Professional Documents
Culture Documents
s
a y 1
a
k aratrma
a
dergi s
MER ELK
'Siyasal Dil'in Stratejik Rntgeni
NASR HAMD EB ZEYD
islami Sol -Genel Bir Bak-
HASAN HANEFI
Aydnlanmac slam
YASN AKTAY
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam
ERTUGRUL CESUR
Ali eriati (1933-77): Allahperesr-Sosyalist
ERKAN PEREMBE
Nu retti n Topu'da 'Mslman Anadolu Sosyalizmi' Dncesi
OGUZ ABAN DUMAN
Sultan Galiyev'de Medeniyet Tartmalar, Milliyetilik , Sosyalizm ve Din
TALP TRCAN
Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cma
NURETTiN TOPU [1909-1975]
Sosyalizm Devrimizin eriatdr
FAZLUR RAHMAN [1919-1988]
slam ' n ktisat lkeleri
c i t 5 s a y 2 nisan-haziran 2 oo 2
cilt 5, say 2, nisan-haziran 2002
V (2002), say: 2
ISlAM'IN SOL YORUMU
EDTR
Mehmed Said HATIBOGLU
SAHIBI
AVRASYA YAY. HEK. MAT. EGT. ve TUH. TIC. LTD. TI. Adna
Sleyman BAYRAKTAR
YAYlN KURULU
Mehmet Hayri KIRBAOGLU
Alparslan AIKGEN Sleyman BAYHAKTAR Ali DEHE
Muammer ESEN Mehmet GHMEZ tlhami GLER Snmez KUTLU
Mehmet Emin ZAFAR lbrahim ZDEM!H mer ZSOY
Mehmet PAACI Ltfi SEVEH Osman TATAN
Mevlt UYANlK snail Hakk NAL
LETME MDR
Sema YAVUZ
YAYIN MDH
VeliAKNAR
BRO
KasmGEZEN (Son Okuma)
Osman ZBAGE (Redaksiyon)
YNETM YER
Dr. Mediha Eldem Sok. 41/12 06420 Kzlay ANKARA
tel.: O (312) 433 24 65 tel. ve faks: O (312) 433 66 68
YAZlMA ADRESLER
P.K. 775 06455 Yeniehir ANKARA
www .islamiyatdergisi.com
e-postalar: islamiyat@islamiyatdergisi.com - islamiyat@hotmail.com
ISSN: 1301-840X
islamiyat
islamiyat haken-li bir dergidir.
islamiyat'ta yaymlanan yazlarn bilimsel sorumluluu yazariarna aittir.
islmiyfit'ta yayn1lanan yazlar, yayncnn yazl izni olmadan
ksmen veya tamamen, baslamaz, oaltlamaz ve elektronik ortama tanamaz.
Yazlarn yayn11anp yayn1lanmamasndan yayn kurulu sorumludur.
FYAT!: 7.000.000.- TL
ABONE BEDELLER
Kurum: 60.000.000 Normal: 30.000.000 renci-retmen: 25.000.000
Yurtd: 50 $, 50 EURO
Yayncnn Notu 5
., Editrden
Mehmed Said Hatibolu
slam'n Aktel Deeri Ozerine-II 7
.-Makaleler
MER ELK
'Siyasal Dil'in Stratejik Rntgeni 15
NASR HAMD EB ZEYD
slami Sol -Genel Bir Bak- 21
HASAN HANEFI
Aydnlanmac slam 37
YASN AKTAY
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve
Sosyalist Ba/am -Seyyid Kutub mei- 43
ERTUGRUL CESUR
Ali eriat 0933-77): Al/ahperest-Sosya/i<;t 69
ERKAN PEREMBE
_Nurettin Topu'da
'Mslman Anadolu Sosyalizmi' Dncesi 93
oGUZ ABAN DUMAN
Sultan Galiyev'de Medeniyet Tatmalan,
Milliyetilik, Sosyalizm ve Din 101
TALP TRCAN
Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cmii
-Tarihi Uygulamann Hukukilemesi Ozerine Bir rnekleme- 117
.- Klasik Metin
NURETTN TOPU [1909-1975]
Sosyalizm Devrimizin eriatdr 131
FAZLUR RAHMAN [1919-1988]
5lam'n ktisat lkeleri 139
l> Aratrma Notlar
NECDET SUBAI
Tarabya Bulumas: tiraf. Kef ve Hesaplama
-Gncel Din/ Meseleler tiare Toplants-I zerine- 187
SADlK KILI
Tarabya Ruhu, Dinin Bir Alm ve
Vlemann Paradigmatik Bir ttifakdr! 191
Yayncnn Notu
Editrden
B
abas Zihn! Paa'nn me'muriyeti dolaysyle, ocukluu Badad'da geen
Ahmed Na!m, Galatasaray ve Mlkiye'den mezun olmu (1894), Hariciye'-
de vaz!feye ba~lam, Galatasaray'da vaktiyle Hac Zihn! Efendi'den (1846-
1914) rendii Arabca'y orada bu defa kendisi retmi (1912-14), MaarifVe-
kaleti'nin yksek mevkilerinde hizmet grm, Darulfunun'da felsefe okutmu,
bir ara rektrlk yapmdr 0914-33). Arabca ve Franszca'dan tercemeleri,
bada Servet-i FmJn, Srat- Mstakim ve Sebilu'r-Read olmak zere, eitli
mecmualarda yaymanm pek ok makalesi vardr. slaffi sahadaki balca
eserleri: Ah}{ik- slamiyye Esaslan (1892), slam'da Dava-y Kavmiyyet 0916)
ile Nevevi'nin Krk Hadis'i 0925) ve Sahih-i Buhari Muhtasar Tecrid-i Sarih
tercemeleridir (mukaddimeli ilk cild). Mehmed Ak!f'in yakn arkadayd.
Temel slam ilimlerinin herhangi birisinde renim grdn bilmediimiz
Ahmed Naim Merhum, Cumhuriyet ncesi ark~Garb fikri mcadelesinin iin-
de slam! kltrn ahsi aratrmalaryle dokumu, bir tarafdan medreseiiie-
rin tenk!dine urarken, dier tarafdan da baz Avrupaclarca muhazafakar s
lamclardan saylmdr.
Aadaki yazsnda Ahmed Na!m, klasik usul kitablarmzda erevesi i-
zilmi slamiyet'inszcs bir mnevver olarak karmza kmakdadr.
Musavver Dairetu'l-Maarif isimli tamamlanmam ansiklopedinin "slam"
maddesinde, 1 imzasz olarak; mteakiben Sebilu'r-Readn, 19 ubat 1914 ta-
rihli 284. adedinde kendi imzasyla "slamiyyet'in Esaslar, Mazlsi ve Hali" ba
lyla yeniden yaymlanan ve baz ibarelerini sadeledirdiimiz bu yazsnda
krk iki yandaki Ahmed Naim Bey ksaca yle seslenmekdedir:
~Celal Nuri Bey, yirmi sene sonra hastrd bir kitabnda da: "Mslmanlk ise, yalnz imdiki na
nasiyle bir dinden ibaret deildir. slamiyet, btn muliyle devleti de ihtiva ederdi. slamiyet'in
mahiyeti umumldir, yani beynelmileldir ... " Cs. 16); "... slamiyet ayn zamanda hem bir din, hem
bir devletdir... slamiyet'e gre hukuk ile ahlak tefrik edilmemidir ... " (s. 20), diyecekdir (Devlet
\e Meclis, TBMM Matbaas, Ankara 1932.).
~s. 58.
< s. _;s.
, s. 42-46.
lO islamiyat v (2002), say 2
slam her iki eit hkmlere sahibdir, onun hakkyla canl kalabilmesi iin
bu iki eit hkmn vasflarna riayet etmek gerekir ki, gerek slamn telkina-
t da bu istikametdedir:
Nusus-i er'iyyenin vicdaniyyata mteferri' olan aksarn kabil-i teayyr de-
ildir ve olamaz. Nususun i'tikadiyata aid olan aksamndan maadas -ki
bunlar ahkam- dnyeviyye ve cismaniyyedir- asr- Peygamberi'deki mu-
amelat- medeniyyeyi ad! u hakkaniyyet tarlkna irca iin vaz' edildiklerin-
den, bunlarn bu zamana ksmen aidiyyeti yokdur [er'! kaynaklarn mane-
VI inanlada ilgili hkmleri deimeye ak deildir ve olamaz. Kaynakla-
rn inan d olan blmleri ise, ki bunlar, dnyev! ve maddldir, Peygam-
ber devrindeki medeni ilikileri adalet yoluna sokmak iin konulmu olduk-
lar iin, btnyle zamanmz ilgilendirmezler.J.7
Yaplacak bu ayrm;
Bu inklab- azim, asla slamiyer'e muayir olmamak zere meydana gelebi-
lir. Bilakis bu tefr!k-i mesai!, slamiyet'in en mhim mukteziyatndandr.s ...
Baka bir fikre sahib olmak Hz. Muhammed gibi ahsenu'l-mceddidlne [ye-
nileyenlerin en gzeline] iftiradr. Bu sHih ve teceddde mesa- kat'i-i er'!
vardr [eriat kesin olarak izin vermidirl. Bu da nusus ve alkam- dlniyye-
ye ve kanuniyyeti emr-i ulu'l-emr'e iktiran etmi olan Mecelle-i Abkam- Ad-
liyye mevaddna istinaden ber vechi at! isbat olunur.
dedikden sonra, Mecelle'nin: 17, 18, 19, 21, 28, 29, 31, 36, 37, 39, 40, 43, 58.
maddeleri ile "Ma ra'aha'l-muslimune busnen fehuve <inde'llahi busn" [Msl-
manlarn gzel grd ey Allah katnda da gzeldir.) anlamndaki hadisini
kaydediyar ve devamla:
u kavaid-i klliye ile -ki er'den me'huz ve emr-i ulu'l-errire msteniddir,-
diyanet-i slamiyye'nin vicdaniyyat ve mu'tekadatla muamelat- dnyeviyye-
yi btn btn ayrd edna [en ufak] mlahaza ile anlalr."
diyerek9 bunun tatbik yolunu belirtmeye geiyor: Ona gre;
Kavaid-i er'iyyeye tevfikan, alkam- dnyeviyyeye dair her ne varsa, cmle-
sinin, kaim makam- Peygamberi olan hallfenin icmaa, yani ura-y mmetin
kararna nstenid enr u tasdikiyle neshleri kabil, ve hatta ne'nurun bihdir.o
Celal Nuri Bey, ayn sene iindeki :eriyatnda konuyu daha genice ele al-
m, mesela ctihad Mecmuas'nda "Havaic-i Kanuniyyemiz" balyle yaym
lad makalelerinin sonuncusundan "La yunkeru taayyuru'l-abkam bi-taay
yuri'l-ezman [Zamanlarn deimesiyle hkmlerin deiecei inkar oluna-
7 s. 47.
8 s. 47.
9 s. 50-51.
10 s. 54, kr. 179. Mellif yukardaki grlerini 1912'de kan "Kendi Nokta-iNazarndan Hukuk-i
Dvel" isimli eserinde de yazmtr (s. 163-191).
11 14 Mays 1329/1913 tarih ve 67 numaral says.
islam'n Aktel Deeri zerine-ll ll
= s_ Hl8-118.
12 islamiyat V (2002), say 2
Bize slam esaslarndan karlacak yeni bir fkh lazm olduunu, hususiy-
le ttihad- slam eserinde geni bir ekilde belirtiini syledikden sonra, bir
baka sahadaki yenilik ihtiyacn dile getiriyor:
Geen gn, ulema-y haklkiyye-yi islamiyyeden bir zat- ali ile gryor
dum. Bu zat -ki Sinob meb'Gs- sabk ve surre emin-i lahk Hasan Fehml
Efendi Hazretleridir- daha ileri giderek, akaid-i hazrann bile pek eski oldu-
undan bahsetdi. Ve kemal-i vukuf ile dedi ki, eski zamanlarda, frak- dal-
le [sapk frkalarl, Mu'tezile vard. Bu akaid onlara kar olmak zere tedvln
ve tertib edilmidir. Dikkat edilirse grlr ki, elde mtedavil akaid risalele-
ri hep Mu'tezilenin efkar ve mesrudarn [iddialarn] reddeder. Artk Mu'tezi-
le kalmamdr. Binaenaleyh onlara kar harb etmek zaiddir [lzumsuzdur].
Bu alime bak veren Celal Nuri Bey:
Bize bugnk behat- vicdaniyyeyi def [vicdan! bhelerini kaldrmak]
iin yeni bir mecelle-i akaid lazmdr. ..
dedikden ve firak- dalle ile, teslls, skolastik, ok tanrclkla uramann l-
zumsuzluuna iaret etdikden sonra yaplmas gereken eyi yle belirtiyor:
Halbuki zamanmzda spritualizm, materyalizm, monizm gibi birtakm me-
salik-i felsefiyye meydan alyor. Bunlar ne derecede ruh-i slamiyyetle ka-
bil-i telifdir? te asl mesele.
Akaid salasndaki bu ihtiyaca bu kadarla dokunuh asl konuya geen ve
istim'n hukuki ahkamnn deiebilme imkann Mecelle hkmleriyle isbat et-
meye gayret eden Celftl Nuri Bey'i, bu defa, daha nceki yazlarnda hi temas
etmedii Mecelle'nin 14. maddesini ele alm gryoruz. Bilindii gibi bu mad-
de: "Mevrid-i nassda ictihada mesa yokdur." demekle, tebdll ve tecdld saha-
sna nasslar sokmamakda, mesela Mecelle arihi All Haydar Efendi [Arsebk
(1853-1935)] bu maddeyle ilgili olarak yle demekdedir:
sHim n Aktel Deeri zerine-II 13
[Mevrid-i nassda] yani her hangi mesele ki onda nass- ari' varid ola, o nas-
sn hilafna olarak [ictihada] yani mctehidlerin ictihad etmelerine [mesa]
yani cevaz- er'i [yokdur]. yle nassn muhalifi olan ictihada i'tibar ve
onunla amel olunamaz. nk kyas ve ictihadn shhati, fun1'da ademu'n-
nass, yan! nass- ari' bulunmamas ile merutdur. 1 3
... Bir mesele ki onda nass varid ola, ibad iin onu tayir etmek yoktur ...
Keza mezkr arihimiz, Mecelle'nin 36. maddesi olan "Adet muhakkemdir."
hkmnn Izahnda da, adetin salahiyetini, "hakknda nass varid olmayan" sa-
haya tahsis etmekde ve:
Hakknda nass- ari' varid oldukda, o nassn iktizas zere haraket labd
[kanlmaz] olub, nass terkedilerek adete gidilemez. nk ibadn [kullarn]
taylru'n-nassa [nasslar deidirmeyel haklar yokdur. Zira nass rfden ak-
vadr [daha kuvvetliclirl. u sebeble ki, rf, bat! zerine dahi olabilir ...
Nass- ari' hatl zerine olmas mmkn olmaz.
clemekdedir. 14
Yine ayn dnce iledir ki 39. maddeyi:
[Ezmann] tehedcll ve [teayyryle] rf ve adete mbteni bulunan [ahka-
mnl, yani ahkam- cz'iyyenin tebecldl ve [teayyr inkar olunamaz ah-
karn- klliye her halde baki olub teayyur eylemez.
eklinele erh eelerek tebecldl imkann sadece rf ve adete dayanan cz'l ah-
kama hasretdiini tekcirlanakdadr.
te burada Ali Haydar Efendi'nin ibu 39. madde iin verdii oda misaline
Celal Nrl Bey tehzllde bulunacak ve infialini ctihaddaki mezkr makalesin-
de (s. 1453-4) u ekilde dile getirecekdir:
Hayr! stad- ali iktidarm, bu kadar kk bir misal ile iktifa etmeyiniz ve ah-
karn-klliyyeyi asla istisna cretinde bulunmaynz. nk bu: Evvela; Siya-
netine memOr olduumuz er-i erife muayirdir. Saniyen; Fetvaya ve hallfe-i
mslimlnin icraatna muayirdir. Salisen; Akl u manta muayirdir. Rabi'an;
Kavanin-i tarlhiyyeye muayirdir. Hamisen; ROhu'l-kavanlne muayirdir.... vs.
Bu be snf aykrlk grn Celal Nuri Bey izah etmeye gemi ve un
lar sylemidir:
Evet er'a muayirdir, nk er', seksen bin trl suhlet gstermi ve hat-
ta hadis ile ayetin neshi derecesinde ruhsatlar vermidir
[Mellif burada ttihcid- slam kitabna baklmasn istiyor.s Haber-i vahid
deerindeki hadlsle neshedildiini syledii ayet, 2. Bakara sresinin miras va-
siyetiyle ilgili 180. ayetidir.]
Fazla olarak urasn da syleyeyim ki, Hz. Muhammed, birtakm nuss- sa-
lifeyi [nceki din! nasslar] tebdll ile slamiyeri esasgir etmidir !kurmudur].
Demek ki rfh-i slamiyet teceddd amirdir.
13 . 112.
14 . 159, 176.
s s. 53-54.
14 islamiyat V (2002), say 2
Grld gibi Celal Nuri Bey sU1miyet'i inanc ve ibadet sahalaryla snr
landrmamakda, beeri hayatn meselelerini dlne dahil saymakda, fakat birinci
gurub hkmlere deimezlik vasf tand halde, ikincilerin deien artlara
gre deime ve gelineye ak olduunu ileri srmekdedir. Ona gre ancak
bu sayede slamiyet alenmul vasfn koruyacak, sosyal bir messese olmak-
da devam edecekdir. Celal Nuri merhfmun bu yazlarnn karlksz kalmya
ca akd. Verilen cevabiarn mnakaasnn yeri buras olmad iin, biz iz-
diimiz ereveye sildk kalarak bir baka mtefekkirimize geiyoruz.
slam'n varln devam etdirme art olarak grlen bu "yeni artlara inti-
bak" zarfiretini kabul edenler arasnda saydmz bu zat, slami kaynaklara
v.kuf asndan daha ehil kabul edilebilecek bir fikir adammz, "eyh Muhsin-
i Fani" mstear ismiyle mehur Hseyin Kazm Kadri'dir.
[devam edecek]
MEHMED SAD HATBOGLU
6 Celal Nuri Bey'in bahis konusu etdii Nizamname, Birinci Tertlb Dstur'da, 206 numara ile ya-
ymlanmtr (Ankara, 1937 basks, V. 775-776). rade tarihi: 9 Receb 1304/3 Nisan 1887'dir. II.
Abdulhamld devridir ve meihat makamnda Uryanlzade Ahmed Es'ad Efendi vardr. En yksek
faiz nisbeti olarak% 9'u tesbit eden bu Nizamniime, daha nceki 16 evval 1280, 24 Mart 1864
tarihli Muriibaha Nizam'n (Dstur, 1289/1872. . 268-269) feshetnekdedir ki, orada o/o 12 nis-
betinde faiz mukavelelerine izin verilmidi. Sultan Abdulazlz zamandr, eyhulislam da: Atfza
de mer Rusameddin Efendi'dir.
islamiyat V (2002), say 2, s. 15-19
MER ELK
SiYASETBiLiMCi
1
'siyasal dil'' asla kk harfle 'siyaset' e (policy) indirgenemeyecek bir kate-
goridir. Bununla beraber, sz konusu olan, byk harfle 'Siyaset' (poli-
tics), yani 'yksek siyaset' ise, siyasal dilin snrlarn aabilen, bunun dnda
mtalaa edilebilecek hibir beeri faaliyet yoktur. slam dnyasndaki siyasal
dil de bu erevenin dnda bir varolua sahip deildir. slam dnyasnn, ke-
sintiye uram bir tarih izgisi iinde, bugn sahip olduu siyasal dil, bu dn-
yann gerek 'kresel egemenlik', gerekse 'kresel hegemonya' dairesi iinde et-
kili olmayan bir siyasal varolua sahip olmasyla paralel bir geometriye sahip-
tir. slam dnyas, slam'n ilk dnemlerinde var olan; verili siyasal dille zgr
etkileimini bugn kaybetmitir; nk; verili siyasal alan iinde var olma ve
etkinlik retme ilevinden, saf (pure) bir slami duru tahayyl adna kendi-
liinden vazgemi, boanmtr. slam dnyasnn merkezdeki entelijensiyas,
siyasetin 'en yksek beeri faaliyet' ve 'en mkemmelinden toplumsal faaliyet'
olma durumunu kavrama konusunda, bilinli bir krlganlk iindedir. Bu bilin-
li krlganlk, bir zamanlar yaanm bir tarihi, 'saf ve katksz' olarak niteleyip,
bugn onu yeniden yaratmak gibi tarih-d bir faaliyeti ierdiinden, siyaset-
d kalmtr. Bu siyaset-dlk, dolaysyla tarih-dlk, mevcut dnyay var
eden veya yaanan dnyann taycs ve sembol olan siyasal diH dlama ve
reddetme eklinde tezahr etmektedir.
2
slam'n sa ve sol siyaset arasnda taraf tutmayp, kendine zg, alternatif bir
dil ve siyaset tarz vazettii/vazetmesi gerektii eklindeki kavramsal priten-
16 isiflmiyat V (2002), say 2
lik ilevsizdir. nk, slam dncesinin artk kendini emekliye ayrma gibi bir
karar varsa ve dnyann gerekliine sz syleme iddias kalmamsa, ancak
o zaman verili siyasal dilin dnda durmaya meruiyet atfetmesinin bir anlam
olabilir. Fransz Devrimi'nden bu yana siyasal alan veya siyasal dil, sa ve sol
arasnda blnmtr. Bu anlamda, iktidar onaylamann ad 'sa', iktidara kar-
kmann ad da 'sol' olmutur. Buradaki iktidar, dar anlamda hkmet ema
s deil; bunu oka aan, her trl eitsizlii ereveleyen mikro ve makro tm
iktidar formlardr. Bu erevede, her 'nc yol' aray, kanlmaz olarak sa
bir anlam ifade eder. Demek ki, sonn, slam adna genel geer bir kabul veya
red dzeneini siyasal alanda retmeye soyunmak gibi yzeysel bir abayla ta-
nmlanamaz. Sorun, ncelikle 'siyasal'dr ve siyasal bir zeminde kalnd sre-
ce, slam dnyasna ve slam dncesine ait sembollerle tanabilen bir ilev
. retilip retileneyeceinden bahsedilebilir. Yani ncelikle dini bir alanda bulu-
nulmas gerektii ve bundan sonra siyasal dzeye sarklabilecei iddias, tarih-
ddr. Kald ki, slamc siyasal dil, sa ve sol diller kadar hegemonik bir ile
ve sahip olamad mddete, alternatif bir dil araynda kalmak, siyaseten i
levsizdir. Bylesi bir hegemonik iievin retilmesi iin de, sa ve sol dil dolay
mndan akan verili siyasal dilin damarlarnda akmak kanlmazdr.
slam'n evrensel bir dil iddiasnda olmas, sa veya sol dil ierisinde ko-
numasn imkansziatrmann aksine, byle bir yolu mmkn klar. Evrensel
retiler, tarih iindeki yrylerinde hakim olan dilin imkanlarndan yararla~
nr ve iletiimin gereklemesi iin, hakim siyasi dili kullanmaktan ekinmez-
ler. Akn dzeyi ieren bir mesajn anlalmas iin, verili dilin imkanlary
la/kodlaryla konumann kanlmazln teslim ederek ie balamak gerekir.
Bu noktada denilebilir ki, verili siyasal dil iinde konuulacaksa, zgnlk id-
dias nerede kalacaktr? Zaten entelektel faaliyet de, bu sonnun ima ettii
zorluk karsnda siyah veya beyaz demenin kolayclna veya teslimiyetili-
ine dmemek iin anlaml ve nemlidir. Yani, siyasal dil iine giren kii, ne
siyasal dil karsnda mutlak bir hermeneutik zgrle sahiptir, ne de iine
yerletii siyasal dilin elleri balanm nesnesidir. Bu, dile bulam ideolojik
armlarn dezavantajlarna kar donanml olmay mmkn kld kadar,
donanmn siyasal dilden boanmay gerektirecek ekilde tarih-d bir radikal-
lie ynelmesini de engeller. Biz istesek de istemesek de. mevcut siyasal dilin
gramerinde yer bulmu olan sa ve sol kavramlar, gnderimierin adresi ola-
caktr. Bu anlamda, her sa eletirisi ister istemez sola bir yaknlama, her sol
eletirisi de saa bir yaknlama olarak okunacaktr/alglanacaktr. Bu, kart
lklar ierisinde konumann handikapdr. Ayn handikap, zgnlk iddias iin
bir engel deil, ayn zamanda imk1ndr.
3
Bu gn kullanmda/dolamda olan slamc siyasal teori, byk oranda orta-
adaortaya kmtr. Dolaysyla da, bu an kayg ve nceliklerinden, stra-
'Siyasal Dil'in Stratejik Rntgeni 17
4
Siyasal dilin zeminini belirlerken sorulmas gereken can alc bir soru da u
dur: slamclk ve sol, teorik balamda ve tarih-st, balam-tesi biT ekilde
mi ele alnmal, yoksa Trkiye ve slam lkeleri zelinde bir karlatrma m
yaplmaldr? Eer teorik bir bak retilecekse, ilkesel benzeriikiere ve zgn-
lklere vurguda bulunmak gerekir. Eer tarihsel bir analiz yaplacaksa, tarih-
sel zgnlklere, yaknlama ve uzaklamalara vurguda bulunmak gerekir.
rnein, slam lkelerindeki slamclk sola yatkndr; nk bir zgrleim ve
muhalefet dilini kullanmaktadr. Bu dil de, 3. dnya lkelerinde 'bamszlk'
bir strateji izleyen sol ile ayn dildir. Trkiye'de ise, bir muhalefet dili olarak
ortaya kmasna ramen ve tam da bu yzden, tarihsel zgnlkler nedeniy-
le, slamclk, sa bir pozisyona yatkndr. Kemalist modernlemeye yneltilen
muhalefet, sa bir dilin hegemonyas altnda mmkn olmutur ve bu yol ar-
kadal slamcla sa bir karakter vermitir.
Dolaysyla, slamclk ve sol siyaset arasndaki iliki tarihsel pratikler er-
evesinde incelendiinde ortaya kan ey, baz durumlarda ztlk ve eliki,
baz durumlardaysa yaknlk ve benzerlik olarak grnrleir. Bu erevede,
Trkiye'de slam'n sa ve solla ilikilerini konu alan bir inceleme, kanlmaz
olarak, bu topraklarda sa ve solun armlar ve slam'la ilikilerindeki ta-
'Siyasal Dil'in Stratejik Rntgeni 19
bkz. Nasr Abu Zaid, "The Qur'anic Concept of Justice", Polylog, forum for Interculturdl Plilosop
lizing: http://www.univic.ac.at/wigip; http://www.polylog.org/them/2.1/fcs8-en.htm
slami ol -Genel Bir Bak- 23
Yazar, fanatik laikilerle kesin inanllar arasnda orta yol izieyegelen dini
sialclk izgisini yinelemekle kalmayp; nceki slahclarnkinden daha ileri
bir adm atarak, "slam'da her eyin zm vardr" sylemini kullanmak su-
retiyle, kesin inanllarla ittifaka girmitir. Dier bir ifadeyle, onun, dier slah
olarn, kendisine -mellifin yegane kaynak olarak tand slami yasamann
kaynaklarndan daha az olmayan- geni hayati bir alan atklar 'akln' roln
snrlad grlmektedir.
Bu 'uzlamac', daha dorusu 'eklektik' yntem, 60'I ve 70'li yllardaki dini
sylemiere de genel olarak egemen olacaktr. Bu eklektik tavrn 60'I yllarda
genel aka tabi olarak sola meylettii grlrken, 70'li yllarda ise, aksi yne,
saa yneldii grlmektedir; ki, 1967 hezimetinden ve onu izleyen sosyalizm
kart 70 devriminden sonra, bu sa eilim genel akm haline gelmitir.
Bu dnemde eklektik tavr redeletmesi ve bunu ak ve net olarak ilan et-
mesiyle btn dier tutumlardan ayrlan, belki de 'biricik' olarak nitelenebile-
cek bir tutum daha vardr ki, onu incelemedike fotoraf eksik kalacaktr. Bu,
'Kur'an'n edebi yorumu' kuramnn salibi ve Kalire niversitesi'nde 'edebi
tefsir' ekolnn kurucusu Emin el-Hull'nin (1895-1966) tutumudur. Edebi tefsir
kuramyla Htlll, btn sorunlar karsnda Kur'an'n konumu asndan iki bo-
yutu birbirinden ayrmaktadr: Realizm ve idealizm. O bunu, basit bir dille ve
bizim gkten indirilen valiy (ideal) ile vahyin tecelli alan olmas itibaryla,
toplumsal ve insani anlamda tarih (realite) arasndaki diyalektik gerilim olarak
nitelendirebileceimiz bir ekilde aklamaktadr. Vahyin realist boyutu tarihi
dzlemde ortaya kmaktadr; ancak, bu dzlem, vahyin idealizm boyutunu
rtmemektedir. Dier ynden, eyh Hll, vahyin idealizm boyutunun, onun re-
alizm boyutunu ortadan kaldrdn da iddia etmemektedir. Btn mesele, na-
sl bir tefsir ve tevil yntemi izlendiinde dmlenmektedir; yani soru, vahiy-
le tarih arasndaki bu diyalektik gerilim ilikisinin gerek anlamn bulup kar
mak amacyla her iki boyutu da ortaya karabilecek bir yntemin nasl olu
turulacadr. Bu sorunun tek cevab, ona.gre, 'edebi tefsir yntemi' dir. Basit,
ama ayn zamanda aklayc olan slbuyla Ht'll, yle demektedir:
Bu Kur'an'da, bedevi Arap evresine zg bedevilik olgusuna ait eler mev-
cuttur. Bu eler, u ana kadar mesaj tam ve bu mesaj dier milletiere
ulatrmak iin Dou'ya ve Bat'ya gitmi olan Arap evre dzeyinde varl
n tekrarlayarak srdrmektedir. Bu evre, sz konusu dier milletierin ha-
yatlarna, zamana uyum arzeden ve ilerleme ihtiyalarna cevap veren bu
mesaj; ebeciilik ve sonsuzluk mesajn miras brakmtr. Araplarn yaamlar
n srdrebilmeleri. ilerlemeye dahil olmalar ve akllarnn almad eyler
karsnda bocalamaalar iin, (Kur'an'daki) bu olgusal eler gerekliydi. Ni-
tekim onlar slami cl~1eti kabul etmekle kalmadlar; azim ve kararllkL. da-
veti, dnyann kalan ksmna ulatrmaya altlar. Ancak, Kur'an'da, mevcut
toplumsal dzeyin izi , verdii lde yer alan bu realizme ramen, bizzat re-
alizm ieren ayetler de dahil olmak zere -aslnda elier ayetler de bu konu-
26 isHimiyat V (2002), say 2
3 Fi emvalilim, s. ll-12.
4 age., s.12-13.
slami Sol -Genel Bir Bak- 27
s age., s. 16
28 islamiyat v (2002), say 2
trne uygun olan 'zamann hkm'nn idrakinden aciz kalmalandr; ki, Mah-
mud Taha'ya gre, bu aczin en mkemmel rneini Abdunoasr oluturmaktadr.
Bu konjonktr, kk devletlerin reisierinden gerekten 'reis' ismini hak
edenlerin, kendi halkn bu lgn sava meydanndan kurtararak ona bu
gk kubbrnin altnda yer salayabilmek iin ak bir zihinle yoluna devam
etmelerini gerekli klmaktadr. Eer bu reis, Arap-Mslman bir reis ise, da-
ha nceki sylediklerimize ilaveten, ayrca, onun, bu gezegen zerindeki in-
sanln geleceini dnme konusunda, komnizmden de kapitalizmden de
daha elverili bir misyonun sahibi olmas sfatyla, toplumunu siyasal mca-
dele s!zeyine ykseltmesi gerekir. Liderin bu siyasal mcadeleye katlma
s, ona iki grev ykler: 1. ekien iki kesimden birisine meyletmemelidir;
.ta ki, gelecei olmayan bir mcadeleyle vakit kaybetmesin. 2. Sahip olduu
btn zeka ve nfuzunu kullanarak, mevcut gler arasndaki dengeyi ko-
rumaldr; kendi lkesine ve blgesine bir yarar salayacak olsa bile, bu
dengeyi bozacak manevralardan kanmaldr. Bu iki grevi tam olarak ye-
rine getirdii zaman, artk esas grevini yerine getirmeye hazrdr. Bu da,
iki grup arasnda yeni bir grup oluturmaktr. Bu yeni grup, demokrasiyle
sosyalizmi birletiren bir organ ierisinde bir araya gelecektir. Bu, tek ba
na ne komnizmin ne de kapitalizmin yapabilecei bir eydir. Ayrca, yer-
yznde barn salanmas iin, mutlaka gereklemesi gereken ey budur.
Mahmud Taha'nn, zamann hkmyle ilgili bu nitelemeleri, onun zihninde
20. yzyl ile 7. yzyl arasnda bir benzerlik ilikisi olduunu gsteriyor. n-
k ilk Mslmanlar Dou'da ran, Bat'da Bizans medeniyetine slam' alad
lar; slam mesaj, bugn Mslmanlara, Dou'da komnizme, Bat'da ise kapi-
talizme slam as yapmalan grevini yklemektedir.o
1948, 1956 ve son olarak 1967'de Araplarn bana gelen bu yenilgilerin,
gerek hasataln ne olduu ve aslnda bu yenilgilerin de bu hastaln sade-
ce tezahrleri olduunu gsteren olumlu bir yn vardr: !rklk.
Araplarn her eyi rk ltne gre deerlendirmelerinin hibir yarari yok-
tur. nk asrn meydan okumalar, fikirler ve ekaller mcadelesi dzeyine
ykselmitir ve rkl geride brakmtr.
~ at/.e., s. 6-7
age., s. 5
32 islamiyat V (2002), say 2
cih etmi olmalardr. Kimbilir, belki de srail, dman klnda bir dost ve-
ya Araplar asrlar sren bu derin uykudan uyandracak bir krbatr.z
Onun, Araplarn -slam'n mesajn 20. yzylda btn insanla tama mis-
yonunu stlenmek suretiyle- kar koymak durumunda olduklar meydan oku-
maya ilikin bu tasavvuru, 20. yzyl cahiliyesini ve Arap rkln eletiren
Seyyid Kutub'un yaklamyla yakn bir benzerlik arz eder. Ancak, bunun te-
sinde, ikisi arasnda byk bir fark vardr: Kutub'un geri getirmek istedii slam,
literal anlamda 7. yzyl slam' iken, Mahmud Taha, 7. yzyln eriat'nn 20.
yzylda da uygulamaya elverili olduunu ne srmenin byk bir hata oldu-
unu sylemektedir. nk bu iki dnemin toplumsal dzeyleri mukayese bile
kabul etmez. O halde, nmzde iki seenek kalmaktadr: Ya Peygamber'in ge-
tirdii slam, 20. yzyl toplumunun btn ihtiyalarna cevap verme konusun-
da yetkindir; ya da onun gc, 7. asr ve izleyen dnemlerin toplum dzeyinde
bitmitir ve 20. yzyl insanlnn artk slam' bir yana brakp, zm baka
felsefelerde aramas gerekir. Tabii ki, hibir Mslmann bunu kabul etmesi
mmkn deildir; fakat genellikle Mslmanlar eriat'n gelitirilmesi gereinin
bilincinde deildir; onlar bu an sorunlarnn da, 7. yzyl iin ngrlm -
zmlerle zlecei dncesindedirler, ki bu byk bir cehalettir.B
Mahmud Taha, fikirlerinin bedelini hayatyla demitir. Bu trajik sonucun, 80'li
yllarn ortalarnda gereklemesinin -bir sonraki blmde detaylca ele alaca
mz- baz sebeplei vardr. Ancak, burada bu sebeplerden birine iaret edelim:
zellikle Suud petfol gelirlerinin, Arap dnyasnda, dolaysyla Sudan'da egemen
olmas. Nitekim, Numeyrl, 80'li yllarda, Sudan toplumunun artk slam eriat'n
tatbik eden bir toplum haline geldiini ilan etmitir. Bu da, 20 sene nce M. Ta-
ha aleyhine verilmi olan hkmn yeniden gndeme getirilmesini ve irtidad ge-
rekesiyle daraacnda idamn mmkn klmtr. 70'li yllarn sonunda ve 80'li
yllarn banda, iler bu denli knaza girmezden nce, Suriye'de Sadk Celal el-
Azm, Na]fdu'l-fikri'd-cliniyi (Dinsel Dncenin Eletirisi) yaymlad. Bu eserinde,
Araplarn uradklar hezimetin, dini duygular ve dini efsaneler uydurulmas ze-
rindeki etkisini ve Araplarn byk kesiminin (Mslman olsun, Hristiyan olsun)
hurafelere ne denli eilim gsterdiini ortaya koydu. Kitap, kfr ve dinleri aa-
lamak gibi ithamlara maruz kald. Bunlar, Msr'da Mahmud Ebu Zeyd'den be-
ri srekli tekrarlanagelecek olan ithamlard. Ancak, i mahkemeye intikal edince,
Lbnan mahkemesi onu berat ettirdi; fakat bu berat, onun bana gelen sknt
lara son vermedi. Btn bunlar, tutucu selefi akmn giderek nasl gelitiinin ve
izah ettiimiz anlamda sol akmn nasl gerilediinin gstergeleridir.
'slami Sol'un Doumnun lan
Bildiimiz kadaryla, 'slami sol' tabiri, ilk defa 80'li yllarn balarnda Hasan Ha-
nefi'nin el- Yesau'l-islami: kitabat fi'n-naf:lati'l-islamiyye (slami Sol: slami Kalkn-
z age., s. 7-8
13 Mahmud Taha, er-Ris<lletu";i-;i.finiye ine'l-isliin, Hartum, 5. bask, s. 8.
slami Sol -Genel Bir Bak- 33
14 Nafidu'l-bitabi'd-dini, 2. blm.
15 el-Mu'essesetu'l-Arabiyye li'n-Ner, Beyrut 1972.
6 Ruzu'I-Yusuf, Kahire 1973.
17 1976 Ekim says.
34 islamiyat V (2002), say 2
ketiydi. Bu anlamann ilk gstergesi, 1971 ylnda, yani Sadat'n, ynetime gel-
mesinden bir yl kadar sonra ve rakiplerini malup ediinden alt ay nce 20
hvan yesini serbest brakmasyd. Daha sonra bu operasyon, "dzeltme dev-
rimi" olarak anlacaktr. Bu dnemde, sebepleri ortadan kalkt iin, aydnlan
ma akm devre d kalm oluyordu. Btn bu gelimeler, mevcut dzenin
makyaj olarak kulland siyasal demokrasiye ramen oldu. Reis Sadat'n tabi-
riyle, bu "di ve pene demokrasisi", dejenerasyonun son derece yaygnlat
en kt diktatrlk biimine yol amt. Btn bu artlarn bir araya gelmesiy-
le, siyasal slam cemaatleri yaygnlatlar ve pek ok toplumsal kesimde ege-
men hale geldiler. zellikle Seyyid Kutub'un yazlar sebebiyle, hapisteki hvan
mensuplar arasnda birok blnmeler yaandn belirtmeye gerek yok. Bu
blnmeler de, kanl iddet olaylarnn trmanmasnda byk rol oynam; id
det, cahiliye toplumuna son vermek ve slam devleti kurmak iin bir silah ola-
rak kullanlmtr. Bu ekilde, Salih Seriyye liderliindeki slami Tahrir rgt,
18 Nisan 1974 Askeri Bilimler Akademisi olaylarnda ilk faaliyetini ortaya koy-
du. Bu ahsn Kahire'deki Arap Birlii Merkezi'nde alan bir Filistinli olduu
ve Msr lvannn da bir yesi olduu sylenmektedir. 3 Haziran 1977'de ise,
halk ayaklanmas olaylarndan alt ay kadar sonra -ki, Sadat srarla bu ayak-
lanmaya "harami ayaklanmas" diyordu-, Mustafa ukri'nin liderliindeki Tek-
fir ve Hicret rgt, Evkaf ve Din leri eski bakan Muhammed Huseyn ez-
Zehebi'yi karma ve ldrme eylemini gerekletirdi. Daha sonra, bu iddet
olaylar, Cihad rgt yesi ve el-Farilatu'l-a'ibe (Yitik Grev) kitabnn ya-
zar mhendis Muhammed Abdusselam Ferec'in planlad suikast sonucunda
1981'de, yani hvan'la yaplan anlamadan tam on yl sonra Sadat'a dzenle-
nen suikastla zirveye ulamtr. Burada zikretmek gerekir ki, Sadat'a dzenle-
nen suikastn sebebi, bu suikasta milli bir meruiyet ss vermeye alanlarn
dedii gibi, onun 77'de Kuds' ziyareti ve srail'le 78'de anlama yapmas de-
il; sonraki gelimelerin de gsterdii gibi, kan davasyd. Bunun da sebebi, si-
yasal bakmdan ve gvenlik asndan olaanst uygulamalar ieren 1980 ka-
rarlaryd. Bu kararlar neticesinde, Msr'daki btn muhalif fikri akmlarn n-
de gelenlerinin tutuklanmas kapsamnda, hvan ve dier slami akmlara men-
sup baz nde gelen liderler de tutuklanmt. Belki de bu durum, Msr'da su-
ikasttan sonra yaanan -endie ve gerilimle kark olsa bile- rahatl aklar.
Ancak, bu, ayn zamanda bu cemaatlerin projelerinde ne milli ne slami hibir
boyutun bulunmadn da gsterir. nk onlarn en st stratejileri, ne paha-
sna olursa olsun, hatta slam' da harcama pahasna, ynetimi ele geirmektir.
Burada mutlaka iaret etmek gerekir ki, petrol dneminin 1973'ten itibaren
oynad rol, bugn hala etkisini srdrmektedir ve bu akmn sadece Msr'da
deil, btn slam dnyasnda egemen olmas iin gerekli atmosferi salama
ya almaktadr. Bunu da ideolojik, ekonomik ve siyasal destek salamak su-
retiyle yapmaktadr. Aslnda, petrol sadece iyi veya kt yolda kullanlacak bir
zenginlik deildir; ayn zamanda petrole, bilgisel ve kltrel dzeyde toplum-
sal ve siyasal etkileri olan bir olgu olarak bakmak gerekir. Arap dnyasnda
slami Sol -Genel Bir Bak- 35
s Bu kitaba ve Zek! Necib MahmGd'un dncelerine ilikin analizimiz iin bkz. el-Jjit?ib ve't-
te'vil, ei-Merkezu's-Sekafi el-Arab!, Beyrut 2000, ~. 67 vd.
islamiyat V (2002), say 2, s. 37-42
Aydnlanmac slam*
HASAN HANEFI
PROF.DR., KAHRE NiVERSiTESi
EVREN: BRAHiM ASLAN
Hasan Hanefi, bu yazy, 'slami sol' projesini bugn nasl deerlendirdiini yanstan bir yaz yaz-
mas ynndeki talebimiz zerine kaleme alnmtr. Oysa, grlecei gibi, yazda 'slami sol'
kavramndan hi sz edilmemektedir. Hanefi, fenomenolojik yntemi benimsedii iin, lafz ile
mana arasndaki ilikiyi, elbise ile beden arasndaki ilikiye benzetnektedir. Ona gre, elbise es-
kiyince deitirilir. 20. yzyln ikinci yarsnda 'sol' dnce, politik ve entelektel bakmdan b-
yk bir prestije sahip olduu iin, projesini 'slami sol' olarak isimlendirmitir. 80'li yllardan son-
ra sol dncenin prestij kaybetmesine bal olarak, onun bu kavram brakp, ayn ierii 'ay-
dnlanmac slam' eklinde isimlendirmeyi yeledii anlalmaktadr (Yaync).
38 islfi.miyat V (2002), say ~
ton ile yapt mnakaada belirttii zere, slam; toplum, tabiat, medeniyet, ilim
ve kltr elerinin mevcudiyetinin sebebidir. Kevakibl'ye gre ise, akln otori-
tesinin kaybolmas, istibdat anlaynn ortaya k sebepleri arasnda yer alr.
Tahtavi ve halefieri All Mubarek, Ahmed Seyyid Lutfi, Taha Huseyn ve Ak-
kad gibi dnrlerin temsil ettii liberalizm, tecdid asnnda aydnlanmac an-
layn muadili olmu, hatta onunla erevelenmitir. Tahtavi ve beraberinde-
kiler, Aydnlanma anda Fransa'da olduu iin, aydnlanmac anlay kendi-
sini liberalizmle snrlandrmtr. Aydnlanmac anlay daha sonralar devrim
hareketine dnmtr. Tahtav, zihinsel muhakemeye dayanan husun-kubuh
konusunun temelinin Bat'nn Aydnlanma felsefesi olarak isimlendirdii eyin
ta kendisi olduunu kavram bir dnrdr. bn Haldun, Araplarn Montes-
quieu'sdr. Montesquieu ise, Fransa'nn bn Haldn'udur. Mukaddime ile Ka-
nunlann Ruhu arasnda hibir fark yoktur. bn Haldn'un 'umran' ve Montes-
quie'nin 'endstri' kavramlar ile 'dnce' ve 'vatan' anlaylar arasnda da te~
melde nemli bir fark sz konusu deildir. "Bu vatan hepimizin mutluluuna
kaynaklk eden ortak paydamz olsun. Biz, bylesi bir lkeyi byk yaplarla,
dnce ve zgrlkle ina edeceiz." Kz ocuklarnn eitimi, erkeklerinkin-
den daha az nemli deildir. slam'n vatan olgusu ile olan ilikisi, Hz. Pey-
gamber'in Hicaz ile olan ilikisine benzetilebilir.
ibll umeyl, Ferah Anton, Ya'kb Sarf, Selame Musa ve sma'll Mazhar'n
tesis ettii bilimsellik hareketi, temelde, tecrbeye (deneycilik) dayanmasna
ramen, zde, akl merkezlidir. Matematik ve doa bilimlerinin temeli akl ol-
duu gibi, ayn ekilde kainat sistemini kavramann yolu da akl dr. Akl ve do-
a birer sestir. Akln sesi doann sesidir.
Tp uzmanlarnn, felsefecilerin ve bilim adamlarnn yapt gibi, kainatn
gizemli boyutlarnn bilgisine ulamak iin, rnein, insan fizyonomisinin ve
psikolojisinin incelenmesi -Farah Anton'un 'seklarizm' olarak isimlendirdii
ekliyle- aslnda insanlarn maslahatlarn akl ve bilgi zerine kurma abala-.
ndr. Deyim yerindeyse, doa, akln anlamak iin bakt, telif edilmi bir ki-
tap gibi herkese aktr.
Aydnlanmac slam tasavvuru, 1881-1882 Arap Devrimi'nden bu yana mey-
dana gelmi olan Arap devrim hareketlerinin esas olmutur. O, Afanl'nin r-
n olup, onun retilerinden !:?yk oranda etkitenmi bir devrimdir. Bu tarih-
sel srete, slam, ieride bask ve iddet; darda ise emperyalizmle mcade-
le halindeydi. Aydnlanmac slam, Hidiv ve ngiliz smrgeciliine bakaldr
m ve "Allah, bizi kle ve mal olarak deil, zgr yaratmtr. Allah'a yemin
ederim ki, bundan byle sahip olduumuz hibir eyi bakalarna miras brak
mayacaz," anlayn sloganlatrmtr. ok gemeden Afanl, "Msr, Msrl
larn dr!" slogann ortaya attktan sonra, Ulusal Parti'nin (el-J:izbu'l-vatan'i) ide
olojisini belirleyen Muhammed Abduh'un fikri mcadeleleri sonucunda 191
devrimi patlak vermitir. kinci Msr Devrimi'nin ardndan niversiteler kurul
Aydnlanmac slam 41
YASN AKTAY
DO.DR., SELUK . FEN-EDEBYAT F. SOSYOLOJ BLM
yakta y@yahoo.com
noktaya yakn grldkleri lde iyi not alrlar. Zaten Binder'in kitab, tarihi,
son bir noktaya doru hzla tamakta olan liberal program asndan en b-
yk engel olarak grlen slam'n deiik yorum veya uygulamalan zerinde-
ki incelemelerden oluuyor. Bu incelemeler, bu endielerin abartl olabilecei,
slam'n da, baz yorumlannn ne kanlmas ve tevik edilmesi yoluyla, tari-
hin liberal sonuna uyumlu hale getirilebilecei varsaymyla yaplmtr. Solu,
kendi iinde tutarl ve stn bir deerler seti olarak kurmakszn, slam'n sol
yorumlarnn bir tespit ve analizini yapmak mmkn grnmyor.
Sol ve sa kavramlarnn, slamcln siyasal meramn ifade etmek zere
istihdam hakknda her sz aldnda belirttiimiz bir nokta zerinde, tam da
bu balamda, tekrar durmakta fayda vardr: slam'n siyasal meramn ifade et-
mek bakmndan sol ve sa kavramlarn kullanmak zorunluluu var mdr? s
lamclk, sac bir hareket midir, solcu bir hareket midir? Daha yolun banda
bir zcle yakalanmamak iin, yle de detaylandrabiliriz soruyu: Deiik
dnemlerde ald biimler itibaryla slamcl, sol ve sa hatt zerinde ko~
numlandrarak anlamiandrmak mmkn veya gerekli midir? Gnmzde t-
kenmeye yz tutmu bir kartlk, slam'n siyasal taleplerini anlamiandrmak
zere ne lde istihdam edilebilir veya bunun istihdam gerekli midir? Hemen
syleyelim ki, sol-sa kartlnn bittiine dair gnmzde reva bulan syle-
'
min kendisi, kresel lekteki korkun eitsizlikler ve hakszlklar zerine otur-
duu srece, iddetli bir muhalefeti hak etmekte, bu yzden, bu kartln bit-
tii konusunda asla ikna edici olamamaktadr. Sa-sol kartln, siyasal at
malar ifade etmenin bir yolu olarak benimsemesek bile, kabul etmeliyiz ki, bu
kartln bitmi olduunun -tank olduumuz- ilanlar, liberalizmin pratikte
kendine zg bir siyaset dmanlnn galebesini ifade eden toplumsal artla
n ifade ediyor. Sa-sol kartlnn artk bir anlam ifade etmediinin ilan edil-
mesi, egemen bir siyasal koula muhalefet veya alternatif olma ihtimalinin bir
ekilde giderilmi olduunu syler. Bunun ne anlama geldii yeterince ak ol-
mal. Ama yineleyelim, bu, kendi iktidar. altnda yaanan sorunlar, adaletsiz-
likleri, eitsizlikleri ve hakszlklar grmeyen, grmek istemeyen, tipik ve sra
dan bir iktidar sylemidir (Aktay, 2002: 46-7). Dier yandan, bu kartln, si-
yasal varolu biimlerinin tamamn, hatta slamcl bile erevelemesine kar-
dini bir engel olmadn dnsek de, slamcln, bandan itibaren bu er-
eveye girmeye kar bir diren gsterdiini kaydetmek gerekiyor.
Trkiye slamclnda bariz olan bu durumu, Arap dnyasndaki baz ara-
ylarda tabii -ki eitlendirrnek ve renklendirmek daha fazla mmkndr. s-
telik, Arap dnyasnda, sol ve sosyalizm ile slamcln ilikisinin hikayesi ku
kusuz Trkiye'dekinden epey neeye rastlar. Bir yandan sosyal adaleti, muha-
lif, devrimci, deiimci, anti-kapitalist, anti-kolonyalist, aktivist boyutlaryla
epeyce bir sol vurguya sahipken, bir yandan da sol ve sosyalizme kar konum-
Ianma noktasnda srarl bir vurguya sahip olan slamcln bu ikili tavr, bata
46 islamiyat V (2002), say 2
Msr ve Suriye olmak zere, birok Arap lkesinde grlebilir. Cezayir Kurtu-
lu Sava'ndaki btn kimlik ve bamszlk motivasyonlar, slami deerlere
dayanmasna ramen, hareketin, solcu bir iktidar elitinin retimiyle sonulan-
mas, sol ve slam'n, Arap lkelerindeki bulumalar asndan kayda deer
komplikasyonlar olmutur. Benzer bulumalar dier yerlerde de ok farkl ge-
limemitir. Bu balamda, Mustafa Sibai ve Seyyid Kutub'un yazlarnda, Msr
ve Suriye'de 40'l yllarn sonlan ile SO'li yllarda youn bir gndem konusu olan
slam ve sosyalizm arasndaki bulumalarn mahiyetini anlamak asndan en iyi
rnekler bulunabilir. Her ikisinin de, sosyalizme kar bir eit apolojist olduk-
lar veya sosyalizm ve solu, slam'n ifade edilebilecei uygun bir dil ve deer
ler btn olarak grdkleri ve bundan ricat ettikleri dnemleri vardr. Ku-
tub'un slam'da Sosyal Adalet ve slam ve Kapitalizm atmas isimli kitapla-
ryla Mustafa Sibai'nin slam Sosyalizmi isimli kitab, o yllarda slamcln sol
bir okumasnn izlerinin en rahat srlebildii, sonularnn en kolay grlebil-
dii metinlerdir. Sib.i'nin almalar zerinde daha ayrntl bir incelerneyi ba
ka bir almaya erteleyerek, burada, Kutub'un metinlerini ele alacaz.
Gen ve Olgun Kutub: Epistemolojik Kopma?
Kutub'un hayatnda, ortaya koyduu eserlerdeki tematik vurgular zerinden bi-
le gidildiinde, deiik dnemlendirmeler yapmak her zaman mmkndr. Ge-
nellikle kendisinin yazd son metinlerde, rnein Yoldaki aretler'de, iki d-
nemli bir ayrm yapt bilinmektedir; ancak, kendisi hakkndaki kendi ayrm
nn tam olarak hangi dnemleri kapsad, veya bu dnemlerde yazd hangi
metinleri kapsayp hangilerini darda brakt, tam olarak net deildir. rne-
in, "mrnn krk yln cahiliye tedrisat yapmak!~ geirmi olduunu" (Ku-
tub, 1980) syledii halde, 1939 ylnda yazmaya balayp 1944'te bitirmi ol-
duu (dolaysyla tam da bu krk yllk dilimde ortaya konulmu olan) Kur'an'-
da Edebi Tasvir (1978) ile Kur'an'da Kyamet Sahneleri (tarihsiz) gibi kitapla-
r, mrnn son diliminde yazaca metinlerle paradigmatik bir btnle sa-
hip grnyor. Nitekim, bu dnemde yazd Fi ?ilali'l-l.wr'an, slam Dnce
si ve Yoldaki aretler'de, Kur'an'n anlalnasna veya slam'n dini tecrbesi-
ne dair yapt ve estetik boyutun nemini arlkla vurgulad metinlerle, bu
ilk dnemdeki metinler arasnda gzle grlr bir epistemolojik kopu olmad
gibi, son metinlerde sklkla bu ilk metinlere de referans verilmektedir.
Bylece, Kutub'un m.etinlerinde grece bir srekliliin izleri rahatlkla bulu-
nabilse de, baz konularda ciddi zihinsel kaymalar yaad grlebilir. brahim
Ebu Rebi, bu geileri dorudan kronolojik bir srayla; hvan ncesi Dnem,
hvan Dnemi (1952-1962) ve son drt ylna denk gelen, Yoldaki areder'i
yazm olduu dnem olarak aynyar (Rebi, 1996, 1998). Tabii ki, Ebu Rebi, her
kronolojik dneme, Kutub'un syleminde gze arpan baz karakteristik zel-
likler atfeder. Birinci dnemi, bir 'nc dnya entelektelinin, dncesini
sergiledii', edebi, kltrel ve sosyal ynnn olutuu dnem olarak niteler-
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 47
ken (Ebu Rebi, 1998: 217 vd.), hvan'l dnemi, nceki dnemin bir inkar ola-
rak deil de, bir uzants olarak alyor; ancak, bu dnem, "gei dnemindeki
dinci bir entelektelin dnce amazlarn yanstan mull bir btn olarak"
(s. 21 7) ele alnyor. Hasan Hanefi de, Kutub'un dncesinde drt dnem ayrt
eder: Edebi, sosyal, felsefi ve siyasi dnemlere denk gelen bu aynmda 1952-
62 arasndaki dneme denk gelen dncenin, "felsefi bak asn yanstt ve
Kutub'un bu dnemde, nceki sosyal ve ekonomik kararlarna srtn dnm
olduu, bunun yerine, soyut ve saf slam'n sunulmasn tercih ettii" zerinde
duruluyor (Hanefi, 1988: 168-9'dan naklen, Ebu Rebi, 1998: 220).
Kutub'un dnce veya siyasi seyrinin dnemselletirilmesiyle ilgili tartma
ya, Kutub zerinde alma yapan herkesin katld ve ounun, aa yukar
benzer bir tasnifte uzlat grlebilir. Leonard Binder (1988), Emmanuel Si-
van (1985), Shahrough Akhavi (1997) gibi Batl akademisyenlerin genelde s
lam'a, zelde Kutub'a olan ilgileriyle yaptklar gen-olgun Kutub ayrmlarnn,
aslnda, buradaki tartmalarmzia fazla bir ilgisi olmayaca iin, fazla ayrnt
laryla ele alnmasna gerek yok. Ancak, bu gen-olgun Kutub ayrmnn, Ku-
tub'un dnceleriyle varolusal bir yaknlk kuran dnrlerce ve Kutub'un
dncelerini izleyen kitlelerce karianma biimi, kukusuz ok nemlidir. r-
nein, Nasr Hamid Ebu Zeyd ile Hasan Hanefi'nin, gen-olgun Kutub ayrm
na ilikin tavrlaryla, Msr'da, Kutupu hareket olarak bilinen genel okuma
arasndaki tartma, gen-olgun Marx'la ilgili sol tartmalar epeyce andrmak
tadr.1 Ve bu diyaloglarn merkezinde Kutub'un, deiik dnemlerindeki; sol,
sosyalizm veya sosyal ve ekonomik konulara dair tavrlarndaki deiim yat-
maktadr. Hem Hasan Hanefi hem de Ebu Zeyd, Kutub'un birinci dnemini
kendilerine daha yakn bulmakta, onun, birinci dnemde, slam'n daha top-
lumsalc, ekonomik ve insani sorunlarla daha ligili bir yorumuna sahip olduu
nu kabul etmektedirler. Hem Kutub'un kendisinin hem de birok izleyicisinin,
daha olgun olarak nitelendirdii dnemde, Kutub'un, btn ilgisini soyut bir Al-
lah inancna ynelttii zerinde duruyorlar (Ebu Zeyd, 1992: 106-7).z
Marx'n dnce seyri ierisinde yaanm bir 'epistemolojik kopu'a ska deinilir. Bu tasnifle-
rio Marksizmin tarihi ierisindeki adn en ak biimde koyanlardan birisi, nl Fransz Marksist
Louis Althusser'dir. Althusser'e gre, 1840'l yllarda yazd el yazmalarnda Marx, hala Hegelci
kklerine baldr. Feuerbach zerine yazd tezlerin ll. sinde, filozoflarn, dnyay hep yorum-
lamakla uraarak asl olan, yani dnyay deitirmeyi ihrial ettiklerini syleyecek kadar zne
felsefesine iyimserce inanan, olduka ideolojik bir Marx'tr. Oysa ikinci dneminde Marx, dn-
yann deiiminin znelerin inisiyatifine bal olmayan tarihsel diyalektik kurallara gre ileyen
doasn kefetmi ve onu anlamann yolu olarak, daha bilimsel bir yntem benimsemitir (Alt-
husser, 1991: 63-75). Althusser'in tercihi, tabii ki olgun Marx'tr, ancak, Marksizmin tarihi ieri-
sinde, herkes bilerek veya bilmeyerek bu Marx'lar arasnda kendine daha yakn bulduuna sa-
rlmtr. Frankfurt Okulu'nun ilk yelerinin, adn koymadan gen Marx'a daha sempatik baktk
larn sylemek mmkn. Bu arada, Abdullah Laroui'nin, bir Arap veya nc dnyal olarak,
gen Marx' bizim derderimize ve konumumuza daha yakn bulduunu biliyoruz (Laorui, 1993).
2 Kutub'un, toplumsal sorunlardan, kendi zerinde bu dnemde bariz etkisi olduu grnen Mev-
dudi'nin dnce erevesine daha yakn olan bu soyut meselelere kayn, Hasan Hanefi'nin,
48 islamiyat V (2002), say 2
Kutub'un Msr hapishanelerinde grd ikenceyle aklamasna karlk, Ebu Zeyd, ayn d-
nceleri tayan Mevdudi'nin, hayat boyunca ikence ekmedii halde nasl olup da bu dn
celere kaplm olabildii sorusunu ortaya atar. Ebu Zeyd'e gre buradaki sorun, zellikle 50'li
yllardan itibaren hzla gelime kaydeden ve byk oranda iktidarn kime ait olacayla ilgili,
Mslman Kardeler'le Devrim Subaylar arasnda yryen kavgaya bir cevap olarak gelien,
dinsel sylemin rndr (Ebu Zeyd, 1992: 106-108). Youn bir sz merkezcilik, 'din ile dn
cenin zdeletirilme' gayretkelii atfedilen dinsel sylemin analizinin yer ald Ebu Zeyd'in
Na/.-du'l-!Jitabi'd-dini (Dinsel Sylemin Eletirisi, ev. Fethi Ahmd Polat) balkl kitabnn Trk-
e evirisi, 2002 ylnda Kitabiyar yaynlarndan kacaktr. Kitap yaymianmadan nce, okuma-
m salad iin mer zsoy'a teekkr ederim. Buradaki referanslar, kitabn Trkesi henz
yaynlanmadndan, orijinal basksna yaplmtr
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 49
son zamanlarnda, Kitab ile gereklik arasnda bire bir ilikiler kurulmas ko-
nusundaki ynelileri hususunda da iyice yaygnlam bir yanln yapld
gsterilebilir. Ahlaki ve eylemsel. dsturlar bekleyerek bir metni yorumlamann,
ok zel bir okuma biimi olduunda kuku yoktur. Kutub'un, metinle ilikisi
ni bu ekilde kurmu olmasn ve byle bir okuma neriyor olmasnn grnr
sonularn yorumlamak ok daha zordur. Byle bir yorumun, bir metnin, ken-
di i dnyasnda yaayp d dnyay buna uydurmaya almann btn geri-
limlerini yanstacandan kuku duyulmaz. Sorun byle kurulduunda, metnin
i dnyas ile gereklerin dnyas arasndaki kopukluk, yorumlayann soyut
alemlerde gezinmesi olarak kolaylkla anlalabilir. Oysa btn devrimci hare-
ketler -buna tabii ki, gereklerden baka bir eilimi olmad iddiasndaki
Marksizm de dahildir- elindeki bir metni 'makul' saymakta ve bu metne uyma-
yan gereklerin deitirilmesini talep etmektedir. Bu arada, Kutub'un, son za-
manlarndaki teolojik tercihlerine bir metin-merkezcilik isnat edilmesini epeyce
zorlatrabilecek daha karmak bir nitelie sahip olduuna ileride deineceiz.
Burada sz konusu edilen zihinsel kayma,. veya Althusser'in Marx'a atfetti-
i trden 'epistemolojik kopma', aslnda, insana olan ilgiden Tanr'ya olan ilgi-
ye doru bir kay, slam kelam tarihi ierisinde de Mutezililikten Earilie do
ru bir kay olarak nitelenebilecektir. Gen ve olgun Kutub konusundaki ihti-
lafn konumuzia ilgili nemi, Kutub'un olgunlatka, sol bir jargondan, olduk-
a idealist bir jargona doru kaym olduu ynndeki sol eletiridir. Bu ele
tiriyi slamclk adna dillendiren Hanefi ve Ebu Zeyd'in yan sra, slamclkla
hibir ilgisi olmayan, dnya Marksizm literatrne kayda deer katklar olan
Samir Amin gibi Marksistler de, kendine zg vurgularla dillendirmitir.
Esasen Kutub'u, Mslman Kardeler hareketine sempatiyle bakmaya ve
dncesine tmyle slamc bir nitelik kazandrmaya gtren sre, herkesin
kabul ettii gibi, Kutub'un, 'eitim ynetimi' renimi iin Amerika'ya gittiinde
balamtr. Kutub'un Amerika'da bulunduu dnem, ayn zamanda, srail'in
Araplar yerlerinden yurtlarndan ederek, M~slmanlarn aclar zerine bir dev-
let kurduu dneme denk gelir. Kutub, kendisine her ynyle apaikar bir ada-
letsizlik olarak grnen Filistiniiierin yurtlarndan atlmas srecine Amerikalla-
rn tam destek verdiklerine gzyle ahit olmutur. Amerikan basn Filistinlile-
rin aclarna tmyle duyarsz bir tutum sergilemi; aksi gibi, srail'in kurulma-
sna tam destek vermitir. Kutub'un kapitalizm kartln, bu gzleriyle ahit
olduklar oluturmu; ancak, uluslararas sosyalizmin de bu srete kendisine
biilen bir rol oynadn da tespit etmitir. Bu dnemde Kutub'un hem kapi-
talizme hem de sosyalizme ortak bir tavr gelitirmesini salayan bir faktr ola-
rak, srail'in kurulmasna kar bu ikilinin yrt~n grd ittifakn byk
bir nemi olacaktr. Daha sonraki metinlerinde de teolojik temelini zenle iie
yecei 'kfr tek millettir' dsturunun tecrbi temelini byk lde bu olayla-
rn Amerika'daki algs oluturmutur. Yvonne Haddad, Kutub'un, Amerika'day-
50 islamiyat V (2002), say 2
. ken algladklarndan
etkilenerek bu tepkiyi verdiini sylerken, ayn tepkiyi
paylaan birok aydna da deinir. rnein, Taha Huseyn, Ahmed Em!n ve Ab-
bas Mahmud el-A'kkad gibi yazarlar da, bata genel olarak Bat hayranlyla
nitdenebilen bir izgiye sahiplerken, yine srail tecrbesinin etkisiyle, Batl l-
kelerin btn Aydnlanma ve modernlik mktesebatlarn iptal edecek biimde,
srail'e destek vermelerinden etkilenerek bir slami kimlik bilinci gelitirmiler
dir (Haddad, 1989: 85-87; Akhavi, 1994: 130-1). srail gerei, herhangi bir s
nf bilinci davasnn ok lks kalaca, yakc scaklkta bir gerektir. Tek ba
na bu gerein varl, hem modern dnyann dayand tm Aydnlanmac ide-
alleri yalanlamaya, hem de srekli olarak Mslmanlarda slamc bir bilinci ve
kimlii uyarmaya yeterdi. Tpk bugn olduu gibi, genellikle oka merak edi-
len ve bir bittiinden, bir tekrar canlandndan sz edilen slamcln, btn
zgl ve zgn performans yokluuna ramen gndemde kalmasnn en nem-
li sebeplerinden, belki de garantilerinden biridir de srail. Tabii ki srail'e bula-
an btn uluslararas, ulusal ve entelektel yan srelerle birlikte.
3 Tabii ki bunu sylemek, bu tr lkelerde solun, smrgecilie kar hibir sylem gelitirmedi
ini, hatta yer yer bizzat millici, ulusal kurtuluu bir sylem gelitrnedii anlamna gelmiyor.
Ne var ki, bu tr versiyonlarnda bile smrgecilikten kurtulan millete ngrlen deiim prog-
ram veya 'devrinler'in altnda yatan varsaymlar, toplumun mevcut haliyle 'geri'lii zerinde
durmakta, ve bu deerlerin Batl pozitivist deerler lehine dntrlmesi ngrlmektedir. Ge-
nelde slam dnyas, zellikle de Sudan ve Msr'da uluslararas solun ulusal kurtuluu rol ve
sylemleri ile bu sylemlerin altnda yatan pozitivist varsaymlarn bir analizi iin bkz. El-Amin,
1996: 29-53. El-Amin'in Sudan ve Msr'daki sol hareketlerin kurtuluu sylemlerindeki Bolevik
tarz ile Rusya'nn uluslararas karlar arasnda deindii ilikiye Kutub u ekilde deinmitir:
"Komnizm propagandasna damgasn vuran, sadece doktrin taassubu deildir. Bir devlet ola-
rak Rusya'nn karlar vardr. Bu adan komnizm, Rusya'nn smrd devletler stnde ha-
kim olmas iin bir vastadr" (Kutub, 1981: 140).
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 51
4 Kutub, Msr'da komnist ideolojisinin gelimesindeki deiik etkenleri sralarken, bu tarz bir mu-
halefetin nasl taban bulabiidiini sorgulayarak: "Neden komnisttirler? Komnizmi sevdiklerin-
den mi? Hayr. slam' sevmezler de ondan, slam' sevmedikleri iin slam'la mcadele eden her
doktrin onlara dosttur" der, arkasndan unu ekler "istedikleri kadar 'biz her trl dini taassuba
karyz, hibir dine itibarmz yoktur' diyerek gafl Mslmanlar kandrsnlar; onlar gerekte
haldrlar ve yalnz slam'a ktlk dnrler." (Kutub, 1981: 140)
52 islamiyat V (2002), say 2
veya Msr'daki solun, ezilen veya smrlen kitleleri koruyup kollama insiya-
kyla ilgili olmadn syler. Aksine, slam ve yalnzca slam, "inanta Allah'a
iman, hayat sahnesinde de ruhu korumas yannda, iktisadi ynden de sosyal
adaleti gerekletirebilecek gte" olduu iin, "varln, kitlelerin mitsizlik-
lerini smrme ve 'komnizmden baka kar yol yok' slogan zerine oturtan
bir propaganda iin en byk tehlikedir" (Kutub, 1980: 139). Dolaysyla, s
lamclk ve sosyalizm veya sol arasndaki ilikinin nemli bir boyutu, ayn top-
lumsal tabana hitap eden iki farkl ideolojinin rekabeti olarak grlebilir.
Kutub'un, sosyalizme veya komnizme bu kadar ak cephe alma ra
men, bu dnemde yazdklarnn byk lde, sol ideolojinin hegemonyasna
vetilen bir karlk olarak okunnas tamamen haksz deildir. slam'n ilk me-
tinlerinde ve slam tarihinde teorik temellerini ve uygulamalarn bulup ada
bir modelini gelitirmeye alt sosyal adalet mefhumu, genelde slam lke-
lerinde, zelde Msr'da iyi piyasa yapm olan sol taleplerin diliyle konumak
tadr. Sonuta reddediyorsa bile, sosyalizmin diliyle konumasnn, kendisini
sosyalizme kar apolojetik bir konuma drd, sklkla vurgulanmtr.
Dorusu Kutub, sosyalizmin entelektel arl altnda ezilip, bunun kkenie-
rinin slam'da da bulunduunu gstermeye almaktan daha fazlasn yapar:
Mslmanlarn sosyalizmde aradklar eylerin daha fazlasnn kendi dinlerin-
de bulunduunu telkin ederken, ayrca, aradklar eyi sosyalizmin karlaya
madn da syler. Bunun iin, Sosyal Adalet kitabnn daha giri cmleleri "ik-
tisadi hayatta kii, birikmi bir miktar paras varken, bunun miktarn dn
meden bor para alma yoluna bavuramaz" nermesiyle balar ve Mslman-
larn, ellerindeki imkanlara bakmakszn dandan sistem, deer veya teorik te-
meller borlanmalarndaki elikiye dikkat eker (Kutub, 1982: 9). Mslman-
larn sosyalizme bavurmalann gerektirebilecek her eyin slam'da olduu
nermesi, her ne kadar, 'dolaysyla sosyalizme de gerek yok' demeye getirse
de, o lde de sosyalizme srekli gnderme yapar.
Sosyal adalet mefhumu bu gndermeleri hep ierir, ancak kavram, ayn za-
manda, solcu mutlak eitlik kavramna kar, yine solcu bir bak asndan sa
bir direni refleksini yanstmaktadr (Aktay, 2002). Ekonomik veya sosyal eit
lie kar, insanlarn kendilerini aan bir st iradenin belirlemesiyle, ayn yara-
tlmam olduklarn ima eder. slam'n, sosyalizme ihtiya duymayacak kadar,
mazlum ve madur kitlelerin haklannn yannda olduu vurgulanmakta, ama
hibir zaman sosyalizmin nerdii kadar mutlak bir eitlik vaadi veya ideali
dillendirilmemektedit. Dahas, zenginleriyle, fakirleriyle, iisiyle, ivereniyle
bir btn olarak tanmlan topluma yukardan dayatlan bir adalet ats altnda,
taraflarn birbiriyle .vumlu ve atmasz yaamas iin gerekli ideolojik servi-
si bile salayabilir slam. Nitekim bu da, Kutub'un Marksist eletirmenlerinin
her zaman eletiri oklarn 'ynelttikleri noktalardan biridir. Samir Amin, da
trnc zellii gze rpan bu adalet anlaynn "ne bir yandan smrlenlerin
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 53
radikal bir blm iin devrimci taleplerini, ne de dier yandan status quo'-
nun tutucu kabullenilmesini" diamacln dnr; "Zenginleri kskanmaynz,
zira, te dnyada dl daha byk olacak" diye ifade ettii Kur'ani dsturun,
Kutub'un adalet anlaynn ok gl br yann oluturduunu syleyen
Amin, bu anlayn, slam tarihi ierisinde de Hristiyanlktan farksz olarak sta-
t eitsizliklerini ve zenginlerin ve prensierin despotizmini engelleyememi ol-
duuna dikkat ekiyor (Amin, 1987: 73).
Burada, Kutub'un sosyal adalet temasnn, Kutub'un btn metin-merkezci
eilimlerine ramen, slam dnce tarihi ierisinde kolayca geitirilemeyecek
bir bulu olduunu kaydetmek gerekiyor. Bunun, metnin kendisinin syledii bir
ey olmasndan ziyade, ada etkilerle metinlere atfedilmi baarl bir kompo-
zisyon olduu, bir gerektir. Nitekim, Aklavi'nin de tespit ettii gibi, Kur'an'da
isim olarak adalet kelimesi gememektedir (Ak:havi, 1997: 383-5). nsanlarn
dengeli ve ll davranmalar anlamnda, 'emanet!erin ehline verilmesi', 'ile
rin yerli yerine konulmas', 'iki kadn arasnda' veya bir baka toplumdan olan
birine davranld zaman gzetilecek bir saduyu, bir denge ve davran kodu
olarak genellikle 'adi' olarak geen szcn, ekonomik dalmn bir sfat ola-
rak gemesi, Kutub'un ada slami literatre nemli bir katksdr.s .,
Kutub'un ilk metinlerindeki sol temalar bunlarla snrl deildir. stenirse
Kutub'un ele ald birok konuyla sol duyarllklar arasnda veya sosyalist sy-
lemler arasnda bire bir karlatrmalar yaplabilir tabi. rnein,. slam-Kapi
talizm atmas'nda, zelde Msr toplumundaki, genelde ise kapitalist dnya-
daki mlk ve servetierin dalmndaki bozukluk iddetle eletirilmekte, emek-
cret dengesizlii ve imk'iniardan eit faydalaramamann yan sra, alma sis-
temindeki bozukluk ve verim dkl en nemli sorunlar olarak alnmakta
dr. Bu tr temalarn, o zamana kadar sosyalist hareketlerin tekelinde olmas,
Kutub'un syleminin bir eit slam sosyalizmi olarak grlmesini kolaylatr
mtr. Oysa Kutub, slam'n bu konulardaki, kolaylkla sosyalizmle paralellik-
ler kurulabilecek zmlerini u sorular eliinde ifade ediyor: "Meselelerimi-
zin zm yollarn slam'da bulamaz myz? Bize ne oluyor da, derderimizi s
lam'a sunmadan saa sola koup duruyoruz?" (Kutub, 1981: 46).
Kutub'un slam-Kapitalizm atmas'ndaki syleminin sol balarnndaki en
dikkat eken ynlerinden biri de, din konusundaki youn eletirilerdir. Kutub,
neredeyse dnemin bir solcusu kadar, dinin kurumsallam ve belli bir din
adam tabakasnn uhdesine alnm ekline eletiriler yneltiyor. "eyhler ve
derviler meselesi" balkl blmde, dinin her zaman egemenlerin kullanm
na ak bir taraf olduunu ve tarih boyunca dinamik, gerek din ile bu din
5 Akhavi, kavramn sadece veya ilk olarak Kutub tarafndan kullanlmam olduunu da kaydedi-
yor. Olivier Carre'ye atfen, Akhavi, kavramn ilk olarak Muhammed el-Ghazzali, Abdlkadir Av-
da ve Seyyid Kutub tarafndan, ama slam'da Sosyal Adalet kitabnn yaymland esnada e-za
manl olarak kullanldn tespit ediyor (Akhavi, 1997: 386).
54 islamiyat v (2002), say 2
arasnda da bir mcadele olacan anlatyor. Bu, Kutub'un, dinin belli bir ku-
rumsallama ve yaanma biimine kar, sonraki metinlerinde de hibir zaman
vazgemeyecei bir eletirel izgidir. Sosyalistlerin sylemindeki mzmin din
ve din adam kartlyla ilk anda paralel gibi grnen bu eletirilere slami
mesnetler bulmakta hibir zaman zorlanmaz Kutub. Bizzat Kur'an ve Snnet
ierisinden, dinin ktye kullanlmasnn birok rneklerini bulurken, slami
bir ynetimin bir din adamlan ynetimi anlamna gelmediini, aksine, slam'da
zaten bir din adamlan snfnn olmadn syler.
Sz-merkezcilik, Estetik Performans ve Yenilik
Sosyal Adalet'te Kutub'un yapt ey, slam'n ana metinlerinin, bu arada, slam
tarihindeki bu metinlerden mlhem pratiin de ierdii sosyal adalet rnekle-
rinden, gelecek iin bir ekonomik ve toplumsal model retmektir. Bu model ise,
"uluhiyet, kainat, hayat ve insan ile ilgili slami dn genel izgileriyle kav-
ramadan" anlalamaz; zira "sosyal adalet, slam'n btn retilerinin kaynak-
Jand bu ana esasn bir dalndan baka bir ey deildir" (Kutub, 1982: 31).
~'Model, paralanmaz bir btnlk olarak alnd zaman, uygulamas da, topye-
kun bu modeli benimsemi insanlar arasnda mmkn olabilir ancak. Temel
esas, hayatlan zerinde, dnyalk Yeya ahiretlik ilerinde Allah'tan bakasn
yetkili veya egemen klnay reddetmi olan insanlarn, her ilerini Allah'a hava-
le etme istek ve iradesini gstermelerine dayanr. Sosyal adaleti gerekletirmek
yolunda, iki ana izgi zerinde yol alnr; biri, mutlak, dengeli ve uyum halin-
deki birlik; dieri de, kii ve toplumlar arasndaki umumi tekafldr (s. 45).
Aadaki cmleler, Kutub'da eitlik ve adaletin farkn ok iyi ortaya koyuyor:
slam'n muhtemel bir sol yorumu iin, iinde eitlik, mlkiyet, fakirierin
servetteki hakk gibi temalarn ilendii bu ifadeler, olduka tipiktir. Bununla
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 55
de modelini onlardan ayrt etmeyi ihmal etmez. Bu, Sosyal Adalet ve slam ve
Kapitalizm'de de byledir, sonraki metinlerinde de byledir.?
Bu durumda, Kutub'un, kendini sosyalist veya sol bir dille ifade etmek iin
zel bir aba sarf etmemesi, onun bir yenilik aray ierisinde olduuna deil,
aksine, slam'n tamamen bunlarn dnda olduu iddiasna vurgu yapar. Hat-
ta, Kutub'a ait bu sylernde zmnen ifade edilen iddia; kapitalizm, sosyalizm
veya solun yeni olduklar, Kutub'un sylediklerinin ise yeni olmak bir yana,
kendiliinden, apaikar, herkese ak olan bir hakikate katlmdan ibaret olu-
udur. Dorusu da u ki, zellikle bir metnin belli bir yorumu konusundaki
nesnelcilik iddias, yenilik veya zgnlk iddiasyla eliir. Bu yzden Kutub,
kendi abasyla ilgili herhangi bir 'yenilik' meziyetini bakalarna brakmaya
her zaman raz grnr.
Tabii burada, grevimizin, Kutub'un yeni bir ey syleyip sylemediini
tespit etmekten ziyade, Kutub'un metinlerinin 'sol' tematikler asndan ne an-
lam ifade ettiini veya muhtemel bir slami sol giriimin neresinde durabilece-
ini aratrmak olduunu hatrlamamz gerekiyor. O takdirde, Kutub'un syle-
diklerinde yeni bir ey bulmann neminden ziyade, performansnn daha dik-
katte deer olabilecei aktr. Kutub'un kiilik yaps ve yazdklarndan kar
sanabilen bir zellii, onun, Batl veya avant-garde sanatlara zg bir oriji-
nallik peinde olmamas dr. Arap edebiyat konusundaki yksek yetenekleri-
nin, slamc davasna katt en nemli yn edebi performansdr. Bu anlam-
da, 'ehadetinin Otuzuncu Yl' dolaysyla rfan Vakf'nn 1996'da dzenledii
anma toplantsnda smet zel'in dile getirdii gibi, Kutub, orijinal bir dn
ce ileri srme yanina girmemitir. O, slami konularda, din veya itikat konuc
larnda yeni veya daha nce hi dnlmemi orijinal bir ey ortaya atarak,
dine zmnen alternatif oluturabilecek bir dstur gelitirme peine dmemi
tir. Belki de Kutub'u Kutub yapm olan zelliklerinden biridir bu. Bu adan,
Kutub'un genellikle konu edinildii 'orijinallik' eletirisinin ok hakl bir eleti
ri olmadn ve Kutub'un fiilen yaylm olan etkisini yeterince anlamlandra
madn veya aklayamadn kaydetmek gerekiyor.
Bu nokta bylece kabul edildiinde, yine Kutub'a yneltilebi!en metinselci-
lik (scripturalist) eletirisine de nemli bir dayanak klnm olur. Kutub'un, d-
ncesini ortaya koyma biiminde, zaten, dinin doas, muhtevas ve temel id-
dialar konusunda hibir tartmann olmadn ve her eyin ak, hatta apak
olduunu telkin eden gl bir vurgu vardr. Bu apakln, ne olursa olsun,
her zaman onu apak grenin gryle ilgili olduunu Kutub'un gremedii-
8 Bu noktada, zellikle Kutub'un syleminin estetik boyutunu merkeze alan bir blmle (Seyyid
Kutub'un Dini Estetii) Kutub'u ele alan Leonard Binder' bu konuda hari tutmak gerekiyor, Bin-
der, 1988 0996).
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 61
bilir. Burada youn olarak ortaya kan, sadece kendi kendine akp giden bir
estetik performans deil, bu performans hakknda yine dank bir ekilde de
deinilse, yer yer ortaya kan felsefedir, farkndalktr. Kutub'un metin okuma-
lar ve zellikle kiinin kendi imanyla, kendi eylemleriyle, dini metinleriyle
olan ilikisi hakkndaki felsefesi, derin bir hermeneutik felsefeyi de alttan alta
iler. Bu dzeyde, Ebu Zeyd'in kendisine atfettii szmerkezcilikten olduka
uzaklar. Szn, kimin zerinde nasl bir etki yarataca konusunda hi de
nesnelci deildir. Ancak, bu etkinin olumasnda, klasik slami ilimierin de g-
zard etmemi olduklar, okuyann ve aniayann amelinin, zekasnn, biyogra-
fik arka plannn ve tabii ki samimiyetinin nemli rolne gl vurgular var-
dr. Son yazd kitaplardan biri olan slam Dncesi'nde klasik slam kelam
na ynelttii eletiri, kendi bana karakteristik bir eletiridir ve btn bu un-
surlar ierdii gibi, sonradan Hasan Hanefi'nin ayn kelama yneltecei ele
tirilerin belki de tetikleyiciliini yapacaktr (Hanefi, 1976; Gler, 1991; 1994).
Bir eit Allah bilimi olarak alglanmtr kelam. Allah' veya Allah hakkndaki
bilgiyi nesneletirmi ve neredeyse kendisiyle hibir ilikisi ve temas olmayan
kiilerce bir salt zihinsel ilgi konusu haline getirilmitir. Bu anlamda kelam il-
mi, Allah'tan alabildiine uzak bir bilimdir. Oysa, Allah'la kurulacak dindarca
bir iliki, onun gerekliine ve tabiatma ok daha uygun ve ok daha dinamik
bir ilikidir. Allah, akademik aratrmalarn konusu klnamaz, ona bir ilah ola-
rak ynelinir, ona kul olunur, onun rahmeti ve bereketi hayatn her annda his-
sedilir ilh ... Bu anlatmlar, en azndan, Allah' metafizik bir ey olarak ele alan
ve O'nun dondurulmu zelliklerini tespit edip O'nun zerinden doktrinler ve
establishmender reten sac dnce ve pratiklere kar gl bir eletirinin
en temel parametresini veriyor. Kukusuz Kutub, bu eletirileriyle drt ba
marnur bir doktrin ortaya koymamtr. Sadece byle bir doktrin ortaya koy-
ma konusundaki rezervlerinden dolay deil, byk bir ihtimalle byle bir ni-
yeti olmadndan. Onun slami bir tasavvur (dnce) iin ngrd zellik-
lerin hepsi de, slam adna ortaya konabilecek hibir pratiin dondurulamaya-
ca, kapatlamayaca ve tketilemeyeceini ngrr. Bu anlatmlardan ak
a, hibir zaman bitip tkenmeyecek bir sre modeli karlabilir. Birinci d-
nemle en nemli farklarndan biri de budur. Birinci dnemde, slami metinler-
-den ve slam tarihinden, yine d~ amda uygulanabilecek bir eit kapal ve
paket bir model tretmeye almtr. Oysa bu dnemde, teolojik temelini s
lam Dncesi'nin Esaslar ve zellikleri ile ortaya koyduu slam adna by- '
le bir model retmenin aka yanl olacan dnmektedir.
Toplumsal Model Fkh ve Tarihsellik
slam dncesinden kaynaklanan slami pratik, her eyden nce slam'a do
ru bir ekilde
inanan insanlarn ortaya koyacaklar bir pratik olacaktr. Bu pra-
tiinse
hibir sabit, kapatlm-paket formu yoktur. Hareket ierisinde ekille
nen ve her yerde yaanan gereklie dair, metnin inananlarca yorumlanmas
62 isiflmiyat V (2002), say 2
9 Kutub sonras hareketlerin geni ve olduka aklayc bir incelemesi iin bkz. Erkilet-Baer,
1999: 292-318; ayrca bkz. Ebu Rebi, 1999: 6. Blm; Sivan, 1985; Sarm, 1998.
Souk Sava Dnemi Arap islamclnda Sol ve Sosyalist Balam 63
Kutub'un son eserlerinin en nemlisi olan Yoldaki aretler, bir Kur'an nes-
Iinin inas iin yol izlerini sunarken, saf bir slami anlayn da sadece Kur'an'a
dayanarak kurulabileceini zenle iler. Burada da sosyalizm veya sol ile ilgili
dorudan referanslar, sola veya sosyalizme hibir prim tanmaz. Hatta, daha gi-
ri sayfalarnda, insanl bir iflasn, bir uurumun kenarna getiren felaketler-
den biri olarak sosyalizmi zikreder ve uygulanan btn pratiklerinin insann ta-
biatna aykrl zerinde durur (Kutub, 1980: 3). lerleyen sayfalarda Kutub da-
ha ileri giderek, Tevhid inancnn saflnn nemine vurgu yapabilmek iin, s
lam Peygamberi'nin, yaad dnemde nndeki seenekleri nasl deerlen
dir(me)diini anlatr. Hz. Muhammed'in (sav) karsnda, slam'n ilk dnemle-
rinde, slam mesajna yaptrlabilecek ve mesajn daha kolay yaylmasn sa
layabilecek seenek zikredilir: 1. O dnemde ahlakszlk ban alm gitmi
olduu halde, ve tam da bu nedenle bir 'ahlaka dn' hareketine de toplum-
sal olarak iddetle ihtiya vard. slam' bir ahlak ars olarak kurmak ve bu
ar eliinde anlatmak, birok eziyete katlanmaya gerek olmakszn slam'n
daha kolay yaylmasn salayabilirdi. 2. Arap kabilelerinin dank formasyonu-
nu toparlayarak onlar Bizans ve ran topluniarna kar ortak bir kimlikle, ya-
ni bir eit milliyetilikle birletirmek ve slam' byle bir arya ekiemiemek
de bir yol olabilirdi. 3. Klelik rejimi ~e ar ekonomik eitsizlikterin ve adalet-
sizliklerin, tefeciliin hakim olduu Arap toplumunda bir eitlikilik, ekonomik
adalet ve Spartakist hareket, yine bylesi bir kolaylk salayabilirdi. Kutub, b-
tn bu alternatiflerin denenmemi olmasndan, slam arsnn sadece Allah'a
kul olma ilkesine dayanmas gerektii sonucunu karr. Tevhid bayrann ya-
nna baka bir bayrak konulmamas gerektii, esasen, sadece Allah'n hakimi-
yetinden sonra btn bu sorunlarn kendiliinden zlecei ynnde ar
iyimser bir bak as vardr. Sonradan Samir Amin'in, en azndan bu noktada
hakl olarak eletirecei kadar, olumu slam toplumu iindeki i elikiterin
salt akide bann mucizevi gcyle yeterince zlebileceine inanmakta ar
ve tarihsel olarak pek desteklenemeyen bir iyimserlik sz konusudur.
Oysa, slam'n ilk dneminde Peygamber'in nndeki alternatiflerin saymn
da retrospektif bir okuma sz konusudur. Bu seeneklerin Peygamber'in nn-
de gerekten birer seenek olup olmad ayr bir mevzudur ve aslnda, byk
lde bugnn bak asyla birer seenek olarak grlmtr. Tam da Ku-
tub'un yaad toplumda nemli etkisi olan ideolojik dalgann etkisini gste-
riyor. Ahlaklk, sosyalizm ve milliyetilik. Bu eilimlerin, Peygamber dnemin-
de de ayn neme sahip olmadklarn biliyoruz. Milliyetilik, modern zamanla-
rn bir ideolojisidir ve Peygamber zamannda, milliyeti bir ideolojinin, zerinde
ykselebilecei maddi artlar mevcut deildi. Modern dnemde, milliyetiliin
maddi artlar, sanayi toplumunun ihtiya duyduu merkezi i rgtlenmesi ve
birletirici-trdeletirici ulus-devlet yapsdr. Spartakist veya ekonomik adalet-
i bir hareketin de o dnemde tutmasnn ekonomik ve maddi artlarnn olu-
Souk Sava Dnemi Arap slamclnda Sol ve Sosyalist Balam 65
farkl deildir" (Ebu Zeyd, 1992: 107). Kutub'un dinsel syleminde ilk dnem-
deki bu ncelikierin daha sonra deimesini, adalet probleminden akide prob-
lemine bir gei olarak niteleyen Ebu Zeyd, hvan ile Devrim Subaylar arasn
daki ihtilafa balyor. Hakimiyet kavram etrafndaki btn sylem, Allah'n ya-
nnda bulunmak itibaryla, hvan'n veya Kutub'un iinde yer ald ncler
grubunun hakk olduu iddiasna gnderme yapar. O yzden, "hvan ile Dev-
rim arasndaki atmann, din ve inan ekseninde vuku bulduunu dnmek,
ok byk bir hatadr. Bilakis, atma, siyasi otoritede ve toplum ynetimin-
de kimin sz sahibi olacan belirleme anlamnda hakimiyet kavram etrafn
da yaanmtr" (s. 110). Sadece bu konuda deil, aslnda Kutub'un, hatta bir
btn olarak hvan'n dinsel syleminde, Temmuz Devrimi'ni yapan Abdnna-
sr komutasndaki, slam sosyalizmi iddiasndaki glerle olan iktidar kavgas
nn deiik boyutlarnn izlerine rastlanr:
sal moddur. Bir defa Mslman olmakla, yaplabilecek her trl ktle ra
men mktesep bir hak elde edilmi olmaz. Mslman olmay her gn hak et-
mek gerekiyor. Onu hak etmenin yolu da, iyi arnellerde bulunmaktr. Bu d-
ncenin olgun Kutub'un sylemine yaylma biimi itibaryla, her trl rklk,
milliyetilik, metafizik toprak veya medeniyet bann yerini, sadece akide ba-
alr. Bu da, srekli inileri klar olan, dinamik bir sretir. Sola yneltti-
imiz eletirilerde bile, solculuun belli bir grubun mensubiyet bana dn
mesi ve sol deerlere balln kantianma ihtiyac hisedilmeksizin belli bir
zmrenin kimlik veya sembolik sermayesine dnmesi n plana kyordu.
Kutub, solun maruz kald bu duruma karlk, daha ileri giderek benzer bir
eletiriyi, yani hakl olma veya hak zere olma konumunun 'verilmi' sabit bir
statden ziyade, 'kazanlan' ve srekli elde tutulmas teyakkuz ve ihtimam ge-
rektiren bir stat olduu ve bundan Mslmanlarn da muaf olmad eletiri
sini Mslman topluluklar zerinde asl brakyor. Solun da, sol olabilmek iin
ihtiya duyduu eletiri de bu deil midir?
Kaynaka
AKHAVI, Shahrough 0994), "Sayyid Qotb: The Poverty of Philosophy and the
Vindication of Islamic Tradition", erif Mardin (ed.) Cultural Transitions in the
Middle East, Leiden: E. ]. Brill.
AKHAVI , Shahrough 0997), "The Dialetetic in Contemporary Egyptian Social
Thought: The Scripturalist and Modernist Discourses of Sayyid Qutb and Hasan
Hanafi", International journal of Middle East Studies, number: 29.
AKTAY, Yasin, 2002, "Sol, Metin, Tarih", Tezkire, yl: ll, say: 26.
ALTHUSSER, Louis, 1991, zeletiri eleri, Franszcadan ev. Levent Targu, s
tanbul: Belge Yaynlar.
AMIN, Samir 0987), "slam Radikalizminin Bir Ekonomi Politik'i Var n?", ngiliz
ceden ev. Fikret Bakaya, Mlkiyeliler Birlii Dergisi, say: 86, Nisan.
BINDER, Leonard 0988), Islanic Liberalism, London: University of Chicago Press
(Trkesi: Liberal slam, ngilizceden ev. Yusuf Kaplan, Kayseri: Rey Yaynclk, 1996).
CAPUTO, John D. 0998), "Gadamer's Closet Essentialism: A Derridean Critique",
Dialogue and Deconstn1ction: The Gaclamer-Derricla Encounte~ D. H. Michelfel-
der & R. E. Palmer (ed.) New York: University of New York Pres.
EBU REBI, I. M. (1996), Intellectual Origins of Islamic Resurgence in the Modem
Arab World, Albany: State University of New York Press (Trkesi: slami Hare-
ketin Entelektiiel Kkenleri, ngilizceden ev. M. Ali Demirci, stanbul: Yneli
Yaynlar, 1998).
EB ZEYD, Nasr Hamid 0992), Naqdu'l khitabi'd-dfif, Beyrut: Daru'l-Mntehilb
el-Arabi, (Trkesi: Dinsel Sylemin Eletijsi, Arapadan ev. Fethi Ahmet Polat,
Ankara: Kitabiyat Yaynlar, kacak).
EICKELMAN, Dale F. Ve Piscatori, James 0996), Muslim Politics, Princeton: Prin-
ceton University Press.
AL-AMIN, Mohammed Nuri (1996), "The Role of International Conmunism in the
Muslim World in Egypt and Sudan", British journal of Micldle Eastern Studies, Vol.
23, issue 1, s. 29-53.
ERKLET-BAER, Alev 0999), Ortadou'cia Moclemleme ve slami Hareketler, s
tanbul: Yneli Yaynlar.
GADAMER, Hans-Georg (1975), Tntl anel Metlocl, Almancadan ngilizceye ev.
G. Barden,]. Cumning, New York: Seabury Press.
68 islamiyat V (2002), say 2
GKA, Erol, Abdullah TOPUOGLU, Yasin AKTAY 0996), nce Sz Vard: Yo-
rumsamclk zerine bir Deneme, Ankara: Vadi Yaynlar.
GLER, lhami 0991), "Allah-nsan ilikisinin Ahlak! Boyutu (Allah'n 'Kullar' m
yz?)", shl,ni Aratrmalar, c. 5, say 3, s. 194-207.
GLER , lhami (1994), "Hasan Hanefi'nin Tecdid Projesi-Tantm ve Bir Deer
lendirme", slami Aratnalar, c. 7, say 2, s. 149-170
HADDAD, Yvonne Y. 0989), "Seyyid Kutub: slami Gleniin ideolou", Gle-
nen'slam'n Yanklan,]ohn I. Esposito (editr), Trkesi: Erol atalba, stanbul:
Yneli Yaynlar.
HANEFl, Hasan (1976), "Teoloji mi Antropoloji mi?", AFD, c. XXIII.
KUTUB, Seyyid, tarihsiz, Kur'an'da Kyamet Sahne/eri, Arapadan eviren, Sley-
man Ate, Ankara: Hilal Yaynlar.
KUTUB, Seyyid 0978), Kur'an'da Edebi Tasvir; Arapadan ev. Sleyman Ate,
Ankara: Hilal Yaynlar.
KUTUB, Seyyid (19793), Fi ?ilali'l-~ur'an (Kur'an'n Glgesinde), Arapadan ev.
M. E. Sarar,;, i. Hakk engler, B. Karla, 16 cilt, stanbul: Hikmet Yaynlar.
KUTUB, Seyyid (1980), Yoldaki iaretler, Arapadan ev. Salih Uan, stanbul:
Hicret Yaynlar.
KUTUB, Seyyid 0981Z), slam ve Kapitalizm atmas, Arapadan ev. Yaar Nu-
ri ztrk, stanbul: Dnce Yaynlar.
KUTUB, Seyyid (1982), slam'da Sosyal Adalet, Arapadan ev. M. Beir Eryarsoy,
stanbul: Arslan Yaynlar.
KUTUB, Seyyid 0997), slam Dncesi, ev. Mehmet elen, Resul Tosun, Hamid
kr, stanbul: Dnya Yaynlar.
KUTUB, Seyyid 0990), Din Bu, ev. Furkan Hocaolu, zgn Yaynlar, stanbul:
Laroui, Abdullah, 1997', Tarihselci/ik ve Gelenek, ngilizceden ev. Hasan Bacan-
l, Ankara: Vadi Yaynlar.
NER, Ylmaz 0984), Din-retim Biimleri stne, Tarihsel Uzlama, stanbul:
letiim Yaynlar.
ZEL, smet (19842), Mesele: Teknik, Medeniyet, Yabanclama, stanbul: Der-
gah Yaynlar.
RORTY, Richard (1989), Contingenciy, Solidarity and lrony, Cambridge: Cambrid-
ge University Press (Trkesi: Olumsallk ironi ve Dayanma, ev. Mehmet K-
k, stanbul: Ayrnt Yaynlar).
SARMl, brahim 0998), Bir DnrOlarak Seyyid Kutub, Ankara: Fecr Yaynlar.
SAYYID, Bobby, S. 0997), A Fundamental Fear, Eurocentrism and the Emergen-
ce of Islanism, London: Zed Books (Trkesi: Fundamentalizm Korkusu: Avrupa-
merkezcilik ve slamcln Douu., ngilizceden ev. Nuh Ylmaz ve Ebubekir
Ceylan, Ankara: Vadi Yaynlar, 2000).
SRU, Mustafa 0974), slam Sosyalizmi, Arapadan ev. A. Niyazolu, stanbul:
Hareket Yaynlar.
SIVAN, Emnaruel (1985), Radical I/am: Medieval Theology and Modem Politics,
New Haven and London: Yale University Press.
islamiyat V (2002), say 2, s. 69-91
ERTUGRUL CESUR
GAZETECi
ecesur73@yahoo.com
arihte baz insanlar vardr ki, birer istisna ve kaide ddrlar. Bunlar, b-
T tn yerleik kurallar, nkabulleri, dengesini bulmu ve ift tarafl memnu-
niyet ierisinde srp giden 'dmanlklar' altst ederler. Bu halleriyle btn
dmanlarn ortak dman oluverirler. sa'nn ve Musa'nn yoldalardrlar; an-
cak, ne saclara ne de Musaclara yaranabilirler. Cemaleddln Afganl, Frantz
Fanon, Michel Eflak, Makolm X, Roger Garaudy gibi, Ali eriati de bunlardan
biridir. Onlar zgn klan, insanln kazanmlarn, kendi kar gettolarna
hapsederek oportnist bir kskanlkla tekelletirmeden, akn bir cephede
sentezlerneyi baarabilecek ahlaki bir ycelie sahip olmalardr.
Emperyalizm; kreselleme, dinler aras diyalog gibi yollarla, srekli kendi-
sini yeniden retirken, zgrlk savalarnn 'ilkelilik' ad altnda 'diyalektii
inkar etmeleri' ve gler aras rekabette savrularak kanlmaz sonlarn bek-
lemeleri yerine, insanln ortak kazanmlarn harmanlayarak 'paylama'ya bu-
rauan balamalar bir erdem ve samirniyet gstergesidir.
retmenimizin 44 yllk hayat byle bir paylamn hikayesidir. eriati, da-
ha 18 yanda retmen okulundayken Muhammed Naheb nclndeki, lise
ve niversite rencilerinin oluturduu bir fikir kulbne katlr. Bu kulbn te-
mel amac, slam' temel kaynaklarna (Kur'an, nnet, Hz. Ali'nin szleri) daya-
narak ilerici bir 'mektep' olarak okumak ve lkeye giren 'Batc' fikirlerle mca-
dele etmektir. Bunlar kendilerini H odaperestan-e Sosyalist (Ailahperest Sosyalist-
ler) olarak adlandrrlar. eriati'nin dnce yapsnn temel espirisi de ite bu
tamlamada yatmaktadr. Ancak bu hareket Batc sosyalistlerce topik olmakla
70 islamiyat V (2002), say 2
sulanrken, dindarlar tarafndan da 'sosyalizm' gibi bir kavramn slam ile yan
yana gelebilmesi mmkn grlmedii iin slam d olarak nitelendirilmitir.
Oysa, eriati'nin Marksizm ve dier Bat dnceleriyle ilgili almalar bir
kampteksin deil, zgvenin rndr. O, bu almalarn bir 'oksidentalizm',
yani 'Bat aratrmalar' olarak yapmtr. O, ne Bat'nn parlak grn karsn
da krlemi ne de kr taassupla onu grmezden gelmitir. eriati, Bat'y bilim-
sel kriterlerle Mslman ve Doulu kalarak incelemi kampteksiz bir aydndr.
eriati, gen kuaklarn, dindar ailelerinin kapitaliste bir hayat yaarnala
nna ve Amerikan pazar haline gelmelerine dinin en ufak bir direni gsterme-
. mesi karsnda kendi z kimliklerini inkar edercesine Batl fikir akmarna
kapldklarn grr. Buna kar slam' bu 'mukaddesat' grnmnden ayr,
ada anlamda devrimci-ilerici bir ideoloji olarak yeniden okumaya alan
eriati yle demektedir:
eriati, kendisini anlatrken kendi varln bir 'szck'ten ibaret olarak nite-
ler ve yaamn da bu tek szcn haykrlmas olarak ortaya koyar. Bu hay-
kr ekilde gerekleir: Konumak, retmenlik yapmak ve yazmak. Yal-
nzca dinleyenlerin beendii, konumaktr. Hem kendisinin ve hem de dinle-
yenlerin beendii ise, retmenlik yapmaktr. Ancak, kendisini duraanlatra
cak bir i olarak deil de; yaadn duyurnsamak iin yapt ise, yazmaktr.
eriati, yazdklarn da e ayrr:
eriati Trkiye'de dindarlar tarafndan olduka okunmasna ramen anlaldn sylemek pek
mmkn deildir. Bunun nemli bir nedeni, ran balamnda eriati'nin anlamnn pek bilinme-
mesidir. Kimilerince 79 devriminin ideolou olarak bile gsterilmi olmakla birlikte, aslnda onun
ran rejimiyle rtmek bir yana, devrim sonras, taraftarlar iddetli bir ekilde tasfiye edilmi,
baz kitaplar yasaklanm, hakknda olmadk dedikodular karlarak (SAVAK ajan vb.) kara-
lanmaya allmtr. Devrimde belirleyici bir rol oynad muhakkaktr; ancak, rejimle bir ilgisi
yoktur. Trkiye'de de iran'a angaje evreler ona, ran'n resmi politikalar dorultusunda bak-
mlardr. Onun anlalamamasnn dier bir nedeni de, tm slam dnyasnda olduu gibi, Tr-
kiye'de de egemen olan yeni-selefi dini geliimin (S. Kutub-Mevdudl) onu aniayabilecek bir man-
tk ve bilimsellie sahip olmamasdr. eriati'nin devrimci, cokun kiilii hayranlk uyandrm,
onun ters gelen dnceleri karsnda ancak iyi niyete dayal ve temkinli bir 'hogr' gsteri-
lebilmi, bu iyi niyeti tamayanlar ise, onu, (ran'da, Osmanl Devleti ve Snnilere ilikin olum-
lu szleri nedeniyle solcularn, feodalist; dindarlarn ise, Snni olmakla sulamalar gibi) genle-(
ri provoke etmek veya Ehl-i Snnet kart vb. olmakla sulamlardr.
1 Ali eriati, Kur'an'a Bak, ev. Ali Seyyidolu, Fecr Yaynevi, Ankara 1996, s. 13. ,
Ali eriat (1933-77): Alla/perest-Sosyalist 71
... Bir kimse slam Bilim'i yirminci yzylda ve slam', yirminci yzyl kafas
na hakim btn ideolojilerin ve dncelerin zerinde bir anlayla kavraya-
bilir. Yirminci yzyl ideolojilerinden geride kalm bir slam, gidicidir. Bilim-
den, ideolojiden, sosyalizmden, bilimsel tarih felsefesinden ve egzistansiya-
lizmden aa bir slam, gidicidir ve muhafaza etmek mmkn deildir ...
~ Ali eriati, slam infisf III, ntiarat-e Kalem, Tahran 13753 (hicri-emsi), s. 222.
3 Ali eriati, slam infisf II, s. 199.
4 Ali eriati, slam infisf II, s. 259.
2. Bakara, 3.0.
72 islamiyat V (2002), say 2
Taksim edici her unsur, insan alien (kendisine yabanc) yapar. Snfa daya-
nan sistem, insan, smren ve smrlen; ayrca, efendi ve kle ekline d-
.ntrr; ki, bunlardan hibiri bir btn ve eksiksiz insan deildir.5
'slam'da din adam snf yoktur' szn srekli tekrarlarz. Fakat bunun ne
anlama geldii ve bilinli olarak sylendii, phe gtrr. slam'da din adam
snfnn olmamasnn nedeni, toplumun stnde -ne adna olursa olsun- bir s
nf farkllnn reddedilmi olmasdr. eriati snfl toplumu aklarken Kur'anl
kavramlardan hareketle boyutlu bir egemenler sistemi olarak ortaya koyar.
Bunlar, militarizm (Fir'avnf), klerisizm (Bel'amf) ve kapitalizm (Kan1nf) olarak,
bal bir ylan gibi, toplum zerine reklenir. eriati'nin ifadesiyle, biri g-
le insanlarn ban ezer ve belini bker; biri cebini boaltr; dieri de kula
nn dibinde fsldar: "Sabret, demez; bunlar dnyann ssdr, deeri yok!" Bu
dnya tarihi boyunca elbirlii yapmaktadrlar.6 eriati'ye gre, bu boyun-
duruktan kurtulmak ve 'toplumsal adaleti' salamak ancak, snfs7.. eitliki bir
birliktelikle mmkndr. Ona gre, slam Peygamberinin 1400 yl (Jce kurma-
ya alt ideal toplum, snfsz, her trl elitizmin (mele') reddedildii bir top-
lumdur. Snfl bir toplumsal yapnn doal sonucu, kle-efendi, mustaz'af-ms-
tekbir ilikisidir; ki, slam kozmolojisi asndan, bu, irkin bir tezahrdr.
Bu konuda, Byk Fransz Devriminin insanlk tarihi asndan nemine
dikkat eken eriati yle demektedir:
Bu tarihle birlikte, tarihin aristokratik doas devrimci bir biimde halk bir
tavra ve doaya dnmtr. Bu dnm, adalet asndan, insanln yeni
alarda dnya apnda elde ettii en byk zaferlerden birisidir. Zira, aris-
tokratik deerler yklm -gler deilse de, deerler- ve deerler halkn te-
keline gemitir. Dn, halk iinden gelen bireyler bile kendilerini yalan yere
egemen ve aristokratik deerlere balyor, ilintilendiriyordu. nk prestijle-
rini bu yolla salyorlard ve deerler onlarn tekelindeydi. Ynetilen ise, de-
erlerden yoksundu. Ama bugn, tam tersine, dnyada aristokrasiye ve ege-
men kesime mensup olanlarn kendilerini doru ya da yalan olarak halkn ve
kitlenin deerlerine dayandrdn gryoruz. Bu nedenle, Batda sermaye-
5 Ali eriati, Kapitalizm, ev. Yakup Arslan, Dnya Yaynclk, stanbul 1994, s. 115; ayrca bkz.
ehadet, ev. M. air, Fecr Yaynlar, Ankara 1997 s. 19; Makaleler, ev. Serdar slam, Objektif
Yaynlar, stanbul 1993, s. 46; slam Ekonomisi, ev. Kenan amurcu, Dnya Yaynlar, stanbul
1994, s. 29.
6 Ali eriati, slam Ekonomisi, s. 57.
Ali eriati 0933-77): Allahperest-Sosyalist 73
darln
kurucu ve kollaycs olan en sac tutuc.:u partiler bile bir 'sosyal', bir
'demokrat', bir 'liberal' ve bir 'popler' adnnn ardna dmlerdir.7
Aydnlanma ile, bin yllk bir kabusundan uyanan Avrupa, sonunda milliyeti
hareketlerle ortaan egemenleri olan Kilise ve aristokrasinin iktidarn yka
rak demokrasi, cumhuriyet, laiklik vb. halk-zgrlk ilkeleri kurumsalla
trmtr. Ancak, burjuvazi nclnde gelien bu devrim, oktan 'kendi o-
cuklarn yemeye' balamt bile... Burjuvazinin meruiyet iddias, ne Kilise
mensuplar gibi Kilise brokrasisinden ve Tanrsal bir haktan ne de aristokrat-
lar gibi doutan gelen bir Tanr vergisinden; parann gcnden geliyordu. Ya-
ni paran kadar eitim, paran kadar salk, paran kadar iktidar, hak ve zgr-
lk. .. Burjuvazinin asaleti parann asaletiydi. Sanayileme ile birlikte bir taraf-
ta sermaye ylrken dier yanda da, makinenin de yardmyla, boyunduruk al-
tna alnan proleter ynlar her gn fabrikalarda bir araya geliyordu.
Bizim, burada anlatmak istediimiz, daha ok, olayn yaand ve modern an her trl kav-
ram ve kurumlarnn kayna olan Bat/Avrupa merkezli anlam ve felsefi zeminidir. Bir de ko-
nunun bizim gibi eski nc dnya lkeleri iin anlam vardr ki, bu, ayr bir sre olarak ge-
limitir ve Aydnlanma, sanayileme gibi byk devrimleri yaam Avrupa'nn tarihsel i eli
kileri ve hesaplamalaryla izah edilemez. Burada karmza her eyden nce, bir empeyralizm
olgusu kmaktadr ki, bu, bizim kendi i hesaplamalarmz da etkilemi harici bir faktrdr.
Oysa Marx, dnyaya Avnpa penceresinden bakt iin, onda bir emperyalizm zmlemesi
yoktur. Onun yerine bu ii Rusya'da -Sultan Galiyev'leri, Enver Paa'lar tasfiye eden- Lenin'in
yapt sylenecektir. Marx yle demektedir: "Proleterler, btn lkelerde bir ve ayn menfa-
atin; bir tek ve ayn dmann, bir tek ve ayn savan karsndadrlar; proleterlerin ou, daha
imdiden tabii olarak milli pein hkmlerden syrlmlardr; onlarn btn hareketleri, temel ba-
kmndan insancl ve milliyet kartdr. Milliyeri yalnz proleterler ortadan kaldracaktr" (Akt. Ma-
bir ayan: Kesintisiz Devrim-I <../eris/kesdevl.htmO. Bu ineilere bir de Komnist Manifesto'nun
"ilerin vatan yoktur," nl szn eklersek, zellikle Trkiye gibi lkelerde, Bat karsnda
solcularmzn ne hallere deceini kestirrnek zor olmayacaktr. AB'ye yelik konusunun iyice
alevlendii bugnlerde en illegalinden legaline tm sol hareketlerin, anti-emperyalizmi, ecinsel
ler hareketine dnen ABD ve kreselleme kartlna indirgerken AB'ci olmalar, dnyaya
Marx'la ayn pencereden bakmalarnn sonucudur. Gn getike 'sol' kavramnn Batc-AB'ci an-
lam zenginlemektedir. Sonu, Bat'nn sa gsterip sol vurmasdr. Emperyalizme kar islam
dnyasnda ilk tepkiler refleksif ve (henz oryantalistik almalarla ok fazla yzle ilmedii iin)
'doal', yerel direni hareketleri eklinde balamtr. Ancak, Bat'nn teknik stnlyle birlik-
te Aydnlanma dncesi ve byk felsefi arka plan karsnda slam dnyas teorik yetersizlik
ierisinde kalmur. Bat kompleksli aydnlarmz ise, bu yetersizlii kendi znden beslenerek
gidermek yerine, areyi Bat'dan kopyalamakta grmlerdir. eriati'nin slam ile sosyalizmi yan
yana getirmesi ise byle bir Batclk deildir. eriat, bir kimlik tanmlamas yaparken, Doulu
luk, nc dnyallk, Mslmanlk ve adalk (tarihsel olarak iinde yaad an insan ol-
mak) ilkelerini belirler. O, hu tanmlamayla sosyalist kimliinin yan sra, ulusalcimiiiiyeti bir
portre izer. eriat, slam lkelerindeki solcu hareketlerin hatalarn anlatrken, Andre Marti-
ne'nin. u tespitlerine yer vermektedir: "slam lkelerinde Marksistlerin baarszla urarnalar
undandr: stedikleri ekonomik ve politik koullar elverili olmasna ramen baar elde edemi-
yorlar. nk toplum gereklerini, tarih ve ruhunu drst bir inceleme ve ettten, toplumlarnn
cinsini tespit etmekten yoksundurlar. yapacaklar ortam ve topra tanmaya bile yanamadan,
Avrupada rendikleri btn Marksist teorileri ve kuru yntemleri piyasaya srerler. Bu neden-
le de toplumlarnn diri gerei, sosyal ruhu, asli zellikleri ve sosyal koullar ile kendilerinin it-
hal ettikleri teorileri arasnda uyum salamaktan aciz kalmaktadrlar ve tm abalar yenilgi ile
sonulanmaktadr. Hem zaten uyum salanalar da olanakszdr" (Ali eriati, ze Dn, ev.
Kerim Gney, afak Yaynlar, stanbul 1985, s. 192).
Ali eriat (1933-77): Allahperest-Sosyalist 75
sermaye snf ile smrlen ii snf arasndaki elikiyi tehir eden olgun
Marx'tr. Tarihsel determinizmin -ekonomik determinizm deil- kanunlarnn
nasl ilediini ve her lkenin ekonomik alt yaps ile bunun stnde yer alan,
zelde ideoloji ile politik kurumlar gibi, st yaplar arasndaki etkileimi zm-
leyen Marx. nc Marx ise, devrimci bir parti kurarak, politik zorunluluklar
nedeniyle kendi sosyal metodolojisiyle rtmeyen ngrlerde bulunan, prag-
matizme kayan yal bir politikacdr. eriati'ye gre, nc Marksizm, bilim-
sel Marksizm'in deerini de drerek adn ktye karmtr. Ona gre, En-
gels (1820-1895) temel konularda tahrifatlar yapm; ii snf, geli~ime bal
olarak kurumsanaarak brokratiklemitir. Stalin (1879-1953) tarafndan ekil
lendirilen devlet Marksizmi de, bilimsel Marksizm'i feda etmek pahasna gen
ve yal Marx'n baz zelliklerini benimseyerek Marksizmi salt ekonomizme in-
dirgemi, materyalizm dnda hibir eyi kabul etmeyen, duraan, yzeysel bir
inanca dntrmtr. eriati'nin tespitine gre, devlet Marksizmi veya resmi
Marksizm ile bilimsel Marksizm arasnda temel anlamazlklardan biri; ilki 'ta-
rihsel materyalizm'e dayanrken ikincisi 'tarihsel determinizm'e -zellikle En-
gels'in mdahale etmedii metinlerde- dayanmaktadr. Bu nedenle, Stalin'in ki-
taplarndan birinin adnn 'Tarihsel Materyalizm' olmas tesadfi deildir. Oysa
Marx, daha ok, 'tarihsel determinizmi' tercih etmektedir.o
eriati'ye gre, tarihin diyalektik determinizminde insan bir zne olarak yer
alr. Bu, insan ile rettii (eser) arasndaki diyalektik iliki iinde bir yer al
tr. nsan ile eseri arasndaki iliki nedir?
nsann eyleminden ortaya kanla, yani yaratt ile olan ilikisi, ister mad-
di, ister manevi olsun iki ynl bir olgudur. nsan varl bir eyi 'var' eder-
ken kendisi de 'olur'. Eser de, retilirken retir. Firdevsl, ahname adl ese-
rin yaratcsdr. (ahname Firdevsl'nin eseridir). Ama ahname yaratlrken
Firdevsl'yi de, Firdevsl yapar. ( ... ) Baba ocuu meydana getirir ama, onu
baba klan, ocuktur. Baba olma zelliini, sonu nedene vermitir. Diya-
lektik iliki budur. Aristo mant bunu anlayamaz, nk elikidir. Aristo-
cu ilikide sonu nedene etki edemez., nk sonu nedenden sonar geJir.
Materyalizmde ise, insan yoktur. Stalin yle der: "nsanlar, hatta kahraman-
lar, rman yatandaki ta paralar olup, rman cebri ak ve hareketi, on-
lar tesadfi olarak kendisi nereye isterse oraya srkler; bir kimsenin bu rma
n akmasnda veya durmasnda bir rol varsa, bu, bilinsiz bir rol dr. "z Ma-
teryalist Marksizmde ilikiler bellidir; toplum, evre ve doa etken, insan ise et-
kilenendir. nsan ile evresi arasnda tek tarafl bir iliki vardr. B Oysa, bilimsel
Marksizmde insann evresiyle ilikisi karlkllk (diyalektik) esasna dayanr:
ren elidir. Geriye kalan 1/9 ise, hava, toprak, mevsim, doal afetler gibi d
etkeniere baldr. Dolaysyla, iftinin yapt ite pay 1/10'dur. Proletarya
ise, iine yzde yz hakim vaziyettedir. Yapt i, beklenen maddi sonucu
vermedii zaman, bir aksaklk olduunu bilir ve aksakl giderme gcn
kendisinde bulur. Kendi iradesi zerinde kesin bir yetkiye kavuur. insani edi-
min esas oluu, bundan kaynaklanr. ?
Marksizm ne idealist bir felsefedir ne de materyalist bir felsefedir; nk fel-
sefe deildir. Marksizm, tarihseldir; felsefe, 'dnyay dnr, ama deitirmez'.*
Materyalizm sadece maddede bulunan gerekliklere dayanan bir felsefedir; do-
laysyla, deiim yaratmaz. Oysa tarih, esas olarak deiim eylemi temeline da-
yanr. nsann zde gerei aniayp anlayamayaca konusu teorik deil, pra-
tik bir konudur. nk insan, praksiste kefeder gerei. s Bilimsel gerekliin
dnlmesinin, tannmasnn ve alglanmasnn olanakl olup olmad tartma
s, praksisten ayr, skolastik bir konu olup, kelamla, Kilise'yle, speklasyonla il-
gilidir. Ad, isterse materyalizm veya pozitivizm olsun... Pozitivizm de praksis
kart bir aldatmaca olup, resmi Marksizm byk lde buna dayanmtr. Bu
nedenle, insani bilimlerden ok, maddi bilimleri ne kararak, toplumsal, insa-
ni ve iktisadi konular fizik ve kimya gibi aklanabilir grmtr.9
nsan dnyas, ne ide'nin rn ne de maddenin rndr. nsan dnyas
insanlarn rndr ve insanolu tarih boyunca insan dnyasn kurma eylemi
iindedir. Felsefenin konusu olan 'ilk gerek', ister metafizik isterse fizik olsun,
hatta bizim hi anlayamadmz bir ey olsun, bir speklasyon ve skolastik
tartmadr. Praksis asndan, u an mevcut olan, insanlarn kendilerinin tarih
boyunca oluturduklar ve u anki ekline getirdikleri insan dnyasdr.
Tarih boyunca insan dnyasn insanlar, kendileri, dil, edebiyat, dnce, i,
maddi ve zihinsel retim gibi, ellerinde bulundurduklar aralarla yaratr. n
san dnyasn insanlar, kendileri yaratmtr. Bu insan dnyas ne maddi ne
de manevidir. yleyse nedir? 'Eylemsel duyumsanr'dr. Tarih boyunca, in-
san dnyas duyumsanrdr ve insan elinin rndr. Dolaysyla, bir edim-
dir, bir cevher veya bir z deildir. Bu yzden, maddi veya manevi oldu-
unu syleyemeyiz. Bu bir praksistir.zo
lay bir burjuvazi olutu. Feodal yapya kar devrimci bir tutum ierisinde olan
burjuvazi -buri,uva devrimi-, slam devrimi eklinde ortaya kt ve peygam-
ber zuhur etti! Bu izaha kar, eriati yle sorar:
ok iyi, o halde bizim Mezinan kynn yanndan geen bir yol yaplsa ve
ticaret kervanlar buradan geseler, bu durumda buradan hemen bir pey-
gamber mi zuhur edecek? Eer byle ise, btn ticaret yollarnn k yeri
olan yerleim blgelerinde brakn peygamberi, bir dua kitab yazann bile
kmam olmasn nasl izah edersiniz?24
24 Ali eriat, Marksizm,s. 65. Mateyalist Marksizmin bu yorumuna gre, Marx'n kendisi de 19.
yzyl Avrupa ekonomisinin bir rnnden baka bir ey deildir. Marx yaptklar ile hibir v-
,>i.i ve saygy laketmemektedir. nk o, maddi koullarn onun kendi fikrini almadan ne
kard bir szcdr. Ayn ekilde bir fabrikatr ocuu burjuva olan Engels'in 'kendi snfna iha-
net ederek' proletarya safna gemesinin de diyalektik materyalizm asndan bir izah olamaz.
25 Ali eriat, Marksizm, s. 92.
80 islamiyat V (2002), say 2
eriati, Marx'n, Das Kapital'de burjuvaziyi, her eyi tek bir eyde; 'mal'da
zetleyen bir snf olarak akladn kaydeder. O, burjuvaziye, iktisadi varl
a bu ekilde ynelii nedeniyle saldrr. Ancak, Marx'n kendisi de iktisadi var-
ln esas olduunu savunmakta sulanm ve iktisadi cebre inanan bir filozof
olarak tannmtr. Oysa Marx, "Ben, toplumsal gereklikte sadece tarih bilimi-
ni bilim olarak gryorum"* demitir. Marksizmin iktisadi cebr olmadn gs-
teren kantlardan biri de Marx'n Siyasi ktisadn Eletirisine Giri adl kitab
dr. Marx'n bu kitab, Londra'da srgndeyken, dnce asndan olgunlat
dneminin eserlerindendir.
eriati, ekonomi politiin (economie politique), burjuva snf ve bu snfa
bal iktisat ve toplum bilimciler tarafndan bilim haline getirildii ileri srlen
iktisat olduunu belirtmektedir. Ona gre, ekonomi politik, ekonomiden bir ekol
ve 'ekonomik' ilikilerden bir 'bilim' retmeye alan, burjuva snfna bal ay-
dnlarn bir aldatmacasdr.6 ktisad bilim haline getirmekten ama nedir? Bur-
juvazi bununla neyi amalamaktadr? eriati'ye gre, bylece, iktisatla aynaya-
nn insan olmad, tersine insann iktisactn oyunca olduu syleornek isten-
mektedir. nk bilim, insana musaHat olan ve insan iradesinin eriemeyecei
deimez gereklikler, yasalar ve ilikiler dizgesinden ibarettir. Bilimi insan olu
turmaz, sadece kefeder; ama ona tabi olur. yleyse bilim, insan oluturur. Do-
laysyla, iktisadi yasalar; tpk doal, tarihsel, biyolojik ve fizyolojik yasalar gibi,
insana musaHat bilimsel yasalar dizgesi olup, insan bu yasalarn gerektirdii
ekle sokmaktadr. Bundan dolay burjuvazi, ekonomi politik ve "ekonomi bi-
limdir, bulu deil; insana egemendir, insan yapm deil" grn, dnyaya ha-
kim bir felsefe olarak gstermek istemektedir. eriati, bilimsel Marx' dierlerin
den ve Stalinizmden arndrarak hakkn teslim ettikten sonra, filozof Mal'X'n su-
sup da sosyolog Marx'n konumaya balamasyla birlikte her eyi berbat ettii
ni belirterek slam'la Marksizm arasndaki fark yle ortaya koymaktadr:
Gerek dinsel gerekse din d olsun, her ideoloji ister istemez insan kendi-
sine mihver olarak seiyor. te slam ile Marksizmin aras en fazla bu nok 7
tada alyor ve almaya devam ediyor. Buna gre, her iki ideolojinin bes-
lendikleri kaynaklarn farkl olmas ve bu esasa gre yorumlar yapmas do-
aldr. slam ile Marksizm arasndaki politik, t~lumsal, ekonomik ve ahla-
ki atma bu noktada balamaktadr. slam, insan tevhid esasna gre ak
lamaya alrken, Marksizm tevlid (retim) esasna gre aklamaktadr.27
eriati, kbal'in, "Bugn insanlk, evrenin manevi bir yorumuna her zaman-
kinderi daha ok muhtatr," szn hatrlattktan sonra, "nsanlk, insanln
da manevi bir yorumuna muhtatr,"2s eklinde eklemede bulunarak yle der:
eriati'ye
gre, Marksizm, insana bitii soyluluu ekonomik aralarn soy-
Iuluuna dntrmektedir. Bu, materyalizmin kanlmaz bir sonucudur. Ma-
taryalizmin dar ve yetersiz dnce snrlar ierisinde, ekonomik retime kat-
kda bulunan eylerden daha erefli bir eye rastlamak mmkn deildir. By-
lece, Tanr'nn mahluku insan, retim aralarnn mahluku oluverir. Sosyolog
Marx'n gznde kapitalizm, aslnda 'insanlk d' nitelemesine deil, bugn
'uygulanmas mmkn olmayan' bir Sistem nitelemesine layktr.3o
eriati,
ekonomizme adeta iman etmi olan ve retimin artmasndan baka bir
ey dnmeyen Stalinizme Marksizmden bir tr sapma diye atlyorsa da, Le-
nin iin ayn eyi sylemenin mmkn olmadn, Lenin'in, Marksizmi samimi bir
ekilde srdren ve pratikte gerekletiren biri olarak bilindiini belirtmektedir.
Ekim Devrimi'nin ilk yllarnda btn devrimci glerin asl dayanann 'ar en-
dstriler' olmas ve ekonomik verimliliin ideal Marksist bir toplumun oluumu
iin art koulmas, yani komnist lklerin gereklemesi iin, almann temel
olarak gsterilmesi rastlantsal deildir. Bu amaca ulamak iin ilke belirlenir:
1. Ar endstrinin kurulmas esasna dayal olarak hzl bir ekilde endst-
rilernek
2. Lenin'in "Kapitalizm (bu konuda) rnek alnabilir," eklindeki szne uy-
gun olarak, toplumu mmkn olduu kadar sk bir tekno-brokrasi esa-
sna dayal kurumlama srecine sokmak.
3. Rekabet yaratmak, cretler arasndaki denklii yok etmek, idari ynden
yetenekli olan ve mesleki ynden nitelikli kimseleri maddi ve manevi
ynden tevik etmek.
eriati, tpk Hegel ile Marx' birletirmeye alan Garaudy gibi yle de-
mektedir:
slam dini, bir dnya gr ve ekonomik asaletten oluan gl bir alt yap
ya sahiptir. Ekonomik asalete de sahip olan bu alt yapnn, Bat'daki alt yap
lardan fark nedir? Fark udur: slam'da ekonomi bir aratr, asl hedef insann
eitilip tekamle ulatrlmasdr. slam'da Allah maddi ve tabii olgularda ara-
mr. Ahlak, olgunluk ve tekaml, sadece ekonomik servet ve g sahibi olan
toplumlarda bulunabilir. Bu, benim savunduum grtr. Bundan dolay ben,
slam'n materyale (maddeye) dayanan bir idealizm olduunu sylyorum.33
33 Ali eriati,
Kapitalizm, ev. Yakup Arslan, Dnya yaynclk, stanbul 1994, s. 70.
34 Ali eriat, EbO Zerr,
ev. Salih Okur, Tebli Yaynlar, istanbul 1987, s. 18.
35 Ali eriati, slam inasi III, s. 50.
Ali eriati 0933-77): Allahperest-Sosyalist 83
halarn Ka'bu-1 Ahbar'dr. Buna karlk Ebu Zerr, Kur'an'n kenz (sermaye)
ayetini* okuyarak, meselenin, belirlenmi zekat miktarn vermek olmadn,
asl meselenin sermayedarlk meselesi olduunu; ayette, serverin neden belirli
ellerde ylarak, halk iin harcanmadnn sorgulandn vurgulamaktadf.36
eriati'ye gre, Ebu Zerr'in nemi Bat iin Spartaks'n nemi gibidir. Ken-
disi de bir kle olan ve klelerin zgrlk hareketinin nderi Spartaks, M..
70'li yllarda nderliini yapt klelerin Roma'ya kar savanda hayatn kay-
. betmitir. isyan hastrlr ancak Spartaks ad, kleci egemenler iin korkulan
bir simge olarak kalr. Kleci toplumun tarihileri bile onun adndan saygyla
bahsetmek zorunda kalrlar. Klelerin smrlmesine dayanan dzen ise, hz
la deiime balar. Zira klelik kurumu, artk yeterince ekonomik deildir ve
yeni smr yollar aramak zorunda kalrlar. Kleler smrye kar insanlk
onuru mcadelesi vermiler ve bunun sonularn da almaya balamlardr.
Bu, insanln tarihteki gerek kazanmlarndandr.
eriati, slam'n -zannedilenin aksine- lmden sonraki bireysel kurtulu
iin riyazet, cefa ve. yoksulluu neren bir din olmadn, toplumcu bir din ol-
duunu belirterek yle demektedir:
Benim slam'm, Osman ve Abdurrahman [b. Avf]'n slam' deil, Ebu Zerr'in
slam'dr. Ebu Zerr'in iar, servet ymaya, halkn yoksullatrlmasna ya da
smrlmesine elverili bir ortamn hazrlannasma kar kmaktr. Yani Ebu
Zerr'in iar: "Ey iman edenler, halarnlarn ve rahiplerin ou, insanlarn ma-
ln hakszlkla yerler ve insanlar Allah'n yolundan alkoyarlar. Altn ve g-
m biriktirip Allah yolunda infak etmeyenleri elim bir azapla mjdele!"**
ayetincieki durumun slam toplumunda olumasna kar kmakt.37
Ey iman edenler, baharnlar ve rahiplerin ou, insanlarn maln hakszlkla yerler ve insanlar
Allah'n yolundan alkoyarlar. Altn ve gm stok edip de Allah yolunda harcamayanlar elem
verici bir azapla mjdele. O gn, bu biriktirdikleri, cehennem ateinde kzdrlarak onlarn aln
lar, yanlar ve srtlar dalanacak. .. (9. Tevbe, 34-35).
36 Ali eriati, slam inasi III, s. 62.
9. Tevbe, 34.
37 Ali eriati, slam Ekonomisi, s. 59. bn Haldun, Mukaddine'sinde Mes'udl'den unlar aktarr:
"Sahabeler, Osman'n halifelii anda gayr menkul ve para toplamaa baladlar. ldrld-
gnde hazinedarlarnn elinde Osman'n 100 bin dinar ve 1 milyon dirhemi vard. Vadi'I-Ku-
ni ile Huneyn ve baka yerlerdeki iftlik gibi gayr menkulleri 100 bin dinar kymetinde idi. Os-
man ldnde arkasnda pek ok deve ve at brakt. Zbeyr ldnde arkasnda 50 bin di-
nar, bin at, bin tane kle brakt. Talha'nn Irak'taki mlklerinin !,>nlk geliri bin dinar, Serat
tarafndaki mlklerinin geliri bundan daha oktu. Abdurrahman b. Avf'n a! ve ahrlarnda bin
at, bin devesi, 10 bin koyunu vard. ldkten sonra arkasnda brakt serveti varisieri arasn
da blnrken, servetin drtte biri 84 bin dinar buldu. Zeyd b. Sabit arkasnda baltalarla par-
alanarak blnecek derecede ok altn ve gm brakt. 100 bin dinar kymetincieki dier ser-
vet ve gayr menkulleri bunun dndadr. Zbeyr, Basra, Msr, Kufe ve skenderiye'de konak-
lar yaptrd. Talha, Kufe'de konak yaptrd. ... " Halife Osman hakknda Dr. rfan Aycan'n Yaku-
bl'den aktard u olay olduka fikir vericidir: "Hz. Osman, Medine hazine grevlisine gelerek,
Hakem b. Eb1'l-As'a Beytulmai'den bir miktar para vermesini emretmi, Beytulmal memuru da,
'Ben, sizin veya ailenizin hazine memuru deilim, ben Mslmanlarn hazine memuruyum,' di-
84 islamiyat V (2002), say 2
Kst ve Adalet
eriat, slam'n ekonomi konusundaki anlayn aklarken, Ku'ani bir kavram
olan 'kst'n hukuksal anlamdaki 'adalet' kavramndan farkn ortaya koyar:
Adalet, bir toplumun birey ve gruplar arasndaki bireysel ve grupsal tannm
l bulunan hukuk temelinde sosyal ilikilerin yasal biiminden ibarettir. Kst
ise, herkesin veya her grubun, toplumda stlendii rol karlnda maddi-ma-
nevi rnler ve sosyal imkanlar toplamndan ald gerek paydr.
Adalet, yasal ve formel kaidelerin yerine getirilmesidir. rnein, bir iiyle bir
gnlne 10 milyon TL. ye anlalm ve gnn sonunda kararlatrlan cret
denmise, adalet gerekletirilmi demektir. Bu kararlatrlan cretten kesinti
yaplmas hakszlktr (hukuka aykrdr). Eer mahkemeye gidilir ve denmeyen
cret alnrsa adalet salanm olur. i de i saatinden alarsa ayn ekilde i
verene hakszlk etmi olur ve onun da mahkemeye bavurma hakk doar. Bu,
yasal (fkhi) durumdur. Burada yasalar doru dzgn iletiliyorsa, hakimlerimiz
drste ilerini yapyorlarsa, kimse kimseye zulmedemez ve adalet korunur.
Ancak, kst asndan durum farkldr. Evet doru, 8 saatlik almann karl
olarak kararlarrlan cret denmi ve lkedeki resmi dzenlemeye gre de bu
kadar saatlik almann karl verilmi olabilir. Ancak, onun 'pay' (kst) ger-
ekte bu mudur? in resmi fiyat 10 milyon TLdir; ancak, deeri (belki) 20 mil-
yon TL.,dir. i byle bir durum iin mahkemeye gidip itirazcia bulunamaz. Pe-
ki ne olacak iinin denmeyen 10 milyon TL.sine? te bunu soran kst'tr.
Adalet sessiz ve mutlu olduunda kst'n itiraz ettiini ve fkeli olduunu
gryoruz. ( ... ) Kstn yarg ve adalet sistemiyle ba yoktur; mlkiyet dze-
ni ve ekonomik alt yapya aittir ... rettiinden fazla kar salayan kii, bu
fazla miktar bakasnn payndan alm demektir. Russel'n ifadesiyle, "Sa-
yn lord! Bu kadar serveti ve varl elde etmek iin doma skntsndan
baka ne zahmet ektiniz?" ( ... ) Adalete sahip olabilmek iin yargda reform
yapmak gerekir; kst iinse, ekonomik alt yapy deitirmelidir. Kst ancak
mlkiyet dzeninde sosyal bir devrimle mmh.indr.38
Grld gibi, eriati'ye gre, mesele, Osman ve Ka'bul Ahbar'n ne sr-
d gibi, sadece fkhi bir formalitenin yerine getirilmesinden ibaret deil, ide-
olojiktir (akidevi} eriati, Hz. Ali'nin Sffin'de kendisine kar savaan Mu'aviye
taraftarlarn ]fadin olarak adlandrdn dile getirerek, bunun sosyal, siyasal
ve ekonomik hir nitelendirme olduunu ifade etmektedir. ~adin, adalet kart
lar anlamndadr. Kur'an'da ise, Mslmanlarn asli sorumluluu, adaleti (kst)
ayakta tutmak olarak belirlenmitif.39 Dolaysyla, konu ideolojik/akidevldir.
yerek hazine kapsnn anahtarlarn Hz. Osman'n nne atmt. Hz. Osman ona, 'Sen bizim
hazine memurumuzsun, verdiimizi alrsn, sustuumuza da susarsn,' cevabn vermitir. Bunun
zerine hazine memuru grevini brakm ve yerine Zeyd b. Sabit tayin edilmitir" Muaviye b.
Ebi Sufyan, Fecr Yaynlar, Ankara 1990, s. 104.
38 Ali eriati, sian Ekonomisi, s. 170 - 171.
39 Ali eriat, sian Ekonomisi, s. 149, 153.
Ali eriati 0933-77): Allahperest-Sosyalist 85
zel Mlkiyet
eriati, slam'da zel mlkiyetin ancak emek karlnda olabilecei grn
dedir. Buna rnek olarak; Hz. mer'in, Kur'an'daki, "nsana abasndan ba
kas yoktur"* ilkesi gereince, arazi sahibi bir kimsenin yl boyunca onu ek-
meden elinde bulundurmas durumunda bakalarnn bu araziyi ekmeye hak
kazanaca eklinde hkmettiini, gstermektedir. Yine, Osmanl ve dier s
lam lkeleri arazi hukukuna gre, ayn ekilde arazisini yl sreyle bo b
rakan kiinin elinden arazisinin alndn hatrlatmaktadr.
Bu bakmdan, kiisel i ile retilmemi olan, Allah'n yaratt doal kaynak-
lar ve madenierin genel mlkiyeri vardr. Dolaysyla, mlkiyet yanlzca i
temelinde gerekleir ve yanlzca alan insanlar mlkiyete hak kazanrlar.
Bu nedenle, esasen, iin hizmete sokulmas iin sermaye zerine mlkiyet
olmasnn bir anlam yoktur. Mlkiyet bu ekilde, insann kendi kazand
zerindeki hakk anlamna gelmektedir. u halde mlkiyet sahibi iidir.4
eriati'ye gre, tevhidl dnya grnde her eyin (g, kutsallk, ilim, ira-
de ve mlkiyet) gerek sahiplii, herkes reddedilerek [la], yanlz ve yanlz Al-
lah'a [illa] verilmitir. Her bilgi, her durum, her olgu, her balant ve her aitlik
Allah ile ilikili olarak anlam kazanr ve Allah'la ilikili olarak gereklii var-
dr; baka trls sahtedir, aldatcdr. eriati'ye gre, esasen, slami dnya g-
eriati'ye gre slam, Allah' hep, bir atmann taraf olarak gndeme getir-
mektedir. Bu Allah, toprumsal hayatta tarafmz da aklamaktadr. Byle bir
Allah tasavvuru ve buna bal bir tevhid anjay da, insanlar, 'Ailah'a inanan'
ve 'AIIah'a inanmayan' olarak zihinsel ayrmn aksine, bu snfsal atmadaki
yerine gre Allah'a inananlar bile birbiriyle kar karya getirebilmektedir.44
Byle bir Tanr tasavvuru bizi, Tamy bilim-teknik yoluyla ispat etmeye a-
lmak gibi bir kompeksten de kurtarmaktadr. nk toplumcu Tanrnn var-
l, bilim-teknik konusu deil, ideolojik - varolusal bir konudur. Onu bir do-
a olayn kefeder gibi kefetmek veya bir yanl bilginin yanlln ispatlar
gibi, var olmad sonucuna varmak eklinde bir durum asla olamaz. 'slam Bi-
lim'in konusu 'ilahiyat'n aksine, Tanrnn 'ne'lii deil, toplumsal, snfsal at
mada hangi safta yer alddr. Ve O, gerek, inkar edilemez, yok saylamaz
Tanr, insanln tarihsel mustazaf (ezilen-smrlen) ve mstekbir (smren-
aalayan) atmasnda 'doann' ve 'ftratn' tarafsz kalmayyla apak bir
ekilde mustazaflar safnda yer almaktadr:
eriati'ye gre, tarih boyu sregelen bu snfsal sava; elit snftarla ezilen halk
arasnda srekli ve uzlamaz bir smren-smrlen, mstekbir-mustazaf a-
tmasndan ibarettir.46 "Bu sava, sonradan bara ynelebilecek zel bir a
da, zel bir devrede, zel bir atma temelinde ortaya kmamtr. "47 Peygam-
berler tarihi bu mcadelenin tarihidir4s ve kyamete dek devam edecektir. Do-
laysyla bu atmann nedeni, teknik bir yanlla veya bir bilgi eksikliine
dayannamaktadr ve yaplacak akademik izahlada giderilecek bir sorun da
deildir. Sorun ezeli ve ebedi bir kan davas olarak ahlaki ve ideolojiktir. Ha-
bil ve Habil soyunun davasdr.
eriati, Kur'an'daki Habil-Kabil kssasn, bu snf elikisi asndan, bir ta-
rih felsefesi olarak yommlamaktadr. Buna gre Kabil, bireysel mlkiyerin ve
tarmsal dnemin temsilcisidir. Habil ise, bir obandr ve hayvanclk dnemi-
nin, mlkiyet ncesi ortaklk dneminin temsilcisidir. Bu ikisi arasndaki kav-
ga, Ademoullarnn tarih boyu sregelen ezen-ezilen, egemen ve mahkum s
nflar atmasnn hikayesidir. eriati bu yorumlar Kabil'in Tanr iin sunaa
buday takdim etmesinden ve dolaysyla ifti olmasndan, Habil'in ise suna-
a bir deve getirmesinden ve dolaysyla oban olmasndan karmaktadr.
brahim putlar krp putperestlie kar kyam ederek sadece Babil halkn ya
da Ur ehri halkn, bu fikir ve hurafesinden kurtarnakla kalmad. Bilakis, b
rahim, insanlk tarihinde meydana gelen o byk aldatc mekanizmay, din
ve tanrlar adna yeryznde kurulmu zulm sistemini insanlara birtakm ya-
lanlarla kabul ettirmenin karsnda dimdik durdu. Belli bir snfn ortaya ~
kard ikence, zulm, mahrumiyet, kan dkclk ve zorbalk karsnda
ebed! mcadeleyi balatt. brahim, insanla klelerin mr boyu kle kal-
mayacaklarn, efendilerin de mr boyu efendi kalmayacaklarn retti.3
Farkl putlara tapnak, farkl farkl sosyal yaplara sahip olmakla eanlaml
dr. i-patron, alt snf-st snf, kle-efendi olmak gibi. Putperestlik, snfl top-
lumsal yap demektir. Bir snf aken dier bir snfn tok olmasdr. Bir kesim
hukuki haklardan mahrum kalrken dier bir kesimin ise btn haklardan ya-
rarlanabilmesidir.s4 Puthanedeki ilah, !isan- h~lliyle yle demektedir:
Senin, toplumda mevcut snflar arasnda yle yle bir mevkiin var. Yani se-
nin iinde bulunduun stat seni zorla getirip yerletirdikleri veya senin olma-
yan bir stat deildir. Bilakis bu, onu yaratclar mecmuasnn icat ettii ve ge-
rekli grd bir mevki olup, bu mevkii ilahlar ve din felsefesinden oluan iki
unsur oluturmutur. Sen kendi konumuna kt gzle bakamazsn, isyan ede-
mezsin, mevkiini deitirmek iin alamazsn, eer kendi ilahna kretmez
sen ilahlarn ortaya koyduu ilmin hikmet ve felsefesine ihanet etmi olursun.5s
eriati, irk dininin kaynann iktisadi olduu grndedir. nk irk di-
ni bir aznln servet sahibi olmasna ve ounluun yoksun kalmasna dayan-
maktadr.s6 Bu nedenle irk olgusu, mlkiyede birlikte domu ilahlardan olu-
an bir mekanizmadr. Bu sistem ierisinde ilahlardan her biri belli derecelere
sahiptir. Birinin hamurdan, birinin yakuttan, birinin tahtadan ve bir dierinin
altndan vb. olmas ilahlardaki bu snfsal farklln bir gstergesidir. Tevhid
2. Bakara, 30.
52 Ali eriati, slam inasi I, s. 40.
53 Ali eriati, brahim le Buluma, ev. A. Eymen Reyli, Fark Yaynlar, stanbul, s. 30.
54 Ali eriati, brahim le Buluma, s. 32.
55 Ali eriati, brahim le Buluma, s. 29.
56 Ali eriati, Dine Kar Din, ev. Hseyin Hatemi, iaret Yaynlar, stanbul 1993, s. 27.
Ali eriati (1933-77): Allahperest-Sosyalist 91
ise, btn bu snfsal farkllklar kaldrarak herkesin tek ilaha sahip olduunu,
toplumun btn kesimlerinin insan olmakta eit olduunu ifade etmektedir.s7
Tevhidin sosyolojisi, sosyal eitlii gerekletiren bir dzen olmasdr. irk
ise, daima sosyal tefrikay ve snf atmasn izah eden bir din hviyetinde-
dir. Bu, daima, snflarn dier snflara; rklarn dier rklara; milletierin dier
milletiere stnlnn izah olmutur. 'foplumun baz snflarnn aalanma
snn, mahkum edilmesinin ve dier snflarn ise faydalanmaclnn, zati ve
rksal efendiliinin, yceliinin aklamasn stlenmitir.ss
Tanrlarhibir zaman byk yaratcnn karsnda yaratc olarak oalma
mlardr. Tersine, Rabbu'l-erbab, Rabbu'l-envas, Rabbu'n-nas olarak, byk
yaratcnn evresinde oalmlardr. Dolaysyla irk, yaratc olarak tek bir
ilah tanmaya engel deildir. Cahiliye dnemi Araplar gibi Firavun da, fizik
tesine inanyor, mukaddeslerine sayg gsteriyordu, tannlara tapyordu. Fakat
tanrlk savnda bulunurken yle diyordu: "En e rabbukum el-a 'la, yoksa Ene
!Jalil~ukum el-a 'la, dememiti. Yani ben sizin yaratcnzm dememekte, byk
efendinizim, efendilerinizin efendisiyim ve hayatnzn ve halklarnzn yazgs
benim elimdedir," demekteydi.59
Dolaysyla irk, yaratma ve yaratclkla deil, 'rab'lkla gelmitir. Bu nedenle,
irk tanrlarnn hi birinin ad, yaratc anlamna gelmez; hepsi baba, sahip, sul-
tan, stn, mstebit, egemen, mtekebbir, muktedir, mazhar vb. anlamlara sa-
hiptir. Bu, irk tanrlarnn, irk rablerinin tecellisi olduklarn gstermektedir. Tan-
rlar, gkte, yeryz efendilerinin halkla ilikilerinden oalp yorumlanm hali,
yeryz efendilerinin birer yansmasdr. Yeryznde 'biz', hakim-mahkum, efen-
di-kle, varsl-yoksul vb. snflara blnrken, gkte de tek tanr blnp para-
lanr. Efendilerin ahsnda rububiyet sfat tecelli ederken, alt snflara itaat, dilli
bir veeibe olur. Bylece, tanrya kul olan, gerekte, egemen snfa kul olmutur.60
Nurettin Topu'da
'Mslman Anadolu Sosyalizmi' Dncesi.
ERKAN PEREMBE
YRD.DO.DR., O.M.. iLAHiYAT FAKLTESi
erkanper@hotmail.com
~rk dnce tarihindeki fikir akmlar, 19. yzyldan bugne kadar belirli
1 problemler etrafnda domu ve eitli mecralarda seyretmitir. Trk dn
ce tarihinde gzlenen eitli fikir akmlarnn beslendii ve bugnk varlklarn
borlu olduu bu zemin, bugn de, tarihselliini ve gncelliini korumaktadr.
Ancak, Trk dnce tarihinin, yeterli derinlikte ve kapsaml olarak ele alnma
y, Trk modernlemesinin henz salkl olarak deerlendirilememesiyle de
balantl olabilir. Trk dnce tarihinde, aydn veya entelektel olarak adland
rlan dnrlerin bal olduklar dnce yaplarnn kapsaml olarak karlatr
mal bir analizinin yaplmas, Trkiye'nin son yzyldaki deime servenine ba
l olarak, bu dncelerin, iinde doduklar toplumsal artlarlarla olan balant
larn ve dnyadaki dnce akmlaryla olan etkileimlerini ortaya koyacaktr.
Dnyadaki rneklerine bakarak Trkiye'de de yaplan sa-sol, ilerici-muhafaza-
kir gibi nitelendirmelere, lkemizin koullarnda; laik, milliyeti, sosyalist, dinci
vb. kavramiatrmalar da girmektedir. phesiz, dnce akmlan ve bunlarla
ilikileri iinde aydnlarmzn bu tarzda nitelendirilmeleri, analiz kolaylklar sa
layabilmektedir. Ancak, bu snflandrmalara uymayan, birok dnceyle sentez
ilikileri bulunabilen aydnlarmz da vardr. Bu aydnlar arasnda 'Mslman Ana-
dolu sosyalizmi' dncesiyle Nurettin Topu, mstesna bir yere sahiptir.
Nurettin Topu, 1909 ylnda stanbul'da domutur. Lise reniminden sonra,
Avrupa burslarna bavurur ve kazandktan sonra gittii Fransa' da, nce Bordea-
ux Lisesi'nde psikoloji renir. Fransz flozofu Maurice Blondel ile olan kiisel
dostluu, onun felsefesi temelinde Topu'nun 'hareket felsefesi'ne katk salar.
Anadolu slam cemaatilii (Muhammed Sarta'n kavram tanmlamas); 'Mslman Anadolu sos-
yalizmi' tabiri, Nurettin Topu'nun daha ok tercih ettii tanmlamadr. Bkz. Nurettin Topu, Ah-
lak Nizam, Dergah Yaynlar, stanbul 1997, s. 25.
8 Muhammed Sarta, "Nurettin Topu'nun Fikir Dnyas", Nurettin Topu'ya Annaan, ed. Ezel
Erverdi, Dergah Yaynlar, stanbul 1992, s. 88.
9 Topu, Ahlak Nizam, s. 158.
flurettin Topu, Kltr ve Medeniyet, stanbul 1970, s. 23-27.
Topu, Alfak Nizam, s. 150.
96 islamiyat V (2002), say 2
!eti iin yaadna inanan, nefsini cemaate adam olan insan olarak belir-
tir. Topu, byle bir milliyetiliin, Mslman Anadolu sosyalizmini savun-
mas gerektiini dnr. Biz, Anadolu'nun corafyasnda slam'n ruhunu
ycelten ve topran ehresine slam'n ruh ve karakterini sindiren ruhu bir
milliyetilik davasna balanyoruz. 12
Kendisine zg milliyetilik tanmlamasndan sonra, toplumda giderek kay-
bolan gerek slam ahlakna ilikin yorumlarda da bulunur. Topu, zengin ve fa-
kir kesimler arasnda milli gelirin haksz blnmesinin dourduu olumsuzlukla-
r eitli rneklerle zikreder ve Mslmanlarn bu konudaki kaytszlkianna id
detli eletiriler yoeltir. Bu durumun, dinin yanl anlalmasndan kaynakland
n her yazsnda vurgulayarak, eriatn, dini hayatn kayna olmadn, din
karsnda belirli devirlerin yorum biimi olduunu belirtir. Her devrio gerek
icaplarna uyma kabiliyeri olan slam dini; softa, hurafeci ve falclardan ibaret bir
grubun elinde, bu yksek deerlerinden syrlmtr. 13 Dinin gzel deerlerinin bu
kesimlerin elinde katiedildii ve btn kirliliklerin zerine dindarlk elbisesinin
giydirilerek din hayatnn pazara karld eletirisiyle, zmler nerir :
Davamz, slam ahlakna dayanan bir cemiyet dzeni kurmaktr. Her taraf
hrmetsizlikle tarmar edilen bir cemaate hrmet, her uzvu hakszlkla ya-
ralanan bir hayata hakkaniyet, her hareketi hemcinsine zulm olan bir in-
sanln kalbine sevgi ve merhamet doldurmak istiyoruz.14 Evvela insana ky
net vermemiz lazmdr. Kur'an'n, insan eref-i mahlukat sayan hkmne
hrmetten baka kurtarc yolumuz yoktur. 15 Gerek dini hayat, ahlakmzia
beraber yetim ve yoksuldur. Din adamlarmz, cemaatn dertlerine uzanmak-
tan, Allah kullarnn kalbine yaklamaktan bile habersizdirler. Ancak hasta-
nn, yoksulun, garibin, yerimin ve bu yerim milletin sahibi ve kurtarcs olan-
lar, slam ve seta.met dininin sahipleridir. Mezhep, stad, efendi kavgasnda
birbirini yiyenler, Allah kulluunun manasn ve gerek iman yolunu kaybet-
mi olanlardr. Bunlar, din ekline brnm hrsiarnn kurbanlardr.6
Nurettin Topu, youn bir ekilde, dinsel hayatn ekiki ve dogmatik yap
sna kar karken, rnek ald, Anadolu'da nceki devirlerde yaayan Mevla-.
na ve Yunus Emre gibi mutasavvflarn yorumlad sufi dncedir. nsann
kendi itihalarn reddedip, baka insanlarn sefaletierine uzanan strab iin
bakalarnn da sorumluluunu yklenmesi, kendisiyle beraber kurtarlacak
ruhlar da aramas olarak grd bu hareket, sonsuzlua da kaplar aacaktr.
Nurettin Topu, Anadolu milliyetiliini ve gerek ahlak temeline dayal s
lam dinini, kendisine zg ideal toplum felsefesini oluturmada hareket nokta-
s olarak alrken, toplumun uursuzca teslim olduu kapitalizmin, tketim hrs-
laryla dolu, sefaletle inleyen ve birbiriyle kavga edecek duruma getirilen kit-
lelerin komnist dnce iin zemin hazrladn belirtir.17
Bu kapsamda, Topu'nun eserlerindeki en arpc blmler: kapitalizme, li-
beralizme ve emperyalizme ynelik eletirilerdir. Dnyadaki toplumsal felaket-
lerin, kltrel tahribatlarn, insann deerini madde karsnda ezen, onu ya-
banclatran kapitalist sistemden kaynaklandn ileri srer. nsanlar arasnda
zamanla var olan mlkiyet ve i blm farkllamas, sanayilemeyle birlikte
yeni boyutlar kazanarak, eitsizlii artrmtr. Mlkiyerin giderek ferdilemesi
ve herkesin bakalaryla bir rekabet ortamna girmesi, insanlar arasndaki ser-
vet ve geim farkllklarn bytmtr. Byk sermaye, sanayilemeye para-
lel olarak, insan insan yapan btn deerleri ortadan kaldrm; maddi kazan
hrslar, insan kendine yabanclatrm; en stn deer olan emek, makine uy-
garlnn arklar arasnda ezilmi gitmitir. Kapitalizmi nemli bir felaket ola-
rak niteleyen Topu, souk savan milliyeti evrelerde egemen kld kom-
nizm dmanl edebiyatndan ok farkl bir izgiye ular. Anti-komnizm
vurgusu Topu'da da vardr; fakat, Topu, komnist hareketleri, kapitalizmin
insan zerindeki ykc tesirleriyle aklar. Sahipsiz braklan fert, byk ser-
mayenin esareti altnda, ister istemez messeselere kar isyana mecbur olu-
yor ve bu hareketten komnizm douyor.1s
Komnizm, ekonomik eitlik davasdr; bakalaryla eit olma arzusu, her
insann kalbinde yer bulan bir idealdir. Bu nedenle komnistler, sistemleri-
nin halk arasnda propagandasn en ok bu temeli mdafaa ederek yap
yorlar. Ancak, komnistler, ilk bakta pek hakl gzken bu davay mda-
faa ederken, hrriyetimizi elimizden alyorlar.9
Halbuki, insanolunun sanayileme
ncesinde i blm ve almasna g-
re paylam, aralarnda fazla farkllama
olmayan, adalet ve eitliin salana
bildii dnemler olarak deerlendiriyor. Topu'ya gre, sanayilemeyle birlik-
te, teknoloji ve onun insana hakim olmasyla, kazan vastalar ve gelirler ara-
sndaki eitsizlikler artm, ezilen insanlarn srtndan, bu aralar kullanan in-
sanlar daha byk birikimler elde etmilerdir.o
Komnizmin kaba maddecilii gibi, kapitalizmin maddeyi tanrlatran de-
erleriile inhisarc iktidarnn, byk insanla kar koyan iledeyii bir an
evvel durduulmaldr. Komnizmin ortadan kaldrlmasna gelince, bunun
iin daha ok eyler yaplmas lazm geliyor. Komnistler, milli hayatmzn
btn meselelerine, Anadolu'nun btn dertlerine dokunuyorlar. Biz, bu
meselelerin kaba maddeciliin eliyle deil de, insanla inanan uhun ve Al-
lah'a evrilen imann eliyle halledilmesini istiyorsak, bunlar kendi mesele-
B
at toplumlar karsndayenik den Dou toplumlar, aa yukar
yzyldr, yenik dmelerinin
nedenlerini aratrmakta; yine yzyldr,
Bat toplumlarna eriebilmek ve dahas onlar geebilmek iin de Bat bilim-
selliini ve adalamay esas almaktadrlar. Zaman zaman Bat'y acemlte
taklit etmekte, zaman zaman da modernite ile kendi z deerleri arasnda uiu-
sal birleim yollarna bavurmaktadrlar.
Dou toplulJllarnda Bat'ya teslim olmamak, dahas Bat'y gemek iin Ba-
t bilim ve teknolojisini ve hatta Bat kltrn kendi ulusal yaplarna -kendi-
lerinin ulusal yaplarn bozmadan- aktarmada yadrganacak veya ayplanacak
bir durum da yoktur. Nedeni ise, Bat ve Dou toplumlar arasnda bilimsel
kltr ve teknolojik kltrn srekli alveri iinde olmasdr. Dahas, bugn-
k Bat uygarlnn ve bilimsel geliiminin kkeninde Dou uygarlnn da
hayli katks olduu herkese bilinen bir gerektir. Gustave Le Bone,
... uygarln gelime ekillerine ait gerekler uzun sre bilinmez olarak kal-
sa da keza baz Batl tarihilerce Yunanllarn byk bir uygarln tarih
sahnesine hazrlanmadan birdenbire ktklar dncesine kaplsalar da, bu
teoriler artk gerei yanstmad bilinen bir durumdur. Yunan uygarln
dan ok nceleri, bu uygarln tohumunu Keldanilerin, Msrllarn ektii
.bugn iin bilinen bir gerektir.
Yunan uygarl iin Keldani ovalarndan Nil boylarna kadar drt be bin
yllk bir n alma evresi gerekmektedir. Yani Yunan uygarlnn kayna-
Yunanistan deil, Asya ve Kuzey Afrika'dr.
1 Gustav Le Bon, Tarih Felsefesinin Bilimsel Yasalar, Ufuk Yaynlar, stanbul 1999.
102 islamiyat v (2002), say 2
... ada tarihilik her tarafl aratrmalarndan toplam byle bir sonuca gel-
mitir ki, en kadim medeni insan meskeni Ceyhun ve Seyhun (Amu-Derya ve
Sir-Derya) aylarnn havzas, Aral Gl'nn etraf ve Turan oval olmutur.
Dnyada medeniyet ilk defa burada merkezilemitir. Daha dorusu; Dou
Trkistan'dan Hazar Denizi'nin sahillerine dek olan arazi dnyann en kadim
medeniyet merkezi olmutur. Buna gre de, bir vakitler "Tarih umerden ba
lyor" dediimiz halde, indi tarih Orta Asya'dan "Turandan balyor" demeyi
tarih ilmi bizden talep etmektedir.. Hi de tesadfi deildir ki dnyann byk
sembollerinden olan sekiz bucakl ya da sekiz kntl yldz, dnyann b-
tnln gsteren ba ayak budalar ve baka en kadim numuneler; son yl
larda gerekletirilen kazlar hep bu araziden karlmtr. Bu ilk medeniye-
n meydana geli ve var olma tarihi M. ncesi X-VI binli yllara aittir.
Dnyann ikinci kadim medeniyetinin topland merkez; Hazar'n bat sa-
hillerinden balayarak batya doru Kr-Araz ovalklar, Kzlzen boyu ve
Urmiye gl etrafn ihata eder. Ve M. ncesi VII-II binlere dayanr.
Tarih bakmndan umer ncdi.ir. Dicle ve Frat'n havzas, yukar ks
m, Patan dalarnn bat eteklerinden Arabistan salrasnn kuzey dousuna
kadar olan alan iine alr. M. ncesi IV-Il biniikiere balanr.
Bu bakmdan Akclenizin dousu ve Nil havzas (Msr) drdnc (M. N-I bin-
likler), Hind-Quanq aylarnn aras beinci (M.. III-I binlikler) merkez say\r.
Batmedeniyetine kaynaklk eden Yunan medeniyeti, kaynan Nil havza-
sndan (Msr medeniyetinden) aldna gre, beinci kUak medeniyerin mem-
balarndan beslenmi olmas gerekir.
Yazmzn banda da belirtmi olduumuz gibi, Dou ve Bat toplumlar ara-
snda dnden bugne kadar gerek teknolojik alanda gerekse dn alannda s-
rekli bir biimde alveri olagelmitir. Yukarda sylemi olduumuz gibi bunda
yadrganacak bir durum yoktur. Yunan uygarlnn danasna byk katklar
olan Msr ve Msr ncesi uygarlklar nasl yadsnamaz ise, slam uygarlnn olu
masnda byk katklar olan Yunan uygarlnn (Aristo 'Muallim-i Evvel' ve Sok-
rates'in), keza Hind ve in uygarlklannn (Budizm ve Konfyusclk'n) katk
lar da yadsnamaz. Ancak u da bir gerektir; nasl ki slam uygarl iin Aristo
bir 'Muallim-i Evvel' ise, Farabi, bn Sina, bn Rud ve benzerleri de bugnk Ba-
t uygarlnn olumas ve gelimesinde byk kalklar unutulmamaldr.
Dahas Kurtubal bn Rud (1126-1198); eitli dnceleri ile Bat'da Rne-
sans'n hazrlayclarn byk oranda etkiledii ve Kilise nasslarn sarst bi-
linen bir gerektir) Medeniyetler aras sralama ve alverii burada kapatp
tekrar konumuza dnelim.
II. Milliyetilik ve Sosyalizm
Dou toplumlarnda adatamann iki aya olmutur. Bunlardan biri milli-
yetilik ve milliyetiler dieri ise sosyalizm ve sosyalistlerdir. Ksacas, Dou
2 Ebulfez Elibey, Btv Azerbaycan Yolunda, Ecdat Yaynlar, stanbul 1997, s. 16.
3 smet Birkan, "bn Rd Dncesinin Tarihteki Yeri ve Etkileri", Felsefe Dny-JS 0994), say: ll, s. 57
Sultan Galiyev'de Medeniyet Tartmalar, Milliyetilik, Sosyalizm ve Din 103
kndr. Trk solu milliyetidir; baka bir syleyile, ulusalcdr. Trkiye 'solu
ise kreselcidir; kaytsz artsz Batcdr.
Burada unu belirtmekte yarar var: Dou toplumlarnda milliyetilik hare-
ketleri sanld gibi burjuvazinin bir rn deil; tam tersine, kkn tm halk
katmalarnda bulan, bu nedenle de sa veya sol olarak nitelenmesi olduka
zor olan tarihsel bir srekliliktir. Bundan dolay da daima anti-emperyalist bir
karakter arz eder. te bu yzden bizdeki sol ve san oturduu taban snf
sal olmaktan daha ok, ya mezhepsel, ya etnik ya da milli olmayan yerli ve
yabanc sermayeye yaknlna veya bamllna gre deerlendirmek gere-
kir. Meseleye bu adan baktmzda Trkiye'deki toplumsal ve siyasal yap
lanmalar yeni batan deerlendirmemiz gerekir. Gerek sol tanmlamalar, ge-
rekse sa tanmlamalar Trk toplumsal ve siyasal yapsn belirlemekten ol-
duka uzaktr. Dolaysyla da Trkiye'deki siyasal ve toplumsal yapy, ulusal
yapya yakn veya yannda olanlar ile yabanclamaktan, ulusal bir ze dayan-
madan kresellemekten, beynelmilel ok kltrllkten yana olanlar olarak
ortaya koymak, sol ve sa tanmlamalardan daha uygun olsa gerektir kana-
atimdeyim. Dahas Trk mill! kurtulu hareketini de bu grece sa ve sol kav-
ramlarnn dnda, yukardaki biimde alglamak herhalde daha uygun olur.
ci kampa mensup halklarn, dier bir deyile 'efendi halklarn' ekonomik, si-
yasi ve kltrel tahakkm ve klelii altnda olan halklar bulunmaktadr.
Efendilerin kendi dillerinde kendilefi, 'uygar' ve 'medeni milletler' olarak ad-
landrlan ve birinci kampa mensup halklar, insanln klelikten, cehaletten
ve sefalerten kurtarlmasyla grevlendirilmiler; ikinci gruba mensup olan
halklar ise, onlarn dilinde 'vahi' ve 'yerli' vs. ifadelerle tanmlanmakta
olup, birincilerin 'bilimsel' grlerine gre 'efendi halklarn' karlarna hiz-
met etmek iin yaratlmlardr.6
Milliyetilik adalamaya Engel mi?
Bat'nn Dou'ya bak bugn de hala deimi cleildir. Bu nedenle de aziz
Atatrk bata olmak zere, tm Doulu milliyetiler ve devrimciler Bat'ya da-
ima kukuyla bakmlar, adalama ile Batllamay farkl olarak alglamaya
almlardr. adalamay ulusal bir ze oturtmaya almlardr. Ne yazk
ki, Trkiye'de Atatrk'n lmnden sonra, bilhassa 1944'lerden sonra uygu-
lana gelen politikalar yrtenler, gerek komnizm korkusuyla, gerekse baka
nedenlerden dolay Bat'ya kar eitliki, bamszlk politikalar izlememi,
adeta Bat'ya teslim olmay Tanzimat dneminin teslimiyeti, milli kiilikten
yoksun ynetici ve aydnlar gibi adalamayla ayn anlama gelir biimde al-
glamaya balamlardr. adalama ad altnda toplumu kltr ve kimlik de-
iimine tabi tutmaya almlardr. Nitekim, bunun sonucu olarak, btn ei
tim ve retimin kurumlarnda (aadan yukarya doru) yabanc dille eitim
ve retimin ulusal onuru kracak bir ekilde dayatlmaya kalklmas, ykse-
kretim kurumlarnn banda bulunan kiinin "Trke eitim ve ilim dili ola-
maz" gibi haysiyet krc beyanlarda bulunmas, Tanzimat dneminin teslimi-
yeti, milli kiilikten yoksun, yanl modernite anlaynn gnmze kadar de-
vamndan baka bir ey deildir. Oysa ki modernizm, yukardan beri anlata-
geldiimiz gibi, millet olma ve milliyetilikle i ie ve at ba giden kavramlar-
dan baka bir ey olmad gibi, milliyetiliin de olmazsa olmaz artlarndan
saylabilir. yleyse mesele ne idi?
Birinci mesele, 21. yzyla balarken kreselleen dnyada uluslarn ve
ulus devletlerin, varlklarn srdrp srdremeyecekleri.
kinci mesele ise; hem milli hayat yaamak, hem de ada olmak, kre-
selleen ada dnyada mmkn m? Yani milli hayat yaayarak, ulusal ka~
larak modern dnyayla btnleilebilinir mi?
nce biririci soruya cevap arayalm. nk ikinci soru birinci sorunun iin-
de sakldr. Bir kere, tarihte dnden bugne kadar srekli biimde milletler
arasnda birliktelikler de, ayrlmalar da, ayrmalar da (ayn milletin iinde b-
lnmeler) olagelmitir. Bundan sonra da olmamas iin hi bir neden yoktur.
Fiziki ve corafi mesafelerin ortadan kalkmasna, hemen hemen yok olmasna
Batnn
ve kimliksiz Batclarn aksine, Mustafa Kemal Atatrk de bu ulusal a
dalamadan yana, hatta uygulaycs idi. Yakup Kadri Karaosmanolu, Bat'nn ve
Batc-kleci zihniyetin grmek veya anlamak istedikleri Atatrk' yle anlatr:
Bat'nn anlad Atatrk, Bat'y seven ve kendini kaytsz artsz Bat'nn ku-
cana atm bir adam ... Ona uygar adam diyorlar, nk onlar uygarln te-
kelini almlar ya ... Atatrk' Bat'ya ynelmi bir kii sayan Batllar, onu Tan-
zimat dneminin adamlarndan sayyorlar. Byk devletlerin etkisi altnda ka-
lan, onlarla birlernek isteyen adam, oysa hi de yle deildir. Atatrk, Bat
'nn neden gl olduunu aryor, onlar gl klan eyleri alp onlar gibi
kuwetli olmamz istiyordu ... Batllar sanyorlard ki, Atatrk de kendi adam-
lardr. Atatrk, byle adam deildi. oven denilecek kadar milliyetiydi.7
8 Abdrreid brahim, 20. Asrn Balarmefa slam Diinyas ve j;ponya'cfa slamiyet, zal Matbaas
1987, s. 46.
9 Abdrreid brahim, age., s. 73.
110 islamiyat v (2002), say 2
imdi burada, yukarda ksmen zikretmi olsak da, Galiyev Mslman mdr? so-
rusuna cevap aramaya alalm. Konuyu kendi azndan sorgulamaya bakalm.
Galiyev her eyden nce bugn Tataristan diye adlandrlan Kazan Trkle-
rinden Mslman Snni retmen bir babann eviaddr (1882-1941). Daha ilk
mektep anda iyi bir dini terbiye alarak yetimi olup, anne taraf zengin ol-
duundan 'Mirza' (hey ocuu) olarak adlandrlmtr. Baba tarafndan ise,
'Seyyid' unvanndan anlald gibi, kendilerini Peygamber soyuna balarlar.z
Okuduu ilk mektep bir ky mektebi olmasna karn, o dnemde 'yar ye-
nilenmi okul' denilen Usfl- Cedld okullar grubuna girmekte idi. Bu okullar-
da yeni alfabe metoduna gre Trke (Tatarca) ve Arapa metinlerio okutul-
masnn yan sra, temel aritmetik, corafya ve tarih bilgileri gibi laik konular
da retilebiliyordu. Okulun d grn sefil olsa bile, retmen ve ren
cilerin bilgi dzeyi komu Rus kylerindekilere oranla artc bir biimde
yksekti. Dahas, Ruslara gre Tatarlarda ve zelliklede Tatar kzlarnda oku-
ma yazma oran daha yksekti.
s A.Bennigsen, S. Enders-5. Galiyev ve Sovyetler Birliinde Milli Komnizm, Anahtar Yaynlar, is-
tanbul 1981, s. 176.
isHimiyat V (2002), say 2, s. 117-130
TALP TRCAN
YRD.DO.DR., S.D.. LAHYAT FAKLTESi
tturcan@ilahiyat.sdu.edu.tr
na terimi, ihtilafl meselelerde bir yetkiye (velayete) dayal olarak pozitif dzeyde (srf dilsel
deil) buyurucu ve balayc fkh normu (hkm) koymak anlamnda kullanlmaktadr. cmaa
konu olmu bir hkm ise, bizatihi inai olup, balaycl herhangi bir yetkili organn iradesiy-
le kaim deildir. Bkz. el-Karafi, ihabuddln Ebu'I-Abbas Ahmed b. drls, el-bkam fi temyizi'l-fe-
cava 'ani'l-abk<lm ve taanufti'l-l.Gili ve'l-imm, Gzden geiren: Abdulfettah Ebu Gudde, Daru'l-
Beairi'l-slamiyye, Beyrut 1416/1995, s. 33, 35, 62-64, 88, 162 vd. "slam hukukunun evrensel in-
ili yan" ifadesiyle ise, biz burada, slam hukukunun ayn zamanda dini birer deer tekil eden;
zamana ve mekana gre deimesi beklenemeyecek dzenlemelerini kastediyoruz. Sz konusu
dzenlernelerin balaycl Mslman bireyler ve toplumlar bakmndan salt hukukilik niteliin
den deil, ncelikle dinilik niteliinden kaynaklanmaktadr. Mesela, slam hukukunun evlenilme-
118 islamiyat V (2002), say 2
si caiz ve caiz alnayan kimselere ilikin telakkisi tamamen dini nitelikli ve kesinlikle deimesi
dnlemeyecek yanyla ilgilidir. Buna karlk din! kaynakl olmama anlamnda beeri hukuk
dzenlerinin, ahlaka dayal dzenlemeleri bile, ahlaki zihniyetin deiimine paralel olarak dei
iklik gsterirler. Szgelimi, yakn zamanlara kadar ayn cinsten insanlarn evlenmeleri hukuk d-
zenlerince uygun bulunnazken, ahlaki telakkikrin ksmen deiimiyle kimi Bat lke hukuklarn
da atk yasal kabul edilmektedir. Halbuki slam hukuku bakmndan belirtilen tarzda bir dei
imden sz edemeyiz. u halde evrensel inai yan ifadesi, slam hukukunun olgusal olan yaam
ilikilerinin etkisi dnda kalnas gereken dzenlemelerini gstermektedir.
2 2. Bakara, 30.
3 4. Nisa', 58.
4 3. Alu mran, 159; 42. ura, 38.
' 4. Nisa', 59.
6 Dzenleme tabiri, Snnet bakmndan fkhi hkme kaynak olabilecek sz, fiil ve takrirlerin t-
mn ifade etmek zere kullanlmaktadr.
7 Nitekim baz ilim adamlar, fkh, bahse konu karakterinden tr, fakihlerin hukuku' (jurists'
law) biiminde nitelemilerdir. Bkz. ]oseph Schacht, "lslanic Law", Encyclopaedia of the Social
Sciences (15 cilt), The MacMillan Company, New York 1957, VIII. 345; An Intl'oduction to Islamic
Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cma 119
Law, Oxford University Press (Reprinted), Oxford 1971, s. 209. Ayrca bkz. Muhammad Hashim
Kamali, "The Limits of Power in an Islamic State", Islamic Studies, 28 0989), say: 4, s. 341.
s Ma 'rifetu'n-nefs ma Jela ve mg 'aleyla biimindeki tanm Ebu Hanife'ye nispet edilmektedir. Bkz.
Sadruerl'a, Ubeydullah b. Mes'ud b. Mahmud, et- Tav}Tb fi ~alli avanili't-teni>Tb (2 cilt), (et- Tel-
vTb ile birlikte), Mekteb-i Sanayi Matbaas, stanbul 1310, I. 19; ei-Beyadi, Kerniiluddln Ahmed, a
ratu'l-meram min 'barati'l-im<1m, tahk. Ysuf Abdurrazzak, Daru'I-Kitabi'I-slaml, stanbul ty. (Kil-
bire 1368/1949 basksndan), s. 28-29. Klasik fkhn alann belirleyen 'ane/ kelimesinin tanma ilk
defa kim tarafndan ve ne zaman eklendiini henz tespit edememi bulunuyoruz.
9 Bkz. bn Kuteybe, Ebu Muhammed Abdullilh b. Muslim ed-Dineverl, el-mame ve's-siygse (2
cilt), tahk. Ali iri, Daru'l-Edva. Beyrut 1410/1990, I. 28-33.
o bnu'n-Nedlm, el-Fihrist, ta'li'k: brahim Ramadan, Daru'I-Ma'rife, Beyrut 1415/1994, s. 217, 218.
Ziyauddin Rayyis, slam'da Siyasi Dnce Tarihi, ev. brahim Sarm, Nehir Yaynlar, stan
bul 1995, s. 92-93.
12 Bu hususta bkz. Talip Trcan, Devletin Egemenlik Unsuru ve Egemenlikten Kaynaklanan Yet-
kileri -islam ve Bat Hukuk Dncesi Balammda Bir nceleme-, Ankara Okulu Yaynlar, An-
kara 2001, s. 31 vd.
13 bnu'n-Nedi'm, afii'nin el-Melst adl fkh eserinde 'Kitabu'l-imame" balkl bir blmn var-
lndan sz etmektedir (Bkz. el-Filrist, s. 260). O dnemde ayn balkl mstakil eserlerin ya-
zld bilinmektedir. Bahse konu eserlerden tespit edilebilenler iin u almaya baklabilir: Nasr
Muhammed Arif, Fi Maadiri't-tur<1J's-siygsiyyi'l-islami -Din1se fi ikaliyyeti't-ta 'mim i>able'l-istil>-
120 islamiyat V (2002), say 2
kuk alanna dahil olsa bile, bir ksm itikadl ve politik kayglarla kelami yakla-
mdanl4 hibir zaman bamszlk kazanamamtr.
Snni imarnet teorisi, V./XI. yzylda el-Maverdl'nin el-Ahkamu's~sultaniy
ye'si ile mtekamil bir dzeye kavumus ve ondan sonra kaleme alnan eser-
ler, XIII./XIX. yzyla kadar, kamu hukukunun gelimesi anlamnda, dikkate
deer bir katk getirmemilerdir.6 Bu yargy, Maverdi'nin meseleyi, itikadl tar-
tmadan uzaklatrarak, hukuki bakmdan ele almas ve genel erevesini or-
taya koymas gerekesine dayandryoruz. Zira Maverdi'yle birlikte imamet me-
selesinin hukuk alanna tanmas nemli lde tamamlanmtr. Onun ada
olan bn Hazm'n fkh eserinde7 meseleyi ele alyla karlatrdmzda,
Maverdi'nin hukuk adna ortaya koyduu katk aka grlebilmektedir. El-
bette bununla sorunun yalnzca hukukun konusu haline geldii kastedilme-
mektedir. Dier taraftan Gibb'in, Maverdi'nin aklad biimiyle imamet teori-
sinin yalnzca Eari grnn bir ifadesi olduu yolundaki fikfi,s slam kamu
hukukuna ilikin kkl ve farkl yaklamlar tayan baka Snni teorilerin bu-
lunduunu dorulamaz. Maverdi ile nihai anlamda belirginleen genel ereve,
tarih boyunca (XIII./XIX. yzyla kadar) korunmu, imamete/hilafete ilikin ge-
leneksel tanmlamann dna klamamtr. Bahse konu almalarn ierik
olarak imam ve onun yetkileri erevesinde snrl kaldn ve klasik slam ka-
mu hukukuyla kastedilebilecek olann, devlet bakanl (imamet) merkezli
politik bir teoriden fazla bir ey olmadn sylememiz gerekir.9
Kitap ve Snnet'te dorudan dzenlernelerin yaplmam olmas, klasik s
lam kamu hukukunu kapsam ve snrlar bakmndan belirtilen nedenlerden
tr iaya, meruiyet kayna bakmndan da sahabeden itibaren sregelen
tarihi uygulamaya baml klmtr. Sz konusu durum, yani yorumlanp siste-
matize edilecek nasslarn olduka snrl ve dalayl olmas, tarihi uygulamay
the Civilization of Islam (eds. S.]. Shaw & W. R. Polk), Beacon Press, Bostan 1962, s. 142.
19 Trcan, ~ge., s. 31, 33. slam hukukularnca gelitirilen anayasal teorinin (constitutional theory)
halifenin/imamn ahsn odak ald hususunda bkz. Gibb, "Constitutional Organization", Law
in the Middle East (Vol. I: Origin and Development of Islamic Law), Edited by Majid Khadduri
and Herbert]. Liebesny, The Middle East Institute, Washington, D. C. 1955, s. 4.
Klasik 5lam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cma 121
hukukular iin bir anlamda bilgi veya yrrlk kayna haline getirmitir.zo
Bununla birlikte, salt tarihi uygulamann slam hukuku bakmndan meru bir
kaynak olarak savunulamayaca aktr. slam hukukunun genel teorisinde
herhangi bir dzenlemenin meruiyeti, ilahi iradeyle irtibatnn bir ekilde sa
lanmasna baldr. Zira bilindii zere, slam hukukunda yegane hkm ko-
yucu Allah'tr.2 Fkhi bir hkmn ilahi iradeden elde edilmesi ise, eitli yn-
temler yoluyla mmkn olabilmektedir. te kamu hukuku ynnden -ki aa
da kantlar grlecektir- er'llii temin eden yntem olarak karmza icma 22
kmaktadr. Klasik slam hukukular, icma yntemine bavurmak suretiyle ta-
rihi uygulamay kamu hukukunun kayna klmlardr. Aslnda bu yaklam,
olann/vakann hukuki tavsifinden baka bir ey deildir.
slam'da icma, yalnzca hukukun deil, tm dini dncenin en ilevsel kav-
ram kabul edilebilir. Din ve dinin temel kaynaklar, doal olarak icmadan n-
ce ve ondan bamsz olarak var olmakla birlikte, slam dini dncesinin olu-
umunda icmam asli bir yeri bulunmaktadr.z3 cma, dini ve dinin sz edilen
kaynaklarn tanmlayc rol oynamaktadr. cnam otoriter karakteri, ispat edici
ve aykrlklar dlayc olmak zere iki ynl ilev grmektedir. Dolaysyla ic-
ma, ilevi itibaryla -nihai anlamda- temel belirleyici bir delil konumuna yk-
selmektedir. Nitekim VIII./XIV. yzyl hukukularndan TGfi'nin, "kuvvet ynn-
den [delillerin sralannasna gelince nce] icma, sonra Kitab ve sonra da Sn-
net gelir. nk icma, Kitab ve Snnet'in aksine neshe konu olmaz. Halbuki
KW1b ve Snnet, nesh edilebilir; dolaysyla, icmaa aykr bir ayet veya haberin
mensuh saylmas caizdir,"z4 biimindeki ifadesi bahse konu genel telakkiyi yan-
:;tmaktadr. cnam konumunun nesh meselesinden hareketle izah edilmesi ise,
bilhassa hukuki balayclk sorununu zmeye dnk bir abadan kaynaklan-
maktadr. slam hukuk teorisinde balayclk kavram ikili bir karaktere sahip-
tir. Bunlardan birisi, ideal (fikrl),z; dieri pozitif dzeyde bir balaycl gs-
zo Kr. Gibb, "AI-Mawardi's Theory of the Caliphate", Studies on the Civilization of Islam (Edited
by S.]. Shaw and W. R. Polk), Beacon Press, Boston 1962, s. 154-155.
z el-Amidi, Seyfuddin Ebu'I-Hasen Ali b. Ebi Ali b. Muhammed, el-bkam fi ulli'l-abkam (4 cilt),
Daru'l-Kutubi'l-lmiyye, Beyrut 1405/1985, I. 72. Ayrca bkz. bn Emiri'l-H:kc, Muhammed b.
Muhammed, et-Tal;crir ve't-ta[bir (3 cilt), (snevi'nin Nihayetu's-sll' ile), el-Matbaatu'l-Kubra'l-
Emiriyye, Bulak 1316, Il. 79.
22 Snni imarnet teorisinin icnaa dayandnld hususunda bkz. Gibb, Mohamnedanism An Histo-
rical Swvey, Oxford University Press, Butler and Tanner Ltd., Oxford 1969, s. 67; Schacht, "ls-
lanic Law", s. 347; Rayyis, age., s. 97, 99.
23 Dinin kaynaklar habere/nakle dayaldr. Haber de dini otoritesini icmadan almaktadr. Bu hu-
susta bir analiz iin bkz. Muhammed Abid el-Cabiri, Arap-slam KOltrnn Akl Yaps Arap-
slam Kltrncieki Bilgi Sistemlerinin Eletirel Bir Amlizi, ev. B. Krolu-H. Hacak-E. Demir-
li, Kitabevi, stanbul 1999, s. 164 vd.
24 et-Tufi, Necnuddin Ebu'r-Rebl' Suleyman b. Abdilkavi b. Abdilkerin b. Sa'ld, erbu nugtaa
ri'r-ravba (3 cilt), tahk. Abdullah b. Abdilmuhsin et-Turki, Muessesetu'r-Risale, Beyrut
1419/1998, . 111.
25 slam hukuk teorisinde hkmler balayclklar asndan ilahi iradeye aidiyet kesinliine ve
aklna, yani teknik ifadesiyle, subut ve delalet derecesine gre tasnif edilmektedir. Bu tas-
122 islamiyat V (2002), say 2
nifte balayclk hukuk alan bakmndan bile ncelikle maddi deil, fikri dzeydedir. stelik f
kh, hukuktan daha geni bir normlar btnn temsil etmektedir. Dolaysyla, her fkhi hkm
bakmndan maddi balayclk kriteri aranamayaca iin ilgili tasnif kendi mantna sahiptir.
26 Karaf, Evaru'l-burk tl evai'l-furk (el-Furk) (4 cilt), (dran'-urk 'ala ev<l'i'l-furl;c ve
Tehgibu'/-furk ve'l-l;cawi'idu'{!-,;!eiyye f'i'l-esrari'l-fikfiyye ile birlikte), tash. Hal1l el-Mansur, Da-
ru'l-Ktbi'l-IIniyye, Beyrut 1418/1998, IV. 113, 116; el-lkam fi temyizi'l-fetava 'ai'l-abkam ve
warrufati'l-l;cali ve'l-im<Im, 33-36, 88, 162 vd.
27 bn Emlri'l-Hiicc, age., III. 109 vd.
28 e-evkanl, Muhammed l. All b. Muhammed, radu'J-fuhl il<I tabifiif 'ilmi'l-ul, tahk. Ebu
Mus'ab M. S. ei-Bedrl, Mu'essesetu'l-Kutubi's-Sekafiyye, Beyrut 1412/1992, s. 146.
29 el-Maverdl, Ebu'I-Hasen All b. Muhammed b. Hablb, el-Abkamu's-sul(aniyye ve'l-velayatu'd-di-
III
Kamu hukuku doktrininde icma, geriye dnk olarak ina edilen ve tmyle ta-
rihi uygulamay referans kabul eden bir istidlal nitelii tamaktadr. Zira hem
sahabe dnemi hem de sonraki dnemlerle ilgili icma iddialar, o dnemlerde
yaplm fkhi tartmalar neticesinde olumu ortak grlere dayandrlmamak
tadr. Ayrca, hukukun dier alanlarnn aksine, icman maddi varlna ilikin
herhangi bir tespit yntemi de gelitirilmi deildir. Bir mesele hakknda icma-
n gerekleip gereklemedii sounu, yalnzca gemite iktidar kullananlarn
uygulamalar dikkate alnarak cevaplanmaktadr. Bu tr bir yaklam, tarihi uy-
gulamay zorunlu olarak batan meru kabul etmeyi gerektirmektedir. stihlaf
veya ahd kurumu, bunun bir rneini tekil etmektedir. Mevcut imamnihalife
nin kendinden sonra gelecek olan iman belirlemesi anlamna gelen istihlaf,
meruiyetini sahabenin icmandan almaktadr. Snni imarnet teorisine gre Hz.
Ebu Bekr'in kendisinden sonra halife olarak Hz. mer'i belirlemi olmasna y-
nelik sahabeden herhangi bir itiraz gelmemitir ve dolaysyla bir iktidar iktisap
yntemi olarak istihlafn/ahdin meruiyeti zerinde icma gereklemitif.37 As-
lnda, Hz. Peygamber'den sonraki ilk tartmann tecrbesiyle Hz. Ebu Bekr'in
yneldii politik bir tercih olarak karmza kan uygulamann icma yoluyla hu-
kukilemesi, gerekte olgusal olann normatif dzlemde izah edilmesine duyu-
lan ihtiyatan kaynaklanmaktadr. Nitekim Hz. Ebu Bekr'in bahse konu tercihi,
Emevilerle balayan saltanata dayal iktidar iktisabnn geriye dnk huku-
ki/er'! gerekesini tekil etmitir. Zira istihliif prensibi, iktidar bir ailenin elin-
de tutmann asli vastas haline getirilmi ve zaman iinde slam kamu hukuk.
doktrininde yasal bir yetki olarak yerini almtr. bn Hazm, imamette veraset
olamayacan aka ve slam'n ilkeleri dikkate alndnda yerinde bir tespit-
le belirtmektedir.3s Buna ramen, ahd usuln -toplumsal dzen bata olmak
zere bir ksm politik gerekelerle- tercih edilmesi gereken en uygun yntem
olarak kabul etmekte ve Hz. Peygamber'den balayarak bir dizi tarihi istihlaf
39 bn Hazm, Ebu Bekr'in, Hz. Peygamber tarafndan istihlaf edildii kanaatindedir. el-Fal, V. 16.
4o bn Hazm, el-Fal, V. 17.
41 Maverdi, age., s. 17-19.
42 Maverdi, age., s. 18-19.
43 Sukuti icman kesin bir delil olarak kabul edilip edilerneyecei fkh usulnde tartrnaldr. mam
afi'l, sukutl icma aka reddetmektedir. (Bkz. el-Umm, I. 178; {tilaf.'l-hadl_, tahk. M. Ahmed
Abdulazlz, Daru'l-Kutubi'l-lmiyye, Beyrut 1406/1986, s. 88). afi'i'nin. bilhassa fukahann kavll
ittifakyla olutuu kabul edilen sarih icna hakknda da ciddi kukularnn bulunduu grlmek-
tedir. Hatta fkh usuln ilk tedvin eden kimse sfatyla, Kur'an ve Snnet'in yan sra mstakil
bir delil olarak icma ilkesini de kurumsallatran afi'l'nin eserlerinden net bir icma teorisi
karmak da hayli gtr. yle ki, afi'l eserlerinde icma hem Mslmanlarn geneline (bkz. el-
Unlln, VII. 292 vd.; er-Risale, tahk. A. M. akir, Daru'l-Kutubi'l-lmiyye, y.y. t.y., paragraf no: 964
vd., s. 1102, 1105, 1309-1320) ve hem de kendi tabiriyle 'ehl-i ilm'e veya 'fukaha'ya (mesela
bkz. er-Risale, paragraf no: 399, 478- 479, 881) nispet etmektedir. Bu durumu Schacht, afi'l'nin
icma anlaynda eski icma (old concept of consensus-ulemann/mctehidlerin icma) kavramn-
126 isl:imiyfit V (2002), say 2
ya maruz kalmam olmas gerekir. Halbuki sahabe dnemirnde dahi zor yoluy-
la bi'atlar alnd gibi, 44 kaba kuvvete dayal iktidarlarn meruluu da kimi ge-
rekelerle doktrinde aka kurallatrlmtr. Szgelimi, Ahmed b. Hanbel'in
politik mlahazalar ve toplumsal dzen endiesiyle syledii anlalan "Kim on-
lara klla galebe alarak halife olur ve em!ru'l-m'min!n diye isimlendirilirse,
Allah'a ve ahiret gnne iman eden bir kimseye, onu kendisine imam grmedi-
i halde geeelemesi helal olmaz. O ister iyi isterse kt olsun, mminlerin emi-
ridir,"4; sz ne kadar hukuki ise, Maverdi'nin icma iddias da o kadar gerek-
i ve o lde bir er'! delil niteliindedir. nceleri fitne ve fesada yol anama
gerekesiyle ulemann sessiz kald kaba kuvvete dayal haksz iktidar iktisap-
lar, zamanla slam kamu hukuku doktrininde, kahrl bey'at (kahr ve alebe/is
tlla) ad altnda meru bir yntem olarak tasnif edilip incelenmeye balanm
tr.46 stihlaf ynteminde olduu gibi, kahr ve alebe yntemi de tarih! koulla
rn hukuka yansmas gereine ak bir rnek tekil etmektedir.
dan toplumun icma kavramna doru bir gelime sreciyle izah etmektedir. Bununla birlikte,
pasajlar iin kkl fikir deiimini ispatlayacak ekilde bir tarihiernenin mmkn olmamas (a
fi'l'nin er-Risale'de icma terimini birbirini takip eden iki paragraf iinde hem ulemaya ve hem
de tm Mslmanlara izafesi iin mesela bkz. s. 881-882), Schacht'n teorisinin bir kurgudan
teye gemesine imkan vermemektedir. Nitekim Schacht'n kendisi de, afi'l'nin en son eseri
olan {til<lfu'l-badi_'de dahi her iki trde icma kavramnn mevcut olduunu belirtmektedir.
(Bkz. Schacht, The Origins of Mulammadan jurisprudence, The Ciarendon Press, Oxford 1950,
s. 88-94). Aslnda fifi'l'nin icma anlay bakmndan sorun, yalnzca icman kimlerin katlmy
la gerekleeceiyle deil, ayn zamanda icmaa konu olan hususlarla da ilgili bulunmaktadr.
Buna gre, e-afii' bir yerde "icma ifadesi namaz ve zekat gibi bilinmemesi caiz olmayan
farz(lar) ile haran(lar)n tahrimi hususunda sahih olur ... " (bkz. el-Unm, VII. 278) derken, yal-
nzca iki sayfa ileride "ilmin eitli (hiyerarik) kategorileri vardr: lki Kitab ve sabit olan Sn-
net, ikincisi hakknda Kira b ve Snnet'te bir dzenlenme bulunmayan konular zerinde gerek-
leen icma, ncs ... " (el-Unn, VII. 280) demektedir. Bu ifadeler, afi'i'nin icma teorisini izah
etmek iin ilm-i amme ve ilm-i hassa aynnma dayal bir tasnifin de yeterli olmadn gster-
mektedir. Zira kavramlar (icma ve ilim) arasnda tam bir uyum ve karlkllk ilikisinin bulun-
mad anlalmaktadr. Y<zarlar, belirtilen nedenlerden tr, afi'l'nin icma anlay konusun-
da farkl grler ileri srmlerdir. u halde belirtmeliyiz ki, afi'l'nin icma telakkisi, dier eser-
leriyle birlikte ei-Umm'un tamamn iine alacak bir ekilde, Schacht'nkinden daha sistematik
ve ayn zamanda mukayeseli bir incelerneyi hak etmektedir. Burada gz nnde tutmamz ge-
reken ve bizi ilgilendiren husus ise, afii' ile, ondan -iki asr sonra yaam olan bir afii hukuk-
unun telakkilerindeki farkllktr. yleyse, icma kavramnn tanmlanabilmesi -ki bu yarg, di-
er hukuki kurum ve kavramlar hakknda da geerlidir- tarihi sreteki geliiminin ve kendisi-
ne yklenen iievin anlalnasna baldr. Ayrca bu tespit, kamu hukuku alan asndan sy-
lersek, geriye dnk icma inana ilikin fikrimizi de desteklemektedir.
44 Mu'aviye'nin, olu Yezid'i veliabd tayin ettikten sonra, sahabenin nde gelenlerini dahi bi'at husu-
sunda zorlamasn burada belirtebiliriz. Bkz. bnu'l-Eslr, Izzuddin Ebu'I-Hasen All b. Ebi'l-Keram Mu-
hammed b. Muhammed, el-Kamil fi't-Tarib (12+1 cilt), Daru Sadr, Beyrut 1415/1995, III. 509-511.
. 45 Ebu Ya'la, Muhammed b. el-Huseyn el-Ferrl, el-Af:kanu's-sulraniyye, tash. ve ta'llk: M. Hamid el-Fe-
ka, Daru'l-Kutubi'l-lniyye, Beyrut 1403/1983, s. 20, 23. Ahmed b. Hanbel'in bu grn, bn mer'e
ait "Biz galip olanla beraberiz," szne dayandrd ifade edilmektedir. Bkz. Ebu Ya'la,age., s. 23.
46 bn Cema'a, el-mam Bedruddin, Ta~riru'l-abkam fi tedbiri elli'l-islan, tahk. Fuad A. Ahmed,
Daru's-Sekafe, Katar 1408/1988, s. 55.
Klasik slam Kamu Hukukunun Kayna Olarak cma 127
IV
Kamu hukukuna ilikin literatr, tarihi sre esas alnarak takip edildiinde, ic-
ma iddialarnn giderek artt tespit edilebilmektedir. Hicri III. yzyln sonla-
rna kadar imarnet ve ilgili meselelerden herhangi biri hakknda icma gerek-
letiini ileri sren kaytlara rastlayamam bulunuyoruz.47 u kadar ki, afi'i,
sonraki siyasi anlamndan uzak bir balamda, haber-i vahidin balaycln
(hccetliini) ispat sadedinde "... halifenin bir kii olaca, Mslmanlarn icma
ettikleri hususlardandr... "4s demektedir. afi'i, bununla halifenin sznn, o bir
kii olduu halde geerli kabul edildiini kas~etmektedir. Nitekim cmlenin de-
vamnda, ayn ekilde kadinin ve emirin de tek kii olmasn (ilevlerini tek
balarna yerine getirmelerini) rnek vermektedir. Bununla birlikte, E'ar!'nin
imametle ilgili meselelerde icma delilini olgunlam bir biimde kullanmas,49
belirtilen yndeki fikirlerio en azndan hicri III. yzyln ikinci yarsna kadar
geri gittiini kabul etmemizi gerektirmektedir. Kanaatimizce, ia karsnda ana
ktleyi temsil eden Etll-i Snnet bilincinin teorilemesiyle birlikte, meruiyet
kaygs, hem tarihi uygulamay hem de onun devam olan mevcut durumu hu-
kukiletirme/er'iletirme zorunluluunu ortaya karmtr. Zira V./XI. yzyla
kadar byk lde paralanmam olarak devam eden kurumsallam (mer-
kezllemi) iktidar, srecin belli bir aamasnda teorileen ana siyasi/itikad!
akmn mensupianna dayanmaktadr. Ak nassn olmad veya delalete ilikin
kesinliin bulunmad durumda, hukukilii temin etmenin en emin yntemi ic-
ma olarak karmza kmaktadr. Snni teorinih savunulmasn stlenen kelam
kaynaklarnda, icma yntemine, fkh literatrnde olandan daha fazla bavu
rulmasnn sebebini, Snni teorinin varln tarih! uygulamaya borlu olmasn
da aramak gerekmektedir. cmaa atfedilen ilev ise, teorinin savunulmasn
stlenen abalara btnyle cevap verebilecek niteliktedir.
V
cma ynteminin tarihi ilevini ortaya koymamza yardmc olabilecek bir ba
ka tespit de, fukahann yaklamlar arasndaki farkllktr. Szgelimi, Maverdi
ve Ebu Ya'la ada olduklar halde, imarnet ve ilgili meseleleri anlatrken ic-
ma karsnda farkl tavr sergilemektedirler. Maverdi, imametin vucubu,5o Ku-
reyilik art,5 1 istihlafn5 2 ve birden fazla kimsenin istihlafnn53 meruiyeti ko-
47 Mesela bkz. en-Naiu'I-Ekber, Mesa'ilu'l-imame, tahk. ]osef Van Ess, el-Ma'hedu'I-Aimani li'I-Eb-
hasi'-arkyye, Beyrut 1971.
48 afi'i, er-Risale, s. 419 (paragraf no: 1154).
49 ei-E'ari, Kitabu'l-luma' fi'r-redd 'ala ehli'z-zey ve'l-bida', tash. ve ta'lik: Hamfide Garabe, Mat-
baatu Msr, Msr 1955, s. 133-136.
5o Maverdi, age., s. 3.
s Maverdi, age., s. 5-6.
52 Ma verdi, age., s. 11.
53 Maverdi, age., s. 18-19.
128 islamiyat v (2002), say 2
nularnda icma yntemine dayand halde, Ebu Ya'la eserinin konumuzu ilgi-
lendiren ksmnda hibir mesele hakknda icmadan sz etmemektedir. Maver-
di'nin yaklamnn, bizzat iinde bulunduu politik gelimelerle aklanabilir
olduunu dnyoruz. Zira Maverdi, halifeye ballklarn bildirmeleri arty
la meruiyetlerini tanmaya hazr olduu gce dayal iktidar iddialar (imaretu'l-
istila)54 karsnda, imameti (merkezi iktidar) ve bilhassa Kureyllik artn vur-
gulamak ve savunmak zorundadr. Esasen onun teorisi, eski merkezi iktidar
temsil eden halife ve sembolik dzeyde ona ballklarn aklamak suretiyle
meruiyet kazanan mstakil ynetimlerin oluturduu bir tekilatianma biimi
ngrmektedir. Bylece, ayn anda iki imarnn mevcudiyetine ilikin tartma
nn da nne geilmi olmaktadr.s5 Nitekim Maverdi'nin bahse konu teorisi,
geen yzylda Senhurl'nin hilafet merkezli ynetim yaplanmasn ngren te-
zine56 ilham kayna olmutur. Bu durum, tarihi-politik etkenierin hukuk ze-
rindeki belirleyici yann ortaya koymas bakmndan nemlidir. Yine bu du-
rum, Mslman hukukularn fkhi miras olgusal dzeyde kavrama konusun-
da yeterli bir metodolajik yaklam gelitiremediklerini de gstermektedir.
VI
slam kamu hukuk doktrininde hakknda icma bulunduu kabul edilen baz
hkmler, tarihi srete iktidar olgusuna bal olarak deiime uramtr. Me-
sela, mam'n Kurey'ten olmas gerektiini ngren hkm belli bir dnem-
den sonra savunulamaz hale gelmitir. VIII./XIV. yzyl Hanefi fakjhlerinden
Tars1si'nin imametin Kureyllii hakknda Memluk sulranna yazd u ifade-
leri -Maverdl'nin ilkeyi sahabe icmana dayandrd dikkate alndnda- ol-
duka ilgin grnmektedir: ".. .Onlarn tm (afiiler) sultann mctehid ve
Kkurey! olmasn art komulardr. Halbuki bu nitelik ne Trklerde ne de
Acem'de bulunmaktadr. u halde onlara gre Trklerin saltanat sahih deil
dir. Dolaysyla mezheplerine gre bir Trk sultandan grev almalar da sahih
olmaz. Zira sultan olmas uygun olmayan bir kimseden grev alnmas (tekal-
lud) nasl sahih olabilir! Bu szde ak bir fesadn yan sra, tebeasna Sul-
tan'dan yz evirtmek ve ordunun ona balln zayftatmak gibi Sultan'a y-
nelik saylamayacak kadar eziyet verme vardr. Bu itibarla diyoruz ki, bizim
mezhebimiz Trkler iin afii mezhebinden daha uygundur."57
er'! delil kabul edilmitir. Esasen er'! nitelemesi, fkh fsulnde geni anlamda, yani din! kar
l olarak da kullanlmaktadr. Nitekim fkhi inceleme alan "er'! amell ahkam" biiminde be-
lirlenmekte; amell kayd, fkh alann teki dini hkmlerden (itikadiyyat ve vicdaniyyat) ayrt
etmek iin tanmda asli unsur olarak yer almaktadr. Bkz. et-Taftazani, Sa'duddin Mes'ud b.
Umer, et-Telvib fi kefi ~a]fa'*i't-tenM (2 cilt), Mekteb-i Sanayi' Matbaas, stanbul 1310, I. 22-
23; Molla Husrev, Muhammed b. Peramuz b. All, Mir'atu'l-ul fi erbi mir]fati'l-vul (zmiri ha-
iyesi ile), (2 cilt), el-Matbaatu'l-Amire, stanbul 1309, I. 53-55.
isHimiyat V (2002), say 2, s. 131-138
Bahtiyar Belde***
H ilerleyerek
ayatn gayesi, onu yaannaya deerli yapan ey; varlklar basamanda
cansz maddeden bitkiye ve hayvana, ondan da insana yksel-
ten evrimin, insanl Allah'a yaranma sevgisine ulatrmasdr. Allah'a yaran-
nay hayatnn gayesi yapan insan, faziletli insandr. Faziletli insanlarn bir ara-
da yaadklar belde ise 'bahtiyar belde'dir. Bizi Allah'a gtren ruhuluk, fa-
ziletli insan yetitirir. Sosyalizm, 'bahtiyar belde'nin hayal plandr.
Sosyalizm, asrmzda hi benzeri grlmemi ekilde inenen kul hakk da-
vasdr. nsanlar aleminde de Darwin'in btn canllqr dnyas iin anlatt ha-
yat sava hakimdir. Kuvvetli zayf yok ediyor. Kuvvetin saltanatn koruyan; da-
marlarmzn yapsna al olan ihtiraslarmzdr. Bu sebepten, dnyamzcia her
zaman "insan insann kurdu" olmutur. nsanlar yeryzndeyken birbirlerinin
zulmnden koruyacak kuvvet, adil devletin otoritesidir. Bu otorite gemiteki in-
sanlara kar zaman zaman zulm vastas olarak kullanldndan, insanl hi-
mayeden mahrum brakmak iin bu olay frsat bilen Yahudi cemaati tarafndan
Fransa ihtilalinden sonra Avrupa milletlerinde, asnmzn banda ise bizde tek-
nelendi ve milletler kendi ilerindeki hayat savana terk edildiler. Buna demok-
rasi ve hrriyet adn verdiler. Hrriyet; kuvvetini serbeste kullanma yetkisidir
ve kuvvetin insanda baland eyler ok ve eididir. Bedenin kuvveti vardr;
pene ve yumruk kuvveti vardr; parann kuvveti vardr; kalem kuvveti, fikir
kuvveti vardr; ruh kuvveti, ahlak kuvveti vardr; din kuvveti, hakkn kuvveti
vardr. Hrriyet bunlarn hangisinin hakimiyetini salayan serbestliktir?
Bu ifade, Nurettin Topu'nun, "Bahtiyar Belde" adl makalesinin son cmlesidir (Yaync).
istanbul'da dodu (1909). Sorbon'da felsefe doktorasn tamamlad (1934). Galatasaray Lisesin-
de felsefe retmeni oldu (1935). Daha sonra zmir Atatrk Lisesi'ne tayin edildi. zmir'de Fi-
kir ve Sanatta Hareket Dergisini karmaya balad. Ayn dergideki "algclar" yazs yzn-
den Denizli'ye sri.ild. stanbul Haydarpaa Lisesi'ne tayin edildi. Vefa Lisesinde ve son ola-
rak stanbul Erkek Lisesinde retmenlik yapt. Bu grevden 1974'te emekliye ayrld. 1975 y
lnda istanbul'da vefat etti.
Fikir ve Sanatta Hareket V (1970), say: 54, Haziran 1970, s. 4-6'dan alnmtr.
132 islamiyat v (2002), say 2
nsan
her eyden nce egoist varlktr. Bedenin hazlaryla menfaatlerini art-
tran, onlar aha kaldran kuvvetleri kullanmak ister. Saydm eylerin hepsin-
den nce, hepsinden ok maddi menfaatlerini oaltna hrriyetini kullanmak
ister. Geen asrlarda insan, hakk olan bahtiyarl aratrma yolunda hazlary
la menfaatlerini arttran saraylarn etrafnda, zulm gren ve zulm yapan, ken-
dinden yukardakinin zulmne boyun een ve kendinden aalarda bulunan-
lara zulm yapan zorba-esirler halinde halkalanyordu. Bat'da, geen asrda,
bize asrmzn iinde hakimiyetini kuran byk sanayinin sofrasnda btn halk
ktleleri cemiyetin her tarafndan zorba-esirler halinde halkaland. Vaktiyle yal-
nz hkmdar saray etrafnda zorba-esirler topluluu vard. imdi sanayi ve ik-
tisat aleminde merkezileerek cemiyetin her sahasna dalan byk kk, sa-
ylar pek ok zorba-esir daireleri meydana kt. Yahudi dnyasnn planlad
demokrasi rejimi bunlarn hepsine hrriyet ve hakimiyet balad. imdi her sa-
haoa. zulWr.ye .zalinler tredi ve kuvvet bunlarn ellerinde bulunduundan, on-
lf].rn hrriyeti; inanl I=Zmekte ve inim inim inletmektedir. Zulm bir elden
y4ilerc~, b,inlerce ,ele .d,ald. Zalimler evvelce sayl fert! erken, imdi cemiye-
n. her tanfma y1iy,grebekeler halindedirier. Toplum sahnesinde gler yzler,
- - J
guyu. btn btn ezip de ypk,.etuk iin, tm s~bi yavrulara kadar verilmesi-
ni isteyerek sarhotur. ilim mabedi olan .nektep, bugn retmenler iin bir
ile yeri dir; genler ii6se bir isyan ve {esat yuvas. Bu mabetteki. gen uh,
hayvarii hlirriyet'ednin hepslri eld~ etmek !~iri rpnmaktadr. yle zannedi-
yorum ki insan:uhuo.un Allah'a ulaabildii ,bu _;nabetle, yaknda insanltn if-
las ilan edilecektir. Bu, renci hrriyetidir ..
Sosyalizm Devrimizin eriatdr 133
glmesin mi? Bir akam elencesinde ierek szan yzlerce aile halknn cebin-
den kasasna, oturduu yerde yzbinleri deviren gazinocunun yz glmez
mi hi? i le gibi kokup rd halde, bir akam binlerce elin alklaryla
gururlanm, sinirleriyle cinsiyetinden baka varl kalmam arkc kzlar da
glmez mi? Partisi iktidara gelerek millet servetini soymak ve ailesi arasn
da paylamak emellerine ulam devlet adam, yle srtmaz m? Karsnn ya-
r plak, salonlarda gbek attn dostlaryla viski ierken seyreden medeni
aile babas da glmesin mi yle? ocukluunu msr tarlasnda apa sallamak-
la geirdikten sonra byk ehre gelip be-on sene duvarclk yaparak birka
vurgunla hanlar apartmanlar sahibi olan zengin, otoinobiline yaslanp purasu-
nu yakarken ta karnndan gelen hayvani glle elbette glecektir.
te glen yzlerle dolu byk ehirlerde demokrasinin yaratt nee bu
insanlarn lgnlndan domaktadr. Bu cellat, neenin; uurlar boan, vic-
danlar tekmeleyen, hakkn katili olan gerek zemini ve zehirli kayna, insan-
ln stne kaln bir matem perdesi geriyor. alanlar glmyor, almadan
kazananlar glyor. Bin trl dalavere ve dolandrclk yollaryla insanl s-
mren hnerbazlar glyor. Varlmz kapkara bir ukura yuvarlayan, byk
ehirlerin sahnesinde alkalanan kalabalklar gldren hrriyet, hakkn ve a-
. lan insanln, ruhu ile yaamak isteyelerin esaretini hazrlamaktadr.
Bugn eviadnz bir edep mektebinde akutmak hrriyetine sahip deilsiniz.
Kzlarnz iffete uygun kyafette okula gnderemezsiniz. Milyonlarn tahtna otur-
. madka, gazete karp halka duyuramazsnz. Dnyada yahudi saltanatn yaa
tan mason Joeasnn hizmetine girip ona kul olmadan ne basnda sesinizi duyura-
bilir ne de niversitede bir davann yrtcs olabilirsiniz. Gazetelerle radyonun
her gn, her saat sat mikroplardan ailenizi, insannz, hatta kylnz bile ko-
ruyabilecek hrriyetiniz yoktur. Mikropsuz bir bardak su bile iecek hrriyetiniz
olmad halde, istediiniz alkol istediiniz yata ve yerde iebiliyorsunuz.
errin bu mthi saltanat kendi hrriyetiyle akl, iman, eref, namus, hak
ve vicdan adyla insanlmzn sahip olduu btn deerlere saldrmaktadr.
Ve bu yksek deerler onun elinde esirdirler. Hak, devlette; haysiyet, al-ve
rite; din, hocalarn dini satan ellerinde esirdir.
Bu esaret zincirini krp da temel yaps ruh ve ahlak olan varlmz istik-
lale kavuturacak sava ne olabilir? nsan insan yapmadan ve insanlk cevhe-
ri diye bir ey tanmadan sadece bugnk bozuk dzeni ykmak isteyen ko-
mnizm, bugnk esaretin yerine bir hayvan cemiyeti, bir kin ve beden insan-
l getirmek istiyor. Bugnk mason esaretinin yerine byle bir komnist mad-
deciliinin esaretini getirmek bouna yorulmak ve bo yere kan dkmektir.
Kurtulu, ancak ruhlar Allah yolculuunda selamete ulatracak, ruhu ve s
lamc bir sosyalizmin eseri olabilir. Bu zafere ulamann art ve aresi ise hak-
kn ve vicdann katili olan hrriyetleri yok ederek, onun yerinde, alanlarn, d-
nenlerin, sevenlerin ve acyanlarn haklaryla hrriyetlerini yaatabilmektir.
Biz bedenin zalim hazlaryla lgnlaarak glen yzler istemiyoruz. Onlar
kendi naralan arasnda mazlumlarn boulan feryadn hazrlyorlar. Bize maz-
Sosyalizm Devrimizin eriatdr 135
' Fikir ve Sanatta Hareket V 0970), say: 59, Kasm 1970, s. 4-6'dan alnmtr.
136 islamiyat V (2002), say 2
Orijinal ismi Economic Principles of Islam olan bu makale, Islamic Studies (Journal of the Isla-
mic Researcl Institute) dergisinde (slamabad, Pakistan, C. VIII, No: 1, Mart, 1969, s. 1-8) ngi
lizce olarak yaymlanmtr. Bu yaz, Fazlurrahman'n, slam'n iktisadi ynyle ilgili birka ya-
zsndan birisidir. Yaymianmasnn zerinden 30 yldan fazla bir zaman gemesine ramen ne-
mini hala korumaktadr. Bu yzden makaledeki grleri eletirmeksizin yalnzca tercme ede-
rek Trk okuyucusunun istifadesine sunuyoruz. Tercmedeki ift keli ayra ([)) iindeki ak
lamalarla yldz (*) iaretli dipnotlar bize aittir.
Yazann kulland laissez faire society ifadesi, "braknz yapsnlar toplumu" anlamna gelmek-
tedir. Bununla kastedilen, devletin mdahale etmedii toplumdur. Yazar da, makalesinin ilerle-
yen blmlerinde devletin iktisadi hayata mdahalesini slami adan ele almaktadr. Bu yzden
bu ifadeyi biz, "devletin mdahale etmedii toplum" eklinde evirmeyi tercih ettik.
140 islamiyat V (2002), say 2
Islamic Studies Oournal of the Islamic Researcl Institute) dergisinde (C. VI, No: 4, Aralk, 967)
yaymlanan The Qur'anic Solution of Pakistan 's Edu(-ational Problems isimli makalemizde
Kur'an'dan yaptmz alntlara baknz. Bu makalede, hayata srf maddeci bak asyla bak-
ma Kr'an perspektifinden eletirilmektedir.
nsan kaygl yaratlmtr; kendisine ktlk dakunduu zaman tasalanr, fakat kendisine iyilik
geldii zaman, bunun bakalarna ulatrlmasna mani olur (70. [Me'aricl, 9-21) ayetinde de g-
rld gibi, bizzat Kur'an, insann bir [tr] dar grllk ve basiretsizlik olan srekli bencil-
lik eilimini sk sk eletirmektedir. Bununla birlikte bu eletiri, balangtaki bu eilimin teda-
vi edilebilir olduunu, gerekten de, yerinde bir eitimle ve mnasip insani gayretlerle deiti
rilebileceini ngrmektedir.
3 Bu, Kur'an'da srekli tekrarlanan bir ana fikirdir; 1. [Kureyl, 4'nc ayette Allah'n nimetinin,
zellikle al giderme ve tehlikeden koruma olduu belirtilmektedir. Dier yandan Kur'an,
kendi refahlaryla vnen ve dnyevi kazanmlarndan (mal ve'l-benn: servet ve ocuklar) do-
lay, hayatn daha yksek deerlerine zararl olacak derecede maran kiileri de srekli olarak
eletirmektedir. Ayn ekilde, bilgiden, Allah'm zel bir ikram olarak bahseden saysz Kur'an
ayeti vardr. yiliin ve gcn kayna olarak bilgi, gerekte ak bir Kur' ani ana fikirdir. 24. [u
ara'], 80'inci ayetle hastalk Allah tamfndan giderilen bir bela olarak grlmektedir.
4 Mesela bkz. 2. [Bakaral, 155; "Allah, bolluk vaad eder" iken "eytan, fakirlik vaad eder" 2. [Ba-
karal, 268]. 1
,
slam'n ktisat lkeleri 141
Enes b. Malik'den rivayet edilen bu hadis iin bkz. Ebu Abdiilah Muhammed b. Selame el-Ku-
da'i, Musnedu'-ilab, tahk. Harndi b. Abdilmecid es-Selefi, Mu'essese er-Risale, Beyrut
1407/19862, I. 342; Ebu Bekr Ahmed b. el-Huseyn el- Beyhaki, u'abuJ- iman, tahkik: Muham-
med es-Sa'!d Besy(n! Zalul, Daru'l-Kutubii-imiye, Beyrut 1410, V. 267.
Yazar burada kapitalizmin acmasz tr asndan sylenen "insan insann kurdudur" szne
atf yapyor olabilir.
2. [Bakara], 202 vb.; ayn ekilde bkz. "nsan ne iin almakta ise, yalnzca onu elde eder" (53.
[Necml, 39).
142 islamiyat V (2002), say 2
7 Kur'an'daki en yaygn
terimler, 'amel (i) veya kesb (kazan, hisse) ve sa 'y (emek), ceza ve ecr
(karlk/mkafat)terimleridir. Kur'an bunlar, iktisadi anlamlarn da kapsayacak ekilde geni
anlamlaryla kullanmaktadr. Bkz. Kur'an, 5. [Ma'ide) suresi.
s "Her kim zerre zerre deerinde bir iyilik yaparsa, onun mkafatn bulur; her kim de zerre de-
erinde bir ktlk ilerse, karln alacaktr" 99. [Zelzelel, 7-8.
9 Kur'an'n, bireyi, indirgenemeyen, paralanamayan ve bakasna devredilemeyen bir ahlaki so-
runluluun mutlak mekan olarak kabul ettii dorudur. Bu yzden her insan ferdi bir anlam-
da kendi iinden sorumludur. Ancak, ayn l<;:de Kur'an, ortak sorumluluun da eksiltilenez ve
kanlamaz olduunu kabul etmektedir. Gerekten kendi genel retisinin bak asna gre
Kur'an, ortak sorumlulukla ve bir btn olarak toplumlarn kaderleriyle daha fazla ilgili grn-
mektedir. "Onlar gemi bir dnemin bir halkdr; onlar kendi kazandklarndan sorumludurlar.
Siz de kendi yaptklarnzdan sorgulanacaksnz, onlarn yaptklarndan sorumlu tutulacak deil
siniz" (2. [Bakaral, 134, 141). "Bylece Biz her halka kendi davrann ekici gsterdik" (7.
En'am, 108); "Her halkn bir hayat sresi vardr" 8. [A'rafl, 34. Grlyor ki, hem insan ferdi,
hem de insan toplumu [biri dierine) indirgenemeyen varlklardr.
144 islamiyat v (2002), say 2
o Islamic Studies dergisinde (C. VI, No. 2, Haziran, 1967) yaymlanan "Some Reflections on the
Reconstration of Muslim Society in Pakistan" [Pakistan slam Toplumunu Yeniden Kurma ze-
rine Baz Dnceler] isimli makalemin Il. ve lll. blmlerine baknz.
n 10 numaral dipnotta ismi zikredilen makalemizin I. blmne baknz.
Agm., s. 109-11.
slam'n ktisat lkeleri 145
13 Agm., s. 107.
14 Agm., s. 107.
146 islamiyat V (2002), say 2
s Kur'an'nriba (usury =faiz, tefecilik) hakkndaki adalet ilkeleri genel olarak 2. [Bakara], 275-279.
ayetlerde yer almaktadr. Peygamber zamannda hkm srd ekliyle riba sistemi, gerekte
rktc bir smr ekli idi.
islamiyat V (2002), say 2, s. 147-154
Dnya sava yllarnda; Bolevik ihtilalinden iki sene evvel 1915 ylnda
I Suriye'nin Humus vilayetinde doan Dr. Mustafa es-Sba'i, Franszlara kar-
mcadelesiyle de tannan Humus Ulu Camii hatibi eyh Haseni es-Sba'i'nin
oludur. slam fkhnda uzman olmann tesinde pek ok sosyal dayanma ce-
miyetinin kuruluunda ve yrtlmesinde de aktif roller stlenmi birisidir ba-
ba Sba'i. Keza 1948 Filistin savana da bilfiil katlm ve 1962 ylnda olu
Mustafa es-Sba'i'den iki sene evvel vefat etmitir. (Sba'l, es-Sunne, 1985, Na-
ir'in notu, s. C-D)
Mustafa es-Sba'l, imparatorluklar ann kapand, eski dnyann yklp,
yerine yeni dnyann kurulmasna urald bir srete dnyaya gelmi ve
genlik yllarn yaamtr. O yanda iken ngiltere ve Fransa bir dekleras-
yonla "uzunca bir zamandan beri Trklerin zulm altnda yaayan halklarn
kurtuluu iin" savatklarn dnyaya ilan etmi; o be yana geldiinde ise,
lkesi Suriye ve Lbnan, Fransz; Irak, rdn ve Filistin, ngiliz mandasna gir-
mitir. 1920'den 1930'a kadar Suriye, Franszlara kar bamszlk mcadelesi
vermek zorunda kalmtr. Nihayet 1930'da Franszlar, Suriye'ye szde bir ba-
mszlk tanyarak cumhuriyet ilan edilmitir. 1936'da yaplan anlama uyarn
ca Franszlar Suriye'den tamamen alakalarn kesme sz vermiler; ancak, II.
Dnya Sava'nn araya girmesiyle sava sonuna kadar Suriye zerindeki n-
fuzlarn devam ettirmilerdir (F. Armaolu, 20. Yzyl Siyasi Tarihi, Banka-
s Yaynlar, I. 198-199). 1945-49 arasnda nispeten siyasi sk1nete kavuan
Suriye, 1949'dan itibaren tam bir karklk ve dzensizlik ierisine girmitir.
148 islamiyat V (2002), say 2
getirir (s. 163). Aslnda karma ekonomik sistemlerin, hatta liberal sistemlerin
,de belli artlarda onaylad bir ilemi, sosyalist olmann temeli saymak, dok-
tirner bir amazdr. Keza, sefihlerin mali tasarruflarnn kayt altna alnmas gi-
bi bir prensipten hareketle de sosyalizme vanlamaz (s. 164). Zira dinin getir-
dii kimi ykmllklerin hukuki olmasa bile, ahlaki meyyideleri vardr. Mal
sahibi bir Mslmann malndaki tasarrufuna getirilen ahlaki kaytlar yahut
harcama alanlarn belirleyen dini-ahlaki tevcihler, devletin zel mlkiyet ze-
rinde mutlak egemenlii biiminde yorumlanmamaldr. i haklar iin zikre-
dilenler de sosyal adaleti salamaya ve emei korumaya ynelik dini/ahla-
ki/hukuki prensiplerdir. Burada, Hz. Peygamber'in: "Bizim ilerimizden birini
yklenen evsiz ise ev, esiz ise e, bineksiz ise binek edinsin," (s. 199) ek
lindeki hadisi, Sba'l'nin sosyalizminde iilerin asgari yaam standardn belir-
leyen ltlerden birisi olarak yer alr. O, buradan hareketle, iinin ald c-
ret, geimini karlamyorsa, devletin, iinin bu eksiini gidermesi gerektii so-
nucuna varr. Ancak, byle bir ltn varl, slam'n sosyalist olarak nitelen-
mesine yetmez; zira bugn liberal ekonomiyi benimseyen gelimi lkelerde-
ki ii kazan~lar da bu kriterleri yakalam~ulunmaktadr.
Sba'l'nin "Itimai Gvenlik" blmnde ele ald hususlar, sosyal dayan
mann ahlaki, ekonomik ve hukuki temellerini iermektedir. Bunlar u veya bu
biimde ada her sistemin gerekletirmeyi arzulad hedeflerdir. Sba'i, ze-
kat, r, ganimet vb. mali ykmllkleringenel btenin kaynaklan arasnda
yer almas gerektiini sylyor (s. 235) ve sosyal gvenliin norma balanmas
n Bat ilk defa Almanya'da 1883'de gerekletirirken, slam'n zekat ykmll-
yle bunu on be asr nce prensibe baladn hatrlatyor (s. 240-241).
Sba'l'nin sosyal gvenlik konusunda zikrettii birtakm meyyideler de
onun sosyalizminin aync vasflar olarak kitabnda yer alyor. Bunlar itikadi,
ahlaki, maddi ve terii meyyideler olarak sralanyor (s. 247-248).
Yazarn, slam tarihinden slam sosyalizmine dair verdii uygulama rnek-
leri, slam ahlak ve faziletinin numuneleri olarak zikredilen rneklerdir. Hz.
Peygamber'in kz Fatma'y ziyarete gittii ve bileindeki altn ve gm bile-
zikleri grnce, onu ziyaret etmekten vazgetii kendisine hatrlatlnca, Fat
ma'nn derhal bilezikleri satp, fakiriere tasadduk ettiini aktardktan sonra
Sba'l sorar: "Asrmz sosyalist devlet reisierinden hangisi bu byk insan gibi
rnek icraat yapabilmitir?" (s. 283).
Sba'i'nin sosyalizminin tarihsel rneklerinden biri de, hadis ilminin ke
talarndan bn ihab ez-Zuhri ile ilgilidir. O, yollarda halkn yemek yemesi
iin sofralar kurar. Bedevi kylerine kar; Araplara dersler verir ve ders ver-
dii insanlara, yaz-k, ya, kaymak ve bal datr. Zaman olur, bu yzden
borlar kabarr, yekn tutar da, ya halife der ya da dostlar. Medine'ye gider-
ken bir vahada halkn ikayeti ile karlar. On sekiz tane ihtiyar kadn var-
dr ve onlara hizmet edecek de kimse yoktur. Bu koca bilgin, orada kalr ve
uzun sre bu aclzelere hizmet eder (s. 298).
Sbfi'l ve slam Sosyalizmi 153
LHAM GLER
DO.DR., ANKARA . LAHYAT FAKLTESi
ilhamiguler@hotmail.com
1 Hasan Hanef1, "el-Yemin ve'l-yesar fi'l-fikri'd-dini", ed-Din ve~-~evra fi Mr, Kahire t.y., VII. 1.
Hanefi, "Ma~a ya'ni el-yesaru'l-islami'?", ed-Din ve~-~evra fi Mr, VIII. 1. Bu makale, Hanefi'nin
1981 ylnda el-Yesan'/-isliimi adyla kard ve ikincisi yaymianmayan derginin ilk yazsdr.
3 Hanefi, "Mine'l-'a\5:Ide ila'_-_evra", Kahire 1981, I. 46
4 Hanefi, "Ma~a ya'ni el-yesaru'l-islami?" VIII. 72.
156 islamiyat V (2002), say 2
yasi bir parti deildir. Siyaseti, devlete veya baka bir partiye kar olma .anla-
mnda almaz; amac, igal altndaki topraklarn bamszlk kazanmas, toplumsal
zgrlk, ictimai adalet, toplumsal birlik, kalknma, geriliin ortadan kaldrlmas,
Mslman ve Arap kimliinin korunmas (Batllamay nleme) ve sivil toplum
rgtlerinin glendirilmesidir.s slami sol, slam'n Marksist bir elbise iinde su-
nulmas deildir. Bu, slam'a bir hakarettir. Ortaya konan deerlerin hepsi bizzat
slam'dan ve kltrden alnmtr. Bu proje, mmetin ihtiyalarn dile getirir.6
m) Hz. Osman'n rk ve snf temeline dayanan politik yorumu sa; Ebu Zerr
el-Gfai'nin toplumcu ve eitliki gr soldur.s
Hanefi'ye gre btn dinlerin teolojilerinde, sol ve sa olmak zere genel iki
tutum vardr. Buna gre;
a) Muhafazakar, geleneki ve dogmatik teolojiler sa; dogmalar yeni te'vil-
lerle yorumlayan zgrlk ve ilerici teolojiler soldur.
b) Tanr'nn aknln savunan teolojiler sa; O'nun ikinliini savunan te-
olojiler soldur.
c) Allah ile insan arasndaki ilikiyi dikey olarak kuran teolojiler sa; bu ili
kiyi yatay (yeryznde) kuran teolojiler soldur. Sa teolojiler, varl da
hiyerarik ol1rak kurar. En yukanda olan en kutsal, en yce; en aada
olan ise en adi ve deersizdir. Sol teolojiler ise, varl yan yana koyar.
Sa teolojilere gre, ruh yce, beden ise adidir. Sol teolojiler, insan ruh
ve beden diye ayrmaz.
d) Sa teolojiler (Katoliklikte olduu gibi) gelenei seer; sol teolojiler ise
(Protestanlkta olduu gibi) seimini kitaptan yana yapar.
e) Tutucu sa teolojiler, bir teselli teolojisictir (ahiret inanc); sol teolojiler
ise, kurtuluun insan abasyla yeryznde gerekleeceine inanr.9
Hanefi'nin yukardaki bak asnn Spinoza'nn panteizminden izler tad
gibi (Hanefi, Spinoza'nn Tractatus Tealogico-Politics adl eserini Arapaya
evirmitir), Feuerbach'n teolojiyi antropoloji olarak ters evirme projesinden
de (Hanefi'nin dipnotta belirtilen makalesinin balna dikkat!) hayli etkilen-
dii aikardr. Ayrca, Feuerbach, Spinoza'nn panteizmini gizli materyalizm
olarak niteler.o
4. 'slami Sol'un Aktel erii
slami sol, bata ran Devrimi olmak zere, btn slam dnyasndaki slamc ha-
reketlerin mmetin Mslman kimliini korumay amalayan siyasi hedeflerini be-
nimser. n ran Devrimi'nin teorik lideri Ali eriat! ve pratize edidsi mam Humey-
ni, slami solun ruhunu ifade eder. slami sol, slam'n be artn Mslmanla-
rn bugnk durumuna gre yeniden yorumlar. Kelime-i ehadetin anlam, Al-
lah'tan baka her trl insani ve siyasi gc reddetmek; iinde bulunulan aa,
gereklie ahitlik yapmak; an gereklerini grmezlikten gelmernek ve onlar
rtmemektir. Namaz, zaman dnda yaayan mmetin zamana kar duyarlln
osyalizmin hala bir umut olarak baz kesimleri heyecanlandrd 70'li yllar
Sda, Libya lideri Albay Muammer ei-Kazzat'l, grlerini dile getirdii Yeil
Kitap adl eseriyle Mslman bir lke lideri olarak sol literatre naizane bir
katkda bulunmu oldu.
Aralarnda Trkenin de bulunduu deiik dillere evirilen bu kk ki-
tap, "Demokrasi", "Ekonomi" ve "Evrensel nc Teorinin Sosyal Temeli"
balkl blmden olumaktadr. "Demokrasi" ana balnn altnda "Soru-
nun zm: Halk Otoritesi"; "Ekonomi" ana balnn altnda "Sorunun -
zm: Sosyalizm" alt balklar yer alr.
Kazzafi, nc dnya teorisinin politik temeli olarak tanmlad birinci b-
lmde, halk-ynetim ilikisi ve demokrasi J}zerinde durur. Ona gre, dnyada-
ki tm siyasi rejimler, iktidar aralar arasndaki mcadelenin eseridir. Hangi s
nflar, gruplar ya da partiler arasnda olursa olsun, bu mcadelenin malubu
daima halktr. rnein, aylarn o/o 51'ini alan bir iktidar; o/o 49'un zoraki tabi ol-
duu bir diktatrlktr. Kazzafi'ye gre, bu, sahte bir demokrasi grntsdr.
Ona gre, asl demokrasi, halkn otoritesidir. Halka vekalet olamayaca
iin, parlamentolar, halk aldatan birer temsilcilikten ibarettir. Dorudan halkn
tercihine dayanmad iin, blgeleri adna vekalet haklar ve temsil yetkileri
aibeli olan parlamento yeleri, dokunulmazlk ve kutsallk zrhna brnd-
rlrken, temsil ettikleri insanlar bundan yoksundur. Seimler, ancak zengin-
lerin katlp kazandklar bir aldatmacadr. Oy pusula::r da p sepetlerine at
lan katlardan farkszdr. Kazzafi'ye gre, klasik cumhuriyet teorisi, artk es-
160 islamiyat V (2002), say 2
tir. Ona gre, din, insanlara en ok sayg gsteren yasadr. Dinsiz ve gelenek-
siz yasalar, tabii kaynaklardan yoksun yasalardr.
Kazzati'nin modelinde, toplum, kendi kendisini denetler. Toplum yasasnda
bir sapma olursa, hu, kuvvet yoluyla deil, kongreler araclyla ve demokratik
bir yolla dzeltilir. Kii ve kurumlar hangi grte olurlarsa olsunlar, bunlar ser-
beste aklama hakkna sahiptirler. Ancak basn, toplumun sz arac olduun
dan, kimsenin mal olamaz. Her kurumun yayn organ, ancak kurumu temsil
eder. Herkes bakas adna deil, ancak kendi adna gr beyan edebilir.
Kazzafi'nin, ekonomik soruna nerdii zm ise, sosyalizmdir. "Tketim,
ancak retenlerin hakkdr.", "cretli deil, ortak.", "cretli ne kadar yksek
maa alrsa alsn yine kledir." gibi sloganlar, Kazzafi'nin sol syleminin ipu-
lardr. Onun ideali, creti ortadan kaldrarak, insan onun esaretinden kurtar-
maktr. Hedef, snflarn oluumundan nceki insan ilikilerini dzenleyen do-
al kurallara dnmektir. Bu kurallar, iktisadi retim unsurlar arasndaki eitli
i salayan doal sosyalizmi ortaya karr. Toplumlardaki gerileme ve bozul-
ma, insann insan smrmesi ve bireyin, ihtiyacndan fazla serveti ele geire-
rek doal kurallara aykr davranmasyla balamtr. Kazzafi'ye gre, eitliin
doal kural, retim unsurlarnn her birinin, o retimde birer hissesi olmasdr.
Bu unsurlardan biri olan retici durumundaki ii de, cret deil, hissesini ala-
caktr. Btn retim sreleri bu doal kurala uyacak ve bylece sosyalist d-
zen kurulacaktr.
Kazzafi, smrnn temelinde ihtiyacn yattn, bakasna muhta olan in-
sann hrriyetinin tam olamayacan belirtir. Mesela, kirac olsun olmasn, ba
kasnn evinde oturann hrriyeti yoktur. Bu nedenle, temel bir ihtiya olan
mesken, bakasnn mlk olmamaldr. Dolaysyla, hi kimse, kiraya vermek
amacyla mesken yapmamaldr. Sosyalist toplunda cretlilik yerine ortaklk
olaca iin, insanlarn maalar, retimdeki hisseleridir. Byle hir toplumda, in-
sann binek arac, bakasnn mal olmamal, kiiler de, bakalarnn para kar-
lnda binebilecei aralara sahip olmamaldr. Toprak da temellk konusu
edilemez. Herkes, ilemek, srp ekmek veya yaylak olarak kullanmak sure-
tiyle topraktan fayda~hilir; ancak, bakasn cretli veya cretsiz altra-
maz. Kazzafi'nin hu grn, "Toprak, ileyenin; su, kullanann." eklinde for-
mle etmek de mmkndr.
htiyalarn temini, bakalarn kullanmadan veya smrmeden salanmal
dr. Sosyalist toplumda, insan, ya maddi ihtiyalarn karlamak iin, yani ken-
disi iin alacak, ya 'sosyalist bir kuruluta' almak suretiyle retimde his-
se sahibi olacak, ya da kamu yararna alacak, toplum da onun maddi ihti-
yacn karlayacaktr.
Bireylerin iktisadi faaliyetlerinin meruiyeti, ancak kendi ihtiyalarnn kar-
lanmasyla mmkndr. Dnyann ve toplumlarn serveti snrl olduu iin,
kiinin o servetten, ihtiyacndan fazla almasna izin verilemez. nk, bu faz-
162 islamiyat V (2002), say 2
!alk, bakalarnn hakk dr. nsan, ancak kendi kiisel retiminden tasarruf ya-
pabilir. Sosyalist dzende, toplumun serveti, bir iae kuruluuna veya gda
maddeleri deposuna benzer. nsanlara her gn, ihtiyalarn karlayacak mik-
tarda erzak datlr. steyen, gnlk hissesinden tasarruf edebilir. Dolaysyla,
byle bir toplumda fertlerin servetleri arasnda bir farkllk olmaz. Depodan,
daha fazla hisse almaya alan kii hrszlk yapm olur.
Kazzafi'nin ekonomik soruna getirdii tabii zm, iki mlkiyete dayaldr. Ba
kalarn kullanmadan ihtiyalan temin eden 'zel mlkiyet' ve reticilerinin, ret-
tikleri mala ortak olduklar 'sosyalist mlkiyet'. Yeni sosyalist dzende nihai ama,
kazan ve paray ortadan kaldrmaktr. Bu da, toplumun tmyle retken bir ya-
pya kavumas ve btn fertlerin ihtiyalarnn karlanmas ile gerekleecektir.
Kazzafi, evde alan hizmetileri bir nevi kle kabul eder. cret yerine or-
taklk sistemini getiren yeni sosyalist dzende ev hizmetileri, bu kapsama gi-
remezler. nk, yaptklar i, retim veya buna tekabl eden bir hizmet de-
ildir ve hisselere blnemez. Bu durumda, hizmetiler, cretli veya cretsiz
almak zorundadrlar. Bu da, bir nevi kleliktir. Hatta, esas klelikten sonra
ikinci srada yer alr. Bu yzden, nce zgrletirilmeleri gerekenler bunlardr.
Ev sahipleri, kendi hizmetlerini kendileri grmeli, 'zorunlu ev hizmetleri' ise,
bu alanda alan kamu grevlileriyle yerine getirilmelidir.
Kazzafi, kitabnn son blmnde, evrensel nc teorinin sosyal temeli
ile ilgili grlerini dile getirir. Ona gre, tarihin temelini milliyet, baka bir ifa-
deyle, sosyal atma oluturur. Milliyet, milletierin bekasnn temelidir. Bir top-
lumun birliini etkilemede, sosyal etkenle rekabet edebilecek tek g dindir.
Dini etken, bazen, ayn millete mensup bir topluluu blebilir. Bazen de, de-
iik milletiere mensup birok topluluu birletirebilir. Ancak, sonuta sosyal
etken galip gelir. Kazzafi'ye gre, salkl kural, her milletin bir dininin olma-
sdr. Bu, doal bir kuraldr.
Toplumun temeli olan aile, insan iin, devletten daha nemlidir. nsanlk
iin asl olan devlet deil, fert ve ailedir. Ailenin dalmasna ve yok olmasna
yol aan koullar, bitkilerin yaprak ve ieklerini kopararak soldurmak gibi,
insanlk d ve doaya aykr, zorbaca bir davrantr. Toplum; aile, kabile,
millet ve beeriyet ilikisini korumaldr. Sosyal adan, aile, kabileden; kabile,
milletten; millet, insan topluluundan; day;,mma, birlik ve beraberlik asn
dan daha iyidir. nsan, sosyal deerlerin nemini, ancak aile ve kabile iinde
renebilir. nk, bu iki sosyal oluum, kimsenin mdahalesi olmadan, do-
al olarak ortaya kar.
Kazzafi, kadn ve erkein insanlk asndan eit olduunu, ancak, her iki-
sinin de farkl rollerinin bulunduunu belirtir. Erkek ve kadn arasnda insan-
lk asndan fark gzetmek, ak bir zulmdr. Aralarnda, sadece cinsiyet ba-
kmndan fark vardr. Kadnn annelik grevi son derece nemlidir. ocuklar
annelerinden ayrarak yuvalarn iine sktrmak, kuluka devresinden sonra
Muammer el-Kazzafi ve Yeil Kitap' 163
!ir. Ancak, senelerden beri Libya'ya ii olarak giden Trklerin hikayelerini din-
leyenler, "Ayinesi itir kiinin, lafa baklmaz." deyiini hatriatmakta gecikme-
yeceklerdir. Gerekten de, pek oumuzun yakn evresinde bulunan bu Lib-
ya madurlar, Kazzafi'nin dledii ekonomik dzenle ilgili parlak nerileri
bir yana, neredeyse ancak canlarn kurtarp lkelerine dnebilmilerdir. c-
retli iilii klelik sayan Kazzafi, kendi lkesindeki yabanc iilerin kefaleti-
ni patraniarna teslim edip, braknz lke dna kmalarn, bir ehirden di-
erine gidilerini bile onlarn iznine balayarak, fiilen kle durumuna dr
mtr. Aylarca cretlerini alamayp perian olan ve lkesine dnebilmek iin
de patronlarnn el koyduu pasaportlann, ancak rvet vererek alabilen bu
zavalllarn, Kazzafi'nin hayalini kurduu sosyalist bir Libya'y grmek iin,
herhalde mrleri yetmeyecektir.
Avrupa'nn Hristiyan ve kapitalist lkelerinde, her trl ekonomik ve sos-
yal gvenceye sahip olarak, kendi lkesinden daha rahat bir ekilde yllarca a-
lan Trk iileriyle, Libya gibi Mslman ve sosyalist olma iddiasndaki bir l-
kc:?e yan-kle statsnde alan iilerin bir mukayeses bile; Kazzafi tipi sos-
yalist modelin, kendi vatandalarn avutmak ve iktidarn salama almak ama-
cyla siyasi bir manevra olarak ortaya atld phesini kuvvetlendirmektedir.
islamiyat V (2002), say 2, s. 165-176
MFD YKSEL
ARATIRMACI, YAZAR
rfi hukuk veya rf-i sultan!, "hkmdar veya emlrin kendi iradesine srf
O dayanarak, eriat'n kapsamna
girmeyen sahalarda kanun yapabilme sa-
lahiyetine sahip olmas" diye aklanmaktadr. Daha ilerisi, padiahn, hkm-
dar veya emirin kendi iradesine dayanarak, eriat dnda kanunlar vaz'etme-
sidir. Bu kanunlara 'yasa- sultan!' de denmektedir (Anhegger ve nalck,
1956: x-x; nalck, 1996: 319-320; Mumcu,1963:28-30; Beldiceanu, 1967: 9-10). 1
rf-i sultaniye ait ilk rneklere, ksmen Abbasi belgelerinde, belirgin ola-
rak da Kutadgu Biligde rastlanmaktadr (Hilal Al-Sabi', 1977; nalck, 1966:
259-271).
Bunlar dnda, dier rnekler Timur'un tzkat ve Mslmanlaan Mool
emirleri tarafndan kullanlmaya devam edilen Cengiz Yasas'dr (Rahmi, 1339).
Osmanl Devleti'nde de, Yldrm Bayezid'den balayarak rfi hukuka ba
vurulmu, padiah, kendi iradesine dayanarak, er'i kurallar dnda baz ku-
rallar vaz'etmitir. rnein, kadlara balanan maa ve onlarn hukukuna da-
ir konan kurallar gibi.
Sultan Yldrm Bayezid, kendi idaresindeki kadlar arasnda rvetin yay-
gnlatn renir. Anadolu'dan seksen kadar kady toplar ve haksz olarak
elde ettikleri mallar onlardan geri alr ve hepsinin atete yaklarak katiedilme-
sine emir verir. Bunu gren Vezir-i A'zam Ali Paa, sultann fkesini dindirip
1 Osmanl Devleti'nde rfi hukuk veya rf-i sultil.ni, padiah kanunnameleri; buna bal olarak r-
fen, siyaseten kati meselesi, geni bir aratrma konusudur. Bu konuyu, ileride gerekletirmeyi
planladmz "Osmanl Devleti'nde rfi Hukuk, Siyaseten Kati ve Bunlarn Siyasal ve Toplum-
sal Katmanlara Yansmas" balkl mstakil almamzda ele alacaz.
166 islamiyat V (2002), say 2
2 Osmanl Devleti'nde siyaseten katledilen herhangi bir paa veya bey'in terekesinin msadere
edilmesi kurald.
rfi Hukuk ve Siyaseten Kat/ Balamnda eyh Bedreddin 'in Kat/i 167
lamlar bu meru
olmayan fetvalar vermekten ekinmemilerdir. Bir ksm padi-
ahlar, kardelerinin
katiedilmelerinde eyhlislamiardan fetvalar almtr. Os-
manllarda bu uygulama 19. yzyla kadar sregelmi. 1254/1838 tarihli yeni ce-
za kanunuyla bu uygulamaya ve servetierin msaderesi usulne son verilmitir:
Ezman- salifede cari olan msadere-i gayr-i icabiyye ile beraber siyaset-i
rfiyye bi'l-klliyye terk ve ilga' ve er'an ksas ve hudud icras lazm ge-
lenlerden ma'ada sair erbab- crm ve kabahatin ceraim ve kabahatlerine
gre ahar guna te'dib olunmak zere, i'dam ve itlaf- nefslerinden sarf- en-
zar- atfet-asar- hazret-i cihan-banl ayan ve seza buyurolmu olduuna
bina'en gerek der-saadet ve gerek Memalik-i Mahrusatu'l-Mesalik-i hazret-i
hilafet-penahide bulunan erif ve vazi', kaffe-i me'murln haklarnda erzan
huyurulmutur Crvrumcu, 1963: 173).
Siyaseten kati olayna er'! delil olarak, Hz. Peygamber'in (s.a.v.), Ka'b b.
Eref ve bn Ebi'l-Hukayk bata olmak zere, baz Yahudi nde gelenlerini
katiettirmesi rnek gsterilmitir (Mumcu, 1963: 10-11). Bu ekilde, Hz. Pey-
gamber'in Kur'an ve vahyin dnda, indi bir karar ald zmnen ileri srlm
tr. Oysa ki, Hz. Peygamber, nebi ve resul olmas hasebiyle vahye bal ola-
rak Snnet'i vaz'edendir; yani ari'dir. eriat'n kaynadr. Ehl-i Snnet naza-
rnda edille-i er'iyeyi tekil eden drt unsurdan ikincisini, yine birincisine da-
yanarak vaz'edendir. Sultan veya hkmdarn ise byle konumu sz konusu
olamaz. Byle bir kyas, er'i hukuka gre batldr. Ka'b b. Eref, bn Ebi'l-Hu-
kayk ve dierlerinin katledilmeleri, tamamen ari'in emri olmas dolaysyla,
er'i erevededir. slam'a gre, halife, hkmdar veya emirler, peygamberler
gibi ari' olamaz ve er'i kurallar dnda lm cezas verilemez.
Bu aklamadan sonra, asl konuya gelecek olursak, siyaseten kati olay
mutad olan karde katli ile, idari mekanizmada olanlar dna da zaman zaman
temil edilmitir. Ulemaya ynelik olarak mutad olmamasna karn, zaman za-
man eyhlislam ve kadlar da siyaseten katledilmitir.3 Katledilen ilk eyhlis
lam Ahizade Mehmed Hseyin Efendi olmutur (katli: Ocak 1634). Katledilen
ilk kad ise Simavna Kads olu eyh Bedreddin'dir.
3 Bunlar dnda, rnein, 1241/1826 Yak'a-i Hayriyye olarak nitele~dirilen, yenieriliin ok kan-
l bir ekilde ilgas ve buna bal olarak Bektailiin yasaklanmasnn ardndan, bir ksm Bek-
tai babalarnn idam edilmesi de rfen ve siyaseten olmutur. Bu konu, dnemin eyhlislam
Kadzade Mehmed Tahir Efendi tarafndan verilen fetva metninde de belirtilmitir: Mslim nam
na olan Zeyd melhat iddiasnda olub ilhad ve zndka i'tikadnda olduunu izhar ve bu vecih-
le da'i bi'l-fesad olduu er'an sabit olsa Zeyd'in emru li'l-emr ile siyaseten katli meru' mudur?
el-Cevab: Allahu a'lem, vacibdir.
Bu suretde Zeyd veeh-i muharrer zere ilhad ve zndka ile ahz olundukdan sonra tvbesi mak-
ble olur mu?
el-Cevab: Allahu a'lem olmaz belki kati olunur.
Sahir ve sa'! bi'l-Fesad olan Zeyd kable't-tevbe ahz olunsa Zeyd'e ne lazm olur?
el-Cevab: Allahu a'len kat! olunur. [Ketebelni el-f<*Ir K/Izade Mebmed Talir 'ufiye 'anlu. CA.
Rfk, Bektai Sm, Asr Ktphanesi, stanbul 1328, Il. 110)].
168 islamiyat V (2002), say 2
nn taraflarna gitmek zere bir gemiye biner. Ancak, yolda Ceneviz gemileri-
nin tehdidi yznden gemi Eflak kylarna yanaanik, eyh'i burada karaya
karr. nce Eflak'a giden eyh Bedreddin ardndan Aadenizi'ne (Deliorman)
gider. Burada, birok eski mridi bana toplanr. Bunu duyan elebi Mehmed,
Kapcba Elvan Bey nclnde bir miktar asker gndererek bir hileyle
eyh Bedreddin'i yakalatr. Yakalanan eyh, o srada, Padiah'n Selanik fethi
iin bulunduu Siroz'a getirilerek bir evde hapsedilir (Takprlzade, 1985:
49-51; Hafz Halil, yazma; Yksel, 2002).
Siroz'da Padiah'la da grtrler eyh Bedreddin, Padiah'n azariarna
maruz kalr. eyh Bedreddin'i ortadan kaldrmaya kararl olan elebi Mehmed,
bunun hukuki yollarn arar. O srada Acem diyarndan yeni gelmi olan ve er
J:u'l-"*a'id sahibi Sa'duddin Taftazan'i'nin talebelerinden, Mevlana Burhanuddin
Haydarel-Acemi'den fetva istenir. Osmanl tarih kaynaklarna gre, Haydar el-
Acemi "Kan helal, mal haram" diye fetva verir. Bu fetva ile Serez ars'nda
blr dkkan nnde daraacnda plak vaziyette idam edilir. Akpaazade, fet-
vann Mevlana Haydar el-Acemi tarafndan verildiini ifade etmektedir:
lu'nu pazara iledib, bir dkkan nnde her-dar ettiler [astlar] (Ner!, 1987:
II. 546-547; Nerl, 1951: 146; 1955: 218-219).
Siroz'da Sultan Mehmed'e iletdiler. Mevlana Haydar dirierdi ulu danimend
idi. Vilayet-i Acem'den gelmidi. eyh'le hayli cidal etdiler. Arada ok sual ve
cevab olnd. Akibet, Mevlana Haydar'n szi ileru geldi, fetva virdi. Kim, "ka-
n helal, emma mal haram" dedi. eyh sonra kend dahi fetva virdi. Siroz'da
bir yerde asdlar. Mezarn dah anda itdile{. Hicretin 820'si (18 ubat 1417-7
ubat 1418 aras) idi (Oru Be, 1925: 45, lll; Oru Be, 1972: 76-77).
4 Glpnarl-Sungurbey nerinde, "kekl kekszin" eklinde yanl yazlmtr. Genl gensz, ister
istemez anlamna gelmektedir.
172 islamiyat V (2002), say 2
dir (Takprlzade, 1985: 28; Mstaklmzade, t.y.: 3-5; lmiye Salmimesi, 1334:
322-326; Altunsu, 1972: 1). smet Sungurbey ve Abdlbaki Glpnarl ise, Mena-
kbname'nin kaydna dayanarak, rfe dayal bu fetvann Mevlana Haydar el-He-
rev! tarafndan deil, belki, Molla Fenari'den sonra ikinci Osmanl eyhlislam
olup, Edirne'de Hunfileri yaktrmakla nlenen Mevlana Fahreddin el-Acemi (v.
865/1460) tarafndan verilmi olabileceini kaydetmektedirler (Sungurbey-Glp
narl, 1966: IV, n7-XXXIV).
idam karar kesinleen eyh Bedreddin, Sultan'n izniyle, arkadalaryla g~
rr, onlara vasiyetini yaptktan sonra her eyden yz evirerek Allah'a tv-
be ve mnacatta bulunur:
Gnler ire bir arenbe gni
stedi ah'dan gre ashabn
ah dah szin o dem redditmedi
Gelene babn nn sedditmedi
izniyle ashabn cem' itdi o
Ne ise anda vasiyyet itdi o
Hazr iken ahbah iy ahi;
Hakk'a mnacat idbdr ol sahl (Hafz Halil, yazma: 56b; Glpnarl-Sun
gurbey, 1967: 132)
Menakbname'ye gre 27 evval Cuma gn hapsedildii evden yaya ola-
rak aslaca meydana getirilir:
Salbolunmas mukarrer old
n
Girdiler dlvanna ah'un o gn
Her ne ise anda sylendi cevab
Didiler kim nnehu ahsun udlb
Gedi yigirmi yidi gn iy hacem
ehr-i evviii'den ki Cum'a gndi hem
o TOrkiye'de VakF Abiefeler ve Eski Eserfer, Vakflar Genel Mdrl Yaynlar, Ankara 1983, III.
294-296.
rfi Hukuk ve Siyaseten Kati Balamnda eyh Bedreddin'in Kat/i 175
MEHMET GRMEZ
DO.DR., ANKARA . iLAHiYAT FAKLTESi
mehnetgornez@hotmail.con
" yi yazlm bir hayat, iyi kullanlm bir hayat kadar enderdir," der ngiliz
tarihi Carleyle. Zira biyografi, ilk anda bir kiinin hayat olarak adiand
rlsa da, kurallar olan bir tarih yazm tr, bir aklama usul ve genel tari-
hin nemli bir parasdr.
slam tarihi kaynaklarnn, tarihe malolmu byk ahsiyetlerin hayatn ak-
tarrken, sz konusu kurallara pek bal kaldn sylemek gtr. Hele hele
hayat yazlacak kii slam tarihinin en zc olaylarnda rol oynam, tarih
iinde Snni-ii ihtilafnn sembol ismi olmu Ebu Zerr el-Gfari gibi bir ahsi
yet ise, bu, daha da gtr. Tarihi rivayetlerin elikilerini grmek, tarih yaz
rnma siyaset ve idelolojilerin nasl kartn tespit etmek, mezhep taassubu-
nun tarihi ahsiyetleri ele almada hangi boyutlara vardn grmek iin, Ebu
Zerr'in hayatna dair haber ve rivayerlere gz atmak yeterli olacaktr. Sz ko-
nusu haber ve rivayetler, ayn zamanda okuyucuya tarih kaynaklarmz ile ha-
dis kaynaklarmz arasnda bir riukayese yapma imkan vermekte ve ayn
problemterin hadis rivayetlerine nasl yansdn da gstermektedir. Ebu Zer-
r'in hayatnda karlat btn olumsuzluklarn, nceden, Hz. Peygamber ta-
rafndan haber verildiini ifade eden hadis rivayetleri ise, bu ii bsbtn zor-
latrm ve iinden klamaz bir hil.le sokmutur.3
U~on E. Halkin, Element. de Critique Historique, ev. Bahaeddin Yediyldz, Trk Tarih Kunmu
Basmevi, Ankara 1989, s. 61.
Farkl tarih okumalar iin bkz. deolojik Tari/ Okumalar, rfan Aycan-Mahfuz Sylemez, Anka-
ra Okulu, Ankara 1998, s. 1-15.
3 Sz konusu hadL~let iin bkz. Mahmud elebi, I:Iayatu Ebi ?err, Dan'l-Ceyl, Beynt 1987, ll. bask.
178 islamiyat V (2002), say 2
Bu yl, Eb Zerr ile ilgili anlatlanlar yaand. Mu'aviye'nin onu am'dan tar-
denirmesinin pek ok sebebi anlatlr. Mu'aviye'nin ona kfrettii, onu
lmle tehdit ettii, am'dan Medine'ye bineksiz gnderdii ve ok irkin
bir ekilde Medine'den srgn edildii anlatlr. Btn bunlar nakletmek sa-
4 Bunlar btn tarih kaynaklarnda yer almaktadr. En don sralamay Muhammed All Esber, Hel
]j:ara 'te Eha err adl kitabnda deriemitir (Dan'l-asale, Beyrut 1985, Il. bask).
; Bkz. Taheri, T:.1f[, Daru'l-Ma'arif, Kahire, ty., IV. 283.
EbU Zerr el-Gfarf Biyografileri zerine 179
hih deildir. Sahih olsa dahi bu konuda Hz. Osman'n mazur saylmas ge-
rekir. Zira imama den, raiyyesini tedip etmektir. Baka zrleri de olabi-
lir. Bunlar, Hz. Osman'a dil uzatmak iin birer gereke olamaz. Bu sebep-
le, bu olaylar nakletmeyi uygun grmedim. 6
Mes'udi'nin objektif gibi grnen deerlendirmeleri bir tarafa braklrsa, ii
tarihilerio ise bu konularda ok daha farkl bir tasvir iine girdikleri muhak-
kaktr. Ancak, bu detaylara girmek, bu yaznn erevesini aacaktr. Tarihi ri-
vayetler o derece elikiler arz etmektedir ki, bu elikileri zerneyen
Maxime Rodinson: "Eb Zerr'in hayat konusunda tarih ile efsane arasn ayrt
ederneyecek bir konumdayz," deme durumunda kalmtr.?
19. yzyln ikinci yarsndan itibaren slam dnyasnda 'slam sosyalizmi'
modas yaylmaya balaynca, Eb Zerr ei-Gfari'nin hayatn ele alan kitaplar-
da adeta bir patlama yaanmtr. phesiz, bunun en byk sebebi, Eb Zer-
r'in mal, sermaye, zel mlkiyet, sosyal adalet gibi konularda zgn fikirler sa-
vunmas ve bu fikirleri uruna hayatn feda etmesidir. Ksaca, Ebu Zerr'e g-
re, bir kimsenin asli ihtiyalarndan fazla mal ve sermaye biriktirmesi caiz de-
ildir, herkes fazlasn yoksul ve fakiriere vermekle mkelleftir. Zengin, sade-
ce malnn zekatn vermekle kurtulamaz. Kamu mallar, devletin keyfi tasar-
rufuna gre harcanamaz. Onun eit olarak fakiriere datlmas elzemdir.s te
bu fikirler, 'slam sosyalizmi' tezini savunanlar heyecanlandrm ve tabir ca-
izse, eli kalem tutan herkes, Eb Zerr'in hayatna dair bir kitap kaleme alm
tr. yle ki, sonunda Msr'da hkmet bu tr kitaplarn toplumu ifsat ettii ge-
rekesiyle Ezher'den msadere iin fetva talebinde bulunmu ve Ezher Fetva
Komisyonu H. 13H7 ylnda hkmetin istedii dorultuda bir fetva vermitir.9
Fetva Komisyon) nun sz konusu kitaplada yetinmeyip Ebu Zerr'in fikir ve
dncelerini de mahkum etmesi manidardr. Hz. Osman'n, Ebu Zerr'i Rebe-
ze'ye srgn etmesi hakknda aynen yle denmitir:
Hz. Osman onu, "DeP-i mefsedet, eelb-i masiahattan evladr." kaidesine uy-
gun olarak srgn etmitir.o
imdi bu eserlerden tespit ve temin edebildiklerimizin bir listesini sunma-
ya ve nemli grdmz bazlarn da tantmaya alacaz:
1. Abdulhalim Mahmud, Eb Zerr el-Gfari ve'-uy 'iyye, Daru'l-Ma'arif,
Kahire 1976.
2. Muhammed Ali es-Suri, Adaku ehli zamanihi Eb Zerr el-Gfari el-itira
kiyyu'l-mutarid, el-Muessesetu'l-Arabiyye, Beyrut 1979.
3. Muhammed All Esber, Hel ]f:are'te Eba Zerr, Dihu'l-Asale, Beyrut 1985.
4. Mahmud elebi, l:fayatu Eb Zerr, Daru'l-Ceyl, Beyrut 1980.
5. Muhammed Cevad Alu'l-Fakih, Eb Zerr el-Gfai, Daru'l-Funun, Beyrut 1980.
6. Abdulmecid Muhammed el-Akta, Eb Zerr el-Gfari ve ara'uh fi's-siya-
seti ve'l-ifs:tiad, Mektebetu'l-Aksa, Arnman 1981.
7. Munir el-Gadban, Eb Zerr el-Gfari ez-zahidu'l-mucahid, Zerka 1970.
8. All Nasiruddln, Eb Zerr el-Gfari, Badad, ty.
9. Ahmed el-Hamsavl, Ab]f:ariyyetu Ebi Zerr el-Gfarl, Matba'atu Haab,
Feccale, ty.
10. Muhsin el-Emin, Eb Zerr el-Gfarl, Daru'l-Avde, Beyrut, ty.
11. Kadri el-Kal'aci, Eb Zerr el-Gfari, Daru'l-Hikme, Beyrut, ty.
12. Salih Azzam, ehidu'l-kelime Eb Zerr el-Gfari, Daru'l-Ma'arif, Kahire 1966.
13. Muhammed Azraf, Eb Zerr el-Gfari, Dakka 1980.
14. All b. Sa'ib, en-Nebze fi tercemeti Ebi Zerr ve tari!Ji, Rebez Riyad 1407.
15. All Rza Allahyarl, Eb Zerr el-Gfari, Tahran 1964.
16. Muhammed tihardl, ehid-i Rebeze, Kum 1974.
17. A.]. Cameron, Abu Dharr al-Ghfari an Emamination of his Image in the
Hagiography of Islam, Londra 1973.
18. Abdullah es-Suheyti, Eb Zerr el-Gfari, Mektebetu'l-cariyye, Sur t.y.
19. Ahdulhamid Cude es-Sehhar, el-tirakiyyu'z-zahid Eb err el-Gfarl,
Mektebetu Msr, Kahire, ty.
Btn bunlardan, Trk okuyucunun ansna, Arapadan Franszcaya, Fran-
szcadan Farsaya ve Farsadan Trkeye yaplan bir eviri dmtr. in
daha da garibi, evirinin kapanda yazar olarak, kitab Farsaya eviren Ali
eriati'nin isminin gemesidir. Geri mtercim kitaba yazd sunuta, bunun
kendince makul grnen bir izahn yapm, gibi grnse de, asl ile mukaye-
se edildiinde, bunun doru olmad, Ali eriati'nin Hseyniye-yi rad'da Ebu
Zerr ile igili iki konumasnn kitaba ilave edilmesinin, onu kitabn yazar ko-
numuna karamayaca da bilinmelidir. Biz bu eviriyi Farsa evirisi ile mu-
kayese etmi deiliz; ancak, kitabn asl olan Arapas ile mukayese edildiin
de, dil arasndaki fark kadar aslndan uzaklat mahede edilmektedir.
Kitabn asl muhtevasna gelince, 152 sayfa olan eser 'slam sosyalizmi' (el-
itirakiyyetu'l-slamiyye) kavramn ele alan 40 sayfalk bir deerlendirmeyle
balyor. hvan- Muslimln'in lideri Hasan el-Benna'nn kitaba takriz yazmas,
onu daha da nemli klmtr. Benna, kitabn sadece Ebu Zerr'in biyografisini
kaleme almak iin yazlmadnn farknda olarak takrizde unlar yazmtr:
Bu kitap, aslnda slam
sosyalizmini ele almak iin yazlmtr. Avrupa'nn
uyanna damgasn vuran sosyalist dnceler, insaf lleri iinde doru
olarak irdelenmekte, hayr ve er ynleri tefrik edilmektedir.
Eser akademik bir alma deildir. Yazar, retorik arlkl bir sylemle 19.
yzyln sosyal adaletsizliini Ebu Zerr el-Gfar!'nin azndan dile getirme abas
EbU Zerr el-GffirJ Biyografileri zerine 181
iindedir. Ebu Zerr'in hayatnn her safhas; emek, sermaye, sosyal adalet mefhum-
lar nda ele alnm ve zel mlkiyete kar bir tavr gelitirilmitir. Ebu Zer-
r'in hayatyla ilgili haber ve rivayetlerin elikileri, yazar pek ilgilendirmemitir.
Ksaca, Ebu Zerr'in hayatn aratranlar iin ilm! bir kaynak olmaktan uzaktr.
Anlan kitaplar arasnda ciddiye alnabilecek en nemli eser, Ezher'de, 1981
ylnda yaplan bir doktora tezidir. Daha sonra 1985 ylnda rdn'de Mekte-
bu'l-Aksa tarafndan baslan tezin ad Eb Zerr el-Gfari ve ara'uh fi's-siyase-
ti ve'l-ii!tiad'dr (Ebu Zerr el-Gfar! ve Siyasi ve ktisadi Grleri). Toplam
543 sayfa olan bu eser, drt blmden olumaktadr.
Birinci blmde Ebu Zerr'in hayat olduka geni bir ekilde ele alnmtr.
ii kaynaklarn tamamen yok saylmas, bu blmn en byk eksiklii olmu,
dolaysyla, daha nce ifade edilen elikili haber ve rivayetler problemi bu
eserde de halledilmemitiL
kinci blmde Ebu Zerr'in siyasi grleri irdelenmitir. Ebu Zerr'in her
halife dneminde nasl bir tavr iinde olduu, bilhassa Hz. Osman ve onun
am valisi Mu'aviye'ye kar ynelttii eletiriler detayl olarak incelenmitir.
Ancak, burada da Ehl-i Snnet'in genel tavrna bal olarak, hakl haksz kate-
gorilerine girmeden, tavsif bir ekilde her iki tarafn gr ve dncelerine
yer verilmi ve herhangi bir deerlendirme yaplmamtr.
nc blmde Ebu Zerr'in nceki blmlerde anlatlan hayat nda,
mal, sermaye, zel mlkiyet ve sosyal adalet konularndaki gr ve dnce
leri zerinde durulmutur. Bu blmde, bilhassa Ebu Zerr'in grlerinin farkl
bir ictihad olduu gz nnde bulundurularak, ona bu ictihadlarnda rehberlik
eden ayet ve hadislerin her adan ele alnm olmas, olduka tatmin edicidir.
Ayrca, yazar, bu blmde Ebu Zerr'in grlerini Hz. Osman'n mali politika-
laryla mukayese etmi ve Ebu Zerr'in hatal olduunu ispat yoluna gitmitir.
Ancak, sz konusu ispat giriiminin ikna edici olduunu sylemek gtr.
Drdnc ve son blmde ise, Ebu Zerr'in mal, sermaye, zel mlkiyet,
eitlik ve sosyal adalet ile ilgili gr ve dnceleri, ada akmlarla muka-
yese edilmek suretiyle, onun komnist, sosyalist gibi kalplara smayaca ve
Ebu Zerr'i bu gibi ideolojilere yarnamann ne derece yanl olduu izaha a-
llmaktadr. Dier bir alma, Mahmud elebl'nin kaleme ald J:Iayatu Ebi
Zerr adl eserdir. Kitabn ilk basks 0976) dorudan tirakiyyetu Ebi Zerr
(Ebu Zerr'in Sosyalizmi) baln tayor. Ancak, 1987'lere gelindiinde 'slam
sosyalizmi' kavram gncelliini kaybetmi olmal ki, ikinci baskda Eb Zer-
r'in Hayat bal kullanlm ve Beyrut'ta (Daru'l-Ceyl) baslmtr. Kitap, ta-
rih ve hadis kaynaklarndan toplanan Ebu Zerr'e dair diyaloglardan olumak
tadr. Ebu Zerr'in, Hz. Peygamber'le, kendi arkadalaryla, Hz. Osman ve
Mu'aviye gibi muarzlaryla yapt btn konumalar, canl bir diyalog siubu
iinde verilmitir. 31. sayfada "Sosyalizmin lk Huzmele~i" bal altnda, Ebu
Zerr'e yn veren ayet ve hadisiere yer verilmitir. Bilimsel bir alma olmad-
182 isliimiyat V (2002), say 2
M. HAYR KIRBAOGLU
PROF.DR., ANKARA . LAHYAT FAKLTESi
bir ahsiyet olan Hz. Peygamber ile hemen hi alakas bulunmayan tarihst
bir Peygamber tasavvuru yaratmak eklinde de olabilmitir. Bat'da slam ile
ilgili tetkiklerin ortaya kyla birlikte, yukarda anlatlan bu srece, Batllar
ve bilhassa oryantalistler de dahil olmulardr. Hz. Peygamber'in hayatna da-
ir Bat'da yazlanlara bakldnda, bu almalarn da, u veya bu lde, m-
elliflerinin kiisel katklarnn izlerini tad grlr. Bu durum, zellikle de,
onlarn Hz. Peygamber'in hayat ile ilgili 'yorumlar'nda ortaya kmaktadr.
Kukusuz, slam alimleriyle Batl yazarlar ve zellikle de oryantalistler arasn
daki en temel fark, birincilerin Hz. Muhammed'i (sav.) bir peygamber olarak
kabul etmeleri, buna mukabil ikincilerin ise bunu kabule genellikle pek yana
mamalardr. Btn bunlara ramen, gnmzde Bat'da yaplan siyer ile ilgili
almalarn son derece ilgi ekici zengin bir literatr oluturduunu kabul ve
itiraf etmek durumundayz. Maamafih, amzdaki baz gelimelerin, ayn an-
da hem Batl hem de Mslman kimi ilim adamlarnn siyer alanndaki al
malarn benzer ekilde etkilediini grmek de mmkndr. Bilhassa sosyaliz-
min dnyada ykselen deer olduu dnemlerde, Hz. Peygamber'in hayatnn
bu ideoloji asndan kaleme alnd grlmektedir. Mesela Stalin dnemi Rus
slamologlar, ilk dnem slam hareketinin sosyal koordinatlaryla ilgili etin
sorular ortaya koymak durumunda kaldklarn da, Hz. sa'ya yaptklar gibi,
Hz. Muhammed'i (sav.) de bir 'mit' olarak sunma yolunu semilerdir. Ancak,
Maxime Rodinson, eitli din kurucularnn bu ekilde indirgemeci bir tavrla
birer 'mit' olarak nitelendirilmesinin niin en doru Marksist yaklam olduu
nu anlamann zorluundan bahsederken tamamen hakldr.
Keza, Sovyet Rusya'da profesrlk yapm olan Arap Marksist Bendeli Cev-
zl de, ngiliz mandas altnda iken Kuds'te Hz. Peygamber ile ilgili bir eser ne-
~ retmi, bu eserinde slam'n zuhurunda rol oynayan tarihi gler meselesini -ge-
liigzel- ele alm, ama 'ilahi mdahele'den hi sz etmemitir.3 Bu arada, Grim-
me gibi, Hz. Muhammed'in (sav.) retisinin tamamen 'sosyalist' karakterli oldu-
unu ileri srenler ile; slam'n zuhurunda, dnemin toplumsal yapsndaki eko-
nomik gelime ve bunun sonucu olan sosyal organizasyonun barol oynad
n ileri srd iin, W.M. Watt'n -G.H. Bousqvet tarafndan- "Marksizmin pis-
kopos rahibi" eklinde 'itham' edildiini de kaydetmek gerekir.4 Arap dnyasn
da grlen Muf:ammecl e_-.a'iru'l-a'?am (En Byk Devrimci: Muhammed) ve-
ya Muf:ammecl raslu'l-f:urriyye (zgrlk Peygamberi Muhammed) balkl
eserler de bu erevede zikredilebilecek almalar arasnda yer almaktadr.S
Bu konuda bkz. Maxime Rodinson, "A Ciritical Survey of Modern Studies on Muhammad", Stu-
dies on Islam ierisinde, s. 23-85.
2 Agm., s. 28.
3 Agm., s. 29. Rodinson, baz, ar eletirel Sovyet ilim adamlarnn Kur'an' da pek gvenilir ka-
bul etmediklerini sylemektedir (Agm., 120. dipnot).
4 Agm., s. 46-47.
5 Agm., s. 78, dipnot 148.
ada Siret Literatrnde 'Sol' izgiler 185
Yazar Marksist olan veya Marksist, sosyalist, solcu bak asyla yazlm
olan bu tr eserler ierisinde, lkemizde en fazla bilinen ise, kukusuz, Mark-
sist yazar Maxime Rodinson'un, Trkeye Hazreti Muhammed eklinde evri-
len6 Mahomet7 adl eseridir. Ancak, en genel anlamda, slam'n, ezilenlerin ya-
nnda yer aldna dair baz atflars dnda; keza, slam'n zuhurunda rol oy-
nayan siyasi, ekonomik ve jeopolitik unsurlara dikkat ekilmesi hari, eserde
ak bir Marksist/sosyalist/solcu etki ve yaklamdan sz etmek hayli zordur.
Hatta Rodinson'un Hz. Peygamber'i zaman zaman bir 'devrimci' olarak nite-
lendirmesi9 bile, sol/sosyalist yaklamdan sz etmeyi mmkn klmamaktadr.
Belki de onun bu eserinde sol vurgu tayan en ak ifadeler u szleri ol-
sa gerektir:
Allah'n tartma gtrmez Kelam' olan Kur'an, gelecekteki kuaklara,
belirli bir. tarihsel anda adaletsizlie ve baskya kar isyan duymu ezik
bir adamn mesajn aktarmaktayd. Bu bulank metinden yer yer, kudret
sahiplerine savrulmu kfr ve tehditler, insan iin adalet ve eitlik a
rlar fkrmaktayd. Ve bir gn baka adamlar geldi, bu szleri alp bi-
rer silah yaptlar. Araplar, Avrupa'da sanld gibi, dinlerini zorla kabul
ettirmeyi hibir zaman denememilerdir. 10
Ve Araplam olsun olmasn
yeni Mslmanlar ok gemeden Arap he-
gemonyasn kaldramaz oldular. Araplar'dan, Kutsal metinleri, Peygam-
ber'in ve eski Arabistan'n tarihini daha iyi rendiler. Arap filolojisini ve
Mslman teolojisini kurdular. Bal olduklar milletierin kltr hazine-
sinden yararlanarak, fikirleri, teknikleri ve modelleri birbirine kartrp,
slam sanatn, slam bilimini, slam felsefesini ve slam uygarln yarat-
tlar. Bu kolektif yaratma, eski ilkelliklerinden artk syrlm olan Arap-
lar da katlyordu. Ama ayn Araplar, fethettikleri insanlarn kendileriyle
eit varlklar olduunu kabul etmek zorunda kalmlard. Daha gzeli;
byle bir eitlii zorunlu klan ihtilalci hareketin zaferi, Araplar'n bu
halklar zerindeki zaferini salayan ayn deerler adna baanya ula
yordu. Bu ihtilalci hareketin bayra Kur'an, rnei ve kefili ise bizzat
Peygamber' di. Ve yzyllar boyunca slam' sarsan nice baka hareket de
gene ayn kaynaktan g alacakt.
Hz. Peygamber'in hayatnn sol perspektiften yaplacak bir yorumu, bilim-
sel adan elbette her zaman tartmaya aktr; yle de olmaldr. Peki ayn ey
statkocu yorumlar iin de aynen geerli deil midir?
Eitsizliklerin, adaletsizlerin, zulm, ikence, smr ve istismarlarn 'kre-
selletii' amzda, slam'n ve Hz. Peygamber'in sol bir yorumu, hem slam
dnyas, hem de btn insanlk iin yeni bir alm sunabilir mi? Bu soruya ce-
6 stanbul 1980.
7 Paris 1961.
B Age., s. 55, 69, 77.
9 Age., s. 67.
10 Maxime Rodinson, Hazreti Muhammed, s. 196.
11 Age., s. 197.
186 islamiyat v (2002), say 2
vap vermek u an iin hem zor hem de bunun iin vakit henz erken. Bu so-
nin un cevab yerine geebileceini dndmz Rodinson'un u szleriyle
sizleri ba baa brakyoruz:
'nsan sadece ekmekle yaamaz. Yaayabilmesi iin insana hi olmazsa
dnyadaki yeri ve rol hakknda birka ynetici dnce, yaayn d-
zene koyacak birka kural gereklidir. nsan kitlelerine ite bu dnce
ve kurallardan kurulu, doyurucu bir sistemi, modern ideologlardan ok
daha nce, din reformcular ve peygamberler sunmu bulunmaktadr.
Modern mrninler (tabii bu arada Mslmanlar da), dinlerinde sadece
ahlaki deer tayan buyruklar gz nne alarak, fikirleri ancak ikinci
dereceden nemli birer sembol gibi saymak eilimindedirler. Modern
Mslmanlar iin Muhammed, her eyden nce kendilerine adaletli, d-
rst ve iyi olmalarn emreden.adamdr. Bu gr asn da deerlen
dirmek gerekiyor. Geri bu talebin tarih boyunca sk sk kurulu dze-
ne uymay, dolaysyla da adaletsizlie boyun emeyi mazur gsterme-
ye yaradn ispatlayabiliriz. Bugn, artk daha ak, akld tabulara
daha az bal bir ahlak anlayn tercih ettiimiz; zellikle de bize mi-
tolojik gzken fikirleri geersiz saydmz da dorudur. Ama unutma-
yalm ki bizim, o daha ak ahlakmz ve dnya hakkndaki daha do
ru dncelerimiz; adalete, bara, nispeten doru drst bir mr s-
rebilmek iin en ilkel diiektiflere ve u fani hayatiarna bir anlam ka-
zandran basit fikirlere susam byk kitlelere yzyllar boyunca ula-
amamt. Kald ki bizzat u kendi ~amzda en ak prensiplerden ve
en bilimsel ekilde ilenmi en doru verilerden yola karak doup ge-
lien ideolojiterin de, ok gemeden kendi 'mit'lerini, kendi hakszlkla
rn ve kendi dartklarn yarattn grdk. Demek ki, milyonlarca in-
sana hayat nedeni sunmu olan ve -gelecek hakknda kk bir tah-
minde bulunmamza izin verilirse- daha da uzun bir sre, belki dei
ik bir ekilde, gene milyonlarca insana ).ayat nedeni sunmaya devam
edecek olan gemiin ideolojilerine kar bunca sert ve kibirli davran-
maya pek yle hakkmz yoktur. Tam tersine, bu derece nemli bir rol
oynam sistemlerin kurucularnn ve bu arada Muhammed'in, bykl-
n ak yrekle teslim etmemiz gerekiyor.
12 Age., s. 200.
Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri
NECDET SUBAI
YRD.DO.DR., YZNC YIL . iLAHiYAT FAKLTESi
necsub@hotmail.com
iyanet leri Bakanl tarafndan 15-18 Mays 2002 tarihleri arasnda stanbul'da
D Gncel Dinf Mesele/er stiare Toplants adyla, geni katlml bir toplant gerek-
letirildi. Toplantda ele alnan konular, ortaya kan sonular, kamuoyuna yansma bi-
imleri, dikkat ekiciydi. Diyanet'in kurumsal dzeyde dini sorunlara sahip kma giri-
imi olarak deerlendirilebilecek bu toplantnn farkl yorumlamalara imkan veren zen-
gin erevesine, bu nedenle dikkat kesilmek gerekir.
Trk modernleme projesinin 'din'le, kurumsal dzeyde kurduu iliki, teden beri
belli bir mesafeyi koruyarak seyretmektedir. Balangta, Cumhuriyet ynetiminin, ka-
musal alandaki dinsel nitelikli tartmalara pek katlmad, hatta bunlar karsnda Di-
yanet'in konumunu tahkim etme gibi bir kaygya da pek sahip olmad aktr. Rejimin
geleceine ilikin kayglarn artmas, siyasallama riski tayan konularn stne gidil-
mesi konusunda devlet aygtn Diyanet'le daha organik bir btnle zorlamtr. Bu
balamda, 70'li yllarla birlikte younlamaya balayan ksa vadeli dinsel tartmalar,
sistem eletirisini dinsel argmanlar yardma ararak gerekletirme arzusundaki ar-
t ve dini toplumun hissedilir varlk talepleri, Diyanet'in anayasal dzeydeki sorumlu-
luklarnn giderek daha ak bir ekilde vurgulanmasna neden olmutur.
Ynetim erki asndan net bir gvenlik araynn, uluslararas sistemden, yeni dn-
ya dzeni araylarndan bamsz bir ekilde seyredebileceini dnmek neredeyse
imkanszdr. Bu beklentiler iinde, gndelik hayatn, modernleme srecinin rettii so-
runlardan yola klarak yeniden tanzimine ilikin toplumsal beklenti ve araylar, her
dzeyden sylem ve kabullerin yeniden canlanarak varlk bulmasna zemin hazrlam
tr. Daha bandan beri Trk modernlemesinin, dinle ilikisi sz konusu olduunda or-
taya koyamad scaklk, muhalif dini sylemlerin kayg verici bir cereyana dnme
sine her zaman imkan vermitir. Yan sra, dinsel hayatn sosyal resimleri devlet tara-
fndan uzunca bir sre soukkanl bir ekilde ele alnamamtr. Bu kaytszlk, bir yan-
dan 'sradan' ve 'aykr' dinsel rgtlenme ve taleplerin nn aarken, bir yandan da
dini otoritenin el deitiren varl, devletin din konusundaki meruiyeti statsn tar-
tmaya amtr. Bunu besleyen gelimelere paralel olarak, sk hatrlanan 28 ubat s-
recinde de dini hayatn deiik boyutlar, ak bir blokaj ve sktrma altnda, kendi du-
188 islamiyat V (2002), say 2
dmz hayat iinde uygun bir yer bulma konusunda aka netarneli saylabilecek yak-
lamlar amak ve salkl zmlernelere bir meruiyet kazandrmak sz konusudur.
ileride, 'Tarabya bulumas' olarak da andabilecek olan bu toplantda ortaya kan
asl grnm, istiareyi gerekletirirken, modern gndelik hayatn ileyiine ilikin ve-
rilerin srekli ihmal edilmesidir. Gerek hayatn dinsel bir gzlemine ihtiya kaybolmu
deildir. Bunu genelletirmek yersizdir; ancak, gelenek ve modernlik konusunda bile a
r hassas bir vurgunun, kapan bildirgesine yansmas artcdr. Oysa, gelenein de,
modernliin de kendi imkan dnyasndan sz edilebilir ve anlamaya dayal gcmz
hangi epistemolojik dnyaya ait olduumuzia yakndan ilikilidir. Epistemolojiye ve pa-
radigma dnmnn gerek yansrnalarna kapal bir ilahiyatlk formasyonunun, is-
tiareyle imdilik neleri halledebileceini kestirebilmek her hillde g olmaldr. te yan-
dan, din dnyasnn yeni aktrlerinde, sosyal bilimlerin kurucu jargonuna teslim olmu
bir retorie sk sk tank olunmaktadr. Kendi doalarna ilikin bir sylemsel analizi din
dnyasnn gerekliine transfer etme giriimi, her zaman, olumlu zmlernelere frsat
vermeyebilir. Nitekim, dinin kurumsal ve sosyal bilimsel bir alan olarak alglanmas, bi-
lim felsefesinden de kendini uzak tutunca, ortaya kan asl resimler zerinde oynana-
bilmekte, istenilen sonular elde etmeye ynelik dzenlemeler yaplabilmektedir.
Diyanet leri Bakanl'nn, sorunlar nceden gzlemleme, kestirme ve nlem al-
ma yerine, onlar, kamuoyuna mal olduu biimiyle karlayarak ele alma abas, gele-
neksel fetva mekanizmasnn ileyiini hatrlatmaktadr. Bylece, gndelik hayatn trl
maniplasyonlar iinde dinsellikten syrlma imkan bulabilen pek ok konu, tekrar es-
ki haline, kontrol edilebilir boyutlara ekilmektedir. Hayatn sekler bir tasavvurla d-
zenleniinin yaratt paralanma iinde dinin snrlarnda ortaya kan geri ekilmeler,
ister istemez, dinsel yaklamlarn da yeni bir sunumunu zorunlu klmtr. ilahi olanla
beeri olan arasndaki aynma ar bir vurgu yaplmasnn arkasndaki temel saik, bel-
ki de, bu ayrmalarn zorunlu bir sonucudur. Ayrca, dinsel birikimin yeni sorular kar-
snda tatminkar bir cevaplama stili retemeyiinden duyulan tereddtler de, dini dn-
yann zihinsel haritasnn altst olmasn hzlandrmaktadr.
Bu ve benzeri sorunlu koullar altnda, acaba Diyanet, mevcut birikimini nasl ka-
nalize edebilir ve ilahiyat dnyasndan elde edebilecei katky ciddi bir verime nasl
dntrebilirdi? Belki de asl sorun, bu katknn nitelii zerinde dmlenmektedir.
Diyanet, bu toplant araclyla toplumdaki dini sorunlarn stesinden gelebileceine
ilikin bir yargy glendirme imkan bulmu; ilahiyatlar da, Diyanet'in fiilen yaad
gerilimi birinci elden renme imkan bulabilmilerdir. Trkiye'nin dini birikiminin des-
teine sahip olduu izlenini veren Diyanet, kamu oyu nnde gerekleen tartmala
rn yaratabilecei paral havay, yeni bir yetkiyle donanm olarak datmak istemitir.
te yandan, ilahiyatlar da, teden beri kar durduklarn varsaydklar farkl sylem
ve analizlerden haberdar olma imkan bulabilmilerdir. Ayrca, toplanty sahiplererek
bu giriimin tamamen kendi vurgularnn zerine ina edildiini srekli olarak dekiare
edenler veya toplanty bir tahrip 1ras olarak yanstanlar, mzakereyi deruhte eden
derin nuhayyileyi doru okuyanamann rn olarak deerlendirilebilir.
Sonu olarak, esasl bir nzakerenin, belki, toplumun gerek dnyasn kefetme
zerine ina edilebilecei, bylece bu mzakere sayesinde anlalm olmaldr. Ancak
toplumsaln kymeti zerine kurulacak bir sylemin, yeni ve anlalmas emek isteyen
problemleri nasl gsleyeceinin, sadece Diyanet leri Bakanl'nn uhdesine bra
ktiamayacak kadar nem arz ettiini, artk, ilahiyatlar da itiraf etmek durumundadr
lar. Bu toplantlarn devamll, yeterli bir anlayn ortaya kn glendirebilecek im-
kanlar her zaman yaratabilecek tahayyle sahip olacaktr.
Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri
SADIK KILI
PROF.DR. ATATRK . LAHYAT FAKLTESi
nsanla, bir aydnlatc, varlk boyutumuza biriinde, pencere olarak verilmi olan 'evrensel
Ielidin duygusu',bizesistemli olarak ve bir birereve
vastasyla iletilmitir. Akn gnden,
hakikatler
younlatrlmtr
Kitaplara ve bir
biz zamansal ve tarihsel
varlklarn dzeyine inmitir.Bu ini, bilin tesi bilinmezlii iinde sreduran varlk ve
varolu iin, bir 'nm', bir krlma ve bir kopma ann iaretler; bu meta-kozmik olay,
artk, olu ve insanln uultu ve kvrmlarnn her noktasn ve ann etkisi altna alacak
olan 'din'in, Allah'tan koparak insana mal oluudur; dlnu'llah'n, 'dlnu'n-nas' oluudur.
Bir bakma 'din', bizi aan, fakat bizi hedefleyen, akn ve ilahi objektif ernalarn
gkten kopmasdr; veya ilahi aknlk ve saflk rahminden, 'bura'ya; biz fani, sonlu ve
nisbi varlklarn evrenine douudur. Doan yavrunun, znde ve genetik kod dnya-
snda tevars ettii nitelikleriyle birlikte, esas ekil, zsel yaplan ve oluumunu d
dnyada kazanmas gibi, din ve onun okumalar emas olan metin de, nihai anlam ve
formunu, insanilik sferinde kazanmaktadr. Burada vcuda gelen ocuk, artk nasl bir
fts (cenin) deilse, insana ulatrlm metin de, artk, ilahi, mutlak, akn, insana uzak
ve duyarsz deildir... Ustasnn elleri arasnda sonsuz biim almaya istidatl bir m-
leki amuru gibi, insanlk kervannn yryecei yollarn kvrmlarna, jeolojik ve to-
pografik niteliine, yol ve yolculuk koullarna, iklim artlarna vs. gre deiik, farkl
suretler almaya hazr bir zdr. ..
lahi ontolojik Varlk'n, kudret eserleri ve bilgi incelikleriyle, varlk alanlarnn her
noktasna nfUz etmi olmas nasl 'Kendisi'nden bir ifa ise, artk, 'insann mal olan
ilahi yorumlar emas', yani metnin tek bir biime veya snrl grnmlere hasredilme-
mesi de, onun zndeki ilahi sonsuzluk istidadnn bir ifas ve izhar olacaktr. Salt top-
lumsal olana indirgenmi, ekli, hukuki bir mekaniklemeye kart bir tavrla, iman ha-
lindeki kalbin, snrsz bir ufl{a, inan evrenine doru kanat rpmas...
Tarihsel uygulama ve toplumsal biimlenmelerini, kendi 'dnemsel gelenek'lerinin
artk gnei solmu dnyasnda brakarak, dinin temel metnine, yeniden oluan neb-
192 isiflmiyat V (2002), say 2
lama srecine karlk, zneye ve onu kuatan tarihin etkin gcne vurgu yapan sy-
lem, rnein, Kur'an' okumay, onu 'anlamak'la zdeletirir: "Kur'an, telaffuzu istemi-
yor, tedebbr istiyor. .. " ve yle srdrr: "Kur'an, Hz. Muhammed'in beerTliine dik-
kat ekiyor; ki, bylece de, nasuti ile lahutinin arasn ayrt etmek istemitir ... Kur'an
bana, Peygamber'i ilahiatrma diyor. .. " (Prpf.Dr. Yaar Nuri ztrk).
Komisyonda, metin ii delaletler ve nebevi bilgi kaynaklarndan mutlaka yararlanl
mas gereine yaplan vurgunun yan sra, metni anlama ve ondan kimi zmlemeler
karmada insani-ictimai koullarn baskn rol zerinde, zellikle duruldu. Allah'tan ko-
parak insana gelen 'metni' anlaml klnada insanilik ve grelilik faktrnn olmazsa ol-
maz konumuna dikkat ekildi. Bu dorultuda, bir sosyolog, "Vahiy, toplum iinde haya-
tiyet bulmutur. Bunun ne kadar ilahidir, ne kadar beerldir; bunu ayrt etmek lazm"
(Prof.Dr. Hsn Ezber Bodur) aklamalaryla, anlamn olumasnda, mutlak olann, g-
reli ve insani olanla kanlmaz bulumasna baklarmz yneltirken, baka bir yorum-
cu da, 'anlamn antropolojik karakteri'ne daha kesin ifadelerle iaret ediyordu: "Bugn
anlam konusunun ne olduunun sorulmas lazm. Anlama konusu deikendir, izafidir.
Biz Kur'an'a kendi dnederimizi yanstyoruz" (Prof.Dr. Salih Akdemir) ... zellikle di-
lin, sosyal ve insani bir retim olmas, bu varolusal zellik sebebiyle de, ne kadar me-
tinsel grnse de, yoruma yansyan insanilik boyutunun ar gvdesine iaret eden g-
r, bilhassa tarihsellie vurgu yapan u kabil aklamalarla kendisini daha gl hisset-
mitir: "Kur'an evrenseldir, tarih stdr; Allah'n mutlak talepleri olduu iin, mutlaktr.
Ancak nzul ve zuhur olayyla, mutlak olan izafilemektedir. Bu nedenle de, bir eitli
lik ve ayrmaya gtrmektedir. [Bu itibarla] hkm, Allah'a ait olmad, deiken tabi-
atl topluma ve insana ait olduu iin, deimez deildir!" (Do.Dr. mer zsoy).
Komisyonun, kimi zaman yarm az belirtiise de, herkesin zerinde esintisi hissedi-
len kahraman ve etkin kavram, "znellik ve tarihsellik ift kavramlar"dr ... Sonu Bil-
dirgesi'nin, "Dini metinlerin anlalmasnda ve yorumlanmasnda znellik belli lde ka-
nlmaz ise de, metinlerin lafzi delaleti, slam toplumlarnn tarihsel tecrbesi ve bu tec-
rbenin ana gvdesini oluturan icma anlay, bu znellii en aza indiren unsurlar ola-
rak grlmelidir" [Madde-3] hkm, her ne kadar, bu etkin kavramlar iin frenteyid ve
kstlayc ibareler olarak yer almsa da, ayn zamanda, zmnen, bundan sonra rzgar-
larn hangi ynden daha kuvvetli eseceinin de kuvvetli bir n habercisi durumundadr.
Bu madde, icma hakkndaki, gerekten yansz olarak incelenmeye deer olan u son de-
rece teknik ve makul eletiriye ramen, uzla ruhunun da boyutlarn gstermek zere,
burada yer alabilmitir: "Tarih iinde icma, konsilcilie dntrlm ... skGtl icma; ko-
numayan insan dncesini nasl sylemi olur?!" (Prof.Dr. Yaar Nuri ztrk).
Byk Tarabya Oteli'nde, Diyanet leri Bakanl'nn nclndeki bu toplant,
bir nc hareket yaplanyla, bu ana dein gzlenmeyen bir istem koymutur ortaya ...
Bu, gemiin fsltlarna kulak kabartmakla birlikte, "kutsal metinleri aktel hale getir-
mek ve dine sk saygdan hibir zaman vazgemeksizin, [onu] an hayatn yaama
arzusuna uyarlamak"l, insan talepleri karsnda din! duygu ve bilinlenmeye bir soluk
olma istemidir. Bir yorumcunun kulland szcklerle sylenirse, Kur'an'n bugn iin
bizden ne istediini anlamak: "Kur'an'daki ifadeler ve hkmler, 7. yzylda muhatap-
1 jean Servier, du Talnud ala Refome, Histoire de l'Utopie, dees, Gallimard, 1967, s. 88.
194 islamiyat v (2002), say 2
lar iin son derece anlalr ve anlamldr. Bizim iinse, Kur'an'n bizden ne istediini
bizzat biz renmek zorundayz ... " (Do.Dr. mer zsoy).
Kur'an metninin, sz olarak sabit ve deimez olmasna karn, muhatab olan in-
sann varolusal bakmdan srekli deien bir konumda oluu, Kur'an metnindeki bil-
dirimleri anlamaya, deiken ve dinamik bir yntemle yaklanay gerekli klmaktadr.
"Bir yandan O'na hizmet iin bu dnya hayatn yaarken, dier yandan da mmkn
olduunca O Allah'n dinine saygl kalmak"2, eklinde ifadesini bulan derin bir niyetin
besledii ve ynlendirdii bir dinamizm ruhuyla ... Bu yaklam, kanmca, gl ifadesi
ve doru bir mantk tutarllyla Komisyon'a byk katklar salayan bir ye tarafn
dan, "Anlamann amac deitike, yntem de deimektedir ... Anlamann kltrel, sos-
yo-kltrel boyutu vardr. Siyasi boyutu da vardr. Ayrca, anlamann folk/magazin bo-
yutu vardr. Vahiy, bir beer; bir lil araclyla, beeri bir ortamda ifade olunmutur!"
(Do.Dr. Mehmet Emin zafar) ifadeleriyle bir kez daha vurgulanmtr.
Bildirgenin omurga maddelerinden birisi de, 7. maddedir. Bu maddeyi buraya almadan
nce, onun fikri ve hukuki arka plan hakknda bir nebze fikir vermek iin, Sayn Prof.Dr.
.
Yaar Nuri ztrk'n, genel kabul de grm. olan u dillendirmelerini zikretmek istiyo-
rum. yle diyor o: "ltizami hkmlere dokunulmasn, ama ruhsat hkmleri zerinde du-
rulsun. 'Acaba ne derler?'i Diyanet kaldrmaldr! lkelere sadakatsizlii bu getirir. Bu da
mezhepleri din haline getirmeyi sonulandrr" .. Ve, bir maksime, ufuk bir ilke vaz eden
u cesur neri: "Tenzili inkar etmemek (gerekir], fakat te'vilde farkllk kanlmazdr".
unun altn bir kez daha izmek istiyorum: Farkl dini dnce ve nerilerin, ser-
best yorum arlarnn bylesine zgrce, ayn zamanda byk bir empathie ortam
ierisinde dile getirildii pek az bilimsel toplant olmutur. Byk Tarabya'ya o gnler-
de hkmeden ruh, gemi yzyllarn kat, yer yer de dogmatik "senin grn deil,
benim grm, benim mezhebim, benim yorumum ... " ksr tartmalarnn almasyla,
verimli ve dourgan uzla ruhu ve motivasyonu olmutur. Bir baka ifadeyle, beeri
ilikilerin odak kavram ve etik ilkesi olarak ok nemli grdm 'birlikte var olma
gereklilii' bilincine ulalm; "her bir insan 'ben'i arasnda, varolusal bakmdan kar-
lkl olarak birbirine baml ilikiler ann bulunuu" eklinde ifadelendirilebilecek
"ilmi- dini-toplumsal bir bootsrap projesi" gerekletirilmitir}
7. madde, bylesi engin bir dini anlay ve karlkl zenginleme duygusu iinde e
killendi; salt znel ve tarihseki grlerin kuruculuunda deil; ayn zamanda, "slam,
ben merkezli bir din olmak yerine, Allah ve Peygamber merkezli bir din olmak zorun-
dadr ... Evrensel, konjonktrel deerlerden yola karak Kur'an' anlamaya almak,
Kur'an' kendi ferdi grmzle anlamaya yol aabilir ... " (Prof.Dr. Kemal Sandk) di-
yen, nesnelci, metin merkezli, ilahi okumac (/ectio divino) dillendirmelerin de n
da .. , te, byle bir atmosferde vcut bulan; betimleyici bir slupla kaleme alnm ol-
masna karn, yntem bakmndan gelecee dnk olarak zmnen emredici ve ak'u
lu bir metin olan 7. maddedir:
2 Age., s. 89.
3 Kr. Sadk Kl, "nsana Daha Munis ve Yakn Bir Demokrasi in", EKEV Akademi Dergisi, Il
(Mays 2000), say: 2, s. 8, vd. 'Bootsrap' terimi Geoofrey Chew'e aittir; bkz. F. Capra, Yeni Bir
Dnce, ev. Mustafa Armaan, Aa Yaynclk, stanbul 1992, s. 60.
Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri 195
I. Komisyonun nemli bir ilevi de, yeni bir yorum ruhuna elik edecek yn-
tem/yntemler araynda, zellikle 'usul-i fkh' gncelletirmek olmutur. Bilhassa se-
mantik, hermeneu.tik, tarihsellik vb. yeni yaklam ve kavram nerileri mnasebetiyle,
fkh usul, yeniden fark edilen, fakat tecdidi ve gelitirilmesi gereine iaret edilen bir
hazine olarak grlmtr. Bu balamda, Sayn Hayrettin Karaman Bey'in aklamala
r, ksmen bir zeletiri de iererek, gelecek abalarmz iin son derece aydnlatc ol-
mutur ve payialmaya deer:
Biz usul-i fkh ile Kur'an' anladmzcia hata etmeyiz. Ama eksiklikler olabilir.
Usul-i fkh, interdisipliner anlaya kar deildir. Eskiyi aynen tekrar edelim di-
yenler varsa, ben yokum. Ben eskiden beri ictihad savunuyorum. Ayn zaman-
da biz, dier disiplinlerden de yararlanalm (...) Elimizde olumu bir usul var;
onu yok saymak yerine, gelitirebiliriz, mkemmel hale getirebiliriz.
Sayn Karaman, son derece cesur bir ekilde 'ictihad' kavramn gndeme getirdi,
hatta fkhihkmlerdeki deiime onay verdi; ancak u koulla:
Fkhi hkmlerde deime dardan dayatma sebebiyle deil, Mslmanlarn i-
ten talepleri sebebiyle olmaldr. (.. .) ctihadi hkm zerinde, ehli, her zaman
ictihad edebilir. (. .. ) Ayetlerin delaletleri konusunda ictihadlar devam eder. Ay-
n ekilde, Snnetierin de... ~
yle grnmektedir ki, bu komisyon, ictihad ruhunun yeniden ihyas yolunda bir ki-
lometre ta olarak grlebilecektir. nk, dakunulmas ve zerinde dnlmesi, hatta
telaffuzu bile memnl klnm abide bir kavram, burada yrek! ice dillendirilmi; hatta So-
nu Bildirgesi'nin tm maddelerine nfuz ederek, bir ruh gibi etkin ve kurucu olmutur.
nk, yaamn ihtiyalar nasl saylamayacak denli ok ise, esas olarak Kur'an'da v-
cud bulmu olan ilahi maksat ve zm ekilleri de, ayn ekilde sonsuzdur ... Yntem
kurma abalar esnasnda, 'bizden', 'dardan' gibi ayrtrc tutumlar bir kenara iterek,
makasd dorultusunda iselletirebileceimiz ve kendi temel paradigmalarmza gre ye-
niden kurabileceimiz baka usullere de ak olmak zorundayz. Dolaysyla, komisyon-
da dile getirilen, "... Makasddan bir yntem olarak yararlanlabilir. Dardan alnacak
yntemler yerine kendi iimizde rettiimiz yntemlerden yararlanabiliriz" (Do.Dr. Ali
Bakkal) nerisi de, daha reel olan birin~i ksm itibaryla dikkat ekmi; bu nedenledir ki,
almc, ictihad ve yeni yorum faaliyetlerine zmnl tevikler ieren 9. maddede, 'makasd'
kavram harfiyyen yerini almtr; hem de anahtar bir terim olarak:
Dneerne gre, barikulade bir mutabakatla, bu anlay 13. maddeye (" ... ayetle-
rin sosyo-kltrel nzGl sreci ve literal Clafzi) anlamnn yan sra, hangi gayelerin esas
alnd da gz nnde bulundurulmaldr"), 18. maddeye ("ahitlik konusunda, bor-
lanma ayetinde belirtilen ve dnemin artlar nda, kadnlarn ticari faaliyetlerdeki
pasif rolnden kaynaklanan farkllk, genel dzenleme iermez; ilgili dier ayetler bu
durumu aka ortaya koymaktadr") ve 19. maddeye ("Miras paylamnda kadnlarn
paynn erkeklere nispetle genel olarak farkl dzenlenmesi, erkein eitli alanlardaki
mali sorumluluunun kadna nispetle daha ar olmasyla dorudan ilikilidir. te yan-
dan, kadnn ihtiyacnn daha fazla olduu veya erkein mali sorumluluunun daha az
bulunduu durumlarda, karlkl rza ile bu paylam daha farkl bir ekilde yaplabi
lir") yanstlntr. Bylece ,bir bakma, yorumdaki salt literal yaklamn zrh da delin-
mi, en azndan esnetilnitir. te bu noktada, Din leri Yksek Kurulu Bakan
Do.Dr. Sayn amil Dac'nn, "znelletirmenin snrl olmas lazm. Bizlerin ortak
paydas, mutlaka olmas lazm. Biz, lafzdan ayr, soyutlanm olarak nanaya yaklaa
mayz" aklamas, lafzdan yana arln koyan, fakat znellik ve tarihsellii de dla
nayan; satr aralarnda, llle ve ihtiyara vurgu yapan mteenni bir tavrdr. Ne
var ki, tartmalar hibir zaman lafzn varln kabul veya red balannda olmad;
aksine, zaten olmazsa olmaz olan 'lafzn', hangi kriteriere gre ve nasl anlanlandrla
ca; ksaca, yorum sreci zerinde younlat da batrdan karlmamaldr. Nitekim,
ayn metinlere yaslandrln yorumlarn farklln, her ikisinin de doru olabilecei ih-
timalini bakiannza sunan 4/b maddesi, hibir yorumun mutlak doru olamayacan
sylerken, 'dinsel entegrizm'e de set ekmitir:
Dile getirilen gr ve zm nerilerinin birer kiisel yorum olduu ve baka
grlerin de teorik olarak doruluk imkanna sahip bulunduu belirtilmek sure-
tiyle, herhangi bir yorumun mutlak hakikat olarak alglanmasna yol aacak s-
!Gplardan kanlmas ve nuhataba tercih imkan ve hareket alan braklmas...
I. Komisyon, bir bilim akademisi gibi alt; hibir 'yasak alan-yasak konu' snrla
masna girmeksizin, fikirleri serbeste ifade etmenin bereketli atmosferinde, geleneksel
zihin ilevlerine
ve onun tercihinde messir olan, kimi zaman, ksmen de olsa 'kutsal-
latrlma suikast'na urayan klasik dini kaynaklar enine boyuna tartt. Saptanan en
nemli ey, bu kaynaklarn, belli bir tarihselliin ve muayyen bir zihin alkanlnn
rn olduuydu (Prof.Dr. Ali Bardakolu). Prof.Dr. Hasan Onar'n u tespiti bu bakm
dan son derece nemlidir:
Klasik kaynaklar, dinin belli bir ada nasl anlaldnn ve yaanldnn gs-
tergesi konumundadr. Bu kaynaklarn avan nezdinde din olarak grlmesi bi-
zi balamaz. Bizi balamaz; niin? nk, Hz. Peygamber'in vefatyla, o andan
itibaren oluan her trl bilgi, beeri bilgidir. Vahiy muamelesi yapabileceimiz
bilgi, Kur'an'daki bilgidir; bunun dndakiler ise beeri bilgidir. Hz. Peygam-
ber'den bize intikal eden bilgiler de beeri bilgidir. Bilgi konusunda mam-
Azam' rnek almak lazmdr. Yani, daha doru ve delilleri daha salam olanlar
alnabilir. Bilgi, zaman ve mekana baldr. Yani, man- Azam kendi anlayn
din olarak sunmuyor, kendi anlay olarak sunuyordu.
Bu balamda zellikle Prof.Dr. Hayri Krbaolu'nun vurgulad husus, gnmzde
yaymlanan temel kaynaklarn nevsukiyet probleminin almas; mutlaka en eski, sahih ve
Kitap, Tez, Sempozyum Deerlendirmeleri 197
yayn srasndaki birtakm mdahalelerden uzak rneklerine inilmesi zarureti oldu. Btn
yelerce benimsenmi olan bu kayg ve temenni, bir baka katlmc tarafndan (Prof.Dr.
Hsn Ezber Bodur), telif edilen eserlerin ieriine de deinilerek yle delil getirildi:
Hicrl 3. asrdan sonra bilimsel almalar, totaliter, btncl bir karakter arz eder.
Bu bir vesayet olarak zihnimizi engellemektedir. Bu nedenle, yazlanlar bir tek-
rara dmtr. Bu nedenle, bilim adamlar, bu kaynaklar dini ve bilimsel me-
todlarla ayklamal. Akl kullanmal, sorgulama ve eletiriye nem verilmelidir.
Bir dier katlmc ise (Prof.Dr. Selahattin Polat), bunu, "gnmz klasiklerini mey-
dana getirebilmek iin klasik kaynaklada hesaplama" olarak nitelendiriyordu:
Klasik eserler her ne kadar kendi dnemleri iin mracaat kaynaklar durumun-
da ise de, bugn iin de anlamldr. Onlarn etkisi devam etmektedir; her ne e
kilde olursa olsun, bugnk entelektel ve varolusal mevcudiyetimiz bunlarn
muhassalasndan etkilenmektedir. Ancak, biz, gemiin klasikleriyle hesapla
malyz. Bugnn klasiklerini meydana getirebilmek iin bu gereklidir.
Klasik kaynaklarn bir bilgi kayna olarak deeri olduunu kabul etmekle birlikte,
dini dncenin ve tefekkrn onlarn vesayeti altna sokulmasn inta edecek bir yak-
lam iinde bulunulmasnn tehlikelerine iaret eden bu uyarc aklama, baka bir
saygn katlmc (Prof.Dr. Bekir Topalolu) tarafndan yle dile getiriliyordu: