You are on page 1of 12

Yazan:

Serkan Fırtına

“BİZ KADINLAR”

Oyunumu sahnelemek isteyen (amatör) tiyatro guruplarının ücretsiz sahnelemelerine


(belirli şartları taşımak kaydıyla) izin veriyorum. Bunun dışındaki tüm sahnelemelerde
telif yasaları geçerlidir.
Ayrıca oyunla ilgili yapılacak afiş, broşür vb. yazılı ve görsel materyallerde ve basın
duyurularında oyun yazarının ismi yer alacaktır.
Oyun metninde ve kurgusunda yazarından izin alınmadan herhangi bir değişiklik
yapılamaz. Oyun metnim hiçbir yerde izinsiz yayınlanamaz ve başka kişilerle
paylaşılamaz.
Kadınlar siyah kostümleriyle sahnede olacaklardır.

Dış ses : 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi
daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı.
Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da
çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması
sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın
kişi katıldı.
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale
bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya
Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil
fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler
Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması
önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

(ekrana dünya kadınlar gününü temsil eden bir görüntü yansır)

Anlatıcı: Dünya emekçi Kadınlar gününde birçok yerde kutlamalar yapılıyor.


Paneller televizyon programları yayınlanıyor. Dünyanın her yerinde kadın
sorunlarını gündeme getirmek için birçok kuruluş çeşitli etkinlikler düzenliyor.
Peki, bizler şuan buraya neden toplandık? Sahne denilen şu yükseltinin üstüne
çıkma nedenimizi tahmin ediyorsunuz. Sadece konuşmak değil göstermek
niyetindeyiz. Belki biraz ayna tutmak derdimiz. Neler mi göstereceğiz. Biraz acı
belki biraz sert, üstü örtülmek istenen ama tiyatronun gücüyle ortaya çıkabilecek
olan gerçekler...

Başlayalım bakalım, (kadınlar sahnenin sol ve sağ bölümlerinde yerlerini


almaya başlarlar.)

Anlatıcı : Onlar bizim kadınlarımız…Anadolu’nun kadınları!

(Sinevizyondan kurtuluş savaşında kağnı taşıyan kadınların fotoğraf görüntüsü)

(Dramatik bir müzik eşliğinde, koro halini alan kadınlar “Nazım’Himet’in


“kadınlarımız” adlı şiirini herkes birer cümle olacak şekilde söylerler.)

Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız

Anlatıcı: Kadınlarımız, Anadolu’nun kutsal kadınları, Ülkemizin kurtuluşuna,


kanıyla canıyla siper olan analar, bacılar, kardeşler… Halide Edip Adıvar’lar
Çete Ayşe’ler, Afife Jale’ler, Semiha Berksoy’lar… Peki, ne oldu da
kadınlarımız bu hale geldi? Onlara bunları kimler reva gördü? Bu karanlıktan
nasıl çıkacağız? Hep beraber göreceğiz, izleyin ama sadece izlemekle kalmayın
çevrenize müdahale edin…

BÖLÜM I

(Köy yeri, Adam, karısı ve kızı yer sofrasında oturmaktadırlar)

Adam : (Sert, otoriter, karısına seslenir.) Kızı hazır edesin.

(Kız ürkek bakışlarla annesine bakar.)

Kadın: Zaten hazır sayılır bey.

Adam: Kâhya Mehmet ile çarşıya inip gelinlik falan alın. İşi hemen bitirelim.
Kız bir şeyler söylemek ister. Kadın eliyle kızın ağzını kapatır.

Adam : (durumu fark eder.) Ne o bir şeyler mi söyleyecektin gız?

Kadın : (araya girer.) Yok, bey, sofrayı kaldırayım mı ana dediydi.

(Kız ağlayarak çıkar)

Adam: Nesi var bu kızın, böyle surat asıp bize ilaleme rezil etmesin.
Kadın : (korkarak) Keşke biraz büyüseydi bey…

Adam : (sinirli, elini kaldırır) Ne diyorsun sen karı

(ışık kararır, bit tokat sesi duyulur.)

Ardından silah sesi duyulur ve dramatik bir müzik eşlik eder…

Anlatıcı : (girer.) Ona fikri bile sorulmamıştı. Pazardan alınıp satılan bir maldan
farkı yoktu. Anası karşı koymayı denedi ama cevabını aldı. Tıpkı o da kızı gibi
erken yaşta istemediği biriyle evlendirilmişti kaderine razı olmuştu ve farkına
bile varmadan hamile kalıp çocuk doğurmuştu. Kendi bir çocuktu ve bir çocuk
nasıl büyütülür bilmiyordu. Cehaletin kol gezdiği yerde kuzular kurtlara yem
oluyordu. (seyircilere) sizler, bizler, sen… Bu duruma sessiz mi kalacağız…
Haykıracağız geleceğimizi kendi ellerimize almak için ve iyi bir gelecek kurmak
için hep beraber omuz omuza vereceğiz…

(diğer tüm kadınlar girer. – hep beraber omuz omuza olurlar.)

BÖLÜM 2

Sadece töreler değildi elbet kadını ikinci sınıf insan gören zihniyet, ülkemizin
her hangi bir yerinden bir ev ve bir oturma odası... Bakın bakalım “kadın” bu
sefer hangi konumda…

(Kadın ve adam eve oturmakta, adam gazete okumakta kadın adama kahvesine
getirir.)

Kadın : (Kahveyi uzatır) Buyur, afiyet olsun.

Erkek : (Soğuk) Sağol.

Kadın : (sıkıntılı, bir şeyler söylemek ister.) Dün konuştuklarımızı düşündün


mü?

Erkek : (anlamazlıktan gelir) Neden bahsediyorsun?

Kadın : (sıkıntılı) Şey…iş meselesi.

Erkek: Sana dünde söylemedim mi? Bu konuyu kapatalım. Ben karısına


bakamadı, çalıştırdı dedirtmem kendime.
Kadın : Çalışmak bu kadar kötü bir şey mi? Hem liseyi de okudum Evin hali
ortada, tek başına başa çıkamıyorsun işte. Çocukların büyüdükçe masrafları
arttı… Her gün bir şey istiyorlar…

Adam : (sözünü bitirmeden kadının lafını keser, gazeteyi elinden fırlatır. Ayağa
kalkar.)Yeter artık kes sesini!

Kadın : (devam eder.) Lütfen yalvarıyorum sana! Hem bir bankada çaycı
aranıyormuş, kötü bir iş de değil…

Adam : (Kadının üzerine yürür.) Sen laftan anlamıyorsun (elini kaldırır, tam
vurmak üzereyken oyuncular donar.)

Anlatıcı : (Girer) İşte gördünüz. Kadın sadece evine destek olmak, çocuklarına
güzel bir gelecek sunmak istemişti. Tek isteği buydu… Erkekse namus
kavramının insanın beyninde başlayıp bittiğini görmek istemiyordu. Toplum
baskısı denilen önyargılar yüzünden karısına gözünü kırpmadan baskı
uyguluyordu… var mısınız bunu değiştirmeye. Hemen şimdi tiyatro sahnesinde.

(kadın ve adam tekrar canlanır.)

(erkek ve kadın yerine oturur.)

Kadın : Dün konuştuklarımızı düşündün mü?

Erkek : (kararlı) Evet canım düşündüm.

Kadın : (mutlu bir ifadeyle) Gerçekten mi? Seninde benim gibi düşüneceğini
biliyordum. Gör bak her şey böyle çok daha güzel olacak.

Erkek: Çok düşündüm, önceleri kadının çalışmasına karşıydım ama


televizyonda izlediğim bir programda dinlediğim bir uzman sayesinde fikirlerim
değişti. Ne kadar mantıksız düşündüğümün farkına vardım. Namusunla
çalıştıktan sonra…

Kadın : (duygulu, kocasına sarılır) Ben hemen yarın bankadaki işe


başvuruyorum o zaman. Beni anlayacağını biliyordum.

(müzik girer.)
BÖLÜM 3

(İşyeri görünümünde bir masa telefon, sehpa, sandalyeler.)

(bu sırada erkek yerine geçer koltuğa oturur.)

Anlatıcı : Kaldığımız yerden devam edelim. Bitti sanmayın daha bir çok soruna
değineceğiz. Şimdi sizleri bir işyerine götürüyoruz. Şu gördüğünüz buranın
sahibi, şu gördüğünüz de buraya iş başvurusunda bulunmak için gelen kadın
(Kadın içeri girer.) Görelim bakalım neler olacak. Hep birlikte izleyelim.

Erkek : (Masanın üzerinde bir şeylerle uğraşmaktadır. Kadının girdiğini görür,


baştan aşağıya süzer.)

Kadın: Affedersiniz ben gazetedeki iş ilanı için gelmiştim.

Erkek: Buyurun hoş geldiniz, (çapkınca) şöyle geçin hanım efendi.

Kadın: Umarım rahatsız etmiyorum. Kendimi tanıtayım isterseniz.

Erkek : (kadından gözlerini alamaz) Evet… Evet, anlatın, tanıtın kendinizi.


Daha önce bu tarz bir işte tecrübeniz var mı? (bu sırada erkek yerine geçer
koltuğa oturur.)

Kadın: Evet benzer bir şirkette kayıt defterleri tutmuştum. Ön lisans


mezunuyum. B sınıfı ehliyetim var. Özgeçmişimde yazdığı gibi bilgisayar
programlarına da hakimim.

Erkek : (kalkar ayağa, eli cebinde, kadını bakışlarıyla taciz etmektedir.) Evet, ne
güzel…

Kadın : (durumu fark etmeye başlar) Dosyamı buraya bırakayım mı?

Erkek : Dosya kolay hanımefendi ama ben beraber çalışacağım insanları


yakından tanımak isterim. Gece gündüz demeden seyahat ediyorum işlerim çok
yoğun bana eşlik edebilir misiniz?

Kadın : (çekinerek) Tabi efendim planlanırsa neden olmasın.

Erkek: Güzeeelll. Ben yanımda çalışanları hep güzel yerlere taşıdım.


Kariyerinde başarı ve ekonomik kazanç istiyorsan (güler) doğru yerdesin.
Dediğim gibi bekar olma şartı arıyorum
Kadın : (şaşkın) Nasıl yani peki neden?

Erkek : (suratını ekşitir.) evli kadınlarla çalışmak zor. Çünkü eşleri çok kıskanç
oluyor ve her şeyi kötüye yoruyorlar. (kadının yanına oturur.) eğer ciddi bir
kariyer istiyorsan özgür olmalısın (süzmeye devam eder.) Haftaya roma
seyahatim var gelebilir misin? İnsanın ayağına fırsatlar bir defa gelir. Yoksa
düşünüyor musun daha?

Kadın : (kararsız ve korkar) Bu çok ani oldu, sanırım ben uygun değilim.
İzninizle çıkabilir miyim?

Erkek : (kadının elinden tutar.) Durun canım nereye gidiyorsun? Korkuyorsun


(ciddileşir) bu özgeçmişle ne yapabileceğini sandın. Asgari ücretle çalışmak mı
istersin yoksa sürünmek mi?

Kadın : (telaşla elini çeker. Ayağa kalkar) Bırakın lütfen çıkıyorum.

Erkek : (kalkarken kadının beline sarılır.) Durun hemen nereye gidiyorsunuz.

Kadın : (kurtulmaya çalışır.) Bırakın yoksa bağırırım.

Erkek : ( kendinden emin) bağır evet bağır, bende gelenlere bu kadın bana
hakaret ediyor derim. Sence bana mı inanırlar yoksa sana mı?

Kadın : (adamın elinden kurtulur) İğrençsiniz… Bu yaptığınız yanınıza kalmaz.

Erkek : (Koltuğuna oturur) Çık git defol buradan

(sahne kararır, yan taraf aydınlanır.)

(Kadın ayakta soluk soluğa durmaktadır kararsızca)

Anlatıcı : (girer.) Evet gördünüz. İş başvurusuna gelen bir kadının yaşadığı


cinsel tacizi. Her gün binlercesinin yaşandığı bir yerde bu olayda onlardan bir
parça… Peki, o ne yapmalı? (kadını gösterir.) Evine mi dönmeli ? Yoksa
dinleyelim kafasından neler geçiyor.

(Kadının iç sesi olarak şu sesler duyulur. )

İç ses: Ne yapmalıyım? Allahım bana yardım et. Ne kadar çok bu rezil


insanlardan bunu daha kaç defa yaşayacağım artık bıktım. Kereme söylesem mi
acaba? Kimseye anlatamıyoruz derdimizi. Bütün kadınların başında aynı dert.
Babamıza söylesek dayaktan korkuyoruz, sevdiklerimize söylesek bizi
suçlarlar… Polise gitsem evdekiler duyacak rezil olurum. Sonra arkamdan
demediğini bırakmazlar. Allahım ne bitmez bir çilemiz varmış.

Anlatıcı: Evet (seyirciye) sizce ne yapmalı. Aşağı tükürse sakal yukarı tükürse
bıyık. Gerçek suçlu başkasıyken suçlu muamelesi görmekten korkuyor.
Haklarını biliyor mu? Hayır. Peki, korkmak ona fayda sağlıyor mu? Hayır. O
zaman kendisi gibi düşünenlerin bir araya geldiği yerlere sivil toplum
kuruluşlarına kadın hareketlerine katılsaydı. Yalnız olmadığını anlar.
Korkusuzca mücadele eder. Ve şöyle yapardı.

İç ses: Evet, her ne olursa olsun önce polise gideceğim. Sonra geçen gün
haberdar olduğum kadın derneğine gideceğim. Hakkımı arayacağım. Böyle
olaylar yaşanmaması için mücadele edeceğim… İnsan olmanın kadın olmanın
onurunu savunacağım.

(Anlatıcı, kadını alkışlamaya başlar, seyircileri de alkışlamaya davet eder.)

(tüm kadınlar girer- hep beraber omuz omuza)

(müzik girer ve sahne kararır.)

BÖLÜM 4

(ev oturma odası)

Anlatıcı : (girer.) Her şeyin başı eğitim. Ama ülkemizde okul çağındaki binlerce
yavrumuz hala eğitim göremiyor. İkinci sınıf vatandaş saydıkları kız çocuklarını
okutmayan aileler birçok batıl inanç ve hurafeler yüzünden çocuklarını okula
göndermemeyi sürdürüyorlar. Bakın bu kadın da liseyi başarıyla bitiren kızını
üniversiteye göndermemeye kararlı. Bakalım neler olacak öğretmenimiz içeri
girmek üzere…

(Kadın yerde oturmakta, örgü örmektedir kapı çalar, kapıyı açar. Öğretmen içeri
girer.)

Kadın: Hoş geldiniz Şöyle buyurun muallim hanım

Öğretmen : Hoş bulduk Hafize Hanım.


Kadın : (eliyle yeri işaret eder.) Şöyle buyurun kusura bakmayın sizi de yerlere
oturtuyoruz ama.

Öğretmen: Estağfurullah ne demek. Ben hemen konuya girmek istiyorum (etrafa


bakınır) Gülsüm buralarda mı?

Kadın : Hayvanları otlatmaya çıktıydı ovaya geç gelir. Ne için geldiydiniz?


Hayırdır önemli bir şey mi var.

Öğretmen : (ciddileşir.) Sizinle Gülsüm hakkında önemli bir konuyu konuşmaya


geldim.

Kadın : (meraklanır) Diyiver muallim, ne oldu benim gıza bir suç mu işledi.

Öğretmen: Hayır hayır kötü bir şey değil tam tersi hayırlı bir şey konuşacağım.
Bakın bildiğiniz gibi Gülsüm çok akıllı ve zeki bir kız. Notları çok iyi okulun en
başarılı öğrencisi. Tüm okul öğretmenleri ondan üniversite sınavlarında derece
bekliyor. Ama sizin bu konuda rıza göstermeye yanaşmadığınızı öğrendim.
Açıkçası sizin kızınızın geleceği için her şeyi yapabileceğinizi biliyorum.

Kadın: Muallim Hanım, bizim başımızda erimiz yok, her şeyi iyi güzel
anlatıyosunuz ama ne paramız var ne başımızda erkeğimiz. Yaban ellerde kim
kollayacak Gülsümü’mü kocam öldükten sonra gözüm gibi baktım ona. Varsın
okumasın liseyi bitirdi ya o bile fazla.

Öğretmen: Öyle deme Hafize Hanım. Şimdi sorun paraysa burs verecek bir çok
kadın kuruluşu var. Ben hepsiyle iletişime geçeceğim. Ayrıca sınavda derece
yapacağı için okullardan da burs gelecek.

Kadın: Her şey para değil muallim gocaman şehirlerde olmaz. Ben yapayalnız
kalamam gızımsız ne ettçem ben. Televizyonda her gün neler görüyoruz büyük
şehirlerde. Allah korusun bunları kızımda göreceğime ölürümde daha iyi

Öğretmen: Devletin yurtları var, polisleri var, güvenlik görevlileri var. Senin
yavrun gibi binlerce kıza yurt sağlıyor bu devlet. Hem bir sürü kadın kuruluşu
bu konuda çeşitli destek çalışmaları yapıyor. Emin ol kızın sahipsiz değil ve öyle
kalmayacak. Bana inan…

(ışıklar kapanır. Anlatıcının üstünde yanar)

Anlatıcı: Bir türlü Hafize ana ikna olamadı. Öğretmen hanım her yolu denedi.
Hafize ana nuh dedi peygamber demedi. Gelin biraz kurguyla oynayalım biraz
zamanda gezinelim. Örneğin Hafize ana ikna olmuş ve kızı Gülsüm’ü tıp
fakültesine göndermiştir. Okulunu bitiren Gülsüm annesiyle kucaklaşmaktadır.
İzleyelim.

(Işıklar yanar koltuğun üstünde Hafize ana yatmaktadır. Öğretmen hanım ve


Gülsüm içeri girerler. Gülsüm’ün üzerinde doktor önlüğü)

Öğretmen: Gördün mü Hafize Ana, bak kızın doktor oldu seni muayene etmeye
geldi. (güler) Nasılda direnmiştin bana o gün.

Gülsüm : (girer) Anneciğim

Kadın: Kızım benim (sarılırlar, hasta bir halde, öğretmene) Eskide kaldı o günler
cahilliğime ver. Ama sen gelince değişti her şey. Seni dinlemeseydim rezil
olurduk. Allah senin tuttuğunu altın etsin.

Öğretmen: Ben görevimi yaptım. Gerisini gülsüm ve sen başardınız. Tüm


kasabaya örnek oldunuz. Artık herkes çocuklarını okutmaya başladı. Hep
Gülsümü örnek gösteriyoruz.

(Işık söner, anlatıcı girer)

Anlatıcı: İşte ne kadar güzel bir tablo değil mi? Eğer Hafize hanım orda kızının
okumasına izin verseydi işte bunlar gibi güzelliklerle karşılacaktı. Bu yüzden
her yıl binlerce evladımız yok oluyor. Onlarla birlikte ülkemizin eğitim ve bilim
yönünden gelişimi şansıda kayboluyor.

Gelin şimdi hep beraber alkışlarınızla bu tabloyu tersine çevirelim.

(ışık yanar. Kadın yerde öğretmen yanında)

Öğretmen: Hafize ana lütfen geleceğimiz için. Gülsüme izin ver. İnan bana her
şey çok güzel olacak

Kadın : (kararsızca) Ne diyeyim öğretmen sen bu kadar ısrarcıyken,


seyircimizde istekliyken daha ne diyebilirim ki. Gülsüm okuyacak. Anasına
bakacak. Doktor olacak…

BÖLÜM 5
Ortada Hakim rolünde kadın yer alır. Sahnenin sağ ve sol bölümünde Kadın ve
erkek yer alır. Kadın üstü başı yırtık ve gözü şişmiş vb)

Anlatıcı: Şimdi sizlere gülmenize neden olabilecek şeyler izleteceğiz ama


gülerken düşünmeyi unutmamanız dileğiyle… Şu gördüğünüz bir mahkeme
salonu, sağ tarafta karısına şiddet göstermiş ve Hakim karşısına çıkmış ve buna
rağmen kendini haklı çıkarmaya çalışan bir adam. Sol tarafta şiddete uğramış bir
kadın. Ortada hakim. Görelim bakalım neler olacak?

Hakim: Yine mi karşıma çıktın uslanmaz adam. Sana demedim mi bir daha
böyle bir şeyle karşıma çıkarsan seni içerim tıkarım diye.

Erkek : Aman Hakimim benim bir suçum yok. Bizim hanım kapıdan çıkarken
ayağı takılmış merdivenlerden aşağıya düşmüş. Bana da hıncı var ya aklı sıra
beni şikayet edip hapse attıracak. Hep başkaları akıl veriyor buna. Bir kadın
derneğimi konseyi mi ne var hep onların başının altında çıkıyo bunlar. Her
akşam gelip bana. Veminist veminist şeyler sölüyooo. Ben gadınım haklıyım
diye. Ne istiyorsan veriyorum ağzından yemeği mi eksik ettim…

Kadın : Tühhh! Allah belanı vermesin senin? Birde utanmadan yalan söylüyon.
Merdivenden mi düştüm. Hadi len ordan, öküz gibi içtin pata küte saldırmaya
başladın. Sonra sabah unutuyon birde sabah hiçbir şey olmamış gibi
karıcığımmm diye yanıma sokuluyon. Yetti be boyun posun devrilsin. Haklarım
var benim.

Hakim : (adama imalı) Ne diyorsun karının dediklerine, eğer kendini bu sefer


temize çıkartamazsan ilçedeki tüm okulların duvarlarını sana boyatacağım
bilmiş ol.

Erkek : Tövbeler olsun hakimim yalan söyler miyim hiç? Birde boşanmak
isteyip durur. Ne yapacaz biz anam ben çocuklar dımdızlak. Boşansakta
bırakmam peşini o benim namusum

Kadın : Höst, boşanırım elbet, sema hanım bana tüm haklarımı söyledi. Eğer
beni dövmeye devam edersen belediyenin kadın sığınma evine gideceğim
haberin olsun.

Hakim : Bana bak Hüsam bu kadını bir daha dövmeyeceğine, iyi bir adam
olacağına söz verirsen bende sizi boşanmaktan kurtaracağım ama tüm
yaptıklarından ve sen den bıktım. Onun için bütün okulların boyacaksın.
Erkek : Amanin hakim hanım. (pişkin pişkin sırıtır) İki ay mapus yatardım daha
iyiydi. Biter mi o okulların boyası (hakimin ciddi ve sinirli bakışlarını görür)
Şaka yaptım canım yavrucağızlarımın okullarını boyarım seve seve.

Kadın: Hakim Hanım ben bu adama inanmıyorum. ……kadın meclisi


salonunda (bu bölüm istenilen dernek, meclis vb yerin adı konularak
yapılabilir.) tüm ablalarıma söz ver. İnanayım.

Hakim : Karar… Davalı Hüsam’ın kadınların önünde karısından özür dileyip


bir daha ona kötü şeyler yapmayacağına dair söz vermesi ve ilçedeki tüm
okulları boyaması şartıyla beraatına karar verilmiştir.

Erkek : Amanın yandık abovvv!

(ışık söner.)

Finalde tüm kadınlar belirlenen şarkı eşliğinde danslarını edecekler.


Kadınların hepsi zincirlerine dolanmış bir haldedirler.
Dansa başladıktan sonra hepsi sırayla zincirlerinden kurtulurlar.

SON

Serkan Fırtına
serkanfirtina35@gmail.com

You might also like