Professional Documents
Culture Documents
Çeviri :
Paul PELLİOT
Paul Pelliot, L’Origine de Tᶜou-kiue, Nom Chinois des Turcs, T’oung Pao Second
Series, Vol. 16, No. 5 (Dec. 1915), 687-689.
Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü / İzmir - TÜRKİYE
220
Uluslararası Türk Dünyası Kültür Araştırmaları Dergisi
Bahar 2015 - 1 (1)
221
Uluslararası Türk Dünyası Kültür Araştırmaları Dergisi
Bahar 2015 - 1 (1)
NOTLAR
1
Çin transkripsiyonu sondaki ünsüzün süreksiz, sürekli, patlamalı, sızıcı ya da
akıcı karakteri hakkında karar vermeye müsaade etmez; bunun yalnızca Çin
bakış açısıyla Türküt yerine Türküd, Türküδ ve hatta Türkür veya Türkül
olduğunu varsayabiliriz. Schmidt’ten sonraki Rus Mongolistler edebî
Moğolcada, en azından XIII. ve XIV. yüzyıllarda, genelde sondaki çokluğun –d
değil, -t olarak transkribe edilmesi gerektiği kanısındadırlar. Schmidt, Sanang-
Setsen çevirisinde ve Ramstedt Mongolische Briefe Aus Idiqut-Schahri Bei
Turfan adlı eserinde bu transkripsiyon şeklini kullanır. Ben şu sebeplerden –
t’yi tercih ettim: 1) Modern telaffuz –t iledir. 2) XIII. ve XIV. yüzyıllarda
Reşidüddin gibi Müslüman yazarlarda olduğu gibi, Yuan tchᶜao pi che’nin
dikkatli transkripsiyonunda da –d değil –t vardır. 3. Tᶜang hanedanı
döneminde bile, -t ve –d’nin birbirinden dikkatlice ayırt edildiği Orhon
yazıtlarında tarķad değil, yazılır. Bu, -d’li şekiller hiç var olmamıştır demek
değildir; aksine sanıyorum ki Macarcadan Tunguzcaya kadar Ural-Altay
dillerinde görülen -t, -r, -l ve -s’li çoklukların oluşumunda esasen iki ünlü
arasında kalan diş süreklisi ve hatta sızıcısı etkili olmuştur. Yalnızca gerçek
Moğol tipli şekillerde tek kabul edilen süreksiz, patlamalı diş ünsüzüdür.
2
Krş. Radloff ve Thomsen’in eserlerine hatta Ramstedt’in Journal de la Societé
Finno-Ougrienne, 1933, t.30 fas. 3, s. 27 ve 57’de yayımlanan Zwei uigurische
Runeninschriften adlı yazısına eklenmiş söz varlığı.
3
Krş. F. W. K. Müller, Uigurica II, s. 97; Mahrnâmag, s. 9, 29.
4
Eğer güncel “milletin zaferi” açıklaması doğruysa el-ügesi terimi, el+üge’nin
iyelikli şeklidir ve Türkçe bir yapıdır.
5
Hindistan’daki Turuşkaların isimleri de aynı şekilde oluşmuştur. Klasik
edebiyatta ya da Çin’de keşfedildiği sanılan Türk adına dair iddia edilen önceki
atıflar bana geçersiz görünüyor.
6
Yue-çi gibi Türklerle de Moğollarla da akrabalığı bulunmayan bir dizi Orta Asya
boyu tarafından ödünçlenen ve Hiong-nu’lara kadar uzanabilecek yabġu,
jabġu unvanının kökenini bir kenara bırakıyorum. Görünen o ki Avarlar bu
terimi kullanmışlardır; T’ou-kiue’lerde de sıkça görülür. Bu unvan Batı Asya’da
ve Doğu Avrupa’da saygı çokluğu -l’ye denk gelir. Köktürk ve Uygur
metinlerinde şimdiye kadar yabġut ya da yabġus’a (*yabġuz) denk bir şekle
rastlanılmamıştır.
7
Avarların, Türklerin Moğolca çokluk şekillerini miras aldığını belirttim. Türklerin
bu şekilleri Kuzey Çin’de hüküm süren ve Nan t’ai chou’dan pek çok kelimenin
transkripsiyonuna sahip olabildiğimiz Wei (T’o-pa) İmparatorluğu’ndan almış
olması da ihtimal dahilindedir; -çin’li değil, –çi’li casus isimlerine rağmen
Wei’nin söz varlığı “Moğol”dan çok “Türk”tür. Ancak bu mesele daha
dikkatlice ele alınmaya değer.
222