Professional Documents
Culture Documents
SYASET
ARAYII
7 '
-r
6
metis
Z ygm unt B aum an
SY A SET ARA Y II
SYASET ARAYII
Zygmunt Bauman
ngilizce Basm: In Search o f Politics,
Polity Press, 1999
Zygmunt Bauman, 1999
Metis Y aynlan, 1999
lk Basm: Kasm 2000
Yayma Hazrlayan:
Sabir Ycesoy
Kapak Tasanm: Semih Skmen
Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd.
Film: Doruk Grafik
Kapak ve Bask: Yaylack Matbaaclk Ltd.
Cilt: Sistem Mcellithanesi
ISBN 975-342-296-2
ZYGMUNT BAUMAN
SYASET ARAYII
ev iren :
TUNCAY BRKAN
M E T S Y A Y IN L A R I
Sunu 9
2 Fail Aray 68
1. kma: Postmodern Dnyada deoloji 119
2. kma: Postmodern Dnyada Gelenek ve zerklik 141
3. kma: Postmodernlik ve Ahlaki ve Kltrel Krizler 149
Austos 1998
KAMUSAL ALAN ARAYII
1. D ecca Aitkenhead, "These women have found their cause, but they're not sur
w hat it is", The G uardian, 24 Nisan 1998.
Her nerede olursa olsun Cooke ok ender bulunan bir frsat, birinden ger
ekten, yksek sesle, herkesin nnde, cezalandrlma korkusundan tamamen
muaf olarak nefret etme frsatn veriyor. Ktye kar iyinin yannda saf tutma
meselesi bu... Bu yzden de Cooke'a kar tavr aldnzda nezih biri olarak ta
nmlanyorsunuz. Artk saygnlnz yitirmeden nefret edebileceiniz ok az
insan grubu var. te pedofiller tam aradnz grup.
Aitkenhead yine hakl: Yeni dava ktl ekilm esi pek m mkn de
il, eski davalar m ezarlnda da her zaman yeterince bo parsel ola
caktr. Am a imdilik -b irk a yl iin deil, kamusal korkulara ve ahla
ki paniklere kaplp sonra da bunlarn zihinleri dum ura uratan bir
hzla unutulmasna izin veren birka gn i in - peine dlecek dava
Sidney Cooke'tur. Aslnda Cooke, uzun sredir birikmi olan endie
lerini dar karmann bir yolunu arayan insanlar bir araya getirmek
iin mkemmel bir davadr.
B ir kere, Cooke'un ad san bellidir: Bu da onu elle tutulur bir he
def haline getirir, drt bir yan sarm korkularn oluturduu bulam a
cn iinden cm bzla kartp ona baka ok az korkunun sahip olduu
bedensel bir gereklik verir; onu gren olm asa bile, yine de yakalana
bilecek, balanabilecek, bir yere kapatlabilecek, etkisiz hale getirile
bilecek, hatta yok edilebilecek ele gelir bir nesne olarak grlebilir -
halbuki, onun tersine birok tehdit, rahatsz edici lde dank,
akkan, ele avuca gelmez, her yere yaylm, tespit edilem ez durum
dadr. kincisi, Cooke, mutlu bir tesadfle, zel kayglarla kamusal
meselelerin karlat bir yere yerletirilmitir; daha net sylersek,
insann ocuklarna duyduu sevginin -gndelik, sradan bir dene
yim, ama yine de z e l- mucizevi b ir ekilde kam usal bir dayanma
gsterisine dnebildii bir sim ya potasdr Cooke davas. Cooke, ne
kadar geici ve ereti olursa olsun, insanlar m ahrem iyet hapishane
sinden dar kartan bir tr iskele tahtas haline gelmitir. En az di
erleri kadar nemli olan nc unsursa udur: Bu iskele tahtas bir
grubun, belki de ok byk bir grubun kam asna izin verecek kadar
genitir; her yalnz kaaa kendi zel hapishanelerinden kaan baka
insanlar elik edecektir; sadece ayn ka yolunu kullanmakla, btn
ayaklar iskele tahtasnda olduu srece devam edecek bir topluluk ya
ratlabilir.
M esleki olarak kamusal alanda i grmeleri beklenen siyasetiler
(siyasetilerin ileri oradadr, daha dorusu ilerinin olduu alana
"kamusal alan" derler), davetsiz m isafirlerin igaline hi de hazrlkl
deildirler; ve kamusal alanda, geerli saylan bir ii olmayan, senar
yosu resmi olarak yazlm, dosyalanm ve sahneye konmu rollerin
dnda bir rolle zuhur eden herkes tanm gerei davetsiz misafirdir.
Bu ltlerle bakldnda, Sidney Cooke dm anlan davetsiz misa
firlerdi phesiz. Kamusal alan iindeki m evcudiyetleri daha en ba
ndan beri aibeliydi. Bu yzden kamusal alann meru sakinlerinin,
onlann buradaki m evcudiyetlerini kabul etmelerini ve bunun meru
luunu onaylam alann istiyorlard.
W illie Horton, Michael Dukakis'e Am erikan bakanln kaybet
tiren adam olm utu muhtemelen. Dukakis, bakanla aday olmadan
nce, on yl M assachusetts valilii yapmt. lm cezasnn en gr
sesli muhaliflerinden biriydi. H apishanelerin ncelikle eitim ve re
habilitasyon kurum lan olduunu dnyordu. Ceza sisteminin su-
lulann yitirilm i ya da ceza olarak ellerinden alnm insanlklann
restore etmesinden ve m ahkum lan "toplulua dnm e"ye hazrlama
sndan yanayd. O nun ynetim i srasnda eyalet hapishanelerindeki
m ahkm lara ev izni verilirdi. W illie Horton bu izinlerden birinden ge
ri dnmedi. Bunun yerine, bir kadna tecavz etti. Dukakis'in hasm,
lm cezasnn ylm az savunucusu George Bush, yufka yrekli libe
raller ynetim de olduunda bunun hepim izin bana gelebilecek bir
ey olduunu belirtti. G azeteciler Dukakis'i sktrd: "Eer sizin ka-
n n z Kitty'ye tecavz edilseydi, lm cezasndan yana olur muydu
nuz?" Dukakis "iddeti yceltm eyecei"ni syledi srarla ve bakanl
a veda etti.
Zafer kazanan Bush drt yl sonra Arkansas valisi Bili Clinton
karsnda yenilgiye urayacakt. Clinton valiyken zek zrl Ricky
Ray Rector'n idam edilm esine onay vermiti. Baz yorumcular, Hor-
ton'n Dukakis'e seimi kaybettirdii gibi, Rector'n da Clinton'a sei
mi kazandrdn dnyorlar. Bu abartl bir yorum galiba: Clin-
ton, kendini "orta snf Am erikals"na sevdirecek baka eyler de
yapt. Sulara kar ok kat bir tutum alma, polis saysn ve polis
devriyelerini artrma, lm cezas verilebilecek sularn kapsamn
geniletme, daha fazla ve daha gvenli hapishane ina ettirme sz
verdi. Rector'n Bili Clinton'n baarsna yapt katk, sadece, m s
takbel bakann sznn eri olduunun canl (pardon: l) kant ol
masyd; Clinton'n ardnda byle iftihar edilecek bir baar olunca
"orta snf Am erikals"nn onun szlerine gvenm em esi sz konusu
olamazd.
En tepedeki bu dellolann benzerlerine daha aalarda da rastlan
mtr. Teksas valiliinin aday, parti kongresinde kendilerine ayr
lan konuma zamann, lm cezasna ne kadar ok inandklarn gs
terme yarm a girerek kullandlar. M ark W hite televizyon kam eralar
na, valilii srasnda elektrikli sandalyeye gnderilm i btn m ah
kmlarn fotoraflarn etrafna yerletirerek poz verdi. A ltta kalmak
istemeyen rakibi Jim M attox semenlere, otuz idama bizzat neza
ret ettiini hatrlatt. Ama her iki aday da, dier itimatnameleri ne ka
dar gl olursa olsun, lm cezasn onlarn baa kamayaca ka
dar canl bir belagatle savunan bir kadnn, Ann Richards'n karsn
da yenilgiye urad. Florida'da grev sresi biten vali Bob M artinez,
anketlerde poplerliini dzenli bir biim de kaybettii uzun bir d
nemden sonra, semenlere doksan idam kararn im zalam olduunu
hatrlatnca makamna aaal bir dn yapt. eyrek yzyldr tek
bir m ahkmu bile idam etmemi olm akla vnen Kaliforniya eyale
tinde, Dianne Feinstein valilik m akam na aday olduunu aklarken,
kendisini "lm cezasndan yana olan tek Demokrat" ilan etti. Rakip
aday John Van de Kamp hemen, "barbarca" bulduu idam a "felsefi
olarak" kar olsa da, vali seildikten sonra felsefeyi bir yana braka
can duyurdu. Bunu kantlam ak iin, ilerideki idam larda kullanla
cak drtba mam ur bir gaz odasnn giriinde fotorafn ektirtti ve
eyaletin Adalet Bakan iken krk iki suluyu lm cezasna arptrd
n aklad. Sonuta inanlanna ihanet etm e vaadi ona yardmc ol
mad. Drtte lm cezasndan yana olan sem enler gerek bir
mmini, inanm bir infazcy tercih ettiler.
Neredeyse on yl akn bir sredir, adaylar hangi siyasi partiden
olursa olsun sua kar sert bir tutum taknm a ve daha fazla suluyu
lm cezasna arptrm a vaatleri seim gndem inde en bata gelen
yeri igal etmekte. Gnmzn hrsl siyasetileri iin, lm cezas
nn kapsamnn geniletilmesi poplerlik piyangosunda byk ikra
miyeyi kazanan bilet yerine geiyor. lm cezasna kar olmak ise
tam tersine, siyasetinin intihan anlam na geliyor.
Yeovil'de kanunun yerine gemeye soyunan kiiler, blgelerini
parlam entoda temsil eden Paddy Ashdovvn'la bir toplant yapmak iin
bask kurdular. Ashdown onlara aradklar m eruiyeti vermeyi reddet
ti. Kendisi de belirsiz bir kamusal alan m evkiinde bulunan ve bu ala
nn atanm /seilm i idarecilerinden biri olm ayan A shdown bu pro
testocularn davasn, ancak kamusal alandaki itibann daha da fazla
tehlikeye atma pahasna benimseyebilirdi. A klndan ne geiyorsa, ne
yin doru olduuna inanyorsa onu sylemeyi seerek Cooke d
manlarn "lin gruhu"na benzetti; onlann eylemlerini onaylamas
ve ne olduu pek de anlalmayan zel ikyetlerine "kamusal mese
le" damgas vurmas iin yaplan btn basklara direndi.
iileri Bakan Jack Straw ise byle bir lkse sahip deildi. Protes-
toculann liderlerinden birinin szleri durumu yanstyordu: "Biz artk
dier kam panyalarla balant kurm ak istiyoruz. lkenin drt bir ya
nnda birok alanda kk kk bir sr ses kyor. Eer bizler ses
lerimizi birletirip byk bir ses kartabilirsek iler biraz daha hzl
ilerleyebilir." Bu tr szler kamusal alanda ilelebet yerleme, bu ala
nn idare edilme tarznda kalc bir sz hakk talep etme ynnde bir
niyeti haber verir. Btn bunlar halihazrda kam usal alandan sorumlu
btn siyasetilerin kulana son derece m eum szler gibi gelecektir
gelmesine ama her kaarlanm siyaseti "kam panyalarla balant
kurma"nn ve "kk sesleri birbirine balam a"nn kolay olmad gi
bi pek mmkn de olmadn bilecektir; ne kk (zel) sesler ne de
(yerel, tek meselelik) kam panyalar yle kolay kolay bir araya gelebi
lirler; bunu yapm aya ynelik bu zgl um ut/niyetin de, tpk daha n
ceki birok benzer um ut ve niyet gibi ok yaknda doal seyrini izle
yeceini, yani karaya oturacan, alabora olacan, sonra da terk edi
lip unutulacan varsaymann m ahsuru yoktur. Straw'un sorunu, ka
musal alann idarecilerinin sz konusu kk sesleri ciddiye aldn -
yani kk sesler karmay gereksiz hale getirecek nlemleri almaya
istekli olduklarn, bu isteklilii gsterdikleri iin de takdir edilmeleri
gerektiini- gsterm ekten ibaretti. Paddy Ashdown'm kamusal olarak
ifade ettii fikirleri ok byk olaslkla iten ie paylam akta olan
Jack Stravv sadece unu syledi: "nsanlann yasalan kendi elleriyle
uygulam aya alm am alan gerekir" (bylece bize yasalann ancak se
ilm i eller tarafndan uygulanmas gerektiini hatrlatyordu) ve hal
kn nne kp "tehlikeli sulular sonsuza kadar dem ir parm aklkla
rn ardnda tutacak" nlemlerin alnacandan falan dem vurdu. Jack
Straw kamusal alann duyarl/paylam c, halkn sesine kulak veren
idarecilerinden biri olarak hatrlanmay umuyordu herhalde; az nce
bahsi geen protesto lideri, kendileriyle ibirlii yapmayan Paddy
Ashdovvn hakknda hkmn vermiti ne de olsa: "Seim zaman gel
diinde insanlann hafzalarnn silinmeyeceini um uyorum ."2
Belki (Avrupa nsan H aklan M ahkem esinin tetikte bekledii gz
nnde bulundurulursa, kocaman bir "belki") tehlikeli sulular (yani,
hangi sulular kamusal tehlike korkulann ekip kendi zerlerinde
odaklyorlarsa onlar) "sonsuza kadar" dem ir parm aklklann ardnda
tutulacaklardr; ama yine de korkm a nedenleri ortadan kalkmad s
rece ve yarattklan dehet hissi tek bana yaand srece, sululan
sokaktan, manetlerden, sahne klanndan uzak tutmak, hissedilen
korkulann (ki tehlikeli sululan o hale getiren de ite bu korkulardr)
belirsizliini ve tanm szln azaltmayacaktr. Bir topluluktan yok
sun rkek yalnzlar korkudan azade bir topluluk aramay, m isafir sev
mez kamusal alandan sorumlu olanlar da bunu vaat etmeyi srdre
ceklerdir. Am a apanolu uradadr ki bu yalnz insanlann ina etm e
Unsicherheit Kazan
Tam yetmi yl nce Sigm und Freud, ngilizce'ye biraz tuh af bir bi
im de Civilization and Us D iscontents (Uygarlk ve Huzursuzluklar)
balyla evrilen D as Unbehagen in der Kultur'u* yazmt. Freud
bu r ac kitapta "uygarlk"n (phesiz bizim Batl, m odem uy
garlmz kastediyordu; yetmi yl nce "uygarlk" terimi nadiren
oul kullanlrd ve sadece Batl varolu tipi kendine "uygarlk" ad
n verirdi) bir dei toku olduunu ileri sryordu: Bara baslan bir
deer, ayn lde zorlayc ve yree yakn bir baka deer uruna
feda ediliyordu ^ngilizce tercmesinde, uygarln sunduu armaa
nn gvenlik olduunu okuyoruz: doadan, insann kendi bedeninden
ve baka insanlardan gelen birok tehlikeye kar gvenlik. Baka bir
deyile, uygarlk korkudan kurtulmay sunar, en azndan korkulan
olabileceklerinden daha az rktc ve youn klar. Gelgelelim uy
garlk buna karlk olarak, bireysel zgrlk zerine -b azen sert, is
tisnasz baskc, her zaman sk c- kstlamalar koyar. nsanlann g
nllerinin arzulad her eyin peine dmelerine izin verilmez; he
men hemen hibir eyin peine kiinin gnlndeki arzular tamamen
* Bu kitap Trke'de Uygarln Huzursuzluu adyla yaym land (ev. Haluk Ban
can, stanbul: Metis, 1999).
tketecek lde dlemez. gdler snrlar iinde tutulur ya da
btn btne bastrlr ki bu da ruhsal rahatszlklara, nevrozlara ve is
yana gebe mutsuz edici bir durumdur. Freud'a gre en yaygn huzur
suzluklar ve dzeni tehdit eden davran tipleri, bireysel gvenlik ad
na hep birlikte ve ayr ayr kazandmz eyler karlnda bireysel
zgrln ok fazla feda edilmesinden kaynaklanm aktadr^}
Postmodernity and its D iscontents (Polity Press, 1997; Postmo-
dernlik ve Honutsuzluklar) adl kitabmda, Freud bu kitab yetmi
yl sonra yazsayd, yapt tehisi m uhtem elen tersine evirmesi gere
kecekti diye iddia etmitim: Bugn insanlarn en yaygn dertleri ve
huzursuzluklar, yine bir dei tokuun rndr, am a bu kez srekli
genileyen bireysel zgrlk sunanda gnbegn kurban edilen ey
gvenliktir. Bireysel seim ve kendini ifade etm e zgrlnn art
masndan artk ne anlyorsak ona giden yolda, m odem uygarln sa
lad gvenliin nemli bir ksmn, salam ay vaat ettii gvenli
inse daha da byk bir ksmn yitirdik; en beteri, gvenlii salama
iinin srdrleceine dair szler de iitm ez olduk, bunun yerine git
tike daha sk olarak, gvenliin insan onuruna aykr olduunu, arzu-
lanam ayacak kadar vefasz, kabul edilem eyecek kadar bam llk ve
alkanlk yaratc, tam bir batak olduunu iitiyoruz.
Peki am a ardndan feryat etmem em iz istendii halde yine de zle
diimiz, zlediim iz iin de endie, korku ve fke duyduumuz bu
ey nedir gerekten? zgn A lm anca m etinde Freud Sicherheit' kul
lanyor ki bu A lm anca kavram ngilizce tercm esindeki "security"
den [ve Trke'deki "gvenlik"ten ] ok daha fazla ey ieriyor. Sic
herheit rneinde Alman dili karakterine pek uym ayan biimde tu
tumludur; ngilizce'nin aktarmak iin en az terim e -gvenlik, ke
sinlik ve em niyet- ihtiya duyduu karm ak olgular tek bir terime
sktrmay baarmtr.
Gvensiz Gvenlik
3. Bkz. Jean-Paul Fitoussi, "Europe: le comm encem ent dune aventure", Le M onde,
29 Austos 1997.
4. Hareket hz, yapsal istikrar ve iktidarn etkililii arasndaki balant iin N. M.
Lee'nin u dikkate deer alm asna bkz.: "Two speeds: how are real stabilities possib-
le?", Organised Worlds iinde, yay. haz. R. Chia (Londra: Routledge, 1998).
5. Bkz. Hans Peter Martin ve Harald Schum ann, The Global Trap (Londra: Zed
Books, 1997). A yrca Larry Elliott, "The weightless revolution", The Guardian, 10 K a
sm 1997.
rensel olarak uygulanmasndan bahsederlerdi; yani yapm am z gere
ken ve en sonunda yapacam z bir eyden; bugnse kresellemeden
bahsediyorlar, yani hakknda tahm inler yrtebileceim iz, hatta belki
bilebileceim iz, am a hemen hibir ekilde kontrol edem eyeceimiz
nedenlerle bamza gelen bir eyden.
Gnmzdeki gvensizlik, bir uaktaki yolculann pilot kabininin
bo olduunu, kaptann dostane sesinin aslnda nceden kaydedilmi
bir mesajn teypten alnm asndan ibaret olduunu kefettiklerinde
yaayabilecekleri hisse benzer.
Geim gvensizlii, onu daha az gvensiz bir hale getirebilecek,
ya da hi deilse daha fazla gvenlik taleplerinin yneltilecei bir ad
res ilevi grebilecek gvenilir bir failin olm ayyla birleerek, ya
am politikasnn yreine sert bir darbe indirir. Jean-Paul Sartre'm le
projet'yi nce bir araya getirip sonra da izlem e nerisi kulaa ii bo
gelir, ne akllcadr ne de zel bir cazibesi vardr. K im lik inasnn
zahmeti snrsz ve bitimsiz grnd gibi, ayn zam anda artk, ok
nemli bir ina normu olarak, rnn kendi kendini silme kapasitesini
ya da ina edicilerin onu dntrerek balangta amalanandan ba
ka bir ey haline getirm e kapasitesini de bnyesinde barndrm ak zo
rundadr. En kesin olan da, kendi kendine kim lik verme abasnn bi
rikim e dayal bir sre olm ad gibi, olmasnn da tavsiye edilm eye
ceidir: Bu aba daha ok bir yeni balanglar dizisi grnmnde
dir ve renm e ve ezberleme yetisinden ok unutma yetisi tarafndan
ynlendirilmektedir. Ele geirilen her eyin ya da st ste konan her
tan mr ikinci bir uyarya kadar srmektedir. Sorun, bizi kendileri
ne gvenmeye aran kural ve klavuzlardan yana bir ktlk olmas
deil (aksine, gvensiz dnya danm anlk patlam asnn yaand bir
yer, saylan ve eitleri gittike artan "nasl yapmal" uzm anlaryla
dolu bir seradr); sorun, daha ok, herhangi b ir kural ya da klavuza
kaytsz artsz gven yatnm nda bulunm ann artk akllca grnme
mesidir; sunulan btn kural ya da klavuzlann endem ik gibi grnen
uuculuu gz nnde bulundurulduunda, byle bir yatrm yapmak
ok ksa bir sre sonra dpedz felakete yol aabilir.
Kenneth J. Gergen durumu "iyerinin bileim i srekli bir ak ha
lindedir" diyerek zetliyor. Gergen, ada yaam n bu ynne "plas-
tiklik" adn verir; bir iyerinden brne geen ya da iyerinin kendi
gzleri nnde ounlukla tannm ayacak hale gelecek lde dei
mesini izleyen "birey, eitlilii giderek artan davransal taleplerin
meydan okum asyla kar karya kalr." Byle bir ortamda:
ie dnk, belirgin bir tarz olan bireye pek ihtiya yoktur. Byle bir kii
dar grl ve esneklikten uzak biridir... Biz artk her kalba giren varlklar
veriz... insan srekli hareket halinde olmaldr, nmzde muazzam bir a
vardr, vaatler pek ok, beklentiler sonsuz, frsatlar mebzul miktardadr ve za
man kymetli bir metadr.6
6. Kenneth J. Gergen, "The self: death by technology", The Question o fld e n tity iin
de, yay. haz. James Davison H unter (University o f Virginia Press, 1998), s. 12,14.
7. Kenneth J. Gergen, The Salurated Self: Dilemmas o f Identity in Contem porary Li
f e (New York: Basic Books, 1991), s. 150.
syleyebiliriz. Sz konusu m ahrumiyetin varl deil de, yalnzca ne
lekte olduu, halihazrda vitrinin hangi yannda olduum uza bal
dr. g u anda hangi yanda olursak olalm ("kimlik," der Harvis Fergu-
son, "geici bir benliktir,"8 biz de, hayat ldrlm ya da rahmetli ol
mu kim liklerin mezarldr, diyebiliriz), iinde bulunduum uz du
rum, arm adm z halde kapmz alan ekici, batan karc v e -
her eyden nce d e - denenm em i olaslklarn grnrdeki sonsuzlu
uyla lld srece (srf baka kstas olmad iin bile byle de
llm ek zorundadr) hepimiz m ahrum iyet iinde grnrz^
John Seel, iki nermenin -"B en lik belirsizdir; her trl benlik
mmkndr" ve "kendi kendini yaratm a sreci asla bitm ez"-, post-
m odern kimlik sorunlaryla ilgili btn incelemelerde grlebilen en
nemli aksiyom lardan olduunu ileri srer. Gnlk hayat bu nerm e
lerin gerekten de baka kant gerektirm edii ve aksiyom olarak ka
bul edilebilecei grn destekleyen birok veri sunar.
Kendini anlama ve ifade etm e biimlerinde bunun [kimlik kaygsnn -
Z.B.] mantnn yrrlkte olduu gzlenebilir: En son moda markann ya da
rock grubunun reklamn yapan ayakl ilan panolar haline gelmi yeniyetme-
lerde; estetik ameliyatlarn, dvmelerin ve vcudun m uhtelif yerlerine kpe
takm a modasnn alp yrmesinde; toplumsal cinsiyet siyasetinin ykseliin
de; sanal sohbet odalarnn ve siberseksin grd rabette; mankenlere verilen
"mega" statsnde; iletmecilik ve siyasette imaj idaresinin zorunlu hale gel
mesinde ve her allahn gn karlatmz talkshow uzmanlarnda [bu mantk
gzlenir hale gelmitir]. Cinsellik, kiilik ve bedenle ilgili meselelerin tm, bu
yeni yeni ortaya km akta olan benlik anlaynn tahrik edici etkisiyle dn
me uramaktadr.9
8. H arvie Ferguson, "Glam our and the end o f irony", The Question ofld en tity iinde,
yay. haz. Hunter, s. 8-9.
9. John Seel, "Reading the post-m odem s e lf', The Question o fld en tity iinde, yay.
haz. Hunter, s. 39-40.
eyin aradklar ey olduundan hibir zaman emin olam adklar, ama
bir yandan da, bulduklar ey istemi olduklar ey olsun olmasn, onu
bulmu olmann kendilerini aramay srdrm ekle^ alkoym ayacan
dan neredeyse emin olduklar bir grntdr. (Kazanlm herhangi
bir eyin kalc bir deeri olaca kesin deildir; kiinin edinmeye te
vik edildii ve edindiinde de alkland herhangi bir eyin deeri
nin kalc olaca da kesin saylamaz - saylmamaldr. Kiiye her e
yin kaplmaya ak olduu sylendiinde ve gsterildiinde, kapp
da elinde kalaca kesin olan tek ey yapsna ikin gvensizliidir.
Uzun lafn ksas: Yaam politikasnn yreinde derin ve doyu
rulmaz bir gvenlik arzusu yatar; bu arzuyu gerekletirm ek iin ey
leme geilmesi ise daha fazla ve daha derin bir gvensizlie yol aar?
Gvensizlikten kam aya alrken artk o asrlk vox populi'ye
[halkn sesi] ayak uydurma stratejisine bavuram az insan, bu sesin
sylediklerinin geriye alnmayacandan emin olunam az artk, nk
verdii hkm ler arasnda daha dile getirilir getirilm ez sorgulanm a
yan tek bir hkm bile yoktur. Beri yandan, dier geleneksel ka yo
lu, insan kendisiyle ayn kafada, paylamc ve ilgili, en kt zam an
larda bile yanndan ayrlmayan baka insanlarla birlikte olm aya gt-
renvol da oktan kapatlmtr.
[G vensiz hayat gvensiz insanlarn eliinde yaanr. u anki
benliimin ne kadar kalc olacandan ve etrafm dakilerin onu onay
lamay daha ne kadar srdreceklerinden emin olmayan tek kii ben
deilim. Etrafm dakilerin de benim kine ok benzer bir durum da ol
duklarndan ve kendilerini benim kadar gvensiz hissettiklerinden
phelenmek iin her trl nedene sahibim. Keyifsizlik ve sinirlilik
genelde paylalan duygulardr, am a sinirlilii paylam ak tek bana
strap ekenleri bir topluluk haline getirmez. Bizim yaadmz g
vensizlik, mterek davalarn, birleik cephelerin, dayanm a saflar
nn dokunduu kumatan deildir. Yenen darbeler kadar karlalan
frsatlar da kurbanlarn ya da talihlilerini rasgele seiyormu gibi g
rnmektedir; bu yzden de kurallara balanm dzenlilik, i frsatlar
yakalam aya geldiinde dezavantaj haline gelmekte, darbeden kam a
ya geldiinde de pek ie yaram am aktadr^
insanlar, baz teorisyenlerin iddia ettii gibi, rasyonel seimler
yapmaya gerekten de istekli olsalard, bu koullarda kolayca kurtula
mayacaklar insanlarla bir arada olm aktan ve ortaklklar kurmaktan
uzak dururlard. "Esnek ortam lar"a, ilerine yarad lde srdr
dkleri balara yatrm yapmay tercih ederlerdi. Rasyonellikleri on
lara gvenli ve kalc bir topluluk arzusuna kaplmamay tlerdi.
Dolaysyla da yaptklar rasyonel seim ler onlar, gvenli bir yere de
mirlemekten kanmay rasyonel seim meselesi haline getiren gn
m z dnyasnn gvensizliini imal etme iine gnlszce ve hibir
eyden phe duym akszn katlan suortaklan haline getirirdi. yle
bir noktaya ulam tr ki gvensizlik, artk hesap yapan bireyin rasyo
nel yetileri tm sadakatiyle onun hizmetine koulmaktadr.
Belirsiz Kesinlik
10. Alan Friedman, "W ithout structural changes, experts cautious on econom
growth", International H erald Tribne, 2-3 M ays 1998.
olarak, Uluslararas Para Fonunun "standart [M eksika'da daha nce
denenmi ve pek de cazip sonular yaratm am olan - Z.B.] reetesini,
yani ii karmalar, faiz oranlarnn ykseltilmesini ve yerel ekono
milerin uluslararas yatrm clara almasn gndeme getirdii"ni be
lirtiyordu. Bu tavsiyelerin yaptrmlarla pekitirilmi olduunu syle
meye gerek yok herhalde: Btn mali yardm paketleri bu reeteye
uymaya balanyordu. Harvard niversitesi'nden Jeffrey Sachs'a g
re, bu tutum yznden "Kore bir iflaslar dalgas altnda ve her [Do
u Asya - Z.B.] ekonomi[si] de isizlikteki m uazzam artla gl bir
darbe yemi grnyor". "Gr" bal altnda yazan Soren Ambro-
se, IHT ekonomi yazarlarnn benim sedikleri bildik tonla hi uyum a
yan bir biimde, yazsn "artk IMF'nin yol at zararlarla hesapla
mann zaman geldi" diyerek balyor ve Amerikal bir grup kilise li
derinin, IMF'nin faaliyetlerinin "bir kuan feda edilm esi"ni gerekti
rebilecei yolundaki szlerini onaylayarak alntlyor.11 Tanr'nn
kendisinden baka kim o kadar ileriyi grebilir ki?
IMF'nin genel m dr Michel Cam dessus, Le M onde'dan Babette
Stem 'le yapt bir syleide, ekonom ik gr sahiplerinin kendi y
netimindeki kuruma atfettii niyetleri onaylyor; bunlar vnlecek
eyler olarak sunuyor. "Sermaye hareketlerinin yntemli olarak libe
ralletirilmesi," diyor, "IMF'nin yeni misyonu olmaldr." Bu m isyo
nun baaryla yerine getirilmesi halinde ortaya kabilecek olaslklar
nefes kesici: "Dnyadaki btn tasarruflarn, kaynaklan daha iyi b
lmeyi mm kn klacak biim de bir araya toplanmas" sayesinde
yeni kalknma anslan yaratlm olacak; fakat bunun da "en yoksul
lkeleri majinalletirme" gibi bir riski beraberinde getireceini kabul
etm ek gerekecek ("daha zengin" lkelerdeki en yoksul kesimlerin ge
im artlar zerindeki olas etkilerden ise hi bahsedilm iyor). Yarat
lacak anslar, risklerden fazla: Cam dessus kan bakiyeye baktnda
imdiye kadar elde edilmi baanlardan ve gelecekte kazanlacak za
ferlerden gurur duyuyor: "Aslnda, bizler yzyl deitirdik," diye
balyor szlerini.12
Doru, yzyl deiti ya da deitirildi ve hl da deimekte. Fa
kat ne Camdessus ne de dnya apnda "sermaye hareketlerinin libe
11. S0ren Ambrose, "Challenging the IMF, intellectually and politically", Internatio
nal H erald Tribne, 29 Nisan 1996.
12. Michael Cam dessus'la sylei, Babette Stem , "Nous avons changd de sicle", Le
M onde, 24 Nisan 1998.
ralletirilmesi"ni savunan ve ven dierleri, bunun sonucunda gven
liin artaca gibi bir sz veriyor deiller; anahtar szckleri "effaf
lk" (hibir giz barndrm ayan ve piyasa ilem cilerinin hibir eyin d
nda tutulmad bir dnya anlam na geliyor) ve "esneklik" (tahmini
"ekonomik sonular"la -y an i, hisse sahiplerinin gelecek yl elde ede
cekleri krla- ilgili kayglar dnda hibir eyin piyasa ilemcilerinin
karar zgrln snrlandram ayacak olmas anlam na geliyor).
effaflk ve esneklik toplam kesinlie pek bir katkda bulunamaz; ol
sa olsa eylemlere elik eden kesinlikleri yeniden bltrrler ki k
resel mali serbestlikten yana olanlara bu kadar cazip grnmelerinin
nedepi de bu olsa gerek.
Leffaflk ve esneklik bazlar (gnll kreseller) iin daha fazla
kesinlik mutularken, dierleri (ispat vcut edem eyen yereller) iin
daha fazla belirsizlik dem ektirjeffafln savunucular ve savalar
pencere camndan deil, tek ynl aynalardan yana olan ideologlar
dr: Bir yanda rntgenciler iin bir cennet; te yanda, zaten fena halde
yetersiz olan savunm a m ekanizm alar haldeki ve istikbaldeki btn
mtecavizlerin ayann altna paspas edilmi olanlar iinse kendi ar
tan sefaletlerini seyredip dncelere dalm a ans. Esnekliin savunu
cular ve savalar herkes iin hareket zgrlnden deil, bazlar
varolmann cana can katan hafifliini yaarken geri kalanlarn kade
rin dayanlmaz eziciliine m aruz kalmalarndan; bazlar ortaya ka
cak kt sonulardan kanm a hakkna sahipken geri kalanlarn bu
sonulara katlanm a grevine sahip olm alarndan yanadrlaj effaflk
ve esneklik koyudan son tahlilde gemisini yrtenlerin, onlar kadar
kendine gvenecek durum da olm ayan bakalarnn geri kalan mte
vaz seenekler arasnda seim yapm aya ya da hibir seenek kalma
dnda da kaderlerine raz olm aya zorlandklar koullan kontrol al
tnda tutm alanyla ilgilidir. Bu koyutlar, aynann effaf tarafnda yer
alanlann hareket etme hzn hibir eyin azaltm am asn (buna izin
verilmemesini ya da bu yasa dikkate alm ayanlann yaatlmamasn)
gerektirir. Dnyann "esneklii", hareket halinde olanlar iin tekinsiz
biimde kafa yapc bir uua benzerken, yerinde kalm aya zorlananla-
n n bak asndan yldrc bir gereklikten baka bir ey deildir.
Bu koyutlar ve ayn zam anda hem yanstp hem de glendirdikle
ri basklar, giderek, yeni bir toplum-ii ve toplumlar-aras kutupla
mann en nemli etkenleri haline gelm ektedir.13 Kontrol etme ile
13. Bu noktay u kitabm da enine boyuna ele aldm: Globalization: The Humar
kontrol edilm e arasndaki; etkileim koullarn biim lendirm e ile on
lar tarafndan biim lendirilm e arasndaki; "bir ey iin" eyleme ge
mek ile "bir ey yznden" davranm ak arasndaki; baarya ulama
nn hemen hemen kesin olduu hedeflerin peine dm ek ile btny
le hibir uyanda bulunmakszn deien bilinm eyen deikenlerden
oluan bir durum da giriilen savunm a eylemleri arasndaki btn far
k yaratan ey, hareket genilii ve hzdr.
Yine de asl mesele u: Bireysel varoluun haritas bir ekici, bir
de itici kutup arasnda kanldnda ve bu sreklilik ekseni zerinde
tahsis edilen mevki ne sabit ne de yeterince garanti altna alnm ol
duunda, bulunulabilecek m evkilerin hibiri ruh huzuru salayacak
derecede bir kesinlik sunamaz. "En tepeye km olma"nn keyfinin,
en alttaki dehetin farkndalyla -k i bu farkndaln, en mutlu an
larda bile rtbas edilm esi zordur- zehirlenmemesi m m kn deildir;
zaten hibir an nihai hedefe ulamann -"m eseleyi bir kerede ve tama
men halletm e"nin- verdii katksz bir saadet hissi iinde yaanamaz.
Sreklilik eksenine yerletirilm i )Oan herkesin iinde bulunduu
koullar bunlardr gerekten de - yaadm z kresel dereglasyon
gnlerinde belki her zamankinden de fazla, iinde bulunduklan zor
durum, yaanan zgven ya da teslimiyet, m it ya da mitsizlik, g
ven ya da gvensizlik, sevin ya da kinizm, m orallilik ya da moralsiz
lik derecesi konusunda farkllklar gsterebilir, am a aralanndaki fark
lar akkandr. adalanm zn en um ursam azlan bile ayklk anla-
nnda acyla bunun farkna vanrlar. Bu yzden eylem lerin sonulan
ve etkilerinin sresi hakkndaki belirsizlik, en tepeden en alta kadar
her konuma gre deise de, "st-belirsizlik" -y a n i kiinin makul bir
biimde kendisine ait olduunu iddia edebilecei kesinliin derecesi
hakkndaki belirsizlik- tarafndan (yine en tepeden en aaya) id
detlendirilir.
Belirsizlik koullan altnda yaam ak ve hareket etm ek zorunda ol
mak yeni bir ey deildir phesiz. Yine de m odem tarih, hayat denk
lemindeki saylan giderek artan bilinmeyen deikenlerin deerini
saptamaya ynelik kararl (ve bazen de baanl olmu) abalara sahne
olmutur. Sanki M ichel Crozier'nin klasik incelemesi The Bureaucra-
tic Phenomenorida (Brokrasi Olgusu) dile getirilen kural izler gibi,
iyice meum belirsizliin tarafna atlm olan insan gruplan ve kate-
Emniyetsiz Emniyet
17. John Carroll, Ego and Soul: The M odern West in Search o f M eaning (Londra
H arper Collins, 1998), s. 1.
len deer - hatta, olm azsa olmaz bir deer haline getiren ey ite bu
muammayd.
tnsanm kltrel yaratclnn, bu muammay zmeye ya da m u
ammann zlm olduu izlenimini verip lmn glgesinde sr
drlen hayat yaanr hale getirm eye urarken tek tek ya da hep
birlikte kulland bir dizi strateji varcfiT]
En belirgin strateji, Cornelius Castoriadisin sevdii terminolojiyi
kullanacak olursak, aikr bir ekilde yaderk'ii [heteronomous]. Bu
strateji geip giden zaman dnyasn sonsuzluun bitimsizlii iinde
ki geici bir k aksi; insann aslolana, yani sonsuz hayata hazrlan
m ak iin bir geceliine kald, yol stndeki bir han olarak sunar. Ne
var zaman ne de ayrl an gezginin kendi seimidir; aadaki
dnyaya kimse kendi seimiyle gnderilm i deildir ve yine kendi se
imleri olmayan bir zaman geldiinde herkes ayrlacaktr. Var ve
ayrl tarifelerini gezginler yapm am tr ve onu deitirm ek iin ya
pabilecekleri hibir ey yoktur; yolcularn, hayat haclarnn tarifele
rin yaplmasnda hibir sz hakk olm ad dzen de insan yapm de
ildir. Ancak m eselenin can alc noktas, ne kadar fani olursa olsun
hayatn, lmden sonra gelen sonsuz varolu iin ok nemli sonu
lar dourmasdr. Hayatn iinde u ya da bu ey bize acayip, berbat
ya da dpedz iren grnebilir - am a her ey ille de, bak alan
ve zihin yaplar dnyevi ilerle snrl kalm olanlara grnd gibi
olmak zorunda deildir; burada yaanan m utluluun bedeli sonsuz s
trap olabilecei gibi fani dnyada yaanan sefaletin dl de sonsuz
saadet olabilir. nsan, verilmi olan hkmlere, neyi emrettiklerini
iyice anlam aya almakszn ya da onlann byle olm asna neden
olan niyetlere nfuz etm eye alm akszn uymaldr.
Yaderk stratejinin bir dizi nemli avantaj vardr. nsann hayat bi
imleri arasnda bu kadar yaygnlk kazanm asnn nedeni budur belki
de. Bu strateji, "insan ruhunun temel bileenleri zerinde oynar",18 ne
de olsa. Birincisi, ac ilacn acsn alr bu strateji: lm, len kiinin
kabahati deildir, tpk doumun onun erdemi olm ad gibi. Kii ne
balang ne de son karsnda kiisel sorum luluk tamaz, bu yzden
de bunlan ihmal etti diye kendisine eziyet etmesi gerekmez. kincisi,
bu strateji sknt verici seme emrinin yerine onun kadar sinir bozucu
olmayan kurallara uym a buyruunu geirir. ncs yaderk zm,
18. Bkz. Cornelius Castoriadis, "Pouvoir, politique, autonom ie, Le M onde M orce
(Paris: Seuil, 1990), s. 129.
tanm gerei btn testlere ve deneylere kapal olduu iin, yanl ya
da yanltc olduunun kantlanmas mmkn deildir; bu yzden de
verdii em irler onu daha yakndan inceleme ynndeki her trl giri
imin gzn daha en batan korkutur, ileride duyulabilecek gnl
bulandrc pheleri savuturur ve insan bo eylere gvenmi olma
nn getirebilecei sululuk duygusundan m uaf tutar. Yaderk strateji,
her trl meydan okum aya ve itiraza kar kendini, akla gelebilecek
btn alternatiflerden daha fazla korur; neredeyse rtlemez ve
eletiriden m uaf olm aya btn alternatifler arasnda bir tek o yaklar.
B ir baka strateji yaderklii zerklikle birletirir; biraz hantal bir
tanm kullanarak, buna yaderk/zerk strateji diyebiliriz. Bu stratejinin
zaman modernliin geliiyle, ounlukla dini biim iinde kurumsal
lam saf yaderk stratejinin sunduu garantiler, uucu, seyyar bir
dnyada uucu, seyyar bir hayat yaam a deneyimi ile gittike daha tiz
ve ahenksiz bir ses kararak sarslm aya balad zaman gelmitir.
Yukarlardaki ylmak bilm ez glere ve onlarn tem yiz kabul etmez
hkmlerine, tek seferlik yaratl edim ine ve vahyin tek seferlik ina
yetine bavurmann ikna edici gc, byk lde, grnte atl,
tekrara dayal ve tekdze bir varolu srdrlmesinden geliyordu; bu
tr bir hayat deneyim i, frtnal ve istikrarsz m odem dnyann (yani,
bir yandan geip geride brakt yollan skp atarken bir yandan da
ileri doru yeni uzantlar karan, hep deiim halindeki, srekli "mo
dernleen" bir dnyann) pek inandnc klamayaca bir fikir olan e
yann dzeninin nceden belirlenmi olmas fikriyle gayet iyi uyuu
yordu. Miras alnm ya da renilm i kurallar yeterli olmaktan k
mt ve vahyedilmi ya da baka bir ekilde ulalm bilgelik ile da
ha nce eine rastlanmam, haritas kanlm am durum lann karma
kl arasnda genileyen mesafe ancak insanlann kendi yapacaklan
seim lerle -tehlikeli, hatta kum an andran hamlelerle, eksik bilgi sa
hibi olarak ve kacak sonular konusunda hibir kesinlie sahip ol
makszn alnacak kararlarla-doldurulabilirdi.
Yaderk bir stratejiden yaderk/zerk bir stratejiye gemeyi nere
deyse kanlm az bir sonu haline getiren koullar bunlard ite. An
cak yeni strateji, nceline oranla ok daha az m onolitik ve ok daha
az tutunumlu kt.
Yeni, m odem strateji bir adan yaderkti: M odem ncesi nceli
gibi o da her fani bireysel hayatn o daha ortaya km adan nce olu
mu ve yok olup gitikten sonra da srecek olan bir varlk zinciri iine
nceden belirlenmi bir biim de dahil edilm esine dayanyordu. Mo
dem zamanlarn bu tr daha byk ve daha uzun sren totaliteleri na
diren ilahi, insanst bir yaptrm gcne sahip olabiliyorlard; ancak
dnyaya giri ve kn can skc muammas sz konusu olduunda
bu pek nemli deildi, nk bu gize bireysel hayata anlam veren ma
kul bir zm retmek, bu tr som lar balarna bela olan ve kendi bi
reysel seimlerinin ve dolaysyla sorumluluklarnn snrlarn dikka
te deer oranda daraltan kiilerin harc deildi hl. M odem ncesi
salt yaderk stratejide olduu gibi burada da, kaderi kucaklayp benim
semekten ve aslnda temel hatlar kalc bir totaliteye mensup olmak
tarafndan nceden belirlenmi fani bir hayat srm ekten te pek bir
ey kalmyordu bireye. A m a m odem strateji ayn zam anda zerkti de,
zira sz konusu totalitelerin insanlar tarafndan yaratldm ayan be
yan ortaya koyuyordu; stelik, uzun sreli totalitenin her bir yesi ta
rafndan seilen hayat gzergh ile bu totalitenin sresinin karlkl
olarak birbirlerine baml olduklarn net bir ekilde gzler nne se
riyordu. Seilmemi kader bireysel hayatn anlam sz ksaln iptal
edip onu sonsuzlua balyordu; ama bu ba srekli klan ve bireysel
lm etkili bir biimde amay salayan ey, sz konusu kaderin bi
linli olarak ve hevesle kabul edilmesi ve sonra da onun at yolun
iradi olarak ve evkle izlenmesiydi.
Barndrd btn o yaderklik kalntlarna ramen, yeni strateji
de birey bir fail, hem de ok nemli bir fail durumundayd. Kalc bir
totaliteye, kiinin kendi seimi olmayan bir ortam a mensup olmak,
teki trl ksa ve anlam sz olacak bireysel hayata anlam veren bir
ey olarak grlyor, am a bireylerin kendileri gereken abay gster
medikleri takdirde bu belirlenim eksik kalyordu; kendi hayatna, to-
taliteyi gerekten kalc klacak ve anlam verme ilevini yapabilecek
hale getirecek bir yrnge vermek bireyin kendi greviydi artk. Bire
yin eylemlerine, nceden belirlenm i bir gzergh izlemeye ve bu
gzerghn koyduu hayat kurallarna uym aya yklenen nem byle-
ce kkl bir biimde artrlm oluyordu; mesele artk sadece lm
den sonra dllendirilme ya da cezalandrlma, m ahkmiyete ya da
kurtulua ulama meselesi deil, kiinin aslnda ondan esirgenen a-
kmlk ansndan yararlanmas, anlamsz ve bo deil anlaml ve doyu
rucu bir hayat teminat almas meselesiydi.
Bu stratejiye iyi uyan totaliteler arasndan ikisi ne kyordu:
M illet ve aile.
M illet imgelemi, baka ok az modem icatta grlen bir ey yapa
rak, zorunlulukla seimi, var olm akla yapmay, lm szlkle lml
hayat, kalclkla geicilii birbirlerine tam olarak uydurdu. M odem
milliyetiliin en szn saknmaz vaizlerinin, mesela Fichte ya da
Barresnin srarla vurguladklar gibi, bir Alman'n hayat anlamn
Almanlndan alr, tpk bir Fransz'n hayatnn Franszl sayesin
de anlaml olmas gibi. Bu anlam, insann Alman ya da Fransz do
mas eklindeki nceden verilmi anstan ibarettir, am a yine de bu an
lamn kranla benim senm esi, aziz tutulmas, vlmesi ve sevgiyle
ilenmesi gerekir nk bu anlam hayat suyunu, canlln ve esnek
liini kitlesel olarak ve tekrar tekrar, kuaktan kuaa benim senm ek
ten, aziz tutulmaktan ve ilenmekten alr. Alman olmak, Alman hali
ne gelm ek ve A lm anln doasnda olduu ekilde davranm ak de
mektir; Fransz olm ak, Fransz haline gelm ek ve Fransz gibi davran
mak demektir. Bylece geicilik ve kalclk i ie geer. Bireysel
lm lln samal, btn lml hayatlarn katkda bulunduu
m illetin lmszl sayesinde artk baa bela olm aktan kar. M illet
oluun miras alman lm szl lml hayat anlam la donatr, ama
bu lmszln idam e ettirilmesi lmllerin eylem lerine fazladan
bir aknlk deeri verir. lm l varlklara kendi bireysel lmlerin
den sonra da yaayp sonsuzlua girme ansn sunan ey milettir; fa
kat bu ans yakalamann, kendi hayatn milletin hayatta kalmasna
ve refahna adamaktan baka yolu yoktur.
M odem zam anlara dam gasn vuran millet ina etm e hamlesinin,
blgesel temelli ve dorudan ulalabilen cem aat ve gelenekleri eritip
kaynatrarak blgelerst ve uzak, hayali varlklar haline getirm e a
basnn, artk takatini yitirip iktidarszlaan m odem ncesine zg ya
derk strateji yerine m odem koullara daha uygun ve en etkili nedenle
rinden biri olan m odem ruha daha uyumlu yeni bir strateji geirmek
gibi acil bir ihtiya iinde olduunu tahmin edebiliriz. Soyut -h a y a li-
totaliteler olarak m illetler bu tarife gayet iyi uyuyorlard; M illetlerin
imgesi dolaysz, yz yze ve kiisel deneyim dnyasnn yukarlarn
da salnyordu, bu yzden de bireylerst bir doas olduu konusun
da phe duyulamazd. M illetlerin imgelemi, tek tek yelerinin lm
llne kar simgelerin zam anan srekliliini kullanabiliyordu.
lmlln farknda olm ann beraberinde getirmesi kanlmaz
olan fiziksel harabiyete kar nleyici bir tedavi olarak, m illetin her
bireye ulaabilm e gibi nemli bir avantaj vard; bunun iin hibir
zel yetenee, olaanst abaya, vizyon geniliine ya da zihin g
cne gerek yoktu; her insann ister istem ez ulaabilecei en sradan
kaynaklar yetiyor da artyordu bile. M illet-yoluyla-lm szlk, kah-
ram anlann ya da dier srad, herkesten farkl ve herkesten yce
ahsiyetlerin deil sradan halkn boyuna gre kesilmi bir kumat.
Bu ilacn etkili olabilm esi iin cretkrlk deil uyum luluk; standart
lan ykmak deil onlara itaat etmek; yeni yollar am ak deil snrlara
riayet etm ek gerekiyordu. Dolaysyla, herkesin tekrar tekrar ve s
rekli olarak kullanaca popler ve poplist bir ilat bu. Ayn avan
taj, modern yaderk/zerk stratejinin odak noktasndaki bir dier tota-
liteye, aileye de ayncalk tanyordu.
Aile, geicilik ile kalclk, bireysel lm llk ile kolektif lm
szlk arasndaki tipik m odem diyalektii, milletin sergileyebildiin-
den ok daha net bir biimde sergiler, insan varoluunun baa bela
olacak lde elikili btn ynleri -lm l ile lm sz, yapma ile
ac ekme, belirleme ile belirlenme, yaratlm a ile yaratm a-, en canl
biimde aile kurumu iinde kar karya gelir ve hi bitmeyen kar
lkl koruma ve yeniden canlandrm a oyununa girer. Herkes bir aileye
doar ve herkes bir aile yaratm aya katlabilir (katlmaldr, katlmaya
anlr). Kiinin rn olduu aile ile kendi yarataca aile, iinde
banndrd ve banndraca her bireyin doum undan nce ve yoko-
lup gitmesinden sonra da hayatta kalacak uzun bir akrabalk/yaknlk
zincirindeki balant noktalardr; am a bu zincirin dayankl olabilm e
si iin her bireyin ona heyecanla katkda bulunmas gerekir. Ailede
lmllerin yapp ettikleriyle kotanlan lm szlk tiyatrosu, herke
sin seyretmesi ve gsteride yer almas iin sahneye konur.
Ebeveynlie, evlatlara ve aile srekliine gsterilen m odem ilgiyi
ekonomik kayglarla, zellikle de miras kayglanyla aklayan yaygn
yaklam, hedefi bir hayli skalam aktadr ya da olsa olsa, bu hikye
nin sadece bir parasdr. B ir kere bunun tam tersi dorudur: Zengin
lik ve onunla birlikte gelen im tiyaz ve haklann ncelikle aileleyle ve
miras hakkyla ilgili bir mesele olm asna daha ok m odem ncesi ve
kapitalizm ncesi toplum da rastlanyordu. D em ek ki ecereler kart
mak, akrabalk bana ok nem verm ek ve yeni kurulacak akrabalk
larda belli standartlan gzetm ek -zam an aabilm eyi aile mirasna
balayan balca kesim ler o la n - aristokrasinin ve tccar snfn st ta
bakasnn kaygsyd. M odernliin geliiyle birlikte, ailenin bireyin
hayatndaki merkezilii deyim yerindeyse dem okratikletirildi; gele
cek kuaklara aktanlacak bir aile serveti olsun olm asn her bir bireye
hitap eden kltrel bir kural haline geldi. Aile servetinin de buna ko
ut olarak demokratiklemesi hibir zaman sz konusu olmadna
gre, bu ok nemli deiimde ekonom ik kayglar byk bir rol oyna
m olamaz.
Aileye verilen yeni nemi ve zellikle de evlilikte sadakat, anne-
baba sevgisi ve ocuk bakm (ve hayatn zellikle hassas ve zen is
teyen bir aamas olarak ocukluun kendisi) gibi kltrel kurgularn
modern toplumun btn snflarna yaylmasn aklayan baka bir
ey olmaldr. Bu baka ey de, ok byk olaslkla, lm l hayata
lm sz anlam yklem eye yarayan modern ncesi aralarn gayet ba
riz iflas karsnda, aileye den yeni rold. Sonsuzlua gtren di
er kprler artk kullanlmaz, kulanlamaz hale gelince, daha nce
hibir zaman tamas beklenm eyen bir yk tam a sras aileye gel
di. Kendilerinden nce benzer bir karar vermi olan bakalar sayesin
de dnyaya gelm i olan bireylerin, "bir aile kurarak", onlar ldkten
sonra da var olmay srdrecek olan dnyada kalc bir iz brakmay
ciddi ciddi dnebileceklerine inanlyordu artk.
Hem millet hem de aile bireysel lmlln verdii ezaya getiri
len ko lektif zmlerdir. kisi de benzer bir mesaj verirler: Ne kadar
ksa olursa olsun, hayatm, benden (ve benim gibi btn dier birey
lerden) daha byk olan, benden nce gelen ve ne kadar uzun yaar
sam yaayaym ben mrm tamam ladktan sonra da srecek bir var
ln kalclna az da olsa katkda bulunmusa, bo ya da anlamsz
gememi demektir; lml hayata lmsz bir rol baheden ey, ite
bu katkdr. Bu mesaj bir kere iletildikten sonra, "ben ldkten sonra
ne olur?" sorusu kulaa eskisi kadar m eum gelmez: Ben leceim,
am a milletim, ailem srecek; ksm en de paym a deni yaptm iin
srecek. lm llm elimi bile kprdatmadan kabullenmek yeri
ne, onun zerine km ak iin bir ey (i olsun beri gelsin kbilinden
bir ey deil, gerekten nemli bir ey) yaptm. Kendi bireysel lm
llm bir kolektif lm szlk arac haline getirdim. ldmde
ardmda bir ey brakacam ve bu ey de benim gelip geici varolu
umdan daha byk ve daha nem li bir eyin hayatta kalmas (kimbi-
lir belki de gerekten sonsuza kadar srmesi) olacak.
Yaderk/zerk strateji kiinin kendi lmllnn farknda olm a
snn getirebilecei ykc etkileri, hayatn anlamn lmsz olduu
umulan kolektivitelere kaydrarak ve bireylerin lml hayatlarn
kolektif lm szlk retimi iine dahil ederek savuturuyordu. Birey,
yaps gerei yaralanm aya ak lme-doru-yaamn samalyla
baa km aya alm ann getirdii iddetli straptan korunmu olu
yordu. Onmaz biim de krlgan, emniyetsiz kiisel varoluun rkt
c hakikati, yadsnm asa da karartlm; bunun neden olabilecei zarar
ise telafi edici bir meguliyetle, yani grubun em niyetiyle megul ol
makla, ortadan kaldrlm olm asa da snrlanm oluyordu. Kiinin
leceinin farknda olmasnn yaratt korkular, en azndan ksmen,
kendisinden daha byk totalitelerin varolusal emniyeti iin duyulan
kayglara ynlendiriliyordu; ne kadar ksa ve krlgan olursa olsun bi
reysel hayatn anlam, lml bireylerin tersine, gerekten lm
yenm e gibi bir ans olan bu totalitelerden karlyordu.
Ancak artk lm szl peylem ek yle dursun, em niyetli bile
grnmeyen bu btnlkler de yava yava ve amansz bir biimde
paralanm akta ve bu yzden de anlam verici glerinin byk ksm
n, belki de hepsini yitirmektedirler.
M odernlik, douunda, lm akn (ve yaderk) anlam ndan m ah
rum brakmt. Ancak u an iinde bulunduu aam aya gelirken, l
mn komnal anlam n da yadsd ve bylece yaderk/zerk stratejinin
yaayabilirliini tketti/D urkheim , Tann'nn en batan beri klk de
itirmi cem aatten te br ey olmadn iddia ediyordu; am a -iste r
byk olsun ister kk, ister hayali olsun ister elle tu tu lu r- artk ce-
maat, Tann'y oynayam ayacak kadajzayftr. Kendisi de yaralanabi
lir, dzensiz veT)riz BimdeTsa mrl olunca, sonsuz olduunu
iddia edip de herhangi bir kimseyi ikna edebilmesi imknszdr. lm
ancak imdi tam anlam yla ve gerekten anlam sz bir hal alm a yolun
dadr. Robert Johnson'm yorumuna gre lm, sadece bildiim iz ek
liyle bireysel hayatn sonu olarak grijlmektedir. Baz dini liderler de
bunu gayet pervaszca kabul ediyorlarjvlesela, Boston'daki Beth Isra-
el Hastanesinin dini hizm etler m dr Haham Terry Bard "l l
dr," diyor.19 A lbert Cam us'nn Yabanc's nsezisiyle bu durumu ve
bu durumun yol at her eyi grmt. Son kertede bu dnyada he
pimizin yalnz olduunu ve hayatn -h ib ir kalnt kalm am acasna ha
yatn tam am nn- lm le sona erdiini biliyordu; artk lm l birey
ile "evrenin m fik kaytszl"20 arasnda duran hibir ey yoktur.
(F anilik ile sonsuzluk arasnda kolektif olarak ina edilmi olan kpr
ler kullanlmaz hale gelm itir ve birey kendi katksz varolusal em
niyetsizliiyle kar kanya kalmtr. imdi ondan bu durumun so
nularyla kendi kendine baa kmas beklenmektedir,-'
"Paralarnn toplam ndan daha byk olan btnler"den medet
19. Robert Johnson, D eath Work (Pacific Grove: Brooks/Cole, 1999), s. 153.
20. Bkz. Albert Camus, "Reflections on the Guillotine", Resistance, Rebellion and
Death iinde (New York: Knopf, 1969).
um m ak anlam szdr - bir zamanlarn kaya gibi totaliteleri artk birey
lerin hayatlar kadar emniyetsiz ve lml grnmektedir. Onlar da
gelir ve giderler, kaldklar srece de yerlerine hibir zaman emniyetli
biim de yerlemi grnmezler; kendilerinden ve iinde bulunduklar
durumun iyi ynlerinden emin deillerdir, gelecekten bihaberdirler
ve gvenleri yoktur. mrleri yllarla deil gnlerle saylyor gibidir,
tepelerine "son kullanma" tarihi ve "evde dondurulm aya uygun deil
dir" uyanlar yaptnlm tr sanki. nsann sonsuzluk fikrini elde ede
cei eyler olm adklan ise kesindir...
M illetler, bir zam anlar srekli yaam garantisi saylan devletlerin
siyasi egemenliklerinin sunduu snakta em niyet iinde deildir ar
tk. Bu egem enlik de artk eskisi gibi deildir; kendine yeterliliin
ekonomik, askeri ve kltrel dayanaklan ve bir zam anlar onun temel
direi olan otari tek tek ve hep birlikte paralanm tr; egemenlik
koltuk denekleri ile yrm ektedir - sakat bacaklanyla yalpalaya yal-
palaya bir zindelik testinden brne gidip durm akta ve hibirinden
geememektedir. Devlet otoriteleri sorum luluklan altndaki insanla-
n n emniyetini garanti etm eye m uktedir ve istekliymi gibi bile yap
myorlar. H er kanattan siyasetiler rekabet gc, verimlilik ve esnek
liin kat isterleri karsnda kolektif em niyet alan oluturmak "gibi
bir lksmz olm ad"m ak ak sylemekte. Siyasetiler tebalan-
nn srd hayatlann dnyevi erevesini m odernletirmeyi vaat
ederler, am a bu vaatler daha fazla belirsizlik, daha derin bir gvensiz
lik ve kaderin darbelerine kar daha az garanti dem ektir aslnda.
Eric Hobsbawm bir yazsnda eitsiz ve ezam ansz kreselleme
srelerinin genel sonulann yle toparlyordu: "Kresel ekonom i
nin temel yaps, dnyann siyasi yapsndan gittike kopuyor ve onun
snrlan zerinden geiyor." Bunun ulus-devletlerin kimlik ina edici
potansiyeli iin yarataca yanklar dev boyutlardadr: "Topraa ve
iktidara sahip olan devletin tersine, 'millet'in dier unsurlar ekonom i
nin kresellii tarafndan ayaklar altna alnabilir ve kolayca alnm ak
tadr. Etnilik ve dil bunun iki bariz rneidir. D evlet iktidann ve zor
lam a gcn ekip aln, bunlarn grece nemsizlikleri aka ortaya
kacaktr."21
Devlet gittike daha fazla ayan kaybettike, devlet szcleri de
devletin kendine yeterlilii, sadece kendi kaynaklanna dayanmas,
kazanlar ve kayplar arasnda kendi dengesini oluturmas -ksacas,
21. Eric Hobsbawm , "The Nation and Globalization", Constellations, 1/1998, s. 4-5.
kiinin kendi ayaklan zerinde durm as- gereini ve grevini gittike
daha fazla dile getiriyorlar. Pierre-Andre T aguieffin fikirlerini yo
rumlayan Bem ard Cassen'in dedii gibi, toplumsal dayanm alarn ve
onlarla birlikte "bireysel hayatn tesi"ne uzanan "sonsuzluk yapla
n m hoyrata sklp atlmas "bireyi kendi kanlmaz yokoluun-
dan duyduu korkuyla ba baa" brakm tr.22 Kresel serbest ticare
te giden yolun bir yerlerinde milli cemaatin anlam verici ilevi orta
dan kalkm ve bireyler kendi yaralann kendileri sarm aya ve korku-
lann bir keye ekilerek tek balarna gidermeye terk edilmilerdir.
Bugnlerde aile de daha iyi bir durum da deil; insann kendi yara
lanabilir ve geici olduu kabul edilen varoluuyla dem ir atabilecei
emniyet verici, kalc bir limandan baka her eyi getiriyor akla. Ba
latmas kadar bitirmesi de, kurmas kadar ykmas da kolay olan aile
nin, onu meydana getirenlerden daha uzun sreceine gvenilem iyor
artk. Sonsuzlua uzanan bu kpr de zerinde yryen insanlar ka
dar krlgan - hatta belki onlardan daha ksa mrl. rem e ilevin
den kurtulan cinsel birliktelik, doann devam lla alan kaps, ce
m aat ina etmekte kullanlan bir ara ve yalnzlktan km ann bir yo
lu olmaktan ok, yalnz duyum -toplaycm n hayatnn blnd, bir
birini takip eden epizotlar iinde dier duyum larla birlikte annda t
ketilecek haz verici ama ksa bir duyum dan ibaret. Bireyler, ocuklu
un ilk dnem lerinden itibaren geni kesim lerce paylalan deneyim
lerden, ailenin kendi m rlerinden daha uzun srecei bahsinin kay
bedildiini reniyorlar. Evlilikteki her iki taraf da m emnun olduu
srece (daha uzun deil) srmesi beklenen bir aileye, ciddi ciddi bi
reysel lm lln rktc ve acm asz gcn yenm ek iin bavu
rulacak strateji m uamelesi yapmak pek m mkn deildir.
G e-m odem ya da postm odem gnll yalnzlarn bireysel mem
nuniyetten uzun srecek herhangi bir eye kar duyduklar heyecan
yitirdiklerini sylemiyoruz; ge-m odem ya da postm odem kader-
kurban-yalnzlann, kefe ktklar dnyada, duyduklan tutkuyu ger
eki, abalann da inandnc klacak ok az ey ve uzun mrlle
duyulan gvenin depolanaca ok az gvenli snak bulabileceini
22. Bkz. Bem ard Cassen, "La nation contre le nationalisme", Le M onde diplomati
que, M art 1998, s. 9. Cassen ayrca Emmanuel Todd'un L Illusion economique; Essai sur
la stagnation des societes developpees (Paris: Gallimard, 1998) adl kitabndan da "ko
lektif inanlarda 'uzun vade'nin artk hibir anlam yok m invalinde bir alnt yapyor. Ki
ilerin, toplum lann ve ekonom ilerin hayatlar tam am en "ksa vadeli" perspektife yazl
maktadr.
sylyoruz. Fakat bu, ister seim rn ister seilmemi, istenmemi
bir durum olsun, ge-modem ya da postm odem bireylerin hayat stra
tejisi iin yol at sonular byk lde ayndr. John Carroll'n ge
enlerde, Jung'un tanrlar bir kez ldrldkten sonra hastalk olarak
tekrar dom aya tenedirler diyen nl szn anarak syledii gibi,
nansz insanlar yaptklarna ve yaam a biimlerine anlam verebilmek iin
kendine dnk zorlanmalar, depresyonlar, endieler -m o d em hastalk formu
olarak "psikopatoloji"- iinde kapana kslm olduklarn greceklerdir. Zaten
"psikopatoloji" teriminin kendisi Greke aslnda ruhun strab anlamna gelir,
am a modem kullanmda ruh atlp yerine kiilik, daha dorusu ego geirilmitir.'''
24. Theodor W. Adom o, M inim a M oralia: Reflections fro m D am aged Life, ev. E.
N. Jephcott (Londra: Verso, 1991), s. 65; Trkesi: M inim a Moralia: Sakatlanm Ya
am dan Yansmalar, ev. O. Koak-A. Doukan (stanbul: M etis, 1998), s. 67-68.
denlerle ldn" ilan ediyorlar gururla: zerk stratejinin ufkunda,
sadece benliin grevlerini ihmal etmesi yznden sona eren bylesi
bir hayat anlay var; bylece bedene gsterilen zeni merkezine yer
letiren kendine yeterli ve benlik odakl yaam politikas, yeterli bir
hayat anlam kayna haline gelebilir gerekten. zerinde durulmas
gereken bu kadar ok ara varken, kim am alan incelemekle vakit
harcayabilir ki?
D ecca Aitkenhead'den rendiim ize gre, "her hafta Britanya'
daki kulplerde 6000, dier kulplerde de daha binlerce Kilo Gzc
s* toplanyor"mu. Zam anm zn ruhuna gre "herhangi bir kimse
nin bana gelebilecek en nemli eyin biraz kilo almak" olduunu
(Titanik filminin yldz K ate W inslett Britanya'daki bulvar gazetele
rinde filmdeki performansnn parlakl yznden deil, kendine
bakmay affedilmez bir biim de ihmal edip "kilo ald" iin okurla-
n n dikkatine sunuluyordu) kefeden Aitkenhead, Kilo Gzcleri'nin
toplandklannda ne yaptklann kendi gzleriyle grmeye karar ver
mi. Ve unlan grm:
Liderimiz kendi hikyesini anlatyor. Panoya aslm o hafif tombul kadn
resminin ona ait olduunu kefediyoruz! nanlmaz! Ve bunu hepimiz yapabili
riz. Kadnlardan biri buraya her hafta geliyor, son bir kilo fazlasn vermek iin
savayor; imdiye kadar 11 kilo vermi olmas hi nemli deil, hl sava
yor! Liderimiz hayranlktan kendinden geiyor. Bunun nasl bir ey olduunu
biliyor. Epey bir "ruh aratrmas" yaplacak, ama sonuta "tart aletleri iin ya
ayacaz" ve onlarn zerine sanki "cennet"e gider gibi kacaz... [lk harfle
ri ister byk yazlsn ister kk, kilo gzcleri arasnda] ok aznn nemsen-
meye deer bir kilo fazlas var, ama aslnda ilgin olabilecek hayatlarn o tke
tici fanteziyle, tartda iki kilo daha az km a fantezisiyle bir eziyet haline getiri
yorlar.
* "Kilosuna dikkat edenler, rejim yapanlar" anlam na gelen weight w atcher szn
arm alann korum ak iin byle evirm eyi tercih ettim, (.n.)
25. Decca Aitkenhead, "Fat is always a fem inist issue", The Guardian, 23 Oca
1998.
lem bir srpriz dorusu; mesele hakknda bu kadar kavrayl dn
celer gelitirdikten sonra Aitkenhead'in "kayglanmay kesm enin hi
de "basit bir zm" olmadn anlamas gerekirdi: Bu kilo taknt
snda zaten btn mesele kayglanm ak zorunda olmamz... Kaygla
nacak bir eye', ama ylesine bir eye deil, saptanabilir, elle tutulur
bir eye -h i deilse kendi eriim ve g alanmz iinde olduunu ta
hayyl edebileceim iz bir eye, "hakknda bir eyler yapabilecei
miz" bir ey e- sahip olmak zorundayz.
Bizi vesveseli ve kaygl klan varolusal korku, katksz ve ham
biimi iinde, baa klmaz, yola getirilmez ve bu yzden de gten
drc bir eydir. Bu korkun hakikati bastrm ann tek yolu, o b
yk, bunaltc korkuyu daha kk ve baa klabilir paralara bl
mek - hakknda hibir ey yapam ayacam z byk meseleyi baar
may umabileceim iz bir kk, "pratik" grevler kmesi haline sok
maktr. Skp atlam ayan korkuyu en iyi, savalabilecek bir dert
hakknda kayglanp halletmek iin "bir eyler yapmak" teskin eder.
Bu ihtiya gz nnde bulundurulduunda, imanlk kolektif bir l
gnlktan ok Tanr'nn bahettii bir armaan gibi grnr. Bu bir
kendini aldatm a olabilir (yledir de: ne kadar kilo ve gram kaybeder
sek kaybedelim uurum kapanmayacaktr), ama insan kendini aldat
may srdrd srece hi deilse yaam aya -h e m de bir am ala ya
amaya, yani anlaml bir hayat yaam aya- devam edebilir.
imanlk, yalnzln dehetini kk am a zam an alc ve kafa
megul edici kayglar denizine batrp bom ak iin ksz kalm ben
liin kendi kendine verebilecei "pratik grevler" ailesine dahil so
runlardan yalnzca biridir. A m a iyi seilmi, btn ailenin en nemli
zelliklerini aa karan bir numunedir. Beden zerinde odaklanr;
tam olarak hedefin zerinde olmasa bile en azndan hedefe yakn bir
yerde kalr; ne de olsa, kiisel emniyetle ilgili btn saplantl kayg
larn temelinde yatan varolusal korkuyu, bedenin lmll, aman
sz ve durdurulam az bir biim de hilie batmas besler. Bedenin b
tnl ve shhati iin kayglanmak, aslnda ne kadar eitli grnr
se grnsn, bu tr btn saplantlarn tek ortak paydasdr. Bu kayg
dnyay, onda ikam et eden insanlar da dahil olm ak zere, genellikle
hakknda konuulamad halde her yerde karm za kabilecek olan
belirsiz tehlikelerin kayna olarak kurar. Asl tehlike nihai lm ol
duu ve ona ulalamad iin, drt bir yana dalm korkuyu dn
yann ya da insanlar kategorisinin kolayca tannabilir, adlandrlabilir
ve blgeselletirilebilir paralar halinde younlatrm ak hayrl bir
eydir. Gelgelelim apanolu uradadr ki bu ikame ya da yer dei
tirmi hedefleri vurmak olsa olsa geici bir rahatlama getirir. Bunlarn
hibiri korkunun asl nedeninin byklne eriemez; ikam e hedef
lere yneltilen darbeler, kural olarak, dehetin gerek nedenini iyiden
iyiye skalarlar. Dem ek ki hep yeni, denenmemi olduu iin henz
itibarn kaybetmemi, ikame kayglara ynelik talep hi tkenmez.
Ancak bunlarn hepsi de "bedenin sav u n u lm asy la ilgili olmaldr.
H er savata dardaki dm anla ve cephe gerisine yerletirilmi
dman ajanlaryla savalr. im anlk bu ikinci kategoriye girer. Sa
vaan lkeler iin ajanlardan, nifak karclardan, sem patizanlardan
ya da sabotajclardan oluan beinci kol neyse, savaan birey iin i
manlk da odur: Kuatm a altndaki kalenin iinde, surlarn ardndaki
dman hesabna alan, znde yabanc bir beden. im anlk bede
nin iindedir ama ona ait deildir, etrafnn kuatlp tahliye edilmesi,
sktrlp bedenden karlmas (yalarn vcuttan emme yoluyla
alnmas gibi) ya da a braklp yok edilmesi iin onun da yabanc
dm anlar gibi dikkatle gzlenmesi gerekir.
Bedenin doutan gelen ve onulm az lmll kiinin gizli tut
mak istedii (belki de gizli tutmas gereken) hakikat olduu iin, ba
na geleceinden korktuu ve savat tehlikelerin haritas genelde
bedenin dnda karlm aktadr. Ancak bu tehlikeler en ok, beden
ile dnyann geri kalan arasndaki arayzeye -zellikle de bedenin,
en youn ve m aalesef kanlm az snr trafiinin ve dei tokuun ce
reyan ettii deliklerine- yerletirildiklerinde inandrcdrlar. Kii be
denine giren her eye, yediklerine, itiklerine ve soluduklarna dikkat
etmek zorundadr. Btn m etabolizm alarn lme yazgl olmalar
(bu da yine baa klam ayacak lde byk bir meseledir) bylece,
yenen eitli m addelerin zerine ince bir katman halinde yaylr ve
kabahat her seferinde sunulan yiyecekler arasndan yanl seim ya
plm asnda bulunur. H ibir diyet uygulayclarn lm ekten kurtara
mad iin, yasak bileenlerden ya da bunlarn bileim lerinden yap
lan bir seme yerini ksa srede -ille de daha iyi olm asa da fark l- bir
baka semeye brakm ak durumundadr. ("Yeni ve gelitirilmi" for
ml, psikolojik adan, bir laf kalabalndan ibarettir; nk "yeni"
ve "gelitirilmi" eanlamldr.) Belli bir anda kiinin korkularnn
zerinde younlat maddeleri yem ekten kanmann duygusal ola
rak tatmin edici, teskin edici etkisi ok ksa zam anda anr, dolaysy
la hep yeni diyet reeteleri bulm aya duyulan ihtiyacn azalmas pek
olas deildir. Ayn ey, "kiinin sistemi"nden yanl trden m addele
ri atmay hedefleyen doru ve uygun rejim ler iin de geerlidir. Be
den gereksiz, istenmeyen ve dpedz zararl maddelerin istilasna u
ram gibi grlr; btn bu maddelerin yan kaderini paylamalar
-y o k edilmeleri ya da dar atlm alar- gerekir. Burada da, hibir d
ar atma ferman nihai hedefe yaklaamayaca iin, sulayc par
mak fazla uzun dinlenemez, her zaman yeni zanllar arar.
imanlk rnei, varolusal em niyetsizlikten kaynaklanan deh
etlerin ynlendirildii saplantl beden takntsnn dier ayrt edici
zelliklerini de aydnlatr.
Kilo Gzcleri meclisi tekinsiz biim de bir cemaati andryor;
yeler can gnlden bir arada olm ak istiyor, toplantlar iin dzenli
olarak yollara kyor, hep birlikte haftalk ritellerden geiyor, ken
dilerini yine hep birlikte onlara ne nerilm i ya da alanm sa onu ha
yata geirmeye adyorlar. Hepsi de ayn davran normlarn isteyerek
ve sk skya benimsiyor, evkleri ve baarlarnn derecesi farkl ol
m akla birlikte, hepsi de bu normlar harfi harfine izlemeye alyor
lar. Ama sosyologlarn betimledikleri (ya da koyutladklan) cemaat
modeliyle aralarndaki benzerlik burada sona eriyor. Kilo Gzcleri
"cemaati" tek bir ileve indirgenmitir: D oalan gerei yalnzca tek
tek kiilerce seslendirilebilecek ve halledilebilecek olan kayglarn
birok ses tarafndan tekrarlanmas. Bu cem aat "paralarnn topla
mndan daha byk" deildir. B ir araya geldiklerinde yalnzlklarnda
hibir azalma olm ayan bir dizi yalnz "problem zcy, birbirleri
ni duyup grebilecekleri ekilde bir araya getirm ekten te bir ey yap
maz. nsanlar bu toplantlardan yalnzlklarnn pekitii bilinciyle;
dertleri her neyse onu kendilerinin yarattna ve iinde bulunduklar
zc durumu iyiletirm ek iin ne yaplacaksa ancak kendileri tara
fndan yaplabileceine ncekinden daha da ok ikna olmu bir bi
im de karlar olsa olsa. H er hafta ortak ncillerini birlikte yksek
sesle okuma trenlerinin iinde bulunduklar zor durum da yapt de
iiklik, yalnzlklarnda yalnz olmadklarn, benzer yalnz savalar
vermeye yazgl ve bu savata sadece kendi irade, dayankllk ve ze
klarna gvenebilecek olan "kendileri gibi" baka insanlar da oldu
unu renmeleridir. imanlk rnei unu gsterm ektedir ki, insa
nn varolusal gvensizliiyle baa km a grevi bir kere zelletiril
dikten ve bireysel kaynaklara terk edildikten sonra, bireysel olarak
yaanan korkular paylalam az ya da eritilip ortak bir dava ve ortak
bir eylem haline getirilemez, yalnzca tek tek saylp bir yekn olutu
rurlar. Korkularn zelletirilmesi kendi kendini idam e ettirici bir ka
pasiteye sahiptir. zelletirilmi korkulardan ortak davalara giden,
hep birlikte hesaplap hep birlikte zm aramann yarar salayabi
lecei hibir yol yoktur.
Bu koullarda tasarlanabilecek tek birliktelik biimi, gayet m na
sip bir adlandrm ayla "ask tarz cemaat" denebilecek bir oluumdur:
Birok bireyin korkularnn ayn anda zerine alabilecei bir ask
bulma yoluyla bir araya gelen bir grup. im anlk byle bir askdr.
Zaman zaman (ilgili insanlar bir araya getiren derdin kiiye zel bir
doas olduunu ak ak ve sam im iyetle kabul eden "imanlk me-
selesi"nin tersine) gzle grlr bir ekilde gl anlamda bir ortak
dava, yani bireysel olarak zarar grm ekten korkanlar glerini birle
tirip kolkola verdikleri takdirde gerekten de yarar salayan trden
bir dava yaratan baka asklar da kverir ortaya; "saylarn gc"nn
farknda olm ak da sz konusu davay ortak bir k noktas arayan ki
iye zel kayglardan oluan bir toplam olarak deil de kam usal refah
la ilgili bir ey -ta m da bu kadar ok baka insan tarafndan kullanl
d iin daha gvenilir ve teskin edici bir k y o lu - olarak grmeye
yol aabilir. Bu tr asklar arasnda (bunlar toka klna girm i olduk
lar iin onlar cazip klan gerek dertleri, kayglan ve psikolojik kay
drm a ve aktanm lar bulandnp analizciyi yanltm alan daha muhte
meldir) yakn evrede bir yerlere zehirli atklarn kanm as, tannm
bir pedofilin hapishaneden salverilmesi, kendileri sigara ierken etra-
fndakileri de zehirleyenlere kar gereken sertliin gsterilmemesi ya
da yaknlardaki kullanlmayan arazinin gezginler kamp haline getiri
lecei haberi gibi ok eitli rnekler bulunabilir. Bu tr durumlarda
eylemin gerek kaynaklarm aa karm ak daha g olabilir, ama
bu kaynaklar da zleri itibariyle "ask tarz cemaatler"in dier, daha
dorudan trlerinde i banda olanlardan farkl deildir. H er iki tr
kaynak da glerini, "eldeki m esele"yle ancak ok dolayl bir ilintisi
olan, ie hapsedilm i korku ve fke hislerini davuacak kanallar
salam alanndan alrlar. Daha dolaysz durum larda olduu gibi bu tr
durum larda da, "eldeki meseleler" olay yanl yere yerletirmeleri ve
bariz yetersizlikleri yznden, yalnzca geici, uucu, son kertede tat
min edicilikten uzak ve hayal km c oluum lar yaratabilirler ki bu olu
um lar da "sahici bir cem aat"ten anlalabilecek eylere pek benze
mezler.
zellemi gvensizlik birok maske takar, am a tpk Medusa'nn
yz gibi, ancak fel olm a tehlikesi gze alnarak baklabilecek ger
ek yzn pek gstermez.
Hareket Halindeki Korkular
26. Ronald Hitzler, "M obilisierte Brger", sthetik und Komm unikation, 85/86
(1996). Burada Mark Ritter'in evirisiyle aktardm z alnty uradan aldk: Ulrich
Beck, D em ocracy witfout Enemies (Cambridge: Polity Press, 1998), s. 134.
27. Bkz. Manuel Castells, The Information Age: Economy, Society and Culture, 3 cilt
(Oxford: Blackwell, 1998).
yarlar ya da devletler) kmesi olarak bir arada tutulmaktadr. Alar da
"ak" yerleridir, parann, sermayenin, bilginin akt yerler: M ekn
sal ve zamansal kstlam alara artk tbi olmayan bir sretir bu zn
de. nternet kullananlarn deneyimi bu tarifin temel bilisel erevesi
ilevini grr. Snfsz bir snf toplum unda yayoruz, diyor Castells,
sermayeyle iktidarn saf dolamn hiper-m eknna kat ve artk
"kapitalist" ya da "egemen" snflarda cisim lem edii "kresel, elekt
ronik bir kumarhane"de yayoruz. O ysa siyaset eskiden olduu gibi
znde yerel bir mesele olarak kalyor; ortak dert ve kayglarmza a
re ve ifa bulm ak m aksadyla konuabildiim iz tek dil de siyasetin di
li olduu iin, siyasi snf iinde aklam a ve areleri gnlk deneyi
min tandk zem inine yakn bir alanda aram a ynnde doal bir yat
knlk oluyor.
Dolaysyla, siyasi sekinler, endienin en derinlerde yatan nede
nini -y a n i bireysel gvensizlik ve belirsizlik deneyim ini- halkn em
niyete ynelik (zaten yanl yere yerletirilm i) tehditlere gsterdii
ilgiye ynlendirm e eklinde gayet iyi anlalabilir bir eilim e giriyor
lar. Bu ynlendirmenin siyasi adan (yani alnacak oylar asndan)
cazip olmasnn gayet ikna edici, pragm atik bir nedeni var. Gvensiz
liin kkleri isimsiz, uzak ya da ulalm az yerlere itildiinden, gzle
grlr yerel glerin gnm z hastalklarn iyiletirm ek iin bir ey
yapp yapamayacaklar pek belli deildir. Siyasetilerin seimlerde
verdii, emek piyasalarnn esnekliini artrarak, ticareti daha serbest
hale getirerek ve yabanc sermaye iin daha cazip koullar yaratarak
herkesin daha iyi bir hayat srmesini salam a vaatleri zerinde biraz
durup dnldnde, bunlann olsa olsa daha fazla gvensizlik ve
daha fazla belirsizlik getireceini sezm ek kolaydr. Oysa kolektif em
niyetle ilgili dier meseleye verilecek bariz, dolaysz bir cevap varm
gibi grnmektedir. Snrlan gmenlere kapatm ak, tmarhane yasa-
lann sklatrmak, rahatsz edici ve knanacak eilimleri olduundan
phelenilen davetsiz yabanclan toplayp snrd etm ek iin hl
yerel devlet gleri seferber edilebilir. Bu gler sulularla savaarak
idman yapabilir, "sulara kar sert" bir tavr alabilir, daha fazla hapis
hane ina edebilir, daha fazla polisi devriyeye karabilir, mahkmla-
n n affn daha gletirebilir ve hatta halkn suyuna giderek, "bir kez
su ileyen hep iler" kuraln izleyebilir.28
28. G ita Serenynin M ary Bell hikyesinin lke apnda yaratt ve lkenin babaka
n tarafndan hemen desteklenen infial hakknda, Financial T im es'm Nicholas Timmins
Uzun lafn ksas, hkm etler drst kalarak yurttalarna gvenli
bir varolu ve kesin bir gelecek vaat edemezler; am a imdilik, i ara
yan yabanclara ve dier darlkl istilaclara kar, bir zamanlar terte
miz, sakin, dzenli, tandk ve bize ait olan bahem ize giren davetsiz
misafirlere kar verilen savata enerjilerini ve kararllklarn sergile
yerek birikmi endienin en azndan bir ksmn giderebilir ve hatta
seimlerde de bundan fayda salayabilirler. Byle yapmak son derece
tatmin edici bir ey olabilir; belki mtevaz ve ksa mrl bir tatm in
dir bu, am a halden anlam az ya da souk, um ursamaz bir dnya kar
snda hissedilen o aalayc aresizlik hissini telafi eder yine de.
Phil Cohen, gen Londrallar arasndaki yabanc dmanln
aratran zihin ac almasnda, grme yapt kiilerden biri
olan John'un, m itsizce am a rnek bir kararllkla "Ingilizlii" tanm
lam a peine dtn grmt - kendisini ieren ama etrafndaki
renkli derili insanlarn oluturduu bycek bir kategoriyi dlayan
bir tanm. Bu insanlarn kendi oturduu semtten dlanm as, en azn
dan uygulanabilir ve bu yzden de ekici bir hedefti. Cohen bu karar
ll, "bu kurgunun John'un kendisini, ondan ok daha byk ve ok
daha gl bir eyin paras gibi hissetmesini salam as"yla akl
yor.29 John'un ve iine nfuz edilem eyen naho bir dnyada anlaml
bir hayat srdrme ans pek olmayan daha birok gencin en fazla sa
hip olmak istedii zellik gt; zira o krlgan varolularn birazck
daha istikrarl, birazck daha gvenli klacak bir m it nn hasreti
ni ekiyorlard.
Kamuoyu aratrmalarn yakndan takip eden oy avcs siyaseti
lerin dilinde yaygn ve karm ak Unsicherheit hisleri, kanun ve d
zenle ilgili (yani bedensel em niyetle ve zel ev ve mlklerin emniye
tiyle ilgili) ok daha basit kayglara indirgenir; kanun ve dzen soru
nu da etnik, rksal ya da dini aznlklarn -v e daha genel olarak, ya
banc hayat tarzlarnn, sapkn ya da sadece "anormal" her e y in - so
runlu mevcudiyetiyle tekrar tekrar i ie girer.
Ancak, Antoine Garapon'un iaret ettii gibi, sorun uradadr:
Dnyann okseslilii, opakl ve ngrlem ezliinden kaynaklanan
(8 M ays 1998 tarihli Le Monde Aa Patrice de Beer'in aktardna gre), dehet, isteri, iki
yzllk ve lin politikasnn "soukkanl Britanya"nn semptomlar haline geldii; pi
manlk, slah, ifade ve aratrm a zgrl gibi deerlerin pek esam esinin okunmad
eklinde zehir zem berek bir yorum da bulunmu.
29. Phil Cohen, "Labouring under W hiteness", Displacing W hiteness iinde, yay
haz. Ronald Frenkenberg (Durham , NC: Duke University Press, 1997), s. 268.
dank ama yaygn gvensizlik ve krlganlk ortam, deneyim harita
snn mulaklktan uzak bir biimde karlmasn ve kendinden emin
yarglarn dile getirilmesini imknszlatrr; ve bylece sapkn davra
n kavramnn kendisini gten drr. Am a "sapkn olan norm alle
ince, her trl normalliin sapkn olduundan phelenilir". u anki
durum a bakarak, ima yollu, "postm odem ceza hukukunun hedefi, ka
dim kirlilik/annm lk diyalektiinin, ona elik eden btn kurban et
me m ekanizm alaryla birlikte yeniden kurum sallatnlm asdr" dene
bilir pekl. Bugn, su artk bir normun ihlal edilmesi olduu iin
deil, emniyete ynelik bir tehdit olduu iin damgalanr. "Ar hz
yapmak, kamuya ak m eknlarda sigara im ek [tabagism e] ve cinsel
sular; bunlarn hepsi de ayn ekilde, yani kamu emniyeti politikas
asndan ele alnr." "Btn kamusal m eseleleri ceza hukukuna kay
drma"30 - btn toplum sal sorunlar, zellikle de kiinin, kiinin be
deninin ve m lknn em niyetine halel getirdii dnlen ya da d
nlebilecek olan sorunlar su kapsam na dahil etm e ynnde ev
rensel bir eilim olduu gzlenebilir.
Bireysel gvenlikle ilgili yola gelm ez ve onm az kayglan yeni bir
kalba sokarak fiili ya da olas sularla m cadele etm e ve bylece ka
mu emniyetini savunm a itkisine dntrmek, etkili bir siyasi strateji
dir ve seimlerde gayet k dller getirebilir. Birok rnek arasndan
sadece birini verecek olursak, 1997 Ekim inde devlet televizyonu tara
fndan yaplan bir aratrma, D anim arkallann isizliin artndan,
evre kirliliinden ya da baka herhangi bir dertten ok yabanclann
varlndan kayglandn gsteriyordu.31 17 K asm 1997 tarihli In
ternational H erald Tribne'deki bir haber de bu ounluk grnn
yabanclann incinen duygularnda bir yank bulduunu bildirm ektey
di: On iki yl nce Trinidad'dan gelip K openhag'a yerleen 22 yan
daki Suzanne Lazare, IHT muhabirine Danim arka'y terk etm eyi d
30. Bkz. La Justice et le M al, yay. haz. Antoine Garapon ve Deni Salad (Paris: Odile
Jacob, 1997), s. 11,192,208.
31. Bu tr hislerden yararlanmak iin hemen bir parti, Danim arka Halk Partisi kurul
du. Partinin son derece popler, kendini "50 yanda orta snftan bir ev kadn ve iki ye
tikin ocuk annesi" olarak tanm layan lideri Pia Kjaersgaard, rklk sulam alarna f
keyle kar kyor, am a ayn zam anda unlar da sylyordu: "M slm anlar bir sorun...
Bizim geleneklerim ize kar olum suz bir tavr gsterilm em esi gerekir ki bence M sl
m anlar bunu yapyorlar. Beni sevmiyorlar." Halk Partisi bir seim zaferini klpayyla ka
rd, am a muhaliflerinden oluan parlamento Kjaersgaard'n esip savurm alarm benim se
yip dier partilerin de "istenmeyen yabanclar konusunda en az onlar kadar "sert" olduk
larn kantlam akta hi gecikmedi.
ndn sylemiti. Evsahipleri hakknda "gzleri deiti," diyor
du. "DanimarkalIlar artk sana tepeden bakyorlar. nsanlar iyice so
uklayor." Bunun ardndan zl, zekice bir gzlem daha geliyordu:
"Ho, kendilerine kar da souklar."
33. Bkz. Milan Kundera, The Book o fL a u g h ter and Forgetting, ev. Aaron Ashe
(Londra: Faber & Faber, 1996), s. 86-7; Trkesi: Gln ve Unutuun Kitab, ev. A.
Eme (stanbul: Can, 1991).
M elekler bir ey kazand bundan. Bizi semantik bir hileyle kandrdlar. On
larn glm e taklidine de (eytann) zgn glne de ayn ad verilir. Bugnler
de ayn dsal gsterinin birbirine taban tabana zt iki i tavra hizmet ettiinin
farknda bile deiliz, iki gl var ve bizim bunlar birbirinden ayracak bir sz
cmz yok.
1. Bkz. Ken Hirschkop, "Fear and Democracy: an essay on Bakhtin's theory o f cam i
val",Associations, C .l (1997), s. 209-34. Bu alnt M ikhail Bakhtin'in T h eA rto fF ra n o -
is Rabelais and the Popular Culture o fM id d le A ges and Renaissance (Moskova, 1965)
adl kitabndan; sz konusu kitap ngilizce'de R abelais and his W orld (Boston: MIT
Press, 1968) balyla yaymlanmtr.
bi uzak ve ulalmazd, ama onlarn tersine lmllere net ve ak se
ik bir mesaj gnderiyordu. M usa'nn srail halkna getirdii yasalar
da, Sina Dann tepesindeki gkgrltlerinin yanklan iitiliyordu.
Gelgelelim yasalar, gkgrltlerinin belli belirsiz ima ettii eyleri
ak ak telaffuz ediyorlard. Cevaplar sunarken, sorulann ardn kes
mekti am alan. Bilinm eyen tehdit apkasndan, bilinen emirlere itaat
etme talebi karlmt. Dnyevi iktidar asli korkuyu yeniden ileyip
kuraldan sapm a korkusu haline getirmiti.
K ozm ik korku resmi klyla artk dolaymlanm hale gelmiti.
Azalm deildi; sadece ehliletirilmi ve evcilletirilmiti. B ir za
m anlar gzya vadisinin yukanlannda serbeste, uursuz uursuz
dolanrken artk vadi sakinlerinin arasna yerlemiti. Dnyevi bir ad
res edinmiti, ama bu da onu daha ulalabilir klm deildi: Yeni
mekn gklerde deil de bir tepede olabilirdi ancak, ama ona ula
mak iin etrafnda nbet tutanlan am ak gerekiyordu.
Korku ve Glm e
zgrlk Ne Kadar zg r?
5. Bkz. Alain Ehrenberg, L'Individu incertain (Paris: Calm an-Levy, 1995), "L
Tel6vision, term inal relationnel balkl ksm , zellikle de "Le spectacle de realite" ba
lkl 4. blm.
rilerek kamusallamaktadr." te bu nedenle, seyirciler seyrettikleri
gsterinin kendi deneyimlerine ya da hi deilse balarna gelen ey
lere kendilerinin getirdikleri yorumlara hitap ettiim dnr; iletilen
mesajlar anlaml, inandrc ve gvenilir bulurlan Reality show"la-
n n ona verdii biimle, "gereklik" -E hrenberg'in iaret ettii gibi
tam da seyircilerin olmasn bekledikleri eydir. Bu resim "zamanm
zn ruhunu onaylar, hkim temsilleri yeniden dolam a sokar". Bu bir
gerekilik altrm asndan ok muhayyeli gereki klm a altrm as
dr. steri gerekliin tpksdr, yle ikna edicidir ki gereklik, ger
eklik olarak grlm ek iin onu taklit etmek zorundadfc
Bu gereklie-dnm-muhayyelde birey zgr braklr; ger
ekten ve sahiden zgr, yani kendi kaynaklarn can istedii gibi ve
artk baka herhangi bir kaynaa baml olmakszn kullanm akta z
gr. Aydnlanma'nn, zorunlu bilgilerin birikmesi iin yeterli zaman
verildii takdirde, yalnz bana braklm insan trnn gerekleti
remeyecei hibir ey olmad vaadi, baka birok ey gibi, zelle
tirilmitir. nsanln zgrl, tek tek her bir yesinin zgrl
olarak tercm e edilmitir. Btn bireyler ceplerinde biraz para taya
bilsinler diye bol sfrl banknot bozdurulup bir f dolusu bozuk para
alnmtr. Bireylerin ceplerinde her zaman biraz para tamalar akl
lca olacaktr, nk bir zamanlar trn kolektif em anetinde saklanan
ve herkesin tek tek ve hep birlikte btn borlarn deyebilecek du
rumda olmasn garanti altna alan bol sfrl ek artk kasada deildir.
Unutmayalm ki, zelletirme yalnzca bir eylerin zel kiilere akta
rlm asyla deil, ayn zam anda kamu hzinesinin kapatlp zel kiile
rin kaderini kolaylatrma ykmllnn feshedilm esiyle de ilgili
bir eydir (uzun vadede en strap verici yan da budur). Peter Druc-
ker'n^nl szlerini analm: "Artk toplum tarafndan kurtarlmak
y o k .\M argaret Thatcher'n muhayyeli gereklik haline getiren u sz
leri daha da nldr: "Toplum diye bir ey yokturZ)
^Fakat toplumu tahayyl etmek modem dnem boyunca insan tr
nn gcnn her eyeryettine duyulan gvenin asli zemini olmutu.
Toplumun btn yelerinin byyp yetikin haklarn kazandka
yava yava ama amanszca iine dolandklar youn grevler ve y
kmllkler ann akla yatkn ve hayata geirilebilir kld bir eydi
toplumu tahayyl etmek. B ir btn olarak toplumun temsil ettii daha
st bir mantk ve ama olduuna duyulan inanc ayakta tutan, her ka
dn ve erkein hayatta ve hayaa yapmas beklenen ve gereken eydi
(yaplmas gereken su gtrmez, tartlm az bir ey olmasyd); bireyi
kendi bana cevaplayam ayaca kafa_ kartrc sorular sormaktan
azat edecek kadar gl, zgvenli ve becerikli bir toplum du bu. Ge-
m odem ya da postm odem hayat deneyimi tarafndan; doru drst
bir ey talep etm edii ya da sunmad iin die gelir znn ve. kas
salamlnn byk ksmn, belki de hepsini yitirm i olan toplum ta
rafndan; bir zam anlar kendi adna dillendirilen em irler ve kendi fab
rika etiketlerini tayan em niyet alaryla birlikte bireysel hayattan
uup gitmekte olan toplum tarafndan byle bir gvenin ayakta tutul
mas gtrJohn Carroll'm gzlemledii gibi,
Gnmzde hayatn iki temel alan olan ak ve ie pek de ho bir biimde
karlanarak girmiyor insanlar. Bir yanda, evlilii ve aileyi refahn merkezi sa
yan inan ve onunla birlikte giri trenleri ve cemaat destei silsileleri zayfla
d. te yanda ise, genler arasnda isizlik orannn yksek olmas ve ite kalma
konusundaki gvensizliin gittike artmas toplumunuzun size ihtiyac olmad
, sizi istemedii hissini vurguluyor -insanlarn ileride grebilecekleri tek yuva
ilerinde bydkleri yuva olunca, iki alternatif arasnda, ebedi ocukluk ile
lm arasnda kapana kslyorlar. Gelecee inanmadan yaamaya alanlara
hitap eden Punk da bu insanlarn dneminin arketipik mzii haline gelebilir^
* Kelime anlam "Frtna ve iddet"; 18. yzyl sonlarnda Almanya'da ortaya kan
doay, duygulan ve insann bireyselliini ycelterek Aydnlanm a ann aklclk kl
tn ortadan kaldrmay amalayan edebiyat akm, Cokunculuk. (.n.)
6. John Carroll, Ego and Soul: The M odern W est in Search o f M eaning (Londra: Har-
per Collins, 1998), s. 146,100-1, 142.
7. Bkz. Thomas M athiesen, "The view er society: M ichel Foucault's 'Panopticon' revi-
sited", Theorelical Criminology, 1997, s. 215-34.
cek buna benzer daha ok ey olmasn yksek sesle ve ak ak talep
ederler. zel hayat kamunun bakndan gizlem ek artk "kamunun
kanna" deildir.^Mhim ve nl olanlar (nl olduklan iin mhim
olanlar) artk bir obann iktidanna sahip olm a hevesinde deiller ve
dolaysyla da kam usal erdem ler hakknda eitim vermiyorlar; eski
srlerine verebilecekleri son hizm et bakalan hayran olabilsin, ama
ayn zam anda taklit etm eyi isteyip umabilsin diye kendi hayatlann
seyre karm akfr^Panoptikon zel olana alm ypratm a savana,
zel olan kamusal olan iinde zndrme ya da en azndan zel ola
nn kamusal olarak kabul edilebilir bir biim e sokulmaya direnen b
tn paracklann hasr alt etme abasna karlk geliyorduysa, Si-
noptikon da kam usal olann yokolu edimini, kamusal alann zel
olan tarafndan igal edilmesini, fethedilmesini, istila edilmesini ve
para para am a am anszca sm rgeletirilm esini yanstr. zelle ka
musal birbirinden ayran/birbirine balayan snr hattna uygulanan
basklar tersine evrilmitir.
En bata vaat edilen trden bir zgrlk m dr bu gerekten?
Balangta aktif bir zgrlk, eyleri insan varoluuna daha uy
gun hale getirinceye kadar tekrar tekrar yapm a zgrlyd yakla
an modernliin dnrlerinin vaat ettikleri. A kllarnda insanln
zgrl vard. Bu zgrln asli bileeni, her eyi insan trnn
yelerinin, doal donanm lannn en insanisi olan aklc yarglarda bu
lunma ve akln buyruklanna gre davranm a gcyle harekete geme
itkileri artk ketlenm eyecek ekilde biimlendirme yetiiydi. Bireysel
zgrln -a k l yolunu izlem e zgrlnn- sarslm az temelini,
trn eylem de bulunm a yeteneinde, insann hem doann hem de
kendisinin hata ve ihmallerini onarabilen kolektif yetisinde bulaca
umuluyordu. Birey ancak her-eye-gc-yeten-insan kolektivitesi
iinde gerekten zgr olabilirdi - yani, kendi insan ncesi ve insan-
lkd ihtiras ve hrslannm klesi olmayabilirdi.
Bu fikir, bu fikrin iyi ve kt yanlan ve byle anlalan bir zgr
le kavum aya ynelik komnist ve faist ham lelerle tam olarak or
taya kan ykc potansiyeli konusunda ok ey sylendi. Burada b
tn bunlan tekrarlam aya gerek yok. Ancak bu fikrin u anda inandn-
cln byk lde yitirdiini, onu hayata geirm e vaadinden vaz
geildiini ve geldii ilan edilen zgrln vaat edilmi olan zgr
lkle pek benzerlii olm adn sylem em iz gerekir.
Geldii ilan edilen zgrlk, insanlk durum unun Isaiah Berlin ta
rafndan "negatif zgrlk" gibi felsefi b ir isim le anlan vehesidir;
halk dilinde seme zgrl, bunun poplist eitlem esinde ise^N e
kadar az devlet, cebimde o kadar ok para" diye telaffuz edilen vehe
dir (M argaret Thatcher'n unutulmaz ifadesiyle, "kendi istediim za
manda, kendi istediim bir doktora gitme" zgrl). Reel zgrlk,
siyasi bir otorite tarafndan dayatlan kstlam alarn olmay olarak
aklanr. Neo-liberal felsefe ve braknz yapsnlarc zgrlk prati
i, "ihtiyalar zerindeki her trl diktatrle" (Agnes Heller, Fe-
renc Feher ve Gyorgy M arkus bu diktatrl, yani kom nistlerin her
eyi topyekn dzenlem e deneyini "modernliin cinnet geirmesi"
olarak betimliyorlard) sava falan amaz; sadece ihtiyalar zerinde
ki siyasi diktatrle kar bir ypratma sava amtr. J
Bir an, "negatif zgrln", yani bireysel seimlerin zorla snr
lanmasnn dayatt kstlanmalardan kurtulmann, insanlk durumu
nun ulalmas um ulabilecek tek zgrlk vehesi olduunu varsa
yarsak, bu zgrln tek, en azndan balca dman, siyasi iktida
rn an yasa koym a/dzenlem e hrslan m dr? tnsani seimlere yap
lan siyasi yasam a mdahalelerinin geri alnmas (buna "dereglas-
yon" ad veriliyor) "negatif zgrln" sahiden genilem esine alan
bir kap mdr?
Siyasetin Yapbozum u
Bireysel seim ler her durum da iki kstlam alar km esi tarafndan s
nrlanr. Bu kmelerden biri seim gndem i tarafndan, yani fiilen su
nulmakta olan alternatiflerin kapsam tarafndan belirlenir. H er trl
seim "bir eyler arasndan seim" anlam na gelir ve iinden seim
yaplabilecek kalemlerden oluan kme nadiren seimi yapacak kii
nin karar verdii bir meseledir. Dier kstlam alar kmesi ise seme
kodu tarafndan belirlenir: Bireye, u deil de bu kalem lerin hangi ge
rekeyle tercih edilm esi gerektiini ve yaplan seime ne zaman isa
betli ne zaman isabetsiz deneceini syleyen kurallar. Bu iki kstla
malar kmesi, bireysel seim zgrlnn iinde iledii ereveyi
belirlemekte ibirlii yaparlar.
M odernliin klasik safhas boyunca, seim gndemini belirlem e
nin balca arac yasa koyma idi. Seen kii olarak birey asndan ba
kldnda, yasa koym a her eyden nce bir nseim yapm a gcdr.
Bireylerin kendi seimlerini yapma zaman gelmeden nce yasa ko
yucular seimlerini yaparlar. Yasa koyucular bireylere ak olaslkla-
nn kapsamn daraltrlar: Soyut olarak olas baz seenekler pratik
olaslklar alanndan dlanr ya da onlar seim yapacak sradan kii
nin brakn cazip grmeyi, gerekletirilebilir bile grm eyecei l
de maliyetli klacak kadar sert cezai yaptrmlara balanrlar. B ir ba
ka deyile, yasa koym a pratik ulalabilirlik alann soyut olaslklar
kapsamndan ayrr; bunlardan birincisine kincisinden farkl (nce
likle de, daha dar) bir biim verilir^
$em e kodunu belirleyen bastca m odem arasa eitim di) Eitim,
bireylere kendi seim zgrlklerini yasalarla belirlenm ii gndem
iinde kullanmY retm eye ynelik kurum sallam bir abadr.]
Eitimin seim yapacaklara ynlendirici noktalar, davran kurallar,
am a her eyden nce seime klavuzluk edecek deerler, yani bulunu
lan tercihler iin gsterilebilecek doru gerekeleri yanl gerekeler
den ayrma yetenei ve doru gerekeleri izlerken yanl olanlarndan
kanma eilimi sunmas gerekir. Eitim in bireyleri, bundan byle
pratiklerine yn verecek olan normlar iselletirm eye tevik etmesi
amalanr. Yasa koym a gndemi, soyut olarak olas seenekleri, ya
plm asna izin verilen seenekler ile yasaklanan ve cezalandrlan di
er seenekler eklinde ikiye ayrarak belirlerken; eitim de kod ko
yucu ilevini, ulalabilir/izin verilen seenekleri, arzulanr/tavsiye
edilir/uygun seenekler ve arzulanm ayan/tavsiye edilm ez/uygunsuz
seenekler eklinde bir kez daha ikiye ayrarak gerekletirir.
M evcut siyasi kurum lar aktan aa ya da st kapal olarak,
gndem -ve-kod belirlem ede oynadklar rol terk etm e ya da budam a
sreci iindeler bugnlerde. G elgelelim bu, negatif zgrlk alannn
geniletildii ya da bireylerin seme zgrlklerinin genilem ekte ol
duu anlam na gelmez - en azndan gelmeyebilir. Sadece gndem-
ve-kod belirleme ilevinin, gittike artan lde, siyasi (yani, seil
m i ve ilkesel olarak denetim altndaki) kurum lann dndaki glere
devredildii anlam na gelir. "Dereglasyon" ille de reglasyonun/d-
zenlem enin k, hatta lm deil, devletin dzenleyici/re gle
edici roln dizginlem ek demektir. Devletin geri ekilii ya da kendi
kendini snrlaynn en gze arpan sonucu, seim yapan insanlarn,
znde siyasi olmayan glerin -ncelikle de mali piyasalar ve meta
piyasalaryla balantl olanlarn- hem zorlayc (gndem belirleyici)
hem de telkin edici (kod belirleyici) etkisine daha fazla maruz kalma
lar olmutur.
Gnmz koullarnda en nemli seimlerin gndem ini siyasi ola
rak ina etm ek pek mmkn deildi^Zam anm zn belirgin bir zelli
i, sregiden bir kopu, iktidarn siyasetten kopuudur: Pratik see
neklerin kapsamn belirleyebilecek olan gerek iktidar akmaktadr,
bu iktidar, zerindeki kstlamalarn gittike azalmas sayesinde nere
deyse kresellemi, daha dorusu m ekndlamtr. M evcut btn
siyasi (seilebilir, temsili) kurum lar im diye kadar kuvvetle yerel, ne
redeyse glaebae adscripti [topraa yazl] kalmlardr. Gndem be
lirleme grevi mekna-bal devlet otoriteleri tarafndan terk edilm e
mi olsayd bile, her halkrda etkisiz olurdu; siyasi srecin gn
mzdeki krizinin merkezi, deerlerin yokluu ya da oulluklarnn
yaratt kafa karkl deil; herhangi bir deerler kmesini ya da
tutarl ve btnlkl herhangi bir seenekler gndemini m erulatra
cak, tantacak, yerletirecek ve ona hizmet edecek kadar etkili bir fai
lin olm aydr}
Siyasi devletin geleneksel gndem belirleyici rol, gittike daha
fazla belli toplumsal kategoriler zerindeki "dorudan ynetim"de
odaklanmaktadr gnm zde; bu kategoriler piyasa basklarna ancak
hayalgcnn an zorlanm asyla m aruz braklabilir, bu basklara
kar duyarl klm abilir ve bylece sz konusu basklann belirleyip
srdrd gndem iinde hareket etmeleri (siyasi otoritelerin bak
asndan "kendi kendini dzenler" hale gelm eleri) umulabilir. Bu ka
tegorilerin gerektirdikleri eyler arasnda en gze arpanlardan biri
de, postmodern yoksullara "kusurlu tketiciler" gzyle baklmasdr;
btn tehlikeli (potansiyel sulu) snflann piyasa tarafndan belirle
nen gndeme girmeyi baaram adklan iin bu gndem in kendi snr
lan haricinde brakt alternatiflere bavurm ay istediklerinden p
helenilir. Toplumun geri kalan iinse, alternatif seeneklerin gittike
daha fazla siyasi adan "adiaforik" olduklar, yani siyasi otoriteleri
hibir biim de ilgilendirm edikleri (ak ak ya da gyaplannda) ilan
edilmektedir.
Balca m odem zgrlk savalanm n haritas allm yoldan
karldnda, bu eilim, zorlam aya dayal gndem belirlem enin sonu
na gelindiinin iareti olarak okunabilir pekl. G elgelelim sorun, bir
seme gndeminin hl belirleniyor olmas ve bu gndem in de siyasi
olarak belirlenmedi diye daha az kat ve zorlayc hale gelmeye bala
mamasdr. Gndem eskisi gibi belirlenmektedir, yalnzca siyasi ol
mayan yeni bir fail siyasi ncelini bir kenara itm itir veya en azndan
artk ikinci deil de birinci keman roln daha sk oynar olmutur. Pi
yasa basklan, balca gndem belirleyiciler olarak, siyasi yasamann
yerini almaktadr. Tketici seimleri alannda -seim ler ne kadar ge
ni ve eitli grnrse grnsn-TA dom o ile Horkheimer'in gzlem
ledikleri gibi, herkes "(sanki kendiliinden) nceden belirlenmi ve
kataloglanm dzeye uygun olarak davranm ak ve kendi tipi iin imal
edilmi kitlesel rn kategorisini sem ek zorundadr... Uzmanlarn iyi
ya da kt noktalar diye grp tarttklar ey, yalnzca ortada bir re
kabet ve seim ans varm gibi yapm ay srdrm eye hizmet e d e r " .^
Ancak, siyasi ilemcilerin tersine, gnm zdeki gndem piyaSa
ilemlerinin bir yan etkisi ya da yan rn olarak billurlar; bu ilem
lerin ncesindeki bir gd, hele ak bir niyet veya aka dile getiril
mi bir hedef deildir. "Doal bir rn"n -olum sal, ne planlanm ne
de ngrlm ve bu yzden de seilm em i bir r n n - btn iaret
lerini haizdir. Gemite m odem siyasi kurum lann gndem belirleyici
faaliyetlerine yn vermek zere benim senmi olan akl ve eylemin
aklcl ltleri, piyasa glerinin serbest hareketlerinden kan
gndem e uygulanamaz bu yzden de. Bu gndem ne aklcdr ne de
aklddr, ne akln buyruklaryla uyum ludur ne de onlara aykrdr.
Tpk da silsileleri ve okyanuslar gibi, sadece vardr, siyasetilerin
en sevdii tabir olan "alternatifi yok" bu grnty onaylar. Hatta, ni
hai rndeki "amal eylem" unsurunun zeri tam am en rtlmtr;
bu yzden de gndem in ne tr bir (aktan aa) amal eylemle d
ntrlebilecei pek belli deildir.
Seme kodunun gnm zdeki durum u iin de byk lde ayn
gzlem ler geerlidir. Seme gndemi gibi, bu kod da ncelikle piyasa
basklan tarafndan tekrar tekrar biimlenir. Belirlenm esinde baka
kurum lar (eitim /retim kurum u dahil) araclk yapsalar da, savun-
duklan kod, bireylerin piyasa basklanna duyarl olsalard benim se
meleri gerekecek olan davran modeli rnek alnarak oluturulur ge
nellikle. Hatta, gnm zdeki seme kodu aka telaffuz ve ilan edi
len, tutarl bir biim de dile getirilen bir hedef dzeyine ulam olsay
d, ok byk bir olaslkla piyasa nerilerine ve ayartlanna ynelik
bu duyarll en st hedefi haline getirirdi. Bu kod insan dnyaya
ncelikle olas tketim nesnelerinden oluan bir kap muamelesi yap
maya zendirir; tketim ilkesini izleyerek tatmin arayn tevik
eder; ve tketici toplumu ilkesini izleyerek de bireyleri tatmin edil
mek iin bas bas baran arzular harekete geirmenin, seim ler ya
pan kii iin hayatn ynlendirici kural ve baanl, yaanm aya layk
bir hayatn lt olduuna ikna eder.
9. A.g.y s. 216.
alar ilkesel olarak birbirleriyle deitirilebiliyor. H er ann kendi
kendini merulatrmas ve olas en byk tatmini sunmas gerekli.
te yandan, arzunun ve haz verici duyumun dorua ulat an yaa
nan byk mutluluun ortaya km a olasl her an iin ayn. Tatmin
edici deneyim mahalleri olarak, anlarn birbirinden fark yok. He-
mingvvay'in nl "Balk avlamann zaman baka, alan kurutmann
zaman baka" vecizesi, postm odem deil tipik m odem bir kodun
rnyd.
Y ukandaki akl yrtmeden kan sonu u: G e-m odem ya da
postm odem durum a gemek -seenekler gndem inin bileim inde da
ha fazla sz hakkna sahip olm a ya da sem e kodunu daha iyi mza
kere edebilm ek anlam nda- daha fazla bireysel zgrlk getirmedi.
Yalnzca bireyi siyasi yurttatan piyasa tketicisine dntrd. Sic-
herheit'm bileenindeki kayplar en az modernliin "klasik" safha
sndaki zgrlk kayb kadar gerektir; ge-m odem ya da postm o
dem dnemde sz konusu bileenlerin kayb karlnda kazanld
iddia edilen zgrlk de byk lde yanlsam adan ibarettir. Gelge
ld im , gndem -ve-kod belirleme srelerinin u ya da bu lde g
rnmez olduu ve bu srelerin rnlerinin bireye bir em ir olarak de
il de "reddedilemeyecek bir neri" biim inde ulat bir ortamda bu
yanlsamann maskesinin indirilmesi m mkn olmamtr. Koda gs
terilen itaat kendi kendine yaplan davran klna girmi; zgrlk-
szlk inesindeki gereksizleen bask zehri kanlp atlmtr.
unun altn izelim: Bunu ister bilsinler ister bilm esinler, bu bil
giyle birlikte yaam aya ister hazr olsunlar ister olmasnlar, btn top
lum lar zerktir (btn toplumlar kendi kurum lann kendileri yaratr,
ya da en azndan onlan canl, iler ve etkin durum da tutarlar), ama bu
nu sadece bazlan, aslnda ok az ak ak kabul eder ve nemli sa
yar. Belki de toplum lan yaderk ve zerk diye deil de (zira "yaderk"
bir toplumdan sz edilirken, birok toplumun tasarlayarak ya da gya
ben yapt zerini kapam a ilemi dolayl olarak da olsa onaylanm
olur), an sich [kendinde] zerk ve f r sich [kendi iin] zerk toplum
lar diye ikiye ayrm ak daha iyi olur. Bu iki tr toplum arasndaki fark,
zerklik farkndalnn var ya da yok olm asndan ve bu farkndalm
toplumun gndelik ileyii iinde kurum sallatnlm a derecesinden
kaynaklanr.
Toplumu f r sich zerk hale getiren ey, insan kurum lannn ka
nlmaz olarak insan kkenli olduklannn kefedilip aka kabullenil
mesi ve bylece bu kurum lann iyi ve kt yanlan iin kolektif sorum
luluun stlenilmesidir. (Tpk bireyi sahiden z e rk -y a n i f r sich an
lam nda zerk - klan eyin, kendi yaptklannm iyi ve kt yanlann-
dan kendisinin sorumlu olduunu kabullenmesi olduu gibi.) zerk -
yani, zbilinli olarak zerk - olm ann sonucu, toplum un kurum lan-
nn u anki hallerinden farkl, belki de daha iyi olabileceklerinin ve ne
kadar eski veya baka alardan saygdeer olursa olsun mevcut hi
bir kurumun aratnlm aya, yeniden incelenmeye, eletiriye ve yeni
den deerlendirilm eye kar bakl olduunu iddia edemeyecei
nin farkna varmaktr.
11. Com elius Castoriadis, "Democracy as procedure and dem ocracy as regime
Constellations, 1/1997, s. 4.
F r sich zerk olmak, toplum un tarihselliinin, ama her eyden
nce de sregiden, daimi tarihselliinin farknda olmak anlamna ge
lir. K apanm m itinin rtlmesi anlamna; am a ayn zamanda da
gem i zm lerin kutsal ve dolaysyla dokunulm az miras tarafn
dan ya da ulald zaman kendi kendini sorgulam aya ve kendi ken
dini dzeltm eye son vermeyi hakl karacak -h a tta m ecbur klacak-
ideal bir kusursuz toplum modeli tarafndan kapatlmann, imdi ve
her zaman, cesurca reddedilmesi anlam na gelir. Gerekten zerk bir
toplum kendi projesinin biimi dnda herhangi bir biim altnda va-
rolamaz: Yani, tek amac ve varlk nedeni olarak nceden verilmi bir
m utluluk modelini kabullenmeyen, kapsam srekli genileyen bir
kendi kendini inceleme, eletirm e ve dzeltm e zgrln benimse
yen bir toplum olarak varolabilir.
Bu ekilde anlalan bir zerk toplum un yaps gerei krlgan bir
insan birliktelii biimi olduunu syleyebiliriz. Ancak, bu krlgan
lk, insan varoluunun yine benzer biim de yapsna zg, kanlmaz
krlganlyla iyi uyuur. zerk toplum btn yaratmlarnn bnyevi
lmlln ak ak kabul eder ve bu seilmemi krlganlktan
kendini srekli dntrm e, belki ayn zam anda da srekli iyiletirme
ansn karm aya alr. zerklik, lm ll lanetten ltufa dn
trm eye uraan m terek bir abadr... Y a da yle diyelim isterse
niz, insan kurum lannn lm lln insan toplumunu srekli ayakta
tutm a daveti iinde kullanm aya ynelik cretli bir giriim...
Zam anm zn en byk etik felsefecilerinden Hans Jonas, lm n
den birka ay nce, "kiisel" lm szlk fikrinin z itibariyle para
doksal ve kendi kendini rten bir fikir olduuna dikkat ekm iti.12
Kiisel lmszlk, dnlebilecek bir ey olsayd bile, insan hayat
iinde sahiden deerli olan her eyi dnlmesi ve yaplmas imkn
sz hale getirirdi; aknln ve dolaysyla btn deerlerin ardnda
yatan ey kiinin lmlldr. Bu su gtrmez gerek lmll
bir ltuf haline getirir. "Burada sadece ksa bir sre iin bulunduu
muz ve m rm ze mzakereye ak olmayan bir snr konduu bilgi
si, her birimizi, gnlerim izi sayl ve nemli klmaya zendirdii iin
zorunlu bile olabilir [italikler bana ait - Z.B.] H er gnmzn nemli
12. Bkz. Hans Jonas, "The burden and blessing o f mortality", Hastings enter Re
port, 1/1992. Aktaran Carlo Foppa, "L'ontologie de Hans Jonas la lumire de la thorie
de l'evolution", N ature et descendance: Hans Jonas et leprincipe "Responsabilite" iinde
(Cenevre: L ab o retF id es, 1993), s. 55-8.
olmas ve bir gnn kendisinden nceki ve sonraki gnlerle ayn ol
mamas -olam am as, olmasna izin verilm em esi- bu bilgi sayesinde
mmkn olur. Dourganlk, yaratclk, hayalgc - btn bunlar an
cak lmllk balam iinde anlamldr; hayat yaam aya deer k
lan bu balamdr. Ve buradaki "hayat" sadece insan bireyinin kiisel
hayat deil, insan trnn ve onun iinde varkalan her kolektivitenin
kalcldr. Jonas u hkm verirken kendi hayat deneyim inden yola
kyor:
13. Bkz. "Le delabrem ent de l'O ccident", Com elius Castoriadisin O livier M ongi
Joel Rom an ve Ramin Jahanbegloo ile yapt ve ilk kez Espril dergisinin Aralk 1991 sa
ysnda yaym lanan sylei. Biz alnty uradan yaptk: Com elius Castoriadis, La
M ontee de l'insignifcance (Paris: Seuil, 1996), s. 65.
-tp k hayatn kendisi g ib i- temelleri olmayan am a onlara ihtiya da
duymayan ve bu yzden de ne ie yaradn soran sorularla -"H angi
yetkiyle?", "Ne iin?" ya da "Ne adna?" gibi sorularla- karlatn
da brakn zr dilemeyi, kendini hakl karm a ihtiyac bile hissetme
yen bir insani faaliyettir.
Eletirel dnm enin klavuzu, insani kuram larn ve anlam landr
malarn meru geerliliini inceleme ihtiyacdr; ancak eletirel d
nme, kendi i itkisi dnda tem ellerden yoksun olduu gibi bir he
def noktasndan da yoksundur. N e hazr bir kurallar listesinin ne de
yola k noktasndan nce belirlenm i bir telos'un ipotei altna gir
mez (girmeyi reddeder). Yoluna devam ederken kendi temellerini ve
hedeflerini kendi ina eder ve kendi sker.
Eletirel dnm e her trl sahici siyasetin zdr (siyaset, salt
"siyasi olan"dan -y a n i iktidarn uygulanm asyla ilgili o landan- ayr
bir eydir). Siyaset, fiili geerlilii ile vnen kurum lan m eru geer
lilik snavna tbi tutm aya alan etkin ve pratik bir abadr. Demok
rasi de, ayrc kim liini dnceden alan bir eletirel dnm e m a
hallidir. Bir kez daha Castoriadis'ten alnt yaparak, siyaseti yle ta
nmlayabiliriz:
arzulanr kurum lan ve -ak ve net bir biimde srdrlen kolektif faaliye
te baml toplumsal kuram larn olabildiince kendi kendini kurduu bir rejim
olarak- demokrasiyi yenileyip onarm ayla ilgili ak ve net faaliyet.
Bu kendi kendini kurm a iinin durmayan bir hareket olduunu ve "mkem
mel bir toplum"u deil (mkemmelen anlamsz bir ifadedir bu), mmkn oldu
unca zgr ve adil bir toplumu amaladn eklem eye gerek yok. Bu, zerk
bir toplum projesi adn verdiim ve baarl olmak iin demokratik bir toplum
kurmak zorunda olan harekettir.14
15. Com elius Castoriadis, "Pouvoir, politique, autonom ie" (ilk kez 1988'de yaym
lanm ), Le Monde m o rceli (Paris: Seuil, 1990), s. 130.
16. Com elius Castoriadis, "Fait et faire", R evue Europeenne des Sciences Sociales,
Aralk 1989. Buradaki alnt u m etinden yapld: "Done and to be done", ev. David
Am es Cutis, The Castoriadis R eader iinde (Oxford: Blackvvell, 1997), s. 400.
belirsizlik kokteylinden alnan her yudum la birlikte ounlukla daha
da artar.
zerk akln ans, onu kullanacak olanlarn varolusal durumuna
baldr. Ama bu bam lln doas, ortak sosyolojik saduyunun
sylediinin tam tersiym i gibi grnmektedir. Bu saduyunun hilaf
na, zerk akln arsna kulak verilm esi ve onu kullananlarn saflar
nn genilemesi ans, zerk akln verdii mesajn hitap ettii insanla
rn deneyimlerine uygunluk derecesiyle doru orantl olarak artmaz.
nsanlarn, zerkliin kalk borusu kendi gnlk hayatlarnn gerek
liklerine ne kadar tekabl ederse, ona o kadar can gnlden kulak
vermeleri midi ok dktr. Gvensizlik hisleri derinletike, ku
laklarn ters yne -y e n i yaderkliin vaatleri yn n e- dndrmeleri
daha muhtemeldir. "zerklik projesi"ni en ekici, ortaya kacak so
nulardan nceden emin olmadan eyleme geme anlayn en hazm e
dilir bulacak olan insanlar, kendilerini gvende hisseden ve kendi ha
yatlarm kontrol ettiklerini dnen insanlar olacaktr byk olaslk
la. Dolaysyla, zerklik mesajnn ona en ok ihtiyac olanlara sadece
bir aydnlanma, eitim ya da propaganda abas yoluyla ulatrlmas
pek mmkn deildir. inde bulunulan varolusal glkte daha de
rinlere inen bir reform yaplmas gerekir. zerkliin anahtar filozof
larn elinde deildir. zerkliin yazgs, byk lde, siyaset tara
fndan belirlenecektir.
17. The Origins ofTotalitarianism (Londra: Andre Deutsch, 1973), s. 430,472; Trk
esi: Totalitarizmin K aynaklan, ev. B. S. ener (stanbul: letiim, 1996-8).
k i- vardr. Kuvvet, g ve zellikle de uygulamann gcne duyulan
-v e mevcut btn glere kar hissedilen hayal krkl ve hnla do
lu uzun dnemlerle sk sk yer deitiren- hayranlk ve istek; ekicilik
ve iticiliin uygunsuz bir karm (yce-ve-gl olan'a duyulan sev
gi her zaman biraz phe, nefretse her zaman biraz hayranlk ierir).
Sevgi karlksz kalmaya mahkmdu, ama nefret ihanete uram
n ektii azaplarn btn semptomlarn tayordu (am a sevilenin
ihaneti bir yandan da sarho ediyordu onu). Bu zm sz iftdeerli-
liin kendini m odem ist sanatlarn tarihine naketmesinin birden fazla
nedeni vard.
M odem dnrlerin ounluu, en bata da m odem ist sanatlar,
suu, oktan geride kalm det ve aralara bal olmay srdren o
unlua; avangardn sunduu ufuklara ayak uydurmay beceremeyen
ya da istemeyen, modas gemi zevkleri olan insanlara (yani moder-
nist dilde, zevksiz insanlara) yklyorlard. Byle iren ve aalk
insanlar kolektif bir burjuva imgesi iinde bir araya getirip zevksiz
damgas vuruyor ve onlar kaba, baya, kltrsz ya da yzeysel ola
rak grp yerin dibine batryorlard. Byle algladklar dmana, sa
natsal yargda bulunm a hakkn vermeyi reddediyorlar ve zaten doru
drst yarglarda bulunma yeterliliine sahip olmadklarn dn
yorlard. Saysal olarak gl, ruhsal olaraksa baya ve vasat olan
byle bir dmandan gelen her trl yarg ancak geri kalm ve moda
s gemi olabilirdi; brakn bugn zerinde balayc bir etkisi olabi
lecek bir otoriteyle konuma hakkn, varolma hakkn bile kaybetmi
olan gemiin ifadesi olabilirdi. Tembel, disiz, uysal demokrasilerini
ve bu demokrasilerin eitlik, zgrlk ve zgrlkte eitlik (onlara
gre bu sadace vasatln egem enliine yol aabilirdi) fikirlerini, ka
ba saba ve cahil insanlarn hak iddialarn m erulatrp pekitirmekle
suluyorlard. Ortega y Gasset'in belirttii ve ondan sonra birok kii
nin de tekrar ettii gibi, "kendisinin ortalam a olduunu bilen ortalama
kafann, ortalamann haklarn ilan edecek ve istedii her yerde daya
tacak gvene sahip olmas" dem okratik rejimlerin suuydu. "Herkes
gibi olmayan, herkes gibi dnm eyen kimse, ortadan kaldrlmay
gze alm dem ektir."18
Edward Timms, yirminci yzyl ba entelektellerinin niteleyici
18. Ortega y Gasset, The Revolt o fth e M asses (spanyolcada ilk bask 1930) (Lo
ra: Unwin, 1972), s. 14; Tiirkesi: Ktlelerin syan, ev. N. M uallim olu (stanbul: Bir
leik, 1996).
zelliklerinin "dnyay sadece yorumlamay deil, deitirmeyi daha
nce hi rastlanm am lde kendilerine dert edinmeleri" olduunu
belirtmiti; dnyay deitirmek iin iktidara, hem de yle sradan bir
iktidara deil ok byk, kendinden emin ve kararl bir iktidara ihti
ya duyulduunu biliyorlard. Ancak ihtiyatl ve korkak burjuvazinin
kum ana gre kesilmi liberal-dem okratik siyasetin bu tr bir kararl
la sahip olabileceinden mitlerini giderek kesmilerdi. Bu yzden
birok m odem ist dnrn ve avangard sanatnn "kendilerini top
lumsal protestonun ve kltrel dnm n bafailleri olarak grmeye
balamalar" hi artc deildi; ateli bir biimde, tpk kendileri gi
bi radikal ve sabrsz olan ve yine kendileri gibi deiimin kaplumba
a hzyla ilerlemesinden nefret eden, ama ayn zamanda btn top
lumsal gereklikleri sahiden ve iyice elden geirmeyi vaat eden siyasi
gler aramalar da artc deildi. Bolevik Devrimi ve Mussolini'
nin Rom a Yry bu dnem in nde gelen Avrupal yazarlar ze
rinde dikkate deer bir hayranlk yaratmt... En zeki kafalarn ou
daha radikal zm ler vaat eden ideolojilerin ekim ine kaplmt...
Kardee dayanm a ve kolektif eylem vizyonlar sunan bu yeni sis
tem ler gzalc ve dinamik grnyordu".19
Jules Benda'nm partizanlamam a, siyasi m esafe ve tarafszlk a
rlarna ok az m odem ist kulak ast. A m a siyasi yelpazenin lml
merkezini iine sindirebilenlerin says daha da azd. ou, devrimci
sloganlar arasnda kendini evinde hissediyor; iddet arlarn ho
karlyordu. Hannah Arendt, gereklie ve onu savunan "bujuva si-
yaseti"ne kar giriilen m odem ist isyan buruk bir dille sularken,
E m st Jnger'i (Jnger, Dnya Sava'nda yaplan kym, savan "e
lik frtnalarTyla btn hayat dokusunun deiecei um uduyla selam-
lamt) ve Thomas Mann'n "dikkatle seilmi" szlerini (M ann sava
"cezalandrma" ve "arndrma" olarak betim leyip "aire esin veren
eyin zaferlerden ok, savan kendisi olduu"na dikkat ekmiti)
anar. Arendt okuru yle uyarr:
Sava ncesi dneme ve sonraki onarma giriimlerine ynelik (Nietzsche
ve Sorel'den Pareto'ya, Rimbaud ve T. E. Lawrence'dan Jnger, Brecht ve Mal-
raux'ya, Bakunin ve Neayev'den Aleksander Blok'a birok entelektelde rast
lanan) bu iddetli tatminsizlii sadece nihilizm patlamalar olarak damgalamak,
19. Edward Timms, "Treason o f the Intellectuals? Benda, Benn and Brecht", Vision
and Blueprints: Avant-garde Culture and Radical Politics in Early Twentieth-century Eu-
rope iinde (M anchester University Press, 1988), s. 18-9.
tamamen burjuvazinin ideolojik bak as ve ahlaki standartlarnn igali altn
daki bir toplumda tiksintinin ne kadar hakl bir tepki olabileceini gzden ka
rmak olur. Ama bu "n kuak''m, kendi setikleri manevi atalarnn tam tersi
ne, kendilerini, btn bu sahte gvenlik, sahte kltr ve sahte hayat dnyasnn
harabe haline geldiini grm e arzusuna btn btne kaptrm olduklar da
dorudur. Bu arzu o kadar bykt ki, yaratt etki ve kulland belagat a
sndan, Nietzsche'nin yapmaya alt "deerleri dntrme", Sorelin yaz
larnda iaret edilen siyasi hayat yeniden rgtleme, Bakunin'deki insan sahici
liini canlandrma ya da Rimbaud'da grlen egzotik maceralarn safl iinde
tutkulu bir hayat ak gtm e gibi daha nce sarfedilen btn gayretlerden daha
ar basyordu. Gzn krpmadan ykma, kaos ve harabe, bu halleriyle en st
deerlerin haysiyetini kazanyorlard.20
22. Bkz. Renato Poggioli, Theory o fth e Avant-Garde (Cambridge, Mass.: Harvard
University Press, 1968), s. 60-77.
kar yol ve are bulm ak iin kendisine gelenlerin bana bu belalar za
ten kendi sarmtr. Ayrca, kararl ve etkili eylem in nn kesmekle
de sulanr agora\ ortadan kaldrlmas ise, ikyetilerin en bata ona
gelmelerine yol aan dertleri yok etmenin radikal yolu olarak grlp
vlr.
Bu tr ideolojiler tutunacak bir dal, bir umut arayan kulaklara tatl
ve yattrc geliyor olmaldr; agorann zel - v e ayrlk yaratc-
kayglar kamusal - v e birletirici- m eselelerle ilikilendirm ekte sk
sk baarszla uramas yznden de ok daha tatl ve yattrc ge
liyordur. Hannah A rendt'in gzlemledii gibi, "hibir eyi ykmak,
kendi zel hayatlarn gvenceye almaktan baka hibir ey dnm e
yen insanlarn mahremiyetini ve kiiye zel ahlakn ykm ak kadar
kolay olmamt." Agora'y ktleyen ve aalayan entelekteller, in
sanlar kendi zel hayatlarndan baka bir eyi dnm e yolundaki
tek anslarndan ve ncelikle de -zam ann gsterecei g ib i- her trl
mahremiyet ve her trl ahlakn tek gvenilir koruyucusundan mah
rum brakarak, bu ykm a zemin hazrlamlard.
Ancak, sadk yol arkadalarnn tm koulsuz sevgileriyle iyi dav
ranlar karlksz kalm, hatta kara, kahverengi ya da kzl gm lek
lilerin hepsi bunlardan dpedz nefret etm ilerdir; rnein, A lm an
ya'da "rasgele sreler"den nefret eden ve Zucht'a ynelik katksz bir
coku duyan G ottfried Benn ya da Bolevik Rusya'nn, "skitliler ve
Yeni Barbarlar" ven m odem ist air, ressam ve mimarlar, varolma
hakkn doldurm u hibir eye kar acma hissi duymamay istiyor
lard. Sevecen yaklam lar her yerde ayn nedenle nefretle karlan
yordu. Romansn tek yanl, akn ise karlksz kalmasnn geerli ne
denleri vard. Raymond W illiam s'n belirttii gibi, aralarndaki btn
i ekimelere ramen, farkl m odem ist hareketler
yaz, sanat ve dncede yeni yntemlere ve amalara nclk yapmalar
bakmndan birbirlerine benziyorlard. Tam da bu nedenle, ana-akm siyasi g
ler tarafndan sk sk reddedilmeleri beklenecek bir eydir. N aziler sol, sa ve
merkezdeki btn modem istleri Kulturbolshevismus olarak grp ayn kefeye
koyacaklard. 1920'lerin ortalarndan ve sonlarndan itibaren, Sovyetler Birlii'
nde iktidarda olan Bolevikler de hemen hemen ayn kii ve eyleri reddettiler.23
23. Raymond W illiam s, "The politics o f the avant-garde", Visions and Blueprints
iinde, s. 11.
trl kstlamadan -ncelikle de agora'nn kstlam alanndan- kurta
rp cinnet geiren kesimleri idi. Bu lgnlkta, tutulmayan ya da inatla
yerine getirilm eyen szlerden hayal krklna uram, modern ha
yatn gnlk rutinlerinin usandrc sradanl karsnda ileden k
m, usandrc ve grnte am asz pazarlklardan, ikili ittifaklar
dan, dnlerden, karaktersiz ya da "elden dme" zmlerden bez
m i m odern ruha marazi bir biim de cazip gelen bir eyler vard. Gel
g e ld im bu cazibe lmcld; batan km ann ucu tuzaa dmeye
varyordu.
H esaplam a gn sonunda geldiinde, totaliter toplumlar cret
kr, huzursuz, sz dinlemez, inatla deneyler yapan modern ruha kar
hi de konuksever davranmadlar. Bu toplum lar yeni totaliter idareci
lerinin ynetim leri altnda hemen bir baka rutin dayattlar; m odem
ruhlarn o ok tiksindikleri "zayf ve titrek" dem okrasilerde ac ek
m elerine yol aan eylerle kyaslanm ayacak lde boucu ve aptal
latrc olan bir rutindi bu. Totaliter iktidarlar hibir deneyi tam da
deney olduklar, monolojik ve acmaszca diktatr yneticilerin bala
rna bela olduklar iin hogrmeyeceklerdi; daha yeni dnyaya getir
dikleri ve ynlendirdikleri gerekliklerin dnda duran hayallerden
hi mi hi memnun olmayacaklard; ilk gnah, yani mevcut gler
tarafndan ilan edilip merulatrlan, her eyden nce de idare edilen
lerden baka yntem, ama ve deerlerden dom a gnahn iledikle
ri iin bu deney ve hayallerle gze gz die di savaacaklard. Totali
ter rejimlerin entelektellere ve sanatlara sunabilecei tek zgrlk,
dinleme, not alm a ve itaat etm e zgrlyd. taat et ya da yok ol;
totaliter saraylarda kendilerine gereklii yaratm alar deil, ynetici
lerin setikleri gereklii temsil etmeleri em redilen saray airlerine ve
saray ressam larna yer vard. (Rus m uhalif yazan Voinovi'in esprili
tanm yla "toplumcu gerekilik", yneticileri, anlayabilecekleri sz
cklerle vm e sanatyd.) Gereklii yaratm a ve neyin temsil edile
cek kadar gerek olduuna karar verm e hakk, sadece yneticilere ait
bir ayncalk olarak kalacakt.
Totaliter eilim faist ya da kom nist totaliter devlette gereklik
kazandktan sonra, -ideolojinin koltuk deneklerine insan birlikteli
inin dier btn biim lerinden daha az gerek d u y an - totaliter toplu
mun artk ideologlara ihtiyac kalmamt.
ktidar hangi totaliter hareket ele geirirse geirsin, btn bu sempatizanlar
grubu daha rejim ler en byk sularn ilemeden nce silkelenip atlr. Totali
tarizm in gznde entelektel, manevi ve sanatsal inisiyatif, kitlelerin gangster
inisiyatifi kadar tehlikelidir; bunlarn ikisi de salt siyasi muhalefetten daha teh
likelidir.24
26. Bkz. Claus Offe, "The utopia o f the zero option", ev. John Torpey, Praxis Inte
national, 7/1987. Buradaki alnt M odernity and the State, s. 1 2 ,22den.
tc bir giriim olarak grlp pheyle karlanyor. Btnln var
lnn srdrlmesi artk bir grev olmaktan kmsa, grev tasa
rmclarna da ihtiya yok dem ektir; her zaman m ebzul m iktarda orta
ya kabilen tasarmc bozuntularndan, keram etleri kendinden men
kul kresel deiim peygam berlerinden uzak durulmaldr. Bilgi sahi
bi snflarn entelektellerin -insanlara kendi balarna renem eye
cekleri eyler reterek, ncelikle de bu tr eyleri renm enin veri
len abaya deer olduunu reterek, onlan imdiki hallerinden fark
l bir hale getirmeyi amalayan manevi klavuzlarn- oynad rol
stlenmesi gerekmez. Byk grevler yoktur, dem ek ki byk fikirle
re de gerek yoktur.
Paideia* Anlar
28. "Travelling 'The Hard Road to Renewal', a continuing conversation with Stuart
Hail", Arena Journal, 8/1997, s. 47.
29. Bkz. Pierre Bourdieu, Sur la television (Paris: Raison d'Agir, 1996), s. 11, 31;
Trkesi: Televizyon zerine, ev. T. lgaz (stanbul: Yap Kredi, 1998).
mal-ve-fnans piyasas ilem cilerinin dizginlerini ekmesi bekleni
yor, am a gerekler bu beklentiyi biraz fazla uuk kld iin de sz
konusu el demokrasi denen fikirler ve karlar piyasasna aktarlyor,
iyi i grmesi iin grnmez kalmas gereken bu el sayesinde, zel bir
ilgi gsterilmeyen ve (kiralk danm anlar dnda) kendi haline bra
klan agora, btn gerek sorunlara btn doru zm leri (ve bu
zmleri biim lendiren deer ve ilkeleri) bulacaktr, deniyor.
Sonuta m eslek st sorumluluklardan, m odem entelektellerin
alameti farikas olan o "grev arsnn tesine gitme" itkisinden
vazgeilmesi dem ek olan bu gr, phesiz, yeni uzak durm a ve ilgi
lenmeme tavrnn m kem mel bir savunusudur. Entelekteller artk
sona ermi, ortadan kalkm ecclesia'nn (insann "ecclesia disparue"
ya d a "ecclesia abscondita" diyesi geliyor) kszleri olarak tanmlan
dklar ya da kendilerini byle tanmladklar srece; ya da entelekt
ellerin agora'da oynadklar rol tam yetkili elilerin, ecclesia failleri
ya da partnerlerinin oynadklar rolle zdeletirildii ve baka da hi
bir rol zerinde dnlmedii srece, bu gr entelektellerin duy
gularn ok iyi zetlemektedir. Bu gr, bilgi ile ecclesia arasndaki
evliliin gkten zembille inen bir ey deil tarihsel bir olay olmas
olaslna ve entelektellerin m isyonunun boanm adan sonra da s
rebilecei olaslna ak kap brakmaz.
Ancak tpk "piyasann grnm ez eli"nin herkes iin mreffeh bir
hayat retmeyi baaram am as gibi, "demokrasinin grnm ez eli"nin
de adil bir toplum iinde gvenli bireyler yaratam ayacak olmas hi
de yabana atlacak bir olaslk deildir. Castoriadis, A ristoteles'i ana
rak, sadece dem okratik usullerin izlenm esinin tek bana "Kanun
Devleti"nin de "Hukuk D evleti"nin de garantisi olam ayacana dik
kat eker:
ounluk ynetimi ancak, olumsallk ve ihtimal alannda zgr bireylerin
amentlerine eit deer veriliyorsa hakl kartlabilir. Ama grler arasndaki
bu deer eitliinin "olgu kart bir ilke" olarak, szde akn bir tr ara olarak
kalmamas iin, toplumun kuruluu srasnda bireyleri, hepsinin grlerinin si
yasi alanda ayn arla sahip olduunu varsaymann makul olaca bir hale
getirmek iin srekli aba gsterilmelidir. Paideia sorunu bir kez daha bir kena
ra atlamayacak bir sorun olarak karmza kmaktadr...
Bu tr bireyler ancak demokratik bir paideia iinde ve onun sayesinde olu
turulabilir; paideia da bir bitki gibi kendiliinden gelimez, toplumun siyasi
kayglarnn ana hedeflerinden biri olmas gerekir.30
POSTMODERN DNYADA
GELENEK VE ZERKLK
4. "Who needs Identity?", Questions o f Cultural Identity iinde, der. Stuart Hail v
Paul du Gay (Londra: Sage, 1997), s. 3-4.
rek. Sz konusu tercih "eski gzeldir" tarz bir argmanla ya da "ger
ek benlik miras alnm benliktir" tarz argmanlarla hakl karlsa
da, argmanlara ihtiya hissedilmesi ve bavurulm as bile, en bata
bu tercihi ortaya karm olan eyin bireyin karar olduunu gsterir.
Eskinin gzellii bak asna baldr ve bir gelenein iine do
mak, pratikte, zerk ya da szde zerk birey iin, her zaman "yeniden
domak" demektir. Yaplan tercihin rekabete direnmesini salayan
ey, ona gsterilen balln gcdr.
Gelenek fikrinin bnyesindeki paradoksun ikinci boyutuna bura
dan geebiliriz. Gelenek insan bilincine ancak gelenekiliin klavuz
luuyla girebilir; seim yaplmas gerektiini syleyen bir tavsiye ni
teliini tayan ve dolaysyla da seimin m evcudiyetini ve insann
seme ihtiyacn im a eden gelenekilik de bu yzden zerk bir toplu
m a organik olarak baldr; aslnda varl, iinde ortaya kt toplu
m un zerkliine tanklk eder. A m a gelenekilik zerkliinden uta
nan, onu idare etmeyi beceremeyip ondan kamay dleyen bir top
lumun belirtisidir.<Nasl ikiyzllk yalann hakikate dedii dolayl
bir harasa, gelenekilik de yaderkliin zerklie dedii dolayl,
mahcup ve ekingen bir haratr!}
3. IKMA:
POSTMODERNLK VE
AHLAK VE KLTREL KRZLER
1. Em est Gellner, Conditions o f Liberty: Civil and ils Rivals (Londra: Pengu-
in Books, 1996), s. 80.
yasi kaytszlk ve yurttalarn hissizlii ile devletin ortak iyiyi savun
ma ykmllnden el ekmesi sivil toplumun sevimsiz, am a meru
ocuklardr.
yle olsayd, byle olabilirdi tr lafazanlklar deil bunlar. Bu
iki naho eilim, siyaset felsefecilerinin ilgisini uyandracak, hatta da
ha da nemlisi, devlete duyulan gveni tahrip edip toplumun dokusun
da derinleen yarklar hakknda yaygn bir endie duyulm asna neden
olacak lde canl bir biimde, kendilerini her yerde gsteriyorlar.
Aralarnda Regis Debray, M ax Gallo ve M ona O zouf un da bulun
duu yedi Fransz entelekteli, "reel" liberal dem okrasinin aam a aa
ma bir deform asyona uradn gsteren ve bu dem okraside yaayan
yurttalarn byk ve gittike genileyen bir parasnn yaad g
vensizliin artmasndan kaynaklanan baz tehlikeli iaretlere dikkat
ekiyorlard.2
Bir zamanlar kendi halknn snflaryla bara ve gvenlie dayal bir sz
lem eye girmi olan Cumhuriyet, eer bunlar garanti altna almaktan aciz o l
duunu gsteriyor, daha da kts, kamusal olarak yerletirilecek bir dzen
kurmaya ynelik her trl kaygnn doas gerei gerici bir ey olduu izleni
mini veriyorsa - o zaman insanlarda kendi kendini savunmaya dnm e ayarts
iyice glenecektir.
ilk, dini reform hareketi bir dem ir kafesi paralarken, mm inler top
luluunun kendi setikleri, kendi rnleri olan kafesler yapmasn
salamt. M anevi selamet iini zelletirerek her bireyi bir papaz ha
line getirmi, kurumsallam papazln onlar zerindeki etkisini
gevetmiti. Selamet, m odem zam anlarda zelletirilen ilk kamusal
mal; pim anlk ve kurtulu ise deregle edilen ilk ritelletirilmi, bir
birlerine uydurulmu ve egdmlenm i faaliyetlerdi. Bu ilk zelle
tirme ve dereglasyon edimlerinden sonra, selam ete giden yolu izle
mek mmin bireye kalyordu.
Halihazrdaki sekler reform hareketi ise ilk reformun parala
maktan kand ya da paralam ay baaram ad eyi skyor: Han
gi biim ve renkte olursa olsun dem ir kafesin kendisini -bireysel se
im ler zerindeki bireyst kalplan ve y a p tn m la n - skyor; yani
(ebedi kurtulu ryas, sonsuzluk zerindeki etkisinden ok kendisi
zerinde odaklanm bir hayat iinde hangi biimi alrsa alsn) deil
tek doru yol, tercih edilen "selamet yolu" anlaynn bile kontrol
edici olma iddiasna izin vermiyor. lk reform hareketinin yol gsteri
ci ilkesi, bireyin sonsuz saadete giden yolu kendi hayatnda yaptklan
sayesinde kat etme zgrlyd; ikinci reform hareketinin slogan
ise "insan haklan"; yani her bireyin kendi istedii saadetin nasl ola
cana karar vermek ve onu bu saadete gtrecek (ya da gtrm eye
bilecek) yolu tasarlam ak iin kendi seim zgrln kullanm a hak
k. kinci reform hareketi, ilkinin balatt ama tam yerine getirem e
den brakt ii bitirm ek ve bylece ncsnn gizli kalm potansi
yelini aa karmak zeredir. Bu gizli kalm potansiyel ise, Em est
Gellner'in "modler insan" dedii eyin ortaya kmas ve yaygnla
masdr.
Gellner bu yeni insan tipini betim lem ek iin kulland metaforu
mobilya sanayiinden almtr: Eski ve yeni insan tipleri arasndaki
fark, der Gellner, tek paral, tam am lanm bir gardrop ile m odler
bir gardrop arasndaki fark gibidir. Eski tarz gardroplar ve dier m o
bilyalara daha en batan nihai ekli verilirdi ve bu da byklk, biim
ve tarznda baka deiiklik yaplmasn nlerdi. B unlann tasanm lan
kusursuz ya da yalapap, iilikleri iyi ya da kt olabilirdi, ama tasa-
n m ilk yapld haliyle kalrd. E er kullancnn ihtiyalan gemite
bu gardrobu alrken yeterli grd estetik ya da faydac niteliklerin
tesine geerse, yaplacak tek ey vard: Gardrobun yerine daha b
yk ya da deien beeniye daha uygun bir bakasn almak. M odler
m obilyada iler deiir: Bu m obilya para para alnr ve ilerde ona
baka paralar da eklenebilir. Koullardaki ve isteklerdeki deiiklik
lere gre, paralan durmadan yeniden dzenleyerek hep farkl btn
ler oluturm ak mmkndr. Oturm a odasnn bykl dnda bu
eklem e ve yeniden dzenlem e faaliyetinin snn yoktur. A m a bu da
eklem e ve yeniden dzenleme srecinin aslnda hi bitmedii anlam
na gelir; hibir noktada, m odler mobilyann nihai durumuna ulat
kesin olarak sylenemez.
M odem toplum un en kayda deer rn olan "modler insan" iin
de ayn eyler sylenebilir. Nasl m odler mobilyann nceden tasar
lanm tek bir "uygun" biimi yoksa, alabilecei olas biim ler son
suzca genileyebiliyorsa, m odler insann da nceden belirlenmi bir
profili ve kararlatrlm l yoktur. O Robert M usil'in M ann ohne
Eigenschaften' [Niteliksiz Adam] deildir; ok fa zla nitelii ve ve
hesi olan bir varlktr, yle ki bunlann ounu belli bir sre iin ta
makta, gerek duyduunda benim seyip gerek duym adnda atmakta
dr. M odler insan seyyar, atlabilir ve deitirilebilir nitelikleri olan
bir yaratktr; rnesans filozoflannn ideali olan o "okynl insan"
andran biridir. Szn z: M odler insan, ncelikle, z olmayan in
sandr. Ancak, m odler mobilyann tersine, m odler insan birletir
m e ve datm a iini kendisi yapm aktadr. O m odler insan olduu ka
dar kendi modelini kendisi izen insandr da. M odler bir gardrop, i
lerinden sem e yaplacak bir olaslklar kmesi eklinde yaplrken,
m odler insan, yerine getirilecek bir grevler kmesi olarak yaar.
Gellner'in iaret ettii gibi, bu durum liberal-demokratik, yani si
vil toplum un doas iin muazzam nem tar.
M odler insan etkili cem iyetler ve kurumlar halinde birleme yeteneine
sahiptir; hem de bunlar, birbirine sk skya bal ve bu yzden de hareketsiz
olan bir ilikiler km esine balanarak istikrar kazandrlm, temelinde riteller
yatan btncl, karmakark kurumlar haline getirm eksizin. Kendini bir kan ri-
teliyle balamakszn, birleip zgl bir amac olan, duruma zg, snrl ce
miyetler oluturabilir. Politikasyla uyumamaya balaynca, byk bir ihanet
sulam asna maruz kalmakszn iinde bulunduu cem iyeti terk edebilir.
M odler insann cem iyetleri kat olm akszn etkili olabilir.3
3. A.g.y., s. 98-100.
iin kullandklar balar kat deil, duruma zg balar, dem ek ki.
Bunun kayda deer sonulan vardr: Ayn anda hem "iyi btnle
mi" - v e zerinden her ynden birok kez geilerek iyice birbirine
tutturulm u- olan hem de baskc bir zorbalk, kabilenin her yere ya
ylm gzetimi ya da kendi kendini yeniden reten ritelin cansz eli
tarafndan kaskat bir biim almaya, m onotonlua ve homojenlie
zorlanmam bir toplumu mmkn klar. M odler insann ne k
na paralel olarak, M anuel Castells'in "a toplumu" dedii, benimse
"ok-al toplum" demeyi daha uygun grdm ey ortaya kmtr.
Bu toplum tr ne uzaktaki pre-m odern atalan gibi kesim lere bln
m ne de kendisinden hemen nceki m odem nceli gibi snflara b
lnmtr, onlarn tersine, kendi az-belirlenm iliiyle, iftdeerlili-
iyle ve elikileriyle yaayabilmekte, bunlar m assedebilmekte, hat
ta yeniden ileyip eylem kaynaklan haline getirebilmektedir.
M odler insann ortaya k, yneticiler ve filozoflarda grlen,
"doal insan" fesattan uzak tutmann tek yolu, yani toplumu bir arada
tutmann tek yolu olarak sabit bir em irler ve norm lar kmesi dayatm a
ya ynelik, yzyllardan beri sregelen eilimi hkmszletirir. Mo
dler insan byle kurallardan oluan sabit bir kod olm akszn da gayet
iyi idare edebilir; hem de Hobbes'un iren, kaba ve ksa olmaya
mahkm kbus gibi hayat anlayndan da uzak durabilir. nsanlar
modlerleince, zorlayc glerin zorbal ve ritellerin dilsiz bask
s gereksizleir. A ynca buna kalklsayd bile zorbalk, karsnda
"btncl iktidarn kk salaca "btncl bireyler" bulamazd.
ok-al modler insanlar toplum unda btnletirm e ve denetleme
ii deregle edilmi ve zelletirilmitir.
Am a her zaman olduu gibi, bir eyler kazanrken, bir eyleri de
kaybedersiniz... ok-al toplum lara ve onlann m odler yelerine z
g kat olmayan, durum a zg balann, bu kadar ho olmayan yanlan
da vardr. Bu balar belirsizlik ve riskle yorulm utur. Sadece bu ba
larla desteklenen hayat ounlukla, belki de her zaman, kavakta ya
anr. Hangi yol seilirse seilsin, belli riskler sz konusudur - yol bir
batakla ya da ihmal edilmi veya terk edilmi, baka yollardan gidi
lebilecek yerler kadar gzel olmayan yerlere kyor olabilir. Her du
rumda, seilip takip edilen yolun avantajlan ya da handikaplan hak
knda nihai ve kesin bir yargda bulunm ann im knsz olduundan
phelenmemek elde deildir; bu yzden de, atlan her admdan nce
ve sonra, imdi ve gelecekte teredddn acs ve yanl bir hamle yap
m veya yapyor olm a phesi yaanacaktr. Z am anlan geldiinde,
verilecek yarglarn ok sayda ve farkl, hatta belki de elikili olaca
da tahmin edilir. Kiinin kendi seimleriyle ba baa braklmas
zgrletirici ve memnun edici bir eydir. A m a ayn zam anda gerilim
yaratc, sk sk da ac verici bir eydir. Bir kez daha Gellner'den alnt
yapacak olursak, "modlerleme"nin bedeli, "her faaliyetin scak, b
tnlemi, total' bir kltrn paras olm ak yerine, dier faaliyetler
tarafndan desteklenmeyen, kendi aka ifade edilmi am acna uy
gun souk ve hesapl bir ey olarak kald bir tr paralanmadr. Bu
'yabanclama' ve 'bybozumu' kim ilerinin ok yksek bulduu bir
bedeldir."4
"Yabanclama" yerine bugnlerde "yersizleme"den ya da "ev-
sizlik"ten sz etm ek daha yerinde olacaktr. Aslnda, "yabanclama",
birbirlerine yabanclaabilecek btncl bir dnya ve btncl bir ki
i varsayyordu, oysa bugn ne ok-al toplum bir btnlk olarak
yaanabilecek fazla ey sunuyor, ne de onun m odler yeleri btn
cl kiilerin zbilincini gelitirecek fazla vesileye sahip. "ok-al"
toplumun "modlerlemi" sakinleri iin, "ait olma" ok nemli bir
sorun haline gelmi durumda; nadiren tatm in edici bir zm bulabil
melerine, sonsuza kadar srmese bile hi olm azsa biraz kalc olmas
beklenebilecek bir zm bulam am alarna ramen (belki de bu yz
den), ait olmak her gn yaadklar bir sorun olup kyor. Niklas Luh-
mann'm nl szyle, hepimiz, her yerde ve her zaman "ksmen ye
rinden edilmi" durumdayz. ine girdiim iz gruplarn hibirine
"tam olarak" ait deiliz: Biz m odler insanlarn, "dar taan", hibir
tekil grup tarafndan m assedilem eyen, am a dier m odllere balanan
ve onlarla etkileen paralarm z var. Dolaysyla, her kendi kendine
yer tayin etme edim i elikili, m erkezi ve m erkezka basklara maruz
kalyor.
M odller arasndaki btnlem e zayf; her trl birliktelik biimi
yaralanm aya ak ve krlgan. H ibir grupta kendim izi "tamamen evi
mizde" hissetm iyoruz; belli bir zam anda hangi grupta olursak olalm,
oradayken aile evinde akam yemei iin masann etrafna toplanm
gibi deil de bir otelde bir gece kalyormuuz, bir restoranda akam
yemei yiyorm uuz gibi hissediyoruz kendimizi. A m a ne kadar kayg
verici olursa olsun, bu alegori bile zmni olarak kayp olan eyi aka
dile getirmeyi baaram az, nk birok postm odem kadn ve erkein
bildii tek aile evi de gittike oteli, kimsenin sonsuza kadar srmesini
4. A .g.y.,s. 104.
beklemedii geici bir m isafirlik meknn andrmaktadr.
Demek ki "modlerlik" durumu bir Unsicherheit durumudur; yani
l belirsizlik, gvensizlik ve em niyetsizlik felaketi durumu. Eg-
dmlenmemi, birbiriyle kesien birok a, zerine gerekli iaretler
doru drst izilmemi yollan ve yzer gezer trafik levhalaryla d
dnyann zerine Unsicherheit izlenimi hakl olarak yanstlyor.
A m a srekli bir gerilim kayna olan ey m odlerliin kendisi - mo
dlleri daimi bir ekle sokacak vidalarn, cvatalarn, perinlerin ol
may. Bu gerilimler de birleip byk bir sadeletirmeye, isteklerle
frsatlar, eylemlerle sonulan arasnda dorudan, ak seik, bire bir
balant kurmaya -dnyann ve benliin Eindeutigkeit'ma [ak se
ildiine] ve bu ikisinin kusursuz birliine- duyulan bir zlem haline
geliyorlar. Bu zlem, "ait olma" fikrinde zl ifadesini buluyor; tabii
ki kendisi de bir yere dem irlenmeye direnen bir fikir bu, gnlk ha
yatta onu gvenli bir yere yerletirecek ya da en azndan elle tutulur
modelini sergileyecek pek fazla ey olmad iin dank ve zgl
letirilmemi kalmaya mahkm bir fikir.
* "Kabilenin dnda bir ey yoktur." Bauman, D enida'nn nl "il n'y a pas hors du
texte [metin]" szne antrm ada bulunuyor, (.n.)
olmad bir lks iinde, alannda yalnz olma lks iinde yaayan)
kabilenin rahata kulland aralardan baka aralar kullanmalar ge
rekir.
Kabile, tek alternatifi tek bana lm ek olan tek yaam-belirleyici
olduu iin, ideoloji, doktrin alama ve propaganda olmadan da ya
ayabiliyordu; oysa millet bunlar olm adan yaayamaz. Kabilelerin
"kabilecilie" ihtiyalar olm asa da, milletin "milliyetilie" ihtiyac
vardr. M illiyetilie, yani ayn anda hem varoluun zden nce gel
diini hem de zn varolutan nce geldiini savunan, yani m illet ol
mann ayn anda hem bir seim meselesi olduunu hem de bir seim
meselesi olmadn ilan eden o tuhaf, hafta m nasebetsiz itikata. M il
liyetiliin milleti, m illet m ensuplarnn herhangi bir karara varm ala
rndan nce verilmi bir eydir, ama ayn zam anda mensuplarnn
gnlk seimleri iinde gzetmeleri, her eyden aziz tutm alar, y
celtmeleri ve sslemeleri gereken bir deerdir de. Kabile bir deer de
il bir gereklikti; m illiyeti itikadn milleti, bir gereklik olm ak isti
yorsa, bir deer haline gelmelidir.
Milletin mensubu olmak her gn aba gstermeyi gerektirir. Bir
zamanlar Em est Renan'm belirttii gibi, millet her gn yaplan bir
plebisit; ballk oylaryla her gn yenilenmesi gereken bir btnlk
tr. M illetin sunduu aidiyetin tatll bedava deildir; kazanlmas
gerekir. Sunulan aidiyet tatldr, nk gvenli olm a ans vardr; ama
bu gvenlik kanlmaz bir ey deil, bir urap baarm a meselesidir.
Saflan sklatrmay ve hep birlikte eylem e gemeyi gerektirir.
Eer sadece bu talep sz konusu olsayd, milleti dier birok ce
miyet ya da gnll birlikten ayran hibir ey olmazd ve millete gs
terilen balla, dier ballklara gre neden ncelik verilmesi ge
rektiini ya da dier ballklann tersine, bunun peine neden "soru
sorulmakszm", "ister doru olsun ister yanl, sonuta bu benim l
kem" diyerek dlmesi gerektiini aklamak kolay olmazd. Millet,
dier cemiyetlerin tersine, dier btn ballklan aan tek ya da en
st ball talep edebilm ek iin, kabilenin bu kadar sze bavurm a
dan, hatta belki de farkna bile varmadan olduu ey olduunu ak
ak ortaya koymak zorundadr: Kan ve toprak meselesi, ama ok da
ha nemlisi (ne de olsa, bunlann olum sallnn bilincinde olan bir
dnemde yayoruz) ortak tarih meselesi.
Her trl tarihsel anlatnn semeci olduu, artk banal bir nerme
haline geldi. Ama eit lde kavranmayan ve ounlukla kasten ze
ri rtlen ya da hararetle inkr edilen bir ey var ki o da tarihi "ya
pan"m anlatnn kendisi olduu. Hannah Arendt ile Paul Ricoeur'n
farkl farkl yollardan iaret ettikleri gibi,5 hayatn ak iinden "olay
lar"! kesip karan ve sonra da dzensiz, sahiden "saymaca" ve olum
sal olaylar halinde yeniden ileyerek yorumlanp sindirilm eye ve ez
berlenmeye hazr anlaml bir dizi haline getiren ey tarihsel anlatdr.
Arendt, "salt olular"dan oluan hammaddeyi anlatlabilecek, kavra
nabilecek ve tahdit edilebilecek bir hikyeye dntren tarihinin
yapt ii, "kederi ada", "ad da mersiyeye" eviren airin yapt
ile karlatrmtr. te milliyetilik, gemi zerinde kolektif ola
rak uygulanan byle bir seme ve dntrme ilemidir. Ernest Re-
nan'n, milleti, gemiten baz eyleri hatrlama, bazlarn da unutma
konusundaki bir uzlam a olarak betimlemesi de nldr. (Ben bu
noktay biraz daha keskinletirm ek isterim: D em ek ki m illiyetilik
hatrlanmamas konusunda uzlalan eylerin unutulmas gerektiini
salk verir.)
Cumhuriyeti dnce, hangi eylerin bellekte tutulmas, hangi
eylerin de unutuluun p sepetine atlmas gerektii konusunda mil
liyeti arkadayla/hasm yla kavga etm eye nadiren tenezzl eder. Ya
plan semeyi sorgulamann tesine geer cumhuriyetilik: Tpk ge
miin kendisini deersizletirdii gibi, tarihsel hatrlam ann erdemini,
otoritesini ve gerekli olduunu yadsr. Saf haliyle cum huriyeti d
nce (en canl ifadesini Fransz Devrimi'nin civcivli gnlerinde bul
duu iddia edilebilir) tam da gemi tarihi tahtndan indirmekle
(Fransz Devrim i'nin manevi mirass olan M arx'n, btn gemii
"tarih-ncesi" olarak grp bir kenara attn ve tarihin daha bala
madn ilan ettiini hatrlayalm ) ve "yeni balang"la ilgili bir ey
dir. M ona Ozouf, kendisine verilen M arc Bloch dln kabul tre
ninde yapt konum ada,6 en azndan Devrim dneminde, cum huri
yetilerin toplumsal ve siyasi dzenin tamamn yeni batan ina ede
bileceklerini dndklerine ve gemie ait hibir eyin bu yeniden
inaya bir yaran dokunm asnn m m kn olm adna inandklanna
dikkat eker. "Tarih ne emsal ne de destek sunar, devam lln deer
hakknda syleyecek hibir eyi yoktur."
5. Bkz. H annah Arendt, "Truth and Politics", Between P a sta n d Future iinde (Lond
ra: Penguin, 1968); Trkesi: "Hakikat/Doruluk ve Siyaset", Gemile Gelecek A rasn
da, ev. B. S. ener (stanbul: letiim, 1996); Paul Ricoeur, Time a n d Narrative, C. 1
(University o f Chicago Press, 1983).
6. M ona Ozouf, "L'idee republicaine et l'interpretation du passe national", Le M onde,
19 Haziran 1998.
M illiyetilik uzun ve sancl bir tarihin yaayan miras olan m ille
tin kendisinin bal bana bir iyi olduunu -yalnzca dierleri arasn
daki bir iyi deil, en stn iyi, dier btn iyileri glgede brakan ve
ikincilletiren bir iyi olduunu- ilan ediyordu. Oysa devrim ci cum hu
riyetiler, cum huriyetin ortak iyi fabrikas, ortak iyiyi retebilecek
tek fabrika olduunu iddia ediyorlard. Cum huriyetilerin iyi toplumu
tamamiyle gelecee aitti, ona henz ulalmamt ve sadece cum huri
yetin kendi almas yoluyla ulalabilirdi. Ancak, byle sylendi
inde, cumhuriyet fikri kendisini daha en batan derin bir eliki iine
sokuyordu ki bu eliki m odem tarihin nemli bir ksm boyunca ba
na bela olmaya devam edecekti.
"Yeni balang" (daha dorusu, tek bir balang deil, sonsuz bir
yeni balanglar dizisi) fikri ve srf uzun srm diye tarihin miras
tarafndan balanmay kat bir biim de reddetmesi, cum huriyetin or
tak iyiyi retirken ulaabilecei tek kaynak olarak insann eletirme,
akl yrtme ve yarglam a yeteneini brakyordu geriye. zgrlkler
lsn -dnce, ifade ve rgtlenm e zgrlklerini- cum huriyet
i hayatn olm azsa olm az koulu haline getiriyordu. A m a te yandan,
ortak iyinin salanmas cum huriyeti deerler listesinin en tepesine
yerletiriliyordu; evrensel m utluluun cum huriyetin en stn amac
olduu ilan ediliyordu, insanlar m utluluun peine dm ekte ve bu
mutluluu evrenselletirm enin yollann mzakere etm ekte zgr ola
caklard; am a bir noktada evrensel m utluluk davas ile bireysel zgr
lkler davas atmak ve birinden biri yenilgiye uram ak zorunday
d. "insanlarn kt kitaplar okum asna izin vermek mi onlara okum a
yazma retm emek mi daha iyidir?" tipi, yle hem en cevaplanamaya-
cak sorularn ortaya kmas kanlmazd. Cum huriyetin hayat, i
birlii yapmalar beklenen am a atm aya eilimli iki ilkeler kmesi
arasndaki hassas bir dengede srecek ve eit lde abes ya da dpe
dz felaket iki u arasnda sonsuza kadar gidip gelm eye m ahkm ola
caktr.
Cumhuriyet rnts iindeki atm a her zaman oradadr ve yan
l trden bir uzlam aya varma ya da bir ilkeye yer aaym derken
brn fazlaca kstlam a tehlikesi her zaman sz konusudur. Yine de
bu iki ilke iki bacak gibidir; herhangi biri olm azsa cum huriyet dzgn
yryemez. Cum huriyet ancak bu ikisi birlikte olduunda kendisi
o lu r-y a n i, yurttalarnn zgrln sadece kstlamalardan kurtul
mu olm a anlam nda bir negatif zgrlk olarak deil tevik edici bir
g olarak, katlm a zgrl olarak gren bir kurum ; bireyin m da
haleden kurtulma zgrl ile yurttan mdahale etme hakk ara
snda bir denge kurm ak iin hibir zam an kesin sonu elde edemeden,
am a azalmayan bir evk ve canllkla abalayan bir kurum olur. Yurt
talarn mdahale etme, hepsini balayan dzenin anahatlarn izen
yasalann oluturulmasna katlm a hakk, m illetin kan, toprak ve tarih
sel m irasna verilen cum huriyeti yanttr - bireyleri birbirine bala
yarak bir cemaat, cumhuriyeti cem aat oluturan cum huriyetilie z
g hartr. Com elius Castoriadis bu cem aat tipini "zerk toplum"
adyla vaftiz eder ve yle tanmlar:
zerk toplumun kolektif kim lii, "biz"i ne olacaktr? Bizler kendi yasalar
mz yapan kiileriz, zerk bireylerden oluan zerk bir kolektiviteyiz. V e yap
tm z ilerde ve bu iler yoluyla kendim ize bakabilen, kendimizi tanyabilen
ve kendimizi sorgulayabilen kiileriz.7
7. Com elius Castoridais, "Dilapidation o f the W est", ev. David Ames Curtis, Thes
Eleven, 41/1995, s. 108.
lerden oluan byle bir ynda, zgrlk ile eitlik, birey ile toplum,
zel refah ile kamu refah arasnda hem en elikiler ba gsterir - li
beralizmin zem em ekle nam sald trden elikilerdir bunlar, ama
ayn zamanda cum huriyeti ilkeyi benim sem ekte isteksiz kald s
rece liberalizm in kendisinin yaratt elikilerdir de.
te bu yzden de, Castoriadis'in gzlemledii gibi, "millet, a
da teorilerden ve 'siyaset felsefeleri'nden, apkadan kan bir tavan
gibi kar - zira, ben de unu ekleyeyim, bu teori ve felsefelerin o
u, yurttalarn kendilerini ortak iyi arayna adam alanyla ve bu
adanmln sevk ettii ynde hareket etme yetenekleriyle tam am
lanm olmayan bir kiisel zgrln yol at atomize edici sonu
lara kar gzlerini kapamay tercih eden bir tr liberalizm in bys
altndadrlar. Liberal pratiin, niyeti bu olm asa da, kvlcmn akt
ve kkrtt milliyetilik, liberalizmin kendi kusurlarn gidermeye
ynelik bir vaat olarak ortaya kar. Liberal toplumun, milliyetilii
keye sktrmak iin, etik ve adalet ilkesinin kiiye zel bir mesele
deil ortak bir iyi olduunu kabul etmesi gerekirdi; baka bir deyile,
kendini cumhuriyet dzeyine karmas gerekirdi.
Demek ki liberalizm kendi bana, davay cum huriyet lehine so
nulandrmak yle dursun, millet ile cum huriyet arasndaki atm a
y zme balam az bile. Liberal dem okraside her ikisine de yer var
dr; hatta ileri gidip liberal-dem okratik ortam m iliyetilik ile cum hu
riyetilik dncesinin srekli bir rekabet iinde olduklar alan diye
tanmlamak da mmkndr. M illiyetilik ve cum huriyetilik znde
ayn soruna, m odern toplumun yapsal zellii olan bireysel zgrlk
ile cemaatin gvenliini uzlatrm a sorununa taban tabana zt ynler
den yaklap kkten farkl zm ler nerirler.
D aha nce belirtildii zre, miliyetiliin bu soruna sunduu
zm "ster doru olsun, ister yanl, sonuta bu benim lkem"dir.
Cumhuriyeti dncenin sunduu zmse, benzer bir zdeyi ksa
lyla ifade edilecek olursa yle bir ey olabilir: "Bu benim lkem
se, doru olm aya zen gsterdiinden ve yanltan uzak durm ak iste
diinden emin olmalym" ya da -b u daha da talepkrdr- "Doru ol
duu srece bu benim lkemdir - ama yapt yanll dzeltmeyi
reddediyorsa deildir."
M illiyetilik bo bir ek imzalamay ve gem ite yaplanlar su
kaytlarndan karmay gerektirir. Takipilerinden, yani vatansever
lerden sergilemelerini bekledii balca erdem sadakattir; balca k
tlk ilan ettii zellik -h atta, en sert cezalan hak eden lmcl g
n a h - ise, ak ak muhalefet etm ekten sadece lml bir tavr sergile
meye kadar geni bir yelpazeye yaylan sadakatsiz ya da yeterince sa
dk olmayan davrantr. M illet m ensuplarnn hibir koulda yapma
malar istenen eyse, sadk olmalar beklenen eyin mantn ve de
er ve normlara -erdem leri hakknda hibir soru sorm akszn- itaat
etme talebinin ahlaki statsn sorgulamalardr. Hegel'in nl veci-
zesinden yararlanarak, milliyetiliin zgrl "kiinin grevini bil
mesi" olarak tanm ladn syleyebiliriz.
Cumhuriyeti dnce ise, tam tersine, eletirel sorgulamay ce
maat yeliinin barna yerletirir; yurttalar cumhuriyete, ynetim
lerince savunulan ya da ihmal edilen deerlerle aktif olarak ilgilene
rek ait olurlar. Yurttan neye sadk olduu Castoriadis'in u szleriy
le ifade edilebilir: "Babadan ya da Dallas'tan ok /erc'dekine [Pla-
ton'un bir diyalou] yakn bir toplum iinde yaamak gibi ak seik
(ve hatta bencilce) bir derdim var."8
M illiyete ballk koulsuz, onu koullu hale getirm ek de bir iha
net olduu halde, cum huriyet yelik koullann belirlerken yurttala
rna sunduu ve garanti altna ald zgrln derecesine gre yar
glanr ve deerlendirilir. Renan'n "her gn yaplan plebisit" tesbiti-
nin milletin gerekliini yakalayp yakalamad tartmaya aktr ve
bu tesbit milliyeti vaizler tarafndan birka kez eletirilmitir; ama
"her gn yaplan plebisit" sznn hem cum huriyetin gerekliini
hem de cumhuriyeti dncenin zn yanstt kesindir.
Yol Ayrm
8. Com elius Castoriadis, "Democracy as procedure and dem ocracy as regim e", ev
David Ames Curtis, Constellations, 1/1997, s. 6.
hissetmesini nleyecek lde souk ve gayri ahsi, cum huriyeti ha
yatn talep ettii sorum luluklar da tanam ayacak kadar ar geldiin
de ait olmann scakln ve "seim yapm aya gerek yok" durumunun
rahatln sunar.
Ancak imdilerde btn bunlar deimektedir. Cumhuriyet, de
yim yerindeyse son birka yzyldr m illetle paylat ulus-devletten
"g etmek"tedir. ada devletler daha az dem okratik ve dolaysyla
da cumhuriyeti modelin esaslaryla daha az uyum lu bir hale geldik
lerinden deil; ancak devlet iinde uyguland biim iyle demokrasi,
prosedrlerine ne kadar sadk bir biim de riayet ederse etsin, yurtta
larn hayat iin can alc nem tayan koullar koruyam ayacak ya
da ayarlayam ayacak lde gten dm ekte olduundan. ada
devletler, gemiteki egem enliklerinin nemli bir ksmn yitirdikleri
ve artk kendi balarna denge kuram adklar ya da kendi setikleri
tipten toplumsal dzene otorite salayamadklar iin, canl bir cum
huriyetin dier zorunlu koulunu karlayamazlar: Yurttalarn "ka
musal iyi"yi m zakere etm e ve m terek olarak kararlatrma, kendi
lerinin diyebilecekleri ve sarslmaz ballk yeminini seve seve edebi
lecekleri bir toplumu bu ekilde biim lendirm e yeteneidir bu koul.
Ulus-devlet iindeki cumhuriyet, refah tanm lam a ve artrma
kudretinin byk ksmn hzla yitirm ekte olduu iin, ulus-devletin
topraklan gittike m illetin zel arazisi haline gelmektedir. Cum huri
yetin, milletin uzun vadeli gvenliini salayacak ve bylece onun
"kuatlm kale" kom pleksini iyiletirip ya da hafifletip hrnln
ve hogrszln giderecek ya da azaltacak gc kalm am tr
pek. M illet artk gvenli bir biimde yerlemi grnm em ektedir, ge
lecei de garanti altna alnm ve korunuyormu gibi deildir - yani
cumhuriyetin yenilgisi, yeniden domu, canl, gemi azya alm ve
dizginsiz milliyetilik cana nclk yapar.
nsanlk durumunun en tayin edici parametreleri artk ulus-devle
tin kurum lannn eriem edii alanlarda biimlenmektedir. Bu koulla-
n n korunmasna ve deitirilm esine nezaret eden gler gittike kre
sellemekte, yurttan denetim ve nfuz aralan ise, ne kadar gl
olurlarsa olsunlar, yerel olarak snrlanm kalmaktadr.
Sermayenin, finansm ann ve enform asyonun kresellemesi her
eyden nce bunlann yerel m akam lann ve ncelikle de ulus-devletin
denetim ve ynetiminden m uaf olm alan anlam na gelir. B unlann ile
dii meknda, cumhuriyeti devletin yurtta katlm ve etkili siyasi
eylem iin gelitirdii aralan andran hibir kurum yoktur. V e cum
huriyeti kuram larn olmad yerde, "yurttalk" da yoktur. "Kresel
gler" kavram, palazlanm akta olan, am a imdiden salam, esnek ve
baedilmez grnen bir gereklii ifade ederken, "kresel yurttalk"
kavram, imdiye kadar ii bo kalmakta, en iyi durumda bir koyutla-
may, ama ou balam da sadece bir hsn kuruntuyu temsil etm ekte
dir. Uzak yerlerden esen ve birdenbire kp gelen frtnal rzgrlarn
kaldrd gl dalgalarn tokadn yem ek, yurttaln tam tersi olan
bir durumdur. K olektif yazglardaki ani ykseli ve dler gn
mzde tekinsiz bir biimde doal felaketleri andrmaya balamtr,
hatta bu karlatrma bile gittike yetersiz kalmaktadr: yle ki, ya
knlarda olacak bir depremi ya da yaklaan bir kasrgay ngrmek,
borsadaki bir sonraki k ve gvenli gibi grnen kitlesel istihdam
alanlarnn buharlavermesini ngrm ekten daha kolaydr bizler iin.
Jacques Attali, bir yazsnda,9 Titanik filminin bu kadar ok tutul
masn, seyircilerin, gnm zde kendi iinde bulunduklar mkl
durum ile kaptann kstahl ve m rettebatn uysall yznden ye
terince ciddiye alnp zam annda tesbit edilem eyen bir buzdana tos
layan insan kibri arasnda varolduunu hissettikleri kayda deer ben
zerlikle aklyordu.
T itanik bizleriz, bizim zafer kazanm bir havayla kendi kendisini kutlayan,
yoksullarna acm aszca davranan kr, ikiyzl toplumumuz - ngr arac d
nda her eyin ngrld bir toplum... H epim iz sisler iinde bir yerlere g iz
lenm i bizi bekleyen bir aysberg olduunu tahmin ediyoruz; ona arpacak ve
mzik sesleri arasnda batacaz.
Attali, gelecekte bizi bekleyen, her biri bir ncekinden daha sert
ve acm asz bir deil birok aysberg olduunu im a ediyor. Dizginsiz
nakit para speklasyonundan, ar- lya vuran krlardan ve utanm az
ca an deer kazanm stoklardan gelen mli aysberg var. Her biri
kendi dm anlklar ve ekimeler ann iine gmlm ve nm z
deki yirmi yl iinde nkleer bir saldn gerekletirebilecekleri tah
min edilen otuz lkeden gelen nkleer aysberg var. Atmosferdeki kar
bondioksit hacminin ve kresel snn durdurulam az biimde artm a
sndan ve er ge patlayp kresel lekte bir felakete yol aacaklan
konusunda btn uzm anlann anlat onlarca atom santralinden ge
len ekolojik aysberg var. Son olarak da, gnm z neslinin yaam s
resi iinde m ilyar insann gereksizlem esi -ekonom ik anlam da i-
levsizlem esi- beklentisinin getirdii toplumsal aysberg var. Attali
9. Jacques Attali, "Le 'Titanic', le mondial and nous", Le Monde, 3 Temmuz 1998.
ac ac, bu aysberglerle Titanik' batran aysberg arasndaki farkn,
bunlardan biri gemiye arptnda, geriye olayn filmini yapacak ya
da ortaya kan kargaa hakknda epik ya da lirik iirler yazacak kim
senin kalmayacak olmas olduunu belirtiyor.
Btn bu aysbergler (ve belki u ana kadar daha adn bile koya
madmz dier aysbergler) "dnyann byk devletleri"ndeki se
men kitlelerinin karasular dnda yzyorlar; bu yzden, siyasi de
netim iini yerine getiren insanlarn tehlikenin bykl konusunda
sakin ya da kaytsz bir tavr taknmalar bouna deil. A m a hibir ey
yapmamann, ilgisizlikten kaynaklanan itidal dnda daha gl bir
nedeni de var: "Siyasetiler son hz ilerlem ek zere denize indirilen
gemiye hkim deiller artk." Yani isteselerdi bile, yapabilecekleri
pek bir ey olmayacakt.
10. Pierre Bourdieu, "La pr6carit est aujourd'hui partout", Contre-feux: P ropospour
Am a zurnann zrt dedii yer u ki "bugne tutunmak" ada in
sanlarn iinde bulunduklar durum da bariz biim de eksik olan bir
zelliktir. u anki durumlarnn en nemli manivela ve koruyucular
nn hibiri zerinde, deil tek tek ya da birka kii birlikte uygulanan
bir denetime, bir yarglam a hakkna bile sahip deiller. Baz manive
lalar daha imdiden "gerileme", "rasyonalizasyon", "piyasa talebinde
ki d" ya da "kltme" gibi eitli adlar verilen gizemli glerden
darbe yemilerdir. Ancak bu darbelerin dorudan hedeflerinin ok
tesine giden etkileri oluyor ve darbeyi yiyenler sadece bir gecede
rtbesi tenzil edilenler, aalananlar, onurlarndan ve/veya geim le
rinden olanlar deil. Her darbe, ondan (imdilik) kurtulan herkes iin
bir mesaj tar ve onlar geleceklerini olas cezann geici olarak ask
ya alnma sresiyle deil iddetiyle deerlendirmeye iter. Mesaj ba
sittir: Herkes gereksizleebilir ya da herkesin yerini baka biri alabi
lir; dolaysyla herkes yaralanm aya aktr ve u anda ne kadar yksek
ve gl grnrse grnsn, her trl toplumsal mevki uzun vadede
istikrarszdr; im tiyazlar bile krlgandr ve tehdit altndadr.
D arbeler belli bir hedef gzetebilir, am a yol atklar ykm gzet
mez. Yarattklar korku her yana dalr. Bourdieu'nn belirttii gibi,
bu korku "bilinci ve bilinaltn taciz eder". Ykseklere trmanmak
iin insann ayaklarnn yere salam basmas gerekir. Ama zeminin
kendisi giderek daha sallantl, dengesiz, dayanaksz ve gvenilmez
bir his vermektedir; insann sram ak iin ayan dayayabilecei hi
bir salam ta yoktur aada. H er trl rasyonel planlam ann ve ken
dinden emin eylemin vazgeilm ez koulu olan gven, yzer gezer bir
durumda, bo yere, m ancnk olarak kulanabilecei kadar salam bir
zemin aramaktadr, istikrarszlk durum u, der Bourdieu, "btn gele
cei belirsizletirir ve bylece her trl rasyonel tahmin abasn n
ler - zellikle de kiinin en tahamml edilm ez bir bugne kar bile
isyan edebilmesi, zellikle kolektif olarak isyan edebilm esi iin ihti
ya duyduu, gelecee ynelik o asgari umuda engel olur".
Bugnlerde ada insanlarn artan nihilizm ve kinizm lerini, ya
am projelerinin basiretsizliini ya da olmayn, arzularnn baya
ln ve bencilliini, yol aabilecei sorunlar umursamakszn hayat
son damlasna kadar sklacak epizotlara ayrma eilim lerini knamak
yaygn bir tavr haline geldi. Btn bu sulam alara destek olacak ye-
II. Bkz. Pierre Bourdieu, "Le neo-liberalisme, utopie (en voie de realisation) d'un
exploitation sans limites", Contre-feux iinde, s. 110.
nesnelerin zkontroln deil de zelletirilmi ve yaplar gerei g
vensiz bireylerin hep birlikte hareket etme yeteneksizliklerini geirir.
Bireylerin byle bir eylem in bir ie yarayabileceine ve zel dertlerin
(alternatif bir dzen kurm ay hedefleyen ortak projeler yle dursun)
hi olmazsa kolektif m eseleler haline dntrlebileceine olan
inanszlklarnn iyice derinletirdii bir yeteneksizliktir bu.
Belirsizliin ekonomi politii, hantal ve sermaye-youn disiplin
altrmasna, zellikle de bunu yapacak zorlayc orduya ve doktrin
alam a kurulularna gerek duymaz. Toplum sal merdivenin en tepe
sinden en altna kadar yaylm olan yapsal belirsizlik, oyunun kural
larna ya da kuralsz oyuna boyun eilmesini salam a konusunda,
norm atif dzenlemenin, sansrn ve gzetim in harika ve ucuz ama
son derece etkili bir ikamesidir. Dlanm lklarndan ve gereksizlik
lerinden, belirsizlik politikalarna duyarllk gsterem eyecek lde
em in olan dlanm ve gereksizlemi marjinal kesim ler saylmazsa,
panoptikonun ne eski ve ar ne de yeni, yksek teknolojiyle alan
ve hafifsklet eidine gerek duyulur. Kresel ekonomiyi tkrnda y
rtmek iin gereken her trl insan davrann yaratm a konusunda,
sadece piyasa anlam yla zgrle gvenm ek yeterli olacaktr.
Belirsizliin ekonomi politiinin tartm asz hkim iyetine giden
yolda, bir kenara atlan ilk kurbanlar cum huriyeti kurum lar oluyor.
Aslnda, cum huriyet fikrinin karlk geldii her ey, belirsizlik politi
kalarnn am alan ya da etkileriyle fena halde atr. Byk Fransz
tarihisi M arc Bloch bir cum huriyeti olmann (ki kendisi de cumhu
riyetiydi) ne dem ek olduunu aklam aya alrken, iktidann bii
minin yurttalarn olgun m zakereleriyle belirlenecek bir mesele ol
mas gerektii (ve olabilecei); bireylerin bu iktidar biiminin sei
m inde bir sz haklan olm adan bu biim in onlara dayatlamayaca
zerinde durmutu. Y ksek modernlik dnem inde yazan ve modem
dayatm a silahlannn at yaralara duyarl olan Bloch, cumhuriyeti
inan ve pratie ynelik temel tehditler olarak, sinsi cem aat talimleri
nin insan znelerinin en m ahrem hallerine nfuz etm esini ve kiinin
ait olduu grubun iyi ve kt yanlann incelemesini kutsal bir eye
hrm etsizlik gibi grm e ynndeki, ayn lde m odern eilimi say
yordu.12 Bloch cum huriyet savunusunu yanm yzyl sonra kaleme
alacak olsayd, m uhtem elen baka dm anlar zerinde dururdu: En
bata da varolusal gvensizlikten kaynaklanan ve younlap eylem
13. Bkz. benim Work, Consumerism and the New Poor (Milton Keynes: Open Uni
versity Press, 1998); Trkesi: alma, Tketicilik ve Yeni Yoksullar, ev. m it ktem
(stanbul: Sarmal, 1999) ve Globalization: The Human Consequences (Cam bridge: Po-
lity Press, 1998); Trkesi: Kreselleme: Toplumsal Sonular, ev. A. Ylmaz (stan
bul: Ayrnt, 1999).
te yandan, dnyann en zengin adamnn ahsi varlklar en
yoksul krk sekiz lkenin toplam milli haslasndan fazla; en zengin
on be kiinin serveti Sahra-alt Afrika'nn tam am nn toplam hasla
sn ayor. Rapora gre, en zengin 225 kiinin kiisel servetlerinin
yzde 4'nden az, dnyann btn yoksullarna yeterli beslenmenin
yan sra temel tp ve eitim hizmetlerini gtrm eye yetiyor.
ada eilimlerin bu phesiz en kayg uyandrcsnn etkileri
geni lde incelenip tartld ve tartlmakta, am a artk herhalde
gayet iyi bilinen nedenlerle, deil bu eilimi durdurmak, bu sonulan
hafifletm ek iin bile birka durum a zg, blk prk ve mtereddit
nlem almak dnda pek bir ey yaplm deildir. Sregiden kayg
ve eylem sizlik hikyesi defalarca, tekrar tekrar anlatlm, bundan da
imdiye kadar gzle grlr bir fayda salanamamtr. Ben bu hik
yeyi bir kez daha tekrarlam ak niyetinde deilim; daha ok, bu hikye
nin kural olarak iine yerletirildii bilisel ereveyi ve deer kme
sini sorgulamak istiyorum. Bu ereve ve kme, durumun ciddiyeti
nin tam olarak kavranm asn ve bu durum a uygun alternatifler bulma
arayn ketliyor bence.
Artan yoksulluk tartmasnn genellikle iine yerletirildii bili
sel ereve salt ekonom iktir ("ekonomi"nin, aslen para-dolayml i
lemlerin btn eklindeki hkim anlamnda): Servet ve gelirin pay
lam ve cretli istihdam a ulaabilm e ile ilgilidir. K onuyla ilgili veri
lerin seimini ve yorum lanmasn belirleyen deer kmesi, ounluk
la yoksullann yazgsna acma, efkat gsterm e ve endielenme bii
mini alr. Ara sra toplumsal dzenin em niyetiyle ilgili kayglar da di
le getirilir, ama -h ak l o larak - yksek sesle deil, nk akl banda
ok az insan ada yoksullann iinde bulunduklan zor durum da elle
tutulur bir isyan tehdidi sezecektir. N e bilisel ereve ne de deer k
mesi kendi ilerinde yanl deildirler. D aha dorusu, ierdikleri ey
ler asndan deil, sessizce geitirdikleri ve gzard edilm esine ne
den olduklar eyler asndan yanltrlar.
B unlann rtbas ettii olgulardan biri, kendi m ahrum iyetlerinin ve
geri kalan herkesin hayatn sefil eden yaygn korkunun nedeni olan
kresel dzenin yeniden retilmesinde ve pekitirilm esinde yeni yok
sullann oynadklan rol; dieri ise kresel dzenin kendi kendini sr
drebilm ek iin belli lde bu m ahrum iyete ve yaygn korkuya ba
ml olmasdr. Kari M arx bir keresinde, giriken, vahi ve henz eh
liletirilmemi, hl duvardaki yazy skecek kadar okum a yazmas
olmayan kapitalizm zamanlarnda, iilerin toplum un geri kalann
kurtarmadan kendilerini kurtaramayacaklarn sylemiti. u anda,
zafer kazanm ve hibir duvardaki yazy (hatta, duvarlarn kendileri
ni bile) umursamayan kapitalizm zamannda, insan toplumunun en
yoksul kesimi yoksulluundan kurtulmadka, geri kalannn da kua
tc korku14 hissinden ve iktidarszlktan kurtulam ayaca sylenebi
lir. Y oksullan yoksulluklarndan karmak bir hayrseverlik, vicdan
ve ahlaki grev meselesi deil, kresel piyasa denen orak lkede bir
zgr yurttalar cumhuriyetini yeniden ina etmenin vazgeilmez
(am a yalnzca balang niteliinde) bir kouludur.
Szn z: Byk bir yoksullar ordusunun varl ve bunlarn
iinde bulunduklar durumun artk herkese bilinen berbatl, mev
cut dzen iin ok nemli bir diren faktrdr. Bunun nemi, daimi
belirsizliin glgesinde yaanan hayatn aksi takdirde itici ve irendi-
rici olacak sonularn dengelem esinden gelir. Dnyann yoksullan
ve yan mahalledeki yoksullar ne kadar m ahrum iyet iinde ve insan
lktan km bir vaziyette gsterilir ve grlrlerse, kendilerinin ka
leme alm adklan ya da oynam aya can atm adklan dramdaki rollerini
de o kadar iyi oynarlar.
B ir zam anlar insanlar, ne kadar acm asz olursa olsun kaderlerine
uslu uslu raz olmaya, isyan etme suunu ilemi herkesi yutmaya ha
zr, canl renklerle boyanm cehennem resimleri gsterilerek ikna
edilirlerdi. Benzer bir etki yaratmas beklenen cehennem, artk te
dnyaya ait ve ebedi her ey gibi dnyaya indirilmi, dnyevi hayatn
snrlar iine gayet gzel yerletirilmi ve annda tketilmeye hazr
bir biim iinde sunulmaya balamtr. Y oksullar korkmu tketici
lerin tekisidirler - bu kez gerekten ve tam anlam yla onlann ce
hennemi olan bir teki. ok nemli bir adan, yoksullar, yoksul ol
mayanlarn olm aya can attklan (ama denemeye cret edem eyecekle
ri) eydir: Belirsizlikten kurtulmu olanlar. Am a yoksullann bunun
karlnda elde ettikleri ey, (eer W ashingtonda yayorlarsa) has
talk, su ve uyuturucu dolu acm asz sokaklar ya da (Sudanda otu
ruyorlarsa) kt beslenmekten yava yava lmektir. nsann yoksul
lar hakknda anlatlanlar dinlerken ald ders, kesinlikten, o iren
belirsizlikten korkulduundan kesinlikle daha fazla korkulmas ge
14. Terim, Marcus Doel ve David Clarke tarafndan nerilmitir: Bkz. Street \Var
Space, Politics and the City (M anchester University Press, 1995), ayrca benim Postmo-
dernity and its D iscontents (Cambridge: Polity Press, 1997), 2. blm; Trkesi: Postmo-
dernlik ve Honutsuzluklar, ev. smail Trkm en (stanbul: A ynnt, 2000).
rektii ve gnlk belirsizliin getirdii rahatszlklara kar isyan et
menin hemen kesilen cezasnn acmasz olduudur.
Yoksullarn grnts yoksul olmayanlar keye sktrr. By-
lece, srdrdkleri belirsizlik hayatn daimi klar. Onlar dnyann
durdurulamaz "esnekletirilmesi" srecini hogrmeye ya da bu sre
ce uysalca tahamml etmeye iter. Bu grnt hayalglerini hapseder,
ellerini kollarn balar. Farkl bir dnya hayal etmeye cret etmezler;
bu dnyay deitirm eye kalkm ayacak kadar ihtiyatldrlar. Durum
byle kald m ddete de, zerk, kendi kendini kuran bir toplum,
cum huriyet ve yurttalk oluturm a ans -e n hafif deyile- zayftr.
Bu da, belirsizliin ekonomi politiinin, "yoksullar sorunu"nu ya
bir yasa-ve-dzen meselesi ya da insani kayg nesnesi olarak -a m a
kesinlikle bundan baka ve bundan te bir ey olarak d e il- grmeyi
kendi bnyesinin vazgeilm ez bileenlerinden biri haline getirmesi
iin yeterince iyi bir nedendir. lk temsile bavurulduunda, -m ahru
m iyet iinde deil de yozlam a iinde gr len - yoksullara ynelik
yaygn sulama, yaygn korkuyu yakp yok etm enin bir yolu olur
kar neredeyse. kinci temsile bavurulduunda ise, yazgnn kaprisle
rinin acm aszlna ve hissizliine duyulan fke, kolayca zararsz ha
yrseverlik enliklerine ynlendirilebilir ve pasifliin utanc, ksa
m rl insan dayanm as patlam alan iinde buharlar gider.
A ncak dnyann yoksullan ve lkenin yoksullan gnbegn, hl
bir ileri ve dzenli bir gelirleri olanlarn gvenlerini ve kararllklar
n andrm a ilevini sessizce yerine getirirler. Y oksullann yoksullu
u ile yoksul olm ayanlann teslimiyeti arasndaki balantnn irrasyo
nel bir yan yoktur. M ahrum iyet iindekilerin grnts, btn akl
banda ve m akul varlklara, refah iindeki bir hayatn bile gvenil
mez olduunu ve bugnn baarsnn yannn dne kar bir ga
ranti olmadn tam zam annda hatrlatr. Dnyann gittike an ka
labalklat; lkelerin ynetimlerinin yalnzca, A vrupa lkelerinin
ounda olduu gibi, byk bir isizliin elik ettii yaygn bir yok
sulluk ile ABD'de olduu gibi biraz daha az isizliin elik ettii yay
gn bir yoksulluk arasnda bir seim yapabilecekleri yolunda hakl te
m ellere dayanan bir his vardr. Akadem ik aratrm alar bu hissi doru
lamaktadr: Ortadaki cretli i m iktan gittike azalmaktadr. Ama bu
kez isizlik her zamankinden daha sinsidir sanki. Dngsel bir "eko
nom ik skmt"nn rnym gibi, bir sonraki ekonom ik patlamayla
datlacak, silinip gidecek geici bir sefalet younlam asym gibi
grnmemektedir.
Jean-Paul M arechal'in iddiasna gre,15 "ar sanayileme" dne
mi boyunca devasa bir snai altyap oluturm a ve ok byk makine
ler yapm a ihtiyac, geleneksel zanaat ve becerilerin yok edilm esi so
nucu ortadan kalkan eski ilerden daha fazla sayda iin dzenli ola
rak yaratlmasn salyordu. 1970'lere kadar retkenliin art ile is
tihdamn bykl arasnda hl pozitif bir iliki vard; o zamandan
beri bu iliki her geen yl daha negatif bir hal ald. 1970'lerde, en
azndan bir yzyldr sren srekli bir geliim izgisi zerinde, nem
li bir eik geilmi gibi grnyor. rnein, O livier M archands'm
yapt karlatrmal aratrm adan,16 Fransa'da 1991 'deki ulalabi
len i hacminin, 1891'dekinin yzde 57'si olduunu reniyoruz: 60
milyar saat yerine 34.1 milyar saat. Bu dnemde, gayri saf milli has
la on kat, saat ba retkenlik on sekiz kat artmken, alan insanla
rn toplam says yzyl iinde 19 milyondan yalnzca 22 milyona k
m. Sanayilem eye on dokuzuncu yzylda balam btn lkelerde
kabaca buna benzer eilim ler kaydedilmi. Bu rakamlar, insann en
istikrarl ve dzenli ite alrken bile kendisini gvensiz hissetm esi
nin nedenleri hakknda ciltlerce kitabn syleyem eyecei eyleri sy
lyor.
Ancak, azalan istihdam hacmi kendini gvensiz hissetmenin tek
nedeni deildir. H l bulunabilen iler artk gelecekte ortaya kabile
cek beklenmedik tehlikelere kar korunm asz durum dadr; gnm z
de i, her gn yaplan bir gereksizleme provasdr adeta. "Belirsizli
in ekonomi politii", ortodoks savunm a hadannn ve onlara yerle
mi birliklerin datlmasn salamtr. Em ek "esnek''lem itir; yani
laf gevelemeden sylemek gerekirse, artk iverenin iilerini aklna
estiinde ve tazminat demeksizin iten atmas kolaydr ve haksz ye
re iten atlanlar savunacak dayanm ac -v e e tk ili- sendika eylemi
gittike daha ok bo bir hlyaya benzemektedir. "Esneklik" ayn za
manda gvenliin reddi anlamna gelir: Halihazrdaki ilerin saylan
gittike artan bir ksm yanm gnlktr ya da belli bir dnem le snrl
dr; yaplan szlemelerin ou "geici" ya da "yenilenmeye ak"tr
ve bu szlem eler greli istikrar haklannn g kazanmasn nleye
cek kadar sk yaplmaktadr. "Esneklik" bir yandan da, dzenli bir ge
Yaplan ve satlan iten bamsz bir "temel gelir" fikrini ilk savunan
Thomas Paine olmutu. Paine'in bu fikri, dier fikirlerinin ou gibi,
zamanndan nce dom u bir fikirdi; bir sonraki yzyl, emei alnp
satlan bir meta biim i iinde sabitleyecekti. stihdamn gelir elde et
menin tek meru yolu haline gelecek olmasnn yan sra, i de onu sa
tn almak isteyen alclarn varlna bal satlabilir faaliyetle zde
letirilecek, "i"i "i olm ayan"dan ayrma hakk yalnzca piyasa tale
bine verilecekti. Bu dzenlemenin snrlarn ve korkun yetersizlii
ni gzler nne serm ek ve bnyesinde etik standartlara, toplumsal da
yanmaya ve insan ilikilerinin dokusuna ynelik tehditler barndr
dn aa karmak iin bir yzyl daha gerekti.
Thomas Paine'den iki yzyl sonra, temel geimi istihdama bal
kalmaktan karma fikri Avrupa'nn drt bir yannda tekrar gndeme
getirildi: Fransa'da 1930'larda Jacques Duboin ve daha sonra da onun
takipileri tarafndan; Belikada 1980'lerde Charles-Fourier evresi
tarafndan; Almanya'da, Hollanda'da ve Ispanya'da getiimiz yllar
da Yeiller tarafndan ve rlanda'da Ulusal Piskoposlar K ongresi gibi
bir otorite tarafndan.17 Bu fikir farkl adlarla ve ok az farkl biim
lerde tekrar tekrar ortaya kyor. rnein, Yoland Bresson yazlarn
da "revenu d'existence"tan [varolma geliri], Philippe Van Parijs "ev
rensel tahsisat"tan, Jean-M arc Ferry "yurttalk geliri"nden, Jean-
Paul Marechal ise "ikinci ek"ten bahsediyorlar.18
Sz konusu fikri desteklem ek iin her trl argman ileri srld.
Zorunluluk argman ("alternatif yok" tarz bir argman: O rtada her
kesin hayatta kalmasn salayacak kadar cretli i yok) tartm ada n
saflara kmad, arka planda kald. n sralar baka argm anlar ald.
Baz argmanlar tarihsel adaletten dem vuruyorlard: Batnn gn
mzdeki zenginlii kuaklarn ortak mirasdr ve btn miraslarn
ondan yararlanmas gerekir. Baka argmanlar insan haklarnn temel
hak eitliine bavuruyorlard: Herkesin kendi hayatyla neyin en iyi
olduunu dnyorsa onu yapm a hakk ve yapt seimi gerekle
tirmek iin gereken aralar kazanm a grevi olduu dorudur - ama
17. Bkz. Chantal Euzeby, "Pistes pour une revolution tranquille du travail", Le M on
de diplomatique, Nisan 1998.
18. Euzeby, Marechal ve Bresson'un, M aniere de voir, 41/1998'deki yazlarna bkz.
her trl seimden nce gelen ve onun nkoulu olan hayatta kalma
hakk, kazanlmas gereken bir ey deil, btn insanlarn bakasna
devredilem ez hususiyetidir. Ancak imdiye kadar en yaygn arg
manlar, felsefi olmaktan ok pragmatik bir nitelik gsteriyorlard:
Toplum lann, em ek piyasas tarafndan dayatlan i tanm na teslim
olmadan, insanlar geimlerini garantiye almaya tevik etmekten ne
ler kazanacaklarna iaret ediyorlard. Birlikte yaanan hayat iin, ha
yatn ve insan ilikilerinin kalitesi iin can alc bir nem tayan, ok
zaman ve aba gerektirdii halde, insann yetkilerinin em ek piyasas
nn hkmlerine teslim edilm esinden kaynaklanan basklar yznden
zen gsterilmeyen ya da yeterince zen gsterilm eyen birok alan
vardr. Bu alanlar arasnda rnein yallarn, ocuklarn, malullerin
ve sakatlarn bakm ; topluluu canl, topluluk hayatn nezih tutma
ihtiyacndan kaynaklanan sorumluluklar; evreyi tem iz ve genel man
zaray ho tutma; sosyal yardm ykmllklerini paylam aya yne
lik gnll alm alar ya da ortak kaderi iyiletirm enin yollar hak
knda mzakerede bulunm ak iin kafa kafaya verme saylabilir. B
tn bu alanlar ve daha birok baka alan (mevcut ortam da tahayyl
edilemeyen, am a daha elverili koullarda kefedilmesi ya da icat
edilmesi beklenebilecek alanlar), bunlar ilem eye ynelik giriimle
rin ou, iin yaplmas iin denecek parann nereden bulunaca
eklindeki can skc soruna toslad iin ilenmeden kalr ve ksa s
rede oraklar; daha balamadan yara alr. Bu argm anlara gre te
mel gelir, halihazrda ihmal edilen alanlarla doru drst ilgilenilebil-
mesi iin gereken zaman, emek, dnce ve iradeyi serbest brakacak
ve herkesin hayat kalitesi bunun faydasn grerek artacaktr.
Ancak, cum huriyeti hayatn ve yurttaln temel koullarn ko
ruma ya da onarma ihtiyacn dile getiren argman, temel gelir hak-
kndaki tartm ada fazla ne kmam, hak ettii m erkezi yeri alam a
mtr. Buraya kadar saylan argm anlarn herhangi birinin geerlili
ini sorgulam ak gibi bir niyetim yok, hepsi de geerli ve ciddiyetle
ele alnmay hak ediyor. Ciddiyetle ele alndklarnda da hepsinin ik
na edici ve cazip bulunaca kesin. Ancak temel geimin toplum tara
fndan koulsuz olarak garantiye alnmas lehindeki tayin edici arg
man, malul ve m ahrum olanlara ynelik ahlaki grevde deil (bu g
revin yerine getirilmesi toplumun etik sal asndan ne kadar kur
tarc bir ey olursa olsun), hakkaniyet veya adalet hakkndaki felsefi
tefsirlerde deil (bu noktada insan vicdann uyank tutm ak ne kadar
nemli olursa olsun) ve ortak hayatn kalitesi adna salanacak kaza-
nmlarda deil (bunlar genel refah dzeyi ve insani balarn ayakta
kalmas iin ne kadar can alc nem tayor olursa olsun), siyasi ne
minde ya da ynetim iin tad nem de (yitirilm i zel/kamusal
alann restore edilm esinde ve u sralar bo olan zel/kam usal alann
doldurulmasnda oynayaca can alc rolde) bulunabilir. Baka bir
deyile, her ikisi de, yalnzca kendinden emin insanlarn, varolusal
korkudan kurtulmu, gvenli insanlann varlnda tasarlanabilecek
eyler olan drtba m am ur bir yurttalk ve cumhuriyetin yeniden
domasnn olm azsa olm az koulu olmasnda bulunabilir.
imdiye kadar tem el gelir uygulam asnn yrrle konmasna
ynelik en kapsaml savunu, 1991'de Claus Offe (Ulrich M ckenberg
ve Ilona Ostner'le birlikte) tarafndan yaplm tr.19 Y azarlar nerileri
ni u ekilde gerekelendirirler: D evlet garantisi altndaki bir temel
gelirin sosyal politika asndan zorunlu olduu; halihazrdaki ve ya
kn gelecekteki istihdam krizi gz nnde bulundurulduunda, temel
gelirin uygulamaya sokulmasnn sosyal devletin ykmllklerini
yerine getirecei ve bu koullarda bile, btn yurttalar iin byle bir
temel garanti vermenin gerekletirilebilecek ve finanse edilebilecek
bir ey olduu tezini savunm ak istiyoruz.
Baka bir deyile, yazarlar (1) nerilerini bir sosyal politika nle
mi olarak sunuyorlar. arzndaki klm e dikkate alndnda sosyal
politika hedeflerini karlamann ortodoks yntemlerinin ie yarama
yacana iaret ediyorlar - am a (2) ayn anda, st kapal olarak bile
olsa, bu hedefleri -gerekirse baka y o llarla- uygulam aya geirecek
siyasi irade ve gcn var olduunu varsayyorlar. Sonra da (3) ner
dikleri nlemlerin m aliyetinin karlanabilir olduunu gstermek iin
hesaplar yapyorlar; bylece bu tr nlemlerin m evcut siyasi otorite
ler tarafndan kabul edilmesinin ya da bir arl olan siyasi gler ta
rafndan savunulmas gereken doru program olarak grlmesinin
uzun srecei eklindeki en nem li itirazlar savuturm ak istiyorlar.
Offe ve arkadalarnn nerisinin erdem leri ne kadar vurgulansa yeri
dir; ama okuru bu nerinin aciliyetine ikna etmek iin kullanlan arg
m anlar bu hususta da sorgulanabilir grnm ektedir (tabii, bu arg
manlarn taktik nedenlerle, kasten, khinlerin yapt gibi arptlma-
19. Bkz. Claus O ffe (Ulrich M ckenberg ve Ilona Ostner'le birlikte), "Das Staatlic
garantierte Grundeinkom m en - ein Sozialpolitisches Gebot der Stunde", Wege ins Reich
der Freiheit: Festschrift f r Andre Gorz zum 65. Geburtstag iinde, yay. haz. H. L.
Kram er ve Claus Leggew ie (Berlin, 1991). Aktaran Claus Offe, M odem ity and the State:
East, W est, ev. Charles T uraer (Cambridge: Polity Press, 1996), s. 201-24.
dklarn -yan i, siyasetilerin, en azndan ciddi bulduklar sorunlara
uygulanabilir zm ler arayan siyasetilerin kavrayp kabul edebile
cekleri bir biime sokulm adklarn- varsayyoruz).
lk olarak, temel gelir bir "sosyal politika nlemi" olarak sunulun
ca neri fena halde nem sizletirilm i oluyor. Byle bir sunu, herkes
iin temel gelir uygulamasna bavurm ann nedeninin "yoksullar so-
runu"nu zmek, yoksullan yoksulluktan karmak olduunu ima
ediyor. Bu tabii ki temel gelir lehine kullanlabilecek nemli bir arg
man; am a bundan te bir ey sylenmediinde, yaplan neri, mevcut
siyasetin belli bir vizyon tarafndan deil, "sorun zme" anlay ta
rafndan ynlendirilen stratejisiyle son derece uyumlu bir dier "kriz
ynetimi" yolu, bir dier "tek sorun zerine odaklanan" politika hali
ne gelmi oluyor. O ysa temel gelir, nfusun belli bir kategorisiyle il
gili bir sorunu hallederken geri kalann ylece brakmann bir yolun
dan fazla - o k daha fazla- bir eydir. Bir yandan, yalnzca yoksulla
rn kendilerini ilgilendiren ve onlardan baka kim seye yaran dokun
mayacak bir mesele olarak kavranrsa, uygulamaya konm a ans hat-
n saylr lde der. te yandan, temel gelir gerekten de uygula
maya konursa, yalnzca yoksullarn kaderini deitirmeyecektir. Etik
standartlan toplum un hayatna yeniden sokacak, rekabet ilkesinin ye
rine paylama ilkesini geirecektir. "En fazla ihtiyac olma" iddialar
na dayanan ve bu yzden de blc ve eleyici bir "maddi olanak tes-
ti"ne tbi olan bir ilkeyi deil, yurtta olm a niteliine sahip olmay
mm kn klan haklar ilkesini tesis edecektir. Ve ynetimin doasn
kkten deitirecektir; onu bir yasa ve dzen unsuru ve kriz ynetim i
nin itfaiyesi olm aktan kanp, bireysel karlarla grup karlannn ye
niden ilenip istisnasz btn yurttalar ilgilendiren kamusal mesele
lere dntrld bir arena, ortak bir gnen unsuru haline getire
cektir. Ynetim, sadece aynm lar yum uatmak ve atm alann har-
lanmasm nlem ek yerine, bir dayanm a fidelii haline bile gelebile
cektir. Son olarak, yurttalarn hayatta kalma araylarn kuatan be
lirsizlikten kurtaran ynetim, onlan cumhuriyeti hak ve grevlerinin
peine dmeleri iin serbest brakabilecektir.
kincisi, gnmzn siyasi snfnn "sosyal devlet ykm llkle
rini yerine getirme" istei ya da zorunluluu tarafndan gdlendii
hi de kesin deildir; bu yzden bu tr gd ya da "zorunluluklar"a
(siyasette, siyasi gler tarafndan zorunlu klnm adka hibir ey
"zorunlu" deildir) bavurarak fazla bir yol kat edilebilecei pheli
dir (bu tr varsaym lann niye su gtrr olduunu alma, Tketici-
lik ve Yeni Yoksullar adl kitabmda enine boyuna aklam aya al
tm). Refah devleti benzersiz bir tarihsel konjonktrn rnyd ve
bu durumun yaratt "stbelirlenim" ortadan kalktktan sonra onu su
stnde tutabilecek hibir ey kalmad. D evlet artk sermaye ile em e
i meta olarak yeniden retme eiliminde olm aynca ve retkenlik ile
krllk istihdamdan nihayet kurtulunca, refah devleti sosyopolitik ya
rarnn byk ksmn, zellikle de genel m utabakata dayanak olan
ksm yitirdi. Refah devletinin destei uzun bir sre parti-d, gerek
ten de "san ve solun tesinde" olan bir meseleydi. Bugnlerde san
ve solun tesinde olan ey, "yedek igc ordusu"nu aktif hizmete d
necek ekilde hazr tutm a ihtiyac olmad gibi, yukardaki hedefle -
yoksullarn durumunu dzeltm e hedefiyle- iyi uyuan bir ahlaki g
rev de deildir. Yeni mutabakat, Lic W acquant'm zl tabirini kulla
nacak olursak, yoksullarn durumunu kolaylatrm akla deil, yoksul
lardan kurtulmakla, onlar defterden silmekle, kamusal ilgi gnde
minden kartmakla ilgilidir. "Refahtan almaya" fikri (yani Britan
ya'da "from vvelfare to work", ABD'de ise "from welfare to workfare"
denilen yaklam) son kertede bunu dile getirir. Bu politikann daha
az yoksullua yol atn kantlam ak neredeyse imknszdr. Yol a
mas umulan ey, devletten para yardm alan insanlarn saysnn hz
la azalmas, hatta belki de ahlaki olarak ac verici "baml yoksullar"
sorununun yava yava ortadan kalkmasdr. Y oksullar zenginleecek
deildir; fonlar sosyal yardm lardan alanlara verilecek ianelere ak
tarmak, temelde, salt sigorta istatistikleri uzm anlyla ilgili, am a ola
s siyasi faydalan da olan bir ilemdir: Sregiden yoksulluk m eselesi
ni kamusal ilgiler (zellikle de ahlaki kayglar) envanterinden kara
bilir ve sahip olunan hisselerin deeri ve hisse sahiplerinin karlan
tarafndan harekete geirilip ynlendirilen trden bir modernlemenin
muazzam toplumsal m aliyetlerini ortaya karmay gletirebilir.
ncs, "maliyetin karlanabilirlii"nden dem vuran btn ar
gmanlar ister istemez, "sosyal devlet"i, znde, paray kazananlar
dan kazanmayanlara aktaran kurum olarak kabul etmeyi im a eder. Bu
kabul kanlmaz olarak baka rtk varsaymlardan oluan uzun bir
zincire dayanr: in cretli ile, toplumsal kazancn da piyasa deeri
ile zdeletirilmesi bu varsaym lann en nemlileri arasndadr. Sz
konusu kabul, bu varsaymlar keyfiliklerini tehir etm ek iin aa
karmak yerine ("temel gelir"in baan kazanmas iin bunun yaplmas
zorunludur), bu varsaym larla dorudan doruya hesaplamaktan ka
narak onlann geerliliklerini dolayl olarak yeniden onaylar. Ayn
ekilde, "maliyetin karlanabilirlii'1zerinden akl yrtmek, "temel
gelir"in gerekleme ansn glendirm ek yerine zayflatr. Aynca,
nerilen reformun gerek nemi gene azm sanm olur. Byle bir han-
dikapa ramen, temel gelir gerekten de kabul edilirse, muhasebeci
tarz bir hesaplam ann him ayesiyle yrrle konmu olmas, ona te
mizlenmesi olaanst zor lmcl bir leke srecek ve gelecekte so
runlar karacaktr. Tem el gelir politikas bir fikir olarak sk pazarlk
lar ve adam kayrm alarla dolu bir hayata yol aan bir ey olarak gr
lp mahkm edilecek; yeni bir gvenliin temeli olm ak yle dursun,
yeni bir belirsizlik faktr olup kacaktr. Cum huriyeti perspektif
ten bakldnda, temel gelirin znde, mali uygulanabilirlii nede
niyle kabul edilen ve vergi m kellefinin parasnn yanl yere harcan
m asna kar alm an bir nlem olarak tantlp benim senen bir dier
paylam biimi eklinde yrrle konmas, ynetimin ve yurttal
n anlamn yeniden mzakere etm e frsatn karm ak demek olur.
Ben burada, zerinde enine boyuna dnlm ve iyice tartl
m Offe/M ckenberger/Ostner nerisini ok ucuza veya yanl alc
ya satm am ak iin savunuyorum... nerinin ieriine gelince, solup
gitmekte olan cum huriyet ve yurttalk kurum lann diriltebilecek ya
da canlandrabilecek bir kamusal gndem oluturm a yolunda epey bir
mesafe kat ediyor; daha da nemlisi, cum huriyetin ve yurttaln so
lup gitmesine, cazibelerini byk lde yitirmesine neden olan en
nemli ada dertlerin kklerine inme potansiyelini sunuyor. Yasa
haline getirilecek olursa, "temel gelir", yani bireysel gelir hakknn f i
ili gelir elde etme kapasitesinden ayrlmas, varolusal gvensizliin
btn ynlerini ortadan kaldrmay (hele ki bunu hemen ve bir rpda
yapmay) muhtem elen baaram ayacaktr, am a bu gvensizliin hali
hazrdaki balca kaynan ortadan kaldrm ann en kkl yolu gibi
grnmektedir.
Offe ve arkadalar projelerini son derece ayrntl olarak gelitir
miler; getirdikleri zgl nerilerin her biri iyiden iyiye tartlmay
hak ediyor. nerilerinin birok pratik ynnn daha da tartlm asn
da fayda olduu ve her eyin kusursuz olm ad konusunda yazarlar
da bize katlacaktr. Tem el gelirin uygulam aya konm asnn nndeki
glklerin, kendilerinin m cadele edilmesi gerekeceini zellikle
belirttikleri -siyasi m otivasyon yokluu ya da bte denkletirme
hakkndaki pheler g ib i- itirazlardan bile (neri en sonunda kamu
gndemine getirildiinde bu tr itirazlar ne kadar yldrc bir hal ala
bilecek olursa olsun) daha zorlu kabileceini de m uhtem elen kabul
edeceklerdir.
rnein, Offe ve arkadalarnn garanti altna alnm gelir hakk
fikri (ve ayrca benim daha nce bu fikri alma, Tketicilik ve Yeni
Yoksullar adl kitabm da ele al tarzm), Arena Jou m a l'm yakn ta
rihli saylardan birinde eletirel gzlerle incelendi.20 Trevor Hogan,
zgn neride sunulduu haliyle davann ve benim yaptm yorum
larn meselenin tamamn kapsam aktan ok uzak olduuna; hatta aln
mas gereken asl can alc nlem den hi bahsedilm ediine iaret etti.
Hogan'a gre, sz konusu neri m evcut ekliyle, bir tketim toplumu
iinde yaadmz ve tketicilerin bu toplum tarafndan nasl retil
mekte ve retilecek olduunu dikkate almamaktadr.
Tketim kapitalizminin mant, heterojen amalar arayn serbest brak
mak ve herkesi sonsuz arzulan bireysel olarak tatmin etm eye alm aya itmek
tir. Ahlaki cemaatler ve her trl kolektiviteler, tketimci bir toplumsal dzen
tarafndan yllardr tahrip ediliyor. Geliri artrma ve alm a ahlakndan vazge
me planlan ne orta snf m evkiye iaret eden mallar edinmek iin abalamak
tan alkoyuyor ne de iyi tketiciler sfatyla zar zor elde ettikleri inayet duru
mundan, lanetlilerin atld ate ukuruna dmekten duyduklan korkuyu n
lyor.
20. Bkz. Trevor Hogan, "Dead ndians, flawed consumers and snovvballs in hell", v
G eoff Sharp, "After the Poor: a future with the past", Arena Journal, 10/98.
ok azn giderebileceine iaret etmekte hakldr. Aslnda, ktlk ve
yeryz kaynaklarnn nihai olarak sonlu olmas meselesinin zl
mesi mmkn grnmyor; am a bu, meseleyi zm e ansnn artnla-
mayaca anlam na gelmez.
Bir kere, evrensel gelir hakk, tketim oyununun potunu dre
cek, oyuna girm ek artk bir hayatta kalm a m eselesi olm aktan kacak
tr. M evcut haliyle tketim toplumu hayatta kalm a zerindeki deneti
mi tekeline alm aya almaktadr; bu toplum un vatandalan iin, me
ta pazarna girm ek ve m eta satn alp tketmek hayatta kalmann tek
yoludur. Bu durum tketim oyununun cazibesini fena halde artrmak
tadr; aynca ona, iine oktan girm i ya da kapsn alan kimsenin
sorgulayamayaca dikkate deer bir ciddiyet kazandrm aktadr. T-
ketimcilik seimle ilgili bir eydir; ama bu haliyle -b ir lm kalm
meselesi o larak - bir seim gibi grnmemektedir. lm kalm m ese
lesi piyasann dnda ve ondan bamsz olarak zldnde, tke-
timcilik gerek boyutlarna indirilebilir: V arolusal bir zorunluluk
olarak deil, tercih edilen hayat tarzyla ilgili bir mesele olarak gr
lebilir. Tketim toplumunun en salam savunmas olan kanlmazlk
ve "alternatif yok" yanlsamas daldnda, tketim -daha-ok-daha-
an-tketim -hayat dier deerler arasnda bir deer, birok alterna
tif hayat tarz arasnda bir baka hayat tarz haline gelebilir. Baka se
enek brakm ayan bir yazg havasn yitirdikten sonra, artk gereki
hale gelmi alternatifleriyle karlatrlabilir; iyi ve kt yanlan ana
liz edilebilir, benim senebilir ya da reddedilebilir. te o zaman tke
tim oyununun dnda kalmay seme olasl -y aln zca toplumd
ilan edilenler ya da kendi istekleriyle avarelii seenler iin deil,
herkes i in - gerekletirilme ans dk bir ey olm aktan kabilir.
Tketim oyunu, bu oyunun deeri ve arzulanabilirlii, ancak "olmak
ya da olmamak" sorusunun arl kaldm ldktan sonra, bir kamusal
mzakere ve pratik seim meselesi haline gelebilir.
"Temel gelir"in seme zgrln hedef alan bir nlem olmasn
isteyen yok. Tem el gelirin etkili olmasnn bedeli bireysel seim e ko
lektif (hele hele yasaya balanm ve zorlayc) kstlam alar dayatmak
olsayd, bu bedel onun olas yararlann da ortadan kaldnrd; bu ya
rarlar da, eninde sonunda, drt ba m am ur bir zerk toplumun temeli
ni atm aktan ibarettir nk. Cum huriyetin amac (tabii cumhuriyetin
herhangi bir tzel amac varsa), nceden tasarlanm b ir "iyi hayat"
m odelini dayatm ak deil, yurttalann, tercih ettikleri hayat m odelle
rini zgrce tartm aya ve uygulam aya tevik etm ektir; cumhuriyet
seenekleri budam akla deil geniletmekle; bireysel zgrlkleri s
nrlamakla deil artrm akla ilgili bir eydir. G elir hakknn cretli i
ten ve igc piyasasndan ayrlmas cum huriyete sadece bir adan,
ama ok nemli bir adan hizm et edebilir: Leziz zgrlk orbasn
dan o rktc gvensizlik sineini kararak. E er bir ey snrlana
caksa bu da zgrl hayata geirm enin ierdii riskler olacaktr.
Temel gelirin en nemli hedefi tam da riskleri ve zararlar bu ekilde
snrlamaktr ite. Bu hedefe ulaldnda (ulalrsa), zgrlklerini
kullanmaktan artk korkmayan insanlar, insanlklarna dair daha da
insani anlam lar ina edecek, hem tatm in edici hem de rasyonel hayat
biimlerini tartp seecek zaman, iradeyi ve creti bulabilirler.
G eoff Sharp'n eletirisinin odak noktas da, tpk Trevor Hogan1
nki gibi, tketim ciliin ykc etkisidir; ona gre, tketim cilik evren
sel gelir hakknn etkilerini daha tom urcuk halindeyken budayacak ve
zellikle de piyasa ynelimli i etiinin yerine zanaat drtsnn ge
irilmesine direnecektir. Sharp'a baklrsa, bu drt ancak karlkllk
koullannda serpilebilir ve insann retim abasna yn verebilir. "Bir
yaam biimi olarak karlklla ilikin anlarmz ne kadar bastrl
m olursa olsun, aile hayatnda, dostlukta ve hatta sohbetlerde bile
karlklln srd aktr, diyor Sharp ve ekliyor: A m a -b u ko
caman bir "am a"dr- "bir yaam biimi olarak karlkllk daha nce
hibir zaman, ilerleme ve normallik adna tam amen ortadan kaldrl
ma tehdidiyle kar karya gelmemitir" - oysa tketim ciliin and
rc basklan yznden bugn bu tehditle kar karyadr. D olaysyla
"iradi olarak yeni pratikler kurmak"tan aas kurtarmaz.
Bu da ideal olarak, meta m badelesinin bireycilii ve tamah artran, mba
dele iindeki baka insanlarn yzn silip gizleyen ve mbadele edilen nesne
leri bal bana bir deer halesiyle kuatan yapsn anlayabilmeyi gerektirir.
M evcudiyete ve karlklla dayal herhangi bir cemaat oluturmak iin gere
ken arka plan, kiinin nelere srtn dndne dair daha kavrayl bir etik bi
lincin gelitirilm esi olacaktr.
21. Bkz. Alain Gresh, "Les aleas de l'intem ationalism e", Le M onde diplomatique
Mays 1998.
let yoluyla" rahatlatmak iin utanmazca smrldnden yaknyor
lar ac ac.
Dakapallk ruhu (Franszlarn deyimiyle, l'esprit de clocher)
egemen durumdadr. u ana kadar bu ruha kar seslerini tek yksel
tenler, meknla balarn imdiden kopartm bulunan "akkan" ser
maye ve finansmann szcleri olmutur, am a onlar da yalnzca belli
eylere kzarlar. Ticaret duvarlarndan, sermaye hareketinin kontrol
edilmesinden ve yerli halklarn karlarnn dnya apndaki rekabe
tin, serbest ticaretin ve verimliliin zerine yerletirilmesinde'n ik
yet ederler. A m a siyasi egemenliklerin paralanmas sryormu sr-
myormu, onlarn um urunda deildir. Hem niye olsun ki? Siyasi bi
rim ler ne kadar kk (dolaysyla zayf) olursa, bunlarn kresel ser
mayenin savunduu "enternasyonalizm" tarzna kar etkili bir biim
de direnme ve onun karsna kendi kolektif eylem leriyle km a ans
lar da o kadar azalr. Kendi kresel faaliyetlerine gsterilen yanl
ynlendirilmi, yabanc dman "yerel" tepkiler karsnda sessiz ka
lrlar. Bu tr tepkileri kasten kkrtm azlar (zaten buna gerek de kal
maz), am a hkm etlerin ve cemaatlerin bireysel dertleri giderme ko
nusundaki artan aresizliinin neden olduu fke, lkedeki "yabanc
l a r a , yabanc gmen iilere ynelik dm anla kanalize edildiin
de (ve bylece fitili skldnde) sevinmemeleri m m kn deildir.
Bylece yerel meselelerin iinde bulunduu zc durumu dzeltm e
nin yollan ve aralan hakkndaki kamusal tartmalar, "aramzdaki
yabanclar" zerinde, onlan tespit etme, etraflann kuatma ve "gel
dikleri yere" geri gndermenin en iyi yntemleri zerinde odaklanr
ve gerek bela kaynana hibir zaman yaklaamaz.
Entelektel evrelerde m oda olan cemaatiliin popler ve pop
lerletirilmi eitlem elerinde rneklendii zre, homojen ve hom o
jenletirici kresel gler karsnda kendi kim liklerini yitirme tehdi
di altnda bulunanlann gsterdikleri tepkiler, basknn etkilerini olsa
olsa glendiriyorlar. Phil Cohen'in zl bir biim de belirttii gibi,22
"son dnemlerdeki bu tr yazlarda, siyasi ideolojilerin, dinlerin, po
pler kltrlerin ya da yeni etniliklerin bizlere kendimizi evimizdeki
gibi rahat hissedeceimizi syledikleri meknlar, olas zgrleme
yerlerinden ok yetimhanelere, hapishanelere ya da akl hastanelerine
benzer oldular".
Grnte ekime konusunu oluturan cem aat deerleri, Benja-
22. Phil Cohen, "W elcom e to the Diasporama", N ew E thnicities, 3/1998, s.9.
min R. Barber'n gzlemledii gibi,23 Los Angeles barrio'lannda din
lenen pop mzie Latin ritm lerinin ve reggaenin karmasna, Fran
sa'da bol bira eliinde, Dou Avrupa'da ise Bulgar bifteinden yapl
m Big M ac'ler yemeye ya da Disneyland-Paris'teki M ickey Mou-
se'un Franszca konumasn talep etm eye indirgenmi durum dadr
genellikle; bunlar da dnya apndaki tccarlarn hi direnmeden ka
bul etmekle kalmayp btn kalpleriyle alkladklar dnlerdir.
Eer ama her yerde rn yetitirmekse, tohumlar topran niteliine
gre deitirm ek gerekir. MTV, M cDonalds ya da Disney im parator
luklarnn kresel gc, yeni bir canllk kazanm am a her zam ankin
den daha baa klm az bir hal alan bu tr "yre-dostu" dzenlem eler
den kaynaklanr.
H er renkten ve her kesimden ayrlklar, bilerek ya da bilm eye
rek, acm asz kreselleme gleriyle kutsal olmayan bir ittifaka gi
rerler. Drt-be kk ve zayf "egemen devlet"i etkilemek, tek bir
byk ve gl devleti dizst ktrmekten daha kolaydr. Dolay
syla ayrlklar, zellikle de etnik temizlik (ayrl kalc ve muhte
melen geri evrilem ez hale getirm eye yarayan bir nlem dir bu) ya
panlar, mevcut iktidarlarn rtk desteini alacaklarna gvenebilir
ler; bu iktidarlarn ve onlarn halkla ilikiler szclerinin soylu ve y
ce insanlk ilkeleri ve insan haklarna gsterdikleri szde ball ga
yet rahat gzard edebilirler. Zira ayrlklar baar kazandklar tak
dirde, dnyann siyasi paralanm ln artrrlar ki meknd ikti
darlarn hkmranlklar, siyasi denetim den kurtulmalar nihai olarak
bu paralanm la baldr. Birok yerel szde cum huriyet ne kadar
kk ve zayf olursa, kresel bir cum huriyeti gerekletirme ans da
o kadar azalr.
Etnik tem izlik ve kabilevi saflk hayranlar, gvenlik davetinin sa
ptt an rneklerdir. Ama tm arhane yasalannn sklatnlm asn,
snrlann "ekonomik gm enler"e kapatlmasn ve kaplardan ieri
gireli ok olmu yabanclann daha sk kontrol edilmesini savunmak
da ayn eilimi; gvenlie ynelik gerek tehditlerin yaratt enerji
nin, ieride kapal kalm buhar dan karsa da, son tahlilde gvenli
bir geimin tem ellerini andran gl aknty besleyen kollardan bi
ri olduu grlen k kaplanna ynlendirilmesi eilimini temsil
eder. Bu eilim, siyasi snflann endienin en derin nedenini, yani bi
23. Benjamin R. Baber, "Culture M acW orld contre democratie", Le M onde diplo
m atigue, Austos 1998.
reysel gvensizlik deneyimini saptrarak, kolektif kimlie ynelik
tehditlerle ilgili yaygn kayglara dntrm e eklindeki gayet iyi an
lalr temaylleri tarafndan sk sk beslenir ve tevik edilir. Bylesi
bir saptrmann siyasi adan cazip olm asnn gayet ikna edici prag-
m atik bir nedeni vardr. Bireysel gvensizliin kkleri anonim, uzak
ve ulalmaz yerlerde yatt iin, yerel, gzle grlr glerin m ev
cut hastalklar giderm ek iin ne yapabileceklerinin belli olmadn
daha nce de sylemitik; am a dier, ko lektifkm likie ilgili belaya ve
rilecek bariz, dorudan bir cevap var gibi grnmektedir: Gmenleri
rktp geri evirmek, tm arhanelikleri bytecin altna koym ak ve
istenmeyen yabanclar toplayp smrd etm ek iin hl yerel devlet
gleri kullanlabilir. Hkmetlerin hem drst kalp hem de yurtta
larna gvenli bir varolu ve kesin bir gelecek vaat etmeleri mmkn
deildir; ama imdilik, i arayan yabanclara ve kaak giri yapanlara,
bir zamanlar tertemiz, sakin, dzenli, aina ve bize ait olan bahemize
giren davetsiz misafirlere kar verilen savata enejilerini ve kararl
lklarn sergileyerek, birikm i endienin en azndan bir ksmn gide
rebilir, hatta seimlerde bundan kr salayabilirler.
Yani, oy avcs siyasetilerin dilinde, yaygn ve karmak varolu-
sal gvensizlik hisleri, ok daha basit yasa ve dzen kayglarna (yani
bedensel gvenlikle, kiinin zel m lklerinin ve evinin emniyeti ile il
gili kayglara) tercm e edilirken, yasa ve dzen sorunu da etnik, rk
sal ya da dini aznlklarn, daha genelde yabanc hayat biimlerinin
sorunlu varlyla i ie geirilir.
Almanya'da, H elm ut Kohl hkm etinin ileri Bakan M anfred
Kanther, Eyll'deki seim ler ncesinde 1998'i "gvenlik yl" olarak
ilan etti ve ayn anda hem sula mcadele etm e hem de g dizginle
yecek kat nlem ler alm a vaadinde bulundu. Kohl'n rakipleri olan
Sosyal Demokratlar da bu yarta geride kalr gibi grnm ek istem i
yorlard (geride de deildiler zaten). M esela, Aa Saksonya'nn Sos
yal Demokrat ileri Bakan Gerhard Glogovvski, yksek sesle A l
man snr kontrollerinin restore edilm esini talep etti; nk ona gre
bu snrlar Schengen anlamasn im zalayan lkeler tarafndan ok
kt ve yetersiz bir biimde kontrol ediliyordu. Alman siyasi yelpaze
sinin her iki ucunda da, sulara kar srdrlen sava yabanc kart
(zellikle de gmen kart) bir retorikle i ie gemekteydi.
Avrupa Birlii'nin ortak gvenlik dzenlemeleri baka saysz ve
sileyle olduu gibi, bu vesileyle de sorgulanyor ve ulus-devletlerce
ynlendirilen gvenlik siyasetinin hatras yd ediliyor. ye lkelerin
siyasi liderleri birbirlerini, yabanc ak ve su artndan oluan ift
ynl tehdide kar affedilm eyecek lde yumuak ve dikkatsiz bir
tavr sergileyerek bir tr "yabanc mknats" rol oynam akla sulu
yorlar; kararllklarn glendirip bu ikili tehlikeye kar savamaya
hazr olm ay tlyorlar birbirlerine.
Dakapallk hisleri, bir kere harekete geirildiklerinde ivme yi
tirmekten ok g kazanm a eilimi gsterirler. Bir trl azalmayan
endieleri iin sulu arayan sem enler ve semenleri bir ie yaradkla
rna ikna etmenin yollarn arayan siyasetiler, karlkl birbirini g
lendiren bir halka iine hapsolup, dakapallk hislerini desteklemek,
hatta kztrm ak iin ihtiya duyulan btn kantlar beraberce retir
ler. Kresel eylem ihtiyac kamunun gr alanndan giderek silinir
ve yzer gezer kresel glerin hep artan m iktarlarda ve daha ktcl
biimlerde oaltt srekli endie hissi kam u gndemine yeniden
giremez. Bu endie bir kere saptrlp kaplan ve pencereleri kapama,
gmrk kaplanna elektronik kontrol sistemi, hapishanelere elektro
nik gzetleme aralan, sokaklara gnll asayi bekileri ve evlere
hrsz alarm lan yerletirm e talebine dntrlnce, gvensizliin
kklerine inme ve onu besleyen kaynaklan kontrol etme ans buhar
lar gider. Dikkatlerin "cemaatin savunulmas" zerine odaklanmas
kresel iktidar akn her zam ankinden daha fazla serbestletirir. Bu
ak ne kadar serbest olursa, gvensizlik hissi de o kadar derinleir.
Gvensizlik hissi ne kadar boucu olursa, "dakapallk ruhu" o ka
dar younlar. Bu ruhun kkrtt cem aat savunmas ne kadar sap
lantl bir hal alrsa, kresel glerin ak o kadar serbestleir, vs. vs.
Sonuta kamu gndemi, kam u kanna ve bireysel refaha ynelik
tehditlerin kaynakland alandan uzak durur. Kresel eilimlerden
doduu ak olan kam usal m eseleleri kurcalam ak isteyen hareketler
bile, dizginsiz kreselleme ile kabile hislerinin oluturduu, kresel
glerin elini glendiren byl dngy krmann son derece zor
olduunu gryorlar. rnein, kresel dereglasyonun en irkin so-
nulannn hi deilse bazlan zerinde etkili bir fren rol oynayabile
cek ekolojik hareket, sk sk yozlap "benim bahem de olmaz" politi
kasna dnyor ve sonuta pekitirebilecei -pekitirm esi gere
k e n - kresel dayanm ay gten dryor. Kresel gvensizlie
saldrabilecek siyasi gler hibir yerde, sz konusu gvensizliin
kayna olan bu ekonom ik glerin (sermaye, fnans, ticaret gleri
nin) ulat kurum sallam a dzeyine yaklaamyor. Uluslararas Pa
ra Fonu'nun, Dnya Bankas'nn ve dnya apnda yatnm ve tahsilat
yapan bankaclk sisteminin oluturduu, giderek sklaan an bece
riklilii, kararll ve etkililiiyle baa kabilecek hibir ey yok.
Kabileler de m illetler de (aslnda, m evcut cem aat modellerinin
hibiri) doalar gerei kresel boyutlara ekilm eye uygun deildir.
Bunlar gezegen leinde blnm e ve aynlm a etkenleri olm ulardr
ve yle de kalacaklardr. M illi sava baltalarn karp cem aat kalele
rini tahkim ederek kresel belirsizlik kaynaklarna siyasi kontrol da
yatacak gezegen apnda bir dayanm a oluturulabilecei umudu,
yaygn olduu kadar yanl da olan bir umuttur. (Bu noktay, Postmo-
dernlik ve Honutsuzluklar adl kitabmn "Cemaatilik ve nsan z
grl ya da Olmayacak Duaya Amin D em ek zerine" blmnde
ayrntl olarak ele almtm.) Cemaatilik, sahici sorunlara verilen
bariz biimde yanl b ir cevaptr. yiletirmesi beklenen yapsal g
vensizlik hastalnn devs olarak, cem aatilik bir baarszlktan da
te bir eydir; gnmzde hastaln daha da byk bir paras tedavi
den kaynaklanan trdendir; yani, ldrc olabilecek yan etkileri
olan basiretsiz bir tedavinin sonucudur.
Gnmzdeki belirsizliin yaygn biim de "kimlik dertleri" a
sndan kavramsallatrlmas, yanl tehisin ve zararl olm as m uhte
mel reete vermenin nem li bir rneidir. B ir zam anlar m oda olduu
halde u anda yan yanya unutulmu baka birok sosyolojik model
gibi, bu da, konuyu kaynakla kantrm akta, bariz biim de aklanm a
ya muhta olguyu aklam ann kendisi zannetmektedir. Endienin
kimlik kayglan kalbna dklmesi bizatihi uzun ve kank bir fak
trler dizisinin sonucudur - hastaln nedeni deil, semptomudur.
Cemaati felsefenin halk (insann volkisch diyesi geliyor), kitle t
ketimine ak ve sansrden geirilmi eitlemeleri kadar, buralarda
siyasi sermaye (seim baans) kokusu alan siyasetilerin de destekle
dii, kkrtt ve kamlad yaygn kim lik meselesi taknts, a
da koullara verilen kendine zg bir rasyonel tepki olabilir; hatta
"anlaml" bile olabilir. A m a kendi sebeplerini yanl yerlere yerletir
mekte ve sonuta nerdii tedavi bu sebepleri fena halde skalam akta
dr. Grup kim liine (yerel, blgesel, snrl kimliklere) m ilitanca sa
hip klmas, buna yol aan gvensizlik kaynan ortadan kaldrmak
iin hemen hibir ey yapmayacaktr. H ibir zaman tatmin bulm aya
cak ve huzursuzluun kaynaklann yok edemeyecektir. K anlmaz
olarak hsran davet edecei iin de olsa olsa kavgaclm srdrm e
nin yeni nedenlerini yaratm olacaktr.
okkltrclk m Kltrel okdeerlilik m i?
24. Alain Touraine, "Faux et vrais problm es", Une Societefragm entee? Le multicu
turalisme en debat iinde (Paris: L a D& ouverte, 1997).
tma riskine girmeden de kolayca kabul edilebilir); ayrca "dar
dan" yaplan her trl kltrel seim eletirisinin, yani kltrel deer
ler hakkndaki her trl kltr-ar tartmann hem gln hem de
m enfur olduunu -v e byle bir tartma yaplacak olursa, ulat so
nularn (ierikleri ne olursa olsun, teknik adan) geersiz olacam
da iddia eder. Baka bir deyile, "okcemaatilik", makul ve her iki
tarafn da faydalanabilecei bir kltr-an iletiim ve alveri im k
nn peinen ortadan kaldrr. Grubun "kltrel safl"n en st deer
dzeyine kartr ve kltrn m assetm e kapasitesinin her trl teza
hrn kirlenm e olarak grr. Kltrlerin her birinin (getto modeline
gre tahayyl edilen) kendi cem aat snrlan iinde kendi zerine ka
panmasn ister.
Son tahlilde, "okcemaatilik" kendisiyle elikiye dmeksizin,
yurtta balca kamusal fail olarak (hatta sadece kamusal faillerden
biri olarak bile) gremez. Tek meru kamusal fail cem aattir. Cem aat
lerin bir arada bulunu koullarn dzenlemesi beklenen hukuk alan
na, cemaat-odakl im tiyazlarn toplam olarak baklr. (rnein, Will
Kymlicka, kamusal haklann eitsiz olmasn savunur; daha kk ya
da daha zayf cem aatlerin rekabet etm e konusundaki dezavantajlan-
nn telafi edilm esi gerektiini ileri srer.25 Kymlicka, bu neride bulu
nurken, u iddiay sorgusuz sualsiz kabul etmektedir: "Kltrel cem a
at", greli mahrumiyetleri kolektif olarak dzeltilmeleri iin bir araya
toplamann doal erevesidir; oysa bu iddia henz sadece etnik ya da
dinsel aznlklann liderleri ya da ileri gelenlerince ileri srlen ideo
lojik bir koyuttur ve kantlanm deildir.)
Touraine'in kendisinin, zorunlu karm yapm am olsa da kusur
suz bir biim de ifade ettii nedenlerle, "okkltrclk" ok da isa
betli bir terim gibi grnm yor; birbiriyle elien, hatta dpedz ba
damayan ekillerde kullanlan bu terim adeta kafa kanklna dave
tiye kanyor. Touraine'in hakl olarak talep ettii ey, yani bu teri
min okcemaati m uanzndan ayrlmas, hibir zaman yeterince kk
l ya da kusursuz bir ilem olm ayacaktr; bu yndeki btn abalar,
liberalizm ile cem aatilik arasndaki bitmek bilm ez ve tamamen ksr
querelle'i [kavga, ekime] kztrmaktan baka bir ie yaram ayacak
25. Bkz. Will Kymlicka, Liberalism, Community and Culture (Oxford: Clarendo
Press, 1989) ve M ulticultural Citizenship (Oxford: Clarendon Press, 1995; Trkesi:
okkltrlu Yurttalk, ev. A. Ylm az [stanbul: Ayrnt, 1998]). Kymlicka'nn en nem
li tezlerinden bazlar hakkndaki ufuk ac bir tartm a iin ayrca bkz. Joseph Heath,
"Culture; choice or circum stance, Constellations, 2/1998.
tr. Bu yzden, "okkltrclk" terimini atp onun yerine "okkltr-
l toplum"dan bahsetm ek daha iyi olur.
"okkltrclk", kltrel eitlilii deil, kltrlerin eitliliini
ima ettii iin yanltc bir terimdir. Daha dorusu, her biri az ok b
tnlkl ve kendine yeterli, her biri bir lde kendi iinde kapal ve
"btnlemi" kltrel sistemleri ya da btnlkleri im a eder; bu sis
temlerin kltrel normlar, deerler ve hkm ler gibi btn bileenleri
birbirine bamldr. Bu terim, bir ekilde siyasi ya da idari olarak ay
rlm alanlarn kalplarn andran bir grnty, yan yana yaayan
grece da kapal kltrel dnyalar grntsn canlandrr; kii bir
kltr ancak bir bakasna yerlemek iin terk edebilir; kltrler
"arasnda" gidip gelebilir; hatta snrn zerinden konuup brlerinin
sylediklerini dinleyebilir; ama kiinin belli bir anda nerede durduu
ve ne ynde hareket edecei hemen hemen kesin olarak belirlenebilir.
Terim ayn zam anda (bu nokta kasten belirginletirilm edike biraz
dolayl olarak da olsa), kltrlerin "doal" btnlkler olduunu, bel
li bir kltrde ve belli bir kltrden olmann bir seimin rn deil
kaderin hkm olduunu ve kiinin u deil de bu kltre gayet doal
bir biimde, "onun iine doarak" ait olduunu ima eder. Son olarak,
"okkltrclk" st kapal olarak, bir kltrel btnlk iinde ku
atlm bulunmann, dnyada-olmann doal ve bu yzden de salk
l kabul edilen yolu olduunu; tm dier durumlarn -"kltrler-an"
bir konum da olmann, ayn anda "farkl kltrlerden" destek almann
ya da kiinin taknd tavrn "kltrel m phem lii"ni endie konusu
haline getirm em esinin- anormal, "melez" ve muhtemelen ucube, has
talkl ve yaam aya uygun olmayan durum lar olduunu im a eder. B
tn bu kendilikler ile onlar gerekli klan im a ve ierim ler bilisel bir
erevenin rndrler - ki bu ereve, yani sosyolojik dncede bir
zam anlar egemen konumda olan "sistematik dnme" miras (ge
miteki erdem leri her ne olursa olsun), postm odem lie zg deneyi
mi kavram aya kesinlikle uygun deildir.
Bu uygunsuzluun nedeni, zaman zaman ileri srld gibi, a
da kltrlerin artan "heterojenlik"leri ya da "katklk"lar deildir.
"Heterojenlik" terim inin kendisi ancak, daha yaygn bir durum olan
"homojen" kltrn ztt olarak anlamldr; homojen kltr ise belli
norm, deer ve iaretlerin birbirlerine dierlerinden daha doal bir bi
imde "ait olduklan"n ve alamlarn "saflk larn n snflandrlma
biimlerinden deil, bileenlerin kendilerinden geldiini varsayar.
H er "homojen kltr" vizyonunun ardnda ideolojik bir niyet var
dr ve kltrel heterojenlik fikri bu ideolojiye biraz fazla hara de
mektedir. Bu ideoloji, bizim iinde bulunduum uz koullardan son
derece farkl koullarda, modern iktidar destekli homojenletirme
pratiini yanstt zamanlarda brakn sorgulanmay, gze arpar bir
hale bile getirilm i deildir. Bu ideoloji ulus ina edilen, kltrel hal
seferleri dzenlenen, eitli hayat tarzlar zerine tekbiimli standart
lar getirilen, gl bir asimilasyon uygulanan ve kltrel uyum peine
dlen bir dnyaya aitti. A m a o zam andan beri dnya, sz konusu
ideolojiyi siyasi pratik zerindeki etkisinden m ahrum brakacak ve
gereklik iddiasn baltalayacak lde deiti. A rtk herhangi bir
toplumu btnlemi, badak ve tutarl, hele hele " s a f kltrlerden
oluan bir toplam olarak temsil etm ek son derece gtr. Bu yzden,
ada kltrn gerekliiyle hesaplaabilm ek iin, kltrel homo
jenlik ve heterojenlik ya da kltr-an iletiim ve tercm e gibi (bir
zamanlar pragm atik adan faydal olsalar da artk bilisel anlamda
yanltc bir hal alan) kavramlar kullanm aktan kanm ann zaman
geldi de geiyor bile.
"Tercme", dar bir uzm anlar evresine zg bir elence olmak yle
dursun, gnlk hayatn dokusuna ilenmi ve hepim izin her gn, her
saat yapt bir eydir. Hepimiz tercmanz; tercme btn yaam bi
imlerindeki ortak zelliktir, nk dnyada olmann "bilgi toplumu"
kipliinin bir parasdr. letiim amal her karlamada, her diya
logda tercme vardr. Byle olmas da gerekir nk varolu biim i
mizden okseslilii karp atmak mm kn deildir. Yani: Harita Da
iresi Bakanl tarafndan izilen ve resmi balaycl olan haritala
rn yokluunda, anlam belirleyici snrlar dank, egdm sz bir bi
imde izilmektedir. Bakhtinin "szkre" adn verdii olas anlam
lar matrisi iinde, potansiyel perm tasyonlarn, birleimlerin ve ay
rmlarn says sonsuzdur ve bu perm tasyonlarn eitli kullanclar
arasnda ille de bir akma beklenem ez; aksine, byle bir akmann
hibir zaman olmamas ok byk bir olaslktr.
Diyalog edimi iinde karlaan perm tasyonlar arasndaki uyum
suzluklar farkl genellik dzeylerine yerletirilirler: Bireysel biyogra
finin nevi ahsna mnhasr oluundan kaynaklanan permtasyonlar-
dan balayarak, ayn snf, cinsiyet ve yre vs.'de olduklar dnlen
insanlar tarafndan paylalm as muhtemel eitli zelliklere, oradan
da genelde "farkl kltrler" diye anlan "anlam cemaatleri" arasnda
ki snrl iletiim le balantl olduklar varsaylan farkllklara kadar.
Bunlar da eitli genellik derecelerinde tercme sorunlan yaratrlar:
Ancak tuhaf, nfuz edilm ez bir anlam olan bir metinle karlaan
okur birey, onu anlam am asnn ne lde kendi kiisel tarihiyle, ne
lde snf ya da cinsiyet pratiklerindeki farkllklarla, ne lde de
tercme teorisyenlerinin etnik, dini ya da dilsel ortam lar arasndaki
"kltrel mesafe" adn verdikleri eyle ilgili bir mesele olduunu
ayrt edem eyecektir muhtemelen.
Tercm e sorunlarnn "ok katmanl" doas kavramnn kendisi
analitik bir trev, bizatihi tercm e abasnn rndr; anlamama de
neyimini dnsel olarak zm lem e abasndan, profesyonellere -
yani tercme uzm anlarna- zg uygulam alarla erevesi izilen bir
abadan tremitir. Dahas da var: U zm anlann bir iletiim anzas ola
rak, bir tercm e baarszl olarak, yanl tercme ya da dpedz an
lamama rnei olarak adlandracaklar ey, sradan insanlar tarafn
dan ille de byle yaanm ak zorunda deildir. Genelde, gnlk kar
lamalarn ounda, birlikte olm ann ou kipliinde, anlamann
W ittgensteinc anlam nda -"n asl hareket edeceini bilme" anlamn
d a - birbirimizi anlamay, birbirim izin hareketlerine verilecek doru,
uygun ve idare eder tepkileri snflandrm a iiyle baa kmay bece
rebiliyoruz; analizciler bu anlay eksik, yarm ya da yanlsamal bu
lacak ve bu yanlsam ann nedeninin de anlamlarn paylalmas deil,
alkanlk haline gelmi, karlkl olarak hogrlen uzak durm a ru
tinleri olduunu syleyecek olsa bile byle bu.
Evrenselcilik imkn, nceden paylalan anlam lara ve zerinde
uzlalm bir yorum a bavurmakszn etkili bir iletiim kurm aya y
nelik bu ortak yetenekte yatar ite. Evrensellik farklln dman de
ildir; "kltrel homojenlik" gerektirmez; "kltrel safla" ve bu
ideolojik terimin gnderm ede bulunduu trden pratiklere ihtiyac
yoktur. Evrensellik aray kltrel okdeerlilii bomay ya da kl
trel m utabakata ulamak iin bask yapmay iermez. Evrensellik,
btn insan trne mil iletiim kurm a ve karlkl anlaya ulama
yeteneinden te b ir ey deildir, am a bundan az bir ey de deildir.
Tekrar ediyorum buradaki "anlay", "nasl hareket edeceini bilme"
anlamnda, ama ayn zamanda farkl hareket edebilecek -fark l hare
ket etm eye hakk o la n - bakalar karsnda da nasl hareket edecei
ni bilm e anlam nda kullanlyor.
Egemen ya da yar egemen cemaatlerin snrlan tesine ulaabile
cek bu tr bir evrensellik, egemen ya da yan egemen devletlerin snr
lan tesine ulaacak bir cumhuriyetin olm azsa olm az kouludur; k
resellemenin kr, yabanl, sapkn, denetimsiz, blc ve kutuplat-
n c glerinin tek alternatifi tam da bunu yapacak bir cumhuriyettir.
Genlik um utlanyla dolu, sonradan byyp Kari M arx olacak liseli
gencin szlerini aarak sylersek, yalnzca pervaneler evdeki lambay
gnein tatmin edici bir ikamesi sayarlar. Kepenkler ne kadar kapa
nrsa, gndouunu karm ak da o kadar kolaylar. Ayrca, gne en
gl imparatorluun zerinde bile sonsuza kadar batmadan kalm a
yacaktr am a insan gezegeni zerinde batmayaca kesindir.
eviren: K em al A ta ka y
STANBUL
K R E S E L L E Y E R E L A R A S IN D A