You are on page 1of 221

Z Y G M U N T B A U M A N

SYASET
ARAYII

7 '
-r

6
metis
Z ygm unt B aum an
SY A SET ARA Y II

Zygmunt Bauman, Leeds niversitesi'nde sosyoloji


profesr olarak almaktadr. Yaynevimizden daha
nce Yasa Koyucular ile Yorumcular (ev. Kemal Ata-
kay, M etis, 1996) adl yaptn yaymladmz Bau-
man'n lmllk, lmszlk ve D ier H ayat Strate
jileri (ev. N. Demirdven, Ayrnt, 2000), Postmo-
dernlik ve Honutsuzluklar (ev. smail Trkmen,
Ayrnt, 2000), Kreselleme: Toplumsal Sonulan
(ev. A. Ylmaz, Ayrnt, 1999), alma, Tketicilik
ve Yeni Yoksullar (ev. mit ktem, Sarmal, 1999),
Postm odem Etik (ev. Alev Trker, Ayrnt, 1998),
Sosyolojik Dnmek (ev. Abdullah Ylmaz, A ynnt,
1998), M odem ite ve H olocaust (ev. Sha Sertabibo-
lu, Sarmal, 1997), zgrlk (ev. V asf Erenus, Sar
mal, 1997) gibi pek ok yapt bulunmaktadr.
Metis Yaynlan
ipek Sokak 9,80060 Beyolu, stanbul

SYASET ARAYII
Zygmunt Bauman
ngilizce Basm: In Search o f Politics,
Polity Press, 1999
Zygmunt Bauman, 1999
Metis Y aynlan, 1999
lk Basm: Kasm 2000
Yayma Hazrlayan:
Sabir Ycesoy
Kapak Tasanm: Semih Skmen
Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd.
Film: Doruk Grafik
Kapak ve Bask: Yaylack Matbaaclk Ltd.
Cilt: Sistem Mcellithanesi

ISBN 975-342-296-2
ZYGMUNT BAUMAN

SYASET ARAYII
ev iren :
TUNCAY BRKAN

M E T S Y A Y IN L A R I
Sunu 9

1 Kamusal Alan Aray 17

2 Fail Aray 68
1. kma: Postmodern Dnyada deoloji 119
2. kma: Postmodern Dnyada Gelenek ve zerklik 141
3. kma: Postmodernlik ve Ahlaki ve Kltrel Krizler 149

3 Vizyon Aray 163


David Roberts'n ufuk ac, usanm ak bilm ez ve anla
yl editrlk yardmlarndan yararlanm aya balayal
on yl oluyor. Bu vesileyle, yazar ile okurlar arasndaki
ba przszletirm ek am acyla yapm olduu her ey
iin ona teekkr ediyorum.

Y azar ve yaymc, D ecca Aitkenhead'in 23.1.1998


ve 24.4.1998 tarihli yazlarndan alntlar yaplm asna
izin verdii iin The Guardian'a. teekkr borludurlar.
SUNU

NANM AK N inanlarn tutarl olm as gerekmez. Bugnlerde inan


m aya eilimli olduumuz eyler, yani kendi inanlanm z da buna bir
istisna oluturm uyor. M esela insan zgrl meselesinin, en azn
dan dnyann "bize ait blmnde" alp kapanm b ir dava olduu
nu ve (yaplacak ufak tefek dzeltm eleri saymazsak) akla gelebilecek
en tatmin edici zm e ulatrlm bulunduunu dnrz. En azn
dan, zaten sahip olduum uzu dndm z zgrlkten daha fazla
sn ya da daha iyisini talep etm ek ve ekip alm ak iin (yine, tek tk
rastlanan ufak tefek rahatszlklar saym azsak) sokaklara dklme ge
reini hissetmiyoruz. Oysa bir yandan da, dnya ilerinin yrtlme
biim inde -te k bamza, birka kii bir araya gelerek ya da hep bir-
lik te - deitirebileceimiz ok az ey olduuna da ayn katlkla inan
m aya m eyilliyiz; ayrca byle bir deiimi gerekletirebilseydik bi
le, mevcut olandan farkl bir dnya dnm ek iin kafa kafaya verme
m izin ve daha iyi bir dnya dnsek de onu hayata geirm ek iin
kollan svamam zn bouna, hatta aklszca olacana da inanyoruz.
M antksal dnm e eitimi alm herhangi birinin bu iki inanc ayn
anda nasl savunabilecei bir muammadr. E er zgrlk kazanlm
sa, nasl olur da bu zaferin ganimetleri arasnda insann daha iyi bir
dnya tahayyl etm e ve onu daha iyi hale getirm ek iin bir eyler yap
m a yetisi yer almaz? Hayalgcn dizginleyen ve zgr insanlarn
herkesi ilgilendiren m eseleler karsnda byle iktidarsz olmalarna
tahamml eden zgrlk ne mene bir zgrlktr?
Bu iki inan birbirine uymaz, ama ikisini de savunuyor olmamz
m antk konusundaki beceriksizliim izden kaynaklanmyor. Bu iki
inan hibir ekilde hayal m ahsul deildir. Ortak deneyimimizde
bunlarn her birini destekleyecek yeterince ey vardr. Y aptklarmza
inandm zda gayet gereki ve aklc bir tutum taknrz. Bu yzden
de iinde yaadm z dnyann bize niye durm adan byle bariz bi
imde elikili sinyaller yolladn anlam ak nemlidir. Bu elikiyle
nasl yaayabildiimizi; dahas, niin ou zaman bunu fark etm edi
imizi ve fark ettiimizde niye pek tasalanmadmz bilmek de
nemlidir.
Peki am a neden nemli? Bu tr bir bilgi edindiim izde herhangi
bir ey iyi ynde deiecek mi ki? Bu hi de kesin deil tabii. eylerin
niye byle olduklarn kavramak bizi eylem e gem eye itebilecei gibi
havlu atm aya da itebilir. inde bulunduum uz durumu biimleyen
karmak ve kolayca grnmeyen toplumsal mekanizmalarn nasl i
lediini bilmenin hem iyi hem de kt bir ey olabilecei artk herke
sin malumu. Bu bilgiyi birbirinden tam am en ayn, Pierre Bourdi-
eu'nn yerinde bir adlandrmayla "kinik" ve "klinik" adn verdii iki
yoldan kullanabiliriz. Bilgi "kinik" b ir biim de kullanlabilir: Dnya
nn adil mi adaletsiz mi, sevilesi mi deil mi, burada m orada m ol
duu fark etmez; naslsa yle olduuna gre, ben en iyisi onun kural-
lann en iime gelecek ekilde kullanm am salayacak bir strateji d
neyim. Toplum un nasl ilediine dair ayn bilgi "klinik" bir biim
de kullanldnda ise, uygunsuz ve zararl olduunu ya da ahlaki his
lerimizi zedelediini dndm z eyle daha etkili bir biim de sa
vamamzda bize yardmc olur. Bilgi kendi bana, bu iki kullanm
biiminden hangisine bavuracam z belirlemez. Bu son kertede bi
zim kendi seimimizdir. A m a bu bilgi olmadan ortada yaplacak bir
seim de olmazd. zgr insanlar bilgi sayesinde en azndan zgr
lklerini uygulam aya koym a ansna sahip olurlar.
A m a ortada bilinmesi gereken ne var ki? Bu kitap ite bu soruyla
hesaplam aya alyor. Bulduu cevap kabaca yle: zel ve kamu
sal hayat arasndaki kprler atld ya da hi ina edilm em i olduu
srece; ya da baka bir ekilde sylersek, kiisel kayglan kamusal
m eselelere tercm e etmenin, beri yandan da, zel dertlerde kamusal
meseleleri grp saptamann kolay ve bariz bir yolu olmad srece,
bireysel zgrln artm asyla kolektif iktidarszln artmas aka
bilir. Bizim trmzden toplum larda bu kprler ok azdr ve terc
me sanat kamusal olarak pek uygulanmam aktadr. Bu kprler olm a
ynca, zel ve kamusal kylar arasndaki seyrek iletiim, yere indikle
ri anda -hatta, sk sk, hedeflerine ulaam adan- patlam ak ya da sn
mek gibi asap bozucu bir alkanlklan olan balonlar sayesinde srd
rlr. Tercm e sanat ise gnm zde ackl bir durumdadr; kamu sa
hasnda aa kan tek tasa ahsa zel uval uval strap ve endiedir
ki bunlar da srf kamunun seyrine sunuldular diye kamusal meseleler
haline gelmezler.
Gl ve devaml kprler olm aynca ve tercm e becerileri kulla
nlmaya kullanlm aya krelmi veya btn btne unutulm u olunca,
zel dertler ve aclar bir birikim oluturm az ve younlap ortak dava
lar haline gelm ezler. Bu koullarda, bizi ne bir araya getirebilir? Top
lumsallk, adeta yzer gezer durum dadr; dem ir atacak salam bir ze
min, herkesin grebilecei bir hedef, birlikte saflan sklatracak yol
dalar aram aktadr bo yere. Etrafta hedefsizce dolamakta, gaflar ya
pp durmaktadr. Toplum sallm z dzenli k im knlanndan yok
sun olduu iin, tek atmlk aaal patlam alarla boaltr iini; bunlar
da btn patlam alar gibi ksa mrldr.
Bu iini boaltm a vesileleri, bazen efkat ve iyilikseverlik kama-
vallan; bazen yeni kefedilmi bir halk dm anna (yani, kamunun
ou yesinin kendi zel dm anlan olarak grebilecei birine) yne
lik glendirilm i saldrganlk nbetleri; bazen de birok insann he
men hemen ayn anda gl hisler duym asna yol aan ve (milli tak
mn Dnya Kupasn kazanm asnda olduu gibi) sevinlerini ya da
(Prenses Diana'nn trajik lm nde olduu gibi) zntlerini birle
tirdikleri bir olay olabilm ektedir. Ancak bu vesilelerin derdi, nefesle
rinin abuk tkenmesidir: G nlk ilerimize dndm zde, her ey
hemen hi deimeden balad yere dner. Birlikteliin gzkama-
tnc panlts sndnde, yalnz insanlar tpk eskisi gibi yalnz uya
nrlar; biraz nce yle parlak klar saan ortak dnya imdi daha da
karanlk grnr. Patlam ann getirdii boalmann ardndan, sahne
klann tekrar yakm ak iin fazla bir enerji kalmamtr.
Bu durum u deitirme ans, agora'ya baldr. Yani, ne zel ne
de kamusal olan, daha dorusu hem zel hem de kamusal olan alana:
zel sorunlann anlaml bir biim de -y an i, yalnzca narsisist hazlar
edinmek ya da kamu nnde tehir yoluyla bir tr terapi arayna gir
mek iin deil, bireyleri zel olarak strabn ektikleri sefaletten
karacak kadar gl, kolektif olarak ynlendirilen m anivelalar ara
mak i in - karlatklan alana; "kamusal iyi", "adil toplum ya da "or
tak deerler" gibi fikirlerin doup biim lenebilecei alana. Ancak asl
sorun, eski tarz zel/kam usal alanlardan gnmzde pek bir ey kal
mam olmas, bir yandan da bunlann yerini alabilecek yeni alanlann
ortalkta grnmemesidir. Eski agora'lar giriim ciler tarafndan dev
ralnm ve yeniden ilenerek elence parklan haline getirilmitir; bu
arada etkili gler de siyasi kaytszlkla ibirlii yaparak yeni agora'
lara inaat izni vermeyi reddetmilerdir.
Cornelius Castoriadis 1996 Kasmnda Daniel Mermet'e, ada
siyasetin en bariz zelliinin nem sizlii olduunu syler: "Siyaseti
ler iktidarsz... A rtk bir program lan yok. Tek am alan koltuklannda
kalmak." Hkm et -h a tta "siyasi k am p "- deiiklikleri, hi de byk
deiikliklere gebe bir dalga saylamaz; kendi ivmesiyle, kendi y
nnde, sabit bir kararllkla, tekdze ve durdurulam az biim de ilerle
yen bir akntnn yzeyindeki ufack rpntlardr bunlar olsa olsa.
B ir yzyl nce liberalizmin hkim siyasi form l meydan okuyucu
ve kstah bir "ileriye atlan dev adm" ideolojisiydi. Bugnlerde ise,
teslimiyetilik m azeretinden baka bir ey deil: "Bu hayal edilebile
cek en iyi dnya deil, am a tek gerek dnya. Hem, btn alternatif
ler ondan daha beter olmak zorunda; pratikte denenecek olursa, daha
beter olduu grlecektir." Liberalizm bugn basit bir "alternatif
yok" amentsne indirgenmitir. Artan siyasi kaytszln kklerini
bulmak istiyorsanz, daha telere bakm anza gerek yok. Bu siyaset,
uyumculuu [conform ity] alklamakta, uyum culuun reklamn yap
maktadr. Halbuki uyum culuu insan kendi bana da baarabilir;
uyum gstermek iin siyasete ne gerek var? Renkleri ne olursa olsun,
ayn eyin daha fazlasndan baka bir ey vaat etmeyen siyasetilerle
niye uraalm?
Siyaset sanat, eer sz konusu olan dem okratik siyasetse, yurtta-
lann zgrlklerinin snrlann ykm akla ilgilidir; ama ayn zamanda
kendi kendini snrlam a ile de ilgilidir: Y urttalan bireysel ve kolektif
olarak, kendi bireysel ve kolektif snrlann koym aya tevik edebil
mek iin zgr klm akla ilgilidir. Bu ikinci husus gzden yitirilmi,
btn snrlar gzden dmtr. H er trl kendi kendini snrlama
abas, dorudan g.Aag'a kan yolda atlan ilk adm gibi grlr; san
ki ihtiyalar zerinde piyasann ya da devletin diktatrlk kurm asn
dan baka seenek yokmu gibi, sanki yurttalk tketicilikten baka
bir biim alamazm gibi. M ali piyasalar ve m eta piyasalan ancak bu
biime hogr gsterirler. Gnm z hkm etlerinin savunduu ve
iledii biim budur. Bu alanda kalan tek byk anlat (yine Castoria-
dis'ten alnt yapacak olursak), "hurda, daha fazla hurda" biriktirme
anlatsdr. Bu birikimin snn olm am aldr (yani, her trl snr afo
roz edilir ve hibir snra tahamml edilemez). A m a kendi kendini s
nrlama da, eer balayacaksa, ite bu birikimden balamaldr.
Fakat kendi kendini snrlam aya duyulan tiksintinin, genellemi
uyumculuun ve bunlann sonucu olarak siyasetin nemsizlemesinin
bir bedeli vardr, hem de grlen o ki, yksek bir bedeli. Bu bedel de,
yanl siyasetin bedelinin ou kez dendii akeyle, yani insan st
rabyla denir. Bu straplar birok farkl biim ve renk altnda ortaya
karlar, ama kkleri ayn yerde bulunabilir. Ve bu straplarn kendi
kendini daimiletiren bir nitelii vardr. Bunlar hem siyasetin suisti-
m allerinden kaynaklanr, hem de salkl siyasetin nndeki en b
yk engeli olutururlar.
ada dertlerin en sinsi ve ac verici olan, en iyi Unsicherheit
bal altnda toplanabilir; bu A lm anca terim, ngilizce'de ancak
ayr terimle iletilebilen deneyim leri bir araya getirir: Uncertairty, in-
security ve unsafety* in ilgin yan, bu dertlere kolektif are bulma
nn en byk engeli, onlarn doasnda yatar: Kendilerini gvensiz
hisseden, gelecein getirebileceklerine saknarak bakan ve em niyetle
rinden endie eden insanlar, kolektif eylem in gerektirdii riskleri g
ze alacak kadar zgr deildirler. Bu insanlar birlikte yaamann al
ternatif yollarn hayal edecek cretten ve zamandan yoksundurlar ve
kimseyle paylaam ayacaklar ilerle o kadar m eguldrler ki, brakn
ortaklaa giriilebilecek trden ilere eneji ayrmay, bunlar hakkn
da dnem ezler bile.
Gvensizlie kar verdikleri savata onlara yardm etmesi bekle
nen mevcut siyasi kurum lann pek bir yardm dokunmaz. ktidann
byk ksmnn, hem de en can alc ksmnn siyasetin dna ekildi
i hzla kreselleen bir dnyada, bu kurum lar gvenlik ya da kesin
lik sunmak iin ok fazla ey yapamazlar. Tek yapabilecekleri ve sk
sk da yaptklar ey, yaygn ve dank endieyi Unsicherheit'm tek
bir bileenine kaydrmaktr: iinde bir eylerin yaplabilecei ve ya
pldnn grlebilecei tek alan olan emniyete. G elgelelim prz
kartan bir nokta vardr: Gvensizlii ve belirsizlii iyiletirm ek ya da
en azndan hafifletm ek iin etkili bir eyler yapm ak hep birlikte eyle
m e gemeyi gerektirdii halde, em niyeti salam ak adna alnan n
lemlerin ou blc niteliktedir; karlkl pheleri besler bu n
lemler, insanlar birbirinden ayrr, her ihtilaf ya da muhalefetin ardn
da dm anlar ve kom plocular aram aya iter ve sonuta yalnz insanlar
daha da yalnz klar. En beteri ise bu tr nlem ler endienin gerek
kaynana hibir yerde yaklaamadklar gibi, bu kaynaklarn yaratt

* A slnda Trkede iki terim yeterli: Belirsizlik ve gvensizlik. A ncak ngilizce'd


fazladan bir terim olduu iin biz bu terimleri kitap boyunca srasyla belirsizlik, gven
sizlik ve em niyetsizlik eklinde karlayacaz, (.n.)
btn enerjiyi de tketirler. Halbuki bu enerji, iktidar siyasi olarak
ynlendirilen kamusal alana geri getirm e abasna harcansa ok daha
etkili bir biimde kullanlm olurdu.
zel/kamusal alanlara bu kadar clz bir talep olm asnn balca
nedenlerinden biri budur; keza geri kalan pek az alann da ou za
man bo olmasnn, dolaysyla kltme, daha dorusu aam a aama
ortadan kaldrm a abalarnn gzde hedefi olm asnn da. Bu alanlarn
bzp solmasnn bir baka nedeni de buralarda olabilecek herhan
gi bir eyin aikr hibir sonu yaratmamasdr. B ir an olaanst bir
ey olduunu ve zel/kamusal alann, sahip olduklar deerleri ve on
lara klavuzluk edecek yasalar tartm ak isteyen yurttalarla doldu
unu varsayalm - alacaklar kararlan uygulam aya koyacak kadar
gl fail nerede? En gl iktidarlar akntya kaplm yzyor ve en
belirleyici kararlar agora'dan, hatta kamusal alann siyasi kurum lann-
dan bile uzak bir yerde alnm akta; gnm zn siyasi kurum lan iin
bu kararlan etkilem ek de denetlem ek de sz konusu olamaz. Yani,
kendi kendini ilerleten ve kendi kendini pekitiren m ekanizm a kendi
kendini ilerletmeyi ve kendi kendini pekitirm eyi srdrecektir. Un-
sicherheit'm kaynaklan, onlara meydan okum a cesaret ve kararll
su katlmam bir biimde ortaya konuluncaya kadar kuram ayacaktr;
gerek iktidar siyasetten emin bir uzaklkta kalacak ve siyaset stne
deni yapma konusunda gsz kalacaktr. stne den ey de, in
san birlikteliinin her trl biiminden, kendilerini insann dnme
ve eyleme zgrl asndan aklam alann talep etmek ve bunu ya-
pam adklan ya da yapmay reddettikleri takdirde de sahneyi terk et
melerini istemektir.
Tam bir krdm gerekten de - dzgn alam ayacak kadar bir
birine dolanm, ancak kesilerek alabilecek bir dm... G vensiz
lik, belirsizlik ve emniyetsizliin dereglasyonu ve zelletirilmesi,
bu dm bir arada tutan ve bu yzden de ilm ein devam nn al
mas isteniyorsa kesilmesi gereken doru noktaym gibi grnyor.
Ak konumak gerekirse, sylemesi kolay da yapmas deil. G
vensizlie tam da kaynandan saldrmak, mevcut toplum tipinin en
temel baz varsaymlarn - st kapal, grnmez, haklannda konu
ulmaz, tartma tesi olduklan iin iyice sarmalayc olan varsaym-
la n - yeniden dnmeyi ve yeniden m zakere etm eyi gerektiren gz
korkutucu bir grevdir. Cornelius Castoriadis'in dedii gibi, uygarl
mzn derdi kendini sorgulamay brakm olmasdr. Soru sorma
sanatn unutan ya da bu sanatn kullanlm az hale gelm esine izin ve
ren hibir toplum, kendini kuatan sorunlara cevap bulabileceine
(ok ge olmadan ve cevaplar ne kadar doru olursa olsun nemlerini
yitirmeden) gvenmemelidir. N eyse ki kanlm az bir kader deil bu:
byle bir tehlikenin farknda olm ak ondan kanmamz da salaya
caktr. Sosyoloji sahneye ite burada girer; sosyolojinin sorumlulukla
yerine getirm esi gereken bir rol vardr ve bu sorumluluktan kaarsa
m azeretler bulm aya hakk olmayacaktr.

Bu kitabn btn savm a ereve oluturan fikir udur: B ireysel zgr


lk ancak ko lektif almann rn olabilir (ancak kolektif olarak
emniyet ve garanti altna alnabilir). Gelgelelim bizler bugn bireysel
zgrl garanti/em niyet altna alacak aralarn zelletirilmesine
doru ilerlem ekteyiz. Bu, gnmzn hastalklarna uygulanan bir te
davi am a tedaviden kaynaklanan en sinsi ve acm asz hastalklar (bu
hastalklarn balcalan da kitlesel yoksulluk, toplum sal gereksizlik
hissi ve yaygn korkudur) retmesi de kanlm az . Bugnk kt du
rumu ve onu dzeltm e im knn daha da karm aklatran bir baka
unsur da, topyann ve iyi m odellerinin zelletirildii ("iyi hayat"
m odellerinin iyi toplum modellerini bir yana iterek onlardan koptuu)
bir dnem de yayor olmamz. zel dertleri toplum sal m eselelere d
ntrme sanat kullanlm az olm a ve unutulm a tehlikesiyle kar kar
ya; zel dertler, "bir araya toplanm alar"n ve bylece younlap si
yasi bir g haline gelmelerini son derece gletiren bir biimde ta
nmlanyor genellikle. Bu kitap, sz konusu tercm e ilem ini yeniden
mmkn klacak bir mcadeleyi (tamam lanm am olduunu kabul
edeceim bir ekilde) savunmaktadr.
lk blm n konusu siyasetin deien anlam dr; ikinci blmde
mevcut siyasi eylem faillerini kuatan dertler ve bu failerin etkililikle
rindeki dn nedenleri tartlyor; nc blm de ise ok ihtiya
duyulan reform a klavuzluk edebilecek bir vizyonun anahatlan kaba
ca iziliyor. deoloji sonras bir dnyada ideolojinin, gelenek sonras
bir dnyada gelenein, "deer krizi"nden m ustarip bir toplum da ortak
deerlerin bugnk durumu ve gelecei ise ayr blm lerde ele alm
yor.
Kitabn nemli bir ksm kavgac bir sluptadr ve bu kasten yapl
mtr. Ancak herhalde en ihtilafl konular son blm de ele alnanlar
ki bunun da iki nedeni var.
zerk bir toplum da ya da zerk olmay am alayan bir toplumda
doan ve ortalkta dolaan vizyonlar kanlmaz olarak ok sayda ve
eit eittir; dolaysyla, eer ihtilaf yaratmak istenmiyorsa, bugne
alternatifler -h ele hele bugnden daha iyi olduu iddia edilen alterna
tifle r- dnm ekten uzak durm ak gerekir. (Hepimizin bildii gibi,
ktnn en iyi dostu sradanlktr, sradanlksa allm olan nihai
hikmet yerine koyar.) Fakat bugnlerde vizyonlarn genellikle itibar
kaybetmi olmas bu blm daha da ihtilafl hale getiriyor. Bu sra
lar "tarihin sonu" rabette; atalarmzn bana bela olmu en eki
meye ak m eselelere genelde halledilm i gzyle baklyor ya da
grmezden gelinince, en azndan sorun olarak grlmeyince, halle
dilmi gibi yaplyor. Belki de utanmamz gereken bir eyden, "ideo
loji sonras" ya da "topya sonras" bir dnem de yaamaktan, tutarl
bir iyi toplum vizyonuyla hi ilgilenm em ekten ve kamusal iyi hakkm-
daki kaygy zel tatminlerin peine dm e zgrlyle dei toku
etmi olmaktan gurur duym aya meyilliyiz. Yine de bir an durup bu
m utluluk araynn neden um duum uz sonulan getirmeyi baara
madn, gvensizliin buruk tadnn neden duyacam z vaat edilen
saadetin tadn kardn dndm zde, kamusal iyi, iyi toplum,
eitlik, adalet vs. gibi fikirleri srldkleri yerden geri armadka
hibir yere varamayacamz anlanz; stelik bunlar ancak bakala-
n yla birlikte zerine titrenip ilendike bir anlam kazanan fikirlerdir.
Siyasete bavurmakszn, siyasi eylem lilik aracn kullanm akszm ve
bu aracn gidecei yn izmeksizin de bireysel zgrlk merhemin
den gvensizlik sineini kartamayz.
Yolculuk plann yaparken baz ynlendirm e noktalanna bavur
mak elzemdir. nc blm byle nokta zerinde younlayor:
Cumhuriyeti devlet ve yurttalk modeli, evrensel bir hak olarak te
mel gelir ve zerk bir toplum un kurum lannn, u andaki meknd
[exterritorial] iktidarlarla ba edecek ekilde gelitirilerek yapc ve
tevik edici kapasitelerinin yenilenmesi. Bu nokta da mzakereleri
tahrik etm ek ve kztrm ak am acyla tartlyor, zm nermek
am acyla deil; zerk bir toplum da zm ler siyasi eylemin balang
cnda deil, en sonunda ortaya kar.
Bana kalrsa sorularda pek yanl olmaz; cevaplardr yanl olabi
lecek olan. Ama una da inanyorum: Soru sormaktan kanmak veri
lebilecek btn cevaplann en ktsdr.

Austos 1998
KAMUSAL ALAN ARAYII

PEDOFlL Sidney Cooke'un hapishaneden salnp evine dnd habe


rinin W est Country'nin farkl kasabasnda yol at, birok habere
konu olan olaylar yorumlayan Decca A itkenhead1 (sosyolojik bir al
tnc duyusu olan bu Guardian muhabirinin zengin rnlerinden bura
da sk sk yararlanacaz) u gzlemde bulunuyordu:
Bugn insanlar kesinlikle sokaa dkecek bir ey varsa, o da kentlerine bir
pedoflin geldiinin fsldanmasdr. Bu tr protestolarn ie yararl gittike
daha fazla sorgulanyor. Ancak bu protestolarn pedofllerle gerekten bir ala
kas olup olmadn sormu deiliz.

Aitkenhead bu kasabalardan zellikle Yeovil zerinde alt. Da


ha nce kamusal bir eylem e girm e konusunda hemen hi istekli olm a
m, am a imdi yerel karakolu uzunca bir sredir kuatm a altna alm
olan bykanneler, yeniyetm eler ve ikadnlan kalabal Cooke'un
gerekten kuatlan binada saklandndan bile emin deildi aslnda.
Olayn gerek ayrntlar hakkndaki bilgisizlikleri, bu konuda bir
eyler yapm a ve bunu yaparken grlm e kararllklarnn yannda
ikincil kalyor ve zaten bu kararllklar da daha ok, olup bitenlerin
mulaklndan besleniyordu. mrleri boyunca kamusal protesto
lardan uzak durm u insanlar imdi gelip bir araya toplanm ve "l
drn orospu ocuunu" diye baryorlar, ne kadar uzun srerse sr
sn orada nbet tutm aya hazr olduklarn beyan ediyorlard. Niye pe
ki? Hayatlarnda hi grmedikleri ve nerede bulunduundan hi de
emin olm adklar bir halk dm annn gvenli bir yere kapatlmasn
dan baka bir eyin mi peindeydiler? A itkenhead'in bu kafa kartr
c soruya ikna edici bir cevab var.

1. D ecca Aitkenhead, "These women have found their cause, but they're not sur
w hat it is", The G uardian, 24 Nisan 1998.
Her nerede olursa olsun Cooke ok ender bulunan bir frsat, birinden ger
ekten, yksek sesle, herkesin nnde, cezalandrlma korkusundan tamamen
muaf olarak nefret etme frsatn veriyor. Ktye kar iyinin yannda saf tutma
meselesi bu... Bu yzden de Cooke'a kar tavr aldnzda nezih biri olarak ta
nmlanyorsunuz. Artk saygnlnz yitirmeden nefret edebileceiniz ok az
insan grubu var. te pedofiller tam aradnz grup.

Protestoyu rgtleyen, daha nce kendisinin de hibir kamusal ey


lem deneyimi olmayan kadn "sonunda davam buldum," diyordu.
Aitkenhead bunu yle yorumluyor: "Debra'nn bulduu ey 'kendi
davas' deil, ortak bir dava; toplulukla birlikte davranm ann verdii
heyecan muhtemelen."
Bu insanlarn yapt gsteriler siyasi toplantlardan, dini trenlerden, sen
dika mitinglerinden esintiler ieriyor. Bunlar, eskiden insanlarn benlik hisleri
ni tanmlayan, ama artk ulaamadklar grup deneyimleri. Onlar da pedofllere
kar rgtleniyor. Birka yl sonra kendilerine baka bir dava bulacaklar.

Evimizin Etrafnda Sinsi Sinsi Dolaan Biri Var

Aitkenhead yine hakl: Yeni dava ktl ekilm esi pek m mkn de
il, eski davalar m ezarlnda da her zaman yeterince bo parsel ola
caktr. Am a imdilik -b irk a yl iin deil, kamusal korkulara ve ahla
ki paniklere kaplp sonra da bunlarn zihinleri dum ura uratan bir
hzla unutulmasna izin veren birka gn i in - peine dlecek dava
Sidney Cooke'tur. Aslnda Cooke, uzun sredir birikmi olan endie
lerini dar karmann bir yolunu arayan insanlar bir araya getirmek
iin mkemmel bir davadr.
B ir kere, Cooke'un ad san bellidir: Bu da onu elle tutulur bir he
def haline getirir, drt bir yan sarm korkularn oluturduu bulam a
cn iinden cm bzla kartp ona baka ok az korkunun sahip olduu
bedensel bir gereklik verir; onu gren olm asa bile, yine de yakalana
bilecek, balanabilecek, bir yere kapatlabilecek, etkisiz hale getirile
bilecek, hatta yok edilebilecek ele gelir bir nesne olarak grlebilir -
halbuki, onun tersine birok tehdit, rahatsz edici lde dank,
akkan, ele avuca gelmez, her yere yaylm, tespit edilem ez durum
dadr. kincisi, Cooke, mutlu bir tesadfle, zel kayglarla kamusal
meselelerin karlat bir yere yerletirilmitir; daha net sylersek,
insann ocuklarna duyduu sevginin -gndelik, sradan bir dene
yim, ama yine de z e l- mucizevi b ir ekilde kam usal bir dayanma
gsterisine dnebildii bir sim ya potasdr Cooke davas. Cooke, ne
kadar geici ve ereti olursa olsun, insanlar m ahrem iyet hapishane
sinden dar kartan bir tr iskele tahtas haline gelmitir. En az di
erleri kadar nemli olan nc unsursa udur: Bu iskele tahtas bir
grubun, belki de ok byk bir grubun kam asna izin verecek kadar
genitir; her yalnz kaaa kendi zel hapishanelerinden kaan baka
insanlar elik edecektir; sadece ayn ka yolunu kullanmakla, btn
ayaklar iskele tahtasnda olduu srece devam edecek bir topluluk ya
ratlabilir.
M esleki olarak kamusal alanda i grmeleri beklenen siyasetiler
(siyasetilerin ileri oradadr, daha dorusu ilerinin olduu alana
"kamusal alan" derler), davetsiz m isafirlerin igaline hi de hazrlkl
deildirler; ve kamusal alanda, geerli saylan bir ii olmayan, senar
yosu resmi olarak yazlm, dosyalanm ve sahneye konmu rollerin
dnda bir rolle zuhur eden herkes tanm gerei davetsiz misafirdir.
Bu ltlerle bakldnda, Sidney Cooke dm anlan davetsiz misa
firlerdi phesiz. Kamusal alan iindeki m evcudiyetleri daha en ba
ndan beri aibeliydi. Bu yzden kamusal alann meru sakinlerinin,
onlann buradaki m evcudiyetlerini kabul etmelerini ve bunun meru
luunu onaylam alann istiyorlard.
W illie Horton, Michael Dukakis'e Am erikan bakanln kaybet
tiren adam olm utu muhtemelen. Dukakis, bakanla aday olmadan
nce, on yl M assachusetts valilii yapmt. lm cezasnn en gr
sesli muhaliflerinden biriydi. H apishanelerin ncelikle eitim ve re
habilitasyon kurum lan olduunu dnyordu. Ceza sisteminin su-
lulann yitirilm i ya da ceza olarak ellerinden alnm insanlklann
restore etmesinden ve m ahkum lan "toplulua dnm e"ye hazrlama
sndan yanayd. O nun ynetim i srasnda eyalet hapishanelerindeki
m ahkm lara ev izni verilirdi. W illie Horton bu izinlerden birinden ge
ri dnmedi. Bunun yerine, bir kadna tecavz etti. Dukakis'in hasm,
lm cezasnn ylm az savunucusu George Bush, yufka yrekli libe
raller ynetim de olduunda bunun hepim izin bana gelebilecek bir
ey olduunu belirtti. G azeteciler Dukakis'i sktrd: "Eer sizin ka-
n n z Kitty'ye tecavz edilseydi, lm cezasndan yana olur muydu
nuz?" Dukakis "iddeti yceltm eyecei"ni syledi srarla ve bakanl
a veda etti.
Zafer kazanan Bush drt yl sonra Arkansas valisi Bili Clinton
karsnda yenilgiye urayacakt. Clinton valiyken zek zrl Ricky
Ray Rector'n idam edilm esine onay vermiti. Baz yorumcular, Hor-
ton'n Dukakis'e seimi kaybettirdii gibi, Rector'n da Clinton'a sei
mi kazandrdn dnyorlar. Bu abartl bir yorum galiba: Clin-
ton, kendini "orta snf Am erikals"na sevdirecek baka eyler de
yapt. Sulara kar ok kat bir tutum alma, polis saysn ve polis
devriyelerini artrma, lm cezas verilebilecek sularn kapsamn
geniletme, daha fazla ve daha gvenli hapishane ina ettirme sz
verdi. Rector'n Bili Clinton'n baarsna yapt katk, sadece, m s
takbel bakann sznn eri olduunun canl (pardon: l) kant ol
masyd; Clinton'n ardnda byle iftihar edilecek bir baar olunca
"orta snf Am erikals"nn onun szlerine gvenm em esi sz konusu
olamazd.
En tepedeki bu dellolann benzerlerine daha aalarda da rastlan
mtr. Teksas valiliinin aday, parti kongresinde kendilerine ayr
lan konuma zamann, lm cezasna ne kadar ok inandklarn gs
terme yarm a girerek kullandlar. M ark W hite televizyon kam eralar
na, valilii srasnda elektrikli sandalyeye gnderilm i btn m ah
kmlarn fotoraflarn etrafna yerletirerek poz verdi. A ltta kalmak
istemeyen rakibi Jim M attox semenlere, otuz idama bizzat neza
ret ettiini hatrlatt. Ama her iki aday da, dier itimatnameleri ne ka
dar gl olursa olsun, lm cezasn onlarn baa kamayaca ka
dar canl bir belagatle savunan bir kadnn, Ann Richards'n karsn
da yenilgiye urad. Florida'da grev sresi biten vali Bob M artinez,
anketlerde poplerliini dzenli bir biim de kaybettii uzun bir d
nemden sonra, semenlere doksan idam kararn im zalam olduunu
hatrlatnca makamna aaal bir dn yapt. eyrek yzyldr tek
bir m ahkmu bile idam etmemi olm akla vnen Kaliforniya eyale
tinde, Dianne Feinstein valilik m akam na aday olduunu aklarken,
kendisini "lm cezasndan yana olan tek Demokrat" ilan etti. Rakip
aday John Van de Kamp hemen, "barbarca" bulduu idam a "felsefi
olarak" kar olsa da, vali seildikten sonra felsefeyi bir yana braka
can duyurdu. Bunu kantlam ak iin, ilerideki idam larda kullanla
cak drtba mam ur bir gaz odasnn giriinde fotorafn ektirtti ve
eyaletin Adalet Bakan iken krk iki suluyu lm cezasna arptrd
n aklad. Sonuta inanlanna ihanet etm e vaadi ona yardmc ol
mad. Drtte lm cezasndan yana olan sem enler gerek bir
mmini, inanm bir infazcy tercih ettiler.
Neredeyse on yl akn bir sredir, adaylar hangi siyasi partiden
olursa olsun sua kar sert bir tutum taknm a ve daha fazla suluyu
lm cezasna arptrm a vaatleri seim gndem inde en bata gelen
yeri igal etmekte. Gnmzn hrsl siyasetileri iin, lm cezas
nn kapsamnn geniletilmesi poplerlik piyangosunda byk ikra
miyeyi kazanan bilet yerine geiyor. lm cezasna kar olmak ise
tam tersine, siyasetinin intihan anlam na geliyor.
Yeovil'de kanunun yerine gemeye soyunan kiiler, blgelerini
parlam entoda temsil eden Paddy Ashdovvn'la bir toplant yapmak iin
bask kurdular. Ashdown onlara aradklar m eruiyeti vermeyi reddet
ti. Kendisi de belirsiz bir kamusal alan m evkiinde bulunan ve bu ala
nn atanm /seilm i idarecilerinden biri olm ayan A shdown bu pro
testocularn davasn, ancak kamusal alandaki itibann daha da fazla
tehlikeye atma pahasna benimseyebilirdi. A klndan ne geiyorsa, ne
yin doru olduuna inanyorsa onu sylemeyi seerek Cooke d
manlarn "lin gruhu"na benzetti; onlann eylemlerini onaylamas
ve ne olduu pek de anlalmayan zel ikyetlerine "kamusal mese
le" damgas vurmas iin yaplan btn basklara direndi.
iileri Bakan Jack Straw ise byle bir lkse sahip deildi. Protes-
toculann liderlerinden birinin szleri durumu yanstyordu: "Biz artk
dier kam panyalarla balant kurm ak istiyoruz. lkenin drt bir ya
nnda birok alanda kk kk bir sr ses kyor. Eer bizler ses
lerimizi birletirip byk bir ses kartabilirsek iler biraz daha hzl
ilerleyebilir." Bu tr szler kamusal alanda ilelebet yerleme, bu ala
nn idare edilme tarznda kalc bir sz hakk talep etme ynnde bir
niyeti haber verir. Btn bunlar halihazrda kam usal alandan sorumlu
btn siyasetilerin kulana son derece m eum szler gibi gelecektir
gelmesine ama her kaarlanm siyaseti "kam panyalarla balant
kurma"nn ve "kk sesleri birbirine balam a"nn kolay olmad gi
bi pek mmkn de olmadn bilecektir; ne kk (zel) sesler ne de
(yerel, tek meselelik) kam panyalar yle kolay kolay bir araya gelebi
lirler; bunu yapm aya ynelik bu zgl um ut/niyetin de, tpk daha n
ceki birok benzer um ut ve niyet gibi ok yaknda doal seyrini izle
yeceini, yani karaya oturacan, alabora olacan, sonra da terk edi
lip unutulacan varsaymann m ahsuru yoktur. Straw'un sorunu, ka
musal alann idarecilerinin sz konusu kk sesleri ciddiye aldn -
yani kk sesler karmay gereksiz hale getirecek nlemleri almaya
istekli olduklarn, bu isteklilii gsterdikleri iin de takdir edilmeleri
gerektiini- gsterm ekten ibaretti. Paddy Ashdown'm kamusal olarak
ifade ettii fikirleri ok byk olaslkla iten ie paylam akta olan
Jack Stravv sadece unu syledi: "nsanlann yasalan kendi elleriyle
uygulam aya alm am alan gerekir" (bylece bize yasalann ancak se
ilm i eller tarafndan uygulanmas gerektiini hatrlatyordu) ve hal
kn nne kp "tehlikeli sulular sonsuza kadar dem ir parm aklkla
rn ardnda tutacak" nlemlerin alnacandan falan dem vurdu. Jack
Straw kamusal alann duyarl/paylam c, halkn sesine kulak veren
idarecilerinden biri olarak hatrlanmay umuyordu herhalde; az nce
bahsi geen protesto lideri, kendileriyle ibirlii yapmayan Paddy
Ashdovvn hakknda hkmn vermiti ne de olsa: "Seim zaman gel
diinde insanlann hafzalarnn silinmeyeceini um uyorum ."2
Belki (Avrupa nsan H aklan M ahkem esinin tetikte bekledii gz
nnde bulundurulursa, kocaman bir "belki") tehlikeli sulular (yani,
hangi sulular kamusal tehlike korkulann ekip kendi zerlerinde
odaklyorlarsa onlar) "sonsuza kadar" dem ir parm aklklann ardnda
tutulacaklardr; ama yine de korkm a nedenleri ortadan kalkmad s
rece ve yarattklan dehet hissi tek bana yaand srece, sululan
sokaktan, manetlerden, sahne klanndan uzak tutmak, hissedilen
korkulann (ki tehlikeli sululan o hale getiren de ite bu korkulardr)
belirsizliini ve tanm szln azaltmayacaktr. Bir topluluktan yok
sun rkek yalnzlar korkudan azade bir topluluk aramay, m isafir sev
mez kamusal alandan sorumlu olanlar da bunu vaat etmeyi srdre
ceklerdir. Am a apanolu uradadr ki bu yalnz insanlann ina etm e

2. Bkz. Geoffrey Gibbs, "Demonstrators w am MPs: G et a m ove on and pass ne


laws", ve M ichael W hite, "Tighter Controls prom ised as riot ver child killer is condem-
ned", The Guardian, 27 Nisan 1998. Hkm et kurulularnn halkn infialine verdikleri
tepki, artk tam am en rutinlem i olan ncelikler ve politikalarla uyum luydu. 29 Ocak
1998'de yaym lanan resm i taanlarda, Byk Britanya'da 2 milyar sterline mal olacak
yirmi yeni hapishane ina edilecei ve hapishane nfusunun gelecek yedi yl iinde yzde
50 artarak, 2005 ylnda 92.000e kaca tahm in ediliyor.
"Bu alandaki bym e hz, Britanya ekonom isinin btn dier dallarndan daha yk
sek... S rf tasarnn yaym lanm a hazrlklarnn yapld hafta iinde bile, hapishane
lerdeki insanlann says binden fazla artt. Getiim iz gnlerde iki yeni zel hapishane
ald ve yzyl sona erm eden be tanesinin daha hizmete girmesi bekleniyor. Ancak H a
pishane Hizmetleri genel mdr, bu tasarlann epey m uhafazakr kaldn ve hapisha
ne nfusundaki m evcut bym e eilim leri u anki hzla devam ederse, aslnda 24 hapis
haneye daha ihtiya duyulacan dnyor." (Bkz. Alan Travis, "Prison num bers to rise
by 50pc", The G uardian, 29 Ocak 1998.)
''Britanya'daki hapishane inaat patlamas ne denli etkileyici olursa olsun, gvenlik,
kesinlik ve em niyetteki dereglasyonun Bat dnyasndaki btn lkelerden daha ileri
boyutlara ulat ABD ile k a rla trd n d a devede kulak kalyor. Bu lkede, mahpus,
artl salverilm i ya da gzaltnda olan insanlann toplam says 1995'te 5.4 m ilyona ula
t ve bu say ylda yzde 8 orannda artyor. Clinton bakan olduundan beri, patlam a ya
pan zel hapishane sanayiinin de katklanyla 213 yeni eyalet hapishanesi ina edildi. Loi'c
W acquant, ikin hapishane nfusunun Amerikan isizlik istatistiklerinde en az yzde
2'lik bir azalm a yarattn hesaplyor. (Bkz. "L'imprisonnement des classes dangereux'
aux Etats-U nis, Le Monde diplomatigue. Tem m uz 1998.)
yi umabilecekleri ve kamusal alan idarecilerinin ciddiyet ve sorumlu
luk hislerini yitirm eden nerebilecekleri tek topluluk, korku, phe ve
nefretle kurulacak bir topluluktur. Bir zam anlar topluluk ina etmenin
ana malzemeleri olan dostluk ve dayanma bir yerlerde bu amaca ar
tk hizm et edem eyecek kadar dayankszlam, arpklam, sulan
mtr.
Gnmzde yaanan glkler ve straplar paral ve dank ol
duu gibi m eydana getirdikleri m uhalefet de yledir. M uhalefetin da
nkl, onu younlatrp ortak bir davaya balam ann ve ortak bir
suluya kar ynlendirm enin gl, sadece ekilen aclan daha da
buruklatm yor. ada dnya, mitsizce dan kacak bir yol arayan
yzer gezer korku ve hayal krklklanyla azna kadar dolu bir kap
tr. Hayat, belirsizlikleri, bulank hatlan ve gizli kkleri yznden iyi
ce korkutucu b ir hal alan karanlk vesveselerle ve m eum nsezilerle
an doymu durum dadr. D ier an doymu zeltilerde olduu gi
bi, bir toz zerrecii -m esela bir Sidney C o o k e- iddetli bir younla
mann zembereini boaltm aya yeterli.
Yirmi yl nce (Baltim ore University Press tarafndan 1978'de ya
ymlanan, D ouble Business B inda) Rene Girard, insanlar arasnda
tam bir anlam azln hkim olduu, hayatta kalm ak iin grtlak grt
laa verilen mcadelenin besledii kan davas ve iddetin topluluklan
paralad ya da bir araya gelmelerini nledii varsaymsal bir top
lum ncesi dnem de neler olabileceini yine varsaymsal bir biimde
ele almt. G irard bu soruya cevap vermeye alrken, "birliin do
uum a ilikin bilinli ve kastl olarak m itolojik bir aklam a getir
miti. Ona gre tayin edici adm, dier ldrm e olaylanndan farkl e
kilde, ldrlm esine herkesin katlaca, bylece de bu olayn yar-
dm clan veya suortaklan haline gelerek "ldrmede birlemi" ola-
caklan bir kurbann seilmesi olsa gerekti. Bu egdm l kendiliin
den eylem, trelere uym a ve uym am a arasnda, meru ve gayri meru
iddet arasnda, m asum iyet ve su arasnda net bir aynm izgisi ize
rek dank husumetleri ve drt bir yana yaylm saldrganl dindir
me potansiyeline sahipti. Yalnz (ve korku iindeki) varlklan birbiri
ne balayarak dayanma iinde (ve kendinden emin) bir topluluk ha
line getirebilirdi.
Tekrar sylyorum, Girard'n hikyesi bir masal, etiyolojik bir
mit, tarihsel doruluk gibi bir iddias olmayan, yalnzca bilinmeyen
"kkenler"i anlam landrm aya alan bir hikyedir. Cornelius Casto-
riadis'in iaret ettii gibi, toplum ncesi birey, A ristoteles'in ileri sr
d gibi tanr ya da hayvan deil, filozoflarn hayalgcnn bir uy
durmasndan ibarettir. D ier etiyolojik m itler gibi, Girard'n hikyesi
de bize gemite gerekten neler olduunu anlatm az; tuhaf ve kavra
mas g bir olgunun halihazrdaki mevcudiyetini anlam landrm a ve
bu olgunun srekli yeniden doup varolmasn aklam a abasndan
ibarettir. Girard'n hikyesinin asl mesaj, anlam azlklar ne zaman
dank ve odaksz hale gelse ve ne zaman karlkl phe ve husu
met hkm srse; topluluk dayanmasna, gvenli -z ira dayanm a
iin d e- bir yaam ortam na ulamann ya da dnm enin tek yolunun,
ortak bir dman sem ek ve ortak bir hedefe yneltilm i m terek bir
gaddarlk edimi iinde gleri birletirm ek olduudur. Sua su den
mesinin ve gereince cezalandrlm asnn tek garantisi (devam ettii
mddete) su ortakl topluluudur. Bu yzden topluluk, barp a
ran kalabala katlmay reddedip yaplan hareketin adilliine glge
dren insanlar pek ho karlamayacaktr.

Unsicherheit Kazan

Tam yetmi yl nce Sigm und Freud, ngilizce'ye biraz tuh af bir bi
im de Civilization and Us D iscontents (Uygarlk ve Huzursuzluklar)
balyla evrilen D as Unbehagen in der Kultur'u* yazmt. Freud
bu r ac kitapta "uygarlk"n (phesiz bizim Batl, m odem uy
garlmz kastediyordu; yetmi yl nce "uygarlk" terimi nadiren
oul kullanlrd ve sadece Batl varolu tipi kendine "uygarlk" ad
n verirdi) bir dei toku olduunu ileri sryordu: Bara baslan bir
deer, ayn lde zorlayc ve yree yakn bir baka deer uruna
feda ediliyordu ^ngilizce tercmesinde, uygarln sunduu armaa
nn gvenlik olduunu okuyoruz: doadan, insann kendi bedeninden
ve baka insanlardan gelen birok tehlikeye kar gvenlik. Baka bir
deyile, uygarlk korkudan kurtulmay sunar, en azndan korkulan
olabileceklerinden daha az rktc ve youn klar. Gelgelelim uy
garlk buna karlk olarak, bireysel zgrlk zerine -b azen sert, is
tisnasz baskc, her zaman sk c- kstlamalar koyar. nsanlann g
nllerinin arzulad her eyin peine dmelerine izin verilmez; he
men hemen hibir eyin peine kiinin gnlndeki arzular tamamen

* Bu kitap Trke'de Uygarln Huzursuzluu adyla yaym land (ev. Haluk Ban
can, stanbul: Metis, 1999).
tketecek lde dlemez. gdler snrlar iinde tutulur ya da
btn btne bastrlr ki bu da ruhsal rahatszlklara, nevrozlara ve is
yana gebe mutsuz edici bir durumdur. Freud'a gre en yaygn huzur
suzluklar ve dzeni tehdit eden davran tipleri, bireysel gvenlik ad
na hep birlikte ve ayr ayr kazandmz eyler karlnda bireysel
zgrln ok fazla feda edilmesinden kaynaklanm aktadr^}
Postmodernity and its D iscontents (Polity Press, 1997; Postmo-
dernlik ve Honutsuzluklar) adl kitabmda, Freud bu kitab yetmi
yl sonra yazsayd, yapt tehisi m uhtem elen tersine evirmesi gere
kecekti diye iddia etmitim: Bugn insanlarn en yaygn dertleri ve
huzursuzluklar, yine bir dei tokuun rndr, am a bu kez srekli
genileyen bireysel zgrlk sunanda gnbegn kurban edilen ey
gvenliktir. Bireysel seim ve kendini ifade etm e zgrlnn art
masndan artk ne anlyorsak ona giden yolda, m odem uygarln sa
lad gvenliin nemli bir ksmn, salam ay vaat ettii gvenli
inse daha da byk bir ksmn yitirdik; en beteri, gvenlii salama
iinin srdrleceine dair szler de iitm ez olduk, bunun yerine git
tike daha sk olarak, gvenliin insan onuruna aykr olduunu, arzu-
lanam ayacak kadar vefasz, kabul edilem eyecek kadar bam llk ve
alkanlk yaratc, tam bir batak olduunu iitiyoruz.
Peki am a ardndan feryat etmem em iz istendii halde yine de zle
diimiz, zlediim iz iin de endie, korku ve fke duyduumuz bu
ey nedir gerekten? zgn A lm anca m etinde Freud Sicherheit' kul
lanyor ki bu A lm anca kavram ngilizce tercm esindeki "security"
den [ve Trke'deki "gvenlik"ten ] ok daha fazla ey ieriyor. Sic
herheit rneinde Alman dili karakterine pek uym ayan biimde tu
tumludur; ngilizce'nin aktarmak iin en az terim e -gvenlik, ke
sinlik ve em niyet- ihtiya duyduu karm ak olgular tek bir terime
sktrmay baarmtr.

Gvenlik. H er ne kazanldysa elim izde kalacak; her ne baarldy-


sa gurur ya da sayg kayna olarak sahip olduu deeri koruya
cak; dnya dzenli ve gvenilir bir yerdir, tpk dnyann uygun
luk standartlarnn, etkili bir biim de hareket etmeyi salayan
renilmi alkanlklarn ve hayatn meydan okum alarna kar du
rabilmek iin gereken renilm i becerilerin dzenli ve gvenilir
olmas gibi.
Kesinlik. M akul ile aptalca, gvenilir ile hain, yararl ile yararsz,
uygun ile uygunsuz, krl ile zararl arasndaki fark ve gndelik
seimlerim ize yn veren ve pim an olmayacamz (-1 umduu
muz) kararlar alm am za yardm c olan btn dier ayrmlar bil
mek; ve ne beklem ek gerektiini tahmin etmemizi ve iyi bir ham
leyi ktsnden ayrmamz salayan semptomlar, kt alam etle
ri ve uyarc iaretleri bilmek.
Emniyet. Doru ekilde davranld takdirde, kiinin bedenini ve
onun uzantlarn, yani mlkn, evini ve mahallesini, ayrca da
"daha byk benlik"in ev ortam ve evresi trnden btn unsur
larn ieren mekn hibir lm cl tehlikenin -kiinin m cadele
edemeyecei hibir tehlikenin- tehdit etmemesi.

Sicherheifn bu bileeni de, rasyonel olarak dnm e ve hare


ket etme yetisinin bal olduu zgvenin koullardr. Bu bileen
den herhangi birinin yokluu ya da azl byk lde ayn sonuca
yol aar: Kendine gvenin dalmas, kiinin kendi yeteneklerine ve
baka insanlarn niyetlerine olan gvenini yitirmesi, beceriksizliin,
endienin, ihtiyatlln artmas, hata aram a ve bulma, gnah keisi
yaratm a ve saldrganlk eilimi. Bu tr btn eilim ler ezici varolu
sal gvensizliin semptomlardr: Bilinsizce izlendiinde eyleyen ki
iyi srekli seim yapm a strabndan kurtaran, am a artk bozulmu ve
gvenilmezlemi olan gnlk rutin, vesveseli sorgulam alar karsn
da zorlanr ve iinde barndrd riskleri aa karr; daha da beteri,
renilmi tepkiler younlap alkanlk haline gelem eyecek ve rutin
davran eklinde katlaamayacak lde abuk kaybederler geerli
liklerini. Yaplan her seimin istenmeyen sonulara yol aabilme ola
sl ve bu sonularn tam olarak hesap edilemeyeceinin farknda
olunmas, kiinin eylem lerinin sonularn daha iyi denetlemesi itkisi
ne deil (bu gereki bir ihtimal olmaktan kmaktadr), kendini her
trl eylemin getirdii risklere kar sigortalam a ve bu sonularn so
rumluluunu zerinden atma arzusuna meydan verir.
Gvenliin, kesinliin ve em niyetin zayflamasnn sonulan dik
kate deer bir biim de birbirine benzer; baa bela aan deneyimlerin
nedenleri nadiren aka ortada olur, aksine, bu nedenlerin yerine ba
kalarn geirmenin ne kadar kolay olduu herkesin malumudur.
Semptomlar neredeyse birbirinden ayrt edilem ez hale gelince, etrafa
sinmi korkunun gvenliin yetersiz olmasndan m, kesinliin olm a
yndan m, yoksa em niyetin tehdit altnda olmasndan m kaynak
land ak deildir; endienin zgl bir nedeni yoktur ve sonu ola
rak ortaya km korku kolayca yanl nedenlere balanabilir ve ger
ek nedenle hibir alakas olmad bariz eylem lere girmeye yol aa
bilir; hissedilen skntnn gerek nedenlerini saptamak g, saptayn
ca kontrol etm ek daha da g olunca, insann karsnda makul bir sa
vunm a (daha da iyisi, saldr) eylemine giriebilecei farazi ama inan
drc sulular kurgulam a ynnde gl bir ynelim ortaya kar. n
san o zaman kabahati yanl yerde aryor olabilir belki ama en azn
dan aryordur ve srekli darbe alrken hi deilse onun da elleri armut
toplamad iin kim se onu knayamaz ve kendini aalk hissetmesi
de gerekmez.
Gnm zde Sicherheit'm bileeni de srekli ve youn darbeler
almakta; ve eskinin belirsizliklerinin aksine, hayatn yol iaretlerinde
ki sallantnn ve varolusal ynlendirme noktalarnn kaypaklnn,
artk, daha fazla bilgi edinildiinde ve daha etkili aralar icat edildi
inde iyiletirilm esi mmkn olacak geici bir bela olarak grleme
yecei bilinci yaygnlayor. Gnmzn belirsizliklerinin, Anthony
Giddens'n yerinde ifadesiyle, imal edilmi olduklar gittike bariz bir
hal alm akta ve bylece belirsizlik iinde yaam ak bir yaam biimi,
eldeki tek yaam n tek biimi olarak ortaya kmaktadr.

Gvensiz Gvenlik

A m erika Birleik Devletleri'nde her alandan biri, u an mensup


olduklar irketteki mevcut ilerinde bir yldan daha az bir sredir a
lyor. alandan ikisi ise u anki ilerini be seneden daha az bir
sredir yapyor.
Yirmi yl nce ngiltere'de ilerin yzde 80'i -gerekte olmasa bi
le, ilkesel o la ra k - 40'a 40 trndendi (yani insan mrnn krk yl
haftada krk saat alarak geiyordu), stelik sendika, emekli ayl
ve tazm inat haklarndan oluan youn bir a tarafndan korunuyordu.
u anda ise m evcut ilerin sadece yzde otuzu bu kategoriye giriyor
ve bu oran hzla dmeyi srdryor.
nemli bir Fransz iktisat olan Jean-Paul Fitoussi, mevcut ilerin
toplam m iktarnn azalmakta olduuna, am a bunun "makro eko
nomik" bir sorun deil, en nemli ekonom ik faktrler zerindeki
kontroln tem sili hkmet kuram larndan serbest piyasa glerine
gemesiyle dorudan balantl yapsal bir sorun olduuna dikkat e
ker. Bu yzden de devletin ortodoks genilemeci stratejisinin bununla
savamak iin yapabilecei pek fazla ey yoktur. M aliye bakanlan h
l "zorunlu bir ktlk" olsalar da, ekonomi bakanlan gittike gemi
e ait eyler haline gelm ektedir3 - ya da bir zamanlarn deimezi,
imdilerdeyse hzla ortadan kalkm akta olan devlet egem enliine du
ru la n nostaljiye gsterilen sahte bir ballk biim inden ibarettirler.
M anuel Castells, gelmekte olan "enformatik toplum u"nu konu alan
yakn tarihli incelemesinde, serm aye serbeste dolarken, siyasetin
mitsizce yerel kaldn ileri srer. Hareketin hz gerek iktidar me-
knd klmaktadr. M evcut siyasi kurum lar artk serm aye hareketle
rinin hzn yavalatam adklan iin,4 iktidarn siyasetten gittike uzak
latn syleyebiliriz - bu da artan siyasi duyarszl, semenlerin
en tepedeki tiplerin sahne klan altnda icra ettikleri i gcklayc
skandallar dnda "siyasi" olan her eye kar ilgilerini giderek yitir
melerini ve u anda ya da gelecekte oralarda kim ler oturuyor olursa
olsun hkmet binalanndan bir kurtulu gelebilecei um utlarnn sn
mesini ayn anda aklayan bir durumdur. H km et binalannda yap
lan ve yaplabilecek olan eyler, bireylerin gnlk hayatlannda mca
dele ettikleri m eseleler iin tadklan nemi gittike yitirmektedir.
D er Spiegel'in iktisat uzm anlan Hans Peter M artin ve Harald
Schumann, gnmzdeki eilim azalmadan srerse, kresel (potansi
yel) igcnn yzde 20'sinin "ekonomiyi iler durum da tutma"ya
(her ne demekse) yeteceini; bunun da dnya nfusunun geri kalan
gc kuvveti yerinde yzde 80'ini ekonomik olarak gereksiz klaca
n hesap ediyorlar.5 Bu eilimi tersine evirecek, durduracak ya da en
azndan yavalatacak eitli yollar dnlebilir (dnen birok kii
de var zaten), ama gnm zde asl mesele ne yaplm as gerektii de
il, bunu yapm a gc ve kararllna kimin sahip olduu. Hayatlan
emeklerini satm alanna bal olan m ilyonlarn artan gvensizliinin
ardnda, iinde bulunduklan zor durumu irade ve kararllkla biraz da
ha gvenli hale getirebilecek kudretli ve etkili bir failin olmay yat
yor. Elli yl nce, (artk iyiden iyiye tarih olan) Bretton W ood dne
minde, bu ileri bilen insanlar kresel m eselelerin yrtlme biimi
hakknda dndklerinde, evrensel kurallardan ve bu kurallann ev

3. Bkz. Jean-Paul Fitoussi, "Europe: le comm encem ent dune aventure", Le M onde,
29 Austos 1997.
4. Hareket hz, yapsal istikrar ve iktidarn etkililii arasndaki balant iin N. M.
Lee'nin u dikkate deer alm asna bkz.: "Two speeds: how are real stabilities possib-
le?", Organised Worlds iinde, yay. haz. R. Chia (Londra: Routledge, 1998).
5. Bkz. Hans Peter Martin ve Harald Schum ann, The Global Trap (Londra: Zed
Books, 1997). A yrca Larry Elliott, "The weightless revolution", The Guardian, 10 K a
sm 1997.
rensel olarak uygulanmasndan bahsederlerdi; yani yapm am z gere
ken ve en sonunda yapacam z bir eyden; bugnse kresellemeden
bahsediyorlar, yani hakknda tahm inler yrtebileceim iz, hatta belki
bilebileceim iz, am a hemen hibir ekilde kontrol edem eyeceimiz
nedenlerle bamza gelen bir eyden.
Gnmzdeki gvensizlik, bir uaktaki yolculann pilot kabininin
bo olduunu, kaptann dostane sesinin aslnda nceden kaydedilmi
bir mesajn teypten alnm asndan ibaret olduunu kefettiklerinde
yaayabilecekleri hisse benzer.
Geim gvensizlii, onu daha az gvensiz bir hale getirebilecek,
ya da hi deilse daha fazla gvenlik taleplerinin yneltilecei bir ad
res ilevi grebilecek gvenilir bir failin olm ayyla birleerek, ya
am politikasnn yreine sert bir darbe indirir. Jean-Paul Sartre'm le
projet'yi nce bir araya getirip sonra da izlem e nerisi kulaa ii bo
gelir, ne akllcadr ne de zel bir cazibesi vardr. K im lik inasnn
zahmeti snrsz ve bitimsiz grnd gibi, ayn zam anda artk, ok
nemli bir ina normu olarak, rnn kendi kendini silme kapasitesini
ya da ina edicilerin onu dntrerek balangta amalanandan ba
ka bir ey haline getirm e kapasitesini de bnyesinde barndrm ak zo
rundadr. En kesin olan da, kendi kendine kim lik verme abasnn bi
rikim e dayal bir sre olm ad gibi, olmasnn da tavsiye edilm eye
ceidir: Bu aba daha ok bir yeni balanglar dizisi grnmnde
dir ve renm e ve ezberleme yetisinden ok unutma yetisi tarafndan
ynlendirilmektedir. Ele geirilen her eyin ya da st ste konan her
tan mr ikinci bir uyarya kadar srmektedir. Sorun, bizi kendileri
ne gvenmeye aran kural ve klavuzlardan yana bir ktlk olmas
deil (aksine, gvensiz dnya danm anlk patlam asnn yaand bir
yer, saylan ve eitleri gittike artan "nasl yapmal" uzm anlaryla
dolu bir seradr); sorun, daha ok, herhangi b ir kural ya da klavuza
kaytsz artsz gven yatnm nda bulunm ann artk akllca grnme
mesidir; sunulan btn kural ya da klavuzlann endem ik gibi grnen
uuculuu gz nnde bulundurulduunda, byle bir yatrm yapmak
ok ksa bir sre sonra dpedz felakete yol aabilir.
Kenneth J. Gergen durumu "iyerinin bileim i srekli bir ak ha
lindedir" diyerek zetliyor. Gergen, ada yaam n bu ynne "plas-
tiklik" adn verir; bir iyerinden brne geen ya da iyerinin kendi
gzleri nnde ounlukla tannm ayacak hale gelecek lde dei
mesini izleyen "birey, eitlilii giderek artan davransal taleplerin
meydan okum asyla kar karya kalr." Byle bir ortamda:
ie dnk, belirgin bir tarz olan bireye pek ihtiya yoktur. Byle bir kii
dar grl ve esneklikten uzak biridir... Biz artk her kalba giren varlklar
veriz... insan srekli hareket halinde olmaldr, nmzde muazzam bir a
vardr, vaatler pek ok, beklentiler sonsuz, frsatlar mebzul miktardadr ve za
man kymetli bir metadr.6

Gergen bu konuyu baka bir yazsnda geniletiyor:


insann tam olarak hangi ekirdek ze sadk kalmas gerektiini hatrlamak
gittike gleiyor. Sahicilik ideali ucundan bucandan ypranyor; itenliin
anlam yava yava belirsizlie gmlyor...
Pasti kiilik, elinin altnda hangi kaynak varsa ondan devaml kim lik par
alan dn alan ve bu paralan belli bir durumda faydal ya da istenir hale ge
tiren toplumsal bir bukalemundur... Hayat, kiinin artan itahn giderecei bir
ekerci dkkn haline g eliy o r.^

Biz de u gzlemde bulunalm: ekerci dkkn gibi ekillenen bir


hayatta bile, Gergen'in gayet canl bir biim de tasvir ettii "plastikli-
in" ana sonucu ekerlerin tad deil, akut, uyku karc bir gvensiz
lik hissi olacaktr. K endilerine ideal srekli m eknlan sorulduunda
ok az insan -a ra sra gidilm esi ho olsa d a - ekerci dkkn cevabn
verecektir. Dkkna girmeyi baaranlar iin eker seip eker emme
ve yem eyle dolu bir hayat, bulant nbetleri ve k ann a nlanyla kesin
tiye urayacaktr m uhtem elen; dierlerinin hayatn, bo cepleri y
znden dkkndaki mterileri vitrinin br yanndan a gzlerle iz
leyen baka insanlann yaad baka bir hayat - fk ey le ve kendini
horgrmeyle dolu bir hay at- unutsalar bile - ki ne kadar urarlarsa
urasnlar unutamazlar. Ne de olsa, ilk grubu kincisinden ayran tek
ey dner kap ve ne zaman dolup ne zaman boalaca hi belli olm a
yan czdann kalnldr.
Niklas Luhmann, oynadmz rollerin ve bunlan oynadmz or-
tam lann okluu gz nnde bulundurulduunda, hepim izin her yer
de "ksmen yerinden edilmi" olduu gibi hatrlanm aya deer bir
nermede bulunmutur. Biz de, birbiriyle rekabet halindeki ve birbiri-
lerini karlkl iptal eden frsatlann okluu ve bizi onlann peine
dm eye aran seslerin oluturduu kakofoni yznden, hepimizin
-h e r zaman ve her y erd e- "ksmen mahrum braklm" olduunu

6. Kenneth J. Gergen, "The self: death by technology", The Question o fld e n tity iin
de, yay. haz. James Davison H unter (University o f Virginia Press, 1998), s. 12,14.
7. Kenneth J. Gergen, The Salurated Self: Dilemmas o f Identity in Contem porary Li
f e (New York: Basic Books, 1991), s. 150.
syleyebiliriz. Sz konusu m ahrumiyetin varl deil de, yalnzca ne
lekte olduu, halihazrda vitrinin hangi yannda olduum uza bal
dr. g u anda hangi yanda olursak olalm ("kimlik," der Harvis Fergu-
son, "geici bir benliktir,"8 biz de, hayat ldrlm ya da rahmetli ol
mu kim liklerin mezarldr, diyebiliriz), iinde bulunduum uz du
rum, arm adm z halde kapmz alan ekici, batan karc v e -
her eyden nce d e - denenm em i olaslklarn grnrdeki sonsuzlu
uyla lld srece (srf baka kstas olmad iin bile byle de
llm ek zorundadr) hepimiz m ahrum iyet iinde grnrz^
John Seel, iki nermenin -"B en lik belirsizdir; her trl benlik
mmkndr" ve "kendi kendini yaratm a sreci asla bitm ez"-, post-
m odern kimlik sorunlaryla ilgili btn incelemelerde grlebilen en
nemli aksiyom lardan olduunu ileri srer. Gnlk hayat bu nerm e
lerin gerekten de baka kant gerektirm edii ve aksiyom olarak ka
bul edilebilecei grn destekleyen birok veri sunar.
Kendini anlama ve ifade etm e biimlerinde bunun [kimlik kaygsnn -
Z.B.] mantnn yrrlkte olduu gzlenebilir: En son moda markann ya da
rock grubunun reklamn yapan ayakl ilan panolar haline gelmi yeniyetme-
lerde; estetik ameliyatlarn, dvmelerin ve vcudun m uhtelif yerlerine kpe
takm a modasnn alp yrmesinde; toplumsal cinsiyet siyasetinin ykseliin
de; sanal sohbet odalarnn ve siberseksin grd rabette; mankenlere verilen
"mega" statsnde; iletmecilik ve siyasette imaj idaresinin zorunlu hale gel
mesinde ve her allahn gn karlatmz talkshow uzmanlarnda [bu mantk
gzlenir hale gelmitir]. Cinsellik, kiilik ve bedenle ilgili meselelerin tm, bu
yeni yeni ortaya km akta olan benlik anlaynn tahrik edici etkisiyle dn
me uramaktadr.9

Y ukarda verilen (ve tabii ki eksik) semptom lar listesinin zihinde


uyandrd grnt, eski davran tarzlarn terk edip yeni ve denen
memi olanlar benim sem e basklarnn hi gevemeden st ste y
ld; sonsuza kadar bir kimlik peine dld ama asla yakalana
m ad; kim lik takipilerinin kendini ifade etm enin herkese tannan
kk iaretlerine hevesle sarld am a bu iaretlerin akllara durgun
luk veren bir hzla deer kaybetmesi sonucunda onlar terk edip yeri
ne yenilerini bulm aya kkrtldklar/kandnldklan/zorlandklan; in
sanlarn devaml aradklar, ounlukla bulam adklar ve bulduklar

8. H arvie Ferguson, "Glam our and the end o f irony", The Question ofld en tity iinde,
yay. haz. Hunter, s. 8-9.
9. John Seel, "Reading the post-m odem s e lf', The Question o fld en tity iinde, yay.
haz. Hunter, s. 39-40.
eyin aradklar ey olduundan hibir zaman emin olam adklar, ama
bir yandan da, bulduklar ey istemi olduklar ey olsun olmasn, onu
bulmu olmann kendilerini aramay srdrm ekle^ alkoym ayacan
dan neredeyse emin olduklar bir grntdr. (Kazanlm herhangi
bir eyin kalc bir deeri olaca kesin deildir; kiinin edinmeye te
vik edildii ve edindiinde de alkland herhangi bir eyin deeri
nin kalc olaca da kesin saylamaz - saylmamaldr. Kiiye her e
yin kaplmaya ak olduu sylendiinde ve gsterildiinde, kapp
da elinde kalaca kesin olan tek ey yapsna ikin gvensizliidir.
Uzun lafn ksas: Yaam politikasnn yreinde derin ve doyu
rulmaz bir gvenlik arzusu yatar; bu arzuyu gerekletirm ek iin ey
leme geilmesi ise daha fazla ve daha derin bir gvensizlie yol aar?
Gvensizlikten kam aya alrken artk o asrlk vox populi'ye
[halkn sesi] ayak uydurma stratejisine bavuram az insan, bu sesin
sylediklerinin geriye alnmayacandan emin olunam az artk, nk
verdii hkm ler arasnda daha dile getirilir getirilm ez sorgulanm a
yan tek bir hkm bile yoktur. Beri yandan, dier geleneksel ka yo
lu, insan kendisiyle ayn kafada, paylamc ve ilgili, en kt zam an
larda bile yanndan ayrlmayan baka insanlarla birlikte olm aya gt-
renvol da oktan kapatlmtr.
[G vensiz hayat gvensiz insanlarn eliinde yaanr. u anki
benliimin ne kadar kalc olacandan ve etrafm dakilerin onu onay
lamay daha ne kadar srdreceklerinden emin olmayan tek kii ben
deilim. Etrafm dakilerin de benim kine ok benzer bir durum da ol
duklarndan ve kendilerini benim kadar gvensiz hissettiklerinden
phelenmek iin her trl nedene sahibim. Keyifsizlik ve sinirlilik
genelde paylalan duygulardr, am a sinirlilii paylam ak tek bana
strap ekenleri bir topluluk haline getirmez. Bizim yaadmz g
vensizlik, mterek davalarn, birleik cephelerin, dayanm a saflar
nn dokunduu kumatan deildir. Yenen darbeler kadar karlalan
frsatlar da kurbanlarn ya da talihlilerini rasgele seiyormu gibi g
rnmektedir; bu yzden de kurallara balanm dzenlilik, i frsatlar
yakalam aya geldiinde dezavantaj haline gelmekte, darbeden kam a
ya geldiinde de pek ie yaram am aktadr^
insanlar, baz teorisyenlerin iddia ettii gibi, rasyonel seimler
yapmaya gerekten de istekli olsalard, bu koullarda kolayca kurtula
mayacaklar insanlarla bir arada olm aktan ve ortaklklar kurmaktan
uzak dururlard. "Esnek ortam lar"a, ilerine yarad lde srdr
dkleri balara yatrm yapmay tercih ederlerdi. Rasyonellikleri on
lara gvenli ve kalc bir topluluk arzusuna kaplmamay tlerdi.
Dolaysyla da yaptklar rasyonel seim ler onlar, gvenli bir yere de
mirlemekten kanmay rasyonel seim meselesi haline getiren gn
m z dnyasnn gvensizliini imal etme iine gnlszce ve hibir
eyden phe duym akszn katlan suortaklan haline getirirdi. yle
bir noktaya ulam tr ki gvensizlik, artk hesap yapan bireyin rasyo
nel yetileri tm sadakatiyle onun hizmetine koulmaktadr.

Belirsiz Kesinlik

Bugnlerde en ok u iki eyden eminiz: Gnmzdeki belirsizlikle


rin verdii aclarn dindirilecei konusunda ok az um ut var ve ileride
bizi daha da fazla belirsizlik beklemekte.
Avrupa Birliine ye on alt devletten ilk on biri ortak para birimi
ne gemeyi kabul edince, International H erald Tribne gazetesinin
ekonomi sayfalarnda "irketlerde verimlilik artlar elde etm ek iin
altn frsat"m eli kulanda olduu ilan edildi. Yaznn birka paragraf
ilerisinde bu altn frsatn, Avrupa'nn bu toplulua dahil olmayan l
keleri iin ne anlam a gelecei belirtiliyordu: "Daha fazla irket kl
m esine ve, balangta, daha fazla isizlie yol aacak." (u gzlem
de bulunmadan geemeyeceim: Bu cm lede "daha fazla klme"
salam verilere dayal bir ngr, ama "balangta" laf olsa olsa
doktriner bir inan statsnde). Gazetenin "kresel ekonomi" muha
biri Alan Friedm an'n aktardna gre, Londra'daki Salomon Smith
Bam ey Enstitsnn ba iktisats Kim Schoenholtz ve "baka bir
ok zel sektr iktisats", Avrupa'nn Ortak Para Biriminin ngr
len "verimlilik artlar"n salayabilmesi iin "derin yapsal deiik
liklere gerek olduu" grnde. Friedm an "siyasetilerin eklemeleri
gereken eksik bileen"in ne tr yapsal deiiklerden olutuu konu
sunda okurlarnda hibir phe brakmyor. O na gre, yapsal deiik
lik "ie almay ve iten atmay kolaylatrmann, emekli aylklar ve
dier refah devleti yardmlar iin yaplan kam u harcam alarnn azal
tlmasnn ve kta Avrupasnda iverenlerin dedii yksek vergilerin
ve sosyal sorum luluklarn drlmesinin kod ad..."10
Bundan birka gn nce de ayn gazete, hi deilse "grler" say
fasnda, Dou Asya toplum lann sarsan derin ekonom ik krize tepki

10. Alan Friedman, "W ithout structural changes, experts cautious on econom
growth", International H erald Tribne, 2-3 M ays 1998.
olarak, Uluslararas Para Fonunun "standart [M eksika'da daha nce
denenmi ve pek de cazip sonular yaratm am olan - Z.B.] reetesini,
yani ii karmalar, faiz oranlarnn ykseltilmesini ve yerel ekono
milerin uluslararas yatrm clara almasn gndeme getirdii"ni be
lirtiyordu. Bu tavsiyelerin yaptrmlarla pekitirilmi olduunu syle
meye gerek yok herhalde: Btn mali yardm paketleri bu reeteye
uymaya balanyordu. Harvard niversitesi'nden Jeffrey Sachs'a g
re, bu tutum yznden "Kore bir iflaslar dalgas altnda ve her [Do
u Asya - Z.B.] ekonomi[si] de isizlikteki m uazzam artla gl bir
darbe yemi grnyor". "Gr" bal altnda yazan Soren Ambro-
se, IHT ekonomi yazarlarnn benim sedikleri bildik tonla hi uyum a
yan bir biimde, yazsn "artk IMF'nin yol at zararlarla hesapla
mann zaman geldi" diyerek balyor ve Amerikal bir grup kilise li
derinin, IMF'nin faaliyetlerinin "bir kuan feda edilm esi"ni gerekti
rebilecei yolundaki szlerini onaylayarak alntlyor.11 Tanr'nn
kendisinden baka kim o kadar ileriyi grebilir ki?
IMF'nin genel m dr Michel Cam dessus, Le M onde'dan Babette
Stem 'le yapt bir syleide, ekonom ik gr sahiplerinin kendi y
netimindeki kuruma atfettii niyetleri onaylyor; bunlar vnlecek
eyler olarak sunuyor. "Sermaye hareketlerinin yntemli olarak libe
ralletirilmesi," diyor, "IMF'nin yeni misyonu olmaldr." Bu m isyo
nun baaryla yerine getirilmesi halinde ortaya kabilecek olaslklar
nefes kesici: "Dnyadaki btn tasarruflarn, kaynaklan daha iyi b
lmeyi mm kn klacak biim de bir araya toplanmas" sayesinde
yeni kalknma anslan yaratlm olacak; fakat bunun da "en yoksul
lkeleri majinalletirme" gibi bir riski beraberinde getireceini kabul
etm ek gerekecek ("daha zengin" lkelerdeki en yoksul kesimlerin ge
im artlar zerindeki olas etkilerden ise hi bahsedilm iyor). Yarat
lacak anslar, risklerden fazla: Cam dessus kan bakiyeye baktnda
imdiye kadar elde edilmi baanlardan ve gelecekte kazanlacak za
ferlerden gurur duyuyor: "Aslnda, bizler yzyl deitirdik," diye
balyor szlerini.12
Doru, yzyl deiti ya da deitirildi ve hl da deimekte. Fa
kat ne Camdessus ne de dnya apnda "sermaye hareketlerinin libe

11. S0ren Ambrose, "Challenging the IMF, intellectually and politically", Internatio
nal H erald Tribne, 29 Nisan 1996.
12. Michael Cam dessus'la sylei, Babette Stem , "Nous avons changd de sicle", Le
M onde, 24 Nisan 1998.
ralletirilmesi"ni savunan ve ven dierleri, bunun sonucunda gven
liin artaca gibi bir sz veriyor deiller; anahtar szckleri "effaf
lk" (hibir giz barndrm ayan ve piyasa ilem cilerinin hibir eyin d
nda tutulmad bir dnya anlam na geliyor) ve "esneklik" (tahmini
"ekonomik sonular"la -y an i, hisse sahiplerinin gelecek yl elde ede
cekleri krla- ilgili kayglar dnda hibir eyin piyasa ilemcilerinin
karar zgrln snrlandram ayacak olmas anlam na geliyor).
effaflk ve esneklik toplam kesinlie pek bir katkda bulunamaz; ol
sa olsa eylemlere elik eden kesinlikleri yeniden bltrrler ki k
resel mali serbestlikten yana olanlara bu kadar cazip grnmelerinin
nedepi de bu olsa gerek.
Leffaflk ve esneklik bazlar (gnll kreseller) iin daha fazla
kesinlik mutularken, dierleri (ispat vcut edem eyen yereller) iin
daha fazla belirsizlik dem ektirjeffafln savunucular ve savalar
pencere camndan deil, tek ynl aynalardan yana olan ideologlar
dr: Bir yanda rntgenciler iin bir cennet; te yanda, zaten fena halde
yetersiz olan savunm a m ekanizm alar haldeki ve istikbaldeki btn
mtecavizlerin ayann altna paspas edilmi olanlar iinse kendi ar
tan sefaletlerini seyredip dncelere dalm a ans. Esnekliin savunu
cular ve savalar herkes iin hareket zgrlnden deil, bazlar
varolmann cana can katan hafifliini yaarken geri kalanlarn kade
rin dayanlmaz eziciliine m aruz kalmalarndan; bazlar ortaya ka
cak kt sonulardan kanm a hakkna sahipken geri kalanlarn bu
sonulara katlanm a grevine sahip olm alarndan yanadrlaj effaflk
ve esneklik koyudan son tahlilde gemisini yrtenlerin, onlar kadar
kendine gvenecek durum da olm ayan bakalarnn geri kalan mte
vaz seenekler arasnda seim yapm aya ya da hibir seenek kalma
dnda da kaderlerine raz olm aya zorlandklar koullan kontrol al
tnda tutm alanyla ilgilidir. Bu koyutlar, aynann effaf tarafnda yer
alanlann hareket etme hzn hibir eyin azaltm am asn (buna izin
verilmemesini ya da bu yasa dikkate alm ayanlann yaatlmamasn)
gerektirir. Dnyann "esneklii", hareket halinde olanlar iin tekinsiz
biimde kafa yapc bir uua benzerken, yerinde kalm aya zorlananla-
n n bak asndan yldrc bir gereklikten baka bir ey deildir.
Bu koyutlar ve ayn zam anda hem yanstp hem de glendirdikle
ri basklar, giderek, yeni bir toplum-ii ve toplumlar-aras kutupla
mann en nemli etkenleri haline gelm ektedir.13 Kontrol etme ile

13. Bu noktay u kitabm da enine boyuna ele aldm: Globalization: The Humar
kontrol edilm e arasndaki; etkileim koullarn biim lendirm e ile on
lar tarafndan biim lendirilm e arasndaki; "bir ey iin" eyleme ge
mek ile "bir ey yznden" davranm ak arasndaki; baarya ulama
nn hemen hemen kesin olduu hedeflerin peine dm ek ile btny
le hibir uyanda bulunmakszn deien bilinm eyen deikenlerden
oluan bir durum da giriilen savunm a eylemleri arasndaki btn far
k yaratan ey, hareket genilii ve hzdr.
Yine de asl mesele u: Bireysel varoluun haritas bir ekici, bir
de itici kutup arasnda kanldnda ve bu sreklilik ekseni zerinde
tahsis edilen mevki ne sabit ne de yeterince garanti altna alnm ol
duunda, bulunulabilecek m evkilerin hibiri ruh huzuru salayacak
derecede bir kesinlik sunamaz. "En tepeye km olma"nn keyfinin,
en alttaki dehetin farkndalyla -k i bu farkndaln, en mutlu an
larda bile rtbas edilm esi zordur- zehirlenmemesi m m kn deildir;
zaten hibir an nihai hedefe ulamann -"m eseleyi bir kerede ve tama
men halletm e"nin- verdii katksz bir saadet hissi iinde yaanamaz.
Sreklilik eksenine yerletirilm i )Oan herkesin iinde bulunduu
koullar bunlardr gerekten de - yaadm z kresel dereglasyon
gnlerinde belki her zamankinden de fazla, iinde bulunduklan zor
durum, yaanan zgven ya da teslimiyet, m it ya da mitsizlik, g
ven ya da gvensizlik, sevin ya da kinizm, m orallilik ya da moralsiz
lik derecesi konusunda farkllklar gsterebilir, am a aralanndaki fark
lar akkandr. adalanm zn en um ursam azlan bile ayklk anla-
nnda acyla bunun farkna vanrlar. Bu yzden eylem lerin sonulan
ve etkilerinin sresi hakkndaki belirsizlik, en tepeden en alta kadar
her konuma gre deise de, "st-belirsizlik" -y a n i kiinin makul bir
biimde kendisine ait olduunu iddia edebilecei kesinliin derecesi
hakkndaki belirsizlik- tarafndan (yine en tepeden en aaya) id
detlendirilir.
Belirsizlik koullan altnda yaam ak ve hareket etm ek zorunda ol
mak yeni bir ey deildir phesiz. Yine de m odem tarih, hayat denk
lemindeki saylan giderek artan bilinmeyen deikenlerin deerini
saptamaya ynelik kararl (ve bazen de baanl olmu) abalara sahne
olmutur. Sanki M ichel Crozier'nin klasik incelemesi The Bureaucra-
tic Phenomenorida (Brokrasi Olgusu) dile getirilen kural izler gibi,
iyice meum belirsizliin tarafna atlm olan insan gruplan ve kate-

Consequences (Cambridge: Polity Press, 1998); Trkesi: Kreselleme: Toplumsal So


n ulan, ev. A. Y lm az (stanbul: Ayrnt, 1999).
gnleri, daha iyi konumda olanlarn hamlelerinin sonularn hesapla
yabilm ek am acyla onlarn ellerini kollarn balam ak - b ir yandan da
kendi ellerini kollarn balardan kurtarp hasm lan asndan belir
sizlik yaratan kaynaklar haline g elm ek - iin ellerinden geleni yap
mlardr. Crozier'nin ikna edici bir biim de ileri srd gibi, hare
ket zgrlkleriyle bakalar iin, bakalarnn (seenekleri grece
daha kstl olduundan) onlar iin yaratabildiinden daha fazla belir
sizlik yaratabilenler hkim iyet ve kontrol ellerine geirirler. M odem
dnem boyunca btn rgtl gruplar sanki Crozier'nin ilkesinin far
kndaym gibi davranmlardr. H atta bu ilkeyi izlemenin "rgtlen-
me"nin ana gds olduu; bu ilkenin yntemli bir biim de uygulan
masnn "rgtlenme"nin derin anlam olduu bile iddia edilebilir.
Gnmzdeki gerek yenilik ksmi, hatta topyekn belirsizlik ko
ullan altnda eylem de bulunm a zorunluluu deil, binbir zahmetle
ina edilmi savunm a m ekanizm alann skme -belirsizlik derecesini
ve dizginsiz belirsizliin yol at zaran snrlamas beklenen kurum
la n ortadan kaldrm a ve belirsizlii belli snrlar iinde tutmay ama
layan yeni kolektif nlem ler tasarlam a abalann engelleme ya da
b o m a- ynndeki sistematik baskdr. N eredeyse btn etkili, ku
rumsallam kolektif eylem kurululan, belirsizlie kar verilen sa
van saflanna katlm ak yerine, varolusal belirsizliin asli kaynaklan
olan snrsz "piyasa gleri"ne ve serbest ticarete "insanln doal
durumu" gzyle bakp vgler dzen koroya katlmakta; sermayeyi
ve mali hareketleri serbest brakp onlann dzensiz hareketlerini ya
valatm a ya da dzenlem e ynndeki btn giriim lerden vazgeme
nin yaplabilecek birok siyasi seim den biri deil, hem akln gerei
hem de siyasi bir zorunluluk olduu mesajn verm ektedir hep birlikte.
Hatta, Pierre Bourdieu yakn tarihlerde, neo-liberal teori ve pratik
leri, znde, "katksz piyasa"nn m antna kar koyabilen kolektif
yaplan ortadan kaldrmaya ynelik bir program olarak tanmlam
tr.14 Bourdieu'nn iaret ettii gibi, neo-liberal sylem artk Erving
Goffman'm "gl sylem" adn verdii eyin btn zelliklerini
edinm i durum dadr; bu, savalm as neredeyse imknsz ve "gerek
ilii "ni sorgulamann ok g olduu bir sylem tipidir, zira - u de
il de bu adm lan atm a ansnda bulunan bir t olmak yle dur
s u n - birer arl olan, gereklie mevcut eklini vermekte birlemi

14. Pierre Bourdieu, "L'essence du nolibralisme", Le M onde diplomatique, Mar


1998.
btn glerin egdml eylemlerini temsil eder. Neo-liberalizmin
"gl sylem"i, "ekonomik ilikilere hkim durumdaki herkesin
ekonom ik seimlerini ynlendirerek ve bunun sonucu olarak ortaya
kan gler ilikisine m nasip bir biim de simgesel kalan kendi g
cn ekleyerek" "gereklik testi"ni gemitir.
Dereglasyon srp sermaye ve fnans kaynaklarnn serbest ak
na kar bir cephe oluturabilecek siyasi kurum lan gszletirirken
neo-liberal sylem de gittike daha "gl" olur. Bu sylemin nere
deyse rakipsiz hkimiyetine giden yolda ok nemli bir adm da, pra
tik nedenlerle ulusal hkmetlerin elini kolunu balarken m ekna ba
ml olmayan irketlerin ellerindeki balan zen okynl Yat-
n m lar Anlamasnn yakn tarihlerde im zalanm asyla atlmtjTSer-
mayenin serbest hareketinin nndeki btn fiili ve olas engeller bi
rer birer kaldnlm aktadr:
H areket marjlar devaml klen ulus-devletler; etkisizleen alma grup
lan (rnein, maalarn ve kariyerlerin bireysel becerilere baml olarak birey-
sellemesiyle ve bunun sonucunda alanlarn atomlamasyla); iilerin hak
larn kolektif olarak savunan sendikalar, demekler, kooperatiflerin zayflam a
s; hatta piyasalarn ya gruplarna gre yeniden yaplanmasyla ailenin tketim
zerindeki kontroln nemli lde yitirmesi.

Savunma hatlanna ynelik ayn ayn am a bir noktada rten sald-


n la n n ortak sonucu, direniin olas kprbalanna yerlemi olan in-
sanlan "istikrarsz" ve gsz klm ay am alayan "esnekliin mutlak
hkimiyeti"dir. Esnekliin en derin sosyopsikolojik etkisi, kendisin
den etkilenenleri istikrarsz klm ak ve istikrarsz tutmaktr. Srekli ve
yasalarla korum a altna alman szlemelerin yerine hemen iten kar
m aya cevaz veren dnem lik ya da geici taeronluk ilerinin geiril
mesi, geici szlem eler ve her bir alann dllendirilm esini hali
hazrdaki bireysel sonulara bal klarak srekli performans deer
lendirmesi yoluyla topluca dllendirm e ilkesini ykan trden bir is
tihdam sistemi; ayn teebbsn farkl sektr ve dallan arasnda reka
beti zendirerek alanlarn birleerek ortak bir tavr alm alann akl
d klm ak - btn bu nlem ler hep birlikte yapya ikin ve daimi bir
belirsizlik durumu yaratrlar. Darwinci evrensel mcadele dnyasn
da, irketlerin verdii grevlerin itaatkr bir biim de yerine getirilm e
sinin kkleri, bu boucu, fel edici belirsizlik hissinde, belirsizlikten
doan korku, stres ve endiededir. Son silah olarak da, hiyerarinin
her dzeyinde karlalabilen, iten karlm a -v e onunla birlikte kii
nin geim imknn, sosyal haklarm, toplum iindeki yerini ve insan
lk onurunu kaybetm esi- gibi srekli bir tehdit sz konusudur: "Dola
ysyla, serbestiyet burcunun altna yerlemi btn ekonom ik rejim
lerin nihai temeli, isizlik, bulunabilen ilerin istikrarszl ve bunla
rn getirdii iten karlm a tehdidiyle uygulanan yapsal iddet'r.'iJ
Dayanm a (daha dorusu byk ve kk, rten ve kesien yo
un dayanm a alan) btn toplumlarda (ne kadar kusurlu olursa ol
sun) bir kesinlik, bu yzden de bir gven, zgven ve cesaret (ki bun
lar olmakszn zgrl hayata geirmek ve deneylere girimek
m mkn olmazd) sna ve garantisi olarak hizm et vermitir,^Ite,
neo-liberal teori ve pratiin asl kurban bu dayanm a olmutu^. Mar-
garet Thatcher neo-liberal itikad o meum "toplum diye bir ey yok
tur" cmlesiyle ilan etmiti. O na gre, yalnzca erkek ve kadn birey
ler ve aileler vard.15
Bu balam da ailelerden dem vurulmas, sebepsiz bir jest deil ta
bii ki; btn dier kolektiviteler gibi ailelerden de piyasann belirledi
i snrlar iinde hareket etmeleri ve hem isel hem de dsal olarak
piyasa rasyonalitesinin kurallann izlemeleri bekleniyor artk. Bu
beklenti karsnda aile kavram fena halde elikili bir hal alyor. Zi
ra piyasann en nde gelen ve bir anlam da "kurucu" edimi -S tuart
Hall'un belirttii g ib i- "toplum sallk ve karlkllk balann zme
si; bizatihi toplumsal ykm lln doasn son derece derinden
tahrip etm esi"dir ne de olsa. Halbuki toplum sallk balannn rlme
si, onanlm as ve iyi bir vaziyette tutulmas, toplumsal ykmllk it
kisinin kendisinin beslenm esi ailenin can dam andr; aile bu faaliyetle
dnyaya gelir ve onu canl tutan ey de bu faaliyettir. Neo-liberal
"yok-toplum"un en tepesinden en aalanna doru nfuz eden kuru
cu ilke olan gemi azya alm bireyciliin aileyi etkilem emesi pek
mmkn deildir. Hall'un iaret ettii gibi "yeni yneticilik", "bu fi
kirlerin bir kurumdan veya sektrden bir bakasna nasl geirilecei"
ile ilgili bir eydi. Btn sektrlerin "piyasa suretinde dntrlm e
si" gerekiyordu ve gerekten de dntrld. "Hem de yalnzca pi-
yasalatrma' ya da zelletirm e yoluyla deil, bu sektrlere piyasala-
n taklit ettirerek, bununla ilgili sorabileceiniz tek bir tr soru varm
gibi grnmesini salayarak. Bunlar da piyasa glerinin belirledii
sorulardr."16

15. M argaretT hatcher'lasylei, W om ans O w n , 31 Ekim 1988.


16. "Travelling T h e Hard Road to Renewal', a continuing conversation w ith Stuat
Hail", O pen U niversity'de Aralk 1996'da dzenlenen toplant; A rena Journal, 8/1997.
Neo-liberallerin aile saflarn sklatrm a arlarnn ii bo, hatta
dpedz ikiyzl tnlamasnn nedeni de budur. Bu arlarn gerek
ten "hain bireycilik"in darbelerini yumuatmas ya da dengelemesi,
lmne rekabetin kurbanlar tkezleyip dtklerinde canlann act
mayacak bir yastk olmas bekleniyorsa, bu sadece toplumun yokolu-
u -b ak a bir deyile, toplumun toplumd bireyleri dizginsiz brak
mak iin kendi kendinden kurtuluu; bir bedenin her bir hcresi, ya
da hi deilse en canl kalanlar kendi balarna daha iyi yaayabilir
diye kendi kendini param para e d ii- fikrinin yreinde yatan eli
kiden bihaber neo-liberalizm vaizlerinin ve taraftarlarnn cehaletini
belgeler.
M etafizik "grnmez el" payandasnn ima ettii eyin hilafna,
piyasa kesinlik peinde deildir, zaten sihir yoluyla kesinlik yaratm a
s, hele hele bu kesinlii gvenli bir hale getirmesi hi mmkn deil
dir. (Piyasa (rekabet ortam, dereglasyon, esneklik vs. gibi eitli ad
lar verilen) belirsizlikten g alr; temel gdas srekli artan hacimde
belirsizlii yeniden retmektir. Belirsizlik, piyasa tipi rasyonalitenin
felaketi olm ak yle dursun, bu rasyonalitenin zorunlu koulu ve ka
nlmaz rndr. Piyasann getirdii tek eitlik, hem galiplerin
(bunlar, tanmlar gerei, her zaman "bir sonraki uyarya kadar" galip
saylrlar) hem de maluplarn paylat eit ya da eite yakn varo-
lusal belirsizliktir^

Emniyetsiz Emniyet

Artk kimsenin dnyadaki mevcudiyeti em niyetli deildir. Peki ama


niye "artk" diyoruz ki? insan varoluunun istikrarszl pek de yeni
bir ey deildir, ne de olsa. M ilyonlarca canl trnden sadece biri
olan insanlar eklemlenip btnleen dnce yeteneini elde ettikleri
iin, dil kullanan yaratklar arasnda bu istikrarszl belirgin -
belirgin olduu iin ayn zamanda da rktc- klan baz m nase
betsiz sorular ortaya kmtr.
insan trnn yapt en byk keif, onu bu derece zel, kafa hu
zuruna, em niyet hissine kavumasn da bu derece g klan keif,
lmllk olgusuydu: Trn tek tek her bir yesini bekleyen evren
sel, kanlmaz, yola getirilmez lm olgusu, insan, leceini ve
lmden ka olm adn bilen tek canldr. H er insann, ille de, Hei-
degger'in iddia ettii gibi, "lme doru yaama"s gerekmez, ama
her insan hayatn lm n glgesinde geirir. Geici olduunu bilen
tek canl insandr; sadece geici olduunu bildii iin de, ayn zaman
da kendi varoluunun tersine ba ya da sonu olm ayan daimi bir varo
luu, sonsuzluu hayal edebilir - hayal etm ek durum unda kalr. Bir
kere sonsuzluk hayal edildikten sonra da, bu iki varolu trnn birbi-
riyle karlat noktalar olsa da, aralarnda hibir mentee ya da per
in olmad bariz bir hale gelir.
Bu iki varolu biimi arasnda sadece her zaman zedelenmeye, k
rlmaya ak olum sal, gevek ve gevrek bir balant vardr. Aralarn
daki ba tekil, geici ve hayatn kendisi kadar yaralanm aya aktr,
kinci, yani sonsuz, zamandan bam sz varolu ise bireyin hayatnda
olup bitenlere kar kat bir kaytszlk iinde grnm ektedir ve dn
yadaki ilk, bireysel "mevcudiyet" iinde ne yaplrsa yaplsn onun
sonsuz hametine bir halel gelmemektedir. uras aktr ki bu ikisi
ortak ltlerle kyaslanamazlar. Bu iki varolu biimi arasnda varo
labilecek gvenli balarn ya da daimi kprlerin hl kefedilmesi,
ina edilmesi, balannda srekli nbet tutulmas ve dzenli olarak ba
km grmesi gerekmektedir. N itekim "Nereden geliyorum?", "haya
tm la ne yapm alym ?" ve "ldmde bana ne olur?" gibi sorular,
John Carroll'n insanlk durum una ilikin ok yakn tarihli aratrma
snda17 belirttii gibi "asrlk", "temel" sorulardr. B unlann metaforik
olmayan, dz, asli bir anlamda, "kurucu" olm a -in san a zg hayat
kurma, tm dier geici ve fani organik varolu biimlerinden ayn
olarak insana ait "dnyada olma" tarzn belirlem e- anlam nda temel
sorular olduklann syleyebiliriz.
Aslnda kltr -sn rlar izm e ya da kprler ina etme, ayrma ya
da birletirme, "doa"nn (yani dnyann dnen ve eyleyen insanla-
n iermeyen blm nn) sunmad aynm lar yapm a ya da balant
lar kurma ynndeki sregiden faaliy et- her zaman, yukandaki so
ruya inandnc cevaplar vermekle ilgili olm utur ve her zaman da
byle olacaktr. Bu soru younlaarak tek bir byk gizeme dn
rler: /Dnyay ziyaretim geici bir ey olduuna gre, niye burada
ym - ve eer varsa, hangi amala? Bilinen her trl insan, on seki
zinci yzyl sonlannda geriye doru bir bakla kltr ad verilmi
olan o telal, genellikle de lgnca faaliyete iten ey ite bu bilm e
ceydi; kltr ve onun aklayc/avutucu hikyelerden oluan o yo
un an, lm llklerinin farknda olan yaratklar iin en nde ge

17. John Carroll, Ego and Soul: The M odern West in Search o f M eaning (Londra
H arper Collins, 1998), s. 1.
len deer - hatta, olm azsa olmaz bir deer haline getiren ey ite bu
muammayd.
tnsanm kltrel yaratclnn, bu muammay zmeye ya da m u
ammann zlm olduu izlenimini verip lmn glgesinde sr
drlen hayat yaanr hale getirm eye urarken tek tek ya da hep
birlikte kulland bir dizi strateji varcfiT]
En belirgin strateji, Cornelius Castoriadisin sevdii terminolojiyi
kullanacak olursak, aikr bir ekilde yaderk'ii [heteronomous]. Bu
strateji geip giden zaman dnyasn sonsuzluun bitimsizlii iinde
ki geici bir k aksi; insann aslolana, yani sonsuz hayata hazrlan
m ak iin bir geceliine kald, yol stndeki bir han olarak sunar. Ne
var zaman ne de ayrl an gezginin kendi seimidir; aadaki
dnyaya kimse kendi seimiyle gnderilm i deildir ve yine kendi se
imleri olmayan bir zaman geldiinde herkes ayrlacaktr. Var ve
ayrl tarifelerini gezginler yapm am tr ve onu deitirm ek iin ya
pabilecekleri hibir ey yoktur; yolcularn, hayat haclarnn tarifele
rin yaplmasnda hibir sz hakk olm ad dzen de insan yapm de
ildir. Ancak m eselenin can alc noktas, ne kadar fani olursa olsun
hayatn, lmden sonra gelen sonsuz varolu iin ok nemli sonu
lar dourmasdr. Hayatn iinde u ya da bu ey bize acayip, berbat
ya da dpedz iren grnebilir - am a her ey ille de, bak alan
ve zihin yaplar dnyevi ilerle snrl kalm olanlara grnd gibi
olmak zorunda deildir; burada yaanan m utluluun bedeli sonsuz s
trap olabilecei gibi fani dnyada yaanan sefaletin dl de sonsuz
saadet olabilir. nsan, verilmi olan hkmlere, neyi emrettiklerini
iyice anlam aya almakszn ya da onlann byle olm asna neden
olan niyetlere nfuz etm eye alm akszn uymaldr.
Yaderk stratejinin bir dizi nemli avantaj vardr. nsann hayat bi
imleri arasnda bu kadar yaygnlk kazanm asnn nedeni budur belki
de. Bu strateji, "insan ruhunun temel bileenleri zerinde oynar",18 ne
de olsa. Birincisi, ac ilacn acsn alr bu strateji: lm, len kiinin
kabahati deildir, tpk doumun onun erdemi olm ad gibi. Kii ne
balang ne de son karsnda kiisel sorum luluk tamaz, bu yzden
de bunlan ihmal etti diye kendisine eziyet etmesi gerekmez. kincisi,
bu strateji sknt verici seme emrinin yerine onun kadar sinir bozucu
olmayan kurallara uym a buyruunu geirir. ncs yaderk zm,

18. Bkz. Cornelius Castoriadis, "Pouvoir, politique, autonom ie, Le M onde M orce
(Paris: Seuil, 1990), s. 129.
tanm gerei btn testlere ve deneylere kapal olduu iin, yanl ya
da yanltc olduunun kantlanmas mmkn deildir; bu yzden de
verdii em irler onu daha yakndan inceleme ynndeki her trl giri
imin gzn daha en batan korkutur, ileride duyulabilecek gnl
bulandrc pheleri savuturur ve insan bo eylere gvenmi olma
nn getirebilecei sululuk duygusundan m uaf tutar. Yaderk strateji,
her trl meydan okum aya ve itiraza kar kendini, akla gelebilecek
btn alternatiflerden daha fazla korur; neredeyse rtlemez ve
eletiriden m uaf olm aya btn alternatifler arasnda bir tek o yaklar.
B ir baka strateji yaderklii zerklikle birletirir; biraz hantal bir
tanm kullanarak, buna yaderk/zerk strateji diyebiliriz. Bu stratejinin
zaman modernliin geliiyle, ounlukla dini biim iinde kurumsal
lam saf yaderk stratejinin sunduu garantiler, uucu, seyyar bir
dnyada uucu, seyyar bir hayat yaam a deneyimi ile gittike daha tiz
ve ahenksiz bir ses kararak sarslm aya balad zaman gelmitir.
Yukarlardaki ylmak bilm ez glere ve onlarn tem yiz kabul etmez
hkmlerine, tek seferlik yaratl edim ine ve vahyin tek seferlik ina
yetine bavurmann ikna edici gc, byk lde, grnte atl,
tekrara dayal ve tekdze bir varolu srdrlmesinden geliyordu; bu
tr bir hayat deneyim i, frtnal ve istikrarsz m odem dnyann (yani,
bir yandan geip geride brakt yollan skp atarken bir yandan da
ileri doru yeni uzantlar karan, hep deiim halindeki, srekli "mo
dernleen" bir dnyann) pek inandnc klamayaca bir fikir olan e
yann dzeninin nceden belirlenmi olmas fikriyle gayet iyi uyuu
yordu. Miras alnm ya da renilm i kurallar yeterli olmaktan k
mt ve vahyedilmi ya da baka bir ekilde ulalm bilgelik ile da
ha nce eine rastlanmam, haritas kanlm am durum lann karma
kl arasnda genileyen mesafe ancak insanlann kendi yapacaklan
seim lerle -tehlikeli, hatta kum an andran hamlelerle, eksik bilgi sa
hibi olarak ve kacak sonular konusunda hibir kesinlie sahip ol
makszn alnacak kararlarla-doldurulabilirdi.
Yaderk bir stratejiden yaderk/zerk bir stratejiye gemeyi nere
deyse kanlm az bir sonu haline getiren koullar bunlard ite. An
cak yeni strateji, nceline oranla ok daha az m onolitik ve ok daha
az tutunumlu kt.
Yeni, m odem strateji bir adan yaderkti: M odem ncesi nceli
gibi o da her fani bireysel hayatn o daha ortaya km adan nce olu
mu ve yok olup gitikten sonra da srecek olan bir varlk zinciri iine
nceden belirlenmi bir biim de dahil edilm esine dayanyordu. Mo
dem zamanlarn bu tr daha byk ve daha uzun sren totaliteleri na
diren ilahi, insanst bir yaptrm gcne sahip olabiliyorlard; ancak
dnyaya giri ve kn can skc muammas sz konusu olduunda
bu pek nemli deildi, nk bu gize bireysel hayata anlam veren ma
kul bir zm retmek, bu tr som lar balarna bela olan ve kendi bi
reysel seimlerinin ve dolaysyla sorumluluklarnn snrlarn dikka
te deer oranda daraltan kiilerin harc deildi hl. M odem ncesi
salt yaderk stratejide olduu gibi burada da, kaderi kucaklayp benim
semekten ve aslnda temel hatlar kalc bir totaliteye mensup olmak
tarafndan nceden belirlenmi fani bir hayat srm ekten te pek bir
ey kalmyordu bireye. A m a m odem strateji ayn zam anda zerkti de,
zira sz konusu totalitelerin insanlar tarafndan yaratldm ayan be
yan ortaya koyuyordu; stelik, uzun sreli totalitenin her bir yesi ta
rafndan seilen hayat gzergh ile bu totalitenin sresinin karlkl
olarak birbirlerine baml olduklarn net bir ekilde gzler nne se
riyordu. Seilmemi kader bireysel hayatn anlam sz ksaln iptal
edip onu sonsuzlua balyordu; ama bu ba srekli klan ve bireysel
lm etkili bir biimde amay salayan ey, sz konusu kaderin bi
linli olarak ve hevesle kabul edilmesi ve sonra da onun at yolun
iradi olarak ve evkle izlenmesiydi.
Barndrd btn o yaderklik kalntlarna ramen, yeni strateji
de birey bir fail, hem de ok nemli bir fail durumundayd. Kalc bir
totaliteye, kiinin kendi seimi olmayan bir ortam a mensup olmak,
teki trl ksa ve anlam sz olacak bireysel hayata anlam veren bir
ey olarak grlyor, am a bireylerin kendileri gereken abay gster
medikleri takdirde bu belirlenim eksik kalyordu; kendi hayatna, to-
taliteyi gerekten kalc klacak ve anlam verme ilevini yapabilecek
hale getirecek bir yrnge vermek bireyin kendi greviydi artk. Bire
yin eylemlerine, nceden belirlenm i bir gzergh izlemeye ve bu
gzerghn koyduu hayat kurallarna uym aya yklenen nem byle-
ce kkl bir biimde artrlm oluyordu; mesele artk sadece lm
den sonra dllendirilme ya da cezalandrlma, m ahkmiyete ya da
kurtulua ulama meselesi deil, kiinin aslnda ondan esirgenen a-
kmlk ansndan yararlanmas, anlamsz ve bo deil anlaml ve doyu
rucu bir hayat teminat almas meselesiydi.
Bu stratejiye iyi uyan totaliteler arasndan ikisi ne kyordu:
M illet ve aile.
M illet imgelemi, baka ok az modem icatta grlen bir ey yapa
rak, zorunlulukla seimi, var olm akla yapmay, lm szlkle lml
hayat, kalclkla geicilii birbirlerine tam olarak uydurdu. M odem
milliyetiliin en szn saknmaz vaizlerinin, mesela Fichte ya da
Barresnin srarla vurguladklar gibi, bir Alman'n hayat anlamn
Almanlndan alr, tpk bir Fransz'n hayatnn Franszl sayesin
de anlaml olmas gibi. Bu anlam, insann Alman ya da Fransz do
mas eklindeki nceden verilmi anstan ibarettir, am a yine de bu an
lamn kranla benim senm esi, aziz tutulmas, vlmesi ve sevgiyle
ilenmesi gerekir nk bu anlam hayat suyunu, canlln ve esnek
liini kitlesel olarak ve tekrar tekrar, kuaktan kuaa benim senm ek
ten, aziz tutulmaktan ve ilenmekten alr. Alman olmak, Alman hali
ne gelm ek ve A lm anln doasnda olduu ekilde davranm ak de
mektir; Fransz olm ak, Fransz haline gelm ek ve Fransz gibi davran
mak demektir. Bylece geicilik ve kalclk i ie geer. Bireysel
lm lln samal, btn lml hayatlarn katkda bulunduu
m illetin lmszl sayesinde artk baa bela olm aktan kar. M illet
oluun miras alman lm szl lml hayat anlam la donatr, ama
bu lmszln idam e ettirilmesi lmllerin eylem lerine fazladan
bir aknlk deeri verir. lm l varlklara kendi bireysel lmlerin
den sonra da yaayp sonsuzlua girme ansn sunan ey milettir; fa
kat bu ans yakalamann, kendi hayatn milletin hayatta kalmasna
ve refahna adamaktan baka yolu yoktur.
M odem zam anlara dam gasn vuran millet ina etm e hamlesinin,
blgesel temelli ve dorudan ulalabilen cem aat ve gelenekleri eritip
kaynatrarak blgelerst ve uzak, hayali varlklar haline getirm e a
basnn, artk takatini yitirip iktidarszlaan m odem ncesine zg ya
derk strateji yerine m odem koullara daha uygun ve en etkili nedenle
rinden biri olan m odem ruha daha uyumlu yeni bir strateji geirmek
gibi acil bir ihtiya iinde olduunu tahmin edebiliriz. Soyut -h a y a li-
totaliteler olarak m illetler bu tarife gayet iyi uyuyorlard; M illetlerin
imgesi dolaysz, yz yze ve kiisel deneyim dnyasnn yukarlarn
da salnyordu, bu yzden de bireylerst bir doas olduu konusun
da phe duyulamazd. M illetlerin imgelemi, tek tek yelerinin lm
llne kar simgelerin zam anan srekliliini kullanabiliyordu.
lmlln farknda olm ann beraberinde getirmesi kanlmaz
olan fiziksel harabiyete kar nleyici bir tedavi olarak, m illetin her
bireye ulaabilm e gibi nemli bir avantaj vard; bunun iin hibir
zel yetenee, olaanst abaya, vizyon geniliine ya da zihin g
cne gerek yoktu; her insann ister istem ez ulaabilecei en sradan
kaynaklar yetiyor da artyordu bile. M illet-yoluyla-lm szlk, kah-
ram anlann ya da dier srad, herkesten farkl ve herkesten yce
ahsiyetlerin deil sradan halkn boyuna gre kesilmi bir kumat.
Bu ilacn etkili olabilm esi iin cretkrlk deil uyum luluk; standart
lan ykmak deil onlara itaat etmek; yeni yollar am ak deil snrlara
riayet etm ek gerekiyordu. Dolaysyla, herkesin tekrar tekrar ve s
rekli olarak kullanaca popler ve poplist bir ilat bu. Ayn avan
taj, modern yaderk/zerk stratejinin odak noktasndaki bir dier tota-
liteye, aileye de ayncalk tanyordu.
Aile, geicilik ile kalclk, bireysel lm llk ile kolektif lm
szlk arasndaki tipik m odem diyalektii, milletin sergileyebildiin-
den ok daha net bir biimde sergiler, insan varoluunun baa bela
olacak lde elikili btn ynleri -lm l ile lm sz, yapma ile
ac ekme, belirleme ile belirlenme, yaratlm a ile yaratm a-, en canl
biimde aile kurumu iinde kar karya gelir ve hi bitmeyen kar
lkl koruma ve yeniden canlandrm a oyununa girer. Herkes bir aileye
doar ve herkes bir aile yaratm aya katlabilir (katlmaldr, katlmaya
anlr). Kiinin rn olduu aile ile kendi yarataca aile, iinde
banndrd ve banndraca her bireyin doum undan nce ve yoko-
lup gitmesinden sonra da hayatta kalacak uzun bir akrabalk/yaknlk
zincirindeki balant noktalardr; am a bu zincirin dayankl olabilm e
si iin her bireyin ona heyecanla katkda bulunmas gerekir. Ailede
lmllerin yapp ettikleriyle kotanlan lm szlk tiyatrosu, herke
sin seyretmesi ve gsteride yer almas iin sahneye konur.
Ebeveynlie, evlatlara ve aile srekliine gsterilen m odem ilgiyi
ekonomik kayglarla, zellikle de miras kayglanyla aklayan yaygn
yaklam, hedefi bir hayli skalam aktadr ya da olsa olsa, bu hikye
nin sadece bir parasdr. B ir kere bunun tam tersi dorudur: Zengin
lik ve onunla birlikte gelen im tiyaz ve haklann ncelikle aileleyle ve
miras hakkyla ilgili bir mesele olm asna daha ok m odem ncesi ve
kapitalizm ncesi toplum da rastlanyordu. D em ek ki ecereler kart
mak, akrabalk bana ok nem verm ek ve yeni kurulacak akrabalk
larda belli standartlan gzetm ek -zam an aabilm eyi aile mirasna
balayan balca kesim ler o la n - aristokrasinin ve tccar snfn st ta
bakasnn kaygsyd. M odernliin geliiyle birlikte, ailenin bireyin
hayatndaki merkezilii deyim yerindeyse dem okratikletirildi; gele
cek kuaklara aktanlacak bir aile serveti olsun olm asn her bir bireye
hitap eden kltrel bir kural haline geldi. Aile servetinin de buna ko
ut olarak demokratiklemesi hibir zaman sz konusu olmadna
gre, bu ok nemli deiimde ekonom ik kayglar byk bir rol oyna
m olamaz.
Aileye verilen yeni nemi ve zellikle de evlilikte sadakat, anne-
baba sevgisi ve ocuk bakm (ve hayatn zellikle hassas ve zen is
teyen bir aamas olarak ocukluun kendisi) gibi kltrel kurgularn
modern toplumun btn snflarna yaylmasn aklayan baka bir
ey olmaldr. Bu baka ey de, ok byk olaslkla, lm l hayata
lm sz anlam yklem eye yarayan modern ncesi aralarn gayet ba
riz iflas karsnda, aileye den yeni rold. Sonsuzlua gtren di
er kprler artk kullanlmaz, kulanlamaz hale gelince, daha nce
hibir zaman tamas beklenm eyen bir yk tam a sras aileye gel
di. Kendilerinden nce benzer bir karar vermi olan bakalar sayesin
de dnyaya gelm i olan bireylerin, "bir aile kurarak", onlar ldkten
sonra da var olmay srdrecek olan dnyada kalc bir iz brakmay
ciddi ciddi dnebileceklerine inanlyordu artk.
Hem millet hem de aile bireysel lmlln verdii ezaya getiri
len ko lektif zmlerdir. kisi de benzer bir mesaj verirler: Ne kadar
ksa olursa olsun, hayatm, benden (ve benim gibi btn dier birey
lerden) daha byk olan, benden nce gelen ve ne kadar uzun yaar
sam yaayaym ben mrm tamam ladktan sonra da srecek bir var
ln kalclna az da olsa katkda bulunmusa, bo ya da anlamsz
gememi demektir; lml hayata lmsz bir rol baheden ey, ite
bu katkdr. Bu mesaj bir kere iletildikten sonra, "ben ldkten sonra
ne olur?" sorusu kulaa eskisi kadar m eum gelmez: Ben leceim,
am a milletim, ailem srecek; ksm en de paym a deni yaptm iin
srecek. lm llm elimi bile kprdatmadan kabullenmek yeri
ne, onun zerine km ak iin bir ey (i olsun beri gelsin kbilinden
bir ey deil, gerekten nemli bir ey) yaptm. Kendi bireysel lm
llm bir kolektif lm szlk arac haline getirdim. ldmde
ardmda bir ey brakacam ve bu ey de benim gelip geici varolu
umdan daha byk ve daha nem li bir eyin hayatta kalmas (kimbi-
lir belki de gerekten sonsuza kadar srmesi) olacak.
Yaderk/zerk strateji kiinin kendi lmllnn farknda olm a
snn getirebilecei ykc etkileri, hayatn anlamn lmsz olduu
umulan kolektivitelere kaydrarak ve bireylerin lml hayatlarn
kolektif lm szlk retimi iine dahil ederek savuturuyordu. Birey,
yaps gerei yaralanm aya ak lme-doru-yaamn samalyla
baa km aya alm ann getirdii iddetli straptan korunmu olu
yordu. Onmaz biim de krlgan, emniyetsiz kiisel varoluun rkt
c hakikati, yadsnm asa da karartlm; bunun neden olabilecei zarar
ise telafi edici bir meguliyetle, yani grubun em niyetiyle megul ol
makla, ortadan kaldrlm olm asa da snrlanm oluyordu. Kiinin
leceinin farknda olmasnn yaratt korkular, en azndan ksmen,
kendisinden daha byk totalitelerin varolusal emniyeti iin duyulan
kayglara ynlendiriliyordu; ne kadar ksa ve krlgan olursa olsun bi
reysel hayatn anlam, lml bireylerin tersine, gerekten lm
yenm e gibi bir ans olan bu totalitelerden karlyordu.
Ancak artk lm szl peylem ek yle dursun, em niyetli bile
grnmeyen bu btnlkler de yava yava ve amansz bir biimde
paralanm akta ve bu yzden de anlam verici glerinin byk ksm
n, belki de hepsini yitirmektedirler.
M odernlik, douunda, lm akn (ve yaderk) anlam ndan m ah
rum brakmt. Ancak u an iinde bulunduu aam aya gelirken, l
mn komnal anlam n da yadsd ve bylece yaderk/zerk stratejinin
yaayabilirliini tketti/D urkheim , Tann'nn en batan beri klk de
itirmi cem aatten te br ey olmadn iddia ediyordu; am a -iste r
byk olsun ister kk, ister hayali olsun ister elle tu tu lu r- artk ce-
maat, Tann'y oynayam ayacak kadajzayftr. Kendisi de yaralanabi
lir, dzensiz veT)riz BimdeTsa mrl olunca, sonsuz olduunu
iddia edip de herhangi bir kimseyi ikna edebilmesi imknszdr. lm
ancak imdi tam anlam yla ve gerekten anlam sz bir hal alm a yolun
dadr. Robert Johnson'm yorumuna gre lm, sadece bildiim iz ek
liyle bireysel hayatn sonu olarak grijlmektedir. Baz dini liderler de
bunu gayet pervaszca kabul ediyorlarjvlesela, Boston'daki Beth Isra-
el Hastanesinin dini hizm etler m dr Haham Terry Bard "l l
dr," diyor.19 A lbert Cam us'nn Yabanc's nsezisiyle bu durumu ve
bu durumun yol at her eyi grmt. Son kertede bu dnyada he
pimizin yalnz olduunu ve hayatn -h ib ir kalnt kalm am acasna ha
yatn tam am nn- lm le sona erdiini biliyordu; artk lm l birey
ile "evrenin m fik kaytszl"20 arasnda duran hibir ey yoktur.
(F anilik ile sonsuzluk arasnda kolektif olarak ina edilmi olan kpr
ler kullanlmaz hale gelm itir ve birey kendi katksz varolusal em
niyetsizliiyle kar kanya kalmtr. imdi ondan bu durumun so
nularyla kendi kendine baa kmas beklenmektedir,-'
"Paralarnn toplam ndan daha byk olan btnler"den medet

19. Robert Johnson, D eath Work (Pacific Grove: Brooks/Cole, 1999), s. 153.
20. Bkz. Albert Camus, "Reflections on the Guillotine", Resistance, Rebellion and
Death iinde (New York: Knopf, 1969).
um m ak anlam szdr - bir zamanlarn kaya gibi totaliteleri artk birey
lerin hayatlar kadar emniyetsiz ve lml grnmektedir. Onlar da
gelir ve giderler, kaldklar srece de yerlerine hibir zaman emniyetli
biim de yerlemi grnmezler; kendilerinden ve iinde bulunduklar
durumun iyi ynlerinden emin deillerdir, gelecekten bihaberdirler
ve gvenleri yoktur. mrleri yllarla deil gnlerle saylyor gibidir,
tepelerine "son kullanma" tarihi ve "evde dondurulm aya uygun deil
dir" uyanlar yaptnlm tr sanki. nsann sonsuzluk fikrini elde ede
cei eyler olm adklan ise kesindir...
M illetler, bir zam anlar srekli yaam garantisi saylan devletlerin
siyasi egemenliklerinin sunduu snakta em niyet iinde deildir ar
tk. Bu egem enlik de artk eskisi gibi deildir; kendine yeterliliin
ekonomik, askeri ve kltrel dayanaklan ve bir zam anlar onun temel
direi olan otari tek tek ve hep birlikte paralanm tr; egemenlik
koltuk denekleri ile yrm ektedir - sakat bacaklanyla yalpalaya yal-
palaya bir zindelik testinden brne gidip durm akta ve hibirinden
geememektedir. Devlet otoriteleri sorum luluklan altndaki insanla-
n n emniyetini garanti etm eye m uktedir ve istekliymi gibi bile yap
myorlar. H er kanattan siyasetiler rekabet gc, verimlilik ve esnek
liin kat isterleri karsnda kolektif em niyet alan oluturmak "gibi
bir lksmz olm ad"m ak ak sylemekte. Siyasetiler tebalan-
nn srd hayatlann dnyevi erevesini m odernletirmeyi vaat
ederler, am a bu vaatler daha fazla belirsizlik, daha derin bir gvensiz
lik ve kaderin darbelerine kar daha az garanti dem ektir aslnda.
Eric Hobsbawm bir yazsnda eitsiz ve ezam ansz kreselleme
srelerinin genel sonulann yle toparlyordu: "Kresel ekonom i
nin temel yaps, dnyann siyasi yapsndan gittike kopuyor ve onun
snrlan zerinden geiyor." Bunun ulus-devletlerin kimlik ina edici
potansiyeli iin yarataca yanklar dev boyutlardadr: "Topraa ve
iktidara sahip olan devletin tersine, 'millet'in dier unsurlar ekonom i
nin kresellii tarafndan ayaklar altna alnabilir ve kolayca alnm ak
tadr. Etnilik ve dil bunun iki bariz rneidir. D evlet iktidann ve zor
lam a gcn ekip aln, bunlarn grece nemsizlikleri aka ortaya
kacaktr."21
Devlet gittike daha fazla ayan kaybettike, devlet szcleri de
devletin kendine yeterlilii, sadece kendi kaynaklanna dayanmas,
kazanlar ve kayplar arasnda kendi dengesini oluturmas -ksacas,

21. Eric Hobsbawm , "The Nation and Globalization", Constellations, 1/1998, s. 4-5.
kiinin kendi ayaklan zerinde durm as- gereini ve grevini gittike
daha fazla dile getiriyorlar. Pierre-Andre T aguieffin fikirlerini yo
rumlayan Bem ard Cassen'in dedii gibi, toplumsal dayanm alarn ve
onlarla birlikte "bireysel hayatn tesi"ne uzanan "sonsuzluk yapla
n m hoyrata sklp atlmas "bireyi kendi kanlmaz yokoluun-
dan duyduu korkuyla ba baa" brakm tr.22 Kresel serbest ticare
te giden yolun bir yerlerinde milli cemaatin anlam verici ilevi orta
dan kalkm ve bireyler kendi yaralann kendileri sarm aya ve korku-
lann bir keye ekilerek tek balarna gidermeye terk edilmilerdir.
Bugnlerde aile de daha iyi bir durum da deil; insann kendi yara
lanabilir ve geici olduu kabul edilen varoluuyla dem ir atabilecei
emniyet verici, kalc bir limandan baka her eyi getiriyor akla. Ba
latmas kadar bitirmesi de, kurmas kadar ykmas da kolay olan aile
nin, onu meydana getirenlerden daha uzun sreceine gvenilem iyor
artk. Sonsuzlua uzanan bu kpr de zerinde yryen insanlar ka
dar krlgan - hatta belki onlardan daha ksa mrl. rem e ilevin
den kurtulan cinsel birliktelik, doann devam lla alan kaps, ce
m aat ina etmekte kullanlan bir ara ve yalnzlktan km ann bir yo
lu olmaktan ok, yalnz duyum -toplaycm n hayatnn blnd, bir
birini takip eden epizotlar iinde dier duyum larla birlikte annda t
ketilecek haz verici ama ksa bir duyum dan ibaret. Bireyler, ocuklu
un ilk dnem lerinden itibaren geni kesim lerce paylalan deneyim
lerden, ailenin kendi m rlerinden daha uzun srecei bahsinin kay
bedildiini reniyorlar. Evlilikteki her iki taraf da m emnun olduu
srece (daha uzun deil) srmesi beklenen bir aileye, ciddi ciddi bi
reysel lm lln rktc ve acm asz gcn yenm ek iin bavu
rulacak strateji m uamelesi yapmak pek m mkn deildir.
G e-m odem ya da postm odem gnll yalnzlarn bireysel mem
nuniyetten uzun srecek herhangi bir eye kar duyduklar heyecan
yitirdiklerini sylemiyoruz; ge-m odem ya da postm odem kader-
kurban-yalnzlann, kefe ktklar dnyada, duyduklan tutkuyu ger
eki, abalann da inandnc klacak ok az ey ve uzun mrlle
duyulan gvenin depolanaca ok az gvenli snak bulabileceini

22. Bkz. Bem ard Cassen, "La nation contre le nationalisme", Le M onde diplomati
que, M art 1998, s. 9. Cassen ayrca Emmanuel Todd'un L Illusion economique; Essai sur
la stagnation des societes developpees (Paris: Gallimard, 1998) adl kitabndan da "ko
lektif inanlarda 'uzun vade'nin artk hibir anlam yok m invalinde bir alnt yapyor. Ki
ilerin, toplum lann ve ekonom ilerin hayatlar tam am en "ksa vadeli" perspektife yazl
maktadr.
sylyoruz. Fakat bu, ister seim rn ister seilmemi, istenmemi
bir durum olsun, ge-modem ya da postm odem bireylerin hayat stra
tejisi iin yol at sonular byk lde ayndr. John Carroll'n ge
enlerde, Jung'un tanrlar bir kez ldrldkten sonra hastalk olarak
tekrar dom aya tenedirler diyen nl szn anarak syledii gibi,
nansz insanlar yaptklarna ve yaam a biimlerine anlam verebilmek iin
kendine dnk zorlanmalar, depresyonlar, endieler -m o d em hastalk formu
olarak "psikopatoloji"- iinde kapana kslm olduklarn greceklerdir. Zaten
"psikopatoloji" teriminin kendisi Greke aslnda ruhun strab anlamna gelir,
am a modem kullanmda ruh atlp yerine kiilik, daha dorusu ego geirilmitir.'''

yle bir gzlemde bulunalm: Eer "ego" bir zamanlar "ruh"a at


fedildiinden farkl bir anlam tayorsa, bunun nedeni "ego"nun bi
reysel hayatn kapsamndan daha geni bir ereveye yerletirilmeyi
cesur ve pervasz bir biim de reddetm esidir - "ruh"un zaman zaman
baaryla direndii bir karardr bu. "Ruh" tam da sonsuzlukla arasn
daki asrlk ban izlerine inatla sarlm olduu ve urad btn se-
klerletirici dnm lere ram en gem iteki armlarndan ger
ekten kurtulamam olduu iin kullanm dan dmtr. "Ruh"un
tersine "ego"nun en batan beri, zerk -y a n i seim yapan insanlara
z g - aralar tarafndan m eydana getirilmedii srece hibir yaderk-
liin kabul edilmedii m odem durum a uyum gstermesi isteniyordu.
nce dindarlarn, sonra da srayla vatanseverlerin ve patrifam ilae'nin
[aile babalarnn] ruhlar kullanlm az hale gelince, sava alannda ge
riye sadece terk edilmi ve yalnz ego kald. Sonsuz bir evrende geici
bir hayat srmenin sam alna kar verilen sava devam ettirmek
iin son derece yetersiz kalan kendi clz silahlarn kullanmas gere
kiyordu egonun artk. Bunun sonucu da, yine Carrolldan alnt yapa
cak olursak, "hn" ve "huzursuz, gvensiz bir bencillik" oldu; "Eer
gerekten istediim iz besine, tinsel besine ulaamyorsak, o zaman
bize bu dnyann nimetlerini biriktirip ymak kalr."23
Ben gnm zde bedene, bedenin zindeliine, kendini savunma
kapasitesine, emniyetine ynelik saplantl takntnn -b u em niyeti he
def alan gerek ya da farazi kt niyetli tehditlere ya da komplocu
entrikalara kar tetikte durma eklindeki ayn lde saplantl tavrla
sk skya i ie gemi takntlardr bunlar-, insana zg lmllk
bilinciyle baa km ak iin daha nce arlkl olarak kullanlan iki
strateji (yaderk ve yaderk/zerk stratejiler) geersizleince geri kalan

23. Carroll, Ego and Soul, s. 92 ve 94.


tek stratejinin (yani salt zerk stratejinin) ne kmasn yansttn
ileri sreceim. Burada "zerk" kendine yeterli ve kendini merkez
alan, egonun fiili ya da potansiyel mlkiyeti altnda olanlar dnda
hibir kaynaktan yararlanmayan, egonun fiili ya da potansiyel deneti
mi altnda bulunan ve hedeflerini egonun dolaysz Lebensraum'unun
[yaam alan] ve mrnn tesine yerletirm eyen strateji anlamna
gelir.
Sahiden kalc ve zaman ar bir cem aat ina etm e ihtimali gide
rek azalp bulanklatka, insan varoluunun yapsal em niyetsizlii
nin yaratt ve artk kullanlm ayan huzursuz eneji arz, zaman-ve-
mekna-baml benlik alanna kayar. A lternatiflerinin tersine, zerk
strateji aslnda lm szlkle ilgili deildir, tabii burada sz konusu
olan (elence parklarnn el ilanlarn andrr bir ekilde sylersek) ye
rinde, annda ve bir seferde tketilm esi gereken "lmszlk deneyi
mi" deilse. Bu strateji daha ok, lm szlk kayglarn yaam poli
tikas alanndan tamamen karm akla ve dolaysyla lm szlk ha
yaletini doru ve yerinde kayglar alanndan d ef etm ekle ilgilidir. Bu
strateji ne benliin lm llk snrlarn amay ne de lm l hayat
ile sonsuz evren arasnda kprler ina etmeyi amalar. Btn maddi
kaynaklarn ve zihinsel enerjinin egonun m rn (zaman snrlarn
uzatarak deil, onu vr zvrla, incik boncukla, ufak tefek ss eyala
ryla daha sk doldurarak) daha geni kapsaml bir hale getirm e aba
snda kullanlabilm esi iin bu rktc ve kayg yaratc grevi insa
nn omuzlarndan almay amalar.
Ama insan (aktan aa olm asa da st kapal olarak) lmn
kanlmazln hayatndan, gndem inden karm ay um ar aslnda.
Theodor Adom o'nun gzlemledii gibi: "Artirit ya da sinzit dertle
rinden pek farkl olm ayan bir sorunla urald dncesi, benlik
uurumu karsnda duyulan dehetin savuturulm asm salar."24 in
san, eitleri gittike artan zehirli gdalarla, imanlatc zlerle, kan
serojen dumanlarla, salksz hayat rejimleri ve bedenin shhatini teh
dit eden binbir eit m arazayla savamak ya da bunlardan uzak dur
makla megulken, btn bunlann bounal zerinde kara kara d
ncelere dalp surat asm aya pek zaman kalmaz (hatta hi zaman kal
mamas umulur). Doktorlar gittike daha az sayda insann "doal ne

24. Theodor W. Adom o, M inim a M oralia: Reflections fro m D am aged Life, ev. E.
N. Jephcott (Londra: Verso, 1991), s. 65; Trkesi: M inim a Moralia: Sakatlanm Ya
am dan Yansmalar, ev. O. Koak-A. Doukan (stanbul: M etis, 1998), s. 67-68.
denlerle ldn" ilan ediyorlar gururla: zerk stratejinin ufkunda,
sadece benliin grevlerini ihmal etmesi yznden sona eren bylesi
bir hayat anlay var; bylece bedene gsterilen zeni merkezine yer
letiren kendine yeterli ve benlik odakl yaam politikas, yeterli bir
hayat anlam kayna haline gelebilir gerekten. zerinde durulmas
gereken bu kadar ok ara varken, kim am alan incelemekle vakit
harcayabilir ki?
D ecca Aitkenhead'den rendiim ize gre, "her hafta Britanya'
daki kulplerde 6000, dier kulplerde de daha binlerce Kilo Gzc
s* toplanyor"mu. Zam anm zn ruhuna gre "herhangi bir kimse
nin bana gelebilecek en nemli eyin biraz kilo almak" olduunu
(Titanik filminin yldz K ate W inslett Britanya'daki bulvar gazetele
rinde filmdeki performansnn parlakl yznden deil, kendine
bakmay affedilmez bir biim de ihmal edip "kilo ald" iin okurla-
n n dikkatine sunuluyordu) kefeden Aitkenhead, Kilo Gzcleri'nin
toplandklannda ne yaptklann kendi gzleriyle grmeye karar ver
mi. Ve unlan grm:
Liderimiz kendi hikyesini anlatyor. Panoya aslm o hafif tombul kadn
resminin ona ait olduunu kefediyoruz! nanlmaz! Ve bunu hepimiz yapabili
riz. Kadnlardan biri buraya her hafta geliyor, son bir kilo fazlasn vermek iin
savayor; imdiye kadar 11 kilo vermi olmas hi nemli deil, hl sava
yor! Liderimiz hayranlktan kendinden geiyor. Bunun nasl bir ey olduunu
biliyor. Epey bir "ruh aratrmas" yaplacak, ama sonuta "tart aletleri iin ya
ayacaz" ve onlarn zerine sanki "cennet"e gider gibi kacaz... [lk harfle
ri ister byk yazlsn ister kk, kilo gzcleri arasnda] ok aznn nemsen-
meye deer bir kilo fazlas var, ama aslnda ilgin olabilecek hayatlarn o tke
tici fanteziyle, tartda iki kilo daha az km a fantezisiyle bir eziyet haline getiri
yorlar.

Aitkenhead ii sklm bir ekilde u sonuca ulayor:


M edyann Yeni Feministleri gzel grnme "hakk" etrafnda sevin gste
rileri yaparken, lkenin drt bir yanndaki kilise salonlar ve ilkokullar, temel
benlik hisleri hibir zaman kazandklarna inanamayacaklar bir yana bal
olan kadnlarla dolup tayor.

Aitkenhead'in bir baka gzlemi de u: "Hibiri de o basit z


m, bundan kayg duymaktan vazgemeyi talep etm iyor."25 Bu gz

* "Kilosuna dikkat edenler, rejim yapanlar" anlam na gelen weight w atcher szn
arm alann korum ak iin byle evirm eyi tercih ettim, (.n.)
25. Decca Aitkenhead, "Fat is always a fem inist issue", The Guardian, 23 Oca
1998.
lem bir srpriz dorusu; mesele hakknda bu kadar kavrayl dn
celer gelitirdikten sonra Aitkenhead'in "kayglanmay kesm enin hi
de "basit bir zm" olmadn anlamas gerekirdi: Bu kilo taknt
snda zaten btn mesele kayglanm ak zorunda olmamz... Kaygla
nacak bir eye', ama ylesine bir eye deil, saptanabilir, elle tutulur
bir eye -h i deilse kendi eriim ve g alanmz iinde olduunu ta
hayyl edebileceim iz bir eye, "hakknda bir eyler yapabilecei
miz" bir ey e- sahip olmak zorundayz.
Bizi vesveseli ve kaygl klan varolusal korku, katksz ve ham
biimi iinde, baa klmaz, yola getirilmez ve bu yzden de gten
drc bir eydir. Bu korkun hakikati bastrm ann tek yolu, o b
yk, bunaltc korkuyu daha kk ve baa klabilir paralara bl
mek - hakknda hibir ey yapam ayacam z byk meseleyi baar
may umabileceim iz bir kk, "pratik" grevler kmesi haline sok
maktr. Skp atlam ayan korkuyu en iyi, savalabilecek bir dert
hakknda kayglanp halletmek iin "bir eyler yapmak" teskin eder.
Bu ihtiya gz nnde bulundurulduunda, imanlk kolektif bir l
gnlktan ok Tanr'nn bahettii bir armaan gibi grnr. Bu bir
kendini aldatm a olabilir (yledir de: ne kadar kilo ve gram kaybeder
sek kaybedelim uurum kapanmayacaktr), ama insan kendini aldat
may srdrd srece hi deilse yaam aya -h e m de bir am ala ya
amaya, yani anlaml bir hayat yaam aya- devam edebilir.
imanlk, yalnzln dehetini kk am a zam an alc ve kafa
megul edici kayglar denizine batrp bom ak iin ksz kalm ben
liin kendi kendine verebilecei "pratik grevler" ailesine dahil so
runlardan yalnzca biridir. A m a iyi seilmi, btn ailenin en nemli
zelliklerini aa karan bir numunedir. Beden zerinde odaklanr;
tam olarak hedefin zerinde olmasa bile en azndan hedefe yakn bir
yerde kalr; ne de olsa, kiisel emniyetle ilgili btn saplantl kayg
larn temelinde yatan varolusal korkuyu, bedenin lmll, aman
sz ve durdurulam az bir biim de hilie batmas besler. Bedenin b
tnl ve shhati iin kayglanmak, aslnda ne kadar eitli grnr
se grnsn, bu tr btn saplantlarn tek ortak paydasdr. Bu kayg
dnyay, onda ikam et eden insanlar da dahil olm ak zere, genellikle
hakknda konuulamad halde her yerde karm za kabilecek olan
belirsiz tehlikelerin kayna olarak kurar. Asl tehlike nihai lm ol
duu ve ona ulalamad iin, drt bir yana dalm korkuyu dn
yann ya da insanlar kategorisinin kolayca tannabilir, adlandrlabilir
ve blgeselletirilebilir paralar halinde younlatrm ak hayrl bir
eydir. Gelgelelim apanolu uradadr ki bu ikame ya da yer dei
tirmi hedefleri vurmak olsa olsa geici bir rahatlama getirir. Bunlarn
hibiri korkunun asl nedeninin byklne eriemez; ikam e hedef
lere yneltilen darbeler, kural olarak, dehetin gerek nedenini iyiden
iyiye skalarlar. Dem ek ki hep yeni, denenmemi olduu iin henz
itibarn kaybetmemi, ikame kayglara ynelik talep hi tkenmez.
Ancak bunlarn hepsi de "bedenin sav u n u lm asy la ilgili olmaldr.
H er savata dardaki dm anla ve cephe gerisine yerletirilmi
dman ajanlaryla savalr. im anlk bu ikinci kategoriye girer. Sa
vaan lkeler iin ajanlardan, nifak karclardan, sem patizanlardan
ya da sabotajclardan oluan beinci kol neyse, savaan birey iin i
manlk da odur: Kuatm a altndaki kalenin iinde, surlarn ardndaki
dman hesabna alan, znde yabanc bir beden. im anlk bede
nin iindedir ama ona ait deildir, etrafnn kuatlp tahliye edilmesi,
sktrlp bedenden karlmas (yalarn vcuttan emme yoluyla
alnmas gibi) ya da a braklp yok edilmesi iin onun da yabanc
dm anlar gibi dikkatle gzlenmesi gerekir.
Bedenin doutan gelen ve onulm az lmll kiinin gizli tut
mak istedii (belki de gizli tutmas gereken) hakikat olduu iin, ba
na geleceinden korktuu ve savat tehlikelerin haritas genelde
bedenin dnda karlm aktadr. Ancak bu tehlikeler en ok, beden
ile dnyann geri kalan arasndaki arayzeye -zellikle de bedenin,
en youn ve m aalesef kanlm az snr trafiinin ve dei tokuun ce
reyan ettii deliklerine- yerletirildiklerinde inandrcdrlar. Kii be
denine giren her eye, yediklerine, itiklerine ve soluduklarna dikkat
etmek zorundadr. Btn m etabolizm alarn lme yazgl olmalar
(bu da yine baa klam ayacak lde byk bir meseledir) bylece,
yenen eitli m addelerin zerine ince bir katman halinde yaylr ve
kabahat her seferinde sunulan yiyecekler arasndan yanl seim ya
plm asnda bulunur. H ibir diyet uygulayclarn lm ekten kurtara
mad iin, yasak bileenlerden ya da bunlarn bileim lerinden yap
lan bir seme yerini ksa srede -ille de daha iyi olm asa da fark l- bir
baka semeye brakm ak durumundadr. ("Yeni ve gelitirilmi" for
ml, psikolojik adan, bir laf kalabalndan ibarettir; nk "yeni"
ve "gelitirilmi" eanlamldr.) Belli bir anda kiinin korkularnn
zerinde younlat maddeleri yem ekten kanmann duygusal ola
rak tatmin edici, teskin edici etkisi ok ksa zam anda anr, dolaysy
la hep yeni diyet reeteleri bulm aya duyulan ihtiyacn azalmas pek
olas deildir. Ayn ey, "kiinin sistemi"nden yanl trden m addele
ri atmay hedefleyen doru ve uygun rejim ler iin de geerlidir. Be
den gereksiz, istenmeyen ve dpedz zararl maddelerin istilasna u
ram gibi grlr; btn bu maddelerin yan kaderini paylamalar
-y o k edilmeleri ya da dar atlm alar- gerekir. Burada da, hibir d
ar atma ferman nihai hedefe yaklaamayaca iin, sulayc par
mak fazla uzun dinlenemez, her zaman yeni zanllar arar.
imanlk rnei, varolusal em niyetsizlikten kaynaklanan deh
etlerin ynlendirildii saplantl beden takntsnn dier ayrt edici
zelliklerini de aydnlatr.
Kilo Gzcleri meclisi tekinsiz biim de bir cemaati andryor;
yeler can gnlden bir arada olm ak istiyor, toplantlar iin dzenli
olarak yollara kyor, hep birlikte haftalk ritellerden geiyor, ken
dilerini yine hep birlikte onlara ne nerilm i ya da alanm sa onu ha
yata geirmeye adyorlar. Hepsi de ayn davran normlarn isteyerek
ve sk skya benimsiyor, evkleri ve baarlarnn derecesi farkl ol
m akla birlikte, hepsi de bu normlar harfi harfine izlemeye alyor
lar. Ama sosyologlarn betimledikleri (ya da koyutladklan) cemaat
modeliyle aralarndaki benzerlik burada sona eriyor. Kilo Gzcleri
"cemaati" tek bir ileve indirgenmitir: D oalan gerei yalnzca tek
tek kiilerce seslendirilebilecek ve halledilebilecek olan kayglarn
birok ses tarafndan tekrarlanmas. Bu cem aat "paralarnn topla
mndan daha byk" deildir. B ir araya geldiklerinde yalnzlklarnda
hibir azalma olm ayan bir dizi yalnz "problem zcy, birbirleri
ni duyup grebilecekleri ekilde bir araya getirm ekten te bir ey yap
maz. nsanlar bu toplantlardan yalnzlklarnn pekitii bilinciyle;
dertleri her neyse onu kendilerinin yarattna ve iinde bulunduklar
zc durumu iyiletirm ek iin ne yaplacaksa ancak kendileri tara
fndan yaplabileceine ncekinden daha da ok ikna olmu bir bi
im de karlar olsa olsa. H er hafta ortak ncillerini birlikte yksek
sesle okuma trenlerinin iinde bulunduklar zor durum da yapt de
iiklik, yalnzlklarnda yalnz olmadklarn, benzer yalnz savalar
vermeye yazgl ve bu savata sadece kendi irade, dayankllk ve ze
klarna gvenebilecek olan "kendileri gibi" baka insanlar da oldu
unu renmeleridir. imanlk rnei unu gsterm ektedir ki, insa
nn varolusal gvensizliiyle baa km a grevi bir kere zelletiril
dikten ve bireysel kaynaklara terk edildikten sonra, bireysel olarak
yaanan korkular paylalam az ya da eritilip ortak bir dava ve ortak
bir eylem haline getirilemez, yalnzca tek tek saylp bir yekn olutu
rurlar. Korkularn zelletirilmesi kendi kendini idam e ettirici bir ka
pasiteye sahiptir. zelletirilmi korkulardan ortak davalara giden,
hep birlikte hesaplap hep birlikte zm aramann yarar salayabi
lecei hibir yol yoktur.
Bu koullarda tasarlanabilecek tek birliktelik biimi, gayet m na
sip bir adlandrm ayla "ask tarz cemaat" denebilecek bir oluumdur:
Birok bireyin korkularnn ayn anda zerine alabilecei bir ask
bulma yoluyla bir araya gelen bir grup. im anlk byle bir askdr.
Zaman zaman (ilgili insanlar bir araya getiren derdin kiiye zel bir
doas olduunu ak ak ve sam im iyetle kabul eden "imanlk me-
selesi"nin tersine) gzle grlr bir ekilde gl anlamda bir ortak
dava, yani bireysel olarak zarar grm ekten korkanlar glerini birle
tirip kolkola verdikleri takdirde gerekten de yarar salayan trden
bir dava yaratan baka asklar da kverir ortaya; "saylarn gc"nn
farknda olm ak da sz konusu davay ortak bir k noktas arayan ki
iye zel kayglardan oluan bir toplam olarak deil de kam usal refah
la ilgili bir ey -ta m da bu kadar ok baka insan tarafndan kullanl
d iin daha gvenilir ve teskin edici bir k y o lu - olarak grmeye
yol aabilir. Bu tr asklar arasnda (bunlar toka klna girm i olduk
lar iin onlar cazip klan gerek dertleri, kayglan ve psikolojik kay
drm a ve aktanm lar bulandnp analizciyi yanltm alan daha muhte
meldir) yakn evrede bir yerlere zehirli atklarn kanm as, tannm
bir pedofilin hapishaneden salverilmesi, kendileri sigara ierken etra-
fndakileri de zehirleyenlere kar gereken sertliin gsterilmemesi ya
da yaknlardaki kullanlmayan arazinin gezginler kamp haline getiri
lecei haberi gibi ok eitli rnekler bulunabilir. Bu tr durumlarda
eylemin gerek kaynaklarm aa karm ak daha g olabilir, ama
bu kaynaklar da zleri itibariyle "ask tarz cemaatler"in dier, daha
dorudan trlerinde i banda olanlardan farkl deildir. H er iki tr
kaynak da glerini, "eldeki m esele"yle ancak ok dolayl bir ilintisi
olan, ie hapsedilm i korku ve fke hislerini davuacak kanallar
salam alanndan alrlar. Daha dolaysz durum larda olduu gibi bu tr
durum larda da, "eldeki meseleler" olay yanl yere yerletirmeleri ve
bariz yetersizlikleri yznden, yalnzca geici, uucu, son kertede tat
min edicilikten uzak ve hayal km c oluum lar yaratabilirler ki bu olu
um lar da "sahici bir cem aat"ten anlalabilecek eylere pek benze
mezler.
zellemi gvensizlik birok maske takar, am a tpk Medusa'nn
yz gibi, ancak fel olm a tehlikesi gze alnarak baklabilecek ger
ek yzn pek gstermez.
Hareket Halindeki Korkular

zellemi emniyetsizlik durum unda korkulardan bireysel eylemlere


yaplan ortak tercm eler gvenilmez ve son kertede hayal kinci olsa
lar bile yine de belirsizlik ya da gvensizlik durum unda yaplabilecek
btn tercmelerden daha stndrler. Hatta grnen o ki, bireylerin
tek tek ya da birka kii bir araya gelerek, kendi toplumsal konum lan-
nn gvenliine ya da gelecek ihtimallerin kesinliine ynelik tehdit
leri, brakn yenilgiye uratmay, geri pskrtm ek iin bile yapabile
cekleri pek az ey vardr. Bu tehditlerin tam olarak nereden kaynak-
landklann saptamak ok zordur; bunlarn olsa olsa tahmin edilebile
cek yerleri, bir kural olarak gerek ya da hayali bireysel glerin eri
im alannn ok uzanda kalr. B unlan bulm aya kalkldnda ise
(tabii eer kalklrsa) genellikle "benim bu konuda yapabileceim
hibir ey yok" tr teslimiyeti ya da mitsiz bir sonuca ulalr.
Byle bir sonuca ulamak pek yersiz de olmaz. Eer onlara i ve
ren irket, nceden hibir uyarda bulunmakszn ya da ok ksa bir
sre nce uyanda bulunarak, ii baka bir yere tam aya ya da kl
me, igcn azaltma, idari maliyetleri ksm a veya iin krl olmayan
blmlerini kapatma ya da satma yoluyla bir dier "rasyonelletirme"
hamlesi yapmaya karar verirse, hangi konum da olursa olsun herhangi
bir alann yapabilecei pek fazla ey yoktur. Bireylerin binbir zah
metle edindikleri i bilgisinin deersizlem esini ya da piyasada onla-
n n sahip olduklan yeteneklere ynelik talebin yok olmasn nlemek
iin yapabilecekleri eyler bundan da azdr. Kaderin bu tr sillelerinin
derinlerde yatan nedenlerini -m esela, mulakl herkesin malumu
olan "piyasa glerini, borsalardaki dzensiz ve grnte nedensiz
dalgalanm alan" ya da "kresellemenin gizemli b asklann - ekip
evirebilme fikri, bunlardan etkilenen bireylerin ezici bir ounluu
na tamamen hayal gibi grnmektedir. Astrolojiden, falclktan ve tl
smlardan yardm alm aya alm ak da piyango biletleri alarak gelece
ini garanti altna alm aya alm ak da, bireysel olarak yaplan dier
nleyici eylem biimlerine kyasla o kadar da irrasyonel grnm e
mektedir.
yle bir fkra anlatlr: Sarho bir adam kaybettii paray bir lam
ba direinin altnda aryormu, am a paray orada kaybettii iin deil,
kaldrmn o blm daha iyi k ald iin. Endieyi gerek neden
leri olan kresel gvensizlik ve belirsizlikten kiiye zel em niyet ala
nna aktarmak da kabaca ayn m ant izler. Emniyete ynelik gerek
ya da farazi tehditler, elle tutulur, gzle grlr olm a avantajna sa
hiptir. Bunu pekitiren bir baka avantaj daha vardr: bunlarla yzle
menin, hatta yenm enin daha kolay olmas. Dolaysyla bu aktarmn
ok yaygn olmas da artc deildir; bunun sonucu olarak, halkn
dier bir ad da "kanun ve dzen" olan em niyetle ilgili kayglarnn,
gvensizlik ve belirsizlii reten m ekanizm alara duyduu ilgiyi ve bu
m ekanizmalarn ileyiini durdurm a ya da en azndan yavalatma is
teini iyice azaltmas da artc deildir.
Sonuta, bugn tank olduum uz ey, "emniyete an yklenme"
gibi bir eydir. H er zamanki hayatta kalma ve kendini savunma itkisi
nin zerine, onun tam a gcn fersah fersah aan duygularn yk
binm itir artk. Bu itki artk, kesinlik ve gvenlik iin verilip de kay
bedilmi savalann psikolojik adan zehirli antlann tmeye,
sindirmeye ve sonra da atmaya mahkmdur. Dahas, hurda ynlann
ve atklar ileyen kolektif fabrikalar kapatlnca, atklan ortadan kal
drm a ii de tam am en bireylerin om uzlanna kalmaktadr. Kolektivite-
ler ehir surlan ve hendekler yapp onarmay braktktan sonra, ehrin
her bir sakininin karate kurslanna gitmesi elzem hale gelmitir. Btn
bunlann sonucu Ronald Hitzler tarafndan gayet canl bir biimde be-
timlenmitir:
Kendini ekmek, kendini kapatmak, gizlenmek - bunlar, "darda" olan ve
bizi eitli maskeler takm olarak tehdit ediyor gibi grnen eylerden duyulan
korkuya tepki vermenin en yaygn yollan durumundalar bugn. Ev ve avlu ka-
planna taklan eit eit kilitler, oklu gvenlik sistemleri, alarmlar ve gzet
leme kameralan st snf villalanndan orta snf blgelerine de geti. Mekanik
kilitler, elektronik duvarlar, alarmlar, biber spreyleri, gzya bom balan ve la
zer silahlarndan oluan bir duvann ardnda yaamak bireyin kentlerde hayatta
kalma stratejisinin bir paras haline geldi.26

Belirsizlik ve gvensizlik imalatnn ardndaki m ekanizm alar b


yk lde kreseldir ve bu yzden de mevcut siyasi kuramlarn ula
amayaca, seilmi devlet otoritelerinin ulaamayaca bir yerde
dururlar. M anuel Castells'in yakn zamanlarda ileri srd gibi,27
bugn dnya bir rten alar (borsalar, televizyon kanallan, bilgisa

26. Ronald Hitzler, "M obilisierte Brger", sthetik und Komm unikation, 85/86
(1996). Burada Mark Ritter'in evirisiyle aktardm z alnty uradan aldk: Ulrich
Beck, D em ocracy witfout Enemies (Cambridge: Polity Press, 1998), s. 134.
27. Bkz. Manuel Castells, The Information Age: Economy, Society and Culture, 3 cilt
(Oxford: Blackwell, 1998).
yarlar ya da devletler) kmesi olarak bir arada tutulmaktadr. Alar da
"ak" yerleridir, parann, sermayenin, bilginin akt yerler: M ekn
sal ve zamansal kstlam alara artk tbi olmayan bir sretir bu zn
de. nternet kullananlarn deneyimi bu tarifin temel bilisel erevesi
ilevini grr. Snfsz bir snf toplum unda yayoruz, diyor Castells,
sermayeyle iktidarn saf dolamn hiper-m eknna kat ve artk
"kapitalist" ya da "egemen" snflarda cisim lem edii "kresel, elekt
ronik bir kumarhane"de yayoruz. O ysa siyaset eskiden olduu gibi
znde yerel bir mesele olarak kalyor; ortak dert ve kayglarmza a
re ve ifa bulm ak m aksadyla konuabildiim iz tek dil de siyasetin di
li olduu iin, siyasi snf iinde aklam a ve areleri gnlk deneyi
min tandk zem inine yakn bir alanda aram a ynnde doal bir yat
knlk oluyor.
Dolaysyla, siyasi sekinler, endienin en derinlerde yatan nede
nini -y a n i bireysel gvensizlik ve belirsizlik deneyim ini- halkn em
niyete ynelik (zaten yanl yere yerletirilm i) tehditlere gsterdii
ilgiye ynlendirm e eklinde gayet iyi anlalabilir bir eilim e giriyor
lar. Bu ynlendirmenin siyasi adan (yani alnacak oylar asndan)
cazip olmasnn gayet ikna edici, pragm atik bir nedeni var. Gvensiz
liin kkleri isimsiz, uzak ya da ulalm az yerlere itildiinden, gzle
grlr yerel glerin gnm z hastalklarn iyiletirm ek iin bir ey
yapp yapamayacaklar pek belli deildir. Siyasetilerin seimlerde
verdii, emek piyasalarnn esnekliini artrarak, ticareti daha serbest
hale getirerek ve yabanc sermaye iin daha cazip koullar yaratarak
herkesin daha iyi bir hayat srmesini salam a vaatleri zerinde biraz
durup dnldnde, bunlann olsa olsa daha fazla gvensizlik ve
daha fazla belirsizlik getireceini sezm ek kolaydr. Oysa kolektif em
niyetle ilgili dier meseleye verilecek bariz, dolaysz bir cevap varm
gibi grnmektedir. Snrlan gmenlere kapatm ak, tmarhane yasa-
lann sklatrmak, rahatsz edici ve knanacak eilimleri olduundan
phelenilen davetsiz yabanclan toplayp snrd etm ek iin hl
yerel devlet gleri seferber edilebilir. Bu gler sulularla savaarak
idman yapabilir, "sulara kar sert" bir tavr alabilir, daha fazla hapis
hane ina edebilir, daha fazla polisi devriyeye karabilir, mahkmla-
n n affn daha gletirebilir ve hatta halkn suyuna giderek, "bir kez
su ileyen hep iler" kuraln izleyebilir.28

28. G ita Serenynin M ary Bell hikyesinin lke apnda yaratt ve lkenin babaka
n tarafndan hemen desteklenen infial hakknda, Financial T im es'm Nicholas Timmins
Uzun lafn ksas, hkm etler drst kalarak yurttalarna gvenli
bir varolu ve kesin bir gelecek vaat edemezler; am a imdilik, i ara
yan yabanclara ve dier darlkl istilaclara kar, bir zamanlar terte
miz, sakin, dzenli, tandk ve bize ait olan bahem ize giren davetsiz
misafirlere kar verilen savata enerjilerini ve kararllklarn sergile
yerek birikmi endienin en azndan bir ksmn giderebilir ve hatta
seimlerde de bundan fayda salayabilirler. Byle yapmak son derece
tatmin edici bir ey olabilir; belki mtevaz ve ksa mrl bir tatm in
dir bu, am a halden anlam az ya da souk, um ursamaz bir dnya kar
snda hissedilen o aalayc aresizlik hissini telafi eder yine de.
Phil Cohen, gen Londrallar arasndaki yabanc dmanln
aratran zihin ac almasnda, grme yapt kiilerden biri
olan John'un, m itsizce am a rnek bir kararllkla "Ingilizlii" tanm
lam a peine dtn grmt - kendisini ieren ama etrafndaki
renkli derili insanlarn oluturduu bycek bir kategoriyi dlayan
bir tanm. Bu insanlarn kendi oturduu semtten dlanm as, en azn
dan uygulanabilir ve bu yzden de ekici bir hedefti. Cohen bu karar
ll, "bu kurgunun John'un kendisini, ondan ok daha byk ve ok
daha gl bir eyin paras gibi hissetmesini salam as"yla akl
yor.29 John'un ve iine nfuz edilem eyen naho bir dnyada anlaml
bir hayat srdrme ans pek olmayan daha birok gencin en fazla sa
hip olmak istedii zellik gt; zira o krlgan varolularn birazck
daha istikrarl, birazck daha gvenli klacak bir m it nn hasreti
ni ekiyorlard.
Kamuoyu aratrmalarn yakndan takip eden oy avcs siyaseti
lerin dilinde yaygn ve karm ak Unsicherheit hisleri, kanun ve d
zenle ilgili (yani bedensel em niyetle ve zel ev ve mlklerin emniye
tiyle ilgili) ok daha basit kayglara indirgenir; kanun ve dzen soru
nu da etnik, rksal ya da dini aznlklarn -v e daha genel olarak, ya
banc hayat tarzlarnn, sapkn ya da sadece "anormal" her e y in - so
runlu mevcudiyetiyle tekrar tekrar i ie girer.
Ancak, Antoine Garapon'un iaret ettii gibi, sorun uradadr:
Dnyann okseslilii, opakl ve ngrlem ezliinden kaynaklanan

(8 M ays 1998 tarihli Le Monde Aa Patrice de Beer'in aktardna gre), dehet, isteri, iki
yzllk ve lin politikasnn "soukkanl Britanya"nn semptomlar haline geldii; pi
manlk, slah, ifade ve aratrm a zgrl gibi deerlerin pek esam esinin okunmad
eklinde zehir zem berek bir yorum da bulunmu.
29. Phil Cohen, "Labouring under W hiteness", Displacing W hiteness iinde, yay
haz. Ronald Frenkenberg (Durham , NC: Duke University Press, 1997), s. 268.
dank ama yaygn gvensizlik ve krlganlk ortam, deneyim harita
snn mulaklktan uzak bir biimde karlmasn ve kendinden emin
yarglarn dile getirilmesini imknszlatrr; ve bylece sapkn davra
n kavramnn kendisini gten drr. Am a "sapkn olan norm alle
ince, her trl normalliin sapkn olduundan phelenilir". u anki
durum a bakarak, ima yollu, "postm odem ceza hukukunun hedefi, ka
dim kirlilik/annm lk diyalektiinin, ona elik eden btn kurban et
me m ekanizm alaryla birlikte yeniden kurum sallatnlm asdr" dene
bilir pekl. Bugn, su artk bir normun ihlal edilmesi olduu iin
deil, emniyete ynelik bir tehdit olduu iin damgalanr. "Ar hz
yapmak, kamuya ak m eknlarda sigara im ek [tabagism e] ve cinsel
sular; bunlarn hepsi de ayn ekilde, yani kamu emniyeti politikas
asndan ele alnr." "Btn kamusal m eseleleri ceza hukukuna kay
drma"30 - btn toplum sal sorunlar, zellikle de kiinin, kiinin be
deninin ve m lknn em niyetine halel getirdii dnlen ya da d
nlebilecek olan sorunlar su kapsam na dahil etm e ynnde ev
rensel bir eilim olduu gzlenebilir.
Bireysel gvenlikle ilgili yola gelm ez ve onm az kayglan yeni bir
kalba sokarak fiili ya da olas sularla m cadele etm e ve bylece ka
mu emniyetini savunm a itkisine dntrmek, etkili bir siyasi strateji
dir ve seimlerde gayet k dller getirebilir. Birok rnek arasndan
sadece birini verecek olursak, 1997 Ekim inde devlet televizyonu tara
fndan yaplan bir aratrma, D anim arkallann isizliin artndan,
evre kirliliinden ya da baka herhangi bir dertten ok yabanclann
varlndan kayglandn gsteriyordu.31 17 K asm 1997 tarihli In
ternational H erald Tribne'deki bir haber de bu ounluk grnn
yabanclann incinen duygularnda bir yank bulduunu bildirm ektey
di: On iki yl nce Trinidad'dan gelip K openhag'a yerleen 22 yan
daki Suzanne Lazare, IHT muhabirine Danim arka'y terk etm eyi d

30. Bkz. La Justice et le M al, yay. haz. Antoine Garapon ve Deni Salad (Paris: Odile
Jacob, 1997), s. 11,192,208.
31. Bu tr hislerden yararlanmak iin hemen bir parti, Danim arka Halk Partisi kurul
du. Partinin son derece popler, kendini "50 yanda orta snftan bir ev kadn ve iki ye
tikin ocuk annesi" olarak tanm layan lideri Pia Kjaersgaard, rklk sulam alarna f
keyle kar kyor, am a ayn zam anda unlar da sylyordu: "M slm anlar bir sorun...
Bizim geleneklerim ize kar olum suz bir tavr gsterilm em esi gerekir ki bence M sl
m anlar bunu yapyorlar. Beni sevmiyorlar." Halk Partisi bir seim zaferini klpayyla ka
rd, am a muhaliflerinden oluan parlamento Kjaersgaard'n esip savurm alarm benim se
yip dier partilerin de "istenmeyen yabanclar konusunda en az onlar kadar "sert" olduk
larn kantlam akta hi gecikmedi.
ndn sylemiti. Evsahipleri hakknda "gzleri deiti," diyor
du. "DanimarkalIlar artk sana tepeden bakyorlar. nsanlar iyice so
uklayor." Bunun ardndan zl, zekice bir gzlem daha geliyordu:
"Ho, kendilerine kar da souklar."

insan Gezegeninin Soumas

Sahiden de zekice bir yorum bu. "Aramzdaki yabanclar"a ynelik


bu soukluk, yabanclarn komu, kom ularn yabanc hale gelmesi,
her yerde, btn insan ilikilerinde bir scaklk dnn iareti. n
san birlikteliinin ne kadar scak olabileceini; insann kendi nasibini
ve umutlarn bakalaryla -"benim gibi bakalan"yla, daha dorusu
"bana benzeyen" bakalaryla- paylam asnn, tam da iine dtm
kt durumu, sefaletimi ve m utluluk dlerimi onlarla paylatm
iin (am a asl onlarn iine dtkleri kt durumla, sefaletleriyle ve
m utluluk dleriyle ilgilendiim iin) ne kadar avuntu, rahatlk, y
reklendirme ve haz verebileceini oktandr unutmu olan insanlar
souktur.
M ilan Kundera, K imlik rom annda insan dosuunun tarihsel yaz
gs zerinde duruyor.!B ir zamanlar, diye dnyor Kundera'nn
kahraman, dost olm ak savata om uz om uza durm ak demekti; ancak
ortak bir ey olarak grlerek ve ortaklaa savunulabilecek bir dava
uruna insann kendi refahn, hatta gerekirse kendi hayatn feda et-
neye hazr olmas demekti. H ayat krlgan ve tehlikelerle doluydu;
dostluk onu biraz daha kat ve biraz daha em niyetli klabiliyordu. B
tn arkadalar el ele verdiinde ve husum ete hep birlikte kar koy
duklarnda, dostlardan herhangi birine ynelik tehditler savutunla-
biliyor, tehlikelerin lm cll biraz olsun azaltlabiliyordu. Oysa,
imdi dostlarn oluturduu birleik cephe tehditleri ve tehlikeleri gi
deremedii gibi, verdikleri acy bile azaltamyor. Akas, farkl tr
den tehdit ve tehlikeler bunlar - adeta kurbanlarnn her birini ayr ay
r, kendine ayrd zam anda vuran, verdikleri acnn tek bana ekil
mesi gereken tehdit ve tehlikeler. Gnm zde yaanan bireysel st
raplar ezamanl deil; felaket her kapy farkl gnlerde, farkl saat
lerde seerek alyor. Bu ziyaretler arasnda bir balant yok gibi. Ve
bu felaketler kurbanlarn adlandrabilecei, parm aklaryla iaret ede
bilecei, karsnda birleik bir cephe oluturup onunla savaabilecei
bir dmann yapt ktlkler defc Kaderin silleleri, sabit bir ad
resleri olmayan, mali piyasalar, kresel ticaret koullan, rekabet g
c, arz-talep gibi tuhaf ve kafa kantnc isim ler ardnda saklanan gi
zemli gler tarafndan indiriliyor. nsan sk sk yaplan o "kltme"
egzersizlerinden biri yznden iini kaybettiyse, bir sabah uyandn
da binbir zahmetle edindii becerilerin miadn doldurduunu, kom-
ulanyla, aileyle ya da sevgilisiyle kurduu ilikilerin birdenbire par
alandn grdyse dostlar ne yapabilir, ne ie yarayabilir ki?
Kundera, insanlann bana gelen bu tr felaketlere, baka insanla-
n n bugn yalnzca iki yoldan tepki verebileceklerini iddia ediyor. Ba-
zlan yaygaraya katlp seslerini kurbanlan sulayan koroya ekleyebi
lir ve balanna bu uursuzluu getiren ie yaram azlarla alay edebilir;
talihsiz kurban bu insanlara hakl olarak dm anlan gzyle bakacak
tr. Dierleri de efkat gsterip yaraya tuz basm aktan kanabilirler;
hibir ey olmam gibi yapp her eyi eskisi gibi srdrr, ama veri
len haan gidermek iin hibir ey yapm azlar - gszlklerini ak
a ya da st kapal olarak kabul eder ya da her eyin stne ty dik
mekten korkarlar. Bu trden insanlar -ekingen ve ince, yumuak ve
nazik insanlar-, bugnlerde gereki bir biim de tasarlanabilecek
dost fikrine en fazla yaklaanlardr. A rtk ktcllk ile kaytszlk
arasnda yaplacaktr seim. Eski "birimiz hepimiz, hepim iz birimiz
iin" tarz dostluk m m knler alanndan karlmtr. nsanlann so
uklamasnda alacak bir ey yok...
M esele atalanm za kolay gelen insanl, byy ve scakl yi
tirmi olm am z deil; daha ok, bizim en scak duygulan paylaarak
bile nadiren iyiletirilebilecek ya da yattm labilecek trden glk
ler yayor olmamz. ounlukla yaam aya meyilli olduumuz st
raplar st ste birikmez, bu yzden de kurbanlann birletirmezler.
Bizim straplanm z bler ve yaltr: Dertlerimiz bizi birbirimizden
aynr, insan dayanm alanndan rlm olan o hassas kuma yrtp
atar.
Balangta sylediim eyi bir daha syleyeyim. Gnmzdeki
glkler ve straplar da dourduklan m uhalefet de dank durum
dadr. M uhalefetin dankl, onu younlatnp ortak bir davaya ki
litlemenin ve ortak bir suluya kar seferber etm enin imknszl,
ekilen aclan daha da buruklatnr sadece. Bireysellik, "benliin sa
hicilii", cemaatin istenmeyen am a her yere yetien gzetimi ve ken
dine uydurm a basksnn bireysel davurum u boduu bir zamanda
insan kahram anca araylara girmeye aran bir alarm zili, tatl bir
dt. Bu dler gerekletikten ve birey sava alannda -iste r zafer
kazanm ister aalanm bir h ald e- yalnz bana brakldktan son
ra buruklat. Kazanlan zaferler de alnan yenilgiler de ayn lde
buruklam; bir kere insann tek bana kutlamas ya da hayflanmas
gereken eyler haline geldikten sonra tiksindirici ve itici bir hal alm
lardr.
ada dnya, strap eken birinin bakalaryla paylamay um
masnn makul olaca bir k yolu bulm ak iin m itsizce uraan
yzer gezer korku ve hayal krklklaryla azna kadar dolu bir kap
tr. Byle bir k yoluna duyulan hasret, Ulrich Beck'in hatrlatt
gibi, "bireysellemeyle elimez, aslnda patolojiklem i bireyselle-
menin rndr."32 Bireysel hayat, hepsi de tek bana yaanan ve
hem bu nedenle hem de ele avuca gelmez ve ounlukla da belirsiz
olmalar nedeniyle daha da rktc olan kasvetli kuruntular ve uur
suz sezgilerle an doym u durumdadr. D ier an doym u zelti
lerde olduu gibi, burada da bir toz zerrecii iddetli bir younlama
yaratm aya yeter.
Rene Girard'n insan cemaatinin beiinde duran "ilk gnah" d
ncesini gnm ze uyarlayn hatrladnz m? M evcut endie ve
korkularn gerek nedenleri gz nnde bulundurulduunda bu yk,
kafa kantrc gibi grnebilecek kabile ii dm anln diriliini
"anlamlandrmak" yolunda belli bir mesafe kaydettirir bize (ama yo
lun tamamn deil). Ancak bu hikyenin snrlln grm eyip de an
lam landrm a gcne kaplarak onu bu endie ve korkulann yol aaca
tek makul senaryo sanmak hata olur. V erilebilecek tepkilerin ve iz
lenebilecek gzerghlann hibirinin nceden belirlenm i seenekler
olmadn, sadece akla yatkn senaryolar olduklann ve bunlarla sah
neye konma biimleri arasnda yaplacak seimin, her seferinde, yal
nzca barolleri oynayan karakterlere deil ayn zamanda isimsiz fi
gran ve sahne grevlilerinin oluturduu kalabala da bal olduu
nu hatrlam akta fayda var.
Bu figran ve sahne grevlilerine gelince; bunlardan herhangi bi
rine bel balannca izlenecek hattn ikirciklilikten uzak bir biimde
seilebileceini sanmam ak gerekir. nndan km eyler, kat ve
salam olduu zannedilen erevelerde bulunan rk tahta ve pasl
iviler, kaya gibi salam zannedilen temellerin kum gibi erimesi - b
tn bunlar insanda korku uyandnr. A m a glmeye; tersliklerin grn
dkleri kadar gl olm adklann ve olaylann gidiatnn, kurbanlara

32. Bkz. Beck, Democracy without Enemies, s. 147-8.


boyun emekten baka seenek brakmayan bir yazgdan ibaret olm a
dn anlayarak rahatlamann rn olan o grltl i ekie de (son
tahlilde) ilham verebilir bunlar. M ilan Kundera'nn kendine zg s
lubuyla syledii gibi,
Kendilerine yklenen anlamdan, eylerin dzeni iinde kendilerine tahsis
edilmi olan yerden birdenbire mahrum kalan eyler... bizi gldrr. Glte
ktcl bir yan vardr (eylerin bize kendilerini gsterdikleri gibi olmad bir
denbire ortaya kar), ama bir yere kadar da iyicil bir rahatlama sz konusudur
(eyler grndkleri kadar ar deildirler, artk sert ciddiyetleriyle bizi ezmez
ler ki bu da bizim daha zgr yaamamza imkn verir).33

Her glte bu iftdeerlilie rastlanr bir lde: eylerin kendi


lerini gsterm eye altklar kadar istikrarl ve gvenilir olmamalar
ktdr; am a grndkleri kadar kat ve boucu olmamalar da iyidir.
nsann zannettiinden daha zgr olmas iyidir; am a ona zgr in
sanlarn iinde bulunduklar kt durumun suunu kendilerinden ba
ka hi kimseye ya da hibir eye ykleyem eyeceklerinin ikide bir sy
lenmesi ktdr. Aslnda, korku ve glmenin birbirlerinin ztt olm a
d sylenebilir. Bunlar ayn gvdeden kan dallardr. H er glte
korkunun hafif yanklan vardr. N eyse ki, her korku patlam as da gl
menin tohum lann t a r t
Kundera, sanki durum u daha da karm ak ve kafa kan tnc hale
getirmek istermiesine, aslnda iki tr glme olduuna, am a bunlan
birbirinden ayrt etm enin fena halde g olduuna iaret eder. Melek,
der Kundera ("m elekler yi'nin deil ilahi yaratln partizandrlar",
oysa eytan "bu ilahi olarak yaratlm dnyaya herhangi aklc bir an
lam yklemeyi reddedendir"), eytann gldn duyunca, "bir e
kilde ok hzl tepki gstermesi gerektiini biliyordu, am a kendini za
yf ve savunmasz hissetti. Kendisine ait bir ey karam aym ca da,
hasmn taklit etti." Bu yzden melekler ve eytan birbirine ok ben
zeyen sesler, ama zt anlam lar yklenen ve zt dnceleri ifade eden
sesler karmay srdrdler: "eytann gl eylerin samaln
anlatrken, melekse tam tersine aadaki her eyin bu kadar iyi d
zenlenmi, akllca tasarlanm, iyi ve anlaml olmasndan duyduu
sevinci anlatmak istiyordu."
Peki sonu?

33. Bkz. Milan Kundera, The Book o fL a u g h ter and Forgetting, ev. Aaron Ashe
(Londra: Faber & Faber, 1996), s. 86-7; Trkesi: Gln ve Unutuun Kitab, ev. A.
Eme (stanbul: Can, 1991).
M elekler bir ey kazand bundan. Bizi semantik bir hileyle kandrdlar. On
larn glm e taklidine de (eytann) zgn glne de ayn ad verilir. Bugnler
de ayn dsal gsterinin birbirine taban tabana zt iki i tavra hizmet ettiinin
farknda bile deiliz, iki gl var ve bizim bunlar birbirinden ayracak bir sz
cmz yok.

Ben de unu ekleyeyim: H er birimizin iinde bir eytan ve bir me


lek oturmakta. Aslnda, bizler eytanla melein yle farkl iki duygu
dan sorumlu olduklarn tahayyl ederiz ki, ayn yrekten geldikleri
ne ve ayn deneyim e karlk verdiklerine inanm akta glk ekeriz.
Dikkatle dinlenirse her gldmzde bu iki gl de duyulacaktr -
am a nadiren dikkatle dinleriz. O "semantik hile"nin ou durumda bu
kadar iyi ilemesinin nedeni de budur ite.
FAL ARAYII

KEN HIRSCHKOP, Mikhail Bakhtin'in karnaval fikrini ele alan ufuk


ac incelemesinde, Bakhtin'in korku ile iktidar arasnda olduunu
dnd yakn ba aydnlatr. Bakhtin iktidarn beiindeki korku
yu bulup karm aya almt. Orada, iktidarn doum yerinde, Ru-
doph O tto'nun "muazzam" ve ksmen de Kant'm "yce" korkusuna
benzeyen kozmik korku'yu bulmutu:
lsz derecede byk ve lsz derecede gl olan karsndaki kor
ku: Yldzl gklerin, dalarn maddi ktlesinin, denizin karsndaki korku; ka
dim mitolojilerdeki, dnya grlerindeki, imge sistemlerindeki, dillerin kendi
lerindeki ve onlara bal dnme biimlerindeki kozmik karklklardan ve
ilksel felaketlerden duyulan korku... Temelde (maddi anlamda byk ve maddi
anlamda tanmlanamaz gten duyulan bir korku olduu iin) kat anlamda
mistik bir nitelik arzetmeyen bu kozmik korku, btn dini sistemler tarafndan
kiinin ve bilincinin bask altna alnmas iin kullanlr.1
Bu kozmik - y c e - korku, Bakhtin'e gre, gndelik, dnyevi ikti
darn prototipiydi; ancak bu iktidar asli prototipini yeniden ileyerek
resmi korkuya, insan rn olduu halde tam anlam yla insani olm a
yan, insann kar koym a kapasitesini aan iktidardan duyulan korku
ya dntrmt.
Kozmik prototipin tersine, resmi korkunun im al edilmesi, tasar
lanmas, "lye uydurulmas" gerektiini ve gerekten de imal edil
mi bir ey olduunu ekleyebiliriz biz de; yldzl gklerin ve da kt
lelerinin insan rn kopyalarna ihtiyac vard bu korkunun; onlar gi-

1. Bkz. Ken Hirschkop, "Fear and Democracy: an essay on Bakhtin's theory o f cam i
val",Associations, C .l (1997), s. 209-34. Bu alnt M ikhail Bakhtin'in T h eA rto fF ra n o -
is Rabelais and the Popular Culture o fM id d le A ges and Renaissance (Moskova, 1965)
adl kitabndan; sz konusu kitap ngilizce'de R abelais and his W orld (Boston: MIT
Press, 1968) balyla yaymlanmtr.
bi uzak ve ulalmazd, ama onlarn tersine lmllere net ve ak se
ik bir mesaj gnderiyordu. M usa'nn srail halkna getirdii yasalar
da, Sina Dann tepesindeki gkgrltlerinin yanklan iitiliyordu.
Gelgelelim yasalar, gkgrltlerinin belli belirsiz ima ettii eyleri
ak ak telaffuz ediyorlard. Cevaplar sunarken, sorulann ardn kes
mekti am alan. Bilinm eyen tehdit apkasndan, bilinen emirlere itaat
etme talebi karlmt. Dnyevi iktidar asli korkuyu yeniden ileyip
kuraldan sapm a korkusu haline getirmiti.
K ozm ik korku resmi klyla artk dolaymlanm hale gelmiti.
Azalm deildi; sadece ehliletirilmi ve evcilletirilmiti. B ir za
m anlar gzya vadisinin yukanlannda serbeste, uursuz uursuz
dolanrken artk vadi sakinlerinin arasna yerlemiti. Dnyevi bir ad
res edinmiti, ama bu da onu daha ulalabilir klm deildi: Yeni
mekn gklerde deil de bir tepede olabilirdi ancak, ama ona ula
mak iin etrafnda nbet tutanlan am ak gerekiyordu.

Korku ve Glm e

Kozm ik glerin tersine, onlann dnyevi kopyalan konuuyordu -


dinlenmek ve itaat edilm ek zere konuuyordu. Bu, bir anlam da g
ven verici bir eydi: lm ller artk g sahiplerinin gazabn nasl
yattracaklann ve dolaysyla kendi korkulann nasl bir yana bra
kabileceklerini biliyorlar ya da bildiklerine inanyorlard*. yle bir
pazarlk, anlalmas kolay yle bir dei toku neriliyordu: Gn
dzleri itaat et ve boyun e, gecelerin huzurlu olsun. A rtk kii sahne
ye kp, hayat dram hangi m sralan ieriyorsa onlan tekrar edebilir
di; senaryo harfi harfine izlendikten sonra, korkutucu glerin sahne
arkasnda huzur iinde uyuduklanna gvenilebilirdi.
Btn dnyevi iktidarlann "kurucu ura," der Bakhtin, "iddet,
bastnlm a, yalan, dehet ve tebaann korkusudur". O na gre, "her tr
l iktidann hukukst suu" budur. Hirschkop bunu yle yorum lu
yor: "Siyasi korkunun z, zgl bir tehlike tehdidinden duyulan kay
gdan ok, kiinin bakas karsnda yaralanm aya tamamen ak ol
duu hissidir." Bu adan resmi korku, prototipi olan kozmik korku
nun kopyasdr. Ancak kozm ik ebeveynin gayet rahat bir biim de el
de ettii eyin, resmi evlad tarafndan dikkatle ilenmesi gerekir: Ya-
ralanabilirlik imal edilmelidir, itaat edilmesi gereken kurallan telaf
fuz etm ek yetmez. A y nca gereken ey, kurallara itaat edilm emesi ha
linde -ita a t edilmeyen kural her ne olursa o lsu n - verilecek cezadan
duyulan korkudur. H er kuraln bir hikmeti olduu savlanabilir; ama
kural neyse ona uym ak bir tartma konusu deildir. K urallara uyma
ya elik eden korku kozm ik trden olmaldr. Nihai yaralanabilirliin
- l m n - amansz ansndan her gn tekrar doan o yattrlmaz ve
giderilmez varolusal em niyetsizliin rn olan kadim dehetle ara
snda ylesine deil sahici bir benzerlik olmaldr.
Ancak, kozmik glerin arkasna snm aya ne kadar ok urar
larsa urasnlar, bu korkularn dnyevi szcleri yine de mitsiz bir
biimde insandrlar -in san gibi grnr, ses karr ve kokarlar- ve
tm insanlar gibi lmldrler. Kozm ik korku, yasa hunisinden gei
rilmedii srece resmi korku kalbna dklemez, am a insann, ilahi
emirlerin kaznd levhalarn zerindeki parm ak izlerini silmek zor
dur. Yasada, lm sz kozmik glerin vakur kuvveti ile yasann
lml nesnelerinin krlganl birbirine karr. Yasa da tpk nesne
leri gibi, belki biraz daha az bile olsa, yaralanm aya aktr. Ne kadar
yaralanabilir olduu ise yaplacak deney ve snam alarla anlalr.
Bakhtin'in gl, hem durumun gerekten de byle olduunu hatrla
mann, hem de bu hatrlayn salad anslar kullanmann yoludur.
Lessing Aydm lanm a'nn bizi yaratl, vahiy ve ebedi azap m itle
rinden kurtardn sylyordu. Bu bir kere olduktan sonra da, resmi
korku kozmik yaptrm gcnn bir ksmn, deney ve snama sreci
nin balamasn tevik edecek lde byk bir ksm n yitirdi. Rne
sans'n ilk dnem lerinden itibaren, diyor Bakhtin, resmi korku ile res
mi olmayan, popler gl arasnda, anslarn eit ve sonucun hibir
biimde belirlenm em i olduu bir m cadele verildi. Balangta m e
knsal ve zamansal olarak ylda bir yaplan karnaval lenleriyle s
nrl olan glme, "dnyann btnyle farkl, kesinlikle resmi olm a
yan, kilise d ve ynetim d bir ynn", "insan ilikileri iindeki
kii"nin dnyasn ortaya karyordu. in asl, karnaval gl skc
gndelikliin resmi ciddiyetine taban tabana zt enlikli bir baka
dnya kuruyordu. Bu alternatif dnya, o ilk resmi ve ciddi dnyann
penesi bir sreliine gevediinde ya da tam am en aldnda ziya
ret edilmekteydi. Bu teki dnyaya, glmenin dnyasna yaplan zi
yaretler "insanlar korkudan kurtaryor, dnyay kiiye yaklatryor
du". Bundan byle, bir deil iki dnya olacak ve insan hayat korku
ile glme arasnda gidip gelecekti, tpk insanlarn birlikte yaam as
nn yasaya uymak ile insan birlikteliinin hibir-zam an-tam-olarak-
ehliletirilmeyen, gemlenmesi imknsz taknl arasnda gidip gel
mesi gibi.
Bu iki dnya birbirleriyle nasl iliki kurar peki? Bu soruya verile
cek hibir cevap kendi bana doru grnmeyecektir. ki dnya ara
sndaki karlkl iliki dz bir cevaba izin vermeyecek lde karma
ktr muhtemelen; daha dorusu, bir dizi farkl cevab m m kn kla
cak lde o k y n l d r^ev ap lard an biri savatr - dzenli ve srek
li bir siper sava, dzenli kam panyalar ve sknet aralaryla blnen
bir sava ya da gerilla tarz, birok dank atm a ve delloyla sr
drlen bir sava. Bir baka cevap iblmdr; te dnya rpertisi
ile bu dnya elentisi arasnda sonsuza kadar blnm ve onulmaz
lde duplex olan hom o'nun ayr ayr ve elikili ihtiyalarna hiz
m et veren iblm. Bir bakas da tam am layclktr - glme korku
yu tahamml edilebilir klarken korku da glmeyi belli snrlar iinde
tutar; glme dnn korkularn atlatm ak ve yarnn korkularn gs
lemeyi salayacak gc toplam ak iin zorunlu olan mhleti tanr; i
kence odalarnn ve toplam a kam plarnn zorunlu ilavesi olan Kraft
durch Freude [needen doan g]; kitlesel dehetin kanlm az eki
olan ehir meydan danslar, fuarlar ve enlikler. Ayrca bir emniyet
sbab etkisi de sz konusudur; glme, korku retimi artklarnn y
ld yer, her trl iktidarn doal eilimi olan an korku retimi
nin yol aabilecei sonulara kar koruyucu bir kuaktr. Tatm in edi
ci bir cevap -b y le bir ey bulunabilseydi tab ii-, muhtemelen btn
bunlann ve daha fazlasnn bir karm o lu rd u ^
M odernlik yapsal olarak "ihlal e d ic i" bir oluumdur. Birok de
im ez snr izgisini ykmtr. M odernlik dneminde yklan, bula
nklaan ya da silinen dier aynm izgileri arasnda, korku ile glme
arasndaki aynm izgisi de vardr. K aranlk ve korkuyla dolu gnde
lik hayat ile glmenin istila ettii aydnlk karnavallar bir havanda bir
likte iyice dvlm ve bunun sonucunda ortaya kan kanm n hi
bir paras birbirinden kesin olarak ayrt edilem eyecek hale gelmi gi
bidir adeta. Bulutlann gmi klarla evrelenmesi gibi, korkular da
glm eyle evrelenir; kahkahalann ounda uzak korkulann yanklan
belli belirsiz iitilir. Eskiden karnaval yerleri ve tarihleriyle snrlanan
ey artk hayatn btn zam an/m eknna yaylm durumdadr. Ama
korku da ayn durum dadr - korku da dan km asnn yasakland
zel blgelerle snrlanm az artk.
Yine de insan, Bakhtin'i izleyerek, glmenin gszn gc oldu
unu, mevcut iktidarlar tarafndan im al edilmi resmi korkulann ken
di tebaalannn direniini krarken ulaabilecekleri son snr olduunu
sylem enin pek anlaml olup olm adn m erak ediyor. Zira, m odem
iktidar kadim dman glmeyi kendi arabasna komann -k en d i hiz
metine alm ann- bir yolunu bulmu gibi grnmektedir. Korku artk
glmeyi bomak ve susturmak iin kullanlmaz. Sanki iktidar glme
yi en gvenli sna olarak grp bir kenara ayrm gibidir; sanki
korku, iinde gizlenebilecei daha fazla yeri olsun diye ve korku
uyandran iktidara gsterilecek direni daha balamadan fel olsun,
balarsa da korkutucu olan ey neyse ona dokunm asn diye, daha faz
la glme ister gibidir. Kllerinden doan anka kuu ya da yalanm ak
ta olduu halde, bakire kanyla dolu kvetten tazelenerek kan cad
gibi, iktidar da glmeden yeniden doarak ve tazelenerek kar.
Korku ile glme arasndaki karlkl ilikide gzlenen derin dei
iklik, Theodor W. Adom o'nun dikkat ektii bir baka r ac d
nme paralel gider: z/grn ilikisindeki ynn tersine dnm esi
dir bu dnm. Hasreti ekilen asli z, artk benliin sahiciliinde ya
da indirgenem ez benzersizliinde (John Carroll'n "ruh" fikrinin ier
dii kavram da budur) yerlemi deildir; "dolaymszln, szde ol
gularn oluturduu cephenin ardna gizlenm i olan ve olgular naslsa
lar yle klan eye gemitir." Bu z "insanlar kendi kendilerini koru
mann aralar derekesine indirecek ekilde dzenlenmi bir dnyann;
insanlarn hayatn, onu yeniden reterek ve onlar bu hayatn salt onla
rn ihtiyalarn karlayabilmek iin bu nitelie sahip olduuna inan
drarak ksaltan ve tehdit eden bir dnyann lmcl haylazldr."2
zn grnler tarafna gemesiyle ze ulam a ynndeki btn
abalarn grnler orm anna ktn sylem ek ve glmenin kor
kunun kendini duyurabilmesini salayan ses olduunu sylem ek tek
ve ayn sreten bahsetmek demektir. Glme artk isyan habercisi fa
lan deildir; korkuyla uzlamay, korkuya teslim olup onun yenilm ez
liinin kabul edilmesini, onu hafife alm a kararlln, onu evcilleti
rip kendi nefsi iin kullanma niyetini imler; zellem i hayatn bir hi
lesiyle varolu korkusuna kar bir sigorta poliesi haline gelen bir ni
yettir bu. insanlar korkunun varolm a hakkn kabul etm eksizin gle-
m ezler artk; Adom o'nun dedii gibi, "birey, kamusal olarak tannan
u ya da bu kalbn iinde snflandramad her trl tepki ve drt
den neredeyse bsbtn yoksundur im di."3

2. Theodor W. A dom o, Negative Dialectics, ev. E. B. Ashton (Londra: Routledge,


1973), s. 167.
3. Theodor W. Adom o, Minim a M oralia: Sakatlanm Yaamdan Yansmalar, ev.
Orhan Koak, Ahmet Doukan (stanbul: M etis, 1998), s. 68.
ktidarca imal edilen resmi korku bir zamanlar kendi kozm ik pro
totipine ve atasna araclk ediyordu. Bizlerse artk iki numaral dola
ym araclyla yayoruz. Hkm et m erkezlerinin bulunduu sk s
kya nbet tutulan sokaklarda, sabit bir adreste yer alan younlam
resmi korku paralanm, ezilip toz haline getirilm itir ve ykm ala
nndan kalkan toz son derece geni bireysel hayat alannn her yanna
sinmitir. Sra, kendisi de bir dolaym olan imal edilmi korkunun do-
laymlanmasna gelmitir; bu dolaym da, belirsizlik, gvensizlik ve
emniyetsizlik balklar altnda toplanan ve hepsi de (farkl dereceler
de ve farkl akszllk lleriyle de olsa) insan rn yazgnn in-
sanlkd gcn ilan eden saysz bireysel korku yapar.
Birey kendi korkularn kendisi anlam landrm ak, onlar kendince
setii isimlerle vaftiz etmek ve onlarla kendi bana baa kmak
zere serbest braklmtr. Byk korku kk birim lere parsellen
mi ve sonra da zelletirilmitir, glme de ayn ekilde. H er ikisine
de tekrar birleerek o byk basky ya da o m uhteem isyan olutur
m a frsat ve imkn verilmez. Korku ve glme sokaklar terk edip ev
lere yerlemilerdir. Kiiye zel korkular dier zel korkularla nadi
ren karlamakta, karlatklarnda da birbirlerini kolayca tanyam a
maktadrlar. Bu uyum a ve uyuulma, birleme ve birleilme, katlma
ve katlnma glne bireysel zgrlk denm ektedir artk.

zgrlk Ne Kadar zg r?

Birey olmak ille de zgr olm ak dem ek deildir. G e-m odem ya da


postm odem toplum da sunulan, hatta bu toplum da en yaygn olan bi
reysellik biimi -zellem i bireysellik- znde zgrlksiizlk anla
m na gelir.
Balarna bela olan belirsizliklerden kam aya alan ada bi
reylerin ulaabilecekleri yollar hakkndaki ufuk ac incelemesinde,
A lain Ehrenberg 1983 Ekim indeki bir aram ba akamn kopu an
olarak semitir. O akam, ehir kalabalnda kolayca gzden kaybo
labilecek lde sradan bir ift olan Viviane ve M ichel, Fransz tele
vizyon kameralarnn nne (ve dolaysyla m ilyonlarca televizyon
ekranna) ktlar ve Viviane M ichelden bahsederken "kocam erken
boalmadan mustarip" diyerek onunla birlikteyken "hibir zaman
zevk d u y m ad n d an yaknd. Bu Fransa iin nemli bir kopu tari
hiydi (baka lkelerde, farkl tarihlerde benzer kopular yaand):
nemli bir tabu ilk ve son defalna ykld; kamu nnde sylene-
meyen szler sylenebilir hale geldi, yalnzca insann en yaknlarna
ve en sevdiklerine sr olarak sylenmesi beklenen deneyim ler kamu
sal itirafa uygun hale getirildi. Jacques Pradel'in olaydan on yl sonra
belirttii gibi,4 "imdiye kadar renmi olduum uz her eyden ko
puyor, hislerin zaaf alameti olduklarn, alam ann yanl ve irkin bir
ey olduunu dnmekten vazgeiyoruz. Tabular ykyor, kiisel
alan kefediyor, m ahrem iyet blgesinin ssz, sahipsiz topraklarm
boydan boya katediyoruz." Btn bunlar ite o unutulmaz aramba
akam balamt: Hislerini herkesin gzleri nnde orta yere savur
m a ve birlikteliin en m ahrem srlarn -eskiden, tam da sr olduklar
iin, birliktelii mahrem klan ya da m ahremiyeti birliktelie dn
tren s rla n - tehir etm e izni.
ilgin bir tersine dnmeyle, nceleri mahrem iyet hakk'm sk sk
ya savunan zel alan, bir rpda aleniyet hakkna, sahip bir alan ola
rak tanmlanverdi. Kamulatrma, zel hayata el koyma, bir ihsan
masna boy gsterdi. Btn bunlar hayatlanm za zgrleme mas
kesini takm olarak, zorla girdi.
Gelgelelim, o m eum akam daha baka eyler, imdiye kadar
bahsedilenlerden daha nemli eyler de oldu. En bata, eskiden zel
alanla snrl olan m eselelerin stats deiti; bu stat "kamusal"n
anlamnda da buna kout bir deiiklik olmadan dnemezdi zaten.
Kamusal kavram eskiden doalan gerei "kolektif' olan eyler; kim
senin, brakn sadece kendine ait olduunu, kendi zel meselesi oldu
unu bile iddia edemeyecei, herkesin (bu tr eylerin ve olaylann
kendi zel karlanm ve m lklerini etkiledii gerekesiyle) bir sz
hakkna sahip olduunu iddia edebilecei eyler ve olaylar iin kulla
nlrd. Artk kam usaln tanm da tersine evrilm i d u rum da/ zel
m eselelerin ve tek bir kiiye ait m lklerin tehire karld alan hali
ne geldi kamusal; kimsenin akla yatkn bir biimde, bunlann kendi
zel karlanm ya da refahn etkilediini iddia edemeyecek olm as
nn da bu tehir sorunuyla hibir alakas olmad ilan ediliyordu.
Geri sz konusu tehirin "kamu kanna" olduu syleniyordu ama
ayn sebeple "kar"n anlam da byk bir kaym aya uramt; bu
szck artk meraka ve bu merak gidermeye indirgenmiti. M erak
uyandrm ya da uyandrabilecek ne varsa onu kamusal hale getir
mek, artk, "kamu kanna olma" fikrinin merkezi olup kt; Kam u
sal hale getirilmi her eyin m erak uyandracak lde cazip bir bi

4. Bkz. Le Nouvel O bservaleur, 18 M art 1992'deki sylei.


imde tehir edilm esini salamak da "kamu karlarna iyi hizmet et-
me"nin ana lt oldu.
rK am usal" olan, kendi ayn ieriinden boaltld; ona kendine ait
bir gndem braklm ad - artk zel dertler, kayglar ve sorunlardan
oluan bir yndan ibaret. Bireylerin, henz netlik kazanm am zel
duygulann ve zihin durumlarn anlamlandrrken yardm alma; bu
duygular hakknda bakalarnn da anlayabilecei bir dille nasl ko
numak gerektiini renm e ve onlan zorlayan deneyim lerin akyla
nasl baa km ak gerektii konusunda tler alma isteklerinin olu
turduu bir yamal boha halinde. "Kamusal meseleler" listesinin
"zel meseleler" listesinden hibir fark yok; kald ki bu liste "parala-
nm n toplam"ndan daha zengin de deil, "j
Fransa'da V iviane'la M ichel'in kamusal itiraflanyla ilk tohumu
atlan saysz "talk-show , en iyi durumda, m erulatnc bir ilev g
ryorlar. Saylann otoritesini kullanarak ("Bunu herkes yayor", "bu
herkesin bana gelebilir"; bu yzden de "byle bir deneyim i kabul et
menin, hele hele yaam ann utanlacak hibir yan yok"), belli duygu
lar zerine kamusal kabuln (dahas: kam uca onaylanan arzulanrl-
n) damgasn basyorlar. Bu duygulan davuracak szckleri ve
anlam lannn yorum lanaca bilisel ereveyi sunuyorlar. Szckleri
ve yorum anahtarlann vererek, bireyleri benzer duygular aramaya,
bunlar yaam a beklentisine girmeye, niye bu kadar ge geldiklerini,
geldiklerinde de niye vaat edildii kadar youn olm adklann merak
etmeye tevik ediyorlar. Dem ek ki talk-showlar davurum u onaylar
ve ayn anda da davurulm aya can att varsaylan gerek ya da fara
zi, yaanm ya da hasreti ekilen deneyimi ima eder/tevik eder/
alarlar.
Ama kamusal yardm ite bu noktada durur. nerebilecei daha
fazla bir ey yoktur ve neriler listesindeki yokluu en gze arpan
kalem de bireysel sorunlarn halledilmesinde kolektif olarak kullan
lacak kolektif aralardr. Kamu -b ak a bireylerin oluturduu toplu
lu k - alklayabilir ya da slklayabilir, vebilir ya da yerebilir, hayran
olabilir ya da km seyebilir, kkrtabilir ya da erteleyebilir, drtk-
leyebilir ya da kusur bulabilir, cesaretlendirebilir ya da soutabilir ol
sa olsa; hibir zaman bireyin kendi bana yapam ayaca bir eyi yap
may, meseleyi ikyeti birey adna irdelemeyi (dinleyen/yorumlar
da bulunan kamu, bireysel faillerin oluturduu bir yndan ibaret ol
duu iin, bal bana bir fail deildir), sorum luluu bireyin omuzla-
nndan almay vaat etmez.
Bireyler talk-showlara dertleriyle birlikte, yalnz balarna gelirler
ve ayrldklarnda yalnzlklarna daha da gm lm olurlar. udur
rendikleri (tabii eer daha nceden bilmiyorlarsa): B ir sonraki
hamleyi, ondan sonraki hamleyi, ilerideki btn nemli ve gerekten
belirleyici hamleleri bizzat kendilerinin yapmas gerekecektir; sadece
ve sadece kendi tahamml glerine ve cesaretlerine gvenebilirler.
Bakalar tler verebilir -yaplm as gereken en iyi hamleleri nere
b ilir- ama verilen tavsiyeye uym ak ya da uym am ak bireye baldr ve
ortaya kacak sonulara (her ne olursa olsunlar) katlanm a yk bire
yin omuzlarna decektir. zellikle kafaya kaklan ve iyice sindiri
len ders ise, yaplan hamlelerin hedefi skalam as ve amalarn yeri
ne getirmeyi baaramamas durumunda, bireylerin sadece kendilerini
sulayabilecekleridir. Seyirciler pein pein, sava alanna girmeden
epey nce, yenilginin -y a a n rsa - kendi hatalan, ihmalleri veya tem
belliklerinin sonucu olacan renirler. Kamusal forumun talk-
show tarz ikamelerinde, nesnelliin hizm et ettii tek ama monadik
znellikleri iindeki bireyleri onaylamaktr. "znellik" ise, azgn dal
galarla hain kayalklar arasnda bir yandan hayat gemisini ynlendi
rirken bir yandan da Titanik'm batm asna neden olan hatalardan ka
nmak iin verdii mitsiz m cadelede kendi kas ve kafa gcnden
baka hibir eyden destek alamayan benlik anlam na gelir olmutur.
Yine de, monadlar ekranlara getiren ey en bata bu m onadik in
zivadan kam aya ynelik, ak ak dile getirilen ya da dile getirilm e
yen arzuydu. M onadlar hrsla bakar ve dinlerler nk monad olm a
durumunu naho, hatta dpedz katlanlm az bulurlar ve artk m onad
olm ak istemezler. Bireyler, onlar dier insanlara balayan ve "daha
byk totaliteler"in paras klan alarn birer birer yrtldn veya
paralanmak zere olduunu dndkleri iin m onad olurlar.
Bir zamanlarn youn ve saysz em niyet andan geriye her ne
kaldysa, insanlara artk salam ve gvenilir gelm em ektedir; binbir
zahmetle rlm ekte olan alarn ok az bir abayla ya da hi aba
gstermeksizin hemen ya da ksa bir sre iinde zld, yrtld
ya da tamamen paraland grlmektedir. Eskiden beklendii gibi,
alarn bir kere kurallara uygun olarak rldkten sonra salam kala
cann, ara sra tam ir edilm elerinin kafi geleceinin beklenem eyece
i gayet bariz olarak ortaya kmtr. Onlar salam tutm ak yepyeni
bir beceri gerektiriyor artk; o alldk titiz ve zahmetli, "evladiyelik"
rme tekniklerinin yerine kriz ynetim inin durum a zel, anlk ve es
nek nlemlerinin gemesi gerekiyor. M onadlar, dier m onadlann de
neyimlerinden bu tr yeni teknikler renebiliriz um uduyla gzlerini
ekrandan ayrmyorlar. Talk-show lar onlara tam da bunu nasl yapa
caklarm sylyor; grnte, m onad olm a durum undan kamann
yollan hakknda bilgi veriyor. A m a ayn zam anda bu kahram anca iin
ancak iinde bulunduklar sefil durumdan kendi kendilerini ekip
kararak kendilerininkinden baka hi kimsenin kaynaklanna gven-
meksizin baarlabileceini de sylyorlar.
Yeni know-how, ticari szlemelerde olduu gibi, ksasa ksas an
layyla sunulmakta: "Sen unu yap ki ben de sana u bilgiyi vere
yim." Yenilenmeleri, yaplacak yeniden deerlendirm enin tatmin edi
ci olmasna bal olan sabit vadeli szlem eler bunlar; ya da nc
bir kii daha cazip m allar sunmay ya da ayn mal daha ucuza sunma
y vaat ettii takdirde her iki tarafa da sona erdirilebilen, tamamen
ak ulu szlemeler. Ayn zamanda, tam anlam yla uzlam alan im
knsz olan (aksi takdirde birbirlerine doal olarak yaknlarlard ve
szlemeye de ihtiya duyulm azd) karlan uzlatracak yzer gezer
bir optimal nokta olduunu varsayyor bu szlemeler. Noktann tam
olarak nereye konaca gler dengesine bal. Sz konusu nokta bu
dengedeki her kaymay izleyebilir; dolaysyla im zalanm bir szle
menin yapabilecei en iyi ey, hem en bu kaym alann peine dmenin
cazibesini her iki taraf iin de bir ekilde azaltmaktr. Son olarak, in
sann bir szlemeden olas en iyi yararlan grebilm ek iin her ey
den nce mzakere vasflanna ve kendini sunm a tecrbesine sahip ol
mas gerekir; kendisini ve gerek ya da farazi yeteneklerini "nasl sa-
taca"n ve bunlann her ikisini de ok ucuza satmaktan nasl kana
can bilmesi gerekir.
Ksacas, m onadlann arad birliktelie yeniden girmenin yolu,
grne gre pazarlk/m zakere/uzlam a ilemini model alyor. Ye
ni alar, (kendisi de gittike daha fazla m eta piyasasn model alan) si
yaset sahnesinde birbiriyle-tam -rtm eyen karlarn geici yanya-
nalklan nasl oluturuluyorsa yle rlecektir. Talk-show kltrnn
ileyip yayd "yaam politikas" felsefesinden anlalan ey kabaca
budur. Alain Ehrenberg'in belirttii gibi,5 "ada iftler gibi aile de
mzakere edilm i bir uzlamaya bal olm aya yatkndr: zel hayat,
siyasi alann mtalaa, m zakere ve uzlama ilemine gre ekillendi

5. Bkz. Alain Ehrenberg, L'Individu incertain (Paris: Calm an-Levy, 1995), "L
Tel6vision, term inal relationnel balkl ksm , zellikle de "Le spectacle de realite" ba
lkl 4. blm.
rilerek kamusallamaktadr." te bu nedenle, seyirciler seyrettikleri
gsterinin kendi deneyimlerine ya da hi deilse balarna gelen ey
lere kendilerinin getirdikleri yorumlara hitap ettiim dnr; iletilen
mesajlar anlaml, inandrc ve gvenilir bulurlan Reality show"la-
n n ona verdii biimle, "gereklik" -E hrenberg'in iaret ettii gibi
tam da seyircilerin olmasn bekledikleri eydir. Bu resim "zamanm
zn ruhunu onaylar, hkim temsilleri yeniden dolam a sokar". Bu bir
gerekilik altrm asndan ok muhayyeli gereki klm a altrm as
dr. steri gerekliin tpksdr, yle ikna edicidir ki gereklik, ger
eklik olarak grlm ek iin onu taklit etmek zorundadfc
Bu gereklie-dnm-muhayyelde birey zgr braklr; ger
ekten ve sahiden zgr, yani kendi kaynaklarn can istedii gibi ve
artk baka herhangi bir kaynaa baml olmakszn kullanm akta z
gr. Aydnlanma'nn, zorunlu bilgilerin birikmesi iin yeterli zaman
verildii takdirde, yalnz bana braklm insan trnn gerekleti
remeyecei hibir ey olmad vaadi, baka birok ey gibi, zelle
tirilmitir. nsanln zgrl, tek tek her bir yesinin zgrl
olarak tercm e edilmitir. Btn bireyler ceplerinde biraz para taya
bilsinler diye bol sfrl banknot bozdurulup bir f dolusu bozuk para
alnmtr. Bireylerin ceplerinde her zaman biraz para tamalar akl
lca olacaktr, nk bir zamanlar trn kolektif em anetinde saklanan
ve herkesin tek tek ve hep birlikte btn borlarn deyebilecek du
rumda olmasn garanti altna alan bol sfrl ek artk kasada deildir.
Unutmayalm ki, zelletirme yalnzca bir eylerin zel kiilere akta
rlm asyla deil, ayn zam anda kamu hzinesinin kapatlp zel kiile
rin kaderini kolaylatrma ykmllnn feshedilm esiyle de ilgili
bir eydir (uzun vadede en strap verici yan da budur). Peter Druc-
ker'n^nl szlerini analm: "Artk toplum tarafndan kurtarlmak
y o k .\M argaret Thatcher'n muhayyeli gereklik haline getiren u sz
leri daha da nldr: "Toplum diye bir ey yokturZ)
^Fakat toplumu tahayyl etmek modem dnem boyunca insan tr
nn gcnn her eyeryettine duyulan gvenin asli zemini olmutu.
Toplumun btn yelerinin byyp yetikin haklarn kazandka
yava yava ama amanszca iine dolandklar youn grevler ve y
kmllkler ann akla yatkn ve hayata geirilebilir kld bir eydi
toplumu tahayyl etmek. B ir btn olarak toplumun temsil ettii daha
st bir mantk ve ama olduuna duyulan inanc ayakta tutan, her ka
dn ve erkein hayatta ve hayaa yapmas beklenen ve gereken eydi
(yaplmas gereken su gtrmez, tartlm az bir ey olmasyd); bireyi
kendi bana cevaplayam ayaca kafa_ kartrc sorular sormaktan
azat edecek kadar gl, zgvenli ve becerikli bir toplum du bu. Ge-
m odem ya da postm odem hayat deneyimi tarafndan; doru drst
bir ey talep etm edii ya da sunmad iin die gelir znn ve. kas
salamlnn byk ksmn, belki de hepsini yitirm i olan toplum ta
rafndan; bir zam anlar kendi adna dillendirilen em irler ve kendi fab
rika etiketlerini tayan em niyet alaryla birlikte bireysel hayattan
uup gitmekte olan toplum tarafndan byle bir gvenin ayakta tutul
mas gtrJohn Carroll'm gzlemledii gibi,
Gnmzde hayatn iki temel alan olan ak ve ie pek de ho bir biimde
karlanarak girmiyor insanlar. Bir yanda, evlilii ve aileyi refahn merkezi sa
yan inan ve onunla birlikte giri trenleri ve cemaat destei silsileleri zayfla
d. te yanda ise, genler arasnda isizlik orannn yksek olmas ve ite kalma
konusundaki gvensizliin gittike artmas toplumunuzun size ihtiyac olmad
, sizi istemedii hissini vurguluyor -insanlarn ileride grebilecekleri tek yuva
ilerinde bydkleri yuva olunca, iki alternatif arasnda, ebedi ocukluk ile
lm arasnda kapana kslyorlar. Gelecee inanmadan yaamaya alanlara
hitap eden Punk da bu insanlarn dneminin arketipik mzii haline gelebilir^

En tepeye, hzla kreselleen ve dolaysyla m eknla ba gittike


kopan bilgi sekinleri yerleince -Jonathan Friedm an'n zl bir ad
landrm ayla "modem izm i (yani znde u an varolandan daha iyi ola
cak bir kresel durum hayali ve bu daha iyi dnyann ortaya km as
na yardm etme kararll) olmayan modernistler" olarak tanmlad
trden sekinler b u n la r- manevi liderliin m odas gem eye balyor.
Toplumsal btnlem edeki geleneksel roln oynayam az oluyor;
renim grm snflarn byk bir kesiminin neo-liberal "toplum yok"
anlayn keyifle barlarna basmalar, Carrolla gre, "kilit sekin
kuram lardaki toplum sal sorumluluun azalm asna tanklk ediyor ve
toplumsal anlam ve deerler sunabilecekleri halde bu iten erken
emekli olanlarn "morallerinin bozulduu"nu ve "bencil"letiklerini
gsteriyor. En azndan, toplumun geri kalan durum a byle bakyor.
Bu yzden, Peter Drucker'm verdii pervasz hkm, -bazlar neey
le ou da deien llerde kederli bir teslim iyet hissiy le- onayla
yan bu kadar ok insan olm as da alacak bir ey deil.
Toplumsal btnn kolektif yazgsna ve am acna inan duyulm a
ynca, bireylerin hayat m egalelerine tek balarna anlam vermesi ge
rekir. En iyi zamanlarda bile kolay b ir i deildir bu, hele hibir an
lam gvenilir -o n u hayata geirme abasndan daha uzun m rl ola
cak kadar gvenilir- bir onay alacandan emin olam adnda gerek
ten yldrcdr.
Toplum liderlerinden yardm beklem ek makul olmaz. V aazlarna
kalc, gvenilir bir salamlk havas verebilecek kadar gleri olsay
d bile, pek bir yardmlar dokunmazd; vaaz mevzularn tkettikle
rinden beri vaizlii braktlar - ama srarl olarak iledikleri tek bir
mevzular var, o da sorumluluu artk dalm olduunu ilan ettikleri
cemaatin eski yelerine ykmak. Tepelerde bakacak hibir ey olm a
ynca, yalnzca etrafna bakabilirsin. Daha iyi bir dorultulan olmad
iin birok insann yapt tam da budur. C anoll'a gre, "bizler r
nek alm a yoluyla reniriz; numunelere, kahram anlara ve hrs, aba
lama, baan ve baanszlk hakkndaki kssalara duyulan ihtiya baki
dir".6 Aslnda numunelere; benim gibi dier yalnz bireylere; benim
gibi, baary baanszlktan ayrm ak iin ellerinde sadece kendi hrs
lan ve tahamml gleri olan, yine benim gibi, hayatta ne elde edile
cekse toplum sayesinde deil, toplum a ramen edinileceini bilen (ya
da yaad zorluklarla renmi olan) bakalanna duyulan ihtiyatr
sz konusu olan. rnek alarak renmek, m onadlann kaderidir, mo-
nadik varoluun taleplerini iselletirme, rutinlerine vakf olm a yolu
dur. Talk-showlar ve u anda sahne klan altndaki nllerin "insan
yanlann anlatan ykler" znde bununla ilgilidirler: Dilerini ve
yumruklarn skmakla, kurnazca tuzaklan atlamakla, doru imaj ve
rip imaj alm alanna bakl olanlan faka bastrm akla ilgilidirler.
Thomas M athiesen, modernlik Sturm und Drang* safhasn ap
son safhasna geerken, insanlar "toplum" olarak bilinegelen eyin
iinde bir arada tutmann balca arac olan Panoptikon'un yerini ya
va yava Sinoptikon'a braktn iddia etm itir7: Bugnlerde aznl
n ounluu gzetlemesi, seyretmesi deil, ounluun aznl g
zetlemesi, seyretmesi sz konusudur. ounluun seyretmekten ba
ka seenei yoktur; kamusal erdem leri retecek kaynaklar ortada ol
maynca, hayat abalan iin gereken gdleri yalnzca zel cesaretin
ve bu cesaretin getirdii dllerin grnr rneklerinde arayabilmek
tedirler. Bu yzden de isteyerek, beeniyle seyrederler ve seyredile

* Kelime anlam "Frtna ve iddet"; 18. yzyl sonlarnda Almanya'da ortaya kan
doay, duygulan ve insann bireyselliini ycelterek Aydnlanm a ann aklclk kl
tn ortadan kaldrmay amalayan edebiyat akm, Cokunculuk. (.n.)
6. John Carroll, Ego and Soul: The M odern W est in Search o f M eaning (Londra: Har-
per Collins, 1998), s. 146,100-1, 142.
7. Bkz. Thomas M athiesen, "The view er society: M ichel Foucault's 'Panopticon' revi-
sited", Theorelical Criminology, 1997, s. 215-34.
cek buna benzer daha ok ey olmasn yksek sesle ve ak ak talep
ederler. zel hayat kamunun bakndan gizlem ek artk "kamunun
kanna" deildir.^Mhim ve nl olanlar (nl olduklan iin mhim
olanlar) artk bir obann iktidanna sahip olm a hevesinde deiller ve
dolaysyla da kam usal erdem ler hakknda eitim vermiyorlar; eski
srlerine verebilecekleri son hizm et bakalan hayran olabilsin, ama
ayn zam anda taklit etm eyi isteyip umabilsin diye kendi hayatlann
seyre karm akfr^Panoptikon zel olana alm ypratm a savana,
zel olan kamusal olan iinde zndrme ya da en azndan zel ola
nn kamusal olarak kabul edilebilir bir biim e sokulmaya direnen b
tn paracklann hasr alt etme abasna karlk geliyorduysa, Si-
noptikon da kam usal olann yokolu edimini, kamusal alann zel
olan tarafndan igal edilmesini, fethedilmesini, istila edilmesini ve
para para am a am anszca sm rgeletirilm esini yanstr. zelle ka
musal birbirinden ayran/birbirine balayan snr hattna uygulanan
basklar tersine evrilmitir.
En bata vaat edilen trden bir zgrlk m dr bu gerekten?
Balangta aktif bir zgrlk, eyleri insan varoluuna daha uy
gun hale getirinceye kadar tekrar tekrar yapm a zgrlyd yakla
an modernliin dnrlerinin vaat ettikleri. A kllarnda insanln
zgrl vard. Bu zgrln asli bileeni, her eyi insan trnn
yelerinin, doal donanm lannn en insanisi olan aklc yarglarda bu
lunma ve akln buyruklanna gre davranm a gcyle harekete geme
itkileri artk ketlenm eyecek ekilde biimlendirme yetiiydi. Bireysel
zgrln -a k l yolunu izlem e zgrlnn- sarslm az temelini,
trn eylem de bulunm a yeteneinde, insann hem doann hem de
kendisinin hata ve ihmallerini onarabilen kolektif yetisinde bulaca
umuluyordu. Birey ancak her-eye-gc-yeten-insan kolektivitesi
iinde gerekten zgr olabilirdi - yani, kendi insan ncesi ve insan-
lkd ihtiras ve hrslannm klesi olmayabilirdi.
Bu fikir, bu fikrin iyi ve kt yanlan ve byle anlalan bir zgr
le kavum aya ynelik komnist ve faist ham lelerle tam olarak or
taya kan ykc potansiyeli konusunda ok ey sylendi. Burada b
tn bunlan tekrarlam aya gerek yok. Ancak bu fikrin u anda inandn-
cln byk lde yitirdiini, onu hayata geirm e vaadinden vaz
geildiini ve geldii ilan edilen zgrln vaat edilmi olan zgr
lkle pek benzerlii olm adn sylem em iz gerekir.
Geldii ilan edilen zgrlk, insanlk durum unun Isaiah Berlin ta
rafndan "negatif zgrlk" gibi felsefi b ir isim le anlan vehesidir;
halk dilinde seme zgrl, bunun poplist eitlem esinde ise^N e
kadar az devlet, cebimde o kadar ok para" diye telaffuz edilen vehe
dir (M argaret Thatcher'n unutulmaz ifadesiyle, "kendi istediim za
manda, kendi istediim bir doktora gitme" zgrl). Reel zgrlk,
siyasi bir otorite tarafndan dayatlan kstlam alarn olmay olarak
aklanr. Neo-liberal felsefe ve braknz yapsnlarc zgrlk prati
i, "ihtiyalar zerindeki her trl diktatrle" (Agnes Heller, Fe-
renc Feher ve Gyorgy M arkus bu diktatrl, yani kom nistlerin her
eyi topyekn dzenlem e deneyini "modernliin cinnet geirmesi"
olarak betimliyorlard) sava falan amaz; sadece ihtiyalar zerinde
ki siyasi diktatrle kar bir ypratma sava amtr. J
Bir an, "negatif zgrln", yani bireysel seimlerin zorla snr
lanmasnn dayatt kstlanmalardan kurtulmann, insanlk durumu
nun ulalmas um ulabilecek tek zgrlk vehesi olduunu varsa
yarsak, bu zgrln tek, en azndan balca dman, siyasi iktida
rn an yasa koym a/dzenlem e hrslan m dr? tnsani seimlere yap
lan siyasi yasam a mdahalelerinin geri alnmas (buna "dereglas-
yon" ad veriliyor) "negatif zgrln" sahiden genilem esine alan
bir kap mdr?

Siyasetin Yapbozum u

Bireysel seim ler her durum da iki kstlam alar km esi tarafndan s
nrlanr. Bu kmelerden biri seim gndem i tarafndan, yani fiilen su
nulmakta olan alternatiflerin kapsam tarafndan belirlenir. H er trl
seim "bir eyler arasndan seim" anlam na gelir ve iinden seim
yaplabilecek kalemlerden oluan kme nadiren seimi yapacak kii
nin karar verdii bir meseledir. Dier kstlam alar kmesi ise seme
kodu tarafndan belirlenir: Bireye, u deil de bu kalem lerin hangi ge
rekeyle tercih edilm esi gerektiini ve yaplan seime ne zaman isa
betli ne zaman isabetsiz deneceini syleyen kurallar. Bu iki kstla
malar kmesi, bireysel seim zgrlnn iinde iledii ereveyi
belirlemekte ibirlii yaparlar.
M odernliin klasik safhas boyunca, seim gndemini belirlem e
nin balca arac yasa koyma idi. Seen kii olarak birey asndan ba
kldnda, yasa koym a her eyden nce bir nseim yapm a gcdr.
Bireylerin kendi seimlerini yapma zaman gelmeden nce yasa ko
yucular seimlerini yaparlar. Yasa koyucular bireylere ak olaslkla-
nn kapsamn daraltrlar: Soyut olarak olas baz seenekler pratik
olaslklar alanndan dlanr ya da onlar seim yapacak sradan kii
nin brakn cazip grmeyi, gerekletirilebilir bile grm eyecei l
de maliyetli klacak kadar sert cezai yaptrmlara balanrlar. B ir ba
ka deyile, yasa koym a pratik ulalabilirlik alann soyut olaslklar
kapsamndan ayrr; bunlardan birincisine kincisinden farkl (nce
likle de, daha dar) bir biim verilir^
$em e kodunu belirleyen bastca m odem arasa eitim di) Eitim,
bireylere kendi seim zgrlklerini yasalarla belirlenm ii gndem
iinde kullanmY retm eye ynelik kurum sallam bir abadr.]
Eitimin seim yapacaklara ynlendirici noktalar, davran kurallar,
am a her eyden nce seime klavuzluk edecek deerler, yani bulunu
lan tercihler iin gsterilebilecek doru gerekeleri yanl gerekeler
den ayrma yetenei ve doru gerekeleri izlerken yanl olanlarndan
kanma eilimi sunmas gerekir. Eitim in bireyleri, bundan byle
pratiklerine yn verecek olan normlar iselletirm eye tevik etmesi
amalanr. Yasa koym a gndemi, soyut olarak olas seenekleri, ya
plm asna izin verilen seenekler ile yasaklanan ve cezalandrlan di
er seenekler eklinde ikiye ayrarak belirlerken; eitim de kod ko
yucu ilevini, ulalabilir/izin verilen seenekleri, arzulanr/tavsiye
edilir/uygun seenekler ve arzulanm ayan/tavsiye edilm ez/uygunsuz
seenekler eklinde bir kez daha ikiye ayrarak gerekletirir.
M evcut siyasi kurum lar aktan aa ya da st kapal olarak,
gndem -ve-kod belirlem ede oynadklar rol terk etm e ya da budam a
sreci iindeler bugnlerde. G elgelelim bu, negatif zgrlk alannn
geniletildii ya da bireylerin seme zgrlklerinin genilem ekte ol
duu anlam na gelmez - en azndan gelmeyebilir. Sadece gndem-
ve-kod belirleme ilevinin, gittike artan lde, siyasi (yani, seil
m i ve ilkesel olarak denetim altndaki) kurum lann dndaki glere
devredildii anlam na gelir. "Dereglasyon" ille de reglasyonun/d-
zenlem enin k, hatta lm deil, devletin dzenleyici/re gle
edici roln dizginlem ek demektir. Devletin geri ekilii ya da kendi
kendini snrlaynn en gze arpan sonucu, seim yapan insanlarn,
znde siyasi olmayan glerin -ncelikle de mali piyasalar ve meta
piyasalaryla balantl olanlarn- hem zorlayc (gndem belirleyici)
hem de telkin edici (kod belirleyici) etkisine daha fazla maruz kalma
lar olmutur.
Gnmz koullarnda en nemli seimlerin gndem ini siyasi ola
rak ina etm ek pek mmkn deildi^Zam anm zn belirgin bir zelli
i, sregiden bir kopu, iktidarn siyasetten kopuudur: Pratik see
neklerin kapsamn belirleyebilecek olan gerek iktidar akmaktadr,
bu iktidar, zerindeki kstlamalarn gittike azalmas sayesinde nere
deyse kresellemi, daha dorusu m ekndlamtr. M evcut btn
siyasi (seilebilir, temsili) kurum lar im diye kadar kuvvetle yerel, ne
redeyse glaebae adscripti [topraa yazl] kalmlardr. Gndem be
lirleme grevi mekna-bal devlet otoriteleri tarafndan terk edilm e
mi olsayd bile, her halkrda etkisiz olurdu; siyasi srecin gn
mzdeki krizinin merkezi, deerlerin yokluu ya da oulluklarnn
yaratt kafa karkl deil; herhangi bir deerler kmesini ya da
tutarl ve btnlkl herhangi bir seenekler gndemini m erulatra
cak, tantacak, yerletirecek ve ona hizmet edecek kadar etkili bir fai
lin olm aydr}
Siyasi devletin geleneksel gndem belirleyici rol, gittike daha
fazla belli toplumsal kategoriler zerindeki "dorudan ynetim"de
odaklanmaktadr gnm zde; bu kategoriler piyasa basklarna ancak
hayalgcnn an zorlanm asyla m aruz braklabilir, bu basklara
kar duyarl klm abilir ve bylece sz konusu basklann belirleyip
srdrd gndem iinde hareket etmeleri (siyasi otoritelerin bak
asndan "kendi kendini dzenler" hale gelm eleri) umulabilir. Bu ka
tegorilerin gerektirdikleri eyler arasnda en gze arpanlardan biri
de, postmodern yoksullara "kusurlu tketiciler" gzyle baklmasdr;
btn tehlikeli (potansiyel sulu) snflann piyasa tarafndan belirle
nen gndeme girmeyi baaram adklan iin bu gndem in kendi snr
lan haricinde brakt alternatiflere bavurm ay istediklerinden p
helenilir. Toplumun geri kalan iinse, alternatif seeneklerin gittike
daha fazla siyasi adan "adiaforik" olduklar, yani siyasi otoriteleri
hibir biim de ilgilendirm edikleri (ak ak ya da gyaplannda) ilan
edilmektedir.
Balca m odem zgrlk savalanm n haritas allm yoldan
karldnda, bu eilim, zorlam aya dayal gndem belirlem enin sonu
na gelindiinin iareti olarak okunabilir pekl. G elgelelim sorun, bir
seme gndeminin hl belirleniyor olmas ve bu gndem in de siyasi
olarak belirlenmedi diye daha az kat ve zorlayc hale gelmeye bala
mamasdr. Gndem eskisi gibi belirlenmektedir, yalnzca siyasi ol
mayan yeni bir fail siyasi ncelini bir kenara itm itir veya en azndan
artk ikinci deil de birinci keman roln daha sk oynar olmutur. Pi
yasa basklan, balca gndem belirleyiciler olarak, siyasi yasamann
yerini almaktadr. Tketici seimleri alannda -seim ler ne kadar ge
ni ve eitli grnrse grnsn-TA dom o ile Horkheimer'in gzlem
ledikleri gibi, herkes "(sanki kendiliinden) nceden belirlenmi ve
kataloglanm dzeye uygun olarak davranm ak ve kendi tipi iin imal
edilmi kitlesel rn kategorisini sem ek zorundadr... Uzmanlarn iyi
ya da kt noktalar diye grp tarttklar ey, yalnzca ortada bir re
kabet ve seim ans varm gibi yapm ay srdrm eye hizmet e d e r " .^
Ancak, siyasi ilemcilerin tersine, gnm zdeki gndem piyaSa
ilemlerinin bir yan etkisi ya da yan rn olarak billurlar; bu ilem
lerin ncesindeki bir gd, hele ak bir niyet veya aka dile getiril
mi bir hedef deildir. "Doal bir rn"n -olum sal, ne planlanm ne
de ngrlm ve bu yzden de seilm em i bir r n n - btn iaret
lerini haizdir. Gemite m odem siyasi kurum lann gndem belirleyici
faaliyetlerine yn vermek zere benim senmi olan akl ve eylemin
aklcl ltleri, piyasa glerinin serbest hareketlerinden kan
gndem e uygulanamaz bu yzden de. Bu gndem ne aklcdr ne de
aklddr, ne akln buyruklaryla uyum ludur ne de onlara aykrdr.
Tpk da silsileleri ve okyanuslar gibi, sadece vardr, siyasetilerin
en sevdii tabir olan "alternatifi yok" bu grnty onaylar. Hatta, ni
hai rndeki "amal eylem" unsurunun zeri tam am en rtlmtr;
bu yzden de gndem in ne tr bir (aktan aa) amal eylemle d
ntrlebilecei pek belli deildir.
Seme kodunun gnm zdeki durum u iin de byk lde ayn
gzlem ler geerlidir. Seme gndemi gibi, bu kod da ncelikle piyasa
basklan tarafndan tekrar tekrar biimlenir. Belirlenm esinde baka
kurum lar (eitim /retim kurum u dahil) araclk yapsalar da, savun-
duklan kod, bireylerin piyasa basklanna duyarl olsalard benim se
meleri gerekecek olan davran modeli rnek alnarak oluturulur ge
nellikle. Hatta, gnm zdeki seme kodu aka telaffuz ve ilan edi
len, tutarl bir biim de dile getirilen bir hedef dzeyine ulam olsay
d, ok byk bir olaslkla piyasa nerilerine ve ayartlanna ynelik
bu duyarll en st hedefi haline getirirdi. Bu kod insan dnyaya
ncelikle olas tketim nesnelerinden oluan bir kap muamelesi yap
maya zendirir; tketim ilkesini izleyerek tatmin arayn tevik
eder; ve tketici toplumu ilkesini izleyerek de bireyleri tatmin edil
mek iin bas bas baran arzular harekete geirmenin, seim ler ya
pan kii iin hayatn ynlendirici kural ve baanl, yaanm aya layk
bir hayatn lt olduuna ikna eder.

8. Theodor W. Adom o ve M ax H orkheim er. D ialectics o f Enlightenment, ev. John


Cum m ing (Londra: Verso, 1979), s. 123.
Seim yapanlarn seimlerini ynlendirmeyi rendikleri deerler
arasnda en st yer, nesnelerin ve olaylarn elendirm e potansiyeline
verilir.'vBourdieu'nn neredeyse yirmi yl nce syledii gibi, yeni ar
zular imal etmek, bir zam anlar norm atif dzenlem enin yerine getirdi
i ii yapmaktadr artk; bylece tantm ve ticari reklam clk bir za
manlar asayi kuvvetlerinin igal ettii yeri alabilecektir. Arzuyu k
krtp harekete geiren, keyif verici ve daha nce denenm em i bir du
yumun yaanaca vaadidir; duyumsal adan zengin nesnelerin su
nulmas, kural olarak arzunun ortaya kmasndan nce gerekleir;
demek ki arzu bandan itibaren nesne ynelimlidir. Bu yzden, g
nmzdeki seme kodu, sahip olduu beceriler ncelikle haz verici
bir duyum vaadini tespit edip bu duyumu ele geirm eye giden yoldaki
ipularn takip etme yeteneinden ibaret olan bir fail yaratr.
Ancak, kodun baaryla uygulanp uygulanm adn deerlendir
mekte kullanlan lt faillerin kendileri tarafndan yaanan deneyim
lerdir; failler nesne ynelim li faaliyetleri iindeyken, kendi seim leri
nin kendi duyumlar dndaki eyler zerinde ne gibi etkiler yaratabi
leceiyle pek ilgilenmeyen ben m erkezli, ben-taknakl bireyler ola
rak davranrlar. Bu zneler seim lerinin uzun vadeli etkileriyle ilgi
lenmek gibi lzum suz bir ey de yapmazlar. Peinde olduklar haz ve
rici duyum lar kural olarak ksa mrl, hatta ou durum da anlktr -
bir anda doar ama bir anda da ortadan kalkar; pek az arzu tatmin
edildikten sonra da yaamay srdrr, failleri eylem de bulunm aya
motive etmeyi srdrmek iin srekli yeni arzulara veya yeni arzu
nesnelerine ihtiya duy u lu r."'
Gnmzde yaygnlk kazanan seme kodunun hizm et ettii ha
yat stratejisi iinde, insan kolektiviteleri ounlukla, bu tr ben-
ynelimli faillerin oluturduu toplam lar olarak deer kazanrlar; de
erleri ncelikle, duyum aram a abalarnn benzer failler tarafndan
oaltlarak ve bir anlam da saylarn gc tarafndan pekitirilerek
fazladan bir deer kazanabilecei ortam lar olm alarndan gelir. A n
cak, bu yinelem e/oaltm a ortak arzulardan oluan kolektiviteye, onu
oluturan bireylerin zelliklerinden ayn (hele hele onlardan stn) bir
nitelik kazandrmaz. Faillerin hep beraber aradklar duyum lar ancak
her biri tarafndan tek tek deneyimlenebilir, hazlar bakalarnn, ben
zer ya da ayn haz arayclarnn yannda yaansalar bile zlerinde ki
iye ait birer Erlebnis'dir [deneyim, yaant], Yanndakilerin kiiye
sunabilecekleri ey, arzulam ann arzulanrln onaylam ak ve arzu
nesnesinin doru seilmi olduu yolunda rahatlatc bir kan yarat
maktr olsa olsa.
Bunlarn sonucunda cemaatin ayrmas, yanksn, her bir kurucu
biriminin hayatnn paralara ayrlm asnda bulur. H er failin yaam s
reci bir dizi epizota ayrmaya eilim lidir; her epizot da ilkesel olarak
kendi iine kapal ve kendine yeterlidir. Kodun tavsiye ettii kendi
kendini snrlayc tek kayg, bir baka duyum arama epizotu iin me
kn temiz ve hazr brakm aktr belki de. Hangi arzunun peine der
sek delim, bunun gelecekteki arzu araylarmz nlemesine mahal
verilmemelidir. A dom o ve Horkheim er bu durumu biraz ac bir bi
im de ifade ediyorlard: "Bireyler hibir iz brakmayan, daha dorusu
braktklar izlerden akld, yzeysel ve trafikteki anlamyla 'sollan
m' olduklar iin nefret edilen anlk deneyim lerden oluan bir seriye
indirgenm ilerdir."9
Koddaki bu m ukadder kaymann -edinim lerin st ste eklenip bi
rikmesinin yerini deneyimlerin epizodikliine brakm asnn- bir r
nei, sala verilen deerin yerine yava yava zindelie verilen de
erin gem i olmasdr. B ir deer olarak salk bir kalba ulamay ve
onu korumay hedef edinen ama ynelimli bir faaliyeti im a eder; oy
sa zindelik ak ulu b ir eydir ve ne zgl bir hedefi ne de ulald
nda abalara son verilmesini hakl karacak ideal bir kalb vardr.
Salk sistematik, tutarl ve monoton abalarla ulalacak daimi bir
ideali im a ederken, zindelik ideali tam tersine yeniye, bilinmeyene,
beklenm eyene ak ve hazr olm ak demektir. Salk denge ve srekli
lii, zindelikse kopu ve sreksizlii im a eder. Salk aynl varsa
yar; zindelik farkll vurgular. Salk anlay balantlar kurar ve
yaam srecinin birliini ima ederken, zindelik anlay bu sreci
zp, metaforik olarak en iyi bir tespihe dizilmi boncuklarla temsil
edilebilecek bir kerelik olaylar dizisi haline getirir.
Salktan zindelie gei, zaman anlayndaki daha da nemli bir
deiime paralel gider. Zaman dilim leri anlamlarn, zaman sreklili
inin daha ilerideki blmlerini beklem ekten alrlard; oysa imdi an
lamlarn, deyim yerindeyse, ieriden almalar; kendilerini gelecee
gnderm e yapm akszn ya da batan savm a bir gnderme yaparak ge
rekelendirmeleri bekleniyor. Zaman aralklar mantksal bir silsile
halinde deil, sadece yan yana konuyor; art arda gelilerinde nceden
belirlenmi bir mantk yok; herhangi bir deim ez kural ihlal etm e
den kolayca yer deitirebiliyorlar; zaman srekliliini oluturan par

9. A.g.y s. 216.
alar ilkesel olarak birbirleriyle deitirilebiliyor. H er ann kendi
kendini merulatrmas ve olas en byk tatmini sunmas gerekli.
te yandan, arzunun ve haz verici duyumun dorua ulat an yaa
nan byk mutluluun ortaya km a olasl her an iin ayn. Tatmin
edici deneyim mahalleri olarak, anlarn birbirinden fark yok. He-
mingvvay'in nl "Balk avlamann zaman baka, alan kurutmann
zaman baka" vecizesi, postm odem deil tipik m odem bir kodun
rnyd.
Y ukandaki akl yrtmeden kan sonu u: G e-m odem ya da
postm odem durum a gemek -seenekler gndem inin bileim inde da
ha fazla sz hakkna sahip olm a ya da sem e kodunu daha iyi mza
kere edebilm ek anlam nda- daha fazla bireysel zgrlk getirmedi.
Yalnzca bireyi siyasi yurttatan piyasa tketicisine dntrd. Sic-
herheit'm bileenindeki kayplar en az modernliin "klasik" safha
sndaki zgrlk kayb kadar gerektir; ge-m odem ya da postm o
dem dnemde sz konusu bileenlerin kayb karlnda kazanld
iddia edilen zgrlk de byk lde yanlsam adan ibarettir. Gelge
ld im , gndem -ve-kod belirleme srelerinin u ya da bu lde g
rnmez olduu ve bu srelerin rnlerinin bireye bir em ir olarak de
il de "reddedilemeyecek bir neri" biim inde ulat bir ortamda bu
yanlsamann maskesinin indirilmesi m mkn olmamtr. Koda gs
terilen itaat kendi kendine yaplan davran klna girmi; zgrlk-
szlk inesindeki gereksizleen bask zehri kanlp atlmtr.

zelle Kam usaln Bulutuu Yer

Failler kendi iradeleri hilafna davranm aya zorlandklannda; kendi is


teklerine gre davranam adklan ve kendilerini istemedikleri eyler
yaparken bulduklar iin ac ektiklerinde, zgrlkszlk bask hali
ne gelir. Gelgelelim, her trl zgrlkszlk baskc bir ey olarak
yaanmaz; ne kendisinin oluturduu ne de kendisinin setii kural ve
emirleri izlemek ounlukla can skc ya da ackl bir durum gibi gel
mez insana. Her trl rutin davranta dikkate deer bir zorlama, yani
zgrlkszlk unsuru bulunur; ama rutin, brakn zorbaca grlm e
yi, genelde son derece tatmin edici olan em niyet ve sadelik hislerinin
temelini oluturur. zgrlkszlk durum u yaps gerei iftdeerli-
dir. Bu da btn iktidarlann iini, disiplin ve buyruklarna uyulmasn
salama iini ok kolaylatm : obann iktidar her zaman bask sn-
nn d a gezinir, am a ou zaman sr tarafndan -em niyetli ve gvenli
gndelik rutinin gvenilir teminat olarak g r l p - kranla karla
nr, hatta bilhassa istenir. Sosyoloji blmlerinin birinci snflarnda
okutulan ou ders kitabnn da belirttii gibi, toplum sallatrma in
sanlar yapm ak zorunda olduklar eyi kendi istekleriyle yapmaya ik
na etmekten ibarettir.
Yine de, ister baskc ve itici, ister iyicil ve rahatlatc bir ey ola
rak grlsn, her trl zgrlkszlk yaderklik anlam na gelir; yani
insann baka birinin kural ve emirlerini izledii durum anlamna; bir
acentalk durumu, yani eylemde bulunan kiinin baka birinin iradesi
nin taycs olduu bir durum anlam na gelir. nsanlar bu yabanc
iradeye hn duyabilir ve aldatm a ya da isyan etme frsat kolluyor
olabilirler; istemeye istem eye de olsa hibir kar koym a abasnn ie
yaramayacan kabul edebilirler; eylemlerinin sorumluluunu baka
birinin almasndan ve kendilerini o sala zararl seme ve karar ver
m e zorunluluundan kurtarm asndan memnun olabilirler; hatta yap
tklar ve yapmay srdrdkleri eyin zorlam a altnda yapldnn
farknda bile olam ayabilir ve gnlk ilerini srdrmenin baka bir
yolu olabileceini hi dnm emi olabilirler. Btn bu durumlarda
faillerin zerk olm adklar gerei bakidir: Davranlarna yn veren
kurallar kendileri oluturm adklar gibi, kk ya da byk seimler
yaptklar zaman tarayp tartacaklar alternatifler kmesini de kendi
leri kurmamlardr.
Zamanmzn en byk siyaset felsefecilerinden Com elius Casto
riadis, lmnden ksa bir sre nce, 22 M art 1997'de yapt son ko
numada, zerklik ynndeki tayin edici admn, eski Yunanllarn
yasalarnn bana edoxe te boule hai to dem o ("Bu, konseye ve halka
iyi grnmektedir") ibaresini koym alaryla atldn ileri sryor
du.10 Dikkatim izi ekiyordu Castoriadis: "iyidir" deil "iyi grn
mektedir". zerklik alan kesinlik alannn bittii yerde balar. nsan
lar zerk ya da kendilerinden emin olabilirler - ama ayn anda ikisi
birden olamazlar.
Yunan form ln bu denli srad, hatta devrim ci klan ey, ken
disinden nceki btn toplum lann ve sonraki ou toplumun, ilan
edip uygulam aya koyduklar kurallarn iyi olduunu ve bu yzden de
onlara itaat edilmesi gerektiini sylemi olmalardr. Bu dier top-

fO. Bkz. Com elius Castoriadis, "L'individu privatis6", Le M onde diplomatique, u


bat 1998, s. 23.
lumlar -H elenik ve modern birka istisna dnda neredeyse bilinen
btn toplum lar- yaderk toplumlard, yani u tr toplumlar:
Kendi kurum lann ve anlamlandrmalarn tabii ki kendileri yaratan, ama
bu zyaratm da, toplumd bir kaynaa -e n azndan, etkin mevcut kolektivi-
tenin etkin faaliyetine dsal olan bir kaynaa, mesela atalara, kahramanlara,
tanrlara, T ann'ya, tarihin ya da piyasann yasalarna- isnat ederek gizemlileti-
ren toplumlar. Bu yaderk toplumlarda, toplumun kuruluu bir anlam kapanm
iinde cereyan eder. Eldeki toplumun formle edebilecei btn sorular kendi
muhayyel anlamlandrmalar iinde bir cevap bulabilir; formle edilemeyenler
ise o toplumun m ensuplan iin yasak olmaktan ok, zihinsel ve ruhsal adan
sorulmas imknsz sorulardr.11

unun altn izelim: Bunu ister bilsinler ister bilm esinler, bu bil
giyle birlikte yaam aya ister hazr olsunlar ister olmasnlar, btn top
lum lar zerktir (btn toplumlar kendi kurum lann kendileri yaratr,
ya da en azndan onlan canl, iler ve etkin durum da tutarlar), ama bu
nu sadece bazlan, aslnda ok az ak ak kabul eder ve nemli sa
yar. Belki de toplum lan yaderk ve zerk diye deil de (zira "yaderk"
bir toplumdan sz edilirken, birok toplumun tasarlayarak ya da gya
ben yapt zerini kapam a ilemi dolayl olarak da olsa onaylanm
olur), an sich [kendinde] zerk ve f r sich [kendi iin] zerk toplum
lar diye ikiye ayrm ak daha iyi olur. Bu iki tr toplum arasndaki fark,
zerklik farkndalnn var ya da yok olm asndan ve bu farkndalm
toplumun gndelik ileyii iinde kurum sallatnlm a derecesinden
kaynaklanr.
Toplumu f r sich zerk hale getiren ey, insan kurum lannn ka
nlmaz olarak insan kkenli olduklannn kefedilip aka kabullenil
mesi ve bylece bu kurum lann iyi ve kt yanlan iin kolektif sorum
luluun stlenilmesidir. (Tpk bireyi sahiden z e rk -y a n i f r sich an
lam nda zerk - klan eyin, kendi yaptklannm iyi ve kt yanlann-
dan kendisinin sorumlu olduunu kabullenmesi olduu gibi.) zerk -
yani, zbilinli olarak zerk - olm ann sonucu, toplum un kurum lan-
nn u anki hallerinden farkl, belki de daha iyi olabileceklerinin ve ne
kadar eski veya baka alardan saygdeer olursa olsun mevcut hi
bir kurumun aratnlm aya, yeniden incelenmeye, eletiriye ve yeni
den deerlendirilm eye kar bakl olduunu iddia edemeyecei
nin farkna varmaktr.

11. Com elius Castoriadis, "Democracy as procedure and dem ocracy as regime
Constellations, 1/1997, s. 4.
F r sich zerk olmak, toplum un tarihselliinin, ama her eyden
nce de sregiden, daimi tarihselliinin farknda olmak anlamna ge
lir. K apanm m itinin rtlmesi anlamna; am a ayn zamanda da
gem i zm lerin kutsal ve dolaysyla dokunulm az miras tarafn
dan ya da ulald zaman kendi kendini sorgulam aya ve kendi ken
dini dzeltm eye son vermeyi hakl karacak -h a tta m ecbur klacak-
ideal bir kusursuz toplum modeli tarafndan kapatlmann, imdi ve
her zaman, cesurca reddedilmesi anlam na gelir. Gerekten zerk bir
toplum kendi projesinin biimi dnda herhangi bir biim altnda va-
rolamaz: Yani, tek amac ve varlk nedeni olarak nceden verilmi bir
m utluluk modelini kabullenmeyen, kapsam srekli genileyen bir
kendi kendini inceleme, eletirm e ve dzeltm e zgrln benimse
yen bir toplum olarak varolabilir.
Bu ekilde anlalan bir zerk toplum un yaps gerei krlgan bir
insan birliktelii biimi olduunu syleyebiliriz. Ancak, bu krlgan
lk, insan varoluunun yine benzer biim de yapsna zg, kanlmaz
krlganlyla iyi uyuur. zerk toplum btn yaratmlarnn bnyevi
lmlln ak ak kabul eder ve bu seilmemi krlganlktan
kendini srekli dntrm e, belki ayn zam anda da srekli iyiletirme
ansn karm aya alr. zerklik, lm ll lanetten ltufa dn
trm eye uraan m terek bir abadr... Y a da yle diyelim isterse
niz, insan kurum lannn lm lln insan toplumunu srekli ayakta
tutm a daveti iinde kullanm aya ynelik cretli bir giriim...
Zam anm zn en byk etik felsefecilerinden Hans Jonas, lm n
den birka ay nce, "kiisel" lm szlk fikrinin z itibariyle para
doksal ve kendi kendini rten bir fikir olduuna dikkat ekm iti.12
Kiisel lmszlk, dnlebilecek bir ey olsayd bile, insan hayat
iinde sahiden deerli olan her eyi dnlmesi ve yaplmas imkn
sz hale getirirdi; aknln ve dolaysyla btn deerlerin ardnda
yatan ey kiinin lmlldr. Bu su gtrmez gerek lmll
bir ltuf haline getirir. "Burada sadece ksa bir sre iin bulunduu
muz ve m rm ze mzakereye ak olmayan bir snr konduu bilgi
si, her birimizi, gnlerim izi sayl ve nemli klmaya zendirdii iin
zorunlu bile olabilir [italikler bana ait - Z.B.] H er gnmzn nemli

12. Bkz. Hans Jonas, "The burden and blessing o f mortality", Hastings enter Re
port, 1/1992. Aktaran Carlo Foppa, "L'ontologie de Hans Jonas la lumire de la thorie
de l'evolution", N ature et descendance: Hans Jonas et leprincipe "Responsabilite" iinde
(Cenevre: L ab o retF id es, 1993), s. 55-8.
olmas ve bir gnn kendisinden nceki ve sonraki gnlerle ayn ol
mamas -olam am as, olmasna izin verilm em esi- bu bilgi sayesinde
mmkn olur. Dourganlk, yaratclk, hayalgc - btn bunlar an
cak lmllk balam iinde anlamldr; hayat yaam aya deer k
lan bu balamdr. Ve buradaki "hayat" sadece insan bireyinin kiisel
hayat deil, insan trnn ve onun iinde varkalan her kolektivitenin
kalcldr. Jonas u hkm verirken kendi hayat deneyim inden yola
kyor:

Grsel ve iirsel sanatlara ynelik doutan gelme duyarllm u yal ha


limde bile fazla krelmi deil, sryor; sevmeyi rendiim ve birlikte by
dm yaptlar beni hl duygulandrabiliyor. Ama zamanmzn sanat bana
yabanc, onun dilini anlamyorum ve bu bakmdan kendimi imdiden dnyaya
yabanc hissediyorum.

Bireylerin yeniden genlemesine sadece peri m asallarnda ve bi


limkurgu hikyelerinde rastlandndan ve "yeni batan balamak"
(hele ki "balang noktasna dnmek") uyandm z an yokolup gi
den bir dten ibaret olduundan, insan toplum lan genliklerini an
cak bitim siz bir yeni balanglar dizisi iinde koruyabilirler. D nya
nn yznn srekli yenilenip tazelenmesi m ucizesinin deimez
kayna, doumun "doal bir tamamlaycs" olarak lm llktr; in
sanln genlii ve yaratc gc bakidir, tek tek insanlarn yalanm a
s bunu deitirmez.
Yaayan her ne varsa lmesi gerekir buyuran evrim teriminin kendisi bile
bireyin sonluluunun oynad yaratc rol aa kan yor zaten... Balang
larn srekli yenilenmesi, ki bunun bedeli de sonlarn srekli yenilenmesidir,
insanl skntya ve rutine batmaktan korur, ona hayatn kendiliindenliini
koruma ansn verir.

Toplum lar seeneklerini, lm lle ram en deil, lm llk sa


yesinde sonsuza kadar ak tutabilirler. Seenekleri ak tutmak rast
lantlar ve rizikolar ho karlamak demektir. Ayn zamanda, u an
da ne kadar zekice ve kusursuz grnrse grnsn, hibir zmn
sonsuza kadar sremeyeceini ve bunun da iyi bir ey olduunu kabul
etmek demektir. Toplumun srekliliini geici ve lml bileenler
oluturur. Bunakla, uyuuklua, felce ve kaskat kesilmeye kar di
renli, yaam a kabiliyeti olan bir toplum, ancak toplumun kalcl
ile tarihi iinde brnp terk ettii herhangi bir biim birbirine kart-
nlm ad srece mmkn olabilir.
Castoriadis'in zl ifadesiyle, "zgrlk snav [l'epreuve: ayn za
manda deneme ve zorluk gibi anlam lara da gelen, sem antik adan
karmak bir szck] lmllk snavndan aynlam az... H ibir varlk
-n e bir birey ne de bir toplum - lm ll kabul etm eksizin zerk
olam az".13 lm ll kabul etm ek de btn yarg ve hkmlerin, bu
yarglarn dayanaklarnn ve bu hkmlerin verilm esine yol aan n
cllerin srekli sorgulanmas, yeniden incelenmesi demektir. Baka
bir ekilde sylersek (Castoriadis'in kendisinin de baka bir balamda
syledii gibi), lm ll kabul etm ek demek, kuram larn ve an
lamlandrmalarn fiili geerliliinin herhangi bir kalc zemini ve
lmsz/sonsuz/zam and temelleri olduunu inkr etm ek demektir;
bu geerlilik, gem iteki zerk yarglarn bir tortusundan ibaret oldu
u halde, yine de daha kalc olm a hevesine kaplarak kendi doasnn
zerkliini "yaderkletirme"ye alr.
Fiili geerlilik, kendisini akln kesinliinin karsna yerletiren
kurumsal ataletin rndr; fiili geerlilik bir lm nsezisi ve nbe-
lirtisidir - ya da kendine lm model alan hayattr. Kalc olabilen
toplum, ancak meru geerlilii -dnce ve mzakere srecinin r
n olan ve bundan baka bir ey olmadn bilen geerlilii- onurlan-
drabilir. Fiili geerlilik verili iken, meru geerlilik her zaman bir g
revdir, henz yerleiklik kazanmam, aranan ve hibir zaman "mut
lak olarak", btn zam anlar iin geerli olacak biim de bulunamayan
bir eydir. Fiili geerlilik, tam da o ilk gnah iledii, yani kendi ge
iciliini ve lm lln inkr ettii (ya da unuttuu) iin lmek
zeredir. M eru geerlilik ise, kendi geiciliini ve sreksizliini ka
bul etmesi sayesinde sonsuza kadar hayatta ve bereketli kalr.
Bu yzden meru geerlilik aray eletirel dnm e arsnda
bulunur ve kendisi de dahil hibir eyi bu eletirellikten m uaf tutmaz.
Btn o mutlak ve nihai temel savunucularnn gzde argman olan
"sonsuz gerileme" sulamasn kendinden em in bir biim de savutu
rabilecek tek insani yetidir eletirel dnme. Sonsuz gerileme -esk i
temelleri skp en az onlar kadar geici baka tem eller iin yer ama
ii esnasnda ina edilen temelleri kullanm a-, geici varlklarn bir
araya gelip bir kalclk oluturm alar paradoksunun tezahrlerinden
biridir sadece. Sonsuz ilerlemenin teki yzdr. Eletirel dnme,

13. Bkz. "Le delabrem ent de l'O ccident", Com elius Castoriadisin O livier M ongi
Joel Rom an ve Ramin Jahanbegloo ile yapt ve ilk kez Espril dergisinin Aralk 1991 sa
ysnda yaym lanan sylei. Biz alnty uradan yaptk: Com elius Castoriadis, La
M ontee de l'insignifcance (Paris: Seuil, 1996), s. 65.
-tp k hayatn kendisi g ib i- temelleri olmayan am a onlara ihtiya da
duymayan ve bu yzden de ne ie yaradn soran sorularla -"H angi
yetkiyle?", "Ne iin?" ya da "Ne adna?" gibi sorularla- karlatn
da brakn zr dilemeyi, kendini hakl karm a ihtiyac bile hissetme
yen bir insani faaliyettir.
Eletirel dnm enin klavuzu, insani kuram larn ve anlam landr
malarn meru geerliliini inceleme ihtiyacdr; ancak eletirel d
nme, kendi i itkisi dnda tem ellerden yoksun olduu gibi bir he
def noktasndan da yoksundur. N e hazr bir kurallar listesinin ne de
yola k noktasndan nce belirlenm i bir telos'un ipotei altna gir
mez (girmeyi reddeder). Yoluna devam ederken kendi temellerini ve
hedeflerini kendi ina eder ve kendi sker.
Eletirel dnm e her trl sahici siyasetin zdr (siyaset, salt
"siyasi olan"dan -y a n i iktidarn uygulanm asyla ilgili o landan- ayr
bir eydir). Siyaset, fiili geerlilii ile vnen kurum lan m eru geer
lilik snavna tbi tutm aya alan etkin ve pratik bir abadr. Demok
rasi de, ayrc kim liini dnceden alan bir eletirel dnm e m a
hallidir. Bir kez daha Castoriadis'ten alnt yaparak, siyaseti yle ta
nmlayabiliriz:
arzulanr kurum lan ve -ak ve net bir biimde srdrlen kolektif faaliye
te baml toplumsal kuram larn olabildiince kendi kendini kurduu bir rejim
olarak- demokrasiyi yenileyip onarm ayla ilgili ak ve net faaliyet.
Bu kendi kendini kurm a iinin durmayan bir hareket olduunu ve "mkem
mel bir toplum"u deil (mkemmelen anlamsz bir ifadedir bu), mmkn oldu
unca zgr ve adil bir toplumu amaladn eklem eye gerek yok. Bu, zerk
bir toplum projesi adn verdiim ve baarl olmak iin demokratik bir toplum
kurmak zorunda olan harekettir.14

Bu szler tabii ki "reel" siyaset ve demokrasiyi, szcleri tarafn


dan "demokratik" olarak adlandnlan toplum lann ve genelde siyaset
diye sunulan ynetim srelerinin zelliklerini betimlemiyor; siyaset
le demokrasinin ideal tipini dile getiriyor. G nm z toplum lan zerk
bir toplum m odelinden ne kadar uzaksa, reel siyasetle demokrasi de
ideal tiplerinden o kadar uzaklar. zerk toplum gnm z pratiinde
olsa olsa bir proje olarak bulunuyor ve btn projeler gibi dntr
mesi beklenen gereklikler onun en gl hasm. Castoriadis'in top
lumsal zerklik ltne uygun bir siyasetin en nde gelen zellikleri
olarak adlandrd "aklk ve netlik", bu lte uyan her trl dn

14. Castoriadis, "Dem ocracy as procedure'1, s. 4-5.


ce ve faaliyetin ancak "gelenek"in salad bilisel ereve iinde ya
plabilecek olm as yznden srekli engellenm ekte ve bunlardan s
rekli dn verilmektedir; nk "gelenek, gelenein meruluu soru
sunun sorulamamas dem ektir".15
Ama gelenek iinde tohum u atlan ve doup ekillenecei baka
hibir yere sahip olmayan zerk dnce ve davran bu sorular sorul-
makszn ilerleyemez. Kendinden hibir zaman yeterince emin olma
yan insan aklnn kendi dnda tem eller arama ve bu temelleri kendi
m eru hedefleri listesinden karm a ynndeki doal eilimine kar
kan zerk dnce, kararlln, kendi ak ya da rtk varsaymlar
da dahil olmak zere herhangi bir dnce kurgusunu eletirel tasar
snn dnda brakmay reddederek kazanr. Bu denli kapsaml bir g
rev yldrc b ir ey olmaldr. zerk akl srekli bir yaratm durumu
iindedir, ortada snanm ve gvenilirliini kantlam olduunu d
np gvenebilecei ne bir yol iareti ne de bir reete vardr. "Hibir
sorunun nceden zme kavuturulm u olmamas" her trl sahici
zerkliin olm azsa olmaz kouludur. "yi olan, doru drst bilinme
yen ve belirsiz koullar iinde yaratm ak zorundayz. zerklik projesi
ama ve klavuzdur, fiili durumlar bizim adm za zm ez."16
zerk akln vermeyi inatla reddettii (ve zerk kaldka da vere
meyecei) bir ey varsa, o da mutlu bir son -iy i bir zm - garantisi
dir. stelik, belirsizlik bir zm e ulaldktan sonra da ortadan kalk
maz. Yaderk kuzeninin tersine, zerk akl gem ile gelecek arasnda
net bir ayrm yapmaz; gemi de imdiki eylem lerimizin gelecekteki
sonulan kadar belirsiz, tamamlanmam, bitm em i ve yeniden ince
lenm eye aktr (er ya da ge yeniden incelenecek ve halihazrda ona
atfedilen kim likten farkl olduu gsterilecektir). Belirsizlik, ve daha
da beteri snrsz bir belirsizlik, hem projelerin hem de hareket zemin
lerinin belirsizlii, zerk akln srekli iinde bulunduu bir durumdur.
zerk akln gc ve zayfl ayn kkten kaynaklanr. Bu akl in
sann mitsiz garanti arzusunu hor grr. Bu kadar ok insan, bu ka
dar sk hnlandrm asnn nedeni de budur. Zayflklar yaderk haini
nin elini glendirir; m utlak tem ellere ve pratik kodlarna duyulan su
suzluk kolayca giderilemez, hatta zerk akln sunduu zgrlk ve

15. Com elius Castoriadis, "Pouvoir, politique, autonom ie" (ilk kez 1988'de yaym
lanm ), Le Monde m o rceli (Paris: Seuil, 1990), s. 130.
16. Com elius Castoriadis, "Fait et faire", R evue Europeenne des Sciences Sociales,
Aralk 1989. Buradaki alnt u m etinden yapld: "Done and to be done", ev. David
Am es Cutis, The Castoriadis R eader iinde (Oxford: Blackvvell, 1997), s. 400.
belirsizlik kokteylinden alnan her yudum la birlikte ounlukla daha
da artar.
zerk akln ans, onu kullanacak olanlarn varolusal durumuna
baldr. Ama bu bam lln doas, ortak sosyolojik saduyunun
sylediinin tam tersiym i gibi grnmektedir. Bu saduyunun hilaf
na, zerk akln arsna kulak verilm esi ve onu kullananlarn saflar
nn genilemesi ans, zerk akln verdii mesajn hitap ettii insanla
rn deneyimlerine uygunluk derecesiyle doru orantl olarak artmaz.
nsanlarn, zerkliin kalk borusu kendi gnlk hayatlarnn gerek
liklerine ne kadar tekabl ederse, ona o kadar can gnlden kulak
vermeleri midi ok dktr. Gvensizlik hisleri derinletike, ku
laklarn ters yne -y e n i yaderkliin vaatleri yn n e- dndrmeleri
daha muhtemeldir. "zerklik projesi"ni en ekici, ortaya kacak so
nulardan nceden emin olmadan eyleme geme anlayn en hazm e
dilir bulacak olan insanlar, kendilerini gvende hisseden ve kendi ha
yatlarm kontrol ettiklerini dnen insanlar olacaktr byk olaslk
la. Dolaysyla, zerklik mesajnn ona en ok ihtiyac olanlara sadece
bir aydnlanma, eitim ya da propaganda abas yoluyla ulatrlmas
pek mmkn deildir. inde bulunulan varolusal glkte daha de
rinlere inen bir reform yaplmas gerekir. zerkliin anahtar filozof
larn elinde deildir. zerkliin yazgs, byk lde, siyaset tara
fndan belirlenecektir.

Agora Saldr Altnda: ki gal

"zerklik projesi" ift ynldr, baka trl de olamaz: zerk olmak


iin toplumun zerk bireylere ihtiyac vardr; bireylerse ancak zerk
bir toplum iinde zerk olabilirler. Bu durum, genelde siyaset teorisi
nin, zelde de demokrasi teorisinin, zel ve kamusal alanlar arasnda
ki ayrma ve bu alanlarn karlkl bamszlna gsterdii ilgiye
phe drr. H er iki teorinin de m erkezinde yatmas gereken ey,
bu iki alan arasndaki ba, karlkl bamllk, iletiim dir aslnda.
Kamusalla zel arasndaki, bu teorilerin izm eye ok zen gsterdik
leri snra, lkeler arasndaki sk skya korunan, ncelikle snr an
trafii yavalatp snrlandrm ay ve yasad yolculan ayklamay
amalayan snrlar model alnarak deil, bir arayzey olarak baklm a
ldr.
<^zel ve kamusal alanlar arasndaki ayrmn kkenleri antik d
nemdedir; bu aynm n kkleri Yunanca'daki oikos, hane ile polis in b
tn yelerini etkileyen m eselelerin ele alnp zme baland ecc-
lesia, siyaset alan arasndaki ayrmdadr. A m a Yunanllar oikos ile
ecclesia arasna bir alan, ikisi arasndaki bir iletiim alan daha ekle
milerdi; bu alann en nemli rol zelle kamusal birbirinden ayr tu
tup her ikisinin de toprak btnln korum ak deil, ikisi arasnda
przsz, srekli bir ak olmasn salamakt. Bu nc, ara alan,
yani agora (Castoriadis'in deyimiyle, zel/kamusal alan) iki ucu birbi
rine balyor ve bir arada tutuyordu. Agora, yelerinin gerek zerkli
ine dayanan gerekten zerk bir polis'in korunm asnda can alc bir
role sahipti. O olmadan, ne polis ne de yeleri ortak iyilerinin anlam
na ve onu elde etm ek iin ne yaplmas gerektiine karar verme zgr
lklerini koruyamazlar, hatta hi elde edemezlerdi. Fakat zel/kam u
sal alan, iftdeerli her ortam ya da sahipsiz toprak (daha dorusu, bir
ok sahibi olduu iin sahiplii tartmal toprak) gibi, diyalog, ibirli
i ve uzlam a mekn olduu kadar, srekli bir gerilim in ve ekim e
nin yaand bir blgedir de. >
Agora'ya saldrmann, btnln tehlikeye drm enin ve oy
nad rol arptmann ya da tam am en ortadan kaldrmann, toplu
mun ve bireysel yelerinin zerkliini silme sonucunu yaratan iki yo
lu vardr. Bunlardan biri "m odem proje"de derinlere gizlenmi, ama
u sralar sonuna yaklaan yzyln kanl tarihinde iyice gze arpm
olan totaliter eilimdir. ki devasa totaliter deneyim in ve bunlarn da
ha soluk ama onlar kadar irkin birok kopyasnn ans, yzyl dn
m kuanda hl tazedir. Bu annn zam anm zn siyasi imgelemi
zerinde asl durm as ve dier tm tarihsel anlar gibi ayn zamanda
hem bir lanet hem de bir ltuf olmas alacak bir ey deildir. Gn
mzdeki "sivil toplum" {agora'nn ada edeeri olduu farzedilir)
modellerinin ou, bu annn glgesinde biimlenmilerdir. Bu an,
bizi gnm z agora'snn zerinde dolaan lmcl tehlikelerden bi
rine kar alarm a geirirken, dier tehlikeleri nem semem eye de ite
bilir ki bu tehlikelerin gerek doas ve ncelikle de, insanlk durumu
iin yol atklar gerek sonular henz tam olarak ortaya kartlm
deildir.
Totaliter eilim, Hannah Arendt'in veciz tanmyla, "insanlar ge
reksiz klma" eilimidir: Kendi gdleri, dnceleri, tercihleri ve
dleri olan ayn varlklar olarak, her insann indirgenem ez benzersiz
liini ve kendine zgln unutan her trl snflandrm a abasn
bertaraf etme anlam nda "zel" varlklar olarak bireyleri bir kenara
atlabilir, lzumsuz eyler haline getirme eilimi.
Gizli polisin baz acayip zellikleri, totaliter gizli polise zg acayiplikler
olmaktan ok totaliter toplumun genel zellikleridir. Bylece, pheli kategori
si totalitarizm durumunda toplumun tamamn kapsar; resmi olarak belirlenen
ve srekli deien izgiden sapan her dnce, hangi insan faaliyeti alannda
ortaya karsa ksn, phelidir. Srf dnme yetenekleri yznden, insanlar
tanm gerei phelidir ve bu phe rnek davranlarla giderilemez, zira insa
nn dnme yetenei ayn zamanda fikrini deitirme yeteneidir de.

Totaliter eilim, zel alan, bireyin kendi kendini oluturduu ve


kendi yolunu kendisinin izdii alan topyekn yok etmeyi, zel olan
kamusal olan iinde kesin olarak, geri dndrlem ez bir biim de erit
meyi amalar. Ama bireylerin dnmesini durdurm ak deil -z ira
standartlarnz ne kadar fanatike olursa olsun bu im knszdr-, bu
dnceleri gsz ve iktidarn baars ya da baarszlyla ilgisiz
hale getirmektir. Totaliter eilimin en ucunda, kamusal iktidar ile zel
bireylerden geriye her ne kaldysa onun arasndaki iletiim kanallar
kapatlr. Diyaloa gerek yoktur, nk konuulacak bir ey yoktur:
Teba iktidar ileri iin deeri olabilecek hibir ey syleyemez; artk
iktidardakilerin de tebalann ikna etmelerine, onlarn fikirlerini dei
tirmelerine ya da onlara fikir alam alarna gerek kalmamtr. ktida
rn monolou bile yava yava azalr ve sonunda kesilir. Yalnzca ters
ters buyrulup "gnn emirleri" zikredilir, gerisi ise rutine artk hi d
nmeksizin gsterilen itaate braklr. Rutinin mant ideolojinin ye
rini devralr; totalitarizm in "kusursuz dzen" dleri gren btn mo
dernlerin hayalglerini etkileyen asl cazip yan m antkt ne de olsa -
yerle irtibat olmayan, yzer gezer bir mantk, kendi zerinde odakla
nan, kendi kendine gndermede bulunan bir mantk, artk maddenin
kar koyuuyla engellenm eyen ve her trl gereklik testine kar ba
kl olan bir mantk. Arendt, Stalinin de bunu kabul ettiini gs
teren bir alnt yapar:
Dinleyici kitlesini tamamiyle etkisi altna alan ey [Lenin'in] fikirleri ya da
hitabet gc deil mantn kar konmaz gcyd... [Bu mantk] ok gl bir
ahtapot gibi sizi drt bir yandan yakalar, kendinizi onun kollarndan ekip kur
tarmaya gcnz yetmez; ya teslim olmanz ya da tam bir yenilgiye uradn
z kabul etmeniz gerekir.

Sonra da u yorumu getirir Arendt:


"Buz gibi akl yrtme" ve "mantn kar konmaz gc"yle gayet uyumlu
bir biimde, iiler Bolevik ynetimi altnda arist bask dneminde kendileri
ne ihsan edilmi haklan bile kaybettiler; Alman halk da Alman ulusunun ha
yatta kalmas iin gerekli olan asgari gerekleri bile umursamayan bir sava hali
nin eziyetini yaad.17
Totaliter eilim ideolojiye bir merdiven olarak ihtiya duyar, ama
bir kez tepeye kp devlet iktidar haline dntkten sonra artk mer
divene ihtiyac kalmaz. Gl bir yldz gibi totaliter eilimi gvensiz
ve kark varolu magm asndan ekip karan o uzak ideal, ideoloji
nin egemenlii altndaki bir toplum hayali deil, -ak l yrtmeyi, fi
kir m cadelelerini ve kar atmalarn m antnn gcyle ezmi
olaca i in - ideolojiye ihtiya duym ayaca gibi ona yer de brakma
yacak bir toplum hayalidir. Byle bir toplumda, m antk akl yrtme
nin yerine geecek; dank, kstah, isyankr ve reel bir toplumda
zahmetli ve yorucu tmevarm, deney, snama ve denetlem e sreleri
ne ihtiya duyulurken burada tm dengelim yetecektir. Byle ideoloji-
siz bir toplum vahi bir d ya da akln yitirmi bir kafada kulukaya
yatm lm bir ideal deildir; totaliter eilim bu ideali kesinlik lkesine
yaplan modem, fena-halde-m odem hac yolculuuyla paylayordu.
Btn m odem ist projelerde totaliter eilim uykudayd, hatta bazen de
tam am iyle uyankt.
Birok m odem ist entelektel -avangard mimarlar, sanatlar, ro
m anclar ve airler- m odem dzen dn radikalletirdi. Bu ryay
paylayor ve gereklemesinin bu kadar uzun srmesine fkeleniyor
lard. D aha fazla zaman harcamak iin bir neden yoktu onlara gre;
modernlik partizanlar da dahil btn partizanlar gibi harekete ge
mek, im di hareket gemek iin sabrszlanyorlard. ster istemez
"m m knler sanat"n icra etm ek zorunda olan siyasetilerin pragma-
tik kayglaryla bal olmayan m im arlar ve kent planlamaclar, hele
hele szcklerle alan m im ar ve planlam aclar, sokakta olmasa bile
yaz masalarnn ve izim tahtalarnn banda hayalglerini serbest
brakabiliyorlard. A m a bu serbestlik sayesinde, m odernliin ruhunu,
dzen salam a iinin karm akark gereklikleriyle yz yze olan her
hangi bir siyasetiden daha btnlkl ve canl bir biim de ifade ede
biliyorlard. Ancak ayn sebeple, dnce ile pratik arasndaki yark
ve ihtilafn tohum lan da atlm oluyordu. M odem ist sanatlara gre
cretli olan, siyasetilere gre elverisizdi; sanatlara gre tutarllk
olan, siyasetilere gre hoppalk ve sorumsuzluktu.
M odem ist sanatlar (ve, daha genelde, m odem ist fikirler) ile mo
dem iktidarlar arasnda ite byle acayip ve kafa kantrc bir iliki -
iftdeerli, etrefil, izofrenik, Hassliebe [nefret/ak] trden bir ili

17. The Origins ofTotalitarianism (Londra: Andre Deutsch, 1973), s. 430,472; Trk
esi: Totalitarizmin K aynaklan, ev. B. S. ener (stanbul: letiim, 1996-8).
k i- vardr. Kuvvet, g ve zellikle de uygulamann gcne duyulan
-v e mevcut btn glere kar hissedilen hayal krkl ve hnla do
lu uzun dnemlerle sk sk yer deitiren- hayranlk ve istek; ekicilik
ve iticiliin uygunsuz bir karm (yce-ve-gl olan'a duyulan sev
gi her zaman biraz phe, nefretse her zaman biraz hayranlk ierir).
Sevgi karlksz kalmaya mahkmdu, ama nefret ihanete uram
n ektii azaplarn btn semptomlarn tayordu (am a sevilenin
ihaneti bir yandan da sarho ediyordu onu). Bu zm sz iftdeerli-
liin kendini m odem ist sanatlarn tarihine naketmesinin birden fazla
nedeni vard.
M odem dnrlerin ounluu, en bata da m odem ist sanatlar,
suu, oktan geride kalm det ve aralara bal olmay srdren o
unlua; avangardn sunduu ufuklara ayak uydurmay beceremeyen
ya da istemeyen, modas gemi zevkleri olan insanlara (yani moder-
nist dilde, zevksiz insanlara) yklyorlard. Byle iren ve aalk
insanlar kolektif bir burjuva imgesi iinde bir araya getirip zevksiz
damgas vuruyor ve onlar kaba, baya, kltrsz ya da yzeysel ola
rak grp yerin dibine batryorlard. Byle algladklar dmana, sa
natsal yargda bulunm a hakkn vermeyi reddediyorlar ve zaten doru
drst yarglarda bulunma yeterliliine sahip olmadklarn dn
yorlard. Saysal olarak gl, ruhsal olaraksa baya ve vasat olan
byle bir dmandan gelen her trl yarg ancak geri kalm ve moda
s gemi olabilirdi; brakn bugn zerinde balayc bir etkisi olabi
lecek bir otoriteyle konuma hakkn, varolma hakkn bile kaybetmi
olan gemiin ifadesi olabilirdi. Tembel, disiz, uysal demokrasilerini
ve bu demokrasilerin eitlik, zgrlk ve zgrlkte eitlik (onlara
gre bu sadace vasatln egem enliine yol aabilirdi) fikirlerini, ka
ba saba ve cahil insanlarn hak iddialarn m erulatrp pekitirmekle
suluyorlard. Ortega y Gasset'in belirttii ve ondan sonra birok kii
nin de tekrar ettii gibi, "kendisinin ortalam a olduunu bilen ortalama
kafann, ortalamann haklarn ilan edecek ve istedii her yerde daya
tacak gvene sahip olmas" dem okratik rejimlerin suuydu. "Herkes
gibi olmayan, herkes gibi dnm eyen kimse, ortadan kaldrlmay
gze alm dem ektir."18
Edward Timms, yirminci yzyl ba entelektellerinin niteleyici

18. Ortega y Gasset, The Revolt o fth e M asses (spanyolcada ilk bask 1930) (Lo
ra: Unwin, 1972), s. 14; Tiirkesi: Ktlelerin syan, ev. N. M uallim olu (stanbul: Bir
leik, 1996).
zelliklerinin "dnyay sadece yorumlamay deil, deitirmeyi daha
nce hi rastlanm am lde kendilerine dert edinmeleri" olduunu
belirtmiti; dnyay deitirmek iin iktidara, hem de yle sradan bir
iktidara deil ok byk, kendinden emin ve kararl bir iktidara ihti
ya duyulduunu biliyorlard. Ancak ihtiyatl ve korkak burjuvazinin
kum ana gre kesilmi liberal-dem okratik siyasetin bu tr bir kararl
la sahip olabileceinden mitlerini giderek kesmilerdi. Bu yzden
birok m odem ist dnrn ve avangard sanatnn "kendilerini top
lumsal protestonun ve kltrel dnm n bafailleri olarak grmeye
balamalar" hi artc deildi; ateli bir biimde, tpk kendileri gi
bi radikal ve sabrsz olan ve yine kendileri gibi deiimin kaplumba
a hzyla ilerlemesinden nefret eden, ama ayn zamanda btn top
lumsal gereklikleri sahiden ve iyice elden geirmeyi vaat eden siyasi
gler aramalar da artc deildi. Bolevik Devrimi ve Mussolini'
nin Rom a Yry bu dnem in nde gelen Avrupal yazarlar ze
rinde dikkate deer bir hayranlk yaratmt... En zeki kafalarn ou
daha radikal zm ler vaat eden ideolojilerin ekim ine kaplmt...
Kardee dayanm a ve kolektif eylem vizyonlar sunan bu yeni sis
tem ler gzalc ve dinamik grnyordu".19
Jules Benda'nm partizanlamam a, siyasi m esafe ve tarafszlk a
rlarna ok az m odem ist kulak ast. A m a siyasi yelpazenin lml
merkezini iine sindirebilenlerin says daha da azd. ou, devrimci
sloganlar arasnda kendini evinde hissediyor; iddet arlarn ho
karlyordu. Hannah Arendt, gereklie ve onu savunan "bujuva si-
yaseti"ne kar giriilen m odem ist isyan buruk bir dille sularken,
E m st Jnger'i (Jnger, Dnya Sava'nda yaplan kym, savan "e
lik frtnalarTyla btn hayat dokusunun deiecei um uduyla selam-
lamt) ve Thomas Mann'n "dikkatle seilmi" szlerini (M ann sava
"cezalandrma" ve "arndrma" olarak betim leyip "aire esin veren
eyin zaferlerden ok, savan kendisi olduu"na dikkat ekmiti)
anar. Arendt okuru yle uyarr:
Sava ncesi dneme ve sonraki onarma giriimlerine ynelik (Nietzsche
ve Sorel'den Pareto'ya, Rimbaud ve T. E. Lawrence'dan Jnger, Brecht ve Mal-
raux'ya, Bakunin ve Neayev'den Aleksander Blok'a birok entelektelde rast
lanan) bu iddetli tatminsizlii sadece nihilizm patlamalar olarak damgalamak,

19. Edward Timms, "Treason o f the Intellectuals? Benda, Benn and Brecht", Vision
and Blueprints: Avant-garde Culture and Radical Politics in Early Twentieth-century Eu-
rope iinde (M anchester University Press, 1988), s. 18-9.
tamamen burjuvazinin ideolojik bak as ve ahlaki standartlarnn igali altn
daki bir toplumda tiksintinin ne kadar hakl bir tepki olabileceini gzden ka
rmak olur. Ama bu "n kuak''m, kendi setikleri manevi atalarnn tam tersi
ne, kendilerini, btn bu sahte gvenlik, sahte kltr ve sahte hayat dnyasnn
harabe haline geldiini grm e arzusuna btn btne kaptrm olduklar da
dorudur. Bu arzu o kadar bykt ki, yaratt etki ve kulland belagat a
sndan, Nietzsche'nin yapmaya alt "deerleri dntrme", Sorelin yaz
larnda iaret edilen siyasi hayat yeniden rgtleme, Bakunin'deki insan sahici
liini canlandrma ya da Rimbaud'da grlen egzotik maceralarn safl iinde
tutkulu bir hayat ak gtm e gibi daha nce sarfedilen btn gayretlerden daha
ar basyordu. Gzn krpmadan ykma, kaos ve harabe, bu halleriyle en st
deerlerin haysiyetini kazanyorlard.20

M odem ist ruhlar, merkezi hzla klen ve radikal kanatlar git


tike glenen iki sava aras A vrupasnn "proto-totaliter atmosfe-
ri"nde zgrce soluk alyorlard. Baz sanatlar -m esela Gottfried
Benn, Ezra Pound, M arinetti ve C elin e- kan dkmeyi, ykmay ve
"byk annm a"y vazeden faist sa tercih etmekteydi. Spengler gi
bi, sava ve iddete "insan varoluunun stn biimi" diye gzelleme
ler yazyorlard. Jnger "btn gc iinde hayat" sadece savan ifa
de edebileceine inanyor, liberal dem okrasinin ufak, gereksiz hrg
r yerine ordularn izdii "kahram anca rya m anzaras"n geirmeyi
neriyordu. A rthur M oeller van der Bruck (Hitler'in devleti onun bir
kitabnn baln kendisine isim yapmt), W em er Sombart, Oth-
mar Spann ve Cari Schm idt gibi m ehur isimleri de ieren kalabalk
bir milliyeti dnrler grubunun kararl ve acm asz gce duyduu
hayranlk da daha az deildi.21 A vangard hareketlerin ve okullarn ba
z baka yeleri (ounlukla galipler tarafndan, galip kaldklar sre
ce yazlan entelektellerin tarihine inanacak olursak, bunlann says
daha fazladr) ise, yozlam ve rm bujuva toplum unun uzun
sredir beklenen sonunu getirmeyi ve insanlan tarihsel zorunluluun
prangalanndan (tarihin, m odem entelektel giriimin ruhuna son de
rece itici gelen, plansz, olumsal ve gaflarla dolu akna bu ad verili
yordu) kurtarmay vaat eden kom nist kam pta kendilerini daha rahat
hissediyorlard. A m a radikal siyasetin ister sa ister sol eidini tercih
etsinler, hepsi de korkaklktan, hayalgc yoksulluundan, yanl bi
linten ve daha yum uak ikna yntem lerine itaat etmeyi reddettikleri

20. Arendt, The Origins ofT ota litarianism , s. 328.


21. Bkz. Peter Reichel, D er Schne Schein des Dritten Reiches (Frankfurt: Cari Han-
serV erlag, 1991), 1.blm.
iin toplumsal gerekliklerin fkelendirici uyuukluu, ataleti, esnek
lii ve katl ile m cadele etm e abalarn ketleyen baka her eyden
bir rpda kurtulm a olaslnn cazibesine ve ayartclna kaplm
lard. M odernistler kendi hrslarnn byklne uyacak kadar kud
retli gler istiyorlard ki grld kadaryla bu tarife yalnzca siya
si ular uyuyordu. H ibir parlam enter demokrasi, kaplarn moder-
nist kalplerin aziz tuttuklar eylere ardna kadar am aya m uktedir ya
da istekli deildi.
Renato Poggioli'ye gre, Philippo Tommaso M arinetti'nin Ft-
rizmi, daha en batan beri, btn avangard hareketlerin kurucu zel
likleri olan "aktivizm ve kavgaclk" sergiliyordu.22 Ftristlerin,
"modern bakentlerdeki okrenkli, oksesli devrim dalgalar" kar
snda, o "srekli olu hali" karsnda gzleri kamayordu; onlara g
re bu srekli olu hali, yreklerinde m odem ist fikirler tayan sanat
lar tarafndan gerekletirilecek o yenilenme, "insan duyarllnn ta
m amen yenilenmesi" iin fena halde ihtiya duyulan ortam sunmak
tayd. Doa hakkndaki iren ve sulugzl duygusallklar ve lirik
"ben" takntsn -"y en i duyarllk"a giden yol zerindeki en nemli
iki eng eli- reddetm ek iin "M akine-nsan"n hakl ve uygun bir temel
sunduunu dnyorlard. Btn bunlar da onlar, K ara Gmlekli-
ler'in sokak yrylerinde hep bir azdan syledikleri marlar du
yulm as gereken tek ses olarak grmeye, parlam ento denen "laklak
dkknlarTm datm a ve "ben"in zayflklarn kitlelerin oluturduu
kudretli, gl, ama sessiz ve itaatkr dalgalarda ykayp giderme va
adini onaylam aya itti.
deologlar ve ideolojileri, totaliter eilimin iktidar merdivenlerini
trm anm asna yardm ederler. deologlar, zel kayglarn kendilerini
kamusal m eseleler dzeyine kartm a mcadelesi verdikleri ve mev
cut ya da mstakbel iktidar sahiplerinin pronunciam ento'lannn [as
keri ayaklanma] kendilerini zel dertlere getirilecek kamusal zm
ler olarak sunm aya uratklar toplumsal alan olan m odem agora'nn
en szn saknm az ve grltc sakinleridirler. Totaliter eilimin
ilerlemesi iin en faydal, hatta belki de vazgeilmez olan ideologlar,
agora'y, onu bu halde olmakla, yani ikyetler ve taleplerden oluan
grltl, zaptedilm ez ve karm akark bir pazar yeri olm akla sula
m ak iin kullananlardr. Bu ideologlarn ideolojilerinde agora, bir

22. Bkz. Renato Poggioli, Theory o fth e Avant-Garde (Cambridge, Mass.: Harvard
University Press, 1968), s. 60-77.
kar yol ve are bulm ak iin kendisine gelenlerin bana bu belalar za
ten kendi sarmtr. Ayrca, kararl ve etkili eylem in nn kesmekle
de sulanr agora\ ortadan kaldrlmas ise, ikyetilerin en bata ona
gelmelerine yol aan dertleri yok etmenin radikal yolu olarak grlp
vlr.
Bu tr ideolojiler tutunacak bir dal, bir umut arayan kulaklara tatl
ve yattrc geliyor olmaldr; agorann zel - v e ayrlk yaratc-
kayglar kamusal - v e birletirici- m eselelerle ilikilendirm ekte sk
sk baarszla uramas yznden de ok daha tatl ve yattrc ge
liyordur. Hannah A rendt'in gzlemledii gibi, "hibir eyi ykmak,
kendi zel hayatlarn gvenceye almaktan baka hibir ey dnm e
yen insanlarn mahremiyetini ve kiiye zel ahlakn ykm ak kadar
kolay olmamt." Agora'y ktleyen ve aalayan entelekteller, in
sanlar kendi zel hayatlarndan baka bir eyi dnm e yolundaki
tek anslarndan ve ncelikle de -zam ann gsterecei g ib i- her trl
mahremiyet ve her trl ahlakn tek gvenilir koruyucusundan mah
rum brakarak, bu ykm a zemin hazrlamlard.
Ancak, sadk yol arkadalarnn tm koulsuz sevgileriyle iyi dav
ranlar karlksz kalm, hatta kara, kahverengi ya da kzl gm lek
lilerin hepsi bunlardan dpedz nefret etm ilerdir; rnein, A lm an
ya'da "rasgele sreler"den nefret eden ve Zucht'a ynelik katksz bir
coku duyan G ottfried Benn ya da Bolevik Rusya'nn, "skitliler ve
Yeni Barbarlar" ven m odem ist air, ressam ve mimarlar, varolma
hakkn doldurm u hibir eye kar acma hissi duymamay istiyor
lard. Sevecen yaklam lar her yerde ayn nedenle nefretle karlan
yordu. Romansn tek yanl, akn ise karlksz kalmasnn geerli ne
denleri vard. Raymond W illiam s'n belirttii gibi, aralarndaki btn
i ekimelere ramen, farkl m odem ist hareketler
yaz, sanat ve dncede yeni yntemlere ve amalara nclk yapmalar
bakmndan birbirlerine benziyorlard. Tam da bu nedenle, ana-akm siyasi g
ler tarafndan sk sk reddedilmeleri beklenecek bir eydir. N aziler sol, sa ve
merkezdeki btn modem istleri Kulturbolshevismus olarak grp ayn kefeye
koyacaklard. 1920'lerin ortalarndan ve sonlarndan itibaren, Sovyetler Birlii'
nde iktidarda olan Bolevikler de hemen hemen ayn kii ve eyleri reddettiler.23

Sz konusu "ana-akm siyasi gler", tabii ki, saldrgan ve kstah


modernliin totaliter ileri karakollar, m odem glerin kendilerini her

23. Raymond W illiam s, "The politics o f the avant-garde", Visions and Blueprints
iinde, s. 11.
trl kstlamadan -ncelikle de agora'nn kstlam alanndan- kurta
rp cinnet geiren kesimleri idi. Bu lgnlkta, tutulmayan ya da inatla
yerine getirilm eyen szlerden hayal krklna uram, modern ha
yatn gnlk rutinlerinin usandrc sradanl karsnda ileden k
m, usandrc ve grnte am asz pazarlklardan, ikili ittifaklar
dan, dnlerden, karaktersiz ya da "elden dme" zmlerden bez
m i m odern ruha marazi bir biim de cazip gelen bir eyler vard. Gel
g e ld im bu cazibe lmcld; batan km ann ucu tuzaa dmeye
varyordu.
H esaplam a gn sonunda geldiinde, totaliter toplumlar cret
kr, huzursuz, sz dinlemez, inatla deneyler yapan modern ruha kar
hi de konuksever davranmadlar. Bu toplum lar yeni totaliter idareci
lerinin ynetim leri altnda hemen bir baka rutin dayattlar; m odem
ruhlarn o ok tiksindikleri "zayf ve titrek" dem okrasilerde ac ek
m elerine yol aan eylerle kyaslanm ayacak lde boucu ve aptal
latrc olan bir rutindi bu. Totaliter iktidarlar hibir deneyi tam da
deney olduklar, monolojik ve acmaszca diktatr yneticilerin bala
rna bela olduklar iin hogrmeyeceklerdi; daha yeni dnyaya getir
dikleri ve ynlendirdikleri gerekliklerin dnda duran hayallerden
hi mi hi memnun olmayacaklard; ilk gnah, yani mevcut gler
tarafndan ilan edilip merulatrlan, her eyden nce de idare edilen
lerden baka yntem, ama ve deerlerden dom a gnahn iledikle
ri iin bu deney ve hayallerle gze gz die di savaacaklard. Totali
ter rejimlerin entelektellere ve sanatlara sunabilecei tek zgrlk,
dinleme, not alm a ve itaat etm e zgrlyd. taat et ya da yok ol;
totaliter saraylarda kendilerine gereklii yaratm alar deil, ynetici
lerin setikleri gereklii temsil etmeleri em redilen saray airlerine ve
saray ressam larna yer vard. (Rus m uhalif yazan Voinovi'in esprili
tanm yla "toplumcu gerekilik", yneticileri, anlayabilecekleri sz
cklerle vm e sanatyd.) Gereklii yaratm a ve neyin temsil edile
cek kadar gerek olduuna karar verm e hakk, sadece yneticilere ait
bir ayncalk olarak kalacakt.
Totaliter eilim faist ya da kom nist totaliter devlette gereklik
kazandktan sonra, -ideolojinin koltuk deneklerine insan birlikteli
inin dier btn biim lerinden daha az gerek d u y an - totaliter toplu
mun artk ideologlara ihtiyac kalmamt.
ktidar hangi totaliter hareket ele geirirse geirsin, btn bu sempatizanlar
grubu daha rejim ler en byk sularn ilemeden nce silkelenip atlr. Totali
tarizm in gznde entelektel, manevi ve sanatsal inisiyatif, kitlelerin gangster
inisiyatifi kadar tehlikelidir; bunlarn ikisi de salt siyasi muhalefetten daha teh
likelidir.24

M odem entelektellerin totaliter iktidarla olan romanslar ite


byle sona ermitir. Gelgelelim bu rom ansla birlikte bir ey daha (ya
ni, agora'ya kar ecclesia tarafndan alan ypratm a sava) biti iz
gisine ulamtr.
Gnlk hayatn kamusal gler tarafndan igal edildiinden ya da
gizli gizli smrgeletirildiinden dem vuran panik halinde yaknma
lar duyuluyor sk sk. Genellikle bu panii gerekelendirm ek iin ku-
lanlan argman, devletin agora zerinde tam bir hkimiyet kuraca
ndan duyulan ve bir zamanlar salam tem elleri olan korkularn gn
celletirilerek yeniden gndem e getirilen bir eitlemesidir. Ancak
gnmzde, byle bir argman m evcut koullara dair bir tehisin r
n olmaktan ok tarihsel anlarn yeniden gndem e getirilen bir r
n gibi grnmektedir. A nlan ortadan kaldrm ak zordur; gnmz
eilimlerinin alglanmasn ve temsil edilm esini salayan bilisel er
eveler olmay byk lde srdrrler. N e de olsa, art arda birka
kuak dnr agora ile ecclesia arasndaki arayzeye btn cephele
rin en knlgan, bozulmaya en m sait olan olarak bakmay renmi
lerdi. lk kuaklar grdklerinden holanm ve fethin hemen ardn
dan ortaya kacak iyicil igalin sonulan iin byk um utlar besle
mi olabilir. Sonraki kuaklarda gvenin ve byk umutlarn yerini
phe ve ihtiyat ald. A m a istisnasz btn kuaklar baklann bir
cephede sabitletirdiler. Farkl eyler beklemi olabilirler; ama ger
ekten nemli her eyin agora ile ecclesia arasndaki snrda gerek
leecei ve bu snrda verilen savalann gelecekteki insan toplumu-
nun biimi asndan tayin edici bir nem tayaca dncesine hep
sinde rastlanr.
Gzler ecclesia ile agora arasndaki snr zerinde odaklannca,
agora ile oikos arasndaki snr izgisini oluturan ve "zel/kamusal"
alanla "zel" alan birbirinden ayran/birletiren arayzey zerinde
fazla durulmad. Agora'da zel karlann kam unun ihtiyalanna/ge-
reklerine/basklanna uyum gstermesi bekleniyordu. Agora'da olm a
s beklenen eylerin belirgin bir pedagojik/aydnlatc/altm c enisi
vard: Buras, uyum az karlann keskin kenarlannn kreltildii, e
likili basklann dengelendii, birbirleriyle atm asnlar ve uyumlu

24. A.g.y., s. 338-9.


bir btn olutursunlar diye dlerin ve arzulann krklp yorulduu
ve bir patlam aya yol amasn diye ateli blgelerin soutulduu bir
meknd ncelikle. "Kamusal" olanla "zel" olan agora'da eitsiz bir
biim de -srasyla, yol gsterici ve yol gsterilen, retmen ve ren
ci, ebeveyn ve ocuk o larak - karlayorlard. "Kamu" asli eyleyen
zne, "zel" ise onun eylem inin nesnesiydi.
Ancak im dilerde en youn trafie sahne olan ve asli atm a ko
nusu haline gelen ey, nceleri sorgusuz sualsiz kabul edilen teki s
nrdr. Agora daha nce olduu gibi igal edilmi bir alandr, ama bu
kez roller tersine evrilm itir ve igalci gruplar zel alan tarafndaki
fay hattnda toplanm aktadr - ancak yasa koyucu ve yasa icra edici
devlet tarafndan temsil edilen "kamu" tarafndan gelen ordunun tersi
ne, bir merkez karargh olan ve belli bir kom uta m erkezinden yn
lendirilen dzenli bir ordu deil, niformasz snr ihlalcilerinden olu
an sz dinlem ez ve rengrenk bir kalabalktr burada sz konusu
olan. Ortada ilerlem eyi durduracak kimse yoktur; "kamu"nun dzenli
ordular m cadeleci kuvvetlerini, igali srdrme isteklerini ya da her
ikisini birden kaybedip geri ekilmilerdir. Kam u iktidar sz konusu
olduunda, agora gittike daha fazla sahipsiz bir blgeye benzemek
tedir. Sava meydan terk edilm i ve igal heveslisi her trl macerac
iin bo braklmtr.
Bu sonu m odem devletin tarihindeki, daha nce szn ettiimiz
o ok nemli ayrla balanabilir: ktidar ile siyaset arasndaki ayr
lk ve gittike byyen mesafe. Claus Offe, btn boanm alarn bu en
m eum olannn eitli vehelerini son derece sahih bir ekilde ifade
etm itir.25 Offe bu veheler arasnda unlar sayar: B ir zam anlar ulus-
devlet iinde younlam olan ama artk ayn anda hem "stten" hem
de "alttan" andrlp gszletirilen ortodoks ekonomik, askeri ve
kltrel iktidar m erkezlerinin kmesi; yerleik sekinlerin verdii
destein ve siyasi kuram lara duyulan genel gvenin yava yava k
m esine yol aan, toplum sal morfolojideki postm odem dnm ler ve
bunlann sonucunda kamu gndemindeki meselelerin ve kamu odak
larnn yeni b ir uuculuk, paralanm a ve hzla dalgalanm a zellii ka
zanmas; ve -so n u n cu am a en az onlar kadar nemli bir baka vehe
olarak d a - "artk sanayi sonras ve kresel kapitalizm, eii kolektif

25. zellikle u kitabnn nsznde balca nermelerini harika biim de zetlemi


tir: Claus Offe, M o d em ity a nd the State: East, W est (Cambridge: Polity Press, 1996), s.
vii-x.
eylem biimlerinin (siyasi partiler, dem ekler, sendikalar) bir zam an
lar temel dayana olan 'retim sistemi iindeki yerler'e dair kesin ve
net bir kategoriletirme sunmad iin, siyasi faillerin oynadklar
rollerden ve eylem de bulunduklar alanlardan emin olamamalar."
Birbiriyle i ie gemi btn bu dnmlerin genel sonucu, "ege
m enliklerin szde, iktidarn anonim ve iktidar m evkiinin bo bir hale
geldii" bir durumun ortaya kmasdr. Kamusal meselelerin gn
mzdeki durumu hakknda, hem de bu durum tatmin edici grlm edi
i halde, o geleneksel "ne yapmal?" sorusu gittike daha az sorulur
olmusa ve sorulduunda da bir BAY (Baka A lternatif Yok) itikatn-
dan yola klarak hemen geitiriliveriyorsa, bunun nedeni fikir yok
luundan ok fikirleri tayabilecei dnlen hibir failin olm ay
dr. Eylemlerin uygulanabilirlii ve projelerin elverililiine ilikin
deerlendirme, failin ve failin hasmnn birbirlerine gre sahip olduk
lar gcn bir ilevidir; ve gnmz koullannda asl soru, en acilen
sorulmas gereken ama grnrde hibir net cevab olm ayan soru,
"Yaplmas gereken ey her neyse, onu yapabilecek kimse var m?"
sorusudur.
unu syleyebiliriz: Geleneksel failler artk etkili eylemlerde bu
lunmaya m uktedir deillerken, gerekten gl ve becerildi olan fail
ler ise kuytu kelere kap yerleik btn siyasi eylem aralarnn
eriemeyecei -h e le agora'ya dayal dem okratik mzakere ve dene
tim srecinin hi eriem eyecei- bir yerde hareket etmektedir. Bu ye
ni failler agora'dan bamsz ve kopuk olmalarn kutluyorlar. Agora'
da bulunmaktan kazanabilecekleri bir ey yok, am a orada bulunm a
maktan kazanabilecekleri ok ey var. N orm atif dzenlem eden elde
edebilecekleri hibir kr grmyor, o yzden de agora'ya ihtiya duy
muyorlar; ama ellerinin bal olmamasnn krl olabileceini seziyor
ve bu yzden de agora ile aralarndaki mesafeyi korum ak ve onu dol
duran kalabalklarn gr alan dnda durm ak iin ellerinden geleni
yapyorlar.
Gerek bir arl olan gler, agora ile balarn koparttklar
iin, filozoflara, eitim cilere ya da vaizlere ihtiyalar yok. Kendi isti
ridyeleri olan dnyay deitirmeye kalkmalar gerekmiyor; bir kont
rol masas olmayan, sorumluluklarn yzer gezer halde olduu "a"
haline getirilmi, intem etvari dnyada kendilerini rahat hissediyorlar;
kitlelerin manevi dzeyinin ykseltilmesine, kltrel hal seferleri
yapmaya ya da kitlelerin dntrlmesine ynelik hibir misyonlar
olmad iin de "btnl" am alayan fiili ya da mstakbel tm ko
lektif eylem faillerinin tutarl bir biim de paralara ayrlmasn tabii
ki alklyorlar.
Entelektellerin, m odernliin Sturm und Drang dneminde, ulus
larn ina edildii, iktidarlarn m eruiyet aradklar, norm atif dzenle
m e yoluyla itaat etm enin saland Panoptikon dneminde biim len
mi olan stats zerinde btn bunlarn ancak ykc bir etkisi olabi
lirdi, yle de oldu.
Claus Offe entelektel sekinlerin gnmzdeki deneyimini yle
zetliyor:
B ir y a n d a n , to p lu m sa l, e k o n o m ik v e siy a si h a y a tn n e re d e y s e b t n f a k t r
le ri o lu m s a l, s e m e y e d a y a l v e d e i im e a k b ir h a ld e y k e n , te y a n d a n bu
o lu m s a ll n z e rin e o tu rd u u k u ru m s a l v e y a p s a l n c lle r d e ay n a n d a siy a si,
h a tta e n te le k t e l s e im u fk u n d a n k a rly o r.

B unlar "seim ufkundan" basit bir nedenle karlyor: Gnmz


koullarnda (bizim terimlerimizle: ecclesia'nn bir paras agora'dan
kesin bir biimde yaltlm, geri kalan paras da gsz durumday
ken), "srelerin egdm lenm esinin doas zerinde norm atif bir bi
im de dnme ya da bu doay yenileme abasnn kendisi", "pratik
faydaszl ve dolaysyla zsel yetersizlii yznden neredeyse im-
knszlamtr." Bunun sonucu olarak, (her biri kendi balarna ne
kadar esnek olursa olsun) eitli altsistemlerin "birbirleriyle iliki kur
m a ve birbirlerini etkilem e tarzlar, olaanst kat, nne geilmez
ve her trl seme zgrlnden uzak bir ey olarak grlmelidir."26
Baka bir deyile, "kresel dzen"in btnletirilm esi ve yeniden
retimi bir kez daha kendiliinden ve kendi kendine ivme veren bir
sre klna girmitir. M odernliin byk yenilii "dzen"in yara
tlmas, korunmas ve srekliliinin salanmasn bir "grev" -
hedefin bilincinde, hep birlikte ve kararl bir biimde hareket eden in
san eylem i olmakszn gerekletirilem eyecek bir am a- olarak sun-
masyd. Ama dzen kurm ak artk bir grev olarak grlm yor; aksi
ne, halihazrda varolandan farkl bir dzen getirm eye ynelik her tr
l amal eylem, "grnmez el"in (burada vurgu "grnmez"in ze
rinde) becerilerine ve hikm etine gereksiz yere mdahale eden bir gay
retkelik olarak; bir eyleri onarabilecei ya da iyiletirebilecei gibi,
daha fazlasn bozm aya veya nndan karm aya mahkm, risk yara

26. Bkz. Claus Offe, "The utopia o f the zero option", ev. John Torpey, Praxis Inte
national, 7/1987. Buradaki alnt M odernity and the State, s. 1 2 ,22den.
tc bir giriim olarak grlp pheyle karlanyor. Btnln var
lnn srdrlmesi artk bir grev olmaktan kmsa, grev tasa
rmclarna da ihtiya yok dem ektir; her zaman m ebzul m iktarda orta
ya kabilen tasarmc bozuntularndan, keram etleri kendinden men
kul kresel deiim peygam berlerinden uzak durulmaldr. Bilgi sahi
bi snflarn entelektellerin -insanlara kendi balarna renem eye
cekleri eyler reterek, ncelikle de bu tr eyleri renm enin veri
len abaya deer olduunu reterek, onlan imdiki hallerinden fark
l bir hale getirmeyi amalayan manevi klavuzlarn- oynad rol
stlenmesi gerekmez. Byk grevler yoktur, dem ek ki byk fikirle
re de gerek yoktur.

Paideia* Anlar

Toplum um uzda yava yava am a geri dndrlem ez bir biim de Si-


noptikon'un asli "rnt koruma" ve "gerilim ynetimi" ya da daha
basit bir ifadeyle, dzen korum a arac olarak modernliin ilk dnem
lerine zg Panoptikon'un yerini aldn ve m anevi liderlerin kahra
m anlk zamanlarndan "kiisel rnekler" zam anna gem ekte olduu
m uzu ya da oktan getiimizi sylemitik.
Umberto Eco ada Sinoptikon'daki en popler "seyretme nesne-
leri"nden biri olan Spermen izgi romann amlamtr: Spermen,
kendini kabul ettirmenin zel bir ikolu olduunu ve tm ikollan gi
bi zel kaynaklarla yrtlmesi gerektiini ilan eden bir dnyada
kendini kabul ettirmenin sper rnei, nihai rneidir.27/6 c o , Sper-
men'in olaanst ve gizemli gcn, eylerin olaan d zenini hi
deitirmeksizin korum ak iin kullandn belirtir.
Spermen park etmenin yasak olduu bir yere asla arabasn park etmeye
cek, asla devrimci olmayacaktr... Bu ultra kahraman olaanst yeteneklerini
modas gemi bir pasiflik idealini gerekletirmek iin kullanp nceden sa
duyuya uygun olduuna dair bir onay damgas vurulmam her projeyi geri e
virir ve bylece siyasi kayglarn dokunmad yksek ahlaki standartlarn nu
munesi haline gelir.

Spermen'le onun kitlesel olarak retilen birok benzeri ya da tak


lidinin her baarl m acerasndan szan BAY mesaj, yasaya bal ka

* Paideia: (Yun.) Eitim, ocuk eitimi, (.n.)


27. U m berto Eco, "Apocalyptic and integrated intellectuals", ev. Jenny Condie
Apocalypse Postponed iinde, yay. haz. Robert Lum ley (Bloomington: Indiana Univer-
sity Press, 1994), s. 18 vd.
lp dzeni kollamak ve ara sra da bunlara uyulmasn salayan ni
formal ya da normal elbiseli insanlara yardm etmek dnda dnya
hakknda hibir ey yapm ak gerekmemesi, izleyicilerin ou zerin
de teskin edici ve rahatlatc bir etki yaratabilir; ama nostaljik ya da
baka nedenlerle bir zam anlar entelektel olm akla ilikilendirilen rol
lere ve sorumluluklara zenen insanlann kulana bir kyam et mesaj
ve kehaneti gibi gelecektir.
Eco ada kltr teorisyenlerini ve uygulayclarn, verdikleri
tepkilere gre "kyameti" ve "btnlemi" olarak ikiye ayrr. Bun
larn aralarndaki temel fark udur; "Kyametiler dekadans teorileri
paketleyerek hayatta kalrken, btnlem i entelekteller nadiren teo-
riletirme yaparlar. O nlar daha ok her gn, her alanda kendi mesajla
rn retip iletmekle megul olurlar." K yam etiler tabii ki ktmser
dir; oysa btnlem iler ne ktm ser ne de iyim serdirler (geri zel
hayatlarnda ikisi de olabilirler), ancak her eyden nce m uh alif deil
dirler. Kyam etilerin hayflandklar ey btnlemi entelekteller
iin kendi doal unsurlardr.
Kyam etiler kltrel dekadans olarak grdkleri eyden neden
hayflanrlar? B ir kere, gnm zde kltrn durumunu neden deka
dans olarak grrler? Eco'nun sylediklerinden anlald kadaryla,
bunun nedenleri ncelikle teoriktir (daha dorusu, btnlem iler na
diren teoriletirme yaptklarna gre, aradaki fark yaratan ey kya-
metilerin teori yapm a ustalklardr). Kyam etiler ve btnlem i
ler, Eco'nun dediine baklrsa, kltrn ne ve neyle ilgili olduu ko
nusunda farkl fikirler beslerler. Eer bugnlerde kltr "aristokratik
bir olgu" olarak, "kalabalklarn kabaln yumuatan ve ona kar
kan bir i hayatn ylm adan, tek bana ve kskanlkla ilenmesi" ola
rak gryorsanz, muhtem elen kyameti olacaksnz demektir. Eer
buna inanyorsanz, o zaman ayrm sz herkese ulamay amalayan
ve herkesin beenisine ve anlam a kapasitesine gre budanm "kitle
kltr" kltr falan deildir; daha ok kltrn yklmasdr, bir "an-
ti-kltr"dr (bilim kurgunun "anti-madde"sini andrr biraz). Ama
aristokratik ya da baka herhangi bir trl soylu ve yce, betimleyici-
den ziyade koyutlanm bir kltr anlayn en batan kabul etm em i
seniz, o zaman "televizyonun, gazetelerin, radyonun, sinemann, izgi
romanlarn, popler romanlarn ve Reader's Digest'm gbirliinin,
kltr artk herkesin ulaabilecei bir yere getirdii"ni fazla sknt
ya ve fkeye kaplmadan kabul edebilirsiniz: O zaman orta ya da d
k dzeyde ama oksatar bir "kltrel rn"le karlaldnda ka
lar havaya kalkmaz ve kltrle uraanlar da bir baka kyam et keha
neti yazmaktansa, kendilerinin ve dier herkesin durduu yerden yola
karlar. Kald ki, kitle nerilerini ve kitle tketimini pompalamann
yeni aralarn kullanm akla megul olduklar iin, um utsuzlua kapl
maya ve ahlanp vahlanm aya pek vakitleri kalmaz.
Eco'ya gre kyam et ile btnleme arasndaki fark, baka bir e
kilde sylersek, bilisel perspektifler arasndaki ya da nceden belir
lenmi ideallerin varl ile yokluu arasndaki farktr: Belki de top
ya ile gerekilik arasndaki; gereklii baz gerekletirilm emi ide
allerle (mesela "Aydnlanmann tamamlanmam projesi" gibi) l
mek ile gereklii olduu gibi kabul etm ek arasndaki fark. Ancak
Eco, niye birbirinden keskin bir biim de farkl iki optik olmas gerek
tiini ve zellikle de baz kltr anlaylarnn niye gzden dt
n, terk edildiini, hafifletirildiini ya da unutulduunu sylemez.
Bu anlayn yazgsnn bize bir zam anlar onu savunanlar ile u anda
savunmayanlar hakknda neler anlatabileceini de sylemez.
Eco, kyam etilerin artk dehet ve km sem eyle "kitle kltr"
adn verdikleri eyin aslnda bu kavramn kullanlm aya balam asn
dan birka yzyl nce ortaya km bir olgu olduunu belirtir; kitle
kltrnn kkleri en azndan tahta bloklarla m atbaacln icadna
(yani Gutenberg'in r ac tanr tipoyu icadndan da nceye) ka
dar gider. M atbaalarn kstl olanaklaryla sradan insanlara ulatr
dklar valye hikyeleri ya da "gerek hayat hikyeleri", imdilerde
kltrel dekadansn belirtileri olarak grlen btn iaretleri tayor
lard; bu hikyeler ksa mrlydler, sulugzl denecek lde duy
gusaldlar, baya tutkular krklyorlard, okurlarnn btn zararl
nyarglarna ve hrslarna dalkavukluk ediyorlard; hatta geriye d
np bakldnda reklam clk hilelerinin edeeri denebilecek eyler
ieriyorlard. A m a okumu yazmlarn bunlardan yakndn gste
ren hibir kayt yok. Sekinler arasnda hi kimse bunlar umursam
gibi grnmyor, tehlikeye kar koym a ve uzaklatrm a yolunda hi
bir ar iitilmiyordu. Onlara sonradan verdiimiz adla "entelektel
ler" de pek rastlanmayan bu itidalin nedeni neydi? Ben, bu bulmacay
zmeye almann, Ec'nun "kyametiler" ile "btnlemiler" ara
sndaki fark konusunda yapt aklamann snrlarn ortaya kara
can iddia ediyorum. Eco'nun analizindeki "eksik balant"y gzler
nne serecektir bu aba: Yani, m odem ncesi itidali ge-modern pa
nikten ayran m odem serveni.
Betimleyici olduu iddia edilen kavramlarn ou prakso-morfk-
tir; bu kavram lar dnyann kavranlan -v e h aritalan - yapanlara ken
dini dn veren eitli paralann kesip kanr, tefrik eder, birbirine
balar ve haritaya geirirler. Odun kesen, su eken, fuarlarda gezgin
satclardan aldklar ucuz rom anlan okuyan "sradan insanlar", oku
mu yazm snflann vesayeti altnda deildi bir zamanlar; belki vah
iydiler, am a inceltilmeyi bekleyen vahilerden deildiler; cahildiler,
ama aydnlatlmay bekleyen cahillerden deildiler; belki putlara tap
yorlard, am a vahyin nn zerlerine dp onlara dinlerini dei
tirtmesini bekleyen dinsizler deildiler. Ksacas, okumu yazm s-
nflann u andaki ve gelecekteki eylem lerinin nesnesi deillerdi. L a
tince'nin kayadan salam duvarlannn arkasna rahata yerlemi ei
timli sekinlerin Lebensw elf inin [yaam alanlannn] dnda kalyor
lard ve dnda kalm aya mahkmdular. Okum u sekinler onlann ne
okuyup okum adklanndan hibir ekilde sorum lu deildi, tpk kendi
lerini onlarn ne ekip bitiklerinden ve ineklerini nasl sadklanndan
sorumlu hissetm edikleri gibi.
Ancak bir noktada, halkn inanlan boinan haline, alkanlklan
cehaletin ve kabaln iaretleri haline, hayat tarzlan da kltrszl
n belirtileri haline geldi. Bu nokta tarihsel sreklilik zerinde gayet
iyi tanmlanmtr. H oi polloi'rim [ayak takm] davran tarzlanndan
ok bilginin ve bilgi tayclannm toplumsal yerindeki r ac bir
kopuu iaret eder. Tarihsel sreklilik zerinde bu noktay, m odem
ulus inasnn balangcna ve m odem iktidar trnn -"d i er iktidar-
lann ulaamayaca blm lere ulamaya" alan iktidar trnn-
douuna yerletirebiliriz.
Okum u yazm sekinler, halk kendi saflanna katm a grevini
stlenm i "manevi liderler" ya da misyonerler -p o p u lu s'un denetleyi
cileri, sansrcleri, retmenleri ve eitim cileri- haline ancak bu yeni
ve daha nce eine rastlanm am balam da (ikisi arasnda sk sk say
sz analoji yaplm asna ramen, m odernlik dum m unu antik Yunanis
tan'n siyasi ortam ndan ayran bir balam dr bu) gelmilerdir. Baka-
lannn renecei, benim seyecei ve izleyecei bir hayat tarz tasar
lam aya ancak o zaman kalkmlardr. Bu yeni konum ve rol, onmaz
atklardan kurtulmu deildi; Eco "kalabaln kabal"na kar
km a itkisinin kltr yapclarn takndklan tavnn ayrt edici zellik
lerinden biri olduunu sylemekte h a k ld r-b u motifin kalabal ka
balndan kurtarm aya ynelik dier itkiyi nlememesi, hatta bazen
tamamen gszletirmemesi m m kn deildi; m odem okumu yaz
m snflann haletiruhiyelerine bal olarak bazen "halk", bazen de
"gruh" dedikleri kalabalklara kar takndklar tavr, sevgiyle nefre
tin, onlara yaknlama itkisiyle "kitlenin iinde erime" dehetinin bir
karmyd. Ancak okumu snflar, btn bunlarla birlikte, "eitim-
sizler"in ve "tam anlamyla kltrl o lm ay an larn muhafzlar roln
stlendiler ve bu role btn m odem a boyunca ylmadan bal kal
dlar. Bu rol hem haklara hem de sorum luluklara iaret ediyordu. M o
dern ada okumu yazm sekinleri tanmlayan ey, tek tek yeleri
nin benzersiz zelliklerinin oluturduu km e deil, halkn geri kalan,
aydnlatlmas-ve-ilenm esi-gereken kesimi ile kurduklar kolektif
iliki ve bu ilikide kolektif olarak oynadklar, oynam ak istedikleri,
oynamann haklan olduunu dndkleri rold.
Byle bir grevi stlenmeyi mmkn klan ey, modern devletin
dzen salama hrsyd; zaten sz konusu grev bu trden bir dzen
salam a faaliyeti balam nda yrtlyordu. Bu hrslar ve ona uygun
den pratikler srd srece; ecclesia, a g o ra ya duyduu iddetli
ilgiyi koruduu ve ona gnbegn m dahalede bulunmay srdrd
srece, stlenilen bu grev gerekletirilebilirliini koruyor ve grece
gvenli ve ihtilafa kapal grnyordu. Ancak, -m o d em ulus-devlet-
te kurumsallam biim iyle- ecclesia'nn geri ekilmesi ya da g-
szlemesinin ardndan bu grevin -gem i biimiyle ve nemli bir
kriz geirm eksizin- ayakta kalmas mmkn deildi. Bu gelim e de
kltr muhafz grevini yerine getirm ek zere yetitirilmi okumu
yazm snflar tarafndan, ancak, ok byk bir felaket, hatta kya-
metvari bir kbus olarak alglanabilirdi. Okumu yazm snflar bir
denbire, kendi stat ve ilevlerini gereki klan gereklikten yoksun
kalverdiler. Doutan gelen haklan olarak grm eye altklan m uha
fz ayncalklarndan yoksun kaldklann grdler; gemi sorumlu-
luklan artk baka vasilere devredildii iin eskiden onlann vesayeti
altnda olan insanlar o baka vasileri any o r ya da daha yeni serbest
kaldklanndan hayatlarn grnrde atanm hibir muhafz olm aks
zn yrtyorlard.
Kltr teorisyenleri ve pratisyenleri kltrel dekadanstan yaknr
ken, kendi modem misyonerlik grevlerinin knn yasn tutu
yorlar. Grne baklrsa artk kimsenin misyonerlere ihtiyac yok;
haz verici ve elendirici duyum lan ycelten yeni kltn rahipleri, ki
lise mtevellileri ve zangolan yetiyor da artyor bile. Ecclesia bina-
lannda oturanlar ile oikos sakinleri bu konuda tam bir gr birlii
iinde grnyorlar, gemiin misyonerlerini ho anlan ve taze hs-
ranlan ile ba baa brakyorlar. Bu ihanetin kurbanlan da kendi safla-
nnm byk lde terk edilmi ve hzla boalm akta olduunu gr
yorlar. (Stuart Hail ortodoks entelektel rolnn en salam ve en az
tartlan kurum sal kalesi olan niversitelerin yazgs hakknda u i
neli szleri sylyor: "Devlet yksek eitimi giriimci bir sektre d
ntrm ek iin gizli polis falan gndermedi. Biz bunu kendimiz yap
tk..."28) Zaten kesinlikle kaybedilmi grnen eyi terk etmenin cazi
besi ok fazla ve bir zam anlar baka eyler duym aya alm olan ku
laklara siren sesleri ok ekici geliyor artk.
Pierre Bourdieu geenlerde aka yollu, gnm zde bilgi sahibi
olan erkek ve kadnlarn artk ouevres'lerinin [eserlerinin] lm szl
ne gvenem edikleri iin, televizyon ekranlarna mmkn olduu
kadar ok km a peinde olduklarn sylemiti; Berkeley'in nl s
znn gncelletirilm i ekliyle, "Var olmak televizyonda grlm ek
tir". Televizyon, diyor Bourdieu, Narcissus'un aynasnn entelekta-
list edeeri haline geldi. Bilgi sahibi insanlarn stratejisi iinde, son
suzluk araynn yerine televizyon ovlarna davet edilm e aray
geti; gnlk alm alar bu davetleri daha m uhtem el hale getirecek
ekilde biim lendiriliyor. A m a televizyon ovlarnn pragmatii ile
entelektel alm annki arasnda keskin bir fark vardr. Televizyon
pragm atiine reytingler ve hz hkmeder; oysa bir izleyici kitlesi ve
yksek hz dncenin dmanlardr. Televizyonda izleyici kitlesiy
le kurulan "iletiim" anlktr; ama, Bourdieu'nn iaret ettii gibi, "an
lktr nk yoktur. B ir hayaletten baka bir ey deildir. Karlkl
beylik laf sarfiyat, iletiim olgusunun kendisinden baka hibir ieri
i olm ayan bir iletiim trdr". Bu szde-iletiim de "fast dnr
ler", entelektel "fast food" reticileri yaratr...29
Entelektellerin tarihsel yazgs hakknda sz alan yazarlarda g
rlen yaygn, hatta belki de baskn bir gr, u sralarda olup bitenle
re kar koyulam ayaca; entelektellerin insanlarn yaamalarn
salayan deerlerin sorum lululuunu stlenm e m aceralarnn en ba
tan beri ciddi bir hata ya da byklk yanlsamas olmasa bile, miya-
dnn artk kesinlikle dolduudur. Teselli olsun diye de (tabii eer te
selliye ihtiya varsa), "grnmez el"in bir varyant srgnden geri
arlyor. Tanm gerei becerikli ve iyicil olan bu elden bir kez daha,

28. "Travelling 'The Hard Road to Renewal', a continuing conversation with Stuart
Hail", Arena Journal, 8/1997, s. 47.
29. Bkz. Pierre Bourdieu, Sur la television (Paris: Raison d'Agir, 1996), s. 11, 31;
Trkesi: Televizyon zerine, ev. T. lgaz (stanbul: Yap Kredi, 1998).
mal-ve-fnans piyasas ilem cilerinin dizginlerini ekmesi bekleni
yor, am a gerekler bu beklentiyi biraz fazla uuk kld iin de sz
konusu el demokrasi denen fikirler ve karlar piyasasna aktarlyor,
iyi i grmesi iin grnmez kalmas gereken bu el sayesinde, zel bir
ilgi gsterilmeyen ve (kiralk danm anlar dnda) kendi haline bra
klan agora, btn gerek sorunlara btn doru zm leri (ve bu
zmleri biim lendiren deer ve ilkeleri) bulacaktr, deniyor.
Sonuta m eslek st sorumluluklardan, m odem entelektellerin
alameti farikas olan o "grev arsnn tesine gitme" itkisinden
vazgeilmesi dem ek olan bu gr, phesiz, yeni uzak durm a ve ilgi
lenmeme tavrnn m kem mel bir savunusudur. Entelekteller artk
sona ermi, ortadan kalkm ecclesia'nn (insann "ecclesia disparue"
ya d a "ecclesia abscondita" diyesi geliyor) kszleri olarak tanmlan
dklar ya da kendilerini byle tanmladklar srece; ya da entelekt
ellerin agora'da oynadklar rol tam yetkili elilerin, ecclesia failleri
ya da partnerlerinin oynadklar rolle zdeletirildii ve baka da hi
bir rol zerinde dnlmedii srece, bu gr entelektellerin duy
gularn ok iyi zetlemektedir. Bu gr, bilgi ile ecclesia arasndaki
evliliin gkten zembille inen bir ey deil tarihsel bir olay olmas
olaslna ve entelektellerin m isyonunun boanm adan sonra da s
rebilecei olaslna ak kap brakmaz.
Ancak tpk "piyasann grnm ez eli"nin herkes iin mreffeh bir
hayat retmeyi baaram am as gibi, "demokrasinin grnm ez eli"nin
de adil bir toplum iinde gvenli bireyler yaratam ayacak olmas hi
de yabana atlacak bir olaslk deildir. Castoriadis, A ristoteles'i ana
rak, sadece dem okratik usullerin izlenm esinin tek bana "Kanun
Devleti"nin de "Hukuk D evleti"nin de garantisi olam ayacana dik
kat eker:
ounluk ynetimi ancak, olumsallk ve ihtimal alannda zgr bireylerin
amentlerine eit deer veriliyorsa hakl kartlabilir. Ama grler arasndaki
bu deer eitliinin "olgu kart bir ilke" olarak, szde akn bir tr ara olarak
kalmamas iin, toplumun kuruluu srasnda bireyleri, hepsinin grlerinin si
yasi alanda ayn arla sahip olduunu varsaymann makul olaca bir hale
getirmek iin srekli aba gsterilmelidir. Paideia sorunu bir kez daha bir kena
ra atlamayacak bir sorun olarak karmza kmaktadr...
Bu tr bireyler ancak demokratik bir paideia iinde ve onun sayesinde olu
turulabilir; paideia da bir bitki gibi kendiliinden gelimez, toplumun siyasi
kayglarnn ana hedeflerinden biri olmas gerekir.30

30. Castoriadis, "Democracy as procedure, s. 11 vd.


Toplum bireylerini mutlu edem ez; bunu yapm aya alan (ya da
vaat eden) btn tarihsel giriim ler m utluluktan ok sefalet yaratm
lardr. Am a iyi toplum kendi yelerini zgr klabilir -k lm aldr-;
hem sadece olum suz anlamda, yapm ak istemedikleri bir eyi yapma
ya zorlanmamalar anlamnda deil, olumlu anlamda, zgrlkleriyle
bir ey yapabilm e anlamnda da... Bu da ncelikle, kendi hayatlarnn
koullann etkileyebilmek, "ortak iyi"nin anlamn formle edebil
m ek ve toplum un kurum lann o anlam la uyum lu hale getirebilmek
demektir. "Paideia sorunu"nun bir kenara atlam ayacak olm asnn ne
deni, zerk bireylerin zerk bir toplum oluturm alar projesinin hl
gerekletirilm em i olmasdr.
b i r e y l e r zgrlklerini artran ve kollayan bir toplum kurmakta
zgr olmadka, hep birlikte bunu baaracak b ir fail oluturmadka
zgr olamazlar. D em ek ki gndem deki grev, ecclesia'nn agora ta
rafndan tekrar ele geirilmesidir.
Bu grev, bilgi sahibi snflar iin ok geni bir eylem alan aar.
A m a byle bir eylem e giriilebilm esi iin yeniden ynlendirme ge
reklidir: Ecclesia d&n agora'ya, yani kam usalla zelin bulutuu, su
nulan seenekler arasndan bir seim yapm akla kalnmayp seenek
lerin kapsamnn da incelendii, sorguland ve yeniden mzakere
edildii o siyasi alana doru giden bir yeniden ynlendirm e olacaktr
b u ,Bu yeniden ynlendirm e gerekletirildikten sonra atlm as gere
ken ilk adm agora'y bu greve uygun hale getirecek ekilde yeniden
ina etmektir. zel/kamusal alann, yani "kamusal"n geri ekilip si
yasi olarak ulalamayan yerlere snm aya alt ve "zel"in kendi
suretinde yeniden izm eye alt alann halihazrda iinde bulun
duu mkl durum gz nnde bulundurulursa, bunun kolay bir i
olm ayaca anlalr. Agora'yi zerk bireyler ve zerk toplum a uygun
hale getirmek iin, onun zelletirilm esini ve depolitize edilmesini,
ayn anda durdurm ak gerekir. zelin kam usala tercmesini yeniden
tesis etm ek gerekir. Bireysel zerklii hem gerekletirilebilir hem de
uruna mcadele etm eye deer klan ortak iyi'nin kesintiye uram
sylemini (sadece felsefe derslerinde deil, agora!da) yeniden balat
m ak gerekir.
Offe'nin belirttii u paradoks dikkate alndnda, tekrar sylyo
rum, hi de kolay bir i deil bu: "Yeni toplumsal hareketler tam da
eski hareketlerin taleplerini karlayabilecek siyasi ynetim, maddi
retim ve bilim sel-teknolojik yenilikle ilgili kurumsal dzenlemeleri
eletirilerinin hedefi haline getirdiler..." Bunun sonucunda, boaltl
m zel/kamusal alan doldurmay isteyen hareketler kendilerini,
mevcut skntnn "kklerine" inme ve kamusal alanda herhangi bir
deiiklik yapabilecek bir fail oluturm a ansndan yoksun braktlar.
"Ekolojik, pasifist, blgeci ve semtlerdeki zerklik hareketleri, daha
nceki sosyopolitik hareketlerde grlen tutarllk ve kapsam llk de
recesinde bir toplumsal dnm program nn daha anahatlann bile
gelitirmekten ok uzaklar."31
Ulrich Beck, hakl olarak, hem en tepeden BAY stratejisinin getir
dii i ykle hem de en alttan zelletirilm i yaam politikasnn yol
at tehlikelerle baa km aya alrken mitsizce bir yol arayan in
sanlara dnrlerin verebilecei en deerli hediyenin phe olduu
nu sylyor.

Yaygn bir yanln hilafna, phecilik her eyi yeniden mmkn k


lar: Etii, ahlak, bilgiyi, inanc, toplumu ve eletiriyi mmkn klar;
am a bunu farkl bir yoldan, birka beden kk, daha deneme kabilin
den, gzden geirilmeye daha ak, renm eye daha yetenekli ve bu
yzden de daha merakl, beklenm edik ve kyaslanm az eylere daha
ak bir yoldan yapar, btn bunlara yanlm ann nihai kesinliine da
yanan bir hogr getirir. M arx, Engels ve Lenin'den sonra, Horkhei-
mer ve Adom o'dan sonra, belki de M ontaigne'i yeni dnmsel mo
dernliin toplumsal teorisinin kurucusu olarak yeniden kefetm ek ge
rekiyor.32

31. Offe, "The utopia o f the zero option", s. 20.


32. Ulrich Beck, "The renaissance o f politics in reflexive m odem ity: politicians must
m ake a Response", ev. M ark Ritter, D em ocracy w ithout Enemies iinde (Cambridge:
Polity Press, 1998), s. 113-4.
1. IKM A:

POSTMODERN DNYADA DEOLOJ

"SZLERN d e kendi yazglar vardr'1, baz szcklerin yazgs dier


lerinden daha tuhaf olsa da. Ancak "ideoloji" szc krlmas zor
bir rekora sahip. Terim in birbirinden keskin bir biimde farkl tarihsel
kullanmlarnn bir ortak paydasn ya da birbiri ardna gelen halefle
rini reten dntrc mant bulmann ok zor olduu herkesin
malumu. A m a terim in semantik yk ve kullanmlar hakknda bir uz
lamaya varmann dnda bir glk daha var. "deoloji" farkl za
manlarda, farkl insanlar tarafndan farkl amalarla kullanlm sy
lemsel bir kavram dr, am a ideoloji kavram ayn zamanda m odem in
sanlarn iinde yaad dnyann baz deien ynlerini kavramaya
da alm aktadr ve bu ynn kendisi srekli bir ekime ve muhale
fetin grld, srekli bir yeniden deerlendirm enin yapld bir
odaktr. Terimin geirdii tarihsel deiim ler ile insan gerekliinin o
ynnn tarihsel yazgs arasndaki balant dolayszca grnmez;
ayn terimle anlan iki olguyu birbirinden ayrm ak ve aralarndaki ay
rmlar belirtm ek de kolay deildir.

Esas tibariyle Tartm aya Ak Bir Kavram

Etimolojik olarak, "ideoloji" szc "fikirler bilimi" anlam na gelir;


szck, on sekizinci yzyln sonlarna doru Fransz Institut Natio-
nale'inin kurucusu ve nde gelen yelerinden biri olan Destutt de
Tracy tarafndan nerildii zaman gerekten de bu anlam tamas is
teniyor ve Enstit'nn almalarn adad projede asli bir yer igal
ediyordu. Enstit'nn ii, Aydnlanm a'nn ihtirasn gerekletirmek,
yeni, rasyonel bir toplum dzeninde yasama grevini yrtecek yne
ticilere tler vermekti. Bunu baarm ak iin nerilen yntem de sa
dece doru trden fikirlerin, akln onaylad fikirlerin oluturulmas
n salamak amacyla, insan zihninde fikirlerin olum a biimine dair
kesin, bilimsel bilgileri kullanmakt.
"Fikirler bilimi"nin, rasyonel davranan varlklarn oluturduu ve
akl tarafndan ynetilen insani bir dnyann ina edilm esinde oynad
anahtar rol baka bir sav ne srmeyi gerektirm eyecek kadar akt.
Bu da basit varsaymlardan oluan bir zincir sayesinde oluyordu: n
san davranna insanlarn savunduu fikirler yn verir; fikirler insan
duyumlarnn ilemden geirilm esiyle oluturulur; bu ilem de, doa
daki dier her ey gibi, kat yasalara tabidir; bu yasalar sistematik
gzlem ve deney yoluyla kefedilebilir; kefedildikten sonra da -
bilinen dier doa yasalar g ib i- gereklii slah etm ek iin (yanl
duyumlarn ilemden gem ediinden ve gerek duyum larn ilem s
rasnda arptlmadndan emin olm ak iin) kullanlabilirler; bylece
sadece doru fikirler, akl snavn gemi fikirler oluturulm u ve be
nimsenmi olur. Enstit'nn nde gelen aydnlk kafalarndan M erci-
er'nin szleriyle, "ortada sadece fikirler vardr"; de Tracy'ye gre ise,
"Yalnzca duyum larm z ve fikirlerim iz yoluyla varoluruz. H er ey
ancak onlar hakknda sahip olduum uz fikirler sayesinde var olur".
Kendisi de kat ve kesin bir bilim olan ideoloji, bilim dnyasnda
beki kpeklii yerini igal etm eye arlyordu. Davas, insan bilgi
sinin dier btn dallarn gzlemek, denetlem ek ve dzeltmekti - in
sann btn bilisel abalarn aratrmak, dzenlem ek ve gerekirse
hizaya getirmekti. Fakat ideoloji fikrinin im a ettii gizli bir gndem
daha vard. deolojilerin bilim ler arasndaki m erkezi yeri, pratikte,
ideologlarn da aydnlanm bir toplumun yapclar ve vekilharlar
arasnda merkezi yeri almalar demekti: deoloji uzm anlan insani or
tam ve ayn zam anda uyanlm as m uhtem el duyurulan idare ederek
ve sonraki fikir oluturm a ilem lerine yn vererek, akln btn insan
inanlan ve davranlan alan zerinde hkm srmesini salama ala
caklard.
deoloji projesini savunurken bavurulan doruluk teorisi ayn za
manda bir yanllk teorisiydi; yanl inanlann kabahati, kontrolsz
ya da yanl dzenlenmi bir ortam n yol at yanl duyum lara -
yani son tahlilde, program l bir eitim in olm ayna ya da akln gerek
lerine aykr bir biimde program lanp icra edilmi bir eitim e- yk
leniyordu. Bu yzden, ideoloji ayn anda iki cephede birden -h em ce
halete kar hem de yanl trden eitim e (yani yanl trden ret
menlere) k ar- verilen savata kullanlacak mucizevi bir silaht.
Kari Marx, arkada Friedrich Engels'in yardm yla Alm an deolo
jisi'ni yazarken, "ideoloji"nin anlam n ok nemli bir kaydrmaya
uratmt: Balktaki "ideoloji" kendi kendilerini "ideolog" ilan
edenlerin yaptklar, daha dorusu yapyormu gibi yaptklar, yaptk
larn zannettikleri eye karlk geliyordu: Yani, aktrlerin fikirlerini
ynlendirerek uygun insan eylem lerinin nn ama projesinin ken
disine. Sorgulanan ey, "dnyay aklla ayn hizaya getirmek" iin
nerdikleri stratejinin geerliliiydi. A ydnlanm a ihtiraslarna bal
lk konusunda pek az kiinin eline su dkebilecei M arx'la Engels'in,
amalar konusunda de Tracy ve alm a arkadalaryla bir alp vere
m edikleri yoktu: D nyann A kln standartlarna uymad ve bu z
c durumu deitirm ek iin b ir eyler yaplmas gerektii su gtr
mezdi. Am a "ideologlar" nerdikleri aracn vahim denecek lde
yetersiz ve bo olmas yznden azarlyor ve aalyorlard.
Alm an deolojisi'nin mesaj uydu: Evet, akln gsterdii kadary
la insan davrannn, harcanm olm asa da byk lde yetersiz kul
lanlm olan gerek insan potansiyeline daha uygun hale getirilmesi
iin fena halde deitirilm esi gerekiyordu. A m a hayr, insan davran
insanlarn savunduklar fikirleri dzelterek deitirilemezdi, nk
bu tr fikirleri bizzat reten dnya yanl ina edildii srece yanl fi
kirler ylece kalacakt. Bu dnyann ok byk bir lekte rettii
birok yanlsamadan biri de fikirlerin gcnn her eye yettiiydi.
Yalnzca hkm sren yanl fikirler deil, yanln panzehiri olduu
iddia edilen "ideoloji" kavramnn kendisi de, M arx ve Engels'e gre,
yanl ina edilmi bir dnyann zehirli meyvesiydi. Yani "ideologlar"
ve onlann mitlerini paylaanlar, kllarn yanl yere sallamakla,
daha dorusu rasyonel olarak dzenlenmi bir toplum a giden yolcu
luklarn yanl utan balatm akla sulanyorlard. Dnyay yanl fi
kirlerle savaarak deitirmeyi dneceklerine, en baa maddi dn
yay deitirmeyi yerletirm eliydiler, nk yanl fikirler dourmu
ve dourm akta olan ey, yanl ina edilmi insan gerekliiydi, hl
da yledir. nce dnyann yanllar dzeltilmedike doru dnce
lerin pek ans yoktur.
Baka bir deyile, M arx ve Engels "ideoloji" projesini, tarihsel
idealizmin yeni bir eitlemesi olduu, idealist felsefenin boluunu
paylat ve bu idealizm in dier rnekleri gibi, kendisi de ba aa
evrilm i gerekliin bir yansm as olduundan "dnyay ba aa
oturttuu" gerekesiyle reddederler... Yaplmas gereken ey hem
dnyay hem de onun felsefi yansmasn tekrar ayaklan zerine
oturtmaktr; bunu yapm aya balartak iin de "ideologlar"m safdillii
ni tehir etm ek ve "ideoloji" projesinin nerdii stratejilerin faydasz-
ln gzler nne sermek gerekir.
Geriye dnp bakldnda, btn bunlar A ydnlanm a kamp iin
deki bir aile kavgas gibi grnm ektedir - am alar konusunda, yani
insan toplumunun Akln klavuzluuyla batan aa yeniden ina
edilmesinin acil bir ihtiya olduu konusunda uzlam olan dnr
lerin buna ulamann en iyi aracnn ne olduu hakknda yaptklar bir
tartma. Bu felsefi ayrmn her iki tarafnda yer alan dnrler de,
her eyden nce, bu etin grevi gerekletirm ekte kendilerinin oyna
yaca rol konusunda uzlamlard: Akln szcleri, rasyonel insan
larn eiticileri ve kendilerine toplumun yeni rasyonel dzeninin ya
salarn koym a grevi verilmi olanlann ya da mevcut yasa koyucula
rn (bu grevi yapm aya glerinin yetmedii veya yapm ak istemedik
leri dnld takdirde) yerine geecek olan herkesin aydnlatcla
r roln oynayacaklard.
ideoloji kavram, felsefi tartm alarda uzunca bir sre, neredeyse
bir yzyl boyunca hi boy gstermedii halde, 1920'lerin sonlarnda
yeniden su yzne kp siyasi sylemin ve sosyal bilimlerin en
nemli kavram larndan biri haline geldiinde, anlam biraz farkl ve
ilk, etimolojik anlam na aykryd: O sralarda byk lde unutul
mu olan (unutm ayalm ki Alm an deolojisi baslm am ve okunm a
m bir elyazm asndan ibaretti hl) on dokuzuncu yzyl balarnda
ki ncellerinin tad anlam la bu yeni anlam arasnda hem ksmi bir
sreklilik hem de ksmi bir sreksizlik bulunuyordu. M arx ve En-
gels'in "ideoloji"yi znde yanl bir dnme biim inin ad olarak
kullanmasyla arasnda bir sreklilik vard, am a M arx ve Engels'in bu
hkm gerekelendirm ek iin bavurduklar savlardan haberi yoktu.
zellikle, "ideoloji" kavram, M arx ve Engels'de olduu gibi, "tarih
sel idealizm" felsefesine karlk gelmiyordu artk; Institut National'i
kuranlar iin olduu gibi, "fikirler bilimi"ne de karlk gelmiyordu.
"deoloji", ilgin bir tersine dnmeyle, esas itibariyle felsefi-olmayan
ya da felsefe-ncesi bir dnce anlamna gelm eye balam t; felsefi
akl yrtmenin ve doru dnmenin temel snavlarndan geem eye
cek trden bir dnce; felsefenin ancak eletiri faaliyeti iinde kar
laabilecei bir ey, felsefenin savam aya ve en sonunda da ele geir
meye arld yaygn ve aa bir bilgi tr idi artk ideoloji.
Yeni ideoloji kavram , D estutt de Tracy ve M arx'la Engels'deki
nceli gibi, "yanlla kar doruluk", "cehalete/nyargya/boinan-
ca kar bilim" seeneklerini ne kartan Aydnlanm a sonras, m o
dem felsefe sylemi balam nda ortaya kt; ondan doru ve yanl
bilgi arasndaki snn izm esi ve korumas isteniyordu. nceli gibi o
da bilgi adam lannn sz konusu snnn mutemetliini ve hakemlii
yapm a davetini ifade ediyordu. A m a ncelinin tersine, "ideoloji" fik
rinin yirminci yzylda vcut bulan haline, snr bekilerinin, hakl ya
da haksz biimde, gemiteki ve gelecekteki snr ihlalcileriyle sa
vam ak iin kullanmay am aladklan bir silah olarak baklmyordu
artk. Tam tersine, barikatn br yanm a gemi, ilk anlamyla "ideo-
loji"nin, yani fikirler biliminin, doru ya da yanl bir biimde yenil
giye urataca, ykaca ve sonsuza dek ortadan kaldraca varsay
lan nyarg ve boinanla yer deitirmiti.
"deoloji" terimi bylece "bilgi" hkmranlndan, daha aa bir
alana, "inanlar" alanna tanm oluyordu. A rtk bilgiyle snanmaya
kstaha direnen henz-kk-kazm amam , henz-alt-edilememi
yanl, yanltc ve zararl inanlara karlk geliyordu; bilimin maske
sini indirmeye, gszletirm eye ve sonuta akln kesintisiz egem en
liine giden insan bilincinden silm eye yemin ettii inanlard bunlar.
Tarihinin bu ikinci aam asnda "ideoloji" teorisi, m odem an afa
nda Francis Bacon'n kabile, tiyatro ve pazar yeri "putlan"na kar
sk sk dile getirdii acmasz eletirilerde rasyonel bilginin nndeki
en nemli engeller diye gsterdii trden olgularla sistematik olarak
uramay amalyordu.
Bu yeni haliyle "ideoloji" kavram , Byk Sava'n harabiyetin-
den yeni yeni kurtulm aya balayan bir A vrupa'da ortaya ktnda,
yeni, derin ve kapanmaz gibi grnen siyasi aynlklar, kalnlaan ho
grszlk bulutu ve siyasi kaynakl iddet, bilgi sekinlerinin zg
venini andrmaktayd. lerlem enin kesinlii ve -tan m gerei sekter
olm ayan, blnm ez ve evrensel bir zellik g steren- bilimsel akln
nihai zaferi zerine phe dmt.
Yeni yeni ortaya kan despotlann Aydnlanmay istemeleri ya da
buna ayartlm alan ve dolaysyla da ellerindeki iktidann dnyaya akl
nizamn getirm ek iin kullanlabilm esi m akul bir ey olm aktan git
tike kyordu. Aydnlanm a um utlannn en cokulu zam anlannda
kutsanm olan, bilgi ile dnyevi iktidarlar arasndaki evlilik atrda
m aya balad. D oruluk arayclan ve bekileri, les philosophes'm
ayrt edici zellii ve ayncal olan (imdi ise naif bulunan) o zg
venle yneticilerden destek grm eyi bekleyemiyorlard. deoloji kav
ram, dnyaya bu ikinci geliinde, karam sar ve savunmac bir haleti-
ruhiyeden kmt ve bir daha kendinden em in bir biim de hareket
edemeyecek kadar acyan dalanm parm aklar tarafndan idare edili
yordu.
Yirminci yzyl filozoflar, A ydnlanm a senaryosu iinde izilen
gzergh izlemeyi istemedii gayet bariz olan bir dnyayla kar kar
ya kalnca, kendi kendilerine iki grev verdiler: Doru, bilimsel yet
kisi olan bilgiyi dier btn grlerden ayracak ltleri telaffuz et
me grevi ve halkn, zellikle de halkn yneticilerinin, bilimin h
kmlerini kabul etme, benimseme ve uygulam aya geirm e konusun
da gsterdii isteksizlik ya da yeteneksizliin nedenlerini saptama g
revi. rnein Wienerkreis'a, yani m antksal pozitivizm okuluna bal
filozoflar yanl inanlarn dayanklln doal dillerin yaplan itiba
riyle bozulabilir olm asna balyorlar ve kurtuluu, gndelik hayatla
irtibatn kesmi ve bu sayede de gnlk hayatn ve partizan siyasetin
karm akank dilinde mebzul m iktarda rastlanan anlamsz, snanmas
mmkn olmayan inanlardan annm kesin ve ak bir bilim diliyle
doruluun salam latnlm asm da gryorlard. Fenom enolojik felse
fenin kurucusu olan Edm und Husserl daha da ileri gitmiti: Kkleri,
gndelik hayatta olduu kadar, doru bilgi klna girmi rk ve
kararsz kanlann yetitii zemin olan "doal tavr"da da bulunduu
iin, bilimin de bu grevi yerine getirebileceinden phe duyuyordu.
Husserl, filozofun tarihd, kltr st "akn znellik" alann, ancak
herklvari bir "fenomenolojik indirgeme" abasyla -y an i, bilgiyi,
doal tavrn snrlann oluturan dargriil zamansal ve meknsal
koullarn kelttii hata katm anlanndan an n d rarak - kavrayabilece
ini ileri sryordu; bu "akn znellik" alannda btn asli anlam lar
ynelimsel olarak kuruluyor ve deien kamu karlan ve kltr m o
dalar tarafndan kirletilm em i saf bir form iinde bannyorlard. "Do
al tavra" gmlm sradan insanlann gnlk uralan iinde onlan
fenomenolojik bir yolculua km aya itecek hibir ey olmadn
sylemeye bile gerek yoktu. Doruluk aray akl sahibi her kiide
rastlanabilecek Kant, evrensel bir potansiyelm i gibi grnmyordu
artk, zel bir insan trnn -filozoflarn, sadece flo zo flan n - iiydi;
onlann farkllklannm nian, yalnzlklarnn iaretiydi.
Eski dnemin yasa koyucu ihtiraslan, tpk dnyay yeniden yap
ma ve iktidarn icrasna dorudan katlm a itkisi gibi, yava yava, is
teyerek olmasa da ihmal yznden terk edildi. Yirminci yzyl ilerle
dike, Platon'un tavnn can gnlden tekrarlayp m odem Sirakza ti-
ranlanndan filozoflannn szlerini siyasi olarak ete kemie brndr
melerini isteyecek nemli filozoflarn says gittike azalmtr. Tam
da bunu yapan az sayda filozofsa, tiranlarn onlar kullanabilecei
tek iin saray mensubu -k raln ula, saray airi, bazen saray dalkavu
u, am a en ok da saray soytars- olm ak olduunu dehetle fark et
milerdir.
Bylece balarn koparlmas zamanmzn gittike daha belir
ginlik kazanan bir eilimi haline geldi. Ancak bu eilimin deiip de
iemeyecei, amac ve sreklilii tartm aya akt. Tm dier tavr
larn aralarna yerletirildii kutupsal konum larn en ufuk ac harita
s Strauss ile K ojeve arasndaki nl yazm ada izilmitir. Her ikisi
de gndelik hayata zg hayhuy ve kargaa arasnda doruluun pei
ne dlemeyecei ve sradan gnlk deneyimden felsefe aratrma
laryla ulalabilen dorulua giden bir yol olm ad konusunda gr
birlii iindeydiler. Ancak Strauss, bunun tam da olmas gereken du
rum olduunda ve sonsuza kadar byle kalmas gerektiinde srar
eder ve doruluun btnl adna felsefi doruluk ile yaayan dn
ya arasndaki ban hibir koulda onanlam ayacan ya da yeni ba
tan kurulamayacan iddia ederken, Kojeve'e gre filozofun geri e
kilii, geici bir nlem, birlikleri yeniden bir araya toplamak, levaz
m dzm ek ve sonra da kendinden daha emin ve zafer kazanm a ans
daha yksek olarak hedefi yeniden fethetm eye girimek iin yaplan
bir manevrayd. Ancak yazm aclann ikisi de doruluk davasn iler
letm ek ve onun hkm ranlna giden yolu am ak iin mevcut ikti
darlarn etkili bir biimde kullanlabileceinden pek umutlu deiller
di. Bunu byle ifade etm eseler bile, felsefenin bu tr iktidarlarla hi
bir alp verecei kalm asa daha iyi olacan her ikisi de kabul ederdi;
bu iktidarlarla ille de karlaacaksa, bunu yalnzca savc ya da yarg
rolne girerek yapmalyd felsefe.
Yirminci yzyldaki "ideoloji" kavram bu kayg ve takntlardan
dodu. Bu kavram, Aydnlanma'nn um utlan ile toplumsal ve siyasi
olarak gittike daha paral bir hal alan dnyada ykselen irrasyonel-
lik dalgas arasndaki devaml byyen mesafeyi aklamann bir yo
lunu sunuyordu; aydnlanm sekinlerin talep ettii roldeki deiik
lik iin bir baka m erulatrma salyordu. Bu ikili am aca hizm et et
meye uygun yeni "ideoloji" kavram Kari M annheim tarafndan bi
imlendirildi.
Esas tibariyle Tartm aya Ak Bir Gereklik

M annheim'm "ideoloji" kavram, M arksist gelenek iinde Gyrgy


Lukcs tarafndan Batl ii snflarnn sosyalizm davas etrafnda
toplanmaktaki hayret verici (ve kafa kartrc) baarszln akla
mak iin gelitirilmi olan "yanl bilin" fikrinden etkilenmiti.
M arksist ilerleme anlayna gre, sosyalizm davas hem ii snf
karlarnn rasyonel ifadesi hem de rasyonel olarak rgtlenm i toplum
projesinin en doyurucu biim de hayata geiriliiydi. Kant akl anla
yna uygun olarak, ii snf ile sosyalizm arasndaki evliliin olay
larn doal ak ierisinde gereklemesi bekleniyordu. Ancak Lenin'
in devrimci ncler teorisinden ve pratiinden esinlenen Lukcs'n
aklamasna gre, doruyu kavram ak herkesin ulaabilecei, btn
insanlara zg bir akl yetisinin ynlendirdii doal bir sre deildir
kesinlikle, iilerin bak alarn bireysel olarak, hatta kolektif ola
rak ulaabildikleri dar gnlk deneyim dzeyinin stne karabile
cek sosyal bilimcilerin yardmlar olmazsa, bu iiler iinde bulun
duklar zor durum un hakikatinin gizlenmesine ya da yadsnm asna yol
aan sahte, tahrif edilmi bir kapitalizm gerekliini bilinlerinde
yanstmay srdreceklerdir; ve ne kadar (meru, piyasa anlamyla)
rasyonel davranrlarsa, dipsiz yanlsam ann o kadar derinlerine bata
caklardr.
M annheim Lukcs'n hipotezlerini geniletip evrensel bir ilke hali
ne getirmitir. (Daha ak sylersek, Lukcs'n snf odakl bilisel te
orisini, "yanl" ve "trajik" bilin arasndaki Lukcs ayrm gizleye
rek "genelletirmitir".) Sahip olduu bilisel perspektifin tikellii ile
ayrt edilen ve snfsal konumu, milliyeti ya da mesleki uygulamalar
tarafndan belirlenen, toplumdaki her grup, btnl gzle grlr
alann dnda brakan ksm i bir gereklik iine kapatlm durum da
dr. Btn gruplar kendi deneyimleriyle ulaabildikleri budanm ger
eklik zerinde rasyonel olarak dnrken, kendi bilisel perspektif
lerinden yola karak "nesnel" (yani, herkes iin evrensel olan ama
kimsenin gremedii) hakikat zerinde kendi tikel arptmalarn
olutururlar.
M annheim 'm "ideoloji" adn verdii ey (sem antik olarak, Lu-
kcs'm "snf bilinci"nden farkl bir ey sayd "snfn bilinci"ne pa
raleldir), snrl bilisel perspektif ierisinde tasarlanan bylesi ap-
tlm bir bilgiydi. ,Oyun biliim tiyatrosunda oynanyor ve burada
ideoloji hakikatin karsna onun en byk dman olarak kyordu.
Doruluk ile arptm a ya da yanllk arasndaki fark btnlk ile ks
milik arasndaki farka paralel olduu iin, doruluk tanm gerei ait
olm am ayla ve bal olm am ayla zdeletirilmiti: deolojik olmayan
ey, ancak toplumsal olarak birbirinden ayrlm bilisel bak alar
nn hibirine bal olmayan bir bilgi olabilirdi. Toplum sal gerekliin
doru bilgisi, ksmi olmayan, tikelcilik kart bir bilgi olmaldr, bu
yzden de bu bilgi ancak hibir tikel, snfsal, milli ya da dini grupla
m aya bal olmadklar iin kendilerini btn bilisel konum lara yer
letirebilecek bir insan grubunun ii; yelerini btn dier gruplardan
alan, dolaysyla hibiriyle snrl olm ayan ve hibirine sadakat borcu
bulunm ayan bir grubun ii; btn yerleik gruplarn dnda durarak
ve hepsine mesafeyle bakmas sayesinde btn inanlarla eitli bili
sel perspektiflerden hesaplam a ve her birinin ksmi, snrl, greli ka
rakterini aa karm a gcn gstererek her trl tikellie ynelik
bir meydan okumay cisim letiren bir kategorinin ii olabilir. Mann-
heim 'a gre, bu tr insanlar entelijansiya'm n yeleriydi; bu insanlar,
varsaylan toplumsal m ekndlklan ve ok eitli kkenlerden gel
meleri sayesinde, hem ideolojik arptm alarn tem ellendirdii siyasi
pratiklerin kolektif, tarafsz bir eletiricisi roln hem de greli olm a
yan, nesnel doruluk zerine kurulm u bilimsel siyasetin savunucula
r roln oynam aya arlyorlard. H er iki roln doru drst oyna
nabilmesini mmkn klacak ara bilgi sosyolojisi olacakt: Yani ide
olojiler ile toplumsal olarak belirlenm i avantajl konum lar ve grup
karlar arasndaki ban sistem atik tehiri.
M annheim'daki ideoloji kavram, zgn anlamn grnte tam a
men tersine evirmi olsa da, A ydnlanm a sonras iktidar sylemine
tamamen gmlm durum dadr h l . ncelleri gibi, o da bilgi ile ik
tidar arasndaki ba ile, -d a h a d o ru su - bilgi retici ve tayclarnn
yasa koyucu ayrcalklar ile ilgilidir. Ancak, bunlarla siyasi iktidar
ellerinde bulunduranlar arasnda bir kar ve ama birlii olduu var
saylmaz artk; bylece bilgi sahipleri iktidar sahiplerinin uaklar ve
danmanlar olm aktan onlarn beki kpekleri ve eletirm enleri ol
m aya dnrler.
Aydnlanm ann doru bilgiyi insanlk durum unun evrensellii
iinde temellendirm e program ndan radikal biim de kopmay, ancak
son yirmi yl iinde zemin kazanm grece yeni bir icat olan "pozitif
ideoloji kavram" nerebilmitir. M odem an bandan beri yrr
lkte olan entelektel gndem m addeleri tek tek silinm i ve Aydnlan
ma zamanndan beri deim eyen deerlendirme iaretleri tersine ev
rilmitir. "Pozitif ideoloji kavram" bu r ac kopular zetler.
Bu sralar m oda olan " p o z itif eitlemesiyle ideoloji, bilim sel bil
gi (yani bilim adamlar cemaati iinde kurulan ve bu cem aat tarafn
dan onaylanan bilgi) de dahil her trl bilginin vazgeilmez nkou
luna karlk gelir. "deoloji" ad, insan deneyim inin eitli paralar
nn bir araya gelip tannabilir, anlaml bir rnt oluturm asn sala
yan bilisel erevelere tahsis edilmitir. ereveler bilginin koulla
ndr, am a kendileri onun birer paras deildirler; zerlerinde nadiren
dnlr (hatta hi dnlmez), nadiren aka dile dklp m esa
feli, "dsal" bir bakn nesnesi haline gelirler. Bu tr bilisel ere
velerin znde "gzetleme", "eleme", hatta belki de "yavalatma" ay-
gtlan olduklan sylenebilir; bunlar duyum lann durdurulamaz akn
keser, bu duyum lann erevelenm i rntye uyanlann tutarken, ge
ri kalanlan brakrlar. Ayn ekilde, srekli artan, btn yaplan hava
ya uurm a ve bylece btn anlam lan ortadan kaldrm a tehdidinde
bulunan enformasyon hz iinde bile, yaanan gerekliin rntlen-
mi, yaplanm bir biimde alglanmas imknn korurlar.
imdilerde pek tutulan anlat yle devam eder: Bilisel bir ere
veye sahip olmak bir dile sahip olm ak kadar evrensel bir durumdur;
ama, yine diller gibi, bir ereveye sahip olm ak da insan trn ayn
zamanda hem birletirir hem de bler. Btn insanlar bilisel ereve
ler tarlar, am a farkl insanlar farkl ereveler tarlar. Bu yzden, in
sani karlam alar ve diyaloglar srekli, hatta sonsuz tercm e srele
ridir: Diller arasndaki, bilisel ereveler arasndaki tercmeler. "Po
zitif ideoloji kavram" son tahlilde dille analoji yaplarak kurulmutur.
Tpk eitli dillerin varlnn insanlk durumunu zayf dren bir
ey ve insanlann birlikte yaam alannn nndeki bir engel olmay
gibi, ideolojilerin -dnm sellik ncesi bilgi erevelerinin- oklu
u da insan dnyasnn, birlikte yaayabileceim iz ve muhtemelen
sonsuza kadar birlikte yaam aya m ecbur olduumuz bir zelliidir.
"P ozitif1tezahrnde ideoloji, Kant'n bilginin akn koullan fik
rine; yani bilen zne batan duyum dzenleyici bir kapasiteyle donan
m olmasayd hibir eyin bilinem eyecei fikrine benzer. Ancak
Kant'tan fark, meknd ve zamand bir evrensellikle toplumsal ve
tarihsel olarak biimlenmi tikellik arasndaki farktr tabii ki. Bilm e
nin akn koullan, Kant'n onu yerletirdii btn-insan-tr (daha
dorusu her eyi bilen zneler) dzeyinin bir-iki basam ak altna tan
mtr.
Ancak bu ok nem li bir kaymadr. Bir zam anlar ideolojiyi de ie
ren "bilginin akn koullan", mekn, zaman ya da nedensellik gibi
genel dncelerle snrl deildir (zaten bu genel dnceler olmak
szn bir olguya ilikin hibir im ge oluturulamaz). Aksine, imgeleri
farkllatran ve eitlendiren fikirleri barndnrlar. Kant'n gznde
akn koullar, bilen zneleri birletiren ve bu yzden de birlemi
bilginin, birlem i insan trnn ve ayn zam anda Aydnlanma'nn
evrenselletirici um utlarnn temeli olarak i grebilecek eylerdir.
Bilisel erevelerse, tersine, blcdrler. Kant'n her trl bilginin
akn koullan fikri nasl bnyesinde bir evrensellik imknn bannd-
nyorsa, pozitif ideoloji kavram da bnyesinde bilginin -v e iinde ya
anan dnyalarn- srekli ve onm az bir biim de farkllamas ve e
itlenmesini banndrr.
Baka bir deyile, pozitif ideoloji kavram, biliimin Mannheim
tarafndan hl kt yan olarak grlecek olan zelliini bir erdem
haline getirir. Bu kavram, artk giderilem ez ve hatta vazgeilmez bir
ey olarak grlen dnya grlerindeki oullukla uzlam akla kal
maz; ayn zam anda bilgi sahibi snfn yeni, kar gzetmeyen, taraf
sz tavnn ve dillerdeki Babil-sonras kargaay gidermek, gereksiz
yere ve zarar verici bir biim de blnm ve atm aya balam olan
eyleri yollanndan dndrmek, dzeltmek, hom ojenletirm ek ve bir
letirm ek isteyen gemi projeden vazgeme niyetini de aa vurur.
Byle "pozitif' bir ideoloji anlay entelektelerin ne tr bir ko
lektif deneyim ini yanstr? Ve ne tr bir entelektel strateji ierir?
Gnm z dnyasnn nde gelen zelliklerinden biri, birbiriyle
yakndan ilikili am a eliir grnen iki eilim arasndaki, kreselle
m e ile yerellem e arasndaki gerilimdir. Roland Robertson'n "kye-
relleme" [glocalization] terimi bunlar arasndaki yakn ba ok iyi
anlatr: ki eilim de ayn kkten kaynaklanr ve ancak bir arada kav
ranabilirler.
Kreselleme, baka eylerin yan sra, iktidarn siyasetten tedri
cen aynlm as anlam na da gelir.cM anuel Castells'in "enformasyon
toplumu" hakkndaki, yakn tarihlerde kan antsal incelemesinde
iaret ettii gibi, siyaset nceki gibi yerel ve blgesel kalrken, artk
mekn ve mesafe snrlanyla bal olmayan sermaye, zellikle de fi-
nansal sermaye "akmakta"dr. Giderek siyasi kurumlarn menzilinin
dna kan bir aktr bu. ktidar ile siyasetin farkl m eknlarda ika
m et ettiklerini syleyebiliriz. Siyasetin evi fiziksel, corafi mekn
olarak kalrken, sermaye ve enformasyon, fiziksel meknn iptal ya
da ntralize edildii siberm eknda ikam et etmektedir.
Francis Fukuyama'nn tarihin sonunu ilan eden o m alm iddiasn
fena halde prematre bulan Paul Virilio, buna ramen, "corafyann
sonunun geldiinden gnl rahatlyla bahsedilebilir," diye yazd
nda aklnda bylesi bir sibermekn vard muhtemelen. M ekn onu
alt etmek iin gereken zamann tortusudur; serm aye ve enformasyon
hareketlerinin hz elektronik sinyalin hzyla eit olduunda, m esafe
nin alt edilmesi anlk bir ey olur ve mekn "maddilii"ni, hareketi
yavalatma, durdurma, ona direnm e ya da baka bir yoldan kstlama
yeteneini -norm alde gerekliin ayrt edici zellikleri saylan btn
nitelikleri- yitirir.
Bu srete "yerellik" deersizleir. Serm aye m eknddr, artk
lke snrlaryla ve gezmenin engelleyici m aliyetleriyle bal deildir.
Enformasyon da yle; nternetten bilgi alanlarn, bu bilgi ister yan ka
pdan ister dnyann br ucundan geliyor olsun eit -" y e re l" - cret
demeleri bu durumu simgesel olarak ok iyi anlatr. H er iki adan
da, yz yze iletiimin karlkllna dayal yerellik ayrcaln yiti
rir; uzak yerler karsnda, bir zam anlar dolayl, yz yze olmayan
iletiimin grece ar olm asndan ve yksek tama m aliyetlerinden
gelen avantaja sahip deildir artk. Evlerinde alanlarca yrtlen
yerel bir enformasyon sanayiinin siberm eknda akp durm akta olan
eylerle baarl bir biim de rekabet etme ans yoktur pek. Yerelliin
bir zamanlar kayda deer llerde olan "tutma gc" hzla istimlak
edilmektedir. Kendi iine kapal ve byk lde kendi kendine ye
terli bir ekonomi veya kltr alan olarak sahip olduu nemi yitir
mektedir.
ktidarla bilginin, tpk nesneleri gibi, znde "yerel" ve topraa
baml kald gemi "donanm" andan kkten farkl bir durum
dur bu. Eskiden kitlesel fabrika-bam l sanayi, kitlesel kla-baml
ordu ve kitlesel okul-baml eitim iktidar sahipleri ile iktidara ma
ruz kalanlar ayn yerde tutuyor ve onlar yzyze bir araya getiriyor
du. ktidar ve bilgi, sermaye ve enformasyon, ie aldklar, ynettikle
ri ve denetledikleri emek, askeri g ve talim -terbiyeden gemi ve
denetlenmi halk kadar kk salmlard, m ekna baml ve m esafey
le kstlanm durumdaydlar. Yerel, sk skya korunan em ek ve m e
ta pazarlarna olduu kadar ar makinelere ve kaln fabrika duvarla
rna da balanm olan sermaye, hareket etm ekte fabrika iilerinden
ya da mecburi askerlik yapanlardan daha zgr deildi. Durum iyiye
de gitse ktye de, serm aye yerinde kalm aya mecburdu ve bu yerde
olup biten her ey de onun yatrmclar, sahipleri ve yneticileri iin,
tpk geri kalanlar iin olduu gibi, bir baar ya da baarszlk mese
lesi, hatta belki de lm kalm meselesiydi.
Bilgi ve deerlerin sahipleri ve koruyucular iin de byk lde
ayn eyler geerliydi. M odem zamanlarn "donanm" aamasnda,
entelektellerin kurulm asna yardm ve gnlk ileyiine hizmet et
meleri beklenen rasyonel dzen, "yerel ynelimli" olmak zorundayd
ve yle de oldu. Siyasi bir kendilik olan teritoryel devlet ve kltrel
bir kendilik olan m illet akma ya da rtm e eilimindeydiler; bu
iki kavram eanlaml hale gelmeye balad. Siyaseten himaye edile
cek yeni dzeni kurm a grevi, millet ina etm e abasyla zdeti; kl
trel hal seferleri, eitli leheler yerine btnletirilm i tek bir dilin
ikame edilmesi, yerel detler ve takvim lerin yerine milli bayram lar ve
tatiller program nn geirilmesi de bunun en nem li aralaryd. ok
eitli pratik nedenlerle, .devlet yurttal ve m illiyet projeleri, ayr
ayr teorize edilm elerine ve iktidar sekinlerinin farkl kesimlerine
em anet edilm elerine ramen i ie geip tek bir proje haline gelmi
lerdi.
Btn bu nedenlerle sz konusu a, iktidar sekinleri ile halk ara
sndaki angajman ayd. Siyasi yneticilerin en nemli kayglar bi
lano dengesini salamak, kolektif savunma iini halletmek, evrensel
kurallara itaat edilm esini salayp bireysel refah kolektif garanti alt
na almak ve yerel serm aye ile yerel igcnn m eta edinebilmesini
gvenceye alm aya alm ak idiyse, bu kayglar ancak ekonomi ve bil
gi sekinlerinin gerekten de devletin siyasi iktidar kadar teritoryel
olduklar ve devlet gibi, devlet egemenlii altndaki blgede ikamet
eden halk ynlendirm eyi hedefledikleri varsaym yla anlaml olabili
yordu. Ekonom ik sekinler, alabilir durum da olan yetikinlerin
oluturduu gevek topluluu yeniden ileyip sanayi igc haline
getirm ekle meguld; bilgi sekinleri ise birbirinden ayr "yerliler"in
oluturduu heterojen topluluu yeniden ileyip ortak bir tarihi, kabul
gren bir gelenei ve dmanlar olan kltrel anlam da birlemi bir
millet haline getirm eye alyordu. Ekonom ik sekinler ve onlann si
yasi hamileri iin yasam a ve idare demek olan eyler bilgi sahibi snf
iin ideoloji ve ideolojik alama demekti. H er iki durum da da, ba
m llk karlklyd. H er iki durum da da, bir taraf kendini teki tara
fa angaje olarak kuruyordu. Sermaye, kendisini ancak yerel igc
nn ivereni olarak kurabildii ve yeniden retebildii iin, mekna
bamlyd. M annheim'n "entelejiansiya"sna ya da en azndan onla-
nn "entelektalist" nclerine karlk gelen bilgi sahibi snflar da
kendilerini, "halk"la girdikleri eitim ilikisi yoluyla kuruyorlard.
imdilerde bu angajmann sonunun geldiine ya da en azndan
can ekitiine tanklk ediyoruz. Byk lde "angajman sonras"
bir dneme giriyoruz. Sermaye de bilgi de yerel snrlarndan kurtul
mu drmdalar. Servet retici mali ilemlerin yzde doksan dokuzu
nun artk maddi meta hareketine bal olmad ve enformasyon dola
mnn ok byk lde siber a iinde gerekletii bir zamanda
sermaye ve bilgi sahiplerinin corafi yerlerinin pek bir nemi kalm
yor. Bugn ne ekonom ik ne de kltrel iktidarn sahipleri mekna ba
mldrlar; kendilerini, modern zamanlarn sanayi ve millet ina et
me safhasnn dorua ulat dnemlerdeki gibi yerel kalan "halk"m
hizmetine koan balar kesmilerdir. ktidar sahipleri sibermekn i
gal ediyorlar ve halkn geri kalanndan ayrlm drmdalar; bu geri
kalan kesim iin hl byk lde geerli olan terimlerle sylersek,
sahiden mekndlatlar. Yerliler, sekinlerin kendi kendilerini kur
ma ve yeniden retmeleri iinde hibir rol oynamyorlar; baz yerlile
re belli bir sre iin bylesi bir rol verilecek olsa bile, artk bu roln
oynanmas iin vazgeilmez ve yeri doldurulm az bir nem tam yor
lar. Bugnlerde entelektel sylemde "halk" kavram na pek rastlan
mamasnn nedeni de bu: "halk" kavramnn tek sna m odem ikti
darn eitli yzleri arasndaki son "yerel" yz olan siyaset retoriidir.
En son gelimelerin nda, sekinler ile yerli halklar arasndaki
karlkl angajman yalnzca grece ksa bir tarihsel epizottan m iba
retti acaba diye dnlse yeri var.

Artk Esas tibariyle Tartm aya Ak O lm ayan Dnya

Zamanmzn sermaye ilem cileriyle modern ncesi "ortada grn


meyen toprak aalar" arasnda arpc bir benzerlik var. Ancak bu i
lemcilerle rettikleri art deerin kremasn aldklar yerellikler ara
sndaki ba, yine de ortada grnm eyen derebeylerini uzaklardaki
mlklerine balayan badan daha zayftr.
Eskinin toprak aalan, bedensel anlam da ortada grnmedikleri
ve toplumsal ya da kltrel olarak yerelliin bir paras olmadklar
zamanlarda bile yine de toprak aasydlar; dolaysyla, zenginlikleri
ve iktidarlannn kayna kuruyup gitmesin diye, sahip olduklan top
ran zenginlik reten kapasitesinin korunm asyla belli lde ilgi
lenmeleri gerekiyordu. Modern ncesi zamanlarn ortada grnme
yen toprak aalarnn durumunda, iktidar -n e kadar sulandrlm
olursa o lsu n - ykm llkle birlikte geliyor ve smr, sm rlenle
rin iinde bulunduklar g durum la kurulan - n e kadar kaypak ve g
venilmez olursa o lsu n - bir tr dayanma ile elele gidiyordu. Artk
durum byle deildir; en azndan, byle olm ak zorunda deildir ve
gleri her eye yeten kresel finans piyasalar, borsalar ve bankala
rn mterek basklan byle olmamasn salamaktadr.
Sermayenin iktidar gittike maddiliini yitiriyor, kresel sekin
lerin yesi olmayan ve onlara katlm a konusunda pek ans da bulun
mayan insanlar iin gerekliin sahip olduu anlam a gre deerlendi
rildiinde gittike "gerekd"layor. Eskiden iktidann asli kymeti
ve balca lt olan denetleyici, ynetici/terbiye edici angajmann
yerini yeni bir yetenek, uzak durma, kanm a ve kama yetenei ald.
Bu yetenek de -is te r iyicil ister zalimane bir biim alm o lsu n - her
trl angajman gereksizletirdi. Bu kanma yetenei, en bata da,
bir zam anlar baat konum da olan panoptik-tarz angajman biimini,
gzetleme, talim ettirm e ve disipline etm e yoluyla kurulan angajman
biimini bir kenara atlabilir hale getirmitir. Panoptikon tarz kontro
le denenler artk gereksiz ve mazaretsiz, hatta rasyonel olm ayan ka
yplar hanesine yazlm aktadr - bunlann bertaraf edilm esi, daha iyisi
tamamen ortadan kaldnlm as gerekir. Sinoptikon -ounluu gzet
lem ek iin bir aznlk tutmaktansa ounluu aznla hayranlkla
bakm aya cezbeden bir tr kendin-yap Panoptikon'u- ok daha etkili
ve ekonomik bir kontrol arac kmtr. Eski tarz Panoptikon'un hl
yrrlkte olan kalntlarndan beklenen, kitlelerin bedensel terbiyesi
ya da manevi olarak dntrlm esi deil, kitlelerin sekinlerdeki ye
ni hareketlilik zevkini takip etmesi istenmeyen kesim lerini yerli ye
rinde tutmaktr.
Zamanmzn okum u yazm snflan, bilgi retici ve sahipleri de
m odem ncesi muadillerine benzerler: O zamanki bilgi sahipleri,
kendilerini kap komular olan basit insanlardan yaltan Latince kale
sinin hibir ey geirm ez duvarlan iinde gvenli bir yere kapanyor
lard. Aslnda, nternetin sibermekn da birok adan Ortaa'daki
Latince'nin gnm zdeki edeeridir. Okumu snflann yelerini
m ekndlatrr ve fiziksel m eknda onlara yakn olan insanlann eri
im alanlarnn dna kanr; bir yandan da bilgi sahibi snflarn ye
lerini birbirlerine yaknlatran bir baka, sanal evrenin teknolojik te
melini atar. Okumu snflarn yeleri, bilgi insanlan olm a sfatyla,
mesafelerin sradan, corafi m ekndakilerden tamamen farkl kstas
larla lld sibermekna yerleirler; siberm eknda izlenecek pist
ler baka insanlarn zerinde hareket ettikleri yollardan bamsz ola
rak kurulur ve yol iaretleriyle kilometre talan da normal kartograf
ya da topografyle yalnzca anzi ve rastlantsal bir ilikisi olan (hatta
hi ilikisi olmayan) bir biim de dzenlenir.
ideoloji baka birok eyin yan sra, vaizlerinin yapt bir niyet
beyanyd da: Vaizlerin ait olduklan ve kendilerini ait grdkleri top
lumla angaje olma niyeti. Ayn zam anda bu toplum iin sorumluluk
yklenme yolunda bir an, bu sorum luluu stlenme ya da payla
maya hazr olmann bir ifadesiydi. Son olarak (ki bu da en az nceki
ler kadar nemlidir), dnyann o anki halinden rahatsz olunduunun,
mevcut durum a kar eletirel bir tavr taknldnn bir iareti ve bu
durumu iyiletirme ya da tamamen deitirmeye ynelik bir itkiydi.
En muhafazakr olanlar da dahil btn ideolojiler, gerekliin mev
cut haline dayanm bak ulanyd: Ortodoksi klna girmi olsalar
da, canllklann noch-nicht-geworden [henz olumam] idealler
den alan batniliklerdi. Ksacas, toplum sal gereklikte her eyin ol
mas gerektii gibi olmadnn, mevcut durumu dzeltm ek iin bir
eyler yaplmas gerektiinin ve her ne yaplacaksa sistem atik, tutarl
bir biimde yaplmas gerektiinin farkna vanlm as, ideoloji kum a
n dokum aya girimenin temel nedeniydi. Btn ideolojiler statko
nun kabullenilmeyiinden, her eyden nce de gerekliin kendi ken
dini dzeltme kapasitesine sahip olduuna inanlm ayndan dom u
lard. Btn idelojiler -hay al ettikleri gelecei tahayyl ettikleri ge
mie yansttklan ve yenilii bir geri dn, reform u da bir restoras
yon olarak tasvir ettikleri zaman b ile - aktif olarak ve hep birlikte ha
yata geirilmesi gereken projeler olarak domulard.
ideolojinin alacakaranla gmld eklindeki tehislere belli
bir hakllk kazandran ey, artk bu tr projelere rastlanmaydr;
ideoloji a henz tam am lanm am olabilir, ektii sanc can eki
me sancs olmayabilir, ama uras kesin ki halihazrdaki durum u mo
dernliin bandaki halinden tannm ayacak lde farkllamtr.
Projesi olmayan - b ir proje ve eylem plan olm akla u andan farkl bir
gelecei telaffuz eden bir projesi olm ayan- bir ideoloji terim lerde bir
elikidir.
Marx'n Feuerbach zerine tezlerinin on birincisini ("filozoflar
imdiye kadar dnyay akladlar; oysa mesele onun nasl deitirile
ceidir") ihmal eden "ideoloji", m odern ncellerinin yanna, ancak
ideolojik akln tayin edici, kurucu zelliklerini gzden karma paha
sna konulabilir. A m a daha fazlas da vardr. Bugnlerde okumu yaz
m sekin evrelerinden gelen m esajlar yoluyla, kasten ya da gayri
ihtiyari olarak yaylan dnya gr, tarihsel boyuttan yoksun zaman
la ilgilidir - dz bir zaman, frdolay, srekli yeniden dolama soku
lan bir zaman, sk sk ileri geri gidip geldii halde konumunu pek de
itirmeyen bir zaman, "aynsndan daha fazla"nn zaman, deitike
ayn kalann, plus a change, plus c'est la meme chose'un zaman. Bu
sadece kendi tarihselliinin hissini yitirmi bir mesaj deildir; tarihi
dnyadan esirgeyen bir m esajdr da.
Com elius Castoriadis, son syleilerinden birinde, uygarlmzn
derdinin kendisini sorgulam ay brakm olmas olduunu iddia edi
yordu. Gerekten de, unu syleyebiliriz: "Byk anlatlar"n l
m nden (ya da, Richard Rorty'nin yapt gibi, atlan her adm ideal
bir durum la aramzdaki mesafeyi ksaltp ksaltm adna gre deer
lendiren "hareket siyaseti"nin gerileyip yerini kendine eldeki sorunla
r zmeyi ilke edinm i olan her-seferinde-bir-m eseleci "kampanya
siyaseti"ne braktndan) sz etmek, bilgi sahibi snflann angajman-
lann braktklannn, m odem entelektel greve ynelik byk bir
reddin ilandr.
Bilgi sahibi snflann, bir zam anlar tanm layc zellikleri olan
toplum sorgulam asndan el ekm ek iin kullandklan, grnte bir
birlerine taban tabana zt olan am a aslnda rten iki yol vardr.
"Pozitif ideoloji kavram" bunlardan biridir. Eer her trl bilgi
ideolojikse, ideolojiye ancak baka b ir ideolojinin perspektifinden
kar klabiliyorsa, il n y a pas hors d'ideologie [ideolojinin dnda
hibir ey yok] ise, farkl ideolojilerin geerlilik derecelerini lp
karlatrabilecek hibir d standart yoksa o zaman geriye herhangi
bir "ideoloji sorunu" da kalmaz, ideoloji aratrm alannn onlan n
yargsz ve taraf tutm akszn betim lem ekten baka yapabilecekleri bir
ey yoktur. Hepsinden nce de, herhangi bir tavr alm ak gerekmez.
B ir dnya algsnn dierinden stn olduunu gsterm enin hibir yo
lu olmaynca, geriye kalan tek strateji, onlan m uazzam ve indirgene
mez bir eitlilie sahip olduklan eklindeki kaba olgu etrafnda gidip
gelirkenki halleriyle kabul etmektir. Eer hibir ideoloji eletirisine
izin verilmiyorsa, o zaman toplum sal dncenin grevi, ideolojinin
her yerde, her eyin de ideolojik olduuna iaret edildikten sonra bili
yordur. Toplum la aktif bir angajm an iinde olm a fikri gerekesini ve
aciliyetini yitirir.
Grnrde buna zt olan grn de pratikte ayn sonulara yol a
mas ironiktir. M odern sylemde her zaman belli lde rastlanan
ama imdilerde g kazanan bu dier gr, ideolojinin imdiki hali
nin henz tam anlam yla modernlememi bir toplum un iareti oldu
u; ideolojinin bilginin hem geri kalm hem de zararl bir eidi oldu
udur. Eer ideoloji sryorsa bunun tek nedeni, cehalet ya da kendi
kendilerini gereklii reformdan geirme grevine atam olanlarn
sinsi bir komplosu olabilir. Jean-Franois Revel, Fransz A kadem isi
ne kabul edilmesi vesilesiyle yapt konumada ideolojiyi "olgulara
ve yasalara ramen, onlar horgrerek gelitirilm i bir karmsal kur
gu; hem bilimle felsefenin hem de dinle ahlakn ztt" olarak tanm la
m (12 Haziran 1998 tarihli Le Monde'dak haberden). Bilim, felsefe,
din ve ahlakn kendilerini ne dem eye omuz om uza verip olgular ve
yasalar savunurken bulduklar konusunda ancak tahmin yrtebili
riz. Ancak bu orduda komutan rolnn, Revel'in iaret ettii zre, id
dialarn gereklikle snayan (gereklii kendi iddialaryla snayan
ideoloji bunun tam tersi bir konum dadr ki Revel bunu sylemez) bili
me verilmi olmas inandrc bir varsaymdr. Revel bilim in sonuta
ideolojinin yerine geecei umudundadr. Bu olduunda Castoria-
dis'in nsezisi en sonunda gereklemi olacaktr: Toplum kendini
sorgulamay brakacaktr.
Toplum yorum cularnn "ideolojinin sonu"nu ilan etmeleri eyle
rin mevcut halinin tasvirinden ok bir niyet beyandr: eylerin yapl
ma biimi artk eletirilmeyecek, dnya artk m evcut durum unun kar
sna daha iyi bir toplum alternatifi kartlarak yarglanm ayacak ya
da sansrlenmeyecektir. u andan itibaren her trl eletirel teori ve
pratik tpk postm odem hayatn kendisi gibi paral, dzenlenmemi,
kendi kendine gnderm e yapar nitelikte, tekil ve episodik olacaktr.
Ancak sk sk, piyasann/neo-liberalizm in ekonom ik sonular,
retkenlik ve rekabeti ilahlatrm asnn, kazanan kltletirmesinin ve
etik kinizmi ne karm asnn eskinin byk ideolojilerinin gn
mzdeki edeeri olduu da savunulur; stelik, rakipsiz bir hegem on
ya kurmaya ncellerinin hepsinden daha fazla yaknlam bir ideolo
jid ir bu. Bu gr lehine sylenebilecek ok ey var. Neo-liberal ideo
loji ile tipik bir "klasik" ideoloji arasndaki asl benzerlik, her ikisinin
de grneni fark edilm eyenden ayrarak, alakal veya alakasz sorun
lar saptayarak, akl yrtme mantn ve sonularn deerlendirilme
biimini belirleyerek btn gelecek sylemlerin karm sal erevesi
ilevini grmeleridir. Gelgelelim, neo-liberal dnya grn dier
ideolojilerden farkl -h a tta ayr bir snfa dahil bir o lg u - klan ey,
tam da sorgulam ann yokluu; toplumsal gerekliin deitirilmez ve
geri evrilmez mant olarak grlen bir m anta teslim olmasdr.
Neo-liberal sylem ile moderliin klasik ideolojileri arasndaki fark,
deyim yerindeyse, bir planktonun zihniyetiyle yzclerin ya da de
nizcilerin zihniyeti arasndaki farktr.
^ i e r r e Bourdieu (Le M onde diplomatique'in M art 1998 saysnda)
neo-liberal dnya grnn grnrdeki yenilmezliini, Ervin Goff-
m an'n tmarhanesinin "gl sylem "inin yenilm ezliiyle karlat
ryordu: Bu tr bir syleme direnm enin ve bu sylemi geri pskrt
menin gl herkesin m alum udur nk "gerei", "gereki ol-
m ayan"dan ayran nseimi oktan yapm ve dnyaya mevcut ekli
ni vermi olan en gl, en boyun em ez dnyevi gler onun yann
dadr. Piyasann neo-liberallerce ilahlatrlm asnda le choses de la
logique avec la logique des choses [manta ait eyler eylerin mant
yla] kartrlr; oysa modern zamanlarn byk ideolojileri aralarn
daki btn ihtilaflara ramen u noktada uzlayorlard: M evcut halle
riyle eylerin mant akln mantnn buyurduklarna meydan oku
m akta, onunla elimektedir. deoloji akl doann karsna koyard;
neo-liberal sylem ise akl, doallatrarak gszletiriyor.
Antonio Gramsci, bilgi sahibi snfn, gerek, farazi veya nart
koulan grevleri ve halkn geni kesim lerinin beklentilerini izah et
m e grevini kendi zerlerine alan ve bylece de u ya da bu Klasse an
sich'in [kendi iinde snf] Klasse f r s ic h [kendisi iin snf] dzeyine
km asna yardm eden yeleri iin "organik entelekteller" terimini
nermiti. Bu izah, yani "snfn iinde bulunduu g durumu tarih
sel bir perspektife yerletirmek" ideolojinin iiydi; entelekteller ide
olojik praksise mdahil olarak "organik"leiyorlard. zin verirseniz
"entelektel" kavram na "organik" sfatnn eklenm esinin ortaya
kan tamlamay laf kalabal haline getirdiini syleyeceim: Salt
"bilgi sahibi olan insanlar" birer entelektel haline getiren ey, tam
da Gramscici anlam da "organik" olm alandr zaten.
"Entelekteller ideoloji kavramn dnyay deitirecek ara, snfl
toplumun snflarn zbilinli tarihsel failler dzeyine karacak bir
kaldra, ya da daha genelde yaderk ve heterojen halklar yeniden e
killendirip zerk ve homojen kltrel birim ler halinde younlatra
cak tertibat olarak gelitirirlerken "organik" bir rol benim seyerek ha
reket ediyorlard; ancak bu durum da da kendi kendilerinin "organik
entelektelleri" olarak davranyorlar, bilgi sahibi snf sadece Klasse
f r sich statsne deil, ayn zam anda kendilerine zg bir misyoner
lik grevi olan insanlardan oluan ok zel bir snf, bir tr st snf,
"snf retici s n f dzeyine karyorlard. H r trl ideoloji nosyo
nu bilgi sahibi insanlara can alc, tarihsel bir i ykler, onlar snfla
ra, etnik gruplara, cinsiyetlere veya m illetlere uygun, yeterli ya da ya
kr deerleri ve am alan dile getirm ekten ve yaptklan keifleri ta
rihsel olarak etkili hale getirmekten sorumlu ilan eder. deoloji kavra
mnn altnda yatan bu can alc nem deki varsaym entelektellere
kltr yaratclan, retm enler ve deerlerin nbetileri roln verir;
toplum la ya da toplum un seilmi kesim leriyle dorudan angajmana
girmeyi talep eder, hatta yerine getirilecek bir misyonu olan bilgi sa
hibi insanlar olarak "entelekteller" fikrine anlam kazandnr ve bilgi
sahibi snfn kolektif olarak, bu kolektif greve tekabl eden bir oto
rite konumuna ulamaya kalkmasna dayanak olur.
Sorun, imdilerde yaygn, hatta baskn bir hal alan "ideolojinin so
nu" ya da "byk anlatlann lm" (hepsinin stnde de, "tarihin so
nu") haberlerinin, bilgi sahibi snfn teslim bayran ekip kolektif
davetini geri almas m dem ek olduu; yoksa, tam tersine, "z-orga-
nik" stratejinin ve ona gerekesini ve varolu nedenini veren ideoloji
nin gncelletirilmi bir baka eitlem esi mi olduudur.
yle grnyor ki ge-m odem ya da postm odem an bilgi sahi
bi snf organik entelekteller roln bir ekilde stleniyorsa da, bu
sadece kendi kendilerinin organik entelektelleri roldr. Bilgi sahibi
snflann gnm zdeki dnce biimini gayet belirgin bir ekilde es
kisinden ayrt eden ey; kendi kendine gnderm e yapmas, kendi pro
fesyonel faaliyetlerinin koullann iddetli bir taknt haline getirmesi
ve toplumun dier kesim lerine kar taahht altna girmekten gittike
kanan bir tavr sergilemesi ve hatta geleneksel "sentezleyici" roln
neredeyse tamamen terk etm esidir - toplum un geri kalannda bireyle
rin toplamndan te bir ey grm ek istememesi ve ayn zamanda, on-
lan kolektif deil tekil failler olarak anlam a eilim inde olmasdr. G
nmz toplumsal dncesinde fail kavramnn "zelletirilmesi" bu
nun birok rneinden biridir.
Halihazrdaki bu ok nemli kopuun suunu trahison des clercs'
in [entelektellerin ihanetinin] yeni batan sahneye konmasna ykle
mek ve bu durumu grev olarak balanm adan dem vuran ortodoks
aryla dzeltm eye almak ocuka olur. Kamusal bir gndemden
profesyonel snaklara ekilmeyi ani bir gnl deiikliiyle ya da
bencil bir havann etkisi altna girm ekle aklayamazsnz (ki zaten
bunlar da ayn derecede aklanam az eylerdir). ok m uhtem eldir ki
bunun nedenleri daha derinlere; iktidarn ve iktidarla birlikte gelen
eylem e geme (hem de etkili bir biimde eylem e geme) yeteneinin
postm odem toplum iinde datlm a ve hayata geirilm e biimindeki
ve (bilgi sahibi snflarn koullar da dahil olm ak zere) toplumsal
hayatn koullarnn yeniden retilm e biimindeki derin dnmlere
uzanmaktadr.
G eoff Sharp yakn tarihlerde (Arena dergisinin 10/1998 saysn
da), bilgi sahibi snflarn ilgi ve kayglan ile kamusal gndem arasn
daki balann hzla zayflamasnn nedenlerini analiz ederken, "sosyal
teorik 'sylem 'in gndelik hayatn dilinden yaltlml"n en baa
yerletirmitir. Bu yaltm da, yine, keyfi bir seimin rn ya da bir
karakter kusuru meselesi deildir. Entelektel kaynaklann radikal bir
biim de yeniden yerletirilmesinin ve entelektel almann yrtl
m e biim indeki deiimin dmen suyunda ortaya kan bir eydir.
Benim nerdiim terimleri kullanacak olursak, entelekteller modem
dnem ler boyunca olduu gibi postm odem koullarda da kendi ken
dilerinin "organik entelektelleri" olarak kalacaklarsa, kendi kendine
gnderm ede bulunan ideolojilerinin alabilecei tek biimin sz konu
su yaltlm lk olduunu syleyebiliriz; am a bu biim ayn zamanda,
bilgi sahibi snflann baka herhangi binlerinin "organik entelektel
leri" olm aktan km alann da gerektirir.
Sharp'a gre, dile getirilmesi gereken daha genel bir nokta da u
dur:
Entelektel pratiin kendisinin, kendine zg bir hayat biimi oluturmas
ok byk lde teknolojinin dolaym na baldr. Dolayml eylem entelekt
el pratiin alameti farikasdr... Teknobilimlerin nesnelerini ele alp oluturma
biimleri de ayn ekilde dolaymldr: Yani bunu nesnenin daha dolaysz duyu
sal bilgiyle ulalamayacak yollardan temsil edilmesini ve kavranmasn sala
yan bir arac aygt sayesinde yaparlar. Son olarak dolaym, entelektel pratiin
btn davurumlarnn, nesnelerini daha soyut bir biimde oluturmalarn (ya
ni nesnelerini, karlkl mevcudiyet ilikilerine zg kategorilerden daha farkl
ve tipik olarak daha kapsayc kategorilerle oluturmalarm) salar.

unu ekleyeyim: Sz konusu kategoriler, btn o gsterili kapsa-


yclklanna ve tipikliklerine ramen, insanlann gndelik hayatlan
iindeki hallerinin tamamn kapsamazlar. Aksine, sz konusu kate
goriler, insan faillerin soyutlanm vehelerini, btn temsil eden
paralan genelletirerek, "btnletirmek"ten ok bler ve paralara
aynrlar ve insan hayatnn zledii btnle ulam asnn nnde
bir engel olutururlar. Ancak, durum ne olursa olsun, Sharp'n belirtti
i gibi, "entelektel pratiklerin postm odem lik dnyasn kendi suret
lerinde -yani, dolayml olarak, soyut olarak ve metinsel ariv yoluy
la - yeniden ina etme biimlerinin bir benzerine daha nce rastlanm a
mtr".
Bilgi sahibi snflann ikamet ettikleri, iledikleri ve onun tarafn
dan ilendikleri nternet, Leberswelf i -yaanan d nyay- darda b
rakr; bu dnyann paralann ancak uygun biim de paralara ayrl-
dklan ve bylece ilenmeye hazr hale geldikleri zaman kabul eder
ve onlar dandaki dnyaya gerektii gibi yeniden ilenmi, soyut
lanm bir biimde iade eder. Postm odem entelektel pratiin mekn
olan sibermekn, paralara ayrmaktan beslenir ve paralara ayrmay
ilerletir, onun hem rn hem de balca etkin nedenidir.
Modernliin doruk zam anlannda ideolojinin trm an hem bir ni
met hem de bir m usibet olarak nam salmt. u anda lm de yle.
Yaadklanm zdan rendiklerim izle, toplumu ideolojik deli gm lek
leri iine sokmann, ideolojik program lan ynetimdeki glerin ihti
raslaryla birletirme ayartsna kaplmann getirdii insani maliyetle
ri biliyoruz artk; bu yzden de kendimizi yeni bir eye balamadan
nce bu maliyetleri dikkatle hesap ediyoruz. A m a alternatifler olm a
dan, yol iaretleri ve karlatrm a ltleri olm adan yaam ay, "her
eyi oluruna brakp" ortaya kan sonular beklenm edik olduu ka
dar kanlmaz da ilan etmeyi henz renemedik. Ulrich Beck'in Ri-
sikogesellschaft [risk toplumu] anlay byle bir yaam im a eder:
B ir krizden tekine geerek, bilinen bir sorunla baa km aya alr
ken bilinmedik miktarda bilinm edik soruna yol aarak, yerel dzenle
ri idare etme zerinde younlarken bu dzenlerin kresel kaosa yap-
tklan katky gzden kararak yaam aktr bu. "Byk anlatlar"n
sonunu kutlam ak iin ok erkendir erken olm asna da, m odern dene
yimlerin yla baktm zda, bunlann geip gitmelerine yanp ya
knmak da tekinsiz, hatta ahlakszca bir eydir.
2. IKMA:

POSTMODERN DNYADA
GELENEK VE ZERKLK

GELENEKTEN, y a n i "g e m iin m e s a j" n d a n , b u m e s a jn n e ile tti i ve


n a sl o k u n m a s g e re k ti i a rtk n e t o lm a d n d a , o rta d a k a fa k a r tra
c a k k a d a r o k g n ll o k u y u c u v e k a k o fo n i i in d e k i e z g i a rtk d u y u l
m a z h a le g e le c e k k a d a r b y k b ir k o ro o ld u u n d a b a h s e d e riz . G e le
n e k k a v ra m p a ra d o k s a ld r, n k b ir e y d e n b a h s e d e r a m a b a m b a k a
b ir e y in h a b e rin i v e rir, b a k a t rl s e lin d e n g e lm e z ; te o rid e s y le
d ik le rin i p ra tik te in k r ed er. B iz i g e m iin b u g n m z b a la d n a
in a n m a y a ite r; a n c a k , b u g n v e g e le c e k te , b a la n m a y a ih tiy a d u y d u
u m u z y a d a b a la n m a y is te d i im iz b ir "g e m i" o lu tu r m a k iin
v e rd i im iz , v e re c e im iz a b a la r m u tu la r (v e h a re k e te g e irir).
"Gelenek", "det" ya da "alkanlk"la eanlaml deildir, am a bu
terim ler sk sk birbiriyle kartrlr. Aslnda gelenek, det ve alkan
ln tam zttdr. dete ya da alkanla dayal davran dnce
iermeyen davrantr: Ne aklama ne de bahane isteyen ve gereke
sini sunmas iin sktnldnda da ok zorlanan davrantr. Bu sor
gulamann yol at rahatszlk, Rudyard Kipling'in nl hikyesin
deki krkayan iine dt durum da olduu gibi, fel edici bile
olabilir: Hikyede, zavall krkayak, dalkavuun biri bir sr ayan
dan hangisini nce, hangisini sonra yere koyacan hatrlam a konu
sundaki harika yeteneini vnce artk tek bir adm atamaz hale geli
yordu. nsan bunu yapmann iyi, baka trl davranm ann da kt ol
duuna inand iin alkanlklarna gre davranyor deildir. Asln
da, alternatif davran yollarn brakn dnmeyi hayal bile edem e
dii iin byle davranr.
O ysa "gelenek" bir seim durumuna gnderm e yapar: Bu kavram
bir grevin ad olarak domutur; "gelenek" "mesele"si, olas, uygu
lanabilir ve makul, bilinen ya da antnlan birok davran yolu ara-
smdan birinin seilmesi gerektiinde gndem e getirilir. "Gelenek" ta
mamen dnme, akl yrtme, gerekelendirm e ve hepsinden nce
de semeyle ilgili bir eydir.
Eric Hobsbavvm sz daarcm za "icat edilmi gelenek" kavra
mn soktu: Hobsbawm'n gsterdii gibi, henz olum am cem aatle
rin gz yukarda olan siyasi liderleri, sk sk, cemaati bir arada tuttu
unu ve onu bir araya gelmeye m ecbur ettiini ima ettikleri ortak bir
gemi icat etmilerdir. Gelecei balamak iin gemiten argm an
lar kullanrlar ve uygun argmanlarn karlabilecei bir gemi ol
may onlar iin bir engel deildir; ne de olsa, nemli olan ortak bu
gn ve ortak gelecektir; ortak bir gemiin tek nemi, sz konusu bu
gn ve gelecei biimlendirme ve yoldan karm am a iini kolayla
trmasdr. A m a "icat", yalnzca seilmi geleneklerin kkenini iaret
eder. Oysa bir anlamda, her trl gelenein, en azndan bizimki trn
den toplumlarda bir arada varolan btn geleneklerin icat edilmesi
zorunludur, icat edilm emesi mm kn deildir.
Anthony Giddens'n ileri srd gibi, bizler "gelenek sonras bir
toplum"da yayoruz.1 Ancak bu etkileyici tabiri, gelenein otoritesi
ni yitirmesine, ona duyduumuz saygy yitirmemize, "miras" ve "ta
rihsel bellek" talebimizin tkenmesine veya azalm asna ya da eskinin
gzel olduuna ve srf eski olduu iin hrm et grmesi gerektiine
duyduumuz inancn ypranm asna gndermede bulunuyormu gibi
yorumlamaktan saknm ak gerekir - gelgelelim modernlii btn eski
eylere programl olarak dman olan, "eski", "miyadn doldurmu"
ve "modas gemi" terimlerini eanlaml grp uzun mrlln
otorite kurm aya hak kazandrdm reddeden bir hayat tarz olarak
gsteren betimlemelerde bu tr aklam alara sk rastlanr. "Gelenek
sonras toplum" fikri gelenein modasnn gemesine deil, gelenek
ler fazlasna gnderme yapan bir tabir olarak grldnde daha iyi
anlalr: Kabul grm ek iin birbirleriyle atan gemi yorumlarnn
fazlal, genel ya da genele yakn bir gven kazanabilecek tek bir ta
rih yorumunun olmay sz konusudur bu fikirde. Giddens'n belirtti
i gibi, "temel bir anlamda, m odernliin kurumsal aygt gelenekten
koparldktan sonra, potansiyel olarak geici gven m ekanizmalarna
dayanmaya balamtr". Ben bu sralamay biraz deitirirdim: geici
bir hal alma eilimi gsteren ey gven datm mekanizmalar deil

1. "Living in a Post-Traditional Society", Anthony Giddens, n Defence o f Socio


logy: Essays, Interpretations & Rejoinders iinde (Cambridge: Polity Press, 1996).
gvenin kendisidir ve grnrde onun geicilemesini durduracak
hibir m ekanizma yoktur, nk ortada birbiriyle rekabet eden yle
ok gelenek vardr ki herhangi birinin uzun m rl bir sadakat gre
bilmesi ve en st otoriteyi ele geirmesi mm kn deildir. Baka bir
ekilde sylersek, herhangi tek bir gelenein ada toplum zerinde
ki kavrayclnn zayflam asna yol aan gvendeki "zlme", mo
dern toplumun znde okmerkezli yapsyla yakndan balantldr.
M odem olunca, zellikle mklpesent ve kl krk yarar bir hal
aldmz ya da seim lerim izde titizlenm ekten zellikle holanr ol
duumuz deil sylenm ek istenen. unu sylem ek istiyoruz daha zi
yade: ster holanalm ister holanmayalm seim yapmaya, seimler
yapmay srdrmeye, yaptm z seimleri hakl karm aya ve seim
yapp hakllm z kantlam ak zorunda braklm ann bizim kaderi
miz olduunu acyla fark etm eye mecburuz; nk okmerkezli bir
ortamda, birden fazla iyi hayat imgesi, birden fazla kiisel ideal kal
b, "yaplmas gereken"i "yaplmamas gereken"den nasl ayrt edece
imizi syleyen birden fazla nerm e ve baz alternatif nerilere duyu
lan gveni (ki bu her zaman baz baka nerilerin de reddedilmesiyle
birlikte gider) hakl karm ak iin dnya, gem i ve bugn hakknda
anlatlan birden fazla inandrc hikyeyle kar karya kalrz srekli
olarak.
Eer belli bir zaman dilimi boyunca uyguladm z dzenli al
kanlklar ancak baka alkanlklar hilafna edinebiliyorsak, o zaman
byle bir davran kalbyla "gelenee uymak" diye betimlenen davra
n arasndaki benzerlik, bu ikisi arasndaki ok derin bir farkll
gizliyor demektir. Bunlarn ilki sadece seenek-yok durum unda ger
ekleir; burada hayata geirilebilir alternatiflerin yokluu kullanl
m akta olan yolu, deil bir seim olarak grmeyi, bir ikinci kez dn
meyi bile nler. kincisi ise seimin b ir sonucudur: G rnr ve ula
labilir alternatiflerin bolluu, uygulanm akta olan eyin aslnda bir se
im olduunu ve her an bir baka, hatta ok farkl bir yaam biimiyle
deitirilebileceini unutm a olasln tam am en ortadan kaldrr.
Bizim toplum umuz yle olmas istendii iin deil, yle olmas
zorunlu olduu iin bir seiciler toplum udur; stelik, bu zorunluluu
bir erdem haline getirmeyi renm e yatknl tayan seicilerin
oluturduu bir toplumdur. Piyasalarm za mal arz edenler kesinlikle
bu eilimi sergilerler: eitliliin rpertici batan karm a gcn ve
zengin ve eitli gsterilerin cazibesini kefetm ilerdir (pek unutaca
a da benzem iyorlar). H er trl sanatsal maln yaratclar ve datc-
lan da yle; onlar da seimi bal bana bir deer m ertebesine kanr
ve onu gerekliin sanat yaptlarndaki hem ierik hem de biim ver
meye en uygun yn olarak grrler. Filizlenen danm anlk m eslei
nin yeleri iin, yani seme ihtiyacndan doan ve yaplacak seim ler
bollap daha kafa kartm c ve usandnc bir hal aldka refah dzey
leri artan, yeni tip pazarlanabilir becerilerin tedarikileri iin de ayn
durum sz konusudur. Bu meslein en sekin yelerinden biri, uz
m anlara danm aynca kendilerini kaybolmu hissedip iddetle onlar
dan hizm et alm aya uraanlara u d veriyor:
K e n d i se ti in iz h e rh a n g i b ir z a m a n d a n b a la y a ra k , h e r frs a tta b ilin li, a k
t i f s e im le r y a p a ra k n e le r y a p a b ild i in iz e b a k n . G n le rim iz in n e k a d a r iyi g e
e c e in i d e, y a p t m z h e rh a n g i b ir e y d e n e k a d a r b a a rl o la c a m z d a, b u
se im le rle (v e b u n la ra b e n z e r b a k a b ir o k se im le ) n e le r y a p t m z b e lirle y e
c e k tir h e r z a m a n .2

Seiciler, seimlerini yaptktan sonra, fena halde zorlantlym gi


bi grnen bir biimde davranabilirler; ounlukla (ve de yanl ola
rak) gelenein penesindeki insanlara atfedilen bir davran tarzdr
bu. Burada da, benzerlik yzeysel ve yanltcdr. Zorlant, Giddens'n
yerinde ifadesiyle dondurulmu gvendir - am a seiciler toplum unda
her trl gvenin buzu kolayca zlebilir, zaten dondurulm uken bi
le ambalajnn zerinde koyu harflerle "son kullanm a tarihi" yazm ak
tadr. Seiciler toplumunda geri kalan tek gerek zorlant, dier btn
seimlere kar ilgisiz ya da kr kalan tek tekrarlamaya dayal davra
n biimi, seme zorlantsdr. D ier btn ksmi zorlantlara iptila
dem ek daha doru olacaktr, Giddens'a gre.
^ p tila , kalc ve sabit gven yatnm nn tam zttdr, "gven verici"
hibir yan yoktur: Doas gerei maymun itahldr, kendi bilgeliin
den emin deildir, gvensizdir, kendisinden memnun deildir, srekli
gven tazelem e ihtiyac duyar, ak ak ya da st kapal olarak e
kingen ve zr diler bir hal iindedir. ptila, der Giddens (A. W. Scha-
e ffi izleyerek), "hakknda yalan sylemek zorunda olduumuz her
eydir." Byle olunca da, iptila "bir zam anlar gelenein salad ve
btn gven biimlerinin de varsayd o btnln tersidir". ptila
yalnzca yapm aya zorlandm ey deildir, yapm aya zorlanmay se
tiim eydir de; seimin ve seilmi olan eye kar sorumluluun far-
kndal iptilann bnyesine kaznm tr ve bu farkndaln sklp

2. S. Helmsletter, Choices (New York: Product Books, s.104); aktaran Giddens.


atlmas mm kn deildir. Yaplan seim ne kadar sk skya benim
senirse benimsensin, akllca olup olmad konusunda srekli, on
maz bir belirsizlik hissi yaanmas ve kendine kzma, kendini sula
ma, pim anlk temayl gsterilmesi de bundandr - btn bunlara
gelenee uym ada kesinlikle rastlanmaz.
M esele udur: Tketiciler/seiciler toplumundaki zorlanty and
ran davran ile tek davran kaynaklan det ve alkanlklar olan mi-
tik "geleneksel toplum"daki davran arasndaki nihai fark, seilmi
strateji ile davetsiz kader arasndaki, daha basit bir dille, seme ile
sememe arasndaki farktr.
Gerek anlam yla (doal yuvas olm ayan bir toplum da kullanla
bilecek hale gelsin diye eilip bklm, m anipule edilmi anlamyla
deil) "gelenek" yaderk toplum a ait bir eydir. Yaderk toplum, Cor-
nelius Castoriadis'in sk sk tekrarlad gibi, yelerini itaat etmeye
ard kurallann insan kkenli olduunu kabul etm ek istemeyen ya
da bundan hicap duyan toplum dur; bu yzden de kendi yapm olma
yan, dsal bir gcn verdii em irler tarafndan biim lendirildiini ve
ynlendirildiini zanneden toplumdur. lm nden nce yapt son
syleide,3 Castoriadis yaderk toplum lann (ki bu da tarihe kaydedil
mi neredeyse btn toplum lar demektir) u zelliine dikkat eki
yordu:
[Y a d e rk to p lu m la r] y e le rin in k a r k m a m a s g e re k e n b ir fik ri k e n d i k u -
r u m la n n a d a h il e tm ile rd ir: B u k u r u m la n n in sa n y a p m o lm a d , in s a n la r ta
ra fn d a n , e n a z n d a n u a n d a s a o la n in s a n la r ta ra fn d a n y a ra tlm a d fik ri. B u
k u r u m la r ru h la r, a ta la r, k a h ra m a n la r, T a n rla r ta ra fn d a n y a p lm la rd r; in sa n
r n d e ild irle r.

G erek anlam yla "gelenek" tam da byle "bnyevi" bir kurumsal


nitelik ierir: u anda sa olan insanlann miras aldklar kurum lan de
itirmek iin yapabilecekleri hibir ey olmad ve gszlklerini
unutup da bu m irasn iine kanm aya kalkarlarsa ilahi cezalandrma
nn ya da herhangi bir ihlale tahamml olm ayan doa yasalarnn
rn olan, hayal bile edilem eyecek felaketler doaca varsaymn
iinde banndrr.
Yaderk toplum dan zerk toplum a gem e ans (toplum sal zerk
lie giden yolda atlan, bu zerkliin yeterli olm asa da zorunlu bir ko
ulunu yerine getiren bir adm dr bu), toplum un yasalannn onlar be

3. "L'individu privatise", Robert Redeker'le 22 M art 1997'de T oulouse'da yapt


sylei.
yan eden insanlarn iradelerinden baka hibir dayana olmad ve
insanlar tarafndan yaplan ne varsa yine insanlar tarafndan yklabi
lecei kabul edildii zaman yaplr. Bu ar ilk olarak, insanlardan
itaat etmelerini talep ettikleri yasalarn bana e d o x e te b o u le k a i to
d e m o -"B u, konseye ve halka iyi grnm ektedir"- form ln koy
duklar zaman Y unanllar tarafndan yaplmtr. Balarna byle bir
mukaddeme getirilen yasalar ortak iyi adna disiplin arsnda bulu
nuyorlard; am a tam da taleplerini gerekelendirm eye, istenen disipli
nin "zeminini oluturm a"ya altklar iin ayn zam anda d n m e ,
so r u m lu d n m e ve d n m e y e d a y a l d is ip lin arsnda da bulun
mu oluyorlard: Bakn, bunlar oum uzun iyi olduunu dnd
yasalar - ama gerekten de bizim sandmz kadar iyiler mi? Onlar
daha iyi klm ak iin yapabileceim iz, yapm am z gereken bir ey var
m? Bu forml bize, davranlarmz ynlendirm e yetkisi verilmi
her eyin tem elinde yatan s e m e ' yi hatrlatyor. Ayn zam anda bu se
imi iyi yapm a sorumluluunu - bamzdan atp dsal ve ulalmaz
bir baka iktidarn kapsna ykam ayacam z bir sorumluluu.
Castoriadis'in g e r e k te n z e r k bir toplumun (zerklik ilkesine
balym gibi yapan am a kendi zerklik arsn izlemeyi baaram a
yan bir toplumun deil) z e r k b ir e y le r toplumu olduunda srar etm e
si bouna deildir. Bireysel yeleri zerk olm aynca toplum un zerk
olmas sz konusu deildir. Toplum, ancak yelerine seme hakk ve
riliyorsa ve ve bu yeler bu haktan hibir zaman feragat etm iyor ya da
onu baka birine (ya da bir eye) devretm iyorlarsa zerk olabilir.
zerk bir toplum kendi kendini kuran toplum dur; zerk bireyler ken
di kendilerini kuran bireylerdir. H er iki durum da da, kendi kendini
kurma bir derece meselesidir, ama bunun derecesi her iki -toplum sal
ve bireysel- dzeyde de ancak ezam anl olarak artabilir.
Peki am a "kendi kendini kuran birey" de ne dem ek oluyor? Kendi
kendini kurm aya atlan ilk admn, onun yeterli olm asa da zorunlu ko
ulunun, bireye kim liinin hazr verilmediini, bu kimlii bireylerin
kendilerinin ina etmesi ve sorum luluunu stlenmesi gerektiini;
baka bir deyile, bireylerin uzun ve zahmetli, hibir zaman bitmeyen
bir k im lik le n m e iiyle kar karya bulunduklarn fark etm ek olduu
nu syleyebiliriz. nceden verilmi kim lik fikrinin tersine, kim liklen
me projesi, Stuart Hall'un etkileyici szleriyle,
ta rih in o la y la r i in d e n b a ta n s o n a d e i m e d e n g e e n o d e i m e z b e n lik
e k ird e in e ; b e n li in h e r z a m a n z a te n "a y n ", z a m a n i in d e k e n d is iy le z d e
k a la n p a r a s n a i a re t e tm e z . D a h a y z e y s e l y a d a y a p a y o la ra k d a y a tlm b ir
o k b a k a " b e n lik le r" in a rd n a g iz le n m i; o r ta k b ir ta rih e v e o rta k a ta la ra sa h ip
b ir h a lk n o rta k m lk o la n v e b t n d i e r y z e y s e l fa rk llk la rn a ltn d a d e i
m e y e n b ir "b irli i" , y a n i k lt re l a id iy e ti s a b itle y e b ile c e k y a d a g a ra n ti a ltn a
a la b ile c e k k o le k tif y a d a g e r e k b ir b e n lik d e d e ild ir. B u p ro je , k im lik le rin h i
b ir z a m a n b t n le m i o lm a d n v e g e m o d e m z a m a n la rd a g ittik e p a r a l
v e k r k b ir h a l a ld n ; h i b ir z a m a n te k il o lm a d n , g e n e llik le b irb iriy le k e
s i e n v e b irb irle rin e h a s m d u ru m u n d a k i fa rk l s y le m le r, p ra tik le r v e k o n u m
la r b o y u n c a o u l o la r a k o lu tu ru ld u k la rn k a b u l e d e r.4

"Her-zaman-zaten-aym" bir kim lik varsaymnn yerine hi bitm e


yen bir kimliklenm e abas ufkunu geirmek, ilkesel olarak, benliin
hazr ve dsal tem elleri olm adn ve henz seilmemi benliin tm
paylalamaz sorumluluunu kabul etm ek demektir: "Ben, kendim
den ne yapmay becerebilirsem oyum."
Am a bu tabii ki, seimin bir bolukta yapld ve daha elverili
koullarda, bir sfr noktasndan balad ya da balayabilecei anla
mna gelmez. H er seim neler sunuluyorsa onlar arasndan yaplan bir
seim dir ve kendi kendini kim liklendim eye sfrdan balamay ba
arm akla vnebilecek birey varsa da ok azdr. Bu tr srad birey
ler aznlkta kalm aya mahkmdur, nk "kimlik" b ir e y s e l b ir g r e v
olmann yan sra to p lu m s a l b ir o lg u d u r da. Kimlik, to p lu m s a l o la r a k
kim lik diye g r le n eydir; bakalarna toplumsal olarak okunakl te
rim lerle iletilmedii, toplumsal olarak anlalabilir simgelerle davu-
rulmad takdirde bireyin hayalgcnn bir parasndan ibaret kal
m aya mahkmdur.
Ancak, kim liin dsal bir tem eli ya da garantisi olmadn fark
etmek, sonu olarak seilen ey her neyse onun bireysel olarak veril
mi bir karar meselesi olduu ve bireyin kendi iftihar edilecek baar
s ya da kendi vicdan zerindeki bir yk olarak kalaca anlamna g e
lir. Setiim model baka biri tarafndan yaplm olabilir, am a onu
semenin sorumluluu bana, sadece bana aittir.
Bireysel zerklik ynnde atlan ilk adm olan bu farkndala bir
kez ulaldktan sonra, "gelenek", kim liklenm e projesine ancak g e le
n e k ilik biim ine brnerek girebilir; yani "ortak m irasmz"dan, ge
mite paylalan ya da insann zdelem ek isteyecei bir insan kate
gorisi (bu zel det ve alkanlklarn kendi m terek kolektif miras
lar olduunu iddia eden bir kategori) tarafndan paylaldna inan
lan det ve alkanlklardan yana yaplan bir tercih biimine brne

4. "Who needs Identity?", Questions o f Cultural Identity iinde, der. Stuart Hail v
Paul du Gay (Londra: Sage, 1997), s. 3-4.
rek. Sz konusu tercih "eski gzeldir" tarz bir argmanla ya da "ger
ek benlik miras alnm benliktir" tarz argmanlarla hakl karlsa
da, argmanlara ihtiya hissedilmesi ve bavurulm as bile, en bata
bu tercihi ortaya karm olan eyin bireyin karar olduunu gsterir.
Eskinin gzellii bak asna baldr ve bir gelenein iine do
mak, pratikte, zerk ya da szde zerk birey iin, her zaman "yeniden
domak" demektir. Yaplan tercihin rekabete direnmesini salayan
ey, ona gsterilen balln gcdr.
Gelenek fikrinin bnyesindeki paradoksun ikinci boyutuna bura
dan geebiliriz. Gelenek insan bilincine ancak gelenekiliin klavuz
luuyla girebilir; seim yaplmas gerektiini syleyen bir tavsiye ni
teliini tayan ve dolaysyla da seimin m evcudiyetini ve insann
seme ihtiyacn im a eden gelenekilik de bu yzden zerk bir toplu
m a organik olarak baldr; aslnda varl, iinde ortaya kt toplu
m un zerkliine tanklk eder. A m a gelenekilik zerkliinden uta
nan, onu idare etmeyi beceremeyip ondan kamay dleyen bir top
lumun belirtisidir.<Nasl ikiyzllk yalann hakikate dedii dolayl
bir harasa, gelenekilik de yaderkliin zerklie dedii dolayl,
mahcup ve ekingen bir haratr!}
3. IKMA:

POSTMODERNLK VE
AHLAK VE KLTREL KRZLER

"KRZ" szcnn ilk kullanlm aya balad sralarda "karar verme


zaman" anlam na geldiini bugn pek hatrlayan kmaz... Etim olo
jik olarak, szck "lt" terim ine -doru karar vermek iin bavu
rulan ilkeye-, bugn bizim onu iine yerletirm eye eilim li olduu
muz, "felaket" ya da "afet"le ilikili szckler ailesinden ok daha
yakndr./
^/V cuttaki drt salgnn -balgam , kan, safra ve irin in - ykselme
dnemi iin bir isim arayan Hipokrat, Greke K pver| (karar vermek,
belirlemek) fiilini bulmutu; Hipokrata gre bu dnem, hastann du
rumunun nasl bir seyir izleyeceine karar verm ek ve onun iyilem e
sine yardm edecek doru tedaviyi belirlem ek iin en uygun dnemdi.
Karar vermek iin en iyi zaman x q i o i , yani cezir deil m ed zaman
dr. tnsan bedeninin nasl ilediine ilikin anlay Hipokrat'tan beri
tannm ayacak lde deiti, "kriz teriminin olaylarn seyrine karar
verilen an biim indeki anlam ise hl yayor - am a ounlukla tbbi
bir balamda.? Genellikle bir m etafor ilevi grd baka yerlerde ve
zellikle de gnlk konumalarda, szck akla tam tersi durum u geti
riyor - bir tehlike, belirsizlik ve kararszlk durumu, eylerin ne yne
gittiini bilmem e ve onlar istenilen yne itememe durumu... insann
bugnlerde (bir zam anlar bildiim iz ama o zamandan beri unuttuu
muz ekliyle) kriz fikrinin kendisinin derin bir kriz iinde olduunu
syleyesi geliyor. A m a bunu syleseydik, "kriz" terimini Hipokrat'n
ona vermek istedii anlam da kullanmam olurduk.
Biraz daha kesin konuursak, bugn krizi hl iyi ya da kt yn
de tayin edici bir deiikliin yaand an olarak dnrz; am a ar
tk gidiatn iyi ynde olmasn salama alm ak iin kendinden emin
biimde makul kararlarn alnd dnem olarak grmeyiz. Kriz dne
minde eylerin nereye gittiini bilmeyiz; kriz durum unda eyler dene
timden kar; olaylarn akn denetleyemeyiz; m itsizce iinde bu
lunduumuz g durumdan km aya abalayabiliriz am a btn aba
larmz deneme yanlmalarla dolu bir hikyeden, karanlkta en sonun
da bir ey kacan umarak yaptmz deneylerden te bir ey getir
meyecektir. Kriz zamannda hangi dalga ykselirse ykselsin, gven
ve zgven m eddinin bir paras olmayacaktr. D aha byk olaslk
la, gven en dk cezir seviyesinde; belirsizlik ve aresizlik hisleri
ve eldeki zihinsel ve/veya maddi aralarn yetersiz olduu sezgisi en
yksek med seviyesinde olacaktr.
Jrgen Habermas "meruiyet krizi" hakkndaki, bir zam anlar ok
etkili olmu incelemesinde, belli bir durum un "kriz" olarak alglan
masnn bir teori meselesi olduunu ileri srmtr. Krizden bahset
m ek iin, nce bir teoriye, normal, sorunsuz durum a dair bir imgeye
ihtiya vardr; kriz bu normal, allm ve bildik durum ktnde,
iler rndan ktnda, dzenin hkim olm as gereken yerlerde
baboluk grldnde ve olaylar artk rutin ve ngrlebilir olm a
dnda gelir; daha nce kendimizi her eyin zerinde hissederken,
imdi bilinmeyen bir yne doru srkleniyorm uuz gibi hissederiz.
Baka bir deyile, olaylarn norm allik diye kabul edilegelen durum a
meydan okuduu ve rutin eylem lerin gem ite altmz sonulan
artk getirmedii durum a "kriz" deriz.
M antksal adan, H aberm as'n akl yrtm esi kusursuzdur. Fakat
bilincimizin arpk urpuk yollan ille de mantksal yol iaretlerini iz
lemez. Bu yollan am ak iin nerilen keif srasn tersine evirip
"kriz" fikrine "normallik algs"na gre kavramsal bir ncelik tan
mak belki de daha iyi olacaktr. Aslnda, "olaan"n ne anlama geldi
ini olaanst sayesinde anlanz; M artin Heidegger'in uzun bir za
man nce aklad zre, ancak bir eyler "yanl gittii"nde doru
ve uygun fikrini ortaya atar ve bu fikre daha yakndan bakanz; ancak
eki krldnda ve telala onun yerine koyacak bir ey aradmzda
ekicin "z" hakknda, bir nesnenin eki olabilm ek iin sahip olm a
s gereken zellikler hakknda sorular sorm aya balarz. Parm ak ula-
nm zda binbir zorlukla duran eyler elden ktnda teoriye uzannz.
Kriz algs, m anta meydan okuyarak, am a bilisel yetilerimizin
ilem e biimine uygun olarak, norm bilincinden nce gelir. Bu yz
den de, Habermas'n grnn aksine, "normal"e ilikin bir teori ara
yn tevik eden, bir "normallik" imgesi koyutlayan ey kriz algsdr
- ve bunun tersi doru deildir. Bu kriz algs olmazsa, yolumuza d
nmeden ve teoriletirm eye bavurmadan, "normallii" bir kere ol
sun dnce konusu yapmadan, belki de sonsuza kadar devam ederiz;
alkanlklar ve rutinler bize yeter de artar bile, bunlarn zerimizdeki
etkilerini srdrebilmeleri iin ak ak dile getirilmeleri gerekmez.
Normallik en gl ve en yerleik haline, farknda olunmad za
man, gnlk em ekler bu emei harcayanlarn zihninde bir norm anla
y eklinde talamadklar zaman ular. Bu iddiay daha da keskin
letirip yle diyebiliriz: Ne zaman bilinte bir norm ya da kural fikri
su yzne ksa, buna olaylarn allm beklentilerle yeterince rt-
mediini; aikr "olan" ile st kapal "olmas gereken" arasnda
uyum suzluk olduunu ima eden bir tanklk olarak baklabilir ve ba
klmaldr. K avrayam am a ve belirsizliin ne kt m odem anla
m nda krizden bahsettiim izde, bazen ak ak ama ounlukla st
kapal olarak iletilen mesaj, eskiden hi dnmeksizin, gayet gzel
kullandm z aletlerin artk elim ize bir trl yakmyor, ie yaram
yor olmasdr; dolaysyla da eskiden bunlarn ie yaram alarn sala
m olan koullarn neler olduunu veya bu koullan yeniden sala
m ak ya da aletleri deitirm ek iin neler yaplmas gerektiini arayp
bulm a ihtiyacn duyanz.
Zam anm zda "kriz" terimi ne kadar sk ve yaygn bir biimde kul
lanlyor olursa olsun, bu terimin tekabl ettii zihin durum una her
zaman terimin kendisinden daha sk rastlanlm tr ve hl da daha sk
rastlanlmaktadr. lerin "yanl gittii, beklenenden farkl olduu
hissi ve onun sonucunda da nasl devam etm ek gerektii konusunda
yaanan bocalam a ok sk ve yaygn grlen bir eydir, hatta belki de
insann varolu deneyim inin evrensel bir elikisidir. nsann her tr
l dnyada-olu biim i dnmseldir; her zaman zetlemeyi ve
onarmay gerektirir, zeletiri olmadan uzun sre ayakta kalamaz.
Ortega y G asset'in Esquema de las crisis'te. (Krizin emas, 1942)
yer alan kuaklann etkisi hakkndaki tartm asna kulak verdiimizde
bunun byle olm as gerektiini anlanz. Hibirimizin dnyay yeni
batan icat etm edii ve dnya hakkndaki bilgiyi sfrdan toplam ad
, aksine kendi ieriimizi byk lde cem aate ait abalarn rn
olan hazr m am llere borlu olduum uz doruysa, o zaman birbirini
izleyen kuaklann bu abaya farkl noktalarda dahil olduklan ve ken
di Lebenswelt'lerini kurarken farkl maml km elerini kullandklan
da dorudur. Buraya kadan gayet ak ve nemsiz; ancak u nokta
pek hesaba katlmyor: Tarihteki her anda, birok kuak birlikte ya
ar, etkileim e girer, hizm et dei tokuu yapar ve dolaysyla da ey
lemlerini egdmleme ve birbirleriyle iletiim kurm a greviyle kar
karya kalr. Sadece bu nedenle bile toplum daim a "kritik bir durum"
iindedir ve genelde mevcut durum u bir "kriz" durumu olarak ilk alg
layanlar, daha yal kuaklar, daha uzun bir sredir ortalkta olup al
kanlklar ve beklentiler gelitirecek daha fazla zaman olmu kiiler
dir. "Toplum" her halkrda muhayyel bir varlktr; ama birbirine ko
layca tercme edilemeyen birok farkl, hatta bazen iyice farkl bi
imde tahayyl edilir. Srf bu nedenle bile, bir "toplumsal sistem"in
resmini izerken tm bunlar sonucunda ortaya kan oulluu, ihti
laflar ve gerilimleri hesaba katm am ak fena halde kafa kartrc bir
hata ilemek olur.
Demek istediimi daha keskin bir biim de ifade edeyim: Kriz,
eer bu kavramla allm yol ve yordam larn geersizlemesi ve bu
nun sonucunda ortaya yola nasl devam edilecei konusunda bir belir
sizlik kmas kastediliyorsa, insan toplumunun norm al durumudur.
Paradoksal bir biimde, toplumun kriz iinde olmasnn kritik bir yan
olmadn syleyebiliriz. "Kriz iinde olmak" kendi kendini kurm a
nn (Castoriadis) ya da auto-poesisin (Luhmann), kendi kendini ye
niden retme ve yenilemenin olaan, belki de dnlebilecek tek yo
ludur ve toplumun hayatndaki her an bir kendi kendini kurma, yeni
den retme ve yenileme andr.
Btn bunlar akla uygun; dahas, imdiye kadar sylenenler deil
irkiltici, yeni bile saylacak tek bir fikir ierm iyor - zira en azndan
otuz krk yldr, toplum un bir denge durumuna srekli geri dnerek
deil srekli bir dengesizlikle varolmas, sosyal bilimcilerin ezici o
unluu tarafndan her trl makul teoriletirm e abasnn kalk nok
tas olarak grlmekte. Ancak, eer durum byleyse, kriz karsnda
ki kamusal panik ve dehet hissinin zaman iinde eitsiz bir biimde
dalyor olmas ve krize ynelik kayglarn ara sra ve deiik youn
luklarla ortaya kmas bir aklam a gerektirir. zellikle aklanmas
gereken eyse, gnmzde "dnya dzeninin krizi", "deerler krizi",
"kltr krizi", "sanattaki kriz" ve insan dnyasnn yepyeni alanlarn
da her gn kefedilen dier saysz krize ynelik kamusal kaygnn
allmadk yksek younluudur.
Yukardaki soruya verilecek bariz ve basit (basit olduu iin bariz
grnen) cevap, her eyin ok daha yava bir hzla deitii zam an
larda tohumu atlm ve domu olan beklentileri yerle bir eden ei
grlmedik ve allm adk fikirlerin okluuna iaret etmek olur.
Dnya her zaman deiim halinde olduu halde, deiikliklerin hibir
zaman bu kadar bol ve bu kadar derin olm ad ve deiikliklerin
m iktar ve derinliindeki bu hzl artn insann srekli kendi kendini
ynlendirmesi grevini ok daha zorlatrd sylenebilir.
lki kadar bariz olmayan ama yine grece basit bir baka cevap da,
r ac, kuak oluturucu olaylarn ve dnmlerin daha nce hi
bir zaman bu kadar yksek bir hzla eskimedii, gzden kaybolmad
ve birbirlerini izlemediine, bunun sonucunda da ayn kuaklan ii
ne alan zaman dilim lerinin daha nce hi olm adklan kadar ksa ol-
duklanna -yirm i otuz yl deil birka yl srdklerine- iaret etmek
olacaktr; dolaysyla herbiri farkl deneyim ve beklentilere sahip olan
am a ortak bir toplumsal mekn iinde yan yana yaayan ve birbirle-
riyle etkileen farkl kuaklann saysnda muazzam bir art olmutur.
Bu olgu, kamu sahnesinin artc oksesliliini ("kakofonisi"ni di
yenler de olacaktr) ve tercm e teknolojisindeki btn tartlmaz iler
lem elere ramen iletiim kurmakta ve bir anlam aya varm akta yaa
nan gl ksm en aklar.
Her iki cevap da krizlerin biraz daha derin ve daha sk hissedilir
olduu, am a yine de znde ncekiyle ayn anlam tad fikrini ile
tir. Ama belki bu cevaplar yeterince kapsaml deildir; belki gn
mzde yaanan tasa tam da "kriz''in anlamndaki bir deiime iaret
ediyordur. Belki yeni bir endieyi ifade etm ek iin eski bir terimi kul
lanyoruz. Belki de bugn "kriz" dediimiz ey, yarm yzyl, hatta
daha fazla bir sre nce "kriz" adn verdiim iz eyden yalnzca dere
ce ya da sklk asndan deil, tr olarak da farkl.
Gerekten de byle olabilir. Bugnk korkunun derinlerinde faz
ladan bir anlam vardr. Bugn "kriz" dediim iz ey elikili yapdaki
glerin att, gelecein ortada olduu ve hayatn yeni, am a nce
den grlem eyen bir biim almak zere bulunduu bir durum deildir
yalnzca; ncelikle, iinde b e lir g in h i b ir e k lin k a tla p u zu n b ir ii
re h a y a tta k a la m a y a c a bir durumdur. Baka bir deyile, k a r a r s z lk
durum u deil, k a r a r v e rm e n in im k n sz o ld u u durumdur. Btn bu
"kriz" m uhabbetlerinin altnda titreen korkular, uan sallanmaya
baladn hissetm ekle kalmayp uaklanndaki pilot kabininin bo
olduunu da kefetm i olan yolculann duyduu dehete benzer. Bu
gn dnya dzenindeki krizden, deer krizinden, sanat ya da kltr
deki krizden bahsettiimizde, btn bu eyler hakknda u anda karar
verilmemi olduunu deil, bunlarn hakknda k a r a r v e r ile m e y e n ey
ler olduunu -m akul, hele hele balayc bir seim yapmann hibir
yolu olm adn ve byle bir yol bulunsayd bile, karan uygulamaya
geirecek gc ya da en azndan istei olan hibir fail olm adn-
kastediyoruz.
Dnya nternetin fena halde imi, devasa bir eitlemesi gibi ge
liyor bizlere: nternette olduu gibi burada da, evrensel iti kaka
herkes katkda bulunur ama kacak sonulan kim se brakn kontrol
etmeyi, tahayyl bile edemez. Burada da, sonuca karar vereceine g
venilen bir hakem ve ak seik kurallan olmayan bir oyun srmekte
dir. Burada da, her oyuncu kendine ait bir oyun oynamakta, am a yap
t hamlelerin nasl bir oyuna tekabl ettiinden, hatta herhangi bir
oyuna tekabl edip etmediinden kimse emin olamamaktadr. Dnya,
oyunculann hamlelerinin yerinde olup olm adn lmek iin bavu
rulacak bir "gereklik" sabiti deildir artk; kendisi de oyunculardan
biridir ve tm oyuncular gibi o da elindeki kartlan kim seye gster
mez, her tr numaraya bavurur, blf ve -frsatn bulduunda d a - hi
le yapmaktan geri durmaz. nternet gibi, dnya da kontrolden km
deildir, k o n tr o l e d ile m e z.
Ayn nermeyi farkl bir ekilde dile getirecek olursak: A rtk yle
grnmektedir ki, olaylann ak zerinde kontrol salam ak ya da en
azndan yan kazanacak at zam annda tespit edip kendi hamlelerinin
sonulan zerinde kontrol salamak, halihazrda ulalamayan bir bil
giyi edinm ekle ilgili bir mesele deildir. Bugn kafa kankl, znel
bir ihmalin ya da hatann rn olmadndan, daha ok em ek sarfedi-
lerek ve daha iyi mantk yrterek dzeltilemez. ada dnyann
korkutucu zellii udur ki, eylem ler ne kadar bilgiye dayalysa, ge
nel kaosa da o kadar katkda bulunurlar. Anthony Giddens'm kullan
d yerinde terim le syleyecek olursak, im a l e d ilm i bir belirsizliktir
bizimkisi. Belirsizlik o n a r d m z bir ey deil, y a r a tt m z , hem de
hep yeni batan ve daha byk m iktarlarda yarattmz, o n u o n a rm a
a b a la r m z s a y e s in d e yarattmz bir eydir.
Belki her zaman byleydi ya da ok uzun bir sredir byle. Ama
bykbabalanm z zam annda byle idiyse bile, bundan haberlerinin
olmad kesindir. George Steiner'n farkl bir vesile iin syledii gi
bi, onlann ayncal cehaletleriydi. Cehaletleri sayesinde, ne tr bir
kargaa iine derlerse dsnler bunun geici olduuna inanabili
yorlard; bu kargaay ortadan kaldrmak iin ne yapm alan gerektii
ni iyi bildiklerine inanyorlard ve bunu baarmann yolunun daha
fazla bilgi ve daha fazla beceri edinmek olduuna inanyorlard. Bu
inanlar yanl ve son tahlilde yanltc olmu olabilirler, am a byle
inanlara sahip olunmas sayesinde, ne kadar derin olursa olsun hibir
um utsuzluk dipsiz olm uyordu; bu umutsuzluktan trm ana trmana
km ann ok kolay olm asa bile yine de insann elinde olduu yolun
da makul bir umut sz konusuydu hep. Herkesin aklnda bu um ut n
celikli yeri alnca da, ufukta zirve grnmese ve zirveye yaklalmasa
bile trman artan bir canllkla srdriilebiliyordu.
Beklenecei zre, byle eitilmi gzlere krizler bir er gibi, ama
hem geici hem de dzeltilebilir bir er gibi grnyordu; temelde
salkl olan bedenden henz tam anlam yla atlamam geici arza
lar, banlar ya da dikenler gibi; znde dzgn ve dzenli ileyen bir
mekanizmadaki anlk aksam alar gibi. Gemiteki krizlerin hesab,
bunlara insan cehaleti ve budalalnn uzun tarihinde birbiri ardna
gelen blm ler eklinde baklarak kapatlyordu. A m a tarih, bilimin
nyarg, akim da boinan zerinde pepee kazand zaferlerin kay
dedilmesi haline gelince, bu aptallk tarihinin de en sonunda bitecei,
gelecekte ok daha az kriz yaanaca ve bir kere tam bilgiye ulal
dktan sonra da ortada kriz falan kalmayaca eklinde ngrlerde
bulunulabiliyordu.
Artk byle m fik ve teskin edici inanlara sahip olmann getirdi
i im tiyaza sahip deiliz. A talarm zn bu ocuksu safdilliini yitir
m enin bedelini de endie akesiyle dyoruz; o kadar da eskiden ya
am saylamayacak atalarmzn nadiren tatt, hatta hi tatmad
trden bir endiedir bu.
rnein, yakn tarihlerde "risk" teriminin, bir baka terimi, uzun
bir sre korku ve kayglarm z anlatm ak iin yeterli olmu "tehlike"
terimini ikame etm eye balamasn dnelim. "Tehlikeler"in "risk-
ler"den fark, yerlerinin az ok kesin olarak saptanabilmesi ve bu yz
den de onlar nlem ek ya da en azndan onlara direnebilmek iin n
lem ler alnabilmesidir. Ama, her eyden nce, tehlikeler gelip geer
ler; arzi ve yaptm z eylere dsaldrlar; normalde dzgn bir bi
imde ilerleyen hedeflerim izi gerekletirm e sreci iinde ortaya
kan, dardan gelen ve peinde olduumuz eylerle alakas olmayan
anzalardr. Risklerse tam am en farkl m eselelerdir: Kendi eylemleri
mizin yapsna ikin zelliklerdir; her yaptm z eyde m evcutturlar
ve onun rndrler; byklkleri belki azaltlabilir, ama asla tama
men ortadan kaldrlamazlar. B ir "ya o-ya bu" durumundan "hem o-
hem bu" ya da "evet, ama" durum una gemi bulunuyoruz; kazanla
rn ancak kayplarla birlikte elde edilebildii, iyi ve kt zmler
arasnda deil, kt ile beter arasnda seim yapm ak zorunda olduu
muz, srekli bir dei toku durumu bu. H er eyden nce, yaptmz
ilerdeki risk unsurunu ancak olaslk hesaplaryla hesaplayabiliyo
ruz; bu da eylemlerimizin sonucunun aslnda ne olacandan ve ald
mz nlemlerin sonuta faydadan ok zarar getirip getirm eyecein
den asla emin olamayacaz demektir.
Ulrich Beck hakl nn R is ik o g e s e lls c h a ft [Risk Toplumu] teri
mini bularak kazanmt; Beck'in bu tr toplum hakknda yapt kes
kin ve incelikli betimlemeden kan sonu, insanlk durum unun bir
R is ik o le b e n durumu -atlan hibir admn kesinkes "doru ynde at
lan bir adm" olmayaca ve bu yzden de yaptklarmzn doruluu
ya da uygunluu etrafndaki belirsizliin hibir zaman, geriye dn
l olarak bile, datlamayaca bir h ay at- olduudur. Birok atasz
ve deyite bu tr bir hayattan bahsedilir: "El yordam yla ilerlemek",
"haybeye krek ekmek" ya da "bulank suda balk avlamak"; halkn
saduyusu byle bir hayat mahkm ediyor, byle bir hayat srdren
ler iin zlyor ve bundan kanmak gerektiini im a ediyordu. Ayr
ca byle bir hayatn, k a n la b ile c e k , bu yzden da k a n lm a s g e r e
k e n yanl bir seim olduunu varsayyordu. Ancak Beck'in analizin
den kan sonu, R isik o le b e n ' in, macerac ruhlu birinin yapt bir se
im ya da cesareti lgnlk dzeyine varm birinin yapt bir hata
deil; ister sevelim ister sevmeyelim, ister verdii haz ve keyifleri
velim, ister getirdii rahatszlklar ve kurduu tuzaklar mahkm
edelim, ortak kaderimiz olduudur.
"Tehlike" fikrinin yerine "risk" fikrinin gem esi, "kriz"in anla
mndaki tayin edici deiimi gayet iyi betim ler (ve daha iyi kavran
masn salar). "Krizde olmak" artk talihin zc bir terslii ya da
yanl bir macera olarak deil, insanlk durumunun ayrlmaz bir zel
lii olarak grlr. Srekli olarak "nazik" bir durum da yaarz; ne ya
parsak yapalm risk alrz; verdiimiz kararlar baz alardan iyi ya da
kt olabilir, ama kusursuz ya da bir neme sahip b t n alardan da
ha iyi olmalar pek mmkn deildir.
yle bir dnldnde, btn bunlardan kan sonu, "kriz"
kavramnn iyice gereksizletiidir... Ne de olsa, bu szck eylerin
daimi durumunu, yol at eylerin vazgeilmez bir zelliini im le
mektedir. Dolaysyla, "kriz" szcyle kurulan tabirler, kural ola
rak, "stten yaplm tereya" ya da "sv su" tabirleri kadar gereksiz
dir. rnein, "kltrel kriz" ya da "sanattaki kriz", kltrn tikel ve
kendine zg bir biimini btn dierlerinden ya da sanattaki zel bir
n o sanatn tarihinin tamamndan ayrt etmez. Aslnda bunlar klt
rn ya da sanatn doasn aa karan analitik nermeler, daha do
rusu bunlarn dolayl tanm landr.
Bu hep byleydi de bizler bunu daha yeni yeni mi aka grmeye
baladk yoksa bugn bizim kltr ve sanat anlaylarm zn kayna
olan kltr ve sanat sahnesi gerekten de yeni ve ncekilere benzeme
yen bir nitelik mi gsteriyor sorusu tartm aya ak bir sorudur; ama
bence, "meseleye ait olgular" ile "mesele"yi "olgular" kalbna otur
tan entelektel ereveler birbirine karaca iin zor zmlenecek
bir tartmaya dahil olmaktansa, yeni "kriz" algmzn deerler, kl
tr, sanat ve bugn kriz-yoluyla-var-olduunu dndm z her ne
varsa onunla ilgili ortodoks anlaylarmz asndan dourduu so
nularn izini srm ek daha iyi olacaktr.
nce "deer krizi" kavram na bakalm. Burada Habermas'n, kriz
algsnn krizde olduu iddia edilen alan hakkndaki teorinin bir tre
vi ya da yansmas olduu eklindeki fikri gerekten de iim ize yara
yabilir.
Teori bir grm e yolu olduu kadar gzleri karm a yoludur da, de
yim yerindeyse; bak gerekliin baz ynleri zerinde odaklamak
iin geri kalan ynleri bulandrr. "Deer krizi" algs, ak ak ya da
rtk olarak fundam entalist bir etik kavram nn rndr. Bu kavra
ma gre, toplum iinde ahlaki standartlar, ancak insanlarn sistematik
olarak "seenek yok" durum una yerletirilm esi kouluyla gzlemle
nebilirler; insanlar byle bir durum a yerletirm enin de iki yolu var
dr: Y a insanlarn eyiemde bulunduklar ortam, ahlakd davran
gereki olm ayacak ya da bedeli ok yksek hale getirecek bir biim
de ynlendirm ek ya da insanlara tek bir ahlaki kodu sorgusuz sualsiz
benim seyip btn alternatif hkm lerden nefret etmeyi alamak.
"Deer krizi" algs, byle ifte anlamda fundam entalist bir etik kav
ramnn rndr.
Bir kere, bu alg insan, seilmi ve seilebilir rakip deerlerin srf
ok sayda olmasnn bile bal bana salksz, hatta hastalkl, g
nahkrca ya da gayri tabii bir durum olduuna inanm aya iter; bu ok
luk bal bana "ahlakiletirme projesi"nin baarszlnn gsterge
sidir ki sz konusu projenin ruhuna ve lafzna gre, kendisinin baar
szla uramas, bu projenin ahlak olarak grd tek ahlakn -yani
ahlakn kendisinin- sona erdiini ifade eder. Fundam entalist bak
asndan deerlerin oulluu, seeneklerin eitlilii bal bana
bir ktlktr; buna sk sk eklenen ve byle bir eyin yanl seimler
yapma ihtimalini canl tuttuu iin kt olduunu belirten sav, asln
da bir hncn hakl kartlmaya allm asndan baka bir ey deil
dir; egemen rasyonel tartm a ruhuna gsterilen sahte bir ballktr.
kincisi, etik yasa koym aya dayal ahlakn aktif biimde ne ka
rlmas, ahlaki sorumluluu deil daha gl olana itaati ve kurala uy
ma igzarln besler; btn vurgu ne yaplmas syleniyorsa ona
sorgusuz sualsiz uym a zerine, otoriteye boyun em e zerinedir, buy
ruun zne ve niteliine pek dikkat ekilmez, insann ne yapmaya
arld nemli deildir; nemli olan ary yapan otoritenin ikti
dar ve iktidar destekli meruiyetidir. Ahlak, kural ne olursa olsun
ona koulsuz itaat yoluyla kurup gelitirme abas, niyetlerinin ve he
le vaatlerinin hilafna, tam da tek-ve-biricik etik kodun savunucular
nn nlemeye altklar ahlaki nihilizm e yol aar. Burada hibir ey
ahlaki znenin kendi dncesine bal deildir - sapm a ihtimalini
devre d brakm ak iin, kod ile davran arasndaki ba, ideal olarak,
dolaysz olmaldr. Bunun yerine her ey yasa koyucu iktidarn tekeli
ne dayaldr, zira insanlarn ahlakl davranmalar ansnn, zerk (ve
dolaysyla ilkesel olarak ngrlem eyen) yarglar ve seim lerde bu
lunma ynndeki eilim ve yeteneklerinin -gelitirilm esine de il- si
linmesine bal olduu farzedilir. Bu tekel sarsld ve otoriteler o
ald an, insan bireyleri kendi seimlerini kendi ahlaki yarglama
glerine gre -y a n i sahip olduklarna inanlm ayan ya da yanl kul
landklarndan phelenilen ve bu yzden de gelitirilmesine pek ans
verilmemi olan kaynaklara g re - yapm a zorunluluuyla kar kar
ya kalrlar. "Deerler krizi"nden kast ite bu; buna korkuyla baklm a
s da bouna deil, anlalan.
Bu ekilde anlalan "deerler krizi" ahlaka ynelik ok nemli bir
tehdit (hatta ahlakn tam kart) olarak grlr, bunun nedeni de b
yk lde, bu ahlak teorisi ve pratiinde, ahlaki znenin kendisinin
zerk bir sorumluluu olduu fikrinin -aktan aa yadsnm asa ya
da ktlenmese b ile - mevcut olmaydr. Bu teori ahlaki zneleri,
aka ya da dolayl olarak, davranlarn seme sorum luluuyla de
il, kurala uymalaryla tanmlarken, etik eitim ve zorlama pratii de
bireylerin bu tanm a gre yaamalarn salar.
Gelgelelim ahlakn doasna baka bir ekilde de baklabilir: yani,
en haysiyetli yer zerk aktrn sorum luluuna ayrlarak. Byle bir
perspektifte, rakip deerlerin okluu "kriz" gstergesi olarak grl
mez; bu bir krizse bile, ahlakn lm anlarn alm ak yle dursun,
ahlaki seimler yapm a konusunda baka kim seye devredilemeyecek
bir sorumluluklar olduu gereiyle yzleen bireyler iin elverili
koullar yaratan bir krizdir. Byle bir "kriz" ahlaki benliklere souk
davranan bir ortam a iaret etmez; aksine, bu benliklerin doup olgun
lam asna elverili bir atmosferi -bireyleri sorumluluklarm stlen
meye dier btn durum lardan daha fazla tevik eden bir durum a-
iaret eder.
Yargda bulunm ay ve seim yapmay gerektiren deerler okluu
bir "deer krizi"nin gstergesi ise, o zaman byle bir krizin ahlakn
doal yuvas olduunu kabul etmemiz gerekir: zgrlk, zerklik,
sorumluluk ve yarggcnn -bunlarn hepsi de ahlaki benliin vaz
geilmez zellikleri arasnda ok nemli birer yer tu tarlar- geliip ol
gunlam asna ancak byle bir yuvada izin verilir. Deerler okluu
tek bana ahlaki benliklerin geliip olgunlaacaklarnn garantisi de
ildir. A m a o olmadan, bunu yapm a anslar pek yoktur. Genellikle
"deerler krizi" adn verdiimiz eye daha yakndan bakldnda bu
nun insann ahlaki durum unun "normal hali" olduu grlr.
imdi de, yine ksaca, "kltrel kriz" kavramn ele alalm. Hem
kamusal sylemde hem de saysz akademik yorum da bu kavram, k
vlcmn u olgularn att b ir korku ve endieyi im ler hale gelmitir:
Grnrde norm atif bir tutarlln bulunmay; tercih edilen formla
r, anlam lan ve davran kalplarn seme iini dzenlem esi ya da bu
seime yardm etm esi beklenen hkmlerin okunakszl ya da mu
lakl; neyin nem li ve peine dlm eye deer olduu konusunda
bir uzlamann grnrde olm ay; bireye "toplum" denen o gizemli
muhayyel m ekndan gelen ayr ay n sinyallerin tutarl bir btnlk
oluturmay, birleip bir sistem haline gelm eyii; ve belli otoritele
rin savunduu her norm karsnda, en az onlar kadar otorite sahibi
baka kaynaklardan bu norm dan farkl, genellikle onunla elien
tlerin iitilmesi. Baka bir deyile, "kltrel kriz" kavram, norma
tif mulaklk, iftdeerlilik, tutarszlk, bulanklk, belirsizlik duru
muna ve bu durumun bir btn olarak toplum un refahn ve bu toplu
mun yelerinin doru drst bir hayat srmesini u ya da bu ekilde
tehdit eden, can skc bir durum olarak alglanm asna gndermede
bulunur hale gelmitir.
Bunun dnyann durum unda yaknlarda m eydana gelen iddetli
bir deiikle ilgili bir mesele mi yoksa sadece, -u zu n sredir geerli
olduu halde daha nceleri fark edilm eyen ya da inkr ed ilen- eya
nn tabiatnn gecikerek de olsa kefedilmesi ve kabullenilmesiyle il
gili bir m esele mi olduuna karar vermek yine g, belki de imknsz
dr. Tpk o m itik eter gibi, toplumsal sistemin en tepesinden en altna
kadar btn "zgl", kategori baml ve durum baml norm lara s
zan, nfuz eden ve onlar doygunluk noktasna ulatran bir sistem
olarak; birbirleriyle uyumlu ve birbirlerini tamamlayan normlarn
oluturduu, en tepe noktasnda "egemen deer sendromu" bulunan
bir sistem olarak "kltr" fikrine altk. Bu fikir ayn zam anda klt
rn, z itibariyle "ilevsel" olduunu da varsaymaktadr: Kltr
rntleri koruma, gerilimleri idare etm e ve -d a h a genelde d e - verili
biimi iinde toplum un srekliliini ve tekdze biimde kendini yeni
den retmesini, zkimliini devam ettirm esini salam a iini grr.
Bu iki yzyllk gr kurallatran Talcott Parsons, kltr kavram
n kendi teorisine, ncelikle ihtiyari eylem lerin, ihtiyari ve grnrde
bireysel olarak seilmi olm alarna ramen nasl olup da dzenli
rntler iinde ortaya ktklarn, tekrarlam a ve dzenlilik zellikle
ri sergilediklerini aklayacak bir aygt olarak sokmutu.
Kestirmeden sylersek, kltr fikri snrlamalarla, tasarlanabile
cek seeneklerin saysn azaltmayla, seme zgrlnn snrland-
nlm asyla ilikilendiriliyordu. A klda byle bir fikir olunca da klt
rel norm lar arasnda gzlenen herhangi bir tutarszlk, "anza"nn ka
nt olarak kabul ediliyor ve sadece geici bir tahri olarak aklanp
geitiriliyordu; bu rahatszln geici grlmesi gerekiyordu nk
kltrn, tpk hizm et etmesi beklenen toplum gibi, bnyevi bir sis-
temlilik ve kendi kendini dzenlem e eilim ine sahip olduu varsayl
yordu. Arza durumlar da "kltrel gecikme" olgusuyla, gemite
kalm toplumsal ortamlarn artk miyadn doldurmu kalntlarnn
ataletiyle ya da "kltr atmas"yla, yani aslnda kendi ilerinde
salam am a birbirleriyle uyumayan kltrel sistemlerin karmas
olarak kolayca aklanabiliyordu.
Byle bir kltrel olgu anlaynn, toplum sal teoriye hkim oldu
u dnemde insanlarn akima yatm olsun olmasn, ge-m odem ya
da postm odem zihniyetin erevesi iinde savunulabilecek hibir ya
n yok gibi grnmektedir. Bizler bugn kltrden bahsettiimizde,
akla gelen ey aka ifade edilmi ve iyice i ie gemi paralardan
oluan tutarl ve badak, kendi iine kapal ve kendine yeterli bir
btnlk imgesi deil, olaslklardan oluan ve iinde hibir biimde
egdmlenmemi saysz kombinasyon ve perm tasyonlann yapla
bildii, daha dorusu yapld devasa bir matris resmidir. Algdaki
bu deiiklii daha iyi grselletirebilm ek iin, Lotman'n yaratc
enejinin datlmasnn iki yoluyla ilgili alegorisine bavurabiliriz.
Castoriadis'in vis form andi [biimleyici g] ya da Luhmann'n ikti
dar, yani autopoiesis adn verdikleri yaratc eneji, yeri gelir, nehir
yatana doru inip -yeterli zaman verildii takdirde- yoluna kan
her eyi bir kenara spren ya da uzaklara tayan, en sert kayalar bi
le andran, ezen ve zndren bir kaynak suyu gibi akabilir. Ama
usuz bucaksz bir m ayn tarlasnn zerine yaylm durum da da ola
bilir; bu mayn tarlas hakknda kesinlikle syleyebileceimiz tek ey
sk sk, urada burada patlam alar olacadr, ama nerede ve ne zaman
olacan bilmek m mkn deildir. N ehir yata imgesi, modem-
ortodoks kltrel tahayyln hm dr; mayn tarlas imgesinin ise g
nmz kltr anlayyla bariz bir yaknl vardr.
Bu anlayta -b izim anlaym zda-, kltr ounlukla, her trl
yapnn, zellikle de kat ve kstlayc yaplarn doum una ve hayatta
kalm asna yardmc olmak yerine onlarn aleyhine alan, srekli ve
esasen ynlendirilm em i bir deiim sreci olarak grlyor. Kltr
alanna kendine yeterli, isel olarak uyumlu sistem ler arasnda bln
m bir alan olarak baklmaynca, bol bol rastlanan kltrel iftdeer-
lilik rneklerini ve birbiriyle uyumayan norm atif basklan, "kltrler
arasndaki atm a"nn rn ve daha genel olarak da yabanc bir top
luluun tesiri, bir d etki olarak yorum lam ak gleiyor. Tutarllk ve
egdm eksildii, deiimin kendiliindenlii, yeniliklerin her yana
dalm olmas - btn bunlar birleip kltrn yaam biimi haline
geliyor. Kltrn kendi faaliyetinin yan rn, hatta belki de -
farknda olm adan- ana rn olarak da ortaya srekli byk miktarda
iftdeerlilik karlyor. Verimlilik, cokunluk, taknlk ve bizzat
kltrn hayat bu retim e bal. Dahas, kltrn kendisinden bek
lendii zre, insan zgrlne konan kstlam alar yardm yla kendi
kendilerini yeniden reten toplumsal dzenlere hizm et etmek ve insa
nn ftri eitliliini, kendi kendini yaratm ann kendiliindenliini
yok etmek yerine, insan zgrl davasn desteklemesi, ancak bu
varolu tarz, (ortodoks antropologlarn diyecei gibi) bu srekli "ar
za" sayesinde m m kn olmaktadr.
Daha nce ahlak bahsinde yaptm z gibi, kltr bahsinde de u
sonuca varmak durumundayz: E er allm belirlenmem ilik ve be
lirsizlik anlam korunacaksa, "kriz" szc "normalliin" ztt olarak
kullanlamaz. D ier "kriz" trleri daha yakndan analiz edildiinde de
benzer sonulara varlabilir. Bu sonular, bize, ok nemli alardan
toplumsal teorinin geleneksel olarak yerine getirm eye abalad g
revlerin tam ztt olan teorik bir grev yklemektedir. Az ama z sy
lersek, yerine getirilm esi gereken grev, aslnda dzenli ve norm atif
olarak ynlendirilen sistem lerde olaanst durum lar yaratan ayrks
faktrleri sndklar kelerden bulup kartarak krize szde akla
m alar getirm ek deildir artk. Aksine, yaplmas gereken ey, insann-
dnyada-oluu'na ilikin bir teori ina etmektir; bu teori tutarszlk ve
ilevsizlie, haklarnda karar verilemeyen, olaanst olaylar diye
bakmayacak, insan varoluuna ilikin betim lemesinde faydac terim
lerle aklanam ayacak olgulara yer verecek ve bu yzden de zel bir
"kriz teorisi"ne ihtiya duymayacaktr.
VZYON ARAYII

LBERAL dem okrasinin, iyi bir toplumun ya da en azndan, alternatif


lerinin baz bariz kusurlarna kar sigortalanm bir toplumun nasl
yaplanmas ve ynetilm esi gerektiini belirleyen m odeller olutur
mu m odem topyalarn en gllerinden biri olduu sylenebilir.
A yn zam anda reel liberal dem okrasinin, bu topik ideale hibir za
man ulaamad ve iyi bir toplum vizyonu iine dahil edilmesi g
olan zellikler, hatta bu topyay geree dntrm eyi kolaylatr-
m aktansa gletiren zellikler sergiledii de sylenebilir. ster to
pik ister reel biim lerinden sz edilsin, liberal dem okrasinin, baka
zaman ve yerlerde ok az toplum un giritii ve hibirinin brakn orta
ya kan sonucu salam ve kalc klmay, sonunu bile getirmeyi baa
ramad son derece g bir bilano karm a iini gerekletirmeye
ynelik cretli bir giriim olduu sylenebilir.
H em imgesel hem de pratik eitlem eleriyle liberal demokrasi, si
yasi devletin, bir yandan bar korur ve grup ya da bireylerin karlar
arasnda arabuluculuk yaparken, bir yandan da gruplarn serbeste
olumasn salam a ve bireylerin kendilerini ortaya koym a ve istedik
leri yaam biimini seme zgrlklerini korum a roln etkili klma
ya ynelik bir abadr. Tarihin byk ounluu boyunca ve yerkre
nin birok yerinde, bu iki amacn birbirleriyle kavgal olduklar bilinir.
Bunlar uzlatrm ak en iyi koullarda bile her babayiidin harc deil
dir. Am a liberal dem okrasinin devlet, bireyler ve gruplar iin salama
ya alt koullar, tasarlanp ulalabilecek en iyi zm gerektirir.
Liberal dem okrasinin hedefi yalnzca, devletin kendi iini grme
sine izin veren b ir toplum ve toplum un kendi iini grm esine izin ve
ren bir devlet deildir; ayn zam anda devletin iinin doru drst ya
plp yaplmadn denetleyebilen bir toplum ve toplumu, o toplu
m un ilerini grm enin yol aabilecei arlklardan koruyabilen bir
devlettir. Baka bir deyile, liberal demokrasi, zorluuyla mehur i
lerin en zorunu gerekletirmeye svanr: Ayn anda hem devletin,
hem bireylerin, hem de bireylerin kurduu dem eklerin hareket zgr
ln korurken, bir yandan da her birinin zgrln dierlerinin
zgrlnn koulu haline getirmek.
Gnmzdeki birok siyaset dnrnn liberal/dem okratik pro
je ve pratiin merkezinde yatan, devlet ile toplum arasndaki "byk
uzlama"nn kod ad olarak kulland "sivil toplum" hakknda, Er-
nest Gellner yle yazmt:
Bir zamanlar zgrln bedeli sonsuz bir ihtiyatilk olm u olabilir; Sivil
Toplum'un harika yan, dalgn insanlann, kendi zel dertleriyle megul olanla
rn ya da sonsuz ve rktc bir ihtiyatilk gsterm eye baka herhangi bir ne
denle msait olmayanlarn bile zgrln tadn karmay umabilmeleridir.
Sivil Toplum ihtiyatl olmayanlara bile zgrlk baheder.1

Baka bir deyile, sivil toplum bireysel zgrl gvenli klar;


hatta o kadar gvenli klar ki zgrlk gnlk hayatta bir mesele hali
ne getirilmek yle dursun, peinen var kabul edilir ve artk fark edil
mez hale gelir. Devlet, halk ister onun yaptklarn yakndan gzlesin
ister gzn baka eylere dikm i olsun, bu zgrle sayg gstere
cek ve halknn seimlerine burnunu sokmaktan kanacaktr. Buraya
kadar gayet ho; ama o kadar ho olmayan bir ey var ki o da siyaset
ile gnlk hayat arasnda sivil toplum un getirdii bu harika karlkl
tecrit edilmilik durumunun iki an uca yol aabilmesi. Bu ayrln
naho rnlerinden biri, halkn siyasi devletten ya da devlet siyasetin
den artk heyecan duymamas, yukanlardan ne bela ne de kurtulu
beklem esidir - bu yzden insanlar, tpk di ars kesildikten sonra
dilerini hi dnmedikleri gibi, ortak iyilerinin ne anlam ifade ettii
hakknda dnmek, hele hele onun hakknda tartmak, zerinde m
cadele vermek ve aktif bir biim de onun peine dmek iin hibir ne
den grmezler, ikinci istenmeyen rn ise devletin, bir kere zgrl
e karlmaynca, ortak iyinin btn ieriinin tketildiini ve halk
tan baz kiilerin zgrlklerini bencilce, basiretsizce ya da becerik
sizce kullanmasnn halkn tam am na verdii zararn ortadan kalkt
n varsaymaya tevik edilmesidir. Baka bir deyile, sivil toplumun
hem gz alc ynleri hem de o kadar cazip olmayan eilimleri vardr.
Bu ikisini ayrmak devletle toplumu ayrmaktan ok daha gtr. Si

1. Em est Gellner, Conditions o f Liberty: Civil and ils Rivals (Londra: Pengu-
in Books, 1996), s. 80.
yasi kaytszlk ve yurttalarn hissizlii ile devletin ortak iyiyi savun
ma ykmllnden el ekmesi sivil toplumun sevimsiz, am a meru
ocuklardr.
yle olsayd, byle olabilirdi tr lafazanlklar deil bunlar. Bu
iki naho eilim, siyaset felsefecilerinin ilgisini uyandracak, hatta da
ha da nemlisi, devlete duyulan gveni tahrip edip toplumun dokusun
da derinleen yarklar hakknda yaygn bir endie duyulm asna neden
olacak lde canl bir biimde, kendilerini her yerde gsteriyorlar.
Aralarnda Regis Debray, M ax Gallo ve M ona O zouf un da bulun
duu yedi Fransz entelekteli, "reel" liberal dem okrasinin aam a aa
ma bir deform asyona uradn gsteren ve bu dem okraside yaayan
yurttalarn byk ve gittike genileyen bir parasnn yaad g
vensizliin artmasndan kaynaklanan baz tehlikeli iaretlere dikkat
ekiyorlard.2
Bir zamanlar kendi halknn snflaryla bara ve gvenlie dayal bir sz
lem eye girmi olan Cumhuriyet, eer bunlar garanti altna almaktan aciz o l
duunu gsteriyor, daha da kts, kamusal olarak yerletirilecek bir dzen
kurmaya ynelik her trl kaygnn doas gerei gerici bir ey olduu izleni
mini veriyorsa - o zaman insanlarda kendi kendini savunmaya dnm e ayarts
iyice glenecektir.

D evlet bir kere piyasa yasalarnn polis'in yasalarna gre ncelik


li ve onlardan stn olduunu kabul ettiinde, yurtta tketiciye d
nr ki bir tketici de "gittike daha fazla korum a talep ederken dev
let ilerinin yrtlm esine katlm a gereini gittike daha az kabul
eder." Ortaya kan genel sonu ise, bugn tm eitlem elerini yaa
dmz "genel kuralszln ve kurallarn reddinin rn olan akkan
koullar"dr. Liberal dem okrasi ideali ile gerekteki biimi arasndaki
mesafe azalacana artmaktadr. "Bireylerin kendi zerkliklerinin far
kna, onlar birletiren dayanm a balaryla birlikte varaca" bir top
luma ulamay um ut etmeden nce daha gidecek ok yolumuz var.
imdilik, devlet herkesin gvenliinden sorumlu olduunu reddeder
ken ve "glnn yasalan zayflar pahasna zafer merasimi ya
p ak ken, liberal dem okrasinin gerekteki hali "iki vitesli bir topluma,
iki katl bir millete" gebe grnmektedir.
u anda ikinci -a m a bu kez sekler- reform hareketi olarak adlan
drmann uygun dt eyin sanclarn ektiimizi gsteren iaret
ler var.
2. Bkz. "Cumhuriyetiler, iki katl bir milleti reddedelim!" gibi etkileyici bir balkla
20 Ekim 1998 tarihli Le M o n d e'da yaym lanan ortak bildiri.
kinci Reform Hareketi ve M odler nsann Ortaya k

ilk, dini reform hareketi bir dem ir kafesi paralarken, mm inler top
luluunun kendi setikleri, kendi rnleri olan kafesler yapmasn
salamt. M anevi selamet iini zelletirerek her bireyi bir papaz ha
line getirmi, kurumsallam papazln onlar zerindeki etkisini
gevetmiti. Selamet, m odem zam anlarda zelletirilen ilk kamusal
mal; pim anlk ve kurtulu ise deregle edilen ilk ritelletirilmi, bir
birlerine uydurulmu ve egdmlenm i faaliyetlerdi. Bu ilk zelle
tirme ve dereglasyon edimlerinden sonra, selam ete giden yolu izle
mek mmin bireye kalyordu.
Halihazrdaki sekler reform hareketi ise ilk reformun parala
maktan kand ya da paralam ay baaram ad eyi skyor: Han
gi biim ve renkte olursa olsun dem ir kafesin kendisini -bireysel se
im ler zerindeki bireyst kalplan ve y a p tn m la n - skyor; yani
(ebedi kurtulu ryas, sonsuzluk zerindeki etkisinden ok kendisi
zerinde odaklanm bir hayat iinde hangi biimi alrsa alsn) deil
tek doru yol, tercih edilen "selamet yolu" anlaynn bile kontrol
edici olma iddiasna izin vermiyor. lk reform hareketinin yol gsteri
ci ilkesi, bireyin sonsuz saadete giden yolu kendi hayatnda yaptklan
sayesinde kat etme zgrlyd; ikinci reform hareketinin slogan
ise "insan haklan"; yani her bireyin kendi istedii saadetin nasl ola
cana karar vermek ve onu bu saadete gtrecek (ya da gtrm eye
bilecek) yolu tasarlam ak iin kendi seim zgrln kullanm a hak
k. kinci reform hareketi, ilkinin balatt ama tam yerine getirem e
den brakt ii bitirm ek ve bylece ncsnn gizli kalm potansi
yelini aa karmak zeredir. Bu gizli kalm potansiyel ise, Em est
Gellner'in "modler insan" dedii eyin ortaya kmas ve yaygnla
masdr.
Gellner bu yeni insan tipini betim lem ek iin kulland metaforu
mobilya sanayiinden almtr: Eski ve yeni insan tipleri arasndaki
fark, der Gellner, tek paral, tam am lanm bir gardrop ile m odler
bir gardrop arasndaki fark gibidir. Eski tarz gardroplar ve dier m o
bilyalara daha en batan nihai ekli verilirdi ve bu da byklk, biim
ve tarznda baka deiiklik yaplmasn nlerdi. B unlann tasanm lan
kusursuz ya da yalapap, iilikleri iyi ya da kt olabilirdi, ama tasa-
n m ilk yapld haliyle kalrd. E er kullancnn ihtiyalan gemite
bu gardrobu alrken yeterli grd estetik ya da faydac niteliklerin
tesine geerse, yaplacak tek ey vard: Gardrobun yerine daha b
yk ya da deien beeniye daha uygun bir bakasn almak. M odler
m obilyada iler deiir: Bu m obilya para para alnr ve ilerde ona
baka paralar da eklenebilir. Koullardaki ve isteklerdeki deiiklik
lere gre, paralan durmadan yeniden dzenleyerek hep farkl btn
ler oluturm ak mmkndr. Oturm a odasnn bykl dnda bu
eklem e ve yeniden dzenlem e faaliyetinin snn yoktur. A m a bu da
eklem e ve yeniden dzenleme srecinin aslnda hi bitmedii anlam
na gelir; hibir noktada, m odler mobilyann nihai durumuna ulat
kesin olarak sylenemez.
M odem toplum un en kayda deer rn olan "modler insan" iin
de ayn eyler sylenebilir. Nasl m odler mobilyann nceden tasar
lanm tek bir "uygun" biimi yoksa, alabilecei olas biim ler son
suzca genileyebiliyorsa, m odler insann da nceden belirlenmi bir
profili ve kararlatrlm l yoktur. O Robert M usil'in M ann ohne
Eigenschaften' [Niteliksiz Adam] deildir; ok fa zla nitelii ve ve
hesi olan bir varlktr, yle ki bunlann ounu belli bir sre iin ta
makta, gerek duyduunda benim seyip gerek duym adnda atmakta
dr. M odler insan seyyar, atlabilir ve deitirilebilir nitelikleri olan
bir yaratktr; rnesans filozoflannn ideali olan o "okynl insan"
andran biridir. Szn z: M odler insan, ncelikle, z olmayan in
sandr. Ancak, m odler mobilyann tersine, m odler insan birletir
m e ve datm a iini kendisi yapm aktadr. O m odler insan olduu ka
dar kendi modelini kendisi izen insandr da. M odler bir gardrop, i
lerinden sem e yaplacak bir olaslklar kmesi eklinde yaplrken,
m odler insan, yerine getirilecek bir grevler kmesi olarak yaar.
Gellner'in iaret ettii gibi, bu durum liberal-demokratik, yani si
vil toplum un doas iin muazzam nem tar.
M odler insan etkili cem iyetler ve kurumlar halinde birleme yeteneine
sahiptir; hem de bunlar, birbirine sk skya bal ve bu yzden de hareketsiz
olan bir ilikiler km esine balanarak istikrar kazandrlm, temelinde riteller
yatan btncl, karmakark kurumlar haline getirm eksizin. Kendini bir kan ri-
teliyle balamakszn, birleip zgl bir amac olan, duruma zg, snrl ce
miyetler oluturabilir. Politikasyla uyumamaya balaynca, byk bir ihanet
sulam asna maruz kalmakszn iinde bulunduu cem iyeti terk edebilir.
M odler insann cem iyetleri kat olm akszn etkili olabilir.3

M odler insanlann kendilerini dier m odler insanlara balamak

3. A.g.y., s. 98-100.
iin kullandklar balar kat deil, duruma zg balar, dem ek ki.
Bunun kayda deer sonulan vardr: Ayn anda hem "iyi btnle
mi" - v e zerinden her ynden birok kez geilerek iyice birbirine
tutturulm u- olan hem de baskc bir zorbalk, kabilenin her yere ya
ylm gzetimi ya da kendi kendini yeniden reten ritelin cansz eli
tarafndan kaskat bir biim almaya, m onotonlua ve homojenlie
zorlanmam bir toplumu mmkn klar. M odler insann ne k
na paralel olarak, M anuel Castells'in "a toplumu" dedii, benimse
"ok-al toplum" demeyi daha uygun grdm ey ortaya kmtr.
Bu toplum tr ne uzaktaki pre-m odern atalan gibi kesim lere bln
m ne de kendisinden hemen nceki m odem nceli gibi snflara b
lnmtr, onlarn tersine, kendi az-belirlenm iliiyle, iftdeerlili-
iyle ve elikileriyle yaayabilmekte, bunlar m assedebilmekte, hat
ta yeniden ileyip eylem kaynaklan haline getirebilmektedir.
M odler insann ortaya k, yneticiler ve filozoflarda grlen,
"doal insan" fesattan uzak tutmann tek yolu, yani toplumu bir arada
tutmann tek yolu olarak sabit bir em irler ve norm lar kmesi dayatm a
ya ynelik, yzyllardan beri sregelen eilimi hkmszletirir. Mo
dler insan byle kurallardan oluan sabit bir kod olm akszn da gayet
iyi idare edebilir; hem de Hobbes'un iren, kaba ve ksa olmaya
mahkm kbus gibi hayat anlayndan da uzak durabilir. nsanlar
modlerleince, zorlayc glerin zorbal ve ritellerin dilsiz bask
s gereksizleir. A ynca buna kalklsayd bile zorbalk, karsnda
"btncl iktidarn kk salaca "btncl bireyler" bulamazd.
ok-al modler insanlar toplum unda btnletirm e ve denetleme
ii deregle edilmi ve zelletirilmitir.
Am a her zaman olduu gibi, bir eyler kazanrken, bir eyleri de
kaybedersiniz... ok-al toplum lara ve onlann m odler yelerine z
g kat olmayan, durum a zg balann, bu kadar ho olmayan yanlan
da vardr. Bu balar belirsizlik ve riskle yorulm utur. Sadece bu ba
larla desteklenen hayat ounlukla, belki de her zaman, kavakta ya
anr. Hangi yol seilirse seilsin, belli riskler sz konusudur - yol bir
batakla ya da ihmal edilmi veya terk edilmi, baka yollardan gidi
lebilecek yerler kadar gzel olmayan yerlere kyor olabilir. Her du
rumda, seilip takip edilen yolun avantajlan ya da handikaplan hak
knda nihai ve kesin bir yargda bulunm ann im knsz olduundan
phelenmemek elde deildir; bu yzden de, atlan her admdan nce
ve sonra, imdi ve gelecekte teredddn acs ve yanl bir hamle yap
m veya yapyor olm a phesi yaanacaktr. Z am anlan geldiinde,
verilecek yarglarn ok sayda ve farkl, hatta belki de elikili olaca
da tahmin edilir. Kiinin kendi seimleriyle ba baa braklmas
zgrletirici ve memnun edici bir eydir. A m a ayn zam anda gerilim
yaratc, sk sk da ac verici bir eydir. Bir kez daha Gellner'den alnt
yapacak olursak, "modlerleme"nin bedeli, "her faaliyetin scak, b
tnlemi, total' bir kltrn paras olm ak yerine, dier faaliyetler
tarafndan desteklenmeyen, kendi aka ifade edilmi am acna uy
gun souk ve hesapl bir ey olarak kald bir tr paralanmadr. Bu
'yabanclama' ve 'bybozumu' kim ilerinin ok yksek bulduu bir
bedeldir."4
"Yabanclama" yerine bugnlerde "yersizleme"den ya da "ev-
sizlik"ten sz etm ek daha yerinde olacaktr. Aslnda, "yabanclama",
birbirlerine yabanclaabilecek btncl bir dnya ve btncl bir ki
i varsayyordu, oysa bugn ne ok-al toplum bir btnlk olarak
yaanabilecek fazla ey sunuyor, ne de onun m odler yeleri btn
cl kiilerin zbilincini gelitirecek fazla vesileye sahip. "ok-al"
toplumun "modlerlemi" sakinleri iin, "ait olma" ok nemli bir
sorun haline gelmi durumda; nadiren tatm in edici bir zm bulabil
melerine, sonsuza kadar srmese bile hi olm azsa biraz kalc olmas
beklenebilecek bir zm bulam am alarna ramen (belki de bu yz
den), ait olmak her gn yaadklar bir sorun olup kyor. Niklas Luh-
mann'm nl szyle, hepimiz, her yerde ve her zaman "ksmen ye
rinden edilmi" durumdayz. ine girdiim iz gruplarn hibirine
"tam olarak" ait deiliz: Biz m odler insanlarn, "dar taan", hibir
tekil grup tarafndan m assedilem eyen, am a dier m odllere balanan
ve onlarla etkileen paralarm z var. Dolaysyla, her kendi kendine
yer tayin etme edim i elikili, m erkezi ve m erkezka basklara maruz
kalyor.
M odller arasndaki btnlem e zayf; her trl birliktelik biimi
yaralanm aya ak ve krlgan. H ibir grupta kendim izi "tamamen evi
mizde" hissetm iyoruz; belli bir zam anda hangi grupta olursak olalm,
oradayken aile evinde akam yemei iin masann etrafna toplanm
gibi deil de bir otelde bir gece kalyormuuz, bir restoranda akam
yemei yiyorm uuz gibi hissediyoruz kendimizi. A m a ne kadar kayg
verici olursa olsun, bu alegori bile zmni olarak kayp olan eyi aka
dile getirmeyi baaram az, nk birok postm odem kadn ve erkein
bildii tek aile evi de gittike oteli, kimsenin sonsuza kadar srmesini

4. A .g.y.,s. 104.
beklemedii geici bir m isafirlik meknn andrmaktadr.
Demek ki "modlerlik" durumu bir Unsicherheit durumudur; yani
l belirsizlik, gvensizlik ve em niyetsizlik felaketi durumu. Eg-
dmlenmemi, birbiriyle kesien birok a, zerine gerekli iaretler
doru drst izilmemi yollan ve yzer gezer trafik levhalaryla d
dnyann zerine Unsicherheit izlenimi hakl olarak yanstlyor.
A m a srekli bir gerilim kayna olan ey m odlerliin kendisi - mo
dlleri daimi bir ekle sokacak vidalarn, cvatalarn, perinlerin ol
may. Bu gerilimler de birleip byk bir sadeletirmeye, isteklerle
frsatlar, eylemlerle sonulan arasnda dorudan, ak seik, bire bir
balant kurmaya -dnyann ve benliin Eindeutigkeit'ma [ak se
ildiine] ve bu ikisinin kusursuz birliine- duyulan bir zlem haline
geliyorlar. Bu zlem, "ait olma" fikrinde zl ifadesini buluyor; tabii
ki kendisi de bir yere dem irlenmeye direnen bir fikir bu, gnlk ha
yatta onu gvenli bir yere yerletirecek ya da en azndan elle tutulur
modelini sergileyecek pek fazla ey olmad iin dank ve zgl
letirilmemi kalmaya mahkm bir fikir.

Kabile, M illet ve Cum huriyet

Ait olm a fikrinin en btnlkl cisimlemesi, insanlk tarihinin b


yk blmnde hkm srm birliktelik biim i olan kabiledir. A s
lnda kabileye ait olm ak btncl ve her eyi kuatc bir eydir; ken
disinin btn alternatiflerine am ur atmak ve onlarla savam akla ye
tinmez, onlan grnmez, dolaysyla da yok klar. Kabilevi ait olm a
tarz, yalnzca com pleat mappa mundi denebilecek bir eyi, yani dn
ya ve kiinin onun iindeki yeri hakkndaki btn bilgileri salar. Kii
kabilenin yesi olarak doar ve ayn sfatla lr, arada da kat bir bi
imde tanmlanm ve mzakere edilemez bir sralam a iinde kat bir
biimde tanmlanm ve mzakere edilemez kim likler dizisini kua
np kanr. Kabile insanndan bu sralam aya uymas ve birbirini izle
yen her kimlie ilitirilmi etikete gre davranmas dnda hibir ey
istenmez. Bunun neyi gerektirdii ise, sadece kabiledeki dier kiile
re baklarak kolayca renilebilir, zel bir eitim gerektirmez. Hayat
taki eyler iyi ya da kt olabilir, ama hemen hibir zaman mulak
deildirler ve kafa kanklna yol amazlar ki bunun da basit bir ne
deni vardr: Lebensvvelt kabile dnda bir hayat olasln iinde ba-
nndrm az, yani varolusal seimlerden kurtulmutur. Aslnda, il n'y a
pas hors de tribu*
M odernlik, kabile kadar drt ba m am ur btnlklerin, dolaysy
la kabile mensubununki kadar tutarl Lebenswelt trnn sonunun
geldiini haber verir. M odem toplumsal btnlkler, yaps gerei ta
mam lanm am olan iki btnln -"cum huriyet" ve "m illet"in- bir
bileim i olduklar iin kabilenin badaklndan yoksundurlar. Bun
larn her biri tekini sindirmek ya da kendine tbi klmak ister, ama
ancak ayrlklarn koruduklar srece birbirlerine bir faydalan olabi
lir. Bu yzden bu istek kural olarak gerekletirilm eden kalr. Kom
nist Rusya'da ve Nazi Alm anyas'nda olduu gibi, bu ikisinin tama
men i ie geirilmeye alld nadir rneklerde ise, ortaya l do
m u ya da kendi kendini im ha eden bir rn kmtr. En iyi bilinen
bu iki canavar melez, tarihsel standartlarla bakldnda, ksa mrl
olm ulard ve ok byk bir olaslkla daha doduklan andan itibaren
lm e yazglydlar. Faist ve K om nist deneyler hari, modern top
lum lar ayn ilkeler tarafndan ynlendirilen iki ayr oluumun huzur
suz bir aradalm n rn olm a eilimindedirler. ounlukla ikisi
arasnda bir uzlam a sz konusudur, ama bu yanyanalm etraf ak
ya da rtk atm alarla evrilidir; m odem toplum denen karmak
yapdan atm a olasln ebediyen skp atm ak imknszdr. Uzun
bir ban iinde bir arada yaam a dnem inden sonra, u ya da bu ne
denle tekrar alevleni verir; rnein bugn, kolayca genileyebilecek
olan cum huriyetler Avrupa Birlii'ne girmek iin tela ederken, onlar
kadar esnek olm ayan milletlerin kaan cum huriyetleri geri ekebil
m ek iin geride kalp oyalandklan A vrupa'da durum byledir.
Ksacas, cum huriyet ile millet arasnda bir sevgi/nefret ilikisi bu
lunur. Birbirlerine ihtiyalan vardr, ama b an iinde ayn yeri pay
lamay g, aralarndaki farklan mzakere edip uzlatrmay ise l
drtc lde zor bulurlar. Birbirlerini ayn anda hem iter hem de e
kerler; ortaya M iller ve Dollard'm sanlarla yapt nl deneyde el
de edilenlere benzer sonular kar: N e zaman iki kart ekim ve itim
gcnn etkisi arasnda kalsalar, tutarsz davranrlar.
Ayn zemin zerinde i grmelerinin ve ayn halk birbirine bala
yp bir arada tutan temel yaptnc olmaya zenmelerinin dnda,
cum huriyet ile millet, neredeyse her adan birbirinden farkldr. Her
biri, dierinin refakatine m ahkm olduu iin, (her ikisinin de sahip

* "Kabilenin dnda bir ey yoktur." Bauman, D enida'nn nl "il n'y a pas hors du
texte [metin]" szne antrm ada bulunuyor, (.n.)
olmad bir lks iinde, alannda yalnz olma lks iinde yaayan)
kabilenin rahata kulland aralardan baka aralar kullanmalar ge
rekir.
Kabile, tek alternatifi tek bana lm ek olan tek yaam-belirleyici
olduu iin, ideoloji, doktrin alama ve propaganda olmadan da ya
ayabiliyordu; oysa millet bunlar olm adan yaayamaz. Kabilelerin
"kabilecilie" ihtiyalar olm asa da, milletin "milliyetilie" ihtiyac
vardr. M illiyetilie, yani ayn anda hem varoluun zden nce gel
diini hem de zn varolutan nce geldiini savunan, yani m illet ol
mann ayn anda hem bir seim meselesi olduunu hem de bir seim
meselesi olmadn ilan eden o tuhaf, hafta m nasebetsiz itikata. M il
liyetiliin milleti, m illet m ensuplarnn herhangi bir karara varm ala
rndan nce verilmi bir eydir, ama ayn zam anda mensuplarnn
gnlk seimleri iinde gzetmeleri, her eyden aziz tutm alar, y
celtmeleri ve sslemeleri gereken bir deerdir de. Kabile bir deer de
il bir gereklikti; m illiyeti itikadn milleti, bir gereklik olm ak isti
yorsa, bir deer haline gelmelidir.
Milletin mensubu olmak her gn aba gstermeyi gerektirir. Bir
zamanlar Em est Renan'm belirttii gibi, millet her gn yaplan bir
plebisit; ballk oylaryla her gn yenilenmesi gereken bir btnlk
tr. M illetin sunduu aidiyetin tatll bedava deildir; kazanlmas
gerekir. Sunulan aidiyet tatldr, nk gvenli olm a ans vardr; ama
bu gvenlik kanlmaz bir ey deil, bir urap baarm a meselesidir.
Saflan sklatrmay ve hep birlikte eylem e gemeyi gerektirir.
Eer sadece bu talep sz konusu olsayd, milleti dier birok ce
miyet ya da gnll birlikten ayran hibir ey olmazd ve millete gs
terilen balla, dier ballklara gre neden ncelik verilmesi ge
rektiini ya da dier ballklann tersine, bunun peine neden "soru
sorulmakszm", "ister doru olsun ister yanl, sonuta bu benim l
kem" diyerek dlmesi gerektiini aklamak kolay olmazd. Millet,
dier cemiyetlerin tersine, dier btn ballklan aan tek ya da en
st ball talep edebilm ek iin, kabilenin bu kadar sze bavurm a
dan, hatta belki de farkna bile varmadan olduu ey olduunu ak
ak ortaya koymak zorundadr: Kan ve toprak meselesi, ama ok da
ha nemlisi (ne de olsa, bunlann olum sallnn bilincinde olan bir
dnemde yayoruz) ortak tarih meselesi.
Her trl tarihsel anlatnn semeci olduu, artk banal bir nerme
haline geldi. Ama eit lde kavranmayan ve ounlukla kasten ze
ri rtlen ya da hararetle inkr edilen bir ey var ki o da tarihi "ya
pan"m anlatnn kendisi olduu. Hannah Arendt ile Paul Ricoeur'n
farkl farkl yollardan iaret ettikleri gibi,5 hayatn ak iinden "olay
lar"! kesip karan ve sonra da dzensiz, sahiden "saymaca" ve olum
sal olaylar halinde yeniden ileyerek yorumlanp sindirilm eye ve ez
berlenmeye hazr anlaml bir dizi haline getiren ey tarihsel anlatdr.
Arendt, "salt olular"dan oluan hammaddeyi anlatlabilecek, kavra
nabilecek ve tahdit edilebilecek bir hikyeye dntren tarihinin
yapt ii, "kederi ada", "ad da mersiyeye" eviren airin yapt
ile karlatrmtr. te milliyetilik, gemi zerinde kolektif ola
rak uygulanan byle bir seme ve dntrme ilemidir. Ernest Re-
nan'n, milleti, gemiten baz eyleri hatrlama, bazlarn da unutma
konusundaki bir uzlam a olarak betimlemesi de nldr. (Ben bu
noktay biraz daha keskinletirm ek isterim: D em ek ki m illiyetilik
hatrlanmamas konusunda uzlalan eylerin unutulmas gerektiini
salk verir.)
Cumhuriyeti dnce, hangi eylerin bellekte tutulmas, hangi
eylerin de unutuluun p sepetine atlmas gerektii konusunda mil
liyeti arkadayla/hasm yla kavga etm eye nadiren tenezzl eder. Ya
plan semeyi sorgulamann tesine geer cumhuriyetilik: Tpk ge
miin kendisini deersizletirdii gibi, tarihsel hatrlam ann erdemini,
otoritesini ve gerekli olduunu yadsr. Saf haliyle cum huriyeti d
nce (en canl ifadesini Fransz Devrimi'nin civcivli gnlerinde bul
duu iddia edilebilir) tam da gemi tarihi tahtndan indirmekle
(Fransz Devrim i'nin manevi mirass olan M arx'n, btn gemii
"tarih-ncesi" olarak grp bir kenara attn ve tarihin daha bala
madn ilan ettiini hatrlayalm ) ve "yeni balang"la ilgili bir ey
dir. M ona Ozouf, kendisine verilen M arc Bloch dln kabul tre
ninde yapt konum ada,6 en azndan Devrim dneminde, cum huri
yetilerin toplumsal ve siyasi dzenin tamamn yeni batan ina ede
bileceklerini dndklerine ve gemie ait hibir eyin bu yeniden
inaya bir yaran dokunm asnn m m kn olm adna inandklanna
dikkat eker. "Tarih ne emsal ne de destek sunar, devam lln deer
hakknda syleyecek hibir eyi yoktur."

5. Bkz. H annah Arendt, "Truth and Politics", Between P a sta n d Future iinde (Lond
ra: Penguin, 1968); Trkesi: "Hakikat/Doruluk ve Siyaset", Gemile Gelecek A rasn
da, ev. B. S. ener (stanbul: letiim, 1996); Paul Ricoeur, Time a n d Narrative, C. 1
(University o f Chicago Press, 1983).
6. M ona Ozouf, "L'idee republicaine et l'interpretation du passe national", Le M onde,
19 Haziran 1998.
M illiyetilik uzun ve sancl bir tarihin yaayan miras olan m ille
tin kendisinin bal bana bir iyi olduunu -yalnzca dierleri arasn
daki bir iyi deil, en stn iyi, dier btn iyileri glgede brakan ve
ikincilletiren bir iyi olduunu- ilan ediyordu. Oysa devrim ci cum hu
riyetiler, cum huriyetin ortak iyi fabrikas, ortak iyiyi retebilecek
tek fabrika olduunu iddia ediyorlard. Cum huriyetilerin iyi toplumu
tamamiyle gelecee aitti, ona henz ulalmamt ve sadece cum huri
yetin kendi almas yoluyla ulalabilirdi. Ancak, byle sylendi
inde, cumhuriyet fikri kendisini daha en batan derin bir eliki iine
sokuyordu ki bu eliki m odem tarihin nemli bir ksm boyunca ba
na bela olmaya devam edecekti.
"Yeni balang" (daha dorusu, tek bir balang deil, sonsuz bir
yeni balanglar dizisi) fikri ve srf uzun srm diye tarihin miras
tarafndan balanmay kat bir biim de reddetmesi, cum huriyetin or
tak iyiyi retirken ulaabilecei tek kaynak olarak insann eletirme,
akl yrtme ve yarglam a yeteneini brakyordu geriye. zgrlkler
lsn -dnce, ifade ve rgtlenm e zgrlklerini- cum huriyet
i hayatn olm azsa olm az koulu haline getiriyordu. A m a te yandan,
ortak iyinin salanmas cum huriyeti deerler listesinin en tepesine
yerletiriliyordu; evrensel m utluluun cum huriyetin en stn amac
olduu ilan ediliyordu, insanlar m utluluun peine dm ekte ve bu
mutluluu evrenselletirm enin yollann mzakere etm ekte zgr ola
caklard; am a bir noktada evrensel m utluluk davas ile bireysel zgr
lkler davas atmak ve birinden biri yenilgiye uram ak zorunday
d. "insanlarn kt kitaplar okum asna izin vermek mi onlara okum a
yazma retm emek mi daha iyidir?" tipi, yle hem en cevaplanamaya-
cak sorularn ortaya kmas kanlmazd. Cum huriyetin hayat, i
birlii yapmalar beklenen am a atm aya eilimli iki ilkeler kmesi
arasndaki hassas bir dengede srecek ve eit lde abes ya da dpe
dz felaket iki u arasnda sonsuza kadar gidip gelm eye m ahkm ola
caktr.
Cumhuriyet rnts iindeki atm a her zaman oradadr ve yan
l trden bir uzlam aya varma ya da bir ilkeye yer aaym derken
brn fazlaca kstlam a tehlikesi her zaman sz konusudur. Yine de
bu iki ilke iki bacak gibidir; herhangi biri olm azsa cum huriyet dzgn
yryemez. Cum huriyet ancak bu ikisi birlikte olduunda kendisi
o lu r-y a n i, yurttalarnn zgrln sadece kstlamalardan kurtul
mu olm a anlam nda bir negatif zgrlk olarak deil tevik edici bir
g olarak, katlm a zgrl olarak gren bir kurum ; bireyin m da
haleden kurtulma zgrl ile yurttan mdahale etme hakk ara
snda bir denge kurm ak iin hibir zam an kesin sonu elde edemeden,
am a azalmayan bir evk ve canllkla abalayan bir kurum olur. Yurt
talarn mdahale etme, hepsini balayan dzenin anahatlarn izen
yasalann oluturulmasna katlm a hakk, m illetin kan, toprak ve tarih
sel m irasna verilen cum huriyeti yanttr - bireyleri birbirine bala
yarak bir cemaat, cumhuriyeti cem aat oluturan cum huriyetilie z
g hartr. Com elius Castoriadis bu cem aat tipini "zerk toplum"
adyla vaftiz eder ve yle tanmlar:
zerk toplumun kolektif kim lii, "biz"i ne olacaktr? Bizler kendi yasalar
mz yapan kiileriz, zerk bireylerden oluan zerk bir kolektiviteyiz. V e yap
tm z ilerde ve bu iler yoluyla kendim ize bakabilen, kendimizi tanyabilen
ve kendimizi sorgulayabilen kiileriz.7

Liberal Demokrasi ve Cum huriyet

Ortak iyi aray, tek bana, yurttalarn (daha dorusu, bu durumda,


yurtta adaylarnn) kendilerine bu ekilde "bakabilecekleri"nin ve
"kendilerini sorgulayabilecekleri"nin, hepsini yneten yasalara eleti
rel bir gzle bakp hakknda yarglarda bulunabileceklerinin garantisi
deildir. Am a byle bir aray olmakszn, yurtta adaylanna ynelik
tam da bunu yapm a ars bom bo tnlayacaktr. ite cum huriyetilik
ile liberalizm in yollan burada aynlr; liberalizm cumhuriyeti trenden
laissez fa ire -"brakn istediim ey olaym, brakn bakalan da iste
dikleri ey olsunlar"- adl istasyonda inm e eilimindeyken, cum huri
yet treni daha ileri gidip, bireylerin zgrln ileyerek kendi ken
dini denetleyen bir cemaate dntrm e ve cem aatin ortak iyi aray
nda bireysel zgrlkten yararlanm a ynnde ilerler. Yolun bu son
raki blmn katetmeyi reddeden liberalizm , zgr ama yalnz, ha
reket zgrl olan am a iinde hareket ettii ortam da hibir sz hak
k bulunmayan, kendi hareket zgrlklerinin hangi amacn hizm eti
ne koulabilecei konusunda hibir sezgisi olmayan ve hepsinden n
ce bakalannm da hareket etm e zgrl olm asn salamakla ve
onlarla herkesin zgr olmasnn faydalan hakknda konumakla hi
ilgilenmeyen bireylerden oluan bir ynla babaa kalr. Yalnz, son
derece zgr ama son derece iktidarsz ve son derece kaytsz birey

7. Com elius Castoridais, "Dilapidation o f the W est", ev. David Ames Curtis, Thes
Eleven, 41/1995, s. 108.
lerden oluan byle bir ynda, zgrlk ile eitlik, birey ile toplum,
zel refah ile kamu refah arasnda hem en elikiler ba gsterir - li
beralizmin zem em ekle nam sald trden elikilerdir bunlar, ama
ayn zamanda cum huriyeti ilkeyi benim sem ekte isteksiz kald s
rece liberalizm in kendisinin yaratt elikilerdir de.
te bu yzden de, Castoriadis'in gzlemledii gibi, "millet, a
da teorilerden ve 'siyaset felsefeleri'nden, apkadan kan bir tavan
gibi kar - zira, ben de unu ekleyeyim, bu teori ve felsefelerin o
u, yurttalarn kendilerini ortak iyi arayna adam alanyla ve bu
adanmln sevk ettii ynde hareket etme yetenekleriyle tam am
lanm olmayan bir kiisel zgrln yol at atomize edici sonu
lara kar gzlerini kapamay tercih eden bir tr liberalizm in bys
altndadrlar. Liberal pratiin, niyeti bu olm asa da, kvlcmn akt
ve kkrtt milliyetilik, liberalizmin kendi kusurlarn gidermeye
ynelik bir vaat olarak ortaya kar. Liberal toplumun, milliyetilii
keye sktrmak iin, etik ve adalet ilkesinin kiiye zel bir mesele
deil ortak bir iyi olduunu kabul etmesi gerekirdi; baka bir deyile,
kendini cumhuriyet dzeyine karmas gerekirdi.
Demek ki liberalizm kendi bana, davay cum huriyet lehine so
nulandrmak yle dursun, millet ile cum huriyet arasndaki atm a
y zme balam az bile. Liberal dem okraside her ikisine de yer var
dr; hatta ileri gidip liberal-dem okratik ortam m iliyetilik ile cum hu
riyetilik dncesinin srekli bir rekabet iinde olduklar alan diye
tanmlamak da mmkndr. M illiyetilik ve cum huriyetilik znde
ayn soruna, m odern toplumun yapsal zellii olan bireysel zgrlk
ile cemaatin gvenliini uzlatrm a sorununa taban tabana zt ynler
den yaklap kkten farkl zm ler nerirler.
D aha nce belirtildii zre, miliyetiliin bu soruna sunduu
zm "ster doru olsun, ister yanl, sonuta bu benim lkem"dir.
Cumhuriyeti dncenin sunduu zmse, benzer bir zdeyi ksa
lyla ifade edilecek olursa yle bir ey olabilir: "Bu benim lkem
se, doru olm aya zen gsterdiinden ve yanltan uzak durm ak iste
diinden emin olmalym" ya da -b u daha da talepkrdr- "Doru ol
duu srece bu benim lkemdir - ama yapt yanll dzeltmeyi
reddediyorsa deildir."
M illiyetilik bo bir ek imzalamay ve gem ite yaplanlar su
kaytlarndan karmay gerektirir. Takipilerinden, yani vatansever
lerden sergilemelerini bekledii balca erdem sadakattir; balca k
tlk ilan ettii zellik -h atta, en sert cezalan hak eden lmcl g
n a h - ise, ak ak muhalefet etm ekten sadece lml bir tavr sergile
meye kadar geni bir yelpazeye yaylan sadakatsiz ya da yeterince sa
dk olmayan davrantr. M illet m ensuplarnn hibir koulda yapma
malar istenen eyse, sadk olmalar beklenen eyin mantn ve de
er ve normlara -erdem leri hakknda hibir soru sorm akszn- itaat
etme talebinin ahlaki statsn sorgulamalardr. Hegel'in nl veci-
zesinden yararlanarak, milliyetiliin zgrl "kiinin grevini bil
mesi" olarak tanm ladn syleyebiliriz.
Cumhuriyeti dnce ise, tam tersine, eletirel sorgulamay ce
maat yeliinin barna yerletirir; yurttalar cumhuriyete, ynetim
lerince savunulan ya da ihmal edilen deerlerle aktif olarak ilgilene
rek ait olurlar. Yurttan neye sadk olduu Castoriadis'in u szleriy
le ifade edilebilir: "Babadan ya da Dallas'tan ok /erc'dekine [Pla-
ton'un bir diyalou] yakn bir toplum iinde yaamak gibi ak seik
(ve hatta bencilce) bir derdim var."8
M illiyete ballk koulsuz, onu koullu hale getirm ek de bir iha
net olduu halde, cum huriyet yelik koullann belirlerken yurttala
rna sunduu ve garanti altna ald zgrln derecesine gre yar
glanr ve deerlendirilir. Renan'n "her gn yaplan plebisit" tesbiti-
nin milletin gerekliini yakalayp yakalamad tartmaya aktr ve
bu tesbit milliyeti vaizler tarafndan birka kez eletirilmitir; ama
"her gn yaplan plebisit" sznn hem cum huriyetin gerekliini
hem de cumhuriyeti dncenin zn yanstt kesindir.

Yol Ayrm

M odem devletin tarihi boyunca, m illetle cum huriyetin "havza"s r-


tme eilimindeydi. Bu durum srekli bir potansiyel atma kayna
oldu, am a ayn zam anda bir karlkl dzeltme ans, her bir tara
fn/rakibin dierini arla kamann getirebilecei korkun sonu
lardan koruyabilm esi ve her bir tarafn tek bana bireylerin iinde bu
lunduu durum zerinde yaratabilecei ters etkileri hafifletm e ya da
dengeleme ansn da sundu. M illetin sevecen am a sinsi ve mtehak-
kim kollar insana rahatn bozacak kadar sk skya sarlm aya bala
dnda, cum huriyet zgrle giden bir ka yolu sunar. Milletse
zgrlkten ka yolu sunar: Kam usal alan insann kendini gvende

8. Com elius Castoriadis, "Democracy as procedure and dem ocracy as regim e", ev
David Ames Curtis, Constellations, 1/1997, s. 6.
hissetmesini nleyecek lde souk ve gayri ahsi, cum huriyeti ha
yatn talep ettii sorum luluklar da tanam ayacak kadar ar geldiin
de ait olmann scakln ve "seim yapm aya gerek yok" durumunun
rahatln sunar.
Ancak imdilerde btn bunlar deimektedir. Cumhuriyet, de
yim yerindeyse son birka yzyldr m illetle paylat ulus-devletten
"g etmek"tedir. ada devletler daha az dem okratik ve dolaysyla
da cumhuriyeti modelin esaslaryla daha az uyum lu bir hale geldik
lerinden deil; ancak devlet iinde uyguland biim iyle demokrasi,
prosedrlerine ne kadar sadk bir biim de riayet ederse etsin, yurtta
larn hayat iin can alc nem tayan koullar koruyam ayacak ya
da ayarlayam ayacak lde gten dm ekte olduundan. ada
devletler, gemiteki egem enliklerinin nemli bir ksmn yitirdikleri
ve artk kendi balarna denge kuram adklar ya da kendi setikleri
tipten toplumsal dzene otorite salayamadklar iin, canl bir cum
huriyetin dier zorunlu koulunu karlayamazlar: Yurttalarn "ka
musal iyi"yi m zakere etm e ve m terek olarak kararlatrma, kendi
lerinin diyebilecekleri ve sarslmaz ballk yeminini seve seve edebi
lecekleri bir toplumu bu ekilde biim lendirm e yeteneidir bu koul.
Ulus-devlet iindeki cumhuriyet, refah tanm lam a ve artrma
kudretinin byk ksmn hzla yitirm ekte olduu iin, ulus-devletin
topraklan gittike m illetin zel arazisi haline gelmektedir. Cum huri
yetin, milletin uzun vadeli gvenliini salayacak ve bylece onun
"kuatlm kale" kom pleksini iyiletirip ya da hafifletip hrnln
ve hogrszln giderecek ya da azaltacak gc kalm am tr
pek. M illet artk gvenli bir biimde yerlemi grnm em ektedir, ge
lecei de garanti altna alnm ve korunuyormu gibi deildir - yani
cumhuriyetin yenilgisi, yeniden domu, canl, gemi azya alm ve
dizginsiz milliyetilik cana nclk yapar.
nsanlk durumunun en tayin edici parametreleri artk ulus-devle
tin kurum lannn eriem edii alanlarda biimlenmektedir. Bu koulla-
n n korunmasna ve deitirilm esine nezaret eden gler gittike kre
sellemekte, yurttan denetim ve nfuz aralan ise, ne kadar gl
olurlarsa olsunlar, yerel olarak snrlanm kalmaktadr.
Sermayenin, finansm ann ve enform asyonun kresellemesi her
eyden nce bunlann yerel m akam lann ve ncelikle de ulus-devletin
denetim ve ynetiminden m uaf olm alan anlam na gelir. B unlann ile
dii meknda, cumhuriyeti devletin yurtta katlm ve etkili siyasi
eylem iin gelitirdii aralan andran hibir kurum yoktur. V e cum
huriyeti kuram larn olmad yerde, "yurttalk" da yoktur. "Kresel
gler" kavram, palazlanm akta olan, am a imdiden salam, esnek ve
baedilmez grnen bir gereklii ifade ederken, "kresel yurttalk"
kavram, imdiye kadar ii bo kalmakta, en iyi durumda bir koyutla-
may, ama ou balam da sadece bir hsn kuruntuyu temsil etm ekte
dir. Uzak yerlerden esen ve birdenbire kp gelen frtnal rzgrlarn
kaldrd gl dalgalarn tokadn yem ek, yurttaln tam tersi olan
bir durumdur. K olektif yazglardaki ani ykseli ve dler gn
mzde tekinsiz bir biimde doal felaketleri andrmaya balamtr,
hatta bu karlatrma bile gittike yetersiz kalmaktadr: yle ki, ya
knlarda olacak bir depremi ya da yaklaan bir kasrgay ngrmek,
borsadaki bir sonraki k ve gvenli gibi grnen kitlesel istihdam
alanlarnn buharlavermesini ngrm ekten daha kolaydr bizler iin.
Jacques Attali, bir yazsnda,9 Titanik filminin bu kadar ok tutul
masn, seyircilerin, gnm zde kendi iinde bulunduklar mkl
durum ile kaptann kstahl ve m rettebatn uysall yznden ye
terince ciddiye alnp zam annda tesbit edilem eyen bir buzdana tos
layan insan kibri arasnda varolduunu hissettikleri kayda deer ben
zerlikle aklyordu.
T itanik bizleriz, bizim zafer kazanm bir havayla kendi kendisini kutlayan,
yoksullarna acm aszca davranan kr, ikiyzl toplumumuz - ngr arac d
nda her eyin ngrld bir toplum... H epim iz sisler iinde bir yerlere g iz
lenm i bizi bekleyen bir aysberg olduunu tahmin ediyoruz; ona arpacak ve
mzik sesleri arasnda batacaz.

Attali, gelecekte bizi bekleyen, her biri bir ncekinden daha sert
ve acm asz bir deil birok aysberg olduunu im a ediyor. Dizginsiz
nakit para speklasyonundan, ar- lya vuran krlardan ve utanm az
ca an deer kazanm stoklardan gelen mli aysberg var. Her biri
kendi dm anlklar ve ekimeler ann iine gmlm ve nm z
deki yirmi yl iinde nkleer bir saldn gerekletirebilecekleri tah
min edilen otuz lkeden gelen nkleer aysberg var. Atmosferdeki kar
bondioksit hacminin ve kresel snn durdurulam az biimde artm a
sndan ve er ge patlayp kresel lekte bir felakete yol aacaklan
konusunda btn uzm anlann anlat onlarca atom santralinden ge
len ekolojik aysberg var. Son olarak da, gnm z neslinin yaam s
resi iinde m ilyar insann gereksizlem esi -ekonom ik anlam da i-
levsizlem esi- beklentisinin getirdii toplumsal aysberg var. Attali

9. Jacques Attali, "Le 'Titanic', le mondial and nous", Le Monde, 3 Temmuz 1998.
ac ac, bu aysberglerle Titanik' batran aysberg arasndaki farkn,
bunlardan biri gemiye arptnda, geriye olayn filmini yapacak ya
da ortaya kan kargaa hakknda epik ya da lirik iirler yazacak kim
senin kalmayacak olmas olduunu belirtiyor.
Btn bu aysbergler (ve belki u ana kadar daha adn bile koya
madmz dier aysbergler) "dnyann byk devletleri"ndeki se
men kitlelerinin karasular dnda yzyorlar; bu yzden, siyasi de
netim iini yerine getiren insanlarn tehlikenin bykl konusunda
sakin ya da kaytsz bir tavr taknmalar bouna deil. A m a hibir ey
yapmamann, ilgisizlikten kaynaklanan itidal dnda daha gl bir
nedeni de var: "Siyasetiler son hz ilerlem ek zere denize indirilen
gemiye hkim deiller artk." Yani isteselerdi bile, yapabilecekleri
pek bir ey olmayacakt.

Belirsizliin Ekonomi Politii

Peki ama harekete gem ek istiyorlar m? Cum huriyetin silahlan bo


zulmu, bunlara kresel gler tarafndan el konmu ya da kresel
basklara boyun een devlet tarafndan etkisizletirilmiken, onlan
harekete gem eye zorlayabilecek gler neredeler?
Demokrasilerde muhalefeti keye sktrm aya kararl zorlayc
bir iktidar yoktur. Gnm z liberal-dem okratik devletinde toplama
kamplar ya da sansr brolan yok; ne kadar dolu olurlarsa olsunlar
hapishanelerde siyasi m uhaliflere ya da zndklara aynlm hcreler
yok. Dnce, ifade ve rgtlenm e zgrl daha nce iitilmedik
oranlara ulam ve gerekten snrsz olm aya her zamankinden ok
yaklam durumda. Ama paradoks urada ki bu ei grlmemi z
grlk, hizmetine koulaca pek bir iin olmad ve kstlamalardan
kurtulma zgrln ileyerek eylem e zgrlne dntrme
ansnn dk olduu bir zam anda geliyor.
Pierre Bourdieu geenlerde eski ve evrensel olarak balayc bir
kural hatrlatt bizlere: "Gelecek iin tasarlar yapma yetenei, rasyo
nel olduu dnlen her trl davrann kouludur... Devrimci bir
proje tasarlayabilmek, yani bugn tasarlanm bir gelecee gre d
ntrmeye ynelik, zerinde iyice dnlm bir niyete sahip olabil
mek iin, bugne bir nebze de olsa bir yerinden tutunm ak gerekir."10

10. Pierre Bourdieu, "La pr6carit est aujourd'hui partout", Contre-feux: P ropospour
Am a zurnann zrt dedii yer u ki "bugne tutunmak" ada in
sanlarn iinde bulunduklar durum da bariz biim de eksik olan bir
zelliktir. u anki durumlarnn en nemli manivela ve koruyucular
nn hibiri zerinde, deil tek tek ya da birka kii birlikte uygulanan
bir denetime, bir yarglam a hakkna bile sahip deiller. Baz manive
lalar daha imdiden "gerileme", "rasyonalizasyon", "piyasa talebinde
ki d" ya da "kltme" gibi eitli adlar verilen gizemli glerden
darbe yemilerdir. Ancak bu darbelerin dorudan hedeflerinin ok
tesine giden etkileri oluyor ve darbeyi yiyenler sadece bir gecede
rtbesi tenzil edilenler, aalananlar, onurlarndan ve/veya geim le
rinden olanlar deil. Her darbe, ondan (imdilik) kurtulan herkes iin
bir mesaj tar ve onlar geleceklerini olas cezann geici olarak ask
ya alnma sresiyle deil iddetiyle deerlendirmeye iter. Mesaj ba
sittir: Herkes gereksizleebilir ya da herkesin yerini baka biri alabi
lir; dolaysyla herkes yaralanm aya aktr ve u anda ne kadar yksek
ve gl grnrse grnsn, her trl toplumsal mevki uzun vadede
istikrarszdr; im tiyazlar bile krlgandr ve tehdit altndadr.
D arbeler belli bir hedef gzetebilir, am a yol atklar ykm gzet
mez. Yarattklar korku her yana dalr. Bourdieu'nn belirttii gibi,
bu korku "bilinci ve bilinaltn taciz eder". Ykseklere trmanmak
iin insann ayaklarnn yere salam basmas gerekir. Ama zeminin
kendisi giderek daha sallantl, dengesiz, dayanaksz ve gvenilmez
bir his vermektedir; insann sram ak iin ayan dayayabilecei hi
bir salam ta yoktur aada. H er trl rasyonel planlam ann ve ken
dinden emin eylemin vazgeilm ez koulu olan gven, yzer gezer bir
durumda, bo yere, m ancnk olarak kulanabilecei kadar salam bir
zemin aramaktadr, istikrarszlk durum u, der Bourdieu, "btn gele
cei belirsizletirir ve bylece her trl rasyonel tahmin abasn n
ler - zellikle de kiinin en tahamml edilm ez bir bugne kar bile
isyan edebilmesi, zellikle kolektif olarak isyan edebilm esi iin ihti
ya duyduu, gelecee ynelik o asgari umuda engel olur".
Bugnlerde ada insanlarn artan nihilizm ve kinizm lerini, ya
am projelerinin basiretsizliini ya da olmayn, arzularnn baya
ln ve bencilliini, yol aabilecei sorunlar umursamakszn hayat
son damlasna kadar sklacak epizotlara ayrma eilim lerini knamak
yaygn bir tavr haline geldi. Btn bu sulam alara destek olacak ye-

servir la resistance contre l'invasion neo-liberale iinde (Paris: Liber-Raisons d'Agir,


1998), s. 9 7 ,9 6 .
terli kant var. Ancak, ahlaki dekadans karsnda kplere binen ahlak
vaizlerinin ounun bahsetmedikleri bir ey var ki o da m ahkm ettik
leri bu sahiden de knanm aya layk eilimin gcn, insann gelecee
bir smak ya da vaat edilmi lke olarak deil de bir tehdit olarak
yaklamaya m ecbur kald bir dnyaya verilen rasyonel bir cevap ol
masndan ald. Yine ou eletirmen, btn dier insani dnyalar
gibi, bu dnyann da insan yapm olduunu ve Doa'nn ya da gnah
kr am a slah edilemez insan doasnn esrarl ve almaz yasalarnn
rn olmak yle dursun, hi de km senem eyecek bir lde, yal
nzca belirsizliin ekonomi politii denebilecek bir eyin rn oldu
unu belirtmeyi ihmal eder.
Belirsizliin ekonomi politii, m eknla balarn koparm finans
man, sermaye ve ticaret glerinin yerel siyasi otoritelere dayattklar
"btn kurallara son verecek kurallar" kmesidir. lkeleri, tam ifade
sini mahut okynl Yatrm Anlam asnda -b u anlamann, hk
metlerin sermayenin hareket zgrln kstlam a zgrlne da
yatt kstlamalarda, yine bu anlamann gizli kapakl bir ekilde
mzakere edilmesinde ve (bir grup aratrm ac gazeteci tarafndan
kefedilip gnna karlncaya kadar11) siyasi ve ekonom ik gle
rin ortak onayyla gizli tutuluunda- bulur. lkeler basittir, nk o
unlukla negatiftir; onlardan yeni bir dzen kurmalar deil, yalnzca
mevcut dzenleri paralamalar ve ibandaki hkm etlerin bu par
alanm dzenlem elerin yerine yenilerini geirm elerini nlemeleri
bekleniyor. Belirsizliin ekonom i politii znde, siyasi olarak kona
cak ve garanti altna alnacak kural ve dzenlem elerin yasaklanm as
na ve sermaye ve finansm ann gerekten sans frontiers [snrsz, snr
tanmaz] olmasnn nn kesen savunmac kurum ve rgtlerin si
lahsz braklmasna tekabl eder. H er iki nlemin de genel sonucu
daimi ve her yere yaylm bir belirsizlik durumudur; sz konusu du
rum, bu kez devlet-an ve kresel bir nitelik sergileyen yeni glere
gsterilecek itaatin gerekesi (daha dorusu, bunlara kar direnilme-
mesinin teminat) olarak zorlayc yasa ynetim inin ve m erulatnc
usullerin yerini alacaktr.
Belirsizliin ekonomi politii iletm eler iin iyi bir eydir. ok yer
kaplayan, hantal ve yksek m aliyetli disiplin aralarn gereksizletirir
ve onlarn yerine eitilmi, terbiye edilmi ve disiplin altna alnm

II. Bkz. Pierre Bourdieu, "Le neo-liberalisme, utopie (en voie de realisation) d'un
exploitation sans limites", Contre-feux iinde, s. 110.
nesnelerin zkontroln deil de zelletirilmi ve yaplar gerei g
vensiz bireylerin hep birlikte hareket etme yeteneksizliklerini geirir.
Bireylerin byle bir eylem in bir ie yarayabileceine ve zel dertlerin
(alternatif bir dzen kurm ay hedefleyen ortak projeler yle dursun)
hi olmazsa kolektif m eseleler haline dntrlebileceine olan
inanszlklarnn iyice derinletirdii bir yeteneksizliktir bu.
Belirsizliin ekonomi politii, hantal ve sermaye-youn disiplin
altrmasna, zellikle de bunu yapacak zorlayc orduya ve doktrin
alam a kurulularna gerek duymaz. Toplum sal merdivenin en tepe
sinden en altna kadar yaylm olan yapsal belirsizlik, oyunun kural
larna ya da kuralsz oyuna boyun eilmesini salam a konusunda,
norm atif dzenlemenin, sansrn ve gzetim in harika ve ucuz ama
son derece etkili bir ikamesidir. Dlanm lklarndan ve gereksizlik
lerinden, belirsizlik politikalarna duyarllk gsterem eyecek lde
em in olan dlanm ve gereksizlemi marjinal kesim ler saylmazsa,
panoptikonun ne eski ve ar ne de yeni, yksek teknolojiyle alan
ve hafifsklet eidine gerek duyulur. Kresel ekonomiyi tkrnda y
rtmek iin gereken her trl insan davrann yaratm a konusunda,
sadece piyasa anlam yla zgrle gvenm ek yeterli olacaktr.
Belirsizliin ekonomi politiinin tartm asz hkim iyetine giden
yolda, bir kenara atlan ilk kurbanlar cum huriyeti kurum lar oluyor.
Aslnda, cum huriyet fikrinin karlk geldii her ey, belirsizlik politi
kalarnn am alan ya da etkileriyle fena halde atr. Byk Fransz
tarihisi M arc Bloch bir cum huriyeti olmann (ki kendisi de cumhu
riyetiydi) ne dem ek olduunu aklam aya alrken, iktidann bii
minin yurttalarn olgun m zakereleriyle belirlenecek bir mesele ol
mas gerektii (ve olabilecei); bireylerin bu iktidar biiminin sei
m inde bir sz haklan olm adan bu biim in onlara dayatlamayaca
zerinde durmutu. Y ksek modernlik dnem inde yazan ve modem
dayatm a silahlannn at yaralara duyarl olan Bloch, cumhuriyeti
inan ve pratie ynelik temel tehditler olarak, sinsi cem aat talimleri
nin insan znelerinin en m ahrem hallerine nfuz etm esini ve kiinin
ait olduu grubun iyi ve kt yanlann incelemesini kutsal bir eye
hrm etsizlik gibi grm e ynndeki, ayn lde m odern eilimi say
yordu.12 Bloch cum huriyet savunusunu yanm yzyl sonra kaleme
alacak olsayd, m uhtem elen baka dm anlar zerinde dururdu: En
bata da varolusal gvensizlikten kaynaklanan ve younlap eylem

12. Aktaran M ona Ozouf, "L'idee republicaine".


korkusu haline gelen, her yan sarm korku zerinde durur; sonra da
dnyann yeni siyasi opaklmdan ve nfuz edilmezliinden, insanla
ra indirilen darbelerin geldii yerlerin zerini rten ve kadere diren
m eye inanmam a ve herhangi bir alternatif hayat tarz nerisine g
venmeme halinde tortulaan esrardan dem vururdu.

Belirsiz Dnyada Eitlik Davas

Hzla kreselleen ve gittike m ekndlaan ekonominin, siyasi diz


ginlerden ve yerel kstlamalardan kurtulunca, dnya nfusunun en
iyi ve en kt durumdaki kesimleri arasnda ve tek tek her toplum
iinde giderek derinleen servet ve gelir uurumlar yaratt bilini
yor. Ayrca, nfusun giderek genileyen kesim lerinin yoksulluk, sefa
let ve mahrum iyet iinde yaam alanna yol am akla kalmayp, ayn
zamanda ekonom ik anlam da rasyonel ve toplum sal anlam da faydal
grlen her trl almann dna karlm alarna, ekonom ik ve top
lumsal adan gereksizlemelerire yol at da biliniyor.13
Birlemi M illetler K alknm a Projesinin (10 Eyll 1998 tarihli Le
Monde'da yaymlanan) en son raporuna gre, mal ve hizm etlerin k
resel tketimi 1997'de, 1975'tekinin iki kat olduu ve 1950'den beri
alt kat artt halde, bir milyar insan "en temel ihtiyalarn bile kar
layamyor". "Gelimekte olan" lkelerde yaayan 4.5 m ilyar kii ara
snda, her be kiiden temel altyap hizmetlerinden yararlanam
yor: te biri iilecek su bulamyor, drtte biri ev dem eye layk bir
yerde oturmuyor, bete biri shhi ve tbbi hizm etlerden hi yararlana
myor. Be ocuktan biri herhangi bir okula 5 yl bile gitm iyor; srek
li yetersiz beslenenlerin oran da ayn. "Gelimekte olan" 100 lkeden
70-80'inde, kii bana den ortalam a gelir bugn, on, hatta otuz yl
ncekinden bile daha dk. 120 m ilyon insan gnde bir dolardan bi
le az bir parayla geiniyor.
Ayn anda, dnyann ak farkla en zengin lkesi ve dnyann en
zengin insanlarnn anavatan olan ABD'de, nfusun yzde 16.5'u
yoksulluk iinde yayor; yetikin kadn ve erkeklerin bete biri oku
ma yazma bilm iyor; yzde 13'nn ortalam a mr 60 yldan az.

13. Bkz. benim Work, Consumerism and the New Poor (Milton Keynes: Open Uni
versity Press, 1998); Trkesi: alma, Tketicilik ve Yeni Yoksullar, ev. m it ktem
(stanbul: Sarmal, 1999) ve Globalization: The Human Consequences (Cam bridge: Po-
lity Press, 1998); Trkesi: Kreselleme: Toplumsal Sonular, ev. A. Ylmaz (stan
bul: Ayrnt, 1999).
te yandan, dnyann en zengin adamnn ahsi varlklar en
yoksul krk sekiz lkenin toplam milli haslasndan fazla; en zengin
on be kiinin serveti Sahra-alt Afrika'nn tam am nn toplam hasla
sn ayor. Rapora gre, en zengin 225 kiinin kiisel servetlerinin
yzde 4'nden az, dnyann btn yoksullarna yeterli beslenmenin
yan sra temel tp ve eitim hizmetlerini gtrm eye yetiyor.
ada eilimlerin bu phesiz en kayg uyandrcsnn etkileri
geni lde incelenip tartld ve tartlmakta, am a artk herhalde
gayet iyi bilinen nedenlerle, deil bu eilimi durdurmak, bu sonulan
hafifletm ek iin bile birka durum a zg, blk prk ve mtereddit
nlem almak dnda pek bir ey yaplm deildir. Sregiden kayg
ve eylem sizlik hikyesi defalarca, tekrar tekrar anlatlm, bundan da
imdiye kadar gzle grlr bir fayda salanamamtr. Ben bu hik
yeyi bir kez daha tekrarlam ak niyetinde deilim; daha ok, bu hikye
nin kural olarak iine yerletirildii bilisel ereveyi ve deer kme
sini sorgulamak istiyorum. Bu ereve ve kme, durumun ciddiyeti
nin tam olarak kavranm asn ve bu durum a uygun alternatifler bulma
arayn ketliyor bence.
Artan yoksulluk tartmasnn genellikle iine yerletirildii bili
sel ereve salt ekonom iktir ("ekonomi"nin, aslen para-dolayml i
lemlerin btn eklindeki hkim anlamnda): Servet ve gelirin pay
lam ve cretli istihdam a ulaabilm e ile ilgilidir. K onuyla ilgili veri
lerin seimini ve yorum lanmasn belirleyen deer kmesi, ounluk
la yoksullann yazgsna acma, efkat gsterm e ve endielenme bii
mini alr. Ara sra toplumsal dzenin em niyetiyle ilgili kayglar da di
le getirilir, ama -h ak l o larak - yksek sesle deil, nk akl banda
ok az insan ada yoksullann iinde bulunduklan zor durum da elle
tutulur bir isyan tehdidi sezecektir. N e bilisel ereve ne de deer k
mesi kendi ilerinde yanl deildirler. D aha dorusu, ierdikleri ey
ler asndan deil, sessizce geitirdikleri ve gzard edilm esine ne
den olduklar eyler asndan yanltrlar.
B unlann rtbas ettii olgulardan biri, kendi m ahrum iyetlerinin ve
geri kalan herkesin hayatn sefil eden yaygn korkunun nedeni olan
kresel dzenin yeniden retilmesinde ve pekitirilm esinde yeni yok
sullann oynadklan rol; dieri ise kresel dzenin kendi kendini sr
drebilm ek iin belli lde bu m ahrum iyete ve yaygn korkuya ba
ml olmasdr. Kari M arx bir keresinde, giriken, vahi ve henz eh
liletirilmemi, hl duvardaki yazy skecek kadar okum a yazmas
olmayan kapitalizm zamanlarnda, iilerin toplum un geri kalann
kurtarmadan kendilerini kurtaramayacaklarn sylemiti. u anda,
zafer kazanm ve hibir duvardaki yazy (hatta, duvarlarn kendileri
ni bile) umursamayan kapitalizm zamannda, insan toplumunun en
yoksul kesimi yoksulluundan kurtulmadka, geri kalannn da kua
tc korku14 hissinden ve iktidarszlktan kurtulam ayaca sylenebi
lir. Y oksullan yoksulluklarndan karmak bir hayrseverlik, vicdan
ve ahlaki grev meselesi deil, kresel piyasa denen orak lkede bir
zgr yurttalar cumhuriyetini yeniden ina etmenin vazgeilmez
(am a yalnzca balang niteliinde) bir kouludur.
Szn z: Byk bir yoksullar ordusunun varl ve bunlarn
iinde bulunduklar durumun artk herkese bilinen berbatl, mev
cut dzen iin ok nemli bir diren faktrdr. Bunun nemi, daimi
belirsizliin glgesinde yaanan hayatn aksi takdirde itici ve irendi-
rici olacak sonularn dengelem esinden gelir. Dnyann yoksullan
ve yan mahalledeki yoksullar ne kadar m ahrum iyet iinde ve insan
lktan km bir vaziyette gsterilir ve grlrlerse, kendilerinin ka
leme alm adklan ya da oynam aya can atm adklan dramdaki rollerini
de o kadar iyi oynarlar.
B ir zam anlar insanlar, ne kadar acm asz olursa olsun kaderlerine
uslu uslu raz olmaya, isyan etme suunu ilemi herkesi yutmaya ha
zr, canl renklerle boyanm cehennem resimleri gsterilerek ikna
edilirlerdi. Benzer bir etki yaratmas beklenen cehennem, artk te
dnyaya ait ve ebedi her ey gibi dnyaya indirilmi, dnyevi hayatn
snrlar iine gayet gzel yerletirilmi ve annda tketilmeye hazr
bir biim iinde sunulmaya balamtr. Y oksullar korkmu tketici
lerin tekisidirler - bu kez gerekten ve tam anlam yla onlann ce
hennemi olan bir teki. ok nemli bir adan, yoksullar, yoksul ol
mayanlarn olm aya can attklan (ama denemeye cret edem eyecekle
ri) eydir: Belirsizlikten kurtulmu olanlar. Am a yoksullann bunun
karlnda elde ettikleri ey, (eer W ashingtonda yayorlarsa) has
talk, su ve uyuturucu dolu acm asz sokaklar ya da (Sudanda otu
ruyorlarsa) kt beslenmekten yava yava lmektir. nsann yoksul
lar hakknda anlatlanlar dinlerken ald ders, kesinlikten, o iren
belirsizlikten korkulduundan kesinlikle daha fazla korkulmas ge

14. Terim, Marcus Doel ve David Clarke tarafndan nerilmitir: Bkz. Street \Var
Space, Politics and the City (M anchester University Press, 1995), ayrca benim Postmo-
dernity and its D iscontents (Cambridge: Polity Press, 1997), 2. blm; Trkesi: Postmo-
dernlik ve Honutsuzluklar, ev. smail Trkm en (stanbul: A ynnt, 2000).
rektii ve gnlk belirsizliin getirdii rahatszlklara kar isyan et
menin hemen kesilen cezasnn acmasz olduudur.
Yoksullarn grnts yoksul olmayanlar keye sktrr. By-
lece, srdrdkleri belirsizlik hayatn daimi klar. Onlar dnyann
durdurulamaz "esnekletirilmesi" srecini hogrmeye ya da bu sre
ce uysalca tahamml etmeye iter. Bu grnt hayalglerini hapseder,
ellerini kollarn balar. Farkl bir dnya hayal etmeye cret etmezler;
bu dnyay deitirm eye kalkm ayacak kadar ihtiyatldrlar. Durum
byle kald m ddete de, zerk, kendi kendini kuran bir toplum,
cum huriyet ve yurttalk oluturm a ans -e n hafif deyile- zayftr.
Bu da, belirsizliin ekonomi politiinin, "yoksullar sorunu"nu ya
bir yasa-ve-dzen meselesi ya da insani kayg nesnesi olarak -a m a
kesinlikle bundan baka ve bundan te bir ey olarak d e il- grmeyi
kendi bnyesinin vazgeilm ez bileenlerinden biri haline getirmesi
iin yeterince iyi bir nedendir. lk temsile bavurulduunda, -m ahru
m iyet iinde deil de yozlam a iinde gr len - yoksullara ynelik
yaygn sulama, yaygn korkuyu yakp yok etm enin bir yolu olur
kar neredeyse. kinci temsile bavurulduunda ise, yazgnn kaprisle
rinin acm aszlna ve hissizliine duyulan fke, kolayca zararsz ha
yrseverlik enliklerine ynlendirilebilir ve pasifliin utanc, ksa
m rl insan dayanm as patlam alan iinde buharlar gider.
A ncak dnyann yoksullan ve lkenin yoksullan gnbegn, hl
bir ileri ve dzenli bir gelirleri olanlarn gvenlerini ve kararllklar
n andrm a ilevini sessizce yerine getirirler. Y oksullann yoksullu
u ile yoksul olm ayanlann teslimiyeti arasndaki balantnn irrasyo
nel bir yan yoktur. M ahrum iyet iindekilerin grnts, btn akl
banda ve m akul varlklara, refah iindeki bir hayatn bile gvenil
mez olduunu ve bugnn baarsnn yannn dne kar bir ga
ranti olmadn tam zam annda hatrlatr. Dnyann gittike an ka
labalklat; lkelerin ynetimlerinin yalnzca, A vrupa lkelerinin
ounda olduu gibi, byk bir isizliin elik ettii yaygn bir yok
sulluk ile ABD'de olduu gibi biraz daha az isizliin elik ettii yay
gn bir yoksulluk arasnda bir seim yapabilecekleri yolunda hakl te
m ellere dayanan bir his vardr. Akadem ik aratrm alar bu hissi doru
lamaktadr: Ortadaki cretli i m iktan gittike azalmaktadr. Ama bu
kez isizlik her zamankinden daha sinsidir sanki. Dngsel bir "eko
nom ik skmt"nn rnym gibi, bir sonraki ekonom ik patlamayla
datlacak, silinip gidecek geici bir sefalet younlam asym gibi
grnmemektedir.
Jean-Paul M arechal'in iddiasna gre,15 "ar sanayileme" dne
mi boyunca devasa bir snai altyap oluturm a ve ok byk makine
ler yapm a ihtiyac, geleneksel zanaat ve becerilerin yok edilm esi so
nucu ortadan kalkan eski ilerden daha fazla sayda iin dzenli ola
rak yaratlmasn salyordu. 1970'lere kadar retkenliin art ile is
tihdamn bykl arasnda hl pozitif bir iliki vard; o zamandan
beri bu iliki her geen yl daha negatif bir hal ald. 1970'lerde, en
azndan bir yzyldr sren srekli bir geliim izgisi zerinde, nem
li bir eik geilmi gibi grnyor. rnein, O livier M archands'm
yapt karlatrmal aratrm adan,16 Fransa'da 1991 'deki ulalabi
len i hacminin, 1891'dekinin yzde 57'si olduunu reniyoruz: 60
milyar saat yerine 34.1 milyar saat. Bu dnemde, gayri saf milli has
la on kat, saat ba retkenlik on sekiz kat artmken, alan insanla
rn toplam says yzyl iinde 19 milyondan yalnzca 22 milyona k
m. Sanayilem eye on dokuzuncu yzylda balam btn lkelerde
kabaca buna benzer eilim ler kaydedilmi. Bu rakamlar, insann en
istikrarl ve dzenli ite alrken bile kendisini gvensiz hissetm esi
nin nedenleri hakknda ciltlerce kitabn syleyem eyecei eyleri sy
lyor.
Ancak, azalan istihdam hacmi kendini gvensiz hissetmenin tek
nedeni deildir. H l bulunabilen iler artk gelecekte ortaya kabile
cek beklenmedik tehlikelere kar korunm asz durum dadr; gnm z
de i, her gn yaplan bir gereksizleme provasdr adeta. "Belirsizli
in ekonomi politii", ortodoks savunm a hadannn ve onlara yerle
mi birliklerin datlmasn salamtr. Em ek "esnek''lem itir; yani
laf gevelemeden sylemek gerekirse, artk iverenin iilerini aklna
estiinde ve tazminat demeksizin iten atmas kolaydr ve haksz ye
re iten atlanlar savunacak dayanm ac -v e e tk ili- sendika eylemi
gittike daha ok bo bir hlyaya benzemektedir. "Esneklik" ayn za
manda gvenliin reddi anlamna gelir: Halihazrdaki ilerin saylan
gittike artan bir ksm yanm gnlktr ya da belli bir dnem le snrl
dr; yaplan szlemelerin ou "geici" ya da "yenilenmeye ak"tr
ve bu szlem eler greli istikrar haklannn g kazanmasn nleye
cek kadar sk yaplmaktadr. "Esneklik" bir yandan da, dzenli bir ge

15. Bkz. Jean-Paul M arechal, "Demain, l'economie solidaire", Le M onde diplomal-


que, Nisan 1998, s. 19.
16. Bkz. O livier M archands, "Une com paraison intem ational des temps de travail",
Futuribles, M ays-Haziran 1992.
lir ak salam a umuduyla, uzm anlk gerektiren becerilere zaman ve
aba yatrm yapan eski yaam stratejisinin gittike anlamszlamas
demektir; yani bir zam anlar gvenli bir hayat isteyen insanlarn en sk
yaptklar rasyonel seim artk yaplamaz.
Btn yaam projelerinin ve zlem lerinin uygulanabilir olmak,
anlaml olm ak ve gerekletirilm ek (ya da en azndan gerekletiril
mesine almak) iin gereken enerjiyi toplarken kendilerine dayanak
alm ak zorunda olduklar o kaya, yani geim, sallantl, kararsz ve g
venilmez bir hal almtr. "Sosyal alm a yardm" programlarn sa
vunanlarn hesaba katmadklar ey udur: Geimin ilevi, sadece a
lanlar ve onlann bakm akla ykm l olduklar insanlar iin gnlk
maieti salam ak deil, ayn zam anda -k i bu da en az onun kadar
nem lidir- onsuz ne zgrln ne de kendini ortaya koyma iradesi
nin dnlebilecei ve her trl zerkliin kalk noktas olan varo-
lusal gvenlii salamaktr. , mevcut ekliyle, hayatta kalmann
m aliyetlerini karlam ay zaman zaman baarsa da, byle bir gvenlik
sunamamaktadr. Sosyal yardmdan ie giden yol, insan gvenlikten
gvensizlie, ya da daha az gvensizlikten daha ok gvensizlie g
trr. Bu yol byle bir ey olunca da, mmkn olduu kadar ok insa
n bu yola dm eye tevik etmek, belirsizliin ekonomi politiinin il
keleriyle gayet iyi uyuur.
Tekrar edeyim: ada erkek ve kadnlarn ezici ounluunun
yaam dnyalarnn yapsal istikrarszl, cumhuriyetin gnmzde
ki krizinin nihai nedenidir. Genelde kolektif eylemin bir amac ve g
ds olarak "iyi toplum"un solup gitm esine ve insan dayanmasnn
ve ortak davalara sahip olm a bilincinin filizlenip olgunlaabilecei
tek alan olan zel/kam usal alann tedricen ypratlm asna kar gste
rilen direncin iyice gten dm esine de bu istikrarszlk neden olur.
Gvensizlik daha fazla gvensizlii besler; kendi kendini oaltr.
Kvrla bkle, ancak kesilerek alabilecek bir krdme dnme
ye meyillidir.
M esele, siyasi eylem klc nereye vurulursa en etkili sonu alnr,
onu bulmaktadr. Belki bir de Byk skender'inkine denk bir cesareti
ve hayalgcn bulabilmekte...
Temel Gelir Savunusu

Yaplan ve satlan iten bamsz bir "temel gelir" fikrini ilk savunan
Thomas Paine olmutu. Paine'in bu fikri, dier fikirlerinin ou gibi,
zamanndan nce dom u bir fikirdi; bir sonraki yzyl, emei alnp
satlan bir meta biim i iinde sabitleyecekti. stihdamn gelir elde et
menin tek meru yolu haline gelecek olmasnn yan sra, i de onu sa
tn almak isteyen alclarn varlna bal satlabilir faaliyetle zde
letirilecek, "i"i "i olm ayan"dan ayrma hakk yalnzca piyasa tale
bine verilecekti. Bu dzenlemenin snrlarn ve korkun yetersizlii
ni gzler nne serm ek ve bnyesinde etik standartlara, toplumsal da
yanmaya ve insan ilikilerinin dokusuna ynelik tehditler barndr
dn aa karmak iin bir yzyl daha gerekti.
Thomas Paine'den iki yzyl sonra, temel geimi istihdama bal
kalmaktan karma fikri Avrupa'nn drt bir yannda tekrar gndeme
getirildi: Fransa'da 1930'larda Jacques Duboin ve daha sonra da onun
takipileri tarafndan; Belikada 1980'lerde Charles-Fourier evresi
tarafndan; Almanya'da, Hollanda'da ve Ispanya'da getiimiz yllar
da Yeiller tarafndan ve rlanda'da Ulusal Piskoposlar K ongresi gibi
bir otorite tarafndan.17 Bu fikir farkl adlarla ve ok az farkl biim
lerde tekrar tekrar ortaya kyor. rnein, Yoland Bresson yazlarn
da "revenu d'existence"tan [varolma geliri], Philippe Van Parijs "ev
rensel tahsisat"tan, Jean-M arc Ferry "yurttalk geliri"nden, Jean-
Paul Marechal ise "ikinci ek"ten bahsediyorlar.18
Sz konusu fikri desteklem ek iin her trl argman ileri srld.
Zorunluluk argman ("alternatif yok" tarz bir argman: O rtada her
kesin hayatta kalmasn salayacak kadar cretli i yok) tartm ada n
saflara kmad, arka planda kald. n sralar baka argm anlar ald.
Baz argmanlar tarihsel adaletten dem vuruyorlard: Batnn gn
mzdeki zenginlii kuaklarn ortak mirasdr ve btn miraslarn
ondan yararlanmas gerekir. Baka argmanlar insan haklarnn temel
hak eitliine bavuruyorlard: Herkesin kendi hayatyla neyin en iyi
olduunu dnyorsa onu yapm a hakk ve yapt seimi gerekle
tirmek iin gereken aralar kazanm a grevi olduu dorudur - ama

17. Bkz. Chantal Euzeby, "Pistes pour une revolution tranquille du travail", Le M on
de diplomatique, Nisan 1998.
18. Euzeby, Marechal ve Bresson'un, M aniere de voir, 41/1998'deki yazlarna bkz.
her trl seimden nce gelen ve onun nkoulu olan hayatta kalma
hakk, kazanlmas gereken bir ey deil, btn insanlarn bakasna
devredilem ez hususiyetidir. Ancak imdiye kadar en yaygn arg
manlar, felsefi olmaktan ok pragmatik bir nitelik gsteriyorlard:
Toplum lann, em ek piyasas tarafndan dayatlan i tanm na teslim
olmadan, insanlar geimlerini garantiye almaya tevik etmekten ne
ler kazanacaklarna iaret ediyorlard. Birlikte yaanan hayat iin, ha
yatn ve insan ilikilerinin kalitesi iin can alc bir nem tayan, ok
zaman ve aba gerektirdii halde, insann yetkilerinin em ek piyasas
nn hkmlerine teslim edilm esinden kaynaklanan basklar yznden
zen gsterilmeyen ya da yeterince zen gsterilm eyen birok alan
vardr. Bu alanlar arasnda rnein yallarn, ocuklarn, malullerin
ve sakatlarn bakm ; topluluu canl, topluluk hayatn nezih tutma
ihtiyacndan kaynaklanan sorumluluklar; evreyi tem iz ve genel man
zaray ho tutma; sosyal yardm ykmllklerini paylam aya yne
lik gnll alm alar ya da ortak kaderi iyiletirm enin yollar hak
knda mzakerede bulunm ak iin kafa kafaya verme saylabilir. B
tn bu alanlar ve daha birok baka alan (mevcut ortam da tahayyl
edilemeyen, am a daha elverili koullarda kefedilmesi ya da icat
edilmesi beklenebilecek alanlar), bunlar ilem eye ynelik giriimle
rin ou, iin yaplmas iin denecek parann nereden bulunaca
eklindeki can skc soruna toslad iin ilenmeden kalr ve ksa s
rede oraklar; daha balamadan yara alr. Bu argm anlara gre te
mel gelir, halihazrda ihmal edilen alanlarla doru drst ilgilenilebil-
mesi iin gereken zaman, emek, dnce ve iradeyi serbest brakacak
ve herkesin hayat kalitesi bunun faydasn grerek artacaktr.
Ancak, cum huriyeti hayatn ve yurttaln temel koullarn ko
ruma ya da onarma ihtiyacn dile getiren argman, temel gelir hak-
kndaki tartm ada fazla ne kmam, hak ettii m erkezi yeri alam a
mtr. Buraya kadar saylan argm anlarn herhangi birinin geerlili
ini sorgulam ak gibi bir niyetim yok, hepsi de geerli ve ciddiyetle
ele alnmay hak ediyor. Ciddiyetle ele alndklarnda da hepsinin ik
na edici ve cazip bulunaca kesin. Ancak temel geimin toplum tara
fndan koulsuz olarak garantiye alnmas lehindeki tayin edici arg
man, malul ve m ahrum olanlara ynelik ahlaki grevde deil (bu g
revin yerine getirilmesi toplumun etik sal asndan ne kadar kur
tarc bir ey olursa olsun), hakkaniyet veya adalet hakkndaki felsefi
tefsirlerde deil (bu noktada insan vicdann uyank tutm ak ne kadar
nemli olursa olsun) ve ortak hayatn kalitesi adna salanacak kaza-
nmlarda deil (bunlar genel refah dzeyi ve insani balarn ayakta
kalmas iin ne kadar can alc nem tayor olursa olsun), siyasi ne
minde ya da ynetim iin tad nem de (yitirilm i zel/kamusal
alann restore edilm esinde ve u sralar bo olan zel/kam usal alann
doldurulmasnda oynayaca can alc rolde) bulunabilir. Baka bir
deyile, her ikisi de, yalnzca kendinden emin insanlarn, varolusal
korkudan kurtulmu, gvenli insanlann varlnda tasarlanabilecek
eyler olan drtba m am ur bir yurttalk ve cumhuriyetin yeniden
domasnn olm azsa olm az koulu olmasnda bulunabilir.
imdiye kadar tem el gelir uygulam asnn yrrle konmasna
ynelik en kapsaml savunu, 1991'de Claus Offe (Ulrich M ckenberg
ve Ilona Ostner'le birlikte) tarafndan yaplm tr.19 Y azarlar nerileri
ni u ekilde gerekelendirirler: D evlet garantisi altndaki bir temel
gelirin sosyal politika asndan zorunlu olduu; halihazrdaki ve ya
kn gelecekteki istihdam krizi gz nnde bulundurulduunda, temel
gelirin uygulamaya sokulmasnn sosyal devletin ykmllklerini
yerine getirecei ve bu koullarda bile, btn yurttalar iin byle bir
temel garanti vermenin gerekletirilebilecek ve finanse edilebilecek
bir ey olduu tezini savunm ak istiyoruz.
Baka bir deyile, yazarlar (1) nerilerini bir sosyal politika nle
mi olarak sunuyorlar. arzndaki klm e dikkate alndnda sosyal
politika hedeflerini karlamann ortodoks yntemlerinin ie yarama
yacana iaret ediyorlar - am a (2) ayn anda, st kapal olarak bile
olsa, bu hedefleri -gerekirse baka y o llarla- uygulam aya geirecek
siyasi irade ve gcn var olduunu varsayyorlar. Sonra da (3) ner
dikleri nlemlerin m aliyetinin karlanabilir olduunu gstermek iin
hesaplar yapyorlar; bylece bu tr nlemlerin m evcut siyasi otorite
ler tarafndan kabul edilmesinin ya da bir arl olan siyasi gler ta
rafndan savunulmas gereken doru program olarak grlmesinin
uzun srecei eklindeki en nem li itirazlar savuturm ak istiyorlar.
Offe ve arkadalarnn nerisinin erdem leri ne kadar vurgulansa yeri
dir; ama okuru bu nerinin aciliyetine ikna etmek iin kullanlan arg
m anlar bu hususta da sorgulanabilir grnm ektedir (tabii, bu arg
manlarn taktik nedenlerle, kasten, khinlerin yapt gibi arptlma-

19. Bkz. Claus O ffe (Ulrich M ckenberg ve Ilona Ostner'le birlikte), "Das Staatlic
garantierte Grundeinkom m en - ein Sozialpolitisches Gebot der Stunde", Wege ins Reich
der Freiheit: Festschrift f r Andre Gorz zum 65. Geburtstag iinde, yay. haz. H. L.
Kram er ve Claus Leggew ie (Berlin, 1991). Aktaran Claus Offe, M odem ity and the State:
East, W est, ev. Charles T uraer (Cambridge: Polity Press, 1996), s. 201-24.
dklarn -yan i, siyasetilerin, en azndan ciddi bulduklar sorunlara
uygulanabilir zm ler arayan siyasetilerin kavrayp kabul edebile
cekleri bir biime sokulm adklarn- varsayyoruz).
lk olarak, temel gelir bir "sosyal politika nlemi" olarak sunulun
ca neri fena halde nem sizletirilm i oluyor. Byle bir sunu, herkes
iin temel gelir uygulamasna bavurm ann nedeninin "yoksullar so-
runu"nu zmek, yoksullan yoksulluktan karmak olduunu ima
ediyor. Bu tabii ki temel gelir lehine kullanlabilecek nemli bir arg
man; am a bundan te bir ey sylenmediinde, yaplan neri, mevcut
siyasetin belli bir vizyon tarafndan deil, "sorun zme" anlay ta
rafndan ynlendirilen stratejisiyle son derece uyumlu bir dier "kriz
ynetimi" yolu, bir dier "tek sorun zerine odaklanan" politika hali
ne gelmi oluyor. O ysa temel gelir, nfusun belli bir kategorisiyle il
gili bir sorunu hallederken geri kalann ylece brakmann bir yolun
dan fazla - o k daha fazla- bir eydir. Bir yandan, yalnzca yoksulla
rn kendilerini ilgilendiren ve onlardan baka kim seye yaran dokun
mayacak bir mesele olarak kavranrsa, uygulamaya konm a ans hat-
n saylr lde der. te yandan, temel gelir gerekten de uygula
maya konursa, yalnzca yoksullarn kaderini deitirmeyecektir. Etik
standartlan toplum un hayatna yeniden sokacak, rekabet ilkesinin ye
rine paylama ilkesini geirecektir. "En fazla ihtiyac olma" iddialar
na dayanan ve bu yzden de blc ve eleyici bir "maddi olanak tes-
ti"ne tbi olan bir ilkeyi deil, yurtta olm a niteliine sahip olmay
mm kn klan haklar ilkesini tesis edecektir. Ve ynetimin doasn
kkten deitirecektir; onu bir yasa ve dzen unsuru ve kriz ynetim i
nin itfaiyesi olm aktan kanp, bireysel karlarla grup karlannn ye
niden ilenip istisnasz btn yurttalar ilgilendiren kamusal mesele
lere dntrld bir arena, ortak bir gnen unsuru haline getire
cektir. Ynetim, sadece aynm lar yum uatmak ve atm alann har-
lanmasm nlem ek yerine, bir dayanm a fidelii haline bile gelebile
cektir. Son olarak, yurttalarn hayatta kalma araylarn kuatan be
lirsizlikten kurtaran ynetim, onlan cumhuriyeti hak ve grevlerinin
peine dmeleri iin serbest brakabilecektir.
kincisi, gnmzn siyasi snfnn "sosyal devlet ykm llkle
rini yerine getirme" istei ya da zorunluluu tarafndan gdlendii
hi de kesin deildir; bu yzden bu tr gd ya da "zorunluluklar"a
(siyasette, siyasi gler tarafndan zorunlu klnm adka hibir ey
"zorunlu" deildir) bavurarak fazla bir yol kat edilebilecei pheli
dir (bu tr varsaym lann niye su gtrr olduunu alma, Tketici-
lik ve Yeni Yoksullar adl kitabmda enine boyuna aklam aya al
tm). Refah devleti benzersiz bir tarihsel konjonktrn rnyd ve
bu durumun yaratt "stbelirlenim" ortadan kalktktan sonra onu su
stnde tutabilecek hibir ey kalmad. D evlet artk sermaye ile em e
i meta olarak yeniden retme eiliminde olm aynca ve retkenlik ile
krllk istihdamdan nihayet kurtulunca, refah devleti sosyopolitik ya
rarnn byk ksmn, zellikle de genel m utabakata dayanak olan
ksm yitirdi. Refah devletinin destei uzun bir sre parti-d, gerek
ten de "san ve solun tesinde" olan bir meseleydi. Bugnlerde san
ve solun tesinde olan ey, "yedek igc ordusu"nu aktif hizmete d
necek ekilde hazr tutm a ihtiyac olmad gibi, yukardaki hedefle -
yoksullarn durumunu dzeltm e hedefiyle- iyi uyuan bir ahlaki g
rev de deildir. Yeni mutabakat, Lic W acquant'm zl tabirini kulla
nacak olursak, yoksullarn durumunu kolaylatrm akla deil, yoksul
lardan kurtulmakla, onlar defterden silmekle, kamusal ilgi gnde
minden kartmakla ilgilidir. "Refahtan almaya" fikri (yani Britan
ya'da "from vvelfare to work", ABD'de ise "from welfare to workfare"
denilen yaklam) son kertede bunu dile getirir. Bu politikann daha
az yoksullua yol atn kantlam ak neredeyse imknszdr. Yol a
mas umulan ey, devletten para yardm alan insanlarn saysnn hz
la azalmas, hatta belki de ahlaki olarak ac verici "baml yoksullar"
sorununun yava yava ortadan kalkmasdr. Y oksullar zenginleecek
deildir; fonlar sosyal yardm lardan alanlara verilecek ianelere ak
tarmak, temelde, salt sigorta istatistikleri uzm anlyla ilgili, am a ola
s siyasi faydalan da olan bir ilemdir: Sregiden yoksulluk m eselesi
ni kamusal ilgiler (zellikle de ahlaki kayglar) envanterinden kara
bilir ve sahip olunan hisselerin deeri ve hisse sahiplerinin karlan
tarafndan harekete geirilip ynlendirilen trden bir modernlemenin
muazzam toplumsal m aliyetlerini ortaya karmay gletirebilir.
ncs, "maliyetin karlanabilirlii"nden dem vuran btn ar
gmanlar ister istemez, "sosyal devlet"i, znde, paray kazananlar
dan kazanmayanlara aktaran kurum olarak kabul etmeyi im a eder. Bu
kabul kanlmaz olarak baka rtk varsaymlardan oluan uzun bir
zincire dayanr: in cretli ile, toplumsal kazancn da piyasa deeri
ile zdeletirilmesi bu varsaym lann en nemlileri arasndadr. Sz
konusu kabul, bu varsaymlar keyfiliklerini tehir etm ek iin aa
karmak yerine ("temel gelir"in baan kazanmas iin bunun yaplmas
zorunludur), bu varsaym larla dorudan doruya hesaplamaktan ka
narak onlann geerliliklerini dolayl olarak yeniden onaylar. Ayn
ekilde, "maliyetin karlanabilirlii'1zerinden akl yrtmek, "temel
gelir"in gerekleme ansn glendirm ek yerine zayflatr. Aynca,
nerilen reformun gerek nemi gene azm sanm olur. Byle bir han-
dikapa ramen, temel gelir gerekten de kabul edilirse, muhasebeci
tarz bir hesaplam ann him ayesiyle yrrle konmu olmas, ona te
mizlenmesi olaanst zor lmcl bir leke srecek ve gelecekte so
runlar karacaktr. Tem el gelir politikas bir fikir olarak sk pazarlk
lar ve adam kayrm alarla dolu bir hayata yol aan bir ey olarak gr
lp mahkm edilecek; yeni bir gvenliin temeli olm ak yle dursun,
yeni bir belirsizlik faktr olup kacaktr. Cum huriyeti perspektif
ten bakldnda, temel gelirin znde, mali uygulanabilirlii nede
niyle kabul edilen ve vergi m kellefinin parasnn yanl yere harcan
m asna kar alm an bir nlem olarak tantlp benim senen bir dier
paylam biimi eklinde yrrle konmas, ynetimin ve yurttal
n anlamn yeniden mzakere etm e frsatn karm ak demek olur.
Ben burada, zerinde enine boyuna dnlm ve iyice tartl
m Offe/M ckenberger/Ostner nerisini ok ucuza veya yanl alc
ya satm am ak iin savunuyorum... nerinin ieriine gelince, solup
gitmekte olan cum huriyet ve yurttalk kurum lann diriltebilecek ya
da canlandrabilecek bir kamusal gndem oluturm a yolunda epey bir
mesafe kat ediyor; daha da nemlisi, cum huriyetin ve yurttaln so
lup gitmesine, cazibelerini byk lde yitirmesine neden olan en
nemli ada dertlerin kklerine inme potansiyelini sunuyor. Yasa
haline getirilecek olursa, "temel gelir", yani bireysel gelir hakknn f i
ili gelir elde etme kapasitesinden ayrlmas, varolusal gvensizliin
btn ynlerini ortadan kaldrmay (hele ki bunu hemen ve bir rpda
yapmay) muhtem elen baaram ayacaktr, am a bu gvensizliin hali
hazrdaki balca kaynan ortadan kaldrm ann en kkl yolu gibi
grnmektedir.
Offe ve arkadalar projelerini son derece ayrntl olarak gelitir
miler; getirdikleri zgl nerilerin her biri iyiden iyiye tartlmay
hak ediyor. nerilerinin birok pratik ynnn daha da tartlm asn
da fayda olduu ve her eyin kusursuz olm ad konusunda yazarlar
da bize katlacaktr. Tem el gelirin uygulam aya konm asnn nndeki
glklerin, kendilerinin m cadele edilmesi gerekeceini zellikle
belirttikleri -siyasi m otivasyon yokluu ya da bte denkletirme
hakkndaki pheler g ib i- itirazlardan bile (neri en sonunda kamu
gndemine getirildiinde bu tr itirazlar ne kadar yldrc bir hal ala
bilecek olursa olsun) daha zorlu kabileceini de m uhtem elen kabul
edeceklerdir.
rnein, Offe ve arkadalarnn garanti altna alnm gelir hakk
fikri (ve ayrca benim daha nce bu fikri alma, Tketicilik ve Yeni
Yoksullar adl kitabm da ele al tarzm), Arena Jou m a l'm yakn ta
rihli saylardan birinde eletirel gzlerle incelendi.20 Trevor Hogan,
zgn neride sunulduu haliyle davann ve benim yaptm yorum
larn meselenin tamamn kapsam aktan ok uzak olduuna; hatta aln
mas gereken asl can alc nlem den hi bahsedilm ediine iaret etti.
Hogan'a gre, sz konusu neri m evcut ekliyle, bir tketim toplumu
iinde yaadmz ve tketicilerin bu toplum tarafndan nasl retil
mekte ve retilecek olduunu dikkate almamaktadr.
Tketim kapitalizminin mant, heterojen amalar arayn serbest brak
mak ve herkesi sonsuz arzulan bireysel olarak tatmin etm eye alm aya itmek
tir. Ahlaki cemaatler ve her trl kolektiviteler, tketimci bir toplumsal dzen
tarafndan yllardr tahrip ediliyor. Geliri artrma ve alm a ahlakndan vazge
me planlan ne orta snf m evkiye iaret eden mallar edinmek iin abalamak
tan alkoyuyor ne de iyi tketiciler sfatyla zar zor elde ettikleri inayet duru
mundan, lanetlilerin atld ate ukuruna dmekten duyduklan korkuyu n
lyor.

Bu durum evrensel gelir hakk ile deim eyecektir, diyor Hogan.


Tketim toplumu, doasndan gelen eyleri yapmay srdrecektir:
Arzu ve beklentileri kztracak ve durm adan yeni m allar arz ederek
lazm olduklar iin deil, tketicilerine getirm eyi vaat ettikleri imti
yaz iin imrenilen mevkiye-iaret-eden mallarn deerini artracaktr.
Tketim yarnn durmas m m kn grnm em ektedir, bu yzden de
hep yeni yoksullar, hep yeni "kusurlu tketiciler" olacaktr. Yar
durdurmak iin, herkese y ana katlm a ans vermekten daha fazla
ey gerekir. Hogan "modem ncesi toplum lann ounun arzunun di
siplin altna alnm asna ve maddi zenginlik arayna kolektif kstla
m alar getirmeye ok nem verdikleri"ni hatrlatyor; u anki dizginsiz
arzulara belli snrlar getirilmez, fanilik kavram hayat gndem ine ye
niden sokulmaz ve toplum lar yeniden kolektif kstlam alar koyup bu
kstlam alan kollamazlarsa, en radikal paylatrm a nlem leriyle bile
pek bir ey elde edilem eyeceine iaret ediyor.
B ir pda btn sorunlan zecek hibir nlem yoktur; Hogan
tek bana temel gelirin, tketim toplumunun naho yan etkilerinin

20. Bkz. Trevor Hogan, "Dead ndians, flawed consumers and snovvballs in hell", v
G eoff Sharp, "After the Poor: a future with the past", Arena Journal, 10/98.
ok azn giderebileceine iaret etmekte hakldr. Aslnda, ktlk ve
yeryz kaynaklarnn nihai olarak sonlu olmas meselesinin zl
mesi mmkn grnmyor; am a bu, meseleyi zm e ansnn artnla-
mayaca anlam na gelmez.
Bir kere, evrensel gelir hakk, tketim oyununun potunu dre
cek, oyuna girm ek artk bir hayatta kalm a m eselesi olm aktan kacak
tr. M evcut haliyle tketim toplumu hayatta kalm a zerindeki deneti
mi tekeline alm aya almaktadr; bu toplum un vatandalan iin, me
ta pazarna girm ek ve m eta satn alp tketmek hayatta kalmann tek
yoludur. Bu durum tketim oyununun cazibesini fena halde artrmak
tadr; aynca ona, iine oktan girm i ya da kapsn alan kimsenin
sorgulayamayaca dikkate deer bir ciddiyet kazandrm aktadr. T-
ketimcilik seimle ilgili bir eydir; ama bu haliyle -b ir lm kalm
meselesi o larak - bir seim gibi grnmemektedir. lm kalm m ese
lesi piyasann dnda ve ondan bamsz olarak zldnde, tke-
timcilik gerek boyutlarna indirilebilir: V arolusal bir zorunluluk
olarak deil, tercih edilen hayat tarzyla ilgili bir mesele olarak gr
lebilir. Tketim toplumunun en salam savunmas olan kanlmazlk
ve "alternatif yok" yanlsamas daldnda, tketim -daha-ok-daha-
an-tketim -hayat dier deerler arasnda bir deer, birok alterna
tif hayat tarz arasnda bir baka hayat tarz haline gelebilir. Baka se
enek brakm ayan bir yazg havasn yitirdikten sonra, artk gereki
hale gelmi alternatifleriyle karlatrlabilir; iyi ve kt yanlan ana
liz edilebilir, benim senebilir ya da reddedilebilir. te o zaman tke
tim oyununun dnda kalmay seme olasl -y aln zca toplumd
ilan edilenler ya da kendi istekleriyle avarelii seenler iin deil,
herkes i in - gerekletirilme ans dk bir ey olm aktan kabilir.
Tketim oyunu, bu oyunun deeri ve arzulanabilirlii, ancak "olmak
ya da olmamak" sorusunun arl kaldm ldktan sonra, bir kamusal
mzakere ve pratik seim meselesi haline gelebilir.
"Temel gelir"in seme zgrln hedef alan bir nlem olmasn
isteyen yok. Tem el gelirin etkili olmasnn bedeli bireysel seim e ko
lektif (hele hele yasaya balanm ve zorlayc) kstlam alar dayatmak
olsayd, bu bedel onun olas yararlann da ortadan kaldnrd; bu ya
rarlar da, eninde sonunda, drt ba m am ur bir zerk toplumun temeli
ni atm aktan ibarettir nk. Cum huriyetin amac (tabii cumhuriyetin
herhangi bir tzel amac varsa), nceden tasarlanm b ir "iyi hayat"
m odelini dayatm ak deil, yurttalann, tercih ettikleri hayat m odelle
rini zgrce tartm aya ve uygulam aya tevik etm ektir; cumhuriyet
seenekleri budam akla deil geniletmekle; bireysel zgrlkleri s
nrlamakla deil artrm akla ilgili bir eydir. G elir hakknn cretli i
ten ve igc piyasasndan ayrlmas cum huriyete sadece bir adan,
ama ok nemli bir adan hizm et edebilir: Leziz zgrlk orbasn
dan o rktc gvensizlik sineini kararak. E er bir ey snrlana
caksa bu da zgrl hayata geirm enin ierdii riskler olacaktr.
Temel gelirin en nemli hedefi tam da riskleri ve zararlar bu ekilde
snrlamaktr ite. Bu hedefe ulaldnda (ulalrsa), zgrlklerini
kullanmaktan artk korkmayan insanlar, insanlklarna dair daha da
insani anlam lar ina edecek, hem tatm in edici hem de rasyonel hayat
biimlerini tartp seecek zaman, iradeyi ve creti bulabilirler.
G eoff Sharp'n eletirisinin odak noktas da, tpk Trevor Hogan1
nki gibi, tketim ciliin ykc etkisidir; ona gre, tketim cilik evren
sel gelir hakknn etkilerini daha tom urcuk halindeyken budayacak ve
zellikle de piyasa ynelimli i etiinin yerine zanaat drtsnn ge
irilmesine direnecektir. Sharp'a baklrsa, bu drt ancak karlkllk
koullannda serpilebilir ve insann retim abasna yn verebilir. "Bir
yaam biimi olarak karlklla ilikin anlarmz ne kadar bastrl
m olursa olsun, aile hayatnda, dostlukta ve hatta sohbetlerde bile
karlklln srd aktr, diyor Sharp ve ekliyor: A m a -b u ko
caman bir "am a"dr- "bir yaam biimi olarak karlkllk daha nce
hibir zaman, ilerleme ve normallik adna tam amen ortadan kaldrl
ma tehdidiyle kar karya gelmemitir" - oysa tketim ciliin and
rc basklan yznden bugn bu tehditle kar karyadr. D olaysyla
"iradi olarak yeni pratikler kurmak"tan aas kurtarmaz.
Bu da ideal olarak, meta m badelesinin bireycilii ve tamah artran, mba
dele iindeki baka insanlarn yzn silip gizleyen ve mbadele edilen nesne
leri bal bana bir deer halesiyle kuatan yapsn anlayabilmeyi gerektirir.
M evcudiyete ve karlklla dayal herhangi bir cemaat oluturmak iin gere
ken arka plan, kiinin nelere srtn dndne dair daha kavrayl bir etik bi
lincin gelitirilm esi olacaktr.

Sharp'n dile getirm ek istedii nokta phesiz nemli. Tketim


toplumunun tketicileri, armaann (tamamen farkl bir insan ilikisi
trn sarm alayacak ekilde dikilmi bir toplumun ok az sayda kal
m diki yerlerinde uygulanan - ld lecek - bir istisna olm ak yle
dursun) her trl mbadelenin temel biimi olduu, ok eskilerde kal
m bir toplum tipinin M arcel M auss tarafndan sunulan aktanm ndan
ok ey renebilirler. A m a kendi kendilerine ynelik bu uzun ve zah
metli reforma, (srekli tketim tercihleri yaplan bir hayat reddetme
olasl da dahil olm ak zere) gerek seim ler yapmann toplumsal
koullarn oluturm ak yerine M auss okuyarak balamalar gerektii
ni iddia etmek, arabay atn nne kom ak demek olur. nsann, Mar-
cel M auss'u bir etnografik tuhaflklar koleksiyoncusundan te biri
olarak grp okuyabilm esi iin, ncelikle hayata, gerektiinde aknt
ya kar yzmeye cret edebilecek kadar gvenli bir biim de yerle
mi olmas gerekir; ancak bu gvene kavutuktan sonra, yzmekte se
bat ederse ona baka yzclerin de katlabileceine ve kol glerini
birletirerek aknty ters yne evirebileceklerine inanabilir.
u anda, karlkllk ile m eta m badelesi yer deitirse -m eta
mbadelesi bugn armaann olduu kadar ya da ona yakn bir oran
da m arjinallese-, yeryznn her yirmi sakininden on dokuzunun
ok daha iyi durum da olacaklar gibi bir tahminde bulunulabilir. An
cak, onlar yapan ifreler olduu srece rakamlardan fazla bir ey k
maz. Gerekten rasyonel seim ler -y a n i alternatifler yelpazesine ras
yonelliin kendisinin anlamn ve seimlerin rasyonelliinin llme
sinde kullanlacak iyi hayat imgelerini de dahil eden seim ler- yap
mak iin nce ifrelerin ifre olm aktan kmas gerekir. "Temel gelir"
fikrinin (phesiz uzak ve ancak dolayl yoldan ulalabilecek) hedefi
tam da, ifreleri bu ekilde kavranan rasyonel insanlarn dzeyine
karm ak ya da en azndan daha mtevaz bir ekilde bu ynde ilk ad
m atmaktr.

Evrenselcilii Srgnden Geri arm ak

Offe'nin nerisinin uygulanm a ansn, dile getirilm i ya da gizlenmi


olan btn itirazlardan daha ok engelleyen bir mani vardr: Gn
mz koullarnda bu fikrin pratik adan uygulanabilir olduu, hem
dolaysz hem de uzak hedeflerinin de geerli ve acil olduu kabul
edilmi olsa bile, onu hayata geirecek kadar kudretli bir fail bulmak
zordur. imdiye kadar birok kez iaret edildii gibi, gnmzn ger
ekten kudretli gleri znde m ekna baml olm adklar halde, si
yasi eylem yerleri yerel kalmtr; dolaysyla eylem , egemenliin s
nrlarnn izildii ve siyasi giriimin temel esaslarna karar verildii
evrelere ulamay baaramaz.
Gcn/iktidarn siyasetten bu ekilde ayrlm asna genellikle "k
reselleme" deniyor. Baka bir yerde (Kreselleme: Toplumsal So
nular adl kitabmda) iaret ettiim gibi, "kreselleme" terimi g
nmz syleminde, modem a boyunca "evrenselleme" teriminin
igal ettii yere yerlemitir; bunun balca nedeni de "kreselle-
me"nin, "evrenselleme"nin yapt gibi, bizim neyi yapm am z gerek
tiine ya da neyi yapm ak istediimize deil, bize ne olduuna gnder
mede bulunmasdr. "Kreselleme" dnya ilerinin izledii gzerg
hn benzersiz doallatrlm asna iaret eder: Dnya ilerinin znde
snr ve denetim d kalmasn, yan asli, plansz, beklenm edik, kendi
liinden ve olumsal bir karakter kazanmasn gsterir. Tpk nternet
kullanclarnn ancak kendilerine sunulan seenekler arasndan se
im yapabilmeleri ve nternetin iletim kurallarn ya da bu kurallarla
ulalabilen seenekler yelpazesini pek etkileyem em eleri gibi; kre
sellemi ortama frlatlm tekil ulus-devletler de oyunu kurallarna
gre oynamak ve kurallar ihmal edecek olurlarsa da, iddetli bir kar
lk grme riskini ya da en iyi durum da yapacaklar ilerin tamamen
etkisiz kalmas riskini gze almak zorundadrlar.
Uzun bir tartmay ksa keserek, devlet bir yandan (tabii ki, kendi
egemenliindeki topraklar iinde) teknik olarak tem el bir creti yrr
le koyabilecek tek yasam a organ olduu halde, bir yandan da bunu
kendi bana yapam ayacak durumdadr, dem ek yeterli olacaktr. Bir
devlet yola tek bana kacak olursa neler olacan kolayca tahmin
edebilir ve tahminlerimizi destekleyecek bir sr olgu bulm akta hi
zorluk ekmeyiz. A m erika rneinden renilebilecek ok ey vardr:
Sosyal yardm federal bir mesele olmaktan ktktan sonra, eyaletler
arasndaki "negatif rekabet" ivme kazanm; her eyalet cim rilik konu
sunda, sosyal yardm hizmetlerini kesip bunlardan yararlanmay daha
can skc ve aalayc bir hale getirm e konusunda komularn ge
meye almt. Hepsi de sunduu imknlar daha cm ert olacak olur
sa, bir "sosyal yardm mknats" haline gelmekten korkuyordu. Dev
letler arasndaki snrlarn gzenekli bir hal ald, snr kontrollerinin
azald ve -e n azndan Avrupa Birlii iin d e- insanlarn istedikleri
her lkede barnm a ve alm a imknlar aram alarna izin verildii bir
ortamda, Avrupa devletlerinden herhangi biri kendi lkesinde oturan
lar iin komu lkelerdekinden daha gvenli, dolaysyla daha cazip
hayat koullan salayacak yasalar karm aya kalkrsa, ayn sonucun
uluslararas bir lekte ortaya kmas beklenebilir. "Temel gelir mk
nats" ad verilen gerek tehdidi savuturabilecek tek ey, bu ama
iin henz yeterince kurum sallalm am da olsa, kta dzeyinde, hat
ta ktalarst dzeyde, ortak eylem e geilmesidir.
Demek ki, hayat koullannn artan "esneklii" zerinde ve dolay
syla insan hayatlarnn btn akna gittike daha fazla nfuz etmek
te olan Unsicherheit zerinde hkm sren g fiilen kreselleince
(en azndan devletler-st bir hal alnca), gvensizlik ve belirsizlik
dzeyini azaltmay amalayan etkili bir eylem in nkoulu, siyaseti,
gnmz glerinin i grd dzey kadar uluslararas bir dzeye
karmaktr. Siyaset, siyasi olarak denetlenm eyen uzamda serbeste
dolaabilmek iin kendini ondan koparm glere yetimelidir; bu
nun iin de sz konusu glerin (M anuel Castells'in deyim iyle) iinde
"akt" meknlara ulamasn salayacak aralar gelitirmelidir. Ulu-
sar glerin ileyi leiyle kyaslanabilir bir lekte uluslararas
bir cum huriyeti kurum dur gereken, daha az yetmez; Alain Gresh'in,
Kom nist M anifesto'nun 150. yldnm n anan bir yazda belirttii
gibi,21 "yeni bir entemasyonalizm "dir.
Bu tr bir yeni enternasyonalist ruhun gerekten de ortaya k
m akta olduunu gsteren ok az iaret vardr. U lusan dayanma
patlamalarnn karnavalvari, mnferit ve ksa m rl olduklar herke
sin malumu. M edya, uluslararas dayanm ann birka hafta iinde bi
le deil birka gn iinde ypranm a ve buharlam a ynndeki bu inat
eilimini adlandrmak iin gayet m anidar "yardm yorgunluu" te
rimini tretti. Gresh'in iaret ettii gibi, Bosna, spanya Savann
yirminci yzyl sonunda yeniden sahneye konmas olm ad; Ceza
yir'de sregiden ypratm a savalar ve dier onlarca kanl i sava kar
snda, "yabanclar", ho grlm eyen kabileleri ya da etnik aznlk
lar ve dinsizleri hedef alan ve hkm etler tarafndan ynlendirilen
katliam lar karsnda, yalnzca konferans salonlarnda isteksiz konu
m alar yaplyor, am a olay yerinde hem en hibir eylem e giriilmiyor.
Uluslararas A f rgt ya da G reenpeace gibi soylu istisnalar var,
am a genelde kaytszlk duvarn yarp gem eyi hedef alan az sayda
idealist aba da, en iyi durumda, baz hkm etlerin stnkr deste
ini (ama baz baka hkm etlerin de rtk ya da ak dmanln
kazanarak) alyor ve onlarn byk bir zgecilikle savunduklar ve r
nekledikleri tavr destekleyecek hemen hibir halk hareketi kmyor.
M edecins sans Frontieres [Snr Tanm ayan Doktorlar] eylemcileri,
medya tarafndan "insancl eylem" diye sunulan inisiyatiflerinin, i
bandaki iktidarlar tarafndan, m esela Bosna ya da Ruanda'daki ken
di eylemsizliklerini hakl karm ak ve yurttalarnn vicdann "veka

21. Bkz. Alain Gresh, "Les aleas de l'intem ationalism e", Le M onde diplomatique
Mays 1998.
let yoluyla" rahatlatmak iin utanmazca smrldnden yaknyor
lar ac ac.
Dakapallk ruhu (Franszlarn deyimiyle, l'esprit de clocher)
egemen durumdadr. u ana kadar bu ruha kar seslerini tek yksel
tenler, meknla balarn imdiden kopartm bulunan "akkan" ser
maye ve finansmann szcleri olmutur, am a onlar da yalnzca belli
eylere kzarlar. Ticaret duvarlarndan, sermaye hareketinin kontrol
edilmesinden ve yerli halklarn karlarnn dnya apndaki rekabe
tin, serbest ticaretin ve verimliliin zerine yerletirilmesinde'n ik
yet ederler. A m a siyasi egemenliklerin paralanmas sryormu sr-
myormu, onlarn um urunda deildir. Hem niye olsun ki? Siyasi bi
rim ler ne kadar kk (dolaysyla zayf) olursa, bunlarn kresel ser
mayenin savunduu "enternasyonalizm" tarzna kar etkili bir biim
de direnme ve onun karsna kendi kolektif eylem leriyle km a ans
lar da o kadar azalr. Kendi kresel faaliyetlerine gsterilen yanl
ynlendirilmi, yabanc dman "yerel" tepkiler karsnda sessiz ka
lrlar. Bu tr tepkileri kasten kkrtm azlar (zaten buna gerek de kal
maz), am a hkm etlerin ve cemaatlerin bireysel dertleri giderme ko
nusundaki artan aresizliinin neden olduu fke, lkedeki "yabanc
l a r a , yabanc gmen iilere ynelik dm anla kanalize edildiin
de (ve bylece fitili skldnde) sevinmemeleri m m kn deildir.
Bylece yerel meselelerin iinde bulunduu zc durumu dzeltm e
nin yollan ve aralan hakkndaki kamusal tartmalar, "aramzdaki
yabanclar" zerinde, onlan tespit etme, etraflann kuatma ve "gel
dikleri yere" geri gndermenin en iyi yntemleri zerinde odaklanr
ve gerek bela kaynana hibir zaman yaklaamaz.
Entelektel evrelerde m oda olan cemaatiliin popler ve pop
lerletirilmi eitlem elerinde rneklendii zre, homojen ve hom o
jenletirici kresel gler karsnda kendi kim liklerini yitirme tehdi
di altnda bulunanlann gsterdikleri tepkiler, basknn etkilerini olsa
olsa glendiriyorlar. Phil Cohen'in zl bir biim de belirttii gibi,22
"son dnemlerdeki bu tr yazlarda, siyasi ideolojilerin, dinlerin, po
pler kltrlerin ya da yeni etniliklerin bizlere kendimizi evimizdeki
gibi rahat hissedeceimizi syledikleri meknlar, olas zgrleme
yerlerinden ok yetimhanelere, hapishanelere ya da akl hastanelerine
benzer oldular".
Grnte ekime konusunu oluturan cem aat deerleri, Benja-

22. Phil Cohen, "W elcom e to the Diasporama", N ew E thnicities, 3/1998, s.9.
min R. Barber'n gzlemledii gibi,23 Los Angeles barrio'lannda din
lenen pop mzie Latin ritm lerinin ve reggaenin karmasna, Fran
sa'da bol bira eliinde, Dou Avrupa'da ise Bulgar bifteinden yapl
m Big M ac'ler yemeye ya da Disneyland-Paris'teki M ickey Mou-
se'un Franszca konumasn talep etm eye indirgenmi durum dadr
genellikle; bunlar da dnya apndaki tccarlarn hi direnmeden ka
bul etmekle kalmayp btn kalpleriyle alkladklar dnlerdir.
Eer ama her yerde rn yetitirmekse, tohumlar topran niteliine
gre deitirm ek gerekir. MTV, M cDonalds ya da Disney im parator
luklarnn kresel gc, yeni bir canllk kazanm am a her zam ankin
den daha baa klm az bir hal alan bu tr "yre-dostu" dzenlem eler
den kaynaklanr.
H er renkten ve her kesimden ayrlklar, bilerek ya da bilm eye
rek, acm asz kreselleme gleriyle kutsal olmayan bir ittifaka gi
rerler. Drt-be kk ve zayf "egemen devlet"i etkilemek, tek bir
byk ve gl devleti dizst ktrmekten daha kolaydr. Dolay
syla ayrlklar, zellikle de etnik temizlik (ayrl kalc ve muhte
melen geri evrilem ez hale getirm eye yarayan bir nlem dir bu) ya
panlar, mevcut iktidarlarn rtk desteini alacaklarna gvenebilir
ler; bu iktidarlarn ve onlarn halkla ilikiler szclerinin soylu ve y
ce insanlk ilkeleri ve insan haklarna gsterdikleri szde ball ga
yet rahat gzard edebilirler. Zira ayrlklar baar kazandklar tak
dirde, dnyann siyasi paralanm ln artrrlar ki meknd ikti
darlarn hkmranlklar, siyasi denetim den kurtulmalar nihai olarak
bu paralanm la baldr. Birok yerel szde cum huriyet ne kadar
kk ve zayf olursa, kresel bir cum huriyeti gerekletirme ans da
o kadar azalr.
Etnik tem izlik ve kabilevi saflk hayranlar, gvenlik davetinin sa
ptt an rneklerdir. Ama tm arhane yasalannn sklatnlm asn,
snrlann "ekonomik gm enler"e kapatlmasn ve kaplardan ieri
gireli ok olmu yabanclann daha sk kontrol edilmesini savunmak
da ayn eilimi; gvenlie ynelik gerek tehditlerin yaratt enerji
nin, ieride kapal kalm buhar dan karsa da, son tahlilde gvenli
bir geimin tem ellerini andran gl aknty besleyen kollardan bi
ri olduu grlen k kaplanna ynlendirilmesi eilimini temsil
eder. Bu eilim, siyasi snflann endienin en derin nedenini, yani bi

23. Benjamin R. Baber, "Culture M acW orld contre democratie", Le M onde diplo
m atigue, Austos 1998.
reysel gvensizlik deneyimini saptrarak, kolektif kimlie ynelik
tehditlerle ilgili yaygn kayglara dntrm e eklindeki gayet iyi an
lalr temaylleri tarafndan sk sk beslenir ve tevik edilir. Bylesi
bir saptrmann siyasi adan cazip olm asnn gayet ikna edici prag-
m atik bir nedeni vardr. Bireysel gvensizliin kkleri anonim, uzak
ve ulalmaz yerlerde yatt iin, yerel, gzle grlr glerin m ev
cut hastalklar giderm ek iin ne yapabileceklerinin belli olmadn
daha nce de sylemitik; am a dier, ko lektifkm likie ilgili belaya ve
rilecek bariz, dorudan bir cevap var gibi grnmektedir: Gmenleri
rktp geri evirmek, tm arhanelikleri bytecin altna koym ak ve
istenmeyen yabanclar toplayp smrd etm ek iin hl yerel devlet
gleri kullanlabilir. Hkmetlerin hem drst kalp hem de yurtta
larna gvenli bir varolu ve kesin bir gelecek vaat etmeleri mmkn
deildir; ama imdilik, i arayan yabanclara ve kaak giri yapanlara,
bir zamanlar tertemiz, sakin, dzenli, aina ve bize ait olan bahemize
giren davetsiz misafirlere kar verilen savata enejilerini ve kararl
lklarn sergileyerek, birikm i endienin en azndan bir ksmn gide
rebilir, hatta seimlerde bundan kr salayabilirler.
Yani, oy avcs siyasetilerin dilinde, yaygn ve karmak varolu-
sal gvensizlik hisleri, ok daha basit yasa ve dzen kayglarna (yani
bedensel gvenlikle, kiinin zel m lklerinin ve evinin emniyeti ile il
gili kayglara) tercm e edilirken, yasa ve dzen sorunu da etnik, rk
sal ya da dini aznlklarn, daha genelde yabanc hayat biimlerinin
sorunlu varlyla i ie geirilir.
Almanya'da, H elm ut Kohl hkm etinin ileri Bakan M anfred
Kanther, Eyll'deki seim ler ncesinde 1998'i "gvenlik yl" olarak
ilan etti ve ayn anda hem sula mcadele etm e hem de g dizginle
yecek kat nlem ler alm a vaadinde bulundu. Kohl'n rakipleri olan
Sosyal Demokratlar da bu yarta geride kalr gibi grnm ek istem i
yorlard (geride de deildiler zaten). M esela, Aa Saksonya'nn Sos
yal Demokrat ileri Bakan Gerhard Glogovvski, yksek sesle A l
man snr kontrollerinin restore edilm esini talep etti; nk ona gre
bu snrlar Schengen anlamasn im zalayan lkeler tarafndan ok
kt ve yetersiz bir biimde kontrol ediliyordu. Alman siyasi yelpaze
sinin her iki ucunda da, sulara kar srdrlen sava yabanc kart
(zellikle de gmen kart) bir retorikle i ie gemekteydi.
Avrupa Birlii'nin ortak gvenlik dzenlemeleri baka saysz ve
sileyle olduu gibi, bu vesileyle de sorgulanyor ve ulus-devletlerce
ynlendirilen gvenlik siyasetinin hatras yd ediliyor. ye lkelerin
siyasi liderleri birbirlerini, yabanc ak ve su artndan oluan ift
ynl tehdide kar affedilm eyecek lde yumuak ve dikkatsiz bir
tavr sergileyerek bir tr "yabanc mknats" rol oynam akla sulu
yorlar; kararllklarn glendirip bu ikili tehlikeye kar savamaya
hazr olm ay tlyorlar birbirlerine.
Dakapallk hisleri, bir kere harekete geirildiklerinde ivme yi
tirmekten ok g kazanm a eilimi gsterirler. Bir trl azalmayan
endieleri iin sulu arayan sem enler ve semenleri bir ie yaradkla
rna ikna etmenin yollarn arayan siyasetiler, karlkl birbirini g
lendiren bir halka iine hapsolup, dakapallk hislerini desteklemek,
hatta kztrm ak iin ihtiya duyulan btn kantlar beraberce retir
ler. Kresel eylem ihtiyac kamunun gr alanndan giderek silinir
ve yzer gezer kresel glerin hep artan m iktarlarda ve daha ktcl
biimlerde oaltt srekli endie hissi kam u gndemine yeniden
giremez. Bu endie bir kere saptrlp kaplan ve pencereleri kapama,
gmrk kaplanna elektronik kontrol sistemi, hapishanelere elektro
nik gzetleme aralan, sokaklara gnll asayi bekileri ve evlere
hrsz alarm lan yerletirm e talebine dntrlnce, gvensizliin
kklerine inme ve onu besleyen kaynaklan kontrol etme ans buhar
lar gider. Dikkatlerin "cemaatin savunulmas" zerine odaklanmas
kresel iktidar akn her zam ankinden daha fazla serbestletirir. Bu
ak ne kadar serbest olursa, gvensizlik hissi de o kadar derinleir.
Gvensizlik hissi ne kadar boucu olursa, "dakapallk ruhu" o ka
dar younlar. Bu ruhun kkrtt cem aat savunmas ne kadar sap
lantl bir hal alrsa, kresel glerin ak o kadar serbestleir, vs. vs.
Sonuta kamu gndemi, kam u kanna ve bireysel refaha ynelik
tehditlerin kaynakland alandan uzak durur. Kresel eilimlerden
doduu ak olan kam usal m eseleleri kurcalam ak isteyen hareketler
bile, dizginsiz kreselleme ile kabile hislerinin oluturduu, kresel
glerin elini glendiren byl dngy krmann son derece zor
olduunu gryorlar. rnein, kresel dereglasyonun en irkin so-
nulannn hi deilse bazlan zerinde etkili bir fren rol oynayabile
cek ekolojik hareket, sk sk yozlap "benim bahem de olmaz" politi
kasna dnyor ve sonuta pekitirebilecei -pekitirm esi gere
k e n - kresel dayanm ay gten dryor. Kresel gvensizlie
saldrabilecek siyasi gler hibir yerde, sz konusu gvensizliin
kayna olan bu ekonom ik glerin (sermaye, fnans, ticaret gleri
nin) ulat kurum sallam a dzeyine yaklaamyor. Uluslararas Pa
ra Fonu'nun, Dnya Bankas'nn ve dnya apnda yatnm ve tahsilat
yapan bankaclk sisteminin oluturduu, giderek sklaan an bece
riklilii, kararll ve etkililiiyle baa kabilecek hibir ey yok.
Kabileler de m illetler de (aslnda, m evcut cem aat modellerinin
hibiri) doalar gerei kresel boyutlara ekilm eye uygun deildir.
Bunlar gezegen leinde blnm e ve aynlm a etkenleri olm ulardr
ve yle de kalacaklardr. M illi sava baltalarn karp cem aat kalele
rini tahkim ederek kresel belirsizlik kaynaklarna siyasi kontrol da
yatacak gezegen apnda bir dayanm a oluturulabilecei umudu,
yaygn olduu kadar yanl da olan bir umuttur. (Bu noktay, Postmo-
dernlik ve Honutsuzluklar adl kitabmn "Cemaatilik ve nsan z
grl ya da Olmayacak Duaya Amin D em ek zerine" blmnde
ayrntl olarak ele almtm.) Cemaatilik, sahici sorunlara verilen
bariz biimde yanl b ir cevaptr. yiletirmesi beklenen yapsal g
vensizlik hastalnn devs olarak, cem aatilik bir baarszlktan da
te bir eydir; gnmzde hastaln daha da byk bir paras tedavi
den kaynaklanan trdendir; yani, ldrc olabilecek yan etkileri
olan basiretsiz bir tedavinin sonucudur.
Gnmzdeki belirsizliin yaygn biim de "kimlik dertleri" a
sndan kavramsallatrlmas, yanl tehisin ve zararl olm as m uhte
mel reete vermenin nem li bir rneidir. B ir zam anlar m oda olduu
halde u anda yan yanya unutulmu baka birok sosyolojik model
gibi, bu da, konuyu kaynakla kantrm akta, bariz biim de aklanm a
ya muhta olguyu aklam ann kendisi zannetmektedir. Endienin
kimlik kayglan kalbna dklmesi bizatihi uzun ve kank bir fak
trler dizisinin sonucudur - hastaln nedeni deil, semptomudur.
Cemaati felsefenin halk (insann volkisch diyesi geliyor), kitle t
ketimine ak ve sansrden geirilmi eitlemeleri kadar, buralarda
siyasi sermaye (seim baans) kokusu alan siyasetilerin de destekle
dii, kkrtt ve kamlad yaygn kim lik meselesi taknts, a
da koullara verilen kendine zg bir rasyonel tepki olabilir; hatta
"anlaml" bile olabilir. A m a kendi sebeplerini yanl yerlere yerletir
mekte ve sonuta nerdii tedavi bu sebepleri fena halde skalam akta
dr. Grup kim liine (yerel, blgesel, snrl kimliklere) m ilitanca sa
hip klmas, buna yol aan gvensizlik kaynan ortadan kaldrmak
iin hemen hibir ey yapmayacaktr. H ibir zaman tatmin bulm aya
cak ve huzursuzluun kaynaklann yok edemeyecektir. K anlmaz
olarak hsran davet edecei iin de olsa olsa kavgaclm srdrm e
nin yeni nedenlerini yaratm olacaktr.
okkltrclk m Kltrel okdeerlilik m i?

Alain Touraine bir kitabnda, sk sk birbirine kartrlan "okkltr-


l" ve "okcemaatli" toplum anlaylar/program lan arasnda bir ay
rm yapmay nerdi.24
Bunlardan ilki kltrel farklla, kltrel nermelerin serbeste
akna ve kltrel seim zgrlne hogryle bakan bir toplumu;
kabul edilebilir hayat tarz farkllklar ile cezalandrlm as gereken
sular arasndaki hareketli snr izgisini srekli mzakere konusu
yapm aya hazr bir toplumu anlatr. Bu anlay cumhuriyeti gelenee
aittir, ama ancak, bir zamanlar cum huriyeti dnceyle yakndan
balantl olan homojenletirme, "modernletirme" misyonu terk edil
dikten sonra uygulanabilir hale gelmitir. "okkltrclk" zetle,
yurttaln yurttalarn kendilerini kltrel olarak nereye oturttukla
rndan ayrlmas ve bu kincisinin kamusal haklar hibir biim de et
kilemeyen, esasen zel bir mesele haline getirilmesi demektir. A yr
ca, kltrel farklln, yurttan ortak kam usal hayata katlm a yetkisi
ni elinden alm ak yle dursun, bu katlma engel bile olm ad varsa
ymn da ierir. Ancak okkltrclk, kltrel farkllklar kurcala
mam ann ve cem aatler arasndaki zgr kltrel alverii nlemenin,
benim senm esi ve siyasi olarak savunulmas gereken bir deer olduu
nu varsaymaz (halbuki "okcemaatilik" bunu varsayar, varsaymak
zorundadr); dahas, farkl kltrel zm lerin ve bunlann iyi ve kt
ynlerinin geerlilii hakknda anlam l bir kltr-an tartm a yrt
menin zararl ya da tehlikeli bir ey olduunu ve bu yzden bundan
uzak durulmas, hatta buna izin verilmemesi gerektiini de varsay
maz. Baka bir deyile, okkltrcln en nde gelen deer olarak
zgrle gsterdii ballk tutarldr: Kltrel seme zgrl
nn, sahici olabilmesi iin, "bir kltr"e dahil olm a hakk kadar o kl
trden km a hakkn da iermesi gerekir ("okcem aatiliin" ise b
tn silahlanyla savat bir taleptir bu).
kinci vizyon/program, gruplara bal mevcut kltrel farkllkla-
n n korunmasnn bal bana bir deer olduunu ilan eder. Kltrel
seim eletirisinin temelini oluturabilecek bir "nesnel tem el"in varl
n yadsm akla kalm az (bu nokta, bireysel zgrln deeriyle a

24. Alain Touraine, "Faux et vrais problm es", Une Societefragm entee? Le multicu
turalisme en debat iinde (Paris: L a D& ouverte, 1997).
tma riskine girmeden de kolayca kabul edilebilir); ayrca "dar
dan" yaplan her trl kltrel seim eletirisinin, yani kltrel deer
ler hakkndaki her trl kltr-ar tartmann hem gln hem de
m enfur olduunu -v e byle bir tartma yaplacak olursa, ulat so
nularn (ierikleri ne olursa olsun, teknik adan) geersiz olacam
da iddia eder. Baka bir deyile, "okcemaatilik", makul ve her iki
tarafn da faydalanabilecei bir kltr-an iletiim ve alveri im k
nn peinen ortadan kaldrr. Grubun "kltrel safl"n en st deer
dzeyine kartr ve kltrn m assetm e kapasitesinin her trl teza
hrn kirlenm e olarak grr. Kltrlerin her birinin (getto modeline
gre tahayyl edilen) kendi cem aat snrlan iinde kendi zerine ka
panmasn ister.
Son tahlilde, "okcemaatilik" kendisiyle elikiye dmeksizin,
yurtta balca kamusal fail olarak (hatta sadece kamusal faillerden
biri olarak bile) gremez. Tek meru kamusal fail cem aattir. Cem aat
lerin bir arada bulunu koullarn dzenlemesi beklenen hukuk alan
na, cemaat-odakl im tiyazlarn toplam olarak baklr. (rnein, Will
Kymlicka, kamusal haklann eitsiz olmasn savunur; daha kk ya
da daha zayf cem aatlerin rekabet etm e konusundaki dezavantajlan-
nn telafi edilm esi gerektiini ileri srer.25 Kymlicka, bu neride bulu
nurken, u iddiay sorgusuz sualsiz kabul etmektedir: "Kltrel cem a
at", greli mahrumiyetleri kolektif olarak dzeltilmeleri iin bir araya
toplamann doal erevesidir; oysa bu iddia henz sadece etnik ya da
dinsel aznlklann liderleri ya da ileri gelenlerince ileri srlen ideo
lojik bir koyuttur ve kantlanm deildir.)
Touraine'in kendisinin, zorunlu karm yapm am olsa da kusur
suz bir biim de ifade ettii nedenlerle, "okkltrclk" ok da isa
betli bir terim gibi grnm yor; birbiriyle elien, hatta dpedz ba
damayan ekillerde kullanlan bu terim adeta kafa kanklna dave
tiye kanyor. Touraine'in hakl olarak talep ettii ey, yani bu teri
min okcemaati m uanzndan ayrlmas, hibir zaman yeterince kk
l ya da kusursuz bir ilem olm ayacaktr; bu yndeki btn abalar,
liberalizm ile cem aatilik arasndaki bitmek bilm ez ve tamamen ksr
querelle'i [kavga, ekime] kztrmaktan baka bir ie yaram ayacak

25. Bkz. Will Kymlicka, Liberalism, Community and Culture (Oxford: Clarendo
Press, 1989) ve M ulticultural Citizenship (Oxford: Clarendon Press, 1995; Trkesi:
okkltrlu Yurttalk, ev. A. Ylm az [stanbul: Ayrnt, 1998]). Kymlicka'nn en nem
li tezlerinden bazlar hakkndaki ufuk ac bir tartm a iin ayrca bkz. Joseph Heath,
"Culture; choice or circum stance, Constellations, 2/1998.
tr. Bu yzden, "okkltrclk" terimini atp onun yerine "okkltr-
l toplum"dan bahsetm ek daha iyi olur.
"okkltrclk", kltrel eitlilii deil, kltrlerin eitliliini
ima ettii iin yanltc bir terimdir. Daha dorusu, her biri az ok b
tnlkl ve kendine yeterli, her biri bir lde kendi iinde kapal ve
"btnlemi" kltrel sistemleri ya da btnlkleri im a eder; bu sis
temlerin kltrel normlar, deerler ve hkm ler gibi btn bileenleri
birbirine bamldr. Bu terim, bir ekilde siyasi ya da idari olarak ay
rlm alanlarn kalplarn andran bir grnty, yan yana yaayan
grece da kapal kltrel dnyalar grntsn canlandrr; kii bir
kltr ancak bir bakasna yerlemek iin terk edebilir; kltrler
"arasnda" gidip gelebilir; hatta snrn zerinden konuup brlerinin
sylediklerini dinleyebilir; ama kiinin belli bir anda nerede durduu
ve ne ynde hareket edecei hemen hemen kesin olarak belirlenebilir.
Terim ayn zam anda (bu nokta kasten belirginletirilm edike biraz
dolayl olarak da olsa), kltrlerin "doal" btnlkler olduunu, bel
li bir kltrde ve belli bir kltrden olmann bir seimin rn deil
kaderin hkm olduunu ve kiinin u deil de bu kltre gayet doal
bir biimde, "onun iine doarak" ait olduunu ima eder. Son olarak,
"okkltrclk" st kapal olarak, bir kltrel btnlk iinde ku
atlm bulunmann, dnyada-olmann doal ve bu yzden de salk
l kabul edilen yolu olduunu; tm dier durumlarn -"kltrler-an"
bir konum da olmann, ayn anda "farkl kltrlerden" destek almann
ya da kiinin taknd tavrn "kltrel m phem lii"ni endie konusu
haline getirm em esinin- anormal, "melez" ve muhtemelen ucube, has
talkl ve yaam aya uygun olmayan durum lar olduunu im a eder. B
tn bu kendilikler ile onlar gerekli klan im a ve ierim ler bilisel bir
erevenin rndrler - ki bu ereve, yani sosyolojik dncede bir
zam anlar egemen konumda olan "sistematik dnme" miras (ge
miteki erdem leri her ne olursa olsun), postm odem lie zg deneyi
mi kavram aya kesinlikle uygun deildir.
Bu uygunsuzluun nedeni, zaman zaman ileri srld gibi, a
da kltrlerin artan "heterojenlik"leri ya da "katklk"lar deildir.
"Heterojenlik" terim inin kendisi ancak, daha yaygn bir durum olan
"homojen" kltrn ztt olarak anlamldr; homojen kltr ise belli
norm, deer ve iaretlerin birbirlerine dierlerinden daha doal bir bi
imde "ait olduklan"n ve alamlarn "saflk larn n snflandrlma
biimlerinden deil, bileenlerin kendilerinden geldiini varsayar.
H er "homojen kltr" vizyonunun ardnda ideolojik bir niyet var
dr ve kltrel heterojenlik fikri bu ideolojiye biraz fazla hara de
mektedir. Bu ideoloji, bizim iinde bulunduum uz koullardan son
derece farkl koullarda, modern iktidar destekli homojenletirme
pratiini yanstt zamanlarda brakn sorgulanmay, gze arpar bir
hale bile getirilm i deildir. Bu ideoloji ulus ina edilen, kltrel hal
seferleri dzenlenen, eitli hayat tarzlar zerine tekbiimli standart
lar getirilen, gl bir asimilasyon uygulanan ve kltrel uyum peine
dlen bir dnyaya aitti. A m a o zam andan beri dnya, sz konusu
ideolojiyi siyasi pratik zerindeki etkisinden m ahrum brakacak ve
gereklik iddiasn baltalayacak lde deiti. A rtk herhangi bir
toplumu btnlemi, badak ve tutarl, hele hele " s a f kltrlerden
oluan bir toplam olarak temsil etm ek son derece gtr. Bu yzden,
ada kltrn gerekliiyle hesaplaabilm ek iin, kltrel homo
jenlik ve heterojenlik ya da kltr-an iletiim ve tercm e gibi (bir
zamanlar pragm atik adan faydal olsalar da artk bilisel anlamda
yanltc bir hal alan) kavramlar kullanm aktan kanm ann zaman
geldi de geiyor bile.

Farkllklar Dnyasnda Birlikte Yaam ak

"Tercme", dar bir uzm anlar evresine zg bir elence olmak yle
dursun, gnlk hayatn dokusuna ilenmi ve hepim izin her gn, her
saat yapt bir eydir. Hepimiz tercmanz; tercme btn yaam bi
imlerindeki ortak zelliktir, nk dnyada olmann "bilgi toplumu"
kipliinin bir parasdr. letiim amal her karlamada, her diya
logda tercme vardr. Byle olmas da gerekir nk varolu biim i
mizden okseslilii karp atmak mm kn deildir. Yani: Harita Da
iresi Bakanl tarafndan izilen ve resmi balaycl olan haritala
rn yokluunda, anlam belirleyici snrlar dank, egdm sz bir bi
imde izilmektedir. Bakhtinin "szkre" adn verdii olas anlam
lar matrisi iinde, potansiyel perm tasyonlarn, birleimlerin ve ay
rmlarn says sonsuzdur ve bu perm tasyonlarn eitli kullanclar
arasnda ille de bir akma beklenem ez; aksine, byle bir akmann
hibir zaman olmamas ok byk bir olaslktr.
Diyalog edimi iinde karlaan perm tasyonlar arasndaki uyum
suzluklar farkl genellik dzeylerine yerletirilirler: Bireysel biyogra
finin nevi ahsna mnhasr oluundan kaynaklanan permtasyonlar-
dan balayarak, ayn snf, cinsiyet ve yre vs.'de olduklar dnlen
insanlar tarafndan paylalm as muhtemel eitli zelliklere, oradan
da genelde "farkl kltrler" diye anlan "anlam cemaatleri" arasnda
ki snrl iletiim le balantl olduklar varsaylan farkllklara kadar.
Bunlar da eitli genellik derecelerinde tercme sorunlan yaratrlar:
Ancak tuhaf, nfuz edilm ez bir anlam olan bir metinle karlaan
okur birey, onu anlam am asnn ne lde kendi kiisel tarihiyle, ne
lde snf ya da cinsiyet pratiklerindeki farkllklarla, ne lde de
tercme teorisyenlerinin etnik, dini ya da dilsel ortam lar arasndaki
"kltrel mesafe" adn verdikleri eyle ilgili bir mesele olduunu
ayrt edem eyecektir muhtemelen.
Tercm e sorunlarnn "ok katmanl" doas kavramnn kendisi
analitik bir trev, bizatihi tercm e abasnn rndr; anlamama de
neyimini dnsel olarak zm lem e abasndan, profesyonellere -
yani tercme uzm anlarna- zg uygulam alarla erevesi izilen bir
abadan tremitir. Dahas da var: U zm anlann bir iletiim anzas ola
rak, bir tercm e baarszl olarak, yanl tercme ya da dpedz an
lamama rnei olarak adlandracaklar ey, sradan insanlar tarafn
dan ille de byle yaanm ak zorunda deildir. Genelde, gnlk kar
lamalarn ounda, birlikte olm ann ou kipliinde, anlamann
W ittgensteinc anlam nda -"n asl hareket edeceini bilme" anlamn
d a - birbirimizi anlamay, birbirim izin hareketlerine verilecek doru,
uygun ve idare eder tepkileri snflandrm a iiyle baa kmay bece
rebiliyoruz; analizciler bu anlay eksik, yarm ya da yanlsamal bu
lacak ve bu yanlsam ann nedeninin de anlamlarn paylalmas deil,
alkanlk haline gelmi, karlkl olarak hogrlen uzak durm a ru
tinleri olduunu syleyecek olsa bile byle bu.
Evrenselcilik imkn, nceden paylalan anlam lara ve zerinde
uzlalm bir yorum a bavurmakszn etkili bir iletiim kurm aya y
nelik bu ortak yetenekte yatar ite. Evrensellik farklln dman de
ildir; "kltrel homojenlik" gerektirmez; "kltrel safla" ve bu
ideolojik terimin gnderm ede bulunduu trden pratiklere ihtiyac
yoktur. Evrensellik aray kltrel okdeerlilii bomay ya da kl
trel m utabakata ulamak iin bask yapmay iermez. Evrensellik,
btn insan trne mil iletiim kurm a ve karlkl anlaya ulama
yeteneinden te b ir ey deildir, am a bundan az bir ey de deildir.
Tekrar ediyorum buradaki "anlay", "nasl hareket edeceini bilme"
anlamnda, ama ayn zamanda farkl hareket edebilecek -fark l hare
ket etm eye hakk o la n - bakalar karsnda da nasl hareket edecei
ni bilm e anlam nda kullanlyor.
Egemen ya da yar egemen cemaatlerin snrlan tesine ulaabile
cek bu tr bir evrensellik, egemen ya da yan egemen devletlerin snr
lan tesine ulaacak bir cumhuriyetin olm azsa olm az kouludur; k
resellemenin kr, yabanl, sapkn, denetimsiz, blc ve kutuplat-
n c glerinin tek alternatifi tam da bunu yapacak bir cumhuriyettir.
Genlik um utlanyla dolu, sonradan byyp Kari M arx olacak liseli
gencin szlerini aarak sylersek, yalnzca pervaneler evdeki lambay
gnein tatmin edici bir ikamesi sayarlar. Kepenkler ne kadar kapa
nrsa, gndouunu karm ak da o kadar kolaylar. Ayrca, gne en
gl imparatorluun zerinde bile sonsuza kadar batmadan kalm a
yacaktr am a insan gezegeni zerinde batmayaca kesindir.
eviren: K em al A ta ka y

Bauman, Yasa K o yu cu la r ile Y orum cularda, m odem ite ve post-


m odem ite kavramlarn, "entelektel rol"n yerine getirildii bir
birinden tamam iyle farkl iki balama ve bunlara yant olarak g e
lien stratejilere iaret etm ek zere kullanyor. Bu kartlktan ya
rarlanarak Bat Avrupa tarihinin (ya da Bat Avrupa'nn egem en
olduu tarihin) son yzylm entelektel praksis asndan ku
ramlatryor. Yazara gre, entelektel alm aya ilikin tipik m o
dem stratejiyi en iyi sergileyen eylerden biri "yasa koyucu" ere
tilemesidir. "Bu rol, gr ayrlklarn hkme balayan yetkeli
ifadeler kullanmay ve bir kez seildiklerinde doru ve balayc
hale gelen grleri sem eyi ierir. Bu durumda hkm verme
otoritesi, entelektellerin toplumun entelektel olm ayan kesim i
ne oranla daha kolay eritikleri stn (nesnel) bilgi tarafndan
merulatrlr." Bu konudaki tipik postm odem stratejiyi ise "yo
rumcu" eretilem esi gsterir. Yani, "bir toplulua zg gelenek
iinde dile getirilmi ifadeleri, bir baka gelenee dayanan bilgi
sistem ince anlalabilecek ekle evirm eyi ierir. En iyi toplum
sal dzeni sem eye ynelm ek yerine bu strateji, zerk (bam sz)
katlmclar arasnda iletiim i kolaylatrmak amacn tar; iletim
sreci iinde anlamn arptlmasn nlem eye alr."
Bauman bu iki stratejinin kaynam ve etkilerini, Bat ile dn
yann teki lkeleri arasndaki ilikilerde, Bat toplumlarmn i
rgtlenmesinde, bilginin ve bilgiyi retenlerin bu rgtlenme
iindeki yerlerinde ve entelektellerin yaam tarzlarnda aryor.
Bunu yaparken de, m odem ite projesinin vaatlerine ve iflasna ili
kin kuramsal tartmalarn yan sra, gnmzde farkl toplumsal
denetim mekanizmalarnn kurulmas, "yeni yoksullar"n olum a
s gibi olgular gndem e getiriyor. Bu erevede cevap arad en
nem li soru ise, tamamlanmay bekleyen m odem ite projesinde
entelektellerin nasl yeniden yer alabilecei.
Im m an u el W allerstein

BLDMZ DNYANIN SONU


Y irm i B irinci Y zyl t in Sosyal B ilim

eviren: Tuncay Birkan

M arx'm ve Engels'in Manifesto'yn yazmalarndan bu yana ge


en yz elliyi akn ylda, M arksistlerin "kapitalizm krizi" ile
ilikileri, "Kurt var!" diye baran obann hikyesine benzedi.
O dev, sarsc ve yokedici kriz bir trl gelm ek bilmiyor. Mark-
sistler de her geici, ksmi krizi beklenen nihai kriz sanmaktan
vazgemiyorlar.
W allerstein'n "Bildiimiz Dnyann Sonu saptamas, ha
yata belirlenmi bir senaryo olarak bakmad iin bu tr bir
"Kurt var!" haykr deil: Yirminci yzyl sonlarna kadar an
cak kavramsal dzeyde varolan "Dnya K apitalizm inin, iki ku
tuplu dnyann sona ermesiyle birlikte pratik bir olguya dn
tn ne sren W allerstein, bu dnmn bildiimiz, tand
mz Kapitalizm Dnyas'nn sonu olduunu sylyor. Bu ayn
zamanda, bugne kadar varolan dnyay alglama ve kavrama
biimlerimizin, kapitalizmin ykseliiyle birlikte ilahiyat kav
raylarn zerinde egemenlik kuran Bilgi Dnyasnn, yani
Newtoncu fizie temellenmi bilim sellik anlaynn da sonu.
21. yzyln ilk on yllarnn bu iki anlamda da bir altst olu
a sahne olacan syleyen W allerstein, bu altst oluun bir be
lirsizlik olarak nmzde durduuna dikkat ekiyor: Tehlikeleri
ve im knlaryla bir belirsizlik... Bir yandan bu belirsizlik dne
minin koullarna, ama bir yandan da bizim gerekten ne istedi
imize, tercihlerimizi ne ynde yaptmza, yaratclmza
bal olarak ekillenecek bir gelecek bu... Daha dorusu ne ola
bilecei ve bizim gerekten ne istediimiz konularnda hepimizi
sistemli ve ak bir biimde dnmeye aryor.
N il fe r G le
slam ve M o d ern lik zerin e
MELEZ DESENLER
Cumhuriyet'in orta ve kentli snflara nfuz etmesiyle birlikte
muhafazakrlk ve milliyetiliin deiim geirdiini gryo
ruz. Benzer bir biimde, mslmanlar da modernlik ve laiklik
ile karma desenler oluturuyorlar. Her iki tarafn da melezlen
meye, aralarndaki farkllklarn azalmaya balad bu srete,
yeni saflk araylarnn, yeni snr muhafzlarnn ve yasak ta
nmlarnn olutuuna da tank oluyoruz. M elezlenmeye kar
tepki verenlerin "kk farkllklardan" beslendii unutulma
maldr: Dmanlklar uzaktaki yabancya deil,'yan bandaki-
ne, giderek kendisine kom u olan, hatta ayn alan paylamakta
olan, ayn dili konuan (am a kk bir farkllk da tayan) grup
lara yneltilir. "teki", yabanc olan deil, fazla yakna gelerek
safl bozma tehdidini yneltendir. Nitekim melezlenme kavra
mnn bu kadar negatif deer ykl olmas da, kklerin belirsiz
lemesi, soyun bozulmas gibi kayglara yol aan bir saflk kay
bn dile getirmesindendir. Ama melezlenme ayn zamanda bir
birinden etkilenme, renme ve karlkl bamll dile getir
dii lde, birarada yaayabilmenin koulu ve sonucu olarak
da ortaya kyor. Melez D esenler saflk araylar ve karmala-
ma arasndaki bu tr gelgitler zerine bir eskiz, yaz tarzyla da
karma bir deneme...
-N L F E R GLE
a la r K ey d er

STANBUL
K R E S E L L E Y E R E L A R A S IN D A

Dnyann en eski ve en byk ehirlerinden biri olan stanbul


balamnda kreselleme srecinin etkileri inceleniyor bu ki
tapta. Dou ile Bat arasnda, slam ile Laiklik arasnda bir kp
rdr stanbul, ya da bunlar arasndaki bir mcadelenin arenas
olarak dnlr sklkla. Bu kitapta bir araya gelen yazarlar,
bu tr klielerin tesinde, kentin ruhu ve kentte yaayanlarn
kimlikleri zerinden srp giden bir mcadelenin biimlendir
dii daha karmak bir stanbul gryorlar: Kresellemeyle de
ien bir stanbul ve kresellemenin kente tad dnmle
re kimi direnen kimi anlamaya, uyum salamaya alan, bo
zup yeniden ekillendiren "stanbullular"...
Ayfer Bartu, Tanl Bora, Sema Erder, alar Keyder, Aye
nc, M artin Stokes, Jenny W hite ve Yael Navaro-Yan, kat
klaryla, politikadan kltre, mizahtan mzie, kamusal alan
dan konutlara, kentin atma ve uzlam larla dolu yakn gem i
ine k tutuyorlar; "sorunlar ve elikiler yuma Istanbul"un
bugnne dair, zengin kuramsal / kavramsal aralara sahip bir
harita kyor ortaya...
NYADA neler oluyor, biz bu gidie seyirci kalm ak zo

D runda m yz, yapabileceim iz hibir ey yok m u? Bugn


m uhalefetin im knlar nerede yatyor? Bireysel zgrle
kolektif bir alm ayla ulaabileceim izi, oysa gnm z
de bunun aralarnn elim izden alndn syleyen Zygm unt Ba-
uman, bu sorularn yantn aryor.

"nanm ak iin inanlarn tutarl olm as gerekm ez. B ugnlerde inan


m aya eilim li olduum uz eyler, yani kendi inanlarm z da buna bir
istisna oluturm uyor. M esela insan zgrl m eselesinin, en azn
dan dnyann 'bize ait blm nde' akla gelebilecek en tatm in edici
zm e ulatrlm bulunduunu dnrz. O ysa bir yandan da,
dnya ilerinin yrtlm e biim inde deitirebileceim iz ok az ey
olduuna da ayn katlkla inanm aya m eyilliyiz. M antksal dnm e
eitim i alm herhangi birinin bu iki inanc ayn anda nasl savunabi
lecei bir muam m adr.
Bu iki inan birbirine uym az, am a ikisini de savunuyor olm am z
m antk konusundaki beceriksizliim izden kaynaklanm yor. Yaptk
larm za inandm zda gayet gereki ve aklc bir tutum taknrz.
Bu yzden de iinde yaadm z dnyann bize niye durm adan by
le bariz biim de elikili sinyaller yolladn anlam ak nem lidir. Bu
elikiyle nasl yaayabildiim izi; dahas, niin ou zam an bunu
fark etm ediim izi ve fark ettiim izde de pek tasalanm adm z bil
m ek nemlidir."

Metis Tarih Toplum Felsefe


ISBN 975-342-296-2

Internet Sat: www.ideefixe.com


METS YAYINLARI, PEK SOKAK NO. 9, 80060 BEYOLU, STANBUL

You might also like