Professional Documents
Culture Documents
Şerif Mardin-Türkiyede Toplum Ve Siyaset
Şerif Mardin-Türkiyede Toplum Ve Siyaset
letiim Yaynlar 110 erif Mardin Btn Eserleri 6 IBN 975-470-058-3 ISBN 975-470-057-5 (Tk no )
1990 letiim Yaynclk A. .
ERF MARDN
iletiim
ERF MARDN 1927 ylnda istanbul'da dodu. Galatasaray Lisesi'nde balad orta renimini ABD'de tamamlad. Stanford
niversitesi Siyasal Bilimler Blm mezuniyetinin ardndan lisansst eitimini John Hopkins niversitesi'nde yapt. 1954'te
Siyasal Bilgiler Fakltesi'ne asistan olarak giren erif Mardin, doktorasn "Yeni Osmanllarn Dnsel Yaptlar" konulu teziyle
Stanford niversitesi'nde tamamlad. 1964'te doentlie, 1969'da profesrle ykseldi. 1973'te getii Boazii
`i`i`iiv
v**
`
/iiVi]\
ViVV
niversitesi'nde siyaset bilimi ve sosyoloji dersleri verdi. ABD'de Columbia ve California, ingiltere'de Oxford niversitesi'nde
konuk retim yesi olarak dersler verdi. Washington D.C.'deki American University Uluslararas likiler Blmnde retim
yelii ve ayn niversite bnyesinde faaliyet gsteren lslm Aratrmalar Merkezi'nin bakanln yapt. erif Mardin, halen
Sabanc niversitesi'nde retim yesidir. Mardin'in yaymlanan kitaplar unlardr: Jn Trklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908
(1964), Din ve deoloji (1969), deoloji (1976), Trkiye'de Toplum ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1990), Siyasal ve Sosyal
Bilimler (Makaleler derlemesi, 1990), Trkiye'de Din ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1991), Trk Modernlemesi (Makaleler
derlemesi, 1991), Religion and Social Change in Modem Turkey. The Case of Bedizzaman Said Nursi (1989) [Bedizzaman Said
Nursi Olay I Modem Trkiye'de Din ve Toplumsal Deiim (1992)], The Genesis oj Young Ottoman Thought (1962) [Yeni Osmanl
Dncesinin Douu (1996)].
NDEKLER
Tanzimat..................................................................................................................................
259
Tanzimat ve "lmiyye"................................................................................................261
Ali Paa ve Hrriyet.......................................................................................................267
Yeni Osmanllar'm Hakik Hviyeti...........................................................273
Tanzimat Fermam'nn Mans.........................................................................285
Dizin...................................................................................................................................................309
Sivil Toplum, Siyasal Kltr ve Sosyal Yap
SVL TOPLUM
bir uzlama ortaya kt. ehirliler ehir hayatnn srdrlmesini mmkn klacak haklar ve
imtiyazlar istediler ve bunlar elde ettiler. Bu haklarn bata gelenleri, asillerin ehir hayatna
karmamalar, ehirlerin kendi milislerini (asker glerini) rgtleyebilmeleri, hukuk
kurallarnn ehir duvarlar iinde ehrin tayin ettii ekilde ileyebilmesi ve kendi
mahkemelerini kurabilmeleriydi. Bu aamada ortaya kan ehir zgrlkleri, Bat tarihsel
gelimesinin en nemli karakterlerinden birini oluturur. Verilen haklarn her birine bir
"hrriyet" adn verirsek, belirli bir "hrriyet" anlaynn ehirlerde odaklamaya baladn
da hatrlarz. Bu haklar iinde belki en nemlilerinden biri ehir iinde olgunlaan gruplarn, bu
grubu tekil eden fertlerden ayr olarak, bir "hkm ahsiyet" kimlii kazanabilmesi ve bu
kolektif kimlikle, kimliin verdii savunma kabuunun arkasna snarak i yapabilmeleriydi.
Burada hemen belirtmemiz gereken bir husus, bu tip "hrriyet"lerin Osmanl
mparatorluu'nda son derece gdk kalddr.
Osmanl "kamu hukuku"nda hkm ahsiyet bir dereceye kadar din birimlerin kazand bir
hviyettir. Ancak, ilerde greceimiz gibi, Bat'da hkm ahsiyetin ok daha geni bir boyut
kazanmas, genel olarak lkenin "vatanda" haklarnn tabi bir boyutu saylmas Osmanl
mparatorlu-u'nun "klasik" devirleri yapsnda yoktur.
mtiyazlar sayesinde bir "hkm ahsiyet" kazanan ehirlerin kendileri de bundan sonra kendi
kendilerini idare eden birimler olarak gelitiler. Birka ehir ayn amalar etrafnda birleince
de Ortaa asillerinin hi beklemedikleri g kmelenmeleri ortaya kt. Asiller, Ortaa'dan
kalma kurumlar, gelien yeni sre dorultusunda ekillendirmeyi kabul etmek zorunda
kaldlar. Sonu olarak ehirde, ehrin dna taarak bir blge'nin yarg fonksiyonunu zerine
alan yeni yarg organlar (parlements'lar) ve yeni danma
11
organlar (etats'lar) ortaya kt. Avrupa'da genel bir gelime olarak karmza kan bu
kurumlarn yetkileri feodal-son-ras Bat dnyasnda meruiyetin -hi olmazsa zmnen ve bir
dereceye kadar yeni gelimekte olan devlet teorilerinde-l bir kaynaktan oluturulmasn
salad. Bu l egemenlik kaynanda unlar grebiliyoruz: 1) ehirlerle irtibat kurarak
asillere kar yeni bulduklar bu g kaynayla glerini pekitirmeye alan krallar, 2)
tots'larda temsil edilen eski feodal snflarn devam kilise ve asiller, 3) ehir nderlerinin
karlarn ortaya karan etots'laRIn "nc kamaras" ve gene de -hukukulardan teekkl
etmesi asndan- ayn glerin dnya grn byk apta yanstan blgesel yarg ve hukuk
tefsir organlar (parlemenFlar). Grld zere, bu noktada, feodal devirlerde asiller
arasnda ahs anlamalara bal olan kamu dzeni yava yava bir coraf alan kapsamaya
balyor. ahslarn anlamalar olmaktan kp "kamu" gibi bir soyut kavramla ilgisi orannda da
deiiyor, zetle yepyeni bir varlk olarak ortaya kmaya balyor. Bu sistemin Avrupa'da
grlen genel izgilerine Alman kamu hukukunda Stndestaat sistemi denmitir; fakat
kavramn Bat'daki bir toplumsal evreyi ifade etmesi bakmndan daha genel bir kullanm
mevcuttur. Btn bunlar olurken, Avrupa'da tara kapsamndaki kk birimlerin gittike
byyen bir krallklar sistemi haline gelmeleri bir dier yenilik IRI at. Balangta, krallar
ehirlerle birlikte almlard. Fakat yeni devletler sistemi iinde her mill devletin kendisini
mill snrlar iinde savunmas sorunu durumu deitirdi. ehir ahalisinin mill savunma
konularyla ilgilenmesi mmkn deildi. Savunma -ve saldr- rgtlenmesinin bir merkezden
idare edilmesi gerekiyordu. Eski milislerin yerini mill bir ordu almaya balamt. ehir ahalisi
bu deiiklii desteklemeye hazrd ve destekledi de. Ancak, krallar bu sayede glendike
12
ehir ahalisinden "hrriyetleri" yava yava geri almaya baladlar. Bylece, Stndestaat
sistemi gittike glenen bir merkeziyeti-brokratik devletler sistemine dnt. Fakat
ehirlere verilen imtiyazlarn izi Bat Avrupa'da hibir zaman tamamen silinmedi. Devlet ne
kadar glenirse glensin, retici snflarn desteine muhtat. Yeni devletler ehirlilerin
iktisad verimliliini kstlayan uygulamalardan kandlar. Orta snflarn palazlanmasna yol
ak brakld. Hatta orta snflardan ok fazla fedakrlk istendii zaman devletle orta
snflar arasnda bir atma kt, ingiltere'de 1640'larIN ayaklanmas, Fransa'da 1789
ayaklanmas (deiik bir bileimi olmasna ramen) genelinde bu atmalarn rn olarak
gsterilebilir.
ktisad snflarn devlet birimi iindeki bu zerklikleri bize "sivil toplum"la -kavram tarih
bir gelime asndan incelediimiz zaman- neler kastedildiini anlatr.
AnahatlarNI anlattmz dengede, bylece, a) Devlet dndaki hayatn aknn garanti altna
alnmas ve b) ktisad faaliyetlerin mill hayatn erevesi iinde bile bir zerklie sahip
olmas gibi unsurlarn belirdiini gryoruz.
ada Sivil Toplum Kavram
17. ve 18. yzyllarda Bat Avrupa dnrlerinin "sivil" kkl ifadeler ("sivil hrriyetler" gibi)
kullanmaya baladklarn gryoruz. Bu ifadeler Stndestaat zamannda elde edilen
hrriyetlerin daha genel bir plana intikal ettirilerek kamu hayatnn gerekli bir zellii olarak
gstermenin, ald yeni bir biimdir. imdi sivil toplum teorilerde bir medeniyet aamas
olarak ele alnmaktadr. Toplumun vurgulanan zellii de, "siyas"nin sultasndan kurtulabilmi
ilk toplumsal sistem oluudur. Sivil Bat'nn btn "hrriyet" anlaynda, "siyas glerin
sultasndan kurtulma" bu k-
13
keni dolaysyla nemli bir yer kapsar. Gen Osmanl mparatorluu ve devrimiz Trkiyesi'yle
bir karlatrma yaparsak, bu "kurtulma" fikrinin bizde hibir zaman Bat'da olduu kadar
derin kklere sahip olmad grlr.
Alman filozofu Hegel (1770-1830), Bat'mn "sivil toplum" anlayna katlm bir dnrdr.
Fakat ayn zamanda gre nemli deiiklikler getirmitir. Hegel'e gre "sivil toplum",
kazan, ahs mutluluk ve kii statsnn korunmas gibi hayat kesitlerinin toplu olarak
yaanm eklinin ifadesidir, insanlarn tek tek yararlandklar yaam ynleri bu yolla kolektif
bir ekil alr. Ancak bu kolektif ekil kendi bana yeterli deildir, zira bu biimlerin
simgeledii boyut insanlarn egoistliklerinin oluturduu boyuttur. Bu "karlar sistemi"ni
dzenleyen bitaraf bir gce ihtiya vardr. Tarih byle bir ihtiyacn karsna bitaraf bir g
olarak "devlet"i karmtr. Bundan dolay insanlarn gelimesini ekillendiren toplumsal
evreler iinde yalnz "sivil toplum" deil, insanlarn "devlet"in kapsamnda yaamalar da
saylmaldr. Sivil toplum tarihsel bakmdan olduu kadar kavramsal bakmdan da bir eksii olan
bir toplum aamasdr, insan ancak "devlet" birimi iinde yaad zaman en "yksek" amacna
ulamtr.
Hegel'den "sivil toplum" sorununu devralan Marx'a gre, Hegel bu grnde yanlmtr. Bir
grnt ve bir "aldatmaca" olduunu anlayamad bir sreci gerekli bir evrim aamas olarak
gstermitir. Marx'a gre Hegel "sivil toplum" ve "devlet"i iki ayr birim olarak grd iin,
devlette iktisad faaliyetlere ve bu faaliyetleri dzenleyenlere "boyun eme" hadisesini
grememitir. Kiinin ve snflarn iktisad karlarn "vatanda" olarak grdkleri ilemlerden
ayrmak yanltr. Hegel, devleti, topluluk hayatnn gerek ierii sayd sivil toplumun
dnda, ona ekil veren bir ereve olarak grmektedir. Oysa sivil toplumun biimle
14
organik bir balants mevcuttur. Devlet, kiinin evrensel gelimesinin sonucu deil, karlarnn
ekillendirdii bir sonu olarak grlmelidir. Devlet ahs kar arknn dna kamad iin -
19. yzyl kapitalist devletinin aksine-insanlarn gelimesine getirilmi bir engeldir.
"Sivil toplum" la ilgili olarak Hegel'de bir miktar zerinde durulan, fakat Marx'ta bazen olumlu
bir gelime olarak gsterildii halde ok zaman olumsuz olarak ele alnan bir nokta vardr. O da
"sivil toplum"un Bat'da yalnz baz snflara deil, genel olarak zerk grup eklinde
tekiltlanmaya bir imkn yaratm olduudur. 19. yzylda sendikalarn ortaya k bunun
gzel bir rneini verir. Ayn konuyla ilgili iki noktaya daha deinmek gerekir. Birincisi, sivil
toplum-devlet bileiminin MaRX'n anlatt kadar "atlaksz" olmaddr, ikincisi de "sivil
toplumu" olmayan, bu gelenee dayanmayan topluluklarda devletin engellenmemi bir brokrasi
yoluyla pekl tahamml edilmez bir bask yaratabileceidir. Marx, "Asya" topluluklarla ilgili
olarak bu zellii ilk yazlarnda vurgulam, fakat sonradan arka plana atmtr. Son olarak
"sivil toplum"un 18. yzyldan itibaren yeni bir eksen kazandn belirtmek gerekir. Bu eksen,
kitle iletiim aralarnn gelimesi ve bu gelimenin "aydn'larIN grup niteliini ve etkinliini
deitirmesiyle ilgilidir.
Burada szkonusu zellikleri incelemeye gemeden bir daha belirtelim ki, kendi lkemizde Bat
tipi sivil toplumda grdmz vurgu gelenei yoktur. Ne Osmanl mpara-torluu'nda, ne de
Cumhuriyet Trkiyesi'nde ehirlerin zellikleri Bat'da olduu gibi gelimemitir. Hkm
ahsiyet anlay da, karsnda, bunu bir dereceye kadar devletten "alnm" bir dzenleme
yetkisi olarak gren devleti bulmutur. Ancak bu fark ayrntlarnda anlamak iin de kitle
iletiim aralarnn geliimiyle "sivil toplum" anlaynn Bat'da nasl deitiini izlemek
gerekir.
15
Bu boyutlar zetlemek yolunda talyan siyaset bilimcisi Poggi, "a public", yani "kamu alaNI
iinde izleme srecinin birletii kiiler topluluu" kavramn kullanmtr. Pog-gi'ye gre, fikir
rnlerinin kitle iletiim aralaryla yaylmas, ilk defa, kiilerin belirli bir yerde toplanmasna
ihtiya olmadan bir "katlanlar" kmesi oluturabilmitir. Bu yoldan katlmann birka nemli
sonucu olmutur. Katlanlar topluluunun soyut bir haberleme "a" ekline girmesi, mill
devletler erevesinde, "mill kar", "kamuoyu" gibi kavramlarn daha belirgin ve alt izilmi
bir ekilde bir meruiyet kayna haline gelmesini salamtr. "Kamuoyu" kavram da, devlet
ilerinin devletin dna taan bir soyut ereve iinde tartlmasn salamtr. Poggi,
"burjuvazinin devletin iinde tartlmasn salamtr. Poggi, "burjuvazinin devletin iinde
egemen olmas hadisesi g-znne getirildii zaman, bu snfn da gcn fikirlerin atmasnn
saland bu alandan aldNI ve ayrca, bu "giriimiN biimi"nin kendi bana koyduu snrlar
iinde kaldn belirtmitir.
Trkiye'de "Sivil Toplum"
Trkiye'de "sivil toplum"un baz elerinin eksikliinden bahsetmitik. Ancak bunun yannda
Poggi'nin ileri srd bu son gelimenin bizde 19. yzylda kendi bana gelitiini gryoruz:
inasi ve Namk Kemal gibi gazetecilii gelitiren dnrler sayesinde, 1880'lerden sonra
Osmanl Im-paratorluu'nda hatr saylr bir "kamuoyu"nun gelitii sylenebilir. Bunun
yannda, belki daha nemli olan, "kamu kar" gibi kavramlarn da, 19. yzylda, geleneksel bir
Osmanl esi olan devlet karlarndan ayr ve farkl olarak gelitiini gryoruz. Ancak, en
ilgin olan taraf, bu gelimenin kendi lkemizde 19. ve 20. yzylda ayn srece 16
bal olmadan, Bat'da ona "yataklk" eden gelimelere dayanmadan, "havada" gelimi
olmasdr. Bat'daki "kamu-oyu"nun arkasnda, son kertede, ok eskilere giden topluluun
iktisad kesimlerinin oluturduklar, fakat onlarn varlnn dnda da alan bir kii ve grup
zellii fikri vardr. Bundan dolay Bat'da "mill kar" dendii zaman "kii" ve "grup" zerklii
akla geliyor. Trkiye'de ise "mill kar"n kii veya grup zelliklerine bal olmayan kolektif bir
anlam vardr. Bundan dolay da Trkiye'de "hrriyet" fikri etrafndaki tartmalar genellikle
bu ikili kkten ayrln anlamamaktan ileri gelen bir karmaklk gsterir. Daha ilginci, Bat'da
"sivil toplum"un gelime izgisinin paralelinde -fakat aykr- bir dnce tarz oluturan
Rousseau, Duguit, Maurras gibi "kolektivist" fikir sahipleri, Trkiye'de pozitif bir yank
bulmulardr. 1961 Anayasas'nIN Ba-TI'NIn kkenine dayanma konusundaki admlar da
toplumsal erevemize oturtulamamtr. Bizdeki "kolektivist" anlayn bir uzants, Osmanl
brokratik-patrimonyal idaresinin devlete bal, meruiyet anlaydr. kinci uzants ise
iletiim aralarnn ve aydn gruplarnn gelimemesi ve islm sistemlerde devlete kar koyma
geleneinin bir meruiyet kayna olarak Bat'daki gelimelere benzer toplumsal dayanaklardan
mahrum kalm olmasdr.
Bu toplumsal evrim fark vurgulandktan sonra, slm topluluklarnda ekillenme srelerinin
eksik kalan, fakat, -bir bakma- devlet karsnda "sivil toplum"un Bat'daki roln andran bir
ynn anlatmak gerekir. Hatrlanaca zere, Osmanl topluluunda iki ayr hukuk kayna ve
bu dorultuda iki ayr meruiyet kayna mevcuttur. Bunlardan birincisi eriat, ikincisi "rf-i
Sultan", yani padiahn kanun koyma yetkisidir. rf-i Sultan, Bat'da mill devletlerin kuruluu
srasnda krallarn kendi glerini merulatrmak iin kullandklar Raison d'Etat kavramn
hatrlatr.
17
islm tarihinde olduu gibi Osmanl tarihinde de eriat'la Sultan meruiyet kaynaklarnn
btnlemesinden bahsedildii kadar, ikisinin arasndaki atmadan da bahsedilebilir. Ancak
bu ikinci eksen slm ve Osmanl tarihinin daha az bilinen ve zerinde daha az allm
alanlardr, islm'n bandan beri, Islm inanlar ilkel saflyla korumay devlet birimini
korumak kadar nemli sayan bir akmla karlarz. Devlet bu safl ortadan kaldracak
eilimler gsterirse devlete kar konur. Bu tutum, islm tarihinde ve Osmanl tarihinde
beliren uzun bir halk ayaklanmalar geleneinin tarihsel-toplumsal ieriini oluturur. slm'n
ilk alarnda grdmz hadis-ehli (ehl'l-hadis) bunun bir halkasn tekil ediyorsa, halkann
dier ucunu Mslman Kardeler tekil eder. Osmanl Imparatorlu-u'nda da bu gibi bir
davrann birok rneklerini gstermek mmkndr. Babalerin isyanndan beri
izleyebildiimiz bu zincirin bir eit islamc poplizm oluturduunu syleyebiliriz. Bu
poplizmin modern zamanlardaki belirtileri 1908'den sonra ittihat ve Terakki'ye kar koyan
genel akmda grebiliriz. Bir hayli deimi bir eklinin Demokrat Parti'nin desteini salam
olduu phe gtrmez. Zamanmzda bir dier ekli, MSP'nin ald destekte grlr. Btn
bunlardan karacamz sonu, kendi demokratik "geleneimiz"in, 1) bir bolua (sivil toplum
eksiklii), 2) Bat "kamuoyu"nun tarihsel temeli olmadan gelien "biiMine, 3) bir islm yapsal
unsura (Islm poplizme) dayand sylenebilir. Bu karmaklk asndan, "hrriyet"le ilgili
deerlendirmelerimizdeki kendimize zg izgileri daha iyi anlayabiliriz.
KAYNAKA
Perry Anderson, Lineages of the Absolutist State, Londra, 1975. Marc Bloch, Feudal Society, 2 Cilt, Chicago, 1964.
18
Otto Hintze, The Historical Essays ofOtto Hintze, New York, 1975. H. G. Koenigsberger, Estates and Revolution, Ithaca-Londra,
1971. Gianfranco Poggi, The Development of the Modem State, Stanford, 1978. Theda Skocpol, States and Social Revolutions,
Cambridge, 1979.
Charles Tilly, ed., The Formation of National States in Westem Europe, Princeton, 1975.
Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiklopedisi, stanbul, letiim Yaynlar, 1983, cilt 7, s. 1918-22
19
TRK TOPLUMUNU NCELEME ARACI OLARAK "SVL TOPLUM"
"Sivil toplum" kavramn karmak, merkez bir nveden karak gittike geni yanklarla anlam
kazanan oynak bir nirengi noktas olarak deerlendirmek gerekir.
Kavram, olumlu olduu kadar olumsuz vurgular da antrr. imgesel canll ise bu iki kutup
arasnda dolamasnn yaratt zenginlikten kaynaklanr. "Sivil top-lum"un bir sylem iindeki
yeri daha ok bu sylemin siyas niteliini anlatmas bakmndan nemlidir. Kavramn bu ilevi en
ak ekilde Osmanl Imparatorluu'nda yerini arayanlar arasnda ortaya kar. "Sivil toplum"
byle bir sylemde Osmanl toplumsal ve siyasal yapsndaki bir eksie iaret etmek iin
kullananlarn, Latent siyas fikirlerinin bir gstergesidir.
Kavramn "estetik" diyebileceimiz bu vurgusunun yannda sosyolojik-zmleyici nitelii bana
daha da mphem geliyor. Kavram tarihsel-sosyolojik bir analiz yapmak iin kullandmzda bir
eksii nitelendirmeye altmz oranda batan metodolojik adan zayf bir duruma
dyoruz: "Eksik" saptamak bir toplumun nasl altn
21
aratrmak yolunda kullanlabilecek yzeysel bir yntemdir. Bu gibi bir yaklam Osmanl
mparatorlugu'nun yapsn irdelemek iin olsa olsa bir balang muhasebesi imknn salar.
"Sivil toplum"un bir dier zellii retildii Bat felsefe-sosyoloji-siyas fikir tarihi alanlarnda
bile deiik anlamlarla ortaya km olmasdr. Her ne kadar "sivil toplum" Bat topluluklarnn
zgn deerlerini zetlemek iin kullanlmsa da, Bat fikir tarihi sreci iinde yerini
aradmzda 15. yzyldan 18. yzyla kadar sren bir zaman kesiti iinde eitli anlamlar
kazandn gryoruz. Her dnrn kendi deerlendirmesine bal olan bu anlamlar daha ok
toplumu ayakta tutacak kurum ve bunlar temellendi-ren tabiat kanunu anlaylarnn zerine
yerletirilmi, bunlarn bir "nc kat" olarak bina edilmi, onlardan tretilmitir.
Btn bunlara ramen kavramn Trkiye ile ilgili tartmalarda sahneye kmas faydasz
olmamtr. En azndan kendi kuamn lkemizin toplum yapsnn ve siyas kurumlarnn baz
eksikleri konusunda duyduu bir rahatszl odaklatrmas bakmndan nemi yadsnamaz. Bu
yazy byle bir rahatszl duymu olanlara ithaf ediyorum.
Hegel - Marx ve ncleri
Hegel iin sivil toplum (Brgerliche Gesellschajt) iinde yaayan kiilerin yaamasn
salayacak btn faaliyetleri ieren, yapl ve organize, bir iktisad sistemi, bir hukuk sistemi
ve bunlarn dzenli bir ekilde almasn salayacak otoriteye sahip bir cemaattir. Ya da
Hegel'in bir yerde belirttii gibi, sivil toplum salt ihtiya zerine kurulmu toplumsal birim
olarak tanmlanabilir. Bu zelliklerin gelitii yerde ise belirli bir milletin birlii
22
btn kurumlara -ve bu arada sanat, din ve felsefeye- yansyan dominant bir g olarak
ekillenir. Ancak, sivil toplumda bile, bahis konusu ettiimiz st seviye gelimeden nce,
ahslar birbirleriyle olan bamszlk ilikilerinin ilerisine geerek, pratik olarak ahs
iradelerinin toplam olmasnn tesinde bir topluluk iradesi ifade edecek duruma gelirler.
Osmanl mparatorluu'nda yapl (structured) ve organize bir cemaat mevcuttur. Bu cemaatin
ayn zamanda bir iktisad ve bir hukuk sistemi vardr. Bu kopuklukta din kurallarn pekitirdii
bir "cemaat" da vardr, fakat bu "cemaat" dzeni salayc otoriteden yoksundur. Tam
anlamyla "otorite"den bahsedilecekse, bu otorite devlet monopoln-dedir. Hatta sivil toplumu
tanmlarken kullandmz "iktisad sistem" - "hukuk sistem" kavramlar bile Osmanl
mparatorluu'nda Bat'dakine e bir anlam tamaz. Bu fark ise ancak Osmanl mparatorluu
Bat'dan deiik izgilerle gelimi sosyal tarihi erevesi iine yerletirildii zaman
anlalabilir. Bat'da kilise / sekler gler; feodalite / burjuvazi / endstri proletaryas; yerel
odaklar / mill odaklar eklinde grlen kutuplamalarn yaratt atmalar yerine, Osmanl
imparatorluu'nda atmalara uzun vadede bakldnda, bunlarn cemaat / devlet ekseninde
odaklandn syleyebiliriz. Konuyu bu adan deerlendireirek farkllklarn anlatlmasn bir
tarafa brakmamz ve Osmanl imparatorluu'nda "toplum zemberei" diyebileceimiz dinamik
odan nasl altn anlamaya ynelmemizi teklif ediyorum. Fakat bunu anlayabilmek iin de
bir adm geri atarak Batllarn, Osmanl mparatorluu'nda en eski zamanlardan beri Bat
dnrlerinin neleri eksik grdklerini gzden geirmemiz gerekecektir.
Gerek italya'nn ehir devletlerinde, gerek ilk Bat milLet-devletlerinin dncesinden ve
gnlk yaamndan aldkla-
23
Tent bir gerilimdi, fakat zaman zaman kutuplama gerek bir atmaya dnebiliyordu. Bu
karlamalarda kendilerini "gerek mmin" iln edenlerle, Islm prensipleri uygulamakta "yan
izmi" olmakla suladklar kimseler arasndaki atmay izleyebiliyoruz. Bunu bir bakma
Montgo-mery Watt'IN deyimiyle "karizmatik cemaati" yeniden kurma gayreti olarak
nitelendirebiliriz: yumuak bir cemaat tipi ilikisinin -dorudan demokrasiyle birlikte- yeniden
canlandrlmaya allmas.
Her ne kadar slm'da "Kiliseye" tekabl edecek bir kurum yoksa da, islm'n ilk yzyllar bir
Islm aydn tabakasnn oluumuna tank olmutu.
Toplum iindeki yeri asndan bu grup iin "tabaka" yerine tarihi Duby'nin kulland "Ordre"
kelimesini kullanmay tercih ederdim. Bunun Osmanlcas ise "erkn (rkn)"dr ve szcn
yaratt armn doru bir arm olduunu aada gstermeye alacam.
Hodgson islm'n ilk iki yzylndaki gelimeden yle bahsediyor:
"Dncenin ve pratiin baz alanlar, zamanla mutekit dncenin temsilcilerinin Allah'n
koyduu amalara uygun bir dzen yaratma mitlerini gerekletirmek izdmnde gelierek,
onlarn otoritesine tbi oldu...
Snni Mslmanlar arasnda olduu kadar iiler arasnda da Ulem ad verilen bir dizi inanm
erkek ve kadn, zel ve kamu yaam iin eriat'ten esinlenmi bir proje olarak
tanmlayabileceimiz bir plan oluturdular. Kestirebileceimiz gibi bu kiiler islm'n kamuya
intikaline hkim oldular, islm'n speklatif ve teolojik dncesi zerinde ok etkili oldular."
Seluklularn nemli baarlarndan biri bu rkn'. devlet mekanizmas iine almak oldu. Ulem
da din akademiler
26
olan medreselere devlet desteini temin etmekle bu gelimeden faydalanmlard. Dier
taraftan Medreseden yetienlerin de devlet "barem"inde yeralmalar, eriat zerine kurulu
adl mekanizmann bir devlet mekanizmas olarak almas salanmt. Seluk Veziri Nizam l-
Mlk bu ilgin "darbe"nin mimar olarak gsterilir.
12. yzylda amalarna uygun ekilde kullanldklar zaman devletin mdahalesinden masun olan
vakflar da kurumlat. Bylece, teorik olarak devletin, padiahn, mlkiyetinde olan zira
topraklarn Padiah glgesinden ayrlmas iin bir imkn belirdi. Zira her ne kadar Ulem bu
kaynaklarn kullanlmasnda mtevelli olarak gzkyor idiyse de, pratikte vakf konumu
kendilerine olduka geni bir otonomi salamt. Osmanl mparatorluu'ndaki ikili ilevi
sayesinde, Ulem eskiden beri stlendii, halkn karlarnn temsilcisi roln daha da etkili bir
biimde srdrebiliyor-du. Fakat dier taraftan Ilmiyye mensuplarnn devlet memuriyetleri
genel piramidinde yeralm olmas bunun aksine bir etki yaratyordu: Ulem'nIN halk unutup
politikaclarla ibirlii etmesi iin bir kap almt. Medreseden kanlar bu imknlar
kullanabiliyorlard. Bu gelimenin bir sonucu da iki Ulem tipinin ortaya kmas oldu: alt
dzeylerde "halkla birlikte" yaayan ve isteklerinin tercman "alt tabaka" Ulems ve "resm
Ulem" ya da "Ulem-y Rusm."
Alt tabaka ve temsilcisi Ulem bylece, bir eit poplist ideoloji ve yaamla karmak bir
bileim haline gelen bir ortamda etkinliini srdryordu. Marshall Hodgson slm tarihi
boyunca karakterini muhafaza edebilmi, zaman zaman da iddet eylemleriyle uykuda
olmadn gsteren bu eilimin slm tarihinde Ahi al-Hadith olarak bilinen somut ve renkli bir
sosyal cereyana dayandn gstermitir.
Hodgson'a gre er'i bir Islm nizamn formlletirilme-si almalar, bunlarn, kurduklar
gruplar baarl bir e-
27
kilde yrtmelerini salamt. Dindarlklar eriat esprisine gre kotarlm bir toplumsal
programn odak noktas olan bu almalar, ayn zamanda islm'n ilk devir cemaatinin
homojenliini kendilerine rehber olarak kullanyordu.
Ahi al-Hadith tipindeki toplumsal hareketlerin devamll hareketin kendi kemiklemesinden
ok devletle olan ztlndan kaynaklanyordu. Bu ztlk devam ettike ayn eylem zaman
getike baka ekillerle, fakat ayn aMa ve hedefle ortaya kabiliyordu. Bu kendini yeniden
yaratmann arka plannda yatan Kur'an mesajnn nemi de aktr, ideal islm topluluunun
nasl kurulaca konusunda olduka net iaretler verdikleri oranda, Kur'an'n emirlerinin bir
ideoloji olarak almas daima imkn dahilindeydi.
Ahi al-Hadith tipi topluluklarn yannda DevlEtin karsnda odaklanan ikinci bir kme de
tasavvuf kuramlaryd. Genellikle tasavvuf bizde olduka soyut bir fikir (oda olarak grlr,
oysa bu speklasyonlar ayakta tutan unsur tarikatlarn somut varlklar ve slm dnyasnn
her yerine nfuz eden haberleme alaryd. Tasavvufun, bu somut biimiyle 13.-15. yzyllar
arasnda Seluklular ve 'Osmanllar'a kk sktren ayaklanmalar da kardklarn
unutmamamz yerinde olacaktr.
Yukarda, saydm islm topluluklarna zg tOplum ve siyaset biimlerini anlatmakla, bu
topluluklarda oRtaya kabilecek toplumsal hareketlerin anlalmas iin bir ipucu saladm
sanyorum. Osmanl Imparatorluu'num ortaya kmasn bu "mozaik"in paralarnn bir
taraftan -esas itibariyle- yeniden ngrld, fakat ayn zamanda :ekil deitirdii yeni bir
siyas sentez olarak deerlendirebiliriz.
Osmanl imparatorluu kendinden nce gelen Isllm imparatorluklardan daha dzenli ve
topluluun her kesine daha "nfus edici" bir yapdr. Ayn zamanda imparatorluk merkez
tekilat Ulem'y kendine sk bir ekilde balama-28
yi bilmitir, imparatorluk Medrese sistemini genel devlet ilerine faydal olacak ekilde
sistematikletirdi ve gelitirdi. Ahi al-Hadith tipini andran hareketlere (rnein Kadzde-
lilere) kukulu bir gzle bakld, tasavvuf "ehlletirildi" ve "rafizlik" kontrol altna alnd
Fakat Osmanllar gene ayn siyas niteliin bir sonucu olarak eriat' "ayr fakat eit"
denebilecek bir zel hukuk alanna yerletirmeye de zen gsterdiler. Bu da alelade vatanda
iin sosyal hayat ve ekonomiyi kapsayan bir dzenleme ve o oranda da bir garanti idi.
Bunlar bir geriye bakla deerlendirdiimiz zaman Osmanllarda "sivil toplum"un elerini
grdmz syleyebilir miyiz? Cevabmz hem "evet" hem "hayr" olacaktr. Osmanl
Imparatorluu'nda bir Dou Despotizmi grenlerin eriat'IN garantiledii bir zel mlkiyet
alann gzden kardklar oranda, onlarn tarifine uyan bir "sivil toplum" dinamiinin elerinin
ksm mevcudiyetinden bahsedebiliriz. Genel zel hayatn "rf-i Sultan'den uzak, bir eit
masuniyetle korunmu olarak cereyan etmesi asndan "sivil toplum"un varln ileri
srebiliriz.
Loncalarn almasna, devletin esnaf zerindeki kontrolne ve siyas kurumlardan uzak
tutulmalarna baktmzda imaj biraz daha bulank gzkyor. Fakat salt Bat'ya bakarak bu
kontrollerin "sivil toplumu" ortadan kaldrc olduunu ileri sremeyiz. Sistemde gerekten
eksik olan Franszlarn "Corps Constitues" olarak isimlendirdikleri, stande,
rechtsgemeinschaften tipi kurulular ve serbest ehirlerdir. Fakat bu eksiin yan banda,
"sivil toplum" modeline uyan Bat topluluklarnn modernleme srecinde edindikleri yeni bir
yapsal zelliin de eksikliini anmak gerekir. O da Bat devletlerinin bu yzyllarda "sivil
toplum" oluturan yaplar yar yolda karlamak zere, onlara do-ru giden bir sreci balatm
olmalardr. Bu srete Bat
29
toplumlar "sivil toplum" tipine uygun olarak elde ettikleri baz avantajlar yitirmilerdi, fakat
bu kaybn beraberinde srkledii homojenleme "Sosyal snflarn" kristallemesinin
artlarn ortaya karmt. Bu gibi yeni tabakalarn "pazar kritik kaynaklarn kontrol etme
zellikleri Osmanl mparatorlugu'nda gzkmez ve szkonusu kontrol amz Trkiye'sinde
bile ancak reym halinde mevcuttur. Bunun da ardndan, "sivil toplum"un siyas sahaya
aktarlmas, bildiimiz demokratik srecin balangc gelmitir.
Gianfranco Poggi "sivil toplum"un politize olmas ve politikay kontrol altna almasyla birlikte
ikinci bir nitelik deiikliine uradndan bahseder. Poggi'ye gre "Sivil toplum"un verdii
imknlarla odaklanan burjuvazi radikalliini bu yeni toplum tipinde otonom olarak gelien ve
giriimci "kast"IN faaliyetlerinden ayr bir alan oluturan, sosyal ve fikr ynlerinin
gelimesine borludur.
"Sivil toplum"un bu komponentleri bilhassa entelektel, edebi sanatsal faaliyetlere girimiler
ve bu oranda farkl bir sosyal kimlik gelitirmeye balamlard. Bu kimliin bir "public" ya da
zamanla birka "public"le karlkl bir etkileimle kendini bulduunu syleyebiliriz. Bunlar
gittike artan almalarn bir dizi kurulu ve iletiim aralaryla (bilimsel dernekler, edebi
salonlar, mason localar... ve gnlk ve periyodik basn) gelitiriyorlard.
Bunlarn kamusal (public) yn de her gelene ok ak olmalaryd. Buna ilveten, her katlan,
nisbeten gemlenmemi ak bir tartmaya katkda bulunmakta serbestti ve bunun amac da
herhangi bir konuda geni bir yaym olan bir "mme efkr" oluturmakt.
18. yzyln sonunda bu unsur (the public) Osmanl mparatorlugu'nda mevcut deildi. Osmanl
imparatorlugu'nda "mme efkr" yeraltnda oluan bir mekanizmaya balyd ve yayn teknii
ayia ve karalamayd.
30
19. yzyl Osmanl imparatorlugu'nda reform devridir. Bu yzyl Osmanl Devlet adamlarnn
eitim, adalet ve idare sisteminde reformlar uygulayarak imparatorluun kn durdurmaya
altklar devredir, ilham kaynaklar Bat aydn despotizminin "en liberal" olarak
tanmlayabileceimiz rnekleriydi. Bat'da olduu gibi burada da reformun ana amac devlet
tevikiyle teb'ay retici bir duruma getirmekti. Devlet, teb'asnn almalarn koruyucu,
retici olmalarn salayacak temel eitimi salayc, ve retimi gelitirecek idar tekilat ve
haberleme an kurucu roln stleniyordu.
Bu gibi bir genel politikay ortaya karacak iti 18. yzylda pek bilinmeyen sebeplerden dolay
kudreti artan Osmanl kalemlerinden, brokrasisinden gelmiti. Bu brokrasi az zamanda
Padiahn simgeledii Patrimonyal meruiyet kavramnn kontrOln eline geirecek, Padiahn
kendisini arka plana itecekti. li ve Fuat Paalar bu gibi bir adan deerlendirmek gerekir.
Brokratlar bu srada kendi hayat ve mlklerini garanti altna almay da salamlard.
Osmanl imparatorlugu'nda bir "kamuya ak alan" (public sphere) gene de Tanzimat
reformlarnn bir rn olarak ortaya kt Ancak bu gelime Tanzimat devlet adamlarnn bir
ikinci kuann rndr. 1860'larda, Bb- li'nin kalemlerinde yetimi ve daha sonra
gazeteciliin kurucular olarak gzken bir grubun gazetelerdeki yazlar bir eit "mme
efkr" yaratt. Bu yeni sosyolojik yap 1876 Anayasasnn en belirgin mimarlarndan biri olarak
grlmelidir.
Fakat Osmanl intelligentsia'sININ bu etkisi geiciydi. Tesiri, iletiim tekniklerini kullanmay
bilen kk bir grubun bunlar tekelletirdii bir devreye tekabl ediyordu. Bu Osmanl
intelligentsia's byk halk kitlelerinden kopuk olarak i grd oranda onu beraberinde
demokratik bir ida-
31
reye doru srklemenin yknden kurtulmutu. Ancak iletiim tekniklerinin verdii yeni g,
yeni aydnlarn geride braktklar halk kmesi tarafndan, buulu gzlkler ardnda da olsa,
yava yava anlalmaya baladka onlar bu defa kendi taraftarlarn "mobilize" etmeye
uratlar. Tarikat almalarnn 19. yzyln drdnc eyreinde, istanbul'da ve taralarda
yeraltnda ivmesi bunu gsterir. Bu hareketleri halk kitlelerinin eskiden beri mevcut liderliini
elden karmamaya kararl gelenekilerin bilmedikleri ve anlayamadklar, fakat gcn
grdkleri yeni bir sisteme szmaya almalar olarak deerlendirebiliriz. Bunu, biraz
basitletirerek eriat-zel hukuk-halk ulems kesitinin, dev-let-brokrasi-merkez kmesiyle
olan atmasnn nitelik bakmndan farkl yeni bir aamas olarak deerlendirebiliriz. II.
Abdlhamid'in dehas bu atmay sezinleyerek kendisini "halk" kmenin lideri olarak
"satabilmesi"ydi.
kinci bir anayasaclk hareketi, Jn Trklerin giriimi, geni halk kitleleri, eriat kmesini
-belki de hakl olarak-kart grmeleri sonucunda bir mddet sonra otokratik idareleriyle
sonuland. Ancak, bu da ittihat ve Terakki'nin bu kopukluun farknda olmad eklinde
anlalmamaldr. Bazlar "sivil kurumlarn" Trkiye'de bulunmadnn ve bunun da kendilerini
fikirlerini tatbik imkn az olan bir sosyolojik yap ile kar karya braktnn farkndaydlar.
Bundan dolay gerek ittihatlar gerek Kemalistler bu "ara"y temsil edecek kurumlar
(bankalar vs.), snflar (ticar ve endstri burjuvazisi) ve yasalar (Cumhuriyetin meden
kanunu ve ticaret yasalar) temellendirmeye altlar, ilgin olan ve kurumsal sosyolojinin
zerinde durmas gereken gelime "sivil toplum" kurucu olarak tanmlayabileceimiz bu yeni
yaplarn uzun vadede zamanmzda Kemalistler tarafndan deil, fakat dindar Mslmanlar
tarafndan zaptedilmi olduklardr. ok geni bir zaman kesiti
32
boyunca seyretmi ayrntl gelimeleri, burada ok genel bir ifade ile ve bir izgi halinde
anlatm bulunuyorum. Bu izgi tarihsel ve kuramsal aratrma alan aratrmaclar
ilgilendirirse sanrm yeni gr alarna yolaabilir.
Sosyalizmin dnya gndemine gelmesi "sivil toplum" kavramnn lkemize ne oranda
uygulanabilecei konusunu daha da karmak bir hale sokmutur. Trkiye sosyalizmi ve
Marksizmi her ne kadar bir aydnlar hareketi olmusa da, yazmda "eriat kmesi" olarak
tanmladm halk katnn grlerine yakn, Osmanl-Islm eitilik grnn altn izen
fikirler ieriyordu.
Bu adan AP ve ANAP'n programlar ve uygulamalarnn baz ynlerinin poplist-eitliki
olmas bizi artmamaldr. CHP ileri gelenleri arasnda bunu anlayan (rnein Turan Gne)
olmusa da Bat'da km bir toplumsal ikilem zerinde kurulmu Trk orta sol ve solunun
parti programlarna bu sofistike anlay yanstmak mmkn olmamtr.
Sosyal tarihinin "gerei" belirli ynelimler gstereni, aydnlar tarafndan -gelimeleri Batl
fikir kalplarna gre deerlendirilen Trkiye'nin ok partili sisteme gemesi bu gerein
arln yeniden terazinin kefesine koymutur. Bunun somut sonularn ancak bugn
grebiliyoruz. Dier taraftan, Trkiye'nin Kapitalizmini de allm kalplarla incelemeye
alanlar lkemizin z toplumsal dinamiinin anlalmasna nisbeten az katkda bulunmulardr.
Her iki yn de ciddiye alan kiilerin bize Trk kapitalizminin yengecin dolanmasna benzeyen
yolalnn tarihini salayabilecei mit edilir.
Bugnk Trkiye'de "ikinci kme" (tara, eriat, sokaktaki adam kmesi) gnlk hayatmza
damgasn vurmaya balamtr. Bunu "sivil toplumun" artk toplum yapsna girdii eklinde mi
alglamamz gerekir? Soruya cevap vere-
33
bilmek iin nce sivil toplum kavramnn Bat'da beraberinde getirmi olduu "kii haklar"na
bir gzatmak gerekir.
Kii haklaRI "ikinci kme" tarafndan ok zel ve Bat'dakine hemen hibir ey katmayan,
fakat ondan ok ey gtren ekilde anlalmaktadr. Kendi anlaym, kii haklarnn znn,
kitle toplumu ile ilikisinin ve bu haklarn uygulanma modelitelerinin en iyi ekilde Kant, J. S.
MilL gibi klasik fikir tarihileri tarafndan ifade edildiidir.
Buna kar kan varsa "sivil toplum" kavramnn yan rnlerinden en deerlilerinden birine ve
benim anlayma ve "medeniyet" dediimiz olaya kar kmaktadr.
Defter, say 2, Aralk-Ocak 1987, s. 7-16
34
35
4 Bu deyii, International Joumal of Middle East Sfudies'de yaymlanacak bir makalede kullanan Prof. Y. Abrahamian'a
borluyum.
36
37
ag'n byk zmreleri (estates) parlamentolarda yeralm-t; alt snflara haklar tannmt.
19. yzyldan nce Osmanl Imparatorlugu'nda, katmerli kar karya gelmenin ve
btnlemenin bu ayrt edici zellikleri eksik gibi gzkmektedir. Daha dorusu, temel kar
karya gelme, tek boyutluydu ve her zaman, merkez ile evre arasndaki bir atma olarak
ortaya kyordu. Ayrca, evresel toplum glerinin zerklii, ancak de fac-to'ydu* ve, Bat
Avrupa'da, rnein, "baml tzel kiilikler"6 olsalar bile "Bey'den ya da Prens'ten ayr"7 olan
zmrelere tannm kurumsallk hakk ile bunun arasnda ok nemli bir fark vard. Yakn
zamana kadar, merkez ile evrenin kar karya gelmesi, Trk siyasasnn temelinde yatan en
nemli toplumsal kopukluktu ve yz yldan fazla sren modernlemeden sonra da varln
srdrm gibi gzkyordu. Bu incelemede, modernleme boyunca bu kopukluun nasl srp
gittii ele alnyor.
Geleneksel Sistem
Merkez ile evrenin, Osmanl siyasal ve ekonomik yaamnn temel sorunu durumuna gelmesine
yolaan birok neden vard. Merkez-evre kopukluunun en genel boyutu, domakta olan bir
imparatorluk iinde blk prkln varln hl geni lde srdrmesiydi.8 Osmanl
mparatorluu, miras yoluyla geen bir brokrasi ve feodal bey-
(*) "Fiilen", "bilfiil" - .n.
6 Friedrich, 20.
7 Ibid., 19.
8 Blk prk siyasa iin bkz: A. Vinogradov ve J. Waterbury, "Situations of Contested Legitimacy in Morocco: An Alternative
Framevrork", Comparative Studies in Society and History, XIII, (January, 1967), ss. 32-57; Max Glucks-man, Politics, Law and
Ritual in Tribal Society, New York, 1965, ss. 155-201.
38
ler tarafndan deil de merkezden denetlenen bir ordu kurmakta baar gstermiti, ama
Osmanl toplumu bu erevenin iine kolayca girip oturmuyordu. imparatorluun baz
blmlerinde, imparatorluk-ncesi bir soylular snf varln srdrmt, soysop zincirleri
hl glyd, dinsel tarikatlar zerk glerinin dayand temelleri hatrlatabilirlerdi ve
eitli etnik ve dinsel gruplar vard.
Bu dank potansiyelin zel bir durumu, devlet ile mparatorluun ekirdei olan Anadolu'daki
gebeler arasndaki ilikiydi. Devletin evredeki gebelerle uramasnn getirdii glk,
yerel bir rahatszlkt. Ama ayrca gebeler ile kentlerde oturanlar arasndaki kartlk,
Osmanl okumularnn, uygarln kent ile gebelik arasndaki bir ekime olduu ve
gebelie ilikin her eyin kmsen-mekten baka bir ie yaramad konusundaki kalp
dncesini de dourmutu. Gebe ve yerleik halk arasndaki bu temel kopukluun bir
kalnts, yerleik tarm yaplan on ilin istatistik verilerinin, toplumsal yapsnn ve balca
sorunlarnn, hayvancla dayal ekonominin ve gebeliin kalntlarnn geerli olduu drt
ildeki verilerle, yapyla ve sorunlarla keskin bir kartlk iinde bulunduu dou Trkiye'de
bugn de hl grlr.9
Merkez -evre kopukluunun bir baka vurucu esi, merkezin, bir Osmanl-ncesi soylular
zmresinden kalan izlere ve yldzlar Osmanllarla birlikte parlayan taral baz
9 Osmanl lmparatorluu'nun oluum zamanna ilikin olarak bu konuda yazlanlar Speros Vryonis tarafndan zetlenmitir: The
Dtecline of Medieval Helle-nism in Asia Minr and the Process of hlamization from\ the Eleventh through the Fifteenth
Centuries, Berkeley, 1971, ss. 258-285. Bir Fransz antropoloji bilgini olan J. Cuisehier, 1966'da unu hl syleyebiliyordu:
"Gerekten de iki Trkiye vardr ve bunlardan birincisi hkmet Trkiyesi olan eski kentsel gelenek Trkiyesidir, ikincisi ise,
bugnk Trklerin 4/5'inii oluturan ve Ouz ve Trkmen airetlerinden dorudan doruya gelenlerin krsal gelenekli
Trkiyesidir." (Etudes rurales, No. 22-26, 1966, ss. 219-242, burada s. 224). Dou Trkiye iin bkz: smail Beiki, Dou
Anadolu'nun Dzeni, Ankara 1969, s. 23.
39
lim gruplardan alnp toplanmasyd.10 Bu uygulama, ideal bir rnty [pattern], Sultann klesi
(Trkede kul'u) haline gelen brokrat rntsn gerekletirme amacn gdyordu. Bu ideal
emada, resm grevli, hibir kiisel ba olduu ileri srlemeyen ve hanedann amalarnn
yerine getirilmesine btn varln adam bir kimse olarak ortaya kyordu. Bundan tr
resm dzen, zgr domu Mslmanlar bu grevlerin dnda brakt iin sulanyordu ve
kukusuz, bu engelleme, ac ve fkeyle hatrlanp durdu. Kul ile baz istisnalar dnda alt
snflarn gndelik yaamna daha yakn olan resm dinsel dzen yeleri arasnda da srtme
vard.11 Bylece dinsel kurum, merkez ile evre arasndaki snr izgisi zerinde yeralyordu.
Modernletirme boyunca ve merkezin laikletirme siyasetlerinden tr de bu kurum evre ile
gittike daha fazla zdeleti.12
Sekin resm grevliler ile evre arasndaki ayrmn temelleri, ekonomik deikenlerde de
grlyordu. Resm grevlilerden vergi alnmyordu ve imparatorluun gelitii dnemde
bunlarn servetleri en zengin tccarlardan aa kalmyordu, iadamnn, baz kimseleri
altrp cret demesi ve i yerinin teki giderleri gznne alnarak bir lde aklanabilir
bu, ama ayn zamanda Osmanl yasallnn da belli bir yandr. Yani bu, lkenin en nde gelen
yurttalarnn tccarlar deil de, siyasal iktidar elinde tutanlar olduunu gstermektedir.
Devletin ekonomi zerinde kurmu olduu denetim, Osmanl mparatorlu-
10 Bkz.: Gibb ve Bowen, Part I, 39-199 ve daha ince ayrntlara inen "Devshirme" makalesiyle karlatrnz: Encyclopedia
Islamica, yeni bask, ss. 210-213.
11 Uriel Heyd, "The Ottoman Ulema and Westemization in the Time of Selim III and Mahmud II", Scripta Hierosolymitana, IV;
Studies in Ulamic History and Ci-vilization, Uriel Heyd (ed.) Jerusalem, 1961, ss. 65-66.
41
u'nda siyasann ncelii olduunu gsteren bir baka rnektir.13 Resm grevliler, ynetici
olarak geni iktdara sahiptirler, ama bunun tersine, kul statleri dolaysyla, zel ynetim
yasalarna balydlar ve Mslman halkn "meden haklaRI"ndan yoksundular.14 Daha geni bir
adan baknca, miras yoluyla i bana gelmi resm grevli ile zgr domu Mslmann tm
yaam biimleri arasnda bir kartlk grlr.
Osmanl ynetici snfnn bir baka zelliinden de sze-delim. Bu zellik, merkezin bir lde
asker yapya sahip olmasdr ve mparatorluun baars, byk lde, asker gleri
denetleyip harekete geirmekten doan bir baaryd; ynetici sekinler ile btn teki
bireyler arasndaki ayrm, asker terminoloji ile dile getiriliyordu. Ynetici snfn yelerine
asker ya da "asker snf" deniyordu.15 Ama, merkez ile evre arasndaki kar karya gelme,
resm grevlilik statsnn mirasla gemesinden domuyordu. Tam tersine, liyakatli olanlar
ilerleyip ykseliyordu ve mparatorluun en gl olduu dnemde, resm mesleklerde
ykselme, zellikle bu biimde gereklemiti. Devlete uzun zaman hizmet etmi baz aileler,
ayrcalkl yerler elde etmilerdi, ama resm grevlilerin saland bu ikinci kaynak, yani bu
aileler, resm grevlere geme konusunda yelerine yalnzca dolayl ayrcalklar salyordu.
Resm koruyuculuk [hmilik-patronage] ve saray evrelerinin etkisi, ancak imparatorluun
byk k noktasna ulat zaman daha fazla nem kazanm gibi grnyor.
13 Bkz.: Halil inalck, "The Ottoman Economic Mind and Aspects of the Otto-man Economy", Studies in the Economic History of
the Middle Eastfrom the Rise of islam to the Present Day, M. A. Cook (ed.), London, 1970, ss. 206-218.
15 Halil inalck, "Ottoman Methods of Conquest". Studia hlamica, Fasc. 2. (1954), s. 113.
42
Her eit resm grevli ile hem krsal hem de kentsel kitleler arasndaki farka dikkati eken
bir baka yan da, devletin brokrat ekirdeinin etkinlik tarzyd. Bu brokratik ekirdein,
pek de hakl olmayarak ekonomiyi ve toplumu byk lde denetim altna alma iddias, besin
maddelerinin ticaretini denetiminde tutmas, toprak mlkiyetine koyduu snrlamalar ve
savurganl kstlamaya ynelik yasalar araclyla, toplumsal katmanlar pekitirmeye
almak iin gsterdii titizlik ve sertlik, devlet otoritesini, toplumun can alc noktalarnn
stnde tutma ve ona denk den bir ycelik imgesi yaratma amac gdyordu.16 Mlkiyet
ilikileri, bu sistemin iinde yeralyor-du. Sultan, kentlerin dndaki ekilebilir topraklar
zerinde tam mlkiyet hakkna sahipti, istedii zaman topra mlk olarak verebilirdi, ama
gerekte, pek az toprak serbest mlkiyet olarak verilmiti. Latifundia vard, ama byk
iftliklerin ou gaspedilmiti ve gerektii zaman devlet bunlara el koyabilirdi. Bunun tersine,
kyllerin toprana, ancak sahtekrlkla ve bu topran balanmasnn temelinde yatan
balangtaki anlay hileye getirilerek sahip olunabilirdi. Bylece bir hilenin yapld ileri
srlecek olsa, devlet her zaman gzn ayordu. Ama balca nedenden tr, devletin
etkinlii kstlanyordu: Baz blgelerde, toprak serbest mlkiyet olarak verilmitti; teki
blgelerde ise, mlkiyet haklarnn devam, Osmanl fethi srasndaki feodal sisteme
dayanyordu. nc olarak, birok blgede devlet, topran eraf tarafndan ele geirilmesine
kar kacak gte ya da istekte deildi. Tmar ve zeametin balangtaki sisteminden
uzaklamaya yolaan birok deiiklik, uzun srede, eraf lehine bu ynde etki gsterdi. 19.
yzylda grld gibi devlet, kendini orta-
16 Halil nalck, "Osmanl Padiah", Ankara niversitesi Siyasal Bilgilen- Fakltesi Dergisi, XIII, (Aralk 1958), s. 68-79.
43
18 E B. Kramers, "Ottoman Turks: History", Encydopedia hlamica, I, bask, IV, ss. 559 ve arkas, M. C. ahabeddin Tekinda,
"emseddin Mehmed Bey Devrinde Karamanllar", stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Tarih Dergisi, XIV, (Mart 1966), s.
81-98.
44
mndan ikincil bir statye sahip olduunun iyice farkndayd. Nitekim bu farknda olu,
evrenin, sekinler kltrnn sluplarn acemice taklit ediinde ok iyi bir biimde dile gelir.
Bu, zellikle hem krsal hem de kentsel alt snflar iin geerlidir ve bu adan, kentteki
kitleler de evrenin bir blm olarak grlebilir. Osmanllarn en gl olduu ve koruyucu
aba olarak Sultan imgesinin elle tutulur bir ekonomik gereklik tad srada bile saray,
resm grevliler ve siyasa, halk takmnn uzak durduu rktc eylerdi. Siyaset szc
Trkede, ynetim sanat, bilgisi, siyasa anlamna geliyor bugn; ama daha eski resm dilde
siyaset, devlet nedenleri yznden verilen lm karar anlamna da geliyordu. 1968 ve 1969'da
gerekletirilen bir aratrma, kyller iin, siyaset szcnn tad anlamlardan birinin
hl bu olduunu ortaya koymutur.19
Devlet egemenlii slubu ve resm stat ile kltrn bu yanlar, bir btn, kurumlam
dn ve davran tarzn oluturuyordu. Merkez tarafndan gerekletirilmi baarlar
evrenin erozyonuna uratmas karsnda resm grevlileri tetikte durmakla ykml klan
ilkelerin, bu dn ve davran tarz iinde nemli bir yeri vard. te yandan, yerel olarak
gl aileler ve benzeri evre kuvvetleri, merkezin resm grevlilerini, birok adan
anlaabildikleri kimseler olarak grdkleri gibi, tarm art-rnnden ve teki ekonomik
kaynaklardan, merkez iin en byk pay koparmak (ailelerin daha az pay almas demekti bu)
amacyla didinen rakipler olarak da gryorlard. Blk pr-klnden ve iine birbirine
benzemez birok enin girmesinden tr evre, kendi dn ve davran tarzn
19 Geleneksel dzen iin bkz: "Asker", Encydopedia hlamica, yeni bask, I, s. 712. 1968-1969 arasndaki durum iin bkz: zer
Ozankaya, Kyde Toplumsal Yap ve Siyasal Kltr, Ankara, 1971, s. 136.
45
mar ve zeamet sahibi, kyllerle yakn balar olan bir ekin yetitiriciydi.22
Osmanl resm grevlileri, ancak mparatorluk gerilemeye balaynca, kendi toplumlarn talan
eden kimseler durumuna geldiler. Bu grevliler ile evre ve zellikle vergilerin ar yk
altnda ezilen kyller arasndaki iliki, "Dou despotizmi" niteliini gittike daha aka
gsterdi. Bu, nceki alardaki Sultan ynetiminin sertliinden kke farkl bir smr
eidiydi ve nceki sistemle ancak, ynetici sekinler ile onlarn dnda kalanlarn arasndaki
kopukluu srdrme tarz bakmndan benzerlik gsteriyordu. Nitekim, yerel halk da, bu
bitime noktasnda, yerel karlar dile getiren yerel erafa gittike gvenmeye balad.
Etkilerinin ve otoritelerinin artmasna ramen bu eraf, Avrupa feodal soylularnkiyle
karlatrlabilecek zerk bir statye sahip deildi. Merkezin adamlar olarak eraf, belli bir
yasalla sahipti, ama daha fazla zerklik ancak devlet gcne meydan okumakla ya da dpedz
ayaklanmayla elde edilebilirdi.23 Bylece, devlete kar durmak iin yeterince toprak zenginlii
ve gc olan soylular, daha fazla zerklik kazanabiliyordu. Bu durum ortaya kt zaman,
yerel erafn, kylnn elinde avucunda olan almak konusunda devletten daha az hrsl
olmadn, ama sistemin yrmesini salayan asgari hizmetleri salamann da kendi karna
uygun dtn kavradn gsteren belirtiler vardr.
22 bid., 247 ve mer Ltfi Barkan, "Trk Toprak Hukuku Tarihinde Tanzimat ve 1247 (1858) Tarihli Arazi Kanunnamesi",
Tanzimat: Yznc Yldnm Mnasebetiyle, stanbul, 1940, s. 325.
23 Erafn daha nceki nemi iin bkz: Halil nalck, "The Mature of the Traditi-onal Society: Turkey", Political Modemization
injapan and Turkey, R. E. Ward ve Dankwart Rustow (eds.), Princeton, 1964, ss. 46-48. Daha sonraki gelimeler iin bkz:
Standford Shaw, Between Old and New: The Ottoman Empire under Selim 111,1789-1807, Cambridge, Mass., 1971, ss. 212-217.
47
Osmanl "evre"sinin merkezden yabanclamasnn yeni bir kentsel biimi, Patrona syan
denilen olay biiminde, istanbul'da 1730'da ortaya kt. stanbul esnaf ve zanaatkarndan,
loncalar araclyla, bir asker sefere byk lde katkda bulunmalar istenmi ve bu sefer,
Sarayn psrkl ve beceriksizlii yznden baarszla uramt, istanbul'daki alt snflar o
zamana kadar, Versailles'in tantanasn ve 18. yzyl Fransa'snn zevk ve elence dknln
kopya etmeye ynelik birok giriim sonucunda, Osmanl devlet adamlarnn ve Sarayn
Batllamasna bir sre tanklk etmiti. Geleneklerin yozlatrlmasn nlemek iin silaha
sarlmalar istendiinde, bu snflarn cevab olumlu oldu.24
istanbul'da daha nce de birok ayaklanma olmutu. Ama bu ayaklanma, daha sonralar sk sk
tekrarlanan karakteristik bir rahatszln belirtilerini gsteren ilk ayaklanmayd Yani burada
szkonusu olan, resm sekinler grubunun bir blmnn, askerlik ve ynetim rgtn
Batllatrmak iin harcad bir abayd; bu abaya Batl yaam tarznn yzeysel bir taklidi
elik ediyor ve ayn aba, bir baka menfaat grubu tarafndan kitleleri Batllamaya kar
harekete geirmek iin kullanlyordu. Trk modernlemecileri, bu ve benzeri ayaklanmalarn
gerekten de bir yanNI oluturan ve devlet adamlarnn siyasal entrikalarndan oluan arka
plan zerinde durmulardr yalnzca. Ne var ki, eksiksiz bir tablo izebilmemiz iin, evrenin
merkezden ve kitlelerin yneticilerden kltrel adan yabanclamas olay zerinde de
durmamz gerekir. Modernlemenin sonraki evrelerinde bu yabanclama, daha da bileik hale
gelecekti.
24 M. Mnir Aktepe, Patrona syan: 1730, istanbul, 1958, passim. 48
419
lard.26 19. yzyln nc eyreinde, Osmanl devleti, evrenin gndelik yaamnda varln
gittike daha ok duyuruyordu. II. Abdlhamid (1876-1909), hl gebe yaayanlar yerleik
dzene gemek konusunda zorlayarak evrenin btnletirilmesine devam etmeye alt.
Sultan, ayn zamanda, Mslman Osmanl evresine, merkezle bir ve ayn ey olduu duygusunu
alamaya giriti. Sir William Ramsay'in ok iyi belirttii gibi, Abdlhamid'in Pan-sl-mizm
siyaseti, btn Mslmanlar birletirme hayali olmaktan ok halkn Islm-Imparatorluk
dncesi evresinde birletirmek iin bir eit n-ulusalclk kurmak amacyla harcad bir
abayd. Ramsay yle diyor:
En yakn zamanlara kadar, Kk Asya'nn karmakark halk, airetleri ve rklaryla
adlandrlmaktan tamtamna memnun gibi grnmekteydi. Trkmen ya da Avar, Trkmen ve
Avar olmaktan memnunluk duymaktayd ve bildiim kadaryla bal olduu bir ulus ya da
imparatorluk birliini dnmyordu; bundan tr, mparatorluun Birliini dile getirebilecek
genel bir ad yoktu.
Abdlhamid'in, imparatorluun Mslman uyruklarn belirtecek ad ya da genel bir unvan
benimsenmesine herhangi bir nem verip vermediini bilmiyorum. Bu belki de ilgi alannn
dndayd... ama onun gerekletirmeye giritii sre, en azndan, bunu dile getirmek iin bir
ad bulacakt ve kesin bilgilere dayanarak ileri srebilirim ki, Anadolu'da bir imparatorluk
adnn geni lde benimsenmesi, onun dneminin belirgin bir zelliidir. Bu ad, tarihsel eski
bir unvand ve yaygnlamas, Abdlhamid'den ok nce Osmanl hkmetinin etkisiyle
gereklemiti. Ama Abdlhamid'in siyaseti, mparatorluktaki doal bir srece g
kazandrd...
26 Halil inalck, "Sened-i ittifak ve Glhane Hatt- Hmayunu" ve "Tanzimat'n Uygulanmas ve Sosyal Tepkileri", Belleten,
XXVIII, (1964), s. 603-690.
50
renebildiim kadaryla, lkede gerek bir duygu birliine ynelik pek zayf bir eilim
vard ve bundan tr adn birletirilmesi de nem tamyordu. lkedeki birok
gebe ve yar-gebe aireti Sultana balayan ilintiler zayft; te yandan btn
Hristiyanlar, Museviler ve resm din d inanlar olan Mslmanlarn bazlar,
imparatorluk Trklerine zg adla kendilerini adlandrmak istemiyorlard, ya da byle
bir haklar yoktu. Ama bir ad vard ve bu ad bir Trk-Mslman Imparatorluu'ndaki
birliin dile gelii olarak kendini yava yava kabul ettirdi. Bu ad, Osmanl'yd.27
Ama, Abdlhamid'in ulusal birleme konusundaki baarsn abartmamak gerekir. Bu yzyln
banda, "Arap", "Laz", "Abaza", "erkez", "Arnavut", "Krt" ve "Lezgi", imparatorluun
toplumsal gereini belirten szcklerdi hl.
Jn Trkler (1908-1918), Kk Asya halknn ancak bu birletirilmesi gerekletirildii srada
i bana geldiler. mparatorluun etnik farkllklarn daha kesin olduu ve yerel gruplarn daha
iyi rgtlendii teki blgelerinde bir kltrel ve eitimsel politikay batanbaa uygulamaya
altlar. Ehliyetsizlikleri ve henz balang evresindeki ulusalclklar yznden, ynetimleri
iin salayabilecekleri destei ziyan ettiler. Btnleme eksiklii, merkezci olmayan ynetim
konusunda ileri srlen istek ve ayrca Jn Trkler'in laik dnceleri olarak grlen eye
kar tarann direnii, onlarn iktidardaki yllarnn balca tema'sdr ve Anadolu'nun dnda
olduu gibi iinde de kendini gsterir.28
Hedeflerini, Anadolu'yu Trkiye iin kurtarmakla snrlayan Mustafa Kemal (Atatrk), bylece,
gemiin btn ku-
27 W M. Ramsay, "The Intermixture of Races in Asia Mimor: Some of its Causes and Effects", Proceedings ofthe Brish
Academy, (1915-1916), s. 409.
28 Jn Trkler zamannda tarann laiklie kar k iin, Osmanl Meclisinin 96. ve 97. oturumlarna, Mays 24-25, 1910 ve 71.
oturumuna,, Nisan 1911, baknz.
51
52
balamtr) evreye yava yava szmasndan nce eraf, yerel valilerle birlikte alan yerel
olarak seilmi kurullar araclyla ynetime, bir hareket iletim kua gibi hizmet ediyordu.
Zamanla deiiklie uramasna ramen bu rol, 19. yzyl boyunca devam etti30 ve bylece
eraf, alt snflar (kyller) ile resm grevliler arasnda daha apak grnen bir eklem haline
geldi.
Devletin, ekonomi zerinde hl srdrd denetimden tr erafn ekonomik alandaki yeni
etkinlikleri, bu etkinliklerin nem kazand yerlerde, eraf ile resm grevliler arasnda bir
ikinci ban kurulmasna yolat. Ayrca, Osmanl ynetim sisteminde, 1876'dan sonra grev
yerlerinin says nemli lde artt iin,31 orta ve aa dereceden memurlar, paralarn
dzensiz bir biimde alyorlard. Bylece eraf, resm grevlilerle bir ortakyaarlk ilikisine
girdi ve rvet verme yeni.boyutlar edindi. Bu, erafn, koruduu kiilere hizmet salamas
zorunluundan olduu kadar, kendi karn gelitirmesi zorunluundan da douyordu.32 Bu yeni
eraf katman arasnda, tara din adamlar da saylabilir. Bunlarn ou, mlk sahibiydi ve yerel
"etkili" kiiler arasnda yeralyordu. Ama alt snflar zerindeki etkileri ve dayanaklar, din ve
eitimle uramalarnn sonucuydu. Gittike glenen laikleme hareketi karsnda bu din
adamlar, evre ile daha ak bir biimde yakn iliki kurdular.
Jn Trk devriminin 1908'de baar kazanmasyla eraf, Osmanl siyasal partilerinin saflarnda
ve mecliste grnmeye balad. Etkilerini izleyebildiimiz her yerde bunlarn, y-
30 1864 Ynetim Yasas iin bkz: Roderic H. Davison, Reform in the Ottoman Em-pire, 1856-1876, Princeton, 1963, ss. 136-171.
31 Enver Ziya Karal, Osmanl Tarihi, VIII: Birinci Merutiyet ve istibdat Devirleri, 1876-1907, Ankara, 1962. s. 329.
32 Cemal Bardak, Toprak Davasndan Siyasi Partilere, stanbul, 1945, ss. 96-102. 54
34 Server skit, Trkiye'de Neriyat Hareketleri Tarihine Bir Bak, stanbul, 1939, s. 113.
55
Yeni eitim kurulularnn temel talarndan biri olan asker okullarda, bu okullarn eitimini
ortaokullara yaymas ve rencilerin byk blmn, olanaklar daha az olan ailelerden olmas
nedeniyle, okuldaki toplumsallama, ailedeki toplumsallamadan daha ar basyordu. Bu asker
mi-lieu'de* taralarn, ilerlemeye ve yeni dncelere kapal ve uygarla aykr yerler olarak
grlmesi, belirgin bir dnce olarak ortaya kt.
Trkiye'de, kitle iletiim aralarnn ve kltr yaamnn modernletirilmesi, "byk" kltr ile
"kk" kltr arasndaki uurumu, kapatmaktan ok derinletirmitir genellikle. slmiyet'e
ve onun kltr mirasna sarlmak da, evreyi yeni bir kltr erevesiyle btnletiremeyen
merkeze, evrenin verdii bir karlkt. Bylece taralar, "gericilik" merkezleri haline geldi.
Ama daha da nemli olan, st ve alt snflar da kapsamak zere tm tara dnyasnn, slm
bir muhalefet iinde laiklie kar gittike birlemeydi. Merkeziyetilie kar olan eraf,
bunu, yreklendirici bir gelime olarak grd kukusuz. Osmanl bakentindeki alt snflar da,
modernletirme akna katlmakta glk eken kimseler anlamnda, yani bu yeni anlamda,
evrenin bir blmn oluturuyorlard. Bu yeni edinilmi birliin iindeki evrenin karsna,
yeni ve dnce bakmndan ok daha az dn veren bir brokrat tipi dikildi.
Brokratn Batllamas Olarak Modernleme
Gl erafla uzlamak zorunda kalmasna ramen Osmanl devlet adam, onlarn gerek
zerklik kazanmasn be-nimseyemiyordu. Geleneksel brokratn dn ve davran tarznn
zyd bu. Ama 19. yzylda Trkiye'de, b-
(*) "Ortam", "evre" - .n. 56
57
37 Andreas Kazamias, Education and the Quest for Modemity in Turhey, London, 1966, s. 90, n. 12. Bu bilgi konusunda beni
uyaran Joseph L Szyliowicz'dr: "Elite Recruitment in Turkey: The Role of the Mlkiye", World Politks, XIII, (April 1971), s. 386.
Ama, yksek grevlerde, okulu bitirenlerin yzde 10'unun bulunmasn "nemli'' bulan yorumuna, katlmyorum. Veriler de, Lesslie
L. Ross, Jr. ve Noralou R. Roos tarafndan salananlardan farkl: Mana-gers of Modernization: Organization and Elites in Turkey
1950-1969, Cambrid-ge, Mass. 1971, s. 20.
58
rnm ak olmasnn bir baka nedeni, Trkiye'de modern bir devlet kurma konusunda
sabrszlanmalaryd Sultann, adIm adm ilerlemeye dayanan ve kimi zaman da rkeke olan
yaklamna oranla onlar ulus-devletin ok daha ksa bir zaman harcanarak kurulmas
gerektiini dnyorlard. Ulusu brokratlarn sabrszlnn bir nedeni de, ulusalc
ideolojilerin Osmanl mparatorluu iinde yaylmasyd. Bu fikirler, resm Osmanl dnce
dnyasnn bir blmn etkiledi ve daha nceki reformcularda grlmeyen bir dn vermezlik
yaratt. 1885'ten sonra bakentin modernci evrelerinde etkili hale gelmi olan ve bilimi,
hakikatin mihenk ta olarak kabul eden yeni bilim gr bu davrana ok iyi uyuyordu
kukusuz.38 Bylece, Osmanllarn eski "din ve devleti" koruma slogan, Jn Trklerin "ttihat
ve Terakki" slogannda cilalanp parlatlm olarak yeniden ortaya kyordu. Jn Trk
devriminden sonra bu yeni kiilikler Sultan sahneden uzaklatrnca, tara esnafn, geleneksel
brokratlarn ve hatta daha nceki reformcularn grdnden de daha kt insanlar olarak
grdler. Jn Trk meclisinde erafn merkeziyetilikten kurtulmay ve daha az asker
denetimi amalayan yasa tasarlar, ayrlk akmlarn gerek bir tehdit gibi grnmeye
balad srada, onlarI gerekten kukulanlacak kimseler durumuna soktu.39
Trk Kurtulu Sava (1920-1922) srasnda, bu merkez-evre ikilii, ulusal direnme
hareketinin ynetici organ olan Byk Millet Meclisinde bir kez daha ortaya kar. Burada
Kemalistler, grevinden alnm memur snf yelerinin liderliinde bulunan ve genellikle
erafn partisi olan dank bir grupla mcadele etmek durumundaydlar. Bu grup, "kinci Grup"
diye bilinir. Ama Mecliste, kendilerine
38 Bkz.: M. Orhan Okay, Bejir Fuad, istanbul, 1969, passim.
59
daha byk ve yeni biraraya gelmi bir topluluun katlmasyla bunlarn says artt.40
Bu kimseler, milletvekili seimi, askerler, dinsel retim ve dinsel uygulama konusunda ok
ilgin bir dizi siyaset ileri srdler. Seimlerde milletvekili olarak adayln koyacak kiinin
seim blgesinde be yl oturmasn istediler; askerleri denetim altna almaya altlar ve
jandarmalarn halk soyduunu ileri srerek jandarma kuvvetlerini iileri Bakanl'na
balamaya altlar, din okullar araclyla eitim yapmay kuvvetle desteklediler, iki
kullanmn yasaklayan bir yasa onaylattlar. Bu grubun bileimi ve tutarl konusunda salam
incelemeler elimizde olmad iin, birliklerinin ne lde salam olduu konusunda da fazla bir
ey syleyemiyoruz; ama topluluun, Kemalistlere muhalefetin bir dayanak noktas olduu
kesindir.41
te yandan, Kemalistler arasndaki daha radikal eler, yeni belediye yasasnda, "halkn",
belediye meclislerinde temsil edilmediini syleyerek itiraz ettiler. Ayrca, Bursa erafn,
Kemalistlerin lm kalm savama girdii Yunanllara satlm olmakla suladlar. Her iki taraf
da "halk" iin altn ileri sryordu. Ama ikinci Grup iin bu sz, merkeziyetilikten
kurtulma ve ekonomik liberalizm anlamn aka tayordu; Kemalistler iin ise, plebisiti
demokrasi ve devletin, "aradaki" gruplar ortadan kaldrmas gerektiini alak sesle belirtir
gibiydi.42
40 kinci Grup konusunda bkz: Tark Z. Tunaya, Trkiye'de Siyasal Partiler, istanbul, 1952, ss. 538-539 ve Halide Edip (Advar),
The Turhish Ordeal, New York, 1928, s. 183.
41 Sivillerin jandarmay denetlemeleri konusunda bkz: Trkiye Byk Millet Meclisi Zabt Ceridesi, I, (29-677/1336), latin script
edition, II, ss. H82-183.
42 Halk temsil etmeyen belediye snrlar konusunda bkz: Ibid., I, (43-3/8/1336), latin script, III, s. 85; askerlik hizmetinden
kaan eraf konusunda bkz: Ibid., latin script, II, s. 443; her eyden nce mlklerini korumak kaygusu duyan kimseler olarak
eraf konusunda bkz: Ibid., II, s. 260.
60
Kemalistlerin kinci Gruba kar muhalefetinin simgesel dile gelii, din zerinde odaklanmt.
Ama Mustafa Kemal, amalarn henz aa vurmamt.
Kurtulu Savann bitmesi ve Kemalistlerin zafer kazanmasyla, siyasaya el koymak daha
kolaylat, ikna etmek iin gzda vermeye bavurulduu kadar usta taktikler de kullanld
Kemalistlerin partisi olan Halk Partisi, yelerini baaryla disiplin altna ald. Etkinlikleri
1925'teki Krt ayaklanmas ile ayn zamana rastlayan yeni bir parti (Terakkiperver Cumhuriyet
Frkas) kurulunca, hkmete iki yllk sre iin geni yetkiler tanyan Takriri Skun yasas
kabul edildi. Yeni parti ile ayaklanma arasnda bir ilinti olmad halde, yeni muhalefet
merkeziyetilikten kurtulma zlemlerini temsil ediyordu. Yeni parti, "dinsel gericilik"le
ilintileri olduu sylenerek ayn yl kapatld; gerekten de ayaklanmann ana tema's,
"Krtlk"ten ok bu olmutu.43
Bu partinin kapatlmasnn temel amac, siyasal rakipleri tasfiye etmek gibi grnmekle
birlikte, kararn uygulanmasnn hangi balam iinde gerekletirildiini de vurgulamak gerekir.
Kurtulu Sava'ndan nce ve bu sava srasnda grlen ve bir kbusu andran blnmeler,
sarsc etkiler yapmt ve Krt ayaklanmas bunlar su yzne kard Siyasal partileri,
taralar ve dinsel gericilii birbirine balayan ikinci bir sarslma 1930'da ortaya kt. O
srada, Kemalizme kart birok grubun kuvvetle destekledii ok partili siyasa konusunda
yaplan bu deney, (Serbest Cumhuriyet Frkas) Menemen kasabasnda kk "Patrona"
tipinden bir ayaklanmayla sonuland.44 evrenin temel yeri olan tara, Cumhuriyetin laik
amalarna hyanetle bir kez
43 Parti programmn 14. maddesi konusunda bkz: Tunaya, 617; ayaklanma konusunda bkz: Bemard Lewis, The Emergence of
Modern Turkey, 2, ed., London, 1968, s. 266.
44 ftid.,417.
61
62
Enstitleri deneyi gznne alnnca, ileri srdmz bu yargnn haksz olduu dnlebilir.
Ama ben, ynetici sekinlerden herhangi birinin Rus, in ve hatta Balkan tipi bir kuram, yani
kylleri harekete geirecek etkin bir kuram ileri srdn hatrlamyorum. Resm
grevlilerin kyllerle zdelemesine gelince; bunun da ancak birka radikal retmen
tarafndan gerekletirildiini syleyebiliriz. Bu gerekler, insana evreyle olan geleneksel
Osmanl ilikisinin yine de srp gittii duygusunu veriyor. Bu tutumun eitli katmanlarn
yeniden hatrlamay salayacak bir stenografi nitelii tayan eitim yatrmlar ise, elde
avuta bulunann, merkezde gerek bir Kemalistler kua yetitirecek kurumlara harcandn
gstermektedir.46
Sorunu bu biimde ele almann sonularndan biri, Cumhuriyeti programn hayalci grnde
kendini gsterir. Bu programa gre, kyller "geri kalm"tr ve ancak, gerekilie uymayan
ky yasas (Markslar buna st yap diyeceklerdir), gibi toprak yasalaryla dnme
uratlabilirler.
Yasalar koyarak tepeden inme btnletirmeyi salamak, Osmanl toplumsal yneticiliinin
temelinde bulunan bir davrant. Kemalizmin karakteristik zellikleri de, toplum konusundaki
bu grn hl ar bastn gsterir. Kemalist programda kyllerin zerinde nemle
durulmas, eski bir Osmanl temasnn tekrardr ve kyllerin ilerlemesinin tepeden inme
btnletirmeyle gerekletirilecei dncesinde de, "daha nce grlm" bir yan vardr.
Kemalistler, ynetmeliklerin ve tzklerin nemini ok iyi biliyorlard, ama baz ada
modernletirme emalarnda, toplumun yeniden kurulmas iin kitlelerin harekete geirilmesi
gerekliliini ortaya koyan devrimci ve harekete geirici yan
46 M. T. ztelli, "The Estimates of Private Intemal rates of Retum on Educati-onal Investment in the First Turkish Republic,
1923-1960", International Journal ofMiddle East Studles, I, (1970), ss. 156-176.
64
48 Kemal Karpat, Turkey's Politics: The Transition to a MuUi-Pa.rty System, Prince-ton, 1959, s. 104, n. 17.
65
rakldn grebiliyordu. Bundan tr, yerel erafn, kyly elinde tutmasna ve devletin de,
evrenin birliini par-alayamamasna amamak gerekir. Halk Partisi'nin baz eski ve nde
gelen yeleri tarafndan 1946'da kurulan Demokrat Parti, bir eraf partisi olmaktan ok,
krsal kitlelerin ve onlarn banda bulunanlarn kuvvetle destekleyeceklerini dnd bir
siyasal ideoloji ile baarya ulaacan uman bir partiydi. Uyruklarnn karlarn gznne alan
eski Osmanl devlet kavramyd bu; yani bir eliyle adalet teki eliyle bolluk datan koruyucu
devlet dncesi ar basyordu burada. Ama bu kez, bu durumu hemen ele geirip kendi kar
iin kullanan, evre oldu.
Demokrat Parti'nin, Trkiye'nin gelimi blgelerinde belirgin bir baar, ulusal dzeyde de
daha gsterisiz bir baar kazanmasnn nedenlerini kavrayabilmek iin, Osmanl
mparatorluu'nda 19. yzylda ortaya kan siyasal deiikliin baz yanlarn zet olarak
aklamamz gerekir.
19. yzyln ortasndan sonra yeni bir merkezci ynetim mekanizmas kurulunca, telgraf telleri
Trkiye'nin taralarn a gibi sarnca ve asker kuvvetler modernletirilince, hkmetin etkisi
daha derinlere indi. Osmanl ynetim ve askerlik mekanizmasnn en kk arklarn denetim
altna almak iin Sultan Abdlhamid'in gtt siyaset, daha da younlat ve bu durum,
1908'de Jn Trkler tarafndan devralnd.
Hkmet denetim ve etkisinin bu yeni yaygnlamas, yalnzca erafn, karlarna ulusal bir
boyut kazandrmasndan tr deil, ama ayn zamanda, daha sonra gittike nem kazanan bir
gerei, yani toplumsal yapnn yerel zelliklerini billurlatrmasndan tr de nem tayordu.
Erafn koruduu kimselerin kutuplamasna yolaan bir durum eskiden beri vard. Gerekten
de kyl, hkmetin koruyuculuunu elde edemedii ya da eraftan biri tarafn-
66
dan tehdit edildii veya smrld zaman, korunmak iin bir bakasna yneliyordu. Hkmet
gzle grlr hale gelince, bu kutuplama potansiyeli yeni bir biim kazand. Hkmetin
taralarda varln ortaya koymas, hkmet iznine bal yeni olanaklarn elde edilebilecei
anlamna geliyordu. rnein, kullanm hakk hkmete ait bir ta ocan iletme iznini, rle
iftilik yapma hakkn alma, bayndrlk ileri iin szlemeler yapma ve yerel ynetim
kurulularnda grev edinme gibi.
ki ayr eraf grubu bulunduu zaman, bunlardan birinin btn bu olanaklar nceden edinip
kendi karlar iin kullandn syleyebiliriz. Daha sonra da, rakip grup, merkezdeki ilikilerini
kullanarak durumu tersine evirmeye alyordu. Jn Trkler dnemindeki parti siyasetleri,
siyasann yerellemesinde grlen bu anlamazlk zelliini pekitirdi. Ama buna kart olarak
eraf da, yerel parti yapsn denetim altnda tutmann ne kadar nemli olduunu hemen anlad.
Bylece, parti rgtlerini denetim altnda tutan eraf aileleri ortaya kt. Baz aileler, 1912 ile
1913 arasnda Trk siyasasna diledigince hkmeden ttihat ve Terakki ile etkin ilikiler
kurdular. "Hkmet partisi"ni temsil eden bu erafn says, muhalefete katlarak kr ve
kazantan kendilerini yoksun brakan eraftan daha kabarkt.
O sralarda geerli olan anlay, Osmanl grn hatrlatyordu. Bu gre gre devlet, ulusal
kapsaml konularda karar vermeye kalkmad srece erafla ibirlii yapabilirdi. Ama daha
nce grdmz gibi bu, gerilimli bir dzendi ve eraf, frsat bulabildiinde, devletin
vasiliinden kurtulmaya alyordu. Cumhuriyetin kurulmasndan sonra Cumhuriyet Halk
Partisi, ya "hkmet partisi"nin yerel uzantlar olmak isteklerinden vazgemediklerini
kantlayan erafla ya da tehlikeyi nceden kestirerek durumlarn ilerisi iin saklayabilen
kimselerle ilerini yrtt. Bu d-
67
nemde, yerel siyasann snrlanmas iki eye dayanyordu. Bunlarn birincisi, Kemalist liderlerin
saknganlkla davranmas (yukarda akladk); ikincisi ise, merkezin rgtsel bakmdan salam
bir birlik ve bunun tersine, evresel glerin gevek bir rgtlenim iinde bulunmasyd.
Cumhuriyet tarihinde, merkezin rgtlenimine meydan okuyabilecek kadar youn bir rgtsel
temelin evrede ortaya kabilmesi, ok daha sonra gerekleen bir olaydr. Tek parti
ynetimine baaryla meydan okumann tam bu zamanda ortaya kmas da bir rastlant
deildir.
Demokrat Parti'nin 1950'de Bat Trkiye'nin daha gelimi blgelerinde byk bir seim
destei elde etmesini aklayan kuramlar, genellikle u iki noktadan biri zerinde nemle
dururlar ve bu destei ya kyllerin yaygn bir biimde honutsuz olmasyla, ya da hkmetin
1945'te uygulamak istedii toprak datm yasasna, Byk Millet Mec-lisi'nde kar kan
erafn ba kaldrmasyla aklarlar.49 Geri, bu elerin her ikisi de, salanan destei bir
lde aklar; ama Trk kyleri zerine yazlanlarn verdii par-asal ama apak bilgiler, daha
farkl ve denenmeye deer bir aklama getirmektedir. Bu farkl gr, Bat Trkiye'de, II.
Dnya Sava srasnda, byk ve daha zengin kyler ile kasabalar arasmda anszn hzlanan br
btnleme olduu gerei zerinde temelleniyor.
Bu gelimede, iki aama vard, ilkin, Kurtulu Sava srasnda bu blgelerin yaps, altst
olmutu. Kyler boaltlm, halk kyleri terketmi, biroklar da, bo ve yeni kylere
gitmilerdi; kasabalar, ticaret ve el sanatlaryla uraan zmrelerini kaybetmi ve gmenler,
yeni yerlere yerletirilmiti. Birok kyde, eski ve zengin aileler etkisini kaybetmi ve liderler
arasnda deiiklikler olmutu. Bylece
49 Ifcid., 409-410. 68
ortaya kan yeni frsatlar, savan ardndan gelen genel yoksulluktan tr kullanlamamt.
Daha sonralar, Cumhuriyet dneminde altyap temellerinin yava yava gelimesiyle ve
1940'larn balarnda kendini gsteren, gittike artan tarm rnleri talebiyle, en sonunda belli
bir dengeye kavumu olan zengin kyler ile kasabalar arasnda yeni tipte bir btnleme
ortaya kt.
Bu btnlemenin, ulam, ynetim ve piyasa olarak kurucu esi vard. 19. yzyln sonundan
bu yana, demiryollar, Bat Trkiye'nin byk bir blmn, kentsel merkezlerle balamt. Bu
gelime, Cumhuriyet dneminde de devam etti. Ayn sre, potansiyel olarak daha geni bir
pazar ebekesinin kurulmasna yolat. Trkiye'de II. Dnya Sava'na elik eden ve gittike
genileyen kendi yayla kavrulma ekonomisi ve besin maddelerine artan talep, bu ebekenin
ilemesi iin frsat yaratt. Ama btn bunlar, hkmet kanallarn daha da fazla kullanmak
zorunluunu dourdu, i anlamalar yapmak iin, imzalar almak, pullu belgeler salamak ve
izinler karmak gerekliydi. stelik, bir "Sava Ekonomisi" politikas iln eden devlet, besin
gereksinimlerinin karlanmasnn canalc noktalarn denetimi altnda tutuyordu. Bylece,
hkmetle iliki kurmak, tarm kredisi almak ya da resm diploma alsnlar diye oullarn bir
hkmet okuluna gndermek isteyenler iin ne kadar zorunluysa, kk ve byk tccarlar iin
de o kadar zorunlu oldu. Baka bir deyile, toplumdaki ve ekonomideki canalc noktalarn
tamtamna hkmet denetimi altnda olmas, hkmetle iliki kurmay, teki gelien lkelerde
olduundan daha nemli kld.
Bu arada, Trkiye'deki duruma eklenen ve ancak yine merkez evre diyalektii ile
aklanabilecek olan bir yan, iin iine kart. Kyllerin "iyilii" iin yasalar yapan ynetim,
1924'te gereklerle pek badamayan bir yasa kard. Ne var
69
ki, bu yasa, baz amalar bakmndan kye tzel kiilik tanyordu ve bylece, banka kredisi
almak gibi baz ok nemli talepler, ky dzeyinde ileri srlebilirdi. Kyde hkmetin
temsilcisi olan muhtar bylece, hkmetle ilikiyi salayabildii iin byk nem kazand. Trk
ky yaamnn bu zellii, 1940'larn balarnda da apak grlyordu.50
Trk toplumbilimcisi Behice Boran'n bu yllarda inceledii bir ky olan Adiloba'da ky liderlii,
l bir kurulun elindeydi; babalarndan kalan serveti har vurup harman savurduu halde,
yakndaki kasabada bulunan brokratik evrelerle ilikisi olduu iin gerekli bir kimse ve eski
bir ailenin ocuu olan Ahmed Aa; askerlii srasnda kasaballarla nasl baa klacan bilen
brahim avu ve nn birlikte kararlatrd eye resmiyet kazandran ve yksek
zmreden bir ailenin ocuu olan muhtar?
Eraftan yerel ilikileri olan yneticilerden, doktorlardan, avukatlardan ve iadamlarndan
oluan bu kasaba "etkili kiiler"in kanalyla etkinlik gsteren yerel siyasa mekanizmas, tek
parti dneminde iliyordu, ama bu sre, merkez tarafndan resm olarak kabul edilmemiti.
Merkezin, bu tr bir siyasann, ulusal amaca ynelik btnc bir anlaya baml klnmas
gereken bir eit "rvet verme" olduu konusundaki iki yzl, ama inat gr, merkez-
evre kopukluundan kalan bir mirast. Merkezin, evreyi kukulu bir gzle grmesinin
devamyd bu.52
50 Behice Boran, Toplumsal Yap Aratrmalar, Ankara, 1945, s. 139.
52 Sekinler arasnda yeralan bireylerin davranlarnda bu eilimin ok yakn bir zamanda nasl bir yer tuttuu, 1968-69'da
Ankara niversitesi rencileri arasnda yaplan bir ankette grlebilir. Bu ankete verilen cevaplar, siyasal kltrn yakndan
incelendii drt kyde yaayan kyllerin ayn sorulara verdikleri cevaplarla karlatrld ve sonu olarak rencilerin ancak
yzde 50'sinin Trkiye'de genel oy verme hakknn devam etmesi gerektiini dnd; ama buna karlk, incelenen kylerde
ayn dnceyi benimseyen kyllerin, yzde 64 ila 68 orannda olduu saptand. Bkz.: Ozankaya, 168.
70
54 Osman Faruk Loolu, "smet nn and the Political Modernization of Turkey, 1945-1965", baslmam doktora almas,
Princeton University, Prince-ton, N.J., 1970, s. 135.
71
halefet seim platformu, "gerek halklar" ile "brokratlar" arasnda bir tartmann ynlerini
belirledi. Simgesel ve kltrel aksesuar (Demokrat Parti yeleri tarafndan camilere ve dinsel
trenlere olaanst ilgi gsterilmesi ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin bunu istemeye istemeye
izlemesi), laikliin elden gittii ileri srlerek sert itirazlara hedef olmu ve bylece
Demokrat Parti, evre kltryle zde bir kurulu olarak grlmt, iin gln yan bu
partinin drt kurucusunun, Halk Partisi'nin teki yelerinin brokrat "snftan olduklar kadar,
brokrat olmalaryd.
Demokrat Parti'nin, evrenin kltr niteliiyle islmiyet'e bavurarak elde ettii byk yank,
Behice Boran'n 1940'taki bir buluunun nda daha da nem kazanyor. Boran, kyler,
kasabalarla daha byk bir iliki kurduka, kylnn, kendi ky yaamn kk grmeye
baladn saptamt. Demokrat Parti'nin seim kampanyalar, deiim ve gei halinde
bulunan birok krsal blgeye yaam tarzlarnn kk grlecek bir ey olmad inancn
alamak iin tam zamannda iin iine girdi. Bylece Demokrat Parti, islmiyet'i ve krsal
deerleri yasallatrd [resmletirdi].55
1950-1957 arasnda brokrasinin gcne ve prestijine indirilen darbeler, Trkiye'nin gelimi
blgelerinde, teki erafn, Halk Partisi'ne olan balln kaybettii anlamna gelmez. Bununla
birlikte, deneyimsel aratrmalarn kaderlerini Demokrat Parti'ye balayan kimseler ile Halk
Parti-si'ni desteklemeye devam eden etkili kiilerin toplumsal-ekonomik arka planlarnda baz
farklar ortaya koyaca, bir olaslk olarak ileri srlebilir. Demokrat eraf ile kyller
arasndaki ittifak yeni koullar iinde srd; Cumhuriyet yasalar, adalet aygtnn
geniletilmesi ve reformlarn altyapsn kurmakta Cumhuriyetin gsterdii baar, Gneydo-
55 Boran, Toplumsal Yap Aratrmalar, 218-219. Boran, bu durumun geici bir durum olduunu, ama yine de Demokrat Parti'nin
iine yaradn belirtir.
72
yandalar arasnda, Demokrat Parti'yi ileriye gtren ebekeye benzer bir ebeke kurulduu
zaman deiebileceini syleyebiliriz.
Yakn zamanda (1971), askerlerin Trk siyasasna mdahalesini, eski dzenin katlna dnmek
isteiyle zdeletirmek, evre iin kolay olmutu. Yasa ve dzenin yeniden kurulmasna
ynelik kprdann ve halk desteinin ardndaki niyetlere dikkat etmeksizin, evre eleri,
kendilerinin benimsedii, aya yere basan, dolaysz, kiisel ve gzlemlenebilir harekete
geirme ve btnletirme yntemlerinin, Trk brokrasisinin planl ekonomiye dayanan
harekete geirme sisteminden daha elle tutulur olduuna ve daha az riziko tadna hl
inanmaktadr. Merkezin evreye kar benimsedii tutum, alt snflarn kt durumuyla
zdelemekten ok, koruyucu tler olarak belirlendii lde, evre eleri hakl gibi
grnyorlar. Planlama da, bir kimsenin tm kaderi zerindeki denetimini, brokrata
kararlarn srgnne gndermeye benziyor. Baka bir deyile, burada, ynetmeliklerin, rkn
yzn gstermesi szko-nusu. Planlamann getirdiklerinin bu biimde deerlendirilmesinin
doru olup olmadn sormak yersiz kaar burada; nemli olan, ynetmeliklerin alglanmasnn
yaratt kutuplamann, resm grevliler ile btn tekiler arasndaki bir kutuplama
olmasdr.
leri srdm tez bunu bylece ortaya koyduktan sonra, nmzdeki tablonun, aslnda, ok
daha karmak olduunu eklemem gerekir. Gerekten de, rgtlenmi emek, evrenin, tm
olarak bir paras deildir. retim aralarna sahip olanlar ile olmayanlar arasndaki apraz
kopukluk, Trk siyasasnn, bu tabloyu deiiklie uratabilecek bir yandr. Ayrca, evre
iinde hem yeni kopukluklarn hem de farkllamalarn ortaya ktn gsteren kantlar var.
Brokrasinin baz yeleri, farkllam ve btnlemi bir
75
modern sistemin gereksinimlerinin farkndalar artk ve bunlardan bazlar, evreyi temsil eden
partilere geiyorlar. Ama bunlar, Trk siyasasnn geleceine ilikin yanlardr ve merkez-evre
kutuplamas, hl bu siyasann en nemli kurucu elerinden biridir.
Geriye baktmzda, modernleme boyunca evresel dn ve davran tarznn iki yznn
kaln izgilerle ortaya ktn gryoruz. Bunlar, temel gruplardan olumu bir gerek olarak
evre ve resmlik-kart kltrn bir merkezi olarak evredir. Bunlarn her ikisi de Jn
Trklerin ve Kemalistlerin betes-noires'dr.* Ama, rastlantsal geliimler kadar,
modernletirmecilerin siyasetleri de evresel kimliin ikinci yzn belirginletirme ynnde
etki gsterdi. Tara Trkiye'sinin hemen tmnde ortaya kt iin bu kimlik, evresel
dn ve davran tarznn, temel ballklar vurgulayan yann tamtamna ortadan
kaldrmasa da, rtp kapatacak gteydi. Daha sonralar, brokrasi-kart olarak bu kimlik,
ulusal dzeyde etkinlik gsteren bir partiye (Demokrat Parti'ye ve onun yerine geenlere),
ulus apnda bir balanma temeli salad. Merkezin byk bir kukuyla bakt evresel
tutumun yanlarndan birinin, ortak temalar evresinde tarann birlemesi anlamnda bir birlik
oluturmas da elikili bir olgudur. Bu yeni durum, iktidara gelmek iin Demokrat Parti'nin
kulland bir eydi. Merkezin evreye kar gtt politikalar daha yattrc olsayd,
evrenin, ulusal dzeyde birletirici bir topluluu beklenmedik biimde douran ortak dn
ve davran tarz, belki de kendini ortaya koyamayacakt; elikili olan yan ite budur.
Parti sisteminin baarsnn belirttii gerek ise, merkez ile evre arasndaki gergin ilikilere
ramen, bu farklarn ba-
(*) "En fazla tiksinilen ey" - .n. 76
rl bir biimde birbirine denk drlmesini salayacak ortak bir anlama temelinin tam
anlamyla bulunduudur. Bu gizli anlama, her iki tarafn da, snrl karlarn aan bir amaca
balanmalar anlamnda, gerekten ideolojiktir. Cumhuriyet dneminde, bu anlay zerinde bir
ulusal ama duygusu kurulabilirdi. Daha nceki blk prk ve merkezsel-evresel ynelilerin
yerine geen yeni toplumsal farkllama eilimleriyle birlikte gelien ve Trkiye'de en son
olarak ortaya kan gelimelerden biri, ulusal amacn gittike daha zel ve farkl anlamlar
iinde kavranmasdr. Bundan tr Trkiye iin tehlike, kopukluun blk pr-klk tayan
izgilerinin devam edip gitmesi deil, daha geni bir lde, siyasal partiler gibi kapsayc ve
ulusal yaplar ile sendikalar gibi yatay olarak btnlemi ebekelerin, kendi eilimleri ynnde
paralanmalardr.
Son zamanlardaki parti blnmelerinin ve sendika oalmalarnn bir yerde duraca umulabilir.
Trkiye'nin yakn geleceine ilikin sorun udur; bu yeni topluluklar, olduklar gibi devam edip
gidecekler mi, yoksa bir lde yeni saylabilecek snrlarnn iine yeni bireyler alp onlar
btnle-tirebilecekler mi? Byle bir btnleme gerekletiinde, btnlemenin ortaya
koyduu ve yaayabilirlii en fazla olan "modern" yaplarn, modernletirme ilkeleri gznn-de
tutularak ne olduu kestirilebilecek rnler deil de, u ya da bu biimde, "geleneksel"
kltrn yanlarn ieren kurumlar olaca byk bir olaslkla ileri srlebilir.
Daedalus, K 1973, s. 169-190;
Political Participation in Turke/in iinde, "Center-Priphery Relations: A KeytoTurkish Politics", Boazii niversitesi Yaynlar,
Dn ve Bugn Felsefe, ev. eniz Gren, Kitap 1, Bilim/Felsefe/Sanat Yaynlar, 1985, s. 167-95
77
TABAKALAMANIN TARHSEL BELRLEYCLER: TRKYE'DE TOPLUMSAL
SINIF VE SINIF BLNC
Gerek Trk, gerekse Batl yazarlar, Osmanl toplum dzeninde babadan oula geen bir
aristokrasinin (hereditary aristocracy) bulunmaynn, bu dzenin bir zellii olduunu
belirtmilerdir.1 Son yllarda ortaya kan kantlar, Osmanl toplumuna ilikin bu grn ancak
koullu olarak geerli saylabileceini gstermitir.2 Buna karlk, son on yldr, Trkiye
zerine incelemeler yapan Trkler ve Batllar, Cumhuriyet Trkiyesi'nde babadan oula geen
bir "st
1 The Turkish Letters of Ogler Ghiselin de Busberg; Imperial Ambassador at Cons-tantinople 1554-1562, (eviren: Foster,
Oxford, 1927), s. 60: "Olumlu meziyetlerin doutan ya da rvet vererek Paa ya da Vezir olabildii bir lkede, otoritenin el
deitirmesi, ancak yeni edindii makam zora bavurarak savunmak zorunda kalacak yoksul bir adamn zenginin yerini almas gibi
beterin beteri bir duruma yolaar... Bu durum sregidemez; a memurlardan olumu aristokrasi, bir lkenin bana gelebilecek en
byk beldr"; Edmund Spencer, Tra-vels in European Turkey in 1850 (Londra, 1851, 2 cilt), cilt 1, s. 270: "Trkler iin bkz.:
Mizanc Mehmed Murad, "Avrupa'dan lk Sadalar", Mizan, 12 Ramazan 1300 (Mays 1300, 1888), ss. 531-532.
2 Hamilton Gibb and Harold Bowen, hlamic Society and the West: A Stuy of the Impact ofWestem Civilizaon on Mslim
Culture in the Near East, 1, hlamic Society on the Eighteenth Century, I. Blm, s. 158 ve Not 1. Ayrca bkz.: 1. Hakk Uzunarl,
Osmanl Devleti Tekiltndan Kapuhulu Ocaklar, 1: Acemi Oca ve
79
3 A. T. J. Matthews, Emergent Turkish Administrators, (Ankara, 1955), s. 25. Trke yaynlanan sosyalist eilimli dergilerde bir
Trk "aristokrasi"sinden s-zetmek son drt yldr olaanlat.
4 Richard T. Morris ve Raymond J. Murphy, "A Paradigm for the Study of Class Consciousness", Sociology and Social Research
(1966), s. 297-313.
5 a.g.e., s. 298. 80
mas",6 yani "kendini ve bakalarn tabakalara yerletirme gelenei" anlamnda
kullanlmaktadr. Tabaka farkndal-nn zel bir varyant da, "ekonomik ltlere dayal bir
tabaka farkndal tr"7 olan snf farkndal'dr. Tabaka ball, bir tabakaya ait olma
duygusunu dile getirmektedir. "Tabaka ballnn da, rksal tabaka ball, meslek tabaka
ball, dinsel tabaka ball ve snf ball gibi trleri vardr." Snf ball, salt
ekonomik ltlere dayal bir tabaka ball trdr. Bu ltler karma olarak da ele
alnabilir; szgelimi hem rk hem "yaama slubu" elerine dayandrlabilir. Bu karma ltlere
uyanlar [bal olarak yaayanlar] bir toplumsal zmre (social set) oluturulan Tabaka bilinci,
"tabaka karlar ve ideolojisiyle zdeleme ve onlara baml olma"dr. Tabaka bilincinin salt
ekonomik ltlere dayal tr snf bilincidir. Son olarak da, tabaka eylemi'ni "tabakann
karlar ve ideolojisi adna davranma" olarak tanmlayacaz; snf eylemi ise, tabaka eyleminin
salt ekonomik ltlere dayal bir trdr.8
Bu modelin zellikle yararlanacamz nemli bir ynn, modeli oluturan yazarlar yle
aklyorlar:
Bu paradigmann bir katks da, kanmzca, toplumsal tabakalamann znel ynlerinin
zmlenmesi dorultusunda kullanlabilmesidir... Demek ki, snf bilinci ya da herhangi bir
baka tabaka bilinci tr belli bir sre iinde ortaya kma zelliine sahiptir ve belli bir
zamanda, belli bir toplulukta varolan ya da olmayan bir nitelik olarak deil, tarihsel ya da
biyografik bir dinamik ereve iinde incelenmelidir.9
6 a.y.
7 a.y.
8 ag.e., s. 303.
9 a.g.e. s. 310.
81
Bu yazda kantlamaya alacamz bir baka temel nokta, "toplumsal zmre" kategorisinin
Trkiye'nin toplum yapsnn incelenmesine son derece uygun olduudur; nk Orta Asya'ya
zg, nceden belirlenmi ve baarya bal ltleri hemen hemen eit arlkta zmsemi
olan Trk toplum yaps, bu adan Bat Avrupa'nn tarihsel evriminde rastlanan koullarla
hibir benzerlik gstermemektedir.
1. Trklerde lk Tabakalama eleri
Trklerin budunsal kkenini oluturan Ouzlarda, babadan oula geen bir aristokrasinin
varolduu gzlemlenince, Trklerde aristokrasinin bulunmad yolundaki savlar konusunda
kukular uyanmaktadr. Daha eski Trk topluluklarnda olduu gibi, Ouzlarda da, tepede bir
Han ya da airet bakannn, onun altnda bir aristokrat tabakann (beyler), son olarak da alt
snflar ya da halkn yerald basit bir tabakalama dzeni grlmektedir.10
Soylu snftan olmann iki belirleyici lt vardr: akrabalk ve baar. Ancak, soylu tabakasna
girme olana salayan akrabalk dzenlemeleri o denli kendine zgdr ki, daha ayrntl bir
tanmlamay gerektirir:
82
83
13 J. Hamatta "The Dissolution of the Hun Empire", Ata Archeologica, II, 4 (1952), ss. 277-304.
14 Lavvrence Krader, "Feudalism and the Tartar Polity of the Middle Ages", Com-parative Studies in Society and History, I
(1958-59), s. 80; G. Gyrffy, "Die Rolle des Buyruq in der Alttrkischen Gesellschaft", Ada Orientalia (Budapest), XI (1960), s.
175.
84
16 Faruk Smer, "Anadolu'ya Yalnz Gebe Trkler mi Geldi? Belleten, XXIV (Ekim, 196(0), ss. 567-578.
18 Bkz.: A. K. S. Lambton, "The Merchant in Medieval islam", A Locust's Leg Studies is HonorofS. H. Taaizadeh (Londra, 1962),
ss. 121-130.
19 H. A. R. Gibb, "The Social Significance of the Shuubiya", Studies on the Civili-zation of islam (Yayna hazrlayan: Stanford
Shaw ve William Polk, Boston, 1963), ss. 62-73.
85
en derin temeli Aristoteles-kkenli olan bir tabakalama modeli.20 Burada belirtmekte yarar
var: tmyle deiik bir yapdan kaynaklanan bu Aristoteles-kkenli modelle, Trk
topluluklarnn durumu arasnda nemli farkllklar szko-nusudur. Yzyllar sonra, Osmanl
aydnlar da, polis'i oluturan birimler arasnda Aristoteles-kkenli bir denge idea's
benimseyeceklerdir. Ancak, bu tr ideal'lerin Osmanl mpa-ratorluu'ndaki gerek
tabakalamaya ve tabaka bilincine ilikin ipular salayabileceklerine inanmak biraz zor.
2. Brokrasi
Oysa Sasan brokrasisinin pratii ok daha derin etkiler brakmtr. Bu merkez brokrasinin
ierdii olanaklar, Trk toplum yaps iin bulunmaz bir nimetti; nk bylece yapnn blnme
eilimini dizginlemek olanaklyd.21 Asya Imparatorluklar'nn kurulu zellii nce eitli
oymaklar, ardndan airetleri giderek byyen topluluklar halinde imparatorluun bnyesi iine
almak olmutur. Brokrasiler bu tr imparatorluklara eklendiinde, onlara daha dayankl ve
istikrarl klmaktaydlar. Ancak, bu arada tabakalama dzenine de yeni ve kalc bir e
katlyordu. Brokratlar, balangtan bu yana asker gc rgtleme ilevini stlenmi olan
aristokrasiyle iktidar mcadelesine girmekteydiler artk. Bylece "orta tabaka" iki-
20 Gustave E. von Grunebaum, Medieval islam (Chicago, 1946), ss. 203.
21 Trk-Mool topluluklar, daha nce de imparatorluklar kurabilmilerdir; ancak bunlardan ikinciler iin istikrar salamak kolay
olmamtr. Bkz.: Ren Gtraud, UEmpire des Turcs Ctlestes: les Rignes d'Hterich, Qapgan et Bilga (Paris, 1960); Trk
imparatorluklarnn kurulu srelerine ilikin bir zmleme iin bkz.: Wilhelm Radloff, Dos Kutadgu Bili des Jusuf Chass-
Hadschib aus balasagun (St. Petersburg, 1891-1910), cilt I, Giri, ss. LI-LV; aynca bkz.: Aus Sibirien (Leipzig, 1893), I, s. 511-518,
ve Wilhelm Barthold, ZwlfForlesungen ber dit Geschichte der Trken Mittelasiens (Berlin, 1935), ss. 10-11.
86
87
ni, siyasal gcn babadan oula gemesi zellii nedeniyle ypratan bir sorunu zmeyi
baaryordu. imparatorluk topraklarnn, vrisler arasnda nceleri yaam boyu
yararlanabilecekleri "hassa arazileri"25 biiminde, daha sonralar ise dorudan doruya
paylatrlmas sorunlar da bylece ortadan kalkyordu. Artk hanedana kaytsz-koulsuz
baml ve hanedan aarak devletin srekliliini salayan bir ynetici/yrtme mekanizmas
vard. Kul-brokratlara tannan geni yetkileri dengeleyen mekanizma ise, bu "ynetici kurum"
yelerinin padiahla dorudan ilikilerinin olaanst nazik ve gvenceden yoksun klnm
olmasyd.26 Fatih dneminde, en yal erkek dnda, padiahn soyundan gelen btn
ehzadelerin ldrlmesinin bir ilke olarak benimsenmesiyle, 14. yzylda Osmanl mparatorlu-
u'nu tehdit eden olaslk; yani taht zerinde hak sahibi olduunu ne sren hanedanlar
kurulmas olasl tmyle ortadan kalkm oluyordu.27
Osmanl mparatorluu, merkez iktidara kar muhalefet oluturabilecek dier kaynaklar
sorununu ise, zamannda, kendileri gibi Anadolu Seluklularna u beylii yapm ve
Osmanllarn Anadolu'da iktidar tmyle ele geirme giriimleri srasnda srekli rekabet
halinde olduu sava beylerin arda kalan nfuzunu kknden yokederek zmlemiti.
Osmanl Imparatorluu'nda topran tasarruf biimine ilikin dzen de, merkez otoritenin
rakiplerinin yokedil-mesine ynelikti. Tmarl'nn tmar' babadan oul'a ge-
25 Osmanl Imparatorluu'nun egemenliini kurmadan nce baz kk slalelerin karlatklar bir tr glkler iin bkz.: Claude
Cahen, "Artukids", Bncyclopedia of islam (2. bask), 1,1,s. 45.
27 Bkz.: Halil nalck, "Osmanl Hukukuna Giri", Ankara niversitesi Siyasal Bilgiler Fakltesi Dergisi, XIII (Haziran 1958), s.
102. Bu uygulama daha sonralar yerini veliahtlarn d dnya ile ilikilerini kesmek yntemine brakmtr.
88
mezdi.28 Tmar, kuramsal olarak, asker hizmet karlnda verilirdi. Topran mlkiyeti
devlete aitti; tmar sahibi yalnzca tasarruf hakkn elinde tutard. Temel retim arac
zerinde mutlak denetimi elinde tutan bir devlet kavram, yine Trklerin islml kabulnden
sonra ortaya km bir yeniliktir.
Trklerde merkez devletin ge yaplat kuramn reddedenlerin grlerine de yer vermek
iin, yazmzn bu noktasnda konudan biraz ayrlp bir parantez amamz gerekecek.
Halil inalck, Trklerin Islm-ncesinde de "devletler" kurduklar tezini savunanlarn banda
gelir.29 Ancak, nalck sonuta yalnzca Islm-ncesi Trk yneticilerin, nderliini
yklendikleri topluluun toplumsal ve siyasal geleneklerini bozmamak konusunda dikkatli
davrandklarn kantlar gibidir. Bu olgu, yneticinin sahip olduu yetki ile birlikte
deerlendirildiinde, ortaya devletin varolmad bir devlet grnm kmaktadr, inalck
savnda, ilk Trk "devlet'lerinin yokolu nedenleri zerinde durmamaktadr. Bu olgu, her
seferinde, istikrarl bir ynetim mekanizmasnn kurulamam olmasyla aklanr gibidir. Birok
kez, brokratik bir nve oluturma giriimlerinde bulunulmu, ancak bu abalar hibir zaman
baarya ulaamamtr.30
Feodalizmin ve babadan oula geen beyliklerin bulun-
28 "Osmanl feodalizmi temelde Bat feodalizminden, bellibal feodallerin topraklarn grevleriyle baml olarak geici bir sre
iin ellerinde tutabilmeleri asndan ayrlr." Gibb ve Bowen, Islamic Society, I, 1. s. 52, Ayrca bkz.: Claude Cahen, "Reflexion sur
I'usage du mot 'Feodalite'", Journal ofEconomic and Social History of the Orient, III (Nisan 1960), s. 11.
30 Bu ise, giderek, daha nce betimlediimiz akrabalk dzenlemelerinin istikrarl oluuna baml gibi grnmektedir. Bu istikrar
esi, mmkndr ki, Trk klanlarnn ortak ata ile akrabalk derecesinin, klann rgtlenmesindeki ana ilke olduu bir klan tipi
oluturmalarndan kaynaklanmaktadr. Bkz.: Paul Kirshoff, "The Principles of Clanship in Human Society", Readings in Anthro-
pology (yayna hazrlayan: Morton O. Fried), 11 (1959), ss. 259-271.
89
madii, kullardan oluan bir kurumun devletin yrtme ilevini yklendii gznne alndnda,
ilk bakta Osmanl mparatorluu'nda optimum dengeye ok yaklam bir "Dou
Despotizmi"nden31 szedilebilir. Bu sistem, ideal olarak, yalnzca iki "toplumsal zmre"den
olumaktadr. Bir yanda ynetici ile hizmetindeki yrtme grevlileri; te yanda ise,
ynetilenler. Halil nalck'm belirttii gibi:
Osmanl dzeni iki temel snf iermekteydi. Bunlardan birincisi olan askeri, padiahn bir
ber'atla, dinsel yetki ya da icra yetkisi tand kiilerden, yani saray ve asker erkndan,
devlet grevlileri ve ulemdan oluurdu, ikincisi olan reaya'y ise vergi deyen, ama ynetime
katlmayan btn Mslman ve gayrimslim teb'a oluturuyordu. Re-aya'nn "askeri"ye tannan
ayrcalklardan yararlanmasna olanak tanmamak, mparatorluun temel kurallarndand. Bunlar
arasnda, yalnzca snr boylarnda savam olanlar, bir de, belli bir sre dzenli bir dinsel
eitimden getikten sonra padiahtan ber'atlarn alanlar, "asker" snfna dahil olabilirlerdi.
zetle, yalnzca padiahn karar, kiinin toplumdaki konumunu belirlemekteydi.
k dneminde Kou Bey ve dierleri, reaya'ya yenieri ya da tmar sahibi olma hakk
verilerek bu temel kurala uyulmamasnn, mparatorluktaki dzen bozukluunun balca
nedenlerinden biri olduunu ne srmlerdir.32
31 Dou Despotizmi kavram iin bkz.: K. A. Wittfogel, Oriental Despotism (New Haven, 1957); kavramn eletirel
deerlendirilmesi iin bkz.: E G. Fuulley-bank'n Wittfogel eletirisi; Buetin of the School of Oriental and African Studi-es, XXI
(1958), ss. 657-660.
32 Halil nalck, "The Nature of Traditional Society: Turkey," Political Modemiza-tion injapan and Turkey (Yayna hazrlayan:
Robert E. Ward ve Dankwart Rus-tow, Princeton, 1964), s. 44.
90
Ne var ki, bu ikili modeli, Osmanl imparatorluu iin, ancak bir "ideal tip" olarak
deerlendirmek gerekir; nemi, devletin yasallk kazanm zelliklerini, yasal olmayanlardan
ayrdetmekte kolaylk salamasndadr. Tabakalamann asl nesnel boyutlarn grebilmek iin,
kuraln yans-ra, kural-d olanlar da hesaba katmak gerekir ki, bunlarn says hayli
kabarktr.
Birincisi, imparatorluun belli noktalarda gerek anlamyla feodal yaplar iermesidir.
ncelikle, daha bandan, Osmanllara kar savamaktansa, onlara katlmay seen Mslman
Trk beyleriyle Bizansl tekfurlar buna rnek olarak gsterebiliriz. Bylece Osmanl
mparatorluu'nda Evreno-soullar, Malkooullar, Turhanoullar gibi Osmanl'nn soylu
sava snfn oluturan "drt kkl aile" bulunmaktayd.33 Savalarda n yapm kiilerce
kurulan bu aileler, Orta Asya'dakine benzer bir "aristokrasi" oluturuyorlard. mparatorluun
kurulu yzyllarnda, bu aileler byk topraklar denetimleri altnda tutmakta ve yneticilerin
gznde bile bir tr "soylular topluluu" oluturmaktaydlar.34
kincisi, Osmanl Imparatorluu'nun bydke bnyesi iine almak zorunda kald ve
Seluklulardan artakalm eski beyliklerdi. Szgelimi, Trkiye'nin dousunda eski bir Trk
beyinin soyundan gelen Dulkadiroullar, 17. yzyla kadar Osmanl egemenlii altnda "ksmen
zerk bir aile hkmranlnn ayrcalklarndan" yararlanmlardr.35 Bosna'da ise, engi
Beylerinin kendi "kaleleri", tmarlar ve feodal ayrcalklar vard.36 Bunlar ve benzeri
biroklar,
33 I. Melikoff, "Evrennos", Encydopedia of islam (2. bask), 11, s. 270.
34 a.y.
35 V L. Menage, "Dhu'i kadr", Encydopedia of Ulam (2. bask), 11, s. 329.
36 Hamdi Kreevlakovi, engi Bey/eri: Osmanl Devrinde Bosna-Hersek Feodalizmi Hahhnda Bir Etd, (Hrvatadan eviren:
smail Eren, stanbul, 1960), eitli yerlerde.
91
38 smail H. Uzunarl, "Ashaf Oullan", Encydopedia of islam (2. bask), 1, s. 703. Bu tr gelimelerin izledikleri aamalanna
ilikin ayrntl bilgi iin bkz.: Muhammad Ahmed Simsar, "The Waqfiyah of 'Ahmed Paa'", (Philadelphia, 1940), eitli yerlerde.
92
40 Halil inalck, Fatih devri zerinde tetkikler ve vesikalar, (Ankara, 1954), s. 170, not 125.
41 Bu gelimelerin iinde cereyan ettii olaanst karmak koullar iki ayr adan deerlendiren vakanvisler tarihi Naima ile
seyyar gezgin Evliya ele-bi'dir. Bkz.: Tarih-i Naima (istanbul, 1820-1853), 6 cilt ve Evliya elebi, Seyahatname (kdam ve Maarif
Yaynlan, istanbul), XI cilt.
93
devletin "temel yasas"n yorumlama becerisinin -ki ulemnn denetimindeydi- fazlaca
nemsenmeye balanmasyla sayca arttlar ve durumlarn pekitirdiler. te yandan, "kul"
ynetici kurumun zayflamas ulemy daha da glendirdi.43
Bylece, yekpare izlenimi veren resm "zmre"yi gerekte oluturan ikincil tabakalar ksaca
gzden geirmi bulunuyoruz. Bu modele daha bir aklk kazandrmak iin, bu zmre iinde
yeralan profesyonel tabakalarn yasal olduklarn, ancak, a) baz durumlarda bir tabakann aa
yukar kapal, babadan ogula geen bir kast'a dnebildiini; b) yasal olarak tannmaya ok
yakn bir noktada yeralan ve babadan ogula geen baz tabakalarn bulunduunu ve bunlarn
"kural-d" kabul edildiini; c) Osmanl mpara-torlugu'nda "st" tabakann hem somut, yasal
bir yap, hem de yasa-d, rakip bir yap anlamn tadn aklda tutmak gerekir.
Bu "resm zmre"nin yan banda ynetilenlerin oluturduu toplumsal zmre yeralmaktayd.
Burada piramidin alt yars da yekpare bir yap deildi. En azndan iki tabakadan szetmek
mmkndr: Tccar/esnaf ve kyller. Ancak, daha sonra da belirteceimiz gibi, bu iki
tabakann ynetici zmreden honut olmaylar, ikisini tek bir zmre olarak ele alabilmemizi
salayacak bir gr birliinde olmalarna yolayordu. Tccarlar, bir zamanlar imparatorluk
iinde nemli bir tabaka oluturmulard Dnya ticaret yollarnn deimesi, bunlardan ounun
i ticarete ynelmesine ve giriimlerinin nemli oranda azalmasna neden oldu. Zamanla,
zanaatkarlar snfndan, yani esnaftan, farkl hibir
43 erif Mardin, "Some Notes on the modemization of Communications in the Ottoman Empire", Comparative Studies in Society
and History, III (1960), ss. 250-271. Ancak, servet, eski ulema ailesinin sahip olduu ayrcalkl statnn karakteristik bir esi
deildi.
94
zellikleri kalmad.44
Esnaf, [bu hiyerari iinde] kylden daha st dzeyde, ancak, "resm zmre"den tmyle ayr
bir eksen evresinde yeralmaktayd.45 Heterodoks [resm dinden sapan] akmlara akt, resm
zmreden hem daha heterodoks, hem de daha dindard. te yandan, varoluu devletin izledii
devleti ekonomi siyasetinin insafna kalmt; karlatklar ekonomik engeller bu tutum
karsnda muhalif olarak birlemelerini kolaylatryordu. Bakentteki ayaklanmalar ou kez,
saray grevlilerinden honut olmayanlarla esnaf ve Yenierinin ittifak sonucu patlak verirdi.46
Nihayet, en alt srada, kyl yeralmaktayd. Devletin, ulusal geliri artrmak iin salkl bir
ekonomik siyaset izlemek yerine yrrle koyduu zel vergi uygulamalarnn ykn en ar
biimde srtnda tayan kesim, kyllerdi.
Osmanl mparatorlugu'nun tabakalama balamnda yapsal elerinden biri de, birincil
gruplarn srekli etkisidir ki, bundan bazen Osmanl yapsnn "korporatif" zellii olarak
szedilir.47 Bu zellik yle tanmlanmtr:
Ynetici snf, padiahn teb'asnn oluturduu snflardan yalnzca bir tanesidir. Buna
karlk, ynetilenlerin hepsi esnaf loncalar.. gibi kurumlarda rgtlenmilerdi.
Ynetilenler, devletten, hatta padiahtan da te, asl bu kurumlara sadakatle
balydlar. Loncalar elbette ki temelde kent kkenliydi. Baz yrelerde ifti loncalar
bulunmakla birlikte, genel olarak krsal kesimde ky kurullar, ya da -g-
44 Sabri E lgener, "14'nc Asrdanberi Esnaf Ahlk ve ikyeti Mucip Baz Haller", istanbul niversitesi iktisat Fakltesi
Mecmuas (1949-1950), ss. 388-396.
46 Bkz.: Juchereau de Saint Deni, Rivolutions de Constantinople, (Paris, 1819), 2 cilt, eitli yerlerde.
47 "Birincil grup" devimini hangi anlamda kullandm iin bkz.: Kingsley Davis, Human Society (New York, 1949), ss. 52-61.
95
49 Bu zgl dzenlemede siyasal, ekonomik ve dinsel etkinlikler bireysel deil, r-gtsel'dir. Bkz. Krader, Social Organization
ofthe Mongol-Turhic Pastoral Nomads, s. 3290'daki atf: Radcliffe-Brown, Patrilineal and Matrilineal Succession, ss. 34-35.
96
alan bir ikincisi, eitli sanat ve el becerileriyle uraan kiilerden oluur ki, ivedi
gereksinimleri karlamann yan-sra, iyi bir yaam srdrmenin koulu olan refah
gerelerini de reten bu snfn yokluunda kentler varolamaz. Bir ncs,
pazarlamac snf olarak adlandrlabilir ve alm-satm ileriyle, tccar ya da
perakendeci olarak urarlar. Drdnc e, tarmsal kesim iilerinden oluan kle
snf, beinci de savunma gcdr. Eer bir devlet saldrganlarn klesi olmak
istemiyorsa, sonuncusu, teki drt eden daha az nemli saylmamaldr...
Burada, Platon'un Devlet'inde, devleti oluturan eler dkmnn zekice olmasna
karlk yetersiz kalnn nedeninin ite bu olduuna dikati ekmek isteriz... Nitekim
savunma gcn oluturan eden, ancak ok daha sonraki bir aamada; kentin
topraklar genileyip komu topraklarla temas sonucu sava olasl ortaya knca,
sze-dilir. Platon'un ilk kentinde darda braktklar bununla da kalmaz. lk drt
enin -ya da kurulu iin gerekli elerin says her neyse- adalet datmndan
sorumlu ve neyin "dil" olduunu saptayan bir yetkeye gereksinmesi olacaktr. Eer
zihnin, canl varlkta, bedenden daha nemli bir blm olduunu kabul ediyorsak, ayn
biimde, devletin de zihne benzer blmlerinin, bedensel gereksinimlerini karlayan
blmlerden daha nemli olduunu kabul etmemiz gerekir; ve de zihne benzer blmler
derken, asker kesimden, adaletin yasal olarak rgtlenmesiy-le ilgili kesimden ve
(ekleyebiliriz) siyasal anlay yetisi gerektiren enine boyuna dnme ilevini stlenen
kesimden szetmekteyiz... Yedinci eyi devlete mal varlklaryla katkda bulunan
zenginler oluturur. Sekizinci e, devlete hizmetle grevli memurlardr.50
50 Aristoteles, Politics (Yayna hazrlayan: Barker, 1946), IV, 1291 a.
97
mdi, bir stat hiyerarisi iinde yeraldklar gibi, tabakalarn birbirlerine bamllklarn da
vurgulayan bu tr bir tabakalama modelinin, Osmanl gerekliiyle pek badamad
besbellidir; ancak, bu modele hayli hayranlk duyan Osmanl aydnlar kk ekleme ya da
kartmalar yaparak bu betinlemenin eitlemelerinden yararlanmaya almlardr.
Bu yolla elde edilen modellerden zellikle ikisi dikkate deer. Bunlar, slahat ve devlet adam
Kou Bey ile brokrat ve yazar Ktip elebi'nin nerileridir.
Kou Bey "snftan szeder: sradan vatanda (reaya), ulem ve asker snf (seyfiyye). Bu
sonuncusu, Inalck'n asker snflamasna kouttur.51 mparatorluun sekinler ve halk
kitlelerinden oluan iki tabakasna ilikin resm ideolojisine en ok bu kadar yaklaabiliyoruz.
Ulem'ya zel bir kecik ayrlm olmasn, din adamlarnn mparatorluk iindeki ayrcalkl
konumu ile aklayabiliriz.
Kou Bey'in bugn "meslek tabakalar" olarak tanmlayabileceimiz topluluklardan "snf ad
altnda szetmesi-ni, dilsel bir kullanm farkyla aklamak yanl olur; tam tersine bu, Osmanl
mparatorluu'nda varolan tabakalama bilinci konusunda bize nemli bir ipucu vermektedir.
Tarihiler, tabakalama bilincinin, resm grevlilerin alt-tabakalarnn bilinci biiminde
ideolojik olarak kalplat-na iaret etmilerdir. 17. yzylda toplumsal mcadelelerde rol alan
kiilerin kendi konumlarn belirlemek iin "yenierilik uuru", "kulluk uuru" gibi deyimleri
kullanmalar bu yzdendir.52
51 Kou Bey Risalesi (Yaynlayan: Ebzziya, stanbul, 1903), ss. 8-9.
52 Mustafa Akdag, "Celli Fetreti", Ankara niversitesi Di! ve Tarih-Corafya Fakltesi Dergisi, XVI (1958), ss. 106-107.
98
4. Osmanl imparatorluu'nda "Snf Bilinci
O halde, diyebiliriz ki, Avrupa'da feodal dzenin k ve ada kapitalizmin ykseliine
bal nesnel ve kaytl mcadelelerin, teki sonularn yansra, snf bilincinin Avrupa tarihinin
bir esi olarak yerlemesine yolamasna karlk, burada, ynetici snfn eleri arasndaki
(tmar sa-hipleri/"kul" yneticiler; yerel eraf/asker) mcadele, doas gerei, rol alanlarn
bilinlerinin baka bir eksende younlamasna yolamtr: bir yanda asker, onun karsnda
ise muhalifleri yeralmtr. Daha soyut bir biimde ortaya koyarsak, diyebiliriz ki, siyasal
iktidarn yalnzca padiaha ve yrtme mekanizmasna ait olduuna ilikin Osmanl grnde
ortaya kan sapma, Osmanl mparatorluu'nda tabakalarn siyasal nitelikli olduu grn
dourmu, siyaset oyunu da "ya hep ya hi" ilkesinde somutlan-mtr: kii, tanm gerei, ya
tepede olacak ya ezilecektir. Bu tabakalarn belirginlemesi, Avrupa'da mal ve hizmet retim
ve datmn stlenen tabakalarn belirginlemesine tekabl etmektedir.
ikinci bir farkndalk, resm zmrenin ara-tabakalarna zg olandr.
Kou Bey'in betimlemesinde tccara ya da esnafa ayr bir yer verilmemitir. Burada, Kou Bey
kendisi gibi Enderun'da yetimi ve Osmanl Toplumunun ikili grnm retilmi teki
yorumcular tarafndan da yinelenecek nemli yanla dmektedir. Aslnda esnaf, yukarda da
belirttiimiz gibi, Osmanl Toplumu iindeki statsnn bilincindeydi. Bu bilinlilik, devletin,
tccara kyasla daha sk denetledii esnaf arasnda daha nemliydi. Yetkililer esnafa hibir
zaman gelime olana tanmamlardr. Loncalar halinde rgtlenmi olmalarna ramen
bunlarn etkinlikleri, devlet tarafndan iyice kstlanmtr. Kentli sivil hal-
99
ehir sakinleri eskiden beri yedi snfa ayrlmtr. Birincisi yce ve gl beyler ve
beyzadelerdir ki, samur astarl, grkemli harmaniyeler giyerler. kincisi ulem ve din
adamlardr; durumlarna uygun giyinirler ve balarla yaarlar. ncs deniz ve
kara yoluyla Ozakof'la, Kazakistan, Mingrelia, erkezistan, Abaza ve Krm'la ticaret
yapan tccarlardr. Kumatan feraceler [genellikle uhadan
53 Esnaf bilincinin bir zmlemesi iin bkz.: Mnir Aktepe, Patrona hyam (stanbul, 1958), s. 27.
54 Bu "drt direk" ulema, asker, tccar ve reaya idi. Bkz.: Envin 1. J. Rosenthal, Political Thought in Medievcd islam (Cambridge,
1958), s. 229.
100
yaplan, yakas dik, kollar bol, geni stlk] ve konto denilen dolamalar [cbbemsi bol
ceket] giyerler. Drdncs zanaatkarlardr. Ferace ve boas [bir tr patiska]
giyerler. Beincisi Karadenizli kayklardr... Altncs baclardr... Yedincisi
balklardr ki, binlerce kii bu adla anlr.55
te yandan, Evliya elebi istanbul'dan Asya yakasndaki skdar semtinden szederken
gzlemledii yapy yle anlatr:
Askerler [Burada asker deyimi "askerler" olarak evrilmitir ki, yanltr. Dorusu
"ynetici kurum" yesi. . M.] ilk snf olutururlar; srma ilemeli zengin giysiler
iinde dolarlar. Dier snflar, bahvanlar [bostanclar?], ermiler, dilenciler,
kayklar ve tccarlardr: her biri olanaklar orannda dolamalar ve kumatan
feraceler giyerler.56
Grlyor ki, taradaki "soylular" bakent brokrasisinin gzyumdugu oranda
varolabilmektedirler. Anadolu'ya ilikin dier gzlemlerinde Evliya elebi'nin gezileri srasnda
ziyaret ettii kiiler, basit bir tabakalama dzeni iinde yeralrlar. Evliya, nce, eer varsa,
merkez hkmetin yerel temsilcisini, sonra tmar sahibini ve/ya da Yenieri subayn, ardndan
(bazen hanedan sahipleri57 olarak niteledii) ayan ve eraf, nihayet resm grevlilerin
srtndan geinen ulem'y, airleri ve bogezenleri ziyaret eder. Evli-ya'nn ziyaretleri her
gezisinde bu sray izlemez; nk kendi dostlarna ncelik tanr. Ancak, genelde bu sra,
ada Trk tara ehirlerindeki duruma byk benzerlik gstermektedir. Buralarda, sradan
bir gzlemle bile, vali bata
55 Evliya elebi, Narrative of Travels in Europe, Asia and Africa (eviren: Ham-mer, Londra, 1834-1850), 3 cilt, 11, s. 47.
56 a.g.e., s. 82.
57 Evliya elebi Seyahatnamesi (Maarif yayn, Cilt IX, istanbul 1935), s. 100.
101
olmak zere, protokolda, sivil meclis yelerinin yerel asker grevliyle yanyana oturduklarn,
retmene vilayet memurlar arasnda nemli saylabilecek bir yer verildiini, ksacas Evliya
elebi'nin izdii tabloya ok yakn bir grnty bulmak mmkndr. Ancak, bugn, ayan ve
erafn protokolda resm bir yeri yoktur: ve tekilerle birlikte bulunmalar -ki ok enderdir-
ancak brokratik bir grevleri olduu takdirde sz konusudur.
Kyller arasnda tabaka bilincini oluturan eleri ele almadan nce tabakalarn kesinlik
kazanmasna nemli katks olan son bir yapsal etmenden szetmek gerekecek.
mparatorluk'taki tabakalama psikolojisinin ayrdedici bir zellii de, ynetici smf yelerinin
"herkesin kendi yerini bilmesine"58 verdikleri nem ve gsterdikleri zendir. Bu, zellikle,
szgelimi, belli bir meslekten olanlarn zanaatlerini belirleyen bir iaret tamalar; ya da belli
bir "milletin yelerinin ayrdedici giysiler iinde dolamalarn; ya da alt snflarn sekinlerce
giyilen kyafetleri giymemeleri gibi konular zerinde srarla durulmas biiminde ortaya
kar.59 Bu tr "harcamay kstlayc yasalar", Ortaa Bat Avrupa'snn da toplumsal
zelliklerindendir. Bu, orada, merkez otoritenin, lks saylan harcamalar denetlemesi
biiminde grlr. Ancak, ar harcamay nleyici yasalar, her zaman ve her yerde, bir snfn
bir baka snfa zg stat sembollerini temellk etmesini engelleme ilevini de stlenmitir.60
58 nalck, "The Nature of Traditional Society", s. 42.
59 Bkz., rnein, slahat ve yeniliki Sultan III. Selim'in bu tr "yolsuzluklara ilikin ferman, Enver Ziya Karal, Selim IlI'n
Hatt- Hmayunlan-Nizam- Cedid-1807, s. 101. Sultan Selim "astlarn ve stlerin" (edna ve l) ayn kyafetleri giymesinin
Osmanl Imparatorluu'nda bir "dzensizlik" belirtisi olduunu syleyerek, bu durumdan yaknmakta, ve -kendi asndan- tutarl
bir akl-yrtmey-le, slahata ilikin uygulamalarn nkoulu "dzen"in yeniden salanmas olduuna gre, bu eilimlerin denetim
altna alnmas gerektiini ne srmektedir.
60 Bkz.: Bernard Barber, Social Stratification (New York, 1957), s. 161. 102
103
Trkiye'de yerel erafn ettii ktlkler ve kylnn bunlarn elinden ektikleri konusunda
son zamanlarda ok ey yazld. Bunlar yazanlar, Osmanl mparatorluu'nun son yzyllk
k boyunca Trk kylsnn iine dt durumla, Avrupal serf arasnda koutluklar
bulmaya altlar.63 Ancak, kantlar biraz daha dikkatle incelendiinde -eer bu sav doruysa-
neden Trkiye'de kyllerin kaleleri atee vermedikleri, Fransz htilli srasnda grlen
trden kyl isyanlarna girimedikleri ve Rus kyllerinin "kara" blnme taleplerine benzer
olaylara rastlanmad aklanamamaktadr. Evet, Trkiye'de "kyl ayaklanmalarnn
varolduunu ne sren Marksist nerme, biimsel olarak, dorudur.64 Ancak, bu ayaklanmalarn
nasl, neden ve hangi koullar altnda ortaya kt ok baka bir konudur. Celli syanlar
olarak anlan ayaklanmalar, aslnda kyl ayaklanmalar deil, kendilerine haklar olan topraklar
verilmedii gerekesiyle honutsuzluk duyan kk toprak "soylular" tarafndan balatlmtr.
Bu sipahiler, sipahinin yerini alan mltezimin zorbalndan kaan kyly de kendi saflarna
almlardr. Bylece oluturulan eteler yerel tmar sahiplerinin deil, iktidar merkezlerinin
zerine yrmler; yerel toprak sahipleriyle deil, devlet gcnn temsilcileriyle
savamlardr. Bu ayaklanmalar bazen baka bir biimde de ortaya kmaktayd: Asker hizmet
karlnda ikta edilen topraklar zerindeki klasik tmar dzeni deimeye baladktan ve
muhalif bir gce dntkten sonra, Anadolu'da hkm sren genel ekonomik kargaa, oralara
gnderilen Osmanl devlet g-
63 Bkz., rnein; E aatay Uluay, XVll'nci Asrda Saruhanda Ekyalk ve Halk Hareketlen (1944), eitli yerlerde.
64 Bu tr nermeler iin bkz.: Mustafa A. Mehmet, "De Certains aspects de la so-cieti Ottomane la lumidre de la regislation du
Sultan Mahomet II (1451-1481)", Studia et Ata Orientalia 11 (1960), ss. 127-160.
104
revlileri arasnda, ynetimden honut olmayanlar kendi saflarna ekerek, padiahtan belli bir
siyasal g koparabilecekleri inancna yolamt. Bu tr bakaldrlar genellikle eskiden kyl
statsnde olup da sonradan ekiyaya dnen gruplarla gerekletirilmekteydi. "Gerek"
kyller ise, gerek isyanclarn, gerekse hkmetin sava giderlerini karlamak durumunda
kalyorlard. Abaza Paa isyan65 bu tr ayaklanmalardan biridir.
Bir nc ve benzer hareket, Osmanl devlet grevlilerine tannan topra tasarruf hakknn
ksa sreli oluundan ve baz memurlarn ulalmas zor yrelerde kendi adlarna talana kalkp,
zamanla affa urayacaklar umuduyla bu sreyi uzatma abalarndan kaynaklanyordu.
Bu gibi durumlarda ortak payda ve ayaklanmann temel nedeni, sipahi dzeninin bozulmu ve
sipahilere "hakszlk" edilmi olmasyd. Tipik kyl ayaklanmalarnda Osmanl kylsnn ba
ektii sav asndan ayrca ilgin olan nokta, bakaldrnn balang aamasnda, bu
hareketlere nderlik edenlerin hep resm bir unvan sahibi, devlete atanm kiiler
olulardr.66 Daha da ilginci, elebalar, eer devlet grevlisi olduunu kantlayamazsa hi
kimsenin onun yansra ayaklanmaya katlmaya yanamamasyd.67 "Ynetici kurum"un bu eski
yeleri, bylece devlet grevlisi iken sahip olduklar ayrcalklar kendilerine yeniden
tannncaya kadar direnebilmek iin halk bask altnda tutmaktaydlar. Resm grevliler
arasndaki dmanlk ve iktidar kavgasnn neden olduu btn bu kargaa ve grltnn,
kyller arasnda "resm" olan her eyden nefrete yolat sonucunu kartabiliriz:. te
yandan, ayan ve kyl ayn safta birlemek-
65 Bkz.: "Abaza", islm Ansiklopedisi, 1, s. 5.
105
69 Palmerston, bu deyimi Osmanl devletinin mltezim karsndaki tutumunu betimlemek iin kullanmtr, ancak, kukusuz,
reaya'nn mltezimle olan ilikisi iin de geerlidir. Bkz.: Sir Charles Webster, Britain, the Liberal Move-ment and the Eastern
Question (Londra, 1951), 2 cilt, sayfa numaralan sreklidir, s. 540.
106
lerinin glenme sreci elik etmitir. k dnemindeki bu durumu karmaklatran iki yeni
etmen ortaya kmtr. Bunlardan birincisi, yerel glerini yeterince salamlatrdklarnda,
geri arlma, tayin ya da rtbe tenzili halinde, makamlarndan ayrlmaya niyetli olmadklarn
merkeze ima etmeye balayan devlet grevlileri, yani ynetici kurum yeleridir. Bu durumda
merkez, taktik gerei, bu makamlarda srekli olarak kalma hakkn onlara balama yoluna
gidiyordu. Tasarruf haklar bylece daha gvenceli hale getirilen bu grevliler, vergi toplama
konusunda teki devlet grevlileri kadar acmasz davranmyor, kylnn ve yerel halkn
desteini kazanyorlard.70
Bir baka gelime, ayan ve erafn, arabuluculuk ilevini yklenmeye balamasyd; artk bunlar,
taradaki vergi ykmlleri ile merkezce atanm gz doymaz mltezimler arasnda tampon
grevini stlenmilerdi. Bylece, vergi y-kmllerince seilen yann, vergi toplayan
grevlilerle onlar adna yzyze geldii ve alnacak verginin belirlenmesi srasnda ykmlleri
savunduu bir sistem geliti.71
Merkez otorite giderek zayflad iin, derebeyler konusunda olduu gibi bu durumda da
kendi siyasetinin uygulanmasn salamak iin ayanla ibirlii yapmak zorunda kalyordu.72
Ancak, kltrn ynetenle ynetilen arasndaki ikilii
70 A. D. Mordtmann, Anatolien: Skizze und Reisebriefen aus Kleinasien (Yayna hazrlayan: Franz Babinger, Hanover, 1925), s.
113.
71 Gibb ve Bowen, hlamic Society, J, 1, s. 193-194. Laissez-faire siyasetinin ateli bir savunucusu ve istanbul'daki ngiliz
Eliliinin birinci ktibi olan David Urquhart, bunun o zamanlar Avrupasndaki merkeziyeti eilimlere kyasla bir ilerleme
saylabileceini dnyordu. Bkz.: David Urquhart, Turkey and Its Resources: Us Munipical Organization and Free rade (Londra,
1833), ss. 121-122, Urquhart'n grnn pek de fevkalade olmad aadaki tartmada grlecektir.
107
yanstt ve bir ara-tabakann bulunmad bir toplumda, ayan gibi arac bir snfn yasallk
kazanmas ya da kalc olmas dnlemez. Ayan da, son hesapta, gcn devletin kendisine
tand ayrcalklardan almakta ve egemen roln byk bir hevesle stlenmekteydi. Bylece
ayan da talana katld, onlar da kendilerine baml olanlar bunalttlar ve resm snfn
grenekleri ve dnya gryle zdeleti-ler. Gene de, alt snflar iin ayan, ancak resm
grevli olduu srece ve yneticilerin davranlarn benimsedii oranda "kt" olmutur.73 Bu
incelemenin son blmnde durumun 19. yzylda da deimediine ilikin kantlar yeral-
maktadr. Kitleler iin en korkulu umac, her zaman, resm grevliler olmutur.
Merkez otorite, hakl olarak, derebeyleri ve ayan, kendi varoluunu srekli tehdit eden
eler olarak grmekteydi. Derebeyleri ve ayan, imparatorluun ideal yapsna aykr, yasallk
d eler olarak kalmyor, bu durumlarn alayc bir aldrmazlkla da karlyorlard. "Ynetici
kurum"un drst ve iyi niyetli yeleri zlmeyi hazrlayan etmenlere duyulan o eski korkunun
etkisiyle, ilk dnemlerin gl ynetimini geri getirmeye kararlydlar. Bylece, Osmanl
mparatorluu'ndaki k durdurmak isteyen "slahat" padiahlar bile Avrupa'ya zg
silahlanma ve rgtlenme yntemlerinin benimsenmesi iin almakla yetinmiyor,
73 18. yzyl airlerinden Nabi'nin bu konudaki aydnlatc aklamalar iin bkz.: Mehmet Kaplan, "Nabi ve 'Orta nsan' Tipi",
stanbul niversitesi Edebiyat FakMtesi Trk Dili ve Edebiyat Dergisi, XI (1961), s. 32.
Ayan,, nceleri eyalet sakinleri tarafndan seilirken, daha sonra vali tarafndan atanr olmutur. 1780'lerde ise Sadrazam
tarafndan atanmaya balamtr. Ancak, ilgintir ki, 1786'da Ayan makam olarak kaldrlp grevleri merkezce atanan bir ehir
mfettiine devredildiinde, halkn ayaklanarak itiraz zerine makamn yeniden tesisi gerekmitir. Bkz.: Ayan", Mn
Ansiklopedisi IV (1950), s. 355. Bu konuda Bowen'in Encydopedia of islam'n ikinci basksndkki makale yerine inn
Ansiklopedisine atf yapmay sememin nedeni, birincisindeki btn bilgileri ikincisinin ierir olmasdr.
108
75 inalck, "The Nature of Traditional Society", s. 54. "Mahmud"un isyankr yan'a kar at sava, bunlardan ounun
makamlarndan alnmas ve Sul-tan'n eyaletlerdeki otoritesinin pekitirilmesiyle sonuland. Ancak bu ileri gelenlerin yzlercesi
yerel ynetimin banda kalmay ve byk mukataalar ellerinde tutmay srdrdler... Pasif yerel halkn gzne ounlukla
kendilerini zalim valilere kar koruyan kiiler olarak grnrlerdi."
109
78 Mordtmann'm, rnein, yerel olarak imal edilen kahve deirmenlerine ilikin anlattklar, bkz.: Anatolien, s. 10.
110
Btn bunlara ramen, tabaka bilinci geleneksel izgiler iinde kalmaya devam etmitir.
Yneten ve ynetilen birbirleriyle srekli boy lr olma konumlarn korumulardr. Bat'nn
etkisindeki aydnlarn balatmay baardklar protesto hareketleri bile, merkez brokratik
mekanizmaya yneltilmitir. Gen Osmanllar hareketi buna bir rnek olarak gsterilebilir.
Onlarn ardllar olan Jn Trkler de 1890'lardaki srgn boyunca ayn tutumu
srdrmlerdir.
Taraya gelince, Osmanl'da tabakalamaya ilikin en nemli deiiklik, devletin ounluuna
sahip olduu mparatorluk topraklar zerindeki mlkiyet hakkn tasfiye etmeye balamasdr.
Bu deiiklik, zaten, zorla el koyma ya da devlet grevlilerinin kendilerine balanan miri
topraklar [zerinde mutlak mlkiyet hakkna sahip olunan] mlk'e dntrmeleri biiminde
nceden balam bulunuyordu.
"19. yzyln banda mlk sahipliinin artmas iki ana kaynaktan beslenmekteydi. Birincisi, mir
topraklarn, hkmete, hazine an kapatmak amacyla mlk olarak; ikincisiyse, mukataann,
alcya ok geni hak ve yetkiler tannarak, ak artrma yoluyla sata karlmasyd [iltizam].
"Kaldrlan tmar topraklarnn yeni mlk sahibi snfn eline geii, ounlukla bu tr satlarla
olmutur. II. Mah-mud ve onu izleyenler dneminde bu tr satlar ok sk grlmektedir.
Kendisine "tapu temessk" ad altnda bir belge verilen alc, kuramsal olarak, yasal zel
mlkiyet hakkna sahip deildi; ancak gelirlerin kirasn tasarruf edebilirdi. Oysa, gerekte,
tasarruf haklar srekli olarak uzatlr ve onaylanrd. Tanzimat dneminin tarm yasalarnn
oundaki eilim de, tasarruf hakkn, zel mlkiyetten pek az fark olan bir hakka
dntrmekti. Devir ve
111
son bir kant daha ne srlebilir. Bunun nedenini, Osmanl ekonomisinin "devleti"
zelliklerinde aramak gerekir. Bu oluumu, daha sonralar merutiyeti bir ideolog olarak n
yapacak olan Ziya Paa'nn Amasya valilii zerine Kenan Akyz'n ilgi ekici almasnda80
izlemek mmkn. Ziya Paa, 1850'lerde Amasya'ya atandnda, kendisine yanstlan
ikyetlerden biri de, Zile Mfts Ltfullah Efendi'nin kasaba halkna ettikleriyle ilgiliydi.
Zile Mfts Ltfullah Efendi, dier birok taral devlet memuru gibi, eraftand. Dikkatli
bir inceleme, Ltfullah Efendi'ye halk haraca kesme olanaklarn eraftan oluunun deil,
dier rolnn, yani devlet memuriyetinin saladn ortaya karmaktadr.
Ltfullah Efendi'nin ktlkleri u noktalarda toplanmaktadr:
a) Ordunun ihtiyac olan sr ve atlarn halktan "gnll" ba biiminde toplanmas konusunda
merkez hkmetten gelen bir emir zerine Ltfullah Efendi, ilk i olarak mevcut btn at ve
srlar satn almtr. Ardndan, bu balar toplamak iin gelen grevliyi misafir edip onunla
bir anlamaya varmtr. Bu anlama uyarnca, grevli, halkn ba olarak getirdii hayvanlar
kabul edilemeyecek kadar niteliksiz bulduunu aklamtr. Bunun zerine Ltfullah Efendi,
kendi iftliinden satn alnacak hayvanlarn kabul edileceine dair bir sylenti karmtr.
Bylece, hayvanlarn ilk sahipleri, kendi hayvanlarn Ltfullah Efendi'ye sattklar fiyatn
drt katn deyerek geri almak ve grevli memura balamak durumunda kalmlardr;
b) Ltfullah Efendi, iltizam hakknn kendi adamlarna devredilmesi konusunda mltezimle yasal
olmayan anlamalar yapmtr;
80 Kenan Akyz, Ziya Paa'nn Amasya Mutasarrfl Srasndaki Olaylar, (Ankara, 1964).
113
c) Ekiyayla, pelerine dmek konusunda daha gevek bir tutum benimsemeye sz vererek,
anlamtr.81
Btn bu ilemler, ancak devletle ekonominin iice bulunduu ve dolaysyla, krn retim
mekanizmasn denetlemekle deil, devletin nemli makamlarn elde tutmakla doru orantl
olduu bir ekonomik yap iinde mmkndr.
istanbul'daki esnafla ilikili olarak, benzeri bir gelime de, esnafn refahnn ve genelde i
hayatnn devlet harcamalarna baml oluudur.82
Tanzimat olarak adlandrlan bu dnemde (1839-1878) ortaya kan bir baka deiiklik, eski
derebeylerinin ya da ayan ve erafn bir blmnn istanbul'a yerleip, d grnleriyle
ada brokratlardan ayrt edilemez hale gelmeleridir. Ancak, bu "yeniler"in bakentin
brokrat "zm-re"sine zg grleri de benimsediklerini sylemek o kadar kolay deildir.
19. yzyln sonlarna doru Trkiye'nin adalama srecinde vard aama, brokrasinin
yapsnda da bir deiiklie yolamtr: Hiyerari piramidinin hayli dar olan taban, yerini daha
geni ve giderek genileyen bir tabana brakmtr. Brokrasinin alt ve orta basamaklarn
besleyebilmek iin Bat modeli okullar almtr. Eitim parasz olduktan baka, rencilere
yiyecek ve yatacak yer de salandndan, bu okullara taradan belli bir akn balamtr. Bu
tarallar, genellikle ayan ve erafn alt kademelerinden oluan tabakann ve birka hali vakti
yerinde kyl ailesinin ocuklaryd. Bu gzlemimizin [imdilik] yalnzca Jn Trklerin kkenleri
zerine yaptmz alma srasnda edinilen izlenimlere dayandn belirtelim.83 Nicel
alma-
s a.g.e., s. 9.
114
lar bu gzleme daha net bir grnm kazandracaktr. 1890'larda artk bir yar-soylulua
dnen st brokratik kademelerdekilere bakaldranlar, ite bu "acemiler" olacaktr. Bat
hakknda edindikleri genel bilginin yolat beklentilerle, derme atma yar-ada eitim
dzeninin getirdii kstl adalama olanaklar arasndaki uurum, bu genleri slahat
hareketine fiilen katlmak zorunda brakm gibidir. Ama ortaya kan ayrm, hl eski,
geleneksel tara/metropol ayrmyd ve bakaldr brokrasinin st kade-melerindekilerini
ayrcalklarndan tr sorgulamak anlamn tayordu. Szgelimi, Asker Tbbiye rencileri
"tarallar" ve "ehir ocuklar" olarak ikiye ayrlmlard. ikyetler, paa ocuklaryla
hanedan mensuplarnn, daha az alma gerektiren grevlere atanmalarndan kaynaklanyordu.
Daha sonralar, Jn Trkler, bu tr grevler alm btn subaylar kmseyeceklerdir.84
Bu noktada yaplmas gereken nemli bir ayrm, brokrasinin alt ve st kademeleri arasndaki
farktr. Tarallar, Ab-dlhamid'im brokratik mekanizmasn beslemek zere okullara
alndklarna gre, kukusuz taradan ynetici sekinler saflarna doru daha canl bir
akkanlk ortaya kmtr. Ancak, gelecein Jn Trkleri olacak olan bu tarallar hl farkl
muamele grdkleri kansndaydlar. Bunda haksz da deillerdi; nk sarayn, siyasal, asker
ve diplomatik makamlarn st kademelerinin ou, tek ortak ynleri Tanzimat'n brokratik
ailelerinden olmak olan kiilerce tutulmutu. Yetitikleri yksek okullarda derslerinde stn
baar kaydeden tarallarn bylece zedelenen eitlik duygular, yalnzca Bat'yla olan
ilikilerinin bir rn de deildi; nk Bat hakknda rencilik yllarnda edindikleri bilgiler
olduka snrlyd. Tersine, bu duygular, devlet g-
84 a.g.e.,s.4O.
115
revlerine aday kiilere devletin nasl davranmas gerektii konusundaki beklentilerin bir
yanksyd ki, bu da, 19. yzyl sonlarndaki bile gcn srdren aslsz bir kanya, Osmanl
devletinin aristokrasilere tahamml olmad inancna dayanyordu. Bu gre gre, devlet
grevlerine yaplan atamalarda, ideal olarak, yalnzca yetenek gzn-ne alnmalyd Kanmzca,
Mannheim bu gr, devlet grevlerine getirilmede eitlik ilkesinin, Osmanl mpara-
torluu'na zg nemli bir "ideoloji" olduu ve Jn Trklerin bu adan ada yenilikilerden
ok, tutucu ideologlar olarak hareket ettikleri biiminde ifade edebilirdi.
Jn Trk Ihtilli'nin baars, mparatorluun tabakalama dzeninin zerine kurulu olduu ana
ikilii temelden deitirmemitir. Eski ihtillcilerden, yani Jn Trklerden oluan ynetici
snf, yine ynetilenden ok uzak kalmtr. Bunun nedeni, her eyin tesinde, ynetici tabakaya
yeni girenlerin, ele geirdikleri brokrasi kalesinin niha amacyla derhal zdelemeleri, yani
"devletin bekaas" ilkesini hemen benimsemeleridir. Daha nce de grdmz gibi, bu, temel
Osmanl siyas ideolojisinin bir dier yndr.85
Ancak, ayrntlara pek nem vermeyen baz Batl yorumcularn yapt gibi, Jn Trkler
dnemine ilikin tek olgu budur deyip gemek de grntnn nemli bir boyutunu gzard
etmek olur. nk Jn Trkler Avrupa'da srgn olarak geirdikleri uzun yllar boyunca,
Bat'nn zgrlk ve eitlik kavramlarndan etkilenmilerdi. ktidar ele geirdikten sonra,
Mannheim'n kulland anlamda gerekten "topyac" olan yeni bir fikir ortaya attlar:
Halklk. Sradan insan yceltmek yeni bir tutumdu ve bu tutum Jn Trklerin iktidarda
kaldklar 1908-1918 yllar arasnda kk sald. Bu gre uygun olarak Jn Trkler yneten/y-
85 a.g.e., s. 225. 116
netilen ayrmn kaldrmaya altlar ve iktidarlarnn son yllarnda resm mitolojide lkenin
efendisi olarak kyl, nemi giderek artan bir yer edindi.86
Ekonomi ve Politika
20. yzyln balarna kadar Trkler, mparatorluun ekonomik yaamna, nemli ekonomik
giriim sahipleri olarak katlmamlardr. Bu iler yabanclara ya da Trk ve Mslman olmayan
aznlklara braklmtr.87 Ulusal lkler peinde koan Jn Trkler, yeni bir Trk giriimci
snf yaratmaya altlar. Ancak, ekonomik gelimenin laissez-faire siyasetine kapal olduu,
Trkler lkenin ekonomisini tmyle ele geirmi olsalar bile, herkese kabul edilmiti.
Nitekim, Jn Trklerin ksa bir tartmadan sonra benimsedikleri ekonomi felsefesi,
dayanmaclk olmutur.88 Daha sonralar, I. Dnya Sava'nn sonlarna doru, Jn Trklerin
Almanya'da Die Neue Orienerun^9 olarak bilinen sosyal devlet siyasetiyle ilgilenmeye
balamalar, daha da kstlayc bir tutuma yneldiklerini gsterir. Bir "ulusal ekonomi"nin
kurulmas, bir baka deyile, Jn Trklerin "devlet denetiminde bir sosyal devlet" slogan, bu
fikrin kendilerine zg trdr ve devlete ynetilen bir "ulusal ekonomi" ile gelimekte olan
giriimci snf uzlatrma abalar, o gnden bu yana Trk Ekonomisinin geliimini niteleyen bir
gerilime yolamtr.
86 Bkz.: . Mardin, "Trkiye'de iktisadi Dncenin Gelimesi."
88 Dayanmaclk (tesantlk-solidarizm), Marksizm ile Fransz Devrimi ide-olojisindeki burjuva eleri "karlkl dayanma
balarnn oulculuu" kavram araclyla uzlatrmaya alan bir doktrindir. Bkz.: J. E. S. Hayward, "The Offcial Social
Philosophy of the Third Republic: Leon Bourgeois and Solidarizm", International Journal of Social History, VI (1961), s. 31.
89 Ziya Gkalp, "iktisadi Vatanperverlik", Yeni Mecmua II (1918), s. 322; Tekin Alp, "Yeni iktisadiyat", Yeni Mecmua, 28 Mart
1918, s. 205.
117
ev. Nuran Yavuz, 1967, cilt 22, no: 4, s. 111-142; YAZKO Felsefe Yazlar, dizi no: 5, stanbul, 1983, s. 5-33
118
erif Mardin temelde dnce tarihi, din sosyolojisi ve siyaset sosyolojisi erevesinde Osmanl-Trk toplumsal
yapsnn temel dinamiklerinin saptanmasna ve onlar ereveleyen kalp ve sylemlerin belirlenmesine ynelik
almalar yapmtr. Kltrel elerin belirleme gc ve bu elerin, i dinamiklerinin nemi yaklamnda belirleyici
bir yer tutar. erif Mardin 1950'li yllarla birlikte siyasal dnce arlkl bir ura tercihi yapm ve bu dnem
almalar Osmanl aydnnn Avrupa dncesinden nasl etkilendii sorunsal zerine younlamtr.* Bu yllarda
Mardin'in almalar sosyolojik kalplar
(*) Bkz. erif Mardin, The Genesis of Young Ottomcm Thought, 1962; Jn Trklerin Siyasi Fikirleri, 1964 (2. Bask, 1984).
119
daha az kullanan, ariv arlkl olma grnmn verir. Yetitii bilim evrelerinde egemen olan yaklamlarn erif
Mardin'i etkilemedii sylenemez. Ancak bu etkilerin, tarihsel verileri bir ara malzeme olarak kabul edip sosyolojik
arlkl bir alma biimini benimsemesiyle artt grlr. erif Mardin 1960'l yllarn ortalarndan itibaren
toplumsal-klt-rel elerin i dinamiklerinin belirleyiciliklerini vurgulayan bir yaklamla, ok ynl entelektel bir
kaygdan hareketle din, ideoloji ve kltr konularna arlk vermitir. Yapsalc-i-levselci okulun olduu kadar,
VVeber'in, Fransz dnrlerinin, sembolik felsefecilerin yaklamlarna da nem veren Mardin, 'Din ve deoloji',
'Centre-Periphery" almalarn bu dnemde yaynlamtr. 1970'li yllarn sonlarndan itibaren tmyle din
sosyolojisi almalarna arlk veren Mardin, bu aamada mikro belirlenimlerin devresine girmi ve ilikiler yuma
olarak ele ald toplumsal dzeyde, bu kez kiiler aras ilikinin psikodinamiinin altn izmeye ynelmitir (erif
Mardin ile syleiye baknz). Bunlarn yannda erif Mardin'in iki temel zelliinden birisi ada olan dier
toplumbilimcilerden farkldr: Mardin aratrma konusunun seiminde ve irdelenmesinde Kemalist sylemin dolayl
dolaysz etkilerinden uzak kalmtr. Dier zellii ise kendisinin de belirttii gibi almalarnn nerisel nitelikte
olmasdr. Bu belki Osmanl-Trk toplumsal yapsnn ulalmas ve zmlenme-sindeki doal zorluklardan, belki de
Mardin'in "kukuculuundan" kaynaklanmaktadr.
.M. - insan Bat'ya okumak iin gittii zaman, Platon okuyor, Aristo okuyor, Saint Augustin
okuyor; Hobbes, Locke, ondan sonra faydaclar okuyor. Hegel okuyor, Marx okuyar, falan...
Bunlar ise bir dizi iinde birbirine gnderme yapan ve birbirine cevap veren kiiler. Onun iin
bir zincir oluabiliyor. O zincirin iindeki fikirleri bilmek iin zincirin paralar hakknda biraz
bilgi sahibi olmak lazm. Bat'da birini yetitirdikleri zaman, gerek siyaset biliminde olsun,
gerek sosyolojide olsun bu zincirin nasl teekkl ettiine dair, temel bilgiler vermek ihtiyacn
hissediyorlar. 18. yzyl aydnlanma devri felsefecilerinin fikirlerini bilmeden, Saint Simon'dan
Auguste Comte'a, Auguste Com-te'dan da pozitivizme ve Durkheim'a nasl bir gei olduunu
anlamak zor oluyor. Byle yetien bir kii iyi yetiiyor ve o halkalarn her birini bildii iin,
daima son referansn arkasnda yatan diyaloglar biliyor. Mesela Durkheim' inceledii zaman,
"hah burada Kant'tan gelen bir problem var," diyor veyahut da "19. yzylda Fransz
felsefesinin Kant'tan etkilenmi olan parasnn burada etkisini gryoruz" diye balayabiliyor
onu. Balayabilmek ve sorunun niteliini anlamak iin yalnz senkronik olarak deil, diyakronik
olarak onun nasl gelitiini bilmekte fayda var. Onun iin drt ba mamur bir eitim
diyebiliriz buna. Ama aln Trkiye'den ya da Nijerya'dan gelmi olan birisini, o niversite
eitiminin iine sokun. Adamn bir kere bu iin mantn anlamas iin aradan zaman gemesi
lazm. nk ocukluundan beri o zincirin halkalarnn hepsini bilmiyor. Bir ksm halkalar
aileden veriliyor, anann babann konumalarndan ortaya karlyor, Eyfel Kulesi'ni gezmekten
ortaya kyor, falan... imdi bir kere bu gedikleri kapamak gerekiyor ve o zaman da baya bir
aba gstermek lazm. Yani o kiilerle birlikte ayn sylemi ayn incelikte kullanabilmek iin ok
almak lazm. Farzedin ki altk. Ondan sonra
121
mek mecburiyetinde kaldm. Ama ondan sonra da Trkiye'deki konularn hukuku asndan
gzden geirildii zaman, birok konunun gzden karld veyahut da gereksiz sayld, ya
da gereken deerin verilmedii kansna vardm. Bu byle. Trkiye'ye gelmeden nce, doktora
tezine baladm zaman, Trkiye hakknda ok az ey yazld iin, Trkiye ile ilgili bir konu
semeyi dndm. O zamanlar, yani Yeni Osmanllar zerine almaya baladm zaman
anladm ki, Tanzimat evet, Bat'dan gelen bir dnce tarz olarak demin zerinde
konutuumuz o dnce zincirinin bir paras olarak anlalabilir. Ama Tanzimata kar
reaksiyonlar, yani Yeni Osmanllarn bu fikirleri kullan ekilleri, o dnce zincirinin, o
sylemin izah edebildii bir ey deil, baka bir ey.
A.B. - Tarihsel sosyolojik boyutun devreye girmesi...? .M. - Onun iin 1950'lerde bu konu
zerine almaya devam ettim. Ama iki ey birden kafamda teekkl etmeye balad. Birincisi,
Bat'nn sylemi Trkiye'deki konular anlamak iin bir dereceye kadar bir ey veriyor, fakat
ondan sonra pek ak deil, ok kapal taraflar brakyor. kincisi, bu meseleyi anlamak iin
siyasi fikir tarihi yapmak kafi deil galiba, bir nevi sosyoloji yapmak lazm, demin sylediim
sebeplerden dolay.
A.B. - Doktora tezinizden sonra Trkiye'de dnce tarihi ile ilgili almalar yaptnz bir sre.
Tarihsel sosyolojik boyutun devreye girmesi daha sonraki dnemde mi oldu?
.M. -1962'de Yeni Osmanllar hakkndaki tezim basld. 1962'den itibaren biliyordum ki baka
bir ey yapmam gerekli; fikir tarihi bundan sonra bir malzeme oldu. O malzemenin analizinden
daha baka yaklamlarn gerekli olduuna kanaat getirdim, burda gene daha nce sylediime
geliyorum. O toplanan malzemeler, o dnce zinciri, baka bir deyile bulduum sylemin iine
tam oturmuyor.
123
Baka bir ey bu. Onun iin sosyolojiyi merak ettim. Fakat galiba en nemli aydnlatc eyleri
antropolojide ve sembolik felsefe denebilecek olan Susanne Langer, Cassirer ve onlarn
dncelerini devam ettiren felsefecilerde bulmaya baladm. O zamanlarda Avrupa'da dil
konusu nemli olmaya balyordu. Fakat ben hibir zaman dil konusunu fevkalade sempatik
bulmadm. Dil konusu bana, kltrn ortaya kard bir problemden kamak iin, yani yle
diyeyim, kltr inceleyen bir ara deil, bir kltrn belirgin zelliklerini ve davran
zelliklerini incelememek iin yaplm olan bir ka gibi geldi. Onun iin hibir zaman sempatik
gelmedi bana. Yani dilbilgisi ile ezan arasndaki ilikiyi kuramyordum bir trl. Halbuki gnlk
hayatta ezan vb. ok mhim bizim dzeyde. Ve o zaman ezann sembolik anlam ve anlamnn
etkinliinin aratrlmasyla, dilin etkinliinin aratrlmas baya ayr alanlar oluturuyor gibi
geldi bana.
A.B. - lk sorumun bu kez baka bir ynn vurgulamak istiyorum. Toplumsal olgularn zerk i
dinamikleriyle aklanmalarnn nemi ve belirleyicilii, syleminizin temel talarndan birini
oluturuyor. Osmanl mparatorlu-u'nda kltrel elerin belirleyici niteliklerinden hareket
eden yaklamnzn olumasnda, Osmanl yapsyla ilgili alma ve gzlemleriniz ile bu sylem
arasndaki belirleyicilik oran ne oldu?
.M. - imdi bu vereceim cevap biraz paradoks gibi olacak. Benim ilk yetimem Fransz
kltrnde oldu. Fransz kltrn de ok severim. Franszlarn o sralarda geerli olan yar
bilimsel kitaplarn okurdum. Mesela, Daniel Ha-levy'nin Essai sur l'Acceleration de l'Histoire
adl bir kitab var; onu ok severdim. Yalnz bu bana Trkiye'nin zelliklerini hibir zaman
anlatmyordu. Trkiye'nin zel trden baz yaplar oluturduunu, Fransz kltr bana ok iyi
124
1
gsteriyordu. nk Fransz kltrnn sylediklerinden ayr bir ey oluyordu bu. Mesela 19.
yzyl sonunda sembolistler var; Mallarme, -ok sevdiim bir kimse Mallarme-Verlaine var
falan. Ve ondan sonra sembolizmin uzantlar var 20. yzylda ve devam var. imdi bana u
ilgin geliyordu: Trkiye'de bir nevi sembolizm olduu zaman, Ahmet Haim'de olduu gibi ok
evcil bir sembolizm grlyordu. Lautreamont'un sembolizminin iinde olan birtakm imknlar,
ortaya kmalar veyahut da Verlaine'nin Fransz dilinin imknlarn aratrp da yapt eyler;
bizde, edebiyatta yoktu. Bu Jn Trkler'de de grlyor. Jn Trklerin Avrupa'ya gittikleri
srada pozitivizm artk moribond (can ekien, yani biraz da son nefesini veren bir ey gibi).
Rue Monsieur le Prince'de bir yer var, haftada birka kere gidiliyor oraya, konferans
dinleniyor. Bizimkiler, hangi sebep-tense en ok pozitivizmin bu eklini seviyorlar. En snrda
olan, bilim olarak onu seiyorlar. Bu benim ok tuhafma gitti. Bizim zelliklerimiz zerinde
durmamn sebebi belki Fransz kltrn ok sevmi olmamdan ve Fransz kltrnde bulduum
eylerin, Trkiye'de baka bir eklini, ok deiik bir eklini, bulmamdandr. Fransz
modellerini kullanm insanlarn bile, rn olarak bir baka rn vermi olmalarndan, aklma
hep bu soru iareti geliyordu.
A.B. - 1950'lerden sonra hukuki-idealist yaklama bir alternatif olarak ortaya kan,
fonksiyonalizm kaynakl ve Parsons'un Weber yorumunun egemenliiyle belirlenmi modellerin
belirttiiniz gzlemlere eklenmesi...
.M. - Orada da ayn ey oldu. Yani nce edebiyatta grdm konuyla ayn ey. Burada bir
bakalk olduunu grdm ve onu hafzama yerletirdim. Sonra siyaset felsefesi asndan, yani
Hobbes, Locke... vb. asndan baktm zaman yine bir baka ey olduunu, aradaki farkn,
uurumun daha byk olduunu anladm. Yani Hobbes, Locke
125
bir tarafta, Namk Kemal baka bir tarafta, uurum devaml olarak byyor. Devaml olarak bu
uurum bydne gre, meseleyi iinden anlamaya almak lazm diye bir fikir hasl oldu
bende.
A.B. - izin verirseniz daha zgl bir konuya gemek istiyorum. Yaklamnzn temel
kstaslarndan birisi kukusuz sivil toplum konusu. Din ve ideoloji adl kitabnzda sivil toplumun
yokluguyla betimlediiniz Osmanl toplumunda, bu ikincil yap ilevlerinin Islmm kurumlar olan
tarikatlar tarafndan grldn vurguluyordunuz. Les Temps Mo-dernes'de yaynlanan "Le
concept de societe civil en tant qu'element d'approche de la societe Turque" balkl
makalenizde ise, temelde ortodoks olan ve greli olarak merkezde odaklanan ulemaya, ulema-
vakf ilikisi erevesinde bu ikinci yap ilevini daha ok tanyorsunuz. Osmanl toplumundaki
bu temel ikincil yapnn saptanmasndaki alg biiminizde bir deiiklik mi szkonusu?
.M. - Tabii bir farkllk var. Belki bilgilerimin artmasndan ileri gelen bir farkllk. Birinci
model tabii Montesquieu modeli, ilkel bir model kuruyorsunuz; Osmanl Imparator-luu'nda da
Montesquieu'nn dedii gibi baz ara kurumlarn olmadnn farkna varyorsunuz.
Montesquieu'nn ablonunu Osmanl mparatorluu zerine koyduunuz zaman diyorsunuz ki
Montesquieu'den giderek bu i ne kadar aydnlatlabilir? Ama bu balang her eyi iyi izah
etmiyor. Montesquieu'nn syledii gibi Osmanl sosyal yapsnn iinde her trden ara
kurumunun grlemeyecei tezine inanmadm. Yani ara yaplarn sfr olmasnn pek muhtemel
olmadn dndm batan beri. Onun iin bu ara yaplarn fonksiyonunu, kimler nasl ortaya
kyordu diye aradm zaman, ilk cevap bunu tarikatlar yapyordu eklinde idi. Bu belki
doruluunu muhafaza eden bir ey olabilir; Osmanl Imparatorluu'nun ekillenme
devirlerinde
126
bunun daha ok geerli olduunu sylemek lazm belki. Yani ekillenme devirlerinde yle de,
daha sonra din strk-trl, daha oturmu, daha kurumsal bir ierik ald zaman bunun ulema
asndan, ulemann yetimesi ve fikirleri asndan incelenmesi gerektiine inandm. Demek ki
burada bir zaman meselesi var. Birinci zamanda Fransz dncesinin kalplarndan kaynaklanan
bir etki sonradan ekil deitirmi.
A.B. - izin verirseniz ayn erevede ulema, vakf ve tekke konusuna dnelim. H. Hatemi
Medeni Hukuk Tzel Kiileri adl kitabnda N. Berkes ve Ltfi Efendi'den hareketle vakf
tekkelerden szediyor. Tekke ile vakf arasnda bir iliki szkonusu mu? Tekke-vakf ilikisi
neden ulema-vakf ilikilerinin ilevlerini yerine getirmedi?
.M. - Vakf aslnda kapsayc bir kurum, tekkelerin zel bir kurulu olduu sylenemez. Yani
hukuki mahiyeti olan bir kurulu. Genel olarak Osmanl mparatorluu'ndaki btn sosyal
kurumlar iine alan, veyahut da btn sosyal kurumlarn alt, kulland bir hukuki forml
vakf. zellikle tekke ile vakf arasnda bir iliki olduunu hi zannetmiyorum.
A.B. - Ulema-vakf ilikisini biraz aabilir misiniz?
.M. - Osmanl mparatorluu'nda ulemann tr bir hayli deiik. Yani ulema dendii zaman
bir daha ok devlet katlarnda, daha dorusu devletin kontrolnde yetien kimseleri
kastediyoruz. Ama dinle ilgilenen bilgili kiilerin says onlarla snrl deil, yle kiiler de var.
-Bu Bedizza-man'la ilgili yaptm almalardan gelen bir ey- Tillo kasabas gibi kck bir
kasabada (Siirt'te galiba) bir kitap ya da iki kitab su gibi bilen adamlar var. Bunlar ky
seviyesinde alyorlar. Fakat bunlarn icazetleri, resm icazet olacana zel icazet gibi bir
ey. retmen meruiyetini ona kadar gelmi olan retim yeleri silsilesinden alyor ki, bu
127
kalm bunun kurulu dokmanna, bir bakalm da gerekten hukuki vasfn tamaya devam
edebilir mi, yoksa gayri-meru bir vakf olarak m alyor? Gayrimeru bir vakf olarak
alyorsa devletin buna el koymaya hakk vardr diyorlar. Hatta bundan daha da ileri giden bir
ey var. Daha II. Mahmud zamannda Evkaf Nezareti Kuruluyor. Evkaf Nezareti de "ite siz
bu kriterlere gre hareket etmezseniz, biz sizi kontrol ederiz" diyor. Yani devletin vakflar
zerinde belirleyici kontrol var. Siz buna dikkat edin, biz size birtakm kontrolrler
gndereceiz demenin kurumlam ekli. Bunun bu kadar erken olmas da herhalde bir tesadf
eseri deil.
A.G. - Bu szn ettiiniz Tillo'daki mderrisin Les Temps Modernes'deki yazda subalterne
dergi olarak geen kategorinin rnei olduu sylenebilir mi?
.M. - Ben orada subalterne derge'den baka bir ey kastettim. Fakir, az bilgili imam, hoca,
medresenin bizde ortaokul seviyesine tekabl eden ksmndan gemi kimseler. nk lise
seviyesinden gemi olanlar artk belirli bir so-fistikasyona ve bir bilgiye km oluyorlar.
Cami personeli falan gibi ok yaygn bir personel tipi de var. Bir de yle bir ey olabiliyor ki siz
Islmi bir bilgin olmadan bir kiiden tek bir kitab okuyabiliyorsunuz. Yani gidip belirli bir
kydeki bir eyh'den (douda bu byle oluyor) bir kitab reniyorsunuz ve size "bu kitab
renmitir" ya da "bu kitab retmeye icazetlidir" diye bir diploma veriliyor. Onun iin
onlarn diplomalar bizimkilerden biraz farkl. 'Subalterne clerge'den bunu kastediyorum, bir
iki kitab bilen, ondan daha fazlasn bilmeyen...
A.G. - Ve tasavvuf erbab olmas da gerekmez. Olabilir de, olmayabilir de.
.M. - Olabilir de, olmayabilir de. Evet, yalnz tasavvuf erbab olarak tannmas iin etrafta
biraz da bilgisini gstermi
129
olmas lazm, meer ki kerameti olmasn. Eskiden beri frk vb. kimselere Osmanl
mparatorluunda pek iyi nazarla baklmyor. Ancak bir kimse ok bilgili, yani kitabi bilgisi ileri
ve ayn zamanda olaanst birtakm kudretler gsteriyorsa (healer 'ifa verici' dedikleri
adamlar var ya, ba arsn geiriyor falan), ikisini birletiriyorsa, o zaman tasavvuf erbab
olmasna kk bir ekstra ilave edilmi oluyor. Fakat healer olarak geinen kimseler ancak
kylerde, bilgisi fazla gelimemi olan yerlerde, bir nevi aman fonksiyonunu grerek
bulunuyorlar. Ulemadan olan kimseler ve okumu kimseler ise onlara daima byk bir pheyle
bakyorlar.
A.B. - Ulema btn ve sf rgtlerinin (her ne kadar iice girme eilimi gsterseler de ve
her ne kadar belirleyicilikleri asndan eanlaml olmasalar da) ayr birer ikincil yap ilevi
grmeleri yannda, dinsel blnme farkllklarn da ierdikleri gznne alnrsa, bu iki yapnn
eklemlenmeleri, merkez d kltrel zerk btn diyebileceimiz alternatif sivil toplum
yapsn nasl etkiledi, nasl bir sentez dodu? Sizin iki farkl vurgulamanz biraraya getirirsek
neler syleyebilirsiniz?
.M. - Tabii biraraya getirmek lazm. nk birarada yaamlar, ve Osmanl
Imparatorluu'nda gryoruz ki birok okumu insanlar, yksek seviyede okumu insanlar, ayn
zamanda tarikata da giriyorlar. Yani ok grlen bir ey, devlet adam, fakat tarikat erbab;
ok sofistike ulema, ama ayn zamanda tarikatla ilgisi var, bunu ok gryoruz. Buna kar
olanlar var, yani birtakm fundamentalist Mslmanlar var, ama onlar hibir zaman bir iki
nesilden fazla etkili olmamlar.
A.B. - Ulema btnyle sfi rgtlerinin iice girmesi, iki tane ayr ikincil yap olumasn
engelliyor mu?
.M. - Yok ama, yle diyelim: ki dairenin kesimesi gibi bir ilikileri var.
130
A.B. - Aradaki elikileri gznne alnrsa, bu kesime o alternatif sivil toplum diyeceimiz
yapy nasl belirler?
.M. - Bu sivil toplum konusunda ne demek istediinize bal bir ey.
A.B. - Ben yalnzca ikincil yap olarak, merkez d kltrel btn olarak vurgulamak istedim.
.M. - kincil yap dediiniz zaman, ikincil yapnn ne yapt konusunda bir varsaymnz var
demektir.
A.B. - Sizin yazdklarnzdan hareket ediyorum, ikincil yap ilevini gren btnler olarak...
.M. - Bir kere, en basit ve kaba ekliyle sylersek, devlet dnda geliebilir (Bu ekstrem
'ar' bir ekil), bir de devletle ilikiyi kuran, kanal meydana getiren ikinci bir yn var.
Devletin kanal olarak almas ayn sylemi kullanmaktan ileri gelen bir ey. Ayrlk meselesine
gelince (tekkenin kendine zg birtakm dncelerin merkezi olmas asndan) bandan
itibaren, tekkede okunan kitaplarla ulema iinde okunan kitaplar arasnda baz farklar var.
Tekkede daha ok edebiyat okunuyor. Daha ok Farsa okunuyor. Daha ok speklatif
mistiklerin, mesala Ibn-i Arabi'nin, kitaplar okunuyor. Ibn-i Arabi'nin kitaplar okunduu
zaman ortodoks ulemann tehlikeli sayd ynlere gidilebiliyor (her ey Allah'tan olduuna
gre ahlkszlk da Allah'tandr gibi). 19. ve 20. yzyldaki islm yenilikilerinin tekkeye kar
koymalar biraz da bundan ileri geliyor. Bir bakma tekkenin iindeki gelimelerle, dier ulema
iindeki gelimeler birdenbire aktivist bir mahiyet alyor; bu gelime ilk defa Cemalettin
Afgni gibi kimselerle ortaya kyor. imdi aktivizmden ne kastettiimi anlataym: islm'n,
yalnz imanla ilgili olmayp, ayn zamanda enerjik bir sosyal atlm gerekletirmekle ilgili
olduu fikri ortaya kyor ki, bu nisbeten yeni bir gelime. Bu ilgin kabuk deitirmenin dnya
sisteminin gelimesiyle il-
131
gili olduuna inanyorum (Wallerstein anlamnda bir dnya sistemiyle), ama nasl intikal eder,
onu bilmiyorum daha. Herhalde 19. yzylda btn dnyadaki tarikatlar (ekseriyeti diyelim)
pasif bir tutumdan aktif bir tutuma geiyorlar. Bu aktivist yaklam yava yava nceki
mistisizmle olan edebi, ahlki ilikilerini koparmaya balyor. nk mistisizmde her ey
Allah'tan geliyorsa, o zaman aktif bir intervention'a (giriim) ihtiya yok. Aktivist olunca da
diyorlar ki; mesela bn-i Arabi'nin felsefesinde her ey olur gibi bir hava var: "Aslnda her ey
olmaz. yi ve doru vardr, bir de kt ve yanl vardr. Bizim bunlar birbirinden ayrmamz
lazm. Ama byle mistik, panteist, monist birtakm fikirler zerinde kalrsak hibir zaman
aktivizme y-nelemeyiz." Onun iin 19. yzyldan itibaren o zamana kadar pasif olan bir
dnce tarz iki ynde de aktivist bir ekil almaya balyor. Bir tarafta ulema, slm'n bir
kltr olduu konusunda fikirler yaymaya balyor; slm artk yalnz bir din deil, bir kltr
btndr fikri yaylr. kincisi; tarikatlarn iindeki kimselerse "artk mistisizmi bir tarafa
brakalm, iyiyle kt arasndaki farklarn ve Mslmana gereken sorumluluklarn anlatlmas
zaman gelmitir" demeye baladlar. imdi, sivil toplum konusuna dnersek, sivil toplum
dediin zaman bir gelenei kastediyorum. O gelenek de bir protesto gelenei, devlete kar
protesto edebilme geleneidir. Devlete kar protesto edebilme geleneinin Mslmanca bir
dayanann olmas ise eski bir gelenee dayanyor. Sivil toplumu, protesto etme imkn olarak
grrsek, bu bize bir sivil toplumun karakterlerinden birine kap ayor. Sivil toplumun ikinci
bir tarifi, hukuk bakmndan ilerin kendi bana yrtlebilecei (Hegel anlamna) ve devletin
de karmamas gerektii bir alan eklinde yaplabilir. Bu anlamyla da alrsak gene slm'da bir
sivil toplum esi var.
132
A.B. - Aktivizm ve gelenek dzeyinde bir sivil toplumun ereveledii yaplar devlet-birey aras
bir flitraj mekanizmas grevini yerine getirdiler mi? Bu mekanizmalar, bu gelenein ne lye
kadar belirleyici unsurlardrlar? Bu sorularla unu vurgulamak istiyorum: Osmanl'da merkez-
birey arasndaki bolua yerleen dnyevi nitelikli, ama dinsel biime sahip patronaj a ve
yaplar szkonusu mu? Bu a ve yaplar belirleyici mi?
.M. - Bence, doru. Dnyevi nitelikli olduu u adan sylenebilir. Halkn problemleri, evlilik,
veraset, mal mlk edinme gibi.
A.B. - Bunun yannda, Din ve deoloji kitabnzda "toplumsal seyyaliyet tkandnda tarikatlar
baz ilikileri vastasyla bu tkankl am, bu ilevi stlenmilerdir" diyordunuz. Bu bir tr
kliental mekanizma deil midir? Osmanl byle tanmlanabilir mi?
.M. - Evet tanmlanabilir. Yalnz, buna bir ey eklemek lazm. Bu gene aprak bir mesele.
nk, Osmanl mpa-ratorluu'nda umumiyetle birka tane piramit var. O piramitlerden bir
tanesi devlet piramidi (en bandaki memurlarla, sadrazamlarla falan). Onun yannda bir ulema
piramidi var. Bir de ilikileri var. Piramitlerin tepesinde olan kiilerin birbirleriyle ilikileri var.
Ama bunlarn hepsinin patronaj ilikileri var: Sadrazamn patronaj ilikisi var, ulemann
patronaj ilikisi var, eraf ile ayann var. imdi denklem kurduunuz zaman bu ok bilinmezli
bir denklem haline geliyor. nk en azndan drt k noktas var. O drt k noktasnn
baka baka gelenekleri var, her birine giden baka baka insan tipleri var. Bu durumda on iki
kareli bir denklemle alyoruz demektir. Bu ereve iinde kalmak artyla evet derim bu
soruya.
A.B. - Ben u anlamda sormutum. Gelenek olarak sivil toplumun temel ilevleri klientalizm
etrafnda m ekilleniyor?
133
.M. - Evet muhakkak klientalizm etrafnda ekilleniyor da, biraz Hegelien bir ekilde alrsak,
iki ayr esprit atmas da var burada, isterseniz iki ayr tin atmas var diyebiliriz. Bir
taraftan sivil toplumun beraberinde getirdii (bilmiyorum Hegel'e ne dereceye kadar ihanet
ediyorum burada) tinin bir grn var sivil toplum olarak Osmanl'da. Bir de devletin
oluturduu bir btn var. O adan sizin sylediiniz doru da, daha soyut bir analiz yaptnz
zaman patronaj ilikilerinin transformasyon srecinde baka ekillerde grlmesi mmkn m
konusu var.
A.B. - Bu kliental zellikler sizin vurguladnz ynleriyle, yaplar arasnda da szkonusu
olabilir mi? rnein merkez/ulema, merkez/tekke, tekke/ulema vs. gibi?
.M. - Evet yaplar arasnda da var. imdi yeni bir ablon dnyorum... Buradaki nite,
dediiniz gibi, ok nemli bir nite: Yani patronaj ilikileri. Yalnz patronaj ilikilerinin alt
kavramlatrmalarn alrsanz, orada kiiden balamak lazm. nk patronaj bir kii ilikisidir.
imdi Osmanl Imparatorluu'nun ileyiinin tmn (insanlarn kendilerine rehber aradklar
zaman, kii ilikileri asndan, kendi kiiliklerini gelitirirken doruyu, yanl baka kiilere
bakarak gelitirmeleri eklinde) ok aprak, fakat hepsinin iinde kiinin muhtelif soyutluk
ve somutluk tabakalarnda grld bir sistem olarak grmek mmkn. Fakat bu adan sizin
"patronaj" dediiniz kurumun yerine ok daha ayrntl bir sre geiyor.
A.B. - zin verirseniz bu konuda son bir soru yneltmek istiyorum. Szn ettiiniz yaplar
(merkez, ulema, tekke, eraf vs.) genelde nasl bir kutuplatrmaya tabi tutabiliriz? Bir
anlamda bu erevede bugne dein yazdklarnz, savlarnz btncl olarak nasl
deerlendiriyorsnuz?
.M. - Bu birimlerden birinin devlet olduunu biliyorum. Polaritelerden (kutuplardan) bir tanesi
devlet ise dier po-
134
lariteler neler? Devletin bir i yapma tr var ki bu, benim daha nce ileri srm olduum
kiilere bal olan byk an karsnda olan bir hadise. nk devlet kiiyi ne kadar kabul etse
de Osmanl Imparatorluu'nda kii tesinde birtakm kurumlar kuruyor. Evet dorudur.
Osmanl Imparatorluu'nda ilerlemek iin bir daireye, bir kaleme giriyorsunuz ve orada
kendinize bir patron seiyorsunuz (sosyolojik anlamda bir patron). O dorudur. Ama devlet bu
kalemi yrtt zaman (kalemlerin btn) birok Islm devletten farkl olarak bir bakanlk
gibi yrtyor diyemiyorum (Weber'in brokrasi ablonuna tam manasyla yaklam bir ey
deil), fakat birok dier Islm kurumdan farkl olarak oraya bir gidi var, ii bir bakanlk
haline getirme istei var. Ben Tanzimat'n bu kadar abuk rn vermi olmasn, ancak devletin
kursanda byle bir eyin kalm olmasyla; devletin potansiyelinde bu ekle daha ok
yaklatrmak isteinin olmasyla aklyorum. Eskiden beri Osmanl Imparatorluu'nda
"Weberlemeye" doru bir gidi var. Bu her ne kadar gdk kaldysa bile bir eilimdir; fakat
bunun karsnda "byk a" adn verdiim insan aras ilikilerden teekkl eden sre-kurum
mevcut. Binaenaleyh ikinci polariteyi aradnz zaman, kabaca, devletle evre arasndaki
ilikilerde buluruz. Bunu, ileri kiiler zerine kurulmu olan topluluk, yani her anlamyla kiiyi
ortaya karan toplulukla, bir bloklar toplumu kurmak isteyen devlet arasndaki kutuplama
(eer "the negation of the person" (kiinin olumsuzlanmas)) eklinde grebiliriz.
A.B. - B. Badie'nin Culture et Politique balkl kitabnda islm'da toplumsal ilikileri belirleyen
unsurun "toplumsal szlemenin komnoter (cemaati) nitelikli olup, kiiler aras olmamas"
eklinde bir sav var!
.M. - Evet komnoter dedii zaman gene bu baka bir ey. evrenin komnoter yapya sahip
olduunu syleyebi-
135
liriz. Bu ilgin bir ey. Fakat bunu yapmak oryantalizmin koymu olduu bir kavram kullanmak
oluyor. Bunun tesine geebilir miyiz acaba? O zaman polariteleri daha iyi grebiliriz (bilhassa
Tanzimat'taki polariteyi). imdi, Tanzimat, nizam, tanzim, bunlarn hepsi birlikte olan ve bir
ereve kurmak isteyen eyler. Mesela erleri talim ettirdikleri zaman Bat'dan gelen
subaylarn ok kzdklar durumlardan bir tanesi u: Subaylarla erler arasnda otorite
ilikilerinin iinde baka bir imaj aklma gelmiyor. Oryantal terliin prtsm hatrlatan bir
samimiyet var; subayla er arasnda samimiyet olan bir ordu yrmez diyorlar. imdi subayla er
arasndaki bu ilikiyi, kii ilikilerinin subay otoritesinin iine bir envazyonu olarak
gsterebiliriz. Tanzimat'n yapt eylerden bir tanesi bu envazyonu kesmektir. Nefere
diyor- ki "Sen subaynla byle laubali olamazsn." Subaya da diyor ki "brak byle dost arkada
olmay, sen kumandan olarak tamamen baka bir yerdesin. Sen paket tayamazsn, sen etraf
beyaz eldivenle dolaacaksn ve aranzda bir mesafe olacak ki senin subayln onun erlii
ortaya ksn." Bu ok modern bir ey. Foucault'nun syledii bir eye ok benziyor;
gnmzde kurumlarn bir nevi kafesleyici fonksiyonlarn ok iyi anlatyor.
A.B. - ktidarn mikro fizii olarak ilevi?
.M. - Evet, bir mikro fizii olarak ilevi. Gene polariteye gelelim. Osmanllar ok abuk kla
kuruyorlar. nk yapmak istedikleri kursaklarnda kalm, o devlet asndan yaplmas
gereken iyi bir ey kla kurmak. Buradaki polari-te, devletin kurumlar arzu ettii trde
ynetmesiyle, daha yumuak, laubali unsurlar arasnda daha kolay geiler olan sistem
arasndaki polarite. Onun iin bu polariteden bahsedildii zaman Badie'nin dedii dorudur.
Ama Ba-die"nin dediinin altnda yatan sreci de "disagregate" et-memiz lazm. O yalnzca
gzel bir adm. Ama komnoter
136
dediimiz zaman aslnda atmalar nerede yatyor? imdi sorunuza cevap vermi oluyorum:
atmalar bir bakma her zaman, bildiimiz gibi gruplar arasnda, eraf ve onu kabul etmeyen
devlet arasnda. Polariteyi A ve B ekline indirgemek isterseniz, temeldeki polariteyi
isterseniz, bir taraftan devletin devlet kurmak isteiyle insanlar aras ilikinin zerine kurulu
olmasnn polaritesi gibi grnyor bana. Bu polarite CHP'nin de tutumunu ok iyi anlatr.
A.B. - Bat'da sk sk "slm toplumu" eklinde genellemelerle karlayoruz. Ancak dinsel
sylemle toplumsal tarih arasndaki belirleyicilik ilikileri gznne alnrsa, Os-manl-Trk
toplumsal yap ve geleneklerinin dinsel syleme ekledii unsurlardan ve belirleyiciliklerinden ne
lde szedebiliriz?
.M. - Trklerin Orta Asya'dan getirmi olduklar bu devlet ve gelenekleri, kltr bakmndan
nceki baz slm! geleneklerle pek iyi pekimiyor. Topluluun ynlendirilme ekliyle
Osmanllar'n bu Orta Asya gelenekleri arasnda baya atma var.
A.B. - Buna karn slm'n mlkiyet yapsyla Osmanl iktisad sisteminin benzetii ileri
srlyor.
.M. - Benziyor ama, slm dnrleri iinde "Trkler de hi beenmediimiz yeni eyler
getirdi" diyenler ok. bn-i Teymiyye de onlarn arasnda. Trkler demiyorlar, Moollar
diyorlar; onun iin Anadolu'da geerli bir ey vardr, Cengiz zulm diye. Bu, u demek aslnda;
gayri-slm birtakm eyler getirilmitir, bunlar slm'a uymaz, bunlar Moollar'dan, Orta
Asya'dan gelme eylerdir.
A.B. - Bu ikilii deerlendirme zerine bir sorum var. "islm'n monist" yapsnn temelde ikincil
yaplarn domasna engel olduu syleniyor. Buna karlk Osmanl'da (sizin szn ettiiniz
geleneksel) sivil toplum ise daha ok Isl-m dzeydeki rgtlenmeler dzeyinde anlam
kazanm.
137
mat ok kanun yapc, nizam, talimatname koyucu bir ekilde gelmitir. Zaten, kanun
koleksiyonuna, dstura bakarsanz (19. yzyln ortasndan beri byle bir kanun koleksiyonu
var), neyin, nasl yaplacana dair, o zamandan beri gayet ayrntl eyler konmu olduunu
grrsnz. Onun iin devletin kurulmasnda Tanzimat bir "art." Nizamname, talimatname,
bugn ne kadar brokrasi varsa Tanzimat'la ortaya km. O da devletin gelimesini
kolaylatrm. Jn Trkler zamannda da, Atatrk devrinde de. Fakat devletle halkn
birlemesi veya bulumasnda, o eklenmelerin olmasnda byk bir kopukluk olduu muhakkak.
Kopukluk u adan: dinin btn bu fonksiyonlar (nceki fonksiyonlar) ortadan kaldrlyor ve
yerine baka bir anlay ve baka bir gnlk hayat ablonu ortaya konuyor. Bunun dorudan
doruya filmi kopartmakla ilgili olduunu sanmyorum. Olabilirdi; yani filmi koparmak, insann
kolunu koparmas gibi bir ey olabilirdi. Ama ondan daha baka bir ey var. Her eye ramen
19. ve 20. yzyln banda Trkiye'de en geri yrelere bile biraz ilkokul gitmi, ordu gitmi,
kyller askere gitmiler; bir dnyaya al var. Ve bu dnyaya aln beraberinde getirdii,
bizim ok zaman tefsir ettiimiz ekilde tarada bir "medeniyet" aleyhtarl, bir geriye gitme
yok. Dnya bir kzn boynuzunun zerinde durur, kimse bunun karsnda bir ey diyemez
diye bir reaksiyon yok. Reaksiyon yle oluyor: bizim kitaplarmz, dnyann bir kzn
boynuzlar zerinde durduunu syler. Ama ilkokul kitab bunu sylemiyor. Dnyann bolukta
olduunu sylyor. Acaba doru olan nedir? imdi, islm'n yeni gelimesine baktmz zaman,
byle bir durumdan kldn kabul etmek lazm. Yani bir aknlk var. Genel bir aknlk ve
modellerin hangisi geerlidir diye samimi bir aray var. Bu konuda ok kat olan yerler, yani
Anadolu olduka ak.
139
Problem bu araytan ileri geliyor. Birisi size unu soruyor, bize okul kitaplar diyor ki dnya
bir kzn boynuzlar zerinde durmuyor. Nedir sizin cevabnz? Cevap verenler de diyorlar ki,
bu metaforik bir anlamdr, bu aslnda cazibe kuvvetinin baka bir ifadesidir. Ama cazibe
kuvvetini kabul ediyoruz. Yani Newton veyahut da Galile dnyasnn mevcut olup olmadyla
ilgili bir konu ve buna bir cevap verilebiliyor. nk, gnein bu sistemin merkezi olduunu
sylemekte slmiyet'e aykr hibir ey yok ve hemen bunu syleyiveriyorlar adamlar. Bu
arayn ok ho bir ifadesini buldum bir yerde; Anadolu'nun epey ierlerinde olan bir beldede
sorulan bir soru. Ve o soruyu soran kimsenin gerekte Newtoncu gr kabul ettii
anlalyor; diyor ki bu dnya ile cehennem arasndaki mesafenin ok byk olduunu biliyoruz.
Yzbinlerce, milyonlarca, milyarlarca kilometre. Nasl oluyor da insanlar gnahlarn ykn bu
kadar uzun bir mesafe zerlerinde tayabiliyorlar? imdi bu soru tam manasyla Newtoncu bir
soru; bunu 16. yzylda bir Mslman sormazd. Birok Islm dnr ise Newtoncu gr
karlamakta bir mahzur grmyor. Fakat karlanamayan sorular var. Karlanamayan sorularn
daha ok gnlk hayat, sosyal hayat, evlilik, arkadalk, kadn-erkek vb. meseleleri ile ilgisi var.
Trkiye'de kadn-erkek mnasebetleri ok merkez, ok nemli olduu iin bu konuda sorular
var adamlarn. Diyorlar ki peki biz kadnlarmza hakim olmayacak myz? imdi soru bu ekilde
sorulduu zaman onu cevaplandrmak ok daha zor. nk Newton'u anlattmz zaman
yerekimi diyorsunuz; sins, kosins, vb. diyorsunuz, bunlar da matematikten km olan
eyler diyorsunuz. Ulema da biliyor ki matematik diye bir bilim var. Bunu oraya yerletire-
biliyorsunuz, ama kadnlarmza hakim olamayacak myz gibi bir soru tr asndan baka bir
soru. Atatrkln
140
o konuda bu kadar anlaml, bu kadar detayl, bir cevap verdiini syleyemeyiz. Yani Newton
fiziinin verdii eyler ok detayl, ok anlaml; matematii var, vs.'si var. Fakat
Atatrkln cevaplandrlmasn gerekli grmedii buna benzer ok soru var. Gnlk hayatla
ilgili olan ve bunlarn yalnz yzeyde olan bir tanesini sylyorum.
nsanlar aras ilikilerin meydana getirdii topluluun ok daha dipte olan Atatrk tarafndan
cevab detayl olarak verilmemi olan sorular var. Yani bugn bile gremediimiz birtakm
eyler var. Sanyorum, Trkiye'de en ok satlan kitaplardan biri, Mrid-i Mteehhiln diye
1870'lerdeki kadlardan birinin yazm olduu kk bir brordr. imdi bu bror ne diyor.
Bir Mslman centilmen, kadnlarla olan ilikisinde nasl hareket eder? imdi bu var m
ilkokulda? Bunu ok dz bir ekilde, ok yerde olan bir seviyede anlatyor. Daha yeni yeni
okullara cinsel eitim gibi eyler koyalm diyorlar; ama bu da herhalde byle birtakm ok
yuvarlak kavramlarla falan anlatlacak. Mftnn anlatt ise ok ak seik bir mesele,
cinsellik, Trk toplumunda kadn erkek ilikileri. Ama bizim, zerinde durabileceimiz, buna
benzer baka eyler de var. Mesela ticaret, faizle ilgili olarak birtakm konular. Bunlar da
fevkalade nemli olan konular. Ama demiyorum ki bu Trkiye'de yaayan herkesin dnm
olduu konular onun iin de bu cevaplar, bu Islmca cevaplar bu kimseler iin nemli oluyor.
A.B. - Ayn erevede ele alacak olursak, Din ve deoloji kitabnzda mmet dnya gr ve
pozitivizmin ayn yrngede olduunu, mmeti yapnn pozitivizmin yorumunu belirlediini
sylyorsunuz. Bu yorumun olumasnda resm cumhuriyet ideolojisi ve Batllama eilimi daha
etkili olmad m?
.M. - nsanlar bir eyi ne kadar deitirmek isterlerse istesinler, tevars ettikleri
kavramlarla i grmek mecburiye-
141
gisi nedir? Onu bilmekte zorluk ekiyorum. Yalnz unu ak olarak syleyeyim, dorusu
ngrmediim bir e bu topluluklarn paralanmas esi. Bizim imdiye kadar kafamzda olan
entegre toplum imajn deitirmeye doru giden bir gelime. Ben bundan rahatszm. Belki
tevars ettiim eylerden bir tanesi topluluun nisbi bir uyum iinde olma istei olduu gibi,
topluluun kendisinin de byle alt fikridir. Bu konu beni rahatsz ediyor. undan dolay,
bir kere bu paralanmann nerede duracan bilmek ok zor. Yeni bir din grup kt zaman
(mesela Amerika'daki Moon Grubu gibi) bazan baya, beyin ykayc ve insanlarn iine giren,
ahsiyetine hkmedici bir nitelikle karmza kyor. imdi biz Moon Grubu'nun meruiyetini
kabul edecek miyiz, etmeyecek miyiz. Bylece bir problemle kar karya kalyoruz. Bir vergi
meselesi dolaysyla Moonlar'n balarndaki kii hapse atld ama, ondan daha derin konular
var, yani yarn ok daha baskc, ok daha insann ahsna hkmedici bir din grup karsa,
yahut da herhangi bir grup ortaya karsa hangi kriterlerle biz bunu yasak edeceiz. Hangi
kriterlerle "buraya kadar gittiler, ama bundan sonra yoktur" diyeceiz. Bana yle geliyor ki bu
adan hrriyetin felsef esaslar ile ilgili olarak bir problem ortaya kyor. Bundan dolay, her
ne kadar uzun zamandan beri Locke gibi kimselere gzatmadysam da, nmzdeki yllarn
btn dnya iin en nemli meselelerinden bir tanesi, bir grup ortaya kt zaman o grubun
meruiyetini snayacak olan felsef kriterlerin neler olduu sorunu olacak. Bunu dnmeye
balamamz lazm. Bu bana gelecein bir sosyal biliminin son derece nemli bir yn gibi
geliyor. Bir toplumsal mekanizmann nasl altn zmek (nk bu, bir saatin iindeki
zemberekleri filan ayrp da tekrar koymak gibi bir ey) ok zevkli ama, ben artk bir ahlk
zorunluluk olarak bu ok sevdiim iten belki de uzaklaacam, belki de yapamayaca 43
m bir ii ele almak zorunda olduumu hissediyorum. Bugnk artlar altnda hrriyet nedir,
ahsn hrriyetinin snrlar nedir diye bir konuyu anlamann gerektiine inanyorum ve her ne
kadar etik, ar, zor saydm bir konuysa da, bu konularda maalesef okumalara balam
durumdaym.
A.B. - Bu gelimeleri Bat homo economicus'undan kaynaklanan evrimci paradigmalarn
sarslmas olarak deerlendirebilir miyiz?..
.M. - Tabi, yani eminim ki onunla ilgili, o paradigma ile ilgili olduu gibi, felsefemizin yeterli
olmadn da gsteren bir gelime.
A.B. - Dinsel blnmeler konusunda baka bir ynden, ilevleri asndan bakacak olursak dinsel
biimin egemen olduunu, ancak dnyevi nitelikli patronaj ilikilerinin gelitii btnlerin
bulunduunu sylemek mmkn. Toplumsal gelime-farkllama ve dinsel yaplarn bununla
bantl biimlenmesinin k noktalar, sonular neler?...
.M. - Her eyin kudret ve iktidarla ilikisi vardr. Yani her insan grubunun olumasnn kudret
ve iktidarla bir ilikisi vardr. Bu siyaset eklini alabilir. Drt kii ile birlikte, kudret-iktidar
ilikilerinin dzenlenmesi eklinde olabilir. Yani bir kk grup iinde kimin ba olduu, kimin
karar verecei ve kimin kimi dinleyecei eklinde olabilir. Onun iin btn insani
manifestasyonlarn iinde bir kudret ilikisi olduuna inanyorum. Bu byle ise, dinsel gruplarn
iinde bir kudret-iktidar boyutu her zaman olacaktr. Bizim iin nemli olan taraf, gnlk, yani
siyaset dediimiz alanla bann kurulmasdr ve burada tabii patronaj ilikileri vardr. Patronaj
ilikileri olmas bana tabii geliyor.
A.B. - u anlamda soruyorum, biim olarak dinsel yapnn korunmas, fakat onun iinde ok
dnyevi birtakm patronaj ilikilerinin olumas... Yani bir tr farkllamann dinsel yapyla
birlemesinin meydana getirdii bir sentez var. Bu,
144
1
zannediyorum az nce szn ettiiniz konuyu, yani dinsel eylem gruplarnn ortaya kn da
az ok belirliyor.
,.M. - Ben zaten oradan, yani onu varsayarak yryordum. Siz aslnda unu demek
istiyorsunuz, dinsel niteliini kaybeder mi, kaybetmez mi o duruma getii zaman?..
A.B. - Onu demek istemiyorum aslnda, kaybetmiyor; biim ayn kalyorsa da, ierik
deitirerek sryor. Bu ok ilgin bir gelime...
.M. - Bence, kudret ilikileri daima olmutur. Yalnz bizim zamanmzda bir alan domaktadr.
Kamu alan diyebileceimiz bir ey. Eskiden kamu yasalar vard. imdi kamunun tanm deiti,
daha dorusu, kamunun bnyesi deiti. Kamu eskiden devlet ve yaptklaryla ilgili bir ey
demekti. Ama modern endstri toplumunda bir kamu alan olutu ki, devletle bir deil. Kamu
alan ok daha aprak bir ey ve eskiden ak olmad kiilere ak, demokrasi yoluyla,
gazeteler yoluyla, yayn aralar yoluyla, kitle iletiimi yoluyla. imdi, eskiden mikro seviyede
kalabilecek bir grup bugn o kamu alannn alm olmas dolaysyla, doal olarak bnye
deitiriyor. nk modern dnyada kamuya girmek bir i yapma tarz. Bunu ahs olarak
yapyoruz, grup olarak yapyoruz. Onun iin bu galiba modernlikle ilgili bir strktr
deiikliinin beraberinde getirmi olduu, herkese ve btn gruplara vurduu yeni bir damga.
Bu kanlmaz gibi geliyor bana. Yani spor faaliyetlerinin bile, o kamu alan doduktan sonra,
baka bir ekil almalar zorunlu geliyor bana.
nsan-bilim Asndan Bir Ayra
A.G. - Bu siyaset-bilim arlkl olarak tasarlanm syleide, ben sizin yaklamnzn insan-
bilimi (antropolojiyi) ilgilendiren ynne bir ayra koymak istiyorum. Bu adan da en nemli
grdm noktalardan bir tanesi, sizin yaklamn-
145
zn sanyorum olduka zgn bir yan olan "daemon" sorunu. Sanyorum konumada da bir iki
kez eiine geldik. Soruyu yle soraym, resm slm'n, bu daemon'un eytanla, er'le
zdeletirilip, maskelenip, bastrlmasnda, dier tek-tanrc dinlere gre daha ayrc, daha
belirgin zellikleri ya da mekanizmalar olduu sylenebilir mi?
,M. - Bence var. O mekanizma kesin olarak var. Her topluluk veya her kltr bu konu ile baka
trl baeder diyelim. Konunun tmn anlamak iin de daemon'un bir tarafndan bastrlm
olduunu kabul ettikten sonra, o kltrde bu eyle baetme yollarnn ne olduunu anlamak
lazm. Ben bunu bildiimi syleyemem. nk gelimemi bir aratrma alan ve u anda bende
bulunmayan baz bilgileri gerektiriyor. Freudcu veyahut da Jungcu bir yetimeyi gerektiriyor.
Bence bu da nmzdeki yllarda ok ilgin bir aratrma konusu olarak belirginleecek. Bu bir
nokta. Yani benim tesbit ettiim bir nokta. Ama bu noktann etrafnda birok ayrntlar vardr
eminim. O ayrntlarn yava yava ortaya kmas lazm, islm topluluklarndaki cinsel hayatn
ayrntlar zerinde aratrmalarn yaplmas gerekiyor. Ben bu konuyu bilmiyorum, ama daemon
hakkndaki yazy yazmamn nedeni bakalarn tevik etmek oldu; bu konuya daha yatkn olan
kimselerin, rnein psikologlarn konuyu ele alp, biraz almalarn salamak iin oldu. Ben,
burada ufukta bir nokta grdm. Sanyorum o nokta var. Ama bu iin ok daha ayrntl,
aprak bir btn etrafnda olutuuna inanyorum.
A.G. - Sanyorum bu, modern yaklam ieren ve Trkiye'de almay dnen insan-bilimciler
iin ok nemli bir ipucu, yani Trk insannn btncl kavrannda yar bilinli olarak, sistemli
biimde gzard edilen bir yannn aratrlmas ok nemli olacak. Sizce tasavvuf hangi
noktaya kadar esneklik iinde kalabilmitir? Bu konuda ya da in-
146
sann daemonic yann ne noktaya kadar merulatrabil-mitir?
.M. - Tasavvuf, aslnda bence btn bu almalar mmkn klacak olan bir yaklam
niteliiyle, gerek sosyolojik hogr, gerek psikoloji ve psikanaliz asndan bu konulara eilmi
olan bir dnce tarz. Ama "ne dndn" bilmediimiz bir dnce tarz. Biz bu konuya
girmeden nce tarihilerin ve slm' iyi bilen sosyologlarn bu iin btnn ortaya karmalar
lazm. Ondan sonra psikologlarn da bu btnn ne anlama geldiini ileri srmeleri lazm.
A.G. - Bu aamada daha ziyade tarih arlkl bir almann yararl olduunu...
.M. - Evet. Tarih arlkl, evet, yani kltr tarihi arlkl almann gerekli olduuna
inanyorum. Bunun, imdiye kadar yaplmaynn sebepleri de var. Birok kimse bu medeniyetin
iinde olan kiileri krmak istemiyor. nk ok hassas bir konu. Cinsel konular daima ok
hassas konular olduu iin, bu konularla uraan kimselerin amura bulanmalar ok olaan bir
ey ve bilgi lazm, cesaret lazm, bunun altn tekrar izmek istiyorum. Eminim ki, slm kltr
tarihinde bu konulara deinmi olan ve bir nevi sentezinin nasl ktn anlatan birtakm
dnceler var. Ama biz o dnceleri daha bilmiyoruz.
A.G. - Belki, ayn noktaya bir baka giri biimi de volk slm'n gnmzdeki etki ve ileyiinin
incelenmesinden geebilir mi? nk sanyorum bu daemonic yn, belki aman inanlarndan
kalan, bir biimde halkn belli bir pratik ve sis-temlememi inanlar sisteminin ierisinde
nemli olabilir.
.M. - Halkn gnlk davranlarnda eminim ki bu da-emon'a yer veren bir e var. Ama nasl
yer veriyorlar, onu bilmiyorum. Daha dorusu onu aratrmadk. Halk kltr bu konularda
bildiimizden daha zengin ve ben burada
147
baskc bir eyden, ortodoksiden bahsediyorum. ki alanda aratrmalar bu konu iin nemli;
biri kltr tarihi aratrmalar, ikincisi de etnolojik aratrmalar.
A.G. - Deinmiken, volk slm kavramnn kapsad olgularn incelenmesinde sizce hangi tr
olgularn ncelikle aratrlmasnda yarar var? Bunu amlayabilir miyiz?
.M. - Folklor konusunda Trkiye'de ok aratrma var. Ama folklorun ne demek olduu
konusunda ok daha az aratrma var. Orada bir kaynak var. Toplanm olan folklorun bir nevi
analizi ve izah lazm bize. Orada byk bir aratrma alan alm.
A.G. - Belki, ortaya konan verilerin incelenmesi bile, rnein smet Zeki Eybolu'nun cinsel
byler derlemesinin sistemletirmesi gibi...
.M. - Veyahut da Boratav'n toplad masallarn iindeki temalardan ok ey karlabilir. Bu
daha yaplmad.
A.G. - nsan-bilim asndan bir soru daha ekleyeceim. Din ve deoloji'nin ikinci basksna
yazdnz nszde, sembolik sistemlerin kitapl dinlerde ileyii asndan Levi-Strauss
ynteminin pek yeterli olamayacan belirtiyorsunuz. Bunun gerekelerini, Arkoun'un ve
nerdiiniz alternatif yaklamn ana izgilerini ksaca aklayabilir misiniz?
-,M. - imdi, strktralistlerin bence bir hatas var. O da insanlarn iinde, benim gerekten
olduuna inandm bir eilimi gzard etmeleri. Baz strktrlerin bir nevi lineaire (izgisel)
bir sisteme gre altn kabul edelim. Ama bu insanlarn dine olsun, baka bir eye olsun
"engagement"nn (balanma) anlatamyor. Ben LeviStrauss'un bir mitos'u belki izah
edebileceini anlyorum. Tabii birok kimse gene de bir ey izah etmeyeceini sylemitir, ama
izah edebileceine inanyorum. Fakat bir iirin nasl meydana gelebileceini, insann hayatndaki
iirselliin kaynan anlatabileceini sanmyorum. Oysa bence insanlarn hayatndaki iirsellik
ok
148
nemli bir ey ve iirsellik dediim zaman, ite, iirin iinde grdmz, ama insanlarn kendi
i bnyelerinde olan bir eyi kastediyorum, yani iirden daha geni bir ey kastediyorum.
nsanlarn bir spritel eilimi olduuna inanyorum. Benim yaptm din aratrmalarnda bunun
baka trl bir izah olabileceini grmyorum. Yani hep byle izah edilmemi bir noktaya
varyorsunuz aratrmada. Ama bu kendini ok baka ekillerde de gsterebilir. Ululukta olur
veyahut da baka bir noktada toplanabilir. Yani Max Weber'in dedii gibi dini anlamak iin
gerekli olan (daha dorusu anlamak iin gerekli olduunu sylemiyor, fakat dine kar mzikal
olma diye bir eyden bahsediyor), bu mzikali tenin hibir zaman Levi-Strauss tarafndan
anlatlamayacana inanyorum. Biliyorum ki Levi-Strauss'un sistemi insanlarn gyabnda alan
bir sistemdir. Ama bu da bana ok ey sylemiyor. Insanlarn gyabnda alan bir sistem
bence insanlarn kzgnlklar, sevgileri, tutkular falan hakknda bir ey sylemiyor. Oysa bu
hisler gnlk hayatmzda ok nemli. Bunun Levi-Strauss'un anlatt kadar yksek ve
sofistike bir tarzda izah edilmesine ihtiya yok. Daha kaba bir izah tarz olsun da bana bunu
anlatsn. nk din iinde olan insanlarda, samimi olarak dine giren insanlarda iki ey grdm
daima. Ama bu iki ey birbirinden daima ayr ve birbiriyle birletiremiyorum bunlar. Bir tanesi
anlalr bir dnya ablonu meydana getirmeye alr, yani dnya anlalabilsin, daha dorusu
kinat anlalabilsin. Ama bunun yannda insann baz spritel eilimlerini tatmin eden bir izah
da olsun. Bu iki k noktas birbirinin ayn deil. Biri Descartes'in yapaca bir ey. (br de
en dibinde belki bir Jung'un yapabilecei bir ey. kisi ayn deil gibi geliyor bana.
A.B. - Bu grleriniz nszde belirttiiniz gibi, yalnzca kitapl dinler iin mi szkonusu, yoksa
genelde mi?...
.M. - Btn din davranlar kastediyorum.
149
unun Osmanl toplumsal yapsn aklamada belirleyici bir kavram olmadn sylyorsunuz.
Daha artan oranda bir tarihsel-sosyolojik eilim iinde olduumuz sylenebilir mi? Bundan
sonraki almalarnzda sivil toplum (ya da toplumsuzluk) yaklamnz ikinci planda m olacak?
.M. - yle, gene Montesquieu ve Hegel. Bu konuyu ilk incelemeye baladm zaman biraz
Montesquieu, biraz Hegel biliyordum. Sivil toplumun olup olmad da benim iin nemli bir
eydi. nk bu filozoflar buna nemli diyorlar. Dier taraftan, onlarn modellerine gre sivil
toplum var demi olmalarnn, onun varolduu anlamna gelmediini grdm. nsan ablonu
tatbik ettii zaman arpk bir ekilde ona benzeyen ama tam olmayan bir ey buluyor. Yani
unu gstermek istedim ki, gene Bat'nn kavramlar o kadar geerli deil...
Bizim topluluumuz iin o kadar geerli deilse, o zaman Bat'nn dncesi de kendi zerine
bir monologdan ibaret midir? Yani bu dnce Bat kurumlarnn Batllarca anlalmas iin,
onlarn yaptklar bir monologdan ibaret midir, diye dnmeye balyor insan.
A.B. - Bu soruyu sormamn nedeni belli bir evrede yaklamnzn sivil toplum merkezli olduu
dncesinin srmesi. Aslnda siz, aratrmalarnzda daha farkllam; ve daha zgn bir yere
geldiinizi sylyorsunuz.
.M. - Evet. O bir ara yerdi. Dediin gibi insana en ok rettii eylerden bir tanesi de
Montesquieu'nun dndklerinin o kadar niversal olmad.
A.B. - Bununla balantl bir ey sormak istiyorum. Bat'da son yllarda gelimeci ve yeni-
davran paradigmalar aan tarihsel-sosyolojik bir akm egemen. Bu akmn en nemli
zelliklerinden birisi de makro btnlere dn yapmas. Sizin bu gelimelerden etkilenmeniz,
ya da onlarla eklemlenmeniz szkonusu oldu mu?
1151
.M. - Yok, deil. Aksi istikamette gidiyorum zannediyorum. Mesela bu spritalite denilen
eyin ne olduunu ben tam anlam deilim. Ama anlamak isterim. nsanlarn blok yaplaryla kii
yaplar arasndaki ilikinin ne olduunu merak ediyorum.
A.B. - zin verirseniz bu noktay biraz aalm. Yazdklarnz ve syledikleriniz
deerlendirildiinde, Bat toplumlarn snf olgusu, Dou toplumlarnn ise kii ilikileri
tarafndan belirlendii ortaya kyor. Bu ereveyi doru kabul edersek...
.M.-Evet...
A.B. - Bu ereve Osmanl-Trk toplumunun anlalmasnda, gelitirilmesi gereken bir kiilik
kuramnn nemini vurgulamaz m? Byle bir kuram olmakszn btncl bir aklama olabilir mi?
.M. - imdi kiilik iki anlamda olabilir, hangisini kastettiinizi anlayalm...
A.B. - Soruyu sizin almalarnz erevesinde tartlan noktalardan biri olduu iin
soruyorum. Sizin, Trk insann btn olarak anlamaya ynelirken, bu insana ilikin bir kiilik
kuramnn aray iinde olduunuz ileri srlyor. Ayrca rnein kitabnzda kullandnz bir
Erikson modeli var...
.M. - Anladm. Yok o yanl, yani yle bir ey dnmyorum. Kii dediim zaman unu ortaya
koymak lazm (belki bunu en iyi Birds Geertz ortaya koymu): topluluu anlamann iki ekli var:
Sosyal strktr olarak anlayabilirsiniz veyahut da sosyal ilikiler olarak anlayabilirsiniz. Ben
islm', Osmanl'y ele aldm zaman sosyal ilikiler olarak incelemenin bana daha ok ey
anlattn gryorum. Sosyal strktr olarak yaklamann pek tabii bir faydas var ama, sosyal
ilikiler as insann daha derine gitmesini mmkn klyor. Strktr insan bir yerde tutuyor.
imdi, 152
sosyal strktrn kiiler zerinde bal olduunu syleyebilirsiniz. Ama sosyal ilikilerin kiiye
bal olmas, o kiinin bir kiilie sahip olmas anlamn tamaz. Ben burada bir ilikiler andan
bahsetmek istiyorum. Yoksa, bir Trk iisi, bir Trk kltr gibi eylerle kesinlikle ilgim yok.
A.B. - Ek olarak, benim de ok merak ettiim bir konu. Din ve deoloji kitabnzda kullandnz
ve "kimlik gelitirmede nemli bir model temin ettiini" sylediiniz Erikson modeli hakknda
bugn ne dnyorsunuz? Tekrar yazsaydnz, ayn eyi mi yazardnz?
.M. - yle; biraz cesaret etmiim onu kullanmakla. Ampirik olarak Trkiye'de bu
bunalmlarn ne kadar merkez olduunu o zaman da bilmiyorduk, imdi de bilmiyoruz. O bir
benzetmedir. Ama elde baka imknlar olmad iin yaplm olan bir benzetmedir. Erikson bu
ii anlatt iin belki benzeyebilir diye yaplm bir benzetmedir. Dorusu ondan daha ie
yarar bir model bulamamtm o zamanlar.
A.B. - Bu kaygunun arkasnda davranlk postlalar yatmyordu yleyse...
.M. - Hayr, ben davranlktan ok, kiinin topluma katlmasnn gznnde tutulmas
gerektiini sylyordum ki, bu ok farkl bir ey. Benim aradm psiko-dinamik Erikson'daki
psiko-dinamikten daha farkl, daha insann iinden gelen bir ey. Yani da uyum konusuyla daha
az ilgili olan, insann kendi kiiliini gelitirmesini oluturma-syla ilgili bir ey. nsann
kltrnden gelen ve belki de are tipal bir olay...; ok bilmiyorum doru mudur, yanl mdr.
Yani biraz zayf buluyorum o arketip kavramn ama,, insann kendi kltrnden gelen
sylemiyle, o sylemden yararlanarak bir kiinin gelime srecini dnyorum. Erikson ise
meseleyi bir toplumun iine sokulan, bir durumun iine sokulan bir insann zaman zaman
karlat bunalmlar gibi gryor. Bu bana anlaml geliyor. Fakat benim
153
iim daha ok insann kendisini kltrnden ald aralarla nasl insan yapt.
A.B. - "Some Aspects of Middle East Sociology" balkl makalenizde Trk toplumbilimini
deerlendiriyorsunuz ve en nemli zelliklerden birisinin pozitivizm ve etkilerinin dourduu
erekilik olduunu ileri sryorsunuz. 1960'lar sonras fonksiyonalist okuldan kaynaklanan
birtakm paradigmalarn bu yapya eklemlenmesi nasl bir sonu dourdu? Bu ekoln katklar
ileri srld gibi erekilikten bir kopukluk oluturdu mu?
.M. - Trkiye'de insanlar genellikle fonksiyonalizmi ok seviyorlar. nk fonksiyonalizmi
kullandklar zaman kendilerini rahatsz eden birtakm problemleri cevaplandrmadan toplum
konusunu cevaplandrabiliyorlar. Kendini rahatsz edebilecek olan problemlere el atmadan...
yani tamamen mekanik bir ekilde. Trkler ok iyi mhendis karyorlar. Akll sosyalbilimciler
de Trkiye'deki akll mhendisler gibi i yapyorlar. lgin olan taraf u: Herhalde toplumun
iinde insanlarn kendi zerlerine inmelerine engel olan birtakm dnce kalplar da var.
A.B. - Bu erevede, Bimbaum'un yapt ayrm, tanrsal dzeyde belirlenen iktidar-otorite ile
siyasal yaam dzeyinde belirlenen iktidar-g ayrm ne lde kullanlabilir? Bu ayrmdan
kaynaklanan belirleyici sylem toplumbilimde derinlie inmemizi engelleyici bir unsur olarak
gsterilebilir mi? Ayn ekilde Trkiye'de toplumbilimdeki dnce retiminin daha ok bu
sylemin izin verdii atmalar ayla snrl olduu sylenebilir mi?
.M. - Bu bir cevap deil ama, bir balang cevab olabilir. nk hep yle "pratik" insanlar
gryorum Osmanl'da da, Cumhuriyet aydnlarnda da. Pratik insanlarn ok gl bir taraflar
var. Baz eyleri grrler, stne gidip onun iin bir reete ararlar. Mesela Osmanl devlet
adamlar eraf ve ya-
154
papers" gibi yaz tipleri yoktur, geleneksel islm ve Osmanl kltrnde arenada kar karya
argman teati edilir. Birok zamanlar padiahlar bir eyin hakikatini bilmek istedikleri zaman,
iki ayr reasearch papers okutmuyorlar. Adamlar getirip orada mnakaa ettirtiyorlar, byle
bir gelenek var. imdi bu gelenein iyi taraf da var, fakat yozlam ekli de var. Gelenein
yozlam ekli u: Ben senden daha iyi bilirim. Trkiye'de bilim "ben senden daha iyi bilirim"
demek iin yaplyor. Trkiye'de bilim "yapma"nn bu iki zelliini yanyana getirdiiniz zaman
belli bir mzakere ve mnakaann daha uzun srmesi ihtimali var. Daha uzun srmesi ihtimali
var, nk birtakm kiisel faktrler ortaya kyor. Yani bu bir burun srtme eklini alyor. O
burnu srtlen adam da, "yaa, ben de senin burnunu srterim..." eklinde tepkisi ortaya kyor:
o da aksini iddia etmekten ileri gidemiyor. Yani Amerika'ya gidip de belirli bir kuakta belirli
bir ey renmi olan bir kimse, onu ters evirip, yani tersyz edip yeniden bambaka bir ey
renmek istemez. Ama bunun yannda bir de meslek bir resistance var. insan etrafnda
birok insanlar yetitiriyor, bir kere girmi o dngnn iine; insanlar yetitirecek, doktora
yazdracak. Bir de biraz inatlama konusuna gelince, ona daha da sert bir ereve izilmi
oluyor. Her ey de gittike daha abuk deiiyor: kald ki Trkiye'de kitap satn almak o kadar
pahal ki, bu izah en basit ynnden alsanz, Trk bilim davrannn niteliini ortaya
karabilir. Yani olacak ey deil, ben braktm kitap satn almay. Arkadalardan ngiliz Kltr
Heyeti'nin bilmem ingiltere'den getirip de mikro filmini alyoruz. Ondan sonra be tane mikro
film yapyoruz. Her birimize 800 TL.'ye falan geliyor. Uramak lazm kitap okumak iin.
A.B. - Bildiiniz gibi ilk kitabmzda sizin "evre-Merkez ilikileri" balkl makalenizi
yaymlyoruz. Bugn, yazlndan 12 yl sonra bu yazy nasl deerlendiriyorsunuz?
157
.M. - imdi maalesef benim btn makalelerim program-matik oluyor. Programatik'ten unu
kastediyorum: Bir konuyu ortaya atyorum ve ondan sonra o konunun daha da incelenerek bu
iin byle olup olmadnn bakalar tarafndan irdelenmesini bekliyorum. O adan fazla yant
gelmedi, insanlar kullanmaya baladlar bunu ama; bu incelemenin daha ayrntl, incelikli bir
modele falan sokulmasn bekliyordum. O tipte teorik bir alma grmedim imdiye kadar.
Ama, ou zaman bir meseleyi ortaya attm zaman bu konu yzde yz byledir, diye
dnmyorum, yani ok endielerim de oluyor: Belirli bir konuda acaba bunun ne kadar doru
idi, bunun yzde ka on sene sonra, yirmi sene sonra, doru olacak gibi. O konunun daha
ayrntsna gidilip almasn bekliyorum. Sanyorum ki bu almay nasl amaya altm
anlattm. Orada kendime bir ereve kurdum, o birinci istasyon hakknda, bundan sonraki
istasyonlarda daha ayrntl neler syleyebileceimi anlatmaya altm.
A.B. - Bununla birlikte evre-merkez yaklamnn temel dinamikleri zerinde grlerinizde
byk deiiklik yok diyebilir miyiz?
.M. - Hl nemli olduuna inanyorum. Her ikisinin de mesela bir dnya sistemi iinde
deerlendirilmesi, yeni bir a salard. Onun da yaplmas gereken bir ey olduuna inanyorum.
Ama dnya sistemi zerine alan kimseler, mesela direkt olarak dnya sisteminin mevcudiyeti
bu oyunun kurallarn nasl deitirdi? Onu grmek isterdim. Biraz yanl anlamalara yolaan
eyler yazdm biliyorum. Dogmatik okuyor. Ama sizin kuaklarnz daha baka eyler
yapacaklar.
Ali Bayramolu - Ahmet Gngren, Dn ve Bugn Felsefe, Kitap 1, Bilim/Felsefe/Sanat Yaynlar, 1985, s. 140-166
158
ok geen kuram, Islm bir grten mlhemdi. Bu gr asnn bize tesir etmi olan bir
rneini 11. asr slm dnr Ibn-i Sina'da bulabiliriz. bn-i Sina'nn bu konudaki fikirleri
daha sonra 15. asrda Celleddini Devvan ve nihayet 17. asrda Trk ahlks Kmalzde
kanalyla Osmanl kltr lemine yaylmt. bn-i Sina'nn Kitab-l-lrt Vet-tenbiht adl
eserinde grlen bu kuramn ana ilkeleri unlard: Dnya zerindeki btn olaylar meydana
getiren Allah'n iradesidir, bu irade yeryznn dnda teekkl eder, fakat bir "varlklar
zinciri" vastasyla yeryzne balanr. Bu varlklar zinciri Allah'n iradesinin bu varlklar
kademe kademe etkileyerek, yeryzne inmesini salar. Bu zincirin halkalarndan biri gksel
varlklar, son halkas da insandr. Tpk irade ile olduu gibi anlama kabiliyeti, zek da Allah'tan
insanlara ayn ekli alan bir zincirle intikal etmektedir.1
imdi bu ekildeki bir zincirin en belirgin niteliklerinden biri insana iradesini kullanma imknn
tamamen inkr etmemesidir. Zira, insan Allah'n iradesine dorudan doruya deil, fakat
dolaysyla, kendi stndeki varlklarn araclyla baldr.
Fakat, kuramn asl tehlikeli taraf istendii takdirde ok dar bir mnda yorumlanabilmesidir.
Zincirin ucunda bulunan insann kontrol altna alabilecei saha istendii zaman
daraltlabiliyordu. Bu kurumda insan iradesinin tesirli olan ksmndan bahsetmek iin kullanlan
teknik felsef terim "irade-i cz'iyye" idi.
Genel olarak Osmanl mparatorluumda kullanlan din kitaplar "irade-i cz'iyye"ye olduka
geni bir yer ayryorlard. Fakat 18.. asrda Ulemann bozulmas neticesinde, taassubun ve
cehaletin medreseye girmesiyle bu saha zaman-
1700-
163
la daraltld. Bu davrann arkasnda saklanan fikir uydu: Osmanllar dnya ilerini ihmal
ettiklerinden dolay deil, din ilerini ihmal ettikleri iin gerilemilerdi. Byle gittike nfuzlu
olan Ulema ideolojik planda da nfuzunu kuvvetlendirmek istiyordu. Irade-i cz'iyyenin sahas
daraltld derecede Ulemann sz sahibi olduklar saha geniliyordu. Yeni ve dar gre gre
asl nemli olan, insann Allah'la olan mnasebetleri idi. Bu gibi bir gelimenin pratik nemini
bilhassa asker slhat konusunda izlemek mmkndr.
Mesela, 18. asrn sonuna doru Avrupa'dan gelen bir asker yardm ve askerleri Bat usullerine
gre yetitirme teklifi, devrin padiah tarafndan kendi "uzmanlarndan Vak'a Nvis (Saray
Tarihisi) Vasf Efendi'ye gnderildii zaman, Vasf Efendi red cevab verilmesini tavsiye
etmiti. Vasf Efendi bu teklif hakkndaki dncelerini yle izah etmiti: Avrupal dnrler
Allah'n "umur-u cz'iyyede" hi eli olmadna inanrlar, bundan baka, onlara gre sava
faaliyeti "umur-u cz'iyyeye" dahildir. Bundan dolay Avrupallar en iyi harp aralarn salayan
tarafn sava kazanacana inanrlar. Biz ise bunun byle olmadn ve muharebede galibiyetin
imana bal olduunu biliyoruz.2
Burada hemen bir soru ile karlayoruz, bu soruyu yle ifade edebiliriz: Irade-i cz'iyyenin
daralmasna sebep Ulemann bozulmas idiyse, belki dnceye bir kabahat yklemek, zr
kuramda aramak doru deildir. Belki de Ulema bozulmasayd ayn kuram daha liberal bir
anlamda kullanlabilirdi. Byle bir dnceyi hemen reddetmek mmkndr, zira "irade-i
cz'iyye" gibi bir kavramda belirli olarak dine ynelmi bir kltrn izi apaktr. Bu itibarla
bir dnce kalb olarak bile temin ettiii imknlar snr-
2 Bkz.: Mardin, W.H.R. (1960), 418. 164
ldr. "Irade-i cz'iyye" kavramnn zerinde bina edilebilecek dnceler mahduttur. Her eye
ramen insann evresi zerindeki kontrol snrldr. Bu kavramn, insan tabiat zerinde
egemen klan Renaissance dncesinden ve daha sonra Bat'da ortaya kan rasyonalizm
akmnn havasndan ne kadar uzak olduunu hatrlarsak, bizzat dnce kalbnn kendi bana
nasl geriye itici bir kuvvet olarak tesir gsterdiini anlarz.
Dnce kalbnn kendi bana nasl tesir gsterebileceinin belki en bariz bir rneini, Sultan
II. Mahmud'un ok nemli bir zamanda gstermi olduu bir davrannda grebiliriz.
Sultan Mahmud, Osmanl padiahlar arasnda devletin gerilemesini durdurmak iin en ok
didinmi padiahlardan biri idi. Kendi iradesini zorlayarak ve bazan da ksa zamanda bir netice
elde etmek iin zecri tedbirlere bavurarak imparatorlua yeniden can katmaya almt.
1828-29 Osmanl-Rus harbinin balamasndan nce divanda yaplan mzakerelerde, kendisi
harbe girmenin artk zamannn gelmi olduu tezini savunanlarn grn kabul etmiti. Buna
karlk, bar taraftarlar ordunun bir harbe girmek iin hazrlkl olmadn ileri sryorlard.
Sultan Mahmud'un bu fikirlere kar dikkate deer cevab, aradaki farkn Allah'n gcne
gvenerek kapatlabilecei olmutu. Bunun zerine yenici gruptan izzet Molla, "Bu devlet er'i
devleti midir yoksa akl devleti midir?" diye balayan ve ve "gh er'i devleti, gh akl devleti
olmak tenakuzdur" diye devam eden mehur cevabn vermiti. zzet Molla'nn taraf
dinlenmedi ve bilinen neticelerle harbe girildi.3
te btn 19. asr boyunca, messeseler ynnden olduu kadar, fikir ynnden de "gh er'i
gh akl devleti" ol-
3 ihsan Sungu, "Mahmud H'nin zzet Molla ve Askir-i Mansure Hakknda Bir Hatt", Tarih Vesikalar I (1941), 170.
165
mann mahzurlar devam etti. Osmanl devlet adamlarnn bir ara 19. asrn ortasnda bahis
konusu olduu gibi, Fransz kod sivilinden mi mlhem olacaklar yoksa slm hukukunu
dergileme faaliyetlerine mi girimeleri lazm geldii eklindeki tereddtleri bunun bir
belirtisidir.
Namk Kemal'in kuramlarnda slm felsefesine ayrd yer dolaysyla zaman iin Batlln
en ileri bir rneini veren eserlerinde bile grlen elimeler bunun bir neticesidir. 19. asr
dnrlerimiz iinde akl en nemli kural olarak ele alan ve fikirlerini "akl" etrafnda
billrlatran bir tek dnr vardr, o da brahim inasi Efendi'dir. Bylece 18. asrda
Avrupa'da aydnlk devrinin zn tekil eden rasyonalizm akmnn bizde 19. asrda bir tek
gerek temsilcisi olduunu gryoruz.
Profesr Mehmet Kaplan, "inasi'nin Trk iirinde Yaratt Yenilik" isimli, Trk Dili ve
Edebiyat Dergisi'nde 1947'de kan makalesinde bunu gstermitir. Profesr Kaplan'n bu
makalede ileri srd tez, inasi'nin iirlerine tamamen yeni ve derin mnda Batl bir dnya
gr getirdiidir. Profesr Kaplan, tezini, geleneksel gr temsil eden Nef i ile inasi
arasndaki farklar belirterek gstermitir.
"Nef'i gecenin gndz olmasnn insana her eyin fni olduunu ihtar eder. inasi ise aksine
hillin kamer olmasnn insana mrnden bir gn daha kaybettiini haber verdiini yazar. Nef'i
bu lemin bir ryaya benzediini, bir gz yumup ancaya kadar getiini yazar. inasi ise bu
gzel kinatn bir yalan olduundan pek emin deildir. Nef'i Tanr inayeti olmadka hibir
eyin fayda vermeyeceini syler, inasi ise insann mahiyetini ispat eden eyin i ve eser
olduunu yazar."4
4 Mehmet Kaplan, "inasi'nin Trk iirinde Yaratt Yenilik", Trk Dili ve Edebiyat Dergisi 7/ (1947), 37-38.
166
168
metlerinin karl ise nakit olarak deil, fakat kendilerine verilen bir vergi toplama imtiyaz
ile veriliyordu. Buna Timar sistemi deniyordu. Osmanl Imparatorluu'nun bir zellii
mparatorluun gerilemesini anlayanlarn bile uzun zaman Timar sistemini yeniden yrrle
koymaktan baka bir are teklif edememi olmalardr. Gerek Kou Bey, gerekse Ktip elebi
nakit karl hizmet gren askerlerin artnn zarur olduunu anlamamlar, bu gibi
askerlerin adedinde bir ksnt yaplmasn tavsiye etmilerdir. Bu gibi slhat taraftarlar
arasnda bir para ekonomisine kar, onu anlamamaktan ileri gelen derin bir korku seziliyor.
Durumu, bugn kullandmz iktisad tabirlerle kymetlendirirsek, Osmanl Imparatorluu'nun
iktisat politikasnda "verimi" mefhumuna hemen hemen hi ehemmiyet verilmediini
syleyebiliriz. Rasyonel iletme, almaya nem verme ticareti tevik etmek iin tedbirler
alma, ilkel de olsa Bat devletlerinin artk iyice kullandklar bir para ve altn politikas tatbik
etme, bunlar Osmanl Imparattorluu'nda bilinmeyen eylerdi.
Yeni usullere ve Avrupa'da grlen ak iktisadi gelimelere Osmanl mparatorluu'nda bu
derece yabanc kalnm olmasnn sebepleri hakknda bildiklerimiz ok azdr, fakat gene
burada da Osmanl sisteminde devletin toprak sistemine ve bu kanalla iktisad hayata hkim
oluu mhim bir roloynama benziyor. Genel olarak diiyebiliriz ki Osmanl toplumunun teekkl
tarz, devletle fert arasndaki mnasebetler, ferdin Bat'da olduu kadar serbeste
gelimesini engellemi olan bir unsurdu. Bilhassa Bat'da byk ehirllerin kendilerine ehir
olarak verilmi baz imtiyazlar sayesinde gelimelerinin Osmanl imparatorluu'nda benzerine
rastlanmamaktadr. Osmanl iktisadi sisteminin bir neticesi de iktisadi "verim" mefhumunun
anlalmam olmasyd.
169
18. asrn sonundan itibaren Avrupa'y tetkike giden devlet adamlarnn tesiriyle Osmanl
Imparatorluu'nda yanl bir yol tutulduu ve devletin fertleri vergi iin saan ezici bir
mekanizma olmamas gerektii inanc yerleti. Fakat, birka asrdan beri Avrupa'da yerlemi
olan bu fikir Osmanl Imparatorluu'na ok ge geldi. Durum bir daha deimiti: Avrupallar
artk faaliyet sahalarn geniletmilerdi. Ortadou'da kesif bir iktisad nfuz etme siyaseti
balamt. Bat, Osmanl Imparatorluu'na mallarn satmak ve karlnda ucuz hammadde
almak istiyordu. Bylece Osmanl Imparatorluu'nun iktisad gelimesi lzumu artk kabul
edilmiti. imdi bu amaca varmak iin daha ucuz mamul eya vaadeden Bat kapitalizmiyle
ibirlii mi yapmak lazmd, yerli iktisad faaliyeti ziraat sahasna m mnhasr klmak lazmd,
yoksa yerli sanayii korumak ve tevik etmek mi lazmd?
II. Mahmud ve Abdlmecid zamannda giriilen bu sanayileme teebbs ksa zamanda iflas
etti. Osmanl devlet adamlar, bundan dolay, uzun zaman bir sanayileme hareketine girmek
cesaretini kendilerinde bulamadlar. Bylece d borlara girimek fikri ortaya kt. Fakat
gene de yaplan borlarn memleketin iktisadiyatn gelitirme yolunda sarfedilmesi
salanamad. Osmanl Imparatorluu'nda byle bir iin zorluu kabul edilmelidir. Bununla
beraber btn bu bocalamalarn altnda iktisad faaliyetin mekanizmas hakknda en iptida
bilgilerden yoksun olmann, vatandan nasl verimli hale getirileceinin anlalmamasnn nemli
bir yer tuttuuna phe yoktur. Baka bir ifade ile Osmanl Imparatorluu'nda iktisad
gerilemenin yanbanda onu arttrm olan bir unsur, bir iktisad kltr eksiklii olmutur. Bu
kltr eksikliinin bir neticesi de iktisad teebbsn ne olduunun bilinmemesi idi. Bunun
neticesinde Osmanl Imparatorluu'nda iktisad faaliyet aznlklara braklmt.
170
19. asrn banda muvaffakiyetsizlie uram bir endstrileme teebbsnden ve arka arkaya
gelen faydasz ve zararl istikrazlardan sonra Namk Kemal'in ve siyas Batllama urunda
aba gstermi ilk teekkl olan Yeni Osmanl Cemiye-ti'nin memleketin ilerlemesiyle ele
aldklar sorunlardan biri de buydu. Onlar devletin iktisad politikasndan da ikyet ediyorlar
ve Trklerin ziraat, ticaret ve sanayide almalarn mmkn klacak messeselerin
kurulmasn istiyorlard.
Namk Kemal'in kendi szleriyle:
"Biz ne zaman ibretbin olmaa balayacaz? Biz ne zaman netaic-i itibarmz fiile karmaa
alacaz?
Bir fabrikamz yok. Mlkmzde san'at ne ile ileri gider?
Bir irket tesisine muvaffak olamadk. Ticaret byle mi terakki bulur? Bir Mslman bankas
var m? Beynimizde servet nasl vcuda gelir?
iyice bilmeliyiz ki biz, hl, ecdadmz olan abal kabal Trklerin, mevki gibi, ahlk gibi elimize
geen miraslar, sayesinde yayoruz. Osmanl an, terakki fikri bunu mu iktiza eder?"6
Dikkat edilirse buradaki esas tema devleti iktisad sahaya mdahaleye davet deil, fertleri
almaya davet etmektir. Btn mesele iktisad faaliyeti ciddiye alan ve iktisadn kurallarna
gre kymet yaratan bir Osmanl insan tipinin yaratlmasdr. Bunun daha kesin bir eklini
Namk Kemal'in bir dier makalesinde grmek mmkndr. Bu makalede Namk Kemal uzun
uzadya Londra'daki ticar hayatn canllndan bahsettikten sonra u ifadeyi kullanyor.
"Ya bizde necabet umuma ait bir vasf olduu iin hi kimsede bir imtiyaz- maddi hasl
etmemi ve ilamaallah- ta-
6 Mustafa Nihat zn, Namk Kemal ve bret Gazetesi (stanbul, 1938), s. 41.
171
ala hibir vakit hasl etmeyecektir, ya bizdeki tefavt- istifadeyi mucip olan vesait zaten
menolunmu ve bu mem-nuiyetin tesiri karnen bade karnin herkese tevars eden melekt-
fikriye ile gnllerde yerlemitir."
Namk Kemal'den sonra Ahmet Mithat Efendi'nin yazlar da gene Osmanl vatandalarn
iktisad faaliyetlere sokmaya ynelen almalar olarak deerlendirilebilir. Yukarda
sylediklerimden u sonucu karmak mmkndr: Osmanl mparatorlugu'nun 19. asrda
karlat iktisad durum iki ynde gelimeyi icabettiriyordu: bir taraftan devletin, Bat'nn
iktisad nfuz etme politikas karsnda baz tedbirler almas gerekiyordu, ayn zamanda da
ferdin iktisad faaliyette yeralmas iin ferdin tevik edilmesi gerekiyordu. Bu zm
yollarnn ikisinin birden tatbiki hemen hemen imknszd. Devletin mdahalesi ferdi tevik
etmek iin bavurulan yollarda mecburen ksntlar meydana getirecekti, ferdin teviki iin
kendisine tannmas gereken geni zgrlk ve mecburen bir yerde devletin menfaati ile
atacakt. Btn bunlarn arkasnda yatan ise Bat'nn uzun zamandan beri kullanmaya
balad bir sistemin ve beraberinde getirdii kavramlarn Osmanl mparatorlu-u'na ok
yava yerlemi olmasyd.
Daha nce ele aldmz birinci sorunda olduu gibi ferde mi yoksa devlete mi iktisad
gelimede ncelik tannmas lazm gelecei eklindeki mnakaalar 19. asrdan sonra II.
Merutiyet devrinde de srp gitti. 19. asrda ve gene ittihat ve Terakki Partisi saflarnda I.
Dnya Harbi'nin sonuna doru bir "mill iktisat" temayl belirmekle beraber, mesele daha
zlmemiti.
Atatrk'n iktisad sahaya getirdii grler, yukarda zerinde durduumuz hem devleti
kuvvetlendirme ve hem de Trk' verimli klma, ona iktisad rasyonellik unsurunu
172
alama probleminin bir hal aresi olarak kymetlendiril-melidir. Bir kere Atatrk'n
iktisadiyata verdii kymeti biliyoruz. Bu kymet verme kendi bana bir devrimdi. Kendi
ifadesiyle:
"Yeni Trkiye devleti, temellerini sng ile deil, sngnn dahi istinad ettii iktisadiyatla
kuracaktr. Yeni Trkiye devleti cihangir bir devlet olmayacaktr, fakat yeni Trkiye devleti
iktisad bir devlet olacaktr."
Bu ifadesiyle bile Atatrk, Osmanl iktisad hayat anlayndan derin uurumlarla ayrlyordu.
Dier taraftan Atatrk'n devletilik ismi altnda ortaya kan bir sistemi benimsemi
olmasnn asl ve derin sebebi yukarda belirttiimiz "fert mi, devlet mi" tartmalarna bir
zm yolu getirmi olmasndand. Bu sistem altnda devletin iktisaden kuvvetlenmesi imkn
dahiline girecek, fakat bu kuvvetlenme olurken de ferdin iktisad gerekleri anlamas ve
iktisad hayata girmesi temin edilecekti. Devletilikte ferde tannan yerin derin nedeni budur.
Bylece devletiliin de yalnz zamannn deil, tarihin zlmemi sorunlarna, teklif edilen bir
hal aresi olduunu gryoruz.
imdi de incelemek istediim nc konuya, Trkiye'de yakn tarihimizde "hrriyet"
kelimesine verilen baz anlamlara ve bu anlamlarn etkisine geiyorum.
Cevdet Paa, tarihinin bir blmnde, Sultan II. Mahmud zamannda halk arasnda dolaan
dedikodularn tartlmas iin toplanan bir divandan bahsediyor. Bu divanda devrin devlet
adamlar dedikodularn yaylmasn nlemek iin ne yaplmas gerektiini konuurken, Sultan
Mahmud devrinin mehur simalarndan Halet Efendi yle bir hal aresi teklif etmi: "imdi
kularba'ndaki berberin ba kesilsin. Saire havf ve dehet gelir ve ercifin arkas kesi-
173
lir." Ancak divanda olanlardan birisinin "Aman o benim berberimdir" demesi zerine Halet
Efendi: "yle ise bakasnn ba kesilsin" diye buyurmular. Bu hdise, Osmanl
mparatorluu'nda eriat'n teorik olarak temin ettii garantilerin yannda, tatbikatta devlet
adamlarnn insan varlna ne kadar az ehemmiyet verdiklerini anlatr. Genel olarak "hrriyet"
mefhumu, Bat'da asrlardan beri geliirken, Osmanl Imparatorluu'na girdii zaman
Osmanllarn kafalarnda ok ak bir ekilde mnlandrabildikleri bir mefhum deildi. Hatta
"hrriyet" mefhumunun Osmanl-cada ifade edilmesi iin ne gibi bir kelimenin kullanlacanda
karar klnamamt. Geri, eriat'n emrettiklerinin yerine getirilmesi, herkese hakknn
verilmesi mnsnda "adalet" mefhumu Osmanl leminde messir olmu olan bir mefhumdu,
fakat daha ok esirlerin esaretten karlmas iin o zamana kadar kullanlan "hrriyetin"
anlam ak deildi. Sonradan 19. asrn ortalarna doru yeni ortaya kan Batl Osmanl
dnrlerinin, Yeni Osmanllarn, bir muvaffakiyeti de bu tbirin aydnlar arasnda
yerlemesini salamalar oldu. Ancak "hrriyet" mefhumu o zamanlar Trkiye'ye yerlemekle
beraber ok zel bir anlamla yerleti. Bu zelliin en nemli yn "hrriyetin" Roman-tizm'in
izlerini tamasyd. Bu kelimenin bugn bile dilimizde beraberinde getirdii armlarda bu
romantikliin devamn grmek mmkndr.
"Hrriyet" mefhumunun Yeni Osmanllar tarafndan kullanlndaki romantik "hava"dan unlar
kastediyorum, hrriyetten "ne efsunkr imisin h ey didar- hrriyet" diye bahsetmek,
hrriyetin ele alnnda her ada bavurulmu bir yntem deildir. Her siyas dnr
hrriyetten bylesine heyecanl bir ekilde bahsetmez. Hrriyetten bahsederken, mesel,
ingiliz yazar ve filozofu Hu-me gibi:
174
"Hrriyet, insann bir hareket tarzn bir dierine tercih etmesinden ibaret deildir. Hrriyet
insann tercih ettii ekilde hareket etmesidir" gibi bir ifade kullanlabilir. (Liberty does not
consist in man's freedom to choose one act rather than another but in his freedom to act as
he cho-oses.)
Bu ikinci, kupkuru, fakat dndrc, tarifin iaret ettii dnce iklimi, Namk Kemal'in
cmlesinin yaratt iklimden bir hayli farkldr. Genel olarak diyebiliriz ki "hrriyet"
mefhumunun Trk kamu efkrna romantik ekliyle intikal edii, bu mefhumun ilk defa
edebiyatlar tarafndan (ve Fransz romantiklerinin tesiri altnda kalm edebiyatlar
tarafndan) bize maledilmi olmasndan ileri gelmektedir.
Buna ramen, Yeni Osmanllarn ortaya kardklar "hrriyet" mefhumunun tamamen havada
kalmamasn temin eden bir unsur mevcuttu. Yeni Osmanllar "hrri-yet"ten bahsettikleri
zaman ayn zamanda bunun arkasna bir sosyal muhteva yerletiriyorlard. Yeni Osmanllarn
beenmedikleri ve "hrriyet" fikirlerine muhteva veren bu unsur neydi? Bunu ksaca yle
tarif edebiliriz: Yeni Osmanllar Glhane Hatt- Hmayununun ilnndan beri Reit Paa'nn
nderliini yapt, Tanzimat devlet adamlarndan teekkl eden sekinler zmresine kar
koymaya alyorlard. Yeni Osmanllar bu brokratik sekinler idaresinin bir nevi istibdat
meydana getirdiini anlatmaya alyorlard. Onlara gre Bab- Ali'de idareyi ele alan bu sahte
Avrupac "st tabaka" memlekete yalnz zarar getirmiti, memleketin bu ekilde bir idareciler
aristokrasisi tarafndan idare edilmesi ancak kt neticeler verebilirdi. 19. asrn ortalarnda
Osmanllarn bu tehislerinde yanl-madklarn gsteriyor. Hakikaten, Tanzimat, devlet
idaresini elinde tutan yeni bir memur zmresinin devletin im-
175
knlarndan faydalanarak bir nevi "st tabaka" meydana getirdikleri bir zamand. Bu durumda,
Yeni Osmanllarn istedii bu gibi bir aznln idaresinin yerine ounluun idaresini getirmek,
usul- mevereti memlekette salam temellere oturtmak, parlamenter sistemin yerlemesini
temin etmekti.
Bylece Yeni Osmanllarn ileri srdkleri olduka romantik bir hrriyet mefhumunun aslnda
bir hayli somut sosyal bir tahlile dayandrldn gryoruz. Yeni Osmanllar hrriyetten
bahsederken belki biraz fazla romantik bir eda ile kavram ele alyorlard, fakat "hrriyef'ten
ne kas-dettiklerini kesin olarak biliyorlard: onlar iin "hrriyet" li ve Fuat Paa'nn banda
bulunduklar brokratik sekinler zmresinin basksndan kurtulmak ve onun yerine seilmi bir
meclisi getirmek mnsna geliyordu.
Namk Kemal ve dier Yeni Osmanllarn 1860 ve 1870'lerde yazlaryla yerletirmeye
muvaffak olduklar "hrriyet" mefhumunun bundan sonraki etkilerini izlemek bir hayli ilgintir.
Namk Kemal'in srgne gnderilmesinden ve 1876'da iln edilen ilk Kanun-u Esasi Sultan
Abdlhamid tarafndan yrrlkten kaldrlmasndan sonra, Kemal'in yaymaya muvaffak olduu
"hrriyet" anlaynn birok genleri galeyana getirdiini gryoruz.
Zaman zaman onlar da, tpk Namk Kemal gibi bir Me-sajeri vapuruna binip Avrupa'da soluu
almlardr. Osmanl ittihat ve Terakki Cemiyeti'nin 1889 tarihindeki kuruluundan ok daha
nce balayan bu protesto hareketlerinin hemen hepsi istibdadn romantik gzlklerle kymet-
lendirilmesinden domu davranlardr. Gen bir aydn, okulda Vatan yahut Si/istre'yi ve
Namk Kemal'in dier eserlerini ele geiriyor, bu eserleri okuyarak kendini yetitiriyor, daha
sonra elinde grlen bir hrriyeti kitap veya
176
bunlarn tesiri altnda yaynlad bir yaz dolaysyla jurnal ediliyor ve Avrupa'ya kayor.
Memleket dna katktan sonra, gene, tpk Namk Kemal ve Yeni Osmanllarn yapt gibi
"hrriyet" idealini savunan bir gazete karmaya teebbs ediyor.
1895 senesinden itibaren memleket dna kamaya balayan ttihat ve Terakki Cemiyeti
mensuplarnn hareketleri de bu modele uymaktadr. Bylece, Abdlhamid'in tahta getii
1876 ylndan 20. asrn bana kadar Avrupa'da saysz hrriyeti neriyat kyor. imdi, bu
neriyatn balca zelliklerinden biri hrriyetin romantik ifadesinden teye geememi
olmasdr. Btn Jn Trk neriyatn tararsanz bu yazlarn byk ounluunun bo, yuvarlak
laflarla dolu, romantik, santimental, gereklerle ok az ilgisi olan, uzun vadede son derece
skc basit bir feryattan ibaret olduunu grrsnz.
Abdlhamid devrinin gen aydnlarnn protestolarnn bu kadar bo olmasnn sebebi neydi?
Bunu yle ifade edebiliriz: Bu protestolar sosyal muhtevadan yoksundu. Hrriyet fikri
1880'lerde bir fikir olarak yaayabilmi, fakat bir toplum gereine balanamamt. Yaplan
ikyetlerin ve yazlan makalelerin toplum sorunlaryla ilgisi yoktu. Hrriyet fikri madd
gereklerin zerine bina edilmemi, mphem bir arzu olarak muallakta kalmt. Baka bir ifade
ile Yeni Osmanllarn hrriyet arzusunun ancak ekl unsuru 1880'lere intikal edebilmiti.
Bunun da bir sebebi Yeni Osmanllar zamannda bir sorun olarak ortaya kan asl meselenin
ortadan kalkm olmasyd. II. Abdlhamid'in devlet ilerinin yrtlmesine el koymas ile,
Tanzimat devrinin zelliklerinden biri olan siyas sekin grubun elinden siyas yetkileri
alnmt.
Dier taraftan, Abdlhamid'in saltanatnn ilk yllar ekonominin eskisine nisbetle daha iyi
olduu bir devirdi. O za-
177
manlar nisb bir refah ve bolluk vardr. Bu iktisad dzelmenin bir neticesi okumu
vatandalarn byk bir ksmnn ve bu arada aydnlarn kolayca i bulabilmeleriydi. Bu
bakmdan Padiah Anayasann yrrlkten kaldrlmas, Mithat Paa'nn ldrlmesi gibi
hdiseleri unutturabilmiti. Durum bu ekilde devam ettike Padiaha kar ynelen
protestolarn, ayn zamanda bir sosyal dayana olmas zordu. Zamanla byle bir sosyal ortam
yaratacak gelimeler yava yava belirdi. Bu gelimeler taradan stanbul'a bir akmla ilgiliydi.
Sultan Hamid zaman Osmanl Imparator-luu'nda o zamana kadar kendi iine kapal kalm
tarann stanbul'a aknn balangcn tekil eder. Bu arada asker okullarda parasz olarak
okuyan talebeler arasnda da tarallarn adedi artmt. Okullarda birtakm imtiyazlar elde
etmi, Tanzimat'tan beri zenginleen Tanzimat ricalinin ocuklaryla, beyzadelerle, tara
ocuklar arasnda bu sralarda bir ikilik grmek mmkndr. ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin
kurucusu brahim Temo'ya inanacak olursak bu geimsizlik bazen meydan kavgalar halini
alabiliyordu. Bu itibarla, ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurucularnn taral olmas dikkate
ayan bir olaydr. ttihat ve Terakki Cemiyeti'nde zamanla kuvvetlenen bu taral grubu iin
"hrriyet" artk somut bir anlama geliyordu. Onlar iin "hrriyet" stanbullu devlet erknna
tannan imknlar memleketin her tarafna temil etmekti. Bunun iindir ki ttihat ve Terakki
iktidara geldii zaman yapt ilk ilerden biri saray erknnn ocuklarndan olduu iin asker
okullardan kolayca diploma alabilmi, diploma aldktan sonra yldrm hzyla ykselmi olanlarn
rtbelerini indirmek oldu. ttihat ve Terakki'nin bu istikamette bir dier ilemi fakir halli
ocuklara ve taral ocuklara eitim imknlar salamak iin parasz yatl retmen okullar
kurmak olmutur. Bylece ttihat ve Terakki zamannda "hrriyet"in mnsnn
178
yava yava "halkla" doru kaydn gryoruz. Artk "hrriyet" sosyal bir dayanak
bulmutu, fakat bu hrriyetin gene de Bat mnsnda kasdedilen ahs hrriyetini teminat
altna alma anlamndan uzak olduuna phe yoktur. Btn halklk balanglarna ramen,
ttihat ve Terakki memlekette siyas bir diktatorya tesis etmi, kendi karlarna ]yarad
zaman siyas dmanlarn paral katillere l-dr-tmekten, tedhi usullerine bavurmaktan
ekinmemitir. Bu itibarla gene o zamanlar "hrriyett" kavramnn memleketimizde anlalm
olduunu iddia* etmek mm-krn deildir.
Bu noktada da Atatrk'n daha nce halledilememi bir sorunu ortadan kaldrmak iin yeni bir
tasavvuru ortaya attn gryoruz. Atatrk'n "Hrriyet"in Bat anlamndaki eklini
memlekette kkletirmek iin bavurrduu are, Bat'nn ferdi gaye bilen hukuk normlarnn
Trkiye'de yerle-mesini mmkn klacak olan deiiklii meydana getirmek olmutur. Birok
kimselerin gremedii bir noktay Atatrk sezmiti: "hrriyetin" hakiki mnsnda yerlemesi
iin halk bir politika takip etmek yeterli deildi. Hangi politika (olursa olsun insan hak ve
hrriyetlerine hrmeti temin iin muayyen kurallara uymak zorundadr. Bu da ancak
memlekette bu ana kurallarn iler durumda bulunduu belirli, bir hukuk nizamn yerletirmek
suretiyle olacaktr. Zamanla, Bat hukuk sisteminin yerletirilmesi neticesinde, Bat hukuk
normlar iinde dnmeye alan, baka trl dnemeyen bir nesil ortaya kacaktr. Bu
neslin artk benimsedii normlar da hrriyet mefhumunun Batl bir er-eve ile
erevelenmesini mmkn klacakt. Bu bakmdan Atatrk'n Bat hukuki sistemlerini
memleketimizde yerletirme abas ou zaman zerinde durulmayan derin bir mna
tamaktadr.
Zaman, zannedersem, Atatrk'n bu dncelerini doru
179
180
ATATRKLN KKENLER
Atatrklk, Cumhuriyet Trkiye'sinde, Osmanl Impara-torluu'ndan kalma baz temel
yapsal unsurlar deitirip, onlarn yerine dnya uygarlna gidite ilk adm saylan Bat
uygarlndan esinlenmi bir topluluu kurmak amacna ynelen grtr. Bu dnya grn
birka odak noktasnda toplayarak bir devlet politikas ekline dntren Mustafa Kemal
Atatrk olduundan, yaklama onun ad verilmitir. Atatrk, kendi salnda, bu odak
noktalarn cumhuriyetilik, milliyetilik, halklk, devletilik, laiklik ve inklplk (devrimcilik)
olarak vasflandrm, bunlar "Kemalizm yolu" olarak adlandrmtr (Kongar, 1981, 419:
Cumhuriyet Halk Partisi Drdnc Byk Kurultay Grmeleri Tutulgas, Ankara, 1935,
54'ten).
Bu grn bir "reti" olmayp esnek bir ilkeler btn oluturduu, konuyu inceleyenlerin
ounluunca ifade edilmitir (Tahsin Ycel, Atatrklk Nedir? 1965, 185; Atatrk'n Y. K.
Karaosmanolu'na bu konudaki szleri ve . S. Aydemir'in fikirleri iin bkz: Kongar, 1981,
420).
Atatrkl salt bir Bat'ya yneli, ya da saydmz
181
I
amalar uygulama olarak grmek konunun yalnz bir ynn anlatr. Konuyu tam olarak
aydnlatabilmek iin Trkiye Cumhuriyeti'nde ama edinilen yapyla Osmanl Imparator-
luu'nun yapsn karlatrmak gerekir. Bu karlatrma yapldnda imparatorluun u
yapsal zelliklerini grrz:
1. Osmanl mparatorluu bir "monari"dir. lkenin siyasal meruiyet kayna "padiah" ve
sllesidir. Zamanla padiahn yetkilerinin kslm olmasna ramen, o lkenin banda bulunan
kiidir. Padiahlk rejimini yalnz bu kamu rejimi zellikleriyle hatrlamak da eksik kalr.
mparatorlukta, teb'a padiaha (ve onun gcn temsil eden kiilere) ahsi balarla baldr
(Ubudiyet).
2. Osmanl mparatorluu, bir kltrler, dinler ve yresel kmelenmeler mozaiiydi. Din
bakmndan imparatorluk 19. yzyl ortalarnda Mslman, Rum, Ortodoks, Gregor-yen, Yahudi,
Katolik, Sryani, Nasturi, Keldani ve hatta daha kk cemaatlerden oluuyordu. Mslmanlar
arasnda da nemli ayrlklar vard (Snnilik-Alevilik). Konuulan dillerin en mhimleri arasnda
Trke, Arapa, Krteyi saymak gerekir. Kltr grubu olarak Trkler, Araplar, er-kezler,
Lazlar, Pomaklar, Tatarlar grnr. Bu gruplarn iinde 20. yzyln ilk on ylna kadar Trklerin
yalnz kk bir st tabaka okumular aznl, ayr bir tarihlerinin olduu bilincindedir,
geleceklerinin Osmanllar'nkinden farkl olabilecei konusunda bir dnce daha gelimemitir
(Bu bilin 1890'larda gelimeye balar).
3. Osmanl imparatorluunun temel felsefesi halkn idareye katlmas deildir. Klasik Osmanl
devlet idaresi dncesine gre sekinler -eitim grm kimseler ve soylarnda devletin
emanet edilebileceini gstermi kiiler- devletin idaresini ellerinde tutmaldrlar. Geri
1876'da bir Anayasa kabul edilmi, parlamento toplanmtr. Fakat II. Abdlhamid bu meclisi
feshetmitir. 1908'den sonra Jn
182
Trkler Anayasa'y tekrar uygulama alanna koydular. Fakat onlar temsil eden ittihat ve
Terakki Partisi, "halk" deyimini kullanmakla birlikte, ilkenin uygulama eklinin ne olacan
hibir zaman ak olarak gstermedi.
4. Osmanl mparatorluunun banda bulunan padiah hem kamu dzeninin hem de dinin nderi
saylyordu. Din adamlar (Ulema) bu kurumsal iliki dolaysyla devlet idaresinde merkez bir
rol oynuyorlar, eitim, yarg ve bir dereceye kadar idarecilik alanlarn tekellerinde
tutuyorlard. Osmanl Imparatorluu'nda 19. yzylda bu yap ancak bir dereceye kadar
deitirilmiti. Devlet dininin giremedii evre alanlarnda tarikatlar devletle halk arasnda bir
arac roln stlenmiti.
5. Osmanl imparatorluu, iktisadiyatna hkim olamam, 19. yzyldan sonra bu kesiti
yabanclara ve yabanclarla ibirlii halinde olan aznlklara brakmtr.
6. Osmanl mparatorluunun siyasal felsefesi "denge" esasna dayanyordu. Jn Trkler temel
yap deimelerine gidilmesi gereini ne srmlerdi, fakat deien artlara gre yaplacak
olan devaml bir uyumdan bahsetmemilerdi.
Atatrklk bu elerin yerine onlarn kartn koymay amalayan yaklamdr:
1. Padiahlk rejimi kaldrlacak, Cumhuriyet getirilecektir. ahsi ballk zerine kurulu dzen
yerine, yasalarn tanmlad bir rejim getirilecektir.
2. Anadolu'nun topraklar zerinde kurulan Cumhuriyet bir Trk topluluudur. Bu bilin
Cumhuriyet'in teb'asna rehber olmaldr. "Temeli kendi iimizden karmak
mecburiyetindeyiz" (Atatrk'n Sylev ve Demeleri, 11, 1945, 140-141).
3. Ulemann devlet katnda, azalm olarak olsa bile, devam eden etkileri silinmelidir. Ulemann
halk nderlii rolne bir son verilmelidir. Kiinin dnya grn ulema de-
183
gil, mspet bilim ekillendirmelidir. islm bir devlet fonksiyonu grnmn kaybetmeli,
herkesin ahsnda ekillenen bir inan eklini almaldr, islm medeniyeti zamanmda parlak bir
devir amtr, fakat bugn iin rnek niteliini yitirmitir. rnek olarak alnacak medeniyet
Bat medeniyeti ve beraberinde getirdii mspet bilim anlaydr.
4. Trkiye Cumhuriyeti, bilumum Trk halknn-snf ayrm devreye girmeden "say'iyle"
(almasyla) kurduu bir yap olacaktr. Bu zellik snf ayrmnn kurumlat Bat lkelerinde
mmkn deildir, fakat bahis konusu ayrlklarn daha kesin izgilerle ortaya kmad Trkiye
Cumhuriyeti'nde snfsz toplum, vatandalara verilmi bir ans, bir imkndr. Seilmesi
gereken hedef "mnevver" -"avam" (basit halk) ayrln kaldrp halkn ihtiyalarn halkn
katld bir sistemle karlamaya almaktr.
5. Trkiye Cumhuriyeti'nin iktisaden kudretli olabilmesi iin devletin ahslarn gelitiremedii
kaynaklar gelitirmesi, bu ii stne almas gereklidir.
6. Trkiye Cumhuriyeti, Osmanl mparatorluu'nun yapsn temelden deitirecek yeni bir
toplum dzenini kurmal ve bu toplum dzeni statik bir halde tutmayp zamanla deimesini
salamaldr. Bu ama Atatrkl Jn Trkler zamannda ortaya kan dzenden belki en
anlaml ekilde ayran edir.
Atatrk'n kendi zamannda yukardaki elerin temellerini attna inand, fakat ancak
zamanla oluturabilecek hedefler olarak grdn gsteren birok kant mevcuttur. Bu
idealin saptad amalardan 1938'e kadar gerekletirilenler arasnda unlar saymak
mmkndr.
1. Hilafetin saltanattan ayrlarak saltanatn kaldrlmas (1 Kasm 1922).
2. Cumhuriyetin ilan (29 Ekim 1923).
3. Halifeliin, er'iye ve Evkaf Vekaletleri'nin kaldrlmas
184
ve eitimin devletin birliini salad bir alan olarak tanmlamas (3 Mart 1924).
4. Tekke ve zaviyelerin, ziyaret maksadyla trbelerin kapatlmas (2 Eyll 1925).
5. Uluslararas takvimin kabul (26 Aralk 1925).
6. svire Medeni Kanunu zerine kurulu Trk Medeni Kanunu'nun kabul (17 ubat 1926).
7. Anayasa'dan "Trkiye Devleti'nin dini din-i Islmdr" maddesinin karlmas (16 Nisan
1928).
8. Uluslararas rakamlarn kabul (24 Mays 1928).
9. Yeni Trk harflerinin kabul (1 Kasm 1928).
10. li iktisat Meclisi'nin al (4 Aralk 1928).
11. Milli Eitim Bakanl okullarndan Arapa ve Farsa reniminin kaldrlmas (1 Eyll 1929).
12. Yeni Belediye Kanunu'nda kadnlara seme ve seilme hakknn verilmesi (3 Nisan 1930).
13. Trk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin (Trk Tarih Kurumu) kurulmas (15 Nisan 1931).
14. Devletiliin, Cumhuriyet Halk Partisi Program'na girii (10 Mays 1931).
15. Trk Dili Tetkik Cemiyeti'nin (Trk Dil Kurumu) kurulmas (12 Temmuz 1932).
16. Ekonomi Bakanl'nca hazrlanan Birinci Be Yllk Plan'n kabul (1 Aralk 1933).
17. Efendi, Paa, Bey gibi lakaplarn kaldrlmas (26 Kasm 1934).
18. Trk Kadnlarna milletvekili semek ve seilmek hakknn yasa ile tannmas (5 Aralk
1934).
19. Byk Millet Meclisi'nin Kanunu'nu kabul etmesi (8 Haziran 1936).
20. Alt Ok kavramnn Anayasa'ya konmas (5 ubat 1937).
185
Kronolojiler
Utkan Kocatrk, Atatrk ve Trk Devrimi Kronolojisi 1918-1938.
nemli Eserler
187
Kolektif Eserler
Atatrk Devrimleri 1. Milletleraras Sempozyumu Bildirileri, 1975. Atatrk Hakknda Konferanslar, Haz. A. Afet inan, E. Z',iya
Karal. Atatrk Yolu, Haz. Turhan Feyziolu, 1981. Atatrklk Nedir?, Haz. Yaar Nabi, 1963 ve dier bas.
Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiiklopedisi, stanbul, letiim Yaynlar, 1983, cilit 1, s. 86-88
188
189
Fakat "bilim'in rehberlii" kendi bana ak seik bir anlam tamaz. Zira, "bilim'in rehberlii"
en az iki anlamda belirebilir. Bilim, "madde" zerinde hkimiyet tesis ederek milleti daha gl
bir duruma getirme anlamn tayabilir. Bu adan bakldnda bilim, rnein, endstrinin
gelimesini salar ve endstri milleti dier milletlerden daha gl duruma getirecek aralar
yaratr. Bilim, ikinci bir anlamda, toplumsal rgtlenmenin en faydal eklinin ne olduunu
gstermeye yarayan bir yaklam olarak grlebilir. Bu ikinci vurgu, 19. yzyl Avrupa'snda
"pozitivizm" adn verdiimiz bir akmn zellikle zerinde durduu bir vurgudur. Pozitivizm'in
temel tanmlarndan biri, canszlar dzenleyen tabiat kanunlarnn insanlar ve insan
topluluklarn da dzenlediini ileri sren doktrin olduudur (Si-mon, 1963, 4).
Bilimin endstri yoluyla milleti kuvvetlendirecei 19. yzyln ortasnda Osmanl
mparatorluu'nda bilinmeyen bir fikir deildir. Aksine, tutucular arasnda bile olduka yaygn
bir grt. Atatrk'n bilim anlaynn ayrc zellii bilimi toplumu ekillendirmek iin
kullanmak istemi olmas, bu adan pozitivizm'in getirdii anlamda hareket etmi olmasdr.
Bylece, Atatrk'n grlerinin ne oranda ve hangi anlamda pozitivizm tarafndan etkilendii
bir sorun olarak karmza kmaktadr. Bu sunuta pozitivizm'in Atatrk' dolayl olarak
etkilediini gstermek istiyorum. "Dolayl" etkiden kasdettiim, Atatrk'n pozitivizm'in
kurucularnca dorudan etkilenmeyip, (Auguste Comte gibi) ilk kurucularnn etkiledii yzyl
sonu dnrler tarafndan etkilendiidir. "Dolayl" kelimesiyle anlatmak istediim bir dier
husus pozitivist grn bir "fikir akm" sonucu olduu kadar Atatrk neslinin iinde yetitii
kurumlarn etkisiyle ekillendiidir. Gene, "dolayl"ln bir nc ekseni, geleneksel Osmanl
devlet kltrnde
190
191
ve bir dereceye kadar kendi kuann tepkisi olduunu ve bilime kar olumlu tutumunun
1895'lerde, baz okumular arasnda belirmeye baladn hatrlamak gerekir. Bunun iki kkeni
olduunu, bir kkn Bat fikirlerinin Trkiye'ye arpmasna, ikincisinin ise Sultan Abdlhamid
zamannda gelien okullamaya dayandn gstermeye alacam. Fakat, Trkiye'de bundan
tede de, pozitivizmin yerlemesine yarayan bir temel "kolaylatrcnn tarihsel akmdan
karlabilecei de phe gtrmez. Bu tutum, Trk brokrasisinin devleti koruma konusundaki
grdr. Fikrimi daha da aklayabilmek ve Atatrk'm anlayndaki muhtelif "kat"larn
birbirine giriftliini anlatabilmek iin, Atatrk'n gene din hakkndaki bir fikrinin
"arkeoloji"sini gelitirmeye alacam. Balang noktas olarak Atatrk'n baz Osmanl din
adamlar hakkndaki deerlendirmelerini alabiliriz: Atatrk'n beenmedii, slm'n
amalarna aykr olarak tanmlad zelliklerden biri, islm tarihinde Allah'la kul arasna
giren, Allah'n emirlerini tefsir etme yetkisine dayanarak kii zerinde egemenllik kurmu,
kiiyi istedii tarafa iten pir ve eyhlerin mevcudiyetidir.
"Bugn ilmin, fennin btn umml ile medeniyetin muvacehei ule pasnda filn veya failan
eyhin irad ile saadeti maddiye ve mneviye aryacak kadar iptida insanlarn Trkiye camiai
medeniyesinde mevcudiyetini asla kabul etmiyorum.
Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Trkiye Cumhuriyeti eyhler, derviler, mridler,
mensuplar memleketi olamaz. En doru, en hakiki tarikat tarikat medeniyedir."*
lgin olan nokta Osmanl devlet adamlarnn bir ksmnn da, en eski devirlerden beri,
kontrolleri altna alama-
(*) Sylev ve Demeler, 1959, II, s. 215. 192
dklar, devaml olarak bir tr memur statsnn dnda kalan pir ve eyh gibi din adamlarna
phe ile bakm olduklardr. Bunu anlamak iin Osmanl devlet anlaynn bir zelliini
hatrlamak gerekir. Osmanl, devleti, sylenenlerin aksine bir "teokrasi" deildi. Osmanl
devleti yalnz eriatla idare edilen bir devlet olmamtr. eriat'n tesinde, eski Ortadou
geleneklerinden ve Orta Asya Trk devletlerinden kaynaklanan bir devlet gr (devletin
devlet olarak yaamn salamann en nemli e olduu fikri) devlet adamlarnn izledikleri
ilkeler iinde nemli bir yer tutuyordu. Bunu Halil Inalck'n aratrmalarndan renmi
bulunuyoruz. Osmanllar, devletin din adamlar zerinde etkinliini salamak iin din
adamlarnn maietini devlete balamlard. Devlet, bu rgtn dnda kalan, ilah glerle
dorudan balar bulunduunu iddia eden, geimini devletten salamayan dinsel kiileri tam
anlamyla hazmedememi, tehlikeli grdklerini srm; veya idam etmitir. Osmanl devlet
adamlarnn bu tutumuna "laik" demek meseleyi pek tabii ki abartmak olur, fakat bu tutumda
kukusuz nemli bir "pragmatiklik" unsuru yatyordu. Osmanl devlet adam devlet ynetimini
bir tr "toplumsal mimarlk" olarak deerlendirebiliyor, devletin zararna olan giriimlerini
srgn gibi politikalarla ekillendirebiliyordu. Bunun olumlu taraf, Osmanl devlet adamlarnn
devlet yararna olan bir politikay benimsemekte -kayna Bat da olsa- sanldndan daha az
tereddt gstermi olmalardr. Bat kart gler, ok zaman, Yenieriler gibi, Bat kurumlar
mparatorlua getirildii takdirde, statlerini kaybedecek olan meslek gruplaryd. Tepki
"yukardan" dleil "aadan" geliyordu. Osmanl devlet adamnn bu sosyal mimar tarafn
grmezsek Tanzimat'la gelen sosyal dzenlemenin nasl -btn glklere ramen- Trkiye'ye
yerletiini anlayamayz. rnein, Saffet Paa (1814-1883) gibi bir devlet
193
(**) Systime de Politique Positive o\ Traite de Sociologi.e Instituant le Religion de LHumanite, (Paris, 1853), III, XLVI1-XLIX.
194
doru, Bat'y anlayan bir okur yazarlar grubunun yetimesi, devlet hizmetinde olsalar
bile her tr devleti bilimsel bir eletiriden geiren Bat kaynaklarn okuyabilen bir
kuan belirmesi olmutu. 1890'larda yetien bu aydnlarn pozitivizm ile ilikileri iki
noktada belirir. O sralarda siyasal konulara dokunmak tehlikeli olduundan,, Bat
eserlerinden yaplan tercmeler arasnda fizik bilimler zerinde duranlar nemli bir
yzde tutmaya balamt (Tansel, 1946-1951, 4). Buna paralel olarak baz dergilerde
pozitivizm'i anlatan yazlar kmaya balamt. Hatta 1880'lerde bile, gen yata
intihar eden bir Trk aydn,, Beir Fuad, Beer adnda bir kitapta (1886, Okay,
tarihsiz, 104 v.d.) fizik ve kimya gibi "madde"yi inceleyen bilimlerin hayat ilimlerinde
de geerli olduunu ileri srmt. Fikir, Fransz fizyologu Claude Bernard'n etkisinde
ekillenmiti. Zira, Claude Bernard Introduction a l'Etude de la Midecine Experimentle
adl eserinde (1865) deney metodunun yaamlar hakkndaki bilgi retmenin nemli bir
yn olduunu ileri sryordu. Claude Bernard'n peinden gidenler, Bernard'n bu
grnn arkasnda yatan temel felsefi esasa inandklarndan dolay deil, Bernard'n
yaklam biyolojide yerlemi ve artk yeni ufuklar aamayan grleri ortadan
kaldrmalarna yardm ettii iin bu gr benimsemilerdi. Yeni doktrinin abuk
yaylmas buradan kaynaklanyordu (Mandelbaum, 1971, 15). Bu yaylma, dikkatimizi bir
dier olguya ekiyor: 19. yzyl Fransz yazan "Halevy"nin ifadesiyle, "tarihini
hzland", baka bir ifade ile insanlar aras ilikilerin kesafet kazand bir yzyld.
Bundan dolay 19. yzyl, deimeyi e olarak kabul edebilecek, onlar destekleyecek,
tevik edecek doktrinleri bekleme durumundayd. Sonradan gstermeye alacam
zere, 19. yzyln "deime" zerinde duruumu hatrlamak bize Atatrk'n
dncesinin bir-
195
ok taraflarna k saar. Her halde, 19. yzyl sonunda Osmanl Imparatorluu'nda hayat
ilimlerinin Tbbiye ve Mlkiye gibi yeni kurulan okullarda okutulmasnn kendi bana bir etkisi
olmutur. 1880'lerde Mlkiye'de bulunmu olan bir gazeteci, Ahmed ihsan bu etkileri yle
zetliyordu:
"Hekim Ba Salih Efendi vard. Nebatat dersi verirdi, fakat onun azndan kan szler en
derin felsefe kaideleri idi... Salih Efendi'nin Kanlca'daki yalsnn bahesi Trkiye'nin ilk
nebatat bahesi idi. O, derse geldii gnler bahesinden getirdii ieklerin, yapraklarn ilm
yaaylarn anlatrken bizim batl itikatlarla doldurulmu olan zihinlerimizi sanki sprr ve
temizlerdi."*
Bu etkiler, Claude Bernard'n rencilerinden akir Paa'nn ders verdii Asker Tbbiye'de
daha da ileri gidiyordu.
Pozitivizm fikrinin bir fikir akm olarak Trk aydnlarn etkilemesi 1890 yllarna rastlar.
1894'te kan Servet-i F-nun dergisi pozitivizm fikrinin sistematiini Osmanl aydnlarna
sunmaya balamt. Dergide Hekimba Salih Efendi'nin biyografisinin verilmesi bir tesadf
eseri deildi (lken, 1966,1, 201). Pozitivizm konsundaki bilgiler daha ok iki dnr
tarafndan yaymlanyordu. Hseyin Cahit -Yaln- (1874-1957) ve Ahmet uayp (1876-1910).
Hyppolite Taine'in fikirleri, Bat'da, pozitivizm'in bir safhasn meydana getirmiti. imdi,
Servet-i Fnun'da Hseyin Cahit, Taine'in sanatn belirleyicisi olarak gsterdii "kan (rk),
zaman (tarih) ve mekn (corafya)" (lken, 1966,1, 204) unsurlarn, baka bir ifade ile
"madde"nin ekillendirici roln okurlarna anlatyordu. Ayn grevi; daha etrafl bir ekilde
-ve bu arada 19. asr Fransz fikir tarihinin muhtelif
(*) Tokgz, 1930, s. 28-30. 196
(**) Bunu genel "bilim" anlay iin de syleyebiliriz: "I. Dnya Sava srasnda Darlfnunda felsefe tarihi okutan Gunther
Jacobi o srada Darlfnun umum mdr (rektr) olan Salih Zeki'ye Henri Poincare'nin kitaplarn okumasn tavsiye edince
stad glerek ktphanesinden Fransz matematiki filozofundan tercme ve nerettii eseri karp Jacobi'ye gstermitir."
(lken, 1966,1, s. 356.)
(***) Aslnda sre bundan da daha apraktr, fakat bu basitletirilmi modelin bile aklayc zellikleri mevcuttur.
197
198
medreselerimizde bunun bir eklinin devam ettiini syleyebiliriz. nemli referans kayna
pahal ve zor bulunan bir nesnedir. Bu husus, "kalem"den yetienler iin de geerlidir. Aksine
"kitap"n herkese ak bir kaynak olmasnn ilk sonucu, kitapta ileri srlen belli bir tezin daima
eletiriye ak olmasdr. Bylece kitap eletiri olasln arttrr. Fakat dier taraftan kitap
gerein bize kitapta ema halinde -basitletirilmi olarak- intikal eden imgesini, "gerekmi
gibi" grmeye iter. Bunun bir rneini Mehmet Kaplan bize anlatmtr.
"Servet-i Fnun neslinde mterek olan bir karakter... alm olduklar zihn terbiyenin
bir cihetten umumiyetle ayn olmasdr. Tanzimat nesli ekseriyetle kalemlerden
yetien, otodidakt insanlardan mrekkep olduu halde, bu nesil muntazam mektep
tahsili grm, bir hoca elinde yetimi, bilhassa kk yatan itibaren bir Garp diline
in olmu kimselerdir. Birincilerinin hayat tecrbelerinin fazla olmasna karlk,
ikincilerinin kitaptan gelen bilgileri fazladr. Mektep ve kitap onlar hayata uymaktan
alkoymu gibidir, birinciler ise daima hayatta beraber yrmlerdir" (Kaplan,
1946,19).
Kaplan'n bulgularn genelletirerek, "okul" ve "kitap"n renciyi "topik" ya da "model
arayc" ya da "ideal toplumu tanmlayc" bir fikr ereveye soktuunu syleyebiliriz.
1890'lardaki yksek okullarda yetimenin sonularndan biri, o kuan en anlayl ve zeki
rencileri arasnda bir "topik" yaklam gelitirmi olmasdr.
Topluluun izgileri belli bir imgeye uymas zorunluu bu kuan Trkiye'yi deitirme
noktasndaki abasn yaratmtr. Bunu da Jn Trklerin politikalarnda izlemek mmkndr.
Doktor Abdullah Cevdet'in "Pek Uyank Bir Uyku" makalesi bunun belki en nemli belgesidir
(Hani-olu, 1980, 391).
199
Pozitivizm'in bu konudaki katks "topik" yaklamla ayn ynde yrmektedir. 19. yzylda bu
gr o kadar genellemitir ki kaynana zel bir referans vermek artk gerekmemektedir.
Genel prensip udur: toplumu deitirmek mmkndr ve bu yolda allmaldr. Ancak
toplumun hangi ynde deitirilmesi gerektii sorusuna verilen cevaplar deimektedir.
Fransa'da ahlki bir buhran olarak grd bir sorunu cevaplandrmaya ynelmi olan ve 19.
yzyln en nemli pozitivist dnrlerinden biri saylan (Tiryakian, 1978, 191) Emile
Durkheim'a gre, bu deiiklii yapmaya kalkmadan nce modern toplumun nasl bir toplum
olduunu anlamak gerekir. Burada Durkheim'n fikirlerini -gene ok basite indirgeyerek- yle
aklayabiliriz: iblmnn az gelitii toplumlarda topluluu birarada tutmak iin topluluun
zerinde bir deerler kmesinin egemen olmas gerekir, herkesin bunlar kabul etmesi ve
iermesi topluluun almasn salar. Buna Durkheim "mekanik tesant" diyor. Fakat modern
devirlerde iblm gelitike dtan empoze edilen deerlerin yerine "ibirlii ahlk" geer.
Bu toplulukta grlen "tesant", "organik tesant"tr (Giddens, 1978, 22-23), Durkheim'a
gre (ve Comte'a gre) 1789 Fransz Devrimi "organik tesantt bir topluluk iin gereken
sistemi kurmakta ilk admlar atm, topluluu dinin basksndan kurtarm, fakat "ibirlii
ahlk"n ortaya karamamtr. Bu fikirler -daha nce birok yaynda belirtildii gibi- (Gkalp,
1959, 149) Trkiye'ye Ziya Gkalp'in yazlarnda girmi ve ok etkili olmutur.
imdi Atatrk'n din hakkndaki fikirlerine dnebiliriz: Atatrk'n eyh, dervi ve pr'lerin
aleyhinde olmasnn ada kkeni, kendisinin Osmanl mparatorluunda hkim olan slm'da
ada toplulua uymayan bir d bask unsuru grm olmasdr. Osmanl topluluu ancak dinin
200
empoze edilmi ekliyle ayakta durmaktadr. Bun^u bir vicdan konu.su olarak deerlendirenler
aznlktadr. slm dininin iblm gelimemi bir toplulukta ekillenmi olmas, bu dinin sosyal
ahlk olma potansiyelinin ortaya kmasna mani olmutur. Byle bir anlayn hkim olduu bir
toplumda dinin siyas bir alet olarak kullanlmas doaldr. Dier taraftan byle bir toplulukta,
pr ve eyhlerin yol gsterici kisvesine brnmeleri de doaldr. Bu durumun devam etmesi
artk mmkn deildir, ibirlii ahlk gelitirilmelidir. Atatrk'n bu ibirlii ahlknn ana
elerini Trk milliyetilii kavramna baladn gsteren ipular vardr. Fakat din, ancak
vicdanlarn iinden kt oranda, ibirlii ahlk ile birlikte alan bir unsur olabilir. Bunu da
Atatrk'n birok demelerinde gryoruz.
Son sz olarak bir noktaya iaret etmek gerekir. Auguste Comte, Durkheim ve Atatrk
mterek bir sorunla karlamlardr: laik toplumsal ibirlii ahlkn dnmek ve kurmak bir
eydir, laik ahlk insanlarn ruhunu kapsayan kalc bir g olarak yaatmak baka bir eydir.
ada semboller sosyolojisi bu ikinci aamann srecinin -aprakl dolaysyla- son derece
zor olduunu gstermektedir. Atatrk'n laik bir toplum pekitiricisi kurmaktaki baars bu
adan da deerlendirilmelidir.
KAYNAKA
Damton, Robert (1978) "The History of mentalitts: Recent writings on revolution, criminality and death in France", in Structure
Consciousness and History. ed. Ric-hard Harvy Brovra, Stanford M. Lyman, Cambridge, ete, Camb)rjdge Univer-sity Press, 106-
136.
Fischer, Michael M. J. (1980) Iran: From Religious Dispute Revolutiom, Cambridge ete, Harvard University Press.
Hanioglu, kr (1980) Bir Siyasal Dnr Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dnemi. Baslmam Doktora Tezi, istanbul
niversitesi iktisat Fakltesi.
201
Mandelbaum, Maurice (1971) History, Man and Reason: A Study in Nineteenth Cen-tury Thought. The Johns Hopkins Press,
London ve Baltimore.
Okay, M. Orhan (tarihsiz) lk Trk Pozitivist ve Naturalisti: Beir Fuad, stanbul, Dergh Yaynlar.
Simon, W. M. (1963) European Positivism in the Nineteenth Century: An Essay in Intellectual History. Ithaca, New York, Cornell
University Press.
Tansel, Fevziye Abdullah (1946-1951) "Ahmet Hikmet Mftolu" Trkiyat Mecmuas, IX. Tiryakian, Edward A. (1978) "Emile
Durkheim" in A History of Soci-ological Analysis. Ed. Tom Bottomore ve Robert Nisbet, London, Heinemann.
ilken, Hilmi Ziya (1966) Trkiye'de ada Dnce Tarihi, II cilt, Konya, Seluk Yaynlar.
Ankara, s. 57-67
202
"Toplum" imgesinin, toplumda yaayan kimselere yn verici rol bir dereceye kadar bilinli bir
olaydr: Yasalar, sosyal deerler, gelenekler, efsaneler, son olarak da toplumun kendi hakknda
dndkleri, yani tarih, belirli bir topluluun ne gibi niteliklere deer verdiini kiilere
anlatr, bunlar onlara yanstr; onlarda bu grntnn canl tutulmasn salar, kiilerin
davranlarn bu elere gre biimlendirmelerini gerekletirir. Kii, bu deerlerin
beenildiini grd zaman iinde tad "toplum haritas" pekiir. Szkonusu imge,
benzetme ya da "tebih" szcnden de anlalaca zere hibir zaman tam bir aklkla
tanmlanamaz, zira belirli bir "toplum haritas" yalnz bir dereceye kadar bilinli bir olaydr.
Bunun bir rneini vermek iin Trkiye'de biroklarnn davrann biimlendiren belirli bir
"toplum harita"sn inceleyebiliriz. "Brokratik dnya gr" olarak tanmlayabileceimiz bu
anlayn kaynann ne olduunu Trkiye'de sorarsak, alabileceimiz karlklardan biri
"krtasiyecilik" olacaktr. Bu yantn ak anlam udur: Yurttan devlet kurumlarnda iini
grebilmesi, isteminin birok kanallardan gemesine baldr. Bavurusunun yasalara uygunluu
snanr, imzalar sralanr, herkes sorumluluu bir bakasna atar, damgalar vurulur, defterlere
kaytlar geilir, yurttan ii uzar.
Buradaki yantta, belli bir doruluk pay bulunmaktadr. Saylan zelliklerin gerekten,
"brokratik dnya grnn aka beliren karakterini tanmlad kukusuzdur. Ancak ayn
brokratik davrann, gizli, kimsenin gzne arpmayan bir temeli vardr. O da, kt stnde
dzenlilik salamak urunda, toplumsal gerekleri "hasralt" etmektir. Gerekler, brokratn
kafasnda yaayan daha dzenli, "kitaba uygun" Trkiye'ye ters gelirse, brokratik eilim bu
uyumsuzluun kaynan aramadan uyumsuzluu grme-mezlikten gelir. Brokratik davran hep
dzenlemeye y-
204
207
men olan kabileler ve gene merkezden uzak kesimlerde "eraf" hanedan rahatsz edecek
kadar bir potansiyele sahiptir. Fakat hanedan iddialdr: Hkmdarn, hkmranlnn eksiksiz
olduu, kimsenin bu hkmranl kendisiyle paylamad ilkesi, rejimin temel deerleri
arasnda yeralr. Bunun en yksek lde salanmas iin hkmdarn evresinde toplanan
"memurlarn", lkenin stratejik g kaynaklarna egemen olmalar gerekir. rnein, "eraf ve
tarann iletiim sistemi merkezce kontrol altna alnmaldr.
Patrimonyal ynetim, herhangi bir kmelenmeye gz-yumduu anda kolayca yara alabilecei
iin, abalarn topluluk stndeki denetimini korumaya evirmitir. Rejimin parolas, sosyal
hareketleri denetim altnda tutmak, sosyal kmelenmeleri izlemek ve toplulua srekli olarak
"dzen" vermeye almaktr. Osmanl Devleti, toplum iindeki gruplar tasnif eder, her birine
kendi bitii bir "rol" tanr, bu gruplarn nderlerini topluluun hareketleri asndan kendine
kar sorumlu tutar; gruplar ve kiileri kendine gre izdii bir toplumsal "yap" planna
yerletirir. Rejim, kaynaklar denetleme politikasnn bir paras olarak, lkenin zenginlik
kaynaklarnn ve uyruklarnn niteliklerinin zaman zaman "envanter"ini karr. Bu i, olduka
kk bir merkezsel brokrasi ile saland iin "evre" glerini kendi yanna kazanmak,
adem-i merkeziyet'de, devlet politikasnn bir ynn oluturur.
Devlet'e tehlike nereden gelirse gelsin yokedilmeye allr. rnein, Osmanl mparatorluu
Islm bir devlettir ve slm dini Mslman uyruklarn birlik olmasn salayan temel deerdir.
Oysa, dinsel kurumlar da devlet tarafndan skca kontrol edilir. Din adamlar (ulema),
geimlerini devletin denetledii kaynaklardan salarlar. Bu adan, lmiye (ulema'dan oluan
kurum), Bat'daki "kilise"ye benzemez. Bat'da kilisenin devletinkinden ayr bir hiyerarisi,
geni
208
209
banc olduu bir deerler kmesini yukardan zorlamaya alm olduu ve bunlar
"yeniletirme"ye almaddr. Bu itham bir bakma dorudur. Ancak konuyla yalnz bu adan
bakmak, Tanzimat'n yadsnamayan baarlarn arka plana iter, Tanzimat hareketinin 1839-
1876 yllar arasnda ne kadar ok i grdn ve imparatorluun kurumlarn laikletirmekte
ne lde ileri gittiini gzden karr. Ule-ma'y, eskiden hemen hemen tekelleri altna
aldklar bir yarg mekanizmasnn arka planna itmek, karma bir hukuk sistemi uygulanan yeni
bir yarg yaps ortaya karmak, (Abdlhamid dneminde) sivil bir hukuk okulu kurmak ve Bat
yarg geleneklerini anlayan bir yarg snf yetitirmeye balamak, dava vekillii ve savclk
kurumlarn ortaya karmak, Tanzimat'n laikleme stnde ne kadar durduunu anlatan
admlardr. Eitim kurumlarnn tekelini ellerinde tutan ulema'y bir yana iterek, sivil bir eitim
sistemi gelitirmek, sivil retmen okullar amak, bugnk orta ve liselerin karmas olan
rtiyeleri lke yzeyine yaymak, sonralar (yine Abdlhamid'in szedilmeyen bir baars)
asker okul sistemini yeniden kurarak yetien "mektepli" subaylarn saysnda nemli bir art
salamak, vilyet merkezlerinde asker ve sivil liseler amak da Tanzimat ve sonrasnda eitim
dzeyinde gsterilen ilerlemeleredir. Son olarak, bir yarg ynetici karm olan JeadVnn
yerine, Trkiye'nin ada ynetim sistemine ok benzeyen bir sistemin ortaya karlmas,
Tanzimat'n gelitirdii bir baka nemli yeniliktir. Bunlarn tm, "laikleme"ye doru atlan
nemli admlardr. Bu "ilerici"liin bir baka kant, Tanzimat devlet adamlarnn bir blmnn
Bat kurumlarna kar olan tutumlarnda grlebilir. Bir mill eitim bakan, yazd bir
mektupta Osmanllarn tmyle Avrupallamas gereini daha 1870'lerde savunursa, buna
"devlletin slamc ynn korumak" denilemez. Devlet adamlarnn bazlar-
211
212
olan ilikiler de yasalara gre dzenlenir. Devlet iindeki ilikiler, rnein ast-st ilikileri,
gene yasa deeri olan dzenlemelerle, ynetmeliklerle biimlendirilir. Hukuk ilikileri yaamn
her kesine girmeye balamtr.
Patrimonyal tipli devletlerde yasalarn rol ok daha snrl ve belirsizdir, bundan dolay
yasann yerini ok zaman kiileraras zel anlamalar alr. Bir rnek olarak, ada ortamda
memurlarn yetimesinde etkin olan dzenlemeler arasnda niversitede snf geme snavlar,
diploma, burs koullar, seme snavlar, zorunlu hizmet ilkeleri ele alnabilir. Patrimonyal
sistemlerde ve zellikle Ortadou patrimonya-lizminde bu "gayr- ahs" dzenlemeler ok
daha snrldr, iyi memur "tavsiye" ile seilir. Memur olarak altrlacak kimse snavla deil,
bir "kalem"in (bro'nun) banda bulunan prestijli ve deneyimli bir memura "ra" edilip onun
"dizinin dibinde" yetierek, 12-13 yalarnda mesleine balar. Birinin "dizinin dibinde"
yetimekse, gen memurla deneyimli memur arasnda insancl bir iliki kurar. Bu ilikide gen
memur kendini yetitirmi olana "medyun- kran"dr. Bu kiiyi daima kendinin "pr"i
sayacaktr, ona sayg gsterecektir. Kuruluu iindeki entrikalarda, onun yann tutacaktr.
Yetien kimsenin yetitirene olan ba, devlet yapsnn stne dayandrld genel bir sistemin
parasdr.
Bunun ilgin bir baka rnei "devirme" usuldr. Aile balarndan gen yata koparlan birisi,
asker ya da saray memuru olarak yetitirilmeye allr. O kimse devlete "kul" olmutur. Bu
"Kul"luu padiah iin her an tm hayatn vermeye hazr olmasnda belirir.
Hkmdarlar da kendi sistemlerini perinletirmek iin yasal kurumlardan ok, insan ilikilerini
kullanrlar. Yksek memurlarna ve vezirlerine dattklar nimef'lerle onlar kendilerine
balamaya alrlar; bir baka balama biimi, nisdk (anlama) ya da yemin'dir. Hkmdarlar
kendilerine kar ge-
213
len birini balarlarsa, sulu kiiye bir daha byle bir davranta bulunmayacaklarna yemin
ettirirler. Btn bu kiilera-ras balar, yaptrmlar esnek, ama yine de etkin, bir
"mekanizmay srdrme" olanan ortaya karr. Bu mekanizmann yansra getirdii
zelliklerden biri, zel bir onurluluk anlaydr. "Pr"ine kul olmak, onursuzluk deildir, ok
aranan bir nitelik olan "vefa"dr. yi memir vefakr memurdur. Kiinin onuru, pr'inin gcne
baldr. Geri insan, Allah'n bir yarat olduu oranda korunmutur, saygya deerdir. Fakat
bu sayg bugnk sistemlerde olduu gibi yasalarn gvenceye ald bir konu deildir.- Tek
gvence, kurulmu olan insan ilikilerine uyulmasna, padiah'n, "pr"in ya da "byk"n,
"kk" koruma ilkesini balayc saymasna dayanr. te, Glhane Hatt- Hmayunu kii
haklarnn bazlarnn (yaama, mlkiyet, onur gibi) dzenleyici yasalarla korunacan, ok ak
deilse de yine anlalabilir bir biimde dile getirmesiyle, yeni bir insan haklar ve onurluluk
anlay getiriyordu.
Yasalarn koruyucu rolnn yannda "yeni onur" anlay, insan haklarnn her alanda bir uzants
olduu oranda, daha genellemi bir toplum ilkesi kimliiyle beliriyordu. insan haklarnn
yasalarla korunaca sz verilirken, "yeni onur" gnlk yaama bir ideal olarak dorudan
yansmaya balyordu. inasi ve Namk Kemal gibi Tanzimat aydnlarnn kardklar
gazetelerde yaydklar dncelerde "yeni onur"un savunulmasnn genel bir tema olarak
belirdii grlr. ina-si'nin yazlarnda yeni onuru simgeleyen efkr- umumiye, ef-kr-
milliye, mahkeme-i vicdan, devlet-i meruta, hukuk- ns gibi szler sk sk kullanlr. Yeni onur,
Namk Kemal'de "hrriyet" adyla geni bir hret bulacaktr. 1860'larda snrl ama etkin bir
yurtta yn tarafndan okunan Tasvir-i Efkr gibi gazeteler, bu inanlarn yaylmasn
salyordu.
Tanzimat'a kar ilk protesto, baz aydnlarn Tanzimat'n onur deiikliiyle ilgili szlerinin
tmyle yerine getiril-
214
mediini ileri srmeleriyle belirdi. Onlara gre, Tanzimat Hatt- Hmaynunu'nun sz verdii
yasalar ynetimi yerine, bir brokratik sekinler (elit) sultas gelmiti. Tanzimat
dzenlemelerini getiren devlet adamlar, yalnz kendi yaam, mal ve onurlarn gvenlik altna
almlard. Yeni Osmanllar olarak tarihe geen bu aydnlar, devlet adamlarnn egoistliini
aklamaya altklarnda, iki noktaya taklyorlard:
1. Sz verilen yasalar rejimi'nin kuru bir vaat olarak kalmas, bir kurumsal sorundu: Ancak
halk' temsil eden bir meclis bu yeni dzenin uygulamaya gemesini salayabilirdi. Ancak bir
parlamento, her snf insann karlarn gze-tebilirdi. Bundan dolay Yeni Osmanllar, yazl bir
anayasa'nn kabul edilmesini ve bir parlamento'nun oluturulmasn istiyorlard.
2. Yeni Osmanllar'a gre, Tanzimat'n ikinci bir eksiklii, bir temel felsefe'ye
dayanmamasyd. Bat'da anayasacln ve temsil sisteminin arkasnda 17. yzyldan beri
gelien "aydnlk felsefesi" yatmaktayd. Yeni Osmanllar'a gre Tanzimatlar Osmanl
sisteminin temel felsefesini oluturan slamc dnya grn bir yana atmlar, bylece
Tanzimat reformlarn rk bir temele oturtmulard. Oysa, onlara gre, slamc ilkeler
demokratik bir sistemin de felsefesini oluturabilirdi.
Yeni Osmanllar'n anayasaclk hakkndaki nerileri on yl iinde gerekletirildi. Fakat Sultan
Abdlhamid bu kurumlara gelime frsat tanmadan bir yl iinde parlamentoyu, kendinden
gelecek yeni bir emre kadar feshetti.
sonra izledii politikada Yeni Osmanllar'n dncelerinden kalma bir iz bulabiliriz. Bu iz,
slamc ilkelerin Sultan tarafndan kullanlmasyd. Geri Padiah'n "islamc" politikas Yeni
Osmanllar'nkinden ok daha pratik bir temele dayanyordu. 1878 tarihli Berlin
Muahedesi'nden sonra Osmanl Imparatorluu'nun yeni izilen snrlar iinde Mslman
uyruklar eskisine oranla ok daha byk yzde oluturuyordu. Padiah o zamana kadar ortak
bir eksen evresinde toplanamayan Osmanllar imdi belki "islm" inanc evresinde
toparlayabilecegine inanyordu. Bunu Abu Manneh'in 1970'li yllarda kan aratrmalarnda da
aka grebiliriz.4 Fakat Padiah'n islamc inanlar kullanmay denedii bir baka alan,
geniliine deil, derinliine alyordu. Padiah slm', son derece ilkel kalm baz uyruklar
iin bir tr onlar topluluun amalarna ynelmeyi kolaylatracak etken olarak kullanmak
istiyordu, bylece kendi kiiliinin ekseni olduu bir devlete ballk yaratmaya alyordu.
19. yzyl, Bat'da milliyetiliin gelitii dnem olmutu. Bu gr Avrupa'nn "milliyet"lerden
olutuunu, bu milliyetlerin her birinin armasnda zel bir kltr yattn ve bu kltrn
biimlenmemi olsa bile o milletin iinden, halkn geleneklerinden karlabileceini ileri
sryordu. Milliyetiliin kltr ekseninin gelimesinin yanbanda, bir siyasal milliyetilik de
geliiyordu. Birok lkeler ayn "millet"i iine aldklarn ileri srdkleri bir snr geniletme
politikas uyguluyorlard. Baz lkeler kendi "millet"lerinin dank lkelerde bulunduunu ne
srp, bunlar birletirme abalarna girimilerdi. Rus aydnlarnn ve baz siyaset adamlarnn
kendi Slav "millet"inden olduklarn ne srdkleri topluluklar egemenlikleri altna almaya
ynelen
4 Butrus Abu Manneh, "Sultan Abdulhamid II and Shaikh Abudhuda al Sayya-
Goltz "Paa"nn tam bir baar elde ettii sylenebilir. Von der Goltz'un ie balad 1883 yl
ile 1895 yl arasnda eski alaydan yetime subaylarla hibir biimde karlatrlamayacak yeni
bir subay kua yetiti. Sistemin temelinde daha gen yatayken bir kiiyi asker deerlerle
yourmak gibi bir ilke yatyordu. Bu sistem, en parlak adaylar iin batan itibaren parasz-
yatl bir sistem olarak alyordu. Ortaokuldan itibaren bir tr asker eitim gren kimse,
uzun yllar asker deerlerin stn tutulduu ve vatan kurtarma'nn ana ama olarak grld
bir "atmosfer"de kalyordu. renim parasz olduu iin bu eitim kanalnda dk
sosyoekonomik bir tabandan gelen kimselere sk sk rastlanabiliyordu. Bu gibi aile tiplerinde
kazanlan deerlerin ise renciler stnde okulda telkin edilen idealler kadar ar
basamayaca doald.
dealler arasnda Osmanll kurtarma gr ok etkindi. Fakat bu ideal deierek renciler
arasnda daha ok "vatan kurtarma" biimini alyordu. Kavramn byle bir aamadan gemesi
bir rastlant sonucu deildir. Eski sistemdeki kiisel ilikilerin altn izdii "uyruk" anlaynn
ve kiisel ilikilerin yerine daha genel ilkelerin yeralmasy-la, uyruk olma yava yava bir
"yurtta" olma anlay biimine giriyordu. "Yurtta" tipinin rengi ise artk kiilere sayg,
muhabbet, vefa deildi. "Yurtta"n balanma noktas "Padiah'la olan kiisel iliki deil, ok
daha soyut bir kavram olan "vatan"d. Sultan Abdlhamid'in hatas, gelimekte olan
"vatanperverlii Osmanl hanedanna "vefa" ile bir saym olmasdr. Bunun daha somut bir
rnei, Padiah'a kar muhalefeti ynlendirmi olan ttihat ve Terakki Cemi-yeti'nin kurulu
tarihi deerlendirilerek verilebilir.
ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurulmas olduka gerilere gider. Bu rgt 1889 ylnda Asker
Tbbiye'de kurulduu zaman Ermeni devrim kurulularnn imparatorluk iin
219
bir tehlike yaratabilecekleri olgusu tmyle belirmemiti. Geri Osmanl siyaseti Dou
Rumeli'de ve Msr'da nemli saylabilecek gerilemeler gstermiti. Ama durum ayrntlaryla
incelendiinde Cemiyet'in kurulmasna neden olan etkenler arasnda, d siyasette
honutsuzluk kadar, izlenmekte olan adalama politikasnda "eksik "lere kar bir tepki
grlr. Bu eksikler, imparatorluu kurtarma abalarnn okul dzeyinde grlen boluklaryla,
ama baka bir planda da eitimin genel niteliiyle, yani meslekle ilgili hususlard. Geri
ittihatlar, "hrriyet" peinde olduklarn, Namk Kemal'in izinden gittiklerini birok kez
belirtmilerdir. Ancak "hrriyet" istei olarak tanmladklar tepkilerinin niin 1889'dan daha
nce belirmediini sormak gerekir. Asker Tbbiye'nin baz i rgtlenme sorunlarna bakld
zaman, bu tepkinin niin o zamanlar ortaya kt daha kolay anlalabilir. Tepkinin sertlii de
i rgtlenme konularnn arkasnda bir "eski onur - yeni onur" atmas yatmasndan ileri
gelmektedir. Bu nedenle, Asker Tbbi-ye'de ttihat ve Terakki'nin -o zamanlar baka bir
adla- kurulmasnn nedeni, birok Jn Trk'n ne srd gibi "edebiyat" (Namk Kemal)
deil, "hayat" (meslek)'tir.
Gelimeleri anlamak iin nce, gzlerimizi, Asker Tbbiye'nin pek sevilen mdr Marko
Paa'nn lm olayna evirelim. Marko Paa Asker Tbbiye'de "Avrupai" bir ynetim
gelitirmi, okulda "yeni onur"un gerektirdii kurumlarn yerlemesini salamt Marko
Paa'nn ynetiminde bilimsel baar, entrika ve kayrmadan ayr tutularak bir dllendirme
ilkesi olarak kurumsallamt. rnein, Marko Paa zamannda ve lmnden bir sre sonra,
Avrupa'da staj yapmaya hak kazanan renciler bu hakk snavla kazanyorlard. Marko
Paa'nn 1888'de lmnden sonra bu sistem giderek bozuldu. Padiah'n ya da yaknlarnn
tavsiye'sine "mazhar" olanlardan bir blm renciler bu
220
yolla Avrupa'ya staja gitmeyi baardlar. Bu eski deer - yeni deer atmasnn,
Tbbiye'lilerin ileri gelenleri arasnda ok byk tepkiler uyandrdn uradan biliyoruz. Jn
Trkler, 1908'den sonra iktidara geldiklerinde, okul yllarnda nlerine geerek Avrupa'ya
"tavsiye" yoluyla giden birok doktoru "tenzil-i rtbe"ye tbi tuttular.
Padiah'n bu "kayrma" politikasnn o sralarda Harbi-ye'de etkin olmaya baladn gsteren
belirtiler vardr. Durum, kesin olarak ancak gerekli ayrntl incelemeler yapld zaman ortaya
kacaktr. Fakat 1890'lar hakknda bugn bilinenler bu olasl imdiden kantlyor. O yllarda
Padiah, okullarn dnda da gene bir muhalefet akmnn biimlenmesinden ok korkmu,
kendisine eski sistemin ilkelerine gre, minnet balaryla balad insanlarn saysn oaltma
yoluna gitmiti. Bunun gstergesi, kiisel balantlar stne kurulu kendi paralel ynetim
sistemini pekitirmeye balam olmasdr. Deiiklik, birok gelimelerden de
izlenebilmektedir. rnein, Harp Okulu'ndaki gen subaylarn o zamanlar yeni gelen
rencilere, "Burada Zadegann (Sultan'n, devlet adamlarnn ocuklar) ayrcalklarn ciddiye
almayn, memleketin asl sahipleri sizsiniz" gibi telkinlerde bulunduklar bilinmektedir.
"Eski onur" sisteminde bir "by"nden bahi kabul etmek olaan bir eydi. Bu tutum
kolaylkla bakalarndan "rvet" de kabul edilmesine kap aabiliyor, "irtikb"a.
dnebiliyordu. Fakat Sultan Abdlhamid, hayretle, yeni rencilerinin "bahi"ten
tiksindiklerini gryordu. Geri "bahi" hl cebine indiren bir renci grubu, para kabul
eden bir geni "hafiye" grubu da vard. Ancak, Tanzimat'tan nce bir devlet kuruluu iinde
hemen hi kimse "bahi" i prensip bakmndan reddetmeyi dnmemi olmaldr. Sultan
Abdlhamid, 1883 ylnda Von der Goltz'u asker eitim sisteminin bana getirdii zaman,
asker alanda
221
"madd" gcnn artacan hesap etmiti. Fakat 1890'lar-da mezun vermeye balayan yeni
okul sistemi yalnz eski kurumlardan eitim noktasnda farkl deildi. Yeni okullar iinde
yetien kiiler yeni deerlerle ortaya kmlard. Bu deerler de Tanzimat'tan beri izlenen bir
izginin stnde yeralyordu. Bunun yannda, yeni okullarda yetien kimseler merkezci
otoriteye daha gl olarak kar kyorlard, bu g de yeni okullarn yapsnn kendilerine
balad bir zellikti.
Harbiye'den Mlkiye'ye. kadar btn yksek renim kurumlarnda rencilerin kazandklar
gcn iki boyutu stnde ayrca durmak gerekir:
222
ya ile balar kesen yksek duvarlar. 600-700 kiinin ayn duvarlar iinde bir hafta kapal
kalmas. Von der Goltz Paa'nn zel merak olan subaylarn bir lkenin "sekin"i olduklar
tema'snn rencilere her frsatta tekrar edilmesi. renci niformas, okulun "ideolojV'si ve
okulun "espri"si. Btn bunlar Harbiye'yi "kalem"den ok ayr bir kurulu olarak tanmlamamz
salar. Harbiye, "snrlar kapal" bir "total kurum"dur. Total kurumun iinde bulunanlar da ok
daha kolayca bir grup, bir topluluk olarak harekete geebilirler. Hele, yaadklar kurumun i
mant ile hkmetin "siyaseti" elikili olursa... O srada olutuu gzlenen, ama hakknda ok
az bilgi olan yksek okullardaki toplu "okul ayaklanmalar", bunun bir sonucu saylabilir.
II. Yenileme Dinamiinin Temelleri
topya, aradmz, beendiimiz, zlemini ektiimiz ilkelerle hareket eden ideal toplum'u
amalar ve yanstr. Reformcunun topyac niteliini kazanabilmesi iin ilerde olabileceini
varsayd bir topluluk imgesi yaratabilme yeteneini tamas gerekir. Bunun da iki tr
dnlebilir:
* mge, reformcunun iinden kt topluluun "arnm" bir biimi olabilir. Esasen,
Tanzimatlar bu gibi "paral" bir reform kavramndan hareket etmilerdir.
* Gerek topyac, toplumun btnnn deimesini gzleri nnde canlandrabilen kimsedir.
Modern alarda topyacl tevik eden birok etkenin varl saylabilir, bunlarn iinde
"kitap kltr" kukusuz en nde bir yer tutar.
Atatrk'ten nceki kuak iin beliren bu yeni olanak, Atatrk kuanda daha da
belirginlemitir. Bylece "yarn'n Trkiyesi "ni bir btn olarak gzlerinin nne getirebilen
kiiler ortaya kmtr. Klzade Hakk, Abdullah
223
Cevdet bunlar arasnda yeralrlar ama, topyalar bir hayal olarak kalmtr.
Atatrk, topyasn gerekletirebilmi nadir insanlardandr. En byk baars da -belki- bu
noktada toplanmaktadr.
A. topyaclk ve Kitap
19. yzyl Osmanl aydnn en derinden etkileyen unsurlardan biri, Tanzimat'n baard,
1880'lerden sonra daha da biimlenen eitim reformu'dur. Eitimin, kurumlamann tesinde,
bir baka etkisinden de szetmek gerekir.
"Okul "un, eitli alardan "medrese''den ayrlan bir kurulu olduu ok ilenmi bir konudur.
Genellikle stnde yeterince durulmayan zellik, modern eitimin bir "kitaplar evreni" stne
kurulduudur. Bugn okullarmzda "kitapsz"lktan yakndnz zaman, bunu, bir "kitaplama"
ideali asndan ileri sryoruz: Her rencinin bir ders kitab olmas gerekir. Orta Zaman
okullar bunun tam tersine bir sistem stne kuruludur. Kitap bulmak zor olduundan, hoca
kitab "hfzetmi "tir ve bildiini rencilere not biiminde aktarr. El-Biruni, almalarnda
kullanmak istedii bir kitab ancak krk ylda bulabilmiti.7 19. yzylda Osmanl
medreselerinde hl kitap yerine "kitab bilen ho-ca"nn egemen olduundan szedilebilir. Bu
ortamda nemli kaynak kitaplarnn bulunmas zordur ve bunlar pahalya alnan aralardr.
Bunun yannda, bilimin kitaptan karlan bir nesne olduu anlay da btnyle yerlememitir.
Kiiler, kitaplar kadar nemli referans kaynaklardr. "Kalem"den yetime, bunun tipik bir
rneini verir. Oysa sosyologlar "anlatm"a bal bilgiden "kitap"a bal reni-
7 Michael M. J. Fischer, Iran: From Religious Dispute to Revolution. Carabridge vs., Harvard University Press, 1980, s. 40.
224
me geiin bilisel yapmzda temel bir aama olduunu belirtirler. Kitap herkese ayn bilgiyi
veren bir kaynak olduundan, okuyan herkesin kesinlikle ayn elerden hareket etmesini
salar; "muhtelif rivayet"leri ortadan kaldrr, bilginin geni bir yn tarafndan
"paylalma"sn salar. Kitap, srekli olarak bir tek metnin tekrar gzden geirilmesini
salad iin eletiri olanan da oaltr. Kitap, anlatm reniminin bir zellii olan
"dedikodu-hikye-fkra" havasnn yerine, bir "ilkeler dnyas" geirir. Bu da kitabn verdii
karlatrma ve eletiri frsatlarnn ortaya kard bir sonutur.
Bat biliminin gelimesinde "ilkeler dnyas" zellikle nem kazanmtr. Bat bilimi dnyann
"somut" niteliklerinin yerine, grnmeyen ama -matematik ya da fizik bilimlerinde olduu gibi-
bir "doa yasalar" dnyas yaratr. Bilime ve bilimi yayan kitaba balanan kii dnyay artk
afaklarn pembelii ya da gnein parlakl ile deil, bir niceliksel sre olarak grmeye alr.
Kitap, bu adan, gerein bize "ema" durumunda, basitletirilmi olarak aktarlmasn salar.
Ancak, kitap kltryle yetimi olan kimse bunun farknda deildir ve bulduu formlleri
gerekle bir tutar. Kitap kullanan, bir forml adamdr. Toplum bilimlerinde bugnk formln
yerine geecek okullama ve kitaplama snrl bir biimde olsa da duyarl, entelektel
nitelikleri gelimi kiiler arasnda bir topyac eilim yaratmtr.
Mehmet Kaplan bu sreci yle anlatyor:
"Servet-i Fnn neslinde mterek olan bir karakter... alm olduklar zihn terbiyenin bir
cihetten umumiyetle ayn olmasdr. Tanzimat nesli ekseriyetle kalemlerden yetien, otodidakt
insanlardan mrekkep olduu halde, bu nesil muntazaman mektep tahsili grm, bilhassa
kk yatan itibaren bir Garp diline aina olmu kimselerdir. Bi-
225
rincilerin hayat tecrbelerinin fazla olmasna karlk, ikincilerinin kitaptan gelen bilgileri
fazladr. Mektep ve kitap onlar hayata uymaktan alkoymu gibidir, birinciler ise daima
hayatla beraber yrmlerdir."8
Kaplan'n bulgular genelletirilerek "okul" ve "kitap"n renciyi "topik" ya da "model arayc"
ya da "ideal toplumu arayc" bir dnce erevesine soktuu sylenebilir. 1890'lardaki
yksek renim kurumlarnda yetimenin sonularndan biri -bugn de olduu gibi- o kuan en
anlayl ve zeki rencileri arasnda bir "topik" yaklamn gelitirilmi olmasyd.
Buradaki bulgularn, Atatrk'n katklar bakmndan neminin u noktada toplandn
syleyebiliriz:
Atatrk hakknda incelemeler, srarl biimde, Atatrk'n okuduklaryla -zellikle Bat
kaynaklar- reformlar arasnda bir ba kurmaya almlardr. Burada gsterilmek istenen
ey, byle bir balantya gerek de olmaddr. Atatrk'n reformlarnn kaynan anlamak iin
dneminden nceki 50 yl iinde Trkiye'nin geirmi olduu yapsal deiikliklere bakmak
yeterlidir. Bunun tesinde dncelerinin baz ayrntlar Montesquieu'nn ya da baka bir
dnrn izini tayabilir. Szgelii, Ziya Gkalp'in de byle bir rol oynam olduu ileride
gsterilmeye allacaktr. Tanzimat'n yapsal unsurlar Atatrk'n dnya grnn genel
ilkelerini salamlardr. Bu yapsal unsurlarn ortaya kardklar deerler arasnda, en bata
"yeni onur"u saymak gerekir. "Yeni onur"a yksek okullarn "total kurum" olarak gsterdikleri
yeni nitelikleri de katmalyz. Bu nitelikleri harekete geiren, yeni bir "topya aray"dr.
Atatrk iin eski sistemle topya arasndaki uurum, zamanla, kendini gittike rahatsz eden
bir zellik olarak belirecekti.
8 Mehmet Kaplan, Tevfik ve iiri, istanbul, 1946, s. 19. 226
1886'da Beer adndaki bir kitapta "hayat"n biyolojik ve kimyasal elerle anlatlabileceini
belirtebiliyordu.9 Bu gibi dncelerin kkeni Fransz bilgini Claude Bernard'n 1865'de kan
Deneysel Tp Aratrmalarna Giri (ntroduc-tion d l'Etude de la Medetine Experimentale)
adndaki eseriydi. Osmanl aydnlarnn "pozitif" bilimin etkisi altna nasl girdiklerini belki de
en iyi anlatan, 1880'lerde Mlkiye'de (Siyasal Bilgiler Fakltesi) okuyan ve sonradan gazeteci
olan Ahmed Ihsan'dr:
"Hekimba Salih Efendi vard. Nebatat dersi verirdi, fakat onun azndan kan szler en
derin felsefe kaideleri idi...
Salih Efendi'nin Kanlca'daki yalsnn bahesi Trkiye'nin ilk nebatat bahesi idi. O, derse
geldii gnler bahesinden getirdii ieklerin, yapraklarn ilm yaaylarn anlatrken bizim
btl itikatlarla doldurulmu olan zihinlerimizi sanki sprr ve temizlerdi."10
Bu etkiler, daha sistematik olarak, 1890'larda pozitivizm akmn Trkiye'ye yanstan iki
yazarda biimlenmitir. Hseyin Cahit Yaln (1874-1957) ve Ahmet uayp (1876-1910)
Servet-i Fnun dergisinde kardklar dizi yazlarnda pozitivizmi ve daha ayrntl olarak da o
zaman Bat'da egemen olan dnce akmlarn okuyucularna sunuyorlard.11
Osmanl aydnlar arasnda genel "pozitif bilim anlaynn ne kadar yaygnlatn Hilmi Ziya
lken yle anlatr:
"Darlfnun'da felsefe tarihi okutan Gunther Jacobi o srada Darlfnun'un umum mdr
(rektr) olan Salih
9 M. Orhan Okay, Hk Trk Pozitivist ve Natralisti: Beir Fuad, Dergh Yaynlar, Tarihsiz, s. 104.
11 Hilmi Ziya lken, Trkiye'de ada Dnce Tarihi, c. I, Konya, Seluk Yaynlan, 1966, s. 223-224.
229
lim"e inandrmakt. Bu inandrma da ypranm, azalm, bir blm kskn bir aydnlar grubuyla
yaplacakt. in zorluu burada toplanyordu.
Ana sorun, "bilim"in temel e olarak, "din"in yerine nasl geirilebileceiydi. Din, Anadolu
insannda evrenle balantl en yksek meruiyet kaynan oluturmutu. Atatrk'n evreni ise
doa yasalarnn evreniydi. Bu noktadaki kesin tutumu evresindekilerin bazlarndan aka
ayrlyordu. Atatrk'n doa yasalarn Cumhuriyet'in temel felsefesi niteliine getirme
abas, bilim'i bir "uygar din" ya da "civii religion" olarak grdn kantlar. Yani Atatrk'n
dini toplumsal bir olgu saydn ve bilimi, dinin bu toplumsal ilevinin yerine koymak istediini
gsterir. Bu noktada Atatrk gerekten birok arkadalarndan daha derin ve ok daha cesur
biimde dnyordu. Uzun srede bi-lim'in bu yeni anlaynn istedii oranda yerleememesi,
din'in "geri tepme"si, kendisi gibi bilim'i din'in yerine getirmek isteyenlerin ok daha nce
karlatklar bir durumdur. Pozitivizmin kurucusu Auguste Comte bundan dolay, mrnn
sonuna doru din olgusuna merkezsel bir nem vermiti. Ancak bu da ayr bir konudur.
C. Halk
Patrimonyal ynetimlerde uyruklar vardr, bir "halk"n varlndan szetmekse zordur. "Halk"
szc ve anlay, meruiyetin, kaynan kolektif bir unsurdan aldn varsayan teorilerde
kullanlmaya balanr. "Halk"n Osmanl mparatorluu geleneksel sisteminde bugnk
anlamndan ayr bir anlamda kullanlm olmas doaldr. Osmanl mparatorluu avam-havas,
yani "sekin-dk tabaka" ayrm stne kurulmutur. Sekinler, devleti ynetirler, yaplmas
gerekenleri saptar
231
u urta riayet ettii mddete vezaif-i mtekabileye riayet olunmasn halktan talep
edebilir. Fakat kendi vazifelerinde tekasl ederlerse, emirler, metbualara emir ve taleb-de
bulunmak hak ve selahietlerini kaybeylemi olurlar."13
Ne var ki, bir liberalizm zleminin yaratt "halk" kavramnn kullanm, halktan kimin
kasdedildiini ok iyi belirtmiyordu. Bu noktada Osmanl toplum yapsnn Bat toplum
yapsndan farkl olmasndan doan temel bir kavramsal sorunla karlayoruz.
D. topyaclk ve dealizm
topya'y bir "proje" olarak tanmlamtk. Ancak, bu projelerden bazlar daha belirgin,
bazlar daha belirsizdirler. 20. yzyln banda Osmanl aydnlar arasnda kan topyalarn
daha belirsiz olanlar arasnda yeralmas doald. Bunun nedeni, Osmanl mparatorluu toplum
yapsnn sosyal mozaik grnmyd. Mslmanlar, kendi aralarnda blnm Hristiyanlar,
Yahudiler, din niteliini gizleyen ama yine de din olarak yaayan birok kk din gruplar,
Trkler, Araplar, Krtler, Pomaklar, Lazlar, erkezler, Bonaklar, Ermeniler, Bulgarlar,
Rumlar... Bu durumda mozayiin paralarndan yalnz birini odak noktas olarak semek
olanakszd. Trklk bile bir isimden ibaretti. O da pek rabette olmayan bir isimdi. topyac,
bu koullar altnda, yaratmay amalad toplulukta mozayiin hangi parasn odak noktas
olarak sese tekilerine hakszlk etmi olacakt. zm, bunlarn hepsinin stnde, hepsini
kapsayan fakat hibiri ile zdelemeyen soyut bir varlk semekti. "Osmanllk", byle bir
zmd. Fakat bir btnn iinde
13 Birol Emil, Mizon'a Murat Bey: Hayat ve Eserleri, stanbul, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi, 1979, s. 318.
233
bulunmann baka sorunlar da vard. "Trkl" seen iin bile "Trkl" z benliiyle,
Osmanl topluluu iinde yaam olmaktan gelen belirsizlikten syrarak ortaya koymak bir
meseleydi. Bundan dolay Osmanl mparatorluu iinde Trkl odak noktas olarak semi
bulunan (bazen de sempatileri d Trklere giden) Ziya Gkalp iin Cumhuriyet yllarndan nce
Vatan ne "Trkiye" idi ve ne de "Trkistan" fakat soyut bir ideal olan "Turan"...
topyac iin ayn sorun "halk" kavramyla ortaya kyordu:
Kimdi "halk"? Geleneklerine sk skya bal olanlar m yoksa az ya da ok Batllamay semi
bulunanlar m?
Bu nedenlerden dolay Ziya Gkalp iin gerek "millet" gerek "halk" varolan bir ey olmaktan
ok, ancak "reym" halinde bulunan, ama daha "kendini idrak edecek", z benliine zamanla
kavuacak bir nesne'ydi.
Aslnda bu tipte bir dnce, yani varolan topluluklarn aslnda "z benlik"lerine kavumam
grntler olduu gr Avrupa'da 18. yzyln sonuna doru ve 19. yzyln banda byk bir
rabet grmtr. Buna "idealizm" deniyordu. Rousseau'nun ortaya att "mill irade", bu
idealizmi esas esi durumuna getirmitir. Ona gre politik bir tercihinin dnyallar tarafndan
ifadesi zorunlu olarak "gerek" mill iradeyi ifade etmiyordu. "Gerek milli irade, o toplulua
"gerekten" de gerekli olan kararlardan oluuyordu. Topluluun iradesi dnda soyut bir "mill
irade", bir ideal "zm yolu" vard. O da ancak "duygular"la bulunabilirdi. Almanya'da Fichte
ve romantik milliyetiler ayn eyi sylyorlard. Milliyet baz iaretleri varolan, fakat srekli
abalarla bulunmas ve ortaya karlmas gereken bir olguydu.
Ziya Gkalp'in gerek "milliyet", gerekse "halk" kavramlarnda bu "reym" teorisinin izleri
grlebilir. Trkiye
234
235
ln geliecei umuduna bal olduu, bize, dncelerinin derin kaynan en anlaml biimde
veren anlatmdr. Yine, burada dikkati eken nokta felsefede idealist, toplum anlaynda da
topyac olan bir kiinin bunlar amansz gncel bir realizm'le birletirmi olmasdr.
E. Ulusal Devlet ve deolojisi
Osmanl mparatorluu, cemaat'ler stne kurulmu bir devletti, imparatorluun paralanmas,
bunun yerine ounluu Mslman-Trk bir birimin gemesini salyordu. Ancak yeni kurulan
birimin snrlar nasl tanmlanacakt? Bir blm Batl dnre gre, bir ulusal devlet kendi
snrlar iinde ayn "rk "tan olan kimseleri toplar. Bakalarna gre, ulusal devlet'in yurtta',
belirli snrlarn iinde yaamay kabul ederek buradaki yasalar kendi yasalar sayan kiilerdir.
Ziya Gkalp bu iki ilkeyi de reddediyordu. Ona gre, ulusal varln z paylalan bir kltr'd.
Bu kltrn paylalmas, ayn eitimin, deerlerin ve heyecann paylalmasyd. Bylece, millet,
ayn eitim alm, ayn dili konuan, ayn duygular, idealleri, din ve ahlk elerini ve estetii
paylaan kiilerden olumaktayd.
Atatrk'n belki en ilgin davran, teoride olduka kesin gibi grnen bu enin pratikte
zorluklarla karlaacan anlam olmasnda yatar. Ziya Gkalp'in "mterek kltr" olarak
tanmlad ilkede, kltrn, halkn yaaynn iinden karlarak sistematik bir kltr
politikasyla ilenebilecei varsaylmt. Kemalizm'in gelimesi, bu enin Atatrk tarafndan
ne kadar ciddiye alndn gsteren rneklerle doludur. Folklor aratrmalar, dilin
arlatrlmasnda yerel kaynaklara inilmesi bu rneklerin bazlarn belirler. Fakat Ziya
Gkalp'in stnde durmad nokta, Osmanl tarihinin yeni rejimdeki yeri konusuydu.
Atatrk'n
236
Sonu
Buradaki sunuta, Atatrk dnemi reformlarnn dinamii stnde durulmak istenmitir.
Amacmz, bu reformlarn iindeki gcn hangi kaynaklardan geldiini aratrmakt Bu
kaynaklardan en nemlisinin bir "yeni onur" aray olduunun ortaya konulabildiini umuyoruz.
Atatrk bu onurluluk anlayn Cumhuriyet Trkiye'sinin kurumlar-
237
Abu Manneh, Butrus, "Sultan Abdulhamid II and Shaikh Abudhuda al Sayyadi", Middle Eastem Studies, 1978, No: 15, s. 131-153.
Berkes, Niyazi, Trkiye'de adalama, stanbul, Dou-Bat Yaynlar, 1978. Eisenstadt, S. N. (editr), Political Sodology, New
York, Basic Books, 1971.
Fischer Michael M. J., Iran: From Religious Dispute to Revolution, Cambridge vs., Harvard University Press, 1980.
Goffman, Erving. Asylums: Essays on the Sodal Situation ojMental Patients and Ot-herlnmates, Pelican Books, 1968-1978.
Haniolu, kr, Bir Siyasal Dnr Olarak Abdullah Cevdet ve Dnemi, stanbul, dal Yaynevi, 1981.
Thought, The John Hopkins Press, Londra, Baltimore, 1971. Mottahedeh, Roy, E, Loyalty and Leadership in an Early Islamic
Society. Princeton,
238
lken, Hilmi Ziya, Trkiye'de ada Dnce Tarihi, C. II, Konya, Seluk Yaynlar, 1966.
Atatrk
Abalolu, Yunus Nadi, Ankara'nn ilk Gnleri, istanbul, Sel Yaynlar, 1955.
Arar, smail, Atatrk'n Halklk Program ve Halklk lkesinin Tarihesi, istanbul, Baha Matbaas, 1963.
Aydemir, evket Sreyya, Tek Adam, 3 cilt, stanbul, Remzi Kitabevi, 1963-1965.
Kansu, Mazhar Mfit, Erzurum'dan lmne Kadar Atatrk'le Beraber, Ankara, T.T.K., 1966-1968.
Karal, Enver Ziya, Atatrk'ten Dnceler, Ankara, Trkiye Bankas Yaynlar, 1956.
Kocatrk, Utkan, Atatrk ve Trk Devrimi Kronolojisi 1918-1938, Ankara, Ankara niversitesi Yaynlar, 1973.
ada Dncenin Inda Atatrk, Eczacba Vakf Yaynlar, stanbul, 1983, s. 23-48
239
Bir toplumun muayyen bir istikamete sevkedilmesi isteniyorsa, bu neticeyi elde etmek iin iki
yoldan biri seilebilir. Ya ulalmas istenen nokta gznnde tutulur, ideal bir istikbalin parlak
portresi izilir, bu portre rehber ittihaz edilir ve "Kzl Elma" n plna geirilerek, ancak
bundan sonra Kzl Elma'ya varacak olan yollar tesbit edilir, veya evvel durumun muhakemesi
yaplr ve ulalacak gaye, bundan sonra ve eldeki imknlarn takatine gre tesbit edilir. Her iki
metodun da sosyal ve siyas hareketlerde mhim rol oynad sabittir.
Birinci hal tarznn bir zellii, yerinde kullanld vakit mucize kabilinden neticeler
vermesidir. Atatrk inklb bu gibi bir hareket tarznn neticesidir... Daha dorusu,
Atatrk'n hareket tarz hakknda revata olan nazariye budur. Fakat acaba Atatrk inklbn
bu gibi bir kalba sdrmak mmkn mdr? Atatrk, ou zaman iddia edildii gibi, yalnz Kzl
Elma'nn mevkiine gre mi plnlarn tayin etmitir? Atatrk'n hareketleri ile ak bir tezat
tekil eden Enver Paa'nn tutumu, Atatrk'n ne kadar byk bir re-
241
alist olduunu bariz bir ekilde ortaya karr. Enver Paa'nn beynelmilel alandaki topya
sevdasnn Atatrk tarafndan kat'iyetle reddedilmi olmas, mevcut artlar daima kaale
aldn gsterir. Muhakkak ki Atatrk'n ahsiyetinin zelliklerinden biri de "ideal"
metodunun yannda ikinci metoda yer vermi olmas ve mevcudu yoklama ihtiyacn devaml bir
ekilde hissetmi olmasdr.
Atatrk, her yapt ileri hamleden sonra durmasn bilmi, ve ancak etraf yokladktan sonra
ulalacak gayeyi yeniden tesbit etmitir. Atatrk gibi devlet adamlarn Hitler tipindeki
meczubane diktatrlerden ayran vasflardan biri de zaten bu realizm'dir. Ancak
inklplarmz dnrken birok kimselerin iine dtkleri bir hatadan syrlmamz icap eder:
imdiye kadar Atatrk inklb, umumiyetle Atatrk'n ahsiyeti ile meczedilmi ve
inklplarmzn tatbik edili eklinde kendine has hareket tarznn izleri aranmtr. nklplar
meselesini bir hayli kartran bu grn yerini, ilerde daha ilm bir teoriye terkedecei mit
edilir. Aslnda, Atatrk inklbnda birbirine paralel ekilde inkiaf etmi asgar iki cephe
grmek mmkndr: bunlardan biri Atatrk'n inklp ahsiyeti, dieri ise harekete
sevkettii inklp mekanizmasnn kendine has karakterleridir. Bu iki unsuru birbirine
kartrmamak lzmdr. Bu iki esas muvacehesinde de yle bir neticeye varlabilir. Atatrk'n
ahs kabiliyetine, uzak grllne ve Batllna ramen, eline teslim edilen Osmanl devlet
tekiltn ahs iradesiyle tamamiyle deitirmesi mmkn deildi. te bundan dolay
Atatrk'n inklpl devlet mekanizmasna ve cemiyete aksettii anda yeni baz kisvelere
brnmtr. Atatrk'n zihninde realist esaslar zerinde kurulan, mevcudun hesaba
katlmasyla hazrlanan inklplar, birok zamanlar devlet kadrolarnn szgecinden getikten
sonra tamamiyle irreel ve grotesk bir ekilde tatbik edilmitir. Ata-
242
trk devrinin hususiyetlerinden biri de Atatrk'ten fazla Atatrk olanlarn geni saysdr.
Hi phesiz, Osmanl Devletinin messesev kadrolarnda teekkl eden baz itiyatlar burada
en byk rol oynamtr. Mesela inklp devrinde kan inklp ucubelerinin birounun
sebebini, messeselemi dalkavuklukta bulmak mmkndr. Ancak byle bir izah sayesinde ve
byle bir ikiliin mevcudiyeti muvacehesindedir ki, derin arklln deitirmeye alt
devlet tekiltnn, her eye ramen ya gibi ste kan arkl davran karsnda, Atatrk'n
duyduu zdrab anlayabiliriz. Atatrk'n niversite profesrlerini imtihan edi hikyelerinde
veya yaknlarnn baz tekliflerini mstehziane terslemesi fkralarnda, Atatrk'n fikirlerinin
ancak karikatrn benimse-yebilen, tefessh etmi bir ark brokrasisine kar duyduu
istikrah grmek icap eder. Atatrk'n hayatnn imdiye kadar incelenmemi bir cephesi de bu
trajik cephedir. Bu bakmdan, inklp hareketinin yalnz Atatrk'e deil, etrafndakilere de
maledilmesi lzm geldii eklindeki yeni moda iddialarn klliyen reddedilmesi zaman
gelmitir. Atatrk bu muhitin yardmn grmemi, aksine, ou zaman bu muhitin tekil ettii
Osmanl brokrasisi kalntlarnn kurban olmutur. Atatrk'n inklplarn, messesev
itiyatlarnn tesiriyle primitif bir mitos haline getiren bu brokratlar sayesinde, Atatrk'n
temel saduyusunun mahsul olan inklplar bir irreel peri masal havasna brnmtr.
Bunlarn sayesinde memleketimizde, Alman filozofu Vaihinger'in tabiriyle, bir "imi gibi"
havas yerlemi ve Atatrk devrine ve sonrasna kendine has bir karakter vermitir. Bundan
kasdettiimizi anlatmak iin kk bir misal kfidir.
Atatrk'n lmnden drt sene sonra, 1942 senesinde, liselerde okunan fizik corafya kitab
yeni Trkeletiril-
243
i
di. Talebeler iin anlalmaz bir hale gelen kitabn, bu derece ar anlamda yeni
Trkeletirilmesinin Atatrk tarafndan tasvip edilmemi olaca bir yana, yazarn devam
ettii okulda, retim faaliyeti tamamiyle kitabn dnda cereyan etme durumuna gelmiti.
Zira kitabn mellifi olan corafya hocas bile, kendi kitabn anlayamyordu. imdi vaziyeti
tahlil edersek karmza yle bir durum kyor: talebe kitab anlamyordu, fakat her ey
talebe kitab anlyormu gibi cereyan ediyordu (imtihan suallerinin hazrlanmas dahil),
retmen de kendi kitabn okuyamyor-du, fakat retim faaliyeti tpk okuyabiliyormu gibi
devam ediyordu. Kitabn tadil edilmi ekliyle baslmasn emreden merciin bylece iyi bir i
yaplacana inanacak kadar gaflet iinde yzdne kendimi hibir zaman inan-dramadm. Bu
noktada da, emri veren, bu emrin verimli bir neticesi olmayacan bildii halde, verimli
olacakm gibi hareket ediyordu. Szn ksas, btn emir silsilesi boyunca, kimse yapt ie
inanmad halde, bir hareket meydana geliyor, bir i yaplyordu.
Pek tabii olarak, bu hareket sun bir esasa dayanyordu. Byle bir esasa dayand iin kolayca
durdurulmas mmkn olduu gibi, ikinci bir safhada ayn hareketin aksi istikamete ynelmesini
salamak gayet kolayd. Bugn dil inklbnda birok bakmlardan bir gerileme hissediliyorsa,
bunun sebebi dil inklbnn balangta bu gibi kof ve gayri samim elemanlara dayandrlm
olmasdr. Fakat Atatrk bile, eline verilen materyalde asrlarn yapt tahribat izale
edemedi, setii elemanlara dayanmas lzmd.
Yksek brokratlarmzn samimiyetsizliklerinden yadigr kalan en tehlikeli unsurlardan biri de
hi phesiz ki kendileri tarafndan meydana konan ideal Trkiye tablosudur. Bu tablo, ayn
propaganda zihniyetinin mahsul olduu iin, realite ile hemen hemen ilgisi olmayan bir
tablodur.
244
Bu tablonun zihinlere yerlemi olmasndan dolay yeni neslin birok elemanlar mahedenin ne
demek olduundan ve ne ekilde yaplmas gerektiinden tamamiyle bihaberdirler.
Etraflarndaki lemle olan mnasebetleri daimi bir kendini aldatma vetiresi haline gelmitir.
Gene burada kasdettiimizi ve karlatmz problemlerin mahiyetini izah etmek zere bir
rnek verelim. 1930 il 1945 seneleri arasnda entelektel muhteva iddia eden programlardan
en basit afilere kadar, haberleme vastalarnda inklbn yaratt kyl az ok u izgilerle
tasvir ediliyordu: Osmanl mparatorluu devrinde kyl, fakir, cahil en basit haklardan
mahrum, zavall bir mahlktu. Devlet ve husus ahslar tarafndan asrlarca istismar edilmi,
posas kmt. imdi ise kylnn hayat seviyesi ykseliyordu. Okumas temin edildii gibi,
insan haklarna sahip olmann tadn karyordu. Bylece, inklplar sayesinde, zengin, temiz,
okumu hrriyetiyle marur, "ileri" bir kyl tipi teekkl etmiti. Aslnda, bu kyl tipi, onu
yaratanlarn muhayyilesinden baka bir yerde yaamyordu. Fakat bu muhayyile mahsullerinin
kuvvetine bakn ki, "ileri" kyl mitos'u, zamanla, bu mitos'u yaratanlarn kendilerini bile ifal
etmitir. Bunun iindir ki, mesela, Cumhuriyet Halk Partisi son zamanlara kadar kylye kar
taknd tavrda zerre kadar realist olmamtr. Hl da partinin kolektif zihninde hakik
kylnn bir resmi teekkl etmemitir.
Bugn inklplarmzn tatbiki mnasebetiyle ortaya km olan mito-poetik dnce tarzndan
syrlm deiliz. Memleketi srf daha realist bir noktadan grebildii iin iktidara gelen
Demokrat Parti, zamanla, en eski devirlerden eden bu mito-poetik gre doru kaymaktadr.
Bugn, bu parti bir slogan ve direktif havas iinde yaamaktadr. Bu anda propaganda afii
metodu btn basitlii ile
245
geri gelmitir. Bu, gayet zararl bir tutumdur. Aslnda, bizden nceki nesil bu tutumu rehber
ittihaz etmesine karlk Batllaamama gibi baz sebepleri ne srm olsayd mazur
grlebilirdi.
Fakat otuz seneden beri Batllama yolunda olan bizim neslimizin, ayn zrlere mracaat
etmesi abestir. Bizim bugn hibir zrmz yoktur. Memleket meselelerinin halledilmesi iin,
bu meselelerin hakik vehelerinin ortaya kmas lzmdr. Atatrk devrinde baarlamayan bu
ii baarmann yk, arkl mito-poetik tutumun kalbn krmak mesuliyeti, bize dmektedir.
Forum, cilt 6, say 64, 15 Kasm 1956, s. 10-11
246
247
3 Bkz.: Erik H. Erikson, Chdhood and Society, (Penguin Books, 1965), passim.
248
trm olduu, ona kendi zelliini katarak yeni bir ekil verdiidir. Bylece, Atatrk'n
devrimlerimize katksn incelemi olacam gibi, daha teorik bir sorun olan "Toplum mu kiinin
mimardr yoksa baz mstesna kabiliyetli kiiler mi topluma yeniden ekil verirler" konusunu
biraz klan-drabilmi olacam sanyorum.
Toplum deimelerinin nemli bir yan bu deimelerin beraberinde getirdikleri deer
uyumsuzluudur. Yenieriler, Osmanl askeri reformlarna kar yneldikleri zaman, yeni
usullere kar olan olumsuz hislerini aka belirtmilerdi. "Biz testiye kurun atar, keeye pala
sallarz" szleriyle ifade edilen bu kar koyma, aslnda yeni eitim usullerine kar
koymalarnn sembolletirilmi ifadesiydi. Yenierilerin reaksiyonu, toplumsal deime ile ilgili
olan ikinci bir zellii gzlerimizin nne seriyor. Toplumsal deime esnasnda, baz gruplar
eski ile yeni arasndaki uyumsuzluu dierlerine nisbeten daha derin bir ekilde duyarlar. Bu
zellii, burada, yalnz eskiyi savunan bir grup iin akladm. Fakat eskiyi inatla savunan baz
gruplar bulunduu gibi, deien toplum iinde yeniyi tutan gruplar da ortaya kar. Burada
ilemek istediim birinci nokta, Atatrk'n Abdlhamid Trkiyesi'ne istihfafla baknda
akran olan bir grup insann genel bir rahatszln aksettirdiidir. Bu gruba, en genel
anlamnda, "mektepli"ler ve bu arada, "mektepli subaylar" diyebiliriz.
imdi, nce "mektepli"den neyi kasdettiimi belirteyim. Sultan Abdlhamid devrini genellikle
bir gerilik, istibdat devri olarak niteleriz. Byle bir grn gerei ancak snrl bir ekilde
aksettirdiine artk phe kalmamtr. Enver Ziya Karal'n5 ilk defa olarak ortaya koyduu,
Abdlhamid devrinin baz bakmlardan bir ilerleme devri olduu
Enver Ziya Karal, Osmanl Tarihi VIII, (Ankara, 1962).
249
gr, kendinden nce az ok dank bir ekilde ilenmiti. Bugn ise, yaplan her aratrma,
Abdlhamid devrinin, bir adan nemli bir "modernleme" devresi olduunu daha ak bir
ekilde gstermektedir. Bu, tabii ki, 1830'larn veya 1860'larn Trkiyesi'ne nisbetle bir
modernlemedir. zetle "Kzl Sultan"n devrinde devlet yapsnn farkllamasnda ilerlemeler
kaydedildii bir gerektir. Bunu Abdlhamid'in kendi gayretine mi, yoksa Sait Paa'nn
dirayetine mi atfetmemiz gerektii baka bir meseledir. Gene, bu ilerlemelerin daha nce
harekete geirilmi olan bir reform hareketinin tabii sonucu mu olduu, yoksa Abdlhamid'in
veya bakasnn zeksnn m rn olduu ayr bir sorundur. Bildiimiz, 1880 ve 1890'larda
Tanzimat devrinde balayan siyasal farkllama ve devlet ilerindeki kapsaycln bu
devirlerde de devam ettiidir. Bu deiim, tmyle, Max Weber'in "patrimonyal brokrasiden
rasyonel brokrasiye gei kavramyla anlatt bir sreci ok andryor. "VVeber'e gre,
modern brokrasi, daha nceki devirlerde de belki nve halinde olan, daha tam yapsyla ortaya
kamayan, baz zelliklere prim vermi, onlar; ak ve seik olarak ortaya karmtr.
Weber'in modern topluma gei srecinde nemini belirttii bu gelime iki ana ilkeye dayanr:
modern toplumun idare mekanizmasndaki "hukuklik" vasf ve gene modern idarenin gsterdii
farkllama, uzmanla ynelme. Bunlardan birincisine, en genel ekliyle, idar mekanizmada
somut hadiselerin belli -ve gayri ahsi- bir kaideler tmnn miyarna vurulmas diyebiliriz.
Artk, eskisine nisbetle ahsi kararlar nemini gittike kaybetmektedir. kincisi, devlet ileri
gittike bir ihtisas konusu olmakta, bakanlklar ayrlmakta, bakanlklarn iindeki brolar ise
uzmanlarla dolmaktadr.
Weber'e gre bunun sonucu modern brokrasinin karakterini belirleyen baz zellikler
kazanmasdr: 250
251
lerdir. Bu dnmn en eski tecrbe alann ise Osmanl asker messeseleri tekil ediyordu.
Fakat Abdlhamid devri bir dier bakmdan ok kesif bir ahsn hkmetme, kayrma ve tercih
rejimi olduundan "Sultan" bir idare tarz Tanzimat'n bandan beri Trkiye'ye getirilen
birok messesenin "VVeberien" diyebileceimiz gerekleriyle uyumsuzluk halindeydi.
Abdlhamid devrinin 1885'ten sonraki zellii bu iki ayr ynelimin birbiriyle atma haline
gelmi olmasdr. Bu atmann en kesif bir ekilde grld yer de en ileri kurumlama
yapsna sahip olan asker kurumlard.
Abdlhamid devrinin getirdii yenilikler arasnda, padiahn kendi meraknn rn olduu gibi,
ondan nce devlet katnda Sleyman Paa gibi sz sahibi olmu kimselerin belirgin izini tayan
nemli bir gelime de asker eitim reformudur.7 Bu reformlar sayesinde asker eitim
rasyonel-letirilmi, asker okullarda ihtisas dersleri byk arlk kazanmaya balamtr.
Bunun yannda, asker orta retimin sresi uzam, memleket sathna yaylm ve nceleri
nfuz edemedii halk tabakalarndan eleman almaya balamt. Mektepli subaylarn
protestosunun Abdlhamid'e kar ynelmesinde bu unsurun da bir rol olduuna
inanyorum.
Asker renimin sresinin uzamasndan kasdettiim, Harbiye'ye ve asker idadilere ilve
olarak, 1870'lerin sonundan itibaren asker rdiyelerin kurulmu olmasdr. Asker eitim,
bylece, ilkokulun devamyla ortaokul arasnda bir nitelik tayan bu eitim kurumlarna kadar
gelmiti. Asker rdiyeye giren bir renci, ayn okul sistemine devam ettii takdirde ihtisas
dalna 8 il 12 yl arasnda asker okullarda kalabiliyordu. Bunun anlam, kiinin kendi
7 M. A. Griffiths, The Reorganization of the Ottoman Army Under Abdlhamid II
aile muhitinin tesirlerinden syrlp yeni bir lemin tesiri altnda kalmasdr. rencilerin bir
ksmnn toplumun alt kesitlerinden gelmesi bu tesiri arttryor, aile ile olan balar daha da
belirsizletiriyordu. ocuklarn askeri okullara gnderen bu trden aileler, hayatta zorluklarla
karlam, aile yapsn glkle srdren ailelerdi. Bu aileler, geni kk veya zengin bir
mahalle hayat olan, bu yolla aile nam ve ideolojisini devam ettiren aileler deildi. Byle
ailelerden gelen renciler iin aileleriyle temas devam ettirmek, ulam bakmndan g ve
pahal bir iti. Btn bu zelliklerin sonucu olarak ailenin norm aktarc ve eitici fonksiyonunu
ok zaman okulun kendisi ve okul arkadalar devralyordu. Okul leminin zellii ise fen ve
matematie, corafya ve tarihe nem vermesi, bunun yannda renciler arasnda
vatanperverlik duygularn yerletirmesiydi. Bu yeni dnyann hususiyetleri iinde bata gelen;
insann "baar" esasna gre deerlendirilmesi, imtihan ve nota gre dllendirilmesiydi. Bunun
gnmz sosyolojisinin teknik tabiriyle ifadesi rencilere bir "baar" etiinin, "ahlknn"
alanmasdr.8
Birok sosyologun sylediklerine gre modernleme srecinin zelliklerinden biri bu deeri
toplumlara artan bir hzla yerletirmesidir. Bir sosyal fonksiyonun kimin tarafndan deil de
nasl bir rn vererek sonulandna bakmak bu "baar etiinin" merkezini tekil eder.
Mesela, faydasn lmeden "ya"a prim vermek "baar" etiine gre yaplan bir
deerlendirme deildir. Bu, "baar" etiinin tam aksi olan "taman nitelie" gre (ascription'a
gre) dllendirmedir. Gene, burada, yallarn her an verdikleri rne gre
deerlendirilmelerinin "iyi" mi yoksa "kt" bir ey mi olduu beni ilgilendirmemektedir. fade
etmek istediim,
8 "Baar" etiinin aileden ok okulda edinilen bir ynelim olduu konusunda bkz.: Talcott Parsons, The Social System, (Free Press
Paperback, 1964). s. 242.
253
"iyi" veya "kt", modern zamanlarda, 19. asr Bat leminin balatt siyasal ve sosyal esneklik
ve hareketlilii gsteren toplumlarda ve bu arada modern eitim sistemlerinde, bu esasn
gittike nem kazanddr.
Bu nitelik de Weber'in brokrasinin i gerei olarak ortaya koyduu zelliklere pek iyi
uymaktadr ve bir dereceye kadar onun fikirleriyle ilintilidir. Baka bir tabirle, okulda deeri
baar esasna gre deerlendirilmi, hayatn ynetmelik hkmlerine gre ayarlam olan bir
kimse, modern eitim srecinden geen kii, daha sonraki hayatnda, mirinin, kiisel
tercihlerinden syrlarak karar vermesini bekleyecektir. Belirli bir i iin aday arand zaman
bu adaylar arasnda gereken teknik bilgiye sahip olanlarn seilmesini isteyecektir. Hizmet iin
hiyararik dzene baklmadan "tepeden inme" yaplan ilemlere tepki gsterecektir. Bu iin
halledilmesinde keyfi karara deil, ynetmelik gibi soyut prensipleri iine alan dokmanlarda
tesbit edilen ekilde yrtlmesini arzulayacaktr. Gerek asker okullarn i nizam ve disipline
baladklar nem, gerek okulun bir devam olan asker hayatn -bazen baarszlkla
sonulanan, fakat gene de devaml- rasyonelletirme abalar asker okul talebelerini, gnlk
itiyatlar, bekleyileri ve deerleri asndan genel hatlaryla "Weberien" bir leme sokmutu.
Herhalde, uzun yllar ciddi bir eitim grp baarlar imtihan ve not esasna gre
deerlendirilen bu grubun dnya grnde ehliyet, baar prensibinin kolayca yeretmesi
beklenmelidir. Bir kimsenin liyakata gre deil de aksine mktesep sosyal statye gre
dllendirilmesinin bu kimseler arasnda nemli alkantlar yaratmasn da bekleyebiliriz.
Abdlhamid devri buna msaitti. Zira, padiah, bir taraftan modern nitelikleri tayc
kurumlar tevik ederken, bunun tam zdd prensiplere dayanan bir idare tarzn da ayn
zamanda desteklemi, bunun kendisini ne kadar tehli-
254
keli bir tenakuza drdn farketmemiti. Bir taraftan baar, gayri ahsilik, teknik bilgi
gerektiren mekanizmalar kuran padiah, dier taraftan ahsi damgasn idaresine vurmay da
prensip edinmiti. Abdlaziz'in yeni asker kurumlarn ortaya kard gler tarafndan
tahttan indirildiini unutmayan Sultan, bir ynden "mektepli'leri tevik ederken, dier ynden
sadk bendelerinden meydana gelen paralel bir asker kumanda strktr ortaya karmt.9
Bu gruba dahil olan kimseler imtiyazl muamele grd gibi ocuklar da ayn imtiyazlardan
faydalanyordu. Bylece, okul yllarndan itibaren, sistemin modern ynleriyle, We-ber'in
tabiriyle "patrimonyal" bir brokrasiden arta kalan ksmlar arasnda bir atma mevcuttu.
Ahmet Cevat Emre hatratnda bu durumdan yle bahsediyor:
Beikta Rdiyesfnde parlak niformayla bir hnkr avuu snf baavuu olmutu. Zadegan
ismiyle anlan, ok gzel giyinmi drt be kii de vard ki, snfn sralarna giremezler,
krsnn yannda onlar iin konan sandalyelerde otururlard.
Emre'ye gre sonradan hnkr avuu snf ilerinde geri kalm, Emre kendisi baavu olmu
ve arkadalar bu imtiyazl talebelere kar olan tepkilerini gstermek zere kendisini
omuzlarnda gezdirmilerdi.10
Yeni asker eitimin bir zellii de cengverlik, fedakrlk, vatanperverlik gibi merkez bir
deer etrafnda toplayan retisi dolaysyla rencilerin arasnda bir "esprit de corps"
meydana getirmesi, grup niteliklerini pekitirmesiy-di. Bylece, en baarl rencilerin (yeni
deerleri benimsemekte ve ders dzeninin gereklerini yerine getirmekte en
9 Nizamettin delilba, a.g.e., s. 45; Grifflths, s. 109-113.
255
msait ahsiyetlerin) mezuniyetinden sonra sistemin icaplarn devaml bir ekilde aram
olmalarn bekleyebiliriz. Fakat renciler kt'aya ktklar zaman hi de umduklarn
bulamyorlard. rnein, 1890'lar yaam olan bir subay hatratnda bulduu durumu yle
tarif ediyor:
Bir taburda ancak bir veya iki mektepli zabit bulunurdu. Bunlar da mlazmd.
Alaylarda drt binbadan biri mektepli, dierleri seciyesiz alayl binbalard. Alayl
zabitan iinde okur-yazar, efendiden ve cahillerde de temiz, haluk, alkan, askere
evlt gibi bakan iyi simalar vard. Bu zavalllar da hepimiz gibi gaddar, zalim, alayl
binbalara esir idiler. Bu kodamanlarn garip, acaip, (!) unvanlar vard. Binba sallaba
Behet Aa (ihtiyarlndan), Delibalta Mustafa Aa (titizliinden), Yumruk Vuran
Hseyin Aa (zabit dvdnden) bir manda yavrusunu devirdiinden Cam Deviren
Hamza Aa, kfrclnden Dinsiz Veli Aa gibi sfatlarla anlan iri kym, uzun ak
sakall, sakal boyal, palabyk, grkal, Yenieri biimli, terbiye-i fikriye ve kudret-i
askeriyeden, malmat- harbiyeden, her trl hasail-i insaniyeden mahrum tiplerden
idiler.11
Dikkatinizi gen subayn arad niteliklere eviriyorum: "terbiye-i fikriye, kudret-i
askeriye, malmat- harbiye". Yani liyakat ve teknik bilgi. Bu noktada Atatrk'n "bilirsin, ben
askerliin her eyden ziyade sanatkrln severim"12 szne pek yaklam oluyoruz.
ttihat ve Terakki'nin Asker Tbbiye'de kurulan ilk nvesinin ortaya kmasnda bu gibi
saikler nemli bir rol oynamtr. Memleketin modern idare icaplarna, ihtisaslamann
gereklerine gre yrtlmedii bulgusu, asker okullar-
11 Canl Tarihler, Cilt 4. (stanbul, 1946), "Nizamettin Delilba", s. 62-63.
256
dan kan genleri birletiren, onlara ayn dili konuturan bir dnya gryd. ttihat ve
Terakki'nin baars, devlet iinde sz sahibi olacak bir duruma gelmesi en genel anlamda bu
prensiplerin bir tatbik sahas olabilecei midini uyandrmt. Gerek byle kmad.
ttihatlar da ideal sistemlerini tatbik mevkiine koymaya alrken bazen tavizci, bazen de
romantik olurlar. Amalarnn bir ksmn baardlar, fakat bir yerde modernlikleri gdk kald.
Bu arada, ttihat ve Terakki'nin ana desteini temin etmi gen subaylarn dnya gryle
ilgili bir dier noktaya temas etmek istiyorum. Subaylarn bir grup olarak beenmediklerinin
dorudan doruya kendi meslekleriyle ilgili -bir anlamda dar kapsaml- ikyet ve isteklerine
deindim. Bunun bir de daha geni kapsaml bir ifadesi vard ki, o da Ba-t'nn yalnz idar
rasyonellik zelliklerini aramak deil, ayn zamanda bir medeniyet btn olarak gereklerini
aramak. Bu ok daha soyut etkeni, bahis konusu ettiim kimselerin ancak bazlar arasnda
buluruz. Doktor Abdullah Cevdet bunlardan biridir. Bunun aksine Bat medeniyetini yalnz bir
kltr tm olarak grp, idar hayata getirilecek dzeltmelerin zerinde durmam pek ok
kimse vardr. Tevfik Fikret bunlarn arasnda yeralr. Vaka genellikle Batllamaya yalnz bu
"medeniyet" asndan yaklaanlar reformcu olarak nisbeten zayf kalmlardr.
Atatrk'n baarsn da belki en iyi bir ekilde bu adan deerlendirebiliriz. Bata, ttihat ve
Terakki kurucularnn, 1900'lerin gen subaylarnn, grlerini ekillendiren etkenlerle dnya
gr ortaya kan Atatrk'n fikirlerinin onlardan ileriye giden bir zellii mevcuttur.
Atatrk, bir taraftan ttihatlarn romantizmine kendini kaptrmaktan saknrken, ayn
zamanda, geni kapsaml bir Batllk anlayn gelitirmi, buna meslek grevlerinin dnda bir
boyut kazandrmay bilmitir. Hatta daha da ileriye giderek ve
257
Batcl yalnz bir devlet reformu gerei de saymayarak, Batcln iindeki kltr
btnnden derin bir ekilde esinlenmitir. Bir reform anlayn birbirinden ayr paralar
olarak deil, fakat kendi zihninde bir btn olarak organize etmek ve bunu realizmini
kaybetmeden, fakat ayn zamanda sebatla izlemek, bize burada kiiliin zel katksn
gsteriyor. 1900'lerin Trkiyesi'nde birok kimseler, ok genel etkenlerin tesiriyle,
yenilemenin gereini anlamt, birok kimseler de deimeler yapmaya ynelmiti, fakat bir
btnden esinlenerek bir devrim yaratabilen yalnz Atatrk oldu. Bir ahsn tarihe damga
basmas dediimiz olay da herhalde bu olsa gerek.
Atatrk Devrimleri I. Milletleraras Sempozyumu Bildirileri,
10-14 Aralk 1973,1.O. Atatrk Devrimleri Aratrma Enstits Yaynlar,
1975, s. 53-62
258
Tanzimat
TANZMAT VE "ILMYYE"
Lybyer'in ortaya att "kullar messesesi" teorisine gre, Osmanl mparatorluu'nun esas
karakteristiklerinden biri devlet idaresinin padiahn ahsi kullar olan birtakm insanlar
tarafndan temin edildiidir. Lybyer'in kitabn yazd 1913 senesinden bu yana Bat'da
Osmanl messeseleri hakknda yazlanlar byk nisbette Lybyer'in tezinin tesiri altnda
kalmtr.
ekli bakmndan Osmanl messeselerinin incelenmesinde byk bir yardm olmu olan bu
teori, aslnda Osmanl messeselerinin bir zaman cereyan iinde gelimelerini izahta tabiatyla
pek verimli olamazd. Zira Osmanl mparatorlugu'nda tatbik edilen siyas sistemin umum
hatlarnda uzun zaman bir deiiklik olmad faraziyesinden hareket ediyordu ve bu tutum
donmu kalplara smayan baz gelimelerin izah edilmesinde tamamiyle ksr kalyordu.
Halbuki bu gibi gelimelerin vukua geldii, lise gnlerimizden beri bildiimiz bedahatler
arasndadr. Bunlardan biri, mesela, Kanun'den sonra hkmdarn devlet ilerinin fiil tedvirini
etrafndaki devlet adamlarna brakmasdr. Bu gibi bir gelime ise mutat Osmanl messese
teorilerinde ancak bir istisna olarak gsterilmekte ve Osmanl i siyasetinin aydnlanmasnda
pek cz'i bir rol oynamaktadr.
Aslnda muhtelif emareler Osmanl mparatorluu i siyaseti tarihinin ve buna paralel olarak
gelien messeselerinin gayet alka ekici baz safhalar arzettiine iaret etmektedir. Ancak
bu ekimenin kendine has unsurlarn bulduktan sonradr ki kltr ve siyaset tarihimizde
imdiye kadar cevaplandrlmam olan baz meseleler aydnlanabi-lecektir. Mesela bu i
ekimenin ne gibi amillere dayand kefedildikten sonra ve ancak bundan sonra
memleketimizdeki siyas Garpllama hareketi esasl inceleme konusu olabilecektir. Zira siyas
Garpllama tempomuzun bu Os-
262
manl messesev unsurlar tarafndan veya Osmanl siyasetinin kendine has politik faaliyetleri
tarafndan ne derecede engellendiini veya aksine Garpllamamza ne derecede yardm etmi
olduunu ancak o zaman kefetmi olacaz.
Bu problemin zmnde ise siyas ilimlerde kullanlan elite metodunun byk bir rol
olabileceine inanyoruz. Elite teorisi, basitletirilmi ekliyle, tarih boyunca birbirini takip
eden siyas rejim ve faaliyetlerin ekillenmesinde en esasl amilin bir "nderler" tabakas
olduunu kabul eder ve muayyen bir siyas tekiltlanma eklinde husule gelen, deiiklikleri bu
elite veya "nderler" grubunda meydana gelen deimelere balamaya alr. Burada elite'den
kasde-dilen, bir st tabakadan ziyade bir cemiyetin en mhim addettii sahalarda ehliyet
kesbetmi olan ahslardr. Baka bir deyimle bir cemiyette mevcut mtehassslardr.
Elite teorisi her ne kadar btn tarih gelimeleri izah edecek derecede cihanmul bir teori
deilse de, muayyen devirlerde siyas bnyede vukua gelen deiikliklerin mahiyetini tesbit
etmek iin son derece faydal bir analiz aleti haline gelmitir. Tabii ki bu metodun
kullanlmasyla siyas gelime mevzuundaki problemlerin hepsi cevaplandrla-mayacaktr.
Metodun temin ettii en byk fayda, baz problemlerin sarih olarak ifade edilmesi, hakikaten
mhim olan suallerin sorulmasna amil olmasdr.
Bu metodu kullandmz takdirde mesela Osmanl mparatorluu'nun siyas messeselerinin
gelimesi mevzuunda bir hayli mhim baz nirengi noktalar tesbit edebildiimizi ve problemin
sarahat kazandn mahede ederiz. Evvelce stnde durduumuz Lybyer'in teorisini ele
alalm. Lybyer'in gayet basit olan bir "kullar messesesi" teorisi yerine, Osmanl
mparatorlugu'nda esasl elite veya nder grubu olduu faraziyesinden hareket edildii
takdirde ve Osmanl i siyas tarihi bu gruplarla Padiah arasndaki
263
muvazenenin kh bu gruplardan biri, kh padiah ahs lehine bir durum gsterdii eklinde ele
alnd takdirde, ortaya gayet enteresan meseleler kmaktadr.
Tarihilerin mevcudiyetlerinden haberdar olduklar, fakat aralarndaki mcadeleye ve kuvvet
muvazenesi tekilinde bir unsur olarak roloynamalarna ehemmiyet vermemi olduklar bu
grup unlardr: Asker bir elit olan Yenieriler, ilm ve hukuk elite'i tekil eden Ulema (llmiyye
snf) ve padiahla temasta olan idareciler ktlesi. Bu unsurun (ve padiahn), siyas iktidar
aralarnda ne ekilde paylatklar muvacehesinde bir Osmanl tarihi gr mmkn olduu
gibi, byle bir metodun kullanlmas ile imdiye kadar karanlk kalm birok noktalar
aydnlataca muhakkaktr.
Buna bir misal olmak zere siyas Avrupallama tarihinden bir rnek verebiliriz.
Umumiyetle memleketimizde 19. asrda cereyan edenler slhat cereyan gayet basit bir
zaviyeden grlmeye allmtr. Bu noktadaki devrimci tezin imdiye kadar ifade ediliini
yle zetleyebiliriz: lmiyye snf tabiatiyle Osmanl mparatorluu'na yeniliklerin girmesine
aleyhtard. Bu snf bilhassa kendi nfuzunu kracan bildii yeniliklere snmad iin, daima
padiahn otokrasisini desteklemi, Osmanl mparatorluu'nda giriilen slhat hareketlerini
ksteklemitir. Devrim aleyhtar tarihi ise bunun tam aksini iddia etmeye daima hazrdr.
Aslnda, vakalarn tetkiki "devrimci" izahn hakikata daha fazla yaklatn gstermektedir,
fakat bu izah da o kadar iptida bir ekle sokulmu ve basitletirilmitir ki, tabiatiyle
Tanzimat devrinde cereyan etmi olan birok hdiseleri izah edememektedir. Bunlar birer
istisna saymak mecburiyeti hasl olmutur. Mesela eyhlislm Arif Hikmet Bey'in slhat
hareketi aleyhtarlarn susturmak iin Anadolu'ya gnderilmesi,
264
mesela Yeni Osmanllar Cemiyeti'nin saflarnda Saryerli Hoca Sadk Efendi gibi ahsiyetlerin
bulunmu olmas, mesela 1876'da Mahmud Nedim Paa ve umumiyetle Sultan Abdlaziz
idaresine kar tevcih edilen hareketin Yeni-kap Mevlevihanesi Postniini tarafndan tahrik
edilmi veya onun delaletiyle husule gelmi olmas. Btn bunlar "basit" teori muvacehesinde
izah etmeye imkn yoktur. imdi de elite teorisinin temin ettii gzlkleri takmakla ayn
hdiseyi inceleyelim.
Osmanl mparatorluu'nda "lmiyye" snf phesiz ki cemiyet esasn tekil eden mukaddes
Kanun'un (Kur'an'n) ve dier Islm ilimlerin koruyucusu olarak pek parlak bir mevki igal
ediyordu. Hammer'in, Osmanl mparatorluu'nun "yegne mstakil unsuru" diye isimlendirdii
bu snf adaletin tecellisine yardm ettii gibi, devlet ilerinde baz ahlk kstaslarn da
muhafaza edilmesine dellet ediyordu. Eldeki eksik malumat ve snfn 10. asrn sonlarna doru
Osmanl mparatorluu'nun btn dier unsurlar gibi tefesshe yz tuttuunu
gstermektedir. Ancak bir cemiyet iinde uzun zaman mhim bir mevki igal etmi olan bir
teekkln bu kadar kolayca tefessh hareketlerine giriildii anda bir lmiyye snfn yeni
temeller zerinde kurmak isteyen baz Ulemann Mahmud ve Abdlmecid gibi slahat veya
slhat taraftar padiahlar zamannda mensup olduklar snf arasna baz yeni fikirler
getirmek istedikleri ve bu yolda altklar grlmektedir. Muhtelif emarelerin iaret ettii
ilmiyye snfndaki bu i reform gayreti hakknda imdiye kadar hemen hemen hi malmat
toplanmamtr. Fakat byle bir harekete rastland da inkr edilemez. Neriyat aleminde
muhtelif ahlk kitaplarnn yeniden baslmas, basitletirilmesi ve daha anlalr bir hale
gelmesi eklinde, siyas faaliyet sahasnda Yeni Osmanllar Cemiyeti'ne katlanlar arasnda
birtakm din ahsiyetle-
265
s
re rastgelinmesi eklinde kendini gsteren bu hareket bir elite'in karakteristik davran
ekillerinden biri olan "kendi kendini toparlama" gayretinin bir rneidir. Bylece lmiyye
snfnn bir birim olarak tetkik edilmesinin yerinde olacan gsteren muhtelif emareler
mevcut olduunu gryoruz. Binaenaleyh bu snfn bir birim olarak ele alnmasyla hi phesiz
ki yakn tarihimizin gayet mhim baz noktalar aydnlanacak ve gelimemizin ne kadar
kompleks bir seyir takip ettii "vak'anvis" tipi tarihilerimizin nne bir rnek olarak
serilecektir.
Forum, cilt 4, say 48, 15 Mart 1956, s. 9-10
266
AL PAA VE HRRYET
"Cenab Hak bu milletin saadet halini be alt kiiye tevdi etmi, anlar hal ve akdi
umuru devlet edivermelidirler."
li Paa
Tarihten bazen de fazla eyler bekliyoruz. Mesela aydnlarmzn byk bir ksmnn kabul
ettii bir fikir de, tarihte u veya bu ekilde ehemmiyet kesbetmi olan ahslarn hakiki
ahsiyetlerinin zamanla ve "tarih"in yardmyla ortaya kacadr. Bylece, evvelce din bir
inantan mtevellit "Allah ceza veya mkfatlarn versin" gibi bir dnce tarznn yerine,
"tarih ona nasl olsa mstehak olduu yeri verir" eklindeki bir inan yerlemitir. Aslnda
tarih, maalesef insanlarn gr zaviyesinin bir mahsul olduu iin her zaman hakikatin ortaya
kmasnda bu kadar lutufkr davranmamaktadr. Tarihin bu "yarg" teorisinin ne kadar
mbalal olduunu anlamak iin 19. asrn mehur sadrazamlarndan Mehmet Emin li Paa'nn
ahsiyetinin bugnk umum efkrda brakt ize bakmak kfidir. Bugn, meslekleri tarihilik
veya edebiyatlk olmayan geni bir aydnlar ktlesine sorarsanz li ve Fuat Paalar en bata
Trkiye'nin teceddd hamlesine yardm etmi kymetli iki sadrazamdrlar. Bu kanaat
umumiyetle yerlemitir ve gerek li gerek Fuat Paalar Osmanl mparatorluu'na
bulunduklar
267
msbet ilvelerle anlmaktadrlar. Oysaki tarih hakikatin bunun aksine olduunu gsteren
deliller mebzulen mevcuttur. Aslnda, li ve Fuat Paalarn birer "idare-i maslahat' olduklar
ve II. Mahmud'un ve onu takiben Mustafa Reit Paa'nn meydana getirdikleri slahatla
mukayese edilebilecek bir ilvede bulunmam olmalar pek muhtemeldir. Bu hususta henz
ciddi bir tarih etd yaplmamtr.
Bu arada, li ve Fuat Paalarn msbet bir ilvede bulunmadklar noktasndan da daha mhim
bir husus, li Paa'nn, devrinin en byk hrriyet aleyhtarlarndan biri olduu vakasdr; bu
vaka arada kaybolmu, 19. asrn ortalarndaki aydnlarn gayet mhim bir mesele addettikleri
bir husus, daha sonra Abdlhamid ve taraftarlarnn bu problemi unutturma gayretleri
neticesinde ortadan kaldrlm gibidir. Halbuki Namk Kemal, Mustafa Fazl Paa, Ziya Paa ve
Ali Suavi gibi ahsiyetler, Osmanl Imparatorlu-u'nda mevcut rejime kar itiraz ettikleri
zaman Abdlaziz'in ahs politikasna deil, li Paa'nn politikasna itiraz ediyorlard. Gen
Osmanllar'n Avrupa'ya kamasna sebep olan, Mustafa Fazl Paa'y "Gen Osmanllar"n
hamisi haline getiren hadiseler, li Paa'nn Osmanl Imparatorlu-u'nda ahs bir diktatorya
tesis etmeye almasnn neticeleri idi. Bu hareket hattnn mmeyyiz vasflar da Osmanl
mparatorluu'nun iine dt badireyi halletmede, li Paa'nn yeni teekkl etmi olan
Osmanl Efkr Umumi-yesini hie saymasyd. Babli'ye cahillerin toplanmasna msaade etmi
olan li Paa, Namk Kemal'e gre etrafna toplad "drt buuk Franszca sohbet" bilenlerin
yardmyla devlet meselelerini halletmeye muktedir deildi.
Osmanl imparatorluu hakikaten bu devirde inkraza iyice meyletmi olarak grnyordu.
Abdlmecid devrinde birtakm fuzul israf neticesinde byyen borlarn, gen padiah
Abdlaziz'in tahta gemesiyle tasfiye edilecei
268
seler bunda otoriter ahsiyetin vasfn grememiler ve li Paa tarafndan ileri srlen bu
iddia yalnz kendi ahsn ikna etmekle kalmam ondan sonra gelenlere de tesir etmitir. li
Paa'nn yukarda tarif ettiimiz ekilde tecelli eden dncesinin son zamanlarda Amerika ve
Avrupa'da zerinde durulan bir konunun tetkiki iin malzeme tekil edebilecei muhakkaktr.
Bu konu da "otorite- ahsiyet"in incelenmesi ile ilgili aratrmalardr. Problem u ekilde va-
zedilebilir: 20. asrn gelime seyrinde sk sk diktatr tiplerine rastlanmaktadr. Bu tiplerin
ahsiyet yapsnda mterek bir unsur mevcut mudur? "Otoriter ahsiyet" diye bir
ahsiyetten bahsedilebilir mi? ikago niversitesi profesrlerinden Harold Lasswell'e gre bu
gibi bir ayrma yapmak ok yerindedir ve otoriter rejimlerin tatbik edildii memleketlerde
gerek emir verenin gerekse mire itaat edenlerin davranlar bu bakmdan incelenebilir.
Lassweel bilhassa otoriter tiplerin mterek vasflarn tesbit etmeye uramtr. Lasswell'e
gre bu gibi ahsiyetlerin ortaya kmasnda en mhim unsurlardan biri bu ahslarn bir
"gvensizlik" hissi ile mebu olmalardr. ahsiyetin en derin tabakalarnda, bu gvensizlik,
ahsn kendine kar gvensizlii olarak ortaya kar. Ferdin hayat tecrbesinde kendine kar
gven veya saygnn azalmasn inta ettiren bir hadise olmutur. Ferdin kendine kar
gvensizlii daha sonra bakalarna kar gsterilen bir gvensizlik eklinde tecelli eder ve
emniyetsizlik duygusu, umumiyetle, insanlarn tabiatyla kt olduklarna inanmak kisvesine
brnr.
Bylece, insanlar umumiyetle ktle meyyal olduklarndan, bunlarn kendi iyilikleri iin bir
velayet altna alnmalar mecburiyeti ortaya km olur. Dier bir netice de udur: otoriter
ahsiyete gre hrriyet insanlarn "kolayca istismar edebilecekleri" bir mefhumdur ve bundan
dolay son derece tehlikeli bir fikirdir (Harold Lasswell, Power and
271
Personality, Londra, 1948). Dinle devletin birletii bir muhitte, bu duygu ve fikir silsilesinin
tabi neticesi, li Pa-a'nn, bu makalenin en banda zikredilen ifadesinde kendini
gstermektedir. Byle esas itibariyle pheci ve kendinden emin olmayan bir psikolojik yapya
sahip olan li Paa gibi birisi iin, ne Paris'te Sainte Barbe kolejinde tahsil grm olmak ne
de Franszcaya aina olmak esas otoriter temayllerde bir deiiklik meydana getirmez.
Otoriter ahsiyet bugnk otoriter rejimlerin ayrlmaz paralarndan biridir. Bu bakmdan
demokrasi yolundaki almalarda srf mihaniki usullere ehemmiyet vermenin ve messeselerin
slahnn tek bana kifayetsiz olduu birok limler tarafndan ileri srlen bir ikazdr. Kendi
memleketimizin kltrel zelliklerinden biri olan "baba sembolne" kar hissedilen yaknlk,
Forum'un geen saysnda bir okuyucu mektubunda belirtildii zere, otoriter tipteki
ahsiyetlerin rabet bulmasna sebep olmaktadr. Bu gibi bir vaziyette "demokrasinin ruhi"
esaslar diyebileceimiz unsurlara ehemmiyet vermemiz zaman ve psiko-sosyal yapmzn
ampirik bir ekilde esaslarn tayin edecek aratrmalar yapmak vakti gemitir bile.
Forum, cilt 4, say 39, 1 Kasm 1955, s. 10-11
272
cereyan etmi olaylarn son derece teferruatl ve sahih bir tablosunu meydana karmadan
Tanzimat hakknda mtala serdetmek glntr. Gene Abdlhamid'in gvenilir bir biyografisi
mevcut deilken, bu hkmdarn fikirlerini kymetlendirmeye gayret eden bir alma ksr
kalmaya mahkmdur. Binaenaleyh Batllamamzn mnsn kymetlendirmeye alrken, bu
vetirenin ne ekilde cereyan etmi olduunu bulmamz icabeder. Batllama tarihimizi, resen,
120 ksur senelik bir devreye sdrdmz takdirde, bu 120 senelik dilimin iinde de
muhakkak ki en ilgi ekici hareketlerden biri Yeni Osmanllar hareketidir. Dnrlerimiz
arasnda bahis konusu grubun ehemmiyetini idrak etmeyen yoktur tahmin ederim. Bununla
beraber, daha sonra Jn Trk ismiyle ortaya km olanlarn bir nesil nce nderliini yapm
Yeni Osmanllarn gayeleri, ve geirmi olduklar tecrbeler hakknda, ciddi bir aratrma
mevcut deildir, ite Yeni Osmanllar ve Cemiyeti ile ilgili hdiselerin tesbiti, yukarda
bahsettiimiz ve yaplmas zaruri olan tarih ettlerden biridir. Memleketimizde monografi
yazmann ne demek olduunun yava yava anlalmaya balanmas sayesinde Yeni Osmanllar
tarihinin yaknda aydnlanmas muhtemeldir, fakat imdilik bu aratrmalarda kullanlacak baz
mirlerin de ortaya karlmas mmkndr. Aadaki mtalalar bu mirlerden birinin
tesbiti ile Yeni Osmanllar Cemiyeti'nin faaliyete getii sralarda memleketimizde sosyal
yapda husule gelen baz tahavvllerin tasviriyle ilgilidir.
Bir kere Yeni Osmanllar kimlerdir? Yeni Osmanllar veya Gen Osmanllar Sultan Abdlaziz
devrinde ilk defa olarak Trkiye'de nisbeten tekiltl bir siyas frka tekil etmi olan
ahslardr. Burada "frka" kelimesinin kullanl kasddir, zira o devirde henz bir partiden
bahsetmeye imkn yoktur.
274
276
deiiklikler kendi sadrazaml devrinde bile yeni "yksek memur" tabakas yaratmt. Bu
grubu, lisan bilmeleri dolaysyla veya yaplan deiikliklerden doan yeni messeselerde
memur edilmeleri sayesinde, Bat ile irtibatta bulunan kalem efendileri tekil ediyordu.
Bat'nn idar tekniklerine olan vukuflar sayesinde mparatorluktaki btn mhim devlet
ilerinin kontrol yava yava bu yeni memur tabakasnn eline gemekte idi. Bu yeni "st
tabakann hususiyetlerinden bir tanesi de kendini beenmilii ve memleketi idareye yalnz
kendini ehil grmesi idi. Daha Reit Paa zamannda, sadrazam, ngiliz Hariciye Nazr ile
yapt bir mlakatta II. Mahmud'un ahsna bir hayli yksekten baktn ve Osmanl
Imparatorluu'nda meydana getirilen yenilikleri tamamiyle kendisine male-dip padiah bu
yeniliklerin tatbiki iin kullanlacak bir aletten ibaret saydn gsteren kelimeler
sarfetmiti.2 li Paa bu tutumu bir adm ileri gtrerek devlet idaresinin mahdut bir elite
tarafndan temin edilmesinin zaruretine iaret etmekten ekinmiyordu.
Yukarda Yeni Osmanllarn hakik hviyetini incelemeye alrken bu hareketin meydana
kt sralarda Osmanl Imparatorluu'nda husule gelen baz sosyal deiiklikleri ele alm ve
bunlarn incelenmesi neticesinde Tanzimat devrinde Osmanl Cemiyeti'nin bnyesindeki mhim
deiikliklerin birinin yeni bir "kalemiyye" snfnn douu olmu olduu neticesine varmtk.
Bu snfn hmisi ve banisi li Paa, Reit Paa zamanndan beri ortaya kan bahis konusu yeni
grubun Osmanl Imparatorluu'nun inkiraz-dan syrlmasnda byk bir roloynayacana ve bu
kurtulmada nderlik roln zerine alacana tamamen inanmt. Bahsettiimiz kanaatin
kendisinde ne derece yeretmi ol-
2 Bailey, British Poliy and the Turkish Reform Movement, s. 271-272.
277
278
279
Yeni Osmanllarn ykselttikleri itiraz seslerinin terihine geri gelirsek, bu itirazlarn hepsini
bulmak mmkndr. Yeni bir brokratlar snfnn devlet ilerinde padiahn elinden inisyatifi
alm olmalarnn Namk Kemal zerinde uyandrd tesiri mi merak ediyorsunuz? Namk
Kemal'in bayazarln yapt Hrriyet gazetesinde "Idare-i Hazirann Hlsa-i Asar"7 isimli
bir makalede hdisenin kendisinde yaratt infiali grmek mmkndr. Namk Kemal'in
Avrupalemeyi yalnz sath mnda anlayan, Batll, lks Avrupa mallar kullanma
kabiliyetiyle bir tutan, yeni zengin ruhlu Tanzimat yksek memurlarna kar olan istikrarn m
anlamak istiyorsunuz? Gene Hrriyet gazetesinde bu konuyu ele alan birok makaleye
rastlamak mmkndr."8
Gene ayn brokratlarn, lmiyye'den yetimi olanlara nisbetle, ok daha cahil ve grgsz
olmalar ve cehaletlerinin dourduu zulm Namk Kemal ve Ziya Paa tarafndan incelenmi
olan bir konudur.
Namk Kemal'in btn hrriyetseverlii ile beraber "irtica" olarak tavsif edilmeye msait baz
hareketleri saydmz unsurlarn muhassalas noktasndan kymetlendirilme-lidir. Mesela
Namk Kemal'in ve Ziya Paa'nn yazdklar makalelerin birounda Osmanl mparatorluundan
yekpare bir Avrupa meden kanun yerletirme gayretlerine kar cephe aldklar bir
hakikattir. Fakat Avrupa'nn "A"sndan habersiz olan birtakm zevatn srf taklit zihniyetiyle
Tanzimat'n ilk senelerinde Osmanl mparatorlu-u'nda meydana getirdikleri ucubelerin
karsnda belki de Namk Kemal'in daha ok ehemmiyet veren Avrupallamasna hak vermek
icabeder.
7 Hrriyet, 28 Aralk 1868.
8 Namk Kemal, Hrriyet, 7 Eyll 1868; Ziya Paa iin bkz.: "Yeni Osmanllardan bir zat tarafndan matbaamza gnderilip
dercolunan htralar", Hrriyet, 5 Nisan 1869.
280
Kuleli Vak'as
Bundan nce ileri srlen mtalalarn nda Osmanl tarihinde imdiye kadar izah
yaplmam ve mahiyeti tesbit olunamam olan dier bir vak'ay daha kesin izgilerle ortaya
karmak mmkndr. O da tarihimize Kuleli Vak'as ismiyle gemi olan hdisedir. 1859 ylnda
cereyan etmi bulunan Kuleli Vak'as, erkez Hseyin Paa, Cafer Dem Paa gibi askerlerin ve
eyh Ahmet gibi ulema mensuplarnn itirakiyle, Sultan Abdlmecid'i tahttan indirmek iin
giriilmi bir harekettir. Hdiseyi tertipleyenler emellerine muvaffak olamadan yakalanmlar
ve muhtelif cezalara arptrlmlardr. imdiye kadar yaplan aratrmalarda bu hareketin
irtica mahiyette bir hareket mi, yoksa inklp hareketlerimizin ncs m saylmas lzm
geldii noktasnda kat' bir neticeye varlamamtr. Tarihi Ulu demir'in gstermi olduu
zere, cemiyetin kurulu sebeplerinden biri Abdlmecid'in son senelerinde Tanzimat slahat
dola-ysiyle Hristiyan teb'aya verilen imtiyazlarn cemiyet zala-rnca haksz telkki edilmi
olmasdr. Bu itibarla, Ulu demir'in cemiyetin inklp karakteri haiz olmad eklindeki
fikri, hakikatin bir cephesini ortaya karmaktadr. Fakat hakikatin bir dier cephesi de Kuleli
Vak'asna sebebiyet verenlerin bu haklar tevzi etmi olanlara kar, yani Tanzimat
brokrasisine kar ynelmi olduklardr. Bu bakmdan Kuleli Vak'asna itirak edenleri
harekete geiren memnuniyetsizlik, daha sonra Yeni Osmanllar harekete geirmi olan
memnuniyetsizliin ayn idi ve Yeni Osmanllar, "inklp" sayld takdirde, Kuleli Vak'asna
sebep olanlarn da inklp saylmalar icabeder.
Kuleli Vak'asnn hakik mahiyetinin bulunmas, aratrma teknii bakmndan bir yeniliin
neticesi deil, basit bir dikkat eseridir. Bunun iin yaplmas gereken ilem, Engel-
282
hardt'n Tanzimat hakkndaki mehur (La Turquie et le Tanzimat) eserinin birinci cildinin 157.
sayfasn okumaktan ibarettir. Burada Kuleli Vak'as hakknda u izahat verilmektedir:
284
larn ve niin deiiklik sayldklarn aratrmak lzmdr. unu da belirtmek icabeder ki, bu
hususiyetleri aklamak maksadiyle Hatt- erifin ehemmiyetinin bir izahn yapmaya alm
olanlar yok deildir. Fakat bu tahlillerde bile, ou zaman, Tanzimat Ferman'nn siyas
tefekkr tarihimizde getirdii yenilik lykiyle belirtilmemitir. Buna bir misal olarak, 1940
senesinde Glhane Hatt- Hmayyu-nu'nun 100. yldnm mnasebetiyle neredilen Tanzimat
isimli klliyat zikretmek mmkndr. Bu klliyatta Tanzimat hakknda gayet faydal bilgiler
bulmak mmkndr. Fakat bu eserdeki en stn kalitedeki yazlarda bile "Tanzimat Ferman
nasl bir tefekkr tarznn izlerini gsteriyor?" gibi basit bir suale tatmin edici bir cevap
bulmak mmkn deildir. Bu klliyattaki makaleler nazar itibare alnrsa, Glhane Hatt-
Hmayyunu'nun hakik mahiyetine nfuz edilmeyiinin sebepleri arasnda iki eksiklik bulmak
mmkndr. Bunlardan birincisi, Tanzimat isimli esere dercedi-len makalelerin ounda
kullanlan metodlarn, sorduumuz sualleri cevaplandrmaya msait olmamalardr, ikincisi,
zlmek istenen meselenin halledilmesine yarayacak btn mutalar toplanmadan baz umumi
hkmler istihra edilmi olmasdr.
Hakikaten byk bir kymeti haiz olmakla beraber, seilen metodun kfi derecede aydnlk
temin edebilecek bir metod olmamasna misal tekil etmek zere, Sayn Prof. Yavuz Abadan'n
"Tanzimat Fermannn Tahlili" ismini alan incelemesini ve mutalarn daha toplanmaktan uzak
olduu bir mevzuda umumi hkmlerin verilmi olmasna misal olarak da Prof. Recai G.
Okandan'm "mme Hukuku" isimli incelemesini zikretmek mmkndr.
Prof. Abadan, incelemesinin maksadn, bir yerde u szlerle izah ediyor: "Tanzimat Fermann
hangi hukuk vesika kategorisine ithal etmek mmkndr?" Abadan'n ce-
286
vaplandrmaya alt sual budur. Ferman bu cepheden incelemeye alm olmann en byk
mahzuru, vesikann bir tarih akm iinde deil, fakat mazi ve istikbalden mcerret, bizatihi
bir birim tekil etmek zere, yani Fermandan nce cri usllere nazaran ne gibi bir kymeti
ifade ettiini aratrmakszn, baz ideal hukuk normlarna mutabakat noktasndan incelenmi
olmasdr. Bu usle mracaat edildii takdirde, pek tabidir ki, Tanzimat Ferman'nn hangi
glkleri cevaplandrmak iin ortaya kt, hangi tesirlerin neticesinde ve hangi gayeler
peinde koan ahslar tarafndan hazrland ve Osmanl Impara-torluu'nda cri devlet
idaresi usllerine ne gibi deiiklikler getirdii suali cevaplandrlamayacaktr. Biz ise,
Tanzimat Ferman'nn asl znn ortaya kmas iin, bu ikinci nev'i suallerin cevaplandrlmas
zaruretine inanyoruz. Deerli Prof. Dr. Yavuz Abadan'n tahlilleri, platonik felsefe ve gr
zaviyesini aksettiren "idea"ya yaknlk veya uzaklk lsne dayandklar iin, kulland
metoda idealist veya ekl metod diyebiliriz.
Kendi messese tahlil metodumuza ise fonksiyonel metod demek mmkndr. Bu metod bir
messesenin hangi tesirler altnda ve ne gibi ihtiyalar karlamak zere kurulduunu
cevaplandrmaya alr.
Sayn Prof. Okandan'n makalesine gelince burada kullanlan usul, ampirik mahedeye dayanan
tarih metod olduu iin, istenen neticeyi istihsale daha msaittir. Fakat buradaki eksiklik,
yazarn tarih ilmi hakknda beslediine kanaat getirdiimiz inanlardr. Tarih olaylarn yalnz
siyas olaylardan ibaret olmad, artk uzun zamandan beri bir mnakaa konusu olmaktan
kmtr. Bilhassa Tanzimat Ferman'nn "tarihi" zerinde durulacaksa, burada devrin fikirler
tarihi, "entelektel tarih" ve fikir deimeleri zerinde dahi durmak iktiza ederdi. Buna ra-
287
men, Okandan'n makalesi mnhasran "siyas" tarihten misaller ve mutalar zerinden hareket
ederek, yle bir hkme varabiliyor:
"Tanzimat devrinde ve bu devrin, zamannn siyas, hukuk, itima ve iktisad fikir ve
telkkilerinin tesir ve izlerinden tamamen mahrum bulunan fermanlarnda..."
Biz sayn Profesr'le ayn kanaatte deiliz ve bu hkmn hakikatin gizli kalm baz cephelerini
aksettiremedii grn temsil ediyoruz. Aslnda, Tanzimat Ferman'nn hakik mahiyeti
hakknda, baladmz bu kk denemenin esas tezi, Glhane Hatt- Hmayyunu'nun, byk
apta, kendi devrinin ve muasr Avrupa'nn siyas, hukuk, itima, iktisad fikir ve telkkileri ve
messeselerinden kuvvet ald ve bunlarn tesirinden domu olmasnn kendine imdiye kadar
aydmlanamayan karakterini bahettiidir.
Reit Paa'nn Palmerston'la Mlakat veya Vezir-i zam'n Padiah Aleyhtarl
Tanzimat Ferman'nn hazrlanmasnda bizzat byk gayretler sarfetmi olan Reit Paa'nn,
padiahlk messesesi, ideal devlet ekli ve Avrupa'da Fransz Ihtilli'nden sonra daha byk
bir hzla yaylmaya balam olan liberalizm cereyan hakknda neler dnm olduunu tesbit
etmek kolay deildir. Fakat, Paa'nn, zamannda yaam olan kimselere nisbetle, ok ileri
radikal fikirler beslediini aklayan bir vesika mevcuttur, o da Reit Paa'nn 1839 senesi
Austos aynda (yani Glhane Hatt- Hmayyunu'nun ilnndan ay nce) Londra'da Hariciye
Nzr Palmerston'la yapt bir mlakatn zabtlardr. Reit Paa, 1838 senesi nihayetinde
Mehmet Ali'ye kar ngiltere ile bir anlama akdetme imknlarn aratrmak zere
ngiltere'ye gitmi ve
288
Londra'da iken Sultan Mahmud vefat etmi. Bahis konusu vesikadan, Mustafa Reit Paa'nn,
Sultan Mahmud'un lm ve Abdlmecid'in culsu dolaysiyle, Osmanl mpara-torluu'nun
vaziyetini grmek zere Palmerston'dan bir mlakat istemi olduu anlalmaktadr.1
12 Austos 1839 tarihinde vukubulan mlakatta Reit Paa yle bir tez ileri srmtr: Reit
Paa'ya gre, Osmanl mparatorluu'nun karlat en mhim mesele, Mehmet Ali'nin Yakn
Dou'da yaratm olduu yeni problem deildi. "Dvel-i Muazzama"nn mzaharetiyle, Mehmet
Ali daima bir tehlike olmaktan karlabilirdi. Reit Paa'ya nazaran asl mhim olan, Osmanl
mparatorluu'nun her gn kuvvetini kaybetmesiydi ve asl mesele bu inkiraz durdurmakt.
Reit Paa, Palmerston'a, bu meseleyi birka seneden beri dnmekte olduunu ve bir hal
tarz bulduunu ve Sultan Mahmud'un lmnden sonra bunlar daha aka ifade etmekten
artk bir endie duymadn sylyordu. Reit Paa Avrupa devletlerinden herhangi birinin,
Osmanl mparatorluu'nun i ilerinin dzenlenmesi gayesiyle yaplacak bir mdahalenin
devletler hukukuna ve milletlerin mnasebetlerini tayin eden esaslara uymayacan ve son
derece kt neticeleri olacana iaret ettikten sonra, Osmanl mparatorluu'nu kurtarmann
yegne aresinin "deimez esaslara mstenit bir i idare"nin tesisi olduunu beyan ediyordu.
"Un systeme immuablement etabli" ifadesiyle karakterlerini izdii bu yeni idare tarzndan,
Reit Paa'nn kasdettii, muayyen ve sarih esaslardan hareket eden, padiahn ind ve ahs
hareketlerinin deitirilemeyecei bir i idare tarz idi. Reit Paa'ya gre, Osmanl
mparatorluu'nun inkiraznn yegne sebebi, "les maux d'une tyrannie insupportable"
(dayanlmaz bir istibdadn aclar) idi. Fakat;
1 Bu zabtlarn metni iin bkz. Frank Edgar Bailey, British Policy and the Turkish Reform Movement, (Cambridge: Harvard
University Press), 1942, s. 271-276.
289
"(Tesis edilmesi elzem olan) yeni (siyas) messeseler, akl selimin ve idrakin emrettii ekilde
idare edildikleri takdirde, herkes, deimeyen bir sistemin hakik faidelerini istihsal ederdi,
istibdat azaldka, hkmete kar sevgi oalr ve halk btn kalbiyle faydal olan ve iyilik
baheden yeniliklere balanrd. Bylece, srf millet sevgisinin muharrik kuvvetiyle hakik bir
reformun sratli inkiaf ve dolaysiyle, Osmanl mparatorluunun, karsna geilmeyecek
kadar kuvvetli bir ekilde canlanmasn temin etmek mmkn olurdu."2
Bundan sonra, Reit Paa, Yenierilik'in ilgasndan sonra mevkii tatbike konmak istenen
slahatn, halkn indinde hibir mukavemetle karlamadn syleyerek, unlar ilve ediyordu:
"Sultan Mahmud'un taraftar grnd yeni messeseler bazen zorluklara duar olmu ise,
bunlarn tesisi anndan beri ileriye bir tek adm atlamam ise, bunun sebebini, o messeseleri
halkn iine yarayacak bir meyva vermekten uzak klm, gsterili nmayiler haline getirmi
olan hkmdarn kibrinde aramak icabeder."3
Bundan sonra, Reit Paa, hkmdarn Trkiye'de yaplmak istenmi olan birok yeniliklere
nasl mni olduunu zikrederek, bu hareketlere bir son verilmesinin yegne aresini, devletin,
ahslarn tesirinden azade klnmasn temin edecek temeller zerinde kurulmas olduunu
sylemi ve bu arada, Sultan Mahmud'un dar fikirliliine ve kaprislerine iaret ederek,
hkmdara ve zmnen, hukuk devletinin erevesine girmemi bir monarik messeseye kar
duyduu istihkar ifade etmitir.
2 Bailey, op. cit, s. 271.
290
kmdar" yetitirmek olduu kaziyesini reddetmektedir. Reit Paa'ya gre devlet idaresinde,
muvazeneyi temin edecek olan, "ey"ler, madd varlklar, messeselerdir. Reit Paa'nn
tutumu ayrca Avrupa'da 18. ve 19. asrlarda yaylan liberalizm cereyannn arkasnda yatan
ideoloji ve dnya grne tamamiyle uymaktadr.
Yaznn bundan sonraki blmnde, bulduumuz bu benzerlikler zerinde ve Tanzimat
Ferman'n ekillendirmi dier cereyanlar zerinde duracaz.
Yukarda Mustafa Reit Paa'nn baz fikirleri zerinde durarak, bu byk devlet adamnn
tutumunda ve kanaatlerinde, devrinde Avrupa'da hkm srm siyas fikirlerin izini bulmann
mmkn olduu ve binaenaleyh, Tanzimat Ferman'nn hazrlanmasnda Avrupa tesirlerinin
zannedildiinden daha byk bir roloynam olduu tezini ortaya atmtk. Bunu ispat etmek
iin de Reit Paa'nn yaad devreden nce yazlm, fakat Paa'nn devrinde bile, Osmanl
Imparatorluu'nda cri "ideal devlet" tasavvurlarn kapsayan Nesaih-l Vzera ismindeki
siyas tleri, Reit Paa'nn ayn konudaki dnceleriyle mukayese etmitik. Bu noktada
kk bir tavzih yapmamz icabediyor. Nesa-ih'ten "bir lyiha" diye bahsetmitik. Aslnda bu
eser bir lyihadan ziyade devlet istikrarnn ne ekilde temin edilmesi mmkn olduunu
anlatan bir risaledir, fakat Reit Paa'nn tetkik ettiimiz dnceleri ayn mevzu ile, yani
devlet mstakar ve ilelebet payidar olmasn temin edecek vastalarla ilgili olduu iin,
Nesaih'e mracaat tam bir mukayese yapmamz mmkn klmaktadr.
imdi de daha nce akladmz bir meseleyi halle alalm: Reit Paa'nn siyas
messeselerimizin nzm rol hakknda besledii kanaatlerden bahsederken, bu tarz
dncenin liberal dnn bir rnei olduunu sylemitik. Bu inan, liberalizmin hakikaten
karakteristik bir vasf
292
mdr? Bunun hi de phe gtrmeyen bir husus olduunu liberalizmin Reit Paa'nn devrine
rastlayan eklini yaratmakta bir hayli tesir icra etmi olan bir yazarn eserinden anlamak
mmkndr. Yazarn ismi William Godwin, eseri ise "An Enquiry Concerning Political
Justice"dir. Godwin, Locke'un fikirlerinden hareket ederek, devlet hakknda Locke kadar
derine gitmeyen, fakat 19. asr balangc liberal muhitlerinde bir hayli messir olmu ve
popler bir mahiyet alm olan baz siyas fikirler ileri srmt. Bu itibarla, Godwin'de
bulduumuz fikirlere, 1820'lerde ve 1830'larda liberal muhitlerde harclem olan dnce
tarz diyebiliriz. ngiltere'de Godwin'in temsil ettii fikirlerin aynnn nderliini Fransa'da
Condorcet yapm ve bu memlekette de Condorcet'nin fikirleri liberal muhitlerde bir hayli
messir olmutu. Reit Paa'nn, muhtelif sefirlikleri ve dier Avrupa memuriyetleri srasnda,
bahsedeceimiz fikirlerin gerek Fransa'da gerek ngiltere'de yaylm ekilleriyle karlam
olmas pek muhtemeldir.
Godwin'in siyas ve teori felsefesi yle bir dnce silsilesi zerinde kurulmutu: Locke'un
psikolojik nazariyesine inanlrsa, yani insann bu dnyaya bembeyaz bir kt gibi, her trl
tesirden ve istikametten zde olarak geldiine inanlrsa, bundan insann doutan terakkisine
mni olacak herhangi bir hassaya malik olmad istihra edilir. Binaenaleyh, insanlarda ve
milletlerde grlen aksaklklar yaradllarnn neticesi deil, tesirine mruz bulunduklar
messeselerin bir neticesidir. nsan kendisini iyi yola sevkedecek messeseler iinde byrse
iyi yola, kt messeseler iinde geliirse, kt yola sevkedilir. nsann iz'an ve idraki
kendisine iyi messeseleri oaltmay ve kt messeseleri kaldrmay emretmektedir. nsana
en ok tesir eden siyas messeseler olduuna gre insan btn enerjisini bunlar deitirmeye
hasretmelidir. Bu yeni messeseler kurulduktan sonra, insa-
293
294
"Esasen slahatn (Reit Paa slahatnn) meydana getirmek istedii nedir? Islahatn
asl gayesi, en eski zamanlardan beri bu milletin det ve rf ve an'anelerinde mevcut
olanlar kanun ekline sokmak ve imdiye kadar mphem bir formln veya bir
tesadfn eseri olanlar bir vaka haline getirmektir."7
Mellifin bahsettii "rf ve detler"e bir misal olarak Osmanl mparatorluu'nda cri
usullerden danma yolu ile devlet idaresi diye tarif edilmesi mmkn olan "usul- me-veret"i
zikredebiliriz: Reit Paa'nn bu Osmanl idare tarz ile ilgili icraat, Tanzimat Ferman'nn
tatbikine memur klnan meclislerin harekete geirilmesiyle "usul- meveret"i
messeseletirmek olmutur. Usul- meveret'in bir messese erevesi iine sokulmasna
dair verilen bu misalimizin yannda Tanzimat Ferman ile ve onu takip eden slahatla yaplmak
istenen "mphem bir forml" bir "vaka" haline getirmek olduunu gsteren birok rnekler
vermek mmkndr. Bu usulleri kat'iletirmek, senelerin deitiremeyecei messeselere
balamak ve ayn zamanda hkmdarn selhiyetlerini de ayn esaslar dahilinde tahdit etmek
gibi Re-
6 John H. Halovveel, Main Currents in Modern Political Thought, New York, Henry Holt, 950.
7 M. A. Ubicini, Letters on Turkey An account of the Religious, Social and Commer-cial Conditions of the Ottoman Empire.
Translated from the French by Ledy Easthope (London: John Murray, 1856), Vol. II, E 132.
295
it Paa'nn pek ehemmiyet verdii hususun Bat dncesinin izini gsterdiini, yukarda
ispat etmeye altk.
Sadk Rifat Paa veya Tanzimatn Fikriyat
Osmanl tarihisi Ltfi Efendi, 1837 senesi hadiselerini zikrederken, bir taraftan Mustafa
Reit Paa'nn, Hariciye Vekillii uhdesinde kalmak zere, Paris'e bykeli paye-siyle tayin
edildiini anlatarak, hemen arkadan ayn tayinde Sadk Rifat Bey isminde birisinden
bahsetmekte ve onun da ayn tarihte Viyana'ya eli tayin edildiini bahis konusu etmektedir.
Daha sonra Mehmet Sadk Rifat Paa ismiyle hret bulan bu gen diplomatn her ne kadar
1854 senesinde asar neredilmi ve Sultan Hamit devrinin sonuna kadar, yazd Ahlk
Risalesi, mteaddit basklar yaplarak mekteplerde okutulmu ise de, bu zatn siyas fikir
tarihimizdeki ehemmiyeti zamanla unutulmu, bugn ancak Tanzimat devri ile uraanlar
tarafndan tamamen hatrdan karlmamtr. En son olarak, Cumhuriyetin ilk yllarnda tarihi
Abdurrahman erefin Tarih Musahabeleri'nde Sadk Rifat Paa'ya geni bir yerayrlm,
Paa'nn Osmanl devletinin idare tarz hakknda yazd ksa bir eseri, aynen, kitabn ayr bir
fasl olarak, Tarih Musahabelerine dercedilmitir. Fakat Tanzimat tarihini Abdurrahman
eref kadar iyi bilen birisinin, Tanzimat'n fikr menei hakknda bu ekilde yapmak istedii
bir im anlalmamtr. Aslnda, Sadk Rifat Paa'nn Glhane Hatt- Hmayyunu ile balayan
devrenin fikr mbeirlerinden olduu eklinde bir kanaat beslediini gsteren tarihi, Sadk
Rifat Paa'nn dncelerini eserine dercederek elimize kymetli bir ipucu vermi bulunuyor.
Bu ipucunun tetkikinden neler karabileceimizi yazmzn sonraki blmnde aratracaz.
Tanzimat ricalinden Sadk Rifat Paa'nn baz eserlerinde,
296
Mustafa Reit Paa'nn tatbik mevkiine koyduu slahatn nazariyesini bulmann mmkn
olduunu sylemitik. Gene ayn incelemede, Sadk Rifat Paa'nn bu teorilerinde, Reit
Paa'nn tutumunun arkasnda sakl kalan ve ortaya karmaya muvaffak olduumuz Batlln
izlerine de rastlandna iaret etmitik. imdi de bu kpry kurmaya ve Sadk Rifat Paa'nn
fikirlerini inceleyerek Reit Paa'nn fikirleriyle irtibat noktalarn, Batl grleri hatrlatan
vehelerini ve Tanzimat' izah edici taraflarn belirtmeye alalm. Faydalanacamz
mehazlar,8 Rifat Paa'nn, devletin idaresi hakknda yazd iki denemeden ibarettir. Her iki
yazda da, S. Rifat Paa, Islm-Osmanl siyas yazarlarnn zaman zaman kullandklar bir
kalba mracaat ederek, laf, devletlerin kudret ve bekasnn menbann "adalet" olduunu
sylemekle ayor. Fakat, bu basit girizgh takip eden ksm okursak, Rifat Paa'nn klasik
siyasetname yazarlaryla olan benzerliklerinin ekilden ibaret kaldn grrz. Zira, Rifat
Paa, yapt giriin hemen arkasndan, daha nceki yazarlarda ender rastlanan bir tok
szllkle, adil bir rejim kuramayan ve teb'ay zulmle idare eden hkmetler iin u kat'
hkm vermektedir:
Bu esas zere (adalet zerine) messes olmayan ve er' akl ve insaf hakkaniyete mugayir olan
hkmetin payidar olmas mmkn olmaz.
Bu ifadenin arkasnda bir tarih gr yatt bedihidir; bir devletin, din icaplar yerine
getirmedii iin deil, fakat
8 Mracaat edeceimiz eserler unlardr: 1) Abdurrahman eref, Tarih Musahabeleri, s. 125-135. Sadk Rifat Paa'nn "Siyaset-i
Esasiye ve Dahiliye" ismindeki denemesi bu sayfalara aynen dercedilmitir. 2) Rifat Paa'nn Asr'nda "Idare-i Hkmetin Baz
Kavaidi Esasiyesini Mutazammn Rifat Paa merhumun Kaleme Ald Risale", Asar, Blm II, s. 42-64. Bu iki denemede birbirinin
ayn olan ksmlar mevcut ise de metinler birbirine tamamiyle netabuk etmemektedir. Bunun iin her ikisini de kullandk.
297
adaletin icaplarn yerine getirmedii iin batmaya mahkm olduunu ileri sren gr zaviyesi.
Sadk Rifat Pa-a'ya kadar, Osmanl Imparatorluu'nun gerilemesinin izahn yapan birisinin,
hatta ileri srdklerine inanmasa bile, dinin ihmal edildii tezine dayanmas bir zaruretti.
Fakat Sadk Rifat Paa'da byle bir izah tarzna rastlamak mmkn deildir. Sadk Rifat
Paa'nn teklif ettii izah tarz gayet basittir: bir devlet zulmle idare edilirse geriler. Byle
bir fikir yani devletlerin tereddisine sebep olan unsurun adaletsizlik olduu noktai nazar ise
Batl bir grtr ve aydnlk devrinde bir hayli reva bulmu teorilerden biridir. Hatta Sadk
Rifat Paa'nn yaad devirden biraz nce Avrupa'da bir hayli popler olmu olan bir yazar,
bu teoriyi dnce leminde bir moda haline getirmeye muvaffak olmutu. Yazarn ad
Volney'dir; devletlerin adaletsizlikten dolay geriledikleri tezini ileri sren eseri ise, Les
Ruines de Palmyre isminde, herkesin anlayabilecei bir tarih felsefesi mdafaa eden ve konusu
hemen Osmanl Imparatorluu'nun tereddisi olan bir kitaptr. Burada okuyucu, Sadk Rifat
Paa'nn Volney'in fikirleriyle pek ge mlki olduu eklinde bir itirazda bulunabilir. Ancak
Volney'in hretini 19. asrn banda yapm olmas, fikirlerinin az sonra messiriyetlerini
kaybettikleri mnsna gelmez. Les Ruines de Palmyre'in elimde u anda bulundurduum
nshas, 1869'da baslm bir "cep kitab" olduuna gre, Volney, o zamanlar bile Avrupa'da
okunan bir mellifti. Bunun yannda da, bugn bile, Avrupa'da ortaya atlan teorilerin 30-40
sene rtarla memleketimize geldiini unutmayalm. Kald ki Volney'in Trkeye ilk tercmesi
1870 senelerine doru yaplacakt, o bakmdan Sadk Rifat Paa'nn uyanklna diyecek
yoktur.
Fakat Sadk Rifat Paa'nn fikirlerinin Batl meneini hatta daha esasl bir surette gstermek
mmkndr. Bir kere Paa'nn, devletin mahiyeti hakknda ileri srd mtal-
298
Sadk Rifat Paa'nn bu fikirlerinde, Rifat Paa'nn fikirlerini tahlil ederken iaret etmi
olduumuz messesecilik, sanki Reit Paa tarafndan ifade olunmu gibi gene karmza
kmaktadr.
Sadk Rifat Paa'nn fikirlerine istikamet vermi olan Batlln tesirini, Rifat Paa'nn,
devletleri meydana getiren kuvvetler hakknda besledii kanaatlerde de grmek mmkndr.
Sadk Rifat Paa'ya gre devletlerin kurulmasnn asl mili "tabiat- beeriyye"dir ve:
... tabiat- beeriyyeye muhalif olan hkm ve madde daima cri ve payidar olamaz, velev bir
vakit iin cri olsa bile kuwe-i cebriye ile devam ederek esbab- kaviyyesi bertaraf olur.
Sadk Rifat Paa'nn devlet meneini insan tabiatnda aramasnn Osmanl-Islm siyaset
yazarlar bakmndan byk bir yenilik tekil ettiini iddia etmek zordur. Mesela Farab'nin de
byle bir dnceyi ne srm olduu iddia edilebilir. Ancak, Sadk Rifat Paa, Osmanl
klasiklerinde bulunmad iddia edilmesi zor olan bir fikirden hareketle yepyeni neticelere
varyor. Mesela Paa'nn adaleti tarifi pek modern, liberalizm fikirlerinin tesirini gsteren bir
tariftir:
Adalet dahi, mutlaka menfaat-i umumiyyeyi mlk- milletin hsn- muhafazas kaziyyesidir.
Veya Sadk Rifat Paa'nn Batl meneini daha kesin bir :ekilde gsteren bir ifade ile:
Hkmetler halk iin mevzu olup, yoksa halk hkmetler iin mahlk deildir.
te bu ifade hakikaten modern bir eda tamaktadr ve hem Osmanl mparatorluu'nda o
zamana kadar geer ak-300
e olan devlet teorisi bakmndan bir yenilik tekil ettiine ve hem de bariz bir ekilde Avrupa
liberal dncesinin izini tadna phe yoktur. Bu dncenin Avrupai meneini tam
mnsiyle ortaya karmak iin Sadk Rifat Paa'nn teorilerine neterimizi tatbik etmeye
devam ederek, bu fikr anatomi tecrbesine devam edelim. Acaba Sadk Rifat Paa niin
hkmetlerin halk iin yaratld esasna bu kadar ehemmiyet veriyordu? Bunun cevabn Sadk
Rifat Paa yle vermektedir:
"Efkr- umumiye ve temaylt- nas cu ve hurua gelmi bir nehre ebihtir ve cihanda def-i
izalesi muhal olan ahvalden biri itikat ve dieri efkr- mmedir. Bunlara muhalefet mteasser
ve vahim olmala efkr- mmenin galeyan ve heyecannda devletlerin cereyan- tabiate gre
davranmalar nsebdir."
Bu ifadede iki nokta mhimdir. Bunlardan birincisi, yu-kardaki kelimelerden anlaldna gre,
Sadk Rifat Paa'nn devleti adaletle idare etme zaruretini ahlk bir mecburiyet deil, bir
tabiat kanununa, mme efkrnn dalgalanmas gibi madd bir varln icbar edici kuvvetine
balanmas, ikincisi de yukarda zikrettiimiz szlerin hemen arkasndan, Fransz Ihtilli'ni
(veya ihtilllerini) hatrda tuttuunu gsteren ifadeler kullanm olmasdr.
Birinci noktada Sadk Rifat Paa'nn ald tavrla Bat siyas dncesi arasnda bir ilinti
kurmak kolaydr. Sadk Rifat Paa burada halka hizmeti Allah'n emirlerini dinleme lzumunun
dourduu bir mecburiyet olarak deil, eyann tabiatnn dourduu bir mecburiyet telkki
etmektedir. te Sadk Rifat Paa'da sk sk rastladmz bu gr, bir taraftan Avrupa'da
Nevvton'un keiflerinin tesiriyle bir madd varlklar muvazenesi eklinde tasavvur edilen siyas
lem hakknda 17. ve 18. asrda beslenen kanaatleri akset-
301
bu durum karsnda icra unsurunun kuvvetinin arttrlmasn teklif etmeyip, bilakis icra
kadrosunu daraltp, ilerin tabiat kanunlarnn icaplarna gre seyretmelerini temin etmeyi
istemektedir.
"Bir hkmete her ne kadar az adam mdahale ederse maslahat o kadar merkez-i lykmda
grlr."
Devlet ilerinin mmkn olduu kadar dar bir kadro ile grlmesi fikri ise Bat'da, tabiatte
dzenleyici bir elin mevcudiyeti ve bu dzenleyici elin ileri hkmetlerin mdahalesine lzum
grlmeden halledebilecei inancna dayanan bir fikirdir. Gene bu inan ve tutum, hatrlanaca
zere, Adam Smith ekolnn ve klasik iktisat teorisinin temel direklerinden birini tekil
etmektedir. Sadk Rifat Paa'nn ticaret ve sanayi hakkndaki ifadelerinde iktisad liberalizm
teorisinin de Paa'nn dncelerine tesir etmi olduunu gstermeye alacaz.
Tanzimat Devrinde ktisad Gelime Fikri
19. asrn balarnda Avrupa'ya dardan bakan bir seyirci iin phesiz ki Bat medeniyetinin en
ok gze batan taraf bu ktay o zaman sarm olan hummal iktisad faaliyet idi. Avrupa'da 17.
ve 18. asrlarda istihsal tekniklerinde yaplan keifler, 19. asrn bandan itibaren geni bir
tatbik sahas bulmaya balam ve birok sosyal deiiklikler arasnda, insanlarn, yeni beliren
iktisat ilminin koyduu kaidelere uyduklar takdirde, refah seviyelerini ilelebet
artrabilecekleri fikri ve zihniyeti de hkim olmaya balamt. ktisad terakki mefhumu
Avrupa dncesinde mhim bir yer igal etmeye balad gibi, Avrupa ktasnda terakkinin
hakikaten gerekletirilebileceini gsteren msbet iaretler oalyordu. Tat ve
haberleme vastalarnn radikal bir ekilde de-
303
gimesi, buhar enerjisinin tekstil fabrikalar gibi fabrikalarda byk kolaylklar salam
olmas, ksaca "endstri inklb" ismi verilen vetirenin ilk merhalelerindeki gelimeler, Avrupa
atmosferinde refaha doru gidildiine dair bir hava yaratmaya muvaffak olmutu. Bu havann,
1830'larda ve daha nce Avrupa'ya murahhas veya eli olarak giden Osmanllarda mhim izler
brakm olduu muhakkaktr. Herhalde Tanzimat devri dnrlerinin hemen hepsinin
eserlerinde bu meseleye dokunulmutur. Tanzimat devri dnrlerimizi daha sonraki
dnrlerimizle birletiren mesele "rejim" olduu kadar refah yollarnn tesbiti meselesidir.
Bunun bir iareti, Avrupallarn iktisad gelime yolunda kaydettikleri muvaffakiyetlere kar
duyulan hayranla Sadk Rifat Paa'nn yazlarnda rastlamak mmkn olduu kadar, 1860'larn
fikriyatn temsil eden Gen Osmanllarn yazlarnda grlebilmesidir. Mesela Bat'nn
zenginliinin ina-si'de uyandrd alka, ticar durumumuzu kuvvetlendirmek tezini ileri sren
makalelerinde belirmektedir.
Gen Osmanllara byk yardmlar dokunmu olan Mustafa Fazl Paa'nn yazlarnda ise ayn
ilgi gsterilmitir. Keza Namk Kemal ve Ziya Paa yerli sanayiimizin gerilii mevzuunda birok
makaleler yazmlardr. Ali Suavi'nin aada naklettiimiz ifadeleri, Sadk Rifat Paa ile
balayp Osmanl aydnlar iin hibir zaman ilgi ekici hassasn kaybetmemi olan Bat'nn
madd stnlne kar, Tanzimat devrinin son senelerinde de duyulan alkann gzel bir
rneini tekil etmektedir:
"Herkes saadet ister. Saadet, celb-i menfaat ve def-i mazarrat ksmlarna mnkasmdr ve
bunlarn lzumunu bildiren medeniyettir. Medeniyet, itima ve ihtilt hasebiyle u lzumu
bildirip lzm tahsil iin sahibini say' ve itigale davet eder. Say' messir olan levazm
tedarik etti-
304
rir... Kald ki medeniyetle lzum bilip say' edenler igali teksir edip yoruluyor gibi grnse de,
emniyet ve rahat ve eref ve ferah ve lezzet gibi menafii calib olduklarndan bunlar, ehl-i
saadet ve say' etmeyenler bil'akis erbab- ekavet demek olur."
Fakat bizim zerinde imdilik durduumuz Sadk Rifat Paa'nn yazlar olduuna gre, daha
nce mehaz olarak kullandmz yazlara dayanarak, Tanzimat Ferman'ndaki zihniyetin
ncln yapm olduunu iddia ettiimiz bu zatn yazlarnda bahis konusu iktisad ilerleme
meseleleriyle ilgili ne gibi bir tutumun belirdiini aratralm.
Sadk Rifat Paa'ya gre, Avrupallarn refah seviyesinin ykselmi olmas, Bat
memleketlerinde vatandan iktisad faaliyetlerinin, 1) Emniyet altna alnm olmas, 2) Engel-
lenmeyip bilkis tevik edilmi olmasna hamledilmelidir. Sadk Rifat Paa'nn kendi ifadesiyle:
"Bir devletin kudret ve mekneti mutasarrf olduu arazinin bs'ati ile kyas olunmayp,
memleketin mamuriyeti ve teb'ay mevcudesinin kesret-i vfreti ve hazinesinin serveti
ile i'tibar olunur."
Bu itibarla:
"Kffe-i nizamt- sslesas her snf teb'asnn tbi olduu devletten can ve mal ve
itibar cihetiyle emniyet-i kmilesine mevkuf olduundan ... eli ve esafilden herkim
olursa olsun kendye servet ve smm mucib-i thmet ve vesile-i mazarrat olmayp,
kudretinin erdii miktar eshab- meknet izharn taraf- hkmetten mdahale ve
bundan sonra muaheze olunmaya ve fabrika vesaire gibi imar- beldeye hkim ebniye
inas teb'aya ok grnmeyip diledikleri vs'at ve ziynette kargir ve ahap ve her
gna eyi yaptrmak isterler ise inasna ruhsat it ve belki de tevikat-
305
lzime ifa oluna. O makule ehl-i servetten intikal edenlerin vrisleri olduu halde emvaline
taraf-i devletten mdahale ve msadere olunmaya.
Keyfiyat- maruza Avrupa dvel-i mtemeddinesi indinde siyaset-i esasiyenin elifbas
mesabesinde olup, Devlet-i Aliyyece dahi istihsal esbabna kemal- azm ve iddet ile ihtimam
olunmak vacibat- umurdandr. Avrupa'nn imdiki "civilisation"u yani usul me'nusiyet ve
medeniyeti iktizasmca devletler, menafii mlkiye-i lzimelerinin terakkisini ancak teksir-i
efrd- millet ve imr memleket esbab- asliyesiyle temin ve istihsal etmekte ve bu misill
menfaat- klliye ile ilerleyip yekdieri zerine halen ve itibaren keb-i meziyet
eylemektedirler."
Mellif bundan sonra Avrupa'da irket kurmakta, ticarette, ziraatte, sanayide ve mnakalede
kaydedilen gelimeleri teker teker inceleyerek bunlarn faydalarn belirtmektedir. Bu arada,
Sadk Rifat Paa bilhassa yol yapmna -ticareti kolaylatran bir vasta olmas hasebiyle-
byk ehemmiyet vermektedir:
"Ticaretin ruhu sr'at ve suhulet-i nakliyet ise emniyettir. Her nevi mahsulat-i ziraiyye ve
sanaiyyenin sat mahallerinde ve iskelelere indirilmesi bu iki maddeyi mtevakkftr. Memalik-
i ahanenin sahile baid olan ve tarik-i nakli suhuletli olmayan yerler ahalisi emr-i ziraate
kemayen bai itaat etseler bile mahsult vakalar mahallinde baha etmeyerek menfaat-i
ticaretten mahrum olduklarndan git git masarifat- vakalarn koruyamayp sailerine ftur
gelmek tabi olduu misill, muhta olduklar yollar tesviye ve bz muktazi olan nehirler tathir
olunarak, o makule yerlerden dahi sevahile klliyetli zehair suhuletle indirildii ve kymet-i
lykas ile satld halde, menfaat-i azime husul derkrdr. Bu tarafn, (Avrupa'nn) yollar,
ose tabir olu-
306
nan ufak talar ile rhtm olarak tarik-i muntazam ve ekseri etraf ecar- mtesaviye ile
mzeyyen ve get- gzar olup araba ile tenezzh adet bir tenezzh makamna geer."
Sanayilemenin, ancak, husus teebbsn korunmasyla mmkn olacan anlatmak zere de
Sadk Rifat Paa u muhakemeye bavurmaktadr:
"Bir cesm fabrika veyahut demiryolu vesair umur-u mlkiyece enf olup da masarrifat-
klliyeye muhta olarak eyleri Devletin hazinesine tahmil etmeyip, aksiyon dedikleri usl
zere mesel bir-iki muteber sarraf taahhd ile asham- mtereke olarak ahaliden aka alp
hisseder edersek vcuda getirip hissedarlarna sene be sene menafii hissesine gre gaiz ed
olunur ve Devlet tarafndan mena-fiine mdahale olunmaz."
imdi, Sadk Rifat Paa'nn btn bu fikirleri -iktisad tefekkr tarihi ile megul olanlarn bu
noktada mutabk kalacaklarn zannederim- 19. asr ba iktisad liberalizm doktrininin izlerini
gstermektedir. Deitirilmi bir ekilde olsa dahi Sadk Rifat Paa'nn fikirlerinde, (bundan
nceki makalemizde ele aldmz fikirleri de saylrsa) iktisad liberalizm cereyannda mevcut
ana mefhumlar bulmak mmkndr. Bunlarn arasnda en mhimleri, a) insanlarn kendi
olurlarna brakldklar takdirde giriecekleri faaliyetlerin tmnde cemiyete fayda gelecei,
yani tabiatta muvazene kuran bir "gizli eF'in mevcudiyeti fikri; b) bir devletin kuvvetinin
zenginliine bal olduu; c) husus mlkiyet ve serbest ticaretin devletin mdahalesine mruz
kalmadan gelimesi zarureti, hatta devletin vazifelerinden birinin serbest iktisad faaliyeti
korumas olduu, Sadk Rifat Paa'nn fikirleri arasnda bulunabilmektedir. Sadk Rifat
Paa'nn dncelerinde bilhassa klasik iktisat okulunun ve fizyok-
307
DZN
Abaza 100
Abbasiler 85
Abdullah Cevdet 167, 199, 223, 257
274, 275, 276, 279, 281 Abdlhamid II (Padiah) 32, 50, 51,
283, 289
Abu Manneh 216 Adem-i Merkeziyet 208 Adiloba (Ky) 70 Ahali Mbadelesi 49 Ahi al-Hadith 27, 28, 29 Ahmed ihsan 196, 229
Ahmet Haim 125 Ahmet Mithat Efendi 172 Ahmet uayp 196, 229 Aktivizm 131-133 Akyz, Kenan 113 Alevilik 182 Ali Paa 31,
176, 267, 268, 270-272,
276, 277
Amerika 143,156,157, 271 Amerikan Sosyolojisi 156 Amme Efkr 30, 31 An enquiry conceming political justice
293
ANAP 33
Antropoloji 145
AP33
Arapa 44
Asker Milieu 56
Asker Toplum 9
Asya Topluluk 15
Atatrk (Mustafa Kemal) 51, 62, 65, 139,141,161, 162,167,172,173, 179,181,184, 186, 189-192, 195, 200, 201, 203, 205, 206, 210,
217, 223, 224, 227, 230, 231, 235-238, 241-244, 246-249, 257, 258
Ayaklanmalar (1640) 13
Aydn Despotizmi 31
Aydnlanma 121
309
Babaler isyan 18
Badie, B. 135,136
Bahi 221
Batclk 258
246, 273, 274, 276, 278 Bayar, Celal 74 Bedizzaman 127 Berkes, Niyazi 127 Berlin Muahedesi (1878) 216 Bernard, Claude 195,
196, 229 Beer 195, 229 BeirFuadl95,228 Betes noires 76 Beylikler 89 Beyrut 186 Beyehir 92
Boran, Behice 70, 72 Boratav, Pertev Naili 148 Borlar 170, 268, 269 Bosna 91 Bonaklar 233 Blgecilik 46 Bulgarlar 233
Burjuvazi 16, 23, 30, 32 Bursa 60,128 Bchner186 Brokrasi 24, 31, 38, 55, 57, 58, 71,
198, 230, 247, 250, 276, 283 Brokratik Patrimonyal idare 17 Btnletirme / Btnleme Sorunu
Cafer Dem Paa 282 Cassirer 124 Celleddini Devvan 163 Celli isyanlar 104, 106
Cemaat 23, 25
Client 53
201,231 Condorcet 293 Corps Constitues 29 Corpus Juris Civilis 9 Culture et politie 135 Cumhuriyet Halk Partisi (ayr. bkz.
adalama 220, 222 engi Beyleri 91 erkez Hseyin Paa 282 erkezistan 100 erkezler 182, 233 iftilik 67 in 64,103
De Facto 38
Devlet (Platon) 97
Devlet 14-16, 23-25, 27-29, 31, 36,37, 39, 41-47,49, 53, 54, 57, 58, 60, 66, 69, 88, 89, 91, 94, 95, 97,104,
108,113,116,117,119,131,132, 135,137,142,145, 172, 173, 177, 182,183,190, 192, 193, 195, 209, 210, 212, 245, 250, 258, 272, 283,
297,301,307
Devirme 213
310
Die Neue Orientierung Siyaseti 117
Diyalektik 69,138
Duby 26
Efendi-Kle 73
Egemen Olma 16
Enderun 99
Endstri Proletaryas 23
Engelhardt 283
Erikson 153
Erkn (Rkn) 26
Erken-Islam Uygarl 85
Ermeniler 233
Erefoullar 92
Evlenme izni 93
Ezan 124
Farsa 44, 87
168
Feodalleme 106
Fichte 234
Fonksiyonalizm 125,154
302
Geertz,Birdsl52
Gelenekiler 32
268, 269, 274-276, 304 Gericilik 56, 61 Girit Meselesi 269 Gizli El 307
Godvvin, William 293, 294 Gebelik 39, 44, 50 Gkalp, Ziya 186, 200, 210, 226, 234-
236
Hadis Ehli 18
Hammer 265
311
Hassa Arazileri 88
Hauriou 122
Hekimba Salih Efendi 196, 229 Hereditary Aristocracy 79 Hristiyanlar 51, 233 Hicre Grubu 142 Hilafet 184 Hitler (Adolf)
242 Hobbes, Thomas 121, 125 Hoca Sadk Efendi 265 Hodgson, Marshall 26, 27 Homo Economicus 144, 156 Homojenleme 30
Hukukilik 250, 251 Hume, David 174 Hrriyet Gazetesi 269, 275, 280 Hrriyet 10, 11, 13, 17, 18, 144,162,
lbn-iArabtl31,132
iki Yasa 60
Ikta 104
lericilik 211
265, 280
Iran 36, 44
islm Dnyas 28
192, 200, 216 islamc Poplizm 18 islamc 211, 216 slamclk 215, 217 Islm imparatorluklar 28 islmiyet (ayr. bkz. slm) 56, 140
islmlama 85 Islm-ncesi 89 istanbul 32, 48, 101, 114,178, 186,
230
svire 185 iiler 37 italya 23 ittihat ve Terakki Frkas 18, 32, 59,
Kadzdeliler 29 Kadro 65, 186 Kamu Hukuku 11, 12 Kamuoyu 16, 17 Kamuya Ak Alan 31 Kant 34
312
Kant, Immanuel 121 Kanun ( ... Sultan Sleyman /
Padiah) 262 Kanun-u Esasi 176 Kapitalizm 33, 99, 170 Kapitlasyonlar 110 Kaplan, Mehmet 166, 199, 225, 226 Kara blnme 104
Karal, Enver Ziya 249 Kast 30, 103 Ktip elebi 98, 169 Kazakistan 100 Kemalist Siyaset 52 Kemalistler 32, 59-61, 63-65, 76
Kemalizm 52, 64, 236 Klcn hakk! 168 Khzade Hakk 223 Knalzde 163 Krca, Cokun 122 Krm 100 Kzl Elma 241 Kilise 23,
26, 37, 208 Kii Haklar 34 Kitab-l-lrat Vettenbiht 163 Kitap 224, 225 Kitle Toplumu 34 Klientalizm 133 Kou Bey 90, 98-
100, 169 Komnoter yap (Cemaati) 135 Kontinental Latin Sylemi 122 Konya 55 Korporatif 95, 96 Koruyuculuk 53 Ky
Enstitleri 64 Ky Sorunu 63
Kyl ayaklanmalar 104, 105 Kyller 54, 63, 64, 69, 94, 95, 102-
105
Kyllk 103,106 Krader 83 Kul Sistemi 24, 41, 42, 87, 88, 93, 96,
213,214
Kuleli Vak'as 282-284 Kullar Messesesi 262, 263 Kulluk uuru 98,109 Kur'an Mesaj 28 Kur'an- Kerim 25, 28
Kurtulu Sava 59, 61, 68 Kutuplama 66, 74, 76, 134 Krt Ayaklanmas (1925) 61 Krte 182 Krtler 233 Krtlk 61
Laikleme 211
Laiklik 56
Latifundia 43
Lautreamont 125
Leviathan 36,37
Levi-Strauss Yntemi 148, 149
Lumpenulem 55
Mahmud II (Padiah) 109, 129, 165, 170, 173, 265, 268, 277, 284, 289, 290
Malkooullan 91
Mallarme 125
Mannheim 116
Markslar 64, 65
Markzimler 156
313
118
Mason Localar 30 Maurras 17 Meden Haklar 42, 93 Medeni Hufcufe Tzel Kiilii 127 Mehmet Ali Paa (Kavalah) 288, 289
Mehmet Emin li Paa 267 Memorandum (Palmerston) 294 Menemen (Ayaklanmas) 61 Merkezci Ynetim 53 Merkez-evre
Kopukluu 38, 39 Merkezileme 37 Merkeziyetilik 56,60 Mesih 40
bkz. Tabakalama) 85, 98 Merutiyet 1 (1876) 182 Merutiyet II (1908) 167, 172, 197 Msr 220 Mill,J. S. 34 Milletin Birlii 22
Mill kar 16,17 Milli Odaklar 23 Millingen, Frederick 278, 279 Milliyetilik 215, 216 Mingrelia 100 Mir Topraklar 111 Mistisizm
132, 294 Mithat Paa 178 Mizanc Murat 232 Modernleme (... sreci) 29,49, 56,
65, 250
Mukataa93, 111 Museviler 51 Mustafa Asm Bey 281 Mustafa Fazl Paa 268, 270, 304 Mustafa Kemal (ayr. bkz. Atatrk) 51,
314
276-278, 288-297, 299 Mlkiye Mektebi 58 Mlkiyet Hakk 43, 111 Mltezim 92 Mrid-i Mteehhilin 141 Mslman Kardeler
18, 142 Mslmanlar 32, 41, 50, 130, 209,
233
Namk Kemal 16, 126,166, 171, 172, 175,176, 214, 220, 268-270, 275, 280, 281, 283, 304
Nefi 166
Nesaih'l vzera ve'l mera 291, 292
Nevvtoncu Gr 140
Nijerya 121,122
Nizam l-Mlk 27
Ouzlar 82
12 Mart mdahalesi 75
Optimum Denge 90
Ordre 26
Orta Sol 33
Osmanl imparatorluu (ayr. bkz. Osmanl Devleti) 11,14-16,18, 21-31, 35, 36, 38, 39,41, 49, 52, 59, 84,86-88, 90, 91, 94, 95, 98,
99, 103,108, 116, 124, 126-128, 130, 133,135, 138, 162,163,167-170, 172,174,178,181-184,190,196, 200, 207-209, 217, 227, 228,
230, 231, 232, 233, 236, 245, 261, 262, 264, 265, 267, 269, 270, 275-280, 283, 289, 295, 298, 300, 302
Osmanl Intelligentsia's 31
Osmanlca 26
Pan-Slavizm 217
Pan-Turanizm 237
Paris 272
Patrimonyal Meruiyet 31
Koruyuculuk) 53, 133, 134, 144 Pattern 41 Platon 97, 121 Plebisiti Demokrasi 60 Poggi, Gianfranco 16, 30 Polariteler 134-137
Politika (Aristoteles) 96 Pomaklar 182, 233 Poplizm 18 Pozitivizm 121,125,141,142, 190,
Rafizler 209 Rafizlik 29 Raisond'Etat 17 Ramsay, Sir William 50 Rasyonalizm 165-167 Rasyonellik 247 Realizm 236, 242
Reasearch Papers 156, 157 Reaya 90, 98
Rechtsgemeinschaften 24, 29
Reformcu Brokrasi 57
Renaissance (Rnesans) 162,165,168
Resmi Koruyuculuk 42
Resm Ulem 27
Roma Hukuku 9
Roma 9, 82
Romantizm 257
Rumeli 220
Rumlar 233
Rkn 26
Sade Vatanda 24
Sansr 227
Sasanler 96
Sava Ekonomisi 69
Seimler 60
118
Sekler Gler 23 Seluklular 26, 28, 91 Selim I (Yavuz Sultan Selim / Padiah)
93
Sembolizm 125 Sendikalar 15, 77 Serbest Cumhuriyet Frkas 61 Serbest ehirler 29 Servet-i Fnun 196, 229 Seyfiyye 98
Shaw, Stanford 218 Siirt 127 Silahlanma 108 Sivil Toplum 9,10, 13-18, 21, 22, 23,
315
Siyasal Milliyetilik 216
Siyasal Partiler 62
Siyasi Rvet 70
Sosyalizm 33
Sosyalletirme 186
Soylular Topluluu 91
Stande 24, 29
83, 252, 255, 279 Sleyman Paa 218, 252, 276 Snni Mslmanlar 26 Snnilik 182 Srgn (1890) 111
ehir Adab 9
ehir Devletleri 23
193
212,214
Tanzimat (1839-1876) 49,110-115, 123, 135, 136, 138, 139, 177, 178, 193, 194, 209-215, 217, 221-225, 238, 251, 252, 261, 273,
274, 277-283, 303, 304
Tarikat almalar 32
Tatarlar 182
Tautologie 285
Teb'a31,210,297
Tekelleme 110
Temel Gruplar 46
Teokrasi 193
Tesviye Siyaseti 93
Trabzon 100
Turhanoullan 91
Tccarlar 94
Trk Kapitalizmi 33
Trkiye 14,15, 17, 22, 30, 32, 33, 39, 49, 51, 53, 56, 63, 65, 68, 69, 71, 73,76,77,80,82,91,104,109, 114, 118, 121-125, 139, 140,
141, 142,148, 153-155,157, 162, 173, 179,181, 184, 186,187, 192, 193, 199, 200, 204, 206, 210, 226-228, 235, 249, 250, 252
Ubudiyet 182
316
Ulusal Devlet 236, 238 Ulusalc Kuvvetler 52 Ulus-Devlet 36, 37, 49 Umur-u cz'iyye 164 Uakhgil, Halit Ziya 218 Utiliter 308
Uyruklarn Egemenlii 210
lken, Hilmi Ziya 229 mmet 25, 141 mmeti Gr 141, 142 topya 223, 224, 226, 233 topyachk 224, 233, 247
Vaihinger 243
Vakflar 27
Vatanda Haklan 11
Versailles (Saray) 48
Viyana 296
Volney 298
Wallerstein 132 Watt, Montgomery 26 Weber, Max 24, 120, 125,135, 149, 156,250,251,254
Yahudiler 233
Zeamet 43, 46
Zile 113
Zlkadiroullan 91
317
erif Mardin
BTN ESERLER
Din ve ideoloji
188 SAYFA
deoloji
199 SAYFA
Trk Modernlemesi
MAKALELER 4 / 376 SAYFA
`i`i`iiv
v**
`
/iiVi]\
ViVV