Professional Documents
Culture Documents
Serkan Fırtına
“BİZ KADINLAR”
Dış ses : 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi
daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı.
Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da
çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması
sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın
kişi katıldı.
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale
bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya
Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil
fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler
Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması
önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
BÖLÜM I
Adam: Kâhya Mehmet ile çarşıya inip gelinlik falan alın. İşi hemen bitirelim.
Kız bir şeyler söylemek ister. Kadın eliyle kızın ağzını kapatır.
Adam: Nesi var bu kızın, böyle surat asıp bize ilaleme rezil etmesin.
Kadın : (korkarak) Keşke biraz büyüseydi bey…
Anlatıcı : (girer.) Ona fikri bile sorulmamıştı. Pazardan alınıp satılan bir maldan
farkı yoktu. Anası karşı koymayı denedi ama cevabını aldı. Tıpkı o da kızı gibi
erken yaşta istemediği biriyle evlendirilmişti kaderine razı olmuştu ve farkına
bile varmadan hamile kalıp çocuk doğurmuştu. Kendi bir çocuktu ve bir çocuk
nasıl büyütülür bilmiyordu. Cehaletin kol gezdiği yerde kuzular kurtlara yem
oluyordu. (seyircilere) sizler, bizler, sen… Bu duruma sessiz mi kalacağız…
Haykıracağız geleceğimizi kendi ellerimize almak için ve iyi bir gelecek kurmak
için hep beraber omuz omuza vereceğiz…
BÖLÜM 2
Sadece töreler değildi elbet kadını ikinci sınıf insan gören zihniyet, ülkemizin
her hangi bir yerinden bir ev ve bir oturma odası... Bakın bakalım “kadın” bu
sefer hangi konumda…
(Kadın ve adam eve oturmakta, adam gazete okumakta kadın adama kahvesine
getirir.)
Adam : (sözünü bitirmeden kadının lafını keser, gazeteyi elinden fırlatır. Ayağa
kalkar.)Yeter artık kes sesini!
Kadın : (devam eder.) Lütfen yalvarıyorum sana! Hem bir bankada çaycı
aranıyormuş, kötü bir iş de değil…
Adam : (Kadının üzerine yürür.) Sen laftan anlamıyorsun (elini kaldırır, tam
vurmak üzereyken oyuncular donar.)
Anlatıcı : (Girer) İşte gördünüz. Kadın sadece evine destek olmak, çocuklarına
güzel bir gelecek sunmak istemişti. Tek isteği buydu… Erkekse namus
kavramının insanın beyninde başlayıp bittiğini görmek istemiyordu. Toplum
baskısı denilen önyargılar yüzünden karısına gözünü kırpmadan baskı
uyguluyordu… var mısınız bunu değiştirmeye. Hemen şimdi tiyatro sahnesinde.
Kadın : (mutlu bir ifadeyle) Gerçekten mi? Seninde benim gibi düşüneceğini
biliyordum. Gör bak her şey böyle çok daha güzel olacak.
(müzik girer.)
BÖLÜM 3
Anlatıcı : Kaldığımız yerden devam edelim. Bitti sanmayın daha bir çok soruna
değineceğiz. Şimdi sizleri bir işyerine götürüyoruz. Şu gördüğünüz buranın
sahibi, şu gördüğünüz de buraya iş başvurusunda bulunmak için gelen kadın
(Kadın içeri girer.) Görelim bakalım neler olacak. Hep birlikte izleyelim.
Erkek : (kalkar ayağa, eli cebinde, kadını bakışlarıyla taciz etmektedir.) Evet, ne
güzel…
Erkek : (suratını ekşitir.) evli kadınlarla çalışmak zor. Çünkü eşleri çok kıskanç
oluyor ve her şeyi kötüye yoruyorlar. (kadının yanına oturur.) eğer ciddi bir
kariyer istiyorsan özgür olmalısın (süzmeye devam eder.) Haftaya roma
seyahatim var gelebilir misin? İnsanın ayağına fırsatlar bir defa gelir. Yoksa
düşünüyor musun daha?
Kadın : (kararsız ve korkar) Bu çok ani oldu, sanırım ben uygun değilim.
İzninizle çıkabilir miyim?
Erkek : ( kendinden emin) bağır evet bağır, bende gelenlere bu kadın bana
hakaret ediyor derim. Sence bana mı inanırlar yoksa sana mı?
Anlatıcı: Evet (seyirciye) sizce ne yapmalı. Aşağı tükürse sakal yukarı tükürse
bıyık. Gerçek suçlu başkasıyken suçlu muamelesi görmekten korkuyor.
Haklarını biliyor mu? Hayır. Peki, korkmak ona fayda sağlıyor mu? Hayır. O
zaman kendisi gibi düşünenlerin bir araya geldiği yerlere sivil toplum
kuruluşlarına kadın hareketlerine katılsaydı. Yalnız olmadığını anlar.
Korkusuzca mücadele eder. Ve şöyle yapardı.
İç ses: Evet, her ne olursa olsun önce polise gideceğim. Sonra geçen gün
haberdar olduğum kadın derneğine gideceğim. Hakkımı arayacağım. Böyle
olaylar yaşanmaması için mücadele edeceğim… İnsan olmanın kadın olmanın
onurunu savunacağım.
BÖLÜM 4
Anlatıcı : (girer.) Her şeyin başı eğitim. Ama ülkemizde okul çağındaki binlerce
yavrumuz hala eğitim göremiyor. İkinci sınıf vatandaş saydıkları kız çocuklarını
okutmayan aileler birçok batıl inanç ve hurafeler yüzünden çocuklarını okula
göndermemeyi sürdürüyorlar. Bakın bu kadın da liseyi başarıyla bitiren kızını
üniversiteye göndermemeye kararlı. Bakalım neler olacak öğretmenimiz içeri
girmek üzere…
(Kadın yerde oturmakta, örgü örmektedir kapı çalar, kapıyı açar. Öğretmen içeri
girer.)
Kadın : (meraklanır) Diyiver muallim, ne oldu benim gıza bir suç mu işledi.
Öğretmen: Hayır hayır kötü bir şey değil tam tersi hayırlı bir şey konuşacağım.
Bakın bildiğiniz gibi Gülsüm çok akıllı ve zeki bir kız. Notları çok iyi okulun en
başarılı öğrencisi. Tüm okul öğretmenleri ondan üniversite sınavlarında derece
bekliyor. Ama sizin bu konuda rıza göstermeye yanaşmadığınızı öğrendim.
Açıkçası sizin kızınızın geleceği için her şeyi yapabileceğinizi biliyorum.
Kadın: Muallim Hanım, bizim başımızda erimiz yok, her şeyi iyi güzel
anlatıyosunuz ama ne paramız var ne başımızda erkeğimiz. Yaban ellerde kim
kollayacak Gülsümü’mü kocam öldükten sonra gözüm gibi baktım ona. Varsın
okumasın liseyi bitirdi ya o bile fazla.
Öğretmen: Öyle deme Hafize Hanım. Şimdi sorun paraysa burs verecek bir çok
kadın kuruluşu var. Ben hepsiyle iletişime geçeceğim. Ayrıca sınavda derece
yapacağı için okullardan da burs gelecek.
Kadın: Her şey para değil muallim gocaman şehirlerde olmaz. Ben yapayalnız
kalamam gızımsız ne ettçem ben. Televizyonda her gün neler görüyoruz büyük
şehirlerde. Allah korusun bunları kızımda göreceğime ölürümde daha iyi
Öğretmen: Devletin yurtları var, polisleri var, güvenlik görevlileri var. Senin
yavrun gibi binlerce kıza yurt sağlıyor bu devlet. Hem bir sürü kadın kuruluşu
bu konuda çeşitli destek çalışmaları yapıyor. Emin ol kızın sahipsiz değil ve öyle
kalmayacak. Bana inan…
Anlatıcı: Bir türlü Hafize ana ikna olamadı. Öğretmen hanım her yolu denedi.
Hafize ana nuh dedi peygamber demedi. Gelin biraz kurguyla oynayalım biraz
zamanda gezinelim. Örneğin Hafize ana ikna olmuş ve kızı Gülsüm’ü tıp
fakültesine göndermiştir. Okulunu bitiren Gülsüm annesiyle kucaklaşmaktadır.
İzleyelim.
Öğretmen: Gördün mü Hafize Ana, bak kızın doktor oldu seni muayene etmeye
geldi. (güler) Nasılda direnmiştin bana o gün.
Kadın: Kızım benim (sarılırlar, hasta bir halde, öğretmene) Eskide kaldı o günler
cahilliğime ver. Ama sen gelince değişti her şey. Seni dinlemeseydim rezil
olurduk. Allah senin tuttuğunu altın etsin.
Anlatıcı: İşte ne kadar güzel bir tablo değil mi? Eğer Hafize hanım orda kızının
okumasına izin verseydi işte bunlar gibi güzelliklerle karşılacaktı. Bu yüzden
her yıl binlerce evladımız yok oluyor. Onlarla birlikte ülkemizin eğitim ve bilim
yönünden gelişimi şansıda kayboluyor.
Öğretmen: Hafize ana lütfen geleceğimiz için. Gülsüme izin ver. İnan bana her
şey çok güzel olacak
BÖLÜM 5
Ortada Hakim rolünde kadın yer alır. Sahnenin sağ ve sol bölümünde Kadın ve
erkek yer alır. Kadın üstü başı yırtık ve gözü şişmiş vb)
Hakim: Yine mi karşıma çıktın uslanmaz adam. Sana demedim mi bir daha
böyle bir şeyle karşıma çıkarsan seni içerim tıkarım diye.
Erkek : Aman Hakimim benim bir suçum yok. Bizim hanım kapıdan çıkarken
ayağı takılmış merdivenlerden aşağıya düşmüş. Bana da hıncı var ya aklı sıra
beni şikayet edip hapse attıracak. Hep başkaları akıl veriyor buna. Bir kadın
derneğimi konseyi mi ne var hep onların başının altında çıkıyo bunlar. Her
akşam gelip bana. Veminist veminist şeyler sölüyooo. Ben gadınım haklıyım
diye. Ne istiyorsan veriyorum ağzından yemeği mi eksik ettim…
Kadın : Tühhh! Allah belanı vermesin senin? Birde utanmadan yalan söylüyon.
Merdivenden mi düştüm. Hadi len ordan, öküz gibi içtin pata küte saldırmaya
başladın. Sonra sabah unutuyon birde sabah hiçbir şey olmamış gibi
karıcığımmm diye yanıma sokuluyon. Yetti be boyun posun devrilsin. Haklarım
var benim.
Erkek : Tövbeler olsun hakimim yalan söyler miyim hiç? Birde boşanmak
isteyip durur. Ne yapacaz biz anam ben çocuklar dımdızlak. Boşansakta
bırakmam peşini o benim namusum
Kadın : Höst, boşanırım elbet, sema hanım bana tüm haklarımı söyledi. Eğer
beni dövmeye devam edersen belediyenin kadın sığınma evine gideceğim
haberin olsun.
Hakim : Bana bak Hüsam bu kadını bir daha dövmeyeceğine, iyi bir adam
olacağına söz verirsen bende sizi boşanmaktan kurtaracağım ama tüm
yaptıklarından ve sen den bıktım. Onun için bütün okulların boyacaksın.
Erkek : Amanin hakim hanım. (pişkin pişkin sırıtır) İki ay mapus yatardım daha
iyiydi. Biter mi o okulların boyası (hakimin ciddi ve sinirli bakışlarını görür)
Şaka yaptım canım yavrucağızlarımın okullarını boyarım seve seve.
(ışık söner.)
SON
Serkan Fırtına
serkanfirtina35@gmail.com