You are on page 1of 196

' A A

s
a y 1
a
k aratrma
a
dergi s

SLAM'IN SOL YORUMU


MEHMED SAiD HATBOGLU
slam'n Aktel Deeri zerine-Il

MER ELK
'Siyasal Dil'in Stratejik Rntgeni
NASR HAMD EB ZEYD
islami Sol -Genel Bir Bak-
HASAN HANEFI
Aydnlanmac slam
YASN AKTAY
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam
ERTUGRUL CESUR
Ali eriati (1933-77): Allahperesr-Sosyalist
ERKAN PEREMBE
Nu retti n Topu'da 'Mslman Anadolu Sosyalizmi' Dncesi
OGUZ ABAN DUMAN
Sultan Galiyev'de Medeniyet Tartmalar, Milliyetilik , Sosyalizm ve Din
TALP TRCAN
Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cma
NURETTiN TOPU [1909-1975]
Sosyalizm Devrimizin eriatdr
FAZLUR RAHMAN [1919-1988]
slam ' n ktisat lkeleri

MEHMET EMN ZAFAR


Sba 'l ve slam Sosyalizmi
LHAM GLER
Hasan Hanefi ve ' slami Sol '
SMAL HAKKI NAL
Muammer el-Kazzaf ve Yeil Kitap'
MFD YKSEL
rfi Hukuk ve Siyaseten Kati Balamnda eyh Bedreddln'in Katli
MEHMET GRMEZ
Eb Zerr e l-Gfarl Biyografileri zerine
M. HAYR KIRBAOGLU
ada Siret Literatrnde 'Sol' izgiler

Kitap , Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri

c i t 5 s a y 2 nisan-haziran 2 oo 2
cilt 5, say 2, nisan-haziran 2002
V (2002), say: 2
ISlAM'IN SOL YORUMU

EDTR
Mehmed Said HATIBOGLU

SAHIBI
AVRASYA YAY. HEK. MAT. EGT. ve TUH. TIC. LTD. TI. Adna
Sleyman BAYRAKTAR

SORUMLU GENEL YAYlN YNETMENI


mer ZSOY

YAYlN KURULU
Mehmet Hayri KIRBAOGLU
Alparslan AIKGEN Sleyman BAYHAKTAR Ali DEHE
Muammer ESEN Mehmet GHMEZ tlhami GLER Snmez KUTLU
Mehmet Emin ZAFAR lbrahim ZDEM!H mer ZSOY
Mehmet PAACI Ltfi SEVEH Osman TATAN
Mevlt UYANlK snail Hakk NAL

LETME MDR
Sema YAVUZ

YAYIN MDH
VeliAKNAR

BRO
KasmGEZEN (Son Okuma)
Osman ZBAGE (Redaksiyon)

YNETM YER
Dr. Mediha Eldem Sok. 41/12 06420 Kzlay ANKARA
tel.: O (312) 433 24 65 tel. ve faks: O (312) 433 66 68

YAZlMA ADRESLER
P.K. 775 06455 Yeniehir ANKARA
www .islamiyatdergisi.com
e-postalar: islamiyat@islamiyatdergisi.com - islamiyat@hotmail.com
ISSN: 1301-840X
islamiyat
islamiyat haken-li bir dergidir.
islamiyat'ta yaymlanan yazlarn bilimsel sorumluluu yazariarna aittir.
islmiyfit'ta yayn1lanan yazlar, yayncnn yazl izni olmadan
ksmen veya tamamen, baslamaz, oaltlamaz ve elektronik ortama tanamaz.
Yazlarn yayn11anp yayn1lanmamasndan yayn kurulu sorumludur.

FYAT!: 7.000.000.- TL
ABONE BEDELLER
Kurum: 60.000.000 Normal: 30.000.000 renci-retmen: 25.000.000
Yurtd: 50 $, 50 EURO

Posta eki: Avrasya Yaynclk 1900 321


Banka TL. Hesab 0012227/01-5 Akbank Merutiyet b. Ankara
Dviz Hesab: 100-4036799 Vakflar Bank. Merutiyet b. Ankara

Bask: zkan Matbaaclk O (312) 229 59 74


Eyll 2002 Ankara
iindekiler

Yayncnn Notu 5
., Editrden
Mehmed Said Hatibolu
slam'n Aktel Deeri Ozerine-II 7

.-Makaleler
MER ELK
'Siyasal Dil'in Stratejik Rntgeni 15
NASR HAMD EB ZEYD
slami Sol -Genel Bir Bak- 21

HASAN HANEFI
Aydnlanmac slam 37
YASN AKTAY
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve
Sosyalist Ba/am -Seyyid Kutub mei- 43
ERTUGRUL CESUR
Ali eriat 0933-77): Al/ahperest-Sosya/i<;t 69
ERKAN PEREMBE
_Nurettin Topu'da
'Mslman Anadolu Sosyalizmi' Dncesi 93
oGUZ ABAN DUMAN
Sultan Galiyev'de Medeniyet Tatmalan,
Milliyetilik, Sosyalizm ve Din 101
TALP TRCAN
Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cmii
-Tarihi Uygulamann Hukukilemesi Ozerine Bir rnekleme- 117

.- Klasik Metin
NURETTN TOPU [1909-1975]
Sosyalizm Devrimizin eriatdr 131
FAZLUR RAHMAN [1919-1988]
5lam'n ktisat lkeleri 139
l> Aratrma Notlar

MEHMET EMN ZAFAR


Sba'f ve islam Sosyalizmi 147
LHAM GLER
Hasan Hanefi ve 'slami Sol' 155
SMAL HAKKI NAL
Muammer el-Kazzafi ve Yeil Kitap' 159
MFD YKSEL
fi Hukuk ve Siyaseten Kati Balamnda
eyh Bedreddm'in Katli 165
MEHMET GRMEZ
EM Zerr el-G[{ifi Biyografileri zerine 177
M. HAYR KIRBAOGLU
ada Siret Literatrnde 'Sol' izgiler 183

l> Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri

NECDET SUBAI
Tarabya Bulumas: tiraf. Kef ve Hesaplama
-Gncel Din/ Meseleler tiare Toplants-I zerine- 187
SADlK KILI
Tarabya Ruhu, Dinin Bir Alm ve
Vlemann Paradigmatik Bir ttifakdr! 191
Yayncnn Notu

Saygdeer islamiyat okurlar


Uzun bir yaz arasndan sonra, "slam'n Sol Yorumu" konulu arlkl saymzla yi-
ne karnzda olabildiimiz iin mutluyuz. Siz okurlarmzdan temsilci dostlarmza,
yayn kurulu yelerinden dergi alanlarna ve saygdeer hakemlerimizden yazar-
Iannza kadar, bu birlikteliin dzey kaybetmeksizin bugnlere gelmesini mmkn
klan herkese minnettarz. Dergi brosu, yaz boyunca, bir yandan bu yln saylar
nn zamannda ve gerektii ekilde yaymlanabilmesi iin tedbirler alrken, bir yan-
dan da nmzdeki dnem ele alnmas muhtemel konular zerinde alnakla ve
kitabiyar'n neredecei kitaplar ve Blten'in gelecek saylarn yayma hazrlamak
la megul oldu. Nitekim, bu sayyla ezamanl olarak, beeninizi kazanacan ve
katk salayacan umduumuz yeni kitaplarmz ilginize sunmaya balam olaca-
z. Bu rutin i akna ilaveten, bu yaz, "sliimiyat Toplantlar" bal altnda her
yl gerekletirmeyi planladmz bilimsel toplantlar zincirinin ilkinde, ilgili uzman-
larn katlmyla "Tarihsellik Sorunu"nu tarttk. Toplant tutanaklar, en ksa srede
kitabiyar yaynlar arasnda okuyucuya arz edilmek zere yayna hazrlanmaktadr.
Geen yln son saysnda, isLlmiyat'n 2002 ylnda ele alaca konular ilan ettiimiz
de, zellikle "slam'n Sol Yorumu" konusuna ilikin hayli eletiri ve takdir mesaj al-
mtk. Eletiriler, slam' 'sa' ve 'sol' gibi ada politik kavramlarla aklama giriim
lerinin, slam'n btnln zedeleyecei, stelik byle bir nitelemenin anakronizm-
le malul olaca gibi noktalarda younlamaktayd. Takdir ve tebrikler ise, byle bir
konuyu ele almann, slam'n 'sa'n tekelinde olduu ynndeki genel grnty sor-
gulamaya imkan verecei gibi bir umuttan besleniyordu. Her iki mlahaza da, farkl
duyarllklar dillendirse de, bu sayda bizim slam' sol zaviyeden yorumlamaya giri-
eceimiz beklentisinde birleiyordu. Oysa, byle bir giriimin pekala mmkn oldu-
unu dnsek bile, bu sayda dorudan doruya slam'n sol yorumunu yapmay
planlamamtk. Bu sayy tasarlarken tek gayemiz, Mustafa es-Sba'!, Seyyid Kutub,
Ali eriati, Nurettin Topu, Sultan Galiyev ve Hasan Hanefi gibi isinierin temsil etti-
i dnlen ve "slam'n sol yorumu" olarak nitelenebilecek olan tarihsel tecrbeyi
ve entelektel birikimi betimlemek ve zmlemekle snrlyd. Dolaysyla, sz konu-
su eletiri ve tebriklerin birletii beklenti, bu anlamda karlkszd. Bununla birlikte,
bu eletiri ve tebriklerin kendilerinin de ayn lde karlksz olduu sylenemez;
zira byle bir konuyu gndeme almakla, slam'n sol yorumu diye bir sorunsaln me
ruiyetine ilikin belli bir tutum sergilemi olacaktk. Solun ateizm veya Marksizm ola-
rak algland bir kltrel corafyada, yalnzca bir imkan grmezlikten gelmemekle
snrl bu tutumun dahi youn eletiri alabileceinin farkndayz. Bu nedenle, sonnu
nasl grdmze ilikin ksa bir deerlendirme yapmak yerinde olacaktr.

Mslmanlarn siyaset konusundaki (hem kuram hem uygulama dzeyinde) entelek-


tel yetersizlikleri nedeniyle, kendilerini zgn bir dille ifade edememi ve slam' tu-
tarl bir btnlk iinde sunamam olmalarnn, kukusuz, verili siyasal daarc kul-
6 isiarniyat V (2002), say 2

lanmakla egemen paradigmatik sylemiere teslim olunaca endiesini hakl karan


bir yan vardr. te yandan, siyaset bilimin sunduu zmleme aygtlar ve bu er-
evede 'sa' ve 'sol' kavramsallatrmalar, slam'n kuramsal dokusunu skp kara
bileceimiz yegane tarihsel dzlem olan 'dou dnemi tecrbesi'ni ve bu tecrbeye
refakat eden metnin olgu ile ilikisini -rnein, muhalefet durumundan iktidar duru-
muna geile ezamanl olarak yaanan sylem farkllamasn; buna bal olarak da,
'olgusal'la irtibatl bu sylem dzeyinin gerisinde yatan 'ilkesel'i- grebilme imkan
sunmaktadr. deal dzeyde bakldnda, evrensellik iddiasna sahip bir 'din' olmas
itibaryla slam'n btnyle sa veya btnyle sol olarak grlemeyecei eklinde
ki deerlendirmeye katlyoruz. slam'n yalnzca sa veya yalnzca sol olarak nitele-
nebilmesini imkansz klan iki temel neden vardr. Bunlardan ilki, sa siyasetin benim-
sedii deer, tutum ve kavramlarn da (zel mlkiyet, bireysel teebbs, istikrar/ikti-
dar vd.), sol siyasetin benimsedii deer, tutum ve kavramlarn da (zgrlk, adalet,
dayanma, muhalefet vd.), slam'n teorik dokusunda belli llerde yer alyor olma-
sdr. kinci neden ise, Mslmanlarn tarih iindeki 15 asrlk yrylerinde, tarihsel
bir zorunluluk olarak, sa veya sol diye nitelendirilebilecek siyaset tarzlarnn tehis
edilebilirliidir. Dolaysyla, pratik dzeyde bakldnda, slam'n herhangi bir yoru-
munun veya uygulanma biiminin -en doru ifadesiyle, 'tarihsel slam' n- siyasal an-
lamda sa veya sol olma dnda bir seenee sahip olmadn grmek durumunda-
yz. Nitekim, verili slam'n yanstt sac grnt bir tesadf deildir; bu, akn -do-
laysyla, ne saa ne sola ait- bir davann yeryznde tutunabilmesi ve tutunduktan
sonra varln srdrebilmesi uruna seilen konjonktrel tutumlarn, zaman ierisin-
de ikinci tabiata dnmesi olarak da yorumlanabilir. Bu noktada, slam'n verili alg
lan ve yaan biiminin gerekten ne lde sa ne lde sol olduu zerinde te-
emml etmedike ve verili slam saa denk dyorsa buna bir itiraz yneltmedike,
"slam'n sa ve solu olmaz." eklinde dillendirilen zc duyarlln, -slam'n sala
zdelemi halinden nennuniyet olarak yorunlanabilirlii bir yana- aslnda slam'n
hibir tutum sahibi olmad, dolaysyla tanmlanamazl anlamnda "slam'n sa so-
lu belli olmaz." demekten te gememi olacan dnyoruz.
Elinizdeki sayda yer alan yazlar, geride braktmz yzyln ikinci yarsnda can-
llk gstermi olan 'slam sosyalizmi', 'Mslman Anadolu sosyalizmi' ve 'slami sol'
gibi sylem araylarnn, Mslmanlarn siyaset birikimlerine bir katkda bulunup
bulunmadn grme imkan vermektedir. Btn olarak deerlendirildiinde, yaz
larn da tanklk ettii zere, bu araylar, dnemlerinin egemen paradigmalarndan
ve dnya siyasetinden bamsz ele alna imkan yoktur. Dolaysyla, bugnden ge-
riye bakldnda, slan' sol zaviyeden yorumlama giriimlerinin, zgn bir siyaset
kuram gelitirmekten ok, slam' mevcut olanla zdeletirme olarak nitelenmeye
daha elverili olduu grlebilmektedir. Bu tecrbe zerinde teemml etmek, slam
algmzn her zaman bize zg bir tarihseilikle malul olacan bir kez de bu vesi-
leyle farketme imkan bahetmesinin yannda, zellikle, 21. yzyla girerken youn
latn gzlemlediimiz 'liberal slam' veya 'slam liberalizmi' sylemlerinin anali-
zini yeni bir nesle havale etmenin gereksizliini de ihsas etmektedir. Byle bir te-
ennle vesile olacak bir say karmamz mmkn kldklar iin, bu sayya katk
da bulunan saygdeer aratrmac ve bilim adamlarna itenlikle teekkr ediyoruz.
Ksa bir sre sonra, "Misyon ve Diyalog" saysnn sayfalarnda bulumak midiyle ...
islamiyat V (2002), say 2, s. 7-14

Editrden

slam'n Aktel Deeri zerine-II

Ahmed Nafm (BABAN) (1872-1934)

B
abas Zihn! Paa'nn me'muriyeti dolaysyle, ocukluu Badad'da geen
Ahmed Na!m, Galatasaray ve Mlkiye'den mezun olmu (1894), Hariciye'-
de vaz!feye ba~lam, Galatasaray'da vaktiyle Hac Zihn! Efendi'den (1846-
1914) rendii Arabca'y orada bu defa kendisi retmi (1912-14), MaarifVe-
kaleti'nin yksek mevkilerinde hizmet grm, Darulfunun'da felsefe okutmu,
bir ara rektrlk yapmdr 0914-33). Arabca ve Franszca'dan tercemeleri,
bada Servet-i FmJn, Srat- Mstakim ve Sebilu'r-Read olmak zere, eitli
mecmualarda yaymanm pek ok makalesi vardr. slaffi sahadaki balca
eserleri: Ah}{ik- slamiyye Esaslan (1892), slam'da Dava-y Kavmiyyet 0916)
ile Nevevi'nin Krk Hadis'i 0925) ve Sahih-i Buhari Muhtasar Tecrid-i Sarih
tercemeleridir (mukaddimeli ilk cild). Mehmed Ak!f'in yakn arkadayd.
Temel slam ilimlerinin herhangi birisinde renim grdn bilmediimiz
Ahmed Naim Merhum, Cumhuriyet ncesi ark~Garb fikri mcadelesinin iin-
de slam! kltrn ahsi aratrmalaryle dokumu, bir tarafdan medreseiiie-
rin tenk!dine urarken, dier tarafdan da baz Avrupaclarca muhazafakar s
lamclardan saylmdr.
Aadaki yazsnda Ahmed Na!m, klasik usul kitablarmzda erevesi i-
zilmi slamiyet'inszcs bir mnevver olarak karmza kmakdadr.
Musavver Dairetu'l-Maarif isimli tamamlanmam ansiklopedinin "slam"
maddesinde, 1 imzasz olarak; mteakiben Sebilu'r-Readn, 19 ubat 1914 ta-
rihli 284. adedinde kendi imzasyla "slamiyyet'in Esaslar, Mazlsi ve Hali" ba
lyla yeniden yaymlanan ve baz ibarelerini sadeledirdiimiz bu yazsnda
krk iki yandaki Ahmed Naim Bey ksaca yle seslenmekdedir:

stanbul 1914, s. 1448-1452.


8 isHimiyat V (2002), say 2

slam'n dini emirleri yalnz


akldelere ve ibadetlere, yani yalnz Yaratan ile
yaratlan arasndaki ilikilere mnhasr deildir.Kul haklarnn, muameliit,
nikah ve ceza ksmlarna da amildir... Allah'a aid olan Allah'a, Kayser'e
aid olan Kayser'e vermek dstrunu da hi kabul etmez ... Rhan!, cismani
hkmet ayrmna cevaz vermez. Cisman! hkmete aid muamelatn hepsi
dinen ya emredilmi veya yasaklanmdr... Kitab ve Snnet, dnyada da
ahiretde de, milletin ve ferdierin ilerini grmeye yeterlidir ... Son asrlarda
Avrupa'da tatbik edilen "separation de l'Eglise et de l'Etal" yan! n ileriy
le siyasi ileri ayrma dstrunun bizde tatbik yeri yokdur. Kafalar frenk
terbiyesiyle dolu baz kimselerin byle bir eyi tatbik hakkndaki arzular,
slam hkmleri hakknda ak cehaletden domakdadr ...

.. . Bize risalet h ediyesi olan Ki ta bullah ile Raslullah'n Snnet'i, dnya ve


ahiret ile ilgili btn ilerimizin dzenlenmesine yeterlidir. Bu iki kaynak,
temel ve umumi hatlar izmi, bunlarda bulunmayan ahkam, onlara daya-
nlarak, mmetin icma ve mctehidlerin kyas ile tesbit edilmidir... Kitab
ve Snnet' e muhalif ndi ictihad ve hkmlerin slam nazarnda, hkm ola-
rak herhangi bir deeri yokdur ...
Ahmed Nalm'in iki sene sonra Ahmed Emin Yalman'a (1888-1973) verdii
bir cevab, keza ayn mahiyetdedir.2
Gayet ak olan bu ifadelerin sahibinin dahil olduu muhlt nazarnda, g-
rlyor ki, Kitab, Snnet, icma ve kyasla resbit edilmi bulunan ahkam, slam
dnyasnn ahirete kadar btn ihtiyaciarna kafi gelecekdir, baka kaynak
aramaya, baka hkm koymaya lzfm yokdur.
kinci misalimiz, Cumhuriyet ncesi siyasi ve kltrel meselelerin hemen
hemen her sahasyla uram bir fikir adammzdr:

Celal Nuri leri (1877-1939)


Eski ayan meclisi azasndan Giridli Mustafa Nuri Bey'in Gelibolu'da doan byk
olu. Galatasaray' ve stanbul Hukuk Mektebi'ni bitirdi. Son Osmanl Meclisi'n-
den balayarak Byk Millet Meclisi'nin beinci dnemine kadar milletvekilliin
de bulundu, gazete kard. Trke, Franszca ve ngilizce olarak pek ok eser
ve makale yaymlad, slami sahadaki grleri ittihad- slam isimli kitabnda top-
lanm gibidir. Ayrca Hz. Peygamber hakknda Hatemu'l Enbiya'sn yazd.
1924 Anayasas'n hazrlayan komisyonun raportryd.
Yine medrese dnda yetimi olan bu ok ynl mtefekkirimiz, slam'n hu-
kuki ve ictima'l hkmlerine Ahmed Nalm'den farkl ekilde bakmakdadr. Geri
ona gre de slam, cami' dna taan bir dindir, fakat statik deil dinamik bir din.
Bu fikir adammz konumuzia ilgili dncelerini nce, 1327/1912'de: cti
hfid MecmOas'nda "ctimaiyat, slam'da Vcfb-i Teceddd" balyle ma-
kalede anlatmaya balam, bir sene sonra da, ttihfid- slam ismindeki 400 sa-

2 Sebflu'r-Re;ld, XV. 29~-294.


islam'n Aktel Deeri zerine-II 9

hifelik eserinde onlar istedii kadar geniletme imkan bulmudur. Aadaki


nakilleri ibu kitabdan yapyoruz:
slamiyet yalnz vicdana aid bir dinden ibaret deildir.3 Ayn zamanda sla
miyet bir din ve bir tarz- hkumetdir. Bir cemiyeri idare edebilmek iin la-
zm gelen usUl ve kavaidin esaslar, satr balar, Kitab ve Snnet'de, icma
ve kyasda mndericdir. Hlilasa slamiyet denildii gibi [denildiinde] akla
yalnz birtakm mu'tekadat deil, cemiyetleri ve efrad idare eden bir mec-
mu'a-i desatir [dsturlarl gelmelidir. Cumhuriyet-i islamiyyenin kavanin-i
medeniyye \'e cezaiyyesi hep eriat'da mndericdir.4
cea Nuri'ye gre iki eit medeniyet vardr:
a) Snai (maddi, teknik, teknolojik) ve
b) Hakiki (asli). slam dnyas ilerieyebilmek iin Japonya'nn yapt gibi,
bu iki medeniyetin sadece birincisini derhal Bat'dan almak mecbGriyetindedir.
Gerek medeniyet demek olan ahlaki deerler sahasnda ise durum tersinedir.
Bu vak'a karsnda slam dnyas acaba ne yapmdr?
Ulema ve erkan- slamiyye, snai medeniyede haKki medeniyeri tefrik ve
temyiz edemedikleri gibi, ahval-i dnyeviyye ve uhreviyyeyi de birbirinden
ayrmamlardr. te hkmet-i slamiyye'nin sevaik- inhitatndan [k
sebeblerinden] en esasis budur.;
... slam'n sukut ve inhitat ... abkam- dnyeviyye ile ahkam- uhreviyye-
nin yekdierine mezci netlee-i messifesidir [birbirine kardrlmasnn
znt veren sonucudur].
... Elyevm alem-i slam bin ki.isur senelik ta'dfl ve islah edilmemi kavaid ile
idare olunuyor. Halbuki onun muvacehesinde gayr- mslim alem, medeni
havaice [ihtiyalara], terakkiye btn btn msaid kavaidle merhalelerini
kat' ediyor.
Bugn slam alemi Hristiyanln hakimiyyeti altnda ise, bunun sebebi:
hep cehaletimiz, iktidarszlmz ve abkam- dnyeviyyeden ahkam- uhre-
viyyeyi tefrik etmemekliimizdir.6
Celal NGi, bu tefrikin hangi sahada olacan da tasrih ediyor. Ona gre
uhrevi hkmler her trl deimeden uzakdr, onlarn ilerlemesi gerilemesi
yokdur, fakat dnyevl hkmler ayn vasfda deildir. Biz bu noktay yanl an-
ladk, dnya meselelerini de deimez zannetdik ve bu hale ddk.

~Celal Nuri Bey, yirmi sene sonra hastrd bir kitabnda da: "Mslmanlk ise, yalnz imdiki na
nasiyle bir dinden ibaret deildir. slamiyet, btn muliyle devleti de ihtiva ederdi. slamiyet'in
mahiyeti umumldir, yani beynelmileldir ... " Cs. 16); "... slamiyet ayn zamanda hem bir din, hem
bir devletdir... slamiyet'e gre hukuk ile ahlak tefrik edilmemidir ... " (s. 20), diyecekdir (Devlet
\e Meclis, TBMM Matbaas, Ankara 1932.).
~s. 58.
< s. _;s.
, s. 42-46.
lO islamiyat v (2002), say 2

slam her iki eit hkmlere sahibdir, onun hakkyla canl kalabilmesi iin
bu iki eit hkmn vasflarna riayet etmek gerekir ki, gerek slamn telkina-
t da bu istikametdedir:
Nusus-i er'iyyenin vicdaniyyata mteferri' olan aksarn kabil-i teayyr de-
ildir ve olamaz. Nususun i'tikadiyata aid olan aksamndan maadas -ki
bunlar ahkam- dnyeviyye ve cismaniyyedir- asr- Peygamberi'deki mu-
amelat- medeniyyeyi ad! u hakkaniyyet tarlkna irca iin vaz' edildiklerin-
den, bunlarn bu zamana ksmen aidiyyeti yokdur [er'! kaynaklarn mane-
VI inanlada ilgili hkmleri deimeye ak deildir ve olamaz. Kaynakla-
rn inan d olan blmleri ise, ki bunlar, dnyev! ve maddldir, Peygam-
ber devrindeki medeni ilikileri adalet yoluna sokmak iin konulmu olduk-
lar iin, btnyle zamanmz ilgilendirmezler.J.7

Yaplacak bu ayrm;
Bu inklab- azim, asla slamiyer'e muayir olmamak zere meydana gelebi-
lir. Bilakis bu tefr!k-i mesai!, slamiyet'in en mhim mukteziyatndandr.s ...
Baka bir fikre sahib olmak Hz. Muhammed gibi ahsenu'l-mceddidlne [ye-
nileyenlerin en gzeline] iftiradr. Bu sHih ve teceddde mesa- kat'i-i er'!
vardr [eriat kesin olarak izin vermidirl. Bu da nusus ve alkam- dlniyye-
ye ve kanuniyyeti emr-i ulu'l-emr'e iktiran etmi olan Mecelle-i Abkam- Ad-
liyye mevaddna istinaden ber vechi at! isbat olunur.
dedikden sonra, Mecelle'nin: 17, 18, 19, 21, 28, 29, 31, 36, 37, 39, 40, 43, 58.
maddeleri ile "Ma ra'aha'l-muslimune busnen fehuve <inde'llahi busn" [Msl-
manlarn gzel grd ey Allah katnda da gzeldir.) anlamndaki hadisini
kaydediyar ve devamla:
u kavaid-i klliye ile -ki er'den me'huz ve emr-i ulu'l-errire msteniddir,-
diyanet-i slamiyye'nin vicdaniyyat ve mu'tekadatla muamelat- dnyeviyye-
yi btn btn ayrd edna [en ufak] mlahaza ile anlalr."
diyerek9 bunun tatbik yolunu belirtmeye geiyor: Ona gre;
Kavaid-i er'iyyeye tevfikan, alkam- dnyeviyyeye dair her ne varsa, cmle-
sinin, kaim makam- Peygamberi olan hallfenin icmaa, yani ura-y mmetin
kararna nstenid enr u tasdikiyle neshleri kabil, ve hatta ne'nurun bihdir.o

Celal Nuri Bey, ayn sene iindeki :eriyatnda konuyu daha genice ele al-
m, mesela ctihad Mecmuas'nda "Havaic-i Kanuniyyemiz" balyle yaym
lad makalelerinin sonuncusundan "La yunkeru taayyuru'l-abkam bi-taay
yuri'l-ezman [Zamanlarn deimesiyle hkmlerin deiecei inkar oluna-

7 s. 47.
8 s. 47.
9 s. 50-51.
10 s. 54, kr. 179. Mellif yukardaki grlerini 1912'de kan "Kendi Nokta-iNazarndan Hukuk-i
Dvel" isimli eserinde de yazmtr (s. 163-191).
11 14 Mays 1329/1913 tarih ve 67 numaral says.
islam'n Aktel Deeri zerine-ll ll

maz.]" balkl yazsnda, ki bunu Ha viiic-i Kiinuniyyemiz isimli 118 sahifelik


eserine de almdr, balkdaki er'i kaidenin yeni tarzda tefsirine cesaret et-
diini belirtdikden sonra yle devam etmekdedir:

Meseleyi aka mevzG-i mnakaa edelim: Ulema-y kirammzn szlerimi-


ze cidden havale-yi sem'-i i'tibar etmelerini [kulak vermelerinil istirham ede-
riz. nk bugn ulemamz eri'at- slamiyyeyi ve binaenaleyh millet-i s
lamiyyeyi syanetle [korumakla) mkellef ve me'mGrdurlar. Taraflarndan
vukG' bulan veya vuku' bulacak olan bir msamaha ve bat! ictihad, yi!iz
milyon mslman perian eder.
yice bilmeliyiz ki, Mslmanlar bir ictihad hatasndan, bir hakikat- balia
i er'iyyeyi [er!atin yce bir gereinil anlayamadklarndan inkraz ediyor-
lar [gyorlar]. Ulema bu hakikat gzelce tefehhm [anlamak) ve bilahira
alem-i islama tefh!m [anlatmak) mecburiyetindedirler.
iaret etdiimiz hakikat udur:
Ahkam, zemin ve zaman ile, her vakit, belki her dakika tebeddl eder. Dn-
yada, tarihde bir hkn-i hukukinin mustakar olarak kald grlmemidir.
Solon [M.. 640-558], Lycurgos [M.. 7. asr], Julien [331-363), Roma, Manu
[Hindu kanunlar), Kilise'nin Canon'u, hulasa biJrmle kavan!n, tebeddl ve
teayyr etmi, yenileri yaplmdr. Kanun, ihtiyac tanzim iin tedvln edi-
lir, yoksa ihtiyacat eski kanuna tevfik edilmez.
te biz aceze-i ehl-i slam [gsz Mslmanlar], cazibe ve dafia [ekim ve
itim] kanunu kadar metin, kavan!n-i fenn-i hisab [aritmetik kanunlar] kadar
rasln [salam] olan bu kann-i tebeddl anlayamanz.
Dnyada her kaide-i hkmiyye deiir. Bunun bir mstesnas vardr. O da:
La yunkeru taayyuru '1-ai)kam bi-taayyuri'l-ezman kaide-i islamiyyesidir.
Aklen, naklen, hlasa nasl dnecek olursak grrz ki, insanlar, millet-
ler gibi, kavanln-i ihtiyacat da ihtiyarlar, eskir, nihayet lr, gider ...
Beeriyet lmez; nk her an ahkam ve kavanini tebdll eder.
Mslmanlarda edvar- istibdaddan kalma bir adet var: Kavanln-i er'iyye
yi kyamete kadar gidecek, ahval-i beeri tanzim edecek zannederiz.
Fakat hangi kavan!n-i er'iyye? La yunker gibi kavaid-i klliye. Yoksa tatbl-
kat deil. te bu zhul, bu hata-y ictihadl mslmanl batryor.
Eyyuhe'l-ulema! [Ey alimler] size hitab ederim. ari'-i A'zam [en byk ka-
nun koyucu] slamiyet'i tedvln etdii zaman, bundan maksad, la ekk, nev-
'i beerin saadet-i haliye ve mstakbeli idi. Halbuki gryoruz ki bu asrda
slam mes'd olacana bedbahtdr. Demek oluyor ki, ari-i A'zamn mak-
sad hasl alamyor. Fikrince slam nasl bahtiyar ve mreffeh olursa, han-
gi kavanlnin tatbiki ile teali ve tekaml ederse, o kavanln ite asl kavanln-
i slamiyyedir. Yoksa on asr evvel eimme-i erba'ann [drt mezheb imam-

= s_ Hl8-118.
12 islamiyat V (2002), say 2

nn] istihrac etdii ve elhak kendi zamanlarnda saadet-i slamiyyeyi kafi!


olan [gereklediren] ahkam, bugn bize lazm olan fkh- slam deildir.
Celal Nuri Bey: Hz. Peygamber gemi dinler zerine slam binasn kurdu-
u vakit maksad, her zamanda, her makamda tatbik olunabilecek bir kanun
koymakd, bu sebeble sonsuz kolaylklar getirdi. lk slam bykleri bu gere-
i iyi kavradklar iin yeni ictihadlar, yepyeni kaideler tedvln etdiler. Hatta
kat'! nasslar bile deidirdiler. Hi bhesiz bunlar slam'n yararnayd, ek
linde fikir yrtdkden sonra devam ediyor:
Ey Ulema-yKiram! Sizin aranzda bir hizb-i muhafazakar bu hikmet-i ba-
liay anlamyor. slam ve slamiyet bunun iin Avrupa ve alem-i nasrani-
yetin muvacehesinde makhOr oluyor [eziliyor]. Eer hal-i hazrda sebat ve
inad edersek, emin olunuz ey muhterem ulema, birka sene iinde, eski
mctehedat [eski alimierin ictihadlarn] tatbik edecek yer bulamazsnz.
A'da [dmanlar] memleketimizi alyor. Mahvoluyoruz. Bu ar uykudan
uyanalm. slamiyeri daha iyi anlayalm. Usullerimizi tecdld edelim.

Bize slam esaslarndan karlacak yeni bir fkh lazm olduunu, hususiy-
le ttihad- slam eserinde geni bir ekilde belirtiini syledikden sonra, bir
baka sahadaki yenilik ihtiyacn dile getiriyor:
Geen gn, ulema-y haklkiyye-yi islamiyyeden bir zat- ali ile gryor
dum. Bu zat -ki Sinob meb'Gs- sabk ve surre emin-i lahk Hasan Fehml
Efendi Hazretleridir- daha ileri giderek, akaid-i hazrann bile pek eski oldu-
undan bahsetdi. Ve kemal-i vukuf ile dedi ki, eski zamanlarda, frak- dal-
le [sapk frkalarl, Mu'tezile vard. Bu akaid onlara kar olmak zere tedvln
ve tertib edilmidir. Dikkat edilirse grlr ki, elde mtedavil akaid risalele-
ri hep Mu'tezilenin efkar ve mesrudarn [iddialarn] reddeder. Artk Mu'tezi-
le kalmamdr. Binaenaleyh onlara kar harb etmek zaiddir [lzumsuzdur].
Bu alime bak veren Celal Nuri Bey:
Bize bugnk behat- vicdaniyyeyi def [vicdan! bhelerini kaldrmak]
iin yeni bir mecelle-i akaid lazmdr. ..
dedikden ve firak- dalle ile, teslls, skolastik, ok tanrclkla uramann l-
zumsuzluuna iaret etdikden sonra yaplmas gereken eyi yle belirtiyor:
Halbuki zamanmzda spritualizm, materyalizm, monizm gibi birtakm me-
salik-i felsefiyye meydan alyor. Bunlar ne derecede ruh-i slamiyyetle ka-
bil-i telifdir? te asl mesele.
Akaid salasndaki bu ihtiyaca bu kadarla dokunuh asl konuya geen ve
istim'n hukuki ahkamnn deiebilme imkann Mecelle hkmleriyle isbat et-
meye gayret eden Celftl Nuri Bey'i, bu defa, daha nceki yazlarnda hi temas
etmedii Mecelle'nin 14. maddesini ele alm gryoruz. Bilindii gibi bu mad-
de: "Mevrid-i nassda ictihada mesa yokdur." demekle, tebdll ve tecdld saha-
sna nasslar sokmamakda, mesela Mecelle arihi All Haydar Efendi [Arsebk
(1853-1935)] bu maddeyle ilgili olarak yle demekdedir:
sHim n Aktel Deeri zerine-II 13

[Mevrid-i nassda] yani her hangi mesele ki onda nass- ari' varid ola, o nas-
sn hilafna olarak [ictihada] yani mctehidlerin ictihad etmelerine [mesa]
yani cevaz- er'i [yokdur]. yle nassn muhalifi olan ictihada i'tibar ve
onunla amel olunamaz. nk kyas ve ictihadn shhati, fun1'da ademu'n-
nass, yan! nass- ari' bulunmamas ile merutdur. 1 3
... Bir mesele ki onda nass varid ola, ibad iin onu tayir etmek yoktur ...
Keza mezkr arihimiz, Mecelle'nin 36. maddesi olan "Adet muhakkemdir."
hkmnn Izahnda da, adetin salahiyetini, "hakknda nass varid olmayan" sa-
haya tahsis etmekde ve:
Hakknda nass- ari' varid oldukda, o nassn iktizas zere haraket labd
[kanlmaz] olub, nass terkedilerek adete gidilemez. nk ibadn [kullarn]
taylru'n-nassa [nasslar deidirmeyel haklar yokdur. Zira nass rfden ak-
vadr [daha kuvvetliclirl. u sebeble ki, rf, bat! zerine dahi olabilir ...
Nass- ari' hatl zerine olmas mmkn olmaz.

clemekdedir. 14
Yine ayn dnce iledir ki 39. maddeyi:
[Ezmann] tehedcll ve [teayyryle] rf ve adete mbteni bulunan [ahka-
mnl, yani ahkam- cz'iyyenin tebecldl ve [teayyr inkar olunamaz ah-
karn- klliye her halde baki olub teayyur eylemez.

eklinele erh eelerek tebecldl imkann sadece rf ve adete dayanan cz'l ah-
kama hasretdiini tekcirlanakdadr.
te burada Ali Haydar Efendi'nin ibu 39. madde iin verdii oda misaline
Celal Nrl Bey tehzllde bulunacak ve infialini ctihaddaki mezkr makalesin-
de (s. 1453-4) u ekilde dile getirecekdir:
Hayr! stad- ali iktidarm, bu kadar kk bir misal ile iktifa etmeyiniz ve ah-
karn-klliyyeyi asla istisna cretinde bulunmaynz. nk bu: Evvela; Siya-
netine memOr olduumuz er-i erife muayirdir. Saniyen; Fetvaya ve hallfe-i
mslimlnin icraatna muayirdir. Salisen; Akl u manta muayirdir. Rabi'an;
Kavanin-i tarlhiyyeye muayirdir. Hamisen; ROhu'l-kavanlne muayirdir.... vs.
Bu be snf aykrlk grn Celal Nuri Bey izah etmeye gemi ve un
lar sylemidir:
Evet er'a muayirdir, nk er', seksen bin trl suhlet gstermi ve hat-
ta hadis ile ayetin neshi derecesinde ruhsatlar vermidir
[Mellif burada ttihcid- slam kitabna baklmasn istiyor.s Haber-i vahid
deerindeki hadlsle neshedildiini syledii ayet, 2. Bakara sresinin miras va-
siyetiyle ilgili 180. ayetidir.]
Fazla olarak urasn da syleyeyim ki, Hz. Muhammed, birtakm nuss- sa-
lifeyi [nceki din! nasslar] tebdll ile slamiyeri esasgir etmidir !kurmudur].
Demek ki rfh-i slamiyet teceddd amirdir.

13 . 112.
14 . 159, 176.
s s. 53-54.
14 islamiyat V (2002), say 2

Bu, hallfe-i mslimlnin icriiatna ve fetava-y er'iyyeye de mayirdir, n-


k eskiden beri imarnet makamn ihraz eden resa-y cumhur-i mslimln,
haklannda nass- kat'i olan ahkam bile, maslahat- amme mulahaza- ma'ku-
lesine mebnl [kamu yarar denen makul dneeye dayanarak], tebdil etmi
lerdir. Mesela hallfe-i vakt, riba meselesini ele alm, alelade mfessirlerin
tefslrlerinden baka ve daha ma'kul bir suretde nass- Kur'an' tefslr etdirib
% 9 faizi mbah klmdr. Murabaha Nizamnamesi'nin altnda eyhlislamn
imzas vardr. 6 Ve mamu'l-Mslimin, faizli istikraz muamelelerine, bir dev-
let-i sHimiyye olan [kendi] devletleri ve beyt'l-mal narnma imza edilmesini
vkelasna emrediyor. Ve baka trl muhafaza-y hayat- devlet de {devle-
ti devaml klmak] kabil deildir. Zamanmzda anlalmdr ki, eski riba im
diki faiz deildir, o [riba], bir veslle-i zulm idi; halbuki imdiki faiz, bir ne-
ma-y mer1'dur. Binaenaleyh faiz, asr- hazrda, edvar- mtekaddimedeki
[gemi devirlerdekil riba gibi meninuatdan [yasaklardan] deildir.

Kezalik, bundan birok seneler evvel, imamu'l mslimln [mslmanlarn ba-


Osmanl padiah], er'in ukubata kezalaral ve ksasn baz ekillerine da-
ir olan nusus- k:it'a ve kat'iyyeyi [sabit nasslar] brakdrb Code Napale-
on'dan mtercem [evrilmi] bir kanun yapdrm ve onu, klliyyat- ictiha-
dat- slamiyye esasna vaz' ve idhal etmidir.
Bu gibi emsile [misaller] kolayca tekrir edilebilir.
Bu re'yiniz mantka da muayirdir, demi idik. Evet, madem ki muamelat tebed-
dl ediyor, onlar tedvln iin vaz' olunan ahkamn da tebeddl gerekdir. Dn-
yann neresinde, olduu gibi kalm bir cemiyet ve bir medeniyet gsterilebilir?...

Grld gibi Celal Nuri Bey sU1miyet'i inanc ve ibadet sahalaryla snr
landrmamakda, beeri hayatn meselelerini dlne dahil saymakda, fakat birinci
gurub hkmlere deimezlik vasf tand halde, ikincilerin deien artlara
gre deime ve gelineye ak olduunu ileri srmekdedir. Ona gre ancak
bu sayede slamiyet alenmul vasfn koruyacak, sosyal bir messese olmak-
da devam edecekdir. Celal Nuri merhfmun bu yazlarnn karlksz kalmya
ca akd. Verilen cevabiarn mnakaasnn yeri buras olmad iin, biz iz-
diimiz ereveye sildk kalarak bir baka mtefekkirimize geiyoruz.
slam'n varln devam etdirme art olarak grlen bu "yeni artlara inti-
bak" zarfiretini kabul edenler arasnda saydmz bu zat, slami kaynaklara
v.kuf asndan daha ehil kabul edilebilecek bir fikir adammz, "eyh Muhsin-
i Fani" mstear ismiyle mehur Hseyin Kazm Kadri'dir.
[devam edecek]
MEHMED SAD HATBOGLU

6 Celal Nuri Bey'in bahis konusu etdii Nizamname, Birinci Tertlb Dstur'da, 206 numara ile ya-
ymlanmtr (Ankara, 1937 basks, V. 775-776). rade tarihi: 9 Receb 1304/3 Nisan 1887'dir. II.
Abdulhamld devridir ve meihat makamnda Uryanlzade Ahmed Es'ad Efendi vardr. En yksek
faiz nisbeti olarak% 9'u tesbit eden bu Nizamniime, daha nceki 16 evval 1280, 24 Mart 1864
tarihli Muriibaha Nizam'n (Dstur, 1289/1872. . 268-269) feshetnekdedir ki, orada o/o 12 nis-
betinde faiz mukavelelerine izin verilmidi. Sultan Abdulazlz zamandr, eyhulislam da: Atfza
de mer Rusameddin Efendi'dir.
islamiyat V (2002), say 2, s. 15-19

'Siyasal Dil'in Stratejik Rntgeni

MER ELK
SiYASETBiLiMCi

1
'siyasal dil'' asla kk harfle 'siyaset' e (policy) indirgenemeyecek bir kate-
goridir. Bununla beraber, sz konusu olan, byk harfle 'Siyaset' (poli-
tics), yani 'yksek siyaset' ise, siyasal dilin snrlarn aabilen, bunun dnda
mtalaa edilebilecek hibir beeri faaliyet yoktur. slam dnyasndaki siyasal
dil de bu erevenin dnda bir varolua sahip deildir. slam dnyasnn, ke-
sintiye uram bir tarih izgisi iinde, bugn sahip olduu siyasal dil, bu dn-
yann gerek 'kresel egemenlik', gerekse 'kresel hegemonya' dairesi iinde et-
kili olmayan bir siyasal varolua sahip olmasyla paralel bir geometriye sahip-
tir. slam dnyas, slam'n ilk dnemlerinde var olan; verili siyasal dille zgr
etkileimini bugn kaybetmitir; nk; verili siyasal alan iinde var olma ve
etkinlik retme ilevinden, saf (pure) bir slami duru tahayyl adna kendi-
liinden vazgemi, boanmtr. slam dnyasnn merkezdeki entelijensiyas,
siyasetin 'en yksek beeri faaliyet' ve 'en mkemmelinden toplumsal faaliyet'
olma durumunu kavrama konusunda, bilinli bir krlganlk iindedir. Bu bilin-
li krlganlk, bir zamanlar yaanm bir tarihi, 'saf ve katksz' olarak niteleyip,
bugn onu yeniden yaratmak gibi tarih-d bir faaliyeti ierdiinden, siyaset-
d kalmtr. Bu siyaset-dlk, dolaysyla tarih-dlk, mevcut dnyay var
eden veya yaanan dnyann taycs ve sembol olan siyasal diH dlama ve
reddetme eklinde tezahr etmektedir.
2
slam'n sa ve sol siyaset arasnda taraf tutmayp, kendine zg, alternatif bir
dil ve siyaset tarz vazettii/vazetmesi gerektii eklindeki kavramsal priten-
16 isiflmiyat V (2002), say 2

lik ilevsizdir. nk, slam dncesinin artk kendini emekliye ayrma gibi bir
karar varsa ve dnyann gerekliine sz syleme iddias kalmamsa, ancak
o zaman verili siyasal dilin dnda durmaya meruiyet atfetmesinin bir anlam
olabilir. Fransz Devrimi'nden bu yana siyasal alan veya siyasal dil, sa ve sol
arasnda blnmtr. Bu anlamda, iktidar onaylamann ad 'sa', iktidara kar-
kmann ad da 'sol' olmutur. Buradaki iktidar, dar anlamda hkmet ema
s deil; bunu oka aan, her trl eitsizlii ereveleyen mikro ve makro tm
iktidar formlardr. Bu erevede, her 'nc yol' aray, kanlmaz olarak sa
bir anlam ifade eder. Demek ki, sonn, slam adna genel geer bir kabul veya
red dzeneini siyasal alanda retmeye soyunmak gibi yzeysel bir abayla ta-
nmlanamaz. Sorun, ncelikle 'siyasal'dr ve siyasal bir zeminde kalnd sre-
ce, slam dnyasna ve slam dncesine ait sembollerle tanabilen bir ilev
. retilip retileneyeceinden bahsedilebilir. Yani ncelikle dini bir alanda bulu-
nulmas gerektii ve bundan sonra siyasal dzeye sarklabilecei iddias, tarih-
ddr. Kald ki, slamc siyasal dil, sa ve sol diller kadar hegemonik bir ile
ve sahip olamad mddete, alternatif bir dil araynda kalmak, siyaseten i
levsizdir. Bylesi bir hegemonik iievin retilmesi iin de, sa ve sol dil dolay
mndan akan verili siyasal dilin damarlarnda akmak kanlmazdr.
slam'n evrensel bir dil iddiasnda olmas, sa veya sol dil ierisinde ko-
numasn imkansziatrmann aksine, byle bir yolu mmkn klar. Evrensel
retiler, tarih iindeki yrylerinde hakim olan dilin imkanlarndan yararla~
nr ve iletiimin gereklemesi iin, hakim siyasi dili kullanmaktan ekinmez-
ler. Akn dzeyi ieren bir mesajn anlalmas iin, verili dilin imkanlary
la/kodlaryla konumann kanlmazln teslim ederek ie balamak gerekir.
Bu noktada denilebilir ki, verili siyasal dil iinde konuulacaksa, zgnlk id-
dias nerede kalacaktr? Zaten entelektel faaliyet de, bu sonnun ima ettii
zorluk karsnda siyah veya beyaz demenin kolayclna veya teslimiyetili-
ine dmemek iin anlaml ve nemlidir. Yani, siyasal dil iine giren kii, ne
siyasal dil karsnda mutlak bir hermeneutik zgrle sahiptir, ne de iine
yerletii siyasal dilin elleri balanm nesnesidir. Bu, dile bulam ideolojik
armlarn dezavantajlarna kar donanml olmay mmkn kld kadar,
donanmn siyasal dilden boanmay gerektirecek ekilde tarih-d bir radikal-
lie ynelmesini de engeller. Biz istesek de istemesek de. mevcut siyasal dilin
gramerinde yer bulmu olan sa ve sol kavramlar, gnderimierin adresi ola-
caktr. Bu anlamda, her sa eletirisi ister istemez sola bir yaknlama, her sol
eletirisi de saa bir yaknlama olarak okunacaktr/alglanacaktr. Bu, kart
lklar ierisinde konumann handikapdr. Ayn handikap, zgnlk iddias iin
bir engel deil, ayn zamanda imk1ndr.

3
Bu gn kullanmda/dolamda olan slamc siyasal teori, byk oranda orta-
adaortaya kmtr. Dolaysyla da, bu an kayg ve nceliklerinden, stra-
'Siyasal Dil'in Stratejik Rntgeni 17

teji ve nkabullerinden etkilenmitir. Bunu gznnde bulundurmamak, s


lamc siyasal teoriyi tarih-st bir pozisyona yerletirmeye yol aar. Kald ki,
bunun ncesinde tartlmas gereken ey udur: slamc siyasal teori, temel il-
kelerini tarih-st bir kaynaktan devirip mevcut siyasal yapy ekillendirir
mi, yoksa iinde yeerdii/hayat bulduu sre mi slamc siyasal teoriyi bi-
imlendirir? Baka bir deyile, slami siyasal teori, balam(iar)dan azade bir
zellikle, vazedildii her ortamda siyasal yapy ve siyaset tarzn kendi ilke-
Ieri erevesinde deitirme/dntrme durumunda mdr? Yoksa, slamc si-
yasal teori, farkl sosyolojik tecrbelerde, farkl nceliklerle girilen ittifak ve
koalisyonlarda, srdrlen politikalarda Mslmanlarn alm olduu pozis-
yonlar m tarif eder? Daha net bir ifadeyle, gnmzdeki slamc siyasal te-
ori, bugne kadarki iktidarlarn 'filtre'sinden geerek mi bugnk formunu
bulmutur? Cevap evetse, bundan sonraki formunu da gelecekteki iktidar po-
zisyonlarnda m aramak gerekir?
Bu erevede denilebilir ki, slamc siyasal teorinin sa veya sola ynelimi-
ni/ya(t)knln belirleyen ey, Mslmanlarn o anda iktidarla girdikleri iliki
ve iktidar karsnda aldklar pozisyondur. Bu anlamda, slam'n Earilik vb.
unsurlarn katklaryla sac bir siyasal durua sahip olmas, esas olarak, ikti-
dar temellk eden Mslmanlarn bunu korumak isteinden kaynaklanmtr.
Ayn tarihsel sreci paylaan Baricilerin veya iilerin messes nizama kar
kmalarn ve bylece slami siyasal literatrele 'sol'a denk gelecek ekilde
muhalif ve zgrlk bir dile sahip olmalarn belirleyen ey, iktidardan mah-
rum braklmalardr.
Saa veya sola yatknlk, meruiyetini, belli ilkelerden te, stratejik bir ko-
numdan devirir. Zaman zaman Mslmanlar sa bir dille ittifak etmiler, za-
man zamansa sol bir dilin imkanlarna yaslanmlardr. Bugn slam'n zc
yorumlarna gre bir 'savrulma' veya 'zaaf' gibi anlalan ve sunulan bu du-
rum, aslnda, slam eksenli dncenin bir 'tarihsel zne' olma iddiasnn so-
nucudur. Tarihin ve siyasetin bu doal arsn, savrulma' veya 'zaaf' gibi
sunmak, tarihsel zne olma iddiasndan gnll ekilmektir. Buradaki denk-
lemi belirleyen asl unsur, iktidar faktr ve iktidar karsnda temellk edi-
len pozisyonlardr.
ktidar karsnda konumlanan pozisyonlar alndktan sonra, slami ilkeler-
den ve ncllerden, bu pozisyonlar paralelinde deliller bulmak zor deildir.
Mslmanlar sac bir konuma yaslanrken de, sol bir pozisyona sahipken de,
buna uygun ilkeler bulmakta pek zorlanmamlardr. Burada bu ilikinin 'sa
ln' belirleyen ey, sonuta dlen konum deil, iledenen yolda kullanlan
'siyasal yntem'dir.
(Bu argman, slamc siyasal teoriyi sala ilikilendiren ve bunu stratejik/pra-
tik bir ittifaktan te, kalc bir kan uyuumu olarak deerlendiren cari literatre
kar bir itiraz imkan salayabilir. Bu balamda, slam'n sala ilikisi kalc ve
18 islamiyat V (2002), say 2

doal/kendiliinden bir iliki olmayp, ilikisel ve balamsal bir karakteri haizdir.


Ayn ey, slamn sol'la ilikilendirilmesinin imkanlan iin de geerlidir.)
Bu erevede, slam'n sola kartlk erevesinde konumlandrlmas neti-
cesinde, solu materyalizm, pozitivizm ve ateizmle balantlandrp mahkum et-
mek, byk oranda, 'sa'la kurulan ittifakn neticesinde kefedilen argmanlar-
dr. Solla stratejik bir ittifaka girildiinde, sa da smr vb. eylerle balant
landrlarak mahkum edilebilir. Dolaysyla, esas belirleyici unsur, baz ideolo-
jik ilkelerden te, iktidar karsnda temellk edilen konumdur. Bu erevede,
sac bir ittifakn nyarglarndan uzaklaldnda, solun materyalizm-poziti-
vizm-ateizm zelliklerinin/zaaflannn tesinde, ilkeli ve zgrleimci bir siya-
sal duru imkan da salayabilir.
Kald ki, sa ve sol kavramlar, siyasal alanda, ideolojik gnderimierinden
te, siyasal tutum aln adresleri olmalar hasebiyle, ilevsellikleri itibaryla de-
erlendirmeye alnrlar. Bu balamda, Mslmanlarn 'sa'la veya 'sol'la kura-
caklar ittifak, bu tutumlarn ideolojik ncllerinden te, siyasal arenadaki iz-
dmleriyle kurulmu bir ittifak olacaktr. Bu erevede, ateizm-materyalizm-
pozitivizm gibi ideolojik nosyonlar bir tarafa brakp, solun siyasal olarak ne
anlama geldiinin imkanlarn aratrmak gerekir. Byle bakldnda, eitlik,
zgrlk, adalet, paylam, zulme ve smrye kar durmak vb. tutumlarn,
sol ve slam'n 'ortak payda'lar olduu grlebilir. Burada belki de 'ortak pay-
da' ifadesinden daha gl olan ifade, sol siyasal duruun, slam retisinde iz-
dm bulunan dinamikleridir.

4
Siyasal dilin zeminini belirlerken sorulmas gereken can alc bir soru da u
dur: slamclk ve sol, teorik balamda ve tarih-st, balam-tesi biT ekilde
mi ele alnmal, yoksa Trkiye ve slam lkeleri zelinde bir karlatrma m
yaplmaldr? Eer teorik bir bak retilecekse, ilkesel benzeriikiere ve zgn-
lklere vurguda bulunmak gerekir. Eer tarihsel bir analiz yaplacaksa, tarih-
sel zgnlklere, yaknlama ve uzaklamalara vurguda bulunmak gerekir.
rnein, slam lkelerindeki slamclk sola yatkndr; nk bir zgrleim ve
muhalefet dilini kullanmaktadr. Bu dil de, 3. dnya lkelerinde 'bamszlk'
bir strateji izleyen sol ile ayn dildir. Trkiye'de ise, bir muhalefet dili olarak
ortaya kmasna ramen ve tam da bu yzden, tarihsel zgnlkler nedeniy-
le, slamclk, sa bir pozisyona yatkndr. Kemalist modernlemeye yneltilen
muhalefet, sa bir dilin hegemonyas altnda mmkn olmutur ve bu yol ar-
kadal slamcla sa bir karakter vermitir.
Dolaysyla, slamclk ve sol siyaset arasndaki iliki tarihsel pratikler er-
evesinde incelendiinde ortaya kan ey, baz durumlarda ztlk ve eliki,
baz durumlardaysa yaknlk ve benzerlik olarak grnrleir. Bu erevede,
Trkiye'de slam'n sa ve solla ilikilerini konu alan bir inceleme, kanlmaz
olarak, bu topraklarda sa ve solun armlar ve slam'la ilikilerindeki ta-
'Siyasal Dil'in Stratejik Rntgeni 19

rihsel ykle mall olacaktr. Ama siyasal dil, bu yk tayarak ilerieyebildii


mddete, nc bir ilev retebilecektir. Yoksa, tarihsel ykten kanmak ad
na, verili yerel siyasal dilden uzak durmak, sadece teolojik bir faaliyetin snr
Iar iine hapsolacaktr.
Ancak, unutulmamaldr ki, her tarihsel analizin varsayd ittifak veyfl a-
tma, tarihselliinden tr, srekli bir yapda deildir ve ilkesel bir karla
trmay gerektirmez. Elbette, tarihsel ittifaklar mmkn klan ilkesel benzerlik-
ler vardr; ama bu ittifaklar tarihsel rastlamalarn gerektirdii stratejiler ere-
vesinde, kurulduundan, 'ilke'den yoksundur. Baka bir deyile, bu ittifaklar, si-
yasetin doasna ynelik tasavvurlarn rtmesinden te, stratejik, ilikisel ve
byk oranda pragmatist boyutlardadr. yleyse, tarihsel yk tadnn far-
knda olarak verili siyasal dilin iine giren bir kimse, pragmatizmle biimien-
mi alana kar mesafesini korumas gerektiini bilerek, kendine zgn bir d-
zey kurma imkann her zaman kollayabilecektir.
5
Sa siyaset, 'eitsizliklerin sabitlenmesine dayanan' bir siyasal dil kullanr. Sol
siyaset, 'eitsizliklerin giderilmesine yaslanan' bir siyasal dili istihdam eder. s
lam dnyas ciddi bir siyaset felsefesi retiminden yoksun olduu iin, teolojik
dzeyde talepkar olduu 'adalet', 'zgrlk' ve 'meruiyet' kavramlarn pratik-
letirme yeteneinden yoksundur; bu ynde bir siyasallama retememektedir.
Sebep, sa siyasal eklemlenme mimarisi iinde var olmaya almas dr. Buna
kar ykselen muhalefet ise, sol dilin geometrisini kavramadan, sol sembol ve
kavrarnlara ynelmi ve srdrlebilir bir siyasallama retememitir. Her iki
durumdan kanma abas ise, tarih-dlktan teye geememitir. slam dn-
yasnn verili yaam koullar ise, 'adalet', 'zgrlk' ve 'meruiyet'i 'ekmek'ten
bile daha nemli hale getirmitir. Bu durumda, slam dnyasndaki entelijensi-
yann, 'sol siyasal dil'in geometrisi zerine daha ok kafa yarmas zorunludur.
isHimiyat V (2002), say 2, s. 21-36

slami Sol -Genel Bir Bak-*

NASR HAMD EB ZEYD


PROF.DR., LEIDEN NVERSTES, HOLLANDA
EVRENLER: M. HAYR KIRBAOGLU, MER ZSOY

Tarihsel Arka Plan


'Sol' kelimesi, genel olarak, fakirlerin, ezilenlerin ve smrlenlerin hakkn sa-
vunan siyasi ve fikri hareketler iin kullanlr. Buna mukabil, 'sa', bireysel ml-
kiyet ve teebbs hrriyetini savunur ve servet dalmna ve sosyal tabakalar
arasndaki farklarn azaltlmasna kar kar. Ancak, konu slami sol olunca,
sa ve sol terimlerini ada kapsamndan daha geni bir biimde ele almak
gerekir. Bu adan solun, toplumsal, siyasal ve ekonomik ilerleme, kltrel ve
fikri zgrlk, dnce ve hayat tarz olarak aklclk eilimlerini ifade ettiini;
san ise, gelenekiere ballk, onun muhafazas ve "daha iyisi mmkn olma-
d" iin realitenin dondurulmas eilimini ifade ettiini syleyebiliriz.
Sa ve solun bu geni anlam asndan, dinlerin tarihini, insanlk tarihinin
byk fikri devrimleri olarak, sevap ve azap llerine dayanan ahlaki kav-
ramlar uyarnca insanlar arasnda adalet ve eitlii salamay amalayan dev-
rimler eklinde nitelemek mmkndr. Siyasal ve sosyal tarihi bak asyla
yaplacak analizlere gre, dini hareketler -bazen iddet de kullanarak- yery-
znde bu deerleri gerekletirmeye alan toplumsal-siyasal devrimler ola-
rak da deerlendirilebilir.
zel olarak slam'a gelince, btn trevleriyle adalet ('adi, kt), zulmn
reddi ve benzeri kavramlarn, iktisadi adaletten toplumsal adalete, oradan koz-
mik adalete kadar varan bir anlay ierisinde, gerek ilahi hitapta, gerek nebe-
vi slpta eitli ekillerde kullanldn grebiliriz. lahi ve nebevi hit<tbn

* Eb Zeyd'in islamiyJt'n elinizdeki says iin hazrlad "d-Yesaru'l-islamT -ilale amme-" ba


lkl bu makalesi, kendi onayyla ksmi ksaltnalarla Trkeye eviriimi olup; makalenin orijinal
tam metni iin -www.islamiyatdergisi.con adresine bavurulabilir (Yaync).
22 islamiyat V (2002), say 2

sylem dzeyini bir tarafa brakp, uygulamaya bakacak olursak, oluum ve


geliim dneminde slam mesajnn, ada bir kategori olarak, tam anlamyla
'sol' kategoriye denk dtn belirtmek gerekir. 1
Bazlarnn, slam'n sol olarak nitelendirilmesine kfr ve inkarclk gzy-
le bakmasnn sebebi ise, slam dnce tarihinde, sa ve sol, yani 'geleneki
muhafazakar' ve 'aklc, zgrlk, ilerlemeci' ynde gelimi eitli mezhep
ve akmlarn bulunduu halde, sol fikri akm mensuplar bu tasnifi benimser-
ken, saa mensup olanlarn, bunu reddetmesidir. Ancak, sa-sol meselesi, si-
yah-beyaz ayrm gibi olmayp; arada farkl tonlarn bulunduu da unutulma-
maldr. 'slami sol' tabiriyle ilgili olarak, geriye dnp, tarih! arka plan arat
racak olursak; mesela, gerek Snni gerek ii birok aratrmacnn, Hz. Os-
man'a kar oluan, daha sonra Talha, Zubeyr ve Aie'ye kar tavr alan ve ni-
hayet Muaviye'ye kar mcadele eden kesimleri sol olarak deerlendirdii bi-
linfuektedir. Daha sonra, Emevi desteindeki kader (cebr) inancna kar
kanlar da (el-~aderiyye el-mu<tezile) sol olarak nitelernek mmkndr. slam
dnce akmlar asndan ise, Mutezile, felsefeciler, baz tasavvuf ehli ve fu-
kahay sol olarak; felsefi dneeye dman olan Hanbeli fakih ve kelamcla
r ise sa oh~.rak tasnif edebiliriz.
'Duraklama ve gerileme dnemi olan 13-18. yzyllar atlayp, 19 ve 20. yz-
yla gelecek olursak, Osmanl mparatorluu'nda siyasi ve asker! alanlarda s
lahat almalarnn srd bir dnemde, zellikle siyasi-fikri alanda iki ismin
n plana kt grlmektedir: Cem~Hudd!n el-Afan! (1839-1879) ve Muham-
med Abduh (1845-1905). Afanl'nin projesi, dta Avrupa emperyalizmine, ite
ise istibdada kar bir bamszlk hareketi olarak sol saylabilir. Abduh'a ge-
lince, bavurduu aygtlar selefi olsa da, ynelimi ve amalar, tpk Afan! gi-
bi sol 'saylr. Nitekim, onun, iftileri savunan, onlar banka ve tefecilerin mah-
kumu yapan vergileri eletiren, ura, kanun egemenlii vb. konular ileyen ya-
zlar yazm olmas da bunu dorulamaktadr. Bu iki simann yanna, Ahmed
Faris e-adyak (1804-1887) ile Abdurrahman el-Kevakib! (1848-1902) gibi, is-
tibdad eletiren zgrlk ve yeniliki ahsiyetleri de katabiliriz. Bir iirinde
Hz. Peygamber'i "sosyalistlerin imam" olarak niteleyen Ahmed evki (1868-
1932) de burada zikredilebilir. Genelde 19. yzyl slah abalar, yntemi sele-
fi, hedef ve amalar sol olan hareketler olsa da, selefilik ile sol arasndaki bu
birliktelik fazla uzun srmemi; selefilik, gemii bir topyaya dntren bir
geliim izgisi izlemitir. Nitekim, Afan!'den etkilenmi olan Kasm Emin'in
(1863-1908) sol anlay, selefilii olmayan bir solculuktur.
Ayn izgide anlmas gereken bi dier isim, Mansur Fehm1, Sorbon'da ha-
zrlad "slam Geleneinde Kadnn Durumu'' konulu doktora tezindeki fikir-
lerinden dolay, slam aleyhtarlyla sulanm ve eitli hakszlk ve basklara

bkz. Nasr Abu Zaid, "The Qur'anic Concept of Justice", Polylog, forum for Interculturdl Plilosop
lizing: http://www.univic.ac.at/wigip; http://www.polylog.org/them/2.1/fcs8-en.htm
slami ol -Genel Bir Bak- 23

uramtr. Afani ve Abduh'un balatt dnce hrriyeti arsna katlanlar


dan birisi de, Muhammed Ebu Zeyd olup, irtidadla sulanan zgrlkler ara-
snda yer almaktadr. Ebu Zeyd, el-Hidayetu ve'J-<irfan fi tefsiri'l-J,wr.'an adl tef-
siri sebebiyle, Reld Rza tarafndan, kfr ve dinden knakla itharn edilmi
tir. in dorusu, onun, 4. Nisa', 59. ayetin (ul'l-emr ayeti) tefsirinde, urann
balayc olduu ynndeki yorumu, Msr Kraliyet Saray'n fkelendiemi ve
dolaysyla, rahatlkla sol olarak nitelendirilebilecek olan dnceleri sebebiyle
mahkemelerde yarglanmtr. Bu meyanda, mahkemelerde srnen Ezher ule-
masndan All Abdurrazk (1888-1966) hem kadlk grevinden azledilmi, hem
de diplamas elinden alnmtr. Yine, kartezyen phecilikle hadis ulemasnn
rivayet eletirisi alanndaki katklarn birletirerek cahiliye iirine uygulayan ve
cahiliye iirinin gvenilmezliine mukabil, cahiliye dnemi konusu:da bir kay-
nak olarak Kur'an'a tam olarak gvenen Taha Huseyn (1889-1973), en genel
anlamda solcu olarak nitelenebilir. Onun, zellikle "infak edecek mal olmayan-
lara" ithaf ettii ve fakirlik-zenginlik sorununu ele ald el-Mu<azzebne fi'l-arf
(Yeryznde Ac ekenler) adl eserinden dolay, -kendisi bir televizyon ko-
numasnda sac ve muhafazakar olduunu sylemi olsa da- aslnda solcu
olarak nitelendirilmesi gerekir. Ksacas, zenginlere kar fakirleri, dnce hr-
riyetini, hrriyet ve adalet kartlarndan farkl dnme hakkn savunan biri
olarak, o, toplumsal ve fikri bakmdan sola dahildir.
mra 'atuna fi'-erJ<ati ve'l-muctema c (eriat'ta ve Toplumda Kadnmz:
1929) adl eseri sebebiyle ar itharn ve hcumlara maruz kalan TunusluTahir
Haddad (1899-1935), el-Fennu'l-kaal fi'l-kur'ani'l-kerim (Kur'an- Kerim'de
Kssa Sanat) yazar Muhammed Ahmed Halefullal ve Min huna nebde' (Bura-
dan Balayacaz) yazar Halid Muhammed Halid de bu listeye ilave edilebilir.
slam Sosyalizmi veya Sosyalist slam
1952'deki askeri darbe, aslnda, Msr'da siyasal dzenden toplumsal donuklu-
a kadar neredeyse hayatn btn alanlarn kuatm bulunan ve gnlk geim
skntlar dolaysyla btn vatanperverlik duygularna meydan okuyan smr-
geciliin basks altnda fikri ve kltrel banazl da bnyesinde barndran
dejenerasyona kar yaplmt. En nemli mesele, emperyalizmden kurtulmak
ve ulusal bamszl gerekletirmekti. Bunun ardndan gelen hedef ise, dere-
beylik sistemine 've sermayenin ynetim zerindeki egemenliine son vermek-
tL Bu yolda ilk admlar, toprak mlkiyetini 200 feddanla snrlayan ve bu mik-
tar aan arazinin iftilere datlnasn ngren 1954 tarihli Toprak Reformu
Yasas'yla atlmt. Bu yasann karlmas, Eyll devriminin sosyalist ynelimi-
nin ilk emaresi mesabesinde idi; ki, bu ynelim, 60'l yllarn, btn retim ar~
larnn mlkiyetini devlete devreden kararlar ile aleniyet kazanacakt.
1962'deki Ulusal Szleme, sistemin benimsedii sosyalizmin trn "Arap
sosyalizmi" olarak tanmlamak suretiyle, bunun, mevcut sosyalist toplumlardan
-S.S.C.B. ve in Halk Cumhuriyeti gibi- alndn ima edecek btn niteleme-
leri re(jdediyordu; bu, ilhamn slam'daki adalet ilkesinden alan bir sosyalizm-
24 islamiyat V (2002), say 2

di. Sosyalizmin bu ekilde nitelenmesi, dinsel sylemin, sosyalist zmleri hak-


l gsteren dini gerekeler sunarak katkda bulunmasna zemin hazrlam oldu.
Sosyalist eilimin Eyll devrimi ynetiminin huluu olmadn vurgulama-
ya gerek bile yoktur; zira bu eilimin yakn ve uzak pek ok kkleri vard.
"Tarihsel Arka Plan''da, sz konusu uzak kkler zerinde ksaca durduk. Ya-
kn kklere gelince, burada, Seyyid Kutub'un 0906-1966) devrim ncesindeki
ve devrimin ilk gnlerindeki yazlarna iaret etmek yeterli olacaktr. Sertlik
yanls sac bir kampa dnmeden nce, onun sylemi, genel vatanperver
sylemin dokusunun bir parasn oluturuyordu. Kutub'un, syleminin bu ilk
dneminde, el-lidalet'l-ictima'iyye fi'l-islam (slam'da Sosyal Adalet:1949),
Ma'raketd-islam ve'r-ra'smaliyye (slam-Kapitalizm atmas) 've el-slam
ve's-se/an'l- 'alemi (slam ve Dnya Bar) gibi kitaplar yazdm gryoruz.
60'l yllarda sadece Msr'da deil, Suriye'de de egemen olan "Sosyalist -
zmlerin kanlmazl" salgn esnasnda, Ezher iinden ve dndan pek ok
alimin, slam'n sosyalist karakterini vurgulayan ve kapitalist zellik tamad
n iddia eden eserler yazdm gryoruz. Burada, bu kitaplardan sadece birine,
60'l yllarda Suriye hvan'nn yneticilerinden Mustafa es-Sba'l'nin tirakiyye
t'l-ishlm (slam Sosyalizmi: 1961) adl eserine iaret etmek yeterli olacaktr. Ya-
. zarn dedii gibi, eser, slam toplumundaki mevcut iki grup dndaki nc bir
grubun grlerini yanstmaktadr. Sz konusu iki gnp, slam mmetinin sahip
olduu dnce birikiminin toplumun sorunlarn zemeyeceini ne sren 'fa-
natik laikiler' ve btn bu sorunlarn zmnn slam'da mevcut olduuna
inanmakla birlikte, slam'n bunlar nasl zeceine dair en ufak bir fikri dahi
olmayan 'kesin inanllar'clr. nc gruba gelince, bunlar da zmn slam'cia
olduuna inanmaktadrlar; ancak, bu problemierin nasl zleceine ilikin de
bilgi sahibidirler. Onlarn benimseelikleri btn ilkeler ve kanunlar, slam yasa-
ma kaynaklar tarafndan teyit edilmi bulunmaktadr. B grup, slam toplumu-
nun uzun asrlar ihmal ettii ilke ve kanunlara yeniden arda bulunmaktadr.
Bu grup, mmetin sahip olduu birikimi inkar eden fanatik laikilerclen ok, ule-
maya yakndr. Yine bu grup, zmn slam'da olduuna inanan; ancak, bu -
zmleri ortaya koyamayan kesin inanllarn muhta olduu dneeye de sa-
hiptir. Bu grup, dncelerini ilke ncia gelitirmitir:
1. nsanlarn ihtiya duyduu her konuda, onlarn yararlar iin slami nass-
lar gerekletirmek
2. karlar ~atit zaman, insanlar arasnda adaleti gzeten bu nasslar
gerekletirmek.
3. nsanlk toplumunda, yapc toplumsal gelimeyi gerekletirmek.
Bu nc grup, insanln kar karya bulunduu problemierin iyice in-
celenip aratrlnasn zorunlu grr ve toplumun btn kesimleriyle kapsam-
l bir iliki kurar.2

2 Emin ei-Huli, Fi e':Oilin, ei-Hey'etu'l-Msriyyetu'l-Amneti li'I-Kit<lb, Kahire 1987, s. 121-122'den naklen.


slami Sol -Genel Bir Bak- 25

Yazar, fanatik laikilerle kesin inanllar arasnda orta yol izieyegelen dini
sialclk izgisini yinelemekle kalmayp; nceki slahclarnkinden daha ileri
bir adm atarak, "slam'da her eyin zm vardr" sylemini kullanmak su-
retiyle, kesin inanllarla ittifaka girmitir. Dier bir ifadeyle, onun, dier slah
olarn, kendisine -mellifin yegane kaynak olarak tand slami yasamann
kaynaklarndan daha az olmayan- geni hayati bir alan atklar 'akln' roln
snrlad grlmektedir.
Bu 'uzlamac', daha dorusu 'eklektik' yntem, 60'I ve 70'li yllardaki dini
sylemiere de genel olarak egemen olacaktr. Bu eklektik tavrn 60'I yllarda
genel aka tabi olarak sola meylettii grlrken, 70'li yllarda ise, aksi yne,
saa yneldii grlmektedir; ki, 1967 hezimetinden ve onu izleyen sosyalizm
kart 70 devriminden sonra, bu sa eilim genel akm haline gelmitir.
Bu dnemde eklektik tavr redeletmesi ve bunu ak ve net olarak ilan et-
mesiyle btn dier tutumlardan ayrlan, belki de 'biricik' olarak nitelenebile-
cek bir tutum daha vardr ki, onu incelemedike fotoraf eksik kalacaktr. Bu,
'Kur'an'n edebi yorumu' kuramnn salibi ve Kalire niversitesi'nde 'edebi
tefsir' ekolnn kurucusu Emin el-Hull'nin (1895-1966) tutumudur. Edebi tefsir
kuramyla Htlll, btn sorunlar karsnda Kur'an'n konumu asndan iki bo-
yutu birbirinden ayrmaktadr: Realizm ve idealizm. O bunu, basit bir dille ve
bizim gkten indirilen valiy (ideal) ile vahyin tecelli alan olmas itibaryla,
toplumsal ve insani anlamda tarih (realite) arasndaki diyalektik gerilim olarak
nitelendirebileceimiz bir ekilde aklamaktadr. Vahyin realist boyutu tarihi
dzlemde ortaya kmaktadr; ancak, bu dzlem, vahyin idealizm boyutunu
rtmemektedir. Dier ynden, eyh Hll, vahyin idealizm boyutunun, onun re-
alizm boyutunu ortadan kaldrdn da iddia etmemektedir. Btn mesele, na-
sl bir tefsir ve tevil yntemi izlendiinde dmlenmektedir; yani soru, vahiy-
le tarih arasndaki bu diyalektik gerilim ilikisinin gerek anlamn bulup kar
mak amacyla her iki boyutu da ortaya karabilecek bir yntemin nasl olu
turulacadr. Bu sorunun tek cevab, ona.gre, 'edebi tefsir yntemi' dir. Basit,
ama ayn zamanda aklayc olan slbuyla Ht'll, yle demektedir:
Bu Kur'an'da, bedevi Arap evresine zg bedevilik olgusuna ait eler mev-
cuttur. Bu eler, u ana kadar mesaj tam ve bu mesaj dier milletiere
ulatrmak iin Dou'ya ve Bat'ya gitmi olan Arap evre dzeyinde varl
n tekrarlayarak srdrmektedir. Bu evre, sz konusu dier milletierin ha-
yatlarna, zamana uyum arzeden ve ilerleme ihtiyalarna cevap veren bu
mesaj; ebeciilik ve sonsuzluk mesajn miras brakmtr. Araplarn yaamlar
n srdrebilmeleri. ilerlemeye dahil olmalar ve akllarnn almad eyler
karsnda bocalamaalar iin, (Kur'an'daki) bu olgusal eler gerekliydi. Ni-
tekim onlar slami cl~1eti kabul etmekle kalmadlar; azim ve kararllkL. da-
veti, dnyann kalan ksmna ulatrmaya altlar. Ancak, Kur'an'da, mevcut
toplumsal dzeyin izi , verdii lde yer alan bu realizme ramen, bizzat re-
alizm ieren ayetler de dahil olmak zere -aslnda elier ayetler de bu konu-
26 isHimiyat V (2002), say 2

da onlardan ok uzak deildir-, Kur'an'da, yce ufuklara ve ulvi gayetere sa-


hip idealleri grmek mmkndr. Bunlar, insanolunun ulaabilecei en yk-
sek ve en ileri noktaya doru ykselme ve ilerlemeye yneliktir. Her nesil bu
tr ayetlerden aniayacan anlar ve gerekletirebileceini gerekletiriO
eyh Hull, Kur'an' herhangi bir toplumsal veya siyasal ekol erevesine .
sokmaktan kanarak, bu teorik k noktasndan hareketle, Kur'an'da 'servet'
sorununu tartmtr. Bu suretle o, Kur'an'n idealizmi ile, u veya bu ekilde
Kur'an'n iine ekilmek istendii tarafgirlik arasnda da ayrm yapmaktadr.
1944-1952 yllar arasnda, yani sosyalizmin, devletin ve dzenin ideolojisi ha-
line gelmesinden nce, radyo konumalar eklinde topluma sunulan bu tart
malarda Hull, servetle ile ilgili btn ayetleri biraraya getirmi, bunlar tahlil
edip karlatrmalar yaparak, ilgili ayetterin 'anlam' ve 'gaye' dzeylerini ak
lamtr. Bunu yaparken o, derin ve yaratc bir eletirel diyalog ierisinde, es-
ki mfessirlerle arparak, servet konusunda, Kur'an'n rehberliinde, kalple-
ri ikna edecek zmlere ulanaya almaktadr.
eyh Hull, ulat sonular, insanlara matbu olarak sunulmas iin biraraya ge-
tirdii konumalanndan oluan kitabn nsznde u ekilde takdim etmektedir:

Kur'an, atageldiimiz slbu gerei, bu tedbirde, realizm ve idealizmi, ha-


yattaki gelimelerle paralel olarak ve insann hayal edebilecei en yce ufuk-
lar onlara hazrlayarak biraraya getirmektedir. Kur'an ferdi mlkiyeti korur-
ken gerekidir: nsanlar, servetlerinin ellerinden alnmas durumuyla kar
karya brakarak aknla dar etmemektedir. Zira byle bir ey olsayd,
onlarn gayretleri sner, azinieri zayflar, oturup kalrlard; ne bir icat yapar
ne de bir yenilik getirirlerdi; mallarn savunmaya dahi girimezlerdi. te yan-
dan, Kur'an bu ferdi mlkiyetin temellerini -grdmz zere- sarsarken
ise, idealisttir: Zalimlerin arlklarn eletirmekte; servetin btn insanla
ait olduunu, mal sahiplerinin ise bunlarn sadece emanetisi olduunu, ken-
dilerinden sonra bu grevi bakalarnn devralacan; mallarn onlarn deil,
Allah'n mal olduunu sylemek suretiyle, onlarn servetleriyle olan balar
n sarsmaktadr. Bu dini temelli, semavi nitelikli, ilahi ruhlu tashih ile Kur'an,
insanlar, hangi yoldan olursa olsun servet elde etme hrsnn tehlikelerinden;
bu tutumun ahlak ve erdemi heder etmesinden; servet kullanmnda israf ve
arlktan ve toplumun -yani maln sahibi olanAllah'n-hakkn unutmaktan
korumaktadr. Byle olunca, insanlar yollarna giderler; ilerlerler, renirler,
ykselirler ve yce ideallere ulanaya alrlar. Bu konuda Kur'an'n idealiz-
mi onlar iin yle bir zemin hazrlar ki, servet tamamen kamunun mal olsa,
herkes ona ortak olsa ve bireysellik tamamen ortadan kalksa, Kur'an bunda
ne bir saknca grr ne de buna engel olur. nsanlar, ellerinden geldii l-
de mlkiyet arzularn terbiye etsinler; evrelerine adaletle davransnlar. te
Kur'an'n hedefleri ve rehberliinin istikameti... 4

3 Fi emvalilim, s. ll-12.
4 age., s.12-13.
slami Sol -Genel Bir Bak- 27

Acaba Huli'nin ilk slam solcusu olduunu syleyebilir miyiz? Kanmzca,


daha da ileri giderek, sosyalizm sokaa atlm bir meta haline gelip, herkesin
eklektik tutumlarla bu akma dahil olmaya alt dnemlerden nce, onun
gerek bir sosyalist olduunu bile sylemek doru olur. Onun edebi tefsir yn-
temiyle ulat sonular, sadece yntemin yeterliliini deil, ayn zamanda
onun eitli delalet dzeylerini kefetmedeki esiz gcn de gstermektedir;
ki, bu eitli delalet dzeyleri, Kur'an' gerekten btn zaman ve mekanlarda
-sadece syledikleriyle deil, ayn zamanda iaret ve imada bulunduklanyla
da- geerli klmaktadr. Kur'an, tarihi bir realiteden, Arap realitesinden ve 7.
yzyldaki kltr dzeyi erevesindeki bir idrak dzeyinden bahseder. Ancak,
o, bununla, ideal dzeyine ykselen bir gayeye iaret ve imada bulunur. So-
nuta, Kur'an' birtakm ekallerin grleriyle uzlatrma giriimleri, -Hull'nin
iddetle eletirdii 'bilimselci tefsir' bata gelmek zere- 'ideal' dzeye ait ola-
nn 'realite' dzeyinde gsterilmesi anlamna gelmektedir. Halbuki, Kur'an'daki
realite dzeyi, ideal dzeyine gtrme amac tamaktadr. Baka bir ifadeyle,
ne trden olursa olsun, bu tarafgir yorum gayretleri, denklemi tersyz etmek-
te, binay ykmakta, hem anlam hem de delalet dzeyini bozmaktadr.
Bu sebeptendir ki, HGII, Mustafa es-Sba'l'nin slam Sosyalizmi'ne dair ese-
rinin, hem dini hem dnyevl uygulamalata ynelik "gep.el slami yntem" adn
verdii bir yntem asndan ~rntl bir eletirisini yapmtr. Hull'nin nazarn
da 'slami yntem', 'Kur'anl yntem'den baka bir ey deildir. Bu yntem;
kendisi dndaki her eyden nce gelir ve slam'n her esasnn ve direinin
temeliair. Kendisi dndaki her ey ona gre deerlendirilir; ondan sonraki
her ey de ona dndrlr. Bu yntemin en nemli ilkesi, onun tikelleri ve ay-
rntlar deil, tmelleri ve ilkeleri ihtiva etmesidir. Bu yntemin, dinin temelle-
rinden olan ibadetler alannda bile bu ilkeye bal kalmas, bunun ispat iin
sana yeterlidir. Bu temelierin en bilineni ve en ok uygulanan olan namaz ko-
nusunda bile durum byledir; nk Kur'an, namaz konusunda hibir ayrnt
vermemitir. Oru, zekat ve hac konusunda da durum ayndr. Plan bu olan
Kur'an'n, insanlarn servetlerine ilikin konularda tikel ve ayrnt kabilinden
hususlara temas etmemesi ve buna ramen bizim bunu slam olarak kabul et-
memiz karsnda, Kur'an'yla ve Kur'an'n aklamas olarak gnderilenleriyle
birlikte, onun u ekole, falan cemaate veya filan frkaya bal olduunu syle-
yebilir misin? Hayr! Ne bunlarla, ne de benzer eylerle Kur'an'n bir ilgisi ola-
bilir. Bugnn slam sosyalizminden, dnn slam kapitalizminden veya yar
nn slam komnizminden bahsetmekle, slam'n herhangi bir zamanda akaid-
de u mezhepten, ibadet veya muamelatta bu mezhepten ibaret olduunu sy-
lemek arasnda bir fark yoktur. slam, Kur'an'yla, btn bu mezhep/ideoloji-
lerden daha yce maksatlara, daha uzak hedeflere, daha derin bak alarna
ve daha manevi bir kalcla sahiptir. Kur'an' ele alma konusundaki bu yn-
temden ve Kur'an'n ynteminde dikkat eken bu ynelimden dolay, Kur'an
hakknda, asla onun toplumsal bir akma aidiyetinden sz etmedim ... ;

s age., s. 16
28 islamiyat v (2002), say 2

HG!i'nin burada ortaya koyduu hususlar, onun, Kur'an'n dolaysyla s


lam'n herhangi bir ideolojiye yamanmas konusundaki duyarllndan kaynak-
lanmaktadr. nk Kur'an' bir ideolojiye yamamak, onun anlamnn tarihsel
bir dnem erevesinde donuklatrlmas anlamna gelir; halbuki o, vahiy ola-
rak, yaps gerei btn zamanlara aktr. HG!i'nin dncesinde, vahyin na
nasnn aklna olan derin imann yan sra, insan bilincinin gelimeye ve
sonsuz deneylede ilerlemeye ak olduun~ dair de derin bir iman bulunmak-
tadr. Bunun anlam udur: Kur'an'n herhangi bir ideolojiye yamanmas, sade-
ce Kur'an'n manasnn a-~kln yerle bir etmekle kalmaz; ayn zamanda, ben-
zer biimde insan rn bir mezhebi veya beere ait bir ideolojiyi kutsal bir
vahye, yani dini bir dogmaya dntrerek, insan bilincinin ak ufkunu kapa-
tr. Kukusuz, H(1!1, dini ve dnyevi anlamda mezhepilie kar verdii sava
la, aslnda -brakn bizzat vahyin tarihe hapsedilmesini- insann bile tarihin
belli bir anna hapsedilmesine kar mcadeleye girimi bulunmaktayd.
Hezimet ve Selefiliin Zaferi
5 Haziran 1967'de Arap ordularnn srail ordusu karsnda hezimete urama
s, genel olarak Arap syleminin, zel olarak da dini sylemin seyrinde bir d-
nm noktas oldu. Haziran yenilgisinin etkisiyle, ondan 40 yl nce Osmanl hi-
lafetinin ilgas olaynn etkisi arasnda bir mukayese yapmak, byk lde
mmkndr. Avrupa imparatorluklarnn meydan okumalar balamnda Tr-
kiye'de hilafetin ilgas karar, ortak sembol n -ortadan kalkmas dolaysyla, s
lami bilinte bir tr aknlk yaratm; bu ise, dinsel sylemin selefilie boul
mu bir gelenekilie ynelmesine yol amt. Artk, hedef, yeni bir anlama ve
yeni bir yorum deil; Hilafet'in yeniden tesisiyle, topik gemii yeniden can-
landrma ryasyd. Hasan ei-Benna'nn 1928'de hvan- Mslimln Cemiyeri'ni
kurmas, bu asla dn hlyasnn gereklemesini hedefliyordu. Bu grn
en nemli temsilcilerinden birisi de Reld Rza idi.
Haziran hezimetinin Arap ve slam bilincinde yapt etkiyi, Hilafet'in ilga-
sndan doan etkiyle kyaslamak mmkndr. Haziran hezimeti, Arap toplum-
larnn bnyelerinde, paralanma, gerileme ve yitme durumunu ortaya kard.
Ancak, bu hezimet, brani devletinin, yani Yahudilerin devletinin ordusu tara-
fndan gerekletirildii iin, dini bir yenilgi olarak; Arap-srail mcadelesi de,
slam'la Yahudilik arasnda bir mcadele olarak kabul edildi. Hezimetin veba-
lini dine yklemek mmkn olmad iin, gnah, Mslmanlarn dinlerinden
uzaklamalarna yklendi. Ulalan bu sonucu dorulayan pek ok gsterge
mevcuttur. Burada, sadece, 70'1i yllarn banda dinsel sylemin kutuplarndan
birinin, Msr'da mehur bir televizyon programnda, hezimetin hayrl olduu;
nk bu hezimetin Mslmanlarn dinlerinden uzaklamalarndan doan za-
aflarn aa kard yolundaki szlerini delil olarak zikretmek bile yeterlidir.
Hatta eyh Mutevelll e-a'ravl, bu hezimetten dolay, Allah'a kr secdesi et-
tiini; nk Arap ordular srail'i hezimete uratacak olsayd, bunun laikliin
slami Sol -Genel Bir Bak- 29

ve dinsizliin (60'I yllarda Msr'dakisosyalist dzeni kastediyor), dindarlk


(srail'deki Yahudi toplumunu kastediyor) karsndaki zaferi olarak kabul edi-
leceini; Allah'n ise buna raz olmayacan syleyecek kadar ileri gitmitir.6
Araplarn dinsel adan yorumlanan bu mutlak hezimeti balamnda, bu d-
nemin en nemli dnderinden birisi zerinde duracaz. Bu dnr, yn-
tem bakmndan selefilie mensup olsa da, dnce bakmndan sol hanesinde
deerlendim1ek mmkndr. O, 70 yan gemi olduu halde, Sudan rejiminin
irtidad gerekesiyle idam ettii Mahmud Muhammed T:lha'dr (1909-1985). Ku
kusuz, Taha'nn sylemi, slahc syleme dahildir. Bu sylemde, fikri ictihad si-
yasi faaliyetten daha fazla yer igal eder. Taha'nn Cumhuriyeti hvan Partisi'nin
bakan olmas, bu gerei ortadan kaldrmaz; nk bu parti, sekinci bir par-
ti; daha titiz bir ifadeyle, entel_ektellerin partisiydi. Nitekim, Taha'nn idamna
kadar, hibir zaman ve hibir biimde bir kitle partisi olmamtr. Taha, fikri
sylemini retmeye ve siyasi faaliyetlerini uygulamaya, Msr'da hvan- Msli-
mln'in slahtan selefilie doru evrildii bir atmosferde balad. Bu evrim, Su-
dan'daki hvan'a kadar uzanm ve ayrlklk atmosferiyle etkileime girmiti.
Bu durum, Taha'nn syleminin snr ve ufuklarn belirleyen problemleri dour
du. Onun syleminin oluumunda rol oynayan bir baka boyuta daha iaret et-
mek gerekir; ki, bu da, Avrupal 'teki' ile olan iliki ve bu ilikinin yol at
meydan okumalarn mahiyetidir. Keza, una da iaret etmek gerekir ki, 60'l yl
larda Arap dnyasnn kapitalist bloa kar taknd dmanlk ve mcadele
ilikisine kyasla sosyalist bloa kar yaad alm da -ayn almn, onun M
srl ada Seyyicl Kutub zerinde oynad olumsuz roln aksine- Mahmud
Taha'nn syleminde olumlu bir rol oynamtr. Btn slahclar gibi, Taha da,
nce slam dnyasnn iinde bulunduu geri kalmlk durumunun eletirisiyle
ie balam; ancak, dier btn selefilerden farkl olarak, bu durumu, slam'dan
uzaklamakla aklamaya almamtr. Ona gre, bugn Mslmanlar dinden
(Allah'a iman ve tautu inkar) kopuk bir halde, eriat'a (kopmaz kulp: ef-<ur-
vetu'l-vu~.(ca) yapmaktadrlar. Halbuki, sahih slam, bu ikisinin birbirinden ay-
r tutulmamasnda sakldr. Mslmanlarn slam diye tasavvur ettikleri eriat,
sadece Kur'an'n zahirinden ibarettir; sahih slam ise, onun derin anlamnda giz-
lidir. te tam da bu noktada, yani Kur'an'n zahiri anlamn temsil eden eriat
ile, batni anlamn temsil eden iman arasndaki ayrm noktasnda, Mahmud Ta-
ha'nn syleminin zgn yan ortaya kmaktadr; ki, bu, onu geleneksel selefi
sylemden ayran ve slahc syleme dahil eden bir zelliktir. Ne var ki, Til-
ha'nn slahcl, Abduh'un slahclndan farkldr. Bu fark, her ikisinin kar
karya bulunduu meydan okumalar arasndaki fark lsndedir. Abduh'un
meselesi, slam dnyasnn, inancn ve eriat'n muhafaza ederek, Avrupa'nn
gerekletirdii ilerlemeyi nasl gerekletirebileceiydi. Meydan okuma orta-
dayd ve Avrupa -en azndan dardan bakan bir gzlemci iin- g ve ilerle-

6 Bu gn tarafmzdan nnakaas iin bkz. M~d'l-!Jit<ibi'd-dini, Mekebetu Medbuli, Kabire, 3. bask.


30 isl;1miyat V (2002), say 2

meyle zetlenebilecek yekpare ve sabit bir oluumdu. Ancak, Avrupa'nn bu


yekpare yaps, Taha zamannda, birbiriyle mcadele eden ve slam dnyasnn
da dahil olduu 3. Dnya lkelerini hegemonya ve kontrol altna almaya alan
iki kampa blnmt. slam dnyasnn ka; karya bulunduu bu meydan
okuma, 2. Dnya Sava'ndan sonra daha karmak bir hal ald -ve hala da by-
ledir. TaM'nn sylemini oluturduu 60'l yllar, bu meydan okuma balamnda
hassas bir dnemi temsil eder. Soru u idi: Askeri igalden yeni kurtulmu olan
slam dnyas, iki dev arasnda iddetleneo souk sava atmosferinde bamsz
ln nasl koruyacak ve bununla birlikte, bamszln yegane garantisi olan
kalknma ve ilerlemeyi, kimliini (slam') koruyarak nasl gerekletirebilecek
ti. Bu girift meydan okuma balamnda Abduh'un cevaplar yeterli deildi; n-
k g ve kalknma modelinin yegane referans erevesi salamln ve refe-
rans olma kesinliini kaybetmi, kendisi bizatihi problem haline gelmiti. Bu se-
beple, TaM, slam' sadece slam aleminin deil, btn insanln problemleri
iin zm olarak gryordu: ki g veya blok arasndaki mcadele, kitle im-
ha silahlar retimindeki badndrc gelimelerin yol at bir kmaz sokak-
'! kar karya kald. yle ki, artk, savan nerilebilecek bir zm olmas im-
kansz bir hale geldi. TaM'ya gre, bu gelime olumluydu; nk mcadele ye-
rine birlii, kendisini dayatan zorunlu bir ihtiya haline getirmiti:
Zamann hkm, bu ada bu dnyay imar eden beeriyetn birlemesini
gerekli klmaktadr.7

Bu temel hedefin gereklemesi, ancak slam'n gereklemesiyle mmkn-


dr; ki, slam'n gereklemesi de, ancak kanun ve adaletin egemenliiyle
mmkn olabilir. slam, kanun ve adaletin egemenliini salayan medeniyet
erevesini izebilecek yegane yoldur. Zira adil kanunlar, ancak salkl d-
ncenin rn olabilir ve bu kanunlar, ancak salkl dnce. uyarnca ya-
placak uygulamayla yrrle konabilir. Bu dnce ve uyg,lamay, hibir
dnce, felsefe veya din, slam'n salad kadar salayamaz.s

slam'n sunduu adalet kanunu, temel ilkeye dayanr: Ekonomik eitlik


(sosyalizm), siyasi eitlik (demokrasi), sosyal eitlik (her renk, rk ve din-
den insan arasnda).9
'Zamann hkm' sorunsalnn 20. yzylda btn insanlk iin sz konusu ol-
mas, onu, genelde slam alemiyle, zel olarak da Arap dnyasyla birletirmek
tedir. uras aktr ki, 1967 Hazirannda Araplarn bana gelen siyasi ve askeri
yenilgi, pek oklar gibi, Mahmud Taha iin de, bu krizden nasl kacamzn
tespit edilmesi bakmndan, sebepleri ve sonularyla ele alnmas gereken nem-
li bir krizin yansma alandr. Bu kriz, zetle, Arap liderliklerinin dnya konjonk-

7 Mukiletu'-ar]Ji'l-avsat, Hartum 1967, s. 9


B age., s. 12
9 age., ~ 23
slami Sol -Genel Bir Bak- 31

trne uygun olan 'zamann hkm'nn idrakinden aciz kalmalandr; ki, Mah-
mud Taha'ya gre, bu aczin en mkemmel rneini Abdunoasr oluturmaktadr.
Bu konjonktr, kk devletlerin reisierinden gerekten 'reis' ismini hak
edenlerin, kendi halkn bu lgn sava meydanndan kurtararak ona bu
gk kubbrnin altnda yer salayabilmek iin ak bir zihinle yoluna devam
etmelerini gerekli klmaktadr. Eer bu reis, Arap-Mslman bir reis ise, da-
ha nceki sylediklerimize ilaveten, ayrca, onun, bu gezegen zerindeki in-
sanln geleceini dnme konusunda, komnizmden de kapitalizmden de
daha elverili bir misyonun sahibi olmas sfatyla, toplumunu siyasal mca-
dele s!zeyine ykseltmesi gerekir. Liderin bu siyasal mcadeleye katlma
s, ona iki grev ykler: 1. ekien iki kesimden birisine meyletmemelidir;
.ta ki, gelecei olmayan bir mcadeleyle vakit kaybetmesin. 2. Sahip olduu
btn zeka ve nfuzunu kullanarak, mevcut gler arasndaki dengeyi ko-
rumaldr; kendi lkesine ve blgesine bir yarar salayacak olsa bile, bu
dengeyi bozacak manevralardan kanmaldr. Bu iki grevi tam olarak ye-
rine getirdii zaman, artk esas grevini yerine getirmeye hazrdr. Bu da,
iki grup arasnda yeni bir grup oluturmaktr. Bu yeni grup, demokrasiyle
sosyalizmi birletiren bir organ ierisinde bir araya gelecektir. Bu, tek ba
na ne komnizmin ne de kapitalizmin yapabilecei bir eydir. Ayrca, yer-
yznde barn salanmas iin, mutlaka gereklemesi gereken ey budur.
Mahmud Taha'nn, zamann hkmyle ilgili bu nitelemeleri, onun zihninde
20. yzyl ile 7. yzyl arasnda bir benzerlik ilikisi olduunu gsteriyor. n-
k ilk Mslmanlar Dou'da ran, Bat'da Bizans medeniyetine slam' alad
lar; slam mesaj, bugn Mslmanlara, Dou'da komnizme, Bat'da ise kapi-
talizme slam as yapmalan grevini yklemektedir.o
1948, 1956 ve son olarak 1967'de Araplarn bana gelen bu yenilgilerin,
gerek hasataln ne olduu ve aslnda bu yenilgilerin de bu hastaln sade-
ce tezahrleri olduunu gsteren olumlu bir yn vardr: !rklk.
Araplarn her eyi rk ltne gre deerlendirmelerinin hibir yarari yok-
tur. nk asrn meydan okumalar, fikirler ve ekaller mcadelesi dzeyine
ykselmitir ve rkl geride brakmtr.

Bu durumda, Araplarn bu ac tecrbeleri onlara Allah'n bir ltfu olmakta-


dr. Zira onlar bu sayede kendilerine gelebilme ansna sahip olacaklardr.
Araplar bir seim yapmak durumunda kalsalard, elbette srail'e galip gelmek
ve onlar denize dkmek isterlerdi; biz ise, onlar iin hezimeti tercih ediyo-
ruz; zira onlarn arzu ettii ekilde bir zafer, onlarn iinde bulunduklar a
knln srmesine yol aar, onlar misyonlarndan uzaklatm ve gerek d
man grmelerini engellerdi. nk Araplarn asl dman srail devleti de-
il, Allah'tan yz evirmi olan kendileri ve cehalet ve gaflet uykusunu ter-

~ at/.e., s. 6-7
age., s. 5
32 islamiyat V (2002), say 2

cih etmi olmalardr. Kimbilir, belki de srail, dman klnda bir dost ve-
ya Araplar asrlar sren bu derin uykudan uyandracak bir krbatr.z
Onun, Araplarn -slam'n mesajn 20. yzylda btn insanla tama mis-
yonunu stlenmek suretiyle- kar koymak durumunda olduklar meydan oku-
maya ilikin bu tasavvuru, 20. yzyl cahiliyesini ve Arap rkln eletiren
Seyyid Kutub'un yaklamyla yakn bir benzerlik arz eder. Ancak, bunun te-
sinde, ikisi arasnda byk bir fark vardr: Kutub'un geri getirmek istedii slam,
literal anlamda 7. yzyl slam' iken, Mahmud Taha, 7. yzyln eriat'nn 20.
yzylda da uygulamaya elverili olduunu ne srmenin byk bir hata oldu-
unu sylemektedir. nk bu iki dnemin toplumsal dzeyleri mukayese bile
kabul etmez. O halde, nmzde iki seenek kalmaktadr: Ya Peygamber'in ge-
tirdii slam, 20. yzyl toplumunun btn ihtiyalarna cevap verme konusun-
da yetkindir; ya da onun gc, 7. asr ve izleyen dnemlerin toplum dzeyinde
bitmitir ve 20. yzyl insanlnn artk slam' bir yana brakp, zm baka
felsefelerde aramas gerekir. Tabii ki, hibir Mslmann bunu kabul etmesi
mmkn deildir; fakat genellikle Mslmanlar eriat'n gelitirilmesi gereinin
bilincinde deildir; onlar bu an sorunlarnn da, 7. yzyl iin ngrlm -
zmlerle zlecei dncesindedirler, ki bu byk bir cehalettir.B
Mahmud Taha, fikirlerinin bedelini hayatyla demitir. Bu trajik sonucun, 80'li
yllarn ortalarnda gereklemesinin -bir sonraki blmde detaylca ele alaca
mz- baz sebeplei vardr. Ancak, burada bu sebeplerden birine iaret edelim:
zellikle Suud petfol gelirlerinin, Arap dnyasnda, dolaysyla Sudan'da egemen
olmas. Nitekim, Numeyrl, 80'li yllarda, Sudan toplumunun artk slam eriat'n
tatbik eden bir toplum haline geldiini ilan etmitir. Bu da, 20 sene nce M. Ta-
ha aleyhine verilmi olan hkmn yeniden gndeme getirilmesini ve irtidad ge-
rekesiyle daraacnda idamn mmkn klmtr. 70'li yllarn sonunda ve 80'li
yllarn banda, iler bu denli knaza girmezden nce, Suriye'de Sadk Celal el-
Azm, Na]fdu'l-fikri'd-cliniyi (Dinsel Dncenin Eletirisi) yaymlad. Bu eserinde,
Araplarn uradklar hezimetin, dini duygular ve dini efsaneler uydurulmas ze-
rindeki etkisini ve Araplarn byk kesiminin (Mslman olsun, Hristiyan olsun)
hurafelere ne denli eilim gsterdiini ortaya koydu. Kitap, kfr ve dinleri aa-
lamak gibi ithamlara maruz kald. Bunlar, Msr'da Mahmud Ebu Zeyd'den be-
ri srekli tekrarlanagelecek olan ithamlard. Ancak, i mahkemeye intikal edince,
Lbnan mahkemesi onu berat ettirdi; fakat bu berat, onun bana gelen sknt
lara son vermedi. Btn bunlar, tutucu selefi akmn giderek nasl gelitiinin ve
izah ettiimiz anlamda sol akmn nasl gerilediinin gstergeleridir.
'slami Sol'un Doumnun lan
Bildiimiz kadaryla, 'slami sol' tabiri, ilk defa 80'li yllarn balarnda Hasan Ha-
nefi'nin el- Yesau'l-islami: kitabat fi'n-naf:lati'l-islamiyye (slami Sol: slami Kalkn-

z age., s. 7-8
13 Mahmud Taha, er-Ris<lletu";i-;i.finiye ine'l-isliin, Hartum, 5. bask, s. 8.
slami Sol -Genel Bir Bak- 33

ma ve Aydnlaruna Yazlar) dergisinin ilk ve tek saysnda yer alan yazlarnda


gemektedir. Bu dergi, daha nce, Paris'te yayrnlad el-'Urvetu'l-vu~i;cffda Afa
ni'nin ve 19. yzyln sonunda Abduh'un savunduu 'slami kalknma' projesini ye-
niden canlandrmak istiyordu. Hasan Hanefi'nin projesini daha nce eletirdiirniz
iin,l4 burada, bu fikri akmn aniden gndeme gelip, yine aniden geri ekilmesi-
nin nedenlerini tahlil edeceiz. 'slami sol' tabirine damgasn vuran, Hanefi ise de,
70'li yllarda yaymlanan baz tarih aratrmalarnda, 'sa' ve 'sol' terimlerinin, s
lam dncesindeki baz akmlar nitelernek iin kullanldn biliyoruz.
Bu balamda, Ahmed Abbas Salih'in, el-Yemin ve'l-yesar fi'l-islam Csiarn'da
Sa ve Sol)s ve Mahmud sma'il'in el-[farekatu'l-yesariyye fi'l-islam Csiarn'da
Solcu Hareketler)6 adl almasn anmak gerekir. Ayn akma, Hasan Hanefi
de, Kahire'de neredilen sol eilimli et-Tali'a dergisinde yaymlad "el-Yenn
ve'l-yesar f'l-fkri'd-dinl" (Dini Dncede Sa ve Sol)7 balld makalesiyle kat-
kda bulunmutur. Hanefi bu yazsn daha sonra hazrlad ed-Din ve~-~evra fi
Mr adl serinin 7. cildinde yeniden yaymlamtr. Bu, 70'li yllar Msr' nn, hem
slam tarihinin belli dnemlerinin siyasi tahlillerinde, hem de slam dncesin" .
deki baz akmlarn deerlendirilmesinde 'sa' ve 'sol' tabirlerinin kullanldna
tank olduu anlamna gelmektedir. Dolaysyla, bu akm 70'li yllarda domu
olmayp, kkleri Afan! ve Abduh'un yaad dirili dnemine kadar uzanmak-
tadr. Nitekim, Hanefi, dergisinin kapana hem el-'urvetu'l-vu_I;ca parolasn
yazmak, hem de Afan!'nin portresini koymak suretiyle, aka bu akmn takip-
isi olduunu gstermitir. Anlald kadaryla, bu akm 70'li yllarn banda bir
kuatlmlk yayordu ve varln ilan etmek suretiyle, bu kuatlmlk duru-
muna kar savunmaya girimiti. Ne var ki, bu ilan ayn zamanda bir alarm du-
rumu saylabilirdi; nk bu akmn krss olmas gereken bu dergi, sadece
drt telif makale ve Ali eriati'den yaplan bir eviriden ibaretti. Makalelerin iki-
si ise zaten Hanefi'nin kendisine aitti. Muhammed Avde'ye ait olan drdnc
makale "el-slam ve'l-isti'mar" (slam ve Emperyalizm) baln tayordu.
Genel olarak hem siyasi hem din! sol akmn bana gelen bu kuatlmlk
hali, aslnda, bir bakma Haziran hezimetinin akabinde btn Arap dnyasn
daki selefi akmlarn glenmesinden dolaydr. Nasr dnemi, Abdunnasr'n
lmyle (1970) sona ermi ve Enver es-Sadat devlet bakan olmutur. Nasr
dneminde siyaset ve fikir hrriyeti bulunmamasna ramen, bu dnemin, bir
lde aydnlanma zellii tad sylenebilir; bunu gerekli klan da, iteki s-
mrgecilie ve dtaki emperyalizme kar milliyeti ve yurtsever glerin gi-
ritikleri mcadele atmosferi olmutur. Sadat dneminde ise, renci hareket-
lerine son vermek zere, hvan ile daha nce mevcut olan anlama tekrar can-
landrld; zira bu renci hareketleri, temelde solcularn ve Nasrclarn hare-

14 Nafidu'l-bitabi'd-dini, 2. blm.
15 el-Mu'essesetu'l-Arabiyye li'n-Ner, Beyrut 1972.
6 Ruzu'I-Yusuf, Kahire 1973.
17 1976 Ekim says.
34 islamiyat V (2002), say 2

ketiydi. Bu anlamann ilk gstergesi, 1971 ylnda, yani Sadat'n, ynetime gel-
mesinden bir yl kadar sonra ve rakiplerini malup ediinden alt ay nce 20
hvan yesini serbest brakmasyd. Daha sonra bu operasyon, "dzeltme dev-
rimi" olarak anlacaktr. Bu dnemde, sebepleri ortadan kalkt iin, aydnlan
ma akm devre d kalm oluyordu. Btn bu gelimeler, mevcut dzenin
makyaj olarak kulland siyasal demokrasiye ramen oldu. Reis Sadat'n tabi-
riyle, bu "di ve pene demokrasisi", dejenerasyonun son derece yaygnlat
en kt diktatrlk biimine yol amt. Btn bu artlarn bir araya gelmesiy-
le, siyasal slam cemaatleri yaygnlatlar ve pek ok toplumsal kesimde ege-
men hale geldiler. zellikle Seyyid Kutub'un yazlar sebebiyle, hapisteki hvan
mensuplar arasnda birok blnmeler yaandn belirtmeye gerek yok. Bu
blnmeler de, kanl iddet olaylarnn trmanmasnda byk rol oynam; id
det, cahiliye toplumuna son vermek ve slam devleti kurmak iin bir silah ola-
rak kullanlmtr. Bu ekilde, Salih Seriyye liderliindeki slami Tahrir rgt,
18 Nisan 1974 Askeri Bilimler Akademisi olaylarnda ilk faaliyetini ortaya koy-
du. Bu ahsn Kahire'deki Arap Birlii Merkezi'nde alan bir Filistinli olduu
ve Msr lvannn da bir yesi olduu sylenmektedir. 3 Haziran 1977'de ise,
halk ayaklanmas olaylarndan alt ay kadar sonra -ki, Sadat srarla bu ayak-
lanmaya "harami ayaklanmas" diyordu-, Mustafa ukri'nin liderliindeki Tek-
fir ve Hicret rgt, Evkaf ve Din leri eski bakan Muhammed Huseyn ez-
Zehebi'yi karma ve ldrme eylemini gerekletirdi. Daha sonra, bu iddet
olaylar, Cihad rgt yesi ve el-Farilatu'l-a'ibe (Yitik Grev) kitabnn ya-
zar mhendis Muhammed Abdusselam Ferec'in planlad suikast sonucunda
1981'de, yani hvan'la yaplan anlamadan tam on yl sonra Sadat'a dzenle-
nen suikastla zirveye ulamtr. Burada zikretmek gerekir ki, Sadat'a dzenle-
nen suikastn sebebi, bu suikasta milli bir meruiyet ss vermeye alanlarn
dedii gibi, onun 77'de Kuds' ziyareti ve srail'le 78'de anlama yapmas de-
il; sonraki gelimelerin de gsterdii gibi, kan davasyd. Bunun da sebebi, si-
yasal bakmdan ve gvenlik asndan olaanst uygulamalar ieren 1980 ka-
rarlaryd. Bu kararlar neticesinde, Msr'daki btn muhalif fikri akmlarn n-
de gelenlerinin tutuklanmas kapsamnda, hvan ve dier slami akmlara men-
sup baz nde gelen liderler de tutuklanmt. Belki de bu durum, Msr'da su-
ikasttan sonra yaanan -endie ve gerilimle kark olsa bile- rahatl aklar.
Ancak, bu, ayn zamanda bu cemaatlerin projelerinde ne milli ne slami hibir
boyutun bulunmadn da gsterir. nk onlarn en st stratejileri, ne paha-
sna olursa olsun, hatta slam' da harcama pahasna, ynetimi ele geirmektir.
Burada mutlaka iaret etmek gerekir ki, petrol dneminin 1973'ten itibaren
oynad rol, bugn hala etkisini srdrmektedir ve bu akmn sadece Msr'da
deil, btn slam dnyasnda egemen olmas iin gerekli atmosferi salama
ya almaktadr. Bunu da ideolojik, ekonomik ve siyasal destek salamak su-
retiyle yapmaktadr. Aslnda, petrol sadece iyi veya kt yolda kullanlacak bir
zenginlik deildir; ayn zamanda petrole, bilgisel ve kltrel dzeyde toplum-
sal ve siyasal etkileri olan bir olgu olarak bakmak gerekir. Arap dnyasnda
slami Sol -Genel Bir Bak- 35

petroln kefedilmesi, byk lde bedevi kltrnn Arap dnyasna ege-


men olmas anlamna gelmektedir. nk petrol bu toplumlar maddi olarak
bedevi grnmnden, bir tr yzeysel medenilie gtrmtr; yani ierisin-
de bedevi bir zn bulunduu medeni bir kabuk. Bundan da nemlisi; Arap
dnyasnn bu blgesinde petroln bulunmasnn dini adan yorumlanmas,
gaybc deerleri pekitirdi. Daha tehlikelisi ise, insan emeinin rolnn ve bu-
na bal olarak beeri gcn ortadan kaldrlm olmasdr. Zira petrol yerin de-
rinliklerinde duran bir zenginlikti; onu elde etmek iin gereken tek ey yeri
kazmakt. Kazmak iin de birtakm aletleri ithal etmek ve insan gcn istih-
dam etmek yeterliydi. Hasl, petrol karma, ileme ve ihra etme ilerinin
hepsi yabanc irketlere havale edildi. Maddi plandaki bu durum, zihinsel plan-
da da paralel bir durumun ortaya kmasna katkda bulundu: Gelenek, atala-
rmzn bize kitaplarda terk ettii bir bilgi deposudur ve ahlaki ve manevi
olanlar bir yana, ister ekonomik, ister siyasal, ister toplumsal olsun, btn so-
runlarmzn zm iin bu kitaplar kazmak gerekmektedir. Bu zenginlii el-
de etmek almaya bal olmaynca, bilginin de dnme ve yaratclkla bir
ilikisi kalmamaktadr. Madde planndaki duruma paralel olarak gelien bu zi-
hinsel durum, sadece Arap toplumlarnda deil, pek ok slam lkesinde de
yaygnlat. Bu da, bu toplumlarda, zellikle yazar, gazeteci, retim yesi gi-
bi entelektel unsurlarn ounun, daha iyi alma imkanlar elde etmek iin
geni kapsaml bir g (beyin g) hareketine savrulmalarna yol at. Btn
bunlar ise, tutucu selefi dini dnce akmn besleyen kan ilevi grd.
Etkisini grmezlikten gelemeyeceimiz nc bir unsur daha vardr: 80'li
yllarn banda ran'daki slam devriminin baars, slam toplumunu kurmak
iin 'iddet'i bir ara olarak kullanma ynelimini tahrik eden bir unsur olmu
tur. Bu etkeni, tutucu selefi ideolojide vuku bulan fikri izdivala aklayabili
riz: slam'n bedevi yorumuyla (Suud Vahhabilii) ii ideolojinin sentezi... Ba-
nda mutlak dini bilgi otoritesi olan bir imarnn bulunduu bir dini devlet kav-
ramnn tarihsel kkenlerini, slam devletinin siyasal tarihinde ii dnce ak
m tarafndan savunulan slami muhalefet ideolojisinde bulmak mmkndr.
Bazlarnn ii 'imamet' kavramnn Snnilikteki mukabili zannettikleri 'hilafet'
kavram, halifenin ahsna atfedilen herhangi bir dini otoriteye iaret iermez.
Bunun delili, halifenin en azndan teorik olarak, eitli sebeplere binaen azie-
dilmesinin mmkn olmasdr; halbuki, ia'ya gre, imarnn aziedilmesi mm-
kn deildir, zira o, kendi otoritesinin kayna veya dayana olan nebevi bil-
ginin varisidir. Bundan dolay, mam Humeyni'nin "mam, gaib olduu haJde"
ah'a kar giriilen devrimin meruiyetini salayabilmek iin, velayet-i fakih
kuramn iei-en bir ictihadda bulunmas zorunluydu. Mutaassp selefi sylem-
de, ii 'dini devlet' kavram, dini nasslarn Yalbabice anlalmas ile yanyana
ve birlikte benimsendi. Bu yaplrken de, farkl dnce dzenleri ve yaplar
olan Yalbabilik ve iilik arasnda bir eliki grlmedi.
Btn bu amiller, sol akmn yaad krizin arkasndaki .sebeplerdi; -sol
akm, bundan dolay kendisini ifade ve varln ilan etme ihtiyac hissetmitir.
36 islamiyat v (2002), say 2

Bu ilan, benim kanaatime gre, yalnzca bu kuatmay yarmak ve krizi amak


iindi; yoksa gelime ve byme iin deildi ve lm ncesi iyileme durumu-
nu andrmaktayd. Yine Zeki Nedb Mahmud'un l:faadu's-sinin1 s adl otobiyog-
rafisinde de ifade ettii gibi, daha ziyade "pelikann t"ne benzemekteydi.
Birka Mlahaza
Sol akmn akibetinin ne olaca sorusu ortada durmaktadr. Gelenein aklc
okunnas ve yorumu konusunda gerekletirdii katklara, hatta gelenein
otoritesiyle akln otoritesini birletirmeye almasna ramen -ki bunlar nem-
senmeyecek veya grmezlikten gelinebilecek baarlar deildir-, hem gelenek
h~m verili dunm konusunda, hi ele alnmam veya en iyimser ifadeyle, y-
zeysel olarak ele alnm bulunan pek ok soru ve sorun hala ortada durmak-
tadr. Bu deerlendirme, solun fikri alanda gerekletirdikleri balamnda sz
konusudur. Bu akmn gelecei, zellikle l l Eyll 2001 olayndan sonra gide-
rek karmak bir hal alan uluslararas atmosferde, pek ok siyasal ve toplum-
sal etkene baldr. Mesela, Hatemi liderliindeki liberal akm muhafazakar ge-
lenekselci akma kar mcadelesini ne lde kazanabilecektir? ABD tarafn
dan er ekseni kapsamna sokulduktan sonra, ran ne lde teki ile diyalo-
a ak kalmaya devam edebilecektir? Trkiye'de bu akm -ki, u anda ar
laik akm ile tutucu selefi akm arasnda skm durumdadr- fikirlerini hangi
lde yeniden ifade edebilecek ve nceliklerini yeniden bir sraya koyacak-
tr? Bu akmn, Avrupal Trkiye ile Mslman Trkiye arasnda ve biri lehine
dierini feda etmeksizin bu zor denklemi tekrar kurmada baarl olmas mm-
kn olabilecek midir? Ve son olarak, 'Arabi-slami sol' akm, nndeki btn
toplumsal ve siyasal engellere ve Irak devlet b~kann cezalandrmak iin Irak
halkna ve ocuklarna ambargo uygulayp onlara kar dmanlk besiernekte
srar etmesi bir yana, Arap-srail atmasnda Filistiniiiere kar srail'i kr
krne destekleyen ABD tarafgirliinin tekil ettii hasklara ramen, kendisi-
ne derin bir yatak aabilecek midir? Bunlar, k~r karya bulunulan meydan
okumann azametini ortaya koyan sorulardr. Bat'da, yani ABD ve Avrupa'da .
yaayan Mslmanlarn saysnn artmas sonucunda slam resmen kabul edi-
len dinler arasna girmi olsa da, sz konusu meydan okumalar, korku verici
boyutlar kazanabilir. Acaba bazlarnn hayalini grd 'Avrupa islam'nn
domas mmkn mdr? Bu nasl bir slam olacaktr; hangi zellikleri taya
caktr? Akidevi ve teolojik temelleri neler; insani zellikleri neler olacaktr? Bu
gzlemlenen slam'n formle edilmesine, hangi pozisyonda ve hangi yntem-
le kim katkda bulunacaktr? te size bir soru demeti daha! Sorular ne kadar
ok ve dnmeye ne ok ihtiyacmz var!

s Bu kitaba ve Zek! Necib MahmGd'un dncelerine ilikin analizimiz iin bkz. el-Jjit?ib ve't-
te'vil, ei-Merkezu's-Sekafi el-Arab!, Beyrut 2000, ~. 67 vd.
islamiyat V (2002), say 2, s. 37-42

Aydnlanmac slam*

HASAN HANEFI
PROF.DR., KAHRE NiVERSiTESi
EVREN: BRAHiM ASLAN

A ydnlanmacslam, zellikle son yirmi yldan bu yana yayg~nlam bir


fikavramdr. Sz konusu kavram, imdiyi gemile veya a Islam'la bu-
luturmaya ve birletirmeye alan dnsel bir akma iaret eder. Yenilen-
me-gelenek veya adalk-kktencilik kavramlarnda olduu gibi, genel
olarak denir ki, aydnlanmac slam ve Aydnlanmac olmayan slam diye. bir
ayrm yoktur; slam tek bir eydir. Gerekte Aydnlanmac slam, kltrel bir
akmdr. O, slam tarihi ierisinde her bir asrda bulunagelmi belirli bir top-
lumsal alternatif ve nasslar belirli tarzda yorumlama yntemidir. Aydnlanma
c slam, dier toplumsal akmlara mukabil bir akmdr. Bu akmlar, kelami fr
kalardan Mutezile ve Eariler; fkhi mezheplerden Malikiler, Hanefiler, afiiler
ve Hanbeliler; felsefede rakilik ve aklc yaklamlar; tasavvufta ise, ar ve
mutedil eilimlerdir. Bunlarn hepsi, slam kaynakldr. Aydnlanmac slam,
modern an felsefi akmlarnda, fkhi mezheplerinde ve kelami frkalarnda
temsil bulan bir yaklamdr.
Sz konusu toplumsal yaklam, iinde bulunduumuz ada birbiriyle a-
tan akmlar arasnda kpr olmaya ve dman kardeler durumuna den

Hasan Hanefi, bu yazy, 'slami sol' projesini bugn nasl deerlendirdiini yanstan bir yaz yaz-
mas ynndeki talebimiz zerine kaleme alnmtr. Oysa, grlecei gibi, yazda 'slami sol'
kavramndan hi sz edilmemektedir. Hanefi, fenomenolojik yntemi benimsedii iin, lafz ile
mana arasndaki ilikiyi, elbise ile beden arasndaki ilikiye benzetnektedir. Ona gre, elbise es-
kiyince deitirilir. 20. yzyln ikinci yarsnda 'sol' dnce, politik ve entelektel bakmdan b-
yk bir prestije sahip olduu iin, projesini 'slami sol' olarak isimlendirmitir. 80'li yllardan son-
ra sol dncenin prestij kaybetmesine bal olarak, onun bu kavram brakp, ayn ierii 'ay-
dnlanmac slam' eklinde isimlendirmeyi yeledii anlalmaktadr (Yaync).
38 islfi.miyat V (2002), say ~

muhafazakar gelenekilerle, zgrlk yanls laikiler arasnda sregelen kan-


l sava sona erdirmeye aday bir yaklamdr. Zira aydnlanmac slam, zgr-
lk, seklarist laikilerin yerini doldurmaktadr. nk o, temelde insanlarn
maslahatlarn gzetmeyi ve btn toplumu adan aa tamay hedeflemek-
tedir. Aydnlanmac slam tasavvuru, dindar, geleneki muhafazakarlarn da
yerini doldurmaktadr. nk o, meruiyetini, yap olarak, byk bir ksm di-
ni ve muhafazakar olan gelenekten almakta, hakim toplumsal yaklam oldu-
u iin de geleneksekilikle birlemekle ve eriat'n temel hedeflerini (ma~a
du '-eri'a) gerekletirmeye almaktadr.
Aydnlanmac slam, slam'a yabanc bir anlay deildir. O, slam'n daha ilk
asrnda, papazlarn ve rahiplerin ibadet ve kulluk anlaylarndan btnyle ay-
rlan bir kavray olarak Hristiyanl ve Yahudilii aydnlatan bir konuma sa-
hip olmutur. Aydnlanmac slam, akln fonksiyonel olmasndan gurur duyan ve
bu balamda da, tevhidin doasna aykr olan irk gibi ok tanrl anlaylar
reddeden bir kavraytr. Sz konusu kavray, kiinin hangi zmreye mensup
olduuna bakmaz ve bir kurtarc beklemez; insanlarn, yapp-ettiklerine bakar
ve bireysel sorumlulua vurgu yapar. Bireyin kendisinin ilemedii fakat teva-
rs yoluyla bakasndan yklendii asli bir gnahnn sz konusu olamayaca
n ve ilk yaratltaherkesin gnahsz ve tertemiz olduunu savunur. Aydnlan
mac slam'da ynetim, toplum bireylerinin szlemesine (ra) dayanr. Yne-
timin ve otoritenin bu ekilde yapland bir toplumda, toplumsal adalet olduk-
a yaygndr. Bu nedenledir ki, slam, ortaya kndan bu yana hep ilerleme,
insan, doa, birey, zgrlk ve akl dini ~lmutur. Dolaysyla aydnlanmac s
lam, daha sonralar Bat'da ortaya kan ve Aydnlanma felsefesi olarak bilinen
eyin tam karldr. slam'n tarihi srecinde ortaya km olan fikri akmlar,
kastettiimiz anlamda bir aydnlanma ruhunu rneklemektedir. Mutezili dn
ce, kelam ilminde 'tevhid' ve 'adalet' esaslarna vurgu yapan bir hareket olarak,
tevhidin adaletsiz, adaletin de tevhidsiz dnlemeyecei tezini srarla savun-.
mutur. Adalet, akl ve zgrl ieren bir kavramdr. Zira kiinin aklnn ve
zgrlnn olmad bir yerde adaletten sz edilemez. zgrlk, bireyi ba
kalarndan bamsz ve ayrcalkl klan bir ey olarak, akldan nce gelir. Akl
ise, sz edilen zgrlk kavramna bir dayanak olarak daha sonra gelir. Akl,
anlama ve yorumlama gcne sahip bir yetenektir. Bu nedenledir ki, akl, nak-
lin temelidir. Kiinin ahiretteki istihkak, dnya hayatnda iken yapp ettiklerine
gredir. Sevap ve ceza, insann iyi veya kt fiilierine gre verilir.
Yneten-ynetilen ilikisi ise, toplumsal bir szleme olarak karmza k
maktadr. Sz konusu szlemede, halk, yneticilerine beyat eder ve szleme
artlarnn yerine getirilmesi kouluyla beyat ettii yneticilerine bal kalr. Ak-
si halde, Yaratc'ya isyann olduu yerde, yaratlana (idarecilere) itaat edilmez.
iyilii emredip ktlkten sakndrmak, dile getirilmesi ynyle topluma; kulak
verilmesi ve gereinin yerine getirilmesi ynyle de yneticilere vaciptir.
Aydnlanmac slam 39

Aydnlanmac anlay, ayn ekilde filozoflar nezdinde de ortaya kmtr.


Din ve felsefe gerekte ayn hedefte birleen tek bir eydir. O da, aki aracl
yla 'hikmet'e ulamaktr. Bu sebeple, bir ok Kur'an ayetinde, "... dnm
yor musunuz!" eklinde akla vurgu yaplmtr. Ayn vurguyu nebevi hadisler-
de de grmek mmkndr: "Allahn yaratt ilk ey akldr." Dnme, Msl-
man iin zorunluluk arz eden hususlarn ilki ve en nemlisidir. Dnme, an-
cak aklla tamamlanabilir. Akl ise, insana Allah tarafndan verilen ykmll-
n (teklif) nartdr. Bu sebeple, henz rdne ermemi bir ocuun veya
akli melekesini kaybetmi bir kiinin ykmll yoktur. Allah'n varl, ale-
min yaratl ve ruhun lmszl gibi konular, (sadece) akl yoluyla ispat-
lanabilir. Daha tesi, 'zevk' kavram, tasavvufta akln eanlamls olarak kulla-
nlmtr. Dolaysyla, akl ve zevk kavramlar, ayn hedefi gsteren birer ara-
tr. Sufi, filozofun dnsel yolla ortaya koyduu gerei mahede ederken;
filozof, sufinin mahede ettiini akl yoluyla ortaya koyar. rakilik felsefesi-
nin hikmeti, bir zevk mantdr. 'Kef' anlaynn da kendine zg bir mant
, ele ald problemleri ve deerlendirme ltleri vardr. Teolojik felsefe, su-
finin akl yoluyla kavrad varlktan sz eden bir hikmettir.
Usulclere gelince, akl onlara gre er'! kaynaklardan biridir. Onlar, akl,
aralanndaki illet benzerlii nedeniyle 'asl'n hkmn 'fer'e tamaya imkan
veren bir kyas olarak tanmlamlardr. Bu, istih~an, istishab veya akl delili
olarak bilinmektedir. er'! hkm ncesinde "eyada aslolan bedet-i asliye",
yani akln verdii hkmdr. illeti karma yntemleri ve tenkil)u'l-menat (il-
letin, konunun tashihi), ta!Jr1cu'l-menat (konunun ortaya karlmas) ve tal)]fi-
]fu'l-menat (konunun salamasnn yaplmas) gibi usul kaideleri, aslnda, nas-
sn ve olgunun anlalmasnda aklla tecrbeyi birletiren mantk ilkeleridir.
Mant olmayann arneline gven olmaz.
bn Teymiyye'nin Muvafa]fatu al)Jl)i'l-men]fiilli-aril)i'l-ma 'kul isimli eserin-
de belirttii zere, fakihlere gre de, akl, naklin esasdr. Akl yznden ele
tirilen, naklinde de eletirilir. slami mantin temel ilkelerinden olan "hakkn
da delil bulunmayan eyin reddedilmesi" prensibi ve "kyas- evla" prensibi, tu-
tarllk ve bedahet ilkelerine dayanan akli argmanlardr.
Aydnlanmac anlay, modern Arap slahat (tecdid) hareketlerinde bilimsel, li-
beral ve reformist dnce akmlannn her birinde var olmaya devam etmitir.
Sz konusu aydnlanmac anlayn uzantlarn, eski Mutezill dneeye yaknl
yla bilinen Cemaluddln el-Afanl ve Muhammed Abduh'da grmek mmkn-
dr. Abduh'un Risaletu't-tevi)1d'inde ifade ettii gibi, akl, eyann gzelliini ve
deerini kavramaya gc olan bir yetidir. nsan iradesi, bamsz olup, seim hr-
riyetine sahiptir. Doann kendine zg yasalar vardr. Evren, belirli bir sisteme
sahiptir. Nitekim Kur'an ayetlerinden birinde, "Allah'n (evrene yerletirdii) ka-
nununda herhangi bir deiiklik bulamazsn." buyurulmaktadr. slam, tarihsel an-
lamda ilerleme ve olgunlamaya sevk eden bir harekettir. Abduh'un, Farah An-
40 islamiyat V (2002), say 2

ton ile yapt mnakaada belirttii zere, slam; toplum, tabiat, medeniyet, ilim
ve kltr elerinin mevcudiyetinin sebebidir. Kevakibl'ye gre ise, akln otori-
tesinin kaybolmas, istibdat anlaynn ortaya k sebepleri arasnda yer alr.
Tahtavi ve halefieri All Mubarek, Ahmed Seyyid Lutfi, Taha Huseyn ve Ak-
kad gibi dnrlerin temsil ettii liberalizm, tecdid asnnda aydnlanmac an-
layn muadili olmu, hatta onunla erevelenmitir. Tahtavi ve beraberinde-
kiler, Aydnlanma anda Fransa'da olduu iin, aydnlanmac anlay kendi-
sini liberalizmle snrlandrmtr. Aydnlanmac anlay daha sonralar devrim
hareketine dnmtr. Tahtav, zihinsel muhakemeye dayanan husun-kubuh
konusunun temelinin Bat'nn Aydnlanma felsefesi olarak isimlendirdii eyin
ta kendisi olduunu kavram bir dnrdr. bn Haldun, Araplarn Montes-
quieu'sdr. Montesquieu ise, Fransa'nn bn Haldn'udur. Mukaddime ile Ka-
nunlann Ruhu arasnda hibir fark yoktur. bn Haldn'un 'umran' ve Montes-
quie'nin 'endstri' kavramlar ile 'dnce' ve 'vatan' anlaylar arasnda da te~
melde nemli bir fark sz konusu deildir. "Bu vatan hepimizin mutluluuna
kaynaklk eden ortak paydamz olsun. Biz, bylesi bir lkeyi byk yaplarla,
dnce ve zgrlkle ina edeceiz." Kz ocuklarnn eitimi, erkeklerinkin-
den daha az nemli deildir. slam'n vatan olgusu ile olan ilikisi, Hz. Pey-
gamber'in Hicaz ile olan ilikisine benzetilebilir.
ibll umeyl, Ferah Anton, Ya'kb Sarf, Selame Musa ve sma'll Mazhar'n
tesis ettii bilimsellik hareketi, temelde, tecrbeye (deneycilik) dayanmasna
ramen, zde, akl merkezlidir. Matematik ve doa bilimlerinin temeli akl ol-
duu gibi, ayn ekilde kainat sistemini kavramann yolu da akl dr. Akl ve do-
a birer sestir. Akln sesi doann sesidir.
Tp uzmanlarnn, felsefecilerin ve bilim adamlarnn yapt gibi, kainatn
gizemli boyutlarnn bilgisine ulamak iin, rnein, insan fizyonomisinin ve
psikolojisinin incelenmesi -Farah Anton'un 'seklarizm' olarak isimlendirdii
ekliyle- aslnda insanlarn maslahatlarn akl ve bilgi zerine kurma abala-.
ndr. Deyim yerindeyse, doa, akln anlamak iin bakt, telif edilmi bir ki-
tap gibi herkese aktr.
Aydnlanmac slam tasavvuru, 1881-1882 Arap Devrimi'nden bu yana mey-
dana gelmi olan Arap devrim hareketlerinin esas olmutur. O, Afanl'nin r-
n olup, onun retilerinden !:?yk oranda etkitenmi bir devrimdir. Bu tarih-
sel srete, slam, ieride bask ve iddet; darda ise emperyalizmle mcade-
le halindeydi. Aydnlanmac slam, Hidiv ve ngiliz smrgeciliine bakaldr
m ve "Allah, bizi kle ve mal olarak deil, zgr yaratmtr. Allah'a yemin
ederim ki, bundan byle sahip olduumuz hibir eyi bakalarna miras brak
mayacaz," anlayn sloganlatrmtr. ok gemeden Afanl, "Msr, Msrl
larn dr!" slogann ortaya attktan sonra, Ulusal Parti'nin (el-J:izbu'l-vatan'i) ide
olojisini belirleyen Muhammed Abduh'un fikri mcadeleleri sonucunda 191
devrimi patlak vermitir. kinci Msr Devrimi'nin ardndan niversiteler kurul
Aydnlanmac slam 41

mu ve parlamenter sisteme geilmitir. Halkn zgrlk ve haklarn garanti


altna alan anayasa almalar tamamlanmtr.
Bununla birlikte, 1952'de patlak veren Msr Devrimi ve milli mcadelenin ana
gayesini sembolize eden antlamalar, Afani ve Muhammed Abduh'a gre, slahc
harekete; Ahmed Lutfi Seyyid'e gre ise, liberal dneeye iaret etmektedir.
1952'deki devrim ynetiminin ve Meclis yelerinin neredeyse yars lvan- Ms-
limin'dendi (Mslman Kardeler). Bu arada Seyyid Kut1b, lvan- Mslimin'in
Meclis'e giren ilk yesiydi. Seyyid Kutub, 1952 devrimi (Abdunnasr) ile lvan'n
atmasndan nce; el-J.1daletu'l-ictima'iyye f'i'l-islam (slam'da Sosyal Adalet),
Ma 'raketu'l-islam ve'r-ra 'simaliyye. (slam-Kapitalizm atmas) ve es-Selamu'l-
'alemi ve'l-islam (Dnya Bar ve slam) adl eserinde sosyalizm, liberalizm
ve siahat hareketlerini bir araya toplayan aydnEmnac bir dnrdr.
Aydnlanmac slam, hedeflerini yitirerek gszleert ve zamanla da par-
alanmaya balayan Arap dnyasnn bu durumu karsnda "Ulusal Arap Pro-
jesi"ni hayata geirebilecek bir anlaytr. Bu projenin ilk hedefi, ncelikle i
gal altndaki Filistin topraklarnn tekrar bamszlna kavuturulmasdr. kin
ci hedef, iddet ve bask uygulayan snfiara ve olaanst hal yasalarna kar-
ve seimlerin aibeli hale getirilerek, parti, kabile (Kurey), ve snf (Ordu)
adna kurulan sisteme kar bireylerin zgrlklerine kavuturulmasdr. n-
c hedef, zenginlerle fakirler arasnda meydana gelen derin farklla kar,
toplumsal adaleti gerekletirmektiL Drdnc hedef, aznlklar lehine, lke
aleyhine yargda bulunmak ve lke snrlar iinde birbirini boaziamak yeri-
ne, mmetin birliini gerekletirmektiL Beinci hedef, Batllama ve takliti-
lie kar, bizi biz yapan deederimizi ve kimliimizi savunmaktr. Altncsna
gelince, o da, yabanc glere teslim olup baml hale gelmeye kar, kendi
insan gcmz ve doal kaynaklarmz bamsz olarak gelitirmek ve re-
time dntrmektir. Ulusal Arap Projesi'nin yedinci ve son hedefi ise, kitlele-
rin harekete geirilmesi ve halksz devlet yerine, sz konusu ulusal projenin
sorumluluunun tanabilmesi iin halkn sahip bulunduu dinamiklerin birle
tirilmesidiL Aksi halde, devlet sistemi, ar ileyen bir yapya dnm, b-
rokrasi alabildiine yaygnlam ve bireyler, gelecee ait vizyonlarn kaybe-
derek hedefsiz kitleler haline dnm olur.
Aydnlanmac slam, var olan btn siyasi sylemleri tek bir syleme d-
ntrmeyi baarabilecek bir anlaytr. Aydnlanmac slam, ortaya kndan
beri, liberal sylemde, Batl kaynann yannda bir dier kaynak olarak yer
alagelmitir. O, ayn zamanda, ulusalc sylernde de yer bulmutur. Milliyeti-
lik, tarihsel olarak, hep slam'n taycs olmutur. Arap Yarmadas'nn bam
szlatrlinas; slam'n oradan karak, douda ran, batda Roma'ya yaylnn
n artyd. Milliyetilik, Araplarn dilleri ise, slam, onlarn kltrdr. Aydn
lanmac slam da, slam'n eitlik ve toplumsal adalet ilkeleri iinde kendini
kkletirmeye alan Arap Marksist syleminde de mevcuttur. u halde, ortak
42 islamiyat V (2002), say 2

ulusal eylem projesi asndan bakldnda, aydnlanmac slam anlay, an


Arap ideolojilerini birbirine yaknlatracak ortak paydadr.
Aydnlanmac slam, toplumun elit ve orta snfnn kltrdr. Sekin taba-
ka, sz konusu kltr, kendisine tarihsel meruiyet kazandrmak iin kulla-
nrken; toplumun merkez katman olan orta snf ise, iinde bulunduu sistemi
ve cari olan kanunlar korumak ve savunmak iin kullanr. Aydnlanmac s
lam, insanlarn uygulamalaryla, deer ve kstaslaryla sreklilik kazanm olan
milli kltrle i ie ve onunla birlikte yaayan bir olgudur. O, herkes iin ge-
erli ortak bir ilkedir. yle ki, kapal kaplar ardnda dzenlenen parti ':lygu-
lamalarndan ve birbirini olumsuzlayan ideolojik tercihlerden uzak kalarak, ay-
dnlanmac slam'a yakn olmak ve gnl vermek ok kolaydr.
Aydnlanmac slam, mstakil bir krsye ve yepyeni reklam kampanyaia-
rna ihtiya duymakszn rgn ve yaygn eitimin verildii okullarda, niver-
sitelerde, mescitlerde ve medyann basn yayn organlannda gereklii bulu-
nan bir olgudur. O, muhalefet ile hkmeti ve yneten ile ynetilenleri (halk)
birletiren bir eydir. Sz konusu bu iliki, getirilen yorumlar birbiriyle elise
de, kiiye diledii gibi davranma ve kanaat belirtme imkan verir. Aydnlanma
c slam anlaynda, ynetici, mevcut sorunlarn vatandala kendisi arasnda
ura (danma) yoluyla zme kavuturulmas gerektiini; adaletle hkmet-
menin esas olduunu; eitlik ve toplumsal adaletin temel hedef olduunu; halk-
tan gelen tavsiyelerin dikkate alnmas, kiiye, kendisini savunma hakknn ta-
nnmas, halkn icraatlardan haberdar edilmesi ve lke kaynaklarnn gelitiril
mesi gerektiini bilir ve gereini yerine getirir. Yneticiler, halkn maslahatla-
rn gerekletirme hususunda, onlarn kltrel farkllklarn ne srerek ay-
rmclk yapamaz. Bylece, ne kiinin gemii dolaysyla iinde bulunduu
imdiye ne de yaad an dolaysyla gemiine zarar gelir.
u halde, aydnlanmac slam, kltrel bir akm, dnsel. bir alternatif ve
lke yaplanmas iin pratik bir deneyimdir. O, toplumlar ve byk mcade-
lelerin verildii zamanlarda btn himmederini birletiren kardeleri, i hesap-
lamadan, ekimeden ve savamadan uzak tuttuu gibi, herkesi ulusal birlik
eylemine katlmaya ve ortak kltr zemininde en iyi alternatifi oluturmaya
sevk eden bir akmdr.
islamiyat V (2002), say 2, s. 43-68

Souk Sava Dnemi Arap slamclnda


Sol ve Sosyalist Balam
-Seyyid Kutub rnei-

YASN AKTAY
DO.DR., SELUK . FEN-EDEBYAT F. SOSYOLOJ BLM
yakta y@yahoo.com

slamclkta Solculuk Aramak

menin iki yolu


ada islamc sylemler ve hareketlerde, sol ve sosyalizmin yerini incele-
vardr. Birincisi, bu hareketlerin, ad sol ve sosyalizm ola-
rak konan hareketlere kar, ak, telaffuz edilmi tavrlar veya bu hareket ve
sylemlerle ilikileri zerinde bir karlatirmal incelemedir. slamc hareket
ve dnrlerin, deiik vesilelerle, sol ve sosyalist hareketlerle veya tutum ve
mevzularla karlamalarnn bir takibatn yapmak ou kez yeterlidir. Ceva-
b aranan soru da, o lde nettir: Bu karlamalarda sol ve sosyalizm nasl
alglanmakta ve buna kar nasl bir tutum sergilenmektedir? kincisi ise, bu ha-
reketler telaffuz ve ilan etmedikleri halde, kendi sylem ve durular zerin-
deki sol temalar veya vurgularn bir tespiti dzeyinde yaplabilir. Weber'ci an-
lamda ideal-tipi oluturulmu 'sol' kavram ierisinde taparlanabilen bir deer
ler veya tutumlar seti vardr. incelenecek sylem ierisinde bu ideal-tipe yak-
lama potansiyeli test edilir..
. Birinci tip incelemenin, grece karmak sonular yoktur. Kim ne demi
se, o, ortaya konmaya allr. rnein, Suriye Mslman Kardeler Tekila
t'nn liderliini yapm nemli dnderinden Mustafa Sib:li'nin bu konudaki
tutumu yeterince ak grnr. Adn slam Sosyalizmi olarak koyduu bir ki-
tap yazmtr ve slam ile sosyalizmin birbiriyle uyumlu olduklarn anlatmaya,
slam'n kurucu metinlerinde (Kur'an ve Snnet'te) ve yaanm uzun slam ta-
rihinin nemli tecrbelerinde ortaya konan pratiklerio sosyalizmle uyumlu ol-
duunu, kapitalizme kar olduunu gstermeye almtr. Burada hemen an-
lalabilir ki, sosyalizm, kendi tarihinde yaad materyalist, pozitivist, din kar-
44 islamiyat V (2002), say 2

t sylemlerinden bamsz, tamamen toplum -birey veya toplumculuk- bi-


reycilik kartl ierisinde toplumculuu iaret eden bir tutum olarak dnl
mektedir. Snfsz bir toplum ideali olarak, insanlar arasnda dil, rk ve renk far-
k gzetmeksizin, kamu mallarnn adil dalm, emein hakkyla karlanmas
ve insana saygy gerektirmektedir.
Ayn ekilde, Seyyid Kutub'un, sol ve sosyalizme ilikin yazd btn me-
tinlerin bir taramas yaplr. lk incelemede fark edilir ki, Kutub iin, bugn so-
runsallatrdmz anlamda veya bugnk dnyada 'san mutlak galebesinin
ilanyla' bitmi olduu dnlen ve salt bu son ilann ierdii pikin saclk,
siyaset kartl ve iki yzllkten dolay tekrar sahneye arlmas iddetle
arzulanabilen 'sa-sol' antagonizmasnn bir taraf olarak 'solculuk' diye bir
kavram sz konusu deildir. En azndan, yazlar zerinde yaplan yzeysel bir
incelemede 'sol' diye bir kavrama pek mracaat etmediini, dahas, sa-sol
ayrmn pek sahici bulmadn, insanlk tarihi ierisinde gemi olan ve bu-
gn de yaanmakta olan ana kavgay aklayc bir kartlk olarak grmedii
ni hemen fark edebiliriz. Kutub'un gndemine sol ve sosyalizm, genellikle, ko-
mnizm ve sosyalizm kavramlaryla gelir. Kapitalizme ynelttii 'sert eletiriler
ve gelitirmeye alt sosyal adalet mefhumuyla da, ilk planda, sol veya sos-
yalist kavramiarna gnderme yapyor grnebilir; ama Kutub asla, slam' d-
nd erevenin sol-sa kartl ierisinde anlamlandrlmasna raz olabi-
lecek gibi grnmez. Nitekim Kutub'a, gerek hayatnda gerek lmnden son-
ra yaktrlan sol tutum, onun bu konuda sergilemi olduu ak telaffuzlardan
ziyade, onun ilgi alanlarna dayanyor. slam'n sol yorumunu, adn koyarak
bir proje olarak gelitirmeye alan Hasan Hanefi bile, Kutub'un, "yaasayd,
'slami sol' hareketin bir yesi olacan" (aktaran; Akhavi, 1997: 387) syler-
ken, onun sol veya sosyalizm hakkndaki herhangi bir olumlu ifadesine deil,
aksine, sadece kendi 'sol' tasavvuru ile Kutub'un hayat boyunca sergiledii
mcadelelerdeki tutumu arasndaki paraletlie dayanmtr.
2. Tam da slamc pratikte solun yerini incelemenin ikinci yoluyla ilgili so-
runlar sergilemek iin iyi bir rnei ortaya koyuyor Hanefi ... Bu tarz bir ince-
lemede, sol denilebilecek temalar merkezde olur. Bu temalarn deiik hareket
ve sylemlerde ne lde bulunduu aranr. Genellikle hibir sylem veya ha-
reket, merkeze alnm olan deerler asndan tam not alamaz. Bu tr bir de-
erlendirmede solun (veya hangi tr deerler bulunmak istenirse), incelenen
hareket zerinde ak bir stnl, karlatrmann her aamasnda kendini
hissettirir. Tpk, Islamic Liberalism'de Leonard Binder'in (1988) yapt gibi.
Orada da, an ruhunun iaret ettii en yksek akln siyasi rn olarak libe-
ral deerlerin, slam'n deiik ifade biimlerinde ne lde bulunabildii tes-
pit edilmeye allr. Liberal deerler, karlat:rmann merkezinde olduu iin,
incelenen hareketlerin her zaman bu deerlere az veya ok bir mesafesi var-
dr. Onlar hibir zaman, liberal deerler asndan tam not alamazlar. Merkez
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 45

noktaya yakn grldkleri lde iyi not alrlar. Zaten Binder'in kitab, tarihi,
son bir noktaya doru hzla tamakta olan liberal program asndan en b-
yk engel olarak grlen slam'n deiik yorum veya uygulamalan zerinde-
ki incelemelerden oluuyor. Bu incelemeler, bu endielerin abartl olabilecei,
slam'n da, baz yorumlannn ne kanlmas ve tevik edilmesi yoluyla, tari-
hin liberal sonuna uyumlu hale getirilebilecei varsaymyla yaplmtr. Solu,
kendi iinde tutarl ve stn bir deerler seti olarak kurmakszn, slam'n sol
yorumlarnn bir tespit ve analizini yapmak mmkn grnmyor.
Sol ve sa kavramlarnn, slamcln siyasal meramn ifade etmek zere
istihdam hakknda her sz aldnda belirttiimiz bir nokta zerinde, tam da
bu balamda, tekrar durmakta fayda vardr: slam'n siyasal meramn ifade et-
mek bakmndan sol ve sa kavramlarn kullanmak zorunluluu var mdr? s
lamclk, sac bir hareket midir, solcu bir hareket midir? Daha yolun banda
bir zcle yakalanmamak iin, yle de detaylandrabiliriz soruyu: Deiik
dnemlerde ald biimler itibaryla slamcl, sol ve sa hatt zerinde ko~
numlandrarak anlamiandrmak mmkn veya gerekli midir? Gnmzde t-
kenmeye yz tutmu bir kartlk, slam'n siyasal taleplerini anlamiandrmak
zere ne lde istihdam edilebilir veya bunun istihdam gerekli midir? Hemen
syleyelim ki, sol-sa kartlnn bittiine dair gnmzde reva bulan syle-
'
min kendisi, kresel lekteki korkun eitsizlikler ve hakszlklar zerine otur-
duu srece, iddetli bir muhalefeti hak etmekte, bu yzden, bu kartln bit-
tii konusunda asla ikna edici olamamaktadr. Sa-sol kartln, siyasal at
malar ifade etmenin bir yolu olarak benimsemesek bile, kabul etmeliyiz ki, bu
kartln bitmi olduunun -tank olduumuz- ilanlar, liberalizmin pratikte
kendine zg bir siyaset dmanlnn galebesini ifade eden toplumsal artla
n ifade ediyor. Sa-sol kartlnn artk bir anlam ifade etmediinin ilan edil-
mesi, egemen bir siyasal koula muhalefet veya alternatif olma ihtimalinin bir
ekilde giderilmi olduunu syler. Bunun ne anlama geldii yeterince ak ol-
mal. Ama yineleyelim, bu, kendi iktidar. altnda yaanan sorunlar, adaletsiz-
likleri, eitsizlikleri ve hakszlklar grmeyen, grmek istemeyen, tipik ve sra
dan bir iktidar sylemidir (Aktay, 2002: 46-7). Dier yandan, bu kartln, si-
yasal varolu biimlerinin tamamn, hatta slamcl bile erevelemesine kar-
dini bir engel olmadn dnsek de, slamcln, bandan itibaren bu er-
eveye girmeye kar bir diren gsterdiini kaydetmek gerekiyor.
Trkiye slamclnda bariz olan bu durumu, Arap dnyasndaki baz ara-
ylarda tabii -ki eitlendirrnek ve renklendirmek daha fazla mmkndr. s-
telik, Arap dnyasnda, sol ve sosyalizm ile slamcln ilikisinin hikayesi ku
kusuz Trkiye'dekinden epey neeye rastlar. Bir yandan sosyal adaleti, muha-
lif, devrimci, deiimci, anti-kapitalist, anti-kolonyalist, aktivist boyutlaryla
epeyce bir sol vurguya sahipken, bir yandan da sol ve sosyalizme kar konum-
Ianma noktasnda srarl bir vurguya sahip olan slamcln bu ikili tavr, bata
46 islamiyat V (2002), say 2

Msr ve Suriye olmak zere, birok Arap lkesinde grlebilir. Cezayir Kurtu-
lu Sava'ndaki btn kimlik ve bamszlk motivasyonlar, slami deerlere
dayanmasna ramen, hareketin, solcu bir iktidar elitinin retimiyle sonulan-
mas, sol ve slam'n, Arap lkelerindeki bulumalar asndan kayda deer
komplikasyonlar olmutur. Benzer bulumalar dier yerlerde de ok farkl ge-
limemitir. Bu balamda, Mustafa Sibai ve Seyyid Kutub'un yazlarnda, Msr
ve Suriye'de 40'l yllarn sonlan ile SO'li yllarda youn bir gndem konusu olan
slam ve sosyalizm arasndaki bulumalarn mahiyetini anlamak asndan en iyi
rnekler bulunabilir. Her ikisinin de, sosyalizme kar bir eit apolojist olduk-
lar veya sosyalizm ve solu, slam'n ifade edilebilecei uygun bir dil ve deer
ler btn olarak grdkleri ve bundan ricat ettikleri dnemleri vardr. Ku-
tub'un slam'da Sosyal Adalet ve slam ve Kapitalizm atmas isimli kitapla-
ryla Mustafa Sibai'nin slam Sosyalizmi isimli kitab, o yllarda slamcln sol
bir okumasnn izlerinin en rahat srlebildii, sonularnn en kolay grlebil-
dii metinlerdir. Sib.i'nin almalar zerinde daha ayrntl bir incelerneyi ba
ka bir almaya erteleyerek, burada, Kutub'un metinlerini ele alacaz.
Gen ve Olgun Kutub: Epistemolojik Kopma?
Kutub'un hayatnda, ortaya koyduu eserlerdeki tematik vurgular zerinden bi-
le gidildiinde, deiik dnemlendirmeler yapmak her zaman mmkndr. Ge-
nellikle kendisinin yazd son metinlerde, rnein Yoldaki aretler'de, iki d-
nemli bir ayrm yapt bilinmektedir; ancak, kendisi hakkndaki kendi ayrm
nn tam olarak hangi dnemleri kapsad, veya bu dnemlerde yazd hangi
metinleri kapsayp hangilerini darda brakt, tam olarak net deildir. rne-
in, "mrnn krk yln cahiliye tedrisat yapmak!~ geirmi olduunu" (Ku-
tub, 1980) syledii halde, 1939 ylnda yazmaya balayp 1944'te bitirmi ol-
duu (dolaysyla tam da bu krk yllk dilimde ortaya konulmu olan) Kur'an'-
da Edebi Tasvir (1978) ile Kur'an'da Kyamet Sahneleri (tarihsiz) gibi kitapla-
r, mrnn son diliminde yazaca metinlerle paradigmatik bir btnle sa-
hip grnyor. Nitekim, bu dnemde yazd Fi ?ilali'l-l.wr'an, slam Dnce
si ve Yoldaki aretler'de, Kur'an'n anlalnasna veya slam'n dini tecrbesi-
ne dair yapt ve estetik boyutun nemini arlkla vurgulad metinlerle, bu
ilk dnemdeki metinler arasnda gzle grlr bir epistemolojik kopu olmad
gibi, son metinlerde sklkla bu ilk metinlere de referans verilmektedir.
Bylece, Kutub'un m.etinlerinde grece bir srekliliin izleri rahatlkla bulu-
nabilse de, baz konularda ciddi zihinsel kaymalar yaad grlebilir. brahim
Ebu Rebi, bu geileri dorudan kronolojik bir srayla; hvan ncesi Dnem,
hvan Dnemi (1952-1962) ve son drt ylna denk gelen, Yoldaki areder'i
yazm olduu dnem olarak aynyar (Rebi, 1996, 1998). Tabii ki, Ebu Rebi, her
kronolojik dneme, Kutub'un syleminde gze arpan baz karakteristik zel-
likler atfeder. Birinci dnemi, bir 'nc dnya entelektelinin, dncesini
sergiledii', edebi, kltrel ve sosyal ynnn olutuu dnem olarak niteler-
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 47

ken (Ebu Rebi, 1998: 217 vd.), hvan'l dnemi, nceki dnemin bir inkar ola-
rak deil de, bir uzants olarak alyor; ancak, bu dnem, "gei dnemindeki
dinci bir entelektelin dnce amazlarn yanstan mull bir btn olarak"
(s. 21 7) ele alnyor. Hasan Hanefi de, Kutub'un dncesinde drt dnem ayrt
eder: Edebi, sosyal, felsefi ve siyasi dnemlere denk gelen bu aynmda 1952-
62 arasndaki dneme denk gelen dncenin, "felsefi bak asn yanstt ve
Kutub'un bu dnemde, nceki sosyal ve ekonomik kararlarna srtn dnm
olduu, bunun yerine, soyut ve saf slam'n sunulmasn tercih ettii" zerinde
duruluyor (Hanefi, 1988: 168-9'dan naklen, Ebu Rebi, 1998: 220).
Kutub'un dnce veya siyasi seyrinin dnemselletirilmesiyle ilgili tartma
ya, Kutub zerinde alma yapan herkesin katld ve ounun, aa yukar
benzer bir tasnifte uzlat grlebilir. Leonard Binder (1988), Emmanuel Si-
van (1985), Shahrough Akhavi (1997) gibi Batl akademisyenlerin genelde s
lam'a, zelde Kutub'a olan ilgileriyle yaptklar gen-olgun Kutub ayrmlarnn,
aslnda, buradaki tartmalarmzia fazla bir ilgisi olmayaca iin, fazla ayrnt
laryla ele alnmasna gerek yok. Ancak, bu gen-olgun Kutub ayrmnn, Ku-
tub'un dnceleriyle varolusal bir yaknlk kuran dnrlerce ve Kutub'un
dncelerini izleyen kitlelerce karianma biimi, kukusuz ok nemlidir. r-
nein, Nasr Hamid Ebu Zeyd ile Hasan Hanefi'nin, gen-olgun Kutub ayrm
na ilikin tavrlaryla, Msr'da, Kutupu hareket olarak bilinen genel okuma
arasndaki tartma, gen-olgun Marx'la ilgili sol tartmalar epeyce andrmak
tadr.1 Ve bu diyaloglarn merkezinde Kutub'un, deiik dnemlerindeki; sol,
sosyalizm veya sosyal ve ekonomik konulara dair tavrlarndaki deiim yat-
maktadr. Hem Hasan Hanefi hem de Ebu Zeyd, Kutub'un birinci dnemini
kendilerine daha yakn bulmakta, onun, birinci dnemde, slam'n daha top-
lumsalc, ekonomik ve insani sorunlarla daha ligili bir yorumuna sahip olduu
nu kabul etmektedirler. Hem Kutub'un kendisinin hem de birok izleyicisinin,
daha olgun olarak nitelendirdii dnemde, Kutub'un, btn ilgisini soyut bir Al-
lah inancna ynelttii zerinde duruyorlar (Ebu Zeyd, 1992: 106-7).z

Marx'n dnce seyri ierisinde yaanm bir 'epistemolojik kopu'a ska deinilir. Bu tasnifle-
rio Marksizmin tarihi ierisindeki adn en ak biimde koyanlardan birisi, nl Fransz Marksist
Louis Althusser'dir. Althusser'e gre, 1840'l yllarda yazd el yazmalarnda Marx, hala Hegelci
kklerine baldr. Feuerbach zerine yazd tezlerin ll. sinde, filozoflarn, dnyay hep yorum-
lamakla uraarak asl olan, yani dnyay deitirmeyi ihrial ettiklerini syleyecek kadar zne
felsefesine iyimserce inanan, olduka ideolojik bir Marx'tr. Oysa ikinci dneminde Marx, dn-
yann deiiminin znelerin inisiyatifine bal olmayan tarihsel diyalektik kurallara gre ileyen
doasn kefetmi ve onu anlamann yolu olarak, daha bilimsel bir yntem benimsemitir (Alt-
husser, 1991: 63-75). Althusser'in tercihi, tabii ki olgun Marx'tr, ancak, Marksizmin tarihi ieri-
sinde, herkes bilerek veya bilmeyerek bu Marx'lar arasnda kendine daha yakn bulduuna sa-
rlmtr. Frankfurt Okulu'nun ilk yelerinin, adn koymadan gen Marx'a daha sempatik baktk
larn sylemek mmkn. Bu arada, Abdullah Laroui'nin, bir Arap veya nc dnyal olarak,
gen Marx' bizim derderimize ve konumumuza daha yakn bulduunu biliyoruz (Laorui, 1993).
2 Kutub'un, toplumsal sorunlardan, kendi zerinde bu dnemde bariz etkisi olduu grnen Mev-
dudi'nin dnce erevesine daha yakn olan bu soyut meselelere kayn, Hasan Hanefi'nin,
48 islamiyat V (2002), say 2

Kutub'un gen ve olgun dnemleri arasndaki bu deiimin alglanma bii-


mi, tabii ki, onu yorumlayanlarn belli meseldere imdiki durularyla yakndan
ilgilidir. Sorun, Kutub'un veya okuyuculannn sol bir beklenti ierisinde olup ol-
mamasnn da tesinde, daha bir dizi, birbiriyle Hintili konulardaki beklentilere
de uzanyor. rnein, teolojinin, Allah'n veya gaybi varlklarn 'kendinde' zel-
liklerini ortaya karmak gibi 'beyhude' bir abayla, dorudan toplumsal ve be-
er! sonular olan boyutlaryla Hgilenmesi arasndaki ikilem sorunu, bunlarn
banda geliyor. Kutub olgunlatka, tpk olgunlaan Marx'n toplumsal irade-
cilikten ve gndelik siyasetten kopmas gibi, arln salt teolojiye, Allah'n
mutlak varlna ve egemenliinin bilgisine vermeye ynelmi, ayrca metin-
merkezli bir yorumculuu benimsemitir. Metni merkeze alarak oradaki anlam-
lar sabit gren, metnin dsturlarn gereklie bire bir uyarlamann yollarn
arayan btn yorum biimleri, hermeneutiin gnmzdeki ayrmalarnda,
sac, metafizik bir yneli olarak, teknik ifadesiyle de, sz-merkezcilik (logo-
centrism) olarak nitelenir. Her trl metafizik sapmaya kar duyarllyla bili-
nen Martin Heidegger'in kendisiyle ayn duyarll paylaan iki izleyicisi, Jac-
ques Derrida ile Hans-Georg Gadamer arasnda bile, hermeneutik konusunda-
ki tercihleri itibaryla sa-sol Heideggercilik ayrm yaplmtr (Caputo, 1989:
261-4; Gka vd. 249-251). Gadamer'e sa Heideggercilik nitelemesi yaplmas
n salayan tercihi, her eye ramen metnin 'doru yorumu' idealine bir ekil
de bal kalmasdr. Saclk nitelemesi bir paket olarak burada, sz-merkezci-
li~ metafizikilii, metinselcilii de iermektedir. Kutub'un biyografisi ierisin-
de, Gadamer'e bile yaktrlabilecek trden bir sz-merkezcilik, metinden
umulan bir doru yorum idealinin ok daha kolay yaktrlabileceinden hi
kuku yok. Kutub, gen dneminde de, olgun dneminde de metnin doru yo-
rumu konusundaki iyimserliini hibir zaman yitirmemitir. Ancak, onu, metin
okumalar konusunda da metinseki veya skriptralist olarak niteleyenlerin de
bu konuda kendisine fazla bir ey syleyebileceklerini sanmyorum. rnein,
Hasan Hanefi de, Ebu Zeyd de, metnin doru yorumlanmas konusundaki iyim-
serlie deil, Kutub'un kendi yorumunu doru saymasna ynelik bir eletiriyi
dillendirebilirler ancak. Yoksa, her ikisinin de, metnin 'daha doru' anlalmas
konusunda iddiasz olduklarn sylemek mmkn deildir. Kald ki, Kutub'un

Kutub'un Msr hapishanelerinde grd ikenceyle aklamasna karlk, Ebu Zeyd, ayn d-
nceleri tayan Mevdudi'nin, hayat boyunca ikence ekmedii halde nasl olup da bu dn
celere kaplm olabildii sorusunu ortaya atar. Ebu Zeyd'e gre buradaki sorun, zellikle 50'li
yllardan itibaren hzla gelime kaydeden ve byk oranda iktidarn kime ait olacayla ilgili,
Mslman Kardeler'le Devrim Subaylar arasnda yryen kavgaya bir cevap olarak gelien,
dinsel sylemin rndr (Ebu Zeyd, 1992: 106-108). Youn bir sz merkezcilik, 'din ile dn
cenin zdeletirilme' gayretkelii atfedilen dinsel sylemin analizinin yer ald Ebu Zeyd'in
Na/.-du'l-!Jitabi'd-dini (Dinsel Sylemin Eletirisi, ev. Fethi Ahmd Polat) balkl kitabnn Trk-
e evirisi, 2002 ylnda Kitabiyar yaynlarndan kacaktr. Kitap yaymianmadan nce, okuma-
m salad iin mer zsoy'a teekkr ederim. Buradaki referanslar, kitabn Trkesi henz
yaynlanmadndan, orijinal basksna yaplmtr
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 49

son zamanlarnda, Kitab ile gereklik arasnda bire bir ilikiler kurulmas ko-
nusundaki ynelileri hususunda da iyice yaygnlam bir yanln yapld
gsterilebilir. Ahlaki ve eylemsel. dsturlar bekleyerek bir metni yorumlamann,
ok zel bir okuma biimi olduunda kuku yoktur. Kutub'un, metinle ilikisi
ni bu ekilde kurmu olmasn ve byle bir okuma neriyor olmasnn grnr
sonularn yorumlamak ok daha zordur. Byle bir yorumun, bir metnin, ken-
di i dnyasnda yaayp d dnyay buna uydurmaya almann btn geri-
limlerini yanstacandan kuku duyulmaz. Sorun byle kurulduunda, metnin
i dnyas ile gereklerin dnyas arasndaki kopukluk, yorumlayann soyut
alemlerde gezinmesi olarak kolaylkla anlalabilir. Oysa btn devrimci hare-
ketler -buna tabii ki, gereklerden baka bir eilimi olmad iddiasndaki
Marksizm de dahildir- elindeki bir metni 'makul' saymakta ve bu metne uyma-
yan gereklerin deitirilmesini talep etmektedir. Bu arada, Kutub'un, son za-
manlarndaki teolojik tercihlerine bir metin-merkezcilik isnat edilmesini epeyce
zorlatrabilecek daha karmak bir nitelie sahip olduuna ileride deineceiz.
Burada sz konusu edilen zihinsel kayma,. veya Althusser'in Marx'a atfetti-
i trden 'epistemolojik kopma', aslnda, insana olan ilgiden Tanr'ya olan ilgi-
ye doru bir kay, slam kelam tarihi ierisinde de Mutezililikten Earilie do
ru bir kay olarak nitelenebilecektir. Gen ve olgun Kutub konusundaki ihti-
lafn konumuzia ilgili nemi, Kutub'un olgunlatka, sol bir jargondan, olduk-
a idealist bir jargona doru kaym olduu ynndeki sol eletiridir. Bu ele
tiriyi slamclk adna dillendiren Hanefi ve Ebu Zeyd'in yan sra, slamclkla
hibir ilgisi olmayan, dnya Marksizm literatrne kayda deer katklar olan
Samir Amin gibi Marksistler de, kendine zg vurgularla dillendirmitir.
Esasen Kutub'u, Mslman Kardeler hareketine sempatiyle bakmaya ve
dncesine tmyle slamc bir nitelik kazandrmaya gtren sre, herkesin
kabul ettii gibi, Kutub'un, 'eitim ynetimi' renimi iin Amerika'ya gittiinde
balamtr. Kutub'un Amerika'da bulunduu dnem, ayn zamanda, srail'in
Araplar yerlerinden yurtlarndan ederek, M~slmanlarn aclar zerine bir dev-
let kurduu dneme denk gelir. Kutub, kendisine her ynyle apaikar bir ada-
letsizlik olarak grnen Filistiniiierin yurtlarndan atlmas srecine Amerikalla-
rn tam destek verdiklerine gzyle ahit olmutur. Amerikan basn Filistinlile-
rin aclarna tmyle duyarsz bir tutum sergilemi; aksi gibi, srail'in kurulma-
sna tam destek vermitir. Kutub'un kapitalizm kartln, bu gzleriyle ahit
olduklar oluturmu; ancak, uluslararas sosyalizmin de bu srete kendisine
biilen bir rol oynadn da tespit etmitir. Bu dnemde Kutub'un hem kapi-
talizme hem de sosyalizme ortak bir tavr gelitirmesini salayan bir faktr ola-
rak, srail'in kurulmasna kar bu ikilinin yrt~n grd ittifakn byk
bir nemi olacaktr. Daha sonraki metinlerinde de teolojik temelini zenle iie
yecei 'kfr tek millettir' dsturunun tecrbi temelini byk lde bu olayla-
rn Amerika'daki algs oluturmutur. Yvonne Haddad, Kutub'un, Amerika'day-
50 islamiyat V (2002), say 2

. ken algladklarndan
etkilenerek bu tepkiyi verdiini sylerken, ayn tepkiyi
paylaan birok aydna da deinir. rnein, Taha Huseyn, Ahmed Em!n ve Ab-
bas Mahmud el-A'kkad gibi yazarlar da, bata genel olarak Bat hayranlyla
nitdenebilen bir izgiye sahiplerken, yine srail tecrbesinin etkisiyle, Batl l-
kelerin btn Aydnlanma ve modernlik mktesebatlarn iptal edecek biimde,
srail'e destek vermelerinden etkilenerek bir slami kimlik bilinci gelitirmiler
dir (Haddad, 1989: 85-87; Akhavi, 1994: 130-1). srail gerei, herhangi bir s
nf bilinci davasnn ok lks kalaca, yakc scaklkta bir gerektir. Tek ba
na bu gerein varl, hem modern dnyann dayand tm Aydnlanmac ide-
alleri yalanlamaya, hem de srekli olarak Mslmanlarda slamc bir bilinci ve
kimlii uyarmaya yeterdi. Tpk bugn olduu gibi, genellikle oka merak edi-
len ve bir bittiinden, bir tekrar canlandndan sz edilen slamcln, btn
zgl ve zgn performans yokluuna ramen gndemde kalmasnn en nem-
li sebeplerinden, belki de garantilerinden biridir de srail. Tabii ki srail'e bula-
an btn uluslararas, ulusal ve entelektel yan srelerle birlikte.

Kutub'un lk Metinlerinde Sol ve Sosyalist Temalar


Geen yzyln ikinci yarsndan itibaren Souk Sava'n gerilimlerine paralel
olarak hzla gelime kaydeden slamcln, azeilikle Arap lkelerindeki tezah-
r ve dayand toplumsal taban, byk lde solun da tezahr etme biim-
leriyle dayand taban paylayordu. slamclk, smrgeden kurtulu mcade-
lelerinde oynad role de srekli gnderme yapmak suretiyle, bandan itiba-
ren smrgeci hareketlere kar bir yeniden-kurtulu hareketini de ifade etmi
tir. Bu itibarla, Bat'dan gelen her eye, bu arada, kapitalizm kadar, sosyaliz-
me de bir mesafe koyma ihtiyac ierisinde olmutur. Kapitalizme kar kta,
belki kapitalizme yneltilen ekonomik-sosyal temelli eletirilerden daha ok,
kapitalizmin Bat pat~ntli oluu rol almtr. nk Bat, yabanc alandr, d
mandr, kendisinden zgrleilmesi gereken bir er gtf.3 Bu tespiti yapt
mzda, sosyalizme ayn gdlerle yneltilen eletirilerdeki iddet daha iyi anla~
labilir. Btn Bat patentliliine ramen kapitalizmin, nfuz ettii lkelerin k
lna brnmekte sosyalizmden daha baarl olduu rahatlkla sylenebilir.

3 Tabii ki bunu sylemek, bu tr lkelerde solun, smrgecilie kar hibir sylem gelitirmedi
ini, hatta yer yer bizzat millici, ulusal kurtuluu bir sylem gelitrnedii anlamna gelmiyor.
Ne var ki, bu tr versiyonlarnda bile smrgecilikten kurtulan millete ngrlen deiim prog-
ram veya 'devrinler'in altnda yatan varsaymlar, toplumun mevcut haliyle 'geri'lii zerinde
durmakta, ve bu deerlerin Batl pozitivist deerler lehine dntrlmesi ngrlmektedir. Ge-
nelde slam dnyas, zellikle de Sudan ve Msr'da uluslararas solun ulusal kurtuluu rol ve
sylemleri ile bu sylemlerin altnda yatan pozitivist varsaymlarn bir analizi iin bkz. El-Amin,
1996: 29-53. El-Amin'in Sudan ve Msr'daki sol hareketlerin kurtuluu sylemlerindeki Bolevik
tarz ile Rusya'nn uluslararas karlar arasnda deindii ilikiye Kutub u ekilde deinmitir:
"Komnizm propagandasna damgasn vuran, sadece doktrin taassubu deildir. Bir devlet ola-
rak Rusya'nn karlar vardr. Bu adan komnizm, Rusya'nn smrd devletler stnde ha-
kim olmas iin bir vastadr" (Kutub, 1981: 140).
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 51

Doasndaki rasyonalist-pragmatist zelliiyle, milliletirilmeye veya milli bir


oluuma eklemlenmeye daha fazla uygun oluu, kapitalizmin, Bat dmanl
duygularndan beslenen eletirilere daha az maruz kalmasn salamtr. Oysa
sosyalizm, slam lkelerinde Bat kaynaklln gizlemekte ayn performans
gsterememitir. zellikle din ve kltr konularndaki sapiantl konumu, slam
lkelerinin bir ounda, genellikle milli veya yerli klkiara brnm kapitaliz-
me kar muhalefet roln gerei gibi oynayamamasna yol amtr.
Kukusuz, tamamen Trkiye'deki kadar olmasa da, sol adna Msr'da da or-
taya kan hareketler, ekonomik adalet veya eitlik konusunda slam'n ierdi-
i imkanlara bakmakszn, pozitivist bir hamasetle dinin her trl yorumuna
kar muhalif olmulardr. Giderek btn muhalefetlerinin hedefi de, din veya
toplumun sembolik deerleri olmutur. 4 Bu durum, smrge-sonrasna zg
koullarn kapitalist dzeninde iddetle ihtiya duyulan bir sol muhalefet rol~
nn neden bu kadar kolayca slamclar tarafndan doldurulduunu bir lde
aklyor. Bu adan, slamcln, Souk Sava yllarndaki muhalif syleminin,
bir eit, sola vekalet olduu bile sylenebilmitir. Ama bu durum, bata Ku-
tub olmak zere dier slamc dryrlerin neden ayn zamanda sosyalizm ve
sol kavramlar ile aralarna byk mesafeler koyma ihtiyac duyduklarn da
aklyor. nk Msr'da sol, her eyden nce, Bat'nn uzantlarndan biridir
ve o dnemde, yoksul kesimleri de etkisi altna almaya aday grnd iin
yer yer kapitalizmden de daha tehlikeli grlebilirdi. Kutub, "aya komnist
hcrelere taklm genlere, gzlerini amalarn tavsiye" ederken bunu aka
ifade ediyor: "Baksnlar, eer oralarda bu 'perdeli hallar'dan biriyle karla
rsak anlasnlar ki, mesele hallarn kar meselesidir, komnizm veya sos-
yal adalet meselesi deil" (Kutub, 1981: 141).
Sosyal Adalet ve slam-Kapitalizm atmas, her ne kadar Kutub'un syle-
mindeki sol temalarn en kolay izlenebilecei metinlerse de, bu, ancak sylem-
sel olarak, sol temalarn hegemonik yaygnlnn bir etkisi eklinde alnmal
dr. Yoksa, her iki metin, bir yandan kapitalizme iddetli eletiriler yneltirken,
hibir ekilde sosyalizme ve kapitalizme en ufak bir prim bile tanmyor. Ak-
sine, yukarda deindiimiz trden ifadelerle, sosyalizm ve sol, kategorik ola-
rak kapitalizmden farkl bir noktada ele alnmyor. kisi de beer aklnn, he-
va ve hevesinin rn olan sistemler olarak deerlendiriliyor. Her ikisi de, M
sr' smrgeletiren Batl glerin uzantsdr. Ayrca Kutub, Msr'daki kom-
nist propagandann, karsndaki kapitalist veya sac glerden ok, slam'la
bir derdinin olduunu ve bu derdin de zannedildii gibi iin doktrin tarafyla

4 Kutub, Msr'da komnist ideolojisinin gelimesindeki deiik etkenleri sralarken, bu tarz bir mu-
halefetin nasl taban bulabiidiini sorgulayarak: "Neden komnisttirler? Komnizmi sevdiklerin-
den mi? Hayr. slam' sevmezler de ondan, slam' sevmedikleri iin slam'la mcadele eden her
doktrin onlara dosttur" der, arkasndan unu ekler "istedikleri kadar 'biz her trl dini taassuba
karyz, hibir dine itibarmz yoktur' diyerek gafl Mslmanlar kandrsnlar; onlar gerekte
haldrlar ve yalnz slam'a ktlk dnrler." (Kutub, 1981: 140)
52 islamiyat V (2002), say 2

veya Msr'daki solun, ezilen veya smrlen kitleleri koruyup kollama insiya-
kyla ilgili olmadn syler. Aksine, slam ve yalnzca slam, "inanta Allah'a
iman, hayat sahnesinde de ruhu korumas yannda, iktisadi ynden de sosyal
adaleti gerekletirebilecek gte" olduu iin, "varln, kitlelerin mitsizlik-
lerini smrme ve 'komnizmden baka kar yol yok' slogan zerine oturtan
bir propaganda iin en byk tehlikedir" (Kutub, 1980: 139). Dolaysyla, s
lamclk ve sosyalizm veya sol arasndaki ilikinin nemli bir boyutu, ayn top-
lumsal tabana hitap eden iki farkl ideolojinin rekabeti olarak grlebilir.
Kutub'un, sosyalizme veya komnizme bu kadar ak cephe alma ra
men, bu dnemde yazdklarnn byk lde, sol ideolojinin hegemonyasna
vetilen bir karlk olarak okunnas tamamen haksz deildir. slam'n ilk me-
tinlerinde ve slam tarihinde teorik temellerini ve uygulamalarn bulup ada
bir modelini gelitirmeye alt sosyal adalet mefhumu, genelde slam lke-
lerinde, zelde Msr'da iyi piyasa yapm olan sol taleplerin diliyle konumak
tadr. Sonuta reddediyorsa bile, sosyalizmin diliyle konumasnn, kendisini
sosyalizme kar apolojetik bir konuma drd, sklkla vurgulanmtr.
Dorusu Kutub, sosyalizmin entelektel arl altnda ezilip, bunun kkenie-
rinin slam'da da bulunduunu gstermeye almaktan daha fazlasn yapar:
Mslmanlarn sosyalizmde aradklar eylerin daha fazlasnn kendi dinlerin-
de bulunduunu telkin ederken, ayrca, aradklar eyi sosyalizmin karlaya
madn da syler. Bunun iin, Sosyal Adalet kitabnn daha giri cmleleri "ik-
tisadi hayatta kii, birikmi bir miktar paras varken, bunun miktarn dn
meden bor para alma yoluna bavuramaz" nermesiyle balar ve Mslman-
larn, ellerindeki imkanlara bakmakszn dandan sistem, deer veya teorik te-
meller borlanmalarndaki elikiye dikkat eker (Kutub, 1982: 9). Mslman-
larn sosyalizme bavurmalann gerektirebilecek her eyin slam'da olduu
nermesi, her ne kadar, 'dolaysyla sosyalizme de gerek yok' demeye getirse
de, o lde de sosyalizme srekli gnderme yapar.
Sosyal adalet mefhumu bu gndermeleri hep ierir, ancak kavram, ayn za-
manda, solcu mutlak eitlik kavramna kar, yine solcu bir bak asndan sa
bir direni refleksini yanstmaktadr (Aktay, 2002). Ekonomik veya sosyal eit
lie kar, insanlarn kendilerini aan bir st iradenin belirlemesiyle, ayn yara-
tlmam olduklarn ima eder. slam'n, sosyalizme ihtiya duymayacak kadar,
mazlum ve madur kitlelerin haklannn yannda olduu vurgulanmakta, ama
hibir zaman sosyalizmin nerdii kadar mutlak bir eitlik vaadi veya ideali
dillendirilmemektedit. Dahas, zenginleriyle, fakirleriyle, iisiyle, ivereniyle
bir btn olarak tanmlan topluma yukardan dayatlan bir adalet ats altnda,
taraflarn birbiriyle .vumlu ve atmasz yaamas iin gerekli ideolojik servi-
si bile salayabilir slam. Nitekim bu da, Kutub'un Marksist eletirmenlerinin
her zaman eletiri oklarn 'ynelttikleri noktalardan biridir. Samir Amin, da
trnc zellii gze rpan bu adalet anlaynn "ne bir yandan smrlenlerin
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 53

radikal bir blm iin devrimci taleplerini, ne de dier yandan status quo'-
nun tutucu kabullenilmesini" diamacln dnr; "Zenginleri kskanmaynz,
zira, te dnyada dl daha byk olacak" diye ifade ettii Kur'ani dsturun,
Kutub'un adalet anlaynn ok gl br yann oluturduunu syleyen
Amin, bu anlayn, slam tarihi ierisinde de Hristiyanlktan farksz olarak sta-
t eitsizliklerini ve zenginlerin ve prensierin despotizmini engelleyememi ol-
duuna dikkat ekiyor (Amin, 1987: 73).
Burada, Kutub'un sosyal adalet temasnn, Kutub'un btn metin-merkezci
eilimlerine ramen, slam dnce tarihi ierisinde kolayca geitirilemeyecek
bir bulu olduunu kaydetmek gerekiyor. Bunun, metnin kendisinin syledii bir
ey olmasndan ziyade, ada etkilerle metinlere atfedilmi baarl bir kompo-
zisyon olduu, bir gerektir. Nitekim, Aklavi'nin de tespit ettii gibi, Kur'an'da
isim olarak adalet kelimesi gememektedir (Ak:havi, 1997: 383-5). nsanlarn
dengeli ve ll davranmalar anlamnda, 'emanet!erin ehline verilmesi', 'ile
rin yerli yerine konulmas', 'iki kadn arasnda' veya bir baka toplumdan olan
birine davranld zaman gzetilecek bir saduyu, bir denge ve davran kodu
olarak genellikle 'adi' olarak geen szcn, ekonomik dalmn bir sfat ola-
rak gemesi, Kutub'un ada slami literatre nemli bir katksdr.s .,
Kutub'un ilk metinlerindeki sol temalar bunlarla snrl deildir. stenirse
Kutub'un ele ald birok konuyla sol duyarllklar arasnda veya sosyalist sy-
lemler arasnda bire bir karlatrmalar yaplabilir tabi. rnein,. slam-Kapi
talizm atmas'nda, zelde Msr toplumundaki, genelde ise kapitalist dnya-
daki mlk ve servetierin dalmndaki bozukluk iddetle eletirilmekte, emek-
cret dengesizlii ve imk'iniardan eit faydalaramamann yan sra, alma sis-
temindeki bozukluk ve verim dkl en nemli sorunlar olarak alnmakta
dr. Bu tr temalarn, o zamana kadar sosyalist hareketlerin tekelinde olmas,
Kutub'un syleminin bir eit slam sosyalizmi olarak grlmesini kolaylatr
mtr. Oysa Kutub, slam'n bu konulardaki, kolaylkla sosyalizmle paralellik-
ler kurulabilecek zmlerini u sorular eliinde ifade ediyor: "Meselelerimi-
zin zm yollarn slam'da bulamaz myz? Bize ne oluyor da, derderimizi s
lam'a sunmadan saa sola koup duruyoruz?" (Kutub, 1981: 46).
Kutub'un slam-Kapitalizm atmas'ndaki syleminin sol balarnndaki en
dikkat eken ynlerinden biri de, din konusundaki youn eletirilerdir. Kutub,
neredeyse dnemin bir solcusu kadar, dinin kurumsallam ve belli bir din
adam tabakasnn uhdesine alnm ekline eletiriler yneltiyor. "eyhler ve
derviler meselesi" balkl blmde, dinin her zaman egemenlerin kullanm
na ak bir taraf olduunu ve tarih boyunca dinamik, gerek din ile bu din

5 Akhavi, kavramn sadece veya ilk olarak Kutub tarafndan kullanlmam olduunu da kaydedi-
yor. Olivier Carre'ye atfen, Akhavi, kavramn ilk olarak Muhammed el-Ghazzali, Abdlkadir Av-
da ve Seyyid Kutub tarafndan, ama slam'da Sosyal Adalet kitabnn yaymland esnada e-za
manl olarak kullanldn tespit ediyor (Akhavi, 1997: 386).
54 islamiyat v (2002), say 2

arasnda da bir mcadele olacan anlatyor. Bu, Kutub'un, dinin belli bir ku-
rumsallama ve yaanma biimine kar, sonraki metinlerinde de hibir zaman
vazgemeyecei bir eletirel izgidir. Sosyalistlerin sylemindeki mzmin din
ve din adam kartlyla ilk anda paralel gibi grnen bu eletirilere slami
mesnetler bulmakta hibir zaman zorlanmaz Kutub. Bizzat Kur'an ve Snnet
ierisinden, dinin ktye kullanlmasnn birok rneklerini bulurken, slami
bir ynetimin bir din adamlan ynetimi anlamna gelmediini, aksine, slam'da
zaten bir din adamlan snfnn olmadn syler.
Sz-merkezcilik, Estetik Performans ve Yenilik
Sosyal Adalet'te Kutub'un yapt ey, slam'n ana metinlerinin, bu arada, slam
tarihindeki bu metinlerden mlhem pratiin de ierdii sosyal adalet rnekle-
rinden, gelecek iin bir ekonomik ve toplumsal model retmektir. Bu model ise,
"uluhiyet, kainat, hayat ve insan ile ilgili slami dn genel izgileriyle kav-
ramadan" anlalamaz; zira "sosyal adalet, slam'n btn retilerinin kaynak-
Jand bu ana esasn bir dalndan baka bir ey deildir" (Kutub, 1982: 31).
~'Model, paralanmaz bir btnlk olarak alnd zaman, uygulamas da, topye-
kun bu modeli benimsemi insanlar arasnda mmkn olabilir ancak. Temel
esas, hayatlan zerinde, dnyalk Yeya ahiretlik ilerinde Allah'tan bakasn
yetkili veya egemen klnay reddetmi olan insanlarn, her ilerini Allah'a hava-
le etme istek ve iradesini gstermelerine dayanr. Sosyal adaleti gerekletirmek
yolunda, iki ana izgi zerinde yol alnr; biri, mutlak, dengeli ve uyum halin-
deki birlik; dieri de, kii ve toplumlar arasndaki umumi tekafldr (s. 45).
Aadaki cmleler, Kutub'da eitlik ve adaletin farkn ok iyi ortaya koyuyor:

slam, servette aritmetik eitlii art komuyor, nk servetin kazanlmas eit


lii artna kardr. nk servetin kazanlmas, eit olmayan birtakm kabiliyer-
lere baldr. Mutlak adalet, rzklarn farkl olmasn, insanlarn bir ksmnn di-
erinden rzknn daha bol olmasn gerektiriyor. Elbette ki bu, herkese eit fr
satlarn tannmasyla 'insani adalet'in gerekletirilmesi ile birlikte olacakt. Hi-
bir kimsenin nne soy, asalet, cins ve almay engelleyen balardan hibiri-
si dikilmez. Kkl birtakm deerleri daha, slam hesaba katar ... slam ... haya-
tn bir lokma ekmek, bedent ehvet ve bir miktar paradan ibaret bir hal olma-
sna raz olmaz. Fakat o, her eye ramen herkes iin yetecek miktar, bazen
de fazlasn ngrr. Bunun, zellikle zel mlkiyet veya retim salayan eit
li alma yollaryla olmasn tercih eder. Ta ki, bir taraftan kii zerindeki yok-
sulluun, dier taraftan da rzk kaynaklarn elinde bulunduran tarafn baskla
rn kaldrsn ... Mallarda, fakirler iin ihtiyalar kadar ve topluma yarayacak,
onda dengeyi, ly ve gelimeyi gerekletirecek ekilde birtakm haklar n-
grr ... Bylece, btn bu ynler ayn kalpta eriyip, birbirine sk skya bal
bir 'birlik' halinde ortaya kabilsin; onlarn birlii de kainatn, hayatn ve insa-
nn birlii ile gereken uyumu salayabilsin (s. 48-49).

slam'n muhtemel bir sol yorumu iin, iinde eitlik, mlkiyet, fakirierin
servetteki hakk gibi temalarn ilendii bu ifadeler, olduka tipiktir. Bununla
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 55

birlikte, bu ifadelerde yeni olan hibir eyin olmad da rahatlkla sylenebi-


lir. Btn bu temalar, slam tarihinin her dneminde eitli slam alimleri ve-
ya dnrlerince tekrarlanm eylerdir. Tabiri caizse, yazl veya pratik teza-
hrlerinin oluturduu btnsel metinlerinden kaynaklanan bir eit 'slam'n
ruh'unun belki de asgari izgisini oluturuyor bu ifadeler. Yine de, slami me-
tinlerin, gnmzn kavramlaryla dnld aktr. Bu, byk lde ka-
nlamayan bir eydir. Kutub'un da, gnmzn dnyasna sol bir kanaldan
sokulan ve giderek kamusallaan birtakm kavramlarla dnyor olmas do-
aldr. Eitlik, sosyal adalet, zel ve kamusal mlkiyet, sosyal dayanma, bi-
reysel mlkiyet gibi kavramlar, slami metinleri okumay ynlendiren kavram-
lar olabilir. Gadamerci felsefi hermeneutik asndan da bu, son derece anla
lr bir durumdur. Her zaman iin, okumay ynlendiren bir n-okuma, btn
anlamamza yn veren etkin tarihimiz sz konusudur. Yukarda andmz
kavramlarn da, Kutub'un, birok ada gibi, temel slami metinleri anlama-
sn salayan etkin tarihinin parametrelerini oluturduunu sylemek mmkn-
dr. Bundan yola karak, Kutub'daki sol izleri srebilmek mmkn olabilece-
i gibi, baka baz parametreler araclyla Kutub'un zerindeki baka dokt-
rinlerin izlerini de srmek mmkn olabilir. Dorusu, u veya bu doktrinin,
dnya (herhangi bir dnya) gndemine girdii andan itibaren, (o) dnyann or-
tak bilincinde ve dilinde, u veya bu miktarda bir etki yapmamas mmkn
deildir. Felsefi hermeneutik, anlayan veya yorumlayanlarn, kendi antolajik
seyirlerinden bamsz bir anlamann olamayaca, dolaysyla, o dnyann
gndemine girmi etkilerden soyutlanan bir saltk-anlama mefhumunun geer-
siz olduu varsaymna dayanr (Gadamer, 1975; Gka, Topuolu ve Aktay,
1996: 45 vd.). Bu adan, Mustafa Sibal'nin, kitabna dorudan slam Sosyaliz-
mi adn verdiren kastl aray bir kenara brakldnda, zellikle Kutub ve
benzer birok slamcnn abalarnda sosyalist veya sol bir sylem gelitirme
endiesini veya bu doktrinlerle kastl bir ba kurma arayn aka rneklen-
dirmek zordur.6 Aksine, o, bunlarn isimlerinin aka telaffuz edildii her yer-

6 Bobby S. Sayyid'in, slamc sylemlerin kendilerini Bat'l kavramlara.referans vermeden ifade


etme performanslarn yorumlama ekline deinmenin tam yeridir. Sayyid, birok Batl veya sol
kkenli nc dnya aydnnn (rnein Samir Amin'in) Mslman dnrlerin sylemlerine
genellikle Batl kavram veya teorilerin oluturduu bir mantkla yaklatklarn ve bu mantktan
dolay, tutarsz bir btnle karlama tecrbelerine deiniyor. Oysa bu, tam da slamcln z-
gnln gsteren bir durumdur Sayyid'e gre, nk islamclk tam da Avrupa-merkezci bir
dnyann snrna iaret eder. slamclk, kendini Batl kavramlara gre ifade etnek zorunda his-
setnedii lde, Avrupa merkezli bir dnyann dndaki bir dnyann varln gsterir (Say-
yid, 2000: 167-169). Bu arada, yer yer kaynaklarnn izleri srlebilse de, yaygn kullanma ko-
nu olmu, kamusallam, ortada dolaan kavramlar arasndan kendi meramn ifade ede-
bileceini dndkleri arasnda grece serbest semeci kompozisyonlara gidebilmektedir. Bura-
da yn verici gd, tam da Richard Rorty'nin bahsettii, saplantsz, ilevsellik gzeten bir kav-
ramsal pragmatizmden bakas deildir. Avrupa-merkezci bir dnyann metafizik bir jargonla id-
dia ettii, mutlak, pozitivist hakikat tasavvurunu alt st etmek iin, ironi silahn da arada bir
gsteren bylesi bir kavramsal pragmatizmin etkili bir yol olduu grlyor (Rorty, 1989).
56 isliimiyar V (2002), say 2

de modelini onlardan ayrt etmeyi ihmal etmez. Bu, Sosyal Adalet ve slam ve
Kapitalizm'de de byledir, sonraki metinlerinde de byledir.?
Bu durumda, Kutub'un, kendini sosyalist veya sol bir dille ifade etmek iin
zel bir aba sarf etmemesi, onun bir yenilik aray ierisinde olduuna deil,
aksine, slam'n tamamen bunlarn dnda olduu iddiasna vurgu yapar. Hat-
ta, Kutub'a ait bu sylernde zmnen ifade edilen iddia; kapitalizm, sosyalizm
veya solun yeni olduklar, Kutub'un sylediklerinin ise yeni olmak bir yana,
kendiliinden, apaikar, herkese ak olan bir hakikate katlmdan ibaret olu-
udur. Dorusu da u ki, zellikle bir metnin belli bir yorumu konusundaki
nesnelcilik iddias, yenilik veya zgnlk iddiasyla eliir. Bu yzden Kutub,
kendi abasyla ilgili herhangi bir 'yenilik' meziyetini bakalarna brakmaya
her zaman raz grnr.
Tabii burada, grevimizin, Kutub'un yeni bir ey syleyip sylemediini
tespit etmekten ziyade, Kutub'un metinlerinin 'sol' tematikler asndan ne an-
lam ifade ettiini veya muhtemel bir slami sol giriimin neresinde durabilece-
ini aratrmak olduunu hatrlamamz gerekiyor. O takdirde, Kutub'un syle-
diklerinde yeni bir ey bulmann neminden ziyade, performansnn daha dik-
katte deer olabilecei aktr. Kutub'un kiilik yaps ve yazdklarndan kar
sanabilen bir zellii, onun, Batl veya avant-garde sanatlara zg bir oriji-
nallik peinde olmamas dr. Arap edebiyat konusundaki yksek yetenekleri-
nin, slamc davasna katt en nemli yn edebi performansdr. Bu anlam-
da, 'ehadetinin Otuzuncu Yl' dolaysyla rfan Vakf'nn 1996'da dzenledii
anma toplantsnda smet zel'in dile getirdii gibi, Kutub, orijinal bir dn
ce ileri srme yanina girmemitir. O, slami konularda, din veya itikat konuc
larnda yeni veya daha nce hi dnlmemi orijinal bir ey ortaya atarak,
dine zmnen alternatif oluturabilecek bir dstur gelitirme peine dmemi
tir. Belki de Kutub'u Kutub yapm olan zelliklerinden biridir bu. Bu adan,
Kutub'un genellikle konu edinildii 'orijinallik' eletirisinin ok hakl bir eleti
ri olmadn ve Kutub'un fiilen yaylm olan etkisini yeterince anlamlandra
madn veya aklayamadn kaydetmek gerekiyor.
Bu nokta bylece kabul edildiinde, yine Kutub'a yneltilebi!en metinselci-
lik (scripturalist) eletirisine de nemli bir dayanak klnm olur. Kutub'un, d-
ncesini ortaya koyma biiminde, zaten, dinin doas, muhtevas ve temel id-
dialar konusunda hibir tartmann olmadn ve her eyin ak, hatta apak
olduunu telkin eden gl bir vurgu vardr. Bu apakln, ne olursa olsun,
her zaman onu apak grenin gryle ilgili olduunu Kutub'un gremedii-

7 FI ?ilali'l-~ur'an'da, tespit edebildiimiz 9 yerde sosyalizme atfta bulunulmaktadr. Bunlarn 7'sin-


de 'bilimsel sosyalizm' olarak gemekte ve daha ziyade, materyalist, din-kart boyutuyla ele
alnarak iddetle eletirilmektedir. Yine ll yerde kommizmden bahsedilmekte ve gerek
ekonomik modeli, gerekse enternasyonal nerileriyle, Mslmanlara syleyecek hibir eyi ol-
mad sylenerek, en kk bir sempati payna yer braklmamaktadr.
Souk Sava Dnemi Arap 5lamclnda Sol ve Sosyalist Balam 57

ni ve bu apaklk grn dinin kendisiyle zdeletirmek suretiyle kendi ide-


olojik etkilenmiliinin farkna varamacln iddia eden Nasr Hamid Ebu Zeyd,
Kutub'u da iine alan ada dinsel sylemin en nemli hastalklanndan birini
Kutub'un ahsnda rneklendirmi oluyor: Din ile dncenin zdeletirilmesi
(Ebu Zeyd, 1992: 78). Gerekten de, Kutub'un hem ilk hem de son dnemle-
rinde hi eksik olmayan bir bak asdr bu. Allah'n sylemi olduunu d-
nd eyi, gerekten de Allah'n sylyor olduundan kukusu olmayan ve
kendi grn insanlara sunarken 'Allah adna sunan' bir sylem. Dorusu,
Kutub'un syleminde bu tarz konuma ok karakteristiktiL mrnn son ylla
nnda yaymlad ve ok nemli metinlerden birini oluturan Din Bu isimli ki-
tabnda da grld gibi, slam apaktr, kfr de apaktr. Bunlarn apak
lndan da kuku duyulmaz. Dale F. Eickelman'n da 'nesnelci bir ruh hali ve-
ya sylem' (Eickelman & Piscatori, 1996: 37 vd) olarak niteledii bu durum, Ebu
Zeyd ve Muhammed Arkoun'un postyapsalc felsefeden mlhem eletirilerinde
sz-merkezci bir sylem olarak nitelenebilecektir. Ancak, Bobby S. Sayyid'in de
hakl olarak itiraz ettii gibi, bu tarz eletirileTin bu dozunun ok gereksiz ol-
duunu da yeri gelmiken kaydetmek gerekiyor. Sayyid, basite, belli bir iddi-
as olan, dnyay deitirme iddiasnda bulunan hangi hareketin, bir yandan bir
dava iddiasnda bulunurken, bir yandan da dndklerinin kolaylkla laubali
bir tartmaya konu olmasna raz olabileceini sorar. Ebu Zeyd mi kendi d-
ncelerinden -gerek Kutub hakknda gerekse dier birok konuda zenle kur-
mu olduu argmanlarndan- rahatlkla kuku duymaktadr? Sadece Kutub ve-
ya onun gibi, Ebu Zeyd'in 'dinsel sylem'in temsilcileri dedii hareketler mi ken-
di inanlarnn doru olduunu iddia ediyorlar? Sayyid'in verdii rnekle, Fun-
damentalizme Kar Kadnlar gibi rgtler de belli bir lye kadar, bir yerde
metinlemi bir dstura, bir ideolojik referansa ba vu_rarak kendi inanlarnn
doru olduunu iddia eder ve siyaset sahnesi ierisindeki muhaliflerini yanl
bulurlar. Esasen, btn politik hareketler, doalar gerei, zihinlerinin arka pla-
nnda oluturduklar bir metne gnderme- yaparak, yani bir eit metni merke-
ze alarak kendi pozisyonlarnda bir netlik iddia ederler. Siyaset, bir hakikat id-
dias ile yrmyorsa, adn baka trl koymay bile gerektirebilir.
Nitekim, Gta Sahgal ve Nira Yuval Davis'in, slam fundamentalizminin siya-
sal pratikleriyle sylemleri arasndaki ilikinin kurulma biimine ynelttikleri
eletirilerde; slamclarn 'kendi din anlaylarnn doru olduunu' iddia ettikle-
rini ve kendilerini oulcu dnce sistemlerince tehdit edilmi hissettiklerini ile-
ri srmelerine karlk, Sayyid, basite fundamentalizm denen eyin geleneksel
yorumlara bir dn deil, kitabi metinlerio yeniliki ve orijinal bir biimde ye~
niden allmas olduunu ortaya koyuyor (Sayyid, 2000: 29-30). Bu tr yorum-
larn ideolojik koullan bir yana brakldnda, Sayyid, bu yaklamdaki kusuru,
"siyasetin, hakikatin kapsamna sokulduu fundamentalizmin aksine, siyasetin
ve hakikatn biri dierine dsal bir iliki ierisinde olduu bir normal politika
58 islamiyat V (2002), say 2

nosyonuna sahip" olmasnda bulur. Yani "ancak siyaset ve hakikatin toplumsal


dzeyde ayr alanlar olduklarn varsaydklar iindir ki, fundamentalizmin, siya-
sal olann hakikatle birletirilmesi olarak anlalabileceini ileri srebilmektedir-
ler. (Oysa) Hakikat, iyi ya da faydal olarak dndmz ifadeleri tasvir et-
me yollarndan biridir. Bylesi faydac bir tanma gre hakikat ina edilir, verili
deildir. yleyse politika, toplumlarn hakikatin daha yeni bir vizyonuna, iyiyi
ve faydaly tasvir etmenin yeni bir yoluna ulat sretir" (age., 31).
zellikle Kutub'un metinlerinde sol bir ruh arayp bir lde bunu eksik
bulanlarn bir yandan da bu metinlere hakim olan sylemi metin-merkezci ola-
rak grmeleri, devrimci bir hareketin kukuya ne kadar yer ayrabilecei ko-
nusunda yeterli bir mtalaaya sahip grnmyor. Dorusu, Kutub'un metinle-
ri, okuyucusunu, kendi bilincinde olan, kendi tarihini ve kaderini tayin edebi-
len bir 'zne' olarak varsayar. Tamamen tarihin veya toplumun bir rn olan
bir insanlk durumunun analizini yapsa da, o, durumu muhatap almaz. Bu an-
lamyla, sol gelenek ierisinden bir karl bulunacaksa, epistemolojik kopu
ncesi Marx ile devrimci nc snfn ayn anda hem teorisyeni hem de pratis-
yeni olan Lenin'le bir arada dnlebilir.
Aslnda, Kutub'un celbettii kitlesel ve popler tevecchn uyandrd da-
ha entelektel veya akademik nitelikli deerlendirmelerin, bir tr hayal krk
lyla sonulanmas ok doal. Kutub'un erken dnem sylemi, yukardan aa
ya bir devrime inanan bir hareket adamnn ideolojik yan ar basan sy-
lemlerinden oluuyor. Kendince bir tutarllk gzettii ve artk yukardan aa
ya bir devrime olan inancn yitirdii, btn abasn slam' doru anlayan
ve gerekten de yaayan katksz bir topluluun oluumuna adad sonraki
dnemlerde de, bir doktrin ortaya koyma endiesinden ziyade, inanm bir in-
san olma yan hep daha ar basmtr. Ortaya koyduu metinlerse, yine dokt-
rin metinlerinden veya akademik nitelikli tezlerden beklenebilecek bir disiplin
anlayndan veya tutarllk tarzndan ok uzaktr. Eserlerinde en gze arpan
ey, etkileyici edebi sl1ptur. Anlatt eye inanan, sadece nesnel birtakm bil-
gilerin argmantatif aray ve deerlendirmesi iinde olmakla kalmayan, ayn
zamanda anlatt eylere inanan ve bakalarn da inanmaya davet eden, bu-
nun iin retoriin bin bir trl imkann istihdam eden bir yaklam. Bence bu,
bir metni, zellikle doktrin kitaplarndan ok daha etkili klan estetik boyuttur.
nl Msrl Marksist Samir Amin'in, "slam radikalizminde bir ekonomi po-
litik var m?" diye sorarak, zellikle Sosyal Adalet ve slam-Kapitalizm atma
s'nda nerilen ekonomik modeller zerinden gidip, bu metinlerio elikilerini
ortaya koymaya alrken, bu boyutu ihmal ettii rahatlkla grlebilir. Btn
eletirilerinin arka plannda, bir toplumsal hareketin veya bu tr bir metnin bu
kadarlk bir baary hak edebilmesi iin belli bir i tutarllk tamas gerektii
varsaym yatyor. Kutub'un tarih anlaynn, ekonomik yaklamnn hep ide-
alletirmelerle gittiini ve hibir yeni ey iermediini, bu anlamda hibir radi-
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 59

kal deiim nermediini syler. "... (S)ylenenler hibir orijinallii olmayan, s


radan (banal) tekrardan baka bir ey deil. Bu ilke ve dzenlernelerin doru
lanmas amacna ynelik metin yorumlar, slam Radikallerinin setikleri yol,
onlarn kendi mantkianna uygun 'aklclklarn' anlamamza yardm etmiyor"
(Amin, 1987: 75). stelik Kutub'un sylemlerinden etkilenen Msr'daki slamc
larn, yaadklar dnyay anlayamamann yan sra, kendilerini bile aniayama-
ma gibi bir sorunlar vardr: "slam Radikalleri, ak seik bir toplumsal proje
sunma konusundaki yetersizliklerini anlayamamak gibi bir amaz karsndalar"
(s. S. 76). Samir Amin'in bir eletirisi de, Kutub'un toplumsal sorunlarn z-
m konusunda kapitalizme ynelttii toptan eletirilerin arasna salt Avrupal
olduu gerekesiyle sosyalizmi de katyor olmasdr. Bu, Amin gibi biri iin, sos-
yalizmin politik karna gz dikmi olduunu dnd Kutub'a kar, onun
aka gsterdii sosyalizm dmanln da tehir etmeye iyi bir vesiledir:
".. .faydacla indirgenmi Amerikan felsefesi, kapitalizm iin de, sosyalizm iin
de geerlidir. Zira ikisi de Avrupaldr .... Marksist hmanizmi Amerikan davra-
nlndan ayran mesafe, filozofumuzdan (Kutu b' tan, YA) kayor. O zaman,
slam'a, insanl 'faydac' kapitalizmden de, sosyalizmden de kurtarmak d
yor !" (s. 77). Amin'in Msr'da slamclk hakkndaki deerlendirmeleri ve bu
kadar i tutarszla ramen, neden bu kadar rabet grebildiini aklamas da,
meseleye bir yaklap, ayn hzla uzaklayor. slam radikalizminin aklanamaz
bir 'yeniden dou' hareketi olmadn, aksine, Msr toplumunun yaamakta
olduu genel krizin bir alameti olduunu sylyor. Bu krizin, insanlar neden
sosyalizme deil de slamcla ynelttiinin aklamas da, Amin'e gre, 'Prole-
terya enternasyonalizmi'nden dem vuran Bat solunun her vesileyle Avrupa
uluslarnn dayanmasn tercih ediyor olmasdr. "Bu solun siyonizme verdii
destek, 'srail halkyla' koulsuz dostluu, ona, siyonist ve 'yaylmac srail dev-
letini siyasal bir realite olarak kabul etmesini salyor ... bu tavrn douda slam
radikalizminin 'yeniden douunda' byk sorumluluu vardr" (s. 78). Amin'e
gre, sonuta bugne kadar Arap dnyasnn emperyalist hakimiyetten ve ya-
ylmac siyonizmden kurtulmay baaramam olmas, slam radikalizminin kri-
zin bir zm olarak deil de, bir alameti olarak ortaya kmasn salamtr.
Amin'in bu syledikleriyle ilgili iki nemh noktaya hemen deinmek gere-
kiyor. Birincisi, yaylnac siyonizme kar uluslararas solun, gerekli tepkiyi
vermek yerine onunla dayanma ierisinde olmasnn sosyalist hareket asn
dan tamir edilebilecek bir kusur olup olmadyla ilgilidir. Oysa tam da bu it-
tifak, tarihin tamamna Marksizmin atfettii antagonizmann ne kadar yetersiz
ve aklayc olmaktan uzak olduunu yeterince gstermiyor mu? Kukusuz bu
yetersizlii gsterebilecek bir sr baka rnek bulunabilir, ama Arap ve s
lam dnyasnda bu kifayetsizliin ortaya kma ihtimali daha yksek ve bunun
daha bariz grnmleri oluyor. Acaba tarih, Marksistlerin kurmaya altklar
gibi, Hegel'in sa ve sol oullar arasnda m cereyan etmektedir, yoksa bra-
60 islamiyat v (2002), say 2

himoullar arasndaki kavga daha m belirleyici olmaktadr? Normatif bir ey


sylemiyoruz. Yani slam'a gre, brahim'in her iki olu, aralarnda ayrm bi-
le yaplmas asla caiz olmayan birer slam peygamberidir. Ancak, bugn me-
deniyetler atmas olarak, bata hi kimsenin arzu etmeyecei ihtimalin tam
da bu soyktksel referanslar, sol ve sa ekseni de dahil olmak zere, btn
ayrmlar fiilen kesmiyar mu? (Aktay, 2002: 52 vd). slam dnyasnda mesele-
nin tam da bu ekilde algland noktada, bu daha ezeli olan krize yine s
lam'a bir yeniden doula tepki verilmesi, tarihin ruhuna daha uygun dm
yar mu? Bu balamda slamclik, sosyal adalet, eitlik, emee sayg gibi deer
lere ihtiya duyduunda, bunlar kendi haznesinden aramasn anlamak neden
bu kadar zor olsun? Bunlar bir eit 'ekonomi-politik' disiplini ierisinde drt
drtlk bir doktrin formatnda gelitirmemi olmas, onun ne gcn ne de isa-
betliliini zedeleyebilir. Bunu tam da Bobby S. Sayyid'in dedii gibi, Avrupa-
merkezli bir dnyann bittii snrn izilmesi olarak da anlamak mmkndr.
kincisi, zellikle Kutub'un ortaya koyduu metinlerin, bu doktrin format
veya tutarllndan ziyade, edebi performansnn etkisini, ne Amin'in ne de bir-
ok Kutup yorumcusununs yeterince takdir ettiini kaydetmek gerekiyor. Bir
yandan, yukarda anlattmz hareket adam, ideolog ve ayn zamanda anlat-
tklarna inanan ve inanmaya davet eden birinin zelliklerine eklendiinde, ede-
bi performans, bu tr metinlere byk bir avantaj kazandryor. Esasen, Marx
okuyan Marksistlerin, bu okumalaryla ilgili tecrbelerini gzden geirdiklerin-
de daha kolay anlayabilecekleri bir eydir bu. Marx'n eserlerindeki asl byk
etki onun doktrinsel tutarllndan ziyade (ki, bir eserin metinsel tutarll her
zaman sk bir yapzmyle, eletiriyle hertaraf edilebilir) edebi performan-
sna rahatlkla balanabilir. Marx, btn eserlerinde bir hareket adam, bir ide-
olog ve kendi anlattklarna inanan ve insanlar da inanmaya davet eden bir ha-
tip olarak konutuka, kendi metnini bir doktrin formatndan uzaklatrr, ama
bu formattan uzaklatka da okuyucusu zerinde daha derin daha kalc ve da-
ha ilevsel bir etkiyi temin eder. Bir eserde, akademik formattan ziyade kalc
etki brakann, bu estetik boyut olduunu hem dinsel metinler hem de Platon'un
diyaloglar zerindeki incelemeleriyle ortaya koyan, Gadamer'dir. Platon'un b-
yk Diyaloglar'n klasik klan, bugn hala zevkle okunabilir klan yan, onun
bu diyalojik niteliidir. Ayn ekilde, bir dinsel metnin formatsz dank nitelii,
btn mevzularn i ie gemilii, onlara, hayatn da benzer niteliklerine denk
dmesinden kaynaklanan bir hakikat ansn daha fazla tanyor.

Olgun Kutub: Hermeneutik Sol


Kukusuz, meselenin zellikle estetik boyutuna olan vurgunun daha fazla i
lenmi ve derinlemi ekli,
Kutub'un sonraki metinlerinde daha fazla buluna-

8 Bu noktada, zellikle Kutub'un syleminin estetik boyutunu merkeze alan bir blmle (Seyyid
Kutub'un Dini Estetii) Kutub'u ele alan Leonard Binder' bu konuda hari tutmak gerekiyor, Bin-
der, 1988 0996).
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 61

bilir. Burada youn olarak ortaya kan, sadece kendi kendine akp giden bir
estetik performans deil, bu performans hakknda yine dank bir ekilde de
deinilse, yer yer ortaya kan felsefedir, farkndalktr. Kutub'un metin okuma-
lar ve zellikle kiinin kendi imanyla, kendi eylemleriyle, dini metinleriyle
olan ilikisi hakkndaki felsefesi, derin bir hermeneutik felsefeyi de alttan alta
iler. Bu dzeyde, Ebu Zeyd'in kendisine atfettii szmerkezcilikten olduka
uzaklar. Szn, kimin zerinde nasl bir etki yarataca konusunda hi de
nesnelci deildir. Ancak, bu etkinin olumasnda, klasik slami ilimierin de g-
zard etmemi olduklar, okuyann ve aniayann amelinin, zekasnn, biyogra-
fik arka plannn ve tabii ki samimiyetinin nemli rolne gl vurgular var-
dr. Son yazd kitaplardan biri olan slam Dncesi'nde klasik slam kelam
na ynelttii eletiri, kendi bana karakteristik bir eletiridir ve btn bu un-
surlar ierdii gibi, sonradan Hasan Hanefi'nin ayn kelama yneltecei ele
tirilerin belki de tetikleyiciliini yapacaktr (Hanefi, 1976; Gler, 1991; 1994).
Bir eit Allah bilimi olarak alglanmtr kelam. Allah' veya Allah hakkndaki
bilgiyi nesneletirmi ve neredeyse kendisiyle hibir ilikisi ve temas olmayan
kiilerce bir salt zihinsel ilgi konusu haline getirilmitir. Bu anlamda kelam il-
mi, Allah'tan alabildiine uzak bir bilimdir. Oysa, Allah'la kurulacak dindarca
bir iliki, onun gerekliine ve tabiatma ok daha uygun ve ok daha dinamik
bir ilikidir. Allah, akademik aratrmalarn konusu klnamaz, ona bir ilah ola-
rak ynelinir, ona kul olunur, onun rahmeti ve bereketi hayatn her annda his-
sedilir ilh ... Bu anlatmlar, en azndan, Allah' metafizik bir ey olarak ele alan
ve O'nun dondurulmu zelliklerini tespit edip O'nun zerinden doktrinler ve
establishmender reten sac dnce ve pratiklere kar gl bir eletirinin
en temel parametresini veriyor. Kukusuz Kutub, bu eletirileriyle drt ba
marnur bir doktrin ortaya koymamtr. Sadece byle bir doktrin ortaya koy-
ma konusundaki rezervlerinden dolay deil, byk bir ihtimalle byle bir ni-
yeti olmadndan. Onun slami bir tasavvur (dnce) iin ngrd zellik-
lerin hepsi de, slam adna ortaya konabilecek hibir pratiin dondurulamaya-
ca, kapatlamayaca ve tketilemeyeceini ngrr. Bu anlatmlardan ak
a, hibir zaman bitip tkenmeyecek bir sre modeli karlabilir. Birinci d-
nemle en nemli farklarndan biri de budur. Birinci dnemde, slami metinler-
-den ve slam tarihinden, yine d~ amda uygulanabilecek bir eit kapal ve
paket bir model tretmeye almtr. Oysa bu dnemde, teolojik temelini s
lam Dncesi'nin Esaslar ve zellikleri ile ortaya koyduu slam adna by- '
le bir model retmenin aka yanl olacan dnmektedir.
Toplumsal Model Fkh ve Tarihsellik
slam dncesinden kaynaklanan slami pratik, her eyden nce slam'a do
ru bir ekilde
inanan insanlarn ortaya koyacaklar bir pratik olacaktr. Bu pra-
tiinse
hibir sabit, kapatlm-paket formu yoktur. Hareket ierisinde ekille
nen ve her yerde yaanan gereklie dair, metnin inananlarca yorumlanmas
62 isiflmiyat V (2002), say 2

ve uygun maslahatnn, yani inananlarn yararnn bulunabilecei bir yorumuy-


la srekli olarak deiebilir. Kutub'un 'hareket fkh' diyecei bu modelin tek
art, ona inanan insanlarca uygulanmasdr. slam'a inanmayan insanlar ve top-
lumlar zerinde uygulanabilecek, nceden btn detaylar belirlenmi bir ikti-
sadi, sosyal veya siyasi model yoktur. Yusuf suresinin 55. ayetine getirdii yo-
rum bu adan son derece ilgintir. Kutub, genellikle Mslmanlara, modern
kapitalist veya sosyalist dnyalarn dizayn ettii artlar muvacehesinde "hadi
getirin iktisadi veya siyasi modelinizi, u veya bu sorunlar nasl zeceksiniz?"
gibi arlan, slam' rayndan saptrmaya alan bir tahrik olarak niteleyerek,
asla olumlu bir cevap vermeye almyor. slam'n, hayatn btn sorunlara ce-
vabn ieren fkh, ona inanan bir slam toplumu olmakszn hibir anlama sa-
hip deildir. Bir slam toplumu olduunda ise, byle bir toplumun ihtiyacnn
ne olduu, nceden ipotek altna koyulamaz. nceden ortaya konan ileriye d-
nk modellerin nemli bir ksm, zamanla, dondurulmu doktrinlere dnp,
bir eit model fetiizmine yol aabilir. Adn byle koymasa da, Kutub'un e-
kindii en nemli sonulardan biridir bu. Oysa hibir modelin, kendinde bir
kutsall yoktur. Hareket ierisinde ortaya konan fkhn da, kendinde bir kut-
sall yoktur. O, Mslman toplumun ihtiyalarn grd lde anlaml ve
nemlidir; grmyorsa, rahatlkla itihada konu edilerek deitirilebilir.
Kutub'un model nermeye kar bu direniinin, kendi yorumunu izleyen
hareketlerce daha sonra, her eit toplumsal ilgiden kopmaya dnmesi ka-
nlmaz olmutur.9 Bu, Kutub'un gerekten dinamik yorumunun, aslnda her
eit metin-merkezciliin donukluuna kar, hayatn dinamizmini telkin eden
yaklamnn trajik ve ironik bir sonucu olmutur. Kutubcu hareketlerin top-
lumsal ve siyasal sorunlara olan ilgisizliklerindeki abartnn, Kutub'un kendi
yorumlarna balanmas normaldir. Oysa Kutub'un kendisi, bir tahrike kaplp
gelecei ipotek altna alabilecek bir proje nerisi yapmamakla, slamcln ma-
nevra alann daha geni tutmaya alyor, tabiri caizse, siyasal katlmn olum-
sal doasna fkh ak tutmay ngryordu. Bir model nermek, bu olumsal7
l, stelik gelecein btn olumsal potansiyelini daha imdiden kapatp t-
ketmek anlamna geliyordu.
Kutub'un fkh veya slam adna ortaya konabilecek ada pratik konusun-
da nerdii bu ak-ulu model, esasen her trl metin-merkezcilik eletirisini
iptal etmeye yeter. slam fkhnn, zannedildiinden ok daha fazla olumsal
gerekliin etkisine ak olduu bu model, Kutub'un, tarihi kendine zg bir
yolla hesaba katmas olarak yorumlanabilir. Kur'an'n nz11 artlarna ska
yapt atflar ve ortaya kan Kur'an metnini ezamanl, kapanm bir metin
olmaktan ziyade, zamanin akyla smsk irtibatl canl bir metin olarak gr-
mesi, daha sonra ortaya kacak Kur'an'n tarihsellii tartmalarnn bir prota-

9 Kutub sonras hareketlerin geni ve olduka aklayc bir incelemesi iin bkz. Erkilet-Baer,
1999: 292-318; ayrca bkz. Ebu Rebi, 1999: 6. Blm; Sivan, 1985; Sarm, 1998.
Souk Sava Dnemi Arap islamclnda Sol ve Sosyalist Balam 63

topi olarak onun alnmasn gerektirecektir. Oysa Kutub'un bu yorumlar, hem


taraftarlarnca hem de eletirmenlerince, sadece bir devrim programnn tak-
tik-stratejik zamanlamalar olarak okunmutur. Yine de, sonraki tarihseki d-
ncelerden nemli bir fark, yukarda da deindiimiz gibi, Kur'an' anlamaya
alann, ona inanmakla, onu akademik bir metin olarak grerek onun salt se-
mantik zmlemesini aramak arasnda oluan ciddi farka yapt vurgulardr.
Kur'an zerine yazd 30 ciltlik kitaba bir tefsir dememesinde bile, Kur'an
metniyle nesnelci bir iliki kurmann imkanszlna dair gndermeler vardr.
Kitabn adn Kur'an'n Glgesinde koymakla, Kur'an'la bir mminin ilikisinin
zel niteliine vurgu yapm oluyor. Kur'an nmzde cansz bir metin gibi
durmaz. Ona inanarak okuyan kii zerinde son derece gl bir etki yapar.
Bu da, metni nesnel bir ekilde anlamaya kar nemli bir engel saylabilir. Ki-
tab anlamaya alan kiinin btn artlar, btn niyetleri ve btn zaman-
sall da devreye girer. Kur'an, bir glge gibi, hem huzur hem koruma hem
de serinlik verir. Kur'anla olan ilikiyi, semantiin, anlama, bilme ve aklama
terimlerinden ziyade, bu varolusal nitelemelerle mecaz! aklamas bile, haya-
ta, canlla ve dinamizme dikkat ekmeye yneliktir. Bunun hermeneutikteki
karlnn, metin-merkezcilie kar hayat, tarihi, okuyan nemseyen bir ta-
vr olarak sol hermeneutikilik olduunu sylemitik. Kukusuz, Kutub'un yak-
lamlar, sol hermeneutikiliin btn gereklerini bire bir karlayamaz -hem
sol hermeneutikiliin snrlarnn ok belirli olmamasndan, hem de Kutub'un
metinsel hakikat dncesini hibir zaman tamamen terk etmemesinden dola-
y. Ancak, Kutub'un yaklamlarnn, Kur'andan, kendisi iin bir hayat rehberi
karmaya alan bir bireyin veya bir topluluun tarihsel artlarn, hem anla-
may hem de ortaya kacak fkhn muhtevasn belirleyici olarak grmesi,
onun yorumundaki sol temann takip edilebilecei nemli bir yol izidir.
Bu izler srldnde onun Kur'an'n Glgesindeki anlama ve yorum tec-
rbelerinin sergileniinde, tefsirciden ziyade edebiyat, stelik Kur'an'n her-
hangi bir anlam kapallndan hibir ekilde muzdarip olmayacak kadar rahat
bir kiilikle karlalr. Kur'an'n Glgesinde, anlama sorunu kendiliinden ail
m, dorudan yaama problematiine geilmitir. Bu da onun tek tek ayetler
zerindeki btn anlatmlarnda kendini fazlasyla hissettirir. Yine de bir tefsir
kitab beklentisine cevap vermenin asgari veya en azndan formel ihtiyac
ayetler zerinde tek tek durmasn gerektirdii iin, ak yer yer aksayabiliyor.
Ama slam Dncesi isimli, son dneminde yazd kitabnda, anlama proble-
matiinin iyice ald rnekler alabildiine oalarak bir eit Kur'an hakika-
tinin iinde yaama egzersizleri sergilenmektedir. ok nemli fikirlerini ierdi-
i halde, kitabn nemli bir ksm salt Kur'an'dan alntlada doludur. Konu ba
larndaki birka retorik mdahale ve ynlendirmeden sonra, Kur'an'la ba ba-
a brakma denemeleri, doru bir bak as ve yaklam sayesinde Kur'an
metninin bir akademisyenin nesnelci, analitik veya semantik yaklamn ge-
rektirmeyecek kadar kendinde-ak olduunu telkin eder.
64 islamiyat V (2002), say 2

Kutub'un son eserlerinin en nemlisi olan Yoldaki aretler, bir Kur'an nes-
Iinin inas iin yol izlerini sunarken, saf bir slami anlayn da sadece Kur'an'a
dayanarak kurulabileceini zenle iler. Burada da sosyalizm veya sol ile ilgili
dorudan referanslar, sola veya sosyalizme hibir prim tanmaz. Hatta, daha gi-
ri sayfalarnda, insanl bir iflasn, bir uurumun kenarna getiren felaketler-
den biri olarak sosyalizmi zikreder ve uygulanan btn pratiklerinin insann ta-
biatna aykrl zerinde durur (Kutub, 1980: 3). lerleyen sayfalarda Kutub da-
ha ileri giderek, Tevhid inancnn saflnn nemine vurgu yapabilmek iin, s
lam Peygamberi'nin, yaad dnemde nndeki seenekleri nasl deerlen
dir(me)diini anlatr. Hz. Muhammed'in (sav) karsnda, slam'n ilk dnemle-
rinde, slam mesajna yaptrlabilecek ve mesajn daha kolay yaylmasn sa
layabilecek seenek zikredilir: 1. O dnemde ahlakszlk ban alm gitmi
olduu halde, ve tam da bu nedenle bir 'ahlaka dn' hareketine de toplum-
sal olarak iddetle ihtiya vard. slam' bir ahlak ars olarak kurmak ve bu
ar eliinde anlatmak, birok eziyete katlanmaya gerek olmakszn slam'n
daha kolay yaylmasn salayabilirdi. 2. Arap kabilelerinin dank formasyonu-
nu toparlayarak onlar Bizans ve ran topluniarna kar ortak bir kimlikle, ya-
ni bir eit milliyetilikle birletirmek ve slam' byle bir arya ekiemiemek
de bir yol olabilirdi. 3. Klelik rejimi ~e ar ekonomik eitsizlikterin ve adalet-
sizliklerin, tefeciliin hakim olduu Arap toplumunda bir eitlikilik, ekonomik
adalet ve Spartakist hareket, yine bylesi bir kolaylk salayabilirdi. Kutub, b-
tn bu alternatiflerin denenmemi olmasndan, slam arsnn sadece Allah'a
kul olma ilkesine dayanmas gerektii sonucunu karr. Tevhid bayrann ya-
nna baka bir bayrak konulmamas gerektii, esasen, sadece Allah'n hakimi-
yetinden sonra btn bu sorunlarn kendiliinden zlecei ynnde ar
iyimser bir bak as vardr. Sonradan Samir Amin'in, en azndan bu noktada
hakl olarak eletirecei kadar, olumu slam toplumu iindeki i elikiterin
salt akide bann mucizevi gcyle yeterince zlebileceine inanmakta ar
ve tarihsel olarak pek desteklenemeyen bir iyimserlik sz konusudur.
Oysa, slam'n ilk dneminde Peygamber'in nndeki alternatiflerin saymn
da retrospektif bir okuma sz konusudur. Bu seeneklerin Peygamber'in nn-
de gerekten birer seenek olup olmad ayr bir mevzudur ve aslnda, byk
lde bugnn bak asyla birer seenek olarak grlmtr. Tam da Ku-
tub'un yaad toplumda nemli etkisi olan ideolojik dalgann etkisini gste-
riyor. Ahlaklk, sosyalizm ve milliyetilik. Bu eilimlerin, Peygamber dnemin-
de de ayn neme sahip olmadklarn biliyoruz. Milliyetilik, modern zamanla-
rn bir ideolojisidir ve Peygamber zamannda, milliyeti bir ideolojinin, zerinde
ykselebilecei maddi artlar mevcut deildi. Modern dnemde, milliyetiliin
maddi artlar, sanayi toplumunun ihtiya duyduu merkezi i rgtlenmesi ve
birletirici-trdeletirici ulus-devlet yapsdr. Spartakist veya ekonomik adalet-
i bir hareketin de o dnemde tutmasnn ekonomik ve maddi artlarnn olu-
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 65

mu olduunu sylemek, yine bugnn artlarnda yorulmu bir zihni gerekti-


recektir. Ksaca, Peygamber'in, bu sylemi arsna dolad takdirde dave-
tini daha kolay yayaca, sadece retrospektif bir tahmin. Ancak, muhtemel se-
eneklerin dkm yaplmak istendiinde d~, bu seenekler saysz lde o-
altlabilirdi. Olumsal koullar neden sadece bu seenee indirgenir?
Dier yandan, Peygamber'in sz ve pratiklerinin veya Kur'an'n, bu tr un-
surlar hi iermediini sylemek de, desteklenmesi zor bir iddiadr. Kur'an'n
davetinde, yetimin hakknn yenilmesinden tartda hile yaplmasna, insanlara
renklerinden dolay ayrm yaplmasndan snfsal stnlk iddialarna kadar
birok sosyal konuda, sonu ahlak vurgularna da dayanan sylemler sz ko-
nusudur. Ebu Zeyd ve Hasan Hanefi gibilerinin, Kutub'ta 'sosyal mevzulardan
soyut mevzulara bir kay' olarak tehis etmelerine muhtemelen etkide bulun-
mu olan bu yorumlarn, siyasi alana, siyasetin inkar eklinde tercme edilmi
olduu grlmtr. Siyasetin inkar, yani nceden belirlenmi bir program
metninden sapnama uruna bir eit siyasal inziva. Siyasetin ierebilecei sa-
ysz manevra imkann grmezden gelme ...
Burada, inkar edilen siyasal eylem ihtimalleri arasnda, herhangi bir sol ve-
ya sosyalist temaya vurgu yapmak da vardr tabii. Kutub, Peygamber'in nn-
deki seenekten biri olarak sosyalist eilimleri zellikle iaret edip, o yola
girilmemi olmasndan, gnmzde de, katksz Kur'an-merkezli bir slami
syleme de herhangi bir sosyalist eilimin bulamamasn zel bir vurguyla sa-
lk veriyordu. Son kitaplarnn hepsinde, dile getirdii her yerde sol ve sosya-
lizme, grece daha ar eletirilerde bulunduuna dikkat eken Ebu Zeyd, bu-
nu, Mslman Kardeler'in uzun bir sre iktidar yolunda arkadalk yaptklar
devrimci subaylarla olan kavgalarnn etkisine balyor. Ebu Zeyd, Kutub'un
sadece bu konudaki fikirlerinin deil, dier birok konudaki fikirlerinin de, r-
nein tel<fir eiliminin de "byk lde, o sralarda Devrim Subaylar'nca ik-
tidar ve ynetimden uzaklatrldklarn dnen hvan- Mslimln tarafndan
ataya konan bi:: tepkinin rn" olduunu .syler (Eb Zeyd, 1992: 71). Arap
dnyasna genel olarak yaylmas da ayn insiyakla olmutur. Ebu Zeyd'e g-
re, Kutub'un sol ve sosyalizm hakkndaki dnceleri hem eksik hem yzey-
seldir. Bu dordur. Ancak bu, onun sosyalizm veya Bat kaynakl herhangi bir
dncenin Mslmanlara ila olamayacana dair entelektel younlamasn
be!irleyen nvargsyla aklanabilir bir eydir. Kutub, bu tketici ve kavrayc
nyargyla hareket ettiinde, sol ve sosyalizm hakknda pratik baz formlas-
vunlarla yctinmitir. Eb Zeyd, Kutub'un mal ve servetle ilikili, nceki dnem-
' ~rinde serd ettii grlerinin hemen hemen aynsnn, daha sonra ynetim ta-
. :cfnd;;n ynetimin programna yansrldn kaydeder: "Bu anlay, Arap sos-
\'alizminin, Temmuz Devrimi'nde aklad milli szlemeye olduka benze-
mektedir. Hatta Kutub'un, slam'da servet dalmna ilikin dile getirdii ne-
riler, 60'I yllarda ynetim tarafndan gerekletirilen uygulamalardan ok da
66 islamiyat V (2002), say 2

farkl deildir" (Ebu Zeyd, 1992: 107). Kutub'un dinsel syleminde ilk dnem-
deki bu ncelikierin daha sonra deimesini, adalet probleminden akide prob-
lemine bir gei olarak niteleyen Ebu Zeyd, hvan ile Devrim Subaylar arasn
daki ihtilafa balyor. Hakimiyet kavram etrafndaki btn sylem, Allah'n ya-
nnda bulunmak itibaryla, hvan'n veya Kutub'un iinde yer ald ncler
grubunun hakk olduu iddiasna gnderme yapar. O yzden, "hvan ile Dev-
rim arasndaki atmann, din ve inan ekseninde vuku bulduunu dnmek,
ok byk bir hatadr. Bilakis, atma, siyasi otoritede ve toplum ynetimin-
de kimin sz sahibi olacan belirleme anlamnda hakimiyet kavram etrafn
da yaanmtr" (s. 110). Sadece bu konuda deil, aslnda Kutub'un, hatta bir
btn olarak hvan'n dinsel syleminde, Temmuz Devrimi'ni yapan Abdnna-
sr komutasndaki, slam sosyalizmi iddiasndaki glerle olan iktidar kavgas
nn deiik boyutlarnn izlerine rastlanr:

slam fkhnn modernizasyonu almalarn, gle maya almak olarak de-


erlendirip reddetmesi, aslnda, bir grup ilim adamnn Temmuz iktidar'yla
ortak hareket etmesine kar bir tepkiydi. stelik dile getirdii dncele
rinde dorudan, rejimin 60'l yllarda formle ettii zgrlk, sosyalizm ve
birlik gibi sloganiara saldryordu. zgrlk mstesna, Kutub, syleminde,
akide -hakimiyet- temeline oturmadklar iin, meruiyetlerini tamamen red-
dettii bu sloganlarn tmn hedef alyordu. Sosyalizm -yahut sosyal ada-
let- ve Arap milliyetilii temeline oturan 'birlik' gibi kavramlar, birer tagut
ve slam'n krmak iin geldii putlard (s. 110-1).
Kukusuz, dinsel sylemin, ekillendii balamdan bamsz dnleme
yeceine itiraz edilemez. Ancak, bir dncenin btn uzantlarn tek bir kav-
gann hamlelerine indirgemek gerekmiyor. Ayrca, yine yukarda Sayyid'e atf
la deindiimiz hakikat ve politika ilikisini tekrar hatrlatarak, Ebu Zeyd'in
dinsel sylem eletirisinde de, mukabil ve naif bir nesnelci iddiann eksik ol-
madna iaret etmek gerekiyor. Karsndaki bir gle olan mcadelede sy-
lemin kurulma biimine bu kadar kolay eksiklikler veya yanllklar atfedebil-
mek iin, bir lde cephenin kar tarafnda yer alyor olmak gerekiyor. Ku-
rulu bir sa gle mcadele ederken oluan sylemin ilk motivasyonu 'teki'
ise de, sylemin kendi i geliiminin grece zerklii ihmal edilemez. Kald ki,
bir metinde bu zerkliin miktar bile ikincil bir sorundur. Kutub'un, sonraki
dnemlerinde gelitirdii akide sylemi, rnein, bal bana, amzda iyice
gneelleen kimlik, farkllk ve otantisite sylemleri asndan zerinde durma-
ya deer .zanmlar olan bir kavramdr. Mslmanl veya hak din zere ol-
may belli bir kavmin mktesep hakk gibi grmemesi, Mslmanln bir e-
it milliyetilie dnmesine kar verilmi zgl bir tepkidir. Sonradan siya-
sal inzivac veya tekfirci pratiklere yol aan sylem, esasen, iman kavramnn
varolusal dinamikliine, otantikliine ilikin her eit sac-milliyeti ideoloji-
ye kar ileyen bir sylemdir. man, srekli kantlanmas gereken bir varolu-
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 67

sal moddur. Bir defa Mslman olmakla, yaplabilecek her trl ktle ra
men mktesep bir hak elde edilmi olmaz. Mslman olmay her gn hak et-
mek gerekiyor. Onu hak etmenin yolu da, iyi arnellerde bulunmaktr. Bu d-
ncenin olgun Kutub'un sylemine yaylma biimi itibaryla, her trl rklk,
milliyetilik, metafizik toprak veya medeniyet bann yerini, sadece akide ba-
alr. Bu da, srekli inileri klar olan, dinamik bir sretir. Sola yneltti-
imiz eletirilerde bile, solculuun belli bir grubun mensubiyet bana dn
mesi ve sol deerlere balln kantianma ihtiyac hisedilmeksizin belli bir
zmrenin kimlik veya sembolik sermayesine dnmesi n plana kyordu.
Kutub, solun maruz kald bu duruma karlk, daha ileri giderek benzer bir
eletiriyi, yani hakl olma veya hak zere olma konumunun 'verilmi' sabit bir
statden ziyade, 'kazanlan' ve srekli elde tutulmas teyakkuz ve ihtimam ge-
rektiren bir stat olduu ve bundan Mslmanlarn da muaf olmad eletiri
sini Mslman topluluklar zerinde asl brakyor. Solun da, sol olabilmek iin
ihtiya duyduu eletiri de bu deil midir?
Kaynaka
AKHAVI, Shahrough 0994), "Sayyid Qotb: The Poverty of Philosophy and the
Vindication of Islamic Tradition", erif Mardin (ed.) Cultural Transitions in the
Middle East, Leiden: E. ]. Brill.
AKHAVI , Shahrough 0997), "The Dialetetic in Contemporary Egyptian Social
Thought: The Scripturalist and Modernist Discourses of Sayyid Qutb and Hasan
Hanafi", International journal of Middle East Studies, number: 29.
AKTAY, Yasin, 2002, "Sol, Metin, Tarih", Tezkire, yl: ll, say: 26.
ALTHUSSER, Louis, 1991, zeletiri eleri, Franszcadan ev. Levent Targu, s
tanbul: Belge Yaynlar.
AMIN, Samir 0987), "slam Radikalizminin Bir Ekonomi Politik'i Var n?", ngiliz
ceden ev. Fikret Bakaya, Mlkiyeliler Birlii Dergisi, say: 86, Nisan.
BINDER, Leonard 0988), Islanic Liberalism, London: University of Chicago Press
(Trkesi: Liberal slam, ngilizceden ev. Yusuf Kaplan, Kayseri: Rey Yaynclk, 1996).
CAPUTO, John D. 0998), "Gadamer's Closet Essentialism: A Derridean Critique",
Dialogue and Deconstn1ction: The Gaclamer-Derricla Encounte~ D. H. Michelfel-
der & R. E. Palmer (ed.) New York: University of New York Pres.
EBU REBI, I. M. (1996), Intellectual Origins of Islamic Resurgence in the Modem
Arab World, Albany: State University of New York Press (Trkesi: slami Hare-
ketin Entelektiiel Kkenleri, ngilizceden ev. M. Ali Demirci, stanbul: Yneli
Yaynlar, 1998).
EB ZEYD, Nasr Hamid 0992), Naqdu'l khitabi'd-dfif, Beyrut: Daru'l-Mntehilb
el-Arabi, (Trkesi: Dinsel Sylemin Eletijsi, Arapadan ev. Fethi Ahmet Polat,
Ankara: Kitabiyat Yaynlar, kacak).
EICKELMAN, Dale F. Ve Piscatori, James 0996), Muslim Politics, Princeton: Prin-
ceton University Press.
AL-AMIN, Mohammed Nuri (1996), "The Role of International Conmunism in the
Muslim World in Egypt and Sudan", British journal of Micldle Eastern Studies, Vol.
23, issue 1, s. 29-53.
ERKLET-BAER, Alev 0999), Ortadou'cia Moclemleme ve slami Hareketler, s
tanbul: Yneli Yaynlar.
GADAMER, Hans-Georg (1975), Tntl anel Metlocl, Almancadan ngilizceye ev.
G. Barden,]. Cumning, New York: Seabury Press.
68 islamiyat V (2002), say 2

GKA, Erol, Abdullah TOPUOGLU, Yasin AKTAY 0996), nce Sz Vard: Yo-
rumsamclk zerine bir Deneme, Ankara: Vadi Yaynlar.
GLER, lhami 0991), "Allah-nsan ilikisinin Ahlak! Boyutu (Allah'n 'Kullar' m
yz?)", shl,ni Aratrmalar, c. 5, say 3, s. 194-207.
GLER , lhami (1994), "Hasan Hanefi'nin Tecdid Projesi-Tantm ve Bir Deer
lendirme", slami Aratnalar, c. 7, say 2, s. 149-170
HADDAD, Yvonne Y. 0989), "Seyyid Kutub: slami Gleniin ideolou", Gle-
nen'slam'n Yanklan,]ohn I. Esposito (editr), Trkesi: Erol atalba, stanbul:
Yneli Yaynlar.
HANEFl, Hasan (1976), "Teoloji mi Antropoloji mi?", AFD, c. XXIII.
KUTUB, Seyyid, tarihsiz, Kur'an'da Kyamet Sahne/eri, Arapadan eviren, Sley-
man Ate, Ankara: Hilal Yaynlar.
KUTUB, Seyyid 0978), Kur'an'da Edebi Tasvir; Arapadan ev. Sleyman Ate,
Ankara: Hilal Yaynlar.
KUTUB, Seyyid (19793), Fi ?ilali'l-~ur'an (Kur'an'n Glgesinde), Arapadan ev.
M. E. Sarar,;, i. Hakk engler, B. Karla, 16 cilt, stanbul: Hikmet Yaynlar.
KUTUB, Seyyid (1980), Yoldaki iaretler, Arapadan ev. Salih Uan, stanbul:
Hicret Yaynlar.
KUTUB, Seyyid 0981Z), slam ve Kapitalizm atmas, Arapadan ev. Yaar Nu-
ri ztrk, stanbul: Dnce Yaynlar.
KUTUB, Seyyid (1982), slam'da Sosyal Adalet, Arapadan ev. M. Beir Eryarsoy,
stanbul: Arslan Yaynlar.
KUTUB, Seyyid 0997), slam Dncesi, ev. Mehmet elen, Resul Tosun, Hamid
kr, stanbul: Dnya Yaynlar.
KUTUB, Seyyid 0990), Din Bu, ev. Furkan Hocaolu, zgn Yaynlar, stanbul:
Laroui, Abdullah, 1997', Tarihselci/ik ve Gelenek, ngilizceden ev. Hasan Bacan-
l, Ankara: Vadi Yaynlar.
NER, Ylmaz 0984), Din-retim Biimleri stne, Tarihsel Uzlama, stanbul:
letiim Yaynlar.
ZEL, smet (19842), Mesele: Teknik, Medeniyet, Yabanclama, stanbul: Der-
gah Yaynlar.
RORTY, Richard (1989), Contingenciy, Solidarity and lrony, Cambridge: Cambrid-
ge University Press (Trkesi: Olumsallk ironi ve Dayanma, ev. Mehmet K-
k, stanbul: Ayrnt Yaynlar).
SARMl, brahim 0998), Bir DnrOlarak Seyyid Kutub, Ankara: Fecr Yaynlar.
SAYYID, Bobby, S. 0997), A Fundamental Fear, Eurocentrism and the Emergen-
ce of Islanism, London: Zed Books (Trkesi: Fundamentalizm Korkusu: Avrupa-
merkezcilik ve slamcln Douu., ngilizceden ev. Nuh Ylmaz ve Ebubekir
Ceylan, Ankara: Vadi Yaynlar, 2000).
SRU, Mustafa 0974), slam Sosyalizmi, Arapadan ev. A. Niyazolu, stanbul:
Hareket Yaynlar.
SIVAN, Emnaruel (1985), Radical I/am: Medieval Theology and Modem Politics,
New Haven and London: Yale University Press.
islamiyat V (2002), say 2, s. 69-91

Ali eriati (1933-77): Allahperest-Sosyalist

ERTUGRUL CESUR
GAZETECi
ecesur73@yahoo.com

"Gklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ndr!"


Kur'an
"Btn bir toplum, bir ulus bile,
ya da ezamanl olarak var olan toplumlarn tm birden bile
yeryznn sahibi deildirler. Bunlar onun yalnzca zilyetleri;
yararlanma hakk sahipleridirler."
K. Marx
Mal sahibi mlk sahibi, hani bunun ilk sahibi
Atasz

arihte baz insanlar vardr ki, birer istisna ve kaide ddrlar. Bunlar, b-
T tn yerleik kurallar, nkabulleri, dengesini bulmu ve ift tarafl memnu-
niyet ierisinde srp giden 'dmanlklar' altst ederler. Bu halleriyle btn
dmanlarn ortak dman oluverirler. sa'nn ve Musa'nn yoldalardrlar; an-
cak, ne saclara ne de Musaclara yaranabilirler. Cemaleddln Afganl, Frantz
Fanon, Michel Eflak, Makolm X, Roger Garaudy gibi, Ali eriati de bunlardan
biridir. Onlar zgn klan, insanln kazanmlarn, kendi kar gettolarna
hapsederek oportnist bir kskanlkla tekelletirmeden, akn bir cephede
sentezlerneyi baarabilecek ahlaki bir ycelie sahip olmalardr.
Emperyalizm; kreselleme, dinler aras diyalog gibi yollarla, srekli kendi-
sini yeniden retirken, zgrlk savalarnn 'ilkelilik' ad altnda 'diyalektii
inkar etmeleri' ve gler aras rekabette savrularak kanlmaz sonlarn bek-
lemeleri yerine, insanln ortak kazanmlarn harmanlayarak 'paylama'ya bu-
rauan balamalar bir erdem ve samirniyet gstergesidir.
retmenimizin 44 yllk hayat byle bir paylamn hikayesidir. eriati, da-
ha 18 yanda retmen okulundayken Muhammed Naheb nclndeki, lise
ve niversite rencilerinin oluturduu bir fikir kulbne katlr. Bu kulbn te-
mel amac, slam' temel kaynaklarna (Kur'an, nnet, Hz. Ali'nin szleri) daya-
narak ilerici bir 'mektep' olarak okumak ve lkeye giren 'Batc' fikirlerle mca-
dele etmektir. Bunlar kendilerini H odaperestan-e Sosyalist (Ailahperest Sosyalist-
ler) olarak adlandrrlar. eriati'nin dnce yapsnn temel espirisi de ite bu
tamlamada yatmaktadr. Ancak bu hareket Batc sosyalistlerce topik olmakla
70 islamiyat V (2002), say 2

sulanrken, dindarlar tarafndan da 'sosyalizm' gibi bir kavramn slam ile yan
yana gelebilmesi mmkn grlmedii iin slam d olarak nitelendirilmitir.
Oysa, eriati'nin Marksizm ve dier Bat dnceleriyle ilgili almalar bir
kampteksin deil, zgvenin rndr. O, bu almalarn bir 'oksidentalizm',
yani 'Bat aratrmalar' olarak yapmtr. O, ne Bat'nn parlak grn karsn
da krlemi ne de kr taassupla onu grmezden gelmitir. eriati, Bat'y bilim-
sel kriterlerle Mslman ve Doulu kalarak incelemi kampteksiz bir aydndr.
eriati, gen kuaklarn, dindar ailelerinin kapitaliste bir hayat yaarnala
nna ve Amerikan pazar haline gelmelerine dinin en ufak bir direni gsterme-
. mesi karsnda kendi z kimliklerini inkar edercesine Batl fikir akmarna
kapldklarn grr. Buna kar slam' bu 'mukaddesat' grnmnden ayr,
ada anlamda devrimci-ilerici bir ideoloji olarak yeniden okumaya alan
eriati yle demektedir:

Amerikan smrsnden daha yobaz bir smr, mminlerin ve pazardaki


haclarmzn iindeki smrdr. Mmin, mukaddesat, gerekten 'inanm
sermayedarlar' [abdestli kapitalist] aramzda bulunmaktadr. Ayn ekilde ad
da slam'dr. .. te bu snrlar ve hesaplar birbirinden ayrmak gerekir. Bir-
ok mukaddesat m'mini, bu snrlar tayinde snr d ilan edip feda etme-
miz gerekse de, bunu yapmalyz ... Osman' yaayan kimse Ebu Zer iin gz-
ya dkse de, bu, ia'nn dndadr. Muhammed! iman olduunu iddia edip
Ebu Sfyanms yaayan kimse de snrn dndadr. Uhud'un teki tarafnda
dr. Hendek'in teki tarafndadr. Aslnda hendei yeniden kazmak gerekir. ..

eriati, kendisini anlatrken kendi varln bir 'szck'ten ibaret olarak nite-
ler ve yaamn da bu tek szcn haykrlmas olarak ortaya koyar. Bu hay-
kr ekilde gerekleir: Konumak, retmenlik yapmak ve yazmak. Yal-
nzca dinleyenlerin beendii, konumaktr. Hem kendisinin ve hem de dinle-
yenlerin beendii ise, retmenlik yapmaktr. Ancak, kendisini duraanlatra
cak bir i olarak deil de; yaadn duyurnsamak iin yapt ise, yazmaktr.
eriati, yazdklarn da e ayrr:

eriati Trkiye'de dindarlar tarafndan olduka okunmasna ramen anlaldn sylemek pek
mmkn deildir. Bunun nemli bir nedeni, ran balamnda eriati'nin anlamnn pek bilinme-
mesidir. Kimilerince 79 devriminin ideolou olarak bile gsterilmi olmakla birlikte, aslnda onun
ran rejimiyle rtmek bir yana, devrim sonras, taraftarlar iddetli bir ekilde tasfiye edilmi,
baz kitaplar yasaklanm, hakknda olmadk dedikodular karlarak (SAVAK ajan vb.) kara-
lanmaya allmtr. Devrimde belirleyici bir rol oynad muhakkaktr; ancak, rejimle bir ilgisi
yoktur. Trkiye'de de iran'a angaje evreler ona, ran'n resmi politikalar dorultusunda bak-
mlardr. Onun anlalamamasnn dier bir nedeni de, tm slam dnyasnda olduu gibi, Tr-
kiye'de de egemen olan yeni-selefi dini geliimin (S. Kutub-Mevdudl) onu aniayabilecek bir man-
tk ve bilimsellie sahip olmamasdr. eriati'nin devrimci, cokun kiilii hayranlk uyandrm,
onun ters gelen dnceleri karsnda ancak iyi niyete dayal ve temkinli bir 'hogr' gsteri-
lebilmi, bu iyi niyeti tamayanlar ise, onu, (ran'da, Osmanl Devleti ve Snnilere ilikin olum-
lu szleri nedeniyle solcularn, feodalist; dindarlarn ise, Snni olmakla sulamalar gibi) genle-(
ri provoke etmek veya Ehl-i Snnet kart vb. olmakla sulamlardr.
1 Ali eriati, Kur'an'a Bak, ev. Ali Seyyidolu, Fecr Yaynevi, Ankara 1996, s. 13. ,
Ali eriat (1933-77): Alla/perest-Sosyalist 71

timaiyat (Toplum Bilim), slamiyat (slam Bilim) ve Keviriyat!


Onun bu tasnifini yle anlamak da mmkndr: timaiyat, yani sosyoloji
yazlan dedii, onun toplumcu/sosyalist fikirlerini yanstr. Keviriyat, onun varo-
luuluk ve 'benlik' felsefesi ile ilgili fikriyatdr. slamiyat ise, bu her ikisinin de,
ierisinde yaurulduu ve kendisini onun sembolleriyle, kavramlaryla ifade et-
me zemini bulabildii slam fikriyatdr. eriati'nin tm dncesini slam Bilim
bal altnda incelemek mmkndr. Bir slam aydnlanmasna inanan eriati;
slam Bilim almalannda slam' ve henz an dili ile ifade edilmemi ideolo-
jisini, egzistansiyalizm, Marksizm ve dier Bat dncelerinden de yararlanarak
ada anlamda yeniden gncelletirmitir. eriati una inanmaktadr:

... Bir kimse slam Bilim'i yirminci yzylda ve slam', yirminci yzyl kafas
na hakim btn ideolojilerin ve dncelerin zerinde bir anlayla kavraya-
bilir. Yirminci yzyl ideolojilerinden geride kalm bir slam, gidicidir. Bilim-
den, ideolojiden, sosyalizmden, bilimsel tarih felsefesinden ve egzistansiya-
lizmden aa bir slam, gidicidir ve muhafaza etmek mmkn deildir ...

Neden Sosyalizm (Snfsz Toplum)?


eriati, toplum d insann muhal ve muhayyel bir insan olduunu vurgular. Top-
lum d insan sadece filozofun zihninde var olabilir. Denebilir ki, biz insan top-
lumdan karp ssz bir lde yetitirebiliriz. Bu durumda o, insan deil midir? O,
doadaki insandr, biz onu tanmyoruz, o da bizi tanmyor. Aslnda, o yoktur.
yle birini biz kendimiz yaratm oluruz. Bu tpk, biz insan 'iki aya stnde
yryen canl' diye tanrolarken birinin gelip amuda kalkarak iki elinin zerinde
yrmesi gibidir.3 eriati'ye gre, insan dnyas, insanlarn yaratt dnyadan iba-
rettir.4 Etrafnda ottan baka canl bulunmayan bir insan, bitkisel hayata girmi
bir insandr ve hayvanlarla yaayan bir insan da, ancak hayvanlarn kendisini an-
lad kadar insandr. ns_an, kamil anlamda, yine insan tr iinde kendi anlam
n bulur. Bu toplumsal insan ise; gruplarla, snftarla ve toplumun tmyle zc;le
ilikideki bireyden ibarettir. te soru'nun tam da burada ekillendiini gryoruz:
Bu toplumsallk nasl olmaldr, 'modus viventi'; birlikte yaamann ilkesi ne-
dir? nsanlar birbirlerinin hakkn ihlal etmeden bir arada nasl yaayabilirler? Bu
birliktelik, melekleri hakl karmadan, nasl salanr? Tanr'nn halefi olarak yer-
yznde bozgunculuk yapmayan ve kan dkmeyen* vasat bir toplum olmann
srr nedir? Ftrat insanna belletilen o bilgiye (sosyoloji) nasl ulalr? Nasl bir
szleme etrafnda birleilmelidir? O fazilet ehirinin anahtar nedir?
Bir din, ideoloji, felsefe, siyasal hareket veya bilim, bir ama iin vardr ve
meruiyetini de buradan alr: Toplumun bir arada yaamasn salamak, insan-

~ Ali eriati, slam infisf III, ntiarat-e Kalem, Tahran 13753 (hicri-emsi), s. 222.
3 Ali eriati, slam infisf II, s. 199.
4 Ali eriati, slam infisf II, s. 259.

2. Bakara, 3.0.
72 islamiyat V (2002), say 2

larn, birbirlerinin zgrlklerini ihlal etmeden ve biri dierini smrmeden,


ezmeden yaad, eitliki, snfsz bir toplumsal dzeni gerekletirmek. Zira,
toplumlarn siyasal (ynetsel) problemleri, bu hak ve zgrlk ihlallerinden ve
bazlarnn (miistekbir) dierlerine (mustaz'af) tahakkm ederek onlarn kii
liklerini, kimliklerini, benliklerini ezmek ve onlar kleletirmek istemelerinden
kaynaklanmaktadr. eriati yle demektedir:

Taksim edici her unsur, insan alien (kendisine yabanc) yapar. Snfa daya-
nan sistem, insan, smren ve smrlen; ayrca, efendi ve kle ekline d-
.ntrr; ki, bunlardan hibiri bir btn ve eksiksiz insan deildir.5

'slam'da din adam snf yoktur' szn srekli tekrarlarz. Fakat bunun ne
anlama geldii ve bilinli olarak sylendii, phe gtrr. slam'da din adam
snfnn olmamasnn nedeni, toplumun stnde -ne adna olursa olsun- bir s
nf farkllnn reddedilmi olmasdr. eriati snfl toplumu aklarken Kur'anl
kavramlardan hareketle boyutlu bir egemenler sistemi olarak ortaya koyar.
Bunlar, militarizm (Fir'avnf), klerisizm (Bel'amf) ve kapitalizm (Kan1nf) olarak,
bal bir ylan gibi, toplum zerine reklenir. eriati'nin ifadesiyle, biri g-
le insanlarn ban ezer ve belini bker; biri cebini boaltr; dieri de kula
nn dibinde fsldar: "Sabret, demez; bunlar dnyann ssdr, deeri yok!" Bu
dnya tarihi boyunca elbirlii yapmaktadrlar.6 eriati'ye gre, bu boyun-
duruktan kurtulmak ve 'toplumsal adaleti' salamak ancak, snfs7.. eitliki bir
birliktelikle mmkndr. Ona gre, slam Peygamberinin 1400 yl (Jce kurma-
ya alt ideal toplum, snfsz, her trl elitizmin (mele') reddedildii bir top-
lumdur. Snfl bir toplumsal yapnn doal sonucu, kle-efendi, mustaz'af-ms-
tekbir ilikisidir; ki, slam kozmolojisi asndan, bu, irkin bir tezahrdr.
Bu konuda, Byk Fransz Devriminin insanlk tarihi asndan nemine
dikkat eken eriati yle demektedir:
Bu tarihle birlikte, tarihin aristokratik doas devrimci bir biimde halk bir
tavra ve doaya dnmtr. Bu dnm, adalet asndan, insanln yeni
alarda dnya apnda elde ettii en byk zaferlerden birisidir. Zira, aris-
tokratik deerler yklm -gler deilse de, deerler- ve deerler halkn te-
keline gemitir. Dn, halk iinden gelen bireyler bile kendilerini yalan yere
egemen ve aristokratik deerlere balyor, ilintilendiriyordu. nk prestijle-
rini bu yolla salyorlard ve deerler onlarn tekelindeydi. Ynetilen ise, de-
erlerden yoksundu. Ama bugn, tam tersine, dnyada aristokrasiye ve ege-
men kesime mensup olanlarn kendilerini doru ya da yalan olarak halkn ve
kitlenin deerlerine dayandrdn gryoruz. Bu nedenle, Batda sermaye-

5 Ali eriati, Kapitalizm, ev. Yakup Arslan, Dnya Yaynclk, stanbul 1994, s. 115; ayrca bkz.
ehadet, ev. M. air, Fecr Yaynlar, Ankara 1997 s. 19; Makaleler, ev. Serdar slam, Objektif
Yaynlar, stanbul 1993, s. 46; slam Ekonomisi, ev. Kenan amurcu, Dnya Yaynlar, stanbul
1994, s. 29.
6 Ali eriati, slam Ekonomisi, s. 57.
Ali eriati 0933-77): Allahperest-Sosyalist 73

darln
kurucu ve kollaycs olan en sac tutuc.:u partiler bile bir 'sosyal', bir
'demokrat', bir 'liberal' ve bir 'popler' adnnn ardna dmlerdir.7

Bat'da Sosyalizmin Douu

Aydnlanma ile, bin yllk bir kabusundan uyanan Avrupa, sonunda milliyeti
hareketlerle ortaan egemenleri olan Kilise ve aristokrasinin iktidarn yka
rak demokrasi, cumhuriyet, laiklik vb. halk-zgrlk ilkeleri kurumsalla
trmtr. Ancak, burjuvazi nclnde gelien bu devrim, oktan 'kendi o-
cuklarn yemeye' balamt bile... Burjuvazinin meruiyet iddias, ne Kilise
mensuplar gibi Kilise brokrasisinden ve Tanrsal bir haktan ne de aristokrat-
lar gibi doutan gelen bir Tanr vergisinden; parann gcnden geliyordu. Ya-
ni paran kadar eitim, paran kadar salk, paran kadar iktidar, hak ve zgr-
lk. .. Burjuvazinin asaleti parann asaletiydi. Sanayileme ile birlikte bir taraf-
ta sermaye ylrken dier yanda da, makinenin de yardmyla, boyunduruk al-
tna alnan proleter ynlar her gn fabrikalarda bir araya geliyordu.

Sosyalizm, komnizm ve sendikalizm gibi ideolojiler, zellikle Fransa'da yava


yava ortaya kyordu. Bu ideolojilerin hepsinin amac; insan egemen burjuva
sisteminin maddi hastalklarndan kurtarmak; makine karsnda kendi kendine
yabanclamaktan, en dk cret karlnda can rasn satmaktan, makine-
nin her gn artan yabanl smrgenliinden ve insanl deli gibi peinde ko
turan, para ve altn toplama hrsn kamlayan zel mlkiyetten, toplumu iki
zt kutba ayran snf atmasndan kurtarmak; yoksun snflar, zellikle yeni
proleter snf makinenin ve kapitalistlerin tutsaklndan kurtarmak, para dee
rinin yerine i deerini, smrgen sistemin yerine snfsz sistemi oturtmakt.s
Marksizm
Kapitalizmin, kadnyla, ocuuyla, iliklerine kadar smrd iiler, insann
kurtuluunu hayal eden dnrler, imdi de, burjuva cennetine kar ayakla-
narak bir kez daha yollara dkld:
Kapitalizmi ret, snrlar ret, smry ret, zelletirmeyi, sermaye biriktir-
meyi, bencillii ret -hepsinin tesinde- retim ve sosyal dzende insann
temel ftratn bozan, insann tutsak ediliini ret. Ne harika! Yalnz, 'herkese
iine gre deil, herkese ihtiyalarna gre de verilecek' ilkesine dayanan
bir toplum kurulacak. Ne demektir bu? Btn insanlarn mutlak eit olmas
demek. .. Bu kez cennetten sz eden bir din deil, Fazilet ehrini kuran bir
felsefe de deil, idealistler deil, ahlak topik toplumcular da deil; soru-
nun zmn stne alan, 'bilimsel felsefe'.9

7 Ali eriati, slam inasi ll, s. 10.


s Ali eriati, Papa ve Marx Olmasayd, ev. Ali skender, Sabahattin Yakn, Aylk Dergi Yaynlar
Konya 1983 s. 19.
9 Ali eriati, Marksizm ve Dier Bat Dnceleri, ev. Fatih Selim, Birleik Yaynclk, stanbul
1993, s. 37.
74 islamiyat V (2002), say 2

eriati, Marksizme son derece vakftr. Ancak o, slam'n ve ia'nn kavramla-


rn devrimci bir ekilde tevil enii gibi, Marksizmin kavramlarn zmlemed bir
yaklamla olduka rahat bir ekilde kullanmaktan ekinmemektedir. Bu durum,
kimilerinin onu politik adan antisosyalist saymalarna neden olurken, kimileri de,
gerek inanlarn islam rts altnda saklayan bir Marksist olarak grmlerdir.*
eriat de, kimi Marksologlar gibi, Marx'n, eserlerindeki dnsel evrimine
gre ayr Marx ve ayr Marksizm tanmlamas yapar: Gen Marx, olgun
Marx ve yal Marx. Gen Marx, Hegel'in mezi materyalist bir filozoftur. e
riati'ye gre, Avrupal Marksistler tarafndan Marx'n (1818-1883) bu boyutu ge-
reinden fazla vurgulanarak bytlmtr. Kilise'nin gericiliine kar ar tep-
kisel davranan bu kimseler, tm din biimlerini inkar etmeye ve aalamaya
gitmilerdir. kinci Marx, bir toplumbilimci olarak, snfsal elikileri, ynetici

Bizim, burada anlatmak istediimiz, daha ok, olayn yaand ve modern an her trl kav-
ram ve kurumlarnn kayna olan Bat/Avrupa merkezli anlam ve felsefi zeminidir. Bir de ko-
nunun bizim gibi eski nc dnya lkeleri iin anlam vardr ki, bu, ayr bir sre olarak ge-
limitir ve Aydnlanma, sanayileme gibi byk devrimleri yaam Avrupa'nn tarihsel i eli
kileri ve hesaplamalaryla izah edilemez. Burada karmza her eyden nce, bir empeyralizm
olgusu kmaktadr ki, bu, bizim kendi i hesaplamalarmz da etkilemi harici bir faktrdr.
Oysa Marx, dnyaya Avnpa penceresinden bakt iin, onda bir emperyalizm zmlemesi
yoktur. Onun yerine bu ii Rusya'da -Sultan Galiyev'leri, Enver Paa'lar tasfiye eden- Lenin'in
yapt sylenecektir. Marx yle demektedir: "Proleterler, btn lkelerde bir ve ayn menfa-
atin; bir tek ve ayn dmann, bir tek ve ayn savan karsndadrlar; proleterlerin ou, daha
imdiden tabii olarak milli pein hkmlerden syrlmlardr; onlarn btn hareketleri, temel ba-
kmndan insancl ve milliyet kartdr. Milliyeri yalnz proleterler ortadan kaldracaktr" (Akt. Ma-
bir ayan: Kesintisiz Devrim-I <../eris/kesdevl.htmO. Bu ineilere bir de Komnist Manifesto'nun
"ilerin vatan yoktur," nl szn eklersek, zellikle Trkiye gibi lkelerde, Bat karsnda
solcularmzn ne hallere deceini kestirrnek zor olmayacaktr. AB'ye yelik konusunun iyice
alevlendii bugnlerde en illegalinden legaline tm sol hareketlerin, anti-emperyalizmi, ecinsel
ler hareketine dnen ABD ve kreselleme kartlna indirgerken AB'ci olmalar, dnyaya
Marx'la ayn pencereden bakmalarnn sonucudur. Gn getike 'sol' kavramnn Batc-AB'ci an-
lam zenginlemektedir. Sonu, Bat'nn sa gsterip sol vurmasdr. Emperyalizme kar islam
dnyasnda ilk tepkiler refleksif ve (henz oryantalistik almalarla ok fazla yzle ilmedii iin)
'doal', yerel direni hareketleri eklinde balamtr. Ancak, Bat'nn teknik stnlyle birlik-
te Aydnlanma dncesi ve byk felsefi arka plan karsnda slam dnyas teorik yetersizlik
ierisinde kalmur. Bat kompleksli aydnlarmz ise, bu yetersizlii kendi znden beslenerek
gidermek yerine, areyi Bat'dan kopyalamakta grmlerdir. eriati'nin slam ile sosyalizmi yan
yana getirmesi ise byle bir Batclk deildir. eriat, bir kimlik tanmlamas yaparken, Doulu
luk, nc dnyallk, Mslmanlk ve adalk (tarihsel olarak iinde yaad an insan ol-
mak) ilkelerini belirler. O, hu tanmlamayla sosyalist kimliinin yan sra, ulusalcimiiiiyeti bir
portre izer. eriat, slam lkelerindeki solcu hareketlerin hatalarn anlatrken, Andre Marti-
ne'nin. u tespitlerine yer vermektedir: "slam lkelerinde Marksistlerin baarszla urarnalar
undandr: stedikleri ekonomik ve politik koullar elverili olmasna ramen baar elde edemi-
yorlar. nk toplum gereklerini, tarih ve ruhunu drst bir inceleme ve ettten, toplumlarnn
cinsini tespit etmekten yoksundurlar. yapacaklar ortam ve topra tanmaya bile yanamadan,
Avrupada rendikleri btn Marksist teorileri ve kuru yntemleri piyasaya srerler. Bu neden-
le de toplumlarnn diri gerei, sosyal ruhu, asli zellikleri ve sosyal koullar ile kendilerinin it-
hal ettikleri teorileri arasnda uyum salamaktan aciz kalmaktadrlar ve tm abalar yenilgi ile
sonulanmaktadr. Hem zaten uyum salanalar da olanakszdr" (Ali eriati, ze Dn, ev.
Kerim Gney, afak Yaynlar, stanbul 1985, s. 192).
Ali eriat (1933-77): Allahperest-Sosyalist 75

sermaye snf ile smrlen ii snf arasndaki elikiyi tehir eden olgun
Marx'tr. Tarihsel determinizmin -ekonomik determinizm deil- kanunlarnn
nasl ilediini ve her lkenin ekonomik alt yaps ile bunun stnde yer alan,
zelde ideoloji ile politik kurumlar gibi, st yaplar arasndaki etkileimi zm-
leyen Marx. nc Marx ise, devrimci bir parti kurarak, politik zorunluluklar
nedeniyle kendi sosyal metodolojisiyle rtmeyen ngrlerde bulunan, prag-
matizme kayan yal bir politikacdr. eriati'ye gre, nc Marksizm, bilim-
sel Marksizm'in deerini de drerek adn ktye karmtr. Ona gre, En-
gels (1820-1895) temel konularda tahrifatlar yapm; ii snf, geli~ime bal
olarak kurumsanaarak brokratiklemitir. Stalin (1879-1953) tarafndan ekil
lendirilen devlet Marksizmi de, bilimsel Marksizm'i feda etmek pahasna gen
ve yal Marx'n baz zelliklerini benimseyerek Marksizmi salt ekonomizme in-
dirgemi, materyalizm dnda hibir eyi kabul etmeyen, duraan, yzeysel bir
inanca dntrmtr. eriati'nin tespitine gre, devlet Marksizmi veya resmi
Marksizm ile bilimsel Marksizm arasnda temel anlamazlklardan biri; ilki 'ta-
rihsel materyalizm'e dayanrken ikincisi 'tarihsel determinizm'e -zellikle En-
gels'in mdahale etmedii metinlerde- dayanmaktadr. Bu nedenle, Stalin'in ki-
taplarndan birinin adnn 'Tarihsel Materyalizm' olmas tesadfi deildir. Oysa
Marx, daha ok, 'tarihsel determinizmi' tercih etmektedir.o
eriati'ye gre, tarihin diyalektik determinizminde insan bir zne olarak yer
alr. Bu, insan ile rettii (eser) arasndaki diyalektik iliki iinde bir yer al
tr. nsan ile eseri arasndaki iliki nedir?

nsann eyleminden ortaya kanla, yani yaratt ile olan ilikisi, ister mad-
di, ister manevi olsun iki ynl bir olgudur. nsan varl bir eyi 'var' eder-
ken kendisi de 'olur'. Eser de, retilirken retir. Firdevsl, ahname adl ese-
rin yaratcsdr. (ahname Firdevsl'nin eseridir). Ama ahname yaratlrken
Firdevsl'yi de, Firdevsl yapar. ( ... ) Baba ocuu meydana getirir ama, onu
baba klan, ocuktur. Baba olma zelliini, sonu nedene vermitir. Diya-
lektik iliki budur. Aristo mant bunu anlayamaz, nk elikidir. Aristo-
cu ilikide sonu nedene etki edemez., nk sonu nedenden sonar geJir.
Materyalizmde ise, insan yoktur. Stalin yle der: "nsanlar, hatta kahraman-
lar, rman yatandaki ta paralar olup, rman cebri ak ve hareketi, on-
lar tesadfi olarak kendisi nereye isterse oraya srkler; bir kimsenin bu rma
n akmasnda veya durmasnda bir rol varsa, bu, bilinsiz bir rol dr. "z Ma-
teryalist Marksizmde ilikiler bellidir; toplum, evre ve doa etken, insan ise et-
kilenendir. nsan ile evresi arasnda tek tarafl bir iliki vardr. B Oysa, bilimsel
Marksizmde insann evresiyle ilikisi karlkllk (diyalektik) esasna dayanr:

Tarihsel materyalizm terimi Marx'a deil, Engels'e aittir.


10 Ali eriati, Marksizm, ev. Yakup Arslan, Kenan amurcu, Dnya Yaynlar, stanbul 1994, s. 66.
11 Ali eriati, slam inasi II, s. 201.
12 Ali eriati, slam inasi II, s. 225.
13 Ali eriati, slam inasi II, s. 119
76 islfimiyfit V (2002), say 2

Bu yzden, diyalektikte kanlmaz olarak, Marksizmin, iki z ve iki nede-


ni veya etkeni; maddi, zde, dsal etkenle insani etkeni, zihinsel ve ideal
etkeni yan yana yerletirdiini gryoruz. Bu 'ikisi arasndaki iliki, diyalek-
tik ilikidir. Tarihin diyalektik determinizmi, insann veya maddenin esasl
na' deil, bu karlkl ilikiye dayanr. Bu yzden, bilimsel Marksizm ne
idealizmelir ne ele materyalizmdir.l4
Ne dealizm Ne Mateyalizm: Praksis
eriati, zihin ile evre, mana ile madde, dnce ile d etken ve retici insan ile
retilmi eser arasndaki ilikide idealizmin, zihne, manaya, dneeye ve reten
insana, btn bunlar oluturan esas olarak baktn; materyalizmin ise, d et-
kenlerin, yani evrenin, retilmi eserin esas oluuna dayandn, bunlar zihnin,
manann, retici insann oluturucusu olarak grdn kaydeder.1s Ona gre,
her ikisi de duyumsanabilen gerek hareketin farknda deildir ve maddeyi veya
insan gereini soyut ve zihinsel kavramlar eklinde zmlemektedirler. Bu iki-
sinin karsnda ise, 'devrimci praksis' vardr ve praksiste byle bir ikilik yoktur.
nk praksiste asli etken ve cevher, (insani edim anlamnda) 'eylem'dir.16
Praksis konusu Marksistler arasnda da tartmal ve karmak bir konudur.
Ancak, eriat'nin konuyla ilgili grlerini ksaca yle zetlemeye alalm:
Praksis, materyalizm ve idealizm karsnda, 'eylem snf'na ait bir felsefe olup,
dnen; ama eylemsiz duran snfn yerine geer. Ortaada Kilise'nin veya
yeni materyalizmin temsil ettii eylemsiz dnrlerin yerine, eylemin kendisi-
ne dayanr. Cevher, eyiemdir ve eylemi esas alr. Bu, en ak biimde, sanayi
toplumunda kendisini gstermitir. Kol gcnden baka bir eyi olmayan pro-
leter,. tezgahnn bana geer ve vi da y bile i ile evirip skarsa, maln kesin-
likle retileceini bilir. inin bandayken 'kendi edimi' araclyla 'cebri ola-
rak' hareketin oluacan bilir. Kendi bilek gcne dayanmakla, 'g' ve 'ba-
mszlk' duygusuna kaplr. Oysa, ifti byle miydi? iftinin retim arac, ii
nin 1/lO'Iuk bir blmnde etkili olan, tohum saan, topra sren ve su ve-

14 Ali eriati, slam inasi II, s. 226.


s Ali eriati, slam inasi II, s. 235.
16 Ali eriati, slam inasi II, s. 234. Praksis; zgr yaratc insani etkinlik. (Bkz. "Praksis" mad., Mark-
si.st Diince Szl, der. Mete Tuay, letiim Yaynlar, stanbul 20012, s. 468.) Sosyalist Kltr
Ansiklopedisi'nde Marx'n konuyla ilgili dncesi verilirken yle denilmektedir: "i snfnn du-
rumunu teorik adan aydnlatan ve teori seviyesine ulam bir snf bilinci salayan Marksizm,
bir maddeci felsefe deildir; c;:nk felsefe deildir. Marksizm, idealist de deildir, maddeci de de-
ildir; nk derinlemesine tarihseldir. Marksizm, bilginin tarihselliini gzler nne serer; insa-
nolunun taril1selliini, ekonomik-toplumsal fonnasyonunu ortaya koyar" ("Marx" nad., Sosyalist
Kltr Ansiklopedisi, May Yaynlar, stanbul 1979, s. 1508). Orhan Hanerliolu, Felsefe Ansiklo-
pedislnin "praksis" maddesinde konuyla ilgili olarak unlar kaydetmektedir: "Demek ki Marks
lk, idealizmi olduu kadar nateryalizmi de praksisle amaktadr. Marksl btn teki reti
lerden ayran zellii budur. Yzyllar boyunca insan dncesine egemen olan bu idealizm kar-
tlklar bir yana, Marksln praksis anlayyla varlklarn da yitirmi bulunmaktadrlar. Prak-
sisle, klasik anlamdaki felsefe tmyle alm, dnceyle doa birbirleriyle kaynamlardr (0.
Hanerliolu, Felsefe Ansiklopedisi, Remzi Kitabevi Yaynlar, stanbul, 20002, V. 237.)
Ali eriat (1933-77): Allahperest-Sosyalist 77

ren elidir. Geriye kalan 1/9 ise, hava, toprak, mevsim, doal afetler gibi d
etkeniere baldr. Dolaysyla, iftinin yapt ite pay 1/10'dur. Proletarya
ise, iine yzde yz hakim vaziyettedir. Yapt i, beklenen maddi sonucu
vermedii zaman, bir aksaklk olduunu bilir ve aksakl giderme gcn
kendisinde bulur. Kendi iradesi zerinde kesin bir yetkiye kavuur. insani edi-
min esas oluu, bundan kaynaklanr. ?
Marksizm ne idealist bir felsefedir ne de materyalist bir felsefedir; nk fel-
sefe deildir. Marksizm, tarihseldir; felsefe, 'dnyay dnr, ama deitirmez'.*
Materyalizm sadece maddede bulunan gerekliklere dayanan bir felsefedir; do-
laysyla, deiim yaratmaz. Oysa tarih, esas olarak deiim eylemi temeline da-
yanr. nsann zde gerei aniayp anlayamayaca konusu teorik deil, pra-
tik bir konudur. nk insan, praksiste kefeder gerei. s Bilimsel gerekliin
dnlmesinin, tannmasnn ve alglanmasnn olanakl olup olmad tartma
s, praksisten ayr, skolastik bir konu olup, kelamla, Kilise'yle, speklasyonla il-
gilidir. Ad, isterse materyalizm veya pozitivizm olsun... Pozitivizm de praksis
kart bir aldatmaca olup, resmi Marksizm byk lde buna dayanmtr. Bu
nedenle, insani bilimlerden ok, maddi bilimleri ne kararak, toplumsal, insa-
ni ve iktisadi konular fizik ve kimya gibi aklanabilir grmtr.9
nsan dnyas, ne ide'nin rn ne de maddenin rndr. nsan dnyas
insanlarn rndr ve insanolu tarih boyunca insan dnyasn kurma eylemi
iindedir. Felsefenin konusu olan 'ilk gerek', ister metafizik isterse fizik olsun,
hatta bizim hi anlayamadmz bir ey olsun, bir speklasyon ve skolastik
tartmadr. Praksis asndan, u an mevcut olan, insanlarn kendilerinin tarih
boyunca oluturduklar ve u anki ekline getirdikleri insan dnyasdr.
Tarih boyunca insan dnyasn insanlar, kendileri, dil, edebiyat, dnce, i,
maddi ve zihinsel retim gibi, ellerinde bulundurduklar aralarla yaratr. n
san dnyasn insanlar, kendileri yaratmtr. Bu insan dnyas ne maddi ne
de manevidir. yleyse nedir? 'Eylemsel duyumsanr'dr. Tarih boyunca, in-
san dnyas duyumsanrdr ve insan elinin rndr. Dolaysyla, bir edim-
dir, bir cevher veya bir z deildir. Bu yzden, maddi veya manevi oldu-
unu syleyemeyiz. Bu bir praksistir.zo

Buna gre, ortaada materyalizmin dinle sava, ounlukla sanlann aksi-


ne, akl ve bilginin duygu ve hurafeyle sava deil, burjuvazinin feodaliteyle
savadr. Feodal dzende materyalizm yoksun snfn yararna devrimci bir fel-
sefeydi. Burada sz konusu olan 18. yzyln burjuvazisidir. 18. yzyl burjuva-

17 Ali eriati, slam inasi II, s. 238-239.


"Filozoflar dnyay yalnzca deiik biimlerde yorumladlar, sorun onu deitirmektir" (K. Marx,
F. Engels, Almn deolojisi (Feuerbacl), ev. Sevim Belli, Sol Yaynlar, Ankara 19991, s. 24).
s Ali eriati, slam inasi II, s. 238-239.
9 Ali eriati, slam inasi II, s. 239-240.
20 Ali eriati, slam inasi II, s. 261.
78 isHimiyfit V (2002), say 2

zisi, feodalite ve Kilise'ye dayanan aristokrasiyi ykmak iin materyalizmi gn-


deme getirmitir. Bu durumda materyalizm, 18. yzylda devrimci burjuvazi s
nfnn elindeki bir felsefedir ve Kilise dini adn tayan feodaliteye zg felse-
feyi kertmek iin, byk Fransz Devrimi eklinde tecelli etmitir. Devrimci
bir snf olan 18. yzyl burjuvazisinin tersine, egemen snf durumundaki 19.
yzyl burjuvazi snfnn materyalist felsefe sistemi ise, artk, devrimci bir fel-
sefe deildir. Hatta bugn Bat'da egemenlii elinde bulunduran materyalizmin
rol, ortaada egemen feodalite dzeninde Kilise'nin rolnn aynsdr. 21
Toplumsal likiler
Bilimsel Marksizm ile resmi veya avani Marksizm arasndaki fark ortaya koy-
mak asndan nemli bir konu da, 'toplumsal ilikiler' kavramdr. Bilimsel
Marksizmin sosyolojisinde st yap; gruplar, katmanlar, snflar (ii, kyl, tc-
car, ifti vb.), toplumu oluturan tm kesimlerle pazar, fabrika vb. kurumlar
gibi yan ve esas unsurlar arasndaki ilikiler andan oluur. Bu ilikilerin ad
'toplumsal ilikiler' olup, bunlar, toplumun btnn oluturan unsurlarn kar-
lkl sebep-sonu ilikisi dizgesi biimindedir.zz eriati, burada oluan ilikiyi
yle bir rnekle aklamaktadr: ki veya daha fazla aynay karlkl olarak
yerletirdiimiz taktirde, her bir aynann dardan ald grnty, karsnda
kilere yanstacak ve onlardan da kendisine dnecektir. Bu, sonsuza dek srek-
lilii olan bir diyalektiktir. Toplumun unsurlar arasnda da byle bir iliki var-
dr. Her bir unsur, dierlerinden ald etkiye gre, evresine tepkide bulunur.

(. .. ) Bu yzden, sosyal psikolojide karlkl vicdan yansmalar konusu var-


dr. Bu ruh (psyche), dardan etkilenen vicdandr. (. .. ) Birey, karsndaki
her nesneden, her eyden ve her bireyden etkilenir. Her eyden ve herkes-
ten ald etki, onda bir deiiklik yaratr ve bu yeni deiiklii yeniden, ba
kalarna geri verir. Bu durum, iki psi arasnda bile sonsuza doru gider. (. .. )
O zaman, toplumsal vicdan tasavvur edilemez bir ukde haline gelir. Kim,
karlkl ilikiler adn tayan ilikiler dmn zp anlar ve nitelikleri-
ni kefederse, sosyolojiyi gerek anlamda bilim haline getirmi olur. Bun
yapmayan herkesin, o amiyane toplumbilimle -ki o toplumbilimde btn so-
runlar zlmtr!- aras iyi demektir; 19. yzylda 198 yasa reten adam
gibi.23 [Oysa 20. yzyla gelindiinde, akl banda hibir sosyal bilimci bu
kadar kesin yarglarda bulunmaya cesaret edemeyecektir.)
eriati; slam Bilim adl eserine kar bir kitap yazan ve diyalektik mater-
yalizmi savunan ranl Marksist bir yazarn, slam peygamberinin ortaya k
eklini yle izah ettiini anlatr: slam peygamberinin ortaya kmasndan bir-
ka yl nce, urak yeri Mekke'de ticaret kervanlarnn geli gidilerinden do-

2 Ali eriati, slam ina.si II, s. 232.


2z Ali eriati, slam inasi II, s. 153.
23 Ali eriati, slam imisi Il, s. 255.
Ali eriati (1933-77): Allahpere.st-So.syalist 79

lay bir burjuvazi olutu. Feodal yapya kar devrimci bir tutum ierisinde olan
burjuvazi -buri,uva devrimi-, slam devrimi eklinde ortaya kt ve peygam-
ber zuhur etti! Bu izaha kar, eriati yle sorar:
ok iyi, o halde bizim Mezinan kynn yanndan geen bir yol yaplsa ve
ticaret kervanlar buradan geseler, bu durumda buradan hemen bir pey-
gamber mi zuhur edecek? Eer byle ise, btn ticaret yollarnn k yeri
olan yerleim blgelerinde brakn peygamberi, bir dua kitab yazann bile
kmam olmasn nasl izah edersiniz?24

eriati'ye gre, Stalin tarafndan yorumlanan ve resmlleen devlet Marksizmi;


egemen partinin tekelinde bir doktrin, felsefe ve mezhep eklinde olup, btn ci-
nayetlerinin meruiyet aracdr. Bilimsel Marksizm ise, Marx'n kendi Marksizmi-
dir. Das Kapital incelendiinde grlecektir ki, bilimsel Marksizmde Marx'n ikti-
satperesr -yani siyasal ekonomist- olmamas ve iktisadi cebre inanmamas bir ya-
na; Marx, kapitalist sistemde insan iradesini kendisine baml klan ve iktisadi et-
keni temel belirleyici gren tm iktisat yaklamlar eletirmektedir. Burada y
le bir yanlg vardr: Marx, 19. yzylda Bat'da egemen olan sermayedarlk dze-
ninde tam etkenin, toplumun motorunun ve hareket kaynann sadece ve sade-
ce sermaye olduunu ortaya koymak ister. Buradan yola karak Marx'n, iktisa-
d temel ve en gl etken olarak grdn, sonu olarak da, insann, iktisadi
etkenierin oyunca olarak dndn sanmlar veya kastl olarak byle al-
glamlardr. Oysa Marx, tam etkenin iktisat olduu sermayedarlk sistemini, by-
le olmas gereken bilimsel bir gereklik olarak deil, bir sap sistemi, insanlk
kart bozuk bir sistem olarak irdeler. Baka bir deyile Das Kapital, yazarnn,
olmas gerekeni deil, toplumsal gereklii aklad bir kitaptr.zs
eriati, Stalinizm dneminde Marksizmin iktisadi yannn iddetle geniledi
ine ve glendiine dikkat eker. Bu dnemde _hedef, iktisat olarak alglan
mak istenmi; bylelikle, ar iktisadi programlamalada ve btn insani ve
toplumsal gler olabildiince ok, iktisadi dzene kanalize edilerek egemen
dzenin iktisadi baarlar, en stn toplumsal baar olarak halka yurturulma-
ya ve bu yolla da, dzendeki eksiklikler, zayf noktalar ve insanlk kart sap-
malar, topluma nemsiz ve ikinci dereceden etkenler olarak gsterilmeye a-
llmtr. Bu yzden, Stalinizmin ekonomizme dayandrlmasyla, aslnda
Marksizmin iktisadi bir cebr olduuna inanlmas, sistemden, halkn sadece
ekonomik baarlar beklemesinin salanmas amalanmtr. Bu ise, Stalinizmin
halk iin gerekletirebildii tek beklentiydi.

24 Ali eriat, Marksizm,s. 65. Mateyalist Marksizmin bu yorumuna gre, Marx'n kendisi de 19.
yzyl Avrupa ekonomisinin bir rnnden baka bir ey deildir. Marx yaptklar ile hibir v-
,>i.i ve saygy laketmemektedir. nk o, maddi koullarn onun kendi fikrini almadan ne
kard bir szcdr. Ayn ekilde bir fabrikatr ocuu burjuva olan Engels'in 'kendi snfna iha-
net ederek' proletarya safna gemesinin de diyalektik materyalizm asndan bir izah olamaz.
25 Ali eriat, Marksizm, s. 92.
80 islamiyat V (2002), say 2

eriati, Marx'n, Das Kapital'de burjuvaziyi, her eyi tek bir eyde; 'mal'da
zetleyen bir snf olarak akladn kaydeder. O, burjuvaziye, iktisadi varl
a bu ekilde ynelii nedeniyle saldrr. Ancak, Marx'n kendisi de iktisadi var-
ln esas olduunu savunmakta sulanm ve iktisadi cebre inanan bir filozof
olarak tannmtr. Oysa Marx, "Ben, toplumsal gereklikte sadece tarih bilimi-
ni bilim olarak gryorum"* demitir. Marksizmin iktisadi cebr olmadn gs-
teren kantlardan biri de Marx'n Siyasi ktisadn Eletirisine Giri adl kitab
dr. Marx'n bu kitab, Londra'da srgndeyken, dnce asndan olgunlat
dneminin eserlerindendir.
eriati, ekonomi politiin (economie politique), burjuva snf ve bu snfa
bal iktisat ve toplum bilimciler tarafndan bilim haline getirildii ileri srlen
iktisat olduunu belirtmektedir. Ona gre, ekonomi politik, ekonomiden bir ekol
ve 'ekonomik' ilikilerden bir 'bilim' retmeye alan, burjuva snfna bal ay-
dnlarn bir aldatmacasdr.6 ktisad bilim haline getirmekten ama nedir? Bur-
juvazi bununla neyi amalamaktadr? eriati'ye gre, bylece, iktisatla aynaya-
nn insan olmad, tersine insann iktisactn oyunca olduu syleornek isten-
mektedir. nk bilim, insana musaHat olan ve insan iradesinin eriemeyecei
deimez gereklikler, yasalar ve ilikiler dizgesinden ibarettir. Bilimi insan olu
turmaz, sadece kefeder; ama ona tabi olur. yleyse bilim, insan oluturur. Do-
laysyla, iktisadi yasalar; tpk doal, tarihsel, biyolojik ve fizyolojik yasalar gibi,
insana musaHat bilimsel yasalar dizgesi olup, insan bu yasalarn gerektirdii
ekle sokmaktadr. Bundan dolay burjuvazi, ekonomi politik ve "ekonomi bi-
limdir, bulu deil; insana egemendir, insan yapm deil" grn, dnyaya ha-
kim bir felsefe olarak gstermek istemektedir. eriati, bilimsel Marx' dierlerin
den ve Stalinizmden arndrarak hakkn teslim ettikten sonra, filozof Mal'X'n su-
sup da sosyolog Marx'n konumaya balamasyla birlikte her eyi berbat ettii
ni belirterek slam'la Marksizm arasndaki fark yle ortaya koymaktadr:
Gerek dinsel gerekse din d olsun, her ideoloji ister istemez insan kendi-
sine mihver olarak seiyor. te slam ile Marksizmin aras en fazla bu nok 7
tada alyor ve almaya devam ediyor. Buna gre, her iki ideolojinin bes-
lendikleri kaynaklarn farkl olmas ve bu esasa gre yorumlar yapmas do-
aldr. slam ile Marksizm arasndaki politik, t~lumsal, ekonomik ve ahla-
ki atma bu noktada balamaktadr. slam, insan tevhid esasna gre ak
lamaya alrken, Marksizm tevlid (retim) esasna gre aklamaktadr.27
eriati, kbal'in, "Bugn insanlk, evrenin manevi bir yorumuna her zaman-
kinderi daha ok muhtatr," szn hatrlattktan sonra, "nsanlk, insanln
da manevi bir yorumuna muhtatr,"2s eklinde eklemede bulunarak yle der:

bkz. K. Marx, F. Engels, Alman deolojisi (Feer/acl), s. 38.


26 Ali $eriati, Marksizm, s. 94.
27 Ali eriati, nsan, ev. amil cal, Fecr Yaynevi, Ankara 1996, s. 128.
28 Ali eriat, Marksizm ve Dier Bat Diince/eri, s. 109.
Ali eriat 0933-77): Alla/perest-Sosyalist 81

slam, insanlk tarihinin btn dnemleri ve dzenlerinde adalet, ereflilik,


hidayet, bilin, sorumluluk, ahlaki deerler, 'insani nitelikler' ad altnda bir-
takm 'temel'lerin savunusunu yapar. Bunlarn sistemletirHip uygulamaya
konulmas asla 'buhar makinasnn' kefine balanamaz. 29

eriati'ye
gre, Marksizm, insana bitii soyluluu ekonomik aralarn soy-
Iuluuna dntrmektedir. Bu, materyalizmin kanlmaz bir sonucudur. Ma-
taryalizmin dar ve yetersiz dnce snrlar ierisinde, ekonomik retime kat-
kda bulunan eylerden daha erefli bir eye rastlamak mmkn deildir. By-
lece, Tanr'nn mahluku insan, retim aralarnn mahluku oluverir. Sosyolog
Marx'n gznde kapitalizm, aslnda 'insanlk d' nitelemesine deil, bugn
'uygulanmas mmkn olmayan' bir Sistem nitelemesine layktr.3o

Marx, insandan sz ederken, ve zellikle kapitalizmin, burjuva kltrnn


ve sosyal rgtleniin, Bat endstrisi ve bu sistemde insan gcnn harca-
nnn alakln, bayaln, bas bas banrken -insan hrriyetini savun-
maya giriirken- yl~sine mistik bir tavr taknr ki, gren de onu, bir hayal-
ci, Eflatuncu bir filozof, bir ahlak, hatta, yle ki, bir rahip zanneder. zel
mlkiyete, ii cretlerine, para deerine, rekabet ilkesi vs.ye dayanan kapi-
talist sistemi yerden yere vururken, Marx, en ok, yce bir z olarak insan
gereinin kirletilip, bu sistem tarafndan ezilip bzldnden ve bu soy-
suz deerlerin insani deerler yerine getiinden dem vurur da, dem vurur.3
eriati, Marx'n, Hristiyanla saldrrken bile kulland dilin dinsel olduu-
nu belirterek, u szlerine dikkat eker:
Hrstiyanln sosyal ilkeleri; erefsizlii, alakl, zavalll, klelii, zille-
ti, ksaca btn baya nitelikleri vaz'eder. Bu alal reddeden proletarya-
nn, cesaret, kendine sayg ve bamszlk arzusuna ekmekten daha ok ih-
tiyac vardr.32

eriati,
ekonomizme adeta iman etmi olan ve retimin artmasndan baka bir
ey dnmeyen Stalinizme Marksizmden bir tr sapma diye atlyorsa da, Le-
nin iin ayn eyi sylemenin mmkn olmadn, Lenin'in, Marksizmi samimi bir
ekilde srdren ve pratikte gerekletiren biri olarak bilindiini belirtmektedir.
Ekim Devrimi'nin ilk yllarnda btn devrimci glerin asl dayanann 'ar en-
dstriler' olmas ve ekonomik verimliliin ideal Marksist bir toplumun oluumu

29 Ali eriati, nsan, s. 148.


30 Ali eriati, nsan, s. 139.
31 Ali eriati, Marksizm ve Dier Bat Dnceleri, s. 82. "Soruyorum politik iktisatya: Bedenimi
sata sunarak, bakalarnn ehvetine teslim olarak para kazanrsam, iktisadi yasalara uymu
olur muyum? (Fransa'daki iiler, karlarnn ve kzlarnn fahieletirilmesine X. alma saati di-
yorlar; ki, ok doru) ... ama politik iktisat gereksemelerimi doyuracana sz verir. Ahiakn po-
litik iktisad, rahat bir vicdann, erdemin, vb. bolluudur; ama yaamyorsam, nasl erdemli ya-
arm? Ve bir eyin bilincinde deilsem vicdanm nasl rahat olur? (Karl Marx, 1844 El Yazma-
lar, ev. Murat Belge, Birikim Yaynlar, stanbul 2000, s. 130.)
32 Ali eriati, Marksizm ve Dier Bat Dnceleri, s. 83.
82 isHimiyat V (2002), say 2

iin art koulmas, yani komnist lklerin gereklemesi iin, almann temel
olarak gsterilmesi rastlantsal deildir. Bu amaca ulamak iin ilke belirlenir:
1. Ar endstrinin kurulmas esasna dayal olarak hzl bir ekilde endst-
rilernek
2. Lenin'in "Kapitalizm (bu konuda) rnek alnabilir," eklindeki szne uy-
gun olarak, toplumu mmkn olduu kadar sk bir tekno-brokrasi esa-
sna dayal kurumlama srecine sokmak.
3. Rekabet yaratmak, cretler arasndaki denklii yok etmek, idari ynden
yetenekli olan ve mesleki ynden nitelikli kimseleri maddi ve manevi
ynden tevik etmek.
eriati, tpk Hegel ile Marx' birletirmeye alan Garaudy gibi yle de-
mektedir:
slam dini, bir dnya gr ve ekonomik asaletten oluan gl bir alt yap
ya sahiptir. Ekonomik asalete de sahip olan bu alt yapnn, Bat'daki alt yap
lardan fark nedir? Fark udur: slam'da ekonomi bir aratr, asl hedef insann
eitilip tekamle ulatrlmasdr. slam'da Allah maddi ve tabii olgularda ara-
mr. Ahlak, olgunluk ve tekaml, sadece ekonomik servet ve g sahibi olan
toplumlarda bulunabilir. Bu, benim savunduum grtr. Bundan dolay ben,
slam'n materyale (maddeye) dayanan bir idealizm olduunu sylyorum.33

nklap ve Sosyal Adaleti: Ebu Zerr el-Gf<irf


eriati daha retmen okulunda 18 yanda bir renci iken Msrl Cevdet es-
Sahhar'n nklap ve Sosyal Adaleti Ebu Zerr el-Gfari adl eserini genilete
rek Farsaya evirir. slam mektebinin yetitirdii en nemli ahsiyetlerden biri
olan Ebu Zerr'in, eriati asndan ayr bir nemi vardr. Ebu Zerr, onun iin ha-
yat boyunca rnek bir ahsiyet olmu, dnya grnn ekillenmesinde nem-
li bir rol oynamtr. eriati sosyalizmin iar olan, "herkesten yeteneine gre,
herkese ihtiyac kadar" ilkesinin 1400 yl nce Ebu Zerr'in mcadelesinde gr-
lebileceini ifade ederek, onun bir 'sosyal adaleti' olduunu dile getirmekte-
dir.34 eriati, Ebu Zerr'i, bu anlamda, kendi slam dncesinde rnek bir insan
olarak gsterir. Ona gre, zellikle u anki slam toplumu iin, bir Ebu Zerr,
yzlerce Molla Sadra'dan, ve bn Sina'dan daha nemli ve daha hayatidir.3'
Ebu Zerr, hayatn, mal stoklayan ve 'slami zekat' vermekle snfsal sm~
rye er'! klf uyduran Emevi iktidarna kar mcadeleyle geirmitir. mey-
yeoullarnn ilk halifesi Osman, ritellerin yerine getirilmesine dayanarak,
"Herkes slami zekatn verdi. Bundan sonra eer bir tulas altndan, bir tu
las da gmten bir saray veya kk yaptrsa, Allah'n, bizim ve halkn ho
nutluunu kazanr," grn ileri srer. Ona, bu akl veren ise, eski Yahudi

33 Ali eriati,
Kapitalizm, ev. Yakup Arslan, Dnya yaynclk, stanbul 1994, s. 70.
34 Ali eriat, EbO Zerr,
ev. Salih Okur, Tebli Yaynlar, istanbul 1987, s. 18.
35 Ali eriati, slam inasi III, s. 50.
Ali eriati 0933-77): Allahperest-Sosyalist 83

halarn Ka'bu-1 Ahbar'dr. Buna karlk Ebu Zerr, Kur'an'n kenz (sermaye)
ayetini* okuyarak, meselenin, belirlenmi zekat miktarn vermek olmadn,
asl meselenin sermayedarlk meselesi olduunu; ayette, serverin neden belirli
ellerde ylarak, halk iin harcanmadnn sorgulandn vurgulamaktadf.36
eriati'ye gre, Ebu Zerr'in nemi Bat iin Spartaks'n nemi gibidir. Ken-
disi de bir kle olan ve klelerin zgrlk hareketinin nderi Spartaks, M..
70'li yllarda nderliini yapt klelerin Roma'ya kar savanda hayatn kay-
. betmitir. isyan hastrlr ancak Spartaks ad, kleci egemenler iin korkulan
bir simge olarak kalr. Kleci toplumun tarihileri bile onun adndan saygyla
bahsetmek zorunda kalrlar. Klelerin smrlmesine dayanan dzen ise, hz
la deiime balar. Zira klelik kurumu, artk yeterince ekonomik deildir ve
yeni smr yollar aramak zorunda kalrlar. Kleler smrye kar insanlk
onuru mcadelesi vermiler ve bunun sonularn da almaya balamlardr.
Bu, insanln tarihteki gerek kazanmlarndandr.
eriati, slam'n -zannedilenin aksine- lmden sonraki bireysel kurtulu
iin riyazet, cefa ve. yoksulluu neren bir din olmadn, toplumcu bir din ol-
duunu belirterek yle demektedir:

Benim slam'm, Osman ve Abdurrahman [b. Avf]'n slam' deil, Ebu Zerr'in
slam'dr. Ebu Zerr'in iar, servet ymaya, halkn yoksullatrlmasna ya da
smrlmesine elverili bir ortamn hazrlannasma kar kmaktr. Yani Ebu
Zerr'in iar: "Ey iman edenler, halarnlarn ve rahiplerin ou, insanlarn ma-
ln hakszlkla yerler ve insanlar Allah'n yolundan alkoyarlar. Altn ve g-
m biriktirip Allah yolunda infak etmeyenleri elim bir azapla mjdele!"**
ayetincieki durumun slam toplumunda olumasna kar kmakt.37

Ey iman edenler, baharnlar ve rahiplerin ou, insanlarn maln hakszlkla yerler ve insanlar
Allah'n yolundan alkoyarlar. Altn ve gm stok edip de Allah yolunda harcamayanlar elem
verici bir azapla mjdele. O gn, bu biriktirdikleri, cehennem ateinde kzdrlarak onlarn aln
lar, yanlar ve srtlar dalanacak. .. (9. Tevbe, 34-35).
36 Ali eriati, slam inasi III, s. 62.
9. Tevbe, 34.
37 Ali eriati, slam Ekonomisi, s. 59. bn Haldun, Mukaddine'sinde Mes'udl'den unlar aktarr:
"Sahabeler, Osman'n halifelii anda gayr menkul ve para toplamaa baladlar. ldrld-
gnde hazinedarlarnn elinde Osman'n 100 bin dinar ve 1 milyon dirhemi vard. Vadi'I-Ku-
ni ile Huneyn ve baka yerlerdeki iftlik gibi gayr menkulleri 100 bin dinar kymetinde idi. Os-
man ldnde arkasnda pek ok deve ve at brakt. Zbeyr ldnde arkasnda 50 bin di-
nar, bin at, bin tane kle brakt. Talha'nn Irak'taki mlklerinin !,>nlk geliri bin dinar, Serat
tarafndaki mlklerinin geliri bundan daha oktu. Abdurrahman b. Avf'n a! ve ahrlarnda bin
at, bin devesi, 10 bin koyunu vard. ldkten sonra arkasnda brakt serveti varisieri arasn
da blnrken, servetin drtte biri 84 bin dinar buldu. Zeyd b. Sabit arkasnda baltalarla par-
alanarak blnecek derecede ok altn ve gm brakt. 100 bin dinar kymetincieki dier ser-
vet ve gayr menkulleri bunun dndadr. Zbeyr, Basra, Msr, Kufe ve skenderiye'de konak-
lar yaptrd. Talha, Kufe'de konak yaptrd. ... " Halife Osman hakknda Dr. rfan Aycan'n Yaku-
bl'den aktard u olay olduka fikir vericidir: "Hz. Osman, Medine hazine grevlisine gelerek,
Hakem b. Eb1'l-As'a Beytulmai'den bir miktar para vermesini emretmi, Beytulmal memuru da,
'Ben, sizin veya ailenizin hazine memuru deilim, ben Mslmanlarn hazine memuruyum,' di-
84 islamiyat V (2002), say 2

Kst ve Adalet
eriat, slam'n ekonomi konusundaki anlayn aklarken, Ku'ani bir kavram
olan 'kst'n hukuksal anlamdaki 'adalet' kavramndan farkn ortaya koyar:
Adalet, bir toplumun birey ve gruplar arasndaki bireysel ve grupsal tannm
l bulunan hukuk temelinde sosyal ilikilerin yasal biiminden ibarettir. Kst
ise, herkesin veya her grubun, toplumda stlendii rol karlnda maddi-ma-
nevi rnler ve sosyal imkanlar toplamndan ald gerek paydr.
Adalet, yasal ve formel kaidelerin yerine getirilmesidir. rnein, bir iiyle bir
gnlne 10 milyon TL. ye anlalm ve gnn sonunda kararlatrlan cret
denmise, adalet gerekletirilmi demektir. Bu kararlatrlan cretten kesinti
yaplmas hakszlktr (hukuka aykrdr). Eer mahkemeye gidilir ve denmeyen
cret alnrsa adalet salanm olur. i de i saatinden alarsa ayn ekilde i
verene hakszlk etmi olur ve onun da mahkemeye bavurma hakk doar. Bu,
yasal (fkhi) durumdur. Burada yasalar doru dzgn iletiliyorsa, hakimlerimiz
drste ilerini yapyorlarsa, kimse kimseye zulmedemez ve adalet korunur.
Ancak, kst asndan durum farkldr. Evet doru, 8 saatlik almann karl
olarak kararlarrlan cret denmi ve lkedeki resmi dzenlemeye gre de bu
kadar saatlik almann karl verilmi olabilir. Ancak, onun 'pay' (kst) ger-
ekte bu mudur? in resmi fiyat 10 milyon TLdir; ancak, deeri (belki) 20 mil-
yon TL.,dir. i byle bir durum iin mahkemeye gidip itirazcia bulunamaz. Pe-
ki ne olacak iinin denmeyen 10 milyon TL.sine? te bunu soran kst'tr.
Adalet sessiz ve mutlu olduunda kst'n itiraz ettiini ve fkeli olduunu
gryoruz. ( ... ) Kstn yarg ve adalet sistemiyle ba yoktur; mlkiyet dze-
ni ve ekonomik alt yapya aittir ... rettiinden fazla kar salayan kii, bu
fazla miktar bakasnn payndan alm demektir. Russel'n ifadesiyle, "Sa-
yn lord! Bu kadar serveti ve varl elde etmek iin doma skntsndan
baka ne zahmet ektiniz?" ( ... ) Adalete sahip olabilmek iin yargda reform
yapmak gerekir; kst iinse, ekonomik alt yapy deitirmelidir. Kst ancak
mlkiyet dzeninde sosyal bir devrimle mmh.indr.38
Grld gibi, eriati'ye gre, mesele, Osman ve Ka'bul Ahbar'n ne sr-
d gibi, sadece fkhi bir formalitenin yerine getirilmesinden ibaret deil, ide-
olojiktir (akidevi} eriati, Hz. Ali'nin Sffin'de kendisine kar savaan Mu'aviye
taraftarlarn ]fadin olarak adlandrdn dile getirerek, bunun sosyal, siyasal
ve ekonomik hir nitelendirme olduunu ifade etmektedir. ~adin, adalet kart
lar anlamndadr. Kur'an'da ise, Mslmanlarn asli sorumluluu, adaleti (kst)
ayakta tutmak olarak belirlenmitif.39 Dolaysyla, konu ideolojik/akidevldir.

yerek hazine kapsnn anahtarlarn Hz. Osman'n nne atmt. Hz. Osman ona, 'Sen bizim
hazine memurumuzsun, verdiimizi alrsn, sustuumuza da susarsn,' cevabn vermitir. Bunun
zerine hazine memuru grevini brakm ve yerine Zeyd b. Sabit tayin edilmitir" Muaviye b.
Ebi Sufyan, Fecr Yaynlar, Ankara 1990, s. 104.
38 Ali eriati, sian Ekonomisi, s. 170 - 171.
39 Ali eriat, sian Ekonomisi, s. 149, 153.
Ali eriati 0933-77): Allahperest-Sosyalist 85

Allah'n ayetlerini inkar edenler, peygamberleri haksz yere ldrenler ve


insanlardan adaleti (kst) emredenleri ldrenler: ite onlar iin ackl bir
azab mjdeleJ4o

zel Mlkiyet
eriati, slam'da zel mlkiyetin ancak emek karlnda olabilecei grn
dedir. Buna rnek olarak; Hz. mer'in, Kur'an'daki, "nsana abasndan ba
kas yoktur"* ilkesi gereince, arazi sahibi bir kimsenin yl boyunca onu ek-
meden elinde bulundurmas durumunda bakalarnn bu araziyi ekmeye hak
kazanaca eklinde hkmettiini, gstermektedir. Yine, Osmanl ve dier s
lam lkeleri arazi hukukuna gre, ayn ekilde arazisini yl sreyle bo b
rakan kiinin elinden arazisinin alndn hatrlatmaktadr.
Bu bakmdan, kiisel i ile retilmemi olan, Allah'n yaratt doal kaynak-
lar ve madenierin genel mlkiyeri vardr. Dolaysyla, mlkiyet yanlzca i
temelinde gerekleir ve yanlzca alan insanlar mlkiyete hak kazanrlar.
Bu nedenle, esasen, iin hizmete sokulmas iin sermaye zerine mlkiyet
olmasnn bir anlam yoktur. Mlkiyet bu ekilde, insann kendi kazand
zerindeki hakk anlamna gelmektedir. u halde mlkiyet sahibi iidir.4
eriati'ye gre, tevhidl dnya grnde her eyin (g, kutsallk, ilim, ira-
de ve mlkiyet) gerek sahiplii, herkes reddedilerek [la], yanlz ve yanlz Al-
lah'a [illa] verilmitir. Her bilgi, her durum, her olgu, her balant ve her aitlik
Allah ile ilikili olarak anlam kazanr ve Allah'la ilikili olarak gereklii var-
dr; baka trls sahtedir, aldatcdr. eriati'ye gre, esasen, slami dnya g-

40 3. Alu nran, 21.


53. Necm, 39.
41 Ali eriati, slam Ekonomisi, s. 143-145. eriati, slam'n dnyadan yz evirme ve bir miskin
yaants nermediini, aksine "Mea (geimlii) olmayann mead (ahireti) da olmaz," eklinde
mead, maddi yaama baladn belirtmektedir. Zira, doru drst ekonomileri olmayan top-
lumlarn, doru dnist kltrleri de olmayacaktr. Ekonomik bozukluk, ardndan, ahlaki bozul-
may da getirecektir. Dinin bir ideoloji olarak okunuuna kart dnceleriyle tannan, liberal
ve felsefi geleneki (traditionalist) fikirlere sahip ranl dnr Abdulkerim Suru, "eriati, din-
dar insanlarn, dindar olduklan iin, mkemmel, shhatli, refah iinde ve onurlu bir hayata ve
ok ileri bir siyasi gre sahip olmalar gerektiine inanyordu," dedikten sonra, "benim gr-
m udur: Ahirete ynelik olmaktan, belirli bir dnyevi teori ortaya kmaz," diyerek 'dindar-
lk'tan, 'ahirete ynelmek' anlam karmaktadr. Oysa eriati'nin dncesinde byle bir 'din-
darlk' tanmlamasnn yeri yoktur. Kanaatimizce Suru, bu sonuca, gerekte eriati'nin dn
celerinden ziyade, iran'da mevcut egemen rejinle olan sonniarn eriati'ye yansrarak ulamak
tadr. Suru, dinin ilevine ilikin olarak; dinin, belirli soulara cevap vermek ve belirli dertlere
dernan olmak iin geldiini, insanlan putuluktan ve bat! olandan uzak tuttuunu belirterek,
"Dinin yapt en nemli i, insanlara Allah deil, kul olduklarn retmektir", "... baka bir nok-
ta da, dinin, aslnda bizim zihin ve aklmz kurtarmak iin gelmi olmasdr," demektedir. Dine
bylesi byk anlamlar veren Suru, eriati'ye, 'dini dnyeviletirnek' gibi bir eletiri getirmek-
tedir. Sun'un szlerinden, dnyevilikten kastnn 'siyasallk' olduu aktr. Ancak, 'kulluk',
'putu uktan/batldan sakndrma', 'akl koruma' gibi ifadelerin ne denli siyasal nermeler oldu-
u da aktr ("Abdulkerim Suru ile Sylei, zgrlk, Adalet ve Dindarlk", Aya dergisi 26 ve
29 Ekim 1998'den ev. Sami Ouz, Birikim Dergisi, stanbul 2000, say 147, s. 60).
86 islamiyat V (2002), say 2

rnde bireysel mlkiyetn anlam yoktur. Bireysel mlkiyet, slam'da temeli


ve tanm bulunmayan, Roma hukukundan gelme bir kavramdr. Sonralar, s
lam kltr ve fkhnn, baz dnmler veya sapmalarla, mevcut dzenierin
karyla uzlat dorudur. Ama tevhidl dnya gr ve slam'n ideolojisi ile
uyum ierisinde bulunan fkhta bireysel mlkiyet, Roma hukukunda sz ko-
nusu olan ekliyle (mlkiyetin, insanla mlk edinilen arasndaki iliki olduu
ve insann mlk ile ilgili olarak her trl kullanm hakkna sahip olduu an-
lamda) ayn anlama gelmemektedir. slam'da mlkiyet sadece ve sadece Al-
lah'a ait kabul edilmitir. "Her ey Allah'ndr." Bu anlamda, hibir ey hi kim-
senin deildir. Dolaysyla, mlkiyet bu ekilde Allah'a has klnnca zel ml-
kiyet ortadan kaldrlm ve gerek anlam hukuki adan da Allah'a ait kabul
edilmi demektir. Bundan sonra, "Allah her eyin malikidir" ilkesinden hareket-
le mlkiyetn bilimsel bir tanm ve teorik aklamas yaplabilir. Yani inan ve
gereklik asndan Allah'a ait olan mlkiyetin bilimsel ve nesnel aitliinin ne
anlama geldii izah edilebilir. Daha nce akladmz gibi, eriati, Allah'n
yeryzndeki temsilcisi ve yansmas olarak toplumu gstermektedirler.
(...) slami dnya grnde Allah'n temsilcisi ise, halktr. Dolaysyla, Allah'a
ait olan gerek mlkiyet realitede halka aittir. 'Allah'n' evi, 'Allah'n mal', 'Al-
lah yolunda infak' ve sosyal, genel mlkiyerle ilgili eylerin tamam, slam'da,
Allah nedeniyle, Allah iin ve Allah'a ait olan mallar, eyalar ve davranlar ola-
rak tanmlanr. Nitekim Ebu Zerr (bu tanmn en iyi yorumcusu), Muaviye(...)
iin yle yorumlar: Mal Allah'ndr, nesnel realitede ise, mal insanlarndr; be-
nim, senin, Hasan'n, Hseyin'in deildir. Bundan dolay, Allah'n mlkiyeti, bi-
reylerin mlkiyetinin reddedilmesi ve toplu mlkiyetin gerekletirilmesidir.42
Top/umcu bir Tanr Tasavvuru
eriati, insann Tanry, insanlatrd oranda anlayabilecei grnde olup,
toplumcu bir Tanr dncesine sahiptir ve soyut bir Tanr anlaynn, ege-
menlerin tanrs olduunu syler:
Bu nedenle, Tamy gkten yere indirdiimiz, bir muhatap haline getirdii
miz oranda anlayabiliriz. ( ... ) sekinler ve ruhaniler dnda kimsenin yol
bulamad, hepsi de egemen snftan olan ruhanilerin beyinleri, ilimleri ve
dini bilgileri dnda halk iinden hibir ruhun ve duygunun ulaamad
Tanr, gkten ve melekGri alandan sokaa gelmeli, benim ve senin yoksul-
luk sofrana oturmal, ar- kibriyadaki makam, yetimin yananda zulmle
aktlan selden sarslmal, bir mazlumun boynuna zulm izgileri izen bir
krbatan gazaba gelmeli, tarih boyunca yeryznn varisi olan ve insana,
tanrlk tahtna, tanrla, byk tanryla yaknla egemen olan yeryznn
tm galiplerini bir yana frlatmaldr."43

42 Ali eriati, slam Ekonomisi, s. 202.


43 Ali eriati, slam inasi I, s. 262.
Ali eriati 0933-77): Allahperest-Sosyalist 87

eriati'ye gre slam, Allah' hep, bir atmann taraf olarak gndeme getir-
mektedir. Bu Allah, toprumsal hayatta tarafmz da aklamaktadr. Byle bir
Allah tasavvuru ve buna bal bir tevhid anjay da, insanlar, 'Ailah'a inanan'
ve 'AIIah'a inanmayan' olarak zihinsel ayrmn aksine, bu snfsal atmadaki
yerine gre Allah'a inananlar bile birbiriyle kar karya getirebilmektedir.44
Byle bir Tanr tasavvuru bizi, Tamy bilim-teknik yoluyla ispat etmeye a-
lmak gibi bir kompeksten de kurtarmaktadr. nk toplumcu Tanrnn var-
l, bilim-teknik konusu deil, ideolojik - varolusal bir konudur. Onu bir do-
a olayn kefeder gibi kefetmek veya bir yanl bilginin yanlln ispatlar
gibi, var olmad sonucuna varmak eklinde bir durum asla olamaz. 'slam Bi-
lim'in konusu 'ilahiyat'n aksine, Tanrnn 'ne'lii deil, toplumsal, snfsal at
mada hangi safta yer alddr. Ve O, gerek, inkar edilemez, yok saylamaz
Tanr, insanln tarihsel mustazaf (ezilen-smrlen) ve mstekbir (smren-
aalayan) atmasnda 'doann' ve 'ftratn' tarafsz kalmayyla apak bir
ekilde mustazaflar safnda yer almaktadr:

Yeryznde zayf braklanlara ltufta bulunmak, onlar nderler yapmak,


varis klmak, onlara yeryznde bir mekan vermek, Firavun'a, Haman'a ve
onlardan olan askerlerine korktuklar eyi gstermek istedik.45
Tarih Felsefesi Olarak Habil-Kabil atmas

eriati'ye gre, tarih boyu sregelen bu snfsal sava; elit snftarla ezilen halk
arasnda srekli ve uzlamaz bir smren-smrlen, mstekbir-mustazaf a-
tmasndan ibarettir.46 "Bu sava, sonradan bara ynelebilecek zel bir a
da, zel bir devrede, zel bir atma temelinde ortaya kmamtr. "47 Peygam-
berler tarihi bu mcadelenin tarihidir4s ve kyamete dek devam edecektir. Do-
laysyla bu atmann nedeni, teknik bir yanlla veya bir bilgi eksikliine
dayannamaktadr ve yaplacak akademik izahlada giderilecek bir sorun da
deildir. Sorun ezeli ve ebedi bir kan davas olarak ahlaki ve ideolojiktir. Ha-
bil ve Habil soyunun davasdr.
eriati, Kur'an'daki Habil-Kabil kssasn, bu snf elikisi asndan, bir ta-
rih felsefesi olarak yommlamaktadr. Buna gre Kabil, bireysel mlkiyerin ve
tarmsal dnemin temsilcisidir. Habil ise, bir obandr ve hayvanclk dnemi-
nin, mlkiyet ncesi ortaklk dneminin temsilcisidir. Bu ikisi arasndaki kav-
ga, Ademoullarnn tarih boyu sregelen ezen-ezilen, egemen ve mahkum s
nflar atmasnn hikayesidir. eriati bu yorumlar Kabil'in Tanr iin sunaa
buday takdim etmesinden ve dolaysyla ifti olmasndan, Habil'in ise suna-
a bir deve getirmesinden ve dolaysyla oban olmasndan karmaktadr.

44 Ali eriati, Kur'an'a Bak, s. 27.


45 28. Kasas, 5-6.
46 Ali eriati, s/am Ekonomisi, s. 32.
47 Ali eriati, slam Ekonomisi, s. 27.
48 Ali eriati, s/am Ekonomisi, s. 33.
88 islamiyat V (2002), say 2

lkel komnal (Habil!) dnemde tm tabiat kaynaklar (deniz, orman, hay-


vanlar vb.) tm kabilenin emrindedir. retim kaynaklar (o zaman iin ara-
lar) eit olarak herkesin kollektif maldr. Tarmn renilmesiyle, toplumsal
alt yap deimitir ve snrl tabiat imkanlarnn bir blmn kendine ay
rp bakalarn ondan uzak tutma, yani zel mlkiyet dnemi balamtr.
Daha nce insan toplumunda birey yoktur. Birey, kabilenin kendisidir. Ta-
rmla birlikte, herkesin karde olduu bu yekpare yap blnr.49

Tevhid ve irkin Sosyolojisi


eriati, Allah Kur'an'da, "... halkn Rabbine, halkn Melikine, halkn lahna s
nrm"* derken; rabbi'n-nas ifadesiyle, halkn efendiler snfnn halk kitlesine
egemen olan 'efendi' gcnn; ik:nci ayette, meliki'n-nas ifadesiyle, egemen s
nfn 'mlkiyet' gcnn; nc ayette de, ilahi'n-r-ls ifadesiyle, kendilerini
Tanr'ya dayandrarak meruiyet salayan ruhaniler snfnn 'uluhiyyet' gc-
nn olumsuzland, yorumunu yapmaktadr. Bylece, bu g Allah'a zg
klnarak, halka egemen olan snfn veya bireylerin, bylesi glere sahip
olduklarn ileri srmelerinin tanrlk iddiasnda bulunmak anlamna geldii ifa-
de edilmitir. eriat yle der:

49 Ali eriat, slam inasi


I, s. 50. Bizce eriati'nin bu hikayeyi yorumlamasnda sonu olarak do
ru bir amalamas vardr; ancak, bn zorlamalara gitmektedir. Habil-Kabil kssasnda bizce asl
anlarlmak istenen, 'meruiyetin kayna' sorunudur. Bu ne demektir? Tevrat'ta, Kabil'in adann
kabul edilmemesine fkelenmesine Allah yle cevap vermektedir: "Niin fkelendin? ve niin
ehreni astn? Eer iyi davranrsan o ykseltilmeyecek mi? (adan kabul edilmeyecek mi) ve eer
iyi davranmazsan gnah kapda pusuya yatmtr ... " Dolaysyla, burada olumsuzlanan iftilik
veya Kabil'in sunaa buday baa getirmi olmas deil, Kabil'in, ihtirasl, hegemonik kiilii ve
davranlardr. Dahas, iki karde arasndaki anlamazlkta asl sorunun toplumsal/siyasal nder-
lik, yani iktidar sorunu olduunu dnyoruz. Zira, Allah'n, kurbann kabul ettii kii, ayn za-
manda Allah'n yeryzndeki meru temsilcisi anlamna gelmekte, meruiyeti onaylanm olmak-
tadr. ki karde arasndaki sorunun, tek kz kardele hangisinin evlenecei tartmasndan kt
eklindeki bilgiler asndan da, hayvanlar aleminde toplu yaayan baz hayvan trlerinde s-
r liderliinin ayn zamanda e seiminde de belirleyici olduu bilinmektedir. Hayvanlarda lider-
lik veya ee sahip olma, g stnlne gre olmaktadr. Kssada geen iki kargann kavgas
sonucu birinin elierini ldrmesi, bu anlamda yorumlanabilir. Ancak, kargalarn kavgas belki
sadece bir yiyecei paylaanamaclan olsa da, eriati'nin Marksist felsefe dorultusunda kssadan
kard arilam bizce zorlamadr. Allah, Kabil'in adann kabul edilmemesine fkelenmesine,
"Niin fkelendin? ve niin ehreni astn? Eer 'iyi clavranrsan' o ykseltilmeyecek mP (senin
adan kabul edilmeyecek mi?)" diyerek sorumluluu onun iftiliine deil, ahlakna balamak
tadr. Dolaysyla, meruiyelin kayna da bylece stn ahlak olarak belirlenmektedir. Kur'an'-
da Hz. Peygamber'in peygamber seiliiyle ilgili olarak, "Sen Rabbinin nimetiyle bir mecnun de-
ilsin .... Ve phesiz sen pek byk bir ahbk zeresin" (68. Kalem, 2-4) , 'enilmektedir. Ancak,
Habil-Kabil kssasnda, sonu olarak, anlatlann toplumsal yapnn snflamasna yol aan bir ge-
limenin olduu kesindir: ''Bu, 'sosyal yaamn yeni' ilikisinde kartaUar ve le yiyiciler (kssada
kargalar) btn zayf kularn kolunu kanadn kirm ve cn'lar kovalamtr. Gmen kular gi-
bi ahenk ierisinde ve ayn sesi veren, llerin barnda, rmak boylarnda, deniz sahillerinde ha-
reket halinde bulunan toplum, imdi zel ve tekelci mlkiyet murdar banda vahice ve kin g-
derek bu onu vahice ldrr, o da bunu gagasyla clidikler" (slam Ekonomisi, s. 43). Ali eri
at, slam Sosyolojisi, ev. Kenan Skmen, Birleik Yaynclk, stanbul 1993, s. 98.
114. Nas, 1-3.
Ali eriati (1933-77): Allahperest-Sosyalist 89

slam, srekli olarak "Hkm ancak Allah'ndr", "Din tmyle Allah'ndr"


ve "Mal Allah'ndr" diye yinelemekle, brahim] tevhidin baltasn, halka ege-
men olan snf irkine ve lemeye, yani siyasi istibdada, ihisadi istismara
ve din! eekletirmeye indirmeye almaktadr.5
eriati,
Kur'an'da, "Hkm Allah'ndr", "Yeryz Allah'ndr", "Mal Allah'n
dr" gibi ifadelerde Allah ile halkn zde oln asndan hareketle, toplurucu bir
sonuca varmaktadr. eriati, bunun aksine, Mu'aviye'nin kendisini Allah ile z-
deletirerek, "Mal Allah'n, ben de Allah'n Halifesiyim (Zillu'llah fi'l-arcj.: Al-
lah'n yeryzndeki glgesi); o halde, Allah'n yeryzndeki halifesi olarak mal
Allah adna benimdir," demeye getirdiini, bunun farknda olan Ebu Zerr'in ise,
Mu'aviye ile tartarak, insanlarn kazanmlarn meyyeoullar iin gasp et-
mekle suladn belirtmektedir. eriati, Peygamber'in 'mmi' olmasnn, da-
ha nce baka dini dnceleri tanmad ve okuma yazma bilmediiyle ilgili
olmaktan ok, toplumdaki sade kiiliine, aristokratik veya dinsel anlamda bir
zel stat tarnamasna ilikin olduunu kaydetmektedir.
Tevhid risaleti, zgrlk ve eitlik risaletidir; tarihe ve insann yazgsna
egemen olan atma ve ayrlmaya birlik balama risaletidir. Tevhid risa-
leti, tutsak ynlarn kurtulu risaletidir; yeryznn sreen lanetlilerine
veraset balama ve zamann mustazaflarna izzet balama risaletidir. Bu
yzden, tevhid Tanrs, elisini mmiler arasndan semektedir; kitle arasn
dan, tarihin en yoksun kurbanlar arasndan. nk eli, onlarn yan ban
da olmaldr. Aristokratlarn, yneticilerin, filozoflarn, ariflerin ve toplumun
sekinlerinin diliyle deil, kitlenin diliyle, halkn diliyle konumaldr. nk
onun muhatab halktr. nk onu gnderen, halkn Tanrsdr, halkn Rab-
bi'dir, halkn Melikidir halkn Dostudur.5 1

50 Ali eriati, slam inasi I, s. 226.


Tarihe baktmzda Dou'da da Bat'da da btn egemenlerin kendileri iin ayn felsefi izah
yaptklarn gryoruz. Tanr'dan, bu imtiyaz, yani vekaleti almak iin insanlar Tanr'yla akra-
balk balar kurmu, (aristokrasi) oullar ve kzlar icat etmi, araclar (ruhbanlar, putlar vb.)
koymutur. Hint-Aryan inanna gre, hkmdar, insan suretine girmi byk bir kutsiyettir. M
sr'da kral, Ra ve Horus'un bir tezahrdr. ran'da hallar Ik tanrsnn bir tezahrdr v~ Jin
adam snfna dayanrlar. Alman ve kuzey prenslerinin kkeni, skandinav iyilik tanrianna da-
yanr. Eski Trkler'de Hakan yeryznde Tanr'nn glgesidir. Japonya'da imparator, gnein
oludur. Pagan Roma'da imparatorun, 'pontifeks maksimus', yani 'ba rahip'lik sfat vardr ve
len her imparator tanrlar panteonuna dahil olur. Aristo: "Krallar liyakatlerini ortak kltn
rabipleri olmalarna borludurlar," der. Yahudilie gre srailoullar dier milletlerden ayr
olarak Tanr'yla akrabal olan stn bir rktr. Hristiyanlkta par Allah'n olu sa'nn veki-
lidir. slam'da seyyidlik kavramyla hkmdarlar, Peygamber'in soyuna karmaya almtr.
ia'da btn teori Peygamber'in soyu zerine kurulmutur. ran'n fethinden sonra, son im-
parator Yezdicerd'in kz ehribanu ile Peygamber torunu Hseyin'in evlenmesinden ii-rani
bir kutsal soy icat edilmitir. Seluklu hkmdan Turul Bey, Abbasi halifesinin kzn zorla
alarak, kendi soyunu Peygamber soyuna dahil etmi ve slam dnyasna hakim durumuna gel-
mitir. Yavuz Sultan Selim, 'kutsal emanetler'i stanbul'a getirmekle bilafeti de getirmitir. Os-
manl anayasasna gre padiah, zillullah fi'l-arz olarak lays'eldir, vb.
51 Ali eriati, slam inasi I, s. 231.
90 islamiyat v (2002), say 2

Tevhid! dnya grnde insan rk yeryznde Allah'n halifesi olarak ya-


ratlmtrve bu zellik, tm insanlar iin eit oranda devredilemez bir hak ve
ykmllktr. Bu ykmlln devredilmesi, dolaysyla, 'insan olmaktan fe-
ragat edilmesi' veya haklarn gasp edilmesi sonucudur ki, yeryznde fesat
kar, kan dkclk ba gsterir. Tevhid, btn varoluu tek bir zde topla-
yarak eliki ve atmay kaldrrken, toplumsal olarak da, snfsal ayrmay
kaldrmaktadr. Yaratcnn okluu ise, yaratlanlarn okluunun aklaycs,
kutsaycs, ezeli: ve ebed! gstericisi olmaktadr. irkte tanrlarn elikisi, in-
sanlarn elikisini doal ve tanrsal gstermektedir.5z

brahim putlar krp putperestlie kar kyam ederek sadece Babil halkn ya
da Ur ehri halkn, bu fikir ve hurafesinden kurtarnakla kalmad. Bilakis, b
rahim, insanlk tarihinde meydana gelen o byk aldatc mekanizmay, din
ve tanrlar adna yeryznde kurulmu zulm sistemini insanlara birtakm ya-
lanlarla kabul ettirmenin karsnda dimdik durdu. Belli bir snfn ortaya ~
kard ikence, zulm, mahrumiyet, kan dkclk ve zorbalk karsnda
ebed! mcadeleyi balatt. brahim, insanla klelerin mr boyu kle kal-
mayacaklarn, efendilerin de mr boyu efendi kalmayacaklarn retti.3

Farkl putlara tapnak, farkl farkl sosyal yaplara sahip olmakla eanlaml
dr. i-patron, alt snf-st snf, kle-efendi olmak gibi. Putperestlik, snfl top-
lumsal yap demektir. Bir snf aken dier bir snfn tok olmasdr. Bir kesim
hukuki haklardan mahrum kalrken dier bir kesimin ise btn haklardan ya-
rarlanabilmesidir.s4 Puthanedeki ilah, !isan- h~lliyle yle demektedir:
Senin, toplumda mevcut snflar arasnda yle yle bir mevkiin var. Yani se-
nin iinde bulunduun stat seni zorla getirip yerletirdikleri veya senin olma-
yan bir stat deildir. Bilakis bu, onu yaratclar mecmuasnn icat ettii ve ge-
rekli grd bir mevki olup, bu mevkii ilahlar ve din felsefesinden oluan iki
unsur oluturmutur. Sen kendi konumuna kt gzle bakamazsn, isyan ede-
mezsin, mevkiini deitirmek iin alamazsn, eer kendi ilahna kretmez
sen ilahlarn ortaya koyduu ilmin hikmet ve felsefesine ihanet etmi olursun.5s
eriati, irk dininin kaynann iktisadi olduu grndedir. nk irk di-
ni bir aznln servet sahibi olmasna ve ounluun yoksun kalmasna dayan-
maktadr.s6 Bu nedenle irk olgusu, mlkiyede birlikte domu ilahlardan olu-
an bir mekanizmadr. Bu sistem ierisinde ilahlardan her biri belli derecelere
sahiptir. Birinin hamurdan, birinin yakuttan, birinin tahtadan ve bir dierinin
altndan vb. olmas ilahlardaki bu snfsal farklln bir gstergesidir. Tevhid

2. Bakara, 30.
52 Ali eriati, slam inasi I, s. 40.
53 Ali eriati, brahim le Buluma, ev. A. Eymen Reyli, Fark Yaynlar, stanbul, s. 30.
54 Ali eriati, brahim le Buluma, s. 32.
55 Ali eriati, brahim le Buluma, s. 29.
56 Ali eriati, Dine Kar Din, ev. Hseyin Hatemi, iaret Yaynlar, stanbul 1993, s. 27.
Ali eriati (1933-77): Allahperest-Sosyalist 91

ise, btn bu snfsal farkllklar kaldrarak herkesin tek ilaha sahip olduunu,
toplumun btn kesimlerinin insan olmakta eit olduunu ifade etmektedir.s7
Tevhidin sosyolojisi, sosyal eitlii gerekletiren bir dzen olmasdr. irk
ise, daima sosyal tefrikay ve snf atmasn izah eden bir din hviyetinde-
dir. Bu, daima, snflarn dier snflara; rklarn dier rklara; milletierin dier
milletiere stnlnn izah olmutur. 'foplumun baz snflarnn aalanma
snn, mahkum edilmesinin ve dier snflarn ise faydalanmaclnn, zati ve
rksal efendiliinin, yceliinin aklamasn stlenmitir.ss
Tanrlarhibir zaman byk yaratcnn karsnda yaratc olarak oalma
mlardr. Tersine, Rabbu'l-erbab, Rabbu'l-envas, Rabbu'n-nas olarak, byk
yaratcnn evresinde oalmlardr. Dolaysyla irk, yaratc olarak tek bir
ilah tanmaya engel deildir. Cahiliye dnemi Araplar gibi Firavun da, fizik
tesine inanyor, mukaddeslerine sayg gsteriyordu, tannlara tapyordu. Fakat
tanrlk savnda bulunurken yle diyordu: "En e rabbukum el-a 'la, yoksa Ene
!Jalil~ukum el-a 'la, dememiti. Yani ben sizin yaratcnzm dememekte, byk
efendinizim, efendilerinizin efendisiyim ve hayatnzn ve halklarnzn yazgs
benim elimdedir," demekteydi.59
Dolaysyla irk, yaratma ve yaratclkla deil, 'rab'lkla gelmitir. Bu nedenle,
irk tanrlarnn hi birinin ad, yaratc anlamna gelmez; hepsi baba, sahip, sul-
tan, stn, mstebit, egemen, mtekebbir, muktedir, mazhar vb. anlamlara sa-
hiptir. Bu, irk tanrlarnn, irk rablerinin tecellisi olduklarn gstermektedir. Tan-
rlar, gkte, yeryz efendilerinin halkla ilikilerinden oalp yorumlanm hali,
yeryz efendilerinin birer yansmasdr. Yeryznde 'biz', hakim-mahkum, efen-
di-kle, varsl-yoksul vb. snflara blnrken, gkte de tek tanr blnp para-
lanr. Efendilerin ahsnda rububiyet sfat tecelli ederken, alt snflara itaat, dilli
bir veeibe olur. Bylece, tanrya kul olan, gerekte, egemen snfa kul olmutur.60

57 Ali eriati, brahim le Buluma, s. 32.


58 Ali eriati, Makaleler, s. 53-54.
59 Ali eriati, sl<m inasi I, s. 225.
60 Ali eriati, slam inasi I, s. 253-255.
islamiyat V (2002), say 2, s. 93-99

Nurettin Topu'da
'Mslman Anadolu Sosyalizmi' Dncesi.

ERKAN PEREMBE
YRD.DO.DR., O.M.. iLAHiYAT FAKLTESi
erkanper@hotmail.com

~rk dnce tarihindeki fikir akmlar, 19. yzyldan bugne kadar belirli
1 problemler etrafnda domu ve eitli mecralarda seyretmitir. Trk dn
ce tarihinde gzlenen eitli fikir akmlarnn beslendii ve bugnk varlklarn
borlu olduu bu zemin, bugn de, tarihselliini ve gncelliini korumaktadr.
Ancak, Trk dnce tarihinin, yeterli derinlikte ve kapsaml olarak ele alnma
y, Trk modernlemesinin henz salkl olarak deerlendirilememesiyle de
balantl olabilir. Trk dnce tarihinde, aydn veya entelektel olarak adland
rlan dnrlerin bal olduklar dnce yaplarnn kapsaml olarak karlatr
mal bir analizinin yaplmas, Trkiye'nin son yzyldaki deime servenine ba
l olarak, bu dncelerin, iinde doduklar toplumsal artlarlarla olan balant
larn ve dnyadaki dnce akmlaryla olan etkileimlerini ortaya koyacaktr.
Dnyadaki rneklerine bakarak Trkiye'de de yaplan sa-sol, ilerici-muhafaza-
kir gibi nitelendirmelere, lkemizin koullarnda; laik, milliyeti, sosyalist, dinci
vb. kavramiatrmalar da girmektedir. phesiz, dnce akmlan ve bunlarla
ilikileri iinde aydnlarmzn bu tarzda nitelendirilmeleri, analiz kolaylklar sa
layabilmektedir. Ancak, bu snflandrmalara uymayan, birok dnceyle sentez
ilikileri bulunabilen aydnlarmz da vardr. Bu aydnlar arasnda 'Mslman Ana-
dolu sosyalizmi' dncesiyle Nurettin Topu, mstesna bir yere sahiptir.
Nurettin Topu, 1909 ylnda stanbul'da domutur. Lise reniminden sonra,
Avrupa burslarna bavurur ve kazandktan sonra gittii Fransa' da, nce Bordea-
ux Lisesi'nde psikoloji renir. Fransz flozofu Maurice Blondel ile olan kiisel
dostluu, onun felsefesi temelinde Topu'nun 'hareket felsefesi'ne katk salar.

'Hareket felsefesi', 18. yzyldanberi Bat'da gelien materyalist-pozitivist akmlarn karsnda


insanln kurtuluunu, ahlaki ve manevi deerlerin ykseliinde gren spiritalist bir felsefe ak
mdr. Bu felsefenin kurucusu Fransz filozofu Maurice Blondel (1861-1944)'dir.
94 islamiyat V (2002), say 2

Bordeaux Lisesi'nden sonra Strasbourg niversitesi'ne geer ve burada; felse-


fe, ahlak ve sanat tarihi alr. Daha sonra Sorbonne'da felsefe doktorasn ve-
rir. Fransa'daki evresi, arlkl olarak, Bat uygarlnn ahlaki ve toplumsal
eletirilerini yapan Hristiyan mistik dnr ve yazarlada doludur. Yine Fran-
sa'da, Anadalucu hareketinin nemli dnderi olan; Remzi Ouz Ark, Ziya-
eddin Fahri Fndkolu gibi kiilerle yakn ilikileri olur.z Trkiye'ye dndkten
sonra greve balad Galatasaray Lisesi felsefe retmenlii (1934), idealist-
lii nedeniyle, farkl yerlerde srgnlerle devam eder. Bu arada, 1939 ylnda
balatt Hareket Dergisi, dncelerini aklayabilecei nemli bir zemin ol-
mutur. Bergson zerine yapt "Sezginin Deeri" adl doentlik teziyle ni-
versiteye ynelmi, ksa sre, Hilmi Ziya lken'in eylemsiz doentliini yap-
mtr.3 1975 ylnda vefatma kadar, dncelerinden hibir ekilde taviz ver-
meden, lkede yaanan btn gelimeleri yakndan takip eden, kendine gre
onlar tahlil eden, eletiriler getiren yazlar kaleme almtr.
'Hareket felsefesi'nin metodunu ve kavramlarn tasavvuf ve ahlak asndan
deerlendirmeye alan, Anadolu insannn sosyal hayatn anlamak amacyla bu
felsefeden faydalanan Nurettin Topu; Trk milletinin, btn kurumlaryla birlik-
te nasl bir devlet ve toplum dzeni kurmas gerektii hususunda Anadolu mil-
liyetiliini ve sosyalizmi savunmak suretiyle, dneminde farkl bir aydn tablo-
su izmitir.4 Topu, btn entelektel hayatn, Anadolu Trkleri tarihinden ha-
reketle, dneminin siyasi, ekonomik, ahlaki, dini yapsn ve bu yaplardaki de-
imeleri anlamaya adam, kendi asndan da bir takm modeller nermeye a-
lmtr.5 Anadolu milliyetiliinin doal bir sonucu olarak dnd sosyaliz-
mi; her trl dzensizliin ve karmaann kayna olabilecek, otorite ve sorum-
luluu yok edecek bir anarizm yerine, Allah' insanda tanyan, Allah dndaki
btn otoriteler karsnda anarist, Allah karsnda ise itaati benimseyen bir is-
yan; insan kendi bencilliine mahkum eden bireycilik yerine, ahsiyetilii sa-
vunan Topu, Anadolu Trkl ile slam'n bir sentezini yapmaya almtr.6
Nurettin Topu, dnce tarihimizde, Anadalucu akm iinde deerlendiri
liyor. Onun, Trklere ve slamclara kar dier Anadolucularla paylat or~
tak tavr; bu iki hareketi, topik ynleri bakmndan eletirmesidir.7 Topu'nun,

2 Sleyman Seyfi n, Trkiye'de Cemaati Milliyetilik ve Nurettin Topu, Dergah Yaynlar, s-


tanbul 1992, s. 46-47.
3 Mustafa Kk, "nsz", syan Ahlak, Nurettin Topu, Dergah Yaynlar, stanbul 1998, s. 10.
4 Ali Osman Gndoan, "Nurettin Topu", Dou Bat, (Mays-Temmuz 2000), say: 11, s. 104.
; Gndoan, agm., s. 90.
6 Gndoan, agm., s. 104.
7 Anadolucu akm, mtareke yllarnda, Mkrimin Halil (Yinan) bakanlnda, Turanc tarihilik
anlayna kar balamtr. Geni ve belirsiz bir corafyada, dier Trke konuanlarla kurula-
bilecek topik bir Trklk yerine, Anadolu'da belirli bir snrda Trk varln tarihsel kader
birlii kapsamnda muhafaza etmelidir.Daha sonra, Mustafa ekip, M. emseddin Gnaltay gibi
dnrler, slam ile milliyetilii kaynatrarak, Anadoluculuk hareketine yn vermitir. Bkz.
n, age., s. 23-45.
Nurettin Topu'da 'Mslman Anadolu Sosyalizmi' Dncesi 95

savunduu 'Anadolu-slam cemaatilii'* ile, o gnn artlarndaki sosyalizm


akmndan; cemaat iindeki bireye, ahsiyeti ve iradesi itibaryla tand zgr-
lkle, mesleki itimai akmndan; ve baka lkelerdeki gelimelerden, kendimi-
zi yaziatrmadan nasl yararlanacamza ilikin grleriyle, batllamac
akmdan daha ileri bir fikri merhaleyi ve daha gereki bir fikri tavr temsil et-
tii sylenebilir. Bu adan, Topu'yu belirli bir fikir akm iinde deerlendir
mek yerine, kendine has dnce sistemi bulunan bamsz bir dnr ola-
rak kabul etmek daha isabetli grnmektedir.s
Bu tezin anlalabilmesi iin, onun, almalarnda ortaya koyduu bak
asndan ve kulland kendine has terminolojiden hareket etmek gereklidir.
Topu'nun 'Mslman Anadolu sosyalizmi'nin genel esaslar, komnizmin ve
kapitalizmin dnda, ahlak esas alarak, sosyal adalet, milliyetilik ve maneviyar-
la dayanmaktadr. Bu sistemde, Anadolu insannn -islam'n ruh ve ahlakna
sahip olarak- btn hayat kuvvetlerinin, ferdi menfaatlerden ve ihtiraslardan
kurtarlaca, millet selameti yolunda toplu olarak seferber edilecei ngrlr:

Anadolu'nun iinde bulunduu ekonomik sorunlardan; uursuzca bir batl


lamadan; Tanzimat'tan beri gelen ve aydnlarn, bizi tahrip edecek batl fi-
kirleri yurda ithal etmelerinden; yanl milliyetilik anlaylarndan; dinin
yanl anlalmas ve anlatlmasndan; yabanc hayranlndan ve pragmatiz-
min benimsenmesinden tr, bizde, komnizm kendisine bir zemin bula-
bilmektedir. Materyalist, ihtilalci, anarist bir komnist tehlikeden bizi koru-
yacak olan; ruhu, devleti,.muhafazakar, otorite sahibi bir sosyalizmdir.9
Nurettin Topu'nun, asla gerek bir inkHlplk olarak grmedii Batllama,
uursuz bir taklitilikle, Trkiye'nin kendi z deerlerine uymayan bir toplum
yaratmtr. Bu erevede, o, Cumhuriyet dnemi milliyetilik anlayn, G-
kalp'in pozitivist yorumlanyla ortaya kan maddeci bir milliyetilik olarak de-
erlendirir. o Ona gre; millet bir realite, milliyetilik bir ideal dir. Topu, millet
konusunu Bergson'un zaman ile ilgili dncelerini esas alarak deerlendirerek;
"Milleti; kkleri mazide, gvdesi halde bulunan, dallar ve yapraklar stik
bale uzanan, gemite, halde ve gelecekte, hatralar, temaylleri ve tasav-
vurlaryla birlemi bir varlk" olarak tanmlar. Milleti yaatan hayati kuv-
vetler gemitedir. ama bu kuvvetler hali suladktan sonra kaybolmazlar ve
gelecei de yaratrlar. Milliyetilii, milletinin menfaatlerini dnen, ken-
di evinden nce kyn ve ehrini ykseltip gzelletiren, cemiyeti ve mil-

Anadolu slam cemaatilii (Muhammed Sarta'n kavram tanmlamas); 'Mslman Anadolu sos-
yalizmi' tabiri, Nurettin Topu'nun daha ok tercih ettii tanmlamadr. Bkz. Nurettin Topu, Ah-
lak Nizam, Dergah Yaynlar, stanbul 1997, s. 25.
8 Muhammed Sarta, "Nurettin Topu'nun Fikir Dnyas", Nurettin Topu'ya Annaan, ed. Ezel
Erverdi, Dergah Yaynlar, stanbul 1992, s. 88.
9 Topu, Ahlak Nizam, s. 158.
flurettin Topu, Kltr ve Medeniyet, stanbul 1970, s. 23-27.
Topu, Alfak Nizam, s. 150.
96 islamiyat V (2002), say 2

!eti iin yaadna inanan, nefsini cemaate adam olan insan olarak belir-
tir. Topu, byle bir milliyetiliin, Mslman Anadolu sosyalizmini savun-
mas gerektiini dnr. Biz, Anadolu'nun corafyasnda slam'n ruhunu
ycelten ve topran ehresine slam'n ruh ve karakterini sindiren ruhu bir
milliyetilik davasna balanyoruz. 12
Kendisine zg milliyetilik tanmlamasndan sonra, toplumda giderek kay-
bolan gerek slam ahlakna ilikin yorumlarda da bulunur. Topu, zengin ve fa-
kir kesimler arasnda milli gelirin haksz blnmesinin dourduu olumsuzlukla-
r eitli rneklerle zikreder ve Mslmanlarn bu konudaki kaytszlkianna id
detli eletiriler yoeltir. Bu durumun, dinin yanl anlalmasndan kaynakland
n her yazsnda vurgulayarak, eriatn, dini hayatn kayna olmadn, din
karsnda belirli devirlerin yorum biimi olduunu belirtir. Her devrio gerek
icaplarna uyma kabiliyeri olan slam dini; softa, hurafeci ve falclardan ibaret bir
grubun elinde, bu yksek deerlerinden syrlmtr. 13 Dinin gzel deerlerinin bu
kesimlerin elinde katiedildii ve btn kirliliklerin zerine dindarlk elbisesinin
giydirilerek din hayatnn pazara karld eletirisiyle, zmler nerir :
Davamz, slam ahlakna dayanan bir cemiyet dzeni kurmaktr. Her taraf
hrmetsizlikle tarmar edilen bir cemaate hrmet, her uzvu hakszlkla ya-
ralanan bir hayata hakkaniyet, her hareketi hemcinsine zulm olan bir in-
sanln kalbine sevgi ve merhamet doldurmak istiyoruz.14 Evvela insana ky
net vermemiz lazmdr. Kur'an'n, insan eref-i mahlukat sayan hkmne
hrmetten baka kurtarc yolumuz yoktur. 15 Gerek dini hayat, ahlakmzia
beraber yetim ve yoksuldur. Din adamlarmz, cemaatn dertlerine uzanmak-
tan, Allah kullarnn kalbine yaklamaktan bile habersizdirler. Ancak hasta-
nn, yoksulun, garibin, yerimin ve bu yerim milletin sahibi ve kurtarcs olan-
lar, slam ve seta.met dininin sahipleridir. Mezhep, stad, efendi kavgasnda
birbirini yiyenler, Allah kulluunun manasn ve gerek iman yolunu kaybet-
mi olanlardr. Bunlar, din ekline brnm hrsiarnn kurbanlardr.6

Nurettin Topu, youn bir ekilde, dinsel hayatn ekiki ve dogmatik yap
sna kar karken, rnek ald, Anadolu'da nceki devirlerde yaayan Mevla-.
na ve Yunus Emre gibi mutasavvflarn yorumlad sufi dncedir. nsann
kendi itihalarn reddedip, baka insanlarn sefaletierine uzanan strab iin
bakalarnn da sorumluluunu yklenmesi, kendisiyle beraber kurtarlacak
ruhlar da aramas olarak grd bu hareket, sonsuzlua da kaplar aacaktr.
Nurettin Topu, Anadolu milliyetiliini ve gerek ahlak temeline dayal s
lam dinini, kendisine zg ideal toplum felsefesini oluturmada hareket nokta-
s olarak alrken, toplumun uursuzca teslim olduu kapitalizmin, tketim hrs-

12 Topu, age., s. 158.


13 Topu, age., s. 79.
14 Topu, age., s. 174.
15 Topu, age., s. 28.
16 Topu, age., s. 29.
Nurettin Topu'da 'Mslman Anadolu Sosyalizmi' Dncesi 97

laryla dolu, sefaletle inleyen ve birbiriyle kavga edecek duruma getirilen kit-
lelerin komnist dnce iin zemin hazrladn belirtir.17
Bu kapsamda, Topu'nun eserlerindeki en arpc blmler: kapitalizme, li-
beralizme ve emperyalizme ynelik eletirilerdir. Dnyadaki toplumsal felaket-
lerin, kltrel tahribatlarn, insann deerini madde karsnda ezen, onu ya-
banclatran kapitalist sistemden kaynaklandn ileri srer. nsanlar arasnda
zamanla var olan mlkiyet ve i blm farkllamas, sanayilemeyle birlikte
yeni boyutlar kazanarak, eitsizlii artrmtr. Mlkiyerin giderek ferdilemesi
ve herkesin bakalaryla bir rekabet ortamna girmesi, insanlar arasndaki ser-
vet ve geim farkllklarn bytmtr. Byk sermaye, sanayilemeye para-
lel olarak, insan insan yapan btn deerleri ortadan kaldrm; maddi kazan
hrslar, insan kendine yabanclatrm; en stn deer olan emek, makine uy-
garlnn arklar arasnda ezilmi gitmitir. Kapitalizmi nemli bir felaket ola-
rak niteleyen Topu, souk savan milliyeti evrelerde egemen kld kom-
nizm dmanl edebiyatndan ok farkl bir izgiye ular. Anti-komnizm
vurgusu Topu'da da vardr; fakat, Topu, komnist hareketleri, kapitalizmin
insan zerindeki ykc tesirleriyle aklar. Sahipsiz braklan fert, byk ser-
mayenin esareti altnda, ister istemez messeselere kar isyana mecbur olu-
yor ve bu hareketten komnizm douyor.1s
Komnizm, ekonomik eitlik davasdr; bakalaryla eit olma arzusu, her
insann kalbinde yer bulan bir idealdir. Bu nedenle komnistler, sistemleri-
nin halk arasnda propagandasn en ok bu temeli mdafaa ederek yap
yorlar. Ancak, komnistler, ilk bakta pek hakl gzken bu davay mda-
faa ederken, hrriyetimizi elimizden alyorlar.9
Halbuki, insanolunun sanayileme
ncesinde i blm ve almasna g-
re paylam, aralarnda fazla farkllama
olmayan, adalet ve eitliin salana
bildii dnemler olarak deerlendiriyor. Topu'ya gre, sanayilemeyle birlik-
te, teknoloji ve onun insana hakim olmasyla, kazan vastalar ve gelirler ara-
sndaki eitsizlikler artm, ezilen insanlarn srtndan, bu aralar kullanan in-
sanlar daha byk birikimler elde etmilerdir.o
Komnizmin kaba maddecilii gibi, kapitalizmin maddeyi tanrlatran de-
erleriile inhisarc iktidarnn, byk insanla kar koyan iledeyii bir an
evvel durduulmaldr. Komnizmin ortadan kaldrlmasna gelince, bunun
iin daha ok eyler yaplmas lazm geliyor. Komnistler, milli hayatmzn
btn meselelerine, Anadolu'nun btn dertlerine dokunuyorlar. Biz, bu
meselelerin kaba maddeciliin eliyle deil de, insanla inanan uhun ve Al-
lah'a evrilen imann eliyle halledilmesini istiyorsak, bunlar kendi mesele-

17 Topu, ~ge., s. 181-186.


18 Topu, age., s. 272.
19 Topu, age., s. 32.
o Topu, age., s. 37-38.
98 islamiyat V (2002), say 2

lerimiz olarak ele almalyz .... Millet vcudunun yaralarma dokunmaktan, bu


yaralan tedaviden biz vazgeersek eer, bu hatal davranlarla, millet var-
ln onlara terk etmi olunz.

Topu, komnistlerin Anadolu'da istismar ettii problemleri, onlara brak


madan, kalplere uzanan efkatli ellerimizle tedavi etmenin gerekliliini, baz
nerilerle birlikte savunur. ncelikle, insana deer vermemiz gereklidir. Bu
noktada, gelir adaletsizliini gidermenin nemi zerinde durur.z Mill1 devlet,
ruhu sosyalist nizarn iinde, retim ve tketimi de denetlernek grevini yk-
lenecektir. Kooperatifilik esasna dayanan devlet sosyalizmi, toplumsal daya-
nmann ve ahiakn yaatlmasnda en etkili yoldur. nk kooperatifilik,
emek ile sermaye arasndaki elikileri sona erdirecek, alana, karl hak-
a verilecektir. "Ruhu bir sosyalist dzene muhta oluumuzun sebepleri; i
sizlik, hakszlk ve bunlarn hepsinin nnde, bizi eilmeye mahkum eden
kudretsizliktir; bunlarn yannda, bizleri herhangi bir ynde kurtulua gtre-
bilecek otoritenin yokluudur. "23 Topu'nun teklif ettii devlet, sosyalist bir ik-
tisat sistemine sahip olacak, toprak reformuyla, toprak davasn zm, i ve
ferdi mlkiyet meselesini adaletli bir ekilde halletmi olacaktr.z4
Nurettin Topu'nun en ok eletirilen taraf, 'sosyalist' ve 'sosyalizm' terim-
lerini kullanarak, kendisine zg bir Anadolu sosyalizmi grn savunmas
dr.2; Eserlerinde, sosyalizm ve maddeci komnizm arasndaki farkllklar vur-
gulayarak, bu konudaki yanl anlamalar karlamaya alr. Kukusuz, Top-
u, 'Marksist' anlamda bir sosyalizmi savunmaz. Bu tr sosyalizm, ruhi varl
ve ferdi iradeyi reddeden, milletin hayat kaynaklarn hie sayan, eitlik adna
insan hrriyetlerini harcayan, kini kinle yok etmeye alan, iptidai anlamda bir
eitlik gden hasta ruhlara hitap etmektedir.26 Nurettin Topu'nun savunduu
sosyalizm anlaynn 'ruhu' sfatn tamas, toplumsal sorunlar zerinde, ma-
nevi belirleyicilerin tartlmaz yerini vurgulamak kaygsndan kaynaklanmak-
tadr. Ruhu devlet sosyalizminin baarlar, u veya bu derecede iktisadi ba-

21 Topu, age., s. 27.


22 Topu, age., s. 29.
23 Topu, age., s. 164.
24 Nurettin Topu, Devfet ve Demokm.5i, Dergah Yaynlar, stanbul 1998, s. 177.
; Sleyman Seyfi n, sosyalist dncenin kendisine zg dnr Mehmet Ali Aybar ile Nu-
rettin Topu'nun grleri arasnda yapt karlatrmada ilgin benzerlikler zerinde durmak-
tadr. n'n, almann nihayetinde, Aybar'n kendi bamsz ideolojik deikenini, yani sos-
yalizmini milliyetilii ile; Topu'nun kendi milliyetiliini ise, sosyalizm ile rttrmesi ilgin-
tir. Aybar'a kzanlar, onun tam bamszlk ilkesinde somutlaan milliyetiliine kzyor. ekos-
lavakya'nn Sovyetler tarafndan igalini dnsz bir fikir namusu iinde knad iin, onu af-
fedemiyorlard. Topu ise, brakn sosyalizmi, sos diyenlerden bile phetenilen souk savan
kar:nl i<;inde, slamn hak ve adalet deerlerini ancak milll bir sosyalizmin karlayabilecei
ni, komplekssiz bir ekilde, her yerde sylyordu. Milliyeti ve mukaddesat dostlar onu, bi-
rer birer terk ettiler. Bkz. Sleyman Seyfi n, "Zor Zamanda lkeli Dnmek ya da Nuret-
tin Topu ve Mehmet Ali Aybar", TOrkiye Giinliiii, (Bahar 1993), say: 22, s. 29.
6 Topu, Ahlak Nizam, s. 235-237.
Nurettin Topu'da 'Msliiman Anadolu Sosyalizmi' Dncesi 99

anlar salamakla snrlandrlmaz. Ruhu sosyalizm, ana ilkelerini slam dinin-


den alacaktr. "Topu'nun Anadolu milliyetilii ve slam'n kendisi olarak gr-
d sosyalizmi, daha ok slamcla yakn olarak deerlendirilebilir."27
Topu, dnya grne kar kt ideolojilerde eletirdii maneviyat ek-
sikliini, bilimin dinden bamszlatrlmas konusunda da tekrarlar. Bilimcilik
dedii bilimin fetiletirilmesine, insan yabanclamasn derinletirdii gerek-
esiyle kar kar.2s nsann deeri, Topu'da, her trl ideolojik tartmann
stndedir. nsan, en deerli ve hrmet gsterilmesi gereken bir varlk olarak
deerlendirir. "Ahlaklln ilk temeli, insann her eyden nce, dnyalardan de-
erli, hrmete layk olduunu kabul etmektir. "29
Nurettin Topu, lkesinin kalknmas ve gelimesi iin, farkl dnceler
arasnda ilgin sentezler yapabilen, kendisine has bir entelekteldir. Topu, ta-
viz vermez kiiliiyle, yaad dnemde Trkiye'de Batllamann ortaya
kartt sonular, kendi toplumsal bnyemizde gzlemleyebilmi ve entelekt-
el sorumluluu iinde zmler retebilmitir. Bu noktada, Trk toplumunda,
dindar insanlardan milliyeti kesimlere, sradan vatandatan entelektel kesi-
me, grd btn yanllklar, ikiyzllkleri hibir eyden ekinmeksizin
aklamaya ve kendi sentezini btn bu dncelerden kartmaya devam et-
mitir. O, Bat'da sanayi medeniyetinin bir sonucu olarak ortaya kan sosya-
lizmi; insana deer veren, manevi deerlerle toplumsal bar ve dayanmay
n plana karan, toplumsal kurumlarda deiiklik yapmay amalayan bir sen-
teze vardrmaktadr. Byle bir sosyalist iktisadi anlaya, dini argmanlar da
bulmaktadr. Sosyalizmin eitlik idealini, kapitalizmin acmasz smrs ve
eitsizlii karsnda, kendi toplumumuzun ruhuna uygun slamc ve milliyeti
bir estetikle kaymtrmaya almtr. O byle bir sosyalist iktisadi anlaya,
zeilikle slam dininden etkin destekler bulabilmektedir. Arafta kalan bir Trk
dnr olarak, vefatma kadar sahip olduu dergide, yazlarn kararllkla
srdrmtr. nsanlarn yersiz iltifatlarna ve hrete hibir zaman iltifat et-
mediini, grevini sessiz ve derinden yapabilmi olmann huzuru iinde bu
dnyadan gtn biliyoruz.

27 Gndoan, agm., s. 96.


28 Topu, Kltr ve Medeniyet, s. 54.
29 Topu, age., s. 37.
islamiyat v (2002), say 2, s. 101-116

Sultan Galiyev' de Medeniyet Tartmalar,


Milliyetilik, Sosyalizm ve Din

OGUZ ABAN DUMAN


ARATlRMACI, YAZAR
korkutata_2001@yahoo.com

I. Medeniyet Tartmalar zerine

B
at toplumlar karsndayenik den Dou toplumlar, aa yukar
yzyldr, yenik dmelerinin
nedenlerini aratrmakta; yine yzyldr,
Bat toplumlarna eriebilmek ve dahas onlar geebilmek iin de Bat bilim-
selliini ve adalamay esas almaktadrlar. Zaman zaman Bat'y acemlte
taklit etmekte, zaman zaman da modernite ile kendi z deerleri arasnda uiu-
sal birleim yollarna bavurmaktadrlar.
Dou toplulJllarnda Bat'ya teslim olmamak, dahas Bat'y gemek iin Ba-
t bilim ve teknolojisini ve hatta Bat kltrn kendi ulusal yaplarna -kendi-
lerinin ulusal yaplarn bozmadan- aktarmada yadrganacak veya ayplanacak
bir durum da yoktur. Nedeni ise, Bat ve Dou toplumlar arasnda bilimsel
kltr ve teknolojik kltrn srekli alveri iinde olmasdr. Dahas, bugn-
k Bat uygarlnn ve bilimsel geliiminin kkeninde Dou uygarlnn da
hayli katks olduu herkese bilinen bir gerektir. Gustave Le Bone,
... uygarln gelime ekillerine ait gerekler uzun sre bilinmez olarak kal-
sa da keza baz Batl tarihilerce Yunanllarn byk bir uygarln tarih
sahnesine hazrlanmadan birdenbire ktklar dncesine kaplsalar da, bu
teoriler artk gerei yanstmad bilinen bir durumdur. Yunan uygarln
dan ok nceleri, bu uygarln tohumunu Keldanilerin, Msrllarn ektii
.bugn iin bilinen bir gerektir.
Yunan uygarl iin Keldani ovalarndan Nil boylarna kadar drt be bin
yllk bir n alma evresi gerekmektedir. Yani Yunan uygarlnn kayna-
Yunanistan deil, Asya ve Kuzey Afrika'dr.

Asya'nn uygarln balangc olduu konusunda byk idealist, Sultan Ga-


liyev'in ardl, ayn zamanda arkiyat olan Elibey ise u grleri ileri srer:

1 Gustav Le Bon, Tarih Felsefesinin Bilimsel Yasalar, Ufuk Yaynlar, stanbul 1999.
102 islamiyat v (2002), say 2

... ada tarihilik her tarafl aratrmalarndan toplam byle bir sonuca gel-
mitir ki, en kadim medeni insan meskeni Ceyhun ve Seyhun (Amu-Derya ve
Sir-Derya) aylarnn havzas, Aral Gl'nn etraf ve Turan oval olmutur.
Dnyada medeniyet ilk defa burada merkezilemitir. Daha dorusu; Dou
Trkistan'dan Hazar Denizi'nin sahillerine dek olan arazi dnyann en kadim
medeniyet merkezi olmutur. Buna gre de, bir vakitler "Tarih umerden ba
lyor" dediimiz halde, indi tarih Orta Asya'dan "Turandan balyor" demeyi
tarih ilmi bizden talep etmektedir.. Hi de tesadfi deildir ki dnyann byk
sembollerinden olan sekiz bucakl ya da sekiz kntl yldz, dnyann b-
tnln gsteren ba ayak budalar ve baka en kadim numuneler; son yl
larda gerekletirilen kazlar hep bu araziden karlmtr. Bu ilk medeniye-
n meydana geli ve var olma tarihi M. ncesi X-VI binli yllara aittir.
Dnyann ikinci kadim medeniyetinin topland merkez; Hazar'n bat sa-
hillerinden balayarak batya doru Kr-Araz ovalklar, Kzlzen boyu ve
Urmiye gl etrafn ihata eder. Ve M. ncesi VII-II binlere dayanr.
Tarih bakmndan umer ncdi.ir. Dicle ve Frat'n havzas, yukar ks
m, Patan dalarnn bat eteklerinden Arabistan salrasnn kuzey dousuna
kadar olan alan iine alr. M. ncesi IV-Il biniikiere balanr.
Bu bakmdan Akclenizin dousu ve Nil havzas (Msr) drdnc (M. N-I bin-
likler), Hind-Quanq aylarnn aras beinci (M.. III-I binlikler) merkez say\r.
Batmedeniyetine kaynaklk eden Yunan medeniyeti, kaynan Nil havza-
sndan (Msr medeniyetinden) aldna gre, beinci kUak medeniyerin mem-
balarndan beslenmi olmas gerekir.
Yazmzn banda da belirtmi olduumuz gibi, Dou ve Bat toplumlar ara-
snda dnden bugne kadar gerek teknolojik alanda gerekse dn alannda s-
rekli bir biimde alveri olagelmitir. Yukarda sylemi olduumuz gibi bunda
yadrganacak bir durum yoktur. Yunan uygarlnn danasna byk katklar
olan Msr ve Msr ncesi uygarlklar nasl yadsnamaz ise, slam uygarlnn olu
masnda byk katklar olan Yunan uygarlnn (Aristo 'Muallim-i Evvel' ve Sok-
rates'in), keza Hind ve in uygarlklannn (Budizm ve Konfyusclk'n) katk
lar da yadsnamaz. Ancak u da bir gerektir; nasl ki slam uygarl iin Aristo
bir 'Muallim-i Evvel' ise, Farabi, bn Sina, bn Rud ve benzerleri de bugnk Ba-
t uygarlnn olumas ve gelimesinde byk kalklar unutulmamaldr.
Dahas Kurtubal bn Rud (1126-1198); eitli dnceleri ile Bat'da Rne-
sans'n hazrlayclarn byk oranda etkiledii ve Kilise nasslarn sarst bi-
linen bir gerektir) Medeniyetler aras sralama ve alverii burada kapatp
tekrar konumuza dnelim.
II. Milliyetilik ve Sosyalizm
Dou toplumlarnda adatamann iki aya olmutur. Bunlardan biri milli-
yetilik ve milliyetiler dieri ise sosyalizm ve sosyalistlerdir. Ksacas, Dou

2 Ebulfez Elibey, Btv Azerbaycan Yolunda, Ecdat Yaynlar, stanbul 1997, s. 16.
3 smet Birkan, "bn Rd Dncesinin Tarihteki Yeri ve Etkileri", Felsefe Dny-JS 0994), say: ll, s. 57
Sultan Galiyev'de Medeniyet Tartmalar, Milliyetilik, Sosyalizm ve Din 103

toplumlarnda gerek milliyetiler gerekse sosyalistler adalamay bamsz


lk ve ayakta kalmak iin olmazsa olmaz artlardan biri olarak grrlerken,
buna mukabil, Dou toplumlannn gelenekileri, adalamay iddetle ret yo-
luna giderek tutucu bir yol izlemeyi yeleyip, gelecee ka;:; gemie kapan-
mlardr. Salt gelenekiler, adalamay savunan gerek milliyeti ve gerek-
se sosyalist aydnlar -kendi eski geleneklerini srdrmek iin- smrgecilere
jurnallemek ve teslim etmekten de ekinmemilerdir. Nitekim Trkistan'da 'Ka-
dimciler' (Tutucu-gelenekiler) arlarn izin verdii eriat mahkemelerine kar-
lk olarak 'Ceditiler'i Ruslara teslim etmekten ekinmemilerdir.
Yukarda da bahsettiimiz gibi, Dou toplumlarnda, modernizmin savunu-
culuunu yapanlar, daima milliyetiler ve sosyalistler olmu ve adeta milliyet-
ilik ile sosyalizm Dou toplumlannda i ie girmitir. nk Dou toplumla-
rnn sosyalist anlay ile Bat'da gelien ve byyen sosyalist anlay; mahiye-
tleri itibanyla bambaka anlaylar iermektedir. Bat toplumlannn sosyalist
hareketleri ii snfnn sonuta iyiletirilmesini hedef alrken Dou toplumla-
rnda sosyalizm, daha ok, ulus devletleri, blgesel ibirlii ve yardmlamala
r ve ulusal kurtulu ve bamszlk mcadelelerini esas alr. Kkeni snfsallk
tan ok, ulusaldr. Bunu da an ilk eyreinde sosyalizmi Dou toplumlar
iin doru ynlendirmesini bilen 'Sultan Galiyev'e borludur. Hemen hemen bi-
lerek veya bilmeyerek Gal_!yev'in tezlerini benimseyen Mao in'i dahil Asya ve
Afrika lkeleri, sosyalizmi daima milliyetilikle yan yana terennm etmilerdir.
Hatta sosyalizmi Mao gibi, milliyetiliin yannda ara olarak da grmlerdir.
Buna mukabil olarak da Trkiye'de Sultan Galiyev'in Bat kolu Mustafa Sup-
hi'nin kaybndan sonra Trkiye sosyalistleri veya sosyal demokratlar, sosya-
lizmi, bir ulusal bamszlk ve smrgecilikten kurtulu metodu olarak gr-
mek yerine; maalesef, snfsal, etnik ve mezhebi kkenlerle birletirme yoluna
giderek adeta mandacln ve emperyalizmin bir arac haline sokmulardr.
Ulusal bamszln ve lke btnlnn garantisi olan milliyetilii srekli
dlam, dier emperyalist glere jurnallemi ve hedef gstermilerdir. Bu,
1980'lerin sonuna kadar byle srmtr.. Bu bak as demokratik bir sol
sylem gelitirenlerde de nceleri byle devam etmi; hatta bunlardan bazla
r, 27 Mays 1960 anayasasnn dibacesine 'milliyetiliin' konulmasna kar
km ve ilgili dnemde milliyetilii, 'a gemi' olarak nitelendirmitir. Da-
has, Atatrk'teki adalama ve devrimci uygulamalan da modas gemi
'gardrop devrimcilii' olarak nitelendirmekten de ekinmemilerdir.*
Trkiye solundaki bu milletten kopuk sosyalist anlay, zaman iinde ger-
ekler karsnda zlm ve yerini ulusal sola veya Trkiye solundan 'Trk
solu' gereine brakmtr. Bugn artk gerek Kemal Tahir'lerin gerekse Attila
lhan'larn zorlayarak at bir 'Trk solu'ndan, bir de 'kimliksiz, kiiliksiz Tr-
kiye solu' olmak zere Trkiye'de iki sol anlayitan bahsetmek pekalii mm-

lgili dnemde sayn Blent Ecevit de ayn anlay ifade ediyordu.


104 islilmiyilt V (2002), say 2

kndr. Trk solu milliyetidir; baka bir syleyile, ulusalcdr. Trkiye 'solu
ise kreselcidir; kaytsz artsz Batcdr.
Burada unu belirtmekte yarar var: Dou toplumlarnda milliyetilik hare-
ketleri sanld gibi burjuvazinin bir rn deil; tam tersine, kkn tm halk
katmalarnda bulan, bu nedenle de sa veya sol olarak nitelenmesi olduka
zor olan tarihsel bir srekliliktir. Bundan dolay da daima anti-emperyalist bir
karakter arz eder. te bu yzden bizdeki sol ve san oturduu taban snf
sal olmaktan daha ok, ya mezhepsel, ya etnik ya da milli olmayan yerli ve
yabanc sermayeye yaknlna veya bamllna gre deerlendirmek gere-
kir. Meseleye bu adan baktmzda Trkiye'deki toplumsal ve siyasal yap
lanmalar yeni batan deerlendirmemiz gerekir. Gerek sol tanmlamalar, ge-
rekse sa tanmlamalar Trk toplumsal ve siyasal yapsn belirlemekten ol-
duka uzaktr. Dolaysyla da Trkiye'deki siyasal ve toplumsal yapy, ulusal
yapya yakn veya yannda olanlar ile yabanclamaktan, ulusal bir ze dayan-
madan kresellemekten, beynelmilel ok kltrllkten yana olanlar olarak
ortaya koymak, sol ve sa tanmlamalardan daha uygun olsa gerektir kana-
atimdeyim. Dahas Trk mill! kurtulu hareketini de bu grece sa ve sol kav-
ramlarnn dnda, yukardaki biimde alglamak herhalde daha uygun olur.

Atatrk'n Siyasi Parti Anlay ve Sultan Galiyev


Nitekim, 20. yzyln ilk eyreinde Trk milliyetiliinin byk ustas Mustafa
Kemal Atatrk, Cumhuriyet Halk Frkas'nn kurulu safhasnda Balkesir Paa
Camii'nde 7 ubat 1923 tarihli konumasnda bu gerei ortaya koyar. O gn-
den bugne Trk toplumsal ve siyasal yapsnda fazlaca bir ey deinedii iin
konunun nemine binaen konumasnn byk blmn aynen aktaryorum:
... Bu milletin siyasi frkalardan ok can yanm tr. unu arz edeyim ki, me-
mali ki sairede frkalar behemehal iktisadi maksatlar zerine teesss etmi
ve etmektedir. nk o memleketlerde muhtelif snflar vardr. Bu snfn
menfaatini muhafaza iin teekkl eden siyasi bir frkaya mukabil dier bir
snfn menfaatini muhafaza maksadyla frka teekkl eder. Bu pek tabiidir.
Gya bizim memleketimizde de ayn snflar varm gibi kurulan siyasi fr
kalar yznden ahit olduumuz neticeler malumdur. Halbuki halk frkas
dediimiz zaman bunun iine bir ksm deil, btn millet dahildir.

Bir defa halkmz gzden geirelim. Biliyorsunuz ki, memleketimiz ifti


memlekettir. O halde memleketimizin ekseriyeti azimesi ifti ve obandr.
Bu byle olunca buna kar byk arazi ve iftlik sahipleri varidi hatr olur.
Bizde byk araziye ka kii maliktir. Bu arazinin miktar nedir? Tetkik edi-
lir ise grlr ki, memleketimizin vaziyetine nazaran hi kimse byk ara-
ziye malik deildir. Binaenaleyh bu arazi sahipleri de himaye edilecek in-
sanlardr. Sonra sanat sahipleriyle kasabalarda ticaret eden kk tccar
gelir. Bittabi bunlarn menfaatlerini, hal ve atilerini temin ve muhafaza mec-
buriyetindeyiz. iftilerin karsnda olduunu farz ettiimiz byk arazi sa-
Sultan Galiyev'de Medeniyet Tartmalar, Milliyetilik, Sosyalizm ve Din 105

hipleri gibi bu ticaret erbabnn karsnda da byk sermaye sahibi insan-


lar yoktur. Ka milyonerimiz var? Hi. Binaenaleyh biraz paras olanlara da
dman olacak deiliz. Bilakis memleketimizde birok milyonerin hatta mil-
yarderin yetimesine alacaz. Sonra arnele gelir. Bugn memleketimizde
fabrika, imalathane ve saire gibi messeseler ok mahduttur. Mevcut arne-
lemizin miktar yirmi bini gemez. Halbuki, memleketi teali eylemek (yk-
seltmek) iin ok fabrikalara muhtacz. Bunun iin de arnele lazmdr. Bina-
enaleyh tarlada alan iftilerden farkl olmayarak ameleyi de himaye ve
siyaset etmek kab eder. Bundan sonra mnaveran ve ulema denilen zevat
gelir. Bu mneveran ve ulema kendi kendilerine toplanp halka dman ola-
bilir mi? Bunlara tereddp eden vazife halkn iine girerek onlar irat ve ila
etmek (ykseltmek) anlara terakki ve temeddde piva (adalamakta
bakan) olmaktr. te ben milletimizi byle gryorum.

Binaenaleyh mesaiik-i muhtelife erbabnn menafii yekdierine mensup ol-


duundan onlar snfara ayrmak imkan yoktur ve heyet-i umumiye ise
halktan ibarettir.
Halk frkas halkmza terbiyeyi siyasiye vermek iin bir mektep olacaktr.
Beni ok seven ve hayatm dnen baz arkadalarm bana byle bir fr
kay siyasiye tekil etmemekliimi tavsiye etmilerdir ... Biz hepimiz o suret-
le alalm ki, kuracamz ey milli bir messese olsun. Bu da millete ter-
biyeyi siyasiye ,vermek ile olur.4
Mustafa Kemal'in bu deerlendirmesini gerekte btn Dou topluniarna
amil hiile getirmek de mmkndr. Nitekim, Mustafa Kemal'in yukardaki sz-
leri ada olan Sultan Galiyev'in tezlerini de hatrlatmaktadr. Her ne kadar
yukardaki szlerle tam rtmese de Galiyev'in ana tezi aadaki gibidir:

Dou toplumlar ve bilhassa Dou'nun Mslman halklar, iisiyle, kylsy-


le, proleter halklardr. Buna karlk olarak Bat toplumlar, iisiyle, kylsy-
le, burjuvazisiyle birlikte smrgeci halklardr. Bat toplumlarndaki gibi snf
sal eliki, snfsal farkllk Dou toplumlarnda yoktur. Dolaysyla esas eli
ki, smrlen Dou toplumlar ile srrirgeci Bat toplumlar arasndadr)
Galiyev ayrca Bat topluniarna kukuyla
bakar. Meseleyi, Dou toplumlar ile
Bat toplumlar arasndaki uzlamaz elikide grr. lgili konuda grlerini
keskin hatlarla yle ifade eder:
... Yer kresinin halklar arasndaki sosyal-hukuki ilikilerin tahlili, bir husu-
su ortaya koymaktadr: ada insanl oluturan milletler say, sosyal ve
hukuki alardan eit olmayan iki dman kampa blnm durumdadr; bi-
risinde insanln sadece % 20-30'unu oluturan ve tm yer kreyi (altnda
ve zerinde var olan) her trl l ve canl zenginlikleriyle ele geirmi
olan halklar bulunmaktadr; dierinde, insanln 4/S'ini oluturan ve birin-

4 Barram Sakall, Milli Mcadelenin Sosyal Tarihi, s. 402-403.


; Ouz aban Duman, Dou-Bar Meselesi ve Sultan Galiyev, TDAV, stanbul 1999, s. 68.
106 islamiyat V (2002), say 2

ci kampa mensup halklarn, dier bir deyile 'efendi halklarn' ekonomik, si-
yasi ve kltrel tahakkm ve klelii altnda olan halklar bulunmaktadr.
Efendilerin kendi dillerinde kendilefi, 'uygar' ve 'medeni milletler' olarak ad-
landrlan ve birinci kampa mensup halklar, insanln klelikten, cehaletten
ve sefalerten kurtarlmasyla grevlendirilmiler; ikinci gruba mensup olan
halklar ise, onlarn dilinde 'vahi' ve 'yerli' vs. ifadelerle tanmlanmakta
olup, birincilerin 'bilimsel' grlerine gre 'efendi halklarn' karlarna hiz-
met etmek iin yaratlmlardr.6
Milliyetilik adalamaya Engel mi?
Bat'nn Dou'ya bak bugn de hala deimi cleildir. Bu nedenle de aziz
Atatrk bata olmak zere, tm Doulu milliyetiler ve devrimciler Bat'ya da-
ima kukuyla bakmlar, adalama ile Batllamay farkl olarak alglamaya
almlardr. adalamay ulusal bir ze oturtmaya almlardr. Ne yazk
ki, Trkiye'de Atatrk'n lmnden sonra, bilhassa 1944'lerden sonra uygu-
lana gelen politikalar yrtenler, gerek komnizm korkusuyla, gerekse baka
nedenlerden dolay Bat'ya kar eitliki, bamszlk politikalar izlememi,
adeta Bat'ya teslim olmay Tanzimat dneminin teslimiyeti, milli kiilikten
yoksun ynetici ve aydnlar gibi adalamayla ayn anlama gelir biimde al-
glamaya balamlardr. adalama ad altnda toplumu kltr ve kimlik de-
iimine tabi tutmaya almlardr. Nitekim, bunun sonucu olarak, btn ei
tim ve retimin kurumlarnda (aadan yukarya doru) yabanc dille eitim
ve retimin ulusal onuru kracak bir ekilde dayatlmaya kalklmas, ykse-
kretim kurumlarnn banda bulunan kiinin "Trke eitim ve ilim dili ola-
maz" gibi haysiyet krc beyanlarda bulunmas, Tanzimat dneminin teslimi-
yeti, milli kiilikten yoksun, yanl modernite anlaynn gnmze kadar de-
vamndan baka bir ey deildir. Oysa ki modernizm, yukardan beri anlata-
geldiimiz gibi, millet olma ve milliyetilikle i ie ve at ba giden kavramlar-
dan baka bir ey olmad gibi, milliyetiliin de olmazsa olmaz artlarndan
saylabilir. yleyse mesele ne idi?
Birinci mesele, 21. yzyla balarken kreselleen dnyada uluslarn ve
ulus devletlerin, varlklarn srdrp srdremeyecekleri.
kinci mesele ise; hem milli hayat yaamak, hem de ada olmak, kre-
selleen ada dnyada mmkn m? Yani milli hayat yaayarak, ulusal ka~
larak modern dnyayla btnleilebilinir mi?
nce biririci soruya cevap arayalm. nk ikinci soru birinci sorunun iin-
de sakldr. Bir kere, tarihte dnden bugne kadar srekli biimde milletler
arasnda birliktelikler de, ayrlmalar da, ayrmalar da (ayn milletin iinde b-
lnmeler) olagelmitir. Bundan sonra da olmamas iin hi bir neden yoktur.
Fiziki ve corafi mesafelerin ortadan kalkmasna, hemen hemen yok olmasna

6 Duman, age., s. 202.


Sultan Galiyev'de Medeniyet Tartmalar, Milliyetilik, Sosyalizm ve Din 107

ramen, gene de milli hayat ve milletler varln srdrmeye devam etmekte-


dir, Milletler arasnda fiziki ve corafi farklarn sfra indirgendii bir dnyada,
milletierin kltrleri ve duygular arasndaki farklarn, dinleri bile hie sayarak,
srekli bir biimde aldn grmekteyiz. Bu durumun tersini dnmek, dn-
yay grmemek olur, 'mmette birlii' tahayyl eden dnceler gibi, duygu-
sallktan ve hayalcilikten teye gidemez. Ya da bir millet adna bir veya bir-
ka milletin kendi milli ve hukuki varlklarndan vazgemelerini ortaya karr
ki, bwda ada mandaclk veya ada asimilasyondan baka bir ey deil
dir, Galiba kreselleme ad altnda dnyaya srlen Amerikan dayatmasnn
tercmesi de byle bir ey olsa gerektir, AB bizi yanltmasn. Alman patronlu-
u, ngiliz homurdan, Fransz ezilmilii imdiden orta yerde grlmeye ba~
!ad bile. Hlasa, dnden bugne kavimler, ada anlamda milletler arasnda
birleme, ayrma ve atmalar varln koruyacaktr. Milletler arasnda tam
anlam ile bir entegrasyon veya mmet toplumu sanrz nl dnr Bertrand
Russel'n hakl olarak belirtmi olduu gibi, "aydan, byk bir tehlikenin inme-
siyle" sz konusu olacaktr, Aksini dnmek, baka bir ulusun emperyalizmi-
ni davetten teye bir ey deildir, Dn, hatta bugn, dine dayal mmetilii
dleyenler, Arap kltr emperyalizmini davet etmiler, hala da etmektedirler,
Sosyalist mmetiliin peinde gidenler de Rus-Slav emperyalizmine veya Ma-
oculuk ad altnda in emperyalizmine balanmaktan ekinmemilerdiL
Gnmzde de kreselleme ve liberalizm gibi dnce temsilcileri aka,
Amerika ve Bat ile, her eyi terk ederek kaytsz btnlemeyi -gerekte s-
mrgeci bir anlay- adalk ve kreselleme ad altnda dayatmaktan .e-
kinmemektedirler. Bunlarn nazarnda, yukarda Galiyev'in de belirtmi olduu
gibi, Dou halklarnn milliyetilii; ilkel, milletler arasndaki ibirliine kapal,
hatta baka uluslara hayat hakk tanmayan ve kendi iine kapank gerici, tu-
tucu bir akmdr. Buna karlk olarak da efendileri olan Bat'nn uygulamakta
olduu tavr, ada ve insani tavrdr. Almanya'nn Yugoslavya'y zorla bl-
mesi, ekoslovakya'y ha keza ayn ekilde ikiye ayrmas adalk saylr.
Amerika'nn Ortadou ve Asya lkelerinde uygulad smrgeci kymlar, 'saf
yeni dnya dzeni' adna yaplan masumane hareketlerdir.
Gelelim ikinci sorunun cevabn aramaya. Demitik ki, hem milli hayat ya-
amak, hem de ada olmak ve ada dnyayla btnlernek mmkn m?
kinci sorunun cevab birinci sorunun iinde sakl demitik. Bir kere, milletler
ve milli hayat devam edeceine gre, elbette milli hayat iinde kalarak ve mil-
letin varln koruyarak adalamak mmkndr. ada dnya ile dn ol-
duu gibi, bamszlktan taviz vermeden birlikteliklere gitmek hem Trk mil-
liyetilerinin hem de Trk halklarnn en bata gelen grevidir. adalamak,
ada dnyayla btnlemek, yukardan beri anlatmaya altmz biimde,
ancak millet hayatn devam ettirerek milli gereklik iinde sz konusu olabi-
lir. Aksine durum, baka uluslara kle olmaktan baka bir ey deildir.
108 islfimiyat V (2002), say 2

Batnn
ve kimliksiz Batclarn aksine, Mustafa Kemal Atatrk de bu ulusal a
dalamadan yana, hatta uygulaycs idi. Yakup Kadri Karaosmanolu, Bat'nn ve
Batc-kleci zihniyetin grmek veya anlamak istedikleri Atatrk' yle anlatr:

Bat'nn anlad Atatrk, Bat'y seven ve kendini kaytsz artsz Bat'nn ku-
cana atm bir adam ... Ona uygar adam diyorlar, nk onlar uygarln te-
kelini almlar ya ... Atatrk' Bat'ya ynelmi bir kii sayan Batllar, onu Tan-
zimat dneminin adamlarndan sayyorlar. Byk devletlerin etkisi altnda ka-
lan, onlarla birlernek isteyen adam, oysa hi de yle deildir. Atatrk, Bat
'nn neden gl olduunu aryor, onlar gl klan eyleri alp onlar gibi
kuwetli olmamz istiyordu ... Batllar sanyorlard ki, Atatrk de kendi adam-
lardr. Atatrk, byle adam deildi. oven denilecek kadar milliyetiydi.7

Nitekim bu kleci teslimiyeti anlayiara karn, aziz Atatrk adalamann


ve modernizmin snrlarn yle iziyordu:
Bir milli eitim programndan sz ederken, eski devrin hurafelerinden ve ta-
bii zelliklerimizle hi de ilgisi olmayan yabanc fikirlerden, Dou'dan ve Ba-
t'dan gelen btn etkilerden tamamen uzak, mill! tarihimiz ve yaratlmzia
uyumlu bir kltr kastediyorum. nk dehamzn tam olarak gelimesi, an-
cak byle bir kltr ile temin olunabilir. Lalettayin bir yabanc kltr, imdi
ye kadar takip olunan yabanc kltrlerin ykc sonularn tekrar ettirebilir.
III. Sultan Galiyev'de Din
Yazmzn ikinci blmnde; Bat toplumlarnda
sosyalizm, snf gereini esas
alrken, Dou toplumlarnda ise sosyalizm, daha ok, ulus devletleri, blgesel
ibirlii, yardmlama ve ulusal kurtulu ve bamszlk mcadelelerini esas alr
demitik. Dou toplumlarnda sosyalizmin kkeninin snfsallktan ok, ulusal-
la dayandn syleyip bunu da an ilk eyreinde sosyalizmi, Dou top-
lumlar iin doru yorumlamasn ve ynlendirmesini bilen Sulan Galiyev'e
borlu olduunu sylemitik.
imdi burada tekrar ayrntl olarak Galiyev'e ve Asya Mslman Trk halk-
larndaki adalama anlayna dneceiz ve Galiyev'in ideolojik anlayn
ve dine bakn irdelemeye alacaz.
Galiyev'in yetitii dnemde; Dou ve Trk-slam dnyasnda ve bilhassa
Rusya Mslmanlar arasnda iki fikir akm gndemde idi. Birincisi modernizm
veya yerel adiandrma ile cedidcilik.. kincisi ise kadimcilikti. Yukardaki satr
larda da sk sk bahsedegeldiimiz gibi, modernizmin ana ayan milliyetilik
ekiyordu, ama milliyetilerin modernizm anlay, kiilikten yoksun, toplum-
dan uzak, taklitilik zerine kurulu deildi. Trkiye'deki Trk milliyetilerinde
de, Rusya Mslman milliyetilerinde de bu anlay hakimdi. Rusya Mslman-
larnda modernizmin merkezlerini Bahesaray (smail Gaspral), Baku (Hse-

7 Doan Avcolu, Milli Kurtulu T!lrihi, I. 14.


Sultan Galiyev'de Medeniyet Tartmalar, Milliyetilik, Sosyalizm ve Din 109

yin Zade) ve Kazan oluturuyordu. Bilhassa Kazan, modernleme dncesi


nin en hareketli merkezlerinden idi. Kazandaki reformizm ve modernleme ha-
reketlerinden slam da nasibini almaktayd. Bir zamanlar Trk-slam dnyas
nn bilim ve felsefe merkezi olan Trkistan; ilgili dnemde, stne sanki l
topra serpilmi gibi, yenilie kapal ve suskun, kadimciliin temsilcilii gre-
vini yklenmiti. Buhara, Semerkant gibi, slam bilim ve medeniyetine byk
katkda bulunmu ehirler ilerlemenin ve kurtuluun deil, geriliin ve geride
kalmln birer temsilcisi durumundaydlar. Sultan Galiyev'in de dnce dn-
yasnda yeri olan ve ayn zamanda Mehmet Akif'in de dnce ve fikir dnya-
sn etkileyen, 1850-1944 tarihleri arasnda yaam olan Kazanl slamc aydn
Abdrreid brahim; 1907 ylnda Kazan'dan Japonya'ya kadar yapt seyahat
srasnda Buhara'ya da urar ve Buharal ulema ve talebe hakkndaki dn
celerini seyahat notlarnda yle belirtir.
... retim usul berbat, bir kitabn mukaddimesini be ylda okur, yirmi-
otuz sene medrese odasnda oturur; btn mrn alat ve !isan renimin
de geirir; tahsil sonunda iki kelime konuamad gibi, bir satr da Arapa
ibare yazamazlar. Tahsil ok acnacak haldedir. Btn medreseler, btn
Buhara talebesi bu znt veren hale bakarak !isan- hal ile feryat eder ki,
bizim hcrelerimizde oturarak kaybetmi ve kaybetmekte olduumuz
mrlerin hesabn ahrette vakf sahipleri huzurunda nasl vereceksiniz.s
Gene Abdrreid brahim, Trkistanl ulema ve kadimciler zerine bir
imamlayapt syleide imarnn "... ulemaya itibar azald, millet iinde ahlak-
szlk oald," szne cevap olarak: "Ulemaya itibar m azald yoksa ulema-
nn itibar m eksildi?" der ve szne devamla: "Eer ulemann itibar azald
ise, halk ulemann szne itibar etmez oldu ise, ulemaya hrmet ve izzet kal-
mad ise, acaba bunun sebebi ne?"9 diye kadimcileri sorgular.
Yukarda Kazan'n, Rusya Mslmanlarnn modernlemesi, reformizm ve
adalama hareketlerinin merkezlerinden biri olduunu sylemitik. Krm
dan bahseder iken ise, smail Gaspral adndan sz etmi idik. smail Gasp
ral'nn Krm'da karm olduu Tercman gazetesi, bir yandan modernizmin
veya yerel adla cedidciliin ncln yaparak yeni bir eitim sistemi ile Tr-
kistan'a kadar Usul- Cedid Mekteplerinin almasna alrken, dier yandan
da Trk vahdetinin ve bilhassa Trk dil birliinin olumas iin gayret gste-
rir. te yandan Kazanda Alim Can Barudi'nin banda olduu Medrese-i Mu-
hammedi, Oranbmg'daki Hseyniye Medresesi ve Vefke vilayetindeki Bubi
medresesi reformist amala kurulmu medreseler idi. Ayrca Kazan'da, Kazan-
l din aydnlarnn yeni durumlar karsnda eski gelenekleri ykarak dinde (s-

8 Abdrreid brahim, 20. Asrn Balarmefa slam Diinyas ve j;ponya'cfa slamiyet, zal Matbaas
1987, s. 46.
9 Abdrreid brahim, age., s. 73.
110 islamiyat v (2002), say 2

lam'da) yeni yorumlarn kaplarn zorlayan hareketleri balattkianna ahit ol-


maktayz. slami anlaytaki bu yeniden yaplanma (teceddt) araylar cedid-
cileri kuvvetlendirmekte, eski dnemin kalplam anlaylarnn dnda yeni
bir hayatn araylarn ve kavgasn da pei sra getirmekte idi. Kazanl bu ye-
ni yorumculardan, ihabeddin Mercani, Rzaeddin Fahreddin ve Musa Carullah
Bigi gibi isimleri zikredebiliriz. Bunlardan, hr akln savunuculuunu ve tem-
silciliini yapan Musa Carullah' -dindeki bu teceddt anlayna bakarak- d-
nemin baz Batl yazarlar "Mslman Lther'i" 10 olarak tanmlamlardr. Sul-
tan Galiyev de bu kuan yourduu ve rettii o dnemin bir meyvesidir.
Kendisi kadim ci lik karsnda. adalamay, smrgecilik ve kapitalist anlay
karsnda ise, gene adalamann vazgeilmez bir unsuru olan milliyetilik
ve sosyalizmi temsil etmitir. Ancak, Sultan Galiyev ne bir din mctehidi ne de
dine dayal bir ideolojinin savunucusudur. O, ezenlere kar ezilenlerin, sm-
renlere kar smrlenlerin, smrgecilere kar smrlen uluslarn ve Ba-
t'ya kar Dou'nun varln ve karlarn savunan bir anlay ve lknn sa-
vunucusu ve temsilcisidir. Bat'dan metot olarak alm olduu Marksizm ve
devrimcilik bile onun iin, mensup olduu Asya Mslman halkalarn kurtar-
mada, sadece bir aratr. Bu nedenle, hu anlay ve kavray ona u szleri
syletir: "Ben holevizme halkma olan byk sevgimin itmesi ile geldim."
slam'la Hristiyanl karlatrrken de ilerde vereceimiz gibi, konuya
Dou-Bat elikisi zerinden bakar.

Galiyev Mslman mdr?

imdi burada, yukarda ksmen zikretmi olsak da, Galiyev Mslman mdr? so-
rusuna cevap aramaya alalm. Konuyu kendi azndan sorgulamaya bakalm.
Galiyev her eyden nce bugn Tataristan diye adlandrlan Kazan Trkle-
rinden Mslman Snni retmen bir babann eviaddr (1882-1941). Daha ilk
mektep anda iyi bir dini terbiye alarak yetimi olup, anne taraf zengin ol-
duundan 'Mirza' (hey ocuu) olarak adlandrlmtr. Baba tarafndan ise,
'Seyyid' unvanndan anlald gibi, kendilerini Peygamber soyuna balarlar.z
Okuduu ilk mektep bir ky mektebi olmasna karn, o dnemde 'yar ye-
nilenmi okul' denilen Usfl- Cedld okullar grubuna girmekte idi. Bu okullar-
da yeni alfabe metoduna gre Trke (Tatarca) ve Arapa metinlerio okutul-
masnn yan sra, temel aritmetik, corafya ve tarih bilgileri gibi laik konular
da retilebiliyordu. Okulun d grn sefil olsa bile, retmen ve ren
cilerin bilgi dzeyi komu Rus kylerindekilere oranla artc bir biimde
yksekti. Dahas, Ruslara gre Tatarlarda ve zelliklede Tatar kzlarnda oku-
ma yazma oran daha yksekti.

10 Musa Camllah Bigiyef, TDV Yaynlar, Ankara 1994, s. 90.


11 Duman, age., s. 176.
12 A.Bennigsen-C.L.Quelquejay, Sult;n G;liyev, s. 499
Sultan Galiyev'de Medeniyet Tartmalar, Mi/Iiyetilik, Sosyalizm ve Din lll

Sultan Galiyev, ilk renimini 8 yandan 15 yana kadar retmen baba-


snn mektebinde yapar. Babasndan Rusa renir. Ksmen klasik Arapa
renir. Ayrca Osmanlca ve Farsa hakknda da fikir sahibi olur. lk mektep d-
neminde tm renci arkadalan gibi slam'la ilgili temel dini bilgileri alr. Ar-
kadalarnn ifadesine gre Galiyev, daha 15 yanda ateli bir milliyeti idi ve
o, alkol almayan, namaz klan, oru tutan dindar bir insand. Galiyev'i, ocuk-
luk yllarndan genlik yllarna kadar olan dneminde dindar olarak grmek-
teyiz. Ne var ki, 1895'ten sonra, Kazan retmen Okulu'nda sosyalist dn
ceyle tanr. Sultan Galiyev'in fikir dnyasnn olumas ve gelimesinde "Ka-
zan retmen Okulu" byk rol oynar. Gen devrimciler ile ilikisi bu okulda
balar. Keza Marksizmin ilk temel bilgilerini de bu okulda alr. 1 3 Bu dnemden
sonra Galiyev artk materyalisttir ve ateisttir. Ancak, Galiyev'in materyalist an-
lay, Bat'da gelien ve anlalan materyalist anlayn dnda bir anlay ola-
rak karmza kar. Galiyev materyalist anlayn, kendi ideolojisinin ve felse-
fesinin adeta bir zeti olan ve 1929'da yaymlanan mehur '~sya ve Avrupa
Trk Halklannn Sosyo-Politik, Ekonomik ve Kltrel Gelimelerinin Esaslar
na likin Baz Grlerimiz" adl makalesinde zetle yle anlatr.
Asya ve Avrupa Trk halklarnn amzdaki sosyo-politik, ekonomik ve
kltrel gelimelerini tespit etmek iin kullanlabilecek olan esaslarn belir-
lenmesinden nce; konuyla ilgili grlerimizin metodolojisi zerinde, ksa
bir ekilde olsa dahi, durmamz gerekecektir.
Herhangi bir anlamazlk ve belirsizliin giderilmesi iin, bir hususu ilk ba
tan aka sylemeliyiz ki, biz bu meseleye de (tm dier meseleler gibi) ma-
teryalist dnya gr ve felsefesi asndan yaklamaktayz. Ayrca, biz, bu
devrimci felsefe mektebinin daha radikal olan ve tarih! veya diyalektik ma-
teryalizm diye adlandrlan koluna nem veriyoruz. Kanaatimizce, materya-
list felsefenin bu kolu, sosyal hayatn nemli unsurlarnn anlalmas iin en
doru ve bilimsel adan da daha salam bir fikir sistemidir. Zira, onun yar-
dmyla (sosyal) hayat olaylarnn sebeplerini daha net ve gereki bir ekil
de tahlil etmek ve sonularn nceden kestirrnek veya sezmek mmkndr.
Fakat nceden unu da syleyelim ki; bizim, diyalektik, daha dorusu, ener-
jetik materyalizm mektebine mensubiyetimiz, bu mektebin Bat Avrupal
mmessillerini (Marksist veya komnist denilenleri) kr krne taklit et-
memiz ve onlarn bu mektebin rn bildikleri veya yle takdim ettikleri
her eyi kr krne kopya etmemiz anlamna gelmez. Bunu aadaki se-
beplerden dolay yapmyoruz.
1. Bizce, materyalist felsefe, Bat Avrupa ilminin mstesna 'mal' deildir; zi-
ra, belli bir dnce sistemi olarak bu felsefe, bu veya baka ekilde (Fars,
Arap, in, Trk, Mool vs. gibi) birok baka halklarda da (stelik ada
Bat Avrupa kltrnn kndan ok nce) grlmtr.

13 Duman, age., s. 54.


112 islamiyat v (2002), say 2

2. Bizim biroumuz, daha son Rusya devrimi ncesinde enerjetik materya-


list dnya grne sahip olmutuk. Bu gr, bizim aramzda yapay bir e
kilde ve dandan enjekte edilmi olmayp, Rus milliyetiliinin ve Rus dev-
letiliinin zerimizdeki zalimane ekonomik, siyasi ve kltrel basklarnn
bizi ezmekte olan ar artlarnn doal sonucu olarak ortaya kmt.
3. Bizim tarihi materyalizm taraftariarna ballmz, onlarn beyan ettikle-
ri, keza (diyalektik materyalizmin) Rus veya Avrupa tekelcileri tarafndan
takdim edilen her trl fikri 'kutsal' bir eymi gibi tartmasz olarak kabul
etmemizi de kesinlikle gerektirmez. nsan kendisini bin kere materyalist,
Marksist, komnist veya imdi Rusya'daki moda syleyile Leninist ilan ede-
bilir, bunu tm dnyaya var sesiyle barabilir, bu alandaki yzlerce ve bin-
lerce konuda yzlerce ve binlerce cilt kitap yazabilir; fakat yine de asgari
dzeyde dahi olsa gerek materyalizm ve komnizmle ilgisi olmaz; hareket-
lerinden vazgeelim, grlerinde ve vardklan sonularda dahi bir damla
gerek devrimcilik grlmez. Bu sebepten dolay, biz onlar karsnda her-
hangi bir ykmllk alnamakla beraber; (tm beklentilerin aksine) diya-
lektik materyalizm zerindeki tekelcilik haklarn tartmaya amaya 'cesa-
ret ediyoruz.' rnein; birincisi smrgeler meselesi, ikincisi de komniz-
min (dier bir deyile snfsz ve kimsenin kimseyi istismar etmedii bir top-
lumun) gerekletirilme yntemleri olmak zere; bu konularda Rus kom-
nistler ve onlar takip eden Bat Avrupal komnistler aleni yanl yapmak-
talar; ve bunun neticesi, insanln 'anari ve kargaa basksndan' kurtulu-
u deil, talan, yoksulluk ve lm olacaktr. Onlar yrtc Avrupa kapitaliz-
mi ile soyguncu ~vrupa emperyalizmini eletirdikleri ve yerdikleri zaman,
kendileri ile muta6kz (her zaman her konuda deil). ada Avrupa kapi-
talist kltrnn gericiliini gndeme getirdiklerinde de keza ... Fakat tm
bu dncelerden kardklar sonular ve sunduklar reeteler konusunda
kesinlikle mutabk deiliz. Bizce, onlarn sunduklar reete (ki Avrupa, top-
lumun bir snfnn (burjuvazinin) dnya zerindeki diktataryas yerine,
onun kart olan dier snfn (proletaryann) diktaroryasn ngrmektedir)
insanln ezilen ksmnn sosyal hayatna hibir nemli deiiklik getirme-
yecektiL Her hallikarda nesnel bir deiiklik alacaksa, bu, iyileme deil
ktleme ynnde olacaktr. Bu, sadece daha az gc olan ve daha aa
dzeyde organize bir diktatoryann yerine, ayn kapitalist Avrupa'nn (ki,
Amerika'y da buraya dahil etmek gerekmektedir) Avrupa apnda btn-
letirilmi olan tm glerinin, dnyann geriye kalan ksm zerinde ortak
diktatoryasnn getirilmesi demektir. Biz, buna kar farkl bir tez ortaya ko-
yuyoruz. yle ki; insanln yeniden yaplandrlmasnn maddi zemini, yal-
nzca smrge ve yar smrgelerin metropoller zerinde diktatoyas ara-
clyla oluturulabilir; zira sadece bu yol, yer krenin (Bat emperyalizmi
tarafndan zinciriere vurulmu olan) retici glerinin kurtuluu ve atlm
yapmas iin gerek bir teminat salayabilir. 1 4

14 Duman, age., s. 201.


Sultan Galiyev'de Medeniyet Tartmalar, Milliyetilik, Sosyalizm ve Din 113

Galiyev'in slamJa Bak

Yukardaki satrlarda, Sultan Galiyev'in materyalist bir dnya grn savun-


duunu, ancak, bu materyalist dnya anlaynn ise, Asyatik ve Daucu olduu
nu bizzat kendi makalesinin zetinden rendik. Galiyev'in slam'a bakn ve
ateist anlayn da, gene kendi makalelerine bavurarak anlamaya alacaz.
Galiyev'in slam zerine gr ve dncelerini -1921 ylnda Moskova'da
intiar eden ]izn Natsional'nostey dergisinin 127 ve 128. saylarnda yaymla
nan- "Mslmanlar Arasnda Anti-din Propagandasnn Metotlar" adl makale-
sinde derli toplu olarak grmekteyiz. Sovyetler Birlii zJmederi nce, sac
ve solcu aratrmaclar, Galiyev'in ilgili makalesinin kendi ilerine gelen yanla-
rn vermiler ve ilgili makalesi adeta ikiye blnm ve aratrmaclarn kar-
sna ayr ayr iki makaleymi gibi kmtr. Sa kesim, bu makalenin slam'
c ynn verirken; sol kesim ise, Galiyev'in ateistlik blmn n plana
karm ve yaymlamtr. Bu makalenin tm ele alndnda, bu Turanc-dev
rimci-eylemci aydnmzn dine baknn daha sarih bir ekilde ortaya ktn
grmekteyiz. Galiyev'in bu makalesine bakarak, "Mslman m?" sorusuna
olumlu bir cevap almamz sz konusu deildir. u var ki, Galiyev -yukarda
zaman zamanda deindiimiz gibi- inan olarak her ne kadar ateist olsa da,
kltr olarak iyi bir Mslmandr ve kendisinin de mensup olduu Asya Trk
halklarnn dini olan slam; Bat toplumlarnn dini olan Hristiyanlk karsnda
gentir, aklcdr ve ilericidir. Bu konuda ilgili makalesinde zetle yle der:
... Mslmanlar arasnda din-kart propagandann yntemleri sorunu, s
lam'n, Mslman yaantsnda igal ettii yer ve Mslman halklarn genel
toplumsal ve siyasal durumu nedeniyle ok nazik ve karmaktr.
Doallkla, biz komnistler iin, Rusya Mslmanlar dndakiler arasnda
da din-kart propagandann gerekliliine kuku yoktur. Bize gre tm din-
ler ayndr. Bu dzeyde sorun aktr ve hibir tahlil gerektirmez.
Glk, hzl ve mmkn olduu kadar inklatsz biimde arzu edilen sonu-
lann alnmasn salayacak yntemler sz konusu olduunda ortaya kmaktadr.
u durumda, dman iyi tanmadan onu yenneyi umamayz. Ne olursa ol-
sun, iyi bilmediiniz bir gle savamak, dpedz bozgun olmasa bile, en
azndan baarszlk tehlikesi ierir. Dolaysyla, Mslmanlar arasndaki
din-kart savata kullanlan yntemleri tartmaya girmeden nce, ok ge-
nel izgilerle de olsa, slam' tanmlamalyz ve ancak ondan sonra devrim-
ci pratiin dier diniere kar oluturduu propaganda yntemlerinin bura-
da da geerli olup olmadn grebiliriz.
Bu son noktay tahlil ettiimizde Mslmanlar arasndaki din-kart karn-
panyada zel yntemlerin kullanlmas iin saysz gerekenin bulunduu
aka ortaya kar. Bu ayn gerekeler nedeniyle farkl Mslmanlara yak-
larken de farkl yntemler benimsenmelidir:
114 isJamiyat V (2002), say 2

slam'n konumunu belirleyen balca etmen, genliidir. Dnyann 'byk


dinleri' iinde en gen olandr ve dolaysyla da etki bakmndan en sala
m ve en glsdr. Tm ciddi Avrupal slam bilimciler bu olguyu kabul
etmilerdir. slam'n toplumsal ve siyasal eleri ok iyi korunmutur; oysa
ki, dier dinler her eyden nce, etnik ve dinsel eleri vurgularlar. Msl-
man yasas --eriat- mminin dnyevi hayatnn tm vehelerini dzenleyen
bir yasa ve hukuk normlar manzumesidir. inde, nasl ibadet edeceimi
ze, ite, toplum iinde, aile iinde ve gndelik hayatta nasl davranacam
za dair, en kk ayrntsna kadar talimatlar buluruz. Dahas, emirlerinin
ounun ak seik ve pozitif bir nitelii vardr.

Talimatlarnn zorunlu niteliini hatrlamak yeterlidir (Hz. Muhammed'in hadisi:


beikten mezara kadar ilim peinde ko); ticaret ve alma iinde yer alma g-
revi (kesb); ebeveynlerin belli bir yaa gelinceye dek ocuklarn eitme grev-
leri; medeni evlilik kanunu; toprakta, su ve ormanlarda zel mlkiyerin yoklu-
u; hurafelerin mahkum edilmesi; bycln, ans oyunlarnn, lksn, ata
fatn, altn, mcevher ve ipek elbisenin, alkoll iki kullanmnn, tefeciliin ve
yamyamln (bu nokta kuzey Afrika'da nemliydi) yasaklanmas: rn ve mal-
lar zerinde ayrntl ve ilerici bir vergi sisteminin (zekat, r vb.) tesisi.
slam'daki aile hukuku ile miras hukuku bile pozitif ilkeler ieriyordu, n-
k gelitirildikleri srada ve hatta daha sonra bile putperest Araplarn anar-
ik durumlarn dzenliyordu. Bylece, rnein, slam bilimciler, Hz. Mu-
hammed'in ok eiilikle ilgili hadisini, onun bunu snrlandrma arzusunun
ifadesi olarak ele alyorlar.
slam, toplumsal ve siyasal motifleri kapsayan bir din olduu lde, m-
minin ruhuna dier dinlerden daha derinlemesine nfuz eder; dolaysyla,
onun etkisiyle mcadele etmek ok daha zor ve nazik bir grevdir. Bunun
en iyi kant, Mslman din adamlarnn dier dinlerin temsilcilerininkinden
daha salam olan kiisel konumlarnda yatar.
rnek olarak, Rusya'da, iimizdeki din adamlarnn durumunu ele aln. Rus-
lar arasnda her 10.000 ila 12.000 kiiye bir kilise derken, Mslmanlar
arasnda her 700 ila 1000 cana bir cami dmektedir ve her camide en az
din adam hizmet vermektedir: molla, yardmcs ve mezzin.
Mslman din adamlarnn gc ayn zamanda onlarn Mslman nfus iin-
deki toplumsal ve siyasal konumlaryla da aklanabilir. Molla, ayn zamanda
hem dinsel nder (dinsel ibadetle grevli); hem retmen (her mollann ca-
miye bal bir din okulu vardr: mektep veya medrese), hem ynetici (mlk-
lerin dzenlenmesi, medeni durum sicilinin tutulmas), hem de yarg (evlilik,
boanma ve miras ilerinde yetkili) ve hatta zaman zaman da hekimdir.

stne stlk, Mslman din adamlar greve seilerek gelirler ve bu da


onlar; sz gelii Rus ruhbanna kyasla daha elverili ve salam konuma
yerletirir. st otoriteler tarafndan atanan Rus rahibinin, gruhu zerinde
kukusuz Tatar mollas veya zbek ulemasnn, mahallesinde sahip oldu-
undan daha az otoritesi vardr. Bu sonuncular kendilerini tam olarak 'hal-
Sultan Galiyev'de Medeniyet Tartmalar, Milliyetilik, Sosyalizm ve Din 115

kn hizmetkarlar' olarak grrler ve onlarn isteklerine zenle kulak verir-


ler. Daha demokratiktirler ve halka daha yakndrlar ve onun zerinde ky
rahibinin Rus mujii zerindekinden daha byk bir etkide bulunurlar.
Mslmanlar arasndaki din-kart propaganday gletiren ikinci bir etmen
de, tm Mslman halklarn son yzyllardaki toplumsal ve iktisadi durumlar
dr. Arap ve Trk-Tatar kltrndeki gerileme (Araplarn spanya'dan ve Trk-
Tatarlarn Gneybat Avrup<;'dan atlmalar, Avrupallarn Kuzey Afrika ve Or-
tadou'daki Mslman topraklarn fethi, Ruslarn Tatarlar, Bakurtlar, Kafkas-
ya'nn dal halklar ve Orta Asya'daki Trk hanlklar zerindeki egemenlii)
dnyadaki 300 milyon Mslmann siyasal ve iktisadi- bamllna yol at.
Son yzylboyunca tm Mslman dnyas Bat emperyalizmi tarafndan s-
mrlm ve onun ekonomisi iin maddi bir s olarak hizmet grmtr. Bu
olgu, Mslmanlarn dinine derinlemesine damgasn vurmutur. Bat emper-
yalizminin genilemesi, kendini ilk kez Hallar ve sonra da iktisadi fetih bii-
minde gsterdi. Fakat Mslmanlarn ounluu bu sava her zaman siyasal
bir atma olarak grdler, yani btn olarak slam'a kar bir sava olarak..
Dahas, tersi olamazd, nk Mslmanlarn gznde, Mslman dnyas hi-
bir ayrm, milliyet ve airet gzetmeyen blnmez bir btn oluturur.
Bu nedenle, slam, en azndan Mslmanlarn gznde, savunmaya ekil-
rnek zorunda braklm bask altndaki bir dindi ve hala da yledir. Bir ba
ka deyile, slam'n tarihsel evrimi eitli mrnin gruplar arasndaki dayan
ma duygusunu glendirip, slam'a dnme eilimine g vermektedir. Bu
koullar slam-kart kamparyay ok gletirmektedir.

Bu grev Rusya'da ok daha etindir, zira Mslmanlar arasnda din kart


propaganday yaygnlatrarak yakn gemiteki 'slam dmanlar' ile -bu sa-
vata kamu fonlarndan milyonlar harcayan Rus rnisyonerleriyle- ayn kefeye
konulma riskini tayoruz. Bu mzmin gericilerin Rusya'nn tm Mslman bl-
gelerine p, buralarda misyoner yolsuzluunun tiksindirici kokusunu yay-
malarnn zerinden ok uzun zaman gemedi. Son dnemde, stne stlk,
bu topraklar Muhammetilik'le savata 'uzman' yetitirrneye ynelik youn bir
'niversite kurumlar', seminerler ve din akademileri ayla sarlmt. Mahir ol-
mayan din-kart bir propaganda Mslmanlarn zihninde bu yakn gemii
uyandrma tehlikesini ierir ve ancak, ok olumsuz sonulara yol aar.

Son olarak, Mslmanlk-kart propagandann zorluklarn tartrken bir


baka nemli etmeni daha belirtmeliyiz: Genel olarak Mslmanlarn klt-
rel gerilii: Burada konu zerinde derinlemesine durmayacaz, nk hi
kimse kltrel gerilik ile dinsel fanatizmin el ele gittiini, birbirlerini tamam-
layp, karlkl olarak glendirdiklerini yadsmyor.

Tm bu nedenlerle, bir yandan ortaya ge kna bal olan byk canll


yla, dier yandan da ezilen ve ancak ok ge olarak zgrleen Mslman
halklarn (Rusya Mslmanlar) psikolojik clurumuyla aklanabilecek olan
din-kart propaganda da yeni yaklam ve yeni yntemler gerektirmektedir.
116 isHimiyat V (2002), say 2

Bu yntemler neler olmaldr?

Her eyden nce, soruna dikkatli biimde, uygulanabilirlik mantyla yakla-


lmaldr. Her trl brokrasiden ve saldrganlktan kanlmaldr. Konu din-
kart bir sava olarak deil, din-kart bir propaganda olarak ele alnmal
dr. Bir kerede, tmden, hasmlarmzn elinden, srtmz yere getirecek silah-
lar almalyz. Bara bara dorudan dine kar savamadmz, sadece do-
al hakkmz olarak kendi tanrtanmaz inanlarmzn propagandasn yap-
mak istediimizi ilan etmeliyiz. Gerici misyonerlerle ayn kefeye konulmama-
mz ancak kullandmz yaklamn niteliiyle gvence altna alnabilir. Din-
kart propaganday yaygnlatrrken, Pobedonostsev ve l'minsky'nin al
malarn deil, daha ok slam'n kendi aydnlarnn yakn zamanlardaki ay-
n yndeki almalarn srdrdmz Mslmanlara anlatmalyz. Sonra,
saflarmzdan, iimize szabilmi olan eski misyonerleri temizlemeliyiz. Din-
kart propagandann rgtlenmesi grevine Mslman komnistleri getir-
meliyiz. Hibir ekilde, beceriksizler ve sahtekarlar bu ite yer almamal. Bu
ancak, bizim Mslman ahalinin gzndeki inandrclmz zedeler.s
Konuyu burada bitirirken, sonuta Galiyev'in sosyalistlii, milliyetilii ve
slami yan zerinde sylenecek son sz udur: Belki Galiyev'de, bunlarn her
de sz konusudur. Ancak onda esas olan, smrgeci Bat karsnda, ezi-
len Dou halklarnn ve ncelikle de Mslman Trk halklarnn kurtuluu iin
mcadele ve geleneksel tutuculuk (kadimciler) karsnda ise, adalama ve
milliyetilii n safta grmekteyiz. Dier yandan Galiyev'de Marksizmin Asya-
hiatn grdmz gibi, diyalektik materyalizmin de 'enerjetik materyaliz-
me' dnerek Asyallatna ahit olmaktayz. slam'daki Emevi (byk mil-
let) dayatmasnda olduu gibi, sosyalizmin Sovyet uygulamas olan ve Leni-
nizm diye adlandrlan ve byk nillet/smrgeci millet elinde bir smrgeci
dayatnac ideolojiye dnen Sovyet ideolojisine/sosyalizme kar Horasanl
Ebu Muslim gibi bakaldrm ... Ne yazk ki Ebu Muslim baanya ulam, ama
Galiyev, Roma'daki gladyatrlerin ve isyanclarn ba Spartak gibi hsrana
uram ve halkn, kendi deyimiyle, ilgili dnemde'srat kprs'nden geire~
memitir. Ancak, dnya uluslarnn % 80'ninin kresellemed dayatmalar y-
znden ektii yoksulluk nedeni ile Galiyev'in savunduu ideoloji ve lk, g-
nmzde de hakl olarak gndemde olacaktr.

s A.Bennigsen, S. Enders-5. Galiyev ve Sovyetler Birliinde Milli Komnizm, Anahtar Yaynlar, is-
tanbul 1981, s. 176.
isHimiyat V (2002), say 2, s. 117-130

Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna


Olarak cma
-Tarih! Uygulamann Hukukilemesi zerine
Bir rnekleme-

TALP TRCAN
YRD.DO.DR., S.D.. LAHYAT FAKLTESi
tturcan@ilahiyat.sdu.edu.tr

ukuk, beeri ilikileri


dzenleyen normatif bir alandr. Norrnatiflik, ynlen-
H dirme ve belirleme esasna dayanmakla birlikte, bu, hukukun toplumsal
gereklie ramen var olabilecei anlamna gelmez. Hukukun, evrensel pren-
sipler istisna edilirse, varln, srf olmas gerekene ilikin deer yargianna de-
il, zerine kurulu bulunduu karmak ilikilere borlu olduu grlr. Top-
lumsal yaamda ortaya kan sz konusu ilikiler, hukuki yarglar olmakszn
tabii olaylardan farkl deildir. Onlar hukuki klan, hukuk normlarnca dzen-
lenmi olmalardr. Hukuki yarglar ise, balandklar davranlar olmadan sa-
dece ideal (fikri-manevi) telakkilerden ibarettir. yleyse hukuk, normatiflik ve
gereklik arasndaki karlkl ve zaruri munasebetin bir rndr. Bu tespit,
ayrca, hukukun tm zamanlar dikkate alndnda tarihi karakterini teslim et-
memizi ngrmektedir. Hukuk olgusu hakknda sylediklerimiz, evrensel inai
yan 1 bir tarafa braklmak kaydyla, slam hukuku bakmndan da geerlidir.

na terimi, ihtilafl meselelerde bir yetkiye (velayete) dayal olarak pozitif dzeyde (srf dilsel
deil) buyurucu ve balayc fkh normu (hkm) koymak anlamnda kullanlmaktadr. cmaa
konu olmu bir hkm ise, bizatihi inai olup, balaycl herhangi bir yetkili organn iradesiy-
le kaim deildir. Bkz. el-Karafi, ihabuddln Ebu'I-Abbas Ahmed b. drls, el-bkam fi temyizi'l-fe-
cava 'ani'l-abk<lm ve taanufti'l-l.Gili ve'l-imm, Gzden geiren: Abdulfettah Ebu Gudde, Daru'l-
Beairi'l-slamiyye, Beyrut 1416/1995, s. 33, 35, 62-64, 88, 162 vd. "slam hukukunun evrensel in-
ili yan" ifadesiyle ise, biz burada, slam hukukunun ayn zamanda dini birer deer tekil eden;
zamana ve mekana gre deimesi beklenemeyecek dzenlemelerini kastediyoruz. Sz konusu
dzenlernelerin balaycl Mslman bireyler ve toplumlar bakmndan salt hukukilik niteliin
den deil, ncelikle dinilik niteliinden kaynaklanmaktadr. Mesela, slam hukukunun evlenilme-
118 islamiyat V (2002), say 2

Nitekim aada kamu hukukunun kayna ve oluumu balamnda, belirtilen


yargnn fikri kantlarn bulmak mmkn olacaktr. almamzda slam kamu
hukuku terimini, zel hukuk mukabili anlamn korumakla birlikte, kapsam ba-
kmndan ayn genilikte deil, yalnzca genel kamu, anayasa ve ksmen idare
hukuku alanlarn ifade etmek zere kullandmz da belirtmeliyiz.
Belirtilen kapsamda klasik slam kamu hukuku, hukukun dier alanlarna
gre daha az ilenmi ve geliiminde fukahann rol snrl kalmtr. Kamu hu-
kuku alanna ilikin almalar gerek muhteva (nitelik) ve gerekse nicelik bak
mndan tetkik edildiinde tespitimiz dorulanacaktr. Kanaalimize gre, bunun
temel nedeni bulunmaktadr. lki, devlet, devlet rgtlenmesi ve iktidara da-
ir meseleler hakknda Kur'an ve Snnet'te, az saydaki genel ve yksek dzey-
li prensip dnda, dzenleyici kurallarn ngrlmemi olmasdr. Kur'an- Ke-
rim, insanln yeryznde istihl:'l.f, ynetim yetkisinin (emanet) ehline verilme-
si,3 ynetirnde Stiare usulne uyulmas,4 yneticilere itaat edilmesiS gibi, olabil-
diince genel dzeyde ve evrensel nitelikte hkmler sevk etmekle yetinmitir.
Kur'an'n iktidar olgusuna ilikin sz konusu tavrnn, zel hukukun bir ksm
alanlarnda -ve hatta nispeten ceza, yarglama ve devletler hukuku alanlarnda
yapm olduu dzeniemelerin nitelii dikkate alndnda, farkllk tad ak
tr. Gz nnde tutulmas gereken belki daha nemli bir husus ise, Snnet'in de,
hukukun teki alanlarna ynelik bilinen yaklamnn aksine, ynetime dair me-
selelerde Kur'an'n tavrn benimsemi olmasdr. Kur'an veya Snnet'te belirti-
len tavro yerine, ynetim meseleleri hususunda da maddi ierikli ve ayrntl d-
zenlemeler<' yer alm olsayd, bunun bahse konu alanlarla ilgili olarak fukaha-
y daha ileri dzeyde bir doktrin gelitirmeye yneltecei kukusuzdu.
kincisi, klasik slam hukuk doktrinlerinin fukahann kendi inisiyatifleri da-
hilinde ve devlet uygulamasndan bamsz olarak gelimi olasdr. Fkhn ya-
sama yoluyla gelitirilmemi olmas,7 bilhassa kamusal alann yneticilerin ira-

si caiz ve caiz alnayan kimselere ilikin telakkisi tamamen dini nitelikli ve kesinlikle deimesi
dnlemeyecek yanyla ilgilidir. Buna karlk din! kaynakl olmama anlamnda beeri hukuk
dzenlerinin, ahlaka dayal dzenlemeleri bile, ahlaki zihniyetin deiimine paralel olarak dei
iklik gsterirler. Szgelimi, yakn zamanlara kadar ayn cinsten insanlarn evlenmeleri hukuk d-
zenlerince uygun bulunnazken, ahlaki telakkikrin ksmen deiimiyle kimi Bat lke hukuklarn
da atk yasal kabul edilmektedir. Halbuki slam hukuku bakmndan belirtilen tarzda bir dei
imden sz edemeyiz. u halde evrensel inai yan ifadesi, slam hukukunun olgusal olan yaam
ilikilerinin etkisi dnda kalnas gereken dzenlemelerini gstermektedir.
2 2. Bakara, 30.
3 4. Nisa', 58.
4 3. Alu mran, 159; 42. ura, 38.
' 4. Nisa', 59.
6 Dzenleme tabiri, Snnet bakmndan fkhi hkme kaynak olabilecek sz, fiil ve takrirlerin t-
mn ifade etmek zere kullanlmaktadr.
7 Nitekim baz ilim adamlar, fkh, bahse konu karakterinden tr, fakihlerin hukuku' (jurists'
law) biiminde nitelemilerdir. Bkz. ]oseph Schacht, "lslanic Law", Encyclopaedia of the Social
Sciences (15 cilt), The MacMillan Company, New York 1957, VIII. 345; An Intl'oduction to Islamic
Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cma 119

desine braklmasna, dolaysyla, kamu hukukunun az ilenmesine yol am


tr. Esasen fkh, oluturulma prosedr, muhtevas ve amac bakmndan hu-
kuki anlamda bir toplumsal dzenleme arac olmaktan ok, daha kapsaml bir
normatif yapy ifade etmektedir. Fkh, genel karakteri itibaryla, tarihin hi bir
devrinde srf herhangi bir devletin pozitif hukuk ihtiyacn karlamak zere
var olmu deildir. Zira o, yalnzca sjeler aras ilikileri konu edinmez; nce-
likle sjenin kendisiyle ilgilidir. Yani fkh, balangta "kiinin lehinde ve aley-
hinde olanlar bilmesi"B faaliyeti olarak domu ve byk lde -bilhassa ilim
olmak bakmndan- yle devam etmitir.
Klasik slam kamu hukukunun yeterince gelimemesinin nc nedeni ise,
olduka erken bir dnemde ortaya kan ve iktidarn, kimin hakk olduu so-
runu etrafnda oluan politik tartmann imarnet merkezli itikadl bir soruna
vcut vermi olmasdr. slam'n ilk neslinde, Hz. Peygamber'in hemen ardn
dan balayan tartma, henz o dnemde Hz. Ali'nin iktidara kendisinin daha
ehil olduunu ileri srmesinden9 ibaret, salt politik bir talepten kaynaklanm
iken, ok gemeden iann sorunu bir aidiyet meselesi haline getirmesiyle iti-
kadl boyut kazanmtr. Ayrca, imarnet meselesini bilimsel dzeyde ilk defa i
ann ele ald, ilk eserlerin All b. sma'il b. Meysem et-Temmar (.l79/795) ve
Hiam b. el-Hakem (.199/815) tarafndan yazld anlalmaktadr.1o Sorunun
ilk defa ia tarafndan ele alnmas, tartmann hem itikadl dzeyde kalmas
na hem de imarnet kavramn temel alan snrl bir yaklamn danasna yol
amtr.11 iann etkisi, devletin anayasal yaplanmas, siyasi iktidarn kayna
ve temsil meselelerine ilikin almalar ierik ve metodolajik bakmdan belir-
lemi; gerek bir kamu hukuku alannn domasn byk lde engellemi
tir.z imarnet meselesi, afi'i: ile birlikte,13 erken saylabilecek bir dnemde hu-

Law, Oxford University Press (Reprinted), Oxford 1971, s. 209. Ayrca bkz. Muhammad Hashim
Kamali, "The Limits of Power in an Islamic State", Islamic Studies, 28 0989), say: 4, s. 341.
s Ma 'rifetu'n-nefs ma Jela ve mg 'aleyla biimindeki tanm Ebu Hanife'ye nispet edilmektedir. Bkz.
Sadruerl'a, Ubeydullah b. Mes'ud b. Mahmud, et- Tav}Tb fi ~alli avanili't-teni>Tb (2 cilt), (et- Tel-
vTb ile birlikte), Mekteb-i Sanayi Matbaas, stanbul 1310, I. 19; ei-Beyadi, Kerniiluddln Ahmed, a
ratu'l-meram min 'barati'l-im<1m, tahk. Ysuf Abdurrazzak, Daru'I-Kitabi'I-slaml, stanbul ty. (Kil-
bire 1368/1949 basksndan), s. 28-29. Klasik fkhn alann belirleyen 'ane/ kelimesinin tanma ilk
defa kim tarafndan ve ne zaman eklendiini henz tespit edememi bulunuyoruz.
9 Bkz. bn Kuteybe, Ebu Muhammed Abdullilh b. Muslim ed-Dineverl, el-mame ve's-siygse (2
cilt), tahk. Ali iri, Daru'l-Edva. Beyrut 1410/1990, I. 28-33.
o bnu'n-Nedlm, el-Fihrist, ta'li'k: brahim Ramadan, Daru'I-Ma'rife, Beyrut 1415/1994, s. 217, 218.
Ziyauddin Rayyis, slam'da Siyasi Dnce Tarihi, ev. brahim Sarm, Nehir Yaynlar, stan
bul 1995, s. 92-93.
12 Bu hususta bkz. Talip Trcan, Devletin Egemenlik Unsuru ve Egemenlikten Kaynaklanan Yet-
kileri -islam ve Bat Hukuk Dncesi Balammda Bir nceleme-, Ankara Okulu Yaynlar, An-
kara 2001, s. 31 vd.
13 bnu'n-Nedi'm, afii'nin el-Melst adl fkh eserinde 'Kitabu'l-imame" balkl bir blmn var-
lndan sz etmektedir (Bkz. el-Filrist, s. 260). O dnemde ayn balkl mstakil eserlerin ya-
zld bilinmektedir. Bahse konu eserlerden tespit edilebilenler iin u almaya baklabilir: Nasr
Muhammed Arif, Fi Maadiri't-tur<1J's-siygsiyyi'l-islami -Din1se fi ikaliyyeti't-ta 'mim i>able'l-istil>-
120 islamiyat V (2002), say 2

kuk alanna dahil olsa bile, bir ksm itikadl ve politik kayglarla kelami yakla-
mdanl4 hibir zaman bamszlk kazanamamtr.
Snni imarnet teorisi, V./XI. yzylda el-Maverdl'nin el-Ahkamu's~sultaniy
ye'si ile mtekamil bir dzeye kavumus ve ondan sonra kaleme alnan eser-
ler, XIII./XIX. yzyla kadar, kamu hukukunun gelimesi anlamnda, dikkate
deer bir katk getirmemilerdir.6 Bu yargy, Maverdi'nin meseleyi, itikadl tar-
tmadan uzaklatrarak, hukuki bakmdan ele almas ve genel erevesini or-
taya koymas gerekesine dayandryoruz. Zira Maverdi'yle birlikte imamet me-
selesinin hukuk alanna tanmas nemli lde tamamlanmtr. Onun ada
olan bn Hazm'n fkh eserinde7 meseleyi ele alyla karlatrdmzda,
Maverdi'nin hukuk adna ortaya koyduu katk aka grlebilmektedir. El-
bette bununla sorunun yalnzca hukukun konusu haline geldii kastedilme-
mektedir. Dier taraftan Gibb'in, Maverdi'nin aklad biimiyle imamet teori-
sinin yalnzca Eari grnn bir ifadesi olduu yolundaki fikfi,s slam kamu
hukukuna ilikin kkl ve farkl yaklamlar tayan baka Snni teorilerin bu-
lunduunu dorulamaz. Maverdi ile nihai anlamda belirginleen genel ereve,
tarih boyunca (XIII./XIX. yzyla kadar) korunmu, imamete/hilafete ilikin ge-
leneksel tanmlamann dna klamamtr. Bahse konu almalarn ierik
olarak imam ve onun yetkileri erevesinde snrl kaldn ve klasik slam ka-
mu hukukuyla kastedilebilecek olann, devlet bakanl (imamet) merkezli
politik bir teoriden fazla bir ey olmadn sylememiz gerekir.9
Kitap ve Snnet'te dorudan dzenlernelerin yaplmam olmas, klasik s
lam kamu hukukunu kapsam ve snrlar bakmndan belirtilen nedenlerden
tr iaya, meruiyet kayna bakmndan da sahabeden itibaren sregelen
tarihi uygulamaya baml klmtr. Sz konusu durum, yani yorumlanp siste-
matize edilecek nasslarn olduka snrl ve dalayl olmas, tarihi uygulamay

rii' ve't-te'sil-, el-Ma'hedu'l-Alemlli'l-Fikri'l-slaml, Hemdon (Virginia) 1415/1994. afi'l'nin ima-


met meselesiyle ilgilendiine dair el-Umm'da da ipular vardr. zellikle Kureyllik hakkndaki
grleri zikredilnektedir. Bkz. Kit~ibu'l-u (8 cilt), Daru'l-Fikr, Beyrut 1410/1990, I. 188-190.
14 Ehl-i Snnet kelanclar imametin hukuki bir soun olduunun bilincindedirler. Mesela bkz. ei-
Curcanl, seyyid erif All b. Muhammed, eJ'l-mev<lipf (8 cilt) (Siyalkut!'nin ve elebi'nin ha-
iyeleri ile), tash. es-Seyyid M. B. en-Nu'manl el-Halebl, Matbaatu's-Saade, Msr 1325/1907, VI-
Il. 344.
11 Kr. Luey Safi, el-l1J.ide ve's-siyase (Me'alimu nn?ariyyetin 'iime li'd-devleti'l-isl<iniyye), ei-
Ma'hedu'I-Alemlli'I-Fikri'l-slaml, Hemdon (Virginia) 1416/1996, s. 15.
6 Trcan, age., s. 33.
17 bn Hazm, Ebu Muhammed All b. Ahmed b. Sa'ld ei-Endulusl, el-Muballii bi'l-a_iir (12 cilt), tahk.
A. S. el-Bendar1, Daru'I-Fikr, Beyrut ty., VIII. 420-426 (Kitabu'l-name).
18 Harnilton A. R. Gibb, "Some Considerations on the Sunni Theory of the Caliphate", Studies on

the Civilization of Islam (eds. S.]. Shaw & W. R. Polk), Beacon Press, Bostan 1962, s. 142.
19 Trcan, ~ge., s. 31, 33. slam hukukularnca gelitirilen anayasal teorinin (constitutional theory)
halifenin/imamn ahsn odak ald hususunda bkz. Gibb, "Constitutional Organization", Law
in the Middle East (Vol. I: Origin and Development of Islamic Law), Edited by Majid Khadduri
and Herbert]. Liebesny, The Middle East Institute, Washington, D. C. 1955, s. 4.
Klasik 5lam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cma 121

hukukular iin bir anlamda bilgi veya yrrlk kayna haline getirmitir.zo
Bununla birlikte, salt tarihi uygulamann slam hukuku bakmndan meru bir
kaynak olarak savunulamayaca aktr. slam hukukunun genel teorisinde
herhangi bir dzenlemenin meruiyeti, ilahi iradeyle irtibatnn bir ekilde sa
lanmasna baldr. Zira bilindii zere, slam hukukunda yegane hkm ko-
yucu Allah'tr.2 Fkhi bir hkmn ilahi iradeden elde edilmesi ise, eitli yn-
temler yoluyla mmkn olabilmektedir. te kamu hukuku ynnden -ki aa
da kantlar grlecektir- er'llii temin eden yntem olarak karmza icma 22
kmaktadr. Klasik slam hukukular, icma yntemine bavurmak suretiyle ta-
rihi uygulamay kamu hukukunun kayna klmlardr. Aslnda bu yaklam,
olann/vakann hukuki tavsifinden baka bir ey deildir.
slam'da icma, yalnzca hukukun deil, tm dini dncenin en ilevsel kav-
ram kabul edilebilir. Din ve dinin temel kaynaklar, doal olarak icmadan n-
ce ve ondan bamsz olarak var olmakla birlikte, slam dini dncesinin olu-
umunda icmam asli bir yeri bulunmaktadr.z3 cma, dini ve dinin sz edilen
kaynaklarn tanmlayc rol oynamaktadr. cnam otoriter karakteri, ispat edici
ve aykrlklar dlayc olmak zere iki ynl ilev grmektedir. Dolaysyla ic-
ma, ilevi itibaryla -nihai anlamda- temel belirleyici bir delil konumuna yk-
selmektedir. Nitekim VIII./XIV. yzyl hukukularndan TGfi'nin, "kuvvet ynn-
den [delillerin sralannasna gelince nce] icma, sonra Kitab ve sonra da Sn-
net gelir. nk icma, Kitab ve Snnet'in aksine neshe konu olmaz. Halbuki
KW1b ve Snnet, nesh edilebilir; dolaysyla, icmaa aykr bir ayet veya haberin
mensuh saylmas caizdir,"z4 biimindeki ifadesi bahse konu genel telakkiyi yan-
:;tmaktadr. cnam konumunun nesh meselesinden hareketle izah edilmesi ise,
bilhassa hukuki balayclk sorununu zmeye dnk bir abadan kaynaklan-
maktadr. slam hukuk teorisinde balayclk kavram ikili bir karaktere sahip-
tir. Bunlardan birisi, ideal (fikrl),z; dieri pozitif dzeyde bir balaycl gs-

zo Kr. Gibb, "AI-Mawardi's Theory of the Caliphate", Studies on the Civilization of Islam (Edited
by S.]. Shaw and W. R. Polk), Beacon Press, Boston 1962, s. 154-155.
z el-Amidi, Seyfuddin Ebu'I-Hasen Ali b. Ebi Ali b. Muhammed, el-bkam fi ulli'l-abkam (4 cilt),
Daru'l-Kutubi'l-lmiyye, Beyrut 1405/1985, I. 72. Ayrca bkz. bn Emiri'l-H:kc, Muhammed b.
Muhammed, et-Tal;crir ve't-ta[bir (3 cilt), (snevi'nin Nihayetu's-sll' ile), el-Matbaatu'l-Kubra'l-
Emiriyye, Bulak 1316, Il. 79.
22 Snni imarnet teorisinin icnaa dayandnld hususunda bkz. Gibb, Mohamnedanism An Histo-
rical Swvey, Oxford University Press, Butler and Tanner Ltd., Oxford 1969, s. 67; Schacht, "ls-
lanic Law", s. 347; Rayyis, age., s. 97, 99.
23 Dinin kaynaklar habere/nakle dayaldr. Haber de dini otoritesini icmadan almaktadr. Bu hu-
susta bir analiz iin bkz. Muhammed Abid el-Cabiri, Arap-slam KOltrnn Akl Yaps Arap-
slam Kltrncieki Bilgi Sistemlerinin Eletirel Bir Amlizi, ev. B. Krolu-H. Hacak-E. Demir-
li, Kitabevi, stanbul 1999, s. 164 vd.
24 et-Tufi, Necnuddin Ebu'r-Rebl' Suleyman b. Abdilkavi b. Abdilkerin b. Sa'ld, erbu nugtaa
ri'r-ravba (3 cilt), tahk. Abdullah b. Abdilmuhsin et-Turki, Muessesetu'r-Risale, Beyrut
1419/1998, . 111.
25 slam hukuk teorisinde hkmler balayclklar asndan ilahi iradeye aidiyet kesinliine ve
aklna, yani teknik ifadesiyle, subut ve delalet derecesine gre tasnif edilmektedir. Bu tas-
122 islamiyat V (2002), say 2

termektedir. zerinde icma gereklemi hkmler bizatihi ve zorunlu olarak


balayc iken, ictihad ve yoruma (anlama faaliyetine) ak alanla ilgili olanlar
ise, kamusal kudret eliyle balayclk kazanmaktadr.z6 Bir normun pozitif d-
zeyde balaycln (normun hukukilik karakterini) temin etme hususunda n-
celikle icma yntemine bavurulmas, klasik fkhn, iktidar dnda fukahann gi-
riimiyle gelimi olmas gereiyle de badamaktadr. Bununla birlikte bu tes-
pit, icma kavramnn tarihi srete balangtan itibaren her zaman ayn ilev
sel arla sahip olduu anlamna da gelmemektedir. Dolaysyla burada ele
alacamz verilerin, kamu hukuku balamnda, ayn zamanda, kavramn tarihi
oluumuna dair gelimeyi tespite katk salayacan dnyoruz.
Bu itibarla slam kamu hukukunun dayand icma kavramnn eitli yn-
lerden deerlendirilmesi gerekmektedir:
I
fslam kamu hukukunda icma, mctehidlerin fkhi bir mesele zerinde sarih ve-
ya skuti yolla gr birlii salamas biimindeki kavramsaliam anlamn
tamaz. Fkh usulne gre icman er'! bir delil kabul edilebilmesi iin, bir k
sm yapsal unsurlara sahip olmas gerekmektedir. Bu yapsal unsurlardan biri-
si de, doktrinde ounlua ait ve tercih edilen gre gre, icman senedidir. Se-
ned (mustened), zerinde icman gerekletii hkme ulalrken mctehidlerin
dayand kat'! veya zanni delil anlamna gelmektedir.27 slam hukukunun genel
teorisi gerei, her bir hkmn mutlak surette er'! bir delilinin olmas gerekir.
cmaa konu olan mesele hakknda da ayr ilke geerlidir. Mctehidlerin salt it-
tifak etmi olmalar icman gereklemesi ve balaycl iin yeterli deildir.zs
Bununla birlikte, kamu hukukunda, szgelimi imametin vucubu meselesinde ic-
ma salt bir ittifak olarak sunulmakta; ittifaka vcut veren gerekelerin er'! ol-
ma zorunluluu, icman gereklemesi (in'ikad) asndan problem edilmemek-
tedir. Nitekim, Maverdl, imametin vucubu zerinde gerekleen icma izah eder-
ken "... mmet iinde onu [imametil yerine getirecek kimseyle szleme yaplma
s, icma ile vaciptir; Ebu Bekr el-Esamm, onlardan [icmaa katlan kimselerdenJ.
ayr dnse bile. mametin aklen mi yoksa er'an m vacip olduu konusunda
gr ayrl ortaya kmtr,"29 demekte ve er'an vacip olduu grn ter-

nifte balayclk hukuk alan bakmndan bile ncelikle maddi deil, fikri dzeydedir. stelik f
kh, hukuktan daha geni bir normlar btnn temsil etmektedir. Dolaysyla, her fkhi hkm
bakmndan maddi balayclk kriteri aranamayaca iin ilgili tasnif kendi mantna sahiptir.
26 Karaf, Evaru'l-burk tl evai'l-furk (el-Furk) (4 cilt), (dran'-urk 'ala ev<l'i'l-furl;c ve
Tehgibu'/-furk ve'l-l;cawi'idu'{!-,;!eiyye f'i'l-esrari'l-fikfiyye ile birlikte), tash. Hal1l el-Mansur, Da-
ru'l-Ktbi'l-IIniyye, Beyrut 1418/1998, IV. 113, 116; el-lkam fi temyizi'l-fetava 'ai'l-abkam ve
warrufati'l-l;cali ve'l-im<Im, 33-36, 88, 162 vd.
27 bn Emlri'l-Hiicc, age., III. 109 vd.
28 e-evkanl, Muhammed l. All b. Muhammed, radu'J-fuhl il<I tabifiif 'ilmi'l-ul, tahk. Ebu
Mus'ab M. S. ei-Bedrl, Mu'essesetu'l-Kutubi's-Sekafiyye, Beyrut 1412/1992, s. 146.
29 el-Maverdl, Ebu'I-Hasen All b. Muhammed b. Hablb, el-Abkamu's-sul(aniyye ve'l-velayatu'd-di-

iyye, tahk. A. M. el-Badadl, Daru bn Kuteybe, Kuveyt 1409/1989, s. 3.


Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cma 123

cih ettii anlalmaktadr.30


Dikkat edilirse, burada imametin aklen vacip olduu
grn benimseyenler, er'! olmayan bir delile dayandklar halde, icmaa ka-
tlan kimseler arasnda saylmaktadrlar. Halbuki klasik fkh usUl balamnda
'aklen vucup' biiminde bir hkmden ve bunun er'f bir yntem olan icmaa
mesnet tekil etmesinden bahsetmek, hkmn 'ilahi hitap veya ilahi hitabn ese-
ri' biiminde tanmland dikkate alndnda tutarl deildir.
II
Teknik anlamda icma, Hz. Peygamber'den sonra herhangi bir dnemde, yaayan
tm mctehidlerin er'! bir meselenin hkm zerinde gr birliine varm ol-
malar demektir. Kamu hukuku alannda gerekletii ileri srlen icmalarda,
'tm mctehidlerin katlm olmalar' artnn genellikle ihmal edildiini gryo-
ruz. Mesela, yukarda Maverdi'den yaptmz alntda da grld zere, Ebu
Bekr el-Esamm'n imametin vucubu hakknda aykr bir gr bildirmesi, icman
oluumu bakmndan dikkate alnmamaktadr. Bu yaklamda iki gerekeden sz
edilebilir. Aykr gr, ya icman oluumundan sonra, ona muhalif olarak ortaya
kmtr, ya da icman oluumu hususunda grn sahibi kimse veya kimseler
yetkili kabul edilmemektedir. Birinci ihtimalde icma kavramna ve/veya ilgili me-
seledeki icma iddiasna ilikin bir gr aynl; ikinci ihtimalde ise politik/mez-
hebi bir tavr sz konusudur. Her iki durumda da icma hakknda ngrlen ba
laycln tartmaya ak bulunduu ve gereki olmad sylenebilir.
mametin artlarndan saylan Kureyllik meselesinde de sahabenin icman
dan sz edilmektedir. Sak!fe Gn kimin halife olacana ilikin tartmalarn,
Hz. Eb Bekr'in ensara kar delil getirdii "mamlar Kurey'tendir,"3 1 hadisiyle
sona erdii ve bylece sahabe icmann olutuu ileri srlmektedir.32 Olayn
belirtilen biimde gerekletii ve nakledilen haberin de sahih olduu kabul
edilse bile, klasik teori erevesinde bir icmadan sz edilecekse, Sa'd b. Uba-
de'nin muhalefetinin33 dikkate alnmas gerekirdi. Nitekim Kureyllik art ze-
rinde sahabe icmann gerekletii fikri, Snni siyaset teorisini benimseyenler
arasnda34 dahi ittifakla kabul edilmi dei~dir.
Burada hukukun dier alanlar bakmndan da geerli olmakla birlikte, ka-
mu hukuku alannda ileri srlen hemen neredeyse tm icma iddialarnn, fu-

30 Maverd!, age., s. 3-4.


31 bn Hanbel, Ebu Abdiilah Ahmed b. Muhammed, d-Musned (6 cilt), Daru Sahnun ve ar Yaynla
r, stanbul 1413/1992, III.129, 183, IV. 421. "Halifeler Kurey'tendir," hadisi iin bkz. et-Tirmizi, Ebu
Isa Muhammed b. sil b. Serve, es-Sunen (5 cilt), Daru Sahnun ve ar Yaynlar, stanbul1413/1992,
"Fiten", 49. "Hilafet Kurey'e ve hkm de ensam aittir," hadisi iin bkz. bn Hanbel, IV. 185.
32 el-Bakllan!, Ebu Bekr Muhammed b. et-Tayy!b, et- Tenl/d fi'r-recld 'aHi'l-mulhcleti'l-mu'attle
ve'r-rafila ve'l-[wvaric ve'l-mu'tezile, zabt ve ilave: M. Muhammed el-Hudayr! ve M. Abdulha-
di Ebu Ride, Kahire 1366/1947, s. 182; el-Badacli, Ebu Mansur Abdulkilhir b. Tahir et-Temlml,
Ulu'cl-dln, Daru'l-Kutubi'l-lniyye, Beyrut 1401/1981, s. 276; Maverd!, ~ge., s. 5.
33 bn Kuteybe, age., I. 27-28.
34 Sennanl, 'ashab- hadis'den bir ksmnn Kureyllii inamet iin art komadklarn zikretmek-
tedir. Bkz. es-Semnanl, Ebu'I-Kasm All b. Muhammed b. Ahmed er-Rahbl, Ravlatu'I-l,wlat ve
124 islamiyat v (2002), say 2

kahann kendi icma tanmlarnn snrlar dnda kaldn gryoruz. mametin


vucubu konusunda bile, szgelimi E'arl, ihtilaftan sz ederken,3; ondan yakla-
k bir buuk asr sonra len Maverdl, icma iddiasnda bulunmaktadr.36 Bu ta-
vrda, icmaa yklenen anlam ve ondan beklenen iievin etkili olduu aktr.

III
Kamu hukuku doktrininde icma, geriye dnk olarak ina edilen ve tmyle ta-
rihi uygulamay referans kabul eden bir istidlal nitelii tamaktadr. Zira hem
sahabe dnemi hem de sonraki dnemlerle ilgili icma iddialar, o dnemlerde
yaplm fkhi tartmalar neticesinde olumu ortak grlere dayandrlmamak
tadr. Ayrca, hukukun dier alanlarnn aksine, icman maddi varlna ilikin
herhangi bir tespit yntemi de gelitirilmi deildir. Bir mesele hakknda icma-
n gerekleip gereklemedii sounu, yalnzca gemite iktidar kullananlarn
uygulamalar dikkate alnarak cevaplanmaktadr. Bu tr bir yaklam, tarihi uy-
gulamay zorunlu olarak batan meru kabul etmeyi gerektirmektedir. stihlaf
veya ahd kurumu, bunun bir rneini tekil etmektedir. Mevcut imamnihalife
nin kendinden sonra gelecek olan iman belirlemesi anlamna gelen istihlaf,
meruiyetini sahabenin icmandan almaktadr. Snni imarnet teorisine gre Hz.
Ebu Bekr'in kendisinden sonra halife olarak Hz. mer'i belirlemi olmasna y-
nelik sahabeden herhangi bir itiraz gelmemitir ve dolaysyla bir iktidar iktisap
yntemi olarak istihlafn/ahdin meruiyeti zerinde icma gereklemitif.37 As-
lnda, Hz. Peygamber'den sonraki ilk tartmann tecrbesiyle Hz. Ebu Bekr'in
yneldii politik bir tercih olarak karmza kan uygulamann icma yoluyla hu-
kukilemesi, gerekte olgusal olann normatif dzlemde izah edilmesine duyu-
lan ihtiyatan kaynaklanmaktadr. Nitekim Hz. Ebu Bekr'in bahse konu tercihi,
Emevilerle balayan saltanata dayal iktidar iktisabnn geriye dnk huku-
ki/er'! gerekesini tekil etmitir. Zira istihliif prensibi, iktidar bir ailenin elin-
de tutmann asli vastas haline getirilmi ve zaman iinde slam kamu hukuk.
doktrininde yasal bir yetki olarak yerini almtr. bn Hazm, imamette veraset
olamayacan aka ve slam'n ilkeleri dikkate alndnda yerinde bir tespit-
le belirtmektedir.3s Buna ramen, ahd usuln -toplumsal dzen bata olmak
zere bir ksm politik gerekelerle- tercih edilmesi gereken en uygun yntem
olarak kabul etmekte ve Hz. Peygamber'den balayarak bir dizi tarihi istihlaf

tari~u'n-necat (4 cilt), tahk. Salahuddin en-Nahi, Daru'I-Furkan ve Muessesetu'r-Risa!e, Arn-


rnan/Beyrut 1404/1984, s. 63.
os el-E' ari, Ebu'I-Hasen Ali b. sma'il, M~alatu'l-i.s/amiyyin ve'l_ti/{fi.1-mual1In (2 cilt), tahk. M. M. Ab-
dulharrid, ei-Mektehetu'I-A>riyye, Beyrut 1416/1995, IL 149. Ayrca bkz. Badadi, age., s. 271-272.
36 Maverd1, age., s. 3.
37 Maverdi, age., s. ll.
38 bn Hazm, el-F<l fi'l-nilel ve'/-elva'i ve'n-niJal (5 cilt), tahk. M. brahim Nasr ve A. Umeyra,
Daru'I-Ceyl, Beyrut ty., V. 12.
Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cma 125

rneini de er'! delil olarak zikretmektedif.39 Ona gre, sahabe ve tabiinden


Yezld b. Mu'aviye, Velid ve Suleyman'a bi'at etmeyi kabul etmeyenler, onlarn
imametlerine raz olmadklar iin yle davranmlardr; yoksa nceki imam ha-
yatta iken onlara ahdde bulunduu iin deiJ.4o Bahse konu yntemin, tarih! s-
rete saltanata vcut verecek biimde suistimal edildii bir gerektir. bn
Hazm'n belirtilen yaklam, tarih! uygulama ve hukuki formalizm arasndaki
ilikinin ulat seviye bakmndan kayda deer bir rnek tekil etmektedir.
Hatta iktidar birbirinin peinden kullanmak zere birden fazla kimsenin is-
tihlaf edilmesi de, yine icma yoluyla tarih! uygulamaya dayandrlmtr. stelik
birden fazla kimsenin istihlafnda icman senedi olan uygulama, sahabe dnemi-
ne ait deildir; bizzat saltanatn kendisidir. Maverdl, birden fazla kimsenin istih-
lafna ilikin hukuki gerekeyi aklarken, ncelikle, Hz. Peygamber'in Mute Sa-
va'nda, ehid olmalar ihtimaline binaen birden ok kimseyi ordu komutan
olarak belirlemesini delil getirmektedir. O, imarette (ordu komutanl) istihlaf
caiz ise, hilafette de caiz olmaldr, biiminde bir kyasa bavurmaktadr. Ancak,
kendisi de imaret ve hilafet arasnda yaplan benzetmenin tatmin edici ve itira-
z kaldrc nitelikte olmadnn bilincindedir. Bu itibarla o, daha gl bir delil
olarak tarim uygulamaya ynelmektedir. Maverdi'ye gre, Emeviler dneminde
Suleyman b. Abdilmelik srasyla halife olmak zere mer b. Abdilazlz ve Ye-
zld b. Abdilmelik'i; Abbasiler dneminde de Harun er-Reld, olunu (Emin,
Me'mGn ve Mu'temen), ulemann nde gelenleri ile istiarede bulunarak, istihlaf
etmi ve dnemin ulemasndan hi kimse her iki uygulamaya da kar kma
mtr.4 Salt tarih! uygulamann hukuki bakmdan kaynak olma nitelii bulun-
mamaktadr. Bu itbarla Maverdl, "ayet Suleyman [b. Abdilmelik'in yapt] bir
hccet deilse, tabiinden ve hakk syleme konusunda knayann knamasndan
korkmayan alimlerden onun ada olan kimselerin ikrar bir hccettir, "42 de-
mek suretiyle, 'sukGt'tan bir er'llik karmaktadr. Burada, klasik teoriye gre,
sukutl icman varl ve er'! balaycl kabul edilse bile,43 gerekletii d
nlen dnemde yaayan mctehidlerden bi_rinin bile herhangi bir politik bask-

39 bn Hazm, Ebu Bekr'in, Hz. Peygamber tarafndan istihlaf edildii kanaatindedir. el-Fal, V. 16.
4o bn Hazm, el-Fal, V. 17.
41 Maverdi, age., s. 17-19.
42 Maverdi, age., s. 18-19.
43 Sukuti icman kesin bir delil olarak kabul edilip edilerneyecei fkh usulnde tartrnaldr. mam
afi'l, sukutl icma aka reddetmektedir. (Bkz. el-Umm, I. 178; {tilaf.'l-hadl_, tahk. M. Ahmed
Abdulazlz, Daru'l-Kutubi'l-lmiyye, Beyrut 1406/1986, s. 88). afi'i'nin. bilhassa fukahann kavll
ittifakyla olutuu kabul edilen sarih icna hakknda da ciddi kukularnn bulunduu grlmek-
tedir. Hatta fkh usuln ilk tedvin eden kimse sfatyla, Kur'an ve Snnet'in yan sra mstakil
bir delil olarak icma ilkesini de kurumsallatran afi'l'nin eserlerinden net bir icma teorisi
karmak da hayli gtr. yle ki, afi'l eserlerinde icma hem Mslmanlarn geneline (bkz. el-
Unlln, VII. 292 vd.; er-Risale, tahk. A. M. akir, Daru'l-Kutubi'l-lmiyye, y.y. t.y., paragraf no: 964
vd., s. 1102, 1105, 1309-1320) ve hem de kendi tabiriyle 'ehl-i ilm'e veya 'fukaha'ya (mesela
bkz. er-Risale, paragraf no: 399, 478- 479, 881) nispet etmektedir. Bu durumu Schacht, afi'l'nin
icma anlaynda eski icma (old concept of consensus-ulemann/mctehidlerin icma) kavramn-
126 isl:imiyfit V (2002), say 2

ya maruz kalmam olmas gerekir. Halbuki sahabe dnemirnde dahi zor yoluy-
la bi'atlar alnd gibi, 44 kaba kuvvete dayal iktidarlarn meruluu da kimi ge-
rekelerle doktrinde aka kurallatrlmtr. Szgelimi, Ahmed b. Hanbel'in
politik mlahazalar ve toplumsal dzen endiesiyle syledii anlalan "Kim on-
lara klla galebe alarak halife olur ve em!ru'l-m'min!n diye isimlendirilirse,
Allah'a ve ahiret gnne iman eden bir kimseye, onu kendisine imam grmedi-
i halde geeelemesi helal olmaz. O ister iyi isterse kt olsun, mminlerin emi-
ridir,"4; sz ne kadar hukuki ise, Maverdi'nin icma iddias da o kadar gerek-
i ve o lde bir er'! delil niteliindedir. nceleri fitne ve fesada yol anama
gerekesiyle ulemann sessiz kald kaba kuvvete dayal haksz iktidar iktisap-
lar, zamanla slam kamu hukuku doktrininde, kahrl bey'at (kahr ve alebe/is
tlla) ad altnda meru bir yntem olarak tasnif edilip incelenmeye balanm
tr.46 stihlaf ynteminde olduu gibi, kahr ve alebe yntemi de tarih! koulla
rn hukuka yansmas gereine ak bir rnek tekil etmektedir.

dan toplumun icma kavramna doru bir gelime sreciyle izah etmektedir. Bununla birlikte,
pasajlar iin kkl fikir deiimini ispatlayacak ekilde bir tarihiernenin mmkn olmamas (a
fi'l'nin er-Risale'de icma terimini birbirini takip eden iki paragraf iinde hem ulemaya ve hem
de tm Mslmanlara izafesi iin mesela bkz. s. 881-882), Schacht'n teorisinin bir kurgudan
teye gemesine imkan vermemektedir. Nitekim Schacht'n kendisi de, afi'l'nin en son eseri
olan {til<lfu'l-badi_'de dahi her iki trde icma kavramnn mevcut olduunu belirtmektedir.
(Bkz. Schacht, The Origins of Mulammadan jurisprudence, The Ciarendon Press, Oxford 1950,
s. 88-94). Aslnda fifi'l'nin icma anlay bakmndan sorun, yalnzca icman kimlerin katlmy
la gerekleeceiyle deil, ayn zamanda icmaa konu olan hususlarla da ilgili bulunmaktadr.
Buna gre, e-afii' bir yerde "icma ifadesi namaz ve zekat gibi bilinmemesi caiz olmayan
farz(lar) ile haran(lar)n tahrimi hususunda sahih olur ... " (bkz. el-Unm, VII. 278) derken, yal-
nzca iki sayfa ileride "ilmin eitli (hiyerarik) kategorileri vardr: lki Kitab ve sabit olan Sn-
net, ikincisi hakknda Kira b ve Snnet'te bir dzenlenme bulunmayan konular zerinde gerek-
leen icma, ncs ... " (el-Unn, VII. 280) demektedir. Bu ifadeler, afi'i'nin icma teorisini izah
etmek iin ilm-i amme ve ilm-i hassa aynnma dayal bir tasnifin de yeterli olmadn gster-
mektedir. Zira kavramlar (icma ve ilim) arasnda tam bir uyum ve karlkllk ilikisinin bulun-
mad anlalmaktadr. Y<zarlar, belirtilen nedenlerden tr, afi'l'nin icma anlay konusun-
da farkl grler ileri srmlerdir. u halde belirtmeliyiz ki, afi'l'nin icma telakkisi, dier eser-
leriyle birlikte ei-Umm'un tamamn iine alacak bir ekilde, Schacht'nkinden daha sistematik
ve ayn zamanda mukayeseli bir incelerneyi hak etmektedir. Burada gz nnde tutmamz ge-
reken ve bizi ilgilendiren husus ise, afii' ile, ondan -iki asr sonra yaam olan bir afii hukuk-
unun telakkilerindeki farkllktr. yleyse, icma kavramnn tanmlanabilmesi -ki bu yarg, di-
er hukuki kurum ve kavramlar hakknda da geerlidir- tarihi sreteki geliiminin ve kendisi-
ne yklenen iievin anlalnasna baldr. Ayrca bu tespit, kamu hukuku alan asndan sy-
lersek, geriye dnk icma inana ilikin fikrimizi de desteklemektedir.
44 Mu'aviye'nin, olu Yezid'i veliabd tayin ettikten sonra, sahabenin nde gelenlerini dahi bi'at husu-
sunda zorlamasn burada belirtebiliriz. Bkz. bnu'l-Eslr, Izzuddin Ebu'I-Hasen All b. Ebi'l-Keram Mu-
hammed b. Muhammed, el-Kamil fi't-Tarib (12+1 cilt), Daru Sadr, Beyrut 1415/1995, III. 509-511.
. 45 Ebu Ya'la, Muhammed b. el-Huseyn el-Ferrl, el-Af:kanu's-sulraniyye, tash. ve ta'llk: M. Hamid el-Fe-
ka, Daru'l-Kutubi'l-lniyye, Beyrut 1403/1983, s. 20, 23. Ahmed b. Hanbel'in bu grn, bn mer'e
ait "Biz galip olanla beraberiz," szne dayandrd ifade edilmektedir. Bkz. Ebu Ya'la,age., s. 23.
46 bn Cema'a, el-mam Bedruddin, Ta~riru'l-abkam fi tedbiri elli'l-islan, tahk. Fuad A. Ahmed,
Daru's-Sekafe, Katar 1408/1988, s. 55.
Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cma 127

IV
Kamu hukukuna ilikin literatr, tarihi sre esas alnarak takip edildiinde, ic-
ma iddialarnn giderek artt tespit edilebilmektedir. Hicri III. yzyln sonla-
rna kadar imarnet ve ilgili meselelerden herhangi biri hakknda icma gerek-
letiini ileri sren kaytlara rastlayamam bulunuyoruz.47 u kadar ki, afi'i,
sonraki siyasi anlamndan uzak bir balamda, haber-i vahidin balaycln
(hccetliini) ispat sadedinde "... halifenin bir kii olaca, Mslmanlarn icma
ettikleri hususlardandr... "4s demektedir. afi'i, bununla halifenin sznn, o bir
kii olduu halde geerli kabul edildiini kas~etmektedir. Nitekim cmlenin de-
vamnda, ayn ekilde kadinin ve emirin de tek kii olmasn (ilevlerini tek
balarna yerine getirmelerini) rnek vermektedir. Bununla birlikte, E'ar!'nin
imametle ilgili meselelerde icma delilini olgunlam bir biimde kullanmas,49
belirtilen yndeki fikirlerio en azndan hicri III. yzyln ikinci yarsna kadar
geri gittiini kabul etmemizi gerektirmektedir. Kanaatimizce, ia karsnda ana
ktleyi temsil eden Etll-i Snnet bilincinin teorilemesiyle birlikte, meruiyet
kaygs, hem tarihi uygulamay hem de onun devam olan mevcut durumu hu-
kukiletirme/er'iletirme zorunluluunu ortaya karmtr. Zira V./XI. yzyla
kadar byk lde paralanmam olarak devam eden kurumsallam (mer-
kezllemi) iktidar, srecin belli bir aamasnda teorileen ana siyasi/itikad!
akmn mensupianna dayanmaktadr. Ak nassn olmad veya delalete ilikin
kesinliin bulunmad durumda, hukukilii temin etmenin en emin yntemi ic-
ma olarak karmza kmaktadr. Snni teorinih savunulmasn stlenen kelam
kaynaklarnda, icma yntemine, fkh literatrnde olandan daha fazla bavu
rulmasnn sebebini, Snni teorinin varln tarih! uygulamaya borlu olmasn
da aramak gerekmektedir. cmaa atfedilen ilev ise, teorinin savunulmasn
stlenen abalara btnyle cevap verebilecek niteliktedir.
V
cma ynteminin tarihi ilevini ortaya koymamza yardmc olabilecek bir ba
ka tespit de, fukahann yaklamlar arasndaki farkllktr. Szgelimi, Maverdi
ve Ebu Ya'la ada olduklar halde, imarnet ve ilgili meseleleri anlatrken ic-
ma karsnda farkl tavr sergilemektedirler. Maverdi, imametin vucubu,5o Ku-
reyilik art,5 1 istihlafn5 2 ve birden fazla kimsenin istihlafnn53 meruiyeti ko-

47 Mesela bkz. en-Naiu'I-Ekber, Mesa'ilu'l-imame, tahk. ]osef Van Ess, el-Ma'hedu'I-Aimani li'I-Eb-
hasi'-arkyye, Beyrut 1971.
48 afi'i, er-Risale, s. 419 (paragraf no: 1154).
49 ei-E'ari, Kitabu'l-luma' fi'r-redd 'ala ehli'z-zey ve'l-bida', tash. ve ta'lik: Hamfide Garabe, Mat-
baatu Msr, Msr 1955, s. 133-136.
5o Maverdi, age., s. 3.
s Maverdi, age., s. 5-6.
52 Ma verdi, age., s. 11.
53 Maverdi, age., s. 18-19.
128 islamiyat v (2002), say 2

nularnda icma yntemine dayand halde, Ebu Ya'la eserinin konumuzu ilgi-
lendiren ksmnda hibir mesele hakknda icmadan sz etmemektedir. Maver-
di'nin yaklamnn, bizzat iinde bulunduu politik gelimelerle aklanabilir
olduunu dnyoruz. Zira Maverdi, halifeye ballklarn bildirmeleri arty
la meruiyetlerini tanmaya hazr olduu gce dayal iktidar iddialar (imaretu'l-
istila)54 karsnda, imameti (merkezi iktidar) ve bilhassa Kureyllik artn vur-
gulamak ve savunmak zorundadr. Esasen onun teorisi, eski merkezi iktidar
temsil eden halife ve sembolik dzeyde ona ballklarn aklamak suretiyle
meruiyet kazanan mstakil ynetimlerin oluturduu bir tekilatianma biimi
ngrmektedir. Bylece, ayn anda iki imarnn mevcudiyetine ilikin tartma
nn da nne geilmi olmaktadr.s5 Nitekim Maverdi'nin bahse konu teorisi,
geen yzylda Senhurl'nin hilafet merkezli ynetim yaplanmasn ngren te-
zine56 ilham kayna olmutur. Bu durum, tarihi-politik etkenierin hukuk ze-
rindeki belirleyici yann ortaya koymas bakmndan nemlidir. Yine bu du-
rum, Mslman hukukularn fkhi miras olgusal dzeyde kavrama konusun-
da yeterli bir metodolajik yaklam gelitiremediklerini de gstermektedir.
VI
slam kamu hukuk doktrininde hakknda icma bulunduu kabul edilen baz
hkmler, tarihi srete iktidar olgusuna bal olarak deiime uramtr. Me-
sela, mam'n Kurey'ten olmas gerektiini ngren hkm belli bir dnem-
den sonra savunulamaz hale gelmitir. VIII./XIV. yzyl Hanefi fakjhlerinden
Tars1si'nin imametin Kureyllii hakknda Memluk sulranna yazd u ifade-
leri -Maverdl'nin ilkeyi sahabe icmana dayandrd dikkate alndnda- ol-
duka ilgin grnmektedir: ".. .Onlarn tm (afiiler) sultann mctehid ve
Kkurey! olmasn art komulardr. Halbuki bu nitelik ne Trklerde ne de
Acem'de bulunmaktadr. u halde onlara gre Trklerin saltanat sahih deil
dir. Dolaysyla mezheplerine gre bir Trk sultandan grev almalar da sahih
olmaz. Zira sultan olmas uygun olmayan bir kimseden grev alnmas (tekal-
lud) nasl sahih olabilir! Bu szde ak bir fesadn yan sra, tebeasna Sul-
tan'dan yz evirtmek ve ordunun ona balln zayftatmak gibi Sultan'a y-
nelik saylamayacak kadar eziyet verme vardr. Bu itibarla diyoruz ki, bizim
mezhebimiz Trkler iin afii mezhebinden daha uygundur."57

54 Bkz. Maverdf, age., s. 44-46.


55 Badadi, lkeler arasnda bir toplumun dierine yardmnn ulamasn engelleyecek biimde bir
denizin bulunmas kaydyla ayn anda iki imarnn mevcudiyetine cevaz verdii halde (bkz. U
Iu'd-din, s. 274). Maverdi, bunu aka reddeder (bkz.el-Nkamu's-sultiiniyye, s. 10). Her ik
yaklam da tarihi gelimeleri kendi asndan dikkate almaktadr.
56 es-Senhuri, Abdurrazzak Ahmed, F]f:I;u'l-llafe ve tatavvurula li tusbiba 'usbete unemin ar
]f:yye, ev. Nildiye Abdurrazzak es-Senhurl, ta'likat: Tevfik M. e-avi, el-Hey'etu'l-Msryyetu'l
Amme li'l-Kitab, y.y., 1989.
57 et-Tarsus!, Necmudd!n brahim b. Ali, Tu{fetu't-turk fima yecibu en yu'mele fi'l-mulk, tahk. ve
Dirase: Rdvan es-Seyyid, Daru't-Talia, Beyrut 1413/1992, s. 65.
Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cm:i 129

Yaptmz alntda grlen szlerinde Tarsusl'nin, rakiplerini bertaraf et-


mek maksadyla, Memluk iktidarnn bir imamet/hilafet deil, imaratu'l-istila ni-
teliinde olduunu bilmezden gelmesinin, kt niyetli ve politik bir tutum ol-
duunda kuku yoktur. Burada bizi ilgilendiren husus, imametin Kureyllii
art zerinde gerekletii kabul edilen sahabe icma karsnda taknlan ta-
vrdr. mametin Kureyllii meselesi zerindeki tartmalar, kamu hukukunda
bavurulan icma delilinin hakim iktidarn politik ihtiyac erevesinde geriye
dnk olarak ina edildiini kantlamaktadr. Tarihi artlar deitiinde icma da
kendisine yklenen ilevi yitirmektedir.
Dier taraftan, Kureyllik artn -ilkeye ilikin kukularna ramen-ss tari-
hi kabule dayanarak izah eden Cuveynl'nin tavr ile Tarsus!'nin yaklam ara-
sndaki bir mukayese, sosyo-politik gelimelerin hukuki kavram, ilke ve ku-
rumlar zerindeki etkilerini aklama hususunda iyi bir rnek tekil edebilir.
Cuveynl, Kureyllik artnn nass yoluyla ispat edilemeyeceini ve akl en <;le sz
konusu arta ih~iya bulunmadn sylemektedir.59 Ona gre, Kureyilik ar
tnn izah, tarihi uygulamada aranmaldr. nk ncekiler imarnet mansbnn
Kurey'e aidiyetinin her zaman bilincinde olmulardr ve bundan tr de Ku-
rey'ten olmayan hi kimse hibir dnemde imamete tamah etmemitir.6o G-
rlecei zere, belli bir srete ortak kabulle aklanan bir telakki, zamanla
deiime maruz kalabilmektedir. Bu da, bilhassa tarihi uygulamay esas alan
icma iddialarnn, ok sonralar teekkl eden fkh usul prensipleri ereve-
sinde ele alnamayacan gstermektedir.
Sonu olarak unlar sylememiz mmkndr: Klasik slam kamu hukuku
neredeyse tmyle tarihi uygulamaya dayanmaktadr. Salt tarihi uygulamann
ise, slam hukukunun genel teorisi bakmndan kaynak olma nitelii bulunma-
maktadr. Bu itibarla, sregelen iktidar anlay ve uygulamalar (iktidarn fark-
llamas, el deitirme biimleri, temsil sorunu gibi) geriye dnk olarak ina
edilen icma kavramnn yardmyla er'lletirilmektedir. Kamu hukukuna vcut
veren hakim teori, icmaa mesnet kld tarihi uygulamann yorumunu, iktida-
r esas alan bir bakla yapmaktadr. Aksi takdirde, szgelimi kahr ve alebe
usulnn (kaba kuwete dayal iktidar iktisab) meru ve mstakil bir yntem
olarak hukukun bir paras haline nasl geldiini izah etmek mmkn olmaz.
slam kamu hukukunda bilhassa sahabe dnemine ilikin icma iddialar, fik-
ri dzeyde tartlm ve uzlalm grleri ifade etmemektedir. Uygulama, son-
radan yorumlanmak ve bir anlamda yeniden ina edilmek suretiyle, dinl6 ve hu-

ss el-Cuveyni, rniimu'l-Harameyn Ebu'l-Me'ali Abdulmelik b. Abdillah, Kitabu'l-irad ila ~avat''l-edil


le fi uli'l-i'ti/,(ad, tahk. Es'ad Temim, Muessesetu'l-Kutubi's-Sekafiyye, Beyrut 1413/1992, s. 359.
59 el-Cuveyni, Gyilsu'l-unen f'i't-tiysi';r:-;r:ulem, tahk. Abdulazim ed-Deyb, Mektebetu mami'l-Ha
rameyn, Matbaatt Nahda, Msr 1401, s. 80-81.
60 el-Cuveyni, Gysu'l-unen Ii't-tiysi';r:-;r:ulem, s. 80.
61 cna, srf beeri mnasebet tekil eden davranlar dzenleyen hukuk alannda deil, dinin iti-
kad, ibadet ve ahlak (sbjektif-obiektif ahlak) alanlan bakmndan da kat'ilii temin edici bir
130 islamiyat V (2002), say 2

kuki bakmdan en yksek otoriteyi temsil eden icmaa ulalmaktadr. Bu itibar-


la, klasik fkh usulnde tanmlanan icma deliline ilikin artlarn kamu hukuku
alanndaki icma kavramna tatbik edilemeyeceini belirtmemiz gerekir. Nitekim,
delil olduu kabul edilse bile, sukut! icmada aranan artlar bakmndan da ayn
hkm g~erlidir. Zira Maverdi'de aka grdmz zere sosyal, politik ve
kiisel artlar dikkate alnmakszn 'bunu kimse yadsmamtr' biiminde bir
kannla bir ksm tarihi dzenlernelerin er'lliine hkmedilmektedir.
Kamu hukuku alannda icma yntemine bavurulmas, tarihi srete giderek
younluk kazanmaktadr. Yine, Snni imarnet teorisini, bataia olmak zere di-
er siyasi/itikadl akmlara kar savunma grevini stlenmi bulunan kelam kay-
naklarnda icma iddialar belirgin bir ekilde fazladr. Bu iki tespit, slam kamu
hukukunda temel kaynak olarak karmza kan icma kavramnn, hem tarihi
sebeplere bal olduunu hem de savunmaya dnk ilevini kantlamaktadr.
Aslnda her toplumda yaama ilikin olgusal gelimelerin sosyal dzeni te-
min eden kurallar etkilernesi kanlmazdr. slam hukuku da bu prensibin d
nda kalamaz. slam hukuku bakmndan sorun, olgusal etkinin er'iletirilme
sinde ve hukukun temel kaynaklaryla irtibatlandrlmasnda ortaya kmakta
dr. Nitekim, dini ve hukuki balayclk ihtiyacn tatmin arac olarak doan ic-
ma ynteminin, olgusal (fiill) alann, deimez normarif alan haline dntrl
mesinde olduka ilevsel klnd grlmektedir.

er'! delil kabul edilmitir. Esasen er'! nitelemesi, fkh fsulnde geni anlamda, yani din! kar
l olarak da kullanlmaktadr. Nitekim fkhi inceleme alan "er'! amell ahkam" biiminde be-
lirlenmekte; amell kayd, fkh alann teki dini hkmlerden (itikadiyyat ve vicdaniyyat) ayrt
etmek iin tanmda asli unsur olarak yer almaktadr. Bkz. et-Taftazani, Sa'duddin Mes'ud b.
Umer, et-Telvib fi kefi ~a]fa'*i't-tenM (2 cilt), Mekteb-i Sanayi' Matbaas, stanbul 1310, I. 22-
23; Molla Husrev, Muhammed b. Peramuz b. All, Mir'atu'l-ul fi erbi mir]fati'l-vul (zmiri ha-
iyesi ile), (2 cilt), el-Matbaatu'l-Amire, stanbul 1309, I. 53-55.
isHimiyat V (2002), say 2, s. 131-138

"Sosyalizm Devrimizin eriatdr"*

NURETTiN TOPU [1909-1975]**

Bahtiyar Belde***

H ilerleyerek
ayatn gayesi, onu yaannaya deerli yapan ey; varlklar basamanda
cansz maddeden bitkiye ve hayvana, ondan da insana yksel-
ten evrimin, insanl Allah'a yaranma sevgisine ulatrmasdr. Allah'a yaran-
nay hayatnn gayesi yapan insan, faziletli insandr. Faziletli insanlarn bir ara-
da yaadklar belde ise 'bahtiyar belde'dir. Bizi Allah'a gtren ruhuluk, fa-
ziletli insan yetitirir. Sosyalizm, 'bahtiyar belde'nin hayal plandr.
Sosyalizm, asrmzda hi benzeri grlmemi ekilde inenen kul hakk da-
vasdr. nsanlar aleminde de Darwin'in btn canllqr dnyas iin anlatt ha-
yat sava hakimdir. Kuvvetli zayf yok ediyor. Kuvvetin saltanatn koruyan; da-
marlarmzn yapsna al olan ihtiraslarmzdr. Bu sebepten, dnyamzcia her
zaman "insan insann kurdu" olmutur. nsanlar yeryzndeyken birbirlerinin
zulmnden koruyacak kuvvet, adil devletin otoritesidir. Bu otorite gemiteki in-
sanlara kar zaman zaman zulm vastas olarak kullanldndan, insanl hi-
mayeden mahrum brakmak iin bu olay frsat bilen Yahudi cemaati tarafndan
Fransa ihtilalinden sonra Avrupa milletlerinde, asnmzn banda ise bizde tek-
nelendi ve milletler kendi ilerindeki hayat savana terk edildiler. Buna demok-
rasi ve hrriyet adn verdiler. Hrriyet; kuvvetini serbeste kullanma yetkisidir
ve kuvvetin insanda baland eyler ok ve eididir. Bedenin kuvveti vardr;
pene ve yumruk kuvveti vardr; parann kuvveti vardr; kalem kuvveti, fikir
kuvveti vardr; ruh kuvveti, ahlak kuvveti vardr; din kuvveti, hakkn kuvveti
vardr. Hrriyet bunlarn hangisinin hakimiyetini salayan serbestliktir?

Bu ifade, Nurettin Topu'nun, "Bahtiyar Belde" adl makalesinin son cmlesidir (Yaync).
istanbul'da dodu (1909). Sorbon'da felsefe doktorasn tamamlad (1934). Galatasaray Lisesin-
de felsefe retmeni oldu (1935). Daha sonra zmir Atatrk Lisesi'ne tayin edildi. zmir'de Fi-
kir ve Sanatta Hareket Dergisini karmaya balad. Ayn dergideki "algclar" yazs yzn-
den Denizli'ye sri.ild. stanbul Haydarpaa Lisesi'ne tayin edildi. Vefa Lisesinde ve son ola-
rak stanbul Erkek Lisesinde retmenlik yapt. Bu grevden 1974'te emekliye ayrld. 1975 y
lnda istanbul'da vefat etti.
Fikir ve Sanatta Hareket V (1970), say: 54, Haziran 1970, s. 4-6'dan alnmtr.
132 islamiyat v (2002), say 2

nsan
her eyden nce egoist varlktr. Bedenin hazlaryla menfaatlerini art-
tran, onlar aha kaldran kuvvetleri kullanmak ister. Saydm eylerin hepsin-
den nce, hepsinden ok maddi menfaatlerini oaltna hrriyetini kullanmak
ister. Geen asrlarda insan, hakk olan bahtiyarl aratrma yolunda hazlary
la menfaatlerini arttran saraylarn etrafnda, zulm gren ve zulm yapan, ken-
dinden yukardakinin zulmne boyun een ve kendinden aalarda bulunan-
lara zulm yapan zorba-esirler halinde halkalanyordu. Bat'da, geen asrda,
bize asrmzn iinde hakimiyetini kuran byk sanayinin sofrasnda btn halk
ktleleri cemiyetin her tarafndan zorba-esirler halinde halkaland. Vaktiyle yal-
nz hkmdar saray etrafnda zorba-esirler topluluu vard. imdi sanayi ve ik-
tisat aleminde merkezileerek cemiyetin her sahasna dalan byk kk, sa-
ylar pek ok zorba-esir daireleri meydana kt. Yahudi dnyasnn planlad
demokrasi rejimi bunlarn hepsine hrriyet ve hakimiyet balad. imdi her sa-
haoa. zulWr.ye .zalinler tredi ve kuvvet bunlarn ellerinde bulunduundan, on-
lf].rn hrriyeti; inanl I=Zmekte ve inim inim inletmektedir. Zulm bir elden
y4ilerc~, b,inlerce ,ele .d,ald. Zalimler evvelce sayl fert! erken, imdi cemiye-
n. her tanfma y1iy,grebekeler halindedirier. Toplum sahnesinde gler yzler,
- - J

onlarg. lgu;. ye ,arho )';i,i.Zl~ridir. Mazlumlarn feryad bunlarn naralar arasn-


da kaybolupJ~itn~kte.lir. timi~de kimler hr yayorlar?
. TJ}cc;ar ye satc, naln:. jstedjj fiyata satmakta hrdr. Buna muhteem li-
l?eraliz.n sist~~ni d~rier: ,Sp topr:~'n bin yllk ilesi ile beslenip yetitirilen
genler ve ii J{a"fi\~le\ ok kazarinak hrsyla kotuklar yabanc lkelerde
_almak; ye bun.c<:.dh~tiaqri H~kk'a davet urunda kann akttklar millet!e-
rin, 9cuklarna, .h~m deseve eve, hizmet etmekte hrdrler. Buna seyahat ve
aina,hrriy~tl d,eniyor. .. .. ', .
Gaze!e)er, tabis kazan errielleriylemilleti her gn rezil etmek, fertleri ve
zi,imrele' birbl~l.e'ine ~.aldu'td fesadar tertiplemek, vatanma dman davalan
~aner.gibi onur ~~~r~m sok.~ak've 1sinqirmek, insanl hayvaniatrma yo-
ltf11ia birbirleriyle yarimik hususun.da hrdrler. Buna basn hrriyeti derler.
:, S<:lys her gn arta~ q~r{yat \ie,kylere kadar sok.ulan sinemalar, bir yan-
dan ocuklaqmzi baya 'zevkler!e dkduygularn esiri otomatlar haline eii
ge~l~irlerken, b'ur' taraftan dirt ~dmi' insan ruhuna evrilmeyen din! telkinler,
onu kindar ,otO matlar. gibi kaliplatran birertehlikeli cihaz olmaktadrlar.
' Halkmizi yer yer hayv~nl<ir1 gibi srundni p cinayetierin ve eitli fa ciala-
rn yaptircsl: alkol; snrdakl' koylerCl:en buyk merkeziere kadar yurdumuzda
bir yangndr bugn. yleyken o da serbesttir. Bu da iki serbestliidir.
i.
-
okJlckki defii)arfi, b'ykofve 'n'iirlayi l~kkmn, hrmet denen ilahi duy-
.' ' ... ~ . ' . ' '. - / . ' ; ' ' i . .. . -: ., ' : - - .

guyu. btn btn ezip de ypk,.etuk iin, tm s~bi yavrulara kadar verilmesi-
ni isteyerek sarhotur. ilim mabedi olan .nektep, bugn retmenler iin bir
ile yeri dir; genler ii6se bir isyan ve {esat yuvas. Bu mabetteki. gen uh,
hayvarii hlirriyet'ednin hepslri eld~ etmek !~iri rpnmaktadr. yle zannedi-
yorum ki insan:uhuo.un Allah'a ulaabildii ,bu _;nabetle, yaknda insanltn if-
las ilan edilecektir. Bu, renci hrriyetidir ..
Sosyalizm Devrimizin eriatdr 133

Zevkleri besteleyen ve iradeleri uyuturan terennmleriyle arkc sanatkar


ve mevliti hoca, Allah kelamn da ayn emel dairesinde kazan sermayesi ya-
pan hafz, duygusuz, ruhsuz ve Allahsz haykrlaryla halk saymakta hrdr-
ler. Bu da sanat ve din hrriyetidir.
Esasen etrafmzda alarn ve yoksullarn duyulmayan feryatlar arasnda en
ok kazananlar; halk uyuturanlar, aldatabilenler, uurlar bylemesini bilen-
ler, bir kelime ile uyutarak dolandranlardr. nce seri halinde otomobil yapa-
rak milyonlarn emeini istismar eden patran hr olduu gibi, sonra da otomo-
bili eline geiren aki, erir, vatansz, merhametsiz, mesuliyet ve vicdan bilme-
yen ofr ve azgn, mark araba sahibi, vatann yollar kendi z mal ve ken-
di malikanesi imi gibi ftursuzca arabasn srerek, kendi hayat hakkn bile
aramasn bilmeyen zavall halk zalimane ezip gemekte ve ruhlarna bir an
bile huzur brakmamakta hrdrler. Buna da tat hrriyeti derler.
Radyo idaresi gibi, ehrin sebze ve meyve hali, bir de bunlarn yannda
muhtar niversitesi hrdr. Her biri, milleti hie sayan, devletten ayr bir dev-
let, bir derebeylik, imparator klcn kullanan birer derebeyliktir. Yaym hrri~
yeti, ticaret hrriyeti ve retim hrriyeti gibi kabuslar, ehri ve mukaddes bel-
deyi her tarafndan kuatmlardr.
Hr olan btn bu erir kuvvetlerdir, bunlarn esir ettikleri ise mazlum ve
zayf halk kitlesidir. Demokraside bu halk kitlesinin iinden zulm silahn eli-
ne geirebilenler de hrriyetine kavuuyor. Doktor, avukat ve mhendis gibi
serbest meslek sahipleri halkn maddi ve manevi sefaJetine penesini geirin-
ce zalimler kafilesine katlyorlar. Hatta gmrkler, sahte ofr ehliyeti ve-
renler ve kk esnaf bile hrriyet adyla zulmlerini yapyor ve alarak ek-
meini helalinden kazananlar kvrandrmasn biliyorlar. Peynire kaoserli ma-
ya, stlere verem mikrobu, kala ve emsali ikilere kanserojen maddeler kar
tran, ilalar hileli yapan, mikroplu sular menba suyu diye halka iiten ku-
rumlar ve bunlarla ibirlii yapan idare adamlar da hrdr.
Hasl, milletin maddi ve manevi cinayetini hazrlayan btn kuvvetler hr-
dr ve eer halknn yz gld bir belde aryorsanz; ite byle beldeler-
de demokrasi sayesinde bu cinayetierin sahibi olanlar bol bol glyor. Seyyah-
lar dikkatle seyretsinler; demokrasinin hakim olduu memleketler, hep glen
yzlerle doludur. Hrriyeti seenler, bu cinayetierin hepsini ho grp alkla
yanlardr. Bu memleketlerde glen yzler, bol alan tccarlarla; serbeste b
aklayan kanundan korkusuz hr katilin yz; hayadan syrlm sarho gen-
liin yz; imar idaresinde kanunlar dalandran mhendis ve mteahhitler;
mvekkilini sayan hak satcs avukatn ehresi veya fakirler izbesinde inleye-
rek can verirken onlarn hakkn da hayatn da inerneyi hak sayp zengin-
den kopard sekiz on bin liraya ameliyat yapan daktorun utanmaz yzdr.
Hatta belediye zabtasna kk baliini sktran iportac da sevinten g-
Iecektir. Sokaklarda srnen boykotu genlik alaylar, edeple hayay protes-
to eden naralarla glyorlar. imtihann kopye ile veren gen glmez mi? Kor-
kun bir inklap frtnas ile soyunan aile kzlarnn iffeti ile elenen delikanl
134 islamiyat V (2002), say 2

glmesin mi? Bir akam elencesinde ierek szan yzlerce aile halknn cebin-
den kasasna, oturduu yerde yzbinleri deviren gazinocunun yz glmez
mi hi? i le gibi kokup rd halde, bir akam binlerce elin alklaryla
gururlanm, sinirleriyle cinsiyetinden baka varl kalmam arkc kzlar da
glmez mi? Partisi iktidara gelerek millet servetini soymak ve ailesi arasn
da paylamak emellerine ulam devlet adam, yle srtmaz m? Karsnn ya-
r plak, salonlarda gbek attn dostlaryla viski ierken seyreden medeni
aile babas da glmesin mi yle? ocukluunu msr tarlasnda apa sallamak-
la geirdikten sonra byk ehre gelip be-on sene duvarclk yaparak birka
vurgunla hanlar apartmanlar sahibi olan zengin, otoinobiline yaslanp purasu-
nu yakarken ta karnndan gelen hayvani glle elbette glecektir.
te glen yzlerle dolu byk ehirlerde demokrasinin yaratt nee bu
insanlarn lgnlndan domaktadr. Bu cellat, neenin; uurlar boan, vic-
danlar tekmeleyen, hakkn katili olan gerek zemini ve zehirli kayna, insan-
ln stne kaln bir matem perdesi geriyor. alanlar glmyor, almadan
kazananlar glyor. Bin trl dalavere ve dolandrclk yollaryla insanl s-
mren hnerbazlar glyor. Varlmz kapkara bir ukura yuvarlayan, byk
ehirlerin sahnesinde alkalanan kalabalklar gldren hrriyet, hakkn ve a-
. lan insanln, ruhu ile yaamak isteyelerin esaretini hazrlamaktadr.
Bugn eviadnz bir edep mektebinde akutmak hrriyetine sahip deilsiniz.
Kzlarnz iffete uygun kyafette okula gnderemezsiniz. Milyonlarn tahtna otur-
. madka, gazete karp halka duyuramazsnz. Dnyada yahudi saltanatn yaa
tan mason Joeasnn hizmetine girip ona kul olmadan ne basnda sesinizi duyura-
bilir ne de niversitede bir davann yrtcs olabilirsiniz. Gazetelerle radyonun
her gn, her saat sat mikroplardan ailenizi, insannz, hatta kylnz bile ko-
ruyabilecek hrriyetiniz yoktur. Mikropsuz bir bardak su bile iecek hrriyetiniz
olmad halde, istediiniz alkol istediiniz yata ve yerde iebiliyorsunuz.
errin bu mthi saltanat kendi hrriyetiyle akl, iman, eref, namus, hak
ve vicdan adyla insanlmzn sahip olduu btn deerlere saldrmaktadr.
Ve bu yksek deerler onun elinde esirdirler. Hak, devlette; haysiyet, al-ve
rite; din, hocalarn dini satan ellerinde esirdir.
Bu esaret zincirini krp da temel yaps ruh ve ahlak olan varlmz istik-
lale kavuturacak sava ne olabilir? nsan insan yapmadan ve insanlk cevhe-
ri diye bir ey tanmadan sadece bugnk bozuk dzeni ykmak isteyen ko-
mnizm, bugnk esaretin yerine bir hayvan cemiyeti, bir kin ve beden insan-
l getirmek istiyor. Bugnk mason esaretinin yerine byle bir komnist mad-
deciliinin esaretini getirmek bouna yorulmak ve bo yere kan dkmektir.
Kurtulu, ancak ruhlar Allah yolculuunda selamete ulatracak, ruhu ve s
lamc bir sosyalizmin eseri olabilir. Bu zafere ulamann art ve aresi ise hak-
kn ve vicdann katili olan hrriyetleri yok ederek, onun yerinde, alanlarn, d-
nenlerin, sevenlerin ve acyanlarn haklaryla hrriyetlerini yaatabilmektir.
Biz bedenin zalim hazlaryla lgnlaarak glen yzler istemiyoruz. Onlar
kendi naralan arasnda mazlumlarn boulan feryadn hazrlyorlar. Bize maz-
Sosyalizm Devrimizin eriatdr 135

lumlarn, hakk ile vicdanna birlikte kavumu sevinci ve zalimlerin de ruhla-


rndaki kirlerden temizlenerek gzelleen yzlerinin neesi lazmdr. Sevinle
merhametin, ak ile saadetin birletii yzlerdeki vakar ve necabet, 'bahtiyar
belde'nin insan yzlerinde parldayan bayradr. Hilekar ve habis yahudinin
irkef bakn, ondaki saadet alameti sayan, zulmlere hayran gnller kendi
iierini yoklasnlar. Orada gerek saadet ve kendine yeterli tatmin yerine, mu-
radna ermi kin ile kzgn haset frtnasndan baka bir ey bulmayacaklardr.
Huzur iinde durulmu, kaderine minnetle glmseyerek Allah'a ~vrilmi ba-
klar, aradmz 'bahtiyar belde'nin ilahi manzarasdr. Her birinin bakasnln
lokmasndaki bollua bakarak Allah'na krettii, fertlerinin cemaate hizmet
sevdasna kendini balad sosyalizm, slam sosyalizmidir. Ancak byle bir
belde, saadetle fazileti birlikte sunarak, insanlar Allah'a yaklatrabilir.
Bu manada, sosyalizm devrimizin eriatdr.
Sosyalizme Kar Koyan Kuvvetler
ofrle gazetecinin iten dzenledii zamanmzn cemiyetlerinde sosyalizm
hem alt tabaka hem de st tabaka tarafndan mahkum durumda bulunuyor.
nk her ikisi de makine ile sermayenin hakimiyetine muhtatr. forn ga-
yesi, arabasnn sahibi olmak ve her admnda huzursuz yaatt halktan mm-
kn olduu kadar fazla kazan elde etmektir. Gazetecinin ise, byk sermaye-
sinin saltanatn devam ettirmek iin bata Yahudiler olmak zere daha byk
sermaye sultanlarnn menfaatlarnn arlatanln yapmaktr. Sosyalizme d
manlk nce onu,.dorudan doruya komnizm ile kartrmaktan ileri geliyor.
Asrmzda, geen asrdakine nazaran azalm olan bu dmanln bu hale ra
men daha yeni sebepleri de vardr. Biz, sosyalizmin kah zne kah bu kelime-
nin kullanlmasna kar koyan dmanln sebeplerini belirtmeye alacaz:
1. Her eyden nce, toplum hayatna dzen veren btn kuvvetler; zellikle
para ve btn servet kaynaklar, aa tabakann hak davasnn nne dikilmi
demirden bir kale gibidir. Hak sahiplerinin sesini zalimlerin vicdanna duyuracak
ey, yine kuvvetten baka ne olabilir? Bu k,vvet, baz vicdan sahiplerini hare-
kete geirerek tarihin mstesna anlarnda yaratt ahlaki isyanlar gibi, geen as-
rn fedakar sosyalist ruhlarn dile getirdi. Yoksullar ve yetimler iin, alan na-
srl eller iin, haklar inenen mazlumlar iin hayatlarn feda ya karar verip sos-
yalizm cihadna atlanlar bu gayret ve fedakarlklarnn sonunda pek az. sonu el-
de edebildiler. in ok dikkate deer taraf u ki, sermaye sahibi zenginler, ken-
di servet itihalar hesabna davranrlarken; sosyalistler, fakirlerle mazlumlarn ve
alanlarn hakkn kurtarmak iin mcadele ile tehlikeye atlyorlar. Bu fark
grmeyen gzler, kapitalist ile sosyalisli ayn adalet terazisine koyarak muhake-
me etmek aknl iinde hala bocalyorlar. Yakn istikbale dnerek sylyo-
rum: Zenginlerin mthi servetleri ellerindeki yenilmez kuvvettir; phesiz, ser-
vetleri kendileriyle beraberdir, fakiriere gelince, Allah onlarla beraberdir.

' Fikir ve Sanatta Hareket V 0970), say: 59, Kasm 1970, s. 4-6'dan alnmtr.
136 islamiyat V (2002), say 2

2. Dnyamzn madde kuvvetlerini fetheden sanayi aalar gibi ky aalar


nn da, Allah'n toprana ve ona gnein balad hayata varncaya kadar b-
tn bir ky ellerine geirmi olmalar, alan nasrl elleri amansz bask altn
da bulundunnalar iin kafi geliyor. Asrlardan beri Anadolu beylikleriyle airet
devirlerinden kalma bu aalk tahakkmn ortadan kaldramadrnz gibi dev-
rimizde buna sanayi aalarnn zorbal da ilave edildi. Kyde aa, ehirde aa,
bir de bunlarn arkasna gizlenen ve her ikisinin aracl ile milletimi smren
Yahudi aas, kk memur, kk esnaf, kk toptak adam olarak, bir ou
da isizlii meslek edinmi srnen milletimin hak gznde mesul katilleridir. Bu
zl basky ortadan kaldrmak, bu demirden dm zerek, Anadolu'yu ha-
yati ve iktisadi hrriyetine kavuturmak, yaplacak inklaplarn banda gelse ge-
rektir. Bu istiklal savan engelleyen kuvvetlerin hepsi, kimi uurlu kimi uursuz,
lakin, hepsi de vatan ihaneti yolundadrlar. Bu durumda, benliine sahip Anado-
lu varlnn ne sanatn, ne kendi rf ve adetlerini, ne ahlak ve metafiziini, ne
de insan insan yapan byk slam ruhunu beklemek manasz olacaktr.
3. Bugn Mslmanlk iddialaryla isimlerini hac lakaplaryla ssleyen zengin-
ler, Mslman tccar ve sermaye sahipleri de kendilerine gizli ak menfaat su-
nan masonlara el uzatyor, el ayorlar. Hoca mevlithan zenginden para alyor;
her biri bir baka rezil hviyet tayan dolandrc eyhler ve mritler zenginler
tarafndan besleniyor. Devletten cemaatin hakk olan vergisini karan szde Ms-
lman tccarlar, Kur'an kurslar vesair isimler altnda slam'n ruhunu kapkara bir
perde ile rten cehaleti beslemede seferberlik ilan etmi durumda bulunuyorlar.
slam' sagocya mantyla ortaa karanlnda boan bu insanlarn sosyalizm-
den rpermeleri kadar, tabii bir ey olmaz. Cami kapsnda kitap ticaretinden, hac
yolunda Kur'an ticaretine kadar slam', esaslar ve messeseleri ile istismardan
ekinmeyen bu gruhun, eyhlerini Avrupa ehirlerinde seyahata karmalar, hac
yolunda vurgunculuk yapmalar kendilerince mbahtr. Zira gayeleri dine hizmet-
tir. Bunlarn slam' kalkan yaparak snrsz servet ve sermaye tahakkmne mef-
tun yaaylar, yabanc esaretlere de el uzatarak, byk halife mer gibi, fuka-
rann hakkn srarla isteyen sosyalizme dnan olularnn aikar sebebidir.
4. Sosyalizme dmanln bir sebebi de, memleketimizde sz sahipleriyle
szde dnrlerin ou kere sefalet ekenlerden uzak yaamalardr. Sz sa-
hipleri, yksek mevkilerin yksek maallardr. Bunlar aa tabakalarn, yani
sefalet ekenlerin yannda yaamayanlardr. Karlatrmalarn ve hesaplarn
hep kendi hayat seviyelerine ait llerle lerler. Dnrlerimiz arasnda Yu-
nus'un ruhuyla birlemi bir Rousseau bulunsayd, slam sosyalizminin en gzel
meyvesini vermesi oktan beklenirdi. Bizde dnr zmrenin ou bu milletle
ve onun tarihiyle aHlkas olmayan menfaati kiilerdir. Bugn yurdun her taraf
na dalm kral saraylarn hatrlatan niversitelerimiz, milleti smrrnekten te
emeli ve davas olmayan sonsuz kazan muhterislerinin malikaneleridir. Bura-
larda az alp ok kazanma yolunda ve milyonlar yarnda zorbalklarn art-
tranlar, ky ocuklarnn bir aylk geimlerinin pahasna, sattklar kitaplar al-
maya bu memleket ocuklarn mecbur tutmaktan utanmayanlardr. Bu dnr
Sosyalizm Devrimizin eriatdr 137

ve yazarlarn sosyalizme kar olular elbette yadrganmaz. Liberal iktisat ya-


zarlarn endiesi ve onlarca liberalizm-sosyalizm mnakaalarnn btn hedefi,
retimin arttnlmasyla dnyamzn mutlak hakimi olan byk sermaye krallan-
na salanacak menfaatlarn hesabndan ileri girmemektedir. Bu halde insanl
mzn, ilk an despotlaryla ortaan senyrlerine hizmetten baka gaye tan
mayan esir insanlktan fark kalmyor. Bu tarzda menfaat yarmas, insanlan hep
birbirlerinin emeini smrmeye alan korkun ve hayvani bir hayat kavgas
frtnasnn iine atm bulunmaktadr. Hayat kavgas, hakikatte hayatn konusu-
dur. Ancak, onun aa canllarda mutlak hakimiyeti, hayatn zaferini dourur.
insanda ahiakn kanunlar bu yarmaya yer yer engeller 'ekmedike, insanlk;
dier canllar dnyasnda olduu gibi, ezenler. ve ezilenler diye ikiye ayrlacak
tr: Bundan mesut bir cemiyet nizarnn beklemek samadr.
5. Sosyalizmi, halk, hatta okuyanlar arasnda komnizm ve anarizm gibi mu-
sibet olarak tantan bir sebep de, parann ve onun sayesinde yaplan btn ne
riyat imkanlannn idare ettii menfi propagandalardr. Bu propagandalar daha
kinci Dnya harbinde talyan ve Alman milliyeti sosyalizmine kar kapitalist
ve komnist dnyalarnn kardee birletiklerini unutturdular ve hatta parann
destekledii sinsi Yahudi propagandas ile o milletierin ocuklarn bile sosya-
lizmden soutmaya altlar. Btn kuvvetleriyle de hala alyorlar. Gazeteler,
filmler, radyo ve btn edebi neriyat, szde ilmi denilen propaganda neriyat,
komnizmin kkn kazyabilecek tek kuvvet ona her yerde dmanca cephe
kurmak iin almaktadr. Propagandalar, kitleye yaptklan srekli telkinlerle,
onlarda, o tarzda dnme hususunda alkanlk douruyor ve kitleleri ruhsal
otomatizmin kucana atyorlar. Halk, hareketlerinin alannda olduu gibi dn
celerinin dnyasnda da alkanlklaryla yaar ve onlarla srklenir. Ticaret ve-
ya siyaset adamlarnn btn kuvvetlerini reklarnlarla, propagandalada alm ol-
malar, bu sebeptendir. Sosyalizm konusunda bu propagandalar insanln ru-
hunda en az yz elli ylk alkanlk meydana getirmitir. Bu konuda evrensel bir
ruhi otomatizm btn dnyay kskvrak emberi iine alm bulunuyor.
6. Sosyalizme kar koyan ve onun yzn karalayan en menhus kara kuv-
vet, kremizin zerinde bada kuran kocaman bir letir. Bu le, btn hay-
rm, hakkn ve akn dman olan Yahudi saltanatnn vcudundan baka bir
ey deildir. Bu menhus varlk, kendisiyle bouabilecek btn kuvvetleri k
rabilen para kuvvetini ve devletlerin idare cihazlarn ele geirmi bulunuyor.
Mason tekilatn barnda yok edemeyen bir millet, istiklaline sahip saylmaz.
isterse yedi meydan muhaberesi kazanm olsun, dnyamzn balca servet
kaynaklarna el koyanlar ve her yerde milletierin gerek iradelerini ezerek sin-
sice saltanatlarn kuran Yahudi gc, yani gizli Yahudi iktidar, her milletin
kendi gerek iktidarn yaatacak olan sosyalizme en byk dmandr. Trki-
ye'de mahkum snf (milletin ounluu olan aa halk tabakas) ile bir de
zorba snf (istismarc kapitalist snf) vardr. Her ikisinin stnde, bu ikinci
snf. grevlendirip birinciyi ezen, onlara menfaat salayarak halk parya halin-
138 islamiyat V (2002), say 2

de yaatan bir de byk sermayeci Yahudilerin snf vardr. Bizim davamz,


bu snfn sonuncusunu ortadan kaldrdktan sonra, ikincisini birincisi ile ay-
n hizada dost ve karde yaparak milli birlii gerekletirmektiL
7. Biz, zenginlerin merhametsizliine iaret ederken, fakirierin de, sahip ol-
duklar hrs ve erneHere bu merhametsizlie imrenircesine onlarn emeksiz ser-
vet ve haksz varlklarna gz dikmi olduklarn unutmuyoruz. Fakirin her za-
man zenginin malnda hakk vardr, buna phe yok. Ancak, ok kere fakir,
zenginin haksz kazanlm servetini eline geirmek arzularyla yanar. Bu bir
hak davas olmaktan te, hakszlk iin frsat arama ihtirasdr. Frsat ele ge-
ince intikam davas balar. Komnist ihtilali bir intikam sahnesi oldu. Sosya-
lizm daima halk davas olarak yaatlmaldr. nsann adalet ihtirasna dayanan
sosyalizm, adalet duygusunun zalimlerin ayaklar altnda inendii yerde gz-
lerden dyor. Mazlumlarn hem kini, hem de insan olarak dnya varlklar
na itihas var. te bol dnyalk hakknda duyulan itiha, bir adalet davas
olan sosyalizme kar tepki dourmaktadr. Bugn kapitalizme kar olanlar,
yarn byk sermayenin kavalyeleri srasna geince kapitalizmi bararna
basnay imdiden dnrler. Sosyalizm, nefsimizin mdafaas iin deil de,
Allah'n emri ve insanln hak davas olarak alnrsa gayesine ulatrabilir.
8. Sosyalizm teriminin komnistler tarafndan, kendilerini kanunun takibin-
den koruyucu bir snak halinde kullanlmas, bu sistemin dorudan doruya
komnizm ile kartnlmasna sebep olnutur. Bilhassa geri memleketlerde ca-
hil tabakalar sosyalizm deyince komnizmin anlalmas lazm geldiine inan
yor ve bilgisizliklerinin kurban olarak, kendi haklarnda mdafaa davasn
dman bir dava ile kartryorlar. Bundan sosyalizmin uurlu dmanlar fay-
dalanyor. Sosyalizmin esas ile alm olduu ekiller hakknda yksek retim
de bile temelli bilgi verilmezse, bu halin domas artc olmamaldr. Btn
sosyal bilgisini gazetelerden alan bir neslin byle bir anlayszla kurban
edilmesinden sorumlu tutulmas lazm gelen, onun milli eitimidir.
9. Bizde slam kltrne bal zmrenin, slam' daima sathive ters tarafn
dan anlam olmas, onu sosyalizme kar koymaktadr. Hakikatte bu dava, s
lam'n znde barnan hak davasdr. Sosyalizm, inenmesi halinde Allah'n da
affetmeyeceini bildirdii kul hakknn mdafaasdr. Sosyalist olarak slam'n ta
kalbinde yer alacamz bilemeyenler, kelimenin yabanc kyafetine tutuluyorlar.
Dnmyorlar ki, kelime bir kyafettir, elbisedir; onu biz giydiririz. Allah'n
olan, ruh ve davadr. Ruhu grmediklerinden, bir zavall elbiseyi kurunluyorlar.
Grlyor ki, sosyalizme kar dmanln sebepleri, bir ksm iten ve u
urlu, bir ksm ise gafletten doma olarak, ok ve eitlidir. Btn bu vehimleri
ortadan kaldracak kuvvet, hak davaclarnn bu mcadelede yaatacaklar sabr
la iman ve hi lmeyen iradedir. Gayemize bir gn mutlaka ulaacamza ina-
nyoruz. Kullarn hakkn Allah emriyle gerekletirmek iin kullarn karsnda
boynu bkk duranlar, Allah'n huzuruna tertemiz ve ak alnla kacaklardr.
islamiyat v (2002), say 2, s. 139-146

slam'n ktisat ilkeleri*

FAZLUR RAHMAN [1919-1988]


EViREN: AL RIZA GL

I. ktisadi Deerler ve Sosyal Dzen


slam'n amac, etkin bir gelime salayabilmesi
ve kendi kiiliini ifade ede-
I bilmesi iin, her ferdin, iinde azami hnerlerini ortaya koyabiiecei artlarn
yaratlmasdr. Daha nce de deiik vesilelerle belirtildii gibi, bu amacn ger-
eklemesi iin toplumsal bir evre zorunludur. Byle bir toplumsal evre, ta-
biat gerei devletin mdahale etmedii bir toplum (laissez faire society)** ola-
maz; ancak, yine de bu amaca ynelmi olmaldr. Devletin mdahale etmedi-
i bir toplumda, adaletsizlik, eitli biimleriyle smr ve arpklk ortaya
kar; sonu olarak, slam'n ou amac tamamen baarsz kalmaya mahkum
olur. ayet bir slam devletinin vatandalar~ gerek mrninler olsalard, denetim
ihtiyac bu duruma paralel olarak aka daha az olurdu, teorik olarak fertler
de birbirlerine kar iyi ve drst davranacaklar sfr noktasna ulamay d
nrlerdi. Ancak bu, bizim bugnk toplumumuzun ufkunda her nedense henz

Orijinal ismi Economic Principles of Islam olan bu makale, Islamic Studies (Journal of the Isla-
mic Researcl Institute) dergisinde (slamabad, Pakistan, C. VIII, No: 1, Mart, 1969, s. 1-8) ngi
lizce olarak yaymlanmtr. Bu yaz, Fazlurrahman'n, slam'n iktisadi ynyle ilgili birka ya-
zsndan birisidir. Yaymianmasnn zerinden 30 yldan fazla bir zaman gemesine ramen ne-
mini hala korumaktadr. Bu yzden makaledeki grleri eletirmeksizin yalnzca tercme ede-
rek Trk okuyucusunun istifadesine sunuyoruz. Tercmedeki ift keli ayra ([)) iindeki ak
lamalarla yldz (*) iaretli dipnotlar bize aittir.
Yazann kulland laissez faire society ifadesi, "braknz yapsnlar toplumu" anlamna gelmek-
tedir. Bununla kastedilen, devletin mdahale etmedii toplumdur. Yazar da, makalesinin ilerle-
yen blmlerinde devletin iktisadi hayata mdahalesini slami adan ele almaktadr. Bu yzden
bu ifadeyi biz, "devletin mdahale etmedii toplum" eklinde evirmeyi tercih ettik.
140 islamiyat V (2002), say 2

giinmemektedir. Bu sebeple, btn gayretler slami sorumluluun anlamnn


[zihinlerel alanmasna ynelik olmaldr; [nk] bu ekilde 'ynlendirilmi' bir
toplum olmadan, slami toplumsal dzen ksa bir zaman ierisinde kurulamaz.
slam'a gre, ferdin btn faaliyetleri, akas, tamamen iktisadi faaliyetler
deildir. nsanolunu salt iktisadi bir varlk olarak tanmlama abas, gerek-
te insan tabiatyla veya daha dorusu, insanln btn tarih! icraatlanyla na-
ho bir [ekilde] alay etmektir. 2 Bununla birlikte, toplumsal-iktisadi adalet ku-
rulmakszn, toplumu oluturan bireylerin veya bir btn olarak toplumun ge-
liebilmesi dnlemez. Ayrca, her ne kadar toplumsal adalet tabii olarak ik-
tisadi adaletten ok daha fazlasn kapsyor ise de, ekonomik adalet [sosyal
adaletin] temelidir. Bizim, slam'n toplumsal dzeninin en temel ilkesi olarak
iktisadi adaletin kurulmasn durmakszn tekrarlamamzn sebebi, ite budur.
Bir kiinin iktisadi ihtiyalar emniyet altna alnr alnmaz, kanlmaz olarak
kiilii de, yaratc, bilimsel, entelektel, sanatsal ve ahlaki mecralara dalacak-
tr; nk insan, maddi yakt iktisadi faktr olan dnen bir makinedir. y-
leyse, insanlarn iktisadi temeller olmakszn da genel olarak gelieceini tasav-
vur etmek, beer tabiatma ihanet etmekle eanlamldr.
Hayatn iktisadi ve maddi ynne Kur'an'n bu kadar ok vurgu yapmas
nn sebebi, ite budur. Gerekten, Kur'an, her ne zaman serveti zikretse, ona
isim olarak genellikle 'iyi' (!Jayr) ve 'Allah'n ihsan' (faflu'llah) gibi sfat-isim
ler kullanr. Maietin, dier bir ifadeyle 'rzk'n tedarik edilmesi, hastalk, tehli-
ke, cehalet vb. durumlara kar dier temel gveneelerin salanmas, srekli
bir ekilde, Allah'n insana en ak nimeti olarak sunulmaktadr.3 Kur'an, m-
mini, kazanmaya ve servetten zevk almaya tevik etmekte, fakirlik belasn ve
dknlk dummlarn Allah'tan gelen belli bir musibet olarak grmektedir.4 O
halde, iktisadi deerler, slami toplumsal dzenin temelini oluturmaktadr. Bu

Islamic Studies Oournal of the Islamic Researcl Institute) dergisinde (C. VI, No: 4, Aralk, 967)
yaymlanan The Qur'anic Solution of Pakistan 's Edu(-ational Problems isimli makalemizde
Kur'an'dan yaptmz alntlara baknz. Bu makalede, hayata srf maddeci bak asyla bak-
ma Kr'an perspektifinden eletirilmektedir.
nsan kaygl yaratlmtr; kendisine ktlk dakunduu zaman tasalanr, fakat kendisine iyilik
geldii zaman, bunun bakalarna ulatrlmasna mani olur (70. [Me'aricl, 9-21) ayetinde de g-
rld gibi, bizzat Kur'an, insann bir [tr] dar grllk ve basiretsizlik olan srekli bencil-
lik eilimini sk sk eletirmektedir. Bununla birlikte bu eletiri, balangtaki bu eilimin teda-
vi edilebilir olduunu, gerekten de, yerinde bir eitimle ve mnasip insani gayretlerle deiti
rilebileceini ngrmektedir.
3 Bu, Kur'an'da srekli tekrarlanan bir ana fikirdir; 1. [Kureyl, 4'nc ayette Allah'n nimetinin,
zellikle al giderme ve tehlikeden koruma olduu belirtilmektedir. Dier yandan Kur'an,
kendi refahlaryla vnen ve dnyevi kazanmlarndan (mal ve'l-benn: servet ve ocuklar) do-
lay, hayatn daha yksek deerlerine zararl olacak derecede maran kiileri de srekli olarak
eletirmektedir. Ayn ekilde, bilgiden, Allah'm zel bir ikram olarak bahseden saysz Kur'an
ayeti vardr. yiliin ve gcn kayna olarak bilgi, gerekte ak bir Kur' ani ana fikirdir. 24. [u
ara'], 80'inci ayetle hastalk Allah tamfndan giderilen bir bela olarak grlmektedir.
4 Mesela bkz. 2. [Bakaral, 155; "Allah, bolluk vaad eder" iken "eytan, fakirlik vaad eder" 2. [Ba-
karal, 268]. 1

,
slam'n ktisat lkeleri 141

olgu, esiz 'ahlaki' nitelikleri [zmsemi olarakl servet peinden komak ve


maddi eya retmek [gerektii] sonucunu dourmaktadr. retim yapmakla ve
servet retmekle megul olan bir Mslman, neticede Allah'a hizmet veya 'iba-
det' ediyor demektir. Peygamber, fakirliin neredeyse iman redderneye (kufr)
gtrdn sylemitir:

Kade'l-fal.m en yekne kufran [=Fakirlik neredeyse inanszlktr.J

Madem ki, iktisadi deerler, kesinlikle zorunlu ve toplumda slami amala-


rn gerekletirilmesi iin temel olmalarna ramen yine de esasen sonu alma-
ya yneliktirler, o halde, bundan, daha baka ve daha yce deerlerin rehber-
lii altnda iktisadi dzenin denetim altna alnmasnn ve ynlendirilmesinin
zorunlu olduu sonucu ortaya kar. Szgelimi, ayet servet peinden koar
ken insan kendi arkadan yerse,** btn ama baarszla urar. O halde,
iktisadi retim ve paylam yollar tam anlamyla denetlenmeli ve kontrol alt
na alnmaldr. Helal kazan (kesbu'l-J:alal) prensibinden kesin olarak ortaya
kan sonu budur. Servetin 'kazanlmas gerektii' fikri, hibir zaman hatrdan
karlmamaldr. Aile reisinin kazanma yetenei sebebiyle onun hayat boyun-
ca veya lmnden sonra bir ailenin elde ettii nispeten kk menfaatler ve-
ya bir kiinin dier kiiye verdii kk hediyeler -ki, slam'a gre bunlarn
hepsi de caizdir- vb. eyler istisna edilecek olursa, servetin tamamnn kaza-
nlm olmas zorunludur.s
slam ekonomisinde helal kazan [elde etmeye ynelik] emein temel zel-
lii, ister bedenen, ister zihnen veya manen (bununla biz, toplum iin yapld
halde gzle farkedilmeyen ve fiziki olmayan eitli hizmetleri kastediyoruz)
olsun, bir i olmasdr. Bu konudaki temel ilke, Kur'an tarafndan 4. [Nisa'], 29-
32'de ortaya konmutur:
Ey iman edenler! Mallarnz aranzda haksz yollarla yemeyin; aranzdaki
bir ticaret anlamasna dayanmas bundan mstesnadr; (haksz yollarla ser-
vet yemek suretiyle toplumsal ve ekonomik ynden) intihar etmeyin. [. ..] Al-
Jah'n bir ksmmza dierlerinden (ekonomik olarak) daha farkl verdii ey
lere hrsla gz dikmeyin; erkekler ve kadnlar, kazandklar eyleri paylaa
caklardr. Allah'tan ltfunu isteyin ...

O halde, aka u ortaya, kmaktadr: Madem ki Kur' an, doutan gelen


zellikler sebebiyle insanlar arasnda yetenekler ve beceriler ynnden farkl-

Enes b. Malik'den rivayet edilen bu hadis iin bkz. Ebu Abdiilah Muhammed b. Selame el-Ku-
da'i, Musnedu'-ilab, tahk. Harndi b. Abdilmecid es-Selefi, Mu'essese er-Risale, Beyrut
1407/19862, I. 342; Ebu Bekr Ahmed b. el-Huseyn el- Beyhaki, u'abuJ- iman, tahkik: Muham-
med es-Sa'!d Besy(n! Zalul, Daru'l-Kutubii-imiye, Beyrut 1410, V. 267.
Yazar burada kapitalizmin acmasz tr asndan sylenen "insan insann kurdudur" szne
atf yapyor olabilir.
2. [Bakara], 202 vb.; ayn ekilde bkz. "nsan ne iin almakta ise, yalnzca onu elde eder" (53.
[Necml, 39).
142 islamiyat V (2002), say 2

lklar bulunduunu, bunlar nedeniyle de iktisadi kazanlarnda farkllklar ola-


can aka kabul etmektedir, yleyse, btn servetin bu yetenekierin -bun-
lar hangi derecede olurlarsa olsunlar- kullanlmas yoluyla kazanlmas gerek-
tii kuraln koymaktadr. Emek ile cret arasndaki ilikinin tabiat, mteakip
blmde biraz daha ayrntl olarak incelenecektir.
slam, yetenekleri itibaryla insanlar arasnda byk farkllklar bulunduu
nu kabul etse hile, yine de aktr ki, onun iktisadi ve toplumsal adaletle ilgili
taleplerinin karlanmas iin, devletin, btn vatandalarn belli bal temel ih-
tiyalarn garanti altna almas zorunludur. Bu ihtiyalar, yiyecek, giyecek, ba-
rnma, salk hizmetleri ve eitimi iermektedir. Kazan elde etme kabiliyeri s
fra yakn bile olsa, slam'a gre hibir vatanda bu haklardan mahrum bra
klamaz. 6 Bunun niin byle olduu hakknda daha baka mcbir sebepler de
vardr. Birincisi, btn bu temel ihtiyalar, insan olmas itibaryla insanolunun
bir parasdr. Bu ihtiyalardan herhangi birinin karlanmamas, kiiyi bir an-
lamda insan alt konuma indirger. [Oysa] Kur'an, her insan erefli kabul et-
mektedir. Birinciye sk skya bal olan ikinci sebep, insan bireylerinin geli
mesi konusunda slam'n ngrd standartlar, herkese kendini gelitirme fr
sat verilmedike gereklemi olmayacaktr. Bu durumda, ayet bir insann bu
temel ihtiyalarndan herhangi hi ri reddedilirse, kiiliini gelitirme ans srf bu
yzden giderek kaybolup yok olacaktr. Bu nemli amacn gereklemesi iin
iktisadi ve toplumsal adaletin kurulmas, gerekten zorunludur.
Bu byle olunca, aktr ki, bir slam devleti iktisadi, gelimenin az ok bir-
birini izleyen hedefleri olmas sebebiyle, ncelikierin titiz bir sralamasn yap-
maldr. Dier bir anlatmla, insann istekleri snrsz, bunlar hemen tatmin ede-
cek iktisadi imkanlar ise snrl olduuna gre, ncelikierin sras bu istekleri
tatmin edecek biimde belirlenmelidir. Daha zel olarak [belirtirsek], iktisadi
eliizenin bizzat kendisi biitOn bir toplumsal diizeni gerekletirmenin zorunlu
bir arac olduu iin, ekonomik iiretim makinasnn, gemi azya alarak, istedi-
ini istedii ekilde i.iretmesine izin verilemez. Temel ihtiya maddelerinin re-
tilmesi ve ncelikle bu ihtiyalarn karlanmas gerekir. Ancak, unu da ilave
etmeliyiz ki, yukarda zikredilen temel ihtiyalar listesi, yiyecek, giyecek vb.
olmalar itibaryla tketici asndan tamamen bireyseldir. [Oysa] mesela bir
toplumun btn bunlardan daha nce karlanmas gereken bir ihtiyac daha
vardr ki, o da savunma ihtiyacdr. O halde, bir slam devleti, savunma, yiye-
cek, giyecek, harnma, salk ve eitim ihtiyalarn karlamak iin gerekli

6 Buna, Kur'an'n, hayatn ihtiyalarnn a~nemini


hu ortaya koyan ve yukarda 3 ve 4 numa-
ral dipnotlarda da kaydedilen ifadeleri tarafndan da iaret edilmitir. Kesin olarak bu, bu ihti-
yalardan yoksun kalmann niin Allah'n helas olarak grldn aklamaktadr; nk bun-
lar[n karlanmamas] bir insan olarak kiinin btnlne zarar vermektedir. Bu faktrlerin in-
san hayatndaki hayati nemi, dnce sistemi ierisinde yer alan irtifak terimini aklarken ah
Veliyullah tarafndan aka ortaya konmutur.
slam'n ktisat lkeleri 143

aralar yaratacaktr. Ancak, bu ihtiyalar garanti altna alnd zaman, toplu-


mun slami ideale doru ilerlemesi mmkn olacaktr.
II. retim Metodlar ve Servet Paylam
Daha nce de sylediimiz gibi, slam'a gre iktisadn dayand temel nokta,
slam'n i kavramdr. , mal retimiyle dorudan veya dalayl bir ekilde il-
gili olan ve ilerlemeye katk salayan insani [her trl) aba olarak tanmlana
bilir. Bu tanma gre, yalnzca elle yaplan iler deil, ayn zamanda bir iktisa-
di plann yrtlebilmesi iin gerekli olan ynetim faaliyetleri de 'i' kavram
nn kapsamna girecektir. Ancak, hepsi bu kadarla da snrl deildir; zira bu
tanma gre, i, toplumun ilerlemesi iin harcanan ve olumlu sonularyla ikti-
sadi hayatta zorunlu olarak yank bulan zihnl ve manevi erneklerio hepsini de
kapsamaktadr. Dolaysyla, bu bak asna gre, sadece laboratuarnda a-
lmakta olan bir bilim adam deil, ayn zamanda toplumun ahlaki cokusunu
canl tutmak iin emek sarf eden bir vaiz de -ki, buradaki amac, ilerleme iin
ihtiya duyulan mcadelede [gerekli olan) ahlaki gcn varln devam ettir-
mektir- emeki durumundadr. Ksacas, yapc ve yaratc btn emekler, i
kapsamndadr. 7 Emein ise, bir karl olmaldr.
Emein kesinlikle karlksz braklmamas, slam'n en bata gelen ilkesi-
dir.s Gerekten slam, ie karlk vermek [gerektii] ilkesinin sadece maddi
alanda deil, buna paralel olarak tinsel alanda da iletilmesinde srar etmekte-
dir. Dahas, bu [durum) yalnzca fertler asndan deil, ayn zamanda halklar
ve milletler asndan da geerlidir.9 Kur'an, kesb (kazan), ceza (karlk), ecr
(cret veya bedel) vb. terimleri, ite bu geni balamda kullanmaktadr.
Kur'an'a gre, btn evren bu ilkeye gre ilemektedir, her eylemin zorunlu
ve kanlmaz sonular vardr. Adalet, emek-iicret ilkesinin baanl ilemesine
verilen isimdir. Bu yzden, bu prensibi ihmal eden bir toplum, tabiatn en te-
mel kuraln inemi olmaktadr ve bunun sonularna kesinlikle katlanmak
durumundadr. Bundan dolay bir slam devleti, btn i trlerinin cretleri
[meselesini) tam ve adil olarak zme kavuturur.

7 Kur'an'daki en yaygn
terimler, 'amel (i) veya kesb (kazan, hisse) ve sa 'y (emek), ceza ve ecr
(karlk/mkafat)terimleridir. Kur'an bunlar, iktisadi anlamlarn da kapsayacak ekilde geni
anlamlaryla kullanmaktadr. Bkz. Kur'an, 5. [Ma'ide) suresi.
s "Her kim zerre zerre deerinde bir iyilik yaparsa, onun mkafatn bulur; her kim de zerre de-
erinde bir ktlk ilerse, karln alacaktr" 99. [Zelzelel, 7-8.
9 Kur'an'n, bireyi, indirgenemeyen, paralanamayan ve bakasna devredilemeyen bir ahlaki so-
runluluun mutlak mekan olarak kabul ettii dorudur. Bu yzden her insan ferdi bir anlam-
da kendi iinden sorumludur. Ancak, ayn l<;:de Kur'an, ortak sorumluluun da eksiltilenez ve
kanlamaz olduunu kabul etmektedir. Gerekten kendi genel retisinin bak asna gre
Kur'an, ortak sorumlulukla ve bir btn olarak toplumlarn kaderleriyle daha fazla ilgili grn-
mektedir. "Onlar gemi bir dnemin bir halkdr; onlar kendi kazandklarndan sorumludurlar.
Siz de kendi yaptklarnzdan sorgulanacaksnz, onlarn yaptklarndan sorumlu tutulacak deil
siniz" (2. [Bakaral, 134, 141). "Bylece Biz her halka kendi davrann ekici gsterdik" (7.
En'am, 108); "Her halkn bir hayat sresi vardr" 8. [A'rafl, 34. Grlyor ki, hem insan ferdi,
hem de insan toplumu [biri dierine) indirgenemeyen varlklardr.
144 islamiyat v (2002), say 2

slam'n bu hayati ilkesine ramen, slam tarihinin zellikle daha sonraki d-


nemlerinde bu durumun ar derecede bozulduunu hi kimse inkar edemez.
Bizim toplumumuzda iktisadi, siyasi, manevi ve (cinsellik de dahil) toplumsal
gcn smrye yol aacak biimde kullanm had safhaya ulamtr ve insan-
larmz hala bunlarn sonularnn skntlarn ekmektedir. Toprak aal, si-
yasi baskclk ve manevi smr, kitleleri kynn eiine getirmektedir. Bu
problemierin mmkn olduunca acil ve etkili bir ekilde resmen zlmesi, bir
slam devletinin belki de en ak gstergesi olacaktr.o Bir adalet terazisi kur-
mak suretiyle nemli problemler zme kavuturulabilir. Fiziki i, sermaye,
ynetim ve dier hizmetlerin paylar, uygun birtakm toplumsal artlarn al-
tnda ve esnek bir biimde karara balanacaktr. Burada biz, tipik bir proble-
mi zikrederek bir rnek veriyoruz. Gnmz Pakistan;ndaki iyi almayan ve
dzensiz, daha dorusu gerekte var olmayan pazar artlarnda, yapt i elde
ettii cretle karlatrlamayacak kadar nemsiz olsa da, komisyoncu, retim-
den tketime btn iktisadi srete muhtemelen en fazla kazan salayan kii
olarak grnmektedir. Bunun devam etmesine izin verilecek midir, yoksa mm-
kn olan en ksa zamanda makul bir pazar kurulacak mdr?
Daha nce, slam'n, hem sosyalizm, hem de kapitalizm doktrinleriyle z-
de olmadn sylemitik. Eer toplumdaki kt artlar, toptan kamulatr
maya bavurulmadan ve zararl olmayan bireysel teebbs hrriyeti koruna-
rak dzeltilebilirse, hi phesiz, slam bunu tercih eder. Bununla birlikte, eer
devlet, ekonomi ynetimini dorudan ele almadnda toplumun durumunun
griinr gelecekte ekonomik ynden diizelmeyecei belli ise, slam, kamula
tmay sadece yasak/amamakla kalmaz, ayn zamancia en st amir konumun-
daki sorumlu olan devlete ak bir ekilde bunu yapmasn emreder. Belirtme-
miz gerekir ki, kazandklar serveti kendilerinin ahsi mlk olarak grdkle-
ri iin, slam'dan nce Mekkeliler, mallarnn ok az bir ksmn dzenli olarak
toplumsal refah iin harcamaktaydlar. Kur'an onlara, her ne kadar kendileri
kazansalar hile, sahip olduklar servetlerinden bir ksmnn zerinde mlkiyet
haklarnn bulunmadn, bunlarn topluma ait olduunu ifade etmitir. Bu bi-
ze, sosyo-ekonomik adalet iin devlet, sosyo-ekonomik adaletin gerektirdii
kadar zel servete mdahale edebilir ilkesini. vermektedir.
Sanayinin milliletirilmesi zorunlu grlr~e, hatrdan karlmamaldr ki,
bunun zorunlu sonucu [ayn zamandal iin de milliletirilmesidir. Gelimekte
olan baz lkelerde ara zm olarak denendii gibi, paralel bir hareketlilik
oluturulmadan ve [iktisadi] iler denetim altna alnmadan sanayinin milll:leti-

o Islamic Studies dergisinde (C. VI, No. 2, Haziran, 1967) yaymlanan "Some Reflections on the
Reconstration of Muslim Society in Pakistan" [Pakistan slam Toplumunu Yeniden Kurma ze-
rine Baz Dnceler] isimli makalemin Il. ve lll. blmlerine baknz.
n 10 numaral dipnotta ismi zikredilen makalemizin I. blmne baknz.
Agm., s. 109-11.
slam'n ktisat lkeleri 145

rilmesi, sadece etkisiz deildir, ayn zamanda aka mantksz ve samadr.B


Bu ok az semere verir ve daha fazla karklk yaratr. Eer retim aralar
bu yolla kontrol altna alnacaksa, o zaman btn [iktisadi] iler de denetim al-
tna alnmaldr. Hi kimse, ulusal bir grev iin askere alndndi, szm ona
hrriyet adna almayacan veya kendisine havale edilen ii yapmayaca
n syleme hakkna sahip deildir.
Sermayenin ve iin bu ekildeki hareketliine slam kar deildir. Bu al
mada tekrar tekrar belirttik ki, slam, topluma mdahaleye imkan tanr. slam
toplumu, ynlendirilen ve kontrol edilen bir toplumdur.H Bir ocuk gen olup
da hayatn gereklerinin ok azn anlad zaman, gelecein hem gizli imkan-
larnn, hem de tehlikelerinin [henz] farknda olmad iin, hayat tamamen
ebeveyni tarafndan dzene konur. Ancak, [bu durumda] ocuun hr deil
kle olduunu sylemek samadr. nk hrriyet ve hrriyetsizlik, sadece
belli mnasip balarnlara anlaml bir ekilde uygulanabilen ifadelerdir. Zihni
ve ahlaki. yetenekleri tamamen yerinde olan akl banda bir yetikin zincire
vurulacak olursa, elbette onun kleletirildii veya esaret altna alnd syle-
nebilir. nk kendi halinde [serbest] brakld taktirde, o insan [zgr ola-
rakl kendinden bekleneni yapabilecek bir durumdadr. Bu yzden nndeki-
nin ne olduun~ dahi fark ederneyecek kadar iktisadi ve entelektel ynden
geri olan bir toplumda bilinli bir ynlendirme kesinlikle zorunludur [ve bul
gerek anlamda asla hrriyet kavramna ters deildir. Aslnda, byle bir nle-
rnin alnmas halk zgrletirmek iindir.
Bununla birlikte kabul edilmelidir ki, tamamen devlet tarafndan yrtlen
byle bir ynlendirme ii, illa gerekliyse, tabiat icab muvakkat olmaldr. lkede
yeterli servet retildii, toplumsal ve iktisadi adalet saland, halk zihni ve ah-
laki ynden kendini tand ve kendine gvendii zaman, insanlarn en iyiyi yap-
malanna frsat tanmak iin, dtan uygulanan kontrol vastalar gevetilmelidir.
Eer toplum hr teebbs yoluyla kendi kendini ina etme hususunda iyi
bir ansa sahipse ve iktisadi durumunu derhal kurtarmaya muktedirse, slam
bunu memnuniyetle karlar. Gerekten, Kur,.an, insanlarn i yapabilecekleri-
ni, servet sahibi olabileceklerini, hem kendileri, hem de daha genel anlamda
toplum iin servet retme hakkna sahip olduklarn her zaman kabul eder.
Hr teebbsn Kur'an retisine en yakn ekli, hi phesiz anonim irket
biimindeki bir tr kooperatif sanayiidir. Bu, ekonominin temelini liberalleti
recektiL Bu da hzl servet retiminin bir faktr olan zararsz teebbs hr-
riyetini koruyacaktr; yine bu, kartellerio sembolize ettii byk kapitalist s-
mr ekillerini de engelleyecektir. Bu durumda, retilen mal, ksmen yatrm
clar arasnda paylatrlrken, ksmen de bir btn olarak toplum iin gereken
mali tedbirlere harcanacaktr.

13 Agm., s. 107.
14 Agm., s. 107.
146 islamiyat V (2002), say 2

Bizim grmze gre, slam, setvet retiminde sermayenin roln inkar


etmez; yeter ki, bu sermaye ve retimdeki rol, bir btn olarak toplumda y-
rrlkte olan egemen iktisadi adalet ilkesinin kontrol altnda olsun. Sermaye-
nin gemi nesillerin biriktirilmi mallarndan baka bir ey olmad teorisi, s
lami ve akli ilkeler asndan savunulamaz grnmektedir. slam, retim konu-
sunda ortaklk kurmaya aka izin vermektedir. Komnist teorinin sermayeyi
aklamasnda olduu gibi, eer her ey nceki etkeniere gre aklansayd, o
zaman bu yalnzca sermaye ynnden deil, ayn zamanda dnyadaki her ey
ynnden doru olurdu. Zira dnyadaki her ey, neticede nceki etkenierin
rndr. Ancak, belli ki bu [bak as), meseleleri [belki de ok az ilgili ol-
duklar) ok uzak [noktalara) gtrecektir. Sermayenin kendi bana hibir ey
retemeyecei, fakat insann kendi iini yapabilecei iddiasna gelince, retim
aralarna sahip olmadka insann da kendi bana hibir ey retemeyecei
ni sylemek ayn derecede dorudur.
Ayn noktadan hareketle, slam topraklarnda banka faizini reddeden ar
gr de kabul etmemeliyiz. Eer sermaye, mal retiminde bir paya sahipse,
banka faizi caiz olmaldr. Caiz olmayan, iktisadi smrdr (?ulm).s Sermaye-
nin payna gelince, [bu konudal iki ey teminat altna alnmaldr. Birincisi, ister
faiz eklinde, isterse baka bir ekilde olsun, sermayeye aynlan payn, tama-
men toplumdaki ilgili dier etkenler tarafndan dzenlenmesidir; [bylece] net
retimin gereinden fazla bir ksm talep edilemeyecektir. kincisi ise, sermaye-
nin srf tketim amacyla deil, retim amacyla da dn verilmesidir. Para yal-
nzca tketim amacyla ve ar bedel karlnda dn verildiinde, faiz, tefe-
cilie (usuy) dnr; iktisadi ynden zararl, ahlaki ynden savunulamaz ha-
le gelir. Kur'an, kanuni faizi~eil, tefecilii yasaklamtr. Bu yasa, ticari ban-
kaclk iin gerekli ilemleri kapsayacak ekilde geniletmek, ideolojiktir ve s
lam ddr. Bu, ahlakl bir davran deildir; olsa olsa ahlaki bir hastalktr.

s Kur'an'nriba (usury =faiz, tefecilik) hakkndaki adalet ilkeleri genel olarak 2. [Bakara], 275-279.
ayetlerde yer almaktadr. Peygamber zamannda hkm srd ekliyle riba sistemi, gerekte
rktc bir smr ekli idi.
islamiyat V (2002), say 2, s. 147-154

Sba'i ve slam Sosyalizmi


Adl Kitab zerine

MEHMET EMN ZAFAR


DO.DR., ANKARA . LAHYAT FAKLTESi
afsar87@yahoo.com

Dnya sava yllarnda; Bolevik ihtilalinden iki sene evvel 1915 ylnda
I Suriye'nin Humus vilayetinde doan Dr. Mustafa es-Sba'i, Franszlara kar-
mcadelesiyle de tannan Humus Ulu Camii hatibi eyh Haseni es-Sba'i'nin
oludur. slam fkhnda uzman olmann tesinde pek ok sosyal dayanma ce-
miyetinin kuruluunda ve yrtlmesinde de aktif roller stlenmi birisidir ba-
ba Sba'i. Keza 1948 Filistin savana da bilfiil katlm ve 1962 ylnda olu
Mustafa es-Sba'i'den iki sene evvel vefat etmitir. (Sba'l, es-Sunne, 1985, Na-
ir'in notu, s. C-D)
Mustafa es-Sba'l, imparatorluklar ann kapand, eski dnyann yklp,
yerine yeni dnyann kurulmasna urald bir srete dnyaya gelmi ve
genlik yllarn yaamtr. O yanda iken ngiltere ve Fransa bir dekleras-
yonla "uzunca bir zamandan beri Trklerin zulm altnda yaayan halklarn
kurtuluu iin" savatklarn dnyaya ilan etmi; o be yana geldiinde ise,
lkesi Suriye ve Lbnan, Fransz; Irak, rdn ve Filistin, ngiliz mandasna gir-
mitir. 1920'den 1930'a kadar Suriye, Franszlara kar bamszlk mcadelesi
vermek zorunda kalmtr. Nihayet 1930'da Franszlar, Suriye'ye szde bir ba-
mszlk tanyarak cumhuriyet ilan edilmitir. 1936'da yaplan anlama uyarn
ca Franszlar Suriye'den tamamen alakalarn kesme sz vermiler; ancak, II.
Dnya Sava'nn araya girmesiyle sava sonuna kadar Suriye zerindeki n-
fuzlarn devam ettirmilerdir (F. Armaolu, 20. Yzyl Siyasi Tarihi, Banka-
s Yaynlar, I. 198-199). 1945-49 arasnda nispeten siyasi sk1nete kavuan
Suriye, 1949'dan itibaren tam bir karklk ve dzensizlik ierisine girmitir.
148 islamiyat V (2002), say 2

1949-53 yllar arasnda Suriye'de hkmet darbesi, 21 kabine deiiklii ol-


mu ve bu arada iki askeri diktatrlk kurulmutur. 1954 ylndan itibaren Su-
riye siyasi hayatnda Sosyalist Baas Partisi etkinlik kazanm; Msr'da Nasr'n
Sovyetlerle ilikileri gelitirme politikas, Baas ile Nasr' birbirine yaklatrm,
hatta Suriye-Msr btnlemesi fikrini gndeme getirmitir. 1956 Svey bul
ran ile ngiltere ve Fransa'nn Msr'a saldrmalar, Arap dnyasnda hem Bat
aleyhtarln hem de sol akmlarn tesirini arttrmtr. Sovyetler ile Suriye ara-
sndaki ilikiler o kadar ilerlemitir ki, srail Babakan Ben Gurion Bakan Eis-
henhower'e gnderdii mesajda: "Suriye'nin milletleraras komnizmin bir s-
s haline gelmesi, zamanmzda hr dnyann karsna kan en tehlikeli ha-
diselerden biridir," demitir (Armaolu, I. 506-7). Sba'l'nin vefatndan yl
sonra patlak veren ve tarihe "Arap-srail Sava" veya "6 Gn Savalar" diye
geen savata, srail karsnda Araplarn yannda Sovyetler Birlii yer alm;
sadece yannda olmakla kalmam; her ne kadar onlara baar getirememise
de, bata uak olmak zere sava ara ve tehizatlarn da Araplara Sovyetler
vermitir (Armaolu, I. 704-705).
Mustafa es-Sba'i'nin ksa hayat evresinde mahalli ve kresel apta yaa
nan olaylar, Osmanl'nn tarihe karmasndan sonra ortaya kan Ortadou'da
ki Arap devletleri ve Msr'da sosyalist eilim ve egemenliklerin tarihsel, siya-
sal ve milli nedenlerini aklar mahiyettedir. Bunlar u balklar altnda topla-
mak mmkndr:
ngiltere ve Fransa gibi Batl devletler tarafndan aldatlm olmalar
Batl emperyal devletlerin istilasna uram olmalar
ngiltere ve Fransa tarafndan ma~ ynetimine tabi tutulmalar
Bu lkelere kar bamszlk sava vermi olmalar
srail'in Batl devletler tarafndan korunmas
Filistin meselesinde ABD bata olmak zere, Batl devletlerin srail'den
yana tavr koymas
ki kutuplu souk sava dneminde Suriye bata olmak zere, Arap dev~
!etlerinin nemli bir ksmnn Sovyetlerle ibirliine zorlanmalar.
Btn bunlar Arap halkalar ve aydnlar zerinde derin etkiler brakm, si-
yasal olarak sosyalist/milliyeti Baas rejimlerini glendirmitic
Mustafa es-Sba'i, ok ynl birisidir; babas gibi bir din alimi, bir kanaat n-
deri, siyaset adam ve sava gnlerinde ateli bir aktivisttir. 1929 ylnda Msr'da
Arap dnyasnn en etkili tekilatlanndan biri olan Mslman Kardeler'in kuru-
cusu Hasan el-Benna ile de yakn ilikisi olan Mustafa es-Sba'i, Ezher'de "Sn-
net ve Terideki Yeri" balkl teziyle slam hukuku alannda doktora yapm;
lkesine dnn mteakip "Arap Koleji"ni kurmutur. 1945-46'da Mslman
Kardeler ats altnda sosyal faaliyetleri organize etmitir. 1947'de el-Menar ga-
zetesi ile el-Muslimn mecmuasn kartmtr. Suriye'nin en alkantl dnemle-
ri olan 1949-54 yllarnda, Kurucu Meclis'te mebus olarak bulunmu; Suriye Ana-
Sba '1 ve slam Sosyalizmi 149

yasas'n hazrlayan dokuz kiilik komisyonda ye olarak yer almtr. i ve


kyl haklar zerinde ok duran SbWI, genlerle ilgili organizasyonlara da im-
za atm ve "Bedir Genler Kulb"n kurmutur. 1950 ylnda am Hukuk Fa-
kltesi'nde profesr olmutur. 1957 ylnda fel olan Sba'l, 1964'de vefat etmi
tir. Hayatnda "Kk bn Teymiyye" diye adlandrlan Sba'l, bu sre zarfnda
dinsizlikle itharn edilmi, birok kere suikast giriimine maruz kalmtr.
Yirmi bee yakn eseri olduu belirtilen Mustafa es-Sba'l'nin doktora tezi
bata olmak zere baz almalar Trkeye de evrilmitir. Bunlardan birisi de
el-tirakiyye el-islamiyye baln tayan kitabdr. "slam Sosyalizmi" adyla A.
Niyazolu tarafndan evrilerek 1974'de Hareket yaynlar (s. 322); 1976'da da
Dergah yaynlar tarafndan yaymlanmtr. eviriye, eserin 1960'daki ikinci
basks esas alnmtr. Yaynevi kitaba yaklak otuz sayfalk bir sunu ekiemi
ve burada, Bat, kapitalizm, sosyalist dnce, Marksizm .vb. konularda akla
malarda bulunulmutur. Kitap hakknda da ksaca bilgi verilmi, Sba'l'nin ese-
rinde kulland el4tirakiyye bal; yazara saygnn bir gerei olarak 'sosya-
lizm' eklinde evrilmitir. Bu sunuta yazarn ksaca biyografisi de verilmitir.
Eserin ierisinde yer alan ana balklar yledir:
Sosyal Adalet ve Dinler
slamiyet ve Sosyal Adalet
Tabii Haklar
Mlkiyet
Emek
timai Gvenliin lkeleri ve Kanunlar
timai Gvenliin Meyyideleri
slam Tarihine Bir bak
Son Sz
Sba'i, kitabnn birinci basksna yazd nszde slam medeniyeri ile Bat
arasnda mukayeseler yapm; Bat emperyalizmine kar verilen hrriyet m-
cadelesini zenle vurguladktan sonra, bu mcadelede nc kabul ettii iki is-
min altn zenle izmitir. Bunlar Afanl ve Abduh'tur. Sba'l'nin 'sosyalizm'
olarak evrilen el-itirakiyye'yi balk yapt bir kitaba balarken Afanl'ye atf
ta bulunmas son derece doaldr. Zira, Cemi! Meri'in, Arab Socialism'den
(Hanna & Gardener, Leiden 1969), yapt alntya dayanarak belirttiine gre,
sosyalizmin slamiletirilmesi ve Araplatrlmas iinde barol Afani (1838-
1897) oynamtr. Meri'e gre "itirakiyye"yi ada manada kullanan ilk ya-
zarlardan biri odur. Afanl, itirakiyye lafnn kalabalklar zerindeki efsununu
hemen kavram olmal... Filhakika muzdarip ark'n binbir zulmle ezilen yok-
sul ynlar iin, refah ve adalet ryasyd itirakiyye. Avrupa sosyalizmi ba
kayd, slam itirakiyyesi baka (Meri, Maaradakiler, letiim 1998, s. 223).
Sba'l kitabna niin "slam sosyalizmi" dediini ve bu isme gsterilecek ki-
mi reaksiyonlar olabileceini hatrlattktan sonra yle diyor:
so islamiyat V (2002), say 2

Sylenenlerin hepsini bildiim halde "slam sosyalizmi" szn kullanmay .


tercih ettim. nk ben, sosyalizmin az sonra snecek bir moda olduuna
inanmyorum. Aksine ben, sosyalizmin, insani bir duygunun rn olduu
na, btn resullerin tebliinde yeri olduuna, btn slahatlarn da alar
boyunca ona bavurduuna inanyorum. Btn ada dnya, zellikle ge-
ri kalm lkeler, insanln manasn ortadan kaldran snflamalardan kur-
tulmak iin, onun hakim olmasna urayorlar (s. 44).
Sba'i'ye gre sosyalizmin gayesi de udur:

Sosyalizmin gayesi, sermayeyi kitlenin aleyhine biriktirip, servet ymaktan


ferdi menetmek, kapitalin kitleye skntl, sefalet getiren ekle gelmesini n-
lemek, alanlar murakabe ettirmek, vatandalar arasnda sosyal dayan
nay tesis etmektir. Bylece sosyalizm yoksulluk, alk, servetin acaip e
kilde artmas gibi, bir yandan itimai perianl ve hastal, te yandan
markl, ahlak bozukluunu filiziendiren sebepleri ortadan kaldrmak ga-
yesini gder (s. 44). '
Sbafye gre, bu sosyalizm, eitli milletierin kurtulu iin almalarn so-
nuca ulatracak tek vastadr ve aslnda bu, tarih boyunca nazari ve arneli ola-
rak tatbik edilegelen "slam eriat"ndan baka bir ey de deildir (s. 45). Ona
gre, buna, isteyeri "itimai adalet, itimai mesuliyet veya fakidikle mcadele"
de diyebilir. \
Sba'i'ye gre, sosyalist dnce, toplumun btn fertlerine insana yarar
biimde bir hayat ve geim seviyesi temin etmeyi ister; slam da hereyden ev-
vel bu meseleyi proramlatrr (s. 48).
Sba'i, kitabnn nsznde hayatndan da kimi anekdotlar aktararak slam
sosyalizminin tarihi rneklerine atfta bulunur. Mesela, 1957 ylnda Sovyet
Rusya'ya yaptklan bir seyahat esnasnda Sovyet alimlerine iki saatten ziyade
ortaada slam'n nasl sosyalist bir devlet yaps vcuda getirdiini ve bu
devletin ilk sosyalist devlet olduunu anlattn; onlarn da hayretler ierisin-
de kaldklarn nakleder (s. 48).
Bu seyahat srasnda, Rus dileri yetkilileri ile arasnda geen u diyalou
aktarr:

"Gerekten biz, Arap lkeleriyle, Sovyetler arasndaki yardmlamann siya-


si alanda srekli olmasn, daha da genilemesini diliyoruz. Umarm bu yar-
dmlama hibir d tesirle zedelenmesin." Siminof bunun zerine yle de-
miti: "una inanmalsnz ki, Bat emperyalizminin aksine bizim ilgimiz s-
rekli olarak sizin lehinize olacak. Zaten iki tarafn da karlar bunu icap et-
tiriyor" (s. 49).
Bu sralarda Sovyet egemenliinde yaayan dindalarnn Sovyet GSMH'sndan
. ne kadar pay aldklarn, temel haklar balamnda hangi eitlik ltlerine tabi tu-
tulduklarn sohbet konusu yapmak Sba'i'nin hatrna gelmemi olmal!
SM 'i ve slam Sosyalizmi s

Sba'i, Rusya gezisinde Rus yetkililere komnizm hakkndaki endielerini ve


olumsuz fikirlerini de aktardn dile getirerek; Arap dnyasndaki komnist
akmlarn kendileri iin byk bir tehdit oluturduunu da belirtmekten geri
durmaz (s. 50-51).
Sba'i'nin sosyalizmi, dini merkeze alan, milliyeti ve hmanist bir sosya-
lizmdir. Ona gre bu sosyalizm, "yce bir hukuk anlaynn rndr" (s. 52)
Onun sosyalizmi "ruhu bir sosyalizm"dir (s. 55).
Sba'i, milli bamszlk, ekonomik kalknma ve kltrel muhafaza iin l-
kesinin iinde bulunduu siyasi, sosyal ve tarihi koullarda 'sosyalizm' szc-
n slam'la yanyana getirmek suretiyle kendi inan ve dnya grne siya-
sal meruiyet ve toplumsal geerlilik kazandrmak istemie benzemektedir. Zi-
ra kitabnn ilerleyen sayfalarnda doktriner anlamda bir sosyalist proje yahut
kurarn grmek kabil olmamaktadr. Buna karlk, ona gre, bu asr sosyalizm
asrdr; ve soyalizm de yirmiden fazla ba olan bir malluka benzer. Btn bu
sosyalizmierin ortak vasf: "devletin, mlkiyetin toplum yararna kullanlmas
n salamas, fertlerin btn itimat meselelerini yklenmesidir" (s. 59). Ona
gre, slam'n ahsi mlkiyete ve mirasa msamaha gsterdiini ileri srerek,
sosyalist dneeye ak olamayacan savunanlada slam'n kapitalizm oldu-
unu, zenginin maln diledii gibi sarf etme serbestisi bulunduunu syleyen-
l~r, olsa olsa komnist propogandaclarla, toprak aalna ve kapitalizme yar-
d<iklk eden baz 'Mslman' takmdr (s. 60). Semavi dinlerde yoksullukla
mcadele esaslarnn bulunuyor olmas, zekat vb. prensipler, slam sosyalizmi-
nin teorik gstergeleri olarak zikredilir (s. 60-64). Yahudi ve Hristiyan kay-
naklarnda yoksullara yardm temalarn ileyen anekdotlar Sba'i'nin sosyalist
slam tezi balamnda zikredilir (s. 65-84)
Sba'i'ye gre, tabii haklar balamnda dinin, nefsin, neslin, maln ve akln
korunmas gibi prensipler de, slam sosyalizminin temel prensipleridir. Bu er-
evede dile getirilen ayet, hadis ve fkhi ilkeler, btn klasik kaynaklarda yer
alan ve slam'n toplumsal dzen ngrsn dile getiren prensiplerdir. Kana-
atimizce bunlardan hareketle slam' sosyalist olarak nitlemek kabil deildir.
Zar1rat- hamse denilen prensipler, sadece btn semavi dinlerin deil, hemen
hemen btn ictimai dzenierin prensip olarak kabul ettii ilkelerdir. Sba'i'nin
esas slam sosyalizmi anlayn zerine oturttuu ilke bu be prensibe ilave
olarak zikrettii 'mlkiyet hakk' konusudur. slam'n zel mlkiyeti onaylad
n, herkesin hr olarak alp kazandnn kendisine ait olduunu prensip-
te kabul etmekle beraber Sba'i, gerek mlkiyetin Allah'a ait olduunu ve b-
tn varln insana verildiini belirterek, herkesin snf ayrm yaplmadan eit
biimde bundan yararlanma hakk bulunduunun altn izer (s. 157-162).
Sba'i, cemiyeti ferde nceleyerek zel mlkiyetn 'devletletirilmesi' konusuna
deinir. Hz. Peygamber'in: "nsanlar u eyde ortaktrlar: Su, ate, otlak,"
eklindeki hadisini stratejik maddelerin kamulatrlmas eklinde ilke haline
152 islamiyat V (2002), say 2

getirir (s. 163). Aslnda karma ekonomik sistemlerin, hatta liberal sistemlerin
,de belli artlarda onaylad bir ilemi, sosyalist olmann temeli saymak, dok-
tirner bir amazdr. Keza, sefihlerin mali tasarruflarnn kayt altna alnmas gi-
bi bir prensipten hareketle de sosyalizme vanlamaz (s. 164). Zira dinin getir-
dii kimi ykmllklerin hukuki olmasa bile, ahlaki meyyideleri vardr. Mal
sahibi bir Mslmann malndaki tasarrufuna getirilen ahlaki kaytlar yahut
harcama alanlarn belirleyen dini-ahlaki tevcihler, devletin zel mlkiyet ze-
rinde mutlak egemenlii biiminde yorumlanmamaldr. i haklar iin zikre-
dilenler de sosyal adaleti salamaya ve emei korumaya ynelik dini/ahla-
ki/hukuki prensiplerdir. Burada, Hz. Peygamber'in: "Bizim ilerimizden birini
yklenen evsiz ise ev, esiz ise e, bineksiz ise binek edinsin," (s. 199) ek
lindeki hadisi, Sba'l'nin sosyalizminde iilerin asgari yaam standardn belir-
leyen ltlerden birisi olarak yer alr. O, buradan hareketle, iinin ald c-
ret, geimini karlamyorsa, devletin, iinin bu eksiini gidermesi gerektii so-
nucuna varr. Ancak, byle bir ltn varl, slam'n sosyalist olarak nitelen-
mesine yetmez; zira bugn liberal ekonomiyi benimseyen gelimi lkelerde-
ki ii kazan~lar da bu kriterleri yakalam~ulunmaktadr.
Sba'l'nin "Itimai Gvenlik" blmnde ele ald hususlar, sosyal dayan
mann ahlaki, ekonomik ve hukuki temellerini iermektedir. Bunlar u veya bu
biimde ada her sistemin gerekletirmeyi arzulad hedeflerdir. Sba'i, ze-
kat, r, ganimet vb. mali ykmllkleringenel btenin kaynaklan arasnda
yer almas gerektiini sylyor (s. 235) ve sosyal gvenliin norma balanmas
n Bat ilk defa Almanya'da 1883'de gerekletirirken, slam'n zekat ykmll-
yle bunu on be asr nce prensibe baladn hatrlatyor (s. 240-241).
Sba'l'nin sosyal gvenlik konusunda zikrettii birtakm meyyideler de
onun sosyalizminin aync vasflar olarak kitabnda yer alyor. Bunlar itikadi,
ahlaki, maddi ve terii meyyideler olarak sralanyor (s. 247-248).
Yazarn, slam tarihinden slam sosyalizmine dair verdii uygulama rnek-
leri, slam ahlak ve faziletinin numuneleri olarak zikredilen rneklerdir. Hz.
Peygamber'in kz Fatma'y ziyarete gittii ve bileindeki altn ve gm bile-
zikleri grnce, onu ziyaret etmekten vazgetii kendisine hatrlatlnca, Fat
ma'nn derhal bilezikleri satp, fakiriere tasadduk ettiini aktardktan sonra
Sba'l sorar: "Asrmz sosyalist devlet reisierinden hangisi bu byk insan gibi
rnek icraat yapabilmitir?" (s. 283).
Sba'i'nin sosyalizminin tarihsel rneklerinden biri de, hadis ilminin ke
talarndan bn ihab ez-Zuhri ile ilgilidir. O, yollarda halkn yemek yemesi
iin sofralar kurar. Bedevi kylerine kar; Araplara dersler verir ve ders ver-
dii insanlara, yaz-k, ya, kaymak ve bal datr. Zaman olur, bu yzden
borlar kabarr, yekn tutar da, ya halife der ya da dostlar. Medine'ye gider-
ken bir vahada halkn ikayeti ile karlar. On sekiz tane ihtiyar kadn var-
dr ve onlara hizmet edecek de kimse yoktur. Bu koca bilgin, orada kalr ve
uzun sre bu aclzelere hizmet eder (s. 298).
Sbfi'l ve slam Sosyalizmi 153

Sba'i, slam'n tarihsel rneklerinden yapt alntlarn ardndan yle der:


1. Eski tarihin hi tanmad sosyalist bir devlet ekli
2. Yaadmz ada bile rnei olmayan sosyalist bir devlet
3. Filozof ve nebilerin alar boyu hayal ettikleri ve fakat gerekletirilme
si Muhammed Mustafa'ya nasip olan sosyalist bir cemiyet
4. lahi insan sevgisinin ncs sosyalist bir nesil (s. 305).
Ona gre, tarih boyunca ortaya kan slam devletleri, slam sosyalizminin
slam akidesinin bir blm olduu gereinin tekran demektir (s. 316).
Sba'i, son sznde komnist sosyalizm ile slam sosyalizmini karlatra
rarak, kendi sosyalizminin temel niteliklerini on bir madde halinde sayar ve
eserini yle bitirir:
Efendiler!
Takdim ettiimiz slam sosyalizmi pheden azade olarak u vasflar bn-
yesinde toplamtr: Mukaddeslerinde ilahidir; nderiyle Muhammedldir;
misyonuyla evrenseldir; psikolojisiyle insanidir; zellikleri itibaryla millldir.
~te bunun iindir ki, slam sosyalizmi, biz Mslmanlar, zellikle biz Arap-
laNin yce bir mjde, dosdoru bir yoldur. Komnist sosyalizm ise bizler
iin aka bir lm, bir bozgun, bir ktr ... (s. 322).
Bu ifadeler Sba'i'nin Marksist kurarndan ilhamn alan evrensel sosyalizmi
felsefi temellerinden, tarihsel uygulamalarndan, ekonomik ve toplumsal ku-
ramndan bamsz olarak sahiplenmesi, onun taktik gerei kendi coraf
yasnn sosyo-politik zemininde komnizm fenomenine kar 'slam sosyalizmi'
terkibini bir panzehir olarak kullandm gstermektedir. Ancak, Sba'i ile ay-
n inanc ve dnya grn paylat halde, slam dnyasndan konuya
eilen Seyyid Kutub, Mevdudi, Mahmud Ebussuud vb.leri Sba'! ile ayn ter-
minolojiyi kullanmazlar. Seyyid Kutub ne slam Kapitalizm atmas'nda
(Dnce 1980) ve ne de slam'da Sosyal Adalet'te (Caalolu Yaynlar, y.y.,
t.y) bu dili kullanr. Mevdudi ise yle der: "Sosyalizm, ancak fakirierin kininin
ve muhtalarn intikamnn bir neticesidir. Kapitalizmin douundan yarm asr
dan fazla gememiti ki, dnya onun vaveylasyla, erleriyle doldu" (Mevdud!,
slam ve Muasr Nizamlara Gre ktisat Prensipleri, Nida Yaynlar, y.y., 1968.
s. 49). Mevdudl, "Sosyalizm ve Prensipleri" bal altnda slam iktisad ile sos-
yalizm arasndaki farklarn altn izer (s. 49-54).
Osmanl'da dini duyarll baskn olan aydnlarn sosyalizm karsndaki
tutumu Cemi! Meri'in tasviriyle yledir:
Osmanl aydnlar da 1865'lerde ilk defa Gen Osmanllar cemiyetini tekil
ettikleri vakit Fransa'da Bat'y ve Bat'da gelien dnce sistemlerini yakn
dan tanma imkan bulmular; sosyalizmi de ilk o vakit tanmlard. Hatta
II. Abdlhamid'in st kardei Nuri Bey 1871 ylnda bret gazetesinde Enter-
nasyonel'in methini yapar. ( ... ) Bu sempati I. Tanzimat'tan sonra da devam
eder. emsettin Sami Bey, Mihran Efendi'nin Tercman- ark'nda Gotha
154 islamiyat v (2002), say 2

programnn eriat- Abmedi'ye uygun olduunu yazar. .. Ancak, 1876'da


bunlaryazan emseddin Sami Bey, 1312'de 4. basksn yapan Kaamus-u
Fransevl'sinde sosyalizmi "silk-i sakln-i itirakiyyGn" (sapk olan itirakiy
yGn kolu) diye tarif eder (Meri, Sosyoloji Notlar, letiim 1995, s. 161-162).
Meri'in u yorumu, Sba'i'nin adlandrmasn ve retoriini anlamak
bakmndan da yararldr:

Metodolajik bir eksiklik var btn bu mnakaalarda. Bu sosyalizm nasl bir


sosyalizmdir. Sosyaizim nedir? Hangi sosyalizm Muslmanla uygundur,
hangisi deildir? Yani henz mesele ortaya atlmamtr. Sosyalizm Bat Av-
rupa'da byk sanayi ile doar, sanayi inklabnn dourduu bir snfn ide-
olojisidir. Bunun dnda bir sosyalizmden bahsedince, sfatiarn belirtmek
zorundayz. Sosyalizmden kastedilen bugn ilmi sosyalizmdir. Marksist sos-
yalizmdir (Meri, age., s. 163).
Cumhuriyet Trkiyesi'nde dini duyarll baskn olan sosyal dnrlerin
byk ounluu da Sba'i'nin sosyal adalet ilkelerine vurgu yapmakla birlikte,
ne onun adlandrmasn kullanmlar ne de onunla ayn spylemi paylamlar
dr. Dahas, bazlar brakn slam sosyalizmi diye bir et olabileceini, sos-
yalizm ve liberalizmin kendilerinin ne bir ekonomik yap emas, ne bir
ekonomik sistem, hatta ne de bir ekonomik doktrin olmadklarn ileri srer.
Sadece komnizm ve kapitalizm uygulanan ekonomik sistemler, tutturulmaya
allan ekonomik yaplardr. Tarih iinde oluan slami ekonomi, ne sosyalizm,
ne liberalizm ve hele ne komnizm ve ne de kapitalizmle aklanabilir. nk
slam, insan ekonomiye deil, ekonomiyi insan balamtr (Karako, slam
Toplumunun Ekonomik Strktr, Dirili Yaynlar, stanbul 1976, s. 18-25)
Buradan da anlalmaktadr ki, Sba'l, slam sosyalizmi derken, sosyalizmin
hem kavram olarak ortaya kn, hem kavramn ve ona dayanan ekonomik
sistemin ardndaki tarihsel, snfsal ve felsefi zemini grmezden gelmektedir.
Bu nedenle de onun sosyalizmi, isimden ibaret konvensiyonel ve taktik gerei
nominal bir 'sosyalizm' olarak kalmaktadr.
islfimiyat V (2002), say 2, s. 155-158

Hasan Hanefi ve 'slami Sol'

LHAM GLER
DO.DR., ANKARA . LAHYAT FAKLTESi
ilhamiguler@hotmail.com

asan Hanep, temel dncelerini solun entelektel ve politik olarak reva-


H ta olduu 60'l ve 70'li yllarda retmi Msrl bir dnrdr. Dnme
yntemine Marksist metodoloji egemen olduu gibi, politik olarak da sosyalist-
sosyal demokrat gr benimsemitir. Onun l sacayana dayanan 'tecdid'
projesi sol bir muhteva tar. Proje u soruya cevap arar: Kadim kltrmz,
Bat ve bugnk gerekliimiz karsndaki konumumuz ne olmal?

1. Sol-San Tanm ve 'slami Sol'


Hanefi'ye gre, sol ve sa kavramlar sadece politik sylernde bulunan kav-
ramlar deildir. Bilakis, onlar sosyal bilimlerde ve insani bilgide iki genel tutu-
mu ifade eder. Hatta sol ve sa, gnlk yaamda genel olarak iki davran bi-
imi ve olaylara bak asdr. 1
Kendi projesinin ismi olarak 'slami sol' (el-yesaru'l-islami), Hanefi'ye gre,
Cemaluddin el-Af'.1ni'nin el-'Urvetu'l-vu.}fa ve Muhammed Abduh ile Reid R
za'nn el-Menar dergilerinde savunduklar yeniliki fikirlerin, 60'l ve 70'li yllarda
ki devam ve kendisi tarafndan kavuturulduu yeni hviyettir.z Hanefi, Seyyid
Kutub'un mirasna da sahip kar ve onun ilerici sol mirass olduunu savunur.3
Hanefi'ye gre 'slami sol' proje, Dou'dan ve Bat'dan, Marksizmden ve libe-
ralizmden, ia ve Haricilikten uzak; mmetin iinde bulunduu gerekleri ifade
eden, fikri, ictimai, medeni ve siyasi bir sylemdir. Kk, Kitap ve Snnet'e uza-
nr ve sadece mmetin maslahatn arar.4 slami sol, 'siyasi' olmasna ramen, si-

1 Hasan Hanef1, "el-Yemin ve'l-yesar fi'l-fikri'd-dini", ed-Din ve~-~evra fi Mr, Kahire t.y., VII. 1.
Hanefi, "Ma~a ya'ni el-yesaru'l-islami'?", ed-Din ve~-~evra fi Mr, VIII. 1. Bu makale, Hanefi'nin
1981 ylnda el-Yesan'/-isliimi adyla kard ve ikincisi yaymianmayan derginin ilk yazsdr.
3 Hanefi, "Mine'l-'a\5:Ide ila'_-_evra", Kahire 1981, I. 46
4 Hanefi, "Ma~a ya'ni el-yesaru'l-islami?" VIII. 72.
156 islamiyat V (2002), say 2

yasi bir parti deildir. Siyaseti, devlete veya baka bir partiye kar olma .anla-
mnda almaz; amac, igal altndaki topraklarn bamszlk kazanmas, toplumsal
zgrlk, ictimai adalet, toplumsal birlik, kalknma, geriliin ortadan kaldrlmas,
Mslman ve Arap kimliinin korunmas (Batllamay nleme) ve sivil toplum
rgtlerinin glendirilmesidir.s slami sol, slam'n Marksist bir elbise iinde su-
nulmas deildir. Bu, slam'a bir hakarettir. Ortaya konan deerlerin hepsi bizzat
slam'dan ve kltrden alnmtr. Bu proje, mmetin ihtiyalarn dile getirir.6

2. Kadim slam Dncesinde Sol ve Sa Konumlar


slam dini dncesi, mukaddes bir ey deildir; tpk ideolojiler gibi toplum-
sal gerekliklerden domu ve sonra dnerek bu gereklikleri etkilerneye a-
lmtr. Sol ve sa, slam tarihinde iki yorum biimi olduu gibi, ayn zaman-
da iki toplumsal-snfsal konumdur.7 Dncenil\ teorik nesnelerine yaklam
tarznda sol ve sa u ekillerde ortaya kar: 1

a) "Nasl bilebilirim?" sorusunun karsnda, iman; bilginin vesilesi yapan


yaklam sa; dnceyi imann nne alan yaklam soldur.
b) ''Ne bilebilirim?" sorusunun karsnda, varl; yaratlm, mmkn, de-
iken grtip alemin 'fani' olduuna inanan gr sa; alemi baki ve
mstakar olarak gren gr soldur.
c) Kadim sfatlaryla birlikte varlktan ayr bir Tanr'nn olduunu kabul
eden gr sa; sfatlar asli kayna olan insana geri veren gr soldur.
d) Ezell takdiri benimseyen ve insann fiilierini kendine isnat etmeyen g-
r (Earilik ve kesb nazariyesi) sa; insan zgr kabul eden ve fiilini
kendine isnat eden gr (Mutezile) soldur.
e) Nakli esas alan gr (ehlu'l-l;adi_) sa; akl esas alan gr (ehlu'r-re'y)
soldur.
f) Hayr ve erri Allah'a nispet eden (kaderci) gr sa; bayr ve erri
insana ve topluma nispet eden gr soldur.
g) Nbvveti insann kurtuluu iin zorunlu olarak kabul eden gr sa;
harici yardm zorunlu grmeyen gr soldur.
h) Ahireti gerek olarak kabul eden gr sa; onu insanln yeryznde-
ki gelecei olarak te'vil eden gr soldur.
i) Arneli imandan ayran gr sa; ayrmayan gr soldur.
j) mameti (siyaseti) dinin aslndan grmeyen gr (Ehl-i Snnet) sa;
imameti dinin aslndan gren gr (ia, Haricilik, Mutezile) soldur.
k) Hanefiliin kazuistik (farazi) fkh sa; Malikiliin realiteyi dikkate alan
fkh, atbl'nin 'makasd' kuram ve bn Haldun'un tarih felsefesi soldur.
1) Farabi ve bn Sina'nn iraki felsefesi sa; bn Rud'n akl temele alan
yntemi soldur.

5 Hanefi age., VIII. 57


6 Hanefi age., VIII. 74-75
7 Hanef, "el-Yemin ve'l-yesar f'l-fikri'd-dlnl", VII. 5.
Hasan Hanefi ve 'slami Sol' 157

m) Hz. Osman'n rk ve snf temeline dayanan politik yorumu sa; Ebu Zerr
el-Gfai'nin toplumcu ve eitliki gr soldur.s

3. Genel Teolojide Sol ve Sa

Hanefi'ye gre btn dinlerin teolojilerinde, sol ve sa olmak zere genel iki
tutum vardr. Buna gre;
a) Muhafazakar, geleneki ve dogmatik teolojiler sa; dogmalar yeni te'vil-
lerle yorumlayan zgrlk ve ilerici teolojiler soldur.
b) Tanr'nn aknln savunan teolojiler sa; O'nun ikinliini savunan te-
olojiler soldur.
c) Allah ile insan arasndaki ilikiyi dikey olarak kuran teolojiler sa; bu ili
kiyi yatay (yeryznde) kuran teolojiler soldur. Sa teolojiler, varl da
hiyerarik ol1rak kurar. En yukanda olan en kutsal, en yce; en aada
olan ise en adi ve deersizdir. Sol teolojiler ise, varl yan yana koyar.
Sa teolojilere gre, ruh yce, beden ise adidir. Sol teolojiler, insan ruh
ve beden diye ayrmaz.
d) Sa teolojiler (Katoliklikte olduu gibi) gelenei seer; sol teolojiler ise
(Protestanlkta olduu gibi) seimini kitaptan yana yapar.
e) Tutucu sa teolojiler, bir teselli teolojisictir (ahiret inanc); sol teolojiler
ise, kurtuluun insan abasyla yeryznde gerekleeceine inanr.9
Hanefi'nin yukardaki bak asnn Spinoza'nn panteizminden izler tad
gibi (Hanefi, Spinoza'nn Tractatus Tealogico-Politics adl eserini Arapaya
evirmitir), Feuerbach'n teolojiyi antropoloji olarak ters evirme projesinden
de (Hanefi'nin dipnotta belirtilen makalesinin balna dikkat!) hayli etkilen-
dii aikardr. Ayrca, Feuerbach, Spinoza'nn panteizmini gizli materyalizm
olarak niteler.o
4. 'slami Sol'un Aktel erii
slami sol, bata ran Devrimi olmak zere, btn slam dnyasndaki slamc ha-
reketlerin mmetin Mslman kimliini korumay amalayan siyasi hedeflerini be-
nimser. n ran Devrimi'nin teorik lideri Ali eriat! ve pratize edidsi mam Humey-
ni, slami solun ruhunu ifade eder. slami sol, slam'n be artn Mslmanla-
rn bugnk durumuna gre yeniden yorumlar. Kelime-i ehadetin anlam, Al-
lah'tan baka her trl insani ve siyasi gc reddetmek; iinde bulunulan aa,
gereklie ahitlik yapmak; an gereklerini grmezlikten gelmernek ve onlar
rtmemektir. Namaz, zaman dnda yaayan mmetin zamana kar duyarlln

s Hanefi age., VII. 6 vd; "Ma~a ya'nl el-yesaru'l-islaml?" VIII. 14-15


9 Hanef, "Teoloji mi Antropoloji mi?", ev. M. Sait Yazcolu, AFD., say: XXIII, s. 520-524.
o Ludwig Feuerbach, Gelecein Felsefesinin lkeleri, ev. Ouz zgl, stanbul 1991, s. 62,
11 Hanefi, "Mara ya'nl el-yesaru'!-is!aml?" VIII. 13.

z Hanefi age., VIII. 16.


158 islamiyat V (2002), say 2

gelitirmektir. Zekat, zengin ve yoksullarn malda ortak olduklannn ilandr.


Oru, dierierin iinde bulunduklar alk ve yoksulluu hissetmektir. Hac ise, b-
tn Mslmanlarn, ortak sorunlarn ylda bir kez beraberce grmeleridir.I3
slami solun en nemli politik ve kltrel hedeflerinden biri de, Bat uy-
garlnn evrensellik efsanesini ykp, onun yerel, lokal ve kltrlerden bir
kltr olduunu kabul ettirip, onu kendi snrlarna (Kta Avrupas'na) geri
itmek ve mmetin alternatif-otantik Mslman kimliini korumaktr. Yani
Bat'nn kltr emperyalizmine kar durmaktr. Bu amala da Bat'y bir bi-
lim konusu haline getirmek gerekir.14
Geleneksel kltrmzn 'nass'dan, nakilden, Kitap'tan vakaya giden yn-
teminin tersine, slami sol, beeri bilimlerin verilerinden (vaka) nassa, nakle,

Kitab'a giden bir yntemi benimser. Vaaz ve: irat dnemi bitmitir. Dnem,
veri ve istatistik dnemidir. Dini gereklii sosyologlar, psikologlar, antropo-
Joglar, iktisatlar, siyasetiler belirler.1s
slami sol, darda smr, siyonizm ve kapitalizme kar; ieride ise, fa-
kirlik, diktatrlk ve geri kalmlk sorunlarna kar bir meydan okumadr.16
slami sol, din ile devrim, hikmet ile eriat arasn telif etmektir. Dinler, z
itibaryla birer devrimdir. Hz. brahim, akln taklide, tevhidin tecsime kar
devrimidir. Hz. Musa, zgrln haddi ama ve tuyana kar devrimini tem-
sil eder. Hz. sa, ruhun maddeye kar; Hz. Muhammed, fakirler ve ezilenlerin
ezenlere ve zenginlere kar devrimini sembolize eder.I7 slami sol, Bat'daki
'devrim teolojisi', 'yeryz teolojisi', 'ilerleme teolojisi', 'toplumsal deiim te-
olojisi', 'Tanr'nn lm teolojisi'ne (Nietzsche) sempatiyle bakar. Latin Ame-
rika'daki 'zgrlk teolojisi'ni (theolgy of liberation) selamlar.1s
5. Sonu
Hanefi, gelenei, Bat'y ve slam dnyasnn bugn iinde bulunduu durumu
yorumlamada Marksist meto_dolojiyi kullanrken, bu yntemi, fenomenolojik yn.:
temle birletirmektedir. Fenomenolojik yntem, ona bir taraftan slami kavram-
lar kullanmasnda (val)iy, Allah, Kur'an, eriat, slam vs.), onlar istedii gibi
te'vil etme imkan verirken; dier taraftan da, slami bir deeri (manay) istedii
lafzla ifadelendirme imkan vermektedir. Hanefi bu ie metafizik bir kaygyla
deil, zelde Msr'n, daha sonra Arap dnyasnn ve genelde slam dnyasnn
iinde bulunduu 'geri' durumdan kurtanlmas kaygsyla bavurmaktadr. Bun-
dan dolay, Allah' yere indirmekte, evrenin iinde eritmekte (Spinoza'nn yapt
gibi); ahireti insanlarn elinden (nnden) almakta ve vahyi akla indirgemektedir.

13 Hanefi age., VIII. 28.


14 Hanefi age., VIII. 29 vd. Hanefi bu amala Mu]faddime fi 'ilmi'l-istJr:ii.b [(Batbilime Giri),
Kahire 1990] adnda 800 sayfa civarnda bir kitap yazmtr.
15 Hanefi age., VIII. 45.
16 Hanefi age., Vlii. 48.
17 Hanefi age., VIII. 59.
18 Hanefi age., VIII. 62.
islamiyat V (2002), say 2, s. 159-164

Muammer el-Kazzafi ve Yeil Kitap'

SMAL HAKKI NAL


PROF.DR., ANKARA . iLAHiYAT FAKLTESi

osyalizmin hala bir umut olarak baz kesimleri heyecanlandrd 70'li yllar
Sda, Libya lideri Albay Muammer ei-Kazzat'l, grlerini dile getirdii Yeil
Kitap adl eseriyle Mslman bir lke lideri olarak sol literatre naizane bir
katkda bulunmu oldu.
Aralarnda Trkenin de bulunduu deiik dillere evirilen bu kk ki-
tap, "Demokrasi", "Ekonomi" ve "Evrensel nc Teorinin Sosyal Temeli"
balkl blmden olumaktadr. "Demokrasi" ana balnn altnda "Soru-
nun zm: Halk Otoritesi"; "Ekonomi" ana balnn altnda "Sorunun -
zm: Sosyalizm" alt balklar yer alr.
Kazzafi, nc dnya teorisinin politik temeli olarak tanmlad birinci b-
lmde, halk-ynetim ilikisi ve demokrasi J}zerinde durur. Ona gre, dnyada-
ki tm siyasi rejimler, iktidar aralar arasndaki mcadelenin eseridir. Hangi s
nflar, gruplar ya da partiler arasnda olursa olsun, bu mcadelenin malubu
daima halktr. rnein, aylarn o/o 51'ini alan bir iktidar; o/o 49'un zoraki tabi ol-
duu bir diktatrlktr. Kazzafi'ye gre, bu, sahte bir demokrasi grntsdr.
Ona gre, asl demokrasi, halkn otoritesidir. Halka vekalet olamayaca
iin, parlamentolar, halk aldatan birer temsilcilikten ibarettir. Dorudan halkn
tercihine dayanmad iin, blgeleri adna vekalet haklar ve temsil yetkileri
aibeli olan parlamento yeleri, dokunulmazlk ve kutsallk zrhna brnd-
rlrken, temsil ettikleri insanlar bundan yoksundur. Seimler, ancak zengin-
lerin katlp kazandklar bir aldatmacadr. Oy pusula::r da p sepetlerine at
lan katlardan farkszdr. Kazzafi'ye gre, klasik cumhuriyet teorisi, artk es-
160 islamiyat V (2002), say 2

kimi, demade olmutur. nk dnyann en mstebit dikta rejimleri, parla-


mento glgesinde hayatiyet bulmutur.
Kazzafi, partiyi; ada bir dikta rejiminin ynetim arac olarak tanmlar.
nk parti, belli bir gr ve kar sahiplerini tm halka egemen klmakta
dr: Partiler arasndaki iktidar mcadelesi yznden toplumun karlar heder
olmaktadr.
Snf; parti, kabile ve cemaat gibi, toplum iinde, aralarnda kar birlii bu-
lunan bir grup olarak tanmlayan Kazzat'i, herhangi bir snfn toplum zerin-
deki egemenliini diktatrlk olarak niteler. Ona gre, snflar mcadelesinde
bir sreklilik vardr. rnein, dier snflarn tmn ortadan kaldracak bir i
i snf, zamanla kendi elikisini (diyalektiini) reterek, eski, ok snfl top-
lum yapsna dnr.
Sadece "evet" veya "hayr" kelimelerinden ibaret olan bir halk oylamas (re-
ferandum), Kazzafi'ye gre, demokratik bir aldatmacadr. nk her iki tara-
fn kabul ve red sebepleri tam olarak bilinmemektedir.
Kazzafi'nin, ynetim iin nerdii model, halk kongreleri ve halk komitele-
ri yoluyla halkn kendi kendisini ynetmesidir. Milletlerif, demokrasi mcade-
lesinde ulatklar son aama budur.
Sistem yle almaktadr: Toplum, nce Temel Halk Kongrelerine blnr.
Her kongre, l,endisine bir sekreterlik oluturur. Bu sekreterlikler, daha alt d-
zeydeki dier halk kongrelerini tespit ederler. Temel Halk Kongreleri, hkmet
yerine geecek olan halk komitelerini seerler. Bylece, toplumun her kesimi
halk komiteleri tarafndan ynetilmi olur. Kurumlar yneten halk komiteleri,
Temel Halk Kongrelerine kar sorumludurlar. Bu kongreler, halk komitelerinin
ynetim politikasn tayin eder ve bu politikann yrtlmesini denetlerler. Halk
kongrelerinin ve halk komitelerinin birlemesiyle, genel halk kongresi oluur ve
bu kongrede, halk kongreleri sekreterlikleri ve halk komiteleri bir araya gelirler.
Kazzafi'ye gre, bu yolla halk, iktidar arac haline gelir ve dnyadaki de-
mokrasi sorunu kesin olarak zme kavumu olur.
sim olarak, 'Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birlii"ni art9n "Libya
Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi"nin, yap olarak ona ne kadar benzedii bir
yana, Kazzafi'nin kendi modelini, lkesinde nasl ve ne lde uygulad da
ayr bir aratrma konusudur.
Toplumun yasas (eriat) konusunda da grlerini aklayan Kazzafi, bu
yasann, din ve gelenek gibi iki kayna bulunduunu, bunun dnda, toplu-
ma yasa getirme abalarnn 'bo bir aray olacan' belirtir. Kazzafi'ye gre,
iktidarlar, doal kurumlar olarak niteledii bir toplum yasasna tabi olmaldr;
. eer toplum, herhangi bir iktidar arac tarafndan tadil veyatayire imkan ver-
meyen kutsal ve deimez hkmleri olan bir eriata sahip olmazsa ... Gelenek
ve dinlerin, yasalar gibi, maddi cezalarla dolu olmadn syleyen Kazzafi, din
hkmlerinin, daha ok t ve uyar ile uhrevi cezalardan olutuunu belir-
Muammer el-Kazzfifi ve Yeil Kitap' 161

tir. Ona gre, din, insanlara en ok sayg gsteren yasadr. Dinsiz ve gelenek-
siz yasalar, tabii kaynaklardan yoksun yasalardr.
Kazzati'nin modelinde, toplum, kendi kendisini denetler. Toplum yasasnda
bir sapma olursa, hu, kuvvet yoluyla deil, kongreler araclyla ve demokratik
bir yolla dzeltilir. Kii ve kurumlar hangi grte olurlarsa olsunlar, bunlar ser-
beste aklama hakkna sahiptirler. Ancak basn, toplumun sz arac olduun
dan, kimsenin mal olamaz. Her kurumun yayn organ, ancak kurumu temsil
eder. Herkes bakas adna deil, ancak kendi adna gr beyan edebilir.
Kazzafi'nin, ekonomik soruna nerdii zm ise, sosyalizmdir. "Tketim,
ancak retenlerin hakkdr.", "cretli deil, ortak.", "cretli ne kadar yksek
maa alrsa alsn yine kledir." gibi sloganlar, Kazzafi'nin sol syleminin ipu-
lardr. Onun ideali, creti ortadan kaldrarak, insan onun esaretinden kurtar-
maktr. Hedef, snflarn oluumundan nceki insan ilikilerini dzenleyen do-
al kurallara dnmektir. Bu kurallar, iktisadi retim unsurlar arasndaki eitli
i salayan doal sosyalizmi ortaya karr. Toplumlardaki gerileme ve bozul-
ma, insann insan smrmesi ve bireyin, ihtiyacndan fazla serveti ele geire-
rek doal kurallara aykr davranmasyla balamtr. Kazzafi'ye gre, eitliin
doal kural, retim unsurlarnn her birinin, o retimde birer hissesi olmasdr.
Bu unsurlardan biri olan retici durumundaki ii de, cret deil, hissesini ala-
caktr. Btn retim sreleri bu doal kurala uyacak ve bylece sosyalist d-
zen kurulacaktr.
Kazzafi, smrnn temelinde ihtiyacn yattn, bakasna muhta olan in-
sann hrriyetinin tam olamayacan belirtir. Mesela, kirac olsun olmasn, ba
kasnn evinde oturann hrriyeti yoktur. Bu nedenle, temel bir ihtiya olan
mesken, bakasnn mlk olmamaldr. Dolaysyla, hi kimse, kiraya vermek
amacyla mesken yapmamaldr. Sosyalist toplunda cretlilik yerine ortaklk
olaca iin, insanlarn maalar, retimdeki hisseleridir. Byle hir toplumda, in-
sann binek arac, bakasnn mal olmamal, kiiler de, bakalarnn para kar-
lnda binebilecei aralara sahip olmamaldr. Toprak da temellk konusu
edilemez. Herkes, ilemek, srp ekmek veya yaylak olarak kullanmak sure-
tiyle topraktan fayda~hilir; ancak, bakasn cretli veya cretsiz altra-
maz. Kazzafi'nin hu grn, "Toprak, ileyenin; su, kullanann." eklinde for-
mle etmek de mmkndr.
htiyalarn temini, bakalarn kullanmadan veya smrmeden salanmal
dr. Sosyalist toplumda, insan, ya maddi ihtiyalarn karlamak iin, yani ken-
disi iin alacak, ya 'sosyalist bir kuruluta' almak suretiyle retimde his-
se sahibi olacak, ya da kamu yararna alacak, toplum da onun maddi ihti-
yacn karlayacaktr.
Bireylerin iktisadi faaliyetlerinin meruiyeti, ancak kendi ihtiyalarnn kar-
lanmasyla mmkndr. Dnyann ve toplumlarn serveti snrl olduu iin,
kiinin o servetten, ihtiyacndan fazla almasna izin verilemez. nk, bu faz-
162 islamiyat V (2002), say 2

!alk, bakalarnn hakk dr. nsan, ancak kendi kiisel retiminden tasarruf ya-
pabilir. Sosyalist dzende, toplumun serveti, bir iae kuruluuna veya gda
maddeleri deposuna benzer. nsanlara her gn, ihtiyalarn karlayacak mik-
tarda erzak datlr. steyen, gnlk hissesinden tasarruf edebilir. Dolaysyla,
byle bir toplumda fertlerin servetleri arasnda bir farkllk olmaz. Depodan,
daha fazla hisse almaya alan kii hrszlk yapm olur.
Kazzafi'nin ekonomik soruna getirdii tabii zm, iki mlkiyete dayaldr. Ba
kalarn kullanmadan ihtiyalan temin eden 'zel mlkiyet' ve reticilerinin, ret-
tikleri mala ortak olduklar 'sosyalist mlkiyet'. Yeni sosyalist dzende nihai ama,
kazan ve paray ortadan kaldrmaktr. Bu da, toplumun tmyle retken bir ya-
pya kavumas ve btn fertlerin ihtiyalarnn karlanmas ile gerekleecektir.
Kazzafi, evde alan hizmetileri bir nevi kle kabul eder. cret yerine or-
taklk sistemini getiren yeni sosyalist dzende ev hizmetileri, bu kapsama gi-
remezler. nk, yaptklar i, retim veya buna tekabl eden bir hizmet de-
ildir ve hisselere blnemez. Bu durumda, hizmetiler, cretli veya cretsiz
almak zorundadrlar. Bu da, bir nevi kleliktir. Hatta, esas klelikten sonra
ikinci srada yer alr. Bu yzden, nce zgrletirilmeleri gerekenler bunlardr.
Ev sahipleri, kendi hizmetlerini kendileri grmeli, 'zorunlu ev hizmetleri' ise,
bu alanda alan kamu grevlileriyle yerine getirilmelidir.
Kazzafi, kitabnn son blmnde, evrensel nc teorinin sosyal temeli
ile ilgili grlerini dile getirir. Ona gre, tarihin temelini milliyet, baka bir ifa-
deyle, sosyal atma oluturur. Milliyet, milletierin bekasnn temelidir. Bir top-
lumun birliini etkilemede, sosyal etkenle rekabet edebilecek tek g dindir.
Dini etken, bazen, ayn millete mensup bir topluluu blebilir. Bazen de, de-
iik milletiere mensup birok topluluu birletirebilir. Ancak, sonuta sosyal
etken galip gelir. Kazzafi'ye gre, salkl kural, her milletin bir dininin olma-
sdr. Bu, doal bir kuraldr.
Toplumun temeli olan aile, insan iin, devletten daha nemlidir. nsanlk
iin asl olan devlet deil, fert ve ailedir. Ailenin dalmasna ve yok olmasna
yol aan koullar, bitkilerin yaprak ve ieklerini kopararak soldurmak gibi,
insanlk d ve doaya aykr, zorbaca bir davrantr. Toplum; aile, kabile,
millet ve beeriyet ilikisini korumaldr. Sosyal adan, aile, kabileden; kabile,
milletten; millet, insan topluluundan; day;,mma, birlik ve beraberlik asn
dan daha iyidir. nsan, sosyal deerlerin nemini, ancak aile ve kabile iinde
renebilir. nk, bu iki sosyal oluum, kimsenin mdahalesi olmadan, do-
al olarak ortaya kar.
Kazzafi, kadn ve erkein insanlk asndan eit olduunu, ancak, her iki-
sinin de farkl rollerinin bulunduunu belirtir. Erkek ve kadn arasnda insan-
lk asndan fark gzetmek, ak bir zulmdr. Aralarnda, sadece cinsiyet ba-
kmndan fark vardr. Kadnn annelik grevi son derece nemlidir. ocuklar
annelerinden ayrarak yuvalarn iine sktrmak, kuluka devresinden sonra
Muammer el-Kazzafi ve Yeil Kitap' 163

civcivlerin, tavuk iftliklerinde besiye alnmalarna benzer. ocuk yuvalar, an-


cak, anneleri ve barnacak yerleri olmayan ocuklar iindir, Bu ocuklarn ve-
lileri toplumdur. Kadn, kendi yapsna uygun olmayan grevlerde altrlma
maldr. Bugnn dnyasnda sorun, erkek ve kadnn rollerinin birbirine ka-
rtrlmasndan, yani kadn erkee dntrmeye almaktan domaktadr.
nsanlar, yaratliarna uygun olarak grevlerini en mkemmel ekilde yapma-
ya gayret gstermelidirler.
Bugn btn toplumlarda kadna srf bir meta imi gibi baklmakta, Dou,
onu, alnp satlan bir mal gibi, Bat da, dii deilmi gibi grmektedir. Kazza-
f'ye gre, amzn sanayilemi toplumlar, kadn, erkek gibi bedensel al
maya iterek, uygarlk dna kan materyalist toplumlardr, Bunlar taklit et-
. rnek, insanlk asndan aptallk olduu kadar, ayn zamanda, tehlikelidir, o-
cuklarn, byklerin alt ortamda altrlmas zulm olduu gibi, kadnla
rn da erkeklerin alma ortamna itilmesi, zulm ve diktatrlktr.
Kazzaf'ye gre, zorunlu, sistematik ve dzenli eitim ve retim, zgrl-
kstlayan, insann melekelerini krelten, bireysel eilimleri zorla ynlendi-
ren bir yntemdir, nsann belirli bir program renmeye mecbur edilmesi,
zorbaca bir davrantr. Kazzaf, dnyada egemen olan retim metodlarnn,
evrensel bir kltr devrimiyle yklnas gerektiini syler. Bu devrimle, insan
zihniyeti banazlktan, belirli tercih ve kavramiara gre zorla ekiilendirilmek
ten kurtulacaktr. Dini, olduu gibi renmeyi yasaklayan ve dini bilgiyi teke-
linde bulunduran toplumlar da gerici ve zgrlk dman toplumlardr.
Kazzaf'nin sporla ilgili grleri de olduka ilgintir. Ona gre, spor, ferdi
ve toplu olarak yaplabilir. Ancak, bakalar adna vekaleten yaplmaz. Nasl
ki, topluluklarn, mabede girip namaz klan bir kiiyi veya cemaati seyretme-
leri makul bir ey deilse, spor sahasna gidip oyuncuyu veya oyuncular sey-
retmeleri de makul deildir. Spor, namaz gibidir, yemek gibidir, snma ve ha-
valanma gibidir. nsanlarn, bir lokantaya girip, yemek yiyen bir kiiyi veya bir
gurubu seyretmesi veya kendilerinin yerine bakalarnn snma ve temiz hava
almalarna msaade etmesi, aptallktr, Kazzaf bu grleriyle, profesyonel
sporculuk yerine amatr sporculuun n plana kmasn ve herkesin, baka
larn izlemek yerine, ihtiyalar lsnde kendisinin spor yapmasn ner-
mektedir. Bylece, zamanla stadyumlar, tribnlerine oturacak kimse bulunma-
ynca, ortadan kalkacaktr.
Kazzafi, buraya kadar zetiediimiz grleriyle, pratie geirilme imkan
tartlsa da, zaman zaman, doru ve gzel neriler sunmakta, baz evrensel
gerekiere iaret etmektedir, Ancak, sunduu basit modelin, gnmz toplum-
larnn karmak yaps karsnda topik bir tasarm olduu da sylenebilir.
"Bekara kar boamak kolaydr." fehvasnca, Kazzafi'nin, sosyalist dnce n-
derleri ve uygulamaclarnn yz yl boyunca halledemedikleri sorunlar, masa
banda bir rpda zvermesi, kendi vatandalar iin heyecan verici olabi~
164 isHimiyat V (2002), say 2

!ir. Ancak, senelerden beri Libya'ya ii olarak giden Trklerin hikayelerini din-
leyenler, "Ayinesi itir kiinin, lafa baklmaz." deyiini hatriatmakta gecikme-
yeceklerdir. Gerekten de, pek oumuzun yakn evresinde bulunan bu Lib-
ya madurlar, Kazzafi'nin dledii ekonomik dzenle ilgili parlak nerileri
bir yana, neredeyse ancak canlarn kurtarp lkelerine dnebilmilerdir. c-
retli iilii klelik sayan Kazzafi, kendi lkesindeki yabanc iilerin kefaleti-
ni patraniarna teslim edip, braknz lke dna kmalarn, bir ehirden di-
erine gidilerini bile onlarn iznine balayarak, fiilen kle durumuna dr
mtr. Aylarca cretlerini alamayp perian olan ve lkesine dnebilmek iin
de patronlarnn el koyduu pasaportlann, ancak rvet vererek alabilen bu
zavalllarn, Kazzafi'nin hayalini kurduu sosyalist bir Libya'y grmek iin,
herhalde mrleri yetmeyecektir.
Avrupa'nn Hristiyan ve kapitalist lkelerinde, her trl ekonomik ve sos-
yal gvenceye sahip olarak, kendi lkesinden daha rahat bir ekilde yllarca a-
lan Trk iileriyle, Libya gibi Mslman ve sosyalist olma iddiasndaki bir l-
kc:?e yan-kle statsnde alan iilerin bir mukayeses bile; Kazzafi tipi sos-
yalist modelin, kendi vatandalarn avutmak ve iktidarn salama almak ama-
cyla siyasi bir manevra olarak ortaya atld phesini kuvvetlendirmektedir.
islamiyat V (2002), say 2, s. 165-176

rfi Hukuk ve Siyaseten Katl Balamnda


eyh Bedreddin'in Katli

MFD YKSEL
ARATIRMACI, YAZAR

rfi hukuk veya rf-i sultan!, "hkmdar veya emlrin kendi iradesine srf
O dayanarak, eriat'n kapsamna
girmeyen sahalarda kanun yapabilme sa-
lahiyetine sahip olmas" diye aklanmaktadr. Daha ilerisi, padiahn, hkm-
dar veya emirin kendi iradesine dayanarak, eriat dnda kanunlar vaz'etme-
sidir. Bu kanunlara 'yasa- sultan!' de denmektedir (Anhegger ve nalck,
1956: x-x; nalck, 1996: 319-320; Mumcu,1963:28-30; Beldiceanu, 1967: 9-10). 1
rf-i sultaniye ait ilk rneklere, ksmen Abbasi belgelerinde, belirgin ola-
rak da Kutadgu Biligde rastlanmaktadr (Hilal Al-Sabi', 1977; nalck, 1966:
259-271).
Bunlar dnda, dier rnekler Timur'un tzkat ve Mslmanlaan Mool
emirleri tarafndan kullanlmaya devam edilen Cengiz Yasas'dr (Rahmi, 1339).
Osmanl Devleti'nde de, Yldrm Bayezid'den balayarak rfi hukuka ba
vurulmu, padiah, kendi iradesine dayanarak, er'i kurallar dnda baz ku-
rallar vaz'etmitir. rnein, kadlara balanan maa ve onlarn hukukuna da-
ir konan kurallar gibi.
Sultan Yldrm Bayezid, kendi idaresindeki kadlar arasnda rvetin yay-
gnlatn renir. Anadolu'dan seksen kadar kady toplar ve haksz olarak
elde ettikleri mallar onlardan geri alr ve hepsinin atete yaklarak katiedilme-
sine emir verir. Bunu gren Vezir-i A'zam Ali Paa, sultann fkesini dindirip

1 Osmanl Devleti'nde rfi hukuk veya rf-i sultil.ni, padiah kanunnameleri; buna bal olarak r-
fen, siyaseten kati meselesi, geni bir aratrma konusudur. Bu konuyu, ileride gerekletirmeyi
planladmz "Osmanl Devleti'nde rfi Hukuk, Siyaseten Kati ve Bunlarn Siyasal ve Toplum-
sal Katmanlara Yansmas" balkl mstakil almamzda ele alacaz.
166 islamiyat V (2002), say 2

bunlar kurtarmak iin Padiah'n nedimlerinden bir Babei'yi devreye sokar;


o da, bir yolunu bularak Padiah'la konuur ve fkesini dindirir. Kadlarn ge-
lirlerinin 0lmamas dolaysyla rvete tevessl ettiklerini anlayan Padiah hu-
susi bir kanunla onlara gelir tahsis eder:
Sultan Ali Paa'nn teklifi ile, kadlarn senedler iin yirmi be dirhem, tes-
ciller iin yedi dirhem, akidler ve nikah iin de on iki dirhem, miras taksi-
mi iin binde yirmi dirhem almalarn kanunlatrd (Mneccimba, 1995).
Osmanl Devleti'nde rf-i sultan!, en fazla Fatih dneminde kurumsallam
ve bu ekilde sregelmitir. Fatih Sultan Mehmed, kanunnameler karm, ar-
~dndan gelen padiahlar bunu daha da belirgin bir ekilde kurumsallatrm
lardr. I. Selim'in kanunnameleri de bu konuda kaynak oluturmaktadr (Y-
cel-Pulaha, 1995).
rf-i sultani ierisinde en fazla n plana kan, 'siyaseten kati kurumu' ol-
mutur. Siyaseten kati, "bir slam hkmdar, emir veya valisinin kendi mutlak
otoritesine dayanarak, er'! hkm dnda lm cezas vermesidir", eklinde ta-
nmlanmtr (Mumcu, 1963: 2). Siyaseten kati olay, Emeviler ve Abbasilerde ok
kez vuku bulmu; ancak Osmanl dneminde hukuki ve kurumsal bir nitelik ka-
zanmtr. Aslnda slam eriat'nda Kur'an ve Snnet'in belirledii lm cezala-
r dnda lm cezas verilmesi yasaklanmtr. Bu konuda halife veya em!rlere
ek bir yetki verilmemitir. Hatta zaman zaman Osmanl dneminde padiah ile
eyhlislamlk kurumu arasnda bu hususta ihtilaf da vuku bulmutur.
Yavuz Sultan Selim bir gn i olanlarna fena halde kzar ve krk kadar
nn ldrlmesini emreder. Bunun zerine, saray erkan telaa der; ancak,
kimse aksi bir ey yapmaya cesaret edemez. Nihayet eyhlislam Zenbilli Ali
Efendi'ye haber verilir. eyhlislam o gece Sultann yanna gelir. Zenbilli Ali
Efendi, Padiaha: "Katledilmelerine ferman buyurulan krk kadar adamnzn
aff iin geldim," der. Sultan da: "Hoca, sen artk dnya ilerine de karr ol-
dun. stersen sana bir vezaret vereyim," der. Zenbilli Ali Efendi ise: "Hayr,
dnyamza karmaa deil, ahiretinizi kurtarnaa geldim," diyerek cevap ve-
rir. Aralarnda geen uzun muhaverelerden sonra, Sultan I. Selim, emrini geri
alm ve krk kii lmden kurtulmutur.
Osmanl Devleti'nde 'siyaseten kati olay', padiahlarn kardelerini katlettir-
meleri, Osmanl ynetim kademelerinde yer alan birok kimsenin -mallar da
msadere edilmek suretiyleL katiedilmeleri bata olmak zere, birok alanda
yaygn bir ekilde uygulanmtr. Siyaseten kati olay, ou zaman keyfi uygulan-
m; baz zamanlar ise, padiah kanunnameleriyle hukuki veche kazanm; za-
man zaman da fetvalada teyid edilmeye allmtr. slam eriat'nda, rfe g-
re verilen kati cezasnn fetvas olmamasna karn, bir ksm Osmanl eyhlis-

2 Osmanl Devleti'nde siyaseten katledilen herhangi bir paa veya bey'in terekesinin msadere
edilmesi kurald.
rfi Hukuk ve Siyaseten Kat/ Balamnda eyh Bedreddin 'in Kat/i 167

lamlar bu meru
olmayan fetvalar vermekten ekinmemilerdir. Bir ksm padi-
ahlar, kardelerinin
katiedilmelerinde eyhlislamiardan fetvalar almtr. Os-
manllarda bu uygulama 19. yzyla kadar sregelmi. 1254/1838 tarihli yeni ce-
za kanunuyla bu uygulamaya ve servetierin msaderesi usulne son verilmitir:
Ezman- salifede cari olan msadere-i gayr-i icabiyye ile beraber siyaset-i
rfiyye bi'l-klliyye terk ve ilga' ve er'an ksas ve hudud icras lazm ge-
lenlerden ma'ada sair erbab- crm ve kabahatin ceraim ve kabahatlerine
gre ahar guna te'dib olunmak zere, i'dam ve itlaf- nefslerinden sarf- en-
zar- atfet-asar- hazret-i cihan-banl ayan ve seza buyurolmu olduuna
bina'en gerek der-saadet ve gerek Memalik-i Mahrusatu'l-Mesalik-i hazret-i
hilafet-penahide bulunan erif ve vazi', kaffe-i me'murln haklarnda erzan
huyurulmutur Crvrumcu, 1963: 173).

Siyaseten kati olayna er'! delil olarak, Hz. Peygamber'in (s.a.v.), Ka'b b.
Eref ve bn Ebi'l-Hukayk bata olmak zere, baz Yahudi nde gelenlerini
katiettirmesi rnek gsterilmitir (Mumcu, 1963: 10-11). Bu ekilde, Hz. Pey-
gamber'in Kur'an ve vahyin dnda, indi bir karar ald zmnen ileri srlm
tr. Oysa ki, Hz. Peygamber, nebi ve resul olmas hasebiyle vahye bal ola-
rak Snnet'i vaz'edendir; yani ari'dir. eriat'n kaynadr. Ehl-i Snnet naza-
rnda edille-i er'iyeyi tekil eden drt unsurdan ikincisini, yine birincisine da-
yanarak vaz'edendir. Sultan veya hkmdarn ise byle konumu sz konusu
olamaz. Byle bir kyas, er'i hukuka gre batldr. Ka'b b. Eref, bn Ebi'l-Hu-
kayk ve dierlerinin katledilmeleri, tamamen ari'in emri olmas dolaysyla,
er'i erevededir. slam'a gre, halife, hkmdar veya emirler, peygamberler
gibi ari' olamaz ve er'i kurallar dnda lm cezas verilemez.
Bu aklamadan sonra, asl konuya gelecek olursak, siyaseten kati olay
mutad olan karde katli ile, idari mekanizmada olanlar dna da zaman zaman
temil edilmitir. Ulemaya ynelik olarak mutad olmamasna karn, zaman za-
man eyhlislam ve kadlar da siyaseten katledilmitir.3 Katledilen ilk eyhlis
lam Ahizade Mehmed Hseyin Efendi olmutur (katli: Ocak 1634). Katledilen
ilk kad ise Simavna Kads olu eyh Bedreddin'dir.

3 Bunlar dnda, rnein, 1241/1826 Yak'a-i Hayriyye olarak nitele~dirilen, yenieriliin ok kan-
l bir ekilde ilgas ve buna bal olarak Bektailiin yasaklanmasnn ardndan, bir ksm Bek-
tai babalarnn idam edilmesi de rfen ve siyaseten olmutur. Bu konu, dnemin eyhlislam
Kadzade Mehmed Tahir Efendi tarafndan verilen fetva metninde de belirtilmitir: Mslim nam
na olan Zeyd melhat iddiasnda olub ilhad ve zndka i'tikadnda olduunu izhar ve bu vecih-
le da'i bi'l-fesad olduu er'an sabit olsa Zeyd'in emru li'l-emr ile siyaseten katli meru' mudur?
el-Cevab: Allahu a'lem, vacibdir.
Bu suretde Zeyd veeh-i muharrer zere ilhad ve zndka ile ahz olundukdan sonra tvbesi mak-
ble olur mu?
el-Cevab: Allahu a'lem olmaz belki kati olunur.
Sahir ve sa'! bi'l-Fesad olan Zeyd kable't-tevbe ahz olunsa Zeyd'e ne lazm olur?
el-Cevab: Allahu a'len kat! olunur. [Ketebelni el-f<*Ir K/Izade Mebmed Talir 'ufiye 'anlu. CA.
Rfk, Bektai Sm, Asr Ktphanesi, stanbul 1328, Il. 110)].
168 islamiyat V (2002), say 2

Osmallarn Simavna (Edirne'nin 25 kilometre batsnda, bugnk Yunanis-


tan topraklarnda yer alan eski bir kale ve yerleim merkezi) kads ve Seluk-
lu hanedan slalesinden olduu sylenen Kad srail'in olu olan Bedreddin
Mahmud, Hicri 760 (1359) ylnda, burada doar. oukluundan itibaren ba-
bas gibi ilmiye mesleini seen Bedreddin Mahmud, ilk derslerini babasndan
alr. Daha sonra Mevlana ahidi, Konya'da Sa'dddin Taftazan!'nin talebesi
Mevlana Feyzullah gibi alimlerden ders alr. Bilahare, amcazadesi Meyyed'le
birlikte Msr'a gider, Orada, Hidaye erhi naye sahibi eyh Ekmeluddin Ba-
burti (v. 786), Mubarekah el-Mantk! ve Kutbuddin er-Razi gibi alimlerden
ders alr. Seyyid erif Curcani ve Mevlana Abdullatif, Hac Paa, Molla Fenari
gibi nl kimselerle ders arkadal yapar. Bir ara Mekke'ye giderek eyh
Zeyla'i'den fkh ve usul dersleri alr. Msr'da kald dnemlerde, o sralarda
Msr'a yerlemi olan Seyyid Huseyn Ahiati ile tanan Bedreddin Mahmud,
onun cezbesine kaplp Allaf'ye mrid olur; bylece daha nce kar olduu
tasavvuf mesleine sluk eder. Bir sre sonra, eyhi tarafndan irad greviy-
le Tebriz'e yollanan Be_dreddin, burada, nl kraat alimi Mevlana Muhammed
el-Cezeri'nin (750-833) araclyla, Ankara Sava'ndan dnm olan Timur'la
grtrlr. Timur tarafndan engin fkh bilgisi nedeniyle takdir edilen eyh
Bedreddin, Semerkand'a gtrlmek istenir. Ancak, bunu kabul etmeyen eyh
Bedreddin, gizlice Timur'dan kaarak, Bitlis yolu ile Msr'a, eyhinin yanna
dnn. Bir sre sonra eyhinin vefatyla, yerine dergahnda postniin olan eyh
Bedreddin, alt ay sonra baz mridierin onu ekemernesi dolaysyla postunu
terk eder. Msr'dan ayrlarak Halep, Konya ve Bursa yoluyla memleketi Si-
mavna'ya dner. Babas ve annesini burada sa bulan eyh Bedreddin, yedi
yllk bir uzlet hayatna ekilir. 1402'deki Ankara Sava'nda Osmanllarn Ti~
mur'a yenilip, Yldrm Bayezid'in esir dp 1403'te lmesinin ardndan, Ana-
dolu'daki topraklarn kaybedip, fetret dnemine giren Osmanl Devleti, Yld
rm Bayezid'in oullar arasndaki karde atmaianna sahne olur. Bir ara,
Edirne'ye hakim olup, hkmdarln ilan eden Musa elebi, Simavna Kads
olu eyh Bedreddin'i kadasker yapar. Musa elebi'nin 3,5 yl sren saltanat
boyunca kadaskerlii srdren eyh Bedredddin, bu arada 10 ay zarfnda Ca-
mi'u'l-fuleyn adl nl fkh kitabn yazarak hkmdara takdim eder. Sonun-
da, Musa elebi, kardei Mehmed elebi'ye malup olarak saltanatn ve ha-
yatn kaybeder. eyh Bedreddin ise ayda bin ake ulufe tayin edilerek, Meh-
tned elebi tarafndan znik'e srgn edilip, kal'abendlie tabi tutulur. eyh
Bedreddin, znik'te iken, daha nce 816 ylnda Edirne'de yazmaa balad,
Leta'ifu'l-iarat erhi Teshi/'i 27 Cemaziyelahir 818'de tamamlar. Bir sre son-
ra, daha nce Edirne'de kadaskerken kethdas olan Brklce Mustafa'nn z
mir-Karabunn civarnda ayaklanma kardn duyan eyh Bedreddin, kendi
durumunun da bu yzden tehlikeye girecei endiesiyle, gizlice znik'i terk
ederek sfendiyar Beyinin yanna gider. Bir sre sonra burada duramayarak K-
rfi Hukuk ve Siyaseten Kat/ Balamnda eyh Bedreddln'in Kat/i 169

nn taraflarna gitmek zere bir gemiye biner. Ancak, yolda Ceneviz gemileri-
nin tehdidi yznden gemi Eflak kylarna yanaanik, eyh'i burada karaya
karr. nce Eflak'a giden eyh Bedreddin ardndan Aadenizi'ne (Deliorman)
gider. Burada, birok eski mridi bana toplanr. Bunu duyan elebi Mehmed,
Kapcba Elvan Bey nclnde bir miktar asker gndererek bir hileyle
eyh Bedreddin'i yakalatr. Yakalanan eyh, o srada, Padiah'n Selanik fethi
iin bulunduu Siroz'a getirilerek bir evde hapsedilir (Takprlzade, 1985:
49-51; Hafz Halil, yazma; Yksel, 2002).
Siroz'da Padiah'la da grtrler eyh Bedreddin, Padiah'n azariarna
maruz kalr. eyh Bedreddin'i ortadan kaldrmaya kararl olan elebi Mehmed,
bunun hukuki yollarn arar. O srada Acem diyarndan yeni gelmi olan ve er
J:u'l-"*a'id sahibi Sa'duddin Taftazan'i'nin talebelerinden, Mevlana Burhanuddin
Haydarel-Acemi'den fetva istenir. Osmanl tarih kaynaklarna gre, Haydar el-
Acemi "Kan helal, mal haram" diye fetva verir. Bu fetva ile Serez ars'nda
blr dkkan nnde daraacnda plak vaziyette idam edilir. Akpaazade, fet-
vann Mevlana Haydar el-Acemi tarafndan verildiini ifade etmektedir:

Simavna Kadsol'n tutdular; Siroz'a Sultan Mehmed'e gnderdiler. "Mevla-


na Haydar" dirlerdi. Acemden yenile bir danimend kii gelmidi. Ana sordu-
lar: "Bunn hali neclr? Bu bir danimend kiidir." dediler. Mevlana Haydar ey-
dr. "Kan helaletir ve mal haramclr" elieli iletcliler. Pazar iinde bir dkkan
nne asakodular [astlar] (Akpaazacle, 1332: 93; Akpaazade, 1947: 154).
Oryantalist Giese tarafndan neredilen, anonim olan Tevfirih-i Al-i Os-
mfin'da da Akpaazade ile ayn dorultuda ifadeler yer almaktadr.
[Onu] Siroz'a Sultan Mehmed'e iletdiler. Andan Sultan Mehmed sard kim,
"bunu nice idelm". Bum ldrmenn gnah var mdur? dicli. Ol zamanun
padiahlar yle mslman idi kim, unculayn [unun gibi] fesad idp asi
olanlar ldrrnee kyamazlard. Meer ol zamanda, Mevlana Haydar dir-
Ierdi bir ulu danimend vard. Acem'clen gelmidi. Ol fetva virdi kim, "Kan
helal, mal haramdr" didi. Anun sziyle Siroz iinde bir aruda, bir dk-
kan nnde ber-elar ettiler [astlar]. Mezarn anda [orada] kazcllar (Anonim,
1922: 54-55; Anonim, 1992: 58-59).
Ltfi Paa'nn tarihinde de, bu konuda tamamen, anonim olan Tevfirihteki
ifadeler tekrarlanmaktadr (Ltfi Paa, 1341: 74). Neri ve Oru Be'in tarihle-
rinde ise, eyh'in kendisinin de kendisi hakkndaki, Mevlana Haydar'n fetvas
n tasdik ettiini yazmaktadr:

Hernan Simavna Kadsolu'nu tutup, Serez'de, Sultan Mehmed'e getirdiler.


Acem'den yenile gelmi bir danimend [alim, bilgin] var idi. Mevlana Hay-
dar derlerdi. Sultan Mehmed yannda olurdu. Ana, Sultan Mehmed sordu
kim, "Bunun gibi i edenin er'an hali nicedir? Bu dahi aslnda bir dani
mend kiidir" dedi. Mevlana Haydar etti: "er'an bunun katli helal, ama ma-
l haramdr," dedi ve kendi dahi yle fetva verdi. Andan, Simavna Kadso-
170 islamiyat v (2002), say 2

lu'nu pazara iledib, bir dkkan nnde her-dar ettiler [astlar] (Ner!, 1987:
II. 546-547; Nerl, 1951: 146; 1955: 218-219).
Siroz'da Sultan Mehmed'e iletdiler. Mevlana Haydar dirierdi ulu danimend
idi. Vilayet-i Acem'den gelmidi. eyh'le hayli cidal etdiler. Arada ok sual ve
cevab olnd. Akibet, Mevlana Haydar'n szi ileru geldi, fetva virdi. Kim, "ka-
n helal, emma mal haram" dedi. eyh sonra kend dahi fetva virdi. Siroz'da
bir yerde asdlar. Mezarn dah anda itdile{. Hicretin 820'si (18 ubat 1417-7
ubat 1418 aras) idi (Oru Be, 1925: 45, lll; Oru Be, 1972: 76-77).

eyh Bedreddin'in torunu Hafz Halil b. snil'li tarafndan eyh hakknda


manzum olarak yazlan Menakbname'de ise bu konuda ok farkl bilgiler bu-
lunmaktadr. Torunu Hilfz Halil'e gre, eyh Bedreddin ile konumasnda su-
suzluunu anlayan ve insaf ehli oian Mevlana Haydar el-Acemi bu konuda fet-
va vermekten imtina etmi. Fetva daha nce eyh'i sevenlerden geinen Fe-
. ner sahibi Molla Fahreddin tarafndan, er'an deil rfen verilmi. eriat'a g-
re katline fetva bulamamlar. Buna karn, elebi Sultan Mehmed'in eyh'in
vcudunu ortadan kaldrmaya kararl olduunu grdklerinden, onun idamna
eriat ile deil, rf ile karar veriyorlar. Menakbname, eyh iin er'! hukukun
deil, rfi hukukun uygulandn belirtiyor:

rtesi oldu kamu cem' oldlar


Cmle ah'un katna dirildiler
Molla Haydar hazr oldu anda pes.
Padiah'a olmain vakt-res
Bahse girdiler iki ankaay- vakt
Ta ki ire eyh in vakt- makt
ki derya gibi ikisi dah
CGa gelib bahse girdi iy ahi

Grdiler er' [eriat] ile are yok ana


Kaldla~ hayret [hayrette] olmaz bir yana
Bildiler mft! [M. Haydar] ana ma!Gbdur
Hem katnda ismeti mat!Gbdur.
'
Kendden fazin eyh'n bildi ol
Unfile syleyb olmad fuzGI.
Sadra tekllf itdi hi bak iy ahi
Ehl-i insaf idi gayet ol sahl
Munla Sa'dddln'e irmidr ol er

Bulmadlar mftlde er' ile yol


Meclis-i hasn kesada virdi ol
Bildiler ah'un muradn bular
eyh'i na-hak yire katlitmek diler
rfi Hukuk ve Siyaseten Kat/ Balamnda eyh Bedreddfn'in Kat/i 171

ah muradn anlayub mlr u vezir


Her birisi didi Saddak ya emir
Didiler elbette gitmekdr seza
Katli bunun rfile old gaza
Gir hasm olan kamu deriidiler
Herbiri Mftl-i Macin oldlar
Bilmeyben kadrini ol gevhern

Geldiler Dlvana ashab- nifak


Kat! in itdiler anda ittifak
ah rza gsterdi genl genszin4
Mekrile girdi vebale ansuzn
Hasl rfile olmudur helak
Kim helakine son oldlar hehik (Hafz Halil, yazma: 52a-52b; Glpnarl-Sun
gurbey, 1967: 121-122).
Bu ifadelerden anlald kadaryla, Mevlana Haydar el-Acemi onun katli
yolunda fetva vermekten ekinmi, eriat'a gre sabit bir su grmeyip, eyh'e
hrmet gsterip, kanna girilmemesini istemise de, sz dinlenmemi. Hatta bu
yzden, Menakbname yazar olan eyh'in torunu, Molla Haydar' ehl-i insaf di-
ye vmekte; fetvann, dier ulemaca eriat'a deil, rfe dayanlarak verildiini
sylemektedir. Ancak, Padiah'n, eyh'i her ne ekilde olursa olsun ldrtmek
istediini bilen birok kimse, divana gelip ldrlmesi iin elbirlii ederler. On-
lardan ikisi, nl Bayezid Paa'yla, daha nce eyh'i sevenlerden Fahreddin Fe-
nar!' dir. Bunlar, eyh'i baz garip sorularla zor durumda brakmaya alr.
Fakat eyh, bunlara cevap vermez.
eyh Bedreddln'in idam karar kesinleince, eyh her eyden yz evirip
kendisine hakszlk edenlere kar Allah'a (c.c.) mnacatta bulunup beddua
eder. Beddua ettikleri arasnda Bayezid Paa ile ehzade hacas Fahreddln Fe-
nar! de vardr. Menakbname'de eyh'in bedduasna maruz kalanlarn, Baye-
zid Paa ve Fahreddln Fenari de dahil eitli belalara dar olduklar, beddu-
ann etkisini gsterdii iddia edilmektedir. Buna gre, her biri bir yerde helak
olmu, birini yldrm arpm, biri souk suda boulmu, Bayezid Paa Dz-
mece Mustafa tarafndan ldrlm, Fahreddin Fenari gzlerini kaybetmitir
(Hafz Hall:J, yazma: 53b-54b; Glpnarl-Sungurbey, 1967: 124-127).
Menakbname, Hoca Fahredd!n'den, Sahib-i Fener diye bahseder ve sonra-
dan gzlerini kaybettiini bildirir. Bunun nl Molla Fenari olup olmadn bi-
lememekteyiz. nl eyhulislam Molla Fenari'nin (751/1350-834/1431) sonradan
ama olduu dorudur. Ancak, hibir tarihi kaytta Molla Fenari'nin ad Fahred-
din olarak gememekte, bunun yerine emseddin Muhammed olarak gemekte-

4 Glpnarl-Sungurbey nerinde, "kekl kekszin" eklinde yanl yazlmtr. Genl gensz, ister
istemez anlamna gelmektedir.
172 islamiyat V (2002), say 2

dir (Takprlzade, 1985: 28; Mstaklmzade, t.y.: 3-5; lmiye Salmimesi, 1334:
322-326; Altunsu, 1972: 1). smet Sungurbey ve Abdlbaki Glpnarl ise, Mena-
kbname'nin kaydna dayanarak, rfe dayal bu fetvann Mevlana Haydar el-He-
rev! tarafndan deil, belki, Molla Fenari'den sonra ikinci Osmanl eyhlislam
olup, Edirne'de Hunfileri yaktrmakla nlenen Mevlana Fahreddin el-Acemi (v.
865/1460) tarafndan verilmi olabileceini kaydetmektedirler (Sungurbey-Glp
narl, 1966: IV, n7-XXXIV).
idam karar kesinleen eyh Bedreddin, Sultan'n izniyle, arkadalaryla g~
rr, onlara vasiyetini yaptktan sonra her eyden yz evirerek Allah'a tv-
be ve mnacatta bulunur:
Gnler ire bir arenbe gni
stedi ah'dan gre ashabn
ah dah szin o dem redditmedi
Gelene babn nn sedditmedi
izniyle ashabn cem' itdi o
Ne ise anda vasiyyet itdi o
Hazr iken ahbah iy ahi;
Hakk'a mnacat idbdr ol sahl (Hafz Halil, yazma: 56b; Glpnarl-Sun
gurbey, 1967: 132)
Menakbname'ye gre 27 evval Cuma gn hapsedildii evden yaya ola-
rak aslaca meydana getirilir:
Salbolunmas mukarrer old
n
Girdiler dlvanna ah'un o gn
Her ne ise anda sylendi cevab
Didiler kim nnehu ahsun udlb
Gedi yigirmi yidi gn iy hacem
ehr-i evviii'den ki Cum'a gndi hem

Halk kamu meclis nne geldiler


Grdiler halk cemi'-i cazi'un
Didi pes inna ileyhi raci'fn
Geldiler habsden karnaa
Ol man ileteler dara6 salbolmaa
Taraya kdu dernde ol mam
evre yanna kamu virdi selam
At getrmilerdi ata binmedi (Hafz Halil, yazma: 57a-57b; Glpnarl-Sun-
gurbey, 1967: 132-133). ,

; Bu msrada, Glpnarl-Sungurbey nerinde "cmle" ifadesi fazladan eklenmitir.


6 Msrada bu kelime, Glpnarl-Sungurbey nerinde karlmtr.
rfi Hukuk ve Siyaseten Kat/ Balamnda eyh Bedreddfn'in Kat/i 173

Dua ve kelime-i tevhidle daraacna doru yrr ve kez tekbir getirir.


Hemen aslarak idam gerekletirilir, gn boyunca cesedi indirilmez. Vasiyeti
zerine gusledilip orada defnedilir:
Bir kez Allah didi ayruk dnmad
Geldi tevhld ide ide dara ol
Berg-i glve (?) irdi ol dem hara ol
Hakk'a hamd ile sena itdi o dem

tdi tekbir anda kerre hernan


Ud Allah rahmetine murg-i can
ekdiler eyhi dara pes ey can7
Kyas it Dar- Mansur'a bunu hemans
Durdu Salbolunmu anda bir gn bir gice
rtesi kuluga degin iy hace [hoca] (Hafz Ham, yazma: 57b; Glpnarl-Sun
gurbey, 1967:134)
Menakbname'de ayrca eyh'in aslarak idamna tarihler drlmtr:

Hazrete irdi n ol mevlud- Hu


Dindi tarih "nnehu meczubu Hu"9
Ol cihan ire olan makbul- Hakk
Ol sablhu'l-Vech ol meczub- Hu
Ol Sracuddln eyhu'l-Muttakiyn
Ol d kevni terk iden mensub- Hu
Ol Semaviyu'l-Asl Mahmud- dil
Ya'ni Bedr-i Rum o merhub- Hu
Bu fena milkinde hem Mansurvar
Ik darnda olan nasl1b- HG
ehr-i Slrz ud mezare iy cvan
Yerhamullah innehu matlubu Hu
Olsun eviad (v) etba' anun
Dergeh-i Hakk'da eha nergub- Hu
Didi Ham bni smail bni eyh
Cedde tarih 'innehu neczub- HG" (Hafz Halll, yazma: 58a; Glpnarl-Sun
gurbey, 1967: 135-136)
"nnehu Meczubu H1" tarih terkibinden cifr hesabna gre 818 rakam k
maktadr ki, bu, eyh'in idam tarihini belirtmekten uzak grnmektedir. Zira,

7 Menakb'n Glpnarl-Sungurbey transliterasyomnda, bu msra "eyh'i dara ekdiler pes iy c-


van" diye kaydedilmesine karn, asl yazma nshada bizim kaydettiimiz gibi yer almaktadr ki,
Glpnarl gibi nemli bir <ratrmacnn bu dikkatsizlii, gze rpmaktadr.
8 Glpnarl-Sungurbey bu msr:.y da "Dar- Mansur'a kyas eyle heman" eklinde yazmlardr.
Ancak yazma nshada, nsr:. kaydettiimiz gibidir.
9 Yazma nshada, bu msra'n hizasnda bir kma ile u tarih de drlm "Acelu'l-Vasli lehu
ku vedudi'l-Ebedl 823"; ancak, knann devamnda, "tefavt vardr" deriiierek iki tarih (818
ve 823) arasndaki eliki ifade edilmektedir.
174 islamiyat V (2002), say 2

eyh Bedreddi'n, Teshfl Haiyesi'nde bu eserini znik'te hapis ve gurbet skn


tlar iinde 818 Cemaziyelahirinde bitirdiini sylemektedir. Cemaziyelahirin
sonlaryla, evval 27 arasnda 4 ay civarnda bir zaman sz konusudur ki, eyh
Bedreddi'n'in znik'ten ka sonrasndaki olaylar ok daha fazla zaman dili-
minde vuku bulmu olmay gerektirir. eyh'in idam tarihinin hicri' 820 olmas
daha kuvvetle muhtemeldir. Menakbname dndaki dier tarihi' kaynaklarda
da eyh'in idam tarihi farkl ekillerde yer almaktadr. Takprlzade, eka'
ik'te eyh'in vefat tarihini 818 olarak kaydetmektedir (Takprlzade, 1985:
52). Akpaazade tarihinde de eyh Bedreddi'n'in idam hadisesi 816 ile 820
yllar arasnda geen olaylar meyannda zikredilmitir (Akpaazade, 1332:
86-94). bn Arabah 820 tarihini vermekte, Oru Bey'in tarihinde de 820 raka-
m yer almaktadr (Oru Be, 1925: -45; Oru Be, 1972: 77).
elebi Sultan Mehmed'in lm tarihi dikkate alndnda da, 820 veya da-
ha yukar bir tarih ihtimali glenmektedir. Akpaazade tarihinin Ali Be ne
ri, elebi Mehmed'in lm tarihini 820 olarak verirken (Akpaazade, 1332:
94), Atsz nerinde ise 824 tarihi kaydedilmitir (Akpaazade, 1947: 155). Di-
er tarihi' kaynaklarda da 824 tarihi verilmektedir. elebi Mehmed'in Bursa'da-
ki nl Yeil Trbe'nin, gerek kap gerekse sanduka kirabesinde de 824 Ce-
maziyelulas (Mays 1421) tarih olarak yazlmtr. 10 Tm erken dnem Osman-
l tarih kaynaklarnda, elebi Mehmed'in lm, eyh Bedreddin olayndan k
sa bir sre sonra diye zikredilir. Dolaysyla, 818 tarihini, eyh'in idam tarihi
olarak kabul etmek pek mmkn grnmemektedir. Ancak, eyh'in idam tari-
hi konusunda yine de kesin bir sonuca ulaamamaktayz.
Menakbnane, elebi Sultan Mehmed'in, ertesi gn grd kabustan do-
lay, onu idam ettirdiine piman olduunu, eyh'in bedduas ile, o gnden iti-
baren sara'ya tutulup el ve ayann bkldn sylemektedir. eyh'in hak-
sz yere idam edildiini anladndan, buna sebep olanlar srmtr (Hafz
Hali'l, yazma: 58a-58b; Glpnarl-Sungurbey, 1967: 134-135-136).
Tm bu bilgiler sonucunda, eyh Bedreddln'in, kendi idam fetvasn eri
at'a gre kendisinin vermi olduuna ilikin rivayetler pek shhatli gzkme-
mektedr. eyh'in, kendisini eriat dna km sayd yolundaki bilgiler, sa
lkl bilgiler olmaktan uzaktr. Kald ki, tarihi' kaynaklarn nemli blmnde
fetvann Mevlana Haydar el-Acemi tarafndan verildii beyan olunmakta; toru-
nu (Hafz Hali'!) tarafndan yazld iin, konuya ilikin en salam, gvenilir
kaynaklardan biri kabul edilen Menakbnane ise, ok farkl bir bilgi sunmak-
ta ve Mevlana Haydar el-Aceml'yi tezkiye etmektedir. Onun bu konuda fetva
vermediini, hatta fetvann dierlerince, eriat'a gre verilmeyip rfi hukuka
gre verildiini yazmaktadr. Bu durumda, eyh Bedreddin'in, kendi cezasnn
eriat'a gre, idam olduunu ifade etmi veya verilen fetvay er'an tasdik et-

o TOrkiye'de VakF Abiefeler ve Eski Eserfer, Vakflar Genel Mdrl Yaynlar, Ankara 1983, III.
294-296.
rfi Hukuk ve Siyaseten Kati Balamnda eyh Bedreddin'in Kat/i 175

mi olmas, zellikle mmkn grnmemektedir. Bunun yan sra, Osmanl res-


ml tarihilerinden, gerek fetvay kendisine dayandranlar, gerekse Mevlana
Haydar'a dayandranlar, bir yandan fetvay "kan helal, mal haram" eklinde
ifade etmiler; dier yandan da, Het Behit'te, slam'dan km olmakla, iba~
hilikle ve haramlar helal saynakla sulanm. Bu durumda, mrteddin hkm
uygulanmas gerekirdi ki, kan helal sayld halde, mal helal saylmamakla,
mrted, mlhid ve ihahi hkm uygulanmamtr. Bu tarihiler burada eliki
sergilemektedirler. Eer e} h, slam'dan km, mlhid saylsayd, malnn da
helal klnmas gerekecekti. Yine Het Behit'te, bir yandan, byk bir alim-
ken, yoldan sapp, eriat ve slam dairesi dna kt, kendisinin de bunu ule-
ma ve Sultan'n nnde itiraf edip, er'! hkme raz olacan syledii ifade
edilirken; dier yandan, onun bag! (asi) olduu ve hu sebeple idamnn gerek-
li olduu sylenerek eliki sergilenmektedir.
Bunun yan sra, onun eriat'a, slam'a kar olduu, kabul etmedii ve
inanmad halde kendi er'! hkmn verdii iddia edilmektedir. Ancak, eri
at ve din kart olmu olsayd, o durumda, er'! hkmnn "kan da, mal da
helal" eklinde olacan sylemesi gerekirdi. Bu konuda, gerek bir ksm Os-
manl resmi tarihilerince, gerekse son dnem sol ve sa ideolojik evrelerce
sonradan yazlan senaryoda eliki vardr. Baz Osmanl resmi tarihileri onun
idamn merulatrmak iin, onun saltanat davasnda bulunduunu (ki bu,
er'an idam iin meru bir neden olamaz), bazlar da onun eriat kart oldu-
unu bahane gstermilerdir. Sa ideolojik evreler, sol kesim ve Nazm Hik-
met'e duyduklar tepki nedeniyle, idam merulatrmak iin eyh'i, eriat ve
din kart olarak gsterdikleri gibi; sol ideolojik evreler de onu, devrimci, din
kart, ihtilalci ve dolaysyla, eriat mazlumu olarak lanse etmek amacyla, e
riat kart olduu iin idam edildiini savunmulardr.
Kaynaka
ALTUNSU, Dr. Abdlkadir 0972). Osmanl eyhlislamlar, Ankara: Ayyl
dz Matbaas.
ANONM (1922). Tev<lrlh-i Al-i Osman, F. Giese neri, Leipzig.
ANONiM (1992). Latinize basksy haz. Nihat Azamat, stanbul: Marmara
niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar.
ANHEGGER, Robert-NALCIK, Halil (1956). Kanunname-i Sultani Ber Mu-
ceb-i rf-i Sult<1nf, II. Mehmed ve II. Bayezid Devirlerine ait Yasakna-
me ve KanOnnameler, Ankara: TTK Basmevi.
AIKPAAZADE, Ahmed Ak! (1332). Tevarih-i Al-i Osman, Ali Be ne
ri, stanbul: Matbaa-i Amire.
AIKPAAZADE, Ahmed Ak! (1947). Tevarih-i Al-i Osman, Nihai Atsz
neri, stanbul: Trkiye Yaynevi.
BELDICEANU, Nicoara (1967). Code De Lois Coutumieres De Mehmed II.
Kitab-i Qavanfn-i rfiyye-i 'Osmani, Otto Harrassowitz, Wiesbaden.
176 isliimiyat V (2002), say 2

GLPINARLI, Abdlbiiki-SUNGURBEY, smet (1967). Simavna Kadsolu


eyh Bedreddfn, stanbul: Eti Yaynevi.
HAFIZ HALL b. smii'il b. eyh Bedreddin (yazma). Menakb- eyh Bed-
reddin b. Kadi 5ra'fl, stanbul Bykehir Bld. Taksim Atatrk Kitap-
l, Muallim Cevdet Yazmalar, No: K. 157. Simavna Kadsolu eyh
Bedreddin Menakb, yaynlayanlar: Abdlbiiki Glpnarl-smet Sun-
gurbey, stanbul: Eti Yaynlar.
HiLAL AL-SABR, Rusim Dar Al-Khilafah, ngilizceye ev. Elie A. Salem,
Beirut: American University Of Beirut.
DRS- BTLSi, Het Behit, Es'ad Efendi (Sleymaniye) Ktphanesi No:
2197, Mellif Hatt.
lmiye Salnamesi 0334): stanbul.
NALCIK, Halil (1966). "Kutadgu. Bilig'de Trk ve ran Siyaset Nazariye ve
Gelenekleri", Reid Rahmeti Arat in, s. 259-271, Ankara: Trk Klt-
rn Aratrma Enstits Yaynlar.
NALCIK, Halil (1996), "Osmanl Hukukuna Giri: rfi Sultani Hukuk Ve
Fatih'in Kanunlar", Osmanl mparatorluu, Toplum ve Ekonomi iin-
de, s. 319-341, stanbul: Eren Yaynclk.
LTFi PAA 0341), Tevarih-i Al-i Osman, Ali Be neri, stanbul Matbaa-
i Amire.
MUMCU, Ahmed (1963). Osmanl Devletinde Siyaseten Kati, Ankara: Ajans
Trk Matbaas.
MNECCMBAI, Ahmed b. Ltfuilah (1995), Cami'u'd-Duvel, Arapas ve
Trke ev. haz. Ahmed Araka, stanbul: nsan Yaynlar.
MSTAKMZADE, Sleyman Sa'dddln (t.y.), Devhatu'l-Meayih, zeyli ile
beraber, Rif'at Efendi neri, stanbul.
NERl, Mehmed (19872). Kitab- Cihannma, yaynlayanlar: Faik Reit
Unat- Prof. Dr. Mehmed A. Kymen, Ankara: TTK Yayaynlar.
ORU BEG, b. Adil el-Kazzaz Edirnevi (1343/1925). Tevarih-i Al-i Osman,
F. Babinger neri, Hannover: Heinz Lafaire.
ORU BEG, b. Adil el-Kazzaz Edirnevi (1972). Tevarih-i Al-i Osman, N.
Atsz neri, stanbul: Tercman 1001 Temel Eser.
RAHMi, Mustafa 0339). Timur ve Tziikat, TBMM Hkmeti, Mf. V. Ne
riyat, stanbul: Matbaa-i Amire.
RIFKI, A. (1325-1328). Bektai Srr, stanbul: Asr Ktphanesi.
TAKPRLZADE, Usamuddin Ebu'l-Hayr (1985). e-ekaik en-Nu'ma-
niyye f'j Ulemai'd-Devleti'l-'Usmaniyye, Arapa neir: Ahmed Subhi Fu-
rat, stanbul: stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar.
Trkiye'de Vakf Ahideler ve Eski Eserler 0983). Ankara: Vakflar Genel
Mdrl Yaynlar.
YCEL, Yaar- PULAHA Seliimi (1995). I. Selim Kannnameleri, Ankara:
TTK Yayaynlar.
YKSEL, Mfid, 2002. Simavna Kadsolu eyh Bedreddin, stanbul: Ba-
k Yaynlar.
islamiyat V (2002), say 2, s. 177-182

Ebu Zerr el-Gfari Biyografileri zerine

MEHMET GRMEZ
DO.DR., ANKARA . iLAHiYAT FAKLTESi
mehnetgornez@hotmail.con

" yi yazlm bir hayat, iyi kullanlm bir hayat kadar enderdir," der ngiliz
tarihi Carleyle. Zira biyografi, ilk anda bir kiinin hayat olarak adiand
rlsa da, kurallar olan bir tarih yazm tr, bir aklama usul ve genel tari-
hin nemli bir parasdr.
slam tarihi kaynaklarnn, tarihe malolmu byk ahsiyetlerin hayatn ak-
tarrken, sz konusu kurallara pek bal kaldn sylemek gtr. Hele hele
hayat yazlacak kii slam tarihinin en zc olaylarnda rol oynam, tarih
iinde Snni-ii ihtilafnn sembol ismi olmu Ebu Zerr el-Gfari gibi bir ahsi
yet ise, bu, daha da gtr. Tarihi rivayetlerin elikilerini grmek, tarih yaz
rnma siyaset ve idelolojilerin nasl kartn tespit etmek, mezhep taassubu-
nun tarihi ahsiyetleri ele almada hangi boyutlara vardn grmek iin, Ebu
Zerr'in hayatna dair haber ve rivayerlere gz atmak yeterli olacaktr. Sz ko-
nusu haber ve rivayetler, ayn zamanda okuyucuya tarih kaynaklarmz ile ha-
dis kaynaklarmz arasnda bir riukayese yapma imkan vermekte ve ayn
problemterin hadis rivayetlerine nasl yansdn da gstermektedir. Ebu Zer-
r'in hayatnda karlat btn olumsuzluklarn, nceden, Hz. Peygamber ta-
rafndan haber verildiini ifade eden hadis rivayetleri ise, bu ii bsbtn zor-
latrm ve iinden klamaz bir hil.le sokmutur.3

U~on E. Halkin, Element. de Critique Historique, ev. Bahaeddin Yediyldz, Trk Tarih Kunmu
Basmevi, Ankara 1989, s. 61.
Farkl tarih okumalar iin bkz. deolojik Tari/ Okumalar, rfan Aycan-Mahfuz Sylemez, Anka-
ra Okulu, Ankara 1998, s. 1-15.
3 Sz konusu hadL~let iin bkz. Mahmud elebi, I:Iayatu Ebi ?err, Dan'l-Ceyl, Beynt 1987, ll. bask.
178 islamiyat V (2002), say 2

Sz konusu problemler, Eb Zerr'in slam'dan nceki hayatna ve Medi-


ne'de Hz. Peygamber'le birlikte geirdii dnemlere ait deildir. Zaten tarih, bu
dnemlerle ilgili pek fazla bir bilgi de vermemektedir. Asl problem, Eb Zer-
r'in Hz. Peygamber'in vefatndan sonraki hayatyla ilgilidir.
Biz, Eb Zerr'in, am-Mekke ticaret yolu zerinde ikamet eden Gfar kabi-
lesinden olduunu, slam'dan nce de putperestlie pek iyi bakmadn, ket-
vanlar yamalamay ve onlardan aldklarn yoksul ve fakir kimselere dat
may meslek edindiini, Hz. Peygamber slam mesajn yaymaya balar bala
maz Mekke'ye gelerek Mslman olduunu (4. veya 5. Mslman); kendisine
"Bu ii gizle! Biz glenince sana haber veririz." denildii halde, Mslman ol-
duunu Kabe'de ilan ettii iin eziyet ve ikencelere uradn, kabilesine git-
tikten sonra Hendek Sava'nda ~edine'ye gelerek Mslmanlara iltihak ettii
ni ve Hz. Peygamber'in vefatma kadar da ondan ayrlmadn biliyoruz.4 An-
cak, Hz. Peygamber'in vefatndan sonra halife seiminde nasl bir tavr takn
dn bilmiyoruz. Bilhassa Hz. Osman dneminde, am'a neden gnderildii
ni, am valisi Mu'aviye'ye kar nasl bir hareket balattn, Mu'aviye'nin ta-
lebi zerine Medine'ye tekrar neden celbedildiini bilmiyoruz. Medine'ye dn-
dnde Hz. Osman'n huzurunda zel mlkiyet ve kamu mallarnn keyfi kul-
lanm konusunda ne tr tartmalara giritii, Ubeyy b. Ka'b'a "Ey Yahudi o-
cuu! Dinimi sen mi bana reteceksin?" diyerek neden onun zerine yrd-
; dahas, Rebeze'ye neden srgn edildii ve orada nasl vefat ettii mehu-
lmzdr. Zira tarihilerimiz bu olaylarn mehul kalmasnn hayrmza oldu-
unu ifade etmilerdir. Taberi ve bnu'l-Eslr gibi iki byk tarihimizin bu ko-
nuda sylediklerini ibretle nakletmek yerinde olacaktr.
Taberl, tarihinde, Hicret'in otuzuncu yl olaylarn deerlendirirken yle der:
Bu sene, Ebu Zerr ve Mu'aviye arasnda, Mu'aviye'nin onu am'dan Medi-
ne'ye srmesi gibi olaylar yaand. Bunun pek ok sebebi anlatlr. Ancak,
bunlara yer vermeyi ho karlamadm (kerihtt ?ikraha).
Taber!, daha sonra Mu'aviye'yi bu konuda mazur gsterenierin haberlerine
yer verdii halde, Eb Zerr'i hakl gsterenierin haberlerine yer vermemitir.
Mu'aviye'yi mazur gsteren haberlerde, Eb Zerr'in tamamen Abdullah b. Se-
be' tarafndan ynlendirildii iddia edilmektedir)
bnu'l-Es!r ise el-Kclmil fi't-tarT{ adl eserinde aynen yle der:

Bu yl, Eb Zerr ile ilgili anlatlanlar yaand. Mu'aviye'nin onu am'dan tar-
denirmesinin pek ok sebebi anlatlr. Mu'aviye'nin ona kfrettii, onu
lmle tehdit ettii, am'dan Medine'ye bineksiz gnderdii ve ok irkin
bir ekilde Medine'den srgn edildii anlatlr. Btn bunlar nakletmek sa-

4 Bunlar btn tarih kaynaklarnda yer almaktadr. En don sralamay Muhammed All Esber, Hel
]j:ara 'te Eha err adl kitabnda deriemitir (Dan'l-asale, Beyrut 1985, Il. bask).
; Bkz. Taheri, T:.1f[, Daru'l-Ma'arif, Kahire, ty., IV. 283.
EbU Zerr el-Gfarf Biyografileri zerine 179

hih deildir. Sahih olsa dahi bu konuda Hz. Osman'n mazur saylmas ge-
rekir. Zira imama den, raiyyesini tedip etmektir. Baka zrleri de olabi-
lir. Bunlar, Hz. Osman'a dil uzatmak iin birer gereke olamaz. Bu sebep-
le, bu olaylar nakletmeyi uygun grmedim. 6
Mes'udi'nin objektif gibi grnen deerlendirmeleri bir tarafa braklrsa, ii
tarihilerio ise bu konularda ok daha farkl bir tasvir iine girdikleri muhak-
kaktr. Ancak, bu detaylara girmek, bu yaznn erevesini aacaktr. Tarihi ri-
vayetler o derece elikiler arz etmektedir ki, bu elikileri zerneyen
Maxime Rodinson: "Eb Zerr'in hayat konusunda tarih ile efsane arasn ayrt
ederneyecek bir konumdayz," deme durumunda kalmtr.?
19. yzyln ikinci yarsndan itibaren slam dnyasnda 'slam sosyalizmi'
modas yaylmaya balaynca, Eb Zerr ei-Gfari'nin hayatn ele alan kitaplar-
da adeta bir patlama yaanmtr. phesiz, bunun en byk sebebi, Eb Zer-
r'in mal, sermaye, zel mlkiyet, sosyal adalet gibi konularda zgn fikirler sa-
vunmas ve bu fikirleri uruna hayatn feda etmesidir. Ksaca, Ebu Zerr'e g-
re, bir kimsenin asli ihtiyalarndan fazla mal ve sermaye biriktirmesi caiz de-
ildir, herkes fazlasn yoksul ve fakiriere vermekle mkelleftir. Zengin, sade-
ce malnn zekatn vermekle kurtulamaz. Kamu mallar, devletin keyfi tasar-
rufuna gre harcanamaz. Onun eit olarak fakiriere datlmas elzemdir.s te
bu fikirler, 'slam sosyalizmi' tezini savunanlar heyecanlandrm ve tabir ca-
izse, eli kalem tutan herkes, Eb Zerr'in hayatna dair bir kitap kaleme alm
tr. yle ki, sonunda Msr'da hkmet bu tr kitaplarn toplumu ifsat ettii ge-
rekesiyle Ezher'den msadere iin fetva talebinde bulunmu ve Ezher Fetva
Komisyonu H. 13H7 ylnda hkmetin istedii dorultuda bir fetva vermitir.9
Fetva Komisyon) nun sz konusu kitaplada yetinmeyip Ebu Zerr'in fikir ve
dncelerini de mahkum etmesi manidardr. Hz. Osman'n, Ebu Zerr'i Rebe-
ze'ye srgn etmesi hakknda aynen yle denmitir:
Hz. Osman onu, "DeP-i mefsedet, eelb-i masiahattan evladr." kaidesine uy-
gun olarak srgn etmitir.o
imdi bu eserlerden tespit ve temin edebildiklerimizin bir listesini sunma-
ya ve nemli grdmz bazlarn da tantmaya alacaz:
1. Abdulhalim Mahmud, Eb Zerr el-Gfari ve'-uy 'iyye, Daru'l-Ma'arif,
Kahire 1976.
2. Muhammed Ali es-Suri, Adaku ehli zamanihi Eb Zerr el-Gfari el-itira
kiyyu'l-mutarid, el-Muessesetu'l-Arabiyye, Beyrut 1979.

6 bnu'l-Eslr, el-Kamil fi't-tari{, III. 56.


7 Maxime Rodinson, slam ve Kapitalizm (Arapa evirisi), Beyrut 1968.
s Geni bilgi iin bkz. el-Akta, Eh err ve ara'ul fi's-siyaseti ve'l-i]f.tiad, Mektebetu'l-Aksa, Am-
man 1981.
9 Vakit Gazetesi, Msr, 1948, say: 2.

1 Fetvann tam metni iin bkz. el-Akta, age., s. 261-673.


180 islamiyat v (2002), say 2

3. Muhammed All Esber, Hel ]f:are'te Eba Zerr, Dihu'l-Asale, Beyrut 1985.
4. Mahmud elebi, l:fayatu Eb Zerr, Daru'l-Ceyl, Beyrut 1980.
5. Muhammed Cevad Alu'l-Fakih, Eb Zerr el-Gfai, Daru'l-Funun, Beyrut 1980.
6. Abdulmecid Muhammed el-Akta, Eb Zerr el-Gfari ve ara'uh fi's-siya-
seti ve'l-ifs:tiad, Mektebetu'l-Aksa, Arnman 1981.
7. Munir el-Gadban, Eb Zerr el-Gfari ez-zahidu'l-mucahid, Zerka 1970.
8. All Nasiruddln, Eb Zerr el-Gfari, Badad, ty.
9. Ahmed el-Hamsavl, Ab]f:ariyyetu Ebi Zerr el-Gfarl, Matba'atu Haab,
Feccale, ty.
10. Muhsin el-Emin, Eb Zerr el-Gfarl, Daru'l-Avde, Beyrut, ty.
11. Kadri el-Kal'aci, Eb Zerr el-Gfari, Daru'l-Hikme, Beyrut, ty.
12. Salih Azzam, ehidu'l-kelime Eb Zerr el-Gfari, Daru'l-Ma'arif, Kahire 1966.
13. Muhammed Azraf, Eb Zerr el-Gfari, Dakka 1980.
14. All b. Sa'ib, en-Nebze fi tercemeti Ebi Zerr ve tari!Ji, Rebez Riyad 1407.
15. All Rza Allahyarl, Eb Zerr el-Gfari, Tahran 1964.
16. Muhammed tihardl, ehid-i Rebeze, Kum 1974.
17. A.]. Cameron, Abu Dharr al-Ghfari an Emamination of his Image in the
Hagiography of Islam, Londra 1973.
18. Abdullah es-Suheyti, Eb Zerr el-Gfari, Mektebetu'l-cariyye, Sur t.y.
19. Ahdulhamid Cude es-Sehhar, el-tirakiyyu'z-zahid Eb err el-Gfarl,
Mektebetu Msr, Kahire, ty.
Btn bunlardan, Trk okuyucunun ansna, Arapadan Franszcaya, Fran-
szcadan Farsaya ve Farsadan Trkeye yaplan bir eviri dmtr. in
daha da garibi, evirinin kapanda yazar olarak, kitab Farsaya eviren Ali
eriati'nin isminin gemesidir. Geri mtercim kitaba yazd sunuta, bunun
kendince makul grnen bir izahn yapm, gibi grnse de, asl ile mukaye-
se edildiinde, bunun doru olmad, Ali eriati'nin Hseyniye-yi rad'da Ebu
Zerr ile igili iki konumasnn kitaba ilave edilmesinin, onu kitabn yazar ko-
numuna karamayaca da bilinmelidir. Biz bu eviriyi Farsa evirisi ile mu-
kayese etmi deiliz; ancak, kitabn asl olan Arapas ile mukayese edildiin
de, dil arasndaki fark kadar aslndan uzaklat mahede edilmektedir.
Kitabn asl muhtevasna gelince, 152 sayfa olan eser 'slam sosyalizmi' (el-
itirakiyyetu'l-slamiyye) kavramn ele alan 40 sayfalk bir deerlendirmeyle
balyor. hvan- Muslimln'in lideri Hasan el-Benna'nn kitaba takriz yazmas,
onu daha da nemli klmtr. Benna, kitabn sadece Ebu Zerr'in biyografisini
kaleme almak iin yazlmadnn farknda olarak takrizde unlar yazmtr:
Bu kitap, aslnda slam
sosyalizmini ele almak iin yazlmtr. Avrupa'nn
uyanna damgasn vuran sosyalist dnceler, insaf lleri iinde doru
olarak irdelenmekte, hayr ve er ynleri tefrik edilmektedir.
Eser akademik bir alma deildir. Yazar, retorik arlkl bir sylemle 19.
yzyln sosyal adaletsizliini Ebu Zerr el-Gfar!'nin azndan dile getirme abas
EbU Zerr el-GffirJ Biyografileri zerine 181

iindedir. Ebu Zerr'in hayatnn her safhas; emek, sermaye, sosyal adalet mefhum-
lar nda ele alnm ve zel mlkiyete kar bir tavr gelitirilmitir. Ebu Zer-
r'in hayatyla ilgili haber ve rivayetlerin elikileri, yazar pek ilgilendirmemitir.
Ksaca, Ebu Zerr'in hayatn aratranlar iin ilm! bir kaynak olmaktan uzaktr.
Anlan kitaplar arasnda ciddiye alnabilecek en nemli eser, Ezher'de, 1981
ylnda yaplan bir doktora tezidir. Daha sonra 1985 ylnda rdn'de Mekte-
bu'l-Aksa tarafndan baslan tezin ad Eb Zerr el-Gfari ve ara'uh fi's-siyase-
ti ve'l-ii!tiad'dr (Ebu Zerr el-Gfar! ve Siyasi ve ktisadi Grleri). Toplam
543 sayfa olan bu eser, drt blmden olumaktadr.
Birinci blmde Ebu Zerr'in hayat olduka geni bir ekilde ele alnmtr.
ii kaynaklarn tamamen yok saylmas, bu blmn en byk eksiklii olmu,
dolaysyla, daha nce ifade edilen elikili haber ve rivayetler problemi bu
eserde de halledilmemitiL
kinci blmde Ebu Zerr'in siyasi grleri irdelenmitir. Ebu Zerr'in her
halife dneminde nasl bir tavr iinde olduu, bilhassa Hz. Osman ve onun
am valisi Mu'aviye'ye kar ynelttii eletiriler detayl olarak incelenmitir.
Ancak, burada da Ehl-i Snnet'in genel tavrna bal olarak, hakl haksz kate-
gorilerine girmeden, tavsif bir ekilde her iki tarafn gr ve dncelerine
yer verilmi ve herhangi bir deerlendirme yaplmamtr.
nc blmde Ebu Zerr'in nceki blmlerde anlatlan hayat nda,
mal, sermaye, zel mlkiyet ve sosyal adalet konularndaki gr ve dnce
leri zerinde durulmutur. Bu blmde, bilhassa Ebu Zerr'in grlerinin farkl
bir ictihad olduu gz nnde bulundurularak, ona bu ictihadlarnda rehberlik
eden ayet ve hadislerin her adan ele alnm olmas, olduka tatmin edicidir.
Ayrca, yazar, bu blmde Ebu Zerr'in grlerini Hz. Osman'n mali politika-
laryla mukayese etmi ve Ebu Zerr'in hatal olduunu ispat yoluna gitmitir.
Ancak, sz konusu ispat giriiminin ikna edici olduunu sylemek gtr.
Drdnc ve son blmde ise, Ebu Zerr'in mal, sermaye, zel mlkiyet,
eitlik ve sosyal adalet ile ilgili gr ve dnceleri, ada akmlarla muka-
yese edilmek suretiyle, onun komnist, sosyalist gibi kalplara smayaca ve
Ebu Zerr'i bu gibi ideolojilere yarnamann ne derece yanl olduu izaha a-
llmaktadr. Dier bir alma, Mahmud elebl'nin kaleme ald J:Iayatu Ebi
Zerr adl eserdir. Kitabn ilk basks 0976) dorudan tirakiyyetu Ebi Zerr
(Ebu Zerr'in Sosyalizmi) baln tayor. Ancak, 1987'lere gelindiinde 'slam
sosyalizmi' kavram gncelliini kaybetmi olmal ki, ikinci baskda Eb Zer-
r'in Hayat bal kullanlm ve Beyrut'ta (Daru'l-Ceyl) baslmtr. Kitap, ta-
rih ve hadis kaynaklarndan toplanan Ebu Zerr'e dair diyaloglardan olumak
tadr. Ebu Zerr'in, Hz. Peygamber'le, kendi arkadalaryla, Hz. Osman ve
Mu'aviye gibi muarzlaryla yapt btn konumalar, canl bir diyalog siubu
iinde verilmitir. 31. sayfada "Sosyalizmin lk Huzmele~i" bal altnda, Ebu
Zerr'e yn veren ayet ve hadisiere yer verilmitir. Bilimsel bir alma olmad-
182 isliimiyat V (2002), say 2

iin, kaynak deeri olmamakla birlikte, sz konusu diyaloglarn kaynaklar


bulunmak suretiyle yararlanlabilir. Zira btn bu diyalog ve konumalar bir
arada bulabileceimiz baka bir eser mevcut deildir.
Bir dier alma ise, Muhammed Cevad Alu'l-Fak1h'in, Eb err el-Gfari
remzu'l-ya].<-a?a fi'/-/amiri'l-insani (Daru'l-Funun, Beyrut 1980) adl eseridir. it
bak asyla, ii ve Snni kaynaklara mracaat etmek suretiyle hazrlanm
tr. Yazar, kitabn giri ksmnda Ebu Zerr el-Gfari biyografileri zerine u ifa-
delere yer vermitir:
Ebu Zerr'in hayatna dair kaleme alnanlar yeteri kadar kapsaml almalar
deildir. Bu konuda yazlan kitaplar okudum ve grdm ki, bazlar iin hi-
kaye ksmyla ilgilenmilerdir. Bazlar Ebu Zerr'in hayatndaki devrimcilik
ynn ne karrken, bazilar da onu bir rahip ve mutasavvf olarak tak-
dim etmeye almtr. Bazlarnda ise zenginlerden nefret eden, kin ve in-
tikam peinde koan bir ahsiyet olarak sunulmutur. Btn bunlar, Ebu
Zerr'in kiiliinden ok, yazarlarn kendi dncelerini yanstmtr.
Ne var ki, bu eser incelendiinde, ayn eletirilerin kapsam dnda kalmad
grlecektir. ia'nn, Erkan- Erbaa'dan (drt bykitemel sahabi) biri olarak
kabul ettii Ebu Zerr el-Gfarl, bu eserde, ii grlerin bir ncs olarak ele
alnmtr. Bir ahsiyerin ii ve Snni kaynaklara gre nasl farkl anlatldn gr-
mek iin bu almaya baklabilir. Rivayetlerin iki mezhebin kaynaklarnda nasl
farkllk arz ettiini grmek bakmndan bu eser faydal bir almadr.
Ebu Zerr'in hayatn ele alan dier bir eser, Muhammed All Esber'in, Hel
kare'te Eba Zerr (Daru'l-Asale, Beyrut 1985) adl almasdr. Kitap, sosyaliz-
min ksa tarihesini vererek balar ve slam'daki sosyal adalet fikrinin sosya-
lizmle ilikisini irdeleyerek devam eder. Sosyalizm ile 'slam sosyalizmi' olarak
adlandrlan dncenin benzerlikleri ve ayrldklar noktalar tahlil edilir. Ya-
zara gre, bu ilikiyi farkl boyutlaryla ele alabilmek iin, Ebu Zerr el-Gfi
rl'nin hayat zerinde younlamak kanlmazdr.
All Esber'in bu almas, zellikle rivayetler arasndaki elikileri yakala-
mak ve kendine zg bir metodla elikilere iaret etmek asndan nemlidir.
Yazar, tarihilerio bu konular naklederken iine dtkleri zaaflarn farknda
dr ve Ebu Zerr'le ilgili yazlan dier kaynaklardan da yararlanarak, yer yer on-
lar eletirmitir.
Sonu olarak, slam tarihinin en temel kaynaklar, Ebu Zerr el-Gfari'nin ha-
yatn bir btn olarak doru bir ekilde bize aktarmay uygun grmemiler
dir. Modern zamanlarda yazlanlar ise, biri dnda, tarihi rivayetlerin elikile
rini grmezlikten gelerek, Ebu Zerr'i daha ok slam sosyalizmine dair sylem-
lere alet etmilerdir. Ebu Zerr konusunda ciddi aratrmalara duyulan ihtiya
devam etmektedir.

Sz konusu sahabiden dier ; Selman- Farlsl, Mikdad ve Arnmar b. Yasir'dir.


ishlmiyat V (2002), say 2, s. 183-186

ada Siret Literatrnde 'Sol' izgiler

M. HAYR KIRBAOGLU
PROF.DR., ANKARA . LAHYAT FAKLTESi

slam'n zuhurundan itibaren, Mslmanlar en derinden etkileyen ahsiyet,


I kukusuz Hz. Peygamber olmutur. Bu etkinin gcn grebilmek iin, l~
mnden bu yana yaklak on be asr gemi olmasna ramen, onun bugn-
k Mslmanlar nazarndaki mevkiine bakmak bile yetecektir. Zira bugnn
Mslmanlar iin de Hz. Peygamber, ilk Mslmanlar nezdindeki deerini ay-'
n en korumaya devam etmektedir. Hatta tarihin ilerleyen dnemieriride baz
evrelerde egemen olan ve bugn de varln srdren birtakm Peygamber
telakkilerine baklacak olursa; ona (sav.), ilk Mslmanlarnkinden ok daha
mbalaal bir deer atfedildii ve bu mbalaann, onu varoluun k6zmikil~
kesi/mebdei olarak grme noktasna vardinld grlecektir. lk Mslmanla-
rn Peygamber telakkisiyle mukayese edildiinde, sonraki dnem Mslmanh
rnn Peygamber telakkilerinin ok daha gl bir etkiye sahip olduu rahat~
lkla ifade edilebilir.
Kendisine iman etmi olan mrninler zerinde bylesi bir etki. brakan Hz.
Peygamber'in hayat hikayesi de, buna bal olarak H. II. yzyldan 'bu yan~
saysz mellefata konu tekil etmitir. Geneldesire (. siyer) ad verilen bu li~
teratrn, ilk bakta, onun doumunda!'l lmne kadar hayatnn btn olay-
larnn kronolojik bir sra ierisinde anlatlmasndan ibaret olduu; dolaysyla,
bu eserlerin melliflerinin, olaylarn anlatmnda herhangi bir rolnn bulun-
mad zannedilebilirse de, bu doru deildir. Bilakis, Hz. Peygamber;inhaya-
tn yazan her mellif, u veya bu lde kendisinden de bir eyler katmtr.
Bu katk, en azndan, baz rivayetleri esas alp, bazlarn da gzard etmek su-
retiyle olabilecei gibi; zellikle tasavvuf evrelerde grld zere, tarihi
184 islamiyat V (2002), say 2

bir ahsiyet olan Hz. Peygamber ile hemen hi alakas bulunmayan tarihst
bir Peygamber tasavvuru yaratmak eklinde de olabilmitir. Bat'da slam ile
ilgili tetkiklerin ortaya kyla birlikte, yukarda anlatlan bu srece, Batllar
ve bilhassa oryantalistler de dahil olmulardr. Hz. Peygamber'in hayatna da-
ir Bat'da yazlanlara bakldnda, bu almalarn da, u veya bu lde, m-
elliflerinin kiisel katklarnn izlerini tad grlr. Bu durum, zellikle de,
onlarn Hz. Peygamber'in hayat ile ilgili 'yorumlar'nda ortaya kmaktadr.
Kukusuz, slam alimleriyle Batl yazarlar ve zellikle de oryantalistler arasn
daki en temel fark, birincilerin Hz. Muhammed'i (sav.) bir peygamber olarak
kabul etmeleri, buna mukabil ikincilerin ise bunu kabule genellikle pek yana
mamalardr. Btn bunlara ramen, gnmzde Bat'da yaplan siyer ile ilgili
almalarn son derece ilgi ekici zengin bir literatr oluturduunu kabul ve
itiraf etmek durumundayz. Maamafih, amzdaki baz gelimelerin, ayn an-
da hem Batl hem de Mslman kimi ilim adamlarnn siyer alanndaki al
malarn benzer ekilde etkilediini grmek de mmkndr. Bilhassa sosyaliz-
min dnyada ykselen deer olduu dnemlerde, Hz. Peygamber'in hayatnn
bu ideoloji asndan kaleme alnd grlmektedir. Mesela Stalin dnemi Rus
slamologlar, ilk dnem slam hareketinin sosyal koordinatlaryla ilgili etin
sorular ortaya koymak durumunda kaldklarn da, Hz. sa'ya yaptklar gibi,
Hz. Muhammed'i (sav.) de bir 'mit' olarak sunma yolunu semilerdir. Ancak,
Maxime Rodinson, eitli din kurucularnn bu ekilde indirgemeci bir tavrla
birer 'mit' olarak nitelendirilmesinin niin en doru Marksist yaklam olduu
nu anlamann zorluundan bahsederken tamamen hakldr.
Keza, Sovyet Rusya'da profesrlk yapm olan Arap Marksist Bendeli Cev-
zl de, ngiliz mandas altnda iken Kuds'te Hz. Peygamber ile ilgili bir eser ne-
~ retmi, bu eserinde slam'n zuhurunda rol oynayan tarihi gler meselesini -ge-
liigzel- ele alm, ama 'ilahi mdahele'den hi sz etmemitir.3 Bu arada, Grim-
me gibi, Hz. Muhammed'in (sav.) retisinin tamamen 'sosyalist' karakterli oldu-
unu ileri srenler ile; slam'n zuhurunda, dnemin toplumsal yapsndaki eko-
nomik gelime ve bunun sonucu olan sosyal organizasyonun barol oynad
n ileri srd iin, W.M. Watt'n -G.H. Bousqvet tarafndan- "Marksizmin pis-
kopos rahibi" eklinde 'itham' edildiini de kaydetmek gerekir.4 Arap dnyasn
da grlen Muf:ammecl e_-.a'iru'l-a'?am (En Byk Devrimci: Muhammed) ve-
ya Muf:ammecl raslu'l-f:urriyye (zgrlk Peygamberi Muhammed) balkl
eserler de bu erevede zikredilebilecek almalar arasnda yer almaktadr.S

Bu konuda bkz. Maxime Rodinson, "A Ciritical Survey of Modern Studies on Muhammad", Stu-
dies on Islam ierisinde, s. 23-85.
2 Agm., s. 28.
3 Agm., s. 29. Rodinson, baz, ar eletirel Sovyet ilim adamlarnn Kur'an' da pek gvenilir ka-
bul etmediklerini sylemektedir (Agm., 120. dipnot).
4 Agm., s. 46-47.
5 Agm., s. 78, dipnot 148.
ada Siret Literatrnde 'Sol' izgiler 185

Yazar Marksist olan veya Marksist, sosyalist, solcu bak asyla yazlm
olan bu tr eserler ierisinde, lkemizde en fazla bilinen ise, kukusuz, Mark-
sist yazar Maxime Rodinson'un, Trkeye Hazreti Muhammed eklinde evri-
len6 Mahomet7 adl eseridir. Ancak, en genel anlamda, slam'n, ezilenlerin ya-
nnda yer aldna dair baz atflars dnda; keza, slam'n zuhurunda rol oy-
nayan siyasi, ekonomik ve jeopolitik unsurlara dikkat ekilmesi hari, eserde
ak bir Marksist/sosyalist/solcu etki ve yaklamdan sz etmek hayli zordur.
Hatta Rodinson'un Hz. Peygamber'i zaman zaman bir 'devrimci' olarak nite-
lendirmesi9 bile, sol/sosyalist yaklamdan sz etmeyi mmkn klmamaktadr.
Belki de onun bu eserinde sol vurgu tayan en ak ifadeler u szleri ol-
sa gerektir:
Allah'n tartma gtrmez Kelam' olan Kur'an, gelecekteki kuaklara,
belirli bir. tarihsel anda adaletsizlie ve baskya kar isyan duymu ezik
bir adamn mesajn aktarmaktayd. Bu bulank metinden yer yer, kudret
sahiplerine savrulmu kfr ve tehditler, insan iin adalet ve eitlik a
rlar fkrmaktayd. Ve bir gn baka adamlar geldi, bu szleri alp bi-
rer silah yaptlar. Araplar, Avrupa'da sanld gibi, dinlerini zorla kabul
ettirmeyi hibir zaman denememilerdir. 10
Ve Araplam olsun olmasn
yeni Mslmanlar ok gemeden Arap he-
gemonyasn kaldramaz oldular. Araplar'dan, Kutsal metinleri, Peygam-
ber'in ve eski Arabistan'n tarihini daha iyi rendiler. Arap filolojisini ve
Mslman teolojisini kurdular. Bal olduklar milletierin kltr hazine-
sinden yararlanarak, fikirleri, teknikleri ve modelleri birbirine kartrp,
slam sanatn, slam bilimini, slam felsefesini ve slam uygarln yarat-
tlar. Bu kolektif yaratma, eski ilkelliklerinden artk syrlm olan Arap-
lar da katlyordu. Ama ayn Araplar, fethettikleri insanlarn kendileriyle
eit varlklar olduunu kabul etmek zorunda kalmlard. Daha gzeli;
byle bir eitlii zorunlu klan ihtilalci hareketin zaferi, Araplar'n bu
halklar zerindeki zaferini salayan ayn deerler adna baanya ula
yordu. Bu ihtilalci hareketin bayra Kur'an, rnei ve kefili ise bizzat
Peygamber' di. Ve yzyllar boyunca slam' sarsan nice baka hareket de
gene ayn kaynaktan g alacakt.
Hz. Peygamber'in hayatnn sol perspektiften yaplacak bir yorumu, bilim-
sel adan elbette her zaman tartmaya aktr; yle de olmaldr. Peki ayn ey
statkocu yorumlar iin de aynen geerli deil midir?
Eitsizliklerin, adaletsizlerin, zulm, ikence, smr ve istismarlarn 'kre-
selletii' amzda, slam'n ve Hz. Peygamber'in sol bir yorumu, hem slam
dnyas, hem de btn insanlk iin yeni bir alm sunabilir mi? Bu soruya ce-

6 stanbul 1980.
7 Paris 1961.
B Age., s. 55, 69, 77.
9 Age., s. 67.
10 Maxime Rodinson, Hazreti Muhammed, s. 196.

11 Age., s. 197.
186 islamiyat v (2002), say 2

vap vermek u an iin hem zor hem de bunun iin vakit henz erken. Bu so-
nin un cevab yerine geebileceini dndmz Rodinson'un u szleriyle
sizleri ba baa brakyoruz:
'nsan sadece ekmekle yaamaz. Yaayabilmesi iin insana hi olmazsa
dnyadaki yeri ve rol hakknda birka ynetici dnce, yaayn d-
zene koyacak birka kural gereklidir. nsan kitlelerine ite bu dnce
ve kurallardan kurulu, doyurucu bir sistemi, modern ideologlardan ok
daha nce, din reformcular ve peygamberler sunmu bulunmaktadr.
Modern mrninler (tabii bu arada Mslmanlar da), dinlerinde sadece
ahlaki deer tayan buyruklar gz nne alarak, fikirleri ancak ikinci
dereceden nemli birer sembol gibi saymak eilimindedirler. Modern
Mslmanlar iin Muhammed, her eyden nce kendilerine adaletli, d-
rst ve iyi olmalarn emreden.adamdr. Bu gr asn da deerlen
dirmek gerekiyor. Geri bu talebin tarih boyunca sk sk kurulu dze-
ne uymay, dolaysyla da adaletsizlie boyun emeyi mazur gsterme-
ye yaradn ispatlayabiliriz. Bugn, artk daha ak, akld tabulara
daha az bal bir ahlak anlayn tercih ettiimiz; zellikle de bize mi-
tolojik gzken fikirleri geersiz saydmz da dorudur. Ama unutma-
yalm ki bizim, o daha ak ahlakmz ve dnya hakkndaki daha do
ru dncelerimiz; adalete, bara, nispeten doru drst bir mr s-
rebilmek iin en ilkel diiektiflere ve u fani hayatiarna bir anlam ka-
zandran basit fikirlere susam byk kitlelere yzyllar boyunca ula-
amamt. Kald ki bizzat u kendi ~amzda en ak prensiplerden ve
en bilimsel ekilde ilenmi en doru verilerden yola karak doup ge-
lien ideolojiterin de, ok gemeden kendi 'mit'lerini, kendi hakszlkla
rn ve kendi dartklarn yarattn grdk. Demek ki, milyonlarca in-
sana hayat nedeni sunmu olan ve -gelecek hakknda kk bir tah-
minde bulunmamza izin verilirse- daha da uzun bir sre, belki dei
ik bir ekilde, gene milyonlarca insana ).ayat nedeni sunmaya devam
edecek olan gemiin ideolojilerine kar bunca sert ve kibirli davran-
maya pek yle hakkmz yoktur. Tam tersine, bu derece nemli bir rol
oynam sistemlerin kurucularnn ve bu arada Muhammed'in, bykl-
n ak yrekle teslim etmemiz gerekiyor.

12 Age., s. 200.
Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri

Tarabya Bulumas: itiraf, Kef ve Hesaplama


-Gncel Dini Meseleler stiare Toplants-I zerine-

NECDET SUBAI
YRD.DO.DR., YZNC YIL . iLAHiYAT FAKLTESi
necsub@hotmail.com

iyanet leri Bakanl tarafndan 15-18 Mays 2002 tarihleri arasnda stanbul'da
D Gncel Dinf Mesele/er stiare Toplants adyla, geni katlml bir toplant gerek-
letirildi. Toplantda ele alnan konular, ortaya kan sonular, kamuoyuna yansma bi-
imleri, dikkat ekiciydi. Diyanet'in kurumsal dzeyde dini sorunlara sahip kma giri-
imi olarak deerlendirilebilecek bu toplantnn farkl yorumlamalara imkan veren zen-
gin erevesine, bu nedenle dikkat kesilmek gerekir.
Trk modernleme projesinin 'din'le, kurumsal dzeyde kurduu iliki, teden beri
belli bir mesafeyi koruyarak seyretmektedir. Balangta, Cumhuriyet ynetiminin, ka-
musal alandaki dinsel nitelikli tartmalara pek katlmad, hatta bunlar karsnda Di-
yanet'in konumunu tahkim etme gibi bir kaygya da pek sahip olmad aktr. Rejimin
geleceine ilikin kayglarn artmas, siyasallama riski tayan konularn stne gidil-
mesi konusunda devlet aygtn Diyanet'le daha organik bir btnle zorlamtr. Bu
balamda, 70'li yllarla birlikte younlamaya balayan ksa vadeli dinsel tartmalar,
sistem eletirisini dinsel argmanlar yardma ararak gerekletirme arzusundaki ar-
t ve dini toplumun hissedilir varlk talepleri, Diyanet'in anayasal dzeydeki sorumlu-
luklarnn giderek daha ak bir ekilde vurgulanmasna neden olmutur.
Ynetim erki asndan net bir gvenlik araynn, uluslararas sistemden, yeni dn-
ya dzeni araylarndan bamsz bir ekilde seyredebileceini dnmek neredeyse
imkanszdr. Bu beklentiler iinde, gndelik hayatn, modernleme srecinin rettii so-
runlardan yola klarak yeniden tanzimine ilikin toplumsal beklenti ve araylar, her
dzeyden sylem ve kabullerin yeniden canlanarak varlk bulmasna zemin hazrlam
tr. Daha bandan beri Trk modernlemesinin, dinle ilikisi sz konusu olduunda or-
taya koyamad scaklk, muhalif dini sylemlerin kayg verici bir cereyana dnme
sine her zaman imkan vermitir. Yan sra, dinsel hayatn sosyal resimleri devlet tara-
fndan uzunca bir sre soukkanl bir ekilde ele alnamamtr. Bu kaytszlk, bir yan-
dan 'sradan' ve 'aykr' dinsel rgtlenme ve taleplerin nn aarken, bir yandan da
dini otoritenin el deitiren varl, devletin din konusundaki meruiyeti statsn tar-
tmaya amtr. Bunu besleyen gelimelere paralel olarak, sk hatrlanan 28 ubat s-
recinde de dini hayatn deiik boyutlar, ak bir blokaj ve sktrma altnda, kendi du-
188 islamiyat V (2002), say 2

rularyla ve varlk dilleriyle sk bir hesaplamaya ynlendirilmitir. Bu gidianan Di-


yanet'in de kendi payna den sorumluluklar almas beklenmekteydi.
ok kere sivil inisiyatifin dnyasnda filizlenen tartmalarn verimlilik ve etkileme g-
c, anlalr geleneksel tutumlardan kaynaklanan gerekelerle, srekli olarak kendi doal
mecrasn terk etmek zorunda braklmtr. Bu nedenle, din konulu araylarn da, sonun-
da devlet merkezli bir arayn iinde yerini almas, Trkiye iin pek artc olmamal
dr. Din in devletle organik ortaklnn tarihsellii, modem Cumhuriyet'in kazanmlar iin-
de de pek ciddi bir deiiklie uramamtr. Verili dinin devletle anlalr ortakl, dev-
let-toplum btnlnn kynetine dikkat etme konusunda ok kere belirleyici olmutur.
Esasen, Diyanet'in, toplumun dinsel sorunlarna sahip kmasnn bir gstergesi ola-
rak da anlalabilecek bu toplant, Din leri Yksek Kurulu yeleriyle ilahiyat fakltele-
rine mensup akademisyenleri ortak bir kriz katalou zerinde dnmeye zorlamas a
sndan son derece nemli bir gelimedir. Hatta bunun, bir ynyle de, toplumsal yap
iinde ortada gezinen pek ok soru ve kaygy datmaya ynelik stratejik bir adm oldu-
u dnlebilir. Anlald kadaryla, Diyanet, bir n aratrmayla, toplumsaln dinsel ta-
. ;>k n i, aktel dini sorunlarn topariamaya alm; bu konularda ortalkta gezinen ve
uzun vadede birlik ve beraberlii paralama hissi uyandrabilecei ak kimi fikir ve
doktrin aklarn kontrol altna almay hedeflemitiL stiare toplantsnn temel amac, da-
lan dinsel havay ve bundan doan paratarmay kapsaml bir ekilde gzlem altna al-
mak ve kendi resmi roln dikkate alan bir duyarllkla bu zemini analiz etmektir. Med-
ya araclyla youn bir ekilde dillenen farkl dinsel kabuller, dini cemaatler arasnda
varln koruyan rekabet ortam, giderek daha derin kopularn kapsn aralayan iletiim
zayfl, mill! birlik ve btnln olmazsa olmaz temel parasn oluturan dinin konu-
munu belirsizliklere srklemitir. Batllama sreci ve kendine zg modernleme de-
neyiminin ortaya kard yeni blnmeler, yneticilerin ok kere dinsel erki zayftatan
siyaset tercihleri, kamusal hayatta kendine ayrcalkl bir yer edinme ansna her zaman
sahip olabilen retorik tartmalar ve elinin toplumsal belirleyicilik zelliinin giderek za-
yflatlmas gibi hususlar, hemen ilk elden problemler arasnda yer almaktadr. Ulemann,
rol ve stat farkllamalannn yaratt belirsizlik iinde kaybolan imaj, bilginin kontrol
ve retim katmanlarnn oalmas, sz ve zihin patlamasnn rettii kargaaya dahil
olan siyasi talepler, giderek dini hayatn snrlarn da verimsiz bir dzeye dntrm
tr. Dinin ngrlen konumunda ortaya kan deiim, sosyal sistemin korunmas asn
dan bakldnda, her eyden nce onu biimlendirme arzusunda olan devletin derin kay-
glarn da kamlamaktadr. Trk Mslmanl, Trk dini, resmi slam, heterodoksiyle
buluma gibi deiik varyantlaryla gndeme gelen bu araylarn biimlendirdii karma-
k desenler, Diyanet'in daha temelli ve srarl politik inhisaryla kontrol altna alnmak is-
tenmitir. Belki de Diyanet, sz konusu sorunlarn kkenierini ortaya karma ve gerekli
nlemleri alma konusunda sahip olduu enerjiyi ilk kez devreye sokmaya almtr.
'Gncel Din! Meseleler Toplants', biristiare dzeyinde tutulmu; bylelikle de, bu-
nun ierdii bir paylama ve gr al veriine imkan salanmtr. Toplant ncesin-
de katlmclara duyurulan alma plannn da yarstt gibi, organizasyonun ncleri,
bu buluma araclyla, toplumun din! sorunlarn masaya yatrma arzusunu teyit etmi
lerdir. Bu balamda, "din! metinlerin doru anialp yorumlanmasnda geleneki ve mo-
dernist yaklamlar ve toplumsal yansmalar", "ada dnyada kadn problemleri ile
ilgili din! tartmalar", "hac ibadeti ile ilgili tartmalar", "ibadetler ile ilgili gncel tart
malar'' balklar altnda drt ayr oturum gerekletirilmitir. Spesifik konularn yaratt
tartmalar bir yana braklrsa, aslnda temel konunun, dini metinterin doru anla
hp yorumlanmasnda dmlendii aktr. nk bu durum, nihayetinde bir metodo-
Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri 189

loji sorunudur ve Diyanet, Kur'an ve Snnet'in doru anlalnasna ilikin olarak ta


d temel kaygsn, bu toplantlarn merkezine yerletirmitir. Bylece, problematiin
kkeninde, anlama ve yorumlamaya ilikin metodolajik sorunlarn yattna zmnen dik-
kat ekilmitir. Gerekte, Diyanet'in altn izdii ve zerinde tartlmasn istedii ko-
nular, profesyonel bir emein tasarrufudur. Projeyi erevelendiren irade, hem metodo-
lojik hem de pratik gerilimlerin farkndadr ve bu sorunlar aa karacak, aniayacak
ve tartacak bir mzakere ortam iin elinden geleni yapmtr.
Ne var ki, ortaya atlan bu sorunlarn mevcut akademik zihniyetle ele alnmasn d-
nmek, bunlarn halihazrdaki mktesebat iinde tartlmasn beklemek, ok fazla
iyimser olmay gerektirir. Katlmclar kendilerini ortaya koymu; akademik alanlarna
olan ilgilerini, Mslman toplumun ortak problematii ekseninde yeniden retmek zo-
runda kalmlardr. Din leri Yksek Kurulu'ndan ve ilahiyat fakltelerinden katlan
yelerin, toplantlarn en scak anlarnda bile birbirlerini doru anlama konusunda de-
rin skntlar olduu akt. Bilme, bilgilenme, dert edinme, tartma ve ortak bir kara-
ra varma gibi hususlarda hemen her kertede karmza kan geleneksel tekelzeliin
ve geliigzelliin, bizim fiili durumumuzda da bir yansma bulduunu belirtmek gere-
kir. Derinlemesine ele alnmas gereken pek ok konuda, pragmatizmden beslenen zi-
hinsel yaklamlarn, nasl da kolayca, hazirunu etkisi altna alabildiini gzlemlemek
hi de zor deildi. Mevcut problemleri, rnein, fkhi tartmalar "bilimsel yntem"le
ele alma abasnn kendi iinde tad paradoksal durumlar, ok kereler rahatlkla gz
ard edilebilmi; din. bilim, felsefe, modernlik, laiklik gibi konularn aleladelie teslim
edilme ans hep yksek olabilmitir. Bu nedenle, mevcut birikimin, ilahiyatlarn bir-
birini anlama ve kavrama konusunda olduu kadar, genel tartmalara dahil olma ko-
nusunda da ak bir zayflk tadn, hatta birbirinden kopuk bir ekilde seyrettiini
ifade etmek gerekir. Aslnda, Diyanet'in bu giriimi, pek ok adan olumlu saylabile
cek bir giriimdir. En azndan, Trkiye'nin dini birikimi, dini bilgi kodlar, paradigmatik
tartmalara vukCfiyet, sosyal nitelikli dinsel taleplerin okunmas, Diyanet'in reel-politik
konumu gibi konularda esasl bir analize imkan vermitir.
ada slami yaklamlar hazr bir fkeyle ele alan akademik zihniyet kadar, gele-
neksel birikimi srekli aalamay meslek edinmi akademik zihniyet de bu lkenin di-
ni bilanosunun bir gereidir. Garip olan, bu yaklamlarn ikisini birden akademik sa-
yan bir bulumann, nasl olup da bugne kadar hi sorgulanmadan, stelik onca tealo-
jik birikimin kysnda kendine bir iktidar alan bulabildiidir. Akas, dnya leinde
ilahiyat birikimimizin gzden geirilmesi iin bu toplant iyi bir balang saylabilir. Sa
lkl her analiz denemesi, ounlukla bylesi bir kuatmann kontrol altnda tezini yut-
kunmaya mahkum olmutur. Geri, sk bir konuma pratii gereklemitir; ama bunun,
politik manevra kabiliyetlerini alt st eden entelektel bir uraa dntn dn
mek her zaman mmkn deildir. rnein, modernliin yaratt fiili' durum iinde ken-
disine bir yk olarak baklan kimi dinsel argmanlar, farkl mlahazalarla reddetme
noktasna gelmek sz konusudur. te yandan, elinin retorik kayb da had safhadadr.
Bugnn dindarln resmetme abas, neredeyse fiyaskoyla sonulanmtr. Modern
dnyada dinsel argmanlarn, kendini yenileme ve hayat bulma abasnn Trkiye'deki
izdm hala hayal krcdr. Geri Diyanet, bir yandan bu durumun kefini ncelerken
bir yandan da btn bu sorunlarn giderilmesi iin bir ereveye ihtiyac olduunu s-
rekli vurgulamtr; ama ok iyi biliniyor ki, genel olarak Trkiye rneinde, bandan
beri bugne yn veren deerlerin analizi gecikmi, elinin dnyaya bak neredeyse gz
ard edilmitir. imdi, mevcut bir tkankln giderilmesine ilikin araylar kendini gs-
termektedir. Aslnda bu faaliyete sinen ruh halini gzard etmemek gerekir. Dine, yaa-
190 isHimiyat V (2002), say 2

dmz hayat iinde uygun bir yer bulma konusunda aka netarneli saylabilecek yak-
lamlar amak ve salkl zmlernelere bir meruiyet kazandrmak sz konusudur.
ileride, 'Tarabya bulumas' olarak da andabilecek olan bu toplantda ortaya kan
asl grnm, istiareyi gerekletirirken, modern gndelik hayatn ileyiine ilikin ve-
rilerin srekli ihmal edilmesidir. Gerek hayatn dinsel bir gzlemine ihtiya kaybolmu
deildir. Bunu genelletirmek yersizdir; ancak, gelenek ve modernlik konusunda bile a
r hassas bir vurgunun, kapan bildirgesine yansmas artcdr. Oysa, gelenein de,
modernliin de kendi imkan dnyasndan sz edilebilir ve anlamaya dayal gcmz
hangi epistemolojik dnyaya ait olduumuzia yakndan ilikilidir. Epistemolojiye ve pa-
radigma dnmnn gerek yansrnalarna kapal bir ilahiyatlk formasyonunun, is-
tiareyle imdilik neleri halledebileceini kestirebilmek her hillde g olmaldr. te yan-
dan, din dnyasnn yeni aktrlerinde, sosyal bilimlerin kurucu jargonuna teslim olmu
bir retorie sk sk tank olunmaktadr. Kendi doalarna ilikin bir sylemsel analizi din
dnyasnn gerekliine transfer etme giriimi, her zaman, olumlu zmlernelere frsat
vermeyebilir. Nitekim, dinin kurumsal ve sosyal bilimsel bir alan olarak alglanmas, bi-
lim felsefesinden de kendini uzak tutunca, ortaya kan asl resimler zerinde oynana-
bilmekte, istenilen sonular elde etmeye ynelik dzenlemeler yaplabilmektedir.
Diyanet leri Bakanl'nn, sorunlar nceden gzlemleme, kestirme ve nlem al-
ma yerine, onlar, kamuoyuna mal olduu biimiyle karlayarak ele alma abas, gele-
neksel fetva mekanizmasnn ileyiini hatrlatmaktadr. Bylece, gndelik hayatn trl
maniplasyonlar iinde dinsellikten syrlma imkan bulabilen pek ok konu, tekrar es-
ki haline, kontrol edilebilir boyutlara ekilmektedir. Hayatn sekler bir tasavvurla d-
zenleniinin yaratt paralanma iinde dinin snrlarnda ortaya kan geri ekilmeler,
ister istemez, dinsel yaklamlarn da yeni bir sunumunu zorunlu klmtr. ilahi olanla
beeri olan arasndaki aynma ar bir vurgu yaplmasnn arkasndaki temel saik, bel-
ki de, bu ayrmalarn zorunlu bir sonucudur. Ayrca, dinsel birikimin yeni sorular kar-
snda tatminkar bir cevaplama stili retemeyiinden duyulan tereddtler de, dini dn-
yann zihinsel haritasnn altst olmasn hzlandrmaktadr.
Bu ve benzeri sorunlu koullar altnda, acaba Diyanet, mevcut birikimini nasl ka-
nalize edebilir ve ilahiyat dnyasndan elde edebilecei katky ciddi bir verime nasl
dntrebilirdi? Belki de asl sorun, bu katknn nitelii zerinde dmlenmektedir.
Diyanet, bu toplant araclyla toplumdaki dini sorunlarn stesinden gelebileceine
ilikin bir yargy glendirme imkan bulmu; ilahiyatlar da, Diyanet'in fiilen yaad
gerilimi birinci elden renme imkan bulabilmilerdir. Trkiye'nin dini birikiminin des-
teine sahip olduu izlenini veren Diyanet, kamu oyu nnde gerekleen tartmala
rn yaratabilecei paral havay, yeni bir yetkiyle donanm olarak datmak istemitir.
te yandan, ilahiyatlar da, teden beri kar durduklarn varsaydklar farkl sylem
ve analizlerden haberdar olma imkan bulabilmilerdir. Ayrca, toplanty sahiplererek
bu giriimin tamamen kendi vurgularnn zerine ina edildiini srekli olarak dekiare
edenler veya toplanty bir tahrip 1ras olarak yanstanlar, mzakereyi deruhte eden
derin nuhayyileyi doru okuyanamann rn olarak deerlendirilebilir.
Sonu olarak, esasl bir nzakerenin, belki, toplumun gerek dnyasn kefetme
zerine ina edilebilecei, bylece bu mzakere sayesinde anlalm olmaldr. Ancak
toplumsaln kymeti zerine kurulacak bir sylemin, yeni ve anlalmas emek isteyen
problemleri nasl gsleyeceinin, sadece Diyanet leri Bakanl'nn uhdesine bra
ktiamayacak kadar nem arz ettiini, artk, ilahiyatlar da itiraf etmek durumundadr
lar. Bu toplantlarn devamll, yeterli bir anlayn ortaya kn glendirebilecek im-
kanlar her zaman yaratabilecek tahayyle sahip olacaktr.
Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri

Tarabya Ruhu, Dinin Bir Alm ve


Ulemann Paradigmatik Bir ttifakdr!

SADIK KILI
PROF.DR. ATATRK . LAHYAT FAKLTESi

phe bir nura doru komaktr


Hakk tenvir kul iin haktr

nsanla, bir aydnlatc, varlk boyutumuza biriinde, pencere olarak verilmi olan 'evrensel
Ielidin duygusu',bizesistemli olarak ve bir birereve
vastasyla iletilmitir. Akn gnden,
hakikatler
younlatrlmtr
Kitaplara ve bir
biz zamansal ve tarihsel
varlklarn dzeyine inmitir.Bu ini, bilin tesi bilinmezlii iinde sreduran varlk ve
varolu iin, bir 'nm', bir krlma ve bir kopma ann iaretler; bu meta-kozmik olay,
artk, olu ve insanln uultu ve kvrmlarnn her noktasn ve ann etkisi altna alacak
olan 'din'in, Allah'tan koparak insana mal oluudur; dlnu'llah'n, 'dlnu'n-nas' oluudur.
Bir bakma 'din', bizi aan, fakat bizi hedefleyen, akn ve ilahi objektif ernalarn
gkten kopmasdr; veya ilahi aknlk ve saflk rahminden, 'bura'ya; biz fani, sonlu ve
nisbi varlklarn evrenine douudur. Doan yavrunun, znde ve genetik kod dnya-
snda tevars ettii nitelikleriyle birlikte, esas ekil, zsel yaplan ve oluumunu d
dnyada kazanmas gibi, din ve onun okumalar emas olan metin de, nihai anlam ve
formunu, insanilik sferinde kazanmaktadr. Burada vcuda gelen ocuk, artk nasl bir
fts (cenin) deilse, insana ulatrlm metin de, artk, ilahi, mutlak, akn, insana uzak
ve duyarsz deildir... Ustasnn elleri arasnda sonsuz biim almaya istidatl bir m-
leki amuru gibi, insanlk kervannn yryecei yollarn kvrmlarna, jeolojik ve to-
pografik niteliine, yol ve yolculuk koullarna, iklim artlarna vs. gre deiik, farkl
suretler almaya hazr bir zdr. ..
lahi ontolojik Varlk'n, kudret eserleri ve bilgi incelikleriyle, varlk alanlarnn her
noktasna nfUz etmi olmas nasl 'Kendisi'nden bir ifa ise, artk, 'insann mal olan
ilahi yorumlar emas', yani metnin tek bir biime veya snrl grnmlere hasredilme-
mesi de, onun zndeki ilahi sonsuzluk istidadnn bir ifas ve izhar olacaktr. Salt top-
lumsal olana indirgenmi, ekli, hukuki bir mekaniklemeye kart bir tavrla, iman ha-
lindeki kalbin, snrsz bir ufl{a, inan evrenine doru kanat rpmas...
Tarihsel uygulama ve toplumsal biimlenmelerini, kendi 'dnemsel gelenek'lerinin
artk gnei solmu dnyasnda brakarak, dinin temel metnine, yeniden oluan neb-
192 isiflmiyat V (2002), say 2

!zler, alm ve cmertlik simgesi yediverenler, mevsimler st rayiha nereden gller


perspektifinden yaklamak. .. Gnein s ve nn, her mevsimde, farkl corafyalar
da, oralara zg rnler olumasna katk salamas gibi, sonsuz kaynaklk deeri olan
metnin, yani velud Kur'an'n, her zamanda, her mekanda, her durumda yeni rnler,
buralara uyumlu deer ve biimler meydana getirmesi de yledir. Biimler deise bi-
le, tat ve renklerin olumas nasl varolusal olarak gnein ve ssna balysa, bu-
rada da, uygulama ve grnm farkllasa da, onu oluturan ruh ve z ayn olacaktr.
O halde, Kur'an ismiyle bize sunulmu bu yorumlar emasn, bu balamda yle ta-
nmlayabiliriz: Sisler veya birtakm glgelerle gzden kaybedilemeyen z ... Varlk iin
salt fayda menba; anlam okyanuslarnn, yer yz faunalarnn gnei... Lafzlaryla ke-
sintisiz nm halinde olan ilahi s, k ...
Tarabya 'ctima'nda varlk kazanan dinl-entelektel doku, vahiy metni ile onun en
st dzeyden bir ilk yorumu olan nebevi sahih bilgi ve uygulamalar; ne denli modern
ve sekler bir dnyada yayor olursa olsun, diniyle balarn srdrmek, isel alemin-
de olup bitenler ile nesnel dnyasnda onu kuatan durumlara dininden bir referans
bulmak isteyen insanmza yeniden ve derinden bir kez daha ulama ve onunla bulu
ma heyecanyd. Btn kayg katmanlarnn tesinde, bireylerin en mahrem dnyalar
ile ritellerinde dinine ballk duygusu ve sevincine, temel metin eksenli olarak, 'kog-
nitif karakterli' destek salamak ... insanmzn profan bir yaamla i ie bulunma ger-
ei karsnda, dinin, huzur ve esenlik, mutluluk ve honutluk salayan esintisine hep
yakn durduu, uzak olmad gereine bir k tutmak ...
Tarabya 'ctima', bir Konsil deildi; ama bilimsel evk, motivasyon ve hedefleri ba-
kmndan da, gemiin deerlendirilii ile gelecee ynelik ok byk etkiler brakacak
aptayd. Burada, belki her ilim mahfilinde kolayca ve hr biimde ifade edilemeyen
dini, ilmi ve fikri niyetler izhar edilmi; en st dzeydeki zgrlk ortamnda dnce
ler, neriler, eletiriler, beeniler dile getirilmi; savunular veya reddiyeler yaplm; b-
tn bunlara karn, herkes tek bir ruh etrafnda bir araya toplanmtr. Farkllklarn,
hatta aykrlklarn, ayrtrc deil, en salkl birletiriciler olduunun dini, entelektel
keyfine varlmtr.
Tarabya ctimc'nn I. Komisyonu, zellikle usul araylar ve tartmalar ile, klasik
kaynaklarn deeri konularnda, 'bilgi deeri' yksek, bilimsel zgnlklere iaret eden
konuma ve tartmalara, dolaysyla byk zenginlie tanklk etmitir. Youn dini, ilmi
bir ritim iinde, kimi zaman anlam ve anlama sorunlarna da deinilmi; farkl eilim ve
gr sahipleri arasnda, ksmi de olsa, mit baheden yaknlamalar meydana gelmitir.
Bir yanda, nceki yorum mirasna ve onu esasta gzetmeye vurgu yaparak, "Kur' an,
bata anlald ve uyguland. Bu, usul-i fkh ile uyguland. Sonraki usuller bunun bir
alm olabilir" (Prof.Dr. Hayrettin Karaman) diyen gr; dier yandaysa, eksen ola-
rak anlayan ve yorumlayan 'zne'ye, insana vurgu yapan; zellikle de 'metni okuma'da
literal yaklama deil, anlama ve yorum srecine, 'zne'nin durumuna vurgu yapan ta-
vr.. "Kur'an bir hidayet, bir irad kitab... Bundan sonras bize kalyor. Bir noktada,
Kur'an'n ii hidayet" (Do.Dr. Hasan Elik) ...
I. Komisyon'un en nemli misyonu, yntem konusundaki tartma ve araylar yz
yze, masaya yatrmak; gr sahiplerini, bilimsel medeni cesaret atmosferinde kar
latrnak olmutur. Ve bilhassa, yntem tartmalarnda odakta yer alan nesne; metin,
yani Kur'an, konumlandrma ynnde iten fikirlere sahne olmutur. Metin merkezli an-
Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri 193

lama srecine karlk, zneye ve onu kuatan tarihin etkin gcne vurgu yapan sy-
lem, rnein, Kur'an' okumay, onu 'anlamak'la zdeletirir: "Kur'an, telaffuzu istemi-
yor, tedebbr istiyor. .. " ve yle srdrr: "Kur'an, Hz. Muhammed'in beerTliine dik-
kat ekiyor; ki, bylece de, nasuti ile lahutinin arasn ayrt etmek istemitir ... Kur'an
bana, Peygamber'i ilahiatrma diyor. .. " (Prpf.Dr. Yaar Nuri ztrk).
Komisyonda, metin ii delaletler ve nebevi bilgi kaynaklarndan mutlaka yararlanl
mas gereine yaplan vurgunun yan sra, metni anlama ve ondan kimi zmlemeler
karmada insani-ictimai koullarn baskn rol zerinde, zellikle duruldu. Allah'tan ko-
parak insana gelen 'metni' anlaml klnada insanilik ve grelilik faktrnn olmazsa ol-
maz konumuna dikkat ekildi. Bu dorultuda, bir sosyolog, "Vahiy, toplum iinde haya-
tiyet bulmutur. Bunun ne kadar ilahidir, ne kadar beerldir; bunu ayrt etmek lazm"
(Prof.Dr. Hsn Ezber Bodur) aklamalaryla, anlamn olumasnda, mutlak olann, g-
reli ve insani olanla kanlmaz bulumasna baklarmz yneltirken, baka bir yorum-
cu da, 'anlamn antropolojik karakteri'ne daha kesin ifadelerle iaret ediyordu: "Bugn
anlam konusunun ne olduunun sorulmas lazm. Anlama konusu deikendir, izafidir.
Biz Kur'an'a kendi dnederimizi yanstyoruz" (Prof.Dr. Salih Akdemir) ... zellikle di-
lin, sosyal ve insani bir retim olmas, bu varolusal zellik sebebiyle de, ne kadar me-
tinsel grnse de, yoruma yansyan insanilik boyutunun ar gvdesine iaret eden g-
r, bilhassa tarihsellie vurgu yapan u kabil aklamalarla kendisini daha gl hisset-
mitir: "Kur'an evrenseldir, tarih stdr; Allah'n mutlak talepleri olduu iin, mutlaktr.
Ancak nzul ve zuhur olayyla, mutlak olan izafilemektedir. Bu nedenle de, bir eitli
lik ve ayrmaya gtrmektedir. [Bu itibarla] hkm, Allah'a ait olmad, deiken tabi-
atl topluma ve insana ait olduu iin, deimez deildir!" (Do.Dr. mer zsoy).
Komisyonun, kimi zaman yarm az belirtiise de, herkesin zerinde esintisi hissedi-
len kahraman ve etkin kavram, "znellik ve tarihsellik ift kavramlar"dr ... Sonu Bil-
dirgesi'nin, "Dini metinlerin anlalmasnda ve yorumlanmasnda znellik belli lde ka-
nlmaz ise de, metinlerin lafzi delaleti, slam toplumlarnn tarihsel tecrbesi ve bu tec-
rbenin ana gvdesini oluturan icma anlay, bu znellii en aza indiren unsurlar ola-
rak grlmelidir" [Madde-3] hkm, her ne kadar, bu etkin kavramlar iin frenteyid ve
kstlayc ibareler olarak yer almsa da, ayn zamanda, zmnen, bundan sonra rzgar-
larn hangi ynden daha kuvvetli eseceinin de kuvvetli bir n habercisi durumundadr.
Bu madde, icma hakkndaki, gerekten yansz olarak incelenmeye deer olan u son de-
rece teknik ve makul eletiriye ramen, uzla ruhunun da boyutlarn gstermek zere,
burada yer alabilmitir: "Tarih iinde icma, konsilcilie dntrlm ... skGtl icma; ko-
numayan insan dncesini nasl sylemi olur?!" (Prof.Dr. Yaar Nuri ztrk).
Byk Tarabya Oteli'nde, Diyanet leri Bakanl'nn nclndeki bu toplant,
bir nc hareket yaplanyla, bu ana dein gzlenmeyen bir istem koymutur ortaya ...
Bu, gemiin fsltlarna kulak kabartmakla birlikte, "kutsal metinleri aktel hale getir-
mek ve dine sk saygdan hibir zaman vazgemeksizin, [onu] an hayatn yaama
arzusuna uyarlamak"l, insan talepleri karsnda din! duygu ve bilinlenmeye bir soluk
olma istemidir. Bir yorumcunun kulland szcklerle sylenirse, Kur'an'n bugn iin
bizden ne istediini anlamak: "Kur'an'daki ifadeler ve hkmler, 7. yzylda muhatap-

1 jean Servier, du Talnud ala Refome, Histoire de l'Utopie, dees, Gallimard, 1967, s. 88.
194 islamiyat v (2002), say 2

lar iin son derece anlalr ve anlamldr. Bizim iinse, Kur'an'n bizden ne istediini
bizzat biz renmek zorundayz ... " (Do.Dr. mer zsoy).
Kur'an metninin, sz olarak sabit ve deimez olmasna karn, muhatab olan in-
sann varolusal bakmdan srekli deien bir konumda oluu, Kur'an metnindeki bil-
dirimleri anlamaya, deiken ve dinamik bir yntemle yaklanay gerekli klmaktadr.
"Bir yandan O'na hizmet iin bu dnya hayatn yaarken, dier yandan da mmkn
olduunca O Allah'n dinine saygl kalmak"2, eklinde ifadesini bulan derin bir niyetin
besledii ve ynlendirdii bir dinamizm ruhuyla ... Bu yaklam, kanmca, gl ifadesi
ve doru bir mantk tutarllyla Komisyon'a byk katklar salayan bir ye tarafn
dan, "Anlamann amac deitike, yntem de deimektedir ... Anlamann kltrel, sos-
yo-kltrel boyutu vardr. Siyasi boyutu da vardr. Ayrca, anlamann folk/magazin bo-
yutu vardr. Vahiy, bir beer; bir lil araclyla, beeri bir ortamda ifade olunmutur!"
(Do.Dr. Mehmet Emin zafar) ifadeleriyle bir kez daha vurgulanmtr.
Bildirgenin omurga maddelerinden birisi de, 7. maddedir. Bu maddeyi buraya almadan
nce, onun fikri ve hukuki arka plan hakknda bir nebze fikir vermek iin, Sayn Prof.Dr.
.
Yaar Nuri ztrk'n, genel kabul de grm. olan u dillendirmelerini zikretmek istiyo-
rum. yle diyor o: "ltizami hkmlere dokunulmasn, ama ruhsat hkmleri zerinde du-
rulsun. 'Acaba ne derler?'i Diyanet kaldrmaldr! lkelere sadakatsizlii bu getirir. Bu da
mezhepleri din haline getirmeyi sonulandrr" .. Ve, bir maksime, ufuk bir ilke vaz eden
u cesur neri: "Tenzili inkar etmemek (gerekir], fakat te'vilde farkllk kanlmazdr".
unun altn bir kez daha izmek istiyorum: Farkl dini dnce ve nerilerin, ser-
best yorum arlarnn bylesine zgrce, ayn zamanda byk bir empathie ortam
ierisinde dile getirildii pek az bilimsel toplant olmutur. Byk Tarabya'ya o gnler-
de hkmeden ruh, gemi yzyllarn kat, yer yer de dogmatik "senin grn deil,
benim grm, benim mezhebim, benim yorumum ... " ksr tartmalarnn almasyla,
verimli ve dourgan uzla ruhu ve motivasyonu olmutur. Bir baka ifadeyle, beeri
ilikilerin odak kavram ve etik ilkesi olarak ok nemli grdm 'birlikte var olma
gereklilii' bilincine ulalm; "her bir insan 'ben'i arasnda, varolusal bakmdan kar-
lkl olarak birbirine baml ilikiler ann bulunuu" eklinde ifadelendirilebilecek
"ilmi- dini-toplumsal bir bootsrap projesi" gerekletirilmitir}
7. madde, bylesi engin bir dini anlay ve karlkl zenginleme duygusu iinde e
killendi; salt znel ve tarihseki grlerin kuruculuunda deil; ayn zamanda, "slam,
ben merkezli bir din olmak yerine, Allah ve Peygamber merkezli bir din olmak zorun-
dadr ... Evrensel, konjonktrel deerlerden yola karak Kur'an' anlamaya almak,
Kur'an' kendi ferdi grmzle anlamaya yol aabilir ... " (Prof.Dr. Kemal Sandk) di-
yen, nesnelci, metin merkezli, ilahi okumac (/ectio divino) dillendirmelerin de n
da .. , te, byle bir atmosferde vcut bulan; betimleyici bir slupla kaleme alnm ol-
masna karn, yntem bakmndan gelecee dnk olarak zmnen emredici ve ak'u
lu bir metin olan 7. maddedir:

2 Age., s. 89.

3 Kr. Sadk Kl, "nsana Daha Munis ve Yakn Bir Demokrasi in", EKEV Akademi Dergisi, Il
(Mays 2000), say: 2, s. 8, vd. 'Bootsrap' terimi Geoofrey Chew'e aittir; bkz. F. Capra, Yeni Bir
Dnce, ev. Mustafa Armaan, Aa Yaynclk, stanbul 1992, s. 60.
Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri 195

Dini hkmlerin zaman ve mekan balamnda deimesi, temel itikat ve ahlak


esaslarnda ve ibadetlere ilikin dini metinlerin ak hkmlerinde sz konusu
olmayp, genelde ibadetlerin lfasnn ictihasfa ak ayrnt ve artlarnda ve for-
me! hukuki hkmlerde gndeme gelmekte ve gerek izlenen ynteme, gerekse
an bu alandaki mevcut telakki ve uygulamalarnn etkisine bal olarak, fark-
l eilimler ortaya kmaktadr.

I. Komisyonun nemli bir ilevi de, yeni bir yorum ruhuna elik edecek yn-
tem/yntemler araynda, zellikle 'usul-i fkh' gncelletirmek olmutur. Bilhassa se-
mantik, hermeneu.tik, tarihsellik vb. yeni yaklam ve kavram nerileri mnasebetiyle,
fkh usul, yeniden fark edilen, fakat tecdidi ve gelitirilmesi gereine iaret edilen bir
hazine olarak grlmtr. Bu balamda, Sayn Hayrettin Karaman Bey'in aklamala
r, ksmen bir zeletiri de iererek, gelecek abalarmz iin son derece aydnlatc ol-
mutur ve payialmaya deer:

Biz usul-i fkh ile Kur'an' anladmzcia hata etmeyiz. Ama eksiklikler olabilir.
Usul-i fkh, interdisipliner anlaya kar deildir. Eskiyi aynen tekrar edelim di-
yenler varsa, ben yokum. Ben eskiden beri ictihad savunuyorum. Ayn zaman-
da biz, dier disiplinlerden de yararlanalm (...) Elimizde olumu bir usul var;
onu yok saymak yerine, gelitirebiliriz, mkemmel hale getirebiliriz.
Sayn Karaman, son derece cesur bir ekilde 'ictihad' kavramn gndeme getirdi,
hatta fkhihkmlerdeki deiime onay verdi; ancak u koulla:
Fkhi hkmlerde deime dardan dayatma sebebiyle deil, Mslmanlarn i-
ten talepleri sebebiyle olmaldr. (.. .) ctihadi hkm zerinde, ehli, her zaman
ictihad edebilir. (. .. ) Ayetlerin delaletleri konusunda ictihadlar devam eder. Ay-
n ekilde, Snnetierin de... ~

yle grnmektedir ki, bu komisyon, ictihad ruhunun yeniden ihyas yolunda bir ki-
lometre ta olarak grlebilecektir. nk, dakunulmas ve zerinde dnlmesi, hatta
telaffuzu bile memnl klnm abide bir kavram, burada yrek! ice dillendirilmi; hatta So-
nu Bildirgesi'nin tm maddelerine nfuz ederek, bir ruh gibi etkin ve kurucu olmutur.
nk, yaamn ihtiyalar nasl saylamayacak denli ok ise, esas olarak Kur'an'da v-
cud bulmu olan ilahi maksat ve zm ekilleri de, ayn ekilde sonsuzdur ... Yntem
kurma abalar esnasnda, 'bizden', 'dardan' gibi ayrtrc tutumlar bir kenara iterek,
makasd dorultusunda iselletirebileceimiz ve kendi temel paradigmalarmza gre ye-
niden kurabileceimiz baka usullere de ak olmak zorundayz. Dolaysyla, komisyon-
da dile getirilen, "... Makasddan bir yntem olarak yararlanlabilir. Dardan alnacak
yntemler yerine kendi iimizde rettiimiz yntemlerden yararlanabiliriz" (Do.Dr. Ali
Bakkal) nerisi de, daha reel olan birin~i ksm itibaryla dikkat ekmi; bu nedenledir ki,
almc, ictihad ve yeni yorum faaliyetlerine zmnl tevikler ieren 9. maddede, 'makasd'
kavram harfiyyen yerini almtr; hem de anahtar bir terim olarak:

Dini hkmlerde; ama-ara (makasd-vesail) ayrm, bunlarla gzetilen masla-


hatlar, kamu yarar dncesi, itihat yntemleri, hkmlerin konulu gereke-
sinin bilinip bilinemeyeceine ilikin ltler, tarihsel ve metinsel balam gibi
hususlarn dikkatle incelenmesi, gnmzde dini hkmlerin ne lde ve ne
ynde deiebilecei tartmasna ciddi boyutta katklar salayacaktr.
196 islamiyat V (2002), say 2

Dneerne gre, barikulade bir mutabakatla, bu anlay 13. maddeye (" ... ayetle-
rin sosyo-kltrel nzGl sreci ve literal Clafzi) anlamnn yan sra, hangi gayelerin esas
alnd da gz nnde bulundurulmaldr"), 18. maddeye ("ahitlik konusunda, bor-
lanma ayetinde belirtilen ve dnemin artlar nda, kadnlarn ticari faaliyetlerdeki
pasif rolnden kaynaklanan farkllk, genel dzenleme iermez; ilgili dier ayetler bu
durumu aka ortaya koymaktadr") ve 19. maddeye ("Miras paylamnda kadnlarn
paynn erkeklere nispetle genel olarak farkl dzenlenmesi, erkein eitli alanlardaki
mali sorumluluunun kadna nispetle daha ar olmasyla dorudan ilikilidir. te yan-
dan, kadnn ihtiyacnn daha fazla olduu veya erkein mali sorumluluunun daha az
bulunduu durumlarda, karlkl rza ile bu paylam daha farkl bir ekilde yaplabi
lir") yanstlntr. Bylece ,bir bakma, yorumdaki salt literal yaklamn zrh da delin-
mi, en azndan esnetilnitir. te bu noktada, Din leri Yksek Kurulu Bakan
Do.Dr. Sayn amil Dac'nn, "znelletirmenin snrl olmas lazm. Bizlerin ortak
paydas, mutlaka olmas lazm. Biz, lafzdan ayr, soyutlanm olarak nanaya yaklaa
mayz" aklamas, lafzdan yana arln koyan, fakat znellik ve tarihsellii de dla
nayan; satr aralarnda, llle ve ihtiyara vurgu yapan mteenni bir tavrdr. Ne
var ki, tartmalar hibir zaman lafzn varln kabul veya red balannda olmad;
aksine, zaten olmazsa olmaz olan 'lafzn', hangi kriteriere gre ve nasl anlanlandrla
ca; ksaca, yorum sreci zerinde younlat da batrdan karlmamaldr. Nitekim,
ayn metinlere yaslandrln yorumlarn farklln, her ikisinin de doru olabilecei ih-
timalini bakiannza sunan 4/b maddesi, hibir yorumun mutlak doru olamayacan
sylerken, 'dinsel entegrizm'e de set ekmitir:
Dile getirilen gr ve zm nerilerinin birer kiisel yorum olduu ve baka
grlerin de teorik olarak doruluk imkanna sahip bulunduu belirtilmek sure-
tiyle, herhangi bir yorumun mutlak hakikat olarak alglanmasna yol aacak s-
!Gplardan kanlmas ve nuhataba tercih imkan ve hareket alan braklmas...
I. Komisyon, bir bilim akademisi gibi alt; hibir 'yasak alan-yasak konu' snrla
masna girmeksizin, fikirleri serbeste ifade etmenin bereketli atmosferinde, geleneksel
zihin ilevlerine
ve onun tercihinde messir olan, kimi zaman, ksmen de olsa 'kutsal-
latrlma suikast'na urayan klasik dini kaynaklar enine boyuna tartt. Saptanan en
nemli ey, bu kaynaklarn, belli bir tarihselliin ve muayyen bir zihin alkanlnn
rn olduuydu (Prof.Dr. Ali Bardakolu). Prof.Dr. Hasan Onar'n u tespiti bu bakm
dan son derece nemlidir:
Klasik kaynaklar, dinin belli bir ada nasl anlaldnn ve yaanldnn gs-
tergesi konumundadr. Bu kaynaklarn avan nezdinde din olarak grlmesi bi-
zi balamaz. Bizi balamaz; niin? nk, Hz. Peygamber'in vefatyla, o andan
itibaren oluan her trl bilgi, beeri bilgidir. Vahiy muamelesi yapabileceimiz
bilgi, Kur'an'daki bilgidir; bunun dndakiler ise beeri bilgidir. Hz. Peygam-
ber'den bize intikal eden bilgiler de beeri bilgidir. Bilgi konusunda mam-
Azam' rnek almak lazmdr. Yani, daha doru ve delilleri daha salam olanlar
alnabilir. Bilgi, zaman ve mekana baldr. Yani, man- Azam kendi anlayn
din olarak sunmuyor, kendi anlay olarak sunuyordu.
Bu balamda zellikle Prof.Dr. Hayri Krbaolu'nun vurgulad husus, gnmzde
yaymlanan temel kaynaklarn nevsukiyet probleminin almas; mutlaka en eski, sahih ve
Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri 197

yayn srasndaki birtakm mdahalelerden uzak rneklerine inilmesi zarureti oldu. Btn
yelerce benimsenmi olan bu kayg ve temenni, bir baka katlmc tarafndan (Prof.Dr.
Hsn Ezber Bodur), telif edilen eserlerin ieriine de deinilerek yle delil getirildi:
Hicrl 3. asrdan sonra bilimsel almalar, totaliter, btncl bir karakter arz eder.
Bu bir vesayet olarak zihnimizi engellemektedir. Bu nedenle, yazlanlar bir tek-
rara dmtr. Bu nedenle, bilim adamlar, bu kaynaklar dini ve bilimsel me-
todlarla ayklamal. Akl kullanmal, sorgulama ve eletiriye nem verilmelidir.
Bir dier katlmc ise (Prof.Dr. Selahattin Polat), bunu, "gnmz klasiklerini mey-
dana getirebilmek iin klasik kaynaklada hesaplama" olarak nitelendiriyordu:
Klasik eserler her ne kadar kendi dnemleri iin mracaat kaynaklar durumun-
da ise de, bugn iin de anlamldr. Onlarn etkisi devam etmektedir; her ne e
kilde olursa olsun, bugnk entelektel ve varolusal mevcudiyetimiz bunlarn
muhassalasndan etkilenmektedir. Ancak, biz, gemiin klasikleriyle hesapla
malyz. Bugnn klasiklerini meydana getirebilmek iin bu gereklidir.

Klasik kaynaklarn bir bilgi kayna olarak deeri olduunu kabul etmekle birlikte,
dini dncenin ve tefekkrn onlarn vesayeti altna sokulmasn inta edecek bir yak-
lam iinde bulunulmasnn tehlikelerine iaret eden bu uyarc aklama, baka bir
saygn katlmc (Prof.Dr. Bekir Topalolu) tarafndan yle dile getiriliyordu:

13 asrlk telifat dneminin tamam, tarihsel deildir, bunlar gzel rneklerdir.


Bunlar da saf d edilemez. Eski fkh kitaplar her ey deildir, ama bir eydir.
Dier gndem maddelerinde olduu gibi, 'klasik dini kaynaklar'n gnmz asn
dan bilgi deeri konusundaki, bir ksmn zikrettiimiz zgn grler de, bir uzla ve
uyurnun gstergesi olarak, Sonu Bildirgesi'nde yerini yle almtr:
Klasik dini kaynaklar, Mslmanlarn tarihsel srete dini metin ve meseleler et-
rafnda gelitirdikleri zengin bir birikimi yanstr. Bunlar, gerek melliflerinin ba-
k alarn, gerekse yazldklar dneme kadarki ilmi miras yanstmalar, ayr
ca slam'n tarihsel tecrbesinin bir kesitini tekil etmeleri ynyle byk nem
tarlar. Bununla birlikte, bu klasik kaynaklarn gnmz dini problemlerinin -
zmnde tek belirleyici kaynak olarak grlmesi yetersiz olabilecei gibi, bun-
lar gz ard edilerek dorudan Kur'an'dan ve hadislerden zm retilmesi de
teorik ve pratik adan baz olumsuzluklar tayacaktr [Madde - 5].
Sonu Yerine
15-18 Mays 2002 tarihleri arasnda stanbul Byk Tarabya Oteli'nde gereklemi olan
"Gncel Dini Meseleler stiare Toplants-I", din-toplum ilikileri balamf1da son dere-
ce nemli olan bir sreci balatmtr. Buna gre,
1. slam dini, amac ve muhtevas bakmndan, hmanisttir; yani, hangi durumda
olursa olsun, daima insana yakn ve onunla mnasebet halindedir.
2. Kur'an ve sahih Snnet gibi, slam'n temel kaynaklar, hem klasik birikimlerin
ve yntemlerin nda, hem de yeni metodlarn aydnlatclnda, kesintisiz bir
yorum srecine tabidirler.
4 slam dininin temel ve nihai amac, kurtarc nurunu nerettii ve insanlara yolu-
nu aydnlatt gemi tarihselliklere hapsedilmek, mazinin grkemli tarihsellikle-
198 islamiyat v (2002), say 2

riyle srekli kendini ve toplumu avutmak deildir; aksine, yaanlan/yaanlacak


yeni tarihselliklere de ilahi-insani kolaylatnc ruhunu yanstmalyz. Bir baka
deyile, slam, gemiin deil, bugnn ve gelecein dinidir; gemiten ok, bu-
gne ve gelecee yz dnk olarak teklifler sunar.
4. Din\ riteller ve biimlerin uzanda, ama ne kadar clz ve belirsiz bile olsa, i
mekannda dini his ve inanca sahip her insan, elinin sarc ortam iinde tutulma-
ya ve saygya layktr. Bu her eyden nce, slam ruhunun evrensel ve kuatc
karakterinin vazgeilemez neticesidir.
5. Hakikatin, Dousu Bats, Kuzeyi Gneyi; ksaca, corafyas olmaz. "Syleyene
deil, sylediine bak." (Hz. Ali) szne uygun olarak, slam'n temel metinlerin-
deki aydnl daha ok insana ve topluma aksettirmek iin, yararl grlecek her
dnceden ve her uslden yararlanlabilir. Hakikate kar nyargl davranla
mayaca gibi, usle kar da bir nyarg kalkan oluturulmamal; zira, "usulsz
vusGl olmaz!" Yeter ki, kendi bilgi ve irfan kaynaklarmzdan, z yntemlerimiz-
den habersiz olmayalm.
6. Diyanet leri Bakanl ile ilahiyat Faklteleri, ilev ve ama bakmndan, bir-
birini tamamlayan iki kurumdur. Onlarn ibirlii yapmalar ve ahenkli bir duru
iinde bulunmalar, hem lkemizin gelime ve ycelme motivasyonunu, hem de
slam-insan ve toplum bulumasnn hzn artracaktr. Bu bakmdan, yaamsal
nemi olan bu ibirlii ve uyum iinde alma etkinlikleri, bundan sonra da sis-
temli bir ekilde srdrlmelidir.
7. Her teklif ve gr, yapc olduu srece saygndr. Fikri ve din! zenginliimiz
de, engin Kur'an sofras dzleminde, bu eitliliin, 'insana ve topluma fayda' il-
keleriyle sentezlenebilmesi; hakikatin mayalanabilmesindedir. Bu da bize, birbi-
rimizi anlama ve "eitlilik iinde birliktelik bilincini gelitirme" yolunda daha ok
sorumluluk ykler.
8. Henz bir adm atlmtr; yrnecek uzun bir yol vardr. Ve, gne ufuktan do
mutur; ykseli srecektir!

You might also like