sal olduunun lt olarak "par excellence politik etkinlik" dedii eylemi
grmekte ve politika grnde ona ayn bir yer vermektedir.

5- Eylem
Arendt'in antik praxis kavramn yeniden canlandrmas, 20. yzyl politik
dncesine yaph en nemli katklardan biri olarak grlmektedir. Arendt,
eylemi zgrlk ve oullukla ilikilendirmi, onun konuma ve hatrlamay
la ban kurmu ve bylelikle kendi politika grn ortaya koymutur. Bu
bakmdan, zgrlk, oulluk ve ifa etme (disclosure) Arendt'in eylem g
rnn temel kavramlar olarak ne kar.
Arendt'te eylem her zaman bir balanghr; yeni bir eyin grn
dr (1994:320-321). "Eylem, eylerin ya da maddenin aracl olmakszn
dorudan insanlar arasnda sregiden biricik etkinliktir:" Eylem, "insansal
oulluk durumuna, yeryznde insann deil, insanlarn yaad ve bu
dnyada ikamet ettikleri olgusuna karlk gelir" (1970:7).
Arendt, nsanlk Durumu'nda dile getirdii temel insansal etkinlii
(emek, alma ve eylem) belirlerken, bu etkinlikleri "insansal varoluun ge
nel koulu" olarak adlandrd eyle ilikilendirmitir. Bu varolu koulu do
um ve lm, doumluluk ve lmllktr. Her ne kadar bu temel etkin
lik, doumluluk ve lmllk olan bu ikili koulda temellendirilmekteyse de
Arendt, bu temel etkinlikten eylemin, kendi szleriyle "ontolojik olarak"
iinde kklendii doumluluk kouluyla daha yakndan ilikili olduunu be
lirtmektedir (1970:247). nk bireyler eylemde bulunarak, kendi doumla
rnda asli olarak bulunan balang mucizesini yeniden yarabr.
Arendt'e gre sadece eylem yeni ve esiz olan yaratabilme kapasitesi
ne iaret eder. Bu anlamda politik eylem, kendi olumsall ve ngrlemez
lii ierisinde doumun yaratt yeni bir balangla zsel bir ilikiyi payla
r. Ona gre " metafizik dnceden farkl olarak, eylem par excellence bir po
litik etkinlik olduundan, lmllk deil doumluluk politikann merkez
kategorisi olabilir" (1970:9). Dolaysyla, Arendt politikann merkez kategori
si olarak doumluluu gr.
Yaamn gc dourganlktr. Canl organizma kendini yeniden ret
meyi saladnda tkenmez, onun "art" potansiyel okluunda yatar
(1970:108). Doum bir insann ilk balangcdr ya da balama olarak eylem
doumlulukla kklenir. Elbette, insanlar lml varlklardr ancak lmeleri
hamah arendt 555

kanlmaz olsa da lmek iin deil, balamak iin doarlar. lme kar bir
dnya kurmak zere "kurtulu", Arendt'e gre bir tanr beklemeye deil, ye
ni bir balangc balatabilecek yeni-gelenlerin ortaya k "mucize"sinin
beklenmesine dayanmaktadr. Ama bu balang dnyann balangcyla ay
n deildir; bir eyin deil, balahcs kendisi olan bir kiinin balangcdr.
Balang ilkesi, insann yarahnasyla birlikte dnyaya girmitir (1970:177).
Yaratc insan, kendi kaderini kendi eline alan insandr. Arendt'e gre, bizim
her birimizin doumdan dolay tenisil ettii balang, eylediimiz, yeni bir
eye baladmz her an gerekleir. Arendt'e gre, "doumda asli olarak bu
lunan yeni balangcn kendini bu dnyada hissettirebilmesi sadece yeni do
mu bir eye, yani eyleme balama kapasitesine sahip olduu iin olanakl
olabilir (1970:9).
Arendt'in grnde, eylemin zelliklerinden biri de onun ngrle
mezlii ve tersine evirilemezliidir. Arendt bu zellikleri yle aklar: Her
yeni balang doas gerei dnyaya "sonsuz olaslk" sokar; ancak "ger
ek" dediimiz eyin tam da dokusunu oluturan bu sonsuz olaslk duru
mundan bakas da deildir. Yeryznn ortaya kmas, zerinde organik
yaamn domas, hayvan trleri arasndan insann evrimi vs. dnld
nde, btn varoluumuz her eyden nce, bir mucizeler zincirine baldr.
Eylemler srecin oluturduu bir erevede olurlar ve srecin otomatizmini
kesintiye urahrlar; onun iin failin deil, srecin bak asndan bakldn
da her eylem bir mucize, yani beklenmedik bir eydir. Bu yzden mucizeler
ortaya koyma yetisinin insan yetileri iinde olmas gerekir (1996a:229). Ne var
ki, insan eylemlerindeki bu "ngrlemezlik, nseziden yoksun olmak deil
dir." ngrlemezlik kanlmazdr, ondan ancak toptan bir koullanmayla,
yani eylemin tmyle ortadan kaldrlmasyla kurtulunabilir (1996a:87).
Arendt'e gre, "daha nce olmu her ne ise ondan beklenmeyen, yeni bir e
yin balamas balangcn doasnda vardr." Beklenilemez olandaki bu rk
tc zellik, btn balanglarda ve btn kaynaklarda aslidir. Bu yzden,
yaamn inorganik maddeden kaynaklanmas, inorganik srelerin sonsuz
olaslklardr. nsann eyleyebilmesi, beklenmeyenin ondan beklenebilmesi,
sonsuz olaslkta olan eyi yapabilmesi anlamna gelir. Bu yine, sadece her bir
insann biricik olmasndan dolay olanakldr, yle ki her bir doumla biricik
olan yeni bir ey dnyaya gelir (1970:177-178). Bu yzden, "insan ilerinin ge
leceinden asla emin olunamaz" (1996a:87). Yaps ve ierii her ne olursa ol
sun, ister zel ister kamusal yaamda rol oynasn, ister ok ister az sayda ey
lemci barndrsn, hikayenin btn anlam sadece hikaye sona erdiinde ken
dini aa karabilir (1970:192).
Eylemin tersine evrilemezlii ise, eylemin balatt srecin kontrol
altna alnamamasn ifade eder. Arendt'e gre; "insanlar her zaman kendi el-
556 dokuzuncu blm

)erinin rn olan her ne varsa yok edebilmiler ve bugn bile kendisinin


oluturmad eyleri -yeryzn ve yeryz doasn- yok etme potansiye
line sahiptir. Ancak, insanlar eylem araclyla balattklar srecin birini bi
le asla bozamam ya da kontrol altna alamamhr, asla da bozamayacak ya
da kontrol altna alamayacakhr" (1970:232-233).
Her bireyin doumu yeni bir balang umudu olduundan, eylemek
birinin kendini ifa etmesi, umulmayan yapabilmesi anlamna gelir. Dolay
syla, szsz eylem, artk eylem olamaz, nk orada artk bir aktr yoktur ve
aktr, edimlerde bulunan, sadece szckleri sarfettii zaman olanakl olabilir.
"Eyleyenin balath eylem szck araclyla insansal olarak ifa edilir"
(1970:178-179).
Eylem ve konuma insanlar arasnda sregider, nk eylem ve ko
numa insanlara yneliktir ve faili aa karma kapasitesini elinde bulundu
rur. Eylem ve konumann ierii nesnel olsa bile, eyler dnyasnn sorunla
ryla, dnyasal karlaryla ilgilidir. Bu karlar, "arasnda olan" (inter-est), in
sanlar arasnda olan bir eyi oluturur ve bu yzden de insanlar birbirine
balayabilir. ou eylem ve konuma bu "arasnda olmak"la (in-between) il
gilidir. Pek ok szck ve fiil dnyasal nesnel gereklik hakkndadr. Eylem ve
konuma, eyleyen ve konuan failin kendini ifa eder. znenin bu ifas b
tnn tamamlayc bir parasdr (1970:182).
nsansal meseleler alan, bir arada yaayan insanlarn var olduu in
sansal ilikiler andan oluur. Konuma araclyla "kim"in ifas ve eylem
araalyla yeni bir balang durumu, imdiye dek hep varolan bir a par
alar. Failin balatt eylem szck araclyla ifa edilir ve edimleri aracl
yla da kavranabilir. Eylemde failin ifas olmakszn, eylem kendine zg
niteliini yitirir (1970:179-180). Bu yzden faili olmayan eylem anlamszdr.
Eylemi gerekletiren faildir, faili ifa edense eylem, konuma, yani edimleri
dir.
nsanlar "kim" olduklarn sadece eylemde bulunarak ve konuarak
gsterir. Bu yolla kendi biricik kiisel kimliklerini aktif olarak aa karr ve
"insansal dnyada kendilerini grnr klarlar." Arendt'e gre, ""kim" oldu
unun bu ifas kiinin syledii ve yapt her eyde rtk olarak vardr"
(1970:179). Bu yzden, "bir ad olmayan, onun balantl olduu bir "kim"i
olmayan eylem anlamszdr" (1970:180-181). Arendt'in ayrmnda, bireylerin
"ne" olduklarndan farkl olarak "kim" olduklar nemlidir. Bireylerin ne ol
duklar, bireylerin btn insansal varlklarn paylat yetersizlikler ve ku
surlar olduu kadar yapabilirlikleri ve yeteneklerine gnderme yapar
(1970:179). Ne emek ne de alma bireylerin kimliklerini ifa eder: oysa onla
rn ne olduklarndan farkl olarak "kim" olduklarn eylem aa vurur. Sz
ve eylem bu biricik farkll aa karr. Bunlar araalyla insanlar, kendi-
hannah arendt 557

)erini sadece farkl varlklar;u deil, farkllklarn da ayrt ederler; insanlar


birbirlerine grnr olurlar. Bu grnme aslnda fiziksel nesneler olarak de
il, insanlar olarak grnmedir. nsan eyleyen bir varlk olduu lde, insa
nn balatan, inisiyatif alan zellii, yani initium tarafndan srekli olarak ya
ratlr ve kesintiye uratlr. O yzden burada zeri'e kadar hurafe yoktur
(1996a:230).
nsanlar emek harcamadan da (laboring) pekala yaayabilir, bakalar
n kendileri iin almaya zorlayabilirler. te yandan, szsz ve eylemsiz bir
yaam, tam anlamyla dnyada ldr; insanlar arasnda artk yaamad
iin insansal bir yaam olmaktan kmtr. Bu yzden, Arendt'e gre, sz ve
fiille kendimizi insansal dnya iine sokarz ve bu sokma ikinci bir doum gi
bidir (1970:176). Bu sokma ne emekte olduu gibi zorunluluk yoluyla bizim
zerimizde bir g uygulamaktr ne de almada olduu gibi fayda yoluyla
sevkedilmektir.
Eylem araclyla dnya iine girmek, Arendt'in grnde anlamla
da yakndan balantldr. Bu balant "eylem yeni bir balangc olanakl k
lar, anlama eylemin dier yandr" (1994:321 ) ifadesiyle dile getirilir. Ona g
re anlama, hibir zaman anlalr sonulan ortaya kmayan karmak bir s
re, sonu gelmez bir etkinliktir. Ancak, anlama kendimizi gereklikle bada
trdmz, yani "dnyada evimizde olmaya altmz bir etkinliktir"
(1994:307-308). Arendt'te dnya, insann lmszln olanakl klan bir
evdir.
Anlamann sonu gelmez ve bu yzden de nihai sonular retmez.
Ama anlama etkinlii yine de zorunludur (1994:310), nk her tek kii iin
de yaad dnya ile uzlamaya gereksinim duyar. Szgeii politik ve tarih
sel sorunlar anlamak isteriz, nk bu sorunlar kkl ve temel bir biimde
insansaldr, insanlarn anlamas ile birlikte olan eylerdir. Birinin zsel olarak
"kim" olduudur (1994:308-309). Anlama gzle grlr biimde, iinde yaa
dmz dnyay yarglamakla ilgilidir. Arendt bu balamda anlama ile yarg
lama arasnda da karlkl bir iliki grr. Ona gre, z balamak olan bir
yaratk, verilmi kategoriler ve ahlaki kurallar olmakszn anlamak ve yarg
lamak iin yeterli kaynaa kendinde sahip olabilir. Her eyin ve zellikle de
politik eylemin z yeni bir balang yapmaktan oluuyorsa, anlama eyle
min br yz durumuna gelir. Baka deyile, insann, gerekleen eylemin
geri dndrlemez olduu ve gerekleeni anlad, var olanla kendini bar
trd bir bilgiye sahip olmasdr.
Arendt'e gre bilgi ile anlama ayn deildir: anlama bilgiye dayanr,
bilgi bir n-anlamadr. Bir n-anlama, bulank anlama olmadan bilgi olu
maz. Anlama daha nce gelir, daha sonra ise bilgi. Ona gre, btn bilgilerin
temeli olan n-anlama ile onu aan doru anlamann iki ortak yan vardr:
558 dokuzmcu blm

n-anlama ve doru anlama bilgiyi anlaml klar (1994:310-311). Anlamann


sonucu .olarak ne yaphmz ve neyin ac verdiini kendimizle badatrma
ya altmz lde, anlam canlnn srecinde kaynan bulur. "Anlama
doumla balar, lmle biter" (1994:308-309).
Arendt, anlamay dnya hakknda yargda bulunmayla ilgili grm
ve yarg konusunda Kant'tan olduka etkilenmitir. Ona gre Kant, farkl bir
dnme yolu zerinde durur; buna gre kiinin "kendi" ile anlama halin
de olmas yetmeyecektir. Yarglama, kiinin kendini ''baka herkesin yerine
koyarak dnebilmesi", bakalannn perspektiflerini hesaba katmas ya da
bakalarnn varlna gereksinim duymas anlamnda bir dnme yoludur.
Bu anlamda "yarglama gc, bakalanyla potansiyel bir anlamaya dayanr
ve bir ey hakknda yargda bulunurken etkin durumda olan dnme sre
ci, saf akl yrtmede olduu gibi 'ben' ile 'kendi' arasnda geen bir diyalog
deildir" (1996a:261). nk yarglama bakalarnn varln, yani oulluu
gerektirir. Arendt yarglama gcnn tam da Kant'n kastettii anlamda po
litik bir yeti olduunu, "hatta kiiye kamusal alan iinde, ortak dnyada yer
alma olanan verdiini" syler. Bu yzden yarglama yetisi "politik bir var
lk olarak insann en temel yetilerinden biridir" (1996a:262).
nsanlar ortak dnyalarna ait eyler hakknda yargda bulunduklarn
da, bu yarglarda eylerin kendisinden baka eyler de yer alr. Yargda bulun
makla kii belli llerde kendini, ne tr bir kii olduunu da ortaya koyar.
te "konuma ve eylem alan odur"; bu kiisel nitelii kamunun nne kar
tan, sahip olabilecei bireysel zelliklerden ok "kim olduu"nu davuran
etkinlikler balamdr politik alan (1996a:265-266). Yarglama ya da "eletirel
dnme"de, yarglayann geni bir perspektiften bakarak, btn grebil
melerine izin veren bir bak as kazanmalar lsnde bir kamusal alan
oluturulur. Arendt, eylemin iki temel zellii olarak zgrlk ve oulluu
grr.

5. 1- zgrlk
Arendt'in politika grnn temelinde yatan en neml kavramlardan biri
zgrlktr. Ona gre zgrlk, gnlk yaamn bir gerei olarak politika
alannda her zaman bilinegelen hir kavram olmakla birlikte, modern felsefe
temel olarak eyleme deil dnmeye nem verir. Oysa zgrl aa
karacak olan eylemdir. Arendt'e gre modern felsefede, insann zgrln
den ne anlald tam olarak ortaya konmadan, bir varsaym olarak zgr
lkten yararlanlrruhr. Baka deyile, btn pratik konularda, zellikle poli
tikaya ilikin konularda insann zgrln kendiliinden apak bir haki
katmi gibi dnrz ve "bu aksiyomatik varsaymdan yola karak insan
hamah arendl 559

toplumlarna yasalar koyar, kararlar alr ve yarglarda bulunuruz"


(1996a:195).
Arendt iin "zgrlk nedir?" sorusunun yantn vermek elbette g
tr. Bu gl Arendt, "zgr olduumuz iin sorumlu da olduumuzu
syleyen bilincimiz ve vicdanmz ile, ynmz nedensellik ilkesine gre
dndmz d dnyadaki gnlk deneyimlerimiz arasndaki eliki"
eklinde zetler. (1996a:195). Ama bilinen bir ey var ki, o da, zgrln tm
insan etkinliklerinin yapsnda olan bir e olduudur. Ona gre gnmzde
bile, zgrlk sorunundan sz ettiimizde, bilerek ya da bilmeyerek insann
eylemde bulunabilmesi iin bir yetisinin olmas gerektiini dnrz. Bu
yzden, "insan yaamnn btn yetileri ve potansiyelleri arasnda eylem ile
politika, zgrln varolduunu varsaymadan kavrayamayacamz biricik
eylerdir." rtk ya da ak bir biimde, insann zgrl sorununa dein
meden tek bir politik sorunu ele almak mmkn deildir. (1996a:97-198). Do
laysyla Arendt, zgrlk problemini politika sorunu asndan yaamsal
nemde grr.
Arendt, tarihsel adan bakldnda, zgrl daha ge bir dneme
ait bir fenomen olarak grr. zgrlk problemi zerine Hristiyan gelenei
nin de etkisi olduunu dnen Arendt, filozoflarn bu sorunla ilkin, zgr
ln eylemde, bakalaryla birlikte deil de, istemde, kiinin "kendi" ile gir
dii etkileimde yaanmaya balandn, yani zgrln "zgr isteme"
haline dntnde ilgilenmeye baladklarn belirtir (1996a:196). O gn
den bu yana zgrlk, ncelikle politik bir sorun olmu, politika alanna bu
anlamda uygulanmtr. Arendt'e gre, eylemden isteme gcne, eylemde
aa kan bir durum olarak zgrlkten seme zgrlne bu kay z
grln anlamn yok etmitir. Bu felsefi gelenek, zgrln, ynn yer
ald politik yaam alannn bittii yerde baladn ve zgrln bakala
ryla birlikte deil, kiinin kendi ile etkileimi iinde deneyim edindiini ne
redeyse oybirliiyle kabul etmektedir (1996a:213).
Arendt zgrlk hakkndaki dncelerini Antik dnyadan alr. O,
belli llerde Yunan ve Roma Antikitesinin deneyimlerine dayanmadan po
litik olan zerine konumann hem zor hem de yanltc olacan dnd
nden dolay, zgrle ilikin bir kaymadan sz eder. Bu yzden, zgr
lk kavramndaki anlam kaymas aslnda Antik dnyann zgrlk anlay
ndan bir kaymadr. Arendt'e gre "Antik polis'ten ne nce ne de sonra poli
tik etkinlik zerine bu kadar kafa yorulmutur." Sadece Antik politik toplu
luklar zel olarak zgr insanlara hizmet amacyla kurulmulardr. Yunanl
larn anlad anlamda politik yaamn tam da merkezinde yer alan ey z
grlktr. Dolaysyla Arendt, politik olann amacn ya da varolu nedenini
polis anlamnda ele alr. Bu alanda zgrlk, bakalarnca duyulabilecek sz-
56o dokuzuncu blm

!erle, bakalarna grlebilecek edimlerle ve sonunda insanlk tarihinin b


yk hikaye kitabnn sayfalar arasna katlmadan nce hakknda konuula
cak, hatrlanacak ve yklere dntrlecek olaylarla dnyaya ait, elle tutu
lur bir gereklik olur (1996a:210).
Politik zgrlk konusunda en byk akl Kant'a borlu olduu
muz dncesinde olan Arendt'e gre Kant, "zgrlk, en az i duyunun ve
i deneyim alannn olduu kadar, dnyay bilmemizi ve anlamamz sala
yan duyularn da soruturmasna ak" olduunu dnr (1996a:196). Ona
gre Kant, "saf teorik akl ile merkezinde zgr istemin yerald "pratik
akl" arasnda ayrm yaparak zgrl bu iki yanl saldrdan kurtarmtr.
O yzden pratikte son derece nem tayan "zgr istem sahibi kiinin", ister
be duyumuzla algladmz d dnyada, isterse Ben' in kendini duyulmad
i duyu alannda olsun, fenomenal dnyada bu biimde grnmediini
akldan karmamak gerekir. stemin buyruunu akln anlama ytisine kar
kartan bu zm, olduka ustalk ieren bir zmdr" (1996a:197).
Arendt, insanlarn kamusal alana katlmasn salayan zgrlk (free
dom) ile temel haklarmza saldran devletten kurtulma anlamna gelen z
grleme (liberation) arasnda bir ayrm yapar. Ona gre, zgrln nce
sinde zgr (free) olmak iin zgrlemenin bulunmas gerektii aktr. z
gr olmak iin insann nce kendini yaamn zorunluluklarndan kurtarmas
gerektir. Ancak bu zgrlk durumu, zgrleme eyleminden otomatik ola
rak domaz. zgrlemenin yan sra, zgrln ayn durumda bulunan
baka insanlarla biraraya gelebilecei kamusal bir mekana ihtiya vardr
(1996a:201-202).
Arendt'e gre, "zgrlk fenomeni hibir suretle dnce alannda yer
almaz; zgrlk de kart da byk felsefi ve metafizik sorularn ortaya k
t "ben" ile "kendi" arasndaki diyalogda deneyim edilmez" (1996a:198).
Yeryzne konan insann yaam hi phesiz otomatik srelerle kuatlm
tr. nsan organik doann bir paras olduundan ayn srelere tabidir
(1996a:227). Ama insan zorunlulua tabi olduunu bilmezse zgr olamaz,
nk zgrl, kendini zorunluluktan kurtarmak iin hibir zaman t
myle baarl olamam abalaryla kazanr. Bu kurtulu ynndeki en g
l itki "boluk tiksintisi"nden geldii doru olsa bile (1970:121). Zorunluluk
ve yaam ylesine birbiriyle ilgili ve balantldr ki, yaamn kendisi zorun
luluun tmyle ortadan kaldrld yerde tehlikeye girer. nk zorunlulu
un ortadan kalkmas, otomatik olarak zgrln oluumunu getirmez, sa
dece zgrlk ile zorunluluk arasndaki ayrm izgisini bulanklatrr. z
grln, asla nesnel insansal varolu durumu olarak anlalmad, ama z
nellii, tamamen belirlenmemi ya da tamamen belirlenmi bir istenle ilgili
zlmez bir problem olarak sunan ya da zgrl zorunluluun dnda
hannah arendt 561

gelitiren modem zgrlk tartmalarnn hepsi, zgr olmak ile zorunluluk


tarafndan zorlanm olmak arasndaki nesnel, elle tutulabilir farkll artk
kavrayamyor (1970:71). Arendt'e gre, insann doal sreler iinden kabil
mesi, doa srelerine kar kabilmesi eylem araclyla olanakl olmakta
dr.
zgrlk, insanlarn politik bir rgtlenme ierisinde bir arada yaa
malarnn nedenidir. O olmadan politik yaam diye bir eyin olaca sav an
lamszdr. Arendt'in grnde zgrlk, politik alan oluturan temel etkin
liktir. Arendt zgrl hem politika, hem kamusal alan, hem de eylemle ili
kilendirir. Bu iliki, "btn teorilere ve "izm"lere ramen, "zgrlk politika
nn varolu nedeni" olarak grlmesinde kendini aa karr (1996a:211).
zgrlk ile politik olan arasnda karlkl bamllk sz konusudur ve "z
grln deneyim alan eylemdir" (1996a:198-199). zgrl politik ya
amdan ayrma ynnde abalar, hatta basklar elbette olmutur. Ne var ki
"politik yaamn varolu nedeni zgrlktr ve bu zgrlk esas olarak ey
lemde deneyim edilir" (1996a:205).
te yandan, politik bakmdan oluturulmam bir kamusal alan olma
dan zgrlk, kendini grnr duruma getirecek dnyevi bir mekandan da
yoksundur. zgrlk, ayn durumda bulunan baka insanlarn varlna ve
onlarla buluabilecei ortak bir kamusal mekana, baka deyile her zgr in
sann kendini szle ve eylemle dahil edebilecei politik olarak rgtlenmi
bir dnyaya gereksinim duyar. "Elbette zgrlk bir arzu, istek, mit ya da
zlem eklinde insann gnlnde de yaayabilir." Ancak, Arendt'e gre bu
"isel zgrlk" diye adlandrlan bir zgrlktr ve bu da politik olarak g
rlemez. nk "bizler kendimizle etkileim iinde deil, nce bakalaryla
etkileimimiz srasnda zgrln ya da zorunluluun farkna varrz"
(1996a:201). sel zgrlk insan kalbiyle ilgilidir ve son derece karanlk bir
yerdir. Karanlkta olup-bitenleri kantlanabilir olgular saymak pek de mm
kn deildir. Dolaysyla kantlanabilir bir olgu olarak zgrlk, politikayla
akr ve zgrlk ile politika ayn konunun iki yzn oluturur.
Politik yaamla ilgisi bakmndan zgrlk, istemenin bir grn
deildir. Arendt, politik zgrlk ile felsefi zgrl farkl grr. Politik z
grlk istemenin deil yapabilirimin bir niteliidir. Liberum arbitrium olarak
bilinen gelenek, iki ya da daha ok istenir nesne ya da davran tarz arasn
da bir semeyle ilgilidir. Ayn zamanda o, eit oranda olanakl ve bize veril
mi eyler arasnda karar vermektir (1978b:200, 29). Felsefi zgrlk, e deyi
le isteme zgrl sadece bireyler olarak politik topluluklarn dnda yaa
yan insanlarla ilgilidir. nsanlarn yurtta olduu politik topluluklar yasalar
ca oluturulur ve korunur, bu yasalar yapan da insanlardr (1978b:199). Bu
yzden Arendt, seme zgrl (liberum arbitrium) anlamnda, biri iyi die-
562 dokuzuncu blm

ri kt olan verili iki ey arasnda tercihte bulunma, karar verme gibi bir se
me zgrlyle, bir gdyle belirlenen zgrlkle ilgilenmez. Onu ilgilen
diren, bir yandan gdlerden, te yandan eylemin bata konulmu ve etkisi
ngrlebilir olan amaandan zgr olmak, yani eylemde bulunrnakhr. n
k "eylem zgr olmak"hr (1996a:206). Politik eylem, tm eylemler gibi, as
lnda her zaman yeni bir eyin balangcdr; byle olarak o, insansal zgr
ln biricik zdr (1994:320-321 ). Arendt'e gre, ne nce ne de sonra, in
sanlar eylemde bulunduklar srece zgrdrler. zgrlk, somut bir ger
ekliktir ve insanlarn politik yaam iinde eylem araalyla kazandklar bir
niteliktir.
zgr olma boyutundan bakldnda eylemek ne zihin ne de istemin
buyruu alhndadr. Arendt, herhangi zgl bir amacn gereklemesinde
hem zihne hem de istemeye gereksinim olduunu belirtir, ancak zgr eylem
tamamen bir ilkeyle ilgilidir. Bu ilke deyim yerindeyse dardan esinde bulu
nur. "Eylemi nceleyen zihin yapsndan ve eylemi balatan istemin buyru
undan farkl olarak, bu esinleyici ilke kendini tam haliyle ancak eylemde bu
lunurken duyurur." Bu yzden eylem srasnda yargnn hkmleri geerlili
ini yitirir, buyruk veren istemin gc tkenirken, eylemi esinleyen ilke bu
gerekleme esnasnda ne geerliinden ne de gcnden bir ey kaybeder.
Eylem ilkeleri, eylem devam ettii srece bu dnyada duyulur olurlar, yoksa
davurumdan yoksun kalrlar (1996a:207).
Btn insansal etkinliklere ilham ve canllk veren ve retilen btn
byk ve gzel eylerin kayna zgrlk yetisidir. zgrlk yetisi gizli kal
d srece "zgrlk dnyevi, elle tutulur bir gereklik haline gelemez", ya
ni politik olamaz. zgrlk ancak eylem kendi dnyevi mekann yarattn
da ve zgrlk gizlendii yerden karak bu mekanda kendini grnr kld
nda tam anlamyla gelime imkan bulur (1996a:228-229). nsan hem bir
balang hem de bir balatandr. Mucizeleri gerekletiren insanlardr; insan
lar, zgrlk ve eylemde bulunma yetileri sayesinde kendilerine ait bir ger
eklii kurabilirler (1996a:230-231 ).

5.2. oulluk
Eylemin temel zelliklerinden biri de oulluktur. Arendt, eylemi retimden
farkl olarak asla izole bir biimde grmez. nk izole edilmek, eylemde bu
lunma yeteneinden yoksun olmakhr. Eylem ve konuma etrafta bakalarnn
mevcudiyetini gerektirir (1970:188). nk eylemek teebbs etmek, dnya
da yeni ve beklenmedik bir eye girimekse, o zaman bakalarndan, yani
farkl perspektiften faillerin bir oulluunun mevcut olmasndan bamsz
olarak yaplabilen bir ey olmad anlamna gelir. Baka deyile, bir oyuncu
nun nasl ki seyircilere gereksinimi varsa, eylemin de oullua gereksinimi
havah arendt 563

vardr. nsansal oulluk durumu btn politik yaam, yani dorudan insan
lar arasnda sregiden biricik etkinlik olan eylemi oluturur (1970:7). Arendt
ayn bak alannn okluunun doruyu aa karma gcnde olduunu
dnr.
Etkin olarak bir eyler yapmaya yneldii lde insan yaam (vita
activa), her zaman insanlann ve insan-yapm eylerin dnyasnda kklenir.
eyler ve insanlar her bir insansal etkinlikler iin bir evre olutururlar. Ama
bu evre, iine doduumuz dnya, retim durumunda olduu gibi onu re
ten; topran slahnda olduu gibi onu ileyen; politik oluunda olduu gibi,
rgtlenme araalyla onu kuran insansal etkinlikler olmadan varolamazlar.
Bu yzden, "hibir insan yaam, . . . baka insanlann mevcudiyetine doru
dan ya da dolayl yoldan tanklk eden bir dnya olmakszn olanakl deil
dir. Btn insansal etkinlikler, insanlann birarada yaadklar olgusuyla ko
ulludur, ancak insan toplumu dnda imgelenmesi bile olanaksz olan tek et
kinlik eylemdir." Arendt'e gre, tam bir yalnzlk iinde emek harcayan bir
varlk insan olamaz, ama szcn en kesin anlamnda animal laborans olsa
bile, emek etkinlii bakalarnn mevcudiyetini gerektirmez. Sadece kendisi
nin yaayaca bir dnya kurmak iin alan, reten ve ina eden insan, ho
mo Jaber olmasa bile, hala bir imalatdr, o kendine zg niteliini kaybetmi
tir. Arendt'e gre sadece eylem tmyle bakalarnn mevcudiyetine dayanr
(1970:22-23 ).
Arendt eylemi tam anlamyla politik bir etkinlik olarak grr. O, ey
lemle oulluk arasnda u balanty kurar: Eylemde bulunanlar henz ora
da bulunan insanlardr, ama bir sre sonra o insanlar aynlacaktr. Eylemin so
nular ayrlan insanlar tarafndan n grlmesi mmkn olmayan yabanc
larca, yeni gelenlere terk edilecektir. nsan dnyasnn durmadan istila edil
mesine neden olansa doumluluk gereidir. Dolaysyla her yeni balang
doumlulua dayanr. Eylem her zaman bir balangtr ve insan yaamnn
temel koullanndan birini oluturur. Yaamn temel koulu olan eylemi ger
ekletirebilmek iin insanlar arasnda bulunmak gerekir ya da eylem, her za
man insanlarn biraradaln gerektirir. Bu yzden de Arendt, "insansal eyle
mi insansal oulluk durumu" na balar (1996a:88).
Hem eylemin hem de szn temel koulu olan insansal oulluk, ikili
bir yapya, eitlik ve farkllk zelliine sahiptir. Hepimiz insan olmak bak
mndan eitiz, ama birey olmak bakmndan farklyz; bu farkllk, "hi kim
senin, imdiye dek yaam, yaayan ya da yaayacak olan herhangi bir birey
le ayn olmayaca tarzda insan" olmamzdan kaynaklanr (1970:7-8).
Arendt'e gre, insanlar eit olmasalard ne birbirlerini ve kendilerinden nce
gelenleri anlayabilirdi ne de gelecei planlayabilir ve kendilerinden sonra ge
leceklerin gereksinimlerini kestirebilirlerdi. nsanlar farkl olmasalard, her
564 dokuzuncu blm

bir insan bir dierinden kim olduk.lan bakmndan farkl olmasayd, kendile
rini anlalr klmak iin ne sze ne de eyleme gereksinimleri olurdu
(1970:175-176). Her birimizin eyleyebilmesi oulluk yardmyla olanakldr.
oulluk, eitler arasnda farkl ve biricik bir varlk olarak yaamn gerekle
mesidir. Yaamn kendisi olan eylemek ve konumak ise gerek anlamda po
litik etkinliklerdir. Politik etkinlik bakalarnn varl olmadan, kamudan ve
ynn oluturduu bir mekandan yoksun bir ekilde gerekletirilemez
(1996a:258).
Arendt iin politika insanlarn oulluu olgusuna dayanr. Arendt,
yaamda kalmamz salayan bir dnyada bir yer igal etmenin ve insanlar
arasnda olmartn (inter homines esse), yani yalnzca "tm politik yaamn on
suz olmaz (sine qua non) koulu deil onun araclyla olan (per quam) kou
lu" olarak grnen oulluu savunmutur (1970:7). Ayn dnceyi Arendt
Zihin Yaam adl eserinde yle dile getirir: "Bu gezegende insan deil insan
lar ikamet etmektedir. oulluk yeryznn yasasdr" (1978a.19). Grnen
o ki, Arendt'in dncesinde oulluk olmakszn da politika olanakl deil
dir.
Arendt, insansal farkll tekilikle ayn anlamda kullanmaz. Ona g
re, tekiliin, oulluun nemli bir yann oluturduu dorudur. En soyut
biimde tekilik, yalnzca inorganik nesnelerin mutlak okluunda bulunur,
oysa btn organik yaam ayn trn yeleri arasnda bile eitlilik ve farkl
lk gsterir. Ancak, bu fark ve ayrm ifade edebilecek olan sadece insandr ve
sadece insan srf bir eyle deil, kendisiyle iletiim kurabilir. nsann, olan her
eyle paylat tekilik ile canl olan eylerle paylat farkllk kendisini bi
ricik klar ve "insansal oulluk biricik varlklarn paradoksal oulluudur."
te konuma ve eylem bu biricik farkll ortaya karr. Konuma ve eylem
insanlar basite farkl klmyor. Konuma ve eylem, ayn zamanda insanlar
birbirlerine grnr klan eylerdir. Bu grnr olma oulluk yolluyla sa
lanr ve insanlar birbirinin karsna fiziksel nesneler olarak deil, insan ola
rak karlar (1970:176).
Elbette tek bana salt oulluk durumu kamusal alan oluturmaya
yetmeyecektir. Sz gelii bir fabrikada alan iiler altklar yerde oul
luk olmalarna ramen, kamusal bir topluluk oluturmazlar. Arendt'e gre;
"elbette ii de bakalarnn mevcudiyetiyle ve birarada yaar, ancak bu bir
liktelik gerek oulluun ayrc hibir iaretini tamaz. Bu bir aradalk ii
nin durumunda olduu gibi, farkl beceri ve mesleklerin amal bir birlei
minden meydana gelmez, ama temelde btn canllarda olan modeller ok
luunda varolurlar, nk bunlar srf yaayan organizmalar olarak olduk.lan
eydir" (1970:212).
Arendt'e gre, iilik politik olmayan bir yaam biimi olabilir, ancak
hannah arendt 565

kesinlikle politika kart bir yaam biimi deildir. Arendt sadece bu trden
almalar kalabalklar iinde gerekletirilen etkinlikler olarak, yani bilili
olarak kurulmu kamusal bir mekandan yoksun olan etkinlikler olarak grr.
Arendt, kamu alannn olumas iin oulluk yannda zgrln olmas ge
rektiini de vurgulamaktadr. Bu yzden Arendt, politik zgrle byk
nem verir. Bu zgrlk ise kendini sadece kamusal topluluklarda serimleye
bilir. Politik zgrlk sadece insansal oulluk balamnda olanakldr
(1978b:200). nk insanlar kendilerini grnr klmak isterler. Bu da hem
grmek hem grnmek, hem iitmek hem iitilmek, hem dokunmak hem de
dokunulmak anlamna gelir. nsanlar srf zneler deildir ve zneler olarak
anlalamazlar; insanlar ta ya da kprden daha az "nesnel" deildirler
(1978a:19). Arendt'e gre, politik zgrl sahiplenecek olansa genel olarak
insan deil yurttatr (1978b:200).

6- Gelenek
Arendt'in grnde eylem, ngrlemezlik ve belirlenemezlik zelliiyle
geici olan, sonlanan bir etkinliktir. Onun kalc olmasn, anlaml olmasn
salayan tarihtir. nk anlatlmayan eylem, bellee geirilmemi, kaydedil
memi eylem, insann anlam dnyasna girmemi demektir. Tarihsel srekli
lii salayansa gelenektir. Dolaysyla, eylemin anlam dnyasna girmesi ge
lenek sayesinde olanakl olur.
Gelenek insanln ortak deneyimine sreklilik kazandrr ve bu yolla
da eylemin sahip olduu geicilie bir kalclk salar. Arendt'e gre gelenek,
belli bir zamanda gereklemi olan zaman-dla kaydederek, onu insanl
n srekli anlam dnyasna kazandrr. Bu yanyla da gelenek, insanlarn or
tak belleini oluturur. Dolaysyla gemile gelecek arasndaki ba kuracak
olan gelenektir. Ne var ki, Arendt, 20. yzylda artk byle bir gelenee sahip
olmadmz dnr. Arendt'e gre, "bizim politik dnce geleneimiz
Platon'un, felsefi deneyimde insan ilerinin ortak dnyasndan yzevirmeyi
gerektiren bir eyin ikin olarak varolduunu kefetmesi ile balayp, bu de
neyimden geriye dnmek ile eylemek arasnda dnceyi gereklikten, ey
lemi anlamdan yoksun brakp her ikisini de anlamszlatran bir ztlktan
baka bir ey kalmadnda sona erdi" (1996a:41).
Arendt, politik dnce geleneinin tam olarak Platon ve Aristote
les'in retileri ile baladna ve sonunu ise Kari Marx'n teorisinde buldu
una kesinlikle inanmaktadr (1996a:31). Modem dnyada gelenek kaybedil
mitir, ancak gelenein kayb gemiin kayb anlamna gelmez. Arend t'e g
re gelenein yitirilmesiyle gemiin bize yol gsteren klavuzunu yitirmi ol
duk. Gelenekten kopmak, gemii bugne balayan halkann kopmasna,
modem insann kamusal alan anlayamamasna neden olmutur. Bu, ayn za-
566 doluzuncu blm

manda, politik dnce gelenei kamusal alann dlanmasn salar anlam


na gelir. Bu yzden kamusal alann tamamen kt dnem modern za
manlardr.
Arendt'e gre, kamusal alan yeniden oluturmak iin gelenee gerek
sinimimiz var. nk "gelenek gibi salam bir aba olmadan ... gemi de
btn boyutlaryla tehlikede demektir." Arendt'in endiesi "unutmak gibi bir
tehlikeyle" kar karya olduumuzdur. nsan asndan ifade edilirse, bu
unuhnak "insansal varolutaki derinlik boyutundan mahrum kalacamz
anlamn tamaktadr." nk bellek ile derinlik ayndr, baka deyile "ha
hrlama olmadan insan derine dalamaz" (1996a:130-131).
Tarihsel sreklilii salayan, ortak bellei oluturan gelenektir. Gemi
unutulduunda gelecek de aydnlatlamamakta ve gelecek belirsiz hale
gelmektedir. Demek ki yaplmas gereken ey, gemile gelecek arasnda
ba kurmaktr. Ona gre gemi ve gelecek arasndaki ba gelenek oluturur.
"-Seen ve ad koyan, vasiyet eden ve koruyan, hazinenin nerede olduunu ve
deerinin ne olduunu gsteren- gelenek olmasayd, . . . ne bir gemi ne de
bir gelecek kalrd." Arendt'e gre "bu kayp, sadece varislerin deil ama ak
trlerin de, tanklarn da, bir anlk olsun hazineyi avularnda tutanlarn, k
sacas yaayanlarn da uradklar bir bellek zafiyetiyle, unutula nihayet bul
du" (1996a:16). Trajedi yaratan ey, bir lkenin Nazi igalinden kurtuluunun
neredeyse otomatik olarak kk, gizli zgrlk adalarnn ykmna yol a
m olmas deildi. Belki bu bir yazgyd, ama trajedi, "onu miras alacak ve
sorgulayacak, hakknda dnecek ve hahrlayacak hibir insann bulunmad
anlaldnda balad" (1996a:17).
Arendt, dnce tarihinde gelenek olgusuyla hi ilgilenilmediini de
sylemek istemez. Ona gre, "aslna baklrsa tarihimizde insanlarn gelenek
olgusuyla birinde bilinli, dierinde bilin d olarak iliki kurduklar sadece
iki dnem olmutur. Birincisi Romallarn Yunan dncesini ve kltrn
kendi tinsel gelenekleri olarak kabul ettiler; bylelikle tarihsel olarak da gele
nein Avrupa uygarl zerinde kalc biimsel bir etkiye sahip olmasnda ta
yin edici bir rolleri oldu" (1996a:42). Arendt'e gre, Romallardan nce gele
nek diye bir ey bilinmiyordu. Bu yzden de Arendt, kesilmi olann Roma
gelenei olduu dncesindedir. Kesilen ey, binyllardr sren din, otorite
ve gelenek lsnden oluan Roma geleneidir. Bu gelenein kayb, gemi
i paralamam ve srecin kendisi imha edilmemitir. Sadece gelenekten, bir
olgu olan ve artk "ideler tarihi"nin bir paras olmayan, ama politik tarihin,
dnyamzn tarihinin bir paras olan bir kayptan sonular karlr. Kaybe
dilmi olan ey, nesilden nesile miras braklm grnen, kendisinin sahip ol
duu tutarllk srecinde gelien, gemiin srekliliidir (1978a:212). Roman
tik aa kadar gelenein bilinli olarak yceltildii ve ululand baka bir
hannah arendt 567

dnem de yoktur. Gnmzde ise gelenee zaman zaman romantik bir kav
ram ve dnce olarak baklr, oysa Romantizm 19. yzyln gndemine gele
nek ile ilgili bir tarhma sokmu deildir (1996a:42).
Arendt zellikle 19.yzylda Kierkegaard, Marx ve Nietzsche'nin gele
nee bakaldrsndan sz edildiini belirtir. Ne var ki, "gelenee kar bu
bakaldrlar ierikleri ve hedefleri bakmndan birbirlerinden ne denli farkl
olsalar da, sonu asndan aralarnda uursuz bir benzerlik vardr"
(1996a:47). Arendt'e gre, her meydan okuma da kendi yenilgileriyle so
nulanmhr. stelik gelenee bakaldran bu filozof aslnda gelenee sr
hn evirmitir. Arendt bu dnceyi yle aklar: "Kierkegaard'n pheden
inanca sray, akl ile iman arasndaki geleneksel iliki asndan bir tersine
dndrme ... Marx'n teoriden eyleme ve tefekkrden emee yaph srama,
Hegel'in metafizii bir tarih felsefesi haline, filozofu da tarihin sonundan ge
riye bakan ve orada varln ve hakikatin deil, oluun ve hareketin anlam
n bulan bir tarihi haline dntrmesinden sonra gerekleti. Nietzsche'nin
fikirlerin ve llerin duyulur olmayan akn alanndan hayatin duyulur ala
nna yapt srama, kendi tabiriyle "Platonculuu tersyz etmesi" ya da
"deerleri yeniden deerlendirme"ye tabi tutmas ise, gelenee srt evirme
ynndeki son giriimdi" (1996a:46).
Arendt Kierkegaard, Marx ve Nietzsche'nin kavramlar arasndaki ge
leneksel hiyerariyi tersine dndrmesini bilinli bir etkinlik olarak grr. S
rasyla Kierkegaard geleneksel dinin, Marx geleneksel politik dncenin ve
Nietzsche geleneksel metafiziin temel varsaymlarna meydan okudular. Bu
meydan okumalarndan sonra, 20. yzylda biimci ve zorlayc dnceler
filiz vermitir. Ancak, Arendt'e gre, tarihimizde bir kopu yaanmasna se
bep olan etken ne 20. yzylda ortaya kan bu sonu ne de 19. yzyln gele
nee bakaldrs olmutur. "Bu kopma, terr ve ideoloji yoluyla totaliter ha
reketler tarafndan yeni bir ynetim ve tahakkm biimi halinde billurlaan
tinsel alandaki kitle kanaatlerinin ve siyasi alandaki kitlevi karmaalarn ya
rath kargaadan domutur." Bu yzden de, Arendt iin 19. yzyldaki ge
lenee bakaldr kesinlikle geleneksel bir ereve iinde kalmhr (1996a:43).
Arendt'e gre, "bir gelenein sona ermesi ille de geleneksel kavramla
rn insanlarn akl zerindeki glerini yitirecekleri anlamna gelmez." Tersi
ne, kimi zaman gelenek canlln kaybettike ve balang belleklerden silin
dike eski dncelerin ve kategorilerin gc daha da tiranik bir hal alr, hat
ta zorlayc glerini ancak ldkten sonra tam anlamyla sergileyebilme ola
nana kavuurlar (1996a:42).
Modern insan, gemiin sorunlarn anlamsz ve sama bulmu, akl
tam olarak kullanamam ve dnce geleneinin karmaalarna bir yant bu
lamamtr. Arendt'e gre, asl nemli olansa insann dnya hakknda soru
568 dokuzuncu blm

sorma yetisini yitirmi olmasdr. Bu durumun umutsuz bir hal almas, mo


dern insann "hakknda uygun ve anlaml sorular sorma yetisine bile sahip
olmad bir dnyada yaamak zorunda olduunu grdnde" gerekle
mitir (1996a:20). Arendt'e gre asl sorun, "dnmek iin, yani gemi ile
gelecek arasndaki o yara yerlemek iin ne donanml ne de hazr grn
memizdir" (1996a:26).
Arendt'e gre sadece gelecek deil, gemi de bir g olarak grlme
lidir. te yandan "gemiin gc, . . . insann omuzlarna ken ve gelecee
doru ilerlemekte olan yaayan insanlarn, l arln srtlarndan atabile
cekleri, hatta atmalar gereken bir yk deildir." Arendt, "gemi asla l de
ildir, hatta gemi bile deildir", derken Faulkner'le ayn dnceyi payla
r. Ona gre, gemi, insan balang noktasna doru, yani geriye ekmez,
aksine ileriye iter; bizi geriye, gemie doru iten, gelecektir. Arendt'e gre,
"daima gemi ile gelecek arasnda varolan o aralkta yaamn srdren in
sann gr asndan bakldnda sreklilik yoktur, durmakszn seyreden
kesintisiz bir ak deildir zaman; 'O'nun durduu noktada, ortada bir yerde
kopar; ve 'O'nun bak as, durduu ve bakt nokta, bizim anlamaya al
tmz anlamda 'buras' deil, insann gemi ve gelecee kar bitmeyen bir
savann, kar koymalarnn zaman iinde yer tuttuu bir yarktr. Zamann
o kaytsz aknn belli zaman kiplerine ayrlmas, insann zamana dahil ol
masndan ve kendi ayaklar zerinde durmasndan ileri gelir" (1996a:23).
nsan, aklnn baz nedenlerden tr uygun dnme formlarn ha
rekete geiremediinin farkna varmasyla birlikte (1996a:21), aslnda kendi
ne yeni bir yol da aar. nsann, kendi somut varlnn btn gerekliiyle
gemile gelecek arasnda zamansal bir yarkta yaadn duyumsamas, sa
dece dnd ve bir ya olmadnda olanakldr. Arendt bunun modem
bir fenomen olabileceinden kuku duyar ve insann yeryz yaamyla ya
t bir ey olabileceini belirtir. nsann bir yarkta yaamasndan dolay, "her
yeni kuak, daha dorusu kendini sonsuz bir gemi ile sonsuz bir gelecek
arasna dahil eden her yeni insann onu yeniden kefetmesi ve bu yolu sebat
la, zahmetle yeniden hazrlamas gerekmektedir" (1996a:26).
Gemi ile gelecek arasnda yaayan insan, eylem araclyla insanlar
arasna yerleebilecei bir banty zgr bir biimde kurar ve kamusal alan
da yerini alr. Bu yzden, eylem ve onun temel iki esi olan zgrlk ile o
ulluk kamusal alan oluturur.

7- Kamusal Alan-zel Alan


Kamusal alannn kurucu eleri eylem (ya da konuma), oulluk ve zgr
lktr. Arendt, insan yaamnn hem zel hem de kamusal alandan olutuu
nu belirtir. Her ikisi de insan iin vazgeilmez alanlardr. Kamusal alan zel
hannah arendt 569

alandan ayran en nemli zellik, onun grlebilirlik ve ortaklaalk alan ol


masdr. Arendt'in bu balamda yapmaya alt, zel ve kamusal yaam
alanlarnn ve buna bal olarak birey ve yurtta olmann snrlarn izmek
tir. Arendt'in grnde kamusal alan politik bir alandr. Arendt politik ala
n, politik eylem ve konuma yoluyla, insanlar arasnda eylem ve konuma
yoluyla kurulan ve korunan bir yer olarak grr. Arendt'e gre bir eylem ve
konuma, sadece insanlar arasndaki karlkl politik ilikiler uzam iin olu
yorsa politiktir, aksi halde deil.

7.1. Kamusal Alan


Arendt "kamu" terimini, birbiriyle ilgili ama tmyle zde olmayan iki an
lamda kullanr. lki, yurttalarn konuma ve ikna yoluyla hareket ettikleri,
her zaman politik zgrlk ve eitlik alan, yani grn alandr. Kamuda g
zken her eyin herkes tarafndan grlebilmesi ve iitilebilmesi anlamna
gelir ve olas en geni akla sahiptir. Grn, kendimizin olduu kadar
bakalar tarafndan da grlen ve iitilen bir eydir. te Arendt, bu grlen
ve iitilen eyin gereklii oluturduunu dnr. Ona gre, grlen ve du
yulandan ortaya kan gereklikle karlatrldnda, kiisel yaamn kamu
sal grne dntrlmesi gerekir. Byle bir dntrme olmazsa, insan
lar zel ve bireysel olmaktan kamazlar, bir tr belirsiz ve bulank varoluu
srdrrler. Grdmz gren, duyduumuzu duyan bakalarnn mev
cudiyeti, ayn zamanda dnyann ve kendimizin gereklii hakknda da emin
olmamz salar (1970:50). Grn alan, bireylerin kendi kimliklerini ifa
edebildii, ayn zamanda da dayanma ilikilerini kurabilecei bir alandr.
Grn alan, insanlarn konuma ve eylemle bir arada olduklar her
yerde ortaya kar. Bu yzden grn alan, kamusal alann btn biimsel
kuruluunu ve rgtlenebilmesini nceler. Grn alan, insanlarn biraraya
geldikleri her yerde, zorunlu ve ebediyen deil, potansiyel olarak vardr.
Arendt'e gre, uygarlklarn dou ve klerinin, gl imparatorluklar ve
byk kltrlerin dsal bir felaket yokken silinip gitmeleri, kamusal alann,
sonu olarak eylem ve konumaya dayanan potansiyel zelliini asla tmden
kaybetmeyen bu zgl nitelii yzndendir. G kayb ya da gszlk, po
litik topluluklarn temelini oyan ve yok eden eylerdir. Arendt, eyleyen ve ko
nuan insanlar arasnda varolan potansiyel grn alann, kamusal alan
besleyen ey olarak gc grr. G, insanlar birarada eylemde bulundukla
r zaman ortaya kar, insanlar daldklar anda da yokolur (1970:199-200).
Dolaysyla, insanlar eylem an getikten sonra birarada tutan ve birarada tu
tarak insanlarn canl kalmasn salayan ey gtr (1970:201 ).
Arendt'in grnde gcn nemi ylesine byktr ki, kamusal ala
n ve grn alann onun koruduunu dnr. Bu nem, Arendt'in gzn-
570 dokuzuncu blm

de gc insan eseri dnyann can daman haline getirir. nk eylem ve ko


numa, insansal iler, ilikiler ve bunlarn neden olduu hikayeler sahnesi ol
madan insan eseri dnya varlk nedenini kaybeder. nsanlarn hakknda ko
numad ve evleri olmayan dnya, insan eseri bir dnya olamaz. G olma
dan kamusal alanda eylem ve konuma araclyla var edilen grn alan,
yaplan iler ve edilen szler kadar hzla kaybolup gidecektir (1970:204).
kincisi, "kamu" terimi, insan yapm eylerin paylald kurumlar
dnyas, ksacas ortak dnya anlamna gelir. Hepimiz iin ortak olduu, iin
de zel olarak sahip olduumuz yerden ayn olarak, dnyann kendisini ifa
de eder. Ancak, Arendt'e gre, bu dnya insanlarn hareket ettii snrl bir
mekan ve organik yaamn genel koulu olarak yeryz ya da doa ile zde
deildir. Bu dnya, bizi doadan ayran ve yapp-ettiklerimize grece kalc
lk ve dayankllk salayan ortak bir dnyadr. nsan eseri dnyada birarada
yaayan insanlar arasnda olup-biten sorunlar ve insan elinden kma insan
eseri bir dnyayla ilgilidir. Byle bir dnyada yaamay Arendt u rnekle
anlatmaya alr: Byle bir dnyada bir arada yaamak, evresinde oturmak
ta olanlar arasnda bulunan bir masa gibi, ortakla sahip olanlar arasnda ol
mak demektir. Bu dnya, arada olan her ey gibi, hem insanlar birbirine ba
lar hem de birbirinden ayrr. Ortak dnya olarak kamusal alan, bizi biraraya
getirir ve "birbirimizin zerine yklmamz nler" (1970:52). Bu yzden ka
musal alan, insanlar birletiren, bir arada tutan ortak bir dnya anlamna ge
lir.
Ortak dnya, doduumuzda iine girdiimiz, ldmzde arka
mzda brakhmz eydir. Bu dnya biz dnyaya gelmeden nce oradayd ve
bizim burada kalacamz sreden daha fazla orada olacakhr. Buna, sadece
birlikte yaadklarmzla deil, bizden nce yaam ve bizden sonra yaaya
cak olanlarla birlikte ortak olarak sahibizdir. Ama bylesi ortak bir dnya, sa
dece kamuda grnd lde nesiller boyu ayakta kalabilir. nsanlar za
mann ykmndan koruyan ve yzyllar ierisinden aydnlatan ey, kamusal
alann bu akldr (1970:55).
Ortak dnya, herkesin ortak buluma yeridir. Ne var ki bu yerde bulu
nanlar farkl konumlan igal etmektedirler ve birinin konumu, iki nesnenin
konumundan daha fazla birbiriyle balantl deildir. Ortak dnya, bakalar
tarafndan grlen ve duyulan, anlamm herkesin farkl bir konumdan gr
d ve duyduu olgusundan karr. Herkesin burada konum farkll,
perspektif farkll olsa da, herkes her zaman ayn nesneyle ilgilenmektedir.
Bu da ortak dnyay gvence altna almaktadr. Arendt'e gre, kamusal ala
nn varln srdrebilmesi iin farkl bak alarna, farkl grlere gerek

sinim vardr. Bu yzden, sadece tek bir bak alhnda grldnde ve tek bir
hannah arendt 571

gr asndan kendini sunmaya izin verildiinde, kamusal dnyann sonu


gelmi olur (1970:57-58).
Ortak dnyada asl ilgi bireysel yaama ve bireysel karlara gsteril
mez. Bu anlamda kamusal alan, zel alanmzda olan aile ve ev yaamnda
mevcut olan, yaam srecinin gvenliine hizmet eden her eyle kartlk
iindedir. Arendt'e gre, evimizin gvenlikli drt duvarndan kmak, kamu
sal alana girmek, "yaam ilgisinin geerliini yitirdii bir alana girmi olmak"
demektir. Bu ise bal bana cesareti gerektirir. "Cesaret, insanlar dnyann
zgrl uruna, yaamla ilgili endielerinden kurtarr." Arendt, politikada
yaam (hayatta kalmay) deil dnyay sz konusu ettiinden, politik ya
amda cesareti vazgeilmez bir e olarak grr (1996a:212). Arendt'e gre
bu cesareti gsteren yurttatr ya da yurtta olmak cesaret gerektirir.
Kamusal olan bizlerin eseri olan bir dnyay ifade eder. Bu dnya biz
den nce vard, bizden ok sonra da var olacakhr (1996a:212). Arendt, kamu
sal alann ve genel olarak politikann kurulan, oluturulan ya da yapay olan
bir zellie sahip olduunu dndnden, bu dnyann var olmasnn an
cak kalclkla olanakl olacan dnr. Arendt'e gre, bir kamusal alann
varl ve dnyann, insanlar bir araya getiren, birbirleriyle ilikiye sokan
eyler topluluuna dntrmesi tmyle kabala dayanr. Dnya kamusal
bir mekan ierecekse, bu, bir nesil iin kurulamaz; lml insanlarn yaam
sresini amas gerekir. Bu da, potansiyel yeryz lmszl ynnde bir
aknl art koar. Arendt'e gre bu aknlk olmazsa, ne politika ne ortak
dnya ne de kamu alan olanakl olur (1970:55).
Arendt'in grnde politika kamusal bir etkinliktir. "Politik olmak,
bir polis'te yaamak, her eyin g ve iddet araclyla deil, szler ve ikna
araclyla kararlatrld anlamna gelir" (1970:26-27), derken, kendisinin
izdii tablo da polis yaamna iaret eder. Politik etkinlik ise bir amacn arac
deil, kendinde bir amatr. Bu etkinlikte kii, kendi mutluluunu arttrmak
iin uramaz. Politik eyleme zgrlk, eitlik, adalet, dayanma gibi politik
yaam iin olmazsa olmaz ilkeleri gerekletirmek iin giriir. Yurttan, ka
musal bakmdan kar olan eyle zel bakmdan kan olan ey ayn deildir.
Bu yzden, Arendt'in grnde hem grn alan hem de ortak dnya
yurttala ilgilidir. Grn alan, yurttan geliebilecei bir alan iken, ortak
dnya, kamusal alanda ortaya kabilen eylem ve dnmeye kalc bir zemin
salar. Kamusal alan, bireylerin yaamn zorunluluklarn amas ve iinde
zgr politik eylemi gelitirerek yurtta olduklar bir dnya kurmak demek
tir. Dolaysyla kamusal alana giri yurttala ykselmenin ana kolu gibi
grnmektedir (1970:61). Arendt bu balamda katlmc yurtta savunur g
rnmektedir. Byle bir yurtta baka insanlarn yerine de dnen ve akln
kullanan kiilerdir ve kendi zel karlarndan kurtulmu olanlardr
572 dokuzuncu blm

(1996a:290). Bu yzden Arendt dnp tanan, akl kullanan insanlar birey


deil yurtta olarak grr.
Arendt'e gre kamusal alan, insanlarn zel alana ait zorunluluklardan
bamszlaarak, zgr birer yurtta zelliiyle katldklar, toplum ve devleti
ilgilendiren sorunlar tarttklar bir zgrlk alandr. Arendt iin kamusal
alann nemi, ancak onun zel alan ile olan balantsyla daha iyi anlalabilir.

7.2. zel Alan


zel alan, modern an ortaya kndan ve kamusal alann batndan n
ce hibir zaman bilinmemi ve tam anlamyla gelimemi bir alandr. zel
alan ya da zel mlkiyet drt duvarndan oluan dnya, ortak kamusal dn
yadan, sadece orada olanlardan deil, kamusallktan, yani grnr ve iitilir
olmaktan saklanlabilecek tek yer olarak grlr (1970:71 ). Arendt, bu alan
zel yaama ilikin olan ve mahremiyet ieren btn znel duygular ve zel
hisler alan olarak grr. Bu alanda yaanan duygular hem youn hem de en
zel ve bakalarna en az iletilebilir olan duygulardr (1970:50). Arendt, bu
duygulara rnek olarak ak gsterir.
Ona gre ak, dostluktan fakldr ve kamuda sergilenebilecek bir duy
gu deildir. nk ak kamuda sergilendii anda ldrlm ya da snd
rlm olur. Ak, sze dklemez bir zellie sahiptir. Ak, dnyann dei
tirilmesi ya da kurtuluu gibi politik amalar iin kullanldnda soysuzlar.
nk ak kamuya deil zel alana aittir. Baka deyile ak, politik alanda
yer alamaz. Oysa kimi insanlar zel alan geniletebilir, baka insanlar da
bundan bylenebilir. Ne var ki, Arendt'e gre, zel olandan insanlarn b
ylenmesi onu kamusal klmaz ya da zel olan kamusal alan oluturmaz.
Tersine zel alann genilemesi kamusal alann tmyle snmesi anlamna
gelir. nk Arend'e gre "kamusal alan yce olabilir ama byleyici ola
maz" (1970:51-52).
Arendt'in grnde btnyle zel bir yaam srdrmek, her eyden
nce, gerekten insansal bir yaama ait olan eylerden yoksun olmak anlam
na gelir. Baka deyile, btnyle zel bir yaam srmek, bakalar tarafndan
grlmenin ve iitilmenin salad gereklikten yoksun olmak; bakalaryla
ortak bir eyler dnyasnn araclyla birlemenin ve ayrlmann salad
"nesnel" bir ilikiden yoksun olmak; yaamn kendisinden daha kalc bir e
ye ulamann olanakllndan yoksun olmak demektir. Mahremiyetin yoklu
u, bakalarnn yokluunda yatar, ama bakalarn ilgilendirdii lde zel
alandaki insan grnmez ve bu yzden de o yokmu gibidir (1970:58).
Bakalaryla birlikte olmaktan ve bakalar araclyla emin olduu
muz gereklikten bu yoksunluk, en ar ve insan-d biimini var sayd kit-
hannah arend\ 573

lesel yalnzlk fenomenine dnr (1970:58-59). Arendt'e gre bu arln


nedeni, sadece kitle toplumunun kamusal alaru deil, zel alan da yok etmi
olmasndandr; insanlar sadece iinde yaadklar dnyadan deil, zel evle
rinden de yoksun brakm olmasndandr (1970:59).
Arendt'e gre, kamusal alann gzden kaybolmasyla birlikte zel alan
da gzden kaybolmaktadr. Bu kaybolma kimi zaman kamu ve zel alanlar
arasndaki ilikinin doasym gibi alglanmtr. Ne var ki Arendt, btn
tartmann, zel mlkiyet sahibi olmann istenebilirliine ya da istenemezli
ine dndn belirtir. nk mlkiyetle ilikisinde "zel" szc, (eski
politik dnceye gre de bu byle) kendi zel karakterini ve genel olarak ka
musal alanla kartln dorudan doruya kaybeder. Mlkiyet, grnte
zel alanda olsa da, politik oluum iin son derece nemli olduu dnlen
belli niteliklere sahiptir (1970:61). Arendt'e gre, kamu ve zel arasndaki
kkl balant, kendini zel mlkiyet sorununda aa vurur.
Emek ve alma da Arendt'in grnde zel alana ait olan etkinlik
lerdir. Bu etkinlikler yaamla ilgili acil gereksinimleri karlar. Bireylerin, an
cak acil gereksinimlerinin karlanmasndan sonra kamusal yaama girebil
mesi olanakldr (1970:61-65).
Arendt, ortak sahip olduumuz ey ile zel olarak sahip olduumuz ey
arasnda u fark grr: Her gn kullanmakta ve tketmekte olduumuz zel
varlklarmz, ortak dnyann herhangi bir ksmndan ok daha nemli gerek
sinimlerdir. Kamusal alan tarafndan bakldnda ise zel alan, zgrln
yokluudur. zel alann en nemli zelliklerinden biri gizliliktir. Arendt, zel
ile kamusal alan arasndaki ayrmn, gsterilmesi gereken eyler ile gizlenmesi
gereken eyler arasndaki ayrma denk dtn syler. Ona gre gizlemek
ve gstermek bu iki alann en temel anlamn ifade eder. Arendt'in gznde
zel alan geicilie karlk gelirken, kamusal alan zgrle ve kalcla kar
lk gelir (1970:70-73).

7.3. Toplumsal Alan


Arendt'e gre Yunan polis'ine baktmzda kamu ve zel olmak zere iki temel
alan grrz. Yunan dncesine gre, politik rgtlenme, merkezinde ev (oi
kia) ve ailenin yer ald doal birliktelikten farkl olmakla kalmaz, dorudan
doruya onun kartdr da. IBus-devletin douu, insann kendine, zel yaa
m yannda ikinci bir tr yaam, bios politikos'u katt anlamna gelir. Artk her
yurtta iki varolu dzenine aittir: idion ve koinon. Yurttan yaamnda kendi
sinin olan (idion) ile drtak olan (koinon) arasnda keskin bir ayrm vardr
(1970:24). Ona gre, polis yaamnda ev alannn ayrt edici zellii, insanlarn
bir arada yaamasyd. Bu alanda insanlar istekleri ve gereksinimleriyle gd
leniyordu. Evdeki doal topluluk zorunluluun eseriydi ve zorunluluk bu top-
574 dokuzuncu blm

lulukta yerine getirilen btn etkinliklere egemendi. Oysa polis alan zgrlk
alanyd. Arendt, ev alan ile polis arasnda bir iliki olduunu da belirtir. Bu ili
ki, evdeki yaamn zorunluluklarnn efendisi olma, polis'in zgrlnn ko
uluydu. Arendt'e gre, ne derece kar karlarsa ksnlar, btn Yunan filo
zoflar, zgrln politik alanda yer aldn, zorunluluun ise politik ncesi
bir fenomen ve zel ev ynetiminin bir zellii olduunu kabul etmitir
(1970:30-31 ).
Arendt, anda hem kamusal alann hem de zel alann toplumsal alan
tarafndan kuabldn dnr. Bu yzden de Arendt, ncelikle politik olann
toplumsal olana nasl dntn gstermeye alr. Ona gre, insanlarn
btn yaamlar politik alanda, eylem ve konumada harcamalarna izin veren
sadece ulus-devletlerinin kurulmasyken, bu iki kapasitenin birbirini gerektir
dikleri ve her eyden stn olduklar kans polis'ten nce de vard. O dnem
de dnme sze gre ikincildi, ancak szn ve eylemin ayn zamanda ve eit
olduu, ayn dzeyde ve ayn trde olduu dnld. Bir sre sonra eylem
ve konumann birbirinden ayrlmas ve gitgide bamsz etkinlikler olmas ge
rektii sonucuna varld. Bu dnce, polis'ten doan politika felsefesinin bir
rnyd. Sonuta, artk vurgu eylemden konumaya kaymaya balad
(1970:24-26). Arendt, byle bir dnceyi, polis'ten doan politika felsefesinin
bir rn olarak grr.
Aristoteles'in insan zoon politikan olarak tanmlamas, sadece ev yaa
mnda deneyim edilen doal birlie ilgisiz deil, bu birlie karttr. Arendt'e
gre, Aristoteles'in insan zoon logon ekton olarak da ikinci kez tanmlamasn
ilk tanma eklersek bu tam olarak anlalabilir. Ne var ki, Arendt'e gre bu te
rim Latince'ye animal rationale diye evrilmi ve "toplumsal hayvan" terimi
gibi yanl bir anlamaya dayanmtr. Bu kkl yanl anlama, "politik" ola
nn Latince'ye "toplumsal" diye evrilmesinde ifadesini bulmutur (1970:27).
Eylem ile bir arada olma arasndaki zel iliki de, Aristoteles'in zoon politi
kon'unun animal socialis olarak evrilmesidir. Arendt'e gre toplumsal olann
politik olanla ilgili bu bilin d yer deitirmesi, kendine zg Yunan politik
anlayn ne lde kaybedilmi olduunu ortaya koyar. Societas szcnn
Latince kullanl da, snrl olmakla birlikte, ak politik bir anlama sahiptir
(1970:23).
Politik ve toplumsal alanlarn yanl anlalmas ve bu alanlarn eit
lenmesi, Yunanca terimlerin Latinceye evirisiyle balamakta ve Roma-Hris
tiyan dncesine uyarlanmas kadar da eskiye gitmektedir. Ancak Arendt,
toplumsal szcnn modem kullanmda ve modem anlayta daha karma
k hale geldiini belirtir. zel yaam alan ev alanna, kamusal yaam alan
ise politik alana karlk gelmekteyji. Oysa Arendt'e gre, ne zel ne de ka

musal olan toplumsal alann ortaya kmas, modem an ortaya kmasyla
hannah arendt 575

olmutur ve politik biimini de ulus-devlette bulan bir fenomendir. Artk mo


dern dnyada toplumsal ile politik alan arasndaki fark ok daha azdr
(1970:28,33 ).
Arendt'e gre, bu ge)imelerle birlikte, bilimsel dnce artk politika
bilimi deil, tm de "toplumsal" adn verdiimiz, ekonomik olarak rgt
lenmi aileler topluluunu ifade eden "toplumsal ekonomi"dir. Ekonomik
olan her ne ise, bireyin yaamyla ve trn hayatta kalmasyla ilgili olan, ta
nm gerei politik olmayan, ev ileriydi (1970:28-29). Oysa polis yaam poli
tik bir yaamd; ev ve aile yaamnda varln srdren iddet, politika alan
dnda kalmaktayd. Ama artk yeni bir alan, toplumsal alan ortaya km ve
ne zel ne de kamusal alann belirgin snrlar kalmtr.
Toplumsaln, evin iinden karak kamusal alann klar altnda yk
seliini Arendt, "toplumsal alan" olarak adlandrr. Bu alan Antik ve Orta
ada hi bilinmeyen bir dnyadr. Toplumsaln ykselii, tarihsel olarak
zel mlkiyete ynelik bir dikkatin kamusal bir meseleye dnmesiyle a
kmaktadr (1970:68). Arendt'e gre, toplumsaln ykselii, sadece zel ve
politik arasndaki eski snr deil, ayn zamanda zel ve kamu teriminin an
lamn da bulanklatrmtr (1970:38). Bunun doal sonucu ise zel ve kamu
sal alann bireyin ve yuttan yaam iin nemini neredeyse yok etmesidir.
Arendt'e gre, bu yolla, "kamusal alan belirsizleti ve dnya ylesine phe
li oldu ki, insanlar politikayla ilgili soru sormaktan vazgetiler" (1995:11).
Byle bir ortamda, Arendt'e gre, "kamusal alan, kendi biricik doas
nn asli paras olan aydnlatma gcn yitirmitir" (1995:4). Arendt, modern
ada kamusal alann yitirilmi olmasnn en ak kant olarak, lmszle
duyulan zgn/ hakiki (authentic) ilginin neredeyse tmden kaybedilmi ol
masn gsterir (1970:55). Oysa bireysel karlardan arnm, ortak kara da
yanan kamusal alan, insann lmsz olma tutkusuna yant veren bir alandr.
Modern ada zel ve kamusal alan arasndaki farkn tmden snme
si, aslnda her ikisinin de toplumsal alana batmas sonucunu dourmutur
(1970:69). Arendt bu durumu, politik ekonominin farkl kesimleri istila etme
siyle aklar. Toplumsal alan, modern ada ortaya kan bu dnya, insanl
n yaam srecinin dnda hibir eyi gz nnde bulundurmaz. Kamusal
alandan farkl olarak, toplumsal alanda kiisel farkllklar nemli grlmez.
Toplumsaln ykselii zel alan kadar kamusal alann da kn ge
tirmitir (1970:257). Onun ykseliiyle birlikte kamusal ve zel alann belirsiz
lemesi, toplumun kitle toplumuna dnmesine neden olmutur. Ancak,
Arendt, toplum ile kitle toplumunu ayn grmez, onlar arasnda bir ayrm ya
par.
Arendt kitle toplumunu yeni bir durum olarak grr (1996a:235). Son
yllarda sz edilen "kitle kltr"nn "kitle toplumu" kavramndan tretildi-
576 dokuzuncu blm

i sylenir. Kitle kltr manhksal ve kanlmaz olarak kitle toplumunun kl


trdr (1996a:233). Ne var ki Arendt, kitle toplumu iin doru olan eyleri kit
le kltr iin doru grmez. Ona gre bir lkede, kitleler topluma kahld
anda kitle toplumu fenomeni de varln duyurmaya balar. Son zamanlarda,
"iyi toplum" anlamnda toplum, bo zaman olan, yani kltre ayracak zama
n olan kesimleri kapsamaya balamhr. Bu yeni durumda insanlar "kltr"e
zaman ayracak kadar alma yapacak ykten kurtulmutur. Bu anlamda kit
le toplumu ile kitle kltr birbiriyle ilgili fenomenler olarak ortaya karlar.
Ancak, "ortak paydalan kitle deil, kitlelerin iine dahil ettikleri toplumdur."
Arendt, toplumun, tarihsel ve kavramsal olarak kitle toplumundan nce geldi
ini syler (1996a:235).
Arendt'i burada ilgilendiren "toplum ile kitle toplumunun yarath
farkl koullar altnda kltrn bana gelendir" (1996a:237). Arendt'e gre
bu durumu anlayabilmek iin sanat alanna bakmak gerekir.
Modern dnemde ilk yaplan i, biim ve slup adna anlamn ikinci
plana itilmesidir. Bir yanyla, anlamdan yoksunluun, "sanahn gereklikten
kopmasyla yakndan bir ilikisi vardr." Arendt'e gre "modern sanahn ilk kez
ortaya kmasndan nce btn Avrupa'y saran neo-Rnesans, neo-klasik, ne
o-gotik yaplardan oluma 'ebedi mabetler' ile kltrde bir paralanma yaan
mh." Bu paralanma modern sanatlann ortaya kmasndan sonra da devam
etmitir. Bu paralanma srasnda kltr, o dnem insanlann "deer" dedii e
ye dnmtr. Arendt, ekonominin bir terimi olan "deer"i kullanarak, top
lumsal ya da bireysel btn metalar gibi, kltrn de "bir toplumsal meta ha
line geldii"ni belirtir. Ona gre kltrel deerler de dier deerler gibi mu
amele (ilem) grm, birer mbadele (deiim) deeri haline gelmi ve sonu
ta da tketilmitir (1996a:241 ).
Arendt toplum ile kitle toplumu arasndaki temel fark yle aklar:
Toplum kltre gereksinim duyar, kltrel eylere "deer" verir, onlan top
lumsal metalar haline getirir, kendi bireysel amalar iin kullanr, ama onla
r "tketmez" (1996a:242). Oysa kitle toplumunun gereksindii ey kltr de
il, elencedir. Elence vakit ldrmeye hizmet eder. Arendt vakit ldrmek
le geirilen zaman kltre ayrlan bo zamandan, serbest zamandan farkl
grr. Ona gre, elence ile doldurulan zaman, Marx'n dedii gibi, "insann
doal metabolizmas iinde bir boluk" tur.
Modern koullarda bu boluk srekli bymektedir. Bu yzden, e
lence ile doldurulacak zaman da artmaktadr. Ne var ki "elence endstrisi
nin sunduu mallar . . . kltrel nesneler deildir." Arendt bunlar, kullanlan
ve mbadele edilen deerler olarak deil, dier tketim mallar gibi kullan
lp bir tarafa atlan, tketilen mallar olarak grr (1996a:243).
Tketim srasnda elence endstrisinin mallar tketildii iin, durma-
hannah arendt 577

dan yeni metalar sunmak gerekmektedir. Bu gereksinime uygun malzemeler


bulabilmek umuduyla gemi ve imdiki kltr alan yamalanmaktadr.
Arendt, sz konusu kltrn olduu biimiyle deil, elence haline getirildii
ni, tketilecek hale getirildiini belirtir. Bu durum, Arendt'e gre, "kltrn
kitleler arasnda yaylmas deil, kitle elensin diye kltrn yok edilmesi an
lamna gelir" (1996a:245).
Arendt kltr nesnelerle ilgili ve dnyaya ilikin bir fenomen olarak,
elenceyi ise halkla ilgili ve yaama ilikin bir fenomen olarak grr. Ona g
re, "bir nesne, kalc olabildii oranda kltreldir; mr, ilevselliinin tam
kartdr." Nesnenin ilevsel zellii hep kullanlmakta oluu yznden t
kenmekte ve fenomenal dnyadan silinip gitmektedir. Arendt'e gre nesnele
rin kullancs ve tketicisi, ister birey ister toplum olsun, yaamn kendisidir
(1996a:246).
Nesnelere mr asndan bakldnda, en uzun mrl olanlarn sa
nat eserleri olduu grlr. Her eyden daha uzun mrl olduklarndan,
Arendt btn eyler arasnda dnyaya en fazla ait olanlar olarak sanat eser
lerini gsterir. Ancak Arendt, sanat eserlerini, toplumun yaam sreci ieri
sinde hibir ilevi olmayan eyler olarak grr. nk o, sanat eserlerini t
ketim mallar olarak, kullanm nesneleri olarak grmez. Ona gre, mevcudi
yetleri btn faydac ve ilevsel olmaktan bamsz ve nitelikleri her zaman
ayn kalan eylerin bulunduu yerde sanat eserlerinden sz edebiliriz
(1996a:248-249).
Daha nce de sylendii gibi, Arendt'e gre eylemek ve konumak
bakalarnn varl olmadan, kamudan ve ynn oluturduu bir mekandan
yoksun bir ekilde icra edilemez. te Arendt, bu mekan, z grnmekten
ve gzel olmaktan oluan bu eylere sergilenebilecekleri mekan kltrn su
nacan syler. Kltr, sanat ve politikann (her ne kadar aralarnda atma
lar ve gerilimler olsa da) birbiriyle ilgili olduunu, birbirine baml oldukla
rn gsterir. Arendt'in sanat ile politika arasnda kurduu ba, her ikisinin de
kamu dnyasna ait fenomenler olmalar bakmndandr (1996a:259). Ne var
ki kitle kltr, aslnda kltrle ilgisi olmayan bir toplum yaratm, sanat
yok etmi, insanlarn kendilerini grnr klabilecei mekan ortadan kaldr
mtr.
Arendt'e gre, kitle toplumu katlanlmas zor bir toplumdur. Bu toplu
mu katlanlmaz klan ey, ierdii insan says deil, insanlar arasndaki dnya
nn insanlar biraraya getirecek, balayacak ve ayracak gcn kaybetmi ol
masdr. Kitle toplumunda ortak dnyaya olan ilgilerini yitirmi ve artk arala
rnda birletirici ve ayna bir dnyann bulunmadn hisseden insanlar var
dr (1970:52-53). Arendt, kendilerini byle gren insanlarn dnyaya yabanc
latn dnr.
578 dokUZIAICU blm

8-Yabanclama
Arendt modern dnyadaki yabanclamay, bu yabanclamann biri yery
znden evrene, dieri dnyadan (insann) kendisine doru iki yanl ka ola
rak grr ve bunlar kklerine dek izlemek ister. Bundan amalanan ise top
lumun doas hakknda bir anlaya varabilmektir (1970:6).
Arendt, yabanclama fenomenini deerlendirirken Marx'tan farkl
dndn belirterek sze balar. Ona gre Marx, retim-tketim ilikile
ri ile belirlenen bireyin kendi emeine yabanclatn ne srer. Arendt bu
yabanclamay bireyin emeine deil, dnyaya yabanclamas olarak grr.
Arendt'in deyimiyle, "modern an ayrt edici nitelii, Marx'n dedii gibi
kendine yabanclama deil, dnyaya yabanclamadr" (1970:254). Arendt'e
gre, insann dnyadan yabanclamas an en bata gelen zelliklerinden
biridir (1996a:78). "Dnyadan giderek daha ok yabanclaan modern a, in
sann nereye giderse gitsin yalnzca kendiyle karlaaca bir durum yarat
mtr" (1996a:125). Arendt'in dncesinde yabanclama, insanlarn nesnel,
maddi dnyadan yabanclamas anlamna gelir.
nsann dnyaya yabanclamasyla balayan bu sre, insanlar arasn
daki ba koparm, insanlar birbirine dman hale getirmitir. Bu elbette ge
nel olarak totalitarizmin yaratt bir durumdur. nk totalitarizm altnda
yaayan insanlarn en temel zellii l<.endi otonom yarg glerini kaybetme
sidir. Yarg gcn kaybeden insan ise hibir deere, inanca sahip olamaz. Bu
yzden Arendt, "geleceimiz hi bu denli ngrden uzak olmamtr" diye
dnr (1996b:9).
Yarg gcn kaybeden, bir deere ve inanca sahip olmayan insan, po
litik alann dnda olan bir insandr. Arendt'e gre, dnyaya yabanclaan in
san, kendisini insan klan politik alanda deil, toplum alannda yer almakta
dr. Politika alannn toplum alan tarafndan kuatlmasyla birlikte insan,
politik alann (kamusal alann) dna km, kendi yaratt dnyaya yaban
clam demektir. Arendt bunu "dnya yitimi" olarak adlandrmaktadr. Ona
gre "dnya yitimi" kiinin kendini insanlar arasna yerletirecek bir bant
nn yitimini dourmutur. Bu ise yeni bir dnyaszln iine yeniden dme
tehlikesidir. Baka deyile, insanlar "insan-d bir dnya" da yaamaktadr
(1995:22). nsan-d dnya, kamusal alann dna kmak, insann, kendi ya
ratt dnyaya, ortak yaama yabanclamas anlamna gelir.
Modem insanln geldii nokta, Arendt'e gre, insanl ilgilendiren
sorunlara duyarsz olmak; ortak yaama, toplum ve dnya adna eylemde bu
lunmamaktr. Dolaysyla modem dnyada insan dnyaya yabanclam,
kendi kurduu dnyadan koparlmtr. Arendt'e gre modem insan, kendine
ait grd yaam alanlarm kaybetmitir. Modem a, dnyadan gitgide ya-
hannah arendt 579

banalamakta ve insan nereye giderse gitsin bu durumla yz yze gelmekte


dir. Doru denilen eylerin srekli yeniden tanmlanmas yznden, artk ne
yin doru olduuna ilikin gven de kalmanuhr. Bu belirsizlik, insann dn
yaya yabanalamas, kendini evinde hissetmemesi sonucunu dourmutur.
nsan eseri dnyay, bir zamanlar herkesin paylah dnyay, insan ilikileri
ni ykansa en bata totalitarizmdir ve -deyim yerindeyse- onun rn olan kit
le toplumudur. Arendt, bu ykmn sonularn u szlerle dile getirir: "Dnya
dan radikal llerde bir yabanclamann var olduu bir durumda tarih de
doa da anlalr olmaktan kmhr. Dnyann bu iki noktada da yitirilmi ol
mas -yani doann kayb ile btn tarih de dahil en geni anlamyla insan ya
hrmlarnn kayb- geride onlar hem birletiren hem de ayran ortak bir dn
yadan yoksun, ya umutsuz bir terkedilmilik iinde ayn dm ya da kitle
halinde bir araya gelmi insanlardan oluan bir toplum brakmtr. Zira kitle
toplumu, hala birbirleriyle ilikisi olan ama bir zamanlar hepsi iin ortak bir
anlam olan dnyay yitirmi insanoullan arasnda otomatik olarak ortaya
kan bir rgtlenmi yaamdan baka bir ey deildir" (1996a:125).
Kitle toplumunda herkes iin ortak anlam olan bir dnyann yitirilme
si, politik alann da yitirilmesi anlamna gelir. Kitle kltr politika alann,
insanlarn birarada, kamusal alanda yaamalarn olanakl klan alan yok et
mitir. Arendt'e gre, politika artk maddi mutluluu aramak iin bir ara ha
line dnmtr. Bu ise, zorunlu olarak insann kendi kamusal varlna ya
banclamasna yol amaktadr.

9- Arendt'in zm
nsann kendi yaratt dnyaya yabanalamasnn nedenlerini ortaya koyan
Arendt, bu yabanclamay aacak zgrlemenin yollarn da aramtr. Ona
gre, yabanalaan bir dnyada tehlikede olan elbette ki insanlardr. Bu yz
den zgrleme, insann nasl onurlu ve zgr bir yaam sreceini sorgula
yan bir araytr. Baka deyile, Arendt insann tehlikeden nasl kurtulaca
nn yollarn bulmaya almaktadr.
Modem zamanlarda insann yaad temel yoksunluk, yaamn ta
d anlama ilikindir. Arendt'e gre "sanki anlam insanlarn dnyasndan
kopmutur", bu yzden de en byk sorun yaamn anlam sorunudur. Mo
dem insan, yaamn anlamn yitirdi. Arendt'in ideali, insann yaamn, bir
ey uruna, bir ey iin dzenlemesidir (1996a:lll-112).
Arendt, insann yeni bir balang yapabilme yetisi, gc olarak eylemi
gsterir. Arendt'e gre insan, iinde yaamak durumunda kald bu dnyada
eyleme yetisine sahip bir varlktr. nk bu yeti, dier btn insansal yetile-
580 dokuzuncu blm

rin merkezi haline gelmitir (1996a:90). nsan tanmna uyan ve insann yaa
mn oluturan eylem, politika alanndaki eylemdir. Aslnda, modem insan
"insan-d" bir dnyadan, insanszlaan bir dnyadan kurtaracak olan ey,
politik eylemdir.
Arendt, insanln iinde bulunduu bu tehlikeden eylem ve konuma
yoluyla, politika yoluylu kurtulabileceini dnr. nk politika sanat,
insanlara byk ve parlak olan nasl ortaya koyacaklarn retir (1970:206).
Arendt, politika alann insann onurlu bir yaama ulamasnn, zgrleme
sinin alan olarak gii r. Bu nedenle, Arendt'in dncesinde politika insann
en st dzey etkinlik alandr.
Politik eylem, Arendt'in tm insanln ortak dnyas olarak grd
kamusal alanda gerekleebilecek olan eylemdir. Kamusal alan ise insann
"insan" olarak szle, eylemle var olduu, yaad bir alandr. Modem ala
birlikte karartlan bu alann, insanlarn kendilerinin yaratm olduu ortak
alann yeniden aydnlatlmas gerekmektedir. Bunun iin insanlar ortak dn
yalarna ait eyler hakknda yargda bulunmaldr. Yargda bulunmakla kii
belli llerde kendini, ne tr bir kii olduunu da ortaya koyar. te Arendt'e
gre, "konuma ve eylem alan" budur. Politik alan, bu kiisel nitelii kamu
nun nne kartan, sahip olabilecei bireysel zelliklerden ok "kim oldu
u"nu da vuran etlikler balamdr (1996a:265-266). Yarglama ya da
"eletirel dnme" de, yarglayann geni bir perspektiften bakarak, btn
grebilmelerine izin veren bir bak as kazanmalar lsnde bir kamusal
alan oluturulur. Yarglayabilen birey Arendt'in grnde yurtta olabilen
kiidir.
Arendt'e gre yurtta olmamak, insan olmamak demektir. Yurttaln
yitirilmesi tamamen ak biimde yerlemi, resmen tannm bir kimlikten de
yoksun brakmtr (1996c:288). Bu yzden, modem dnyada yurttaln ye
niden hareketlenmesi, ortak paylalan bir dnyann yeniden kefedilmesine
baldr. nk Arendt, insann ortak bir dnyada zgr olarak yaamasnn
byle olanakl olabilecei dncesindedir. Bu dnce, insann kendi yaa
mn kendi ellerine almas demektir.
Yararlanlan Kaynaka

ARENDT, Hannah, Tle Human Condition, Chicago: The University of Chicago


Press, 1970 [Trkesi: nsanlk Durumu, (ev. Bahadr Sina ener), stan
bul: letiim Yaynlan, 1994)
---- Crises of the Republic, San Diego-London: A Harvest Book, Hocourt Brace
& Company, 1972
---- The Life of the Mind, (Thinking, Willing) San Diego-London: A Harvest
Book, Harcourt ine., 1978 (Metinde Thinking-a ile, Willing-b ile gsteril
mitir)
---- On Revolution, Middlesex (England): Penguin Books, 1990
---- Essays in Understanding, New York: Schocken Books, 1994
---- Men in Dark Times, San Diego-London: A Harvest Book, Hocourt Brace
& Company, 1995
---- Gemile Gelecek Arasnda, (ev. Bahadr Sina ener), stanbul: letiim
Yaynlan, 1996a
---- Totalitarizmin Kaynaklar /1 : Antisemitizm, (ev. Bahadr Sina ener),
stanbul: letiim Yaynlar, 1996b
---- Totalitarizmin Kaynaklar/2: Emperyalizm, (ev. Bahadr Sina ener),
stanbul: letiim Yaynlar, 1996c
---- iddet zerine (ev. Blent Peker), stanbul: letiim Yaynlar, 1997
de CRESPIGNY, Anthony- MINOGUE, Kenneth R. (Ed.), agda Siyaset
Felsefecileri, stanbul: Remzi Kitabevi, 1981
CAL, Seyran Baak, Hannah Arendt'te Kamusal Alan Kavramnn Epistemolojik
Temelleri, zmir: Ege niversitesi (Yaynlanmam Y.Lisans Tezi), 2006
TOKER KILIN, Nilgn., "Hannah Arendt", (Felsefe Ansiklopedisi iinde, Editor:
Ahmet Cevizci), 1. Cilt, stanbul: Etik Yaynlan, 2003
YAZICIOCLU, Sanem ge-SZER, nay (Edi.)., Metafizik ve Politika: Martin
Heidegger-Hannah Arendt, stanbul: Boazii niversitesi Yaynlan, 2002
YILMAZ, Zafer., Hannah Arendt'te zel Alan-Kamusal Alan Ayrm ve Modern agda
Toplumsal Alan, Erzurum: Ata trk niversitesi (Yaynlanmam
Doktora Tezi), 2007
582 dokuzuncu blm

Temel Eserleri
ARENDT, Hannah., The Human Condition, Chicago: The University of Chicago
Press, 1970 [Trkesi: nsanlk Durumu, (ev. Bahadr Sina ener), stan
bul: letiim Yaynlan, 1994)
ARENDT, Hannah., Crises of the Republic, San Diego-London: A Harvest Book,
Hocourt Brace & Company, 1972
ARENDT, Hannah., The Life of the Mind, (Thinking, Willing) San Diego-London: A
Harvest Book, Harcourt ine. 1978
ARENDT, Hannah., Lectures on Kant's Political Philosaphy, Chicago: The University
of Chicago Press, 1982
ARENDT, Hannah., On Revolution, Middlesex (England): Penguin Books, 1990
ARENDT, Hannah., Essays in Understanding, New York: Schocken Books, 1994
ARENDT, Hannah., Men in Dark Times, San Diego-London: A Harvest Book,
Hocourt Brace & Company, 1995
ARENDT, Hannah., Gemile Gelecek Arasnda, (ev. Bahadr Sina ener), stanbul:
letiim Yaynlar, 1996
ARENDT, Hannah., Totalitarizmin Kaynaklar/1: Antisemitizm, (ev. Bahadr Sina
ener), stanbul: letiim Yaynlan, 1996
ARENDT, Hannah., Totalitarizmin Kaynaklar/2: Emperyalizm, (ev. Bahadr Sina
ener), stanbul: letiim Yaynlan, 1996
ARENDT, Hannah., Rahe/ Varnhagen: The Life of a jewish, (Translated by Richard
and Clara Winston), Baltimore and London: The Johns Hopkins
University Press, 1997
ARENDT, Hannah., iddet zerine (ev. Blent Peker), stanbul: letiim Yaynlar,
1997
ARENDT, Hannah., Responsibility and judgement, New York: Schocken Books, 2003

Okuma nerileri
BENHABIB, Seyla., The Reluctant Modernism of Hannah Arendt, Rowan and
Littlefield Publishers, 2003
BIRMINGHAM, Peg., Hannah Arendt and Human Rights: The Predicament of
Common Responsibility, Indian University Press, 2006
CANOVAN, Margaret., Hannah Arendt: A Reinterpretation of Her Political Thought,
Cambridge: Cambridge University Press, 2002
d'ENTREVES, Maurizio Passerin., The Political Philosophy of Hannah Arendt, New
York: Routledge, 1994
hannah aredl 583

ETIINGER, Elzbieta., Hannah Arendt/Martin Heidegger, London: Yale University


Press, 1997
GARNER, Reuben., The realm of humanitas: responses to the writings of Hannah
Arendt New York: Lang, 1990
KATEB, George., Hannah Arendt: Politics, Consience, Evi/, Totawa, N.J. Rowman&
Allanheld, 1984
KRISTEVA, Julia., Hannah Arendt, (Trans. Ross Gubennan), Columbia University
Press, 2001
ViLLA, Dana (ed.)., The Cambridge Companicn to Hannah Arendt, Cambridge
University Press, 2000
YOUNG-BRUEHL, Elisabeth., Hannah Arendt: For Love of the World, London: Yale
University Press, 2004
YOUNG-BRUEHL, Elisabeth., Why Arendt Matters, London: New Haven, Cr; Yale
University Press, 2006
Nicos POULANTZAS
( 1 936 - 3 Ekim 1 979)
Hasan TZEN

"Kapitalist devlet, kapitalist snfn karlarna en iyi ekilde,


sadece bu snfn yeleri dogrudan devlet aygt ierisinde yer
almadklannda, baka bir deyile Ynetici Snf, siyasal adan
ynetici snf konumunda olmadgnda hizmet eder"
Poulantzas

Hayat ve Eserleri
iyaset bilimci, euro-komnist ve bir eylemci olan Poulantzas 1936 ylnda
SAtina'da dodu. 1953 ylnda Atina niversitesi Hukuk Fakltesine girdi.
niversite rencisiyken, Yunanistan Komnist Partisinin genlik kollarnda
siyasal faaliyetlerde bulundu. 1960 ylnda, Fransa'ya gitti ve 1960'lar ve
70'ler boyunca Fransa'da yaad. 1964'e kadar Universite Pantheon-Sorbon
ne'da hukuk felsefesi dersleri verdi. Poulantzas'n Marxizm ile tanmas bu
tarihten sonra, Balibar ve Althusser araclyla olmutur. Otoriter rejim ve
kurallara kar sava; solun, dogmatizmin getirdii kahl yenecei inanc
ve sosyalist demokrasiye ballg:, eserlerine ve yaz hayahna damgasn vur
mutur. 1972'de Ann Lecter ile evlenen Poulantzas, 3 Ekim 1979 ylnda 43 ya
nda iken Paris yaknlarndaki evinde intihar etmitir (Slattery, 2007: 406-7).
Poulantzas'n yaklam dnemin Avrupa solunun yapsalc kanadn
oluturmaktadr. Bu yaklamn temelinde, ii snfna duyulan gvensizlik
yatmaktadr. .; sruf beklenen devrimi gerekletirememitir. Bu da snfn
ekonomik gelimiliini politikaya yanstamadn gsterir ki; bu durum,
politikann ekonomiden grece zerk olduu grn karlar. Ancak genel
tutum, snf temelinden kopuk bir kuramn domasna neden olmutur. Pou
lantzas' da da kitle mcadelesinin snfsal bir temeli yoktur; farkl karlara sa-
588 onuncu blm

hip snflann, ortak bir kar yaratmadan bir araya gelmesiyle gerekleir.
sosyalizm de bu balamda bu ittifakn ortak hedefi olmutur ki, temsili de
mokrasinin daha eitliki, daha zgrlk bir biimi olarak alglanmtr.
1960'lar ve 70'lerde yaanan bir dizi olay Poulantzas bata olmak ze
re, birok dnr bu dorultuda etkilemitir. Anti-Stalinist tutum ve Ma
o'nun kltr devriminin yaratt etki kendisini, devletin resmi iktidarnn ele
geirilmesiyle toplumsal dnmn salanamayaca, bu dnm ger
ekletirmek iin egemen ideolojinin ve ideolojik aralarn da deitirilmesi
gerektii ve ekonomizm eletirisi olarak gstermitir. Eserleri,
- Siyasal ktidar ve Toplumsal Snflar ( Political Power and Social Clas
ses-1968)
- Faizm ve Diktatrlk (Fascism and Dictatorship-1970)
- ada Kapitalizmde Snflar (Classes in Contemporary Capitalism-
1974)
- Diktatrlklerin Krizleri(The Crisis of the Dictatorships-1975)
- Devlet, ktidar, Sosyalizm (State, Power, Socialism-1978) (Marshall,
1994: 409) olarak sralanan Poulantzas; Jessop'a gre, sava sonras dnemin
en nemli ve etkili Marxist devlet ve siyaset teorisyenidir (Slattery, 2007: 410).

Tarih Anlay
Poulantzas en temelde "tarihi insanlar yapar" dncesini kabul etmez. Sn
fn tarihin znesi, toplumsal oluumun yaplarnn oluturucusu ve dnt
rcs olduuna inanmaz. Bunun yerine toplumsal oluum, bir yap sistemi
sorunudur. Yap nce, birey ve snf sonra gelir. Tarih, insanlar aras znel ili
kiler asndan deil, toplumun nesnel yaplar yani iktisadi ilikiler, snf m
cadeleleri, ideolojik belirlenimler gibi yapsal belirlenimler iinde bakldn
da anlalabilir. nsanlar toplumsal formasyonun kendilerine verdii rol oy
narlar, zne deil, taycdrlar.
Poulantzas, snf Hegelci tarzda, tarihi yapan zne olarak, bir toplum
sal oluumun yaplarnn kaltmsal oluturucu ve dntrcs olarak al
mann hatal olacan dnr. Ona gre Marx'n tarihsel materyalizmi, ta
rihsel izgicilik demek deildir. Tarihsel materyalizmin getirmi olduu her
eyi son kertede retim biimi belirler anlayna kar, "yap ve uygulama d
zeyleri, tarihsel olarak belirlenmi bir retim biiminin ve toplumsal kurumun iin
de bir zgn niteliksellik, bir greceli zerklik ve bir zel etkinlik gsterdikleri gibi, za
man iinde ritinli varolular ve farkllak ivmeler de gsterirler." demitir.
Poulantzas, tarihin ilerlemeci ve lineer anlayn reddeder. Dolaysy
la kapitalizm, kapitalizm ncesi retim biimlerinde mevcut olan tomurcuk
larn lineer ve ilerlemeci bir anlayla iek am hali olmadn syler. Me-
nicos poulantzas 589

sela, kapitalist sistem kendi iinde faizm ve devrim tohumlarn tayor ola
bilir; ancak bu tohumlarn dorusal zorunlu ve otomatik gelimesiyle faizm
ve devrim aklanamaz. Faizm, parlamenter demokrasinin ierdii tohumla
rn gelimesiyle aklanamayacak kadar demokrasiden farkl bir bunalmdr.
u halde bu sre, parlamenter demokrasi ve faizm arasnda dorusal bir ev
rilmeyi varsayan "organik ve kesiksiz sre" tezinden kopmadka ele alnp
kavranamaz (Poulantzas, 2004).

Toplum Anlay: Yap ve Toplumsal Fonnasyo_n


Toplumsal formasyonun temel kavram yapdr. Yap, Poulantzas'n kuramn
da anahtar bir kavram olmasna ramen tam olarak tanmlanmamtr. Ancak
genel olarak denilebilir ki, yap, farkl tarihsel gelimiliklere sahip olan d
zeylerin -ekonomik, politik ve ideolojik- birbirine zgl eklemlenmeleriyle
oluan, toplumsal formasyonu ve bu formasyon iinde yer alan olgular st
ten belirleyen bir sistemdir. Toplumsal formasyon birok retim biiminin
birbirlerine zgl bir ekilde eklemlenmesiyle oluan kendine zg bir yap
lanmadr. Her retim biiminin kendine zg dzeyleri, snfsal oluumlar
ve devlet tipleri vardr. Bu formasyon iinde retim biimlerinden biri ege
mendir. Bu birinin egemenlii, dzeylerin zgl eklemlenme biimini belirle
yerek, tm yapnn matrisini belirler. Yap iinde bir dzeyin yeri, yapnn di
er dzeyleriyle ilikisine gre stten belirlenirler.
Toplumsal formasyonu belirleyen son kertede retim biimi olduu gi
bi, bir yapy da belirleyen son kertede ekonomik dzeydir. Btnn yaps
nn son kertede ekonomi tarafndan belirlenmesi, ekonominin egemen rol oy
nad anlamma gelmez. Her retim biiminin bir egemen dzeyi vardr.
Ekonomi bir yap ierisinde egemen dzeyi belirler. Bir retim biiminde ege
menlik, yine de ekonominin ileyiiyle belirlenir. Kapitalist retim biiminin
egemen olduu formasyonlarda ise egemen rol her zaman ekonomidedir. Bir
toplumsal formasyonda bir retim biiminin dierleri zerindeki egemenlii
yani belirlenimin zel yansmas, bu retim biiminin matrisini (dzeylerinin
zgn eklemlenme biimini) belirleyerek, bu formasyonun btnne iareti
ni koyar. Bu adan, tarihsel olarak belirlenmi bir toplumsal formasyonun ni
telii, aralarnda aykrlklar olan ekonomik, politik, ideolojik ve teorik dzey
ve kertelerinin egemen retim biimine olan zgn eklemlenmesi sonucu
oluan bir egemenlik ve stten belirleyicilik endeksiyle belirlenir. Sz konusu
belirlemenin, genelde ve zellikle de KB'de (kapitalist retim biimi) nasl
olutuunu incelersek; tm dier dzeylerde de olduu gibi ekonomik dzey
genel olarak sadece deiken bileimleri iinde var olan baz deimez e
lerden oluur:
590 onuncu blm

retimin hangi toplumsal biiminde olursa olsun alanlar ve retim


aralar daimi birer e olutururlar. Fakat birbirinden ayn kaldklarnda her
biri sadece tasarmsal birer e olurlar. Herhangi bir retim iin bunlarn bi
leimleri gerekir. Toplumsal yapnn geirmi olduu eitli farkl ekonomik
dnemleri bir dierinden ayran bu bileimin gerekletirildii zgn biim
dir. (Marx'dan akt. Poulantzas, 1992: 18)
Yaplan oluturan dzeylerin kendine zg tarihsellikleri ve itsiz ge
limeleri vardr. Marx'ta, retim biimlerinin geliimi st yapy dnjitrr.
Poulantzas' da ise ekonomik dzey olan kapitalist retim biimi, politik d
zeyde kapitalist devlet dourmak zorunda deildir. Hatta devletin bir ksm
kapitalist devlete uygun olarak dnrken, bir ksm dnmeyebilir. Buna
eitsiz geliim denmektedir. Bu da demek oluyor ki, kapitalist retim biiminin
egemen olduu bir toplumda, feodal bir devlet olabilir. Avrupa'nn Mutlaki
yeti devletinde, devlet kapitalist iken, retim ilikileri feodal olarak kalm
hr. Ancak egemen kapitalist retim biimi, tm sistemi etkiler ve dier alt ba
ml retim tarzlanrun iledii konulan dzenler. Yani feodal yaplanna ra
men feodal devlet, kapitalist devlete ait olan ilevlere edeer ilevler dn
alabilir. Bu toplumda var olan devlet eitli devlet tiplerinin bileiminden olu
acakhr.
Btnsel dnme ise bu eitsiz gelimelerin elikileri konjonktre!
olarak yol aacakbr. Konjonktr, bir dm noktasdr, bir "an" dr. Bu da ay
n zamanda politik uygulamann da zgl nesnesidir. Konjonktr, yaplarn
eitli dzeylerindeki elikilerin, yerinden kma ve eitsiz gelimelerin ve
oluturulan karmak ilikilerin topland dm noktasdr; egemen yapy
belirleyen "eklemlenmeyi" yanstan, elikilerin kaynab "stratejik nokta
dr". Bu sebeple btnsel dnm salarlar.
retim tarz ile toplumsal formasyon arasndaki aynm olmakszn,
emperyalizm anlalamaz. Emperyalizmi, bizzat kapitalist retim tarzna in
dirgemek mmkn deildir. Emperyalizm, retim tarznn somut toplumsal
formasyonlar iersinde yeniden retilmesinin ve varlnn zorunlu bir sonu
cudur. Eitsiz gelime, emperyalizme doru gelien ve gereklikte kendini
gsteren bir sonu olarak kavranan kapitalist retim tarznn basite somut
lamasnn bir sonucu deildir; tam tersine o, bizzat emperyalizmin kurucu
bir unsurudur. Bundan dolaydr ki; toplumun ikili kavran kabl edilemez
(Poulantzas, 1984: 117).

Poulantzas'da Toplumsal Snflar'n Analizi


Pouiantzas en temelde, toplumsal snflarn zgn bir yapsal dzeyin dier
bir yapsal dzeyin etkisi biiminde -rnein, ekonomik yapnn politik ve
ideolojik yap zerine etkisi gibi- belirlenmeyeceini iddia eder. Snf, yapnn
nicos poulantzas 591

iinde ancak yaplarn toplumsal ilikiler alan iindeki topyekn etki bii
minde belirir.
Snf, yapnn toplumsal ilikiler alanndaki etkisidir. elikiler, asl
merkezi yaplar ve yaplarn dzeyleri arasndadr. Her dzeyde farkl snf
uygulamalarnn ve ahmalarnn nitelii, hatta snflarn varolular yapsal
ilikilerin sonucudur. Snflar ve snf mcadeleleri her dzeyde zgn eli
ki, egemenlik ve bamllk ilikileri ortaya koyarlar. Aslnda egemenlik ve
bamllk ilikilerinin kayna yapdr. Snf ise bu elikilerin bir yansmas
dr. Snflarn oluumunda bir toplumsal oluumun veya yapnn btn d
zeylerinin etkisi sz konusudur. Yani snf, yalnzca ekonomik dzeyde deil,
ideolojik ve politik dzeylerin birlikteliiyle belirlenir. Bu sebeple tarihselci
yorumun snf sadece retim ilikileri dzeyinde, ekonomik dzeye indirge
yerek ele al yanltr; yapsal snf belirlenimi ekonomik, siyasal ve ideolo
jik snf mcadelesini ierir. Nitekim bu nedenledir ki, kapitalist bir toplumun
ynetiminde kim olursa olsun onu kapitalizmin karlarna gre ynetecek
(Slattery, 2007:408) ve snfsal konumlar kendini hissettirecektir.
Poulantzas'n bu snf zmlemesi, onu u sonuca gtrr: retim ta
yclarnn ekonomik mcadelesinde snf mcadelesi yoktur, snf mcade
lesi politik mcadeleyle mmkndr. Snfn ekonomik varlnn politik d
zeye yansmas gerekir, ki bu da politikann ve politik mcadelenin ncelii
nin gstergelerinden yalnzca biridir. Poulantzas iin snf mcadelesinin kri
teri politik uygulamadr. Yalnzca devletin iktidarn hedef alan bir mcadele
snf mcadelesi olabilir. Snflar aras elikilerin olduu kadar, bu snflar
douran yapnn deiik dzeylerinin elikileri, eitsiz geliimleri devlet
iinde younlatrr. Devlet bir yandan btn elikilerin topland bir d
m noktasdr. Bir yandan da btn bu elikilerin uzaklatrld, uyumun
ve btnn tekrar retildii yerdir. yleyse, hedefi devlet olan bir politik
mcadele ancak tarihin motoru olabilir; snf mcadelesinin devlet iktidarn
hedeflemesi arttr.
Bu zmlemede kendi iin snfn kriterleri ak biimde konulmakta
dr. Kendi iin snfn olumas iin snf bilinci ya da zerk politik bir rgt
oluturulup oluturulmamas fark etmez. Bir snfn toplumsal oluum iinde
zerk ve seik bir snf olarak var olabilmesi iin, o snfn politik dzeyde ye
terli etkinlikte bulunabilmesi gerekmektedir. Snf zerk ve seik snf yapan
bu yeterli etkinliktir. Bu etkinlik iin, o snfn zgn politik yaplanmas, par
tilemesi ya da zgn ideolojisini oluturmas art deildir. Belirli bir toplum
sal oluum iinde, toplumsal g olarak bir snfn ya da snf kesitinin varl
n anlayabilmede kullanlacak ltn salt ekonomik dzey olmad ak
tr. retim sreci iindeki konumun retim sreciyle olan balantnn dier
dzeylere yeterince etkinlikle yansmasnn bu var olmay saladn syle-
592 onuncu blm

yebiliriz. Ancak yeterli etkinlikler tarihsel konjonktre baldr, konjonktrn


incelenmesiyle bu yeterli etkinliklerin sonulan kavranabilir. Bu duruma en
gzel rnek kk burjuvazidir.
Poulantzas' a gre temel olarak yalnzca iki snf vardr; burjuvazi ve
proletarya. Kk burjuvazi ise nesnel bir snf olamamasna ramen siyasal
etkinlikleri dzeyinde snf konumu kazanr. Poulantzas, Faizm ve Diktatr
lk' de kk burjuvazinin kendine zg bir snf tavrna sahip olamamasnn,
gerek bir toplumsal g oluhramayaca anlamna gelmediini ileri srer.
Belirli konjonktrlere tekabl eden durumlarda kk burjuvazi, zaman ie
risinde ister burjuvazinin ister ii snfnn iine yarasn, grece zerk bir bi
imde ve zgl siyasal arlkla, siyaset sahnesinde toplumsal bir g olarak
yer alabilir (Poulantzas, 2004).
Ancak toplumsal formasyon analizinde de belirtildii gibi toplumsal
formasyonu oluhran her retim biiminin kendine zg snflar vardr. Her
retim biimi, ideolojik ve politik olarak belirlenmi iki snfa sahiptir: Politik
ve ideolojik olarak baskn smren snf ile politik ve ideolojik olarak bask al
hndaki smrlen snf. Bir toplumsal formasyonda ise birden ok retim bi
imi olmasndan dolay birden ok snf vardr. Ancak egemen retim biimi
nin snflar toplumda temellidir. Snflarn, toplumsal formasyon iindeki a
hmalarndan etkilenirler ve egemen snflar evresinde kutuplanrlar, bl
nrler. Mesela, feodal soyluluk, burjuvazinin bir fraksiyonuna dnr. G
rlyor ki, snflar ait olduklar retim biimlerine gre deil, toplumsal for
masyon iindeki ilikilerine gre tanmlanrlar. Bu durum, politikann snfla
r stten belirlemesi ve bylece ekonomik snf kriterlerine ncelii olarak
karmza kar (a.g.e.).
Snflarn politik stten belirlenimine en gzel rnek yine kk burju
vazidir. Kk burjuvazi snf iinde retim srecindeki yerleri birbirinden
farkl olan iki ana grup vardr; kk retim ve kk mlkiyet. Bu iki grup
da kapitalist retim biimine ait deildir. Kapitalist retim tarznn egemenli
inin yerlemesi ve gelimesiyle kk burjuvazi, ya burjuvaziyle btnle
meye ya da proleterlemeye mahkumdur. Ancak zamanla kk burjuvaziye
yeni bir kol daha kahlr. Bu, retken olamayan cretlilerdir. retken olmayan
cretliler ise kapitalist retim tarznn bir koludur. Bir yanda kk retim ve
kk mlkiyet, te yanda retken olmayan cretliler, ekonomik dzeyde
birbirlerinden tamamen ayr yer htmaktadrlar. Ancak bu kesimler, siyasal ve
ideolojik dzeyde ayn etkilere ve ayn karlara sahip olmalar lsnde tek
bir snf, kk burjuvaziyi oluhrurlar.
Snf belirleniminde yap ve politik st dzey arasndaki iliki yle
zetlenebilir. Yap, retim tayclannn ve retim aralarnn zgl biimde
eklemlenmeleriyle retim ilikilerini oluturur. Ancak yap, yalnzca snf ko-
nicos poulantzas 593

numunu belirler. retim tayclarn toplumsal snflara dalmn salaya


cak olan politika ve ideolojiyi de ieren toplumsal retim ilikileridir. Yapnn
belirledii snf konumlarna tayclar datan devlettir. Devlet, tayclar
snf konumlarn alabilsinler diye onlar eitir ve biimlendirir. Yoksa tay
clar snflara doutan, doal olarak bal deillerdir.
Ancak bir snfn durumu, snf belirleniminden farkl bir eydir. Snf
durumu belli bir zgl konjonktrde ve toplumsal formasyonda snfn duru
mudur. Snf durumuyla genel olarak, belli bir konjonktr iinde snf ittifak
lar ve ahmalarnn derecesi kastedilmitir.
Tm burjuva sosyologlar, bugnlerde snflardan bahsetmektedir ama
onlar asndan snflar, daha genel bir toplumsal tabakalama iersindeki ti
kel ayrmlardan ibarettir sadece; bu toplumsal tabakalamada sadece snfla
r deil ama ayn zamanda (politik alanda) sekinleri, stat gruplarn da bu
luruz. Kukusuz Marxizm, fraksiyonlarn varln ve spesifik snf kategori
lerini kabul eder ama tm bunlar, sn flann fraksiyonlardr. Szgelimi ticaret
burjuvazisi, bir burjuva fraksiyonudur ve ii aristokrasisi de, bizzat ii sn
fnn spesifik bir fraksiyonudur. Marxizm ierisinde, tabakalarn, fraksiyonla
rn ve nemli gruplamalarn snflarn dnda var olduunu kabul edeme
yiz. Ne de unu syleyebiliriz: retim tarzndaki (yani iki snfa, burjuvazi ve
ii snfna sahip olan pr retim tarzndaki) gelimenin bir sonucu olarak,
tm bireylerin, yani tm faillerin toplumsal formasyon ierisinde ya burjuva
zinin ya da ii snfnn bir paras eiliminde olduklarn grmekteyiz. (Pou
lantzas, 1984: 116).
te yandan Poulantzas' a gre ada kapitalizmdeki snflar hakkn
da, yalnzca her bir tikel toplumsal formasyona atfta bulunarak konuama
yz; daima emperyalist balam da hesaba katmamz gerekir. Dolaysyla
Amerikan sermayesine tabi olan ii snf ve i-gc meselesi, sadece yerli i
i snfyla alakal bir mesele deildir. unu da fark etmeliyiz ki; Amerikan
sermayesi iin alan ii snf, szgelimi Latin Amerika'daki Amerikan ir
ketleri iin alanlar da kapsamaktadr. Dolaysyla ii snfnn saysal bo
yutu meselesi, bilhassa emperyalist lkelerden bahsediyorsak, sadece ulusal
deil ama daha emperyalist bir balamda ele alnmaldr (a.g.e.: 119).
Politika ve ideolojinin varsaylan grece zerkliinden ve yapsal d
zeydeki 'snf belirlenimi' ile politik-ideolojik konjonktrdeki 'snf pozisyo
nu' arasndaki ayrmdan hareket etmek suretiyle Poulantzas, ekonomist bir
snf tanmndan kendini kurtarr: "Bir sosyal snf, bir btn olarak sosyal i
blmndeki yeri araclyla tanmlanr. Bu, politik ve ideolojik ilikileri ge
rektirir." Gelgelelim bunu u cmle takip eder: "Bir sosyal snf, ( . . . ) snf be
lirlenimi tarafndan tanmlanm olan kendini karlarna tekabl etmeyen bir
594 onuncu blm

snf pozisyonu alabilir" (a.g.e.: 131) ve ona gre de zaten g, ortak karla
rn ve suufsal karlarn gerekletirilme aracdr (Giddens, 2005: 237).
Yapsal snf belirlenimini gerek ya da nesnel snf karlarnn stan
dard olarak sunmak, bu dzeydeki politika ve ideolojinin aka ilan edilmi
grece zerkliiyle eliir. Bir standart olarak ilev grmek iin, bunlarn eko
nomik pozisyonlardan tretilmeleri gerekir. Sonu olarak, politika ve ideolo
ji, sadece konjonktrel snf pozisyonlarnda grece zerktirler; ama burada,
gerek snf karlarndan sapm konjonktrel snf karlarn oluturan ey,
tam da bu zerkliktir. Eer snf karlar gerekse ve bu yzden snf belirle
nimine tekabl ediyorlarsa, bu durumda konjonktr, yapnn bir yansmasn
dan baka bir ey olmayacakhr. Yap, gerek tarihe ahfta bulunur; -politika ve
ideolojinin zerkliinin etkili olduu- konjonktr ise, gerek tarihten bir sap
maya atfta bulunur. Poulantzas, bilerek ya da bilmeyerek, Hegelci bir arg
man sunmu olur; o, "ekonomizmi reddetmez, sadece karmaklatrr" (Bec
ker, 1998: 130-131).

Poulantzas'n Siyaset Kuram


Devlet
Poulantzas, devletin politik iktidarn uygulama merkezi olduunu iddiasn
dadr. Fakat iktidar merkezleri; ekonomik, politik, askeri ve kltrel nitelikli
eitli kurumlar vb. toplumsal snflarn basit uzanhlardr demek deildir.
O'na gre "Devlet bireyleri yaltarak, hem ii snfnda snf bilincinin olu
masn hem de burjuvazi arasnda btnln salanmasn engelleyen reka
beti desteklemekle, burjuvaziyi toplumsal iktidar blou erevesinde rgtle
yerek, bu snfn snf iktidarn pekitirmektedir" (Bridges, 1985: 354).
Poulantzas, retim ilikileri ile bunlarn politik ve ideolojik varolu ko
ullarn birletirir. retim ilikileri, 'snfsal gler'in ilikileri haline gelir -
politik/ ideolojik tahakkm- Poulantzas, retim ilikilerinin (mlk edinme ve
blm) hukuki biimlere (mlkiyet) ve politik koullara (tahsisat / mlkiye
tin savunusu) bal olduunu ne srmekte hakldr. Gelgelelim bu, sz ko
nusu ilikilerin belirli bir ekonomik biimine ve failler arasndaki snfsal ili
kileri tekil eden belirli bir mlkiyet biiminin ekonomik sonularna (iilerin
geim aralarndan, cretli emekten, kar ediniminden koparlmas) tekabl
eder. Poulantzas, ekonominin politik/ ideolojik varolu koullarnn bizzat
ekonomik dzey tarafndan ynetildii ve bahedildii (dier dzeylerin bu
na bal "styaplar" halini ald) klasik ekonomist pozisyonu tersyz eder.
Dorusu burada, ekonomik dzeyin baat unsurunun, yani retim ilikileri
nin varolu koullar, politik ve ideolojik ilikiler tarafndan verilidir (politik
ve ideolojik ilikiler, retim ilikileri asndan 'kurucu' dur). Politik ve ideolo
jik biimler, snfsal 'gler' olarak kavranan retim ilikilerinin olanan ya-
nicos poulantzas 595

rabr ve bunu, sz konusu gler iin 'onaylamalar ve merulabrmalar' ya


ratmak suretiyle yapar. Politik ve ideolojik ilikiler, tahakkmn biim ini tesis
ederler. 'Snfsal gler', bir tahakkm biimi olarak kavranr. Bylelikle Pou
lantzas, bir fabrikay, sermayenin ii snf zerinde uygulad 'despo
tizm'le karakterize olan bir ey olarak kavrar. Tahakkm; tahakkm edenlere
dahil olan failler, tahakkmn uaklar ve tahakkm edilenler olarak dalr"
(Hirst, 1984: 137).
Devlet, retim ilikileri ve toplumsal snflarn belirlenmesinde ve ye
niden-retilmesinde, kurucu bir role sahipse, bunun nedeni kendini rgtlen
mi fizik basknn uygulanyla snrlamamasdr. Devlet ayrca egemen ide
olojinin rgtlenmesinde de kendine zg, ideolojik bir rol oynar. Devletin
yksek dzeyde olumlu rol, ayn biimde bask- ideoloji iftiyle de snrl
deildir (Poulantzas, 2006: 31).
Ne var ki, Poulantzas'n retim ilikileri ile bunlarn politik /ideolojik
varolu koullarn birletirmesi, vlger Marxist ekonomizminkine paralel bir
etkiye sahiptir. Ekonomizm, politik dzeyi ekonomik ilikilere tabi klar. Snf
pozisyonlar, ekonomik yap dzeyinde oluur ve politik yapya yansr. Poli
tik olan ekonomikletirilir. Poulantzas, politik ve ekonomik ilikileri birleti
rir ama aslnda politik formlar, ekonomik olann kurucusu olarak bilinsizce
kabul eder. Tekrarlarsak burada, dolaysz bir eviri imkan yarablmtr. Bu
ekilde politikletirilen ekonomi, tahakkm eden ve tahakkm edilen ilikisi
iersindeki snf mcadelesinin temel muharebe hatlarn salar. Bu anlay,
ii snfnn temel snf belirlenimini, sonuna kadar devrimci tek snf olarak
aklar. retim ilikileri politikletirilmise de, hala ekonominin arazisinde yer
igal ederler. Ekonomik snflar, -bizzat politik/ ideolojik olan- snf belirleni
mi araclyla, alnlarna yazl politik 'yazglara' sahiptirler. Poulantzas, ( ... )
ekonomizmi reddetmez, sadece karmaklatrr. Onun konumu, ekonomist
snf analiziyle tamamen ayn yntemlere ve sonulara sahiptir" (Hirst, 1984).
Poulantzas'n siyaset kuram, tarihselci Marxistlerin devlet ve politika
ya bak alarnn eletirisi niteliindedir. Poulantzas, politik dzeyi, devleti,
retim biiminin ve ekonomik egeqenlik-bamllk ilikilerinin bir yansma
sna indirgeyen ekonomizmi eletirir. Halbuki devlet, retim ilikilerinden
grece zerktir. Devletin retim ilikilerinden grece zerklii ayn zamanda
devletin rgtsel iskeletinin ve ilevselliinin de temelini oluturur. Bu zerk
liin temelinde mlkiyet ilikileri yatmaktadr. Kapitalist retim biiminin
politik dzeyi ile ekonomik dzeyinin zgl zerklikleri, dorudan reticiy
le retim aralarnn ayrlndan kaynaklanmaktadr.
Her eyden nce Poulantzas' a gre siyaset bilimi ya da sosyoloji anla
mnda genel bir devlet kuram ya da genel bir siyaset kuram olamaz. nk
byle bir kuramn tarihsel sreklilik ierisinde bir inceleme nesnesi yoktur.
596 OIUICU blim

Ayn sebepten, yani kuramsal nesnenin olmamasndan dolay, bir devlet bii
minden dierine geii formle eden bir gei kuram da mmkn deildir.
Bu durumda kapitalizmden sosyalizme geii inceleyen herhangi bir kuram
da olamaz. Yalnzca tarihsel bir moment olan milletlerin her birinin sosyaliz
me geiinin kuram mmkndr. yleyse sosyalizme giden birok yol var
dr. Byle bir kuram yalnzca, devlet znde zerk bir kerte oluturuyorsa ve
belirli snrlara ve kendi yeniden-retimini salayacak yasalara sahipse mm
kndr. Kendi zgl nesnesi ve kavramlarna sahip olCl.uu iin bir kapitalist
devlet kuram oluturmak mmkndr. Bu ise kapitalist retim biiminde
devlet ve ekonominin grece zerk olmalaryla mmkn olmutur.
kinci olarak Poulantzas, ara devlet anlayna da kardr. Devlet
burjuvazinin elinde, onun karlarn yanstan ve kendisini merulatrmak
iin kulland bir ara deildir. Devlet, kendi aralarnda elikili olan birok
snf ve snf fraksiyonunun elinde bulunan siyasal iktidardr. Btn snflar
ve snf mcadeleleri devlet aygtnn iinde yer alrlar, snf mcadeleleri
devlet iinde meydana gelir. Yani devlet yalnzca bir snf temsil etmez, fark
l snf karlar devlet aygt iinde mevcuttur. Bu yzden devlet, toplumsal
smf karlarna dsal olan monolitik bir blok olarak alglanamaz.
Ancak devlet kendi varln devam ettirebilmek iin snf atmalar
nn kendisini ykmasn engellemek zorundadr. Bu yzden devlet snf at
malarn, retim biiminin snrlar iinde tutar. Kendi iktidarn sarsacak bi
imde olan snf atmalarn nlemek iin ise atomizasyonla birey yaratr.
Bylece hem toplumsal i blmnn yeniden-retimi salanr, hem de top
lumun snfsal karakteri gizlenmi olur. Daha sonra genel irade ve milli ege
menlii temsil ettiini syleyerek daha nce paralara ayrd bireylerin bir
liini temsil eder. Devlet bu ekilde devletin birliini ve btnln temsil
ettiini syler. Devletin meruiyetinin temelinde de milletin birliinin ve b
tnlnn temsili vardr. Bylesi bir btnlk ideolojisi ile devlet, ekono
mik snf mcadelesi zerine etki ederek tayclardan snf olduklarn giz
ler. Ancak devlet btn eritirken, egemen snflarn zel karlarn halkn
genel karlar olarak gstermektedir.
ktidarn balca rgtlenmelerinden biri, kuruluunun ve ayakta tu
tulmasnn koulu, her zaman iin bedenin zorlanmas, ama ayn zamanda da
bedenler zerindeki tehdit, cezalandrma tehdididir. Devletin kklemesi bir
yandan da onun her zaman bir takm fiziksel yollar araclyla bedenler ze
rindeki zorlayc damgas, bedenleri kullanmas ve tketmesi olmaktadr. Bu
esasen iki ynde gerekleir: Birincisi bedensel zorlamay ve sakatlamann s
rekli tehdidini gncelletiren kurumlar araclyla (ordu, polis gibi); ikincisi
de, her devlet tarafndan bedenleri ekillendirerek, onlara boyun edirerek,
onlar kalplayarak ve onlar kurumlarn ve aygtlarn iine sktrarak uygu-
nicos poulantzas 597

lanan, hem kurumsallabnc hem de ynetici bedensel bir dzenin kuruluu


araclyla (Poulantzas, 2006: 32).
Devletin toplumsal oluumun btnln koruyucu e olarak oy
nad rol topyekn roldr ve ekonomik, ideolojik iievleri stten belirler. Bu
da demek oluyor ki, devletin ekonomik ve ideolojik ilevlerinin de politik bir
karakteri vardr. rnek olarak, ideolojik ilevi politik yapan, toplumsal for
masyonun btnselliinin muhafazasna ynelik oluudur. Bylece devletin
ekonomik ve ideolojik ilevleri, politik ilevi olan toplumun muhafazas ama
c dorultusunda stten belirlenir. Btnn korunmas ilevi ise, egemen s
nfn karlarna hizmet eder ve Poulantzas'a gre; devlet, sadece ne yapt
na veya nasl ilediine deil, ayrca 'sistemin ihtiyalar'na nasl katkda bu
lunduuna gre de tanmlanr (Giddens, 2005: 266).
Devletin stlendii bir rol daha vardr. Devlet burjuva snf ve fraksi
yonlarnn oluturduu egemen snflarn karlarn temsil eder, onlar ege
men snf olarak organize ederek, egemenliklerinin yeniden retimini salar.
Daha nce de belirttiimiz gibi devlet, tek bir kar evresinde hareket eden
burjuva snfnn ya da bu snfn tek bir fraksiyonunun (ki bunu Poulantzas
'tekelci burjuva' olarak tanmlar} elinde deildir. Onun yerine devlet ierisin
de egemen snflar ve bu snflarn fraksiyonlar bir ittifak, bir iktidar blou
olutururlar. Ancak iktidar blounun iinde bulunan farkl snf fraksiyonlar
arasnda kar atmas mevcuttur. Bu sebeple aralarnda birlik, kendiliin
den olumaz. Birlik ancak snf fraksiyonlarndan birinin liderlii altnda ku
rulabilir. ktidar blounu kendi liderlii altnda birletiren bu fraksiyona he
gemon blok denir. Yani hegemonya, egemen snf fraksiyonlarndan birinin, di
er fraksiyonlar zerindeki zel egemenliidir. Ancak, hegemon blok, kendi
egemenliini kurabilmek iin devletin yardmna ihtiya duymaktadr. Dev
let farkl ekonomik karlar ve snf fraksiyonlarna kar grece zerk olduu
iin, hem iktidar blounun hem de bloun iinden hegemon bloun organize
edilmesi ve birletirilmesinde rol alabilir. Devlet sayesinde iktidardaki ittifak
arasnda kar birlii salanr. Devlet -net sylemek gerekirse- burjuva ege
men snf, egemen yapar.
Kapitalist dev!et ile politik olarak egemen olan snflarn ilikisi yerine
oturtulduunda, bu devletin snf hegemonyasyla ynetilen bir devlet oluu
belirginleiyor. Gramsci bu kavramn Lenin'de, daima, zellikle ii snfnn
ideolojik rgtlenmesine ve ezilen snflarn politik mcadelesine yn verici
rolne ilikin yazlarnda bulunduu kansndayd (Poulantzas, 2006: 33).
Gerekte egemen snflarn gelimi kapitalist oluumlardaki politik
uygulamalarn ierebilen yeni bir kavram sz konusudur. Gramsci' de onu bu
anlamda ancak, yanl bir biimde, tmyle kapitalist devletin yaplarna ili
kin olarak kullanmtr. Gramsci'nin olgunluk dnemlerinde bile, tarihselcili-
598 onuncu blm

in olumsuz yan etkileri pek oktur. Eserlerinde ilk bakta hegemonya kav
ram ile snf egemenliinin, g ve iddet ile kurulan bir egemenlik anlam
na indirgenmi olmayp, bir ynetsel ilevi ve bir zgr ideolojik ilevi ieren
ve bunlarn sonucunda, egemenlik altndaki snflarn bir aktif onayna daya
nan, bir egemen olan-boyun een ilikisinin kurulduu, bir tarihsel durum
ifade edilir gibidir. Bu yeterince mulak ve ilk bakta, Lukacs'n Hegelci z
ne sorunsalyla badak olan, snf bilinci-dnya gr kavray ile yakn
l var gibi grnen bir kavraybr (Poulantzas, 2006: 141).
Mesela devlet, entelektelleri bnyesinde toplayarak, burjuvazinin he
gemonyasn rgtlemek iin ihtiya duyduu organik entelektelleri yaratr.
Devlet, reticinin egemenliinden entelektel eleri ayrarak kafa emei ile
kol emeini farkllatrm olur. Bilgi ve bilimi hem reten, hem de bunlarn
ulamna sahip olan kafa emeidir. Daha sonra greceimiz gibi bilimsel
aratrmalarn kendisi meta retmedii iin ii snfndan deil, burjuva sn
fndan saylrlar. Bylece bilim, sermayenin hizmetine girmi olur ve kendisi
de bir retici g haline gelir. Bahsedilen ey, bilimin maniplasyon amacy
la sermayenin hizmetinde kullanlmas deildir. Bilgi ile iktidar arasnda or
ganik bir iliki mevcuttur. ktidar ile bilgi arasndaki iliki, kol ve kafa emei
nin ayrlmas ve kafa emeinin devlette tekellemesiyle yerleir. Devlet, kol
emeinden ayrlm kafa emeini kayrr ve zerinde tekelini kurar. Kol ve
kafa emei ayrm devlet aygtlarnda maddileir. Devlet aygtlar retim s
recinden <Jyrlr ve zelleir. Kafa emei devlet aygtlarnda toplanrken, kol
emei halkta toplanr. Bylece kafa emei ve bilgi, devlet ve iktidar mekaniz
mas iinde tekellemi olur. Bu sre sonunda kafa emei olan mhendis ve
teknisyenler, rnleriyle baraber egemen ideolojiyi ve bilgiyi maddiletirirler
ve yeniden-retirler.
Kol emei ile zihin emei arasndaki ayrm, ellerini kullanarak alan
lar ile beynini kullanarak alanlar arasndaki fizyolojik ya da biyolojik bir
ayrm deildir. Bu, zihin emei ile kol emei arasndaki ayrmn iinde mev
cudiyet kazand ve -Gramsci'nin vurgulad zere- tm bir riteller, 'tek
nik bilgi' ve semboller dizisiyle ilgili olan sosyal koullarla alakaldr. Bu ana
liz araclyla, kol emei ile zihin emei arasndaki ayrm, yapsal snf belir
lenimindeki politik ve ideolojik unsurlarn somut tezahr olarak tanmlaya
biliriz (Poulantzas, 1984: 122).
Egemen fraksiyon, ksa dnemli ekonomik karlarn tesinde iktidar
blounun uzun dnemli siyasal karlarn korumak zorundadr. Ayn za
. manda politik dzeyde halkn genel karlarn temsil etmesi ve zgl bir ege
menlii srdrmesi gerekmektedir. Hegemon fraksiyonlarn karlarn koru
mak iin devletin zel bir grevi vardr. nk burjuvazinin karlar, baskn
nicos poulantzas 599

fraksiyonun karlar olmutur. Bu sebeple devlet, kendisinin organize ettii


egemen snfn karlarna hizmet eder.
Devlet her ne kadar egemen snfn ve genel olarak egemen snflarm
karlarn temsil etse de, ekonomi ve politikann ayrlndan kaynaklanan
bir greli zerklii vardr ve bu zerklik, toplumsal formasyonun btn snf
lar zerinde hegemon bloun egemenliini kurmak iin gereklidir.
Snfsal ve yalnzca ekonomik olan erklerin, her zaman iin devletin
tesine getikleri dorudur. Devlet sylemi devletin ideolojik aygtlarna ya
yldnda bile her trl siyasal sylemi tketen, stelik bu sylem kendi ya
ps iinde bir snfsal erk ierdii halde tketen bir sylem deil:lir. Bunun gi
bi ideolojik erk de asla devlet ve onun ideolojik aralar tarafndan tketilme
mitir. deolojik aralar egemen ideolojiyi gelitirmek ve onu artlandrmakla
yetinirler (Poulantzas, 2006: 42). Eer snfsal erkler devlete indirgenmi de
illerse ve durmadan onun aygtlarnn dna tayorlarsa, bunun nedeni,
toplumsal i blm ve smr iinde yerleik olan bu erklerin, onlar cisim
letiren aygtlar ve en bata da devlet zerindeki ncelii her zaman ellerin
de tutmalardr.
Poulantzas siyasal kuram aklarken, siyasal mcadelede yer alan ta
raflar arasndaki ekonomik gerilimi deil, ideolojik gerilimi esas alr ve snf
savamnn biiminin belirlenmesindeki temel rol ideolojiye verir. Devletin
yaps snf savalarnn yeniden retildii ve dntrld ara, bu sava
n sonularnn cisimlendii bir alandr. Ancak, bu savan sonular tarafla
rn greli glerince belirlenmez. Zira devlet, yeniden retimi gvenceye al
mak iin tarafl davranr ve egemen snflarn siyasal rgt ile ii snfnn
ideolojik ve siyasal paralanmlna el atar. Snf sava yeniden bir yap re
tir ve bu yap ierisinde skr.
Poulantzas'n "politisizm"i, John Holloway ve Sol Piccotto tarafndan
eletirilmitir. Zira Holloway, devletin hem ekonomik hem de siyasal ilevleri
nin kapitalist meta retiminin eliik doasndan kaynaklandn ifade etmi
tir. Aslnda Poulantzas'n devlet kuram, bir bakma burjuva temelleri zerine
oturmutur. Bu burjuva temeller, retim ilikileri ile blm ilikileri arasn
da yaplan analitik ayrmdan kaynaklanr. Bu da ekonomik mcadelenin siya
si mcadeleden ayrmdan anlamna gelmektedir. Halbuki ekonomik, siyasi ve
ideolojik alanlar, retim ilikilerinin ald biimlerdir. Bunlarn hibirisi birbi
rinden bamsz olarak kavramsallahnlamaz. Dolaysyla; ekonomi, politika
ve ideoloji, kapitalist toplumsal ilikilerin farkllam ilevsel biimleridir. Bir
rnekle anlatm gerekirse yurtta (siyasi), mal sahibi (burada emeini satan ki
i- ekonomik) ve bilinli zne (ideolojik) birbirinden farkl kiiler deildir ayn
kiilerdir. Ayn kii bir kapitalistle ayr iliki kurmaz. Buradan hareketle H
manist Marxizm bu btnl esas almaldr (Bridges, 1985: 342-384).
6oo onuncu blm

Poulantzas'n Kuramnda Devletin levi ve Greli zerklii


Poulantzas'n devlete ilikin yaklamn biimlendiren temel ngrler zetle
yledir: 1) retim tarz ile toplumsal formasyon arasndaki ikilikten hareket
etmektedir. 2) Dzeyler teorisinden yola karak, kapitalist retim tarznda
ekonomik, politik ve ideolojik dzeylerin birbiri karsnda grece zerk oldu
unu ngrmektedir. Poulantzas, ekonomi ile siyaset arasndaki zerklikten
yola karak, kapitalist retim tarznn zgl bir blgesi olarak kabul ettii si
yasal alann blgesel teorisini retmeyi amalar. Poulantzas, her iki dzeyin z
gl bir greli zerklii bulunduunu, bu greli zerkliin siyasal olann blge
sel teorisini mmkn kldn ve politik dzeyin zerk ve zgl bilim nesnesi
olarak oluturulmasn saladn belirtmektedir. 3) Bu anlamda, styapy alt
yapnn glge-grngs haline getiren ekonomizme ve tarihselcilie kar k
maktadr. 4) Arasalc devlet yaklamna kar olan Poulantzas, devletin ilevi
ni kapitalist snfn karlar asndan deil, bir btn olarak toplumun tutarl
ln gvence alhna alacak bir aygta olan gereksinimden yola karak ele al
maktadr. 5) Buradan hareketle Poulantzas, devletin kapitalizmdeki genel ilev
lerinin bir haritasn izmeye alr. Buna gre, kapitalist toplumsal ilikilerin
varolduu bir dzende snf ilikileri belirleyici olduu iin, devletin ilevleri
de bu dzende egemen snfn siyasal karlarn yanstacakhr. Devlet bu rol
ile ilgili olarak kapitalizmin kendini yeniden retebilmesi iin eitli ilevler
stlenmektedir. Bu ilevleri drt balk alhnda toplamak mmkndr.
Poulantzas devletin ilevini, kapitalist snfn karlar asndan deil,
toplumu bir btn olarak bir arada tutmay salayacak bir kuruma duyulan
gereksinim asndan tanmlar. Buna gre devletin temel ilevi, (Giddens,
2005:266) snflar aras elikiler arasnda "uzlama dengesi kuran" bir etmen
olarak nitelendirilir ve buradan hareketle devletin siyasal olarak btnletirici
ve rgtleyici rol zerinde younlalr. Devletin temel amac toplumsal for
masyonun btnln salamak, bu dengeyi korumak ve yeniden retmek
tir. Poulantzas, devleti, toplumsal formasyonun dzeyleri arasndaki btnl
koruyan, retim koullarnn srdrlmesini ve devamlln salayan bir
organizasyon olarak ele alr. Dolaysyla devlet, kapitalist toplumun yeniden
retimini gvence alhna almas anlamnda kapitalist bir devlettir; yalnzca i
i snfnn deil, ayn zamanda tek tek kapitalistlerin karlarna kar, bir b
tn olarak sermaye snfnn karlarn temsil eder (Clarke, 2003: 394).
Devlet ikinci olarak bireyleri birbirinden yaltarak, snfsal konumlarn
belirginlemesini engellemektedir. Devlet, ii snfn zp, iileri bireysel
yurttalar durumuna dntrerek, bu snfn siyasi birliini datma ilevini
grmektedir. Devlet bu ilevini bir taraftan eitlik, tarafszlk, hukuk kuralla
rna ballk vb. grngler yaratan burjuva demokrasisi ile dier taraftan ise
ii snfnn mcadelesinin snrlarn kendi karlarna gre belirleyerek ve
nicos poulantzas 6o1

gerektiinde snf zerinde bask kurarak ya da ii snfna tavizler vererek


yerine getirmektedir.
Poulantzas devletin yasal-ideolojik styapsnn, insanlarn zgr ve
eit vatandalar olduu yanlmasn yaratarak, aralarndaki snfsal ilikileri
gizleyici bir etki oluturduunu belirtmektedir. Snfsal ilikileri glgede bra
kan bu devlet, kendisini mcadele eden farkl karlarn stndeki "genel
kar"n bir temsilcisi olarak da sunmaktadr. Buna gre, kapitalist devlet ger
ekte bir snf devleti olduu halde, kendisini tm toplumun devleti olarak
nitelemektedir. Bununla birlikte devlet, kendisini burjuva devleti olarak sun
makta, ancak bunu yaparken toplumun tm mensuplarnn ad geen snfn
yesi olduklar izlenimini vermektedir.
kinci ilevi ile balanhl olarak devlet (nc ilevi), birbirinden ya
ltlm bireyler kitlesinin birliini temsil etmektedir. Bu anlamda devlet, ken
disini bireylerden oluan Poulantzas'n deyimiyle bir 'ulusal-halkn' birlii ya
da popler-ulusal-snf devleti olarak sunmaktadr. Bu ynyle devlet, kendi
ni btn snflara eit uzaklkta olan, tarafsz bir kurum olarak nitelendirerek
snfsal zn glgede brakmaktadr. Bylece devlet, hem egemen snfn d
ndaki snflar toplumsal ve siyasal dzlemden yaltmakta hem de ulusun
btnln temsil etmektedir. Buna gre, Poulantzas devleti bu ynyle,
retim tarznn ve toplumsal formasyonun birlik ve varolu ilevini salayan
koullar ile retimin koullarnn srdrlmesinin, devamlln salayan
yapnn btnlk salayc esi olarak ele almaktadr.
Devletin kapitalist toplumdaki ilevlerinin drdncs ise, bireysel
kapitalistler arasndaki rekabete dayanmaktadr. Kapitalist devlet egemen s
nfn karlarn savunacaksa, burjuvazinin kendi siyasal birliini salamada
karlat sorunlara zm bulmak durumunda olacakhr. yle ki, Poulant
zas' a gre, burjuvazi kendi karlarn siyasal karlara dntrme konusun
da gerekli yetenee sahip deildir. Poulantzas'a gre burjuvazi sadece kendi
sini partileri ile hegemonik organizasyon dzeyine ykseltme konusunda de
il, ayn zamanda hakimiyet altndaki snflar zerinde hegemonya olutur
ma konusunda da acizdir. Burjuvazinin bu zorluu ekmesinin alhndaki te
mel neden ise burjuvazinin kendi elikileri ile fraksiyonlara ayrm olmas
ve ii snfnn organize politik mcadelesinin ykseliidir. Bu anlamda, bur
juvazinin bir yandan kendi i ahmalar ile olan mcadelesi dier yandan i
i snf ile olan mcadelesi egemen snfn siyasi birliini salamada ve ken
di partileri yoluyla siyasal iktidara ulamada engel tekil etmektedir. te bu
nedenle devletin drdnc ilevi, kapitalist toplumda burjuva snfnn r
gtlenme ilevini yerine getirmektir.
Poulantzas'n analizinde yer alan bu drtl ilev dikkate alndnda,
devlet bir yanyla snflar arasndaki elikili ilikiyi, eit ve zgr bireyler
6o2 onuncu blm

arasndaki yasal ilikiye indirgedii dier yandan ise kendini bu snfsal zle
rinden yaltlm olan znelerin birliinin yani ulusal-halk'n temsilcisi olarak
sunduu grlr. Burada Poulantzas'n ifade ettii gibi, kapitalist devlet sis
temli olarak, politik kurumlar dzeyinde, snfsal niteliini gizlemektedir.
Poulantzas, kapitalist devlet ile politik olarak egemen snflarn ilikisi dikka
te alndnda, bu devletin snf hegemonyasyla ynetilen bir devlet olduu
nu ifade etmektedir. Bununla birlikte devlet, bu btnletirici rol sayesinde,
burjuvazinin politik karlarn genel kar olarak resmeder ve onun siyasal
birliini egemen snf olarak salarken, hakimiyet albndaki snflarn birle
mesini engelleyerek onlar rgtsz bir durumda tutar.
Glalp'e gre, Poulantzas'n projesi kapitalizmdeki "politik" kertenin
kurumsallatrlmasn amalar. Buna gre Poulantzas, kapitalist retim tar
znda politik kertenin "yaltlm" olduunu, bylece kuramsallatrmann
olanakl hale geldiini ileri srer. Bunun yannda, siyasal yaplarn devletin
kurumsallam gcnden olutuunu ve buna bal olarak siyasal mcade
lelerin devleti hedef aldklarn ileri srer. Bylece, Glalp'n yorumuyla Pou
lantzas, politik kerteyi devletle zdeletiren bir genel politika tanmna ula
r (1993: 50).
Poulantzas'a gre, devletin yukarda srladmz ilevleri yerine geti
rebilmesi "greli zerklii" sayesinde olmaktadr. Buna gre, devlet ve top
lumsal snflar arasndaki ilikiler erevesinde, yukarda aklamaya allan
ilevlerin yerine getirebilmesi iin devletin "greli bir zerklie" sahip olma
s gerekir. Bu anlamda, "greli zerklik" kapitalist devletin olmazsa olmaz
kouludur. Poulantzas'da "devletin greli zerklii" kavram ile iki olguya
vurgu yaplmaktadr: siyasal yapnn ekonomiden greli zerklii ve devletin
egemen snflardan greli zerklii. Bylelikle devlet, bu greli zerklii sa
yesinde kapitalist snfn karlarru sadece ii snfna kar deil, ayn za
manda bireysel kapitalistlerin karlarna kar da temsil etmek yoluyla kapi
talist toplumun yeniden retimini gvence altna almaktadr.
Nicos Poulantzas'n greli zerklik kavram ile hedefledii; kapitalist
toplumlardaki devleti analiz ederek modem Marxizm'i canlandrma ve gen
letirme almalar ile Sovyet sosyalizminin acmasz uygulamalarndan son
ra ahlaken km ve siyasal adan kabul edilemez grnen Marxizm'i, teo
rik ve siyasal bir g olarak yeniden kurabilme veya ina edebilme giriimi
dir (Slattery, 2007:27). Buradaki temel mesele, nce mevcut yaplanmann
analitik bir eletirisi ve ardndan klasik Marxizm'den farkl bir oluuma dik
kat ekerek yeni yaplanmay kurgulamaktr.
Poulantzas', "devletin greli zerklii" kavramna gtren dn s
recinde, yapsalc Marxizm yorumunun yaplar arasndaki zerklik anlay
nn rol oynad sylenebilir. Buna gre, kapitalizmde siyasal yap ekonomi-
nicos poulantzas 6o3

den ve dier yaplardan greli bir zerklie sahip olduuna gre, kapitalist
devlet de greli bir zerklie sahip olmaldr. Kapitalist devletin bu greli
zerklii daha nce saydmz ilevlerine, yani hem egemenlik altnda tutu
lan snflara egemen snfn ksa dnemli ekonomik karlanna aykr debi
lecek iktisadi tavizler verebilmesine, hem kendini ulusun birliinin temsilcisi
olarak sunmasna, hem de kapitalist snfn siyasi olarak rgtlenmesini sa
lamasna imkan vermektedir (Glalp, 1993: 50).
Greli zerklik, devletin btn ilevlerini yerine getirebilmesinin, burju
vazinin uzun dnemli siyasal karlarn koruyabilmek amaa ile hakimiyet al
tndaki snflara ksa dnemli ekonomik tavizlerde bulunabilmesinin n kou
ludur. Kapitalizmde siyasal olann ekonomiden farkllamas bu greli zerkli
in n koulu iken, devletin btnletirici ve organize edici ilevi ise bu zerk
lii dourmaktadr. Greli zerklik, (i) devletin temel ilevinin hakim snflara
kar ald zel biime ve (ii) var olan gler arasndaki somut ilikiye gre bi
im alr. Buna gre eitli kapitalist devletler kendi isel anlamazlklarna, ikti
dar blounu oluturan trl snf ve tabakalar arasndaki elikilere, kapitalist
snf ve ii snf arasndaki snf mcadelesinin iddetine gre daha az ya da
ok zerklii sahip olabilirler.
Poulantzas, kapitalist devletin ayrt edici zelliinin kendi "zgl bir
lii" ile egemen snflardan "greli zerklii" olduunu ve bu iki zelliin de
birbirlerinin hem nedeni hem de sonucu olduunu ileri srer. Kapitalist dev
letin sahip olduu ve btn toplumsal formasyonu kapsayan isel btnlk,
onun egemen snflardan greli zerkliini korumasna olanak tanr. Ayn e
kilde, devletin politik btnsellik ilevini yerine getirmek zere birliini ko
rumasn salayan ey de ite bu zelliktir. Glalp'n yorumuyla, greli zerk
liin iki kayna -politik olann ekonomik olandan ayrl ve gerek egemen
snfn kendi i blnmeleri / elikileri, gerekse de snf mcadelesi karsn
da devletin birlii- ayn olgunun iki ynl olarak birbirlerini pekitirmesine
olanak salamaktadr (1993: 51).
Bu aklamalardan yola klarak, "greli zerkliin" bir ynyle dev
letin ekonomik kerte karsndaki zerkliini ifade ederken, dier ynyle,
devletin kapitalist toplumdaki egemen snf(lar)dan zerkliini belirttii sy
lenebilir. Buna gre, kapitalist devlet toplumsal formasyonun birlik ve btn
ln salama ilevini snf mcadelesini kontrol altna alarak, yani egemen
snflar siyasal olarak rgtleyip, hkrnedilenleri de rgtszletirerek yeri
ne getirir. Bunu yaparken, kendini halkn-ulusun birlii olarak sunar, bylece
kapitalist devlet ilevini, hem snfsal niteliini egemenlii altndaki snflar
dan gizleyerek hem de halk devlet kurumlarndan zellikle dlayarak yeri
ne getirir. Poulantzas' a gre, bunu olanakl klan ey, kapitalist devletin eko
nomik kerteden grece zerk olmasdr.
6o4 onuncu blm

Devletin Aygtlar ve deoloji


Devletin iki aygt vardr. Bask aygt (ordu, polis, yarg) ve ideolojik aygt
(okul, din, medya). Poulantzas'da bu aygtlarn genel anlamda temel grevi,
iktidar blounun egemenliini younlatrmak ve merulatrmak suretiyle
toplumsal ilikileri yeniden reterek, toplumsal formasyonun birliini ve
uyumunu salamaktr.
Devlet, retim ilikileri ve toplumsal snflarn belirlenmesinde ve ye
niden-retilmesinde kurucu bir role sahipse, bunun nedeni kendini rgtlen
mi fizik basknn uygulanyla snrlamamasdr. Devlet aynca egemen ide
olojinin rgtlenmesinde de kendine zg, ideolojik bir rol oynar. Devletin
yksek dzeyde olumlu rol, ayn biimde bask- ideoloji iftiyle de snrl
deildir (Poulantzas, 2006: 31).
deoloji maddi pratikleri de ilgilendirir ve bylece, siyasi ve ekonomik
pratikler de dahil olmak zere toplumsal pratiklerin btn iinde bir tr i
mento grevi grr. Devlet, siyasi hakimiyeti, ncelikle yalnzca bask, g ya
da plak iddet araclyla kutsayp, yeniden-retmez; ayn zamanda idde
ti merulatran ve hakimiyet altna alnm baz snf ve fraksiyonlarn siyasi
iktidar karsndaki konsenssn rgtlemeye katkda bulunan ideolojiye
de dorudan arda bulunur. deoloji ancak snfsal olur. zellikle de ege
men ideoloji, egemen snfn baat bir erkinden ibarettir (a.g.e.) ve ynetilen
snflarn siyasal yaam koullarnn egemen siyasal sylemin eitli biimle
riyle ynlendirilmesi ideolojinin egemenliinin gstergesidir (Bridges, 1985:
376).
Siyasal egemenliin kurulmasnda bask aygtnn yeri neredeyse tart
lmaz bir derecede aktr. Ancak devlet siyasal hakimiyeti yalnzca bask ve
g kullanarak yeniden-retmez, siyasal egemenlik ayn zamanda rzaya da
dayanr. Zira g, ortak karlarn veya snfsal karlarn gerekletirilme ara
adr (Giddens, 2005:237) Bu sebeple g kullanmn merulatrmak ve buna
hkmedilen snf ve fraksiyonun konsenssn de ekleyebilmek iin ideolo
jiyi kullanr.
Egemen ideoloji, toplumsal formasyonun harcn oluturur ve toplum
sal formasyon da snflarn iktidarnn temelidir. Egemen ideoloji, toplumda
devletin ideolojik aygtlar ve kurumlar iinde maddileir. Bu aygt ve ku
rumlar arasnda kiliseler, siyasi partiler, sendikalar, okullar, basn ve yayn
vardr. Bu aygtlar greli olarak devletin bask aygtlarndan ayrdrlar. deo
lojik aygtlarn varln salayan bask aygtlardr. deolojik aygtlarn al
malar bask aygtlar tarafndan belirlenir. Bask aygt ideolojik aygtn ile
yiine karmasa da bunlarn gerisinde srekli olarak hazrdr. Yani devletin
tekelletirdii fiziksel zor, rzann temelidir (Poulantzas, 2006: 31-32).
nicos poulantzas 6o5

Egemen ideoloji, bylece devlet aygtlarnda cisimleir, bu aygtlarn


rol ayn zamanda da bu ideolojiyi gelitirmek, alamak ve yeniden-ret
mektir; bu da toplumsal i blmnn, toplumsal snflarn ve snf egemen
liinin oluumu ve yeniden-retimi iinde nem tayan bir olgudur. Bu ay
gtlar biimsel olarak devlete ait olabildikleri gibi, "zel" bir hukuki karakte
re de sahip olabilirler. Egemen ideoloji, meru fizik iddet uygulama iini n
celikle stlenmi olan aygtlarn (ordu, polis, adalet-hapishane, idare) rgt
lenmesinde de mdahalede bulunmaktadrlar.
ktidarn balca rgtlenmelerinden biri, kuruluunun ve ayakta tu
tulmasnn koulu, her zaman iin bedenin zorlanmas ama ayn zamanda da
bedenler zerindeki tehdit, cezalandrma tehdididir. Devletin kklemesi bir
yandan da onun her zaman bir takm fiziksel yollar araclyla bedenler ze
rindeki zorlayo damgas, bedenleri kullanmas ve tketmesi olmaktadr. Bu
esasen iki ynde gerekleir: Birincisi bedensel zorlamay ve sakatlamann s
rekli tehdidini gncelletiren kurumlar araolyla (ordu, polis gibi); ikincisi
de, her devlet tarafndan bedenleri ekillendirerek, onlara boyun edirerek,
onlar kalplayarak ve onlar kurumlarn ve aygtlarn iine skbrarak uygu
lanan, hem ku.rumsallabrc hem de ynetici bedensel bir dzenin kuruluu
araolyla (Poulantzas, 2006: 32).
Devletin bugnk ekonomik eylemlerini basknn ya da ekonomik
artlandrmann eksiksiz kipliinde kavramak, onun bu ynleri yine de g
nmzdeki ilevlerinin maddesellii iinde dpedz var olmakla birlikte; ik
tidarn hakimiyet albnda ve ezilen kitleler iinde sahipleniliini bask ve ide
oloji iftinin yardmyla denetlemek de, iktidarn ayn zamanda hem zaptu
rapt hem de idealist bir anlayna ulamakszn mmkn deildir (Poulant
zas, 2006: 34).
Faizmin kitlesel temelini bask-ideoloji ifti uyarnca olumu devlet
iktidar imgesiyle aklamaya alr. Devleti saltlkla bask-yasak ve ideoloji
gizleme kategorileri iinde kavramak, ister istemez rzann nedenlerini znel
letirmeye (yasaa neden evet deniyor?) ve bunun nedenleri de, kah ideoloji
nin (yalnzca aldatma balamnda: Faizm kitleleri aldatmaktr) kah bask ar
zusu ya da efendi sevgisi iinde konumlandrmaya gtrr. Oysa faizm bile
kitleler indinde bir dizi olumlu nlemlere girimek zorunda brakld (isizli
in ortadan kaldrlmas, baz halk gruplarnn gerek sabn alma glerinin
korunmas ve kimi zaman iyiletirilmesi, toplumsal denilen yasalar); ama bu
tam tersine kitlelerin giderek artan bir biimde smrlmesine son vermedi.
Dolaysyla burada ideolojik ve aldabo grntnn her zaman mevcut ola
rak kalmas, devletin bir yandan da kitlelerin iktidara ynelen konsenssn
maddi dayanann retilmesiyle eyledii olgusunu deitirmektedir (Pou
lantzas, 2006: 35).
6o6 onuncu blm

Bu durum, devletin sadece ideolojik ya da bask ilevlerine sahip oldu


u anlamlarna gelmez. retim tarzlarna ve bunlarn aamalarna gre dev
letin dorudan iktisadi ilevi de vardr. Devlet snf hegemonyas iin alh
ndan, hkmedilen ve hkmeden snflar arasnda son derece hassas bir uz
lamaya dayanr. Bu yzden kitlelere olumlu sinyaller gnderen maddi uygu
lamalar da bulunur. Poulantzas'a gre, eer devlet ve kitleler arasndaki ili
ki bask ve ideolojiye indirgenirse iin bu maddi boyutu aklanamaz. Ancak
devletin iktisadi aygt yoktur; nk iktisadi ayghn toplum asndan bal
ca rolnn smr olmas gerekir, ancak devlet aygtlar arhk deerin doru
dan ele geirilmesi asndan smr ilevi grmezler. Bu yzden ekonomik
ilev, hem bask aygtlarnca hem de ideolojik aygtlarca yerine getirilir. Bu

durum burjuvazinin hegemon fraksiyonunun iktidarn younlatrd dev


let an grmemizi engeller.
Devlet aygtlar, kendi balarna ideoloji yaratmazlar, hem aygtlar
hem de ideoloji, snf mcadelelerinin sonucudur. Aygtlarn ilevleri ideolo
jinin gelitirilmesi ve yerletirilmesidir. retim biimi ve sermayenin yeni
den-retilmesi, ideolojik ve politik ilikilerin yeniden-retilmesini de ierir.
Byle olsa da yine de devlet egemen ideolojinin ve ideolojik ilikilerinin re
timinde nemli bir rol oynar. Devlet ve aygtlar araclyla ideolojiyi, ideolo
jiyi douran toplumsal i blmn, snflar ve snf egemenliini yeniden
retilmektedir. Bunun en gzel rnei, kafa ve kol emei arasndaki ayrmn
devlet tarafndan okullarda yeniden-retimidir. Devlet tarafndan organizas
yonu salanan egemen ideoloji, devletin egemen snf organize etmeyi sala
masnn bir parasdr.

ktidar
ktidar bir toplumsal snfn zgl nesnel karlarn gerekletirebilme kapa
sitesidir. Poulantzas, ilikisel bir iktidar kavramn benimsemektedir. Buna
gre, ne devletin ne de devleti oluturan dzey ve aygtlarn kendi iktidarla
rndan sz edilemez. ktidar, snflarn ve snf fraksiyonlarnn karlkl ili
kisinden doar. Bu durumda bir snfn iktidar karlkl belirlenime tabidir.
Bu da bir snfn kendi karlarn gerekletirebilme kapasitesinin, kar sn
fn kendi karlarn gerekletirebilme kapasitesine bal olduunu gsterir.
Her bir dzeyde snf atmalar deitiine gre, her bir dzeyde ayn sn
fn iktidarn gerekletirebilme kapasitesi de farkl olacakhr. Bylece ekono
mik, politik, ideolojik iktidar arasnda ayrm grlr. Bir snfn ekonomik ik
tidarndaki bir art, dorudan politik ya da ideolojik iktidarnda bir arta yol
amaz. Yani bir snf ekonomik olarak egemen olmadan politik olarak egemen
olabilir. Ayn sebepten dolay ekonomik mcadeleyle eliik politik mcade
le, politik mcadeleyle eliik ideolojik mcadele olabilir. Tpk bir oluumun
nicos poulantzas 6o7

ideolojik, ekonomik, politik yaplar arasndaki elikiler olduu gibi, srufn


eitli mcadele dzeyleri arasnda da elikiler grlr. Bugn hemen her
yerde okuduumuz eyin aksine, iktidar, Marxizm asndan devletle zde
lemez ve devlete indirgenmez bir ey olarak kalmay srdrmektedir (Pou
lantzas, 2006: 39).
Marxizm asndan iktidar mnasebetleri, rnein Foucault ya da De
leuzze'n savunduklar zere, "ekonomik sreler . . . gibi baka tipten mna
sebetler karsnda darlk konumunda deildirler. Ekonomik sre snf
mcadelesidir, dolaysyla ayn zamanda da iktidar mnasebetleridir (ve yal
nzca ekonomik iktidar da deil); ayrca Foucault'nun ya da Deleuzze'n
Marxizm konusunda ve Marxizme gre "erkin devlet erki olaca, bu erkin
kendisinin de devlet aygt iinde konumlanaca. . . " ve "devletle zdeleti
rilecei" yolunda sylediklerinin tersine erk kesinlikle devlete indirgenme
mitir ya da devletle zdeletirilmez. Erk mnasebetleri, toplumsal i bl
m ve snf mcadeleleri iin de sz konusu olduu zere, devletin ok d
na tamaktadr (Poulantzas, 2006: 40).
Devlet geni bir kapsamda bile dnlse, iktidar devletin ok dna
taar ve bu birok dorultuda olur. Her eyden nce, toplumsal snflara ve s
nf mcadelesine atfedilmi erkler devlete indirgenmi deildir. En bata si
yasal iktidarla kesimelerine ramen ve devletle olan ilikilerinin bir darlk
ilikisi olmasndan tr, retim ilikileri iindeki erklerin durumu budur
(Poulantzas, 2006: 41).
Snfsal ve yalnzca ekonomik olan erklerin, her zaman iin devletin
tesine getikleri dorudur. Devlet sylemi devletin ideolojik aygtlarna ya
yldnda bile her trl siyasal sylemi tketen, stelik bu sylem kendi ya
ps iinde bir snfsal erk ierdii halde tketen bir sylem deildir. Bunun gi
bi ideolojik erk de asla devlet ve onun ideolojik aralar tarafndan tketilme
mitir. deolojik aralar egemen ideolojiyi gelitirmek ve ona artlandrmakla
yetinirler.
ktidar blounun fraksiyonlar arasndaki ahma, devletin aygtlar
iinde ve aygtlar arasndaki iktidar ilikisinde kendisini gsterir. Devlet ay
gtlar aslnda snf ahmalannn maddilemi halidir. Snf ahmalar her
bir devlet aygtnda zgl bir ekilde meydana gelmektedir. Bu ahmalar so
nucunda iktidar blounun farkl fraksiyonlar, farkl devlet aygtlarrun ikti
darn ellerinde bulundurabilirler. Ancak, hegemon bloun ele geirdii dev
let aygtnn, dier aygtlara ncelii vardr. Hegemon bloun iktidarn top
lad aygt devlet ierisinde egemen aygt olmutur ve devlet aygtlarnn
dzenleniini belirler. Devletin gerek iktidarnn topland yer de burasdr.
Devletin bask aygh devletin zn oluturduundan egemen snf ya da
fraksiyon genellikle bu aygtta iktidar elinde tutmaktadr. Devlet iktidarnn
6o8 onuncu bliin

birlii, kendinde hegemon fraksiyonun karlarn billurlahran devlet aygt


larnn dierlerine egemenlik kurmasyla salanr.
Burjuva snf ve fraksiyonlar dnda, egemenlik albnda bulunan s
nflarn Poulantzas'n deyimiyle kitle snflarnn iktidar ele geirmeleri ve
devleti dntrmeleri birka ynden mmkn grnmemektedir.
a) Resmi devlet iktidarnda bir el deitirme hibir zaman bir devlet
ayghnn maddi iskeletini dntrmede yeterli deildir. ktidar, devlet ay
gtlarna yaylmbr ve her aygtta farkl snflar ve fraksiyonlar iktidar elde
tutmaktadrlar. Sz konusu olan devletin gerek iktidardr.
b) Devlet iktidarnn merkezi yukarda egemen aygt olarak belirlen
dikten sonra rahatlkla denebilir ki, kitle snflarnn devlet ierisinde gerek
iktidar ele geirmeleri zordur, nk egemen aygh kontrol eden burjuvazi,
kitle snflar ele geirmesin diye iktidarn merkezini bir aygttan, bir baka
aygta geirmektedir.
c) Devletin gerek iktidar ele geirilse bile bu, btnsel bir dnm
iin yeterli olmamaktadr. ktidar ilikileri snf ilikileriyle snrl deildir, on
lar aar ve kadn-erkek ilikileri gibi toplumsal formasyona yayar. Bir devlet
formundan baka bir devlet formuna gemek iin tm iktidar deitirmek
gerekli ise sosyalizme geite devlet aygtlarnn radikal bir deiimi, iktidar
ilikilerinin tamamn dntrmek iin yeterli olmayacakhr.
d) Kald ki egemenlik albndaki snflar devletin resmi iktidarn bile
ele geirmeyebilirler. nk devlet ierisinde egemenlik altndaki snflar,
kendi iktidarlarn younlabrdklar ayr bir devlet ayghnda ve dolaysy
la iktidar blouyla iktidar mcadelelerine girecekleri bir dzeyde bulun
mazlar. Daha ok egemen snfn iktidarna kar muhalefet merkezleri olu
tururlar.
e) Kitlenin iktidarn olanaksz klan, devletin, yapnn yeniden reti
minde stlendii roldr. Devlet ne zaman devlet iktidarnda kitle snflarna
doru bir kayma olsa, burjuva lehine g ilikilerini yeniden dzenler.
Devlet egemen olan ve egemenlik albnda olan ilikilerinin yeniden
retim mekanizmasn elinde tar. Snflarn yeniden-retimi, yapnn yeni
den-retimi yoluyla gerekleir. Kapitalist retim biiminde ekonomik alan,
kendi kendisinin yeniden-retimini gerekletiremez. Bu sebeple devletin si
yasi ve ideolojik alanlan, retim ilikilerinin olubrulmas ve yeniden-reti
minde rol alrlar. Bu sebeple retim ilikilerinin yeniden-retimi hem snf po
zisyonlarn ve smr ilikilerini, hem de ideolojik ve siyasal hakimiyeti ye
niden retmektedir. Devlet de yapnn oluturduu snf konumlarna tay
clar atayarak, egemenlik alhnda olan snflar, egemenlik altnda olan snf
lar olarak yeniden retir.
nicos poulantzas 6o9

Devletin, yani kuramsal bir ilk dayanan varlndan nce (kronolojik


ve eceresel balamda) emein snflar ve snfsal erkler biiminde bln
nn toplumsal bir alan bulunduundan, kuramsal aklama dzeni iinde
sz etmek ve bu alann daha sonra, elbette mcadelede bulunacak ama i i
ten getikten sonra mdahalede bulunacak devleti dourduunu ileri sr
mek hibir anlam tamamaktadr. Snfsal blnmelerin ve dolaysyla da s
nf mcadelesinin ve snfsal erklerin olduu yerde, devlet, yani kurumsalla
m siyasi iktidar da daha o anda mevcuttu;. Bir dzenin iinde devletten n
ce ve devlet olmakszn snfsal mcadele ve erk olmaz. Devlet, batan itiba
ren retim ilikilerininki de dahil olmak zere mcadelelerin alann nirengi
ler, pazar ve mlkiyet ilikilerini dzenler, siyasi egemenlii ve siyaseten
egemen olan snf kurumsallahnr ve siyaseten egemen olan snf kurar, top
lumsal iblmnn btn biimlerini; toplumsal gerein tamamn, snflar
halinde blnm bir toplumun atfsal erevesi ierisinde iaretleyip, kod
landrr (Poulantzas, 2006: 44).

Siyasal Dnm
Poulantzas'n siyaset kuram, Marx ve Lenin'in yorumuna dayanr. Poulant
zas, Marx'n, proletarya diktatrlnden devletin siyasal yapsn belirtmek
iin sz ettiini, bundan baka kelime anlamyla bir diktatrlkten bahsetme
diini vurgulamhr. Devletin snfl yapsna yaplan vurgu ise sosyalizme
gei ve daha sonra devletin yok olu aamalar iin gerekmektedir. Lenin ise
zgrln, burjuva devletinden, burjuva demokrasisinden ve burjuva dik
tatrlnden kurtulmakla salanacan sylemitir. Sosyalizme gei iin
burjuva devlet yklmal, yerine geleneksel anlamda devlet olmayan "Sovyet
ler" kurulmaldr. Sovyetlerin kurulmasndaki ama ise, proletarya diktatr
l ya da ayn anlama gelen dorudan alt tabaka demokrasisinin kurulma
sdr. Poulantzas'n yorumuna gre, Lenin'in asli amac alt tabaka (halk) de
mokrasisinin kurulmasdr.
Bu balamda Poulantzas iin siyasal mcadelenin amao, dorudan
halk demokrasisinin kurulmas olarak ortaya kar. Ancak bu durum, halk de
mokrasisinin nasl gerekletirilecei sorununu zmez. Eer halk-alt tabaka
demokrasisiyle kastedilen siyasal partiler ve ideolojik oulculuk, genel ve
elit oy hakk ve siyasal zgrlklerin yaygnlatrlmas ve derinletirilmesi
ise, devlet aygtlarnn yklmasndan bahsetmek yalnzca szde kalan bir ol
gu olur. Bu sebeple Poulantzas, burjuva devletinin yklp, yerine proletarya
diktatrlnn ve onu temsil eden devlet aygtlarnn kurulmasn ngren
"ikili iktidar" stra tejisini reddeder. Poulantzas'n "sosyalizme demokratik
yolla gei" olarak nitelendirdii yntem ierisinde yaplmas gereken, mev
cut temsili demokrasiyi dolaysz halk demokrasisi ile birletirmektir. O halde
61 O onuncu blm

sz konusu olan, devlet aygtlarnn yklmas deil, mevcut temsili demokra


si kurumlarnn dntrlerek, alt tabaka demokrasisine adapte edilerek de
vam ettirilmesi ve kalclnn salanmasdr.
Devletin dntrlmesi ve sosyalizme gei, toplumsal hareketlerin
devlete mdahalesi ile gerekleebilir. Toplumsal hareketlerin amac ise do
rudan devlet iktidarnn ele geirilmesi deildir. Ama, devlet aygtlar ieri
sindeki g dengelerinin dntrc olabilmelerini mmkn klmaktadr.
Devlet aygtlar, bask-ideoloji kavramlar iftiyle; ktidarn kullanl
mas, baskc devlet aygtlar ve ideolojik devlet aygtlar olarak iki grup ha
linde blmlenerek tanmlanabilir. Bunun balca sakncas da, ekonomik
devlet ayghnn zgllnn, baskc ve ideolojik eitli aygtlar iinde eri
tilerek kltlmesi, burjuvazinin hegemonyac fraksiyonunun iktidarn ba
atlkla younlat devlet kanaln belirlemenin imkanszlahrlmas, niha
yet sosyalizme gei durumunda, bu ekonomik aygtn dntrlmesi iin
kazanlm olana kipliklerin, baskc ve ideolojik aygtlarn dntrlmesi
iin kazanlm olanlara kyasla gizlenmesi olmaktadr (Poulantzas, 2006:
38).
Poulantzas, tarihselcilere atfettii arasal devlet anlayn reddeder.
Devlet burjuvazinin elinde, onunu karlarn yanstan ve kedisini merula
trmak iin kulland bir ara deildir. Devlet, tek bir snfn deil, kendi ara
larnda elikili olan birok snf ve snf fraksiyonunun temsil edildii bir ay
gttr. Btn snflar ve snf mcadeleleri devlet aygtnn iinde yer alrlar, s
nf mcadeleleri levlet iinde meydana gelir. Bu da gsteriyor ki devlet ken
di iinde atmalar ve atlaklar olmayan monolitik bir blok deildir. Snf
ahmalar da devletin dnda meydana gelen, devleti dardan kuatmay
ve ele geirmeyi hedefleyen hareketler deildir. Monolitik-ara devlet anla
ynn reddi, devlete dardan mdahale edilebileceini gstermektedir. Bu
ise toplumsal hareketlere devletin iine szma ve devleti etkileme imkan ver
mektedir.
yleyse kapitalist devletten sosyalizme geii salayacak dntrc
mcadele toplumsal hareketler ve devlet arasnda meydana gelir. Bu mca
delenin ortaya kard birok zellik vardr:
a) Sosyalizme devletin yasal-meru snarlar ierisinde verilecek olan
bir mcadeleyle geilecektir. Sosyalizme, mevcut temsili demokrasinin ku
rumlar araclyla geilmesi mmkndr.
b) "kili iktidar" anlayn gereksiz klan ey toplumsal hareketlerin
devlet ierisindeki g ilikilerini deitirebilme imkandr. Diyebiliriz ki,
toplumsal hareketler, sosyalizme demokratik yolla geiin ortaya kard
gerek bir alternatiftir.
nicos poulantzas 611

c) Daha nce de belirttiimiz gibi, toplumdaki btn snflar devlet ie


risinde temsil edildii ve snf mcadeleleri devlet aygtlar ierisinde gerek
letii iin, devlet ancak devlet iinde gelitirilecek olan bir mcadeleyle d
ntrlebilir. Ancak toplumsal hareketler devletin dnda meydana gel
mektedir. Bu durumda toplumsal hareketlerin dntrc olabilmesi iin,
devletin iinde meydana gelen snf atmalarn, bir baka deyile devletin
i elikilerini etkileyebilmesi gerekmektedir. Halk mcadeleleri kendilerini,
devlet iinde genelde ii snf-kk burjuvazi ittifak ya da baka snf po
zisyonlar olarak gstereceklerdir. Bylece sosyalizme demokratik yolla gei,
devletin iinde meydana gelen mcadelelerle, dnda meydana gelen mca
deleleri birletirir.
d) Tarihselci (ya da ortodox) Marxistlerin zmlemelerinde, devrimin
dntrc kartl iki nesnel snf, proletarya ve burjuva arasndaki kar
tlk olarak formle edilmiti. Halbuki Poulantzas'n dnm modeli, top
lumsal hareketler ile devletin temsil ettii iktidar blouarasndaki mcadele
ye dayanr. Ne halk kitlelerinin oluturduu toplumsal hareketler, ne de ikti
dar blou tek bir snf ve snf karlarn yanstmaz; farkl snflarn, snf
fraksiyonlarn ve dolaysyla farkl karlarn ittifakndan olumulardr. By
lece dntrc mcadele snf temelinden kopmu olur.
Geii belirleyen uygunsuzluk genel olarak geiin ortak karakteristi
ine, yani mlkiyet ilikisi ile gerek mlk edinme ilikisi arasndaki krono
lojik kopmaya yol aar. Bu kopmann bir toplumsal oluumdan dierine so
mut geite ald karmak biimleri aklamak ve dolaysyla geiin eitli
aamalarn kavramak amaa ile\e)<onomi mlkiyet ilikisi ve yasal mlkiyet
burada her zaman ayr ayr belirti1melidir. Bat Avrupa'da feodalizmden ka
pitalizme geii belirleyen ey, mlkiyetin emek sreci stndeki geliiminin
hem ekonomik mlkiyet ile (manfaktrdeki emek rgtlenmesi) hem de
onun kurumsallam yasal anlatm ile ilgili olmasdr. Kapitalizmden sosya
lizme geite uygunsuzluk ve zlme farkl biimler alr. KB (kapitalist
retim biimi), feodal retim tarz iinde imdiden olumu olan ve kapitalist
zel mlkiyete dntrlen zel mlkiyet alannda geliir, sosyalizm ise
KB iinde hibir zaman balayamayacak bir sreci, reticilerin kendilerinin
retim aralarna sahip kmasn oluturur (Poulantzas, 1992: 168-169).
Devletin dnmn geekletirecek olan halk kitlesi, farkl snf ve
snf fraksiyonlarnn ittifakndan olumaktadr. Ancak farkl karlarn bir
araya gelmesi, ii snfnn bu ittifak zerinde kuraca hegemonyaya bal
dr. Bu da gsteriyor ki kitle ittifak ii snfnn/ partisinin hegemonyas al
tnda gereklemelidir. Btn kitleler hangi snfn temelinden gelirlerse gel
sinler, ii snfnn hegemonyas altnda birleecekleri iin toplumsal formas
yon iinde ii snf pozisyonunu alacaklardr. Burjuva ve ii snf arasnda-
612 onuncu blm

ki g dengesi, ii snf lehine, ancak ii snfnn dier snf ve snf fraksi


yonlarn bu ekilde bir ittifak altnda burjuvaziye kar birletirmesiyle
mmkndr. Bu ittifak, sosyal demokratik ideolojinin ve sosyal demokratik
yaklamlarn nemini belirtir. Ancak bu durum, ii snfnn ve onun rgt
lerinin mcadelelerine baldr. Grld zere, halk kitlelerini ii snf r
gtleyecektir; burjuvaziyi ise iktidar blou olarak devlet rgtler.
Ancak zellikle devlet aygtlarnda toplanm olan iktidar merkezleri,
devlet dna tanmaldr. Toplumsal hareketlerin direni merkezlerinin yeni
iktidar merkezleri olabilmesi iin, direni merkezlerinin yaylmas, gelitiril
mesi, glendirilmesi ve koordinasyonunun salanmas gerekmektedir. te
bu nokta demokratik sosyalizmi reformdan aymr. Sosyalizme demokratik
yoldan gei, parlamentarizm ya da seimler demek deildir; ounluk ikti
darn beklemek yalnzca bir kerte olabilir. Ama devlet ierisindeki g den
gelerini deitirebilmektir. Bu g dengesi ise yalnzca parlamentoda bulun
maz, devletin btn aygtlarna ve kurumlarna yaylm durumdadr.
Btn bu dnm modelinin hedefine ulaabilmek iin, konjonkt
rn elverili olmas gerekmektedir. Toplumsal mcadelelerin etkisi, hem kit
le mcadelesi ierisinde bulunan farkl snf ve snf fraksiyonlarnn o anki it
tifakna, hem de snflarn devlet iindeki o anki pozisyonlarna (baka snf
larla olan ittifaklarna) gre, yani konjonktre gre deimektedir. Byle bir
durumda devletin dntrlebilmesi iin son derece dikkatli bir ekilde
konjonktr analizi yaplmas gerekmektedir.

Sosyal Demokrat Mcadelenin Kuramsal Sebepleri: Poulantzas'n i Snf


Analizi
Poulantzas'n analizine damgasuu vuran, ii snfnn kendi bana dn
m gerekletireceine olan gvensizliidir. Bunun zerine dnm ger
ekletirecek olan yeni ve yalnzca ii snfndan olumayan bir toplumsal
g oluturur ki, bu da ii snf teriminin yeniden tanmlanmasn ya da
Poulantzas'n ii snfndan ne kastettiinin anlalmasn gerektirir. Poulant
zas'n ii snfna olan gvensizlii, kendi ii snf ayrmna dayanmaktadr.
Poulantzas'da snflar mlkiyet temeline gre belirlenmezler. retim
aralarnn mlkiyetine sahip olanlar smrr, olmayan ise iidir ve sm
rlr denemez. Ayn ayrm cretler iinde yaplabilir. Btn iiler cretli ola
bilir ama btn cretliler ii deildir. Poulantzas'a gre snflar art deer
retip retmediklerine gre, baka bir deyile retici emek olup olmadklar
na gre ayrlrlar. retici emek, art deer reten emektir. Artk deerin ger
ekletirilmesi ve sermayenin dolamnda rol alan cretli emek ise artk de
er retmez. Yine ayn ekilde, yalnzca artk deer reten retici emek sm
rlr, retici olmayan emek smr ilikilerinden muafhr. Yani reklamclk,
nicos poulantzas 613

pazarlama, muhasebe, bankaclk, ticaret, sigorta, gibi i dallarna mensup bi


reyler art deer retmedikleri ve bylece smrlmedikleri iin ii snfn
dan deildir. Poulantzas bu ekilde mavi yakal ve beyaz yakal emei ayrr
ve beyaz yakal emei, sermayenin ilevlerini yerine getirdii iin, sermaye
darlarn toplumsal konumuyla ayn yeri paylatklarn belirtir. Bylece res
mi, yasal sahiplikleri olmamasna ramen kimi meslek gruplar burjuva sn
fna dahildir.
Artk deerin retiminin bir baka ifadesi kendisini meta retiminde,
dolaysyla deiim deerinde gsterir. Poulantzas'a gre, reten emein bir
baka ifadesi meta retmesi ve deiim deerine sahip olmasdr. Bu sebeple
rnleri ve faaliyetleri kullanm deeri olarak tketildii ve deiim deeri
yaratmad iin hizmet sektrn, memurlar, avukat, retmen, doktorlar
da retici olmayan emek olarak niteler ve ii snfndan saymaz. Ayn du
rum, kafa emei, bilimsel aratrmalar ve bilgi iin de geerlidir. Bilimsel ara
trmalarda da, bilgi retimi artk deer yaratmaz. Bu uralarn rnleri me
ta olsa da kendileri iin deer retmedikleri iin smrye tabi deillerdir. Bu
tanmlar ii snfn son derece kstlamaktadr. Ve ii snfn saylar retim
ierisinde grece az olan mavi yakallara indirgemektedir. Bu durumda dev
rimi de bu gruptan beklemek yanltr.

Marx ve Poulantzas'n Karlatrlmas


Poulantzas, kapitalist retim biimi ve snf-emek analizinin ounu Marx'a
dayandrmaktadr. Poulantzas'n deerlendirmelerinin ne kadar yerinde ol
duunu grmek iin, belirtmi olduu referanslarn izi srlerek, Marx'n ya
ptlaryla karlatrma yaplmas yerinde olacaktr.
Bilindii zere Marx retken olan ve olmayan sermaye diye ayrlm
iki ayr sermaye tanm yapmaz, retken olmayan dedii ticari sermayeyi ve
onun kulland para sermayeyi, sanayi sermayesinden ayrmaz. Ticari ser
maye ve sanayi sermaye ayrmn, sermayenin yeniden retim ve dolam s
reci ierisinde sermayenin stlendii farkl ilevleri aklamak iin kullanm
tr. Ticaret sermayesi, sanayi sermayesinin, meta eklinde pazarda bulunan ve
ilev gren bir parasndan baka bir ey deildir. Bu da gsteriyor ki serma
ye, pazardaki ilevlerine gre ayrlmtr. " . . . Tccar sermayesi olarak i gren
para sermaye . . . sanayi sermayesinden baka bir ey deildir." "Tccar ser
mayesi, dolam alannda ilev yapan sermayeden baka bir ey deildir. Do
lam sreci, toplam yeniden retim srecinin bir evresidir." Bununla birlik
te, tccar sermayesi kendi varlk koulunu salarken bile sanayi sermayeye
hizmet eder. Sanayi sermayenin dolam srecini gerekletirme faaliyetini,
Meta-Para-Meta eklinde, tccarn i grd para sermaye gerekletirir. Bu
sre iinde tccar, parasn para sermayeye evirirken, yani Para-Meta-Para
614 onuncu blm

haline getirirken, sanayi sermayenin rettii meta sermayeye hizmet ederek


ticaret sermayesine dntrr.
Marx, ticari sermayeye, ald metay dntrmedii iin retken ol
mayan sermaye demitir. Tccar keten bezini reticiden alr ve keten beze hi
dokunmadan terziye satar. Bu ilevi gerekletirirken sermaye, meta zerin
de bir deiiklik yapmad iin, yalnzca metann bir dntrcden bir
baka dntrcye tanrken ald durumu belirmek iin retici emek ol
madn syler.
yleyse, tccar sermayesi arh deer retmez mi? Poulantzas, para ser
mayesinin, yani tccarn kulland sermayenin, art deer yaratmad ve bu
yzden smr ilikilerine tabi olmadn sylemektedir. Grlerini ise
Marx'n u szlerine dayandrr: Marx ticari sermayeden bahseder ve "bu za
man boyunca sermaye, art deer retmek yle dursun, hibir deer ret
mez . . . tccar sermayesi ite bunun iin ne deer ne de art deer yaratr, hi
deilse dorudan doruya yaratmaz" dncesindedir.
Ancak ayn cmle iin Marx'n dile getirdii bir baka ey daha vardr:
Art deer kendisini dolam dneminin uzunluu ile ters oranhl olan, kar
oran ile ifade eder. Demek ki ticari sermaye arh deer yaratmyor deildir.
Bu art deer, kendisini metann dntrlmesi olarak deil, dolaysz yol
dan tccarn karnda gstermektedir. O halde diyebiliriz ki, kan yaratan s
mr ilikileri hala yerinde durmaktadr. kincisi, karn elde edilii hibir
retken emei gerektirmedii iin tccar sermaye parazit nitelikli bir serma
yedir.
Marx'n da bir ikinci ekonomik mcadele, ekonomik karlar dzeyi
olarak ne "bireyler-retim tayclar" dzeyinde yer alan, ne de tam olarak
bir snf ilikileri anlamn ifade eden ve "kendi iin" snftan ayr olan bir
kendiliinden snf biiminde ifade ettii bir ikinci ekonomik mcadele, eko
nomik karlar dzeyi gze arpar. Bu Marx'n, ii snfnn sendikal rgt
lenmesine ilikin yazlarnda grlmektedir: "Proletarya, snf olarak, ege
men snflarn kolektif gcne kar verdii mcadelede ancak kendi bnye
sini belirli bir politik partiye dntrerek etkin olabilir. i glerinin, eko
nomik mcadele alannda oluacak, koalisyonu politik gce kar verdii m
cadelesinde, ii snfnn elinde bir levye vazifesi de grmelidir" (Poulantzas,
1992: 53).
Sanayi sermayesinin uzanhs eklinde ilev gren ticari sermaye ve pa
ra sermayenin bir ksm, bir yma, potansiyel para sermaye olarak yedekte
bulundurulmas gerekir. Para toplama, deme, defter tutma dnda bu y
ma halinde parann korunmas da gereklidir ve bu ilev bal bana bir ilem
olur. "Sermayenin kendi ilevleriyle ilikisini kesen ve para olarak bulunan
nicos poulantzas 61 5

sermayenin bu ksmnn ite bu devaml hareketi bu tamamen teknik ilev,


dolam maliyetleri olarak snflandrlan kendi bana bir emee ve harcama
ya yol aar.
blm, sermayenin ilevlerine bal bulunan bu teknik ilemlerin,
tm kapitalist snf iin, elden geldiince, kendi zel ilevleri olarak, zel bir
araclar ya da kapitalistler topluluu tarafndan yaplmasn-, bu ilemlerin
bunlarn elinde toplanmasn gerektirir. Uzmanlk isteyen bir i haline gelir ve
tm snflarn para mekanizmas iin zel bir i olarak yapldndan, belli el
lerde toplanr ve byk lekte yrtlr. Burada iki eyden bahsetmektedir
Marx: Birincisi, finans sermaye olacak olan para sermaye, para ticaretine yol
am ve yeni bir kapitalist snfn ortaya kmasna yol amtr. Bu kapitalist
snf, bankaclk finans ve kredi sistemini elinde tutacaktr.
kinci olarak parann bu ilemi teknik baz ilemler gerektirdii iin,
yeni i kollar domutur. Byk brolar, saymanlar, veznedarlar . . . Poulant
zas' n buradan kard sonu udur: Sermayenin ve salt parann dolam
alannda kalan emek sreci, sanayi sermayesinin yeniden retiminde rol alan
emekten farkldr. Bu yeni emek tipi ve uzmanlama, sermaye iin hizmet ver
mi olduundan konumlar gerei, ii deil burjuvaziye aittirler. Bu da, Pou
lantzas'n, mavi yakal iilerle, beyaz yakal iiler arasnda yapt ayrmn
temelidir.
Parasal sermayenin, bu sermayenin sahibi olan yeni bir kapitalist snf
yaratt dorudur. Ancak, sermayenin farkl ilevleri, farkl snflarn olu
masna neden olmaz. i snfn ii yapan rettii art emee, sermaye tara
fndan el konulmasdr, hangi sermaye biimi iin retim yapt deil. Ayr
ca Marx'n snf tanmnda "kimin iin" retim yapt konusu bir kriter de
ildir; nk mavi-beyaz yakal fark etmez, btn iiler sermayenin emrin
de almaktadr. Eer Poulantzas'n bu snf kriterini temel alrsak, ortada i
i snf kalmaz.
Poulantzas, snf mcadelesinden sz ederken, snf mcadelesinin
yalnzca politik mcadele olacan ve ekonomik mcadelenin snf mcade
lesi olamayacan Marx'n Felsefenin Sefaleti'nde sylemi olduu szlere da
yandrr. Poulantzas Marx'n tip mcadeleden sz ettiini syler: Birinci
si, byk sanayinin, birbirlerini tanmayan insan kalabalklarn bir yerde
younlatrmas ile oluan mcadeledir. Poulantzas'a gre, bu tip mcadele
kapitalist ile ii arasnda herhangi bir snf bilinci gstermeyen bir mcade
ledir. kinci tip mcadele; cretlerin korunmas olgusu, patronlarna kar i
ileri bir ortak kar altnda birletirir, bylece dayanma doar. Burada, ne
snf bilinci vardr ne de iiler bireydir. Bu tip mcadele ekonomik mcade
ledir. Poulantzas'a gre "snf", ancak nc tip mcadele olan politik m
cadelede ortaya kar. "Ama snfn snfa kar savam, politik bir savam-
616 onuncu blm

dr." Ancak Marx'n ekonomik snf mcadelesini reddetmedii bilinmekte


dir.
Gnmz kapitalist toplumlarnn sorunlarn ileyen kuramlar, "y
netici snflarn" kuramlar, "telafi edici iktidar" kuramlar, bir nyargy ier
mektedir. Bu nyarg, Wright Milis tarafndan net olarak formle edilmi
olup: ktidarn sfr-yekn olarak kavranlndan kaynaklanmaktadr. Sfr
yekn kavrannn savunulmas u noktalar nedeniyle eksiklikler tar: a) k
tidar yaplarn snflar mcadelesi alanndaki etkinlii olarak deerlendirdi
imizde grrz ki: Bir snfn karlarn gerekletirmek kapasitesi bir ba
ka snfn mcadelesine bal olmak bakmndan, bir toplumsal oluumdaki,
snf uygulamalarnda snrlar oluturan yaplara bamldr. Dolaysyla bir
snfn bu kapasitesindeki bu azalma otomatik olarak bir dier snfn kapasi
tesinde arha yol amaz. Fakat sfr-yekn kavray byle bir mantkla hare
ket eder. Marx, Fransa'da sivil harpteki Bonapartizm olayna ilikin olarak,
"burjuvazinin kaybetmi olduu bir sreteki olas hkmet biimi idi Bona
partizm, ii snf daha lkeyi ynetecek kapasitede deildi" tmcesinde ie
rilen de budur. b) Sfr-yekn iktidar anlay bir toplumsal oluumda toptan
bir biimde uygulandnda; eitli dzeylerdeki eitli iktidar biimlerini,
zgnlklerini ve yerinden kmalarn tanmaz. Ekonomik dzeyde iktidar
kayb bir snfn zgl ekonomik karlarn gerekletirmek kapasitesinde bir
azala, dorudan bir politik ya da ideolojik iktidar kaybna yol amaz ya da
tersi. c) Sfr-yekn iktidar anlayna ynelik, yaplarn uygulamalar alannn
snrlar olarak yansmalar sorununa ilikin, bu itirazlara ek olarak bu kavra
yn iktidar ilikileri zerine dayal snflarda veya gruplarda bir ayrm "1nla
yna dayandn grmek gerekir. Burada Weber'in iaret edilmi olan oto
riter toplumlarn veya rgtlerin iki ana gruba blnerek -biri egemen olan,
dieri boyun een- bir atallamas anlay sz konusudur. Kompleks bir
toplumsal oluumda, birok retim biiminin st ste binmesi ile olumu,
iki deil daha fazla foplumsal snf vardr. Bundan dolay, hibir dzeyde
(ekonomik, politik veya ideolojik), sfr-yekn iktidar atallamas oluamaz.
Bir snfn veya snf fraksiyonunun iktidar kaybnn salt bir dier baml
gruba deil, ancak tm dzeylerde mcadele halindeki pek ok snflarn ve
ya fraksiyonlarn arasndan herhangi bir snf veya snf fraksiyonuna da bir
iktidar kazanc oluturur ya da oluturmayabilir. d) Bu kavray politik ikti
dar dzeyine uygulandnda, bu iktidarn, bir oluumun btnln sa
layc e olan, devlet ile olan ilikilerindeki btnleme sorununa zm ge
tirmemi olunmaktadr. Bu kavrayta: Politik iktidar, bir parselinin, ii sn
fnca kazanlmas ile o parselin burjuva snfnn iktidarndan kopartlp ii
snfnnkine ilave edilmi olacann ne srld bir zerk parseller topla
m olarak kabul edilmektedir (Poulantzas, 1992: 118-120).
nicos poulanlzas 617

Marx, Felsefenin Sefaleti'nde verdii ngiliz iiler rneinde bu geie


deiniyor. ngiliz iilerin dayanmas, geici grevlerden sonra yok olmam,
iverenlerle mcadelelerinde onlara siper hizmeti yapacak olan sendikalar
kurmulardr. Bu grev, dayanma ve sendikalarn rgtlenmesi siyasal parti
oluturmu olan iilerin siyasal savam ile birlikte yrmtr. Dayan
malar, kendilerini gruplar biiminde oluturduka, sermaye karsnda birli
in korunmas, cretlerin korunmasndan daha gerekli hale gelir. Bylece i
iler birlikleri uruna cretlerini feda etmeyi gze alabilirler. Bu noktadan
sonra arbk iiler arasndaki birliin yalnzca cretler ve ekonomik mcade
le iin kurulduunu syleyemeyiz. Arbk iilerin mcadelesi politik bir nite
lik kazanmbr. Demek ki snf mcadelesinin politik mcadele olmas iin ilk
basamak, ekonomik mcadeledir. Marx, kendinde snfn roln kmseme-
. mektedir. Ekonomik koullarn halk ynlarn ii haline getirmesiyle, iiler
arasnda ortak kar domutur bile. Marx, bu ynn da sermaye karsnda
bir snf olduunu sylyor. Yani ekonomik mcadelede ortaya kan snf da
bir snftr. Ancak zaman ierisinde ekonomik mcadele ve kendinde snf, po
litik mcadeleye ve kendi iin snfa dnmelidir.

Kendi in Snf Kriteri: Yeterli Etkinlik


Poulantzas kendi iin snif kriterini yeterli etkinlik olarak belirlerken, Marx'n,
Louis Bonaparte'n 18 Brumaire'inde yapm olduu analizi rnek gstennitir.
Louis Bonaparte'n imparatorluu, burjuvazinin fraksiyonlarna, yani lejiti
mist veya orleanclara dayanmamaktadr. Louis Bonaparte'n iktidar kyl
leri, tutucu kylleri, kk tarla ile temsil edilen toplumsal varlk koullar
n kuvvetlendirmek isteyen kyly temsil eder. Ancak Marx, kyllerin bir
snf olmadn sylemitir.
Kk kyller arasnda ancak yerel, yani yaadklar yerden ileri ge
len bir a olduu ve onlarn karlarnn benzemesi onlar arasnda hibir or
taklk, hibir ulusal ba, hibir siyasal rgtlenme yaratmad lde bir s
nf meydana getirmezler. Bunun iindir ki onlar, kendi snf karlarn kendi
adlarna ister bir parlamentonun aracl ile ister bir meclisin aracl ile sa
vunacak durumda deillerdir. Onlar kendi kendilerini temsil edemezler, tem
sil edilmek zorundadrlar. Poulantzas'n bu pasajdan kard sonu udur:
Kyl, bir iktidara kaynaklk edebilecek lde toplumsal gce sahip bir bir
lik oluturmutur. yleyse, kylnn snf olma olgusu, ne parti rgt ku
rarak kendisini temsil etmesine ne de karlar evresinde birleip ortak bir
ideoloji oluturmasna baldr. Snf olunabilmesi iin, kyller rneinde
grld gibi, siyasal iktidara ynelik yeterli etkinlikte bulunmas yeterlidir
(1990: 34)
618 OOl.llCU blm

Halbuki Marx yukarda, Louis Bonaparte'n 18 Brumaire'inden alnan


pasajda, Poulantzas'n dile getirdiinin tam da tersini sylemitir. Bir toplu
luk siyasal kararlar etkiliyor olabilir, hatta siyasal iktidarn meruiyet sebebi
bile olabilir; ancak bunlar bir grubun snf olmas iin gerekli kriterler deil
dir. Snf, ortak karlar belirlenmeden ve bu karlar temsil eden bir siyasal
rgt araclyla siyasal alanda rol stlenmeden kendi iin snf olamaz.
Bu durum Poulantzas'n genel bir zaafn gstermektedir: Poulantzas,
ister Marx ister Lenin olsun, metinlerin nasl okunmas gerektiini syler an
cak, neden bu ekilde yorumlanmas gerektiine dair bir gereke gstermez.
Bir snf ya da fraksiyonun politik uygulamasnn olmas ile o snf ya
da fraksiyonun "yeterli etkinlikler" ile politik uygulama dzeyinde yansma
s farkl eylerdir: Bir snf veya fraksiyon "yeterli etkinlikler" ile politik uy
gulama dzeyinde yansmas iledir ki, ancak iinde bulunduu bir oluum
da, sekin snf veya zerk fraksiyon olarak somut ilev grebilir. Lenin, top
lumsal glerin konjonktrdeki somut eylemlerine bir lt daha getirir. Ak
ya da bildirilmi eylem, ittifaklarn tek gerek ltnn toplumsal snflarn
ak eylemi, "mcadeleye gerek katlm" olduunu sk sk belirtir. Lenin
ak ya da bildirilmi eylemden sz ederken, bir toplumsal gcn politik d
zeyde "yeterli etkinlikler" ile yansmasrun tesinde zgl bir politik ve ide
olojik rgtlenmesini ifade eder. Burada bir snfn iktidar rgtlenmesi sz
konusudur. Ak eylem genel kural olarak, o toplumsal gcn "zgn" poli
tik iktidara sahip olduunun ve yine genel kural olarak, o toplumsal gcn
ayr ve zerk bir parti rgt ile birlemesinin ifadesidir (Poulantzas, 1992:
89).

Son Sz
Poulantzas'n kuramnda devlet denilen ey zaman zaman devlet personeline
ve brokrasiye indirgenmitir. Devlet aygtlarnn yeleri, snfsal kkenleri
asndan farkl kkenlere sahip olduklar halde zgl bir isel birlie gre i
grrler. Onlar balayan ehnen, devlet aygbna ait olmalar, devletin nesnel
rolnn, ilevinin yerine getirilmesidir. Peki, burjuva ve devleti yan yana geti
ren ve birbirleri iin almalarn salayan nedir? ncelikle burjuvazinin
karlar, belli bir toplumsal formasyonda (ki bu toplumsal formasyonun belirle
yicisi kapitalist retim biimidir) devletin karlar ile akmbr. Devletin mu
hafazas ve onun vastasyla var olan sosyal ilikilerin korunmas, egemen s
nflarn politik mcadelesinin hedefi olarak belirmitir. O halde burjuvazi ile
devleti yan yana getiren bu toplumsal formasyondur. Bu toplumsal formasyo
nun ismini koymak gerekir. Bu da, modem ulus ya da modem devlettir. Pou
lantzas; modem devlet ve burjuva iktidar arasndaki ilikiyi yle aklar: Mo-
nicos poulantzas 619

dem ulus, burjuva snfrun ve fraksiyonlar arasndaki ilikinin geliiminin


mhrn tar. Modern ulus gerisinde kapitalist retim ilikileri vardr. Kapi
talist devlet snfl bir yapya sahiptir ve burjuvay egemen snlf olarak olutur
mutur. Modem ulus, ulus devlet ve burjuva ayn alanda oluturulduklar ve
karlkl ilikileri bu alanda belirlendii iin modem ulus devlette maddileir
ve ulus-devlet burjuvaziyi egemen snf olarak organize eder. Matrislerin do
masna yol aan retim ilikileri ve toplumsal i blm radikal bir ekilde ya
ylmadka modem ulus alamaz. Fada sze gerek kalmamtr: i snf
ulus, devlet ve retim biiminden oluan koca bir paradigmay ykamayaca
na gre, mevcut koullan kendi lehine dzeltmek iin ura vermelidir; nk
Poulantzas iin, "Esas olan kapitalist toplum yapsnn, devleti; iktidar koltu
unda kim oturursa otursun, kapitalizmin uzun vadeli karlarna gre dav
ranmaya zorlamasdr . . . ve o gerek roln, kapitalizmin karlarn temsil et
tiini, gizlemek zorundadr (Slattery, 2007: 409-10).
Poulantzas'n kuramlatrd ve devletin dnm iin nerdii top
lumsal hareketler forml, kendinden sonra gelen post-Marxistlerin en b
yk esin kayna olmutur. Poulantzas'la birlikte balayan akmla, politik
mcadele snf tabann yitirmi, mevcut iktidara muhalif hemen hemen b
tn gruplarn bir araya geldii bir ittifak halini almtr. Poulantzas'n kuram
bu sebeple bir dnm noktas olarak alnabilir. Ancak asl sorun, Marxist
kuramclar, zm toplumsal hareketlerde aramaya itecek kadar byk ol
duu grlen bu umutsuzluktur.
Kaynaka

BECKER, U., "Class Theory: Stil the Axis of Critical Social Scientific Analysis?", in
The Debate on Classes (Wright et al.), London-New York: Verso, 1998
BRDGES, A.B. (1985), "Nicos Poulantzas ve Devlet Kuram", Siyaset Biliminde Te
mel Yaklamlar iinde, (der. K. Saybal), Ankara: Birey ve Toplum Ya
ynlan, 1985
CLARKE, Simon., "Devlet Tartmalar: I ", (ev. brahim Yldz), Praksis, n.9, 2002
GDDENS, Anthony., Sosyal Teorinin Temel Problemleri, (ev. mit Tatlcan), stan
bul: Paradigma Yaynlan, 2005
GLALP, Haldun., Kapitalizm, Devlet ve Snflar, (ev. Osman Aknhay ve Abdul
lah Ylmaz), stanbul: Belge Yaynlar, 1993
HRST, Paul., "Economic Classes and Politics", in Class and Class Structure (ed.
Alan Hunt), London: Lawrence and Wishart, 1984
MARSHALL, George., Concise Dictionary of Sociology, Oxford: Oxford University
Press, 1994
MARX, Kari., Louis Bonaparte'n 18 Brumaire'i, (ev. Sevim Belli), Ankara: Sol Ya
ynlan, 1990
POULANTZAS, Nicos., "The New Petty Bourgeoisie", in Class and Class Structure
(ed. Alan Hunt), London: Lawrence and Wishart, 1984
POULANTZAS, Nicos., Siyasal ktidar ve Toplumsal Snflar, (ev. en Ser Kaya ve
L. Fevzi Topaolu), stanbul: Belge Yaynlan, 1992
POULANTZAS, Nicos., Faizm ve Diktatrlk, (ev. Ahmet nsel), stanbul: leti
im Yaynlar, 2004
POULANTZAS, Nicos., Devlet, ktidar, Sosyalizm, (ev. Turhan Ilgaz), stanbul:
Epos Yay., 2006
SLATTERY Martin., Sosyolojide Temel Fikirler, (Yay. haz. mit Tatlcan-Glhan De
miriz), Bursa: Sentez Yaynlan, 2007
Dizin

A Arasal Akl, 263, 281, 365, 445


Argo, 442
A priori, 185, 294, 337, 353, 359, 375,
418, 431, 449, 462, 465, 491 Aristokratik, 36, 84, 86, 92, 94, 96
Ak Ulu Diyalektik, 344 Arnold Hauser, 68

Adalet, 160, 235, 272, 274, 281, 398, Artk-bask, 407


519, 520, 522, 524, 571, 605 Auschwitz, 316, 468, 510
Adam Smith, 81, 89, 142 Aydnlanma, 106, 198, 220, 232, 268,
Adomo, 178, 219, 309, 387, 486 275, 276, 277, 278, 279, 319, 320,
326, 330, 506, 543
Atfedilmi bilin, 81, 83
Aydnlanmann Diyalektii, 220, 254,
Akl, 27, 70, 78, 85, 186, 222, 223, 224,
277, 310, 311, 319, 325, 327, 328,
233, 254, 263, 274, 276, 179, 280,
329, 359
281, 313, 316, 319, 325, 421, 426,
445, 461, 469, 475, 489, 558, 560, B
567
Balibar, 587
Akl Tuhlmas, 224, 254
Bar, 45, 196, 317, 406, 416, 433, 445,
Akln Ykm, 68, 85, 91, 92
456
Alaca Karanlk, 222
Barok dram, 486, 487, 496, 497, 498,
Altyap, 203, 432, 493, 510, 600 499, 500, 501, 502, 503, 525, 526
Ama, 11, 17, 44, 98, 137, 141, 163, 181, Bask aygt, 145, 405, 604, 607
223, 224, 226, 227, 238, 276, 281, Bakaldr, 287, 293, 429, 451, 467, 567
285, 286, 289, 291, 292, 296, 319,
Bakas, 237, 415, 450, 555
323, 336, 331, 332, 345, 351, 357,
Bat Ahlak, 397, 398
367, 401, 409, 411, 412, 426, 429,
451, 486, 511, 520, 541, 544, 544, Bat Marxizmi, 69, 168
610, 612 Bela Balazs, 68
Analitik Felsefe, 418 Bilgi teorisi, 27, 91, 92, 97, 435, 497,
Anarizm, 135, 136, 222, 416 498
Anavatan savunmas, 28 Bilgi, 40, 43, 76 87, 95 108, 196, 229,
Anonim, 288, 297, 370, 515
233, 236, 240, 247, 264, 269, 275,
294, 312, 334, 341, 345, 357, 394,
Anorko Sendikalizm, 135
410, 432, 435, 497, 516, 524, 527,
Antonio Gramsc, 69, 121, 122, 124, 169
598
Antropolojizm, 95, 121, 191, 253, 289,
Bilin Sramas ve Devrimci rgt, 81
371, 420
Bilin, 9, 60, 81, 89, 97, 104, 105, 146,
Ara, 70, 147, 223, 263, 270, 272, 279,
152, 153, 167, 180, 181, 201, 208,
286, 323, 367, 387, 394, 417, 461, 248, 344, 364, 390, 404, 430, 451
494, 520, 541, 545, 599
622 dizin

Birey, 72, 95, 105, 110, 176, 187, 191, Devletin dnm, 611, 619
207, 220, 223, 237, 252, 256, 269, Devletin greli zerklii, 602
276, 282, 284, 288, 294, 296, 319, Devletin ilevi, 600
324, 325, 328, 333, 351, 352, 366, Devletin Snmlenmesi, 46, 50
397, 402, 409, 429, 430, 448, 450,
Devrimci iddet, 459, 476, 520
459, 465, 471, 475, 520, 543, 569,
580, 588 Dardan Bilin, 9, 11, 59, 60, 83, 167
Bolevik Devrimi, 82, 126, 127 Dsallama, 114
Bolevik, 4, 15, 39, 40, 43, 53, 112, 126, Diyalektik imge, 489, 503, 515
136, 167, 195 Diyalektik Maddecilik, 27, 244
Bo zaman, 226, 252, 292, 332, 392, 468, Diyalektik Manhk, 240, 243, 248, 363,
500, 576 433, 434
Bu Zamann Miras, 179, 181, 201 Diyalektik olmayan, 237, 247, 248, 249,
Burjuva Devleti, 48, 49, 50, 601, 609 329, 343, 344, 356, 435
Burjuva Dnyas, 252, 525 Diyalektik Resim, 249, 250, 356, 357
Burjuva Hukuku, 51 Diyalektik Serimleme, 238, 239
Burjuva Kltr, 252 Diyalektik yntemi, 76, 79, 85
Burjuvazi, 11, 17, 18, 35, 39, 41, 42, 54, Diyalektik, 6, 26, 27, 68, 75, 76, 77, 79,
55, 57, 93, 126, 143, 150, 156, 88, 105, 109, 112, 138, 144, 150,
205, 206, 388, 458, 467, 541, 592, 156, 168, 144, 156, 168, 180, 182,
594, 601, 608, 611, 618 183, 199, 207, 209, 229, 238, 239,
Btn Hakiki Olmayandr, 315, 371 240, 242, 243, 244, 245, 246, 247,
248, 309, 310, 315, 326, 329, 334,
c 340, 343, 345, 348, 352, 355, 356,
Cari Jung, 413 425, 431, 432, 433, 435, 436, 470,
Cinsel devrim, 393, 430 503, 515, 517, 519
Cinsel etiin ilk ve tek nermesi, 377 Doa gzellii, 100, 101
Dnya yaratma, 99, 100, 260
Dnya yitimi, 538, 549, 578
eliki, 17, 18, 36, 82, 86, 122, 178, 179,
194, 240, 249, 264, 280, 294, 336, E
337, 340, 344, 354, 417, 440, 443, Egemen, 25, 30, 50, 100, 101, 126, 130,
490, 559, 591 138, 142, 143, 144, 145, 146, 147,
oulluk, 554, 562, 563, 564, 565, 568 149, 151, 154, 156, 161, 168, 223,
224, 233, 240, 282, 288, 319, 324,
D 415, 420, 430, 467, 469, 472, 486,
Dar Anlamda Devlet, 142 501, 502, 541, 544, 546, 588, 589,
David Ricardo, 81 590, 597, 598, 602, 603, 604, 605,
Deborin, 27 608, 614, 616, 618, 619
Demokratik devrim, 17, 18, 20, 68, 148 Ekim Devrimi, 3, 16, 38, 122, 126, 131,
Determinizm, 137, 139, 437 148, 164, 167, 176, 181, 189, 194,
Devlet ve htilal, 7, 44, 47, 55 195, 196, 200, 201, 207
dizin 623

Ekonomizm, 11, 107, 137, 140, 141, 169, Etik, 72, 75, 97, 138, 141, 147, 155, 158,
260, 261, 588, 594, 595, 600 168, 230, 275, 313, 336, 364, 444,
Eletiri Kuram, 253, 254, 260, 261, 262, 459, 467, 476
263, 264, 265, 266, 267, 268, 269, Euro-komnist, 587
270, 271, 272, 273, 278, 311, 325, Eylem, 5, 8, 16, 54, 60, 71, 74, 113, 165,
372, 464 178, 182, 183, 186, 209, 225, 227,
Emein nesnesi, 89 228, 231, 233, 256, 271, 275, 315,
Emek, 20, 51, 89, 90, 100, 101, 108, 109, 325, 346, 363, 365, 366, 388, 396,
110, 111, 112, 114, 132, 133, 143, 416, 429, 437, 441, 464, 469, 470,
165, 188, 256, 282, 325, 350, 352, 472, 493, 504, 516, 518, 524, 538,
391, 408, 409, 548, 551, 552, 553, 547, 549, 551, 554, 555, 556, 557,
563, 594, 612, 613 562, 563, 564, 568, 574, 580, 618

Emperyalizm, 6, 19, 24, 30, 32, 33, 37, F


38, 49, 94, 95, 180, 432, 539, 541,
Faizm, 91, 94, 95, 122, 123, 129, 130,
542, 543, 590
169, 179, 181, 186, 187, 189, 191,
Entelektel, 67, 69, 82, 92, 96, 121, 122, 193, 194, 201, 202, 203, 206, 223,
124, 125, 126, 128, 130, 132, 140, 265, 272, 326, 328, 387, 396, 422,
147, 148, 150, 159, 160, 162, 167, 467, 469, 505, 588, 589, 592, 605
169, 176, 178, 228, 229, 238, 240,
Felaket, 202, 273, 569
256, 270, 310, 311, 350, 363, 366,
Fenomen, 75, 76, 77, 79, 80, 81, 90, 92,
371, 372, 388, 390, 397, 420, 468,
95, 108, 232, 238, 261, 289, 291,
485, 486, 527, 598
297, 3328, 331, 363, 430, 493,
Erkek ilkesi, 444
542, 545, 547, 559, 560, 568, 574,
Ernst Bloch, 175, 182, 310, 485, 486 577
Eros ve Uygarlk, 387, 403, 406, 413, Fetiist karakter, 80, 81
414, 420, 425, 456, 467, 474
Fetileme, 103
Eros, 395, 405, 408, 409, 410, 412, 424,
Feuerbach, 5, 183, 197, 209
444, 449, 452, 456, 457, 464
Fiziin bunalm, 24, 25
Erotik, 327, 396, 405, 406, 410, 412, 414,
424, 425, 444, 454, 474 Frankfurt okulu, 83, 254, 262, 263, 264,
266, 267, 276, 366, 397, 465, 470,
Estetiin zgll, 68, 96, 97, 99, 103
487, 494, 509
Estetik yceltme, 447
Friedrich Dilthey, 67, 84
Estetik, 67, 73, 96, 97, 98, 100, 102, 103,
Friedrich Nietzsche, 67
114, 182, 183, 185, 201, 203, 204,
291, 310, 313, 371, 377, 389, 394, G
395, 431, 442, 443, 445, 446, 447,
Gelenek, 359, 515, 549, 565, 566, 567
448, 449, 450, 451, 452, 460, 462,
Geleneksel Kuram, 255, 257, 258, 259,
466, 467, 475, 485, 486, 487, 498,
269
502, 503, 504, 505, 517
624 dizin

Genel, 14, 18, 19, 25, 39, 43, 48, 52, 84, Hegel'le Karlama, 73
88, 97, 104, 114, 136, 139, 145, Hegemonya, 121, 122, 137, 142, 145,
158, 168, 179, 186, 194, 197, 202, 147, 148, 155, 156, 161, 165, 166,
203, 206, 222, 226, 227, 229, 231, 168, 290, 331, 597, 598, 601, 602,
234, 248, 257, 277, 279, 311, 325, 606, 610, 611
327, 330, 346, 347, 359, 367, 374, Henz Olmam Olan, 178, 185, 190
413, 424, 428, 433, 435, 436, 446,
Herbert Marcuse, 219, 387, 388
462, 463, 478, 501, 503, 540, 571,
Honan de Balzac, 96, 103
573, 593, 599, 601, 609, 618
Hoa giden, 102
Geleneksel Manhk, 241, 245
Georg Simmel, 67, 69, 70, 72 1 1
-

Gerekilik teorisi, 96373 sava, 4, 6, 31, 48, 56, 57


Gerekliin z, 86 deal urak, 112, 113
Gereklik ilkesi, 422, 425, 455, 473 dealist diyalektik, 92
Gereklik, 16, 26, 70, 76, 84, 86, 87, 88, dealist Felsefe, 25, 181, 199, 231, 236,
98, 101, 144, 188, 191, 232, 238, 237, 314, 349, 469
251, 283, 313, 314, 349, 351, 373,
deoloji, 112, 113, 151, 197, 277, 320,
422, 426, 432, 439, 443, 451, 452,
339, 338, 401, 421, 452, 604
520, 556, 560, 562
deolojik aygt, 599, 604, 66, 607, 610
Gereklikle uzlama, 88
ki Burjuvazi, 18
Gnen Devleti, 418, 456
ki Taktik, 7, 17, 18, 20, 22, 39, 41, 43
Greli-zerklik, 164, 273, 274, 347, 599,
600, 602, 603 kinci Enternasyonal, 17, 28, 29, 31, 32,
36, 38, 46, 126, 135, 139, 190
Gndz Dleri, 187, 188, 189, 191,
207 ktidar, 6, 7, 18, 39, 41, 42, 45, 57, 58, 59,
121, 122, 123, 129, 144, 149, 154,
Gzel, 97, 100, 101, 102, 103, 179, 203,
165, 203, 206, 220, 222, 223, 251,
205, 206, 325, 329, 361, 403, 406,
259, 283, 318, 321, 323, 325, 387,
447, 448, 452, 454, 463
396, 408, 470, 473, 502, 521, 523,
Gzellik, 100, 101
537, 542, 545, 546, 588, 594, 597,
Gyrgy Lukacs, 67 598, 606, 607, 609, 616, 619
H leri ileyim uygarl, 413, 415, 417
Habermas, 262, 265, 490 norganik doa, 104, 105, 109, 111
Haiz dnya, 101 nsan, 52, 72, 80, 87, 89, 95, 98, 100, 105,
108, 113, 114, 140, 151, 152, 176,
Hakl karma, 345, 346
179, 196, 198, 209, 220, 225, 241,
Hakl Savalar, 30
253, 265, 266, 267, 268, 278, 281,
Hakl ve Haksz Savalar, 29
282, 297, 321, 324, 326, 367, 395,
Haksz sava, 29 399, 400, 407, 416, 422, 456, 460,
Hannah Arendt, 488, 535 462, 472, 475, 476, 493, 504, 506,
Hapishane Defterleri, 121, 122, 130, 541, 544, 549, 550, 551, 553, 564,
134, 137, 139, 141, 144, 149, 169 570, 615
dizin 625

nsan biimcilik, 98, 99 Katharsis, 102, 452, 454


insann insanlamas, 101, 108, 110, Kavramsal Mitoloji, 78
325 Kendine zg, 101, 159, 164, 277, 294,
nsanlama, 100 320, 333, 400, 449, 476, 488, 544,
nsanlk Durumu, 443, 536, 537, 539, 574, 589, 595, 604
547, 548, 550, 551, 554 Kesintisiz diyalektik, 88
irrasyonalizm, 85, 91, 92, 93, 94, 96, 110 Kiilik, 226, 294, 311, 316, 317, 333, 377,
irrasyonel, 85, 93, 96, 110 397
stanbul, 30 Kitle Kltr, 254, 262, 290, 294, 296,
syan, 9, 393, 467 329, 371, 377, 507, 548, 575, 577
Kitle mcadelesi, 587, 612
J-K Koulsuz Buyruk, 231
Kaba materyalizm, 244 Kol emei, 110, 598, 606
Kap syrlma, 315 Kollektif zne, 225, 326
Kafa emei, 110, 598, 613 Komintern, 68, 83, 84, 128, 129, 189
Kamu, 49, 124, 143, 408, 521, 546, 565, Komnist Ahlak, 400
571, 573, 577 Komnist Manifesto, 44, 47, 49, 190,
Kamusal Alan, 229, 537, 543, 552, 553, 458
558, 561, 568, 569, 570, 571, 575 Komnist Parti, 44, 68, 82, 113, 128,
Kanl Pazar, 16 129, 168, 180, 194, 202
Kapal uygarlklar, 74 Konstellation, 489, '498, 515
Kapital, 80, 90, 108, 126, 183 Korporatif, 134, 152, 154, 155, 162, 425
Kapitalizm, 10, 33, 46, 69, 74, 79, 109, Kronos, 500
132, 201, 206, 259, 265, 269, 329, Kurban, 231, 276, 277, 285, 312, 313,
369, 388, 425, 471, 588 319, 320, 323, 469, 500, 523
Kapitalizmden Komnizme gei, 46, Kltr Endstrisi, 254, 264, 267, 290,
48, 54 294, 328, 329
Kari Jaspers, 535
Kari Kautsky, 7, 9, 49, 83 L
Kari Liebknecht, 194, 387 Lenin, 3, 4, 6, 7, 8, 9, 12, 13, 17, 18, 20,
Kari Mannheim, 68 24, 25, 30, 33, 37, 38, 39, 41, 45,
Kari Polanyi, 68 50, 53, 54, 60, 68, 83, 89, 98, 105,
112, 148, 167, 177, 194, 273, 401,
Kardevrim, 388, 396
427, 437, 545, 597, 609, 618
Kartlk, 77, 113, 145, 222, 235, 279,
Leninist Parti, 8, 59, 60, 167
291, 320, 321, 340, 344, 403, 411,
425, 437, 451, 470, 489, 571, 611 M
Kategori, 35, 86, 105, 158, 199, 231, 242, Mesiyanik iddet, 523, 524
288, 289, 348, 373, 403, 435, 513,
Manevra Sava, 165, 166
518
Mao, 388, 588
626 ooin

Martin Heidegger, 535 Meta retimi, 19, 75, 80, 599, 613
Martov, 8, 15, 148 Metafizik, 70, 73, 141, 230, 233, 234,
Marx, 5, 9, 10, 22, 26, 35, 40, 42, 43, 44, 235, 238, 253, 290, 311, 420, 430,
45, 46, 47, 48, 49, 50, 52, 54, 59, 492, 500, 504, 527, 554, 560
68, 75, 76, 77, 78, 80, 84, 87, 90, Mevzi Sava, 122, 149, 165, 166
92, 93, 102, 106, 107, 125, 126, Michael Lwy, 490
137, 138, 142, 157, 176, 183, 185, Milliyetilik, 125, 151, 540, 542, 543,
190, 194, 196, 197, 198, 199, 209, Mimesis, 98, 224, 416, 450, 454, 455,
219, 222, 244, 246, 254, 263, 264, 495
266, 272, 274, 290, 325, 336, 343,
Mimetizm, 495
351, 352, 365, 366, 375, 388, 394,
Minima Moralia, 310, 311, 317, 325,
395, 397, 416, 417, 420, 426, 427,
327, 368, 375, 377
428, 430, 433, 435, 436, 442, 443,
444, 458, 460, 462, 464, 467, 516, Mistikletirme, 88, 350
519, 527, 537, 551, 567, 576, 578, Mit, 198, 275, 276, 277, 279, 318, 319,
588, 590, 609, 613, 614, 615, 616, 320, 321, 499, 500, 503, 505
617, 618 Mitik iddet, 523
Marxist, 5, 6, 10, 15, 24, 36, 38, 44, 46, Mitoloji, 78, 248, 320
47, 49, 55, 57, 58, 59, 68, 75, 79, Modem Dramn Geliiminin Tarihi,
221, 222, 262, 264, 266, 267, 310, 67, 70, 72, 73
348, 355, 359, 387, 390, 391, 395, Mode:n Prens, 134, 166, 167
397, 402, 417, 426, 427, 428, 429, Moderniteyi Eletirmek, 70
432, 433, 434, 435, 437, 447, 448,
Monad, 361, 497, 498
451, 452, 458, 471, 520, 535, 588,
Montaj, 411, 498, 508, 517, 518
595
Mutlak tin, 78, 80, 81
Marxizmin yenilenmesi, 107
Mutluluk, 223, 281, 287, 365, 413, 454,
Materyalizm Sorunsal, 176, 510
463, 465, 468, 469, 473, 512
Materyalizm Sorunu, 181
Mbadele ilkesi, 337, 338
Materyalizm ve Ampiryokritisizm, 24,
Mziin felsefesi, 359, 362
26, 27, 89, 104
Materyalizm, 6, 24, 26, 28, 58, 79, 104, N
112, 137, 1 39, 176, 180, 181, 182, Nasl Bir rgt?, 12
183, 185, 199, 201, 207, 220, 232,
Nazizm, 96, 269, 510
234, 235, 236, 238, 239, 246, 262,
Ne yapmal, 3, 4, 6, 7, 9, 10, 11, 12, 15,
347, 432, 435, 436, 437, 450, 490,
22, 59
509, 510, 511, 516, 517
Nedensellik, 109, 114, 140, 141, 205,
Max Horkheimer, 219, 486
462, 512, 559
Max Weber, 67, 73
Negatif Diyalektik, 262, 310, 313, 320,
Mesiyanik, 490, 492, 494, 495, 500, 511,
334, 338, 343, 344, 345, 347, 348,
512, 523, 524
352, 362, 373
Meta fetiizmi, 90, 391, 430, 507
dizin 627

Nesnelemi olan, 91 Otorite, 38, 222, 226, 267, 279, 318, 321,
Nesne, 69, 75, 80, 89, 90, 91, 100, 105, 366, 387, 392, 393, 437, 462, 489,
106, 112, 113, 114, 138, 176, 181, 501, 537, 545, 546
183, 199, 203, 204, 207, 236, 246, Otoriter kiilik, 311, 316
248, 263, 281, 314, 315, 327, 336,
339, 342, 356, 394, 395, 411, 434, o
441, 450, 461, 462, 496, 553, 561 .N. Soykan, 313, 343, 344 346, 361,
,

Nesnel Akl, 224, 272, 280, 281, 316 362, 363, 379, 384
Nesnel, 82, 84, 85, 86, 87, 92, 94, 95, 97, ngrlemezlik, 555, 565
99, 100, 102, 104, 107, 114, 126, rgt Teorisi, 8, 9, 82
131, 137, 140, 141, 151, 152, 155,
rgt, 8, 9, 12, 13, 14, 51, 59, 60, 75, 81,
186, 188, 201, 208, 209, 237, 263,
281, 284, 315, 329, 344 346, 357,
,
82, 284, 285, 322, 367, 368, 420,
400, 408, 419, 434, 437, 440, 462, 591, 618
491, 556, 561, 565, 572, 592, 618 z-farkndalk, 152
Nesnelleme, 90, 102, 114, 220, 254, zde olmayan, 241, 262, 326, 334,
276, 277, 282, 332, 364, 368, 372, 338, 341, 342, 569
459 zdeletirici dnce, 337, 338, 348
Nicos POULANTZAS, 602
zdeletirici ilkesi, 338
Nisan Tezleri, 4, 7, 17, 39, 40
zdelik mant, 278, 320, 338
Nitel srama, 431
zdememe, 316, 337, 353
o zdesizlik, 339, 340, 342
Odysseus, 284, 285, 322, 323
zel Alan, 568, 572, 573, 575
Olanak Kategorisi, 187, 188, 193, 208
zgr ahlaki bilin, 86
Olanak, 127, 135, 182, 187, 188, 193,
208, 266, 286, 296, 313, 324, 335, zgrln Krall, 227
368, 369, 413, 429, 437, 445, 462, zgrlk ve zorunluluk, 26, 27, 462
475, 603 zne, 69, 75, 78, 80, 81, 89, 90, 91, 101,
Olanaklar lkesi, 343, 102, 103, 105, 106, 107, 112, 131,
Ontoloji, 95, 99, 104, 105, 106, 107, 108, 140, 176, 181, 182, 183, 197, 199,
111, 112, 113, 114, 335, 337, 353, 201, 203, 207, 209, 237, 244, 250,
354, 490 285, 313, 314, 316, 326, 337, 355,
Oportnizm, 31, 35 356, 358, 395, 408, 434, 435, 588
Organik aydn, 159 znel Akl, 272, 279, 280, 281
Organik doa, 104, 111 znel, 69, 80, 83, 87, 91, 92, 99, 102,
Ortodoks Marxizm, 75, 76, 420 112, 126, 140, 141, 181, 187, 193,
Ortak Duyu, 153, 154 201, 203, 207, 209, 237, 245, 250,
Otomatikleme, 226 313, 316, 326, 337, 355, 356, 358,
Otomatiklemi Toplum, 274, 289 395, 434, 496, 588
628 dizin

p Proletarya, 9, 10, 41, 46, 50, 52, 53, 54,


Paris Komn, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 80, 82, 83, 126, 149, 179, 190, 272,
94, 478 273, 389, 391, 432, 437, 448, 450,
453, 454, 458, 592, 609, 611, 614
Parlamentarizm, 51, 52, 134, 612
Psikolojizm, 95, 517
Parti, 3, 6, 8, 12, 13, 14, 15, 40, 41, 46,
59, 60, 82, 122, 125, 131, 134, R
157, 166, 1 67, 194, 202, 263, 436,
Restorasyon Diyalektii, 157
437, 526, 617, 618
Rza, 121, 141, 142, 145, 146, 150, 155,
Pasajlar, 142, 397, 486, 487, 498, 505,
156, 160
507, 508, 509, 516, 525
Roman Teorisi, 67, 70, 73, 74
Pazar evresi, 68
Rosa Luxemburg, 16, 29, 76, 82, 176,
Performans lkesi, 390
199, 273,
Plehanov, 27, 29, 43, 46, 51, 148
Ruh ve Biimler, 67, 70, 71, 73, 74
Politik felsefe, 388
Politik Mcadele, 8, 10, 42, 591, 606, s
615, 617, 619 Saldrgan emperyalizm, 94
Politik Toplum, 142, 144, 145, 168, Sanat, 69, 73, 97, 99, 100, 103, 143, 186,
Politika, 4, 7, 8, 14, 41, 141, 142, 186, 187, 191, 220, 223, 268, 296, 309,
268, 296, 328, 364, 498, 514, 519, 346, 359, 360, 393, 396, 426, 442,
524, 525, 537, 538, 559, 561, 571, 443, 446, 447, 450, 451, 452, 453,
574, 580, 594 485, 492, 504, 505, 577
Popper, 365, 373, 374 Sanatsal gzellik, 100
Pozitif zgrlk, 438, 465 Saphrlm doalalk, 374
Pozitivist, 112, 126, 139, 169, 190, 244, Seme zgrl, 559, 561
245, 249, 270, 272, 335, 355, 360, Sempati, 126, 187, 199, 201, 287
508, 513, 515, 526 Sendika, 13, 131, 132, 133, 134, 163
Pozitivizm Tarhmas, 373 Serbest zaman, 421, 458
Pragmatizm, 254, 271 Sermaye ihrac, 33, 34
Praksis, 78, 82, 121, 139, 167, 169, 176, Sevgi, 30, 246, 316, 317, 371, 372, 377,
198, 266, 285, 322, 395, 561, 514, 410, 413, 451, 473
516 Sezarizm, 157
Pratik, 22, 40, 42, 44, 45, 82, 99, 103, Scak Akm, 181
139, 146, 153, 167, 189, 194, 196, Snf Bilinci, 11, 68, 69, 75, 79, 81, 82,
200, 209, 228, 235, 237, 261, 264, 83, 84, 86, 89, 91, 104, 105, 106,
336, 350, 363, 374, 389, 439, 459, 107, 111, 112, 113, 140, 152, 196,
461 435, 591, 598, 615
Profesyonel devrimci, 13, 59 Snf stnl, 147, 155, 161
Proletar edebiyat, 446 Sivil Toplum, 121, 137, 141, 142, 143,
Proletarya diktatrl, 46, 50, 52, 53, 144, 145, 147, 149, 159, 164, 166,
54, 273, 609 367
dizin 629

Siyasal Dnm, 122, 609 Tamamen Baka Olana zem, 262


Siyonizm, 486 Tamamlanmam Diyalektik, 240, 242
Sokrates, 71, 228, 500, 501, 537 Tarih Kavram zerine, 487, 488, 498,
Soren Kierkagaard, 71 500, 507, 510, 512, 521
Sosyal Aratrmalar Dergisi, 219 Tarih ve Snf bilinci, 68, 69, 75, 76, 79,
Sosyal Aratrmalar Enstits, 219, 81, 82, 83, 84, 86, 89, 91, 104,
220, 254, 262, 310, 387, 487 105, 106, 107, 111, 112, 114, 196
Sosyal Emperyalizm, 37 Tarihsel Blok, 121, 137, 138, 139, 140,
Sosyalist devrim, 3, 4, 6, 17, 20, 22, 23, 141, 142, 143, 149, 152, 161, 167,
52, 55, 58, 74, 157 168, 169
Sosyalist devrimciler, 19, 39, 41, 43 Tarihsel Roman, 68, 86, 94,
Sosyalist Enternasyonal, 29 Tek boyutlu dnce, 416, 419
Sosyalizm ve Sava, 7, 28, 29
Tek Boyutlu nsan, 425
Sosyalizmin inas, 55, 200
Teori, 5, 45, 82, 175, 178, 179, 181, 196,
Sosyal-ovenizm, 31
207, 262, 288, 335, 350, 365, 432,
Sosyoloji, 70, 72, 255, 309, 360, 595 455, 457, 495, 504, 543
Sovyet Ahlak, 397, 398, 399, 400, 401
Terr, 206, 265, 420, 454, 537, 542, 544,
Sovyet Marxizmi, 69, 70, 84, 88, 112, 567
387, 433, 435, 436, 438
Tersine evrilemezlik, 555
Sovyet, 7, 23, 56, 131, 135, 399, 401, 436
Thanatos, 405, 409, 410, 414, 452, 457,
Srekli devrim, 21, 433, 461
470
Srekli felsefe, 313
Toplum, 58, 80, 89, 90, 101, 105, 121,
137, 142, 144, 164, 220, 245, 268,
ey, 75, 80, 89, 448, 457, 497, 527 326, 372, 477, 492, 542
Toplumsal Devrim, 253, 393, 429
eyler dnyas, 80, 395, 553, 556, 572
eyleme Fenomeni, 79, 80 Toplumsal Felsefe, 220
eyleme, 75, 76, 79, 80, 220, 225, 273, Toplumsal Formasyon, 122, 123, 132,
276, 278, 286, 319, 324, 326, 370, 163, 185, 588, 589, 600, 603, 604
447, 458, 459 Toplumsal varlk, 84, 101, 104, 106,
eylik tl, 81 109, 111, 114
iddet, 144, 150, 203, 229, 274, 328, 389, Toplumsallama, 100, 105, 108
426, 476, 477, 520, 521, 523, 543, Totalitarizm, 420, 537, 539, 542, 543,
545, 546, 547 544, 578
T Troki, 8, 21, 273

Tahakkm, 46, 122, 124, 141, 142, 146, Tketim, 294, 329, 364, 389, 390, 410,
147, 148, 149, 150, 198, 253, 254, 415, 416, 419, 425, 466, 552, 578
265, 266, 375, 433, 567, 594, 595 Tr bilinci, 102, 114
u Yanl btn, 347, 368
Umut lkesi, 176, 178, 180, 181, 184, Yansma teorisi, 86, 88
185, 188, 191, 192, 202, 208 Yansma, 86, 138, 208, 313, 434
Uygarlk, 58, 74, 225, 285, 287, 323, Yanstlan dnya, 101
387, 403, 406, 423 Yanstma Etkinlii, 96, 98
Uzlama, 68, 88, 452, 523 Yap, 138, 140, 156, 168, 176, 335, 392,
Uzun yry, 394, 460 453, 470, 588, 589, 592, 595
Yarahlan dnya, 99
o
Yarglama, 70, 557, 558, 580
styap, 137, 138, 144, 153, 168, 594
Yasoyunu, 486, 487, 496, 498, 499, 500,
topya, 177, 178, 180, 185, 187, 190, 510, 518, 519
191, 192, 193, 194, 196, 200, 207,
Yaam felsefesi, 95, 230
208, 209, 340, 345, 404, 469, 473
Yaam zerine Denemeler, 70
topya'nn Ruhu, 178, 191
Yeni Bir Diyalektik Anlay, 84
v Yeni Bir Parti, 44
Varlk katmanlan, 108 Yeni Devlet Tpi, 43
Varlk, 78, 104, 105, 107, 108, 143, 153, Yeni sol, 83, 177, 388, 389, 390, 391, 392,
163, 233, 243, 245, 273, 283, 286, 394, 396, 420, 431, 454, 459, 467,
294, 312, 345, 348, 354, 412, 427, 469, 470
434, 439, 463 Yeniden Paylam Savalan, 33, 36, 37
Varoluu, 85, 107, 535 Yeniden retim, 108, 110, 121, 154, 269,
Vita activa, 550, 551, 563 427, 608, 613
Vita contemplativa, 550, 551 Yerli ii, 34, 35
Volantarizm, 437 Yeterli Etkinlik, 591, 592, 617, 618
Ynetilen Dnya, 226, 267, 289, 364,
w 367
Yurtta, 147, 256, 293, 333, 544, 561,
Walter Benjamin, 180, 185, 206, 310,
569, 571, 572, 636
313, 419, 485, 487, 535
Yce, 97, 231, 234, 247, 248, 311, 354,
Wilhelm Reich, 201, 396
401, 434, 442, 541, 572
y Yzleme, 346
Yabanclama, 79, 88, 89, 90, 108, 112,
z
220, 277, 366, 367, 411, 452, 459,
578 Zoon logon ekton, 574
Yadsma, 27, 132, 225, 422, 463
Yahudi, 220, 309, 328, 387, 486, 490,
510, 535, 540
Yalan, 366, 376, 544
Yanlsama, 77, 243, 442, 445
BU CLDE KATKIDA BULUNAN YAZARLAR

Engin ERKNER
1950'de dodu. 1972'de ODT Kimya Blmn bitirdi. 1974'te ayn ni
versitenin Teorik Kimya Blm'nde yksek lisans yaph. zgr Gndem, zgr
lke, Siyah Beyaz, zgr Politika gazetelerinde ke yazarl yaph ve ok say
da dergide makaleleri yaymland. 2005 ylnda Frankfurt'taki J. W. Goethe ni
versitesi Politik Bilimler blmn bitirdi. Birisi Almanca olmak zere 12 kitab
bulunuyor. 26 yldr Almanya' da yaynlanmakta olan Yazn Dergisi'nin genel ya
yn ynetmenidir.
Yllardan beri zerinde alh konu, 20. yzyl reel sosyalizm tarihidir.
Bu balamda sivil toplum, blgesel ve kresel sivil toplum konulan da ilgi alan
iinde zellikle yer alyor. Bir sreden beri yeni bir toplumun kuruluunda hak et
tii nemde ele alnmam olduunu dnd kolektif bilinalt, bireysel ve
toplumsal psikolojik tarih zerinde alyor.

M. Ertan KARDE
1981 ylnda stanbul'da dodu. Felsefe lisansn, Galatasaray niversite
si'nde, "Walter Benjamin'in Tarih kavram zerine tezlerinde politik teorisinin
aratrlmas" (zgn ad: Recherches sur la theorie politique benjaminienne
dans ses theses Sur le concept d'histoire) balkl almasyla bitirdi. Felsefe
yksek lisansn Comelius Castoriadis zerine yazd "Siyasal Modernlii "Oto
nomi" ve "Tahayyl" kavramlaryla anlamak : Cornelius Castoriadis'in Politik
Felsefesi zerine Bir nceleme" (zgn ad: Comprendre la modemite politique
en tennes d'autonomie et d'imaginaire : Une recherche sur la philosophie politi
que de Comelius Castoriadis) balkl almasyla Galatasaray niversitesi'nde
verdi. Halen stanbul niversitesi Felsefe Doktora program bnyesinde, siyaset
felsefesi alanndaki arahnnalann srdrmektedir.
632 onuncu blm

Yavuz KILI
1964' te Ardahan'da dodu. lk, orta ve lise renimini Ardahan'da tamam
lad. eitli ilerde alhktan sonra, Hacettepe niversitesi Felsefe Blmnde li
sans eitimine balad ve 1993'te mezun oldu. Yine ayn niversitede 1997'de Nes
nellik Kavram adl tezi ile Yksek Lisans, 2004'te ise 'nsan Doas' Kavram ze
rine Bir alma adl tezi ile Doktora eitimini bitirdi. 2005 ylnda Adnan Mende
res niversitesi Felsefe Blmne Yard. Do. Dr. olarak atand. Halen bu niver
sitede retim yesi olarak grev yapmaktadr.

Mehmet OKYAYUZ
Almanya' da byyen Mehmet Okyayuz; Paris, Berlin, Heidelberg ve Mar
burg niversitelerinde Hukuk, Siyaset Bilimi, Sosyoloji ve Felsefe okuduktan son
ra Marburg niversitesi'nde doktorasn tamamlamhr. Akademik hayata Hei
delberg niversitesi'nde retim Grevlisi olarak ahlan Okyayuz, daha sonra Or
ta Dou Teknik niversitesi'nde almaya balamtr. Siyasi Teori /Siyasi Felse
fe, deoloji, Siyasi Sistem ve G gibi konularda kaleme ald birok yaznn yan
sra bir de Almanca' dan evirdii kitab vardr. Mehmet Okyayuz, halen Orta
Dou Teknik niversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Ynetimi'nde retim yesi ola
rak almaktadr.

Ate USLU
Lisans renimini 2005'te Galatasaray niversitesi ktisadi ve dari Bilim
ler Fakltesi Uluslararas likiler blmnde tamamlad. 2006'da Paris 1
Pantheon-Sorbonne niversitesi Pierre Renouvin Enstits'nde ada Orta Av
rupa tarihi zerine yksek lisans almasn ve Paris Dou Dilleri ve Uygarlkla
r Enstits'nde (INALCO) Polonya dili ve uygarl yan dal programn tamam

lad. Halen Paris 1 Pantheon-Sorbonne niversitesi ve Budapete Etvs Lorand


niversitesi (ELTE) ortak doktora programna kaytl olarak yakn dnem Maca
ristan tarihi zerine almalanru srdrmekte, "Macar Ulusal Kimliinin Oluu
munda Operann Rol (XIX. yzyl" balkl tezi zerine almaktadr. Lukacs:
Marx'a Giden Yol adl bir kitab, siyasi ve toplumsal tarih, siyasi dnceler tarihi,
hukuk tarihi gibi konularda eitli dergilerde makaleleri yaynlanmtr. Praksis
dergisi yayn kurulu yesidir.
nicos poulantzas 633

etin VEYSAL
1962'de Osmaniye'de dodu. lk ve Orta eitimini Dzii ve stanbul'da
tamamlad. ukurova niversitesi Eitim Fakltesi Felsefe Grubu rebnenli
inden 1991 'de Mezun oldu. Ayn niversitede "nsan Felsefesi Asndan Kant ve
Hegel'de Sava ve Bar Sorununun zmlenmesi" balkl yksek lisans al
masn 1994'te tamamlad. 1994'te Mersin niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Fel
sefe Blm'nde Aratrma Grevliliine balad. 1994-1995 renim ylnda Ha
cettepe niversitesi'nde balad ve 2003'te tamamlad "Max Horkheimer'de
Nesneleme ve zgrleme Sorunu" balkl doktorasn tamamlad. Mersin ni
versitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Felsefe Blmnde Do.Dr. olarak almaya de
vam ebnektedir. Yazarn, eitli dergilerde yaynlanm makaleleri yannda "Nes
neleme ve zgrleme Sorunu zerine", "Savan Felsefesi", "Felsefe Bir e Ya
rar m?" adl yaymlanm kitaplar vardr.

Mehmet YET
zmir Bornova Anadolu Lisesi'nden mezun oldu. Lisans renimini Boa
zii niversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi'nde tamamlad. Siyaset Bilimi
alanndaki Yksek Lisans ve Doktora derecelerini Ankara niversitesi Siyasal Bil
giler Fakltesi'nden ald. Halen ayn fakltede retim yesi olarak almaktadr.

You might also like