You are on page 1of 3

Allah, Kuran’da kadınlara hiç değer vermiyormuş.

Aşağıdaki örnek ayetler bile böyle bir


iftira kampanyası düzenleyenleri çürütmeye yeterlidir.

Tekvir 8-9: ““Hangi günahtan dolayı öldürüldü?” diye diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda.”

ayeti ile kız çocuklarının hakkını savunan ve Müslüman olsun olmasın herkesi şok edici bir darbe ile
kendine getirip kız çocuklarının da insan olduğunu hatırlatan bu ayetin sahibi, kadın düşmanı olabilir
mi diye kendinize sormakla başlayın.
Hz Meryem’i temiz ve iffetli bir kadın olarak yücelten, O’nu bir bitki gibi yetiştirdik (Al-i
İmran 37) diyen ayetler kadın düşmanı olabilir mi?
Hz. Musa’nın annesine vahiy gönderen, sonra “Gözü aydın olsun diye O’nu Musa’ya
kavuşturttuk” diye anneye verdiği değeri gösteren ayetler kadına değer vermemiş olur mu?

Kadını Belkıs’ın şahsında hükümdar olarak tasvir eden sonra da Hz. Süleyman’ın mülkünde
Sultan eden Kuran (Neml 42), kadına değer mi vermiyormuş?
Şuayb’ın kızları kadın olduğu için hayvanlarına sulama sırası verilmezken Musa’nın onların hakkını
nasıl savunduğunu anlatarak (Kasas 23-24) bizlere kadın hakları savunuculuğu dersi veren Kuran’mı
kadın düşmanıdır?

“Biz insana, 'anne ve babasına' iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu
güçlükle doğurdu.” (Ahkaf 15) diye annenin emeğini babanın emeğinden daha fazla zikreden
Kuran’mı kadına değer vermiyor?

Kadınların aybaşı hallerinde eziyet çektiklerini (hormonel ve psikolojik) söyleyip, bu sürede onların
rahat bırakılmasını, ilişki talep edilip eziyetlerinin artırılmamasını isteyen, (Bakara 222) Kuran’mı
kadınlara değer vermiyormuş?

Erkeklere hitap ederek “kadınlarla iyi geçinin” (Nisa 19) diye uyaran Kuran’mı kadına değer vermiyor?

Nisa 19: “Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir. Açık bir hayâsızlık
yapmış olmaları dışında, kendilerine verdiklerinizin bir kısmını onlardan geri almak için onları
sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin…”

Kuran kadın ve erkeğin fıtratını iyi bilir ona göre konuşur. Erkelere ve kadınlara yüklediği
sorumluluklar ayrıdır ve en fazla sorumluluğu erkeğe yüklerken kadınlara daha az yükler. Örneğin
kadınlardan düşmanla mücadele etmeleri, savaşa katılmaları istenmez. Kadınlardan evi
geçindirmesini istemez, evi geçindirme sorumluluğunu erkeğe yüklemiştir (Nisa 34). Bununla beraber,
çalışmalarını ve özel mülk edinmelerini de serbest bırakmıştır (Nisa 32).

Nisa sur. 32: Allah`ın, bir kısmınıza bir kısmınızdan farklı olarak lütfettiği şeyleri isteyip durmayın.
Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay var; kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay var.
Allah`tan, O`nun lütfunu isteyin! Allah, her şeyi iyice bilmektedir.

Tevbe Suresi, 71. ayet: Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder,
kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler.
İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve
hikmet sahibidir.

RUM 21: “Kendileri ile sükûn bulup rahatlığa ermeniz için, kendi nefislerinizden eşler yaratması ve
aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi, Allah’ın (varlığının ve kudretinin) delillerindendir.
Kur’an’ı dikkatle incelediğimizde, Allah kadını çok açık, erkeğe karşı koruma altına aldığını görüyoruz.
Uyarı ve ikaz ayetlerin genel çoğunluğunun, erkeği muhatap alması da bunun göstergesidir. Örneğin
bir erkek eşine, kendisinden başka şahidi olmadığı durumda, zina isnat ettiğinde, hâkim böyle bir
olayın doğruluğunu kadına sorduğunda, kadın yemin ederek, ben zina yapmadım diyorsa, Kur’an
kadının sözünün doğruluğunun kabul edilmesini istiyor. Bu örnek, erkek zulmünün nerelere kadar
varabileceğinin sınırını bizlere gösteriyor ve Allah’ın çözümü ise kadını koruma altına almasıyla
sonuçlanıyor.

Kur’an’da Allah, erkeği özel olarak ilgilendiren konularda, direk erkeğe hitap etmiş, kadınların yaptığı
yanlışlar konusunda da kadınları muhatap almıştır. Erkek yaratılış itibariyle görevi daha fazla
olduğundan, muhatapta daha fazla olmuştur.

Örneğin Nur suresi 30. ayette Mümin erkeklere söyle diye başlar uyarı. Nur 31. ayette de, Mümin
kadınlara söyle diye başlar. Buradan da anlıyoruz ki ayet, uyarılacak her kimse, ona hitap edecek
şekilde indirilmiştir. Lütfen Kur’an’dan bu örnekleri araştırınız.

İMAN ESASLARI, İSLAM’IN TEMEL PİRENSİPLERİ, İBADETLERİMİZ KONUSUNDA Kİ AYETLERDE, ASLA


YALNIZ ERKEĞE HİTAP YOKTUR. Tüm iman edenlere hitap vardır. Bu ayetlerin başında, Ey insanlar, ey
iman edenler, ey âdemoğulları, cinsiyet ayrımı yapmadan DE Kİ ONLARA, yine cinsiyet ayrımı
yapmadan hitap ederek, RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLEN KUR’AN’A UYUN, şeklinde Kur’an’da geçer.
Bildiğiniz gibi Âdemoğulları sözü, Âdem soyundan gelenler anlamındadır, cinsiyet belirtmez.

”Ey iman edenler” hitabı yaklaşık 90 ayette, ”Ey insanlar” hitabı yaklaşık 20 ayette geçmektedir.
Kadınları ilgilendiren konuda sadece kadına, erkeği ilgilendiren konuda da sadece erkeğe hitap vardır.

Kur'ân-ı Kerîm'de kadınlara has uzunca bir sûre vardır: (Nisa sûresi).

"Erkeklerin kazandıklarından bir payı olduğu gibi kadınların da kazandıklarından bir payı var­dır."
[386]

Kur'ân'da kadın ya da dişi anlamına gelen "nisa, nisve, imrae, ünsa" kelimeleri türevleriyle beraber 85
defa, erkek anla­mına gelen "racul, zeker, mer'" kelimeleri de yine türevleriyle beraber 86 defa
geçmektedir.

Dahası bu sadece Kuran’ın üç ayetinde geçen bir ifade yani tüm cennet tanımı huriler üzerinden
yapılmıyor. Huriler dışında cennette olacağından bahsedilen tüm nimetler, meyveler, güzel kumaşlar,
ırmaklar ve huzur, erkekleri olduğu kadar kadınları da ilgilendiriyor.

Kuran'ın erkek edebiyatına sahip olmasının bir sebebi de; erkeklere mahsus ahkâm, hak ve görevlerin
daha fazla olmasındandır. Yani erkeklere daha fazla sorumluluk ve görev yüklenmiştir. Örneğin; savaş
hükümleri, evlilik ve kadınlara davranış şekli (Nisa,19),kadınları boşama hukuku.(Nisa,20-21).
Kuran arapça dilinde inmiştir. Ve arapça gramer kurallarını gözetir. AaraAyetlerin çoğunda halk
muhatap olarak alınmıştır ve kullanılan kelimeler bir cinsiyeti temsil etmezler. Buna örnek olarak;
Allah ve melekler hakkında erkek zamiri kullanılması, onların erkek olduğu anlamına gelmez.
(İsra,36;Kısas,71;Araf,29;Fussilet,30;Nisa,56;Talak,2)

Ayetlerin birçoğu peygamberler hakkındadır ve onlarda erkektirler; bunlardan bazıları: Necm,3-4;


Saff,6; İsra,101; Seba,10. Yine aynı şekilde küfrün başında gelenler de erkektir: Firavun, Nemrut,
Ashab-ı Fil gibileri. Veya ayetlerin, hakkında nazil olduğu kimselerin erkek olmalarından dolayı tabirler
ona uygun getirilmiş ve erkeklere has tabirler kullanılmıştır. 21. Yüzyıl milenyum çağı dediğimiz çağda
bile Dünya’yı erkekler yönetiyor. Kadınlara isterlerse yer verip isterlerse karar mekanizmalarının
dışında bırakabiliyorlar. Yani sosyal olayların gelişmesinde erkekler egemen oldukları için en fazla
onlar uyarılmış ve sorumlulukları artırılmıştır.

Eğer Kuran'ın çeşitli yerlerinde bu tür tekrarlar; "kadınlar ve erkekler", "erkekler ve kadınlar" veya
"mümin erkekler ve mümin kadınlar" ayetleri ile dolsaydı, Kuran'ın güzel beyanına ve söz düzenine
ciddi zararlar gelir ve sözün uzamasına neden olurdu, bu ise düşmanlar tarafından Kuran'ın aleyhine
kullanılan bir koz haline gelirdi. Dilimizin arapça ile farklı olan tarafı Türkçe’deki kelimelerin erkeği
veya dişisi olmadığındandır. Oysa Arapçada kelimelerin erkek ve dişiler için kullanılan halleri vardır.
Her kelimeyi erkek ve kadınlar için ayrı ayrı yazmak ve tekrarlamak Kuran’da istenmeyecek çirkin bir
görüntü oluştururdu ki hem okunabilirliğini azaltır hem de dil yapısına uygun düşmezdi. Benzer bir
durum İngilizcede de vardır. Mesela “O” kelimesi bizde hem erkekleri hem bayanları kapsar. Fakat
İngilizce de “He” ve “She” olarak ayrı ayrı kullanılır. Türkçe İngilizce çeviri yapanlar bilirler. Bazen
Türkçe bir cinsiyeti verilmeyen bir şahsa ait “O” kelimesini He/She olarak çevirirler. Fakat bu ifadenin
bir metinde çok fazla tekrar etmesi çirkin bir görüntü oluşturur. Kelimelerin erkekli ve dişili olması
arapça’da çok daha fazladır ve bu kelimelerin her cümle içinde erkek ve dişi olarak ayrı ayrı tekrar
edilmesi Kuran’ın güzelliğini tamamen bozan bir durum olurdu.

Kuran’ın erkeğe hitap etmesi Arap dili edebi yapısından kaynaklanmakta olup, kadın ve erkeği açık
olarak denk tuttuğu ayetlerde bile hitabın erkeklere yönelik gelmesi bunu ispatlamaktadır. Örneğin;
“Onlar, sizin için bir giysidir siz de onlar için bir giysisiniz.” …. Baraka 187

Kur’an’da bir çok defa kullanılan ve “Ey Adem’ın oğulları” anlamına gelen “Yâ benî ademe” ifadesini
sadece erkeklere tahsis etmek mümkün değildir.

örneğin, bakara 221'de "müşrik kadınlarla evlenmeyin" der, sonra da kadınlara hitap etmeyip yine
erkeklere "kadınlarınızı müşrik erkeklerle evlendirmeyin" der. maide 6 "ey müminler" diye başlar,
sonra "kadınlara (cinsellik amacıyla) dokunursanız abdest alın" der. oruç hakkındaki bakara 187'de de
cinsel ilişki "kadınlara dokunmak/yaklaşmak" diye geçer. kuran cinsel ilişkiye girmeyi sadece erkek
gözünden tarif eder. ali imran 14'te "kadınlara aşırı sevgi beslemek insanlara hoş gösterilmiştir" der.

Kuranda hitap ederken Ey Mumin kadınlar ve erkekler diye geçer ya da Ey İnananlar diye geçer. Yani
hep Erkeğe hemde Bayana aynı anda seslenir.

Ey erkekler demez

You might also like